GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
REKTÖR’DEN
D
eğerli TargeT Dergisi okurları,
2015-2016 Akademik Yılı’na merhaba dediğimiz şu günlerde, her yıl yeni heyecanlarla devam eden sıradışı gelişim yolculuğunun da şimdiye kadarki en tatlı dönemlerini yaşıyoruz. Ektiğimiz inovasyon tohumlarının meyve verdiğini görmek bizi çok olumlu etkilese de şiar edindiğimiz gibi bu sürecin artan boyutlarda devam edeceğinin, etmesi gerektiğinin farkındayız. TargeT, kurulduğu günden beri katettiği mesafe ve bölgede yarattığı AR-GE ve yenilik iklimi ile petrol, doğal gaz kaynaklarından bağımsız olarak ekonomisini güçlendirmesi şart olan ülkemiz için umut verici bir model hâline gelmektedir. Bu gelişim sürecini, tıpkı yarış arabasını kullanan bir Formula pilotunun hız, yakıt, hararet göstergelerindeki olumlu hareketleri izlemesi gibi ölçeklerle değerlendirebiliyoruz. TargeT’in tasarımı, Türkiye üniversiteleri için vadettiği TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) modeli ve performans hedefleri, arzu edilen ve ülkemizin potansiyelini yansıtan yüksek hedeflere göre ayarlanmıştı. Şu ana kadarki ivmemiz yakın gelecekte daha verimli daha iri meyvelerin devşirileceği günlerin çok uzak olmadığını işaret etmektedir. TargeT’in yeni projelerini ve faaliyet havuzunu genişletmeye yönelik çabalarımızı uzun süredir izliyorsunuzdur. Bu çerçevede kadim bir girişimcilik geleneğine sahip Gaziantep’in zaten genlerinde taşıdığı abikardeş, usta-çırak ilişkilerinin yenilenmiş bir versiyonu olan “mentorlük” mekanizmasını hayata geçirmek istiyorduk. Geçtiğimiz aylarda TÜBİTAK tarafından mentorlük eğitimi çağrısına çıkılmıştı. Yoğun çabalarımız sonucunda TargeT Teknoloji Transfer ofisimiz TÜBİTAK tarafından Türkiye’de desteklenen yedi kuruluş arasında yer almış olup diğer yandan da bu anlamda destek almış yegâne teknoloji transfer ofisi olmuştur. Şirket yapısında kurulan bir TTO olarak aldığımız bu destek, ileriki girişimler açısından motivasyon verici olduğu kadar TargeT’in kuruluş modelinin ne denli isabetli olduğunu da doğrulamıştır. Bu proje kapsamında sertifikalandırılmak üzere Gaziantep ve Türkiye genelinden gelen yüksek ilgi ise bizleri ziyadesiyle sevindirmektedir. Yeni döneme başlarken TargeT, miz yaz dönemini de hareketli ve verimli geçirdi. Bu bağlamdaki dan biri de “Projein Girişimcilik
geçtiğioldukça çıktılarSertifika
www.t to t a rget .co m
Gelişim Yolculuğu... Programları”nın yine TÜBİTAK’ın desteği ile başlatılmış olmasıdır. “Projein”, GAÜN öğrenci ve akademisyenlerinin girişimcilik kaslarını geliştirmek için tasarlanmış âdeta bir “protein” desteği tarzında, özel bir program şeklindeydi. Bildiğiniz üzere, İntörn Mühendislik modelinde 3. yılı devirdik. Sistemin tüm taşlarının yerine oturduğunu dile getirmiş olsak da “her yıl daha iyisi, daha ötesi” prensibini bu alanda da sürdürüyoruz. Yeni dönemde intörn eğitim sisteminin dijital olarak yönetildiği yazılımı da kullanıma soktuk. Eylül dönemi intörnlerini sahaya çıkartırken oryantasyon sürecine kalite, iş güvenliği, iş disiplini, proje eğitimlerinin yanı sıra yazılım eğitimlerini de eklemiş olduk. Dijitalleşme, mobil uygulamalar sayesinde intörnümüz her sabah iş yerinde akıllı telefonla checkin’ini yapabiliyor ve raporlarını periyodik olarak yazıp danışmanlarından, TTO temsilcilerinden anında geri bildirim alabiliyor olacak.
Prof. Dr. M. Yavuz COŞKUN Gaziantep Üniversitesi Rektörü / TARGET TTO Yönetim Kurulu Başkanı
TargeT’in teknoloji transfer modelinin bir önemli ayağı da ‘tıp-mühendislik ara yüzü’ idi. TargeT bir teknoloji transfer ofisi olarak Gaziantep’te yapılan Türkiye Tıp Öğrencileri Birliğinin yıllık kongresine sponsor oldu. Modelini tabana, tıp öğrencilerine anlattı. Doktorların inovasyon ve teknoloji transfer sürecine katılımının önemini ve buna yönelik imkânları anlattığımızda gördüğümüz ilgi ve heyecan, tabuların nasıl yıkıldığını, kitlesel inovasyona geçiş sürecinin ne denli hızlandığını ve hızlanacağını gösterdi. Bu sunuşta, henüz dokuz ayda yakalanan proje hedefleri, yaz boyu süren eğitim süreci, imza törenini gerçekleştirdiğimiz Güney İnovasyon Kapısı projesine dair ve bahsedemediğim birçok diğer haberi dergimizin içeriğinde görebilirsiniz. Son olarak TargeT TTO ve TEKNOPARK’ta Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığını büyük bir özveri ve sorumlulukla yürüten Prof. Dr. Türkay DERELİ’nin İskenderun Teknik Üniversitesi kurucu rektörlüğüne atandığı bilgisini sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Dereli’ye yeni görevinde başarılar dileyerek bugüne değin verdiği ve aynen devam edeceğine inandığım değerli emek ve katkıları için teşekkür ediyorum. Üniversitelerimizin, tüm TTO’ların, girişimcilerimizin, kurumlarımızın ve siz tüm okurlarımızın geleceğe, gelişime dair kutlu yolculuğunda esenlikler diliyorum.
1
BAŞARI HİKAYELERİ
BAŞARI HİKAYELERİ
BAŞARI HİKAYELERİ
“AKLIMIZ, GÖZÜMÜZDE…”
SBÇ Yazılım şirketi KURUCUSU Nuri Çiçekler:
SARI SAYFALAR TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE…
BAŞARI HİKAYELERİ
MAKALE Duygu Tiryaki
İNTÖRN Victor Sanguinez
GİRİŞİMCİLİK Mehmet Baharoğlu
BAŞARI HİKâYELERİ Dr. Fatma Uskaner
BAŞARI HİKâYELERİ Seyfettin Bozbaş
“BİYOANTEP” DÜNYADA İLK
BAŞARI HİKâYELERİ İ. Hayrettin Demirbilek ve Ali Ölçer
BAŞARI HİKâYELERİ Emre Acar ve Ali Başpınar
BAŞARI HİKâYELERİ Aykut Önder Barazi
BAŞARI HİKâYELERİ Dündar Yılmaz
BAŞARI HİKâYELERİ Vedat Temiz
Başarı Hİkâyelerİ Tayfun Cevher
BAŞARI HİKAYELERİ Kemal Karaoğlan
Prof. Dr. Mustafa Bayram
BİZDEN HABERLER
Barış Yurtseven ve Mehmet Ersin Akay başarıyı birlikte yakaladı. EMLAK BULMANIN EN KOLAY YOLU
Prof . Dr. Ali Kireçci:
36 48
BAŞARI HİKâYELERİ Serdar Pehlivanoğlu
44
28
YNC Yazılım Yapay Görme sistemleri üzerinde çalışıyor. VERİMLİLİĞİ ARTIRIP MALİYETİ AZALTIYOR
40
GİRİŞİMCİLİK Namık Baydar
ÇÖPTE AR-GE YAPTI, ORTAYA ÇÖPİTO ÇIKTI.
Bilgisayar mühendisi Burak Yüncü:
ÜNİVERSİTE - SANAYİ İŞBİRLİĞİ Seyit Toprak
İnovit Bilgisayar Genel Müdürü Ahmet Konukoğlu:
34
Ersoft Yazılım, 7 yıldır TEKNOPARK’ta faaliyet gösteriyor…
BAŞARI HİKâYELERİ Yunus Kartal
24
Bilgisayarcılar Odası il temsilcisi Erdal Dayak:
BAŞARI HİKAYELERİ
“Kişilerin değil, konuların sosyal medyasıyız”.
BAŞARI HİKAYELERİ
SOCTAG BİLİŞİM YÖNETİM KURULU ÜYESİ Abdurahman Koçak:
BAŞARI HİKâYELERİ Prof. Dr. Muradiye Nacak ve Dr. İsmail Taner Ezgi
20
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKAYELERİ
Teknoloji üssü olma hedefindeyiz
BAŞARI HİKAYELERİ
16
TEKNOPARK Genel Müdürü Dr. Deniz Vuruşkan:
MAKALE
www.t to t a rget .co m
Yönetİm
İÇİNDEKİLER
06 32 52 54 58 62 64 68 72 74 76 80 82 86 88 90 94 96 99 2
İmtiyaz Sahibi Gaziantep Üniversitesi TARGET Teknoloji Transfer Ofisi AŞ Adına Yön. Kur. Bşk. Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun
Yeni Haberler…
Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. Türkay Dereli Yayın Koordinatörü: Prof. Dr. Mustafa Bayram Yayın Danışmanı: Doç. Dr. M. Vural Özdemir Sorumlu Müdür: Ekrem Tekin Editör: Gamze Erden Yayın Kurulu
Prof. Dr. Fahrettin Göğüş Prof. Dr. İbrahim Halil Güzelbey Prof. Dr. Metin Bedir Doç. Dr. Necip Fazıl Yılmaz Yrd. Doç. Dr. Alptekin Durmuşoğlu Yrd. Doç. Dr. Deniz Vuruşkan Ercan Eroğlu Yıldız Büyükdemir GSO Temsilcisi Ali Özpolat GTO Temsilcisi Ali Değer
Katkıda Bulunanlar: Fatih Balcı Feyza Yılmaz Gizem Yarıcılar İ.Başar Kılıçparlar Latife Çağla Koyuncu Neslihan Eken Onur Akar Özge Erbağcı Özkan Kireç Samet Kürşat Başol Sedat Öztürk Serap Özpolat Çete Duygu Tiryaki Zübeyde Aytekin Bülent Ağcabay Ahmet Kaya Arzu Dede Zeynel Taşdelen
Düzelti Yrd. Doc. Dr. Ahmet Özpay Grafik & Tasarım Mark&Mark İletişim Danışmanlığı İbrahim Soysal 0342 232 80 81 - Faks: 232 80 82 www.mark-mark.net İçerik Yönetimi: Hüseyin Küpeli Basım Tarihi Eylül 2015 Basım Yeri Gap Olay Medya Grubu A.Ş. Mücahitler Mah. 6 Nolu Cadde 35 Nolu Sk. No:1 Olay Medya Plaza Şehitkamil / Gaziantep Telefon : +90.342.322 86 86 (Pbx) Fax : +90.342.322 86 87 Yönetim Yeri Küçük Kızılhisar Mah. Burç Yolu Cad. Gaziantep Teknopark 4/A Blok Şehitkamil / Gaziantep Tel: 0(342) 360 06 11 - 317 10 95 Faks: 0(342) 360 06 12 www.ttotarget.com e-posta: target@gantep.edu.tr Yerel Süreli Yayın ISSN: 2149-1445
www.t to t a rget .co m
SUNUŞ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Ekrem Tekin TARGET Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdürü, Proje Yürütücüsü
T
argeT’in yeni sayısında tekrar merhabalar, Her yeni akademik dönem, yeni bir kabuk değiştirme, yenilenme fırsatı verdiği için üniversitenin içerisinde çalışmak çok özel, Teknoloji Transfer Ofisi çalışanı olmak ise harika diyebiliriz. Bir TTO çalışanı olmanın en büyük tatmini de bu olsa gerek. Hayret içerisinde seyrettiğimiz yeni konseptler, araştırma konuları, teknolojiler, iş modellerini hayranlıkla izlediğimiz teknoloji firmaları, bizleri ‘Yok artık! Bunu da mı düşündünüz?’ şeklinde ifadelere zorluyor. En büyük tat ise bu buluşları, girişimleri, pazarlama planlarını düşünebilenlerin, üniversitemizin öğretim üyesi, öğrencisi, girişimcisi olmasıdır. Öylesine yüksek bir tatmin ki bir şeyi bir sonraki aşamaya taşımak. İşini bu tatmin ve tatla yapabilmek iyi sonuçlar verebiliyor. Fakat biliyoruz ki iyi sonuçlar, yerini en iyi sonuçlara; en iyi sonuçlar ise mükemmel sonuçlara bırakmalı. Bunun için de daha çok sahiplenmeli, daha fazla sorumluluk almalı ve daha hesap verilebilir/ölçülebilir davranmalıyız. Geçtiğimiz akademik yıl içerisinde 49 buluş bildirimi almışız. Bu buluş bildirimleri ile yetinmemiş, know-how niteliğinde 1 fikri ticarileştirmişiz. Sonuca yaklaştığımız 3 diğer ticarileştirme çalışması için ise yakında mutlu haberleri vermeye hazırlanıyoruz. Araştırma proje başvurularında, üniversite tarihinin en üretken dönemlerinden geçtiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Geçtiğimiz ay Gaziantep Üniversitesinin yenilikçilik ve girişimcilik kapasitesini arttırmaya yönelik onaylanan iki proje başvurumuzla ekibimize yeni katılan iki arkadaşımız da oldu. Kaliteli ve nitelikli büyüme arzumuzu sürekli korumak istiyoruz. TargeT Yönetim Kurulu ise bazı kararları ile sürekli TargeT’i yeni ve canlı tutuyor. -Araştırma projeleri için kurum içi ön panel sistemi devreye alındı. Artık ön panellerde daha önceden proje yürütme ve panelistlik deneyimi olan öğretim üyelerimize ücret karşılığı yeni proje başvurularına danışmanlık niteliğinde destek veriliyor. -Üniversite-sanayi iş birliğini desteklemek üzere firma-üniversite arasında proje iş birliğini başlatan intörnlere nakdi ödül veriliyor, başarı sertifikalandırması yapılıyor.
-Girişimcilik yolculuğundaki üç tünelden akış çok hızlandı. Eğitim, danışmanlık, mentorlük modelinin işlerliği büyük bir ivme ile devam ediyor. Girişimcilik eğitimlerinin sürekliliği yeni programlarla sağlandı. Danışmanlık ise TTO uzmanlarının yanında TİM-TEB Girişim Evi’nin Gaziantep TEKNOPARK’a taşınması ile birlikte artık çok daha güçlü hâlde. Mentorlükte paradigma atlamayı sağlayan BTAP-Bireysel Tecrübe Aktarım Platformu programı, deneyim transferini çok daha yapısal bir model ile gerçekleştiriyor. TargeT yatayda bölgesel insan kaynağı gelişimini sağlayacağı ve etkinlik bazlı faaliyetleri en verimli şekilde yürüteceği yeni iştiraklere hazırlanıyor. TargeT’in yönetimine katılımınızı, önerilerinizi, tavsiyelerinizi sürekli tutmanızı istiyor. Geçtiğimiz ay içerisinde memnuniyet anketlerinden gelen bazı ifadeleri teşekkürlerimizle paylaşıyorum. Üniversitemiz bünyesinde bilimsel çalışmalarımıza katkı sağlayan birim olması bizleri daha çok proje yazmaya teşvik ediyor. (Necla Kara Toğun-Akademisyen) Target TTO ile ilk kez tanıştım ve başta benim projemle ilgilenen Feyza Hanım ve Özkan Bey olmak üzere tüm TARGET ofisine teşekkür ediyorum. Projenin iyileştirilmesine yönelik zamanlarını harcadılar ve projeyi çok daha anlaşılır duruma getirdiler. (Prof. Dr. Mustafa Günal-Akademisyen) Özkan Bey ve Feyza Hanım, proje başvurumda en çaresiz kaldığım zaman benimle ayrıntılı, uzun uzadıya görüştüler. Proje başvurusu yazımında hangi noktalara dikkat etmem gerektiğini, teknik konularla nasıl başa çıkacağımı sabırla gösterdiler. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır. (Yücel Karadaş-Akademisyen) TARGET OFİSİ’NİN TÜM ÇALIŞANLARININ KENDİ ALANLARINDA İYİ VE DONANIMLARININ DA ÇOK İYİ OLMASIYLA BİRLİKTE İLERLEYEN ÇOK GÜZEL BİR RİTİMLERİ VAR. BAZEN DANIŞAN KİŞİ VEYA EĞİTİM ALAN KİŞİ OLARAK YA DA ÖĞRENCİ OLARAK KİŞİLERİN DE FARKLI RİTİMLERİ OLABİLİYOR. BU RİTİMLE BİRLİKTE İLERLENİRSE ÇOK DAHA MUHTEŞEM SONUÇLARIN ALINACAĞINA İNANIYORUM HER İKİ TARAF AÇISINDAN DA. BU, AYNI ZAMANDA KAZAN-KAZAN FELSEFESİYLE DE ÖRTÜŞTÜĞÜ İÇİN ÇOK DAHA EKOLOJİK OLACAKTIR. HEM SÜREÇ HEM DE SONUÇ AÇISINDAN... BÜYÜK BİR SAYGI DUYULARAK VE HAD BİLİNEREK PAYLAŞILAN BU HEDİYEYİ UMUYORUM Kİ KABUL BUYURURSUNUZ. EN DERİN ŞÜKRAN VE SAYGIYLA HER DÂİM,,,, (Emine Şahbaz-Girişimci)
3
EDİTÖRDEN www.t to t a rget .co m
Gamze Erden GAÜN TargeT Teknoloji Transfer Ofisi Editör ve Hakla İlişkiler Uzmanı
D
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
“İnovatif Girişimciler Gaziantep Teknopark’la Buluşursa...”
eğerli Okuyucularımız, TargeT dergimizin beşinci sayısında tekrar sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bildiğiniz gibi, son yıllarda sürekli tartışılan bir konu var: Üniversite-sanayi işbirliği ve teknoparklar. İş hayatımın ilk dönemlerinde hep şunu düşünürdüm: “Bazı sanayiciler, tahsil düzeylerindeki yetersizliğe rağmen bu kadar parayı nasıl kazanıyor?” 10 bine yakın sanayici, tüccar, girişimci ile bire bir sohbetim oldu. Sanayicilere ulaştıkça anladım ki sanayici belki entelektüel olmayabilir; ancak iş yaşamındaki geceli, gündüzlü özverili hayata değen çalışmasıyla bu ülkeye istihdam sağlar, sosyal hayatı etkiler. Başarılı sanayicilerin çoğu, kendi sektörünü çok iyi biliyor. Çekirdekten yetişen, uzun yıllar içinde iş tecrübelerini artıran bu sanayicilerin akademik çevrelerle buluşması, heyecan verici olmaz mı? Sanayiciyle akademisyenin proje odaklı iş birliğinin ülke ekonomisine sağlayacağı katkıları düşünün! İşte tam da bu noktada, Gaziantep TEKNOPARK ve TargeT Teknoloji Transfer Ofisi çok önemli işlevler üstleniyor. Sanayicinin işinde büyümesi, rekabette öne
4
çıkması için bir köprü oluyor. Katma değerli üretime geçmek isteyen sanayici, tecrübelerini TEKNOPARK’taki bilimsel sermaye ile birleştirdiğinde ortaya çok güzel projeler çıkıyor. Bu nedenle bu sayımızda, Gaziantep TEKNOPARK’ta yer alan girişimcilik, üniversite-sanayi iş birliğinde rol model olmuş firmaların başarı hikâyelerini, siz değerli okuyucularımızla paylaştık. Dergimizin sürekliliğini sağlayan Rektörümüz Sayın Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun başta olmak üzere, değerli yazarlara, sanayicilere, çalışma arkadaşlarıma, Gaziantep Üniversitesinin çok değerli hocalarına, Gaziantep Üniversitesinin öğrencilerine ve dergide emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız. Gaziantep ve Türkiye inovasyon ekosisteminin nabzını almaya, materyal inovasyondan, AR-GE ve bilgi inovasyonuna geçtiğimiz günümüzde son gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Ayrıca sizlerin hazırladığı inovasyon ile ilgili yazıları da hakemli değerlendirme ve yayın için bekliyoruz. Keyifle okumanız dileğiyle….
