Sehrin altini ustu web

Page 1

ŞEHRİN ALT INI E N Ü T S Ü GETİRD İK Yonca Negiş Çizer: Bekir Gürgen



ŞEH RİN ALT INI

E N Ü T S Ü GETİR D İK Yonca Negiş Çizer: Bekir Gürgen


ŞEHRİN ALTINI ÜSTÜNE GETİRDİK Yazar Yonca Negiş Çizer Bekir Gürgen Genel Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Editör Yunus Bekir Yurdakul Son Okuma Emek Yurdakul Grafik Tasarım Bora Çokdinleten ISBN: 978-605-4634-89-7 Sertifika No: 12172 İzmir, 15 Nisan 2015 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Mahallesi Gazi Bulvarı No: 148-B Kemalpaşa / İZMİR

Sertifika No: 15666 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.

Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z -1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 0232 425 79 63 - 445 91 12 Belgegeçer: 0232 489 37 37



Yonca Negiş, yazar

Ankara’da doğdum. Yıl 1959, aylardan bahçe, mevsimlerden kardı. O evde büyüdüm. Sonrası Boğaziçi Üniversitesi… Koşmayı; dere tepe, orman gezmeyi; kabuklar, yapraklar, ıvır zıvır şeyler toplamayı; ağaçlara tırmanmayı çok severdim. Hele tatillerde denize girmeye bayılırdım. Yüzmeyi de küçük yaşta, kendi kendime öğrendim. Alıp başımı açılırdım... Deniz tutkum sürüyor. Yemek yemeyi hiç sevmediğimi hatırlıyorum. Bir şeyler yiyeyim diye en çok sevdiğim şeyi, salatalığı rüşvet olarak kullanırlardı. Meraklı bir çocuktum. Doğal olarak okumayı da çok severdim. Kitaplar beni hiç bilmediğim, uzak diyarlara götürür, çeşit çeşit insanlarla tanıştırırdı. Sonra düşündüklerimin resimlerini yapmaya çalışırdım. Resim, elişi, fiş onarımı, örgü, kilden heykel, tiyatro gibi birçok şeyi denedim. İyi oldu mu bilmiyorum ama çok eğlendim. Yazmak da çocukken ve şimdi yapmaya çalıştığım o şeylerden biri. Ve yıl 2012, aylardan nisandı. Ve ilk kitabım: “Cemile’nin İnadı”. Şimdi de yenisi. Mevsim yine nisan! İkisi de roman.

Bekir Gürgen, çizer

1973 doğumluyum. Ankara’da büyüdüm. Kızım Yosun Derin, iki kedim Mısır ve Pamuk, resim, kitaplar ve daha bir dolu uğraş dolduruyor yaşamımı. Çocuklar için yazıp (şimdilik bende saklı) çiziyorum. Büyükler için de çiziyorum gelin görün ki büyükler pek eğlenceli değiller. Küçük insanların ilgisini çekecek ne varsa… oyuncak bile yaptım. Kuklalar da becerilerim arasında. Başka mı? PTT için pul resimlemekteyim. Çizgi film yapmayı, tüm çocuklar gibi izlemeyi; kâğıtları, kalemlerimi, boyalarımı ve hayvanları özellikle kedileri seviyorum. Ve yine tüm çocuklar gibi masal dinlemek, okumak ve anlatmak iyi yaptığım şeyler arasında.


Bölümler ISPANAK TARLASI .............................................................. 7 KAMYONLAR ................................................................... 22 SEBZE HALİ .......................................................................33 PAZARYERİNDEN MUTFAĞA ............................ 44 ANABABALAR PAZARDA......................................... 51 ‘GİDER’LER ... .................................................................... 59 BÜYÜK PAZARYERİ ....................................................... 79 FARE İLE KARŞILAŞMA .............................................. 93 SALYANGOZLAR UÇUYOR ................................ 108 ÇOCUKLARLA KARŞILAŞMA ......................... 119



