Yusuf Sarınay - Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1912-1931

Page 1



TÜRK MİLLİYETÇİLİÖİNİN TARİHI GELİŞİMİ VE ••

TURK OCAKLARI 1912-1931

Dr. Yusuf Sarınay

OTUKEN


YAYIN NU: 277 KÜLTÜR SERİSİ: 82

ISBN 975-437-130-X

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş. Klodfarer Cad. 40n 34400 Divanyol u- İstanbul Tel: O (212) 516 23 63 Faks: O (212) 516 23 79 Kapak Düzeni: Nur-Oicay Okan Kapak Baskısı: Birlik Ofset Dizgi-Tertip: Dizgi Evi Baskı: Şefik Matbaası Cilt: Yedigün Mücellithanesi İstanbul - 1994


İÇ İNDE KİLER ÖNSÖZ

.............................. ...............................................................................

KISALTMALAR GIR IŞ

9

............................................................................................

12

..............................................................................................................

13

Birinci Bölüm TÜRK MILLIYETÇILiGiNIN DOGUŞU 1- Türkçülüğün Doğuşunda Etkili Olan Faktörler

: ........... .... ........23

...................

a- 1 9 . Yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu, Toprak Kayıpları ve Sonuçları

26

............................................................................................

b- Çağdaşlaşma Hareketleri ve Sonuçlan

................................................

c- Gayr-i Müslimlerde Milliyetçilik Hareketleri

.......... ..............................

d- Müslüman Unsurlarda Milliyetçilik Hareketleri e- Balıdaki Türkoloji Çalışmalan ve Etkileri f- Türkiye Dışında Türkçülük ve Etkileri

;. 33

...................................

39

.46

.............................................

..................................................

48 53

g- Il. Abdülhamid Devri: Islamcılık Cereyanı ve Basının Türk Milli Duygusunun Uyanmasındaki Rolü

......................... ................................

2 - Türkçülük Hareketinin Doğuşu

....................................................................

a- İlk Türkçüler ve Özellikleri

........................... ..........................................

b- Il. Meşrutiyet Öncesinde Türkçülüğün Gelişmesi

..................................

61

67 67 72

İkinci Bölüm Il. MEŞRUTlYETİN İLANJ VE TÜRKÇÜLÜK HAREKETİNİN TEŞKİLATLANMASI 1- Il. Meşrutiyet Döneniinde Fikri ve Siyasi Ortam

a- Il. Meşrutiyet Devri Fikir Akımları

................. .......................

........................... ..............................

77 82


6 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları b- Gayr-i Müslimlerde Milliyetçilik Hareketleri ....................................... 85

c- Müslüman Unsurlarda Milliyetçilik Hareketleri

. .

..

88

.... ... .... . ...................

d- Trablusgarp ve Balkan Savaşlan'nın Sonuçlan ..................................... 9 1 2- Türk Milliyetçiliğinin Teşkilatlanması ve Gelişmesi .......... : ...................... 94

a- Türk Derneği

..........................................................................................

b- Genç Kalemler Hareketi . .

.. . . ....

. ....

. . ..

.

.....

.............. ....

.c- Ülke Dışında Kurulan Türk Yurdlan .

. . . . .. ... ..

. ........ . . .. .

d- Türk Vurdu Cemiyeti .. . .

.

... .... ..............

...

...

......

.

.

94

102

...........................

107

.......................

. . . .

1 12

.......... ... .. .. ................

Üçüncü Bölüm TÜRK OCAKLARININ KURULUŞU a- Türk Ocakları'nın Kuruluşunu Etkileyen Siyasi ve Fikri Faktörler b- Türk Ocaklan'nın Kuruluşu ... . .

... .. . ... .

.. .....

...

. .

.

.. .... ...........

c- Türk Ocakları'nın Teşkilatlanması ve Kongreler d- Türk Ocaklan'nın Amaçlan e- Siyasi Partilerle İlişkisi

.. .

...

. .

.

.. .. ..

..

.....

..........

1 18

............

121

. . .. .

....................... .. .

. ........... ..

... .... .. ..... ....... ...

..

. 1 28

. .....

1 37

.....................

.

............................................ ...................

.. . .. . 140 .. ...

..

Dördüncü Bölüm. TÜRK OCAKLARI'NIN ll. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDEKİ FAALİYETLERİ 1- Fiili Olarak Yürütülen Faaliyetler

a- Konferanslar ve Temsiller

b- Sosyal ve Kültürel Faaliyetler

c- Yayınlar

. .

..... .. ...................

.

.

..... .... .........

.... .. . .. ..

... ..

...

....

.

.

.......... ..........

........................ 165

a- Osmanlıcılık ve İslimcılık Akımlan Karşısındaki Tavırlan

167

..............

170

................................................................................

c- Vatan ve Turancılık Anlayışlan

. ...

......................... ..

d- Halka Doğru Hareketi ve Halkçılık Anlayışlan .. . .............

.

180

......................... .

. .....

e- İktisadi Fikirleri

146

. . . 153

..... .... .. ...

......................... .......................................... 163

2- Türk Milliyetçiliği Konusundaki Fikirleri .

b- Millet Anlayışları

145

............................................................

...................................................................

.. .

.... ......... 197

.. .....

.

..................................................................... 204

f- Çağdaştaşma Konusundaki Fikirleri g- Kültürel Alandaki Fikirleri

;

.................................................

.

................................................. ...............

209 216

Beşinci Bölilm MÜTAREKE VE CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRK OCAKLARI 1- Mütareke Döneminde Türk Ocaklan

. . . ... . .....

................ . .. .

.. .

..

.

..... . ........ ..

223

2- Cumhuriyet Döneminde Türk Ocaklan ......... ............................... ...... 230 ..

a-

Yeni Türk Devletinin Milliyetçilik Anlayışı

.

...

.

. .. ..

.

..................... ........

230


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 7 b- Türk Ocakları'nın Yeniden Teşkilatlanması ..ooooooo.. oooooo..oooooo....oooo..oo..o 242 c- Idari ve Sosyal Yapısı d- Yönetim lle İlişkileri

00000000000000000000000000000000000000000

ooooooooooooooooooooooooooooooooo

000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000

e-Ideolojik Yapısı, Amaç ve Faaliyetleri

ooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo

249 257 267

( 1) Millet ve Milliyetçilik Anlayışlan OOOOOOOOoOOOOOOOOOOOOoOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO 276

"(a) Milli Birlik ve Bütünlüğü Sağlama Konusundaki Göıii şleri (2) İnkılaplara Bakış Açısı

0000

293

0000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000

300

(3) Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri ooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo 309 (4) Yayınları ooooooooooooooooooooooooOOooooooooooOoOoOOOoooOOooOOooOOoOoOooooooooooooOOOoOOOOOOOOooOOo 3 16

f- Türk Ocaklan'nın Kapatılması

OOoOooOOOOOOOoOOoOOOoOOOOoOOOOOOOOoOOoOOOOoOOOOOOOOOOOOOOOOOOo

320

SONUÇ oOOOOOOOOoOOOOOOoooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo 330 BİBLİYOGRAFY A ooooooooooooooooooooooOOOooOOOOOOoOooOOOoOOOoOOOOoOOoooOOOoooooooOOoooooooooooooooooo 337 EKLER

looooooooooOoOOOOOoOOOOOoOOoOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO

llars Heyeti

oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo

Türk Ocakları 1924 Yılı Kongresi Delegeleri

OOOoOOOoOOOooooooooooooooooooooooooo ..

Cumhuriyet Döneminde Türk Ocaklannın İsimlerini Gösterir Liste INDEKS

377 377 377

0000

380

oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooOOOooOooOOOoooooooooooooooooooooooooooooo

383



ÖN SÖZ Bir doktora tezi olarak hazırlanan bu araştırmanın amacı; Türk toplumunun imparatorluktan milli devlete, ümmet yapısından millet haline geçiş süreci ile Türkiye Cumhuriyeti'nin 1931 yılına kadar olan döneminde Türkçülük-Milliyeıçilik düşüncesinin merkezi durumunda olan Türk Ocakları'nın yeri ve fonksiyonunu ortaya koymaya yönelik­ tir. Bir diğer açıdan Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik temellerini bel­ li bir açıdan aydınlatmaya çalışmaktır. Konunun Türk Ocakları çerçe­ vesinde ele alınmasının sebebi, çok millelli Osmanlı devletinin koz­ mopolit yapısı içinde bir tepki ve kendini bulma akımı olarak şekille­ nen Türk milliyetçiliğinin gelişerek teşkilatlanması ile. ortaya çıkan ce­ miyetlerin içinde hem en uzun ömürlü, hem de etki alanının geniş ol­ masından kaynaklanmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Tarık Zafer Tu­ naya'nın deyimi ile Türkiye'nin yakın tarihinde bir kilometre taşı ol­ muştur. Çalışmanın siklet merkezi Türk Ocakları'nın 1912-1931 yıllan arasındaki amaçları, faaliyetleri ile Türk siyasi, kültürel ve fikri haya­ tındaki yerinin belirlenmesine yöneliktir. Ancak, Türk milliyetçiliğinin siyasi, sosyal ve kültürel temelleri ortaya konulmadan teze başlamak konuyu boşlukta bırakabilirdi. Bu endişeyle, öncelikle, Türk milliyet­ çiliğinin kaynakları, doğuş ve gelişme safhaları anahatlan ile ele alına­ rak konuya tarihi bir perspektif kazandınlmıştır. Diğer taraftan Türk


1 0 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Getişimi ve Türk Ocakları

Ocakları'nın kapatıldığı I 93 I yılı çalışmanın üst sınırı olarak tespit edilmiş ve tezin ismi Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları (19/2-1931) olarak belirlenmiştir. Bu şekilde sınırları belirlenen tez genel bir girişten sonra, beş ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Türk milliyetçiliğinin doğuşunda etkili olan faktörler ana hatları ile incelenmiş, ikinci bö­ lümde, Il. Meşrutiyet'in ilanma paralel olarak Türk milliyetçiliği dü­ şüncesinin gelişimi ve bu amaçla Türk Ocakları'ndan önce kurulan ce­ miyetler tek tek ele alınarak milliyetçiliğin gelişme safhaları siyasi olaylara da bağlı olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bundan sonraki üç bölüm tezin ağırlık merkezini teşkil eden Türk Ocakları'na ayrılmıştır. Bu çerçevede Türk Ocakları'nın kurulu­ şu, teşkilatlanması ve amaçları üçüncü bölümde ele alınmıştır. Dör­ düncü bölümde ise, Türk Ocakları'nın öncelikle fiili olarak yürüttüğü sosyal, kültürel ve yayın faaliyetleri ile Türk Ocaklan çevresindeki ay­ dınların milliyetçilik anlayışları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Özel­ likle millet, vatan, Turan, iktisat, halkçılık ve çağdaşlaşma gibi konu­ lardaki fikirleri, devrin şartları içinde, özellikle kendi yazılan esas alı­ narak değerlendirilmiştir. Beşinci bölüm Türk Ocaklan'nın Mütareke ve Cumhuriyet dö­ nemindeki yeri ve fonksiyonunu belirlemeye ayrılmıştır. Bu çerçevede yeni devlet içinde tekrar teşkilatlanması, amacı, ideolojik açıdan g'eçir­ diği değişiklikler, yönetim ile ilişkileri, inkıHiplara bakış açısı, yürüttü­ ğü sosyal ve kültürel faaliyetler ile kapatılmasının sebepleri üzerinde durulmuştur. Sonuç bölümünde toplu bir değerlendirme yapılmıştır. Bu çalışma, .sahasında ilk ve orijinal olma iddiasında olma­ makla beraber, mümkün olduğu kadar objektif bir şekilde temel kay­ naklara dayanılarak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Araştırma safha­ sında karşılaşılan en önemli güçlük, Türk Ocaklan'nın Mütareke döne­ minde iki defa İngilizler tarafından basılması sonucu kendi arşivinin talan edilmesi veya kaybolmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu ek­ siklik çalışmada büyük bir boşluk doğurmamıştır. Zira kuruluşundan itibaren Türk Ocaklan'na ait bilgilerin büyük bir kısmı dönemin süreli yayınlarında yer almıştır. Ayrıca, kuruluşa ait nizarnname ve kurultay zabıtlan da kitap halinde yayınlanmıştır. Diğer taraftan tezin bir fikir tarihi niteliğinde olması, işimizi kolaylaştıncı bir mahiyette olmuştur. Bu çerçevede özellikle Türkçü aydınlar tarafından çıkanlan Türk Yur-


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 1

du, Halka Doğru, Yeni Mecmua, Türk Sözü, Bilgi Mecmuası, Genç Kalemler, Türk Derneği, vb. süreli yayınlar ile Türk Ocaklan'nın Ni­ zamname (Cumhuriyet döneminde Yasa), Ta/ima/name, Mesai Prog­ ramı, Kurultay Zabıtları, idare Heyetleri Raporları ile Cumhurbaş­ kanlığı A rşivi ve dönemin basını, ana kaynaklanmızı oluşturmaktadır. Ayrıca başta Hamdullah Suphi, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Ahmet Ağaoğlu olmak üzere, Türk Ocaklan çevresinde fiili ve fikri olarak fa­ al görev alan aydınlann kitap, makale ve hatıratları ile konu hakkında doğrudan ve dolaylı olarak yapılan Türkçe ve yabancı dildeki araştır­ malardan geniş ölçüde faydalanılmıştır. Nihayet bütün eksiklik ve ha­ talan bana ait olan bu çalışma yakın dönem Türk fikir tarihine küçük de olsa bir katkı yapabilirse kendimi mutlu addedeceğim. Gerek Enstitü'deki mesaim sırasında gösterdiği yakın ilgi, ge­ rekse tezimin bütününü hoşgörü ve titizlikle yönlendirmesinden dolayı danışmanım Enstitü Müdürümüz Prof. Dr. Abdurrahman ÇAYCI'ya minnettarım. Ayrıca başta Prof.DR. Atıdulhaluk ÇAY olmak üzere bü­ tün hocalarıma yetişmem için sarfettikleri çabalar için çok şey borçlu­ yum. Diğer taraftan doktora çalışmalarımı maddi açıdan destekleyen Türk Petrol Vakfı yöneticilerine yardımlarından dolayı müteşekkirim. Son olarak gösterdikleri dostluk, yardımlaşma ve dayanışma için Ens­ titü'deki mesai arkadaşlarıma ve tezin dakiilosunu yapan Fatma ÇE­ TİN'e teşekkürü bir borç bilirim.

Şubat 1993

Yusuf SARINAY


KISAL TM AL AR

a.g.e.

: Adı geçen eser

a.g.m.

: Adı geçen makale

AAMD

: Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi

A.Y.

: Altın Yurd

CA

: Cumhurbaşkanlığı Arşivi

Bkz.

: Bakınız

CHF

: Cumhuriyet Halk Fırkası

DTCFD

: Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi : Genç Kalemler

GK HD İA

: Halka Doğru : İslam Ansiklopedisi

İM

: iktisadiyat Mecmuası

İ.Ü.H.F.M.

: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası

KM

: Küçük Mecmua

MTM

: Milli Tetebbular Mecmuası

s

: Sayfa

SBFD

: Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi

SCF

: Serbest Cumhuriyet Fırkası

TCTA

: Tanzimattan Curnhuriyete Türkiye Ansiklopedisi

TD

: Türk Derneği

TK

: Türk Kültürü

TT

: Tarih ve Toplum

TY

: Tür Yurdu

YM

: Yeni Mecmua


GİRİŞ

ı" 9. yüzyıl, günümüz dünyasının siyasi; iktisadi ve top­ lumsal temellerinin atıldığı değişme ve gelişmelerin yaşandığı bir çağ olmuştur. Temelinde rönesans ve reform hareketleri, coğrafi keşifler, ilmi ve teknik buluşların yattığı bu gelişmeler, 1 9 . yüzyıl dünyasında köklü değişiklikler yapacak olan milli­ yetçilik ve sanayi devriminin doğuşuna yol açmıştır 1 • Bu iki büyük olay, 1 9. yüzyılda geleneğe bağlı toplumları esaslı bir değişmeye zorlarken, tesirleri 20. yüzyılda da devam etmiş, gü­ nümüz dünyasını da şekillendinniştir. Sanayi devriminin yanısıra, esas konumuzu teşkil eden milliyetçiliğin tarih sahnesine siyasi bir akım olarak çıkışı Av­ rupa'da milli devletlerin doğuşundan sonra olmuştur2 . Çeşitli 1 Geniş bilgi için bkz. Oral Sander, Siyasi Tarih, Ankara 1 984, s. 38-70; 1 451 52.

2 W. William Haddad, "Nation alism in The Onoman Empirc" Nationalism inA Nnn National State, Tlıe Dissolution of the Ottonıan Empire, Columbus 1 977, s. 10; Gcncay Şaylan, "Milliyetçilik İdeolojisi ve Türk Milliyeıçiliği" CDTA , C. 7, s. 1 945.


1 4 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

sosyal, iktisadi, siyasi ve teknik faktörlerde meydana gelen ge­ lişmelerin sonucu ortaya çıkan milli-merkezi devletlerin tebaa­ ları aynı vatanda, aynı devlete bağlı olarak yaşamanın, aynı siyasi kurumlara sahip olmanın ve ortak kültürlerini devamlı geliştirmenin sonucu millet haline gelmeye başlamışlardır3 . Bu çok uzun süren sosyal ve siyasi gelişme sonunda kültür bütün­ lüğünü, milli şahsiyet ve benlik şuurunu ilk idrak eden ülkeler İngiltere ve Fransa olmuştur. Bu ülkelerde zamanla milli şuur geliştikçe, ilahi bir kaynaktan geldiği iddia edilen mutlak hü­ kümdarlık yetkilerine, kilisenin veya aristokrasinin tahakkümü­ ne karşı milletin hakları öne sürülmeye başlanmış ve Fransız ihtilali'nden itibaren milli egemenlik prensibi doğrultusunda halkın bağlılık odağının krala ve hanedana değil de, millete ait olması gerektiği vurgulanmaya başlanmıştıı-4. Çağımızda toplumu bir arada tutma fonksiyonunu yeri­ ne getiren milliyetçilik 5 geniş kapsamlı bir siyasi ideoloji ola­ rak Fransız ihtilali ile beraber gündeme gelmiştir. Fransız ihti­ lali ile beraber yükselen milliyetçiliğin temelinde, milli ege­ menlik, bağımsızlık (self determination), eşitlik ve laiklik gibi

3 Mümtaz Turhan, Garplılaşmamn Neresindeyi:, İ stanbul 1 980, s. 409-4 1 0; Şaylan, a.g.m . s. 1945 - 1 946: Ö zellikle tarih ilminin gelişimi milli duyguların güçlenmesine çok büyük katkı yapmıştır. Hans Kohn, Nationalism, /ts Me­ aning and History. New York 1 955, s. 39. .

4 Turhan Feyzioğlu, Atatürk ve Milliyetçilik, Ankara 1986, s. 3: Doğu Ergil, İdeoloji ve Milliyetçilik, Ankara 1983, s. 75; Haddad, a.g.m., s. 8. 5 Milliyetçilik; kaynaklandığı toplumun özelliklerini, özlemlerini, ihtiyaçlarını ve dünya görüşünü yansıttığı için, her milletin milliyetçilik anlayışı değişik ve farklıdır. Genel bir tanım yapmak gerekirse, millet olmanın, oluşturmanın bilincidir. Ergil, a.fl.e., s. 73. Güngör'e göre gerçekte milliyetçilik bir sosyo­ lojik veya felsefi doktrin kalıpları içinde izah edilemeyecek kadar çok renkli binakım külıürel ve siyasi hareketlere verilen genel bir isimden ibarettir. Erol Güngör, Türk Kültürü ı•e Milliyetçilik, 3. B., Istanbul 1 978, s. 9. Cariton J.H.Hayes'e göre "Kendilerini aynı milletin üyesi sayan kişilerin duydukları, bir arada aynı sınırlar içerisinde, bağımsız bir hayat sürmek ve teşkil ettikleri toplumu yücelımck istcğidir." Hamza Eroğlu, Atatürk ve Milliyetçilik, Anka­ ra 1 992, s. 25.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 5

genel prensipler yatmaktaydı6 . Aklın ürünü olarak doğan milli­ yetçilik 19. ve 20. yüzyılda hiç kuşkusuz dünyadaki en büyük harekete geçirici güç olmuştur. Bu gücünü de, temelinde yatan milli egemenlik ve buna bağlı olarak gelişen milli bağımsızlık fikrinden alıyordu. Başlangıçta sadece kendi milletinin refahı ve bağımsızlığını amaçlayan liberal bir anlayışa sahip olan mil­ liyetçilik, zamanla değişerek bir baskı ve yayılma ideolojisine dönüşmüş ve Avrupa'da Pan. . . hareketlerinin doğuşuna yol açmıştır7 . Fransız ihtilali ve onu takip eden Napolyon'un askeri is­ tila girişimleri sonucu, milliyetçilik ideolojisi ile birlikte, ihtila­ lin getirdiği hürı:iyet, eşitlik, cumhuriyet ve laiklik gibi kavram­ lar bütün Avrupa'ya yayılmıştırll. N apoiyon Savaşları bir taraf­ tan Avrupa sınırlarını altüst ederken diğer taraftan Avrupa'daki eski kurumları yıkmış, milliyetçi düşüncenin ve buna bağlı siyasi teşkilatianmanın yaygın ve etkili bir akım haline gelme­ sine yol açmıştır. Sonuçta I 9. yüzyılın kaderi milli devlet ve milliyetçi ideolojiler tarafından belirlenmeye başlamıştır. Nitekim milleyetçiliğin yayılması, İngiltere, Fransa ve İspanya'nın ardından Avrupa'da İtalya ve Almanya9 gibi yeni güç merkezleri olarak milli devletlerin doğuşuna yol açarken, diğer taraftan doğrudan çok millelli imparatorlukları tehdit eden bir gelişme olmuştur. İşte bu sebeple Avrupa'daki geliş6 Geniş bilgi için bkz. Elic Kcdourie, Aı·rupa'da Milliyetçilik, Çev.: M. Haluk Timurtaş, Ankara 1 97 1 , s. 1 -83; Eric J. Hobsbawm, Devrim Ça.�ı (1 7891848), Çev.: J.Ergüdcr, A.Şcncl, Ankara 1 989, s. 1 0 1 -24 1 ; Server Tanilli, Dünyayı De,�iştiren On Yıl Fransı: Deı•rimi Üstüne ( 1 789-1 799), 3.8., İ s­ tanbul 1 990, s. 85 vd.; Janko Musulin (Dcr), Hürriyet Bildirgeleri, Çev.: Nccmi Zeko, İ stanbul 1983, s . 23-96. 7 Haddad, a.g.m., s. 8. ll Geniş bilgi için bkz. Kcdourie, a.g.e .. s. 84- 1 30; Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih (1 789-1960), 2.8., Ankara 1 973, s. 8-30; A.Haluk Ü lman, Birinci Dünya Savaşına Giden Yol ve Savaş. 2.8., Ankara 1 973, s. 1 6-24. 9 İ talyan ve Alman milli birliklerinin kuruluşu için bkz. Edward Mcnaal 8ums, ÇaMaş Siyasal Düşünceler (1850-1950), Çev.: Alacddin Şencl, Ankara 1984, s. 444-446; Armaoğlu, a.g.e. , s. 25-27.


1 6 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

melerin dışında düşünemeyeceğimiz çok milletli Osmanlı im­ paratorluğunu da etkilemekte gecikmemiştir. Osmanlı İmparatorluğunda milliyetçilik önce yabancı propagandası ve siyasi amaçlarla Hristiyan unsurlar arasında yayılmaya başlamıştır. Sonuçta Fransız ihtilali ile tohumlanan ve hürriyet fikriyle desteklenen milliyetçiliğin yayılması, Os­ manlı devletinde ayaklanmalara yol açarak devletin bütünlüğü­ nü tehdit etmeye başlayacaktır. Osmanlı devlet adamları Fransız ihtilali sonucu yayılan ideolojik vasıflı milliyetçilik cereyanını başlangıçta kendilerini rahatlatacak olan Batı'nın bir iç problemi olarak görmüşler­ dir 1 0. Ancak çok geçmeden 1 9 . yüzyıl dünyasında büyük deği­ şiklikler yapacak olan milliyetçiliğin gücünü iç isyanlarda ya­ vaş yavaş anladılar. Bu durum karşısında Osmanlı gayr-i müs­ limleri tarafından savunulmaya başlanan millet fikri imparator­ luktaki bütün unsurlar arasındaki bağlan sağlamlaştırarak dev­ letin dağılışını durdurmak isteyen Osmanlı aydınlarının dikkati­ ni çekti 1 1 . Ancak onlar bunu yaparken milliyetçiliğin ideolojik mahiyetini kasten ihmal ettiler veya görmemezlikten geldiler 1 2 . Çünkü batıda yayılan laik, milli egemenlik prensibi ve buna bağlı olarak gelişen kendi kaderini tayin prensibinin olduğu gi­ bi kabul edilmesi açıkça devletin parçalanması demek 10 lll. Selim'in sırkatibi Ahmed Efendi 1 792'de; Fransız ihtilali üzerine Avru­ pa'da meydana gelen savaşları, birbirleriyle uğraşmalan sebebiyle Osmanlı devletini rahatlatacak bir olay olarak görüyor ve şöyle diyordu: "Hemen Hazret-i Hak Fransc i htilalini misal-i maraz-ı frenk hain-i Devicı-i Aliyyc olanlara dahi sirayet ettirüp ve çok zaman birbirlerine düşürüp Devlet-i Aliyycyc hayırlı neticeler müyesser eyliye amin", Bemard Lcwis, Modern Türkiye'nin Doğuşu. Çev.: Metin Kıratlı, 2.B., Ankara 1984, s. 66; Bemard Lcwis, "The Impact of the French Revolution on Turkey", Journal of World History, V. I, (Octobre 1953), s. 1 19. l l David Kushncr, Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu (1876-1908), Çev.: S.S. Tü­ ret, R.Enem, F.Erdcm, lstanbul 1 979, s. 9. i2 Kemal Karpat, "Modem Türkiye", islônı Tarihi, Kültür ve Medeniyeti, (Ed. P. M.Halt, S.Lambton, B.Lcwis), Çev.: Kurul, ll. Cilt, i stanbul 1 989, s. 95; Haddad, a.g.m., s. 38.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 7

olacaktı l 3 . Diğer taraftan batıdaki milliyetçilik anlayışının te­ meli, belli sınırlar içinde, aynı dili konuşan, aynı kültürü payla­ şan ve birlikte yaşama duygusuna sahip olan millet kavramına dayanıyordu. Halbuki çok milletli Osmanlı devletinde böyle bir millet yapısı mevcut değildi. Çünkü geniş bir coğrafi alana ya­ yılmış bulunan Osmanlı devleti çeşitli din, mezhep ve milliyet­ lerden meydana geliyordu. Çok milletli Osman l ı devletinde toplum düzenini oluşturan rnekanizmaya "millet sistemi" denil­ mekteydi 1 5 . Ancak bu sistemde millet tabiri etnik değil, dini gruplan belirtmek için, cemaat karşılığı olarak kullanılıyor­

du 1 6. Dolayısı ile Osmanlı devletinin içinde barındırdığı çok çeşitli unsurlan yönetmek için kullandığı "millet sistemi" yani bu unsurların birer dini cemaat olarak tasnifi milleyetçilik fikri­

nin yayılması ile fonksiyonunu yitirmeye başlamıştır. Nitekim imparatorluk tebaasının kendini Ortodoks olarak değil de, Yu­ nanlı, S ırp, Bulgar vb. şeklinde tanımlamaya başlaması, hatta 1 3 Reisü'I-Küttab Ahmed Atıf Efendi, 1 798'de hazırladığı bir layihada; Fransız

i htilalini Avrupa'yı olduğu kadar Osmanlı Imparatorluğunu da tehdit eden bir tehlike olarak gönncktcdir. Lewis, a.g.e., s. 68; Geç de olsa 1 87 1 'de Ahmed Cevdet Paşa, Fransız i htilalinin ortaya koyduğu Sclf Delenninasyon prensibini söyle aktannaktadır: "Fransız imp. lll. Napolyon Nationalilc (kavmiyet) meselesi meydana kodu. Bu ise bunca yıllardan beri meri olan hukuk-ı hükilmete dokundu ... N apoiyon 'bir hükilmeıin kendisini istemeyen bir kavmi terk etmesi lazım gelir.' diye dünyaya yeni bir kaidc çıkardı" de­ mekte ve çok millelli devletler olan Rusya ve Avusturya'nın bunlara karşı olduğuna işaret etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa, Maruzat, (Yay.Haz.: Yu­ suf Halaçoğlu), İ stanbul 1980, s. 42; aslında 1 800'1ü yıllardan itibaren Self Detenninasyon, laiklik, eşitlik ve hürriyet gibi kavramların başlı başına teh­ like teşkil eııiğinin farkındaydılar. Lewis, a.g.m s. 1 19- 1 23. I S Cevdet Küçük, "Osmanlı İ mparatorluğunda 'Millet Sistemi' ve Tanzimat", Mustafa Reşit Paşa ve Dönemi Semineri Bildiri/eri. Ankara 13-14 Mart 1985, Ankara 1 987, s. 1 3-23. ..

1 6 Roderic Davison "Nationalism as a Ottoman Problem and the Ottoman Res­

ponse" Nationalism in a Non National State, The Dissolution of the Otto­ man Empire, Ed: W.W. Haddad and W. Ochsenwald, Columbus 1 977, s. 33; Bemard Lewi·s, "Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluşunu Hazırlayan Dü­ şünce Akımları", Atatürk Konferansları V1. 1973-1974, Ankara 1 977, s. 1 5-21 ; Lewis a.g .e s. 333. ,

.,


1 8 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

yüzyılın sonralarına doğru bu çeşit kimlik kazanmanın Müslü­ man unsurlar arasında da yayılmaya başlaması sistemi, dolayısı ile Osmanlı devletini çökme tehlikesi ile karşı karşıya getirmiş­ tir. 1 9. yüzyılda milliyetçiliğin yayılması sadece Osmanlı'yı değil, diğer imparatorlukları da tehdit eden bir gelişmeydi. Bu sebeple milliyetçilik tehdidine karşı imparatorluklar bir yandan askeri-idari tedbirlere başvururken, diğer yandan bir imparator­ luk ideolojisi geliştirmeye çalışmışlardır 1 7 . Bu bağlamda Os­ manlı devleti de, Tanzimat hareketi ile bütün unsurların eşitli­ ğine ve dayanışmacı bir anlayışa dayanan Osmanlıcılık ideolo­ jisini geliştirmeye çalışmıştır. Bu hareket ile Tanzimat liderleri ve aydınları Osmanlı vatanı ve Osmanlı hanedanına bağlılık te­ meli üzerinde bir Osmanlı milleti yaratmayı amaçlamışlardır. "Devleti kurtarmak" noktasında siyasi bir tavır olarak da nitele­ yebileceğimiz Osmanlıcılık fikri Genç Osmanlılar tarafından bir ideoloji olarak geliştirilecektir. Onların amacı çeşitli din ve milliyeilere mensup grupları eşit siyasi haklara sahip, ortak bir vatan mefhumu etrafında, meşruti bir idare altında yaşat­ maktı 1 8 . Böylece bütün Osmanlılar merkezi devletin eşit hakla­ ra sahip vatandaşları olarak görülecek, ana bünyeye birer Os­ manlı olarak entegre olmaları sağlanacaktı. Diğer taraftan Osmanlı aydınlan ortak/vatan ideali üze­ rinde bir Osmanlı milleti yaratmaya çalışırken batı tipi vatancı­ lıktan etkilenmişlerdir. Çünkü daha önce Türkçe'de kullanılan "vatan" bir kişinin doğum veya ikame! ettiği yer anlamına geliyordu 19 . 1 9 . yüzyılın ortasına gelindiği zaman Osmanlı'da 17 Hugh Seton-Watson, "Milliyetçilik ve Çok Milletli İ mparatorluklar", Çev.: Y.T.Kurat, Belleten, C. XXVIII, Sayı: 109- 1 1 2, (Temmuz 1 964 ), s. 525542. 1 8 Enver Ziya Karai, Osmanlı Tarihi, 2. B . , VII. Cilt, Ankara 1 977, s. 301!309. 1 9 Lewis, a.g.e., s. 332-333; Hans Kohn, Türk Milliyetçiliği, Çev.: Ali Çetin­ kaya, İstanbul 1 944, s. 13; Ahmed Cevdet Paşa, a.g.e. s. 1 14. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi G el işimi ve Türk Ocakları / 1 9

vatan kavramı, Osmancılık anlayışının tabii bir sonucu olarak bütün siyasi coğrafyayı içine alacak şekilde kullanılmaya baş­ landı. Vatan kavramını, hürriyet kavramı ile popülarize eden ve Türk aydınlan üzerinde büyük tesirler yapacak olan Namık Ke­ mal'dir. Fakat O'nun savunduğu vatan kavramının odak noktası açıkça belli değildirlo. Osmanlı vatandaşı yaratmak anlayışının tabii sonucu olarak, ileride üzerinde durulacağı gibi, 1839 ve 1856 yılındaki fermanlarla bütün tebaaya kanun önünde eşitlik ve Osmanlı va­ tandaşı olma hakkı verildi. Böylece milli birlik için gerekli bazı temelleri oluştuı ma hedefi güdüldü. Ancak daha önceden ger­ çek birlik ve millet olmak için gerekli olan kültür ve dil temel­ leri ile desteklenmediği için, milliyetçilik fikrinin yükselmesi zayıf bir bağlılık odağı olan Osmanlılık duygusunu dağıtmaya başladı. Zaten Tanzimatın getirdiği farklı din mensupianna eşit muamele ancak din farkı gözetmeyen laik bir anlayışla müm­ kündü2 1 . Halbuki gayr-i müslimlere verilen haklar şer'i pren­ sipierin çiğnenmesi olarak yorumlanacak, Müslümaniann tep­ kisi ile karşılaşacaktıı-22 . Diğer taraftan gayr-i müslimler de Tanzimat'ın getirdiği eşitlik sonucu askerlik, vergi gibi uygula­ malardan memnun olmamışlardır. Gayr-i müslimlerin I 856 Is­ lahat Fermanı ile kavuştukları daha geniş haklar Osmanlı dev­ letindeki millet sistemini ortadan kaldırmış, onlardaki laiklik ve mill iyetçilik fikirlerinin güçlenınesini hızlandırmış ve bağım­ sızlık kazanmak yolunda isyanlara devam etmişlerdir 23 . 20 1 9. yüzyılda Fransızca "Patric" sözcüğü I slami vatan sözcüğünü etkilerneye başladı. Değerlendirme için bkz. Lcwis, a.g.e., s. 33 1 -337. 2 1 Bu konuda M.Reşit Pa�a·nın 1 846'da gayr-i müslimlerin temsilcilerinden oluşan bir gruba yaptığı konuşma için bkz. Re�at Kaynar, MuJtafa Reşit Paşa ı·e Tan:imat, 2. B., Ankara 1985, s. 627.

22 Bu tepkide Müslümanların "millet-i hakime" statüsünün ortadan kalkması

yatıyordu. Halil l nalcık, "Tanzimat'ın Uygulanması ve Sosyal Tepkiler", Bel/elen, C. XXXVIII, Sayı: 1 09-1 1 2 ( 1 964 ), s. 624, Tanzimat fermanının iç ve dıştaki tesirleri için bkz. Kaynar, a.g.e., s. 1 85 - 1 90.

23 Bkz. Gayr-i Müslimlerde Milliyetçilik Hareketleri bölümü, s. 22-29.


20 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Osmanlıcılık fikrinin imparatorluğun bütünlüğünü sağ­ lama fonksiyonunu yerine getiremeyeceği anlaşılınca, -Osmanlı devletinin yıkılışma kadar resmi yaklaşım Osmanlıcılık olarak kalmakla beraber- hiç değilse Müslüman unsurlan birarada tut­ mak amacıyla, imparatorlukta birlik odağı İslamiyete doğru kaymaya başlamıştır. Bu gelişmenin tabii bir sonucu olarak II. Abdülhamid döneminde İslamcılık ön plana çıkmıştır. Bu çer­ çevede "Osmanlı milleti" kavramının yanında "İslam milleti" "İslam ümmeti" şeklinde millet anlayışına yeni bir muhteva yüklenecektir. Diğer taraftan Osmanlı vatanı anlayışı, İslami vatan kavramına dönüşecektir. Kısaca Osmanlı aydınlan vatan savunması ile İslamın müdafaasını özdeşleştirmişlerdir24. Osmanlı imparatorluğunun yapısı gereği, kendi dönemi içinde tutarlı sayılabilecek bu ideolojik arayışlar devleti kurtar­ maya kafi gelmemiştir. Çünkü gayr-i müslimlerden sonra, İm­ paratorluktaki Türklerin dışındaki müslüman unsurlarda impa­ ratorluktan ayrılma sürecine girmişlerdir. Çünkü Osm�nlı İm­ paratorluğunun dini açıdan yapmaya çalıştığı organizasyon ar­ tık Müslüman unsurlar arasında da problemler yaratmaktaydı. Artık onlar da kendilerine İslamiyetten öte, tamamen milliyet boyutuna dayanan kimlik vermeye başlamışlardı. Ancak bu gelişen milliyetçilik hareketlerine karşı İmpa24 Kırım Savaşından sonra gayr-i müslimlerden de asker alınması konusundaki bir loplanııda A. Cevdel Paşa; bülün unsurların bulundu�u bir ordunun ha­ rekele geçirilmesinin kolay olmayaca�ını belirtliklen sonra "'Mahliil bir la­ burun binbaşısı lede'l-hace askeri gayrele gelirmek için ne diyecek? Vakıa Avrupa'da gayrel-i diniyye yerine gayrel-i valaniyye ka'im olmuş"'. Fakal "'bizde vatan denilürse askerin köylerindeki meydanlar haliriarına gelir. Biz şimdi valan sözünü ortaya koyacak olsak ... gayrel-i diniyye kadar kuvvel alamaz. Ve anın yerini lulamaz. Ol vakle kadar ordularımız ruhsuz kalır. Bir de nefer Hasan kendüsünü ölüme sevk edecek yüzbaşı Hri�ıo'ya bir dar vakiııe ilaat eyliyecek mi?" diyerek bi;ı;de esas harekele geçirici unsurun İslam inancı oldu�unu vurgulamışlır. A. Cevdel Paşa. a.g.e., s. 1 1 4. Ali Süavi'de valan kavramının. çok üslünde durulmasına ra�men Fransa'yı dahi ayaklandırmadı�ını belirlerek İ slam ilikadı zeval bulmasın dcmcklcdir. Mümtaz'er Türköne, Siyasi İdeoloji Olarak İslômcılığın Do.�uşu (1867/873), (Ankara Ü n. Sos. Bil. Ensı. Yay. Dok. Tezi). Ankara 1 990, s. 204.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 21

ratorluğun Türk unsurunda benzeri bir davranışa en son olarak rastlamaktayız. Bunun sebebi, İmparatorluğun çoğunluğunu ve yönetici kesimlerini oluşturan Türklerin onu sürdürmeyi ve kurtarınayı düşünmeleri i le ümmet yapısının etkisidir. Bu iki faktör Türklerin milliyetçilik fikrine yönelmesini önleyen fren mekanizmalan olmuştur. Ancak gayr-i müslimlerin bağımsızlık kazanarak devletten birer birer ayrılmaları, İmparatorluktaki Türk olmayan Müslüman toplumların milliyetçi gayeleri sonu­ cu, ileride üzerinde duracağımız birçok faktörün de etkisi ile Türk milliyetçiliği doğmaya ve gelişmeye başlamıştır.



B İ R İNCİ B ÖLÜ M

TÜRK MİLLİYETÇİLİGİNİN DOGUŞU 1. Türkçülüğün Doğuşunda Etkili Olan Faktörler Milliyet şuuru Türk toplumunda tarihin en eski çağlann­ dan itibaren mevcuttur. Gerek Orhun Abideleri'nde, gerekse Asya Hun imparatorlarından Çi-çi'nin halkına verdiği nutukta bu şuurun belirtileri açıkça görülür. Çi-çi'nin nutkunu tarihte milliyet fikirlerinin ilk dile gelişi diye tefsir eden Fr. Hirth'te göre, tarihte milliyetçiliği devlet siyasetinde temel yapan ilk devlet adamı Çi-çi'dir. Türklerde milliyet şuuru İslamiyeti ka­ bul ettikten sonra da uzun süre kuvvetle yaşan: ııştır. Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lügat'ında milliyet şuurunun izlerini açıkça görebiliriz 1 • Diğer taraftan Anadolu'nun Türkleştirilme­ si, Türklerin İslamiaşmasının milli vasıfları yok edici bir güç olmadığını göstermektedir2 . Türk milli şuuruna ait önemli işa1 İ brahim Kafesoğlu, Türk Milliyetçiliğinin Meseleleri, İ stanbul 1 970, s. 1 1 1 3. 2 Charles Warren Hosılcr, Turkizm and the Soviets, London 1 957, s. 90.


24 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

retler Osmanlı döneminde, özellikle Il. Murad zamanında da görülmektedir. B u devirde, Reşid-el-Dfn Tarihi'nin Türk boy­ lannın i lk tarihini ele alan birinci kitabı Farsça'dan Türkçe'ye çevrildi ve Türklerin İslam öncesi devirleri hakkında başka eserler de yayınlandı. Böylece ilk defa Orta Asya Türk destan ve gelenekleriyle bağlantı kurularak Osmanlı hanedanının soyu Oğuz Han'a dayandınldı. Bu sebeple Türk milletinin Asya, Av­ rupa ve Afrika kıtalarında büyük devletler kurmaları ve anava­ tanlarından getirdikleri kültürlerini uzak diyariarda yaşatmala­ nnın sırrını kuvvetli bir milliyet şuuruna sahip olmalarında ara­ mak gerekir. Fakat 1 9. yüzyılda Fransız İhtilalinden sonra yayı­ lan ideolojik va,sıflı ı:nodem milliyetçilik anlayışının eski Türk milliyet duygusu ile bağlantısının olduğunu söylemek mümkün değildir3. Çünkü düşünce tarihimizde modem bir fenomen olarak millet fikrinin ortaya çıkması ve bu fikre dayalı olarak gelişen milliyetçilik Türkçülüğün tekamülüne bağlı olarak ortaya çık­ mıştır. Bu sebeple Türkçülerin de kendilerini milliyetçi olarak nitelemeleri, "millet" deyince "Türk milletinin" anlaşılması, bi­ zatihi millet kelimesinin batılı "nation"u ifade eden bir deyim haline gelmesi daha sonraki dönemde batı tesiriyle olmuştur4 . Zaten Türklerde görülen milliyet şuuru, Osmanlı döneminde, imparatorluk ve İslam dininin tesiri altında küllen-mişti 5 . Bu sebeple milliyet şuuru dil hariç, Türk milleti olarak değil, Os­ manlı olarak hissedilmişti6. Nitekim Avrupalıların, Osmanlılar ve eyaJetleri için kullandıkları Türk ve Türkiye tabirleri 1 9 . yüzyıla kadar Osmanlı eserlerinde kullanılmıştır. Türk kelimesi 3 Ercümend Kuran, "Türk Milliyetçiliğinin Gelişmesi ve Yusuf Akçura", Türk Kültürü. C. IV, Sayı: 42, s. 529. 4 Mümtaz'er Türköne, "Tanzimacta Millet Fikrinin Doğuşu", Türkiye Günlü­ ğü, Sayı: 8 (Kasım 1989), s. 36; Mehmet İzzet, Milliyet Nazariyeleri ve Mil/i Hayat, 3. B., İstanbul 1 98 1 , s. 5 1 . 5 Lewis, a.g.e., s. 330. 6 Kushner, a.g.e., s. I .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi .ve Türk Ocakları 1 25

mevcuttu, fakat daha çok "cahil Anadolu köylüsü" anlamında

horlayıcı bir üslupla kullanılmaktaydı 7 . Diğer taraftan Türk milli özellikleri İslami pota içinde eridiğinden Türk ve Müslü­ man aynı manaya gelmekteydi. Gerçekten- de İslamlığı kabul eden milletler arasında hiçbiri, kendi milli kimliğini İslam üm­ meti içinde eritmektc Türklerden daha ileri gitmemiştir. Bu gerçeği 1 9 1 4'lerde Türkçülerin temsilcilerinden Ahmet Ağaoğ­ lu şöyle dile getirmektedir: "İslamiyet Türk'ün dinidir, din-i millisidir, kavmisidir. Türk İslamiyeti cebren, mahkum, mağlup olarak değil, hakim, galip olarak kabul etmiştir. Bin seneden beridir ki İslamiyetİn en ağır yüklerini, omuzuna alarak taşı­ maktadır. İslamiyet yolunda Türk herşeyini unutmuştur. Lisanı­ nı, edebiyatını, iktisadiyatını ve hatta bazan mevcudiyet-i kav­ miyesini bile ... "8 Türk toplumu İslamiyetic bu bütünleşme sonucu tama­ men dini bağların hakim olduğu ümmet haline gelmişti. Bu se­ beple, Türkiye'de milliyetçiliğin gelişmesi, İslam ümmetçiliğin­ den çok milletti Osmanlıcılığa, oradan İslamcılığa ve nihayet Osmanlı devletinden İsl.a m dininden ayn -içinde olmakla bera­ ber- bir Türk milleti olarak, tek millet milliyetçiliği ve vatan­ perverliği şeklinde bir gelişme göstermiştir. Türk milliyetçiliği de Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmak üzere olduğu, Türk ay­ dınlarınca hissedilmeye başlandığı bir dönemde, imparatorlu­ ğun çeşitli din ve mill iyetlerden meydana gelen kozmopolit ya­ pısı içinde bir tepki ve kendini bulma akımı olarak doğmuş ve daha ziyade Türkçülük olarak adlandınlmıştır. Dolayısı ile ya­ kın dönem düşünce tarihimizde modem manası ile "millet" fik­ rinin ortaya çıkması ve bu fikre dayalı olarak gelişen milliyetçi­ lik, Türkçülüğün tekamülüne bağlı olarak doğmuştur. Türkçülük de 19. yüzyılda gelişen siyasi, sosyal, kültü­ rel ve iktisadi faktörlere bağlı olarak doğmuş ve gelişmiştir. Bu 7 Lcwis, a.g.e., s. 330; Kushner, a.g.e.,

s.

3.

8 Ahmet Agayef (Ağaoğlu), " İslamda Dava-yı Milliyet", Türk Yurdu, (19 1 4), Yıl: 3, C. VIII, Sayı: 1 1, s. 2388.


26 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

sebeple konuya tarihi bir perspektif kazandırabiirnek için, önce­ likle bu faktörleri değerlendirmeye çalışacağız. a) 19. Yüzyılda İmparatorluğun Genel Durumu, Toprak Kayıpkın ve SonuçUın:

I 299 da bir uç beyliği olarak kurulan ve Kanuni devrin­ '

de kuvvetin en yüksek noktasına ulaşan Osmanlı devleti üç kıta üzerinde büyük bir imparatorluk haline gelmiştir9 . Ancak 1 6 . yüzyılın sonlarından itibaren duraklamaya başlayan Osmanlı devletinin Il. Viyana yenilgisi ile ilk defa toprak kayhelmesi genel olarak Osmanlı devleti ile Avrupa arasındaki güç denge­ sinde bir dönem noktası olmuştur l O. Il. Viyana yenilgisini taki­ beden 1 8 . yüzyılda yapılan savaşlarda Osmanlı devletinin yeni­ lerek toprak kayıpianna uğraması batının her alanda üstünlüğü­ nün bir sonucuydu. Bu sebeple Osmanlı devletinin duraklama ve gerilemesindeki temel faktörlerin başında, Avrupa'da röne­ sans ve reform hareketleri, coğrafi keşifler, bilim ve teknolojik alandaki gelişmeler sonucu Avrupa'da ortaya çıkan merkezi güçlü devletler yayılınacı ve sömürgeci bir politika takip etme­ ye başlamışl ardır. I 9. yüzyılda politikalarını dünya çapında globalleştiren ve kendi aralarında rekabete girişen büyük dev­ letler bu politikalarını Osmanlı devleti üzerinde de sürdürmüş­ lerdir. Nitekim I 9. yüzyılda Osmanlı devleti Avrupa devletleri­ nin emparyalist yayılmasına sahne olmuştur. Bu yayılmanın sebepleri bir yandan endüstrileşen Avrupa'nın pazar ve ham­ madde bulmak ihtiyacı, diğer yandan pazarlan ve hammadde kaynaklarını korumak için stratejik ve askeri bölgeleri ele ge­ çirmek ve elde tutmak arzusu idi ı ı. Bu genel sebepler, her bü9 Osmanlı Devleti'nin gelişmesinde etkili olan faktörler için bkz. M.Fuad Köp­ rülü, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluşu, 2. B., Ankara 1 972, s. 1761 83. Geniş bilgi için bkz. İ smail Hakkı Uzunçarşı lı, Osmanlı Tarihi, III. Cilı, 1 . 10 Kısım, 2. B., Ankara 1 983, s . 585-595. l l Bayram Kodaman, Sultan /1. Ahdülhamid Deı•ri Doğu Anadolu Politikası . Ankara 1 987, s. 107; Sander, a.f?.e., s. 1 59- 1 6 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 27

yük devletin kendine has yayılınacı politikasının itici gücünü ve gerekçesini oluşturmaktaydı. Nitekim Osmanlı devleti, eko­ nomik potansiyeli, jeopolitik yapısı ve temelinde "şark mesele­ si" yatan Avrupa'nın siyasi ve emperyalist gayeleri eklenince, dünyada üstünlük kurmak isteyen büyük güçlerin amansız bir rekabet alanı haline gelmiştir. Bu devletlerden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Karlofça Antiaşması ile Macaristan ve Tansilvanya'yı, 1 7 I 8 Pasarofça Antiaşması ile de Batı Eflak'ı almıştır1 2. B undan sonra Balkanlar'a hakim olmaya çalışan bir politika takip etme­ ye başlayacaktır. Bu dönemde Osmanlı devleti üzerinde genişleme emel­ leri besleyen en önemli devlet Rusya'dır. Deli Petro'dan itibaren büyük devlet olmak için sıcak denizlere inme politikası takip eden Rusya ile yapılatı savaşlarda Osmanlı devleti yenilerek büyük topraklar kaybetmiştir 1 3 . Bu genel politika çerçevesinde hareket eden Rusya, l 774 Küçük Kaynarca Antiaşması ile Os­ manlı devletindeki Ortodoks tebaanın koruyuculuğunu da üst­ lenmiştir 14 . l 783'te Kırım'ı da tamamen işgal eden Rusya, ko­ ruyuculuğunu üstlendiği Ortodoks tebaayı isyanlara teşvik ede­ rek hızla Balkanlar'a inmiştir. Diğer taraftan Kafkaslar'a yerle­ şen Rusya I 5 Boğazlar ve İstanbul'a gözlerini dikrniştir. Fransa ise Osmanlı devletinden aldığı kapitülasyonlar ve Katoliklerin hamiliği imtiyazlarını 1 6 kullanarak daha çok 12 Pasarofça için bkz. İ smail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV. Cilt, 1. Kısım. 2. B " . , Ankara 1 978, s. 1 42-1 45; Stanford Show, Osmanlı impara­ torlu.�u ve Modern Türkiye. Çev.: Mehmet Harmancı, 1 . Cilt, İ stanbul 1982. s. 3 17. 13 Geniş bilgi için bkz. Akdcs Nimet Kural, Türkiye ı•e Rusya, Kültür Bakan­ lığı Yay., Ankara 1 990. s. 1-9 1 ; Mehmet Saray, Rusya'nm Türk illerinde Yayılması, İstanbul 1 975, s. 4!1- 144. 14 Kural, a.�:.e., s. 27-3 1; Yusuf Akçura, Osmanlı Deı•leti'nin Dağılma Deı•­ ri, 2. B., Ankara 1 983, s. 12. 1 5 1 829 Edirne Antiaşması ilc Ahısha bölgesi, Nahcıvan ve Erivan Hanlıkları Rusya'nın eline geçer, Kural, a.g.e., s. 57; Enver Ziya Karai, Osmanlı Ta­ rihi, C. V, 5. B., Ankara 1 9!18, s. 120- 1 2 1 . 1 6 I 604, 1 673 ve I 740 tarihli kapitülasyon fermaniarına iktisadi imtiyazlar çer­ çevesinde himaycye dair maddeler de konmuştur, İ lknur Polat Haydaroğlu, Osmanlı imparatorlu.�unda Yabancı Okullar, Ankara 1 990, s. 1 4- 1 5.


28 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ekonomi k imtiyazlar elde etmeye çalışacaktır1 7 . Bu arada sö­ mürgelerini İngiltere'ye kaptırdığı için, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'yu kendine yayılma alanı olarak seçen Fransa, Mısır ve Suriye üzerindeki başarısız işgal giı:işimlerinden sonra I 830'da Cezayir'i işgal ederek yüzyılın sonlannda Kuzey Afrika'ya yer­ leşecektir. İngiltere'nin temel politikası sömürge yollarının güven­ liğini sağlamak olarak özetlenebilir. Bu politikası gereği güçlü devletler olan Rusya ve Fransa'nın Osmanlı devletine hakim ol­ masını önlemek amacıyla 1 9 . yüzyılın son çeyreğine kadar Os­ manlı devletinin toprak bütünlüğünü koruma politikası izlemiş­ tir ı s. Bu arada 1 838 Ticaret Antiaşması ile büyük bir ekono­ mik üstünlük sağlamıştır 19 . Genel hatlan ile politikalarını belirttiğimiz büyük güçler aralanndaki rekabetten dolayı Osmanlı devletini taksim edeme­ mişlerdir. Bu sebeple çeşitli yollarla Osmanlı devletine nüfuz etmeye çalışmışlardır. Bunların başında, ileride üzerinde dura­ cağımız gibi gayr-i müslimleri Osmanlı devleti aleyhine isyana teşvik etmeleri gelir. Diğer önemli vasıtaları da kapitülasyon imtiyazlarıdıı20. Batılı ülkeler kapitülasyonlarla elde ettikleri imtiyazları, milletlerarası siyasi baskı aracı olarak kullanacak­ lardır. Ayrıca kapitülasyonlara dayanarak yaptıklan ticaret an­ laşmaları ile imparatorluğun iktisadi hayatını çökertİrken Os17 Paul lmbert, Osmanlı imparatorlu.�wıda Yenileşme Hareketleri, Çev.: Ad­ nan Cemgil. İ stanbul 198 1 , s. 87-93. 1 8 Ömer Kürkçüoğlu, Türk ingiliz ilişkileri (1919-1926). Ankara 1 978, s. 1517. 1 9 Antlaşma için bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı-ingili: iktisadi Müna­ sebetleri (1838-1850), C. ll, İstanbul 1 976, s. 5-6; Antlaşmanın uygulan­ ması -konusunda bkz. Kütükoğlu, a.g.e., s. 7-64; Ahmed N. Yücekök, "Emperyalizm Yörüngesindc Osmanlı İmparatorluğu 1 838 Ticaret Sözleş­ meleri", SBFD, C. XXIII, No.: 1 (Mart 1968), s. 38 1 -42 1 . 20 B u konuda geniş bilgi için bkz. Necdet Kurdakul, Osmanlı Deı•letinde Ti­ caret Antlaşmalan ve Kapitülasyonlar, İstanbul 1 98 1 ; Osmanlı devletinin imtiyaz tanıdığı ülkeler listesi için bkz., M. Hidayet Vahapoğlu, Osman­ lı'dan Gününıü:e A:m/ık ı·e Yabancı Okullar, Ankara 1 990, s. 46-47.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 2 9

manlı devletinin Kırım Savaşı'ndan sonra hızla borçlanma yo­ luna gitmesi 1 880'1erde imparatorluğun ekonomik açıdan iflası ile sonuçlanacak ve Duyun-ı Umilmiye'nin kurulmasına yol açacaktır2 1 . Bütün bu gelişmelerin sonucunda, yavaş yavaş çökmeye başlayan Osmanlı devleti, bir taraftan çağdaşlaşma hareketleri ile devleti kurtarmaya çalışırken, diğer taraftan denge politikası ile varlığını devam ettirmeye çalışmıştır22 . Ancak yıkılışa karşı köklü çözümler bulamayan Osmanlı devletinin ekonomik, sos­ yal ve idari yapısında bünyevi çözülmeler giderek hızlanmıştır. Özellikle ayanların ortaya çıkışı ve iç isyanlar merkezi otoıiteyi sarsmıştır. "Sened-i İttifak" ile ayanlara karşı merkezi otoriteyi tesis etmeye çalışan Osmanlı devleti 23 iç isyanlarda başarılı olamamıştır. Bu dönemde ileride üzerinde duracağımız Sırp ve Yunan isyanlarının yanısıra, devleti en çok uğraşııran Mehmet Ali Paşa isyanı olmuştur. Bu isyan Mısır'ın elden çıkması i le sonuçlanmıştır 24 . Mısır meselesi Osmanlı devletinin zayıflığını bir kez daha tescil etmiş, Boğazların milletlerarası bir mesele haline gelmesine yol açmıştır 25 . Nitekim, Mısır meselesinde Osmanlı devletinin zayıflı­ ğını gören Rusya kutsal yerler meselesini bahane ederek tekrar 2 1 Geniş bilgi için bkz. Donald C. B laisdel l, Osmanlı imparatorluğunda Av­ rupa Mali Denetimi "Düywıu Umumiye", Çev.: Ali İ hsan Dalgıç, İ stanbul

1 979. 22 Denge Politikası için bkz. Fahir Armaoğlu, 20. Yü:yıl Siyasi Tarihi (19041908), 4. B., Ankara 1 987, s. 43-46. 23 Sencd-i İ ıtifak için bkz. Karai, Osmanlı Tarihi, C. V, s. 90-93; Niyazi Ber­ kes, Türkiye'de ÇaMaş/aşma, İ stanbul 1978, s. 1 32- 1 40; Rıfat Önsoy "Se­ ned-i İ ttifak ve Türk Demokrasi Tarihindeki Yeri", H. Ü.Edehiyat Fakültesi ,Dergisi ( Özel Sayı), C. 4, Sayı: 1 , s. 24-29.

24 Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih, s. 1 1 1 - 1 24; Sandcr, a.g.e., s. 2 14-2 17; Ka­ ral,a.g.e., C.V, s. 1 24- 142. 25 Rusya ile yapılan Hünkar iskelesi Antlaşmasını menfaatlerine aykırı gören Batılı ülkeler harekete geçmiştir. Sonuçta 1 84 1 Londra Boğazlar Sözleşme­ si imzalanmıştır. Metinler için bkz. Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metin/eri, C. I, Ankara 1952, s. 297-299, 3 1 1 -3 1 3.


30 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

saldırmıştır. Rusya'nın bu saldırısı, batılı devletlerin Osman­ lı'nın yanında yer alması ve Kırım'a asker ç ıkarmalan ile durdurulabilmiştir26 . Savaş sonunda, 1 856'da imzalanan Paris Antiaşması ile Osmanlı devletinin toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin ortak güvencesi altına alınmıştır27 . Bu antlaşma Osmanlı devletinin güçsüzlüğünün teyidi anlamına geliyordu. Avrupa devletleri, Paris Antiaşması ile Osmanlı devletini "de­ netim ve gözetim" altına almışlardır28 . Rusya'nın yayılması Kınm Savaşı'nda durdurulunca, da­ ha önce dil ve kültür hareketi olarak doğan Panislavizmi kendi yayılma çabalarının ve emperyalist politikasının bir vasıtası ha­ line getiren Rusya, bu yolla Balkaniara yerleşmek amacıyla Or­ todoks tebaayı sürekli isyanlara teşvik etmiştir29 . Sonuçta Bal­ kanlarda başlayan karışıklıklara, Avrupa diplomasisinin de müdahalesi ile ortaya çıkan gelişmeler 1 877-78 Osmanlı-Rus savaşının çıkmasına yol açmıştır. Rusya'nın Balkanlardaki buh­ ranı bahane ederek 1 877'de Osmanlı devletine saldırmasıyla başlayan bu savaşta, Rus orduları batıda İstanbul, doğuda Erzu­ rum önlerine kadar gelmişlerdiı-30. Savaş sonunda imzalanan Ayastefanos Antiaşması'nın Rusya'ya sağladığı üstünlük batılı ülkeleri harekete geçirmiş, Ayastefanos'un yerine 13 Temmuz 1 878'de Berlin Antiaşması imzalanmıştır3 1 . Bu antlaşma Os­ manlı devletinin dağılma ve parçalanma merhalelerinden en 26 Kınm Savaşı için bkz. Sander, a.g.e., s. 2 19-223; Annaoğlu, Siyasi Tarih, s. 1 33- 1 44; Karai, Osmanlı Tarihi, C.V, s. 2 1 8-24 1 . 27 Antlaşmanın metni için bkz. Erim, a.g.e., s. 341-353. 28 Kodaman, a.g.e., s. 1 09. 29 Panislavizm hakkında geniş bilgi için bkz. Hans Kohn, Panislavizm ve Rus Milliyetçiliği, Çev.: Agah Oktay Güner, 2. B., İstanbul 1 983; Akdes Nimet Kurat, "Panislavizm", Ank. Ün., DTCFD, C. XI, (Haziran-Aralık 1953), Sayı: 2-4, s . 24 1 -278. 30 Kurat, a.g.e., s. 80-85; Saray, a.g.e., s. 1 57- 1 7 1 ; Enver Ziya Karai, Os­ manlı Tarihi, VIII, Cilt , 2. B., Ankara 1 983, s. 40-57. 3 1 Berlin Antiaşması içn bkz. Yusuf Hikmet Bayur, Türk inkıldbı Tarihi, C.l, 3. B., Ankara 1 983, s. 2-5; Erim, a.g.e., s. 403-424.


Türk M il liy etçi liğinin Tarihi G elişimi ve Türk Ocakları / 31

önemlisini teşkil eder. Berlin Antiaşması ile Osmanlı devleti büyük topraklar kaybetmiş, Ermeni meselesi milletlerarası bir mahiyet kazanmıştır. Berlin Antiaşmasından sonra, geleneksel politikasını terk eden İngiltere Osmanlı devletinin parçalanması için çaba harcamaya başlamıştır. Özellikle sömürge yollarının güvenliği açısından önemli gördüğü Kıbrıs'ı I 878'de32, Mısır'ı 1 882'de alan İngiltere, yüzyılın sonlarına doğru petrolün önem kazan­ masına paralel olarak Orta Doğu'yu ele geçirmeye çalışacaktır. Fransa ise 1 8 8 1 'de Tunus'u işgal etmekle kalmamış, Cezayir ve Orta Afrika'ya yerleşmek için teşebbüslerini yoğunlaştırm ış­ tır33 _ Rusya ile birlikte İngiltere'nin Osmanlı devletinin güven­ liğini tehdit etmeye başlaması üzerine Osmanlı devleti, 1 870'de yeni bir güç merkezi olarak doğan Almanya'ya dayanarak ayakta durmaya çalışacaktır. Bütün bu siyasi gelişmeler ve toprak kayıplanndan ko­ numuz açısından şu sonuçları çıkarmak mümkündür: 1 . Avrupalı büyük güçlerin ve gayr-i müsl imlerin devle­ ti yıkmak için giriştikleri hareketler, büyük toprak kayıpları, ekonomik ve siyasi baskıların sonucu olarak ortaya çıkan gurur kırıcı davranışlar karşısında Türklerin devleti ayakta tutmak için gösterdikleri dayanışma, milli itibarı (Osmanlı ve İslam olarak) yükseltme gayreti, Türk milli benliğinin gelişmesi için kuvvetli bir zemin hazırlamıştır. 2. 19. yüzyılda yenilgilerin ve toprak kayıplarının tabii bir sonucu olarak elde kalan topraklara Kırım, Kafkasya ve Balkanlardan takriben 5 milyon insan göç etmiştir34 . Bu göçler Anadolu ve Rumeli'nin nüfusunun hem sayısını, hem de yoğun­ luğunu artırmıştır. Konumuz açısından göçlerin siyasi ve ideo32 Geniş bilgi için bkz. Nasim Zia, K1brıs'ın ingiltere'ye Geçişi ve Adada Ku­ rulan ingiliz idaresi, Ankara 1 975, s. 29-48; Halil Fikrct Alasya, Tarihte K1brıs, Ankara 1 988, s. 1 25- 1 34. 33 Geniş bilgi için bkz. Abdurrahman Çaycı, Büyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti (1858-191 1 ). Erzurum 1 970. 34 Kemal Karpaı, "Pan-İ slamizm ve İ kinci Abdülhamid: Yanlış bir Görüşün Düzeltilmesi" Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı: 48, (Haziran 1 987) s. 25.


32 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

loj ik önemi büyük olmuştur. 1 783'te İstanbul'a gelen Kınmlılar din, dil ve kültür bağlarını birleştiren kader kardeşleri olarak karşılanmışlardır35 . B unu takiben yüz yıl kadar devam eden göçlerle Osmanlı topraklarına gelen bu insanlara, Hristiyanlar tarafından yapılan muamele, Osmanlı sınırları içindekiler tara­ fından da öğrenilmiş, böylece bütün Müslümanların dini bilinci yükselmiş, bu bilincin hızla siyasi bilince dönüşmesine yol açmış'tır36. Kuvvetlenen din bağları Müslüman toplumun siyasi bakımdan birbirine yaklaşmalarını sağladığı gibi, kitlelerin yeni bir kimlik, benlik ve milli hüviyetle ortaya çıkmasına zemin ha­ zırlamıştır. 3. Diğer taraftan bu göçmen grupları iyi eğitilmiş, lider­ lik pozisyonunda bulunmuş kişileri de ihtiva ediyordu. Osmanlı toplumunun siyasi ve kültürel hayatında önemli roller oynaya­ cak olan bu insanlar şiddetli Rus aleyhtarı duygular ile, ana­ yurtlanna duydukları hasretin Osmanlı Türkleri arasında da ya­ yılmasını sağlayacaklardır. Aynca göç hareketleri ile Anadolu­ 'ya ulaşan bu insanların �ntegrasyonu gelecekte milli bir devle­ tin oluşumunu sağlayacak sosyal, kültürel ve politik ortamın doğuşuna da zemin hazırlamıştır37 . 4. Osmanlı ların Kırım Savaşından sonra Rusya'daki Türklerle olan siyasi münasebetleri de Türkçülüğün canlanma­ sında etkili olmuştur. Bu münasebetler Rusya'nın Orta Asya Hanlıklan üzerindeki baskıları ve yaytimacı politikası üzerine Göçler hakkında kesin rakam vennek mümkün olmamakla beraber, 1 8591 879 yılları arasında sadeec Kafkaslardan 2 milyon civarında kişinin göç et­ tiği ileri sürülmektedir. Bkz. Hayati Bicc, Kafkasyadan Anadoluya Göçler, Ankara 1 99 1 , s. 5 1 -54; Balkanlar'daki göçler hakkında Bilal Şimşir, Ru­ meliden Türk Göç/eri, C. 1-11, Ankara 1 989; Ahmet Cevat Eren, Türkiye'de Göç ve Göçmen Meseleleri, İstanbul 1 966, s. 79-92.

35 Hosıler, a.g.e., s. 1 39. 36 Karpat, y.a.g.e., s. 26. 37 Kemal Karpat, Ottoman Population 1 830-1 914, Michigan 1 984, s. 7577'dcn naklen Bice a.g.e .. s. 66-69.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 33

tehdit edilen Orta Asya Hanlıklarının, İslam dünyasının güçlü devleti sıfatıyla Osmanlı devletinden yardım istemesiyle başla­ mıştıı-38 . Ancak bu sırada zayıf durumda olan Osmanlı devleti bu

yardım taleplerine ciddi olarak cevap verememiştir39 . Fakat on­ ların Osmanlı devletine yönelmeleri hilafetin ön plana çıkması­ nı ve İslami dayanışma fikrini güçlendirmiştir. Yardım taleple­ rinin İstanb�l basınında yer alması bu konuda önemli bir kamu­ oyu oluşturmuştur. Sonuçta genel olarak İslam dünyasına duyu­ lan bu ilgi, Osmanlı Türklerine imparatorluk dışındaki dindaş ve ırkdaşlarını tanıma fırsatı verdi. Bu tanıma ve anlayış birliği­ nin gelişmesi zaman içinde siyasi ve kültürel birliği sağlayacak ideolojik arayışlan gündeme getirecektiı40. Özetle bütün bu gelişmeler; Osman l ı devletinde önce İslamcılığın doğuşuna yol açacak, daha sonra gelişen siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik olayların tesiri ile Türk milliyetçi­ liğine doğru yönelecektir. b- Çağdiışlaşma Hareketleri ve Sonuçlan

Osmanlı devletinin 1 7 . yüzyılın sonlarından itibaren toprak kaybetmesine paralel olarak, Osmanlı devlet adamları ve 38 Daha Kınm Savaşı sırasında Hive sefıri yardım için i sıanbul'a gelir. Ahmeı

Cevdet Paşa, Te:akir (Yay.: Cahil Baysun), Ankara 1 986, s. 47; 1 865'ıen sonra Hive, Hokand, Buhara Hanlarının seririeri İ stanbul'a gelirler, Türkö· ne, islômcılık. s. 1 1 3 . Bu ilişkiler hakkında geniş bilgi için bkz. Osmanlı Devleti ile Kafkasya, Türkistan ı•e Kmm Hanlıklan Arasmdaki Münasehct· /ere Dair Arşiv Belgeleri ( /687-1 908), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1 992.

39 Kaşgar Hanı Yakup Bey'in sefırinc savaş malzemesi ilc askeri öğretmen ve· rilir. Yusuf Akçura, Yeni Türk Devletinin Öncüleri, Ankara 1 98 1 , s. 3 1 · 32; Mehmet Saray "Kaşgar'a Gönderilen Türk Subayları" Türk Kültürü Araşiirma/arı 1978-1981 , Ankara, s. 245, Hive, Hokand ve Buhara'dan ge· len yardım ı.aleplerinc Orta Asya hanlıktarının katılacağı bir konfederasyon oluşturulması yolunda telkinlerde bulunulmuştur. Türköne, islômcı/ık, s. ı 1 5- 1 1 6.

40 Tüıkönc, y.a.g.e., s. 106.


34 1 lürk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

aydınlan imparatorluğu yıkılınaktan kurtaımak için çareler ara­ maya başladılar. Başlangıçta çareyi kendi büyük mazisinde ara­ yan Osmanlı devlet adamlarının, Batı karşısında yenilgilerin devam etmesi üzerine, geleneksel düzene geri dönme metodunu terkederek ıslahatiarda ilham kaynağı olarak Batı'ya döndükle­ rini görüyoruz. Tarihimizde Lale Devri ( 1 7 18- 1730) olarak bi­ linen bu ilk devrede en önemli yenilik olarak matbaa ülkemize '

girmiştiı-4 1 .

Osmanlı devleti 1 8. yüzyılın sonlanna kadar kendi tarihi ve kültürel çerçevesi içinde gönüllü olarak gelen dönmeterin yardımı ile özellikle askeri alanda ısiahat teşeebbüslerinde bu­ lunmuştur. Ancak bu sistemsiz ve tesadüfiere bağlı ısiahat ha­ reketlerinden beklenen sonuç elde edilemeyince, 1 8. yüzyılın sonunda geleneğe ve tesadüfiere bağlı ısiahat fikri bir yana bı­ rakılmış, Batı model alınarak askeri, idari ve siyasi çağdaştaş­ ma fikri ön plana çıkmaya başlamıştıı-42 . Avrupa model alına­ rak girişilen ilk sistemli çağdaştaşma fikri IH. Selim'in ( 1 7891 808) başlattığı Nizam-ı Cedid hareketinde ifadesinin bulmuş­ tur43. Bu devirde planlı olarak gerçekleştirilen askeri ve idari ıslahal lann yanında en önemli yenilik Avrupa'nın belli başlı

merkezlerinde daimi ikamet elçiliklerinin açılmasıdır. Bu elçi-

41 Bu devirdc yapılan yenilik hareketleri için bkz. Lewis, a.g.e., s. 46-47, 5 1 52; Ercümend Kuran, "Osmanlı İ mparaıorluğu'nda Yenilcşme Hareketleri", Türk Dünyası El Kitahı, Ankara 1 976, s. 1003 - 1 004; Niyazi Bcrkes, Tür' kiye'de Çağdaş/aşma, İ sıanbul 1 978, s. 45-65. 42 Kemal Karpaı, "XIX. asır: İ lk Isiahat Hareketleri ve Temeller", iA., C. 1 2, s. 343. 43 l l l . Selim elçilik heyeti ilc Ebubekir Ratıp Efendi'yi Avusturya'ya gönder­ miş ve hazırladığı rapordan da ilham almıştır. Rapor için bkz. Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirle ri ve Sefaremameleri, (Yay.: Bekir Sıtkı Baykal), Ankara 1 968, s. 1 54- 1 6 1 ; Ayrıca III. Selim'e Isiahat Layihaları da sunul­ muştur. Bkz. Enver Ziya Karai, "Nizam-ı Cedid'e Dair Layihalar", Tarih Vesikaları, I, ( 1 942) s. 4 1 4-42 5 ; Nizam-ı Cedid dar manada III. Selim'in kurduğu orduyu, geniş manada onun yenilik hareketlerinin bütününü ifade eder. Karai, Osmanlı Tarihi, C. V, s. 6 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 35

liklerin Türk aydınlannın batıyı tanımalannda ve batılı fikirle­ rio ülkemize girişinde önemli etkileri olmuştuı-44. III.

Selim zamanında başlayan sistemli çağdaşlaşma ha­

reketlerine Mahmud ( 1 808- 1 839) devrinde devam edilmiştir. Ancak reformların başarısını merkeziyetçiliğin güçlendirilme­ sinde gören II. Mahmud işe buradan başlamıştır. Öncelikle ayanları hertaraf ederek, ısiahatlar karşısında bir engel olarak gördüğü Yeniçeri Ocağını ( 1 826) kaldırarak işe başlamıştır. Di­ ğer taraftan batılı manada modem okullar açan, Avrupa'ya öğ­ renciler gönderen ve ilk Türkçe gazeteyi ç ıkaran II. Mahmud rasyonel çalışacak yeni bir bürokrasi de kurarak moderm tipte işbölümünü gerçekleştirmiştir. II. Mahmud'un kurduğu merke­ ziyetçilik ve bürokrasi Osmanlı devletinde iktidar bakımından çok yönlü bir değişikliğe yol açmıştır. Artık padişahın yanında çağdaşlaşmayı yürüten bir bürokrasi grubu da yetişmiştir. Bu sebeple Il. Mahmud'un son yıllarında çağdaşlaşma artık ·devlet felsefesi haline gelmiştiı-45 . Il. Mahmud zamanında hızlanan çağdaşlaşma hareketle­ ri, müslim ve gayr-i müslimlerin isyanları ve Avrupalı devletle­ rin müdahaleleri ile birleşince siyasi manada reforma zemin hazırlanmış, bu reform 1 8 1 9'da Tanzimat hareketi olarak doğ­ muştur. 1 839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile, bütün Os­ manlı vatandaşianna eşit haklar, mal ve can güvenliği ile mali, askeri ve adli sahalarda reformlar vadediliyordu46 . Tanzimalçıların önemli iki temel hedefleri vardı: 44 Daimi elçilikler için bkz. Ercümend Kuran. Aınwa'da Osmanlı İkanu•t El­ çilik/erinin Kuruluşu ı·e İlk Elçilerin Siyasi Faaliyetleri (1793-1821 ) , 2.8., Ankara 1 98!1; Aynı yazarın "Türkiye'nin Baıılılaşmasında Osmanlı Daimi Elçiliklerinin Rolü" VI. T.T. Kongresi Bildiri/eri, Ankara 1967, s. 489-496. 45 Bu devir ıslahatları için bkz. Lcwis, a.g.e . . s. 79- 1 03; Shaw, a.g.e., C. ll, s. 4 1 -50; Ayrıca dönemin değerlendirmesi için bkz. Mümtaz Turhan, Kül­ tür Değişme/eri, İsıanbul 1 95 1 , s. 1 !19-200. 46 Ferman hakkında bkz. Karai, Osmanlı Tarilıi, C. V, s. 1 70- 1 72; Yavuz Abadan, "Tanzimat Fermanının Tahlili", Tan:imat, I, İstanbul I 940, s. 3558; Kaynar. a.g.e.. s. 1 76- 1 80.


36 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Birinci hedef, Avrupa'nın temsil ettiği medeniyet sevi­ yesine ulaşmaktı. Bu amaçla Tanzimat'tan sonra girişilen bütün reformlarda Avrupa'yı model olarak almak esas olmuştur. Dev­ let mefhumu, bürokratik teşkilat, ordu, eğitim, ticaret ve ceza kanunlan, hatta kısmen mahkeme teşkilatı da Avrupa örneğine göre düzenlenmiştir. Tanzimat döneminde batılı manada ger­ çekleştirilen reformlara paralel olarak, Osmanlı toplum ve dev­ let hayatında eski-yeni şeklinde beliren ikilik artarak devam et­ miştir. Bu dönem batılı fikirlerin de yoğun bir şekilde impara­ torluğa girdiği bir dönem olmuştur. Bu fikirler Tanzimat döne­ minin ikinci devresinde Türk basınının da gelişmesine paralel

olarak kitlelere yayılacaktır 47.

Tanzimat'ın ikinci temel hedefi, giriş bölümünde üzerin­ de durduğumuz gibi, imparatorl ukta yaşayan bütün unsurları bir arada tutacak dayanışmayı yaratmaktı. Bu dönemdeki bütün eğitim, idari ve hukuki reformların altında bu anlayış yatıyor­ du. I 9. yüzyılda çağdaşlaşma hareketlerinin Tanzimat'la birlikte bütün alanlara yayılması, batılı fikirlerin Osmanlı'ya gi­

riş kanallarının artması ve basının gelişmesi sonucu I 860'1arda imparatorlukta bir aydın muhalefet hareketinin ortaya çıkması­ na yol açmıştır. I 865'e doğru şekillenen ve Yeni Osmanlılar olarak bilinen bu hareketin öncüleri sayılan Şinasi, Namık Ke­ mal, Ziya Paşa ve Ali Süavi gibi aydınlar aralannda fikir ayrı­ lıkları bulunmakla beraber, genel olarak devletin kurtuluşunu anayasalı meşruti bir yönetimin kurulmasında görüyorlardı. Yeni Osmanlılar batıda bulundukları yıllarda cumhuriyetçi ve milliyetçi fikirleri tanımışJar48 , ancak bu fikirleri doğrudan Os47 Tanzimat döneminde ( 1 839- 1 876) yapılan reformlar için bkz. Berkes, a.g.e., s. 2 1 3-24 1 ; Shaw, a.g.e., s. 93- 1 6 1 ; Ayrıca dönemin tahlili için bkz. Turhan, . Kültür Değişme/eri, s. 2 1 5-2 1 9 ; Engelhardt, Tamimat, Çev.: Ayda Düz, Milliyet Yay., 1 976, s. 3 1 -79. 48 Kaya Bilgcgil, Ziya Paşa Ü;erine Bir Araştırma, C. I, 2. B., Ankara 1 979, s. 103- 1 1 0; Ebüzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, C. 1, İstanbul 1 973, s. 1 33- 1 66.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 37

ınanlı toplumu için zararlı bulduklan için anayasalı meşrutiyet fikrini İslami kimlikle savunmuşlardıı-49 . Yeni Osmanlılar, batı­ lı fikirlerden etkilenmekle beraber siyasi iktidar problemine İslami yaklaşımlar getirmişler, aynı zamanda milliyetçilik ha­ retlerine karşı "İttihad-ı anasır" ve "İslam milleti" fikrini birlik­ te savunmuşlardır. Yeni Osmanlılar'ın çelişkili gibi görünen fi­ kirleri Türkiye'de modem zamanların ürünü olan birçok düşün­ cenin temelini atmıştır. Onlann savundukları "terakki", "hürri­ yet", "meşrutiyet", "vatanseverlik" gibi kavramlar ve fikirlerio Türk aydınlan üzerinde büyük tesirleri olmuştur. Yeni Osmanlılar'ın meşruti idare isteği, Mithat Paşa'nın buna öncülük etmesi ve yabancı devletlerin isteklerinin birleş­ mesi sonucu 23 Aralık 1 876'da ilk Osmanlı Kanun-i Esasi'si ilan edilerek Osmanlı devletinde meşrutiyet yönetimine geçil­ miştir. Bilindiği gibi I. Meşrutiyet olarak bilinen bu devre uzun sürmemiş, çeşitli sebeplerle II . Abdülhamid meclisi süresiz tatil ederek Meşrutiyet yönetimine son vermiştirso_ Il. Abdülhamid devri siyasi hürriyetterin kısıtlandığı, ancak çağdaşlaşma hare­ ketlerinin devam ettiği bir dönem olmuştur. Özellikle Tanzimat döneminde planlanan eğitim kurumlan bütün ülkeye yayıl­ mış5 ı , ulaşım ve haberleşme alanında önemli gelişmeler olmuş­ tur52 . 49 Bunlar Tanzimat ve 1 856 Isiahat Fermanına tepki duyuyorlardı, İhsan Suo­ gu '"Yeni Osmanlılar'" . Tan:imat. I, İ stanbul t940, s . 793, 794-795. 79 1 801 ; Ahmet Harndi Tanpınar, 1 9. Asır Türk Edebiyati Tarihi. 4. B., İ stan­ bul 1 976, s. 1 53; Ayrıca genel olarak fikirleri için bkz. Sungu, a.g.m . . s. 805-806 vd. Şerif Mardin, '"Tanzim.aı ve Aydınlar'", TCTA. C.l, s. 50-5 1 ;

Ayrıca bu konuda İnkı/ôp gazetesinde yayınlanan Fransızca bülten için bkz. Kaya Bilgegil, Yakın Ça,� Türk Kültür ve Edebiyati Üzerine Araştırmalar /, Yeni Osmanlı/ar, Ankara 1 976, s. 272. 50 I. Meşrutiyet hakkında geniş bilgi için bkz. Enver Ziya Karai, Osmanlı Ta­ rihi, VIII. Cilt, 2. B., Ankara 1 983, s. 1 -9; 2 1 5-230; Shaw, a.g.e., s. 2 1 7266; M.Abdülhii.luk Çay, '" 1 876 Meşrutiyet Meclisi'", H. Ü. Edebiyat Fak. Dergisi, C. 4, Sayı: 1 (Özel Sayı), s. 75-85; Sina Akşin, '"1. Meşrutiyet'e Son Verilmesinin Sebepleri'", H. Ü. Edebiyat Fak. Dergisi, C. 4, Sayı: 1 , s. . 96- 1 05; Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi, İ stanbul 1 967, s. 1 7 - 1 8 . 5 1 Geniş bilgi için bkz. Bayram Kodaman, ll. Abdülhamfd Devri Eğitim Siste­ mi, İ stanbul 1 980; Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, C. 3-4, İ stanbul 1 977, s. 839-1270. 52 Shaw, a.g.e., s. 280-283. ·


38 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Ana hatları ile temas etmeye çalıştığımız yaklaşık 200 yıl devam eden bu çağdaşlaşma hareketleri sonuç itibariyle devleti yıkılınaktan kurtaramamakla beraber53 , Osmanlı devle­ tinin temeli sayılan geleneksel müessese ve fikirleri sarsacak değişik kavram ve fikirleri de beraberinde getirmiştir. Vatan, millet, hürriyet, eşitlik, meşrutiyet gibi kavramlar yabancı ülke­ lerde kurulan Osmanlı elçilikleri, Avrupa'ya gönderilen öğren­ ciler, yeni açılan okullar, bu okullarda ders veren batılı subay ve hocalar, okullar için tercüme edilen kitaplar ve azınlıkların batı ile yoğun temasları sonucu Osmanlı devletine girmiştir54. Böylece Osmanlı devletine giren batılı fikirler Türk aydınlannı önemli oranda etkilemiştir. Çağdaşlaşma hareketleri sonucu ortaya çıkan siyasi, sosyal, idari, kültürel ve ekonomik gelişme ve değişme zaman içinde milliyet fikrinin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Çünkü, ulaşım, ticaret, haberleşme vasıtaları ve basının gelişmesi sonu­ cu ortaya çıkan sosyal hareketlilik ve buna paralel olarak kültü­ rel gelişme, yani dünya içinde milli kimlik faktörünün hissedil­ meye başlanması milliyetçilik fikrini doğurmuştur. Özellikle Osmanlı devletinde merkeziyetçi bir yapı oluşturmak için bü­ rokraside girişilen modernleşme, eğitimde ve kül türel alandaki modernleşme ile paralel gittiğinden, Türk milliyetçiliğinin do­ ğuşu da kaçınılmaz olarak hazırlanmıştır. Tanzimattan itibaren modem okulların açılması, 1 85 I 'de "Encümen-i Daniş"in ku­ rulmasıyla dile karşı duyulan ilgi55 ve bu ilginin Şinasi ve onu takip eden aydınlar tarafından dilin modernleşme ve kimlik ara­ cı şeklinde değerlendirilerek geliştirilmeye çalışılacaktır. Modem bir yönetim teşkilatlanması içindeki kamu hiz­ metleri, vatandaşlık (uyrukluk) vazifeleri ve ekonomide ortaya 53 Bu konuda bir değerlendirme için bkz. Abdurrahman Çaycı, "Atatürk ve Çağda!jlaşma", Atatürlcçü Düşünce. Ankara 1 992, s. 64 1 -658. 54 Bemard Lewis, "The Impacı of The Frenç Revoluıion" , s. 105- 1 25. 55 B erkes, a.g.e., s. 254-26 1 ; Ayrıca Ercümcn-i Daniş için bkz. Tanpınar, a.g.e., s. 1 43- 1 46.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 39

çıkmaya başlayan işbölümü, geleneksel Osmanlı siyasi ve sos­ lay yapısını köklü değişikliklere uğratmıştır. Bu gelişmelere pa­ ralel olarak girişilen siyasi modernleşme zaman içinde milliyet­ çilikle birleşmişti.-56. Bu bakımdan bütün dünyada modernleşme milli duygu­

Iann ve düşüncelerin coşturulmasına dayanmıştu57 .

Diğer taraftan modernleşme hareketleri ile matbaanın Osmanlı devletine girmesine paralel olarak kitap ve gazete ya­ yıncılığı canlanmıştır. Kitap ve gazetelerde yazılan edebiyat, tarih, dil ve siyasi konular kamuoyu oluşturmada ve Türk milli şuurunun uyanmasında önemli rol oynayacaktır. c- Gayr-i Müslimlerde Milliyetçilik Hareketleri

Osmanlı devleti, Avrupa'da yaygın hale gelmeye başla­ yan milliyetçilik hareketleri öncesinde, içinde yaşayan çok sa­ yıda etnik grup ve toplumu "millet sistemi" adı verilen bir yapı içinde teşkilatlandırmıştır. Giriş bölümünde bahsedildiği gibi, bu sistemde millet tabiri etnik değil, dini grupları belirtmek için cemaat karşılığı olarak kullanılıyordu. Geleneksel ayırt edici çizgiler milli değri, diniydi 58 . Mesela bu sisteme göre Osmanlı yönetimi açısından Yunan toplumu değil, Ortodoks milleti var­ dı. Ortodoks milleti içinde de Rumlar, Sırplar, Bulgarlar ve Hristiyan Araplar bulunuyordu. Millet sistemi içinde gayr-i müslimlere dini, kültürel ve iktisadi haklar tanınmıştı. Ancak siyasi haklan yoktu, yönetime katılamazlardı 59 . Osmanlı yöne­ timinde kendi dinlerini, kültürlerini ve geleneklerini koruyan 56 Political Moderni:ation in Japon and Turkey, (Eds. D.A. Rustow and R.E. Ward), 2. 8., Princcıon 1 970, s. 6. 57 Hubcrt Dcschamps; Sömürge imparatorluklarının Sonu, (Çev. : T. Gökçöl), isıanbul 1 975, s. 6 1 . 5 8 Bkz. Giriş Bölümü, Dipnot no: 1 6. 59 Geniş bilgi için bkz. Küçük, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Millet Sistemi", s. 1 3-23.


40 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

bu milletierin Fransız ihtilali sonrasında gelişen milliyetçilik fı­ kirlerinin büyük devletlerin Osmanlı Devletini parçalayıp kendi topraklarını genişletme çabalarıyla birleşerek yayılmasıyla, milli uyanış ve milli bağımsızlık hareketlerinin odağı olmaları kaçınılmazdı. Nitekim Osmanlı devletinde milliyetçilik, önce yabancı propagandası ve siyasi amaçlarla devletin Hristiyan unsurları arasında yayılmaya başlamıştır. 1 768- 1 774 Osmanlı­ Rus savaşı sırasında Rusya'nın Mora halkını isyana teşvik et­ mesi, 1 787- 1 792'de Rusya ile Avusturya'nın "Grek Projesi" ile Bizans'ı diriitme çabaları 60 ve Napolyon'un 1 797 yazında Rumları Osmanlı yönetimine karşı ayaklandırmak amacıyla General Gentili'ye "eğer cemiyet isıikiale temayyüllüyse onla­ rın bu teınayülünü teşvik ediniz ve Yunanistan, Atina ve Isparta hakkındaki fikirlerimizi söylemekten sakınmayınız"6 � şeklinde­ ki emri yabancı propagandasının en açık delilidir. Fransız ihti­ lali milliyetçilik akımına kazandırdığı muhteva ve hız dolayı­ sıyla milliyetçilik hareketlerinin gelişmesi için müsait bir ze­ min hazırlamıştır. Nitekim Osmanlı tebaası gayr-i müslimlerin 1 9. yüzyıl başlanndan itibaren etnik manada birer millet olarak ortaya çık­ maya başladıklarını görüyoruz. Bunların millet olarak ortaya çıkmalarında ve bağımsızlık özlemlerini eyleme çevirmelerinde iki temel faktör önemli rol oynamıştır. Birincisi Fransız ihtilali sonucu yayılmaya başlayan , milliyetçilik fikrinin Osmanlı teba­ ası gayr-i müslimler arasında da yayılmasıdır. İkincisi de Avru­ palı büyük devletlerin şark meselesi çerçevesinde takip ettikleri yayılınacı ve himayeci politikalarıdır. Avrupalı büyük devlet­ ler kapitülasyonlar ve ikili anlaşmalar yoluyla gayr-i müs­ lim tebaa üzerinde himaye hakkı elde ederler62 . Böylece hima60 Amıaoğlu, Siyasf Tarih, s. 96.

61 Karai, Osmanlı Tarihi, C. V, s. 1 0 1 ; Yavuz Ercan, "Osmanlı İ mparatorlu­ ğunun Dağılma Dönemi ve Yıkılışının Nedenleri", Silahlı Kuwetler Dergi­ si, Sayı: 307, (Ocak 1 987), s. 40.

62 Küçük, a.g.e., s. 15; Berkes, a.g.e., s. 1 47-148.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 41

yelerine aldıklan gayr-i müslimleri kendi yayılınacı politikaları doğrultusunda isyana teşvik ederek, Osmanlı devletini parçala­ yıp, ondan boşalacak topraklara egemen olmaya çalışır-lar63 _ Diğer taraftan kapitülasyonlann sağladığı imtiyazlardan yarar­ lanan Rum, Ermeni ve Yahudi Cemaatlan kısa zamanda Os­ manlı iç ve dış ticaretine hakim olmuşlardır64 . Böylece ekono­ mik güce de kavuşan Balkanlar'daki g�yr-i müslimler 1 9 . yüz­ yılın başlarında siyasi bağımsızlık hareketlerine girmişlerdir. Bu genel çerçeve içinde Ortodoks kilisesine ve derebey­ Iere karşı ı 805'de başlayan S ırp isyanı, sonuçta Rusya'nın da devreye girmesi ile muhtar bir Sırbistan'ın kurulması ile sonuç­ lanmıştııli5 . S ırp i syanını, Rum isyanı takip etmiştir. Rumların i syan ve bağımsızlıklarını elde etme aşamalarında Avrupalı bü­ yük devletler, Rum isyanını kendi siyasi çıkarlan doğrultusun­ da yönlendirmişlerdir. Nitekim ı & ı 4'de Rusya'da kurulan Filiki Eterya Cemiyeti 66 ve Ortodoks kilisesi öncülüğünde 67 ı 82 ı 'de Mor�'da başlayan Rum isyanları büyük devletlerin desteğiyle l 830'da bağımsız Yunan krallığının kurulmasıyla sonuçlanmış­ tır68_ Osmanlı devleti, askeri tedbirlerle başarılı olmadığı iç isyanları önlemek için bütün tebaanın eşitliğine dayanan Tanzi­ mat hareketini başlatmıştır. Ancak Tanzimat reformları ve bunu 63 Kodaman, //. Ahdiillıanıid Devri Doğu Anadolu, s. 1 06. 64 Ali İhsan Bağış. Osmanlı Ticaretinde Gayrimüslimler, Ankara 1 983, s. 1 0 1 - 104. 65 Karai, Osmanlı Tarihi, C. V, s. 102- 1 06; Annaoğlu, Siyasi Tarih, s. 1 571 58; Ercan, y.a.g.e., s. 4 1 . 66 Murat Hatipoğlu, Türk- Yunan ilişki/eriııin 101 Yılı (1821-1922), Ankara 1 988, s. 8; Nurctıin Tursan, Yunan Sorunu, 3. B., Ankara 1 987, s. 35-38. 67 Kilisenin rolü için bkz. Yusuf Sarınay, "Yunanistan'da Türk Düşmanlığı ve Kilise", T.Y., C. 10, Sayı: 39 (Kasım 1 990), s . 40-45; Süreyya Şahin, Fe­ ner Patrikhanesi ve Türkiye, İ stanbul 1 980, s. 1 26- 1 54; Yavuz Ercan, "Türk-Yunan İ lişkilerinde Rum Patrikhanesinin Rolü", Türk-Yunan ilişki­ leri Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildiri/eri, Ankara 1 986, s. 1 95-205.

68 Geniş bilgi için bkz. Hatipoğlu, a.g.e., s. 1 -25; Annaoğlu, Siyasi Tarih, s. 99- 1 07.


42 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tamamlayan I 856 Isiahat Fermanı ile azınlıklara tanınan haklar genelde Müslim-gayr-i müslim eşitliğini sağlamaya yönelik ol­ masına rağmen beklenen sonucu vermemiştir. Çünkü iktisadi güce ve büyük devletlerin himayesine kavuşan gayr-i müslim­ ler giderek siyasi haklar istemeye başlamışlardır. Diğer taraftan Tanzimat reformları topluma nüfuz edip derinliğine ısiahat te­ şebbüslerine girişildikçe ayrılık ve çeşitlilik daha açık bir şekil­ de belirmeye başlamıştır69 . Özellikle büyük devletleri memnun etmek amacıyla 1 856 Isiahat Fermanı'nda gayr-i müslim tebaa­ ya sağlanan haklar7 Cl onların gerçek manada birer millet olma yoluna girmeleri için zemin hazırlamıştır. Bu reformlara göre kilise meclislerine halktan üyeler de girecekti. Sonuçta gayr-i müsliınlerde "millileşme"yle "laikleşme" birlikte başlamış ol­ du7 1 . Bu reformların uygulanmasına paralel olarak I 862'de Rum, l 863'de Ermeni, l 865'de Musevi Cemaatleri millet ni­ zamnamelerine kavuştular72 . Yeni millet nizamnameleri i le gayr-i müslimler Avrupai manada birer millet şekline girme yo­ lunu aramaya başladılar. Dolayısı ile Tanzimat reformlan eski Osmanlı sosyal ve siyasi sistemini değiştirerek gayr-i müslim­ lerin milll ideolojilerinin gelişmesine istemeyerek de olsa hiz­ met etıniştir73 . Bu gelişmeler sonucu geleneksel Osmanlı millet sisteminin değişmesi Ortodoks kilisesine bağlı çeşitli din ve et69 Tank Zafer Tunaya, Türkiye'nin Siyasi Hayarında Barı/ılaşma Hareketleri, İ stanbul 1 960, s. 39. 70 Bu hakların konumuz açısından öneml ileri şunlardır: I. Vilayet ve belediye meclislerinde Müslim ve gayr-i müslimler makul oranda temsilci bulundu­ rabilccekler, 2. Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adiiye'ye gayr-i müslimlerden de üye alınacaktı, 3. Gayr-i müslimlerin millet teşkilatianmaları yeniden dü­ zenlenecekti. Karai, Osmanlı Tarihi, C. V, s. 248-252. Aynı yazarın, Os­ manlı Tarihi, C. VI, 2. B., Ankara 1 976, s. 1 -7; Engelhard, a.g.e .. s. 93-

1 02. 7 1 Küçük, "Osmanlılarda 'Millet Sistemi' ve Tanzimat", TCTA, C. 4, s . 1023. 72 Shaw, a.g.e., s. 163- 1 65. 73 Kemal H. Karpat, "Pan-İ slamizm", s. 29.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 43

nik grupların (Bulgar, Sırp, Romen vb.) dil, tarih ve kültür özelliklerini esas tutan milli kiliseler şeklinde de teşkilatianma­ Ianna yol açmıştır74 . Bu açıdan Balkanlardaki gayr-i müslimle­ rin milliyetçilik hareketlerinin laik olduğu ilan edilmişse de milli kiliseler ve din faktörü Balkan riıilliyetçiliğinde önemli yer tutar. Balkanlardaki milliyetçilik hareketlerinin hızlanmasında Rusya'nın Kırım Savaşı'ndan sonra din birliği yanında, ırk ve dil birliğine yani, SHiv birliğine dayanan yeni bir ideolojik tak­ tikle ortaya çıkması önemli rol oynam ıştır. Panislavizm olarak bil inen bu akım, hem imparatorluk içinde ayaklamin Slav top­ luluklarının arkasındaki itici güçlerden biri oluyor, hem de Rusya'nın bu bölgelere müdahalesi için zemin hazırlıyordu 75 . Rusya'nın yanısıra Fransa'nın milliyet esasına dayanan bir dış politika takip etmeye başlaması 76 ve Avusturya'nın Balkaniara hakim olma isteği milliyetçilik hareketlerini daha da hızlandır­ mıştır. Osmanlı yönetimi imparatorluktan ayrılma çabalarına karşı ülkenin bütünlüğünü sağlamaya yönelik reformlara de­ vam etmiştir. Ancak her reform, büyük devletlerin yeni reform i steklerini beraberinde getirmiştir. Sonuçta Avrupa devletleri bütün vasıtaları ile imparatorluğa girmiş, Gayr-i Müslimler de birer birer imparatorluktan kopmaya başlamışlardır77 . Balkan milliyetçiliğinin fikri liderliğini eğitimlerini Av­ rupa ve Rusya'da görmüş aydınlar yapmışlardır. Özellikle Bul­ garistan'da Rusya'dan gelen Narodnik (Halkçılık) akımının et­

kisi büyük olmuştur78 .

Bütün bu gelişmeler Balkanlardaki milliyetçilik hareket74 Balkanlarda ilk hareketler Ortodoks kilisesinin Helenleştirici etkisine karşı başlamış, sonuçıa milli kiliseler kurulmuştur. Karpaı, "XIX. Asır ... " s. 36036 1 . İlbcr Ortaylı, "Balkanlarda Milliyetçilik", TCTA, C. 4, s. 1 026-1 03 1 . 7 5 Kushner, a.g.e., s . 1 1 . 7 6 Karai, Osmanlı Tarihi, C. VII, s. 38. 77 Kodaman, a.g.e., s. 1 1 I . 7 8 Berkes, a.g.e., s. 1 50; Ortaylı, "Balkanlarda... " s . 1 027-t029.


44 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

lerinin hızla ayaklanmalara dönüşmesine yol açmıştır. Bosna­ Hersek isyanları Karadağlıların müdahalesiyle hızla gelişti (1 858- ı 869). Aynı yıllarda S ırhistan bağımsız devlet olma yo­ lunda hızla ilerledi. Eflak ve Boğdanlılann ı 848'de başlayan is­ yanları 1 857'de birleşmelerine yol açmış, bağımsız Roman­

ya'nın temelleri atılmıştır79 . Girit 'te ı 866- l 868'de meydana ge­ len isyan geniş çapta Yunanistan'dan destek görmüş, l 897'de Girit'e muhtariyet verilmiş, 1 9 1 3 Bükreş Anlaşması ile Yuna­ nistan'a ilhak olmuşturSO. ı 848'de başlayan Bulgar isyanları aralıklarla devam etmiş, 1 878 B erlin Kongresi sonucu muhtar Bulgaristan Krallığı kurulmuştur. Bu krallık ı 908'de bağımsız­ lığını ilan etmiştirB I . Osmanlı devletinin bir iç problemi olarak doğan bu is­ yanları bastırmak için harekete geçen Osmanlı yönetimi, karşı­ sında büyük güçlerin birini veya bir kaçını bulmuş, onların mü­ dahalesi ile iç isyan niteliğindeki olaylar milletlerarası kriz ni­ teliği kazanmıştır. Sonuçta, ı 877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonu­ cu toplanan Berlin Kongresi Balkan toplumlarının kaderini ta­ yin etmiştir82. Bu kongre sonucu imzalanan Berlin Antiaşması ile önce muhtariyetierini elde eden Balkan toplumları, satha satha bağımsız birer devlet olarak ortaya çıkmışlardır. Nihayet l 9 1 2- ı 9 ı 3 Balkan Savaşları Osmanlı devletinin Rumeli'deki topraklarının tamamına yakınını kaybetmesi ile sonuçlanmıştır. Balkanlardaki milliyetçilik hareketlerine paralel olarak benzer bir senaryo imparatorlukta dağınık halde yaşayan Erme­ niler üzerinde de oynandı. Osmanlı toplumunda her türlü hakka 79 Geniş bilgi için bkz. Karai, Osmanlı Tarihi, C. VII, s. 3- 17, 72-82; Shaw, a.g.e., s. 1 87- 192. 80 Karai, a.g.e., s. 1 8-39; Niyazi Ahmet Banoğlu, Tarihte Girit ve Osmanlılar Dönemi, İstanbul 1 99 1 , s. 98; Shaw, a.g.e., s. 1 92- 1 94. 81 Karai, a.g.e., s. 83- 1 0 1 ; İ lker Alp, Belge ve Fotoğraftarla Bulgar Mezalimi (1878-1989), Ankara 1 990, s. 1 . 8 2 Berlin Kongresi sonunda imzalanan Berlin Antiaşması için bkz. I . Bölüm dipnot no: 3 1 . Ayrıca Antlaşmadan sonra Balkanlardaki gelişmeler için bkz. Armaoğlu, Siyasf Tarih, s. 278-302.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 45

sahip olan Ermeniler yönetimin hoşgörüsü ve reformların ken­ dilerine tanıdığı haklardan faydalanarak teşkilatlandılar. Erme­ niler l 878'den sonra yoğun bir şekilde büyük devletlerin propa­ ganda ve tahrikleri ile isyanlara ve terör olayiarına başladılar. l 878 Berlin Antiaşması ile milletlerarası bir satatü kazanan Er­ meni meselesi , ancak milli mücadele sonunda h al ledile­ bilecektir83 . Balkanlarda ve Anadolu'daki mill iyetçilik hareketleri sonucu çıkan isyanlar sadece bağımsız devletlerin kurulması ile sonuçlanmamış, daha önce bahsedildiği gibi, binlerce Türk. ya soykırıma uğramış, ya da göçmen statüsüne düşmüştür. Gayr-i müslimlerin milliyetçilik hareketleri sonucu devletten birer bi­ rer ayrılmaları, buna paralel olarak Türklerin uğradığı baskı ve zulüm Osmanlıcılık anlayışına rağmen imparatorlukta Türk un­ suruna ağırlık verme gibi bir eğilimin başlamasına yol açmıştır. Daha l 862'de Hariciye Nazırı Ali Paşa, imparatorluktaki çeşitli milletierin gayelerini, birbirlerine ters düşen menfaatlerini gör­ dükten sonra, imparatorlukta birleştiricilik görevi yapacak olan unsurun bilhassa Türkler olduğuna işaret etmiştir84 . Gayr-i müslim unsurların mill iyetçilik akımları, Osmanlı toplumunda dini tepkiye yönelişte. büyük rol oynamıştır85 . Dini tepki 83 Geniş bilgi için bkz. Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ge­ nişletilmiş 2. B . , İ stanbul 1987, s. 1 49-739; Kamuran Gürün, Ermeni Dos­ yası, 2. B . , Ankara 1 983, s. 54-306; M. Kemal Öke, Ermeni Meselesi (1914-1923), İ stanbul 1 986, s. 83-224; Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Telıcir Olayı, Ankara 1990, s. 3 - 1 76; Bayram Kodaman, "Ermeni Meselc­ sinin Doğuş Sebepleri", T.K., Sayı: 2 19 (Mart-Nisan 1 98 1 ), s. 240-249; Abdurrahman Çaycı, "Türk-Ermeni İ lişkilerinde Gerçek ler", Tarihi Geliş­ meler içinde Türkiye'nin Sorunları Sempo:yumu, Ankara 1 992, s. 75- 1 14; Yavuz Ercan, "Tarihi Belgelerin lşığında Ermeni i ddiaları", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile ilişkileri Sempo:yumu, 8-12 Ekim 1 984 Ata­ türk Üniversitesi, Ankara 1985, s. 207-224. 84 Kushner, a.g.e., s. 6-7. 85 Kıbrıs'ta, Giril'tc, adanın Yunanistan'a bağlanması için yapılan mitingleri iz­ leyen veya ezan okunurkcn "din-i İ sliim'a küfür" eden B ulgar'a karşı !epki gösteren Müslümanlar için, İ slam, din özelliğinden ziyade milliyet ve fark­ lılık göstergeSi durumuna gelmişti. Şükrü Hanioğlu, Osmanlı ittihad ı•e Te­ rakki Cemiye li ve Jön Türklük ( 1889-1902), C. I, İ letişim Y ayınları, İ stan­ bul 1 985, s. 637.


46 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

İslamcılık cereyanı olarak kendisini göstermiş, daha sonra geli­ şen şartlar Türkçülüğe geçişi hızlandırmıştır. d- Müslüman Unsurlarda Milliyetçilik Hareketleri

Osmanlı İmparatorluğunda 1 9. yüzyılın başlanndan iti­ baren gayr-i müslimler arasında gittikçe güçlenen milliyetçilik hareketleri, yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türk olmayan Müslüman unsurlar arasında da yayılmaya başladı. Özellikle imparatorlukta, Türklerden sonra en büyük grubu oluşturan Araplar arasında milliyetçilik fikirleri Batı'nın Orta Doğu'ya yöneli.şine paralel olarak kıpırdanmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun gerilemesine ve Batı etkisi­ ne girmesine paralel olarak, 1 9 . -yüzyılın ilk yarısından itibaren Vahhabi hareketi, Mısır'da Mehmet Ali Paşa isyanı, Lübnan olayları ve Suriye Ayaklanması gibi olaylar Arap dünyasında klasik İslamın ideolojik birliğini sarsmaya başladı86 . Sonuçta Arap dünyası, Osmanlı yönetiminin aldığı askeri ve siyasi ted­ birlere rağmen imparatorluktan ayrılma sürecine girmiştir. Batı nüfuzunun bölgeye yayılmasına yol açan bu hareketlerin, gele­ cekte Araplık şuurunun oluşmasına etkileri olacaksa da87 milli­ yetçilik hareketleri olmaktan ziyade mevcut yönetime duyulan hoşnutsuzluğun sonucu olarak çıkmıştı. Araplar arasında milliyetçilik duygusunun ilk belirtileri 1 9 . yüzyılda gelişen "Arap Edebi Uyanışı" ile başlamıştır. Bu

hareketin ilk kök saldığı yerler, Suriye'nin kıyı bölgeleri ile Lübnan gibi Hristiyan Arapların yaşadığı bölgeler olmuştur. Buradaki Hristiyan potansiyel üzerinde Avrupalı ve Amerikalı misyoner ve hocaların açılan okullarda sürdürdükleri faaliyetler küçük fakat aktif bir Hristiyan Arap aydın zümresinin oluşma86 İIber Ortaylı, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Arap Milliyetçiliği", TCTA, C. 5, s. 1033.

87 Haddad, a.g.e.

.

s.

17, 22.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 47

sını sağlamıştıı-88 . Bu aydınlar İslam tarih ve kültürünü Arap ta­ rih ve kültürü olarak yorumlayan eserleri ile Arap şuurunun uyanmasında ve laik Arap kültürünü esas alan milliyetçiliğin geliştirilmesinde öncü olmuşlardıı-89 . Daha sonra bu aydınlar bağımsız bir Suriye ve Lübnan devleti kurma düşüncesine yöneldiler90. Nitekim bu aydınların başında gelen Butros El Sustani'nin fikirlerinin etkisinin açıkça görüldüğü ilk teşkilatlı hareket 1 875'te Beyrut'taki Suriye Protestan Koleji'nde oku­ makta olan Hristiyan Arap gençler tarafından başlatılmıştır9 ı . Hristiyan Arap aydınlar tarafından başlatılan Arap milli­ yetçiliği, İslami reformisı hareketle batı düşüncesine yönelme­ ye başlayan Müslüman bazı Arap aydınlar arasında da yayılma­ ya başladı. Bunlar içinde yer alan Rıfaa El Tahtavi, Abdurrah­ man El Kevakibi ve Muhammed Abduh gibi aydınlar Arap mil­ liyetçiliğinin motive edilmesinde öncü rol oynamışlardır 92 . Di­ ğer taraftan ileride üzerinde duracağ ımız Cemaleddin Afga­ ni'nin yanısıra, Tahir el Cezayiri, dini reform hareketinin Anip­ çılıkla birleşmesinde ve dolayısı ile Arap milliyetçiliğinin yeni bir çehre kazanmasında etkili olmuşlardır. Bu İslami reformisı 88 Dcrvi� Kılınçkaya, Arap Mi/liyetçili,�i ve Milli Mılcadele'de Tılrkiye-Suriye ilişkileri, (H. Ü . Atatürk İ lk. İ nk.Tar. Ensı. Yayınlanmamı� Dok.Tezi), An­ kara ı 992, s. 50; Ömer Kürkçüoğıu, Osmanlı Del'leri'ne Karşı Arap Bağını­ sdık Hareketi (1908-1918), Ankara ı992, s. ı4; Haddad, a.g.e., s. 9'da George Antonius'un Araplarm Uyanışı, adlı escrinde "Arap Milliyetçilik hareketlerinin 1 847'dc Suriye'de Bcyrut'ta Amerikan koruması altında bir toplumun kurulması ilc başlar" dediğini belinmektcdir. Ayrıca Fransa'nın Katoliklcrin himayesi imtiyazına dayanarak bölgede yoğun çalışmaları ol­ duğu da bilinen bir gerçektir. Niyazi Berkcs, islômcılık, Uluscllluk, Sosya• lizm, Ankara ı975, s. 20-23.

89 Kılınçkaya, a.g.e.,

s.

38.

90 Ercümend Kuran, "Türk Düşünce Tarihinde Arap Kültürlü Aydın: Said Ha­ lim Pa�a", Türk-Arap ilişkileri Geçmişte, Bugılıı ı•e Gelecekte /. Uluslara­ rası Konferansı Bildirisi, ( 1 8-22 Haziran 1979 Ankara), Ankara ı 980, s. 2 ı ; Ayrıca Kemal K arpat, "Türk Arap İlişkilerine Toplu Bir Bakış", s. 7. 9ı Kııınçkaya, a.g.e., s. 52-55. 92 Onaylı, a.g.m. , s. 1 033- 1034; Kılınçkaya, a.g.e., s. 44, 47-49.


48 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

aydınlann yanısıra, Jön-Türk hareketi içinde yer alan Selim Fa­ ris Araplar arasında, İbrahim Temo Amavudlar arasında Os­ manlıcı bir görüntü altında milliyetçiliği teşvik eden çalışmalar yapmışlardır93 . Ancak, II. Meşrutiyet öncesinde Müslüman unsurlar arasında milliyetçilik hareketleri gittikçe güçlenmesine rağ­ men94 daha çok bir aydın hareketi olarak kalmıştır. Bu aydınlar da gizlilik içinde hareket etmişler, görünüşte Osmanlıcı davra­ nışlardır. Il. Abdülhamid'in İsliimcılık politikasının da etskisi ile ayrılıkçı isyan hareketlerine dönüşmemiştir. e- Batıdaki Türkoloji Çalışmaları ve ,Etkileri

Türklerin, Osmanlı hanedamndan ve imparatorluktan ayrı bir millet sayılması fikrinin ortaya çıkmasında 1 9. yüzyılda batının tesiri büyük olmuştur95 _ 1 9. yüzyılda Avrupa'da Türklere dair iki hareketin belir­

diğini görüyoruz. Bunlardan birincisi "Turquerie" yani Türk hayranlığıdır. Türkiye'de üretilen sanat eserleri, Avrupalı sanat severlerin dikkatini çekmiştir. Bunlar, Türk eserlerini toplaya­ rak evlerinde bir Türk salonu, Türk odası şeklinde teşhir eder­ lerdi. Diğer taraftan, Avrupalı ressamiann Türklerle ilgili tablo93 Selim Faris'in Türk-Suriye Komitesi ilc, İ brahim Tema'nun faaliyetleri ve yazıları için bkz. Şükrü Hanioğlu, Osmanlı İrrilrad �-e Terakki Cemiyeri, s. 10 1 - 1 1 2, 628-630

94 Mesela Prizren'dc Arnavut alfabe kongresi, Müslüman, Katolik ve Ortodoks . Arnavutların konu üzerinde birleşmesini sağladı, 1880'1erde Mısır'da yapı­ lan miting lerde göstericiler "Kahrolsun Türkler, yaşasın Araplar" şeklinde sloganlar atmaya başlamışlardı. Bu hareketlerde kendilerine verdikleri kim­ lik tamamen milliyet boyutuna dayanmaktaydı. Şükrü Hanioğlu, "Türkçü­ lük", TCTA , C. 5 , s . 1 394- 1 395. Özellikle Araplar arasındaki hareketleri başta Mısır olmak üzere bölgeyi ele geçirmek isteyen batılıların kışkırtma­ ları hızlandırmıştır. Karpal, "Türk Arap İ lişkilerine .... ", s. 7; Kürkçüoğlu, a.g.e., s. 1 4- 15.

95 Bemard Lewis, "Türkiye'de Tarihçilik ve Milli Uyanış", T.Y., Sayı: 2, ( 1960), s. 1 0.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 49

ları , şairlcrin, filozoflann Türk ahlakını ortaya koymak için yazdıklan kitaplar, Lamartinc, Picrrc Loti, Claude Farrerc'in Türkler hakkındaki dostane yazılan adeta Türk milli gururunu okşuyordu96. Avrupa'da gelişen ikinci hareket bundan daha önemli olan Türkoloji idi. Bu Türkoloji çalışmalarının temelinde Batı'­ nın doğuyu sömürrnesinin temellerini atmak amacıyla başlayan oryantalizm yatar. Edward Said'e göre Oryantalizm; "doğuya hakim olmak, onu yeniden kurmak ve onun ami ri olmak için batının bulduğu bir yoldur97_" İlk öncüleri arasında Silvestre de Sacy, Emest Renan, Joseph Arthur de Gobineau, Abel Remusat gibi şahsiyetleri sayabileceğimiz 98 oryantalistler Avrupa'nın genişlemesine yardımcı olmak amacıyla 1 8. yüzyıldan itibaren Çin, İslam ve daha sonra Türk kaynakları üzerinde çal ışmalar yapmışlar, eserlerinde Türklerin Osmanlılardan önce büyük bir medeniyet kurduklarına ve dilleri ile tarihlerinin zenginliğine işaret ederek Türk tarihinin karanlık kalmış devirlerini aydın­ Iatmaya başlamışlardır. Bu Türkologlar içinde Josehp de Guignes'in ( 1 7 2 1 1 800) "Histoire Generale des Huns, des Tures, des Mongoles et Autres Tartares Occidenteaux" (Hunlann, Türklerin, Moğolla­ rın ve Daha Sair Tatarların Tarihi, Paris 1 756-1 758) adlı eseri ile Türklerin İslamiyeti kabul etmelerinden önce Asya tarihinde aynadıklan rol gün ışığına çıkanlmıştır99_ B u eser Süleyman 96 Ziya Gökalp, Türkçiiliiğün Esasları, İstanbul 1976, s. 5-6. 97 Edward Said, Oryanrali:m, Sömürgeciliğin Keşif Kolu, (Tere.: Selahaddin Ayan), 2. B., İ stanbul 1989, s. 1 6. Hristiyan batıda oryanıalizmin resmi var­ lığının 1 3 12'de Viyana Kilise Konseyinin, Paris, Oxford, Bolaya'da Arapça, Yunanca, İ branice ve Süryanice hakkında bir dizi kürsü kurulmasına ili�kin kararı ile ortaya çıkmı� olduğu kabul edilir. Said, a.g.e., s. 85.

98 Akademik çalışma yapanlara paralel olarak, (Socieıe Asiaıique-Asya Cemi­ yeıi- 1 822, American Oriental Socieıy-Amerikan Şark Cemiyeıi-1 842 vb.) Ccmiyetler, okullar, misyoner teşekkülleri ve konsolosluklar da bu faaliyet­ lere katılmışlardır. Said, a.g.e., s. 1 66- 1 67.

99 Kushner, a.g.e., s. 1 2; Hüseyin Namık Orkun, Türkçülüğiin Tarihi, Anka­ ra 1977, s. 3 1 .


SO 1 Tü rk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Hüsnü Paşa'nın Tarih-i Alem isimli kitabının, İsHi.miyetten ön­ ceki Türklerle ilgili bölümüne temel kaynak olmuştur1 00. Batılı Türkoloji eserlerinden özellikle ikisinin Türk ay­ dınları üzerinde daha büyük tesiri olmuştur. Bunlardan birisi ı 832'de Arthur Lumley Davids (ı 8 1 1 - 1 832) tarafından yazılan Grammar of the Turkish Language (Türk Dili Grameri-Londra 1 832) adlı eserdir l 01 • Eser sadece Türkçenin yayınlanan ilk sis­ tematik grameri olması açısından değil, aynı zamanda tarihi bir eser olması bakımından da önem taşır. Kitapta Türk tarihi, Türk lehçeleri hakkında bilgiler verilmekte ve Osmanlı Türkçe­ sindeki, Türkçe etkisi sistematik bir şekilde açıklanarak Türkle­ rin medeniyette oynarlıklan roller vurgulanmaktadır. Bu eserin gramer bölümleri Fuat ve Cevdet Paşalann Kavaid-i Osmaniye adlı eserlerine ilham kaynağı olmuştur 102 . Ayrıca Ali Süavi'nin Paris'te çıkardığı Ulum gazetesinin ilk sayısında yayınladığı "Türk" adl ı makalesine Davids'in eserinin giriş kısmı temel kaynak olmuştur l 03 . Diğeri de Leon C ahun (ı 84 ı- ı 900) idi. Fransız şarkiyatçısı olan Cahun'un sürgünde bulunan Genç Os­ manlılarla ilişkisi ı 860'1ara kadar uzanır. Türk tarihi, Orta Asya Türkleri ile ilgili araştırma ve incelemelerini "Introduction'a l'histoire de l'asie, Les T!Jrcs et Les Mongoles" (Asya Tarihine Giriş, Türkler ve Moğollar- ı 896) adlı eserinde yayınladı. Ca­ hun bu escrinde Avrupa'ya medeniyeti getiren ırkın Turan ırkı olduğu teorisini işler, Cahun'a göre Türkler ve Moğollar Çin ve İran medeniyetleri arasında bir bağ oluşturmuşlardır. Cahun Türk kültür ve uygarlıklannın Avrupalılar ve Türklerin ilgisini çekecek bir şekilde romantik bir üslupla anlatmıştır 1 04 . 100 Ercümend Kuran, "On Dokuzuncu Asırda Milliyeıçiliğin Türk Aydınları Ü zerindeki Tesirleri" , Töre. Sayı: 86 (Temmuz 1 978), s. 23. 101 Davids"in annesi eseri Fransızca'ya çevirerek (Grammaire, Turcs, 1 836), ll.

Mahmud"a iıhaf elli. Kiıap Türkçe'de "Kiliibü i lmü"n-Nafı fi Tahsil-i Sarf­ u Nahv-i Türki"" olarak bilinir. Kushner, a.g.e s. 13, 1 72. 102 Lewis, a.g.e., s. 344. 103 Tanpınar, a.g.e., s. 244-245; Köprülüzade Mehmet Fuad, Mi/If Edebiyat Cereyamnın İlk Müheşşir/eri, lsıanbul 1 928, s. 45-46. 1 04 S haw, a.g.e., s. 3 1 7; Kushner, a.g.e. s. 1 4. .•

.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 51

Türk aydınları üzerinde tesiri olan bir diğer eserde Po­ loııyalı dönme Mustafa Celaleddin Paşa'nın ( 1 826- ı 876) "Le s Turcs Anciens et Modemes (Eski ve Modem Türkler-İstanbul 1 H69) adlı eseridir. Kitabın İstanbul'da hasılınasına rağmen Fransızca olarak kaleme alınması Türklerden ziyade yabancıla­ ra karşı, Türklerin kültür ve medeniyetlerini savunmak ve Av­ rupa'daki peşin hükümlerin ortadan kaldırılması amacına yöne­ lik olduğu izlenimini vermektedir. Asıl adı Constantin Borzecki olan ve ı 850'ye doğru Türkiye'ye gelerek Müslümanlığı kabul eden ve Türk ordusunda önemli hizmetlerde bulunmasından dolayı Paşa ünvanını alan Mustafa Celaleddin Paşa Eski ve Ye­ ni Türkler adlı eserini Türkiye'ye geldikten 20 sene sonra yaz­ mıştır. Eserde; dünya tarihinde Türklerin uygar ve çok önemli bir yeri bulunduğu, Avrupa kavimleri ile ortak bir menşeden geldikleri, Türkçenin zengin bir dil ve başka dillerin gelişmesi­ ne yardım etmiş olduğu vurgulanmakta, Arap alfabesinin kabu­ lü üzerinde durulmakta, Türklere yeni bir tarihi amaç olarak ba­ tılılaşma önerilmektedir. Paşa bu eseri ile Avrupa'n tn Türklere karşı duyduğu ananevi düşmanlığı azaltmak ve Türkleri batı medeniyetine karşı daha duyarlı hale getirmek istiyordu. Eser Türkçülük açısından Osmanlı Türkleri arasında yazılmış ilk eserdir 1 05 . Ayrıca Paşa, ı 869 yılında oğluna yazdığı mektup­

larda Türkçe olarak Latin alfabesini kullanmıştı 1 06 . Diğer ta­ raftan eserde üzerinde durulan harf inkılabı, Türklerin Osmanlı

öncesi tarihlerine dikkat çekilmesi, Batılı bir ülke haline gelin­ mesinin gereği ve dil konulan hem Osmanlı, hem de Cumhuri­ yet döneminde önemle üzerinde durulan konulardandır. 105 Ali Engin Oba, "Fransız ihtilalinin 200. Yıldönümünde Mustafa Celaleııin Paşa'nın 'Eski ve Yeni Türkler' Adlı Eserinin Türk Milliyetçiliğinin Oluş­ masına Etkisinin Değerlendirilmesi", V. Milletlerarası Türkiye Sosyal ı•e iktisat Tarihi Kongresi Tebliğler, Ankara 1 990, s. 67-76. Bu eseri Ata­ türk'ün de dikkatle okuduğu ve tercüme edilmesini istediği bilinmektedir. Şerafeııin Turan, Atatürk'ün Düşünce YapiSilll Etkileyen Olaylar, Düşün­ celer, Kitaplar, Ankaııı 1 989, s. 25-27; Oba, a.g.m., s. 69-70.

1 06 Hosıler, a.g.e., s. 1 40.


52 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Osmanlı devletinde ve Orta Asya'da uzun bir süre kalan bir çok Türk aydını ile temaslarda bulunan ve II. Abdülha­ mid'in dostluğunu kazanan Macar Türkoloğu Arminius Vam­ bery { l 832- 1 9 1 3) Türk, Macar, Fin ve Estonyalıların Turan dil ve ırk gruplarına bağlı olduklarını ileri sürmüş, Türklerin dil, kültür ve medeniyetleri konusunda Avrupa'da pek çok eser ya­ yınlanmıştır. İngiltere adına Orta Asya'da yaptığı seyahatleri ( 1 863- ı 865) Türkçe olarak ı 879 yılında "Bir Sahte Derviş'in Asya-yı Vusta'da Seyahati" adı altında yayınlanmıştırl 07 . "Bir Anglo-Sakson, bir İslav, bir Latin milleti mevcut olduğu gibi büyük bir Turan kavmiyeti medeniyeti vardır ve o cemiyetin bayraktan Türklerdir. . . . .... Türklerin atisi birçok kavimlerden daha emindir." gibi Türk aydınlarının gururunu okşayıcı çeşitli yazılar yazmış ve konuşmalar da yapmıştır ı os . Bunlardan başka Fransız Antoine lsaac Silvestre de Sacy ( 1 75 8- 1 838); Alman Wilhelm Radloff ( 1 837- ı 9 ı 8), ı 893'te Orhun nehri yakınlarındaki eski Türk yazttiarını çözen Danimarkah Viihelm Thomsen ( ı 842- ı 927), İngiliz Elias John Wilkinson Gibb ( ı 857- ı 90 ı ) gibi ı 9. yüzyılın diğer şarkiyatçı­ ları da Türk aydınlan üzerinde önemli tesirlerde bulunmuşlar­ dır. Batılı Türkologların çalışmalan sonucu Türklerin, bir milli topluluk olduğu, dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bu­ lundukları tarih, dil ve kültürlerinin zenginliği ortaya çıkmıştır. Böylece Türklerin tarihini Osmanlı tarihinden ibaret görmeyip İslam öncesi deviriere kadar götüren Türkçü anlayışın teşekkü107 Arminius Vambcry hakkında geniş bilgi için bkz. Mim Kemal Ökc, iııgi­

liz Casusu Prof. Arnıiııius Vanıhery'ııiıı Gi:li Raporlannda ll. Ahdü/lıanıid ı•e Döııenıi, İ stanbul 1983, s. 9 - 1 37 .

108 Yavuz "Müsteşrik Vambcri", T.Y., Yri: 3, Sayı: 4 (52), (3 1 Teşrin-i evvel

1 329), s. 968. Aynca İngilizlerin kendisini çok sevdiğini de belinen V am­ beri, ll. Abdülhamid'in dostluğunu da kazandı ve maaşlı görev verildi. ll. Abdülhamid tarafından Jön Türkleri İ stanbul'a gelinmekle görcvlendirildi. Fakat başarılı olamadı. ll. Meşrutiyetten sonra maaşr kesildi, a.g.nı., s.

964-965.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 53

l iinde Batı'daki Türkoloji çalışmalırının etkisi büyük olmuştur. Bu çalışmalardan etkilenen Osmanlı aydınlan, dillerini, tarihle­ rini, imparatorluk dışında yaşayan diğer soydaşlarım tanımaya yönelmiştir. Sonuçta bu Türkologların eserlerindeki bilgiler ideolojik arayış içinde bulunan ve yıkılışa karşı çare arayan Türk aydınlan arasında Türklük şuurunun uyanmasında önemli roller oynamıştır. f- Türkiye Dışında Türkçülük ve Etkileri

Osmanl ıların Kınm savaşından sonra Orta Asya Türkle­ ri ile olan siyasi münasebetleri de Türkçülüğün canlanmasında önemli rol oynamıştır. Yukanda da belirtildiği gibi, Rus yayıl­ macılığından etkilenen Orta Asya Türklerinin Osmanlı devle­ tinden İslam birliği adına yardım talepleri ile başlayan bu iliş­ kiler Osmanlılarda; Osmanlı olmayan Türkler konusunda bir şuurlanmaya yol açmıştı. Ancak bundan çok daha önemli ve et­ kili olan gelişme Rusya'da Çarlık yönetiminin baskılanndan ka­ çarak Osmanlı devletine sığınan Türk aydınları, Türkiye'de ön­ ce kültürel sonra siyasi Türkçülüğün gelişmesine önemli katkı­ larda bulunmuşlardır. 19. yüzyılın ortalarından itibaren Kırım'da Kazan'da ve Azerbaycan'da; Batı Liberalizmi, Rus romantizini ve Osmanlı devletindeki batılıl ılaşma hareketlerinden etkilenen yaygın bir Türk aydın hareketi vardı. Bu aydınlar önce kültürel Türkçülü­ ğü, daha sonrada Pan-slavizme tepki olarak geliştirdikleri Pan­ türkizmi savunuyorlardı. Rusya Türkleri arasındaki bu ilk uyanış hareketinin merkezi Kazan'dı. Kazan Türkleri arasındaki bu uyanışın esas­ lara Abdünniisır Kursavi ( 1 77 1 - 1 8 1 2), Şehabeıtin Mercani ( 1 8 1 8- ı.8 89), Hüseyin Feyizhiini ( 1 828- ı 866) ve Kayyum Niisıri ( 1 824- 1 902) tarafından ı 9. yüzyılın ortalarında atılmış­ tır. Bu aydınlar arasında özellikle Mercani Türk uyanışının ha­ bercisi sayılabilecek bir önderdi. O Türk hayatında milli uyanış için zorunlu olan laikleşmenin uzun sürecini başlatmıştır. Aslı-


54 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

na dönmek kaydıyla İslamiyette reformlar yapmak gereğine ve İslamiyelin modem ilimlerle pekala uyum sağlayabileceğine inanıyordu. Eserleri ile geçmiş Türk medeniyetlerini vatandaş­ Ianna tanıtarak onları uyandırmaya çalışıyordu 1 09 . Dinden baş­ ka milliyetİn de var olduğunu açıkça söyleyen ve öz dili konuş­ mayı tavsiye eden Mercan! ı 88 ı 'de İstanbul'a gelerek Ahmed Cevdet ve Münif Paşalada da temaslarda bulunmuş-turl ı o_ Mercanl'nin öğrencisi olan Feyizhanl milli kültürün gel işimi meselesini inceleyerek eğitimde reform yapılmasını savunur. Nasırl ise -şiir, destan ve atasözleri derleyerek, yayınlayarak Ka­ zan Türkleri'nin kültürünü tanıtmak ve onu canlı tutmak için çaba harcarken, yeni bir yazı dilinin yaratılması için çalışmalar yapmıştır 1 1 1 . Alimcan Barudi ( 1 857- ı 92 1 ) Kazan'da Muham­ mediye Medresesini kurarak eğitim reformu başlatmış-tır 1 1 2 _ Sadece Rusya Türkleri arasında değil, bütün Türklük aleminde büyük bir tesir yaparak Türkçülük cereyanına hız ve­ ren en önemli aydınlardan biri İsmail Gaspıral ı'dır ( 1 85 ı ­ ı 9 ı4). Eğitimini Kırım ve Moskova askeri lisesinde gördü. Bu­ rada ders veren Panslavistlerin öncülerinden Prof. Katkov'un fı­ kirlerine duyduğu tepki onda kendi milli ideolojisinin doğması­ na yol açmıştır 1 1 3 . Askeri lisede öğrenci iken Girid isyanı sebe­ biyle Osmanlı ordusuna gönüllü yazılmak amacıyla okuldan ayrılan fakat Rusya'dan çıkışı engellenen O aspıralı 1 1 4 eğitimi ;i tamamlamadan okulu bırakmıştır. Daha sonra Fransa ve Türki­ ye'de bulundu. 1 879'da gazete çıkarma teşebbüsünde bulundu 109 Geniş bilgi içi n bkz. Abdullah Battal Taynıas, Ka:an Türkleri, 3. B., An­ kara 1 91!1!, s. 1 21!-1 3 1 ; Scrge A. Zcnkovsky, Rusya 'da Pan-Türki:m ve Mü.flümanll/.:, Çev.: İzzet Kandemir, İstanbui 1 9H3, s. 2 1 -22. 1 10 K uslıner, a.g.e., s. 1 9. l l l Nildir Devlet, Rıısya Türklerinin Milli Miicadele Tarilıi ( 1905-1917), An­ kara 1 91!5 , s. 1 2- 1 3; Hostler, a.g.e., s. 122- 123. 1 1 2 Barudi için bkz. A.Batıal Taynıas, Alimcan Barudi, İ stanbu l 1958. 1 1 3 Mehmet Saray, Tür/.: Dünyasmda Efiitim Reformu ı•e Gaspıra/ı İsmail Bey (1851-19/4), Ankara 1 987, s. 2; Zcnkovsky, a.g.e., s. 26. 1 1 4 Cafer Seydahmet Kırımer, Gaspıra/i İsmail Bey, İstanbul 1 934, s. 1 4- 1 5 ; Köprülüzfide M.Fuat, "İsmail Bey Gaspirinski", A=erl10ycan Yurt Bilgisi, C. ll, ( 1 933 ), s. 1 54 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 55

ise de izin alamadı 1 15 . I 88 I 'de "Tavrida" gazetesinde Rusça olarak "Rusya'da Müslümanlar" isimli makalesini yazdı. Gaspı­ ralı bu makalede; Türk dünyasının geri kalma sebebini Avrupa ilminin Türkler arasına girmemesine ve eğitim sisteminin geri kalmışlığına bağlıyordu. Buna karşı eğitimde reform yapılması­ nı, bütün Türklerin anlayabileceği ortak bir dilin kullanılması­ nı, Müslüman hayat tarzının modemleştirilmesi ile kadınlara önem verilmesini savunuyordu l l 6 . Fikirlerini yaymak amacıyla nihayet 1 883'te Tercüman gazetesini çıkardı. Gaspıralı , Ruslara rağmen varlıklarını koruyabilmenin tek yolunun Rusya'da yaşayan diğer Müslümanlarla daha sıkı ilişkiler kurmaktan geçtiğine inanıyordu. O'na göre Rusya'daki Müslüman Türklerin birliği zorunluydu. Ancak belki Orta Asya Türklerinin kaderinin Rusya'ya bağlı olduğu kanaali ve belki de Rusya'da milliyetçilik yapmanın yasak olması ve sansürün etki­ si ile siyasal alandan çok, kültürel alanda mücadele yürütmüş, ı lımlı bir politika takip ederek Türklerin dil ve kültürel yönden birleşmelerini ön planda tutmuştur. Tercüman'da; "Türk, Tatar, Azeri, Kumuk, Nogay, Başkurt, Özbek, Kaşguri, Türkmen vs. namları ile maruf Türk kavimlerinin cümlesi arasında münteşir ve malum olan Tercüman Müslümanlar arasında marifin intişa­ rına ve İslam mekteplerinin ıslahına çalışır. S ade açık ve herke­ sin anlayabileceği surette kalem kullanır." diyerek amaçlarını ortaya koymuştur 1 1 7 . Daha sonra "Dilde, fikirde, iş'de birlik" şeklinde fikirlerini sloganlaştıran Gaspıralı, bütün Türklerin an­ layabileceği ortak bir edebi dilin geliştirilmesi ve bunun da sa­ deleştirilmiş İstanbul Türkçesi olması konusunda ısrarla dur­ du ı ı s . Türk dünyasının birliği ve modemleşmesi yolunda ya1 1 5 Zeki Yelidi Togan, Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakm Tarihi. İsıanbul ı 942, s. 55 ı . ı 16 Kırımer, a.g.e., s. 29-33. ı ı 7 Yusuf Akçuraoğlu, "Türklerin Büyük Muallim ve Muharriri İ smail Bey Gaspirinski", T.Y., Yıl: 1 , Sayı: 22, (6 Eylül l 328), s. 694-695. 1 18 Hostler, a.g.e., s. ı 29; Orkun, a.g.e., s. 72-73; Kırımer, a.g.e., s. 74; İlber Ortaylı, Çarlık Rusyasmda Türkçü/ük Hareketleri ı•e Gaspıra/ı isnıail Bey, Ankara 1968, s. ı5.


56 / Türk Milliyetçili�inin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

yınlar yapan ve 33 yıl yayın hayatını sürdüren Tercüman sade­ ce Kınm'da değil, Kazan'da, Kafkasya'da, Türkistan'da, Bal­ kanlar'da, Osmanlı devleti sınırlan içinde okunan bir gazete idi 1 1 9. Ayrıca Türk dünyasında kadının statüsünü yükseltmek

için çalışan Gaspıralı'nın en büyük hizmeti eğitimde giriştiği modernleşme hareketidir. Bu konudaki fikirlerini Tercüman va­ sıtasıyla yayan Gaspıralı'nın 1 884'te Kınm'da başlattığı "Usfil­ ü Cedid" hareketi tesirini kısa zamanda gösterm iş 1 904'de Rusya'da beşbin civarında "UsUl-ü Cedid" okulu açılmıştır 1 20. I 906 Rusya Müslümanları Kurultayında bütün Türk mekteple­ rinin son sınıfında Tercüman'da savunduğu şekliy1e Türkçe okutulmasını kabul ettirmiştir 1 2 1 . Gaspıralı Rusya'daki Türklerin hak arama mücadelesin­

de İsHimiyeti temel almasına rağmen 1 22 Türk dünyasında daha önce başlayan cedidçilik, O'nun fikirleri vasıtasıyla milliyetçi ilkelerle bütünleşmiştir. Birlik deyince O'nun kastettiği Rus­ ya'daki bütün müslümaniann birliği idi. Fakat Rusya'daki müs­ lümanların büyük çoğunluğu Türk olduğundan Gaspıralı'nın din birliği için olan çağrısı Rusya'daki bütün Türklerin milli birliği için yapılmış bir çağrı idi. Ayrıca dil birliği çağrısı, O'nun milli çağrısını daha da kuvvetlendirmişti. Bu sebeple onun fikirleri siyasi Tükçülüğün aydınlar arasında canlanması­ na zemin hazırlamıştır. Bu arada İstanbul'la olan yakın ilişkisi 1 19 Devlet, a.g.e., s. 1 6- 17. 1 20 Geniş bilgi için bkz. Nadir Devlet, ismail Bey (Gaspıralı), Ankara 1988, s. 59-62; Saray, a.g.e., s. 45-60; Gaspıralı'nın yeni usulde "Savti Usulü" okuma yazma öğretmek amacıyla 1 9 1 2'de Bombay'a kadar gittiğini, orada da adı geçen usulde eğilim yapmak üzere "Numune-yi İptidaiye" açıldığını Türk Yurdu' ndaki bir yazıdan öğreniyoruz. Seyyah "Hiııd'den Dönerken", T.Y. , Yıl: 1 , Sayı: 1 2, s. 372; Devlet, ismail Bey ... , s. 1 22- 1 23. 1 2 1 Ahmet Caferoğlu, " İsmail Bey Gaspirinski", Azerbaycan Yurt Bilgisi, C. II, { 1 933), s. 1 68.

1 22 1 907 ve 1 908'de Mısır'a giden Gaspıralı orada "Al Nahdah" adlı bir gazete çıkarır ve İslam Kongresi yapılması fikrini savunur. Bkz. Saray, a.g.e., s. 66-7 1 ; Dcvleı. ismai/ Bey; s. l l l - 1 2 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 57

ve Tercüman'ın devamlı olarak Türkiye'de de okunınası sebe­

biyle Türk aydınlan üzerinde de büyük tesirler yapmıştır 123 .

Kazan ve Kırım Türklerinde başlayan uyanış hareketine paralel olarak Azerbaycan'da da bir aydınlanma hareketi başla­ mıştı. Azerbaycan'daki hareketin öncülüğünü Mirza Feth Ali Alıundzade ( 1 8 1 2- I 878) yapmıştır. Azerbaycan'da ilk Türkçe piyesler yazan Ahundzade l 24 Müslüman Türkler arasında kul­ lanılan yazı sisteminin ıslah edilmesi hususunda büyük gayret­ ler sarfetmiş, hatta Osmanlı devletinin yöneticilerine teklif et­ miş, ancak sonuç alamamıştır 125 . Azerbaycan'da tiyatrodan sonra en önemli uyanış gaze­ tecilik alınında olmuştur. Nitekim Rusya'da ilk Türkçe gazete olan Ekinci, Zerdabi Hasan Bey ( 1 832- 1 907) tarafından 1 875'te Bakü'de çıkarılmıştır. Zerdabi gazetede, Moskova'daki öğrenci­ lik yıllarından kalma narodnik eğilimlerine uygun olarak önce­ likle köylülere sade bir Türkçe ile sesleniyordu. Ekinci 1 877'de Osmanlı-Rus savaşı sırasında kapatıldı. Ondan sonra, Ziya, Zi­ ya-i Kafkasya ve edebi bir dergi olan Keşkül çıkarıldı l 26 . Daha önce belirtildiği gibi Gaspıralı'nın hareketi Türkçe konuşan topluluklara milli bir kimlik kazandırma ve aralarında birlik ve dayanışmayı pekiştirici olmuştu. Nitekim Tercüman'ın etkisi ile Azerbaycan basınında da ortak yazı dili belirmişti. 1 23 Gaspıralı, Şemscddin Sami, Mehmed Emin, Ahmed Midhat, Necip Asım başta olmak üzere devrin aydınları ve daha sonra kurulan Türkçü cemiyet ve basın organları ile yakından ıemas halindeydi. Bkz. Saray, a.g.e., s. 77; Devlet, İsmail Bey, s. 1 24- 1 27. 1 24 Geniş bilgi için bkz. A.Cafcroğlu, "Mirza Feth-Ali Ahundzade", A zerbay­

can Yurt Bilgisi, C. 2, ( 1 933), s. 436-443; Yusuf Akçura, Yeni Türk Deı•· leti'nin . . s. 35-39. ". •

1 25 Fevziye Abdullah Tansel, "Arap Harflerinin Jslahı Değiştirilmesi Hakkın­ da İ lk Teşebbüsler ve Neticeleri ( 1 862- 1 884)", Bel/eren, C. XVII, Sayı: 66, s. 224; Agah Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evre­ leri, 3. B., Ankara 1 972, s. 1 55.

1 26 Geniş bilgi için bkz. Tadeusz Swietochovski, Müslüman Cemaarren Ulu­ sal Kimliğe Rus A:erbaycam ( 1905-/920), Çev.: Nuray Mert, İstanbul 1 988, s. 46-48; Akçura, a.g.e., s. 60-63.