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
5
BİZDEN HABERLER
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
KAYNAK MÜHENDİSLİĞİNE NİTELİKLİ ELEMAN YETİŞECEK Gedik Holding CEO’su Dr. Mustafa Koçak, Gaziantep Üniversitesi Gaziantep TEKNOPARK ve TargeT Teknoloji Transfer Ofisini (TTO) ziyaret etti. Ziyarette, Kaynak Mühendisliğinin nitelikli eleman ihtiyacı ve Gaziantep TEKNOPARK’ta bununla ilgili yatırım planlaması görüşüldü.
6
Z
iyarete Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkan Yrd. Nurettin Beşinci, GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram, TargeT TTO Genel Müdürü Ekrem Tekin, Gaziantep TEKNOPARK Uzmanı Onur Akın, TargeT TTO ARGE ve Yenilik Uzmanı Başar Kılıçparlar ile TargeT Akademi Eğitim Koordinatörü Duygu Tiryaki de katıldı. TEKNOPARK’TA YATIRIM PLANI Gaziantep ve bölgesinde metal sektörünü geliştirmek ve sektörün kalifiye eleman ihtiyacını gidermeye yönelik olarak Kaynak Mühendisliği Programının açılması ve Gaziantep TEKNOPARK’ta ARGE çalışmalarının yapılması için incelemelerde bulunan Ge-
dik Holding CEO’su Dr. Mustafa Koçak eğitimin önemine dikkat çekti. Dr. Koçak “Özellikle mesleki, endüstriyel faaliyetlerde bulunacak bir kişiye bir bilgiyi aktarırken tam teşekküllü uygulamalı laboratuvarlara ihtiyacımız var. Gaziantep TEKNOPARK’ta oldukça büyük bir yatırım yapmayı düşünüyoruz. Tabii GAÜN TEKNOPARK’ta TargeT TTO ile gerçekleştirmeyi planladığımız projelerimizin öncelikli ayağı uluslararası ‘Kaynak Mühendisliği’ konusunda verilecek eğitimler. GAÜN ile düşündüğümüz bu projede ilk yıl eğitim konusu ön planda olacak. AR-GE konusu ise eğitim ile birlikte yürüyecek. Vizyonumuz her zaman sanayinin ihtiyacı olan kalifiye elemanlar yetiştirmek. Bu konuda Gaziantep Üniversitesinin akademik
kadrosu, yer temini ve AR-GE için Gaziantep TEKNOPARK ve uzman kadrosu ile TargeT TTO ile işbirliği içerisinde olmayı istiyoruz.” dedi. KAYNAK MÜHENDİSLİĞİNİN NİTELİKLİ ELEMAN İHTİYACI VAR. GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram ise Gaziantep metal ve makine sanayiinin ihtiyaçları konusunda çalışmalar yaptıklarını belirterek “Kısa vadede en önemli konulardan birisinin ‘Kaynak Mühendisliği’ sertifikasına sahip nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak olduğunu gördük. Dünyanın her yerinde geçerli olacak bir sertifikaya sahip olan bir kaynak mühendisinin önü çok açık olacak. Özellikle, gerek bu bölgede ve gerekse önümüzdeki dönemlerde yeniden inşa ve yapılanmaya girecek olan Orta Doğu coğrafyasında da bu alanda yetişmiş elemana çok ihtiyaç olacaktır. Aynı zamanda ülkemiz içinde de kaynak gerektiren projelerde artık yasal bir zo-
BİZDEN HABERLER www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Dünyanın her yerinde geçerli olacak bir sertifikaya sahip olan bir kaynak mühendisinin önü çok açık olacak. Özellikle, gerek bu bölgede ve gerekse önümüzdeki dönemlerde yeniden inşa ve yapılanmaya girecek olan Orta Doğu coğrafyasında da bu alanda yetişmiş elemana çok ihtiyaç olacaktır. Aynı zamanda ülkemiz içinde de kaynak gerektiren projelerde artık yasal bir zorunluluk hâline gelmeye başlayan ‘Kaynak Mühendisliği’ sertifikası altın bir bilezik hâline geliyor. runluluk hâline gelmeye başlayan ‘Kaynak Mühendisliği’ sertifikası altın bir bilezik hâline geliyor. Bu sene açtığımız ve öğrenci aldığımız Malzeme-Metalürji Mühendisliği Bölümümüze yoğun ilgi var. Üniversitemizde eğitim dilimizin İngilizce olması, sanayicilerin bu konuda yatırımlarının artmasıyla bölge bir çekim merkezi hâline gelirken gençlerin Malzeme-Metalürji Mühendisliğine olan ilgisini de artırdı. Bu işbirliğini, Üniversite olarak
özel sektör esnekliğinde çalışan ve sanayi ile üniversite arasında bir arayüz olan ‘TargeT TTO’ kanalı ve teknoloji alanındaki verdiği eğitimlerle sanayinin ihtiyacına cevap verebilen bir eğitim merkezi durumundaki ‘TargeT Akademi’ gibi enstrümanlarımızla gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Gaziantep ve civarını, bölgenin önemli bir eğitim merkezi hâline getirmeyi planlıyoruz.” diye konuştu.
7
BİZDEN HABERLER
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
GENÇ AKADEMİSYENLER, TargeT’TE BULUŞTU TargeT Teknoloji Transfer Ofisi ve Makine Teorisi Derneği (MAKTED) işbirliğiyle “Robot Kinematiğinde Analitik ve Sayısal Uygulamalar” konulu eğitim, Gaziantep Üniversitesi TargeT Teknoloji Transfer Ofisi bünyesindeki TargeT Akademi eğitim salonunda gerçekleşti.
T
argeT Teknoloji Transfer Ofisi ve Makine Teorisi Derneği (MAKTED) işbirliğiyle “Robot Kinematiğinde Analitik ve Sayısal Uygulamalar” konulu eğitim, Gaziantep Üniversitesi TargeT Teknoloji Transfer Ofisi bünyesindeki TargeT Akademi eğitim salonunda gerçekleşti. Dört gün süren eğitim programında, ODTÜ Makine Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. M. Kemal Özgeren, GAÜN Makine Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Se-
8
dat Bayseç, GAÜN Makine Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Lale Canan Dülger, GAÜN Makine Mühendisliği araştırma görevlisi Ali Kılıç, Bağdat Üniversitesi Mekatronik Mühendisi ve aynı zamanda GAÜN Makine Mühendisliği doktora öğrencisi Ahmet Al J. R. Musawi bilgi ve tecrübelerini aktardı. Eğitimin içeriği hakkında bilgiler veren GAÜN Makine Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Lale Canan Dülger, “ODTÜ güdümünde ve yurt dışında IFToMM destekli (İnternational Federation for the Promotion of Mechanism
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
disliği Bölümlerinden yüksek lisans öğrencileri, doktora öğrencileri ve yardımcı doçentlerin katılımıyla gerçekleşen eğitimde amaç, robot kinematiğinde çalışan arkadaşlara profesyonel anlamda bir pencere açmış olmak ve sanayide otomasyon, boya, montaj ve biyomedikal sektörlerinde kullanılan robot kinematiği için Türkiye’de yetişmiş eleman sayısını artırmak.” diye konuştu. Prof. Dr. Dülger, “Bir robotu tasarlarken önce geometrisini tasarlamak lazım. Kinematik, olayın geometrisiyle uğraşır. İkinci aşama, kinetiktir. Kinematiği bilmeden kinetiğe geçmek mümkün değil. Bu nedenle ilk etapta eğitimi kinematik olarak verdik. Eğitim, istediğimiz performansta oluşursa ikinci aşamada kinetik kısmıyla ilgili çalıştay yapmayı da düşünüyoruz.” şeklinde konuşmasını tamamladı.
www.t to t a rget .co m
and Machine Science) Makine Teorisi Derneği (MAKTED), 2011 yılında makine teorisi ve dinamiği ana bilim dalında çalışan akademisyen genç arkadaşları, bir çatı altında toplamak, robot ve makine dinamiğinde çalışanlara rehberlik yapmak amacıyla kurulmuştu. Derneğimizin başkanı ve IFToMM üyesi olan ODTÜ Makine Mühendisliğinden öğretim üyesi olarak emekli Prof. Dr. Eres Söylemez, dünyadaki makine teorisi ve robotik çalışmaların Türkiye’de yaygınlaşması için derneğin kurulmasına öncülük etmiştir. Şu an seksen beş üyesi olan derneğimizin bu konudaki eğitimi, Ankara ODTÜ ve Erciyes Üniversitesinden sonra Gaziantep Üniversitesi TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin desteğiyle Gaziantep’te de gerçekleşmiş oldu.” dedi. Dernek çalışmaları arasında ulusal makine teorisi sempozyumlarının da sürekli yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Dülger, “Karadeniz Teknik Üniversitesi, İzmir İleri Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Sütçü İmam Üniversitesi, Gümüşhane Üniversitesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Türk Hava Kurumu, Gaziantep Üniversitesi Makine ve Mekatronik Mühen-
BİZDEN HABERLER
Prof. Dr. Dülger: “Bir robotu tasarlarken önce geometrisini tasarlamak lazım. Kinematik, olayın geometrisiyle uğraşır. İkinci aşama, kinetiktir. Kinematiği bilmeden kinetiğe geçmek mümkün değil. Bu nedenle ilk etapta eğitimi kinematik olarak verdik. Eğitim, istediğimiz performansta oluşursa ikinci aşamada kinetik kısmıyla ilgili çalıştay yapmayı da düşünüyoruz”.
9
BİZDEN HABERLER
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
GÜNEY İNOVASYON KAPISI AÇILDI
Ulusal Koordinasyonu KOSGEB (Küçük ve Orta-Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından yapılan ve KOBİ‘lerin (Küçük ve Orta Boyutlu İşletmeler) finansmana erişiminin artırılması, pazarlara erişiminin iyileştirilmesi, çerçeve koşulların geliştirilmesi ve girişimciliğin teşvik edilmesi amacıyla yürürlüğe konulan Avrupa Birliği İşletmelerin ve KOBİ’lerin Rekabet Edebilirliği Programı’na (COSME) katılım için oluşturulan SouthInnoGate (Güney İnovasyon Kapısı) Konsorsiyumu Protokolü GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanlık Konferans Salonu’nda düzenlenen törende GAÜN Rektör Vekili Prof. Dr. Türkay Dereli, KOSGEB Başkanı Recep Biçer ve Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Ünverdi tarafından imzalandı.
P
rogramın açılış konuşmasında KOBİ’lerin rekabet edebilirliğini artırmak üzere, Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve fonlanan “COSME” projesi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Türkay Dereli,, “Bu AB projesine ülkemiz adına koordinatörlük yapan KOSGEB’in büyük bir finansman koyduğunu biliyoruz. Bu finansmandan ülkemizdeki KOBİ’lerin en
10
etkin bir şekilde yararlanabilmesi için çok çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Gaziantep KOSGEB İl Müdürlüğü koordinatörlüğünde, Gaziantep Üniversitesi, TARGET TTO (Teknoloji Transferi Ofisi) ve Gaziantep TEKNOPARK, Gaziantep Sanayi Odası, Diyarbakır Ticaret & Sanayi Odası ve Şanlıurfa Ticaret & Sanayi Odası ile ‘COSME’ projesine birlikte başvurduk ve hatırı sayılır bir bütçe almayı başardık. Bu kon-
sorsiyumun ismi ‘SouthInnogate’, yani ‘Güney İnovasyon Kapısı’. Bu kapıyı biz sonuna kadar açmak istiyoruz. GAÜN olarak inovasyon ve girişimcilik konusunda yapılan çalışmalara sonsuz destek veriyoruz ve sürdürülebilir sistematik bir girişimcilik ekosistemi oluşturabilmek için çabalıyoruz. Çünkü nitelikli girişimcilik için sadece ‘para’ yetmiyor. Girişimciliğin mutlaka nitelikli girişilebilir fikirler ve inovas-
BİZDEN HABERLER www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
yonlarla beslenmesi gerekiyor. Bu bağlamda, GAÜN olarak çok önemli bir misyon üstlendiğimizin farkındayız.” şeklinde konuştu. KURSİYERLER SERTİFİKA ALDI KOSGEB Başkanı Recep Biçer, girişimciliği çok önemsediklerini belirterek ‘Girişimcilik Destek Programı’ eğitimlerinin yaklaşık 4,5 yıldır devam ettiğini söyledi. Biçer, “Hem eğitim programı hem de sertifikalarını alan girişimcilere verilen desteklerin yürütülmesi anlamında şu ana kadar 300 bin insanımızı eğittik. Girişimcilerimizin eğitilmesinde destek veren meslek odaları, üniversiteler, belediyeler gibi tüm paydaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyorum. Açılış konuşmaları sonrasında, SouthInnoGate Konsorsiyumu Protokolü imzalandı. İmza merasiminin ardından Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ve KOSGEB Gaziantep İl Müdürlüğü arasında nisan ayında imzalanan protokol gereği düzenlenen ‘Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi 2. Dönem Sertifika Programı’na katılarak başarılı olan 25 kursiyere; Rektör Vekili Prof. Dr. Türkay Dereli, KOSGEB Başkanı Recep Biçer, GSO Yönetim Kurulu
KOSGEB Başkanı Recep Biçer, girişimciliği çok önemsediklerini belirterek ‘Girişimcilik Destek Programı’ eğitimlerinin yaklaşık 4,5 yıldır devam ettiğini söyledi. Biçer, “Hem eğitim programı hem de sertifikalarını alan girişimcilere verilen desteklerin yürütülmesi anlamında şu ana kadar 300 bin insanımızı eğittik. Başkan Yardımcısı Adnan Ünverdi, KOSGEB Başkan Yardımcıları Ahmet
Karakoç ve Süleyman İslamoğlu tarafından sertifikaları verildi.
11
BİZDEN HABERLER
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Teknoloji Transfer Ofisinden bir ilk daha…
TÜBİTAK Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı kapsamında açılan “Mentor Eğiticisi Çağrısı” sonuçları açıklandı. GAÜN TargeT Teknoloji Transfer Ofisi desteklenmeye uygun bulunan Türkiye’deki tek Teknoloji Transfer Ofisi oldu.
G
AÜN TargeT Teknoloji Transfer Ofisi, TÜBİTAK mentor havuzunda yer alan adaylarına stratejik teknoloji ve ürün yönetimi, ileri mühendislik ile tasarım, iş geliştirme ve teknoloji tabanlı başlangıç firmalarına özel alanlarda eğitim verecek. Gaziantep Üniversitesi ve TargeT Teknoloji Transfer Ofisi olarak yenilik ve girişimcilik alanlarında kapasite artırılmasına yönelik TÜBİTAK programlarının bölge
12
ekosistemine kazandırdıklarını dile getiren, programın yürütücüsü ve Gaziantep TEKNOPARK Genel Müdürü Dr. Deniz Vuruşkan “TÜBİTAK, geçtiğimiz dönemlerde yenilik ve kapasite artırılmasına yönelik 3 adet çağrı açmıştı. Yaklaşık iki ay önce 1601-1 girişimcilik kültürünün üniversite ekosistemi içerisindeki yerinin artırılmasına yönelik programımız fonlanmış ve çalışmalarına başlamıştık.1601-3 dediğimiz mentor yetiştirme
Bilindiği gibi mentor niteliği taşıyan kişiler, bazen bilgi ve deneyimini karşıya aktarmada sıkıntılar yaşayabiliyor. Bu program ile var olan bilgiyi nasıl aktaracakları konusunda deneyim kazanmaları sağlanacak. Empati kurmadan iş planı hazırlamaya, etkili iletişimden pazarlama tekniklerine, finansal okumadan güncel fon kaynaklarının ne olduğuna kadar çeşitli konularda eğitimler verilecek. Bu mentorler, TÜBİTAK’ın sahip olduğu havuzundan ve TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin uzman kadrosu tarafından seçilecek. programını da almaya hak kazanan bir Teknoloji Transfer Ofisi olduk. Bu program, bölgeye hem maddî hem de manevî girdi sağlayacaktır.” dedi. Mentor yetiştirme programının bir yıl süreceğini kaydeden Vuruşkan, ”Proje 3’er aylık dönemlerde dört eğitim programı olarak açılacak. Her dönemde 60 tane mentore eğitim vererek toplam 240 adet mentor eğitmeyi planlıyoruz. Eğitilecek mentorleri, uzun süre piyasa deneyimi olan ve belirli kapasitenin üzerinde
olan kişilerden seçeceğiz. Bilindiği gibi mentor niteliği taşıyan kişiler, bazen bilgi ve deneyimini karşıya aktarmada sıkıntılar yaşayabiliyor. Bu program ile var olan bilgiyi nasıl aktaracakları konusunda deneyim kazanmaları sağlanacak. Empati kurmadan iş planı hazırlamaya, etkili iletişimden pazarlama tekniklerine, finansal okumadan güncel fon kaynaklarının ne olduğuna kadar çeşitli konularda eğitimler verilecek. Bu mentorler, TÜBİTAK’ın sahip olduğu havuzundan ve TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin uzman kadrosu tarafından seçilecek. BİTAP dediğimiz “Bireysel Tecrübe Aktarım Platformu” programı ile bölgede, teknoloji tabanlı başlangıç firmaları ve iş geliştirme konularında yani KOBİ’lere hizmet verecek mentorleri yetiştireceğiz. Bundan sonraki süreçte sertifika
BİZDEN HABERLER
alan kişiler, özel mentorlük hizmeti verebilecek veya TÜBİTAK’ın özellikle Tekno-Girişim ve Girişim Sermayesi projelerinde çalışabilecek. Yetiştirilecek her mentor adayının gerek TEKNOPARK gerekse KOSGEB ile anlaşma yapılarak birer firma atanıp sahada pratik olarak eğitilmelerini de sağlayacağız.” dedi. TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin kurulmasıyla Gaziantep ve Bölge ekosisteminde teknoloji transferi ile ilgili tüm segmentlerde pozitif bir ivmelenme olduğunu dile getiren Vuruşkan, “Gaziantep sanayii, artık milyon dolarlık TÜBİTAK projeleri yazmaya başladı. Girişimcilik kelimesi bile konuşulmaz iken daha geçtiğimiz günlerde KOSGEB işbirliği ile 25 kişiye ‘Girişimcilik Sertifikası’ verdik. bölgede bu anlamda çok ciddi dinamizm var. Bu hareketliliğin içerisinde tek eksiğimiz mentorlüktü. TÜBİTAK’ın böyle bir programı fonlaması çok iyi oldu. Bu programın hem Gaziantep özelinde hem de bölgeye çok büyük getirisi olacak. Üniversitemizde sanayi tecrübesi olan ve mentorlük yapacak pek çok akademisyen hocamız var. Kısaca bu programla girişimlerin daha kısa sürede ticarileşmesi, daha katma değerli ürün üretilmesi konusunda eğitim alan mentorlerin teşviki ile ekosistem çok daha fazla hareketlenip başta Gaziantep ve bölgenin sanayiine ve ticaretine katkı sağlanmış olacaktır.” diyerek sözlerini tamamladı.
Üniversitemizde sanayi tecrübesi olan ve mentorlük yapacak pek çok akademisyen hocamız var. Kısaca bu programla girişimlerin daha kısa sürede ticarileşmesi, daha katma değerli ürün üretilmesi konusunda eğitim alan mentorlerin teşviki ile ekosistem çok daha fazla hareketlenip başta Gaziantep ve bölgenin sanayiine ve ticaretine katkı sağlanmış olacaktır.
