Özlem Yıldız
Çizer: Duygu Cigal
Özlem Yıldız Çizer: Duygu Cigal
Yazar Özlem Yıldız Çizer Duygu Cigal Genel Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Başeditör Yunus Bekir Yurdakul Grafik Tasarımcı Bora Çokdinleten
ISBN: 978-605-4634-69-9 Sertifika No: 12172 İzmir, 18 Nisan 2014 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Mahallesi Gazi Bulvarı No: 148-B Kemalpaşa / İZMİR
Sertifika No: 15666 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.
Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z -1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 0232 425 79 63 - 445 91 12 Belgegeçer: 0232 489 37 37
Özlem Yıldız, yazar Tütüncü bir ailenin çocuğudur. Ortasından çayların aktığı, yaz aylarında keskin katran kokularının genizleri yaktığı, at arabası seslerinin sabah uykularını böldüğü şirin bir Ege kasabasında, Akhisar’da başladı yaşama. Yıl 1973. Çocukluğunun büyük bir bölümünü tütün tarlalarına çaldırdı. Kalan kısmından da uzun doğa gezileri kaldı ona. Sonrasında yine ve hep Ege var; şimdilerde Soma’dır mesken tuttuğu. İzmir, ille ki trenle, hep bir adımdır onun için. Yazılarında, betonlar arasında büyüyen çocukların düşüncelerini yeşertme, düşlerini çoğaltma umudu taşıyor. Dergilerde ve kültür-sanat sitelerinde de öyküler yayımlıyor. Soma’da çıkmakta olan Kurtuluş gazetesindeki “Öykü Penceresi” köşesinden ne zamandır her salı bir öyküyle gülümsüyor hepimize. Kalemi ve flütü olmadan bir yerden bir yere gittiği görülmemiştir... “Cüssolar”, ilk kitabıdır. İkincisi “Acil A Rh+ Cümleler Aranıyor” Evli; iki oğluyla birlikte düşe oynaya büyüyor.
Duygu Cigal, çizer 1982’de, Ankara’da doğdu. ATSO Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde resim, Anadolu Üniversitesi’nde çizgi film yapmayı öğrendi. Şimdilerde üç boyutlu animasyon diziler için karakter canlandırmaları yapıyor. Ne var ki çizmeden de duramıyor. Çocukları, bir de kuşları çok seviyor!
Zil sesiyle sokakları doldurdu öğrenciler. Bir sel gibi her köşeden çıkıverdiler. Yol boyu ilerledikçe akıntıdan ayrılan üç afacan kütüphaneye yöneldi. Metal kapıyı omuzlarının yardımı ile açtılar. Yaldızlı onur listesinin yanından geçip üst kata yöneldiler. Karşılarına çıkan kapıyı araladılar. Kütüphane görevlisi, masasında oturuyordu. İçeriyi derin bir sessizlik kaplamıştı. Çocuklar da bu sessizliğin bir parçası oldular. Bastıkları yeri bile incitmekten korkarak raflara doğru yöneldiler. Çocukların bir gölge gibi kütüphaneye girdiklerini fark etmişti Neriman Hanım. Yine de önündeki kitaptan başını kaldırmamıştı. Yıllardır bu kütüphanede çalışıyordu. Daha önce üç dört kişi çalıştıkları bu birimde sırası gelen emekli olmuş, azalan iş yükü dolayısıyla koca salonda bir başına kalmıştı. Öğrencilerin bir kedi gibi rafların arasına sızıp kitap beğenmelerine alışmıştı. Çocuklar da onun bu huyunu bildiklerinden kitap beğenmeye geçerken ona seslenme gereği duymazlardı. Afacanlar birer kitap alıp Neriman Hanım’ın önüne dikildiler. 7
