:ııı fôf•f• f• ,.,.,.,. f•l• J• f• J• ı• ı· ,. ,.. ,. l• J•J•J•J•J 1l � · . . . � � � � � � � :il � ZİYA GÖKALP � � � � � �
!.
�
�
YENİ TÜRKİYENİN $
� � � �
� � �
� ��
� �
HEDEFLERİ
C:,
�
(Hllımot Tanyu'nun bir lncetemıslyle)
$�
�
�
�
��
�
1
�
BAHA
MATBAASI
İSTANBUL-197'!
i�
;JUUUUUUUUuUüü�UüüUüUüüüU
J. KİTAP
ÖNSÖZ
Babam Ziya Gökalp'in eserlerini ölümünün 50. yı lına yaklaşırken bir şükran borcu olarak bütün dünya. ulus.lan lçln Gökalp Yayınla.n namı altında çıkartıyo rum. İlk eser olarak "Yeni TürkJ.ye'nin Hedefleri'" islm11 yazı.lanru seçmekteki maksadım o zamanın lhtiyaç lanna göre milletlnln dertlerine çare aradı. Bu eser tabii ki Atatürk zamanındaki Yeni Türkiye'nln bedeller! idi. Ziya Gökalp eserleri ile zamanının dertlerine çare ara makla beraber daha ileri zamanla.re., gelecekteki Türk Mllletlnin kaderine de teslx ederdi. Ziya Gök.alp'in eserleri muhtelli tarihlerde, muh telit dlllere çevrtlmiş ve uluslararası bir kıymet kazan nuştır. Türk tllozor ve sosyologu olan Ziya Gökalp için Batılılar: "Ziya Gökalp blzim filozof ve sosyologlannuz gibidir" demişlerdir. Türk Milleti için menfaatsiz çalı şan, e.lleslni, çocuklarını ve kendisini milletine !eda eden bu Jnse.nı TQrk Milleti içerisinde çok az in.san ta nım.JŞ ve sevmiştir. Onu bazılan fena şekilde tenkit et mlşlerdlr, .(Hasan AIJ Yücel, İsmail Hakla Balta.cıoğlu). Atatürk, O müstesna insan Ziya Gök.alp'in eserleri ni küçük yaşlardan ber1 olrumwı, memlekete getirdiği
sosyoloji ilmlnl benimsemiş. Cumhuriyet 23.3.1972
-
Birçok
konuşmalarında
Hislerirnln babası Namık Ke
mal ve fikirlertmin babası Ziya Gökalp'tlr -- demişler dir. Türk Mtlletinin sosyal ve siyasal nızarnım düzenle yen Ziya Gökalp, memlekete müsbet ilmi ve Batı uy garlığını getırmiş, fakat kendl harsını ve milli kültü rünü muhafaza etmesini sağlamıştır. Milliyetçiliğin ön derliğini yapmıştı, sosyoloji ilmini getirmiş, lalkliği ge tirmiş, altı okun umdelerinl Anayasaya ve Cumhur1yet Halk Pa.rtisi'ne mal etmiş, Toprak Rerormunu gelirmiş halk için çalışmış, mlllet için }'1Ul8mış ve ölmüştür. (Üni versitenin
muhtariyeti,
kadın
haklan,
Türkçe
ezon,
Türkçe Kur'an, dilin sadeleştirilmesi). Ziya GOkalp, "Mil letveklllerl kimlerden seçilmelldir?" yaz1le.n ile zama nının çağdaş uygarlık düzeyini geçmiştir. Ziya Qökalp'in eserleri neden şimdiye kadar çıkar Ulmaclı? Ziya Gökalp öldükten sonra eserlerini çıkart mak için birçok komisyonlar kuruldu ve dağıldı. 1941 senesinde Türk Tarih Kurumu Başkam "Ziya Gökalp'ln eserleri Türk gençleri lçln çok lüzwnludur, bizim Kurum adına ba.o;tırahm" deyip aldırttı. 1. ve 2. kitaplar çıktı. Asıl mühim olan ilmt makalelerini 32 senedenbe?i Ti.irk Tarih Kurumu çıkartmadı. tşte şimdi ben babamın bü tün kitaplarını özel olarak Gökalp Yayınlan namı al tında çıkartıyorum, ve profesörlere hazırlatacağım. 50 ö lüm yılından sonra, Mi.1..1..i Eğitim hariç özel yayınevle rin1n bastırdığı. ve butıracağı eserleri yanlış, kaçak ve zamansızdır. Bunla.rdan <Varlık, Hareket, Akın Oöktuğ, Toker v..a) Basılacak
eserleri
:
Yeni
Türk.lye'nin
Hedefleri;
Türkleşmek, 1slıimlaşmak, Muasırlaşmak; Ziya Gökalp' tn seçme makaleleri, manzum yazıları (lfalk Masal lan), Kızıl Ebna, Yeni Hayat, Altııuşık, Küçük Mec
mua'nın tamamı, Yenl Mecmua'da.k.1 rnakaleler1, Çınar-
allı konuşmalan, Türkçülüğün Esaslan, Türk Medeni· yeli Tarihi, Türk Töresi, Şaki İbrahim Desi.anı, Malla ve Umnl Mektuplan, Malta KonferansJan, partlcilere rehber olacak yazılan. Ziya Gökalp maddeye değil, fikre kıymet verirdi. Yayın organlan maddeye kJymel. verdller. Ziya Gökalp'· in Uklrlerinden miUeli uzun zaman mahrum bı rakl ı.l ar . Şimdi çıkartmaya başladığım
Gökalp
Yayınları
ile
Türk Ulusunu yeniden aydınlığa kavuşLuracağımı ümit edlyorum. Bu işi başarabilirsem çok mutlu olacagım
GÖKALP YAYINLARI
Nar: Kıı.abın
sonunda
SOzlUi:b
DUe çevrilerek bast.lacalr..
HÜRRiYET GÖKALP
var,
dlAer
lı:ıı.aplar
- Yeni
ZIYA GÖKALP VE "YENi T0RKİYE'NIN HEDEFLERi" HAKKINDA BiR ARAŞTIRMA DENEMESi Hikmet TANYU - Boşlan�ıç ÖA:retmen olarak Pınarbaşı ilçesinde bulunduA:um zaman le.rda laştık.
(104.Dl, İlgi
ııını.lard.a
oranın
kayme.kanu
duyduğumuz
konular
Osman Tolga'nın
Osman
Tolga
arasında.
"Ziya
Gökalp
Beyle
ye.kınlık ve
karşı
vardı.
İktisadi
O
Fikir
leri" (1) hakkında kıymetli bir ıncelemesı yayınlanınışlı. Bu nun Uzerlnde başle.yac konuşmalar, Ziya Göke.lp'ln diğer de rin
ve geniş dUşUnce ve eserlerine kadar uzandı.
ke.lp'ln
eserler!,
rlklrlerl
üzerinde
karşılıklı
Ziya G<l
konuşmale.nmız
oldu. onun kUlllyatının hemen çoğuna sahiptim. Bunlar e.ra ı;ınde. yalnız gazetelerde ve ba.zı dergllerde çıkan yazıları nok sandı. Osman
Tolga,
kendisinde başka kopyesl bulunduA:unu
söyledikten sonra "Yeni Ttlrklye'nln Hederıerl" adil me.kalele
rtnl.D btr nll&be.sını da bana verdl. Bu makaleler hem bulun muyordu, hem de yeni yazılarla yayınlanmamıştı. Bunları An tara'dakl arkadaşlarımdan. o aylarda Kudret gazct.eslnde mu harrir
olarak
çalışan
Kudret gazetesinde
(Avukat)
sıraslyle
Erhan
yayınlatmak
Löker·ın mümktln
vasıtaslyle oldu
f2l.
il l OSMAN TOLGA, Ziya Gtikı:ıJp ve iktisadi Fikirleri: İstanbul 1949, İstanbul tl'nıvcrsltesı, İktisat ve İçtimaiyat Enstı tıısıı Neşriyatı, Nu. 14. (21 ZIYA GÖKALP. Yeni Türklye'nin IIedefleri: Irklar AraS1n da Müsavilik. Kudret, CGUnlllk Demokrat siyasi gazete, Ankara), Cuma 7 Nlsan 1950, Sayı: 795, Sayra: 2. zlYA GÖKALP; Yeni Tii.rki11e'ntn IIedeflerl: Irklar Arasın da MU$atıfllk II., Kudret. Cumnrtesl 8 Nisan 1950, Sayı:
796, Sayla: 2. mu makalenin adı "Milletlerin mıısavllJğl" dlr. Yan Iı:;ılıkla, blr öncekl makalenin adı yazılmı:;ıtırJ - H. T.
Yurtta demokrasi mllcadeleslnln en heyecanh &D.nlerlydl (Ni san 19$01. Ziya GOlcalp"te. sllrtlmll oldukça fu:la olan bu ıa· zetenln lk1ncl aay(asında çok mllnaslp yerde tolu baelıklarlıı. çılr:ıı.n
velce
CUmhurlyet.ln
ve bOyUlr: pun
mıka ı. lelerlyle demolı:rasl dbıı.sında, ev llAnındın ı.
önceki
cllnlerde
olduıtu
clbl
ıene şerenı mevtllnl alhWjltı ... Bunlar flzerlndekl tahlili bir yıı.zıyla tılrllkt.e hepsini ayn ca blr kitap h alind e bir arada toplamak faydıı.11 olacaktı. Fa .il.at bu makaleleri blr defa da mu t.la ke. aııülarlyle karşılaştır· ma k istiyordum. Maalesef İst.a.nbul ve
Ank:ara'da araşt.ırdliun
tıAzı klltllphanelerd& '"Yeni T!lrkl ye"n l n tollekslyonunu bu· lama dı m. Su yll:zden epeyce geclld l lllt.en sonra e ld eki kop yeıerl
1956 J'liı
Haziran ay'ı
lçerlslnde
arkada.şun
Abdullah
Bavaeçı'ya ba.sılmalr. Ozere verdim. B u llJada bir e.Jr..slllkle son eaylalan llaybe\tlıl:lml gördüm. İst.antıul'da Ziya Q(lllalp'ln da madı. Ziya Gölr:alp"Jn tanıblmasında çok bOyllll h lzm e Ue rl olan
AH NOzhet Göksel Beyi ZIJ'A.ret. ederek CTeınmuz'un sonu. 19561 bu konuyu ona aı;Llm. O da ve dl A:e r birçok yazılarlyle
"Bunlann
on makale
oldutu nu
l:ılrllkte ilerde yaJlnlanmalr. Ozere
Dlyarbalm"dakı Demeı:t:e gonderdltlnl. blzım. de bu iŞi ele alı flmı..zdan memnun olduı:t:unu sOyledl. Bizim bu kitabı daha ıı:eZJYA GÖKALP, Yeni Türkı11e'ntn Hedeflen: Kadın.la Erke· Olrı MUsauf.lt,Ji lll., Kudret, Pazar 9 Nisan 19!10, Sayı: 797. Rayla; 2, 4. zJYA CJÖKALP, Yeni Türkı11e'nln Hedeflen: Ka..stlann ue Sırııflann Müsaulliği IV., Kudret, Pazartesi 10 Nlean 1950, Sayı: 798, Sayra 2,3. ZIYA GÖKALP, Yeni Türkl11e'nln Hedefleri: MWetlerlrı St! tıişme.d, V., Kudret, Sah 11 Nisan 1950, Sayı: 709, Say
fa: 2.
zJYA GÖKALP, Yeni Türkf11e'rıln Hedefleri: Sı.ın'I Mf.Jsa va.t.u:ıann Kaldırılma.n, VI, Kudret, Çarşamba 12 Ni
san 1950, Bayt: 800, Sayla: 2-3. ZJYA CJÖKALP, Yeni Türk:l.ve'rılrı Hedefleri: Jrısarılar Hür dürler, VII., Kudret, Perşembe 13 Nisan 19�0. Sayı: 8Cll. Sayla: 2. (Bu makaleler cazeU!nln ikinci sayfasının orta kısmı n da en uygun punto ve başlık1ar1a yayınlanmıştı. Yal nız ma'lı:alelertn hrlhlerl yazılmaml!illr. Kudret ıı:a:w LesJnln koleksiyonu tKudret. 1950. 1-IVl. Mllll KUtUp hane'de de var dır. H. T.l.
111'
bir
çevreye
JBJ'IP
tanıt.abtlecetlml7.I.
llAve
eu.ı.
"Yeni
TUrlr:l1e·• ıa.ıelnlnl bulabilmenin hemen hemen lmlr:Ansız oı duluna üzülerek bildirdi," Ankara'da not.lanuu yeniden incelerken J'edlncı makalenin
son
ka1bolan
Jkl
a1 önce
zaten
se.1tasını buldum. DtA:er sa,.falann çolu dlzllrnlı Uk prova
t.ashlhint de bir e.rkada.şı.nuz
1apnııot.ı...
-1Bllbassa "Teni TOrk11e'nln Hedellerl" makalelerine, onun yılda
ve do layJalyle
ıtınlerlne,
yazıııı
bu
rnalr:alelerı n
yayınlandıılı
dıter ıazetelerde çıkan yazılarına uzak yakın
maam olup olmadığını lr:lt.aplann
tındalr:I
Lesbl�
bir t.e
elmelr. üzere. Zlp Gökalp hak
bir kısmını, 7azarlann
&1rasına
göre
ın
celedltlmlz zaman şö1Ie bir durumla karşıla.şmz:
AU Nüzhet Göksel :
Ali
Nüzhet.
adli,
t uplan"
kit.aba
G(llı:sel.
"Zl1a Gök..alp'ln hayatı ve Malta Mek
hemen hemen Ziya Gökalp"e dıUr ya21.lmış her
az çok kaynak olan bu değerli eserde, Yeni Ttlrklye'·
nın Hedefleri malr:alelerı1ıe ilgili şu bllılJl veriyor: "Ziya B<?y bir
taraftan
Meclise
devam
edl1or, diğer clheıten
Yeni
Tllr
ltlye, Halı:lmlyetı Milliye gazetelerlne başmakaleler yazarak de mokrasi bakklndakl
fikirlerini
neşrediyordu."
C3J.
Gene Ali Nüzhet. Göksel "Ziya Gökalp ve Hayatı ve Esc:-r
ıerl" C4l
adlı
dikkate
telif ve t.ercııme
değer
en�llrnenıne
kitabında:
"Gökalp,
Arıka.ra'da
başke.n olduktan sonra.
ilk ıs
olarak k!Aslklerln �re.ümesl için, iyi lisan bilen ve TUrlı: dlll ne
hllı:Lm olan
!erin basılmasını
1azarlara
mek.tuııler
gönderdi.
llola1la.şt1rmak amacıyle
etmek lmlr:ılnlarırıı
AyrLca
mueııırıere
!J) ALI NÜZHET :H
�lir·
yardLrn
he.z.ırlanuya çalıştı. Bu zamanlarda "Türk
fGÖKSELJ, Ziya Glikalp"irı Hayatt ve Malla Mektuplan, İsıanbul 1931. NAşlrl: İkbal Kütüphanesi. Maı..bacılık ve Neşrl1at Türk Anonim Şirketi. Say la : 178 GÖKSEL, ZlllQ Gökalp. Hauotı · E serleri. İs·
ALI N0ZHET
tı:ınbul. 194.9. Ahmet Hallı.. Kitabevi, Sa1ra:
49.
ile "TUrlı:çülOA:Un Esaslan"" m neşretti. Aynca lise lerin lslAhı için "'Heyet.I İlmiye"" nln toplanmasını satladı. Bir nevi '"Maarif Şarasf' demek olan bu heyet.in karar1yle sultani metLeplerl lise adını aldı. Programlar yeniden ha.zırlandı. Bu yeni programlara g�re '"Türk Medeniyet.! Tarihi"" nl yazacaktı Bu büyük eserin ancak blr cildini yazabildi. Ömrü yw.eydl asıl Ziya Cökalp'I bu eseriyle tanıyacaktık. Töresi"
Ziya Gökalp, kendini t.amamlyle bu işlere vemılşt.I. Artı. k yazı yazamıyordu. Halbuki Atatürk, Ahmet. AA;aotlu va.sıtasıyle ona haber gönderiyor, HA.klmlyetı M1lllye'ye yazı yazmasını Mlyordu. O sıralarda seçim de yenUeşlyordu. Dtyarbatırlılar Gökalp'! mebus seçtiler. Bu sQretle Zlya'nın bllro işi ll:a\ma mıaLı. "Yeni Türkiye'" adında bir ga:zete kurdu. Buraya başma kale yazıyordu. Mecliste de '"Anayasa" nın hazırlanması için çalışıyor, "'Türk MedenlyeU Tarihi" nl tamamlamak istiyordu Bu yorgunluk onu çok sarstı. Doktorlar ona istirahat tav· sJye eltiler. Fakat o dlnlemedl. Sanki ölümün yakın oldutu nu biliyordu. Herşeye ratmen karasındaki rıklrleri vermeden gitmek istem iyordu. Bütün ömrilnU bu mllletln saadetine ve rııırt kalkınmasma baA;ışlıyan Ziya, bu son günlerinde de aynı tempo ile çalışıyor. Bugünlerde Halk Partisinin prensiplerinin '"Dol;ru yol" kltablyle ilmi izahını yaptı. Ayrıca. demokra.�ı harell:etlerını parti zihniyetiyle telif edecek ıekllde ve geniş manada siyası bir toleransın kafalara yerleşmesi için Ycnı CUn ve HAklmlyetl Milliye gazetesinde siyasi makaleler yazdı. Fakal. bu yorgunluk onu btısbUtlln sarst.ı ve yatağa serdi. Zl9a Qbke.lp, artık yatağa dllşmuştll." Basılmak Qzereı matbaaya Yerilmiş olan "Türk Medeniyeti Thrlhl" eserinin ilk rormalannın dUzeltllme&lyle hasta ycıt.e.· Q:ında utraşan Gökalp'ln durumu günden güne aı:tırlaşmak taydı. Asıl sebebi anlaşılamıye.n, çok mllbhem bir mAhlyet arıe den. dol;ru dllrUst teşhisi konulamıyan bu hastalığın tedavisi ıç\n Avrupa'ya gitmesi taYSl)'eleri yapıldıysa da 23 Mart. 18'18 da Dlyarbakır'da açılan gözlerini (25 Ekim 19241 te İstanbul'da dünyaya kapadı. Ali NOzhet Göksel'ln büyilk bir gayreUe yazdığı blyograrı lerlnde Oöta lp'e =ı.lt. çok geniş bllgller elde et.met mUmkUn
dür. Onun Gökalp'e dair yayınladıtı kitaplardan blrlSI de ··zı . ya Gökalp, hayatı, sanatı, eseri" dlr. Bu kltapda ""Yeni Tür·
10
kiye" de yaymlanmıt olan '"Kadınla. Brkelln MUsAvlllğl" ma kal.eal de
ınevcuLLur. (6)
-
Ziya
Gökalp'ln
il
Anlr.ara'da
-
bulunduğu
sırallll'd a
HAklml
yetl Mllllye, Yeni GUn ve Yeni TOrk.lye 11azeLelerlnde memok rBSlyle, fırkacılığa, beynelmilel hayata) dıilr çeşU.11
yazdıtı
ve
bast.ırdılı
makaleler
kısaca açıklanmli bulunuyor. Yeni 'I'Ur
klye'dekl m.akalelerlne HA.klmlyeU MIIUye ve Yeni Gün 11:aze l.elertndekl
makaleleri
yakınlık
gösterdlklerlnden
hiç olmazsa
adlan
tanıtılsa blle
bu gazaı.elerdekl birkaç makalesinin yalnız
faydalı olacaktır kanaatindeyiz. Zira bu makaleler çeşlUI ga zetelerde olmakla beraber hep bir plAn ve aynı istikamete mA tuflur.
Hatta. boizılan
Cumhuriyetin
Lozan Muahedesinin
imzalanmasına.
llAnına hazırlık mAhlyellndedlr.