13
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BİZDEN HABERLER
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
TÜRK TIP ÖĞRENCİLERİ BİRLİĞİ’NİN İLK KURULTAYI GAÜN’DE YAPILDI
K
urultayın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Gaziantep’in eğitim anlayışıyla da son yıllarda öne çıkan bir kent olmaya başladığını belirtti. Prof. Dr. Coşkun, özellikle ilköğretim ve ortaöğretimde çok ciddi sıkıntılara rağmen yükseköğretim alanında üç vakıf ve bir devlet üniversitesiyle Türkiye’de önemli köşe taşlarından biri olduğunu ifade ederek Gaziantep Üniversitesinin Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden biri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Coşkun, “Etraf kan kokusuyla dolu. Yüzlerce insan her gün can veriyor. Göçler yaşanıyor. Bu kadar ıstıraplar içerisinde biz yine de bu coğrafyada barışı, insanlığı,
14
Ülkemizdeki Tıp Fakültesi öğrencileri arasında düzenlenen “Türk Tıp Öğrencileri Birliği Kurultayı 2015” farklı üniversitelerde öğrenim gören yaklaşık 400 öğrencinin katılımıyla Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. huzuru temin etme noktasına tüm Gaziantep’te Gaziantep Üniversitesi olarak da ayrıca bir çaba ve canhıraş bir gayret içerisindeyiz. Bu anlamda da bütün olumsuzluklara rağmen coğrafî algı ve etrafımızı saran olaylara rağmen Gaziantep Üniversitesi Türkiye’de belirli yerini korumaya ve önde gelen üniversitelerden biri olmaya devam etmektedir.” dedi.
“Öğrencilerimize birer diploma verme çabası içerisinde hiç olmadık.” diyen Prof. Dr. Coşkun, Türkiye’de ilk olan Toplumsal Duyarlılık Projeleriyle zorunlu ders kapsamında her sene 9 bin öğrenciyi insanlarla temas ettirdiklerini, köydeki okulla, camiyle, sanayideki işçiyle buluşturduklarını ifade etti. Her yıl 300 projeyle hayata çıktıklarını söyleyen Prof. Dr. Coşkun, bütün branş-
lara Etik dersi koyduklarını söyledi. Hekimliği bir para algısıyla birlikte mülahaza etmenin son derece tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Coşkun, “Bu başka bir meslek. İnsanı sevmek, kuşatmak, hiçbir ırk, mezhep gözetmemek temel şiarımız. Toplumda hekimin parayla özdeşleştirilmesi, mülahaza edilmesi yıllar önceden gelen bu söylem ve mülahazaların ne denli zarar verici olduğunu, topluma ne denli yanlış aksettirildiğini görüyorsunuz. Siz gençlerin bu intibaları silmesi gerekir. Meselemiz insan sağlığını temin etmek ama insanın tekâmülünü, gelişmesini öncelemek ve insanları küçümsememek, empati yapmak, kırdan, şehirden, dağdan, köyden de gelse bu insanın benim insanım olduğunu, kucaklamam gerektiğini, hekimlerin öldürülmesine meydan vermeden hekimin haklarını da koruyarak ama hastayı da bir meta, eşya yerine koymayan etik bir anlayışı tesis etmek… İşte siz gençlerin görevi. Sizler geleceğe ışık tutmanızla ve söylemlerinizle, düşüncelerinizle ümit veriyorsunuz. Hiçbir siyasi savrulma içerisinde olmadan, hiç kimseyi dışlamadan, sadece temel ilkeler doğrultusunda bir araya gelmenin ne denli önemli olduğunu ve bu anlamda da bu birlikteliğini-
zi önemsediğimi belirtmek isterim.” diye konuştu. Hekimlerin bu ülkenin tarihinde her zaman söz sahibi olduklarını ifade eden Türk Tabipler Birliği 2012-2014 Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, “Cumhuriyetin kuruluşundan tutun, bugüne gelinceye kadar bundan sonra da böyle olmalıdır. Onun için yapmamız gereken iyi bir hekim olmaktır; ama iyi bir insan ve vatandaş olmak da durumundayız. Özellikle bugünlerde barışa bu kadar ihtiyaç duyduğumuz dönemde, mutlaka, hekimlerin, tıp öğrencilerinin her insanın sesini çıkartması lazım.” şeklinde konuştu. 1 Eylül’de “Dünya Barış Günü”nü kutladıklarını ve 1 Eylül’ün Almanların Polonya’yı işgal ettiği gün olduğunu bildiren Prof. Dr. Özdemir Aktan, “Savaş, hekimler tarafından bir toplum sağlığı sorunu olarak algılanır. Hekimler savaşa taraf olamazlar. Hekimler, her şartta barıştan yana olmalıdır. Bir savaş ortamında, mutlaka, diğer kimliklerinden de arınmak zorundadırlar. Hepimizin siyasi kimlikleri, düşünceleri, sosyal eğilimleri, etnik farklılıkları olabilir; ama hekimlik kimliğimiz bunların hepsinin üstünde olmalı. Hekim için düşman yoktur. Hekim için insan vardır, hastası vardır. Bugünlerde bunu hiç aklımızdan çıkartmamalıyız
BİZDEN HABERLER
ve barış isteğimizi, düşüncemizi hiç çekinmeden yüksek sesle her yerde mutlaka haykırmamız lazım. Hekimler barıştan yanadır. Bu hep böyle olacak ve böyle kalmalıdır.” dedi. Gaziantep Üniversitesi TargeT Teknoloji Transfer Ofisi adına konuşma yapan GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram, Türkiye’de genelde doktorların teknolojiyi kendi mesleklerini icra ederken son kullanıcı olarak yer aldıklarını belirterek artık doktorların veya tıp eğitimi almış olan insanların atölyelerde, laboratuvarlarda mühendislerle, teknisyenlerle bir araya gelip klasik tıp branşının biraz daha ötesine geçmek istediklerini söyledi. “Teknoloji Transfer Ofisi olarak artık doktorların beyaz önlükleriyle beraber lacivert önlükleri de olsun.” diyen Prof. Dr. Bayram, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Atölyelerde de bulunsunlar. Yeni ekipmanları, teknikleri ve cihazları beraberce ortaya koyalım. Bunlardan tıp için sektörel bazda baktığımızda yeni ürünleri de ortaya çıkartmak istiyoruz. Teknoloji Transfer Ofisimiz, Türkiye’deki diğer teknoloji transfer ofislerinden farklıdır. Türkiye’de ODTÜ teknoloji bazında bir markadır. Ancak ODTÜ’nün yapamadığını şu an Gaziantep Üniversitesi yapmıştır. Tıp sektörünü veya bunu hedefine koymuş teknolojiyi üretirken tıp sektörüne yönelik veya tıptaki hocaları da kullanarak yeni bilgiyi ve teknolojiyi geliştirebilir duruma geldik”. GAÜN Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Davutoğlu, başarılı bir kongre olmasını dileyerek kurultaydaki çalıştayların çok fonksiyonel ve verimli olacağına inandığını söyledi. Kurultayın açılış konuşmaları sonrasında GAÜN Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun’a, Türk Tabipler Birliği 2012-2014 Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan’a, GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram’a ve Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Davutoğlu’na günün anısına çiçek takdim edildi.
15
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Yönetim
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
TEKNOPARK Genel Müdürü Dr. Deniz Vuruşkan:
TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLMA HEDEFİNDEYİZ
GAÜN TEKNOPARK Genel Müdürü Dr. Deniz Vuruşkan, Teknopark’ın avantajlarını, vizyonunu, geleceğe yönelik hedeflerini ve firmalara tanınan avantajları anlattı. Gaziantep TEKNOPARK’ın diğerlerinden farkını da anlatan Dr. Vuruşkan, önümüzdeki üç yıllık hedeflerinin bölgenin en hızlı büyüyen teknoparkı olarak alınan patent sayısını artırmak olduğunu açıkladı. Hocam doğrudan konuya girecek olursak, firmaların neden TEKNOPARK’ta yer alması sorusunun cevabını sizden alabilir miyiz? Bilindiği gibi, bütün teknoparkların ortak çıkış noktası ve bu soruya cevabı; belirli indirimler, belirli avantajlar, belirli muafiyetler ve nitelikli ofis imkânları. Yani hem maddî hem de manevî avantajları bulunmakta. Maddî avantajları, 2023 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti, teknoparklarda yapılan teknolojik üretim ve AR-GE
16
çalışması yapan firmalardan alması gereken kurumlar vergisi, katma değer veya gelir vergisi vb. avantajlardan vazgeçiyor. Özellikle yazılım üzerine çalışan firmaların gelir, damga vergisi, işveren payı gibi pek çok şeyi muaf tutulmakta. Bu nedenle ki Türkiye’de teknoparklarda yer alan firmaların sektörel profillerinin yazılım şirketleri olduğunu görürsünüz. Bir de AR-GE yapan firmalar için avantajlar var. AR-GE yapan firmalar için de ilk partide yani seri üretime geçinceye
kadar birtakım avantajlar, muafiyetler söz konusu. Manevî avantajlarına gelince nitelikli ofis, sessiz çalışma ortamı, üniversite ile işbirliği ve üniversitedeki akademisyenlerin bilgilerinden faydalanma imkânın bulunması diyebiliriz. GENÇ VE DİNAMİK BİR EKİP Gaziantep TEKNOPARK’ın diğer teknoparklardan farkındalığı nedir? İleriki dönemlerde laboratuvar ve amfi imkânlarını Gaziantep TEKNOPARK’ta
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Yönetim
Firmaların Gaziantep TEKNOPARK’ta yer alması için ne yapması gerekiyor? Bir matbu formumuz bulunmakta. Firmalar projelerini bu formda doldurup proje sürelerini, ne yapacaklarını ve projenin özgün değerlerini anlatıyorlar. Biz bu formu üç ayrı hakeme gönderiyoruz. İki tanesi konuyla ilgili akademisyen, bir tanesi de Gaziantep TEKNOPARK bünyesinde uzman kadrosuyla çalışan kişilerden oluşan bu hakemler, firmanın değerlendirmesini yapıyor. Değerlendirirken, çalışmalarında AR-GE niteliği taşıyan firmalar, TEKNOPARK’ta kiracı olarak yer alabiliyor ve projesini yapma imkânına kavuşabiliyor. Özetle TEKNOPARK’ta yer almak isteyen firmaların çalışma konusunun içinde teknoloji olacak veya AR-GE dediğimiz “Araştır” ve “Geliştir”den bir tanesinin olması da yeterli. Şu an Orta Doğu ve bu bölgedeki illerin belediyesine yazı-
www.t to t a rget .co m
yer alan firmalar indirimli olarak kullanabilecek. Gaziantep TEKNOPARK, TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin kurulması ve Gaziantep Üniversitesinin AR-GE ve inovasyona bakış açısının olumlu yönde değişmesi ve odaklanmasıyla ciddi bir ivmelenme gerçekleştirdi. Genç, dinamik, aktif ve motivasyonu olan, 24 saat çalışan bir kadro bulunmakta. Bu süreç içinde, bu sinerji firmalara olumlu bir şekilde yansımakta. Şu an çok ciddi yazılım ve AR-GE yapan 60’a yakın firmamız bulunuyor. Firma sayımız sürekli artıyor.
lım yapan ve satan, Türkiye’deki 40 üniversitenin bilimsel proje araştırma birimine yazılım yapan, 3 boyutlu yazıcı oluşturan ve de Kartal Halı, Royal Halı gibi Türkiye’de markaları bilinen firmalar olmak üzere pek çok başarılı firmanın Gaziantep TEKNOPARK’ta ofisleri bulunmaktadır. TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLMA HEDEFİNDEYİZ. Gaziantep TEKNOPARK’ın yeni dönem hedefleri nelerdir? Bu konuyla ilgili yakın zamanda çok ciddi misyon ve vizyon çalışmaları yaptık. Yeni dönem için 2020 yılına kadar planlarımızı hazırladık. Öncelikle ilk üç yıl içinde bölgenin en hızlı büyüyen teknoparkı olup, patent sayımızı hızla artırmak istiyoruz. Sonrasında firmaların proje sayılarını artırıp ihracat olayına, e-ticarete doğru ilerlemeyi düşünüyoruz. Yani ilk üç yıl içerisinde bölgenin en hızlı büyüyen “teknolojik üssü” olmak gayretindeyiz. Bölgede teknoloji, yenilik deyince ilk akla gelen kurum olmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda bölge ekosistemini değiştirmeye çalışıyoruz. Bunların geri bildirimlerini de önümüzdeki yıllarda alacağımızı düşünüyorum.
17
Yönetim
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
kın işletme olmasına rağmen AR-GE, girişimcilik, proje kültürü istenilen seviyelerde değil. Maalesef sanayicimiz gördüğüne inanıyor; komşusundan, arkadaşından gördüğü yatırımı yapıyor. Tam da bu noktada Gaziantep şehrine, AR-GE, girişimcilik ve proje kültürünün oluşmasında Gaziantep TEKNOPARK ve bünyesindeki TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin ciddi katkıları olduğunu düşünüyorum.
Gaziantep TEKNOPARK ve TargeT TTO’nun Gaziantep sanayiine katkılarıyla ilgili neler söylemek istersiniz? Bu şehirde, girişimcilik kültürü babasının oğluna anlattığı kadardı. ARGE kültürü ise hiç yoktu diyebilirim. Gençler babasının kendisine dikte ettiği sektörü seçmek durumunda kalı-
Maalesef sanayicimiz gördüğüne inanıyor; komşusundan, arkadaşından gördüğü yatırımı yapıyor. Tam da bu noktada Gaziantep şehrine, AR-GE, girişimcilik ve proje kültürünün oluşmasında Gaziantep TEKNOPARK ve bünyesindeki TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin ciddi katkıları olduğunu düşünüyorum. yordu. Girişimcilik kültürü ise babanın oğluna verdiği limitler dâhilinde gerçekleşmekteydi. Yine proje kültürü çok fazla yoktu. Bilindiği üzere Gaziantep’te KOBİ’nin üzerinde olan büyük firma diyeceğimiz 1000’e ya-
Orta Doğu coğrafyasındaki durum bölgenin AR-GE çalışmalarını etkiler mi? Dünyanın neresinde olursanız olun kriz dönemlerinde AR-GE’nin daha fazla yapıldığını görürsünüz. Dünyadaki ülkelere baktığınızda, ekonomik ve siyasî zorlukların olduğu zamanlarda ileriye dönük yatırımlarını daha fazla yapmışlardır. Büyük buluşlar, katma değeri fazla olan AR-GE çalışmaları hep kriz dönemlerinde ortaya çıkar ve patlama yapar. Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinden aldığım dönütlere baktığımızda insanların markalaşma, katma değerli ürün üretmek yönünde çalışmalar içerisinde olduğunu ve bu konuya kafa yorduklarını gözlemliyorum. Hatta bizimle ortak markayla pazara girmek isteyen insanlar var. Uluslararası marka olma yolunda büyük firmaların çabaları var. Bunlar güzel gelişmeler. Dolayısıyla TEKNOPARK ve TargeT TTO olarak hedeflerimiz arasında Gaziantep Sanayi Odasının 2023 yılına kadar Gaziantep’ten çıkarmak istediği 20 tane uluslararası markanın en az iki tanesinin Gaziantep TEKNOPARK’taki firmalardan çıkmasını sağlamak. Eklemek istedikleriniz? Teknoparkların uygulama yönetmenliğinde birtakım güncellemeler yapılabilir. Örneğin devlet destekli laboratuvar kurulması, teknoparklarda yer alan firmalar içinde teknolojik seri üretim yapanlara devlet ihalelerinde öncelik tanınması gibi avantajların hızla gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Dr. Deniz Vuruşkan kimdir? 1978 doğumlu. Tekstil Mühendisi. Yüksek lisans ve doktora yaptı. Tekstil tasarımda öğretim üyeliği yapmaktadır. Özellikle girişimcilik ve ticarileşme konusunda çalışma ve deneyimleri var. Yaklaşık 2 yıldan bu yana TEKNOPARK Genel Müdürlüğü görevini yapmakta olup aynı zamanda 2 yıldan bu yana TARGET (Teknoloji Transfer Ofisi) 5. modül sorumlusudur. AR-GE, fon kaynakları ve girişimcilik konularında eğitim ve seminerler vermektedir.
18
BAŞARI HİKAYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
19
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
İnovit Bilgisayar Genel Müdürü Ahmet Konukoğlu:
ÇÖPTE AR-GE YAPTI, ORTAYA ÇÖPİTO ÇIKTI
Endüstri Mühendisi Ahmet Konukoğlu, inovasyona ve ARGE’ye olan merakı sayesinde kendini bir anda katı atık yönetimi, konteynerler ve çöplerin toplanmasıyla ilgili bir projenin tam ortasında bulmuş. Projesini uygulamaya karar veren Ahmet Konukoğlu, TEKNOPARK’ta yerini alarak, ÇÖPİTO adını verdiği bir cihaz ve yazılım geliştirmiş. İnovit Bilgisayar Genel Müdürü Ahmet Konukoğlu, projesini ve bugüne kadar geldiği süreci bizlerle paylaştı.
20
A
hmet Bey, böyle bir projeye başlamaya nasıl karar verdiniz? Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. İstanbul’da bir süre tedarik zinciri üretimi üzerine çalıştım. Gaziantep’te farklı ticarî faaliyetler de yaptım. Gaziantep 3. Organize Sanayi Bölgesinde Kon-Med Sağlık Limited Şirketi diye yerimiz var. Orada diyaliz ile ilgili sarf malzemeleri üretiyor, alıyoruz ve satıyoruz. İnovasyon, ARGE gerektirecek işlere ilgim fazla idi. Bu nedenle 2014 yılında
Gaziantep TEKNOPARK’ta yer almaya karar verdik. Nasıl bir proje bu? Katı atık yönetimi optimizasyonu üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Özellikle yer altı çöp konteynerleri ve diğer konteynerler de dâhil konteynerlere bir aparat takıp onların doluluğunu, sıcaklığını ve farklı verilerini ölçüp çöplerin toplanması konusunda maliyetleri düşüren bir proje. Bunun için cihaz ve yazılım geliştirip bunların pazarlama aşamasındayız. ÇÖP KONTEYNERİ DOLU İSE
SİSTEM HABER VERECEK. Bu proje uygulandığında yaşamımıza ne gibi faydaları olacak? Belediyeler atık toplama işini bazı firmalara veriyor. Bu firmalara verirken ihale ile veriyor ve sonuçta bir bedel ödüyor. İnovit firması olarak bu projemizde, çöp toplayan kamyonların her çöp konteynerine devamlı uğramasını değil, dolu olanlarına uğramasını ve ona göre dinamik rotalar çizilmesini sağlayarak maliyetlerin çok daha aza çekilebileceğini düşünüyoruz. Kamyonların rotalarını belirleyip gidecekleri mesafeleri kısaltmaya çalışıyoruz. Bunun bir taraftan çevreye katkısı, diğer taraftan egzoz gazı salınımının azalmasıyla trafiğe katkısı olacak. Ancak en önemli katkısı, maliyet katkısı. Çünkü yapılan her işin bir maliyeti var. METAN GAZI BİRİKMELERİNE KARŞI DA ÖNLEM ALACAK.
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Kamyonların rotalarını belirleyip gidecekleri mesafeleri kısaltmaya çalışıyoruz. Bunun bir taraftan çevreye katkısı, diğer taraftan egzoz gazı salınımının azalmasıyla trafiğe katkısı olacak. Ancak en önemli katkısı, maliyet katkısı.
Sistem nasıl çalışacak? Çöp kutusunun kapağına takılan bu aparat, çöp kutusunun içerisindeki mesafeyi ölçerek çöp kutusunun içerisindeki doluluk oranını belirliyor. Bir merkez programımız var. Kamyonlar çıkmadan bu merkez programındaki algoritmalar çalışıyor. Bu algoritma da kullanıcının seçimine göre bir parametre belirliyor. Örneğin %70 dolu çöp konteynerlerine uğrayabilme gibi. Bu aparat metan gazı ölçümü de yapıyor. Çöp konteyneri %20 dolu olabilir ama 15 gündür toplanmayan bir çöp konteyneri olma durumlarına
karşı da bu aparat çözüm üretiyor. Özellikle yer altı çöp konteynerlerinde metan gazı birikmesi çok fazla oluyor. Metan gazı birikmesi %1’den fazla olursa patlama riski başlangıcı görülmeye başlıyor. Bilindiği gibi, bu metan gazı birikmesi yangınlara sebep oluyor. Dolayısıyla bu sistemimizle metan gazının %1’den fazla olduğu durumlarda toplama sinyali alınıyor. Bu şekilde bir çöp konteynerinin doluluk oranı belirli bir seviyeye gelmemiş olsa dahi toplanması gerçekleşmiş olacak. Yer altı çöp konteyneri Gaziantep’te olmasa bile birçok ülkede ve ilde
21
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Yer altı çöp konteyneri Gaziantep’te olmasa bile birçok ülkede ve ilde yaygınlaşan bir proje. Konteynerler için geliştirdiğimiz çöpito cihaz, modüler bir şekilde, kapağa kolayca monte edilebilecek biçimde tasarlandı. Ayrıca katı atık sistemine uygulanabilir olmanın yanında metan gazı sensörleri de olacak.