58 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türklüğe dayalı milli şuurun yazılı ifadeleri Keşkül'ün sayfala­ nnda çıkmaya başlamıştı 1 27 . Bundan sonra kültürel Türkçülük aşılarak siyasi öze sahip faaliyetler başlamıştır. Türkçülüğün kültürel çerçevesinin ötesine ilk adım atan Azerbaycanlı Hüse­ yinzade Ali Bey (Turan) ( 1 864- 1 94 l )dir l 28 . St. Petersburg'da tıp eğitimi yaparken Gaspıralı gibi Panslavizme tepki olarak Türkçülüğü geliştirmiştir. 1 889'da İstanbul'a gelmiş ve Mek­ teb-i Tıbbiye'de öğretmenliğe başlamıştır. Bu arada öğrencilere Türkçü fikirleri yaymaya çalışmış ve Jön Türk hareketinin çe­ kirdeği olan "İttihad-ı Osmani" cemiyetinin kurucuları arasına

katılmıştır 1 29 . 1 905'te tekrar Rusya'ya giderek Ali Merdan Top­ çubaşı ve Ahmet Ağaoğlu ile birlikte "Hayat" gazetesini çıkar­

dı. Daha sonra "Füyuzat" adlı bir dergi de çıkaran Hüseyinzade Ali, buradaki yazılannda Azerbaycan kültürünün, İran ve Rus tesirinden temizlenmesi, Osmanlı devleti öncülüğünde bütün Türklerin manevi bir birlik kurmaları ve Türklerin esas olarak "Türkleşmek, İslamlaşmak, Avrupalılaşmak" prensipleriyle ça­ lışmaları gerektiği konularını işledi 1 3°. Türk aydınlan üzerinde büyük tesirler bırakan Hüseyinzade Ali, tekrar Türkiye'ye dö­ nüşünde İttihat Terakki ve diğer milliyetçi cemiyetlerde önemli roller oynayacaktır. Türkçülüğü o günlerde anlaşılan en geniş manası iç inde yani, Turancılık olarak düşünen Hüseyinzade Ali'nin Ziya Gökalp'teki Türkçülük fikrinin uyanmasında tesiri büyüktür l 3 1 . 1 27 Tadeusz, a.g.e., s. 5 1 -52. 1 28 Biyografik bilgi için bkz. Alaaddin Gövsa, Türk Meşlıurlan Ansiklopedisi,

i sıanbul 1 946, s. 386, "Hüseyinzilde Ali Bey", T.Y. Yıl: 4, Cild VIII, Sa­ yı: 3 (78), s. 8K-94, Sayı: 4, s. 1 04- 108. 1 29 Ahmed Bedevi Kuran, İnktlôp Tarilıimi: ve İttilıad ve Terakki, İ stanbul 1 948, s. 6 1 . .

1 30 Devlet, Ru.fya Türklerinin .. , s . 1 57; M.Mirza B ala, Milli Azerbaycan Hareketi, Ankara 199 1 , s. 40-4 1 . 1 3 1 Ali Cani p Yöntem, "Ziya Gökalp'e Türkçülüğü Aşılayan Adam", Yakın Tarilıimi:, C. I, Sayı: 9, (Nisan 1 962), s. 259; Hilmi Ziya Ü lken, Millet ve Tari/ı Şuuru, 2. B., İ stanbul l 976, s. 1 80. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 59

Osmanlı devletindeki Türkçülük hareketinin gelişmesi­ ne katkısı olanlardan birisi de Azerbaycanlı Ahmed Ağaoğ­ lu'dur ( 1 870- I 938). Fransa'da eğitim gören Ağaoğlu, Paris'te Ahmed Rıza ( 1 859- ı 930) başta olmak üzere diğer Jön-Türk li­ derleriyle temas kurmuştur. 1 894'te Azerbaycan'a dönerek bir taraftan "Hayat" ve "İrşad" gazetelerinde Türk birliği fikrini sa­ vunan yazılar yazan Ağaoğlu, diğer taraftan Rus hükümetine ve Ermeni tedhiş hareketlerine karşı "Dıfai" teşkilatını kurarak fiili ve siyasi mücadele yürütmüştür 1 32 . I 908'de II. Meşruliye­ lin ilanından sonra Türkiye'ye dönen Ağaoğlu; Türkçü dernek­ lerin kuruluşunda görev aldı ve Türk Yurdu'nun daimi yazarları arasına katıldı I 33 . Osmanlı devleti, Orta Asya'da yaşayan Türk toplulukla­ rındaki bazı edip ve dervişler ile de temas kurmuştu. Orta As­ ya'dan gelen dervişler İstanbul'da tekkclerini devam ettirebil­ mişlerdi. Bunların en önemlisi de Özbek Tekkes i idi l 34. I 860 ve ı 870'lerde bu tekkenin şeyhliğini yapan Süleyman Efendi ( ı 82 ı-?) 1 882'de Lügat-i Çağatay ve Türki-yi Osmani adlı bir kitap yazarak Osmanlı okuyucularına Çağataycayı ve Doğu Türklerini tanıtmıştırl 35 . Buhara Sefirinin ı 867'de Rus baskısı­ na karşı Osmanlı devletinden yardım istemesi üzerine Osmanlı hükümeti Şeyh Süleyman Efendi'yi orada tahkikat yapmak üzere sefaretle Orta Asya'ya da gönderdiği bilinmektedir 1 36 . Rusya'dan Türkiye'ye gelenler arasında şüphesiz en önemli aydınlardan birisi Yusuf Akçura'dır ( ı 876- ı 935). Akçu­ ra'nın önemi Türkiye'de siyasi Türkçülüğün yayılmasında oy­ nadığı rol ve aydınlar üzerindeki tesirinden ·kaynaklanmaktadır. Akçura'nın bu büyük tesiri Türkiye'de uzun süre kalmasından 1 32 Tadcusz, a.g.e., s. 54, 72. 1 33 Akçura, a.g.e., s. 1 67- 1 87; Devlet, Ru.ıya Türklerinin. . . , s. 1 1 2-1 17. 1 34 Cengiz Bckt�. " Ö zbcklcr Tckkesi", Tarih v e Toplum, (Ağustos 1 984), s .

ı 12- 1 17. 1 35 Kushncr, a.g.e., s. 1 8; Shaw, a.g.e., s . 3 1 8; Akçura, y.a.g.e . . s. 45-48. 1 36 Türkönc, a.g.e., s. 1 1 3.


60 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları dolayı Türk aydınları ile yakın temaslanndan ve Türk siyasi ve fikir hayatında önemli roller üstlenmesine de dayanmaktadır. Daha küçük yaşta İstanbul'a gelen Akçura, burada askeri eğitim görürken Rusya'ya gidip gelmiş, Mercani, Nasıri ve Gaspıralı gibi Türk liderleriyle temaslannı sürdünnüştür l 37. Türklerin Ruslar karşısında uğradığı baskıları O'na doğrudan hissettiren ve Türklüğün karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri ya­ kından görmesini sağlayan O'nun İstanbul'dan Rusya'ya yaptığı yolculuklar olmuştur l 38 . Ayrıca bu yolculuklarda ilişki kurdu­ ğu Mercani ve Gaspıralı'nın fikirleri O'nda büyük tesirler yap­ mıştır. Nitekim ilk makalesi Şehabettin Mercani üzerinedir 1 39 . 1 897'de yazdığı bu makaledeki amacı, Kuzey Türklüğü ve fikir hareketleri hakkında Osmanlı aydınlarına ışık tutmak ve Türk­ lük dünyasının bu iki kolunu, Ru�ya Türkleri ile Osmanlılan ta­ nıştırabilmekti. Daha sonra Trablusgarp'a sürülen Akçura, ora­ dan Paris'e kaçarak S iyasi İlimler Akademisini "Osmanlı İmpa­ ratorluğu Kurumları Tarihi Üzerine Bir Deneme" adlı tezle bitirdi 140. Akçura'nın Paris yıllan fikirlerinin daha da netleştiği bir devir olmuşturl 4 1 . Nitekim Paris'te ilişki kurduğu Jön­ Türklerin Osmanlılık eğilimlerine karşı bir tepki olarak, Rus­ ya'ya dönüşünde Mısır'da yayınlanan Türk gazetesine Üç Tarz137 François Georgeon, Türk Milliyetçiliğinin Kökenieri Yusuf Akçura (18761935). Çev.: Alev Er, Ankara 1986, s. 24-27; Ahmet Temir, Yusuf Akçu­ ra, Ankara 1 987, s. 27-28. 138 Gcorgcon, a.g.e., s. 20. 139 B u ilk makalesi "Kazan Ulemasından Mercani Efendi" adıyla Ma'lumat'ta çıkmıştır. Ancak Nasıri hakkında hazırladığı bilinen makalesi yayınlanma­ mıştır. Temir, a.g.e., s. 27-28; Gcorgeon, a.g.e., s. 42.

140 Bu tezin giriş kısmı Türkçe'ye çevrilerek Bilgi Mecmuası'nın 1. ve 2. sayı­

larında yayınlanmıştır. Akçuraoğlu Yusuf, "Osmanlı Saltanatı Müessesatı­ nın Tarihine Dair B ir Tecrübe", Bilgi Mecmuası. C. 1 , Sayı: 1 , (Teşrin-i sani 1 329), s. 82-96, Sayı: 2, (Kanun-u evvel 1329), s. 1 17- 1 34.

1 4 1 Geniş bilgi için bkz. Muharrem Feyzi Togay, Yusuf Akçura'nın Hayatı, İ stanbul 1 944, s. 38-42; Temir, a.11.e., s. 28 -30; Nadir Devlet, "Yusuf Ak­ çura'nın Hayatı" ( 1 876- 1 935), Ölümünün Ellinci Yılında Yusuf Akçura Sempo:yiimu Tebliğleri, (11-12 Mart 1983), Ankara 1987, s. 2 1 , 23.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 61

Sayaset, adlı meşhur makalesini yazmıştırl 42 . Akçura bu ma­ kalesinde, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük akımlarından hangisinin Osmanlı Devleti'nde uygulama şansına sahip olabi­ leceğini o'rtaya koymaya çalışır. Sonuçta; " . . . . . artık Osmanlı milleti vücuda getirmekle uğraşmak beyhfide bir yorgunluktur." diyen Akçura, makalesinin sonunda kesin hükme varmamasına rağmen, ancak Türkçülük politikasının uygulanabilirliğine işa­ ret eder. Bu döneme kadar Türkçülük bir siyaset programı ha­ linde ortaya konulmamıştı. Akçura'nın makalesi böyle bir prog­ ram mahiyetini taşıyordul 43 . Hostler'e göre, 1 848 "Komünist Manifestosu" komünistler için nasıl bir rol oynamışsa, Akçu­ ra'nın bu makale.si de Türkçüler için benzer bir rol oynamış­ tır 144. Bir müddet Rusya'da kalan Akçura, 1 908'de tekrar İstan­ bul'a gelerek Türkçü hareketin öncülüğünü yapacak olan cemi­ yetlerin ve dergilerin kuruculuğunda ve faaliyetlerinde aktif gö­ rev alacaktır. ı

g- Il. Abdülhamid Devri: İ slamcılık Cereyanı ve Basının Türk Milli Duygusunun Uyanmasındaki Rolü

İslamcılık cereyanı özelliklerini daha çok 1 9 . yüzyıl or­ talarında kazanan, imparatorluğun dışında doğmasına rağ­ menl 45 1 870'lerden itibaren Osmanlı devletinin merkezinde gittikçe güçlenen bir ideolojik davranıştır. Bu fikir 1 840'1ardan itibaren genel bir Müslümanca tepki olarak şekilsiz, fakat ısrar­ h

bir arka plan unsuru olan ve daha çok ittihad-ı İslam adı al-

1 42 Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset, T.T.K. Yay., Ankara 1 976, Enver Ziya Karai'ın önsözü ile yayınlanan bu eserin 1 9-36. sayfaları arasında Akçura­ oğlu'nun makalesi yer almaktadır. 143 Kuran, "Türk Milliyetçiliğinin ... ", s.

530.

1 44 Hostler a.g e , s. 1 45 . 1 45 Roderic Davison, Reform i n the Ollaman Empire, Princeton 1 963, s. 274; .

.

.

i ttihad-ı İ slam fikrini ilk ortaya atan Cemaleddin Afgani olmuştur. Faz­ lu'r-Rahman, islam, Çev.: Mehmet Dağ, Mehmet Aydın, İ stanbul 1 98 1 , s . 285-286; Şerif Mardin, Türkiye'de Din ve Siyaset Makaleler 3 , İ stanbul 1 99 1 , s. ı ı .


62 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tında l 870'lerden itibaren Osmanlı devletinde birlik odağının Osmanlıcıktan, İslamlığa kaymaya başlamasına paralel olarak belirmeye başlar1 46 . Bu fikrin doğuşunda etkili olan sebepleri ana hatları ile şöyle özetlemek mümkündür: l . Avrupa sanayi ve kapitülasyonlarının Osmanlı devle­ tinde yarattığı iktisadi sistemin Türk ve Müslüman kitle aleyhi­ ne gelişmesi, gayr-i müsİimlerin milliyetçilik hareketleri ile Tanzimat reformları sonuç itibariyle Osmanlı toplumunda dini tepkiye yönelişte önemli rol oynamıştır 147 . 2. Batı yayılmacılığı ile tehdit edilen Türk ve Müslüman dünyası, İslam dünyasınn güçlü devleti sıfatİyle Osmanlı devle­

tinden yardım istemeye başlamıştır. Yardım talepleri hilafeti ön plana çıkardığı gibi, İstanbul da dünya müslümanlannın birleş­ mesi fikrini geliştirecek olan aydınların hareket noktasını oluşturur 1 48 . 3. On dokuzuncu yüzyılda kaybedilen topraklarda Müs­ lüman Türklere yapılan kötü muamele sonucu Anadolu ve Ru­ meliye yapılan göçler bütün müslümanların dini bilincini yük­ seltmiştir. Bu olaylara paralel olarak Hindistan'dan Cezayir'e kadar uzanan zulüm hikayeleri ve ardından Fransızlar'ın Tu­ nus'u, İngilizlerin Mısır'ı işgalleri bu duyguyu güçlendirmiş­ tir l 49 . 4. Emest Renan ve Sir William Muir gibi batılıların

İsliimiyetin akla karşı olduğu tezine i SO ve l 870'1erden sonra

·

1 46 Şerif Mardin, " 1 9. Yüzyılda Düşünce Akımları ve Osmanlı Devleti", TCTA, C. 2, s. 346; Osmanlı devletinde ilk defa i ttihad-ı İ slam kavramı Namık Kemal tarafından kullanılmıştır. Hürriyet, No: 46, 1 0 Mayıs 1 869'dan Türköne, İsltimcılık, s. 1 50. 147 Kaıpat, "XIX. Yüzyılda ... s. 368. 148 Yardım talepleri, Afganistan, Orta Asya Hanlıklan, Sumatra, Kuzey Afrika ülkelerinden gelir. K arpat, "Pan- l slamizm ... , s. 27 , Türköne, İsltimcılık, s. 28-29, ı 10- 1 1 3, 1 44. 149 Karai, Osmanlı Tarihi, VIII, s. 54 1 -542; Sh�w. a.g.e., s.3 1 4-3 15. 150 Rahman, a.g.e., s . 270-27 1 ; Shaw, a.g.e., s . 3 15. ",

"


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 63 ll. vrupa'da kristalleşmeye başlayan Pan-milliyetçiliklerine özel­ l i kle

de Panslavizme duyulan tepkiyi sayabiliriz ı s ı . Yukarda bahsedilen şartların sonucu doğan islamcılık,

ı üm

Müslüman aleminin siyasi uyanışının ilk patlaması olduğu

gibi, karşısına çıkan meseleleri kendi dünya görüşü açısından 'fÖZınenin, başka bir deyişle modernleşme çabalarının da önem­ li bir adımını teşkil eder. İslami unsurlara dayandığı için İslam­ cı lığa dini bir ideoloji olarak bakılınasına rağmen, aslında onun dünya işlerine dönük; siyasi amaçlı ve Müslümanların kültürel ve sosyal varlığını korumak isteyen bir ideoloji olduğu görü­ lür 1 52. IL Ab�ülhamid tahta geçtiği zaman, gerek dünya gerek­ se Osmanlı devletinde yaşayan Müslümanlar arasında gittikçe güçlenen bu eğilimi devlet politikası haline getirmiştir. Öyle ki 1 877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonunda geniş toprakların elden gitmesi, İngiltere ve Fransa'nın sömürgecilik faaliyetlerine hız vermeleri, Abdülhamid'i kurtuluş yolunu Müslümanlar arasın­ daki kaynaşma ve dayanışmada aramaya sevk etmiştir. İşte bu şartlar altında Abdülhamid el indeki devlet vasıtalarını kullana­ rak İslamcılık cereyanının ülke çapında ideolojik boyutlar al­ masını sağlamıştır. Abdülhamid'in İslamcı politikasını; dünyadaki bütün Müslümanları birleştirme hayal i olmaktan ziyade, halkını IL

İslami imparatorluk düşüncesi çerçevesinde birleştirerek, Os­ manlı hilafetini ve devletini Müslüman unsurlara dayanarak ve ondan güç alarak ayakta tutmak şeklinde özetleyebiliriz 1 53 . Re­ alist bir devlet adamı olan II. Abdülhamid, Hristiyan unsurla1 5 1 Mardin, "Düşünce Akımları... ", s. 348; Davison, a.g.e., s. 276. 1 52 K arpat, "Pan-İ slamizm", s. 30-3 1 ; Rahman, a.g.e., s. 270-295. 1 53 Bu konudaki değerlendirme ve görüşler için bkz. İsmail Kara, Türkiye'de İsitimcı/ık Düşüncesi /, İ stanbul 1 986, s. XXIX; Şerif Mardin, Türkiye'de Toplum ve Siyaset. Makaleler /, İ stanbul 1 990, s. 4 1 ; Karpat, "Pan­ İ sHimizm ... ", s. iS; Berkes, Çağdaş/aşma, s. 356; Abdülhamid'in Halira Defteri, (Der. İsmet Bozdağ), Ankara 1 975, s. 73.


64 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

nn devletten aynidığı ve emparyalizmin güç kazandığı bir dö­ nemde hiç değilse Müslüman gruplann devlete bağlılığını sağ­ lamlaştırmak amacıyla İslamcılığı siyasi gayesini gerçekleştir­ mek için bir vasıta olarak kullanmıştır. Bu dönemde Arapların Osmanlı-İslam birliğini benfmsemeleri için devletten ayrı dü­ şünemeyeceğimiz Arap vilayetlerine özel önem verilerek İslam birliği fikrine fiili bir veche kazandınlmıştır. Bu dönemin Arapçılığını bazı şeyh ve tarikatiann önem kazanmasını bu çer­ çevede değerlendirmek gerekir l 54. Cemaleddin Afgani'nin savunduğu siyasi anlamda İslam birliği ile II. Abdülhamid'in takip ettiği İslamcılık hem nitelik, hem de çoğrafi açıdan birbirinden farklıdır. Abdülhamid İslamcılık cereyanını belirli toprak sınırları içinde yaşayan ta­ azzuvlaşmış bir millet yaratmak için bir ideoloji olarak kullan­ masına karşılık, Afgani, Müslüman hükümdarlar ve ülkeler ara­ sında anti emperyalist bir s iyasi birlik yaratmak gayesini gütmüştü l 55 . Ancak Abdülhamid'in Batılı güçlerin emperyalist politikalanna karşı halifelik nüfuzu ile birlikte İslamcılığı bir ideolojik silah olarak kullandığı, bu amaçla mevcut şartlan ve bazı kişileri lehinde kullandığı da bir gerçektir1 56 . Abdülha­ mid'in Afgani'yi 1 892'de İstanbul'a davet etmesi bu meyanda sayılabilir. Ancak Il. Abdülhamid'in İstanbul'a getirttiği Afga­ ni'yi göz altında tuttuğu ve İstanbul'dan ayrılmasına müsaade etmediği, 1 897'de orada öldüğü bilinmektedir l 57 . II . Abdülha1 54 Berkes, y.a.g.e., s. 356; Shaw, a.g.e .. s. 3 1 5; Kaıpat, y.a.g.m., s. 33. 155 Kaıpat, a.g.m. s. 1 3- 14, ayrıca geniş bilgi için bkz. Mümtaz'er Türköne, .

Cemo/eddin Afgani ve Türk Düşüncesine Tesirleri, (Ank. Ü ni.SBF. Yayın­ lanmamış Y.L.Tezi), Ankara 1985, s. 1 05- 1 1 1 .

l 5 6 Ahdülhamid'in Hatıra Defteri, s. 74; Shaw, a.g.e., s. 3 1 6; Karai, Osmanlı Tarihi, C. VIII, s. 545-549. 1 57 Abdülhamid, Afgani'yi tehlikeli ve İngilizlerin adamı olarak görmektedir. Abdülhamid'in Hatıra Defteri, s. 73-74; Berkes, a.g.e., s. 353-356; Afgani İ stanbul'dan kaçmak için İ ngilizler'den yardımda istemiştir. Bu konuda yazdığı mektup için bkz. Türköne, Afgani, s. 98-99, Afgani'nin· milliyeti konusunda şüphe uyandıran davranışları· da mevcuııur. M.Muhammed Hü-


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 65

ıııid'in bütün dÜnya Müslümanlarını birleştirme politikası oldu­ ğu yolundaki tez, O'nun politikasından tedirgin olan İngiliz, Fransız ve Ruslar tarafından ortaya atılmış iddialardır1 58 .

Il. Abdülhamid dahili İslamcılığı, cihanşumul Panisla­ mizm'den üstün tutarak Osmanlı devletini içten güçlendinneye öncelik vermesi O'nun realist politikasının sonucudur. Bu poli­ tikanın devlet eli ile gerçekleştirilmeye çalışılması, fikren sefer­ ber olan halkın devletin ayrılmaz bir parçası haline gelmesini, halkla devletin bütünleşmesini kolaylaştınnıştır. Abdülhamid bunu gerçekleştirmek için, sadece siyasi ideolojik bir mefbum olan İsHimcılığa dayanmakla kalmamış, maddi tedbirlerle de önem vermiştir. Hizmet esası üzerinde çalışacak bir bürokrasi­ nin kurulması, eğitim reformu, kara ve demiryolları ile haber­ leşme vasıtalarının geliştirilmesi, göçebe yaşayanlan yerleşik düzene geçme konusunda zorlaması, çevrenin devletle bütün­ Ieştirilmesine büyük oranda yardım etmiştir 1 59 . Ayrıca II. Abdülhamid döneminde Türkçenin impara­ torluk içindeki durumunu kuvvetlendinne ve yayma konusunda önemli bir adım atılmıştır. Osmanlı tarihinde ilk defa 1 876 Anayasası ile devletin resmi dilinin Türkçe olduğu kabul edil­ miştir1 60. Diğer taraftan II. Abdülhamid yönetiminin basında, seyin, Moderııi:min İslôm Dü11ya.wıa Girişi. Çev.: Sezai Ö zel, İ stanbul 1 986, s. 69. Wambcry ise Abdülhamid'in Afgani'yi İngilizler'e karşı kul­ landığını belirtir. M.Kemal Öke, ll. Abdülhamid ve Dö11emi, İ stanbul 1 983, s. 84. 1 58 Berkes, a.g.e., s. 356; Karpat, "Pan-İ sHi.mizm... ", s. 28.

1 59 Mardin, Makaleler /, s. 4 1 ; Karpaı, a.g.e., s. 28. 160 Abdülhamid Arapça'nın resmi dil olmasını düşünmüş, fakat sadrazam Sait

Paşa'nın ilirazı üzerine bundan vazgeçmişıir. Karai, Osmanlı Tarihi. C. VIII, s. 545; Refik Ahmet Sevengil, "Türkçenin Devlet Dili Oluşu" . Türk Dili, C. X, s. 1 09- 1 20 ( 1 960- 196 1), s. 606-607; Ali İ hsan Gencer, " İ lk Osmanlı Anayasasında Türkçenin Resmi Dil Olarak Kabulü Meselesi". Armağa11, Kanuıı-u Esasi'ni11 100. Yılı, Ankara 1 978, s. 1 87 - 1 89; Ayrıca devlet okullarında basit ve açık bir Türkçe kullanılması için 1 894'ıc bir genelge gönderilmiştir. Nihat Sami Banarlı, "Sultan Hamid'in Türkçecili­ ği", Hayar Tarih Mecmuası, Yıl: 3, C. 2, Sayı: l l , (Aralık 1 967), s. 6-9.


66 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

siyasi konuların yazılmasını yasak etmesi üzerine dil, edebiyat ve tarih gibi görünüşte siyasi olmayan konular Sabah, Tercü­ man-ı Hakikat ve İkdam. gazetelerinde tartışılmaya başlan­ mıştı. Sonuçta Türklük konusu tabii olarak gündeme gelmiştir. Böyle tarihi ve kültürel konulann tartışılmasının ardında Türk milli duygusu ifadesini bulmuş ve daha sonraki Türkçülük ha­ reketine etkisi büyük olmuştur 1 6 1 . B öylece Il. Abdülhamid devrinde okulların çoğalması, basının ve ulaşırnın yaygın hale gelmesiyle Türkçe konuşanların sayısı artmıştır. Sonuçta Os­ manlılann önemli bir kısmı (özellikle Anadolu) İslami çerÇeve içinde milletleşrnek yolunu tutmuşıur l 62 . Diğer taraftan devrin basınında Anadolu'nun gelişmesi, halkının ekonomik , sosyal ve eğitim yönünden kalkındırılması gereği de sık sık dile getirilmiştir. Özellikle Ermeni ve Rumia­ nn Anadolu üzerindeki iddialan, Anadolu'nun Türk olduğunun diğer milletiere ait olamayacağı gerçeğinin ısrarla üzerinde du­ rulmasına sebep olmuştur. Böylece Türk Anadolu'nun yaratıl­ ması fikri doğmuştur l 63 . Sonuçta, II. Abdülhamid'in İslamcılık politikasıyla Müs­ lümanların paylaştıkJarı, inançlara, değerlere ve gelenekiere ön­ celik vererek dil, menşe ve sosyal farkları dikkate almayışı, özellikle Anadolu'da yaşayan kısmen birlik duygusundan yok­ sun Müslüman ahalinin tek bir kitle şeklinde kaynaşmasına ze­ min hazırlamıştır. Basın da bu yolda pekiştirici rol oynamıştır diyebiliriz. Böylece ortaya çıkmaya başlayan millet bugünkü sınırlarımız içinde yaşayan Türk milletinin kaynağını teşkil etmiştir 1 64 . Daha sonra gelişen şartlar Anadolu'da kalmış Müs1 6 1 K ushner, a.g.e., s. 2 1 -23. 162 Karpal "Pan-İsHimizm ... ", s. 35; Hosıler Osmanlı devletinin Tanzimat dö­

neminde başlayan bu İ slamcı dinamizminin büyük bir ihtimalle sadece dinle değil, aynı zamanda milli bir Türk gizli cereyanıyla da harekete geçi­ rilmiş olabileceğini belirtmektedir.

1 63 Geniş bilgi için bkz. Kushner, a.g.e., s. 79-85. 1 64 Karpat, "Pan-İslamizm ... ", s. 33.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 67

liiınanlann Türk milleti şekline doğru gelişmesini hızlandırmış­ l ı r.

Ayrıca bu devir, yasaklarına rağmen, Türkçülük-Milliyetçi­

lik

adını verdiğimiz akımın Türkiye'de şekillenmeye başladığı

hir

devir olmuştur. Bu sebeple; Il. Abdülhamid'in İslamcılık

politikasını II. Meşrutiyetle birlikte güçlü bir fikir hareketi ola­ rak ortaya çıkacak olmasına rağmen, geleneksel İslamla, mo­ milliyetçilik arasında bir geçiş olarak değerlendirmek mümkündür 1 65 .

dem

2 . Türkçü/ük Hareketinin Doğuşu a- İ lk Türkçüler ve Özellikleri

Yukarıda anahatları ile özetiediğimiz faktörler, Osmanlı İmparatorluğu içindeki Türkleri, Türkçülük fikrine yönelmek­ ten alıkoyacak çeşitli fren mekanizmalarını, yavaş yavaş orta­ dan kaldırmaya ve Osmanlıcılık anlayışı içinde Türk unsuruna ağırlık verme gibi bir eğilimin başlamasını hep birlikte teşvik etmişlerdir. Birçok milliyetçilik akımlarında olduğu gibi, Türk milliyetçiliğinin doğuşu da dil ve tarih gibi kültürel sahalardaki araştırmaların gelişmesiyle başlamıştır. Türkçülük; Tanzimat döneminde kültürel milliyetçilik çerçevesinde ele alabileceğimiz sade bir dil yaratma çabalan ile gündeme gelir. Tanzimat reformlan ve eğitimin halk arasında yayılması için herkesin anlayabileceği şekilde yazı dilinin sade­ leştirilmesi yolunda ilk girişimi Mustafa Reşit Paşa yapmış­ tırl 66. Tanzimat devlet adamlarının dile karşı duydukları bu il­ gi, I 85 I 'de kurulan "Encümen-i Daniş"e Osmanlı dilinde re­ form yapmak ve özellikle dildeki Türkçe unsurları geliştirmek 1 65 Keddie ve Mardin Pao-İ sliimizmi ön milliyetçilik (Protonationalism) ola­

rak nitclcmckledirler. Nikki R. Kcddie, "Pan-İ sliim as Proto-Naıionalism", Joumal of Modenı History, M are 1 969, No: l , s. 1 8; Mardin, Makaleler /, s.4 l .

1 66 Agah Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme, s. 8 1 .


68 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

için hazırlattınlan "Kavaid-i Osmani" ile devam eder 1 67 . Dile karşı duyulan bu ilgi İbrahim Ş inasi ( 1 826- 1 87 1 ) ve Ziya Paşa ( 1 825- 1 880) tarafından daha da ileri götürülerek konuşma ve yazı dili ikiliğini ortadan kalırmak için çaba göstermişlerdir. Şi­ nasi Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkar gazetelerinde yazdığı yazılarda çok sade bir dil kullanmış, Türkçenin sadeleşmesine ve bir gazeteci dilinin oluşmasına öncülük etmiştir 1 68 . Ziya Paşa Hürriyet gazetesinde yayınlanan "Şiir ve İnşa" makalesi ile açıkça Türkçecilik yapar 1 69. Bu devirde Türkçenin sadeleş­ tirilmesi gazetenin önemli bir başarısıdır. Gazetenin özellikle herkesin anlayabileceği yazı dili ve kamu oyu oluşturma fonk­ siyonu ile birlikte tiyatro, şiir, tercüme, roman, makale, deneme vb. gibi edebi ürünlerin yaygınlaşması toplumun düşünce saha­ sının gelişmesine yardımcı olacaktır 1 70. Dil ve edebiyat sahasında başlayan Türkçülük, batıdaki Türkoloji eserlerinin etkisi ile, başta tarih anlayışı olmak üzere diğer alanlara kaymaya başlamıştır. Batıdaki Türkoloji çalışma­ larından etkilenenlerin başında Ahmet Vefi k Paşa ( 1 823- 1 89 1 ) gelir. Vefik Paşa Çağataycadan Osmanlı Türkçesine tercüme ettiği Ebfil Gazi B ahadır Han'ın Eşal-i Şecere-i Türki'sini 1 67 Sözlük Encümen tarafından Ahmed Cevdet Paşa ve Fuat Paşa'ya hazırlattı­ rılmıştır: Tanpınar, a.g.e., s. 1 46; Shaw, a.g.e., s. 3 1 9; Berkes, a.g.e., s. 254-255. 1 68 Levend, a.g.e .. s. 83; Tanpınar, a.g.e., s. 208-2 1 5 ; Bcrkcs, a.g.e., s. 255258; Şinasi Tercüman-ı Ahval'in 1 860'da yayınlanan ilk baş yazısında "Hakim millet" kavramını da kullanılır. Lewis, a.g.e., s. 334. 1 69 Tanpınar, a.g.e., s. 336; Akçura'ya göre, Ziya Paşa bu makalesintre Os­ manlı sözcüğünü Türk sözcüğünün karşılığı olarak' kullanmıştır. Akçura, Yeni Türk Deı•leri'nin, s. 1 7; Ziya Paşa hakkında geniş bilgi için bkz. Ön­ dcr Göçgün, Ziya Paşa'nın Hayarı, Eserleri, Edebi Şahsiyeri ve Bütün Şiir­ leri, Ankara 1 987.

1 70 Tanpınar, a.g.e., s. 249-250; Osmanlı aydınları gazete vasıtasıyla sahip ol­

dukları yeni gücün de farkındadırlar. Bu konuda İ nkılap gazetesinin çıkış beyannamesinde gazeteye yüklenen görev için bkz. Kaya Bilgegil, Yakm Ça,� Türk Külrür ve Edebiyatı, s. 209. Türk gazeteciliği hakkında genel bilgi için bkz. Selim Nusrct (Gerçek), Türk Ga:ereciliği (1831-1931 ). İs­ tanbul 1 93 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 69

( 1 863-64) yayınladı 1 7 1 . Daha sonra ı 876'da yayınladığı Lehçe­ i 0.1'manf, adlı eserinin giriş kısmında Türklerin ve dillerinin yalnız Osmanlı ve Osmanlıca olmayıp Asya'dan Avrupa'ya ka­

dar uzanan büyük ve eski bir ailenin en batıdaki kolu olduğuna dikkati çeker 1 12. Yusuf Akçura'ya göre Vefik Paşa Osmanl ı Türkleri içinde ilk Türkçüdür1 73 . Askeri okullar müdürü Süleyman Hüsnü Paşa ( 1 8321 892), ı 876'da yayınlanan Tarih-i Alem, adlı eserinin bir bölü­

münü İslamiyetten önceki Türk tarihine ayınr. Esas itibariyle J. de Guignes'in, Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sair

Tatarların Tarihi, adlı eserine dayanan bu bölüm modem Türk tarihçiliğinde İslamiyetten önceki Türklere dair ilk yazıdır 1 74 . Diğer önemli eserine ilm-i Sarf-ı Türki, adını veren Süleyman Paşa, kitabında Türkçe adını kullanmasının sebebini Osmanlı isminin bir devlet ismi olduğunu, Türk dili ve edebiyatı için kullanılmaması gerektiğini ifade ederek açıklamıştır175 . Ayrıca O'nun en büyük hizmeti askeri okulların ders programına milli tarihi koymuş olmasıdır176. ı9. yüzyıl fikir tarihi içinde önemli bir yeri olan modem kavram ve düşünceleri ilk defa kullanan ve Osmanlı fikir dün­ yasına taşıyan bir diğer aydın da Ali Süavi (I 839- I 878)'dir. im­ paratorlukta devam eden İslami ananeden pek ayrılmayan çok renkli bir kişiliğe ve fikri yapıya sahip olan Ali Süavi, çelişkile1 7 1 Fevziye Abdullah Tansel, "Ahmet Vefik Paıja'nın Eserleri", Belleıeıı, Sa­ yı: 1 09 ( 1 964) s. 1 37- 1 38. 1 72 Kuran. Ondokuzuncu Asırda... , s. 22, Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edehiyatı Tarilıi, C. l l l , İstanbul 1 97 1 , s. 1069, Vcfik Paşa hakkında ge­ niş bilgi için bkz. Sevim Güray, Alınret Vefik Paşa, Ankara 1 966.

1 73 Akçura, Yeııi Türk Deı·letiııiıı ... , s. 2 1 . 1 74 Lcwis, a g .m. s . I O;.Akçura, Yeni Türk Deı•letiııin. . . , s. 43-44. 1 75 Kushner, a.g.e., s. 92. 1 76 Sadık Tura!, Osmanlı imparatorlu.�unun Son Yıllarında Edehiyatımı:da Türkçü/ük Akımı, (H. Ün. Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 1978, s. 2 1 ; Süleyman Paşa hakkında geniş bilgi için bkz. Fethi Teveıoğlu, Süley­ maıı Paşa. Ankara 1 988. .

,


70 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

rine rağmen Muhhir

ve U/Um gazetelerinde Türkçülüğü ve

Türkçe yazmayı devamlı söz konusu eder. Süavi U/um gazete­ sinin ilk sayısında yayınladığı Türk adlı makalesinde, Türkle­ rin eski bir medeniyete sahip olduklannı, İslamın gelişmesine yardım ettiklerine işaret eder. Süavi, Ulum gazetesinde yazdığı "Lisan ve Hatt-ı Türki" başlıklı yazısında Türkçenin sadeleşti­ rilmesini savunur. O'na göre, Türkçeye Osmanlıca demek yan­ lıştır. Osmanlı kelimesi bir politika tabiridir. Ayrıca Orta Asya Türklerinin gelecekleri ile de ilgilenmiş, Hive Hanlığı isimli bir kitap yazmıştır l 77 _ "Nation'u-Ümmet"in karşılığı olarak gören, Ali Süavi vatanı "memleket-i İslamiye" olarak algılamak­

tadır 1 78 _ O'nun diğer önemli özelliği pek açık olmasada Türk­

çülük, İslamcılık ve Batıcılık arasında zıtlık görmeyerek üç fikir akımını da savunması ve laiklik fikrini ortaya atma­ sıdır 1 79 . Bu ilmi Türkçülerin yanında vatan ve hürriyet fikirlerini yeni kuşaklara aşılayan Namık Kemal ( 1 840- 1 888) konulannı Osmanlı-İsilim tarihinden seçerek tarih şuuru ile milleti uyan­ dırma yolunda önemli bir adım atmıştır. Namık Kemal yazıla­ nnda vatan, millet ve Türkistan gibi kavramlan sık sık kullan­ makta ise de Osmanlıcılık fikrinin en önemli savunuculanndan­ dır. Vatan kavramını çoşkuyla işleyen Namık Kemal, odak noktasını Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısının zorunlu bir so1 77 Ali Süavi Türkçülük konusundaki fikirlerini A. Lumlcy Davids'in, Ki­ tahü'J. ilmi'II-Nôfi ji Talı.ıil-i S01/-ü Naln•·i Türkr, Gramnıaite Turke, adlı escrini esas alarak yazmışıır. Köprülüzadc Mchmcd Fuat, Milli Edebiyat, s. 45-46; Ayrıca Türkçülük ve Türkçecil ik konusundaki fikirleri için bkz. I sınail Hami Danişmend, Ali Süavi'11i11 Türkı;iilıl,� ü. Ankara 1942, s. 2736; Hikmet Dizdaro�lu, "Ali Süavi'dc Dil Anlayışı", Türk Dili, C. VII, s. 73-84, ( 1957- 1958), s. 374-380.

178 Türköne, "Tanzimatta Millet ...", s. 38-40. 1 79 Hilmi Ziya Ü lken, Türkiye'de Çağdaş Düşü11ce Tarihi, 2. B., Istanbul 1979; Falih R1fkı Atay, Başvereli i11kılôpı;ı, Dünya Yayınları, 4, s. 36-39.

Ahmet Harndi Tanpınar, laiklik konusunu Mustafa Fazıl Paşa'nın Yeni Os­ ınanlılar Cemiyetine yazdığı mektubunda ortaya attığını, Süavi'nin fikirle­ rinde i slami kaldığını belirtir. Tanpınar, a.g.e., s. 24 1 -243.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 71

nucu olarak belirleyememiştir1 80. B azen Türk kelimesini müs­ lüman tabiri ile eş anlamlı olarak kullanan l 8 1 Namık Kemal'e

göre, nation'un doğru karşılığı ümmettirl 82 . Türkçenin sadeleş­ tiriterek yaygınlaştınlmasını da savunan N amık Kemal 1 83 , İslami ve Osmanlıcı esaslardan ayrılmadan "terakki"yi savunur. Batının hürriyet ve meşrutiyet fikirlerini uygulamak isteyen

Namık Kemal'in yazılarında vatan, Osmanlı, ümmet ve millet eşdeğer kavramlar olarak sunulmaktadır l 84 . Yusuf Akçura, tarihçi ve hukukçu Ahmed Cevdet Pa­ şa'nın ( 1 822- 1 895) da Osmanlı devletinin Kınm, Kazan ve Ta­ taristan'la ilgilenmesi gerektiği yolundaki görüşlerine dayana­ rak, imparatorluğa Türkçülük siyaseti tavsiye ettiğini belirtme­ sine rağmen l 85 O'nun vatan ve millet anlayışı İslami geleneğe uygun olup, Osmanlılık çerçevesindedir' 86. Osmanlı devletinde bu ilk Türkçülük devresi, daha ziya­ de ilmi seviyede olup, batıdaki Türkoloji çalışmalarının tesiri altında gelişmiştir. Bu devrede Yeni Osmanlılar hareketi içinde yer alan aydınlar geliştirdikleri politik düşüncelerin yaygınlaştı­ rılm<ısı amacıyla Türkç ıin sadeleştirilmesine önem vermişler­ dir. Onlar bu anlamda l urk diline milliyetçi bir miina vermek­ sizin haberleşmenin daha yeterli bir vasıtası haline getirmeyi amaçlıyorlardı. 1 80 "Vatan" makalesi için bkz. Mustafa Nihat Özön, Namık Kemal ve ihret Gazetesi, Remzi Kiıabevi, 1 938, s. 263-27 1 . 1 8 1 islam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, (Edi. P.M.Hoh, A.K.S. Lampton, B.Lewis) (Çev.: Kurul), C. II, İ stanbul 1 989, s. 98. 1 82 Türkönc, "Tanzimaııa Millet...", s. 38. 1 83 Namık Kemal bu konuda daha da ileri giderek imparatorlukta Türkçe'nin tek dil olmasını savunur. Bu konuda bkz. Fevziye Abdullah Tansei, Nam ık Kemal'in Hususi Mekıup/arı, C. II, Ankara 1 969, s. 23 1 , 244.

1 84 Şerif Mardin, "Yeni Osmanlılar ve Siyasi Fikirleri", TCTA, C. 6, s. 1 70 1 . 1 85 Akçura, Yeni Türk Devletinin... , s. 5 1 -52. 1 86 Ercümend Kuran, "Türk Tefekkür Tarihinde Ahmed Cevdet Paşa'nın Ye­ .

ri", Ahmed Cevdet Paşa Semineri 27-28 Mayıs 1 985' den ayn basım, İ s­ tanbul 1 986, s. 1 0- 1 1. Cevdet Paşa'nın çeşitli konularda görüşleri için bkz. · Ü mid Meriç, Cevdet Paşa'nın Cemiyet ve Devlet Görüşü, İ stanbul 197�


72 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ilmi Türkçülüğün önderleri olarak bilinen Ahmed Ve­ fik, Süleyman Hüsnü ve Ali Süavi'nin dil ve tarih çalışmalarıy­ la imparatorlukta Türklük şuurunun uyanmasında önemli rolleri olmuştur 1 87 . Onların çalışmalarıyla Osmanlı tarihi yavaş yavaş Türk atmosferi içine yerleştirilmeye ve Osmanlı resmi edebiya­ tında "kaba, cahil, göçebe" olarak horlayıcı bir üslupla kullanı­ lan Türk kavramı da artık geçmişte şanlı medeniyetlerin kuru­ cusu olan gurur duyulacak bir millet anlamını kazanmaya baş­ lar. Ancak devrin şartlan gereği siyasette "Osmanlı Milleti" ve "İslam Birliği" gayelerine önem vermekteydiler. b- ll. Meşrutiyet Öncesinde Türkçülüğün Gelişmesi

Il. Abdülhamid döneminde İmparatorluğun devamı için zaruri görülen "Osmanlı v,e İslam B irliği " gayeleri yanında Türkçülük aydınlar arasında gelişmeye devam etmiştir. Özel­ likle bu dönemde Türk tarihine ve diline artan ilgi, Osmanlı Türklerinde, Türk tarihinin gerçekte kendi tarihleri olduğu bi­ lincine vardırmaya, dilin de bir kimlik aracı olarak görülmeye başlarlığına şahid oluyoruz. Bu yolda Mehmet Atıf Kaşgar Tarihi adlı eserinin ön­ sözünde Orta Asyalılan "din ve milliyet bakımından kardeşle­ ri " olarak nitelemiş 188 , Ahmed Mithat Efendi ( 1 844- 1 9 1 2) 1 887'de yayınladığı Mufassal Tarih-i Kurun-u Cedide, adlı eserinde Osmanlıların Türk soyundan geldiğini açık ve kuvvetli bir şekilde ortaya koymuştur. O'na göre Türkler tarihte büyük öneme sahip bir milletti 1 89 . Daha sonra Jön Türklerin liderle­ rinden Mizancı Murad ( 1 853- 1 9 1 4) Tarih-i Umumi, adlı ese1 87 Daha sonraki çalışmalar da bunların etkisi alıında gelişme göstermiştir. Köprülüzade, Mi/lt Edebiyat .. . , s. 46. 1 88 Kuran, "Ondokuzsuncu Asırda ... ", s. 23. 1 89 K ushner, a.g.e., s. 44; Ayrıca Ahmet Mithat 1 87 1 'de Dağarcık adlı mec­ muanın ilk sayısında Türkçenin kaybedildiğinden şikayet eder. Hayall ve hikayeleri için bkz. Şevket Rado, Ahmet Mithat Efendi, Ankara 1 986.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 73

rinde Türklerin İslamiyelin doğuşundan önceki tarihlerine dik­ kati çeker l 90. Aynca 1 886'da çıkardığı Mizan gazetesinde Os­ ınanlılık ve İslamın yanıbaşında Türklüğe değer verme çabası içinde olduğu gibi, milli kültürün de korunmasından yana­

dırl 9 1 _

Dilci ve ansiklopedist Şemsettin Sami ( 1 850-1 904) Os­ manlı Türkçesine dilbilim açısından en büyük yardımı yapmış­ tır. Bu yolda en büyük hizmeti Kamus-u Türki adlı eseri ile ya-pan 1 92 Şemsettin Sami , "Osmanlı Lisanı" tabirine karşı çık­ mış, Osmanlı isminin devlet ünvanı olduğunu, bu milletin adı­ nın Türk, dilinin de "Lisan-ı Türki" olduğunu vurgulamıştır ! 93 . Türk dilinin şive ve lehçe farklannı ayrılık sebebi sayıp, Türk dillerine çevirmek milli menfaatlerimize aykırıdır diyen Şern­ sellin Sami, Osmanlı eyaletleri ile sınırlı bir edebi dil yerine, bütün Türk illerinde konuşulacak bir edebi dil ihtiyacına işaret eder l 94 . O'na göre dil reformu sayesinde Batı Türklerine Orta Asya ve Rusya Türkleri de katılacak, bunların hepsi "tek bir li­ san "la konuşan "tek millet" haline gelecekti l 95 . Şemsettin Sa­ mi, yazılarında Türkçe konuşulan yerlerin genişliği ve çeşitli Türk lehçeleri arasındaki yakınlığı vurgulayarak dil alanında "bütün Türkçülük "anlayışını benimsemiştir l 96_ Bursalı Mehmed Tahir ( 1 86 I - ı 926) ı 898'de yayınladı­ ğı, Türklerin U/um ve Fünuna Hizmetleri adlı eseri ile İslam 1 90 Kushner, a.g.e., s. 44-45. 1 9 1 Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri (1895-1908), 2. B . , I stanbul 1983, s. 86-9 ı. Mizancı Murad hakkında geniş bilgi için bkz. B irol Emi!, Mizaıı­ cı Murad Bey: Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1 979. 1 92 Bu eserin l fade-i Mcram kısmında Türkçcyi savunur: Agah Sım Levend,

Şemseddin Sami, Ankara 1969, s. 1 72-1 85; Tural, a.g.e., s. 1 9-20. 1 93 İ smail Habib Sevük, Yeni Edebi Yeniliğimiz, Tanzimattan Beri 1. Edebiyat Tarihi, İ stanbul 1 940, s. 3 1 3. 1 94 Bu konudaki fikirleri için bkz. Şemseddin Sami, "Lisan-ı Edebimiz in l ntihabı", Sabah, 22 Ai\ustos 1 898'den naklen; Kushner, a.g.e., s. 1 1 51 1 6; Hikmet Dizdaroğlu, "Şemseddin Sami Bey ve Dil Anlayışı", Türk Dili, C. I, Sayı: 9, ( 1 952), s. 1 7-20. 1 95 Kushner, a g.e , s. 74. 1 96 Akçura, Yeni Türk Devletinin ... , s. 86. .

.

.


74 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

medeniyeti ve ilmin gelişmesinde Türklerin önemli roller oyna­

dıklanna işaret etmiştir 1 97. Necip Asım (Yazıksız) ( 1 861 - 1 935) da Leon Cahun'un, Asya Tarihine Giriş, adlı eserini esas alarak yazdığı Türk Tarihi ( 1 899) ile Türklerin Osmanlı öncesi tarih­

lerini aydınlatmıştır 198 . Devletin Osmanlı adını almasını Türk­ lerin eskiden beri devleti hanedan adıyla anmalarının bir sonu­ cu olarak gören Necip Asım, Türkleri devletin "yönetic milleti" olarak adlandırrnaktadır 1 99 . Türk Diline Medhal adlı eserin ya­ zarı Veled Çelebi (İzbudak) ( 1 868- 1 950) da çeşitli makaleleri ile Türkçenin sadeleştirilmesi yolunda çaba göster-miştiı-200 . Özellikle 1 890 sonrasında günlük gazete ve dergilerde sık sık "Türk Millet-i necibesi" şeklinde sıfatiann kullanıldığını görüyoruz. Bu yolda "Türk gazetesidir" başlığıyla I 894'de çık­ maya başlayan İkdam gazetesi okuyucuların dikkatini Türk ta­ rihi ve dili üzerinde toplamaya çalışıyordu. Bu bakımdan İk­ dam'ın kültürel Türkçülüğün gelişmesinde önemli bir yeri var­ dır20 I . Zaten Şemsettin Sami, Necip Asım, Veled Çelebi başta İkdam olmak üzere devrin basınında Türk dilinin araştıniması ve yazı dilinin sadeleştirilmesi konusunda yazdıkları makaleler­ le bu konuda önemli mesafeler katetmişlerdir. Bu arada İzmir'de Mehmed Necip (Türkçü) ( 1 872-1950) 1 899'da yayınlanmaya başlayan haftalık Hizmet gazetesinde "Türkçe Dilimiz" başlıklı seri makaleleri ile Türkçenin sadeleş­ tirilmesi konusunda önemli katkılarda bulunur202 . 197 Akçura, Yeni Türk Devletinin .. , s. 102- 1 03; Orkun, a.g.e., s. 60. 198 Orkun, a.g.e . s. 58-59; Jacop M. Landau, Pan-Türkizm In Turkey, Lon­ don 1 98 1 , s. 29; Tural, a.g.e., s. 73-74; Akçura, Yeni Türk Devletinin . , s. 87-92. 199 Kushner, a.g.e., s. 60. 200 Veled Çelebi ( lzbudak), Hatıralarım, Türkiye Yayınevi, Istanbul 1946, s. 70. 20 1 Mardin, Jön Türklerin Siyasi..., s. 53. 202 Geniş bilgi için bkz. Mehmed Necip "Türkçe Dilimiz", Hizmet, 25 Ocak 1 90 1 -2 1 Ağustos 190 1 ; Mehmed Necip, "İ zmir'de Türkçülük ve Türk Dili Hareketi Tarihi", Anadolu, 17 Temmuz- 12 Ekim 1 934-83 tefrika, hayatı için bkz. Faruk Huyugüzel, Necip Türkçü, Ankara 1988; I hrahim Olgun, Necip Türkçü, Ankara 1 97 I . .

.

..


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 75

Daha önce bahsedildiği gibi, açık tesirleri İslamcılar üzerinde olan Cemaleddin Afgani'nin İstanbul'da kaldığı dö­ nemlerde203 "insanlar arasıdaki ittihadın dil ve din birliğine bağlı bulunduğunu" telkin etmesi i le başta Mehmed Emin (Yurdakul) ( 1 869- 1 944) olmak üzere Türkçüler üzerinde de te­ siri olmuştur204 . Bu dönemde ilmi Türkçülüğe paralel olarak, 1 897 Türk­ Yunan savaşının doğurduğu mtlliyetçi galeyan Türkçülüğün edebi safhasını başlatmıştır. Bu yeni çığır biraz da Afgani'nin tesiri ile, Mehmed Emin'in kuvvetli vatanseverl ik ve milliyetçi­ J ik duyguları ile yazılan ve 1 899 yılında yayınlanan Türkçe Şi­ irler'i, ile ilk örneğini verdi. Özellikle Cenge Giderken başlıklı "Ben bir Türküro dinim cinsim uludur." m ısrasıyla başlayan şii­ ri Türk aydınları arasında büyük ilgi uyandırdı205 . Şiiri tahlil edildiği zaman dil, din ve ırkı bir milletin oluşması için gerekli temeller olarak ele aldığı dikkati çeker. Şiirde Mehmed Emin'le başlayan edebi Türkçülüğü nesir alanında Ahmed Hikmet (Müftüoğlu) ( 1 870- 1 927) devam ettirerek206 milli edebiyat ce­ reyanının da temelleri atılır. Bütün bu çalışmalar ve ortaya konulan eserlerin, Türk milliyetçiliğini açık bir şekilde ortaya koymaktan çok, impara­ torluk içinde Osmanlıcılığa en fazla bağlanmış olan Türk unsu­ runa önem verilmesi fikri ortak noktalannı teşkil eder. Sonuçta 203 Bkz. Birinci bölüm, dipnot no: 1 57. 204 Akçura, Yeni Türk Devleti'nin ... , s. 1 1 1 - 1 1 2; Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s. 10; Afgani'nin dil ve milliyel konusundaki fikirlerini anlatan makalesi daha sonra Mehmed Emin tarafından tercüme edilerek yayınlan­ mıştır. Bkz. Cemaleddin Afgani, "Vahdeı-i Cinsiyye (lrkiyye) Felsefesi Lisan Birliğinin Hakiki M ahiyeti" (Müı.: Mehmed Emin), T.Y., C. lll, Sayı: 2 (26), (2 Ekim 1 9 1 4), s. 45-56.

205 Levend, a.g.e., s. 264-27 1 ; Akçura, Yeni Türk Devletinin . .. , s. 1 1 3- 1 24. 206 Geniş bilgi için bkz. Fethi Teveıoğlu, Müftüoğlu Ahmed Hikmet, Ankara 1986. O'nun bu konudaki en önemli eserleri daha sonra kitap haline getiri­ len, Gönül Hanım, (Haz.: Fethi Teveloğlu), Kültür B akanlığı, Ankara 1 990 ve Çağlayan/ar, 4. B., İ stanbul 1 978 isimli eserleridir.


76 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Osmanlıcılık anlayışına rağmen, diğer kavimlerden ayn bir Türk kavminin mevcudiyeti pek çok aydın tarafından kabul edilmiş, Türklere siyasi bir nitelik verilmese de Türk kavminin yüceltilmesi gerektiği hissedilmiştir.

Il. Abdülhamid döneminde Türk kavramı ırki ve lisani manada artık şerefli ve gurur duyulan bir kavram olarak değiş­ miş, Türk tarihinden bölümler gün ışığına çıkanlarak, Türk ta­ rih görüşü zaman ve mekan itibariyle genişlik kazanmaya baş­ lamıştır. Artık imparatorlukta yaşayan Türkler, dil, edebiyat, ta­ rih ve kültürlerinin hem Osmanlı hem de daha geniş bir Türk mirası olduğunu açıkça görmüşlerdir. Osmanlı devleti dışında Türkçe konuşan Müslümanlar milletdaş olarak kabul edilmiş, yavaş yavaş Türk birliği fikri , ' kültürel terimlerle ifade edilme­ ye çalışılmıştır. Anadolu, Türklerin vatanı olarak önem kazan­ maya başlamış, Türk milliyetçiliğinin temeli olarak Türk dili ve kültürünün rolü ve bunları canlandırmak ve geliştirmek ihtiyacı da kuvvetlenmiştir. Özellikle bağımsız bir Türk dili kavramı yerleşmeye başlamış ve Türk dilinde reform için gerekli hava oluşturulmuştur. Ancak bütün bu gelişmelere rağmen devrin şartları gere­ ği -devletin bekasını teminat altına alma zarureti- Türkçülerin siyasette muhafazakar davrandıklarını yani, Osmanlıcılık anla­ yışı içinde düşündüklerini görmekteyiz. Fakat daha önce belir­ tildiği gibi, Yusuf Akçura'nın Üç Tarz-ı Siyaset adlı makalesin­ de, imparatorluğun önündeki alternatiflerden bir tanesinin "ırk esasına müstenit Türk milliyetçiliği yapmak" olduğunu belirt­ mesi, tartışmayı artık Türk unsuruna ağırlık verilmesi gibi bir eksenden çıkararak bir milliyetçilik problemi haline getirmiştir. Böylece Türkçü aydanlardaki Osmanlıcılık anlayışı yavaş ya­ vaş ikinci derecede kalmaya başlamıştır. Ancak bu dönüşüm Balkan Savaşlanndan sonra hızlanacaktır.


İ K İ NC İ B ÖLÜ M

Il. M EŞRU TİYETİN iL AN I VE TÜRKÇ Ü L Ü K HARE KETİNİN TEŞ KiL ATL AN M ASI 1. ll. Meşrutiyet Döneminde Fikri ve Siyasi Ortam Osmanlı devletinde 24 Temmuz 1 908'de Il. Meşrutiye­ tin ilanını sağlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin tarih içinde­ ki kökleri Yeni Osmanlılar hareketine dayanıyordu ı . Ancak II. Abdülhamid rejimine karşı önce imparatorluk içinde, sonraları dış merkezlerde gizli cemiyetler kurarak mücadele eden bütün gruplar genel anlamda Jön Türkler olarak isimlendirilir. Temel amaçları Il. Abdülhamid'in baskıcı yönetimine son vererek Ka­ nun-i Esasi'yi tekrar yürürlüğe koymak olan bu muhalif grupla­ rın ilk nüvesi 1 889'da Askeri Tıbbiye'de atıldı 2 . Daha sonra 1 Bkz. Mardin, Jön-Türklerin . . . , s. 30-38; İ brahim Temo, ihrahim Temo'mm ittihad ı•e Terakki Am/arı , 2. B., i stanbul 1 987, s. 9; Y .Aşataviş Petrosyan, Sovyet Gö:üyle Jön Türkler, Çev.: M. Beyhan, A.Hacı Hasanoğlu, Ankara 1 974, s. 1 72- 1 73. 2 İ lk Cemiyet ittihad-ı Osmani, ismi ilc İ brahim Temo ( 1 865- 1 939), Abdul­ lah Cevdet ( 1 869- 1 932), İshak Sukiili ( 1 868 - 1903) ve Mehmet Reşit ( 1 8721 9 1 9), Hüseyinzade Ali (Turan) tarafından kuruldu. Hanioğlu, a.g.e., s. 1 74; Erik Jan Zürcher, Milli Mücadele'de ittihatçtltk, Çev.: Nüzhct Salihoğlu, i s­ tanbul 1987, s. 32-33; Emest E.Ramsaur, Jön Türkler ve 1908 ihtilali, Çev.: Nuran Ü lken, İstanbul 1 972, s. 3 1 ; Sina Akşi n , Jöıı Türkler ve ittihat ve Te­ rakki, I stanbul 1 980, s. 1 7; Ahmed Bedevi Kuran, inkıltip Tarilıimi:, s. 6 1 .


78 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Mülkiye ve Harbiye gibi batı tarzında modem eğitim gören okullara yayıldığı gibi, ülke dışında başka cemiyetler de kurul­ muştur3 .

Il. Abdülhamid yönetimine son vererek Meşrutiyeti ilan etmek üzere teşkilatianan Jön Türklerin temel amaçları devlete zeval gelmemesi ve vatanı kurtarmak noktasında odaklaşıyor­ du. Bu temel amacın dışında tam mutabakat halinde olunan iki husus vardı: Birincisi, Kanun-i Esasi'nin geri getirilmesi, ikin­ cisi de tüm unsurları Osmanlıcılık çerçevesinde birleştirmekti. Nitekim Jön Türklerin başlangıçta temel fikirlerini yansıtan 1 895 niiamnamesinde Osmanlıcılık, anayasacılık, terakki ve devleti içine düştüğü durumdan kurtarma fikirleri vurgulanır4. Jön Türk grupları arasında bu temel hedefe varmak için takip edilecek siyasi yollar konusunda fikir ayrılıkları mevcut­ tu . Bu konuda, Ahmed Rıza, Auguste Comte'nin pozitivist fi­ kirlerinden hareket etmekle beraber, kuvvetli bir merkezi hükü­ met vasıtasiyle yürütülecek Osmanl ıcılık siyasetinin savunucu­ larındandır. "Ayrıcalık bayrağı" açanları ülkenin düşmanları ilan eden Ahmed Rıza, Türk unsuruna ağırlık verilmesinden yanadır5 . Prens Sabahattin grubu ise federalist fikirleri savun­ maktaydı6. Mizancı Murad ise; islamı Türklükle beraber gelen bir unsur sayıyor, fikirlerinde İslam siyasi bir motif oluyordu. Türklüğe ve milli kültüre de önem verilmesini savunan Mizancı Murad; Halifeliğin ön plana çıkarılmasını savunmaktaydı 7 . 3 Bu cemiyetterin belli başlıcaları, Paris, Cenevre, Kahire, Selanik, Şam, İstan­

bul gibi merkezlerde kurulmuştur. Geniş bilgi için bkz. Hanioğlu, a.g.e., s. 173-390. 4 Nizarnname için bkz. Ali Birinci, " İ ttihat ve Terakki Cemiyeti Kuruluşu ve İ lk Nizamnilmesi", Tarih �e Toplum, Sayı: 52 ( 1988), s. 209-2 1 5; Tarık Za­ fer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, C. I, 2. B., İstanbul l 984, s. 39-44. Ahmed Rıza'nın fikirleri için bkz. Mardin, Jön Türklerin .. , s. 1 29- 1 62. 5 .

6 Prens Sabahattin'in fikirleri için bkz. Mardin, y.a.g.e., s. 2 1 0-2 1 8; Yusuf Hik­

met Bayur, Türk İnkılôhı Tarihi, C. Il, Kısım: IV, 2.B., Ankara 1 983, s. 1 941. 7 Mizancı Murad'ın fikirleri için bkz. Mardin, yo.g.e., s. 63- 103; Ayrıca geniş bilgi için bkz. I. Bölüm dipnot no: 1 9 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 79

Genel olarak İslamdan Osmanlı vatandaşlarının birliğini �ağlama amacına hizmet eden bir araç olarak yararlanmaya ça­ lıpn Jön Türkler, fikirlerini yaymak için sade Türkçenin gerek­ li liğini de hissetmişlerdi8 . Bütün grupların tamamında Osman­ lıcılık esastı. Bu sebeple kuruluşundan itibaren Jön Türklerin yayın organlarında işlenen temalardan biri de bağımsızlık iste­

�iyle mücadele eden azınlık örgütlerine karşı çıkılmasıydı9. Ancak, imparatorluğa yabancı müdahalesi, Duyun-u Umumiye

gibi gelişme!er sebebiyle ortaya çıkan antiemperyalist eğilim

ve Balkanlar'daki ayrılıkçı akımlara bir çözüm imkanı azaldık­ ça Türk deyiminin daha �ık kullanıldığını, Türklere ve Türk milliyetçiliğine gösterilen ilginin giderek büyüdüğünü görüyo­ ruz 1 0. Fakat Jön Türklerin temel meselesinin "devleti kurtar­ mak" olması; milliyetçi eğilimin sistemdeki ayrılıkçı istekleri hızlandıracağı endişesi ve II. Abdülhamid rejimine son venne konusunda bütün unsurlada işbirliği yapmaları sonucu yayın organlarında, devaml ı Osmanlıcılığın savunmasını yaptıklarını görüyoruz 1 1 . Bu amaçlar doğrultusunda mücadele eden Jön Türk gruplarını bir merkez etrafında birleştirmek ve ortak bir hareket tarzı belirlemek amacıyla 1 902'de Paris'te bir kongre toplandı. Kongrede, amaçlanan iç ihtilale Avrupa devletlerinin müdaha­ lesini sağlamak isteyen Ermeni delegelerini destekleyen Prens Sabahattin ile yabancı müdahaleye karşı çıkan Ahmed Rıza 8 Mardin , Jön Türklerin . . . . s. 1 97.

Şükrü Hanioğlu, Doktor Ahdullah Cevdet ve Dönemi. Ü çdal Neşriyat, İstan­ bul (T.Y.), s. 209. 10 Bu konuda Tunalı Hilmi'nin Osmanlılıkla Türklüğü bir saydığı bilinmekte­ dir. Hanioğlu, Osmanlı irrihad . . . . , s. 63 1 -633; Dr. Nazım'da " Devletimiz safi Türk olmalıdır ... Türk olmayan milletleri kuvvetle Türkleştirmeliyiz" diyordu. Hostler, a.g.e . . s. 99. 1902 yılında çıkmaya başlayan Şura-yı Üm­ mer dergisi Osmanlıcılık çerçevesinde Türkçeye, Türklere, milli kültüre önem verilmesini savunmuştur. Mardin, a.g.e., s. 1 84-209. l l Fikirlerinin genel bir değerlendirmesi için bkz. Tarık Zafer Tunaya "Türki­ ye'nin Siyasi Gelişme Seyri İçinde İ kinci Jön Türk Hareketinin Fikri Esasla­ " rı , Tahir Tanere Arma,�an, İ stanbul 1 956, s. 1 67- 1 87.

9


BO 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

grubu arasındaki görüş ayrılıklan sebebiyle yurt dışındaki Jön­ Türk hareketi ikiye bölündü 1 2 . Bu kongreden sonra Ahmed Rı­ za'nın öncülüğünü yaptığı Osmanlı Terakki ve ittihad Cemiyeti 1 906'da Selanik'te subay ve memurların kurduğu Osmanlı Hür­ riyet Cemiyeti ile birleşti 1 3 . Bu birleşmeden sonra güçlenen Jön Türk hareketi, özellikle Balkanlardaki genç subayların çalışma­ lan sonucu 24 Temmuz I 908'de Il. Meşruliyelin ilanı sağlan­ mıştır1 4 . I 908'e kadar gizli bir cemiyet olarak mücadele eden İtti­ hat ve Terakki , Il. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte, kendisini ikti­ darı devralmaya hazırlıksız görerek doğrudan doğruya yönetimi eline almamıştır. Ancak seçimlerde çoğunluğu ele geçirdiği Mebusan Meclisi'ndeki adayları ve İstanbul'a gelen gizli mer­ kez komitesi vasıtası ile bütün siyasi faaliyetleri kontrol etme yolunu seçmiştir1 5 .

Il. Meşruliyelin getirdiği hürriyet havası o zaman kadar nisbeten hareketsiz bir sosyal ve siyasi yapıda çözülme ve da1 2 Paris Kongresi ve tartışmalar için bkz. Ramsaur, a.g.e., s. 83-90; Karai, Os­ manlı Tarihi, C. VIII, s. 520-521 ; Akşin, Jön Türkler . . s. 39-42; Yusuf Hikmet Bayur, Türk inkılôbı Tarihi, C. I, Kısım I, 3. B . , Ankara 1 983, s. 297-298; Karpat, Türk Demokrasi ... , s. 1 8. .

.

13 Osmanlı Hürriyet Cemiyeti Mustafa Kemal Paşa'nın Şam'da kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeli'ni de bünyesine aldıklan sonra, Dr. Nazım vasıtasıyla 1 907'de Paris şubesi ile birleşerek ismi Osmanlı Terakki ve I ttihat Cemiyeti oldu. Bu isim daha sonra I nihat ve Terakki'ye çevrilmiştir. Bkz. Tunaya, Siyasal Partiler, C. lll, İ stanbul 1 989, s. 1 4- 1 6; Zürcher a.g.e., s. 75-80. ,

14 Yurt dışındaki merkezlerin ll. Meşruliyelin havasını hazırlamakta katkıları büyük olmakla beraber 1 908 Meşrutiyeti imparatorluk içindeki genç subay ve memurların çalışmaları sonucu olmuştur. Tunaya, a.g.e., s. 1 7- 1 8 ; Ba­ yur, a.g.e., s. 429-479; Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa, C. I, 2. B., I stanbul 1 972, s. 503 -5 64. 15 1908, 1 9 1 2 seçimlerini kazanan İ ttihat ve Terakki, 1 9 1 J 'de İ stanbul'daki ara seçimi kaybetmiştir. Tunaya, Siyasal Partiler. C. I, s. 5-6; Shaw, a.g.e., s. 335; Cemiyet "Merkez-i Umumi" üyelerinden Talat, Necip, Rahmi, Cavit Beylerle, binbaşı Cemal ve Hakkı Beyleri İ stanbul'a göndererek bir "denet­ leme iktidarı" oluşturmaya çalışmıştır. Akşin, lö11 Türkler, s. 84; Tunaya, Siyasal Partiler, C. lll, s. 29.


Türk Milliyetçili!)inin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocaklan / 81

ğı Imalara yol açmıştır. Bu çözülme beraberinde çok milletli ya­ pıda gruplaşma, cemiyetleşme ve partileşmeyi hızlandırmış­ tır 1 6. Siyasi partiler arasındaki mücadelenin giderek sertleşme­ si, terör o ı aylan, müslim ve gayr-i müslimlerin çıkardığı iç is­

yanlar, çeşitli nümayişler ve nihayet 3 1 Mart olayı bu dönem­ de sosyal ve siyasi yapıda derin tesirler bırakmıştır 1 1 . Avrupa devletleri de Osmanlı devletinin bu iç gelişmelerine siyasi ve sosyal bir gelişme olarak değil, iç zaaf ve dağılma belirtileri olarak bakmaya başlamıştır. Nitekim 1 908'de Avusturya Bosna ve Hersek'i, Yunanistan Girit'i kendi topraklarına kattıklannı, Bulgaristan ise senelik vergi vermeyeceğini ilan etmiştir 1 8 . Di­ ğer taraftan bu anarşik hürriyet ortarnı içinde aydınlar belli ya­ yın organları, cemiyetler ve siyasi partiler etrafında toplanarak "Bu devlet nasıl kurtanlabilir?" sorusuna cevap aramışlardır. Böylece II. Meşrutiyet devri yoğun fikir tartışmalannı da bera­ berinde getirmiştir. Fakat Il. Meşruliyelin ilanı ile ortaya çıkan hürriyet or­ tamı uzun süreli olaı:namıştır� Gelişen iç ve dış olaylar sonucu 1 9 1 3'te resmen yönetimi İttihat ve Terakki Cemiyeti ele almış­ tır 1 9. İttihat ve Terakki 1 9 1 3'ten sonra tam manası ile hakim ol16 1 6 Ağusıos 1909 tarihli Cemiyetler Kanununun yayınianmasını takiben he­ men her sosyal ve etnik grup bir cemiyet çerçevesinde kendini ifade duygu­ su aramıştır. �u cemiyeıleri şöyle sınıflandırmak mümkündür: a. Sosyal ce­ miyetler, b. Azınlık cemiyeıleri, c. Öğrenci cemiyetleri, d. Meslek cemiyet­ leri, e. Kadın cemiyetleri. Bu cemiyellerin yanısıra Il. Meşruliyelin ilanı ile birlikte siyasi cemiyet ve partiler de kurulmuştur. Önemlileri: Ahrar Fırkası ( 1 908), i ttihad-ı Muhammedi Cemiyet i ( 1909), Muıedil Hürriyetperveran Fırkası ( 1 909), Osmanlı Sosyalist Fırkası ( 1 9 1 0), Hürriyet ve İ tilaf Fırkası ( 1 9 l l )'dır. Geniş bilgi içn bkz. Ali Birinci, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, ll. Meşrutiyet Deı•riııde İllihat ı•e Terakkiye Karşı Çıkan/ar, İstanbul 1 990, s. 24-27, 36-4 1 , 45-49; Tunaya, Siyasal Partiler, C. I, s. 1 3 1 -286. 17 3 1 Mart 1 909 olayı hakkında şu eseriere bakılabilir: Sina Akşin, 31 Marı Olayı. Ankara 1970; Faik Reşit Unat, İkiııci Meşrutiyetili İ/anı ve Otu: Bir Mart Hadisesi, Ankara 1 960. 18 Arrnaoğlu, Siyasf Tarih, s. 3 1 1 -32 1 . 1 9 İ tiihat v e Terakki Cemiyeti 1 9 1 3 Kongresinde Cemiyetin kesin olarak siyasi partiye dönüştüğünü yeni program ve nizamnamesinde açıklamıştır. Bkz. Tunaya, Siyasal Partiler, C. I, s. 1 1 0- 1 1 8, " İ ııihat ve Terakki Cemiyeti'nin Yıllık Kongresi", T.Y. Yıl: 3, S. l (49), 19 Eylül l 329 ( 1 9 1 3), s. 877-880. .


82 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

duğu iktidar sayesinde, mutlakiyetçi devlet fikrinin daha köklü bir şekilde yerleşmesini sağlamıştır. İttihat ve Terakki yönetici­ leri kendi hakimiyetleri döneminde korumaya çalıştıklan çok millelli imparatorluk ile yaratmayı arzularlıklan modem millet­

devlet arasındaki çelişkiyi belirli bir süre çözeme-mişlerdir20.

Bu sebeple başlangıçtaki Osmanlıcılık siyasetinin gelişen olay­ lar sebebiyle, fiilen iflasına paralel olarak, Türklerin hakim du­ rumda oldukları merkeziyetçi bir Osmanlı devleti meydana ge­ tirmek si�asetine yöneldiklerini görüyoruz. a- ll. Meşrutiyet Devri Fikir Akımları

Il. Meşruliyelin ilanma paralel olarak fikir akımlan ve tartışmalan daha da belirginleşmiştir. Devletin resmi ideolojisi durumundaki Osmanlıcığın yanısıra, Garpçılık (batıcılık) İslamcıhk, Türkçülük, Meslek-i İçıima ve Sosyalizm şeklinde ortaya çıkan bu fikir cereyanlarının ortak amacı, kendi bakış açılanndan Osmanlı devletinin geriliğipe çare bularak çökmesi­ ni önlemektir. Bu fikir akımlarının mensupları genellikle II. Abdülhamid rejimine karşı muhalefet hareketinin içinde yer al­ mışlardır. Il. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte belirli yayın organla­ n ve cemiyetler etrafında toplanarak fikirlerini sistemli bir şe­ kilde işlemeye, "Bu devlet nasıl kurtanlabilir?" sorusuna cevap aramaya· çalışmışlardır. Garpçılık (Batıcıhk): Kaynağını ısiahat teşebbüslerinde bulan batıcılık cereyanının öncüleri arasında Abdullah Cevdet ( 1 869- 1 932), Celal Nuri ( 1 877- 1 939), Süleyman Nazif ( 1 8701 927), Kılıçzade Hakkı , Ahmet Muhtar vardı. En önemli yayın organlan Abdullah Cevdet'in çakırdığı içtihad dergisidir. Batı­ cılar genel olarak batının üstünlüğü ve yenileşme meselesinde birleşiyorlardı. Ancak Batı'nın ne dereceye kadar örnek alınabi­ leceği konusunda ayrllıyorlardı2 1 . Abdullah Cevdet, her alanda batının örnek alınmasını savunurken, Celal Nuri başta olmak 20 Kohn, Nationalism, s. 63. 21 Karpat. Türk Demokrasi.. , .

s.

25.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 83

üzere, ılımlı batıcılar, batıdan alınacaklan seçerek almak ve ba­ tı ile doğuyu ahenkli bir şekilde bağdaştırmak fikrini savunu­ yorlardı. Genel olarak İmparatorluğun gerileme sebebini bilgi­ sizlikte gören batıcılar, modem eğitime önem verilmesi, kadın hakları, Latin harflerinin kabulü, laiklik gibi konularda radikal fikirlere sahiptir. Ancak siyasi manada Osmanlıcılığı savunan batıcılar, İslam dininin toplumsal muhtevasından bir araç ola­ rak faydalanılmasından yanadırlar22. Ekonomik alanda milli (bütün Osmanlı camiası kastedilmektedir.) ekonominin kurul­ masını savunan batıcılar, Türkçülerin "Turan" idealine karşılık "irfan" idealini savunuyorlardı23 . İsliimcılık: İslamcılık, daha önce de değiniirliği gibi, itti­ had-ı İslam adı altında Il. Abdülhamid döneminde hakim siyasi düşünce olmakla beraber, bir fikir cereyanı olarak ortaya çıkışı II. Meşrutiyetle birlikte olmuştur. Il. Meşrutiyetin başlarında diğer fikir cereyanlarına oranla en fazla taraftarı olanıdır. Bu durum devletin yapısı ve toplumun inançlarından kaynaklan­ maktadır. Bu dönemde hemen her siyasi parti programında İslamcılığa yer vermiştir. İslamcılık cereyanının öncüleri, Musa Kazım ( 1 8581 9 1 7), Said Halim ( 1 863- 1 92 1 ), Hacı Fehim, Filibeli Ahmed Hilmi ( 1 865- 1 9 1 4), M. Şemseddin (Günaltay), Babanzade Ah­ med N aim ( 1 872- 1 934), Mehmet Ak if (Ersoy) ( 1 873- 1 936)'dir. Volkan, Beyanü 'l-Hak, Sırat-ı Müstakim (daha sonra Sebilür­ reşad), Hikmet gibi yayın organları etrafında toplanan İslam­ cılar ahlak, devlet, meşrutiyet, ilerleme, adalet, kadın haklan, 22 Abdullah Cevdet, İ slam'dan bir araç olarak dahi yararlanılamayacağı, biyo­ lojik materyalizmin d inin toplumdaki yerini alması gerektiğini savunur. Ha­ nioğhi, Abdullah Cevdet, s. 325-327 . . 23 Geniş bilgi için bkz. Tarık Zafer Tunaya, "Amme Hukukumuz Bakımından İ kinci Meşruliyelin S iyasi Tefckküründe 'Garpçılık' Cereyan ı " , İ. Ü .H.F.M., C. XIV, Sayı: 3-4, ( 1 948), s. 585-627; Tunaya, Türkiye'nin Siyasi Hayatmda Batılılaşma Hareketleri, s. 78-8 1 ; Peyami Safa, Türk İnkıhihma Bakış/ar, Ankara 1 98 1 , s. 49-53; Yusuf Hikmet B ayur, Iürk İnkı/ôhı Tarihi, C. Il, Kısım IV, s. 440-450.


84 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

milliyet gibi meselelere dini yorumlar getirmişlerdir. Devletin gerilemesinin sebebini İslami esaslardan ayrılmasında bulan İslamcılara göre, İslam dini gelişmeye engel değildir. Bu se­ beple İmparatorluğu kalkındırmanın tek yolunu İslamın esas akidesine dönmekle buluyorlardı. Batı'nın dini, ahlaki, kültürel ve sosyal fikirlerine karşı çıkıyorlardı. Meşrutiyet fikrini İslami Şura ve Meşveret ilkesine dayandırarak savunan İslamcılar, milli bir topfumu amaç edinen Türkçülüğe karşı çıkıyorlardı24 . Türkçülük (Milliyetçilik): II. Meşrutiyet devrinde Tan­ zimattan itibaren gittikçe artan iktisadi faaliyetler ve sosyal ya­ pı değişmeleri hızını bir kat daha artırmıştır. Maddi ve manevi alanlarda meydana gelen bu değişmeler esas konumuzu teşkil eden Türkçülüğü yakından etkileyerek ona yeni bir hız ve yön vermiştir. Nitekim daha önce kültürel temelleri atılan Türkçü­ lük iç ve dış gelişmelere bağlı olarak, siyasi bir çehre kazana­ rak Il. Meşrutiyet döneminin en önemli fikir akımı haline gele­ cektir. II. Meşrutiyet devrine damgasını vuran bu fikir eeceyan­ larının yanısıra bu dönem Meslek-i İçtimai (Meslekçiler) 25 ile Sosyalizm eeceyanları da26 mevcuttur. Fakat savundukları fi­

kirler o dönemde fazla kabul görmemiştir.

IL Meşruliyelin fikir ceryanlannın Türkiye Cumhuriye­ ti'nin kuruluşu için yapılmış olan laboratuvar tecrübeleri olarak görmek gerekiı.ı7 . 24 Geniş bilgi için bkz. Tank Zafer Tunaya, "Amme Hukukumuz Bakımından

I kinci Meşruliyelin S iyasi Tefekküründe ' İ slamcı lık' Cereyanı", i. Ü.H.F.M., C. XIX, No: 3 -4, ( 1 948), s . 630-670; İ smail Kara, Türkiye'de islômcıbk Düşiincesi, C. I, İ stanbul 1 986; M.Ertuğrul Düzdağ, Türkiye'de islôm ve /rkçılık Meselesi, I stanbul 1 976; Safa, a.g.e., s. 55-59; Said Halim Paşa, (Yay: M.Ertuğrul Düzdağ), Buhranlarımı:. Tercüman 1 00 1 Temel Eser (T.Y.). 25 Tunaya, Batibiaşma Hareketleri, s . 92-95. 26 Geniş bilgi için bkz. Fethi Teveıoğlu, Türkiye'de So.ıyalist ve Komünist Fa­ aliyetler (1910-/960), Ankara 1 967, s. 9-65; Mete Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar (1908-1925). 3 . B . , Ankara 1 978, s. 1 -69; Mustafa Yılmaz, Milli Mücadelede Yeşil Ordu, Ankara 1 987, s. 1 - 1 4. 27 Tunaya, Batiiılaşma Hareketleri, s. 97-99.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 85

b- Gayr-i Müslimlerde Milliyetçilik Hareketleri

Il. Meşruliyelin ilanını gerçekleştiren Jön Türkler, Ana­ yasa ile haklan ve eşitliği çerçevelenen bütün unsurlan Osman­ lılık çerçevesinde birleştirerek ayrılıkçı akımları ortadan kal­ dırmayı ve Osmanlı imparatorluğunu dağılma tehlikesinden kurtannayı amaçlamaktaydılar. Üstelik bu sayede azınlık hak­ larını bahane ederek Avrup devletlerinin Osmanlının iç işlerine müdahalesi de önlenmiş olacakıı 28 . Ancak, Il. Meşrutiyetin getirdiği hürriyet havasından is­ tifade eden Rumlar, Bulgarlar, Enneniler, Anayasa'da vaadedi­ len hürriyetlerin gerçekleşmesini, ardından da milli hakimiyet ve hatta bağımsız devlet kurmak hakkının verilmesini istemeye başlamışlardır29 . Gerçekten Bulgarlar, Rumlar v� Ermeniler Osmanlılık idealini bir kenara iterek 1 908 seçimlerine kendi et­ nik programlarını hazırlayarak girmişlerdir. Rumlar, imparator­ lukta 6,5 milyon Rum bulunduğunu ileri sürerek nisbi temsil hakkının verilmesini ve Rumcanın resmi dillerden biri olması­ nın istiyorlardı 3°. Bulgarlar da kendilerinin çoğunlukta oldukla­ rı bölgeleri ilhak'a hazırlık olmak üzere, geniş bir adem-i mer­ keziyete gidilmesini ve muhtariyet verilmesini savunuyor28 Hüseyin Cahid Yalçın. Siyasal Am/ar. İstanbul 1 976. s. 22-24; İ T. Meşru­ liyelin ilanının ikinci yıldönümünde yayınladığı beyannarnede de, bütün un­ surları birleştirmeye çalışacağını ilan ediyordu. "Osmanlı i nihad ve Terakki Cemiyetinin Millete Beyannamesi", Tanin, 27 Temmuz 19 10.

29 Talat Paşa, " ... Azınlıklar Kanun-i E.�asi'nin verdiği özgürlük sayesinde, ilk

uygun fırsaııa hükümete karşı gelmek ve Avrupa tarafından yapılacak bir müdahale sonucunda kendilerine özerk bir yönetim ve sonunda bağımsızlık sağlamak amacıyla ... gayet açık bir şekilde milli varlıkları için çalışıyorlar­ dı." demektedir. Talat Paşa'nm Anılan, (Yayma Haz.: Mehmet Kasım) . İ stanbul 1 986, s. 24. Said Halim Paşa da " ... acaba meşruliyelin kabul edil­ diği her yerde siyasi faaliyetler sadeec bu bölücü şekilde mi cercyan etmeye mahkümdur?" diyerek bu gerçeğe işaret etmektedir. Said Halim Paşa, a.K.e., s. 82. 30 İsmail Hami Danişmend, i:alılı Osnıanlt Tarilıi Kronolojisi, C. 4, İ stanbul 1 972, s. 368; Shaw, a.K.e., s. 335


86 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

lardı3 1 . Doğu Anadolu vilayetlerinin kendilerine verilmesi için çalışmalannı yoğunlaştıran Ermeniterin yanısıra, Türk olmayan Müslüman unsurlar Icendi milli fikirlerini devletin yeni çerçe­ vesi içinde yaymak amacıyla faaliyetlerini artırmışlardır. Nite­ kim 1 908 seçimleri sonucu ortaya çıkan parlamento, ilk tecrü­ bede olduğu gibi, Osmanlı devletini oluşturan etnik unsurlann milli amaç ve heveslerini haykırdığı bir zemin haline geldi32. Diğer taraftan İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı olu­ şan muhalefet partileri ile gayr-i müslimler ve Türk olmayan Müslümanlar yakın işbirliği yaparak amaçlarına bu yolla ulaş­ maya çalışıyorlardı33 . Ayrıca; özellikle Rum ve Ermeni temsil­ ciler, anarşinin amaçlarını gerçekleştirmede yararlı olacığı dü­ şüncesiyle meclisin çalışmalarını aksatma yoluna da gittiler34 . Bu arada, Doğu Anadolu'da Rusya'nın desteği ile geli­ şen Ermeni olayları, I 909 yılında Adana'da tekrarlanmıştır35 . Ermeni olaylarının yanısıra bu dönemde en büyük karışıklık Makedonya'da meydana gelmiştir. Makedonya bölgesi, Türk, Arnavut, Rum, Bulgar, Sırp ve Yahudilerin bulunduğu kozmo­ polit bir yapıya sahipti36. Makedonya'daki Hristiyan unsurların 3 1 Tunaya, Siyasal Partiler, C. lll, s. 162: Akşin, Jön Türkler... , s. 1 0 1 . 3 2 1 908 seçimlerinde seçilen milletvekillerinin 1 47'si Türk, 60'ı Arap, 21olııi Ar­

navut, 26'sı Rum, 14'ü Ermeni, I O'u Slav, 4'ü Museviydi. Feroz Ahmad, İt­ tihat ve Terakki, (Çev.: Nuran Yavuz), İstanbul 1 984, s. 60: Danişmend, a.g.e., s. 369; Parlamento'da, özellikle Rum ve Ermeni milletvekilleri (Yar­ gi Boşo Efendi, Yarıkes Efendi, Emanuelidi Efendi, Kantersun, Boyacıyan Efendiler vb.) Osmanlılık ve Türkleri eleştirmekte ve kendi milli menfaatle­ rini savunmaktadır. Bkz. Tunaya, Siyasal Partiler, C. lll, s. I 72- 1 75; M.Kemal Öke "Osmanlı İ mparatorluğu'nda Parlamenterizm Uygulamasında Azınlıkların Etkisi ( 1 908- 19 1 8)", C. 4, Sayı: 1, Türkiye'de Demokrasi Ha­ reketleri... , H. Ü . Edebiyat Fakültesi Dergisi, s. I 1 9- 1 28. 33 Bu konuda Osmanlı Ahrar Fırkası ve özellikle Hürriyet ve İtilaf Fırka.sı için bkz. Birinci, Hürriyet ve İtilaf Fırkası. . . , s. 50-5 I : Tunaya, Siyasal Parti­ ler, C. ı, s. 144- 145, 264-282. 34 Shaw, a.g.e., s. 337. 35 Talat Paşa'nın Am/arı, s. 24-25: Süslü, a.g.e . , s. 43. 36 Bölgenin nüfus yapısı için bkz. İ lhan Tekeli-Selim i lkin, " İ ttihat ve Terakki Hareketinin Oluşumunda Selanik'in Toplumsal Yapısının Belirleyiciliği", Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tariiri (1071 -1920), Hacettepe Üniı•ersite­ si, July 1 1 -13 1977, Ankara 1 980, s. 366: Yusuf Hikmet B ayur, Türk İııkı/ahı Tarihi, C. ı. K. ı. s. 1 64.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 87

her biri, bölgeyi kendi tarihi miraslan olarak görmekte ve men­ sup olduklan Balkan devletiyle bulunduklan bölgenin birleş­ mcsini sağlamaya çalışmaktaydılar. Bu konuda en yoğun faali­ yeti Bulgaristan, Yunanistan ve S ırhistan göstermekteydi. Ma­ kedonya'da ortaya çıkan milliyetçilik hareketlerinin teşkilatlan­ ma biçimi gizli ihtilal komiteleri şeklindeydi37. Özellikle Il. Meşrutiyetin ilanından sonra Bulgarların giriştikleri çetecilik hareketleri giderek hızlanmıştır. Makedonya'daki huzursuzluğu I 9 lO yılında Arnavutluk isyanı eklenince Osmanlı devleti zor durumda kalmıştır. İttihatçıların Arnavutları Osmanlı devleti içinde tutmak için geniş muhtariyet hakkı tanımalarına rağmen, Arnavutlar bunu reddederek I 9 1 2'de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir38. Bu isyan Hristiyan Arnavutlar tarafından başlatıl­ masına rağmen, Müslüman Arnavutların da bu hareketlere ka37 M akedonya bölgesinde faaliyet gösteren gizli komite ve örgütler hakkında

geniş bilgi için bkz. Tunaya, Siyasal Partiler, C. I, s. 50 1 -554; Tekeli- l l­ kin, a.g.m., s. 366-37 1 ; Yahudiler, bölge ekonomisindeki güçlü durumları­ na, çok yönlü il.işkilerine rağmen kendi başlarına siyasi hareketi yürülecek durumda değillerdir. Bu sebeple Yahudi grubu için en iyi seçenek Make­ donya'nın Osmanlı yönetiminde kalmasıydı. Bu açıdan Yahudilerin bölgede "Türkofıl" olarak niıelendiklcrini ve şartlar gereği Osmanlı yönetimini çağ­ daşlaşlıracak hareketlere yardımcı olmaya hazır, bir grup haline geldiklerini görüyoruz. Tekeli- i lkin, a.g.m., s. 372; Yahudilerin Makedonya'daki tavır­ larının aksine, Filistin'de bir Musevi yurdu ve sonra devleti oluşturulması amacıyla yoğun faaliyet içinde oldukları görülmektedir. Geniş bilgi için bkz. M im Kemal Ökc, Osnra11/ı İmparatorlu.�u Siyo11i:m ı·e Fili.flill Sorumı (1880-1914), İ stanbul 1982, s. 32- 1 78. 38 Bilindiği gibi Arnavut aydınları, Arnavutluk kadar Osmanlılığa da yaıkın­ dırlar. Gerek Şcmscııin Sami, gerekse İ brahim Tcmo bunun örneklcridir. Arnavut aydınlarının çoğu milliyetçi ve Osınanlıcı bir ikilcm atmosferinde kalınışlardır. Osmanlı Meclisinde 1 908'de çoğunluğu i nihat Terakki içinde olan Arnavut milletvekilleri Osnıanlıcıdırlar. 1 9 1 2'dc "nıilliyeıçilikleri ilc iftihar cııiklerini" ve "Arnavut isyanının meşruluğunu" ileri sürmeye başlar­ lar. Arnavut aydınlarındaki bu dönüşümde Prizrcn Arnavut Aifabc Kongresi'nin önemli rolü olmuştur. Zira, Müslüman, Katalik ve Ortodoks Arnavutlar Latin harfleri konusunda birleşmişlerdir. Anık bu kimseler için önemli olan çeşilli diniere sahip alınanın ötesinde Arnavut olmak gelmeye başlamıştır. Bkz. Tunaya, Siya.wl Partiler, C. I, s. 535-544; Şükrü Hani­ oğlu, "Türkçülük", TCTA , C. 5, s. 1 394; Onaylı, "Balkanlarda ... ", s. 1 03 1 .


88 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

lllması ile İslamiyet esasına dayanan Osmanlılık fikri büyük bir darbe yemiştir. İmparatorluktaki Türkler ve özellikle İttihat ve Terakki Osmanlıcılık siyasetlerini yeni baştan gözden geçinne­ ye zorlanmıştır.

Il. Meşruliyeıle birlikte gayr-i müslimlerdeki milliyetçi­ lik hareketlerinin hızlanması, Türkler arasında büyük tepki ya­ ratmış, sonuçta Türk milliyetçiliğinin de yükselişinde birinci derecede rol oynamıştır. c- Müslüman Unsurlarda Milliyetçilik Hareketleri

II. Meşrutiyetin ilanma paralel olarak, Müslüman unsur­ lar arasında da milliyetçilik hareketlerinde bir canlanma başla­ mıştır. Balkanlardaki milliyetçilik hareketelerine katılan ve so­ nuçta imparatorluktan kopan Müslüman Arnavutların yanısıra, Müslüman Araplar arasında da önce federalist, daha sonra ba­ ğımsızlık i steklerine varan milliyetçilik hareketleri yoğunluk kazanmıştır. Araplar tarafından, 1 906 yıl ında kurulan "Cemiyet'ül Nahda el-Arabiyye"nin yanısıra, II. Meşrutiyetin ilanını takip eden yıllarda milliyetçilik temeline dayalı gizli ya da açık pek çok cemiyet daha kurulmuştur. Bu cemiyetler içinde görünürde sosyal ve kültürel amaçlar için kurulan açık cemiyederin yanı­ sıra, El Kahtani ye, El Ahd ve El Fettat gibi gizli cemiyetler de vardır39 . El Kahtaniye ve O'nun askeri kanadı olarak da bilinen El Ahd Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu model alarak Osmanlı devletinin de Türk-Arap federasyonu haline getirilme­ sini amaçlamaktaydı. Bünyesinde Osmanlı ordusundaki Arap subayları toplayan El Ahd gelecekte Arap isyanlarında önemli rol oynayacaktır. Bu cemiyellerin yanısıra, Meşrutiyetle birlikte Arap vilayetlerinde canlanan milliyetçi basın da Türklerin Arap39 Bu cemiyeller hakkında geniş bilgi için bkz. Tunaya. Türkiye'da Siyasal... I. s. 599-61 1 ; Kılınçkaya, a.g.e., s. 63-85.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 89

ları idareye hakları ve kabiliyeıleri olmadığını vurguluyarak Arapların milli duygularını harekete geçirmeye çalışıyordu 40. İttihat ve Terakki yönetiminin değişik unsurları bir ara­ da tutmak için merkeziyetçliği güçlendirme gayretleri çerçeve­ sinde, Türkçenin yaygınlaştırılması çabaları bütün unsurlarda olduğu gibi, Araplar arasında da İıtihatçıların Araplan Türkleş­ tirme gayreti olarak değerlendirilmiştir4 1 . Sonuçta Trablus­ garp'ın İtalyanlar tarafından işgali üzerine Arap aydınlar, kendi vilayetlerinde adem-i merkeziyet esası üzerinde idarelerin ku­ rulması yolunda istekler ileri sürmeye başlamışlar, Balkan sa­ vaşlarının sonlarına doğru bu isteklerini daha da yoğunlaştır­ mış-lardır42 . Artık federalisı bir çözüm şeklini amaçlayan, Os­ manlı parlamentosundaki milletvekilleri ve programı olan mil­ liyetçi Arap teşkilatları ile Arap siyasi hayatı yeni bir aşamaya girmiştir 43 . Nitekim Paris'te kurulmuş bulunan El Fettat'ın öncülü­ ğünde 1 8 Haziran l 9 1 3'te, Paris'te Milli Arap Kongresi toplan­ dı. Arap teşkilatlarının katılmayısla gerçekleştirilen bu kongre­ de; Arapçanın Arap vilayetlerinde eğitim dili olması, valilerin ve memurların Arapça bilenlerden seçilmesi, kabineye 3 Arap bakanın alınması, meclise daha çok Arap milletvekilinin alın­ ması gibi pek çok istek ileri sürüldü44. Balkan Savaşianna paralel olarak gayr-i müslim unsur40 1908- 1 9 1 4 yılları arasında sadeec Bcyrut"ıa 60, Bağdat'ta ise 40 tane milli­ yeıçi Arap gazetesi yayın hayatını sürdürmckıcydi. Zekeriya Kurşun, " l l . Meşrutiyet Dönemi Türk Milliyetçiliğinin Gelişmesinde Arap Milliyetçili­ ğinin Rolü", T.Y., Cilı. 10, Sayı: 32, (Nisan 1990), s. 1 6. 41 Bu konuda İ ııihatçıların politikası için bkz. Lcwis, a.g.e., s. 2 1 7-2 1 8 , 347.

42 Feroz Ahmed-D. Rustow, "ll. Meşrutiyet Döneminde Meclisler ( 1 9081 9 1 4)", Güney Doğu Avrupa Araştırmalan Dergisi, Say\: 4-5, 1 976, s. 257. Bu açıdan "Arap mcbusların Adem-i Merkeziyet fikrine taraftar olma­ ları, Hürriyet ve İ tilaf Fırkasının Arap vilayetlerinde güçlü durumda bulun­ ması pek tesadüf değildir."; Kılınçkaya, a.g.e., s . 48. " 43 Ortaylı, "Arap Milliyeıçiı iği ... " , s. 1 035- 1 036. 44 Bayur, Türk İııkılôhı Tarihi. C. II; Kısım lll, s. 223-224; Kürkçüoğlu, a.g.e., s. 37-38; Kılınçkaya, a.g.e., s. 74-75.


90 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

!ann yaşadığı bölgelerin büyük çoğunluğunu kaybetmiş olan İt­ tihat ve Terakki yönetimi, Araplan İmparatorluğa bağlı tutmak için kongrenin isteklerini kabul ederek, Arap vilayetlerinde ıs­ laha girişti45 . Ancak Osmanlı yönetiminin Arapları imparator­ luk içinde tutma gayretlerine rağmen I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, Arap teşkilatları bildiriler yayınlayarak Arapları is­ yana teşvik etmeye başlamışlardır46 . Arap isyanlannın başlamasında I. Dünya Savaşı'nda Os­ manlı devletinin Almanya'nın yanında yer alması üzerine, İn­ giltere'nin Arapları Osmanlı hilafetinden kopararak, bölgeye hakim olmak için isyanlara kışkırıması ile, Filistin'e Yahudi gö­ çünü teşvik ederek btınu Osmanlı yönetimine karşı kullanması gibi faktörler de önemli rol oynamıştır47 .

I. Dünya Savaşı başlannda Suriye'deki 4. Ordu komuta­ nı Cemal Paşa'nın Arap milliyetçilerinin faaliyetlerini önlemek için şiddete başvurması, olaylan önlemekten ziyade tepki do­ ğurmuştur48 . Sonuçta 19 1 6'da Şerif Hüseyin'in ayaklanması ile Arap milliyetçiliği farklı bir muhteva kazanarak imparatorluk­ tan aynimaları ile sonuçlanacaktır. I 9 I 2- 1 9 1 3 yıl ları içinde Balkanların kaybına paralel olarak, Ararp cemiyetlerinin de çalışmalannı yoğunlaştırmaları Türk aydınlarını tedirgin etmiş, sonuçta Türkler İmparatorlu­ ğun asli unsurunu teşkil eden, Türklere ve Türk milliyetçiliğine daha fazla sanlma ihtiyacını hissetmişlerdir49 . I. Dünya Savaşı45 Kongrenin isıeklerinin çoğu kabul edildiği gibi, ideolojik yaklaşım sağla­ mak için 1 9 1 4'de İslôm Mecmuasi çıkarıldı. Akşin, Jön Türkler .. s. 259. Ayrıca 1 9 12 seçimlerinde 68 olan Arap mebusu, 1 9 1 4 seçimlerinde 84'e çı­ karıldı. Ahmad, a.g.e., s. 225. .

.

46 Şubat 1 9 1 4'te yayınlanan bildiri için bkz. Bayur, a.g.e., C. ll, Kısım III, s.

226-229.

47 Geniş bilgi için bkz. Kürkçüoğlu, a.g.e., s. 73- 1 0 1 ; Karpaı, "Türk-Arap ... ", s. 9; Öke, Osmanli İmpararorlu.� u Siyoııi:m, s. 1 34- 1 43, 1 57- 1 6 1 . 48 Geniş bilgi için bkz. Cemal Paşa, Haflra/ar, (Yay: Behçeı Cemal), İstanbul 1977' s. 1 82-403. 49 Celal Bayar, Ben de Ya:d1m, C. 2, İ stanbul 1 966, s. 440; Bayur, Türk İnk1/Ôhl Tarihi, C. l l , Kısım: IV, s. 409; Kurşun, a.g.m., s. 17.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi G eli ş imi ve Türk Ocakları / 91

na paralel olarak Arap isyanlarının çıkması , imparatorlukta Türkçülüğün yükselişini hızlandırm ıştır. Zira Araplann I. Dün­ ya Savaşı içindeki tavırları sadece İsHim birliği idealini değil, aynı zamanda İslamın din kardeşliği düşüncesini de zedele­ miştir50 . d- Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nın Sonuçları

Osmanlı devletinin içine düştüğü bu kötü durumdan ilk istifade eden devlet İtalya olmuştur. İtalya 28 Eylül I 9 I I 'de verdiği bir ültimatomla Trablusgarp'taki tebaasına kötü mua­ mele edildiğini ileri sürerek Osmanlı devletine savaş ilan etmiş, kıyı boyunca da bazı şehirleri işgal etmiştir. Ancak Mustafa Kemal, Enver ve Fethi Bey gibi bir avuç gönüllü Türk subayı yerli halkı teşkilatlandırarak İtalyan kuvvetlerinin iç kısırnlara ilerlemesini engellemişlerdir. Güçlü bir direnişle karşılaşan İtalya; Osmanlı devletini barişa zorlamak amacıyla, bir taraftan Arnavutluk isyanını desteklemiş, diğer taraftan, Oniki Ada'yı işgal ederek Çanakkale boğazını abluka altına almıştır5 1 . Bu sırada Balkanlarda durumun gittikçe gerginleşmesi ve iç bunalım sebebiyle Osmanlı devleti banş yapmak zorunda kalmıştır. İtalya ile yapılan Uşi Antiaşması ile Trablusgarp İtal­ ya'ya terkedilmiş, Oniki Ada da geçici olarak İtalya'ya bırakıl­ mıştır52 . Trablusgarp Savaşı'ndan daha önemli kayıplara yol açan B alkan Savaşlan Osmanlı devletinin iç ve dış olaylar sebebiyle güç durumda bulunduğu bir sırada patlak vermiştir. Osmanlı devletine karşı ortak hareket eden B alkan devletleri arasında 50 Karpal bu konuda "Türk milliyetçiliğinin gerçek şafağı, aslında evrensel

İslam devlet fikrinin doğduğu ve sonunda yine bu fikre vefasızlığın sergi­ lendiği Arabistan çöllerinde doğmaya başladı" demektedir. Karpat, "Mo­ dem Türkiye", İsitim Tarihi ... Il. Cilt, s. 1 04- 1 05. 51 Geniş bilgi için bkz. Armaoğlu, Siyasi Tarih, s. 325-328; Sandcr, a.g.e., s. 23 1 -232; Shaw, a.g.e. s. 348-349. 52 Anlaşmanın metni için bkz. Erim, a.g.e., s. 45 1 -455. .

.


92 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

oluşturulan ittifakın temelini Bulgaristan oluşturmuştur. Sırbis­ tan, Yunanistan ve Karadağ ayrı ayn ittifaklarta Bulgaristan'la anlaşmışlardır. Ancak bu ittifakın oluşmasında Avusturya'nın­ bölgede yayılmasını durdurarak Balkanlarda mutlak bir Rus

nüfuzu oluşturmak isteyen Rusya'nın önemli rolü olmuştur53 _ Diğer taraftan, Balkanlardaki Hristiyanlar arasındaki çekişme­

lere son veren Kiliseler Kanunu'nun (3 Temmuz 1 9 1 1 ) çıkanl­ ması 54 ve Osmanlı devletinin Trablusgarp Savaşı, Arnavutluk ve Makedonya olayları, Halaskar Zabitan Grubu'nun hareketi . gibi hadiseler sebebiyle içine düştüğü zaafiyet Balkan ülkeleri­ ni cesaretlendirmiş birleşmeye ve Osmanlı devletine saldırma­ ya teşvik edici olmuştur. Balkan ittifakının tamamlanmasından sonra i lk olarak Karadağ 8 Ekim I 9 I 2'de Osmanlı devletine savaş ilan etmiş, bunu Bulgaristan, Sırhistan ve Yunanistan takip etmiştir. Os­ manlı ordusunun ağır bir yenilgiye uğrad.ığı bu savaş sonunda 30 Mayıs l 9 1 3'de Londra'da imzalanan Banş Anlaşması ile Os­ manlı devleti Edirne dahil Balkanlardaki topraklannın tamamı­ nı kaybetmiştir55 . Ancak Osmanlı devletinin yeniterek Balkanlardan çekil­ mesi, siyasi bakımdan büyük bir boşluk ve dengesizlik yarat­ mış, ganimet paylaşımında Balkan devletleri birbirlerine düş­ müşlerdir. Osmanlı devleti bu fırsatı değerlendirerek 23 Tem­ muz I 9 1 3'te Edirne'yi geri almıştır56_ Bu savaşların sonunda, Balkan devletleri ile ayrı ayrı barış anlaşması imzalayan Osmanlı devleti; İstanbul ve Trak53 Gelişmeler için bkz. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Balkan Harbi (1912-1913), Ci lt: I, Ankara 1 970, s. 4 1 -5 1 ; Armaoğlu, Siyasi Tarih, s. 332-334. 54 Kanun için bkz. Ahmed Bedevi Kuran, Osmanlı İmparatorluğu'nda İnkıldp Hareketleri ve Milli Mücadele, I stanbul 1 956, s. 569; Danişmend, izah/ı Osmanlı Tarihi, C. IV, s. 383. 55 Geniş bilgi için bkz. Armaoğlu, Siyasi Tarih, s . 337-343. 56 Geniş bilgi için bkz. Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya'da Milli Mücadele, Cilt: I, 2. B., Ankara 1 987, s. 68-7 1 ; Armaoğlu, a.g.e., s. 343-346.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 93

ya'daki küçük bir toprak parçası dışındaki Balkanlardaki bütün topraklarını kaybetmiştir-57 . Sonuçta Osmanlı devleti ağırlığı, Anadolu ve Ortadoğu'daki Arap vilayetlerinde olan bir Asya devleti durumuna düşmüştür. Ayrıca Balkan Savaşlannda özel­ likle Makedonya ve Trakya'da on binlerce Türk katledilmiş, yüzbinlercesi, topraklannı ve evlerini bırakarak elde kalan top­ raklara göç etmek zorunda kalmıştır-58 . Bu gel işmelerin tabii sonucu olarak İmparatorluğun sosyal yapsında da önemli deği­ şiklikler olmuş; Osmanlı devleti (Ermeni , Rum ve Yahudilere rağmen) genelde bir İslam devleti görünümünü almıştır. Ancak milliyetler dengesinde Türklerin ağırlığı artmıştır. Balkan Savaşları, Osmanlıcılık akımının dayandığı te­ melleri yıkmış, "İttihad-ı Anasır" politikasını fiilen iflas ettir­ miştir. Bunun sonucu imparatorluk içindeki Türkler arasında mi lliyetçilik duyguları hızl a yükselmiştir-59 . Selanik'in elden çıkması üzerine İstanbul'a gelen Ziya Gökatp'in "Merkez-i Umumi" üyesi sıfatı ile İttihat ve Terakki'nin politikasının şe­ killenmesinde önemli rolü olmuştur. Bütün bu gelişmeler üzeri­ ne İttihat ve Terakki yöneticilerinin de hürriyet ve temsili artır­ . mak gibi meseleleri bir tarafa bırakarak devleti kurtarmak nok­ tasında Türk mill iyetçi liğine ağırlık verdiklerini görüyoruz. Ancak Ermeni ve Araplan imparatorluk içinde tutma endişeleri İslamcılığa önem verilmesini ve Osmanlıcılığın resmiyette de­ vam etmesini zorunla kılıyordu. Çünkü Rum, Ermeni ve Arap nüfusuyla Osmanlı devleti herşeye rağmen bir imparatorluktu. 57 Osmanlı devleti Bulgaristan ilc İ stanbul (29 Eylül 1 9 1 3), Yunanistan ilc Atina ( 1 4 Kasım 1 9 1 3), Sırhistan ilc İ stanbul ( 1 3 Mart 1 9 1 4) Anlaşmalarını imzalamıştır. Metinler için bkz. Erim . a.g.e., s. 457-476, 477-488, 489-497. 58 Türklere yapılan baskı ve katliamlar için bkz. İ lker Alp, a.g.e . s. 1 7 - 1 79. Bu sıradaki göçler hakkında kesin rakam bilinmemekle beraber 440.000 ol­ duğu tahmin edilmektedir. B ıyıklıoğlu, a.g.e., C. 1, s. 92-93; Alp, a.g.e s. 333. Bulgaristan'dan Türk Göç/eri, DPT, Hizmete özel, Ankara 1 990, s. 4; Osman Yavuz Saral, Kayhertiğimi: Rumeli, İ stanbul 1 975, s. 1 9 1 - 1 96; .

..

Göçterin tamamı hakkında geniş bilgi için bkz. Şimşir, a.g.e., C.l-11. s. 46. Bayar, a . � . e . , s. 440; Tekin Alp, "Selanik ve Rumeli'nin kaybından sonra Türklerin yüzü Turan'a çevrildi" demektedir. Mois Cohen (Tekin Alp), Turkismus und Paıırurkismus, Weimar 1 9 1 5, s. 15.

59 Jacop Landau, Pan-Turki:m ın Turkey, London 1 98 1 ,

.


94 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 2. Türk Milliyetçiliğinin Teşkilatlanması ve Gelişmesi

Türk milliyetçiliğinin Il. Meşrutiyet öncesinde dil, tarih ve edebiyat sahalanndaki çalışmalarla kültürel temelleri atılmış ve milletin hayatında din kadar önemli ikinci bir faktör olan milliyet duygusu da önem kazanmaya başlamıştır. Fakat ırka dayalı bir m illiyetçilik takip etmek İmparatorluğun dağdışını hızlandıracağı endişesi ile milli kültürü inşa etmeye öncelik ve­ rilmiştir. II. Meşrutiyetten önce Türkçülük; siyasi bir akım hali­ ne getirilememişti. Bu sebeple Il. Meşrutiyet ilan edildiği za­ man ülkede Türkçülük akımı henüz kendini gösterememişti. Hiç bir yayın organı (İkdam gazetesi hariç) ve cemiyet bu dü­ şünceyi açıkça savunmuyordu. Fakat bir taraftan Rusya'dan ge­ len Türk aydınlarının savunduğu siyasi Türkçülük, diğer taraf­ tan temelleri atılan kültürel Türkçülük, Türk milliyetçiliğini sis­ tem haline getirmeye ihtiyaç duyulan unsurları kısmen hazırla­ mıştır. Böylece temelleri atılan Türk milliyetçiliği fikri Il. Meş­ rutiyetin getirdiği hürriyet ortamı içinde belli cemiyetler ve der­ giler etrafında canlanmaya ve teşkilatlanmaya başlamıştır. Ge­ lişen iç ve dış olaylara bağlı olarak gittikçe güçlenen bir siyasi akım haline gelmiştir. a- Türk Derneği Yukarıda da bahsedildiği gibi, Türkçü fikirler Il. Meşru­ tiyetin ilanından sonra Osmanlı siyasi hayatında cemiyet olarak yeşermeye başlamışlardır. Bu cemiyetlerin ilki 25 Kanun-u ev­

ve1 1 908 yılında Türk Derneği adıyla kurulmuştur 60.

60 Derneğin kuruluş tarihi ile ilgili olarak, Tunaya, Siyasal Partiler,

C. I, s. 4 1 4'de 1 8 Ocak 1 908 ve Ahmet Bedevi Kuran, Osmanlı İmparatorlu­ ğu'nda, İnkıldp Hareketleri, s. 446'da· 8 Ocak 1908 tarihi verilmektedir. Ancak Türk Derneği Nizamnamesi'nin altında, 25 Kanun-ı evvel 1 908, der­ neğin mühründe ise 1 3 Zilhicce 1 326 H. (M. 6 Ocak 1 909) tarihi vardır. Türk Derneği Ni:amnamesi, Karabel Matbaası, 1 324; Mühür için bkz. T.D., Yıl: 1 , Sayı: 5, ( 1 327), s. 1 68.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 95

Türk Derneği, 1 908 yılının Kasım ayında İstanbul'a ge­ len Yusuf Akçura, Necip Asım ve Veled Çelebi'nin öncülüğün­ J c6 1 Ahmed Mithat, Emrullah Efendi, Bursalı Mehmed Tahir,

Ahmed Hikmet Bey, Korkmazoğlu Celal, Akyiğitzade Musa Bey, Fuad Raif Bey tarafından kurulmuştur62 . Daha sonra der­ neğe Mehmed Emin (Yurdakul), İsmail Gaspıralı, Ağaoğlu Ah­ med, Hüseyinzade Ali, Hüseyin Cahid (Yalçın) gibi ünlü kişile­ rin yanısıra, Martin Hartmann, Vladimir Gordlevskiy gibi Tür­ kologlar ile Osmanlı vatandaşı gayr-i müslimler . de üye olmuştur 63 . Türk Derneği'nin fahri başkanı ve hamisi Veliaht Yusuf İzzettin Efendi, Başkanı Fuad Raif Bey, başkan yardımcısı Ne­ cip Asım, sekreteri de Yusuf Akçura'dııM. Merkezi İstanbul'da olmak üzere, sırf ilim ile uğraşmak için kurulan Türk Derneği'nin amacı nizamnamesinin 2. mad­ desinde şöyle açıklanmaktadır: "Cemiyetin maksadı Türk diye anılan bütün kavimlerin mazi ve asar, ef31, ahval ve muhitini öğrenmeğe ve öğretrneğe çalışmak yani Türklerin asar-ı atikasını, tarihini, l isanlarını, avam ve havas edebiyatını, etnoğrafya ve etnologyasını, ahval-i içtimaiyye ve medeniyet-i hazıralarını, Türk memle­ ketlerinin eski ve yeni coğrafyasını araştırıp taraşıırıp ortaya çıkararak, bütün dünyaya yayıp dağıtmak ve dilimizin geniş ve medeniyete elverişli bir dereceye gelmesine çalışmak ve imlasını ona göre tetkik etmektir. u 65 61 Akçura, Yeni Türk Deı·/etinin .. . . s. l RR - 1 89; Gcorgcon, a.g.e., s. 57. 62 Kuruluş için ilk toplantı Mcktcb-i Mülkiye Müdürü Celal Bey'in odasında yapılmıştır. Akçura, a.g.e., s. 1 89. Kurucular için bkz. Tural, a.g.e .. s. 80; Tunaya, Siyasal Parrier, C. I, s. 4 1 4; Lcvcnd, Türk Dilinde, s. 300. 63 Derneğin istanbul'daki üye sayısının 1 9 1 2'yc kadar 63'c kadar çıktığı bilin­ mckle beraber Akçura, a.g.e., s. 190; Tunaya, a.g.e., s. 4 1 5 , T.D. , Yıl: 1 , Sayı: 3, ( 1 327), s . 103- 1 04'te 42 kişinin adları verilmektedir. 64 T.D., Yıl: 1 , Sayı: 3, ( 1 327), s. 1 03- 1 04. 65 2 1 maddelik Türk Derneği Nizamnamesi ilk olarak Sıral-ı Müsrakim, C. I, Sayı: 2 1 , (1 Kanun-u sani 1 324) ( 1 4 Ocak 1909), s. 33 1 -332'dc yayınlan­ mışıır. Ayrıca, kitapçık olarak da yayııılanmıştır. Türk Deme.�i Ni:amna­ mesi, Karabel Matbaası, 1 324.


96 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Demek amacını gerçekleştirmek ve yaymak için gazete­ ler, risaleler, kitaplar yayınlayarak, konferanslar tertip edecekti. Bu çerçevede ilk olarak Necip Asım'ın, Türklerin Pek Eski Ya­ zısı ve Bursalı Mehmed Tahir'in, Türklerin U/Um ve Fünuna Hizmetleri adlı kitaplarını yayınlamış ve çeşitli konferanslar düzenlemiştiı-66. Başlangıçta Sırat-ı Müstakim dergisini yayın organı olarak seçen Türk Demeği 67, 1 9 1 1 yılında kendi adı ile yayınlanan bir dergi çıkarmaya başlamıştır. "Türklüğe dair te­ tebbüatı havidir. Ayda bir çıkar" serlevhası ile yayınlanan Türk Derneği dergisi ancak 7 sayı yayınlanabilmiştir68 . İstanbul'da faaliyete başlayan Türk Derneği'nin yurt içi ve yurt dışında da 4 şubesi daha açılmıştır. Yurt içinde açılan Rusçuk, İzmir ve Kastamonu şubelerinin yanısıra, imparatorluk sınırları dışında açılan tek şubesi Budapeşte'dedir69. Yurt içi ve yurt dışı şubelerinin açılmasıyla birlikte can­ lılık kazanması beklenen Türk Demeği'nin, üye sayısının azlığı_ 66 Bu konferansların en önemlisi Yusuf Akçura tarafından Mart 1 327'de veri­ len konferansıır. Daha sonra konferans metni "Türk ve Tatar Birdir, Türkler Medeniyete Hizmet Etmiştir", Altın Armağan, İstanbul 1 328 ( 1 9 1 2), s. 3759'da yayınlamışıır. 67 Türk Derneği'nin kuruluşunu basında ilk haber veren ikdam, 24 Kanun-u evvel 1324'ıen naklen Teveıoğlu, Hamdullah Suphi, s. 84, kuruluşun fikir­ lerini yaymak üzere Sırat·ı Müstakim dergisinin seçildiğini haber vermek­ tedir. Nitekim Sırat-ı Müstakim, Cilı: 1, Sayı: 20, (29 Kanun-u evvel" 1 324) , s. 3 I S'de Türk Derneği tarafından " ... Vasıla-i neşr-i efkiir olmak üzere de risalemiz ıensib edilmiştir" denilmektedir.

611 T.D. dergisi, "ayda bir çıkar" ibaresini kullanmasına rağmen düzenli olarak çıkmamışıır. Nüshalarda yayınlandığı ay belirtilmemekıedir. Ancak ilk 6 sayısı 1 327 ( 1 9 1 l )'de 7. sayısı 1 328 ( 1 9 1 2) de yayınlanmışıır. 69 İ lk şube Rusçuk'ta (Başkanı Mehıned Masum), ikinci şube İ zmir'de (Başka­ nı Mehmed Necip Türkçü), üçüncü şube Kastamonu'da (Başkanı l sıinaf Mahkemesi başkanı Ali Rıza) açılmışıır. Budapcşıe Şubesi, Türk Derneği Macar Şubesi olarak, "Edehiyat-ı Osmaniye Cemiyeti", adıyla kurulmuş olup, fahri başkanlığına Vambery, başkanı Dr. lgnace Künos, kaıibi, Dr. Ju­ les Gernıanus'dur. Bkz. "Şubelerimiz", T.D., Yıl: 1, No: 5, ( 1 327), s. 1 641 66, Ayrıca Macar Şubesinin kurulduğuna dair yazı için bkz. "Türk Derneği Riyaseı-i A liyesine", T.D., Yıl: 1, No: 5, ( 1 327), s. 1 66- 1 67.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 97

ve üyeleri arasında görüş birliği bulunmaması gibi sebeplerden dolayı Nizamnamesindeki amaçlar doğrultusunda istenilen ça­ Iışmalan gerçekleştirememiştir. Daha sonra kurulacak Türkçü demeklerden farklı olarak, Türklerin yanısıra, gayr-i müslimle­ re ve Osmanlı vatandaşı olmayan kişilere, Nizamnamesinin 4. maddesi gereği bünyesinde yer veren Türk Derneği, Kültürel Türkçülük doğrultusunda faaliyetlerine başlayınca, üyeler ara­ sındaki fikir ayrılıkları da su yüzüne çıkmıştır70 . Bu sebeple Türk Derneği mensupları, Nizamnameyi, beyanname ile yo­ rumlamak gereğini duymuşlardır. 1 9 1 1 yıl ında yayınlanan Türk Derneği Beyannamesi 7 ı daha birleştirici olmaya çalışan Osmanlıcı bir üslup taşımakla beraber, kendi içindeki çelişkiler de bulunmaktadır. Nitekim beyannamede; " B i r mill etin saadeti, kaffe-i efradını ayn ı tarik-i tekamüle sevkle kendilerinde müşterek ve mukaddes bir vatan­ perverlik duygusu uyandırmak, aralarında dostluk hissini artır­ mak ve kimsenin kimseye tahakkümüne imkan bırakmamak ile artacağı ... " vurgulandıktan sonra; " ... lisanları ayn fakat gönül­ leri ve duygulan beraber olan Osmanlı anasırını aynı maksad-ı mukaddes üzere yetiştirmek ve kiiffesini -ana dillerinde serbest bırakınakla beraber- aynı !isan-ı milli ile yani Türkçe ile müda70 Türk Derneği mensuplarının kozmopolit yapısı gereği aralarında amaç biri i·

ği yoktu. i çlerinde Türkçenin sadelcştirilmesini savunanlar olduğu gibi, Arapça ve Farsçadan tamamen vazgeçmeyenler Yusuf Akçura gibi, siyasi Türkçüler ve gayr-i müslimlor de vardır. Celal S ahir 1 9 1 O yılında bir demek toplantısında Türkçe yazı dilinin sadcleşmesini tcklif ettiği zaman, arkadaş­ larının bazılarının dili değişlinneye çalıştığını sanarak tenkit ettiklerini an­ latır. L.cvend, Türk Dilinin .. , s. 302. Ayrıca Agah Sırrı L.cvend, "Meşruti­ yet Devrinde Dilde Sadcleşme Hareketi 1, Türk Derneği", Sanat ı·e Edebi­ yat, (20 Eylül 1 947), Sayı: 37-3K, 5Jdc " i çlerinde tasfiyeciler olduğu gibi, Arapça ve Farsçadan büsbütün vazgeçnıeycnlcr, hatta bu işi yalnız siyasi cepheden alanlar da vardı." demektedir. .

7 1 Türk Derneği Beyannamesi, genel açıklamalardan sonr.ı on dört maddeden oluşmaktadır. Beyannamenin metni için bkz. "Türk Derneği Beyannamesi" T.D., Yıl: 1, No: 1 ( 1 327), s. 3-6.


98 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

vele-i efkara sevk etmek lazım geliyor.... " denilmekle ve Türk­ çenin araştınp zenginleştirilmesi, halkın anlayab� leceği şekilde

sadeleştirilmesi, sağlıklı bir şekilde öğretilmesi, eğitimde ve resmi kurumlarda Türkçenin yaygınlaştınlması konulan üzerin­ de durulmaktadır. Beyannameden de açıkça anlaşılacağı gibi , dernek; siyasi anlamda Osmanlıcı ideolojiye sadık kalınakla birlikte, kültürel alanda ve özellikle dil konusunda Türkçü bir yaklaşım içindedir. Türkçeyi Osmanlı unsurlan arasında konu­ şulan bir milli dil yapmayı ve bu yolla unsurlar arasındaki birli­ ği sağlamayı amaçlayan Türk Derneği'nin üyelerinin kozmopo­ lit yapısı dil meselesindeki yaklaşımda da ortaya çıkmaktadır. Beyannamenin 9. maddesinde; "Osmanlı Iisanının Arabi ve Farisi lisanlarından ettiği istifade gayr-i münker bulunduğundan ve Osmanlı Türkçesini bu muhterem lisanlardan tecrid etmek hiç bir Osmanlının haya­ linden bile geçmeyeceğinden ... " bahsedilirken, derneğin kulla­ nacağı lisanın en sade Türkçe olacağı vurgulanmakta, şubelere gönderilen beyannamede; halk arasında kullanılan Türkçe keli­ melerin ve türkülerin derlenmesi, vilayet dahilindeki Türklerin nüfusları, hayat tarzı, tarihleri ve ortaya koydukları eserlerin araştırılması istenmektedir72 . Ayrıca; "Harbiye Nezareti Celile­ sine" 73 ve "Ayandan Besaryan Efendi Hazretlerine" 74 yazılan teşekkür yazlannda devlet dairelerinde ve ordudaki yazışmalar­ da kullanılan yazıların herkesin anlayabileceği sade bir Türkçe ile yazılması istenmekte ve bu yolda yaptıkları öncülüğe teşek­ kür edilmektedir. Hana Beyannamenin 5. maddesinde; " ... Bal­ kan hükümetindc, Avusturya'da, Rusya'da, İran'da, Afrika'da, 72 Şubclcrc gönderilen genelge mahiycıindc bir yazıda. şubclerin kendilerini yerel makamlara oııaylaıınaları. mühürlerini. Türk Derneği'nin mührünc bcnzctıııeıeri istcnmekıe ve yapılacak faaliyeller konusunda on maddelik tcklif yapılmakıadır. Bkz. "Şubclerimiz", T.D . Yıl: ı . Sayı: 6 ( 1 3 2 7) , s. .

ı99-200.

73 "Harbiye Nezarcı-i Ccıiıesinc", T.D., Yıl: ı . No: 5 ( ı 327), s. 1 37. 74 "A yaııdan Bcsaryan Efenıli Hazrctlerine", T.D., Yıl: 1 , No: 5 ( 1 3 2 7). s. I JK.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 99

A sya ortasında ve Çin'de bulunan Türkler"i Osmanlı Türkçe­ siyle kapalı da olsa bütünleştirmekten söz edilmektedir75 • Türk Derneği'nin ideolojik yapısını ortaya koymada kendi adıyla yayınlanan dergisi de önemli bir yere sahiptir. Türk Derneği dergisinde Orta Asya Türklüğü ile ilgili yazılar oralarda yaşayan Türkleri Osmanlı Türklerine tanıtma amacına yöne-liktir76. B irinci sayıda yer alan "Türklüğü B ilmeli ve Bi­ Iişmeliyiz" isimli makale farklı bir bakış açısı ve üslup taşımak­ ta, siyasi Türkçülük açısından dikkati çekmektedir. Makalede; " milliyet ve ırkiyyet fikirleri"nin önemi aniatıldıktan ·sonra, Osmanlı Türklerinin Türklüğü hiç düşünmemeleri sebebiyle çe­ şitli Türk boylarının Avrupalılar tarafından "ezilip yutulup mahvedileceği" vurgulanır. Osmanlı devletinin resmi ve gayri resmi politikasında Türklüğü düşünemez. "Lakin Osmanlılar için Türklüğün varlığını bile bilmemeli midirler?" denildekten sonra; "çoğumuz için Türklüğün hududu Ankara ve Konya'nın pek ötesine geçmez" Türklük merkezleri Buharalar, Kazanlar, Semerkantlar, Tebrizler hakkında hiç bilgimizin bulunmadığın­ dan yakınılır77. Bunlann dışındaki makaleler, demek faaliyetlerine iliş­ kin bilgilerin yanısıra ağırlıklı olarak dil meselesi ile ilgilidir. 75 Beyannamenin 5. maddesinin yanısıra 6. maddesinde de, " ... Azerbaycan,

Afganistan, Kaşgar, Buhara ve Hive gibi mcmalikin lisanlarını -Türklükten bil istifade- Osmanlı Türkçesine ve hana merkez şivesine kolaylıkla yaklaş­ tırmağa çalışılacaktır ... " denilmektedir. "Türk Derneği Beyannamesi", T.D., Yıl: ! , No: 1 , ( 1 327), s. 5.

76 Genelde bu makaleler de Türkoloji ilc ilgilidir. Bu konuda önemlileri şun­ lardır: Nccip Asım, "Firdevsü'l- lkbal", T.D., Yıl: 1 , Sayı: 2, s. 6!1-7 1 ; Ak­ yiğitzadc Musa, "Kazan Tatar Şivesinde Darb-ı Mescller", T.D . Yıl: 1 , Sa­ .

yı: 2, s. 50-52; Kazanlı Ayaz ( i shaki), "Tatar Edebiyatının Tarihçesi", T.D., Yıl: 1, Sayı: 5, s. 1 56- 1 59; Yusuf Akçuraoğlu, "Yeni Keşfelunmuş Eski Türk Şehri", T.D., Yıl: 1 , Sayı: 5, s. 1 60- 1 6 1 ; Rusyalı Mişeroğlu Zaif Beşir, "Çavuşlar", T.D . Yıl: 2, Sayı: 7, s. 223 vd. .

77 Makalenin sonunda imza yerine "A" konulmasına rağmen, üslup ve fikirler Yusuf Akçura'yı çağrıştırmaktadır. "Türklüğü B ilmeli ve Bilişmeliyiz". T.D., Yıl: 1, Sayı: 1, ( 1 327), s. 25-29.


1 00 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Makalelerin bir kısmı Türkçenin vurgu, ahenk, aruz ve imlası üzerinde duran ilmi yazılardır78 . Diğerleri bir kaç şiir hariç Os­ manlı Türkçesinin sadeleştirilmesi üzerinde dururlar. Veled Çe­ lebi, Bursalı Mehmed Tahir, Necip Asım, Mehmed Emin (Yur­ dakul), Ispartalı Hakkı, Mehmet Fuad, Cetıil Sahir vb. yazariara yer veren Türk Derneği dergisinde, Türkçenin sadeleştirilmesi gereği üzerinde durulmakla beraber, bu konuda belirli bir me­ tod ortaya koyamamışlardır. Türkçenin sadeleştirilmesi konu­ sunda en belirgin yazılar Ahmed Hikmet ve Ispartalı Hakkı ta­ rafından yazılmıştır. Özellikle Ahmed Hikmet'in "Dilimiz" baş­ lıklı makaleleri 79 ve lspartalı Hakkı'nın "Türkçenin Sadeleşti­ rilmesi" 80 isimli makalesi daha açık fikirler ortaya koymakta­ dırlar. Türk Derneği dergisi, Türkiye'de Türkoloji çalışmaları­ nın, sistemli olmasa bile , dağınıklıktan topluluğa doğru giden önemli bir evres i de sayılabilirR l . Türk Derneği'nin amaç v e faaliyetlerini topluca değer­ lendirdiğimiz zaman ağırlıklı olarak Türkoloji çalışmaları yap­ mak üzere kurulduğunu görürüz. İdeolojik açıdan Türk Derneği mensupları kültürel manada Türkçü olmakla beraber, siyasi açı­ dan Osmanlıcılık geleneğini ağırlıklı olarak taşımaktadırlar. Ni­ zamname, Beyanname ve dergideki yazılar bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bakımdan Demek içinde yer alan Yu­ suf Akçura gibi siyasi manada Türkçülüğü savunan bir kişinin fikirlerinin Demek faaliyetleri üzerinde fazla etkili olamadığı görülmektedir. Türk Derneği'ndeki Türkçülerin Osmanlı impa­ ratorluğunu teşkil eden unsurları dil yoluyla bütünleştirme 78 Ö rnek olarak şu makaletere bakılabilir: R.M. Fuad, "Osmanlı Türkçesinde Vurgu", T.D. Yıl: 1 , Sayı: I , s. 36 v.d.; Aynı yazarın, "Türkçe Aruz", Yıl: 1, Sayı: 5 , s. 1 40; Anloine Tungır, "Türkçede Şimdiye Kadar Kullanılan i lmi Kaideler", T.D., Yıl: I, Sayı: 6, s. 1 80. 79 A. Hikınel, "Dilimiz", T.D . Yıl: I , Sayı: I ve 2, ( 1327), s. 20-24, 46-49. 80 lspartalı Hakkı, "Türkçe'nin Sadelcşlirilmesi", T.D., Yıl: I, Sayı: 4, ( 1 327), s. 1 30- 1 36. K I Levend, Türk Diliııde Gelişme ... , s. 303. .

.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 0 1

amacını taşıdıklan açıkça anlaşılmaktadır. Bu açıdan Türk Der­ neği içinde yer alan Türkçülerle, Genç Osmanlılar içinde yer alan Namık Kemal'in fikirleri arasında bir devamlılık da bulun­ maktadır82 . Bu durum aynı zamanda İttihat ve Terakki'nin Türkçenin yaygınlaştıolması yoluyla çeşitli unsurlan (özellikle Müslüman unsurlar) Türkleştirme politikası ile de paralellik ar­ zetmektedir. Zaten Türk Derneği II. Meşrutiyetle birlikte Os­ manlıcılık anlayışının ön plana çıktığı bir dönemde kurulmuş­ tur. Üyelerinin kozmopolit yapısını Osmanlıcılık anlayışının yansıması olarak da görmek mümkündür. Türk Derneği'nin mensuplarından Fuad Raif, Necip Asım, Veled Çelebi ve Yusuf Akçura gibi ileri gelenlerinin bir müddet sonra resmi görevler ve çeşitli sebeplerle İstanbul'dan ayrılmaları, demek mensuplarının dilde tasfiyecilikle suçlan­ maları83 , üyeler arasında tam bir amaç birliği bulunmaması ve zamanla farkl ı siyasi partilerde yer almaları gibi sebepler yü­ zünden faaliyetleri ve etkinliği sınırlı kalmıştır8 4 . 1 9 ı ı 'den son­ ra faaliyetleri tamamen azalan derneği canlandırmak için çeşitli teşebbüslerde bulunulmuş, ancak başarılı olunamamıştır. ı 9 Mayıs 1 9 1 3'te Celal Sahir'in imzası ile yayınlanan bildiri de; X2 Namık Kemal, elimizden gelse memleketimizde mevcut olan lisanların

"Türkçeden maada kaffcsini mahvetmeye çalı�mak" gereğinden ve "Vakıa Rumlara, Bulgarlara bizim lisanı tamim etmek kabil değildir." fakat Müslü­ manlara tamim edilecek olursa "Lazca, Arnavutça" bütün bütün unutulur, demektedir. Bkz. Fevziye A. Tansel, Namık Kemal'in Hususi Mektupları, C. 2, Ankara 1 969, s. 23 1 , 244; Landau, Türk Derneği'nin kültürel Pan-Tür­ kizmin yayılması amacıyla kurulduğunu belirterek kurucularının Pan-Tür­ kisı oldukları yolunda değerlendirme yapar. Landau, a.g.e., s. 38-40. X1 Ziya Gökalp, özellikle "Fuad Raif Bey'in Türkçeyi sadele�tirmek hususunda

yanlış bir nazariyeyi takip etmesi, Türkçülük eeceyanının kıyınetten dü�me­ sine sebep oldu. Bu yan lı� nazariye (Tasfiyecilik) fikriydi" demekte ve Türk Derneği dergisinde tasfiyecilik cereyanına kapılmasından dolayı hiçbir rağ­ bet görmediğini söylemektedir. Ziya Gökalp, Türkçülüğün . . . , s. 10, 1 2.

K4 Sebepler için bkz. Tunaya, Siyasal Partiler, C. 1, s. 4 1 5; Akçura, Yeni

Türk Devleti'nin, s. 1 9 1 ; Fethi Tevetoğlu, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ankara 1 986, s. 9 4 .


1 02 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

"Derneği zaman zaman daldığı derin uykusundan uyandırmak için olan teşebbüsler faide vermemişti�5 ." denilmektedir. Bu açıklamadan sonra Türk Derneği'nin resmen ne zaman kapandı­ ğı bilinmemekle beraber, üyelerinin büyük çoğunluğunun bu sı­ rada kurulmuş Türk Yurdu ve Türk Ocağı bünyesinde faaliyet­ lerine devam ettikleri bilinmektedir. b- Genç Kalemler Hareketi

İstanbul'daki Türk Derneği'nin faaliyetlerine paralel ola­ rak İttihat ve Terakki hareketinin merkezi sayılan Selanik'te çıkmaya başlayan Genç Kalemler dergisi116 dilde Türkçülük akımına yeni bir hız vererek milliyetçi ideolojinin oluşması ba­ kımından çok önemli bir gelişmeye öncülük etmiştir. Selanik'in milliyetçiliği teşvik eden kozmopolit yapısı içinde87 şekillenen Genç Kalemler Hareketi'nin temel amacı "yazı dilini sadeleşiirmek ve halk diline yaklaştırmak"tı. B u amacı " Yeni Lisan" olarak savunan Genç Kalemler Hareke­ ti'nin öncülüğünü ve birleştiriciliğini Ali Canip ve Ömer Sey­ fettin ( 1 884- 1 920) yap�8 . Bu sırada Diyarbakır'dan gelerek it85 Lcvend, Türk Dilinde, s. 303. 86 Bu sırada Manastır'da yayınlanmakta olan "Hüsün ve Şiir" dergisinin ismi

Genç Kalemler, olarak değiştirilerek, imtiyaz sahipliğine İ ıtihat ve Terak­ ki'nin Merkez-i Umumisinde katip olan Nesimi Sarım getirilir. Böylece Genç Kalemler'in küçük boydaki birinci serisinin yayını başlar. Geniş bilgi için bkz. Ali Canip Yöntem, "Devirlerden Hatıralar", Yakın Tarihimiz. C. 1, Sayı: 1 , s. 3-4; Tahir Alangu, Ömer Seyfellill Ülkücü bir Ya:arm Roma­ lll, İ stanbul 1 968, s. 1 56- 1 58; Ali Canip, Ömer Seyfellill, (1884-1 920), İ s­ tanbul 1 947, s. 9. 87 Bu sırada Selanik onamı için bkz. Tekeli- i lkin, a.g.m . . s. 35 1 -377.

88 Ömer Seyfeııin 28 Ocak 1 9 1 0 tarihli Ali Canip'e edebiyat dilinin sadeleşti­ rilmesi hakkındaki görüşlerini içeren ve birlikte çalışmayı teklif eden bir mektup yazar, Ali Canip bu fikri Ziya Gökalp'e açar. O da bu fikri samimi karşılar ve ilk çekirdek kadro oluşur. Bkz. Alangu, a.g.e., s. 157- 1 59; ls­ mail Parlatır, "Genç Kalemler Hareketi İçinde Ömer Seyfeııin", Doğumu­ nun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfeuin, Ankara 1 985, s. 95-96; Canip, a.g.e., s. 1 1 - 1 2.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 03

lihat ve Terakki'nin "Merkez-i Umfimi"sine seçilen Ziya Gö­ kalp ( ı 876- ı 924) İttihat ve Terakki Kulubü veya İttihat ve Te­ rakki mektebinde gençlere gece dersleri vermekteydi. Bu şekil­ de Ziya Gökalp'in çevresinde "Yeni Hayat" kadrosu oluşmuş­ tur. Genç Kalemler'in savunduğu yeni dil davasını, yeni hayata açılan yol olarak gören Ziya Gökalp'in de harekete katılması ile Genç Kalemler hareketinin nüvesi teşkil edilmiştir89. Genç Kalemler hareketinin nüvesinin oluşmasına para­ lel olarak İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından himayeye alı­ nan Genç Kalemler dergisi Ali Canip tarafından çıkarılmaya başlanır90. Ali Canip'in yönetime geçmes iyle ı ı Nisan 1 9 ı ı 'den itibaren büyük boyda " ı 5 günde bir Perşembe günleri

intişar eden edebi ilmi mecmuadır." ibaresi ile yayınlanmaya başlayan derginin şekline paralel olarak muhtevası ve kadrosu da geniş-ler9 1 • Yazıların büyük çoğunluğu Ali Canip, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp92 tarafından kaleme alınan dergide; Kazım Nami (Duru), Akil Koyuncu, Enis Avni (Aka Gündüz), Hakkı Süha, Celal Sahir, Mehmet Ali Tevfik gibi şahıslar da yazılar yazmışlardır. Böylece yayın hayatına başlayan dergide, başlatılan "yeni !isan" davası ile halk ve aydın kültürleri arasın89 Ziya Gökalp'in Selanik"ıeki çalışmaları ve Genç Kalemler"e kaıılışı hakkında bkz. Mehmeı Emin Erişirgil, Bir Fikir Adanımm Romalll Ziya Gökalp, 2. B . , İ sıanbul 1984, s. 67-82; Erişirgil, Gökalp'in Selanik faaliyeıleri için "Atina'da Sokrat ne yapmak istemişse, dikkatli ve külıürlü biri, onun da ay­ nı şeyi yapma arzusunu beslediğinin farkına varırdı" demektedir. s. 69-70. 90 İ tıihat ve Terakki dcrgiyi çıkarması için Ali Canip'i görevlendirmiş, en kü­ çük bir müdahalede bulunulmayacağı yolunda ıaahhütıe bulunmuştur. Yön­ tem, a.g.e., s. 1 2; Alangu, a.g.e., s. 159- 1 60; Fevzi ye Abdullah Tansel, "Ali Canip Yöntem", Bel/eren, C. XXXII, Sayı: 1 25- 1 28 ( 1 968), s. 63.

91 Genç Kalemler'in büyük boyda yçni serisi Nisan 1 9 l l 'den-Ekim 1 9 1 2'ye kadar ıoplan1 27 sayı yayınlanmıştır.

92 Genç Kalemler'de kendi isimlerinin yanısıra Ali Canip, Yekta Bahir, Ömer Seyfeııin Pcrviz, Kaya Alp, Ziya Gökalp, Dcminaş, Tevfik Scdad ve Gö­ kalp ıakma adlarını kullanmışlardır. Kazım Naıni, Ziya'ya Gökalp ismini Ali Canip ekledi demektedir. Kazım Nami Duru, Ziya Gökalp. 2. B., İs­ tanbul 1965, s. IV.


1 04 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

da birlik kurmak üzere milli kültürün temeli sayılan Türk dili yeni bir zihniyetle işlenmeye başlandı 93 . Genç Kalemler'in yeni seri olarak çıkmaya başlayan ikinci cildinin ilk sayısında Ömer Seyfettin tarafından yayınla­ nan "Yeni Lisan" başlıklı yazı ile hareketin başladığı kabul edi­ lir9�. Ömer Seyfettin bu yazıda; dili bir milletin varlığının, yük­ sel�esinin ve kendini kabul ettirmenin temel unsuru olarak gö­ rür. Asrın "intizam ve terakki asn" olduğunu ısrarla belirten 'ömer Seyfettin, terakkinin sağlanması için de "umuini ve milli bir lisanın" şart olduğunu vurgular 95 . Derginin 5. sayısından sonra "Yeni Li san" başlıklı baş makaleler "Genç Kalemler Tah­ rir Heyeti" adına yayınlanır. Böylece Ömer Seyfettin'in imzasız yazıları ile başlayan "Yeni Lisan" davası Genç Kalemler'e ma­ ledilmiş olur. Genç Kalemler'de ağırlıklı olarak Türkçenin sadeleştiril­ mesi ve edebiyat yazılarına yer verilmesine rağmen, bir çok _ makalede milliyetçilik yapma dil akımının dışına taşmıştır. Di­ lin sadece bir edebiyat problemi değil, aynı zamanda Türklerin hayatıyla yakından ilgili olduğu ele alınır ve 100 milyon kan kardeşini birbirine bağlayan bir bağ olduğu, bu sebeple İstanbul Türkçesini bütün Türklere yaymak gerektiği vurgulanır96. Gene bir başka makalede içinde yaşanılan zamanın devrimler çağı ol­ duğu vurgulanarak eski değerlerin kaybolduğu, yenilerinin gel­ diği belirtilerek, yenilik Türklük adı altında tanımlanır. Geliş93 Genç Kalemlerin dil meselesindeki tezleri ve politikaları için bkz. Ali Ca­

nip Yöntem, "Genç Kalemlerin Yeni Dil Davası", Yakın Tarihimiz, C. I, Sayı: 1 2, s..37 1 -373. 94 Yazının sonunda (?) işareti bulunmasına rağmen bu yazıyı Ömer Seyfet­ tin'in kaleme aldığı bilinmektedir. l..cvend, Türk. Dilinde, s. 3 14; Parlaıır, a.g.m s. 96. ..