Enver Behnan Şapolyo, Cavit O. Tütengil: Ziya GOkalp'ln gazeı.elerde çıkan makalelerinin adları ca vlt Orhan Tlll.engll'ln emelı: mahsulü "'Ziya Gökalp Hakkında Bir Blbllyogr::.ıf ya
!5J
jl)J
Dene m esi '"
6) inde yazılı deği ldir.
Gazeleler-
ALI
Nl1ZHET GÖKSEL; Z1JIO Gakalp, Hauaıı. San'atı, Eseıi, İst:mbul, 1952, Varlık Yayı.nevi, Ttlrk Kla. slklerl: 4, Sayfa 99-102. (Kadınla Erke4fn lftJsarnUtıJJ makalesi için (Yeni Türlllye, 18 Zllllade 130 - 24 Temmuz 1922) tarihi 11:ös terllmlştır. "Ziua Gblcalp Kimdir, TtJrlq;UU.ik Nedir?" adlı eserde de gört.ıldllğt.ı gibi tSayfa :20>. Ziya Gölr.alp'ln Dıyarbakır' dan 1923 yılında Ankara'ya geldiği yazılıyor. Bizdeki ma kale tarihleri l Temmuz 1923 le 9 Temmuz 1923 ıtır. fYenl Tt.ırkıye, Sayı: 43-49). Bu gibi noktalann düzeltilmesi başta, o gOnlerl yalı:ın dan bilen ve Gökalp'le yakın ilgi si olan Ali Nüzhet GlJ/r.sefe dDşmektedlr. CAViT ORHAN TÜTENGİL, Zl11a Gökalp Hakk'ında BiT Bib H11ot1TD/JIO. Denemesi, İstanbul 1949, İstanbul Üniversi tesi İktisat Fakültesi İçtimaiyat EnsUtllsü NeşrlyaUn dan, Nu. 13, Berksoy Matbaası, Sayfa: 26.
Hazırlayan
11
de çtlır.an makaleleri için Enver Behnacı beyin eaerlcıl sahlı: vMmektedlr.
!Sayla:
ve f.anıtmalan olan
28) Tarlb
Gökalp hat.k.ı.Dda
klymetll
çalışma
ö«retmenı Enver Behnan Bey, "Zi
ya Gökalp. İtLlbat ve Terakki ve MeşruUyet. Tarihi" adlı ese rinin 269 uncu sayluında aşağıdaki makale adlannı kaydet
melr.f.edlr.n HAlr.lmlyeU
Mllllye Gazetesi:
n
- Fırka nedir'
19
Nisan 1339. 2 - F:ırkalann siyasi Lasnlll. 23 Nisan 339. 3 Fırkaların lçLlmal La.snlfl. 29 Nisan 339. 4 - Hars 'ile Mede nıret. ozerıne bir mO sah abe. ı Mafls 339. ıeu mUsahabe Anka
ra M ua ll lmler BlrllA;lnde verdiği konrenı.nsın bUh\.sasıdır.) 5 -
Türk Harsı 'ile Osmanlı medeniyeti, 16 Mayıs 339. B - Deruni bayat, 2 Ma)lls 339. 7 - Milli vicdanı kuvvetlendirmek, 24 Ma
yıs 339. 9 - İ.ngJILere ve Amerllr.a:da Fırka Teşkllı\tı ve ln Haziran 339. 10 - Tam ve medeni bir millet olmak 7 KAnunu -evvel (Arahkl 339. ı ı - Cahl llyet ailesi, İs!Arn ailesi, 9 KAnunu-sAnl (Ocak) 339 dur. Bu
zlbat.ı, 13
için nel erhnlz eksik,
suretl e
siyasi rırkalara alt olmak Uzef'e
(11)
makalesi daha çık
mıet.ır. Yukarda
görUldDAU
gibi
8 inci makale tlkredtlmeml.ştlr.
Enver Behnan Şapclyo, önceki kitabından dört yıl sonra. yıl ında, Akın Kuaoıtuz'un notu-Zonguldak yayınının sını
alan
"Fırka Nedlrl
1941
8. sayı
Yazan Ziya Gökalp" adlı e lli bOyO.k
sayfalı bir eserinde, Gökalp'ln yukarda adı geçen makalelerl
nın bUyülr. bir kısmını yayınlamışur. Bu kitapta ıı:azetelerdekl btızt yaz.ı.la rıyle birlikte KOçük Mecmuadaki makaleler ve "Doğ ru yol - Hakimiyeti Mllllye - Umdelerln Tasnırı, Thhlll ve Tef
siri"' adh ''MO.dafaı Hukuk Fırkası'"mn "H:ılk Pırlr.ası" acllyle yeni bir şekle geçişin ha ng i umdelerle olacaAtna dair bi r ese ri de llAve olarak alınnıu;Lır.
"Ziya
Gökaıp·e göre Fı rkacılı k - Ziya
Gökalp
'ile
11ençlık
siya.si terbiyesi" be..şlıA;ındakl Enver Behnan Şapolyo·nun 3 lln
oıı
'ile 3 QncU sayfasındaki birkaç cümle -bir karı şıklık netı
cesl olması kuvvetle muhtemel- "Kari M a rks"ın cTarlhl m::ı.d declllAll nl, Al!red Fuyye'nln
<Sıırltllallzml ini
ve
nlha.yet
de
Durknaym ın ıFran sız SosyoloJlsD ve bilhassa sosyoloJI kaide ve metodlarını kabul
etti."
Tertibi, cllmleslnln karıştığını ve
ya "kabul" yerine "Letklk" olması gerekliğini isbat ediyor. Gö kalp,
Kari
Marks'a
Tnrklye'de
illi. ilmi makaleleriyle
almış, komUnlst. görünUşlerle mUca de le etmiş ve
12
cephe
Marks'ın rı g!:lstermLş
klrlerlnl didik didik etml!3, hal.alannı taa o zaman
bir sela
bllglndtr. Buna (TQrkleşrnek,
bir deıl:ll blrç().k makalelerl İıslt:ı.mlaşmak, Muasırlaşmak;
şahittir.
Me
··10 - Mlllı
yet MeikQresl"nde .sosyalizmin mllll;yet fikri karşısında. mut laka
yenllecetını
adaletle
ve
ancak
mllliyetçlll,Rln
içerisinde
ilgili, lttlBadl bir fl.kr ())aralı: t.tı.dllfı.ta
içtimai
u,Rrayace.ğını.
"ve ber buhrandan mutlaka de.ha zinde ve dabe. kuvvetll bir sarette milliyet. mefkQresl"nln
Jeveran
edecetını
(Sayla:
59)
bellnmekt..edlr. Bundan başka. l.kt.lsadl h6dlselertn, iktisadi Amil lerin, melküre (Olkü) din, e.hlfı.k ve salreden daha sonra yer ale.ce.ğını,
Kari
Marts'ın
"gölge hadiseler ve
Amlllert"ne
ce
vap ole.ra.k en ince tefenuauna tadar lsbat etmiştir. "Ttlrk
çtnüiün
Esaslan" ve dll:er malı:alelerlnde
aydınlanmıştır
denebilir.
Esasen
Enver
bu
cJhet t.e.me.men
Behnan
Şapolyo da,
1943 te ;yayınlanmış ()Je.n (Ziya Gökalp, İtt.ıhe.t ve Teruk.kl ve Meşn:ıtlyet TB.rlhll adlı eserin
196
ncı ısa;y(e.sında, Ziya Gökalp
için "CKe.rl Marks) ın, (Adam Smlt) in iktisadi fikirlerini ten kit ederdi." demektedir. Bu .kısa
yazımızda
Alrred Fu;yye
ve
Dıırkhe.;yrn hakkındaki dllıllncelert Lahlll edecelı: deA:lllz. Enwr Bebnan'm toplayıp ya;yımJadllı eserde,
gazetelerde
çılı:Dllı
Mllllye ve Yeni GUn)
makalelerinin
!Fırka Nedlrll (yalnız
e.dlı
Hllı:lml;yetı
yalnı:ı: adlannı ve te.rlhlertnl naklede
cdl:ı:.
ı
- Flrka Nedir, 19 Nisan
Fırkaların
slya.s.I
t.a.enlll,
23
1823, HAlr.lmlyetl Mllllye. 2 -
Nlııe.n
1933,
HA.klmlyeU
Milliye.
3 - Fırkaların İçtJmal Te.snlfl. 29 Nisan 1923, 4 - İngiltere ve Arnerlke.'da Fırlı:a TeşkllAtı ve İnz.lbAIJ, 13 Hazlnı.n 1923, HA klmlyetJ Milliye.
e
- Reyimi Kimlere Vermellytml,
lT
Nisan
1923, HAlr.lmlyetl Mllllye. 6 - İlim ve Bl;ya.set, 3 Mayıs 1923, Hfı.klmlyet.ı Milliye.
7
-
Der1lnl
Hayat, 21 Mayıs 1923. Hıl.kl
ml;yetl MJllJ;ye...
ı
- Ferdi insanlar ve İçtimai
İnsanlar,
Yeni GDn.
ıe
Ni
san 1923, 2 - İnkllApçll.Lk ve MubafazakArlık, 17 Ma.yıs 192.1. Yeni Gün 3 - Tarihi Maddecilik ve,. İçUınal MetkQreclll.lı..
Mart
1823, Yeni GUn.
bmda vardır.)
17)
<"rl.
(Bu.
e
makale TOrkçOlüfıün Fmsle.n .lı.lt.ıı
Hlklml;yetl Milliye ve Yeni GOn ııazetelerl'nln ''Türkiye BQ· yUk Millet Meclisi KüUlphaneslnde bulunduı:unu ve bunları oradan çı.kanD aldıfıını ENVER BEHNAN SA POLYO "Fırka Nedir'', Zf� Gö.ta&p" adlı eserin 6 ncı BayCasında belirtmektedir.
13
Türk Mllll
İnkıllblnın
temelleri kurulurken Ziya Gölı:alp·ın
zekA. b3lgl ve örnetllA;I çok gen iş bir çevreye tesir ediyor vr dllşQnceıer, işler zekı1 ve bilgisiyle ayclınlanıyordu. Enver Beh· nan Şapolyo, ön sözUnde bu yönü şöyle tanıtıyor: ''Ziya Gökalp Malta0dan döndükten sonra Dlyarbaklr'a giderek (KUçUk Mcc mual"sını çllr:ardJ. Bu mecmuada demokrasi Jnkılı1.bl için dah.ı kuvveuı yazıle.nnı neşre başladı. Türkiye BUyUk Millet Mecllsl htlk Umetınln reisi olan CCazı Mustafa Kemal Paşa)'nın bu yazılar dikkat. na.zannı çekti. ZI· ya Oökalp'I Ankara'ya aldırtarak
(8)
Maarif Vekllctl "Telir
ve Terctıme Hey'etl RlyasetL"ne getlrUL. Bu zaman lır.endls lyle
Sonradan da Diyar Bakır'dan mebus s�lldl.
t.ema:!llara başladı.
Gazi Mustafa Kemal Paşa büyük zaferi müteakip memle ketı.. e bUYOk bir lnkılAp vücuda getirmek ıstıycırdu. weıll zelı:ldan da
Bu kuv
lsUfadeyl dlb;tlndU.
Mustafa Kemal Paşa, BUytlk
Mille t. Meclısl htıkOmetı yeri·
ne CCumh urJyet HllkOmetll'nl, Mtldafaal Hukuk Cemiyeti tine de <Halk Fırkasıl'm kunnak lst.ıyordu. Bu
YC·
m: ırlerın ana Gökalp' ! de
hal.lan dimağında tebellür ederken. bir gtln Ziya Çllınkaya'ya ç9.A;ır1.tı.
Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Ziya Gökalp'ln neler görDı· tUA;UnU
bilmiyoruz.
Yalnız
Zı ya GOkalp
Çankaya'dan döndtlk·
ten scınra "DoA;ru Yol - Hlklmlyetl Milliye ve
u mdel erln tas·
nırı, tahl11 ve Lelslrl" adlı bir rısa.ıe neşretti. Bu eser MusLa· fa Kemal Paşa'nın kurmak lstedttı
{Halk Partlsll'nln rdolı:uı
umdeslnln tasnif, tahlil ve te!slrlne alttı. Bu eseri müt.eaklı:ı Hlklmlyetl Mllllye ve Yenl Glln gazetelerinde de "Fırka Nedir' Fırkaların içtimaı tasnifi, Fırkalann slye.st tasnlfl, Amerika ve İ nR:lltere'de Fırkalar ve lnzlba.tı" adlı s eri hlllnde maka· leleri çıl!ı:maAa başladı.
Bu
makalelerden anlaşıldı.tına göre Must.ara Kemal Paş
Ziya Gökalp'e
fırkalar
hakkında
blr sert
ma.k.ale
yazmasını
(8) zıya GOk::\IP gerek 33 s ayı çıkan KüçOk Mecmua'nın borç· lannı ödemek, gerek yol parası temin edebllmek ve ailesinin bir müddet geçimini sağlıyabllmek için muh· terem zevcesi Vecihe Hanıma alt bir e vi satmak mec· burıyetınde kalmıır;lardır. Elinin bu gibi redaklrlıklan yalnız bundan ibaret deAlldlr. Adı nı sayglyle anan,.
14
rica etmişti. Bunun Ozerlne Zlya Gökalp de CFırkaJar İçtl ma.Jyatıı başlığı altmda rırkacılııta a.ıt orijinal ve pek deA:erll bu makaleler serisini n eşretmlşt.I. Bu makalelerln herblri. birbirinden kıymeUI ve öA:retıcl ma.tılyettedlr. İnsan bu maka lelerl okurken hayret.Le kalıyor. Oslad bu mllılmat.ı nerede okumuş ve dimağında onlara ne şeklide bir nl:r.am vermiş, bu na şaşmaktadır. (9).
olan
Yeni Türkıye·nın Medetleri makalelerine gelince bu husus ta Enver Behnan Şapolyo, MeşruUyet Tarihi adlı eserinin 159. yQk bir uluslar aracısıdır. Yine kat.'iyetle iddia edebiliriz: Zıy:ı OOkalp te, bu gazeteye yazmaya başlamıştı. Ahmeı. Bey: Ziya GOkalp"ın makalelerini ben alır matbaaya get.lrlr tashihlerini de ben yapardım. YenJ Tllrklye'de şıı makaleler neşredildi :
(Yeni Ttlrklye"nln Hedeflerl) başlılı alt.ında (7) maka le&I çık•ı. onlar da şıınlardır: <Irklar Arasında MOsa.vlllk . .l'" dlyor. 171 inci sayfada ise aynı konuya dair şu bilgiyi veriyor: "Ziya Gdlr.alp. Dlyarbalr.ır'dan Ankara'ya geldiği sen elçinde, Ankara'da (Yeni TQrlı:lyel diye bir gazete çıkıyordıı. Talebe sinden olan birkaç genç gazetenin hey·eıı. tahrlrlyeslndeydlk. O zaman başmakale olarak yazd.ııtı yazılar, Yenl TQrklye'nln hedefleri. diye bir sert i di . Hep hA.klmlyet.ı mllllyenln es.3s lannı çlzmeRe uA:raşıyordu. Gazete kapandıktan sonra meb'us olmuşt.IL Bu zamanlarda Teşlr.lla.tı Esasiye Kanunuyla meş�ul olmakta idi." Gökalp"e dair n eşriyatı geniş bir yer tut.an, Enver Beh nan Şapolyo. yanılmıyorsam belki de lllı: defa olarak, <Z�ya Gölı:..:ı.lp • t.ı.tıha t ve Terakki ve Meşrutiyet. Tarihli adlı eseri nin 159. 268 ıncı s.ayfalannda (Yeni TOrklye'nln Hedefü·rı makalelerinin adlannı bellrtmlştl. r: ""Ankara'da neşredilen (Ye ni Tilrklye) gazetesinden şu m.akalelerl çıktı:
Yeni TQrklye"nln hedenert: U - Irklar arasında mlls!vl llk. 2 - Mlllet.lerln mnsAvlllA:l, 3 - Kadınla erkeğin mllshl1111, 4 - KasUann ve sınırıann mUsA.vlllğL 5 - Mlllet.lerln sevişmesi. 8 - Sun'l mnsavatsızıı:ır.ıann kaldınlmB.91 ve tabii mllsAvatsızlıtların onlann yerine ikamesi, 7 - İnsanlar hOr(9) "Fırka Nedfr? Zi'lltl GiJkaJp"; Toplayan: Enoor Behnan Sa. polua, Zonguldak 194.'l, Dolu Ya yını: 8, Sayla: 6.
15
malr.alelerl
dUrJ
neşrolunmıtur.
Bu
makaleler
de
meydanda
yoktur." CIO). Enver
Behnan
Şapolyo'nun
mlzdelr.llere uymakta.dır. Yalnız (İnsanlar hUrdtırlerı
beUrtt.IQ:I
makale
adları eli
C7 - im anl ar hO.rd.O.r.l
delll
dlr.
- III Abidin Nesim! : Ziya Gölr.alp hat.kında, onu lr.ıUUlemeJı; Uz.ere btoellrler ya.
Marlı:Slslerln
vı.nıam.ış
yazdıklan lncelenecelr.
ol urs a.
bunlann
Gökalp'ın Yeni Mecmua, Kttçttlı: Mecmua ve gazetelerdeki
lıaç
malı:ale&lnlo
yoz
bit·
hiç blrlslnl okwnadılı:lan hayrelle görOIOr
·70r11:çWUj:lln Esaslan" ve ··TUrlı:ıeşmelı:. İslAmlalinıak.
Yalnız
Muwrlaşmak" cOmlelerl
Pe
ese-rlertne
rlklrlerı
dayanır
deıl!Lştlrerelı:.
görünen
Ostellll:
tamamen
bambqlı:a mAnalarn
ıı:et:r
meıı:ı. &Ablt. l llı:lrler lcabl muvarralı:lyet. eayan yazılar. btr de f(lkselr. bir iddia t.qın;a btlsblltQn ıtııonç oııuor. '-rilrklye'nlr Teliimlll Hamlesinde Ziya Dair.alp" (11) lıı.ltabı Zl1a Oöka.Jp'ln ytızlerc.e-
makalesine
olarak il.aleme leşmelr.,
hiç temaa etmeden, onlardan habersiz alınmış ve ..TUrkçülUı!On Esaslan" ve "'I'Urk
İalAm.la.şmıı.lı:, Mue.sırle..şmak" lr.lt.aplan da
hemen
t.a
m�mt>n be.mbaık.a maksat.lan tahrir edJlerek, kaynak olarak gGs
demok· nsl - CumhurJyet ham.lesinde hangi llklrlerle Ziya Gölı:alp'ln ha.zıtlık 1apbğ1 incelenmeden, 1anl..ıf, ters dtifllnceler 11arfe
ter:llml11lerden blrt.sldlr. Yüzlerce makaleden habersiz,
dllmeal neyi lıa.h ve lsba' ederi "'I'Drklye·ıı.ın Telı:AmUI Hamle sinde
zı1e.
Gökalp" rlsAleslnde, Gökalp'ln "YenL TD.rklye'nln
Hedefleri" malr.alelerlnden dli:er makaleleri gibi hiç bir
işaret
Jolı:t.ur. Halbulı:l TUrlı:IJe'nln tekiLm.01 he.mlesln\ açıklamak için
(10)
ENVER BEHNAN $APOLYO; Ziua GD"kalp. fUlhaf ve Te rakkt ue Mcşn.ıUyet Tarllı.f, İstanb ul 1943. Güven Ba sımevl, Sal'(tı.: 268.
()1)
ABiDiN NESiM/; Tfırtıı,.ıe'nin. Tekdmii! Hamlellnde ZIYA OÖKALP. İstanbul. l940. 5ebat. Ba.ınmevl.
18
ıı:enış ve
.çok
Ziya Gökalp'ln çılık
derin btr
bllgJye sahip olduktan
sonra &S'nı:a
fırkalar. lllm ve siyaset ve bilhassa "1ııl11Jap
ve Muhıı.razakArlı.k'·
konular ında.ki
makalelerinin
ince
lenmesi zaruridir... Yukarıda adJ geçen rlsiı.lede ise bunların hiç birisini bula mAmaktayız.