22
yaygınlaşan bir proje. Konteynerler için geliştirdiğimiz çöpito cihaz, modüler bir şekilde, kapağa kolayca monte edilebilecek biçimde tasarlandı. Ayrıca katı atık sistemine uygulanabilir olmanın yanında metan gazı sensörleri de olacak. Projeniz ile ilgili yurt içi ve yurt dışında araştırmalarınız var mı? Türkiye’de üç, dört yıl öncesi istatistikî verilere göre bir günde ortaya çıkan atık 70.000 ton. Günlük katı atık yönetim maliyeti 3500.000 USD. Özetle önümüzdeki üç beş yıl içinde Türkiye’de bizim sistemin ya da benzer bir sistemin kullanım oranının toplam %15 artacağını ve beraberinde %30’luk bir maliyet azalmasını getireceğini öngörüyoruz. 2014 yılının Eylül ayından bu yana bu proje üzerinde çalışmaktayız.
Türkiye’de şu an bizim bu projenin benzeri rastladığımız bir proje yok. Ancak yurt dışında bu sistem ABD, İspanya, İngiltere, Finlandiya, Danimarka, Norveç gibi ülkelerde kullanılmaktadır. TEKNOPARK ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri için düşünceleriniz nelerdir? Gaziantep’te AR-GE, inovasyon kültürü çok fazla yok. Zamanla gelişeceğine inanıyorum. Geleceğe baktığımızda Gaziantep çok hızlı ve sürekli büyüyen bir şehir. Tek eksiğimiz, ilk buluşları yapan bir şehir değiliz. Uluslarası markalar yaratmada sıkıntılarımız var. Bunun yanında Gaziantep her sektörde ürün üretimi olan bir şehir. Bu anlamda Gaziantep sanayiinin ve Gaziantep TEKNOPARK’ın önünü açık görüyoruz.
RÖPORTAJ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
23
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
SOCTAG BİLİŞİM YÖNETİM KURULU ÜYESİ Abdurahman Koçak:
“Kişilerin değil, konuların sosyal medyasıyız”
Günümüzde her şeyin ‘akıllı’sına ihtiyaç duyuluyor. Sosyal medyanın akıllısını da SOCTAG sunmaya başladı. Ankara’da çalışırken birgün ziyaretine gelen annesinin “Elin yumağını büyütüyorsun.” sözünden etkilenip Gaziantep’e dönüp kendi işini kurmaya karar veren Abdurahman Koçak, ilk iş deneyimini, sonrasını ve arkadaşlarıyla kurduğu SOCTAG’ın öyküsünü bizlerle paylaştı.
T
ahsilinizi ne üzerine yaptınız, iş yaşamına nasıl atıldınız? Gaziantepliyim. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden mezun olduktan sonra, 2007 yılında Ankara’da özel sektörde hizmet veren büyük bir yazılım şirketinin uzman yazılım mühendisi olarak iş hayatına başladım. Üniversitede okurken “Güzel bir firmada kariyer yapacağım.” zihniyetinde yetiştiriliyorsunuz. Bir buçuk sene Ankara’daki bu şirkette çalıştım. Pek çok proje yürüten bu şirkette, yazılım mühendisi olarak önemli tecrübeler kazandım. Annemin birgün Ankara ziyaretinde işlerimin yoğunluğundan dolayı onlara vakit ayıramamam nedeniyle “Elin yumağı-
24
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
YARIM KALAN İŞ KURMA HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRDİM Üniversitede okurken kendi işinizi kurma fikri var mıydı? SOCTAG projenizi ve şirket olarak yapılanma sürecini paylaşır mısınız? Tatillerde, fırsat buldukça proje ve fikir paylaşımında bulduğum aile dostum Fatih Türker Bey’le, ilk 2008’de “DİFF Teknoloji” şirketini kurduk. Muhasebecilerin işletme defterlerini tutmalarını kolaylaştıran bir uygulamaydı. Bunun yanında web sitesi tasarımı gibi dijital ajans işleri de yapıyorduk. Piyasa koşullarının zorluğu ve verdiğimiz emeğe göre istediğimiz miktarlarda para kazanamayınca şirketi kapattık. Şunu belirteyim: İlk kurduğumuz şirkette çok güzel deneyimler elde ettik. Sonrasında SUNDER İş Adamları Derneğinin genel sekreteri olarak ve Gaziantep OSB’de IŞIK AHŞAP firmasında insan kaynakları müdürü olarak çalıştım. SUNDER’de sosyal medyayı çok iyi kullandık. Üye sayımızı artırdık. Çalıştığım bu şirketlerde personel ve müşteri ilişkileri bağlamında, hem çalıştığım şirkete hem de kendime katkı sağladım. Şirketlerde insanın bir masraf değil, gerçekten kaynak olduğu vizyonunu hem kendim hem de çalıştığım firmalarda sağlamaya çalıştım. Ancak yarım kalan ve hayalim olan kendi firmamı kurma isteğim, “SOCTAG proje fikrini” hayata geçirmenin zamanı geldiğinin farkındaydım. SOCTAG projesini hayata geçirmek üzere projemizin de adı olan SOCTAG firmasını kurup, faaliyete geçirdik Şu an Ömer Asım, Ömer Karslı, İbrahim Aslan beylerle birlikte dört ortak yola devam etmekteyiz. SOSYAL MEDYANIN AKILLISI!.. SOCTAG projesini biraz daha açar mısınız? SOCTAG, akıllı bir sosyal medyadır. Yapmak istediğimiz şey, insanların paylaşımlarını anlamlandırarak ken-
www.t to t a rget .co m
nı büyütüyorsun.” sözü beni çok etkiledi. Sabah kalkıp katmer yeme, beyran içebilme ihtimalim olmadığı Ankara’nın bana göre olmadığını fark ettim. Küçük olsun ama Gaziantep’te bir işim olsun istedim. 2008 yılı sonlarına doğru, çalıştığım şirketten istifa edip memleketim olan Gaziantep’e taşındım.
dilerini tanımalarını sağlayıp kendilerine özgün içerik sunmaktır. Çok yoğun bir morfolojik inceleme bulunmakta. Örneğin siz “Midem kazındı.” diye yazıyorsanız aç olduğunuzu anlamaya çalışan bir sosyal medya. “Midesi kazınmak” bir deyimdir. Bilgisayar, ifadenin köküne inince “mide” ve “kazınmak”ı çıkarıyor. Çalıştığımız algoritmamız da ilgili deyimlere benzer referans şeylere bakıyor. Oradan da “midesi kazınmak” olayının açlık ifade ettiğini çıkarıyor ve bu paylaşıma “açlık” etiketini yapıştırıyor. Firmamızın ve projemizin adı olan SOCTAG, aslında sosyal etiketlemeden geliyor. Tüm paylaşımlar, etiketleme mantığıyla çalışıyor. Kişiyi takip ederken etiketi de takip ediliyor. Diğer sosyal medya araçlarında, Twitter ve Facebook’ta etiketi takip etme özelliği yok. Twitter ve Facebook’ta sadece arkadaşlarınızı görürken SOCTAG’da o etikete yazı yazmış kişileri de görebiliyorsunuz. Bu durumda tanıyor olabileceği kişilerden, tanımayı isteyebileceğiniz kişileri kullanıcıya sunuyoruz. Aslında yayılmalı bir sosyal medya. Aynı fikir, aynı görüşte olabilecek kişileri, yakın veya aynı etiketlere sahip kişilere eşleştiriyoruz. Dolayısıyla bu kişileri de kullanıcıya “tanıyor olmak isteyebilecekleri kişiler” olarak sunuyoruz. SOCTAG kullanıma ne zaman geçecek?
Sosyal medyada geliştirilmesi gereken pek çok özelliği firma olarak yapmaya çalışıyoruz. Sosyal medya trendinin akıllı sosyal medyaya doğru evrilmekte olduğunun bilincindeyiz. Bir olayda Büyük Veri’nin çok önemli olduğunu ve bir olayı değerlendirirken çevresindeki diğer etkilerle değerlendirilmesi gerektiğine inanarak sistemimizi kurduk ve yazılımımızı buna göre yazdık ve yazmaya devam ediyoruz.
25
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Sosyal medyada bir olay olduğunda size haber veriyor; ancak o an müsait değilseniz sonradan göremiyorsunuz. SOCTAG olarak, bu tür olayları kaydedip kullanıcının ilgisini çekecek şekilde ona sunuyoruz. Açıkçası SOCTAG sosyal medya projemizde etiket kapanmıyor, bitmiyor. O etiketle ilgili neler yazılıp çizilmiş sonradan görebiliyorsunuz. Özetle sosyal medyada geliştirilmesi gereken pek çok özelliği firma olarak yapmaya çalışıyoruz.
Şu an kendi çevremizdeki 200 arkadaş üzerinde denemeler yapıyoruz. AR-GE çalışmalarımız devam ediyor. Kullanıma açabiliriz; ancak referans oluşturmaya, denemelerle test ederek emin adımlarla ilerlemek istiyoruz. SOCTAG şirketinin SOCTAG projesi dışında ne tür uygulamaları var? Mobil uygulamaları var. Kapsamlı hizmet veren web ve mobil tarafında aynı anda uygulamalarımız bulunmakta. Örneğin “Pilot” diye bir projemiz, uygulamamız var. Bu uygulamada kurumun kendi içerisinde “iletişim yazımı” söz konusu. Kurumun kendi sunucularına kurulum yapıyoruz. Dolayısıyla kurumsal
26
hafıza kurumda kalıyor. “Pilot” uygulamanızı biraz açar mısınız? Kaç kullanıcısı var? Bu projemiz hayata geçti. Pazarlama çalışmalarına yeni başladık. Bayağı satış yaptık. Çok büyük firmalarla görüşmelerimiz var. Satın alan firmalar, geri bildirimlerini yapıyorlar. Eklemeler yapıyoruz. Açıkçası sürekli gelişen bir proje oldu. Bunun dışında “revula” uygulamamız var. “revula”, bir süreç yönetim sistemi yazılımı. Birçok firma iş akışlarını, görevlerini ve üzerinde çalıştıkları projeleri yönetmek için revula’yı kullanabilir. Sosyal medya, yazılım ve bilişim
sektörü neyi tartışıyor? Geleceğini nasıl görüyorsunuz? SOCTAG şirketi olarak kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? SOCTAG projesine başlamadan önce öngörümüz şu idi: Her şeyin “akıllı” olması beklenir hâle geldi. İnsanlık olarak akıllı şeylere ihtiyacımız var. Çoğu şeyi kendimiz yapıp uğraşmak istemiyoruz. Televizyonlarımız smart tv, buzdolaplarımız akıllı. Her şeyimiz akıllı olmaya doğru ilerlerken sosyal medyalarımızın da “akıllı” olma konusunda geliştirilmesi gerektiğini düşündük. Günümüzdeki sosyal medya hesapları, arkadaşımız ne paylaşmışsa onu gösteriyor. Ancak sosyal medyadaki bir kedi videosunu izlemek insanların dikkatini çekmeyebilir. Vaktinin boşa harcandığını düşünebilir. SOCTAG olarak sosyal medyadaki doğru bilgiyi doğru kişiye analiz edip sunarak fark yaratmaya çalıştık. Projemiz sosyal medyadaki bilgi kirliliğini arındırmaya yönelik, akıllı bir sosyal medya. Kısaca SOCTAG projemize, akıllı sosyal medya diyebiliriz. Ayrıca “Big Data” diye yani “Büyük Veri” diye bir terim var. Bilindiği gibi, sosyal medyada çok büyük bir veri var. Ancak bunların hiçbiri analiz edilmiyor. Sosyal medyada bir olay olduğunda size haber veriyor; ancak o an müsait değilseniz sonradan göremiyorsunuz. SOCTAG olarak, bu tür olayları kaydedip kullanıcının ilgisini çekecek şekilde ona sunuyoruz. Açıkçası SOCTAG sosyal medya projemizde etiket kapanmıyor, bitmiyor. O etiketle ilgili neler yazılıp çizilmiş sonradan görebiliyorsunuz. Özetle sosyal medyada geliştirilmesi gereken pek çok özelliği firma olarak yapmaya çalışıyoruz. Sosyal medya trendinin akıllı sosyal medyaya doğru evrilmekte olduğunun bilincindeyiz. Bir olayda Büyük Veri’nin çok önemli olduğunu ve bir olayı değerlendirir-
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
Sosyal medya kullanımı neden bu kadar yaygın? Günümüzde toplumsal bir görüş, sosyal medyadan elde edilmekte. Önceki dönemlerde liderler kapalı devre iletişim aracıyla kitleleri etkilerdi. Propaganda mevcuttu. Medya tek yönlü olduğu zamanda istenildiği gibi insanlar maniple edilebiliyordu. Sosyal medya ise her kesimin kendi fikirlerini belirtebildiği bir mecra olduğundan insanların görüşlerinin ne olduğunun doğruluk payı daha yüksek. Güncel yaşanan olaylarda toplumsal tepkiyi ölçmek için sosyal medyaya bakmak yeterli. Hatırlar mısınız, eskiden “sevgili günlük” diye deneyimlerimizi günlüklere aktarırdık. Kapalı devre paylaşmak isteyen günlüklere yazar, açık devre paylaşmak isteyen ise arkadaşlarıyla paylaşır ve arkadaşlarıyla paylaşımda bulunan kişiler ise o arkadaş grubu içerisinde otorite sayılırdı. Şu an bunun yerini sosyal medya almış durumda. Diyelim ki bir haber çıktı ve gündeme oturdu. 10 dakika sonra sosyal medyanın aracılığıyla bu haberin doğru veya yanlış olduğunu anlayabiliyorsunuz. Özetle sosyal medya önemli bir haber kaynağı ve vazgeçilmez iletişim aracı. Sosyal medyanın insanlar üzerinde etkisi o kadar fazla ki bugün Facebook kullanımıyla pek çok evlilikler gerçekleşiyor. Hatta trend, sosyal medyanın artık iş hayatına da yansıyacağını gösteriyor. İş hayatında bazı şeyler çok resmi ortamlarda değil, bu tarz sosyal medya üzerinden yürütülecek. Nitekim çoğu firma WhatsApp’ta grup oluşturup koordinasyonunu sağlıyor. SOCTAG olarak, bu işleri daha da özelleştirelim ve firmanın kendi sunucusunda bunları barındı-
www.t to t a rget .co m
ken çevresindeki diğer etkilerle değerlendirilmesi gerektiğine inanarak sistemimizi kurduk ve yazılımımızı buna göre yazdık ve yazmaya devam ediyoruz. Yazılım ve bilişim sektörü neyi tartışıyora gelince “Büyük Veri”yi tartışıyor. “Büyük Veri”yi işlemek üzerine çok fazla çalışmalar var. İşlemek için dile çok iyi hâkim olmak gerekiyor. Örneğin yazılım Türkçe ise Türkçenin deyim ve deyişlerini, gramer yapısını çok iyi bilmek gerekiyor.
ralım ve kriptolu bir şekilde iletişim sağlayalım istedik. Bundan yola çıkarak da “Pilot” projemizi ürettik. Pilot projemiz, bu şekilde ortaya çıktı. Gaziantep sanayii hangi konularda sizden faydalanabilir? A’dan Z’ye “PR” danışmanlığı veriyoruz. Bu danışmanlık paketi içerisinde, Network altyapısı, tanıtım, dijital reklam hazırlanması, dijital reklamın optimum bütçeyle nerelerde daha fazla yer alacağı, web tasarımlarının yapılması, pazarlama stratejileri, animasyonlu video çekimleri, normal video çekimleri ve sosyal medyada tanıtım stratejilerinin oluşturulması gibi pek çok şey içermekte. Gaziantep’te dijital ve teknolojik olarak 360 derece hizmet veren tek şirketiz diyebilirim. Gaziantep’te “Ev yakınına buyurun.” diye bir deyim var. Misafir ağırlamayı seven bir kentiz. Gaziantepli samimiyeti görmek istiyor. Dolayısıyla Anteplinin dilinden bir Antepli anlayacağından bu samimiyeti müşterilerimiz, “SOCTAG” firmasında bulabiliyor. SANAYİCİLERİMİZİN EKSİKLİKLERİ VAR Üniversite-sanayi işbirliği, girişimcilik ve gençlerle ilgili neler söylemek istersiniz? Gaziantep’te bir işin fizibilitesini, pazar analizini yapmadan girişimci olmaya çalışan insan çok fazla. Gaziantepli sanayici, şu an çok ciddi paralar kazanmıyor. Çok düşük kâr marjlarıyla satış yapıyor. Bu şehir-
de arsadan kaynaklı rant olayı çok fazla. Ama bir işi doğru yapıp para kazandıktan sonra tekrar geliştirmek isteyenler mevcut. Gaziantepli kasasında para biriktirmez. Hep sanayie tekrar yatırmak ihtiyacı duyar. Sanayicilerimizin tek eksiği, AR-GE yapmaması. Biraz ezberden gidiyor. AR-GE yapıp bir ürün geliştirip satmak zihniyetinde olanlar çok az. Tabii AR-GE, “Arakla getir değil, araştır geliştir.” anlamı ifade etmeli. Gençler için ise şunu söyleyebilirim: Eskiden Gaziantep’te gençlere “Usta çekici yemek lazım.” diye öğüt verilir ve gençler yazın veya okul zamanı dışında mutlaka bir yerde çalışırdı. Bugün bu kavramlar ve uygulamalar azaldı. Bu nedenle Gaziantep’te geçmişte var olan esnaflık kültürü, usta-çırak ilişkisinin yeniden canlanması ve yerleşmesi gerektiğine inanıyorum. Teknoloji geliştirme bölgeleri ve TargeT TTO hakkında düşünceleriniz nelerdir? TargeT Teknoloji Transfer Ofisi, Gaziantep için büyük bir değer. Farkına varılması lazım. Bir ürün geliştirecekseniz, bir fikriniz varsa ve yeni bir AR-GE yapacaksanız TargeT TTO’nun doğru adres olduğunu düşünüyorum. Herkes kendi işini iyi bilir ama ürün geliştirmenin, ARGE’nin nasıl yapılacağını bilemeyebilir. TargeT vasıtasıyla gerek akademisyenlerden gerekse Ofis’ten geliştirilmek istenen konuyla ilgili uzmanlık desteği alınabilir.
27
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Bilgisayar mühendisi Burak Yüncü
YNC Yazılım, Yapay Görme Sistemleri üzerinde çalışıyor.
