Ufus ve Tortor'un Maceralari 1

Page 1

UFUS VE TORTOR’UN MACERALARI - 1

KayıpYıldız İmren Tübcil

Çizer: Bekir Gürgen



UFUS VE TORTOR’UN MACERALARI - 1

KayıpYıldız İmren Tübcil Çizer: Bekir Gürgen


UFUS VE TORTOR’UN MACERALARI - 1

KayıpYıldız Yazar İmren Tübcil Çizer Bekir Gürgen Genel Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Başeditör Yunus Bekir Yurdakul Grafik Tasarımcı Fatma Yılmaz

ISBN: 978-605-4634-21-7 Sertifika No: 12172 İzmir, 18 Nisan 2013 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Mahallesi Gazi Bulvarı No: 148-B Kemalpaşa / İZMİR

Sertifika No: 15666 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.

Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z -1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 0232 425 79 63 - 445 91 12 Belgegeçer: 0232 489 37 37


Ailem ve dostlar覺ma...


İmren Tübcil, yazar 1976, Denizli doğumluyum. Çocukken evimizde önce bir muhabbetkuşu, arkasından bir balık, sonra bir ördekle paylaştım günlerimi. Derken bir sürü hayvan arkadaşım oldu. Bol bol sokakta oynadım, bol bol güldüm. Dedemin bahçesinde, bir asmanın üzerinde otururken ne çok hayaller kurdum! Yazmayı öğrenir öğrenmez bunları hikâyelere dönüştürdüm. Gazeteci olmak istedim. Üniversiteye gittim. Ama bu sefer de film yapmanın heyecanı beni sardı. En çok da animasyon film yapmanın… Resim yapmayı, kitapları, gezmeyi, gülmeyi, yemek yemeyi seviyorum. Şimdilerde kedilerim Çakıl ve Püsküüt ile birlikte bol bol çizgi film izliyor, dahası yeni hikâyelerin peşinde koşup duruyoruz.

Bekir Gürgen, çizer 1973 doğumluyum. Ankara’da büyüdüm. Kızım Yosun Derin, iki kedim Mısır ve Pamuk, resim, kitaplar ve daha bir dolu uğraş dolduruyor yaşamımı. Çocuklar için yazıp (şimdilik bende saklı) çiziyorum. Büyükler için de çiziyorum gelin görün ki büyükler çok eğlenceli değiller. Küçük insanların ilgisini çekecek ne varsa… oyuncak bile yaptım. Kuklalar da becerilerim arasında. Başka mı? PTT için pul resimlemekteyim. Çizgi film yapmayı, tüm çocuklar gibi izlemeyi; kâğıtları, kalemlerimi, boyalarımı ve hayvanları özellikle kedileri seviyorum. Ve yine tüm çocuklar gibi masal dinlemek, okumak ve anlatmak iyi yaptığım şeyler arasında.


İÇİNDEKİLER ı7 Esrarengiz Çam Ağac

14 Perilerin Başı Dertte uluk 22 Ma ntar Ülkesine Yolc yo Gizemli Yolculuk Başlı

r 40

rşılaşma 57 Kozalak Cinleriyle Ka Korkular Mezarlığı 63 Küzt Şeftali Yiyen Kedi ve Kaşıntı Kalesine Hoş Büyük Buluşma 114