ISPANAK TARLASI Yol, göz alabildiğine uzayıp gidiyordu. Asfalt kızgın güneşin altında kavrulmuştu. Kenardaki otlar sararmış, aralarında mor devedikenleri, sarı gelinçiçekleri sıcak havaya direniyorlardı. Arada sırada bir araba, çoğunlukla kamyon geçiyordu. Vızıldayarak uçmakta olan bir sinek gidip yolun kenarında oflaya puflaya sürünmekte olan genç salyangozun başına kondu. Salyangoz, antenlerini güç bela oynatarak onu kovaladı. Sıcaktan yorgun düşmüştü. Güneşi severdi ama bu kadarı fazlaydı. Nereden çıkarmıştı bu uzak diyarları gezip görme macerasını. Biraz pişman olmuş gibiydi. Başını hafifçe doğrultarak uzaklaşan sineğin arkasından baktı. “O ne!” Onca sararmış tarlalardan sonra şu ileride görünen yeşil düzlükler! Yoksa gözünün önüne, arkasında bıraktığı, taze çimenlerle dolu bahçesi mi geliyordu? ‘Serap görüyorum!..’ diye düşündü. 7


Biraz daha gayretle ve inleyerek yolun kenarından ilerledi. Tarlalar gerçekti. İlerledikçe daha da belirginleştiler. Fıskiyeler dönüyor; yeşil, iri yaprakları suluyordu. Heyecandan nefesi kesilir gibi oldu. Kafasını kabuğunun içine çekip kendini bayırdan aşağıya bıraktı. Hooop! Ufak taşların, sarı otların arasından tıngır mıngır yuvarlandı. Başını çıkardığında yüzüne minik su damlaları vurdu. Canına can katmışlardı. Bir hamle daha yapıp kendini yaprakların altına attı. Başka zaman olsa vıcık vıcık olmuş topraktan nefret ederdi. Şimdi ona çok güzel geliyordu bu ıslaklık. Oracıkta, çamurun içinde uyuyakaldı. Gezgin salyangoz, bütün gece deliksiz bir uyku çekti. Tan ağarırken gözlerini açtığında kendisine merakla bakan iki çift göz ile karşılaştı. Her yanı çamura bulanmıştı. ‘Tuhaf görünüyor olmalıyım.’ diye düşündü. Merak ve biraz da kuşku ile bakan iki salyangoza, çekinerek, “Şey, merhaba.” dedi. “Burası neresi acaba?” 8


İrice olanı yanıt verdi: “Bizim ıspanak tarlamız.” “Ne hoş tarlaymış!” “Evet öyledir. Ya sen kimsin? Biz burada yabancılara pek alışkın değiliz. Yanlış anlama. Pek gelen giden olmaz da ondan yani.” “Anlıyorum. Kim şu sıcakta kavrulmuş toprakları aşıp buraya gelebilir ki? Değil mi?” Küçüğün sesi çıkmıyordu. İri salyangoz, biraz gücenmiş bir sesle konuştu: “Sen buraları hep böyle mi zannettin? Baharda gelseydin, her yerin nasıl yemyeşil olduğunu görürdün. O kavrulmuş dediğin yerlerde bin bir renk çiçekler açar. Papatyalar, gelincikler daha yükseklerde çiğdemler…” Etrafına bakınan genç salyangoz alayla, “Yüksek yerler mi var etrafta?” diye sordu. İri salyangoz iyice bozuldu. “Seni nazik biri sandım ama yanılmışım. Ne halin varsa gör. Yürü oğlum.” diyerek arkasını döndü ve yanındaki ufak salyangozu çekiştirerek uzaklaşmaya başladı. 9