Mchınel Emin (Erlşirgil) : Bir
vat:ıııer Ziya Gokalp'Jn lstel;lyle
İstanbu l ünıversLLe·
sine aldırılanlardan ll2J blrlsl olan Mehmet Emln. Ziya Ookalp.
acı
MalLB sUrgUnt.lnden kurtulu palle yuvasına. çoluk çccuıtu nun bul un duğu Dlyarba.kır'a döndüQ:ü ve orada gene ayru y<ıl· da çalıştıt:ı sıralarda, Gbkalp aleyhine bir yazı yazmıştı: GU· kalp'ln Lalebelerlnl y eLers.12.lllı:le lttlham eden bu z.ılıta karşı. Ragıp HulQsl l bllAhare Prore.sör olan. bir düzineye yakın dll bilen dl l bllglnl. merhum> "Ben Gtıkalp"ln talebesiyim. İslo;ı dlQ:lnız yerde ve bir hey'et huzurunda sizinle lmllhan olmaya t.Allblm'·
diyerek
iddiasını
lsbat eım et
tnere
M ehm et Emln'ı
imtihana çe.Qumış ve M ehmet Emin cevap vermemişti
<l3l.
İşte &S'hl zat. GOlı:alp·ın ölUmUnden çolı:: !'Onnı., sözde Gb· kalp'!
sever ıı:tırüne�k
mektedlr. Eksik ve sayfalarda
dlk.Jıatı
oldutundan
yanlı� gbrü� ve
bambaşka
o larak ıöster·
dllşünceler
çekecek kadar fazladır.
bllhassa
CB. 255-263)
son Ne·
tleede Ziya Giıkalp'J vesika.sız. dellletz nakillerle, to.hllllerle JcU çUltme hedefini ıUden "Bir Ftklr Adamının Romanı, Ziya Oö· lıı;alp" (14)
k l\.abında ne "Yenl Tllrklye'nln HedeUerl"
\@!erindeki fikirlere. ne de milli Llmlne hizmet eden
aıım.
lnkıl.Qba.
ve sosyoloJI.
maka.·
t.a rlh
ve Ldeallst hayat, şahsiyet ve çalış
.ma..sına dair blr tanıt may a rostlıyamıyoruz. Halbuki Mehmet Etnln Bey !Hıı. yaıı derRlslnln 24. sayısında "TUrk tarihinin mıi.
112)
ALJ NVZHET GÖKSEL, Yeni Bilgi, IİsLanbul Mualllmler BlrllA:I derglsJl, Sayı: 31, l Kasım HH9, Sayla; 28, ZJuıı Gökalp'ln Hıııırıılıın Hıır;ısında. . C131 ENGiN MUHA.RREMOL:l.U; .Üı; Fırka'·, Bilgi IZlya Ciöllal p sayısıl, 90-91. Eklm - Kasım 1954, Sayfa; 1 6. r(l4l M. EMiN ERiSiRGİl.; Bir Fikir Adamınm Rornıırtı • Zlva G6kalp. /3tartbul 1951. İnkı11p Kitabevi. Marifet n.a sunevl.
17
!isini tenvir aşkını en çok e.şılıyan Ziya Gökalp merhum o: muştu." ... şuna hiç
şüphe etmemelldlr ki bUyUk mUterekklr her tutan bir lnkılApçı !dl.
şeyden evvel amel ve hayatı gözönünde
fikirde lnkılA.p yapmanın yolunu gayet iyi görürdü. Türk şuurunu uyandırmak ve ona h amle vermek için gllzlerlni mAzl ye çevirmişti... HAUn ihtiyacını,
.. Türkçülük cereyanının hududunu, ihtiva ettiği tema . y !.lllerı bir manzılmel flkrlye halinde yalnız onun eserlerlndı! gllreblllrlz."
(15) demişti . Hatta "B!.ly!.lk Mı.ıterekklr", "B!.lyUk
Alım, BUyUk Mürşit v.s." hitaplarını o zamanlarda bol bol gör mek mümkün oluyor...
Götalp'Jn llnlversıte tUn;USUnde bulunduiu yıllarda on:>c . pervane olan ve Gökalp·ı .BUyUk Mütefekkir... ·'BUyUk Alım". "BUyUk Mürşit... '"BOyUk TUrkç U.. tanıyanların. onu sonre. '"ne alım. ne ş.Ur, ne i dealist..." t.anımalan herhalde garip bir te zad olacak !.. Bizi daha çok ilgilendiren nokta lst'. Gökalp·ı n, Ttırk
lnkıUı.bma. TUrklye'n ln
llerleyl.Şlne
hizmet eden
TUrlllye·nin Hedetlert
fikir
demokre.sl ve
Yolunda
kuruluş
\
eserlerlnln, bllha.ssa "Yeni anllmayışı veya bll ln me
makalelerlnln
ylşlşlr...
Hilmi Ziya Ülken : "Tarihi Maddeclllte Reddiye" gibi kı ymetll bir eserle . mUnlzmln ve me.teryallzmln kuvvetli bir tenkidini yaparak
ko ge
nlt bir t.ersır sahası vücuda ge�lren Pror. Hilmi Ziya tl'ıken'ln . çOk önceleri yayımladıtı "Zl;1a Gökalp. (161 adli kitapta ba zı
<Hll
HAYAT. /nkıJı1bım ızı tanıttırmak husu.!lunda vc:ızl/emfz. Sa yı: 24. Ankara. 12 Mayıs 192'1. tıeı PROF. HlLMI zlYA. ÜLKEN; zı11a Qllkalı:ı. İstanbul (1939). Kanaat Klt.abeYI, Ankara. KUtllphan�I. Ttlrk -
:ts.ıGım Fi
lozo flar ı: l. Ahm e t Salt. Basım eY i, Sayra: 49. Son satır. Prof. H. Z. Oıken·ın birkaç yıl Once yeni Sabah gaıete4 sinde Ziya Gökalp'l e Jlglll b1ı.ı makaleleri yayımlanmış ı.ı. Bu makaleler çok önce yayımlanml!J Ziya Gökalp k lU.bındakl dü�UnceleMnden rarklldır. Eski kitabın ye niden ve etralll olarak. objektif, llml bir lahlllle ya y ıml anması temenni edilir. (Prof. Hilmi Ziya Ölken. CHılı:alp, Y.!nl Sabah. 21 Ekim 1952, Sayfa: 2.)
18
ckalk ve yanlışların mevcut olduA'u öledenberl mUhtellt
vesile
lerle bellrtllmektec:Ur. "Ziya Gökalp"' kltabmın san klsm.ı.nd:ı.kı
gerek seçmelerde, gerek bibliyografyada, gazetelerdeki malta· lelerin adlan zlkredllmemlşllr. Yalnız '"Yeni Türkiye ıı;a.zete!ıl nın adl ile
Gökalp "Jn orada da yazılannın çılı:Uj!ı ac; ık lanmak
ıstenllmışl.lr.. "Yenı TOrlı:lye"' ye temas eden
bazı
makaleler mevcuttur
Bunlara bir örnek olarak Ziya Gölı:alp'ln meb'usluğu sıraSJnr!.ı ""Hiılllmlyetı Mllllye. Yeni Türkiye ve CumhurlyeL gazetelerin
de siyasi. lelseU makaleler yazdı."
Uil
gibi umumi tanıtm:ı
yazılannda "Yeni Türkiy e" adı da çok zaman keydedllmef. t.edlr.
Gökalp hakkmdR incelemelul olan aydın ve lerden bôzılan : Şu duruma göre Ziya Gökalp'ln hayat ve
bilıt:in·
fikirle rin i öle·
denberl ıncellyen v Jlml görüş ve dU rüstllUkle onları yayımla·
sayısı pek mahdut olan b aşta (Ali NQzhet Dr, Ziyaeddin Fahri Fındlko@:lu (18), Enver
yan ve
Gtllı:sel. Pro·
resör
Behnan Şa·
poJyo, Oıımıı.n Tolga. Profesör Necatı Ak.der (18), Fevziye Ab· l1'11 ENOlN GÖKSELOÔLU; zıua Glikalp'ln Havaıı. Yen i Bil· ıu. Sayı: 31. ı Kasım 1949, Sayla: 32. llOl PROF. DR. FINDJKOÔUJ'nun Gôknlp hakkındaki birçok deterll konferans ve makaleleri, doktora tezi cı ransız ca>. muhtelU yerlerde etraflıca t.anıtılmıştu. Onun kur· duAu (İşi dergisi ise Ziya Gökalp hakkında bir çok in celemelerin yaY1m sahaSI olmuştur. Burada makale ve konferanslarını ih ti va eden değerli bir eserini belir�· mekle yeı.ınecet;lz: <Fındıko#lu Z. Fahri. Zfva OIJkJJlp ıcın Ya.ıdıklanm ve Stlıtlcdik!er1m. İstanbul 19!1ıS. TQr klyP- M'ualllmler Birliği Neşriyatı Nu.: 6, M. Sırıı.l:ır
Matbaa.sll.
fl9l PROF. NECATI AKDER; Zflf(I Gökalp; dllm ve ldealfst sahsl�tl. Ankara Ünlversltesl. Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Dergisi. cilt: III. Sayı: 2 - 1945 Ocak· eubat. Sayfa: t5lH81. Ziya Gökalp'ln bilgin ve 111kUcQ şahsi· yelini ilmi bir vukufla açıklıy an bu makaleyi bllha!ısa onun bu cephesini ıncelemek isteyenlere tavsiye ederiz. Oökalp'e karşı olan hQcumlann bAzılarm ı (ZfJla GlJkolp ve lltP.sf. Gurbet Derl7fri H4tıelerf Nu: ıı adlı bro11Urde ce· vaplandırrr.ıştır.
ID
dullah
Tansel
NeJdeL Sancar
f20l, AL3ız (23l, Peyami
C2H, Sara.
Hüseyin
Namık
Kadlrcan Kartı,
Orkun
1�21.
A. Hadi Top
lu, Fahrettln Kırzıoıtl u , O. Seyfi Orhon. Zeki Sotuoıtlu, O&man Yüksel ve Gi:ıkalp"ln yakın dostlan, bAzı hemşeh rileri
(241 ve
birkaç TUrkçtl z aLı dışında ve 1949-50 yıllıı.rın de bu m a k alelerı gerek
daktilo
m a kine siyle
yazı lmış
kopyelerlnden
Ye .gerek
KudreL ıa zeteslnln '196-801 inci sayılarından okuyan, kesltı birçok arkadaşlar, bıA.zı şahıslar hariç bu makalele
saklıyan
rin temin ve
ıncelenmesl
zorluğu kuvvetle bellrLyor.
Hafbuk:
Gökalp'ln Razetelerde çıkan makaleler1nln de şUr kltaplan ılbi yayınlanması.
Jlklrlerlnln
tanıtılması çok
mühim
ve
faydıı.I
oıacaklır kanaallndeylz. Ht>le bunlar içindeki canh1ık. tazellk dlkk ale şayandJr.
Hatt.a.
bilzılan zamanımızı da aşan Heri Rö
rllşlQ ya:ıılar olursa önemi bir kat daha artar.
C20ı FEVZJYE ABDULLAH TANSEL; ZfJfa GOkalp Küllıvotı, ı. ŞHrler ve halk masallan, TQrk Tarlh Kurumu yayıola nndan il. Sert - Nu. 18. An kara 1932. Ttlrk Tarih Ku rumu Basımevı. Büyük bir dikkat. ve Pmekle ilmi bir metodla hıu:ırlanan bu e�rde Ziya Gökalp'ln hem<?n bUtUn şiirleri toplanmıştır. C21ı H0SEY1N N/HAL ATSIZ; Gökal�ı"ln bi rçok rıklrlerlnl ma kaleleri !çerisinde belirtmiş, ona kal'liı yapllo.n htıcum la r ı 30 yılda nberl Orhun, Atsız, Orkun derıı: l lerlnde ce vA.nlandırmı!":.tır_ CAl.9ız, Türk Ülküsü. M i lli Kültür B�rlsl Nu.: 2. Burha n Basım ve Ya.yınevl, İstanbul 19581. (22ı PROJli'. HtJSE:YiN NAMIK ORKUN'un kıymetli bir kütüp hanesl vardı. rTürkçüliJ,,ün TarlhlJ ve bir kısmı Cı nareltı dcrglıılnde bir kısmı dr. rÖzleylııı derı;:ls\nd€' :9'!\yınl:ı.na.n fBunünk"U Türkçü1"Q-fln E:M.slnnı m&kR lelerlnde Ziya Göka.lp"ln yeri ve fikirleri sayıı:ıyle a.çllı:: lanmıııtır. f23ı NEJDF.T SANC4R"da Gôkalp"in dOşmanlarlyle m O nakasa ıarını rnuhlcl!f makelel<?rlnd� ;u:ıkl..,,mı�t•r. Ziya Gökalo hakkında lmı:a.lı lmz...-ısız bln:;ok yazılar y3)'lmlamıştır C241 SE:VKET BEYSANOÔLU; Dotumunun 80 inci yıldOnllmü mUnasebeı.lyle Z1ı.ıa Qöknıı)'ln Uk ıµızı hal,fOtı. IB9./·ıt09 talebelik devrine alt. yazılan ile D1yarbakır - PeymAn Dicle ıı:azetelerlnde çıkan yazıluı ve Saki İbrahim Des t.anı. Diyarbakır ThnıtmR Demdi NP.srlvat.ı Sayı; 2 Gökalp Külliyatı Nu.: 1. İsl.ımbul 1958, Şehir Metba..ısı
IO
- iV Osman Tolga'nın bir lncr-lcmesi : Olman Tolga, Ziya GökeJp'ln "Yeni Türtıye'nln Hedıllerl'· oJıuak belki de llkbnce ..Ziya Oölr.a.lp'te
makaleleriyle Uılll
Hayal. TelA.kk.lsl"
MllletlerıııraSI
konusunu
)flemı,,tır.
t20l Bu
makalede Ziya Gökalp'ln, Türklye'nln İstlkla.J Savaşını kazan dıkLan sonra be.şka mllletlerle kuracatı mUmuıebel. haklllnda şöyle bir açıklamaya glrlşllmektedlr: · . Yeni TUrkJye·nın başka mUleUerle kuracağı m UnasebeUerde hedellerı ne olmalı ıdP Bu meseleye dair telklnlerl lhUva
dlue
eden llç
değer. Gök.alp makalelerde meseleyi
mOhlm ma.kal<
mU&avat umde&ln
den hareke1. ederek halle çalışrnaru.adlr. halkçılıktır
Yeni TOrklye'nln siyaset sahasındaki hede ri Gökalp fdemokraslJ nın karşılığı olarak kullandııtı en
ileri,
mütekı1.mll
en
demokrasinin
mtlmlr.Un
devlet
şekil olduA:una
olalblmesl
için
sanlar birbirine mUsAvl olmalıdırlar.
halkcLlı.tın
inanır.
her şeyden
Falı.al
evvel
in·
llml
Halbuki he.yatıyat
ne istinat ederek uıvt verasetin içtimaı hldlseler ede �1mll ol· dulunu aöyllyen A.lllmler vardır. Bunlara göre ırklar arasında oldutu 111:>1,
kadınla
erkek arasında,
sLnıflar arasında
ıayrı
müsA.vlllk mevcuttur. O halde blyoloJl demokrasinin karşwna çılr.lyor demektir. Gökalp bu Uklrlerln kıymet.sız olduğuna, bunlann blyoloJI ;ıdına tuzulen ı;öylenmlş sözler olduğuna kanldlr. Yeni Darvencllerle yeni Lamarkçlların IHUrlerlnl karşılae· Urdıktan sonra şu tik.le vasıl oluyor: Canlı varlıkta basit
ta
havvımer ver4se'-le lnllkal eder. MOdll tahavvlHler etmez. Ruh bldlselerı. uzvi hAdlselere nlsbetle daha razıa mOdlldlr. İçi.!· mal hldlseler de ruh hldlselerlne nazaran daha razıa mQdll dlr. O halde d!Seler kabul
ın.sant
lçUmal
h.Adlselere na7..aran en razJa mOdll olan h;l
hld.lselerdlr.
Umumi
blr
kanun
olarak
z.arurtdlr:
İçtimai
ha.dlseler
Durkhcım·ıe
birlikte
ınsanlann Lalçtlmal
etmek
vert.setle
şunu
lnUlle.I
etmez. Gökalp:
olarak
dotduğunu. içtimai seciyeleri. içinde yaşadıkları muhlUrm ter · biye va.sıtaslylc aldıklannı
ı2tıı
söyıtıyor.
OSMAN TOLGA; Zl11a Gökalp'te Mlllellerımm Ha11at
14kktn.
İş Dergisi,
Sayı:
74,
ı Ekim 19·17. Bayta.
Te 5. 21
lrkle.r e.re.sında e.şılmaz uçurumlar yokLur. Her ırk mede nıyeLJn en yüksek zirvesine erıeeb.lıır. Hakiki ve bitaraf ilmin demokrasi bahsinde
(51.
haklke.L ırkle.rın musavllll:ldlr.
Oğreuttı
ilk
Ziya. Göke.lp'e. göre ırklar gibi mllletler de birbirine m u . sevldlr. GUstav
Le
Bon'un her kavmin bir ırk ruhuna mallk oldu
ıtu iddia.sına "her kavm in bir milli harsı vardır" d1ye muka bele ettikten sonra Gökalp btı harsın uzvi verasetle değ il. ter biye tarikiyle lnLlkal ettiğini bildiriyor. farklar içtimai Bebe:plerln neticeleridir.
Milletler Bu
a rasındaki
farkları
eski içti
mal Bebepler dolurduğu gibi -makalede bu sebepler incelen
rolü cıc
miyor- yeni sebepler de kaldırılabilir. Demokrasinin
zaten budur. reı Gökalp, Jçtı mat
Darw!n'ln
yaşamak.
için
hayata tatbik edllemıyeceAlne
mücadele kanidir.
!arazlycsının Bazı
empcr
ye.llst muharrirlerin iddia ettll:l glbl milletler arasında de.imi bir husomet ve
harp hı1ıletl
tabii
bir ke.nun
hükmünde
halkçılık mefkQreslnln bir ııe'nlyet olabilmesine yoktur. ÇUnkU demokrasi melkQresının yallzmın ve
bir
artık
ise.
imkan
umdesı de eınper·
bundan doğan harbin yeryüzünden ke.lkme.11 ve
mlllctlerln birbiri ile sf'11lşmesl ve yardımlaşmasıdır Halkçılık es.areu. reodallzml, emperyalllml. şoven�ımı. ta assubu. sPscler
hUl4sa varsa
hUrrl)'et ve musa.vata aylun ne hepsini
ortadan
kaldırmağa
ke.dar
çalışan
bır
muc· -
mcr
kUredlr. DarvenclllA:ln blyololl ilmi sahasında blle mtlSbet hııktkat ma.hıyet.ı alamadıtına işaret eden Gökalp, bunun aksı b:le sıı bit olsa. cemiyete tatbik olunamıyacağını stıy\Uyor: İçLlm�I ha· yat insanları
ne
ayrı hanlara ma.llk ederek ayn milletler
hAll·
getirmiştir. Aynı medeniyete mensup mllletıerın he.rs clhc·
ı.tyle birbirinden ayrı olması beynelmilel bir
I�
bölUm ll ma
hlyetlndedlr. Bir milletin mahvolması, bir çok orll lnal ıı:nzel· lllderl muhtevi
c:ıı <61 22
olan
bir
harsın ortadan kalkması
demelı::tır
Bk. Yeni Türkiye. gUndellk gazete, Ankara lı''l/1923 tarlhll sayısındaki '"lrlclar orasında mil.savlltıı:" serlevhah ma kaleye bakınız. O.�man Tolga. Bk. Aynı ıı.auıenın 2 Temmuz tarihli sayısındaki "MiU9f /ert'n MUsaı;lllJll'" serlevhalı makalesi. O.tman Tolga.
