Dusyutan web

Page 1

Çiğdem Gündeş Çizer: Ayda Ataman



Çiğdem Gündeş Çizer: Ayda Ataman


Yazar Çiğdem Gündeş Çizer Ayda Ataman Genel Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Başeditör Yunus Bekir Yurdakul Grafik Tasarım Bora Çokdinleten ISBN: 978-605-4634-54-5 Sertifika No: 12172 İzmir, 18 Nisan 2014 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Mahallesi Gazi Bulvarı No: 148-B Kemalpaşa / İZMİR

Sertifika No: 15666 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.

Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir. Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z -1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 0232 425 79 63 - 445 91 12 Belgegeçer: 0232 489 37 37


Bu masalı düşleyen, yeşerten ve yaşayan çocuklara sevgiyle…


Çiğdem Gündeş, yazar 1964’te Bursa’da dünyaya geldiğine ilişkin söylentiler var olmakla birlikte ilkokul birinci sınıftan ortaokul son sınıfa dek sekiz ayrı sınıfı sekiz ayrı şehirde yaşamış olduğundan biraz “her yerli”dir. Oradan oraya taşınmaktan olsa gerek vakit bulup iki tekerlekli bisiklete binmeyi öğrenememiş. Zaten taşınma telaşından bir bisikleti de olmamış. Kedisi yokmuş çocukken. En çok futbol oynamış hatta bir ara büyük bir futbolcu olacağına inanmış. Futbol topunun peşinden koşmaktan yorulduğunda misket yuvarlamış. Rengârenk çınladıkça misketleri cebinde kendini kocamaaan sanmış. Hâlâ bisiklete binemiyor, birazcık büyüdüğünden olsa gerek artık futbol da oynamıyor. Neyse ki artık bir kedisi var. Bir de masalları… Artık isterse bisikletine binip bulutlara dek sürer cinatını. Masal anlatmayı çok seviyor. Laf aramızda en çok kendi eğleniyor masal anlatırken. Haa! Bir de yağmuru çok ama çok seviyor. O yüzden hiç şemsiyesi olmadığı söyleniyor. Yakın bir gelecekte de almayı düşünmüyormuş. Bu konuyu kendisine sorduk, inanmayacaksınız ama şemsiyenin nasıl açılacağını bile bilmiyor…

Ayda Ataman, çizer 1955’te İstanbul’da dünyaya gelmişim. O günden beri tüm renkleri, kedileri ve kitapları severim. Şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni bitirdiğimde neyse düşüm yine aynı; tüm renkleri kullanarak güzel resimler yapmak, tüm kitapları okuyarak her gün biraz daha zenginleşmek ve tüm kedileri okşayarak biraz daha ısınmak… Çocuk kitapları resimlemeyi de çok seviyorum. Çocuklarla, masallarda buluşmak, bana heyecan veriyor. Her masalda, her öyküde bambaşka düşlerin peşine düşüyorum. Kimi zaman bir uçurtmanın ardındayım, bazen bir kedinin bıyığında, kimi zaman rüzgârın peşinde, bazen bir kelebeğin kanadında, arada da bir simitçinin tezgâhında… Rengim her masalda, her öyküde.



6


Bundan bir zaman önce, belki de milyonlarca yıl sonra, bir bilinmez zamanda, belki çoook uzaklarda ya da tam yanı başımızda bir ülke varmış. Kendi halinde insanların yaşadığı kendi halinde bir ülkeymiş. Büyükmüş, güzelmiş… kalabalıkmış. Sessiz sakinmiş. Bir gün, bir adam gelmiş; güzel giyimli, etkileyici biriymiş. Kısa sürede önce büyük kentlerde sonra küçücük köylerde ünlenivermiş. Herkes onun ne akıllı, ne becerikli hele de ne zengin olduğundan konuşur olmuş. Haksız da değillermiş hani. Adamın sözü bal, endamı dal gibiymiş. Gülünce yüzünde güller açar, herkesi kendine hayran edermiş. Öyle ki konuşmaya başladı mı herkes susar, “masal dinler gibi” adamın ağzına bakarmış. 7


8


Gülen yüzünün yaydığı ışıktan gözleri kamaşanlar peşi sıra yollara dökülür, o nereye giderse onunla yürürlermiş. Zenginmiş de adam. Cebi, çantası dolu, eli de bol biriymiş. Hiç sakınmadan harcarmış parasını. Sık sık ziyafetler verir, ülkenin ileri gelenleri ile buluşur, yedirir, içirirmiş. Fakir fukarayı unutmaz, onların gözünü bir heybeyle doyururmuş. Ülkedeki herkes mutlu, gizemli yabancının yaptıklarından gururluymuş. Artık onu da kendilerinden bilir, her sözüne güvenir, her dediğine inanır olmuşlar. Gün gelmiş, adam tüm ülkeye seslenmiş; “Beni konuktan saymayın artık, içinizden biriyim, en zengin, en büyük olmaktır hedefim,” demiş. Sözünü de tutmuş. 9


Bitmek bilmeyen parası ile kentleri, kasabaları, köyleri canlandırmış. Kocaman evler yapmış, kocaman bacaları olan kocaman fabrikalar… Kentler, kasabalar, köyler büyümüş. Onlar büyüdükçe adam da büyümüş. Kocaman olmuş gözleri, elleri, nefesi, çevresi… Gel zaman git zaman bunca büyümek yetmemiş insanlara; daha kocaman evler, daha uzun bacalar, daha büyük düşler istemişler. Gizemli adam, tam da bunu beklemekteymiş, uzun zamandır bu düşün peşindeymiş. Hemen kolları sıvamış, işe koyulmuş. Her kente bir sırça köşk sözü vermiş. Dediğini de kısa sürede gerçekleştirmiş. Küçücük köylerde bile birbirinden büyük, renkli pırıl pırıl sırça köşkler inşa edilmiş. 10



Onlar birer düştüler; çocuklar ve ağaçlar, ağaçlar ve çocuklar. Yalan dünya, yalan ışıklar saçarken uyandılar, düşlerine sarıldılar. Ağaçlar ve çocuklar, çocuklar ve ağaçlar; birer düştüler, uyandılar, düşleriyle nefes aldılar, düşlerini nefese kavuşturdular. Çocuklar ve ağaçlar, ağaçlar ve çocuklar…

ISBN 978-605-4634-54-5

9

786054 634545


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.