Onu kırdığına üzülen genç salyangoz, bu bilmediği tarlada tek başına kalmaktan ürküp telaşla seslendi: “Şaka, şaka. Lütfen! Siz hiç şakadan anlamaz mısınız? Ben bir aptalım… Kusura bakmayın. Şimdiki kurumuş hallerine bakınca salyangozun inanası gelmiyor. Sizinle tanışabilir miyim hanımefendi?” Bu nezaket karşısında anne salyangoz daha fazla naz yapmadı. Konuşacak yeni biri olması iyi bir şeydi. “Ben Benekli. Bu da küçük oğlum Minicik.” Kendini tanıtırken, dönerek gururla kabuğunu gösterdi ve sözüne devam etti. “Buralarda benimki gibi bir kabuk daha göremezsin. Çok enderdir. Kabuklar genellikle seninki gibi, iç içe halkalar halindedir. Bak benimkinde ayrı ayrı yuvarlak benekler var.” diye kaptırmış, anlatırken birden genç salyangozun şaşkın bakışlarını fark etti. “Her neyse.” deyip övünmeyi kesti. Bu sefer oğlunu anlatmaya başladı. “Minicik, ufak tefektir ama çok zeki bir çocuktur. Oğlum diye söylemiyorum; tarlada onun gibi bir tane daha yoktur. En taze ıspa10


naklar nerededir, kim ne yapmış, kimin yanındadır, son haberler, daha neler neler… Her şeyi bilir. Tıpkı benim gibi. Onu tek başıma büyüttüm. Bildiklerimi yavruma tek tek öğrettim. Övünmek gibi olmasın ben de pek çok şey bilirim. Bak, seni de ilk biz gördük. Ötekiler eminim daha uyuyorlardır.” Genç salyangoz kibarca kesti Benekli’nin sözünü. “Şey, sormadınız ama gittiğim yerlerde bana Gezgin derler. Peki, siz niye tek başınıza büyüttünüz Minicik’i. Kocanız nerede? Başka tarlalara mı kaçtı?” Benekli birden hüzünlendi. Gezgin salyangozun alayını ya duymamış ya da duymazdan gelmişti.

11


“Daha neler!” diye çıkıştı. Sonra sakinleşti. “Zavallı kocam… Minicik’in doğduğu yıldı. Senin geldiğin yoldan karşıya geçmeye kalktı. Nedendir bilmiyorum. Biraz meraklıydı. O sırada kamyon çarpmış. Çok iyi biriydi. O felaketten sonra kimse yola çıkmadı. Öksüz büyüdü yavrum; hem anası hem babası oldum. Şimdi o benim her şeyim. Gözbebeğim. Hiç yanımdan ayırmak istemiyorum ama cıva gibi hareketli. Üstelik babası gibi meraklı. Bir bakıyorsun gözden kaybolmuş. Aklım çıkıyor o zaman.” Gezgin, konuşmanın arasına girip Benekli için ne kadar üzüldüğünü söylemek istiyordu ama bir türlü fırsatını bulamıyordu. Bu sırada, ıspanakların arasında toplaşmış salyangoz kalabalığını gördü. Benekli, uzun uzun hayatını anlatırken, tarlanın diğer sakinleri de yavaş yavaş gelmiş uzaktan meraklı gözlerle onları izliyordu. Gezgin hemen onları bahane etti. “Kusura bakmayın, burada beni merak eden başkaları da var sanırım.” 12


Sonra izleyici kalabalığa dönüp sevecenlikle seslendi: “Merhaba arkadaşlar, neden yanımıza gelmiyorsunuz? Ben Gezgin. Sizleri de tanımak isterim.” İçlerinden biri, gözü ile Benekli’yi işaret ederek, “Biz gelmeyelim, burası iyidir. Hoş geldin. Yolunu buralara düşüren nedir?” diye sordu. “Belli bir nedeni yok. Dolaşabildiğim kadar yer gezip görmek, bilgi edinmek, yeni salyangozlar tanımak istiyorum.” “Maceracısın demek.” “Öyle de denebilir.” “Peki öyleyse. Biz seni tutmayalım. Kolay gelsin. Yolun bizim tarafa düşerse laflarız.” Arkasını dönerek diğerlerine bir şeyler söyledi. Hepsi uzaklaşmaya başladılar ama ara sıra dönüp ona bakmadan da edemediler. Gezgin şaşırmıştı. Antenleri ile kafasını kaşıdı. Benekli tekrar anlatmaya başlamıştı. “Kendilerini beğenmiş, burnu büyük, kıskanç şeyler.” 13