Bundan
başka.
milletler
arasında
pek
olan
mühim
iktisadi.
llmt ve medeni tesanUtler de vardır. Gökalp
burada
veriyor:
hükmllnU
O
halde
milletler
ta
blaten, birbirlerine düşman değlldlrler, bll8.kls dostturlar. MJl letlerl birbirine düşman yapan mut.aassıp papaslarla
(28), em
pcryallstlerdlr. (27) Bunlar orta.dan çeklllrse mllletler blrblrlni kardeş gibi seveceklerdir f 7 J ,
C28J.
Gökalp geçen harbin ham ve yaban meyvesi Mllleller Ce miyctı hakkında
ne
Onun
dllşllnllyordu'
mesele
bu
kındıjı tavır menlldlr. Fakat bu mcnllllk mllletler ı.asavvuruna
tecelU etmiş
muhalefet şeklinde
de
t.a
cemlyetı
O za
deıl;lldlr.
manın kalp milletler cemiyetinin hazln, daha doğrusu meş·wn isllkballnl
ışığına
kendi llmJ mlllii.hazalarının
mlştlr. 26 Temmuz
1924
makalesinde meçhul
tutarak
k.eştet
tarihli Cumhurıyet'le çıkan Çınarallı
rııozota şunları söyletiyor.
Milletler
ce
miyeti, bu, bir gün olac.:ı.lı:... Fakat henüz zamanı gelmemiştir Çünkü
Milletler
Cemiyeti
vllcuda
gelebilmek
çok kov
için
vctll bir cihan etlı:Arı Ammeslne ihtiyaç vardır. Halbuki bugün
elhan etka.rı .fı.mmesı milli e!kArı Ammelere nlsbctle çok zayır 't!r.
t7l !28J
Bugün
zavallı
kadınlar
Bk. Aynı gazete,
ve
çocuklar
Sevfşmesf"' makalesi .
Osman Tolga.
ı27ı GÖKALP.
dünya
ri de dahil
ediyor.
Slllıh.
petrol.
büyllk
sermayedarların
'l'.IZll
açık
dikkatle
T.
huzurunu bozanlar arasına
1.arlar,
pamuk.
beynelmilel
ıncelcnlnre
eden
po!ILlkacı
mdnasıvıe
tallstlcr.
da.va
kapitalistle
cephane sanayii. iktisadi ve �al re hususunda
demir
zamanımızda.ki sermay,�
GOkalp'ln
görmemek mümklln deği ldir. Mtıleassıp
uçaklarıa
"Milletlerin
"Kıbrıs"
Mütaassıp papaslann rolünü 'l'.ünümüzdekl slyle de hatırlıyablllrlz . H.
•281
üzerine
5 Temmuz tarlhll 9.9.Ylsında
papaslar.
oldu�u
roller!
noktaları
H. T.
(sômürerı
genişletilerek
emperyalistler
tcş!dlAUarının haklı
paçok
mücadeleleri.
ı kızılı,
ve
alınacak karası.
teluıkkı'.Jm
olur.�)
sansı,
kapl
mavi�i.
beyazı... v.s. ceşit/ı empcrımlfst tff>/ı>r). arııdan çekJUr se
ın�nların,
olabllreeklerl söylenlll
mllletlerln dost
yor. Fa.kat acab:ı gerçekte. muazzam kuvvet ve teşkl IAtlara
dayanan
bunlar
bilir, meydanı bırakırlar çerler mi' ..
kolay mı1
ortadan
kalka
SömUrgerlllkten
kolav
vazge
İşle meselenin can
rından blrısıı :ıcıklanacaktır.
Bu v.örüş. - H. T.
alıcı miıhlm noktala
llerlkl S.'1.j'tPlarda biraz dahn
23
ellı:An
bomba aımaJı llıabul eden bir
Ammeye
cihan
efkarr
immeaı denemez." OOkalp, Milletler Cemiyetinin hakikaten var sayılabllmesi için ltz.ı.mıelen şartlan 1
LeUı llr. ediyor :
- Her devletin lsıtklAllnden
ve hilr.lmlyetlnden bir tıs
mını Lerlı:etmesJ ve bir cihan devletinin tAbllyetı altına ıır meyi kabul etmesi l!zımdlr. Bu cihan devleU yalnız Avrupa olama.ı. Zira Avnıpa efU n lmmest. cihan
elkı1.n Auunesl demek delildir. Avrupa Ale
mi t.ek başına ınsa.nlyetl temsil edemez. Hatta bu tertibe Ame rlka 'nın girmiş olmas.ı da maksadı �mln etmez. Aeyalı. Arrl kalı. OkJ"Bnw;yalı ve Amerikalı ne lı:adar iptidai, mutavaıwt. müterakki aşiretler ve milletler varsa ancak bunlardan hep sinin mUmesslllerlnden mUrelı:lı:ep bir meclise itimat edilebilir 2
- Yalnız hakiki bir cihan e!kArı Ammeısının ve bütün
mllletlertn
mümesslllerlnden
mürekkep
bir
hey·etın
mevcut
olmuı da kUl dejtlldlr. Milli teşkllAtlarda oldul;u bu cemiyet teşrii. kaza!. lcral lr.uvvet
denilen
dır. Bir cihan parlamentosuna,
bu
sı arası ndan seçllecek bir cihan
üç
kuvvete
ma.llk olmalı
p:arla.mentonun
kabinesine ihtiyaç
ilendi a.ı.a vardır.
Bu
lr.ablnenln elinde uluslararası bir satvell askeriye teşklhltı da. bulunmak lcabeder. MılleUer Cemiyeti kara kuvvetJerl itibarı ile Fransrz ordusundan ıo
zamanki Fransız ordusundan). bahriyesi
i nııı: lllz donanma&ından,
ma.llyesl
Amerika
hazinesinden
dalla
lrnvveuı olmalıdır. Zıya Gökalp, eskı Milletler Cemiyetinin bir kuv veu olan yalmz ahh\lf.l
muen•ldeye mtı.llk
olabllecetını soylüyor, rakat
hemen Ut.ve ediyor: ··eunu da sair milletler UZerlnde emper
vallzml lı.abUI
eden bir mecllsıen belı:lemeınelldlr. Mllleıler hak
kında mandayı kabul eden ve
slla.hlanmayı
men
için ciddi
bir sureu.e çalışmıyan bir hey'etten ne beklenebllirl" Bu hükmün isabetini olup bitenler göstermıştır:·
f29J
İktisadi. askeri, siyasi mentaatler ve hırlstıyanlık inancın da, medenlye�lnde rupa BlrlllU
Ckısmenl
müşterek baA: ve yakınlıkla
tlkrt günümüzde canlandırılmak isteniliyor.
!Av
tıer
de böyle bir blrlll;ln kıt'alar arası, dinler arası düşmanlıAı vu-
!291 OSMAN TOLGA; Zi11a Gtılcalp'te Milletlerarn:n ld.kkisı. İş, Bayı: 74.. 5ayr: 5-8. 24
Havat Te
cuda get.lreblleceA:L "Ve daha kanlı kıt'a aavaşlanna yol açablle ceA;ı
dQşUnQleblllr.
Götalp'ln
yıllarca
önce,
A9r11pa Slrllt!i;lne
dair görtışü de büytllr. blr ba91reU belirtmektedir. Ostelllr. ya nsı komünist tesirinde "Ve bir lr:LunJ komQnlst Rusya'nın peylr.I olan Avrupa mllleLlerl ve anızllerl hat.ırlane.cak olursa
buna
Avrupa Blrllt!i;I dejll. yanm, tıat.tıl çeyrek Avrupa Blrlltl demek daha isabetli olur ... Gökalp dünyayı blr bütün olarak görmek isterdi. Milletler lçerlslndetl kabine buhranlan. seçim ve demolr. !"A.51
mQcadelelerl dUŞünOlecek olursa. dili, dini. t.arlhl. dlle&I
menfaati
v.s.
ile
durumda olduğu içerisinde
oldukça
yalunlıl:ı
bulunanların
blle
hangi
vazıhtır. Bambaşka şartlar, tesirler, sebepler
uluslararası. bir parlAmento. kabine
hayat.ının.
as
keri kuvvetlerin ne yolda. ne maksatlarla, naSll vücuda gele bllecell ve
kullanılabllecel:I
çok
uzun
ve
derln
dtışüncelert
yol açablllr. GUnümOzOn, hal.ta. çaA:ımızın bGyle samimi duygu ve düşünceye
nekadar
hazırlıklı,
yetlşml'
oldutu
sorulablllr
Yukarıda da arzedlldlAl glbl Cihan kabinesinin t.eşklll. reyleı v.s. glzll. açık mücadelelere elverişli; valardır. Ziya Gökalp. bu
dAnmn
t.at.blkau çok çetin dA
tahakkuku
için
ne.Sil
Le
mellere ihtiyaç bulundutunu 1.ahlll etmekle, kolayca hayallen· kapılmanın
mUmkUn
olamıyaut:ım
da
açıklamııs
bulunuyor.
Ml.lletlert kUçQk, büyük diye ayırmak ba.zllarına lmtıyazlar (ve
to)
hakkı
teşkll1tt.a
tanımak,
lns:ınlılı:
dllşm.anlannı.
sömllrgedlerl
üye yapmak, h.atı.a. baş rolde vazıre
kalp·ın dtlşllneeslne
tmllletlerln
müsavat.i l
bı.
vermek, Git
temeline aykındır
Bununla beraber lnsanlıtın yannından da
Umldl
kesm?
mek ıazım. Herşeye rağmen, her hile, her baskı, sömürme, te:s· kll1lt zorluı:tu ve samlmlyetslzllt!i;e ral;men. Ziya Gökalp ge:; · 'yisemlltl öğlltlemek istiyor. Bazı yazılarında gOnlllden kardeş bir dünya ülküsünü. medeniyetini ı.emlzlltle, dürllstlüklf'" !hy.\ etmcR;e elverl.şll olarak gene TUrklUIU görmektedir. insanlııtu ve dünyanın mes'ut, samimi birliğinde de önclllllk edecek in �nlann Türklük ılleml olablleceA:lnl söylüyor. Ve bu bakır.ı dan da. bütün Türklerin biran önce hürriyet ve lstlkl111ne k-1 vuşmalarını, teknik, ilim ve medeniyet yolunda
ileri
bir ! r
vlyeye erl15melerlni. aynı zamanda bu insanlık Ulküsllnün fay dası ıeın özlüyor... Osman Tolga daha yukarıda bahsedilen makalesinde de vam edl}'or
·ArUlr. kat•ıyetle söyllyeblllrlz: Tnrk mllllyetell!-
25
tının haklı olarak kunıcusu sa.yılan Gökalp, aynı zamanda b1l· yük bir ulularararnııdır. Yine kat'lyetle iddia edeblllrlz : Ziya Gökalp'ln cemiyet anlayıeı --b!.zı Unlverslt.e proresörlerlnln zan nı hllU!ına- "kapalı" ve "yedi düvele meydan okuyan" bir toplum anlayısı değildir. Fakat şovenllkten, taassuptan uzak olan Gökal�çl görüşün kozmopolltl!kle de hiç bir münasebeti olmadığını hemen kaydedelim. Gökalp'ln mllllyetç\ilğl de. beY· nelmılelclllğl
Bu
de hakikidir. kalp değlldlr.
(Sayla:
8l.
makale şöyJeee nihayete ennektedlr: "Şimdi Ziya rnı
kalınn mllletlerarası hayaL hakkındaki görllşlerlnl hülı\s:ı eı meğe ı;alLŞalım:
ı
MllleLlerarası hayat kıırşıhkll sev,;ı
--
vo
saygıya dayanır. 2 - Bu hııyat bir lhtlla.t ve mücadele hayatı değil, l:ılr sulh ve dayanışma hayatıdır
3
- Bu sulh hayatı
muayyen mllleLlerln tahakkümü altında t1bl mllleUer1n hUr rlyeUen mahrum ola�k yaşıyacaklan l:ılr sulh hayatı da de tlldlr_ Bu tesanüt.. sömUrgeel mllleUerle sOmOrUlen mllleUerın
lesQnUdU
de ddlldlr.
ya.nır.
-
4.
BULUn mlllellerln mtısavıııtı esasına dı> mUsLakll mllletlerın rederasYonundan
imı.a.nlyet.
husule ,11'.elecek btynelmllel l:ılr cemı,ete doğru gitmektedir. Eşine az rasUanır l:ılr fikir genlşllğlne sahip olan Ziya Gô· kalp, bu vasrı ile çok uzun olacaA:a benzlı;en bir devre 1çln ıenç kalacak bir dt.ıetınce sistemi kunnuştur Fikirlerinin hay ret edllecek bir tahakkuk eLme kabiliyeti vardır.
Bu
yü.Zden
o yalnız ıerekktlr t.:ı.rlhlmlzln değil. lnkılAp tarihimizin de mü him simalarından
biridir. İnkı!Al:ıımızın OOkalp'slz
ızah edl
lemlyeceA:lnde, onu ve lnktltı.bı bilenler birleşmektedirler. Onun, mılletlerarası hayata dair düşüncelerinin
de
aynı
meziyete. şe'nlleşmek meziyetine sahip olduğuna yakın h3dl srler birer işaret teşkil ediyor. rnlkalpçl Lerekktlr bu bakım
dıtn cihanşümul kıymet taşımaktadır. Dünya bir gOn bunun rarktna varacaktır " <Sayfa:
9•
- V Ziya Gökalp ve ona karşı hareketler Osman Tolga "Dünya bir gün bunun rarkına varacaktır · diyor. Acal:ıe onun yurdumuzda liyıklyle rarkına vanlnuş mı· dır• TUrkçülUQ:e, İ61Am dinine,
Türlı:
harsı.na
lmllll ktlltQre\.
gerçek demokrasiye yazılannda çok büyük 1er ve ehemmiyet veren Gökalp bir vakitler r L923) Halk Fı.rkasını CDotru Yol ı üzerinde kurmak ve yüı1Ltmek te istemişti.
İlerde çeşitli h!ı
dlseler ve \.esirlerle yanlış yol seçlldl. Gökalp"ln klt.apları.
fi
kirleri
ıs
unutturulmak,
hattı\ çeşitli
ırtıralarla kôtülenmek
tenJldl. Bir tarih kongresinin sergisinde mürteci olarak tanı
ı30J
tıldı.
Yeni
harflerle hiçbir kitabı
bastınlmadı.
üstelik
bunları yayınlıyanların dernekleri (Klt.ap Sevenler Kı.ırumu ilk
1940
olarak
yılında ''Tllrkçllllltlln Esaslan" kitabını yeni harf·
!erle yayınlamıştı. Bu Dernek't.e ben de çalışıyordı.ım.ı
kaprı
tıldı. Halkevlerlnde Ziya Gökalp hakkında bir glln terUplemek bir konrerans verdirmek çok çetin mttcadelelere yol açıyordu GOkalp için hemen blltlln resm1 kapılar kapatılmıştı. darla da
Bu ka ·
yetlnllmedl. 1942 yılında Hasan Aırnın M.aarU Vekll bo.şku bir Jş ve konu kalmamış gibi: Ziya Gö·
ııtı sırasında kalp'ln veya
··iıme Dol:ru'" makalesindeki bir ctlmleslnln
musahhih
halası ele alınarak Ziya
1942
eliyle tenkit ettırllmeAe özenlldl. �unluk
lmUhanlannın
Haziran
Gökalp
mürettip öirencller
yılının lise edebiyat ol
döneminde
Maarır Vek€ıı letın
ce ha.ıırlanan soru. Ziya Gökalp"I karalamah maturdu. Bir de· ra
şu
soruya
bakalım:
'"Parçanın
son
cümlesinde
bulunan
"�itmesi" kelimesi gramerce ne haldedir ve bu cümle içinde bu halde kullamlmnsı doğru mudur' Doğru ise neden' Dejl:ll
ıoı:- o kı>lmr.nln veya bütün cümlenin ne şeklide bulunması �un olur'" Demek
uy
diye ilse i:ığrencllerlnden sorul uyordu! mUretllp
yazanna mal Pdlllyor
hatası,
C31l
musahhih
Hasan
Aıı
hatası .�Unlln
Yücel Orta
blr1rıde
Öıi;retlru MD
dtlrllh�;Unde bulundultu zamanlarda Ttlrk çocuklarına en dol ru dil.
en güzel fikir ve sanat eserleri örndl diye haı.ırlane.n
okuma kitaplarına kendi şiirlerini ve makalelerini doldurtmuş tu. Maarlt Vekili olunea Edebiyat ··ooztertml
kaparım
vaı.ıreml
klt.a.plarına
yapanın ·•
dı
sözlerini
Oökalp'ltı.
tenkit eden
bir yaı.mnı koydurtmuı,ıtu_ 1321. Solcular. 11.omllnlstler. kozmo-
ı30J 131)
AHMET EMlN YALMA N ; BiJJ(Ük Türk /deal-.dlnfrı Manevi Huzurunda. Bllgl. 9fl-91. Ekim - Kasım. Zlva Gökalp sayısı. sayfa: 2 1 . .4ıl N0ZHCT GÖKSEL. Zlp Glikalp Hakkında Makale rıc On Pıkra. TUrklye Mualllmler BlrllA:I yayınlan : '1 İstanbul 1955. Yenlllk Basımevı. S::tyra: 9
1321 Aynı eser. ı::a yfa: ıo.
2'l
pclltler. maddeciler... v.s. zaten ötedenberı ayrıca Gökalp·e ıt
llralar atmakta. devam
lllr.lrlerı Uzf! .
ediyorlardı. Nihayet onun
tırsau
rinde çaU.pn klmselere karşı bir kampanya açmak ıeçınce mllrett.ep
olarak ,
ele
muhal suçlar yüklemek suretiyle bir
çok klmseler tevkil edildi. (Turancı - ırkçU demgalarlyle ev ler basılarak lbu isnat ettikleri. 1944 yılında kanunen suç ı:ıl madıt;ı haldeJ cenlş tevkltlerln yapılmıuıı yetmemiş ıı;lbl. ev lerdeki ''TUrkçUIUl;lln Esasları", '"Türkçlll[)k" kitapları da san ki suç unsuru ihtiva ediyormuş ıı;lbl toplatıldı. kaldırtıldı 09441. Bütün
bunlar talilerini tatmin
ııır,encel ere.
l.abutlulr.lara
ki.
etmemiş oıacalı:
kadar ıı;ötl.lrDldU
kader. Maalesef Ziya Gökalp'ln
çolr.
emek
1331.
Ne
iş
çeşitli
hazin bi r
vererek
uıtraşueı
Yol" un ne hale ıı;etırlldlıl:I ma!Omdur. Dllel;ımız. ar
"Dol;rul
Uk bir daha bu hatalı ,ollara. bu zararlı usullere sapmadan.
lale� olmadan. ··veni TDrklye'nln bütlln hederlerl " nln
t.ahak
kuk ettlrllmesıdır
-
VI
-
Ziya Gökalp "Yeni T'iirlı:iyc'nin Hedefleri" makalelerini hangi şartlar altında ve hangi sebeplerle yaznııı;tı?
I
- Zaman bakımından Loz.an muahedesinin
imzasından
öncedir.
il -
Cumhuriyetin HAnından t'lncedlr
Türkiye batı devletlerinin
lstlla.sından
bllyllk
kahraman
lıklar ve muazzam mal, can fedakArlığıyle lıurtulmuş�u. Bu nunla beraber batı Aleml, hıri:!!tlyan milletler kendilerini D.stl.ln ve TUrlf.ıye'yl
geri bir ırk ve mlllet olarak ıı;örmekı.en lr.urıu
lamarruşlardı. Türklerin okulları, mahkemeleri tınlar dan sı
hakir
bau
ıı;örUlmUşll.I. Kaplttıı:ı.sycnlara alışık bir
lıarşıSJn da
tarafın dQnya
onun makalelerl. mllletıerln, ırkların mUsa•atını
ve TUrlı:lerln en ileri seviyeye ulaşmllj. İngiltere. Fransa ve dl
ı:ı:er hAI�
1331
devletlerden asla geri olmadığını lsbııta ma�urtur. Buıı;tıo
Asytıh
ve Arrllr.alın
aşağı ırk veya kendi
l:enceler. Ank ara
Altınışık Yayınları. 19Ml. Ettlyeş Matbaıısı.