95 ?, "Yeni Lisan", G.K., C.

ll,

96 ?, "Yeni Lisan", G.K., C.

ll,

Sayı: 1 , s. 1 -6.

Sayı: 2, s . 25-28; Ayrıca Genç Kalemler Tah­ rir. Hey'eti, "Yeni Lisan-Vatan Çocuklarına", G.K., C. lll, Sayı: 24-25, s. 32-33'de yüz milyonluk soyumuzu her şeyden evvel bir gösterecek dilimi­ zin kapitülasyonlarını atamadık, denilmektedir.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 05

miş ülkelere örnek olarak gösterilen Japonya ve Almanya'nın seviyesine ç ıkılınası gerektiği belirtilerek, Doğulu kavimterin Batı'nın sömürgeciliğinden Türklük sayesinde . kurtulabileceği vurgulanır97. Genç Kalemler'de Ziya Gökalp'in, Demirtaş, Tevfik Se­ daı ve Gökalp imzalarıyla yazdığı ideolojik şiir ve makaleleri dikkati çekmektedir. Bu yazıları içinde "Turan" adlı şiiri Os­ manlı devletinin bunalımlı döneminde Türk gençleri üzerinde derin tesirler yapmıştır98 _ Ayrıca en önemli makalesi olan "Ye­ ni Hayat ve Yeni Kıymetler" adlı yazısında, "Yeni Hayat"ı siyasi inkılabı sosyal bir inkılapla tamamlayacak ilkeler bütünü ve eski hayata alternatif bir model olarak görüyordu99 . Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettin'in milli dil ve Edebiyat anlayışının ürünleri olan hikayeleri de önemli bir yer tutmaktadır. Balkan milletlerinin milli uyanış ve istiklal hare­ ketlerinin en yoğun olduğu bir dönemde subay oyarak görev yapan Ömer Seyfettin'in fikri yapısının şekillenmesinde ve hikayelerinde bu olayların etkilerini ve motiflerini açıkça gör­ mek mümkündür. Nitekim dergide yayınlanan "Pamuk ipliği", "Bomba" ve "Primo Türk Çocuğu" gibi hikayelerinde azınlık­ lardaki milliyetçilik hareketlerine karşılık Türklük düşüncesini uyandırma ve milli benliğe dönüş gibi konulan işler 100. 97 Yekla Biihir, "Gençlik Kavgası: Milli Daha Do�rusu Kavmi Edebiyal Ne Dcmeklir?", G.K., C.II, Sayı: 4, s. 72-77. Dergide Avrupa'daki ihlilal ve

Japonya'nın durumunu de�erlendiren yazılar da yer almakladır. Kaya Alp, " 1 830 Avrupa'da ihlilal", G.K., C. Il, Sayı: 7, s. 1 1 7- 1 23. Aynı yazarın "Japonya l mparalorlu�u ve Yeni Hayal", C. Il, Sayı: 7, s. 123- 1 24, C. II, Sayı: 7, s. 1 43, Sayı: 1 0, " 1 830 Vak'aları ve Ncliceleri", s. 1 73 - 1 75, Sayı: l l , s. 1 88 - 1 9 1 gibi makaleler vardır. 98 Tevfik Sedad (Ziya Gökalp), "Turan-Talal ve Canib'e", G.K., C. I, Sayı: 6, s. 1 67, Genç Kalemler' in küçük boydaki son sayısında yayınlanır. 99 Demirtaş (Ziya Gökalp), "Yeni Hayal ve Yeni Kıymeller", G.K., C. Il, Sa­ yı: 8, s. 138- 1 4 1 . 1 00 Ö mer Seyfeııin, "Pamuk Ipliği", G.K., C . I l , Sayı: 4 , s . 64-72, " Bomba", C. Il, Sayı: 9, s. 147- 1 59, "Primo Türk Çocuğu", C. lll., Sayı: 13, s. 3-27; Ömer Seyfeııin bu hikayesinin başına Gökalp'in Turan Şiiri'nin, "Valan, ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkislan 1 Valan büyük ve müebbcl bir ülkedir: Turan! " bcyi.lini koyar.


1 06 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Ağırlıklı olarak bir dil ve edebiyat dergisi olan Genç

Kalemler'de; "Haftanın Hadisesi" adlı bir sütunda 101 aktüel, siyasi ve sosyal olaylar da değerlendirilmektedir. Ancak ele alı­

nan konuların tamamına yakını Osmanlı devletinin iç işleri i le Balkanlardaki gelişmeler, İstanbul, İzmir ve Selanik gibi büyük şehirlerdeki olaylardır. Bu sütunda Osmanlı devletinin dışında­ ki, özellikle Rus ve Çin yönetimi altında yaşayan Türklerin du­ rumları ile hiç ilgilenilmediği dikkati çekmektedir. Bu durumu değerlendiren' Masarn i Arai, Genç Kalemler'in henüz Türklüğü arama evresinde bulunduklannı, bu sebeple kurtarmak istedik­ leri "Türk milleti değil hatta, Turan da, değil, Osmanlı devletiy­ di." demektedir 102 _ Zaten bu anlayış Gökalp'in "Turan" şiiri ha­ riç vatan sevgisinin yüceliği ve Osmanlı Padişahının büyüklü­ ğü 103 konularını ele alan yazılarda da görülmektedir. Bu sebep­ le Genç Kalemler dergisi etrafında toplanan aydınların Osman­ lıcılık geleneğini taşıdıklarını, dil sadeleşmesi yoluyla takip et­ tikeri kül tür milliyetç iliği sayesinde Osmanlı devletinin bekasını teminat altına alabilecek bir arayış içinde bulundukla­ nnı, bunu da "Yeni Lisan" ve "Yeni Hayat" olarak formüle et­ tiklerini söyleyebiliriz. Balkan Savaşlan'na paralel olarak, Selanik'in elden çık­ ması üzerine İstanbul'a gelen Genç Kalemler kadrosu Türk Yurdu ve Türk Ocağı bünyesine dahil olacaklardır. Burada özellikle Ziya Gökalp Türk milliyetçiliğinin sisternalize edil­ mesinde önemli roller üstlenecektir. 101 Küçük boy seride genellikle Kazım Nami tarafından yazılan "Siyasi Not­ lar" sütununun yerini büyük boy seride derginin sonlarında "Haftanın Ha­ disesi" şeklinde yazılmakla ve yazarı gösıerilmekıcdir.

102 Masami Arai, 'The Genç Kalemler and ıhe Young Turks: A Study in Naıi­ onalisın", ODTÜ Gelişme DerKiJi, Cilt: 12, Sayı: 3-4, ( 1 9 115), s. 244. Ge­ nel bir değerlendinne için bkz. a ..�.nı. , s. 1 97-244. 103 Kaya Alp. "Vaıan", Genç Kalemler, C. lll, Sayı: 24-25. s. 32-35, Mehmed Ali Tevfik, "Manevi Yurı", G.K., C. lll, Sayı: 20, s. 1 77- 1 89. Genç Ka­ lemler Tahrir Hey'eıi tarafından, C. ll, Sayı: 4, s. 57'de Osmanlı Padişahını öven bir yazıya rasılanınakıadır.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 07

c- Ülke Dışında Kurulan Türk Yurtları

Osmanlı devletinde Türkçülük esası üzerine kurulan derneklere paralel olarak çeşitli Avrupa ülkelerine eğitim ama­ cıyla giden Türk Gençleri de aynı amaçla Türk Yurdu adı al­ tında bir takım demekler kurmuşlardır.

II. Meşruliyetİn ilanma paralel olarak İsviçre, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde okuyan Osmanlı vatandaşı öğrenciler, aralanndaki dayanışmayı artırmak amacıyla bulundukları şehir­ ler�e "Osmanlı Kütüphanesi 1 04" adı altında bir takım kulüpler oluşturmuşlardı. Fakat milliyetçilik hareketlerinin bütün unsur­ lara sirayet ettiği bir dönemde Osmanlıcılık esası üzerine kuru­ lan bu kulüpler beklenen amacı gerçekleştirememişlerdir. Çün­ kü imparatorluk içinde cereyan eden milliyetçilik hareketleri Avrupa'da okuyan gençlere d� aynen yansımıştır 1 05 . Bu sebep­ le gerek azınlık öğrencilerinin milliyetçiliklerine, gerekse İtal­ ya'nın Trablusgarp'a saldırısına tepki olarak harekete geçen Türk öğrenciler de başta Lozan 1 06 olmak üzere Cenevre, Nöşa­ tel, Paris ve Berlin gibi şehirler de Türklük esasına dayanan "Türk Yurdu" adı altında bir takım öğrenci demekleri kurduk­ lannı görüyoruz 107 . 1 04 Nail Moralı '"Ciub Liberal Ottoman'" olarak adlandıımaktadır. Nail Momlı, Mütarekede i:mir Olayları, Ankara 1 973, s. 62, ancak Yunçular Yasasın­

da '"Osmanlı Kütüphanesi'" olarak geçmektedir. Yurdcular Yasası is­ viçre'de Ceneı•re Şehriııe Yakm Peti Laııs Köyünde Pansiyon Rasinde Ku­ rulaıı "ikinci Yurdcular Derııeği"nin Mu:akerat ve Mu karrera tr , Dersaa­ det, Yeni Turan Matbaası, (Tarihsiz), s. 25. 1 05 Yusuf Kemal Tengirşenk, Vatan Hi:nıetinde, Ankara 1 98 1 , s. 1 24; Mora­ lı, a.g.e., s. 62.

1 06 Lozan Türk Vurdu'nun el yazması zabıt defterinin girişinde şu ifadelcre rastlanmaktadır: ' " 1 5 Kanun-u slini 9 1 0 senesi Cumanesi günü saat 5'te teş­

kil edip bilahare Lozan Osmanlı K ütüphanesi namı altında çalışan ve niha­ yet 4 Teşrin-i sani 9 1 1 senesi Cumanesi günü şekl-i asliyesine rücu ederek Lozan Türk Yurdu ismini alan cemiyetin mukarrerat ve zabt-ı sabık defte­ ridir'". Defıerin altında 2 Kanun-u evvel 9 1 1 Cumanesi, tarihi verilmekte­ dir. Defıerin orijinali T.T. Kurumu yazmalar bölümünde Y/653 nurnarada bulunmaktadır. 1 07 Geniş bilgi için bkz. Yurdcu/ar Yasası, s. 25-59.


1 06 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde kurulan Türk Yurdlan arasındaki işbirliğini geliştirmek. ve ortak bir mefkfire belirle­ mek. amacıyla bu yurtlar "orta" adı verilen bir demek etrafında toplanmıştır. Bu konuda en faal durumda bulunan Lozan Türk. Vurdu'nun öncülük. yaptığı anlaşılmaktadır. Nitekim 27 Kanun­ u evvel I 9 1 I 'de Lozan Türk. Vurdu'nun öncülüğünde, Lozan'da "B irinci Yurdcular Derneği Kongresi" Nureddin oğlu İlyas Ra­ gıp Bey başkanlığında gerçek.leştirilmiştir 1 08 . Bu kongreden sonra gene Lozan Türk. Yurdu, daha geniş çaplı Avrupa'da oku­ yan bütün Türk. öğrencilerin katılacağı bir toplantı daha organi­ ze eder. Bu amaçla Lozan Türk. Yurdu yayınladığı beyanname­ de; derneğin gayesinin "içtimai Türkçülük." olduğu, siyasetle uğraşmadığı belirtiliyor ve bizim ricamız " . . . uçuruma doğru yuvarlanan Türk.lüğün, koca bir milletin imdat isteyen feryadın­ dan başka bir şey değildir." deniliyordu. Ayrıca derneğe her Türk gencinin katılabileceği ısrarla vurgulanıyordu 1 09 . Yapılan davet üzerine başta Lozan, Cenevre, Paris ol­ mak üzere Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde okuyan Türk gençle­ rinin katıldığı bu kongre I -2 Nisan I 328 ( I 9 I 2)'de Lozan'da toplanmıştır. Kongrede Lozan Türk Yurdu bünyesinde Türk Yüksel isminde bir demek kurulmuştur. Bu derneğin nizarnna­ mesine göre amacı; "Türklüğün irfanen, içtimaen, iktisaden ilerlemesi" olarak tesbit edilmiş ve cemiyetin siyasetle katiyyen uğraşmayacağı belirtilmiştir 1 1 0. Adı geçen cemiyetin mesai programında çocukların ve yetişkinlerin eğitimi için okullar açılması, Türk kızlarının eğitimine önem verilmesi, Türk. esnaf­ lar arasında şirketler kurulması ve bankalar açılması gibi konu1 08 Bu kongrenin yapıldığı tarih Yurdculuğun başlangıç tarihi olarak kabul edilmiştir. Yurdcu/ar Yasası, s. 3. 1 09 Lozan Türk Vurdu'nun Beyannamesinin metni için bkz. Tanin, Kanun-u sani 1 327; Türk Yurdu, Yıl: 1 , Sayı: 7 ( 1 327), s. 2 14-2 1 5; Sebilü'r-Re­ şad, C. 7, Sayı: 1 80, (2 Şubaı 1327), s. 385. 1 10 Derneğin nizamnamesi için bkz. Türk Talebesi Birinci Derneği -13281912- Senesinde Lozan'da İctima Eden Kongre Müzakerat ve MukarreraSelanik Rumeli Matbaası, (Tarihsiz), s. 1 0- 1 2.

11,


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 09

lara yer verilmektedir. Ayrıca; Türkçenin sadeleştirilmesi ve geliştirilmesi, muntazam bir Türk tarihinin yazılması gibi ülke­ nin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınması, Türklük şuurunun uyandmiması yolunda önemli sayıl�bilecek kararlar alınmıştır. Bu amaçların gerçekleştirilmesi için ülke içinde cemiyetler aç­ mak ve açılantarla işbirliği yapılması hususlarına da yer veril­

mektedir' 1 1 .

Avrupa'daki Türk Yurtlarının en önemli kongresi, Ce­ nevre Türk Yurdu'nun öncülüğünde gerçekleştirilen ve "İkisıci Yurdçular Demeği"nin kurulduğu toplantıdır. 1 5 Mart- 1 8 Mart 1 329 ( 1 9 1 3) tarihleri arasında toplanan ve Yurdculuğun amaç­ ları ile yasasının tesbit edildiği bu kongreye Lozan, Cenevre, Paris, Berlin, Nöşatel Türk Yurdları ile Avrupa'da okuyan bir­ çok Türk öğrencisi katılmıştır. Kongrenin açıl ışında Cenevre Türk Yurdu adına konuşan Hacı Nasuhoğlu Cevdet Bey konuş­ masına; Ziya Gökalp'in "Vatan ne Türkiye'dir, Türklere ne Tür­ kistan, Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan ! " mısraları ile başlamış ve "Yurdçuluk içtimal ve milli mezhebimizin ilk taslağı milliyetçilik esası üzerine yaptı ve aliye ait mesaisine bir düstur olmak üzere Tiirk/ükte içtimar inkı/apçılık tertibini ifade etti. Yurdçuluk bir nevi mezhepçil iktir, hakiki bir mefkureciliktir" demiştir' 1 2 .

Divan Başkanl ığını Yusuf Kemal (Tengirşenk)i nl 1 3 yaptığı b u kongrede; Yurtçuloğun mefkuresi "Türklük alemin­

de içtimal inkılap esasları hazırlamak ve O'nu mazisine anane­ sine, milliyetine müdrik bir hale getirrneğe çalışmak" olarak belirlenmiştir 1 1 4 . Bu mefkureye ulaşmak için, Türkçenin geliş1 1 1 Geniş bilgi için bkz. a.g.e., s. 1 2-30, 36-37. 1 12 Yurdcular Ya.ıa.ıı. s. 19. Konuşmada Ziya Gökalp'in Genç Kalemler'de

yayınladığı, "Yeni Hayat Yeni Kıymetler" adlı makalesinde ortaya anığı yeni hayatı, siyasi inkıliibı tamamlayacak sosyal inkıliip olarak gören fikir­ lerinin aynen yansıdığı görülmektedir.

1 13 Yusuf Kemal Bey bu sırada Adiiye Nezareti adına Paris'teki öğrenciler için müfeııişlik yapmakta ve Paris Türk Yurdunu temsil etmektedir. Tiirk Yurdlan Üye Koyu Defteri, Türk Tarih Kurumu Yazmalar, Y/654.


1 1 O 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tirilmesi, eğitimin Türkler arasında yaygınlaştınlması, milli ser­ velin muhafazası için Türklerin iktisadi faaliyetlere teşvik edil­ mesi, Avrupa'da okuyan bütün Türk öğrencileri milli maksada hizmet etmeğe çağırmak, hanımları eğitime ve sosyal hayata çekerek cahillikten kurtarmak ve aynı gayeye hizmet eden di­ ğer demeklerle işbirliğine girişrnek gibi hususlar tesbit edilmiş­ tir. Aynca, Türk Yurtlannın hiçbir şekilde siyasetle uğraşmaya­ cağı belirtilen yasada, Türklüğe büyük hizmetleri olmuş kişile­ re "bir ulu ad" verilmesi de kararlaştınlır. Bu çerçevede ilk ulu isim olarak da Halide Edip (Adıvar) ( 1 884- 1 964) Hanıma "Türklerin Ulu Anası" ünvanı verilmiştir 1 ı s . Türklerin dil, ede­ biyat ve tarihlerine dair Avrupa kütüphanelerinde bulunan eser­ lerin toplanarak tercüme edilmesi ve Anadolu'ya göç edecek Türklere elden gelen her türlü yardımın yapılması gibi kararlar da alınmıştırl 1 6 . Bu sırada Türk Ocağı başkanı bulunan Ham­ dullah Suphi (Tanrıöver)'in de "Türklerin Sanat ve Mimarideki Mevkileri" konulu bir konuşma yaptığı bu kongrede "orta" ola­ rak Cenevre Türk Yurdu seçilmiştir I 1 1 . Avrupa'da kurulmuş bulunan, bu Türk öğrenci organi­ zasyonları olarak görebileceğimiz "Türk Yurdları" tamamen Türkçülük fikrini benimsemiş olup, İstanbul'da kurulan Türk Yurdu ve Türk Ocağı ile paralel çalışmalar içinde bulunmak1 1 4 Yurdçular Yasa.ıı. s. 2. 1 15 Bu ünvan Halide Edip'in Cenevre Türk Vurdu'na yazmış olduğu Türk ka­ dınları hakkında kıymetli mektubundan dolayı verildiği belirtilmektedir. Yurdçular Yasası. s. 1 2.

1 1 6 Yurdc11lar Ya.mı. s. 1 1 . Türk Yurdu dergisinde, Paris Türk Yurdu mensup­ larının Paris Kütüphanesinde bulunan lsHim kitaplarıyla, Müslümanlığa ait ba�ka dillerdeki kitapların bir kataloğunu yapıırarak neşredeceklerdir" şek­ linde bir haber vardır. "Türklük Şuunu", T. Y., Yıl: 2, Sayı: 23 (47) ( 1 327), s. 8 14.

1 1 7 Orta, Türk Yurtları arasında belirli bir dönem için seçilen derneğe verilen isinıdir. Yasanın 20. maddesinde, Ona "Türk Yurdları ve yurdcular arasın­ daki müııa�ebatı ve irıibatı tayin eder ve Yurdcular dcmeğini ictimaya da­ vet eder" denilmektedir. Bu kongrede 1 9 1 3 - 1 9 1 4 yıllarında Cenevre Türk Yurdu "orta" olarak seçilmiştir. Yurdcular Yasası, s. 8.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 1 1

tadırJarl ı s. Bu demekler Avrupa'da okuyan Türk öğrencileri arasında Türklük şuurunun uyandmiması ve ülkeye dönüşlerin­ de birer idealist genç olarak hizmetlerde bulunmalannda da, rol oynamışlardır1 1 9 . Bu gençler içinde Yusuf Kemal (Tengirşenk) (Paris Türk Yurdu), Mahmut Esat (Bozkurt) (Lozan Türk Yur­ du), Şükrü (Saraçoğlu) (Cenevre Türk Yurdu) Bey vb. birçok ünlü isimlere rastlamaktayız 1 20. Bu demekler etrafında toplanan Türk öğrenciler özel­ likle İsviçre'de Mondros Mütarekesi'nin imzatanmasınil paralel olarak Türk milletinin haklılığını dünya kamuoyuna duyurmak ve Milli Mücadele'ye yardımcı olmak amacıyla başta "Türk Menfaatlerini Koruma Cemiyeti 1 2 1 " "İsviçre Müdafaa-i Hukuk

Ce-miyeti 1 22 " gibi çeşitli cemiyetler kurmuşlar ve yayınlar yapmışlardır1 23 . 1 1 8 TY . Yıl: 1 , Sayı: 7. ( 1 327),

s, 2 1 4, Yıl: 2, Sayı: 10 (34), s. 3 1 9'da adaş ccmiycılcrin bu faaliyetlerini heyecanla alkışladığını beyan etmektcdiL Ayrıca Nail Moralı, "Lozan Türk Vurdu İstanbul'da kurulan Türk Ocağına takaddüm eder. Lozan'dakiler Türk Ocağını kuranlardan çok yardım gör­ müştür" demektedir. Moralı, a,g,l',, s. 63. Zaten ideolojik çizgileri ve Hamdullah Suphi Bey'le olan irtibalları, derneklere konulan isimler bunu doğrulamakıadır. 1 1 9 Tiirk Yurdu 'nda, "Yurdcular memur olup maaş almaktan, Beyoğlu, Boğa­ ziçi sefalarından bahsctmiyorlar. Bunlar Anadolu'yu dolaşıyorlar, parlak mcmuriyctlcrc tenezzül etmeyerek, Türk ticarcıhaneleri açıyorlar, köylere muallim olarak gidiyorlar" dcnilmcktcdiL Türk Yurdu, Yıl: 3, Sayı: 2 (50), ( 1 329 ) s. 909; Tekin Alp, Yurdculardan için, "geleceği hazırlamak­ tadırlar" demcktediL Tekin Alp, Turki.mws ımd Pan-Turki.mw.f, s. 3 1 . 1 20 Ayrıca İlyas Rağıp, Nail Ahmet (Moralı), Esad (LTY), Milli Kongre Cc­ miycti'nin kurucusu), Hamdullah Suphi (PTY), Mustafa Şeki p (CTY), Mehıncd Ccvad (Açıkalın), Mehmcd Emin (Erişirgil) Selim Nusrcı (CTY), Sadri Celal (CTY) gibi birçok kişiler Türk Yurtlarında faaliyet göstermiştir. Türk Yurdlun Üye Kayli Defteri, bu dcfıerdc üç yüzün üze­ rinde isim kayıtlıdıL 1 2 1 Bu cemiyel için bkz. kBedevi Kuran, Omımılı imparatorlu.�llllda inkılôp Hareket/ai. s. 696. Ayrıca Lozan'da istihbarat merkezi tesis etmişler ve 15 günde bir İngilizce (Turkey) isimli bir dergi yayııılanuşlardıL Y,a.g.e_, s. 697. 1 22 ikdam, 25 Teşrin-i sani 1 335 ( 1 9 1 9) İsviçre Müdafaa-i Hukuk Cemiycti beyannamesini venııektediL 123 Landau. onlar hcın Mustafa Kemal'in mücadelesini, hem de Kırım ve Rus ,


1 1 2 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

d- Türk Vurdu Cemiyeti

Türçülük hareketinin ikinci önemli cemiyeti ( 1 8 Ağus­ tos I 327) 3 I Ağustos I 9 I 1 tarihinde kurulan Türk Yurdu Ce­ miyeti'dir. Bu cemiyet Mehmed Emin (Yurdakul) 1 24 , Ahmed Hikmet (Müftüoğlu), Ahmed Ağaoğlu, Hüseyinzlide Ali, Dr. Akil Muhtar (Özden) ve Yusuf Akçura gibi Türkçülük hareke­ tinin önde gelen kişileri tarafından kurulmuştur 1 25 .

Türk Yurdu Cemiyeti; ... Türklerin zeka ve irfanca se­ "

viyelerinin yükselmesine, varidat ve teşebbüs sahibi olmalarına hizmet etmek üzere" bir gazete çıkarmayı ve Türk çocuklan için bir pansiyon açmayı amaçlamıştır 1 26. Bu cemiyet Türk Ocaklarının kuruluş hazırlıklarının yapıldığı bir zamanda orta­ ya çıktığı için, cemiyet olarak fazla bir varlık gösterememiş, kuruculan Türk Ocakları içinde yer almıştır. Ancak Cemiyetin en büyük hizmeti daha sonra Türk Ocaklarının yayın organı ha­ line gelecek olan Türk Yurdu Dergisi'ni çıkarmasıdır ki, bu dergi Türk milliyetçiliği fikrinin oluşturulması, sistemleştiril­ mesi ve yaygınlık kazanmasında çok önemli bir rol oynayacak­ tır. Türk Yurdu dergisinin imtiyazı Mehmet Emin'in üzeri­ ne alınmasına rağmen, kısa bir süre sonra O'nun Erzurum Vali­ liği'ne tayin edilmesi üzerine, derginin imtiyaz ve müdürlüğü Azerbaycan daki Türklerin bağımsızlığını desıekliyorlardı, demektedir. Landau, a.g.e., s. 39. Lozan Türk Yurdu "Türk'ü ve şerefini kunaran ve vatanının ruhu olan Büyük Millet Meclisi'ne ve Muhıerem Reisine hünneı ve muhabbcılcrini yollar" şeklinde ıelgraf çekmiştir. TBMM Zahıt Ceride­ si. Devre I , C. 20, Ankara 1959, s. 331!. 124 Türk Yurdu fikrini ilk onaya alan kişi Mehmcd Emin Bcy'dir. Feıhi Teve­ loğlu. Melınıet Emin Yurdakul, Ank�ra 191!8, s. 24; Akçura, Yeni Türk Dl'l'leti'niıı ... , s. 192. 1 25 Cemiyelin kurulu�u ve kurucuları için bkz. Akçura, Yeni Türk Deı·­ leıi'niıı ... s . 192; Tunaya, Türkiye'de Siyasal... , C. I, s. 4 1 5-4 1 6; Eylül 1 9 1 2 de Ahmed Hikmet'in Budapeşıe Baş Şehbenderliğinc alanınası üzeri­ ne yerine. Cemiyelin kuruluşu sırasında Selanik'le bulunan Ziya Gükalp seçil m i ş t ir. Tevc ıoğlu , Almıc•r Hikmet, s. 1!2; Akçura , a.g.e., s. 1 92. 126 Tural, a.g.e., s. 1!5 ; Bayur, Türk inkıhiln Tarihi. C. II. K. IV, s. 40 1 . '

.

'


Turk Mil6yetçili(jinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 1 3 Yusuf Akçura'ya devroliınmuştur 1 27. İlk çıkış sermayesi Oren­ burglu Mahmud Bay Hasanof tarafından sağlanan 1 28 "Türkle­ rin faidesine çalışır" serlevhası ile ilk sayı 30 Kasım I 9 1 1 'de yayınlanan Türk Yurdu dergisi amacını şöyle açıklamaktadır:

"Türklüğe hizmet etmek, Türklere faide dokundunnak isti­ yoruz. Maksadımız işte budur. Maksada erişmek için hangi yollardan yürüyeceğimizi mecmuamızın münderecatı göstere­ ceğinden, mesleğimizin teşribini fazla buluyoruz. Tann yar­ dımcımız olsun." 129 1 9 1 1 yılında yapılan toplantıda Türk Yurdu'nun yayın politikası da şu esaslar dahilinde belirlenmiştir: " 1 . Risale Türk ırkının mümkün olduğu kadar Çoğunlu­ ğu tarafından okunup anianarak istifade olunacak bir tarzda ya­ zılacaktır . . . Dili sade olacaktır. Kavmin ekseriyetine faydalı mevzular seçilecektir. 2. Risale, bütün Türklerce makul olabilecek bir ideal or­

taya koymaya çalışacaktır.

3. Risalede Türklerin tanışmalarına, iktisad ve ahlakça yükselmelerine ve fen bilgileriyle zenginleşmelerine hizmet

127 Türk Yurdu dergisini ilk sayısından itibaren Yusuf Akçura çıkannıştır. An­ cak O'nun Ekim 1 9 1 2-Kasım 1 9 1 3 !arihleri arasında Erkan-ı Harp yüzbaşı­ ' sı olarak Çatalca cephesinde savaşa kaıılma.�ından dolayı derginin 3. ve 4. cildieri Mehmed Emin !arafından çıkarılmışıır. T.Y.. C. III, Sayı: 1 (25), 1 328, s. 33. Bu fasıldan sonra Akçura 1 9 1 7'ye kadar dergiyi tekrar yönet­ miştir. Bu tarihte Rusya'ya gitmek üzere Türkiye'den ayrıldığı için dergi­ nin yönetimini Türk Ocağı merkez heyeti adına Celal Sahir (Erozan) üst­ lenmiştir. Georgean, a.g.e . s. 59. Hüseyin Tuncer, Türk Yurdu Üurine Bir inceleme, Ankara 1990, s. 15. .

1 28 Paul Dumont, "La Revue de Türk Yurdu et les Musulmans de IIEmpire Russe 1 9 1 1 - 19 1 4", Cahiers du Monde Russe er Sovietique, 1 5 (3-4) Temmuz-Kasım 1974, s. 3 1 8. M. Feyzi Togay, Rusya ile i lişkiler para işi­ nin resmi şekle dökülmesine müsait olmadığından bu yardımın İ ttihat ve Terakki tarafından yapıldığı süsü verilmiştir, demektedir. Muharre m Feyzi Togay, YusufAkçura'nın HayaTı, İ stanbul 1944, s. 6 1 .

129 "Maksad v e Meslek", T.Y. Yıl: 1 , Sayı: 1 , ( 1 7 Teşrin-i S an 1 327), s . 1 . .


1 1 4 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

eden mevzular en ziyade yer alacak, siyaset bunlardan sonra gelecektir. 4. Türklerin birbirleri ile tanışmalan için Türk dünyası­ nın her tarafında olup geçen ve bilhassa kardeşler arasında se­ vinç veya kedere sebep olan vak'alar ile Türk dünyasının öte­ sinde berisinde ortaya çıkan fikir cereyanları kaydolunacak, Türk ırkının muhtelif kavmiyetlerinde doğan edebiyatı ırkın bütün fertlerine bildirmek için çalışacaktır. 5. Risale; Osmanlı devletinin iç siyasetinden bahseder­ ken, hiç bir siyasi fırkaya taraftarlık etmeyecek, ancak Türklü­ ğün, Türk unsurlannın siyasi ve iktisadi menfaatlerini müdafaa edecektir... 6. Risale; Osmanlı Türkleri arasında Türk milli ruhunun gelişme ve takviyesine idealsiziikten doğan tembellik ve bed­ binliğin giderilmesine çok çalışacak ve ekseriya hiç bir şeye dayanmaksızın ortaya çıkan mübalağalı Batı korkusundan da bu milleti kurtarmaya elinden geldiği kadar uğraşacaktır. 7. Risalenin devletlerarası siyasette esas fikri, Türk ale­ minin menfaatlerini müdafaa etmektir." ı 30 Bu amaç ve program doğrultusunda, Yusuf Akçura'nın yönetiminde 32 sayfalık bir forma halinde 1 5 günde bir yayın­ lanan Türk Yurdu dergisi büyük bir kültür dergisi olmasının yanısıra, uzun ömürlü bir yayın organı olma özelliğini de ta­ şır l 3 ı . Dergide; Yusuf Akçura, Mehmed Emin, Köprülüzade Mehmed Fuad, Celal Sahir, Ispartalı Hakkı, Bursalı Mehmed 1 30 Akçura, Yeni Türk Devletinin ... , s. 192- ı 93. 1 3 1 Türk Yurdu Dergisi, zaman zaman aksamalar olmakla beraber ı 9 1 1 - ı 93 1 yılları arasında 233 sayı olarak yayınlanmışıır. B u dönemi üç devre ayıra­ biliriz. 1 . 1327- 1 334 İstanbul'da 14 cilt 1 6 ı sayı yayınlanmışıır. 2. 1 924ı 927 Ankara'da 6 ci lt 33 sayı yayınlanmışıır. 3. ı 928- ı 93 ı Latin harfleri ile 6 ci lt 39 sayı yayınlanır. 1 950'1erden itibaren çeşitli dönemler yayın ha­ yatını sürdüren bu dergi, halen, Türk Ocağı Merkez Hey'erinin aylık yayın organı olarak çıkmaktadır. 1 9 1 1 - ı 9 ı 8 yılları arasındaki sayılar ve değer· lendinne için bkz. N azmi Özçelik, /. Yayın Döneminde ( 191 1-1918) Türk Yurdu Mecmua.wwı Ortaya Koyduğu Görüşler, (A.Ü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1 987; Masarn i Arai, Turkish Nationalism ltı the Türk Era, E.J.Brill, Le iden ı 992, s. 48-70.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 1 5

Tahir, Ağaoğlu Ahmed, Mehmed Emin Resulzade, Hüseyin­ zade Ali, Ayaz İsMki, Halim Sabit, İsmail Gaspıralı, Halide Edip, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Hamdullah Suphi, Ali Ca­ nip vb. gibi devrin tanınmış edebiyatçı, ilim ve fikir adamları ile gazetecileri yazı yazıyordu. Genellikle Türkçülük duygulan­ nı dile getiren şiirler, derginin odak noktasını oluşturuyordu. Edebiyat sütunu yanında sosyoloji, tarih, eğitim, iktisat, arkeo­ loji, coğrafya, etnoğrafya, tenkid, seyahat, hikaye, nesir, resim, kadın haklan, sağlık, spor gibi meseleleri konu edinen yazılara geniş ölçüde yer veriliyordu 1 32 . Yine dergide biyografiler, Türklerle ilgili aktüel haberler ve özellikle Rusya'daki Türk ba­ sınından alıntılar yapılıyordu. Genellikle Yusuf Akçura ve Ah­ med Ağaoğlu tarafından yazılan "Türk Aleminden" başlıklı ak­ tüel siyasi yazılar Türk dünyasının bütününü Türklük perspek­ tifinden ele alıyordu. Nitekim Türk dünyasının bütününü ilgi alanı olarak seçen Türk Yurdu dergi�i sayesinde okuyucu genç kuşak yavaş yavaş, Osmanlı devleti perspektifini terketmeye ve Türklerin başlı başına bir dünya oluşturduğunu kendilerine has problemleri ve gelişme tarzları olduğunu görmeye başla­ mıştı 133 . Türkçülük fikrine halkçı bir muhteva kazandırılmasın­

da 1 34 ve milli iktisat fikrinin oluşmasına da 1 35 öncülük eden l 32

"Türk Yurdu Müdürlüğü", T.Y., C. I, Sayı: l 1 , ( 1 327), s. 1 , Türk Yurdu genelde edebiyat ağırlıklı bir dergi görünümündedir. Nilekim 1 9 1 l - 1 93 l yılları arasında 1 732 yazının t 376'sı edebiyalın çeşiıli daliarına ve larihe ayrılmışıır. 1 3 1 Dış Türkler, 82 eğilim öğreıim, 54 dil, l 72 yayın lanılımı­ nın yanısıra 368 haber vardır. Diğer yazılar müzik, spor, külüphanecilik, kadın, hukuk, ikıisal ve çeşiıli ideolojik yazılardır. Geniş bilgi için bkz. Tuncer, a.g.e. 1 3 3 Georgeon, a.g.e .. s. 6 1 ; İsmail Habip, Türk Yurdunun "yaplığı iş Türki­ ye'deki karilerine 'Büıün Türklük' alemini ıanıımasıdır. Bu mecmua adeıa İslanbul'da 'Büıün Türklük' iiiemi için çıkıyordu. Bizi daima Rusya'daki Türklerden haberdar eni ... " demekıedir. İsmail Habip, Edebi Yeniliğimi:, Il, İsıanbul 1 932, s. 404. 1 34 Türk Yurdu kadrosu l l Nisan 1 329'da Halka Doğru dergisini yayınlamış­ lardır. Bkz. IV. Bölüm. 1 35 Türk Yurdu ikıisal konusunda yazı yazması için yabancı ve sosyalisı olan


1 1 6 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türk Yurdu Dergisi, çağdaştaşınayı Türkler için bir hayat me­ selesi olarak kabul ediyordu. Ayrıca mümkün olduğu kadar Türklerin çoğu tarafından anlaşılabilecek sade bir Türkçeyi sa­ vunuyor ve kullanıyordu. Diğer taraftan eğitimin modernleşme­ si, kadın haklarının geliştirilmesi, Türklerin kültürel manada birliğine önem vermesi, her sahada milli konulan ele almasıyla, bütün Türklerce makbul olabilecek bir ideal yaratmaya çalışı­ yordu. F. Georgeon'un deyimiyle temel çizgisi "Pantürkizm ve ilerlemecilik" 1 36 olan Türk Yurdu, Türk Ocaklarının kurulma­ sına paralel olarak fiilen O'nun yayın organı haline gelmiştir. Bu sebeple dergide ortaya konulan fikirler ileriki bölümlerde daha geniş olarak ele alınacaktır. Ancak, burada şu hususları vurgulamakla yetineceğiz. Özellikle B alkan Savaşları'nın buna­ lımlı döneminde yeni yetişen genç nesil arasında büyük ilgi uyandıran Türk Vurdu'nun ilk sayılan bir kaç defa basılmış­ tır 1 37 . İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin henüz Osmanlıcı politika­ sının devam ettiği bir sırada yayınlanan dergiyi Askeri Tıbbi ye öğrencileri okula gizli olarak sakabilmiş 1 38 Rusya'daki Türkler Parvus Efendi (Alexander Helphand) ile anlaşmışıır. Bu durumu okuyucu­ Ianna açıklamıştır. " I ktisat", T.Y., C. I, Sayı: 9 ( 1 327), s. 262; sonuçta Parvus 1 9 1 1 - 1 9 1 4 arası dergide Osmanlı devletinin ekonomik durumu, emperyalizm, köylülük gibi konularda yazılar yazmıştır. B irkaçı "Köylüler ve Devlet", T.Y. C. I, Sayı: 9, ( 1 327), s. 262-268, "Köylüler ve Devlet", T.Y. C. V, Sayı: 9 ( 1 329), s. 1 124-1 1 29, "Türkiye Avrupa'nın Mili Bo­ yunduruğu Altındadır", T.Y. C. I, Sayı 1 6, ( 1 328), s. 476-484, Sayı: 1 7, s. S23-S30, "Türk Eli Maliyeni Gözet", T.Y. C. I, Sayı: 3, ( 1 329), s. 57 1 574 vb. Bunun dışında Ahmed Cevat (Emre) "Koopcratif Şirketleri" T.Y., C. XII, Sayı : 12 ( 1 333), s. 3S23-3S26, C. XIV, Sayı: 1 1 , ( 1 324), s. 432S4329; M. Ziihdü ( İnhan) " İ ktisad-ı Milli", T.Y., C. VIII, Sayı: 6, ( 1332), s. 261 6-261 7 vb. yazılar da vardır. 1 36 Georgeon, a.g.e., s. 6 1 . 1 37 Derginin ilk sayısı 4 defa, 2 . sayısı 3 , 4. v e S . sayılar 2'şer defa basılmıştır. Bkz. T.Y. C. I, Sayı: 1 , s. 1 ; Tanin, 8 Kanun-u evvel, 1 327. 138 H.Ferit Cansever ve Reşit Galip Türk Vurdu'nu gizlice okulun penceresin­ den sarkıtılan iplerle çektiklerini anlatmaktadır. Bkz. Hasan Ferit Canse­ ver, "Türk Ocağının Doğuşu ve Türk Ocağı Milliyetçilik İdealinin Hususi­ yetleri", T.Y Yeni Dönem C. 6, Sayı: 8, (Ağustos 1 967), s. 1 7; Reşit Ga­ lip, "Türk Ocağı", Altın Yurd, C. I, Sayı: S, ( 1 923), s. SO. .

.

.

.

.

..


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 1 7

arasında da "mukaddes bir kitap olarak elden ele" dolaşarak bü­ yük ilgi uyandırmıştır 1 39 . Ayrıca Türk Yurdu, particilik yapmamasma rağmenl 40 1 9 1 3'ten sonra bütünüyle İttihat v e Terakki'nin kontrolünde ol­

mayan ve bu dönemde kapatılmayan nadir yayın organlanndan biri olmuştur. Çünkü İttihat ve Terakki'nin 1 9 1 3'ten sonra uy­ gulamaya başladığı politikanın temel noktalan dergide savunui­ muş ve Ziya Gökalp vasıtasıyla organik bir bağ kurulmuştur. Bu sebeple gerek dergi, gerekse Türk Ocakları bu dönemde kıs­ men himaye görmüştür. Diğer taraftan Yusuf Akçura'nın İttihat ve Terakki ile aradaki mesafeyi ve hareket serbesttiğini koruma kaygısı, O'nun başında bulunduğu Türk Yurdu dergisinin de İt­ tihat ve Terakki'nin denetimine girmemesi ve bağımsızlığını koruması için özel bir çaba gösterdiğini de belirtmek gere­ kir 1 4 1 .

1 39 C.S. Kırımer. derginin Çarlık yönetimi tarafından Rusya'ya sokulmasının

yasaklandığını ileri sürmektedir. Cafer Seyitahmet Kırımer, "Bazı Hatıra­ lar", Emel Der.ı:isi, Sayı: 8, Ocak 1 962, s . 63; Türk Yurdu'nun, Türklük meselesine kültürel olarak yaklaşan ılımlı tutumu sebebiyle Rus hükümeti­ nin Rusya'da dağılılmasına karşı çıkmadığı bilinmektedir. Bkz. Zen­ kovsky, a.g.e . s. 97; Türk Yurdu'nun Rusya Türkleri üzerindeki etkileri için bkz. Dumont, a.g.m . s. 3 1 5-332. .

.

1 40 Şevket Süreyya Aydeınir, Em•er Paşa. C. Il, 3. B., lstanbul 1 98 1 , s. 474. 1 4 1 Georgeon, a.g.e., s. 55.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK OCA KL ARIN IN KURU LUŞU a. Türk Ocaklarının Kuruluşunu Etkileyen Fikri ve Siyasi Faktörler

Türk Ocaklannın doğuşunu ve kısa zamanda gösterdiği gelişmeyi daha iyi ortaya koyabilmek için öncelikle devrin şart­ Ianna ana hatlan ile temas etmemiz gerekir. II. Meşrutiyet ilan edildikten sonra Osmanlı devleti çe­ şitli iç ve dış olayiann sebep olduğu bunalımlar içine düşmüş­

tür. Yukanda da bahsedildiği gibi, bu dönemde Avusturya'nın Bosna-Hersek'i ilhakı, Bulgaristan'ın bağımsızlığını ilan etmesi, Girit meselesi, 3 1 Mart Vak'ası, Trablusgarp Savaşı gibi olaylar imparatorl ukta derin yaralar açmıştır. Fakat bütün bu olaylar­ dan daha önemlisi Osmanlı devletinin yenilgisi i le sonuçlanan Balkan savaşları sonucu, Rumeli'nin kaybedilmesi, binlerce Türkün göçe ve katlİama tabi tutulması gibi olaylar Türkler arasında büyük bir şok tesiri yaratmış ve Osmanlıcılık ideoloji­ sinin fiilen iflasını hazırlamıştır. Diğer taraftan Il. Meşrutiyeti ilan eden İttiat ve Terakki


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 1 9

Cemiyeti'nin "ittihad-ı Anasır" politikasına rağmen, imparator­ lukta Türklerin dışındaki unsurlar arasında milliyetçilik akımla­ rı ve milli bağımsızlık hareketleri artık büyük boyutlara ulaş­ mıştı. Osmanlılık örtüsü içinde bağımsızlık faaliyeti yürüten Rum, Ermeni ve B ulgar cemaatlerinin yanında, Arnavutluk'ta başlayan ayaklanmalarla birlikte Müslüman unsurların impara­ torluktan ayrılma teşebbüsleri de artık gizlenemeyecek hale . gelmişti 1 . Bütün bu iç ve dış gaileler içinde millet haline geleme­ menin sancılarını çeken Türk unsuru vardı. Çünkü Türkler, hala milli şuur ve milliyetçilikten mahrum bulunuyorlardı. Bu se­ beple Il. Meşrutiyete paralel olarak çeşitli cemiyet ve dergiler etrafında toplanmaya başlayan Türkçü aydınlar milli mefkfire­ den ve şuurdan mahrum olarak yaşayan Türkleri bir arada mil­ let denilen bütün halinde toplama lüzumu üzerinde durmaktay­ dılar. Ancak Il. Meşrutiyetle birlikte ülkede Osmanlıcılık cere­ yanının hakim olması sebebiyle,Türk Derneği ve Genç Kalem­ ler hareketi siyasi açıdan Osmanl ıcılık fikrinin çerçevesini aşa­ mamışlardı. Henüz onların milliyetçilikleri Osmanlı Türkleri­ nin uzun süredir unuttukları Türklüğü arama evresinde bulunu­ yordu. Üstelik mevcut siyasi ortam içinde ideallerini geniş bir kitleye yayamamışlardı. Halbuki, o sıralarda Türk toplumunun temel problemi, Türkleri m illet halinde toplayarak kurtarmak noktasında odaklaşmaktaydı. Bu amaca ulaşmak ancak Türkler için köklü ve milli bir değişimle mümkün olabilirdi. Kısaca Zi­ ya Gökalp'in teklif ettiği siyasi inkılabı tamamlayacak sosyal bir inkılap kesin şart olarak belirmektedir. Bu açıdan Genç Kalemler'de savunulan dil ve kültürel birliğinin sağlanması yoluyla Türk milletini uyandırma fikri 1 Tunaya, Türk Ocağı'nın kurulduğu ortamı şöyle tasvir etmektedir: "Türk, Arap, Arnavut, Çerkez, Boşnak, Dürzi, Rum, Ermeni, Bulgar, Maronid, Sür­ yani, Musevi vesaire ... Hemen hepsi de müstakil ve mümkün olduğu takdir­ de devlet halinde yaşamak emelindedirler. 'sevimsiz ve aldatıcı Tanzimat ni­ kabı' kaldırılınca görülen manzara, işte budur." Tarık Zafer Tunaya, "Yeni­ den Doğuş", Vatan, 30 Mart 1 949.


1 20 1 Türk MilliyetçiliOinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

gençler arasında önemli tesirler bırakmıştıı2. Artık gazetelerde de Türk unsuruna önem verilmesi gerektiği yolunda makaleler yayınlanmaya başlamıştır3 . Türkçülükte, Türk olarak uyanania­ nn mensup oldukları sosyal ve siyasal kitleyi kurtannaya çalış­ malan devresi başlamıştır. Böyle bir ortamda siyasi bir parti olan İttihat ve Terakki, İmparatorluğun bütünlüğünü muhafaza etme zaruretinden kaynaklanan Osmanlıcı bir politika takip et­ mekteydi. Bu sebeple devleti kurtannayı ön planda tutma mec­ buriyeti içinde olan İttihat ve Terakki'nin böyle bir işi gerçek­ leştirmesi beklenemezdi. Üstelik böyle önemli bir işin her türlü siyasi mülahazanın üzerinde tutulması gerektiğine inanılıyordu. İşte Türk Ocaklan milli varlığı tehlikede görerek, impa­ ratorluktan çok, Türkleri kurtarmak gerektiğine inanan4 Türk gençleri ve aydınlarının bir hayat hamlesi ile ortaya koydukları cemiyet olarak karşımıza çıkmaktadır5 . Cemiyetin ilk nüvesi de İttihat ve Terakkinin takip ettiği Osmanlıcılık politikası gereği içine düştüğü başarısızlık karşısında duyulan hayal kınklığı ve Türk olmayan öğrenciler arasındaki milliyetçilik hareketlerine karşı endişeye düşen Askeri Tıbbiyeliler arasında bir düşünce hareketi olarak doğmuştur6 . Böylece öğrenciler tarafından fikri temelleri atılan Türk Ocaklan Balkan hezimetinin yarattığı şok ile beraber gerçek ümid ve ihtiyaçlann merkezi haline gelecek­ tir. 2 Agah Sırrı Lcvend, Genç Kalemler'in seferberlik emrinin Askeri Tıbbiyeliler arasında büyük yankı uyandırdığını belirtmektedir. "Yakın Tarihimizin Fikir Cephesi, Türk Ocaklarından Halk Evlerine", Ulus, 1 7 Ocak 195 1 .

3 B u konuda Hüseyin Cahid Yalçın, "Türk unsurunun Osmanlı Imparatorluğu

dahilinde layık olduğu mevkiiye ... " yükselmesi için "Türk unsuru için çalış­ mağa hakikat le lüzum vardır" demekte ve "Türklerin ilim ve fikir sahasında yükselmeleri için öncelikle okuyup yazma oranını yükseltmek" gereği üze­ rinde durmaktadır. Bkz. "Türk Unsuru", Tanin, 2 Mayıs 1 327; 'Türk Unsu­ runun Kabiliyeti", Senin, 9 Mayıs 1327.

4 Tunaya, Siyasal Partiler, C. I, s. 433. 5 Lcvend, a.g.m.

6 François Georgeon, "Les Foyers Turcs A L'epoquee Kemaliste ( 1 9231 93 1 )", Turcıca, Tome XIV 1 982, s. 1 69.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 21 b. Türk Ocakları'nın Kuruluşu

Türk Ocaklannın kuruluş çalışmalan, Türkçülüğün yay­ gınlık kazandığı en uygun ortam olan Askeri Tıbbiye'de başla­ mıştır. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Herşeyden önce bu oku­ lun modem eğitim yapması sebebiyle öğrencilerin müsbet ilim zihniyetiyle yetişmesi sonucu karşılaşılan siyasi ve sosyal me­ selelere rahatlıkla teşhis koyabilmeleridir7 . Ayrıca askeri okul­ lar, herşeyden önce bir vatanseverlik ocağıydı. Orada öğrenci­ ler vatanın savunulması fikriyle şekilleniyorlardı 8 . Diğer taraf­ tan Tanzimat ideolojisi gereği bütün Osmanlı vatandaşlarının (IL Meşrutiyetten sonra Müslüman unsurların) eğitim gördük­ leri bu okullarda, Türklerin dışındaki unsurların milliyet hissin­ den kaynaklanan beraber hareketlerine bir tepki olarak okulda­ ki Türk öğrenciler de birleşrnek lüzumunu hissetmi şler-dir9 . Nitekim bu okullarda Türk olmayan öğrencilerin milliyet his­ sinden kaynaklanan beraber hareketlerine karşı biz kimiz? so­ rusunun cevabını canlanmaya başlayan Türkçü yayınlarda bu7 Pozitivizmin Fransa'da hakim olduğu bir dönemde bu ülkeden getirilen kitap­

lar ve hocaların etkisiyle bu okulda biyolojik matcryalizm yerleşmiştir. Bun­ dan dolayı dinin büyük ölçüde bclirlcyiciliğe sahip olduğu bir toplumdaki değer sistemi ilc çatışan bir aydın tipi ortaya çıkmıştır. Zaten genelde müfre­ dat gereği batılı bütün fıkirlerin, bu arada milliyetçiliğin de giriş kanalların­ dan birini bu okul teşkil ediyordu. Gene bu okulda işlenen bir diğer konu toplumun kurtarılması için elit bir grubun öncülüğünün gercktiğiydi. Bu ko­ nudularda geniş bilgi için bkz. Hanioğlu. Ahdullalı Ceı·der ... s. 8- l 7. .

8 Gcorgeon, a.g.e . s. 2 1 ; Mardin. bu okulların eğitim sistemi gereği. Osmanlı­ .

lığı kurtarına görüşünün vatanı kurtarma şekline dönüştüğünü vurgulamakta­ dır. Mardin. Makaleler 1. s. l 89.

9 Türk Ocaklarının kuruluş hazırlıklan sırasında Tıbbiye'de öğrenci olan Hüse­

yin Enver Sarp bu durumu şöyle anlatmaktadır: " ... Tıbbiyeli Türklerdeki birlik bu devirde. vilayet hemşehriliği fikrinin fevkine çıkmamış ve maalesef milliyet fikrine yükselememişt i". "Okulun geniş bahçesinde her vilayete ait bölümler vardı" diyen Sarp. "gayr-i Türk tıbbiyeliler arasındaki birlikler Tiirklerinki gibi dar değildi. Onlar geniş ve çok şuurlu milliyet fikrinden mülhcındiler" demektedir. Hüseyin Enver Sarp, "Türk Ocağı Nasıl Kurul­ muştu?" I, Tiir/.: Yımfu, Sayı: 242, (Mart 1955), s. 665-670.


1 22 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

lan Türk öğrenciler arasında milli şuurun uyanışı hızlanır l O. Mill iyetç ilik akımının askeri okullardan sonra gene modem eğitim yapan Mülkiye'de yayıldığı, ayrıca İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin de Askeri Tıbbiye'de kurulduğu dikkate alınırsa, Türkiye'de hürriyetçi ve milliyetçi hareketlerin genellikle mek­ teplerden kaynaklandığı görülür. Askeri Tıbbiye'de Türklerin de milletçe göste�eceği gayretle sosyal sahada diğer unsurlardan geri kalmamağa çalış­ ması için Türk gençleri ve aydınlarını birlik halinde çalıştıracak: bir cemiyet kurulması yolunda en önemli telkinler bu okulun öğrencilerinden Hüseyin Haşim (Çinilili) ve Hüseyin (Bay­ dur)'dan gelmiştir' 1 • Bu iki kişinin telkinleri üzerine askeri tıb­ bi ye öğrencileri, okullannın üst katında boş olan bir odada ge­ celeri gizli toplantılar yaparak fikirlerini olgunlaştırmaya çalış­ mışlardır 1 2. Ancak bu okulun çok s ıkı bir dahili nizamnamesi bulunması toplantıların okulda yapılmasını güçleştirmiştir. B u sebeple toplantılara Karacaahmet mezarlığında devam eden öğ­ renciler kendi aralarında anlaşmayı başarmışlardır. Bu toplantı­ lar sonucu her sınıftan yirmide bir oranında temsilci delegeler seçerek, başkanlığına da Dr. Fuad Sabit'i getirmişlerdir 1 3 . Top­ lantılarda takip edilecek yol biraz olgunlaştıktan sonra sivil tıb10 Agah Sırrı Lcvend bu konuda Genç Kalemlerin eıkili olduğunu belirtmekıe­ dir. Levend, y.a.g.nı . , ancak Hüseyin Enver Sarp, Askeri Tıbbiye'deki mil­ liyetçilik hareketinin Genç Kalemler'den önce başladığını belirtmektedir. Sarp, a.g.nı . ll, T.Y., Sayı: 243, (Nisan 1 955), s: 750-75 1 . .

1 1 Hasan Ferit Cansever, "Türk Ocağının Doğuşundaki Sebep ve Saikler 1", T. Y., Sayı: 277, (Ekim 1 959), s . 25 de Haşim (Çinilili) Bey'in, Sarp, a.g.m., '

I, s. 670'de Hüseyin (Baydur) Bey'in ismini vermektedir.

1 2 Sarp bu t�plantıların 1 324'de başladığını bir mesai programı dahi hazırla­ dıklarını ancak bunun kaybolduğunu belirtmektedir. Sarp, 746.

13

a.g.nı.,

Seçilen mu ra hhas

Il,

s.

heyet şunlardır: Edhem Erzincan, Celal, Belıçel Fatih, Ha­ Osman, Hüseyin (Ertuğrul), Hüseyin (Baydur), Hüseyin (Fikrct), Halıip (Poyraz), i rfan (Kılırıs). Orkun, a.g.e . s. 1 00; Tu­ naya bunl ardan farklı olarak şu isiınieri de vermekted ir: M u hs i n , Neşet, Lütfi, Süleyman, Hüseyin Baki. Tevfik. Fikret, Osman Scnai Beyler; Tunaşim. Mahmut, Refct, Remzi,

.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 23

biyede fikirlerine taraftar olanlar da toplantılara çağrılmaya

başlanmıştır 14 . Ayrıca çalışmalara diğer yüksek okul öğrencile­ ri de davet edilmiştir. Bu okulların başında Mülkiye gelmekte­

dir. Bu okuldan çal ışmalara temsilci olarak katılanlar Münir Mazhar (Kamsoy), İhsan Ali (Develioğlu), B urhan Cahid (Morkaya) ve Halis Turgut'tur 15 . Bu sıralarda İstanbul'da Fransızca olarak yayınlanan Je­ une Türk Gazetesinde CeHil Nuri (İleri) ( 1 9 1 I Nisan sonları ve­ ya Mayıs başlarında) "p�rlak muvaffakiyeıleri ile gözleri ka­ maştırmakta olan Milli Donanma Cemiyeti 1 6 gibi kavmi bir Türk Maarif Cemiyeti teşkil etmek" fikrini ortaya atmış, Tanin gazetesi de bu fikri desteklcmişti 1 7 . Bu fikirden de ilham alan Tıbbiyeliler 1 8 mil liyet esasına dayanan bir cemiyet kurma faaliyetlerini yoğunlaştırmışlar ve şöyle bir program hazırlamışlardır: ya, Siyasal Partiler, C. I, s. 432; Sarp. a.g.m., II, s. 752'dc ayrıca, Hüse­ yin Enver (Sarp), Dursalı Selahatlin gibi farklı ilave isimler vardır. Ancak bu isimlere sonradan Mülkiye temsilcileri, Münir Mazhar (Kamsoy), İhsan Ali (Develioğlu), Burhan Cahid (Morkaya) ve Halis Turgut'un da dahil ol­ ması gerekir. Zira ileride göreceğimiz gibi Ocağın resmi kuruluşu mesul murahhas" sıfatıyla Halis Turgut tarafından duyurulmuştur. "

14 Sivil Tıbbiyclilerdcn Hasan Ferit (Cansever) ilc Dr. Pertcv çağrılmıştır. Ha­

san Ferit Canscver, "Türk Ocağını Meydana Getiren Prensipler" I, T.Y., Sayı: 238, (Kasım 1 954), s. 350; Bundan sonra sivil tıbbiyeliter arasında ça­ lışmalara ikisi devam etmiştir. Aynı yazar, "Türk Ocağının Doğuşu ve Türk Ocağı Milliyetçilik İdealinin Hususiyctlcri", T. Y., Sayı: 33 8 , (Ağustos 1 967), s. 1 6.

1 5 Ali Çankaya Müccllioğlu, Yeni Mülkiye Tarilıi ı·e Mülkiyeliler, C. IV, An­ kam 1 968-1 969, s. 1 490. 1 6 Geniş bilgi için bkz. Selahattin Özçelik, Donanma Cemiyeri. (A.Ü. İııkılap Tarihi Enstitüsü Yayınlanmamış Doktoza Tezi), Ankara 1 989.

1 7 Akçura, Yeni Türk. . . , s. 1 97. 18 Akçura, aym yer ve Kenan Akyüz, "Türk Ocakları", Bel/eren, C. I, Sayı: 196, (Nisan 1 986), s. 20 l 'dc tıbbiyelileri n cemiyel kurma fikrinde Celal Nuri'den etkilendiklerini bclirımclcrinc karşılık, Sa rp , a.g.m., II, s. 75 1 'dc bu görüşe karşı çıkmaktadır. Fakat öğrencilerin özellikle beyannamedeki fi­ kirlcriııc bakılırsa bu fikirlcrin şckillcnıncsiııdc Tlirkçü yayınlarm ve Celal Nuri'nin ccmiycı ıqkil etme fikrinin cıkileri açıkça görülür.


1 24 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

"a. Tıbbiyeliler arasındaki birlik ve beraberliği kuvvet­ lendirmek, yükseltmek, fakat gayeyi tehlikeye düşürmernek için siyasetten çekinmek, uzak durmak. Her genç siyasi kanaatİ ne olursa olsun milliyet gayesi etrafında toplanacak ve bu gaye­ yi her türlü hislerin fevkinde tutacaktır. b. Umumi efkar mill iyetperverlik cereyanını pek hoş karşılamayabil ir. Yurtta Osmanlılık ve İslamcılık siyaseti ol­ dukça kök salmıştır. B inaenaleyh bu cereyanı doğrudan doğru­ ya açıp açınamakla bir tehlike var m ıdır? Yok mudur? Bu hu­ susta memleketin ileri gelenlerinin fikirleri sorulacaktır. c. Donanma Cemiyeti gibi bir teşkilat yapılarak mektep açmak için para toplanacağından umumun emniyetini kazan­ mak lazımdır. Bu hususta emniyet ve itimadla yürüyebilmek için memleketin tanınmış şahsiyetlerinin himayeleri rica oluna­ caktır." ı 9 Bu program esasları dahilinde, Tıbbiye'den 3. sınıf tem­ silcisi Hüseyin (Baydur) tarafından kaleme alınan ı ı Mayıs ı 9 ı ı tarihli beyannameyi kendilerine, bu konuda yardım ede­ ceklerine inandıkları devrin ileri gelenlerine sunmaya başlamış­ lardır. " ı 90 Tıbbiyeli Türk Evladı" adına kaleme alınan bu be­ yannamede, "Türk kavminin hayat-r inkıraz yaşadığı"nı buna "selefleri gibi lakayd kalamayacaklarını" bildiren Tıbbiyeliter "hayatın ebedi bir mücadele olduğu ve bu mücadelede muvaf­ fakiyetİn en büyük şartının maarif ve mekteplerin galebesi" ol­ duğunu ifade ederek, "ziraat, ticaret ve sanayi ile kazanılmış bir içtimili hakimiyeti, kuru bir siyasi bakİrniyete tercih ettiklerini" beyan eden Tıbbiyeliler, "müstakbel neslimiz miskinliği günah, çalışmayı ibadet bilsin" diyorlardı. Ayrıca amaçlarının gerçek­ leşmesi için de "her türlü fırka ihtilaflarının üstünde, her türlü siyaset dağdağatarının haricinde yeni bir cereyan" meydana ge­ tirebilecek "Donanma Cemiyeti kadar geniş fakat sırf milli ve 19

Program için bkz. Orkun, a.g.e. s. .

s. 1 04- 1 05 .

99- 1 00;

Tcvcıoğlu. Hamdulla/ı Suplıi.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 25

içtımai bir cemiyet teşkil etmek" lüzumunu vurguluyorlardı. Kurulacak olan böyle bir cemiyetin gelecekte "Anadolu'da, Ru­ meli'de ve hatta Türk bulunan diğer memleketlerde şubeler aç­ ması ve ziraat, ticaret ve sanayi mektepleri tesis" etmesi de tek­ lif edilmekteydi. "Böyle bir cemiyetin temel taşlarını yüksek mekteplere devam eden Türk gençlerinin maddi manevi feda­ karlıklarıyla" atacaklarını belirten Tıbbiyeliter beyannameyi verdikleri kişilerden görüşlerini bildirmelerini, ilmi ve fiili iş­ birliğinde bulunmalarını da istiyorlardı20. Tıbbiyetilerin aralarında seçtikleri murahhas heyet be­ yanname ile birlikte önemli kişileri ziyaret etmişlerdir. Bunlar­ dan Tanin gazetesi sahibi Hüseyin Cahid (Yalçın) düşünceyi olumlu karşılamış, çalışmalannı maddi ve manevi olarak des­ tekleyeceğini vaad etmiş, bu vaadini de, Ocağın kuruluş satha­ . sında 50 altın vererek gerçekleştirmiştir2 1 . Şehbenderzade Hil­ mi Bey, milliyete taraftar olmakla birlikte, bu telkinin din lisanı ile yapılmasını istemiştiı-22. Ahmet İhsan ise, "Programınız na­ zariye itibariyle çok parlaktır, fakat, pratik nokta-i nazanndan çok müşkildir. Hükümet Türklerin elindedir. Türklerin milliyet fikriyle uğraşması, Türk olmayan unsurlarda milliyet fikrinin alevlenmesine sebep olacaktır. Bu ise memleketin zarannadır." demiştir23 . Kütahya milletvekili Ahmed Ferid Bey (Tek) konu­ ya büyük ilgi göstermiş ve fikirlerini şöyle belirtmiştir: "Donanma Cemiyetinin semereli ve payidar olması

a.

halkın bu ihtiyacı hissetmesinden ileri gelme�tedir. Halbuki ta­ savvur edilen mektepler cemiyeti aynı tarzda yaşayamaz. Çün­ kü halk henüz bu ihtiyacı hissetmemiştir. 20 Akçura, y.a.g.e., s. 1 95-196; Hasan Ferit Cansever, "Türk Ocağını Meyda­ na Getiren Ana Prensipler", T.Y. Sayı: 239, (Aralık 1954), s. 43 1 -432. .

2 1 Yalçın, Tıbbiyeli geRçler kurulacak olan Ocağa benim başkanlık etmemi is­ tediler, demektedir. Yalçın, Siyasal Am/ar, s. 249.

22 Sarp, a �.m., II, s. 747; Erol Şadi, "Türk Ocakları", Tercüman, 3 Şubaı .•

1987. 23 Sarp, a.g.m., ll, s. 747; Şadi, a.g.nı.


1 26 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

b. Mektep bir vasıtadır, gaye değildir. Gaye ise milliyet duygusunun uyanmasıdır. c:· Bu gayeye varmak için yapılacak en mühim iş, bir kulüp kurarak Türk gençliğini oraya toplamak, evvela onlarda milli hisleri uyandırmak ve kuvvetlendirrnek gerekir. d. Bundan sonra yapılacak iş, halkı uyandırmak ve yeti­ şecek nesle bu duyguyu aşılamak için kulüp, mali kudreti nis­ betinde, her vasıtaya başvurabilir24." Ahmed Ferid Bey'in görüşleri alındıktan sonra, aynı gün bir başka grup Mehmed Emin (Yurdakul)'i ziyaret etmiştir. Orada bulunan Yusuf Akçura ve Rıza Tevfik Beylerle birlikte Ahmed Ferid Bey'in evine gelinerek burada bir toplantı daha yapılmıştır. Bu toplantıdan sonra, milliyet fikrine dayanan bir cemiyetin teşkil edilmesine karar verilmiştirl5 . Ayrıca, teşkil olunacak cemiyete her zümreden aza kayedilmesi, siyasi cere­ yanlan temsil eden büyük şahsiyetlerin bu cemiyete girmemesi, cemiyetin toplantılarında Türklüğe ait şeylerden başka konula­ rın münakaşa edilmesinin yasak olması gibi meselelerde görüş birliğine varılmıştır26. Tıbbiyeli öğrencilerin beyannaı:neyi sunduklan kişilerle yaptıkları ön görüşmeler ve yukarıda bahsedilen toplantıdan sonra 20 Haziran ı 9 I I 'de Ahmed Ağaoğlu'nun evinde ikinci bir toplantı daha yapılır. Bu toplantıya tıbbiyeli 23 ı öğrenci adına katılan Hüseyin Fikret ve Remzi Osman Beylerin yanısı­ ra, Tıbbiyelilerin davetine uyan Mehmed Emin, Ahmed Ferid, Yusuf Akçura, Mehmed Ali Tevfik, Emin Bülend, Fuad Sabit ve Ahmed Ağaoğlu katılmıştır. Toplantıya İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin İstanbul milletvekili Ahmed Nesimi Bey başkan­ lık etmiştir27 . Toplantıda Fuad Sabit'in teklifi üzerine kurulacak 24 Orkun, a.g.e., s. 1 0 1 ; Tcvcıoğlu, Hamdulla/ı Suplıi, s. 1 06. 25 Orkun, a.g.e., s. 1 0 1 ; Arai, a.g.e. , s. 73. 26 Sarp, a.g.m., II, s. 748. 27 Orkun, a.g.e., s. 102.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 2 7

cemiyete Türk Ocağı

ismi verilmiştir28 . Ayrıca toplantıda

Ocağın ilk nizarnname müsveddesi de kaleme alınmıştır. Bu toplantıda fiilen kuruluşu gerçekleştirilen Türk Ocağı'nın mu­ rahhas heyet olarak seçilen öğrenci temsilcilerinin yanısıra29 Mehmed Emin, Ahmed Ferid, Ahmed Ağaoğlu, Dr. Fuad Sabit kurucular olarak belirlenmiştir. Geçici idare heyetine de Meh­ med Emin (Reis), Yusuf Akçura (Il. Reis), Mehmed Ali Tevfik (Katip), Dr. Fuad Sabit (Veznedar) olarak seçilmişti.-30 . Fiili kuruluşu 20 Haziran 1 9 1 1 günü gerçekleştirilen Türk Ocakları, resmen kuruluşuna kadar bir kaç toplantı daha yapmıştır. Bu toplantılarda genellikle nizamnamenin hazırlan­ ması üzerinde durulmuştu.-3 1 . Türk Ocakları İttihat ve Terak­ ki'nin merkezinde Ziya Gökalp'in de katıldığı bir toplantı daha yapıldıktan sonra, 1 2 Mart 1 328 (25 Mart 1 9 I 2)'de resmen ku­ rulmuştur. Resmi kuruluş mesul murahhas olarak seçilen Kah­ ya Emin Ağaoğlu Halis Turgut tarafından Tanin Gazetesinde ilan edilmiştir32 . Böylece fiili kuruluşundan yaklaşık olarak 9 ay sonra resmen kurulan Türk Ocakları'nın ilk yönetim kurulu şu kişilerden oluşmuştur. Ahmed Ferid (Tek) (Reis), Yusuf Ak­ çura (Il. Reis), Mehmed Ali Tevfik (Umumi Katip), Dr. Fuad Sabit (Veznedar)'dı.-33 .

28 Sarp, a.g.m., Il, s. 749; Orkun. a.g.e., s. 102; Levend. "Yakın Tarihimizin Fikir.. . ", Ulus, 17 Ocak 195 1 ; Fethi Erden, "Türk Ocakları Nasıl Kuruldu, İngilizler Tarafından Nasıl Kapatıldı, Geçirdiği Buhranlar ve Ocakla İlgili Hatıralar", T.Y., Sayı: 301 (7). (Aralık 1 963). s. 50; Arai, a . g.e. , s . 74.

29 Temsilciler için bkz. 2. BölÜm, Dipnot no: 1 3. 30 Akçura. Yeni Türk Devletinin . . . , s. 1 98; Orkun, a.g.e., s. 1 02; Erden, a.g.m., s. 50. 3 1 Akçura, a.g.e., s. 1 99. 32 Tanin'de çıkan ilanda "Bimennihil kerim teşekkül eden Türk Ocağı'nının hükümeııen müsadesinin istihsal edildiği ilan olunur." Murahhas-ı mcs'ul: Kahya Emin Ağaoğlu Halis Turgut: Tanin, 18 Mart 1 328. Aynı ilan, T. Y.. C. I, Sayı: 1 O, (Mart 1 328). s. 3 1 2'dc de verBmiştir.

33 Tunaya, Türkiye'de Siyasal; C. I, s. 432.


1 28 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

c. Türk Ocaklarının Teşkilatlanması ve Kongreler

İlk toplantılannı Akbıyık'ta, TürkYurdu dergisi idareha­ nesinde yapan ve daha sonra Divanyolu'nda üç adalı bir binada faaliyete geçen 34 Türk Ocağı 1 9 12 sonbaharında önemli bir sarsıntı geçinniştir. Bu sarsıntının birkaç sebebi vardır. B irinci­ si Balkan Savaşlan'nın yarattığı kaos ve ümidsizlik içinde Türk milliyetçiliğine karşı olanların Türk Ocağını İmpartorluğun·çe­ şitli unsurlan arasına ayrılık sakınakla suçlamalandır. Bu suç­ lamalar şu noktalarda yoğunlaşmaktaydı: a. Genelde meselelere lakayd davranan bir grup "Canım efendim, buna sanki ne lüzum var? Türk olduğumuzu bilmiyor muyuz? Acem ocağı açacak değiliz ya, elbette Türküz işte" di­ yorlardı. b. imparatorluk terbiyesinin tesiri altında bulunanlarda, İmparatorluğun, özellikle Müslüman tebaasının aralarındaki ba­ ğı gevşetmekten korkarak Ya Arap Ocağı, Arnavut Ocağı açıl­ mak istenelirse? diye endişelerine açıklıyorlardı 35 . c. Üçüncü bir grupta din terbiyesinin tesiri altında ka­ lanlardı. Bunlar, bizde milliyetçilik İslam'a aykırıdır. İslami­ yette kavmiyel yoktur. "Uhuvvet-i İslamiye buna manidir. İslamiyet bağı mevcutken bunu gevşetecek ayniıkiara ne lüzum

var" şeklinde eliştiri yöneltiyorlardı 36. 34 Erden. a.g.m

s. 50; Abdülhak Şinasi Hisar, "Ocağın Doğduğu zaman ve Muhit", T.Y. . Say: 234, (Temmuz 1 954). s. 4. .•

35 Bu dönemde, bilindiği gibi Türklerin dışındaki unsurların zaten birçok ce­ miyetleri faal.iyeıteydi.

36 Hisar, a.g.m s. 3; Tekin Alp, a.g.e s. 2 1 -22; Kazım Nami Duru, Ziya Gökalp. 2. B . , İstanbul 1 %5, s. 42; Mahir İz, Yılların izi. İstanbul 1 975, s . 1 02; Halbuki Ziya Gökalp'in belirttiği gibi, "Milliyet fikrini İslam .•

.•

alemine ilk ithal edenler Araplarla Amavuılardı" Ziya Gökalp, "Türkleş­ mek-İslamlaşmak, Muasırlaşmak (5) Türkçülüğün başına gelenler", T.Y Yıl: 2, Sayı: 22 (46), (8 Ağustos 1 329), s. 734. Bu konuda Erol Güngör de aynı aydınların "öbür Müslüman unsurlarda "kavmiyet davası" görurlerken onların bu davalarını İsliiın"a aykırı sayan bir gayretleri yoktu'" demektedir. Erol Güngör, İslam'ın Bugünkü Meseleleri. İsıanbul l 98 1 , s. 1 74- 1 75. .•


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 29

Nitekim bu dönemi tasvir eden Hamdullah Suphi de, " ...Türk Ocağı kendini red ve inkar eden bir hava içinde doğdu. Ona herkes karşıydı. Hatta birçok Türk aydınları bile" demektedir37. Halbuki bu sıralarda, yukarıda da bahsedildiği gibi, Amavutlann, Arapların, Yahudilerin, Rum ve Ermeniterin gizli ya da açık birçok cemiyetleri çoktan faaliyete geçmiş­ lerdi38 . Bu sebeple Hamdullah Suphi ve Mehmed Emin (Yur­ dakul)'in de vurguladıkları gibi, Türk Ocakları gayr-i Türk un­ surların kurdukları m i l liyetçi derneklere bir tepki ol arak kurulmuştu39 . İkinci önemli sebep de maddi imkansızlıklaı-4° ve Ah­ med Ferid (Tek)'in ( 1 877- 1 97 I ) Milli Meşrutiyet Fırkasını kur­ mak üzere Ocağın başkanlığından ayrılmış olmasıdıı-4 1 . Bu şartlar altında 1 9 1 2 yılı sonlarından itibaren Türk Ocağı kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Nitekim Ocak yönetim kurulu geçici olarak Ocağı kapatmak istediklerini açıklar. Bu durum karşısında Ocaklı gençler, Ocaklannı kapan­ maktan kurtaracak bir başkan aramaya başlarlar. Yapılan bir­ çok toplantı ve İstişarelerden _sonra Hamdullah Suphi (Tanrıö37 Hamdullah Suphi Tanrıöver, Dağ Yolu, ı, (Hazırlayan: Fethi Tcvcıo�lu), Ankara 1 91!7, s. 1 7.

38 Bu cemiyetler hakkında geniş bilgi için bkz. Tunaya, Siyasal Partiler, C. ı.

s. 504-61 1 . 3 9 Hamdullah Suphi, "Türk Oca�ı diğer unsurların hususi ıcsanüdünc karşı bir aksülamcl olarak meydana çıktı", Daii Yolu /, s. 1 7, derken, Mchmcd Emin 1 9 1 8'de Mcbusan Meclisi'nde "Türk Ocaklarının gayr-i Türk unsurun

milliyeıçi derneklerine karşı bir ağırlık olmak üzere kurulduğunu" belirt­ miştir. Tunaya, Siyasal Partiler /, s. 435.

40 Ocak, binasının kirasını, hadernesinin aylığını ödeyemez hale gelir. Çünkü o zamanki geliri, üyelerin çoğunluğunu oluşturan Tıbbiycli gençlerin verdik­ leri 2 kuruş aidaılar teşkil ediyordu. Gençler Ziya Gökalp, Ahmet Ağaoğlu ve Yusuf Akçura gibi kişilere müracaat ederler, ancak maddi problcme çare bulamazlar. H. Ferit Canscver, "Rahmetli Hamdullah Suphi Tanrıövcr", T.Y., (H.S.T. Özel Sayı) Say ı : 2, (Şubat 1 967), s. 24; Mazhar Akifoğlu, "Ne Düşünmüştük", T.Y. Sayı: 252, s. 520. .


1 30 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ver)'i denemeye karar verirler. Hamdullah Suphi de kendisine yapılan teklifi olumlu karşılar42. Bunun üzerine Türk Ocağı'n­ dan aynianlar yüzünden yeni bir yönetim kurulu için zaruri olan kongresi 1 8 Mayıs l 9 1 3'te yapılır ve Hamdullah Suphi bü­ yük bir çoğunluğun oyunu alarak başkan seçilir43 . Aralık l 9 1 2'de 766 sıra numarası ile Türk Ocağı'na kaydolan Hamdul­ lah Suphi44 kısa zamanda teşkilatçılık yeteneği ve etkili hitabet gücüyle kendisini göstermiş ve Türk Ocaklan başkanlığına yükselmiştir. Bundan sonra Mustafa Baydar'ın deyimi ile "Türk Ocağı ve Hamdullah Suphi ikiz kardeş gibi " olmuşlardır45 . Ocaklar kapatılıncaya kadar da bu görevi başarıyla sürdürmüş­ tür. Türk Ocakları yukanda bahsedilen bunalımlı dönemini Hamdullah Suphi'nin başkanlığa getirilmesi ile atlatmaya baş­ lamıştır. Ancak Türk Ocağı'nın canlanmaya başlamasını, Ham­ dullah Suphi'nin şahsiyeti ve faaliyetlerinin yanısıra devrin ge­ nel havasında aramak gerekir. Her şeyden önce bu sırada ya42 Hasan Ferid (Cansever)"in ıeklifi üzerine Hamdullah Suphi"ye konu açılır.

Geniş bilgi için bkz. Mazhar Akifoğlu, ""Çok Aziz Örnek Insan Ağabeyim Hamdullah Suphi"", T.Y Sayı: 336, (Haziran 1967). s. 5-6. Mehmet Emin Erişirgil, Hamdullah Suphi'ye başkan olması için teklifi Hüseyin Rağıp (Baydur)"un yaptığını kaydeder. Erişirgil, a.g.e., s. 89-90. ..

43 Cansever, ""Rahmeili Hamdullah Suphi . .. , s. 25, Diğer yönelim kurulu üye­ leri Yusuf Akçura (ll. Reis), Halis Turgul (Umumi Kalip) (Daha sonra Hü­ seyin Rağıp), Akil Muhlar ve Hüseyin Enuğrul'dan oluşmaktadır. Tunaya, Siyasal Partiler, C. 1. s. 432. ..

44 Türk Ocağı başkanlığına seçilen Hamdullah Suphi 1 885'de doğmuş, 1 909'da Fecr-i Al i lopluluğunun kurucuları içinde yer almasına rağmen, Balkan sa­ vaşlarına paralel olarak Türkçülük ideolojisinin savunuculuğunu yapmaya başlamış, I. Dünya Savaşı içinde kısa bir fasılanın dışında devamlı olarak Ocak başkanlığı yapmışıır. Milli Mücadeleye aktif olarak katılmış, millel­ vekili ve Milli Eğilim Bakanlığı yapnıışıır. Daha sonra Cumhuriyet döne­ minde Türk Ocaklarını ülke çapında organize ederek kapatı lı nca ya kadar genel başkanlığını yürülınüşıür. 1949'da Türk Ocaklarını lekrar açan Ham­ dullah Suphi 1 966 yılında ölıııüşlür. Bkz. Teveloğlu, Hamd11llalı S11plıi, s. 11-2 1 6.

45 Muslafa Baydar, Ilanıdillialı S11plıi Tannöı·er ı·e Am/an, İsı. 1 968, s. 53.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 131

şanmakta olan Balkan felaketinin yarattığı şok, Türk aydınları ve gençlerinde yeni bir ümid ve azim doğurmuştuJ"'6 . Daha ön­ da bahsedildiği gibi bu durum i mparatorlukta Türklüğe dö­ nüşü hızlandırmıştıı47 • Edirne'nin kurtuluşu ve Balkan Savaşla­

cc

rında dış Türklerin yaptığı sembolik yardımlar yeni bir moral kaynağı olmuştur48 . Özellikle genç nesl in Balkan felaketinin yarattığı aşağılık duygusundan kurtuluşunda Türkçülük akımı ve Turancılık ideali önemli rol oynamıştır49 . İşte böyle bir or46 Bulgar orduları Çaıalca.önlerindeyken, Köprülüzade Mehmet Fuad, "bu du­

rum .. bizi korkutamaz, hatta böyle bir intibah-ı milliyi mOcib olduğu için Türklüğe faidesi bile dokunur" diyordu. "Ünıit ve Azim", T.Y. Yıl: 2. Sa­ yı: 8 (32), (Kanun-i sani 1328), s. 240. .

47 Tekin Alp bu dönüşümü "sosyal bir devrim" olarak nitelendinncktedir. a.g.e., s. 1 . 48 Edirne'nin geri alınışı haberi Osmanlı sınırları dışındaki Türkler arasında da sevinç yaratmıştır. Örneğin Çin Türkistan'ındaki Gülçe şehrinde bütün dük­ kanlar kapanmış, bütün Türkler sokaklara dökülmüş, Edirne ve Balkan sa­ vaşlarında şehit olanlar için mevlid okutulmuştur. "Türk lük Şuunu", T.Y., C. l l l , Sayı: 1 2 (50), (3 Teşrin-i evvel 1 329), s. 9 1 1 -9 1 2; Petersburg Üni­ versitesi'nde okuyan 4 hemşire okulu bırakarak yaralıları sarmak için gel­ mişler 5 ay kalmı�lardır. T.Y., C. ll, Sayı: 14 (38), ( 1 8 Nisan 1 329), s. 464; Türkmenistan'da Balkan Savaşları zamanında Hilal-i Ahmer'e para toplan­ mıştır. T.Y. C. ll, Sayı: 23, (22 Ağustos 1 329), s. 8 1 6, başka yardımlar için bkz. Tekin Alp, a.g.e . s. l l . .

.

49 Balkan yenilgisi üzerine birkaç ay içinde, Türkçülüğün uyanışı ve Turancılı­

ğa dönüş kamu oyunun gündemi haline gelmiştir. Şevket Süreyya Aydemir bu döncmdeki havayı şöyle tasvir etmektedir. " .. Vatan bu milletin yaşadığı her yerdi ... bu vaıanın bir de adı vardı: Turan ... Bu ses başka ve beklenme­ yen bir sesli. Balkan yenilgisinden sonra, memleketin az çok okumuş genç nesiinin görüş, anlayı� ufkunda bir uyarıcı sabah rüzgarı gibi csti. Bu ses, hatta sadeec bir teselli görüşü bile olsa, bizim kuşağımız buna muhtaçtı. Çünkü bu ses bize mağlubiyetin haysiyet kırıcı ruh sefaictini unutturan, bizi aşağılık duygularından kurtaran, yeni geniş ufuklar açıyordu. Bu bir kurtu­ luş ümidiydi ... bir son çarcydi... Türklük şereni bir ululuktu. Vatana ise ar­ tık Osmanlı toprağı değil, Türk Yurdu deniliyordu ... " Şevket Süreyya Ay­ demir, Suyu Arayan Adam, 1. B., istanbul 1979, s. 56-60. Osmanlı padişa­ hı Hakan olarak nitclendirilmcye ba�lamış. Yalçın. a.g.e., s. 1 53. Balkan · yenilgisi üzerine Padişah Osmaıılıyı değil, Türklüğü kurtarmaya çağırılıyer­ du. Halide (Edip), "Padişah ve Şchzadclerimizc", T.Y Ç. l l l, Sayı: 2 (26),

1 329, s. 33-36.

..


1 32 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tarnda Türk Ocaklan devrin ihtiyaçlarını ve heyecanlannı tem­ sil etmiştir. Diğer bir ifade ile, devletin Osmanlıcı politikası ge­ reği siyasi, sosyal, kültürel ve iktisadi birçok bunaltıcı olaylar yaşayan Türk unsurunun kimlik bunalımına cevap vermeye ve hislerine tercüman olmaya çalışmıştır. Diğer taaftan Balkan fe­ laketi sonucu İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Türkçülük politi­ kasını benimsemeye başlaması da, Türk Ocaklannın faaliyetle­ rini artırabilmesi için elverişli bir zemin hazırladığı gibi, maddi problemlerinin çözümüne de yardımcı olmuştur. Nitekim bu dönemde Enver Paşa, Dr. Nazım50 ve Veliahd Mecid Efendi Türk Ocaklarına maddi yardımlarda bulunmuşlardır5 1 . İttihatçı­ ların I. Dünya Savaşı içinde, Türk Ocaklarını himaye etmeleri giderek ilgilerini ve yardımlarını artırmaları da söz konusu­ duı-52 . Nitekim İttihat ve Terakki üyelerinin kişisel yardımlan­ nın yanısıra hükümet olarak da HiHil-i Ahmer ve Himaye-i Etfal gibi cemiyeilere yaptığı türden yardımlar da olmuştur53 . Aynca Cemal Kutay, Padişah Mehmet Reşat'ın da Türk Ocağı'na "ceb­ i hümayunundan" 5000 altın verdiğini belirtmektediı-54. Diğer taraftan Selanik'teki G!nç Kalemler hareketini yürütenierin başia Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin olmak üzere, Balkan Savaşlan­ na paralel olarak İstanbul'a gelmeleri ve Türk Ocağı camiasma katılmalan, fikri açıdan büyük bir güç kaynağı teşkil etmiştir55 . 50 Enver Paşa'nın .. Ahmeı Ağayef (Ağaoğlu) Bey'e bin lira veriniz"" şeklinde Kazım Bey'e emir verdiği bilinmektedir. Aydemir. Enver Paşa. C. ll, 478; Erişirgil, Hamdullah Suphi Bey'in Ocak için para isıemek üzere Dr. Nazım Bey'i görünce O'nun ""Hayhay, Türk Ocağı'na yardım cımeycccğiz de neye yardım edeceğiz"" dediğini bclinir. Erişirgil. a.g.e., s. 94.

5 1 Erişirgil, a �.e., s. 92. 52 ""Türk Ocağı İdare Raporu"", T.Y., C. XIV, Sayı: 9, s. 4265; Lcvend, ""Yakın Tarihimizin . . . "", Ulus, 17 Ocak 195 1 . 5 3 İsmail Habib Sevük, ""Ocak, Ev, Konak"", Cumhuriyet, 2 1 Kasım 1950. 54 Cemal Kuıay, ""Türk Ocakları 2"", Yı!ni Düşünce, Sayı: 3, ( 1 5 H aziran 1 9R 1 ). s. 20-2 1 . 5 5 Erişirgil, a.g.e., s . 94'dc ""Ocağın maddi eşyası nasıl başkanına borçlu ise, .•

manevi havası da Ziya Gökalp'e borçluydu"" demektedir. Bu sırada. Ömer


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 33

Bu dönemden sonra Ziya Gökalp'in fikri liderliğinde Türk mil­ liyetçiliği hakiki merkezini zamanla sınırlarını da genişleterek Türk Ocaklarında bulmuştur. Türk Ocaklarının gerçek doğuşu ve İmparatorluktaki fonksiyonlarını yerine getirmeye başlaması da bu gelişmelerden sonra başlar. Nitekim, Balkan Savaşların­ dan sonra, maddi problemlerini büyük ölçüde halleden Türk Ocağı'nın etrafından, Hamdullah Suphi'nin deyimi ile "kendini red ve inkar eden hava" tamamen dağılmıştır. Ziya Gökalp'in tasnifine göre ise, Doğu ve Batı beynelmileliyetine takılmakta ısrar eden softalarla züppelerden gayri herkes Ocağa aza yazıl­ mış ve dost kesilmişlerdi.-56. Türk Ocaklarının canlanmaya başlamasına paralel ola­ rak başlayan ve yoğunlaşan konferanslar, konserler ve temsiller sonucu büyük bir kitleyi çevresine toplamaya başlaması üzeri­ ne Ocak merkezi Beyazıt'ta Soğan Ağa Mahallesi Reşit Bey Sokağı 1 7 nurnarada bulunan bir konağa taşınmıştır57 . Bu ko­ nağın bahçesine 600-700 kişi alabilecek bir de sinema salonu yaptınlmıştı.-58 . Bu arada Hamdullah Suphi'nin aldığı maddi yardımlar­ dan dolayı Türk Ocağı'nı İttihat ve Terakki politikasına alet et­ mekle suçlanmasına rağmen 59 15 ve 22 Teşrin-i sani 1 329 ( 19 1 3)'te Darülfünun konferans salonunda yapılan kongresinde, Seyfettin'in Hürriyet Bayrakları, adlı hikayesi Türk V urdu'nda yayınlan­ mıştır. Osmanlılık çerçevesinde bir milliyetçilik hareketinin neden mümkün olmadığını, Balkanlarda olup bitenleri onaya dökerek anlatan bu hikaye gençlik üzerinde önemli tesirler bırakmıştır. Ömer Seyfeııin "Hürriyet Bay­ rakları", T.Y., C. V, Sayı: 8, (Kanun-u evvel l 329), s. 178-1 88.

56 Akçura, Yeni Türk Devleti'nin. . . , s. 204. 57 Erden, a.g.m., s. 50. 58 Hasan Ferit Cansever, "Rahmetli Hamdullah Suphi ... ", s. 25. 59 Bu konuda özellikle Hüseyin Rağıp Bey, Ocağa başkan olduktan sonra

Hamdullah Suphi'nin Ittihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarından maddi yardım almasını eleştirmiştir. Ancak Hamdullah Suphi'nin aynı cemiyetten Dr. Nazım vasıtasıyla yardım almaya devam etmesi üzerine 1 9 1 3 yılında olağanüstü kongre yapılmasına karar verilmiştir. Bkz. Erişirgil, a.g.e., s. 92-93.


1 34 / Türk Milliyelçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Hamdullah Suphi çoğunluğun oylanyla tekrar başkan seçilmiş­ tir. Bu kongrede Yusuf Akçura, Celal Sahir, Akil Muhtar ve Hasar Ferit'de yönetim kuruluna seçilmişlerdiı-60.

I. Dünya Savaşı'nın eşiğinde İstanbul Türk Ocağı'nın üye sayısı günden güne arttığı gibi, İstanbul dışında da şubeler açılmaya başlanmıştır. Mütareke dönemine kadar İstanbul mer­ kez Ocağı'nın üye sayısı 2743'e yükselmiştir6 1 • 1 9 1 4 yılında 1 6 Türk Ocağı açılmış, 1 9 1 6 yılı Ağustos ayında Ocak sayısı 25'e ulaşmıştır62 . Türk Ocaklarının ı 9 l 8 yılında İstanbul'da topla­ nan kongresinde İstanbul ve vilayetlerde aynı nizarnname üze­ rine çalışan 35 kadar Ocak açıldığı bildirilmektedir6 3 . Bu dö­ nemde İstanbul merkez Ocağı'nın yanısıra, Adana, Bakü, Bur-· sa, Giresun, İzmir, Konya, Ödemiş, Salihli, Üsküdar, Mihalıç60 Gruplaşmaların olduğu bu kongrenin cereyan ıarzı için bkz. Hasan Ferit Cansever, "Türk Ocağının Doğuşu Sebep ve Saikleri", T. Y. Sayı: 285, (Haziran 1960), s. 2 1 ; Tunaya, a.g.e., C. I, s. 432'de 1 9 1 3 yılında bir tek kongreden bahsetmekte ve Halis Turgut'tan sonra, Hüseyin Ragıp'ın Umu­ mi Katiplik yaptığını belirtmektedir. Ancak 1 5-22 Kasım 1 9 1 3'teki olağa­ nüstü kongre gözden kaçmış olabilir. Bu kongrede Hüseyin Rağıp seçilmiş­ tir. Bu olağanüstü kongrede, yukarıdaki yönetim kurulunun haricinde, Ak­ sakallılar olarak nitelenen danışma kuruluna, Necip Asım, Süleyman Sami (Darül-fünun müdürü), Hüseyin Cahil, Hüseyinzade Ali, Selim Sım Bey, Fuat Raif, Mehmet Ali Bey, Reşit Saffet Bey seçilmişlerdir. Bkz. "Türklük Şuunu", T.Y., Yıl: 3 Sayı: 6 (54), (28 Teşrin-i sani 1 329), s. 1037- 1 038. .

61 Tunaya, a.g.e., C. I, s. 435, Bu konuda Ahmed Emin (Yalman) Turkey in the World War, London 1 930, s. 1 97'de 1 9 1 8'de İstanbul Ocağı'nın 2540 üyesi bulunduğunu belirtirken, Landau, a.g.e.. s. 4 1 'de üye sayısının 3000'i geçtiğini belirtmektedir. Tekin Alp, a.g.e., s. 28'de 1 9 1 7'deki üyele­ rinin 1 600'ünün üniversite öğrencisi ve hocası olduğunu kaydetmektedir. Ocağa 1 9 1 2'de 776. üye olarak giren Hamdullah Suphi ile 1 9 1 7'de 2320. üye olarak kaydedilen Miralay İsmet İnal (İnönü)'ın kayıt numaraları arasın­ daki fark üye sayısında meydana gelen artışın hızı hakkında bir fikir verebi­ lir. Akyüz, a.g.m., s. 203. 62 T.Y., C. I, Sayı: 1 2, (Ağustos 1 332), s. 3 1 4 1 . 63 "Türk Ocağı İdare Raporu", Türk Yurdu, C . XIV, Sayı: 9 ( 1 59), (30 Hazi­ ran 1 334), s. 4264. Hamdullah Suphi I. Dünya Savaşı'na girildiğinde 28 Ocak bulunduğunu belirtir. Hamdullah Suphi Tanrıöver, Dağ Yolu, · 2, (Haz: Fethi Tevetoğlu), Kültür Bakanlığı Yay., İzmir 1987, s. 14.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 35

çık, Sivrihisar, Ankara, Elazığ, Gaziantep, Erzurum, Karahi­ sar-ı Sahip gibi ülkenin çeşitli yerlerinde açılan Ocakların faali­

yet gösterdikleri bilinmektedir64. Ayrıca Hamdullah Suphi 1 9 1 2 yılından sonra Türkistan ve Çin'de açılan Ocaklarının da düşman eli ile kapatılıncaya kadar faaliyet gösterdiklerinden bahseder65 . I. Dünya Savaşı içinde Ocak fikrinin yayılışı, ülke­ de açılan şube sayısından daha hızlı olmuş, "vatanda Ocaklı" diye bir tip yaratılmıştır66 .

I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi sebebiyle uzun bir süre genel kongresini yapamayan Türk Ocakları, ancak 5 yıl sonra kongre yapabilmiştir. 1 4 Haziran 1 9 1 8'de yapılan bu kongreye savaşın devam etmesi sebebiyle 1 50 civarında delege katılabilmiştir67 . Bu kongre, Türk Ocakları başkanı Hamdullah Suphi'nin idare heyeti raporunu okuması ile başlamıştır. Türk Ocaklarının 5 yıllık faaliyetlerinin anlatıldığı bu raporda, yuka­ rıda belirtildiği gibi, gerek kongrenin gecikme sebebi olarak, gerekse katılımın azlığı savaşa bağlanmıştır68 . Kongre de idare heyeti raporunun okunmasından sonra nizarnname değişikliği için bir yasa encümeni oluşturulmuş-

64 Geniş bilgi için bkz. "Yeni Türk ()çakları", T.Y., C. XII, Sayı: 3, (Mart 1 333), s. 3390; "Üsküdar'da Türk Ocağı", T.Y., C. X, Sayı: 1 2 , (Ağustos 1 332), s. 3 1 4 1 ; "Giresun'da Türk Ocağı", T.Y . C. XIII, Sayı: 2, (Eylül 1 333), s. 3580; T.Y., Sayı: 1 48, (6 Kanun-ı evve1 1 3 33), s. 3657. .

65 Tanrıöver, Da.� Yolu /, s. 99. 66 Sevük, "()çak, Ev", s. 2, Hamdullah Suphi, " ... Nerede bir avuç Türk varsa

emin olabilirsiniz, orada bir Türkocağı vardır. Bu Ocak bazen göze görünür bazen de göze görünmez ... Ocak bir bina değildir, Ocak bir fikirdir, bir aşk­ tır, bir imandır ... " Tanrıöver, Dağ Yolu /, s. 98-99.

67 Aza Müfit Necdet, kongrenin açılışına karşı çıkarak savaşın sonunun bek­ lenmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu arada 2500 azadan mürekkep bir ce­ miyet 1 50 kişiyle nasıl kongre akd�er? şeklinde eleştiri yönellmcktedir. "Türk Ocağı Kongresi", T.Y., C. XIV Sayı: ( 1 59) 9 (30 Haziran 1 334 ( 1 9 1 8)), s. 4269. 68 "Türk Ocağı İdare Raporu·�. T.Y., s. 424 1 -4243.


1 36 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tuı-69. Bu encümenin çalışmal �rını tamamiayabilmesi için 2 hafta ertelenen kongre 28 Haziran'da tekrar başlamıştır. Kong­ renin bu toplantısında ileride üzerinde duracağımız nizarnname değişikliği çerçevesinde, Türk kadınlarının da Ocağa üye ola­ bilmeleri kabul edilmiş, daha önce İstişare heyeti olarak bilinen kurulun yerine Hars ve ilim Hey'etinin oluşturulması kararı alınmıştır. I l Temmuz l 9 l 8'de yapılan kongrenin son toplantısın­ da gizli oyla idare heyeti ile birlikte Hars ve İlim Heyeti seçim­ leri de yapılmıştır. Bu seçimler sonucunda Mehmet Emin (Yur­ dakul) Reisliğe, Hamdullah Suphi (T-anrıöver) Umumi katipliğe getirilmişlerdir. Hars ve İlim Hey'etine de Ziya Gökalp, Halide Edip (Adıvar), Hamdullah Suphi, Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Ağaoğlu, Köprülüzade Mehmet Fuat, Hüseyinzade Ali (Turan) Bey seçilmişlerdir70. Bu kongrede idare heyetine, ihti­ yaç duyulacak konularda encümenler teşkil etme yetkisi de verilmişti7 1 . İdare Heyeti buna dayanarak Türkçülük ve Matbu­ at, Türk Gücü, Köy Teşkilatı, Bakım, Neşriyat ve Sanayi Encü­ menlerini kurmuştur12 . 69 Encümene, Halide Edip, Ahmet Ferit, Ziya Gökalp, Dr. Sabri, Şükrü EfHiıun, Dr. Hasan Ferit, Dr. Selahaııin, Dr. Tevfik Remzi, Darülfünun Fel­ sefe hocası Mehmet Emin (Erişirgil), Beyazıt Nümüne Mektebi müdürü Sa­ du Ilah, Nüshet Sabit, Darülfünun hocalarından Hüsnü Harnid (Sayman) se­ çilmişlerdir. Encümen 28 Haziran'a kadar üç defa toplanarak yapılacak de­ ğişiklikleri görüşmüşlerdir. "Türk Ocağı Kongresi", T.Y., s. 427 1 .

70 Hasan Ferit (Cansever), Nüzhet Sabit, Darülmuallimin Müdürü Servet, Ha­

lide Edip (Adıvar), İlyas Rağıp da İdare Heyetine seçilmişlerdir. "Türk Oca­ ğı Kongresi -Üçüncü İctima- İkinci Celse", T.Y., C. XIV, Sayı: l l , (Ağus­ tos ı 334 ) s. 4333-4336. Bu kongrede Hars ve Ilim Heyetine seçilenler Oca­ ğın 1 9 1 8 Nizamnamesinin 26. maddesinde de yer almışlardır. Bu üyeler hars ve ilim sahasında şöhret kazanmış olanlar arasından kayd-ı hayat şar­ tıyla (25, 27. maddeler) seçilmişlerdir. Türk Ocağı Esas Nizamı, Orhaniye Matbaası, Istanbul 1 334 ( I 91 8), s. 4. .

71 Ocağın Dahili Nizarnının B maddesine· göre bu encümenler oluşturulmuş­ tur. Türk Oca.�ı Esas Ni:amı, s. 7. 72 "Türk Ocağı İdare Heyeti'nin Raporu", Büyük Mecmua, No: 6 , 24 Nisan 1 335 ( 1 9 19), s. 87. .•


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 37

ı 9 ı 8 Kongresinde seçilen idare heyeti 2 Teşrin-i s ani 1 334 ( 1 9 ı 8)'de istifa etmiş, yerlerine yedek üyeler geçmiştir. Türk Ocağı'nı Osmanlı döneminde yapılan dördüncü ve son kongresine kadar yedek üyeler yönetmiştir. Son kongre de ı 8 Teşrin-i evvel- ı Teşrin-i san i 1 335 ( 1 9 ı 9)'de İstanbul Darülfü­ nun konferans salonunda yapılmıştır. Hesaplar üzerinde bir ta­ kım tartışmaların çıktığı bu kongrede Hamdullah Suphi yeni­ den Türk Ocaklarının başkanlığına seçilmiştir73 .

d. Türk Ocakları'nın Amaçları

Türk

Ocaklarının amaçlarını ortaya koymada temel

kaynak Nizamnameleridir. ı 9 I 2 tarihli ilk nizamnamesinde teş­ kilat düzenlemeleri bir tarafa bırakalırsa 2. maddesinde Ocağın amacı şöyle ifade edilmektedir: "Cemiyetin maksadı, akvam-ı İsHimiye'nin bir rükn-ü mühimi olan Türklerin milli terbiye ve ilmi, içtimai, iktisadi se­ viyelerinin terakki ve ilasıyla Türk ırk ve dilinin kemaline ça­ Iışmaktır. "74 Gene nizamnamenin 3. maddesinde belirtildiğine göre, Ocak bu amacını gerçekleştirrnek için, ''Cemiyetin maksadını elde etmek için Türk Ocağı adlı kulüpler açarak dersler, konfe­ ranslar, müsamereler tertip, kitap ve risaleler neşr edecek mek­ tepler açmağa çalışacaktır. Milli serveti korumak ve çağaltmak için her türlü meslek ve sanat erbabıyla görüşerek iktisadi ve _ 73 Bu kongrede nizarnname tadili gündeme gelmesine rağmen oylama sonucu

(59 red-27 evet) bundan vazgeçilmiştir. Kongrede Halide Edip (Adıvar), Nakiye Hanım, Celal Sahir ( Erozan), Mehmet Emin (Yurdakul), Hasan Dündar da Idare Heyetine seçilmişlerdir. Vakit, 1 8-25 Teşrin-i evvel, I Teşrin-i san i 1 335 ( 19 1 9); "Haftanın Tarihi: Türk Ocağı Kongresi", Büyük Mecmua, No: 6, (24 Nisan 1 335) ( 1 9 19) s. 96.

74 Türk Ocağı'mn Ni:amname·i Esasi ve Dahi/isi, Tanin Matbaası, İstanbul 1 3 28 ( 19 1 2), s . 3.


ı 38 1 Türk Milliyetçil.iğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

zirai teşvik Ve irşadlarda bulunacak ve bu gibi müesseselerin doğup yaşamasına elinden geldiği kadar yardım edecektir." 75 Diğer taraftan. "Ocak, maksadını tahsile çalışırken sırf milli ve içtimai bir vaziyette kalacak, asla siyasetle uğraşmaya­ cak ve hiçbir vakit siyasi fırkalara hadi m bulunmayacaktır. " denilmekteyidi 76 . Ocağın ilk başkanı Ahmet Ferit (Tek) 1 9 1 4 yılında Türk Ocağının amaçlarını şöyle anlatmaktadır: " . . . Türk'ün maruz olduğu sefaletieri gidermek, onu du­ çar olduğu hastalalıklardan kurtararak zinde ve faal bir hale koymak, tüfengi omuzunda serserilik etmekten çekerek, çitine, çubuğuna, destgahına, katarına, dükkanına, pazarına sevk et­ mek ve bu faaliyet-i bedeviye ve iktisadiyenin temin edeceği refaha müsteniden onu okutmak, yükseltmek ve çoğaltmak, va­ tınında teks if ve takviye ile cidal ve rekabete müsait bir seviye­ ye çıkarmaktır.'' 77 1 9 1 2 tarihli nizarnname esasları çerçevesinde faaliyet gösteren Türk Ocaklarında gelişen şartlar da dikkate alınarak 1 9 1 8 Kongresinde nizarnname değişikliği gündeme gelmiştir. Bu kongrede nizarnname değişikliğini hazırlamak üzere oluştu­ rulan Yasa Encümeni'nin hazırladığı üyelik, gelir ve teşkilat düzenlemeleri ile ilgili maddeler fazla tartışılmadan kabul edil­ miştir. Ancak Encümenin 2. maddeyi "Ocağın maksadı Türkle­ rin harsi birliğine ve medeni kemaline çalışmaktır. Ocağın faa­ liyet sahası bilhassa Türkiya'dır" şeklinde hazırlayarak Ocağın ilgi sahasını daraltmak istemesi itirazla karşılanmıştır. Bu ko­ nuda Hamdullah Suphi, gerçekte yardıma en çok ihtiyacı olan Anadolu'dan işe başlamak gerektiğini, ancak nizamnameye "bilhassa Türkiya" kaydının konulmasının, bizden manevi bir yardım isteyen Türk kardeşlerimizin üzerinde iyi sonuç verme75 a.g.e .. s. 3. 76 a.g.e .. s. 4 (4. madde). 77 Ahmet Ferid (Tck). "Türk Ocakları", NevJal-i Milli. İstanbul 1 330 ( 1 9 14), s.

1 88.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 39

yeceğini belirtmiştir. Yasa Encümeni adına söz alan Nüzhet Sabit, büyük Turan hayalini ümitle yaşattıklarını ancak yakın gelecekte faaliyetlerinin Türkiye'ye yöneltilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Halide Edip (Adıvar) de büyük Turan idealinin gerçekleşmesinin zorluğuna değinerek, öncelikle Anadolu'da faaliyet göstermek gerektiğine dikkat çekmiştir7 B. Ancak bu sı­ rada Çarl ık Rusya'sının yıkılınası sonucu, Türk ordusunun Kaf­ kaslarda ilerlemesi ve çeşitli Türk bölgelerinden İstanbul'a muhtelif heyetierin gelip gitmesi gibi sebeplerden Türk birliği heyacanının kısmen delegeleri sarmış olduğu böyle bir ortamda Hamdullah Suphi'nin teklifi ağır basmıştır. Sonuçta l 9 1 8 tarihli nizamnamenin amaç maddesi (2. madde) "Ocağın maksadı, Türklerin harsi birliği �e ve medeni kemaline çalışmaktır." 79 şeklinde ifade edilmiştir. Türk Ocaklarının l 9 l 2 ve l 9 l 8 nizamnameleri ile orta­ ya konulan bu amaçların Cumhuriyet döneminde yapılan kong­ re ve yayınlanan nizarnname ve yasalarda da esasları korun­ muştur. İleride üzerinde durulacığı gibi nizamnamede yapılan en büyük değişiklik ı 92i yılı yasasının 2. maddesine; " . . . . . Türk Ocaklarının fiilen iştigal sahası Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahiline münhasırdır." şeklinde , yeni Türk devletinin kuruluş esaslan ve takip ettiği siyasi-ideolojik politikaya uygun olarak değişiklik yapılmasıdır. Türk Ocağı Nizamnamesindeki amaçlar doğrultusunda siyasetten uzak kalmaya çalışan sosyal ve kültürel alanda çalış­ ma yürüten faaliyet alanı olarak da bütün Türk alemini seçen bir kuruluş olarak karşımıza çıkmaktadır.

78 Tanışmalar için bkz. "Türk Ocağı Kongresi", T.Y Sayı: 10 ( 1 59), ( 1 5 Temmuz 1334), s. 4298-4300. 79 Türk Oca,�t Esas Ni=amı , 1 9 1 8, s. I . Ayrıca bu nizarnnanenin 3. maddesi ..

"Ocak siyasetle uğraşmaz, hiçbir Ocaklı Cemiyeıi siyasi emellerine alcı edemez", 4. madde "Ocaklılar yekdiğerinin şahsi, siyasi kanaatlerine hür­ met ederler" şeklindedir. s. ı .


1 40 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

e. Siyasi Partilerle ilişkisi

Yukarıda belirtildiği gibi, Türk Ocaklan nizamnamesine göre, amaçlarını gerçekleştirmek için, " ... sırf milli ve içtimai bir vaziyette kalacak, asla siyaset ile uğraşmayacak ve hiçbir vakit siyasi fırkalara hadim bulunmayacaktı"80. Ancak Türk Ocağı siyasi hayatın en karmaşık bir döneminde, herşeyin poli­ tize olduğu bir ortamda doğmuştur. Herşeyden önce imparator­ luk yapısı içinde Türk unsurunun hayatını düzenleyen, "milli­ leştiren" bir cemiyet olduğu için bu açıdan faaliyetleri siyasi plana geçmiştir. Çünkü Türklerin milli şuur kazanması yolunda yapılan çalışmalar siyaset dışında sayılamazdı8 1 . Fakat burada üzerinde duracağımız esas mesele Türk Ocakları'nın, doğrudan günlük politikanın içinde yer alıp almadığı, dolayısıyla siyasi partilerle olan ilişkisidir. Özelillikle de incelenmesi gereken bu döneme damgasanı vuran iktidar partisi İttihat ve Terakki ile olan ilişkileridir. Türk Ocakları ile İttihat ve Terakki arasındaki ilişkiler konusunda temelde iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan Karpat'a göre, Ocaklar İttihat ve Terakki'nin ideolojik alandaki rehberliğini üstlenmiş ve O'nun maddi ve manevi desteğiyle büyük şehirlerde şubeler açmayı başarmıştır82 . Bu görüşü des­ tekleyen Landau, Türk Ocağı'nın potansiyelini anlayan İttihat ve Terakki liderleri O'nu destekleyerek organizasyon ve politik açıdan geliştirdiklerini vurgularken83 Tunaya; 19 ı 3- ı 9 1 4 yılla­ nnda yapılan bir ankete, valilerin ve mutasarrıfların verdikleri cevaplarda Türk Ocağı'nın Türk Gücü ile beraber İttihat ve Te80 Türk Ocağı Ni:amname.ıi. . . ( 1 9 1 2), madde 4, s. 4. Aynı anlayış 1 9 1 8 Ni­ zamnamesinin 3. ma.,desinde "Ocak siyasetle uğra.şmaz, hiçbir Ocakh, Ce­ miyeti siyasi emellerine alet edemez" şeklinde yer almışıır. Türk Ocağı Esas Ni:amı ( 1 9 1 8), s. 1 .

8 1 Tunaya, Siyasal Partiler ı, s . 437. 82 Kemal Karpat, "The Pcoples's Houscs In Turkey Establishment And Growtlı", The Middie East Journal, (Kış-Ilkbahar 1 963 ) , s. 56. 83 Landau, a.g.e., s. 40.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 4 1

rakki lokallerinde çalıştığı, yönetim kurullannda İttihatçtiarın olduğu şeklinde bilgiler bulunduğunu belirtmektedir84. Bu konudaki ikinci görüş, Türk Ocaklarının İttihat ve Terakki ile aralarında belirli bir mesafe bırakmaya gayret ettiği şeklindedir. Nitekim Kazım Nami (Duru) " . . . biz genç İttihatçı­ ların çoğu Türk Ocağını baba ocağından dahi yüksek tutuyor, orada parti ayrı lığını çok uzakta tutarak el ele gönül gönüle bir­ leşiyorduk. Bundan dolayı Ocakta siyaset yapmıyor, yapmak isteyenleri içimizde tutmamağa çalışıyorduk" demektir85 . Maz­ har Akifoğlu da, Ocakta gençlerin büyük bir çoğunluğunun İtti­ hatçı olmasına rağmen, İttihat ve Terakki'nin Ziya Gökalp lisa­ nıyla ifade edilmiş arzusuna Ocağı siyaset girmemesi için rey ve yer vermediklerini belirtmektedir86_ Diğer taraftan Türk Yurdu ve Türk Ocağı'nın İttihat ve Terakki'nin denetimine gir­ memesi ve her ikisinin de bağımsızlığını koruması için Yusuf Akçura'nın büyük çaba harcadığı da bilinmektedir87 . Gerçekte, yukarıda belirtildiği gibi daha Ocağın kurulu­ şu sırasında bazı İttihatçılar O'na ilgi göstermişler, özellikle Balkan Savaşlanndan sonra da İttihat ve Terakki'nin Türkçülü­ ğü benimsemeye başlamasına paralel olarak Ocağa olan ilgi ve yardımları da gittikçe artmıştır88 . İttihat ve Terakki'nin tek parti iktidarı döneminde bütün demekleri denetimi altına alma yö­ nündeki çabalan sırasında Ocağın da maddi yardım sağlamak 84 Tunaya, Siyasal Partiler /, s. 437. Bu konuda Fethi Okyar, Türk Ocakları­ nı İııihaı ve Terakki'nin kurdurduğunu ileri sürmektedir. Fethi Okyar, Üç Del"irde Bir Adam. (Yay.Haz.: Cemal Kulay), İstanbul 1 980, s. 23.

85 Kazım Nami Duru, "Türk Ocakları'nın Yarını", T. Y. , Sayı: 244, (Mayıs 1955), s. 839. 86 Mazhar Akifoğlu. "Ne Düşünmüşıük", T.Y., Sayı: 252, (Ocak 1956), s . 520,

Abdülhak Şinasi Hisar da İııihalçıların Ocağa şüpheyle baktıklarını siyasi manada Ziya Gökalp'in de Ocakla lamamen anlaşamadığını belirımckıcdir. "Ocak ve Eski Siyasi Fırkalar", T.Y.. Sayı: 246, (Temmuz 1 955), s. 39-4 1 .

8 7 Gcorgeon, a.g.e., s . 55. 88 Yukarıda bahsedildiği gibi, Enver ve Cemal Paşalar ilc Dr. Nazım Bey'in Türk Ocağı'na kişisel yardımlarının yanısıra, hükümet de madıli yardımıla bulunmuştur. Bkz. 3. Bölüm, Dipnot no: 50, 5 1 , 52, 53.


1 42 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

amacıyla partiye yaklaşması sonucu aralarındaki ilişki gittikçe güçlenmiştir. Özellikle Türkçülüğün, aydınlar ve gençler ara­ sında gittikçe büyük bir kuvvet olması ve devrin siyasi atmos­ ferine hakim olmaya başlaması İttihat ve Terakki'nin gözünden kaçmanııştır. Bu sebeple doğrudan Ocağın yönetimini ele geçi­ rerek kontrol altına alma ve faydalanma amacını benimsemiş­ lerdir. Özellikle İttihat ve Terakki " Merkez-i Umumi" azaları Ziya Gökalp ve Hüseyinzade Ali vasıtasıyla Türk Ocağı'na nü­ fuz etmiştir89 . Bu konuda daha da ileri giden İttihatçılar, I. Dünya Savaşı sonlarına doğru Türk Ocağını tamamen kontrol altına almak amacıyla ı 9 ı 8 Kongresinde Ziya Gökalp'i Ocağa başkan seçerek parti ile Ocak arasında doğrudan bağ kurmak istemişlerdir. Fakat bilindiği gibi Ziya Gökalp bu kongrede başkan seçilemerriiştir90. Bu seçim de göstermiştir ki araların­ daki ideolojik ve maddi iliş kilere rağmen, Türk Ocağı mensup-'

ları İtti hat ve Terakki karşısında belirli seviyede bağımsızlığa ve özerkliğe sahip olmak istemişler ve bunu da başarmışlardır. Diğer taraftan, Türk Ocakları, İttihat ve Terakki karşı­ sında bağımsızlığını korumaya çalışmasına rağmen, bu partinin giderek Türkçülüğe önem vermesine paralel olarak aralannda ideolojik bir kaynaşma gerçekleşmiştir9 1 . Tekin Alp, l 9 1 3'ten sonra, İttihat ve Terakki üyelerinin mecliste İttihatçı, Türk Oca­ ğı'nda ise Turancı kesildiklerini, hemen hemen tüm bakanların Türkçü olduğunu savunmakta ve başta Cemal ve Talat Paşa ol­ mak üzere çok sayıda İttihat ve Terakki ileri gelenlerinin Ocak toplantılarında "Biz de Ocakl ıyız" dediklerini kaydetmekte­ dir92 . Gerçekten bu ideolojik beraberl iğin bir sonucu olarak 89 Ülken. Türkiye'de ÇaMaş. s. 2 1 2. 90 Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi karşısında ancak 1 oy alabilmi�ıir. Eri�irgil, a.g.e., s. 95; Mazhar Akifoğlu, "idealist Ziya Gökalp", T. Y., Sayı: 265,

(Ekim 1955), s. 263, Kongre hakkında geni� bilgi için bkz. 3.Bölüm, Dipnot no: 67, 68, 69, 70. 91 1 9 1 3 Kongresinde İııihaı ve Terakki'nin Türkçülüğü kısmen benimsernesi Türk Yurdu tarafından sevinçle kar�ılanmı�ıır. "İııihaı ve Terakki Cemiye­ li'nin Yıllık Kongresi", T.Y., Yıl: 3, Sayı: 1 (49), ( 1 9 Eylül l 329), s. ll79. 92 Tekinalp, a.g.e., s. 44.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 43

Türk Ocakları'nın i leri gelenlerinden Mehmet Emin (Yurda­ kul), Ahmet Ağaoğlu, Akil Muhtar, Kazım Nami (Duru), Hüseyinzade Ali, Ziya Gökalp gibi bir çok kişi aynı zamanda İttihat ve Terakki'nin Merkez-i Umumi azası veya milletvekili­ dir93 . Zaten l 9 1 3'ten itibaren İttihat ve Terakki yönetiminin uy­ gulamaya başladığı milliyetçi politikaların ideolojik muhtevası devrin Türkçü aydınları tarafından hazırlanmıştır. Bu bağlamda Türk Ocaklarının İttihat ve Terakki üzerinde etkili olduğunu vurgulamak gerekir. Birçok konuda hükümet ancak O'nun tav­ siye ettiği yoldan yürümek imkan ı bulmuştur. İttihatçıların Ocağı, Ziya Gökalp vasıtasıyla kontrol altına alma isteğine ge­ lince, O'nun bir siyasi olmaktan çok fikir adamı olduğu nokta­ sından hareket edersek, Ocaktaki aydınların İttihat ve Terakki üzerindeki etkisinin boyutlan daha iyi anlaşıJır94 . Sonuç olarak, Türk Ocakları ile İttihat ve Terakki ara­ sında ideolojik ve organik manada bir kaynaşma olduğunu söy­ leyebiliriz. Gerçekten böyle bir işbirliği ve kaynaşma mevcut olmasa idi, l 9 I 3'ten sonra İttihat ve Terakki'nin herşeye hakim olduğu ve her türlü muhalefeti susturduğu bir dönemde büyük bir ihtimalle Türk Yurdu ile beraber varlığını sürdüremezdi 95 . Zaten bu ilişkinin bir sonucu olarak mütareke döneminde Türk Ocaklan ile İttihatçılar bir tutularak takibata ve ağır eleştirilere uğramışlardır96. Bununla beraber, Türk Ocaklarının tamamen İttihat ve Terakki'nin kontrolüne girmediği, aralanndaki ilişkiyi oldukça esnek tutarak, yönetim açısından özerkliğini muhafaza ettiğini vurgulamak gerekir. 93 Ömer Seyfeııin ve Halide Edip (Adı var) de Türkçülük fikirlerinin gerçekleş­ me yeri olarak inihat ve Terakki'yi görmekıeydiler. Tural, a.g.e., s. 92. 94 Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Ziya Gökalp'in, İttihat ve Terakki'ye milli­

yetçilik esası üzerine bir program yapılması yolunda Talat Paşa'yı ikna el­ mek için sarfettiği çabalardan bahseımektedir. Hüküm Gece.ri. (Haz.: Atil­ la Özkırımlı), İstanbul 1 982, s . 27 1 -274. 95 Georgeon, a.g.e., s. 59. 96 Tunaya, Siya.ral Partiler 1. s . 437; Tarık Zafer Tunaya, "Bir İdeolojinin Yargılanması Olayı", Cumhuriyet . 27 Ekim 1 974 (Ziya Gökalp Özel Eki).


1 44 / TOrk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve TOrk Ocakları

Diğer taraftan Türk Ocağı'nın ilk resmi başkanı Ahmet Ferit (Tek) başkanlığında kurulan Milli Meşrutiyet Fırkası ile de Ocak arasında belirli seviyede ilişki vardır. 23 Ağustos 1 9 1 2'de kurulan bu partinin kurucuları arasında Yusuf Akçu­ ra'da yer almıştır97 . İttihat ve Terakki'nin henüz Türkçü politi­ kaları benimsemediği bir dönemde kurulan bu partinin milliyet­ çilik ideolojisine dayanması sebebiyle Türk Yurdu tarafından açıkça desteklenmiştir98 . Gene Türkçülük görüşlerini mütare­ kenin karmaşık yapısı içinde sürdürmek amacıyla 9 Aral ık 1 9 1 9 tarihinde kurulan Milli Türk Fırkası'nın kuruculan arasın­ da Ahmet Ferit (Tek), Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Hik­ met (Müftüoğlu), Yusuf Akçura, İsmail Hakkı (Baltacıoğlu) ve Zühtü (İnhan) gibi Türk Ocakları mensupları bulunmaktadır. Siyasi bir parti olarak fazla bir varlık göstermemekle beraber, Anadolu'daki Milli Mücadele hareketini açıkça destekleyen Milli Türk Partisi, bu konuda Türk Ocakları ile birlikte hareket etmiştir99 . Türk Ocaklarınını başta İttihat ve Terakki olmak üzere Meşrutiyet döneminde kurulan ve kendisine ideolojik açıdan yakın bulduğu siyasi partilerle, genelde milli meselelerde işbir­ Il.

liği içinde olduğunu görüyoruz. Ancak, bu ilişkileri oldukça es­ nek tutarak, günlük politikanın içine ve doğrudan herhangi bir siyasi partinin kontrolüne girmeden özerk yapısını muhafaza etmeye çalıştığını söyleyebiliriz.

97 Parti hakkında bkz. Tunaya, Siy.asal Parri/er 1, s. 350. 98 "Milli Meşrutiyet Fırka-i Siyasiyesi", T.Y., C. 2, Sayı:

22, (6 Eylül 1 328), s. 696. 99 Bu parti hakkında geniş bilgi için bkz. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Si­ yasal Parri/er Mürareke Dönemi. C. ll, İstanbul 1 986, s. 5 3 1 -5 3 5 . Rıza Nur, Hamdullah Suphi'nin Cami Bey'e seçimlerde Türk. Ocağı ile Fırkanız beraber çalışalım dediğini, kendi menfaalleri için Ocağı siyasete alet ellikle­ rini belirtmekte ve "yazık ki Ocağı şimdi Mustafa Kemal'e alet etmişlerdir" demektedir. Rıza Nur, Hayar ı•e Harıralanm, C. ll, Altındağ Yayınevi, İ s­ tanbul (Tarihsiz), s. 506-507.


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK OCA KL ARININ II. M EŞRUTiYET DEVRİNDE Kİ .FAALİYETL ERİ 1- Fiilf Olarak Yürütülen Faaliyetler Türk Ocaklan yukanda belirtilen amaçlar doğrultusun�!J. ilk büyük faaliyet dönemini Balkan Savaşları ile I. Dünya Sa­ vaşı arasındaki devrede gerçekleştinniştir. Bu dönemde Ocak, devrio "ihtiyaçlannı ve heyecanlannı" temsil ettiği için kısa za­ manda ilim ve fikir adamlan ile gençleri bünyesinde toplayarak büyük bir gelişme göstermiştir. I. Dünya Savaşı içinde de bazı aksamalara rağmen faaliyetlerini mütareke dönemine kadar de­ vam ettiren Türk Ocaklannın çalışmaları içinde fiili olarak yü­ rütülenler önemli bir yer tutar. 1 9 1 8 Kongresinde Türk Ocaklan Reisi Hamdullah Sup­ hi bu faaliyetleri şu başlıklar altında toplamaktadır: "a. İçinde rahat çalışabileceğimiz bir köşe, b. Halk ile münasebete ginnek, milliyet fikirlerini şiir­ lerle, hitabe ile, yazıyla, müsahabe ile neşretmek,


1 46 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

c. Uzak yakın nereden gelirse gelsin, Türk çocuklanna her suretle yardım etmek, d. Bir kütüphane vücuda getirmelr., Ocakta okuma odası olabilecek bir yer ayırarak oraya gazete ve mecmuaların gel­ mesini temin etmek, e. Sık içtimalarla Türkleri birbiriyle tanıştırmak. Dört kelime ile bütün bu emelleri hülasa ettik: Yer, yardım, telkin ve içtima" 1 demektedir. a. Konferanslar ve Temsiller

Türk Ocaklarının en önemli faaliyetlerinden birisi dü­ zenli olarak yürütülen konferanslarıdır. Meşrutiyetten sonra ül­ kede tesis etmiş ilk konferansçı cemiyet özelliği de kazanan Türk Ocaklannda I 9 I 8 kongresine kadar 500'ü aşkın konferans verildiği bilinmektedir2 . Bu konferansları verenler arasında Zi­ ya Gökalp, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Yusuf Akçura, Meh­ met Emin (Yurdakul), Bursalı Mehmet Tahir, Halide Edip (Adıvar), Ağaoğlu Ahmet, Müfıde Ferid (Tek), Akil Muhtar (Özden), Ömer Seyfettin, Necip Asım (Yazıksız), Veled Çelebi (İzbudak), Samih Rıfat, Yahya Kemal (Beyatlı), Ali Canip (Yöntem), Selim S ırrı (Tarcan), Rıza Tevfik (Bölükbaşı), Hüseyinzade Ali (Turan), Emrullah Efendi, Celal Esad (Arse­ ven), Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Mehmet Fuat (Köprülü), Ömer Naci, Celal Sahir (Erozan), Tevfik Rüştü (Aras), İsmail Hakkı (Baltacıoğlu), Süleyman Nazif, Mehmet İhsan (Sungu) vb. gibi devrin ilim ve fikir adamlan ile edebiyatçıları bulun­ maktadır. Bu konferanslarda, tarih, içtimaiyat, Türk büyükleri, eğitim, dil, edebiyat, siyasi hatıralar, milliyet, kadın, sıhhi me­ seleler, hukuki ve iktisadi konular, dünyadaki Türk bölgelerinin durumlan gibi, hemen hemen hepsinin konulannı milli mesele1 "Türk Ocağı İ dare Raporu", T.Y. s. 4244; Vakit, 25 Temmuz 1 334 ( 1 9 1 8). 2 "Türk Ocağı İ dare Raporu", s. 4247. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Oca kları / 1 47

ler teşkil etmiştir3 . Ayrıca her çeşit Türk eserini gösteren üç bin camdan oluşan bir kolieksiyon vücuda getirilerek, konferansla­ rın konularını cazip hale getirmek için bazıları ülkemizde ilk defa olarak aks camı (slayt) gösterisi ile verilmiştir4. I. Dünya Savaşı başlayıncaya kadar, yaz tatili dışında her perşembe ak­ şamı, erkeklere, cuma günleri de kadınlara ait olmak üzüre bu konferanslar düzenli bir şekilde devam ettirilmiştir. I. Dünya Savaşı yıllarında yolların karanlık olması sebebiyle konferans­ lar yalnız Cuma günleri yapılmaya başlanmasına rağmen Ocak'taki canlılık devam etmiştiıA-a . İstanbul Türk Ocağı'nda düzenlenen seri konferansların yanısıra Ocaklı bazı aydınlar İstanbul dışında da konferanslar vermişlerdir. Bunların içinde en önemlileri Çanakkale ve İzmir de yapılanlardır. 1 9 1 5 yılında Enver Paşa'nın isteği üzerine Mehmet Emin (Yurdakul), Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Ağa­ oğlu Ahmet, Enis Behiç (Koryürek), İbrahim Alaaddin (Göv3 Bu konferanslardan birkaç örnek, Ziya Gökalp "Türk Milliyetperverliği Nasıl

Doğdu?"', Ahmet Hikmet (Müftüoğlu) "Macaristan'da Turan Cereyanları", Rıza Tevfik (Bölükbaşı) "Anadolu'da Mezhepler", Emrullah Efendi "Türk­ çe'nin Sadeleştirilmesi Hakkında", Hüseyinzade Ali (Turan) "Kalkasya'da Türklük ve Milli Cereyanlar", Hamdullah Suphi (Tanrıöver) "Türk lerde San'ata Muhabbet", Mehmet Emin (Yurdakul) Kendi şiirlerinden örnekler, Ömer Naci "Acemistan Hatıraları", Köprülüzade Mehmet Fuad "Edebiyatıa Türklük", Tevfik Rüşdü (Aras) "Anadolu'da Köylünün Sıhhati ve Gençlerin Bu Yolda Vazifesi", Ahmet Ağaoğlu "Milli Cereyanlar Nasıl DoJlar", Dr. Esad (Işık) Paşa "Anadolu'da Hastalıklar", Ahmet Ağaoğlu "Türklüğün Naza­ rıııda Kadın" v.b. Geniş bilgi için bkz. "Daimi Konferanslar", T. Y., C. 13, Sayı: 8, (Kanun-ı evvel 1 333) ( 191 7), s. 3637; "Kafkasya Hakkında Konfe­ rans", T.Y . . C. 1 4, Sayı: 5 (Mart 1 334) ( 1 9 1 8), s. 4 1 39-4 1 40; Türk Ocağı Ramazan Geceleri Tertip E11(�i Mu.vahahe Programı, 1 330 , s. 8. Abdülhak Şinasi Hisar, "Ocakta Şairler, Edipler, Konferansçılar", T.Y., Sayı: 238, (Kasım 1 954), s. 352-355; Abdülhak Şinasi Hisar, "Konferans Zamanları", T. Y., Sayı: 245 (Haz. 1 9 5 5 ), s. 92 1 -924; "Türk Ocağı Haberleri", Büyük Mecmua, No: 1 7 ( 1 9 19), s. 267; Dr. İhsan Sami, "Türk Ocağı Konferansla­ rından Veba", Büyük Mecmua, No: 17, s. 267-268. 4 Türk Ocağı Idare Raporu ( 1 9 1 8), s. 4249-425 1; Türk Ocağı Ranıa:an Gece­ leri, s. 1 . 4-a Türk OcaJlı İdare Raporu ( 1 9 1 8), s. 4247; H.S. Tanrıöver'e göre, Ocak ka­ panıncaya kadar tek bir Cuma konferanssız kalmamıştır. Tunaya, Siyasal Partiler, C. I, s. 436.


1 48 / Türk Milliyetçili(linin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

sa), Ali Canip (Yöntem)'den oluşan bir grup Çanakkale'de sa­ vaşan askerleri ziyaret etmişler, onlara moral verici konuşmalar yapmışlardır5 . Gene Ocaklı aydınlardan Ağaoğlu Ahmet, Ham­ dullah Suphi (Tanrıöver), Mehmet Fuat (Köprülü), Ali Canip (Yöntem), Aka Gündüz, Kazım Nami (Duru) 22 Haziran 1 329 ( l 9 1 3)'de İzmir Türk Ocağı'nın davetlesi olarak gittikleri İz­ mir'de çeşitli konularda konferanslar vermişlerdir6. Ocak Türk kadınını sosyal hayata çekme konusunda da önemli mesafeler katetmiştir. Gerçi yukanda bahsedildiği gibi kadınların Ocağa üye olabilmeleri I 9 I 8 yılındaki kongre so­ nunda kabul edilmişse de, İstanbul Merkez Kumandanlığının kalabalık yerlerde kadınlan "adab-ı İslamiye ve terbiye-i milliye ile gayr-i mütenasip kıyafetle" gezmelerini yasakladığı sıralarda7 Türk Ocakları, ilk defa kadınlarla erkekleri, aynı sa­ londa biraraya getirmeyi başarmıştır. İstanbul Türk Ocağı salo­ nunda kadınlarla erkekler yan yana oturarak konserler, konfe­ ranslar ve temsiller seyrettikleri gibi, Halide Edip (Adıvar), Müfide Ferit (Tek), Fatma Aliye ve Nakiye Hanım gibi belirli bir eğitim seviyesine sahip kadınlar Ocağın kürsüsünde çeşitli konularda konferanslar vermekteydilerll. Gene bu dönemde 5 Geniş bilgi için bkz. "Çanakkale 'ye Giden Heyet-i Edebiyenin Avdeti", T.Y.. C. VIII. Sayı: 1 0. (Temmuz 1 3 3 1 ) ( 1 9 1 5), s. 2693-2694; Ali Canip Yöntem, "Dcvirlerden Hatıralar"; Hamdullah Suphi Tanrıöver, Günehakan, (Yay.Haz.: Fethi Teveto�lu), Kültür Bakanlı�ı Yay., İzmir 1 9117, s. 65- 102.

6 Kazım Nanıi (Duru), "İzmir Seyahati", T.Y., Yıl: 2, Sayı: 2 1 , (25 Temmuz 1 329), s. 730-734; "Türklük Şuunu", T.Y., Yıl: 2, Sayı: 2 1 , (25 Temmuz 1 329), s. 735-736. 7 İkdam. 14 Ocak 1 329 ( 1 9 1 3) Cemal Paşa "İstanbul Muhafızlı�ı sırasında te­ cavüze uğrayan birkaç aile reisi· bana geldi. Bunu önlemek için Örfi Idare Karamamesine dayanarak laf atacak ve sarkmtılık edeceklerin memleket içi­ ne sürgün olacaklarını ilan ettiğini" belirtmektedir. Cemal Paşa, Hatıralar, s. 2 1 .

!1 Sarnet Ağaoğlu, "Hamdullah Suphi Tanrıöver", T.Y., ( Harndullah Suphi

Tanrıöver Özel Sayısı), Sayı: 2, (Şubat 1 967), s. 34; Abdülhak Şinasi Hisar, "Ocak ve İ nkılaplarımız", T.Y., Sayı: 243, (Nisan 1 955), s. 763; Tanrıöver, Da.� Yolu 2, s. 3 1 -32; Tekin Alp, a.g.e., s. 29-30; Halide Edip Adıvar, Mor Salkınılı Eı·. İ stanbul 1963, s. 1 84.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 49

Türk Ocağı salonunda sahnelenen müsamerelerde kadın erkek sanatçılar rol alarak, Türk kadınını sahneye çıkarma konusunda da Ocak öncülük etmiştir. Bu konuda ilk girişim Halide Edip (Adıvar)'in yazdığı Yeni Turan ın 1 9 1 3 yılında İstanbul Türk '

Ocağı'nda sahnelenmesi girişimidir. Ancak Hamdullah Suphi ve Halide Edip (Adıvar)'in rol aldıkları bu oyun seyirciler arasında Talat Paşa ve Enver Paşa'nın da bulunmasına rağmen devrin İs­ tanbul Muhafızı Cemal Paşa tarafından Müslüman kadınlarının sahneye çıkmasının sakinealı olacağı gerekçesiyle son anda engellenmiştir9 . Bunun üzerine kürsüye gelen Hamdullah Sup­ hi, hükümeti sert bir dille eleştiren şu konuşmayı yapmıştır: " ... Yeni Turan'ın Türk kadınları tarafından temsilini meneden hükümet, bir ihtilal zümresine Hiyık harekette bulun­ madı. Bu hükümet kendisinden beklediğimiz cesareti göstere­ medi. Bütün eski hükümetler gibi halk ihtilali, kara kalabalığın galeyanı endişesi önünde geri döndü, kendi prensiplerini kendi­ s i terketti . ... Acaba ne vakit, Türk vatanının idaresini elde edenler halk ihtilali korkusunu yenecek, ileri attıktan inkılap fikirlerine cesaretle bağlanacaklar ve buna herşeye rağmen sadık kalacak­ lar. . . . . Türk kadını bütün tarihinde hür kalmıştır ve hür yaşıyor. O halde ne için bu akşam İstanbul'un belli başlı ailelerine men­ sup kadınlarımız, milli bir oyunu temsil için sahnemize geldiği vakit, hükümet mümaneatı karşımıza çıkı yor? Meşrutiyetin memlekete getirdiği hürriyet narnma mı? Yoksa sokak ihtilali, halk kıyamı endişesi narnma mı?" ı o Bu ilk tecrübeden sonra, gene Halide Edip tarafından yazılan ve Muhsin Ertuğrul'un sahnelediği Kenan Çoban/arı, Türk Ocağı'nda büyük bir kalabalık önünde oynanmıştır. Bu defa Cemal Paşa'nın da seyrettiği oyunun sahneye konulmasın­ dan Hükümetin endişelenmesine rağmen, seyirciler arasında 9 Sadık Çıncr, "Büyük Vatan Evladı", T.Y. C. 6, Sayı: 2 (H.S.T. Özel Sayı), .

(Şubaı 1967), s·.

83.

10 Tanrıövcr, Dağ Yolıı 2, s. 197-204.


1 50 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

büyük ilgi uyandırmış, ne Ocakta ve ne de şehirde herhangi bir

olay meydana gelmemiştir 1 1 . B undan sonra çeşitli konserler ve

temsillerle kadınlar sahneye çıkmaya devam etmişlerdir. Böy­ lece Ocak, kadınların toplumda temsil edilmesi gibi, önemli bir inkılap hareketinin de önderliğini yapmış oluyordu. Ocak'ta periyodik olarak yapılan konferansların yanında önemli günlerde çeşitli özel programlar da düzenlenmekteydi. Bunlar için Osmanlı devletinin kuruluş günü her yıl Türk Oca­ ğı'nda Kanun-ı evvel l 7'de çeşitli merasimlerle kutlanmaktaydı. Bu merasimlerde Hamdullah Suphi , Ahmet Ağaoğlu, Mehm!!t Emin (Yurdakul), Halide Edip (Adıvar) çeşitli konuşmalar yap­ mışlar, şiirler de okumuşlardırl 2 _ Ayrıca I 9 1 5 yılında Çanakka­ le Savaşına gönüllü olarak katılmak üzere toplanan üniversite gençliği, yeni mezun olan doktorların görev yerlerine gitmek üzere İstanbul'dan ayrılmaları, Tevfik Fikret'in ölüm yıldönü­ mü, bayramlar vb. gibi çeşitli vesilelerle de hem hanımlara, hem erkeklere Türk Ocağı salonunda müsamereler düzen­ lenmiştir 1 3 . Türk Ocağı konferansların ve temsilierin yanısıra Ocak sinemasında her öğleden sonra kadınlara, gece ise erkeklere ı 1 Adı var, Mor Salkım/ı E ı•.. s.

1 83- 1 84; Cansever, "Rahmetli Hamdullah Suphi", s. 26. Ancak Yahya Kemal, Siyasi ve Edebi Portre/er, İstanbul 1968, s. 36 ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hattra· lan, Ankara 1 969, s. 333'de Tevr.ıt'tan parçaların okunması sebebiyle, sey­ redenler üzerinde Yahudi tesiri bıraktığım, bu sebeple oyuna karşı seyre­ denler arasında tepki oluştuğunu belinmektedirler.

12 Bkz. "Türklük Şuunu", T.Y., Yıl: 5, C. II, Sayı: 9, (22 Kanun-ı evvel 1 332), s. 3293, "Kunuluş Bayramı", T.Y., C. II, Sayı: 9, s. 3293; Bu günün anısına Türk Ocağı, Türk Yılı, Osmanlı Hükümetinin istikliil Gününü Ha­ tir/atmak Ü:ere Tertip Edilen Tahimdir, Akkurum 1 330 ( 1 9 1 4), Türk Yurdu Kütüphanesi, 32 s. yayınlanmıştır.

13 Geniş bilgi için bkz. "Türk Ocağında Müsamere", T.Y., C. 1 2, Sayı: 7, (24 Mayıs 1 333) ( 1 9 1 7), S. 3454; "Türk Ocağı'nda Veda Müsameresi", T.Y., C. 1 2, Sayı: 8 (Haziran 1 333), s. 3469, "Genç Doktorların Ayrılış Günü", T.Y. , C. 14, Sayı: 8, (Haziran 1 3 34) ( 1 9 1 8), s. 4237-4240; "Türk Ocağında Ziyafet ve Bayranı Merasimi", T.Y., C. 13, Sayı: 4, (Teşrin-i evvel 1 333), s. 64; Türk Ocağında Kış Müsamerelerinin Sonu", T.Y., C. 8, Sayı: 6, (Ma­ yıs 1 33 1 ), s. 2629-2630.