uj’un Önerisi 78

Geldiniz! 90



Esrarengiz Çam Ağacı Ufus hafif bir horultuyla gerinerek döndü. Uyanmasını uzun süredir bekleyen Tortor sevindi. Çok sıkılmıştı çünkü. Ufus uyansın, ikisi birlikte gezmeye gitsinler istiyordu. Bu yüzden mutlulukla mırıldanarak ona doğru baktı. Ama Ufus yataktan kalkmamış, uyumaya devam ediyordu. Hiç de uyanacak gibi gözükmüyordu. Tortor gurlayarak bıyıklarını Ufus’un yüzüne değdirdi. Aynı zamanda yavaşça, “Hadi kalk Ufus. Canım çok sıkılıyor. Kalk da gezelim biraz.” dedi. Ufus uykulu uykulu mırıldandı: “Rahat bırak beni. Biraz daha uyuyayım.” “Hadi bak, güneş tepemize çıktı neredeyse.” Ufus öbür yanına döndü. Kafasını yastığının altına sokarak söylendi: “Öff, insanın kedisinin konuşması hiç iyi olmuyormuş. Amma laklak ettin sabah sabah.” Tortor üzgün bir şekilde yataktan atladı. Bir yandan da söyleniyordu: “Görürsün sen! Bir daha seninle konuşursam…” 7


Tortor kapının önüne çıktı. Güneş gözüne girmişti. Gözlerini kırpıştırdı. Şöyle uzanıp önce sırtını, sonra karnını güneşin altında ısıtsa mıydı? Yoksa şu uykucu Ufus’u beklemeden tek başına etrafı keşfe mi çıksaydı? Karar veremedi. Aslında o olmadan gitmek de istemiyordu. Karar verene dek güneşlenmek için uzandı. Ufus, Tortor’un en yakın arkadaşı ve yaşadığı evin tek çocuğu. Adı aslında Ufuk. Ama herkes ona Ufus diyordu. Küçükken ona adını sorduklarında hep Ufus diyormuş. O yüzden ona halen Ufuk değil de Ufus diyorlar. Aslında şimdi de pek büyük sayılmaz. Daha geçenlerde on yaşına girdi. Tortor da onun en yakın arkadaşı tombul bir kedi. Yavruyken Ufus’un kucağına koyduklarında tor tor diye sesler çıkarıp uyumuş. Ufus da o zamandan beri ona Tortor diyor. Ufus’un annesiyle babası geçen gün ikisini, bu köye getirdi. Bir hafta dedesinin yanında kalacaklar. Annesiyle babası kalamadılar çünkü çok çalışmaları gerekiyor. Tortor burayı çok sevmişti. Ama daha her yeri görememişti ki. “Ahh şu uykucu Ufus!” diye iç geçirdi, “Ne olurdu sanki erken kalksa.” Burası çok güzeldi. Güneş çok parlak, hava çok temiz, çiçekler rengârenkti. Bahar olduğu için doğa uyanmaya başlamıştı. Kuşlar cıvıldıyor, kelebekler yeni kanatlarını göstererek uçuşuyor, arılar dans ederek çiçekleri dolaşıyordu. Şu sevimli karıncalar da hep telaşlı hep telaşlı kardeşim! 8


Dün gece çok acayip bir olay yaşamıştı Tortor. Gelir gelmez kendini dışarı atmış, saatlerce eve dönmemişti. Her tarafı görmek istiyordu. Bütün gün bir orada, bir burada deli danalar gibi dolanıp durmuştu. Görülecek ne çok şey vardı! Her şey çok keyif vericiydi doğrusu. Ufus ile dedesi uyuduktan sonra, Tortor kalkıp gezmeye devam etmişti. Onu uyku tutmamıştı bir türlü. Aslında bütün kediler gibi o da uyumayı çok seviyordu. Ama köy, şehirden çok farklıydı. Çok güzeldi. Hiç doğaya çıkmamış bir kedi olduğundan, Tortor da her yeri, her şeyi görmek istiyordu. Kalkıp biraz da gece dolaşmaya karar vermişti. Gezerken, evin arka tarafında çok ilginç bir şey oldu. Küçük bir çukurun içinde aniden bir kıpırtı oldu. İlk başta çukurda hiçbir şey yoktu. Sonra toprak hareketlendi. Orada küçücük bir fidan büyümeye başladı. Ama çok hızlı büyüyordu. On saniye içinde küçük bir ağaç olmuştu bile. Bu bir çam ağacıydı. Sonra büyüdü, büyüdü. Fazlasıyla büyüdü. Her şey çok hızlı oluyordu. Tortor olanları şaşkınlık ve hayranlık içinde, kıpırdamadan öylece izliyordu. Ağaç dev bir boyuta ulaştığında büyümesi durdu. Sonra üstünde birer birer kozalaklar çıkmaya başladı. Dallarında plop plop diye patlayarak büyük kozalaklar oluşuyordu. Bunlar, içlerinde birer ampul yanıyormuşçasına parladılar. Sonra ise daha da garip şeyler oldu. Göbekli, iğrenç görünüşlü, uçan cinler belirerek, kozalakların içerisine girmeye başladı. Bunların kafalarında acayip sivri kulakları ve 9