28
mlllcllne in-
HiKMET TANYU; Türkçülük D4IXl!I ve TürkjVf''de lr Nu..
8,
Kayıerl
sanlık hak ve haJslyeU bakımından m0!13.vl saymı1an görüş ler, bı5yle düşünen mllleUer az mıdır1
1923 disini
yılında bili.ün madde medenlyeılnde ileri glt.mlş ken
UstOnlOk
duyıı:ulanna
kapUrmış, sömürgeci
Avrupa·ya,
bat.ı Alemine karıı mllletlerln, ırlılann mllsavlllğlnl lsb:ıl.. Heri bir hamle ve haykırı& olarak mütalA..a edlleblllr. Bundan baş ka içtimai sınınarın eşltlli:lnl llert sürerek içi.imal adaletin tahakkukuna değer.
Kısaca
fikri zemin hazırlamalı: gerek
mllletleral'1LSJ
lstemes.ı ayrıca
mllnasebellerde
dlkkalı•
ve
ıı:erelı
mlllel içinde adalet. mO.savRt ve hürriyete ulaşmanın )'ollannı ı;:öslermek
onun en
samimi
an:usu olmuştur. Bu
makaleleri
Jçerls.lnde mllllyet.tllltl. mllletleral'1lSl dUrll.st dosllutu. hakiki. bir halkçılı&ı, mllll
hAklmlyeUn ehemmiyetini. kadın
ve er
kelin. içtimai sınıfların eşlUli:lne, içi.imal adaletln bir mlllet lcerslnde mut.laka 1.am ma.nas.IJle varlıtını göstermesi gerek tiğine dair dOşllncelerl yepyeni sayılablllr. Bilhassa onun &"er çek bir demokrasi. hakiki bir halkçılık için dO�üncelerl ibret le okunmağa
de-i;er.
MllsavaL meselesini
tahlil
ederken. ko
münizme. bol�vlzme, sosyal12me ve kollek\IVlzme sapıbnadan. mllllyetçl,
mlllet..çl
dah:ı
tahakkuk
bQyUk
ı\IA
bir
ruh
ve
inançla
ettırllebilecet;ıne
içtimai
alt
adaletin çok
dUşllnce
ve görüşü
bir heybetle isabetini meydana koymalı.tadır. İçtimai
sınıfhın,
kast.lan
eşit sayan, emperyalizmi reddeden. kadJn
hla en bllyUk deleri veren, sunı mllsavau.ızlılılann kaldırıl masını ve fertlerin ıctım.al adaleı.r kavuıturulmasını kuvvetlr tahlll ve müdafaa eden Ziya Gbkalp, in.sanlar hUr olmalıdırlar ve hOr seçimlerle hılıklmlyeL ka}'1Lsız ve şartsız millete alt ol malıdır, diyen buna can ve gönülden inanmış olan mllll Türk lnlı:ıllıbının fikir öncOIUi;UnU yapan bir insandır. Onu Tilrk ln lı:ılAbının
unutulmaz
gerekir. Gerçek
bir
ısahıs.ları
arasında
lnkıUı.peının
her
zaman
ldevrlmclnln)
lrı:baL edecek delillerden birisi de budur.
anmalı
samimiyetini
Elbetle
GOkalp'ln
TtlrkçUIUğUn anahallan, esas temel programlan dışındaki ko nulan tahlll ve tenkld edlleblllr. teferruata alt llıUsasa. ıe l�Urme ve kalmalara lhllwç �österlleblllr. Fakat onu lnklı.r etmenin arllas1nda dalma TUrll mllllyeLçllli;I - TtlrkçülOk, ıs ıa.m dini. demokrasi, milli lkUsal, içtimaı adalet. ilim ve ih tisas.. Heri teknik. mllll hukuk dO!)fnanlığı görmek güç değlL dlr. Sahte beynelmllelcller, komünlsUer, kD7.mopollLler. milliyet ve din dıı.,,nanlan, emperyalistler, mllU
hlklmlyet aleyhl.ll r
lan, her şeyi mide ve şehvet zavlye!.lnden görenler, mat.er-
yallsUer. Labl:ttçıların bilhassa Uklerı sık
sık
bu dll<;manlıkta çok Heri gll
görlllmllştUr.
Gökalp"J unuttunnıı.k veya inkarlar. ıruraıarla
yıkmak
ıs
ııııeoler aynı zamanda TilrkçUIUğe ve Oökalp'ln llerl sUrdUtll esaslara da dllşman olduklarını sinsi usullerle lsbat etmlşler cllr. Ba..ııları. son zamanlarda Ziya Gökalp'e all objektif ya yınlann arıusından ı birkaç bin baskılı kitaplar 24 milyona çok gı;irUIUııorı endişe ederek, sanki onun her fikir ve makalesi ye ni Ttırk nesil tarafından biliniyormuş gibi bir tavır takınma· yı
laktlklcrıne
uygun buluyorlar. Gökalp'ln maka.leleri
kro
nolojik sırayla ve bütün memlekete yayılacak kadar bol
ve
ucuz basılmadıkça, ayrıc:ı her konu birer kitap olarak derle nlp
işlenmedikçe,
geliştirilmedikçe
dalma Gökalp'ten bahset
me-k gerekceektır. Üstelik, yalnız şu bir arada
yayınlamak ıs
tedlt;lmlz makaleleri bile, GOkalp"le azçok uğraş.anlamı ya hiç temin edemcdlklerı veya ancak duydukları
dlkkat.e alınırsa.
en llgllllerln de bu konuda eksikleri oldutu kola)'ca anlaş.ılır. Durum bOyleyken ya bu sahada inceleme ve araştırma
yap
mamış olanlann Zl)ıa Gökalp"e ve onun bu mllleLe geUrdlll Uklrler. g6rU.Şler ve yenlllkler hakkındaki bllgllerı ne olablllr' Daha
yüzlerce
makalesi
yayınlanmadan.
incelenmeden.
ona
tr · Uklr
kanıksamak. lhtl}'aç duymamak dtlşllncesı han51 mantıki mPle sahip olabilir� ıerl. eserler!yle t.anınml$ blle
ÜsLellk Gökalp'ln büttln hayat. ve
&amamen
olsa
en geniş ve derin tarzda bellrmls
onu gene kadirbilirlikle. hakseverllkle,
say
gı ve sevgiyle anmak en basit. insanlık icabı olarak kalacaktır. Yeni Tllrktye'nln Hederleri makaleleri aynı zamanda 'I'Urk çlllilğün temiz insani anlayışını bllmeden, onun aleyhinde dar ve basli bir tılçllyle hücum edenlerin halı:sızlıı?;ını gtısLerebillr. Do!ayıslyle TtlrkçülUtUn bl.rçok mllllyet.çllerln eserlerinde
be
liren insani e.nlayu�a karşı (34), onu emperyalist, haşin hatta. vahşi bir rnctod tatbik etmP.k istiyormuş gibi gOstemıeye ve iftiraya özenenlerın Içyllzlerlnl de ortaya koyablllr. TDrkçü· lüA:iln
(3-ll
Türk
varlıı?:ı için olduğu gibi, bütün ınsanle.nn hürrl·
ERHAN LÖKER: Milli Hürriyetler ve Milletlerara$1 Yat1lı Hııkıık. İsL3.nbul Hl47. Ankara. Altınışık Ya�ınlan Nu.: 4. ERHAN LÖKER; TürkçiJlük Gö:rU11le Bevnelmfld Htıl/lll. ÖZieyiş de�ısı. sayı: 7. Ankara Kas.ım 1947. Sayfa: 13-14.
C3Sl HiKMET TANYV; Özledtgimiz m.ı:nva
ve ÔZledl6fmlz in· sanlık. ÖZ.leyış. sayı: 7. Ankara. Kasım 1947. Sayfa: 14-15.
30
yel.e,
lsLlkllle
ve adalel.e kavuşınalarınt
lçLen
özleyişini
de
ısbat eder (3Dl. Yeni Tbrklye'nln Hedetlerı makalelerl, onun bunun kasıtlı. sinsi, muttert oyunlanna zavallı birer Alet ola rak TD.rkçUUlk ülkUsOne karşı dUıı:manca davrananlara. şu bu perdelerle cephe kun.nlara,
nırkclllOt:U
bütlln
t.arlhl
ve şıı
hıslarlyle, gelişen. llerllyen özüyle, eserlerl1le dol!lrudan doğru ya temas ederek iyice anlamak lllzumu için ulak bir ikaz te siri yapabilirse ne muLlu. Türklye"de bir glln her QnlverslLenln. ilim ve Wkil ocağı nın önüne onun kıymeti bilinerek bir anıtı dlk.llebıllr. Uğrun da ömrllnll verdiği Tıırklflk Alemı kadar, onun hileden. ı;eıı:ıtli
emperyalist ,inhisarcı görüş ve takLlkler
dışındaki
insanlık
dllnJBSI ıcın samimi duygu ve dbŞOncelerl. mllletleranısı t.e şekktıllerde de şeretll mevkllnl almaya IAyıkLır. Blrglln Türkiye ve dünya onun '"Carkına varacak·· kıyme Llnl anlıyac.aktır. Ziya Gökalp'i 32 nl"I ölllm yılında saygı ve sevgiyle anar. Tanndan rahmeLler dileriz.
Hikmel
TANYU
31
IRKLAR ARASINDA MÜSAVILIK
YenJ Türk.Jye'nin hangi hamlelerle ha.reket..e geldi {::lnJ, bengi rnefkürelerle kanatlandJtını, hangi hedef lere doğru gittiğini herkes birbirine soruyor. Bunu so ranlar yalnız Türkler değildir, bül.ün müslümanlar, bu l.ün eskl dünyalılar ve yenJ dünyalılar da bu sualleri soruyorlar. Biz burada bu suallere aklımız yetUği ka dar cevap venneğe çalışacağız. Yen! Türkiye'yi he.rekete getiren hamle lnk.ılfı.p ru hudur. Yen1 Türk.1ye'nin mefkı:1relerı asrı bir devlet ha llne geçmektir. Yeni Türklye'nln hedefleri de hars sa hasındı:ı. Türkçülük, siyaset saha:sında halkçılıktır. Şim dilik slyaset meselesi herkesi daha ziyade alı\ke.dar et tiğinden burada evvelemirde halkçılığı tahlll ve teşr1he çalışacağız. Demokrasi kelimesinin türkçe karşılıtı olan halkçılık, en asri, en mütekA.mll mahiyette bulunan bir hükQmet tarzıdır. Halkçılık hükılmetlnln mümkün ola bllmesl için, herşeyden evvel lnsanlann blrl blrine mü savi olabilmesi şarttır. İnsanlar,
fıtri
sedyeleri ile bi
ri birinden derin bir surette ayrılmış bulunurlarsa. bwı lardan terekküp eden cemlyeL tablldJr ki (demokrasi) mahiyetini alamaz. Hayatiyet ilmine istinat eden bazı müellJfier, uzvi verasetin içtimai hAdlselere de şamil umumi bir kanun olduğunu ileri sürerek, aşağı dereke-
33
lerde bulunan ırkların, yükselmek için ne kadar çalışır larsa. çalışsınlar yukarı derecede ırklara osla müsavi olmıyaca.klarını idd.Ja etmektedirler. Mesel! siyah ve kırnuzı ırklar ne kadar çalışsalar san ırka. ve sarı ırk da ne kadar çah3SR beyaz ırka. yet.lşemezmlş : Bunun gibi kadın cin.si de ne kadar çalışsa erkek cinsine ye tişmesine imkin yokmuş. Hattıl ayni ırkın içindeki mil letler ve ayni milletin dahlllncle bulunan kastlar ve sı nıflar da. ne kadar çalışsalar birbirlerine asla müsavi olmazlarmış; Bu imkı\nsızlığın müşterek sebebi de, uzvi verasetin bütün bu nesil enmuzeçleıincle hükümran ol ması imlş. Demek ki hayatlyat llml kuvetll sllı\hlarla müceh hez olduğu ha.ide, müsavatçılığın önüne çıkıyor ve gerek müsava.tçılığa, gerek halkçılığa llmen imkıin olmadığını llA.n ediyor. Fakat ilk adımda böyle bir neticeye vesıl olduk diye meyus olmıyahm. Bakalım bu ldd1a doğrudan doğruya hayat ilminden mi sadır oluyor, yoksa. onun namına fu zuli olarak söz söyllyen
gayri
mütehassısla.rdan mı su
dur ed.Jyor? Eğer hayatlyat llml bizzat mü.savatçıhğa muarız değilse, onun namına söylenen fuzuli sözlerin hiçbir kıymeti olamaz. Doğrudan doğruya hayB.tlyaL il mine müracaat edersek görürüz ki bu timin mütehas sıslan uzvi veraset nokta! na.zannda.n lkl mektebe ay nlmışlardır. Bunlardan birincisine
(yeni Darvenciler) ikincisi
ne (yeni Umarkc;ılar) ad.lan verilir. Yeni Darvenciler müktesep vasıflann verasetle tnLikaltni hattA alelide uzvi hıid.Jseler hakk.ınde. blle kabul etmiyorlar. Me3hur hayatlyat.çı Weissma.nn bu hareketin plşve.Sldır. Welss mann'la taraftarlan,
tdd.Jalannı birçok vakıalar zikri
tıe teyit. ed.JyorlBl". Bu vakıe.lardan herkesçe mal'll.m olan lan şunlardır:
34
İnsanların Uk zuhurundan.beri kızlann bekAreti her nesllde izale edilmektedir. Eğer müktesep vasıflar vera setle intikal etseydl, arlık k.ızlann bekAret gışa.sından ari olarak doğmaları lfl.zımgellrdi. İbre.nllerle, müslü manlarde. uzun bir zarnande.nbert, sünnet ayini icra olunmaktadır. Halbuki, bugün yahudi ve müslüman çocuklan sünnetli olarak dünyaya. gelmiyorlar. Yeni Darvenellertn, müktesep vasıfle.nn tevarüsü nü katı surette reddetmelerine mukabil yeni LB.mark çılar da bllA.kis bütün müktesep vasıfların tevarüsüne kaildlrlcr. Bunlar da iddialarını ötekiler gibi vakıaların lspata çalışıyorlar. İki tarafın da ortaya koyacağı va kıalar muteberdir. Birl birinin zıddı olan bu vakıalarnı tearüzü gösteriyor ki müktesep vasıfların hepsi tevarüs eder demek doğru olmadığı gibi hiçbiri tevarüs etmez demek de doğru değildir. Bu tkl sıra va.kıalann t.earü zünden çıkan timi netice şudur: "Müstakar olan tahav vüller verasetle intikal eder, gayri müstakar olan ı....-ı havvüller tevarüs etmez. Basit tahavvüller, uzviyettc lstikrar edebilen hAdtselerdlr. Halbukl mudil tahavvül lerse istikrarı kabil olmıyan hAdlselerdlr. O halde bu netıceyl şu surette trade edebiliriz: Basit tahavvüller ve rasetle intikal ettiği halde mudll tahavvüller etmez. Şlmdl de hangi he.dlselerln de.ha çok mudil oldu ğunu anyalım: Ruhi hadiseler uzvi hadiselere ntsbctlc de.ha çok mudlldlr. Çünkü her ruhi he.d..lse birçok uzvi hadiselerin terekkübünden husule gellr. İçtimai hadi selerde ruhi hAdlselere nisbetle dah çok mudtıdtr. Çün kü her lçtımat hAdlse birçok ruhf hAd.lselerln terkibin den doğar. Bu suretle insani hA.diseler arasında. en zi yade mudil ole.nlann lçtlmaI hı\dlseler olduğu meydana çıkıyor, o halde, mudil hA.dlselerin vere.setle intikal et medikleri kaidesine göre, bütün lçtlmRl hAdlselerln ve rasetle intikal etmediği umum! bir kB.llun olua.k ka.35
bul edJlmek 18.zımdır. FilhakJka objektlf lçUmalyatın müessisi oJan
(Durkheim) içtimai hB.diselertn vel1L3Ct
le intikal etmediğini ve bütün lnsanlann IAiçtımai ola rak dünyaya gelip içtimai seciyeleri, içinde yaşadıkları cemiyetten terbiye vesıtasılle Bldıklannı ispat etmiştir. Bu beyanattan anla.şıhyor ki ırklar arasında aşıl maz uçurumlar yoktur. Müsavatı imkı\nsız görenlerin sam
ırklardan saydıktan
lrfance.,
zenciler,
Amerlka'da.
gerek
gerek iktisatça yükselerek Yankllcre müsavi
oldular. Mütevassıt ırkle.rdan sayılan Japonlar Rusları, Türkler de İngilizlerle Yunanlıları mağlup etmekle Av rupalılardan hiçbir veçhlle geri olmadıklarım lsbat ct medUer mi? Amerika Hlndlllerl vaktile Meksika ve Peru medr nlyetlerinl vücuda getirdikleri gibi, Mısırlılar, Asuriler. Çinliler, Moğollar, Araple.r da yüksek medeniyetler ve harslar vücuda getirdiler. Bu tealileri gösterenler Av rupe.hlardan çok evvel medenlleşmh;len:lt. Bunlar medcı nt bir hayat ya.,arla.rken, Avrupalılar henüz aşiret dev rinden kurtulamamışlardır. Bu gün blle Avrupa ırkına. mensup birçok ka\1.mlcr iptidai bir hayat yaşamak.Le.dırlar: Efganlar, Büluclar, llh. gibi. Bu vakıalar gösteriyor ki her ırk medeniyetin en yüksek mertebelerine yükseleblllr. Terakki ve temed dün Avrupa ırkına m8.h3us değildlr. Avrupa ırkına. men sup ntce kavimler bu gü nmedeniyetçe gerı bulundukla· n
halde, Avrupa ırkından olmıyan ve yalancı alimler
tarafından sın ırklal'dan sayılan bazı mllletıer de Av rupalıle.r derecesinde yükselmişlerdir.
Oha.ide
"ırklar
arasında geçilmez btr uçurum vardır, ırklar blrl birine müsavi olamaz, sefil ırklar aıı ırkle.rın mandası altına girmelidir." suretindeki sözler hep mugaytrdlr.
38
Hak.iki ve bitaraf ilmin bize, halkçılığa dair öğ rettiği ilk hakikat (ırklann müsavlllğl)dir. Ohalde halk çılığın btrincl umdesl (ırklann müsavatı) �imalıdır. ( ı)
il MiLLETLERiN MÜSAVILll'.ıl (2) Halkçılığın birinci umdesi ırkların müsaviliği olduğu gibi, ikinci umdesi de milletlerin müsavlllğldir. Gustave
Le Bon, milletlere (tarihi ırk) adını veriyor. Çünkü Le Bon'a göre içtimai hBdiseler de irsidir. Birçok asırlarca aynı ülkede beraber yaşıyan insanlar bir birile tesalüp ettiklerinden, hepsinin temayiıllerinl camii bir nesli hu sule gelir. İşte bu nesle Guslave Le Bon (tarihi ırk) ad: m
veriyor. Le Bon diyor ki Chayson namındaki alimin yaplıı'.',:ı
hesaba göre, her asırda üç neslin mevcudiyeti esasına nazaran, Fransa'da her birimiz 1000 senelik muasırla rından lıl.akal 20 milyon dedeye ma1ikiz.. Le Bon bunu de dikten sonra Chayson'un şu sözlerini naklediyor: "Ohal de ayni mevklin, ayni eyaletin bütün sakinelerl, zaruri olarak müşterek dedelere maltktlrler ve ayni balçıktan yoğurulmuş ayni intibaları almış olduklan gibi müte madiyen son halkaları olduklan bu uzun ve sakil zencir ı.rasıtasile mütevassıt enmuzece irca olunmaktadır. Biz ayni zamanda, hem ana ve babamızın, he mde ırkımızın evlA.tlanyız. Vatanı bize ikinci bir anne yapan yalnız his siyat değil fizyoloji ve vemsettir."
(1)
Yeni
121
Ayni gazetenin 2
Türkiye,
Temmuz 1923 ıtınla sayıdan Temmuz 1923 gtınlll sayı&ında çık
Anlı:ar.t., 1
mışur.
