Dedemin Hazinesi
Dedemin Hazinesi Dedemin Hazinesi
Mavisel Yener
Meral Karamuk Uğurşan
Meral Karamuk Uğurşan
“Meral Karamuk Uğurşan çocuklara uzak sahillerden değil, yüreğinin sahillerinden sesleniyor. O’nun çocuklara anlattığı masallar sonraki kuşaklara aktarılacak bir hazine gibi duruyor sayfalarda; çocukları da yetişkinlieri de eğlendiriyor ve düşündürüyor yazdıkları.”
ISBN 978-605-5742-35-5
www.top.com.tr
9 786055 742355
Çizer: Anıl Tortop
Dedemin Hazinesi Yazar: Meral Karamuk Uğurşan Çizer: Anıl Tortop
Yayın Yönetmeni Yunus Bekir Yurdakul Yazar Meral Karamuk Uğurşan Çizer Anıl Tortop
ISBN: 978-605-5742-35-5 SERTİFİKA NO: 12172 İZMİR, 15.04.2009 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri başka bir esere aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.
Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir.
Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z-1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 90.232.4257963 Belgegeçer: 90.232.4459112
Dedemin Hazinesi Meral Karamuk UÄ&#x;urĹ&#x;an
Çocukları olmaktan onur duyduğum anneme ve babama…
6
Sabahın köründe, evin içinde çınlayan borazan sesiyle herkes yatağından fırladı. Ses o kadar keskin ve tizdi ki insanın kulaklarını sağır ediyordu. Reha, rüyasında tuhaf bir çatışmanın içindeydi. Dondurma fabrikasının askerleri çikolata fabrikasına saldırmışlar, bütün çikolataları yerle bir ediyorlardı. Çikolata fabrikasının sahibi Reha, henüz on yaşında olmasına karşın büyük bir olgunluk ve cesaretle fabrikasını savunuyor ama bir türlü başarılı olamıyordu. Sonunda ne olduysa oldu, karşı taraf içi su dolu balonları fabrikanın orta yerinde bir bir patlatmaya başladı. Reha, rüyadan çok kâbusa benzeyen bu görüntüler karşısında hırsından ne yapacağını bilemezken üstüne bir de borazan sesi ekleniverdi. Uykuyla uyanıklık arasında panikle yatağından fırlayarak eline geçirdiği yastıkları odasının yarı açık kapısından dışarı fırlatmaya başladı. Uyandığının farkına varamamış, kendini hâlâ gerçek bir çatışmanın ortasında sanıyordu. 7
Bir süre sonra borazan sesi durdu. Reha açık kapıdan yavaşça başını uzattığında, evin koridorunda esneyerek gezinen babasını, annesinin eteklerine tutunarak yürümeye çalışan kardeşini ve elinde borazanıyla koridorda dimdik duran dedesini gördü. Dede, seksen yaşlarında ama dinç bir adamdı. Ele avuca sığmayan bu yaşlı adamın herkese verecek bir dersi, ezbere bildiği yığınla fıkrası ve durmadan ürettiği şakaları vardı. Dede çok yaramazdı. Bu kez de yapmıştı yapacağını. Her gün yeni bir buluşla çıkıyordu karşılarına. O geldiğinden beri evin içinde gürültü patırtı eksik olmuyordu. Hiçbir şey yapmadığında bile sakarlıklarıyla ortalığı karıştırmayı başarıyordu. Zaten rüyasında yeterince korkmuştu Reha. Savaş, rüyada bile olsa çok sevimsizdi. Ortalık sakinleşince Reha odasından çıktı. Dede, mutfak kapısının önünde durmuş ev halkına nutuk çekiyordu: – Sizi miskinler sizi. Saat yedi olmuş, büyükten küçüğe hepiniz horul horul uyuyorsunuz. Ne demiş atalarımız, erken kalkan yol alır. Sizin gibi tembeller de böyle yaya kalır. Bundan sonra her sabah borazanla uyandıracağım sizi. Reha, “Dede miskin ne demek?” diye merakla sordu. – Miskin, sizin gibi tembellere denir kerata. Reha’nın annesi, “Aman baba, yapma gözünü seveyim. Çocuğun ilk tatil günü. Bırak uyusun azıcık daha.” diye mırıldandı. 8
9
– Sen karışma! Tatilmiş! Zaten bütün sene yan gelip yattılar. Daha ne tatiliymiş bu? Dede hem yaramaz hem de aksiydi. Evdekilere sıkı bir disiplin uygulamaya kararlı görünüyordu. Başarısız olduğu da söylenemezdi. Her gün kravatını bağlamakta zorlanan Reha’nın babası, bugün beş dakika içinde giyinip hazırlanmış, karısının hazırlamaya uğraştığı kahvaltı sofrasından bir şeyler atıştırmaya başlamıştı bile. Reha gözlerine inanamıyordu. “Dede sen eskiden Ninja falan mıydın?” diye sordu gözlerini ovalayarak. “Ninja sensin!” dedi dede, “Ben anlamam ninjadan minjadan. Ben eskiden çavuştum. Sen çavuş ne demek biliyor musun?” “Onu bilmeyecek ne var!” dedi Reha. “Asker demek.” “İşte bu!” diye bağırdı dedesi. “Bu çocuk cahil. Hiç kitap okumuyor ki öğrensin böyle şeyleri. Çavuş, manga komutanına denir kerata.” Reha’nın aklı karışmıştı.