İşte o zaman okuduğu satırlardan başını kaldırdı Neriman Hanım: “Hoş geldiniz çocuklar.” “Hoş bulduk.” “Verin bakalım üye kartlarınızı ve kitapları.” Neriman Hanım, çok özel bir kâğıda imza atar gibi işi ağırdan alıyordu. Gün boyu görüp görebileceği okur bu kadardı. “Yalnız mı geldiniz?” “Evet.” “Arkadaşlarınız?” “Çoğu okumuyor, bir kısmı da sınıf kitaplıklarından yararlanıyor.” Yeniden önündeki işe yoğunlaştı Neriman Hanım. Çocuklar kitapları kaptıkları gibi basamakları ikişer üçer inip gözden kayboldular. Neriman Hanım, yerinden kalkıp rafların arasında dolaşmaya başladı. Kitaplarla konuşmadan evine gitmezdi. Ciltlerini inceler, tozlarını alır, yerlerini değiştirir dahası onları teselli etmeye çalışırdı. 8
Bugün de aynı duygularla başladı söze: “Üzülmeyin.” dedi. “Bakın bugün de üç kişi geldi. Belki yarın dört olur, öbür gün beş. Hem ne dediler, bazı arkadaşları sınıf kitaplıklarından yararlanıyormuş. Bencil olmayın. Oradakiler de kitap. Onlar da arkadaşınız!” Sesi buruktu. Raflardaki kitaplar sararmış sayfalarının arasından, “Siz üzülmeyin!” diyorlardı. “Biz okunacağımız günü bekleriz. Hem yaşlanmıyoruz ya!” Ardından Neriman Hanım’a dönüp koro halinde seslendiler: “Aslında biliyoruz, çocukların okul çıkışı buraya dolduğu günleri siz de özlüyorsunuz. Hatırlasanıza! Raflar boşalıverirdi bir anda. İşlemeye yetişemezdiniz. Ara sıra kızıp da, ‘Sandalyeleri gıcırdatmayın!’ diye bağırdığınız bile olurdu. Kendimizi nasıl da bırakırdık çocukların elma şekerli ellerine! Kuş sürüsü gibiydi çocuklar. Sevinçle dolarlardı içeriye. Biz de bu coşkuya kapılırdık. Sayfalarımız, kanatlarımız olurdu. Uçardık. Gaz lambalarının ışığında da okunduk, kristal avizeler altında da... Anne babalar çocuklarına ‘oku’ demeye çekinirlerdi. Çocuklarının kör olmalarından korkarlardı.” 9
Konuşmalar uzayıp gidiyordu. “Hey gidi günler hey!” dedi Neriman Hanım. “Nasıl da üşenmeden ciltlerdim sizi! Kundağa sarar gibi, özene bezene! Cilt kokusu kaplardı her yanı.” “Biz onları elbise bilirdik.” diye sesler yükseldi raflardan. “Yenilenmiş ciltlerimizle bayramlık giymiş çocuk gibi olurduk.” “Bayramlık giymiş çocuk gibi olurdunuz.” diye tekrarladı Neriman Hanım. Kitaplar sürdürdü konuşmayı: “Matbaada basılıp da buraya gelince nasıl da beklerdik okunmayı! Şimdi öyle mi ya! Kahrımızdan...” “Evet!” dedi bir kitap fısıltı ile. “Hem biz, hem bu kadın. Baksanıza eriyor zavallı! Eskiden gürültüden rahatsız olurdu. Şimdi sese muhtaç.” Arka raflardaki bir kitap, sayfalarını siper ederek arkadaşına seslendi: “Bence Neriman Hanım bizden bir şeyler saklıyor. Ne oldu ki bu çocuklara? Neden kütüphaneye gelmiyorlar artık? Mutlaka bunu 10
Okumak ya da okumamak... Büyüklerin dilinde şikâyet, çocuklarınkinde ödev. Ya kitaplar! Onlar bu konuda ne düşünüyor acaba? Bir kütüphane dolusu kitap, artık eskisi gibi okunmayışlarını merak etse; dahası bu duruma isyana kalkışsa... Kâh karamsarlığın kararttığı kâh umudun aydınlattığı sayfalar güncele de dokunup bir çıkış arıyor. Sürükleyici, eğlendirici, düşündürücü bir macera mı demeli yoksa... Kitaplarda başlayıp çocuklarda biten...
ISBN 978-605-4634-69-9
9
786054 634699