Hop dedik biz de variz web

Page 1

Asuman Portakal Çizerler: Ayda Ataman - Asuman Portakal



Asuman Portakal Çizerler: Ayda Ataman - Asuman Portakal


Yazar Asuman Portakal Çizerler Ayda Ataman - Asuman Portakal Genel Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Editör Yunus Bekir Yurdakul Son Okuma Emek Yurdakul Grafik Tasarım Bora Çokdinleten ISBN: 978-605-4634-88-0 Sertifika No: 12172 İzmir, 15 Nisan 2015 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Mahallesi Gazi Bulvarı No: 148-B Kemalpaşa / İZMİR

Sertifika No: 15666 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.

Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z -1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 0232 425 79 63 - 445 91 12 Belgegeçer: 0232 489 37 37


“Düşleri sobeleyen HOPDEDİK’lere...”


Asuman Portakal, yazar

1978’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ni (MSÜ) bitirdi. Karma sergilere katıldı. İki kişisel sergi açtı. Yapıtları, Türkiye’den başka; İrlanda, İsveç, Yunanistan, İngiltere, Japonya ve İsviçre’de özel koleksiyonlarda yer aldı. Çocuklar için yazdığı kitaplarla ödüller kazandı. Yetişkinler için kısa öyküler de yazıyor. Bu yapıtı için diyor ki: “Düşler diyarına açılan yollarda yürüyorum. Çizgiler, sözcükler, renkler rehberim oluyor. Bazen sözcükler geçiyor öne renklerle düşünürken, kitaplar yazıyorum. Anlıyorum ki yol tılsımlı... Ne renkler ne sözcükler yetiyor bu yolculuğa. İnsan insanla ilerliyor bazen düşler diyarına... Biz de öyle yaptık Ayda Ataman’ la... El ele, renk renge, düş düşe verdik bu kitapta. Ressam ressama bir selam çaktık Düşleri Sobeleyen Hopdedik’ lere... Bana bu kitabı yazdıran o muhteşem çocuklara ve renklerime, çizgilerime kucak açan sevgili Ayda Ataman’a sonsuz teşekkürlerimle...” www.asumanportakal.com

Ayda Ataman, çizer

1955’te, İstanbul’da dünyaya gelmişim. O günden beri renkleri, kedileri ve kitapları severim. Şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini bitirdiğimde neydiyse düşüm şimdi de aynı; tüm renkleri kullanarak güzel resimler yapmak, tüm kitapları okuyarak her gün biraz daha zenginleşmek ve tüm kedileri okşayarak biraz daha ısınmak… Çocuk kitapları resimlemeyi de çok seviyorum. Çocuklarla masallarda buluşmak, bana heyecan veriyor. Her masalda, her öyküde bambaşka düşlerin peşine düşüyorum. Kimi zaman bir uçurtmanın ardındayım, bazen bir kedinin bıyığında, arada rüzgârın peşinde, gün oluyor bir kelebeğin kanadında, bazen de bir simitçinin tezgâhında… Rengim her masalda, her öyküde.


İçindekiler Resimli Öykü Ağacı ................................................................ 7 Mööööööööö! ........................................................................... 33 Çok Komiksin Margarita! ................................................ 47 Bııııyyyssss! ................................................................................ 77 Sobelerim Seni Esin Perisi! .............................................109



Resimli Öykü Ağacı Sineklerin bile şapır şapır terlediği bir yaz günüydü. Klavye başına çökmüş, bir şeyler yazıyordum. Birden sıkıntı bastı, derin bir of çektim. Arka arkaya tıkladığım tuşlar da ofladı. “Oof ! Of !” Can sıkıntısı mızmız bir duygudur, hiç çekilmez. Kalkıp bir şeftali yedim. Arkasından tam dört dakika dişlerimi fırçaladım. Yirmi kere duvara şınav çektim. Ama bir türlü paçamı o duygudan kurtaramadım. Ne kadar kışkışlasam da gitmeye niyeti yoktu. Bari Boşbeleş’e sesleneyim, dedim. “Fiiiiiyyyuuuuuuuuu!” Islığımı duyan Boşbeleş, pat diye kondu pencereme. “Işık hızıyla mı uçtun?” Arka arkaya guğuldayıp lafı yapıştırdı. “SEVGİ HIZIYLA!” 7