10
– Hangi manga? Şu müzik grubu mu? Aaa! Sen onların komutanı mıydın dede? – Manga diye müzik grubu mu var? – Var tabii. Komutanı olduğun grubu tanımıyor musun dede? Dede, “Ne grubu yahu?” diye sinirlenerek sordu. – Müzik grubu dedim ya dede. – Onu anladık. Müzik grubuna manga denir miymiş hiç? – Denmez mi? – Denmez. – Neye denir peki? – Bil bakalım neye denir? Reha bir süre düşündükten sonra: – Ama sen haksızlık ediyorsun dede. Ben sözlük müyüm? Sabahtan beri sorup duruyorsun. – Mangayı bilmeyen bir çavuş torunusun sen. Ayıp. Çok ayıp! Reha ağlamak üzereydi. “Baba, o daha çocuk. Varmasan üzerine bu kadar.” diye çekinerek konuştu Reha’nın annesi. – Üzerine varmıyorum ki. Dede torun sohbet ediyoruz. Aramıza girme de bana bir kahve yap bakalım.
11
Reha’nın annesi kahve yaparken, babası ‘hoşça kalın’ deyip işe gitti. Reha ısrarla ‘manga’nın ne demek olduğunu öğrenmeye çalışıyordu dedesinden. “On er bir araya gelince manga olur askeriyede, kerata!” dedi dede. “Bu on erin komutanına da çavuş derler.” diye ekledi göğsünü kabartarak. Reha rahatlamıştı. Dede hem yaramaz hem aksi hem de insanı yoran bir adamdı. En iyisi bir an önce parka gitmekti. Yoksa dedenin sorularının ardı arkası kesilmeyecekti. Reha tam arkasını dönüp gidecekken, “Nereye böyle alelacele?” diye sordu dede. – Parka, oynamaya. – Gördün mü bak! İşin gücün koşup oynamak, gün boyu haytalık… Hayta olup çıktın. “Dede, ‘hayta’ ne demek?” diye atladı Reha, azarlanmayı göze alarak. “Senin gibi başıboş gezenlere ‘hayta’ denir.” dedi dedesi. Reha, “Başıboş gezmek ne demek dede?” diye gülerek sordu. Yüzünden muziplik akıyordu. Gittikçe dedenin sinirlerini gerdiğinin farkındaydı. – Sana şimdi bir şey söylerdim kerata amma ve lakin kendimi tutuyorum. Reha’nın, “Dede, ‘amma ve lakin’ ne demek?” diye sormasıyla yaşlı adam elindeki borazanı kaldırarak Reha’yı kovalamaya başladı.
12
Odasına kaçıp saklanan Reha, tehlikenin geçtiğini anladığında saklandığı yerden çıkıp giyinmeye başladı. Bugün her zamankinden daha neşeliydi. Çünkü hazırlanıp okula gitmek yerine parka, arkadaşlarıyla oynamaya gidecekti. Kot pantolonunu eline aldığında üzerindeki mürekkep lekelerini görüp şaşırdı. Küçük kardeşi yine keçeli kalemleriyle odasına girmişti demek. Kardeşine kızdı içinden. Kalemlerle, kâğıtlara yazı yazılırdı, kot pantolonlar boyanmazdı ki. Başka bir pantolon aldı dolabından, üzerine penye bir gömlek giydi. Başını kapıdan uzattı. Dedesi ortalarda görünmüyordu. Ayaklarının ucuna basarak çıkış kapısına doğru ilerledi ama yarı yolda annesine yakalanıp mutfaktaki kahvaltı masasına oturtuldu. 13
Dedemin Hazinesi
Dedemin Hazinesi Dedemin Hazinesi
Mavisel Yener
Meral Karamuk Uğurşan
Meral Karamuk Uğurşan
“Meral Karamuk Uğurşan çocuklara uzak sahillerden değil, yüreğinin sahillerinden sesleniyor. O’nun çocuklara anlattığı masallar sonraki kuşaklara aktarılacak bir hazine gibi duruyor sayfalarda; çocukları da yetişkinlieri de eğlendiriyor ve düşündürüyor yazdıkları.”
ISBN 978-605-5742-35-5
www.top.com.tr
9 786055 742355
Çizer: Anıl Tortop