VERİMLİLİĞİ ARTIRIP MALİYETİ AZALTIYOR Bilgisayar mühendisi Burak Yüncü, 2009 yılında kurduğu yazılım şirketinde, uzun süredir yapay görme sistemleri üzerinde çalışıyor. Projesini TÜBİTAK’a sunan Burak Yüncü, Gaziantep TEKNOPARK’taki yerini de aldı. Burak Yüncü, yapay görme sisteminin Türkiye’de son iki yıldan bu yana yaygınlaşmaya başladığını
28
belirterek, bu özellik sayesinde bazı firmalarda 15 kişinin yaptığı işi, bu cihazın yapmasının mümkün oldu-
ğuna dikkat çekti. Burak Bey, TEKNOPARK ile yolları-
nız nasıl kesişti? Bilgisayar mühendisiyim. Mezun olduktan sonra sürekli yazılım üzerine çalıştım. YNC Yazılım firmasını 2009 yılında kurdum. Endüstrinin temel otomasyon gereksinimlerini karşılamak ve son gelişmiş teknoloji, stratejileri ve mühendisliğin en iyi pratiklerini kullanarak yazılım çözümleri geliştiren dinamik, yenilikçi bir teknoloji şirketiyiz. Şubat 2015 gibi pek çok geliştirdiğimiz ARGE ve projelerimiz hızlandırmak ve hatasız geliştirmek için Gaziantep TEKNOPARK’tayız. Firmamız, görüntü işleme, kamera ile kalite kontrol sistemleri, özel masaüstüweb mobil yazılımlar geliştirmekle beraber karar destek, yapay görme ve iş zekâsı sistemleri konularında faaliyet gösteriyoruz. Yapay görme sistemi nedir, örnekler verebilir misiniz? Yapay görme sistemleri, Türkiye’de yeni bir uygulama alanı. 2003 yılında başlayan bu sistem, dünyada 2011 yılında yaygınlaşırken, Türkiye’de 2013 yılında etkin olarak kullanılmaya başlandı. Örneğin bir bardak üreten firma ürününün kalite kontrolünü yapabilmek için insan gücüne ihtiyaç var. Üstelik onun gözle görebilecek şekilde üzerinde bir kırık ve baskısında bir yanlışlık olup olmadığı ile ilgili en az 15 kişilik bir ekibe ihtiyaç duyulur. Böyle bir durumda kamera ile kalite kontrol sistemleri dediğimiz yapay görme sistemlerinin maliyet azaltıcı, verimliliği artırıcı etkisinin önemi ortaya çıkıyor. Kısaca yapay görme sistemleri, üretim esnasında, üretim sistemlerindeki gözle görülemeyen hataları kamera ile seçmektedir. Örnek vermek gerekirse… Bir tekstil firmasında ipliklerdeki abraj veya plastik üretimde plastiğe yapışan bir sinek, otomotiv sektöründe kaportadaki boyanın kalitesinin kontrolü gibi devamlı üretim yapan endüstrideki
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
otomasyon sistemlerinde ne üretiliyorsa bunun kalite kontrol sistemi. Bilindiği üzere siyah ile beyaz renk arasında 16 tane renk tanımlandığı için çıplak gözle yapılamayan her şeyde yapay görme sistemlerine ihtiyaç var. Yapay görme sistemindeki kamerada ise 250-256 adet renk tanımlanabilmektedir. Bu nedenle yapay görme sistemleri üretim yapan firmaların işini kolaylaştıran, verimliliğini artırıp maliyeti azaltan bir sistemdir.
29
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Yapay görme sistemlerinde özellikle üretim sırasında kritik proseslerde, örneğin insan dikkatinin önemli olduğu işlerde dikkate gerek kalmaksızın sıfır hata ile çözüm üretiyoruz. Böylece işletmeler, insan ve makine kaynaklı hataları ortadan kaldıran birçok noktada etkili, hızlı ve başarılı bir şekilde kontrol yapabilmektedir. Yapay görme sistemleri, şu an, plastik film, Dry film, pet, nonwoven kumaş, kâğıt, metal, ürünlerde yüzey denetlenmesi, otomatik PCB denetim, ahşap kalite kontrol, ürünlerde etiket denetimi, güneş paneli hücre denetimi, paketleme denetimi, tıbbî şişe denetimi, gıda paketleme kontrolü, ürün seri numara kontrolü, 3D yüzey ölçümü ve denetimi gibi sektörlerde kullanılmaktadır.
30
Yapay görme sisteminin yurt dışı ve Türkiye’deki durumu ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Türkiye’de görüntü işleme anlamında iş yapan firma sayısı çok az. Yurt dışında Almanya, Kanada, Japonya, ABD gibi ülkelerde etkin bir şekilde kullanım alanı bulunmaktadır. Şu an TÜBİTAK’a sunduğumuz projede, yapay görme sistemlerini daha önce denenmemiş bir sektör için geliştirdik. Türkiye’de daha önce bu şekilde bir çalışma yapan olmamış. Ancak yurt dışında iki firmada bu sistemin bu sektörlerde çalışma yaptığını biliyoruz. Gelecek dönem hedefleriniz nelerdir? Firmamız YNC Yazılım AR&GE Mühendisliği ismiy-
le kuruldu. kuruldu. Şu an piyasa da yapay görme sektöründe “Smart Covis”, Karar destek ve ileri yazılım faaliyetlerinde ise “Yncsoft” markalarıyla biliniyoruz. Kasım ayı gibi TÜBİTAK ile ilgili çalışmamızın sonuçlanmasını bekliyoruz. Üretim sistemleri, akıllı maliyet hesapları gibi yazılım programlarıyla ağırlıklı olarak metal, plastik, kimya sektörlerinde hizmet verdik ve vermeye de devam edeceğiz. Smart Covis markamızın ise çalışmalarına devam ediyoruz. Smart Covis markamız ile yapay görme sistemlerinde özellikle üretim sırasında kritik proseslerde, örneğin insan dikkatinin önemli olduğu işlerde dikkate gerek kalmaksızın sıfır hata ile çözüm üretiyoruz. Böy-
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
EK KLOR İSTASYONLARIYLA KLOR OPTİMİZASYONU PROJEMİZ BİR İLK… Gündemde başka projeleriniz var mı? Karar destek sistemi ile su içerisindeki klorun sıfıra gelme noktasını yakalayan, bilgi veren, optimize yapan bir sistem. Örnek vermek gerekirse şehirlerde su şebekesinde bir sürü geçen su boruları var. Ancak tek noktada klorlama yapılıyor. Dolayısıyla klor son noktaya gidene kadar kuruyor. Özellikle de yazın sıcaklık artışı ile sudaki klor son noktaya gidinceye kadar sönüyor ve salgın hastalıklar artıyor. Projemizde optimize ettiğimiz yazılımlarla ve ek klor istasyonlarıyla başlangıç ile bitiş noktasındaki klor miktarının homojen bir şekilde olmasını sağlıyoruz. Bunda da yapay zekâ var. Ek klorlama istasyonlarıyla klor optimizasyonu yani karar destek sistemiyle klor kontrolölçme projemizi, Türkiye’deki yerel yönetimlerle görüşmeye devam etmekteyiz.
www.t to t a rget .co m
lece işletmeler, insan ve makine kaynaklı hataları ortadan kaldıran birçok noktada etkili, hızlı ve başarılı bir şekilde kontrol yapabilmektedir. Yapay görme sistemleri, şu an, plastik film, Dry film, pet, nonwoven kumaş, kâğıt, metal, ürünlerde yüzey denetlenmesi, otomatik PCB denetim, ahşap kalite kontrol, ürünlerde etiket denetimi, güneş paneli hücre denetimi, paketleme denetimi, tıbbî şişe denetimi, gıda paketleme kontrolü, ürün seri numara kontrolü, 3D yüzey ölçümü ve denetimi gibi sektörlerde kullanılmaktadır. Özetle Smart Covis yapay görme sistemleri ile Anadolu’da profesyonel anlamda hizmet veren tek şirket olduğumuz için yapay görme sistemlerinin bölgede yaygınlaşması için sanayi ile olan işbirliğimiz devam etmektedir. Viyana’da bir firmaya satış yetkisi verdik. Yakın zamanda İstanbul’da bir ofis kurmayı düşünüyoruz. Firmaların her türlü yazılım ile ilgili taleplerine çözüm ortağı oluyoruz.
Şehirlerde su şebekesinde bir sürü geçen su boruları var. Ancak tek noktada klorlama yapılıyor. Dolayısıyla klor son noktaya gidene kadar kuruyor. Özellikle de yazın sıcaklık artışı ile sudaki klor son noktaya gidinceye kadar sönüyor ve salgın hastalıklar artıyor. Projemizde optimize ettiğimiz yazılımlarla ve ek klor istasyonlarıyla başlangıç ile bitiş noktasındaki klor miktarının homojen bir şekilde olmasını sağlıyoruz.
31
MAKALE
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Gaziantep’e bir misyon yüklemek
Prof. Dr. Mustafa BAYRAM
Prof. Dr. Mustafa Bayram kimdir? Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Mühendislik Fakültesi Dekanı, Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mustafa Bayram Teknoloji, Ar-Ge ve İntörn Uygulamalarından ve bu kapsamda TARGET TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) nde sorumlu yönetici olarak görev almaktadır. On sekiz yıllık sanayi tecrübesi de bulunmaktadır. 50’nin üzerinde AR-GE projesinde bulundu. Şu ana kadar on beşe yakın fabrika tasarlamış ve kurmuş olmasından dolayı, sanayi tesisleri konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahiptir. Gıda makineleri konusunda tasarladığı makineler şu an yurt içinde ve dışındaki fabrikalarda kullanılmaktadır. Kendisine ait 4 adet patenti ve 4 adet ek patent başvurusu bulunmaktadır.
32
Y
urt dışına çıktığınızda rastgele 10 kişiye Gaziantep diye sorun, “Evet, biliyorum. Orayı merak ediyorum. Orayı gördüm” gibi cevaplardan birisini duyma oranı şu an milyonda bir olasılığa sahiptir. Yüzdelik orana vurduğunuzda, milyonda bir, ihmal edilebilir bir rakama denk gelir ki bunu sıfır diye kabul ettiğinizde, sıfırı bir yapabilmek çok büyük bir aktivasyon enerjisi gerektirir. Gaziantep’te yaşayan insanların hep bir ideali vardır: Gaziantep’i bir dünya markası yapmak. Tanınmış bir şehir olması hep gönüllerde yatan tutkudur. Realite, şu an dünyada Gaziantep’e bu misyonu vermiyor. Dünyada ortalama seviyedeki bir insan için Gaziantep, bilinen veya ismini duyduğunda “Evet, o şehri biliyorum” diyebileceği bir yer değil. Aslında Gaziantep, bu misyona hazır ve çok istekli. Herkes bunu çok istiyor. Temel sorun, aslında çözümlenmiş. Toplumda bu konuda, bir bilinç ve birliktelik var. O zaman, ikinci aşamaya geçilecek bir çıkış noktası gerekiyor. Nasıl yapılacak? Diğer sorulara, yani kim, ne zaman, nerede gibi sorulara bile gerek kalmıyor. Bu misyonun pek çok ayağı var ama en önemlilerini başlıklar hâlinde sıralamak gerekir:
1. Semboller, simgeler, hikâyeler, efsaneler Her şehrin bir sembolü, simgesi, hikâyesi veya efsanesi vardır. Gözlerinizi kapattığınızda aklınıza o şehirle ilgili ilk gelen şeydir bu. Paris “Eyfel Kulesi”, Roma “Kolezyum” gibi. Bunlar simgelerdir. Gaziantep’e önce bir sembol ve sonra bir efsane gerekmektedir. Gaziantep’i özel bir tat/lezzet sembolü kurtarabilir mi? Hikâyeler, efsaneler… Dünyada merak oluşturacak bir hikâye Gaziantep için anlatılabilir mi? İnsanlar o hikâyeyi, o atmosfer içinde yaşamak için ne çok seyahatler yapmaktadır. Aslında, Gaziantep’in bir hikâyeye ihtiyacı vardır. 2. Tarih ve tarihî binalar Olmazsa olmazlardandır bir şehir için tarih ve anıtlar. O potansiyel, aslında, Gaziantep’in en kuvvetli potansiyelidir. Toprağı kaldırdığınızda su çıkmaz ama her yerinden tarih çıkan bir yerdir, bu şehir. Bu konuda yapılanlar, mutlaka, hiç aralıksız devam ettirilmelidir. 3. Entelektüel birikim İnsanı bir şehre, başka ne çeker? Uluslararası konserler, konferanslar, tiyatrolar, festivaller… İnsanlar bale izlemek için Moskova’ya, müzikal için New York’a,
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
MAKALE
4. Sanayi Gaziantep sanayii, hacimsel olarak büyüktür. Ancak, özellikli sanayi konusunda uluslararası arenada maalesef çok bilinmez. Sanayi hâlen birinci kuşağın elinde ve ikinci kuşağa geçirilmesinde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Birinci evre olan yatırımın yapılması, sermayenin biriktirilmesi safhası aslında tamamlanmış durumdadır, birinci kuşak sanayiciler tarafından. Bu kuşak, alaylı sanayiciler kuşağıydı. Sıra, mektepli sanayi kuşağı olan, ikinci kuşak denilen çocuklarında. Gaziantep, nitelikli yatırım ve üretimin yanı sıra şehre kazanımı, bu aşamada sanayiden beklemek zorundadır. Sorulması cesaret isteyen zor soru galiba şudur: Sanayi, şehrin ekonomisine verdiği desteğin bir sonraki aşaması olan entelektüel sermayesine ne kadar katkı sağlıyor? Basit istatistik, kaç firma yılda kaç konferans düzenledi, kaç firma yılda kaç sanat faaliyetine vesile oldu, kaç firmanın vakfı var, kaç firma kültürel faaliyetler yapıyor, kaç sanatçı firmalarca destekleniyor?... Kazanılan para hep yeni bir tesise yatırılan para olmamalı, bu para sanat ve kültüre de yatırılabilmelidir. Bu konu, en zayıf yönlerindendir Gaziantep’in. Bu görev artık ikinci kuşak sanayicilerin misyonu olmak zorundadır. 5. İnternet / cep telefonu / uygulamalar Ne kadar web sayfası, broşür vb. hazırlarsanız hazırlayın, bu argümanlar geçen yüzyılın modası olarak kalmıştır. Şehir için hazırlayacağız her materyal, artık internetten uygulama programlarının içinde yer almak, cep telefonlarıyla kullanılabilir, diğer dünya şehirlerinin içinde yer aldığı listelerde / programlarda olmak zorundadır. Yapılan bireysel tanıtım malzemeleri, programlar, sadece lokalde kalırken boşa emek, heyecan, zaman ve kâğıt israfı olarak kalmaktadır. Bu çağ akıllı cep telefonu çağı hâline gelmişken odaklanma bu yol-
www.t to t a rget .co m
konser için Roma’ya, konferans için bilginin sunulduğu bir başkente gidebilmek adına aylar öncesinden planlar yapar. Bu konularda hâlâ çok büyük bir boşluk vardır, Gaziantep’te.
da olmak zorundadır. 6. Basit ve sade bir ulaşım Bir kişi bir şehre geldiğinde ilk yaptığı şey cep telefonunda gezi uygulamalarını kullanmaya başlamak, turizm enformasyondan şehrin görülecek yerlerini ve ulaşımını basitçe gösterecek bir haritaya sahip olmaktır. Bu materyalleriniz varsa ve ulaşılabiliyorsa şehre gelenlere yapılabilecek en büyük iyilik budur. Havaalanı, otogar, tren garı (!) ne kadar turizm ofisine, ne kadar kullanılabilir materyale, ne kadar basit şehir bağlantı ulaşımına sahiptir, bir düşünelim şimdi… Uluslararası dolaşımda roaming fiyatlarının çok yüksek olması sebebiyle insanlar, offline-GPS harita veya gezi programlarını tercih ederler. O şehrin bu tür bir gezi haritası olup olmaması o şehri gezmeye gelenlerin temel ihtiyacıdır, aslında. 7. Üniversite Şehirleri dünyaya açan ve üst segment tanıtımını yapan, farklı coğrafyalardan insanları çeken, şehrin ismini sürekli gündemde tutandır üniversiteler. Hem şehrin tanıtımını yapan, hem de şehrin bilim, kültür ve sanatına, birikimine katkıda bulunan unsurdur. Mesela, Bologna Üniversitesi şu an dünyanın en çok bilinen üniversitesidir. Üniversitesi tanındıkça Bologna da tanınmıştır. Üniversiteler, ayrıca dünyanın en iyi bilim insanlarını ve şahsiyetlerini kendine çeker; konferanslar, buluşlar, seminerler, paneller, her şey bu kanalla şehre akmaya başlar. Şehirler üniver-
sitelere, üniversiteler şehirlere yarar sağlar. Yani simbiyotik bir yaşamdır. Biri iyi olmadan diğerinin iyi olması imkânsızdır. Her ikisinin varolma ve kaybolma kaderleri beraberdir. 8. Mantalite ve gönüllüler ordusu Bir şehrin yabancıya bakış açısı, mantalitesi, elbette ki o şehri ya ileriye ya da geriye taşıyacaktır. Samimi misafirperverlik, yabancı misafirlere yaklaşım, güler yüzlülük, yardımseverlik, dürüstlük şehrin dışa açılımında anahtar değerlerdir. Bir şehri tanıtmak istiyorsanız, en önemli görevler kurumlara değil, gönüllülere bağlıdır. Kurumlar misyonu üstlenebilir ama sahada gerekeni yeterince yapamaz. Sahadaki görev gönüllülerin işidir. 9. Sosyal yaşam Bir şehrin sosyal yaşamı, aktiviteleri gelenleri en çok cezbeden şeydir. Bir şehirde 24 saat nasıl geçer? Şehrin 24 saati doldurabilecek alt yapısı ve gücü var mıdır? 10. Filmler ve diziler Uluslararası çapta bir film ve ünlülerin bulunduğu bir yapım aslında sihirli bir değnek gibidir. Şehri anlatır, hikâyesini söyler, yapıtlarını gösterir. Bir anda milyarlarca insana ulaşırsınız. Manyetik alan oluşmuştur artık. Bir şehre misyon yüklemek, büyük düşünmekle, ama basit olmakla mümkündür. Yeter ki doğru kanallar, doğru yöntemlerle kullanılabilsin. Bir şehri tanıtmak elbette şehrin ileri gelenleri ile başlar; ancak şehrin halkı, asıl tanıtımı yapandır.
33
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Bilgisayarcılar Odası il temsilcisi Erdal Dayak:
Ersoft Yazılım, 7 yıldır TEKNOPARK’ta faaliyet gösteriyor…
40’A YAKIN ÜNİVERSİTE BU YAZILIMI KULLANIYOR
Gaziantep TEKNOPARK’ta 2008 yılından itibaren faaliyet gösteren Ersoft Yazılım, geliştirdiği BAP yazılımı ile teknolojik anlamda çok ciddi mesafeler aldı. Bilgisayarcılar Odası il temsilcisi de olan Erdal Dayak ile 13 yıl önce kurduğu firmasının geldiği noktayı ve başarı öyküsünü konuştuk. Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? 1999 Karadeniz Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Mezun olduktan sonra bu alanda çalışmalar yapıyordum. Ersoft Yazılım firmasını 2002 yılında kurmaya karar verdim. 1,5 yıl kadar özel sektörde çalıştım. 2003’te Gaziantep Üniversitesinde okutman olarak Enformatik (bilginin toplanması, depolanması, işlenmesi ve organize edilmesi) Bölümünde göreve başladım. Bilgisayar görüntü işlemleri üzerine doktora çalış-
34
mam, bu yıl bitmek üzere diyebilirim. Aynı zamanda Bilgisayarcılar Odası il temsilcisiyim. Erdal Bey, Ersoft Yazılım nasıl doğdu? Böyle bir fikir nereden aklınıza geldi? 2008’den bu yana TEKNOPARK ’ta yer alıyorum. Rehabilitasyon merkezlerinin otomasyonu ile işe başladık. Daha sonra bu rehabilitasyon merkezlerine, rehabilitasyon.com diye bir site kurduk. Hâlâ bu projemiz devam ediyor. Bunun yanında 2008’den bugünlere üniversitelerin
ERBAP (Üniversiteler İçin Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Projeleri Otomasyonu) birimlerine otomasyon geliştirmeye yönelik yazılım geliştirdik. Geliştirdiğimiz bu yazılım 40’a yakın üniversitenin Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim birimlerinde (BAPYB) kullanılıyor. Başka bir projemiz de üniversitenin satın alma işlemleri ile ilgili olup üniversitenin tüm satın almalarının, ortak bir proje ile buluşturulmasına dair bir yazılım programı. Doğrudan temin veya satın almaların ortak bir çatı altında toplan-
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
ması. Şu an BAP’ta yaptığımız yazılımı, tüm üniversite genelindeki işlemlere yaymayı düşünüyoruz. SON YILLARDA ÇOK ÇABA SARF EDİLİYOR Teknoloji geliştirme bölgeleri, ARGE ve inovasyon konusundaki düşünceleriniz nelerdir? Üniversitede çalışanlar için teknoloji geliştirme bölgelerinin olmasını önemsiyorum. Hem mesleğimize devam edebiliyoruz hem de resmî icra altında çalışmalarımızı yasal zeminde yürütebiliyoruz. Ancak Türkiye’de bu işler yeni olduğu için Gaziantep TEKNOPARK’ta ilk kurulduğunda birtakım sıkıntılar vardı. Örneğin yol bile yoktu. Üniversitenin kampüs alanına toprak yoldan giderdik. Çok ciddi elektrik sıkıntısı vardı. Son iki yıldır ise çok fazla çalışma ve çaba sarf edildi. Pek çok altyapı imkânı tamamlandı. Türkiye’de teknoloji geliştirme bölgelerinde genel kiracı profili yazılım ve bilgisayar üzerine çalışan firmalar olduğu için bu firmaların fonlanması anlamında proje yaz-
Biz çok büyük kar marjı ile çalışmak yerine müşterilerimize sürekli yeni şeyler geliştirerek hizmet vermek için çalışan, “yenilik odaklı” bir firmayız. Gelecek dönem hedeflerimiz arasında program geliştirme konusunda uzman bilgisayar mühendisleri almak, onları yetiştirmek ve daha fazla kişi istihdam etmek var. ma desteği için uzman personellerin olması gerektiğine inanıyorum. PROGRAMI GELİŞTİRME YÖNÜNDE ÇALIŞMALARIMIZ SÜRECEK Gelecek dönem hedefleriniz nelerdir? BAP yazılım programından dolayı 40’a yakın üniversiteyle, “Eçop (Engelli Çocuklar Otomasyon Programı)” yani rehabilitasyon merkezi projemizle de 300 kurumla iletişim hâlindeyiz. Ayrıca rehabilitasyon. com sitemizde de 100 kurum ile muhatabız. Ersoft Yazılım muadili firmalar, yaptığımız yazılım programını iki katı fiyatla piyasaya sun-
maktalar. Biz çok büyük kar marjı ile çalışmak yerine müşterilerimize sürekli yeni şeyler geliştirerek hizmet vermek için çalışan, “yenilik odaklı” bir firmayız. Gelecek dönem hedeflerimiz arasında program geliştirme konusunda uzman bilgisayar mühendisleri almak, onları yetiştirmek ve daha fazla kişi istihdam etmek var. Ersoft Yazılım olarak kurumların verimli çalışması için her türlü yazılım ürün ve hizmetini, mevcut iş ortaklığı kanalını satış ve servis ara yüzü olarak kullanarak Türkiye’ye bu anlamda hizmet vermeye devam edeceğiz.