Türk Milliyetçili(jinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 5 1

film göstennekte 1 4 ve müzik programları da düzenlemektey­ di 1 5 . Ayrıca İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yaptığı gibi gece dersleri de düzenlemekteydi. Bu derslerde daha çok Türkleri bir meslek sahibi yapmaya yönelik, okuma yazma, yabancı dil, banka memurluğu, tüccar katipliği ve çeşitli zanaat dallannda kurslar şeklinde eğitim verilmektedir 1 6 . Yine bu derslerde Darülffinun hocalan tarafından Türk, İslam, Osmanlı, edebiyat, güzel sanatlar ve hukuk tarihiyle ilgili bilgiler verilmekteydi 1 1 . Türk Ocağı düzenlediği konferanslar, sohbetler, müsa­ mereler, konserler ve serbest derslerle adeta bir halk üniversite­ si gibi çalışarak millete yön vermeye çalışmıştır 18 . Bu faaliyet­ lerde işlenen konuların hemen hemen tamamını Türklüğe ait meselelerin teşkil etmesi, milli ruhun etkili bir kaynağı olmuş­ tur 1 9. Nitekim A. Şinasi Hisar'a göre , Türk Ocakları "herşeyden önce, gönüllerde vatan ve milliyetçilik duygularını aleviendiren ve milliyetçileri birbirine bağlayan birer his ve emel iştiraki müessesesi idiler. Mevcudiyetlerinin hikmeti bu birliğin her sa­ hada daha şuurlu olarak teessüsü idi ... Ocak, Türk gençliğini 14 İkdam, 12 Man 1 332 ( 1 9 1 6); "Türklük Şuunu", T.Y. C. 6, Sayı: 69, (26 Haziran 1 330), s. 2304. 1 5 Fethi Erden, "Türk Ocağında Musiki", T.Y .. Sayı: 265, (Şubat 1 957), s. 637-639; Müzik programlarının yanında Gomitas Vcnabct adlı bir Erme­ .

ni'nin Ocakta sürekli olarak piyano resitali verdiği de bilinmektedir. Adıvar, s. 1 84-1 85; Kazım Nam i Duru, İttihat ve Terakki Hatıra­ Mor Sa/kım/ı larım, İstanbul 1957, s. 74. ...•

1 6 "Türk Ocağı Dersleri", T.Y .. C. 9, Sayı: 7 (3 Kanun-ı evvel l 33 1 ), s. 2852; "Türk Ocağı'nın Dersleri", T.Y. C. 1 2, Sayı: 4, (Nisan 1333), s. 340; Os­ man Ergin, Türk Maarif Tarihi, C. 3 -4, İstanbul 1 977: s. 1 486; Halide .

Edip ayrıca, İngiliz Edebiyalı dersleri vermckteydi. Fethi Erden, "Halide Edip Hanımın Bilinmeyen veya Az B i l inen Tarafları ve Türk Ocağı ilc Alakah Haııraları", T.Y .. C. 3, Sayı: 1 1 - 1 2 (305-306), s. 19-20.

1 7 "Türk Ocağı İdare Raporu ( 1 9 1 8)", T.Y.. s. 4256. 1 8 Georgeon, "Les Foyers Turcs ... " s. 1 70; Burhanellin Develioğlu, "Hamdul­ lah Suphi ilc Elli Beş Sene", T.Y .. C. 6, Sayı: 2, (Şubat 1967), s. 1 2; Feri­ dun Kandcmir, " Türk Ocakları", Resimli Tarih Mecm11ası, Sayı: 70, (Ekim 1955), s. 4 108.

1 9 Ahmed Emin (Yalman), Turkey bı The World.. s. l 97. .


1 52 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

milli duygu etrafında azami uyanıklığa davet ediyordu ... Milli­ yetçilik ve vatanseverlik hislerini �aatlerce şuurlandırmakla kalmıyor, onları birer iman haline getiriyordu"20. Ziya Gökalp de, "Bir millet içinde böyle milli bir teşkilat olmalıdır ki, milli harsı, mefkiireyi meydana getirsinler, neşre, ta'mime çalışsın­ lar. Türk Ocağı, ilk açıldığı günden beri bu vazifeyi ifa etmiş­ ıir" 2 1 . demektedir. Gerçekten de, I. Dünya Savaşı'nda Enver Paşa'nın Doğu'da hazırladığı büyük harekat için Türk Ocağı'na devam eden veya O'nun üyesi olan zabitlerin isimlerini isteme­ si 22, Çanakkale'de olağanüstü fedakarlığı gerektiren görevlerde ortaya atılan gönüllülerin çoğunun Türk Ocağı mensuplan olan yedek subaylardan çıkması23 , Vehip Paşa'nın Çanakkale Savaş­ ları sırasında İstanbul gazetecilerine "Ne vakit çok müşgül bir vazife yapılmak icap ederse en evvel Ocaklı zabiti hatırladığı­ mızı size haber vermeliyim"24 demesi, Teşkilat-ı Mahsusa men­ suplarının bir kısmının Türk Ocaklılardan seçilmesi25 Ocağın milli şuur yaratmada olumlu tesirler bıraktığının delilleridir. Türk Ocaklarının devrin şartları gereği, temelde milli duygulardan kaynaklanan Türkçülük-Milliyetçilik fikrini "he­ yecan ve telkin" yoluyla uyandırmak ve canlı tutmak faaliyetle­ rinin odak noktasını oluşturur. Bu yoğun canlı faaliyetler sonu­ cu ülkede milliyetçilik şuuruna sahip genç nesillerin yetişmesi mümkün olabilmiştir. 20 Abdülhak Şinasi Hisar, "Bir Vatanseverlik Mabedi Olan Ocak", T.Y., Sayı: 235, (Ağustos 1 954) , s. 89-90. 21 Ziya Gökalp, "Ocaklar Ne Yapmıştır, Vazifesi ve Gayesi Nedir?", Altın Yurd, C. I, No: 1 , ( 1 5 Mayıs 1 339) ( 1 923), s. 3. 22 Tanrıöver, "Müessesemizin mazisine... ", s. 33 1 ; Necati Akdcr, "Hamdullah Suphi Tanrıöver'de Milliyetçilik Fikri ve Milliyetçilik MefkOresi", Türk Kültürü, C. 4, Sayı: 45, (Temmuz 1 966), s. 1 4- 1 5.

23 Ziya Gökalp, "Türk Ocakları ve Milli Şuur" T.Y., Sayı: 245, (Haziran 1955), s. 954. 24 Tanrıöver, a.g.m., s. 33 1 . 25 Abidin Nesimi, Teşkilat-ı Mahsusa'da görev yapan doktorlar askeri tıbbiye­

den yetişmiş, genç. ateşli genellikle, "Türk Ocaklı" kişilerdi, demektedir. Abidin Nesimi, Yılların İçinden, lstanbul 1 977, s. 37.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 53 b. Sosyal ve Kültürel Faaliyetler

Türk Ocağı bu ilk faaliyet döneminde Türkçe ve yaban­ cı dillerdeki eserlerden oluşan 1 250 kitaptan meydana gelen bir kütüphane kurmuştur26 . İleride üzerinde durulacağı gibi Cum­ huriyet döneminde kitap sayısı 40.000 cilde ulaşacaktır. Aynca Ocağa gerek Türkiye'de ve Avrupa'da gerekse Türk dünyasının diğer bölgelerinde yayınlanan bazı gazete ve dergilerin de de­ vamlı gelmesi sağlanmıştır27 . Diğer taraftan, Türkistan, İran, Irak, Suriye, Anadolu, Rumeli, Mısır, Tunus ve Cezayir'de Türk hanedanları tarafından vücuda getirilmiş çini; hat sanatı ve resim gibi eserlerden ol uşan bir kolieksiyon meydana getirilirek28 Türk kültür eserleri canlı tutulmaya çalışılmıştır. Ocak taşradan gelen fakir öğrencilere de maddi yardım­ lar da bulunmuştur. Her yıl 30-35 genç çeşitli oka11ara yerleşti­ rilmiş, onlara burs verilmiş, kalacakları yer temin edilmiştir. Öğrencilere verilen maddi yardımlar I 9 I 3- I 9 I 8 yı Han arasında 5000 lirayı bulmuştur29. Bu çerçevede dış Türklerden İstan­ bul'a öğrenim amacıyla gelen birçok gence de barınma imkanı s_ağlayan Türk Ocağı, İstanbul'da "Türk Ocağı Mühendislik Birlik Yurdu"nu da kurmuştur. Türk gençlerini mühendisliğe teşvik etmek amacıyla oluşturulan bu yurtta, öğrencilere okul­ lara giriş imtihanından önce çeşitli kurslar da verilmiştir30. Bil indiği gibi, Kapitülasyonlar, Duyun-u Umfımiye ve 26 "Türk Ocağı İdare Raporu ( 1 9 1 8)", T.Y. s. 4260. 27 "Türklük Şuunu", T. Y., Yıl: 3, Sayı: 7 (55), ( 1 2 Kanun-ı evvel 1 32 9), s. 1 067. 28 Abdülhak Şinasi Hisar, "Ocakta Tezyini Sanat Eserlerimiz Arasında", T.Y.. Sayı: 4 (237), (Ekim 1 954), s. 249-252; Vakit, 25 Temmuz 1 334 ( 1 9 1 8); "Türk Ocağı Idare Raporu ( 1 9 1 R)", T. Y s . 426 1 . 2 9 Vakit, 25 Temmuz 1 334 ( 1 9 1 !!), Öğrencilere yapılan yardımlar yıllık bütçe­ sinde de gözükmektedir. Bkz. "Türk Ocağı 1330, 1 33 1 , 1 332 seneleri Mc­ sarifat ve Yaridaı Cctvcllcridir", T. Y. C. XIV, Sayı: 9, (30 Haziran 1 334). s. 4272. 30 "Türk Ocağı İdare Raporu ( 1 9 1 8)", T. Y. s. 4260. .

.•

.

.

·


1 54 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Balkan Savaşlarında alınan ağır yenilgi, Türkler arasında milli­ yetçiliğe dönüşü hızlandırmış, azınlıklara duyulan tepkiyi artır­ mıştır. Bu çerçevede Türkler, başta İstanbul olmak üzere, Rum dükldinlannı boykot etmeye başlamışlardır. I. Balkan Savaşının sonlarında başlayan bu boykot daha sonra Ermeniler ve diğer azınlıklara karşı devam etmiştir. Hareketin sebebi, Türklerin kendi devletleri içinde iktisadi bağımsızlığa duyduğu özlernin bir sonucuydu. Boykota paralel olarak, birçok Rum ve Ermeni esnaf ve tüccar iflasa sürüklenirken, Türklere ait dükkan ve kü­ çük şirketler bunların yerlerini almaya başlamıştıı-3 1 • İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından teşvik edilen bu boykot hareketi içinde Türk Ocaklannın da aktif bir şekilde yer aldığını görü­ yoruz. Öyleki zamanın Rum Patriği Türklerin Hristiyan dükkaniarından alışverişi boykot ettikleri haberi üzerine Dahili­ ye Nazınnı tehdit ederken, Türk Ocağı'nda ecnebi malı alma­ mak üzere yeminler ediliyor, Türk gençlerine yerli malı sevgisi aşılanıyordu32. Aynı zamanda Türkleri iktisadi hayata çekmek amacıyla kooperatif temellerinin atıldığı Ocak'ta ileride üzerin­ de durulacağı gibi, milli iktisat fikri işlenmekteydi. Türk Ocağı milli iktisat fikri çerçevesinde çeşitli sergi­ ter de düzenlenmiştir33 • Bu sergiler içinde en önemlisi Ekim .ı 9 1 9'da düzenlenen Türk Sanayi sergisidir. Türk Ocağı Encü­ meni tarafından Ocak binasında düzenlenen bu sergi Veliahd Abdülmecid Efendi tarafından açılmıştır. Sergide daha çok üre­

time yönelik faaliyetlerde bulunan, Türk Kadınları Biçki Yur­ du, Kadınlar Çalıştırma Cemiyet-i İslamiyesi, Esirgeme Deme­ ği, Ordu Donanma Pazarı, İmalat-ı Harbiye Mektebi, Osmanlı 31 Tekin Alp, a.g.e .. s. 38-39.

32 Tunaya, "Yeniden Doğuş". 33 "Türk Ocağı İdare Raporu ( 1 9 1 8)"nda üç tane sergi düzenlendiği belinil­ mektedir. Ayrıca çeşitli demekler de Ocak'ta sergiler düzenlenmiştir. Mese­ la, 1 9 1 2'de Balkanlardan gelen göçmenlere yardım amacıyla kurulan Esir­ geme DC'rne.�i tarafından 1 9 1 4'te Türk Ocağı'nda bir sergi düzenlenmiştir. Şcfika Kunıaz, Cımılıuriyet Öncesinde Türk Kadını (1839-1923), Ankara 1990, s. 98.


Türk Milliyetçiliğinin Tari hi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1.55

Anonim Şirketi, Beyrut Sanayi Mektebi gibi kuruluş ve dernek­ lerin mallan sergilenmişıir34. Türk Ocaklannın fiili olarak yürüttüğü faaliyetlerden bi­ risi de bünyesinde çeşitli demekler kurması veya benzer amaç­ lar doğrultusunda kurulmuş olan demeklerle işbirliği yapması­ dır. Bunlar içinde önemlileri, Türk Gücü Derneği, Köycüler Cemiyeti, Türk Bilgi Derneği, ihtiyat Zabitleri Teavün Cemi­ yeti ve Darülfünun Talebe Cemiyeti gibi demeklerdir. Bilindiği gibi Türk Oyağı'na 20 yaşını bitirenler üye olabildiğinden 35 daha genç yaştakiler için Türk Gücü, adlı bir demek kurulınuştur36. Balkan Savaşlan'nın bunalımlı bir döne­ minde ı Mart ı 329 ( ı 9 1 3)'ıe İstanbul Türk Ocağı binasında ku­ rulan Türk Gücü'nün beyannamesinde, Türk'ün eski gücünü kaybettiği, bunun temel sebebinin güçsüzlüğü olduğu vurgulan­ dıktan sonra, Avrupa'daki gençlik kuruluşlarından örnekler ve­ rilerek, kendilerinin de memlekete güçlü, kuvvetli, atik, tetik gençler yetiştirmek için Türk Gücü isimli bir demek kurdukları vurgulanır. Beyannamenin devamına eklenen taslak şeklindeki tüzükte de, "Adımiz: Türk Gücü, şiarımız, Türk'ün gücü herşeye 34 Sergiye kalılacak kurulu�ların tesbiJi ile görevli Sergi Heycı-i Takdiriye­

si'nde Halide Edip, Nakiyc Hanım, Muallim İsmail Hakkı, H amdullah Sup­ hi, Sanayi Mühendisi Hüsnü, Sanayi Müdür-ü Umumisi Fuad, Mcktcb-i Sa­ nayi Müdürü Mcmduh Beyler bulunmaktadır. Geniş bilgi için bkz. Tür/.: Oca.�ı Sanayi Encümeıri Tarafmdan Açı laır 1335 Sene.fi Türk Sanayi Sergi­ si Katalo.�u. Türk Dünyası Matbaası, istanbul 1 335 ( 1 9 19) (Katalogda say­ fa numaraları vcrilmcmi�tir). Toplam 46 sayfadır; Tcvcıoğlu, Hamdul/alı Suplıi . . , s. 1 28. .

35 Türk Oca,� ı'nm Ni:anmame-i Esasi ı·e Dalıili.fi, 1 338 ( 1 9 1 2)'nin 6. maddesi­ ne göre, s. 4. 36 Enver Behnan Şapolyo, Ziya Gökalp ittihat Terakki ı·e Meşrlltiyet Tarihi. 2. B., istanbul 1 974, s. 1 47; Türk Ocağı'nda Türk Gücü diye bir beden lerbi­ yesi kısmı kurulmuştu. Bunu kuran Tahsin (Kurucuoğlu) adında bir gcnçti. Bkz. Kazım Nami (Duru), "Türk Ocağı Hatıralarımdan", T.Y., Sayı: 250, (Kasım- 1 955), s. 356; Ziya Gökalp'de "Türk Ocağı birçok adlarla da leşek­ kül etnıişıir. Türk Gücü, Türk Derneği ... Ocak bunları ıevhid ve nıcczetıııi�­ ti" denıekıedir. Ziya Gökalp, "Ocaklar Ne Yapıııışıır. Vazifesi... ", s. 3.


1 56 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

yeter! Maksadımız: Soyumuzu, huyumuzu düzelterek atiye tam manasıyla bir er yetiştirmek, muhtac-ı muavenet olanlara ve bilhassa hem cinsimize yardım etmektir." deniliyor ve derneğin milletine candan bağlı her gence açık olduğu belirtiliyordu 37 . Daha sonra, "Türk Gücü'nün ne olduğunu bildirmek için" baş­ lıklı yazıda, Avrupa'daki gençlik demeklerini taklit etmedikleri vurgulandıktan sonra, kuruluş amacı şöyle anlatılmaktadır: "Geçmiş zamanlarımız pek şanlı tarihimiz, hatıralanmız mefahirle dolu ... (Amacımız) Türklüğü yine yerine yükselt­ mektir. Bunun için yapılacak birçok işler var. İlki dilimizi, ya­ zımızı düzeltmek, sonra Türklükte benlik uyandırmak, sonra yeniden güçlü bir Türk soyu yetiştirmek. Türk malı yiyerek, Türk malı giyerek sanatımızı ilerletmek! Daha çok var, daha çok. Fakat elhamdülillah çok Türk de var. Yalnız Rusya'da otuz milyon! Türk dili dünyada ençok söylenen dillerin üçüncüsü­ dür.... İşte her Türk payına düşen işi görürse muradımıza çabuk ereriz. Yurdumuzda terbiyye-i bedeniyyeye olan ihtiyaç gün­ den güne arttı. Bunu pek çokları anladı. Anlayan gençler birleş­ di k. Milli duygu ile milli terbiye ile milli emel ile işe başla­ dık."38 Türk kamuoyunda derneği tanıtmaya yönelik bu yazılar­ dan sonra, Türk Gücünün Umumi Nizarnı yayınlanmıştır. Yir­ mi dokuz maddelik nizamnamenin girişinde Türklüğe eski kuv­ vetini kaybettiren siyasi, sosyal sebepler üzerinde durularak, Terbiye-i Bedeniyye ile Hıfz-ı Sıhha adlı iki şubeyi içine alan Türk Gücü'nün amaçlarına ulaşmak için nasıl çalışacağı anlatıl­ mıştır. Daha sonra teşkilat ve derneğe giriş şartlannın aniatı ldı� ğı nizamnameye göre, derneğin asli Reis-i Umfimisi İstanbul Muhafızı Miralay Cemal Beyefendi, Reis Vekili Atıf Bey (Mekteb-i Mülkiye mezunlarından), Doktor Tevfik Rüşdü Bey (Aras), Katip Fatih Rıfkı (Atay), Mesut Murahhas Makine Mü37 Metin için bkz. "Türk Gücü", "Türk'ün Gücü Herşeye Yeter", T.Y., Yıl: 2, Sayı: 2 (35). (Mart 1 329) ( 1 9 1 3), s. 337-343. 38 "Türk Gücünün Ne Olduğunu Bildirmek İçin", T.Y., Yıl: 2, Sayı: 1 3 (37), (4 Nisan 1 329), s. 430-432.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 57

hendisi Kuzucuoğlu Tahsin Bey'diı-39. Türk Gücü kuruluşundan bir yıl sonra Edirne, Tekfurdağı (Tekirdağı), Bursa, Kütahya, Balıkesir, Çanakkale, Konya, Ankara, Samsun, Erzurum, An­ tep, Trabzon, Kastamonu, Urfa, Adana vb. yerlerde olmak üze­ re 26 şube açarak büyük bir gelişme gösterrniştir40. Türk Ocakları bünyesinde kurulan, Türk Gücü'nün Türklüğü maddi, manevi varlığıyla canlandınp yaşatacak yeni nesiller yetiştirrnek amacıyla, Türkçülük ve Turan mefkıiresi­ nin siyasi-edebi bakımdan canlanmaya başladığı bir sırada dev­ rin duygu ve heyecanlarını yansıttığı görülmektedir. Nitekim İstanbul Türk Ocağı'nda Türk Gücü yaranna düzenlenen müsa­ merede demek murahhası Kuzucuoğlu Tahsin Bey'in aşağıya aldığımız konuşması bu eğilimi açıkça ortaya koymaktadır: "Büyük Turan'ı özleyen yeni, uyanık Türk Dünyası, Tu­ ran'ın altın tacını taşıyacak saltanat binasının dört direğini dikti: Türk B ilgi Derneği, TürkYurdu, Türk Ocağı ve Türk Gücü! Saydığım bu mukaddes müesseselerin ilk ikisi ilmi fenni müesseseler, üçüncüsü yani Ocak içtimai ve terbiyevi bir müessese ... Türk Gücü, .... bu gün düşkün, dağınık Türk kuvve­ tini yeniden var edecek, yaşatacak, Türk'ün o açık alnını yeni­ den yükseltecek, o yılmaz keskin gözünü yine parlatacak, o ge­ niş göğsünü yeniden kabartacak, Demek'in meydancısı, Ocak'­ ın bekçisi, Yurd'un koruyucusu, Turan'ın akıncısı olacak. .''4 1 .

39 Geniş bilgi için bkz. Tür/t. Gücü'nün Umumi Ni:amı, Matbaa-i H ayriyye ve Şürekası, Istanbul 1 329 ( 1 9 1 3), s. 1 2. Aynı nizamname, Tunaya, Siyasal Partiler, C. 1, s. 461 -465 ve Fevziye Abdullah Tansel, "Memlekeıimizde Gençler Için Kurulan İlk Dernekler, Gazete ve Dergiler", Bel/eren, C. ll. Sayı: . l 99, (Nisan 1 91!7), s. 285-289'da da yayınlanmı�tır. 40 Şubeler için bkz. T.Y. . C. VI, Sayı: 3 (63), (Nisan 1 330), s. 2 197. 4 1 Kuzucuoğlu Tahsin aynı müsamerede hanımiara hitap ederken de, "Turan akınetiarına yılmaz yorulmaz yoldaşlar veriniz" demektedir. Konuşma met­ ni için bkz. "Türk Gücücülük", T.Y .. C. VI, Sayı: 3 (63), (3 Nisan 1 330), s. 2 1 94; Tür/t. Sözü dergisi müsamere haberini verirken "Büyük Türk ırkının güçce kuvvetçe başka ırklardan geri kalmayarak ecdadı gibi güçlü kuvvetli olduğunu cihana bildirmek için kurulan Türk Gücü" şeklinde bir tanılını yapmaktadır. "Türk Gücü'nün Müsameresi", Türk Sö:ü, Yıl: 1 , Sayı : 5, (Mayıs 1 9 14), s. 38.


1 58 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türk Gücü, daha sonra Enver Paşa'nın Harbiye Nezare­ tine bağlı olarak kurduğu Gençlik Demekleri ile paralel bir ça­ lışma içine girmiştir42 . Türk Ocakları tarafından kurulan derneklerin önemlile­ rinden birisi de üylerinin bir kısmı tarafından 25 Kasım I 9 I 8'de kurulan Köycüler Cemiyeti'dir43 . Merkezi İstanbul'da olan Köycüler Cemiyeti'nin şubesi yoktur. İdare Heyeti: Reis Halide Edip (Adıvar), Umumi Kiltip Rağıp Nureddin (Ege), mesul mu­ rahhas Dr. Şemseddin'dir. Nizamnamesine göre amacı, "köylü­ ler arasında insaniyeıkar bir tarzda çalışmak ve sıhhat, maarif hususatında kendilerine yardım etmek"dir44 . Köycülük hareketi, Türk Ocakları içindeki halka doğru hareketini fiilen uygulama safhasına koymak amacıyla başlatıl­ mış, başta doktorlar olmak üzere milliyetçi aydınların Anadolu içlerine hizmet için gitmeleri teşvik edilmiştir45 . Köycüler Ce­ miyeti'nin reisliğini resmen Halide Edip (Adıvar) yapmakla be­ raber, hareketin fiilen öncülüğünü Dr. Reşit Galip yapmakta­ dır46. Dr. Reşit Galip hareketin başlamasını şöyle anlatmakta42 Enver Paşa, Avrupa'daki örnekleri doğrultusunda, Osmanlı Güç Dernekleri,

Genç Dernekleri, Gürbüz Derneği, Dinç ve izeilik Demeklerini kurdunnuş­ ıu. Güç ve Genç Demeklerinin başbuğu Enver Paşa olmuş, "Dağ Ba�ını Du• man Almış" ma�ı bu demekler için bcstelenmi�. beden eğitimi ve spor ko­ nusundaki çalı�malarda Selim Sırrı'nın (Tarcan) önemli h izmetleri olmu�­ tur. Geniş bilgi için bkz. Zafer Toprak "ll. Me�rutiyet Döneminde Paramili­ ter Gençlik Örgütleri", T.C.TA.. C. 2, s. 53 1 -536; Tunaya, Siyasal Parti­ ler /, Ji. 458-47 3 .

43 Cemiyet fiilen 25 Kasım 1 9 1 8'de kurulmakla beraber, resmen 1 8 Mart 1 335

( 1 9 1 9)'da kurulmu�tur. Köycüler Dosyası'ndan naklen Füsun Üstel, Türk Ocakları (1912-1931), (Ank. Üni. Doktora Tezi), Ankara 1986, s. 1 14.

44 ldare Heyeti ve nimazname için bkz. Üstel, a.g.e., s. 1 26.

45 Türk Ocağı, halka doğru düşüncesinin sonucu olarak gerek yayınlarda, ge­

rekse konferanslarda kurulu�undan itibaren gençleri Anadolu'ya yönelımeye çalışmıştır. Bu konu üzerinde ileride durulacaktır.

46 1 983'te Rodos'ta doğan Dr. Reşit Galip, Türk Ocağı kurulu� çalı�malarında

yer almış, Köycülük hareketinin öncülüğünü yapmıştır. Milli Mücadele'de Kütahya çevresinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kuruluşunda görev al­ mış, daha sonra Antalya ve Adana'da görev yapmış, 1 925'te Aydın mebusu


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 59

dır: Türk Ocağı'nın konferans ve müsamereler yoluyla fazla birşey yapamayacağını eleşiiren bir grup genç, Ocağın doğru­ dan doğruya halk içinde ve özellikle fiili olarak bir müessese haline dönüşmesi gerektiğini, gerçekte milliyet cereyanının an­ cak bu yolda semereler verebileceği yolundaki düşünceler ge­ liştirilerek köycülük hareketini uygulamaya koymalarına yol açmıştır47 . Nitekim Nisan 1 9 1 9'da Dr. Reşit Galip başta olmak üze­ re, Dr. Hasan Ferid (Cansever), Dr. Fazı! Doğan, Girilli Dr. Mustafa'dan oluşan dört kişilik bir doktor grubu Tavşanlı'ya gi­ derek köycülük hareketini fiilen başlatmışlardır48 . Daha sonra Ocaklı Hayati Bey Tavşanlı'ya Nahiye Müdürü olarak gelmi; Dr. Fazı) Doğan ve Girilli Dr. Mustafa, Emet'e yerleşmişler­ dir49 . Köylülere başta sağlık hizmeti olmak üzere, birçok konu­ da yardımcı olmaya ve yol göstermeye çalışan bu gençler Tav­ şanlı'yı Anadolu'da numune bir köy haline getirmeye çalışırlar. Köycüler Cemiyeti buradaki tecrübelerden hareket ede­ rek Anadolu'da örnek köyler ol uşturulması için projeler hazınlamışlardır50. Ancak Köycüler Cemiyeti'nin İstanbul'da yaşayan üyeleri ile Anadolu'da görev yapanlar arasındaki anla­ yış farkı ve maddi problemler bu projenin hayata geçirilmesine olmuştur. Türk Ocakları ve CHP Merkez İdare Heyetlerinde çalışmış, 1 9321933'ıe Maarif Vekilliği yapmıştır. Ayrıca Türk Tarihi Teıkik Cemiyeıi Umumi Kalipliği ve Türk Dili Tetkik Cemiyel i başkanlığı da yapmıştır. Son derece faal bir kişiliği olan. Dr. Reşit Galip 1934'ıe ölmüştür. Bkz. Ahmet Şevket Elman, Dr. Reşit Galip, Ankara 1955, s. 1 8-22. 47 Reşit Galip, "Türk Ocakları", Altın Yurd, C 1, No: 5, (9 Eylül 1 339 - 1 923),

s. 50; Köycüler Cemiyeıi'nin bir anketinde "Niçin Köycü Olmak istiyorsu­ nuz?" sorusuna verdiği cevapta yukarıdaki ifadelerin yanısıra "Sekiz sene evvel Tolsıoy'da okuduğum (Saadet, sükun ·ve refah köylerdcdir, yere baı­ sın saraylar) cümlesinin köylüye olan muhabbeıime büyük tesiri olmuştur" demektedir. Uluğ İğdemir, "Kaybolan Bir idealist", Dr. Reşit Galip, An­ kara 1 955, s. 27 1 .

48 Köycüler Dosyasından naklen, Üsıel, a.f(.e., s. 1 1 8.

49 Hıfzı Oğu7 Bekaıa, "Köycü Reşit Galip", Dr. Reşit Galip. s. 8 1 . �O Geniş bilgi için bkz. Üsıel, a.g.e . s . 1 19- 1 23. .


1 60 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

imkan vennemiştir. Diğer taraftan köycüler cemiyeti üyelerinin büyük kısmının Milli Mücadele'ye katılması üzerine çalışmala­ nna fiilen ara vermişlerdir. Türk Ocakları tarafından başlatılan Köycülük hareketi son derece sınırlı kalmasına rağmen, basında çıkan yazılardan, hareketin övgüyle izlendiği anlaşılmaktadır5 ı . Türk Ocaklan Cumhuriyet döneminde de köycülük hareketine devam etmiştir. Doğrudan Türk Ocakları bünyesinde kuruimamakla be­ raber Ocaklı ileri gelen aydınlar tarafından kurulan bir diğer önemli demek de Türk Bilgi Derneği'dir. Daha önce kurulmuş olan Türk Derneği'nin Ziya Gökalp ve Celal Sahir'in gayretleri ile genişletilip kuvvetlendirilmesi sonucu oluşturulan bu derne­ ğin kuruluş çal ışmaları öncelere dayanmakla beraber ilk resmi toplantısını I 4 Mart ı 330 ( ı 9 ı 4 )'de yapan Türk B ilgi Deme­ ği'nin ilmi başkanı Emrullah Efendi, İdare Heyeti Başkanı da Ceıa.t Sahir (Erozan)'dır52 . Bir ilim akademisi mahiyetinde kurulan bu derneğin Türkiyat, İslamiyat, Hayatiyat, Felsefe ve İçtimaiyat, Riyaziyat ve Maddiyat, Türkçülük gibi şubeleri oluşturulmuştur. Bu şu­ belerin kendi sahalarında ilmi çalışmalar yapması amaçlanan, bu derneğin gerek yönetiminde, gerekse şubelerinde Hamdul­ lah Suphi (Tanrıöver), Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet, Zi­ ya Gökalp, Mehmet Emin (Yurdakul), Necip Asım, Ömer Sey­ fettin, Hüseyinzade Ali (Turan) vb. gibi Türk Ocaklı önde ge­ len aydınların faal bir şekilde görev aldıklarını görüyoruz53 _ 5 1 Ahmet Emin, "Köycülük Hareketi", Vakit, 5 Temmuz 1 335 ( 1 9 1 9); "Ana­ dolu Onasında Yeni Bir Memure", Vakit. 9 Teşrin-i evvel 1 335 ( 1 9 19); Halil Hilmi, "Halkçıhk. Köycülük", ı. ll, ikdam, 19, 20 Te�rin-i evvel 1 335 ( 1 9 19). 52 Geniş bilgi için bkz. Kazım Nami (Duru), "Türklük Şuunu", T.Y., Yıl: 2, Sayı: 22 (46), (8 Ağustos 1 329), s. 784; "Türk Bilgi Derneği", T.Y. , Yıl: 3, C. VI, Sayı: 2 (62), (20 Mart 1 330), s. 2079-2080; "Türk B ilgi Derneği". Bilgi Mecmuası, C. 1, Sayı: 6, (Nisan 1 330) ( 1 9 1 8), s. 646-649. 53 Şubeler ve görev alan kişiler hakkında bkz. Tevetoğlu, Hamdullah Suphi. . s. 99- 1 0;, "Türk Bilgi Derneği", a.g.y. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 61

Kuvvetl i bir kadro ve programla çalışmaya başlayan Türk Bilgi Derneği, İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından da destek ve yardım görmesine rağmen fazla uzun ömürlü olamamıştır54• Yukanda anahatları ile temas ettiğimiz bu üç derneğin yanısıra, Türk Ocağı üyeleri arasında bir yardım ve dayanışma tesisi amacıyla kurulan ihtiyat Zahitleri Teavün Cemiyeti'ni ve Darülfünun Talehe Cemiyetleri'ni de bünyesinde barındırıyor­ du 55 . Diğer taraftan Macaristan'da kurulan Turan Cemiyeti ile de ilişki kuran Türk Ocakları56 :ımaçları ve ideolojisi gereği Osmanlı İmparatorluğu dışındaki Türklerle de yakından ilgilen­ mekte, bu konuda adeta bir irtibat bürosu gibi çalışmaktadır. Balkan Savaşlarından itibaren Türk dünyasının çeşitli bölgele­ rinden gelen öğrenci ve heyetierin bir çoğu Türk Ocağı'nı da zi­ yaret etmişler, onların onurlarına çeşitli toplantılar düzenlen­ miştir5 7 . Birinci Dünya Savaşı içinde, Rusya'daki Bolşevik İh54 Derneğin kuruluşuna Talat Paşa öncülük yaptığı gibi üyeleri arasında Dr. Nazım, Ziya Gökalp. Hüseyin Cahil (Yalçın) gibi ileri gelen İttihatçılar da vardır. Tcvctoğlu, y.o.g .e., s. 96, 99-1 00, 1 02; Landau, o . ı:.e., s. JK-39'da Dcvlcıtcn mali destck aldığını belirtmektedir. .

55 Fethi Erden, "Türk Ocakları Nasıl Kuruldu ... ", s. 5 2 ; Tunaya, Siyo.<ol Par­ tiler /, s. 435; "Türk Ocağı İdare Heyetinin Raporu", Büyük Mecmııa, No: 6, (24 Nisan 1 335) ( 1 9 1 9), s. 87.

56 Mesela Budapcştc'dc kurulan Turan Ccmiyeti başkanı Koni Tclcki, Nisan

1 9 1 4'te İstanbul'a.gclcrck Türk Ocağı'nı ziyaret etmiş; büyük Turan ırkının Türk gençliğinde, kaynayan ve taşan bir liayat ve faaliyet eseri gördüğünü, buna Turanilik emeline yardımcı bir ırkdaş sıfatıyla sevindiğini açıklamış ve Ocaklıları tcbrik etmiştir. "Türklük Şuunu", T.Y. C. VI, Sayı: 5 (65), ( 1 Mayıs 1 3 30), s. 2 1 74. Bu dönemde Türk-Macar dosıluğunun kuvvetlen­ mcsinde ve külıürcl alışverişin gelişmesinde 191 2'dcn Mondros Mülarckcsi­ nc kadar Budapcşıc Başkonsolosluğu yapan Ahmet Hikmet (Müftüoğlu)'in önemli rolü olmuştur. Tevctoğlu, Müftüo,iilu Alırnet Hikmet, s. 97- 1 1 0. .

57 Dış Türklerden gelen kişi ve heyeller Balkan Savaşları sırasında orada ıop­ ladıkları yardımı ilctmek ve yarahiara bakmak amacıyla gclınişlcr, İ stan­ bul'da öğrenim için gelen öğrenciler bunları takip etmiş. I. Dünya Savaşı sonlarında bu heyetler artmıştır. Bkz. "Türklük Şuunu", T. Y. Yıl: 2, Sayı: .


1 62 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tilaline paralel olarak, Türk unsurunun bağımsızlık mücadelele­ ri artmış, sonuçta İstanbul'a gelen resmi heyetler çoğalmıştır. Çünkü bu dönemde Osmanlı Devleti Rusya Türklerinin hamisi rolünü üzerine almış bulunuyordu. Bu sebeple gelen heyetler askeri ve siyasi yardım alabilmek amacıyla gelm�kteydiler. Bunlar içinde 1 9 1 8 baharında İstanbul'a gelen Cafer Seyidah­ met (Kırımer) başkanlığındaki Kırım Heyeti için Türk Oca­ ğı'nda yapılan toplantıda Cafer Seyidahmet " ... birdik bir olduk, daima bir kalacağız" demiştir58 . Gene I 9 1 8 Haziran'ında İstan­ bul'a gelen Kafkas, Kazan, Kırım delegeleri ile Azerbaycan Milli Meclis başkanı Resulzade Mehmet Emin Bey başkanlı­ ğındaki Azerbaycan heyeti için Türk Ocağı'nda yapılan resmi kabulde, Hamdullah Suphi yaptığı konuşmada, Türk Ocağı'nın milli davanın kazanılmasında oynadığı rolü anlatmış ve "bütün Türklerin bu netice-i mesudeyi görmekle mübahi olacaklarını" belirtmiştir. Resulzade Mehmet Emin Bey de, Azeri gençliği­ nin daima Türkiye ile beraber olacağını, açıklamışıır 59. Bu te­ masların da etkisi ile ileride üzerinde durulacağı gibi, I 9 1 8 ya­ zında İstanbul'da asker-sivil Türk aydın ve devlet adamlarında Türkç ülük-Türk birliği fikri heyecanı en yüksek noktasına ulaşmıştır. Bilindiği gibi Türk Ocaklarının içinde Rusya'dan gelen T� rk ayınlarının önemli bir yeri vardır. Bu aydınlar I. Dünya Savaş ı içinde "Rusya'da Sakin Müslüman Türk-Tatarlarının Haklarını Müdafaa Cemiyeti"ni kurmuşlardıı6°. İttihat ve Te­ rakki hükümetinin desteği ile kurulan bu cemiyet vasıtasıyla, Yusuf Akçura, Ağaoğlu Ahmet, Hüseyinzade Ali gibi Türk 6 (30), (27 Kanun-ı evvel 1 328), s. 1 9 1 ; "Türk Ocağı İdare Raporu ( 1 9 1 8)"", T.Y. s. 425 1 ; Abdülhak Şinasi Hjsar, "Ocağın K uruluşunda Milli Huduılor Dışından Gelmiş Türkler", T.Y Sayı: 239, (Aralık 1954), s. 433-435. .

.•

58 "Kurtuluş Günlerinde Kardeş Müsahebcleri", T.Y, C. XIV, Sayı: 7 ( 1 5K), ( 1 0 Mayıs 1334) ( 1 9 1 8), s. 4206. 59 "Türk Ocağınıla Kırım, Kafkas ve Azerbaycan Murahhasları ", T.Y., C. XIV, Sayı: 1 1 ( 1 6 1), ( 1 5 Ağustos 1 334) ( 1 9 1 8), s. 4336. 60 Cemiyet için bkz. Tunaya, Siyasal Parri/er I, s. 4 1 6-4 1 7.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Turk Ocakları / 1 63

Ocağı'nın da faal üyeleri olan aydınlar Rusya'daki Türklerin da­ valarını Avrupa ülkelerinde tanıtıcı faaliyetlerde bulunmuşlar­

dıı-6 1 . Rusya'daki Türklerin Milli Mücadele hareketine de fiilen

katılmışlardır. Landau, Türk Ocaklarının imparatorluk haricin­ de Kafkaslar'da ve Türkistan'da koliara ayrıldığını, 1 9 1 7'den sonra kuruluşun ajanlarının pantürkçülük propagandası yaptık­ larından bahsede.-62 . Ancak bu faaliyetler Türk Ocağı'nın bo­ yutlarını aşan faaliyetler olup, ileride üzerinde durulacağı gibi İttihat ve Terakki yönetiminin dış Türklerle ilgili politikası çer­ çevesinde yapılan çabalarıdır. Devrin genel havası içinde, bir­ çok kuruluş ve kişi gibi Türk Ocakları da bu faaliyetleri aktif bir şekilde desteklemiş, mensupları da fiilen birçok görevler üstlenmiştir. c.

Yayınları

Faaliyetlerini ve fikirlerini daha çok toplu hareketlerle, toplantı ve konferansiarta yürüten ve yayan Türk Ocaklarının gelecek için kalıcı olan kitap yayınma yeteri kadar yönelemedi­ ğini görmekteyiz. Çünkü Ocağın yayınladığı kitapların sayısı son derece sınırlıdır. Onların da büyük bir kısmı Cumhuriyet döneminde yayınlanmış olan kitaplardır63 . 6 1 Faaliyetler için bkz. Devlet. Rusya Türklerinin ... s . 242-246; Zcnkovsky. a.fi.e .. s. 1 1 1 - 1 1 3; Georgeon. Türk Mi/liyetçili.�inin .... s. 99- 1 0 1 . 62 Landau, a.g.e.. s . 73; Hamdullah Suphi 1 9 1 2 yılından sonra Türkistan ve Çin'de de Ocaklann açıldığından bahseder. Bkz. Bölüm 3. Landau'nun tezi­ .

.

ni doğrular mahiyeııc ise de abartma lı olma ihtimali yüksektir.

1 9 1 3 yılında "Türk Yurdu Kitaphanesi" kurulmuştur. "Kitaphanenin hülasa emeli şiarı Türklüğün faidcsine çalış­ maktır" deniliyordu. "Türk Yurdu Kitaphanesi", Türk Yurdu, Yıl: 3, Sayı: 4 (52), 3 1 Teşrin-i evvel 1 329), s. 976; Bu kitabevi, Halide Edip'in Yeni Turan. Necip Asım'ın Türk Tarihi, Kazanlı Ahmet Zeki'nin Türk-Tatar Tarihi, Akçuraoğlu Yusuf, Üç Tar;ı Siyaset, Akçuraoğlu Yusuf. Maka­ lelerinr. Hüseyin Ragrp Bey, Türkliik, Bursalı Mehmet Tahir, Türklerin VIIını ı·e Fünıma Hi:nretleri vb. gibi on adet kitap reklamı vermiştir. Bkz. Türk Sö:ü. Yıl: 1, Sayı: 1, ( 1 2 Nisan 1 330). s. 10.

63 Listesi için bkz. V. Bölüm. Ayrıca


1 64 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Kitap yayıncılığında başarılı olamayan Türk Ocakları, fikirlerini yayma ve telkin bakımından önem verdiği dergi ya­ yıncılığında oldukça başarılıdır. Bu dergiler içinde hiç şüphesiz en önemlisi Türk Yur­ du 'dur. Yukarıda geniş bir şekilde üzerinde durulduğu gibi, Türk Yurdu Cemiyeti tarafından çıkarılmaya başlayan, Türk Yurdu dergisi, Türk Ocağı'nın kuruluşu ile" birlikte, gayr-i resmi olarak Ocağın ana yayın organı haline gelmiştir. Türk Ocaklan ve çevresindeki aydınların faaliyetlerini ve fikirlerini yaymada, dolayısı ile Türkçülük hareketinin teorisini oluştur­ mada en büyük rolü bu dergi oynayacaktı.-64 . Türk Yurdu'nun yanısıra diğer önemli yayın organı Türk Yurdu tarafından Ceıat Sahir'in (Erozan) yönetiminde I I Nisan I 329 (I 9 I 3)'de çıkarılan haftalık Halka Do,�ru dergisidir. Taş­ ra halkı ile aydınlar arasında bağ kurmayı amaçlayan bu dergi, ileride üzerinde durulacağı gibi Türk milliyetçiliğine halkçı bir

muhteva kazandırılmasında önemli rol oynamıştır. 52 sayı ya­ yın hayatına devam eden bu dergide, Halide Edip, Akçuraoğlu Yusuf, Ahmet Ağaoğlu, Tevfik Nureddin, Celal Sahir, Hüse­ yinzade Ali, Hamdullah Suphi, Akil Muhtar, Ali Canip, Kazım Nami , Köprülüziide Mehmet Fuad, Ziya Gökalp, Mehmet Emin, Aka Gündüz gibi devrin bütün Türkçü aydınları yazı yazmaktaydılar65 . Halka Doğru dergisinin yayın hayatına son vermesine paralel olarak, onun yerine gene Celal Sahir'in yönetiminde ay­ nı kadro Türk Sözü dergisini çıkarmıştır. "Halka Doğru Git­ mek-Halk İçin Çalışmak" parolası ile 12 Nisan 1 330 ( 1 9 1 4) ta­ rihinde haftalık olarak yayın hayatına başlayan bu dergi de Hal­ ka Doğru'nun çizgisinde olmakla beraber daha çok orta tabaka­ ya hitap etmektedir. Baş yazarlığını Ömer Seyfettin'in yaptığı 64 Türk Vurdu için bkz. Bölüm: 2/d.

65 Derginin bir tahlili için bkz. Mehmet Özden, ll. Meşrutiyet Deı·ri Halkçılık

Düşüncesi ı·e Halka Do.�ru Dergisi, (H. Ü . Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1985, s. 38-99.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 65

bu dergi 24 Temmuz 1 330 ( 1 9 14) tarihine kadar 1 6 sayı yayın­ lanmıştır. Diğer önemli bir dergi de, yukarıda anahatları ile üze­ rinde durduğumuz Türk Bilgi Derneği'nin yayın organı olan

Bilgi Mecmuası 'dır. İlk sayısı Teşrin-i s ani l 329 ( l 9 l 3)'da ya­ yınlanan B ilgi Mecmuası, Haziran 1 330 ( 1 9 l 4)'a kadar sadece 7 sayı olarak yayınlanab!lmiştir. Yazarları Köprülüzade Meh­ met Fuat, Ahmet Ağaoğlu, Mehmet Emin, Rıza Tevfik, Yusuf Akçura, İsmail Hakkı (Baltacıoğlu), Parvus (Alexander Help­ hand)'dır. Celal Sahir'in yönetiminde çıkan bu dergide ele alı­ nan konular Türk Yurdu gibi Türkçülük cereyanı açısından ka­ leme alınmış, daha çok akademik hüviyette yazılardır. Doğrudan Türk Ocakları veya Türk Yurdu ile ilgili olan bu dergilerin yanısıra Milli Tetehhu/ar, Büyük Duygu, İktisadi­ yar Mecmuası, Yeni Mecmua, Büyük Mecmua vb. gibi dergiler­ le desteklenen Türkçülük fikri geniş kitlelere yayılma imkanı bulmuştur. Türk Ocaklarında fiili olarak yürütülen bu faaliyetlerle imparatorluk içinde Türk aydın ve gençlerinin milli şuura sahip geniş bir kadro oluşturmaları sağlanırken, düzenli çıkarılan der­ giler, verilen konferanslar ve yapılan sohbetlerle Türk milliyet­ çiliği sistemleştirilmeye çalışılıyordu.

2- Türk Milliyetçifiği Konusundaki Fikirleri Türkiye'nin yakın tarihinde önemli bir kilometre taşı olan Türk Ocakları66 Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli din ve milliyetlerden meydana gelen kozmopolit yapısı içinde bir tep­ ki ve kendini bulma akımı olarak şekillenen Türk milliyetçiliği­ nin gelişerek teşkilatlanması ile ortaya çıkmış bir cemiyettir. imparatorluk bünyesindeki çeşitli unsurların milliyetçilik hare­ ketleri karşısında, Türk milliyetçiliğinin öncüsü olma gibi bir fonksiyonu üstlenen Türk Ocakları kısa zamanda devrin önem66 Tunaya, Siyasal Partiler /,

s.

433.


1 66 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

li birçok fikir ve ilim adamını bünyesinde toplamıştır. Ocak çevresinde toplanan bu aydınlar günlük siyasi çekişmelerin dı­ şında kalmaya çaba sarfederek, çalışmalannı Türk milliyetçili­ ğinin teorisini kurma konusunda yoğunlaştırmışlardır. Bu se­ beple Türk Ocağı çevresindeki aydınların çalışmaları sayesinde Türkçülük akımı siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel hayata ba­ kışlar getirmiş, dönemin en etkili fikir akımı haline gelmiştir. Bu aydınlara göre; Türkler İmaparatorluk yapısı içinde milli mefkfireden mahrum olarak yaşıyorlardı. Milli mefkfire­ nin olmayışı Türklerin her bakımdan geri kalmasına yol açmış­ tı. Bu sebeple imparatorluk içinde şuursuz bir hayat süren Türk unsurunun bir an önce uyandınlıp milli şuur içinde her bakım­ dan gelişmiş bir mi llet haline gelmeleri gerekiyordu. Bunun için öncelikle siyasi inkılabı tamamlayacak sosyal bir inkılap yapılmalıydı 67 . Sosyal inkılapla; ahlakta, hukukta, siyasette, ik­ tisatta, edebiyatta, sanatta, kısaca toplumun bütün kıyınet saha­ sında milliyet esasına dayanan "Yeni hayat" kurulacaktı 68 . Böylece imparatorluk içindeki Türkler her bakımdan gelişmiş sağlam bir millet haline gelecek ondan sonra da, dünyada dağı­ nık bir şekilde yaşayan bütün Türkler arasında kültürel birlik sağlanacaktı69 . Türkler kadar bütün milletiere de hürmet olun­ masını talep eden, diğer milletiere karşı insani hislerle dolu olan Türkçülük siyasi olmaktan ziyade ahlaki ve sosyal bir harekettir70. 67 Dcminaş (Ziya Gökalp). "Yeni Hayat...", s. 1 38. Aynı anlayış Yusuf Akçu­

ra ve Ahmet Ağaoğlu gibi aydınlar tarafından da savunu lmaktadır. George­ on. a.g.e., s. 72. 68 Ziya Gökalp'in daha önce onaya aııığı ve müphem fikirlerden oluşan Yeni Hayat daha sonra, Türkçü ilkelerle doldurularak "Milli Hayat"a dönüşmüş­ tür. Ziya Göklp, "Türkçülük Nedir?" (2). Y.M .. C. II, Sayı: 27, ( 10 Ocak 1 9 1 8), s. 2-3; Ziya Gökalp, "Eski Türkçülük Yeni Türkçülük", Y.M .. C. II, Sayı: 42, (2 Mayıs 1 9 1 8), s. 302-304; Kazım Nami, "Yeni Hayata Doğru", T.Y., C. III, Sayı: 2 (26), (Teşrin-i sani 1328), s. 40-44. 69 Ziya Gökalp, "Türkçülük ve Türkiyecilik", Y.M., C. II. Sayı: 5 1 , (4 Tem­ muz 1 9 1 8), s. 482; Mehmed Fuad, "Türkçülüğün Gayeleri", Vakit, 16 Temmuz 1 334 ( 1 9 1 8). 70 T.Y., "Türkler İçinde Milli Hareket", T.Y., C. VI, Sayı: 5 (65 ), (1 Mayıs

1 330), s. 2 1 70-2 1 72.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 67

Başlangıçta sosyal ve kültürel bir cereyan olan Türkçü­ lük hareketi, meydana gelen siyasi, sosyal ve ekonomik olayla­ rın yol açtığı hızlı değişmeye paralel olarak boyutları da değiş­ miş, siyasi bir hareket halini almıştır. Bu değişmelere paralel olarak millet, devlet, kavim, ümmet vb. kavrarnlara verilen manalar _çla netleşmiştir. Diğer taraftan Türk Ocakları, Türkçü­ lerin bütün eğilimlerinin toplandığı bir merkez görünümünde­ dir. Bütün aydınlarda temel bağlılık odağı Türklük olmakla be­ raber, bu konuda takip edilmesi gereken politikada kısmen farklılıklar bulunmaktadır. Bu temel farkl ılık devleti koruma endişesi ile hareket eden Osmanlı Türkçüleri ile Rusya'dan ge­ len Türk aydınlarının soydaşlarının bağımsızlık kazanması ve Türk birliğinin gerçekleşmesi yolundaki fikirlere öncelik ver­ melerinden kaynaklanmaktadır. a- Osmanlıcılık ve İslamcılık Akımları Karşısındaki Tavırları

Türk Ocakları camiasma dahil olan başta Ziya Gökalp olmak üzere Osmanlı Türkçüleri, kültürel manada Türkçülüğü savunurken, siyasi anlamda Osmanlılık geleneğini içinde yaşa­ dıklan devletin bekası açısından belirli bir süre aşamamışlardır. Çünkü onların esas davası yeni bir devlet kurmak değil, yapısı çok değişmiş olmakla beraber, Türk-Müslüman benliğini mu­ hafaza eden ve halen ayakta duran Osmanlı devletini milli bir devlet haline getirmekti7 1 . Aynı şekilde Türkçülükteki fikir te­ melini İslami unsurlarla desteklemişlerd ir. Böylece Osmanlı Türkçüleri başlangıçta Osmanlılık ve daha sonra ağırlıklı ola­ rak İslamiyere bağlı milliyetçilik anlayışı ortaya koymuşlardır. Ortaya koydukları mill iyetçilik anlayışının Osman lılık ve İslamcılığın zararına olmadığını, aksine bu iki unsuru da güç­ lcndirici mahiyette olduğunu savunmuşlardır. Böylece siyasi bir akım olan Osmanl ılığı ve İslamcılığı şeklen terk etseler de sinelerinde yaşatmaya devam etmişlerdir. Buna karşılık Os­ manlı İmparatorluğuna Rusya'dana gelen Türk aydınları, Türk 7 1 Karpat, "X'X. Asır ... , "

s.

378.


1 68 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

milliyetçiliğinin siyasi düşünce bilincine daha çabuk vannışlar­ dır. Bu konuda hiç şüphesiz, Osmanlı Türklerine nazaran onla­ rın içinde bulundukları siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik faktörler birinci derecede etkili olmuştur72 . Daha önce değindi­ ğimiz gibi bu aydınlar içinde en önemlilerinden biri Yusuf Ak­ çura'dır. Teorisyenliğinden ziyade bir aksiyon adamı olan Ak­ çura, Türkçülüğün daha çok siyasi yönü ile ilgilenmiş, Türklü­ ğe yeni bakış açılan kazandınnıştır. Bu sebeple Akçura'nın yu­ karıda bahsedilen Üç Tarz- ı Siyaset, adlı makalesini kısaca tahlil etmek faydalı olacaktır. Çünkü Akçura bu makalede 1 9 1 3 '1erde ağırlıklı olarak tartışılan bazı konalara açıklık getir­ meye çalışmıştır. Bilindiği gibi Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset'te Osmanlıcılık anlayışını bir tarafa bırakarak, İslamcılık ve Türkçülük akımla­ nnın hangisinin daha faydalı olabileceği üzerinde durur. Sonuç­ ta makaleyi "Müslümanlık ve Türklük siyasetlerinden hangisi Osmanlı devleti için daha yararlı ve kabil-i tatbiktir"73 . sorusu ile bitirmesine rağmen, makalenin bütünlüğü içinde Türklük si­ yasetine meylettiği bil inmektedir74• Diğer taraftan makalede, Türklük siyaseti, Türklükle İslamiyetİn ilişkisi konularına yeni bakış açıları gelinniştir. Türklük siyasetinin de İslamiyet siya­ seti gibi umumi olduğunu, Osmanlı hudutları ile sınırlı olmadı­ ğını vurgulayan Akçura, doğabilecek Türk birliğinin dünyada jeopolitik önemine işaret eder75 . Oluşacak bu Türk dünyasının merkezine Osmanlı devletini yerleştiren Akçura, Türk birliği 72 Özellikle Yusuf Akçura'nın fikri şekillenmesinde etkili olan bu faktörlere

Ziya Gökalp'in durumu ilc karşılaştırmalı bir şekilde bkz. François George­ on, "Ziya Gökalp cı Yusuf Akçura", Ümit Doğanay'ın Amsına Armağan /, İs t anbul 19!!2, s. 367-38 1 . 7 3 Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset, s. 3 1 -36. 74 Akçura daha sonra, bugünkü düşüneerne göre, bu makalede önemli bir tahlil noksanı vardır, demektedir. "Türkiük siyaseti" ilc 'Türk Birliği", "İslam si­ yaseti" ilc "İsHim Birliği" birbirine karıştırılmıştır. Halbuki Osmanlı devleti­ nin içerde Türklük veya İ slam siyaseti takip etmesi, dışarda "Pan-Türkisı" veya "Pan- İ slamisı" olmasını mutlaka icap eııimıez" demektedir_ Akçura, Yeni Türk Deı•leti'nin . . . , s. 149-1 50_ 75 Akçura, Üç Tar:-1 Siyaset, s. 24, 34.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 69

ile Osmanlı devletine yeni bir misyon yüklemektedir. Böylece Akçura, Rusya Türklerinin birlik sağlama isteği ile Osmanlıla­ rın devleti koruma çabalarını bir senteze ulaştırmaya çalışmış­ tır76. Nitekim 1 9 1 2 yılında gerek Osmanlılar, gerekse dışardald bütün Türklerin milli menfaatlerini Osmanlı devletinin istikbali ve muhafazasında görmektedir77 . Ancak diğer taraftan da Türk birliği fikrini, Osmanlı anlayışının dışında Türk-Tatar ortak mi­

rasına yönelttiği dikkati çekmektedir78 . Ayrıca Akçura'ya göre,

"İsliim dini büyük Türk milliyetinin teşekkülünde mühim bir unsur" olmalı ve Hristiyanlıkta olduğu gibi, İslamiyet de için­ de milliyetlerin doğmasını kabul edecek tarzda değişmeliydi. Bu değişmenin mecburi olduğunu da söyleyen Akçura, "zama­ nımız tarihinde görülen umumi cereyan ırklardadır. Dinler din olmak bakımından gittikçe siyasi ehemmiyetlerini, kuvvetleri­ ni, kaybediyorlar, içtimai olmaktan ziyade şahsileşiyorlar. . . . ce­ miyetlerde vicdan serbestliği, din birliğinin yerini alıyor" de­ dikten sonra, dinlerin ırkiara yardımcı, hatta hizmet etmeleri gerektiğini vurguluyorrlu79 . Burada Akçura'nın düşüncesi İsla­ miyetİn birlik ve dayanışmadan doğan gücünü milliyetçiliğin hizmetine vermek ve İslamiyelin Türk milliyetçiliğini kabullen­ mesi , hatta hizmetine girmesi şeklindedir. Bu konuda diğer 76 Georgeon, a.g.e., s. 44. 77 A.Y., "Türk A lemi", T.Y .. C. II. Sayı: 19, (26 Temmuz 1 328), s. 599. 7 8 Akçura, Cengiz Han tarafından kurulan Moğol İ mparatorluğu'nu, Türk ve

Tatarların birli�inin gerçekleştiği dönem olarak görüyor ve Türk birliği için bu dönemi örnek gösteriyordu. Halen o hakanlığı kuran "Türk-Tatar-Moğol Milleti"nin mevcut olduğuna dikkati çekiyordu. Akçura bu konudaki dü�ün­ celerini önce konferans olarak açıklamış daha sonra Türk Vurdu'nda l l sayı olarak yayınlanmı�tır. Akçuraoğlu Yusuf, "Müverrih Leon Cahun ve Mual­ lim Barıhold'a göre Cengiz Han, T.Y. C. ı. Sayı: ı. (Teşrin-i sani 1 327). s. 1 7-2 1 'de başlayan bu makale serisi "Cengiz Han" başlığı ile C. ı, Sayı: II (Nisan 1 328), s. 326-330'a kadar devam etmiştir. Bunun yanısıra Türk ve Tatariann birliğini vurgulayan yazılarda yazmıştır. "Türkler ve Tatarlar Bir­ dir ve Medeniyete Hizmet Etmişlerdir.", A/rın Arma.� an. İ stanbul 1 3211, s. .

37-59. 79 Akçura, Üç Tar:-ı Siyaset, s. 35.


1 70 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türkçülerden ayrılan Akçura'nın bu yaklaşımı II. Meşrutiyetten sonra milliyetçiliğin İslaıniyete yeni bir canlılık kazandırması düşüncesine i lham kaynağı olmuştur80 . 1 904'de Türki ük, İslamlık ve Osmanlılık konusunda çözümlerneyi yapan Yusuf Akçura, Il. Meşrutiyetten sonra Tanzimat'ın "İttihad-ı Anasır" politikası ile Osmanlı milleti yaratmanın mümkün olamayaca­ ğını ortaya koymakta ve imparatorluktaki diğer unsurların milli gelişmelerine taraftar gözükmektedirll l . Nitekim başta Ziya Gö­ kalp olmak üzere diğer Türkçülerin her üç cereyanı da telif et- .

meye çalışmalarını pek tasvip etmemektedir 82 .

Akçura'nın Osmanlı anlayışının dışında bütün Türlük perspektifini yerleştirmeye çalıştığı bir dönemde yukarıda be­ lirtildiği gibi diğer Türkçülcr, milliyetçilik anlayışlarının Os­ manlıcılığın ve İslamcılığın aleyhine olmadığını, aksine güç­ lendinci mahiyette olduğunu ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Türkçülerin bu tavrında Osmanlıcılar ve İslamcılar tarafından şiddetle eleştirilmeleri de önemli rol oynamıştır. Bu eleştiriler, Türkçülük hareketinin Osmanlı devletinin birliğini sarsacağı, İslam milletleri arasına nifak sokarak, İslam birliğine engel ola­ cağı ve İslamiyelin zaten kavmiyel cereyanını reddettiği, bu se­ beple mill iyetperverliğin İslamla bağdaşmayacağı noktalannda toplanmaktaydıR3 . 80 Georgeon, a.fre., s. 43. ll l Georgeon, a.g.e., s. 44. !12 Yusuf Akçura, "Gökalp Ziya Bey Hakkında Haııra ve Mülahazalar", T.Y.,

2. Seri. C. I, Sayı: 4, (Kanun-ı evvel 1 340), s. 1 56. !13 Bu eleştiriler özellikle Süleyman Nazif, Ali Kemal ve Babanzade Ahmed

Naiııı tarafından yapılmıştır. Bkz. Süleyman Nazif, "Cengiz Hastalığı" İcti­ had. Sayı: 72. ( 1 8 Temmuz 1 329), s. 1 573- 1 574. Süleyman Nazifin Ahmet Ağaoğlu'nu hedef alarak kaleme aldığı bu eleştiriler lctihad'da 5 sayı sür­ müştür. Ali Kemal, "Atalet-i Fikriye",' Peyam, 26 Nisan 1 330. Bu eleştiriler içinde en sert olanı Türkçüleri "halis Türkçü" ve "Türkçü i slamcı" diye iki­ ye ayırarak halis Türkçüleri "aşılamak istedikleri şey apaçık dinsizlik mef­ kiiresidir" diyen Babanzade Ahmed Naim tarafından yapılmışıır. Bkz. Ba­ banziide Ahmed Naim, " i sliim'da Dava-yı Kavmiyet", Sehilü'r-Reşad, C. 12, Sayı: 293, ( 1 0 Nisan 1330), s. 1 14-12!1; Bu konularda derli toplu bilgi.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 7 1

Bu eleştirilere karşı Türkçüler, Osmanlı İmparatorluğu­ na milliyetçilik cereyanını ilk getirenierin Türkler olmadığını, Osmanlı milleti veya mill iyetinin olamayacağını ve Osmanlı kavramının sadece bir devletin adı olduğunu belirtmektedirler. Onlara göre, Tanzimalçıların ortaya attığı bu Osmanlı milleti anlayışı bir kozmopolitlikten başka birşey değildi 84. Gerçekte Osmanlı kelimesi bir devletin ünvanından başka birşey olmadı­ . ğına göre, Osmanlı adı altında yeni bir millet yaratma gayretleri boş bir hayaldi 85 . Bu sebeple milliyet mefkfiresi böyle bir Os­ manlılığa mani değildi. Çünkü Türkler Osmanlı camiasının en önemli unsurudur. Dolayısı ile Türklüğün kuvvetlenınesi Os­ manlı saltanatının yeniden takviyesi olacaktı. B ir Türk ve İslam devleti olan Osmanlının ayakta kalabilmesi ve unsurları idaresi ancak, milli mefkfire ve benliğe sahip bir Türklüğün O'nun mer­ kezinde bulunması ile mümkün olabilirdi 86. O halde Türklüğe çalışmak Osmanlılığın eski ve önemli bir unsurunu kuvvetlen­ dirmek ve yükseltmek olduğundan, aynı zamanda Osmanlılığa çalışmak demektir. Kısaca onlara göre, Türklük duygusu Osiçin bkz. İsmail Kara, "Osmanlıcılarla Türkçüler Arasında Bir Milliyetçilik Tartışması", T.T.. Sayı : 30, (Haziran 1986), s. 57-62; İ smail Kara, " İslamcılarla Türkçüler Arasında Bir Milliyetçilik Tartışması", T.T.. Sayı: 28, (Nisan ı 986), s. 240-247. Mohammcd Sadıq. "Türkçülük Cereyanı ( 1 908- 1 9 1 8)", Türk Kültürü Araşıırma/arı, C. 111-IV-V-VI, ( 1966- 1 969), s. 1 3 - 1 7. 84 Ziya Gökalp "Türkleşmek İslamlaşmak, Muasırlaşmak", (5), T.Y. C. 1\1, Sayı: 1 0, (8 Ağustos 1 329), s. 756-757; Ziya Gökalp'in bu makale serisi Türk Vurdu'nda 9 ayrı makale olarak yayınlanmış l 9 l ll'de kitap haline gel­ miştir. Bu kitabın birçok baskısı yapılmıştır. Burada TY'deki makalelerin yanısıra Kültür Bakanlığı'nın yayınladığı eser kullanılmıştır. Ziya Gökalp, Türkleşmek, islômlaşnıak, Muasırlaşnıak, (Haz: İbrahim Kulluk), Ankara 1 976, s. 48; Yusuf Akçura "Tanzimaıçılık Aleyhine", T.Y., C. lll, Sayı: ll, (Mart 1 329), s. 349-352; lsmail (Gaspıralı), "Türklük-Osmanlılık", T.Y., C. VI, Sayı: 69, (26 Haziran 1 330), s. 2291 -2293. .

85 Ziya Gökalp, Türkleşnıek... , s. 48-49. 86 M.Fuad Köprülüziide "Türklük, İ sliimlık, Osmanlılık", T.Y., C. IV, Sayı: 21 (45), (25 Temmuz 1 329), s. 695-698.


1 72 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

manlılık fikrine mani değilidr87 . Diğer taraftan kendilerinin Os­ manlı devletini meydana getiren milletierin birbirlerine eşit ola­ rak ilerlemelerini milli bir vicdan kazanmalarını istediklerini, bu açıdan Türkçülük hareketinin Osmanlı devletinin faydasına birleştirici olabileceğini belirtmektedirier8 8 . Bu arada Balkan savaşlannın Osmanlı kamuoyunda büyük şok yaratan sonuçlan Osmanlılık idealinin fazla bir anlam taşımadığını açıkça ortaya koymuş, Türkçülerin tezlerini çok kuvvetlendirmiştir. Diğer taraftan İslamcıların sert eleştirilerine rağmen, Türkçülerin ortaya koydukları milliyetçilik anlayışında İslami­ yelin önemli bir yeri vardır. Öncelikle Türkçüler, Türkçülüğün anahatlarını tayin ederken tamamiyle Müslüman Türk olarak hareket etmektedirler. Bu sebeple milliyetçi lik anlayışlarının İslamcılık ile çelişmediğini, her i ki cereyanın da birbiri ile telif edilebileceğini, üstelik milliyetçiliğin İslamiyete yeni bir canlı­ lık kazandıracağını ortaya koymaya çalışmışlardır. Bu konuda özellikle Ahmet Ağaoğlu, İslamiyelin milliyete değil, cahiliye döneminde hüküm süren asabiyete karşı olduğunu, kavmiyel olarak ifade ettiği milliyetin, asabiyet olarak aniaşılmaması ge­ rektiğini söyler. O'na göre İslamiyet kabile ve aşiret asabiyetini kaldırarak Araplar arasında milli bir vicdan ve şuur vücuda ge­ tirerek ve bu suretle İslamın yükselmesini sağlamıştır89 . Bu se­ beple "asabiyeti kavmiyetle (milliyet) kanştırmak İslamiyet nokta-i nazarında bile" büyük hatadır. Bu açıdan her İslam kav­ minin milliyetine sahip çıkarak benliğini idrale etmesi ve kuv­ vetlenınesi aynı zamanda İslamın kuvvetlenınesi demektir. Do­ layısı ile milliyete hizmet ve onu geliştirmek aynı zamanda İs­ lama hizmettir90. Osmanlı devleti de herşeyden önce bir Türk 87 İ zzet Ulvi, '"Türklük Duygusu Osmanlılık Fikrine Mani mi?", T.Y, C. Il, Sayı: 4 ( 1 6), ( 1 328), s. 493. 88 T.Y., "Türkler İçinde ... ", s. 1 55; Ziya Gökalp, Türkleşmek ... , s. 52. 89 Ahmet Ağaoğlu, " İsliim'da Dava-yı Milliyet", I, T.Y C. VI, Sayı: 10, ( l O Temmuz 1 330), s . 2324-2328. 90 Köprülü, "Türklük ... " s. 698-699; Ahmet Ağaoğlu, "Türk A lemi", T.Y. C. 1, Sayı: 7. s. 1 96- 197. .•

,

.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 73

ve İsHim devletidir. Dolayısı ile İslam milletleri ne kadar kuv­ vetli olurlarsa istamiyetin umumi heyeti de o ölçüde kuvvet ka­ zanacağından Türk milletine hizmet etmek İsiama hizmet de­ mek-tir9 1 . Özellikle İslamcılardan Ahmet Naim'in Türkçüleri dinsizlikle suçlamalarına varan eleştirilerine karşı da, Türkçü­ lük hareketini şuurla takip edenlerin dinsiz iş yapmalarının mümkün olamayacağını, zira dinin, milliyelin dilden sonra ge­ len en önemli faktörü olduğunu vurgulamaktadırlar92 . Üstelik Türklerin mukadderatı İslamla tanıştıkları günden itibaren, Türklük İslamın ayrılmaz bir parçası olmuş, Türkler için İslamiyet milli bir din haline gelmiştir93 . Dolayısı ile Türklerin içinde milliyet cereyanına kapılmış olanlar, milliyet narnma bi­ le İslamiyeti kabul etmeye mecburdur. Çünkü Türk hayatına ait hiç bir esas yoktur ki İslamiyelin tesiri altında kalmamış olsun, Türk'ü anlamak için evvela İslamiyeti mütalaa etmek ve anla­ mak gerekir94 . Bu sebeple Türkçüler hiçbir zaman İslamiyet haricinde Türklüğü düşünmemektedirler95 . Daha önce Hüseyinzade Ali (Turan) tarafından ortaya atılan karşılıklı çatışma halindeki bu akımları, Türk mill iyetçili­ ğinin muvazeneli bir şekilde gelişmesini sağlamak amacıyla, "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" şeklinde formüle eden Ziya Gökalp'e göre, bu üç cereyari birbirinin zarfiri sonu� cuydu ve aralarında çatışma söz konusu olamazdı. Milli 9 1 Ağaoğlu, "Türk A lemi" 5,

s. 198; Köprülü. "Türklük ... ", s . 700; Timurtaş, " İslamiyet Karşısında Milliyeller Türklük", ictilıad. Sayı: 68, (30 Mayıs

ı 329). s. 1 488- ı 493. 92 Köprülü, "Türklük ... ", s. 698; Ahmed Ağaoğlu "Türk A lemi" 2, T.Y .. C. 1, S. 10, s. 293; Ahmeı Ağaoğlu, " İcıimaiyat Cevaba Cevap", T.Y. . Yıl: 2, Sayı: 24 (48}, (5 Eylül 1 329), s. 843-844. 93 Ağaoğlu, "İ slam'da Dava-yı Milli yel" ll, T.Y., C. VI, Sayı: 1 1 (24 Temmuz ı 330), s. 2388. 94 Ahmet Ağaoğlu, "Türk A lemi", T.Y. C. I, Sayı: 1 0, s. 294-296; Köprülü, "Türklük ... ", s. 700-70 1 . 9 5 Ahmeı Ağaoğlu, "Sabık Trabzon Valisi Nazif Beyefendiye", T.Y Yıl: 2. Sayı: 2 1 (45), (25 Temmuz 1329), s . 7 1 3-7 14; "Türklük Şuunu", T.Y. Yıl: 3, Sayı: 7 (55), (12 Kanun-u evvel 1 329), s. 1070. .

. .

.


1 74 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişirni ve Türk Ocakları

metkfire ışığında madden ve manen gelişecek olan bir Türklük, Osmanlılığın muarızı olmak şöyle dursun, gerçekte en kuvvetli destekleyicisidir diyen Gökalp'e göre, 'Türklük 'kozmopolitlik'e karşı İslamiyet ve Osmanlılığın hakiki istinatgahıdır96. Diğer taraftan Türklük ile İslamlık biri milliyet diğeri beynelmileliyet mahiyetinde oldukları için aralannda çatışma söz konusu değil­ dir. O'na göre milliyet fikri İslamlar arasında ayrıcalık çıkarma­ nın aksine, milliyet fikri kuvvet buldukça İslam ümmetçiliği fikri de güçlenecektir97 . Türklerin millet metkfiresi Türklükse, ümmet mefkfiresi de İslamcılıktır, diyen Gökalp, Türkçülerin gayesinin "muasır bir İsHim Türkçülüğü" olduğunu vurgula­ maktadır91!. Ayrıca Türklük ve İslamlığın, şekil ve hayat tarzı olarak değil, ilim ve fence Avrupalıların yaptıklarını yapabil­ mek demek olan " m uasırlaşma" ile de aralannda bir tezat yok­ tur. Böylece bunların üç ayn noktadan görünüş tarzları olduğu­ nu aniayarak "muasır bir İslam Türklüğü" meydana getirmeli­ yiz, demektedir99 . Ziya Gökalp'in sisternalize ettiği bu üçlü for­ mül, üç ayrı unsurun gelişi güzel karıştınlmasından ibaret de­ ğildi. Burada asıl yapıcı unsur Türk milli kültürü idi 100. Ziya Gökalp'in "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaş­ mak" şeklinde formüle ettiği milliyetçilik anlayışında, İmpara96 Ziya Gökalp, "'Türklcşmck, İsHimlaşmak, Muasırlaşmak"' I, T.Y.. C. III, Sa­ yı: l l , (Mart 1 329) s. 334 . 97 Ziya Gökalp, a.g.m .. s. 336; Ziya Gökalp, Türkleşmek .. . s. 99. 98 Ayrıca Türkçölerin bir de ümmet programı olması gerektiğini vurgulayan .

Gökalp. bu programda bütün İsianı kavimleri arasında yazı, terbiye, dini teşkilatlarda da birlik sağlamayı ve hilal'in kudsiyetinin muhafaza edilmesi­ ni isıer. Burada "'Türkçüliik aynı zamanda İ sHimcılıkıır"' diyen Ziya Gökalp; Türkçüler "' İ slam ümmeıçisi olmak suretiyle kendilerini İ slam milliyetçile­ rinden ayırt ederler"' demektedir. Ziya Gökalp, "'Türkleşmek . . " 5, s. 759.

760.

99 Ziya Gökalp. ''Türkleşmek . ". s. 337; Ömer Seyfetıin de hemen hemen aynı ..

fikirleri paylaşmakta "'Biz Türk milletinin, İ slam Ü nıınctinin, Osmanlı dev­ letinin fertleriyiz"' denıekıcdir. Ömer Seyfctıin, Türklük Ülküsü, (Haz.: Sa­ kin Öner), 2. B., İ stanbul 1977, s. 25.

100 Güngör, Türk Kültürü. s. 252.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 75

torluğun dağılmanın eşiğine geldiği bir sırada, O'nun itti hat ve Terakki'nin Merkez-i Umumi azası olduğu da dikkate alınırsa, siyasi endişelerin de ağır bastığı görülür. Osmanlı devletinin muhafazası özellikle Arapları imparatorluk içinde tutma gay­ retleri dikkati çekmektedir 101 . Başta Ziya Gökalp olmak üzere Türkçüler Balkan Sa­ vaşlan sırasında çok millelli imparatorluğa taraftar gözükmek­ tedirler. Çünkü Osmanlı devletinin muhafazası ve sınırları ön­ celikli olarak ilgi alanlan içindedir. Ancak çok millelli impara­ torluk yapısından hakim nüfusu Türklerin oluşturduğu millet yapısına geçişte, Balkan Savaşlarının dönüm noktası olması Anadolu Türklüğünün önemini artırmıştır. Diğer taraftan, Os­ manlı tarihinin Türklük öğesine göre yeniden yorumlanışına gittikçe küçülme psikolojisinin verdiği telaşta da, I. Dünya Sa­ vaşına paralel olarak, Osmanlı devleti sınırları dışındaki Türk­ lerle daha yakından ilgi lenmeye başlamışl ardır. Böylece Os­ manlı devletinin sınırlarından vazgeçmeksizin Osmanlılık anla­ yışının dışına çıkarak Türk mi lletinin kurtuluşu ve yükselmesi için çalışmaya başlamışlardır. Ayrıca I. Dünya Savaşı içinde Arapların da isyanı, ümmet birliği tezini ve siyasi anlamda İsHimc ı l ığı oldukça zayıflatmıştır. Buna paralel olarak da, İsHimiyeti Türklüğün ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmekle beraber laiklik prensibine gittikçe ağırlık vermişlerdir. Kısaca, Türk Ocağı çevresideki aydınların mill iyetçilik anlayışlarının Osmanlı topluluğunun Türk milli topluluğu haline gelmesine paralel olarak değiştiğini söyleyebiliriz. b- :\1illet Anlayışları

Türk Ocaklarının kurulduğu sırada henüz millet, kavim, 101 Gökalp Osmanlı develi aynı zamanda ""Türk-Arap"" devlelidir, dcmcklcdir. Ziya Gökalp, " Mi l l c l ve Yalan"", T.Y.. C. V I . Sayı: 6 (66). ( 1 5 Mayıs 1330). s. 21 1!2. Aynı anlayı� Köprülü'dc de vardır. Köprülü, ""Türkiük ... "", "

s. 700.


1 76 1 Türk Milliyelçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ırk, milliyet, devlet, ümmet vb. kavrarnlara Türkçülerin verdik­ leri anlamlar netleşmemiştir. Bu sebeple Ocağın ilk nizamna­ mesinde, Türk milleti karşı lığı olarak "Türk ırkı" kavramı

kullanılmıştırl 02 . 1 9 1 8 ve daha sonraki nizamnamelerde doğru­ dan Türkler veya milliyet kullanılmış, bu kavramlar da ortak kültürel ve manevi değerlerle açıklanmıştır. Ocak bünyesindeki bu fikri gelişmeyi ortaya koyabilmek için Türkçü aydınların millet anlayışianna bir göz atmamız gerekecektir. Bu aydınlar içinde Yusuf Akçura, gerek Üç Tarz-ı Siya­ set'te, gerekse daha sonraki yıl larda millet tanımını ağırlıklı olarak ırk ve dil esasına oturtmaya çalışır. Nitekim Üç Tarz-ı Siyaset'te "ırka dayanan siyasi bir Türk milleti teşkil etmek 1 03 " derken, aynı makalede "dilleri, ırkları, adeıleri ve hatta dinleri bir olan" şeklinde bir tanım yapmaktadır 1 04 . 1 9 14 yılında ise, "Milliyet bir ırk, bir lisan ve bir ananedir" demektedirı os. Ak­ çura ırk kavramına karşılık olarak "siyasal milliyeti" kullanmış, bu kavramı da daha çok Türklükle karşılamıştırl 06. Türklüğü bir bütün olarak gören Akçura, millet tanımını siyasi sınırlara bağlı olarak ele almamaktadır. O'nun millet ve milliyetçilik ko­ nusunda daha çok Alman milliyetçilik anlayışının tesirinde kal­ dığı bizzat kendi ifadesinden anlaşılmaktadırl 07. Yusuf Akçu­ ra'nın yanısıra Ahmet Ağaoğlu, kavmiyet-milliyet ve nation kav­ ramlarını eş anlamda kul lanmakta 1 08 ve kavmiyetin esaslarını 102 Türk Oca.�ı'nm Ni:anmamesi ( 1 9 1 2), s. 3. 103 Akçura, Üç Tar:-ı Siyaset, s. 1 9. 104 a.g.e . . s. 33. 105 A. Y " 1 329 Senesinde Türk Dünyası", T.Y., C. VI, Sayı: 3, (63) (3 Nisan 1 330), s. 2098. 106 Georgeon, a . �.e . . s . 4 1 ; Kuran'a göre, Akçura ırktan söz ederken bugün ..

.

anladığımız manada kan ve soy birliğini kasdetmez. o ırk karşılığı "eth­ nos" cins karşılığı olarak da "race" kelimesini kullanıyordu. Ercümend Kuran, "Yusuf Akçura'nın Tarihçiliği" Ölümünün Ellinci Yılında Yu.mj ' Akçura Semwı:yunıu Telıli,�leri, Ankara 1 987, s. 47.

107 Yusuf Akçura, "Milliyeı Fikri ve Millet Muharebclcri" I, T.Y., Yıl: 2, Sa· yı: 9 (33), (Şubat 1 32!!), s. 263. 10!! Ağaoğlu, " isliim'da Dava-yı Milliyet", s . 2223, 2387.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Ge lişimi ve Türk Ocakları / 1 n

şöyle sıralamaktadır: "Birincisi lisan, ikincisi din, adet ve aki­ deler, üçüncüsü müşterek tarih, müşterek vatan ve müşterek mukadderat"tır 1 09 . Ağaoğlu, millet kavramının milliyet ile ka­ rıştınlmaması gerektiğini vurgulamaktadır. O'na göre, bir Türk milliyeti vardır, fakat bir Türk milleti teşekkül etmemiştir. Bir millet yaratmak için dil, din ve ırki geleneklerin gayet ahenkli bir şekilde milli bir vicdan ve şuura maledilmelidir. Bunun gerçekleşmesi halinde buradan Altayiara kadar bir Türk milleti­ nin teşekkül edeceğini vurgulayan Ağaoğlu, dolayısı ile milleti dil, din ve ırki gelenekiere dayandırmaktadırl l O. Millet kavramını hiç şüphesiz en açık ve çağdaş manada ortaya koyan Ziya Q.ökalp olmuştur. Milliyeti Mefkfıre ile kar­ şı layan Gökalp 1 1 1 , öncelikle ümmet, devlet, millet kavramlan­ nın farklı şeyler olduğunu, birbirlerine karıştınlmaması gerekti­ ğini vurgular1 12 . Bu kavramları birbirinden ayıran Ziya Gö­ kalp, bundan sonra toplumun tarihte geçirdiği aşamaları ince­ ler1 1 3 . Bu aşamalar, kabile toplumunu (aşiret) ırki yakınlığa da­ yanan toplum (kavim), ortak dine dayanan toplum (ümmet) ve ortak kültüre dayanan toplum (millet) dur. Millet de insan top­ luluğunun teşkilatianmış en son safhasıdır 1 14 , Bu sebeple mil1 09 Ağaoğlu, "Türk A lemi" 2, s. 293. 1 1 0 Ahmet Ağaoğlu, "Milli Cereyan", T.Y., C. VIII, Sayı: 2 (77), ( 1 9 Mart 1 33 1 ), s. 2529-253 1 ; Ahmet Ağaoğlu, "Terbiye-i Milli ye", İetihad, Sayı: 27, ( 1 5 Temmuz 1 327), s. 782-786. 1 1 1 Gökalp bunu Durkheim'in "ideal" kavramından almıştır. Heyd, a.g.e., s. 56-57. Mefkureyi, milletin mazisinden gelip, onu istikbale doğru iten fikri bir hamle olarak gören Gökalp, " i dec"den türeyen "ideal" gibi "fıkir"den türeyen "Mcfkurc"yi bu anlamda kullanmak daha uygundur, demektedir. Ziya Gökalp, "Türkleşmek, i slamlaşmak, Muasırlaşmak 7" "Mefkure", T.Y., C. V, Sayı: 8, (26 Kanun-u evvel 1 329), s. 1088- 1 09 3.

1 1 2 Ziya Gökalp, "Millet ve Vatan", s. 2 1 79-2 182. 1 1 3 Heyd, Ziya Gökalp'in Durkheim ekolündcn toplumun tarihte dört ana aşa­ madan geçliğine ilişkin teoriyi ödünç almışıır dcmektedir. a.g.e., s. 7 1 . 1 1 4 Ziya Gökalp, "Bir Kavmin Tedkikinde Takip Olunacak Usul", MTM. C . 1, Sayı: 2, (Mayıs-Haziran 1 3 3 1 ), s. 1 93-205. Gökalp daha sonra bu tasnifi üçe indirecek Cemia, Caınia ve Cemiyet olarak sıralayacaktır. Ziya Gö­ kalp, Türkçülü.�ıill Esaslan, s. 75-77.


1 78 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Jet, evvela coğrafi bir zümre ve bir devlet içinde birlikte yaşa­ yanların toplamı değildir. Çünkü aynı coğrafya ve aynı devleti paylaşanlar içinde Osmanlı devletinde olduğu gibi, farklı mil­ letler olabilir 1 1 5 . M illet aynı zamanda ırk ve kavmiyet de değildir 1 1 6. Diğer taraftan aynı dine inanan toplumlar bir mille­

ti değil, ümmeti oluştururlar. Böylece Ziya Gökalp, Osmanlıda dini bir topluluk anlamında kullanılan millet kavramını, çağdaş anlamda "nation" karşılığı olarak . kullanırken aynı dinde bulu­ nan insanlan ümmet olarak tarif etmektedir1 1 7. O'na göre milli varlığın temeli paylaşılan ortak kültürdü. Böylece kavrarnlara açıklık getiren Gökalp, milleti şöyle tarif etmektedir: "Millet, ne ırki, ne kavmi, ne coğrafi, ne siyasi, ne de iradi bir zümre değildir. Millet lisanca, dince, ahlakça ve bediiyatça müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir zümredir" 1 1 8 . Kavrarnlara ve millet tanırnma açıklık getiren Gökalp, millet ideali, devlet ideali ve ümmet ideali'nin farklı şeyler ol­ makla beraber üçünün de mukaddes olduğunu belirtmekte l l 9 ve Tı.irk milletinin devletin, ümmetin ve ırkın sınırlarına bağlı ol­ madığını, milletimizin Türkçe konuşan Müslümanlardan mey­ dana geldiğini vurgulamaktadır 1 2°. Diğer taraftan Ziya Gökalp, milliyelle seeere aranmayacağını, Türk terbiyesi ile yetişmiş, 1 1 5 Ziya Gökalp "Millet Nedir?", KM. C. I, Sayı: 28, (25 Aralık 1 922), s. I; Ziya Gökalp'in KM' da çıkan makaleleri, Makaleler VII. (Haz.: M.Aixlulhalıik ÇAY), Ankara 1 982'de kitap olarak yayınlanmıştır.

1 1 6 Ziya Gökalp, a g nr

s. 1, Gökalp, Irk=race olarak ele almakta ve biyolo­ jik bir kelime olduğunu söylemektedir. Ziya Gökalp, "Millet Nedir?", ic­ tinraiyat Mecnrua.H. Sayı: 3, (Haziran 1333), s. 1 48. Diğer taraftan lrkın Hars üzerinde pek tesiri olmadığını da ortaya koymaya çalışmaktadır. Ziya Gökalp, "Hars ve Irk", YM, C. lll, Sayı: 62, (26 Eylül 1 9 1 8), s. 182- 1 84. .

.

.,

1 1 7 Ziya Gökalp, "Millet v<: Vatan", s. 2 1 80-2 1 82, Ziya Gökalp, "Millet Nedir?", ictinraiyat M s. 149; Türkçülı(�üıı Esasları. s. 1 9. I l li Ziya Gökalp. "Millet Nedir?", KM. s. 2; Türkçülii,�ün E.wsları, s. 2 1 . 1 1 9 Ziya Gökalp, "Turan Nedir?",YM, C. l l , S . 3 1 , ( 8 Şubat 1 9 1 8), s . 112-83. 1 :w Ziya Gökalp, "Türkçülük ve Türkiyecilik" s. 482. ..


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 79

Türk mcfkuresine çalışan ve kendisini Türk hisseden herkesin Türk olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtir 1 2 1 . Milleti mey­ dana getiren temel faktörleri ortak kültür (hars) kavramı etra­ fında toplayan Ziya Gökalp için millet, varolan bir şey olmak­ tan ziyade, ancak "rüşeym" halinde bulunan ve zamanla kendi­ ni idrak ederek, öz benliğine kavuşacak bir nesneydi 1 22. Bu se­ beple Türk milletinin oluşabilmesi için Türk kültürünün de hal­ kın yaşayışının içinden bütünü ile bulunup ortaya çıkarılması gerekmekteydi. Bu da ancak milli kültürün en canlı bir şekilde yaşadığı halka gitmekle olacaktır. Böylece Türk milliyetçiliği ve milleti halkta bulunan Türk kültürü ile aydınlar tarafından bilinen batı medeniyetinin sentezine dayanacaktır ki, bunun da medeniyeti bilen fakat milli kültürü bilmeyen aydınlann halka giderek, halkla kaynaşması ile mümkün olabileceğini vurgu­ lar123 _ Genelde Türk Ocakları çevresindeki aydınlarda millet anlayışı, Ziya Gökalp'in çizgisindedir. Nitekim Ömer Seyfettin, "Türkçe konuşan, bütün Müslümanlar Türk milletidir." demek­ te ve millet, ümmet, devlet kavramiarına aynı yaklaşımla açık­ lık getirmektedir. Ayrıca ırkçı anlayışı da reddeden Ömer Sey­ fettin, bir kişinin Türk olmak için Türkçe konuşması, Müslü­ man olması, Türk terbiye ve örfünün içinde yaşaması kafidir demektedir 1 24 . Fuat Köprülü de dini ve lisanı bir olan bütün Türkleri b ir m illet ol arak görmekte ve ırkçı anlayışı

reddctmektedir 125 . Hüseyinzade Ali (Turan) de dili Türkçe, di­

ni Müslüman ve kendisi Türküm diyen herkesi Türk milletinin 1 2 1 Gökalp. ..Millet Nedir?.. , KM, s. 2-3; Türkçülii.�ün Esas/an, s. 22. 1 22 Şerif Mardin . ..Yenileşme Dinamiğinin Temelleri ve Atatürk. , ÇaMaş Dil­ .

şiincenin lşı,�mda Atatürk, İstanbul 1 9K3. s. 44. 1 23 Ziya Gökalp, .. Halk ve Güzidcler.. , Tamamlanmamış Eser/er, (Haz.: Şev­ ket Beysanoğlu), C. I. Ankara 1985, s. 1 75-1 80; Türkçülüğün Esas/an. s.

43-48. 1 24 Ömer Scyfettin, Türklük Üll.:ü.fü, s. 24-25. 1 25 Köprülü. ..Türkiük.... s. 694; Mehmed Fuad . ..Türkçülüğün Gayeleri .. . Va­ ..

kir. 1 6 Temmuz 1 9 1 8.


1 80 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

içine almakta ve bu anlayış milletin tanımında ırki özelliklere de yer veren Yusuf Akçura'nın dışında bütün aydınlar tarafın­ dan paylaşılmaktadır l 26. Türk Ocakları çevresindeki aydınlar, devleti siyasi, mil­ leti de kültürel olmak üzere iki farkl ı varlık olarak ortaya ko­ yarken, İslamiyelin Türk milletinin ayrılmaz bir parçası oldu­ ğunu vurgulamakla beraber,. Müslüman ile Türk kavramiarına açıklık getirmişlerdir. Böylece Türk kavramı milli bir üyeliği ifade ederken, Müslüman kavramı dini bir üyelik olarak üm­ metle tanımlanmıştır. Diğer taraftan millet tanımı ve Türklükte, ortak kültürü esas alan bu aydınlar ırkçı anlayışa karşı çıkarken, milletin coğrafi ve siyasi sınırlara bağlı olmadığını savunmakta ve Türklüğü bir bütün olarak görmektedirler. Savundukları Türk mil letinin de Müslüman Türklerle sınırlı olduğunu açık­ lamışlardır. c- Vatan ve Turancılık Anlayışları

Farsça kökenli bir kavram olan Turan önceleri İranlılıla­ rın, İran'ın Kuzey Doğusundaki bölgelere verdikleri bir isimdi l 27 . Sonraları, Ural-Altay ve Fin Macar halklanndan olu­ şan ve "Turan ırkı" olarak tanınan toplumların yaşadığı bir ana­ yurdu tanımlamak için kullanılır oldu. Turancılık da bu halkla­ rın birliğini savunan ideolojik ve siyasi bir terim olarak uzak anayurt ideali manasında, Macaristan'da l 839'larda doğmuştur. Kavram daha çok Macar siyasi kimliğini tehdit eden Pancerme1 26 I. Dünya Savaşı içindi! Türk Yurdu bina�ında yapılan ve Ziya Gökalp'in dı· şında önde gelen Türkçülerin (Yusuf Akçura. Ahmet Ağaoğlu, Fuat Köp­ rülü, Ömer Seyfettin, Halide Edip gibi) katıldığı bir toplantıda, millet ve milliyetçilik konusunda açılan konuşmada, Ömer Seyfettin "bu konuda Zi­ ya Gökalp ne derse biz onu kabul ederiz" demektedir. Halide Edip Adı· var, Mor Salkım/ı Eı•, s. 1 89 - 1 90; Abdülhak Şinasi Hisar da, Türk Oca­ ğı'nda ırkı,:n Türk olmayan Türk sayılmaz şeklinde bir ırki nazari ye yoktu. Arnavut, Çerkez, Kürt vb. olarak kavmiyel iddiasında bulunmadıkça Türk sayılıyordu, demektedir. Hisar, "Ocağın Doğduğu Zaman . . . ", s. 5. 1 27 "Turan", İA . , s. 1 07.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 81

nizm ve Panslavizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. Macaris­ tan'da bu filain sonucu olarak Turan Cemiyetide kurulmuş, ak­ raba olan milletierin tarih ve kültürü, dolayısıyla Türklerle de ilgili araştırmalar yapmışlardır 128 . Turancılık, Pantürkizmle eş anlamlı olarak bütün Türk­ lerin birleşmeleri şeklinde Türk siyasi ve edebi literatürüne yer­ leşmiştir. Daha önce bahsedildiği gibi, Partürkizm, Panisiaviz­ me karşı bir tepki olarak Rusya'daki Türk aydınları arasında doğmuş, özellikle Hüseyinzade Ali (Turan) ve Yusuf Akçura vasıtasıyla Osmanlı-Türk kamuoyunda tanıtılmıştır. Ancak Tu­ ran fikrinin tarih şuuruyla yoğrulmuş bir mefkıire şeklinde yay­ gınlaşmasında Ziya Gökalp büyük rol oynamıştır. O'nun özel­ likle,

Vatan ne Türkiye'dir, Türklere ne Türkistan, Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir Turan şiiri ile sembolleştirdiği Turan ideali, Balkan yenilgisinden son­ ra mistik bir hava içinde yayılarak, Türkçülüğün romantik yönü bu tema da billıirlaşmıştır. Ziya Gökalp'e göre "Turan, Türklerin efradını cami ve ağyarını mani olan mefkıirevi vatandır. Turan Türklerin oturdu­ ğu, Türkçenin konuşulduğu bütün ülkelerin mecmıiudur" 1 29 . Vatanı da uğruna hayatlar feda olunan mukaddes bir ülke ola­ rak gören Gökalp, vatanın bu özelliğini üzerinde yaşayan mil­ letten aldığını bel irterek, millet vatanını savunmaktadır 1 3°. 1 28 "Turan", İ.A . s. 1 10; Macaristan'da Turan Cemiycıi'ni kuranlar Osmanlı .

devletindeki Türkçülerle de ili�ki kurmuşlardır. Hatta yayınladıkları Tu­ ran Mecmuasi'nın küçük bir kısmını Türkçe olarak yayınlamışlardır. "Türklük Şuunu", T.Y., Yıl: 3, Sayı: 4, (3 1 Teşrin-i evvel 1 329), s. 976; "Macaristan'ın Turanilikıeki Rolü", T.Y., C. VI, Sayı: 4, ( 18 Nisan 1 330), s. 2 1 1 7-2 127; Daha önce bahsedildiği gibi de Türk Derneği Budape�tc'de �ube açmışıı.

1 29 Ziya Gökalp, "Türk Milleti ve Turan", T.Y., C. VI, Sayı: 2 (62), (20 Mart ı 330), s. 2058. 1 30 Ziya Gökalp, "Millet ve Vatan", s. 21 112.


1 82 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türkler için milli vatanın Turan olduğunu, ancak Türklerin Tu­ ranı özel bir aşkla benimsernelerinin Osmanlı ülkesini ve büyük İslam vatanını unutmalarını gerektinneyeceğini vurgular 1 3 1 . Ancak Ziya Gökalp, mil let tanımından da anlaşılabileceği gibi, Turan kavramının içine Fin, Macar ve Moğolları almamakta, Yakut, Kırgız, Özbek, Kazak, Kıpçak (Tatar), Oğuz gibi Türk­ çe konuşan Türk şubelerini dahil etmektedir 1 32 . Turan'ı, 'Türk İttihadı" olarak da tanımlayan Ziya Gökalp, "Türk İttihadı"nın Alman ve İtalyan siyasi birlikleri ile kanştırılmaması gerekti­ ğini, böyle bir birlik için, coğrafi ve siyasi şartların uygun ol­ madığını belirtir. Ayrıca bir ittihadın mutlaka siyasi olması ge­ rekmez. diyen Gökalp, mefkurelerinin "harsi Turan" olduğunu vurgular ve "siyasi Turan"ın olup olmayacağını uzak bir istik­ balin belirleyeceğini söyler l 33 . Turan olarak tanımladığı vatan­ da yaşayan Türklerin birliğinin de İstanbul Türkçesinin ortak bir dil olarak kabul edilmesi ile gerçekleşebileceğini, sonuçta Osmanlı, Kıpçak, Özbek, Kırgız vb. tabirlerin bölge isimleri olarak kalacağını vugulayarak kastettiği Turan'ın kültürel manada bir Türk birliği olduğunu ortaya koymaktadır 1 34 . Diğer taraftan "Bir Türkçü kendi milletini aziz tanıdığı nisbette başka milletleri de muhterem tanımağa mecburdur" diyen Gökalp, milliyetçilik anlayışlarının başka milletiere de saygılı olduğunu belirtmektedir 1 35. Bu konuda Ziya Gökalp'in çizgisini takip eden Ömer Seyfettin, "Türkiye'de, Acemistan'da, Afganistan'da, Türkis­ tan'da, Buhara'da, Kaşgar'da, Çin'de, Kafkasya'da, Kırım'da, Rusya'da ne kadar Türkçe konuşan Müslüman varsa bizim mil1 3 1 a.g.nr., s. 2 1 82. 1 32 Türkçülıi,�ÜII Esasları. s. 25. 1 33 Ziya Gökalp. "Turan Nedir?" . s. 82. 1 34 Ziya Gökalp'in bu görü�ü hemen hemen hiç dcği�mcmiş. sadeec sınırları daralıııı�tır. 'Türk Milleti ve Turan", s . 2057-2058. Ziya Gökalp. "Türkçü­ lük Türkiycci lik", s. 482; Ziya Gökalp, "Turan Nedir?", s. R:!-84. 1 35 Ziya Gökalp. "Milliyetçilik ve· Bcynclıııilclcilik", Y.M.. C. ll. Sayı: 35, ( 1 4 Man 1 9 1 8). s. 162- 164.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 83

letimizdir ve onların oturduklan yerlerin hepsine birden Turan

denir ki, Türk vatanı manasınadır" demektedir ı 36. Siyasi an­ lamda Turapcılığı , Türklerin mefküresi olarak niteleyen Ömer Seyfettin, Turan'a ancak Türklerin ekonomik ideallerini gerçek­ leştirmeleriyle erişilebileceğini belirtmektedir l 37 . Mehmet Ali Tevfik, 1 9 1 2'de "vatan maddi toprak değil, manevi bir mefhümdur ve mefahir-i tarihiyeye merbudiyetten ibarettir" ı 3s derken, 1 9 1 4'de Ziya Gökalp'i Türk vatanını kü­ çültmekle suçluyor ve Türk kanının döküldüğü her toprağı Türk yurdunun bir parçası olarak görüyor 1 39 . Yusuf Akçura, daha 1 904'de, siyasi anlamda Türk birliğinin dünyadaki jeopo­ litik önemine işaret etmekıedir ı40 . Il. Meşrutiyetten sonra da, dünyada 45-50 milyon Türk yaşadığını vurgulayan Akçura ı 4 ı daha çok Türklerin siyasi manada uyanışı v e birleşmeleri üze­ rinde durmaktadır. Ayrıca Turan kavramının içine Fin-Macar halklarını dahil etmemekte, ancak onlann Slav tehlikesine karşı Türklerle ittifak yapmalan konusunu ön plana çıkarmakta­ dır 142 . Ahmet Ağaoğlu ise, Türk aleminin sınırlarını çizmenin oldukça zor olduğunu belirtmekte ve Asya'nın ortasından dün­ yanın dört tarafına yayıldığını, Çin'in en ücra köşesinden Fin­ landiya, Lehistan, Macaristan ve Afrika'nın kuzeyine kadar uzandığını vurgulayarak olduça geniş bir Türk vatanı ortaya koymaktadırı 43 . l 9 1 7'de yazd ığı bir kitaba Turan 'a Kitap Ahlak/ ve Medeni Musahahe/er ismini veren Fuad Köprülü, ı 36 Ömer Seyfetıin. Türklük Ülküsü. s. 24. ı 37 M .Cohcn. Türkler Bu Muharehede Ne Ka:anahilir/er? Büyük Türklük En Meşhur Türkçü/erin Mütalaa//, K ader Matbaası. l stanbul ı 330 ( 1 9 1 4), s. 51. ı 38 Mehmet Ali Tevfik, "Yine Manevi Yurd", T. Y. , C. l l l. Sayı: ı , (25) (Tcş· rin-i evvel ı 328). s . ı ı . 1 39 Mehmet Ali Tev fik. Turanl1'mn Defteri, 2. B., İstanbul ı 97 ı , s . ı ı 2- ı 14. -ı40 Akçura, Üç Tar:-1 Siyaset, s . 33-34. 1 4 ı Akçuraoğlu Yusuf. "Türkıük", Salname-i Sen•et-i Fünun, 1 328, s . 189ı 92. 142 Gcorgcon, a.g.e., s. 45. ı 43 Ahmet Ağaoğlu. "Türk A lemi", T.Y. c. ı. Sayı: ı . ( 1 327), s. ı2-17. .


1 84 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

"Eğer hergün Rumeli'den tutun da Çin sınırianna kadar milyon­ larca insan, ibadet etmek üzere yüzlerini Mekke'ye dönüyorlar­ sa bu da Pantürkizm in gerçekten var olduğunu gösterir. Türkler birlik ruhunu şuurlu bir şekle dönüştürebilirlerse milletimiz 'Kı­ zıl Elma'sını bulacaktır" diyerek bu konudaki görüşünü ortaya koymaktadır 1 44 . Diğer taraftan Türk Ocaklan içindeki bazı aydınlar Pan­ Türkizm ve Turancılık konusuna son derece ihtiyatlı yaklaş­ maktadırlar. Bu aydınlar içinde Türk Ocaklarının ilk -başkanı Ahmet Ferit (Tek) daha I. Dünya Savaşı başlarında Türklük ile uğraşanların ihtiyat ve basireti elden bırakmamalarını, hele genç ve delikanlı Ocaklıların doğuya mahsus hayalperverlikle İran'a ve Turan'a uçuvermemeleri gerektiğini vurgulamaktadır. O'na göre Turan hayal, büyük bir ideal olmakla beraber, Rus­ ya'yı tahrik edeceği için, Osmanlı devleti açısından tehlikeli olacaktır. "Edirne, Rize, Rodos ve Süleymaniye ! Bu dört kale Türk'ün ilk hududunun demir kazıklandır" diyen Ahmet Ferit, Osmanlı devletinin "hayal -ı muhal" olarak tanımladığı Tu­ ran'dan ziyade bu sınıriann içinde kalan yerlerin imarına çalış­ masını tavsiye eder 1 45 . Ahmet Ferit'in bu yaklaşımının Mustafa

Kemal'in Misak - ı Milli anlayışı ile paralellik arzetmesi dikkat

çekicidir. İzmir Türk Ocağı başkanı olan Necip Türkçü, I. Dünya Savaşı başlarında İzmir Türk Ocağı'nda verdiği "Türklerde Va­ tanperverlik" konulu konferansında, Ziya Gökalp'in Turan anla­ yışına karşı çıkmaktadır. "Turan, millet fikri nokta-i nazarından ve hakiki vatan telakkisi cihetinden milli vatan olamaz ... Hissi nokta-i nazardan da (Turan) bize milli ve hakiki bir vatan ola­ maz" diyen Necip Türkçü, Anadolu ve Rumeli Türklüğünü ön

plana çıkararak daha gerçekçi davranmaktadırl 46.

1 44 M.Cohen, Türkler Bu Muharehede. . . , s. 49-50. 145 Ahmet Ferit, "Türk Ocaklara", s . 1 89- 1 9 1 . 146 Huyugüzcl, a.g.e s . 69-7 5; Ziya Gökalp'e karşı çıktığı için İstanbul Türk Ocağı'na bağlı gençler Nce ip Türkçü'ye karşıdırlar. İ brahim O lg un, Necip Türkçü, Ankara 19 7 1 , s. 40-4 1 . . .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 85

Türk Ocakları içindeki aydınların tam bir fikir birliğine varamadıkları Turancı lığın siyasi manada dünya kamuoyuna yayılmasında asıl adı Moiz Cohen olan Yahudi asıllı Tekin Alp'in özel bir gayret sarfettiği görülür1 47 . Daha Türkçü aydın­ ların kültürel manada Türkçülüğün temellerini atmaya çalıştık­ ları ve millet tanımlarının henüz netleşmediği 19 ı 2 yazında P. Risal adıyla Mercure de France

gazetesinde "Türkler Bir

Ruh-i Milli Arıyorlar" adlı makalesini kaleme almıştır. Adı ge­ çen makale tercüme edilerek TY tarafından yayınlanmıştır 1 48 . Tekin Alp bu makalede, Türkler arasında uyanan milliyetçiliğin kısa zamanda Pantürkçülüğe dönüşeceğini, zira Türklerin ırkla­ rının birleşmesinden yana olduklarını kaydeder. O'na göre "Pantürkizm pek meşru olan bir histir. Azami bir programı ihti­ va eder ... ve bundan dolayı pek faidelidir" l 49 . Böylece Tekin Alp daha başlangıçta Türkçülüğün Pantürkizm anlamına geldi­ ğini söyleyerek hem Türk aydın! arına, hem de Avrupa kamuo­ yuna bu yolda mesajını vermiştir. Tekin Alp, Osmanlı devletinin I. Dünya Savaşı'na gir­ mesinden sonra yazdığı Türkismus und Pantürkismus, adlı ese­ rinde de, Pantürkizmin amacına ulaşmasında en büyük engel olarak gördüğü Slav tehlikesinin Almanya'nın da önünde büyük

bir engel oluşturduğuna dikkat çekmektedir 1 5 0_ Tarihte Alman­ larla Türklerin, Ru�ya'ya karşı verdikleri savaşlara değinen Te­ kin Alp, İngiltere ve Fransa'nın da Türkiye'nin parçalanmasında 1 47 Tekin Alp hakkında geniş bilgi için bkz. Jacob M. Landau, "Tekin Alp:

Osmanlı İ mparatorluğu'nun Son Devrinde Bir Aydın", IX. Türk Tarih KongreJi, Ankara 1 91!8, s. 1 1 29- 1 1 39; Jacoh M.Lan<.lau, "Tekin Alp, "Portrait of Kemalist", Bo.�a:içi Ünil'ersitesi Uluslararası Atatiirk Kmıfe­ ranslan , 9- 1 3 Kasım 1 98 1 , İstanbul. s. 1 -8. 1 48 Makalenin Tekin Alp'e ait olduğu TürkismuJ und Pa/1/ürkisnms adlı escri­ ne yazdığı özgeçmişine ekiediği yayın listesinden anlaşılmaktadır. a.g.<' . , s . X l , Landau'ya göre makaleyi T.Y.'na kendisi tercüme etmiştir. Landau, "Tekin Alp Osmanlı ... ", s. 1 1 33. 1 49 P.Risal, "Türkler Bir Ruh-i Milli Arıyorlar", T. Y. , C. III, Sayı: 3 (27). ( 1 328), s. 77. 1 50 Tekin A l p Türkisnıus, s. 46. ,


1 86 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Rusya ile uyum içinde çalıştıkianna işaret ederek, bundan tarihi Türk-Alınan işbirliğinin doğduğunu belirtınektedir 1 5 1 . Pantür­ kizm ve Pancennenizın arasında samimi bir işbirliği bulundu­ ğunu, savaş sonunda dahi Slav tehlikesinin ortadan kalkmaya­ cağını, bu sebeple her iki millet, en azından bu tehlike olduğu sürece müttefik kalacak ve aynı yoldan gideceklerdir, diyen Tekin Alp, Alınanya ve Türkiye'nin çok güzel bir şekilde birbi­ rini tamamladığını dünyanın hiçbir gücünün böyle bir takımı parçalayamayacağını da ileri sürer 152 . İrredantizm kavramını da kullanan Tekin Alp, Türk İrredantizminin hareket noktasının toprak hırsı olmadığını, siyasi ve sosyal bir ihtiyaçtan kaynak­ landığını vurgular. Yeryüzündeki bütün Türklerin tek ve büyük bir devlette birleşmeleri halinde, dünyada layık olduklan yeri alabileceklerine de işaret ederl 53 . Al manca olarak yayınlanan bu eserin, Alman kamuoyunu da etkilerneyi hedef aldığı gayet açıktır. Ayrıca bu eser İngiliz isıihbaratı tarafından da İngilizce olarak yayınlanmıştır 1 54. Diğer taraftan I. Dünya Savaşı başlarında Tekin 1 55 müs­ tear ismi ile yazılan Turan isimli bir kitapta, Turan'ın merhale­ leri ve gerçekleşıne yollan ortaya konulmaya çalışılır. Yazara göre Turan, 1 0.800.000 kilometre karelik 43 milyon nüfuslu bir gerçektir. Çin ve Rus çizınesi altında Turan'ın yaşadığına işaret edilerek, milliyelin idrak etmiş her Türk'ün birinci vazifesinin 1 5 1 a ..�.e., s. 47-54. 1 52 a.g.e .. s . 55. 1 53 a.g.e . . s. 79-R 1 . 154 Landau, "Tekin Alp, Osmanlı ..." , s . 1 1 36. Eser, Tlıe Türkis/ı and Pantür­ kis/ı iclcal, Londra 1 9 1 7, adıyla yayınlanını�ıır.

1 55 Ba�ta Landau olmak üzere birçok yazar ve kütüphane kaydında Tekin müstcar isminin Tekin Alp'c ait olduğu belirtilmektedir. Eserdeki fikirler de Tekin Alp'i çağrıştırmaktadır. Ancak, Ali Birinci, Mehmet Ferit'in kızı Emel Esin'e ve bazı ipuçlarına dayanarak Tekin müstcar adının Tekin Alp'c değil. Ahmet Fcrit'c ait olduğunu orıaya koymaktadır. Ali B irinci, "Müstear Çıkmazında Bir Kitap: Turan", Dergalı. C. 1 , Sayı: 1 1 (Ocak 1 99 1 ). s. 1 6- 1 7, Gerçekten Tekin müstear ismi Ahmet Fcrit'e ait�e . yukarı­ da bahsctıiğimiz aynı yıl kaleme aldığı "Türk Ocaldarı" isimli makalesin­ deki Türkçülük ve Turancılık konusundaki ihtiyatlı fikirleri ilc bu kitaptaki görü�lcri arasında büyük çeli �ki bulunmaktadır.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 87

buralardaki Türkleri kurtarmak olduğu vurgulanır1 56 . Ayrıca Turan'ı iki merhalede ele alan bu eser, İstanbul'dan Baykal Gö­ lü'ne, Kazan'dan Moğoli stan'a kadar uzanan Türk bölgesini "Küçük Turan" olarak tanımlamakta, bunun gerçekleşmesinden sonra sıranın Mançu, Moğol, Türk, Fin, Macar gibi bütün Turani kavimleri içine alacak "Büyük Turan"ın gerçekleştiril­ mesinin geleceğini savunmaktadır1 57 . Bu konuda Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Yusuf Akçura vb. Türkçü aydınların farklı dü­ şündüğünü Turan kavramının içine sadece Türkleri dahil ettik­

lerine işaret etmemiz gerekiri SK .

Diğer taraftan 1. Dünya Savaşının eşiğinde Türk aydın­

ları tarafından yazılan birçok tarihi, edebi eserin konusunu Tu­ rancılık meselesi te�kil etmesine rağmen hemen hemen tamamı romantik bir üslupla yazılmış olup, Türklerin· vatanı kavramına somut bir tanım getirilememiştir 159 . Ancak Türk mill iyetçiliği­ nin romantik yönünü teşkil eden Turancılığın Türk aydın ve

gençlerini derinden etkilediği görülmektedir 1 60 . Nitekim Türk­ çülük cereyanının, Turancılık heyecanı i le bütünleşerek sadece 1 56 Tekin, Turan, İstanbul Türk Yurdu Kütüphanesi, 1 330, s : 76, 126- 1 36. 1 57 Tekin, a g . e , s. 1 36- 1 43. I SK Alınanca olarak 191 K'ı.le yazılan bir makalede Tekin Alp'e atfedilen bu .

.

"Büyük Turan" kavr.ımına, diğer Türkçülerin pek itibar etmediği vurgu­ lanmaktadır. Von Cari Brockclmann, "Das Nationalgcfühl dcr Türkcn im licht dcr Gcschichte", Hallischc Univcrsitatsrcden, Nr: 10, Halk 1 9 1 K, s. 3. 1 59 Bu edebi eserlerden bazıl;ırı şunlardır: Halide Edip, Yeni Turan, Müfidc Fcrid, Aydenıir, Ömer Scyfcttin, Primo Türk Çncrı.�u Na."/ Ö ldü? , Aka Gündüz, Tiirk Kalbi, Ahmet Hikmet, Giiniil Hanım, Mehmet Emin'in T.Y.' da çıkan, "Selam Sana", "Ey Türk Uyan" gibi �iirlcri. Bu konuda lis­ te ve örnekler için bkz. Tural, a.g.e., s. 293. 1 60 Daha önce değindiğimiz Ocak bünyesinde kurulan Türk Gücü'ne mensup gençlerin " ... Turan'ın akıncısı olacak"larını vurgulaınaları, Türk Ocağı Marşının "Mabcdimiz Türk Ocağı, Kabcmiz de yüce parlak, Turandır hem ancak" şeklinde olması. bu genel havanın bir yansıması dır. Ali Hadi Okan "Türk'ün ve Türk Ocakları'nın Hamdullahı", T.Y .. C. VI, Sayı: 2, (Şubat 1 67 HST Özel Sayısı), s. 55. Şevket Süreyya Aydcmir, bu dönemi tasvir ederken 1 8-25 yaşlanndaki gençler arasında Turancılık uıııüıni gibiydi de­ mektedir. Em·er Paşa, C. l l , s. 492.


1 88 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

aydınlar ve gençler arasında değil, İttihat ve Terakki liderleri nezdinde de itibar kazandığı bir dönemde Osmanlı devleti Al­ manya'nın yanında I. Dünya Savaşına girmiştir. İttihat ve Te­ rakki liderleri bu savaşa başlarken hem Türkçülüğü, hem de İslamcılığı düşmaniarına karşı kullanmayı düşünmüş, bunlan fikir akımı olmaktan ç ıkararak bir savaş stratejisine bağla­ mıştır1 6 1 . Nitekim bir taraftan 1 9 14'te "Cihat-ı Mukaddes" ilan edilerek tüm Müslümanlar Hristiyan devletler olan İngiltere, Fransa ve Rusya'ya karşı savaşa davet edilmiştir 1 62 . Diğer ta­ raftan, İttihat Terakki tarafından yayınlanan bildiri de, " ... dev­ letimizin ve milletimizin milli ideallari bizi bir bakıma Rus düşmanımızı imhaya davet etmektedir. Böylece bütün ırkdaşla­ rımızı içine alan, onlarla birleşmemize imkan sağlayacak tabii sınırlarımızı elde etmeye sürüklüyordu ... Diğer taraftan dini duygularımız bizi İslam dünyasını dinsizlerin elinden kurtarma­ ya, bağımsızlıklarını kazandırmaya sevk etmektedir. .. Milleti­ miz, dinimiz ve milli idealimiz için savaşıyoruz 1 63 " denilmek­ teydi. Bildiriden de anlaşılacağı gibi savaşın bir gayesi de Rus­ ya'daki "Türk kardeşleri kurtarmaktı" 1 64. Bu sebeple Türkçü aydınlar, I. Dünya Savaşını mefkiire­ lerini gerçekleştirecek bir olay olarak görmüşler ve tam destek vermişlerdir. Bu konuda Ziya Gökalp, savaşın başlamasından hemen önce kaleme aldığı "Kızıl Destan" şiirinde: "Düşmanın ülkesi viran olacak! Türkiye büyüyüp Turan olacak ! " derken 165 Yusuf Akçura, olayları "şark meselesi" çerçevesinde 1 6 1 Arnıaoğlu, 20. Yü:yıl. .. , s. l l l , Tunaya, Siyasal Partiler, C. III, s. 59; Tahir Sünbül, A:erhaycan Dosyası 1. Ankara 1 990, s. 50-52.

162 Cemal Akbay, Birinci Dünya Harhinde Türk Harhi, C. 1 , Ankara 1 970, s. 264; Aydcnıir, Em·er Paşa, C. Il s. 572. 163 Metin için bkz. Tekin Alp, Pan Tiirkismus. . . s. 50-94; G.Jaschkc, "Dcr Turanismus dcr Juntürkcn", Die Welr des İslanıs, C. XXII, ( 1 94 1 ) s. 1 2 . 1 64 Kur.ıt, Türkiye ı·e Rusya. . . , s. 49!!. 1 65 Ziya Gökalp'in, Turancılık anlayışı 1 9 1 4'1erdc Türklerin anavatanını sim,

.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 89

değerlendirerek, Türk alemi karşısında en büyük engel olarak S lav tehlikesini görüyor ve bu sebeple Türk-Alınan ittifakını destekliyordu. Ayrıca Osmanlı devletinin bu savaşın dışında k�lmasının mümkün olmadığını, bu sebeple karannda son dere­ ce haklı olduğunu savunur 1 66. Akçura'ya göre zaten bu savaş öncekilerden farklı olarak bir ideal için veriliyordu. Bu sebeple "Türkçüler Devlet-i Osmaniye'nin İtilaf-ı müsellese açtığı harbi bir mefkfire muharebesi suretiyle telakki ettiler. " O'na göre bu mefkfire de imparatorluk haricinde kalan Türkleri kurtaracak ve Müslümanları "tahlisi şiarına dayanan ehimmiyeti azime-i tarihiye'ye haiz" bir olaydır 167 . Gene Akçura'ya göre, "Dünyayı dolduran top sesleri ihtimal ki Türklüğün yeniden doğuşunu" müjdeliyordu l 68. Genel olarak Türkçüler I. Dünya Savaş ını, hakanlığın kuzey sınırları dışında kalan Türkleri kurtaracak, İslam ülkelerine de hürriyet ve istiklal dağıtacak bir savaş ola­ rak görmüşler ve hükümetin savaş kararını desteklemiş­ lerdir 1 69 . Ancak büyük ümitlerle başlanan Kafkasya hareka­ tının Sankamış felaketi ile sonuçlanması , Türkçülerin bu yolda­ ki ümitlerini boşa çıkarmıştır. Üstelik Türkçülerin ve Enver Paşa'nın umduğunun aksine Rusya'daki Türkler genelde Müslü­ manlar topluca ayaklanmamışlardır. Fakat ı 9 ı ?'de Rusya'da meydana gelen Bolşevik ihtilali Türkiye'de büyük bir heyecan yaratmış, yeniden bu yoldaki ümitleri artırmıştır. 3 Mart ı 9 ı 8'de Brest-Litovsk Antiaşması geleyen ancak somut olarak ortaya konulmayan "'Kızıl Elma"' mitine dönü­ şecektir. Ziya Gökalp'in şiirleri ve "Kızıl Elma'nın Türk tarihindeki anlam­ ları için bkz. Ziya Gökalp. Kı:ıl Elma. (Haz.: Hikmet Tanyu), Ankara

1 976.

1 66 A.Y., "'Geçen Yıl 1 330 Senesi"', T.Y. C. VIII, Sayı: I (76), (5 Mart 1 33 1 ), s. 25 15-2520; Georgeon, a.g.e., s. 97-99. 1 67 A.Y., "'Cihan Harbi ve Türkler"', T.Y. . C. VIII, Say ı : 1, (Kanun-u evvel 1 330), s. 2425-2430. 1 68 A.Y., "' 1 330 Senesi"', s. 2520. 1 69 T.Y., "'Osmanlı Şimal Ordusunun Kalkasya'da i lerlemesi ve Ardahan'ın Zaptı"', T.Y C. VII, Sayı: 2, ( 1 330), s. 2446; "'Cihan Harbini n Türk Dün· yasına Tesirleri"', T.Y., C. VIII, Sayı: 4, (Nisan 1 3 3 1 ) , s. 2573-2574. .

..


1 90 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ile Rusya devre dışı kalırken, Türk ordusu Kafkaslarda insiyati­ fi ele almış ve Azerbaycan başta olmak üzere bağımsız Türk devletlerinin kurulması yolunda teşebbüsler yoğunlaşmıştır. Daha önce bahsedildiği gibi Rusya'daki Türklerden çeşitli he­ yeller Osmanlı devletinden yardım alabilmek için arka arkaya İstanbul'a geldikleri I 9 I 8 yazında Türkçülük, hatta Turancılık havası en yüksek noktasına ulaşmış bulunuyordu. Nitekim En­ ver Paşa'nın Kafkaslarda bağımsız Türk devletlerinin kurulma­ sından sonra Osmanlı devletinin nüfuzunu Türkistan ve diğer bölgelere yaymak amacıyla bir takım planlar yaptığı 1 10 bir sıra­ da Mondros Mütarekesinin imzalanması bu yoldaki teşebbüsle­ rin sonu olmakla beraber, Enver Paşa'nın bu uğurda şehit oldu­ ğunu unatmamak gerekir 1 7 1 . Rusya'ya açılan savaşı büyük heyecanla karşılayan ve ideallerinin gerçekleşmesi için büyük bir fırsat olarak gören Türkçü aydınların fikirleri de savaşın genel gidişi ve siyasi olayların seyrine bağlı olarak değişiklikler göstermiştir. Bu yol­ da ilk büyük değişiklik, Türkiye'de siyasi Türkçülüğün tanıtıl­ masında büyük rol oynayan değişiklik, Türkiye'de siyasi Türk­ çülüğün tanıtılmasında büyük rol oynayan Rusya'dan gelen Türk aydınlarında olmuştur. Daha önce kuruluşundan bahsetti­ ğimiz "Rusya'da Sakin Müslüman Türk-Tatarları'nın Haklarını Müdafaa Cemiyeti"nin kurucuları Yusuf Akçura, Ahmet Ağa­ oğlu, Hüseyinzade Ali gibi Rusya kökenli Türkçüler 19 1 5- 1 9 1 6 yıllannda, Rusya Türklerinin haklarını savunmak ve davalarını anlatmak amacıyla Sofya, Budapeşte, Viyana ve Berlin'e gide­ rek bu ülkelerin yetkili makamiarına talepleri ile ilgili bir muhı 70 Bu ıeşebbüsler için bkz. Kural, Türkiye �·e Rusya,

s. 5 ı 1 -5 ı 6; 1. Dünya Savaşı içinde Turancılık faaliyeıleri konusunda bir Ermeni yazarın değer­ lendirmesi için bkz. Zarevand, Unıted Aııd lııdepeııdenı Turaııia, (Erme­ niceden Tercüme: V.N. Dadrıon). Leiden 1 97 ı ( Özellikle "Pan-Turanism During World War I" bölümü), s. 1!3-104. 1 7 1 Enver Paşa'nın planları ve faaliyeıleri hakkında geniş bigi için bkz. Ali Ba­ demci, Türkisraıı Milli Hareketi ı·e Em·er Paşa. Korbaşı lar, C. I, lsıanbul .

1975.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 91

tıra sunmuşlardır. Bu muhtıradaki taleplerde, Rusya'daki Türk­ ler için dini, ekonomik, kültürel ve eğitime ilişkin medeni hak­ l arın yanısıra, Buhara ve Hive Hanlıklarının bağımsızlığı ve hilkümranlık haklannın genişletilmesi, Kazan Hanlığının ihyası ve Osmanlı himayesindeKırım Hanlığı'nın tekrar calandıniması gibi siyasi bağımsızlık talepleri yer alıyor ve " . . . bizi Rus bo­ yunduruğundan kurtarınız" deniliyordu 1 72 . Bu isteklerini ABD Başkanı Wilson'a da ileten, adı geçen heyet en önemli faaliyeti­ ni İsviçre'de gerçekleştirmiştir. İsviçre'deki faaliyetlere Hüse­ yinzade Ali ile birlikte katılan Yusuf Akçura "Rusya'da Azın­ lıkta Olan Milletler Kongresine" katılmıştır. Akçura bu kongre­ de heyet adına yaptığı konuşmada, yukarıda bahsedilen muhtı­ ranın aksine, Rusya'daki Türk ve Tatarların kültürel muhtari­ yetten başka bir isteklerinin bulunmadığını, sadece kendi var­ l ıklarının muhafazası için mücadele ettiklerini vurgulamış­ tır 1 73 . Bu sırada Zürih'te bulunan Lenin ile de görüşen Yusuf Akçura, 1 9 1 6 yazı gibi erken bir tarihte Pantürkizm'den Rusya Türkleri için kültürel özerkliği hedefleyen bir fikri dönüşüm geçirmiştir 1 74 . I 9 I 7 Bolşevik devriminden sonra O, Pantür­ kizm idealini tamamen bir yana bırakarak Hilal-i Ahmer Cemi­ yeti adına Avrupa ve Rusya içlerinde insani görevler üstlenmiş­ tir. Bu görevi sırasındaTatar Türklerine Bolşeviklerle anlaşma­ larını tavsiye ettiği de bilinmektedir1 75 . Akçura Rusya'daki bu görevinden döndükten sonra, Mütareke ortamında I 6 Eylül I 9 I 9'da İstanbul Türk Ocağı'nda verdiği bir konferansta, Türkçülüğü demokratik Türkçülük ve emperyalist Türkç ülük olarak ikiye ayırıyordu. Emperyali'st 1 72 lstekler için bkz. Ku rat, Türkiye ı•e Rusya. s. 502; Gcorgcon, a.g.e., s. 99. 1 73 Georgeoıı, a.g.e . s. 1 02- 103. 1 74 Bu fikri dönüşümde Lenin'in rolü ve Akçura'nın tavrı için bkz. Georgeon, a.g.e., s . 1 0 1 - 102. 1 75 Akçura'nın bu görevi sırasında hazırladığı rapor için bkz. Rusya Üura Murahlıası Yu.wfAkçura Bey'in Raporu, istanbul 1 9 1 9 . Bolşeviklerlc an­ laşmaları ıavsiyesi için bkz. Sadri Maksudi Arsal, "Dostum Yusuf Akçu­ ra", TK, Sayı: 174, (Nisan 1 977), s. 352-353. .


1 92 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türkçülüğün Avrupa nasyonalistlerine benzediğini ve taarruzi olduğunu, bu tür milliyetçiliğin er geç ortadan kalkacağını sa­ vunuyor ve Türklerin taarruzi-emperyalist milliyetçiliği hatadır, diyordu. Diğer taraftan demokratik Türkçülüğün, Türkler için talep ettiği hakkı, diğer milletiere de aynen aynı derecede tanı­ dığını vurgulayarak, kendisinin ta başından itibaren demokratik Türkçülüğü müdafaa ettiğini, alınan derslerden ibret alarak, bu esası daha ziyade müdafaa edeceğini vurgulamıştır l 76 . Diğer taraftan , Rusya'nın çözüldüğü ve Türkçülük idea­ linin en yüksek noktasına ulaştığı 1 9 1 8 yazında yapılan Türk Ocağı Kongresinde ( 1 4 Haziran 1 9 1 8- 1 I Temmuz 1 9 1 8) ni­ zaınname değişikliği çerçevesinde Türkçülüğün sınırları ve Ocağın faal iyet sahası hakkında tartışmaların çıktığını görüyo­ ruz. Daha önce bahsedildiği gibi, bu kongre de yasa encümeni tarafından hazırlanan taslak yeni nizamnamenin 2. maddesinin "Ocağın maksadı Türklerin harsi birliğine ve medeni kemaline çal ışmaktır. Ocağın faaliyet sahası bilhassa Türkiye'dir." şek­ linde çıkmasına bazı üyeler itiraz etmişlerdir. Özellikle Ham­ dullah Suphi, Dr. Şükrü Eflatfin, Mehmet Nedim, Hüseyin Ab­ bas Beyler "bilhassa Türkiye" kaydının nizamnameye geçmesi­ nin doğru olmadığını gerçekte "en ziyade muhtac-ı muavenet olan Anadolu'dan işe başlamak lazım geldiğini" kabul etmekle beraber, bu kaydın nizamnameye konulması ile Türkçülük faa­ liyetinin garip iki vaziyete düşmüş olacağını ve " . . . binnetice bizden ancak ve ancak manevi bir yardım isteyen uzaktaki Türk kardeşlerimizin muğber olmalan ihtimal dahilinde bulun­ duğunu" belirterek "bilhassa Türkiye" kaydına lüzum olmadığı­ nı açıklamışlardır 1 77 . Encümenin yasayı savunmakta görevlen­ dirdiği Nüzhet Sabit Bey, bu meselenin encümende tartışıldığı­ nı, "Anadolu Türkleri(nin) bütün Türk alemine nazaran daha 176 Akçuraoğlu Yusuf, "Cihan Harbine İ şıirakimiz ve İstikbalimiz", Siyaset ve iktisad Hakkinda Birkaç Hirahe ve Makale, İstanbul 1 340 ( 1 924), s. 71 9. 177 "Türk Ocağı Kongresi" ( 1 9 18), s. 4299.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 93

bedbaht, daha muhtaç bir haldedir. Halbuki Anadolu için çalı­ şırken aynı zamanda hariç için de çalışınağa kuvvet ve kudreti­ miz istidatımızın müsait" olmadığını, bu sebeple "Büyük Turan h ayalini ümitlerle karşılamakla beraber faaliyetlerimizin evvel emirde sırf Türkiye'ye hasr edilmesi daha muvafık olacağın­ dan" encümenin bu kaydı lüzum gördüğünü belirtmiştir 1 78 . Bu arada Mehmet Nedim Bey, bilhassa Türkiye kaydının kaldıni­ ması için bir önerge vermiş, bu önerge oy çokluğu ile kabul edilmiştir 1 79 . Fakat bu sonuca itiraz eden Halide Edip, "Umumi Tu­ ran'ın bir ideal olduğunu faal hayatın ancak Anadolu'da olabile­ ceğini, diğer fikirlerio nazariyat sahasında kalmaktan kurtula­ mayacağını" ifade ettikten sonra, "Büyük hayaller �inde koş­ mak emellerini ileri sürenler için Kafkas'a, Türkistan'a gitmek pek ziyade arzu edilir bir fikir ise de" gerçekler karşısında idea­ lin milli bir hayalden fazla bir kıymeti olamayacağını vurgula­ yarak, bu maddenin yeniden oylamaya sunulmasını istemiştir. Ancak yapılan oylamada sonuç değişmemiştir 1 80. Türk Ocağı nizamnemisinin 2. maddesinin "Ocağın faa­ liyet sahası bilhassa Türkiye'dir." şeklinde değiştirilmesi için teklif hazırlayan yasa encümeninde Ziya Gökalp, Halide Edip, Ahmet Ferit, Hasan Ferid (Cansever), Mehmet Emin (Erişirgil) ve Nüzhet Sabit gibi önemli kişilerin bulunduğu dikkate alınır­ sa, bu aydınlarda birçok cephede birden devam eden I. Dünya Savaşı'nın ağır kayıpları, yoksulluk gibi yaşanan tecrübelerin ışığında Anadolu üzerinde daha ihtimarola durulması noktasına geldiklerinin bir sonucu olarak görmek gerekir. Ancak Kafkas­ ya'da Türk Ordusunun ilerl!diği ve Türkçü heyecanların yük­ seldiği bir dönemde, büyük çoğunluğu gençlerden oluşan Ocak delegeleri üzerinde bu genel havanın etkili oluğunu söyleyebili­ riz. 1 711 o.g.y. 1 79 o.g.y. 1 80 o..�.y.,

s.

4300.


1 94 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Gerek Türk Ocağı kongresinde, gerekse kongreden son­ ra Türk Ocağı mensubu aydınlar arasında bu konunun tartışıl­ masına devam edilmiştir. Bu konuda özellikle Halide Edip, sa­ vaşlann sonucu olarak ülkenin nüfus, sağlık ve hayat standardı bakımından çöktüğünü, bu sebeple geniş topraklarda Türklerin varl ıkları şüpheye düşmüştür dedikten sonra, Kafkaslardaki "Türkler bizim öncülüğümüzü istemektedirler. Tabiiki bu bizim milli guru�umuzu okşayıcı bir şeydir." Halbuki şu küçük köy ve kasabaları bırakın, taşradaki vilayetlerimiz için dahi yeterli doktorumuz olmadığını unutmamalıyız. Tüm öğretmenlerimiz bile İstanbul'daki okullarımıza yetmemektedir. Bütün mühen­ dislerimiz bile tek bir vilayetimize yeterli olmamaktadır. Bu şartlar altında kendilerine yardım edebileceğimizi düşünen kar­ deşlerimizin bizi çağırdığını, halbuki, "gürültülü hayallerimizin ardındaki Türkiye hakkındaki acı gerçeği öğrendiklerinde bize kesinlikle güvenmeyeceklerini" vurgulamaktadır. Bu gerçeğin ışığı altında kendi vatanımızia ilgilenmemiz gerekir diyen Hali­ de Edip, aksi halde kendi gücünü ve enerjisini başka bir ülke için kullanan her Türk'ün anasını yokluk içinde bırakan bir in­ sanın durumuna düşeceğini bel irtmektedir ı s ı . Halide Edip, özellikle, bu sırada bağımsız Azerbaycan devletinin savunma ve idari reformları için gerekli olan subay ve çeşitli düzeylerde memurun bu ülkeye gönderilmesine karşı çıkmakta ve Türkçü­ lüğün faaliyet sahasının sınırlandırılması ile Anadolu'ya önem verilmesini savunmaktadırl S2 . Diğer taraftan Turan kavramının tarihi bir mefkure olaI S I Halide Edip, "Evimize Bakalım: Türkçülüğün Faaliyet Sahası", Vakit, 30

Haziran 1 9 1 8. 1 S2 4 Haziran 19 1 S tarihli Osmanlı-Azerbaycan antlaşmasına göre, Türkiye Azcrbaycan'a askeri yardımda bulunacaktı. Nitekim Nuri Paşa'nın kuman­ dasında Azerbaycan'da bir İslam ordusu oluşturulmuş, Ahmet Ağaoğlu, Nuri Paşa'ya siyasi danışman olmuştur. Haziran ortalarında Mehmet Emin Resulzade Türkiye'ye gelmiş, bunun üzerine Azerbaycan'daki idari re­ formlar içinde bir grup öğretmen ve memur gönderilmiştir. Bilgi için bkz. Tadeusz, a.g.e.. s. 1 98; Kural, Türkiye ı•e RuJya, s. 507; Jaschkc, a.g.m., s. 25-26.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 95

rak yaygınlaşmasında önemli rol oynayan ve bunu sadece Türklerin kültürel yönden birleşmeleri olarak gören Ziya Gö-

, kalp, Rusya'nın savaştan çekilmesi üzerine kaleme aldığı bir makalede, Rusya'daki Türkleri bu fırsatı iyi değerlendirerek, tam bağımsızlıklarını elde etmeleri ve Turan'ı gerçekleştirmele­ ri için teşvik etmiştir. O'na göre, Rusya'daki Türkler önce ba­ ğımsızlık kazanarak birer hükümet haline gelmelidir. Sonra bu hükümetlerin temsilcilerinden oluşacak bir kongre toplanmalı ve bu kongrede umumi bir reis seçilmelidir. O'na göre "Sahip­ k ıran" adı verilecek bu rcis bütün Türk ordulannın kumandanı ve Türklük idealinin temsilcisi olacaktır. "Sahipkıran"ın seçile­ rek yerini almasıyla bütün Türk ili bir ordu gibi, kuvvetli, merkezi bir hükümet etrafında birleşmiş olacaktır. Ortak dil olarak İstanbul Türkçesinin alınmasını da tavsiye eden Gö­ kalp'e göre Rusya'daki Türkler ancak bu yolla kurtulabilecek­ lerdir. Aksi halde " ... hürriyet ve istiklal ümidleri bir serap gibi uçup gidecektir." 1 83 Bu makalesinde kurulmasını tavsiye ettiği merkezi hükümeti, Turan'ın inşası olarak da gören Gökalp, Türk Ocağı kongresindeki tartışma ve Halide Edip'in yazısın­ dan sonra yazdığı "Türkçülük ve Türkiyecilik" adlı makalede, Türkiyeciliği "katiyyen ihmali caiz olmayan . . . ihtimamlarına muhtaç" olarak ele alır. Bunun bir vazife, gayenin de Türkiye ile beraber Türklüğü düşünmek olduğunu vurgular. Türkçülü­ ğün amacının "harsi Türkçülük" olduğunu bel irten Gökalp, "bugün hiçbir Türkçü Kafkas Azerbaycanı'nı, Kırım'ı yahut di­ ğer bir Türk ülkesini meınleketimizc ilhak tasavvurunda değil­ dir. Türkçülerin bu ülkeler hakkındaki temcnnisi, bunların müs­ takil devletler halini alarak tam bir isiikiale nail olmalarıdır. Fa­ kat bu maksadı yalnız kuru bir temenni halinde bırakmak, hiç de milletdaşlığa yakışmaz. Çünkü açık bir surette görüyoruz ki bu Türk şubelerinden hiçbirisi, yalnız kendi kuvvetiyle istik­ lalini istihsal edecek hale henüz gelmemiştir." diyen Gökalp, 1 !13 Ziya Gökalp . "Rusya'daki Türider Ne Yapmalı?", YM. C. ll, Sayı: 38, (4 Nisan 1 9 1 !1), s . 233-235.


1 96 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

"bu memleketlere, medeniyet götürecek muallimlerin, mühen­ dislerin, doktorların değil, fakat, hürriyet ve istikHil götürecek gönüllü zabitlerin, askerlerin gitmesi vaciptlr. Milletdaşlarımı­ za yüksek bir medeniyet götüreinezsek, hiç olmazsa onlara Ça­ nakkale müdafaasını temin eden ordu teşkilatını götürebi liriz. Mamafih mil letdaşlarımıza yapacağımız bu küçük hizmet, , hasbi de değildir. Türkiye yaşayabilmek için yalnız fena kom­ şulardan kurtulmağa değil, dost ve hayırhah komşularla muhat olmağa da muhtaçtır. Evimize bakacak vakit bulabilmek için etrafımızda kardeş Türk evlerinin yerleşmesi Iazım"dır 1 84 . Bu tartışmaya katılan Fuad Köprülü, Türkçülüğün, bü­ tün Türkleri bir millet kabul ederek o dağınık kitleler arasında kültürel bir birlik sağlayan cereyan olduğunu, yoksa bütün Turan'ı birleştiren bir cereyan olmadığını vurgulamıştır. O'na göre Türk aleminin geleceği için "herşeyden evvel Türkiye'nin büyük, sağlam, kuvvetli" olması gerekmektedir. Ancak, siyasi sınıriann bir milleti parçalayamayacağını, hangi tabiyelle olur­ sa olsun Türkler arasında bir fark görülmeden dayanışma hissi içinde bulunulması gerektiğini belirtir. Bu sebeple bencillik içi­ ne düşmeden "Bugün İstanbul'dan Kaşgar'a kadar her Türk genci kendisine şun1,1 düstur etmelidir: Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için" diyen Köprülü, "Çünkü istikblilin büyük Türk dünyası bundan başka bir suretle kurulamaz" demek­ tedir 1 85 . Gerek Ziya Gökalp, gerekse Fuad Köprülü, isim verme­ den Halide Edip'e cevap verdikleri bu yazılarda, yaşanan olay­ Iann verdiği tecrübelerin ışığında heyecandan ve romantizmden uzak bir şekilde, Turancılık anlayışlarının ne manaya geldiğini ortaya koymaktadırlar. Her ikisinde de dış Türkleri düşünmenin Anadolu'yu ihmal anlamına gelmediği, Turancılık anlayışlan­ nın siyasi bir boyutu bulunmadığı, amacın çeşitli Türk şubeleri­ ni ortak kültürel değer etrafında birleşmelerini sağlamak oldu1 84 Ziya Gökalp, "Türkçüliik ı•e Türkiyecilik", s . 482. 1 85 Köprülü, "Türkçülüğün Gayclcri", Vakit, 1 6 Tcmmuz 1 9 1 8.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 1 97

ğu vurgusu ağır basmaktadır. Savundukları kültürel Türkçülü­ ğün ve dış Türklere yardım etmenin Türk alemi ile beraber Tür­ kiye'nin de menfaatine olacağını gerçekçi bir şekilde ortaya koymaktadırlar. Rusya'dan gelen Türk aydınlarının da siyasi manada Türk birliği fikrinden dönüşüm yaptıkları da dikkate alınırsa, I. Dünya Savaşı'nın sonlannda Türkçü aydınların Tu­ rancılık anlayışları genelde bu çerçevededir. B ilindiği gibi Ziya Gökalp, Osmanlı devletinin yıkılınası ve yerine milli Türk dev­ letinin kurulmasına paralel olarak Türkçülüğü mefkiiresine gö­ re Türkiyec ilik, Oğuzculuk, Turancılık şeklinde üçe ayırmıştır. B ugün sadece Türkiyeciliğin bulunduğunu vurgulayarak, Türk­ l er arasında kültürel birliğin dahi ancak birbirine yakın olan Oğuz Türkleri arasında kurulabileceğini belirterek Turan'ın sı­ nırlarını daha da daraltmıştır. Bütün Türkler arasında kurulabi­ lecek Turan'ı, Türk milliyetçiliğinin uzak ideali yani "Kızıl Elma"sı olarak görmüş, onun da hayal sahasında olduğunu belirt­ miştir1 116. Diğer taraftan Türkçüler vatan edinilecek topraklar ko­ nusunda somut bir tanım birliğine varamadan Mütareke imza­ lanmıştır. Çünkü Türkçülere göre, Ziya Gökalp'in deyimi ile "Millet vatanı" veya "vatan harsi toprak"tı. Dolayısı ile daha başından itibaren kültürel bir hareket olarak gelişen Türkçülü­ ğün, millet anlayışlarında da gördüğümüz gibi, toprak esasına dayanmamak gibi bir özelliği vardı. Ancak vatanı milletle bir­ leştirme Mustafa Kemal'in Misak-ı Milli ile sınırtadığı toprağa dayalı bir milli devlet fikrinin ortaya çıkması ile mümkün ola­ bitmiştir. d. Halka Doğru Hareketi ve Halkçılık Anlayışları

Milliyetçiliğin sosyal, siyasi, iktisadi ve kültürel hedef­ leri tamamen ona halka dayanan bir cereyan özelliği vermekte­ dir. Bu sebeple Türkçü aydınlar öncelikle milliyetçilik anlayış­ Iarına halkçı bir muhteva kazandırmaya çalışmışlardır. 1 86 Türkçülüğün Esasları,

s.