37
Le Bon her kavmin bir ırk ruhuna malik olduğunu ve bütün medeni müesseselerin bu ırk:.an iştikak ettiğini iddia edlyor. Filhakika her mllleLin kendisine mahsus bir mllll ruhu vardır. Fakat, bu, (ırk bir ruh) değil (mil� li bir hars) tan lbarettlr. Bu harsın da yeni nesillere lntlkali uzvi verasetle değil, terbiye tarlklledlr. Bu milli harsın teşekkül üde Le Bon'un iddiası gibl, ırkların te· salübü Ue değil, harsların tzdlvacı lle vücud agelir. Asır· larca müşterek bir hayat ya.şıyan ve ayni siyesi ve iı;tlmai merkez et.rafında. toplanan ahalilerln hanlan tabii bir surette imti.zaç ve ittihat eder. Bir memleketin ahalisi e:>a.sen başka başka kavlmle· re mensup olsalar bile, aralarında ayni muaşeret. hayat.ı devam eder ve başka memleketlerin halklarıyle o kadar çok ihtilit etmezlerse, uzun bir müddet sonra, müşterek bir harsa malik olarak bir tek millet haline g1rerler. Anglosakson kavmi, mllcidın onblrincl asnndanberl. sa ir memleketlerle ihtilit etmiyerek münferit bir hayat y�adıkları için biri birile tama.mile kaynaşan müteaddid kavimlerin birleşmesinden husule gelmiştir.
Ang111er1n
Saksonlann, Normanlann hususi harsları izdivaç ederel: müşterek Anglosakson harsını doğurdular. Anglosakson
lar, ancak harsı vahdete sahip olduktan sonradır ki !s koçya'yı, Oal kıt.asını ve !rlanda.'yı fethederek yabancı kavimlerle lht.llat etliler. FakaL mHli hani.an son dere ce kuvvetll ve mütecan1s bir surette teşekkül ettiği için .ı:onradan vukua gelen bu ihtllS.ttan zarar görmediler. Oüstav Le Bon; içtimal h&dl.seleri ruhiyat ve hayati yat noktasından tetkike çalıştığı için, her mllletln husu si ruhiyat ve şahsiyetinin içtimai duyguları ile. mefkQ renln mecmuu olan milli harsından ibaret olduğunu anlıyamamış ve bu milli şahslyeU "ırk ruhu" namını verdiği irsi Lemayüllerln mecmuu t.ellkkl etmiştir. Anglo saksonlar sırt harsi tesaıüpleri neücesl olarak, müşterek
39
ve kuvvetu bir harsa malik olmuşken, Le Don, bu hall, ırki tesalüplertn mahsulü olan ırk ruhunun kuvvetine atfediyor. Le Bon milli şahsiyetlerin teşekkülünü izah hususunda düştüğü hataya, bu şahsiyetlerin lnhili.lini izah ederken de düşmüştür. Bu müellJre göre, bir mem leketle muht.etii ırklar yanyana geldikleri zaman, biri birile tesalüpleri neticesi ola.ra.k Jlk zamanlarda ırki ruh tan inhHıile duçar olur. Çünkü milletlerde muhtelif ve raseUer biri birini ifna ettiği için ne babanın, ne de ananm ırki ruhu çocuğa tevarüs etmez. Halbuki bir ce miyetin inhili.lini mucip olan sebep muhtelif ha.J'Sların tesadümünden husule gelen harssızhk halinden ibaret Lir. Mesela lstanbul da. Tanzimattanberi Rum, Enneni, Yahudi, Fuansız, İngiliz, Alman harslan içinde yaşayan bazı Türk allelerinden, Türk harsı inhitae başlayarak harssız bir sınıf türedi. Bunlarda bozulan ırki vasıflar değil, milli harsa esas olan duygular ve mefkürelerdir. Bu lnhil8.lin sebebi de, yabancı harslarn. daha çok kıymet verilmesi ve milli harsm beğenilmiye�k ihmıil edilme sidir. Halbuki Japonlar, Avrupa.'nm yalnız medeniyetini alarak harslarını taklit etmedlklert ve kendi milli hars lanm muhafazaya ve yükseltmeğe çalıştıkları için, lçU mai inhilal hastalığına karşı muaf kaldılar. İçtimai dejenerelik, hayati dejenerelikten büsbütün ba.şkadır. İçtimai dejenereliğin, uzvi h8dlselerle hiçbir lrtil:lltı yoktur. Fizyolojistler ve biyolojisLler, içtimai dejenerelerde (uzvi dejeneresans) ı nhiçblr izini ve ese rini göremezler. Çünkü içtimai dejeneresens hu�ızhk tan ibarettir. Milli harsım kaybeden her fert yahut züm re dejeneredir. Görülüyor ki mllletlerin ırklarla, uzvi ven.setle ve uzvi dejeneresansla hiçbir alAkası yoktur. Her millet, hususi bir harsa malik btr zümre demektir. Kendine mahsus ha.ısı olmıyan bir zümre, hiçbir 7.alWUl millet
39
olamaz. O halde, milletler arasındaki medeniyet. tera vütlerinl içtimai müsavatsızlıklan, ırki ruhta ve uzvi vera.sette değil, başka clhet.lerde aramak lizımdır. Milletlerin içtimai seviyesine tesir eden llk sebep moriolojiktir, yani içtimai bünyeye ve şek.illere a.ittlr. Msel8. içtimai hacml küçük olan blr cemiyet iptidai teş kilat olan semJyevi zümrelerden kurtulamaz. Bir ceml yetln terakki ve tekimü1 etmesi, içtlrnai taksimi amaJ den dogan mesleki zlimrelerin, semlyevi ve mahalli züm relere halef olması ile husule gelir. tçtlmai hacmin iç· timai kesafetin ve içtimai cevvaliyetin azlığı bu tahav vüllerin vukuuna mılnidir. Avust.uralya'da, Şimali Ame rika'da. Afrika'da ve Asya'daki iptidai a'!Şil'dleri tetkik edelim. İlk bakışta bunlarda göreceğimiz hususiyet. ce miyetin nü!usca azlığı, kesafetçe ve ihtilB.lça eksikliği dir. Bir de Avrupa'daki mlllellere göz gezdirelim. Bun· ıarda da ilk bakışda göreceğimiz hususiyet. nütusun çoklugu kesaret ve ihUlatın revkalhad ziyadeliğidir. lşte iptidai cemiyetlerin medenlyetce geri kalmaları, Avru
pa mllletler1nln medenlyetçe
son
derece ileride bulun
malan bu morfolojik sebeplerln netlcelerldtr. Şlmd.J de bu morfolojik hidiselerln sebeplerinl an . yalım: Niçin, bazı yerlerdeki cemiyetler küçük kaldlkla· rı halde, diğer yerlerde cemiyetler bu kadar büyüyebl· liyor? Bunun sebebini de coğrafi sahada buluruz. (Çöl) ile (Dağ) cemtyetlerin küçük kalmalannı ve cemiyetler tenasülle büyüdükce ayn cemiyetlere lnkisam etmeleri· nl intaç eder_ Tevratta yazıldığına göre Hazreti 1brA hlm'ln obası, biraderzA.desi Lutun obası ile beraber ko nup göçerdi. Birgün Hazreti İbrahim blraderz.8.desin�de dl ki: "Çölün suları ve çayırlan ancak bir obayı ye.şata· cak haldedJr. İki oba. beraber konup göçtüğümüz lçln,
suyun ve çayınn klfayetsl.zliğinden dolayı, çobanları mız arasında kavga zuhur edlyor. Binaenaleyh birbi r-
40
lertrnize yakın olmakla beraber ayn yerlerde konup gö çelJm_" Bu rlvıiyet de gösteriyor ki çölde sulann ve ça yırlann kllayetslzllğJ, dağlarda ekilebilen tarlaların
az.
lığı, bu sahalarda yaşıyan küçük zümreler halinde yiı.nl SCllliyeler ve aşiretler mahiyetinde kalmalannı ini.aç et mektedir. Ovalarda, ırmak ve deniz kenarlarında lse, cemiyet ilı\nihaye büyüyeblllr. Kesafetçe ve ihtil8.tça da son de rece ileri gldeblllr. O halde içtimai terakkinin ve ade·
m1 terakkinin sebebi de hayati ve ruhi değil lçtımaidir. içtimai tckı\mülünikinci sebebi de mı\şerl görüş· lerdir. Aşiret kendi kendini aşiret halinde gördüğü içln o halde kalmak ister. Bir millet ise, kendisini hariçteki millettaşl<\rı ile ayni cinsten gördüğü için onlarla. bir leşip büyük blr cemiyet olmak ister. Göıiilüyor kl bu sebep de diğerleri gibi içtimaidir. o halde ırklar ara sındaki farklar gibi milletler arasmdakl farklar da I�· Umai sebeplerin nellceleridJr. Bu farktan eski içtimai sebepler doğurduğu glbi, yeni içtimaı sebepler de bu farklan
kaldırablltr. tşte halkçılık merk:Qresl bu gün
şu rolü nynamakladlr.
ili KADINLA ERKE<ılN MÜSAVILl(;I (3) Bazı müellifler hayattyat Umlne lsUnaden kadının uzviyetçe erkekten dun olduğunu ve bundan dolayı iç· Umai kablliyetlerce, erkeğe müsavi olamıyacağını id· dla ettiler. Bunlara göre kadın boyca erkekten daha
(3) Aynı
gazeıenln
3 Temmuz. 1923
gonıo 4{1 inci sayısın<l.L
cıkmıştır
41
kısa, vezlnce daha he.lif, kandaki kırmızı küreyvelerce daha fakirdir. Bundan l:Ja.§ka kadının Ad.el görme, ge belik, lohusalık, emzirme devirleri olduğu için, erkek Len de.ha ziyade uzvi ufülere merbutlur. Filhakika bu ifadeler vakıa mutabıktır. FakaL bu gibi uzvi hılleLle rin içtimai kabiliyetlerle ne müna.setıeti var? Erkekler arasında da k1sa boylular yok mudur? Kısa boylu er kekler arasında, uzun boylulardan daha ziyade içtimai kabiliyetler gösterenlerin
mevcut olduğunu
gönnüyor
muyuz? Erkekler arasında da vezince hafit yahut kır mızı küreyvelerce fakir olanlar vardır. Uzvi ufuleler itibarile de erkekler za.nn olunduğu kadar serbest değildirler. Bekı\r erkekler arasında in Lihann çok olmasına kaı'şı evlenmemiş kadınlarda
Kl
Llharın gayet az olması, erkegin kadından ziyade evlen meğe muhtaç olduğunu gösteriyor? Erkeğin mütead d.iL zevceler ve müsLefrişeler islemesi ve bunlarla da iklifa etmiyerek hovardalığa kapılm8!51, uzvi bir ufu leye merbuliyeUn neticeleri değil midir? Cenup mem leketlerinde delikanlılar Lahsll devrini bitirmeden
bü
lüğa girerler. Bülüğa eren gençler artık tahsile bütün dikkat ve ilinalarım hasredemez.ler. Çünkü çok oku mak ve çok düşünmek ancak ruhun seklnenet ve hu zur halinde bulunması ile kabildir. Bülüğa eren
bir
gencin ruhu ise sevda lhllraslarlle, aşk hülyalanyle do ludur. Böyle ruhlar için aruk kitaplarla ve mücerret fikirlerle uğraşmak imkıllıı kalmaz. İşte bu sebepten dolayıdır ki cenup gençleri muayyen bir yaşa geldik ten itibaren l.ahslll bir tarafa bırakırlar. ŞlmAl mUlet lerlnde ise bülüğ geç olduğu içln, gençler
20
hattA 25
yaşına kadar bir sekinet devrine ve tahsil mevsimine maliktirler. Bu vakıalar gösLeriyor ki, bazı hususlarda kadınlar uzvi ufulelere merbut iseler, diğer clheUerde de erkekler uzvi faaliyetlerin esiridirler.
42
o halde,erkekle kadını cemlyet hayalında biribi rtnden ayıran ve kadını hukukça dun bir mevk.ie dü şüren sebep nedlr? Bu sebep sırf lçtlmaidir: cemlyet lerdc bazı şeyler kutlu yı\ni mukaddestir. Mukaddes olan bir şey tekln değildlr, kend.lsine yaklaşanları çar· par. Bu gibi tekin olmıyan ve çarpan şeylere iptidai ce miyetler tabu derler. Eski Araplar tabuya haram der lerdi. Haram muhterem olduğu lçin memnu olan şey demekti. Meselı\ (Eşherl Hurrem) muhterem aylar ol dukları için, içlerinden kan davası ve akın yasak olan (zilkade, zilhicce, muharrem ve recep) aylarıdır. (Bey telharam) da içinde her zaman kan davası ve akın yasak bulunan Mckke vadisidir. Eski kavimlerde tabu sa.yılan şeyler nazarlardan .l{izlenlrd.L Kimse onlara bakamazdı. Hatta insanlar güneşle ve toprakla. daimi bir t.emasia bulundukları için (Tabu) olan şeyler güneşe çıkarılamaz ve t.oprağa konulama:z..dı . Meselı\ eski Peru hükümdarlan He Ha.zer hakanları ve Japon mikadoları tabu olduklan için in sanlara görünemezler, güneşe arzolunamazlar, toprağa ayak basamalzardı. Eski kavimlerde mı\betlertn (Harem sangtuaire) kısmı ile mukaddes emı\netler ve türbeler de bu halde !dl. İptldai cemiyetlerde kadın (tabu) addolunmuştu. Bilhasa Adet ve lohusalık zamanlannda. kadınlar t.abu olurlardı. Bu zamanlarda, kadınlar, kend.J semlyelertn den olan erkeklere görünmezler, onlarla ayni tencere den ayni kartan yemek yemezlerdi. Güneşle temas ede mezler, toprağa ayak basamazlardı. Erkeklerin yattığı odalardan uzak, altı otla ve samanla yükseltilmiş ka ranlık kulübelerde ya.şarlar, ayn tencerelerde pişmiş yemekler yerlerdi. Bunların hizmetine ı\detten kesilmiş bir kocakarı bakardı. 43
Durkheım·a göre iptidai cemiyetlerde kadınlann (tabu) olması Adet ve lohusahk mmanlarında kend..i · ıerınden kan gelmesi idi. tık cemiyeUerde semlyeler mA· der1 oldutu için, totemler1n kanı, kadınlarda. mevcut addedilirdi. (Totem) ve bilhassa kan (tabu) olduğu lçln bunların yüzünden kadınlar da tabu oldular. lşt.e ka dının tabu olmasıdır ki onu cernlyet içinde hem (muh· terem) bir mevkie çıkardı, hem de (Peru ) , (Hazer). (Ja pon) hükılmda.rları gibi mestur ve görülmesi haram bir mahiyete soktu. lptldai cemiyetlerde görülen muhtelif tfıseLtür ve ihticap şekilleri
(Harem, mahremllk, na·
mahremlik) kaJdeleri hep bu tabu itikadının neticeleri olduğu gibi kadının hukukça ve sal3.hlyetçe erkekten dun bir mevkie düşmesi de erkeklere aU vazirelerin ka dınlar için
(haram) sayılmasından ileri gelmişLi
Görülüyor ki kadınlan cemiyet içinde erkeklerden gerek lhtlllt noktal na.zarından, gerek hukukça ve sa llhlyct{e, ayıran sebep, uzvi ve ruhi değildir, tamamiy le içllmaldir. İçtimai sebepleri vadeden cemiyet olduğ:u için onları kaldırabilmek iktidarı da o cemiyette tnC\'· cuttur. Demek ki kadınla. erkek arasındaki müsavat sızlıkla.r içtimai sebeplerden doğduğu içln içtimai in· kilıl.plarla dcğlşeblllr. Fakat bu ayrılıklar uzvi sebepler· den ileri gelmiş olsaydı, cemiyet tarafından değlşllril· mcsine lmkln olmıya.caktı. Yukarıkl iradelerden anlaşıldı ki ırklann ve mil· !ellerin müsa.vlllğlne olduğu gibi, kadınla erkeğin m(i savlliğine de hayatıyat ilminin hiçbir itirazı yoklur. Ha· ya.ti tekamül, içtimai t.eklmüle içtlmaen müsavi kabili· yette bir takım ırklar ve yarısı erkek yans1 kadın olmak üzere birçok fertler vermişlir. Gerek
ırklara ve mllletlere,
gerek
kadınlara
cı -
keklere ayn kabiliyetler veren uzvi sebepler değil içti· mai sebeplerdir. Fakat bir Lakım lçUmai sebepler eski
44
zamanlarda da, bu ayTılık.ları doğurduğu gibi bu günkü günde de başka t.ürlii içtimai sebepler ırklann, millet !erin. ve kadınla erkeğin müsa.vlllğlnl doğurmak üzere dir. Içtımai t.eklmiilün eski merhaleler1ndekJ o aynhk ve milsavatsızlıklar ne kadar tabii td.Jyse bu günkü yak la:şmalar ve müsavlleşmeler de o derece normaldlr. O halde halkçılığın
birinci umdesl ırkların
milBavlllği,
lkincl umdesl mllletlertn müsavlllğ"I olduğu g1bi, üçün cü umdesl de kadınla erkeğin müsavlliğ1dir.
iV KASTLARIN VE SINIFLARIN M0SAVILl01 (4) Eski cemiyetlerde kastlar ara.sanda da bir müsa vatsızlık vardı. Bugün he.lıl. Hindistan 'da kast nehci (rejlm1) caridir. Bu nehcin esası hlrfetıerin irsi olma sıdır. Rast. nehclnJn kuvvetle hükümran olduğu Hin· dtstan ülkesinde bir brehmenin oğlu ancak brehmen, askerin oğlu ancak asker, t.üccann oğlu ancak tüccar, demircinin oğlu ancak demirci, çlftçtnin oğlu ancak çiftçi olab111r. Misalleri daha çoğaltalım, terzinin oğlu ancak terzi olabilir, kunduracının oğlu ancak kundu· racı olabllir. Çalgının oğlu ancak çalgıcı olabilir. Kast
nehcinin
bir kaldesl de,
muhtelif
kastlara
mensup fertler arasında beraber taam yemenin ve ev lenmenin yasRk bulunmasıdır. Bundan başka kastlar arasında müsavat yokt.ur. Muayyen bir sllsllel meratlp vardır. Mesell Hindularda en yüksek sınıfı Brehmen kastı vücuda getirir. Ondan sonra askerl sıruf, daha (41 Ayni ıauı.enın çlkmlşUr.
4 Temmuz 1923
1JOnlO
46
ncı sa)'lsında
45
sonra tücar sındı ve en nihayet çirtçı sınırı gelir. Bu dört ana kası.lardan sonra birçok tAU kastlar vardır ki bunlar arasında da silsilei meratlp mevcuttur. Bazı muharrirler t.e.ksimi amalin irsi olmasını, ha yatiyata müstenit bır faldeli kaide olmak üzere ileri sürmektedirler. Güya bir hlrfeL böyle babadan evlida geçerek ayni soydan gelen fertler arasında devam eder· se iktisap olunan meharetler, lrsl bir kabiliyet ve isti tad halinde evlitlara intikal edermiş. Halbuki meşhur
içtlmalyatçılardan BougWnin kastlar hakkında yaptı· ğı tetkikler neticesinde, Hindlstan'da ka.st nehcinin tek· nlklerde hiçbir faik.Jyet husule getirmediği sabit oldu. Bu hadisenin isbatı, içtimai hıid.i:selerin uzviyetle lntl· kal etmediğine yeni bir delil teşkil etti. Feodal cemiyetlerde senyörler, yani beyler
(ser[)
namını verdikleri köylü sınıfını, kendilerine müsavi ta.· mmazlar, hattA bu kanaati köylüler de vemılş oldukla rından, hiç bir köylü kendisinde feodal beylere müsavi olmak lmkAnıru göremez. Bazı muharrirler bu aynlığı
da he.yatlyat ilmine istinat ettirerek, köylülerin 843iP blr ırka mensup olduklarını bina.enaleyh bu müse.vat sızlığın normal ve faidell olduğunu lleri sünnektedlr ler. Bugünkü bitaraf lllm, hayatlyata. istinat ettirilmek lstenllen bu nazariyelerin de esassız olduğ"unu ispat ederek ırkl!!l' cinsler ve mllletler arasındaki müsavat sızlıklar gibi kastlar ve sınıflar arasındaki müsavat sızlıkların da uzvi verasetle hiçbir alAkası olmadığını mE>ydana. koydu. O halde bu müsavat.sızlıklan na.sıl izah edeceğiz.