35
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
SBÇ Yazılım şirketi KURUCUSU Nuri Çiçekler
5 bin lira bütçe ile iş kurdu, işini büyüttü, dev firmalardan ortaklık teklifi aldı.
SARI SAYFALAR TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE Nizip’te babasına ait sabun imalathanesinde çalışırken, teknolojiye olan ilgisi nedeniyle alan değiştiren Nuri Çiçekler, özel işletmelere bilgisayar teknik desteği sunmaya başladı. Ardından da ODTÜ’nün Bilgisayar Mühendisliğini kazandı. Okulunu ikinci sınıfta iken bırakarak SBÇ Yazılım şirketini kuran Nuri Çiçekler’in hayatı, bir gün iş için randevulaştığı firmayı bulamayınca değişti. Nuri Bey kendinizi bize anlatır mısınız? Gaziantep Nizip ilçesi doğumluyum. Liseyi Nizip ilçesinde bitirdim. Babam sabun imalatı ile uğraşıyordu. Ticaretle büyüyen bir insanım. Baba mesleği olan sabun imalatı işini teknolojiye, bilgisaya-
36
ra ilgim nedeniyle bıraktım. Hatta bilgisayar ile uğraşmam ortaokul yıllarına dayanır. Benim bilgisayar merakım başladığımda Windows yoktu, mouse yoktu, renkli ekran yoktu, CD yoktu. Simsiyah MS DOS dediğimiz ekranlarda büyüdük. 1999 yılında iki arkadaş kurumla-
rın, özel işletmelerin bilgisayar işini yapmaya başladık. Eğitiminizi nasıl devam ettirdiniz? Liseyi bitirdikten sonra da teknoloji ve bilgisayar odaklı bir bölüm seçmeyi hep istiyordum. Nitekim öyle de oldu. ODTÜ Bilgisayar Mü-
hendisliğini kazandım. Eğitimimi sürdürürken ikinci sınıftan ailevi sebeplerden dolayı ayrıldım. Ancak mesleğimden kopmak benim için imkânsızdı. 18 yıldır teknoloji üzerine çalışmalar yapıyordum, emek veriyordum. Teknolojiyi yatırıma dönüştürmeye, ticarileştirmeye yönelik heveslerim vardı. Okulu bıraktım ve bir şirket kurdum. İLK PROJE ÖDÜLÜNÜ ÜNİVERSİTEDE ALDI. Neler yaptınız bu şirket ile? Şirketimiz, yazılım dışında kurumsal donanım desteği hizmetleri de veriyorduk. Nizip’ten Gaziantep’e taşındım ve teknoloji üzerine destek veren firmalarda çalışmaya başladım. Daha çok yazılım kısmına adapte olup kendimi geliştirmeye çalıştım. Özellikle ODTÜ Bilgisayar Mühendisliğinde okurken yazılım konusunda bilgi ve tecrübe kazanmıştım. Yapay zekâ, algoritmalar konusunda çalışmalarım oldu. Üniversitede üç arkadaş birlikte yaptığımız iki proje ödül aldı. Projemizin bir tanesi yapay zekâ üzerine düşünen makineler, diğeri de robot ile ilgili idi. ADRESİ BULAMAYINCA, HAYATI DEĞİŞTİ!.. Gaziantep Sarı Sayfalar ve Gaziantep TEKNOPARK’A geçiş süreciniz nasıl oldu? Gaziantep’e taşındıktan sonra firmalara özel web, tasarım çalışmaları yapıyordum. Firmanın bir tanesi randevu verdi. Öncelikle yaşayıp daha sonra uygulamaya geçirdiğim durumlar ile karşılaştım. Araçla en az sekiz tur attım, ama firmayı güçlükle bulabildim. Bu kadar navigasyon aracı ve sosyal ağ varken böyle bir şey niye kullanılmıyor? Bunu araştırmam ortalama bir yıl sürdü. Navigasyon aracını tek tek marka model olarak inceledim. Avrupa’daki yazılımlara göz attım. Navigasyon aracı ve sosyal ağlar, Avrupa’da çok iyi. Türkiye’de her şeyi kullanmıyoruz. İhtiyacımız olan kısmı kullanıyoruz. Avrupa her şeyi, dört dörtlük kullanıyor.
ODTÜ Bilgisayar Mühendisliğinde okurken yazılım konusunda bilgi ve tecrübe kazanmıştım. Yapay zekâ, algoritmalar konusunda çalışmalarım oldu. Üniversitede üç arkadaş birlikte yaptığımız iki proje ödül aldı. Projemizin bir tanesi yapay zekâ üzerine düşünen makineler, diğeri de robot ile ilgili idi. Google’da işletmenizi ekliyorsunuz. Ancak özellikle teknolojide “3. Bölge” dediğimiz ülkelerde sık sık güncellemeler yapılmıyor. Bugün Almanya’nın harita sistemi ya da ABD harita sistemi devamlı güncellenir. Türkiye’de ise yılda bir veya iki yılda bir güncelleme yapılır. İşletmelere müşteri ziyaretleri yaparak “İnsanların size daha rahat ve hızlı ulaşmasını ister misiniz?” gibi araştırmalar yaptım. Yine sosyal ağlarda insanların neden yer bildirimi yaptığıyla ilgili araştırmalar yaptım. Tabii bu iş için yatırım yapmak gerekiyor. O zamanlar çok
BAŞARI HİKÂYELERİ
fazla maddi gücüm olmamasına rağmen Gaziantep Halı Sarayı denilen iş merkezinde bir arkadaşımla beraber bu işe start verdik. Reklam bütçemiz hiç yoktu diyebilirim. Gaziantep Sarı Sayfalar olarak patent aldık ve ilk başta web sitesi olarak bu işe başladık. Web sitesinde yol tarifi verme, cep telefonundan girdiğinizde mobil arama özelliği ile işe başladık. Sistem, altyapı hazır olunca firma ziyaretlerine başladık. BÜYÜK FİRMALARDAN ORTAKLIK TEKLİFLERİ GELMEYE BAŞLADI. Hangi tür firmalar var Sarı Sayfalar’da? Gaziantep’in belli başlı firmaları, Sağlamcılar Orman Ürünleri, Kaplan Kardeşler, Gaziantep Çilek Mobilya, İmam Çağdaş Lokantası gibi firmalar kaydoldular. Hatta Halıcılar Odası başkanı bir sunum yapmamızı istedi. Dolayısıyla pek çok halı firmasını da kayıt yaptırdılar. Hedefimiz şu idi: Gaziantep pilot bölge olsun. Türkiye genelinde yayılmak için ayrı bir proje olarak başlatalım. Ancak İşi hızlandırmak için yatırım yapmak gerekiyordu. Büyük firmalardan yatırım yapmak için ortaklık teklifleri gelmeye başladı. Ortalama bir ay gibi değerlendirme sonunda ortak olarak Volkan Grup firmasını seçtik ve tercih ettik. 3 yıl önce 5000 TL bütçe ile kurulan Gaziantep Sarı Sayfalar şu an Gaziantep TEKNOPARK’ta 30’a yakın çalışanı 4000’e yakın firma ve kuruluşa hizmet veren, 50 binin üzerinde mobil uygulama kullanıcısı olan, aylık 150-200 bin web
3 yıl önce 5000 TL bütçe ile kurulan Gaziantep Sarı Sayfalar şu an Gaziantep TEKNOPARK’ta 30’a yakın çalışanı 4000’e yakın firma ve kuruluşa hizmet veren, 50 binin üzerinde mobil uygulama kullanıcısı olan, aylık 150-200 bin web sitesine girişi olan ve Türkiye projesine başlangıç yapan bir firma olmanın gururunu yaşamaktadır.
37
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
sitesine girişi olan ve Türkiye projesine başlangıç yapan bir firma olmanın gururunu yaşamaktadır. Yeni projeniz “Piri Reis Türkiye”den kısaca bahseder misiniz? Gaziantep Sarı Sayfalar projemizi, türkiyepirireis.com.tr olarak Türkiye’de tüm kullanıcılara açmayı düşünüyoruz. Şu an Piri Reis uygulamasının altyapı çalışmaları devam ediyor. Gaziantep Sarı Sayfalar projesinden farklı olarak etkinliklere, kampanyalara da ulaşabiliyorsunuz. Gaziantep Sarı Sayfalar müşterileri, otomatik olarak Piri Reis projesine de kaydolarak bu projeye entegre olacaklar. Akıllı Kutu Projeniz nedir, bunu da bizlerle paylaşır mısınız? Bankamatik tarzı veri. Bilgiyi aldığınız yer aslında. Yaptığımız sarı sayfalar sistemini tamamen buraya entegre ettik. Gaziantep TEKNOPARK’ın verdiği destekle beraber test bir ürün çıkardık. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yavuz Coşkun Bey de buna destek verdi. Hatta test ürün yakın zamanda üniversitenin üzerine kurulacak. Aynı zamanda Gaziantep Büyükşehir Belediyesi böyle bir
38
Gaziantep Sarı Sayfalar’ın hedef kitlesi, ürün satışı olan herkes. Bugün bir terzi de üretim yapan çok büyük holding de müşterimiz. Herkesin bir kartvizitinin olması lazım. Gaziantep Sarı Sayfalar, dijital kartvizit yapıyor. İnsanların ulaşmasını ve iletişime geçmesini kolaylaştırıyoruz. proje düşünürken bizim projeyi tamamladığımızı görünce bu konuda nasıl destek verecekleri ile ilgili konuşmaya başladılar. Çok yakın zamanda bu kutular, Gaziantep’teki 10 noktada kurulacak. KOBİ’LERİN AR-GE KÜLTÜRÜ Gaziantep KOBİ’lerin ağırlıklı oldu-
ğu bir kent. Bu kentin teknolojiye bakış açısı ile ilgili düşünceniz nelerdir? Biz projeye başlarken öncelikli hedefimiz Gaziantep’te KOBİ’lerin teknoloji odaklı düşünmesini sağlamaktı. Aslında sistemimiz, daha çok onların işlerini kolaylaştıracak. Gaziantep Sarı Sayfalar olarak yazılım mühendislerimiz, sosyal ağ uzmanlarımız ve çağrı merkezi elemanlarımız ile KOBİ’lerin teknoloji ve AR-GE kültürünü artırmaya çalışıyoruz. Gaziantep Sarı Sayfalar’ın hedef kitlesi, ürün satışı olan herkes. Bugün bir terzi de üretim yapan çok büyük holding de müşterimiz. Herkesin bir kartvizitinin olması lazım. Gaziantep Sarı Sayfalar, dijital kartvizit yapıyor. İnsanların ulaşmasını ve iletişime geçmesini kolaylaştırıyoruz. Günümüz dijital ortam. Akıllı bilgisayarlar olsun, tabletler olsun, bilgisayarlar olsun; artık işler, alışverişler bile dijital ortamlarda, yani her şey sanal ortamda dönüyor. Türkiye’de her il kendi başına büyüyor. Arka tarafımızdaki mahallede hangi işletme olduğunu bilmiyoruz. Bu nedenle “Gaziantep Sarı Sayfalar” bir yol haritası olmanın yanında, arayıp firmayla iletişime de geçip bilgi alabileceğiniz bir uygulama. Örneğin gitmek istediğiniz kafeyle iletişime geçmek isteyebilirsiniz, yol tarifine ihtiyacınız olabilir, kafe ile ilgili bilgiye ihtiyaç duyabilirsiniz veya kafede internet var mı, açık ya da kapalı alan var mı, kredi kartı geçiyor mu gibi bilgilere de ulaşmak isteyebilirsiniz. Sistem, tüm kullanıcılar için kolaylık sağlamaktadır. Kısaca her geçen gün giderek zorlaşan firma bilgileri, sektörde bulunan firmaların uzmanlık alanları ve adres bulmadaki zorlukları görüp bunun çözümü üzerine ve firmaların en etkin bir bicinde çağımızın yapısı dijital hayata en kısa ve kolay yoldan geçiş yapmasını sağlamak amaçlı, bulundukları yere, müşterilerine en kolay ve hızlı bir şekilde ulaşım imkânı sağlamaktır.
MENTÖR www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
39
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Prof. Dr. Ali Kireçci:
“AKLIMIZ, GÖZÜMÜZDE…” Sanayicilere ve KOBİ’lere danışmanlık hizmeti veren SİNERJİ AR-GE Danışmanlık Mühendislik Otomasyon ve Yazılım Şirketi, ağırlıklı olarak halı ve tekstil makineleri üzerinde çalışıyor. AR-GE yapmaya hep meraklı birisi olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Kireçci, 20 yıl önce başladığı bu uzun soluklu yolculuğu TEKNOPARK’ta sürdürmeye karar verdiğini söyledi. “GEÇİCİ OLARAK BAŞLADIM, BİR DAHA DA KOPAMADIM” Ali Bey, kendinizi tanıtır mısınız? ODTÜ’ye bağlı Gaziantep Üniversitesi kampüs alanında lisans ve yüksek lisansımı tamamladım. 1990-1994 yılları arasında İngiltere Liverpool John Moores University’de doktoramı tamamladım. Daha sonra akademisyenlik atamalarım oldu. Ardından tekstile geçmem enteresan olmuştur. Asıl çalışma alanım, makine dinamiği teorisi ve robotlar. Yani elektromekanik makineler ve gelişmiş robotlar. Gaziantep Üniversitesi Makine Mühendisliğinde profesör olduktan sonra, DPT destekli “el halılarının, elektronik mekanik destekli dokunması” projemiz vardı. Tekstil Mühendisliğinin kurulduğu dönemlerde Dekan Zerrin Hanım, Tekstil Mühendisliğini kurduklarından ve öğretim üyesine ihtiyaçları olduğundan bahsetti. Geçici olarak Tekstil Mühendisliği Bölümüne 2000 yılında başladım. Fakat zamanla bölümde sürekli öğretim üyesi olarak kaldım. 15 yıl içerisinde Gaziantep Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü kabuk değiştirdi. Hem altyapısı, hem akademik personeliyle iyi bir bölüm hâline geldi. Bu bölümden yavru bölüm “Güzel Sanatlar” Bölümünü oluşturduk. Hatta bu bölüme 3 tane öğretim üyesi verdik. İLK PROJE 20 YIL ÖNCE… Gaziantep TEKNOPARK’a geliş hikâyenizden bahseder misiniz? İlk TÜBİTAK TEYDEB projemi 20 yıl önce Kursan Plastik ile yapmıştım. AR-GE yapmaya, sanayi için projeler üretmeye her zaman özel bir merakım vardı. Dolayısıyla 20 yıl önce başladığım bu yolculuğu devam ettirmek üzere 2014 yılının başında Gaziantep TEKNOPARK’a geldim. 2014 yılında Tekstil Mühendisliği bölüm
40
başkanlığından ayrıldım ve Gaziantep TEKNOPARK’ta firma kurdum. Çalışmayı ve proje yapmayı seven bir insanım. Benzer çalışmaları daha önce de yaptığımdan, Gaziantep TEKNOPARK’ta bir ofis açmanın faydalı olacağını düşünerek çalışmalarıma bu ortamda devam etmekteyim.