“Onlar mı?” diye hayretle sordu Gezgin. “Evet, onlar. Her şeyi bildiklerini sanıyorlar. Beni hiç dinlemiyorlar. Beni ve küçük oğlumu istemiyorlar. Engin deneyimlerimden bir şeyler öğretmeme, oğlumun bu kadar akıllı olmasına katlanamıyorlar. Kıskançlar işte. Beni istemeyeni, ben hiç istemem.” “Tabii, tabii haklısınız.” dedi Gezgin yorulmuş bir halde. “Sözünüzü kesmek gibi olmasın ama ben biraz dolaşıp çevreyi tanımak istiyorum.” “Elbette, oğlum ve ben sizi gezdirelim.” Sonra oğluna seslendi: “Haydi, Minicik.” Gezgin onu bundan vazgeçirmeye çalıştı. Tarlanın diğer sakinlerini de tanımak istiyordu. “Şey, benim için yorulmasaydınız. Belki Minicik’in arkadaşları ile oyunu vardır.” “Yok, yok. Onlarla oynamasına izin vermiyorum. O zaten kendini oyalayacak şeyler bulur. Onlar gibi oyunla vaktini öldürmez. Gider araştırma yapar. Yavrum, dedesi gibi büyük adam olacak.” 14


Benekli, bir yandan yürüyor bir yandan da anlatmayı sürdürüyordu. Gezgin salyangoz, onun bu enerjisine her dakika daha çok şaşıyordu. “Dedesi yani benim babam çok soylu bir aileden geliyordu. Onun babası, babasının babası, babasının babasının babası hep bu tarladandı. Hepsi çok bilgiliymiş. Ispanaklar nasıl bitkilerdir? Ha, sahi söylemiş miydim? Burası bir ıspanak tarlası…” Bir an durup düşündü. “Nerede kalmıştım? Ha, evet; ıspanak nasıl bir bitkidir, bilirlerdi. Sonra ıspanaklar ne zaman, nasıl dikilir, hangi aralıklarla sulanır, insanlar tarlaya ne zaman gelir, ne zaman toplanıp pazara götürülür hepsini bilirlerdi. Şimdi de ben biliyorum. Anlattıklarıma kulak vermedikleri için, her mevsim bir sürü salyangoz ıspanaklarla birlikte ortadan kayboluyor. Şapşal şeyler.” “Acaba şimdi nereye gidiyoruz?” “Şimdi tarlanın en güzel, en yeşil yapraklarının olduğu yere gidiyoruz. Sen misafirsin. Üstelik karnın da acıkmıştır.” 15


“Doğrusu, evet.” dedi Gezgin. Sevinmişti. Karnı zil çalıyordu. Benekli konuşa konuşa önden giderken, arkada kalan Gezgin, birden Minicik’in otların arasındaki diğer çocuk salyangozlarla işaretleştiğini fark etti. Bir yandan da annesinin onu görüp görmediğini kontrol ediyordu.

Onun bu haline çok acıdı. Görmezden geldi, bir şey belli etmedi. Bir süre sonra baktı ki Minicik gözden kaybolmuş. Hiç sesini çıkarmadı. Yürümeye devam etti. Benekli, Minicik’in gittiğini anlama16



ŞEHRİN ALTINI ÜSTÜNE GETİRDİK

Hiç kayboldunuz mu? Öyle oyunda, bilgisayar başında, bir kitaba dalıp gitmek; sevdiğiniz bir işle uğraşırken kendinizi kaybetmek değil ama... Ya da sevdiğiniz bir şeyi kaybettiğiniz oldu mu? Belki de merakınız, hayal ettikleriniz çağırdı sizi yollara düşmeye... Sonra “iyi”, “kötü” bildikleriniz; “kimseden korkmaz” kahramanlarınız... Ve hayalleri aşan hayatın o sıcacık gülümseyişi... Bir anda kendinizi de içinde bulacağınız macera/ uzun yolculuk -“nasıl bitecek acaba” merakınız bir yanahiç bitmesin isteyeceksiniz.

ISBN 978-605-4634-89-7

9

786054 634897


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.