23-28; Heyd, a.g.e .

.

s.

1 47- 1 5 1 .

·


1 98 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi G elişimi ve Türk Ocakları

. Bilindiği gibi "Halka Doğru" Çarlı k Rusya'sında I 9. yüzyılın ikinci yarısında gelişen "Narodnik" hareketinin temel şian olmuşturl 87 . Rus aydınlannın geniş bir kesimini etkileyen Narodnik hareketinin taraftarları temelde Marksist bir ideoloji­ ye dayanmakla ve çarlığı devirmek için mücadele etmekteydi­ ler. Bu açıdan Çarlık yönetimine karşı köylüyü kazanmak için, Rus aydınlarının halka gitmesini, halkı kazanıp uyarması ve ay­

dınlatması için çalışiyorlardı 1 88 . Rusya'daki bu halka doğru

akımı Bulgar ve Sırp aydınları ile, en önemlisi Rusya'dan gelen Türkçü aydınlar vasıtasıyla Osmanlı Türkçülerine ulaşmış­ tır 189. Ancak bu kanallar vasıtasıyla Türkiye'ye ulaşan Rus Na­ rodnik hareketi, Türkçüleri ideolojik yönden değil, sadece hal­ ka gitme, halkla bütünleşme noktasından etkilediğini vurgula­ mak gerekir. Zaten Balkanlarda halka doğru akımının öncüleri olan ve halk kültürünü araştırınayı millet olmak için vazgeçil­ mez kabul eden bu aydınlar Bulgar, Sırp ve Yunan milliyetçi­ liklerinin uyanışında önemli roller oynamışlardır 1 90. Diğer ta­ raftan Rusya'dan Türkiye'ye gelen Yusuf Akçura, Ahmet Ağa­ oğlu ve Hüseyinzade Ali gibi aydınlar Çarlığa karşı mücadele eden Narodniklerden etkilenmekle beraber, bilindiği gibi Tür­ kiye'de Marksizmi değil, siyasi Türkçülük ve halkçılık fikirleri­ ni savunmuşlardırl 9 1 . Türkçü aydınlar, halkı yakından tanıma, ona değer ver­ me, seviyelerini yükseltme ve halkla aydın arasındaki uçurumu ortadan kaldırarak bu yolla bütünleşmeyi hedefliyorlardı. Bir 1 87 Zafer Toprak, "Osmanlı Narodnikleri : 'Halka Doğru" Oidenler", Toplum ve Bilim. Sayı: 24 (Kış - I 984), s. 69. I R!! Özden, a.g.e . s. 1 7- 1 8. 1 89 Niyazi B erkes, Türk Düşününde Batt Sorunu, İstanbul 1 975, s. 23 1 -232. 190 Yusuf Akçura, "Halka" 5, HD. Yıl: I, Sayı: 3 1 , (7 Teşrin-i Sani 1 329), s. 237-238. 1 9 1 Ziya Gökalp, Hüseyinzade Ali'nin Panslavizmden, Pantürkizm mefkuresini .

çı k ardığını, sosyalizmden de halkçılık anlayışını aldığını. bu sebeple O'nun ülkemizdeki Türkçülüklc halkçılığın mürşidi olarak görülmesi ge­ rektiğini belirtmektedir. Ziya Gökalp, 'Türkçülük Nasıl Doğdu?'", YM, C. II, Sayı: 40, ( 1 8 Nisan 1 9 1 8), s. 263.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 1 99

başka deyişle amaçladıkları, siyasi inkılabı tamamlayacak sos­ yal inkılap bu yolla gerçekleştirilecekti. Bu sebeple halka doğru gitmeyi Türkçülüğün temel ilkelerinden birisi kabul ediyorlar­ dı. Özellikle Balkan Savaşlarındaki büyük kayıpların Türkçülü­ ğü artırmasına paralel olarak, aydınların gözünde Anadolu coğ­ rafyası ve halkının önemini de artırmıştır. Nitekim, Genç Ka­ lemler'de başlatılan dilde sadeleşme akımı ile, aydın-halk ko­ pukluğunu bir ölçüde gidermeye çalışan Türkçü aydınlar, Türk Ocaklarının kuruluşu ile birlikte halka doğru hareketini, daha sistemli bir hale getirmeye çalışmışlardır. Türk Ocaklan halka doğru gitmeyi, halkı görmeyi, halkı öğrenmeyi temel ilke edin­ mişti. Bu amaçla aydın ve gençlerin halk ile temasa geçmeleri­ ni özellikle Anadolu'ya gitmelerini, halkın yaralarının sarılma­ sına yardımcı olmalarını tavsiye ediyordu. Onların gözünde Anadolu velinimet olarak görülüyordu 1 92 . Çünkü, milliyelin esaslarını yaratanın halk olduğu, milleti yükseltmek için halkı yükseltmek gerektiği savunul uyordu 193 . Türkçü aydınlar, halkçılık anlayışları i le öncelikle ay­ dınlarla halk arasındaki derin mesafenin kapatılmasını amaçla­ mışlardı. Daha önce değindiğimiz gibi bu amacı gerçekleştir­ mek için Halka Doğru ve Türk Sözü dergilerini çıkarmışlar­

dır. Halka Doğru dergisinin "halk için halka faideli olmak için': çıktığını vurgulayan Yusuf Akçura, halktan kastedilenin "köy­ lükde yaşayan az toprak sahibi, yahut büsbütün topraksız renç­ berler, sonra şehirlerde geçinen ufak esnaf ve günlükçü amele­ ler, ırgadlar" olduğunu belirtmektedir ı 94 . O'na göre bu kötü manzaranın ortadan kaldırılabilmesi için halkın önüne düşüp yol gösterecek aydınlara ihtiyaç vardır. Akçura, Osmanlı devle­ tinde halka doğru gidenlerin olduğunu, ancak bunların Sırp,

1 92 1spartalı Hakkı, Köyümden Geliyorum, (Haz.: Şevkcl Aziz Kansu), Anka­ ra ı 97 ı , s. ı 3. 193 Türk Vurdu, "Halka Doğru Cemiyeli", T.Y., C. XIII, Sayı: 9, (20 Kanun­ u evvel ı 333 ) s. 3671 -3672. ı 94 Yusuf Akçura (Akçuraoğlu), "Halk'a", HD, Yıl: I, Sayı: 22 (5 Ey l ü l ,

1 329), s. ı 69.


200 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Yunan, Bulgar vb. aydınlar olduğunu, Türk aydınlannın da hal­ ka yönelmesini, halkla bütünleşmesini ve halkın seviyesine ine­ rek, onu eğitmesi gerektiğini vurguluyordul 95 . Bu dergi vasıta­ sıyla sosyal ve iktisadi kalkınma programlarını halka benimset­ meyi de amaçlayan Türkçüler, halkın tembellik ve miskinlikten kurtularak girişimci bir ruh kazanmasına çalışıyorlardı. Devle­ tin ve mil letin yükselmesi için halkın ve dolayısıyla halk teşki­ latının güçlendirilmesi gerektiği de vurgulanan dergidel 96, dev­ letin dışında da çok şeyler yapmanın mümkün olduğu anlatılı­ yordu 1 97 . Milli kültüre ait hikaye ve masalları da işleyen dergi, ümmet halinden millete ·geçiş sürecinde halka Türklüğünü öğ­ retmek için siyasi bir şuur yaratmayı da hedefliyordu. Gene Türkçü aydınlar tarafından çıkarılan Türk Sözü, "Halka doğru gitmek, halk için çalışmak" düsturu ile çıkıyor ve kendisini uyanan ve milletine aşık, Türk aydın ve gençleri i le Türk halkı arasında bir kapı olarak görüyordu. Aydın ve genç­ lerin o kapıdan girmekle alçalmayacağını, bilakis halkı, yani kendi varlığını, kendi milletini yükselteceği vurgulanıyorrlu 1 98 . Ayrıca Türklerden okuyanların milletinden, halkından ayrıldı­ ğını belirten dergi de bu ihmalin mutlaka giderilmesi gerektiği, bunun için de öncelikle halkın yani milletin diliyle yazılması gerektiği vurgulanıyorrlu 1 99 . Türkçü aydınlar, Türk halkı ile Türk milletini kastet­ mekle beraber, halka doğru hareketi öncelikle alt gelir gruplan­ na yönelik bir hareketli. Çünkü o sıralarda Türklerin büyük bö­ lümünün başta köylerde olmak üzere alt gelir gruplarından 1 95 Akçuraoğlu, "Halk'a"' 5, s. 237-238. 1 96 Ziya Gökalp (Gökalp), "Halk Medcniyeti I Başlangıç", HD, Yıl: I, Sayı: 1 4, ( 1 0 Temmuz 1 329), s. 107- 108; Ziya Gökalp, "Halk Mcdeniyeıi ll, Resmi Teşkilat, Halk Teşkilatı", HD, Yıl: I, Sayı: 19, ( 1 5 Ağustos 1329), s. 1 48- 149. 1 97 Yusuf Akçura (Akçuraoğlu), "Halk'a" 2, HD. Yıl: I, Sayı: 23, ( 1 2 Eylül 1 329), s. 177- 1 78. 198 Ömer Seyfcıtin, "'Türk Sözü", TS, Yıl: ı. Sayı ı. ( 1 2 Nisan 1330), s. 1 -3. 1 99 Ömer Seyfeııin, "Halk Nedir?", TS. Yıl: ı. Sayı: 2, (18 Nisan 1 330), s. 91 1.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 201

oluşması, Türkçüleri, daha çok onların durumlan ile ilgilenme­ ·ye zorluyordu. Amaçları halkı oluşturan zümrelerin durumunu kuvvetlendirip, Türklerden oluşan güçlü bir orta tabaka yarat­ maktı. Zira milletin ve devletin güçlü olabilmesi, onun dayan­ dığı halkın gücüne bağlı idi200. İttihat ve Terakki hükümeti ta­ rafından da desteklenen bu halkçılık, I. Dünya Savaşı ile birlik­ te Anadolu'nun gittikçe öneminin artmasına paralel olarak ge­ lişmiştir. Daha önce değindiğimiz gibi, Türk Ocaklan içindeki halka doğru hareketi de Köycülük hareketi ile somutlaşmıştır. Türkçü aydınlar içinde halka doğru ve halkçılık ilkesini sisteml i bir şekilde ortaya koyan Ziya Gökalp olmuştur. O'na göre deha halktadır. Çünkü milli hayatın, milli değerlerin, dola­ yısı ile mil letin temeli olan kültür ondadır. Bu sebeple Türkçü­ lüğün önemli ilkelerinden biri halka doğru gitmektir. Halka doğru gidecek olanlar aydınlardır. Aydınlar aldıklan eğitim ve yetişme tarzı itibariyle halktan kopmuşlar, dolayısı ile milli kültürü bilmemektedirler. Bu sebeple aydınlar halktan Türk kültürünü öğrenecekler halka da sahip oldukları medeniyeti götüreceklerdir201 . Böylece halka doğru giden aydınlar, Türk kültürünü alarak millileşeceklerdir. Milleti temsil eden, milleti­ ne medeniyet götüren ve milletine rehberlik yapan aydınlar ço­ ğaldıkça millet yükselecektir2°2 . Ziya Gökalp'te aydın halk ay­ rımı sınıf esasına dayanmamaktadır. Bu durumu, hukuken bir­ birine eşit olmayı kabul eden, bütün sınıflann halka gireceğini, aydınlann da halka gitmeleri sonucu bu ayırımın kendiliğinden ortadan kalkacağını, zaten "onlar da ben halkım diyor" diyerek açıklar203 . Dolayısı ile Gökalp'te halk, eşit siyasi hakları ve ka­

nunlar önünde eşit statüsü olan herkesi kapsamaktadır204 . Mil-

200 Özden, a.g.e.. s. SO. 201 Ziya Gökalp, "Halk ve Güzidelcr", s. 1 79; Türkçülüğün Esasları. s. 4344, 4S. 202 Ziya Gökalp, a.g.m .. s. 1 77, I SO ; Türkçülüğün Esasları. s. 45. 203 Ziya Gökalp, a.g.m. s. ı so. 204 Taha Parla, Ziya Gökalp. Kemali:m l'e Türkiye'de Korporati:m, Istanbul 1 9S9, s. S5; Ziya Gökalp, "Türkiye'de halk unvanını yalnız bir sınıf, inhi.


202 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

liyeıçilik düşüncesini halka doğru hareketine oturtan Ziya Gö­ ., kalp'e göre, her Türkçü siyaset sahasında halkçı, her halkçı da kültür sahasında Türkçü olacaktır205 . Halkçılığı, demokrasi ile eş anlamda kullanan206 Ziya Gökalp'in halkçılık anlayışı toplumda çatışma yerine uyumu, sosyal sınıflar yerine meslek zümrelerini esas alır. I. Dünya Sa­ vaşı ile birlikte uygulamaya konulan milli iktisat politikasını, solidarizmle bütünleştiren Ziya Gökalp, sosyalist ve liberal çö­ zümlerin alternatifi olarak "Tesanütçülük" ve "içtimai halkçı­ lık" adını verdiği mesleki örgütlerin egemenliğine dayalı halk­ çılık anlayışı ortaya koyar. Bu konuda, l iberalizmin herşeyi kontrolsuz bırakan yönünü ve sosyalizmin sınıf çatışması tezini reddeden Fransız Soliderisı düşüncesinin etkisinde kalan Ziya Gökalp, bu düşünceyi Osmanlı toplumunun )onca geleneği ile uyumlu hale getirir207 . O'na göre, siyasi anlamda eşitlik tesisi­ ne çalışan Tanzimatla, Meşrutiyet Türkiye'de siyasi halkçılığı uygulamaya çalışmıştır. Böylece "avam" adı verilen kitle ayan­ larta eşit hale gelerek halk adını almıştır. Siyasi halkçılık ecne­ bilerle, mezhebi cemaatlerden başka siyasi imtiyaziara sahip ta­ bakalar bırakmadığı gibi, siyasi ve iktisadi kapitülasyonları da reddettiğinden bugün Türkiye'de siyasi açıdan tamamen desarı altına alamaz. Zengin olsun, fakir olsun herkes halktandır. Halkın için­ de sınıf imtiyazları yoktur" diyerek halk anlayışına açıklık getirmektedir. Ziya Gökalp, "Hükümet ve Tahakküm", Makaleler VII, s. 1 1 6. 205 Ziya Gökalp, bunu "siyasetle mcsleğimiz halkçılık ve harsıa mesleğimiz Türkçülükıür" şeklinde de ifade etmektedir. Türkçülü,�ün Esasları, s.

1 72. 206 Ancak. demokrasi "avamın, cühelanın hakimiyeti değil, güzidelcrin haki­

miycıidir" diyen Ziya Gökalp, halkın demokrasi için eğitilmeden istikrarın sağlanamayacağını belirtir. Heyd, a.g.e., s. 158-159. 207 Zafer Toprak, "ll. Meşruliyetıc Solidaris ı Düşünce: Halkçılık", Toplum ve Bilim, I (Bahar 1 977), s. 94-96; Şerif Mardin, "Batıya giden Türk aydınla­ rının Marksçılıkıan etkileneceklerine "ıcsanütçülüğü" seçmiş olmaları bir tesadüf eseri değildir. "Tesanütçülük" onlann kolayca kabul edebilecekle­ ri, eskiden beri bildikleri, kendi toplumlarında hakim olan değerlere ben­ zeyen değerler getiriyordu" demektedir. Şerif Mardin, ideoloji, 2. B Ankara 1 982. s. 1 1 7. .•


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 203

mokratik, yani halkçı bir cemiyet ortaya çıkmıştır208 _ Ziya Gö­ kalp'e göre, bu dönemde siyasi tabakalar ortadan kalkınakla be­ raber, iktisadi tabakalar mevcuttur. Bu iktisadi tabakalara sınıf adı verilirdi 209 . Bu dönemi izieyecek meslek devresinin temel fonksiyonu sınıfları ortadan kaldırmaktır. Meslek devrinde " içtimai halkçılık" adı da verilen solidarizm hakim olacak, " ... cemiyet içinde semiyye, kast, tarik, ocak, s ınıf diye bir ta­ kım inhisarcı yahut imtiyazlı zümre ve tabakalar" bulunmaya­ cak-tır2 1 0 . Dolayısı ile Ziya Gökalp, toplumdaki meslek zümre­ lerinin sınıf ayrımının yerine geçmesini öngörüyordu. O'na gö­ re, zaten halkçılığın gayesi de tabaka ve sınıf farklarını ortadan kaldırarak toplumun birbirinden farklı zümrelerini sadece işbö­ l ümünün doğurd uğu meslek zümrelerine hasretmekti 2 1 1 . Gökalp'in özlemini duyduğu sosyal düzen mesleki örgütlerin egemenliğine dayalı bir halkçılıktı. Böylece Gökalp, "tesanüt­ çülük" ve "içtimai halkçılık" adını verdiği bu program aracılı­ ğıyla çeşitli sınıflar arasında barış ve işbirliğini sağlamayı umut etmişti� 1 2 . Milleti, menfaalleri birbiriyle çelişmeyen bir bütün olarak gören Ziya Gökalp'in bu anlayışının Cumhuriyet döne­ minde de aynen devam ettirildiğini vurgulamak gerekir. Ziya Gökalp'in halkçılık anlayışı genelde diğer Türkçü­ ler tarafından da payiaşılmakla beraber, Yusuf Akçura farklı bir yaklaşım içindedir. ileride de bel irteceğimiz gibi, Akçura İm­ paratorluğun ayakta kalabilmesini milli bir burjuva sınıfının ya­ ratılmasında görmektedir. Dolayısı ile Ziya Gökalp'in toplum­ daki sınıfiann ortadan kaldırılması görüşü ile Akçura'nın sınıfZOR Ziya Gökalp, ''Halkçılık", YM, C. ll, Sayı: 32, ( 1 4 Şubat 1 9 1 8), s. 1 04. 2 09 Ziya Gökalp, a.g .m . , s. 104. 2 10 Ziya Gökalp, a.g.m. , s . 104. 2 1 1 Zafer Toprak, "Halkçılık İdeolojisinin Oluşumu", Atatürk Döneminin Ekonomik ı·e Toplumsal Sorunları Sempo:yumu, İ stanbul 1 977, s. 1 4. 2 1 2 Bu konuda geniş bilgi ve değerlendirmeler için bkz. İ lhan Tekcli-Gencay

Şaylan, "Türkiye'de Halkçılık İdeolojisinin Evrimi", Toplum ı·e Bilim. Sayı: 6-7 (Yaz-Güz 1978), s. 59-64; Zafer Toprak, "Türkiye'de Korpora­ ıizmin Doğu�u", Top/ımı ı·e Bilim, Sayı: 12 (Kış 1 980), s. 4 1 -49; Parla, a.g.e., s. 69-74.


204 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

sal yaklaşımı çelişmektedir. Ayrıca Akçura, halk=millet denk­ lemini reddediyor, halkçılığı tamamen "democratisme" anla­ mında kullanıyordu2 1 3 . e-

İktisadi Fikirleri

Türkçü aydınlar, Osmanlı devletinde uzun yıllar hakim olan kozmopolit iktisat anlayışı ve batının liberal ekonomik na­ zariyelerine karşı çıkarak, milli iktisat anlayışını savunmuşlar­ dır. İktisadı, mil liyet ilkesi bağlamında ele alan Türkçüler, bu konudaki fikirlerinde "Alman İttihadı" ve gene Alman Fried­ rich List'in geliştirdiği milli iktisat anlayışından esinlenmiş­ lerdir2 1 4 . Milli iktisat anlayışını savunan Türkçülere göre, her milletin bir iktisadi gerçeği vardı. Bu sebeple olayın milli yön­ leri ihmal edilemezdi. Bu çerçevede, her türlü iktisadi faaliyetin azınlıkların ve ecnebilerin kontrolünde olan Osmanlı devletin­ de, devletin ve milletin güçlü olabilmesi için, Müslüman Türk unsurun girişiınci olması, ticaret, bankacılık ve sanayi ile uğ­ raşması ve böylece güçlü bir orta tabaka yaratılması gerekmek­ teydi. Türk unsurunun iktisadi hayatın içine çekilmesi konusun­ da fikir birliği içinde olan Türkçü aydınlar, ancak bu konuda uygulanacak politika da farklı anlayışlar sergilemişlerdir. Nitekim Yusuf Akçura, Osmanlı devletinin ve Türklerin kurtuluşunu milli bir burjuva sinıfının doğuşunda görmektedir. O'na göre, iktisadi geriliğin en önemli sebebi, " ... sanat ve tica­ reti hor gören ve bir Osmanlı Türküne layık meşgale ancak as­ kerlikle memurluktur diyen, hatalı ve zararlı zihniyet"di. Önce­ likle bu zihniyetin değişmesi gerektiğini belirten Akçura, Pos. 1 09; Niyazi Berkes, "Unutulan Adam", Sosyoloji Konferans/arı, İstanbul 1 976, s. 201 -202. 2 1 4 Bu konudaki göıiişler için bkz. Tekin Alp, "Milli İ ktisat", islôm Mecmua­ sı, Sayı: 22, ( 1 2 Şubat 1 330), s. 562; Tekin Alp, "Mecmuamızın Mesleği: Milli lktisada Doğru", iM, Yıl: 1 , Sayı: 1 , (8 Şubat 1 33 1), s. 1 -2; Ziya Gökalp, "Türkçülük ve Türkiyecilik"; s. 482. Ayrıca bir değerlendirme için bkz. Zafer Toprak, Türkiye'de "Milli iktisat" ( 1908-1918), Ankara ı 982, s. 25-30.

2 1 3 Georgeon, a.g.e

.•


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 205

lonya'da olduğu gibi Türkiye'de de burjuva sınıfının Rum, Er­ meni, Musevi ve Levantenlerden oluştuğunu, Türklerin yalnız asker ve memur olduğuna dikkat çekiyor ve "zamanımız dev­ letlerinin temeli(nin) burjuvazi" olduğunu vurguluyordu 2 1 5 . Böylece devlet ve millet hayatında burjuvazi sınıfının önemine işaret eden Akçura, milliyetçiliğimiz halka ve bilhassa köylüye öncelik verdirmekle beraber, Türk burjuvazisinin teşekkülüne bizi taraftar etmiştir, demektedir. O'na göre, eğer Türkler kendi içlerinden, Avrupa sermayesinden de istifade ederek bir senna­ yedar burjuva sınıfı çıkaramayacak olurlarsa, yalnız memur ve köylüden ibaret Osmanlı toplumunun çağdaş bir devlet halinde devamlı yaşayabilmesi mümkün değildir2 1 6 . Toplumların geliş­ mesinde ekonominin ve sınıf mücadelesinin önemini Mark­ sizm'den ödünç alan Akçura, burjuvazinin tarihi rolünün öne­ mini Tatar milliyetçiliğinin gelişme seyrini incelerken kavra­ mı ştır. Bu çözümlemeler ışığında Osmanlı devletinin ayakta kalmasını ve Türklerin güçlü bir millet oluşturmalarını milli burjuvazinin geliştirilmesine bağlamaktadır2 1 7 . Nitekim bu an­ layışının sonucu olarak sosyalist ekonomist Parvus'u Türk Yur­ du'na davet etmiş iktisadi konulara ait yazılar yazdır-mıştı ı-2 1 11 . Akçura'nın bu yaklaşırnma karşılık, Ziya Gökalp milli iktisat anlayışını "içtimaiyat" ilmi çerçevesinde ele almaktadır. O'na göre, "içtimaiyat ilmi bize tam cemiyetin milletten ibaret olduğunu, milletin de aynı harsa malik fertlerin mecmuu" bu­ lunduğunu göstermişti. Bu sebeple Türklere yeni bir millet ka­ rakteri kazandıracak ve bir Türk kültürü"nün oluşmasını sağla­ yacak faktörlerden biri de milli iktisattıı-2 1 9 . "Aile ikıisadı, şehir iktisadı ve milli iktisat" olmak üzere iktisadi hayatı üç devreye ayıran Ziya Gökalp'e göre, milli iktisadın da iki devresi vardı. 2 1 5 A.Y., " 1 329 Senesinde Türk Dünyası", s. 2 1 02. 216 A.Y., "i ktisad", TY. C. XII, Sayı: 12, (Ağustos 1 333), s. 352 1 -3523. 2 1 7 Georgeon, a.g.e., s. 7!1-79. 21 ıl Parvus'un yazıliırı için bkz. Il. Bölüm Dipnot No: 1 34. 2 1 9 Ziya Gökalp "Milleı Nedir Milli i ktisal Neden ibarettir?" ı. iM. Yıl: yı: ı. (8 Şubat 1 33 1 ) , s. 3.

ı. Sa­


206 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Birinci devir milleti iktisaden kendi kendine yetecek tarzda bi­ rikim devridir. ikinci devirde "servet adilline bir şekil alarak bütün efrad-ı m illet medeniyelin feyizlerinden" faydalana­ caktır220. Milli iktisad ın ancak homojen bir milletle gerçekleşe­ bileceğini belirten Gökalp, böyle bir yapıya sahip olamayan bir toplumun çağdaş devleti oluşturamayacağını vurgular. Değişik unsurlardan oluşan bir ülkede "her cemaat ayn taife (caste) şek­ lini aldığından hakiki manasıyla işbölümü teessüs edemez"di. Çünkü işbölümü ancak ortak duygulara sahip bir toplumda ger­ çekleştirilebilirdi. Gökalp'e göre böyle bir ülkede milli iktisat uygulanamazdı22 1 . Daha önce belirttiğimiz gibi, milleti sınıf esası üzerinde görmeyen Ziya Gökalp, Durkheim'in "Toplum­ sal işbölümü" adlı eserinde savunduğu organik dayanışma anla­ yışını milli iktisat fikirlerine uyarlıyordu. Bu sebeple milli ikii­ sadın oluşması için öncelikle toplum "müşterek vicdana" sahip kılınmalıydı. Yoksa bazı kavimler görünürde millet haline gel­

dikleri halde, gerçek anlamda milli iktisada ulaşılamazdı 222 . Milli iktisadın ortak bir vicdana sahip bir toplumda organik bir işbölümü ile gerçekleşebileceğini savunan Gökalp, Müslüman Türk unsurun askerlik ve memuriyetİn yanısıra, ticarete, sanayi vb. her türlü faaliyete girecek ülkede mili iktisadı kuracaklardı.

Türklerin milli iktisattan mahrum oluşu, Osmanlı devletini güç­ lü hükümetlerden mahrum bırakmıştı 223 . Bu dönemde milli ik­ tisat anlayışını savunan aydınların hepsi, Türklerin iktisadi ha­ yata katılması, kooperatifler, şirketler oluşturulması, devletin bu konuda himayeci tedbirler alması, ekonomik bağımsızlığı engelleyen kapitülasyoların kaldırılması, gümrük duvarlarının yükseltilmesi, sermayenin ve yabancı şirketlerin millileştirilme­ si, milli bankaların kurulması, yerli malı kullanılması ve esnaf birliklerinin oluşturulmasını iç ve dış olayların ekonomik yön220 Ziya Gökalp, "Millet Nedir Milli İktisat Neden ibarettir?" ll, İM, Yıl: 1 , Sayı: 7. (28 Man 1332), s. 1 -2. 22 1 Ziya Gökalp, a.g.nı., s . 2. 222 Ziya Gökalp, a.g.m., s. 2. 223 Zafer Topnık, "Milli İktisat", TCTA, C. 3, s. 744.


Türk Mill iyetçi liğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 207

den perişan ettiği Türk unsurunun refaha kavuşturulmasını ge­ rekli görmekteydileı-224 . Nitekim bu aydınlar tarafından savu­ nulan milli iktisat anlayışı I. Dünya Savaşı içinde milli iktisat politikasını uygulama safhasına koyan İttihat ve Terakki hükü­ meline ideolojik bir temel teşkil etmişir. Bu çerçevede kapitü­ lasyonlar tek taratlı olarak kaldırılmış, Türklerden oluşan güçlü bir orta sınıf yaratılması için şirketler, kooperat ifler, esnaf bir­ likleri ve bankalar kurulmuştuı-225 . Ancak milli iktisat politika­ sının uygulamaya konulması ile birlikte savaşın da getirdiği olağanüstü şartlarda, hızla fiyatlar artmış, haksız kazanç elde eden savaş zenginleri türemiş, piyasa işlerliğini yitirmiş, kara­ borsacılık yaygınlaşmıştır. Bu olayları önlemek için hükümet idari tedbirlere başvurmak zorunda kalmıştır. Savaş yıllarında ortaya çıkan bu problemierin kaynağını ahlak buhranında gören Türkçülere göre, ahlak meselesi çözül­ meden milli iktisat güçlenemezdi. Özellikle Gökalp'e göre, ge­ nel ahlak sıkı sıkıya mes leki ahlaka bağlıydı. Osmanlı toplu­ munda mesleki zümreler ya da esnaf teşkilatları yeteri kadar gelişemediği için mesleki ahlak oluşamamıştı. Bu sebeple iktisadi hayatın en son merhalesi olan milli iktisadı, milli dü­ zeyde teşkilatianmış mesleki korporasyonlar yönlendirmeliydi. 224 Geniş bilgi için bkz. Ahmet Cevad (Emre), ""Kooperatif Şirketleri"", TY. C. XII, Sayı: 1 2. (Ağustos 1 333), s. 3523-3526; M.Zühdü ( i nhan), "" i kti­ sad-ı Milli"", TY, C. VIII, Sayı: 6, (Mayıs 1 33 1 ) , s. 261 6-26 17; Tevfik Nurettin, ""Türk Esnafının Hali"", TY. C. 1. Sayı: 2, ( 1 327), s. 42-47, Sayı: 12, ( 1 32R ), S. 360-365; ""Osmanlı Türklerinde i ktisadi Hareket"", TY. C. X l . Sayı: 12, (Şubat 1 332), s . 2332-2336; "" i ktisadiyat Mecmuası"", TY, C. IX, Sayı: 1 3 , (Şubat 1 332), s. 204-205; Faik, ""Esnaf i çin Terakki Yolları"", /ID, Yıl: 1, Sayı: 29-30, (24 Teşrin-i evvel 1 329), s. 229-232; Muhittin, "" i ktisadi Hasbihal: En Büyük Eksiğimiz"" 1, //D, Yıl: 1 , Sayı: 6, ( 1 2 Mayıs 1329), s. 46-4!1; Muhittin, "" iktisadi Hasbihal"" l l , Milli Himaye, HD, Yıl: 1 , Sayı: 7 (23 Mayıs 1 329), s. 53-56. Tekin Alp, ""Ecnebi Sermayesine Kar­ şı Siyaset-i i ktisadiyyenıiz"", iM. Yıl: l l , Sayı: 53, (26 Nisan 1 333), s. 1 3 ; Tekin Alp, ""Memleketimizde Büyük Sanayi"", iM, Yıl: 1 , Sayı: 33, (3 Tqrin-i sani 1333), s. 1 -2; Tekin Alp. ""Tür-kiye'de Bankalar"", iM. Yıl: 1, Sayı: 34, ( 10 Teşrin-i san i 1 332), s. 1-2. 225 Bu uygulanıalar hakkında geniş bilgi için bkz. Toprak, a.g.e . . s. 36-3 12.


208 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi G elişimi ve Türk Ocakları

Millet iktisadının gerçekleşmesi için evvela "Milli İktisat Neza­ reti" kurulmalı ve bu nezaret iktisadi faaliyetlerde birlik ve da­ yanışmayı sağlamalıydı. Devlet bütün iktisadi faaliyetleri bu nezartte toplamalı, esnaf korporasyonları şehir esasından çıka­ rak millet esasına göre teşkil edilmeliydi 226 . Böylece koopera­ tİf teşkilatianma meslek ahlakı adına yaptırımlar da getirerek bu konudaki ahlaki boşluk doldurulacaktır227 _ Sonuçta milli ik­ tisadı, solidarist düşünce ile bütünleştiren Ziya Gökalp, yukan­ da da üzerinde durulduğu gibi mesleki teşkilatiann egemenliği­ ne dayalı "içtimal halkçıl ık" düşüncesini ortaya atmıştır. Gö­ kalp "içtimiil halkçılık" olarak da ifade ettiği solidarizmi (tesa­ nütçülük) kapitalist ve sosyalist çözümlerin alternatifi olarak Türk milli bünyesine en uygun siyasi-iktisadi model olarak gör­ müştür. Bu anlayışın sonucu ferdiyetçilikle-toplumculuğu da uzlaştıran Gökalp, sosyal devlet anlayışını benimsemiş228, milli iktisadın gerçekleşmesi için hükümetin iç borçlanma girişimine her vatandaşın katkıda bulunmasının vatanseverliği ve dayanış­ ınayı artıracağını belirtmiştir229_

II. Meşrutiyet döneminde Milli İktisat ve Solidarizmin (tesanütçülük) Ziya Gökalp'le birlikte en kuvvetli savunucula­ rından birisi de Tekin Alp olmuştur. İttihat ve Terakki Cemiye­ li'nin desteği ile İktisadiyar Mecm uası nı çıkaran Tekin Alp, milletleşmenin ekonomik yönünü vurgulamış, sosyal devlet, '

226 Ziya Gökalp, "Türklerde Milli İkıisad Devreleri", iM. Yıl: 1, Sayı: 44-48, (K Mart 1 333 ) s. 1 -4. 227 Gökalp, bu amaçla 1917 yılında "Mesleki Ahliik Beyannamesi" yayınlar. Orhan Türkdoğan, M illi Kültür Modernleşme �·e islam, İstanbul 1 983, s. 1 93; Türkçülii.�ü/1 Esıulan, s. 88; Parla, a.11.e., s. 68-70; Ziya Gökalp, Ye11i Hayat Doğru Yol, (Haz.: Müjgan Cunbur), Ankara 1976, s. 1 3- 1 4 ,

(Ahlak ve Vazife Şiirleri).

228 Ziya Gökalp, " İçıimiii Mezhepler ve İçıimaiyaı", YM. C. I, Sayı: 26, (2 Kanun-u sani 1 9 1 8), s. 501 -503. 229 Ziya Gökalp, " İ ktisadi Vaıanpcrverlik", YM. C. ll, Sayı: 43, (9 Mayıs 19 18). s. 322-323; Ziy<ı Gökalp. "Para ve Tesanüt", YM. C. ll. Sayı: 4 1 , (25 Nisan 1 9 1 8), s . 21!2-21!3; borçlanma konusunda Hamdullah Suphi ve Fuaı Köprülü' de aynı k:ınaaııedir. Toprak, a .,ı:. e . s. 26 1 -262. ,


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 209

toplumsal mülkiyet konusundaki görüşlerini "içtimai siyaset" ve "tesanütçülük" çerçevesine oturtmuştuı-230. Dünya Savaşından önce milli iktisadı milletleşmenin zanlri bir sonucu olarak gören ve bu anlayışını Osmanlı lonca geleneği ile bağdaştıran Ziya Gökalp, savaştan sonra Yeni Türk devletinin kuruluşuna paralel olarak Türklerin iktisadi metkfire­ sinin memlekette büyük sanayi kurmak olduğunu vurgulamış­ tır: O'na göre çiftçiliği elden bırakmadan çağdaş bir millet ol­ mak için büyük sanayiye sahip olunmalıydı. Milli iktisadın ve büyük sanayinin ancak himaye usulünün tatbiki ile meydana gelebileceğini belirten Gökalp, ferdi teşebbüsü kaldırmaksızın devletin ekonomide düzenleyici bir rol üstlenmesinden yanadır. Dolayısı ile Gökalp'in iktisadi fikirleri sonuç itibariyle mfitedil devletçilik diyebileceğimiz bir noktaya gelmiştir23 l . Diğer ta­ raftan Ziya Gökalp'in esnafçı görüşlerine karşı çıkan Yusuf Ak­ çura, ülkenin kurtuluşunu milli bir Türk burjuva sınıfının oluş­ masında görmekteydi. Ancak O da I. Dünya Savaşı'nın sonun­ da 19 19 yılında Halkçılık ve Devletçilik ilkelerinin Türklerin hissiyatına, geleneklerine, bugünkü ve gelecekteki menfaatleri­ ne en uygun ilkeler olduğunu savunmuştur232. Dolayısı ile Türkçü aydınlar tarafından savunulan milli iktisat anlayışı, I. Dünya Savaşı'ndan sonra devletçilik çizgisine oturtmuştur. Bi230 Tekin Alp'in bu konudaki fikirleri için bkz. Tekin Alp, "İktisadi İnkıliip", iM. Yıl: 2, Sayı: 64, ( 14 Eylül 1 333), s. 1 -2; Tekin Alp, "Tesanütçülük: Demokrasinin Gayesi", YM, C. lll, Sayı: 56, (8 Ağustos 19 1 8), s. 67-68; Tekin Alp, "Tesanütçülük: İçtimai Duygu", YM, C. lll, Sayı: 55, ( 1 Ağustos 1 9 1 8), s . 45-46; Tekin Alp, "Tesanatçülük ve Solidarizm", YM, C. I. Sayı: 26, (3 Kanun-u sani 191 8), s. 2 1 -23, Tekin Alp, "Tesanütçülük: Tesanütçülüğün Gayesi", YM, C. ll, Sayı: 43, (9 Mayıs 1 9 1 8), s. 355357. 23 1 Gökalp'in bu konudaki fikirleri için bkz. Ziya Gökalp, "İktisadi İnkıliip Için Nasıl Çalışmalıyız?", KM, Sayı: 33, (5 Mart 1923), s. 3-6; Türkçülü­ ğün Esasları, s. 1 69. 232 Georgeon'a göre, bu ilginç bir bilgiydi. Çünkü o güne kadar Türkiye'de devletçilik diye bir kavram hemen hemen duyulmamıştı. Georgcon, a.g.e.,

s.

109.


21 O 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

lindiği gibi iktisadi alanda devletçilik 1 930'1arda Türkiye'de uy­ gulama alanına konulmuştur. f. Çağdaşlaşma Konusundaki Fikirleri

Türkçü aydınlar, Türklerin çağdaş bir millet olabilmesi için batı medeniyetinin kabulünü gerekli görüyorlardı. Ancak batı medeniyelinden sadece teknik ve bilgi gibi, beyneimiJel olan maddi yönlerin alınmasını, toplumun diğer değerlerinde milli unsurlara dayanılmasını istiyorlardı. Yani bir tarafta Türk kültürü, diğer tarafta batı medeniyeti esasına dayalı çağdaş bir millet yaratmayı arzu ediyorlardı. Türkçü aydınlann çağdaşlaşma anlayışını bu yolda for­ müle eden Ziya Gökalp olmuştur. O'nun çağdaşlaşma modeli "hars" ve "medeniyet" aynmına dayanmaktadır. Ziya Gökalp'e göre, "hars" yani kültür, bir milletin "dini, ahlaki, hukuki, ikti­ sadi ve fenni hayatlarının ahenkli bir mecmfiu" olduğu için millidir. Medeniyet ise, teknoloji ve bilgi maddi şeylerdir ve beynelmileldir. Kültür milli olduğu için dışarıdan taklit yoluyla bir milletten diğer millete geçebilen mefhı1mlardı233 . "Hars" ve "Medeniyet" kavramlarının ortak yönleri ile ayrılık noktalannı da ortaya koyan Gökalp'e göre, bu kavramlar birbirleri ile çatış­ ma halinde değildir234. O'na göre her millet kendi istiklalini 233 Heyd, Gökalp'in kültür ve medeniyet teorisini dolayh yoldan Ferdinand Tönnies'den almı� olabileceğini belinmektedir. a.g.e., s. 79; Gökalp'in bu konudaki fikirleri hakkında geniş bilgi için bkz. Ziya Gökalp, "Türkleş­ mek, lslamla�mak ... " . s. 29-42; Ziya Gökalp, "Hars ve Medeniyet", YM. C. l l l, Sayı: 60, (5 Eylül 1 9 1 8), s. 1 42- 143; Türkçülüğün Esasları. s. 2843; Rıza Kardaş . "Ziya Gökalp'te Kültür ve Medeniyet Anlayışı Ü zerine Bir Deneme", TK, C. XV, Sayı: 1 73, 1 74, 1 75, 1 76, 1 77, 1 78, 1 79, 1 80 ( 1 977), s. 257-266, 32 1 -330, 459-469, 54 1 -55 1 , 6 1 1 -6 1 9, 687-694, 773777; Ziya Gökalp, Hars ve Medeniyet, (Haz.: Şevket Beysanoğlu), 2. B . . Ankara 1 972. 234 Ziya Gökalp, "Harsla Medeniyelin Münasebetleri", YM, C. lll, Sayı: 61 . ( 1 2 Eylül l 9 1 8), s. 1 62- 1 64; Ziya Gökalp, "Harsi İntibah Medeni İntibah". Tamamlanmamış Eser/er. C. I, s. 1 65 - 1 73; Türkçülüğün Esasları. s. 96102.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Ge lişimi ve Türk Ocakları / 21 1

muhafaza edebilmek için milletlerarası medeniyeti benimse­ rnek zorundadır235 . Bu sebeple muasır bir millet olabilmek için batı medeniyeti kabul edilmeliydi. Tanzimalçıları Avrupa'yı körü körüne taklit etmekle ve ülkede ikili bir yapı oluşturmakla suçlayan Gökalp'e göre muasırlaşmak Avrupa'nın bütün mües­ seselerini taklit etmek değildir. Muasırlaşmak demek Avrupa­ lılar gibi, otomobiller, tayyareler yapıp kullanabilmektir. Mua­ sırlaşmak şek ilee ve maişetçe A vrupalılara benzemek değildir. Türklük ve İslamlık duygusunun böyle bir muasırlaşma anlayı­ şı ile çatışmayacağını belirten Gökalp'e göre, asra uyma ihtiya­ cı bize Avrupa'dan ilmi ve teknik aletlerle, fenterin alınmasını emretmektedir. Avrupa'nın Hristiyanlıktan ve milliyetten do­ ğan, bundan dolayı da bizde de aynı kaynaklarda aranması ge­ reken bir takım manevi ihtiyaçlar vardır ki alet ve fenler gibi, bunların da Avrupa'dan alınması gerekmez236. Diğer taraftan, "ümmet irfanı" olarak da nitelediği içinde yaşanılan İslam me­ deniyetinin gerçekte, Arap, İran, Bizans tesiriyle oluşan doğu medeniyeti olduğunu belirten Gökalp, bu medeniyelin Avrupa medeniyeti ile bağdaşamayacağını vurgular. Bu sebeple din ile doğu medeniyetini ayırmak s uretiyle ortaya çıkacak ve milli hayata dahil olabilecek İslam iyelin Avrupa medeniyeti ile uyum sağlayabileceğini belirtir237 . Böylece Avrupa medeniye­ linden sadece ilmi ve teknik başarılan, İslamiyetten dini inanç­ ların alınmasını, kültürün diğer unsurları ve ahlaki değerlerde Türk kültürüne bağlı kalınmasını savunan Gökalp, bu fikirlerini daha önce de belirttiğimiz gibi Türkleşmek, İslamlaşmak, Mu­ asırlaşmak şeklinde formüle etmiştir238 . Tanzimatçıların, milli 235 Ziya Gökalp, ""Hars ve Mcdcniycı, s. 143. 236 Ziya Gökalp, ""Türklcşmck, i sHlmla�mak, Muasırlaşmak"" ı, s. 336-337. 237 Ziya Gökalp, ""Türkçülük Nedir?"", YM. C. ı. Sayı: 25, (27 Kanun-u evvel 1 9 1 7), s. 4!! 1 -483. 238 Ziya Gökalp, bilindiği gibi bu scnıczi ilk defa 1 9 1 3'ıc yapacak daha sonra­ ki yazılarında gelişiirerek Türkçülüğün Esasları'nda ""Türk millcıindcnim, i slam ümmeıindenim, Garp mcdcniycıindcnim"" şeklinde ifade eımişıir. Zi­ ya Gökalp, ""Türklcşmek, İ slamlaşmak, Muasırlaşmak"" !'de "" Üç Cercyan"" ba�lığı ilc ele almışlır. s. 33 1 -337. Türkçülü.�ü/1 Esas/an, s. 64.


21 2 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Tür1< Ocakları

kültürü teşkile çalışmadan Avrupa medeniyetini herşeyi ile al­ maya çalıştıkları için başantı olamadıklannı vurgulayan Gö­ kalp'e göre, bir toplum öncelikle kültürel şuurunu yani milli kültürünü kazanroadıkça medenileşemez. O'na göre " ... mede­ niyet bir nebattır ki ancak milli hars üzerine aşılandıktan sonra yemiş verebilir"di. Bu sebeple öncelikle milli kültürün güçlen­ dirilmesi ve Türklerin sağlam bir millet haline gelmeleri gerek­ liydi. Böylece güçlenen Türk milleti " ... Garp medeniyetine gir­ mekle milli hayatından hiçbir şey kaybetmez ... Batılı milletlerie ortak insan hayatı yaşamak hiçbir şekilde toplum hayatıın özel­ liklerini yok etmez" diyen Gökalp, Japonya'yı örnek göstere­ rek, milli kültüre bağlı kalarak batının ilim ve tekniğini almanın çağdaşlaşmada takip edilecek en doğru yol olduğuna i şaret etmektedir239• İkinci Meşrutiyet döneminde batıcı anlayışı benimseyen aydınların dışında oldukça revaç bulan bu anlayışa240 Yusuf Akçura karşı çıkmaktadır. Akçura'ya göre, batılılaşmak ideolo­ jik bir seçim değil, pratik bir mecburiyelin sonucudur. Bu se­ beple çağdaşlaşmak Türkler için bir hayat meselesi idi. Bu ko­ nuda izlenecek yolda herhangi bir sınırlamanın anlamsız oldu­ ğunu belirten Akçura, "Avrupalılardan demiryolu köprüsü ve havada uçma makinesi yapmayı öğrenelim ama Avrupalılarca düşünmek usulünü zinhar talim etmeyelim, mezhebine bir türlü aklım ermez . . . Zeppelin ve Bleriot'ya çırak olmak istiyorsak mutlaka Kant ve Comte'un şakirdi olmak zorundayız." diyerek çağdaşlaşmayı bir bütün olarak ele almaktadır241 . 239 Ziya Gökalp ""Türkçülük Nedir?" 1, s. 483-485; Türkçülüğün Esasları, s. 43. 240 Bilindiği gibi batıdan sadeec teknoloji alınması anlayışı, Osmanlı çağdaş­ laşma anlayışının tipik karakterini teşkil eder. Ziya Gökalp'in anlayışının benzerini Osmanlı vatandaşı olmayan l smalil Gaspıralı'da da gönnek mümkündür. Nitekim Gaspıralı, Avrupa'yı ölçmeden, tanmadan, taklit edilmesinin birçok kötülüğü de beraberinde getireceğini, onun için Avru­ pa'dan sadece fen, keşif ve icatlara dayalı faydalı şeylerin alınmasını ister. Mchmcı Kaplan, "Gaspıralı İ smail'in Avrupa Mcdeniycti, Sosyalizm ve İslamiyet Hakkı� daki Eseri", TK, Cilı: XV, Sayı: 1 80, ( 1 977), s. 728-730. 241 Georgeon, a.g.e . s. 87. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 213

Türkçü aydınlann çağdaşlaşma anlayışı içinde kadın hakları konusu da önemli bir yer tutmaktadır. Gerçi bu konuda­ ki fikirleri batıcı görüşü benimseyen aydınlarınki kadar sistemli değilse de242 daha önce belirttiğimiz gibi Türk Ocaklan kadını sosyal hayata çekme konusunda oldukça ileri adımlar atmıştır. Türkçü aydınlar kadın hakları konusunda Avrupa'yı örnek al­ maktan ziyade, bu konudaki fikirlerini eski Türk toplum hayatı ile temellendirmektedirler. Fikirlerinin özünü kadınla erkeğin toplum ve aile hayatında eşit olması anlayışı oluşturur. Bu çer­ çevede, sosyal ve iktisadi açıdan milletin gelişmesi için Türk kadınlarının haremden çıkarılarak serbestleştirilmesi, kızların mutlaka okutularak eğitim seviyelerin.in yükseltilmesi, kadınla­ rın iktisadi faaliyetlere katılmaları, çarşaf ve peçenin kaldıni­ masını savunuyorlardı. Türkçü aydınlar kadınların sosyal, kül­ türel ve iktisadi açıdan seviyelerinin yükseltilmesini aynı za­ manda bir anne olarak milliyetçi nesiller yetiştirmesi için de gerekli görüyorlardı243 . Kadın haklan konusunda İslam hukuku ile medeni kanun arasında bir geçiş merhalesi olan, I 9 I 7 Aile Hukuk Karamarnesi'nin hazırlanmasında Ziya Gökalp önemli rol oynamışıır244 . Ziya Gökalp çağdaş devlet ve millet olabil­ menin şartını kadıniann sosyal ve ekonomik hayata katılması, eğitimde kadın ve erkeğe fırsat eşitliğinin verilmesi, evlenme, boşanma ve miras hukukunda kadınlara da eşitlik sağlayacak 242 Batıcıların bu konudaki fikirleri için bkz. Kurnaz, a.g.e .. s. 82-85; Safa, a.g.e . s. 49-52. 243 Türkçü aydınların görüşleri için bkz. Oğuz Han, "Türklerde Kadın", Büyii/.: Duygu. Yıl: 1 , Sayı: 3, (20 Mart 1 329), s.4 1 ; (Kazım Nami), "Hanımları­ mızın İ ktisadi Teşebbüsleri", TY, C. l l , Sayı: 22, (8 Ağustos 1 329), s. 7!!4; Z.N. (Ziynetullah Nuşirevan), "Kadınlar Hukuku", TY, C.XIII, Sayı: 6, (K Teşrin-i sani 1 333), s. 3654-3656; Türk Yurdu, "Türk Kadınlarında İ ktisadi Terakkiyat", TY. C. VI, Sayı: 2, (24 Temmuz 1 330), s. 2396-2397; "Kızlarımızı Okutalım", HD, Yıl: 1 , Sayı: 1 8 , (!! Ağustos 1 329), s . 1 391 4 1 ; Gcorgcon. a.g.e., s.S!!; Kurnaz, a.g.e . . s. 86-95; Mehmet Emin, "Ey İ ğncm Dik", TY. C.VII, Sayı: 4 (76), (22 Kanun-u sani 1 3 30), s. 24632470. 244 Kararname hakkında bkz. Kurnaz, a.g.e., s. 75-77; Berkcs, a.g.e., s. 452454. .


21 4 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocaklan

reformlann gerçekleşmesinde görmektediı-245 . Türkçülük cere­ yanının bu fikirlerinden dolayı, feminizmi kendiliğinden doğur­ duğunu belirten Gökalp'in, kadın hakları konusundaki fikirleri ancak Cumhuriyet devrinde uygulanabilecektir.

Il. Meşrutiyet döneminde Türkçü aydınlar içinde laiklik konusunda en ileri fikirleri ortaya atan Ziya Gökalp olmuştur. Osmanlı aydınları arasında tartışılan dinde reform problemini, dincilik ve dinsizlik sorunu olmaktan çıkaran Gökalp246 bu ko­ nuda iki amaca yönelmiştir. Birincisi din işleri ile devlet işlerini ayırmak, ikincisi de din ile doğu medeniyetini birbirinden ayır­ mak suretiyle İsliimiyelin temel değerlerinin batı medeniyeti ve Türk kültürü ile bağdaşabileceğini ortaya koymaktır247 . Ziya Gökalp için İslamiyet bir inanç ve ahlak kaynağı olarak Türk kültürünün ayrılmaz bir parçasıydı. Ancak Osmanlı devletinde "umur-u diyiiniyye" ilc "umur-u kaziiiyye"nin birbirinden ayrıl­ maması çağdaş bir devlet olmamıza engeldi248 . Bunların hiz­ met alanlarının farklı olduğunu belirten Gökalp, şeriat mahke­ meleri de dahil olmak üzere, bütün mahkemelerin Adiiye Neza­ retine bağlanmasını, din işlerinin de diyanete bırakılınasını tek­ lif etmektedir. Böylece devletin ve meclisierin çıkardığı kanun­ ların dine uygunluğu yolunda fetva veren Şeyhülisliimlığın hukuki yetkisi "kaza"nın devlete devredilmesini isteyen Gö­ kalp, Şeyhülisliimın ve müftülerin dünyevi meşgalelerden kur­ tulmuş olarak dini konularda vatandaşiara daha iyi hizmet vere­ bileceklerini belirtir249 . Ziya Gökalp din ile devlet işlerinin bir245 Gökalp'in kadın hakları ve aile hakkındaki fikirleri için bkz. Ziya Gökalp, "Asri Aile ve Milli Aile", YM, C. I, Sayı: 20, (22 Kasım ı 9 ı 7), s. 3K0-3K3;

Ziya Gökalp. "Aile Ahlakı Şovalye Aşkı ve Feminizm", YM. C. 1 Sayı: 19, ( 1 5 Teşrin-i sani ı 9 ı 7), s. 36ı -364; Türkçülii.�ün Esasları. s . ı48- ı 58; Hcyd, a ..�.e . . s. 1 ı ı - ı 14. Müjgan Cunbur, "Ziya Gökalp ve Kadın" TK, C. lll, Sayı: 36, (Ekim ı 965) s. 959-965. 246 Berkes, a �.e., s. 432. 247 Heyd, a.g.e. , s . ı 04 . 248 Ziya Gök alp, "Diyaneı ve Kaza", Makaleler VIII. s. 46-49. 249 Ziya Gökalp. Makaleler VIII, s. 69-7 ı ; Heyd. a.g.e .. s. ı o6; Gökalp bu ko­ nuda yazdıgı "Devlet" adlı şiirde, " Ibadet le İ tikadda daima ,

.•


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 2 1 5

birinden ayrılması anlayışı çerçevesinde, Şeyhülislamın kabine dışına çıkarılmasını, medreselerin İstanbul Darülfünun'una bağlanmasını250 Türk milletinin gelişmesine engel teşkil ettiği­ ni belirttiği dini vakıfların kaldınlmasını ve bunların köylerde ihtiyar heyetleri, şehirlerde de belediyelerin denetimine veril­ mesini istemiştir25 1 . Gökalp bu konudaki fikirlerini Yeni Türk devletinin kurulmasına paralel olarak daha da ileri götürerek Kur'an-ı Kerim başta olmak üzere ibadetler ve hutbelerin Türk­ çe okunmasını teklif etmiştir252. Arapça'nın dini konulardaki etkisini azaltmak ve Kur'an-ı Kerim'i Türkçeye çevirme konu­ sunda da Yusuf Akçura da benzer fikirleri s avunmaktadır253 . Diğer taraftan laiklik konusunda kendi dönemi içinde oldukça ileri fikirler ortaya atan Ziya Gökalp, İslam aleminin dini sem­ bolü ve imamı olarak gördüğü halifeliğin muhafaza edilmesini istemektedir254 . Ayrıca Cumhu riyet döneminde de üzerinde durulacağı gibi başta Ziya Gökalp olmak üzere, Türkçü aydın­ ların büyük bir kısmı Türkler arasında kültürel birliği bozacağı ve diğer Müslümanlarla aradaki bağları koparacağı gerekçesiy­ le Arap harll erinin kaldınlmasına karşı çıkm ışlardır. Kiıab ilc Cennet, benim rchberim, Bu işlerde şüphcm varsa, muılaka, Müftülcıin fetvasını dinlerim .... Lakin hukuk dinden ayrı bir i�tir, B ınıkılmış Ulü'l-emrc, devlete. Hukuk örfe uymayınca değiştir, Örfe uydur! demiş Tanrı, millete!" diyerek görüşlerini onaya koymaktadır. Ayrıca "Halife ve Müftü" adlı şii­ rinde de benzer görüşlere yer vermektir. Ziya Gökalp, Yeni Hayat . . . . . , s. 28, 33. 250 Ziya Gökalp, Yeni Hayat, s. 37; Heyd, a.g.e., s . 1 08.

25 1 Ziya Gökalp, Makaleler VIII, s. 1 32; Ziya Gökalp, Yeni Hayat... , s. 35. 252 Türkçülü,�ün Esas/an, s. 1 64- 1 65. 253 Gcorgeon, a.g.e., s. 89. 254 Ziya Gökalp, Yeni Hayat, s . 65-66; Ziya Gökalp, "Hilafetin İstiklali", YM. C. IV, Sayı: 67, ( 1 Kanun-u sani 1 923), s. 2: Ziya Gökalp, İ slam ülkeleri arasında dini konularda kongre ve toplantıların da yapılmasını istemekte­ dir. Ziya Gökalp, "Dine Doğru", KM, Sayı: 5, (3 Temmuz 1 922), s. 7.


21 6 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türkçü aydınların, özellikle de Ziya Gökalp'in çağdaş­ laşma ve laiklik konusund,a ki fikirleri imparatorluk ve ümmet yapısının sonucu olarak bazı çelişkiler taşımasına ve Atatürk dönemi ile karşı laştırıldığında radikal özellik gösterrnese de, Türk toplumunun imparatorluktan millete, doğu medeniyetin­ den batı medeniyetine, dini hayattan laikliğe geçiş sürecinde önemli bir dönemeç teşkil etmektedir. Nitekim 1 9 1 3'ten sonra eğitim, hukuk ve kadın hakları gibi konularda yapılan hızlı re­ formlar özellikle Ziya Gökalp'in fikirlerinin sağladığı ideolojik destek ve temel sayesinde gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Cumhuri­ yet dönemi inkılaplarına da ışık tutmuştur255 . Ancak Cumhuri­ yet döneminde Atatürk tarafından gerçekleştirilen çağdaştaşma ve laiklik onların tasavvur ettiklerinden çok daha ileri götürül­ müş, radikal bir mahiyet kazanmıştır.

g- Kültürel Alandaki Fikirleri

Dünyadaki birçok milliyetçilik hareketlerinde olduğu gibi, Türkçülük hareketi de kültürel bir hareket olarak doğmuş ve gelişmiştir. Çünkü milliyetçiliğin temeli olan milleti oluştu­ ran faktörlerin başında ortak bir kültür gelmektedir. Bu sebeple milletin temelini kültürde gören Türkçü aydınların gayesi de, öncelikle milli kültür yaratma ve bu yolla Türk milli uyanışını gerçekleştirerek, şuursuz bir halde yaşayan Türkleri millet hali­ ne getirmek olmuştur. Bu bağlamda dil, millet hayatında birinci derece önem arzetmektedir. Bu sebeple Türkçü aydınlar, milli hayat ve milleti mey­ dana getiren temel faktörlerden en önemlisi olması sebebiyle halkın kullandığı dilin yanında bir aydın dili olarak "Osmanlı Lisanı" fikrine karşı çıkarak herkes tarafından anlaşılabilecek 255 Ziya Gökalp'in Atatürk inkılapları üzerindeki tesirleri için bkz. Ercümend Kuran, Alatürkçü/ük Ü:eriıre Deırenıeler, Ankara 19ll 1 . s. 5-9.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 21 7

bir d i l ihtiyacı üzerinde hassasiyetle dunnuşlardır. İsmail Gas­ pıralı'nın "dilde, fikirde, işde birlik" parolası çerçevesinde başta Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp olmak üzere, Genç Kalemler hareketinden itibaren bütün Türklerce anlaşılabilecek genel bir Türkçeye doğru gitme konusunda fikir birliği içinde olmuşlar­ dır256. Bu konuda Ziya Gökalp, Türk lehçeleri içinde en geliş­ miş ve en güzeli olarak gördüğü İstanbul Türkçesinin, bütün Türklerce milli dil olmasını teklif etmiş ve bu teklif diğer Türk­ çüler tarafından da kabul gönnüştür257 . Ziya Gökalp'e göre, "İstanbul dili'nin milli lisan olarak kabulü ve Avrupa medeni­ yeti içinde bir Türk harsı yaratılmasına çal ışılması, bir Türk milletinin teessüsüne temel olacak ve Osmanlı, Kıpçak, Özbek, Kırgız gibi tabirler mıntıka isimleri hükmünde kalacaktır. "258 Dili, milleti oluşturan temel faktörler arasında gören Türkçü aydınlar, İstanbul Türkçesini esas alarak dilde sadeleş­ me hareketine girişmişlerdir. Ancak onların başlattıkları dilde sadeleşme hareketi, oldukça ılımlıdır. Bu konuda Türkçeye gi­ ren yabancı gramer kurallarını reddederken, dilin bir parçası haline gelmiş bulunan ve herkes tarafından anlaşılabilen keli­ melerin dilden atılmasına, yani tasfiyeciliğe karşı çıkmışlar­ dır259. Dilde sadeleşme hareketini başlatan Türkçüler, ortak bir yazı dili oluşturmaya çalışırken, daha önce değindiğimiz gibi, 256 Genç Kalemler hareketi için bkz. ll. Bölüm 2/b. 257 Ziya Gökalp, "Lisan", TY .. C. lll, SAyı: 12, (Mart 1 329). s. 370-37 1 ; Zi� ya Gökalp. 'Türk Milleti ve Turan", s. 2057-2058; Ziya Gökalp, Ye11i Ha· yat... , s. 1 7; Türkçülü,�üll Esas/an. s. 1 0 1 - 1 02; Ömer Seyfeıtin de i sıan­

bul Türkçesi'nin Turan dili olması gerektiğini belirtiyor. Ömer Seyfetıin, "Umumi ve Husiısi Türkçe I, Abdullah Tukayef ve Lisan", TS. Yıl: 1 , Sayı: 3, ( 2 Nisan 1 330), s . 1 8- 1 9; Tural, a.g.e., s . 208-210.

258 Ziya Gökalp, "Türk Milleti ve Turan", s. 2058. 259 Bu konuda en sistemli çalışmayı Ziya Gökalp yapmıştır. O'nun görüşleri için bkz. Türlr.çülrl.�iill Esm/an, s . 1 0 1 - 1 28; Faruk K.Timurtaş. "Ziya Gökalp'in Dil Üzerinde Düşünceleri", TK. C. lll. Sayı: 36, (Ekim 1965), s. 966-97 1 : Lcvend, Türk Dili11de . . s . 330-336; Bilindiği gibi Türkçü .

.

aydınlar tarafından çıkarılan Türk Yurdu. Halka Do,�ru ve Türk Sii;ü gibi dergilerde özellikle sade ve anlaşılabilir bir Türkçe kullanılmıştır.


21 8 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

aynı zamanda aydın-halk kopukluğunun önüne geçmek gibi sosyal bir amaç da güdüyorlardı. Nitekim, Türkçülerin milliyet­ çiliğe kazandırdıkları halka doğru ilkesi kısa zamanda edebi­ yana da etkisini göstermiş, milli edebiyat anlayışını doğurmuş­ tur. Yazı dili ile konuşma dilini birleştirerek herkesin anlayabi­ leceği sade bir Türkçe ile yazmayı prensip addeden Milli Ede­ biyat akımı, Türk tarihi, Türk coğrafyası, Türk kültürü ve Ana­ dolu'yu esas alan roman, hikaye, tiyatro ve şiirlerle Türk milli şuurunu güçlendirmek ve mi lleyet duygusunu uyandırmayı amaçlamıştır260_ Türk şiirine aruz vezni yerine, hece veznini de getiren dilde ve edebiyana başlayan Türkçülüğün Türkçenin sa­ deleştirilmesi ve ortak bir yazı dilinin oluşmasına büyük katkısı olmuştur. Genç Kalemler hareketi ile başlayan ve Türk Yurdu, Türk Ocağı çevresindeki aydınlar tarafından devam eden aynı zamanda "yeni lisarı" hareketi olarak da bilinen bu Türkçecilik hareketi Cumhuriyet dönemindeki dil reformu için de gerekli zemini hazırlamıştır. Ziya Gökalp'e göre, Türkçülüğün gayesi milli kültürü aramak, yani milletin ruhunda gizli kalan değerleri bütünüyle ortaya çıkarmaktır. Bu çerçevede milli kültür hamlesi sadece dil ve edebiyatla sınırlı kalamazdı. Milli şuura sahip olmak için bütünüyle milli kültürün kaynaklarına inmek gerekiyordu. Ar­ tık imparatorluk yapısının dağılmasına paralel olarak milli ha­ yatın kurulabilmesi için Türk aydınının halkın içinde ştiursuz bir şekilde yaşayan idealleri, milli kültür değerlerini bütünü ile bulup çıkarması gerekirdi26 1 . Böylece milli kültür değerlerinin · aydınlar tarafından işlenmesi ile Türkler sağlam bir millet hali260 Agah Sırrı Levend, "Türkçülük ve Milli Edcbiyaı", Türk Dili Araştırmala­ rı Yıllı.�ı Bel/eren. Ankara 1 962, s. 147-206; Bilge Ercilasun, "Edebiyatta Millilik ve Milliyetçilik", TK. C. XXVI, Sayı: 300, (Nisan 1 98!1), s. 244254; Ali Canip (Yöntem), "Milli Edebiyat 3. Edebiyat ve Milliyet'', TY, Yıl: lll. Sayı: 9 (57), (7 Kanun-u sani 1 329). s. 1 1 12-1 1 1 8. Tural, Milli Edebiyat akımına bağlı roman ve hikayeleri 7 grupta toplamakla ve örnek­ lerle geni� bir şekilde açık iamaktadır. Bkz. Tural , a.g.e . . s. 29 1 -356. 26 1 Heyd. a.g.e., s . 1 30-1 32.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 2 1 �

ne gelecek, batı medeniyetini benimsernesi v e bu medeniyet içinde çağdaş bir millet olması sağlanacaktı. Ziya Gökalp bu amaca ulaşmak için milli kültür değerlerini arayacak ve bulu­ nan değerleri batı medeniyeti içinde işieyecek bir takım mües­ seselerin de kurulmasının son derece önemli olduğunu vurgulamaktadır262 . Böylece Türk kültürünün kaynaklarına yöneliş, aynı za­ manda Türk tarihine olan ilgiyi artırmış, yaşanan buhranların da etkisi ile Türkçülerde milli tarih anlayışını doğurmuş tur. Da­ ha önce de bahsedi ldiği gibi, II.Meşrutiyet öncesindeki çalış­ malarla Türk tarihinin sadece Osmanlılardan ibaret olmadığı, daha geniş bir Türk mirası olduğu ortaya çıkarılmıştı. II. Meş­ rutiyet devrinde yaşanan Balkan felaketi ile beraber milli tarih görüşü doğmuştur. Bu yeni anlayış çerçevesinde Osmanlı tarihi Türklük anlayışına göre yeniden yorumlanmış, Kayı sülalesi Oğuz Han'a dayandırılmış, Padişah Türk hakanı olarak görül­ müş-tür263 . Osmanlı devletinin dışında yaşayan Türklere olan ilginin artmasına paralel olarak, Tarih anlayışı bütün bir Türk­ lük perspektifi kazanmıştır. İslamiyetten önceki Türk tarihine il işkin araştırmalar artmış, Türklerin medeniyete olan katkıları ortaya çıkarılmıştır. İstanbul DarülfUnununa da "Türk Medeni­ yeti Tarihi" dersi konularak yeni nesillere aktarılmıştı�64. Bu dönemde Türkçülük ideali milli tarih görüşünün dayanağı ol­ muştur. Artık Türk tarihi zaman ve mekan itibariyle yaygınlık 262 Gökalp, milli kültürü aramak için, Milli Müzc, Etnoğrafi Müzesi, Milli Hazinc-i Evrak, Milli Tarih Kütüphanesi, i lısaiyaı Müdüriyeı-i Umuıııisi ( i statistik Umum Müdürlüğü); Türk kültürünü i�lcınck ve geli�ıinnek için de, Türk Darü'I-Bedaiyi, Türk Darü'l·elhanı, Türk Darülfünun'u, Türkiyat Encümeni'nin kurulm;ı.� ını ister. Tiirkçiilii.�iin Esas/an, s. KK-95.

263 Ziya Gökalp, '"Kayı Sülalesiııin Eskiliği ve Şerefi'", YM. C. I II , Sayı: 59, (29 Ağustos 1 9 1 8), s. 1 22- 123; Aydemir, Suyu Arayan Adam. s. 58-59. 264 Bilindiği gibi bu dersi Ahmet Ağaoğlu okutınaya ba�lamış. ders notlarının bir bölümü TY 'nda yayınlanmıştır. Ağaoğlu Ahmet ,'"Türk Medeniyeti Ta­ rihi'" 1, TY. C. IV, Sayı: 4, (Mayıs 1 329). s. 530-540, Sayı: 7, (Haziran 1 32 9) . s. 622-624.


220 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

kazanmış, Türklerin İsHimiyetten önceki devirde yaşadıkları hayata önem verildiği gibi, coğrafi açıdan İslami dönemdeki yayılma sahası aşılarak Türk vatanı Avrupa ortalanndan Çin sının na kadar genişletilmiştiı-265 . Milli tarih görüşünü savunan aydınlar için, artık Türk tarihi bir hanedanın veya dinin tarihi değil, esas itibariyle Türk­ lerin yani milletin tarihi idi 266. Milli tarih görüşünün öncülerin­ den Ziya Gökalp, Türk tarihini Hunlardan başiatmakta ve tarihi "içtimaiyat" ilmi çerçevesinde değerlendirmektediı-267. O Türk tarihini vakanüvisılik ve siyasi tarih olmaktan kurtararak sosyal müesseseler, yani medeniyet tarihi haline getirmiştir. Eski Türk hayatı, devlet teşkilatı, Türk hukuku, Türk iktisadiyatı vb. ko­ nularda yaptığı araştırmaları sade şiir, destan ve makalelerle or­ taya koyan Gökalp, Türk milleti için yapılması gereken reform­ ları eski Türk kültürü ile temellendirmiştir. Böylece Türkleri İslamiyetten sonra içine girdiği doğu medeniyetinin tesirinden kurtararak Batı medeniyetini kolaylıkla kabulüne zemin hazır­ lamaya çalışmıştır268 . Yusuf Akçura, yeni araştırmalardan ziyade, Türk tarihi­ ne yeni bir bakış açısı getirmiştir. Akçura, Türk tarihinin gerek Avrupalılardan gerekse, İslamiyelin kabülü ile başlayan devir­ Iere taksimine karşı çıkarak, Türk tarihini dört devire ayırır: I . Eski dönem (Moğol istilasına kadar eski Türk mede­ niyetleri) 2. Orta dönem (Cengiz Han'ın kurduğu imparatorlukta birleşen Türkler) 265 Ercümcnd Kuran, "Milli Tarih Görüşümüz", TK, C. VIII, Sayı: 85, (Kasım 1 969), s . 1 5- 1 6; Başka bir dcğcrlendinne i� in bkz. Nejat Kaymaz, "Türk�ü Tarih Görüşü", Felsefe Kurumu Semineri, Ankara 1 977, s. 433-443. 266 L..cw is, "Türkiye'de Tarih�ilik... ", s. 1 1 . 267 Ziya Gökalp, "Milletimizin Tarihi Nereden Başlar", KM. Sayı: 22, ( 1 3 Kasım 1 922). s . 1 2 · 1 5 ; Ayrıca "Yeni �tilla" şiirinde de Türk tarihini H un­ tarla başlatır. Ziya Gökalp, Kı:tl E/mu, s. 87-90. 26R Ziya Gökalp'in tarih anlayışının bir değerlendinnesi için bkz. Necati Ak­ dcr, "Ziya Gökalp'de Tarih Anlayışının Felsefi Temeli", TK. C. I. Sayı: 12, (Ekim 1 963), s. 5- I R; Hcyd. u.g.e . s. 1 32-1 36. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 221

3. Yeni dönem (Cengiz Han'ın imparatorluğunun dağıl­

masından doğan devletler) 4·. Çağdaş dönem (Türklerin milli uyan ışının gerçekleş­ tiği dönem)269 Yusuf Akçura'nın Türk tarihini deviriere taksiminde, İslamiyet veya Osmanlı değil, Cengiz Han dönüm noktasını oluşturmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, Türk tarihini Cengiz Han'ın birleştiricilik tezine oturtmaktadıı-270. Akçu­ ra'nın bu yaklaşımı aynı zamanda hanedan ve dini tarih anlayı­ şını da tersine çevirmektedir. O daha sonra İslam tarihi için de

ayrı bir dönemleştirme yapmaktadıı-27 1 . Akçura, yazılan Türk tarihlerinin yabancıların etkisi altında kalarak yazıimalarını

eleştirmekte ve tarih yazılırken siyasi, milli, sosyal ve iktisadi olayların dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadıı-212 . Milli tarih görüşünü savunan Türkçüler tarih anlayışın­ da Türk kavramına yer vermeyen ve Türk tarihini bütün olarak ele almayan zihniyeti eleştirmektedirler. Özellikle Osmanlı ta­ rihi yazmak üzere oluşturulan "Tarih-i Osmani Encümeni"ni, faaliyet programına Türk tarihini almadığı, halbuki Türk tarihi hakkında genel bilgi vermeden Osmanlı tarihini anlamanın mümkün olmayacağı noktasında eleştirmektedirler273 . 269 Akçuraoğlu Yusuf, "Türk Tarihinin Devrelere Taksimi", TY, C. VIII, Sa­ yı: 4, ( 1 33 1 ), s. 256 1 -2563, Akçura ile benzer görüşleri paylaşan Ziynetul­ lah Nuşirevan da Cengiz Han'ı Türk tarihinin en büyük siması olarak gör­ mektedir. Tarihi dönemleşiirirken Cengiz ve Timur dönemlerini esas al­ maktadır. Ziynetullah Nuşirevan, "Türk Tarihinin Kronlara Taksimine Da­ ir Bir Tecrübe-i Kalemiyye", TY, C. VIII, Sayı: 4, ( 1 33 1), s. 2563-2565; C. VHI, Sayı: 5, s. 2577-2580.

270 Georgeon, a.g.e., s. 69-7 1 . 27 1 A.Y., (Akçura Yusuf), "Akvam-ı Müslime Tarihinin Deviriere Taksimi", TY. cxıı. Sayı: 2. (Eylül 1 333), s. 3569-3573. 272 Akçuraoğlu Yusuf, "Tarihi Görüşe Dair", TY, C. I, Sayı: 5, ( 1 34 1 ), s. 349357. 273 TY, "Küçük Muhııra", TY, C. IV, Sayı: 1 1 , (Ağustos 1 329), s. 807-809, Köprülü, Tarih-i Osmani Encümeni'ni "programında Türk kelimesini kul­ · lanamayacak kadar menşe-i vekayiden gaflet etmiş" olarak görür. Köprü-


222 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Bilindiği gibi, millet düşüncesinin doğmasında ve geliş­ mesinde milli kültür özelliklerini işleyen ve değerlendiren ay­ dınların rolü büyüktür. Zaten millileşme bir diğer anlamda milli kültür değerlerine yöneliş demektir. Bu bakımdan Türk Ocağı çevresindeki aydınların dil, edebiyat ve tarih başta olmak üzere Türk kültürüne yönelen çalışmaları, uzun süre ümmet potasın­ da şekillenen toplumumuzun milletleşme sürecine geçişte önemli bir katalizör rolü oynamıştır. Türk Ocağı çevresindeki aydınlar tarafından savunulan milliyetçilik fikri tam manasıyla modem anlamda bir milliyet­ çilik sayılınasa dahi, Türk toplumunu mo.dern milliyetçiliğin eşiğine getirmesi açısından son derece önemli bir merhale ol­ muştur. Çünkü bu dönemde ortaya konulan milliyetçilik anlayı­ şı ile Türk toplumu bağımsız bir milli kimlik kazanmıştır. So­ nuçta bu cereyan Osmanlı devletinin yerine kurulan Türkiye Cumhuriyetine birçok açıdan ideolojik bir temel teşkil etmiştir. Nitekim Atatürk bu birikim üzerinde Türk milliyetçiliğine ça­ ğın gereklerine uygun bir muhteva kazandırarak, onu Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli haline getirmiştir.

lüzade Mehmet Fuad, "Bizde Tarih ve Müverrih Hakkında" Bilgi Mecmu­ s. 1 88, Ahmet Ağaoğlu da Türk tarihini ikiye bölmekle suçladığı Süleyman Nazife verdiği cevapta, "Os­ manlı Türklerini anlamak için Selçukluları, onları anlamak için umum-i Türklerin mazilerini, teşkilatlarını. .. bilmek Hizımdır." Aksi halde Osmanlı Türk'ü köksüz kalır diyerek Türk Tarihinin bütün olarak ele alınmasına işaret eder. Ahmet Ağaoğlu, "Sabık Trabzon Valisi Nazif Beyefendiyc", TY, s. 705-706. ası, C. I, Sayı: 2, (Kanun-u evvel 1 329),


BEŞ İ NC i B ÖLÜ M

M Ü TARE KE VE CUM HURİYE T DÖN E MİN DE TÜRK OCA KL ARI 1- Mütareke Döneminde Türk Ocak/arı : Türk Ocağı çevresindeki milliyetçi ve vatansever dü­ şünce atmosferi içinde yetişen ve bu düşüncelerden etkilenen asker-sivil Türk aydınları, Anadolu'daki Milli Mücadele'yi "v ii ­ rüten kadroların içinde yer almışlardırl . Çünkü burada aşılanarı milliyetçi ideoloji ve ruh mütarekenin boğucu havası ve yalnız­ lığı içinde Müdafaa-i Hukuk hareketinin kaynağı olmuştur2 . Türkçüler ortak tehlike karşısında iki endişenin doğacağını söy1 Ziya Gökalp, " ... Bütün Türkçüler hiçbir istisnası olmamak üzere Anadolu

mücadelesine iştirak ettiler" demektedir. Türkçülü.�ü/1 Esa.1i.o 1 . s. 1 72; Güngör, Müdafaa-i hukuk hareketine öncülük edenler için, "Bunlar içinde Gökalp'in Altın Işık'ını ezbere bilmeyen, Ye11i Hayat' ı okumayan veya Türk Ocağı'nda kendisini saatlerce vecd içinde dinlemeyen yok gibidir" demekte­ dir. Güngör, Türk Kültürü . , s. 253-254; Cevaı Dursunoğlu da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulmasına çalışmak üzere 1 9 1 9'da Erzurum'a giııiği zaman orada sarıklılar karşısındaki gençlerin tamamen Gökalp'in Yeni Mec­ nıua �an gıdalanmış manevi talebeleri olduğunu belirtmektedir. Nakleden Tunaya, Ye11iden Do.�uş. ..

2 Tunaya, Türkiye'nin Siyasi Hayarmda. , s. 89. .


224 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

lemişlerdir. Ferdi hürriyet yerine, istiklal düşüncesi, ferdi şah­ siyet yerine milletin korunmasıdır. Zaten Mustafa Kemal Pa­ şa'nın liderliğinde başlanan Milli Mücadele hareketinde Türk milliyetçiliği ve vatanseverliği başlıca siyasi çağrı olduğu gibi, bu mücadele her yönüyle milli bir hareket niteliğindedir 3 . Nitekim Osmanlı devletinin I. Dünya Savaşından mağ­ lup olarak çıkışını belgeleyen Mondros Mütarekesinin imzalan­ ması üzerine, milli varlığı tehlikede gören Türk Ocakları men­ supları, mütareke yıllarında gerek işgalci kuvvetiere karşı, ge­ rekse milli bir politika takip etmekten aciz kalan Osmanlı hü­ kümetine karşı tavır alarak faaliyetlerini daha çok siyasi alana kaydırmış, özellikle mütareke dönemi İstanbul'unda canlı ve eylemci olmuştur. Özellikle İzmir'in işgali üzerine İstanbul'da yapılan Fatih ve Sultan Ahmet mitinglerinin organizesinde önemli rol oynayan Türk Ocaklarının4 başta Halide Edip, ol­ mak üzere Hamdullah Suphi, Mehmet Emin (Yurdakul) ve Hü­ seyin Ragıp (Baydur) gibi mensupları da bu mitinglerde halkı mücadeleye davet eden sürükleyici konuşmalar yapmışlardır5 . Ayrıca işgaller karşısında Türklüğün haklı davasını dünya ka­ muoyuna duyurmak amacıyla kurulan Milli Kongre Cemiye­ li'nin oluşmasına da yardımcı olmuştur6. 3 Bu mücadelenin "Milli Mücadele", "Milli İ stikliil", "Hakimiyet-i Milliye" vb. kavramları ve sıfatları da millidir. Safa, a.g.e.. s. 77-78; Bununla beraber Milli Mücadele'yi besleyen Kuva-yı Milliye ruhu Türklüğün olduğu kadar, İslam'ın birleştirici gücünden doğuyordu. Ercümend Kuran, "Atatürk ve Mil­ liyetçilik", Ararürk'ün Milliyerçi/ik ve Devlerçi/ik Anlayışı, Ankara 1 982, s.

1 8. 4 Enver Behnan Şapolyo, "Milli Mücadele'de Hamdullah Suphi", TK, C. IV, Sayı: 45, (Temmuz 1 966), s. 800; Halide Edip Adıvar, Türk'ün Areş/e imri­ ham , 8. B . , İ stanbul 1 985, s. 28-33; Tevfik Noyan, "Bizde İ lk Gençlik Ha­ reketleri", Yakın Tarihimiz, C. I, s. 1 66- 1 67. 5 Mitinglerdeki konuşmalar için bkz. Kemal Arıbumu, Milli Mücadele'de is­ tanbul Mitingleri, 2. B . , Ankara 1 975, s . 1 3-72; Ayrıca Hamdı.ıllah Sup­ hi'nin konuşma metinleri için bkz. Tanrıöver, Dağ Yolu, 2. Kitap, s. 1 871 96.

6 Erik Jan Zürcher, Milli Mücadele'de irriharr;ılık, Çev.: Nüzhet Salihoğlu, I s­ tanbul 1987, s. 1 44; Ayrıca Milli Kongre hakkında geniş bilgi için bkz. Tu­ naya, Siyasal Partiler, C. Il, s. 1 50- 1 60.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 225

Diğer taraftan, İzmir'in Yunanlılara verileceği haberi üzerine aralarında Türk Ocağı'nın da bulunduğu çeşitli cemi­ yetlerin yardımı ile, Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti adına 1 3 Mart 1 9 1 9'da İzmir ti yatrosunda bir toplantı yapılmış7 , datıa sonra da kurulan Redd-i İlhak Heyeti İzmir'de Türk Ocağı'nı merkez yaparak çalışmalarına başlamıştırS. İz­ mir'in işgalinden bir gün önce hazırlanan Redd-i İlhak Beyan­ namesi'ni de Halit (Moralı) Bey İzmir Türk Ocağı'nda kaleme almıştır9 . Bilindiği gibi 1 4 Mayıs 1 9 1 9'da Türk Ocağı'nda top­ lanan direnme taraftarları Redd-i İlhak Beyannamesi'ni Anado­ lu'nun diğer illerine telgrafla bildirdikleri gibi, bir beyanname ile İzmir halkını mitinge davet etmişler ve gece yansı büyük bir miting yapılmıştır10 . Yapılan bu miting ve çekilen telgraf Kuva-yı Milliye ruhunun heyecanının oluşmasında ve fiiliyata geçilmesinde ilk önemli kıvılcım olması açısından önemlidir. İzmir'de bu çalışmalar sırasında Türk Ocakları genel başkanı Hamdullah Suphi'nin büyük yardımları olmuşturl ı . Ayrıca Hamdullah Suphi , İzmir'in Yunanl ılar tarafından işgalinden sonra bölgede yaptıkları zulümleri incelemek amacıyla kurulan Tahkik-i Mezalim Heyeti ile birlikte İzmir'e gitmiş, gel işmeleri yakından takip etmiştir 1 2 . Yunan kuvvetlerinin Gediz Vadisi 7 Celal Bayar, Ben de Ya:dını, C. V, İstanbul 1 967, s. 1 621!; Ayrıca Vasıf (Çı�

nar) Bey, aynı cemiyetin 17 Man 1 9 1 9'daki büyük kongresine Türk Ocağı temsilcisi olarak katılmıştır. Bayar, a.f:.e . . s. 1 630- 16 3 1 . 8 Nail Moralı, Mütareke'de i:mir Olayları, Ankara 1 973, s . 26. 9 Moralı, a.g.e., s. 57. 10 Bayar, a..ı:.e., C. VI, s. 1 784; Sııkı Aydıncl, Güneybatı Anadolu'da Kuı·a­ yı Milliye Harekôtl, Ankara 1990, s. 33-34.

l l Moralı, a.g.e.,

s.

21 .

1 2 Tahkik-i Mezalim Hey'ctinc Kızılay temsilcisi Hamid (Hasancan) Bey'in yerine gönüllü olarak katılan Hamdullah Suphi, heyellen ayrılarak çeşitli fa­ aliyetlere girişınesi üzerine ölüm ve Yunanlılar tarafından tutukianma tehli­ kesi atlatmıştır. Baydar, a.g.e., s . 46-50; Tannöver, "Türk Ocağı'nın Tarih­ çesi ve ... ", s. 1 5 - 1 6; Hamdullah Suphi'nin bundan sonra da İzmir'deki Yu­ nan işgali olayı ilc yakından ilgilendiği anlaşılmaktadır. Nitekim 1 920 Şu­ bat'ında İzmir Şimal Cephcleri kumandanı miralay Kazım (Özalp)'a i sıan-


226 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

içinde ve Ödemiş yönünde ilerleyişi Uşak'ta da ilk direniş ha­ zırlıklarını başlatır. Burada direniş merkezi İbrahim (Tahtakı­ lıç) Bey ile Müftü Hafız Ali Efendi öncülüğünde Uşak Türk

Ocağı olur1 3 . B atı Anadolu'da en faal çalışan Ocak mensupla­

nndan birisi de Vasıf (Çınar) Bey, (daha sonra Milli Eğitim ba­ kanlığı ve Moskova Büyükelçiliği yapmıştır.) olmuştur. Vasıf Bey, Kazım Özalp'la birlikte çalışarak, Ayvalık, Bandırma ve Balıkesir bölgesinde Kuva-yı Milliye'nin organizasyonunda önemli hizmetlerde bulunmuştur1 4. Diğer taraftan köycülük fa­ aliyetleri için bu sırada Kütahya'da bulunan Dr. Reşit Galip ve arkadaşlan bu bölgede Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulu­ şunda da görev almışlardır 1 5 _ Ayrıca, Antep (Ayıntab) Türk Ocağı adına Mustafa Kemal Paşa'ya çekilen iki telgrafta, tamim ve talimatlanndan haberdar olduklan vurgulanmakta, İngiliz iş­ galine karşı tedbir alınması istenmektedir. Antep'in i lelebet Türk kalması için çalışan Antep gençliğinin Mustafa Kemal'e bağlılığı da bildirilmektedir 15-a _ Türk Ocaklarının İstanbul ve bul"dan şu telgrafı çekmiştir: '" İzmir'in tahliyesi haberi pek mevsuk bir membadan bize tebliğ edildi. BuRun resmen tahakkuku çok gecikmeyecek­ tir. Birkaç mühim zaıın ayrı ayrı teyid ettiği bu haberi size vermekle mesu­ dum'", Kazım Özalp, Milli Mücadele (1919-1922). C. 1, Ankara 1 985, s.

97. 13 Besim Aıalay, '"Uşak'ıa Milli Harekeı'", Yakın Tarihimiz. C. ll, s. 205; İ lhan

Tckeli-Selim İ lkin, Ege'deki Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı'na Geçerken Uşak Heyet-i Merke:iyesi ve ihrahim (Tahtakılıç) Bey. Ankara 1 989, s. 97; Mahmuı Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet / 920. Ankara 1 970, s. 232. 14 Vasıf Bey'in faaliyeileri için bkz. Özalp, a.g.l'., s. 9, 1 2- 1 3, 29, 44, 48; A.Hilmi Ergencli, (Haz.: Adnan Ergeneli), '" 1 9 1 9'da Ayvalık Savunması ile İ lgili Anılar'", Bel/mn. C. XLVlll, No: 1 89- 190, (Ocak-Nisan 1 984), s. 2 1 9. Balıkesir Kongresine Türk Ocağı murahhası olarak kaıılan Vasıf Bey kongrenin Heyct-i Merkeziyesi'ne de seçilmişıir. Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ı·e Hacim Muhittin Çarıktı'nın Kuva-yı Milliye Hatıraları (1919-1920), Türk lnkıliip l;'arihi Ens. Yay., Ankara 1967, s. 26, 1 1 3.

15 Bkz. IV. Bölüm, Dipnot no: 46. 1 5-a 20 ve 22 Ekim 1 9 1 9 tarihli tclgraflar için bkz. ATASE Arşiı·i. Dosya No: 6-2, Klasör: 255, Fihrisı: 8, 20-3. Bu belgeye dikkatimi çeken meslekıa.şım Bayram Sakallı'ya teşekkür ederim.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 227

Batı Anadolu'daki kısmen canlı sayılabilecek bu faaliyetlerinin yanısıra ülkenin diğer bölgelerindeki faaliyetleri hakkında sağ­ lıklı bilgilere sahip değiliz. Diğer taraftan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Antalya ve Saruhan milletvekili olarak giren Hamdullah Suphi, Mustafa Kemal �aşa tarafından gönderilen Misak-ı Milli metninin 1 6 Meclis'te okunması üzerine 2 2 Ocak 1 920'de Anadolu hareketi­ nin desteklenmesini isteyen şu önemli konuşmayı yapmıştır: "Anadolu'da vatan müdafaası için ortaya ç ıkmış olan Kuva-yı Milliye'yi tanıdığımızı, milli hareketi tasvip ettiğimizi ve bu harekete istinad etmekte olduğumuzu dünyaya karşı ilan etmeliyiz. Dağınık sürüye yol gösterecek çoban yıldızı, milli bir ümit halinde Anadolu topraklarının üzerinde doğup yükselmiş­ tir. Bugünkü vazifesi vatan müdafaasından ibaret olan Millet Meclisi, bu müdafaada yalnız olmadığını, son vazife için yeni bir mücadelenin lüzum gösterdiği bütün fedakarlıklara razı ola­ rak, mücadele ve istiklal bayrağını çeken Anadolu hareketiyle, bizim aramızdaki iştirak ve vahdeti kayıt ve ilan etmelidir. An­ cak bundan sonra söz söylemek , müzakere etmek, karar ver­ mek hakkına haiz oluruz." 17 Türk Ocaklarının, özellikle İstanbul'daki canlı faaliyet­ lerine karşılık, İngilizler de milli direnmenin ana kaynakların­ dan biri olarak gördükleri Ocak ile ilgilenmekte gecikmemiş­ !erdir 1 8 . Nitekim İstanbul'da ilk işgal edilen yerlerden birisi de 1 6 Misak-ı Milli hakkında yapılan tanışmalar için bkz. Nejat Kaymaz, '"Misak­

ı Milli Ü zerinde Yapılan Tartışmalar Hakkında'", VIII. Türk Tarih Kongre­ si, Ankara 11-15 Ekim 1976, lll. Cilı, Ankara 1 983, s. 1 94 i - 1 958. 17 Konuşma metni için bkz. '" İstanbul Meclis-i Mebusanı'nın Gizli Oturumun­ da Hamdullah Suphi Tanrıöver'in Bir Konuşması'", AAMD, C. I. Sayı: 3, (Temmuz 1 985), s. 977-979. 1 8 Hamdullah Suphi, İngilizlerin Ocakları '"Asya Kundakçıları'" olarak nitele­ diklerini, bu sebeple lstanbul'a İtilaf kuvvetleri girdiği vakit Türk Ocağı'nı işgal eııiğini belirtmekte ve o zaman '"Türk Ocağı işgal aleyhine çalışacak bir müdafaa kuvveti gibi görünüyordu'" demektedir. Tanrıöver, Da.� Yolu 2. s. 14.


228 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Şubat I 920 tarihinde Beyazıt'taki Türk Ocağı binası olmuştur. Bunun üzerine Ocak genel merkezi, bir hafta sonra Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti'nin Binbirdirek'teki binası kiralanarak tekrar açılmıştır. Ancak Ocağın bu yeni merkezi de 9 Mart 1 920'de İngilizler tarafından işgal edilmiştir 1 9. Zaten İzmir ve Bursa gibi merkezlerdeki şubeler Yunanlılar tarafından kapatıl­ mıştı. Bu sebeple Türk Ocaklan bu işgal olayianna paralel ola­ rak

faaliyetlerine son vermiştir.

Bu durum karşısında Hamdullah Suphi, Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği telgrafta, durumu bildirip nasıl bir hareket tarzı tavsiye edeceklerini sorar. Mustafa Kemal Paşa verdiği cevapta, durumun yabancı elçilikler nezdinde protesto edilme­ sini, ayrıca protesto mitingleri tertiplenmesi tavsiyesinde bulunur20. Türk Ocağı mensupları bir taraftan bu tavsiyelere uyarken, diğer taraftan İstanbul'un tamamen i şgaline paralel olarak Mustafa Kemal Paşa'nın yanında Milli Mücadele'ye ka­ tılmak üzere gizli yollarla Anadolu'ya geçmeye başlamışlardır. Hamdullah Suphi, Ahmet Kemal takma adıyla 8 Nisan 1 920'de Anadolu'ya geçer 2 1 . Antalya milletvekili olarak 19 Türk Ocaklarının genel merkezinin işgal edilmesi tarihi ilc ilgili çelişkili bil­ giler verilmektedir. Bu konuda M.Kemal Paşa'ya çekilen telgraflar '" İ ngiliz­ ler tarafından Türk Ocağı binasının i�gali üzerine Milli Talim ve Terbiye bi­ nasına nakleden Ocağın bu yeni işgal eııiği bina dün zevalde Ingilizler tara­ fından tekrar işgal edilmiştir, Efendim, 9 Mart 1 920 (Hadi)" denilmektedir. Kemal Atatürk, Nutuk (1919-1920), C. 1, 1 3 . B . , İ stanbul 1 973, s. 4 1 0; Yusuf Akçura, 9 Mart'ta Beyazıt'taki merkezin işgal edildiğini belirtmekte, yeni yerin i�gali hakkında tarih vermemektedir. Akçura, Yeni Türk Deı•­ leti'nin. .. s. 208; Diğer taraftan İ stanbul Türk Ocağı'nın 1923 yılında yapı­ lan kongresinde sunulan raporda Ocağın 16 Şubat 1 920'de kapatıldığı belir­ tilmektedir; Teı•hid-i Efktir, 7 Temmuz 1 923; Fethi Erden, Beyazıt'taki merkezin kapatılması ilc ilgili olarak 1 2 Şubat 1 336 (25 Şubat 1 920) tarihi­ ni vermekte ve bu sırada Ocakta nöbetçi olduğunu belirtmektedir. Erden, '"Türk Ocakları ... '". s. 52; Bu bilgiler ışığında Ocağın Beyazıt'taki merkezi­ nin Şubat'ta, ikinci kapatma olayının da M.Kcmal Paşa'ya çekilen tclgrafıa belirtildiği gibi 8 Mart 1 920 olması gerekir. .

20 Akçura, Yeni Türk Devletinin s. 208-209. -21 Tevetoğlu, Hamdullah Suphi .. , s. 137; Haydar, a.g.e., s. 278-279. ....

.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 229

TBMM'ne katılan Hamdullah Suphi hükümette de Milli Eğitim B akanlığı yapar. Daha sonra Yusuf Akçura ve Mehmet Emin (Yurdakul) inebolu üzerinden Ankara'ya geçerler22 . Akçura, Sakarya Savaşına ihtiyat erkan-ı harp yüzbaşısı olarak katılır23 . B unlardan başka Halide Edip24 başta olmak üzere, Ahmet Fe­ rid, Ahmet Hikmet, Ahmet Ağaoğlu, Hüseyin Ragıp (Baydur) gibi diğer O�aklı aydınlar da gizli yollarla Anadolu'ya geçerek Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğinde yürütülen Milli Mücadele hareketinin etrafında bütünleşmişlerdi.-25 . Özetle Milli Mücadele döneminde Türk Ocaklan men­ supları hem fikriyat, hem de teşkilatianma safhasında Mustafa Kemal Paşa'nın yanında yer alarak oldukça etkin olmuşlardır. Milli Mücadele'nin sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde önemli görevler alan Türk Ocağı mensupları, özledikleri milli devlet içinde ı 922- ı 923 yılından itibaren yeniden Türk Ocak­ lannı ülke çapında teşkilatlandırmışlardır.

22 Uluğ İ ğdemir. Yılların içinden. Makaleler. Am/ar. incelemeler. Ankara 1976, s. 282; Georgeon. a.g.e s. 1 05; M.Kemal Paşa, M.Emin (Yurda­ .•

kul)'in Anadolu'ya geçişi münasebetiyle O'na çektiği telgrafıa, 'Türk milli­ yetseverliğinin iHihi müjdccisi olan şiirleriniz bugünkü mücadelemizin kah­ ramanlık ruhuna doğu� ufku olmuştur" diyordu. Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi (1918-1938), G.Yeni B., Anka­ ra 1 983, s. 248; Ayrıca telgrafın tam metni için bkz. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Taminı ve TeJ.�rafları V, (Haz.: Sadi Borak, Uıkan Kocatürk), Ankara 1972, s. 1 3 1 .

2 3 Georgeon, a.g.e., s. 1 05. 24 Anadolu'ya Halide Edip'in maceralı bir şekilde geçişi için bkz. Adıvar, Türk'ün Ateşle imtilıam, s. 65- 1 0 1 . 2 5 Bu konuda Hamdullah Suphi, "Anadolu"da Kuva-yı Milliye henüz teşekkül

etmemişti. Meclis toplanmamış ve hükümet kurulmamışıı. O zamanki Türkiye'de mevcut yinni sekiz Ocağın merkezi olan I stanbul Türk Ocağı, kendi reisini tanımakta müşkülat çekmedi. Yanıbaşındaki Babıali'ye değil, karşısındaki saraya değil, fakat Anadolu'nun uzak bir köşesinde milli ümi­ din timsali olarak çıkan kahramana şikayetlerini yazdı ve merciini tanıdı. Ve O'nun etrafında sımsıkı toplandı" demektedir. Tanrıöver, Dağ Yolu /, s. ı ı .


230 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

2 . Cumhuriyet Döneminde Türk Ocakları a· Yeni Türk Devletinin Milliyetçilik Anlayışı

Bilindiği gibi, Türkiye'de milliyetçiliğin yükselişini teo­ riden ziyade fi ili olaylar belirlemiştir. I. Dünya Savaşı Osmanlı devleti ile beraber, Osmanlıcılık akımını da tamamen bitirmiş, İslamcılık cereyanını da onarılmaz bir şekilde tahrip etmiştir. Savaş sonunda ayakta kalabilmiş en önemli fikir akımı milli­ yetçilik olmuştur. Milliyetçiliğin de siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel sahalarda bir aksiyon haline gelişi ve uygulanışı ancak Mustafa Kemal Paşa'nın öncülüğünde yeni Türk devletinin ku­ rulması ile mümkün olabilmiştir26 . Ancak milliyetçilik, yeni Türk devletine ideolojik bir temel teşkil ederken, gerçekçi ve çağdaş bir muhteva kazandınlarak Türkiye Cumhuriyeti'nin te­ mel ideolojisi haline getirilmiştiı:17 . Nitekim, daha önce belirtildiği gibi, Mustafa Kemal Pa­ şa'nın liderliğinde başlayan Milli Mücadele'de Türk milliyetçi­ liği başlıca siyasi çağrı olduğu gibi, bu mücadele her yönü ile milli bir hareket niteliğindedir. Zaten Milli Mücadele adı bile hemen millet ve milliyetçilik kavramlannı akla getirmektedir28 . Mustafa Kemal Paşa Samsun'a ayak bastığı günden başlayarak bütün nutuklarında Türk milletinin kurtuluşuna ve yükselişine ait prensipleri ortaya koyarken her defasında "millet", "irade-i milliye", "hakimiyet-i milliye", "vicdan-ı milli" ve "milliyet" 26 Ziya Gökalp: Dahi olarak nitelediği, Mustafa Kemal Paşa'nın, Türkleri Türkçülük mefkı1resi etrafında birleştirerek büyük bir inkıraz tehlikesinden kurtarnıağa muvaffak olmaması halinde, Türkçülüğe dair bütün hareketlerin sonuçsuz kalacağını vurgular. Türkçülüğün Esasları, s. 1 5. Yusuf Akçu­ ra'da, "Bir nazariye halinde olan Türkçülük fikri bugün tahakkuk etmiştir. Türkçülük fikrini tahakkuk ettiren dahi, Gazi Mustafa Kemal Paşa'dır" de­ mektedir. "Türkçülük Fikrinin Menşeleri", Hakimiyer-i Mi/liye. 4 Mayıs

192?: 27 Aradaki temel farklar için bkz. Eroğlu, a.g.e . s. 65. 28 Güngör, Türk Kültürü ve ... , s. 250. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 231

gibi kavramları kullanmıştırl9 . Mustafa Kemal Paşa, daha Milli Mücadele'nin başlangıcında Türklük duygusunu kendisine reh­ ber olarak almış ve başlattığı mücadeleyi Türk milliyetçiliği ve milli egemenlik ilkesine dayandırarak gerçekleştirmeye çalış­ mıştır30. Türk Milli Mücadelesinin doğrudan doğruya milliyet­ çi bir hareket olduğunu o günlerde çeşitli vesilelerle Anado­ lu'da bulunan Batılılar da belirtmektedirler. B unlar Anadolu'da­ ki hareketten bahsederken açıkça "milliyetçiler" diye sözetmek­ tedirler3 ı . Böylece Milli Mücadele'nin başlarında Türk milliyetçi­ liğini kendisine rehber olarak alan Mustafa Kemal Paşa, Türk toplumunu dağılma tehlikesinden kurtararak Müdafaa-i Hukuk hareketi içindeki dağınık mahalli güçlerin temsilcileri cemiyet ve kongreleri, Sivas Kongresi ve Türkiye Büyük Millet Mecli­ s i'nin bünyesinde M isak-ı Milli'ci bir sentez içinde kay­ naştırinıştıı-3 2 . Bugünkü sınırlarımız içinde yaşayan milletimiz bu kaynaşma temeline dayanmaktadır33 . B öylece Milli Müca­ dele hareketi toplumumuzun ümmet halinden millet haline ge­ çiş sürecinde önemli bir rol oynamıştır. Bu sebeple Türkiye'de çağdaş manada ve ona muhteva kazandırma Milli Mücadele ha29 Safa, a.g.e., s. 77-78. 30 Bu konuda Mustafa Kemal Paşa'nın 22 Mayıs 1 9 1 9'da İstanbul'a gönderdiği rapor için bkz. Kocatürk, a.g.e., s. 44. 3 1 B unlar arasında İ ngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calth6rpe 23 Haziran 1 9 1 9'da Londra'ya gönderdiği telgrafta, B ilal N.Şimşir, İngiliz Belgelerin­ de Atatürk, C. I, Ankara 1973, s. 26; Gene İ ngiliz Amirali Webb'den Sir R. Graham'a 28 Haziran 1 9 1 9 tarihli nolla, Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belge­ lerinde Türkiye, İ stanbul ı 967, s. 201 bahsederlerken, Fransız Gazeıeci Berthe George s Gaulis, yazdığı kiıapta milliyeıçi bir hareket olarak- ni te ler, Kurtuluş Savaşı Sırasmda Türk Milliyetçiliği, Çev.: Cenap Yazansoy, i s­ tanbul 198 1 . 32 Tarık Zafer Tunaya, Deı•rim Hareketleri İçinde Atatürk ı•e Atatürkçü/ük, 2. B., İ stanbul ı 98 1 , s. 1 0 1 - 1 02.

33 Ziya Gökalp olaya bir başka açıdan bakarak, halkçılarla Türkçülerin izdivaç elli ği ni, " ... Bu izdivaçtan bir cemiyel doğdu ki adı Türk milletidir" demek­ tedir. Türkçülü,�ün Esasları, s. 1 72.


232 / Türk Milliyetçili(;jinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

reketi ile birlikte Mustafa Kemal Paşa tarafından gerçekleştiril­ meye başlanmıştır. Çünkü Mustafa Kemal Paşa bölgeeiliğin ye­ rine Türk milliyetçiliğini geçirmiş, Türk toplumunu ortak milli hedefler çerçevesinde birleştirmiştir. Bu hedeflerin en önemlisi bizzat O'nun da belirttiği gibi, " ... Hakimiyet-i Milliye'ye müs­ tenit bilii-kayd ü şart müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek­ tir."34 Bilindiği gibi, II. Meşrutiyet döneminde vatan olarak kabul edilecek topraklar üzerinde bir tanım birliği sağlanama­ dan Osmanlı devleti yıkılmıştır. Milli Mücadele dönemi ise Türk milliyetçiliğinin gerçek bir anavatan anlayışı ile bütünleş­ tiği dönem olmuştur. Türk milliyetçiliğinin dayandığı bu vatan son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde kabul edilen Misak-ı Milli'de ifadesini bulan Türklerin yaşadığı topraklardır. Böyle­ ce Türk milliyetçiliğinin kazandığı bu yeni ve önemli muhteva ile mill iyetçiliğimiz tam manası ile bu anavatana yönelmiştir. Bu sebeple Mustafa Kemal Paşa'nın ortaya koyduğu milliyetçi­ lik gerçekçi bir temele dayanmıştır. Takip edilecek gerçekçi ve akılcı yolun sınırları belli bir vatan üzerinde, milli bir Türk devleti kurmak olduğunu anlayan M. Kemal Paşa, Türk milleti­ nin hayati menfaallerinin Pan-İslamizm ve Pan-Turanizm gibi uzak hayallere feda edilmemesi gerektiğini daha Milli Mücade­ le'nin başında açıkça vurgulamıştır. Nitekim bu konuda; " ... Büyük hayaller peşinde koşan, yapamayacağımiz şey­ leri yapar gibi görünen sahtekar insanlardan değiliz. Efendiler büyük ve hayali şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yü­ zünden bütün dünyanın düşmanlığını, garazını, kinini bu mem­ leketin ve milletin üzerine topladık. Biz Pan-İsliimizm yapma­ dık. Belki yapıyoruz, yapacağız, dedik. Düşmanlar da yaptır­ mamak için bir an önce öldürelim, dediler. Pan-Turanizm yap­ madık, yapanz yapıyoruz dedik, yapacağız dedik, yine öldüre­ lim dediler! ... Biz böyle yapmadığımız ve yapamayacağımız kavramlar üzerinde konuşarak düşmanlarımızın sayısını ve

34 Nutuk, C. I, s. 12.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakl arı 1 233

üzerindeki baskıları artırmaktan ise, tabii sınıra meşrü sınıra dönelim. Efendiler! Biz hayat ve bağımsızlık isteyen bir mil­ letiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı esirgemeden harcanz. "35

Mustafa Kemal Paşa'nın bu gerçekçi tavrı elbette Mi­ sak-ı Milli sınırlan dışında kalan Türklerle ilgilenmediği anla­ mına gelmez. Nitekim bu konuda şöyle demektedir: "Türk milleti İstiklal Savaşı'ndan beri, hatıa bu savaşa alı­ lırken bile mazlum millelierin hürriyet ve bağımsızlık davalan ile ilgilenmeyi o davalara yardım etmeyi benimsemiştir. Böyle olurica kendi soydaşlarının hürriyet ve bağımsızlıklarına kayıt­ sız davranması elbetıe uygun görülemez. Fakat milliyet davası şuursuz ve ölçüsüz bir dava şeklinde mütalaa ve müdafaa edil­ memelidir. .... Hareketlerin imkan sınırları ve sıraları mutlaka hesaba katılmalıdır... Nitekim biz Türklük davasını böyle müsbet bir ölçüde ele almış bulunuyoruz. Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynak­ larına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyo­ ruz. Baykal ötesinde Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. "36

Bu konuşmasından da açıkça anlaşılacağı gibi, Mustafa Kemal Paşa dış Türkler davasını öncelikle bir kültür meselesi olarak ele almakta, onların davalanyla şartiann ve imkaniann elverdiği ölçüde ilgilenilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ger­ çekçi ve akılcı davranarak anavatanı tehlikeye atacak, Türklüğe hiçbir fayda sağlamayıp sadece zarar getirecek hareketlerden uzak duran bir anlayışı benimsemiştir37 . Gerçekten askeri ve siyasi şartiann uygun olmadığı bir ortamda Mustafa Kemal Pa­ şa, İzmir'in kurtarılmasından sonra, milli gücün elde edebilece35 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, (Haz.: Nimet Arsan), 3. B., I-III, Türk inkılap Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara 1 98 1 , s. 201 . 3 6 Utkan Kocaıürk, Atatürk'ün Fikir ı·e Düşünceleri, Ankara 1 984, s . 1 851 86. 37 Atatürkçülük, 3. Kitap, Atatürk'ün Düşünce Sistemi, lslanbul 1984, s. 30.


234 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ğinden daha ötesine gitmeyi reddetmiş ve Misak-ı Milli s ınırla­ 8 n ile yetinmiştir3 .

II. Meşrutiyet döneminde Türk Ocakları çevresindeki aydınlar tarafından temelleri atılan kültür milliyetçiliği, yeni Türk nesillerini Türklük, Türk milletine dayanan özdeşlik, bağ­ lılık fikrine alıştırmıştı. Mustafa Kemal Paşa, yeni bir fikir Mi­ sak-ı Milli ile "Türklerin ülkesi, Türkiye idealini" getirmiş olu­ yordu. Yeni devletin ilk günlerinde ortaya çıkan bu fikir Türki" ye'deki Türk milletine dayanan toprağa bağlı bir millet-devlet fikri idi 39 . Sonuçta Milli Mücadele ile çizilen Misak-ı Milli sı­ nırları Türk milletinin anavatanı olarak benimsenmiştir. 1 92 1 ve l 924 Anayasalannda Türkiye ülkenin adı olarak resmen kul­ lanılmıştır. Böylece Türk milliyetçiliği milli vatan kavramı ile bütünleşince açlklık ve güç kazanmıştır. Bundan sonra Türk devleti, bütün gücünü bu vatan etrafında birleşmiş, çağdaş me­ deniyeti benimsemiş, milli bir devletin yücelmesine sarfetmiş­ tir40. Hiç şüphesiz Atatürk'ün vatanı milletle birleştirme çabası pekçok reformdan daha etkili ve önemli olmuştur diyebiliriz. Böylece, Milli Mücadele döneminde, belli bir hedef et­ rafında dinamik bir ideale dönüşen Türk millyetçiliği milli bir devlet kurulması şeklinde tecelli etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı döneminde yarım yüzyılı aşan Türkçülük hareketinin birikiminden milli devlet fikrine ulaşmış ve fiilen gerçekleştir­ miştir. Böylece devlet, milletten önce ortaya çıkmıştır. Bu se­ beple yeni devlet, mevcut sınırlar içinde bir millet oluşturmak gibi önemli bir görevi de üstlenmiştir4 1 . Öncelikle azınlıkların mübadelesi ile ülkede homojen bir sosyal yapı oluşturulmaya 38 Kumn, Atatürkçü/ük Üzerine. . , s. 27. O'nun Musul konusunda da gerçekçi .

d avranarak yeni bir savaş açılmasının sakıncalı olduğunu belirttiği, bu ko­ nuyu zamana bırakmanın uygun olacağını söylediği bilinmektedir. Konuş­ ması için bkz. T.B.M.M. Gi:li Ce/se Zahıtlarr. C. III, Ankara 1 980, s.

1 3 18. 39 Lcwis, a.g.e., s. 35 1 . 40 Çaycı, "Atatürk ve Çağdaş1aşma", s. 649-65 1 . 4 1 Karpat, "Modem Türkiye", s . 1 06.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 235

çalışıldı. Mübadele ülkede Türk unsurunun hakimiyetini pekiş­ tirmiştir. Aynı zamanda Osmanlı dönemindeki büyük boyutlu kimlik belirleme ölçüleri terkedilmesine rağmen, ilk yıllarda Türk milletine ilişkin kesin bir tanımlama yapılamamıştıı42 . Bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içinde yaşayan (azınlık statüsü verilenler hariç) bütün vatandaşları, din ve ırk farkı gö­ zetilmeksizin Türk kabul eden bir anlayış 1 924 Anayasası ile resmileştirildi43 . Acil siyasi ve sosyal inkılapların yapılmasın­ dan sonra I 930'Ju yıllarda milletin tanımını yapan Atatürk ırki özelliklerden ziyade kültür ve ideal birliği ile ortak vatanı temel baz olarak almıştır. Nitekim, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.''44 diyen Atatürk genel ola­ rak milleti, "dil, kültür ve mefkfire birliği ile birbirine bağlı va­ tandaşlann teşkil ettiği siyasi ve içtimai heyet"45 olarak tarif et­ miştir. Bu tanırola da Atatürk, Ziya Gökalp gibi kültürü esas al­ makla beraber, milleti vatanla birleştirmesi ve siyasi açıdan sı­ nırlandırması ile ondan ayrılır. Gerçekten bir milletin oluşabilmesi, istiklalini ve milli benliğini muhafaza edip devamlılığını sağlayabilmesi için milli 42 Bunun iki temel sebebi vardır: 1 - Yeni devletin bir imparatorluk mirası üze­ rinde kurulmuş olmasından dolayı. henüz Türk kültürüne entegre olmamış bazı küçük grupları da içine alan bir ölçü bulmak. 2- Yapılacak tanımın ön­ celeri sınırlar dışında kalan Türkleri kapsamamasına dikkat edilmiştir. Çün­ kü amaç mevcut ülke toprakları üzerinde sınırlı bir güç olmak ve içerde milli birliği kurmaktı. Bu konuda bir değerlendirme için bkz. Frank Tachau, "The Search For National Identity Among The Turks" Die Welt des isla­ mic, s. 1 -4, Wolume VIII, ( 1 963), s. 1 65-1 76.

43 1 924 Anayasası'nın RR. maddesi "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksı­

zın vatandaşlık itibariyle (Türk) ıtlak olunur" denilmektedir. Bu tanım aşağı yukarı diğer anayasalara da aynen yansımıştır. Ayhan Yalçın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa/arı, 3. B., 1987, s. 40, 1 96 1 Anayasası'nın 54. mad­ desi, s. 97, 1 982 Anayasası'nın 66. maddesi de aynen "Türk devletine vatan­ daşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" şeklindedir, s. 23 1 . 44 Afet İ nan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Ya:ılan, Ankara 1 969, s. 1 8 . 4 5 Afet İ nan, a.g.e., s. 1 8.


236 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

kültüre sahip olması şarttır46. Milletin dokusunu meydana geti­ ren milli kültürün en önemli görevi, millet olma sürecini pekiş­ tirmesidir. Nitekim bir toplulukta fertler aynı kültür, aynı terbi­ ye ve aynı duygularla birleşiyorsa orada millet gerçeği vardır denilebilir. Kültürde birlik sosyal yapının güçlenınesini sağlar. Ancak ortak kültür değerleri fertler arasında birleştirici rol oynayabilir47 . Bu sebeple bir topluma millet olma özelliği ve milli kimlik kazandıran milli kültürdür. Nitekim millet hayatında milli kültürün yer ve öneminin idraki içinde olan Atatürk, "milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhu­ riyeti'nin temel direği olarak temin edeceğiz."48 diyerek milli kültüre verdiği önemin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Ger­ çekten Atatürk kültüre verdiği önemi sadece sözde bırakınayıp öncelikle Türk kültürünün araştırılması ve zenginleştirilmesi için dil ve tarih kurumlarının yanısıra fakülte ve üniversitelerin kurulmasına büyük önem vermiştir. Aynca kültürü geniş taba­ na yayarak, milli birliği sağlamlaştırmak amacıyla aydın-halk bütünleşmesine yönelik çalışmalar yapmıştır49 . Bu milli kültür politikası çerçevesinde harf inkılabı, Dil ve Tarih Tezleri ile topluma milli bir gurur ve kimlik vermeye çalışmıştır. Milletin birinci derecede belirleyici bir unsuru olan dil meselesini alfabe ile birlikte kökten çözmüştür. Bunu yapar­ ken Il. Meşrutiyet devrindeki Türkçecilik hareketinin biriki­ minden faydalanarak milli devlet ve milli kültür politikası çer­ çevesinde yazı dili ile konuşma dili arasındaki uçurum kapa­ tılmıştır50 . 46 Turhan, Garp/ılaşmanın Neresindeyi:, s. 405. 47 Orhan Türkdoğan, Değişme Kültür ve Sosyal Çözülme, İstanbul 1 988, s . 28. 48 A.S. ve D., C. I., s. 372. 49 Abdurrahman Çaycı, "Aıatiirk ve Kültür Alanında Çağdaşlaşma", Atatürk­ çü Düşünce, Ankara ı 992, s. 82 ı -83 1 . 50 B u konuda bir değerlendirme için bkz. Zeynep Korkmaz, "Atatürk v e Mill i Dil Anlayışı", Atatürk'ün Milliyetçilik ve Devletçilik Anlayışı, Ankara ı 982, s. l l 9- ı 22.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 237

Uzun süre ümmet potasında şekillenmiş olan Türk top­ lumunda millet düşüncesini yerleştirmek için öncelikle mi lli şuuru güçlendirecek tarih şuuruna olan ihtiyaç sonucu Atatürk Turk Tarih Tezini ortaya atmıştır5 1 . Bu tez ile Atatürk; Türk milletinin kendi nefsine emniyet ve itimadını kuvvetlendirrnek istemiş ve bunda da başarılı olmuştur52 . Diğer taraftan, Avru­ paltiarın Türkler hakkındaki yanlış iddialara dayanan kanaatle­ rini çürütüp, Türklerin gerçek ve medeni yönlerini dünyaya göstermek arzusunda idi. Türk Tarih Tezi bir taraftan Anadolu Türklüğünün Osmanlı ve İsliim -öncesi Orta-Asya Türklüğü ile bağlarını ortaya koyarken, diğer taraftan, Anadolu'nun batı me­ deniyet inin bir parçası olduğu ve binlerce yıldır, Türklerin ana­ yurdu olduğunu ispatlamaya yöneliktir. Böylece, hem Anadolu üzerinde hak iddia eden bazı toplumların haksız isteklerini tari­ hin şahitliğine müracaat ederek çürütmüş, hem de Türklerin Anadolu'yu tartışmasız Türk vatanı olarak kabul etmeleri pekiş­ tirilmiştir. Bu durum aynı zamanda millet ile vatan arasındaki ilişkinin büyümesini hızlandırmıştır5 3 . Türk Tarih Tezi ile Türk tarihinin kaynaklarına inilmesi, milli devlet hüviyeti kazanmış bir toplumun kendine dönüşünü hazırlamış, Türk insanının milli kimlik arayışına cevap vermiş, tarih şuuru ile millet birliğini sağlayarak sosyoloj ik manada millet olma sürecini hızlandırmıştır. Gene bu tçz ile son birkaç asırdır hareketsiz duran Türk toplumunda romantik bir hava ya­ ratarak milli bir rönesans başiatılmak istenmiştir. Yeni devletin ideolojisinin temel unsurlarından birisi de halkçılıktı. Yeni devletin halkçılık anlayışında Ziya Gökalp'in 51 Türk Tarih Tezi için bkz. /. Türk Tarih Kongresi Zabıtları. İ stanbul 1 932;

Ahmet Cevat Emre, Atatürk'ün İnktlôp Hedefi ı•e Tarih Te:i, İstanbul 1 956; A.Afet inan, "Atatürk ve Tarih Tezi", Belleten, C. l ll, ( 1 939), s.

245-246. 52 Bayram Kodaman, "Atatürk ve Tarih", Atatürk ve KılltıJr, Hacetıcpc Ü ni versitesi Yayınları, Ankard 1 982, s. 14. 53 Lcwis, a.g.e., s. 357; Tachau, a.g.m. s. 1 76. .

­


238 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

açıkça etkisini görmek mümkündür. Atatürk de Gökalp gibi, sı­

nıf mücadelesini reddetmiş, sosyal dayanışmayı esas almıştır54. Halk ile milleti aynı anlamda kullanan Atatürk, egemenliğin kaynağını halkta görmüştür. Kurulan Halk Fırkası'nın milletin bütün kesimlerinin ortak menfaatlerini savunacağı vurgulan­ mıştır55 . Diğer taraftan Milli Mücadele'nin başlarından itibaren, milli egemenlik ilkesini rejimin temeli haline getiren Ata­ türk'ün esas amacı, milli egemenlik ilkesinin tabii bir sonucu olarak Türkiye'de demokrasiyi yerleştinnektir. Bu çerçevede 1 923'te Cumhuriyet rejimi kurulmuş, ancak iki defa denenme­ sine rağmen çok partili hayata geçilememiştir. Bununla beraber ülkede kurulan tek parti rejiminin zamretterin bir sonucu oldu­ ğu vurgulanmıştır. Milli egemenlik ilkesinin tabii sonucu ola­ rak, halk tebaalıktan vatandaş statüsüne yükselirken, toplumun millet haline gelme sürecini de hızlandınnıştır56. Türkiye Cumhuriyeti'nde laiklik ve çağdaştaşma konu­ larında II. Meşrutiyet devrindeki Türkçülerin ve diğer aydınla­ no tasavvur ettiklerinden çok daha ileri gidilmiştir. Halifeliğin kaldırılması ve gerçekleştirilen radikal inkılaplarla, rejim laik bir sisteme oturtulmuştur. Laikliğin Türk toplumunun temel il­ kelerinden biri haline gelmesiyle dinin birleştiricilik rolünü 54 Feyzioğlu, Atatürk ı•e Milliyetçilik. s. 55-65. 55 Atatürk'ün bu konuda 16 Ocak 1 923 tarihli konuşması için bkz. A.S. ve D .. C. l l , s. 60; 9 Eylül 1923 yılında Halk Fırkası'nın kuruluşu ilc birlikte kabul edilen Nizamnamesinin 2. maddesinde de "Halk Fırkası nazarında halk mcllıumu. herhangi bir sınıfa münhasır değildir. Hiçbir imtiyaz iddiasında bulunmayan ve umumiyetle kanun nazarında mutlak müsavatı kabul eden bütün fertler halktandır. Halkçı lar, hiçbir ailenin. hiçbir sınıfın . hiçbir cema­ atin, hiçbir ferdin imtiyazlarını kabul etmeyen ve kanunları vaz'ctmekteki mutlak hürriyet ve isıikiali tanıyan fcrtlcrdir" denilmektedir. Nizarnname için bkz. Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yönetimi'nin Kurulması ( /913-1 931), Ankar.ı 1 98 1 , s. 3 6 2- 3 69 .

56 Geniş bilgi için bkz. Turhan Feyzioğlu, Türk Milli Miicadele.çiııin ve Ara­

türkçiilü.�iiıı Temel ilkelerinden Biri Olarak Millet Egenıeııli,� i. Ankara 1 988.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 239

kültür milliyetçiliği almıştır-57 . İlerleme ve gelişme yolundaki engeller laiklik ilkesi sayesinde kaldırılmış, mezhep çatışması­ nın önlenmesi ve toplumun ortak hedefler çerçevesinde birleş­ mesi kolaylaşmıştır. Böylece toplumumuzun ümmet yapısın­ dan çağdaş manada millete geçiş süreci hızlanmıştır58 . Ancak bazı konularda Türklüğün pratik ölçüsü dil veya milliyet değil, aksine İslamiyet olmuştur-59 . Yeni devletin dolayısı ile Atatürk'ün ortaya koyduğu milliyetçilik anlayışı Türk toplumunun çağdaşlaşmasını amaç­ layan ileriye dönük bir rrilliyetçiliktir. Bilindiği gibi Atatürk'ten önceki devlet adamlarının çoğu medeniyet ile kültürü ayırarak Batı medeniyetinin sadece maddi taraflarını almanın yeterli olacağını düşünmüşlerdir. Aynı medeniyet-kültür ayrımı ve bu­ na bağlı olarak çağdaşlaşma konusunda, batıdan sadece teknik unsurların alınması fikri Türk milliyetçiliğini sistemleştiren Zi­ ya Gökalp'te daha belirginleşir. Halbuki kültür ve medeniyet birbirinden ayrı hadiseler değil, milli kültürler bir medeniyelin çeşitli manzaralarından ibaretti.-.60. Milliyetçilik ise, milli kül­ türbizzat bir medeniyet kaynağı haline getirerek toplumu mo­ dem bir millet haline getirme hareketidir. Meseleye bu açıdan bakıldığında, Osmanlı dönemindeki Türkçülük hareketinde ol­ duğu gibi, milliyetçiliğin sadece bir tepki veya bir kültür hare­ keti değil, aynı zarrıanda bir medeniyet davası olduğu ortaya çıkar6 1 . Nitekim Türkiye Cumhuriyeti'nde çağdaşlaşma ile milli57 Kuran, u.g.e., s. 27. Atatürk de bu konuda, " ... millet dini ve mezhebi bağ­

lılık yerine Türk milliyeti bağı ilc fertlerini toplaını�tır" demektedir. A.S. ı·e D . . C. Il, s. 237. 58 Turhan Feyzioğlu, "Türk İ nkılabının Temel Ta�ı Laiklik", Atatürk Yolu, s.

198-225. 59 Bu durumu Türkçe konuşan Ortodoks Karamanlıların mübadeleye tabi tu­ tulmalarında ve Ortodoks Gagauz Türklerinin Türkiye'ye göçü meselesinde gönülsüz davrdnılmasında görmek mümkündür.

60 Güngör, Türk Kültürü, s. 107. 61 u.g.e., s. 120.


240 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

yetçilik birbirine paralel olarak gelişmiştir. Böylece Türk milli­

yetçiliği "batıya rağmen batılılaşmak"62 düsturu ile bir tepki milliyctçiliği olmaktan çıkmış, Türk milletinin çağdaş medeni­ yet seviyesine ulaşmasını amaçlayan ileriye dönük bir milliyet­ çilik halini almıştır63 . Zaten milliyet duygusu sadece milletin kültürüne, geçmişine bağlılıktan ibaret değildir. Aynı zaman­ da istikbalc yönelmiş milli gaye ve düşüncelerdir. Milliyet duy­ gusunun bir gelişme ve ilerleme sebebi olması işte istikbale yö­ nelik bu dilek ve arzular sayesindedir64 . Bu sebeple, "milleti­ mizin hedefi , yani milli mefkfiresi bütün cihanda tam manasıyla medeni bir ictimai heyet olmaktır"65 diyen Ata­ türk'ün mill iyetçilik anlayışı batı medeniyelinden faydalanma ve çağdaştaşma ile birbirine paraleldir. Çağdaştaşma konusun­ daki kendisinden önceki başarısızl ıkları gören Atatürk medeni­ yet ilc kültür arasında ayrım yapmayarak66, batı medeniyeti karşısında herhangi bir ezikliğe kapılmadan Türk toplumunu çağdaş medeniyete yöneltmiştir. "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gaye­ si, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün mana ve görünüşü ile uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. İnkıliiplanmızın ana ilkesi budur.'' 67 diyen Atatürk, Türk mille­ ti ve devletinin dünyada milli varlığını ve istiklalini koruyabil­ mesi için çağdaştaşınayı bir hayat davası olarak görmektedir. Nitekim bu konuda " ... medeni eser vücuda getirmek kabiliye­ linden mahrum mil letler, hürriyet ve istiklallerinden soyunına­ ğa mahkfimdurlar. "611 diyen Atatürk aynı zamanda milli şahsi62 Tarık Zafer Tunaya, " İdeolojik l sıiklal", Atatürk Önderliğinde Kültür Devrimi, Ankara 1972, s. 89. 63 Feyzioğlu, Atatürk ve Milliyetçilik, s. 46. 64 Arsal, a.g.e., s. 82. 65 A.S. ı•e D. C. ll, s. 1 11 1 . 66 Alatürk'ün bu konudaki görüşleri için bkz. Afeı lnan, M.Kemal Atatürk'ten Ya:dtklanm. İstanbul 197 1 , s. 43-45; A.S. ve D . C. lll, s. 68. 67 Kocaıürk, Atatürk'ün Fikir ı·e Düştlnceleri, s. 65. 611 Kocaıürk, a.g.e . s. 1 1 6- 1 1 7. .

.

.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 241

yeti yok edebilecek taklitçiliğe de karşıdır69 _ O Türk toplumu-· nun benlik şuuruna vannası ve bu şuurdan alacağı güven his­ siyle çağdaş medeniyet aleminin haysiyetli bir üyesi haline gel­ mesini istemektedir. Gerçekten Atatürk'ün gerçekleştirdiği kök­ lü inkılaplan topluca değerlendirdiğİrniz zaman bunların çağ­ daş medeniyet seviyesinde bir millet olma ve aynı zamanda milli kültüre kavuşma amacına yönelik olduğunu görürüz. Mil­ liyetçilik anlayışının tabii bir sonucu olarak Türk toplumunu ümmeı yapısından çağdaş manada bir millet haline getirmeyi amaçlayan Atatürk, gerçekleştirdiği radikal inkılaplarla Türk toplumunun milli ve çağdaş bir millet haline gelme sürecini hızlandırmıştır. Çünkü Mümtaz Turhan'ın deyimi ile "medeni bir cemiyet olmakla, millet olmak arasında hiçbir fark yoktur.'• 70 Devletin en kritik zamanlarında ortaya çıkan isyanlar sebebiyle, zaman zaman serıleşen ve otoriter bir hal alan yeni devletin milliyetçilik politikası, somut hedefler açısından Tür­ kiye toprağıyla sınırlı tutulmuştur. Bunun en önemli odak nok­ tası ortak kültür ölçüsüyle tanımlayabileceğimiz Türk milleti kavramı olmuştur. Milli kimlik belirlemede dil ve milliyet ön planda olmakla beraber, devlete ve vatana bağlılık, yani vatan­ daşlık bağı esas alınarak daima birlik ve beraberlik ön planda tutulmuştur. Toplumun bütün kesimlerini kucaklayan bu milli­ yeıçilik anlayışının benimsenmesi ve ülkede yayılmasına para­ lel olarak, çeşitli halk tabakalannın ortak kültürel gayeler etra­ fında birleşmesini kolaylaştırmış, milli bir dayanışma duygusu yaratılmıştır. Ayrıca kırsal kesimlerde yaşayan veya imparator­ luğun kaybeditmiş topraklarından Anadolu'ya gelen gruplann millet ve devlet ile kaynaşmasına yardım edilmiştir. Bunun so69 ... Dünyanın her ıürlü ilminden keşfıyatından istifade edelim. Lakin unut­ "

mayalım ki asıl temel i kendi içimizden çıkannak mecburiyetindeyiz", A.S.

ve D., C. Il, s. 1 40- 1 42 diyen Atatürk taklitçiliğin sonunun hüsran olduğu­

nu vurgulayarak, "Türkiye bir maymun değildir ve hiçbir milleli taklit et­ meyecektir... " demektedir. Kuran, Atatürkçülük s. 20. ....

70 Turhan, Garp/ılaşmanın ... s. 40 1 . .


242 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

nucunda halk hala inançlan bakımından İsiama bağlı olmakla beraber kendini Türk olarak düşünmeye başladı. Zamanla dü­ şünce ve ilhamları (özellikle göçmenler açısından) Türkiye sı­ nırları içinde kalan topraklara inhisar etmeye başladı7 ı . Diğer taraftan çeşitli mahalli gruplan ve aşiretleri milli bünyeye en­ tegre etme yolunda önemli mesafelerin katedilmesi sağlanmış, sonuçta topluma milli bir gurur duygusu aşılanmıştır. b- Türk Ocaklarının Yeniden Teşkilatlanması

Yukarıda bahsedildiği gibi, mütareke döneminde işgal­ ler sebebiyle faal iyetlerine son veren Türk Ocaklarının men­ supları Mustafa Kemal Paşa'nın yanında yer alarak Ankara'da toplanmışlardı. Milli Mücadele'nin askeri sathasının kazanıl­ masına paralel olarak, yeniden Ocakların şubelerini açmaya başlamışlardır. Türk Ocaklannın yeni Türk devleti içinde tekrar teşki­ latianma safhasında, yönetimin etkin desteği sayesinde hızlı bir gelişme gösterdiğini görüyoruz. Nitekim ilk şubelerden biri olarak Ekim 1 922'de İzmir Türk Ocağı, aynı ayda Bursa Türk Ocağı da İsmet (İnönü) Paşa, Hamdullah Suphi ve bazı millet­ vekillerinin katılması ile açılmıştır. Özellikle Hamdullah Sup­ hi'nin gayretleri ile kademeli bir şekilde İstanbul ve Ankara Ocaklarının açılışlan bunlan takip etmiştir. İstanbul Türk Oca­ ğı Kasım 1 922'de fiilen, ı Haziran ı 923'te de Refet (Bele) Pa­ şa, Adnan (Adıvar), Mazhar Müfit (Kansu) vb. milletvekilleri­ nin de katılmasıyla genel merkez sıfatıyla resmen açılır72 . An­ kara Ocağı ise 29 Aralık ı 922'de fiilen, 23 Nisan ı 923'te Ana­

fartalar Caddesi'nde eski bir okul binasında resmen açılır73 .

71 Karpat, "Modem Türkiye... ", s. 109. 72 " I stanbul Türk Ocağı", A Y. C. I, Sayı: 4, (19 Haziran 1 923), s. 33; Feridun Kandcmir, "Türk Ocakları", Resimli Tarih Mecmuası , Sayı: 70, (Ekim . 1955), s. 4 1 05-4106.

73 Akyüz, "Türk Ocakları", s. 205.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 243

Böylece Anadolu'da açılan Ocak sayısı 37'ye ulaşır74. B u arada 1 923 yılının sonuna kadar Edirne, Adana, Konya, Manisa, So­ ma, Salihli, Ödemiş, Edremit, Aydın, Afyon, Sarıkamış, İnebo­ lu, Zonguldak, Eskişehir, Antalya, Uşak, Kars, Amasya, Bozü­ yük, Kastamonu vb. şehirlerde hızla açılan Ocakların sayısı 60'a ulaşır75 . 23 Nisan 1 924'te Ankara'da toplanan Türk Ocakları Umumi Kongresi'nde bu sayı 7 1 'e ulaşır76. Yeni dönemde Ocakların bu şekilde hızlı bir tempo ile açılmasında hiç şüphe­ siz başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere yönetimin yoğun il­ gi ve desteği büyük rol oynamıştır. Mustafa Kemal Paşa yeni açılan şubelere maddi ve manevi destek vermiştir77 . Ayrıca 1 924 Umumi Kongresine katılan 64 delegenin 42'sinin TBMM'nde milletvekili olması bu hızlı gelişme konusunda bir fikir vermektedir78 _ Nitekim .23 Nisan 1 925 yılında toplanan 74 Ankara Türk Ocağı'nın açılışında konuşan Hamdullah Suphi, " ... Bu gün

millet ve milliyet fikrinin bir zafer sahası olan Anadolumuzda... otuz yedi Ocak sanki, gizli bir emirle hep birden faaliyete geldi." demektedir. Dağ Yolu l, s. 1 26 75 Aralık l 923 'tc 1 64 milletvekilinin B .M.M.'ne sunduğu bir öncrgede Ocak sayısının 60 kadar olduğu belirtilmektedir. Önerge metni için bkz. "Türk Ocağı". YM, C. IV. Sayı: 9, (20 Aralık 1 339) ( 1923), s. 482. 76 1340 Senesi Nisan'ında Toplanan Türk Ocakları Umumi Kongresi Zahıtla­ rı, Ankara, Yenigün Matbaası 1 34 1 ( 1 925), s. 1 4. 77 Bu konuda birkaç örnek vermek gerekirse, Mustafa Kemal Paşa daha kuru­ luş aşamasında I stanbul Türk Ocağı için 300 lira yardımda bulunur. "Türk Ocağı", YM, C.IV, Sayı: 67, ( 1 Kanun-u sani 1 923), s. 1 6; Ayrıca Zongul­ dak Türk Ocağı'na 200 lira yardımda bulunmuştur. "Zonguldak Ocağı'na Gazi Paşa'nın Yardımları", A Y, C. I, Sayı: 3, ( 1 9 Haziran 1 339) ( 1 923), s. 36; İstanbul Türk Ocağı'nın resmi açılışı münasebetiyle " ... Ocağın milli ve bedii inkişafımıza pek feyyaz hizmetler ifa edcceğine kani bulunuyorum.'' diyerek teşvikkar bir telgraf çeker: Atatürk'ün Tamim ve Telgrafları, C. V, s. 1 42; Gene Istanbul Türk Ocağı kongresine başarı telgrafı çeker. CA., Dolap No: 7 1 , Dosya No: 7 1 , Fihrist No: 2-2; Antalya Ocağı'nın açılışını kutlayan telgrafı için bkz. CA, Dolap No: 7, Dosya No: 7 1 , Fihrist No: 2/1 ; Ayrıca Mustafa Kemal Paşa'yı açılışiara davet eden ve O'nun verdiği cevabi telgranar için bkz. CA.., Dolap No: 7, Dosya No: 7 1 , Fihrist No: 23, 2-4, 2-5, 2-6, 2-7, 2-8, 2-9. 78 Delegelerin listesi için bkz. 1340 Setiesi Kongresi . .. , s. 2-3. .


244 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ikinci kurnitayda Anadolu'nun muhtelif yerlerinde açılan Ocak sayısı 1 35'e kadar yükseJir79. ı 925 yılına kadar açılan Ocakların ağırlıklı olarak Ada­ na-Trabzon çizgisinin batısında yer alan il veya ilçe merkezle­ rinde olduğunu görüyoruz. Öyle ki ı 924 kongresinde Elazığ, Harput, Sankamış, Kars, Van, Maraş gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki şubelerin azlığı d ikkat çekmektedir 80. 1 925 yılından itibaren adı geçen bölgelerde açılan Ocaklarda gözle görülür bir artış gözlenmektedir. Bunun sebebini ı 925 yı­ lında cereyan eden olaylara bağlı olarak düşünmemiz gerekir. Bil indiği gibi ı 925 yılında Şeyh Sait İsyanı çıkmış, genç Cum­ huriyet önemli bir sarsıntı geçirmiştir. Bunun üzerine Takrir-i Sükun Kanunu çıkarılmış, isyanın bastırılmasından sonra da inkılaplara ve rejimin yerleştirilmesi faaliyetlerine hız veril­ miştiı.ıı ı . Bu sebeple, milli birlik ve beraberliği pekiştirmek, inkılapların halka benimsetilmesini sağlamak amacıyla devletin de teşviki ile Türk Ocaklarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerinde teşkilatianmasına ve güçlendirilmesine önem ve­ rildiğini görmekteyiz. Bu çerçevede Mustafa Kemal Paşa, 26 Nisan ı 925'te Türk Ocakları delegelerine "Bu gibi içtimai Ocakları hep Garp memleketlerinde tekasüf etmiştir. Şimdi şark bu boşluğun cezasını çekmektedir. Türk Cumhuriyeti'nin inkılabı, Ocaklara istinat etmektedir. n82 demiştir. Aynca 27 Ni­ san ı 926'da gene Ocak delegelerini kabulünde "Biz doğrudan 79 1 925 Kurultayı zabıtları yayınianmadığı için, bu sayıyı 1 926 Kurulıayı'na sunulan Merkez Heyeli raporundan öneriyoruz. Türk Ocakları Üçüııcü Ku­ rultayı Zoh1tları, i sıanbul, Kader Matbaası 1 927, s. 7.

80 Şubeler için bkz. 1340 Senesi Kongresi. , s. 2-3. ..

81 Gelişmeler hakkında geniş bilgi için bkz. Tunçay, a.g.e., s. 1 27- 1 74; Er­ gün Aybars, İstiklôl Mahkemeleri (1923-1927), Ankara 1 982, s. 1 29-220; Reşat Hal lı, Türkiye Cumhuriyeti'nde Ayaklanmalar (1924-1938), Genkur. Harp Tarihi Yay., Ankara 1972, s. 77- 1 42; Mahmut Goloğlu, Devrimler ve Tepkileri (1924-1930), Ankara 1 968- 1 972, İ smet İ nönü, Hatıralar, 2. Kitap, Ankara 1 987, s. 198-207. 82 A.S. ve D . . C. V, s. 35.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 245

doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyeti­ mizin mesnedi Türk camiasıdır. Bu camianın efradı ne kadar Türk harsiyle meşbu olursa o camiaya istinat eden Cumhuriyet de kuvvetli olur. Türk Ocakları teessüsleri tarihinden itibaren çok yüksek hizmetler ifa etmiştir. Bu mesaide devam ediniz. "83 şeklinde teşvikleri vardır. Ayrıca ileride üzerinde duracağımız gibi, İsmet (İnönü) Paşa da I 925 kurultayı sırasında delegelere Türk Ocaklarının ihtiyaçlarının hükümet tarafından karşılana­ cağını beyan etmiştir. Gerçekten bu tarihten sonra devlet yar­ dımlan artmıştır. Diğer taraftan Fevzi (Çakmak) Paşa I 927'de Doğu vilayetlerine yaptığı bir geziden dönüşünde Bakanlar Ku­ rulu toplantısında "S izden Ocaklan şarkta takviye etmenizi rica ediyorum" demiştir84 . Yönetimin teşvik ve yardımlan sonucu, 1 926 yılında şu­ be sayısı 2 1 7'ye, üye sayısı da 30.000'e ulaşırken, yeni şubete­ rin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kurulmasına özel bir önem verildiği anlaşılmaktadır. Bu durum 1 926 kuruilayına sunulan Merkez Heyeti faaliyet raporunda, " . . . Bizim için şayan-ı tak­ dirdir ki inkişaf bilhassa, Şark ve Cenfib-u Şarkiye'ye doğru bir cereyan almıştır"85 şeklinde ifade edilmektedir. 1 927 yılı kurul­ tayında Ocak sayısı 257'ye yükselirken de yeni açılan Ocakla­ rın yaklaşık olarak % 40'nın aynı bölgede açıldığı görülmekte­ dir. Nitekim bu dönem!e, Diyarbakır, Ergani, Ahlat, Artvin, Si­ irt, Urfa, Ardahan, Birecik, Palu, Poshof, Çıldır, Gaziantep, Bitlis, Silvan, Malatya, Kilis, Mardin, Muş vb. yerlerde Ocak­ lar açılmıştır8 6. 1 927 yılından itibaren Ocak sayısındaki artış kısmen yavaşlamış, sayıları en son 266'ya, üye sayısı da 32.000

civarına yükselmiştir87 .

