Fransa Gezisi

Page 1

i s i z e G a s n Fbirb Bea ktaş

ıl Tortop

An Resimleyen:

Ha


Fransa Gezisi Yazar Habib Bektaş Çizer Anıl Tortop Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Editör Yunus Bekir Yurdakul Grafik Tasar›m Ozan Tortop Baskı Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. İZMİR / 12.04.2012 ISBN: 978 - 605 - 4634 - 02 - 6 SERTİFİKA NO: 12172 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi’ne aittir. Yazıları ve resimleri başka bir esere aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz. Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir. Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/z-1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 90.232.4257963 Belgegeçer: 90.232.4459112


2


Bütün sınıf seviniyoruz. Konuştuğumuz tek konu Fransa. Bir gün sonra yola çıkacağız. En çok da Fransızca öğretmenimiz Frau König seviniyor. Ufak tefek, yaşını göstermeyen bir kadın. Yürüyüşü alımlı, dans eder gibi. Hepimiz âşığız ona. O da hepimize pas veriyor. Kızlar hiç sevmiyorlar kadını. Oysa biz!.. O geleceği için Fransa daha güzel. “Göreceksiniz,” diyor, “Fransa’daki Fransızca, burada öğrendiğimiz Fransızcaya ne kadar benziyor!” Hepimiz gülüyoruz. Bedenci, iş olsun diye geliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. 3


“Bakın arkadaşlar,” diyor, “elbette biz öğretmen olarak sorumluyuz. Ama söz dinlemeyen insanın sorumluluğunu üstlenemem, anlaşıldı değil mi?” “Anlaşıldı değil mi?” sözcüklerini üstüne basarak, yavaş yavaş söylüyor. Heceliyor sanki. Ve gözlerimizin içine bakıyor. Kısa boyu, kalın bacaklarıyla badi badi yaylanarak sınıfta dolaşırken yüzüne sert bir anlam yüklemeye çalışıyor. Gülüyoruz. En olmadık şeylere gülüyoruz. Gülüşümüz öfkelendiriyor onu. “Görüşürüz!” diyor. Hiçbir şey anlamıyoruz. 4


Bizimle gelecek üçüncü öğretmeni pek tanımıyoruz. Öteki sınıfın tarih öğretmeniymiş. Eski Yunan hayranı olduğu söyleniyor. İyi Fransızca bildiği için o görevlendirilmiş. İki sınıfa üç öğretmen… Son dersimiz müzik. Frau König, müzik öğretmenimizden izin isteyerek sınıfa giriyor. Kısaca konuşuyorlar. Müzik öğretmenimiz bize bir şey söylemeden çekip gidiyor. Dersin kaynamasına sevinmiş gibi.

5


On dakika kadar Fransa gezisi üzerine konuşuyoruz. Yanımıza alacağımız şeyleri not ediyoruz. “Pasaportlarınızı unutmayın!” diyor Frau König. Saatine bakıyor. Bize baştan çıkarıcı bir göz atıp, “Bir sürü hazırlık yapacaksınız. Eve biraz erken gitseniz hiç fena olmaz, değil mi?” diyor. Sevinçten kızlar bile “Yaşa!” çekiyor. Frau König iyi kadın. Bizim sınıf otobüsün ön tarafına oturuyor. Hayret, hiçbir aksilik çıkmadı. Yoldayız. Frau König bile şaşırıyor.

6


Öteki sınıfın tarih öğretmeninin adı Herr Unsinn!* Frau König, “Herr Unsinn” diyerek bize tanıtırken kahkahalarımız motor gürültüsünü bastırıyor. Uzun boylu, yakışıklı bir adam. Öğretmenden çok, yaşlanmaya yüz tutmuş, âşık rollerine çıkan bir sinema oyuncusuna benziyor. Sürücünün yanında oturmasının nedeni çok geçmeden ortaya çıkıyor. Eline mikrofonu alınca sesine çekidüzen vermek için öksürüyor. Bizim kızlar fırsatı kaçırırlar mı! Sanki Herr Unsinn başarılı bir konuşma yapmış gibi adamı alkışlamaya başlıyorlar. “Bravo!” diye çığlıklar atılıyor. Bir ara umutsuzluğa kapılır gibi oluyor Herr Unsinn. Ne ki yılmıyor. Yolda gördüğümüz kentler ve çevre üzerine bilgi veriyor. Üç günlük Fransa gezisinde hangi kentlere, hangi müzelere gideceğimizi anlatıyor. Dinleyen yok. O da sıkılıyor. Bir süre sonra bırakıyor konuşmayı. Beden eğitimi öğretmeni Herr Greiner otobüsün en arkasına oturmuş.

* Unsinn: anlamsız, saçma 7


Öğleye doğru gümrüğe varıyoruz. Otobüsümüz yavaşlıyor. Bir sürü görevli dolaşıyor ortalıkta. Büyük araçlara ayrılan bölümde duruyoruz. Kocaman bıyıkları olan ufak tefek bir gümrük memuru biniyor otobüse. Almanca “Guten Tag.” diyor. “Aranızda terörist var mı?” diye ekliyor yalancıktan. Bütün çocuklar Robert’i gösteriyorlar. Bunun öyküsü eskilere dayanıyor: Geçen yıl Almanca öğretmenimiz herkese ne olmak istediğini soruyordu. Çocuklar aklına geleni söylüyorlardı. İtfaiyeci, hekim, mühendis, öğretmen, manken… Robert, “Ben terörist olacağım!” deyince kahkahalarla gülmüştük. 8


“Ver bakalım şu pasaportunu Herr Terörist!” diyor görevli. Bir pasaporttaki fotoğrafa bakıyor bir Robert’e. Sonra da, “Sen iyi bir terörist olamamışsın daha!” diyerek pasaportu geri veriyor. Hepimiz gülüyoruz. Görevli, şakayı sürdürmek ister gibi. Hepimize tek tek, dikkatlice bakıyor. Sonra da gelip tam benim önümde duruyor: — Sen de teröriste benziyorsun. Ver bakalım pasaportunu!

9


Fransa Gezisi

Oyunlarımız ne güzeldir! Kim koyar kuralları? Oynayanlar... Bizden öncekiler, biz... Arada değiştiririz, yeni kurallar ekleriz. Çünkü oyun sürsün isteriz. Üstelik onca kuralı yazmayız da aklımızdan başka bir yere. Dahası ille de kural koymak için yapmayız bunu. İsteriz ki ortaklaşalım; adil olsun oyunumuz.

ISBN 978-605-4634-02-6

top.com.tr 9 786054 634026


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.