İşte böyledir Boşbeleş’im… Hem zekidir hem de şair. Dostluğu da sakızlı dondurmaya benzer. “Hayrola?” Suratıma merakla bakan güvercine, “Bunaldım!” dedim. Hay demez olaymışım; bir başladı, susturana aşkolsun. “Bilgisayarı kapat, evden çık. Apartmanın girişine çöreklenmiş Mırnav Kek’le sohbet et. Boş su kaplarını doldur. Sırnaşık Tekir’in paçalarına sürtünmesine izin ver. Üstüne sıçrayan pireleri kışkışlamayı da unutma! Köşeyi dönerken, ekmeğini çöpten çıkaran kedileri selamla. Nazlı bahçenin çiçeklerini kokla, hal hatır sor. Tepende halı silken pimpirik Nurten Hanım’a ‘Merhaba!’ deyiver. Elektrikli süpürge diye bir şey olduğunu sakın hatırlatma! Yoksa onu da silkeler. Veterinerin önünden geçerken Duman Kedi’yi sev. Seni patilemesine aldırma, naz 8


yapıyor. Gevrekçinin etrafında dört dönen Maşa’ya bir güzel havla. Bir de gülücük salla. Caddeyi geç, parka gir. Karşına çıkan köpek çetesiyle selamlaş. Konuşkan olanlarla hoşbeş et. Bir banka otur, oyun oynayan çocukları seyret. Fal bakmaya gelen Güllü’nün falına bak. Kocaman bir evi olacağını müjdele ona. Arkasından bir yazlık ev, bir de araba salla! ‘Attın be!’ dese de aldırma. Hep o mu uyduracak, biraz da sen uydur! Bulutları seyret. Yüreğini dinle ama sözünü kesmeden dinle. Bir de sürpriz var sana! Meyvesi RESİMLİ ÖYKÜLER olan bir ağaç... Evet, bugün onu da göreceksin parkta, sakın şaşırma!” “O nasıl ağaçmış öyle?” deyip güldüm. Kanatlarını titrete titrete guğuldadı Boşbeleş. 9


“RESİMLİ ÖYKÜ AĞACI! Görünce bayılacaksın!” Lafı uzatmak istemeyen güvercin pır diye uçuverdi. Arkasından pencereye koştum. Bir de ne göreyim; bir uçurtmanın peşine takılmış bizimki. Pırpırlı kuyruğuyla taklalar ata ata oynaşıyor. Çabucak hazırlanıp evden çıktım. Ortalıkta ne Kek vardı ne de saygıdeğer Kedi Cumhuriyet’i... Kimbilir hangi kuytuda uyuyorlardı. Parka girer girmez ağaca bakındım. Göremeyince gölgelik bir yere yayılmış Güllü’ye sordum. “Merhaba Güllü, nasılsın? Bir ağaç varmış buralarda, biliyor musun?” “Bilmem mi, a be! Aha şurada, kızancıkların oyun parkını geç, görürsün!” “Teşekkür ederim!” “Dur, hele bir fal açayım sana!” 10



“Boşver canım, inanmam ben öyle şeylere!” Güllü yine çimenlere devriliverdi. Yaşlı bir karı koca güvercinlere ekmek getirmişler. Torbalardan çıkarıp çıkarıp ufalıyorlardı. “Kolay gelsin!” deyip onları da selamladım. Oyun parkının arkasına geçince ağacı gördüm. Spor aletlerinin yanındaki boşluğa yerleştirilmişti. Gözlere, gönüllere şenlikti manzara. Atık malzemeden yapılmış ağaç rengârenkti. Dallarıysa elmaşekeri kırmızısına boyanmıştı. Her birinden çeşitli boylarda resimler sarkıyordu. Onların altına da renk renk kâğıtlar iliştirilmişti. Uzanıp birine baktım. Picasso’nun harika bir tablosuyla burun buruna geldim. Şaşkınlığıma tuz biber eken asıl şey resmin altındaki kâğıtlar oldu. Üstündeki yazıya bakınca bunun bir öykü dosyası olduğunu anladım. Resimden esinlenerek yazılmış kısa öyküler vardı içinde. 12