I 924 Kongresi'nden sonra genel merkezi Ankara'ya taşı83 A.S. ve D., C. V, s. 1 1 4.

84 Tanrıöver, "Müessesemizin Mazisine ... ", s.

8 5 Türk Ocakları Ürüııcü Kurultayı .. .

.

s.

33 1 .

K.

86 1 927 Kurultayı'na katılan Ocaklar için bkz. ikdam. 25 Nisan 1 927. 87 Türk Ocaklarının kapatıldığı sırada, sayısı ve listesi için bkz. Erden, "Türk Ocakları ... , s. 64 - 65; Reşiı Saffeı (Atabinen) en son Ocak sayısının 257'ye "

çıktığını bclinmekıedir. Les Türk Odjaghis, Ankara 1 930, s. 9- 1 0.


246 / Türk Milliyetçilij;jinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

nan Türk Ocaklarının ülke çapında teşkilatianmasına paralel olarak, Merkez Heyeti için Ankara'da büyük bir binanın yapıl­ masına karar verildi. Arsası Evkaftan satın alınan binanın pro­ jesi ve inşaat kontroloru Türk Ocaklan üyesi Mimar Hikmet (Koyunoğlu) tarafından yapılan binanın temelini 2 1 Mart 1 927 tarihinde Atatürk adına, Başbakan İsmet Paşa atmıştır88 . İnşaat Emlak Kredi Bankası'nın kefaleti ile Zella Şirketi tarafından yapılmıştır. Türk Ocaklannın binası için gerekli olan para bir­ kaç kaynaktan temin edilmiştir. Amerikalı hazır giyim imalatçı­ sı Arthur Nach 1 20.000 dolar bağışlamıştır89. Devlet binanın tamamlanması için 200.000 liralık borca 1 Mayıs 1 928'de çıka­ nlan bir kanunla kefalet etmiştir90. Atatürk de binanın yapımı· ve mali problemleri ile yakından ilgilenmiştir9 1 . 1 927-30 fiyat­ larına göre, yaklaşık 600.000 TL'ye malolan Türk Ocakları Merkez Heyeti binasının inşaatı 3 yıl sürmüş, 28 Şubat 1 930'da tiyatro salonu92 , 23 Nisan 1 930'da da Hamdullah Suphi tara­

fından binanın tamamı hizmet açılmışur93 . Neo klasik Türk mi88 Tanrıöver, Da.� Yolu /, s. 20; Hakimiyet-i Mi/liye, 27 Mart 1 927; "Türk

Ocakları Merkez Heyeti Binasının Temel Atma Merasimi", TY, C. V, Sa­ yı: 27, {Mart 1 927), s. 289-296. 89 Fethi Erden, "Türk Ocakları Merkez Binasının Tarihi Durumu ve Türk Ocağı'nın Bugüne Kadar Geçirdiği Saflıalar", TY, C. J l l , Sayı: 300 , {Tem­ muz 1 963), s. 5; Ocağa bir yabancının bağış yapmasını ele�tirenlere karşı Hamdullah Suphi, bu kişinin tamamen Türk dostu olduAu için bu yardımı yaptığını belirtmektedir. Dağ Yolu 2, s. 1 6- 1 7 . 90 "Türk Ocakları Merkez Heyeti'nce Akdedilecek lstikraza Maliye Vekilinin Kefaleti Mezuniyeti Hakkında Kanun", Düstur, C. 9, s. 333; Ayrıca ek borçlanma ihtiyacı doğmuş 13 Şubat 1 930 tarihinde Ocak piyango hasılatı­ na karşılık ek bir kanun daha çıkarılmıştır. " 1 Mayıs 1 928 Tarih ve 1 228 Numaralı Kanuna Müzeyyel Kanun", Düstur, C. X, s. 37. 91 Hamdullah Suphi, Mustafa Kemal Paşa'ya yazdığı bir mektupta mali prob­ lemler hakkında bilgi vermekte ve bu konuda tavassutlarıriı istemektedir. Mektup için bkz. C.A . , Dosya No: 56- 1 , Fihrist no: 29, Belge no: 29, 29- 1 . 92 "Ocak Tiyatrosunun Açılma Merasimi", TY, C . IV, Sayı: 26, {Şubat 1 930), s. 56. 93 "Türk Ocakları Merkez Binası", TY, C.IV, Sayı: 27-28, {Mart-Nisan 1 930), s. 79-8 1 ; Hamdullah Suphi'nin açılış nuıku için bkz. Türk Ocakları Merkez Binasiiiiil Açiimasmda Hamdulla/ı Suplıi Bey'in Söyledi.�i Nutuk, Türk Ocakları Matbaası 1 930, aynı Nutuk, Dağ Yolu 2. s. 85- 1 08'de de yer al­ mıştır.


Türk MilliyetçiliOinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 247

marisinin en güzel eserleri arasında yer alan bu binada toplantı salonlan, çalışma odalan, kitaplık, tiyatro ve konferans salonla­ rı bulunmaktadır. Türk Ocakları Merkez Heyeti bu binada bir yıl kadar faaliyette bulunabilmiştir94 . Merkez heyeti binasının yanısıra, Türk Ocağı şubeleri­ nin birçoğu özel binalara ve gelir getirecek dükkan, bahçe, si­ nema vb. gayri menkul ve işletmelere de sahiptir. I 925 kurulta­ yında 38 Ocak özel binaya sahipken, I 926 da özel binaya sahip '

olmanın yanında kısmen de gelir elde edebilen Ocakların sayısı 97'ye çıkmıştır95 . İleride üzerinde duracağımız gibi, bu geliş­ mede hiç şüphesiz yönetimin büyük yardımları olmuştur. Nite­ kim I 926 yılı Merkez Heyeti raporunda bu gelişmede yardım­ larından dolayı Cumhurbaşkanına, TBMM'ne, Başbakan'a te­ şekkür edilmektedir96. Nitekim devletin de yardımları sayesin­ de, Türk Ocakları kapatıldığı zaman yaklaşık % 80'ninin kendi binasına sahip olduğu gibi, başta Merkez Heyeti matbaası ol­ mak üzere, birçok Ocağın gelir getirecek dükkan, bahçe, kah­ vehane, fırın, mağaza, sinema, pastane gibi yerlere de sahip ol­ dukların ı görüyoruz. Bunların o dönemdeki tahmini değeri 1 . 3 1 2.694.00 TL'yi bulmaktadır9 (. Türk Ocaklan şubeleri, bütçe, gayr-i menkul ve üye sa­ yıları itibariyle oldukça farklı bir yapı arzetmektedir. Bu farklı­ lık şehirlerin büyüklüğü ve küçüklüğü ile aliik alı olmakla bera94 Sarnet Ağaoğlu, binanın bitmek üzere olduğu bir zamanda, babasının Ham­ dullah Suphi'ye, " ... Bu binayı Türk Ocaklarına bırakmayacaklar ... Mutlak iktidarın sahibi bu insanlar ... göreceksin yakında bunu elimizden alacaklar" dediğini, ayrıca Recep Peker'in binayı gezerken yanındakilere, binanın Halk Fırkası'nın merkezi olarak nasıl kullanılacağını anlattığını belirtmektedir. Babamm Arkadaşları, Nebioğlu Yayınevi, İ stanbul (Tarihsiz). s. 105. Nite­ kim Türk Ocaklarının kapatılması üzerine CHF Genel Merkezi olan bina, 1 950'den sonra Türk Ocaklarına geri verilmiş, halen de Kültür Bakanlığı Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılmaktadır. 95 Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı, s. 8. 96 Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı, s. 8. 97 Ocakların gayr-i menkul listesi ve tahmini değerleri için bkz. Erden, a.g.m., s. 57-63.


248 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

her, ülke genelindeki sosyo-ekonomik yapıyı ve bölgeler ara­ sındaki dengesizliği de yansıtmaktadır. Mesela 1 927 ve 1 928 yılı bütçelerinde Ankara, Adana, İzmir, İstanbul, Ödemiş, Ay­ valık, Bursa, Bandırma, Burdur, Tarsus gibi Ocaklar yüksek bütçelere sahipken, Ahlat, Ayaş, Ürgüp, Elbistan, Of, Erzincan, Boyabad, Poshof, Çıldır, Darende, Reşadiye, Muş gibi Ocakla­ rın oldukça düşük bütçelere sahip oldukları görülmektedir98 . Aynı farklı yapıyı sahip oldukları gayr-i menkuller açısından da görmek mümkündür99 . B.u arada Doğu vilayetleri içinde Malat­ ya Türk Ocağı 43.972 TL'Iik bütçesi ve binası i le beraber 8 adet tarlası ile dikkati çekmektedir. Bu konuda İsmet Paşa'nın özel ilgisinin olduğu bilinmektedir ı oo. Bu farkl ı yapının bir sonucu olarak 1928 yılında gerek maddi gerekse Ocağı ayakta tutacak yeterli eleman bulunmadı­ ğı için 5 yeni Ocak açılırken 5 tane de kapanmıştıri O l . Aynı şekilde 1 928-30 döneminde 9 yeni Ocak açılmış, buna karşılık 12 yerdeki Türk Ocağı kapanmak zorunda kalmıştır 102 • Bu se­ beple 1926 yılından itibaren Türk Ocakları Merkez Heyeti şube 98 İzmir 62.550 TL, Ankara 59.808 TL, Adana 37.700 TL, Ayvalık 34.536 TL, İ stanbul 22.6,1 6 TL, Ödemiş 1 8.774 TL, B ursa 46.000 TL, Bandınna 1 4.005 TL, Tarsus 1 4.000 TL, bütçeleri ile dikkati çekerken, Of 300 TL, Ahlat 500 TL, Ü rgüp 570 TL, Elbistan 600 TL, Ayaş 532 TL, Boyabad 1 87 TL, Da­ rende 4 1 0 TL, Bolvadin 206 TL, Kağızman 709 TL, Muş 1022 TL, Çıldır 900 TL'lik bütçeleri ilc daha az imkana sahip olmuşlardır. Bütçeler için bkz. "Bir Aylık Ocak Haberleri-Ocak Bütçeleri", TY, C. 1, 2 1 , Sayı: 3/1 97, (Mart 1928), s. 63-66; TY, C. 11/22, Sayı: 7/20 1 , (femmuz 1928), s. 47-48. 99 Büyük çoğunluğunun oturacak binalan olmakla beraber, Adana, Aydın, An­ kara, Balıkesir, Ayvalık, Bandınna, B ursa, İ zmir, Mersin, Akhisar, Tarsus, Samsun gibi Ocakların, sinema binası, dükkan, mağaza, fırın, otel, bahçe, gazino gibi gelir getiren yerleri de vardır. Erden, a.g.m .. s. 57-63. 100 Mesela İ smet Paşa aracılığı ile Evkaf Müdüriyeti bütçesinden alınan 5000 TL. ile Malatya şube binası yaptırılmıştır. Türk Ocakları 1928 Senesi Ku­ rultayı Zahıtları, Ankara 1 929, s. 36-37.

101 Türk Ocakları 1928 Sene.fi Kurultayı, s. 29-32. 102 Türk Ocakları Merke;, Mürakahe. ilim ve Sanat Heyetlerinin 930 Kurul­ tayına Arzedilen Raporlan, Türk Ocaklan Matbaası, Ankara 1 930, s. 5.


Türk MiiHyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 249

açılışlarında oldukça tit!z davranarak, Ocak açmak için yapılan müracaatları incelemiş, ancak açılacak Ocakları yaşatabilecek imkan ve çevrenin var olduğu kanaali hasıl olduktan sonra izin vermiştir 1 03 . Nitekim ı 927- ı 928'de Ocak açmak için Merkez Heyeti'ne ı8 müracaat olmuştur. Ancak yapılan inceleme sonu­ cu Ocakların yaşaması ve gelişmesi için şartiann müsait olma­ dığı tesbit edilerek bir kısmı reddedilmiş, sadece Hendek, Çöle­ merik (Hakkari), Atina (Pazar), S ilvan ve Çemişkezek'te yeni şubeler açılmıştır 1 04 . ı 928-30 döneminde ise, Si.ışehri, Kırıkka­ le, Adi lcevaz, Refah iye vb. yerlerde 9 yeni Ocak daha açılmıştır 105 .

c.

İdari

ve

Sosyal Yapısı

Cumhuriyet döneminde ülkede hızla teşkilatianan Türk Ocakları şubelerinin yeni dönemdeki amaçları, faaliyet alanı ve idari yapısını düzenleyen Yasa, Mesôf Programı ve Tali­ matname hazırlanarak genel merkeze bağlı olarak çalışmaları sağlanmıştır. Türk Ocaklarının yapısını düzenleyen yasa ve talimat­ nameye göre, umumi ve hususi olmak üzere iki ana idari organı vardır. Bu organlardan en önemlisi, şube delegelerinin katıldığı Umumi Kurultaydır. Umumi Kurultaylar her yıl toplanır ve 7 kişiden oluşan bir Merkez Heyeti seçerdi. Merkez Heyeti de kendi arasından Umumi Reis, Reis Vekili, Umumi Katip, Me103 Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultayı Zahıtları. Ankara 1 928, s. 37. Bu durumu belirli bir esasa bağlamak ve hukukileşiirmek için 1 927 yılında yapılan Ocak Yasası'nın 17. maddesinde incelemenin nasıl yapılacağına dair esaslar belirtilmiştir. Türk Oca.�ı Yasası. 23 Nisan 1 927 tarihinde Ankara'da Dördüncü İ çıimaını akd etmiş olan Kurultayda kabul edilen ya­ sadır. Türk Ocakları Matbaası, 1 927, s. 8-9. 1 04 Türk Ocakları 1928 Senesi Kurultayı.

105 Türk Ocakları 930 Kurultayına .. , s. 5. .

s.

32.


�so 1

Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

sul Murahhas, Umumi Muhasip ve Veznedar seçerdi 1 06 . Cum­ huriyet döneminde 23 Nisan 1924'te başlamak üzere her yıl dü­ zenli olarak bu kurultaylar toplanmıştır. Yalnız 1 928 yılında Yasa'da yapılan değişiklikle kurultayın iki yılda bir yapılması esası getirilmiştir 1 07 . Bu sebeple 1 929 yılı hariç ve 1 9 3 1 yılı olağanüstü olmak üzere, Cumhuriyet döneminde toplam 7 ku­ rultay yapılmıştırl OS . Bu kurultaylarda devamlı olarak Merkez Heyeti'ne seçi­ len Hamdullah Suphi, Türk Ocakları kapatıl ıncaya kadar Umumi Reislik yapmıştır. 1 925 Kongresinde ise Merkez Heye­ ti'ne seçilen Mustafa Kemal'in eşi Latife Hanım Türk Ocaklan­ nın bir dönem fahri başkanlığını yapmıştır109 . Merkez Heye­ ti 'nde çeşitli dönemler görev yapanlar da Ahmet Ağaoğlu, Mahmut Celal (Bayar), Mimar Hikmet (Koyunoğlu), Vasıf (Çı­ nar), Rıdvan Nafiz (Edgüder), Mehmet Emin (Yurdakul), Dr. Reşit Galip, Hasan Ferid (Cansever), Burhanettin (Develioğlu), Ferit Celal (Güven), izzet Ulvi (Aykurt), Hilmi Unan, Dr. Hü­ seyin Enver gibi kişilerdir. 1924 yılında yapılan Yasa'da Merkez Heyet olarak ad­ landırılan Türk Ocaklan genel merkez yönetiminin şubeler üze­ rinde fazla yetkileri yoktur. Ancak, bir taraftan şubeterin 257'ye çıkması, diğer taraftan CHF ile bütünleşmeye paralel olarak ge1 06 1 924 yılı yasasında görevlere ilişkin detay verilmemiştir. Ancak bu düzen­

lemeler 1 927 yılında ayrıntılı bir şekilde izah edilmektedir. Türk Ocakları YaJası 1 927. Madde 24-25 s. 10- 1 1 ; Yasayı yorumlayan Talimatnarnede teşkilalın işleyiş şekli ve görevler daha da ayrıntılıdır. Türk Ocakları Tali­ nıatnanıesi. Türk Ocakları Maıbaası . 1 927 . s. 3.

107 Türk Ocaklan YaJa.u. Ankara 1 929, Madde 37, s. 1 1 . I OR 1 924 yılında kongre olarak niıelendirilirken, bundan sonra kurultay kcli­ mesi kullanılmıştır. Bu kurullaylar olağanüstü yapılan hariç. 23 Nisan ta: rihlerinde yapılmıştır. Sadeec 1 930 Kurullayı Türk Ocakları Merkez Bina­ sının açılışına raslladığı için 24 Nisan'da başlamışıır.

109 Kuruilaya Kars delegesi olarak kalılan Laıife Hanım'a, fahri başkanlığa se­ çilmesi Merkez Heyeti'nin 1 R Mayıs 1 925 tarihli mckıubuyla bildirilmiştir. Latife Hanım da 24 Mayıs 1 925 tarihli mektupla olumlu cevap vcnniştir. Mektuplar için bkz. C.A. Dolap No: 1 5 , Dosya No: 7 1 , Belge No: 6, 6- 1 .


Türk Milliyetçlli(linin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 251

nel merkezin yetkileri artırılmıştır. Bu çerçevede şubelerin ga­ zete ve mecmua çıkannaları yasaklanmıştır 1 1 0. I 927 yılında hazırlanan Talimatnameye göre ise, hiçbir şubenin herhangi bir sebeple Ocak narnma "hükümetle, vekillerle ve muhtelif mües­ sesat ve cemiyet merkezlerine müracaat edemeyeceği, bu gibi müracaatların mutlaka Merkez Heyeti vasıtasiyle yapılması za­ rureti " getirilmiştirl l l _ Ayrıca her şube, onaylanan bütçe hari­ c-inde harcama yapma lüzumu görürse genel merkezin onayını almak zorundaydı ı ı 2_ Merkezi yapıyı gittikçe güçlendiren genel merkez yöne­ timi, şu belerin yasa ve talimatname doğrultusunda çalışıp çalış­ marlığını denetlernek amacıyla 1 927 yılında müfettişlik ve mü­ messillik kurumlarını da ihdas etmiştir. Müfettişler daimi ve geçici olarak Merkez Heyeti tarafından atanmaktadırlar1 1 3 . Gö­ revleri, teftiş alanına giren şubelerin işlerini, hesaplarını incele­ me ve Ocakların yasa, mesai p-ogramı ile Merkez Heyetinin ver­ diği emirlere uygun faaliyet gösterip göstermediklerini denetle­ yerek, sonucu genel merkeze bildirmektir 1 1 4. Teftiş sonunda Ocağın yönetmeliklerine uygun faaliyet içinde olmadığı tesbit edilen şubelerin yönetim kurulları genel merkez tarafından alınabilirdi 1 1 5 . Genel Merkez tarafından özel bir önem verilen müfettişlik kurumu, teftiş alanları itibariyle Merkez, Kuzey, Güney, Doğu ve Batı olmak üzere beş bölgeye ayrılmıştır 1 1 6_ 1 1 0 Türk Oca.�ı Yasası 1927. Madde 72, s. 22. l l l Türk Ocaklan Talimatnamesi, Madde 1 65, s. 25 . 1 1 2 Türk Ocaklan Talimatnamesi, Madde 1 68, s. 25. 1 1 3 Türk Ocakları Yasası 1 927, Madde 49, s. 1 7. 1 1 4 a.g.e., Madde 50, s. 1 7; Müfeııişlerin görevleri hakkında geniş bilgi için bkz. Türk Ocaklan Talimatname.<i, s. 7-8.

1 1 5 Türk Ocakları Yasası /927. Madde 5 1 , s. 1 8. 1 1 6 Merkez bölgesine Afyonkarahisar Milletvekili İzzel Ulvi (Aykurt), Ku­

zey'e Zonguldak Milletvekili Ragıp (Özdemiroğlu), Güney'e Ferit Celal (Güven) daha sonra Baki (Tonguç). Batı'ya Burhaneııin (Dcvelioğlu), Do­ ğu bölgesine, aynı zamanda Diyarbakır mümessili olan Hasan Reşit alan­ mıştır. Daha sonra, Batı bölgesine Dr. Hasan Ferid (Cansever), merkez bölgesine de Cemi! Behçeı aıanmışıır. Geniş bilgi için bkz. Türk Ocakları 1 9211 Senesi Kumltayı, 29-3 1 ; "Ocak Müfettişlikleri ve Teftiş Mıntıkala­ rı", TY. C. XXI, Sayı: 199/5, (Mayıs 1 928 ), s. 44.


252 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Yapılan teftişler sonucu 1 928 yılında Tosya Ocağı, amaçlara uygun çalışmadığı, Arapkir, Orhangazi, Cebelibereket yeterli faaliyet imkanına sahip olmadığı gerekçesiyle kapatılmış, Ban­ dırma Ocağı'nın yönetim kurulu değiştirilmiştir 1 1 7 . Müfettişierin yanısıra, bir de genel merkez tarafından ihtiyaç duyulan bölgelere atanan mümessillikler vardır. Mü­ messiller görevlendirildikleri yerlerde Ocağın fikir ve prensip­ lerini yayarlar, daha önce açılan Ocakların geliştirilmesi için çalışırlar, Ocak olmayan yerlerde ise, gerekli çalışmalan yapa­ rak yeni bir şube açarlardı 1 1 8 . Mümessillik daha çok Türk kül­ türünün yeterince yerleşmediği bölgeler için düşünülmüştür 1 19 . Bu amaçla merkezi Diyarbakır olmak üzere Şark bölgesi mü­ messilliği oluşturulmuş, bölge üzerinde bazı çalışmalar yapıl­ mıştır1 20. Gerek müfettişlik gerekse mümessillik kurumlarının 1 926'dan itibaren gündeme gelerek 1 927 ve 1928 yıllarında tam olarak işletilmesi Türk Ocaklarının giderek merkeziyetçi bir yapıya kavuşturulmasının bir sonucudur. İleride üzerinde dura­ cağımız gibi, merkeziyetçiliğin CHF ile bütünleşme sürecine bağlı olarak arttığı da açıkca gözlenmektedir. Bu durum 1 928 1 1 7 Türk Ocakları 1928 Senesi Kurultayı, s. 30-3 1 . J I K Türk Ocakları Yasası 1927, Madde 48, s . 1 6; Mümcssillerin görevleri hakkında geniş bilgi için bkz. Türk Ocakları Talimamamesi, s. 9. 1 1 9 Mümessillik konusu tartışılırken Hamdullah Suphi, mümessillcrin sadece Türk kültürünün yeterince gclişmcdiği bölgelere gönderilcceğini, ancak bu bölgelerin yasaya yazılınasının sakıncalı olacağını belirterek "Sivas, Kon­ ya. İzmir, Adana gibi muhitlerc mümessil göndermenin" manası olmadığı­ nı belirtmiştir. Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı, s. 255.

1 20 Bölge mümessilliği ilc müfeııişliğini yürüten Hasan Reşit, 1930 Kurulta­ yında "Ben Şarkta Türk Ocaklarının alıcı değil verici olması lüzumuna ka­ niyim. Bu itibarla Ocakları maddeten kuvvctlendirmcyi bir umde edindim" dedikten sonra. Ocak üyelerinin bölgeyi dolaşarak konferanslar verdikleri­ ni, yeni harneri okuma kursları açtıklarını, daha çok Ermenilik ve Kürtlük konusunda. bölücü nitelikteki yabancı dille yazılın ış birçok kitapları topla­ dıklarını aıılatmaktadır. "Türk Ocakları Altıncı Kurultayı", TY. C. IV, Sa­ yı: 29/225, (Mayıs 1 930). s. !!5-88.


TOrk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve TOrk Ocakları / 253

kurultayında " ... uzun seneler zarfında kendi takdirlerine göre hareket eden ve aralannda fikri rabıla ve vahdetten başka idari bir rabıla bulunmayan çeşitli şubeterin kısa bir müddet önce merkezi bir teşkilat etrafında" birieşiirildiği nin ifade edilmesin­ den de açıkca anlaşılmaktadır1 2 1 . Umumi teşkilat içinde, Merkez Heyet'in aldığı kararlan uygulayan İcra Divanı ile hesaplan kontrol eden Murakabe He­ yeti'nin yanısıra önemli bir organ da Hars Heyeti'dir. Bu heyete kültürel ve ilmi sahada şöhret kazanmış ve Türklük davasına hizmet etmiş kişiler ömür boyu seçilirlerdi. Her türlü ilmi ve kültürel çalışmayı yapmak ve. yaymakla görevli olan bu heyetin mevcudu en fa�la 40 kişi olabilirdj l 22 . 1 924 Kongresinde Hars Heyeti'ne, Fevzi Paşa (Çakmak), Ağaoğlu Ahmet, Hamdullah Suphi, Ziya Gökalp, Halide Edip, Köprülüziide Mehmet Fuad, Mehmet Emin (Yurdakul), Ak�uraoğlu Yusuf, Hüseyinzade Ali (Turan), Veled Çelebi (İzbudak), Samih Rıfat, Yahya Kemal (Beyatlı), Celal Esat (Arseven), Rıza Nur seçilmişlerdir 123 . Bu heyetin ömür boyu seçilmesi sebebiyle, ölenlerin dışında (ör­ neğin Ziya Gökalp) Ocaklar kapatılıncaya kadar görevlerine devam etmişlerdir. 1 927 yılında bu heyete Zeki Yelidi (Togan), Sadri Maksudi (Arsal) ve Zakir Kadiri (Ugan) gibi yeni üyeler alınmıştır 1 24. Ancak Hars Heyeti'nin verimli çalışmaması üze­ rine, 1 928 yılında bir uzmanlık kurulu olarak Mehmet Emin (Yurdakul)'in başkanlığında, Reşit Saffet (Atabinen), Ahmet Ağaoğlu,Veled Çelebi, Yusuf Akçura, Sadri Maksudi, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Ruşen Eşref (Ünaydın), Fatih Rıfkı (Atay), Necip Asım (Yazıksız) ve Samih Rıfat'tan oluşan ilim ve Sanat Heyeti oluşturulmuştur l 24- a. 1 2 1 Türk Ocakları 1 928 Senesi Kurultayı, s. 27. 1 22 Türk Ocakları Yasası 1927, Madde 59, s. 19. 1 23 Birinci Türk Ocakları Umumi Kongresi, s . l 15- l 1 6. ı 24 D aha sonra seçilenlerle birlikte kesinleşen 23 kişilik liste için bkz. Türk Ocakları Yasası 1927, s. 1 9. l 24- a "Türk Ocakları I lim ve Sanat Heyeti", TY, C. 11/22, Sayı: l 1 (205, (Teş­ rin-i sani l 928), s. 63-64.


254 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türk Ocaklannda hususi teşekilat da Ankara'daki genel merkeze bağlı olarak çalışan şubeler ve organlanndan oluşmak­ tadır. Şubeler her yıl kongrelerini yaparak Kurultay delegelerini ve Bütçelerini Merkez Heyeti'ne bildirmek zorundaydılar. Ay­ nca gelirlerinin %5'ni genel merkeze göndermeleri gerekiyor­ du l 25 . Türk Ocaklan faaliyetleri için gerekli olan parayı üye aidatlarından, ayni ve nakdi yardımlarından, sinema, müsamere ve diğer işletmelerden, "kanunen caiz" piyangolardan ve devlet yardımlarından temin ederd i l 26. Türk Ocaklannın sosyal yapısını, yani toplumdaki da­ yandığı kesimleri belirlemek için öncelikle Ocağa girişte belir­ lenen üyelik şartları ve bu konuda kongrelerde yapılan tartış­ malara bakmak gerekir. B il indiği gibi, Osman l ı döneminde Türk Ocakları üyelerinin tamamına yakınını gençler ve aydın­ lar oluşturmakta idi. Daha önce belirtildiği gibi, 1 9 1 8 kongre­ sinde kadınların da Ocağa üye olabilmeleri kabul edilmişti. Ye­ ni dönemde, Ocağın toplumun bütün kesimlerini temsil eden geniş tabanlı bir yapıya mı veya sınırlı bir aydın tabakaya mı dayanmasının daha iyi olacağı konusunda yoğun tartışmaların çıktığını görüyoruz. Bu konuda ilk tartışma 1 924 kongresinde Ocağın yeni dönemdeki Yasası'nın hazırlıkları sırasında mey­ dana gelmişt ir. Yasa Encümeni tarafından hazırlanan taslağın 6. maddesinde yer alan üye olacak kişilerde aranacak şartlar içinde "muayyen bir meslek " l 27 kaydının bulunmasına karşı, bazı delegelerin mesleği olmayanlan veya arnele ve uşak duru­ munda olanların üyeliğe alınıp alınmayacaklarını sormaları üzerine çıkan tartışmada, Akçuraoğlu Yusuf, Mazhar Müfit 125 Türk Ocakları Yasası. s. 9- 1 0.

126 a.g.e., Madde 5,

s. 4; 1 927 kurultayında mali yetersizlik içinde bulunan Ocakların, bir şirket ya da ticari müessese haline dönüşmeden ıicari faali­ yeıle uğraşması teşvik edilir. Türk Ocakları 1 927 Senesi Kurultayı, s.

37 1 .

'

127 / 340 Senesi Nisan'ında To11lanan Türk Ocakları Umumi. .. , s. 57.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 255

(Kansu), Vasıf (Çınar) gibi delegeler, bu gibi sınırlamaların halkçılık ilkesi ile çelişeceğini, amaçlarını yaymak için sosyal tabanı geniş tutmanın uygun ölacağını savunmuşlardır 1 28 . B u görüşe Yasa Encümeni adına karşı çıkan Samih Rıfat, uşak du­ rumunda otanların üyeliğe kabülü halinde seçimlerde çoğunlu­ ğu elde edebileceklerini, işte bu gibi durumlara düşn;ıemek için sınırlama getirdiklerini, hatta Avrupa'daki gibi "mevki-i içti­ maiyesi olması" kaydını koyacaklarını, fakat asilzade manasma

gelebilir diye bundan vazgeçtiklerim izah eder1 29 . Bu görüşü destekleyen Hamdullah Suphi, " _.ameleyi aldınız

m

ertesi gün

Ocak sosyalist bir klüp olur... Türk Ocağı bugüne kadar muay­ yen bir mefkıireyi neşr eden müessese olmak dolayısıyle ancak kendi maksatlarını telkine yarayacak seviyede olanları alabilir. Türk Ocağı'nın köylüye, ameleye, nefere karşı vazifeleri var­ dır." dedikten sonra, Ocağa rastgele adam alamayacaklarını an­ cak "gayeye hizmet edebilecek kimseler arasından" üye alabile­

ceklerini savunur 1 30. Aynı doğrultuda görüş belirten Besim Atalay, Uşak'ta Türk Ocağı açıldığı zaman 300 kişiyi üye al­ dıklarını, ancak birkaç gün sonra Ocak'ta irticanın başladığını, hatta programa dahi müdahale ettiklerini belirterek Ocağa üye alınacakların sıkı bir denetimden geçirilmesini savunur 1 3 1 . B u arada erierin re , ordunun hiyerarşik yapısı ile çelişeceği v e prob­ lem yaratacağı gerekçesi ile Ocağa üye alınmamaları kararlaş­ tırılır. Bu tartışmalardan sonra, üyelik şartlarını belirleyen 6. madde ile şartlara uyan kişiler arasından yapılacak seçimin usu­ l ünü belirten 7. ve 8. maddeler ilirazla karşılaşmadan kabul

edilmiştir 1 32 . Sonuçta Türk Ocaklarına üye olacakların sıkı bir seçim sonucu kabul edilmelerini öngören anlayış benimsenmiş1 28 a.g.e. s. 58-60. 1 29 a.g.e . s. 60-6 1 . 1 30 a.g.e. s . 64-65. 1 3 1 a l(.e s. 66-67. 1 32 a.g.e . s. 69-70. 1 33 Bu maddeye göre, "Ocağa kabul edilecek Türklerin 1 8 yaşından aşağı ol­ .

.

.

.•

.•

.

maması, su-i şöhrcllc lanınmaması ve mahal-i haysiyel bir cünha ilc ve ci-


256 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tir. Buna göre 6. madde i le getirilen şartlan taşıyan 1 33 her Türk

içinden Ocağa üye olmak isteyenler, en aşağı * i yıldan beri, Ocağın üyesi olan iki kişinin tavsiyesi ile idare heyetine müra­ caat edeceklerdir l 34. İdare heyeti de bu aday hakkında üç ay süreyle araştırma yapacak ve sonuçta kanaati olumlu çıkarsa

aday üyeliğe kabul edilecektiri 3 S.

Türk Ocağı'na üye olacak.lann seçimi konusu daha son­ raki kongrelerde de gündeme gelmiştir. Ancak yapılan konuş­ malarda, sakıncalı kişilerin, Ocak fikrine ve amaçlarına muhalif olanların Ocağa sızmalannı engelieyebilmek için üye alınırken seçim işinin sıkı tutulmasını savunanlar ağır basmış ve "çok azalı bir Ocak olmaktan ziyade, az azalı ve müfit olmak daha iyidir" şeklindeki görüş devam etmiştir 1 36_ Türk Ocaklarına üye kabulünde yapılan bu sıkı denetim nayetle mahkum veya medeni ve siyasi haklanndan mahrum bulunmaması ve muayyen bir meslek ve maişete sahip olması şaıtıır" deniliyordu. Türk Oca.�ı Ya.rası, Yeni Gün Matbaası, Ankara 1 340 ( 1 924), s. 1 . 1 34 Türk Ocağı Yasası 1 924, Madde 7, s. 1 . 1 35 Üye olmak için Ocağa müracaat eden aday hakkında idare heyetinin "tam bir kanaat elde edebilmek için üç ay müddel tetkikatta bulunmaya mezun­ dur" denilmektedir. a.g.e., Madde 8, s. 2. 1 36 1 926 Kurultayında Akçuraoğlu Yusuf, isim vermeden istiklal mahkemesi­ ne yargılanmak üzere getirilen bir kişinin evrakı arasından Tüıtc Ocağı rei­ si diye belge çıktığını, bu sebeple bu konularda dikkalli olunmasını savu­ nur. Tür/.: Oca/.:ları Üçüncü Kurultayı, s. 143. Kuruilayda isim verilme­ mckle birlikte Türk Ocakları 1 924 kongresinde Sarıkamış dclegcsi olarak katılan aynı zamanda Sivas Milletvekili olan Halis Turgut Bey ile Soma dclegcsi Abidin Bey (Saruhıin Milletvekili) Terakkiperver Cumhuriyet Fır­ kası içinde yer almışlar ve 1926'da Atatürk'e suikast davasından idam edil­ mişlerdir. Kazım Öztürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi Alhümü ( 1 9201 973), Ankara 1 978, s. 1 02- 1 04; Tuncay, a.g.e . . s. 1 63; Bu olayın da et­ kisi ilc kuruilayda Ocağa muhalif kişilerin sızmasını engellemek için, de­ netimin anınlması istenmiştir. Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı, s. 1 431 58; Bu sebeple 1927 Yasası'na üyelik şanlarına ilave olarak Ocağın milli ve insani umdcleriııe muhalif fikir ve kanaaile olmamak, okur-yazar olmak (bazı mınııkalarda Merkez Heyeti tarafından kaldırılabilir) gibi şeyler ila­ ve edildiği gibi, inceleme daha da sıkılaştırılmıştır. Türk Oca/.:ları Ya.ra.fı 1927, Madde 7, 9, s. 4-5; Bu konuda tanışma 1 928 Kurultayında da de­ vam etmiş ancak değişiklik olınamışıır. Tür/.: Oca/.:ları 1928 Kurultayı, s. 383-389.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 257

sonucu, daha çok ülkenin seçkinlerinden oluşan bir sosyal taba­ na dayanmasına yol açmıştır. Türk Ocaklarının ülke genelinde üye tabanı ağırlıklı olarak, milletvekili, yüksek bürokrat, öğret­ men, doktor, avukat, gazeteci, vali, kaymakam, memur, hakim, savcı ve subaylara dayanmıştır. Çiftçi ve işçilerin sayısı olduk­ '<a sınırlıdır 1 37 . Bu sebeple üzerinde d,uracağımız gibi, halkçılık ve köycülük ilkelerine teoride önem vermelerine rağmen, top­ lumun bütün kesimleri ile kaynaşma yolunda başarılı olarnama­ larma yol açmıştır. Üyeliğin yanısıra yeni açılacak şubelere de yapılan inceleme sonucu izin verilmesi, etki alanlarının sınırlı kalmasına sebep olmuştur. Bundan dolayı, inkıHl.pları ve reji­ min ilkelerini geniş kitlelere yayarak, homojen bir yapı oluştur­ ınayı amaçlayan yeni yönetimin isteklerini tam olarak karşıla­ dık.lannı söylemek mümkün değildir. d. Yönetim ile İlişkileri

Türk Ocakları ilk kuruluşundan itibaren siyaset dışında kalmaya özen göstermiş, İttihat ve Terakki yönetiminin deste­ ğine sahip olmakla beraber, gene de bu ilkeye bağlı kalmaya çalışmıştır. Bu sebeple yeni Türk devleti içinde tekrar teşkilat­ lanmaya başlayan Türk Ocaklarının siyasi iktidar karşısında Osmanlı devleti döneminden gelen özerklik geleneği vardır 13R . Türk Ocaklannın Osmanlı devleti döneminde olduğu gi­ bi, Cumhuriyet döneminde de "Ocakta fırka siyaseti" yapılama­ yacağı anlayışını devam ettirmeye çalıştığını görüyoruz. Nite1 3 7 Ocak yönelici ve üyelerinin mesleklerine ilişkin sağlıklı bilgi bulunma­

malda beraber, bazı ipuçlan vardır. Mesela 1 924 Kongresine kalılan delc­ gelerin meslekleri verilmektedir. Bu listeye göre, 64 delegenin 42"si millcl­ vekili, 9'u yüksek derecede memur, 3'ü kaymakam, 3"ü subay, 2"si öğrel­ men, 2'si gazeleci, l 'i doktordur. 1340 Senesi Türk Ocakları Umumi. . s . 3-4; Daha sonra Türk Vurdu'nda 60 Türk Ocağı şubesinin idare heyelinin listesinde birçoğunun mesleği belirtilmekledir. Belirli olanlar içinde öğret­ men, Kaymakam, Vali, Doklor, Subay, Hakim vb. meslekler çoğunlukta­ dır. Türk Yurdu, "Bir Aylık Ocak Haberleri", TY, C.l; Sayı: 2, (Şubal 192!1 ), s. 49-60. 1 3K Gcorgcon, "L.es Foyers Turcs ... ", s. 1 82. .

.


258 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

kim Türk Ocakları Yasası'nda yer alan "Ocak Fırka siyasetiyle uğraşmaz. Hiçbir Ocaklı, cemiyeti siyasi emellerine alet ede­ mez." 1 39 şeklindeki 3 . maddesi 1 924 kongresinde görüşülür­ ken, Ocağı parti siyaseti ve günlük politikanın dışında tutma eğiliminin ağır bastığım görüyoruz. Bu konuda Osman Şevki Bey (Bursa delegesi ), bazı Ocakların seçimlerle meşgul oldu­ ğunu, bunun Ocakların arasını açtığını belirterek Yasa'ya "inti­ habatla da uğraşamaz" kaydının ilave edilmesini teklif eder l 40. Bu görüşe karşı çıkan Emin Bey (Silifke delegesi) Ocak üyele­ rinin, kendi bölgelerinde siyasetin yönlendiricisi olacaklarını, bu sebeple parti siyasetini yasaklamanın doğru olmayacağını savunurken, İhsan Bey (Susurluk) Cumhuriyetin ve inkılapların karşısında olacak bir siyasi fırka karşısında siyasetle uğraşma­ manın çelişkili olacağını belirtmiştir 14 l . Bunun üzerine Ham­ dullah Suphi, "Ocak bir bakışa göre, siyasi bir müessesedir... Türk Ocağı'nın bir mil liyet siyaseti vardır. Diğer milletierin rekabeti ortasında Türk milletini techiz etmek ikaz etmek, bir siyasettir." dedikten sonra, Ocakta yasak olanın "zümre ve fırka siyaseti" olduğunu vurgular 1 42 . Ayrıca, "Halk hakimiyetini ve Cumhuriyeti ideal bilen Ocağın" bunların karşısında olacak bir fırkaya düşman olacağını, geçmişte saraya veya Damat Ferid hükümetine karşı çıkan Ocağın, fırka siyaseti değil, "millet ve mefkfire siyaseti" takip ettiğini belirtirl 43 . İzzet Ulvi de aynı görüşü destekleyerek, Ocağın milli bir siyasetinin olduğunu, Türklüğün karşısında bir fırka olursa, onun düşmanı olacaklan­ nı vurgular. Yusuf Akçura da, şahısların kendi adiarına Ocak dışında istedikleri faaliyette bulunabileceklerini, burada yasak olanın zümre adına faaliyette bulunmak olduğunu bel irtir 144. Diğer konuşmacılar da inkılaplara ve Ocak gayesine muhalif ı 39 1340 Senesi Türk Ocakları Umumi,

1 40 a.g.e., s. 33. 141 a.g.e., s. 34-35. 1 42 a.g.e., s. 33. 143 a.g.e., s.35. 144 a.g.e., s. 35-37.

s.

33.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 259

partilerin kurulması halinde onlara karşı mücadele etmenin si­ ya.set sayılamayacağını, ancak Ocağın doğrudan fırka ve zümre

siyaseti yapmaması gerektiğini savunurlar 1 45 . Sonuçta Türk Ocaklan Yasası'nın 3. maddesi, "Ocak fırka siyasetiyle uğraş­ maz. Hiçbir Ocaklı, cemiyeti siyasi emellerine alet edemez" şeklinde kabul edilmiştir. 4. madde ile de Ocağın amaçlarına muhalif olmamak şartiyle her Ocaklının siyasi kanatine göre çalışabiieceği belirtilmiştir 146 . Türk Oc akları, ı 927 yılındaki yasa değişikliğine kadar, Cumhuriyetin ve inkılapların bekçiliği ve vatanın müdafaası gibi temel milli konularda yönetim ile açık bir işbirliğine girmesine rağmen, fırka siyaseti yapınama ve günlük politika ile uğraşınama ilkesine sadık kalmaya çalış­ mıştır. Yönetimin de ı 927 yılına kadar Türk Ocaklarına açık bir müdahalesi olmamıştır. Bu sebeple, Türk Ocaklarının yeni yönelimle diğer bir açıdan CHF'yla ı 927 yılına kadar olan ilişkilerini bu anlayış çerçevesinde görmek gerekir. Nitekim Türk Ocaklan Cumhuri­ yetin ilk yıllarından itibaren birçok temel konuda yeni rejimin savunuculuğunu yaparken, yönetim de Türk Ocaklarına yeni ideolojinin yayılması için üzerine dayanılması gereken bir güç olarak görmüş ve yoğun bir ilgi ve destek sağlamıştır 1 47 . Nitekim, Türk Ocakları daha kuruluş safhasında en bü­ yük yardım ve desteği Mustafa Kemal Paşa'dan görmüştür 148 . Çıktığı yurt gezilerinde özellikle Türk Ocaklarını ziyaret et­ miş, birçok önemli konuşmayı buralarda yapmış ve bazı Ocak­ ların hatıra defterine onları övücü yazılar yazmıştır 149 . ı 924 yıı 45 a.g.e., s. 38-39. 1 46 Türk Oca.�ı Yasası, 1 924, Madde 3 ve 4, s. l . 1 47 Georgeon, a.g.m., s . 1 82. 1 48 Bkz. V. Bölüm, Dipnot No: 77. 1 49 Mesela Adana Türk Ocağı'nın hatıra defterine "Adana Türk Ocağı, Türk­

lük nurunun feyyaz menbaı olsun. Bu ocağın ateşi pekçok kadimdir. Onu asırlarca söndürmeyc çalış ıl maklan hali kalmadılar. Fakat buna her leşcb­ büs edenin ocağı söndü . ", Tel'lıid-i Eflair, 1 9 Mart 1 923; Konya Türk Ocağı'nın hatıra defterine de, "Konya muhtelif Türk devletleri yaşamış öz .

.


260 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

lından itibaren Türk Ocakları Umumi Kurultay delegelerinin temsilcilerini kabul etmiş ve yaptığı konuşmalarda Türk devle­ tinin yücetınesi ve inkıHipların halka anlatılmasında Ocakların rolünü vurgulamış, bu yolda faaliyetlere devam etmeleri için teşvikkar konuşmalar yapmıştır 150_ 27 Nisan 1 930'da doğrudan Türk Ocakları Umumi Kurultayı'na katılarak müzakereleri ta­ kip etmiştir 1 5 1 . Mustafa Kemal Paşa'nın bu ilgisi sadece Umumi Kurul­ tay delegelerine değil, tüm ülkedeki şubelere de olmuştur. Bir çoğunu ziyaret etmiş, faaliyetlerinden dolayı memnuniyetini ifade eden konuşmalar da yapmıştır 1 52 _ Türk vatanıdır. Konya, asırlardan beri ıüton büyük bir Türk Ocağı'dır. Türk kültürünün esaslı kaynaklarından biridir. Konya Türk Ocağı, Konya Türklüğü'nün hakiki bir timsali olmalıdır .. ."' Fethi Teveıoğlu, "Aıatürk'ün Toplanmamış Yazıları", Bel/eren , C. 1 , Sayı: 1 97, (Ağustos 1 986), s. 36; Mehmet Önder, " Atatürk'ün Konya Türk Ocağı'nı Ziyaretleri", · rr. Sayı: 240, (Ocak 1 955), s. 4!19-490; Şapka Nuıku'nu I nebolu Türk Ocağı'nda söylemiştir. Mustafa Selim İmece, Ararürk'ün Şapka Devriminde Ka.fta­ monu ı·e ineho/u Seyalıaı/eri. Ankara 1 959, s. 40-47; 1 8 Aralık 1 930'da I stanbul Türk Ocağı'nı ziyareılerinde, Ocakların faaliyetleri nden memnun olduğunu belirtmiştir. A.S. ve D C. II, s. 25 7. .•

1 50 Türk Ocakları kurultay delegelerini sadece 1928'de yapılan 5. Kuruilayda rahatsızlığı sebebiyle kabul edememiş, diğerlerinde, hükümelin Ocaklara bigane kalmayacağını, bu gibi içıimai k u ruluşlara ihtiyaç duyulduğunu, inkılapiarın halka anlatılmasında Ocakların büyük hizmeti olduğunu belir­ ten konuşmalar yapmıştır. Geniş bilgi için bkz. 1340 Senesi Birinci Türk Ocakları Umumi, s. 29; A.S. ı·e D., C. V, s. 35, 1 1 4; Hakimiyer-i Milli­ ye, 29 Nisan 1927. 1 5 1 Vakit, 28 Nisan 1930, "Bir Aylık Ocak Haberleri", TY, C. IV, Sayı: 29/223, (Mayıs 1 930), s. 84. 1 52 Mustafa Kemal Paşa, Bursa, Akhisar, Uşak. Adana, Konya, Afyonkaralıi­ sar, Söke, Kars, Silifke, İnebolu, Balıkesir, İ zmir, Antalya, Samsun, Isıan­ bul vb. birçok şubeyi ziyaret etmiş, yılık kongrelerine davet eden Ocakla­ rın gidemediklerine ıelgraflar çekmiştir. Burgaz, Biga, Karesi ( Balıkesir), Bandırma, Çal, Bursa, İzmir, Kütahya, Sandıklı, Mardin, Malatya, Eğridir, Diyarbakır, Edirne, Keskin, Burhaniye, İ zmit, Bolu, Trabzon, Söke, Bur­ dur vb. Ocakların Mustafa Kemal Paşa'yı kongre için şehirlerine davet eden telgrafları için bkz. C.A., Dosya No: 9 1 , Fihrisı No: 2/69, Belge No:

2-5. 2-6, 2-7. 2- 13, 2-14, 2- 12, 2- 15, 2-2 1 , 2-22, 2-23, 2-24, 2-25, 2-26, 227. 2-2!1, 2-29, 2-30, Dosya No: 7 1 , Fihrisı No: 43, Belge: 43, M.Keinal

Paşa'nın cevabi ıelgrafı bazan toplu haldedir. Bkz. C.A., Dosya No: 9 1 ,


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 261

Mustafa Kemal Paşa'nın Türk Ocaklarına karşı gösterdi­ ği bu ilgi ve destek, sadece kişisel olarak kalmamış, kısa za­ manda devlet politikası halini almıştır. Nitekim Aralık ı 923'te 1 64 milletvekilinin imzası ile TBMM Başkanlığı'na verilen bir

önergede, Türk Ocağı'nın geçmişteki durumu ve hizmetleri an­ latıldıktan sonra, " ... Türk Ocağı'nın Ankara'da işgal ettiği em­ val-i metrukeden olan binanın hayat-ı milliyesi bütün cihanca maruf olan Milli Meclis tarafından Türk Ocağı'na kıymet-i miktaresi mukabilinde terk ye tahsis" edilmesi istenmiş ve bu bina Türk Ocağı'na tahsis edilmiştir1 53 . Reji idaresi 1 923 yılın­ dan sonra bütçesinden her yıl Türk Ocakları için 3.000 lira ayırınayı kararlaştırmıştır1 54 . 2 Aralık ı 924 tarihinde Bakanlar Kurulunda kabul edilen ı ı ı 7 numaralı kararname ile, "Oniki senedir halkçılık ve milliyet düsturlarını memleketin en uzak köşelerinde neşr ve tamime çalışan Türk Ocaklannın ifa-yı va­ zife hususunda daha ziyade mazhar-ı teshilal olabilmesi zım­ nında" kamu yararına çalışan demekler statüsüne alınması ka­ bul edllmiştir 1 55 _ Diğer taraftan Türk Ocaklannın 1 924 Umumi Kongresine katılan delegeterin 64'ünden 42'sinin TBMM üyesi olması, diğerlerinin de büyük kısmının yüksek dereceli memur­ lardan oluşması, başta Hamdullah Suphi olmak üzere, ileri ge­ lenlerinin bakanlık düzeyinde görevler üstlenmesi, Ocağın yeni yönetim ile olan ilişkilerinin düzeyi hakkında önemli bir fikir vermektedir. 1 925 yılında meydana gelen Şeyh Sait i�yanından sonra Türk Ocaklan ile devletin ilişkilerinin giderek yoğunlaştığı ve maddi yardımların da arttığı görülmektedir. İleride üzerinde duFihrisı No: 2/69, Be l ge No: 2- 1 6, 2- 1 7 , 2- 18, 2- 19, M.Kemal Paşa'ya Uşak'ıan çekilen bir ıelgrafıa, Ocak namına 400 lira ihsanda bulunması da isıirham edilmektedir. CA . Dosya No: 1 8, Fihrisı No: 73, Belge No: 73. 153 "Türk Ocağı", YM, C. IV, Sayı: 90, s·. 482. 1 54 Hakimiyet-i Mi/liye. 2 1 Ocak 1 923. 1 55 Kararın metni için bkz. "Türk Ocakları Şuunu", TY, C. 1, Sayı: 5, (Şubat 1 34 1 ), s. 49. Bundan sonra 1 925 yılında yayınlanan Türk Ocakları Yasa­ sı'nın 6. maddesinde ocakların "Umumi menfaatlere hadi m hayır cemiyel­ lerinden olduğu" bclinilmektedir. Türk Ocakları Yasası, Edirne 134 1 , s. 1 . .


262 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

rulacağı gibi "inkıHipların bekçiliği ve vatanın müdafaası" ko­ nusunda Türk Ocaklarının ortaya koyduğu aktif tavır hükümet desteğinin artmasında önemli olmuştur. Nitekim Başvekil İs­ met (İnönü) Paşa, Türk Ocaklarının 1 925 yılı Kurultay delege­ lerini kabul ünde, "Sizi bir Ocaklı kalbiyle selamlamış olmaktan bi la istifade birkaç söz söyelemek isterim . . . . Milliyet yegane vasıla-i iltisakımızdır. ... Vazifemiz Türk vatan ı içinde bulu­ nanları behemahal Türk yapmaktır. . . " dedikten sonra, Türk Ocaklarının ihtiyaçlarının hükümet tarafından hızla karşılana­ cağını belirtmiştir l 56. Bunun üzerine Bakanlar Kurulu 3 Mayıs 1 925 tarihinde Türk Ocaklarına yardım edilmesi karannı almış­ tır. Bu kararda; "Harsi ve medeni inkişafımıza başlıca avamil­ den addolunan Türk Ocaklannın vazifelerinde muvaffak olma­ lannı temine çalışmak hükümetin siyaseti icabatındandır.:• l 57 denilmekteydi. Bu karara dayanarak Maarif Vekiileti'nin yayın­ ladığı genelgede de Milli Eğitim teşkilatının Türk Ocaklarının geli şmesine yardımcı olması isteniyordul 58 . Ayrıca Ş ubat 1 927'de Dahiliye Vekilieti de vilayetlere yayınladığı tamimde, " . . . . Ocaklara vilayetterin imkanın azami nisbetinde maddi ve manevi müzaheret ve müavenetini diriğ etmelerini suret-i mah­ susa da rica ederim.'' denilmekteydi l 59 . Gene; Merkez Heyeti binasının temel atma töreninde konuşan İsmet Paşa, "Biz hepi­ miz Ocakların hizmetinde elimizden gelen maddi ve manevi her türlü müzaheretleri ifa etmek arzusundayız.'' 1 60 demiştir. Nitekim'Türk Ocaklannın gerek bina ve gerekse diğer ihtiyaçlannın hükümetin desteği sayesinde çözümlendiği, ku­ rultaylarda açıkça vurgulanmaktadır. Bu çerçevede I 926 Ku­ rultayına sunulan Merkez Heyeti raporunda, "Ocakların hususi binalara malik olmaları bir takım varidat menbaları elde etme1 56 İ smet Paşa'nın konuşması için bkz. Vakit, 28 Nisan 1925. 1 57 Karar için bkz. "Türk Ocakları Şuunu", TY, C. ll, Sayı: 9, (Haziran 1 34 1 ), s. 255. 1 511 Genelge için bkz. TY, C. ll, Saxı: 9, (Haziran 1 34 1 ), s. 259-260. 1 59 Hakimiyet-i Mi/liye, 27 Şubat 1 927. 160 Hakimiyer-i Mi/liye, 22 Mart 1927; "Türk Ocakları Merkez Heyeli Bina­ sı", TY. C. V, Sayı: 27, (Mart 1927), s. 289-290.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 263

leri, Millet Meclisi'nin ve O'nun hükümetinin Ocak hakkında perverde ettiği müessir ve vefal ı hayırhahlığın" bir sonucu ol­ duğu belirtilmekte ve bu vesile ile sonsuz şükran ve teşekkür cdilmektedirı 6 1 . 1 927 Kurultayı'na sunulan raporda da hükü­ metin ve mahalli idarelerin Ocaklara bina alımında yardımcı ol­ duğu, belirtilmektedir ı 62 . Ayrıca aynı kurnitayda Ocağa gelir kaynağı bulmak amacıyla hükümete başvurulduğu ve Dahiliye Vekaleti'nin tamimi sonucu özel bütçelere Ocaklar için konulan paranın 1 00.000 lirayı bulduğu kaydedilmektedirı 63 . Yönetimin Türk Ocaklarına karşı giderek artan bu ilgi ve desteği sonuçta CHF i le Ocakların bütünleşmesi sürecini do­ ğurmuştur. Nitekim 1 927 Kurultayı'nda Türk Ocakları Yasa­ sı'nın 3. maddesi, "Cumhuriyet, milliyet, muasır medeniyet ve halkçılık mefkurelerini takip eden Türk Ocağı, bu mefkureleri tahakkuk ettirmekte olan Cumhuriyet Halk Fırkasıyla devlet siyasetinde beraberdir. Türk Ocağı bu merkfireleri neşr ve telkin için ilim, hars ve içtimaiyat sahasında mücadele ve mucahede eder, hiç­ bir Ocaklı, Ocağı şahsi ve siyasi ihtirasına alet ve saha ittihaz edemez" şeklinde değiştirilmiştir 1 64. Yasa'da yapılan bu değişiklikle beraber ileride üzerinde duracağımız gibi, "Türk Ocaklarının fiilen iştigal sahası Türki­ ye Cumhuriyeti hudutlan dahiline münhasırdır" şeklindeki faa­ liyet alanını sınırlandıran 2. madde de kabul edilmiştir. Böylece CHF ile siyasi bütünleşmeye paralel olarak Türk Ocaklarının "bütün Türklük" anlayışındaki ideolojik dönüşümün de resmi­ leştirildiğini görüyoruz. 1 6 1 Türk Ocaklan Üçüncü Kurultayı, s. 9.

1 62 Türk Ocaklan 1927 Senesi Kurultayı, s. 1 ı 7- 1 ı 8. Mesela bina konusunda 7 Ocak 1 925 tarihinde Konya Türk Ocağı'nın Başbakanlığa yazdığı yazı­ da, Maliye Vekaleıi'nin Konya vilayetine verdiği emirde Ocak salonunun alınma işinin sekıeye uğradığı, Ocak salonu ile birlikte altındaki iki dükka­ nın Ocak narnma ferağına imkan huyurulması rica edilmektedir. C.A, Dosya No: 5 1 , Fihrisı No: 26, Belge No: 26. 26- 1 , 26-2. 1 63 Türk Ocaklan 1927 Sene.ri Kurultayı, s. 38-39. 1 64 Türk Ocaklan Ya.ra.rı 1 927, Madde 3, s. 3.


264 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Ocak Yasası'nda yapılan her iki temel değişiklik sırasın­ da, kurultay delegelerinden herhangi bir itiraz gelmemiş, oy­ birliği ile kabul edilmiştir1 65 . Delegeler arasında itirazın olma­ masını iki temel faktörle izah etmek mümkündür. B irincisi Ocak ileri gelenlerinin çoğunlukla yönetim ile yakın ilişkiler içinde bulunması, dolayısıyla CHF mensubu olması ve Takrir-i Sfikun döneminde iç isyanlar, İzmir suikasti vb. olaylar sebe­ biyle giderek sertleşen yönetime karşı tavır alarnamaları rol oynamış olabilir. İkincisi Türk Ocaklan içinde temel m illi ko­ nularda siyasetle uğraşılması, devletle işbirliği yapılması şek­ linde görüşün mevcut olmasıdır. Bu konuda Ahmet Ağaoğlu, Türk Ocakları'nın kuruluşundan itibaren siyaset dışında kalma çabalarının, Osmanlı devletinin yapısı ve yönetim tutumundan kaynaklandığını, halbuki bugün böyle sakıncaların ortadan kalklığını belirterek " . . . hükümet, devlet ve memleket baştan başa Türkçülük ceryanını kabul etmiş ve bunu bütün kanunlan ve halka istinad ettiği Teşkilat-ı Esasiye'si ile teyid etmiştir. " dedikten sonra, günlük politikanın dışında milli konularda si­ yasetle bizzat uğraşılabileceğini vurguJar 1 66 . 1 926 Kurultayı'n­ da Doğu Anado-lu'nun problemlerinin çözümü konusunda söz alan İshak Refet Bey, Ocaklılar ile devlet teşkilatında bulunan memurların birlikte hareket etmelerini savunur 167. Aynı kurul­ tayda Türkçenin yaygınlaştırılması konusu görüşülürken Dr. Reşit Galip bu konuda TB MM ve hükümetle birlikte hareket edilmesini savu-nur 1 68 . Hamdullah Suphi de, Türk Ocaklannın "Türk vatanı için hükümetle beraber mücadele eden kuvvet" ol­ duğunu, "inkıHipçı ve cumhuriyetçi hükümetin mesaisine, ken­ di mesaisini ilave ederek.... " çalıştığını vurgulamaktadır 1 69 . Di­ ğer taraftan Türk Ocaklarının bazı yazışmatarının "Türkiye 1 65 Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultayı, s. 396. 1 66 Ağaoğlı.ı Ahmet, "Kı.ırı.ıl ıay Münascbctiylc", 11'. C. III, Sayı: 1 8, (MayısHaziran 1926), s. 626-640. 167 Türk Ocaklan Üçüncü Kurultayı, s. 225. 1 6R Türk Ocaklan Üçüncü Kurultayı. s.73. 1 69 Tanrıövcr, Da.� Yolu /, s. 19, 2 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 265

Cumhuriyeti Riyaseti Kalemi Mahsusa" başlıklı matbu kağıt­ larla yapıldığı dikkati çekmektedir170. Bu durum 1 926 Kurulta­ yı'nda gündeme gelmiş, yazışmalar sebebiyle Ocakların bir devlet kuruluşu görüntüsü aldığı, halbuki Ocakların bir millet müessesesi olduğu vurgulanmıştır1 7 1 • Türk Ocakları içindeki bu anlayış CHF ile bütünleşmeye tepki gösterilmemesinde etki­ li olmuştur diyebiliriz. . Türk Ocakları Yasası'nda yapılan bu değişiklikle aynı zamanda CHF ile Ocakların faaliyet alanları da belirlenmiştir. Nitekim bu değişikliği yorumlayan Falih Rıfkı (Atay) aynı amaçlara yönelik, ancak farkl ı alanlarda faaliyet gösteren iki müessesenin arasındaki "taksim-i vezaif'in resmen belirlenme­ sinin önemine işaret etmekte ve bu birleşme ile Ocakların milli Türk devletinin milliyetçilik düşmanlarından korunmasında hü­ kümete yardımcı olacağını vurgulamaktadır 1 12 . Aslında görevlerin bir paylaşımı fikrinin ardında yöneti­ min, dolayısıyla CHF'nın, ortak gayeler iç i n çalışmasına ve d!v­ let yardımiarına rağmen, özerk bir yapıya sahip olan ve gün­ lük politikaya karışınama ilkesine bağlı kalmaya çalışan Türk Ocaklarını denetimi altına alma arzusunun olduğu açıktır 1 73 . N i tek im bu amaç CHF'nın Ekim 1 927 yılında yapılan büyük kongresinde gerçekleştirilmiştir. Bu kongrede kabul edilen yeni parti tüzüğünün 40. maddesinde, "siyasi, idari, içtimai, iktisadi, harsi ve bunlara mürnasil bilcümle teşekküllerin heyet-i müdi­ relerine gireceklerin namzetlikleri fırka müfettişleri tarafından tasvip olunduktan sonra ilan olunur" denilmekteydi 1 1 4. B u 1 70 Bu yaz ışmalardan örnekler için bkz. CA.. Dosya No: 56- 1 , Fihrist No: 25/2, Belge No: 25; Dosya No: 5 1 , Fihrist No: 26, Belge No: 26. 1 7 1 Türk Ocaklan Üçüncü Kurultayı, s. l 90- 1 9 1 . 1 72 Fal ih Rıfkı (Atay), "Oc aklar", TY. C . V , Sayı: 28, (Nisan 1 927), s . 4 1 041 1. 173 Georgcon, axm s . 1 84. 1 74 Cumhuriyet Halk Fırka.u Büyük Kongresi (15 Ekim 1 927), TBMM Mat­ baası, Ankara 1927, s. 1 5. ..


266 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

maddenin görüşülmesi sırasında söz alan Hamdullah Suphi, Türk Ocaklannın CHF'nin temel politikasını takip eden bir mü­ essese olduğunu, ülke genelinde idarecilerini parti müfettişleri­ nin tanıyamayacağını, bu sebeple Ocak mesaisinin kesintiye uğrayabileceğini bel irtir. Ayrıca bütün teşekküllerin partimizin daimi bir murakabesi altında bulunmasına katıldığını, hatta bu­ nun zaruri olduğunu, fakat her yerde müfettişierin Ocağın idare heyetleri seçimine müdahalelerinin Türk Ocaklarını siyasi te­ şekkül haline getireceğini, savunur 1 75 . Hamdullah Suphi'nin ili­ razı üzerine söz alan CHF Genel Sekreteri Saffet Bey, Türk Ocaklarını Fırkanın bir "kültür ve irşad" şubesi olarak gördük­ lerini, iç işlerine karışmayacaklannı, üstelik fırka müfettişleri­

nin tamamen Ocaklı olduklarını belirtmiştir 1 76. Yapılan oylama sonucu kabul edilen yeni tüzük ile ülkedeki bütün kuruluşları, bu arada Türk Ocaklarının da CHF'nın denetimi altına alınması resmileştirildi 1 77 . Bu tüzük değişikliği, CHF'nın devletin ve ülkenin tama­ mına hakim ve kapsayıcı bir siyasi parti haline gelmesine giden süreçte önemli bir dönüm noktası olmuştur. Türk Ocakları da CHF'nın denetimi altında bir kuruluş sayılmıştır1 78 . Bundan sonra, Türk Ocaklannın seçimlerinde CHF söz sahibi olmuştur. Taşra şubelerinin seçimlerinde parti müfettişleri etkili olurken, 23 Nisan 1 928 tarihli Umumi Kurultayı'nda Türk Ocakları Merkez Heyeti'nin aday listesi TB MM Başkanı, Ba�bakan,

CHF Genel Sekreteri ve Türk Ocakları Genel Başkanı'ndan oluşan dört kişilik bir komisyon tarafından hazırlanmıştır 1 79. 1 75 CHF Büyük Kongresi. s. 1 5 - 1 7. 1 76 CHF Büyük Kongresi, s. 1 8. 1 77 CHF Büyük Kongresi, s. 19. 178 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler (1859-1 952). İ stanbul 1 952, s. 569. 1 79 Akyüz, a.g.m., s. 2 1 2; Cumhuriyer, 27 Nisan 1 928; Hazırlanan liste oy­ birliği ilc seçilmiştir. Listede Hamdullah Suphi, Celal (Bayar), Cem il (Uy­ badın), İzzet Ulvi. Sami Çölgcçen. Hilmi Unan, Abdülmuttalip, Avukat Sadık, Dr. Hüseyin Enver ve Burhanettin Develioğlu vardır. Bu durumu


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları f 267

1 927 yıl ından sonra CHF'nın bir kültür şubesi haline gelen

Türk Ocaklan , bir devlet kuruluşu gibi muamele görmüş, dev­ letin yardımları da giderek artmıştır. Bu çerçevede 1 927 yılında faaliyete geçen Türk Ocakları matbaasına, bütün resmi işlerin verilmesi ilan edilmiştir 1 80. Her yıl bütçeye düzenli olarak yar­

dımlar konulmuşıurı 8 ı .

Genel olarak Cumhuriyet döneminde Türk Ocaklan, ye­ ni rejimin hizmetinde, yönetimi destekleyen ve ilkelerini savu­ nan yönetim ile halk arasında bir rol oynamayı ilke edinen bir seçkinler topluluğu görünümündedir 1 82 . Bu fonksiyonunu yeri­ ne getirirken 1 927 yılına kadar, yönetimin desteğini alarak özerkliğini büyük oranda korumayı başarmı ş, bundan sonra CHF denetiminde bu rolü yerine getirmeye çalışmıştır. İleride üzerinde duracağımız gibi CHF'nın devletle bütünleşmesine pa­ ralel olarak da kapatılmıştır. e. İdeolojik Yapısı, Amaç ve Faaliyetleri

Osmanlı devleti gibi çok milletli siyasi bir yapı içinde Türkler arasında milli şuurun teşekkülü ve uyanmasını sağla­ mak açısından önemli bir fonksiyonu yerine getiren Türk Ocak­ lan, yeni devlet içinde tekrar faaliyetlerine başlarken önceki l O yılın siyasi yapısı v e havası köklü bir değişikliğe uğramıştı. Çok millelli imparatorluk yerine milli Türk devletinin doğma­ sıyla temel hedeflerine ulaştılar ve birçok siyasi ve kültürel fi­ kirleri yeni rejimin felsefesi içerisinde benimsenmiştir. yorumlayan Develioğlu, listede serbest Ocaklı olarak, Dr. Hüseyin Enver ile benden başka kimse yoktu, demektedir. Develioğlu, "Hamdullah Suphi ile 55 Sene", s. ı 4.

ı 80 Türk Ocakları 1 928 Kurultayı. s. 27-28. 1 8 ı ı 927 yılından itibaren devlet bütçesine her yıl 30.000 lira konulmuş. 1 928 yılından itibaren de Evkaf Bütçesine de 30.000 lira konulmaya başlanmış­

tır. Daha önce bahsedildiği gibi, Merkez Heyeti binası için de mali kaynak temini için özel kanun çıkarılmıştı. Bkz. V. Bölüm, Dipnot No: 89.

ı s2 Georgeon, "Les Foyers ...", s. 206.


268 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Osmanlı döneminde ister siyasi, ister kültürel manada ele alınsın bütün Türklük, Türk Ocağı'nın temel dinamik fikir­ lerinden biri olmuştu. Fakat 1 9 1 8- 1 923 yıllan arasında cereyan eden olaylar sonucu meydana gelen siyasi ve sosyal değişmeler yeni anlayışlan da beraberinde getirmişti. Pan-Türkizmin reddi, milleti vatanla birleştirme, bizzat devletin milliyetçiliği temel bir politika olarak ele alması büyük bir anlayış değişikliğiydi. Bu sebeple Türk Ocakları tekrar açılırken yeni devletin yapısı içinde, amaçları, mi ll iyetçilik anlayışı ve nasıl bir fonksiyon üstlenmesi gerektiği yolunda tartışmaları da beraberinde getir­ miştir. B.u konuda Yusuf Akçura, 5 Aral ık 1 922'de Türk Oca­ ğı'nda verdiği bir konferansta, Milli Mücadeleyi çok daha önemli olan kalkınma savaşının takip etmesi gerektiğini vurgu­ luyordu. Askeri ve diplomatik savaşı "pişdar muharebesi" ola­ rak niteleyen Akçura; "Bu pişdar muharebesinden sonradır ki asıl Cihad-ı ek­ ber'in büyük meydan muharebesi başlayacakıır. Bu meydan muharebesi, ne top ne tüfekle, ne de Lozan'da olduğu gibi, söz ve_ kalemle edilmeyecek... Bu büyük meydan muharebesi zira­ at, sanat ve ticaret sahasında vukua gelecektir. İşte Türk mille­ ti asıl bu iktisat meydan muharebesini kazandığı zamandır ki isbat-ı reşid edecek, diğer müstakil müreffeh milletler arasına girebilecektir." 183 demektedir.

Bu sebeple iktisadi kalkınma savaşında Türk Ocakları­ nın, Türkiye'de milli bir varlık olabilmesi için, Türk'ün iktisa­ den kuvvetlenmesi için çalışmalar yapmalı, hatta bizzat iktisadi faaliyete geçmeliydi. Bu sahada halkın bütün kesimlerini celb edecek, onların menfaatlerini temin edecek bir şekil almalıydı. İktisadi ve teknik konularda arneli dersler ve konferanslar dü­ zenlemeliydi. O'na göre Türk Ocakları şimdiye kadar fikir sa­ hasında yaptıkla�ını bundan sonra, iktisadi ve iş sahasında yat 83 Akçuraoğlu Yusuf, "Cihad-ı Ekbere Dair", Siyaset ve İktisad.

s.

1 23- 1 25.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 269

parak " ... Türk milli devletinin tesisinde fedakar bir am il olma­ lıdır." 1 84 Ziya Gökalp'e göre ise, geçmişte Türk Ocağı'n ın milli kültürü ve mefkfireyi yaymaya çalışmıştı, bundan sonra da te­ melinde "vatanperverlik ve mill iyet mefkfiresi" olan milli ahlakı yükseltıneye çalışmalıydı. Ayrıca Ocağın, milli kültürün araştırılması ve yayılması açısından birçok vazifeleri bulundu­ ğunu belirten Gökalp, bu faaliyetlerin milli mefkfireyi daima uyanık tutacağım belirtir. Diğer taraftan Ocak, "Muvaffak ol­ mak için daima ilmi ve halki çalışacak, vatan tehlikede olunca imdadına koşacaktır, gayesi budur." Türk Ocağı'nın merkezinin Ankara'da olmasını ve "istiklal, hürriyet, vatan, millet, terakki " mefhumu v e maksatları etrafında bir porgram yapmasını d a is­ teyen Gökalp, Ocağın milliyetçiliğinin "inkılapçı, tcceddütper­ ver, İrtica düşmanı, halkçı ve hürriyetçi " olduğunu da vurgulamaktadır 185 . Adana Türk Ocağı yayın organı Altm Yurd dergisinde Türk Ocağı'nın başlıca görevlerinden birinin her Türk'e kendini tanıtmak, konferanslar, filmler yoluyla, milli kimlik kazandır­ mak olduğu vurgulanmaktadır1 86. Adana Türk Ocağı başkanı Dr. Reşit Galip ise, Türk Ocaklannı Ziya Gökalp ve ekibinin edebi bir kulüp olarak gördüklerini, halbuki Türk Ocakları'nın doğrudan doğruya, halk içinde çalışan pratik ve somut amaçla­ ra yönelik olarak çalı şan bir müessese olması gerektiğini savunmaktadır 111 7 . Dr. Reşit Gal ip bir başka yazısında da, Ocakların alelade kulüpler olmadığını, mil liyetçilik ilkesi etra­ fında daha çok "ameli mesaiye" önem veren, şehir ve kasaba1 84 Akçur�oğlu Yusuf, "Türk Milliyetçiliğinin Iktisadi Menşelcrine Dair" I, Siyaset ı·e iktisat, s. 167- 1 68. 1 85 Ziya Gökalp'in 10 Nisan 1 923'ıe Adana Türk Ocağı'nda verdiği konferans mcıni için bkz. Ziya Gökalp, "Türk Ocağı Ne Yapmışıır ... ", s. 3-7. 1 86 "Gaycmiz" , A.Y C. I, Sayı: 1. ( 15 Mayıs 1923), s. 1 . 1 87 Dr. Reşit Galip, "Türk Ocakları", A . Y. C. I , Sayı: 5 , (9 Eylül 1923), s. 50-5 1 . .•

.


270 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

larda olduğu kadar, köylerde de mesaiye taraftar kuruluşlar ol­ duğunu belirtir. Ziya Gökalp'in aksine Ocakların genel merke­ zinin Darülffinun'un bulunması sebebiyle, İstanbul olması ge­ rektiğini de savunmakta, Türk Ocağı'nın "lafa ve nazariyata" değil, "ameli mesaiye" önem veren bir inkılap müessesesi ol­ ması gerektiğini vurgulamaktadır 1 88 . Bu arada Yen i Mec­ mua'da yer alan H. Nihai (Atsız) imzalı bir okuyucu mektubun­ da, Türk Ocaklarının İrtica ve komünizme karşı Türklüğü mu­ hafaza etmesi, siyasi bir cemiyet haline geçerek, manen, bede­ nen, fikren ve ilmen daha çok mesai sarfetmesi gerektiği belirtilmektedir 1 R9 . Diğer taraftan Türk Ocaklarının faal iyet alanını eleştİren Haydar Necip, Türk Ocağı eğer yaşamak isti­ yorsa, hayatla ve gençlikle beraber yürümelidir. Anadolu genç­ liğinin milliyet anlayışını kendisine rehber olarak almalı ve bundan sonra "Anadolu Ocağı" olmalıdır demektedir 1 90. Hamdullah Suphi ise, yakın bir gelecekte, Türk Ocakla­ nnın ülkenin en önemli "harsi, ilmi ve içtimai" güçlerinden bi­ rini oluşturacağını, bu sebeple bir genel merkeze bağlanmak, faaliyet programını tesbit etmek amacıyla genel bir kongre top­ lanması gerektiğini vurgulamaktadır 1 9 1 . Türk Ocaklarının yeni rej imin yapısı içinde na�ıl bir fonksiyon üsttenınesi ve faaliyet­ te bulunması konusunda ortaya çıkan bu değişik yorumlar hiç şüphesiz müessesenin Osmanlı devleti dönemindeki nizamna­ meye göre hızla teşkilatianmış olmasının ve belirli bir prog­ ramdan yoksun bulunmasının bir sonucudur. Ayrıca bir genel merkez etrafında birleşmediği için şubeler arasında sağlam bir irtibat da kurulamamıştır. Bu sebeple yeni bir nizarnname ha1 811 Reşit Galip, "Türk Ocakları Hakkında", A.Y. . C. 1, Sayı: 6, ( l O Ekim 1 923), s. 66-67. 1 89 "Suallerimiz ve Cevaplar", YM. C. IV, Sayı: 85, (20 Kasım 1 923), s. 444. 1 90 Haydar Nccip, "Türk Ocağı", Anadolu Mecmuası, Yıl: 1 , Sayı: 7, (Ekim 1 924), s. 26 1 . 1 9 1 "Hamdullah Suphi Bey'in Bcyanaıı", A.Y.. C . I , Say ı : 2 , (3 1 Mayıs 1 923), s. 23.


Türk Milliyelçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 271

zırlanması, bir genel merkeze bağlanılması ve her şubenin takip elmesi gereken faaliyetlerin tesbiti için genel bir kongrenin top­ lanması kararlaştırıJır 192 . Türk Ocaklannın Cumhuriyet dönemindeki faaliyet ala­ nı amaç ve fonksiyonları ilk defa I 924 kongresinde ele alınmış­ ı ır.

Bu kongrede Hamdullah Suphi, Türk Ocaklarının yeni dö­

nemde iki büyük ve kudsi vazifesinin olduğunu vurgulamıştır. O'na göre bu vazifelerden birincisi, "Türk Ocakları manevi Türk vatan ının bekçisidir. Lisan hudutlarını istilalara karşı ko­ ruyacaktır. " Bu çerçevede "Türk vatanı içinde Türk harsının mutlak hakimiyetini tesis için üzerlerine büyük bir vazife almış olduklarını hiçbir dakika unutmayacaklardır." l 93 Ocaklan n ikinci önemli kutsal vazifeleri de inkılapların bekçiliğidir. " ... Fırka siyaseti yapmayan ve yapmayacak olan Türk Ocağı ku­ rulduğu günden beri, sadık kaldığı millet ve milliyet siyasetini ve onun yeni bir ifadesi olan millet hakimiyetine sadık kalacak ve vatanın her köşesinde onun bekçil iğini ifa edecektir.'' l 94 Ay­ rıca Türk Ocaklarının "dar milliyetçilik" gülmediğini "Türk va­ tanında yeni imanı , yeni medeniyeti, hayat aşkını . . . . . bütün Türkler arasında kardeşliği, birliği va'z ve telkin eden mabed­ Ier" olduklarını vurgulamıştır. Daha sonra kongrede Ocağın yeni dönemdeki Yasası hazırlanmış ve amaçlarını bel irten 2 . madde "Türk Ocağı'nın maksadı, bütün Türkler arasında milli şuurun takvi yesine, Türk harsının meydana çıkarılmasına, medeni, sıhhi tekamüle ve milli iktisadın inkişafına çalışmaktır." şeklinde oybirliği ile ka192 Ankara Türk Ocağı'nın Hars Heyeti'ne nizarnname hazırlatma girişimine Adana Türk Ocağı iıiraz ederek . kongrede şubelcrin onayının alınmasını savunmuşıur. Bunun üzerine i stanbul ve Ankara Ocağı adına Hamdullah Suphi bütün şubeleri kongreye davet etmiştir. "'Ocaklar"', A.Y . . C. ı. No: 5, (9 Eylül 1923). s. 63; "'Türk Ocağı Haberleri"', YM, C. 4, No: 90, (20 Aralık 1 923 ) , s. 482.

1 93 1340 SeneJi KongreJi. . . , 1 94 a.g.e., s . 10.

s.

K-9.


272 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

bul edilmiştir ı 95 _ İleride üzerinde duracağımız gibi, Türk'ün ta­ rifi konusunda tartışmaların çıktığı bu kongrede, mill iyetçilik konusunda kültürel ve duygu bağlamında da olsa "bütün Türk­ lük" anlayışı hakimdir. 1 924 Kongresiride kabul edilen bu amaçlar 1 927 yılında " . . . . Türk Ocaklannın fiilen iş sahası, Tür­ kiye Cumhuriyeti hudutları dahiline münhasırdır" şeklinde ya­ pılan değ işik likle faaliye t alanı Türkiye ile · sın ırlandırıl­ mıştırı 96 . Böylece resmen bütün Türklük anlayışını, CHF'nın denetimin� girmesi i le terkeden Türk Ocaklarının 1 928 yılında toplanan 5. kuruilayda da "Türk Ocağı'nın maksadı, milli şuu­ run kuvvetlenmesi, medeni ve sıhhi tekamül ve milli iktisadın inkişafıdır. " şeklinde amaçları daha sari h bir şekilde ortaya konulmuştur ı97 . Türk Ocaklannın yasasında belirtilen amaçlar doğrultu­ sunda daha çok fiili alanlara yönelmesi ve millete rehber olma­ sı yolunda bir takım görüşlerin ortaya atıldı�ını görmekteyiz. Bu konuda Adana'da yayınlanan Türk Sözü gazetesi , Türk Ocaklarının gayesinin artık tahakkuk ettiğini, devletin milli esaslara dayandığını, bundan sonra, Ocakların gayesinin milli vatan içinde, medeni bir Türk milleti kurmak ve yetiştirmek ol­ ması gerektiğini savunur ı 9s _ İstanbul Türk Ocağı'nın l O Ekim 1 925 tarihinde yapılan kongresine sunulan bir raporda, Ocakla­ rın halk evine çevrilerek şehir ve köye göre ayrı ayrı teşkilat kurması ve bölgenin ihtiyaçlarına göre, halkın eğitim, sosyal ve iktisadi ihtiyaçlarına cevap verecek faaliyetler yapması istenınektedir ı 99 . Bu dönemde bazı aydınlar milli Türk devleti­ nin kurulması ile Türk Ocaklannın fonksiyonunu kaybettiğini, ı95 a.g.e .. s. 33; Türk Ocakları Yasasi. ı 924, s. I . ı 9 6 Türk Ocakları Yasasi ı 927, s . 2. ı97 Türk Ocaklan Yasasi, Ankara ı929, s. I . ı 98 '"Türk Ocakları Şuunu'", T.Y C . I. Sayı: 7 , (Nisan 1 34 ı ), s . 79. ı99 Türk Oca.�l 1341 Senesi istanbul Kongresine Takdim Edilmek Ü:ere Ter­ . •

til' Edilen Heyet-i idare Raporuyla. içtimai ı•e ik tisadi Encümenlerin Ter­ kikat Raporları. Hüsn-ü Tabial Maıbaası, I stanbul 134ı . s. 3-5.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 273

eğer yaşamak istiyorsa teoriden ziyade somut ve fiili faaliyet­ ler içine ginnesi &erektiğini savunmaktadırlar. Bu çerçevede Yakup Kadri, Türkçülük mefkfiresinin artık bir devlet işi haline geldiğini belirterek Türk Ocaklarının kültür, Türkoloj i ve fikir alanında somut bir faaliyet programı hazırlaması gerektiğini vurgutar200. Ncemeddin Sadık (Sadak)'da "Türk Ocakları yaşa­ mak ve faydalı olmak için halk Ocakları şekline inkılap etmeli ve bulunduklan yerlerde muntazam dersler ve konferanslar ver­ mek suretiyle sadece halkı tenvir, Cumhuriyeti takviye vazife­

sini deruhte etmelidirler.'' 201 demektedir.

Ancak Türk Ocaklarının fonksiyonunu tamamladağına ilişkin fikirlere karşı çıkan Hamdullah Suphi, Ocakların birçok vazifelerinin bulunduğunu, bunlar içinde iki önemli ihtiyacı yerine getirmeye mecbur olduğunu belirtir. Ona göre bu ihti­ yaçlardan biri, " ... devlet teşkilatı altında millet teşkilatma yar­ dım etmektir." İkincisi, "Türk Ocaklan, bir medeniyetten diğer bir medeniyete geçen Türk milletine bu İstihale devrinde rehber olmaya mecburdur. Türk Ocakları bu yeni medeniyetin naşiri, rehberi ve hadimidirler."202 Bu görüşü destekleyen Ahmet Ağaoğlu, Türk Ocaklannın geçmişteki hizmetlerinin Türkçülü­ ğün hazırlık devresi olduğunu, yeni dönemde Türklüğün dil, edebiyat, hukuk ve iktisaden gelişmesi için çalışacakları nı belirtir203 . Falih Rıfkı (Atay) da Türk Ocaklannın yeni vazife­ si'nin fikri, hayata nakletmek ve sindinnek olduğunu belirtmek­ te, geçmişte fikirleri düzelttiler şimdi de hayatı düzeltecekler­ dir, demektedir204 . 200 Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), "Türkçülük Mefkuresi'nin Tahakkukundan Sonra", Hakimiyet-i Mil/iye. 30 Nisan 1 925. 20 1 Atatürk Devri Fikir Hayatı ll, (Haz.: M.Kaplan, 1. Engünün ve diğerleri), Ankara 1 98 1 , s . 607-609. 202 Hamdullah Suphi, "Hiıabe", TY, C. ll, Sayı: 3, (Haziran 1 925), s. 1 94-20 1 . 203 Ağaoğlu Ahmet, "Tarihi Devirler Arasında Milliyet", TY, C. III, Sayı: 1 7 , (Man 1 926), s. 534-537. 204 Falih Rıfkı (Atay), "Fikirden Hayata", TY, C. III, Sayı: 18, (Mayıs-Hazi­ ran 1 926), s. 6 1 3-61 5.


274 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türk Ocaklannın yeni dönemdeki rolü ve fonksiyonu hakkında ileri sürülen bu görüşler topluca l!eğerlendirildiği za­ man, O'nun daha çok inkılaplann yerleştirilmesi, milli birlik ve bütünlüğün sağlanması ve gelişme yolunda fiili ve somut he­ defler doğrultusunda çalışarak halka rehberlik etmesi gerektiği noktasında toplandığı görülmektedir. Halbuki Türk Ocaklannın yasası, amaç ve görevleri genel ifadelerle ortaya koymakta, faa­ liyetler konusunda somut hedefler çizmemektedir. Bu sebeple Türkiye'nin 1 925 yılında yaşadığı bunalımdan sonra yapılan 1 926 Kurultayı'nda Ocaklara faaliyet alanı itibariyle daha so­ mut hedefler verilmesi savunulmuş ve sonuçta; Türk Ocakları

Mesai Programı adı altında bir faaliyet programı hazırlan­

mıştırl05 . Hazırlanan "mesai programı" incelendiğinde Türk Ocaklan Merkez Heyeti'ndeki yöneticilerin gözünde ideal Oca­ ğın ne olduğunu, neler yapmak istediklerini ve Türk toplumu­ nun gelişmesine hangi açılardan yardımcı olmayı düşündükleri­ ni açıkça görmek mümkündür.

Bu programın girişinde, Türk Ocaklannın, Türk milleti­ nin bütün tabakalan arasında muayyen vazifeleri olduğu ve her şubenin imkanları nisbetinde bu vazifeleri yerine getireceği vurgulandıktan sonra, yapılması gerekenler anlatılır. Buna göre, her ocak Cuma günleri halkın eğitimi ama­ cıyla düzenli olarak konferanslar tertip edecektir. Konferansı verenlerin sahasında uzman olmasına dikkat edilecek ve konu­ lara Türk milleti için hayati önem taşıyan inkılaplar, iktisadi, sınai ve ticari meselelere öncelik vermek şartıyla, seyahatlar, tarih, edebiyat, coğrafya, "sanayi-i nefise" ve kültürel mesele­ lerden seçilecektir. Bu faaliyetleri yaparken idare heyetleri, Türk milletinin bütün medeni milletler arasında cereyan eden mücadelede geri kalmaması gerektiğini unutmadan hareket edecektir206 . Aynca bütün şubeler öncelikle Türklüğe ait eser205 Türk Ocaklan Mesai Programı . Matbaa-i Osmaniye, İstanbul 1 926, s. 28. 206 a.g.e., s. 3-5.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 275

lerden olmak üzere mutlaka halka açık bir kütüphane oluştur­ mak zorundadır. Kütüphanenin yanısıra halka açık bir okuma salonu da kurulacak ve buraya gerek Türkiye'de gerekse mede­ ni dünyada yayınlanan gazete ve dergiler getirtilecektir. Diğer taraftan ocaklar Türk milletinin sosyal ve kültürel hayatına ait fotoğraf ve diapozitif kolleksiyonları da yapacaklar ve gerek milli, gerekse mahalli (B ursa'da ipekçilik, Kütühya'da çinicilik, Uşak'ta halıcılık vb.) sanatlarla ilgili sergi açacak ve her şube bölgenin kaabiliyetli bir gencini Avrupaya eğitime gönderme­ ye çalışacaktır207 . Mesai programı daha sonra Ocakların Türk mi lletine karşı kültürel, sağlık, iktisat, medeniyet ve spor alanlarındaki rolünü ve görevlerini anlatır. Buna göre her ocağın kültürel alanda Türklüğü ilgilendiren her sahada çalışması istenir. Özel­ likle Ocakların mahalli ağızları, türküleri, masalları, atasözleri­ ni, milli oyunları derlemesi, Türk büyüklerini özgeçmişleri ile beraber meydana çıkarması, tarihi eserleri resimlemesi, bölgede mezhepler hakkında tetkikat yapması, göçebe Türkler hakkın­ da bilgiler toplaması vb. özetle Türk halkını ilgilendiren her ko­ nuda bilgiler, dökümanlar toplanarak Türk kültürünü unutut­ maktan ve kaybolmaktan kurtarmalan vurgulanır. Sonuçta top­ l anan bu dökümantarla bir kültür m ü zesi oluşturmaları istenir208 . Sağlık alanında ise, Türk halkının bilgilendirilmesi ve imkanlar nisbetinde ücretsiz muayene ve tedavi yapılması ge­ rektiği belirtilir. Bu faaliyet Türk Ocaklarının köycülük anlayışı içinde değerlendirilmektedir. Ocakların doğrudan iktisadi faali­ yetlere girmeden ekonominin önemini halka öğretmesi ve bu konuda rehber olması istenir. Büyük ticari merkezlerde (Mer­ sin, Trabzon, İzmir, İstanbul vb.) yabancı dil ve ticari konular-

207 a.g.e . . 208 a.g.e. .

s.

6- 1 1 .

s.

1 4- 1 6.


276 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

da kurslar açılması, bölgesel üretimleri artırmak amacıyla mer­ kezden uzmanların çağnlması da görevler arasında sayıJır209 . Bundan sonra porgram Ocaklann medeniyet alanındaki görevlerini sıralar. Bu çerçevede, Türk milletinin "Şarkta Garba rağmen, Garpçılığı , Garp medeniyetini muzaffer" kıldığı ve temsilcisi olduğu belirtildikten sonra, Türk Ocaklarının en önemli görevinin halka batı medeniyetini öğretmek ve telkin et­ mek olduğu vurgulanır. Bu sebeple batı medeniyetinin ilim, eğitim, müzik, tiyatro vb. usullerin Türk halkına aşılanması için özel bir çaba gösterilmesi zarureti üzerinde duru1ur2 ı o. Ayrıca Türk gençliğinin fikri ve bedeni açıdan iyi yetişmesi için uygu­ layacakları "Terbiye-i Bedeniye Programı"nın esasları anla­ tılır2 ı ı . Programın tümü topluca değerlendirildiği zaman, Türk Ocaklarındaki aydınların halkla bulunan kültürü ortaya çıkar­ malan, böylece aydınların kültürü öğrenmesi, halka da medeni­ yet götürerek rehberlik etmesi ve sonuçta aydın-halk bütünleş­ mesi sağlanarak çağdaş manada Türk milletinin oluşması gibi bir amaç takip edildiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu çerçevede Ziya Gökalp'in Türk Ocakları üzerindeki tesirini açıkça görmek mümkündür. ( ı )- M i LLET ve M i LLI YETÇ I LI K ANLA YIŞLARI

Türk Ocakları çevresindeki aydınlar çok millelli Os­ manlı devletinin yerine kurulan milli Türk devletini Türkçülük politikasının somut bir ifadesi olarak görmüşlerdir. Bu konuda Türkçü aydınların önde gelenleri aynı fikirde birleşmektedirler. Nitekim Ziya Gökalp, Mustafa Kemal Paşa'nın Türkleri, Türk­ çülük mefkfiresi etrafında birleştirerek büyük bir tehlikeden kurtardığını belirtmekte ve " . . . büyük dahi zuhur etmesey209 a.g.e., 2 ı 0 a.g.e

.•

s. s.

ı 6- ı 8. ı R-23.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Ge lişimi ve Türk Ocakları / 277

di ...Türkçülüğe dair bütün hareketler akim kalacaktı" demekte­ dir2 1 2 . Gökalp aynca, Müdafaa-i Hukuk hareketinin Türkçülü­ ğün siyasi programını takip ettiğini, bundan dolayı " ... bütün Türkçülerin -hiçbir müstesnalan olmamak üzere- Anadolu mü­ cadelesine iştirak ettiklerini" vurgular ve "işte bu sebepledir ki bugün Türkçülük Halk Fırkası'na müzahirdir." demektedir2 1 3 _ Yusuf Akçura da, Türkçülük fikrinin geçmişte bir nazariyeden ibaret olduğunu, halbuki bugün bu filain tahakkuk ettiğini be­ lirtmekte ve Türkçülük fikrini tahakkuk ettiren dahi Gazi Mus­ tafa Kemal Paşa'dır, demektedir2 1 4 . Hamdullah Suphi de "Türk milliyetperverliği bugün bir Türk hakimiyeti şeklini almış ve vatan toprakları üstünde bir Türk devleti olmuştur" demekte­ dir2 1 5 . Ahmet Ağaoğlu da, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu­ nu yorumlarken, artık Türçülük cereyanının bütün urodelerinin tahakkuk ettiğini, bundan sonra yapılacak işin " ... Türk milli vicdanını bu kadar azametle ifade eden rehber etrafında topla­ narak. müttehit bir cephe ile, dahil ve hariçten gelecek bütün sadrnelere göğüs germek" olduğunu belirtiı-2 1 6 . Bu anlayışın tabii bir sonucu olarak temel konularda yeni rejime tam destek veren Türk Ocaklan, yukanda da belir­ tildiği gibi, yönetim tarafından önemli bir yardım ve teşvik gör­ müştür. Bu organik yakınlık ve işbirliği ideolojik açıdan da kısa zamanda kaynaşmayı beraberinde getirmiştir. Nitekim I 923 yı. lından itibaren Halk Fırkası içinde politikaya da atılan Türk

2 1 1 a.g.e., s. 26-28. 2 1 2 Türkçülü,�üıı E,faslan, s . 15. 2 1 3 a.g.e., s. 1 7 1 - 172. 2 1 4 Akçuraoğlu Yusuf, "Türkçillük Fikrinin Mcnşclcri", Hakimiyet-i Mi/liye, 4 Mayıs 1 927. 2 1 5 Tannövcr, Da,� Yolu /, s. 18. 216 Ağaoğlu Ahmet, "Milliyetçilik Ccrcyanının Esasları", TY , C . l l , Sayı: l l , (Ağustos 1 925) s. 394-395; Atatürk Deı·ri Fikir Hayatı /, Ankara 198 1, s. 1 2 1 - 1 22.


278 / TOrk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Ocakları mensupları partinin siyasi programını benimseyip savunmuşlardır2 1 7 . Ancak bu birlikteliğe rağmen, yeni rejimin ortaya koy­ duğu millet anlayışı ile Türk Ocaklannın Osmanlı döneminden itibaren savunduğu görüşler arasında bazı noktalarda farklılık­ lar bulunduğunu vurgulamak gerekir. Öncelikle Osmanlı döne­ minde ister siyasi, ister kültürel manada ele alınsın bütün Türk­ lük Ocakların ilgi sahası olmuş ve temel dinamik fikirlerinden ı

birini teşkil etmiştir. Bütün Türklük anlayışının sonucu olarak siyasi sınırların milletleri bölemeyeceği fikrinden hareketle milleti belirli bir vatanla birleştirmemişlerdir. Halbuki yeni re­ jim; daha önce de değindiğimiz gibi, yeni rej imin milli kimlik belirlemede sınırlı bölgesel bir temel üzerine dayanması, milleti vatan la birleştirmesi ve I 924 Anayasası ile Türk'ün ve dolayısı ile milletin tanımını, vatandaşlık bağını esas alarak yapması ile yeni bir anlayış ortaya koymuştur. Yeni rej imin ortaya koyduğu milliyetçilik anlayışı ile Türk Ocaklannın bu konudaki yaklaşımı arasında zaman içinde ideolojik bir anlayış birliği sağlanmıştır. Daha önce belirtildiği gibi Türk Ocakları içinde millet ve Türk'ün tanımında genelde Ziya Gökalp'in anlayışı hakimdir. Bilindiği gibi Ziya Gökalp, milleti ; ırki, coğrafi ve siyasi esaslara değil, tamamen, dil, din, ortak kültür ve eğitime dayandırmaktadır. Ayrıca Ziya Gökalp, 10 Nisan 1 923'te verdiği bir konferansta da Türk Ocağı'nın mil­ let anlayışında "ırk ve kan değil, mefkı1re ve terbiye" aramanın yeterli olacağını belirtıniştir2 1 8 . Ziya Gökalp'in ortaya koyduğu 2 1 7 Bu konuda Ziya Gökalp 1923'te Do.�ru Yol, adlı eserinde Halk Fırkası'nın ilkelerini kaleme aldığı gibi, vatandaşların hiç tereddüt etmeden oylarını Halk Fırkası'na vermelerini de tavsiye etmektedir. Geniş bilgi için bkz. Zi­ ya Gökalp, Yeni Hayat Doğru Yol, s. 55-59; Ziya Gökalp, Makaleler IV, s. 8- 12; Yusuf Akçura, l l Mayıs 1 923'te verdiği konferansta, gençliğin­ den beri hizmetçisi olmaya çalıştığı milliyetçilik ve halkçılık (dcmokra­ tizm anlamında kullanıyor) fikirlerinin kaynağını Halk Fırkası'nda buldu­ ğunu ve yerinin elbette bu fırka olacağını vurgular. Akçuraoğlu Yusuf, "Umdelerimize Dair", Siyaset ı·e iktisad, s. 1 69-1 76. 2 1 8 Ziya Gökalp, "Türk Ocağı Ne Yapnuştır... "

,

s.

7.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 279

bu millet anlayışı Cumhuriyet döneminde de Türk Ocakları içinde hakim görüş olmaya devam etmiştir. Nitekim Hamdullah Suphi de 1 923 yılında verdiği bir konferansta, "Türkçe konu­ şan, Müslüman olan ve Türklüğün sevgisini taşıyan Türktür. Biz onda dil birliği, din birliği ve dilek birliği anyoruz.'•2 1 9 der­ ken, "Irk ve Milliyet" adlı yazısında, Türk Ocaklannın milliyet­ çiliğini kültür mil liyetçiliğ i olarak tanımlar ve milliyetçiliği ırk ile temellendirmeye çalışanları saf ırk olamayacağı tezi ile şid­

detle eteştirir220. Ferid CeıaJ (Güven) de Türk Ocaklarında dar Türkçülük takip etmenin yanlış olacağını, Türk Ocaklarının Türkçülüğünde nesep ve şeçere değil, seciye, kültür ve duygu aradığını, kimsenin atasını sormaya lüzum görmeden, her Türk'üm diyeni içine aldığını, ırk temeline dayalı bir milliyetçi­ lik anlayışının toplumumuzda nifak ateşi yaratacağını savun­ maktadır2 21 . Ferid Celal, daha sonra da "dilde, harsta, duyguda birleşenler, bir milletin efradını teşkil ederler. Böyle olunca dili Türk, harsı Türk, seciyesi Türk'ün seeiyesine mutabık, Türk'ün emel ve hüzününden müteessir ve mütehassis olan bir insanı kanı ne olursa olsun biz buna Türk deriz" 222 demektedir. Ah­ met Ağaoğlu da aynı görüşleri paylaşmakta, milleti; dil, din, or­ tak tarih, anane, hayat tarzı, gaye ve emellerle tarif etmekte­ dir223 . Türk Ocakları içindeki aydınların genelde ortaya koy­ dukları millet ve Türk tanımı, Ocak yasasının 2. maddesinde vurgulanan bütün Türklük anlayışına uygun olarak dünyadaki Türkleri içine alırken, Anadolu'daki Türkçe konuşmayan bazı grupları dışarda bırakabilirdi. Üstelik I 924 Anayasası ile ortaya 2 1 9 Tannöver, Da.� Yolu /, s. 1 54.

220 Hamdullah Suphi (Tanrıöver), "Irk ve Milliyet", YM, C. IV, Sayı: 67, ( 1 Kanun-u sani 1 339), s . 7. 221 Ferid Cehil (Güven), "Nifak Ateşi", A Y. C. I, Sayı: 3, ( 1 9 Haziran 1 339), s. 25. 222 Fcrid Celal (Güven), "Milliyet Meselesi", TY, lll. Seri, Sayı: 8, /202 (Ağustos 1 928), s. 9. 223 Ağaoğlu Ahmet ,"Milliyetçilik Cercyanının Esasları", s. 390-39 1 .


280 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gel işimi ve Türk Ocakları

konulan Türk'ün tanımı i le çelişiyordu. Bu durum 1 924 Anaya­ sası'nın kabulünden üç gün sonra yapılan Türk Ocakları Umumi Kongresi'nde gündeme gelmiş ve Türk'ün tanımı konu­ sunda ciddi tartışmalar olmuştur. Söz konusu tartışma, Türk Ocaklarına üye olacakların milliyetlerinin belirtildiği 5. madde üzerinde çıkmıştır224 . Kongre'de Türk'ün tanımı konusunda üç temel eğilim belirmiştir. Bunlardan Osmanzade Harndi (Berga­ ma), Yusuf Akçura gibi delegeler Türk'ün tanımında, sadece ben Türk'üm diyeni Türk kabul etmenin yanlış olacağını, şecere ve Türkçe konuşmak gibi bazı kriterlerin esas al ınmasını savunuyorlardı225 . Tarsus delegesi Niyazi Bey başta olmak üzere bazı delegeler halkın yargısına güvenmeyi, halkın Türk dediği herkesin Türk kabul edilmesini önermişlerdir226. B u iki görüşün dışında Türk'ün tanımında daha töleranslı davranılma­ sını savunan delegeler çoğunluğu teşkil ediyordu. Bu delegelerden Samih Rıfat, "Eğer Türklüğü kan rabı­ tasına bağlarsak bu çok umumi olur. Macarlar Turan ırkından­ dır. .. Irk ve kan rabıtasında büyük bir kuvvet yoktur. Lisan ra­ bıtasında da Macarca ile Türkçe yek diğerine pek yakındır. Fa7 kat mefkurelerimiz başkadır." demekte, mill iyette "hars ve mefkurenin" esas alınmasını savunmaktadır 227 . İhsan Bey (Su­ surluk) da milliyelin bir zihniyet meselesi olduğunu, kan tahlili ile bir şahsın mill iyetini tayin etmenin mümkün olamayacağını savunur22 ıı. Halkın yargısına güvenmenin yanlış olacağını sa­ vunan Kemalettin Sami Paşa (Sinop) bazı Türklerin, Tatarların dahi Türk olmadığını iddia ettiklerini halkın göçmenlere bile 224 ll. Meşrutiyet döneminde Ocağa üye olacakların Türk olması gerekiyordu. O zaman Türk'ü ayrıca tanımlamak gerckmemiş, iyi hali bulunan ve 20 ya­ şını dolduran " ... her Türk, Ocağa aza kayd olunabilir" denilmiştir. Türk Ocağı Esas Ni:amı , ( 1 9 1 8), Madde: 5.

225 1340 Senesi Kongresi. . . , 226 a.g.e., s. 46. 227 a.g.e., s. 44. 228 a ..�.e., s. 45.

s.

42-44.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 281

Türk demediklerini, bu sebeple halkı Türk'ün tarifi konusunda aydınlatmak gerektiğini söyleı-229 . Vasıf Bey (Çınar) (İzmir) ise Ocağın maksadını kabul eden herkesin Türk kabul edilmesini, aksi halde, " ... mesela benim kanımı tahlil ederseniz, beni hakiki Türk bulamazsınız. Fakat benim mazim Türklerle bera­ berse ve Türk tanıyorsanız alacaksınız. Ben on seneden beri Ocakdayım. Senin damarlarında başka kan vardır diye beni ata" cak mısınız" demektediı-2 30. Bu konuda birkaç defa söz alan Hamdullah Suphi, bir kimse "hars itibariyle Türk hissiyle yaşıyorsa, mazisinde Türk­ lük muhabbetini fiilen isbat etmiş ise, şecereyi, kıını, esas tut­ manın manasız" olacağını vurgular. Ayrıca "Irk ve kan Türkçü­ lüğü mü istiyorsunuz?" diye soran Hamdullah Suphi , o zaman " . . . Yüzün zaviyes·inden kemik teşkilatından saçına kadar mua­ yene edeceksiniz, bir de kan alıp tahlil için kimyageriere gön­ dereceksiniz, yüzde beş Ermeni, onaltı Rum, bilmem ne nisbe­ tinde Çerkes, Arnavut, Türk kanı mı var diyeceksiniz. İki yol­ dan birini tercih etmek lazımdır. Ya ırkı tercih edeceksiniz, ya harsı" diyerek, ırk ve· kan tercih edildiği zaman kendisinin ve Vasıf Bey'in bu ölçüye uymayacağını bel irtir. Ayrıca halkın na­ zarında "Şark'dan gelen Kürt, cenuptan gelen Arap, Rumeli'den gelen Arnavut, Karadeniz sahillerinden gelen Lazdır" diyen Hamdul lah Suphi, halkın yargısının ölçü alınması hal inde Türk'ün sayısının korkulacak kadar azalacağını söyler. Bu se­ beple "Türk Ocağı'nın vazifesi Türklerin adedini azaltmak değil artırmaktır, Türkleri dağıtmak değil, toplamaktır" diyen Ham­ dullah Suphi milliyelle esas olanın "ırk ve kan değil, seciye, şu­ ur, terbiye ve bir kelime ile hars zihniyeti" olduğunu vurgu­

laı-23 1 .

Tartışmalara son vermek için bir konuşma yapan kongre başkanı Ahmet Ağaoğlu, Türk kavramının açık bir şekilde orta229 a.g.e . 230 a.g.e., 2 3 1 a..ı:.e. , .

46-47. 49. s. 43, 47-48, 50. s.

s.


282 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ya çıkmamasını, ülkede milli bilinç eksikliğine bağlar ve bu or­ taya çıksaydı, Türkçülük cereyanına ve Türk Ocağı'na ihtiyaç kalmayacağını söyler232 . Sonuçta Ocak yasasının 5. maddesi , "Neslen Türk olan veya hars dolayısıyla tamamen Türk duygu­ su ve Türk dileği besleyen ve mazileriyle Türklüğe bağlı olduk­ lannı isbat etmiş bulunan her kadın ve erkek Türk Ocağı'na aza olabilirler" şeklinde ekseriyetle kabul edilmiştir233 . Ocağın Türk'ün tarifi konusunda yasasında yer alan bu maddeden de anlaşılacağı gibi , milliyet konusunda son derece töleranslı dav­ ranılmasını savunan delegeterin görüşleri hakim olmuştur. Yu­ suf Akçura'nın maddeye "Türkçe konuşan" kaydının ilave edil­ mesi teklifi dahi kabul edilmemiştir234. Kongre'de Türk'ün ta­ nımı konusunda son derece töleranslı ve birleştirici bir yakla­ şımla kültür ve zihniyet temeline dayanan bir Türk alayışının ağır bastığı görülmektedir. Bu durum yani, Ocağa üye olmak için din ve dil gibi şartların getirilmemiş olması yeni rejimin 1 924 Anayasası ile ortaya koyduğu Türk tanımının paralelinde bir anlayışı benimsediklerini de ortaya koymaktadır. Zaman za­ man Türk Ocaklarında ırkçı bir yaklaşımın söz konusu olduğu yolunda suçlama ve yorumların yapılmasına rağmen, bu davra­ nışların ferdi hareketler olarak kaldığı, müessesenin tamamına şamil olmadığı anlaşılmaktadır235 . Çünkü Ocak yasasındaki bu 232 a.g.e .. s. 53-54. 233 a.g.e .. s. 56; Türk Oca.�l Yasasi (/924). s. 2. 234 Akçura, gerekçesine "çünkü neslen Türk olup da Türkçe konu�mayanlar da vardır. Bu kaydın konulması faideli olur" demektedir. a.g.e .. s. 43. 235 Bu konuda Hamdullah Suphi, "Irkçılığı ölçü alan bazı kimseler annem Çerkez diye. beni Türk saymamaya kalkışıyorlar. Türklük uğrunda bu ka­ dar çalı�mış ve bunu kendisine ideal edinmiş bir insan nasıl Türk sayıl­ maz" demektedir. Müstecip Ü lküsal . "Hamdullah Suphi Tannöver ve Dob­ ruca Türkleri", Emel, Sayı: 35, (Temmuz-Ağustos. 1 966), s. 37; İ leride üzerinde duracağımız gibi, Hasan Rıza (Soyak), bazı zabitlerin Türk Oca­ ğı'na üye olmak için müracaat elliklerini ancak ırk bakımından tetkikat ya­ pıldığıııdan bahseder. Bkz. V. Bölüm, Dipnot No: 400 . Ancak böyle bir görü� Türk Ocakları bünyesinde ağırlıklı olsa, Hamdullah Suphi'nin de­ vamlı genel başkan olması mümkün olmaması gerekir.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 283

anlayış 1 927 yılındaki değişikliklere rağmen aynen muhafaza edilmiş, genelde ırkçı bir yaklaşım rağbet görmemiştir!36. Cumhuriyet döneminde, yeni reji m i le Türk Ocakları içindeki aydınların m il let ve Türk tanımlarındaki en önemli fark siyasi birlik kavramıdır. Çünkü mi llet anlayışlarında coğ­ rafyadan ziyade kültürel unsurların hakim olduğu Türkçü ay­ dınlarda, bu anlayışın tabii sonucu olarak siyasi sınırların mil­ letleri bölemeyeceği anlayışı hakimdi.-237 . Bu sebeple Cumhu­ riyet döneminde de kültürel ve duygu birliği açısından bütün Türklük anlayışı Türk Ocakları camiası içinde yaşamaya de­ vam etmiştir. Zaten Cumhuriyet döneminde Türk Ocaklarını yeniden teşkilatiandıran ve fikri liderliğini yapanlar Osmanlı dönemindeki aydınlardır. Bu aydınlar yukarıda belirtildiği gibi yeni rejimin hizmetinde olmakla beraber, dış Türklere olan ilgi ve sempatilerini sürdürmüşlerdir. Ayrıca Rusya'daki Türklerin milli mücadelelerine öncülük etmiş, Mehmet Emin Resulzade, Zeki Vetidi (Togan), Sadri Maksudi (Arsal), Zakir Kadiri (Ugan), Ayaz İshaki gibi aydınlann da Türkiye'ye sığınmak zo­ runda kalmaları ve Türk Ocakları içinde yer almaları, dış Türklere olan ilginin· kısmen canlı kalmasını sağlamıştır238 . n6 Türk Ocaklan Yasası (1927), Madde: 6, s. 4. Abdülhak Şinasi Hisar da,

Türk Ocağı'nda "lrken Türk Olmayan Türk Sayılmaz" nazariyesi gibi bir ırkçılık yoktu. Türkiye Türkleri, Arnavut, Çerkez, Kürt vb. olarak kavmi­ yel iddiasında bulunmadıkça Türk sayılıyordu" demektedir. Abdülhak Şi­ nasi Hisar, "Ocağın Doğduğu Zaman ve Muhit", s. 5. B7 Bu anlayı�ı hemen hemen bütün Türkçülerin millet tanımlarında görmek

mümkündür. Ayrıca Hamdullah Suphi 30 Nisan 1 925'te Kurultay Veda Zi· yafetinde yaptığı konu�nıada bu anlayı�ı daha açık bir �ekilde ortaya koy­ maktadır. O, "Siyasi sınırlar milletleri ayırır mı'! Ormanın içine bir duvar çekiniz, ağaçların kökleri duvarın altından ve dallar duvarın üstünden bir­ biriyle kavuştuktan sonra, hudutlar neye yarar? Bütün Türk dünyası, birlik �uurunu idrak eımeğe ba�lamış ve eller, uzakıaki karde�lerin elini lutmak için mesafeler içinde uzanmıştır" demektedir. Tanrıöver, Da.� Yolu /, s. 97 .

.! 1K Daha önce belirtildiği gibi, bu kişilerden Zeki Yelidi (Togan), Sadri

Maksudi (Arsal), Zakir Kadiri (Ugan); Türk Ocakları Hars Heyeti Üyesi­ dirler. Türk Ocaklan Yasası / 927, s. 1 9.


284 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Bu bağlamda Türk Ocaklarının Cumhuriyet döneminde yapılan ilk genel kongresinde kabul edilen Yasasının 2. mad­ desinde, 1 9 1 8 Nizamnamesinde olduğu gibi bütün Türklük an­ layışının aynen muhafaza edilmesi bu konuda çok farklı bir de­ ğişimin olmadığını göstermektediı.239. Ancak daha önce de be­ lirtildiği gibi Türk Ocakları içindeki aydınların 1 9 1 8 yazından itibaren siyasi anlamda bir Türk birliğinin mümkün olamayaca­ ğını anlamalan ve Türkiye üzerinde daha ihtimamla durdukları dikkate alınırsa, bütün Türklük anlayışlarının tamamen kültürel ve duygu birliği açısından devam ettiği görülür. Nitekim daha önce de değindiğimiz gibi, Ziya Gökalp dahi Türkçülüğün Esasları adlı eserinde, Türkçülüğü mefkfiresinin büyüklüğü açı­ sından Türkiyecilik, Oğuzculuk (Türkmencil ik) ve Turancılık olarak üçe ayırır. Türkiye'nin artık gerçekleştiğini, bugünkü mefkfirelerinin "Oğuzların yalnız harsça birleşmeleri" olduğu­ nu belirten Gökalp, Türkçülerin uzak mefkfiresi olarak yorum­ ladığı Turan'ın da bütün Türk gruplarını ortak bir kültürde bir­ leştirmek olduğunu vurgular240 . Ahmet Ağaoğlu da 1 923 yı­ lında eski Osmanlı İmparatorluğu iddialarını bıraktıklarını, sa­ dece bugünkü sınırlar içinde bir Türk milli vatanı oluşturmaR istediklerini belirtirken241 , bundan beş yıl sonra Yusuf Akçura, Türkiye Cumhuriyeti'nin Türkçülük idealinin somut ifadesi ol­ duğunu vurgulamıştır242 . Hamdullah Suphi de 1 923 yıl ında verdiği konferansta, "Kaşgar, Türkistan, Kırım, Bakü, Azerbay­ can ve bütÜn Türk memleketleri i le aramızda gönül ve fikir bir­ liği vardır. Biz onların saadetleriyle mesud oluruz. Onlar bizi, biz onları arar buluruz. " diyerek dışardaki Türklere olan ilginin 239 1 9 1 8 Nizamnamesinin 2. maddesi "Oc�ğın maksadı Türklerin Harsi. .. " şeklindedir. 1 924 Yasası da "Türk Ocağı'nın maksadı bütün Türkler ara­ sında ... " deniterek ayrıca bir vurgu yapılmışür. Türk Oca.�ı Yasası 1924, Madde: 2, s. 1 .

240 Türkçülü.�iin Esasları, s . 23-27. 24 1 Landau, Pan-Türkizm . , s. 74. 242 Akçura, Yeni Türk Dedetinin , s. 2 1 1 -2 1 2. ..

...


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 285

duygu bağlamında olduğunu ortaya koymaktadır243 _ Gene Hamdullah Suphi, Türk Ocaklarının 1 924 Kongresinin açılışın­ da, Türk dünyasından anayurda istikHil bayrağının gölgesine gelenleri selamiayarak başladığı konuşmasında, " ... B urada, Anadolu'da tekrar toplanıyoruz. Burada yeni bir taharnmür dev­ ri geçireceğiz. Burada lehçeler birleşecek, si ma farklan ortadan kalkacak. Yeniden tarihin kaydettiği o değişmez Türk kudretini kendi ruhlanmızın içinde biriktireceğiz." demektedir244 . Türk Ocaklarının 1 925 Kurultayı'nda Vasıf Bey (Çınar) Türkiye dışındaki Türklere kurultayın muhabbet ve ilgisini bil­ dirmesini teklif etmiş, ancak kabul görmemiştir. Yapılan tartış­ malar sırasında Recep Zühtü Bey'in "Türkiye dışındaki Türkle­ ri tenvir ve irşad vazifesinin Türk Yurdu" tarafından yapılması­ nın daha uygun olacağı görüşü kurultayda olumlu karşılan­ mıştıı-245 . Gerçekten Türk Ocaklannın dış Türklere olan ilgisi bu çerçevede tamamen duygu ve kültür birliğinin devamını sağla­ ma ile, ilmi sahada yapılım çalışmalarla sınırlı kalmıştır. Bu ko­ nuda Türk Yurdu dergisinde dış Türklerin kültürel ve ekono­ mik durumları ve siyasi mücadeleleri hakkında yazılan birçok makale ile onların davaları Türkiye kamuoyunda canlı tututma­ ya çalışılmıştıı-246. 243 'Türk Ocağı'nda'", YM, C. IV, Sayı: 78, ( 1 5 Haziran 1 339), s. 249. 244 1340 Senesi Kongresi .. , s. 9. 245 '"Türk Ocakları I kinci Kurultayı'", TY, C.II, Sayı: 9, (Haziran 1 34 1 ), s. 25; .

Bu kurultayın zabıtları yayınianmadığı için tartışmalar hakkında detaylı bilgiye sahip değiliz. TY'nda özel bilgi verilmektedir.

246 Bu konuda TY'nda yer alan yazıların bazıları şunlardır:

A.B. (Abdullah Batıal Taymas), '"Türkistan'da", C. V, Sayı: 30, (Haziran

1 927), s. 62 1 -622.

A.B., '"Türkistan'da I lk Özbek Tiyatrosu'", C. IV, Sayı: 23, (Teşrin-i sani 1 926), s. 449.

Zakir Kadir (Ugan), '"Türkistan Ahvali Hakkında Bir Tahlil'", C. I, Sayı: 1 , (Teşrin-i sani 1 340), s. 65-7 1 . Reşit Saffet (Atabinen), '"Şimal v e Sovyet Memleketlerinde Türkçülük Tetkiklcri", C. III, (Yeni seri) Sayı: 24, (Kanun-u evvel 1929), s. 3- 18.


286 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türk Yurdu'nun yanısıra, 1 927 Kurultayı'nda her yıl

Türk Yılı yayınlanması kararlaştırılmıştıı-247. Yusuf Akçura ta­ rafından hazırlanan ve 1 928 yılında bir defa yayınlanabilen bu eser dünyadaki Türkler ve Türkçülük hareketi hakkında önemli bir kaynak oluşturmaktadıı-248 . Kültürel ve ilmi çalışmalar açısından dış Türklere olan ilgi ve desteğin dışında, Türk Ocaklarının bu konuda daha aktif olması gerektiğini savunanlar da vardır249 . Aynca Landau, A.B., "Azerbaycan Cumhuriyeti"nde: Azerbaycan Edebiyatı Cemiyeti", C. IV, Sayı: 22, (Teşrin-i evvel 1 926), s. 369-370. Abdullah B attal (Taymas), "Rusya'daki Türk Cumhuriyetleri: Dağıstan Cumhuriyeti", C. V, Sayı: 26, (Şubat 1 927), s. 169-1 80.

A.B., "Kazakistan Cumhuriyetinde", C. IV, Sayı: 20, (Ağustos 1 926), s.

1 90- 1 9 1 .

A.B., "Kazan Cumhuriyeti'nde", C. V . , Sayı: 30, (Haziran 1 927), s . 622-

623.

A.B., "Kırım Cumhuriyeti", C. V, Sayı: 29 (Haziran 1927), s. 464-476; "Özbekistan"da", C. V, Sayı: 29 (Mayıs 1 927), s. 521 -522, Sayı: 30 (Hazi­ ran 1 927), s. 620. A.B., "Azerbaycan Cumhuriyeti'nde", C. V, Sayı: 30, (Haziran 1 927), s.

6 1 5-6 19.

Ayaz İshaki . "Bütün Türklerde Yüksek Bir Türk Dilinin Vücuda Gelmesi Mümkün müdür?"", C. III, Sayı: 1 4, (Teşrin-i evvel 1 925), s. 148-1 52.

Mehmet Fuad (Köprülü), "Azerbaycan Atalar Sözü", C. V, Sayı: 27, (Mart ı 927), s. 287-288.

"Irak Türklerine Dair Malumat", C. V, (Yeni Seri) Sayı: 3 1 , (Temmuz

1930).

Reşit Saffet (Atabinen), " İran'da Türk Katliamı'", C. III, (Yeni seri), Sayı: 20, (Ağustos 1 929), s. 54.

247 Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultayı ... . s. 60-62. 248 Akçuraoğlu Yusuf (Toplayan), Türk Yılı. Yeni Matbaa, İstanbul 1928,

Eserin Yusuf Akçura tarafından yazılan "Türkçülük" bölümü, bu konuda temel .kaynaklardan biridir. Yeni Türk Deı•leti'nin Öncüleri 1928 Yılı Yazı­ ları, adıyla Kültür Bakanlığı'nda yeniden yayınlanmıştır. Çalışmada bu nüsha sık sık kullanılmıştır.

249 Y.M. 'da 1 923 yılında yayınlanan bir okuyucu mektubunda "30 milyon Türk hür bir vatana malik değildir" denilmekle Türk Ocaklarının bunu dü­ şünerek teşkilat yapınası istenmektedir. H.Nihal adlı mektup için bkz. "Su-


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 287

Cumhuriyet döneminde Azerbaycan, Türkistan ve Bulgaris­ tan'daki Türklerden, Türk Ocaklarının kendi bölgelerinde şube­ ler açmasını isteyen çağrılar 'aldığını söylemektedir250. Ancak bu konudaki deliller kanaat sahibi olmak için yeterli değil­ dir25 1 . Ancak, dış Türklere olan bu ilgi ve desteğin, siyasi manada yanlış aniaşılmaya sebep olacak şekilde yoruma açık olması, üstelik yeni rej imin felsefesi ile çelişkili görünmesinin yanısıra, sınırlan içinde çok sayıda Türk'ün yaşadığı Sovyetler B irliği'nin rahatsızlık duyması da muhtemeldir. Sovyetler B irli­ ği'nin bu rahatsızlığı Türkiye'ye resmen bildirip bildirmediği bi � inmemekle beraber I 927 yılında Türk Ocaklarının CHF ile bütünleşme sürecine paralel olarak ideolojik açıdan faaliyet sa­ hasım sınırlandırma gereği duyulmuştur. Nitekim bu konuda ilk ikaz doğrudan Başbakan İsmet (İnönü) Paşa tarafından yapıl­ m ıştır. Türk Ocakları Genel Merkez binasının 2 I Mart I 927'de yapılan temel atma töreninde konuşan İnönü, " . . . milliyet fik­ riyle biz bütün mesaimizi vatan hudutlan dahilinde feyyaz bir istikamete teksif imkanı buluyoruz." diyerek Türk Ocaklarının ideolojik açıdan faaliyet alanının sınırlanması gereğine işaret allerimiz ve Cevaplar", s. 444, Rüşni Bey İstanbul Türk Ocağı'nda verdiği bir konferansta, Azerbaycan'daki ırkdaşlarımızı kurtaralım dört milyon Türk bizi bekliyor, demektedir. "Türk Ocağı'nda Konferans", YM. C. IV, Sayı: 8 1 (Ağustos 1 923), s. 3 1 7.

250 Landau, Pa11-Türki:m . , s. 75; Georgeon da aynı müracaatların yapıldığı­ ..

nı fakat Türk Ocakları yönelicilerinin bunu reddelliklerini belirtmekledir. Georgeon, "Les Foyers Turcs ... " s. 200-201 . ·

25 1 Cumhuriyet döneminde, Bulgaristan ve Kıbrıs'ta (Kardeş Ocağı, Türk Oca­ ğı gibi) Türk Ocaklarına yakın derneklerin varlığı bilinmektedir. Ancak bunlarla irtibatı ve diğer bölgelerden müracaatlar hakkında belge mevcut değildir. Arşivde sadece Bulgarisıan'da eski Cuma Mekaıib-i İ slamiye En­ cümen Reisi Hüseyin Avni'ye, Türk Ocakları Reisinin yazdığı bir mektup vardır. Mektupta 50 adet iane biletinin Türk parasıyla tutarı olan 26 lirayı gönderdiği belirtilmekte ve çalışmalarında başarılar dilenmektedir. B u mektuptan d a karşılıklı yardımlaşmanın ve irtibatın açık rejimierin olduğu ülkelerle devam elli ği anlaşılmaktadır. 30. 1 2. 1 340 tarihli mektup için bkz. C.A., Dolap: 3, Dosya: 56- 1 , Belge: 25.


288 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ede.-252 . Bundan bir ay kadar sonra 23 Nisan 1 927'de yapılan Türk Ocakları Dördüncü Kurultayı'nda, Yasasının 2. maddesi, "Türk Ocağı'nın maksadı milli şuurun kuvvetlendirilmesine, medeni ve sıhhi tekamülün teminine ve milli iktisadın inkişafı­ na çalışmaktır. Türk Ocaklarının fiilen iştigal sahası, Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahiline münhasırdır. " şeklinde değişik liğe uğrayarak bütün Türklük anlayışından ideolojik açıdan dö­ nüşüm resmileştirilmişti.-253 . Yukanda belirtildiği gibi, CHF ile bütünleşme maddesi ilc aynı zamanda yapılan bu değişiklik ku­ rultay delegelerinin oy birliği i le tartışmasız kabul edilmiş­ tir254. Türk Ocaklarının milliyetçilik anlayışında meydana ge­ len köklü sayılabilecek değişiklikle yönelimle organik yakın­ Iaşmaya paralel olarak ideolojik birliktelik de sağlanmıştır. Bu değişikliği, Türk Ocakları içinde I 9 1 8 kongresinden itibaren faaliyet sahasının Türkiye olması gerektiği yolunda tartışmaia­ nn varlığı dikkate alınırsa, sadece yönetimin baskısı ile izah et­ mek eksik kalır255 . Ayıca Türkiye'nin batı ülkeleri ile henüz ilişkilerinin normalleşmediği dış politikasının ağırlıklı olarak Sovyetler Birliğine dayandığı bir dönemde, kültürel manada da olsa bütün Türklük anlayışından rahatsız olan Sovyetleri gü­ cendirmemek için böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyulmuş olabilir256. Diğer taraftan aynı zamanda yapılan bir başka deği252 Hakimiyet-i Mi/liye, 22 Mart 1 927. 253 Türk Ocaklan Yasası. 1927. s. 1 . 254 Türk Ocaklan /927 Senesi Kurultayı.. . , s . 396. 255 Bu konuda Ahmet Ferit (Tek), Halide Edip (Adı var) ve 1 9 1 8 kongresinde­ ki tartışm a lar için bkz. lll. Bölüm, /C, IV/ 2-b.

256 B ilindiği gibi 16 Mart 1921 tarihli Türk-Sovyet Anlaşmasının B. maddesi

ile taraflar kendi toprakları üzerinde, öbür ülkenin aleyhine çalışacak örgüt ve grupların kurulmasını ve yerleşmesini hiçbir zaman kabul etmeyecekti. 17 Aralık 1 925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk Anlaşmasına ek mektupta da 1 6 Mart 1921 tarihli anlaşma esas olacak denilmekteydi. İ smail Soysal, Türkiye'nin Siya.fal Anlaşmaları , I. Cilt , Ankara 1 983, s. 34, 270. Bu an­ laşmaya dayanarak Sovyet yöneticilerinin Türkiye'ye bir ikaz yapıp yap­ madıkları kesin bilinmemekle beraber, Ocak yasasının sınırlandırılmasın­ da Sovyet faktörünün rol oynadığına işaret edenler de vardır. Paul Genti­ zon. Mustafa Kemal ı•e Uyanan Doğu, Ankara 1 983, s. 67; Georgeon. "Les Foyers Turcs ... ", s. 201 .


TOrk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 289

ş iklikle CHF'nın kültür şubesi haline getirilen ve dolayısı ile resmi bir cemiyet hüviyeti kazanan Türk Ocaklarının faaliyet sahasını Türkiye ile sınırlandırarak, yeni rejimin milliyetçilik anlayışı ile uyumlu hale getirilmesini, dönemin şartları içinde değerlendirilirse normal bir gelişme olarak görmemiz gerekir. Nitekim bu değişikliği yorumlayan Falih Rıfkı, Ocağın Turan­ cılık ve Türkler arasında kültür birliği kurulması amacının bü­ yük bir Asya İmparatorluğu kurulması davası ile karıştırıldığı­ nı, sonuçta Ocağa yabancılann şüphe ile baktıklarını, bu sebep­ le artık hiç kimsenin Ocağı imparatorluk niyetli olarak suçlaya­ mayacağını belirtir257 . Hamdullah Suphi, 9 Ocak l 928'de Türk Ocakları Mer­ kez ve Hars Heyetleri şerefine verilen ziyafette yaptığı konuş­ mada, milliyetperverliğin bir fikir hareketi olduğunu, fikirlere sınır çizilemeyeceğini, ancak, memleketler açısından Türk mil­ liyetçiliğinin fütuhatçı olmadığını vurgulayarak şöyle demekte­ dir: "Türk Ocağı milli hudutların haricinde fiili hiçbir yayılma sahası kabul etmemiş ve etmeyecektir. Türk Ocağı harsi, içtimal bir hareketi temsil eder. Temsil ettiği harsi ve içtimal milliyetçilik silahsızdır . . . Türk Ocağı kurulduğu günden beri milliyetçi, halkçı, garpçı ve inkılapçı bir fikir cereyanının men­ baı olmuştur. "258 demektedir. Hamdullah Suphi daha sonraki yıllarda da Türk Ocaklarının hiçbir zaman siyasi hudutların dı­ şında bir gelişme maksadında olmadığını vurgulamıştır259 . Gerçekte, Türk Ocakları tarafından savunulan kültürel m anadaki bütün Türklük anlayışının Türk Tarih Tezi'nin, Türk­ lerin Orta Asya kökenieri ve dünyada kurdukları medeniyetler konusunda vurguladığı noktalarda yaşadığı ve yukarıda belirtil­ diği gibi Atatürk'ün de daha sonra, dış Türkler davasını önce257 Falih Rılkı (Atay), "Ocaklar", TY, C. V, Sayı: 28, (Nisan 1 927). s. 4 10· 411.

2Ş8 Tannöver, Da,� Yolu /, s. 1 0- 1 1 . 259 Hamdullah Suphi Tanrıöver, "Türk Ocaklarının Tarihi, Neler istiyorduk ve Hali Neler istiyoruz?", TY, Sayı: 308, (Şubat 1 965), s . 2.


290 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

likle bir kültür meselesi olarak ele alınması, onların davalanyla şartların ve imkanların elverdiği ölçüde ilgilenilmesi gerektiği­ ni vurgulaması dikkate alınırsa, yapılan yasa değişikliği ile da­ ha çok suçlamalara meydan vermeme endişesi ile hareket edil­ diği görülür. Bu konuda devletin olduğu kadar, yönetim ile ya­ kın ilişki içinde bulunan Ocak yöneticilerinin de ihtiyatlı davra­ nışlannı dikkate almak gerekir. Türk Ocaklannın milliyetçilik anlayışı içinde çağdaşlaş­ ma önemli bir yer tutar. Ancak Ziya Gökalp'den mülhem mede­ niyet-kültür ayrımı üzerinde, Cumhuriyet döneminde pek dur­ madıkları görülmektedir. Bu konuda Hamdullah Suphi, daha l 923'te Türk Ocağı'nı, Doğu da Batı'nın mümessili olarak nite­ lemiş, medeniyelin bir olduğunu, sadece şeklinin başka olduğu­ nu, ancak Türk Ocağı'nın medeniyelin batıdaki şeklini istediği­ ni vurgulamıştır260. Hamdullah Suphi 1 4 Şubat l 925'te TBMM'nde yaptığı bir konuşmada da; medeniyelin bir bütün olduğunu, bir memlekete girerken hiçbir zaman seçim yapıla­ mayacağını, gümrüklere uğramayacağını açıkça ortaya ko. yar26 ı . Benzer fikirleri savunan Ahmet Ağaoğlu da, Avrupa medeniyetinin diğer medeniyetlere üstün geldiğini, bizim de, " ... kurtulmak, yaşamak, idame-i mevcudiyet etmek istiyorsak, hayatımızın heyet-i umumiyesi ile -bazı müesseselerimizle de260 ""Türk Ocağında"", YM. C. IV, No: 78, ( 1 5 Haziran 1 339), s. 249. 261 T.B.M.M.'ndc Erzurum millcıvckili Ziya Hoca'nın ""Tehlike var, Gaıp me- · dcniycıini rezalcıleri ilc beraber alıyoruz "" demesi üzerine kürsüye çıkan Hamdullah Suphi. ""Karşımızdakilcr zannediyorlar ki, medeniyet. bir kıta­ dan diğer bir kılaya geçerken gümrüklcrc uğrar. Ziya Efendi Hazcraıı ilc beraber bir komisyon teşkil ederiz... dışarıdan içeriye ne gelirse madde madde görürler. O gelen ne? Lokomotif. Buyursun içeri; Bu gelen ne? Dans. Kabul etmiyoruz, kapı dışarı ... Medeniyetler bir memlckeıe girerken günırüklcrc uğranıaz. Şunun bunun mütalaasını almaz. Tasvibini bckle­ nıcz ... "" demektedir. Konuşmanın lam metni için bkz. Tanrıöver, Da.� Yolu /, s. 44-64. Meclis bu nutku çoğailarak ülkenin her tarafına yaymaya ka­ rar vermiştir. Tarık Zafer Tunaya, bu nutku Meclis içindeki İ nkılapçı­ Muhafazakar gruplann doğrudan doğruya baıılılaşmak konusundaki çalış­ nıalarında çarpıcı bir örnek olarak vermiştir. Tunaya, Barıltiaşma Hare­ ketleri, s. 1 07-108.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 291

ğil- kafamız, kalbimiz, tarz-ı terakkimiz, zihniyetimiz itibariyle de ona uymalıyız." demekte ve başka kurtuluş yolunun olmadı­ ğını vurgulamaktadır262 . Diğer taraftan, Türk Ocakları Mesai Programında da, "Türk Ocaklarının dar milliyetperver" olmadı­ ğı, "Şarka ve Asya'ya mahsus olan ölü muhafazakarlığın aley­ hine daima bir cereyan uyandırır." denilmekle ve "medeniyetçi­ likte Ocağın şiarı, Türk mi lleti garp ailesine ve garp medeniye­ tine mensup bir ferttir ve garp medeniyeti içinde tekamül ede­ cektir." �eklinde vurgulanır263 . Cumhuriyet döneminde medeniyeti bir bütün olarak gö­ ren ve çağdaş milletler seviyesine ulaşmak için mutlaka alın­ ınası gerektiğine inanan Türk Ocakları mensupları, bu konuda Ocaklara önemli bir görev düştüğünü de belirtmektedirler. Yu­ karıda da belirtildiği gibi yeni dönemde Türk Ocaklarının doğu medeniyelinden batı medeniyetine geçişte Türk milletine, bu geç iş döneminde rehberl ik yapmaya mecbur olduğunu, Türk Ocaklarının yeni medeniyelin yayıcısı, rehberi ve yardımcısı olacağını açıkça vurgulamaktadırlar264 . Diğer taraftan Türk Ocakları içindeki aydınlar, komü­ nizm ve faşizm gibi bu dönemde popüler olan ideolojilerin de karşısında yer almışlardır. Bu ideoloj i lerin milletin ve Türki­ ye'nin şartianna uygun olmadığını bu sebeple mücadele etmele­ ri gereği üzerinde durmuşlardır. Bu konuda, 1 923'te YM'da ya­ yınlanan bir yazıda, Türk Ocaklarının irtica ve komünizme karşı Türklüğü muhafaza etmesi gerektiği vurgulanırken 265 , Hasan Ferid (Cansever), "kanaatime göre, Ocaklı komünist ce­ reyan ın memlekete girmemesi için muhafızlık vazi fesini 262 Ahmet Ağaoğlu, Üç Medeniyet, İstanbul 1 972, s. 1 3; Bilindiği gibi Ağaoğlu'nun bu yazı serisi, Türk Yurdu ' nda C. I. Sayı : 1 . (Teşrin-i evvel 1 340)'da başlamış. aralıklarla 7 sayı halinde tefrika edilmiş ve C. III, Sayı:

1 7, (Mart 1926)'da son bulmuştur.

263 Türk Ocaklan Mesai Programi, s. 1 8-23. 264 Türk Ocaklan 1340 Senesi Kongresi . s. 1 3; Mesai Programi, s. 20; ...

Tanrıövcr, Da.� Yolu /, s. 1 0 1 .

265 "Suallerimiz ve Cevaplar", YM. s . 444.


292 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

derı1hte etmeli ve Ocaklı denilince komünizm aleyhtarlığı anla­ şılmalıdır." demektedir266. Bu dönemde M. Zekeriya (Sertel) ve Nazım Hikmet'in "Putları Yıkıyoruz" şeklinde başlattığı kampanya'ya karşı 267, mücadeleye girişen Hamdullah Suphi, bunların gerçek amaçlannın vatan ve milliyetİn temellerini yı­ karak yerine "Bolşevik dininin putlarını" dikmek olduğunu, bu sebeple gerçek amaçlannın iyi anlaşılması gerektiğini anlatan uzun bir yazı yazar268 . 1 ı Kasım ı 930'da da Türk Ocağı'nda verdiği konferansta, Bolşevizm memlekette doğacak sınıf kav­ gaları, bunalımlar ve ayaklanmalar ortasında kapılan ardına ka­ dar düşman istilalarına açacak kötü cereyanlar karşısında Türk gençliğini uyanık olmaya, milli müesseselere İrtica kadar ve ondan daha fazla düşman olan Bolşevik cereyanına karşı müca­ dele etmelerini vurgula.-269 . Bu sırada, yönetimin ı 92� ve 1 929 yıllarında komünizm faaliyetleri yapan birçok kişiyi tutukladığı ve sert tedbirler aldığı dikkate alınırsa, Türk Ocakları camiası­ nın bu konudaki hassasiyetinin yönetim tarafından da açıkça destek gördüğü anlaşılmaktadı.-270. Ayrıca Türk Ocakları için­ deki aydınlar; faşizm ile mill iyetçilik anlayışlannın farklı oldu­ ğunu, Ocaklıların hiçbir zaman faşizm tarıiftarı olamayacağını 266 Hasan Ferit (Canscvcr). Ocak Mesaisi Hakkmda 1927 Kurultayma Arz Edilen Tekliflerim. Ankara 1 928, s. l l l . 267 Bu kampanyada: Abdülhak Hamid, Mehmet Emin (Yurdakul) ve Hamdul­ lah Suphi"yc karşı eleştiriler yöneltilmcktedir. Tcvetoğlu, Hamdı�llah Sup­ hi s. 1 80- 1 83. 268 Hamdullah Suphi (Tanrıövcr), "Putlar Nasıl Kırılır?". ikdanı, 7 Temmuz ....

1929. 269 Tanrıöver. Da.� Yolu 2,

s. 46-49; Bu sırada Türk Ocağı'nda toplanan üni­ versiteli gençler "komünizm ruhunu Türk gençliğine mal etmek isteyenle­ ri" protesto elliklerini vurgulayan bir bildiri yayınlarlar ve fiili müdahaleye kadar varan olaylar çıkar. Bkz. llhan Darcndelioğlu, Türkiye'de Milliyet­ çilik Hareketleri, 3. B., I stanbul 1977, s. 60-6 1 .

270 B u döncmdeki komünizm faaliyetleri v e yönetimin tavrı konusunda bkz.

Fethi Tcvetoğlu. Türkiye'de Sosyalist ı·e Komünist Faaliyetler (19101960), Ankara 1967, s. 394-436.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 293

bu hareketin de karşısında tavır alınması gerektiğini vurgula­ mıştır27 1 . (a) Milli Birlik ve Bütünlüğü Sağlama Konusundaki Görüşleri

Türk vatanının müdafaası ve Türk kültürünün bu vatan içinde .mutlak hakimiyetini sağlayarak milli birlik ve beraberli­ ğin temini ile modem bir millet yaratmak, Türk Ocaklarının milliyetçilik anlayışı içinde önemli bir yer tutar. Zaten siyasi birliğin sağlanmasından sonra, kültür birliği yoluyla modem bir cemiyet haline gelme çabası bütün milliyetçi hareketlerin de­ ğişmez programı olmuştur272 . Bu bağlamda devletin Türçülük vurgusunu artırdığı Şeyh Sait İsyanından sonra273 ülke içinde kültür birliğinin sağlanması ve Türkçenin yaygınlaştınlması ile homojen bir toplum yaratılması konusu Türk Ocakları içinde 27 1 Hasan Ferid, Ocak Mesaisi Hakkmda Tekliflerim . , s. 1 12. Bu konuda Dr. .

.

Reşit Galip, kendisine sorulan bir soru üzerine faşizmin inicacı, adi politi­ kacılık ve emperyalist olduğunu, Ocakcılığın ise inkılapçı, temiz vatancı ve hudut bekçisi olması hasebiyle aralarında büyük farklar bulunduğunu belinmektedir. "Türk Ocaklarının Mesaisi Gelişiyor", Cumhuriyet, 2 Ha­ ziran 1 926. Ancak daha sonra Hamdullah Suphi, Merkez binasının açılı­ şında yaptığı konuşmada, milliyetçilik ve sınıf mücadelesinin reddi konu­ larında iki hareket arasında müşterek noktaların bulunduğuna işaret eder. Konuşma metni için bkz. Tanrıöver, Dağ Yolu 2, s. 85- 1 08; Özellikle Fa­ şizme bakışı s. 99-1 00 .

272 Güngör, Türk Kültürü .. , s. 25. 273 26 Nisan 1 925'te Başbakan İsmet ( İnönü) Paşa, kendisini ziyaret eden Türk .

Ocakları delegelerine yaptığı konuşmada, " ... Vazifemiz Türk vatanı için­ de bulunanlan bchemahal Türk yapmaktır. Vatana hizmet edeceklerde ara­ yacağı m ız evsaf her şeyden evvel o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır" de­ miştir. Vakit, 27 Nisan 1 925, İ smet Paşa'nın konuşmasını Şeyh Sait i sya­ nına bağlantılı olarak değerlendiren Mehmet Asım, " ... İ liraf etmek lazımdır ki, Türk ve Türkçülük siyaseti bu defa olduğu kadar hiçbir zaman vuzuh ve serahetle ifade edilmemiştir. Hiçbir zaman hiçbir devlet ve idare adamı tarafından Türkçülük prensibinin bu kadar kuvvetle onaya konul­ madığını belinen Asım, bu konuşmanın "tarih-i millimizde mühim bir merhale" olduğunu belirtmektedir. Mehmet Asım, "Türkçülük Siyaseti", Vakit, 29 Nisan 1 34 1 ( 1 925).