SİNERJİ AR-GE Danışmanlık Mühendislik Otomasyon ve Yazılım Ticaret Limited Şirketinin neler yaptığından bahseder misiniz? SİNERJİ Mühendislik, büyük sanayicilere ve KOBİ’lere danışmanlık hizmeti veriyor. Daha ziyade halı ve tekstil makineleri üzerine çalışıyoruz diyebilirim. Halı bunun içerisinde özel bir yere sa-
hip. Halı deyince sadece halı dokuma makineleri akla gelmemeli, halı ipliği üretim Makinaları da bunların içerisinde yer alıyor. Halı dokunduktan sonra, apre ve konfeksiyon işleri de var. Halı apre ve konfeksiyon makinaları da halı makinesi olarak bilinmekte. Bilindiği gibi halı 5 m eninde çıkar. Boyu ise sonsuzdur. Apre işlemleri sonrasında kesilmesi, kenar dikişleri, püsküllerin geçirilmesi işlemlerine “halı konfeksiyonu” diyoruz. SİNERJİ AR-GE, bu alanların tümüne danışmanlık hizmeti veren bir firma. “AR-GE YAPACAK İNSAN RAHAT OLMALI” Üniversite ve sanayiin ortak zeminde buluşması için neler söylemek istersiniz? Uzun yıllardan beri konuşulan ve güzel de ifade edilen ancak ne sanayiin ne de üniversitenin yapmak istediği bir iş birliği. Sanayici, ihtiyacı olduğunda öncelikle kendiyle aynı dili konuşan makine imalatçısını tercih etmekte, zorunlu olmadıkça üniversiteye gelmemektedir. Akademisyen açısından olaya bakıldığında halledilmesi gereken çok sayıda prosedür ortaya çıkmaktadır.. Proje yapmak isteyen akademisyenlerin işleri zor. Çünkü proje yapmak, başlı başına zor bir olay. İki SAN-TEZ projesi bitirdim. Çok sayıda proje yürütücülüğü (SANTEZ, BAP, DPT, TEYDEB gibi) yaptım. Her projede, malzemelerin alınması ve proje faaliyetlerinin uygulanması açısından zorluklarla karşılaştım. Her harcama için bir sürü yazışma yapmak zorundasınız. Bu bağlamda, ARGE yapacak insanların rahat olması gerekiyor. Projenin belirli bir takvimi var ve takvim içerisinde projenin bitmesi gerekiyor. Ancak malzemenin temini için haftalarca uğraşmak gerekince proje bitmek bilmiyor ve uzuyor. Masa başında proje yapanların çoğu, pratik olarak proje yapmadığı için bu zorlukları bilmez ve görmezler ya da tavsiyede bulunulduğu zaman insanları farklı değerlendirmektedirler. Bir dipnot belirteyim: 22 yıl önce yurt dışında doktora sırasında da proje yaptım. Projeyle ilgili herhangi bir talebim olduğunda üç gün içerisinde masama gelirdi. Sadece malzemenin ne olduğunu ve teknik özelliklerini belirtirdim. O zamanlar öğrenciydim. Şu an 15 yıldır profesörüm. Üstelik kıdemli profe-
sör olmama rağmen 10 TL’lik bir malzeme için üç farklı yerden proforma fatura alıyorum. Her harcama için izin ve piyasa araştırma yazısı yazıyorum. Özetle akademisyenler işleyişten kaynaklı, uğraştırıcı işler nedeniyle “proje yazma” olayına sıcak bakmıyorlar. Enerjimizi bu yazışmalara sarf etmek üzüyor. Bu tür yazışmalar, bilimsel çalışmalardan insanı uzaklaştırıyor. Türkiye’de proje yazma esnasında, zincirin içerisindeki her kurum, nakit akışında kendini garanti altına almak istiyor. Dolayısıyla bu yazışma trafiğinden kaynaklı, süreklilik arz eden bir uğraşı söz konusu. Çözüm önerim şu: Proje sunulduktan sonra insanların rahat bırakılması gerekiyor. Projenin bir bütçesi ve çerçevesi olması lazım. Fakat harcamaları rahat yapmak için yetki verilmesi lazım. Tabii sorumluluk da olmalı; ancak her adımın denetlenmesi, akademisyenin enerjisini bilimsel çalışma yapmaktan uzaklaştırmamalı. Bu tür fonlama yapan kurumların, projeden ne üretildiğine veya neyin geliştirildiğine bakmaları gerekiyor. Yani AR-GE çıktısının ne olduğuna, üretilen katma değere odaklanmak gerekiyor. Yine proje hazırlama olayının akademik yükselme kriterleri içerisinde yer alması gerekiyor. Türkiye’deki üniversiteler ve yeni dönem gençleriyle ilgili neler söyleyebilir siniz? Üniversitelerimizde kişi başına düşen öğretim üyesi sayısında azalma var. Artan üniversite ve öğrenci sayısını karşılayabilecek öğretim üyesi yetişmiyor. Geçmişte iyi ve kabiliyetli öğrenciler vardı. Hedefleri ve idealleri olduğu için mühendislik bölümlerini tercih ediyorlardı. Kaliteli hocaların elinde yoğrulup donanımlı bir şekilde
BAŞARI HİKÂYELERİ
hayata atılmaktalardı. Günümüzde bu anlamdaki öğrenci ve akademisyen kitlesi azaldı. TEKNOPARK’TA FİRMA SAYISI ARTIYOR Teknoloji geliştirme bölgeleri ve Gaziantep TEKNOPARK ve TAR-GET TTO’yu değerlendirebilir misiniz? Gaziantep TEKNOPARK’ta günden güne artan firma sayısı dikkatimi çekiyor. Gaziantep büyük bir sanayi kenti görünümünde. Dört büyük Organize Sanayi Bölgesi ve ek olarak bir de küçük organize sanayi bölgesinde üretim yapılmaktadır. Bu üretimi hemen sınıflandırmak gerekirse, Gaziantep’te lider sektör 200 adet fabrikasıyla halı sektörü. Ayrıca nonwoven ve eskiden beri devam eden iplikçilik olayı var. Tabii en önemli şey bir ürünü üretmekten önce katma değerli olarak nasıl satabileceğinin planının yapılması. Saydığım bu lokomotif sektörlerin çok fazla ARGE yapmadığını görüyoruz. Şirket yöneticileri de AR-GE’ye ihtiyacının olduğunun farkında değil. Bugün Gaziantep’te yabancı şirketler, anahtar teslimi halı fabrikası kuruyorlar. Dolayısıyla bu tür işletmelerde standart üretim uzun süre devam eder. Sanayicilerimizin bir sözü vardır: “Aklımız, gözümüzde.” derler. Anlamı şu: “Sadece gördüğümüzü yapabiliriz”. İbret verici bu söz, düşünerek değil de görerek çalışmayı ifade eder. İnsanlar mevcut ve hazır olanı istiyor. Bu da yurt dışından satın almakla olur. Böyle bir durum söz konusu olunca bu şekilde bir zihniyetle de AR-GE mümkün olmuyor. Teknolojide yurt dışını takip ettiğimiz için sanayici, AR-GE’ye ihtiyaç duymuyor. Dolayısıyla bir şehirde çok fabrika veya sektörün bulunması ve istihdam bulunması, çok fazla AR-GE yapılacak anlamını taşımıyor.
SİNERJİ Mühendislik, büyük sanayicilere ve KOBİ’lere danışmanlık hizmeti veriyor. Daha ziyade halı ve tekstil makineleri üzerine çalışıyoruz diyebilirim. Halı bunun içerisinde özel bir yere sahip. Halı deyince sadece halı dokuma makineleri akla gelmemeli, halı ipliği üretim makinaları da bunların içerisinde yer alıyor. Halı dokunduktan sonra, apre ve konfeksiyon işleri de var. Halı apre ve konfeksiyon makinaları da halı makinesi olarak bilinmekte.
41
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Olaya bakış açısı ve algısı, bu şekilde olunca bu bakış açısını kırmak çok da kolay değil. Dolayısıyla akademisyen sanayiciye bir proje sunduğu zaman önce “Yap getir deneyelim. Ondan sonra bakalım.” bakış açısıyla karşılaşabiliyor. Bu bağlamda sanayici risk istemiyor. Ancak sıfır risk olursa AR-GE işine girmeyi düşünüyor. Mevcut devam eden projeniz var mı? Son altı ayda tamamlanan iki SANTEZ projem oldu. Ayrıca, bazı şirketlere danışmanlık yapıyorum. Son iki yıl içinde yedi patent başvurum oldu. Bunların tescillenme süreçleri tamamlanmak üzere. Bunlardan bir tanesi enterasan. Farklı bir diş fırçası tasarımı yaptım. Son dönemde mevcut diş fırçalarından farklı bir “diş fırçası” tasarımı yaptım. Patentini aldım. Şu an üretim aşamasına geldim. Diş Hekimliğindeki akademisyen arkadaşlarım incelediler, faydalı olabileceğini söylediler. Türkiye’de diş fırçası üretimi yapan firma olmadığından yabancı şirketlerle konu hakkında yazışıyorum. Uzmanı olduğunuz ve Gaziantep sanayiinde ekonomik olarak önemli katkısı olan “halı sektörünü” değerlendirebilir misiniz? Yaklaşık iki yıldır halı sektöründe satışlar düştü. Bundan 30 ya da 40 yıl önce halılar, Gaziantep’te üretilen makinelerle gerçekleşmekteydi. Bunlar mekikli makinelerdi. Ancak, bu tezgahlar günümüz teknolojisine ayak uyduramadığından yerlerini Belçika ve Alman menşeli elektronik tezgahlara bıraktılar. Dünya halı ihtiyacının ne olduğuna dair genelleme yaparsak %20’si parça halı iken, %80’i duvardan duvara halı. Dolayısıyla Gaziantep, dünya halı ihtiyacının %20’sinin %50’sini üretiyor; ancak ürettiğini son dönemde satamıyor. Bu satışın gerileme nedeni, Arap ülkeleri ile olan ilişkiler, Orta Doğu’nun savaş durumu ve Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik kriz ve son olaraktan Avrupa’nın da eski zenginliği kalmadığı için alım gücünde meydana gelen azalma. Bunlara ek olarak halı konfeksiyonu kalitesi yeterince iyi olmadığından ABD pazarında pay almakta zorlanmaktayız. Özetle sayılan bu sebeplerden dolayı Gaziantep sanayiinde halı satışında azalma görülmekte.
42
Teknolojide yurt dışını takip ettiğimiz için sanayici, AR-GE’ye ihtiyaç duymuyor. Dolayısıyla bir şehirde çok fabrika veya sektörün bulunması ve istihdam bulunması, çok fazla AR-GE yapılacak anlamını taşımıyor. “ABD PAZARINA GİREBİLMELİYİZ” Halı sektöründeki bu durum için çözüm önerileriniz nelerdir? Halıların kalitesini iyileştirerek ABD pazarına girmenin yollarına bakılması gerekiyor. Ancak ABD kullanıcısı, çoğunlukla duvardan duvara halı talep etmekte. Parça halı dediğimiz küçük pasta payından büyük pasta payına geçmemiz lazım. Bu konuda nitelikli, kaliteli halılar üretip uygun fiyata pazara sunmamız gerekiyor. Tabii bunun yolu da halıda AR-GE çalışmalarının artırılması ve halıdaki özelliklerin geliştirilmesiyle olur. Son olarak da tekstil sektöründe çok fazla proje yapan bir akademisyen olarak da bu sektör, Türkiye’de ve bu bölgede nereye gidiyor? Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Bu sektörü, Tekstil Mühendisliğinde uzun zamandan beri öğretim üyesi olmam, katıldığım toplantılar, yap-
tığım projeler ve iş dünyası ile olan ikili ilişkilerim nedeniyle yakinen tanıyorum.Zaten tekstil sektörü deyince bunun büyük bir kısmını halı sektörü oluşturuyor. Halı sektörü, tekstil sektörünün içinde %50 oranında yer işgal ediyor diyebiliriz. Nonwowen ve iplik de tekstilin içerisindeki diğer kısımlar. Bir bölgede sektörle ilgili kümelenme varsa “Onun üzerine ne koymak gerekiyor?” diye düşünmek gerekiyor. Bir yerde kümelenme varsa ve ilgili sektör gelişmişse, altyapısını tamamladığı andan itibaren o sektör AR-GE yapmaya uygun sektör olmaya aday oluyor. Dolayısıyla Gaziantep’in ÜR-GE ve AR-GE anlamında gelecek sektörü tekstil ve halı sektörü diyebiliriz. ARGE çalışmalarına yeterince önem verilirse halı sektörünün giderek büyüdüğünü ve katma değerli ürünler üretildiğini daha uzun yıllar hep beraber göreceğiz. Gençlere ve girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir? Tekstil, emek yoğun katma değeri düşük bir sektör.Piyasada üretim yapabilmek, iş çıkarabilmek son derece zor. İş, üniversitelerde öğrenilmiyor. Üniversitelerde eğitim olayınızı gerçekleştirebilirsiniz. İş hayatına girip işi ürettikten sonra o iş çevresindeki insanları tanımak ve işbirlikleri önemli. Tabii bunlar, bir anda olacak şeyler değil. Araştırmacı ruhunuz varsa yeni birtakım ürünlerle iş birliğini hemen geliştirme şansınız oluyor. Bilgi çağının gereği, internet ortamını da iyi kullanmak gerekir. Özetle uzun bir yolculuk… Bu yolculukta, duvarı yavaş yavaş tırmanmak gerekiyor.
BAŞARI HİKAYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
43
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Barış Yurtseven ve Mehmet Ersin Akay başarıyı birlikte yakaladı
EMLAK BULMANIN EN KOLAY YOLU
B
öyle bir proje geliştirmeye nasıl karar verdiniz? Barış Bey ile birlikte bu işe adım attık. Her ikimiz de Gaziantep Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Bölümünde öğretim görevlisiyiz. 2009 yılı itibariyle şirketi
44
Gaziantep Üniversitesinde görevli iki öğretim üyesinin birlikte kurdukları web sitesi www. emlakbuluyoruz.com kısa sürede hızla büyüdü. Paralel Yazılım şirketi, bu ilgi üzerine Gaziantep’teki başarılı uygulamayı, Türkiye’nin 81 iline yaymaya karar verdi ve şu anda 8 ilde aktif hâle getirdi. Barış Yurtseven ve Mehmet Ersin Akay, www.emlakbul.com markasıyla yıl sonuna kadar 30 il, 2016 yılı sonuna kadar da 60 ilde daha faaliyete geçmeyi planlıyor. Şirketin kurucu ortağı Mehmet Ersin Akay, emlakbuluyoruz.com’un başarı hikâyesini bizimle paylaştı. kurduk. Beraberinde emlakbuluyoruz.com’u yayına geçirdik. Yaklaşık olarak “Paralel yazılım” şirketiyle birlikte ve markamız “emlakbuluyoruz. com”un kuruluşu altı yıl oldu. Şirketimiz, Paralel Yazılım olarak geçse de markamız, şirketimizin önemli bir markası hâline gelerek daha
öncelikli algılanmakta. Faaliyet alanı olarak şirketimiz için emlak ilan portalıyız diyebilirim. İnternet sitesinde yayınlanan emlak ilanları hangi ilde yayınlanıyorsa yani ürünlerin sadece o şehre ait oluşu yaptığımız çalışmanın en önemli özelliği. Bir kişi “emlakbuluyoruz.com”a girdiği
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
zaman sadece Gaziantep’ten olan ilanları yani Gaziantep’te çalışan ve o ilanları yayınlayan emlak ve gayrimenkul firmalarını görür ve onlara ulaşır. DÜNYANIN HER TARAFINA EMLAK SATIŞI MÜMKÜN emlakbuluyoruz.com markanızın tüm Türkiye’de işlerliği mevcut mu? Gaziantep için emlakbuluyoruz.com markamız geçerli iken diğer iller için emlakbul.com markamız mevcut. Örneğin Adana’da bir emlak ilanı arayan müşterinin “Adanaemlakbul. com”a girmesi gerekiyor. Şu anda 8 ilde aktif durumdayız. Bunu kademe, kademe artırmayı düşünüyoruz. 2015 sonunda 30, 2016 sonunda ise 50 veya 60 ilde faaliyet gösterme hedefimiz bulunmaktadır. Bu şekilde devam edip tamamıyla o illerdeki talebe göre yapılanmayı devam ettireceğiz. İnternet sitelerimizde yayında ve faaliyette olan tüm tedarikçi ve ürünler hangi şehirde faaliyet
gösteriyorsak o şehre ait ürünler ve tedarikçiler. Tabii firma olarak yerel emlak portalı zinciri diye tanımladığımız sistemimiz için yerellik kelimesi kullanırken ziyaretçi profilimizin ulusal olduğunu belirtmek isterim. Sitemiz olan emlakbuluyoruz.com sitesini 118 ülkeden insan ziyaret etmektedir. Hatta o gün bir emlakçımız aradı ve bize Yeni Zelanda’dan birine satış yaptığı için teşekkür etti.
emlakbuluyoruz.com markasıyla Gaziantep’te başladığımız bu yolculukta periyodik olarak Adana, Kayseri, Mersin, Konya, Antalya, Kahramanmaraş, Denizli illerinde emlakbul.com markasıyla devam ediyoruz. Yerelde büyüyerek ulusallaşmaktayız. Bilgi çağının ilerlediği günümüzde insanlar gezerek değil arama motoru üzerinden ev buluyorlar. Mobilleş-
Bilgi çağının ilerlediği günümüzde insanlar gezerek değil arama motoru üzerinden ev buluyorlar. Mobilleştik. Artık elimizde mobil cihazlar var. Mobil kullanım oranı, eskiye nazaran hızlı bir artış gösterdi. İnsanlar bu tarama ve aramalarını, internet üzerinden yapıyorlar. Stratejimizin amacı ve sonucu olarak görüyoruz ki, Gaziantep’te arama motoruyla ev aramak isteyen biri ilk emlakbuluyoruz.com sitesi ile karşılıyor ve hizmet alıyor.
45
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Amerika’nın tüm eyaletlerinde tek bir çatı altında portal mevcut. İngiltere ve İspanya’da da aynı çatı altında. Bu bağlamda emlakbuluyoruz.com uygulamamız dünyada tek diyebilirim. Tabii konseptimizin yönetsel tarafı, çok kolay değil. Ancak herkesin bir yoğurt yeme tarzı var. Firma olarak stratejimiz, il bazında özel hizmet vermek. Elbette il bazında tek tek bu sistemi oluşturmak kolay değil. Altyapı çalışmasını, promosyon çalışmalarını her il için ayrı ayrı yapıyoruz. Tek çatı altında bu işi yapmış olsaydık bu çalışmaların tümünü tek kalemde yapacaktık. Biz müşterinin konforu için zoru seçtik. Teknolojik altyapıyı her il için aynı yaparken pazarlama stratejisini her il için ayrı yapıyoruz. Sitemiz tüketicinin direkt ihtiyaçlarını karşılıyor. Tedarikçi dediğimiz emlak gayrimenkul firmalarımız için de önemli bir tanıtım sahası konumundayız. Bir ulusal siteye girdiğinizde kullanıcı 4 veya 5 kalemde aradığına ulaşırken emlakbuluyoruz.com veya emlakbul. com sitelerinde direkt ihtiyacını karşılayabiliyor. Tam anlamıyla tedarikçi ve tüketiciyi buluşturan hizmet vermekteyiz.
tik. Artık elimizde mobil cihazlar var. Mobil kullanım oranı, eskiye nazaran hızlı bir artış gösterdi. İnsanlar bu tarama ve aramalarını, internet üzerinden yapıyorlar. Stratejimizin amacı ve sonucu olarak görüyoruz ki, Gaziantep’te arama motoruyla ev aramak isteyen biri ilk emlakbuluyoruz.com sitesi ile karşılıyor ve hizmet alıyor. Türkiye’de bu konseptte çalışan tek firmayız. Emlak portalı olarak çalışan diğer firmalar, tek bir alan adı altında tüm Türkiye’deki ilanları yayınlamaktalar. Firma olarak konseptimiz, 81 tane alan yani il olarak her bir ilin ilanını kendi çatısı altında yayınlamamız. Her anlamda özel çalışıp tüm dünyadan da ziyaretçi alıyoruz. Böylece her şehrimizi de markalaştırmış oluyoruz. Zaten sloganımız da “Kendi ilinden marka olmanın konforunu yaşa”. “TEDARİKÇİ VE TÜKETİCİYİ
46
Tedarikçi dediğimiz emlak gayrimenkul firmalarımız için de önemli bir tanıtım sahası konumundayız. Bir ulusal siteye girdiğinizde kullanıcı 4 veya 5 kalemde aradığına ulaşırken emlakbuluyoruz. com veya emlakbul. com sitelerinde direkt ihtiyacını karşılayabiliyor. BULUŞTURUYORUZ” Yurt dışında emlak işleri nasıl oluyor? Yurt dışında ulusal olarak yapılıyor.
