A G R KA S E S PREN
Leyla Özşenol Tuncel Çizer: Murat Babacan
A G R A K S E S N PRE Leyla Özşenol Tuncel Çizer: Murat Babacan
KARGA PRENSES Yazar Leyla Özşenol Tuncel Çizer Murat Babacan Genel Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Başeditör Yunus Bekir Yurdakul Grafik Tasarımcı Bora Çokdinleten
IISBN: 978-605-4634-60-6 Sertifika No: 12172 İzmir, 18 Nisan 2014 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Mahallesi Gazi Bulvarı No: 148-B Kemalpaşa / İZMİR
Sertifika No: 15666 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.
Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z -1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 0232 425 79 63 - 445 91 12 Belgegeçer: 0232 489 37 37
Anlattığı masallarla vicdanımın gelişmesine yardımcı olduğuna inandığım anneannemin anısına...
Leyla Özşenol Tuncel, yazar Bahçesinde birçok meyve ağacı olan ırmak kıyısında bir evde, 1963 yılında doğdum ve büyüdüm. Çocukluğumda arkadaşlarımla ırmaktan balık tutmaya çalışırdık. Bir tane olsun tutamayınca vazgeçtim. Ağaçlara tırmanmayı, meyveyi dalından koparıp yemeyi çok severdim. Annem çalışırdı. Bizi anneannem büyüttü. Her gece masallar anlatırdı. Bazılarını çok sever, tekrar tekrar dinlemek isterdik. Anneannemle aynı evde yaşadığım için çok şanslı olduğuma inanıyorum. Dört beş yaşlarındayken ablamla bir kitapçıya gittim. Kitapçı bana bir kitap verdi. “Bu, tam sana göre, çok seveceksin.” dedi. Kitaptakiler anneannemin masallarına benziyordu. Anneanneme de okudum, o da çok sevdi, “Güzel bir masal kitabıymış…” dedi. Masalların kitaplara da yazıldığını o gün öğrendim. Çocukluğum süresince her zaman bir köpeğim oldu. Bir de evde baktığımız kedimiz vardı. Ayrıca bahçede baktığım, beş yavrulu bir kedi ailesi... 2000’den bu yana, Yarının Büyüğü adlı çocuk dergisinde masallar, öyküler yazıyorum. Çocukların ilgi duyduğunu düşündüğüm konularda araştırmalar, söyleşiler yapıyorum. Bir yıl boyunca çocukların da okuyabileceği “Atatürk Türkiyesi” adlı bir tarih gazetesi çıkardım. Tarihsel olayları araştırmak bana, geçmişte yolculuğa çıkmışım ve o yıllarda maceralar yaşıyormuşum gibi geliyor. Belki de böyle hissettiğim için tarih okumayı ve araştırmayı çok seviyorum.
Murat Babacan, çizer 1975’te, Avusturya’da doğdu. Çocukluk yıllarındaki oyunları gurbet kokuludur. Dokuz yaşında Türkiye’ye döndü. DEÜ Buca Eğitim Fakültesi Resim İş Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Çok eski zamanlardan beri çiziyor, boyuyor. Bir başka vazgeçemediği de müzik. Duvar resimleri, illüstrasyon çalışmaları yaptı; yapıtlar tasarladı, çizgi romanlar resimledi. Otuz yıldır İzmir’den alıyor esinini; renkler, desenler, boyalarla oyunlarını bu kentte oynuyor.
İçindekiler Karga Prenses
7
Sihirli Altın Portakal 37 Aykız ile Güneş
61
KARGA PRENSES
Bir varmış bir yokmuş; evvel zaman, kalbur saman içinde; develer tellal, pireler berber iken eski hamam içinde; ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bakalım neler olmaktaymış; hani perilerin, cadıların birlikte yaşadıkları dünyada... İşte o eski zamanlarda, uzak mı uzak bir ülkede, bir oduncu yaşarmış. Oduncu her gün ormana gider, topladığı kuru odunları pazarda satar eşiyle geçinir gidermiş. Bir dertleri varsa çocuklarının olmayışıymış. Bu duruma ikisi de çok üzülüyormuş. 7
Bir gün oduncunun karısı yolda bir yumurta bulmuş. Alıp eve getirmiş. Sarıp sarmalamış. Evin bir köşesine kurduğu beşiğe koymuş. Akşam, oduncu eve gelince, “Bu beşik de neyin nesi hanım?” diye sormuş. “Yolda bir kuş yumurtası buldum; sardım, yatırdım. Ne çıkarsa bahtımıza… Bebekmiş gibi bakıp büyüteceğim onu…” demiş. Oduncu da karısını üzmek istememiş: “Peki, karıcığım. Nasıl istiyorsan öyle olsun...” Gel zaman git zaman yumurta çatlamış; içinden çok küçük, henüz tüyleri bile olmayan bir kuş yavrusu çıkmış. Oduncunun karısı, üşümesin diye pamuklara sarmış, sahiden bebeği yerine koymuş onu. 8
Yavru kuş zamanla serpilip yetişkin bir karga olmuş. Oduncunun karısı yavru kargaya, bir çocuğa bakar gibi bakıyormuş. Ona masallar anlatıyor, ninniler ve sevgi dolu sözler söylüyormuş. Hatta ayağında bile sallıyormuş. Yavru karga gün geçtikçe büyümüş, güçlenmiş, yetişkin bir karga olmuş. Annesinin hazırladığı yemek çıkınını ağzına alıp ormanda çalışan babasına götürmeye başlamış. 9
Babası da seviyormuş kargayı. Akşamları eve gelince onunla oyunlar oynayıp eğleniyormuş. Oduncu bir gün karısına, “Hanım bizim karga, kız mı, erkek mi?” diye sormuş.
10
A G R A K S E S N E PR Masallar ne hoştur! Okurken de öyledir ya, hele ki bir anlatan bulunursa... Ninemizin/ dedemizin dizinin dibine kurulup anlattıklarına kulak vermişken kendimizi ansızın Karga Prenses’i kurtarmaya çalışanların arasında buluvermez miyiz... Belki de Prenses Ayışığı’nı aramaya birlikte gideriz... Ya da Aykız ile kardeşi Güneş’e elbirliğiyle yardım etmekteyizdir nedenini, nasılını anlayamadan/ düşünmeden... Gizemli üç masal; üçü de sizin için. Üç büyük (belki de sihirli) yolculuk bekliyor sizi...
ISBN 978-605-4634-60-6
9
786054 634606