294 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi G elişim i ve Türk Ocakları

öncelikli bir konu haline gelir. Türk Ocaklan içinde 1 926 Ku­ rultayı'nda ciddi olarak ele alınan bu konuda; ülkede henüz Türkçe konuşmayan dolayısı ile kendilerini Türk olarak görme­ yen grupların olduğu, bunların millet bütünlüğüne entegre edil­ mesi gerektiği noktasından hareket edil ir. Bu gruplar iki kategoride ele alınır. Birinci grupta, Müs­ lüman olmayan Rum ve Yahudiler gibi ülkenin iktisadi hayatı­ na hakim olan azınlıklar ele alınır. Bu grupların sayıları az ol­ makla beraber, İzmir, Trabzon, Mersin ve İstanbul gibi büyük merkezlerde ülkenin iktisadi hayatına hakim olduklarına dikkat

çekilir274 . Azınlıklara karşı alınabilecek en önemli tedbirin Türklerin iktisadi hayata ve sermayeye hakim olmaları için ça­ lışmalar yapılması olarak görülür275 . İkinci grupta, ülkemizde yaşayan ve Türki halklar ola­ * rak niteleyebileceğimiz Boşnak, Arnavut, Çerkes ve Kürt asıllı vatandaşların durumları ele alınır. Bunlar içinde Balkanlardan ve Kafkasya'dan göçmen olarak Türkiye'ye gelen Boşnak, Ar­ navut ve Çerkezlerin kendi dil ve adetlerini yaşattıkları, hatta Kırklareli, Kocaeli, Kütahya ve İzmir gibi şehirlerde ayrı ma274 Bu konuda, Trabzon dclcgesi Mustafa Rüştü, Salihli dclegesi Zahid ve Mersin dclcgcsi Nazım Beyler'in konuşmaları için bkz. Türk Ocaklan Üçüncü Kurultayı , s. 202, 2 1 3-2 1 4, 220. ...

275 Bu konuda II. Meşrutiyet devrinden itibaren hassas davranan Türkçü ay­

dınlar bilindiği gibi, "Milli İktisat" poliıikasını savunmaktadırlar. Cumhu­ riye! döneminde de Yusuf Akçura, "Türkiyc'nin islikhi.li, ancak Türkiye'yi isıisınar eden sermayenin Türk olmasıyla kaimdir" diyerek yabancıların ve azınlıkların elinde bulunan şirkcılcrin Türklcştirilmelcrini savunur. "Türk Ocakları Şuunu", TY, C. 1 , Sayı: 4, (Kanun-u sani 1340), s. 338-339, 1926 Kurultayı'nda da azınlıkların iktisadi hayata hakim oldukları bölge­ lerde Türk sanayici ve tüccarları ilc işbirliği yaparak tedbir alınması, hükü­ metin de bu konularda tcdbir alması istenir. Türk Ocakları Üçüncü Kurul­ tayı, s. 232-233.

* Bu kavram günümüzde Orta Asya Cumhuriyetleri için kullanılmakla bera­

ber, yanlış kullanıldığı kanaatindcyiz. Burada Türki ka�-ramı, yüzyıllarca Türk kültür dairesi içinde yer almış. birçok konuda ortak anlayışı benimse­ miş. Türklerle kader birliği etmiş toplumlar için kullanılmıştır.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 295

hallelerde toplu halde yaşadıklarına i şaret edilir276. Fakat bu unsurların Türklerle çevrili bölgelerde yaşaması hasebiyle milli bünyeye çabuk entegre olacakları, buralarda Türkçenin yaygın­ taştınlması ve Ocakların iyi çalışması halinde problemin orta­ dan kalkacağı inancı hakimdir277 . Fakat en önemli meselenin Doğu ve Güney Doğu Ana­ dolu bölgesindeki unsur olduğu, Şeyh Sait isyanının yarattığı tedirg inlik içinde d ile getirilir. Bu konuda I 926 Kurultayında Mesai Encümeni adına bir konuşma yapan Van delegesi İshak Refet (Işıtman), Türkçeden başka dil kullananların özell ikle Doğu vi layetlerinde yaygın olduğunu, halbuki Osmanl ıların bölgeyi aldıkları zaman büyük kısmının Türklerle meskfin bu­ lunduğunu belirtir. Bugün Ahlat ve Vangölü çevresinin dışın­ da kalan bölgede Karakeçililer, Serkanlar, Türkanlar başta ol­ mak üzere B itlis ve Diyarbakır arasında kalan Türkmenlerin geçmişte yapı lan i hinallerin sonucu Kürtleştiğini vurgular. Geçmişte Çarlık Rusyası ve İngiltere'nin Ermenileri olduğu ka­ dar Kürtleri de kışkırttığını, bu amaçla özel teşkilatlar kurduk­ larını belirten İshak Refet, "Bütün nazar-ı dikkatimizi şarktaki bu çıbanı izaleye uğraşmazsak memleket elden gidecektir." de­ mekte-dir278 . Yusuf Akçura da bir tarafımızın deniz olması se­ bebiyle asıl dayanacağımız kara tarafındaki kardeşlerimizle alakamızı kesrnek için, başta Kürtler olmak üzere bir takım 276 Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı. .. , s. 1 77- 1 78, 1 9 1 . 277 İzzet Ulvi, b u unsurların topluca yaşamalarının engellenmesini, kendi dil ve kıyafetlerinin kullanılmasının yasak edilmesini teklif etmesine karşı, Hamdullah Suphi; sadece dillerini izale etmeye çalışmanın yeterli olacağı­ nı, iskan politikasına gerek bulunmadığını, bu meselenin kısa zamanda halledilebileceğini savunur. Bu konudaki fikirleri için bkz. Türk Ocaklan Üçüncü Kurultayı..., s. 1 79, 1 8 1 , 209-2 1 1 ; Ancak aynı konuda beli�li bir politika takip edilmediği için ülkede bir Arnavut mahallesi, bir Boşnak, Çcrkez köyünün çok fena manzaralar olduğu 1928 Kurultayı'nda İshak Ra­ fet tarafından dile getirilmektedir. Türk Ocakları 1 928 Senesi Kurultayı Zabıtları, s. 1 79- 1 8 1 . 278 Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı . .. , s . 1 79- 1 8 1 .


296 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

anasırlar .icad edildiğine işaret eder279. Tekrar söz alan İshak Refet, Türki-ye'yi bölmek ve kardeş milletlerle ilgilenmesini önlemek için özellikle İngiltere'nin Kürdleri, Arapları, Nasturi­ leri Türkiye'nin başına bela edeceğini, bu sebeple hükümetle beraber, Türk Ocaklarının bilhassa dikkatini doğuya çevinnesi gerektiğini vurgular280 . Başta Kürtler olmak üzere diğer Türki halkların millet bütünlüğü içine entegre edilmesi ve Türkleştirilmeleri konusun­ da ortaya koyduktan çözümler ağırlıklı olarak Türçe konuşma­ larının sağlanması noktasında odaklaşmaktadır. Bu konuda hü­ kümetle işbirliği yapılarak çalışılmasını, ülkede Türkçeden baş­ ka dil konuşutmasını yasaklayan bir kanun çıkarılmasını teklif ederler28 1 . B aşta Besim Atalay olmak üzere bazı delegeler Türkçe konuşmayanlar hakkında zorlayıcı tedbirler alınmasını savunurken282 , Hamdullah Suphi, Samih Rıfat, Yusuf Akçura gibi aydınlar zorlayıcı tedbirlerin netice vermeyeceğini belir­ tirler2B 3 . Türk Ocaklarının, Türkçenin yaygınlaştınlması konu­ sundaki genel politikası da zorlayıcı tedbirlere başvurulmama­ sı şeklindedir. Nitekim Türk Ocağı Merkez Heyeti de yayınla­ dığı tamimde; "Bütün vatandaşların Türkçe konuşmasını bir 279 a.g.e., s. 1 97. 280 a.g.e., s. 1 84- 1 86. 28 1 Bu konuda ilk k �nun ıeklifi 1 926 Kurultayında daha tartışmalardan önce

Çal dclegesi Şakir Turgut'tan gelmiştir. O teklifinde, Türkçeden başka bir dille konuşanların cezalandınlmasını ister, a.g.e., s. 72, 1927 Kurultayın­ da Sultanhisar delegesi Enver, Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içinde Türkçeden başka dil konuşulmasını hükümetin ya.�aklamasını, Siin dele­ gesi Hüseyin İ brahim Valilerin bu konuda tamim yayınlamalarını ister. Hamdullah Suphi de Do�u'da hükümetle beraber çalışmak üzere teşkilat yaptıklarını, bu konu ile meşgul olduklarını belirtir. Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultayı, s. 1 22, 277, 280; 1 928'de ise Salihli delegesi Sinan Ha­ mit, Türkiye'de devlet kanunları ile Türkçe konuşulmasını mecburi kılmak için yaptığı teklif de reddedilir. Türk Ocakları 1928 Kurultayı ... , s. 2 10-

211.

282 Türk Ocakları 1928 Kurultayı ... , s . 1 5 1 - 1 52. 283 Bu konudaki fikirleri için bkz. Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı... , s . 1961 98, 2 1 0; Türk Ocakları 1928 Kurultayı, s. 1 5 1 - 152, 172-173, 210-2 1 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 297

emel telakki etmekle beraber, Ocağımız ... bu maksactın husulü için cebir ve şidet kulanılmasını tavsiye etmek şöyle dursun, tasvip bile etmez." diyerek zorlayıcı tedbirlere karşı olduğunu kamuoyuna duyurmuştu.-284 . Türkçenin ülkede yaygınlaştıni­ ması için Türk Ocaklarının Doğu Anadolu'ya yönelerek dil okulları açması, konferanslar vermesi, belediyelerle işbirliği yaparak bu sorunu çözmesinin daha doğru olacağı kanaali

hakimdi.-2 85 . Ancak bu konuda Yusuf Akçura ve Haşim Nahid (Erbil) farkl ı bir yaklaşımı benimseyerek olaya daha geniş bir perspektiften bakmaktadırlar. Yusuf Akçura, daha önce Ekim 1 925'te verdiği bir konferansta, Şeyh Sait isyanını bölgedeki ağa ve şeyhlerin ittifakına bağlamış, bölgede devleti hakim kıl­ mak için bu güçlerin tasfiye edilmesini, bunun için de mutlaka toprak reformunun- yapılarak halkın ağa ve şeyhlerin mahkumi­ yelinden kurtarılmasını teklif etmişti.-286 . Kurultaydaki tartış­ malar sırasında da, meselenin sadece dil olmadığını, bölgeler arasındaki kalkınmışlık düzeyinin farklarından kaynaklandığını belirterek, milli bütünlük için temel çözümün iktisadi kalkın­ madan geçtiğini belirtmektedi.-287 . Haşim Nahid (Erbil) de, Türk kültürünün bölgede yerieşebilmesi için öncelikle iktisadi açıdan geliştirilmesi gerektiğine işaret eder288 . Gerçekten bu sırada devletin de ülkede başlattığı "vatan284 Hakimiyer-i Mi/liye, 9 Nisan 1 928. 285 Türk Ocakları 1927 Kurultayı, s. 97-98, 283; Türk Ocakları 1928 Senesi Kurultayı, s. 1 12- 1 15.

286 Akçuraoğlu Yusuf, "Asri Türk Devleti ve Münevverlere Düşen Vazife", TY, C. Ili, Sayı: 1 3, (Teşrin-i evvel 1 34 1), s. 1 - 1 6. 287 Akçura'ya göre, Türk kültürünün ve dilinin gelişmesi için ekonomik birlik sağlanmalıydı. Çünkü ekonomik farklardan dolayı doğudaki halkımız baş­ ka dil konuşan dışardaki toplumlarla ilişki içindeydi. Türk Ocakları 1927 Kurultayı, s. 3 1 5-3 1 6. 288 Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı, s. 2 17-2 1 8. Haşim Nahid bu fikirlerinin kuruilayda kabul görmemesini Ocaklılar üzerindeki Ziya Gökalp'in tesiri­ ne bağlamaktadır. Haşim Nahid Erbil, " Modem Türkçülük", TY, C. XXVI, Sayı: 4, (ı 5 Ekim 1 942}, s. ı 20- ı 22.


298 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

daş Türkçe konuş" kampanyası ile paralel yürüyen Türk Ocak­ larının ve aydınların bu çabasından beklenen sonuç alına­ maz 289 . Bunun üzerine I 928 Kurultayında, hükümetin ve bele­

diyelerin alacağı idari tedbirlerin yanısıra, en köklü tedbir ola­ rak Doğu ve Güney Doğu Anadolu'daki Türk Ocaklannın güç­ lendirilmesi konusunda hassasiyetle durulur. Bu çerçevede baş­ ta Türk kültür merkezi durumunda olan Ahlat olmak üzere, Di­ yarbakır ve Siirt gibi yerlerdeki Türk Ocaklarının maddi ve ele­ man yönünden güçlendirilmesi gereğine işaret edilir290. Nite­ kim Kurultayda Doğu Anadolu bölgesi için özel bir büro kurul­ muş, diğer bölgelerden Merkez Heyeti için kesilen %5'lerin bu bölgeye aktarılması sağlanmış, Doğudaki Ocakların temel ama­ cının Türk kültürünü ve dilini yayarak milli birliği güçlendir­ mek olduğu, batı bölgelerinden iyi yetişmiş elemanların bu böl­ gelere gönderilerek "Türk vatanının ve istiklalinin o taraftan tehdit edildiğinin farkında olarak" çalışılması, ayrıca bu faali­ yetlere paralel olarak, bu bölgelerin gelişmiş bölgelerin seviye­ sine çıkarılması için de tedbirlerin alınması konusunda hükü­ metle işbirliği halinde çalışılması gibi faaliyetlerin yapılması kararlaştırılmıştıı291 . 289 Bilindiği gibi, TBMM yabancı şirketler de dahil '" İ ktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun'"u 1 O Nisan 1 926'da kabul etmiştir. TBMM Kaı•anin Mecmuası , C. IV, 2.B., 1 94 1 , s. 556, Resmi Ga:ete, 22 Nisan 1 926, s. 353; Bundan sonra birçok kültür ve öğrenci demekleri ile basın organları ve Türkçülcr bu kampanyaya katılmışlardır. Geniş bilgi için bkz. Cumhuriyet, 1 0, 1 3, 1 5 Mart 1928; Milliyet, 4 Ka­ nun-u sani 1928; Ayaz İ shaki, '"Gayr-i Türkler Nasıl Türkleştirilebilir?'", Cunılıuriyet, 2!1 Nisan 1 92!1; Bu arada Tekin Alp başta Yahudiler olmak üzere azınlıklara Türkçe konuşmalarını ve Türklerle her yönden bütünleş­ mclerini tavsiye eden Türkleştirme ( 1 928) adlı eserini kaleme almıştır. Tekin Alp'in Cumhuriyet dönemindeki faaliyetleri için bkz. Landau, '"Te­ kinalp: Portrait of a Kemalist'", s. 1 -8.

290 Türk Ocakları 1928 Senesi Kurultayı, s. 240, 4 1 7 -4 1 8.

291 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Mehmet Emin (Erişirgil), '"Türk Ocakları'", Hayat, C. I, Sayı: 2, ( 1 4 Nisan 1 92!1), s. 3!1 1 ; Ferid CeHll, '"Milliyet Mese­ lesi'", TY, s. 9 - 1 0; Türk Ocakları 1 928 Kurultayı, s. 104-105, 240, 4 1 84 19.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Ge lişimi ve Türk Ocakları / 299

Nitekim I 930 Kurultayı'nda Doğu Anadolu Mümessili ve Müfettişi sıfatiyle bir rapor sunan Hasan Reşit (Tankut), bölgedeki Ocakların güçlendirildiklerini, şube binalarının ya­ pıldığını, ecnebi dillerinde yazılmış, bölge halkı üzerinde olum­ suz tesirleri olan kitapları topladıklarını292 Ocaklıların, Türk kültürünü, dilini ve inkılapları benimsetmek için köyleri dolaş­ maya başladıklarını vurgulayan iyimser bir rapor sunar293 . Fa­ kat, milli birlik ve bütünlüğü sağlama ve Türkçenin yaygınlaş­ tırılması konusunda Ocakların yaptığı faaliyetlerin somut so­ nuçları hakkında erken bir tarihte kapatılmış olmaları sebebi ile kanaat sahibi olmak mümkün değildir. Ancak Türk Ocaklarının daha önce de belirtildiği gibi, üye tabanının seçkinlerden oluş­ ması ve şubelerinin daha çok belli merkezlerde açılması dikka­ te alınırsa, bu konudaki faaliyetlerinin oldukça sınırlı kalmış olabileceğini söylemek mümkündür294 . Türk Ocaklarının Cumhuriyet devrindeki milliyetçilik anlayışını değerlendirdiğimiz zaman, Ocakların kuruluşundan itibaren savunduğu milliyetçi, halkçı ve medeniyetçi görüşlerin Türkiye Cumhuriyetinin dayandıkları ana ilkeler haline gelmesi ile genelde zaten bir uyum olduğunu görmekteyiz. Il. Meşruti­ yet devrinde Ziya Gökalp'in "Türkleşmek, İslamlaşmak, Mua­ sırlaşmak" şeklinde formüle ettiği mill iyetçilik anlayışındaki "İsliimlaşmak" vurgusunun yerini laikliğin alması ve 1 927 Ku292 Toplanan bu kitaplar Merkez Heyeli tarafından tercüme etıirilmiştir. İngi­ liz, Fransız ve Ruslar tar.ıfından Ermeni ve Kürtler hakkında yazılmış olan kitap ve ansiklopedi maddelerinden oluşan bu escrlerin tamamı 19 lancdir. Liste için bkz. Tanrıövcr, Dağ Yolu 2, s. 22-23; "Türk Ocakları Altıncı Kurultayı", TY. C. 4 1 24, Sayı: 29/223, s. 88.

293 "Türk Ocakları Altıncı Kurultayı", s. 85-88. 294 Mustafa Kemal Paşa 1 7 Şubat 1 93.1 'de Adana Türk Ocağını ziyareti sıra­ sında Adana'da Türkçe konuşmayan 20 binden fazla vatandaşın olduğunu, "Türk Ocaklarının başlıca vazifesi bu gibi unsurlara -ki bunlar Türk vaıan­ daşıdırlar, halde ve atide talih ve mukadderaıımız birdir- bizim dilimizi konuşan hakiki Türk yapmağa çalışmaktır... " demekte, buna müsamaha göstermemelerini isteyerek adeta bu konudaki çalışmaların yetersiz kaldı­ ğını vurgulamaktadır. Vakit, 19 Şubat 1 93 1 .


300 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ruhayında yapılan düzenlemelerden sonra ideolojik birliktelik pekiştirilir295 . Bundan sonra Türk Ocağı'nın takip ettiği ideal­ ler, miiiiyetçilik, halkçılık, medeniyetçilik ve laik cumhuriyet­ çilik olarak daha net bir şekilde ortaya konulur296 . (2) İ NKILAPLARA BAKlŞ AÇlSI '

Türk Ocakları çevresindeki aydınlann Osmanlı devleti

döneminde savunduğu "Yeni Hayat" olarak adlandınlan toplu­ mun bütün kıyınet sahalarında milliyet esasına dayanan sosyal inkıliip, onlann tasavvur ettiklerinden daha radikal bir şekilde Mustafa Kemal tarafından gerçekleştirilmiştir. Böylece Türkçü aydınların özlediği milli devlet kurulmuştur. Bu sebeple Cum­ huriyet devrinde siyasi, hukuki, sosyal ve kültürel alanlarda ya­ pılan radikal inkıliiplarla onların fikirleri asında temelde fazla bir fark yoktuı-297 . Gerçi Ziya Gökalp, laikliği benimsemesine rağmen, İslam aleminin sembolü olarak Halifeliğin muhafaza edilmesini ve Türklerle diğer Müslüman toplumlar arasındaki bağlardan en önemlisi saydığı eski yazının korunmasını 295 Bu değişikliği yorumlayan Köprülüzade Mehmet Fuad, "Ocakların istika­

meti sarih ve vazıh surette tayin edilmiştir" demektedir. "Ocaklının Vazi­ fesi", IT, Sayı: 29, (Mayıs 1 927), s. 433. 296 Tarınöver, Dağ Yolu /, s. 10; Baydar, a.g.e., s. 55-56.

297 Türkçü aydınların l l . Meşrutiyet dönemindeki fikirleri için bkz. Bölüm

4(2. B irçok çağdaş araştırmacı, birçok açıdan başta Ziya Gökalp olmak üzere Türkçü aydınların Atatürk inkılliplarının fikri temellerini attıkları ka­ naatindedir. Kuran, Atatürkçü/ük Ü:erine, s. 5-9; Heyd, Türk Ulusçulu­ ğunun .... s. 1 96; Karpat, Türk Demokrasi ... s. 3 1 ; Tu naya, Batılılaşma Hareketleri, s. 87-92; Georgeon, Türk Milliyetçiliğinin.... s. 1 04- 1 1 1 ; Show, a.g.e., s. 363; Türk Ocakları çevresindeki aydınlar bu fikirlerinden dolayı Cumhuriyet döneminin baı;larında İslamcılar tarafından eleştirilmiş­ lerdir. "Garba Doğru Yeni Düsturlarını Tatbik Ediyor", Sebilürreşad, C. XXI, Sayı: 524-525, (9 Haziran 1 339), s. 1 1 5-1 1 6; "Türk Ocağı'nda", Se­ bilürreşad, C. XXIII, Sayı: 585, s. 1 94; Düzdağ, a.g.e., s. 25'de "Meşru­ tiyet Türkçülerinin en mühim işleri Kemalist inkılabın zuhurunu hazırla­ mak olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra hepsi de, inkılap ordusundaki yerlerini almışlardır" demektedir. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 301

isteı-298 _ Ancak Ziya Gökalp'in sosyal ve siyasi değişmelere pa­ ralel olarak fikirlerinde değişiklik yapabildiği, daha önce de be­ lirtildiği gibi Mustafa Kemal'i Türkçülüğü gerçekleştiren dahi

o larak nitelemiş ve övücü yazılar yazmıştıı-299 . Diğer taraftan Hamdullah Suphi, tarihi bağlarımızı koparacağı endişesi ile Türk büyüklerinin türbelerinin kapatılmasına karşı çıkmış 300, Yusuf Akçura da medreselerin kapatılmasına kadar varacak ra� dikal inkıiıaplara taraftar olmamıştıı-JO I _ Ayrıca başlangıçta, Fu­ ad Köprülü, Necip Asım, Ayaz İshaki , Veled Çelebi, Zeli Ve­ lidi gibi aydınlar farklı açılardan ortaya koydukları sebeplerle harf inkılabına taraftar olmamışlardıı-J02 _ Ancak, Türk Ocaklan çevresindeki aydınlar yapılan ba­ zı inkılaplara karşı ihtiyatlı davranmakla beraber, inkılaplar 298 Hcyd, a.K.t?., s. 1 09- l 1 0, 1 4 1 ; Ziya Gökalp, Yeni Hayar-Do.�ru Yol, s. 65.

299 Hcyd, a.g.e., s. 157- 158; Bilindiği gibi, "Gazi Paşa Hazrctlcri'nc" hiıabcn iki tane şiir ( İstida başlıklı) yazmıştır. Atatürk Deı-ri Fikir /,

s.

34-38.

300 Baydar, a . ı:.e .. s. 1 7 1 - 1 72, Sarncı Ağaoğlu, "Hamdullah Suphi Tanrıö­ vcr", TY, (H.ST. Özel sayısı), s. 36; Bilindiği gibi Hamdullah Suphi, 1 947'dc Ankara'da toplanan CHP kuruilayına verdiği bir önerge ilc "Tarihi hizmetleri ilc tanınmış büyüklerimizin türbclcrinin" açılmasını sağlar. CHP Yedinci Kurulray Turana�ı. Ankara 1 948, s. 307-308, 501 . .

301 Gcorgcon, a.g.e., s. ı ı ı . 302 Köprülü, Latin alfabesinin kabulünün kolay v e basit olmayacağını, onun yerine ısiahat yapılmasının daha iyi olacağını savunur. " İ stanbul Türk Ocağı'nda Mühim Bir İçtima-Fuad Bey'in Konferansı", TY, C. IV, Sayı: 23, (Tcşrin-i sani 1926). s. 473-477. Köprülüzadc M.Fuad, "Harf Mesele­ si", Milli Mecnıua, C. VII, Sayı: 75, ( 1 Kanun-ı evvel 1926), s. 12061 207; Zeki Yelidi (Togan), "Suret-i kat'iycdc bilmcliyizki latin hurufaıının lisanımıza tatbiki imkansız ve muzırdır" demektedir. "Türklerdc Hars Buhranı" TY. C. IV, Sayı: 24, (Kanun-ı evvel 1 926), s. 494-509; Necip Asım Türk kültürünü yıkacağı, Veled Çelebi aifabc değişikliğinin dil deği­ şikliği gibi bir şey olacağı, Ayaz İshaki, Türk birliğini böleceği ve kültür birikimimizin kaybolacağı endişeleri ilc harf inkılabını doğru bulmazlar. Necip Asım, "Eiitba Meselesi", TY C. Il, s. 539-544; Vclcd Çelebi, "Alim ve Mütefckkir Ü stadımız Ağaoğlu Ahmed Beyefendiye Edebi Arz-ı Halimdir", TY, C. III, s. 574-580; Ayaz İshaki, "Arap ve Uitin Elirbaları­ nı Mukaycse", TY. C. III, s. 42 1 -432. ,


302 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

gerçekleştikten sonra onları benimseme ve sahip çıkma konu­ sunda tam destek vermişlerdir. Gerçekten daha yeni rejimin te­ melleinin atıldığı 1 923 yıl ından itibaren Türk Ocaklarının "inkılabın bekçiliği"ni üzerine aldığını görüyoruz. Bu konuda, Mustafa Kemal'in 1 5 Mart 1 923'te Adana Türk Ocağı'nı ziyare­ ti sırasında, Ocaklı üyeler, " ... Gazi Müncinin huzurunda yemin ediyoruz . . . vatan ve hakimiyet-i milliye tehlikeye düştüğü gün icap ederse hayatımızı sizinle beraber feda edeceğiz. " şeklinde yemin etmişlerdir. Adana Ocaklılannın bu yeminini yorumla­ yan Yeni Mecnıua, yapılan İnkılabı Türk Ocaklarının merkfire­ sinin eseri olarak görmekte ve ülkedeki bütün Ocakları, Haki­ miyet-i Mill iye'nin yanısıra inkılapların tamamını da bekleme ve korumaya davet etmektedir-3°3 . Ayrıca Yeni Mecmua, bir başka yazıda da Türk Ocaklarını Türkiye'nin bütün şehirlerinde her an "irtica ile döğüşmeye hazır bir inkılap zabıtası" olması gerektiğini vurgulamaktadır304 . Hamdullah Suphi de, 1 924 yı­ lında toplanan Türk Ocakları genel kongresinde, daha önce be­ lirtildiği gibi, Ocakların en önemli görevlerinden birin in "inkılaplann bekçiliği" olduğunu vurgulamıştır-305 . Ayrıca 1 928 yıl ında da, Türk Ocağı'nın doğan son büyük inkılabın gönüllü askerlerini yetiştirdiğini belirten Hamdullah Suphi, "Türk Oca­ ğı büyük rehberin, inkıliipçının emin ve haıim bir kuvvetidir. " demek-tedir3°6. Gerçekten Türk Ocakları, inkılapların bekçiliği ve sa­ vunmasında son derece duyarlı davranmış, bu konuda aktif bir rol oynamıştır. Daha önce belirtildiği gibi, özellikle rejim ve inkılapların aleyhinde bulunabilecekleri Ocaklara üye olarak al­ mamıştır. Ayrıca "şeriatı alet ittihaz ederek ortaya çıkan İrtica hareketlerine" karşı büyük tepki göstermiştir. Bu çerçevede, 303 "Türk Ocaklarının Yemini", YM, C. IV. Sayı: 73, (1 Nisan 1339). s. 1 27. 304 "Din Ticaretiyle Mücadele", YM, C. IV, Sayı: 78, ( 1 5 Haziran 1923), s. 257. 305 Türk Ocaklan 1340 Senesi Kongresi, s. 10. 306 Tannöver. Dağ Yolu 1, s. l l .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 303

Şeyh Sait isyanı üzerine protesto mitingleri düzenlemişler, Cumhuriyet ve inkılaplar için savaşmaya hazır olduklarını ka­ muoyuna ilan etmişlerdir307 . Bu arada isyan bölgesinde kalan Elazığ Türk Ocağı, şehrin asker-sivil bütün aydınlarını toplaya­ rak isyanetiara karşı bir teşkilat kurmuş ve silahlı mücadeleye girişmiştir308 . Gerek Haziran 1926'da İzmir'de Mustafa Kemal Paşa'ya karşı yapılan suikast girişiminde, gerekse 23 Aralık 1 930'da Menemen'de rej ime ve inkılaplara karşı meydana gelen irticai olayda da aynı hassasiyeti gösteren Türk Ocakları her iki olayı da büyük bir tepki ile karşılamıştır309 . Menemen olayın­ dan sonra 2 Ocak ı 93 ı 'de Türk Ocakları merkezinde yapılan toplantıda konuşan Hamdullah Suphi, Menemen'deki hadiseyi, ülkemizde en az ı so yıldan beri devam eden, eski-yeni müca­ delesinin bir devamı olarak değerlendirir ve gençliğin inkılabı bir asker gibi beklemesini ister3 10. Cumhuriyet döneminde Türk Ocaklarının, "inkılapların bekçiliği"nin yanısıra, en belirgin vasıflarından biri de inkı15p­ lara sahip çıkan, halka benimsetilmesine çalışan özel bir mües­ sese görünümünde olmasıdır3 1 1 . Daha önce de belirttiğimiz gi­ bi bu yolda faal iyetlerde bulunmaları konusunda başta Mustafa 307 Olay üzerine Türk Ocakları Merkez Heyeti yayınladığı bir tebliğ le " ... Türk Ocaklarının vatanın her köşesinde inkılabın müdafaası için vazifele· rini ifaya tamamen hazır olduklarını" ilan etmiştir. Metin için bkz. TY. C. I, Sayı: 6, (Mart 1 925), s. 5!16-5!17; Ayrıca İstanbul, Silifke, Gerede, Söke gibi yerlcnlc toplantılar yapılmış, 50'den fazla Türk Ocağı gazetelere ve Mustafa Kemal Paşa'ya çektikleri telgraflarla isyana karşı olduklarını, cumhuriyet ve inkılaplar uğrunda savaşmaya hazır olduklarını bildirmiş­ lerdir. Geniş bilgi için bkz. İ brahim Karaer, Türk Ocakları ı·e inktlôplar . (Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Ens. Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 1 989, s. 1 24- 1 26. 308 Geniş bilgi için bkz. İ shak Sunguroğlu, Harput Yollaruıda, C. I, İstanbul ı 9!18, s. 229-23 ı .

309 Karaer, a.g.e., s . 1 50- 1 53. 3 1 0 Tanrıöver, Da.� Yolu 2 . s. 1 - 1 1; "Ocaklarda Kubilay İ htifali", TY, C. VI, Sayı: 3!1, (Şubat 1 93 1 ), s . 4 1 -50. 3 1 1 Reşid Saffet (Atabinen}, a.g.e . s. 30. .


304 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Kemal Paşa olmak üzere, Cumhuriyet önderleri tarafından da yöntendirilen Ocaklar, rejime ve inkılaplara verdikleri desteğe paralel olarak yönetim tarafından teşvik ve maddi yardım görmüşlerdir3 12 _ Nitekim yapılan inkılapları coşku ile karşıla­ makla kalmamışlar3 1 3 , inkılaplan halka yayma ve benirusetme yolunda önemli bir görevi de üstlenmişlerdir. Bu konuda Ham­ dullah Suphi, Türk Ocaklannın yeni medeniyelin rehberi ve yayıcısı olduklarını belirtir3 1 4 . Dr. Hüseyin Enver 1926 Kurul­ tayı'nda yaptığı konuşmada, " ... Ocakların birinci vazifesinin inkılabı bu millete hazm ettirmektir.... kendimizi aldatmayalım, yapmış olduğumuz inkılap henüz millet tarafından layıkıyle hazm olunmamıştır. . . Bunu halka anlatmak ve öğretmek için bir merci varsa o da Türk Ocaklarıdır" diyerek Ocakların halkın içine girerek inkıHibı anlatması ve hazınettirmesi gerektiğini vurgular. Bu teklif Kurultay delegeleri tarafından alkışlarla karşılanır3 1 5 . Bu anlayış çerçevesinde, sadece inkılaplan kendileri be­ nimsemekle kalmamışlar, halka öğretilmesi ve sevdirilmesi yo­ lunda imkanlar ölçüsünde çalışmalar yapmışlardır. Gerek An­ kara'da, gerekse taşra şubelerinde yapılan konferanslarda inkılapların aniatılmasına özel bir önem vermişlerdir3 1 6. Ayrıca 3 1 2 1925 yılında Türk Ocakları delegelerini kabul eden Mustafa Kemal Paşa,

" ... Türk Cumhuriyetinin inkılabı Ocaklara isıinat etmektedir." demiştir. A.S. ı·e D C. V, s. 35; Haşim Nahid, Mustafa Kemal Paşa'nın Ocaklan yönlendirdiğini belirtmektedir. "Türk Ocakları ve Büyük Gazi", Hakimi­ yet-i Mi/liye, Teşrin-i sani 1925. Bu konuda geniş bilgi için Yönetim ile İ lişkiler bölümüne bkz. 3 1 3 Birçok Ocakta Cumhuriyetin ilanı, Hi lafetin Kaldırılması, Şapka ve Kı ya­ fet İ nkıliibı, Hukuk İ nkılabı sevinçle k�ılanmışıır. Karaer, a.g.e s. 1 20, ..

1 2 1 - 1 22, 1 27- 1 28, 1 32.

.•

3 14 "Türk Ocakları İkinci Kurultayı", s. 1 99-200. 3 1 5 Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı, s. 1 92- 194. 3 1 6 Çeşitli şubelerde verilen konferanslardan bazıları şunlardır: Ahmet Ağaoğ­

lu, "Milliyet Cereyanlannın E.�asları ve İnkılap ile Alakaları", Muallim Ha­ miyet Hanım, "Asri Terbiye Nasıl amalıdır", Hiir Fikir gazetesi baş yaza­ rı Hakkı Bey, "Milliyet ve l nkıhiplar", Trabzon Lise Müdür yardımcısı Mustafa Muhıar Bey, " İnkılabımızın Manası", Ncemeddin Sadık (Sadak),


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 305

Köycülük faaliyetlerine yeni rejimi ve inkılapları açıklamak ve köylülere sevdirrnek gibi bir misyon da yüklemişlerdir3 17 . Ana­ dolu'daki şubelerde inkılapları açıklamak ve köylülere benim­ setmek.le görevli irşad heyetleri kurmuşlardar. Adana, Ayvalık, B ursa, Antalya, Kars, Nazilli, Elmalı, Ankara, Burdur, Trab­ zon, Çeşme, Karaman, Samsun, Bozüyük, Bayramiç, Balıkesir, İzmit, Diyarbakır ve Adıyaman gibi bir çok şube tarafından çevre köylere irşat ekipleri gönderilmiştir3 1 8 . Diğer taraftan Türk Ocaklarının BeyneimiJel rakamların kabulü ve harf inkılabını kısa zamanda halka öğretilmesi ve be­ nimsetilmesi için büyük bir kampanya. başlattıklarını görüyo­ ruz . Nitekim Türk Ocakları Merkez Heyeti'nin 8 Temmuz 1 928'de yayınladığı tamimde, "Şimdiye kadar inkılap ve teced­ düde ait hususlarda halka hizmeti kendisine şiar edinen Ocakla­ rımız için yeni bir mesai sahası tecelli etmiştir" denilmekle ve Beyneimitel rakamların kullanılması ve halka öğretilmesi için "Ziya Gökalp'in İ nkılap Hareketleri Üzerindeki Tesiri", Prof. Selahaddin Adil, "Türk i nkılabı ve Hukuk", Yusuf Akçura, "Meşruıiycı ve Cumhuri­ yet i nkılaplan", Süreyya Hulusi Hanım, "Türk i çıimaiyaıında Kadının Mevkii ve Vazifeleri", Kaymakam Fazıl Bey, " İane ve Vergiler", Cinayet Müddei-i Umumisi Sım Bey, "Medeni Kanun ve İnkıliibımız", Kaymakam Fikri Bey, "Hükümet. Şekli ve Kanun", Servel-i Fünun sahibi Ahmeı İ hsan, "Mcdeniyeı ve Medeni Kanun", Dr. Reşiı Galip, "Cumhuriyet ve İ nkı­ liiplar", Ahmet Ağaoğlu, " İ nkıliibımızın Mırltiyeıi", Cevdet Kerim ( inccda­ yı), "Cumhuriyeı ve i nkılap Gençliğinde ve Nesiinde Mefkiıre", Defıerdar Şefık Bey, "Vergiler". Geniş bilgi için bkz. Karaer, a.g.e., 1 54-1 73.

3 1 7 B u konuda Hamdullah Suphi, "Köycülüğü, siyasi bir düşünce ile yeni de­

vir ve inkılaplan köylüye sevdirmek, bu günkü adamların dünkülerden çok farklı olduğunu gösıermek için muhafaza elmek isıiyoruz ... " demektedir. Dag Yolu 1, s. 6.

3 1 8 Mesela bu heyellerden Trabzon Türk Ocağı'nınki, öğretmenlerden oluş·

makta, köyleri dolaşarak Cumhuriye! ve Milliyel fikirleri ile köylüye yeni kanun ve mevzuaıı anlatmaktadır. Bayram iç Türk Ocağı İ rşat Heyeli Prog­ ramında sağlık, ekonomi, Köykanunu gece, dersleri açılması gibi konuları ele almaktadır. Geniş bilgi için bkz. "Türk Ocakları Şu unu", TY. C. II, Sa­ yı: 10, (Temmuz 1 34 1 ), s. 376; C. II, Sayı: 1 2, (Eylül 1 34 1 ), s. 6 1 3 ; C. l l l , Sayı: 1 6 , (Şubat 1926), s. 463-464 ; C . I V , Sayı: 2 1 , (Eylül 1 926), s . 2!14287; Türk Ocakları 1928 Senesi Kurultayı, s. 2 1 .


306 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

bütün Ocak şubelerinin derhal faaliyete geçmesi i stenmek­ tedir3 19. BeyneimiJel rakamların yanısıra, Türk Ocaklannın en ciddi olarak ilgilendikleri inkılap Latin harflerinin kabulü ve yaygınlaştırılması konusudur. Yukarıda da belirtildiği gibi, da­ ha önceki yıllarda bazı Türkçüler harf inkılabına karşı bulunu­ yorlardı. Ancak harf inkılabının yapılacağı haberleri üzerine meseleyle yakından ilgilenmeye başlamışlardır. Nitekim 23 Ni­ san ı 928'de toplanan Türk Ocaklan Kurultayı'na sunulan rapor­ da, Hars Heyeti'nin yazı meselesi ve Latin harflerinin Türkçeye tatbiki hakkında ilmi tetkikte bulunduğu belirtilmektedir320. İr­ zet Ulvi de daha Haziran ı 928'de kaleme aldığı bir yazıda, "Birçok Ocakltiarın beyneimiJel rakamları halka öğretmekte ol­ duğuna dair maiUmat geldiğini, bir kısım Ocakltıann ise henüz yeni harflerimiz tesbit olunmamış iken Latin harflerinin sesleri­ ni şimdiden dersanelerinde halka öğretmekle meşgul" oldukla­ rını belirtmekte ve " ... Yeni harflerimiz kararlaşınca, Ocaklar en ateşli ve yorulmaz hamlelerle halk arasında bunun yayılma­ sına çalışacaklar ve en zevkli bir milli vazifeye daha koşacak­ lardır." demektedir321 . Gerek Hars Heyeti'nin çalışmaları, ge­ rekse İzzet Ulvi'nin Türk Ocaklan Umumi Katibi olması, bu sı­ ralarda Ocaklı aydınların Latin harflerinin kabulü yönünde ha­ zırlıklar yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu arada 26 Haziran ı 928'de Maarif VekaJetince oluştu­ rulan dil encümeni alfabeye son şeklini vermek üzere çalışma­ larına başlamıştır322 . Mustafa Kemal Paşa da 8 Ağustos 1 928 319 '"Bir Aylık Ocak Haberleri'", IT, Yeni Seri, C. 1/22, Sayı: 7/20 1 , (Tem­ muz 1 928), s. 46-47. 320 Raporda harf inkılfibı hakkında lehte veya aleyhle bir husus bclirtilmcmek·

ıedir. /928 Senesi Türk Ocakları Kuru/tayına Ar:edile11 Merke:, Hars ve Murakahe Heyeti Raporları, Ankara 1930, s. 1 6. 321 izzel Ulvi, '"Yeni Türk Harfleri Münasebcıiyle'", IT, C. 1/2 1 , Sayı: 6/200 (Haziran 1928), s. 1 -3. 322 Önce 9 kişiden oluşan daha sonra 1 4 kişiye çıkarılan bu encümen Frans ız, Alman, İ ngiliz, İ talyan, Macar vb. birçok millelin alfabesini inceleyerek Ağustos başlarında bir '"Eiifba Raporu'" hazırladı. Geniş bilgi için bkz. M.Şakir Ü lkütaşır, Atatürk ı•e Haıf Deı•rimi, Ankara 1973, s. 60-63.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 307

gunu Sarayburnu'nda yaptığı konuşma ile harf i nkılabını

müjdelemiştir-1 23 . Alfabeye son şeklinin verilmesini ve resmen ilanını yakından takip eden Türk Ocaktan, hazırlanan alfabeyi Ocak matbaasında bol miktarda bastırarak, 20 Ağustos 1 928'de, bir tamimle birlikte bütün şubelere gönderm i ştir-1 24. Türk Ocakları "Merkez Heyetinin Yeni Harfiere Dair" yayınladığı tamimde, "Lisanımıza büyük bir inkişaf verecek ve Türk'ün ... kudretini Lisan sahasında da gösterecek olan yeni harflerimizin her sınıf halkımız tarafından süratle öğrenilmesi hepimiz için bir mefkfire olmalıdır." denilmekle ve " ... büyük müncimizin gösterdiği hedefe doğru Ocaklarımızın derhal seferber olmaları ve bütün halka rehberlik etmeleri lazımdır. Ocaklar için en gü­ zel, en sevimli bir mesai sahası açılmıştır. Derhal bu hususta fa­ aliyete geçerek yeni harflerimizin süratle öğrenilmesi için kurs­ lar açınanızı ve bütün mesai ve kudretinizi bu nokta üzerinde teksif ederek azami m iktarda muvaffak olmanızı bekleriz, ElifbamiZI leffen size gönderiyoruz." denilmekle ve "tedrisatı bu esasat dahil inde" yapmaları istenmek.tedir-125 . Türk Ocakları Merkez Heyeti'nin tamimine paralel ola­ rak, Anadolu'daki Ocakların yeni Türk harflerini halka öğret­ mek için büyük bir kampanya başlattıkları görülmektedir. Öy­ leki 20 Ağustos-20 Eylül 1 928 tarihleri arasında 73 Ocakta bir veya iki dersaneli kurslar açılmıştır-126. Eylül ayı sonunda da Ocakların bir çoğunun yeni harflerle yazışmaya hazır oldukları duyurulmuştur327 . Bu çalışmalar devam ederken l Kasım 1 928 323 A .S. ı•e D., C. II, s. 25 1 -253. 324 Merkez Heyeli'nin tamiminin yeni alfabenin ba�kı işlemleri sebebiyle ge­ ciktiği tahmin edilebilir. Çünkü Hakimiyer-i Milliye'de Ocakların yeni harfleri hastırdığı duyurulmaktadır. "Türk Ocakları ve Türk H arflerinin Tedrisi", Hakimiyet-i Mi/liye, 16 Ağustos 1928.

325 "Yeni Harflerimiz ve Türk Ocakları", TY, C. II/22, Sayı: 8/202, (Ağustos 1 928), s. 46-47. Geniş bilgi için bkz. "Bir Aylık Ocak Haberleri", TY, C. II, Sayı: 8, s . 44326 .ı5; "Ocaklarda Harf Seferberliği Hararetle Devam Ediyor", TY, C. 11/22, ' • sayı: 9/203 , (Eylül 1928), s. 44-48. 327 a.t:.nı., s. 43.


308 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

tarihinde "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Ka­ nun" çıkarılmış328 ülke çapında bütün resmi ve özel kuruluşlar yeni Türk harflerini öğretmek için büyük bir faaliyet içine gir­ mişlerdir. Türk Ocakları da diğer kuruluşlarla birlikte faaliyet­ lerine devam etmişlerdir. Bu çalışmalar sonunda 1 929 yılının ilk aylarında 50.000 kişiye yeni Türk harflerini öğrettikleri açıklanmıştır3 29 . ı 930 yılında da Türk Ocaklan İl im ve Sanat Heyeti yeni harflerin halk tarafından öğrenilmesi ve benimsen­ mesini kolaylaştırmak üzere Ocaklarda bu konuda konferansia­ nn da verilmesini isteyen bir broşür hazırlamıştır. Türk Ocakla­ rının bütün şubelerine gönderilen bu broşürde konferanslarda anlatı lması gereken hususlar 4 ı maddi:: halinde vurguıan­ maktadır 330. Önceleri bazı tereddütler olmasına rağmen, Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen radikal inkılaplan benimseyen, sa­ hiplenen, hatta bekçiliğini üstlenen Türk Ocaklan çeşitli faali­ yetlerle resmi kuruluşların yanında inkılaplan halka benimset­ meye çalışmıştır. Bu tavrıyla yeni rejimin güçlü dayanaklann­ dan birisini teşkil ederken, yönetim tarafından yapılan inkılap­ ların halk arasında yayılmasını da üzerine alan bir kuruluş gö­ rünümündedir. ı 927 yılındaki Yasa değişikliği ile CHF'nın bir kültür şubesi haline gelmesine paralel olarak bu yoldaki faali­ yetlerinin daha da arttığını söylemek mümkündür. 328 ..Türk Harllerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun.. , Düstur, C. 10, s. 4. 329 ..Bir aylık Ocak Haberleri .. , TY, C. I II/23 , Sayı: 14/208, (Şubat 1 929), s. 67.

330 Broşürde .. Latin harllerini niçin kabul eııiğimize dair anlatılması istenen 41

maddede, Arap harflerinin, okuma-yazma, Türkçe ses uyumuna uymama­ sı. medeni alemden bizi ayırması gibi hususlar ele alınmaktadır. Latin harllerini ise, Türk diline uygunluğu, okuma-yazma kolaylığı, Garp mede­ niyeti ilc bizi bütünleştircceği, Latin harllerinin olduğu gibi kabul edilme­ diği, onun için Türk elitbası olduğu, haıi inkıliibının tarihi öneminin bü­ yük olduğu gibi konuların anlatılması istenilmektcdir. Geniş bilgi için bkz . .. Ocak Haberleri .. , TY, C. IV, Sayı: 24, (Birinci Kanun 1 929), s. 59-6 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 309

(3) SOSYAL VE K Ü LTÜREL FAALİYETLER Türk Ocakları, Osmanlı döneminde olduğu gibi, amaç­ Iarı ve mesai programı doğrultusunda Cumhuriyet döneminde de sosyal ve kültürel sahalarda faaliyetlerine devam etmiştir. Bu faaliyetler içinde konferanslar, dersler, kurslar, müsamere, müzik, spor, kütüphane ve köycülük gibi çalışmaları önemli bir yer tutar. Fiilen yürütülen bu faaliyetlerden konferansların, yeni dönemde başta genel merkez olmak üzere bütün şubelere yay­ gınlaştırıldığını görüyoruz. I 923- I 924 yıllarında başlayan ve Ocakların kapatılmasına kadar devam eden bu konferanslarda, tarih, edebiyat, kültür, iktisat, eğitim, gençlik, sağlık, medeni­ yet, demokrasi ve inkıHipların halka anlatılması gibi konular ağırlıktadır. Bu konferansları ilk yıllarda Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi, Yahya Kemal, Dr. Reşit Galip, Ah­ met Ağaoğlu, Fuat Köprülü, Sadri Maksudi, Zühtü (İnhan) vb. Osmanlı döneminden tanıdığımız aydınlar tarafından veri lmiş­ tir. Daha sonraları Anadolu'daki şubelere de konferansların yaygınlaştınlması ile bu isiınierin arttığını ve konuların çeşit­ tendiğini görüyoruz33 1 . Türk Ocaklarında verilen konferanslar 33 1 Türk Ocakları Mesai programına göre, yaz ayları hariç her hafta Cuma günleri yapılması öngörülen bu konferanslar, gerek genel merkezden davet edilen kişiler: gerekse mahalli aydınlar tarafından birçok şubede verilmiş­ tir. Yukarıda sayılan aydınların dışında; mesela, Besim Atalay, "Anado­ lu'da Mezhepler"; İ smail Hakkı (Baltacıoğlu), Demokraside Kadın isimli konferansları Ankara Türk Ocağı'nda, Dr. Mehmet İ brahim, "Sağlığa Da­ ir", Ocak katibi Murtaza Bey, "Milliyet Cereyanları", Süreyya Hulusi Ha­ nım, "Türk İçtimaiyatında Kadının Mevkii ve Vazifeleri" konulu konfe­ ranslar Trabzon Türk Oc ağ ında, Ziraat Mcktebi Müdürü Abidin Bey, "Zi­ raat", Kenan Bey, "Aile Hukuku" Bornova Türk Ocağı, Samsun'da Dr. Nureııin Bey, "Tifo", Vezirköprü'de, "Türkiye'de asri inkıliip nasıl doğdu ve inkıliiba karşı vazifelerimiz; Mersin'de Dr. Reşit Galip, "Cumhuriyet ve İ nkılaplar", Eskişehir, Edirne, Balıkesir, Çankırı, Isparta ve Sivas'ta milli, iktisadi ve sıhhi konularda konferanslar verilmiştir. Konya, Adana, Ereğli, Diyarbakır, Bayburt'ta, harf inkılabı hakkında konferanslar verilmiştir. An­ kara'da Petrol Mühendisi Lokman Bey "Türkiye Petrolleri", Musiki Mual-


31 O 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

hakkında kesin sayı vermek mümkün değildir. Çünkü Kurul­ tayiara sunulan raporlarda, sağlık, iktisat, kültürel ve inkılapla­ ra ait konularda uzman kişi lerce yüzlerce konferans verildiği açıklanmakta ve kesin sayı verilmemektedir332. Türk Ocakları konferansların yanısıra çeşitli dallarda gece dersleri ve kurslar düzenlemiştir. Bu kurslar ve gece ders­ Icrinde Fransızca, Almanca, İngilizce gibi yabancı dil, daktilo, muhasebe, ticaret, biçki, dikiş, okuma yazma gibi konularda dersler verilmek ledir3 33 . Diğer taraftan bazı maddi durumu iyi _ olan Ocakların kendilerine bağlı okullar açtıklannı, durumu iyi olmayan başarılı öğrencilere burs tahsis ettiklerini de görüyo­ ruz. Bu çerçevede Adana Ocağı Kürkçüler köyünde bir ilkokul, Tarsus Ocağı ortaokul, Ayvalık Ocağı da bir ticaret okulu aç­ mıştır. Bu okullarda öğrenim gören öğrenci sayısı l 928 yılında 5 l4'dür334 . Türk Ocakları Osmanlı döneminde olduğu gibi müsa­ mere, temsil, konser ve sinema alanındaki faaliyetlerini cumhu­ riyet döneminde daha da artırarak Anadolu'daki şubelere de yaydığım görüyoruz 335 . Bu faaliyetler içinde 42 Ocakta musiki şubeleri kurularak, müzik dersleri de verilmiştir336 . Türk Ocaklinı Mcktebi Öğretmeni Afet hanım, "Kadınların İntihap Hakları", Başba­ kan İsmet ( İnönü) Paşa "Tasarruf ve Yerli Malları Haftası", Harnit Zübeyr, "Halk Terbiyesi" vb. konularda birçok konfranslar verilmiştir. Geniş bilgi için bkz. Hakimiyer-i Mi/liye, 13 Nisan 1 925; "Hulusi Süreyya Hanını'ın Trabzon'daki Konferansı", TY, C. III, Sayı: 1 6, s. 457-460; "Türk Ocakla­ rı Şuunu", TY. C. III, Sayı: 26, (Şubat 1926), s. 462-468; "Bir Aylık Ocak Haberleri", TY. Yeni Seri, C. I, Sayı: 7/20 1 , Temmuz 1 928, s. 46-48. 332 Türk Ocaklan 19211 Senesi Kumlrayrııa Ar:edilen Merke: Heyeri Raporu, Ankara 1990, s. 13; Türk Ocakları 1930 Senesi. s. 10. 333 Türk Ocaklan 1928 Senesi Kurultayı, s. 37-38; Türk Ocakları 1930 Se­ nesi Kurulrayma Ar:edilen Raporlar, s. 1 O- l l . 334 Türk Ocaklan 1 928 Senesi Kurultayı, s . 37-38; Türk Ocaklan 1 930 Ku­ rulrayına Ar:edilen Raporlar, s. 8-9. 335 Karaer, a.g.e., s. 1 76- 1 84. 336 Türk Ocaklan 1928 Senesi Zahırlan . s. 40; Türk Ocaklan 1 930 Kurultayı· na Ar:edilen Raporlar, s. 1 O; Fethi Erden, "Türk Ocağında M us iki", TY, Sayı: 265, (Şubat 1 957), s. 637-640.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 3 1 1

larının başta Adana, Ankara, Ödemiş, Antalya, Bolu, Bursa, Burhaniye, Isparta, İstanbul gibi şubelerinin sinema salonlarına sahip oldukları, buralarda çeşitli filmier de gösterildiği bilin­ mektediı-' 37 . Bu sinemalar içinde Ankara'da bulunan Merkez Heyeti sineması günde iki seans film oynatmakta ve devrin önemli bir kültür hizmetini yerine getirmektedir338 . Sosyal ve kültürel hayata yeni rejimin getirdiği anlayış çerçevesinde canlılık kazandıran Türk Ocakları bedenen güçlü bir millet yaratmak için de spor faaliyetleri ile yakından ilgilen­ miştir. Bu çerçevede 44 Ocakta spor teşkilatı kurulmuşur. Bu Ocaklarda atıcılık, binicil ik, güreş gibi ata sporlarının yanısıra voleybol, basketbol, izcilik, futbol ve deniz sporları gibi dallar­ da faaliyetler yapılmış, çeşitli karşılaşmalar düzenlen-miştir339 . Türk Ocakları içinde 1 928 yılından itibaren, gençliğin bedeni terbiyesi ile daha yakından ilgitenilmesi ve gençlik teşkilatları kurulması yolunda ciddi fikirler ortaya atıldığını görüyoruz. Bu konuda II. Meşrutiyet döneminde gençlik teşkilatlarının kurul­ masında önemli bir rol oynayan Selim Sırrı (Tarcan), Türk Ocaklarının Çekoslovakya'daki Sokol Teşkilatını örnek alarak, Türk gençliğine uygulanmasını ve Ocakların bedeni terbiyeyi milli bir görev olarak ele almasını savunur340. Fatih Rıfkı'da Ocakların eğitim, sağlık, köycülük dışında ülke gençliğinin gü­ zide topluluklar olarak yetişmesini "cismani zaaf'tan kurtarıla­ rak "teşebbüs, cüret ve medeni cesaret" sahibi kişiler olarak ye­ tiştirilınelerinin ister341 . Daha sonra Hamdullah Suphi, Türk 337 Türk Ocakları 193/ Fevkalfide Kurulrayura Ar:edilen Raporlar. s. 3. 338 Bu sinemadan elde edilen hasılaıın on dört köy ve üçyüz Türk gencinin ge­ lişmesi için sarfedildiği belirtilmekıedir. llakimiyet·i Mi/liye, 3 Marı 1 927. 339 Türk Ocaklan 1930 Senesi Kurulrayma Arzedilen Raporlar, s. 9. 340 Selim Sırrı (Tarcan), "Türk Ocakları ve Bedeni Terbiye", TY, C. 1/2 1 , Sa­ yı: 4/198, (Nisan 1 928), s. 38-40. 34 1 Falih Rıfkı, "Bir Bayram Manzarası", TY, C. 1/2 1 , Sayı: 3/197, (Marı 1 92!!), s. 1 -2; Türk Ocakları çevresinde bu" fikirlerin savunulduğu dönem­ de, hükümelle milli birliğin sağlanması. gençliği mülki ve askeri vaıan hizıııcıinc hazırlamak için kurduğu Bozkurı teşkilalına sadeec Türk vaıan­ daşlarının alınınası hakkında kanun meıni için bkz. Düstur, C. 9, s. 833 ..


31 2 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Ocakları Merkez Binasının açılışında dünyadaki gençlik teşki­ latları hakkında izahatlar vererek, Türk gençliğini de inkıtıipları gerekirse silahla müdafaaya davet etmesi, 1 9 3 1 yılında Türk Ocaklarının kapatılarak yerine askerlik eğitimine dayanan gençlik teşkilatının kurulacağı söylentilerinin çıkmasına yol aç­ mış ancak böyle bir teşkilat kurulmamıştır342_ � Türk Ocaklannda halkçılık anlayışı -çerçevesinde köycü­ lük fikri önemli bir yer tutmaktadır. Mesai Programında da köyc ülük hareket inin Ocakların kutsal vazifesi olduğu vurgulanmaktadır343 . Bu anlayış çerçevesinde Cumhuriyet de­ netiminde de Türk Ocakları, köylüyü aydınlatmak ve köylüye sağlık hizmetleri götürmek amacıyla faaliyetler yapmıştır. Yu­ karıda da belirtildiği gibi köycülüğün birinci amacı yeni rejimi ve inkılaplan öğretmek ve benimsetmektir. İkinci amacı tama­ men köylüye sağlık hizmetleri götürmek şeklindedir. Bu çerçe­ vede köylüleri aydınlatmanın yanısıra, Ankara Türlc. Ocağı Ka­ laba ve Solfasol köylerinde sıtma mücadelesi başlatmış344, 1 926 yılından itibaren de l 3 köyde haftanın belirli gün ve saa­ tinde muayene ve tedavi yapmaya başlamıştır345. Ankara'nın yanısıra, mali durumu iyi olan Adana, Bursa, Ayvalık, Antalya,

Trabzon, Aydın, İstanbul, Mersin gibi Ocaklar başta olmak üzere 29 şubede köycülük faaliyetlerine paralel olarak açılan dispanserlerde başta köylüler olmak üzere fakir kişilere sağlık hizmetleri verilmiştir346. Köycülük faaliyetleri çerçevesinde, son derece sınırlı olmakla beraber Ankara Ocağı Çakallar kö­ yünde, Adana Kürkçüler, Bursa Ocağı da İsabey'de örnek köy 342 Hamdullah Su ph i de konuşmasında özellikle Çekoslavakya'nın Sokol teşkilatını örnek vermiştir. Tannöver, a.g.e., s. 101- 102, 1 1 . 343 Türk Oca.�ı Mesai Programı, s. 16. 344 "Türk Ocakları Şuunu", TY, C. ll, Sayı: 8, (Mayıs 1341 ), s . 1 86. 345 Tiirk Ocakları Üçüncü Kurultayı Zabırları. .. , s. 10. 346 Türk Ocaklan 1928 Senesi Kurultayı Zabırları, s. 3 7-3 8 ; Türk Ocakları 1930 Kurulrayma Ar:edilen Raporlar, s. 8; Hamdullah Suphi, "Köylüler doktorlan hükümetin memurları sayıyorlardı" demektedir. Da.� Yolu 1. s.

6-7.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 313

kurmaya çalışmıştır347 . Türk Ocakları içinde köycülük fikri önemli bir yer tutmasına rağmen bu sahadaki faaliyetlerin son derece sınırlı kaldığını görüyoruz. Türk Ocaklarının en başarılı olduğu faaliyetler içinde kütüphanecilik gelmektedir. Hemen hemen bütün Türk Ocakla­ rı şubelerinde bir kütüphane ve okuma salonu oluşturulmuş, Merkez Heyeti şubelere devamlı olarak kitap ve dergi gönder­

miştir348 . Ayrıca Milli Eğitim, Adiiye ve Sağlık bakanlıklan ile

Genelkurmay Başkanlığının yayınlan da Ocak kütüphanelerine ücretsiz olarak gönderilmiştir349 . Şubelerde yetersiz de olsa halkı aydınlatacak kadar küçük çapta kütüphaneler oluşturulur­ ken, Ankara'da geniş bir ihtisas kütüphanesi kurulmuştur. Bu kütüphaneye Fransız hükümeti 1 600, Yunanistan Başbakanı Yenizelos 5000 kitap hediye etmiştir350 . Türk Ocağı Merkez Heyeti de Türklüğü ilgilendiren birçok kitabı gerek ülke için­ den, gerek ülke dışından satın alarak, bu kütüphanenin 40.000 ciltlik bir ihtisas kütüphanesi haline gelmesini sağlamıştı r-15 1 . Türk Ocakları milli iktisat anlayışı çerçevesinde, Türk­ lerin iktisadi hayata çekilmesi ve ülkenin kalkındırılması konu­ sunda da bir takım çalışmalar yapmıştır. Daha I 924 yılında, Maraş Türk Ocağı, altının Türkiye dışına çıkmasını engellemek için çalışmalar yapmış, zengin kişileri biraraya getirerek şirket kurmaya teşvik etmiştir352 . Bursa, Buldan ve Edirne Ocaklan esnafların şirket oluşturmaları ve tasarruf sandıklan kurulması yolunda çalışmalar yapmışlardır353 . İktisadi alanda şubeterin halka daha verimli bir şekilde hizmet verebitmesi için Mesai 347 Geniş bilgi için bkz. Türk Ocakları 1930 Kuruirayına Ar:edilen Raporlar. s. R -9; Türk Ocakları 1931 Kuru/tayına Ar:edilen Raporlar, s. 5-6; Ha­

mid Zübeyr (Koşay), "Çakallar Köyünde Türk Ocaklarının Halkçılık Di­ dişmesi", TY, C. V, Sayı: 36, (Birinci Kanun 1 930), s. 43-47.

348 Türk Ocaklan 1928 Senesi Kuru/rayma Ar:edilen Raporlar, 349 Türk Ocaklan 1927 Kurultayı Zallltlan, s. 37- 1 22. 350 Akyüz, a.,r:.nı. . s . 207. 35 1 Taılnöver, "Müessesemizin Mazisine Bakış", s. 330.

s.

9- 1 3.


31 4 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Programında bu çalışmaların esasları belirtilmiştir. Buna göre, Afyonkarahisar, afyon üretimi ile, Ankara tiftikçilikle, Kasta­ monu tahtacılıkla, Trabzon ve Mersin Ocaktan, ticaret işleri ile uygun kurslar açacaktı 354. 1 926 yılında Merkez Heyeti'nin bir "Türk Ocağı Bankası" kurulması için çalışmalar yapması dile getirilmişse de bu fikir gerçekleşmemiştir. Türk Ocaklarının iktisadi alanda en büyük öncülüğü çeşitli sergiler ve kurslar açılmasının yanında, yürüttüğü yerli malı kullanma kampanya­ sıdır. Bu konuda Türk Ocaklan Merkez Heyeti, resmi dairelere, belediyelere, şirketlere ve kendi şubelerine tamim göndererek, Milli Tasarruf ve İktisat Cemiyeti ile işbirliği yaparak sergiler düzenlemiş ve yerli malı kullanılmasını teşvik etmiştir356. Türk Ocakları, mil liyetçilik anlayışının tabii bir sonucu olarak Türk kültürünün araştırılması, bütünüyle ortaya çıkanl­ ması ve ülkede hakim kılınarak m illet birliğinin pekiştirilmesi amacıyla da çalışmalar yapmıştır. Bu konuda, Türk Ocakları İlim ve Sanat Heyeti, bütün şubelere yapacakları faal iyetleri bildirmiştir. Buna göre, Türk halkının şiirlerini, hikiyelerini, törelerini, atasözlerini, halkın yaşayışını araştırmak ve yayınla­ mak, bu amaçla üyelerini halkın arasına göndermek, İslamdan önceki Türk tarihine ve kültürüne dair eserleri Türk gençliğine tanıtmak, Türkçede yazı dilinin sadeleşmesine çalışmak, milli sahne eserlerinin yazılmasını teşvik etmek, Ocaklarda Türk ta­ rihine, kültürüne ve folkloruna ait dersler ve konferanslar ver352 ""Maraş Türk Ocağı"", TY. C. I, Sayı: 1 , (Teşrin-i evvel 1 340), s. 79-80. 353 ""Buldan Türk Ocağı"", TY, C. I, (Kanun-u evvel 1 340), s. 244-245; ""Türk Ocağı"", YM, C. IV, Sayı: 76, ( 1 5 Teşrin-i evvel 1923), s. 4 1 8. 354 Yukarıda da bclirıildiği gibi birçok Ocakıa yabancı dil, iktisat, muhasebe, biçki dikiş kursları bu anlayışın sonucu açılmıştır. Me.wi Programı,

17-I R.

s.

356 Geniş bilgi için bkz. "" Üç Aylık Ocak Haberleri"", TY, C. III, Sayı: 1 2- 1 4, s. 67; N.N., ""Yerli Malı Kullanalım"", TY. C. III, Sayı: 1 2- 1 4, (Ocak-Şu­ bat 1 929), s. 4 6- 48 ; A.Y., ""Çok İ yi Bir Buluş"", TY, C. II, Sayı: 1 0, (Teş­ rin-i evvel 1 928), s. 6-7; Türk Ocakları 1930 Kuru/tayına Ar:edilen Ra­ porlar, s. 9.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 3 1 5

dinnek, milli kültürün gelişmesi için hükümet v e diğer kuruluş­ larla işbirliği yapılması gibi konularda çalışılması istenir357 . ı 920 Kurultayında, bu esaslar dahil inde ı ı Ocakta çalışmaların yapıldığı, söz, hikaye, şiir ülke tarihi hakkında faaliyetlerin de­ vam ettiği belirtilmektedir-1 58 . ı 93 ı yılında ise, birçok vilayet merkezindeki Ocakların hars encümenlerinin dil ve tarih araş­ tırmalarına başladıklan, Merkez'de ise Türk kültürüne ait eser­ lerden oluşan müze kurulduğu vurgulanmaktadır359 . Türk kültürü alanındaki çalışmalara paralel olarak Boz­

kurt'u mi lli sembol olarak alan360 Türk Ocaklarının en büy ük

hizmetlerinden biri hiç şüphesiz bünyesinde "Türk Tarihi Tet­ kik Heyeti "nin kurul masıdır. Türk Ocaklarının 24 Nisan ı 930'da yapılan Kurultayında Aksaray delegesi Afet Hanım, Türklerin vatanı ve medeniyete yaptıkları katkılan vurgulayan bir konuşma yapmış ve 40 arkadaşı ile birlikte kurultaya bir önerge vermiştir. Bu önergede, "Türk Tarih ve Medeniyetini ilmi bir surette tetkik etmek için husus! ve daimi bir heyetin teşkiline karar verilmesini . . . ve bu heyetin azasını seçmek selahiyetinin �erkez Heyetine" bırakılması teklif edilmiştir36 l . Bizzat Atatürk'ün bilgisi v e isteği üzerine hazırlandığı bili­ nen362 bu önerge delegclerin oybirliği ile kabul edilmiştir363 . Böylece Türk Tarih Kurumu'nun nüvesi olarak kurulan "Türk Ocağı Türk Tarihi Tetkik Heyeti" ilk toplantısını 4 Ha­ ziran ı 930'da Hamdullah Suphi'nin başkanlığında yaparak gö357 Türk Ocaklan 1930 Kurultayı'na Arzedilen Raporlar, s. 1 7- 1 8. 358 a.g.e., s. 9. 359 Türk Ocaklan 1931 Feı•kalôde Kurıılrayma Ar:edilen Raporlar. .. , s. 6-7. 360 Samih Rıfaı Bozkurt'un milli sembol olarak alınmasını Osmanlı dönemi ilc Cumhuriye! dönemi arasındaki ıclakki farkı olarak da yorumlar, Samih Rı­ fat, "Türk Ocaklarını� Oranı (Rozcı)", TY, C. 1 / 1 2, Sayı: l /1 95, (Kanun-u sani 1 928), s. 1 7-26.

361 "Türk Ocakları Altıncı Kurultayı", s. 9 1 . 362 Afet inan, "Türk Tarih Kurumunun Kuruluşuna Dair", Bel/eren, C . ( ı 947), s. ı 73. 363 "Türk Ocakları Altıncı Kurultayı", s. 92-93.

Xl,


31 6 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

rev bölümü yapmıştır. Buna göre Başkanlığa Tevfik (Bıyıklıoğ­ lu), Başkan Vekiliikierine Yusuf Akçura, Samih Rıfat, Genel Sekreterliğe de Dr. Reşit Galip getirilmiştir3 64. Türk Oqığı Türk Tarihi Tetkik Heyeti, bir yıl faaliyet gösterm iş, bu süre zarfında Türk Tarih Tezi'nin esaslarını ortaya koyan, Türk Tari­ hi 'nin Anahatları adlı eseri hazırlamıştır365 . Türk Ocaklarının kapatılmasına paralel o larak, I 5 Nisan I 93 1 'de Dahil iye Vekaleti'ne başvurarak cemiyetler kanununa uygun bir demek haline gelmiş, 1 935 yılında da adını Türk Tarih Kurumu olarak değiştirmiştir. Türk Ocakları, tarafından halkı aydınlatmak, milli şuuru kuvvetlendirmek, yeni rejimin amaçlarını ve ilkelerini yerleştir­ mek amacıyla sosyal ve kültürel faaliyetlere büyük önem ver­ miş, bu faaliyetleri ile Cumhuriyet döneminde de oldukça hare­ ketli birer kültür merkezi olmuştur. Ancak bu faaliyetlerin Me­ sai Programı'nda öngörülen boyutlara ulaşamarlığını da belirt­ mek gerekir. (4) YAYlNLARI

Cumhuriyet döneminde, II. Meşrutiyet dönemine oranla kitap yayıncılığı ile daha ciddi olarak ilgilenen Türk Ocakları, Türk Yurdu dergisi hariç tutulursa süreli yayınla daha az ilgi­ lendiğini görüyoruz. Gerçi Türk Ocaklarının Cumhuriyet döneminde yeniden teşkilatianmasına paralel olarak sayılan sınırlı da olsa, bazı şu364 Afet ( İnan). Vasıf (Çınar) . Yusuf Ziya (Özer), Reşit Saffet (Atabinen). Ha­ lil Edhem (Eidem), Sadri Maksudi (Arsal), Rağıp Hulusi (Özden), !smail Hakkı (Uzunçarşılı). Mükrimin Halil (Yinanç), Harnit Zübeyr (Koşay), Zakir Kadiri (Ugan) da üyeliğe getirilmiştir. "Türk Tarih Heyeti", TY. C. IV/24. Sayı: 30/224 (Haziran 1 930). s. 58-59; Tunçay, Tek Parti Yöneti­ mi, s. 299.

365 Fahri Çoker, Türk Tarih Kurumu, Kuruluş Amacı ve Çalışmaları. Ankara 1 983 , s. 4; İğdemir, Yılların içinden, s. 3 1 0; Uluğ İğdemir, Cumhuriyetin 50. Yılmda Türk Tarih Kurumu, Ankara 1 973, s. 4-5.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 3 1 7

belerin dergi yayınladıklarını görüyoruz. Bunlar içinde, Adana Türk Ocağı tarafından yayınlanan A ltın Yurd, S ivas Türk Ocağı'nın yayın organı Birlik Gazetesi, S inop'ta yayınlanan

Türk Bahçesi ve İzmir'de yayınlanan Türk Gençleri gibi süreli yayınları sayabiliriz. Genellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında gö­ rülen, şubelere ait bu yayınlar bazı imkansızlıklar ve özellikle Türk Ocaklannda merkeziyetçiliğin artmasına paralel olarak ta­ mamen dunnuştuı-366 . Bunların dışında, Türk Yurdu'nun henüz yayınianmadığı bir dönemde Türk Ocaklarının yayın boşluğunu Yeni Mecmua'nın daldurduğunu görüyoruz. Il. Meşrutiyet dö­ nemindeki yayın hayatına 26 Ekim I 9 I 8'de ara veren Yeni Mecmua, ı Ocak ı 923 tarihinde 67. sayıdan itibaren Falih Rıf­ kı (Atay)'nın yönetiminde tekrar çıkmaya başlamıştır. 84. sayı­ dan itibaren Türk Ocaklarının resmi yayın organı haline gelen Yeni Mecmua367 , bundan sonra "Türk Ocağı'nın naşir-i efkan­ dır" serlevhası ile yayınlanmaya başlamasına rağmen, 20 Ara­ lık ı 923'te 90. sayı ile yayın hayatına son vermiştir. Türk Ocaklarının Cumhuriyet döneminde de en önemli ve tek yayın organı Türk Yurdu dergisi olmuştur. Mütareke dö­ neminde yayın hayatına ara veren Türk Yurdu dergisinin; ilk genel kongre'de Türk Ocaklarının resmi yayın organı olarak tekrar yayınianmasına karar verilir368 . ı Ekim ı 924 tarihinde 366 Genellikle bu yayınlar kısa ömürlü olup 1 923 yılında yayınlanmıştır. Bü­

tün Ocak şubelerinin bir genel merkez etrafında birleşıirilmelerine paralel olarak çıkarılan Türk Ocakları Yasası ile şubelerin, Türk Ocakları adına yayın organı olarak gazete ve mccmua çıkarması yas aklanır. Türk Ocakla­ rının 1924 Yasasının 44. maddesi, her türlü yayın hakkının Merkez Heyc­ tinde olduğunu belirtir. Türk Ocakları Yasası 1 924, s. 6; Daha sonra ya­ yınlanan Yasalarda, şubclerin süreli yayın çıkaramayacağı açıkça vurgu­ lanmıştır. Türk Ocakları Yasası, 1925, s. 1 5 ; Türk Ocakları Yasası 1927, s. 22. 367 "Türk Ocağı ve Yeni Mecmua", YM, C. IV, Sayı: 84, s. 376'da "Bu nüsha­ dan itibaren Yeni Mecmua Türk Ocağı'nın neşr-i cfkarıdır" denilmekle ve zaten Türk Ocağı ile Yeni Mecmua'nın ayrı şeyler olmadığı vurgulanmaktadır. 368 Türk Ocaklannın 1 924 Kongresinde, Türk Yurdu' nun aynı isimle Ocakla­ rın resmi yayın organı olarak tekrar çıkarılmasına karar verilmiş, Yusuf ·


31 8 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Türk Ocakları Merkez Heyeti tarafından tekrar yayınlanmaya başlanan Türk Vurdu'nun yeni dönemde yayın i lkeleri şöyle tesbit edilmiştir: "Türk Yurdu, yeni Türkiye'ye istinadgah olan fikirleri takviye ve neşir edecektir. . . . . . Türk milletini geri çekmek iste­ yen, bütün irticaiara karşı hayati fikirlerio bir içtihat vasıtası olarak çıkıyor. Türk Yurdu, vaktiyle olduğu gibi, Türk Ocakla­ nnın harsi ve ilmi faaliyetlerini tesbit edecek, Türk milletinin harsi birliğine çalışacaktır. Aynı zamanda, garp medeniyetini benimseyen ve bütün kurtuluş çarelerini, o medeniyelin bize in­ tikalinde görenlerin, Türk milletini garp mil letleri ailesine sok­ mak isteyenlerin, bir telkin vasıtasıdır.'• 369 Bu yayın esaslarından da anlaşılacağı gibi, geçmişteki siyasi-kültürel çizgisini yeni dönemin anlayışı ile birleştirerek yayınlanmaya başlayan Türk Yurdu, Türk Ocaklarının kapatıl­ ma kararının verildiği Mart 1 93 1 tarihinde (39) 233. sayı ile ya­ yın hayatına tekrar ara vermiştir370. Diğer taraftan, Türk Ocakları Cumhuriyet devrinde, ya­ pılan kurultayların tutanaklarını, kurultayiara sunulan çeşitli ra­ porları, Yasa ve Talimatname gibi kendi yapısı ve faaliyetlerini yansıtan dokümanları yayınlamıştır. Çalışmamızda da ağırlıklı olarak faydalandığımız bu eserler Türk Ocakları hakkında te­ mel kaynak niteliği taşıması açsından büyük bir boşluğu dol­ durmuştur. Doğrudan Türk Ocaklarının yapısı ve çalışmalarını orta­ ya koyan bu eserlerin yanısıra, toplam 1 5 adet kitap da yayınla­ mıştır. Bu kitaplardan 3'ü tercümedir. Bu eserler arasında Türk Akçura'nın üzerindeki imtiyaz hakkı Merkez Heyetine devredilmi�tir. Bi­ rinci Türk Ocaklan Umumi Kongresi, s. 88.

369 Hamdullah Suphi, "Başlangıç", TY, C. I, Sayı: I, (1 Teşrili-i evvel 1 340), s. 1 -2.

370 Bundan sonra I Eylül 1 942'de tekrar yayınlanmaya başlanan Türk Yurdu zaman zaman kısa ve uzun fasılalarla yayınına ara venniş, 1 987'den sonra Türk Ocakları tarafından tekrar aylık bir dergi olarak düzenli yayınma baş­ lamış olup, halen yayıni anmaktadır.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 3 1 9

Yılı, (Yusuf Akçura tarafından yayına hazırlanmıştır.), Celal Esat (Arseven)'ın Türk Sanatı, Sadri Maksudi (Arsal)'nin Türk Dili İçin, .Türk Tarihi Hakkında Mütalaalar ve Türk Tarihinin Ana Hatları gibi önemli eserler bulunmaktadır371 . Yayınlanan bu eserlerin dışında, Kutadgu Bilig, Dede Korku� Hikayeleri, Orhun ve Yenisey Kitabeleri, Divan-ı LOgat-it Türk gibi Türk kültür tarihinin temel eserleri ile 372 Çiçeron'un nutukları, Mar­ kopolo Seyahatnames i, Aristo'nun Politik'i, Von Le Coq'un Turfan Abidesi gibi bazı klasik eserler de yayına hazırlanmış, ancak hastınlmadan Türk Ocakları kapanmıştır373 . Bunların dı­ şında Ermeni ve Kürtler üzerine batılılar tarafından yazılmış toplam 19 adet eser ve ansiklopedi maddesi de tercüme edilmiştir374 .

371 Diğer eserler Hamdullah Suphi'nin Dağ Yolu 1 , 2; Günebak an; Ağaoğlu

Ahmet, Ü ç Medeniyet; Samih Rıfaı, Milli Arına Nasıl Olmalıdır?, Şarkın Masal Anılan. Fichtc'nin Hitabclcri; Reşit Saffet'in Türklük ve Türkçülük i zleri; Taeilc'nin Ccrmanların Adetleri; Virgilius'un Çoban Şiirlcri'dir. Lis­ te için bkz. Tannövcr, Da.� Yolu 2. s. 20-2 1 . 372 B u escrlerin yayınianmasına Türk Ocakları Hars Heyeti 1 926 yılında karar vermiştir. "Türk Ocakları Hars Heyeti içtimaları", IT. C. IV, Sayı: 20, (Ağustos 1926), s. 1 84- 1 87, Sayı: 2 1 , (Eylül 1 926), s. 288. 373 Türk Ocaklan 1930 Kurultayilla Arzedilen Raporlar, s . 1 9-20; Türk Ocaklan / 93/ Fevkaldde Kuru/tayına Ar:edilen Raporlar, s. 8; Tanrıö­ vcr, Da.� Yolu 2, s. 2 1 . 374 Türk Ocakları Şark bölgesi Müfettişi Hasan Cemil (Çambel)'in bölgeden toplandığını belirttiği bıı eserler Merkez Heyeti tarafından tercüme ettiril­ miştir. Bu escrlerin daha çok batılı ülkelerin Ermeni ve Kürtler üzerindeki faaliyetlerini öğrenmek ve ona göre tcdbir almak amacıyla tercüme edildi­ ği tahmin olunabilir. Çünkü yayınlanacağına dair bir kayıt olmadığı gibi, eserler zaten tamamen alcyhtedir. Bunlar içinde Kürtler, Ermcnilcre ve umumiyctlc viiayaı-ı şarkiye ahalisine dair Rus ansiklopcdisindcki madde­ ler. Ansiklopcdi Britanika'da Kürdistan maddesi, Avrupa ve Asya milletle­ ri adlı eserden Kürtlere ait kısım, Ermenistan ve Kürdistan'da yol krokileri, Bogas Nubar Paşa'nın Ermenilcre ve viiayaı-ı şarkiyeye dair ncşriyatı, Fransızca büyük ansiklopedide Kürtlere dair malumat, Kürdistan'a Müre­ allik Terkik/er unvanlı i ngilizce eserin ilk cildi, Elcezire ve Kürdistan'da Tebdil-i Kıyafctle nameser, Wogner'in Kürtler'in menşe ve lisanlarına ait mühim malumat ihtiva eden eseri, Kadim ve Bugünkü Ermenistan ünvanlı iki eserin Kürtlere Dair M alumat gibi toplam 1 9 eser sayılmaktadır. Tanrı­ över, Da.� Yolu 2, s. 22-23.


320 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları g- Türk Ocaklarının Kapatılması

Türkiye'de 1 930 yılında yaşanan olaylar, özellikle eko­ nomik buhran, Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Menemen hadi­ sesi, yapılan inkılaplann halk arasında tam manasıyla benimse­ nip yerleşmediğini ortaya çıkarmıştır. Bu durum başta Atatürk olmak üzere, CHF yöneticilerini inkılapların ve rejimin yerleş­ mesi, Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi problemleri çözmek için yeni bir politika belirlemeye sevk et­ miştir. CHF'nın siyasi ve ideolojik açıdan yeniden yapılanması ve ülkede tek parti yönetiminin kurulması ile sonuçlanacak olan bu yeni politika arayışı içinde Türk Ocaklarının durumu da gündeme gelmiştir. Nitekim , Atatürk ülkede yaşanan problemleri yerinde görmek ve tedbir almak amacıyla 1 930 sonlarında çıktığı ülke gezisinde birçok yerde Türk Ocaklarına da uğramış, onların du­ rumları ile yakından ilgilenmiştiı-375 . Atatürk'ün b'u gezi sırasın­ da Türk Ocaklarını CHF'nın içine alarak, doğrudan partiye bağ­ lı yeni bir kuruluş olarak Halk Evleri'ni kurmaya karar verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim gezisinin birinci bölümü tamamladığı I 93 1 yılının ilk günlerinde basında yer alan haberi erde, 375 Atatürk'ün l l Kasım 1930'da başlayan ve aralıklarla devam ederek 1 3

Man 1 9 3 1 'de tamamlanan bu yurt gezisi için bkz. Ahmet Harndi Başar, Atatürk'le Üç Ay ve /930'dan Sonra Türkiye, 2. B., Ankara 1 98 1 , s. 27124; Atatürk bu gezisi sırasında giııiği yerlerde Türk Ocaklarına da uğra­ mış, İstanbul ve Ankara'da yaptığı konuşmalarda, ziyaretleri sırasında bü­ tün Ocaklarda kendisini memnun eden faaliyet ve canlılığa şahit olduğunu vurgulamıştır. A.S. \"e D C. Il, s. 257-258; 1 93 1 yılında da Bursa, Balı­ kesir, İ zmir, Aydın, Mersin, Adana'da Türk Ocaklarını ziyaret etmiş, bu­ ralarda özellikle Türk Ocaklarının Yasasının 3. maddesine atıfta buluna­ rak, CHF hars şubesi olduğunu haıırlatmış . Ocaklıların CHF programını vatandaşiara izah etmeleri gerektiğini belirtmiştir. Aydın Türk Ocağı'nda vasıtasızlıktan köylere gidip faaliyet yapamadıklarını belirten Ocaklılara şeyh ve müridierin köye giderken otomobil masrafını düşünmediklerini haıırlatmışıır. Adana'da daha çok Türkçenin ve Türk kültürünün yayılması için faaliyet göstermelerini isterken, okul ve dispanser yapmalarını eleştir­ m iştir. A.S. l't' D., C. II, s. 267; Mehmet Önder, Atatürk'ün Yım Ge:ileri, Ankara 1975, s. 1 8- 1 9, 59, 68; Taha Toros, Atatürk'ün Adana Seyahat/eri, Adana 1939, s. 39; Cumhuriyet, 5, 1 9 Şubat 193 1 ; Vakit, 9, 19 Şubat 1 93 1 . ..


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 321

CHF'nın il ve ilçelerde Halk Evleri kuracağı, halkın ilgisini çekmek için Halk Evlerinde sinema, kitaplık ve konferans sa­ lonlan bulunacağı, Gazi'nin bu konuda ilgililere ·direktif verdi­ ği, partinin genel kongresine bu konuda teklif götürüleceği belirtilmektedi.-376 . Bundan sonra 20 Mart I 93 ı 'de Türk Ocak­ larının kapatılacağı gayr-i resmi olarak ilk defa açıklanmıştır. Basında yer alan haberde, "Türk Ocaklan infisah ediyor. Bu te­ şekküllerin milli bir rolü kalmamıştır. . . . Türk Ocaklarının Halk Fırkasına ilhakı fikri tahakkuk etmiştir" denilmekle, Hamdullah Suphi Bey'in de Ocağın tarihi vazifesini ifa ettiği fikrinde oldu­ ğu, dolayısıyle "Bu teşekküllerin hizmet ve mesai tarzını değiş­ tirecek başka bir vaziyete inkıHlp eylemesi" gerektiği vurgula­ nı.-377 Türk Ocaklarının kapatılmasının kesinleştiği sırada, hü­

kümet yanlısı basın Ocaklann tarihi fonksiyon!arını tamamla­ dıkları, görevlerini inkılaplar doğrultusunda yeterince yerine getiremedikleri temalarının işlendiği dikkati çekmekteclir. Bu konuda Falih Rıfkı, Türk Ocaklarının CHF'na katılmasının bir zaruret olduğunu, artık Ocaklarda savunulan fikirterin parti ta­ rafından uygulanmaya konulması ile, zaten .önemlerini kaybet­ tiklerini, Ocakların kuruluş amaçlarının zaten parti ilkelerinde

varolduğu bu sebeple CHF'ndan ayrı düşünülemeyeceğini vurgulamaktadır37 8 _ Ancak bu görüşlerc karşı çıkan Naci İsma­ il, Türk Ocaklannın siyasi bir fırkaya karışması halinde bu mü­ esseseyi tesis eden zihniyetin yıkılmış olacağını, esascn laiklik, cumhuriyetçilik ve inkıHip fikirlerinde Halk Fırkası'nın siyase­ tini takip eden Ocakların da partiden ayrı olmadığını, ancak hars müessesi ilc Fırkanın ayrı ayrı şeyler olduğunu, yalnız 376 "Gazi"nin İrşadı: Büyük Halkevleri Tesis Edilecek", Cumhuriyet. 2 Ka­ nun-u sani 1 93 1 . 377 Haberde ayrıca, Fırkada ayrıca Faşist teşkilatını andırır bir gençlik teşkilatı yapılacağı ve memleketin her tarafında şubeleri bulunacağı da belirtilir. Cumhuriyet. 20 Mart 1 93 ı , 22 Mart 1 93 1 tarihli Cumhuriyet gazetesinde faşist teşkilatını andırır bir teşkilat kurulmasının amaçlanmadığı açıklanır.

378 Falih Rıfkı (Atay), "Fırka ve Gençlik", Milliyet, 2 1 Mart 1 93 1 ; Cunılıuri­ yet, 22 Mart ı 93 1 .


322 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

böyle bir uygulamanın İtalya ve Rusya'da olabileceği şeklinde

yorumlar379 . Türk Ocaklannın durumu ve geleceği hakkında yapılan bu gayr-i resmi açıklama ve yorumlardan sonra, 24 Mart 1 93 1

tarihinde konu, Çankaya köşkünde görüşülerek, "Ocaklann ar­ tık yapacak bir işi kalmadığına dair" bir rapor hazırlanır380_ Atatürk'ün huzurunda yapılan bu toplantıya, Celal (Bayar), Sadri Maksudi (Arsal), Siirt Mebusu Mahmut (Soydan), Dr. Reşit Galip, Vasıf (Çınar) ve Hamdullah Suphi katılır . Bu top­ lantı basında, Türk Ocaklarının kapatılması konusunda takip edilecek şekil meselesinin görüşülmesi olarak yorumlanmak­ tadır381 . Ancak daha sonra anlatılanlardan anlaşıldığına göre, toplantı, tartışma ve Hamdullah Suphi Bey'i ikna etme şeklinde cereyan etmiştir382 . Toplantının sonunda, Atatürk Türk Ocak­ lannın kapatılmasının gerekçesini şöyle açıklamıştır: "Milletlerin tarihinde bazı devirler vardır ki, muayyen maksadiara erişebilmek için maddi ve manevi ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı istikamete sevk etmek lazımdır. Memleketin ve inkılabın içeriden ve dışandan gelebi­ lecek tehlikelere karşı masfiniyeti için, bütün milliyetçi ve cum­ huriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır. Teessüsü tarihinden beri ilmi sahada halkçılık ve milliyetçilik akidelerini neşir ve tamime sadakaıle ve imanla çalışan ve bu yolda mem­ nuniyeti mficip hizmetleri sebketmiş olan Türk Ocaklarının ay379 Naci İ smail, "Türk Ocağı Neydi, Ne Olabilir?", Yarın, 22 Man 1 9 1 ;, Naci İ smail, "Halk Fırkasının Türk Ocakları Siyaseti", Yarm, 23 Mart 193 1 . 380 Baydar, a.g.e., s. 76; Goloğlu, Tek Partili... , s. 8. 38 1 Cumhuriyet, 25 Man 193 1 . 382 Toplantıda Vasıf ve Reşit Galip Beyler inkıHiplardan sonra anık Ocakların yapacakları bir işi kalmadığını, vazifesini hükümetin doğrudan ele aldığı­ nı, bu müessesenin tarihi vazifesini tamamladığını söylerler. Hamdullah Suphi bu fikre itiraz ederek hazırlanan raporu imzalamaz. Bunun üzerine hazırlanan raporu yırtan Atatürk, yeniden bir rapor hazırlanmasını ister. Bu defa Hamdullah Suphi de raporu imzalamak zorunda kalır. Baydar, a.g.e . s. 76-77; Akyüz, a.g.m, s. 2 1 7-2 18. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 323

nı esasları siyasi ve tatbiki sahada tahakkuk ettiren fırkamla ve bütün manası ile yek vücud olarak çalışmalarını münasip görü­ rüm. Bu kararım ise, milli müessese hakkında duyduğum iti­ mad ve emniyetin ifadesidir. Aynı cinsten olan kuvvetler müş­ terek gaye yolunda birleşmelidirler.'' 383 Aynı gün şubelere gönderilen kurultay davetiyelerinde, "Türk Ocaklarının Halk Fırkası i le birleşmesi hakkında bir ka­ rar ittihaz edilmek üzere kurultay azasının fevkalade olarak l O Nisan'da toplanması Merkez Heyeti'nce takarrür etmiştir.'' şek­ linde delegeler olağanüstü kurnitaya çağrılmıştır384 . Gene aynı gün basında, Türk Ocaklarının CHF ile birleşmesi kararının Ocaklılarca sevinçle karşılandığı, yapılacak olağanüstü kurul­ tayda birleşme kararının oybirliği ile alınmasının beklendiği, birleşmeden sonra Ocaklara ait bütün mal varlığının CHF'na devredileceği ve Fırkanın hars şubesi olarak çalışacağı, ancak Ocakların idare heyetlerinin bulunmayacağı, mesai tarzının fır­ kaca tesbit edileceği duyurulmuştur385 . Türk Ocakl arının CHF'a iltihakını değerlen<Jiren Yunus Nadi; geçmişte Ocakların bir ihtiyaçtan doğduğunu, vazifelerini hakkıyla yaptıklarını vurgular. Ancak milli Türk devletinin kurulmasıyla vatanın bü­ tün çocuklarının bu bayrak altında toplanmalarının zamanının geldiğini de belirten Nadi, "şimdiki iltihak ve ittlhat ile Türk birliğine gidiliyor. Dünkü Ocak ne kadar tabii idiyse, bugünkü iltihak ve ittihat o kadar zaruridir. Hadiseyi Ocakçılık hayatın­ da inkişiif ve tekarnütün son safhası sayabiliriz.'' demektedir 386. Nihayet kanuni formaliteleri ve hazırlıklan tamamlanan Türk Ocakları olağanüstü k\lrultayı l O Nisan I 93 I 'de Anka­ ra'da toplanmıştır. CHF ileri gelenleri, milletvekilleri ve me­ murların çoğunluğu teşkil ettiği kurultay, Manisa milletvekili Mustafa Fevzi'nin divan başkanlığına seçilmesi ile başlamıştır. Türk Ocakları Merkez Heyeti adına kürsüye gelen Hamdullah 383 A.S. ı·e D . C. III. s. 90. 384 Vakir. 25 Mart 1 93 1 ; Cumhuriyer.25 Mart 1 93 1 . 385 Cumhuriyet, 25 Mart 193 1 . .


324 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Suphi, Atatürk'ün halkçı ve milliyetçi Türk gençliğini CHF ile beraber çalışmaya çağırdığını, Türk Ocaklarının da bu i stek üzerine CHF ile birleşmesi kararının verildiğini izah eder ve kurultayın bu isteğe gerekli cevabı vereceğini vurgular387 . Hamdullah Suphi'nin konuşmasından sonra, Türk Ocaklarının CHF'na katılına kararını hazırlamak üzere "Hesapları Tetkik Encüıneni" ve "Raporlar Tetkik Encümeni" oluşturulur3811. Ku­ rultayıh öğleden sonraki oturumunda da önce bütçe, daha sonra Türk Ocaklannın kendisini feshederek CHF'na katılması ve bü­ tün mal varlığının partiye devredilmesi hakkında hazırlanan en­ cümen kararı oybirliği ile kabul edilmiştir3B9 . Kurultayda alı­ nan bu karar, CHF'nın 1 0- 1 8 Mayıs 1 93 l 'de yapılan üçüncü kongresinde de oybirliği ile onaylanarak Türk Ocaklannın bü­ tün malvarlığı i le birlikte partiye ilhakı formaliteleri tamamlan­ mıştır-1 90. Türk Ocaklarının kendi kendisini feshederek CHF ile birleşmesi resmen kurultay kararı ile gerçekleşmiş i se de, esa­ sında, yukarıda bahsettiğimiz Atatürk'ün açıklaması, Hamdul­ lah Suphi'nin Kurultaydaki konuşması, kararın alındığı gün Hamdullah Suphi'nin elçilik görevi ile yurt dışına gideceği ve yeni kurulacak gençlik teşkilatının başkanl ığına Dr. Reşit Ga­ lip'in getirileceğinin basında yer alması, karann kurultay öncesi 386 Yunus N adi, "Türk Ocağı: Türk Birliği", Cumhuriyet. 28 Mart 1 93 1 . 387 " ... Büyük reisimiz Gazi Hazreılerinin matbuata tebliğ edilen bir arzularıdır ki ... " şeklinde başlayan konuşma için bkz. Vakit. 1 1 Nisan 193 1 , Yarın. 1 1 Nisan 193 1 .. 388 "Hesapları Tetkik Eııcümeni"ne, Giresun dclegesi Kazım, Zonguldak de­ legesi Rıfaı, Akrasay delcgesi Kazım, Divan-ı muhasebattan Refik ve Emlak Bankası memuru Reşat Beyler, "Raporlar Tetkik Encümeni"ne ise, Aydın dclcgcsi Reşit Galip, Giresun delegesi Hakkı Tarık, Denizli dele­ gesi Necip Ali, Isparta delcgesi Mükerrem, Kırklareli delcgesi Fuat Beyler seçilmişlerdir. Vakit, 1 1 Nisan 1 93 1 .

389 Vakit, 1 1 Nisan 193 1 ; Cumhuriyet. 1 1 Nisan 193 1 ; Yarın, 1 1 Nisan 1 93 1 . 390 CHF Üçiincü Büyük Kongre Zahırlan ( /0-18 Mayıs 1931 ), Devlet Matba­ ası, İstanbul 1 9 3 1 , s. 279-2110.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Ge lişimi ve Türk Ocakları / 325

kesinleştiğini, yapılan şeyin sadece bir formaliteden ibaret ol­ duğunu göstermektedir39 1 . Nitekim, Hamdullah Suphi, 25 Ma­ yıs 1 93 1 tarihli Bakanlar Kurulu Karamamesi ile Bükreş orta elçiliğine atanmış392 , 19 Şubat 1 93 1 'de, inkılapları ve CHF'nın ideolojisini halka yayarak benimsetmek ve böylece rejimin ge­ leceğini sağlamlaştırmak amacıyla kurulan Halkevleri'nin baş­ kanlığına Dr. Reşit Galip getirilmiştir393 . . II.

Meşrutiyet döneminde gecikmiş Türk milliyetçiliği­

nin uyanıp harekete geçmesinde önemli bir fonksiyonu yerine getiren ve Cumhuriyet döneminde de rejimin güçlü dayanakla­ rından birini teşkil eden Türk Ocakları'nın çok hızlı formalite işlemleri ile ortadan kalkışını, basında yer alan "tarihi görevini tamamlamış olmakla" veya "aynı cinsten olan kuvvetlerin bir­ leşmesi" gerektiği yolunda yapılan açıklama ile izah etmek el­ betteki güçtür. Nitekim Türk Ocaklarının kapatılması ile ilgili otaı:ak çeşitli sebepler ileri sürülmektedir. Önce likle Türk Ocaklarının s i yasi bir güç olarak CHF'nın karşısına çıkabileceği endişesi bu sebepterin başında gelmektedir. Çünkü SCF'nın kurulması ile birlikte, 1 927'den itibaren CHF'nın bir kültür şubesi statüsünde olan Türk Ocakla­ rı yasasındaki siyasetle uğraşınama ilkesine rağmen açıkça po­ litika ile uğraşmaya başlar. Halk Fırkası'nın bazı müfettişleri "Ocaklann teşkilat yaptıkları yerlerde, Halk Fırkası teşkilat ya­ pamıyor. . . . Ocakları bu halde bırakacak olursanız, adam bile asacaklar" şeklinde iddialarda bulunuyorlardı394 . Bu tür iddia391 Kurultayın olduğu günkü 1 O . Nisan 1 93 1 tarihli Cumhuriyet gazetesi

"Türk Ocakları Bugün Fırkaya İ lıihak Ediyor" şeklinde haber vermektedir. Vakit, lO Nisan 1 93 1 .

392 Tevetoğlu, Hamdullah Suphi... , nıi... , s. 298.

s.

204-206; Tunçay, Tek Parti Yölleti­

393 Doğrudan CHF bağlı olarak kurulan Halkevlerinin 25 Şubat 1 945'te

436'ya, Halkodalar!nın sayısı da 27 1 8'e ulaşmıştır. İğdemir, Yıllarm içill­ den. s. 2R3-29 1 . Ayrıca geniş bilgi için bkz. Şerafeııin Zcyrek, Türkiye'de Halkel'leri ( 1932-1951 ). (H. Ü . Atatürk İ lkeleri ve İ nkılap Tarihi Ensı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 19R7.

394 Baydar, a.g.e.,

s.

70-7 1 .


326 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ların ortaya atıldığı bir sırada Türk Ocaklannın ileri gelenlerin­ den bazılarının Atatürk'ün isteği ile de olsa SCF içinde yer almalan 395 ve Hamdullah Suphi'nin 1 2 Eylül 1 930 tarihli "Bu sesi koruyacaksın" başlıklı makalesi Ocaklara duyulan tepkiyi büsbütün artırmı ştır. Hamdullah Suphi bu makalede, "içinde muhalefet sesi yükselmeyen bir Cumhuriyete biz inanabii ir mi­ yiz ki O'na başkalarını inandıralım . . . . Ey Türk münevveri ! .... vatanında yükselen bu murakabe sesini koruyacaksı n ! " de­ mekte ve aydınlan ve gençleri adeta muhalefet safianna katıl­ maya çağırmaktadır 396. Hamdullah Suphi'nin Türk Ocakları Merkez Heyeti Reisi sıfatı ile yazdığı bu makaleden sonra yapı­ lan Belediye seçimlerine Türk Ocaklannın bazı şubelerinin ka­ rışmalan ve SCF'nı desteklemeleri iktidarın tepkisini çekmiş­ tir397 . SCF'nın kapatılmasından sonra, kendi dışında CHF'ından bağımsız teşkilatlı bir aydın grubunun varlığına imkan verme­

mek üzere Türk Ocaklan kapatılma yoluna gidilmiştir398. Böy­

lece hem muhalif bir kuruluşun ortadan kaldınlması, hem de Türk Ocaklan gibi teşkilatlı ve dinamik bir kuruluşun CHF içi­ ne alınarak güç birliği yapılması sağlanmıştır399. Diğer taraftan Türk Ocaklan içinde savunulan milliyet­ çilik anlayışının ırkçı ve Turancı bir temele dayandığı bu se­ beple kapatıldığı yolunda da iddialar bulunmaktadır. Bu konu­ da Hasan Rıza Soyak, 1 924 yılında TBMM Muhafız Kıtasın395 Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Ağaoğlu, Dr. Reşit Galip gibi Türk

Ocaklarının bazı yöneıicileri SCF, içinde yer almışlardı. SCF, hakkında geniş bilgi için bkz. Okyar, Üç Devirde .. . , s. 377-587; Ahmet Ağaoğlu, Serbest Fırka Hatıraları, İstanbul 1 969.

396 Hamdullah Suphi, "Bu Sesi Koruyacaksın", Ak§am, 1 2 Eylül 1 930. 397 Ağaoğlu, Babamın.. . , s. 1 06- 107; Baydar, a.g.e., s. 7 1 -73; Çetin Yetkin,

Türkiye'de Tek Parti Yönetimi (1930-1945), Altın Kitaplar Yayınevi,"

1 983, s. 54-57; Develioğlu, a.g.m., s. 1 5 - 1 6; Akyüz, a.g.m., s. 2 1 3-2 1 7; Tevetoğlu, Hamdullah Suphi... , s. 1 98- 1 99. 398 Güngör, Türk Kültürü, s. 256-257. 399 Yetkin, a.g.e., s. 54; Akyüz, a.g.m., s. 2 1 6-2 17; Necati Akder, "Türk Ocakları, Halkevleri ve Kültür Dernekleri" I, TY, Sayı: 287, (Ağustos 1 960), s. 4.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 327

dan bir kaç zabitin Ankara Türk Ocağına üye olmak için müra­ caat ettiklerini, ancak ırk açısından haklannda takibat yapılması üzerine muhafız kıtası komutanı İsmail Hakkı (Tekçe)'nın, Hamdullah Suphi'yi protesto ettiğini, hatta durumun Mustafa Kemal Paşa'ya intikal ettiğini belirterek, daha o zaman Ocakları kapatmaya karar vermişti, demektedir400 . Ayrıca Türk Ocakla­ rı'nın gençlere hala cihangirlik duygulan aşıladıklan, Rus­ ya'dan kaçan Türklerin uğrak yeri olduktan, bu sebeple Sovyet­ ler B irliği'nin Ankara Büyükelçisi i. Z. Suritch'in Dışişleri Ba­ kanı Tevfik Rüştü (Aras)'ye, Türk Ocaklarının Rusya'daki Türklerle politik olarak ilgilendiğini, bu konuda bir tedbir alın­ masını istediği belirtilmektedir40 1 . Sınırları içinde çok sayıda Türk'ün yaşadığı Sovyetler Birliği'nin Türk Ocaklarının kültü­ rel manada da olsa bütün Türklük anlayışindan rahatsız olduğu bilinmektedir402. Daha önce değindiğimiz Türk Ocaklarının 1 927'de faaliyet sahasının sınıriandınidığı dönemde olduğu gi­ bi -kesin bilgi ve belgeler mevcut olmamakla beraber- iki ülke arasındaki anlaşmalara cjayanarak Sovyetler B irliği böyle bir girişim yapmış olabilir. Fakat Cumhuriyet dönemindeki ilginin tamamen kültürel ve duygu bazında kaldığını, Rusya'dan gelen aydınların Türk Ocakları içinde yer almasının yanısıra Ata400 "... Türk tabiyyetinde olan herkesi Türk saymayı ... başlıca şart ıelakki eden

Paşa o günden bu ocaklan kapatmaya karar vermişti ... Nihayet bir gün ma­ lum karar verilmiş oldu" demektedir. Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Dolap No: 15, Dosya No: 79-2, Belge No: I, 1 / 1 ; Ayrıca aynı bilgiler Hasan Rıza So­ yak, Atarürk'ten Harıı·alar, Cilt: 2, İ stanbul 197 3 , s. 475'te yer almakta­ dır. 40 1 Baydar, a.g.e., s. 70-7 1 ; Mehmet Kemal, Türkiye'nin Kalbi Ankara, İs­ tanbul 1983, s. 27.

402 Hamdullah Suphi, "... Bazı memleketterin setirieri Ocağı daima endişe ve­ ren faaliyetlerin merkezi olarak bilirler ve ufak fasılalarla Hariciye Veka­ Jetine gelerek müessesemizden şikayeııe bulunurlardı ... Türk milli şuuru­ nun kendi memleketlerine girmesini tehlike sayıyorlardı. Ş imal memleket­ lerden birinin bahriye nezareti neşretıiği salnarnede Türk Ocaklarını Asya kundakçıları diye kaydeder" demektedir. Tanrıöver, "Müessesemizin Ma­ zisine", s. 33 1 .


328 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

türk'ün de yakın çevresinde yer aldıklarını biliyoruz403 _ Gene Atatürk'ün 1 930'1u yıllarda gençliği faşist akımının tehlikelerin­ den korumak, Türk Ocaklannın sembolü olan Bozkurt'a duyu­ lan tepki, Ocak içinde Hamdullah Suphi-Reşit Galip çekişınesi gibi olaylara bağlayanlar da vardır404. Ancak ileri sürülen bu sebepterin Türk Ocaklarının ka­ patılmasında belirli oranda etkisi olmakla beraber, daha geniş bir perspektiften bakıldığında temel faktörler olmadığı anlaşılır. Zira Türk Ocakları yeni rejimin hizmetinde, onun her türlü maddi ve manevi yardımlan ile güçlenmiş, ileri gelen yönetici ve üyeleri zaten CHF mebusu olan bir cemiyettir. Gerçekte ye­ ni yönelimle temel konularda fikir aynlıklan olması ve amaçla­ nndan sapması halinde, Türk Ocaklarının mevcut statüyü elde el mesi, hatta kapatılma kararı üzerine CHF'nın içine alınması herhalde mümkün olmazdı. Bu sebeple Türk Ocaklannın kapa­ tılması ve CHF ile birleşmesini dönemin siyasi atmosferi içinde değerlendirrnek gerekir. Özellikle 1 929 dünya ekonomik krizinin ülkemizde ya­ rattığı buhran, Serbest Cumhuriyet Fırkası denemesi ve Mene­ men olayı üzerine, ülkede inkılapları yerleştirmek ve rejimi güçlendirrnek zarureti doğmuş, bu durum, CHF yönetiminde siyasi ve idari açıdan otoriter bir eğilim ortaya çıkarmıştır. Eko­ nomide devletçiliğin ön plana çıkmasına paralel olarak, ülkede siyasi, sosyal ve kültürel hayatın tamamına hakim olma düşün403 Kuran, Ararürkçü/ük Ü�erine, s. 27. 404 Enver Ziya Karai. gençliği faşizm tehlikesinden kurtarmak ve Bozkurt'a duyulan tepkiden dolayı kapalıldığını belirtir. Baydar, a.g.e., s. 73-74; Bilindiği gibi, bu sırada Bozkurt Türkiye'de para ve pullara basılıyordu. Tunçay, Tek Parri, s. 298, 1 930'1ar Türkiyesinde totaliter ideolojilerin parti disiplininden etkilenen ve bu açıdan, CHFnın onları örnek almasını savunan Falih Rıfkı, Yunus Nadi gibi panili yazarlar vardır. Ancak Ata­ türk'ün bu rejimiere ve yöntemlerine karşı olduğunu biliyoruz. Yetkin, a.g.e., s. 3 1 -42. Ayrıca 25 Eylül 1 930 tarihli Hi:met, gazetesinde "CHF ve Faşizm" başlıklı bir yazıda CHF ile birlikte Türk Ocakları faşist bir çiz­ giye kaymak la suçlanmakta ve aynı katageride değerlendirilmektedir.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 329

cesi yerleşmiştir405 . Bu otoriter anlayış zaruretlerin sonucu ola­ rak parti-devlet bütünleşmesi ile sonuçlanmıştır. Bu bağlamda bütün güçlerin tek elde toplanması politikasının bir sonucu ola­ rak Türk Ocakları da kapatılmıştır. Aynı dönemde, bu genel politika çerçevesinde, siyasi partilerin yanısıra sadece Türk Ocakları değil, Türk Muallimler Birliği, Türk Matbuat C�miye­ ti, Türk ihtiyat Zabitleri, Türk Kadınlar B irl iği, Milli Türk Ta­ lebe Birl iği, Mason Cemiyeti gibi kuruluşların da fesih veya kapatılma şeklinde faaliyetlerine son verildiği dikkate alınırsa Ocakların kapatılmasının sebebi daha iyi anlaşılır406. Ancak, bu kuruluşlar içinde önce Türk Ocaklarının tercih edilmesinde yukarıda saydığımız sebepler etkili olmuştur, diyebiliriz407 .

405 Georgeon, "Les Foyers ... ", s. 2 1 2-2 1 3; Mete Tunçay, "Cumhuriyet Halk Partisi", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi. C. VIII, s. 202 1 . 406 Tunçay, Tek Parti. . . s. 297. 407 Yetkin, "Tüm güçlerin tek elde toplanması siyasasının bir gereği olarak .

Ocakların CHF içine alınıp bu parti içinde eritilmcleri genel nedeni oluş­ turmuştur" dedikten sonra, bu sürecin Türk Ocaklarının kapatılmasıyla başlamasının, CHF karşısında yer alan siyasi bir güç halini alması, ırkçı, Pan-Türkisı bir renge bürünmesi, Türk-Sovyet ilişkilerine ters düşmesi, ör­ gütlenme ve uygulama alanında faşizme karşı açık bir eğilim görülmesi şeklinde sıraladığı özel sebeplere bağlamaktadır. Yetkin, a.g.e .. s. 63.


SONUÇ

Türk milliyetçiliği; İslam ümmetçiliğinden çok milletli Osmanlıcılığa, oradan İslamcılığa ve nihayet Türk milliyetçiliği ve vatanperverliği şeklinde bir gelişme göstermiştir. Bu hareket Osmanlı devletinin çeşitli din ve milliyetlerden meydana gelen kozmopolit yapısı içinde bir tepki ve kendini bulma akımı ola­ rak doğmuş ve daha ziyade Türkçülük olarak adlandırılmıştır. Dolayısı ile yakın dönem düşünce tarihimizde modem manası ile millet fikrinin ortaya çıkması ve bu fikre dayalı olarak geli­ şen milliyetçilik, Türkçülük hareketinin tekamülüne bağlı ola­ rak ortaya çıkmıştır. Fransız ihtilali ile beraber, modem milliyetçilik cereya­ nının yayılması, çok milletli Osmanlı imparatorluğunu da etki­ lemekte gecikmemiştir. imparatorlukta milliyetçilik önce gayr-i müslimlerde, daha sonra da Müslüman unsurlar arasında yayıl­ mıştır. İmparatorluğun yönetici kesimlerini oluşturan Türkler­ deki milliyetçilik, gayr-i müslimlerin bağımsızlık kaz:ınarak devletten birer birer ayrılmalan ve İmparatorluktaki Türk ol­ mayan Müslüman unsurlann milliyetçi gayelerine karşı bir tep­ ki olarak doğmaya başlamıştır. Birçok milliyetçilik hareketle­ rinde olduğu gibi, Türk milliyetçiliğinin de dil, edebiyat ve ta-


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 331

rih alanındaki çalışmalarla kültürel temelleri atılmış, İmparator­ luktaki Türkler hem Osmanlı, hem de daha geniş bir Türk mi­ raslarının olduğunu görmüşlerdir. Kültürel Türkçülüğün geliş­ mesine paralel olarak ortaya çıkan gelişmeler (siyasi, ekono­ mik, toprak kayıplar, göçler, çağdaştaşma hareketleri vb.) Os­ manlı devleti içindeki Türkleri mill iyetçiliğe yönelmekten alı­ koyacak fren mekanizmalarını yavaş yavaş ortadan kaldırmaya ve Osmanlıcılık anlayışı içinde Türk unsuruna ağırlık verme gi­ bi bir eğilimi hep birlikte teşvik etmişlerdir. Böylece temelleri atılan Türkçülük, Rusya'dan Osmanlı devletine gelen aydınlar tarafından savunulan siyasi Türkçülükle birleşince, İmparotor­ luktaki Türk unsuruna ağırlık verilmesi gibi bir eksenden çıka­ rak bir milliyetçilik problemi haline gelmiştir. Böylece Türkçü aydınlardaki Osmanlıcılık anlayışları yavaş yavaş ikinci planda kalmaya başlamıştır. Balkan Savaşları Osmanlıcılık anlayışının dayandığı temelleri yıkmış, "İttihad-ı Anasır" politikasını fiilen iflas ettirmiştir. Sonuçta Türk milliyetçiliğinin hızla yükselme­ sine yol açmıştır. Artık imparatorlukta Türk olarak uyananların mensup oldukları sosyal ve siyasi kitleyi kurtarma çalışmaları devresi başlamıştır. İşte bu devrede, Türk Ocakları, Osmanlı İmparatorluğu­ nun çeşitli din ve milliyetlerden meydana gelen kozmopolit ya­ pısı içinde bir tepki ve kendini bulma akımı olarak şekillenen Türk milliyetçiliğinin gelişerek teşkilatlanması ile ortaya çık­ mış bir cemiyettir. Öncelikle imparatorluk yapısı içinde milli şuurdan mahrum olarak yaşayan, bu sebeple de millet haline gelememenin sancılarını çeken Türkler arasında milli şuur ya­ ratarak millet haline getirmeyi amaçlayan Türk Ocaktan, Bal­ kan felaketinin yaşandığı günlerde devrin ihtiyaç ve heyecanla­ rını temsil etmiştir. B u sebeple devletin Osmanlıcı politikası sonucu, siyasi, sosyal, kültürel ve iktisadi açıdan birçok bunal­ tıcı olaylar yaşayan Türk unsurunun kimlik bunalımına cevap vermeye çalışmıştır. Sonuçta imparatorluktan çok, Türkleri kurtarmak gereğine inanan Türk aydın ve gençleri Türk milli-


332 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

yetçiliğinin faaliyet ve fikir merkezi olarak kurulan Türk Ocak­ larının çevresinde toplanm ıştır. Böylece Türk milliyetçiliği sı­ nırlarını imparatorluk dı şına da genişleterek hakiki merkezini Türk Ocaklarında bulmuştur. Bu döneme İttihat ve Terakki Ce­ miyeti'nin -resmen Osmanlıcı kalınakla beraber- Türkçülüğü benimsemesi, Türk Ocaklarının faaliyetlerini artırabilmesi için elverişli bir zemin hazılamıştır. Türk Ocaklarının devrin şartları gereği temelde milli duygulardan kaynaklanan mill iyetçilik fikrini "heyecan ve tel­ kin" yoluyla uyandırmak ve canlı tutmak faaliyetlerinin odak noktasını oluşturmaktadır. Özellikle Ocağın İstanbul'da yürüt­ tüğü organize ve sistemli faaliyetler, ülkede milliyetçilik şuu­ runa sahip geniş bir kadro oluşması da önemli rol oynamıştır. Nitekim, Türk Ocağı çevresindeki düşünce atmosferi içinde ye­ tişen ve bu düşüncelerden etkilenen asker-sivil Türk aydınları, Anadolu'daki Milli Mücadele'yi yürüten ve Türkiye Cumhuri­ yeti'ni kuran kadroların önemli bir bölümünü oluşturmuşlardır. Diğer taraftan Türk milliyetçiliğinin öncüsü olma gibi bir fonksiyonu üstlenen Türk Ocakları, kısa zamanda devrin önemli fikir ve ilim adamlarını bünyesinde toplamıştır. Siyasi çekişmelerin dışında kalmaya büyük çaba sarfederek faaliyetle­ rini Türk milliyetçiliğinin teorisini kurma konusunda yoğun­ laştırmıştır. Bu dönemde Türk Ocakları çevresinde savunulan milliyetçilik anlayışının temeli, milli kültür yaratma ve bu yolla mütecanis bir millet oluşturma yönündedir. Diğer açıdan Türk­ leri gel işmiş ve sağlam bir millet haline getirmeyi esas almış­ lardır. Kısaca bu aydınlar Ziya Gökalp'in "Yeni Hayat"-olarak adlandırdığı toplumun bütün kıyınet sahalarında milliyet esası­ na dayanan, siyasi inkılabı tamamlayacak sosyal bir inkılap yapmayı amaçlamışlardır.

Il. Meşrutiyet dönemindeki Türkçü aydınlar devleti siyasi, m illeti de kültürel olmak üzere iki farklı varlık olarak ortaya koyarken, İslamiyelin Türklüğün ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamakla beraber, Müslüman ile Türk kavramları-

·


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 333

na da açıklık getirmişlerdir. Böylece Türk kavramı milli bir üyeliği ifade ederken, Müslüman kavramını dini bir üyelik ola­ rak ümmetle tanımlamışlardır. Milleti kültürel bir varlık olarak gören bu aydınlarda, coğrafi ve siyasi sınırların milletleri böle­ meyeceği fikri hakimdir. Bu sebeple II. Meşrutiyet döneminde Türklüğü bir bütün olarak görme anlayışı, Türk Ocaklarının te­ mel dinamik fikirlerinden birini teşkil etmiştir. Ancak bu anla­ yışları özellikle 1 9 1 8'1erde bütün Türkleri bir bayrak altında birleştirerek siyasi manada bir Pan-Türkizm kurmak şeklinde olmayıp, Türk birliğine olan vurgu, devaı;nlı olarak kültürel

birlik ve dayanışma sağlamak yönündedir. Bu da millet anla­ yışlarının tabii bir sonucudur.

Ayrıca Türk Ocakları dönemin bütün Türkçü eğilimleri­ nin toplandığı bir merkez görünümündedir. Olaylara ve milli­ yetçilik meselesine bakış tarzları arasında içinde yetişlikleri toplumların ve aldıkları eğitimin sonucu belirgin bir farklılık bulunan, Rusya Türklerinin temsilcisi durumunda olan Yusuf Akçura ile Osmanlı Türkçülerinin temsilcisi Ziya Gökalp bu eğilimlerin öncüsü görünümündedirler. Genelde Türk Ocakları çevresindeki aydınların milliyet­ çilik anlayışları , Osmanlı topluluğunun Türk milli topluluğu haline gelmesine paralel olarak gelişme gösterdiğini söylemek mümkündür. Nitekim Balkan Savaşları sırasında çok milletti imparatorluğa taraftar gözüken bu aydınlarda Osmanlı devleti­ nin muhafazası ve sınırları ön planda gelmektedir. Buna bağlı olarak milliyetçilik anlayışlarını, Osmanlılık ve daha ağırl ıklı olarak da İslamcılık anlayışı ile temellendirmişlerdir. Böylece Osmanlıcılığı ve İslamcılığı şekten terk etseler de sinelerinde yaşatmaya devam etmişlerdir. Ancak, bilindiği gibi, çok millet­ li imparatorluk yapısından hakim nüfusu Türklerin oluşturduğu millet yapısına geçişte, Balkan Savaşları ve arkasından I. Dün­ ya Savaşı dönüm noktaları olmuştur. Böylece sosyal yapıda meydana gelen değişmelere paralel olarak Anadolu Türklüğü


334 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ve Osmanlı sınırlan dışındaki Türklerin varlığıyla daha yakın­ dan ilgilenmeye başlamışlardır. Sonuçta, Osmanlı sınırlarından vazgeçmeksizin milli­ yetçilik anlayışlannı siyasi anlamda İslamcılık ve Osmanlılığın dışında temellendirmişlerdir. Milliyetçilik anlayışlanndaki dö­ nüşümlerde siyasi olaylar tayin edici rol oynamıştır. Bu durum Türk milliyetçiliğinin temel karakterini oluşturmaktadır. Nite­ kim daha sonraki dönemler de dikkate alınırsa Türkiye'de milli­ yetçiliğin kaderini teoriden ziyade fiili olayların belirlediğini açıkça görmek mümkündür. Diğer taraftan başından itibaren kültürel bir hareket ola­ rak gelişen Türkçülüğün toprak esasına dayanmak gibi bir özel­ liği vardır. Nitekim Ziya Gökalp'in deyimi ile vatanı "harsi top­ rak" olarak gören bu aydınlar, vatan edinilecek topraklar konu­ sunda, tanım birliğine varamadan Mütarake imzalanmıştır. Ha­ reketin yapısı icabı millet anlayışlarını kültürle temeliendiren bu aydınlar, millet tanımında ırkçı teorilere itibar etmemişler­ dir. II. Meşrutiyet devrindeki Türkçülerin halkçılık, iktisat, kadın hakları, çağdaşlaşma, laiklik, dil ve tarih gibi konularda ortaya koydukları fikirleri, Cumhuriyet dönemi ile karşılaştırıl­ dığında aralannda farklılıklar bulunmasına rağmen, Türk toplu­ munun imparatorluktan millete, doğu medeniyelinden batı me­ deniyetine, dini hayattan laikliğe geçişte öneml i bir merhale teşkil etmiştir. Bu fikirler Cumhuriyet döneminde gerçekleştiri­ len inkılaplara zemin hazırladığı gibi, bu çevrede işlenen milli­ yetçilik fikri yeni Türk devletine ideolojik bir temel oluştur­ muştur. Böylece II. Meşrutiyet döneminde temelleri atılan Türk mill iyetçiliği fikri, Milli Mücadele döneminde Misak-ı Milli sı­ nırları ,ile belirlenen Anavatan kavramı ile bütünleşerek açıklık ve güç kazanmış, milli bir Türk devleti kurulması şeklinde te­ celli etmiştir. Yani Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı dönemindeki Türkçülük hareketinin birikiminden milli devlet fikrine ulaş-


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 335

mış, milliyetçiliğe de çağdaş bir muhteva kazandırarak Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri haline getirmiştir. Türk Ocaklan çevresindeki aydınlar, Osmanlı devletinin yerine kurulan Milli Türk Devleti'ni, Türkçülük anlayışlarının somut bir ifadesi olarak görmüşlerdir. Bu anlayışın tabii sonucu olarak Milli Mücadele'den itibaren Mustafa Kemal Paşa'nın ya­ nında yer alan Türk Ocağı mensupları, temel konularda yeni re­ jime tam destek vermişlerdir. Aynı şekilde Cumhuriyet döne­ minde başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, bütün yönetim kademeleri, Türk Ocaklarını yeni rejimin ilkelerinin benimsen­ mesi ve yayılması için üzerine dayanılması gereken bir güç ola­ rak görmüşler ve yoğun bir ilgi ve destek sağlamışlardır. Türk Ocaklarının kısa zaman içinde ülke çapında hızla teşkilatlan­ masını bu destekle beraber düşünmemiz gerekir. Bu organik yakınlık ve işbirliği ideolojik açıdan da kısa zamanda kaynaş­ mayı beraberinde getirmiştir. Nitekim 1 927 yılında CHF'nın bir kültür şubesi haline gelen Türk Ocaklannın, yönelimle hukuki birleşmesinin tabii sonucu olarak faaliyet sahası Türkiye Cum­ huriyeti ile sınırlandırılmış, böylece bütün Türklük anlayışın­ dan dönüşüm resmileştirilmiştir. Sonuçta Türk Ocaklarının amaçları milliyetçilik, halkçıl ık, medeniyetçilik ve laik Cumhu­ riyetçilik esaslarını korumak ve yaymak olarak belirlenmiştir. SCF denemesi ve Menemen olayından sonra CHF'nın ülkedeki bütün güçleri bünyesinde toplayarak (veya temsil ederek) parti­ devlet bütünleşmesini gerçekleştirmesinin sonucu olarak da ka­ patılmıştır. Türk Ocaklarının Cumhuriyet dönemindeki

en göze

çarpan özelliği (önceleri, Halifeliğin kaldınlması, harf inkıliibı gibi konularda bazı tereddütler olmasına rağmen) Atatürk tara­ fından gerçekleştirilen radikal inkıliipları benimseyen, sahiple­ nen ve hatta bekçiliğini üstlenen bir kuruluş olmasıdır. Bu an­ layış doğrultusunda inkıliiplar konusunda halkı aydınlatmak, yeni rej imin ilkelerini ülkede yerleştirmek amacıyla sosyal ve kültürel faaliyetlere büyük önem verdiğini görüyoruz. Bu tav-


336 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

nyla adeta yönetim tarafından alınan karar ve inkılapların halk arasında uygulanmasını üzerine alan bir kuruluş görünümünde­ dir. Bu açıdan Cumhuriyet rej iminin güçlü dayanakla)lndan bi­ rini teşkil etmiş, yönetim ile halk arasında aracı rol oynamaya çalışmıştır. Bu amaçla gerçekleştirilen faaliyetlerde Ocaklar ol­ dukça hareketli birer kültür merkezi görünümünde olmalarına rağmen, bu faaliyetlerin gerek mesai programında öngörülen, gerekse yönetimin beklentileri boyutunda yapılamadığını be­ lirtmek gereki�. Bu durum geniş halk kesimleri ile istenilen dü­ zeyde dilaloğa girernediğini göstermektedir. Bunun sebebi de hiç şüphesiz ülkenin seçkinlerine dayanan sosyal yapısının tabii bir sonucudur. İnkılapların ülkede yerleştirilmesi çalışmalarına paralel olarak, en çok üzerinde durdukları konulardan biri de Türkiye'de milli birlik ve beraberliğin sağlanması için gösterdi­ ği hassasiyettir. Özellikle, yönetimin de desteği ile Şeyh Sait is­ yanından sonra Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde şubelerini yaygınlaştıran Türk Ocaklannın bu konudaki yakla­ şımı, ırkçı anlayıştan uzak, zorlayıcı tedbirlere başvurmadan ül­ kede Türkçenin yaygınlaştınlması için belediyeler ve devlet ile koordineli bir şekilde çalışması şeklindedir. Türk Ocaklarının Cumhuriyet dönemindeki yerini belir­ lemek gerekirse yönetim ile halk arasında bir rol oynamayı ilke edinen, vatanın müdafaası , inkılapların yerleştirilmesi, ülkede milli birlik ve beraberliğin sağlanması gibi konularda aktif bir şekilde çaba sarfeden sosyal ve kültürel bir seçkinler topluluğu­ dur diyebiliriz. Sonuç olarak, Türk Ocaklarının imparatorluktan milli devlete geçiş dönemi ile, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ve rejimin yerleşmesi safhasında önemli rol oynayan, yakın tarihi­ mize damgasını vurmuş sosyal ve kültürel bir cemiyet olduğu­ nu söylemek mümkündür.


BİBL İYOG RAFYA

1- ARŞiv BELGELERİ Genel Kurmay Başkanlığı ATASE Arşivi: Dosya No: 6-2, Kılasör: 255, Fihrist: 8, 20-2

Cumhurbaşkanlığı Arşivi: Dolap No: ı , Kutu No: 6-2, Dosya No: ı 8, Fihrist No: 73 Dolap No: 3, Kutu No: 22-2, Dosya No: 56- 1 , Fihrist No: 25!2 Do1ap No: 3, Kutu No: 22-2, Dosya No: 56- 1 , Fihrist No: 29/ 1 , 29, 29ı Dolap No: 7, Kutu No: 64- ı , Dosya No: 7 1 , Fihrist No: 2/9, 2, 2- ı , 22, 2-3, 2-4, 2-5, 2-6, 2-7, 2-8, 2-9 Dolap No: 7, Kutu No: 64- 1 , Dosya No: 7 ı , Fihrist No: 43 Dolap No: l l , Kutu No: ıos-2, osya No: 90-9 ı , Fihrist No: 2, 2-5, 26, 2-7, 2-8, 2-9, 2- 1 0, 2- l l , 2- ı 2, 2- 1 3, 2- 1 4, 2- ı5, 2- 16, 2- ı7, 2ı 8, 2- ı9, 2-20, 2-2 ı , 2-22, 2-23, 2-24; 2-25, 2-26, 2-27, 2-28, 229, 2-30 Dolap No: ı 5 , Kutu No: 1 59, Dosya No: 7 1 , Fihrist No: 5, 5- 1 , 5�2, 53, 5-4, 5-5, .5-6, 5-7. 5-8, 5-9, 5- 1 0, 5 - 1 ı . 5- ı 2, 5- 13, 5- 14, 5 - 1 5, 5ı7


338 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi v& Türk Ocakları

Dolap No: 15, Kutu No: 1 59, Dosya No: 7 1 , Fihrist No: 6, 6- 1 Dolap No: 1 5, Kutu No: 1 6 1 -3, Dosya No: 79-2, Fihrist No: 1 , 1 - 1 Dolap No: 3 , Kutu No: 24-3, Dosya No: 5 ı -3, Fihrist No: 26, 26- ı , 26-2 Lozan Türk Yurdu Cemiyeti'nin Muha"erat ve Zabt-ı Sabık Defteri, Türk Tarih Kurumu, Yazmalar 653. Türk Yurtları Üye Kayıt Defteri, Türk Tarih Kurumu, Yazmalar 654. 2. KİTAP VE MAKALELER

ABADAN, Yavuz; "Tanzimat Fermanının Tahlili", Tanzimat /, İstan­ bul ı 940. Abdülhamit'in Hatıra Defteri, (Der.: İsmet Bozdağ), Ankara 1 975. (ADIVAR), Halide Edip; "Evimize Bakalım: Türkçülüğün Faaliyet Sahası", Vakit, 30 Haziran ı 9 ı 8. ADIV AR, Halide Edip; Mor Salkımlı Ev, İstanbul ı 963 . ............... ; "Padişah ve Şehzadelerimiz", TY, C. lll, Sayı: 2 (26), ( 1329), s. 33-36. ............... ; Türk'ün Ateşle İmtihanı , 8. B., İstanbul ı 985. AFET İNAN, A.; "Atatürk ve Tarih Tezi", Belleten, C. III, ( 1 939), s. 245-246. ............... ; "Türk Tarih Kurumu'nun Kuruluşuna Dair", Belleten, C. Xl, ( 1 947), s. ı 73. ............... ; Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları, Anka­ ra ı 969. ...............; M. Kemal Atatürk'ten Yazdı/c/arım, İstanbul, ı 97 1 . (AGAOGLU), Ahmet; "İslimda Dava-yı Milliyet", 1-11, TY , C . VI, Sayı: 10- 1 1 , (Temmuz 1330), s. 2320-2329, 238 ı -2390. ............... ; "Kurultay Münasebetiyle", TY, C. III, Sayı: ı 8, (Mayıs­ Haziran 1926), s. 626-640. ............... ; "Milli Cereyan", TY, C. VIII, Sayı: 2 (77), ( ı 9 Mart 1 33 ı ), s. 2529-253 1 . ............... ; "Milliyetçilik Cereyanının Esastan", TY, C . Il, Sayı: ı ı , (Ağustos ı925), s . 394-395 . ............... ; "Sabık Trabzon Valisi Nazif Beyefendiye", TY, Yıl: 2, Sa­ yı: 2ı (45), (25 Temmuz 1329), s. 7 ı 3-7 ı4 . ............... ; Serbest Fırka Hatıraları, İstanbul ı 969.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 339

............... ; "Tarihi Devirler Arasında Milliyet", TY, C. III, Sayı: 17, (Mart 1 926), s. 534-537 . ............... ; "Terbiye-i M illiye", içtihad, Sayı: 27, ( 1 5 Temmuz ı 327), s. 782-786 . ............... ; "Türk Medeniyeti Tarihli I", TY, C. IV, Sayı: 4, (Mayıs ı 329), s. 530-540. ............... ; Üç Medeniyet, İstanbul ı 972. AÖAOÖLU, Samet; Babamın Arkadaşları, Nebioğlu Yayınevi, İs­ tanbul (Tarihsiz) . ............... ; "Hamdullah Suphi Tanrıöver", TY, Sayı: 2 (H.S.T. Özel Sayısı), (Şubat ı 967), s. 33-37. AHMAD, Feroz-Rustow; "Il. Meşrutiyet Döneminde Meclisler ( 1 9081 9 ı 4)", Güney Doğu A vrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı: 4-5, ı976, s. 244-288 . ............... ; ittihat ve Terakki, Çev.: Nuran Yavuz, İstanbuı ı 984. AHMED FERİD BEY, Nevsal-i Milli, 1 330, s. 1 85- ı 87. AHMED CEVDET PAŞA, Maruzat, (Yay.: Yusuf Haıaçoğıu), İs­ tanbul ı 980. ............... ; Tezdkir, (Yay.: Cahil Baysun), Ankara 1 986. AKBAY, Cemal; Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, I. Cilt, Anka­ ra ı 970. (AKÇURA), Yusuf; "Akvam-ı Müslime Tarihinin Deviriere Taksimi", TY, C. XIII, Sayı: 2 (Eylül 1 333), s. 3569-3573. AKÇURAOÖLU, Yusuf; "Asri Türk Devleti ve Münevverıere Düşen Vazife", TY, C. III, Sayı: 1 3, (Teşrin-i evveı ı 34 ı ), s. ı - ı 6 . ............... ; " 1 329 Senesinde Türk Dünyası", TY, C. VI, Sayı: 3 (63), (3 Nisan 1 330), s. 2098-2 ı 04. ............... ; "Cengiz Han", TY, C. I, Sayı: l l , (Nisan ı 328), s. 326330. ............... ; "Cihan Harbi ve Türkler", TY, C. VII, Sayı: ı , (Kanun-u evet 1 330), s. 2425-2430. .. ............. ; "Çok İyi Bir Buluş", TY, C. II, Sayı: 1 0, (Teşrin-i evvel ı 928), s. 67 ............... ; "Geçen Yıl ı 330 Senesi", TY, C. III, Sayı: ı (76), (5 Mart ı 33 ı ), s. 25 ı 5-2520. ............... ; "Gökaıp Ziya Bey Hakkında Hatıra ve Mülahazalar", TY, 2. Seri, C. I, Sayı: 4, (Kanun-u evvel 1 340), s. ı 56- ı 62. o


340 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları ............... ; "Halk'a", HD, Yıl: ı, Sayı: 22, (5 Eylül 1 329), s. 1 69- 172 . ............... ; "Halk'a" 2, HD,

Yıl: ı , Sayı: 23 ( 1 2 Eylül 1 329), s. 177-

178 . ............... ; "Halk'a" 5, HD, Yıl: ı, Sayı: 3 1 , (7 Teşrin-i sani 1329), s.

237-238 . ............... ; "İktisat", TY, C. XII, Sayı: 12, (Ağustos 1 333), s. 352 1 -

3523 . ............... ; "Milliyet Fikri ve Millet Muharebeleri ı " , TY, Yıl: 2, Sayı:

9 (33) (Şubat 1 328), s. 260-264. ............... ; "Müverrih Leon Cahun ve Muallim Barthold'a Göre Cengiz Han", TY, C. ı , Sayı: 1 , (Teşrin-i sani 1 327), s. 1 7-2 1 .

............... ; Osmanlı Devleti'nin Dağılma Devri, 2 . B., Ankara 1983 . ............... ; "Osmanlı Saltanatı Müessesatının Tarihine Dair Bir Tecrü­ be", Bilgi Mecmuası, C. ı, Sayı: 1 , (Teşrin-i sani 1 329), s. 82-96. ............... ; Rusya Üserô Murrahhası Yusuf Akçura Bey'in Raporu, İs­ tanbul 1 9 1 9 . ............... ; "Tanzimatçılık Aleyhine", TY, C. lll, Sayı: 1 1 (Man 1 329), s. 349-352 . ............... ; "Tarihi Görüşe Dair", TY, C. ı , Sayı: 5 ( 1 34 1 ), s. 349-357 . ; "Türkçülük Fikrinin Menşe"leri", Hakimiyet-i Mi/liye, 4 Mayıs 1 927 . ............... ; "Türk Tarihinin Devrelere Taksimi", TY, C. VIII, Sayı: 4 ( 1 3 3 1 ), s. 25!i l -2563 .

..•.. . . . . . . . . . .

............... ; "Türkler ve Tatarlar Birdir ve Medeniyete Hizmet Etmişler­ dir", Altın Armağan, İstanbul 1 328, s. 37-59 . ............... ; "Türklerin Büyük Muallim ve Muharriri İsmail Bey Gaspi­ rinski", TY, Yıl: 1 , Sayı: 22 (6 Eylül 1 328), s. 690-695 . ............... ; "Türklüğü Bilmeli ve Bilişmeliyiz", TD, Yıl: 1 , Sayı: 1

( 1 327), s. 25-29 . ............... ; "Türklük", Salname-i Servet-i Fünun, 1 328, s. 189- 1 92. ............... ; (Toplayan) Türk Yılı, Yeni Matbaa, İstanbul 1 928 . ............... ; Üç Tarz-ı Siyaset, T.T.K. Yay., Ankara 1976. ............... ; Yeni Türk Devleti'nin Öncüleri 1928 Yılı Yazıları, (Haz.: Nejat Sefercioğlu), Ankara 1 98 1 . ............... ; "Cihan Harbine iştirakimiz ve İstiklaJimiz", Siyaset ve ik­ tisad, Hilmi Kitabevi, İstanbul 1924, s. 7- 1 9 . ............... ; "Umdelerimize Dair", Siyaset ve iktisad, s. 1 69- 176.


Türk Mllliyetçlli(ilnin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 341

............... ; "Türk Milliyetçiliğinin İktisadi Menşelerine Dair", Siyaset ve iktisad, s. 140- 1 68. AKDER, Necati; "Hamdallah Suphi Tanrıöver'de Milliyetçilik Fikri ve Milliyetçilik Mefküresi", Türk Kültürü, C. IV, Sayı: 45, (Temmuz 1 966), s. 1 1 -53 ............... ; "Türk Ocaktan, Halkevleri ve Kültür Demekleri I", TY, Sayı: 287, (Ağustos 1 960). ............... ; "Ziya Gökalp'in Tarih Anlayışı, I. Ziya Gökalp'de Tarih Anlayışının Felsefi Temeli", TK, C. I, Sayı: 1 2, (Ekim 1 963), s. 5- 1 8. AKİFOGLU, Mazhar; "Çok Aziz Örnek İnsan ağabeyim Hamdullah Suphi", TY, Sayı: 336, (Haziran 1 967), s. 5-7. ............... ; "idealist Ziya Gökalp", TY, Sayı: 265, (Ekim 1 955), s. 263-265 . ............... ; "Ne Düşünmüştük", TY, Sayı: 252 (Ocak 1 956), s. 5 1 652 1 . AKŞİN, S ina; "1. Meşrutiyete Son Verilmesinin Sebepleri", H.Ü. Edebiyat Faküldesi Dergisi, C. IV, Sayı: I, s. 96-105 . ............... ; Jön-Türkler ve illihat ve Terakki, İstanbul l 980. ............... ; 31 Mart Olayı, Ankara 1 970. AKYÜZ, Kenan; "Türk Ocaktan", Bel/eren, C. I, Sayı: 1 96, (Nisan 1 986), s. 201 -228. ALANGU, Tarih; Ömer Seyfellin, Ülkücü Bir Yazarın Romanı, İs­ tanbul 1 968. ALASYA, Halil Fikret; Tarihte Kıbrıs, Ankara 1 988. ALBERT Baron Niyari; "Macaristan'ın Turanilikteki Rolü", TY, C. VI, Sayı: 4 (64), ( 1 8 Nisan 1 330), s. 2 1 1 7-2 1 27. ALİ KEMAL; "Atalet-i Fikriye", Peyam, 26 Nisan 1 330. ALP, İlker; Belge ve Fotoğraftarla Bulgar Mezalimi (1878- 1989), Ankara 1 990. ARAİ, Masami; "The Genç Kalemler and Young Turks: A Study in Nationalism", ODTÜ Gelişme Dergisi, C. 1 2, Sayı: 3-4, ( 1 985), s. 1 97-244 . ............... ; Türkish Nationalism In Tlıe Young Türk Era, E.J.Brill, Le­ iden 1 922. ARIBURNU, Kemal; Milli Mücadele'de istanbul Mitingleri, 2. 8 . , Ankara 1975.


342 / Türk Milliyetçili(iinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ARSAL, Sadri Maksudi; "Dostum Yusuf Akçura", TK, Sayı: 1 74 (Nisan 1 977), s. 352-353 . ............... ; Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları, 4. B., İstanbul 1 979. ARMAoGLU, Fahir; Siyasi Tarih ( 1 789-1960), 3. B., Ankara 1 983 . ............... ; 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1980), 4. B., Ankara 1 987. (ATABİNEN) Reşit Saffet; "İran'da Türk Katliamı", TY, C. III, (Y.Seri) Sayı: 20 (Ağustos 1 929), s. 54. ............... ; Les Türk Odjaghis, Ankara 1 930. ............... ; "Şimal ve Sovyet Memleketlerinde Türkçülük Tetkikleri", TY, C. III, Sayı: 24, (Kanun-u evvel 1 929), s. 3- 1 8. ATALAY, Besim; "Uşak'ta Milli Hareket", Yakın Tarihimiz, C. Il, s. 205. Atatürkçülük, 3. Kitap, Atatürk'ün Düşünce Sistemi, İstanbul 1 984. Atatürk Devri Fikir Hayatı ll, (Haz.: M.Kaplan, İ.Enginün ve diğer­ leri), Ankara 1 98 1 . ATATÜRK, Kemal, Nutuk (1919-1920), C. I , 13. B., İstanbul 1 973. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, (Haz.: Nimet Arsan), 3. B., C. I-III, Ankara 1 98 1 . Atatürk'ün Söylev ve Demeç/eri Tamim ve Telgrafları, C. V ; (Haz.: Sadi Borak-Utkan Kocatürk), Ankara 1 972.