10


kuyrukları vardı. Son üç tanesi ellerinde büyük bir yıldız taşıyordu. Tortor geriye doğru bir adım attığında, ayağının altında bir dal çatırdadı. Cinler hemen kafalarını çevirdiler. Bir tanesi bağırdı: “Orada biri var. Bir kedi galiba!” Diğeri üçüncüsüne hızlı hızlı seslendi: “Çabuk şunun icabına bak!” Tortor çok korkmuştu. Ama yerinden kıpırdayamıyordu ki kaçsın. Cinlerden biri hızla uçup yanına geldi. Eliyle Tortor’a doğru bir şeyler yaptı. Galiba büyü yapıyordu. Kafasına ‘pinnn’ diye kuyruğuyla vurduktan sonra, anlamadığı bir şeyler mırıldandı. Dönüp giderken, “Aptal kedi, fazla merak zararlıdır.” dedi. Tortor yerinden kıpırdayamıyordu. Ayaklarında bir soğukluk hissetmeye başladı. Kafasını güçlükle çevirip ayaklarına baktı. Buz tutmuşlardı. Başı dönmeye başladı. Kıpırdamak, buradan kaçmak, Ufus’un kucağına saklanmak istiyordu. Ama yapamıyordu. Başı dönerken soğukluk kuyruğuna da yayıldı. Bu arada ağaç da tıpkı çıktığı gibi, aniden yok olmuştu. Tortor’un gövdesi buz tutarken gözleri de kararmaya başladı. En son gördüğü şey, ona doğru yaklaşan çirkin bir adam suratıydı. Korkunçtu doğrusu. Adam ona iyice yaklaştı. Tortor ‘Gerçekten korkunç.’ diye aklından geçirdi. Ardından da bayıldı… 11


Gözlerini açtığında Ufus’un kolları arasındaydı. Ufus ona, “Oh be çok şükür! Tortorcuğum öleceksin sandım. Uyandın sonunda!” dedi. Tortor da cevap verdi. “Ben de çok korktum Ufus yav.” Ağzından çıkanlar pek miyavlamaya benzemiyordu. Ufus dediklerini kelimesi kelimesine anlamıştı. Çünkü konuşmuştu Tortor. Ufus şaşkınlıkla bakakalarak, “Ne dedin sen?” diye sordu. Tortor konuşmaya çekinerek: “Yani şey çok…” dedi. Tortor hemen kötü bir söz söylemişçesine ağzını kapattı. Onun bu haline gülen Ufus, Tortor’un ellerini, daha doğrusu patilerini ağzından çekti: “Konuş bakayım. Konuşabiliyorsun sen! Hadi konuşsana Tortorcum. Bir şey söyle. Hadi.” Tortor korkuyla ağzını sımsıkı kapatıp kafasını hayır anlamında salladı. Ufus sevinçle ellerini çırpıyor, Tortor’u öpücük yağmuruna tutuyordu. Bir taraftan da heyecanlı bir sesle, “Vay be, benim kedim konuşuyor. Benim Tortor’um konuşuyor!” deyip duruyordu. Tortor utangaçça kafasını eğdi. “Konuşabiliyor muyum? Ben hep konuşuyordum zaten. Ama şimdi sen beni anlayabiliyor musun yani? Nasıl oldu bu?” 12