Gözlüğümü düzeltip ilk öyküyü okudum. Hoşuma gitti. Yanımda birkaç çocuk daha vardı. Resimlere bakıp kendi aralarında sohbet ediyorlardı. “Şunu görüyor musun, uzuneşek oynuyorlar!” diyordu biri. Öbürü de, “Ne biçim inek bu!” diye gülüyordu. Arka arkaya üç beş resme daha baktım. Hepsi de önemli ressamların ünlü tablolarıydı. Altlarına iliştirilen öyküleri de okudum. Bazıları epey matraktı. Çocuklardan biri uzaktaki arkadaşına seslendi. “AĞACA GEL, AĞACA!” Ağacı şenlendiren kuşlar gibiydi çocuklar. Onlar da daldan dala, öyküden öyküye cıvıldıyordu. Okudukları cümleleri gülümseyerek dinliyordum. Ağacın dibine çöküverdim. Başımı kaldırıp kırmızı dalları seyrettim biraz. Çılgınca 13


süslenmiş bir yılbaşı ağacının altında oturuyordum sanki. Rengârenk resimlerin, düş dolu öykülerin gölgesinde oturmak ne güzeldi... Picasso’nun resmi için yazılmış o öykü düştü aklıma. Gülümsedim. “Yani AT olacak resimde, değil mi? Yani BEN, BEN, BEEENN!” Tahta atın sözlerini düşünürken iki kız yanaştı ağaca. “Biliyor musun?” dedi gözlüklü olan. “Babaannem de artık feysbukta!” “Yok artık!” diye güldü öbürü. “Bütün arkadaşlarımı tek tek arkadaş listesine ekliyor. Sana da sıra gelirse şaşırma!” “Ne komik bir babaannen varmış!” “Üstelik, ‘AKÜLÜ BABAANNE’ diye yazmış duvarına!” “Akülü mü, o ne demek?” “Aykü, aykü... zekâ katsayısı yani!” 14


“ZEKİ BABAANNE... Ay, çok şekermiş!” Kızlar dosyalarını yere bırakıp resimleri incelemeye koyuldular. Uzun boylu bir oğlan, üstteki dallardan birine uzandı. Baktığı resmi arkadaşlarına gösterip güldü. “Şuna bakın! Adamın suratında kocaman yeşil bir elma var!” * Resme bakan kızlar da kıkırdadı. “Altındaki öyküde ne yazıyor?” diye sordu meraklı olanı. Kâğıtlara uzanan oğlan, öykünün başlığını okudu. “DİL BURUŞTURAN SURATLI’ NIN MAYHOŞ FOYASI!” Yükselen kahkahalara ben de katıldım. Kızlardan biri, arkadaşına hangi öyküyü sevdiğini sordu. “MÖÖÖÖÖÖ!” diye uzun uzun mö’ledi öbür kız. Anlaşılan o da şemsiyeli ineğin öyküsünü sevmişti. 15


Artık eve dönme zamanıydı. Tam ayağa kalktım ki kafama bir şey düştü. Bir de ne göreyim? En sevdiğim ressamın resmi değil mi! Arkasından da öyküsü kondu omzuma. Uzanıp aldım. Daha okumaya fırsat kalmadan patır patır yenileri yağdı. Yukarı baktım; öyküler, resimler iniyordu gökten. Derken çatır çutur sesler gelmeye başladı ağaçtan. O tuhaf çıtırtılarla inanılmaz bir şey oldu. Resimli Öykü Ağacı’nın her dalı sürgün vermeye başladı. Gittikçe kalınlaşan gövdesinden binlerce fidan doğuyor; hızla büyüyordu ağaç! Hepimiz şaşkın gözlerle göğe yükselen dalları izliyorduk. Gökten yağan resimler, öyküler de ayrı bir güzellikti. Ağaç hızla başka bir şeye dönüşüyordu... Belki de büyülü bir YAŞAM AĞACI’ydı şekillenen... Meyveleriyle sonsuza kadar bizi besleyecek olan... 16



Ressam, her fırça vuruşunda, düşlerinden derlediği renkleri işler tablosuna, hayatın inceliklerini, çocuk sevinçlerimizi, yetişkin beceriksizliklerimizi, insanın neden olduğu acıları... Hüznü, kederi, mutluluğu; arkadaşlığı, dostluğu; barışı, sevgiyi yansıtır renk renk, ışık ışık... Ve öyküler gizler renklere, desenlere, lekelere; tablonun her yerine... “Hop Dedik Biz de Varız!”, hepimizi, kimi ünlü tablolarla tanışık kılarken öyküler de sunuyor o tablolarda çocuk dünyalarımıza gizliden göz kırpan... Dahası, resimlere saklanmış başka öyküleri arama yolculuğuna da çağırıyor. Bu yapıtı okuyup bitirdiğinizde yaşamınızla yaptığınız tablonun başka türlü renklendiğini göreceksiniz. Yanı sıra tablolara bakışınız değişirken öykülere saklanmış resimleri de artık kolayca bulup çıkaracaksınız...

ISBN 978-605-4634-88-0

9

786054 634880


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.