Bu sualin cevabını bize bugünkü sosyoloji llınl veri.yor. Sosyoloji bize objekt.if delillerle lspa.L ederek gösteri yor kJ her cemiyet, maşeri vicdanının tesiri ile bütün zümreleri ve hatta bütün eşyayı mistik bir tasnır içine alarak bir sllslleJ mem.tip husule getirir. Mesell eski
48
Yunanlılar, Romalılar ve bugünkü Çlnlller, kendilerinden gayri olan cemiyetlere barbar namım
verdikleri
gibi
eski Araplar da Arap olmayanlara Acem namını vennlş lerdir. Eski Türkler de, Türkçe konuşmayan kavimlere (Sürnllm) ve Türk Türeslne mensup olmayan kavimlere (Tat)
ismini verirlerdi. Irklar arasındaki bu müsavat
sızlığın menşei, esasen dinden doğan bu maşeri kıymet hükümlerinden Heri gelmlşt.ır. Erkek cinsi
ile
kadın dnsini
birbirinden
ayıran
Amil de, yine kıymet hükümleridir. Mesele. Çinlilerde maddi ve manevi bütün e�ya (Yang) ve (Yen) ne.mle.n ile iki büyük kısma ayrılmışlardır. Gündüz. iyilik, uğur gibi şeyler (Yang) sınıfına gece, karanlık, fenalık gibi uğursuz şeylerde (Yen) sınıfına Jthal edilmişlerdir. Fe. kal tasnlfln tamamiyeti için erkekle kadının da bu iki kadroya yerleştirilmesi
IAzımgeldlğinden
erkek
Yang
sınıfına. ve kadın ise (yen) sınırına ithal edilerek, erkek le kadJn arasında dehşetli bir müsavatsızlık husule ge tirilmiştir. Çinde kadınle.nn hukuken erkekten dun bir mevk!de bulunmala.n işte bu dini t..asnirln nellceleridlr. Esk.1 Türklerde (yang) bir (Ak) ve (Kara)
ise
tasnl!l
ve
(yen)
tasnifine benzer
vardı. (Ak) yang'ın (Kara)
yenin mukabilleridir. Fakat. eski Türkler erkekle ka
dını bu tasnife sokmadılar. Eski Türkler milli hars ica bı olarak, kendllerlne mahsus başka bir tasnif daha icat ettiler. Bu tasnii maddi ve manevi bütün eşyanın ve
(Sol)
(Sağ)
namları ile iki müsavi mütenakız olan şeyleri
ayırdığı ha1de, Sağ ve Sol tasnifi de biri birinin 18.zım ve mütemmimi olan şeyleri gösteriyordu. MeselA dın)
(Sol)
(Ka
sınıfına erkek (sağ) sınıfına ithal ed.llmlşt.1.
Türk İli'nJn sağ kolu
sol
koluna nasıl müsavi ise, er
kek sınırı da kadın sınıfına öylece müsavi idi. tşt.e es ki Tilrk cemlyetlnde erkekle
kadın
arasındaki hukuki
41
müsavatı da dini bir mahiyette bulwıan sağ ve sol tas· nUlnln bir neticesinden başka bir şey değildir. Eski Türklerde kastlar da. ak ve kam ta.snlflnden doğmuştu. Fakat bu ak ve kara tasnifi ÇJnlllerin yang ve yen tasntfl gibi kati değildi. BJr millet mağlCıbiyete ve esarete düşünce kendi ihtlyan tle (kara) ünvanını alırdı. Çünkü bu ünvan ona dalma fellkei lçlnde bulun duğunu ve kurtulmağa. çalışması 16.zımgeldlğlnl ihtar ederdi. O millet ne zaman istiklA.I ve hürriyete kavuşur, sa tekrar (ak) ünvanıru alırdı. Mesela. Mahmudu Kaş gA.rl'ye göre (Bulak) Türkleri blr zaman Kıpçaklara esir olmuşlar ve Kara Bulak ünYB.JJ.ını almışlardır. Bir müddet sonra hürriyet ve lstlklA.llerinl ger1 alınca iln vanlannı Ak Bulak şekline t.ahvll etmlşlerdl. MağlQp olan hanların
(Kara Han) ünvanmı almalan da mu
vakkattı. Bunlar düşmandan intikam aldıktan sonra, artık IO.zumsuz kalan bu ünvanı terk ederlerdi Bundan başka eski Türklerde, kara kemiklerden olan bir fert., büyük bir hizmet yapınca, (Tarhan) rüt· besini alarak ak kemikler sınıfına geçeblllrdl. Eski Türk esailrindc ehemmiyetli bir rolü olan (tabii aşk geccsJ)n de
(Altın Işığın bir tecellisi)
(Ak Kemik)
ve
haiil
(Kara Kemik) sınıfında.n olan blrlnl (Altın Kemik) sı nıfına çıkarabllirdl. Görülüyor kl cemiyetin dini görüşleri, birinden dt ğerine geçilmesi mümkün olmayan haldkl kasttan vü cuda ıı;-etlrmemtşti. Ba�ka cemiyetlerde lse, kasttan vü cuda getiren bizzat dini lllko.t.lardı, yani bizzat cemi yetti. O halde ırklar, milletler ve cinsler arasındaki mü· sa.vaLsızlıkla.n ortadan kaldıracak Amil de ytnc ancak cemlyetlerln mAşert görüşleridir. Çünkü ancak bir şeyi yapan onu bozablllr. Eğer o ayrılıkları Vticuda getiren hayati tekAmül olsaydı, bu gün onlan değlştlremlyecektlk. "Hayati kanunlar böy-
48
le
icap ediyor" diyerek o müsavatslZhklan kabul etmek
ıstırannda kaJacak.Uk. Zira hayati tekimülü geri dön
dünnek elimizde değildir. Bugün bir kadını erkek yap mak, bir za.hifeyi kuş haline sokmak nasıl mümkün de ğilse, uzvi verasete istinat eden ayrılıklan değiştirmek
de o kadar muhal olacakbr. Fa.kat çok şükür ki bu ay rtlıklan husule gellren uzvi verasetler ve uzvi teşek
küller değildir. Biz, bugün bir zencinin ne rengini, ne de kemiklerinin şekllnl değiştirebiliriz. Onlara da mü savat, hürriyet mefkOrelerinJ. telkin edebiliriz. Demek
k.1 cemiyetin
husule getirdiği
ayrılık.lan yine cemiyet
izale edebilir.
v MiLLETLERiN SEViŞMESi (5) BaZI emperyalist muharrirler, "Darwin"in
"ye.şa
mak lçln mücadele" Carazlyeslni, lçtJmai hayat& tatbik ederek, milletler arasında da, böyle bir kanunun hü kümran olduğunu söylemişlerdir. Mesel.8. Alman müel liflerinden General von Bemha..rdl tnglll.ere, Almanya' nın Tibli
ünvanlı
eserinde şöyle yazıyor:
"Tablatin
herhangi sahasma baksak tekıl.mülün en esaslı kanu nun muharebe olduğunu görürüz. Geçmiş asırlarda bi Unen bu büyük hakikat, son zamanlarda Charle Darwln tarafından mukni bir suretle ispat edildi . Bu müellif meydana koydu ki l.ablat varhk içinde mücadele ve en kuvvetlinin hakkı kanunları ile idare edllmektedir ve bu mücadele zahiri olan huşuneU içinde, zalfiert
(5)
Aynı gazetenin .çılı:mışlır.
5
ve
Temmuz 1923 günlü 47 ncı sayısında
49
muzır vücutlan ortadan kaldırarak, ıstıfa husule ge
tirmektedir. Eğer bu glbl müelliflerin mnnetUkleri gibi, millet· ter arasında daimi bir husumet ve harı;> halet.! tabii bir kanun hallnde mevcut ise, halkçılık mefkOresinin bir şen.lyet. olabilmesine artık imkin yok demektir. Çünkü halkçıbk melkilresinin bir umdesi de, emperyalizmin ve bundan doğan harbin yer yüzünden ka.Honası ve millet lerin kardeş gibi biri blrile sevişmesi ve yard.ışlaşma sıdır. Arap şa.lrlerinden (MetbenJ) bir şiirtnde: Mesalbi kavm indi kavm fevait.
diyor ki "Bir kavmin musibetleri ,diğer kavm için ra ldelert muciptir" mealindedir. Eğer içtimai hakikat. bu mısradaki hükümden ibaretse, halkçılığa
lmkin
ka
labilir mi? Halkçılık, esareti, rea.yellğJ, reodallzmi, emperyaliz mi, istibdadı, şovenizmi, taassubu hüli.sa hürriyet ve müsavata muğı\yir ne kadar müesseseler varsa, hepsini ortadan kaldınne.ğe. çalışan bir mefkOred.ir. Bu mcfkıl renln husule gelebilmesi için, tablaten milletlerin birl birine dost ve faldell olması şart tır. Eğer Darwin na7.a riyesl lçUrnalyat sahasında da hükümran bir kanwı isr eter Metbenl'nln dediği gibi, bir milletin musltetleri diğer mJlleL için la.ideleri mucipse artık emperyalizmin ve salr esaret şekillerinin ortadan kalkması tasavvur olunabilir mi? Bu meseleyi tahkik için iptida hayatıyat ilmine mü raceaL edelim: Hayvanlar
ve
nebatlar llemlnde haya:
için mücadele nazaı1yesi, gerçekten tamamlle sabit ol muş bir tabii kanun mahiyet.inde mld.Jr? De.rwln'ln en büyük müdafii olan (Huxley) 'e göre nevUerln neşettni izah edecek en makul faraziye Darwln'in (Hayat için mücadele ve ıstıfa) naza.riyesldir. Fakat bu nazariye a')-
50
la bir tabii kanun mahiyet.ini haiz değildir; yalnız bir sınıf h8diseleri izah edebllen makul bir faraziyeden iba rettir. Sair hayatçılann, DarvJnlzm hakkındaki telıik kisi de, ekseriyetle Huxley'in teliikkisl gibidir. Demek ki evvelemirde Darvlnizm hattii , hayatiyat. sahasında bile müsbet hakikat mahiyetlnl alamanuştır. Bununla beraber Ia.rzedellm ki hayaUyat sahasında ta bll bir kanun olduğu tamamile ispat
edilmiş
olsun !
Böyle olsa bile lçıimaiyat sahasında hiçbir t.atbik yeri bulamaz. Çünki içtimai hayalın kanunları ruhi hayatın kanunlanna uymadığın gibi, ruhi hayatın kanunlan da uzvi hayatın kanunlanna uygun değildir. Hayat keli mesinin müşterek olduğuna bakıp da ruhi ve içtimai hayaUan biri birinin aynı addetmek hatadır. Uzvi haya tın hidiseleri şuursuzdur. Uzvi hıidlseler fezanın içinde, ruhi hıldiseler şuurun içinde, içtimai hidlseler de vic danın içinde cereyan ederler. Hayatsız hıidlselerden ha. yatlı hadiselerin çıkması nasıl izaha muhtaçsa şuursuz hAdiselerden şuurlu hldiselerin doğması ve vicdansız hı\diselerden vicdanın tekevvün etmesi de aynı derece de
izaha muhtaçdırlar. Hayat, şuur, vicdan namlannı
bu üç şeniyetln kendi zıtlanndan doğmalan şu suretle izah ediliyor: Birtakım unsurlann tmti:racmdan husule gelen bir kül onu terkip eden cüzülerde mevcut olmıyan hassaları haiz olabiliyor. Mesel&. su hidrojen gazı ile oksijen gazlo.nnın imtizacından husule gelmiştir.
(Su)
da bulunan hlkemi ve k.Jmyevi bassalar onu terkip eden (hidrojen) ile (oksijen) de yoktur. Hayalsız unsurlar dan hayatb bir maddenin doğması da aynı suretle vaki olmuştur_
(Protoplasma)
hayatlı bir maddedir. Fakat
bunu terkip eden (Azot, karbon, oksljen ve hidrojen) un surlarında hayata benzer hiçbir hassa mevcut değildir. Hayati
hıidiselerln
imtizacından
(şuurun)
yini
51
(tereli ruhun) doğması da aynı suretle vuku bulmuştur.
Ruhi hiidiselerin imtlze.cından (vicdan)
m
yani (maşeri
ruh) un vücuda gelmesi de ayni suretle izah ed.Jlmekte dir. Her imtizaç, her terkip yeni ve orjine.I bir şeniyet vücuda getirmekted1r. Bu şeniyetlerden herblrisi, ken dinden evvel mevcut olup terkibine dahli olan şcniyct ten daha mütektımtldir. Meseli hayatlı madde, hayat sız maddeden da.ha mürekkep ve binaenaleyh daha mü tekA.mildlr. Vlcdanlı insanlar da, vicdansız hayvanlar dan daha mütekiı.mi1dir. İnsan dünyaya geldiği
zaman
vicdandan mahrum
dur, fakat şuurdan mahrum değildir. insan dini , BhlB ki, bedii ilh. vicdanlan içtimai hayat.Lan a.lır.
İnsanı
hayvandan ayıran vicdanla akıldır. Vicdanla akıl insa
na ruhi bir hürriyet temin ettiği gibi, içtimai bir mesu llyet mevcuttur. Hayvan sevki tablilerle idare olunu r. Şuurlu otomatlardan ibarettir. insanı bu suretle hay vanlardan ayıran ned.Jr? insanın içtimai bir hayat ya şamasıdır. lçllmai he.yat lnsanlan hususi he.rslara me. llk ederek, biri biline benzemez milletler haline getir miştir. Aynı medniyete mensup milletlerin hars cihe tiyle
birbirinden
ayrı
olma.hm,
beynelmilel
taksimi
amal mahiyetindedir. Her millet ayrı bir hars ilxla ede· rek beynelmilel camiaya arzcder. Birtakım dini, ahl&k.i, bedii çeşnilerin ve lezzetle r1n heyeti mecmuası olan her hars başka milletlerin de temaşa ve telezzüz edeceği güzel bir çiçek bahçesi glbld.Jr. Bu
bahçelerden herbirinde şekilleri, renkleri,
kokulan dl�erler1nde bulunmayan eşsiz çiçekler vardır. Çiçek mPraklıları ba'ikalarının bahçelerinde bulunan nadide çiçekleri görmek ve koklamak ist.edlklerl gibi, milletlerde birbirinin orjlnal harslarındnn telezüz el mek isterler. O halde bir mtlletln mahvolması , birçok güzelUkleri
52
muhtevi
olan orjinat
bir harsın ortadan
kalkması demektir. Meseli, vakl.Jyle Alman millet! mev cut olmasaydı, Lelbniz'lerden, Kant'lardan, Goethe'ler den, Schiller'lerden, Ws.gner'lerden, bütün cihan mü telezzlz olabilecek mlydi? İngillz, Fransız, İtalyan, Rus mllletlerl ve Türk, Arap, İran ve Efgan gibi müslüman milletler bütün cihan için, birer güzel hars bahçesi sldlr. Hint, çın. Japon gibi mllletler de, orjtnal hars lara malik birer güzel manevlyat B.lemldir. Hususi harstan bir tarafa bırakalım: Milletler
ara
sında iktisadi, ilmi ve medeni Lesanütler, mübadeleler
de yok mudur? O halde, milletler biriblrlne tabiat.en düşman değildir, bil8.kis dootturlar. Milletleri
birlbirinc
düşman yapan müt..eassıp papaslarla, emperyalistler ve kapitallstlerd.1r.
Bunlar ortadan çekilirlerse, milletler
birbirlnl kardeş gibi seveceklerdlr.
VI Sunl Müsave.tsızhklann
Ka.ldınlme.ın ve Tabii
Mfü;avatsızlıklann Onle.nn Yerine İkamesi
(6)
lnsanların arasındaki müsavatsızlıkları tetkik edi" niz. Göreceksiniz ki bunların çoğu suni müsave.Lsızlık lardır,
tabii
müsavat.sızlıklar
değillerdir.
Blr
eslrin
efendisine, bir yarıcının ağasına, bir amelenin patronu na, tahsil görmemJş blr ümminin malılmatlı bir zata müsavi olmaması tabii müsavatsızlıkle.r mıdır? Yoksa, 1nsanlann suni olarak vücuda getirdikleri esaret, seri lik, mülklyet, miras
gibi
içtimai müesseselerin netice
leri midlr? Şüphesiz bunlar tabii müsavatsızlıklar yani
ıBJ Ayni ıe.zetenln Clkmlştır.
6
Temmuz
923 gün
48 inci sayısınd11
53
uzvi l.eşekküllerden ve maderzad kablllyeUerden husule gelmlş ayrılıklar değildir.
Eğer
bu
müsavatsızliklax
uzvı kabiUyetıere ve irsi isdidatlara lsLinat et.m1ş ol saydı, onlan izale etmek mümkün olmıya.cakt.ı. Fakai madem ki bu müsavaLsızlıklan husule getiren cemiyet Lir; onlan izale etmek iktldan da cemiyette mevcut ol mak l&zım gelir. Halkçılığın en büyük vazifesi bu sunl müsavaisız lıklan ortadan kaldırmak tır.
insanlar dünyaya gelir
gelmez müsavi haklara mallk olmalıdırlar. Hlçblr çocuk dünyaya esir olarak yahut serf olarak gelmemelldlr. Hiçbir çocuk hayatının ilk çağlarında sütsüz veya ba kımsız, ikinci devresinde mektepsiz ve tahsilsiz kalma malıdır. Klmbilir fakir çocuklar arasında ileride birer d&hi olmak kabiliyetinde nice istidat.il rertler vardır iyi beslenmemek, tahsil ve terbiye görmemek yüzün den, cemiyet. bunlann feyizli dehalarından mahrum ka lıyor. Halbuki zenginlerin çocukları arasında da kabi liyetsiz, gabi, tenbt"I olanlar çoktur. Bunlar kuvvetli gı dalarla beslenerek.,
muntazam
mekteplerde tahsil ve
terbiye görerek cemiyetin müdlr sınırları arasında mü him mevkileri işgll edlyorlar. Zeki fertleri rençberlik eden ve gabl fertleri en mühim mi.lessescler1n başına �eçen bir cemiyet hlç medeniyette ve intizamda yük selcbtllr mi? O halde halkçılığın en esaslı şartı, çocukları müsa vi şerait altında bulundurmak, beslenmelerine, tahsil ve terblyelerine aynı Hinaları ibzal ederek her birinin hu susi istidadından cemiyeti müstefit etmeklir. Fakat bu f?ayeye vusul için, bcılşevik, komünist ve hatta sadece kollektivist ve sosyalist olmağa lüzum yoktur. ileride göreceğimiz veçhile halkçılık, ferdi mülkiyet kaidesini Ilga etmeden bu neticeye vusul bulablllr. Burada şöyle bir itiraz dermlyen edllebillr: "Sunı
54
müsavatsızlıkları ortadan kaldımbiHrslnJz, fakat bun lardan başka bir de
tabU
müsavat.sızlıklar var, bunları
da ortadan kaldırmak için elinizde bir iktidar var m1dır?" Filhakika, sunl müsavatsızlıklar on.adan kaldınhn
ca,
tabii müsavat..sızhklar yine meydanda kalacaktır.