ATAY, Falih Rıfkı; Başveren inkılôpçı, Dünya Yayınlan, Tarihsiz. (ATAY), Falih Rıfkı; "Bir Bayram Manzarası", TY. C. l/2 1 , Sayı: 1 97, (Mart 1 928), s. 1 -2 . ............... ; "Fırka ve Gençlik", Milliyet, 2 1 Mart 1 93 1 . ............... ; "Fikirden Hayata", TY, C. III, Sayı: 1 8, (Mayıs-Haziran 1 926), s. 6 1 3-6 1 5 . ............... ; "Ocaklar", TY, C. V, Sayı: 2R, (Nisan 1 927), s. 4 1 0-4 1 1 . "Ayandan Beseryan Efendi Hazreılerine", TD, Yıl: 1 , No: 5 , ( 1 327), s. 1 38. (AYAZ), İshaki; "Bütün Türklerde Yüksek Bir Türk Dilinin Vücuda Gelmesi Mümkün müdür?", TY, C. III, Sayı: 14, (Teşrin-i evvel ı 925), s. ı 48- ı 52. ............... ; "Gayr-i Türkler Nasıl Türkleştirilebilir?", Cumhuriyet, 28 Nisan 1 928. AYBARS, Ergün; istiklôl Mahkemeleri (1923-1927), Ankara 1 982.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 343

A YDINEL, Sıtkı; Güneybatı Anadolu'da Kuva-yı Milliye Harekatı, Ankara 1 990. A YDEMİR, Şevket Süreyya; Enver Paşa, 2. B., C. I, İstanbul 1 972 . . .............. ; Enver Paşa, 3. B., C. ll, İstanbul 1 98 1 . ............... ; Suyu Arayan Adam, 7 . B., İstanbul 1 979. BABANZADE, Ahmet Naim; "İstam'da Dava-yı Kavmiyet", Sebi­ . lürreşad, C. XII, Sayı: 293, ( 1 0 Nisan 1 330), s. 1 1 4- 1 28. BADEMCİ, Ali; Türkistan Milli Hareketi ve Enver Paşa, Korbaşılar, C. I, İstanbul 1 975. BAGIŞ, Ali İhsan; Osmanlı Ticaretinde Gayr-i Müslimler, Ankara 1 983. Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin Çarıktı'nın Kuva­ yı Milliye Hatıraları ( 1919-1920), Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yay., Ankara 1 977. Balkan Harhi (1 912-1913), (Yay.: Genelkurmay Harp Tarihi Başkan­ lığı), C. I, Ankara 1 970. BANARLI, Nihat Sami; "Sultan Hamid'in Türkçeciliği", Hayat Tarih Mecmuası, Yıl: 3, C. II, Sayı: 1 1 , (Aralık 1 967), s. 5-9 . . .............. ; Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, C. III, İstanb�l 1 97 1 . BANOGLU, Ahmet; Tarihte Girit ve Osmanlılar Dönemi, İstanbul 1 99 1 . BAŞAR, Ahmet Hamdi; A tatür�'le Üç Ay ve 1930'dan Sonra Türkiye, 2. B., Ankara 1 98 1 . BAYAR, Celal; Ben de Yazdım, C. ll, V , İstanbul 1 966, 1 967. BA YDAR, Mustafa; Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Anı/arı, İstan­ bul 1 968. BAYUR, Yusuf Hikmet; Türk İnkılôhı Tarihi, 3. B., C. I, Kısım: 1 , Ankara 1 983 . ............... ; Türk İnkılôhı Tarihi, 2. B., C. II. Kısım: IV, Ankara 1 983. BEKATA, Hıfzı Oğuz; "Köycü Reşit Galip", Dr. Reşit Galip, Anka­ ra 1 955, s. 8 1 . BEKTAŞ, Cengiz; "Özbekler Tekkesi", Tarih ve Toplum, (Ağustos 1 984), s. ı 1 2- 1 1 7 . BERKES, Niyazi; "Unutulan Adam", Sosyoloji Konferans/arı, İstan­ bul 1 976, s. 1 95-203 . ............... ; Türk Düşününde Batı Sorunu, İstanbul 1 975 . ............... ; Türkiye'de Çağdaş/aşma, İstanbul 1 978.


344 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Tüı1< Ocakları ...............; islômlık, Ulusçuluk, Sosyalizm. Ankara ı975. BEYATLI, Yahya Kemal; Siyasi ve Edebi Portre/er, İstanbul ı 968. BIYIKLIOÖLU, Tevfik; Trakya'da Milli Mücadele, 2. B., C. I, Ankara 1 987. BİCE, Hayati; Kajka.fya'dan Anadolu'ya Göçler, Ankara 1 99 ı . BİLGEGİL, Kaya; Ziya Paşa Üzerine Bir Araştırma, C . I , 2. B . , An­ kara ı 979 . ............... ; Yakın Çağ Türk Kültür ve Edebiyatı Üzerine Araştırmalar /, Yeni Osmanlı/ar, Ankara 1 976. "Bir Aylık Ocak Haberleri", TY, C. lll, Sayı: 208, (Şubat 1 929), s. 67. "Bir Aylık Ocak Haberleri", TY, C. 1{22 (Y.Seri), Sayı: 20ı (Tem­ muz ı 928), s. 46-47. "Bir Aylık Ocak Haberleri: Ocaklar Bütçeleri", TY, C. 11{22, Sayı: 7{20 1 (Temmuz 1 928), s . 47-48. "Bir Aylık Ocak Haberleri: Ocak Bütçesi", TY, C. 1{2 1 , Sayı: 3/197 (Mart ı 928), s. 63-66. BİRİNCİ, Ali ; "Müstear Çıkmazında Bir Kitap: Turan", Dergah, C. I, Sayı: ı 1 , (Ocak 1 99 1 ), s. 1 6- 1 7 . ... , ... ........ ; "İttihad ve Terakki Cemiyeti Kuruluşu ve İlk Nizamnamesi", Tarih ve Toplum, Sayı: 52 ( 1988), s. 209-2 1 5 . ............... ; Hürriyet ve itilaf Fırkası, ll. Meşrutiyet Devrinde ittihat ve Terakkiye Karşı Çıkan/ar, İstanbul ı 990. BLAİSDELL, Donald C.; Osmanlı imparatorluğu'nda A vrupa Mali Denetimi "Düyun-u Umumiye", Çev.: Ali İhsan Dalgıç, İstanbul 1 979. Brockelmaan, Von Cari; "Das Naıionalgefühlder Türken im Licht der Geschichte", Hal/ische Universitatsreden, Nr: 10, Halle 1 9 1 8, s. 1 -22. "Buldan Türk Ocağı", TY, C. I, (Kanun-u evvel 1 340), s. 244-245. Bulgaristan 'dan Türk Göç/eri, DPT Yayınlan, Ankara ı990. BURNS, Edward Mcnall; Çağdaş Siyasal Düşünceler (1850-1950), Çev.: Alaeddin Şenel, Ankara 1 984. CAFEROGLU, Ahmet; "Mirza Feth-Ali Ahundzade", Azerbaycan Yurt Bilgisi, C. Il, ( 1 933), s. 436-443 . ............... ; "İsmail Bey Gaspirinski", A=erbaycan Yurt Bilgisi, C. II, ( 1 933), s . ı 611 . .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 345

CANSEVER, Hasan Ferit; "Türk Ocağı'nın Doğuşundaki Sebep ve Saikler 1", TY, Sayı: 277, (Ekim 1 959) . ............... ; "Türk Ocağı'nı Meydana Getiren Prensipler" I, TY, Sayı: 238, (Kasım I 954) . ............... ; "Türk Ocağı'nı Meydana Getiren Prensipler" II, TY, Sayı: 239, (Aralık I 954). .......... ..... ; Ocak Mesaisi Hakkında /927 Kuru/tayına Arzedilen Tek/if­ /erim, Ankara 1 921! . ............... ; "Türk Ocağı'nın Doğuşu ve Türk Ocağı Milliyetçilik İdeali­ nin Hususiyetleri", TY, Yeni Dönem, C. VI, Sayı: 1!, (Ağustos 1 967), s. 1 5- 1 9 . . . .. ........... ; "Rahmetli Hamdullah Suphi Tanrıöver", TY, (H.S.T. Özel Sayısı), Sayı: 2, (Şubat 1 967), s. 24-26. CEMAL PAŞA; Hallralar, (Yay.: Behçet Cemal), İstanbul 1 977. CEMALEDDİN AFGANi; "Vahdet-i Cinsiyye (lrkiyye) Felsefesi, Li­ san Birliğinin Hakiki Mahiyeti" , (Müt. : Mehmed Emin), TY. C. III, SAyı: 2 (26), (2 Ekim 1 9 14) , s. 54-56. CHF Üçüncü Büyük Kongre Zahu/arı ( /0-18 Mayıs 1931 ) İstanbul 1 93 1 . CHF Yedinci Kurultay Tutanağı, Ankara 1 948. Cumhuriyet Halk Fırkası Büyük Kongresi (15 Ekim /927), TBMM Matbaası, Ankara 1 927. CUNBUR, Müjgan; "Ziya Gökalp ve Kadın", TK, C. III, Sayı: 36 (Ekim I 965), s . 959-965. "Çanakkale'ye Giden Heyet-i Edebiyenin Avdeti", TY, C. VIII, Sa­ yı: 1 0, (Temmuz 1 33 I ), s. 2693-2694. ÇAY, Abdulhaluk; " 1 876 Meşrutiyet Meclisi", H.Ü. Edebiyat Fakül­ tesi Dergisi, C. IV, Sayı: I , (Özel Sayı), s. 75-1!5. ÇA YCI, Abdtırrahman; "Atatürk ve Kültür Alanında Çağdaşlaşma", Atatürkçü Düşünce, Ankara 1 992, s. 1!2 1 - 1!3 1 . ............ ; "Türk-Ermeni İlişkilerinde Gerçekler", Tarihi Gelişmeler İçinde Türkiye'nin Sorunları Sempozyumu, Ankara 1 992, s. 751 1 4. ............... ; "Atatürk ve Çağdaşlaşma", Atatürkçü Düşünce, Ankara 1 992, s. 64 1 -658 . ............... ; Büyük Salıra'da Türk-Fransı: Rekabeti ( /858-/91 1 ), Erzu­ rum 1 970. ,

.. _


346 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ÇİNER, Sadık; "Büyük Vatan Evladı", TY, C. VI, Sayı: 2 (H.S.T. Özel Sayısı), (Şubat 1 967), s. 83. ÇOKER, Fahri;. Türk Tarih Kurumu, Kuruluş Amacı ve Çalışmaları, Ankara 1 983. DANiŞMEND, İsmail Hami; Ali Süavi'nin Türkçülüğü, Ankara 1 942. ............... ; İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. IV, İstanbul ı 972. DARENDELİOGLU, İlhan; Türkiye'de Milliyetçilik Hareketleri, 3. B., İstanbul 1 977. DAVİSON, Roderic; "Nationalism as a Oıtoman Problem and the Ot­ toman Response", Nationalism in a Non National State, The Dis­ solution of The Ottoman Empire, Eds. W. William Haddad and W. Ochsenwald, Ohio State University Press; Columbus ı 977 . ............... ; Reform in the Ottoman Empire, Princeton ı 963. DESCHAMPS, Hubert; Sömürge imparatorluklarının Sonu, Çev.: T. Gökçöl, İstanbul ı 975. DEVELİOGLU, Burhaneıtin; "Hamdullah Suphi ile Elli Beş Sene", TY, C. VI, Sayı: 2, (Şubat ı 967), s. 1 0- 1 7. DEVLET, Nadir; Rusya Türklerinin Mi/If Mücadele Tarihi (1 9051917), Ankara 1 985 . ............... ; İsmail Bey (Gaspıralı), Ankara 1 988 . ............... ; "Yusuf Akçura'nın Hayatı ( 1 876- 1 935)", Ölümünün Ellinci Yılında Yusuf Akçura Sempozyunıu Tebliğleri ( 1 1 -12 Mart 1 985), Ankara ı 987, s. ı 7-33. "Din Ticaretiyle Mücadele", YM, C. IV, Sayı: 78, ( 1 5 Haziran 1 923), s. 257. DİZDAROGLU, Hikmet; "Ali Süavi'de Dil Anlayışı", Türk Dili, C. VII, Sayı: 73-84 ( ı 957- 1 958), s. 374-380. ............... ; "Şemseııin Sami Bey ve Dil Anlayışı", Türk Dili, C. I, Sa­ yı: 9, ( 1 952), s. ı 7-20. DUMONT, Poul; "La Revue de, Türk Yurdu et !es Musulmans de I'Empire Rus se 19 ı ı - ı 9 ı 4" , Cahiers du Monde Russe et Sovieti­ , que, No: ı 5 (3-4), (Temmuz-Kasım 1 974), s. 3 ı 5-332. DURU, Kazım Nami; Ziya Gökalp, 2. B., İstanbul ı 965 . ............... ; İttihat ve Terakki Hatıralarını, İstanbul ı 957 . ............... ; "Türk Ocakları'nın Yarını", TY. Sayı: 244, (Mayıs 1 955), s. 838-840.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 347

. .............. ; "Türk Ocağı Hatıralarımdan", TY, Sayı: 250, (Kasım 1 955), s. 355-356. ............... ; "İzmir Seyahati", TY, C. V, Sayı: 2 1 (9), (Temmuz 1 3 29), s. 730-734. ............... ; "Yeni Hayata Doğru", TY, C. III, Sayı: 2 (26), (Teşrin-i sa­ ni 1 328), s. 40-44. ............... ; "Hanımlarıtnızın İktisadi Teşebbüsleri", TY, C. II, Sayı: 22, (8 Ağustos 1 329), s . 784. D ÜZDAG, M.Ertuğrul; Türkiye'de İsicim ve lrkçtlık Meselesi, İstanbul 1 976. EBÜZZİYA, Tevfik, Yeni Osmanlifar Tarihi, I. Cilt, İstanbul 1 973. ELMA N, Ahmet Şevket; Dr. Reşit Galip, Ankara 1 955. EMİL, Birol; Mizanct Murad Bey: Hayall ve Eserleri, İstanbul 1 979. EMRE, Ahmet Cevat; Atatürk'ün İnktlcip Hedefi ve Tarih Tezi, İstanbul 1 956. ............... ; "Kooperatİf Ş irketleri", TY, C. Xll, Sayı: 1 2, (Ağustos 1 333) s. 3525-3526. ENGELHARDT, Tanzimat, Çev.: Ayda Düz, Milliyet Yay. 1 976. (ERBiL), Haşim Nahid; "Türk Ocakları ve Büyük Gazi", Hakimiyet-i Mi/liye, 20 Teşrin-i sani 1 925 . ............... ; "Modem Türkçülük", TY, C. XXVI, Sayı: 4, ( 1 5 Ekim ı 942), s. 1 20- 1 22. ERCAN, Yavuz; 'Türk-Yunan İlişkilerinde Rum Patrikhanesi'nin Ro­ lü", Türk-Yunan İlişkileri Üçüncü Askerf Tarih Semineri Bildiri/e­ ri, Ankara 1 986, s. 1 95-205 . ............... ; "Tarihi Belgelerin lşığında Ermeni iddiaları", Tarih Boyun­ ca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Atatürk Üniı•ersitesi, Ankara 1 985, s. 207-224 . ............... ; "Osmanlı İmparatorluğunun Dağılma Dönemi ve Yıkılışı­ nın Nedenleri", Silahli Kul'l'etler Dergisi, Sayı : 307, (Ocak 1 987), s. 39-48. ERCiLASUN, Bilge; "Edebiyatta Millilik ve Milliyetçilik", TK, C. XXVI, Sayı: 300, (Nisan 1 988), s. 244-254. ERDEN, Fethi; "Türk Ocakları Nasıl Kuruldu, İngilizler Tarafından Nasıl Kapatıldı? Geçirdiği Buhranlar ve Ocakla İlgili Hatıralar", TY, Sayı: 30 1 , (Aralık 1 963), s. 48-56.


348 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları ERDEN, Fethi; "Türk Ocağında Musiki", TY, \967), s. 637-640.

Sayı: 265, (Şubat

............... ; "Halide Edip Hanımın Bilinmeyen veya Az Bilinen Tarafla­ n ve Türk Ocağı ile Alakah Hatıralan", ry, C. III, Sayı: 1 1 - 1 2, s. 1 7-30. ............... ; "Türk Ocakları Merkez Binasının Tarihi Durumu ve Türk Ocağı'nın Bugüne Kadar Geçirdiği Safhalar", TY, C.III, Sayı: 300, (Temmuz 1 963) . ............... ; "Türk Ocağında Musiki", TY, Sayı: 265, (Şubat 1 957), 637-640.

s.

EREN, Ahmet Cevat; Türkiye'de Göç ve Göçmen Meseleleri, İstan­ bul 1 966. ERGENELİ, A.Hilmi; " 1 9 1 9'da Ayvalık Savunması ile İlgili Anılar", Belleten, C. XLVIII, No: 1 89- 1 90, (Ocak-Nisan 1 984), s. 1 67234. ERGİL, Doğu; ideoloji ve Milliyetçilik, Ankara 1 983. ERGiN, Osman; Türkiye MaarifTarihi, C. III-IV, İstanbul 1 977. ERİM, Nihat; Devletlerarası Hukuki ve Siyasi Tarih Metin/eri, C. I, Ankara 1 952. (ERİŞİRGİL) Mehmet Emin; "Türk Ocaklan", Hayat, C. I, Sayı: 2, ( 1 4 Nisan 1 928), s. 38 1 . ............... ; Bir Fikir Adamının Romanı Ziya Gökalp , 2 . B., İstanbul 1 984.

EROOLU, Hamza; Atatürk ve Milliyetçilik, Ankara 1 992. FAiK, "Esnaf İçin Terakki Yolları", HD. Yıl: I, Sayı: 29-30, (24 Teşrin-i evvel 1 329), s. 229-232. FAZLURRAHMAN; isli/m, Çev.: Mehmet Aydın, İstanbul 1 98 1 . FEYZİOGLU, Turhan; Türk Milli Mücadelesinin v e Atatürkçülüğün Temel ilkelerinden Biri Olarak Millet Egemenliği, Ankara 1 988 . .. ............. ; Atatürk ve Milliyetçilik, Ankara 1 986 .

............... ; "Türk İnkılabının Temel Taşı Laiklik", Atatürk Yolu, s. 1 98-225. "Haftanın Tarihi: Türk Ocağı Kongresi", Büyük Mecmua, No: 6, (24 Nisan 1 335), s. 96.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 349

Halil Hilmi, "Halkçılık Köycülük", 1, ll, İkdam, 1 9-20, Teşrin-i ev­ vel 1 335. HALLI, Reşad; Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar ( 1924-1938), Ankara 1 972. "HamduUah Suphi Bey'in Beyanatı", A Y, C. 1, Sayı: 2, (3 1 Mayıs ı 923), s. 23. HANİOÖLU, Şükrü; Osmanlı ittihad ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük (1889-1902), C. 1, İstanbul ı 985 . ............... ; "Türkçülük", TCfA, C. V, s. ı 394- 1 399. ............... ; Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi, Üçdal Neşriyat, is­ tanbul (Tarihsiz). HATİPOÖLU, M.Muraı; Türk-Yunan İlişkileri'nin 1 0 1 Yılı (182 1 1 922), Ankara 1 988. "Harbiye Nezareti Celilesine", TD, Yıl: l , No: 5, ( 1 327), s. 1 37. HAYDAR, Necip; "Türk Ocağı", Anadolu Mecmuası, Yıl: ı, Sayı: 7 (Ekim ı 924}, s. 261 -263. HEYD, Uriel; Türk Ulusçuluğu'nun Temelleri, Çev . : Kadir Günay, Ankara ı979. HİSAR, Abdülhak Şinasi; "Ocağın Kuruluşunda Milli Hudutlar Dışın­ dan Gelmiş Türkler", TY, Sayı: 239, (Aralık 1 954}, s. 433-435 . ............... ; "Konferans Zamani an", TY, Sayı: 245, (Haziran ı 955), s. 921 -924. ............... ; "Ocakta Şairler, Edipler, Konferansçılar", TY, Sayı: 238, (Kasım 1954), s. 353-355 . ............... ; "Ocakta Tezyini Sanat Eserlerimiz Arasında", TY, Sayı: 235, (Ekim 1 954), s. 249-252. ............... ; "Ocak ve Eski Siyasi Fırkalar", TY, Sayı: 246, (Temmuz ı 955), s. 38-4 ı . ............... ; "Bir Milli Hars Merkezi Olan Ocak", TY, Yıl: 1 , Sayı: 3 (236), (Eylül ı 954), s. 1 69- 1 7 1 . . .............. ; "Bir Vatanseverlik Mabedi Olan Ocak", TY, Sayı: 235, (Ağustos 1 954), s. 89-92. ............... ; "Ocak ve İnkılaplanmız", TY, Sayı: 243, (Nisan 1 955), s. 761-764. ............... ; "Ocağın Doğduğu Zaman ve Muhit" TY, Yıl: ı , Sayı: ı (234), (Temmuz 1 954), s. 1 -7. "Hu1usi Süreyya Hanımın Trabzon'daki Konferansı", TY, C. lll, Sa­ yı: 1 6, s. 457-460.


350 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

HUYUGÜZEL, Faruk; Necip Türkçü, Ankara 1 988. HÜSEYiN, M.Muhammed; Modernizmin İslôm Dünyasına Girişi, Çev.: Sezai Özel, İstanbul 1 986. HOBSBAWM, Eric J.; Devrim Çağı ( 1 789-1848), Çev.: J. Enrgüder, A.Şenel, Ankara 1 989. HOSTLER, Charles Warren; Türkism and the Soviets, London 1 957. "Garba Doğru: Yeni Düsturlannı Tatbik Ediyor", Sebilürreşad, C. XXI, Sayı: 524-525, (9 Haziran 1 339), s. 1 1 5- 1 1 6. (GASPIRALI), İSMAİL; "Türklük-Osmanlılık", TY, C. VI, Sayı: 69 (26 Haziran 1 3 30), s. 2291 -2293. GAULİS, Berthe Georges; Kurtuluş Savaşı Sırasında Türk Milliyetçi­ fiği, Çev.: Cenap Yazansoy, İstanbul 1 98 1 . "Gayemiz", AY, C. I , Sayı: 1 , ( 1 5 Mayıs 1 923), s . 1 . "Gazi'nin İrşadı: Büyük Halkevleri Tesis Edilecek", Cumhuriyet, 2 Kanun-u sani 1 93 1 . GENCER, Ali İhsan; "İlk Osmanlı Anayasasında Türkçenin Resmi Dil Olarak Kabulü Meselesi", Armağan, Kanun-u Esasi'nin 100. Yılı, Ankara 1 978, s. 1 83- 1 89. Genç Kalemler Tahrir Hey'eti, "Yeni Lisan", GK, C. III, Sayı: 24-25, s. 32-33. GENTİZON, Paul; Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu, Ankara 1 983. GeEORGEON, François; "Ziya Gökalp et Yusuf Akçura", Ümit Do­ ğanay'ın Anısına Armağan /, İstanbul 1 982, s. 367-38 1 . ............... ; Türk Milliyetçiliğinin Kökenieri Yusuf Akçura ( 1876-1935), Çev.: Alev Er, Ankara 1986. ............... ; "Les Foyers Turcs A L'epoquee Kemaliste ( 1 923- 1 93 1 )" , Turcıca, Tome: XIV, 1982, s. 1 68-2 1 5 . (GERÇEK), Selim Nusret; Türk Gazetecifiği (1831-1931 ), İstanbul 1 93 ı . GOLOGLU, Mahmut; Tek Partili Cumhuriyet (193 1 -1938), Ankara 1 974. ............... ; Devrimler ve Tepkiler ( 1924-1930), Ankara 1 972 . ............... ; Üçüncü Meşrutiyet 1920, Ankara 1 970. GÖÇGÜN, Önder; Ziya Paşa'nın Hayatı, Eserleri, Edebi Şahsiyeti ve Bütün Şiir/eri, Ankara 1 987. GÖVSA, Alaaddin; Türk Meşhurları Ansik/opedisi, İstanbul 1 946. GÜNGÖR, Erol; İslôm'ın Bugünkü Meseleleri, İstanbul 1 98 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 351

............... ; Türk Kültürü ve Milliyetçilik, 3. B., İstanbul 1 978. GÜRAY, Sevim; Ahmet Vefik Paşa, Ankara 1 966. G ÜRÜN, Kamuran; Ermeni Dosyası, ı. B., Ankara 1 983. (GÜVEN), Ferid Celal; "Nifak Ateşi", AY, C. I, Sayı: 3 , ( 1 9 Haziran ı 339), s. ı5 . ............... ; "Milliyet Meselesi", TY, III. Seri, Sayı: 8/20ı, (Ağustos ı 9ı8), s. 9- 1 0. HASANOVA, Esmeralda Yu; ideologiya Burzuaznogo Natsionalizma u Turtsii ( 1 908-1 914), (Rusça), Bakü 1 966. İGDEMİR, Uluğ; "Kaybolan Bir idealist", Dr. Reşit Galip, Ankara 1 955, s. ı68-ı69. ............... ; Yılların içinden, Makaleler, Anılar incelemeler, Ankara 1 976. ............... ; Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Tarih Kurumu, Ankara 1 973. IMBERT, Paul; Osmanlı imparatorluğu'nda Yenileşme Hareketleri, Çev.: Adnan Cemgil, İstanbul 1 98 1 . ISPARTALI, Hakkı; "Türkçe'nin Sadeleştirilmesi", TD, Yıl: I , Sayı: 4, ( 1 3ı7), s. 1 30- 1 36 . ............... ; Köyümden Geliyorum, (Haz.: Şevket Aziz Kaosu), Ankara 1 97 1 .

İMECE, Mustafa Selim; Atatürk'ün Şapka Devriminde Kastamonu ve inebolu Seyahat/arı, Ankara 1959. İNALCIK, Halil; "Tanzimat'ın Uygulaması ve Sosyal Tepkiler", Bel­ leten, C. XXVIII, Sayı: 1 09- 1 ı ı, (Temmuz 1 964), s. 6ı3-690. (İNHAN), M.Zühdü; "İkıisad-ı Milli", TY, C. VIII, Sayı: 6, ( 1 33ı), s. ı6 1 6-ı6 1 1. İNÖNÜ, İsmet; Hatıralar, ı. Kitap, Ankara 1 987. islam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, (Ed.P.M.Holı, A.K.S. Lampton, B.Lewis), Çev.: Kurul, C. Il, İstanbul 1 989.

İSMAİL, Naci; "Halk Fırkasının Türk Ocaklan Siyaseti", Yarın, ı3 Mart 1 93 1 . ............... ; "Türk Ocağı Neydi, Ne Olabilir?", Yarın, ıı Mart 1 93 1 . "İstanbul Meclis-i Mebusanı'nın Gizli Oturumunda Hamdullah Suphi Tanrıöver'in B ir Konuşması", AAMD, C. I, Sayı: 3, (Temmuz 1 985), s. 977-979.


352 / TOrk Milliyetçili!)inin Tarihi Gelişimi ve TOrk Ocakları

"İstanbul Türk Ocağı", A Y, C l, Sayı: 4, ( 1 9 Haziran 1 923). "İstanbul Türk Ocağı'nda Mühim Bir İçıima Fuad Bey'in Konferansı", TY. C. IV, Sayı: 23, (feşrin-i sani 1 926), s. 473-477. "İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Yıllık Kongresi", TY, Yıl: 3, C. III, Sayı.: I (49), ( 1 9 Eylül l 329), s. 877-880. İZ, Mahir; Yılların izi, i stanbul l 975. (İZBUDAK), Veled Çelebi; Hatıralarım, İstanbul 1 946. ............... ; "Alim ve Miltefekkir Üstadımız Ağaoğlu Ahmed Beyefen­ diye Edebi Arz-ı Halimdir", TY, C. lll, s. 574-580. İZZET, Ulvi; "Türklük Duygusu Osmanlılık Fikrine Mani mi?'', TY, C. ll, Sayı: 4 ( 16), ( 1 328), s. 49 1 -493 . ............... ; "Yeni Türk Harfleri Münasebetiyle", TY, C. l/2 1 , Sayı: 200, (Haziran 1 928) s. 1 -3. JAESCHKE, Gotthard; "Der Turanismus der Juntürken", Die Welt des /s/ams, C. XXII, ( 1 94 1 ), s. 1 -54. KAFESoGLU, İbrahim; Türk Milliyetçiliginin Meseleleri, İstanbul 1 970. KANDEMİR, Ferudun; "Türk Ocakları", Resimli Tarih Mecmuası, Sayı: 70, (Ekim 1 955), s. 4 1 04-4 1 08. KAPLAN, Mehmet; "Gaspıralı İsmail'in Avrupa Medeniyeti, Sosya­ lizm ve İslamiyet Hakkındaki Eseri", TK, C. XV, Sayı: 1 80, ( 1 977), s. 7 1 6-730. KARA, İsmail; "İslamcıtarla Türkçüler Arasında Bir Milliyetçilik Tar­ tışması", TT. Sayı: 28, (Nisan 1 986), s. 240-247. ............... ; "Osmanlıcılarla Türkçiller Arasında Bir Milliyetçilik Tartış­ ması", TT, Sayı: 30, (Haziran 1 986), s. 57-62 . ............... ; Türkiye'de isitimcı/ık Düşüncesi /, İstanbul 1 986. KARAER, İbrahim; Türk Ocakları ve inkılôplar, (Ankara Ü. Tıirk İnkılap Tarihi Doktora Tezi), Ankara 1 989. KARAL, Enver Ziya; Osmanlı Tarihi, 5. B., C. V, Ankara 1 988 . ............... ; Osmanlı Tarihi, 2. B., C. VIII, Ankara 1983 . ............ ... ; "Nizam-ı Cedide Dair Layihalar", Tarih Vesikaları, /, ( 1 942), s. 4 1 4-425. (KARAOSMANOGLU), Yakup Kadri; "Türkçülük Mefkiiresinin Ta­ hakkukundan Sonra", Hakimiyet-i Mi/liye, 30 Nisan 1 925 . ............... ; Hüküm Gecesi, (Haz.: Atilla Özkırımlı), İstanbul 1982 . ............... ; Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Ankara 1 969. .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 353

KARDAŞ, Rıza; "Ziya Gökalp"te Kültür ve Medeniyet Anlayışı Üze­ rine Bir Deneme", TK. C. XV, Sayı: 1 73- 1 80, ( 1 977-78), s. 257266, 321 -330, 459-469, 54 1 -55 1 , 6 1 1 -6 1 9, 687-694, 773-777. K ARPAT, Kemal; "The Peoples's Houses In Turkey Establishment And Growth", · The Midd/e East Journal, (Kış-İlkbahar 1 963) Vol: 17 . ...............; Ottoman Population 1830-1914, Michigan 1 984. ............... ; "Pan-İslamizm ve İkinci Abdülhamid: Yanlış Bir Görüşün Düzeltilmesi", Türk Dünyası Araştırmaları , Sayı: 48, (Haziran 1 987), s. 1 3-37. ............... ; "XIX. Asır: İlk Isiahat Hareketleri ve Temelleri", i.A , C. 1 2, s. 342-38 1 . ............... ; Türk Demokrasi Tarihi, İstanbul l 967 . ............... ; "Türk-Arap İlişkilerine Toplu Bir Bakı(, Türk-Arap ilişki­ leri Geçmişte, Bugün ve Gelecekte 1. Uluslararası Konferansı Bil­ diri/eri, Ankara 1 980, s. 3 - 1 5 . KAYA, Alp; "Vatan", GK, C . lll, Sayı: 24-25, s. 32-35 . ............... ; "Japonya İmparatorluğu ve Yeni Hayat", GK, C. lll, Sayı: 7, s. 1 23. KAYMAZ, Nejat; "Misak-ı Milli Üzerinde Yapılan Tartışmalar Hak­ kında", VI/J. Türk Tarih Kongresi, Ankara 1 1 -15 Ekim 1976, C. III, Ankara 1 983, s. 1 94.1 - 1 958 . ............... ; "Türkçü Tarih Görüşü", Felsefe Kurumu Semineri. Ankara 1 977. s. 433-443. KA YNAR, Reşat; Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat, 2. B., Ankara 1 985. KADİE, Nikki R.; "Pan-İslam as Proto-Nationalism", Journal Oj Modern History, No: 1 , (March 1 969), s. 1 7-28. KEDOURİE, Elie; Avrupa'da Milliyetçilik, Çev.: M.Haluk Timurtaş, Ankara 1 97 1 . KILINÇKAYA, Derviş; Arap Milliyetçifiği ve Milli Mücadele'de Tür­ kiye-Suriye ilişkileri, (H.Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enst. Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 1 992. KIRIMER, Cafer Seyitahmet; "Bazı Hatıralar", Emel Dergisi, Sayı: 8, (Ocak ı 962). ............... ; Gaspıra/ı ismail Bey, İstanbul 1 934. KOCATÜRK, Utkan; Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Krono­ lojisi 1 918-1938, G.Y.B., Ankara 1983.


354 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları ............... ; Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara 1 984. KODAMAN, Bayram; "Atatürk ve Tarih", Atatürk ve Kültür, Anka­ ra 1 982 . ............... ; Sultan ll. Abdülhamid Devri Doğu Anadolu Politikası, An­ kara 1 987 . ............... ; ll. Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, İstanbul 1 980 . ............... ; "Ermeni Meselesinin Doğuş Sebepleri", TK, Sayı: 2 1 9, (Mart-Nisan 1 98 1 ), s. 240-249. KOHN, Hans; Panislavi::m ve Rus Milliyetçiliği, Çev.: Agah Oktay Güner, 2. B., İstanbul 1 983 . ............... ; Türk Milliyetçiliği, Çev.: Ali Çetinkaya, İstanbul 1 944 . ............... ; Nationalism /ts Meaning and History, New York, 1 955. KORKMAZ, Zeynep; "Atatürk ve Milli Dil Anlayışı", Atatürk'ün Milliyetçilik ve l)evletçilik Anlayışı. Ankara 1 982. (KOŞAY), Ham id Zübeyr, "Çakallar Köyünde Türk Ocakları'nın Halkçılık Didişmesi", TY, C. V, Sayı: 36 ( 1 930) s. 43-47. (KÖPRÜLÜ), M.Fuad; "Harf Meselesi", Milli Mecnıua, C. VII, Sa­ yı: 75, (1 Kanun-u evvel 1 926), s. 1 206- 1 207 . ............... ; "Azerbaycan Atalar Sözü", TY, C. V, Sayı: 27, (Mart ı 927), s. 287-288 . ............... ; "Bizde Tarih ve Müverrih Hakkında", Bilgi Mecmuası, C. I, Sayı: 2, (Kanun-u evvel 1 329), s. 1 85- 1 96 . ............... ; "Ümid ve Azim", TY, Yıl: 2, Sayı: 8 (32), (Kanun-u sani 1 328), s. 240-247 . ............... ; "Türklük, İslamlık, Osmanlılık", TY, C. IV, Sayı: 2 1 , (25 Temmuz 1329), s. 692-702. ...... ......... ; "Ocakların Vazifesi", TY, C. V, Sayı: 29, (Mayıs 1 927), s. 433-437 . ............... ; "Türkçülüğün Gayeleri", Vakit, 1 6 Temmuz 1 334. ............... ; Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluşu, 2. B., Ankara 1 972. ............... ; Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri, İstanbul 1 928 . ............... ; "İsmail Bey Gaspirinski", Azerbaycan Yurt Bilgisi, C. II, ( 1 933), s. 1 54. KURAN, Ercümend; "Yusuf Akçura'nın Tarihçiliği", Ölümünün El­ /inci Yılında Yusuf Akçura Sempo::yunıu Tebliğleri, Ankara 1 987, s. 45-49.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 355

............... ; "Milli Tarih Göriiş ümüz", TK, C. VIII, Sayı: 85 (Kasım 1 969), s. 15- 1 7 . ............... ; "Atatürk ve M illiyetçilik", Atatürk'ün Milliyetçilik ve Dev­ letçilik AnlaylŞI, Ankara 1 982 . ......... ...... ; Atatürkçü/ük Üzerine Denemeler, Ankara 1 98 1 . . . ............. ; "Türk Milliyetçiliğinin Gelişmesi v e Yusuf Akçura", TK, C. IV, Sayı: 42, s. 529-530. ............... ; Avrupa'da Osmanll İkarnet Elçiliklerinin Kuruluşu ve İlk Elçilerin Siyasi Faaliyetleri (1793-1821), 2. B., Ankara 1 988 . ............... ; "Osmanlı İmparatorluğu'nda Yenileşme Hareketleri", Türk Dünyasi El Kitah1, Ankara 1 976, s. 1 003- 1 0 1 6 . ............... ; "Türkiye'nin Batılılaşmasında Osmanlı Daimi Elçiliklerinin Rolü", VI. T.T. Kongresi Bildiri/eri, Ankara 1 967, s. 489-496. ............... ; "Türk Düşünce Tarihinde Arap Kültürlü Aydın: Said Halim Paşa", Türk-Arap İlişkileri Geçmişte, Bugün ve Gelecekte 1. Ulus­ lararası Konferansi Bildirileri ( 18-22 Haziran 1979 Ankara), Ankara 1 980, s. 2 1 -25 . ............... ; "Türk Tefekkür Tarihinde Ahmet Cevdet Paşa'nın Yeri", Ahmet Cevdet Paşa Semineri 2 7-28 May1s 1985 ' den ayrı basım, İstanbul 1 986, s. 7- 1 2 . ............... ; "On Dokuzuncu Asırda Milliyetçiliğin Türk Aydınları Üze­ rindeki Tesirleri", Töre, Sayı: 86, (Temmuz 1 978) s. 2 1 -26. KURAN, Ahmed Bedevi; İnklliip Tarihimiz ve İttihat ve Terakki, İs­ tanbul 1 948 . ............... ; Osman/1 İmparatorluğu'nda İnk1lôp Hareketleri ve Milli Mücadele, İstanbul 1 956. K URAT, Akdes Nimet; Türkiye ve Rusya, Ankara 1 990. . . ............. ; "Panislavizm", Ankara Üniversitesi DTCFD, C. Xl, Sayı: 2-4, (Haziran-Aralık 1 953), s. 24 1 -278. KURDAKUL, Necdet; Osman/1 Devleti'nde Ticaret Anlaşmalan ve Kapitilasyonlar, İstanbul 1 98 1 . K URNAZ, Şefika; Cumhuriyet Öncesinde Türk Kad1m (1839-1923), Ankara 1990. "Kurtuluş Günlerinde Kardeş Muhasebeleri", TY, C. XIV, Sayı: 7 ( 1 58), ( l O Mayıs 1 334), s. 4206. K URŞUN. Zekeriya; "ll. Meşrutiyet Dönemi Türk Milliyetçiliğinin Gelişmesinde Arap Milliyetçiliğinin Rolü", TY. C. X, Sayı: 32, (Nisan 1 990).


356 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

KUSHNER, David; Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu (1876-1908), Çev.: Ş. Serdar Türet, R. Ertem, F. Erdem, İstanbul 1 979. KUTAY, Cemal; "Türk Ocakları" 2, Yeni Düşünce, Sayı: 3 ( 1 5 Hazi­ ran 1 98 1 ), s. 20-2 1 . KUZUCUOGLU, Tahsin; "Türk Gücücülük", TY, C. VI, Sayı: 3 , (63), (3 Nisan 1 330), s. 2 1 94-2 1 98. KÜÇÜK, Cevdet; "Osmanlı İmparatorluğu'nda 'Millet S istemi' ve Tanzimat", Mustafa Reşit Paşa ı•e Dönemi Semineri Bildiri/eri, Ankara 13-14 Mart 1 985, Ankara 1 987, s. 1 3-23. KÜRKÇÜoGLU, Ömer; Türk-ingili: ilişkileri (1919-1926), Ankara 1 978 . ............... ; Osmanlı Deı·leti'ne Karşı Arap Bağımsızlık Hareketi (1908-1 918), Ankara 1 982. KÜTÜKOGLU, Mübahat; Osmanlı-ingili: iktisadi Münasebetleri (1838,1850), C. II, İstanbul 1976. LANDAU, Jacob M.; "Tekin Alp: Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Devrinde Bir Aydın", IX. Türk Tarih Kongresi, Ankara 1 98!1, s. ı 1 29- 1 1 39 . ............... ; "Tekin Alp: Porıraiı of Kemalist", Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Atatürk Konferans/arı, 9-13 Kasım 1981 , istanbul, s. 1 -8 . ............... ; Tekinalp, Turkish Patriot 1883-1 96 1 , Leiden Nederlonds Hisıoıicsh Archaeblogisch Insıiıuuı te İstanbul ı 984. ............... ; Pan-Turki::m In Turkey, London 1 98 1 . LEVEND, Agah Sırrı, "Meşrutiyet Devrinde Dilde Sadeleşme Hareke­ ti I, Türk Derneği", Sanat ve Edebiyat, (20 Eylül ı947), Sayı: 3738 . ............... ; "Türkçülük ve Milli Edebiyat", Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, Ankara ı 962, s. 1 47-206. ............... ; Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evre/eri, 3. B., Anka­ ra 1 972 . ............... ; Şemseddin Sami, Ankara 1 969 . ............... ; "Yakın Tarihimizin Fikir Cephesi Türk Ocaklarından Halk Evlerine", Ulus, 1 7 Ocak 1 95 1 . LEWİS, Bemard; Modern Türkiye'nin Doğuşu, Çev.: Metin Kıratlı, 2. B., Ankara ı 984. ............... ; "Türkiye'de Tarihçilik ve Milli Uyanış", TY, Sayı: 2, ( 1 960), s. 9- ı ı.


Türk MilliyetçiliOinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 357

. .............. ; "The lmpact of the Franc Revolution on Turkey", Journal of Word History, Volume: 1, No: 2, ( 1 953), s. 1 05- 1 25 . ............... ; "Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluşunu Hazırlayan Düşünce Akımları", Atatürk Konferanslan VI, 1 973-1974, Ankara 1 977, s. 1 5-2 1 . "Maraş Türk Ocağı", TY, C . 1 , Sayı: 1 , (Teşrin-i evvel 1 340), s. 7980. MARDİN, Şerif, " 1 9. yy'da Düşünce Akımları ve Osmanlı Devleti", TCTA, C. ll, s. 342-35 1 . . .............. ; Türkiye'de Din ve Siyaset, Makaleler 3 . İstanbul 1 99 1 . ... ............ ; Jön Türklerin Siyasi Fikirleri (1895-1908), 2 . B . , İstanbul 1 983 . ............... ; Türkiye'de Toplum ve Siyaset, Makaleler 1 . İstanbul l 990. ............... ; "Tanzimat ve Aydınlar", TCTA, C. 1, s. 46-54 . ............... ; "Yenileşme Dinamiğinin Temelleri ve Atatürk", Çağdaş Düşüncenin lşığında Atatürk, İstanbul 1 983, s. 23-48 . ............... ; ideoloji, 2. B., Ankara 1 982 . ............... ; "Yeni Osmanlılar ve Siyasi Fikirleri", TCTA , C. VI, 1 6981 70 1 . " 1 Mayıs 1 928 Tarih ve 1 228 Numaralı Kanuna Müzeyyel Kanun", Düstur, C. X, s. 37. MEHMET, İzzeı; Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat, 3. B., İstanbul 1 98 1 . MEHMET ASlM; "Türkçülük Siyaseti", Vakit, 29 Nisan 1 34 1 . MEHMET KEMAL; Türkiye'nin Kalbi Ankara, İstanbul 1 983. M EHMETZADE, Mirza Bala; Milli Azerbaycan Hareketi, Ankara 1 99 1 . MERİÇ, Ümid; Cevdet Paşa'nın Cemiyet ve Devlet Görüşü, İstanbul 1 975. "Milli Meşrutiyet Fırka-i Siyasiyesi", TY, C. ll, Sayı: 22, (6 Eylül 1 328), s. 695-696. MİNORSKY, V.; "Turan", iA, s. 107- 1 1 3. MORALI, Nail; Mütarekede izmir Olayları, Ankara, 1 973. MÜCELLİDOGLU, Ali Çankaya; Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, C. IV, Ankara 1 968- 1 969. (MÜFfÜOGLU), Ahmet Hikmet, Gönül Hanım, (Haz.: Fethi Teve­ toğlu), Ankara 1 990.


358 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

............... ; Çağlayan/ar, 4. B., İstanbul 1 978 . . . ............. ; "Dilimiz", TD, Yıl: ı , Sayı: 1 -2, ( 1 327), s. 20-24, 46-49. MUHİITİN, "İktisadi Hasbihal II, Milli Himaye", HD, Yıl: I, Sayı: 7, (23 Mayıs 1 329), s. 53-56. ............... ; "İktisadi Hasbihal: En Büyük Eksiğimiz" I, HD, Yıl: I, Sa­ yı: 6, ( ı 2 Mayıs ı 329), s. 46-48. MUSULIN, Janko; Hürriyet Bifdirge/eri, Çev.: Necmi Zeko, İstan­ bul 1 983. NESİMİ, Abidin; Yılların İçinden, İstanbul 1977. N., N.; "Yerli Malı Kullanalım", TY, C. III, Sayı: ı 2- ı 4, (Ocak-Şu­ bat ı 929), s. 46-48. NOYAN, Tevfik; "Bizde İlk Gençlik Hareketleri", Yakın Tarihimiz, C. I, s. ı 66- ı 67. NUR, Rıza; Hayat ve Hiitıratım, C. Il, Altındağ Yayınevi, İstanbul (Tarihsiz). OBA, Ali Engin; "Fransız ihtilalinin 200. Yıldönümünde Mustafa Ce­ lalettin Paşa'nın 'Eski ve Yeni Türkler' Adlı Eserinin. Türk Milli­ yetçiliğinin Oluşmasına Etkisinin Değerlendirilmesi", V. Milletle­ rarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi Tebliğleri, Anka­ ra ı 990, s. 67-76. "Ocağın Yeni Merkezindeki Faaliyetler", TY, C. IV, Sayı: 22 1 -222, (Mart-Nisan 1 930), s. 88-93. "Ocak Müfettişlikleri ve Teftiş Mıntıkaları", TY, C. XXI, Sayı: ı 99/5, (Mayıs ı 928), s. 36-48. "Ocak Tiyatrosunun Açılma Merasimi", TY, C. IV, Sayı: 26 (Şubat ı 930), s. 56. "Ocaklarda Kubilay İhtifali", TY, C. VI, Sayı: 38, (Şubat ı 93 ı ), s. 4 1 -50. "Ocaklarda Harf Seferberliği Hararetle Devam Ediyor", TY, C. Il/22, Sayı: 203, (Eylül 1 928), s. 44-48. OKAN, Ali Hadi; "Türk'ün ve Türk Ocakları'nın Hamdullahı", TY, C. VI, Sayı: 2, (Şubat ı 967), HST Özel Sayısı, s. 55. OKYAR, Fethi; Üç Devirde Bir Adam, (Yay.Haz.: Cemal Kutay) İs­ tanbul ı 980. OLGUN, İbrahim; Necip Türkçü, Ankara ı 97 ı . ORAN, Baskın; Atatürk Milliyetçifiği Resmi İdeoloji Dışı Bir İnce/e· me, Ankara ı 988.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 359

ORKUN, Hüseyin Namık; Türkçülüğün Tarihi, Ankara ı 977. ORTAYLI, İıber; Çarlık Rusyasında Türkçü/ük Hareketleri ve Gaspı­ ralı İsmail Bey, Ankara ı 968 . ............... ; '"Balkanlarda Milliyetçilik'", TCTA, C. IV, s. 1026- 1 03 1 . ............... ; '"Osmanlı İmparatorluğu'nda Arap Milliyetçiliği'", TCTA , C. V, s. 1 032- 1036. '"Osmanlı ittihad ve Terakki Cemiyeti'nin Millete Beyannamesi'", Ta­ nin, 27 Temmuz 1 9 1 0. Osman/i Devleti ile Kafkasya, Türkistan ve Kırım Hanlıkları Arasın­ daki Münasebetlere Dair Arşiv Belgeleri ( 1687-1908), Başbakan­ lık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1 992. OGUZ HAN; '"Türklerde Kadın'", Büyük Duygu, Yıl: 1 , Sayı: 3, (20 Mart 1 329), s. 4 1 . ÖKE, M.Kemal; Ermeni Meselesi (1914-1923), İstanbul ı 986 . ............... ; İngiliz Casusu Prof. Arminius Vambery'nin Gizli Raporla­ rında ll. Abdü/hamid ve Dönemi, İstanbul ı 983 . ............... ; ll. Abdü/hamid ve Dönemi, İstanbul ı 983 . ............... ; Osmanlı İmparatorluğu Siyonizm ve Filistin Sorunu (18801914), İstanbul 1982 . ............... ; '"Osmanlı İmparatorluğu'nda Parlamentarizm Uygulamasın­ da Azınlıkların Etkisi ( 1 908- ı 9 1 8)", H. Ü. Edebiyat Fak. Dergisi, (Özel Sayı) C. IV, Sayı: ı , s. 1 ı 9- ı 28. ÖMER SEYFETTİN; '"Hürriyet Bayrakları'", TY, C. V, Sayı: 8, (Ka­ nun-u evvel 1 329), s. ı78- ı 88 . ............... ; '"Umumi ve Hususi Türkçe I, Abdullah Tukayef ve Lisanı'", TS, Yıl: 1 , Sayı: 3, (2 Nisan 1 330), s. ı 8- ı 9 . ............... ; Türklük Ülküsü (Haz.: Sakin Öner), 2. B., İstanbul ı 977 . ............... ; '"Halk Nedir?'", TS, Yıl: I, Sayı: 2, ( 1 8 Nisan 1 330), s. 91 1. ............... ; '"Türk Sözü'", TS, Yıl: I, Sayı: 1 , ( 1 2 Nisan 1 330), s. 1 -3. ÖNDER, Mehmet; Atatürk'ün Yurt Gezileri, Ankara 1 975 . ............... ; '"Atatürk'ün Konya Türk Ocağını Ziyaretleri'", TY, Sayı: 240, (Ocak ı 955), s. 489-490. ÖNSOY, Rıfat; '"Sened-i İttifak ve Türk Demokrasi Tarihindeki Yeri'", H.Ü. Edebiyat Fakültesi Dergisi, (Özel Sayı), C. IV, Sayı: ı, s. 24-29. ÖZALP, Kil.zım; Milli Mücadele ( 1919-1922), C. 1, Ankara ı 985.


360 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

ÖZÇELİK, Nazmi; 1 . Yayın Döneminde (191 1 - 1 91 8) Türk Yurdu Mecmuasının Ortaya Koyduğu Görüşler, (Ankara Üni. Yayınlan­ mamış Yüksek Lisans Tezi) Ankara 1 987. ÖZDEN, Mehmet; ll. Meşrutiyet Devri Halkçılık Düşüncesi ve Halka Doğru Dergisi, (H.Ü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) An­ kara 1 985. ÖZON, Mustafa Nihat; Nan11k Kemal ve ihret Gazetesi, Remzi Kita­ pevi, 1 938. ÖZTÜRK, Kazım; Türkiye Büyük Millet Meclisi Albümü ( 1 9201973), Ankara 1 978. PARLATIR, İsmail; "Genç Kalemler Hareketi İçinde Ömer Seyfettin", Doğumunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin, Ankara 1 985, s. 871 ı ı. PARVUS, (Alexander Helphand); "Köylüler ve Devlet", TY. C . I, Sayı: 9, ( 1 327), s. 262-268 . ............... ; "Türkiye Avrupa'nın Mali Boyunduruğu Altındadır", TY, C. I, Sayı: 1 6, ( 1 328), s. 476-484. PETROSYAN, Y. Aşataviç; Sovyet Gözüyle Jöntürk/er, Çev.: M . Beyhan, A. Hacıhasanoğlu, Ankara 1 974. POLAT, (Haydaroğlu), İlknur; Osmanlı imparatorluğu'nda Yabancı Okullar, Ankara 1 990. Political Modernization in Japon and Turkey, (Eds. D.A. Rustow and R.E. Word), 2. B . , Princeton 1 970. RADO, Şevket; Ahmet Mithat Efendi, Ankara 1 986. RAMSAUR, Emest E.; Jön-Türkler ve 1908 ihtilali, Çev : Nuran Ül­ ken, İstanbul 1 972. REŞiT GALiP; "Türk Ocakları", AY, C. I, Sayı: 5, (9 Eylül I 923), s. 50-5 ı . ............... ; "Türk Ocakları Hakkında", A Y, C. I , Sayı: 6 , ( 1 0 Ekim 1 923), s. 66-67. SADİQ, Mohammad; "Türkçülük Cereyanı, Türk Milliyetçiliğinin Eşiğinde ( 1 908- 1 9 1 8)", Türk Kültürü Araştırmaları, C. III-VI, ( 1 966- ı 968), s. 5- ı 8. SAFA, Peyami; Türk inkılabına Bakış/ar, Ankara 1 98 1 . SAİD, EdwaRd; Oryantalizm Sömürgeciliğin Keşif Kolu, (Terc.: Se­ lahaddin Ayaz) 2. B . , İstanbul 1 989. SAİD HALiM PAŞA; (Yay.: M. Ertuğrul Düzdağ), Buhran/arımız, Tercüman 1 00 1 Temel Eser (Tarihsiz). .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 361

SAMİH, Rıfat; "Türk Ocakları'nın Oranı (Rozet)", TY, C. U 1 2, Sayı: 1 95, (Kanun-u sani 1 928), s. 1 7-26. SANDER, Oral; Siyasi Tarih, Ankara 1 984. SARAL, Osman Yavuz; Kaybettiğimiz Rume/i, İstanbul 1 975. SARAY, Mehmet; Rusya'nın Türk İllerinde Yayılması, İstanbul 1 975 . ...... ......... ; "Kaşgar'a Gönderilen Türk Subaylan", Türk Kültürii Araş­ tırmaları 1978, Ankara 1 98 1 . ............... ; Türk Dünyasında Eğitim Reformu ve Gaspıra/ı İsmail Bey (1851-1914), Ankara 1 987. SARINA Y, Yusuf; "Yunanistan'da Türk Düşmanlığı ve Kilise", TY, C. X, Sayı: 39, (Kasım 1990), s. 40-45. SARP, Hüseyin Enver; "Türk Ocağı Nasıl Kurulmuştu?" I, TY, Sayı: 242, (Mart 1955), s. 665-670. ............... ; "Türk Ocağı Nasıl Kurulmuştu?" l l , TY, Sayı: 243, (Nisan 1 955), s. 746-752. SEVENGİL, Refik Ahmet; "Türkçe'nin Devlet Dili Oluşu", Türk Di­ li, C. X, Sayı: 109-1 20, ( 1 960- 1 96 1 ), s. 605-607. SEVÜK, İsmail Habib; Yeni Edebi Yenifiğimiz Tanzimal/an Beri I Edebiyat Tarihi, İstanbul 1 940 . ............... ; "Ocak, Ev, Konak", Cumhuriyet, 2 1 Kasım 1 950. . ............... ; Edebi Yeni/iğimiz, C. ll, İstanbul 1 932. Seyyah, "Hind'den Dönerken", TY, Yıl: I , Sayı: 1 2, (Nisan 1 328), s. 369-37 ı . SHAW, Stanford; Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Çev.: Mehmet Harmancı, C. l-ll, İstanbul 1 982. SOYAK, Hasan Rıza; Atatürk'ten Hatıralar, 2. Cilı, İstanbul 1 973. SOYSAL, İsmail; Türkiye'nin Siyasal Anlaşmaları, I. Cilı, Ankara 1 983. "Suallerimiz ve Cevaplar", YM, C. IV, Sayı: 85, (20 Kasım 1 923), s. 444 .

SUNGU, İhsan; "Yeni Osmanlılar", Tanzimat /, İstanbul 1 940, s. 777-857. SUNGUROOLU, İshak; Harput Yollarında, C. I, İstanbul 1 958. SÜNBÜL, Tahir; Azerbaycan Dosyası /, Ankara 1 990. SÜSLÜ, Azmi; Ermeniler / 915 Tehcir Olayı, Ankara 1 990. SWİETOCHOUSKİ, Tadeusz; Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe


362 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Rus Azerbaycanı ( 1905-1920), Çev.: Nuray Mert, İstanbul 1 988. ŞADİ, Erol; "Türk Ocakları", Tercüman, 3 Şubat 1987. ŞAHİN, Süreyya; Fener Patrikhanesi ve Türkiye, İstanbul 1 980. ŞAPOLYO, Enver Behnan, "Milli Mücadele'de Hamdullah Suphi", TK, C. IV, Sayı: 45, (Temmuz 1 966), s. 799-80 1 . ............... ; Ziya Gökalp illihat Terakki ve Meşrutiyet Tarihi, 2 . B., İs­ tanbul I 974. ŞA YLAN, Gencay; "Milliyetçilik İdeolojisi ve Türk Milliyetçiliği", , CDTA, C. VII, s. 1 945-1 946. ŞİMŞİR, BiHil; Rumeliden Türk Göç/eri, C. 1-11, Ankara 1 989. . . ............. ; ingiliz Belgelerinde Atatürk, C. 1, Ankara I 973. "Şubelerimiz", TD , Yıl: 1, No: 5, ( 1 327), s. 1 64- 1 66. TACHAU, Frank; "The Search For National ldentity Among The Turks", Die We/t des islanıic, Wolume lll, No: 1 -4, ( 1 963), s. 1 65- 1 76. Talat Paşa'nın Anı/arı, (Yay.: Mehmet Kasım) İstanbul 1986. TANİLLİ, Server; Dünyayı Değiştiren On Yıl Fransız Devrimi Üstü­ ne (1789-1799), 3. B., İstanbul 1 990. TANPINAR, Ahmet Hamdi; 19 ncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, 4. B., İstanbul 1 976. (TANRIÖVER), Hamdullah Suphi; "Irk ve Milliyet", YM, C.IV, Sa­ yı: 67, (1 Kanun-u s ani 1 339), s. ·7 . ............... ; "Başlangıç", TY, C .I, Sayı: 1 , ( 1 Teşrin-i evvel 1 340), s. 1 -2 . ............... ; "Hitabe", TY. C. ll, Sayı: 3, (Haziran 1 925), s. 1 94-20 1 . ....... . ....... ; "Putlar Nasıl Kınlır?", ikdam, 7 Temmuz 1 929 . ............... ; "Bu Sesi Koruyacaksın", Akşam, 1 2 Eylül 1 930. ............... ; "Müessesemizin Mazisine Bir Bakış"TY, Sayı: 238 (Kasım 1954) s. 329-332. ............... ; "Türk Ocakları'nın Tarihi, Neler istiyorduk ve Hala Neler istiyoruz", TY, Sayı: 308, (Şubat 1 965), s. 1 -2. ............... ; Dağ Yolu 1 , (Y.Haz.: Fethi Tevetoğlu), Ankara 1987 . ............... ; Dağ Yolu 2, (Y.Haz.: Fethi Tevetoğlu), İzmir 1 987 . ............... ; Günebakan , (Y.Haz.: Fethi Tevetoğlu), İzmir 1 987. TANSEL, Fevziye A.; Namık Kemal'in Hususi Mektupları, C. 2, Ankara 1969. ............... ; "Arap Harflerinin lslahı Değiştirilmesi Hakkında ilk Teşeb-


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 363

büsler ve Neticeleri ( 1 862- 1 884)", Belleten, C. XVII, Sayı: 66, s. 223-249 . ............... ; "Ahmet Vefik Paşa'nın Eserleri", Belleten, Sayı: 1 09, ( 1 964), s. ı 1 7- 1 39. ............... ; "Ali Canip Yöntem", Belleten, C. XXXII, Sayı: 1 25- 1 28, ( 1 968), s. 55-69. ............... ; "Memleketimizde Gençler İçin Kurulan İlk Dernekler, Ga­ zete ve Dergiler", Belleten ", C. Ll, Sayı: 1 99, (Nisan 1 987), s. 28 1 -304. (TARCAN), Selim Sırrı; "Türk Ocakları ve Bedeni Terbiye", TY, C. I/2 1 , SAyı: 1 98 (Nisan 1 928), s. 38-40. (TAYMAS), Abdullah Battal; "Rusya'daki Türk Cumhuriyetleri: Da­ ğıstan Cumhuriyeti", TY, C. V, Sayı: 26 (Şubat 1 927), s. I 691 80. ............... ; "Türkistan'da", TY, C. V, Sayı: 30, (Haziran 1 927), s. 62 1 622. ............... ; "Azerbaycan Cumhuriyeti'nde", TY, C. V, Sayı: 30, (Hazi­ ran I 927), s. 6 1 5-6 1 9 . ............... ; "Azerbaycan Cumhuriyeti'nde: Azerbaycan Edebiyatı Ce­ miyeti", TY, C. IV, Sayı: 22, (Teşrin-i evvel 1 926), s. 369-370. ............... ; "Kazan Cumhuriyeti'nde", TY, C. V, Sayı: 30, (Haziran ı 927), s. 622-623 . ............... ; "Kazakistan Cumhuriyeti'nde", TY, C. IV, Sayı: 20, (Ağustos I 926), s. 1 90- I 9 1 . ............... ; "Kırım Cumhuriyeti", TY, C. V , Sayı: 29, (Mayıs 1 927), s. 464-476 . ............... ; "Türkistan'da İlk Özbek Tiyatrosu", TY, C. IV, Sayı: 23, (Teşrin-i sani 1 926), s. 449. ............... ; Alimcan Barudi, İstanbul I 958 . ............... ; Kazan Türkleri, 3. B., Ankara 1 988. TBMM Gizli Ce/se Zabıtları, C. III, Ankara 1 980. TBMM Kovanin Mecmuası, C. IV, 2. B., 1 94 1 . TBMM Zabıt Ceridesi, Devre I , C . XX, Ankara 1 959. (TEK), Ahmet Ferid; "Türk Ocakları", Nevsal-i Millf, İstanbul 1 330, s. 1 89- 1 9 1 . TEKELi, İlhan-İLKİN, Selim; "İtıihat v e Terakki Hareketinin Oluş­ masında Selanik'in Toplumsal Yapısının Belirleyiciliği" Türkiye'-


364 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Tür1< Ocakları

nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071 -1920) Hacettepe Ün. July 1 1 -13 1977, Ankara 1 980, s. 35 1 -382. ............... ; Ege'deki Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı'na Geçerken Uşak Heyet-i Merkeziyesi ve ihrahim (Tahtakılıç) Bey, Ankara 1 989. ŞA YLAN G.; "Türkiye'de Halkçılık İdeolojisinin Evrimi" Toplum ve Bilim, Sayı: 6-7, (Yaz-Güz 1 978), s. 44-79. TEK İN, Alp (P.Risal); "Türkler Bir Ruh-i Milli Anyorlar", TY, C. III, Sayı: 3 (27), ( 1 328), s. 77-83 . ...... ; ........ ; Türkler Bu Muharebede Ne Kazanabilir/er? Büyük Türklük En Meşhur Türkçü/erin Müta/aatı, K ader Matbaası, İstanbul 1 330. ............... ; Turkismus und Panturkismus, Weimar 1 9 1 5 . ............... ; The Turkis and Panturkish Ideal, Londra 1 9 1 7 . ............... ; "Milli İktisat" islam Mecmuası, Sayı: 22, ( 1 2 Şubat 1 330), s. 560-562. ............... ; "Mecmuamızın Mesleği: Milli İktisada Doğru", iM, Yıl: I, Sayı: 1 , (8 Şubat 1 3 3 1 ) s. 1 -2 . ............... ; "Ecnebi Sermayesine Karşı Siyaset-i İktisadiyyemiz", iM. Yıl: Il, Sayı: 53, (26 Nisan 1 333), s. 1 -2. ............... ; "Memleketimizde Büyük Sanayi", iM. Yıl: I, Sayı: 33, (3 Teşrin-i sani, 1 333), s. 1 -2 . ...............; "İktisadi İnkılap" iM. Yıl: 2, Sayı: 64 ( 1 4 Eylül 1 333) s. 1-2 . ............... ; "Tesanütçülük: İçtimai Duygu", YM, C. III, Sayı: 55, ( 1 Ağustos 1 9 1 8), s . 45-46. ............... ; "Tesanütçülük: Demokrasinin Gayesi" YM, C. III, Sayı: 56, (8 Ağustos 1 9 1 8), s. 67-68 . ............... ; "Türkiye'de Bankalar", iM, Yıl: 1 , Sayı: 34, ( l O Teşrin-i sani 1 332), s. 1 -2 . ............... ; "Tesanütçülük ve Solidarizm", YM, C. I, Sayı: 26, (3 Ka­ nun-u sani 1 9 1 8), s. 2 1 -23. ............... ; "Tesanatçülük: Tesanütçülüğün Gayesi", YM, C. II, Sayı: 43, (9 Mayıs 1 9 1 8), s. 355-357 . ............... ; Türkleştirme, 1 928. Tekin; Turan, İstanbul Türk Yurdu Kütüphanesi, 1 330. TEMİR, Ahmet; Yusuf Akçura, Ankara 1 987.


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 365

TEMO, İbrahim; ihrahim Tema'nun ittihar ve Terakki Anı/arı, 2. B., İstanbul ı 987. TENGİRŞENK, Yusuf Kemal; Varan Hizmetinde, Ankara ı 98 1 . TEVETOÖLU, Fethi; Süleyman Paşa, Ankara ı 988 . ............... ; "Atatürk'ün Toplanmamış Yazıları", Bel/eren, C. I, Sayı: ı 97, (Ağustos ı 986) . ............... ; Mehnıer Emin Yurdakul, Ankara ı 988 . ............... ; Müftüoğlu Ahmer Hikmer, Ankara ı 986. ............... ; Türkiye'de Sosyalist ve Komünisr Faaliyetler ( 1910-1960), Ankara 1 967 . ............... ; Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ankara ı 986. TEVFiK, Nurettin; "Türk Esnafının Hali", TY, C. I, Sayı: 2, ( ı 327), s. 42-47. TEVFiK, Mehmet Ali; Turan/ı'nın Defreri, 2. B., İstanbul ı 97 1 . . . . ...... .. .... ; "Manevi Yurd", GK, C. lll, Sayı: 20, s . ı 77- ı 89. TİMURTAŞ, Faruk K.; "Ziya Gökalp'in Dil Üzerine Düşünceleri", TK, C. III, Sayı: 36, (Ekim 1 965), s. 966-97 1 . (TOGAN), Zeki Velidi; "Türklerde Hars Buhranı", TY, C.IV, Sayı: 24, (Kanun-u evvel ı 926), s. 464-509. TOGAN, Zeki Velidi; Bugünkü Türkili (Türkisran) ve Yakın Tarihi, İstanbul 1942. TOGAY, Muharre m Fevzi; YusufAkçura'nın Hayarı, İstanbul ı 944. TOPRAK, Zafer; "Milli İktisat", TCTA , C. III, s. 740-747 . ............... ; "II. Meşrutiyet Döneminde Paramiliter Gençlik Örgütleri", TCTA, C. Il, s. 53 1 -536. ............... ; "II. Meşruliyelle Solidarist Düşünce: Halkçılık", Toplum ve Bilim, Sayı: ı (Bahar ı 977), s. 92- 1 23 . ............... ; "Osmanlı Narodnikleri: Halka Doğru Gidenler", Top/ımı ve Bilim, Sayı: 24, (Kış 1 984), s. 69-70. ............... ; "Türkiye'de Korporatizmin Doğuşu", Top/ımı ve Bilim, Sayı: 1 2, (Kış ı 980), s. 4 1 -49 . . .............. ; "Halkçılık İdeolojisinin Oluşumu", A rarürk Döneminin Ekonomik ve Toplumsal Sorunları Sempozyumu, İstanbul ı 977, s. 1 3-3 ı . ............... ; Türkiye'de Milli ikrisar ( 1908-1918), Ankara ı 982. TOROS, Taha; Ararürk'ün Adana Seyaharleri, Adana ı 939. TUNA YA, Tarık Zafer; Türkiye'nin Siyasi Hayarmda Barıltiaşma Ha­ reketleri, İstanbul ı 960. ,


366 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

............... ; "Yeniden Doğuş", Vatan, 30 Mart 1 949 . ............... ; "İdeolojik İstiklal", Atatürk Önderliğinde Kültür Devrimi, Ankara 1 972 . ............... ; Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük, 2. B., İstanbul 1 98 1 . ............... ; Türkiye'de Siyasi Partiler ( 1859-1952), İstanbul 1 952 . ............... ; "Bir İdeolojinin Yargılanması Olayı", Cumhuriyet, (Ziya Gökalp Özel Eki), 27 Ekim 1 974 . ............... ; Türkiye'de Siyasal Partiler, C. 1-11, 2. B., İstanbul 1 984, 1 986. ............... ; "Türkiye'nin Siyasi Gelişme Seyri İçinde İkinci Jön Türk Hareketinin Fikri Esasları", Tahir Taner'e Armağan, İstanbul 1 956, s. 1 67- ı 87 . ............... ; "Amme Hukukumuz Bakımından İkinci Meşrutiyetin Siyasi Tefekküründe 'Garpçılık Cereyanı' ", İ.Ü.H.F.M., C. XIX, Sayı: 34, ( 1 948), s. 585-627 . ............... ; "Amme Hukukumuz Bakımından İkinci Meşruliyelin Siyasi Tefekküründe ' İslamcılık Cereyanı' , İ.Ü.H.F.M., C. XIX, Sayı: 3-4, ( ı 948), s. 630-670. TUNCER, Hüseyin; Türk Yurdu Üzerine Bir İnceleme, Ankara 1 990. TUNÇA Y, Mete; Türkiye'de Sol Akımlar ( 1908-1 925), 3. B., Ankara 1 978 . ............... ; Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek-Parti Yönetimi'nin Kurulması (1923 - / 931), Ankara 198 1 . TURAL, Sadık; Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Yıllarında Edehiya­ tınuzda Türkçü/ük Akımı ( 1 908-1920), (H.Ü. Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 1 978. TURAN, Seyfettin; Atatürk'ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünceler, Kitaplar, Ankara 1 989. TURHAN, Mümtaz; Kültür Değişme/eri, İstanbul 1 95 1 . ............... ; Garplılaşmanın Neresindeyiz, İstanbul l 980. "Türk Bilgi Derneği", Bilgi Mecmuası, C. 1, Sayı: 6, (Nisan 1 330), s. 840-843. "Türk Derneği Riyaset-i Aliyesine", TD, Yıl: I , No: 5, ( 1 327), s. 1 661 67. "Türk Derneği Beyannemesi", TD, Yıl: I, No: I, ( 1 327), s. 3-6. Türk Derneği Ni:anınamesi, Karabel Matbaası 1 324. "


Türk MilliyetçiliOinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 367

"Türk Gücü, Türk'ün Gücü Herşeye Yeter", TY, Yıl: 2, Sayı: l l (35), (Mart 1 329), s. 337-343. "Türk Gücünün Müsameresi", TS, Yıl: 1 , Sayı: 5, (Mayıs 1 9 1 4), s. 38. Türk Gücü'nün Umumi Ni:.amı, Matbaa-i Hayriyye ve Şürekası, İs­ tanbul 1 329. "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun", Düstur, C. 10, s. 4. "Türk Ocağı 1 330, 1 33 1 , 1 332 Seneleri Mesarifat ve Yaridal Cetvelle­ ri", TY, C. XIV, Sayı: 9, (30 Haziran 1 334), s. 4272. "Türk Ocağı İdare Heyeti'nin Raporu", Büyük Mecmua, No: 6, (24 Nisan 1 335), s. 87. Türk Ocağı Sanayi Encümeni Tarafından Açılan 1335 Senesi Türk Sanayi Sergisi Kata/oğu, Türk Dünyası Matbaası, İstanbul l 335. Türk Ocağı Esas Nizamı, Orhaniye Matbaası, İstanbul 1 334. Türk Ocağı Ramazan Geceleri Tertip Ettiği Musahahe Programı , 1 330. Türk Ocağı 1341 Senesi istanhul Kongresine Takdim Edilmek Ü:ere Tertip Edilen Heyet-i idare Raporuyla, içtimal ve iktisadi Encü­ nıenlerin Tetkikat Raporları, Hüsn-ü Tabiat Matbaası, İstanbul 1341. "Türk Ocağı", YM, C . IV, Sayı: 67, ( 1 Kanun-u sani 1 923), s . 16. "Türk Ocağı", YM, C. IV, Sayı : 9, (20 Aralık 1923) s. 482. Türk Ocağı Yasası 1924, Yeni Gün Matbaası, Ankara 1 340 ( 1 924). Türk Ocağı Yasası 1 92 7, Türk Ocakları Matbaası, 1927. "Türk Ocağı İdare Raporu", TY, C. XIV, Sayı: 9, (30 Haziran 1 334); s. 4241 -4265. "Türk Ocağı Kongresi", TY, C. XIV, Sayı: 10 ( 1 59), ( 1 5 Temmuz 1 334), s. 4297-4303. "Türk Ocağı Kongresi ", TY, C. XIV, Sayı: l l , (Ağustos 1 334), s. 4333-4336. "Türk Ocağı ve Yeni Mecmua", YM. C. IV, Sayı: 84, s. 376. Türk Ocağı'nın Nizanıname-i Esasi ve Dahi/isi, Tanin Maıbaası, İs­ tanbul 1 328. "Türk Ocağı'nda Kırım, Kafkas ve Azerbaycan Murahhasları", TY, C. XIV, Sayı: l l ( 1 6 1 ), ( 1 5 Ağustos 1 334), s. 4336. "Türk Ocağı'nda" Sehilürreşad, C. XXIII, Sayı: 585, s. 1 94.


368 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişi mi ve Türk Ocakları

"Türk Ocağında Konferans", YM, C. IV, Sayı: 8 1 , (Ağustos 1 923), s. 3 1 7. "Türk Ocağı'nda", YM. C. IV, Sayı: 78, ( 1 5 Haziran 1 339), s. 249. "Türk Ocakları'nın Yemini", YM. C. IV, Sayı: 73, ( 1 Nisan 1 339), s. 1 27. "Türk Ocakları Şuunu", TY, C. ll, Sayı: 8, (Mayıs 1 34 1 ), s. 1 86. 1340 Senesi Nisan 'ında Toplanan Türk Ocakları Umumi Kongresi Za­ hllfarı, Ankara Yenigün Matbaası, 1 34 1 . 'Türk Ocaklan İkinci Kurultayı", TY, C. ll, Sayı: 9, (Haziran 1 34 1 ), s. 245-260. Türk Ocakları Üçüncü Kurultayı Zabıtları, İstanbul Kader Matbaası, 1 927. Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultayı Zahllfarı, Ankara 1 928. Türk Ocakları 1928 Senesi Kuru/tayına Arzedilen Merkez Heyeti Ra­ poru, Ankara 1 930. "Türk Ocakları Altıncı Kurultayı", TY, C. IV, Sayı: 223, (Mayıs 1 930), s. 84-88. 1928 Senesi Türk Ocakları Kuru/tayına Arzedilen Merkez, Hars ve Murakabe Heyeti Raporları, Ankara 1 930. Türk Ocakları 1928 Senesi Kurultayı Zabıtları, Ankara 1 929. Türk Ocakları Merkez, Murakahe, ilim ve Sanat Heyetlerinin 930 Ku­ rultayına Arzedilen Raporları, Ankara 1 930. Türk Ocakları Mesai Programı. Matbaa-i Osmaniye, İstanbul 1 926. Türk Ocakları Merkez, Murakabe, ilim ve Sanat Heyetlerinin 931 Fevkaliide Kımılıayına Arzedilen Raporları ve Bifançoları, An­ kara I 93 1 . Türk Ocakları Merkez Binasının Açılmasında Hamdullah Suphi Bey'in Söylediği Nwuk, Türk Ocaklan Matbaası, 1 930. "Türk Ocakları Merkez Heyeti B inasının Temel Atma Merasimi", TY, C. V, Sayı: 27, (Mart 1 927), s. 289-296. "Türk Ocakları Merkez Binası", TY, C. IV, Sayı: 27-28 (Mart-Nisan 1 930), s. 79-8 ı "Türk Ocakları Merkez Heyeti'nce Akdedilecek istikraza Maliye Ve­ kili'nin Kefaleti Mezuniyeti Hakkında Kanun", Düstur, C. 9, ( ı 928), s. 333. "Türk Ocakları Merkez Heyeti Binası", TY, C. V, Sayı: 27, s. 289290. o


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 369

"Tüıic Ocaklan Merkez Heyeti Binası", TY, C. II, Sayı: 205, (Teşrin­ i sani 1928), s.63-64. "Türk Ocaklan ve Türk Harflerinin Tedrisi", Hakimiyet-i Mi/liye, 1 6 Ağustos 1 928. Türk Ocaldarı Talimatnamesi, Türk Ocaklan Matbaası, 1927. Türk Ocakları Yasası 1 925, Edirne 1 34 1 ( 1925). Türk Ocaldarı Yasası 1928, Ankara 1 929. Türk Talebesi Birinci Derneği 1328 (1912) Senesinde Lozan 'da içtimô Eden Kongre Müz'!kerat ve Mukarreratı, Rumeli Matbaa­ sı, Selanik (Tarihsiz). Türk Tarih Kongresi Zahıtları 1, İstanbul 1 932, s. 224. "Türk Tarih Heyeti", TY, C. IV/24, Sayı: 224, (Haziran 1 930), s. 5859. Türk Tarihi Hakkında Mütalaa/ar, Ankara 1 930. Türk Yılı, Osmanlı Hükümetinin istiklôl Gününü Hatırlatmak Üzere Tertip Edilen Takvinıdir, Türk Yurdu Kütüphanesi, Akkurum 1 330. TY, "Küçük Muhtıra", TY, C. IV, Sayı: l l , (Ağustos 1 329), s. 807809. TY, "Maksad ve Meslek", TY, Yıl: I , Sayı: I , ( 17 Teşrin-i sani 1 327), s. ı . TY, "İntihabatlan Şubat Zarfında Merkeze Bildirilen Ocak İdare He­ yetleri ", TY, C. 1/2 1 , Sayı: 2/196, (Şubat 1 928), s. 56-60. TY, "Osmanlı Şimal Ordusunun Kafkasya'da ilerlemesi ve Ardahan'ın Zaptı", TY, C. VII, Sayı: 2, ( 1 330), s. 2446. Tüıic Yurdu, "Halka Doğru Cemiyeti", TY, C. XIII, Sayı: 9, (20 Ka­ nun-u evvel 1 333), s. 367 1 -3672. TY, "Tüıicler İçinde Milli Hareket", TY, C. VI, Sayı: 5 (65), ( I Mayıs 1 330), s. 2 ı 70-2 ı 73. (TÜRKÇÜ), Mehmet Necip, "İzmir'de Türkçülük ve Türk Dili Hare­ keti Tarihi", Anadolu, 1 7 Temmuz- 1 2 Ekim 1 934. TÜRKDOGAN, Orhan; Milli Kültür, Modernleşme ve islôm, İsıan­ bul 1 983. TÜRKÖNE, Mümtaz'er; "Tanzimat'ıa Millet Fikrinin Doğuşu", Tür­ kiye Günlüğü, Sayı: 8, Ka$! m I 989, s. 36-4 1 . ...............; Siyasi ideolojik Olarak islamcılığın DoğUJU (1867-1873), (Ankara Ün. Sosyal Bilimler Ens. Yayınlanınamış Doktora Tezi), Ankara I 990.


370 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Tür1< Ocakları

............... ; Cemaleddin Efgani ve Türk Düşüncesine Tesirleri, (Ankara Üni. SBF. Yayınlanmamış Y. Lisans Tezi), Ankara 1 985. TÜRSAN, Nurettin; Yunan Sorunu, 3. B., Ankara 1987. (UGAN), Zakir Kadiri; "Türkistan Ahvali Hakkında Bir Tahlil", TY., C. 1, Sayı: 1, (Teşrin-i sani 1 340), s. 65-7 1 . ULUBELEN, Erol; İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, İstanbul 1 967. UNAT, Faik Reşit; Osmanlı Sefirleri ve Sefarernameleri, (Yay.: Be­ kir Sıtkı Baykal), Ankara 1 968 . ............... ; İkinci Meşruriyerin ilanı ve Otuz Bir Mart Hadisesi, Anka­ ra 1 960. URAS, Esat; Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, G.2.B. istanbul 1 987. UZUNÇARŞ1LI, İsmail Hakkı; Osmanlı Tarihi, 2. B., IV. Cilt, 1. Kı­ sım, Ankara 1 978 . ............... ; Osmanlı Tarihi, 2. B., lll. Cilı, 1. Kısım, Ankara 1 983. ÜLKEN, Hilmi Ziya; Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 2. B., İs­ tanbul 1 979 . ............... ; Miller ve Tarih Şuuru, 2. B., İstanbul 1976. ÜLMAN, A. Halük; Birinci Dünya Savaşına Giden Yol ve Savaş, 2. B., Ankara 1 973. ÜLKÜSAL, Müstecip; "Hamdullah Suphi Tannöver ve Dobruca Türkleri", Emel, Sayı: 35, (Temmuz-Ağustos 1966). ÜLKÜTAŞIR, M. Şakir; Ararürk ve Harf Devrimi, Ankara 1 973. ÜSTEL, Füsun; Türk Ocakları (1912-1931), (Ank. Üni. Yayınlan­ mamış Doktora Tezi), Ankara 1 986. VAHAPOGLU, M.Hidayet; Osmanlı'dan Günümüze Azınlık ve Ya­ bancı Okulları, Ankara 1 990. WATSON, Hugh Seton; "Milliyetçilik ve Çok Millelli imparatorluk­ lar", Çev.: Y .T. Kural, Bel/eren, C. XXVIII, Sayı: 1 09.- 1 1 2, (Temmuz 1 964), s. 525-542. Ziya Gökalp, (Demirtaş); "Yeni Hayat ve Yeni Kıymetler", GK, C. II, Sayı: 8, s. 1 38- 1 4 1 . ZİY A Gökalp; "Millet Nedir, Milli İktisat Neden ibarettir?" 1 , iM, Yıl: I , Sayı: 1 , (8 Şubat 1 3 3 1 ), s. 3 . ............... ; "Halk Medeniyeti II, Resmi Teşkilat, Halk Teşkilatı", HD, Yıl: I, Sayı: 19, ( 1 5 Ağustos 1 329), s. 1 48- 149 . ............... ; "Halk Medeniyeti 1, Başlangıç", HD, Yıl: 1, Sayı: 1 4, ( 1 0 Temmuz 1 329), s . 1 07- 108. ,


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 371

............... ; "Ocaklar Ne Yapmıştır, Vazifesi ve Gayesi Nedir?", Altın Yurd, C. I, No: I ( 1 5 Mayıs 1 3 39), s. 3-7 . ....... : ....... ; "Türkçülük Nasıl Doğdu?", YM, C. Il, Sayı: 40, ( 1 8 Nisan 1 9 1 8), s. 262-263 . ............... ; "İçtimai Mezhepler ve İçtimaiyat", YM, C. I, Sayı: 26, (2 Kanun-u sani 1 9 1 8), s. 501 -503 . ............... ; "Para ve Tesanüt", YM, C. II, Sayı: 4 1 , (25 Nisan 1 9 1 8), s. 282-283 . ............... ; "İktisadi Vatanperverlik", YM, C. Il, Sayı: 43, (9 Mayıs 1 9 1 8), s. 322-323 . ............... ; Yeni Hayat Doğru Yol, (Haz.: Müjgan Cunbur), Ankara . 1 976. ............... ; "Türklerde Milli İktisat Devreleri", iM, Yıl: I, Sayı: 4448, (8 Mart 1 333), s. 1 -4. ............... ; "Millet Nedir, Milli İktisat Neden ibarettir?" Il, iM, Yıl: I, Sayı: 7, (28 Mart 1 332), s. 1-2. ............... ; "Halkçılık", YM, C. Il, Sayı: 32 ( 1 4 Şubat 1 9 1 8), s. 1021 04 . ............... ; Türkleşmek, isliimlaşmak, Muasırlaşmak, (Haz.: İbrahim Kutluk), Ankara 1 976. ............... ; "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" 5, TY, C. IV, Sayı: 10, (8 Ağustos 1 328), s. 758-760. ............... ; "Eski Türkçülük Yeni Türkçülük", YM, C.II, Sayı: 42, (2 Mayıs 1 9 1 8) s. 302-304. ...... ......... ; "Türkçülük Nedir?" 2, YM, C. Il, Sayı: 27, ( 1 0 Ocak 1 9 1 8), s. 1 -3 . ............... ; "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak", 7 Mefküre,", TY, C. V, Sayı: 8, (26 Kanun-u evvel 1 329), s. 1 088- 1 093 . ............... ; "Millet ve Vatan", TY, C. VI, Sayı: 6 (66), ( 1 5 Mayıs 1 330), s. 2 1 79-2 1 82. ............... ; "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" I, TY, C. III, Sayı: l l (35), (Mart 1 329), s. 33 1 -337 . ............... ; "Hars ve Medeniyet", YM, C. III, Sayı: 60, (5 Eylül 1 9 1 8), s. 1 42- 1 43 . ............... ; Hars ve Medeniyet, (Haz.: Şevket Baysanoğlu), 2. B., An­ kara 1 972 . ............... ; "Harsla Medeniyelin Münasebetleri", YM, C. III, Sayı: 6 1 , ( 1 2 Eylül l 9 1 8), s . 1 62- 1 64.


372 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

............... ; "Türkçülük Nedir?" I, YM, C. I, Sayı: 25, (27 Kanun-u ev­ vel 1 9 1 7), s. 48 1-485 . ............... ; "Asri Aile ve Milli Aile", YM, C. I, Sayı: 20, (22 Kasım 1 9 1 7), s. 380-383 . ............... ; "Aile Ahllikı, Şovalye Aşkı ve Feminizm", TY, Sayı: 19, (15 Teşrin-i sani 1 9 1 7), s. 36 1 -364. ............... ; "Rusya'daki Türkler Ne Yapmalı?" YM, C. Il, Sayı: 38 (4 Nisan 1 9 1 8), s. 233-235 . ...............; Km/elma, (Haz.: Hikmet Tanyu), Ankara 1 976 . ............... ; "Milliyetçilik ve Beynelmilelcilik", YM, C. II, Sayı: 3,5 . ( 1 4 Mart 1 9 1 8), s. 1 62- 1 64. ............... ; 'Türk Milleti ve Turan", TY, C. VI, Sayı: 2 (62), (20 Mart 1 330), s. 2053-2058 . ............... ; "Halk ve Güzideler", Tamamlanmamış Eser/er, (Haz.: Şevket Baysanoğlu) C. I, Ankara 1 985, s. 1 75- 1 80. ............... ; "Turan Nedir?", YM, C. ll, Sayı: 3 1 (8 Şubat 1 9 1 8), s. 8284. ............... ; "Millet Nedir?", İçtimaiyat Mecmuası, Sayı: 3, (Haziran 1 333), s. 1 48- 1 55 . ............... ; "Hars ve Irk", YM, C. lll, Sayı: 62, (26 Eylül 1 9 1 8), s. 1 82- 1 84 . ............... ; "Millet Nedir?", KM, C. I, Sayı: 28 (25 Aralık 1 922), s. 1 6. ............... ; Makaleler VII, (Haz.: M.Abdülhaluk) Çay), Ankara 1 982 . ............... ; "Bir Kavmin Tedkikinde Takip Olunacak UsUl", MTM, C. I, Sayı: 2, (Mayıs-Haziran 1 3 3 1 ), s. 1 93-205 . ............... ; "İshi.miyet Karşısında Milliyetler Türklük", İçtihat, Sayı: 68, (30 Mayıs 1 329), s. 1 488- 1 493 . ............... ; "Türkçülük ve Türkiyecilik", YM, C. ll, Sayı: 5 1 , (4 Tem­ muz 1 9 1 8), s. 482 . ............... ; "İktisadi İnkılap İçin Nasıl Çalışmalıyız?", KM, Sayı: 33, (5 Mart 1 923), s. 3-6. ............... ; "Milletimizin Tarihi Nereden Başlar", KM, Sayı: 22, ( 1 3 Kasım 1 922) s . 1 2- 1 5 . ............... ; "Kayı Sülalesinin Eskiliği ve Şerefi", YM, C. lll, Sayı: 59, (29 Ağustos 1 9 1 8), s. 1 22- 1 23 . ............... ; "Lisan" TY, C. lll, Sayı: 1 2, (Mart 1 329), s. 370-37 1 .


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 373

............... ; "Türk Ocakları ve Milli Şuur", TY, Sayı: 245, (Haziran 1 955), s. 954-955 . . . . ............ ; Türkçülüğiin Esasları, İstanbul 1 976. ZİYNETULLAH, Nuşirevan; "Türk Tarihinin Kronlara Taksimine Dair Bir Tecrübe-i Kalemiyye", TY, C. VIII, Sayı: 4, ( 1 3 3 1 ), s. 2563-2565. "Zonguldak Ocağı'na Gazi Paşa'nın Yardımları", A Y, C. I, Sayı: 3, ( 1 9 Haziran 1 923), s. 36. ZÜRCHER, Erik Jan; Millf Mücadele'de İttihatçıl1k, Çev. : Nüzhet Salihoğlu, İstanbul 1 987. Zanevand, Ünited and Independent Turania, (Tercüme: V.N.Dadri­ an}, Le iden 1 97 1 . ZENKOVSKY, Serge A . ; Rusya'da Pan-Türkizm v e Müslümanlık, Çev.: İzzet Kantemir, İstanbul 1 983. ZEYREK, Şerafettin; Türkiye'de Halkevleri ( 1 932-195 1 ), (H.Ü. Ata­ türk İlkeleri ve İnk. Tar. Enst. Yayınlanmamış Y. Lisans Tezi), Ankara 1 987. ZİA, Nasim; Kıbrıs'ın İngiltere'y e Geçişi ve Ada'da Kurulan İngiliz İdaresi, Ankara 1 975. YALÇIN, Ayhan; Türkiye Cumhuriyeti Anayasa/arı, 3. B., 1 987. YALÇIN, Hüseyin Cahid; Siyasal Amlar, İstanbul 1 976 . ............... ; "Türk Unsuru", Tanin, 2 Mayıs 1 327 . ............... ; "Türk Unsurunun Kabiliyeti", Senin, '} Mayıs 1 327. YALMAN, Ahmet Emin; "Köycülük Hareketi", Vakit, 5 Temmuz 1 335 . ..... .......... ; Turkey in the World War, London 1 930. Yavuz, "Müsteşrik Vamberi", TY, C. III, Sayı: 4 (52}, (3 1 Teşrin-i evvel 1 329}, s. 964-968. YEKTA BAHİR; "Gençlik Kavgası: Milli Daha Doğrusu Kavmi Ede­ biyat Ne Demektir?" GK, C. Il, Sayı: 4, s. 72-77. "Yeni Harflerimiz ve Türk Ocakhırı", TY, C. II, Sayı: 202, (Ağustos 1928), s. 46-47. YETKiN, Çetin; Türkiye 'de Tek Parti Yönetimi ( / 930- 1 945), Altın Kitaplar Yayınevi, 1 983. YILMAZ, Mustafa; Milli Mücadele'de Yeşil Ordu, Ankara 1 987. (YÖNTEM}, Ali Canip; "Milli Edebiyat 3; Edebiyat ve Milliyet", TY. Yıl: III, Sayı: 9 (57}, (7 Kanun-u s ani 1 329}, s. 1 1 1 2 - 1 1 1 8.


374 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

............... ; Ömer Seyfettin (1884-1920), İstanbul 1 947 . ............... ; "Devirlerden Hatıralar", Yakın Tarihimiz, C. I, Sayı: 1 , s. 3-4. ............... ; "Genç Kalemlerin Yeni Dil Davası", Yakın Tarihimiz, C. I, Sayı: I 2, s. 3 7 1 -373 . ............... ; "Ziya Gökalp'e Türkçülüğü Aşılayan Adam" Yakın Tarihi­ miz, C. I, Sayı: 9, (Nisan 1 962), s. 259-260. YÜCEKÖK, Ahmet N.; "Emperyalizm Yörüngesinde Osmanlı İmpa­ ratorluğu- 1 838 Ticaret Sözleşmeleri", SBFD, C. XXIII, No: I , (Mart I 968) s . 38 I -42 I . YUNUS Nadi; 'Türk Ocağı: Türk B irliği", Cumhuriyet, 28 Mart 1 93 1 . (YURDAKUL), Mehmet Emin; "Ey İğnem Dik", TY. C. VII, Sayı: 4 (76), (22 Kanun-u san i I 330), s. 2463-2470. Yurdçular Yasası İsviçre 'de Cenevre Şehrine Yakın Peti Lans Köyün­ de Pansiyon Rusinde Kurulan 'İkinci Yurdcu/ar Derneği'nin Mü­ zakerat ve Mukarreratı, Yeni Turan Matbaası, Dersaadet, (Tarih­ siz). 3- SÜRELi YAYlNLAR a. Dergiler

Atatürk Araştınna Merkezi Dergisi Altın Yurd Anadolu Mecmuası Azerbaycan Yurt Bilgisi Belielen Büyük Duygu Büyük Mecmua Cahiers du Monde Russe et Sovietique Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi Die Welt des Islamic Düstur Emel Genç Kalemler Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 375

Halka Doğru Hayat b. Gazeteler

Akşam Anadolu Cumhuriyet Hakimiyet-i Milliye Hizmet İ kdam Milliyet Resmi Gazete Senin Tanin Tercüman Tevfid-i Efidir Ulus Vatan Vakit Yarın Hayat Tarih Mecmuası İctihat İçıimaiyat Mecmuası H.Ü. Edebiyat Fükültesi Dergisi iktisadiyat Mecmuası İslam Mecmuası İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Journal of Word History Küçük Mecmua Milli Tetebbular Mecmuası Milli Mecmua Nevsal-i Milli ODTÜ Gelişme Dergisi Resimli Tarih Mecmuası Salname-i Servet-i Füun Sanat ve Edebiyat


376 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

Sebilürreşad Sırat-ı Müstakim Silahlı Kuvvetler Dergisi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi Tarih Vesikaları The Middle East Journal Toplum ve Bilim Turcica Türk Derneği Türk Dili Türkiye Günlüğü Türk Kültürü Türk Kültürü Araşıınnaları Türk Dünyası Araştınnalan Tarih ve Toplum Türk Yurdu Türk Sözü Yeni Mecmua


EKLER

HARS HEYETi

Ağaoğlu Ahmet Bey Müşir Fevzi Paşa Rıza Nur Bey Ahmet Tevhid Bey Mehmet Emin Bey Samih Rıfat Bey Celal Sahir Bey Necip Bey Sadri Maksudi Bey Hamdullah Suphi Bey Veled Çelebi Bey Yahya Kemal Bey

Halil Bey Akçuraoğlu Yusuf Bey Köprülüzade Fuat Bey Zeki Yelidi Bey Ahmet Hikmet Bey Necip Asım Bey Şevket Bey (Ressam) Celal Es'ad Bey Niyazi Ramazan Bey Ali Bey (Hüseyinzade). Halide Edip Hanım

TÜRK OCA KL ARI 1 924 YIL I KON G RE Sİ DEL E GEL ERi" : Rahmi (Eyüboğlu) Bey - Trabzon Mebusu Artvin Artvin : Ferit CelaJ (Güven) Bey - Türk Sözü Gazetesi Sahibi Akçaşehir (Akçakoca): Alaaddin Bey - Maıbuat Müdür-ü Uınumisi Vekili * 1 340 Senesi Nisan'ında Toplanan Türk Ocakları Umümi K ongresi Zabıtları, s. 3-4.


378 / Türk Milliyetçili{jinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

: Reşat Bey - Sanıhan Mebusu Akhisar : Feridun Fikri (Düşünsel) Bey - Dersim Mebusu Amasya : Ağaoğlu Ahmet Bey - Kars Mebusu Antalya : Necati Bey - İzmir Mebusu Ankara : Dr. Mazhar Bey - Aydın Mebusu Aydın : Azmi Bey - Sabık Ayvalık Kaymakamı Ayvalık : Süreyya Bey - Karesi Mebusu Edremit : Faik Bey - Edirne Mebusu Edirne : Vasıf (Çınar) Bey - Sanıhan Mebusu İzmir : Azmi Bey - Sabık Ayvalık Kaymakamı Isparta : Hamdullah Suphi Bey - İstanbul Mebusu İstanbul Eskişehir : Akçuraoğlu Yusuf Bey - İstanbul Mebusu : Orhan Sami Bey - Eğridir Kaymakamı Eğridir : Dr. Saffet Bey Elazığ : Saki Bey - Antalya Mebusu El malı : Dr. Mustafa Bey Ödemiş Uluborlu : Talat Bey - Sıhhiye Vekaleti Kalem-i Mahsus Müdüıil Balıkesir: : Nuri (Conker) Bey - Kütahya Mebusu Bergama : Osmanzade Harndi Bey - İzmir Mebusu Bayındır : N abizade Harndi Bey - Trabzon Mebusu : Dr. Osman Şevki Bey - Binbaşı Bursa : Hüseyin Baki Bey - Burdur Mebusu Burdur Bozhöyük : Rı fat Bey - Antalya Nümune Hastanesi Operatörii : Mazhar Müfid (Kansu) Bey - Denizli Mebusu Buldan Biga : Samih Rıfat Bey - Biga Mebusu Tekfurdağı (Tekirdağ): Faik Bey - Tekfurdağı Mebusu Çarşamba : Kemal Bey - Matbuat Başkatibi : Cevad Bey - Baytar Binbaşı Harput : Necip Ali Bey - Denizli Mebusu Denizli : Rüşdi Bey - Muallim Demi re i : Hanım Aliçe Bey Dinar Zonguldak : Halil Bey - Zonguldak Mebusu Sarayköy : Rıdvan Nafiz Bey - Maarif Heyet-i Teftişiye Reisi : Hafiz Emin Efendi - Silifke Mebusu Silifke : Hoca Esat Efendi - Menteşe Mebusu Söke : Kemalenin Sami Paşa - Sinop Mebusu Sinop : Mutıalip Bey - Nüfus Müdür-i Umümisi Sivas


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 379

Sarıkamış : Halis Turgut Bey - Sivas Mebusu Salihli : Cevad.Bey - Anadolu Ajansı Müdür Muavini S andıktı : İzzet Ulvi Bey - Afyonkarahisar Mebusu Susurluk : İhsan Bey - Cebelibereket Mebusu : Abidin Bey - Saruhan Mebusu S oma Tarsus : Niyazi Bey - Mersin Mebusu : Ragıp Bey - Zonguldak Mebusu Tosya Arapgir : Hüseyin Bey - Elazığ Mebusu Uşak : Besim (Atalay) Bey - Aksaı\y Mebusu Garbikanıağaç: Ahmet Hidayet Bey - Hariciye Memurlarından Kars : Ömer Bey - Kars Mebusu K ırkkilise : Dr. Fuad Bey - Kırkkilise Mebusu Kastamonu : Dr. Fazıl Berki Bey - Açık Söz Gazetesi Ser Muharriri. Konya : Kazım Hüsnü Bey - Konya Mebusu : Ahmet Bey - Kayseri Mebusu K ayseri Kütahya : Nurettin Bey - Binbaşı : Hakkı Tank (Us) Bey - Giresun Mebusu Gördes : Besim Bey - Mersin Mebusu Mersin : Nusret Bey - Divan-ı Muhasebat Murakıplanndan Maraş Mustafa Kemal Paşa: Muhiddin Baha Bey - Sabık Bursa Mebusu Van : Nafı Atuf Bey - Orta Tedrisat Müdüıii Yalvaç : Mükerrem Bey- Isparta Mebusu Yenişehir : Ahmed Harndi Bey - Evkaf VekaJet i Muhasebe Müdüıii


CU M HURİYET DÖN E MİN DE TÜRK OCAKL ARIN IN İ SİMLERİNİ GÖSTERİRLİ STE 1 - Ahlat 2- Artvin 3- Adana 4- Adapazan 5- Afyonkarahisar 6- Akçabat (Polathane) 7- Akçaşehir 8- Akhisar (Manisa) 9- Akşehir 10- Alaşehir 1 1 - Alucra 1 2- Amasya 1 3- Antalya 14- Ankara 1 5- Ayaş 1 6- Ayancık 1 7- Aydın 1 8- Ayvacık 1 9- Ayvalık 20- Acıpayam 2 1 - Adıyaman

22- Arapkir 23- Arabusun 24- Aziziye 25- Arabsun 26- Arbekir 27- Aziziye (Afyon) 28- Aziziye (Sivas) 29- AHiiye 30- Babaeski 3 1 - Bartın 32- Bafra 33- Balıkesir 34- Bala 35- Bandırma 36- Bayburt 37- Bayramiç 38- Bayındır 39- Bitlis 40- Bergama 4 1 - Bursa 42- Burhaniye 43- Buca

44- Bodrum 45- Bor 46- Burdur 47- Bozova 48- Bozöyük 49- Bozdoğan 50- Boğazlıyan 5 1 - Buldan 52- Bolvadin 53- Bolu 54- Boyabat 55- Birecik 56- Biga 57- Bilecik 58- Bozok 59- Besni 60- Bomova 6 1 - Cebelibereket 62- Cide 63- Çarşamba 64- Çal 65- Çankırı


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 381

66- Çatalca 67- Çeşme 68- Çanakkale 69- Çorlu 70- Çorum 7 1 - Çıldır 72- Çivril 73- Darende 74- Dursunbey 75- Denizli 76- Demirci 77- Divrik 78- Düzce 79- Diyarbakır 80- Dinar 8 1 - Edirne 82- Edremit 83- Ezine 84- Erbaa 85- Erciyas 86- Erdek 87- Erduh 88- Erzurum 89- Ergani 90- Ermenek 9 1 - Eskişehir 92- Eskifoça 93- Eğridir 94- Elbistan 95- Eşme 96- Elazığ 97- Emdi (Eğrigöz) 98- Elmalı 99- Emet 100- Erciş 1 0 1 - Erzincan 102- Fatsa

1 40- K ırkağaç 1 03- Fethiye 1 4 1 - Kırklareli 1 04- Gaziantep 1 42- Karaburun (İz105- Garbikaraağaç m ir) 1 06- Giresun 1 43- Karacabey 107- Göle 1 44- Kağzıman 1 08- Görele 1 45- Kazıkkuyu (Sa1 09- Gerze rdy) 1 1 0- Göynük 1 46Karacasu 1 1 1 - Gediz 1 47- Karadeniz Ereğ1 1 2- Gerede !isi 1 1 3- Gördes 1 48- K araman 1 14- Havza 1 49- Karaköse 1 1 5- Haymana I SO- K aramürsel 1 1 6- Harput 1 5 1 -. Kastamonu 1 1 7- Hopa 1 52- Kasbe 1 1 8- Hayrabolu 1 53- Kandıra 1 1 9- Isparta 1 54- Kocaeli 1 20- Ilgın 1 55- Kozan 1 2 1 - Iğdır 1 56- Kuşadası 1 22- İzmir 1 57- Konay 1 23- İznik 1 58- Könyek 1 24- İstanbul 1 59- Konan 1 25- İp s ala -1 60- Kive Akhisan 1 26- inebolu 1 6 1 - Köyceğiz 1 27- inegöl 1 62- Kağızman 1 28- İskilip 1 63- Kayseri ı 29- İslahiye 1 64- Kandıra 1 30- İzmit 1 65- Konya Ereğiisi 1 3 1 - Keskin 1 66- Kırşehir 132- Kcşan 1 67- Kısrı 1 33- Kilis 1 34-Kemalpaşa (Nif) 1 68- Lildik 1 69- Lüleburgaz 1 35- Kütahya 1 36- Kula (Merdenik) 1 70- Mardin 1 7 1 - Meddiye 1 37- Konya 1 72- Mudanya 1 38- Kiğı 1 73- M uradiye 1 39- Kars


382 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları

1 74- Merzifon 1 75- Mersin 1 76- Mara� 1 77- Merfete 1 78- Mannaris 1 79- Mustafa Kemalpa�a 1 80- Muğla I B I - Manisa 1 82- Malatya 1 83- Menemen 1 84- Mu� 1 85- Mucur 1 86- Mut 1 87- Milas 1 88- Mudumu 1 89- Mihaliççik 1 90- Nazilli 1 9 1 - Nev�ehir 1 92- Niğde 1 93- Niksar 1 94- Ordu 1 95- Orhangazi 1 96- Oltu 1 97- Ödemiş 1 98- Polatlı 1 99- Posof 200- Palamut 20 1 - Pazarcık 202- Palu

203- Pushuf (Diğur) 204- Pınarhisar 205- Re�adiye 206- Rize 207- Sarayköy 208- Siirt 209- Seferhisar 2 10- Senirkeni 2 1 1 - Sükut 2 1 2- Sultanhisar 2 1 3- Silifke 2 14- Sünnene 2 1 5- Söke 2 1 6- Simav 2 1 7- Sivas 2 1 8- Sivrihisar 2 1 9- Sinop 220- Sankamış 22 1 - Salihli 222- Samsun 223- Sındırgı 224- Sandıklı 225- Susurluk 226- Soma 227- Şarkikaraağaç 228- Şarkikarahisar 229- Şarkışla 230- Tercan 23 1 - Tenne 232- Tefenni

233- Tekirdağ · 234- Tokat 235- Tire 236- Tirebolu 237- Ta�köpıii 238- Tav�anlı 239- Taraklı 240- Trabzon 24 1 - Tarsus 242- Tosya 243- U�ak 244- Urfa 245- Uzunköpıii 246- Ulubey 247- Uluborlu 248- Ulukı�la 249- Ünye 250- Ürgüp 25 1 - Varto 252- Van 253- Vezirköprü 254- Vize 255- Yalova 256- Yalavaç 257- Zara 258- Safranbolu 259- Zonguldak 260- Zile


İNDEKS

A

Ahmet Naim (Babanzade): 83,

Abdullah Cevdet: 77, 82 Abdurrahman El Kevakibi: 47 ABD: 1 9 1 A lıc i Rcmusat: 49 Abdülhamit (II): 20, 37, 48, 52, 6 1 ,

Abdünnasır Kursavi: 53 A. Afetinan: 3 1 5, 3 1 6 Ahmet Nesimi: 1 26 Ahmet Vcfık Paşa: 68, 69, 72 Aka Gündüz: 1 64 Akil Koyuncu: 103 Akil Muhtar (Özden): 1 1 2, 146 Adnan Adıvar: 242 Ahmet Hikmet (Müftüo�lu): 75,

1 70, 1 73

63, 65, 66, 72, 76, 77, 78, 79, 83

Adana Türk Ocağı: 259, 269, 27 1 , 299, 302, 3 1 0, 3 1 2

Ahmet Ağao�lu (AgayeO: 25, 58, 59, 95, 1 1 2, 1 1 5, 1 26, 127, 1 36, 1 43, 1 46, 1 47, 1 48, ı so. ı 6o, 1 62, 1 64, 1 65, 1 72, 1 76, 177, 1 8 � . 1 90, 1 98, 2 1 9, 229, 250, 253, 264, 273, 277, 279, 28 1 , 284, 290, 309, 326 Abdülmccid Efendi: 1 54 Ahmet Cevdet Paşa: 20, 54, 7 1 Ahmet Ferid Tck: 125, 126, 1 27, 1 29, 1 36, 1 38 , 1 44, 1 84, 1 86, 1 93, 229

Arap(lar): 39, 46, 47, 48, 88, 90, 93, 1 28, 172, 1 75, 2 1 1 , 28 1 , 296

Ahmet Rıza: 59, 78, 79 Abdülhak Şinasi Hisar: 1 5 1 Abidin Ncsimi: 1 52 Afganistan: 1 82 Ahrar Fırkası: 8 1

95, 100, 1 1 2, 144, 229

Ahmet Milhat Efendi: 72, 95 Ali Canip (Yöntem): 102, 1 03, 1 46, 1 48

Almanya: 1 5 , 105, 1 07, 1 85, 1 86, 1 88

Akyiğitzade Musa: 95 Altın Yurd Dergisi: 269, 3 1 7 Alimcan B arudi: 54 Ali Kemal: 1 70 Ali Merdan Topçubaşı: 58 Ali Süavi: 36, 50, 69, 70, 72 Ahmet Muhtar: 82 Anadolu: 3 1 , 1 93, 2 1 8, 223, 227, 228, 237, 24 1 , 243, 244, 270, 279, 285, 305, 306, 309, 3 1 0, 332, 333 Arrninius Vambeıy: 52


384 / Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları Arnavutlar: 48, 87, 88, 1 28, 1 29,

c

Arthur Lumley Davids: 50 Ankara Türk Ocağı: 229, 242, 245,

Cafer Seyitahmet K ı rımer: 1 1 7,

28 1 , 294

246, 26 1 , 269, 3 1 1 , 3 1 2 , 327 Antep Türk Ocağı: 226 Auguste Comte: 7K Avusturya-Macaristan: 27 Ayaz İshaki: 283, 301 Ayasıefanos Ant.: 30 A � valık Türk Ocağı: 3 10 Azerbaycan: 53, 57, 58, 1 62, ı 90, 194, 1 95 , 284, 287 B

Bakü: 284 Balkan Savaşları: 44, 76, 89, 9 1 ,

92, 93, 1 06, 1 1 6, 1 3 1 , 1 32, 1 6 1 , 1 72, 1 75, 33 1 , 333 Baykal Gölü: 1 87 Berlin Antlaşması: 30, 3 1 , 45 Beyrut Sanayi Mektebi: 1 54 Besim Atalay: 255, 296 Bif.ı:i Mecmuası: 1 65 Birlik Ga:etesi: 3 1 7 Birinci Yurdcular Derneği: 1 08 Bosna-Hersek: 44, 8 1 Boşnaklar: 294, 295 Brest-Litovsk Ant: ı 89 Bulgar(lar): 1 7, 39, 43, 86, 1 0 1 , 1 19, 1 98, 1 99 Bulgaristan: 44, 87, 92, 93, 1 1 8, 287 Buhara: 99, 1 82 Buhara Hanlığı: 19 1 Burhanettin Develioğlu: 250, 25 1 , 266 Bursalı Mehmet Tahir: 95, 96, 100, ı ı4 Bursa Türk Ocağı: 242, 3 12, 3 1 3 Butros El Bustani: 47 Büyük Duy,ı:u Mecmuası: 1 65 Büyük Mecmua: 1 65

1 62

Cemaleddin Afgani: 47, 64 , 75 Celal Bayar: 250, 322 Celal Esat (Arseven): 1 46, 253,

319

Cezayir: 28, 3 ı , 1 53 Cevat Dursunoğlu: 223 Cemal Paşa: 1 42, 1 48, ı.56 Cengiz Han: 220, 22 1 Celal Nuri ( İ leri): 82, 1 23 Celal Sahir (Erozan): 97; 1 00, 1 0 1 ,

1 03, 1 34, 1 37, 1 46, 1 60, 1 65 CHF: 238, 250, 252, 259, 264, 266, 272, 277, 287, 289, 308, 320, 32 1 , 323, 326, 328, 329, 335

ı 64,

263, 288, 325,

ç Çanakkale Savaşları: ı 50, 152 Çerkezler: 28 1 , 282, 294, 295 Çekoslovakya: 3 1 ı Çi-çi Han: 23 Çin: 99, 1 82, ı 83, 184, 1 86, 220 D

Darülfünun Talebe Cemiyeti: 1 55,

161

Deli Petro: 27 Dıfai Teşkilatı: 59 Duyun-u Umumiye: 29, 79, 153 Dünya Savaşı (1.): 90, ı 35, ı 52,

1 6 1 , ı 75, 1 84, 1 86, 1 87, ı 88, 1 93, 1 97, 207, 209, 230 E

EbOI Gazi Bahadır Han: 68 Ebubekir Ratıp Efendi: 34 Elazığ Türk Ocağı: 303


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 385 El Ahd: 88 Eli as John Wilkinson Gibb: 52 El Fcııaı: 88, 89 El Kahtaniye: 88 Ekinci Gazete.fi: 57 Emile Durkheim: 1 77, 206 Emrullah Efendi : 95, ı46, ı6o Encümcn-i Daniş: 38, 67 Enis Avni: Bkz. Aka Gündüz Enver Paşa: 9 1 , ı 32, ı 47, ı 49, ı57, ı 89, 190 Enis Behiç (Koryürek): 1 47 Ermeni( ler): 3 ı , 42, 44, 45, 66, 79, 85, 93, 1 1 9, 1 29, 1 54, 205, 28 1 , 295, 3 1 9 Ernest Renan: 49, 62 Esirgcme Derneği: ı 54 F

Falih Rıfkı (Atay): 1 56, 253, 265, 273, 289, 3 ı l , 3 ı 7 , 32 1 , 328 Faşizm: 29 1 , 292, 293 Fatma Aliye: 1 48 Fazıl Doğan: ı59 Ferdinand Tönnies: 2 1 C Ferit Celal Güven: 250, 25 ı , 279 Fevzi Paşa (Çakmak): 245, 253 Filiki Eterya Cemiyeti: 4 1 Finlandiya: 1 83, 1 87 Fransa: 14, 1 5 , 27, 28, 43, 64, 1 07, 1 85, ı 88 Fransız Ihtilali: 1 4, 1 5, 1 6, 24, 40, 330 Friedrich List: 204 Fuat Raif: 95 Fuad Sabit (Dr.): 1 22, 1 26, ı 27 Füyuzôt: 58 G

Gagauz Türkleri: 239 Garpçılık (Batıcılık): 82, 83 Genç Dernekleri: 158

Genç Kalemler Dergüi: 103, ı04, 1 06 Genç Kaleml.er Hareketi: 1 02, 1 03, ı 1 9, ı 99, 2 1 7, 2 1 8 Genç Osmanlı lar: 1 8 , 50, 1 0 1 Girit: 44 , 80, 8 1 Gürbüz Derneği: ı58 H

Haca Nasuhoğlu Cevdet: ı 09 Halka Doğru Dergisi: 1 64, ı99 Halaskar Zabitan: 92 Halide Edip (Adıvar): 1 1 0, 1 36, 1 37, 1 39, 1 43, 1 46, 1 48, 1 49, 1 50, 1 58, ı 64, ı 93, 1 94, ı 95, ı 96, 224, 229, 253 Halk Evleri: 320, 32 1 , 323 Halil Moralı : 225 Halis Turgut: 1 23, 1 34 Hamdullah Suphi Tanrıövcr: 1 1 0, 1 1 5, 1 29, DO, D 3 , D4, 1 3K, 1 45 , 1 47, 1 50, ltıO, Hı2 , I M, 1 92, 224, 229, 242, 246, 2:'i0, 253, 255, 25K, 26 1 , 266, 270. 27 1 , 273, 277, 279, 2K 1 , 2K2, 284, 285, 289, 290, 292, 296, 30 1 , 302, 304, 309, 3 1 1 , 3 1 5, 3 2 ı , 322, 325, 326, 327, 328 Harnit Zübeyr (Koşay): 3 1 6 Hasan Cemil (Çambcl): 3 19 Hasan Ferit Cansever: ı 1 6, ı 34, 1 59, 1 93, 250, 25 1 , 29 1 Hasan Rıza Soyak: 282, 326 Hasan Reşit (Tankut): 25 1 , 252, 299 Haşim Nahid Erbil: 297 Hayat Gazetesi: 58 Haydar Necip: 270 Hikmet Koyunluoğlu: 246, 250 Hilal-i Ahmer: ı 32, 1 9 1 Hive Hanlığı: ı 9 ı Hizmet Gazetesi: 74 Hürriyet Gazetesi: 68 Hüseyin Abbas: 1 92 .


386 / . Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları Hüseyinzade Ali (Turan): 58, 77,

95, 1 1 2, ı 1 5 , 1 36, 1 42, 1 43, 1 46, 1 60, 1 62, 1 64, 1 73, 1 79, 1 8 1 , 1 90, 1 98, 253 Hüseyin Cahil (Yalçın): 95, 1 20, 1 25 Hüseyin Enver Sarp: 1 2 1 , 250, 266, 304 Hüseyin Ertuğrul: 1 22 Hüseyin Feyizhani: 53, 54 Hüseyin Haşim (Çinilili): 1 22 Hüseyin Rağıp (Baydur): 1 22, 224, 229 H.Nihal Atsız: 270 Hilmi Unan: 250

Irak: 1 53 Jsaac Silvesıre de Sacy: 52 Isiahat Fennanı : 19, 42 Jspanalı Hakkı: 100, 1 14

.

İbrahim Alaaddin Gövsa: 1 47 İbrahim Şinasi: 68 İbrahim Tahıakılıç: 226 İbrahim Temo: 48, 77, 87 içtihat Dergisi: 82 İkinci Yurdçular Derneği: 1 09 ikdam Gazetesi: 66 , 94 iktisadiyat Mecmuası: 1 65, 208 İ hıiyaı Zabiıleri Teavün Cemiyeıi:

1 55, 1 6 1

İ lyas Rağıp: 108 İmalaH Harbiye Mekıebi: 1 54 Ingiltere: 1 4, 15, 28, 3 1 , 52, 63, 64;

1 85, 1 88, 295, 296 Iran: 98, 1 53, 1 80, 2 1 1

Inihad-ı Muhammedi Cemiyeti: 8 1 lııihad-ı Osmani: 58, 77 l ııihat ve Terakki: 58, 77, 80, 8 1 ,

82, 88, 89, 90, 9 3 , 1 0 1 , 1 02,

1 03, 1 1 6- 1 20, 1 22, 1 26, 1 32, 1 40, 1 43, 1 54, 1 6 1 , 1 63, 1 7Ş , 1 88, 207, 257, 332 lııihaı Terakki Mektebi: 103 İ slamcılık: 46, 6 1 , 62, 63, 66, 83, 84, 1 23, 1 67, 1 68, 1 70, 1 72, 1 74, 230, 333, 334 islôm Mecmuası: 90 !smail Gaspıralı: 54, 55, 5 1 , 58, 60, 95, 2 1 2, 2 1 7 ! smail Hakkı Baltacıoğlu: 1 44, 1 46, 1 65 İsmail Hakkı Tekçe: 327 İ smail Hakkı Uzunçarşılı: 3 1 6 İ smet İnönü: 242, 245, 246, 248, 262, 287, 293 İ shak Refet (lşıtman): 295, 296 İ spanya: 1 5 İ sviçre: l l l , 1 9 1

İsviçre Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: l l l İ talya: 1 5, 89, 9 1 , 107, 322 İ shak SukOti: 77 İstanbul Türk Ocağı: 1 9 1 , 242, 272 Istanbul Türkçesi: 104, 1 82, 1 95,

217

İ zmir Türk Ocağı: 1 48, 225, 242 İ zzet Ulvi (Aykun): 250, 25 1 , 258,

266, 295, 306

J

Japonya: 1 05. 2 1 2 Joseph Arthur de Gobineau: 49 Joseph de Guigncs: 49 Jön Türkler: 60, 77, 78, 79 K

Kadınlar Çalıştıona Cemiyeı-i İ s­ lamiyesi: 1 54 Kafkasya: 3 1 , 56, 1 62, 1 63, 182,

1 89, 1 90, 1 94, 1 95

Karakeçililer: 295


TOrk Milliyetçilii:jinin Tarihi Gelişimi ve TOrk Ocakları 1 387 Kardeş Ocağı (Kıbns): 287 Kanun-i Esasi: 37, 78 Kapitülasyonlar: 27, 28, 40, 4 1 , 1 53, 206, 207 Kaşgar: 182, 284 Kaşgarlı Mahmut: 23 Kazak (Türkleri): 182 Kazan: 53, 56, 57, 7 1 , 99, 1 62, 1 87 Kazan Hanlığı: 1 9 1 Kazım Nami Duru: 103, 1 4 1 , 1 43, 1 48, 164 Kazım Özalp: 226 Kayyum Nasıri: 53, 54 Kemaleilin Sami .Paşa: 280 Kıbrıs: 3 1 , 287 Kılıçzade Hakkı: 82 Kıpçak (Türkleri): 1 82, 2 1 7 Kırgız (Türlderi): 1 82, 2 1 7 Kırım: 27, 30, 3 1 , 32, 53, 56, 57, 1 62, 1 82, 1 95, 284 Kırım Hanlığı: 1 9 1 Kırım Savaşı: 29, 32, 43, 54 Komünizm: 29 1 , 292 Konya Türk Ocağı: 260, 269 Köycüler Cemiyeti: 1 55, 1 58, 1 59 Köycülük Hareketi: 20 1 , 3 1 2 Kuzucuoğlu Tahsin: 1 57 Kün(lcr): 28 1 , 294, 295, 296, 3 19 L

Lalc Devri: 34 Latife Hanım: 250 Lenin: 1 9 1 Lcoıı Cahun: 50, 74 Lo1.an Türk Yurdu: 108 Lübnan: 47 M

Macar(lar): 1 82, 1 83, 1 87, 280 Macaristan: 1 6 1 . 1 80, 1 8 1 , 1 83 Mahmut (11.): 35 Mahmud Bay Hasanof: 1 1 3

Mahmut Esat (Bozkun): 1 1 1 Makedonya: 86, 87, 88, 92 Maraş Türk Ocağı: 3 1 3 Marksizm: 205 3 1 Man Vak'ası: 1 1 8 Manin Hanmann: 95 Mazhar Akifoğlu: 1 4 1 Mazhar Müfit (Kansu): 242, 255 Mason Cemiyeti: 329 Mehmet A kif (Ersoy): 83 Mehmet Ali Paşa: 29, 46 Mehmet Ali Tevfik: 103, 1 27, 1 83 Mehmet Emin (Erişirgil): 1 93 Mehmet Fuad (Köprülü): 100, 1 1 4, 1 46, 1 48, 1 64, 1 65, 1 79, 1 83, 1 96, 22 1 , 253, 300, 301 , 309 Mehmet Emin Resulzade: 1 1 5 , 1 62, 1 94 Mehmet Emin (Yurdakul): 75, 95, 1 00, 1 1 2, 1 1 3, 1 1 4, 1 26, 1 27, 1 28, 1 36, 1 37, 1 44, 1 46, 1 47, 1 50, 1 60, 1 65, 224, 229, 250, 253, 326 Mehmet l hsan (Sungu): 1 46 Mehmet Nccip (Türkçü): 74 Mehmet Nedim: 192, 193 Mersin Türk Ocağı: 3 1 4 Mercure de France Dergisi: 1 85 Meslek-i İ çtimai (Meslekçilcr): 84 Meşrutiyet (11.): 67. 82. 84, 85, 88, 94, 1 44, 1 70, 208, 2 1 4, 2 1 9, 232, 234, 238, 3 1 6, 325, 333 Mısır: 28, 29, 3 1 , 46, 153 Milli Donanma Cemiyeti: 1 23 , 1 24, 1 25 Milli Kongre Cemiyeti: 224 Milli Meşrutiyet Fırkası: 1 29, 1 44 Milli Talim Terbiye Cemiyet i: 228 Milli Tasarruf ve İ ktisat Cemiyeti: 3 14 Milli Türk Fırkası: 1 44 Milli Türk Talebc Birliği: 329 Milli Terebbu/ar Mecmuası: 1 65 Mirza Fcth Ali Ahundzadc: 57


388 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları Misak-ı Milli: 1 84, 1 97, 23 1 , 232,

233, 234, 334 Mithat Paşa: 37

Mi:an Ga:eıesi: 73 Mizancı Murad: 72, 78 Moğolistan: 1 87 Mondros Mütarekesi: 190, 224 Muhammed Abduh: 47 Muhhir (gazete): 70 . Muhsin Ertuğrul: 1 49 Murad (11.): 24 Musa Kazım: 83 Mustafa Celaleddin Paşa (Constan­ tin Borzecki): 5 1 Mustafa Fevzi: 323 Mustafa Kemal Atatürk: 80, 9 ı ,

1 114, 1 97, 2 1 6, 222, 224, 226, 227, 2211, 230-244, 250, 259, 260, 276, 277, 289, 290, 300, 30 1 , 302, 303, 306, 3 1 5 , 320, 322, 324, 326, 327, 334, 335 Mustafa Reşit Paşa: 19, 67

Müdafaa-i H ukuk-u Osmaniye Cemiycti: 225 Müfidc Fcrid (Tck): 1 46, 148 Mükrinıin Halil Yinanç: 3 ı 6 Münif Paşa: 54 Münir Mazhar (Kamsoy): 1 23 M.Şemseıtin (Günaltay): 83 N

Naci İsmail: 321 Nakiye Hanım: -148 Narodnik Hareketi: 1 98 Namık Kemal: 1 9, 36, 70, 7 1 , 101 Nazım Bey (Doktor): 80, 1 32 Nazım Hikmet: 292 Nasturiler: 296 Necip A sım (Yazıksız): 74, 95, 96, ı oıı,

1 0 1 , 1 46, 1 60, 30 1

Necip Türkçü: 1 84 Nizam-ı Cedid: 34 Nüzhet Sabit: 1 92, 1 93

o

Oğuz Han: 24 Orhun Abideleri: 23 Ordu Donanma Pazarı: 1 54 Oıyantalizm: 49 Osmanlı İ mparatorluğu (Devleti):

1 6, 1 7, 1 8, 20, 26, 27, 28, 29, 30, 33, 70, 76, 82, 87, 9 ı ' 93, 1 00 , 1 06, 1 6 1 , 1 67, 1 7 1 , 1 72, 1 75, 1 78, 1 85, 1 89, 1 99, 222, 224, 232, 257, 267, 270, 276, 300, 330, 333, 335 Osmanlıcılık: 1 8, 19, 20, 25, 45, 67; 70, 75, 76, 79, 88, 98, 1 06, 1 1 6, 1 1 8, 1 1 9, 1 20, 1 67, 1 68, 1 70, 1 7 1 , 230, 330, 33 1 , 333, 334 Osmanlı Mebusan Meclisi: 227 Osmanlı Anonim Şirketi: 1 54 Osmanzade Hamdi: 280 Osmanlı Güç Dernekleri: 1 58 Osmanlı Hürriyet Cemiyeti: 80 Osmanlı Kütüphanesi Kulübü: ı 07 Osmanlı Sosyalist Fırkası: 8 1

ö Ömer Naci: 146 Ö mer Seyfetıin: 1 02, 103 , 1 04,

105, 1 1 5, 1 32, 1 43, 1 46, 1 60, 1 79, 1 82, 1 83, 1 87, 2 1 7 Özbek Tekkesi: 59 Özbek Türkleri: 1 82, 2 1 7 p

Pancermenizm: 1 80, 186 Paris Anılaşma�ı: 30 PanisHimizm: 67, 1 67, 1 68, 232 Panslavizm: 30, 43, 53, 54, 1 80 Pantürkizm: 53, 1 1 6, 1 8 1 , 1 84,

1 85, 1 116, 1 98, 232, 268, 333

Parvus Efendi (Alexander Help­ hand): 1 16, 165, 205 Prens Sabahaıtin: 78, 79


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 389 R

Rağıp Hulusi (Özden): 3 1 6 Rağıp Nurettin (Ege): 1 58 Redd-i İ lhak Beyannamesi: 225 Refeı Bcle: 242 Recep Zühtü: 2115 Reşit Galip ( Doktor): 1 1 6, 1 58,

1 59, 226, 250, 264, 269, 293, 309, 3 1 6, 324, 325, 326, 328 Reşit Saffet (Aiabinen): 253, 3 1 6 Rıdvan Nafiz (Edgüder): 250 Rıfaa El Tahıavi: 47 Rıza Nur: 253 Rıza Tevfik: 1 26 Rodos: 1 84

Romanya: 44 Rumlar: 39, 42, 66, 85, 93, 1 0 1 ,

1 1 9, 1 29, 1 54, 205 , 28 1

Rum Patriği: 1 54 Ruşen Eşref ( Ünaydın): 253 Rusya: 27. 28, 29, 3 1 , 43, 56, 57,

92. 98, 1 1 7, 1 6 1 , 167, 1 82, 1 84, 1 88, 1 89, 1 90, 1 9 1 , 1 95 , 1 98, 295, 322, 327, 331

Rusya'da Sakin Müslüman Türk­ Tatarları'nın Haklarını Müdafaa Cemiycti: 1 62, 190 s

Sabah Ga:etesi: 66 Said Halim Paşa: 83 Sadri Maksudi (Arsal): 253, 283,

309, 3 1 6, 3 19, 322

Samih Rıfat: 1 46, 253, 255, 280,

296, 3 1 5, 3 1 6

Selim Faris: 48 Selim (lll.): 16, 34, 35 Sencd-i İttifak: 29 SCF: 320. 325. 326, 328, 335 Sehilürreşad: 83 Semerkanl: 99 Serkanlar: 295 Selim Sırrı (Tarcan): 146, 3 1 1 Sırat-ı Mıütakim: 83, 96 Sırp(lar): 1 7, 39, 4 1 , 43, .86, 1 98,

199

Sırbisıan: 87, 92, 93 Sivas Kongresi: 23 1 Sivas Türk Ocağı: 3 1 7 Sovyetler Birliği: 287, 288, 327 Suriye: 28, 46, 47, 90, 1 53 Süleyman Hüsnü Paşa: 49, 69, 72 Süleyman Nazif: 82, 146, 1 70

ş Şerif Hüseyin: 90 Şebahattin Mercani : 53, 60, 73, 74,

87

Şeyh Sait İsyanı: 244, 26 1 , 293,

295, 297, 303, 336

Şeyh Süleyman Efendi: 59 Şükrü EfHiıun: 1 92 Şükrü Saraçoğlu: l l l T

Takrir-i Sükiin: 244, 264 Talat Paşa: 142, 149 Tanin Ga:etesi: 1 25 Tataristan: 7 1 Tanzimat Hareketi: 1 8 , 1 9, 35, 36,

38. 4 1 . 42, 84. 2 1 1

Tahir El Cezayiri: 47 Tarih-i Osmani Encümcni: 22 1 Tahkik-i Mezalim Heyeti: 225 Tarsus Türk Ocağı: 3 1 0 Tasvir-i Efkôr: 68 Tebriz: 99 Tercüman-ı Hakikat: 66, 68 Tercüman Ga:etesi: 55, 56, 57 TBMM: 229, 243, 247, 26 1 , 264,

266, 290, 298, 326

Tekin Alp (Mois Cohen-P.Risal):

93, 1 42, 1 85, 1 86, 1 87, 207, . 208, 209 Tevfik Bıyıklıoğlu: 3 1 6 Tevfik Fikret: 1 50 Teşkilal-ı Mahsusa: 1 52 Tevfik Rüşdü (Aras): 1 46, 1 56, 327


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1 389 R

Rağıp Hulusi (Özden): 3 1 6 Rağıp Nurcııin (Ege): 158 Redd-i i lhak Beyannamesi: 225 Rcfet Bcle: 242 Recep Zühtü: 285 Reşit Galip (Doktor): ı ı 6, ı58, 1 59, 226, 250, 264, 269, 293, 309, 3 ı 6, 324, 325 , 326, 328 Reşit Saffet (Atabinen): 253, 3 ı 6 Rıdvan Nafiz (Edgüdcr): 250 Rıfaa El Tahtavi: 47 Rıza Nur: 253 Rıza Tevfik: 1 26 Rodos: ı 84 Romanya: 44 Rumlar: 39, 42, 66, 85, 93, 1 0 1 , l ı 9, ı29, ı54, 205 , 28 1 Rum Patriği: 1 54 Ruşen Eşref ( Ünaydın): 253 Rusya: 27, 28, 29, 3 1 , 43, 56, 57, 92, 98, ı l 7, 1 6 1 , 1 67, ı 82, ı 84, 1 88 , 1 89, 1 90, ı 9 ı , ı 95 , 1 98 , 295, 322, 327, 33 ı Rusya'da Sakin Müslüman Türk­ Tatarları'nın Haklarını Müdafaa Cemiycti: 1 62, 190 s

Sabah Ga:nesi: 66 Said Halim Paşa: 83 Sadri Maksudi (Arsal): 253, 283, 309, 3 1 6, 3 19, 322 Samih Rıfat: 1 46, 253, 255, 280, 296, 3 1 5 , 3 1 6 Selim Faris: 48 Selim ( l ll.): 16, 34, 35 Sencd-i iııifak: 29 SCF: 320, 325, 326, 328, 335 Sehilürreşad: 83 Scmcrkant: 99 Scrkanlar: 295 Selim Sırrı (Tarcan): 1 46, 3 1 1 Sırat-ı Miistakinı: 83, 96 Sırp(lar): 1 7, 39, 4 1 , 43, .86, 1 98 , 199

Sırbistan: 87, 92, 93 Sivas Kongresi: 23 1 Sivas Türk Ocağı: 3 ı 7 Sovyetler Birliği: 287, 288, 327 Suriye: 28, 46, 47, 90, ı53 Süleyman Hüsnü Paşa: 49, 69, 72 Süleyman Nazif: 82, ı46, ı 10

ş Şerif Hüseyin: 90 Şcbahatıin Mercani: 53, 60, 73, 74, 87 Şeyh Sait isyanı: 244, 26 1 , 293, 295, 297, 303, 336 Şeyh Süleyman Efendi: 59 Şükrü Eflatun: 192 Şükrü Saraçoğlu: l l l T

Takrir-i Sükün: 244, 264 Talat Paşa: 142, 1 49 Taııin Gazetesi: 125 Tataristan: 7 1 Tanzimat Hareketi: 1 8, 1 9, 35, 36, 38, 4 1 , 42, 84, 2 1 1 Tahir El Cezayiri: 47 Tarih-i Osmani Encümeni: 22 1 Tahkik-i Mczalim Hcyeıi: 225 Tarsus Türk Ocağı: 3 1 0 Tasvir-i Efkôr: 68 Tebriz: 99 Tercüman-ı Hakikat: 66, 68 Tercümaıı Ga:etesi: 55, 56, 57 TBMM: 229, 243, 247, 26 1 , 264, 266, 290, 298, 326 Tekin Alp (Mois Cohcn-P.Risal): 93, 1 42, ı s5 , 1 86, 1 87, 207, . 208, 209 Tevfik Bıyıkhoğlu: 3 1 6 Tevfik Fikreı: 1 50 Teşkilat-ı Mahsusa: 1 52 Tevfik Rüşdü (Aras): 1 46, 1 56, 327


390 1 Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları Trablusgarp: 9 1 . 92, 1 1 8 Trabzon Türk Ocağı: 3 14 Tunus: 3 1 . 153 Turan(cılık): 52, 58, 83, 1 05, 1 3 1 , 1 57, 1 80, I R I , 1 82, 1 83, 1 85, 1 86, 1 87, 1 94, 1 96, 1 97, 280, 284, 289, 326

Turan Cemiyeıi: 1 6 1 , 1 8 1 Turall Mecmuası: 1 8 1 Tür/1. Ga:etesi: 60 Türkanlar: 295 Türk(ler): 32, 49 ." 5 1 . 52, 56, 58, 67, 72, 74, 76, 79. 82. 88, 1 1 0, l l l , 1 1 4, 1 1 8 , 1 20, 1 3 1 , 1 38, 1 46, 1 54, 1 56, 1 66, 1 72, 1 73. 1 75, 1 76,

1 08, 1 22, 1 62, 1 78,

1 79, 1 86, 1 87, 1 96, 204, 205, 206, 2 1 0, 2 1 2. 2 1 5, 2 1 6, 2 1 8, 220, 22 1 , 222, 226, 230 Türki Halklar: 294, 296 Türkçülük: 24, 25, 46, 5 1 , 53, 54, 56. 57, 58, 59, 66. 67. 7 1 , 72, 75, 84, 94, 100, 1 02, 1 1 5, 1 1 9, 1 20, 1 52, 1 57, 1 60, 1 66, 1 67, 168. 170, 1 7 1 , 1 72, 1 73, 1 76 Türkiye: 24, 25, 205, 2 10, 230, 234, 239, 268, 274, 283, 285, 287, 289, 296, 302, 320, 334, 336 Türk-Arap Federasyonu: 88

Tür/1. Bahçesi (Dergi): 3 1 7 Türk Bilgi Derneği: 1 55, 1 57. 1 60, 1 6 1 , 1 65

Türkiye Cumhuriyeıi: 84, 2 1 6, 222, 229, 230, 235, 236, 238, 239, 244, 264, 272, 277, 288, 299, 332, 335, 336 Türk Derneği: 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 102

Türk Ge11çleri (Dergi): 3 1 7 Türk Derne.�i Dergisi: 96 Türkisıan: 70, 1 53, 1 63, 1 82, 193, 284, 287

Türk İ hıiyaı Zabiıleri: 329

Türk Kadınlar Birliği: 329 Türk Kadınları Biçki Yurdu: 154 Türk Gücü Derneği: 1 55, 157 Türk Menfaallerini Koruma Cemi­ yeti: l l l Türk Maıbuaı Cemiyeti: 329 Tür/1./eşme/1., İslam/aşmak, Muasırlaşmak: 1 73, 1 74, 2 1 1 , 299 Türk Maarif Cemiyeti: ı23 Türk Mualıimler Birliği: 329 Türk Milliyeıçiliği: 2 ı , 79, 88, 90, 93, 94, ı52, 1 65 , ı 67 , ı 69, 1 89, 222, 224. 230, 23 ı ' 232, 234. 239, 240, 245, 289, 330, 332, 334 Türk Oca.kları: 102, ı06, ı 10, ı 1 2. 1 1 6, 1 1 7, 1 1 8, 1 20, 1 26, ı 27, 1 28, 1 30, ı 32, 1 33, 1 35, 1 37, ı 40, ı43, ı44, 1 52, 1 54, ı55, ı 57, ı 60, 1 6 1 . 1 63. 1 65. ı 75, 1 92, ı 99, 2 1 3, 2 1 8, 222, 224, 225. 226, 227, 229, 234, 242, 244, 245, 246, 247. 249, 25 1 , 252, 254, 255, 256, 259, 263, 264, 267, 268, 27 1 , 272, 274, 276, 278, 279, 282, 284, 285, 286, 289, 290, 29 1 , 296, 300, 302, 305, 307, 3 1 6, 3 1 8, 3 2 1 , 323, 324, 325, 33 1 , 332, 335 Türk Ocağı Bankası: 3 1 4

Türk Ocağı Mühendislik B irlik Yurdu: 1 53 Türk Sanayi Sergisi: ı54 Türk Sö:ü Dergüi: 164, 199, 200 Türk Ocağı Türk Tarihi Teıkik Heyeti: 3 1 5, 3 1 6 Türk Tarih Tezi: 237, 289 Türk Yurdu Dergisi: 59, 102, 106, 1 1 2, 1 1 3, 1 1 4, 1 1 5 , 1 1 6, 1 1 7, ı28, 1 4 1 , 143, 1 44, 1 57, 1 64, 1 65, 1 85 , 205. 2 1 7, 2 1 8 , 285, 286, 3 1 6, 3 1 7, 3 1 8

Türk Yurdu Cemiyeti: 1 1 2. 1 64 Türk Yurdları (Avrupada kurulan­ lar): 1 07, 1 08, 1 09 , 1 1 0, l l l


Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları / 391 Türk Yurdu Kitaphanesi: 1 63 Türk Yüksel Dcme�i: 108

Yunus Nadi: 323, 328 Yunanistan: 17, 29, 40, 8 1 , 87, 92, 93, 228

u SO, 70

U/üm Gazetesi:

UsOI-i Cedid: .56 U�i Antl�ması: 9 1 U�ak Türk Oca�ı: 226, 2.5.5

Üç Tarz-ı Siyaset:

1 68, 1 76

V

Vahhabi Hareketi: 4li Vatan ve Hürriyet Cemiyeti: 80 Volkan Ga:etesi: 83

Vladimir Gordlevskiy: 9.5 Velcd Çelebi (lzbudak): 74, 9.5,

Yusuf Akçura (Akçuraoj!lu Yu­ suf): .59, 60, 6 1 , 69, 7 1 , 76, 9.5, 1 00, 1 0 1 , 1 1 2, 1 1 7, 1 26, 1 27, 1 46, 1 60, 1 62, 1 69, ı 1o. 1 76, 1 87, 1 88, 1 89, 1 99, 203, 204, 220, 224, 228, 2.56, 2.58, 268, 284, 286, 29.5, 309, 3 1 6, 333

1 1 3, 1 34, 1 64, 1 80, 1 90, 209, 229, 277, 296,

1 1 4, 141, 1 6.5, ısı. 191, 2 1 2, 2.53, 280, 297,

1 1 .5,. 144, 1 68, 1 83, 1 98, 2 1 .5, 254, 282, 30 1 ,

Yusuf İzzettin Efendi: 95 Yusuf Kemal Tengirşenk: 109, l l l Yusuf Ziya (Özer): 3 1 6

100, 101 , 2.53, 301

Vehip Pa�a: 1 .52 Vasıf Çınar: 226, 2.50, 2.5.5, 28 1 , 28.5, 3 1 6, 322

Venizelos: 3 1 3 w

Wilhelm Radloff: .52 Wilhelm Thomsen: .52 Wilson: 1 9 1 y

Yahudiler: 4 1 , 42, 86, 87, 90, 93, 129, 20.5, 294

Yakup Kadri Karaosmano�lu: 2.53, 273

Yahya Kemal Beyatlı: 146, 309 Yakut Türkleri: . 1 82, 233 Yeni Mecmua:

1 6.5 , 270, 29 1 ,

302, 3 1 7

Yeni Osmanlılar: 36, 37, 7 1

z

Zakir Kadiri (Ugan): 2.53, 283, 3 1 6 Zerdahi Hasan Bey: .57 Zekeriya Senet: 292 Zeki Vetidi To�an: 2.53, 283, 30 1 Ziya Gökalp: .58, 93, 1 0 1 , 1 03, 1 05, 1 26, 1 46, 1 73, 181,

1 06, 1 32, 1 .52, 174, 1 82,

109, 1 33, 1 60, 175, 1 83,

1 1 .5, 1 36, 1 64, 1 77, 1 84,

1 1 7, 1 42, 1 67, 1 78, 1 87,

1 19, 143, 1 70, 179, 1 88,

1 93 , 1 94, 1 96, 1 97, 20 1 , 202, 203, 20.5, 206, 208, 209, 2 1 0, 2 1 1 , 2 1 2, 2 1 3 , 2 1 4, 2 1 .5, 2 1 6, 2 1 7, 2 1 8, 2 1 9, 220, 223, 230, 23 1 , 235, 237, 239, 269, 270, 276, 277, 278, 284, 290, 299, 300, 308, 309, 332, 333, 334 Ziya Gazetesi: .51 Ziya-i Kafkasya Gazetesi: .51

Ziya Pa�a: 36, 68



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.