‘Hadi canım, kedi de konuşur mu?’ demeyin. Konuşmuştu işte. Nasıl oldu bilinmez ama her şey o gece, orada olmuştu galiba. Kimselere çaktırmadan konuşup durdular saatlerce. Tortor geceden, çam ağacından, uçan cinlerden, yıldızdan, sonra çirkin adamdan, her şeyden söz etti. Üç saat sonra bu duruma alışmışlardı. Sanki şimdiye kadar hep konuşuyormuş gibiydiler. Şimdi ise, yani bu sabah Tortor bütün bunları düşünürken bir taraftan da koltuk altlarını ısıtıyordu. Güneşin hiçbir ışınını kaçırmamaya niyetliydi. Çünkü yaşadıkları şehirde güneşi görmek çok zordu. Güneş sadece sabahları iki saat, ön balkonda oluyordu. Sonra ise yüksek yüksek apartmanlardan hiç görünmüyordu. Tortor kendi kendisine mırıldandı: “Hımmmh, harika, sıcacık.”

13


Perilerin Başı Dertte O gün Ufus ve Tortor bütün gün gezip durdular. Oyunlar oynadılar. Dere tepe dolaştılar. Bol bol da sohbet ettiler. Bütün gün oradan oraya koşuşturdular. Akşam ikisi de derin bir uykuya daldı. Ufus bir süre sonra kulağının gıdıklandığını hissetti. Kafasını çevirdi. Ama hâlâ gıdıklanıyordu. Ufus terslenerek,“Yapma Tortor!” dedi. Oysaki Tortor ayakucunda uyumaktaydı. Ufus gıdıklanmaya devam etti. Uykudan gözünü açamayarak, biraz daha yüksek sesle, “Ya, yapma Tortor ya!” dedi. Tortor da mırıltıyla cevap verdi. “Ben bir şey yapmıyorum ki. Şurada sakin sakin uyumaya çalışıyorum.” Bunları duyan Ufus, bir an ürktü. Yoksa böcek mi gelmişti? Daha fazla dayanamayarak gözlerini açtı. Gördüğü şey karşısında şaşkınlıktan ağzını bir karış açtı ama hiç ses çıkaramadı. Tortor da merak ettiğinden kafasını kaldırıp bakmıştı. O da çok şaşırdı, “A aaaaaaa! Sen ne biçim bir şeysin öyle?” diyebildi sadece. Küçücük, yeşil saçlı bir peri, parlak kanatlarıyla uçarak Ufus’a bakıyordu. Dönüp Tortor’a cevap verdi. 14


“Ben bir mantar perisiyim. Adım Pırıl.” Pırıl’ın boyu otuz santim kadardı. Kafasının iki tarafında büyük kulakları vardı. Sanki her tarafı parlıyordu. Elinde de renkli bir kuş tüyü tutuyordu. Ufus kulağını kaşıyarak, “O elindeki şey çok gıdıklıyor, farkında mısın?” dedi. 15



UFUS VE TORTOR’UN MACERALARI - 1

KayıpYıldız

Işığımız azalır kimi gün. Neşemiz Kafdağı’nın ardına kaçar. Oysa içimizde ne çok heyecan uçuşur. Gelin görün ki bir adım ötesine varmaz gönlümüz. Arada korktuğumuz olur; hem de hiç olmadık şeylerden. Oysa biliriz ki aydınlıkta ne varsa karanlıkta da onlardır bizi çevreleyen… Bazen de gücümüz tükenir; isteksiz, tatsız hissederiz kendimizi. Oyun bile uzağımıza düşer; yorgunluktan desek de yalnızlıktır asıl neden.

Arada elimizden gelen işlere şaşıp kaldığımız da olur… İçimizin ışığı, serinliği herkese yeter… Ufus ile Tortor, bir de siz; Kayıp Yıldız’ın izini sürerken yaşadıklarınıza, başardıklarınıza inanamayacaksınız!

top.com.tr


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.