Ve bu tabii müsavat.sızlıkle.r lerbiye ve Wim vasıtasiyle kımıen azaltılmakla beraber, büsbütün izale edilebilme leri de lmkA.nsızd.ır. Fakat cemiyetin vazifesi yalm.z kendi eseri olan müsavatsızlıkları ortadan kaldırmaktır: içtimai adalet, bütün rertlerin cemiyet
tarafından
aynı ihtimamlara
ve himayelere mazhar olması demektir. Cemiyet, yalnız kendi Uillerinden mesuldür. Tabiatın gayri müsavi in sanlan vücuda getirmek suretindeki adaletsizliğinden mesul değildir. Bununla beraber cemiyet anadan doğma körleri, sağır
ve
dllslzleri
terbiye ve talim vasıtaları
ile, normal insanlara yaklaştırmağa çalışmıyor mu? Bir uzvu eksik olanlara sunl uzuv yapmıyor mu? Bununla beraber cemiyet tabii müsavat.sızhklara büsbütün niha yet vermek iktldanna malik değildir. Binaenaleyh bir takım tabii
müsavatsızlıkların,
halkçılık devrinde de
mevcut kalması zaruridir. Zaten halkçılığın gayesi körü körüne bir müsavatçı lık değildir. Hakiki müsavatçılık, bütün muameleyi yapmak münafldlr.
Tam
rertlere aynı
e.dalet herkese IAyık
olduğu mevkii vermektir. Cemiyete büyük hizmetler ib zal eden bir rertle, gayet küçük bir hlzmet Jra eden ya hut işgörmeğe lktidan olduğu halde tenbelllk sa1kaslyle hiçbir faldesl dokunnuyan diğer bir rerde cemiyet ta rafından aynı kıymetin verilmesi hakiki adalet"! muvafık olabilir mi? Bir cemiyetin bekası ve terakkisi, her ferde
Ha
ettiği hizmetle mütenasip mükiratlarda bulunma
sıyle rne�ruttur. tztırari olarak hiçbir hizmet ıra ede �iyen kötürümler ve malOller tabii müstesnadır. Ço-
55
cuklar da henüz hizmet edecek bir �a gelmemişler dir. Fakat cemiyet içinde yqayan her fert mutlaka ce miyet içinde faldell bir surette herhangi bir işle uğrq ma.ğa borçludur. Ve her ferdin içtimai kıymeti, ifa e l tlğ"I içtimaı hizmetle ölçülmelidir. Demekkt hakiki müsavatçılık, her hizmete müsavi bcdellnl vermektir. Yoksa tabiaten gabi olarak yaratıl mış yahut hür iradesi ile tenbel kalmayı itiyat etmiş olan fertlere, ancak en zeki ve en mal-O.matlı en çalış kan ve en fedakıir insıınlann liı.yık olduktan mevkileri vermek değildir. Şu kadar var ki, her fert çahşabilmek için, içtimai feyizlerden müsavi derecede hissesini al mış olmalıdır. Bir insan yavrusu dünyaya geldJği zaman bir
hayvan yavrus gibi. yalnız
table.tın
lhsanlanna
mazhar olmakla kalmaz. Cemiyetin üç türlü nimetleri ne de nail olur : Bunlardan birincisi siyasi haklardır. Seçmek ve se çilmek haklan.
fertlerin eltnde onları en yüksek ma
kamlara kadar çıkarabilecek içtimai kuvvetlerdir. İkin cisi terbiyevi feyizlerdJr. Her milletin içinde din, ahlılk, güzel sanatlar, felsefe, ilim gibi şeylerden mürekkep olmak üzere bir milli hars mevcuttur. Bu milli harsLan nasip alanlar, cemiyet içinde yüksek bir mevki ihraz ederler. Oçüncüsü iktisadi aletler ve tekniklerdir. Bu alel lerle tekniklere malik olanlar. bO.yük servetleri kaza na.bilirler. lşte dünyaya gelen bütlin insan yavrulan, cemiyet tarafından bu üç kısım içtimai kuvvetlerle aym derece de tectuz edHmelictirler. Bir sınıfa bunlardan bazısını vertp de, dlğerler1nl vermemek ictlmal ahengi lhlı\I eder Mesell, kızlanmım lise ve yüksek tahsilleri vermekte tereddüt etmiyoruz. Bunlara Avrupa.'nın, Amertka'nın \'e Avusturalya'nın birçok yerlerinde kadının medeni
56
ve slyast haklar ltlban ile erkekler müsavi bir dere ceye vasıl olduk.lannı öğreniyoruz. Sonra, bunlan siyasi haklardan büsbütün mahrum ve medeni haklarca da erkekten çok dun bir mevkide bırakıyoruz. Bu iki türlü hareket arasında büyük bir mantıksızlık yok mudur? Yine, mesela bütün köylüler gibi bir karış tarlası bile olmıyan yabancı ve rençberler köylülere de mllli meclise intihap etmek ve lnUhap olunmak gibl siyasi hükümranlık haklarını vermişiz. Halbuki tarlatan olmı yan
bu
zavallılar
bir
köy . ağasının
esiridirler.
Bazı
yerlerde bunlar evlerini bulunduklan köyden başka kö ye nakletmek hakkından bile mahrumdurlar. Çünkü köy ağa..�ı onlan bitmez tükenmez bir borç ile ebedi bir su rette kendi köyüne bağlamıştır. İktisaden adi bir ferdin esiri olan
bu
yüzbinlercc köylülerin, siyasetten hüküm
ranlık haklarına ma.ni olmasından ne çıkar? Centiyetin vazifesi bu üç kuvveti beraber olarak fertlerine tevzi etmektedir. Cemiyet, fertlerine bu nimetleri müsavatan t.evzl ettikten sonra.dır ki onlan lçtimai hizmetleri ile müte· nasip muamelede bulunmak hakkını haiz olabilir. Ma ma.fi lnsanlar arasında bazı tabii müsavatsızların bu lunması da, esasen mazarratlı
değlldir.
Belki,
bil8ki!'"
raldelidlr de. Bazı insanların ellşlcrtne, bazılarının fikir işlerine, bazılarının da zevk işlerine kabiliyetli olması. içtimai iş hükmünü taksimi amalin teşekkülüne faideli bir hazırlık değil midir? Bir cemiyette bütün fertler şair olsalar, o cemiyet yaşayabilir mi? Bir milletin bütün vatandaşlan yalnız elişlertnde kablllyetli olsa, o millet fikri ve bedii sahalarda yükselebilir mi? Bütün fertleri yalnız riyaziye.ta müsteit bulunan bir kavim milli bir hars yapabilir mi? Oön1lüyor
ki
tabii
müsavatsızlıklar,
muzır değil
57
belki birçok ahvalde Caldelidir. tçtlmal müeavatstzlıklar da, eski devirlerde, faideli roller ıra etmJşlerdir. Fakat bllhassa müsavat mefküreslnln hükümran bulunduğu bu halkçılık devrinde, artık lçtlmal müsa.va.Lsızlıkla.nn devamı caiz görülemez. Tabii müsavatsızlıklar denildl ki zaman bundan kasdedilen mana (uzvl müsavatsızlıklar dır. Suni müsavatsızlıklardan anlaşılan mA.na da, lçt: mal müsava.Lsızlıklardır. Vakıa içtimai müsavatsızhklar da (lçtlmalyen
-
tabii) sebeplerin neticeleri olduğu için.
(!çLimalyen - tabii) bir mahiyettedir. Fakat bunlar uzvi müsavatsızlıklara nisbetle, cemiyet tarafından kolayca dcğlştlrlleblldJğine binaen halk tarafından
(sunl) ma
hiyete görülmüşlerdir. Bu sebeple biz de bunlara sun! müsavatsızlıklar demekte bir beis gönned.Jk Halkçıhk devri cemiyetlerin siyasi LekAmillde vasıl oldukları en son ve en yüksek merhaledir. Bu merha lede içtimai mü.savatsızlık.ların ize.lesi en esaslı şarttır Fakat içtimai müsavaLsızlıkların izalesi, bütün lnsanla. nn aynı kabiliyetlere mB.lik kılınması demek değildir !çtımal müsavatsızlıklann lzaleslnden doğacak büyük blr faide de, tabli
müsavatsızlıklann
yani mılderzad
kabtliyeUerin tama.mile hükümran olmasıdır. O halde halkçılığın hedeflerinden biri de (Sun! müsavatsızhkla rın
kaldırılması ve tabii müsava.Lsızlıkların onların ye
rine konması)
dır.
Vll insanlar Hürdürler (7) Geçen makale1erimizde hayatiyet ilmine istinaden in.sanlar ansmda müsavatın mümkün olm1yacağına dair serdolunan ldd..ialann esassız olduğunu meydana koyC7>
çıkmışUr 58
A,Vnl gazeı.enın
9
Temmuz
1923
günlü
49
uncu sayısınd:ı
duk. Şimdi de ruhiyat ilmlen lsUnaden, insanların hür olmadıklarını iddia eden na.zar:l.yecilerin fikirlerini mü nakaşa edeceğiz. Bunlar ve vicdan
diyorlar ki : hürriyetine
"İnsanların
millk
siyasi
olabilmeleri
hürriyele
için, evvel
emirde ruhi hürriyeti haiz olma.lan lizı.mdır. Halbuki insanlar da sair hayvanlar gibi ruhen esirdlrler. İnsan larda uz.viyetlerinden doğan bir takım ihtisaslar, arzu lar, heyevanlar vardırk.i insanlar hiçbir vakit bunların istibdadından
kurtulamazlar.
Meseli
açlık,
susuzluk.
uyku ihtiyacı, cinsi ihtiyaç gibi temayüller insanların ruhunda birer imlri mücbir hükmündedir. İnsanlar bu deruni müsleblLlerin esareti altında bulundukça, ger çekten hür olmalan mümkün Bu mahkeme ilk
bakışta
müdür? vakılar müstenit gdrü
nür ise de başka vakılarla mukayese edilince, nakıs bir istikrardan ibareL olduğu meydana çıkar. Filhakika insan, açlık, susuzluk ilh gibi bir takım icbarların te siri allındadır. Fakat üç oy oruç tutanla.n, kırk gün çile çekenleri, intihar maksadı ile aylarca yemek yemi yenleri görmüyor muyuz? Bu vak.ıları gördükten son ra. artık
(insanlar açlığın, susuzluğun esiridirler.) de
mete nasıl dilimiz varabilir? Geceleri hiç uyumıyan mut.erikler, hasta çocukları
nı
bekllyen anneler geceleri çalışan amelelerle yürüyen
kervancılar uyku tehalük.üne galebe çalmıyor mu? Bekıiretinl muhara:za eden ihtiyar kızlarla dünyaya ginnemlş erkekler az mı görülmüşLür? Arzulanna hi.kim olan bu insanlar gtbi, heyecanla rına karşı hükümran bulunan insanlar da vardır. Revaki Filozoflarda, budisL tariki dünyalarda, İbrahim Edhem gibi evliyalarda seklnetin yani heyecansızlığın en yük11ek derecelerini görüyoruz. Bu vakıalar gösLerlyor ki, insanda uzvi temayüller-
511
den başka, içtimai temayüller de var. Bu içtimai Lema yüller (merkô.reler) le (mefhum) ıardır. lnsan dini, ah lA.ki, bedii mefküreleriyle, uzvl tehali.lklertnl yenebllir. Akli mefhumları ile slreUne makul istikametler verebilir. tşte insanın bu lk.J türlü içtimai temayüller sayesinde arzulanna ve heyecanlanna galip ve hlkim olmasına {irade) namı verllir. İrade insanın arzu ettiği şeyi yapmaması Ue tezahür eder. İnsanın arzu ettiği şeyi yapmamasına
(menfi
irade) . arzu etmediği şeyi yapıntı.Sına (müspet i rade) adlarını verebilrtz. Meseli açken birşey yememek men fi bir i radeyi, yaşamayı arzu ederken vatan aşkı ile harbe gitmek müsbet bir iradeyi gOsterir. irade. ya bir mefkılrenin, yahut bir merhumun uzvi Lemfl.yUllere galebesidir. Eğer irade, mefkô.reden doğ muşsa ona vecdi irade diyebilin. Çünkü mefkOreli in sanlar arzularına ve heyecanlanna hiçbir cehit sarfet mekslzin yalnız vecit yani (anluzyasım) ile galebe ça !arlar ıo:ger, blllkis, akl i mefhumlardan dogmuşsa,
ona
(cehd.J) irade dlyebillriz. Çünkü arzularına ve heyecan larına yalnız akli mefhumları Ue galebe çalanlar, büyük bir cehil sa.rfına mecburdurlar. tnsandaki ruhi hürriyetin birinci derecesi olan im de bu surelle husule gelir. Fakat insan bazan bir işi yapacağı zaman iki yahut da.ha zlyade mcfkQrclerin
tcsir1 altında da kalabilir. O zaman bu mefkılrelerdcn hangisini diğerine tercih etmek tazımgeldlğl hakkında ruhi müşavere icrasına lüzum hasıl olur. Bu derünl te zekkür neticesinde bir mefkô.re diğerine tercih olunur ki bu hale de (lhtJyAr) nanu verilir. tşte ruhi hürriyelin bu ikinci derecesi de bu ihUyar hiletinden ibarettir. (irade) basit olduğu halde, (lhUyir) mürekkeptir. Çünkü ihliylr müteaddit mefk6.relerin yani müteaddit iradelerin müba.rezeslnden çıkan neticesidir.
60
Tarihte gördüğümüz kahramanlardan bazısı Jrade sa.hibJ, bazısı da JhtJyar sahibidir. İrade sahipleri yal nız bJr hedef görebHirler, yalnız btr maksat içJn çalı şabilirler. Gayet mürekkep ve mudil olan şeniyet vahide irca kaidesine tabi olmadığından,
bu gibilerin mücahed.e
leri ekseriya kısır kalmağa mahkQmdur. Çok kere de büyük mazarratlara baJs olur. İhtiyar sahiplerine gelince bunJa.r evvelemirde bü tün şentyetlert
nazara.
alırlar. Sonra da bütün mefküre
lert ve bütün akit merhwnları karşılaştırarak, uzun muhakemelerin tezekkürlerin nellceslnded.ir ki
yapa
cakları işe karar verirler. Görülüyor ki Jnsanlarda (irade) ve (ihtJyar) nam lan ile iki dereeell bJr ruhi hüriyet. vardır. İnsanı ruhen hür yapan, bir t.araft.an mefkQrelere, diğer taraftan akla malik olmasıdır. MefkQreleri idrak eden ruhi melekemize (vicdan) adı verilir. Demek ki insanı ruhi hürriyete sahip kılan (vicdan) Jle (akıl) dır İnsan cemiyetten aldığı bu iki ruhi meleke sayesindedir
ki, ruhunun uzvJ temayüllerine galebe çalarak, uzviye tine karşı t.amamile müstakil bir ve.z:iyete girer. Demek ki insan dünyaya gelirken, rnhi bJr hürrtyeL iktidarını haiz olarak gelmez. Bu iktidan yaşadığı maşeri bayat nisbeUnde Jktisap ett.iğf hars ve tehzip derece sinden cemiyetten ahr. O halde insanın ruhi hürriyeti llini.haye artabilir.
İrade ve ihtiyar melekleri ilimi
haye kuvvetlenebtllr. Büyük kahramanları ve dahileri vücuda getiren, Jştc deruni hürriyetin bu yüksek dere celeridir.
Hülha, insanlar hür oldukları halde doğmazlar İ!l.C de hürriyete kabiliyetli olarak dünyaya gelirler. cemi yet onlara Jptlda, ruhi bir hürriyet verir, sonra da. si yasi ve Jçllmai hürrlyetıere mazhar kılar. 81
KISA l.
TefdııUt: Ayrım, iki şey e.rn
Hars; Mllll ktılttır
Dereke:
sındakl tark Tak.dml dmal: İş bölümü,
Derece
Emmuzec: Örnek. numune
(cevval·koşan, dolaşanı Feııkalhat: Yukan.
Mudrız: Zıt. karşı Relen Kazemlmış
{imli-İşler ameuerı Cevvail'11et_· Hareketlllllı:.
Sadır almak: Çıkmak Sudur etmelc: Çıkmak
Müktesep:
SÖZLCK TesddUm: Çarpıoma
MAKALE Mefkure: Oiktl
celel
Ust. dere
cede, sınırda, çok fazlıı inkı.tdm etmek: BOIUnmek
geçlrJlmlş Piıoo: öncü. önder IZ41e edilmek: Olderilmek
intaç etmeıı:.-
yokedllmek Tevar1Js: Ce;:rrıe. mirasa
yokluk. hlçllk, sizlik llfdter: truı.an t.opluluA:u. toplum
konma
lllaıerl: Cemaaı..e. t.opluluğo
TearDz.- Çatışma Gavrf mustakar:
Durulma·
mış. istikrar bulmamış.
Mtldil:
Karışık. kannaşık.
çapraşık. Sd/fl; Aşalı. alçak
Teıılf: Yükselme TemcddUn: Medenlşleme. uygarlaşma
il.
MAKALE
Tesalüp et mek: Irkça kanş
mak Sak1.ı: AAır. kaba
lıtucak etmek:
Ayrılmak, blı
kökten çıkmak lhWdt etmek: !Soyca küllür cel karışmak JIUtecanfs: Dı r örnek. bir
cln!ten lnhildle duçar olmıık: Bozul
ma.
da&llma, çözlUmel;e
utromak
•2
Gerektirmek.
sonuçlandırmak Adem
mensup, l.Oplulutun olan ort.alı:laışa III. MAKALE Dıln: Aş.atı Vfflle: Fonksiyon.
Mtlıtetnıe: Se.ttnet:
Odalık <metres
Rahat, tatlıllk.
güvenme Semf11e: Klan Mestür:
örtUIU, kapalı, saklı
Tesetuır: Örtünme, gizlenme lhtlcap:
IV.
Örtünce, saklanma MAKALE (el, küçQlr
Hlr/et: Sanot.
sanati
Tadm: Yemek
Sflnle:
Sıra. Zincir,
Meratip:
Mertebeler.
dereceler Tamlf: sınınama. &1ralama.
aynima
lstuur: Zor Zah.l/e:
uymayan
Sllrllnerek yUrQyen
(hayvanı
sllrtınıenı
kat.ılık lsh/a: Seçme, ayıklanma, bir ı:vı..sı nı bırakma.
alma Tekevuan : Oluş. var olma. dotuş imtWıç.- Uyuşma. uyma. kaynaşma. geçinme sevneımııeı_·
Milletler
Bedii: Bst.eUk
TelezzUz etmek:
Hoşlanmak.
lezzet. duymak. t.at. almak VJ_ MAKALE Umnıı_· Okuyup yazmak
tabll Gldt>rmek,
iktidar: Kudret, kuvvet, güç yetme Gabi: Anlayışsız, kRlın kalalı,
ibzal etmek:
Rolce. göster
mek, bolca vermek MUsteflt etmek:
Faydalan
dırmak. yararlanma)! Ulaşma.
varma
Derııni:
İçten
Ndkıs: Eksik
İstikra: Tümevarım İcbar: Zorlama, cebir Muteklf_· Bir yer kapanıp ibadetle meşgul olan, lt.lklreden Tehalilt_· Can atma. çok lslekll olma Revalci: St.olk ler1. ahHıkı.
lablatı
çalışma Tezekkilr: İçten konuşma he.tıra getirme Hllrrlyet, erll:lnllk,
'°'m' Mü.bareze: Vuruşma, savuşma
Bdls: Sebep
etmek_·
ıslah lhraz etmek: Kazanmıık, erişmek Tdll:
Orta,
ikinci derece olan
Ali: Yüksek Mazarratlı: Zararlı
Caiz o6rUlmek: Uygun
yetişme Kaldırmak.
bozmak. llğvet.mek
Dermlvan
MAKALE Zorlayan, zorlayıcı
Tehzlp: Düzeltme, t.emlzleme
apt.al Müdlr: İdare eden. mUdllr
lika
VII.
Amir: Baş. emreden buyuran Mücbir:
lhtlııdr:
yoket.mek
Vuıill:
lylllle ı
Ceh.ld: Çaba, uıt;raşma,
bilmeyen doıtuşt.::ı.n ,
!Blr
Siret: İnsanın manevi hal·
Mdderzad: Anadan dolma. izale etmek:
Mazhar olmak:
ermek, erişmek
V. MAKALE HuJılnet: Sertlik. kabalık
şeyin
lztırarl: Mecburi
etmek.- Ortaya
koymıı.k. öne sürmek Mtlnd/I: Ayk ın, aksi muhalif,
mtınaslp görlllmek Beis: Engel. zarar
Merhale: Konak. mesare ikame: Koyma. konulma, kullanma
63