Yazılım ve bilişim sektörünün en çok gündeminde olan konular nelerdir? Günümüzün bu bağlamda en fazla trendi, teknolojik gelişimi “mobil ortam”. Bizim dikkate aldığımız en önemli ve öncelikli teknolojik unsurlardan birisi de bu. Kullanıcılar, 2009’larda mobil kanalıyla %2’lerde sitemize ulaşılırken bu oran, şu an %40’lara kadar ulaştı. Mobil ile sitemize ulaşanların artışı ise her yıl %100 diyebiliriz. Beklentimiz 2015 yılı sonlarına doğru mobil yoluyla sitemize ulaşan kullanıcı oranının %50’lere ulaşacak olması. Bilindiği gibi bu teknolojilerin hem yayılım hem de alım gücü çok hızlı. 2016 ve 2017’de gittikçe mobil kullanıma doğru geçeceğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla bunları da dikkate alarak mobil ortamda kullanımımızı
Gaziantep TEKNOPARK proje aşamasında iken görüp de kayıt yaptıran Gaziantep Üniversitesindeki akademisyenlerden ilkiyiz. 2007 yılında bu oluşumun olacağını duyar duymaz ilk rezervasyon yaptıranlardan biriyiz. Bildiğiniz gibi mühendislerin içinde mutlaka bir projeyi hayata geçirme kıpırtısı vardır. Girişimci ruha sahip olanlar ve akademisyenler için projelerini hayata geçirecek yasal ortamı teknoparklarda bulmaları nedeniyle Türkiye’de teknoparkların varlığını önemsiyorum. daha da geliştirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda web ortamından ulaşmak isteyenler için de teknolojik gelişmeleri hazırlıyoruz. Dolayısıyla kullanıcının bize her ortamdan ulaşabileceği ortamımız mevcut. Şirketinizin gelecek dönem hedefleri nelerdir? Bazı farklı alanlar için planlamalarımız var. Ancak doğru zamanlarda girişim yapabilmek gerekiyor. Bir insanın hangi konuda emek vermişse daha doğrusu iyi bildiği, uzman ol-
duğu konuyu geliştirmesi gerektiğine inanan firma stratejimiz bulunmakta. Yönetim, pazarlama, yazılım ekiplerimiz dışında altyapı yönetimini yapan ekibimiz ve hizmet alınan başka alanlarımızda bulunmakta. Dolayısıyla Türkiye’nin her yerinde büyümek için yeni hedefimizdeki illerde yakaladığımız bu başarıyı devam ettirebilmenin, duyurabilmenin ve anlatabilmenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Gaziantep TEKNOPARK’ta yer alan
BAŞARI HİKÂYELERİ
bir firma olarak teknoparkların geleceğini nasıl görüyorsunuz? Gaziantep TEKNOPARK proje aşamasında iken görüp de kayıt yaptıran Gaziantep Üniversitesindeki akademisyenlerden ilkiyiz. 2007 yılında bu oluşumun olacağını duyar duymaz ilk rezervasyon yaptıranlardan biriyiz. Bildiğiniz gibi mühendislerin içinde mutlaka bir projeyi hayata geçirme kıpırtısı vardır. Girişimci ruha sahip olanlar ve akademisyenler için projelerini hayata geçirecek yasal ortamı teknoparklarda bulmaları nedeniyle Türkiye’de teknoparkların varlığını önemsiyorum. Ayrıca üniversitemizden mezun öğrencilere istihdam yaratıyoruz, stajyer çalıştırıyoruz. Bunların çok önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla teknoparkların misyonuna uygun her şeyi yapmış oluyoruz. Yani yerel ekonomiye katkıda bulunuyoruz, istihdam sağlıyoruz ve üniversitesanayi işbirliğiyle birlikte insanların ihtiyacını görecek sosyal getiriyi de sağlayarak bu misyonun gereklerini verdiğimiz hizmetle tamamlamış oluyoruz.
47
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
“BİYOANTEP” DÜNYADA İLK TEKNOPARK’ta yerini alan firmalardan TEKNOÇEV, yenilenebilir enerji alanındaki çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Antep fıstığı işleme atıkları ve atık sularından biyogaz üretimi yapan firma, “BiyoAntep” adını verdiği projesi ile adını dünyadaki ilk çalışma olarak literatüre geçirdi. TEKNOÇEV’i kurmakla kalmayıp projesine verdiği “BiyoAntep” adıyla kentinin adını da dünyaya duyurma olanağı sağlayan Bülent Tokatlı, kuruluş hikâyesini bizlerle paylaştı. Bülent Bey, böyle bir fikir nasıl gelişti? ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. Şu an Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde yüksek lisans öğrencisiyim. Şirketi, 2011 yılında mezun olduktan hemen sonra kurdum. Şirketimiz Gaziantep’te KOSGEB’in AR-GE ve inovasyon konusunda ilk girişimcilik projesi olarak kuruldu. Bu kapsamda “BiyoAntep” dediğimiz Antep fıstığından enerji projesi ile 350 bin lira hibe aldı. Projenin içeriği Antep fıstığı
48
işleme atık ve atık sularından biyogaz üretimiydi. Bu proje, dünyanın ilk çalışması olarak literatüre geçti. Fıstık en fazla İran, ABD ve Gaziantep’te olmasına rağmen dünya literatürde bu kapsamda herhangi bir çalışma yapılmamış . ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümünden hocam Prof. Dr. Göksel Demirer projenin danışmanlığını, ben ise proje koordinatörlüğünü üstlendim. Özetle TEKNOÇEV firmamız, biyogaz alanında yaptığı AR-GE projeleriyle başta biyoenerji olmak üzere yenilenebilir enerji ve çevre sektöründe geniş bir hizmet listesiyle faaliyet göstermekte . BiyoAntep projesini biraz açar mısınız? Bilindiği gibi fıstık işlenmeden önce
dış kırmızı kabuğu makinelerde soyuluyor. Bu fıstık kabukları soyulduktan sonra posa ve kabuklar ile birlikte çok kirli atık su oluşuyor. Bunun normal teknolojiler ile arıtılması imkânsız. Bunun için yenilikçi, özel bir teknoloji gerekiyor. Bu atık ile ilgili dünya üzerinde yapılan bir çalışma yok. Şu an bu AR-GE çalışmasını pilot uygulama olarak Türkiye’de isim yapmış Tadım Kuruyemiş ile birlikte yürütüyoruz. 2011 yılında başladığımız bu proje, 2014 sonlarında tamamlandı. Spesifik olarak biyogaz üzerine Türkiye’deki tek özel sektör laboratuvarını Gaziantep TEKNOPARK’ta yakın zamanda kuracağız. Bu laboratuvarda tüm organik hayvansal veya bitkisel atıklar için spesifik biyogaz üretim potansiyelini ölçmeye başla-
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
yacağız. Biyogaz nedir? Biyogaz organik maddelerin anaerobik şartlar altında çürümesiyle oluşan organik bir gazdır. Kompozisyonunda ağırlıkla metan (CH4) ve karbondioksit (CO2) bulunur. Enerji değeri içerisindeki metan yüzdesine bağlı olarak değişim gösterir. Hemen hemen her türlü organik maddeden uygun şartlar sağlandığı sürece biyogaz elde edilebilir. Biyogaz, yenilenebilir bir enerjidir. Çevreye herhangi bir zarar vermesi söz konusu değil. Tabii içerisinde metan gazı var. Bilindiği gibi metan gazını motorlarda yakmadığınız sürece doğaya salınmış oluyor. Metan gazı, global ısınmaya neden olan bir gaz. Bu nedenle bu gazı, kapalı reaktörlerin içerisinde üretip açık havaya çıkmasını engelleyerek enerjiye çevirmiş oluyoruz. Bütün doğadaki kirlilikler karbondan ibaret. Atık , çöp gibi bahsettiğimiz dünyada kirliliğe neden olan bir çok madde karbondan oluşmakta , biyogaz santrallerinde bu karbon reaktörlerin içerisinde faydalı, yanıcı bir gaza çevriliyor .Böylece güneş, rüzgâr gibi biyogaz da yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak küresel ısınmanın oluşmasını önleyen ve tabiatta önemli bir enerji kaynağına dönüşmüş oluyor. Hayvansal atıklar, bitkisel atıklar, tarım sanayi atıkları (Örneğin bozulmuş yemek, ekmek atıkları, çim biçme atıkları) olmak üzere çıkabilecek tüm organik atıklardan biyogaz elde edilmesi mümkündür.
kazanlarında yahut ısınma ihtiyacı için kullanılabilir. Doğal gazla çalışan birçok sistem küçük değiştirmelerden sonra biyogazla çalışır hâle getirilebilir. İkinci önemli kullanım şekli ise kojenerasyon motorları sayesinde elektrik ve ısı üretimidir. Bu motorlarla biyogaz %35-45 verimle elektriğe çevrilirken %40-50 oranında atık ısı
Türkiye’deki tek özel sektör laboratuvarını Gaziantep TEKNOPARK’ta yakın zamanda kuracağız. Bu laboratuvarda tüm organik hayvansal veya bitkisel atıklar için spesifik biyogaz üretim potansiyelini ölçmeye başlayacağız.
meydana çıkar. Gelişmiş sistemlerle bu ısı da kullanabilmektedir. Gaziantep’te biyogaz ile ilgili ne tür çalışmalar yaptınız? Tadım Gıda’ya bir pilot tesis kurduk. Sadece atık su değil, Antep fıstığı kırmızı posalarının kullanımıyla fabrikanın tüm doğal gaz ve elektrik ihtiyacını elde ediyoruz. Böylece Tadım Gıda da kendisine yük getiren atıkları yenilebilir enerjiye dönüştürerek fabrikasındaki elektrik ve doğal gaz giderlerini sıfırlamış oluyor. Tiryaki Agro için bulgur atık suyu ile ilgili görüşmelerimiz devam etmekte. Bunun yanında yerel yönetimler ile çalışmalarımız var. BiyoAntep projesinden sonra Belediye’nin İpekyolu Kalkınma Ajansından fonlandığı Oğuzeli Bölgesi 1 MW Merkezi Biyogaz Tesisi fizibilitesi de firmamız tarafından hazırlandı ve proje uygulama aşamasına getirildi. Belediyenin, Kalkınma Bakanlığından hazırlanan fizibiliteye istinaden 12 milyon TL hibe başvurusu bulunmakta. Şu an uygulama projesini, Almanya’dan ortak bir firma ile hazırlayacağız. Bu projede
Biyogazın kullanım alanları nelerdir? Biyogazın en verimli şekli direkt yakılmasıdır. Bu yanma işlemi buhar
49
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Sanayi Odası ile İKA’nın fonladığı “endüstriyel simbiyoz” projesi için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz . Sanayideki firmaların birbirleri ile simbiyotik ilişkilerini çıkarıyoruz. Yani bir sanayi kuruluşunun atığının diğer bir sanayi kuruluşunda kullanım potansiyeli gibi bütün tesislerin birlikte yaşamalarındaki birbirlerine olan faydalanma potansiyellerini araştırıyoruz. Bu bazen bir atık için olabildiği gibi, enerji, lojistik, işçilik gibi bir çok alanda sanayi tesisleri arasında simbiyotik ilişkiler bulunabiliyor.
tavuk ve büyükbaş hayvan atıkları ve belediye park bahçelerinden oluşan çim biçme atıkları kullanılacak. Bilindiği gibi Gaziantep Oğuzeli ilçesi Türkiye’de metre kare başına hayvan üretiminin en fazla olduğu bölgelerden bir tanesi. “PROJEMİZ SADECE ENERJİ KAZANIMI PROJESİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA BİR ÇEVRE PROJESİ…” Antep fıstığı atığının yenilenebilir enerjiye dönüşmesi nasıl bir fayda sağlayacak? Gaziantep’te senelik 100 bin ton Antep fıstığı, 1 milyon metre küp su kullanarak işleniyor. Bu miktar 11 milyon TL veya 30 milyon kilovatta / yıl enerji-
50
ye denk geliyor. Düşünün ki bu kadar enerji doğaya karışıyor, yani bu atık su, doğaya, içme suyuna ve nehirlere karışıyor. Kısaca biz projemizle bir taraftan doğayı korurken diğer taraftan enerji kazanımı sağlıyoruz. Klasik arıtma tesislerinde kimyasal, oksijen ve sürekli elektrik harcaması olurken bizim kullandığımız teknoloji de geri kazanım yaparak gelir sağlanmaktadır.
Ülkemizin sanayiinin büyük bir bölümü tarımsal sanayi olup neredeyse bütün tarımsal sanayi atıklarından biyogaz elde etmek mümkündür. Ülkemizde üretilen birçok atık, biyogaz üretimi için hammadde değeri taşımaktadır. Biyogaz potansiyeli oldukça yüksektir.
Ülkemizde ve yurt dışında biyogaz kullanım alanları ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Gelişmiş birçok ülke yenilenebilir enerji kaynakları arasına biyogazı almış ve büyük ölçekli yatırımlar yapmaya başlamıştır. Ülkemizin sanayiinin büyük bir bölümü tarımsal sanayi olup neredeyse bütün tarımsal sanayi atıklarından biyogaz elde etmek mümkündür. Ülkemizde üretilen birçok atık, biyogaz üretimi için hammadde değeri taşımaktadır. Biyogaz potansiyeli oldukça yüksektir. Gündeminizde başka hangi projeler var? Gaziantep Üniversitesi Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Yavuz Coşkun biyogaz üretimiyle ilgili projeyi çok yakından takip etmektedir. Bir Organize Sanayi Bölgesi kurulup bu atıkların tamamının orada toparlanıp, enerji üretimiyle ilgili neler yapılabileceğini sürekli konuşuyoruz. Şu an Sanayi Odası ile İKA nın fonladığı “endüstriyel simbiyoz” projesi için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz . Bu da çok ilginç bir proje. Türkiye de Sanayi Odalası bünyesinde yürütülen ilk ve en geniş kapsamlı endüstriyel simbiyoz projesi. Projenin içeriği şu şekilde: Sanayideki firmaların birbirleri ile simbiyotik ilişkilerini çıkarıyoruz. Yani bir sanayi kuruluşunun atığının diğer bir sanayi kuruluşunda kullanım potansiyeli gibi bütün tesislerin birlikte yaşamalarındaki birbirlerine olan faydalanma potansiyellerini araştırıyoruz. Bu bazen bir atık için olabildiği gibi, enerji, lojistik, işçilik gibi bir çok alanda sanayi tesisleri arasında simbiyotik ilişkiler bulunabiliyor. Bu projede Sanayi Odasına kayıtlı yaklaşık 1900 tesisin ilişki ağlarını çıkarmaya çalışacağız. Bilindiği gibi dünya üzerinde
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
Çevre Mühendisi olduğunuz hâlde neden İnşaat Mühendisliği Bölümünde yüksek lisans yapıyorsunuz? Biyogaz ile ilgili Almanya’dan sertifikalı, Türkiye’deki sayılı mühendislerden biriyim. Enerjinin verimliliği ile birlikte yenilenebilir enerji sistemleriyle çevrenin korunması ilkesi doğrultusunda çalışan bir firmayız. Bu nedenle yenilenebilir enerji, enerji tasarrufu, sanayide temiz üretim ve çevre gibi konuların tümüyle ilgileniyorum. Dünya üzerinde yoğun bir şekilde düz ve teras çatılarda çim ve belirli katmanlardan oluşan sistemler var. Yağmur suyunun geri kazanımını sağlıyor. Yeşil bina konseptleri, ekolojik binalar üzerine projeler geliştirip bu konularda da çalışmalar yapıyorum. Yani su ve enerji tasarrufu yapan binalar, yeşil çatılar, yağmur suyunun geri kazanımıyla ilgili çalışmalarım da var. Yüksek lisansda yeşil çatılarla ilgili bir çalışma yürütmekteyim . AR-GE’NİN BAŞLANGICI ÖLÇME VE İZLEMEDİR. Gaziantep sanayii ile ilgili neler söy-
www.t to t a rget .co m
EKOPARK dediğimiz ekolojik sanayi bölgeleri gelişiyor. Danimarka’nın öncülüğünde başlayan bu EKOPARK lar, şu an Kore Çin gibi sanayinin büyük hızla çoğalıp etkilerinin kontrol edilmesinin zor olduğu bir çok ülkede yaygınlaşmakta. Yani sektörleri gruplandırarak birbiri ile ilişkisi olanların yan yana getirileceği bir tasarım yapılıyor. Bu projenin yanında güneş enerjisi ile ilgili Dünya Bankası standartlarında özel şirketlerin ve kamu kuruluşlarının fizibilite projelerini yapıyoruz.
lemek istersiniz? Gaziantep sanayisi , katma değerli ürün üretimi çok fazla olmayan sanayi tesislerinden oluşan bir yapıda bunun yanında üretim yapan kişiler, AR-GE olanaklarını geliştirmediği için sürekli olarak komşusunun yaptığı işi yapmaya çalışıyor. Nadiren çok farklı yatırımlar da çıkabiliyor. Ancak ARGE’nin başlangıcı, ölçme ve izlemedir. Çıkan probleme göre ölçme, izleme, kayıt altına alıp proje geliştirmek gerekiyor. Maalesef üretim yapan firmalar, bunun tam tersine soruna göre proje geliştirmek yerine direk uygulamaya yönelik projeleri AR-GE olarak yapmaya çalışmakta . Açıkçası AR-GE kültürümüzde aksaklıklar var. Gaziantep Sanayisinin üretimde maliyet düşürücü ve rekabet artırıcı projelerle birlikte ürünlerinin pazarda yer bulması adına yeni ürün geliştirme alanında projelere ihtiyacı var. Gelecek dönem hedefleriniz nelerdir? Özellikle biyogaz sektörü için Türki-
ye’deki üniversiteler dışında tek özel laboratuvarı Gaziantep TEKNOPARK’ta etkin bir hâle getirmeyi planlıyoruz. Tüm alt yapımız ve cihazlarımız hazır. Bu laboratuvar, Türkiye’de herhangi bir atıktan ne kadar biyogaz üretilebileceğini ölçtüğümüz veya biyogaz tesislerin çalışma performanslarını ölçebildiğimiz bir AR-GE laboratuvarı olacak. Gaziantep TEKNOPARK’a gelmeden önce Çevre Danışmanlık firması olarak çalışıyorduk. Bu sene yeni bir kararla, tamamen yatırım ve AR-GE içerikli projeler yapmaya karar verdik. Çevre ve yenilenebilir enerji konularında faaliyet gösteren firmamız ülkemizde çevreye duyarlı ve yenilenebilir enerji alanında yürütülen tüm projelerekatkıda bulunmaya devam edecektir. Bu temelle temiz üretim teknikleri , atıkların geri dönüştürülmesi, atıklardan yenilenebilir enerji üretimi konularında yerli teknoloji geliştirilmesi ve uygulanabilirliği konularında hizmet vermeye devam edecektir.
51
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Fizik öğretmeni Kemal Karaoğlan
Dünyanın ilk göz robotu Gaziantep TEKNOPARK’ta…
Fizik öğretmeni Kemal Karaoğlan kendi projesi olan dünyanın ilk göz robotuna “Sesli Göz” adını verdi. TEKNOPARK’ta projesini geliştirmek için çalışan Kemal Karaoğlan kendisini “Girişimci olarak doğmuşum aslında.” diye tanıtıyor. Kemal Karaoğlan’ın ödül alan projesi sayesinde görme engelliler, yolda yürürken hangi cadde ve sokakta olduğunu ve bina içerisindeki ayrıntıları öğrenebilme şansına sahip. Kemal Bey, girişimcilik teşebbüsünüz ne zaman başladı? Gaziantepliyim. İş hacmi büyük, binaları güzel bir şehirde yaşıyoruz ama kültür ve insanlık azaldı. Toplumların gelişimi için sanayi, endüstriyel ve ticarî gelişimle kültürel gelişimin de paralel olması gerekiyor. Girişimcilik hikâyeme gelince… Fizik öğretmeniyim. Girişimci, tasarım-
52
cı olarak doğdum diyebilirim. Okul öncesi zamanlarda kendi kendime araç- gereç yapmaya çalışırdım. 20 yıl Adana’da dershanecilik yaptım. Kayseri Fen Lisesinin kurucu kadrosunda yer aldım. Biliyorsunuz Fen Liseleri bilim adamı yetiştirmek için ilk adım. Fizik derslerine girdim. Dört yıl, TRT 4’te fizik dersi anlattım. Lise ders kitapları ve üniversite yardım-
cı fizik kitapları yayınladım. 2005’te teknolojiyle ilgili işlerde uğraşma kararı aldım. Aslında çocukluğumdan bu yana teknoloji ile uğraşırdım. Ortaokul ve lise öğrencisiyken çeşitli aletler yaptım. Öğretmenlik yaparken de bütün derslerim, yazılı sınavlar da dâhil olmak üzere laboratuvarda geçerdi. Teknoloji ile uğraşmak farklı bir ya-
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
ratılış ve farklı bir beyin yapısı ister. Yıllarca teknolojik şeyler ve tasarım ile uğraştım. Tüm bunları hayata geçirmek istedim. 2005 yılında bunları hayata geçirmek için yola çıkarken ve yeni bir dünya kurarken ticarî hesabım yoktu; ancak dünyanın şu anki koşullarında ticarî kurgu olmadan da üretim mümkün olmuyor ya da tasarladıklarınızı insanların hizmetine sunma şansınız yok. 40’A YAKIN PATENT ÇALIŞMASI Gaziantep TEKNOPARK’ta yaptığınız çalışmalar nelerdir? Şu anda 40’a yakın patent çalışmam var. Bunların 4 tanesi onaylandı ve patent belgesi olarak elimde bulunmaktadır. Patentlerin bir tanesi sesli göz. Sesli Göz projenizi biraz açar mısınız? Patentlerden ilk olarak ticarileşme sırasına sesli gözü bıraktık. TÜBİTAK AR-GE desteği aldığımız bir proje idi. Yine KOSGEB AR-GE desteği ve endüstriyel uygulama desteği aldık. Şu an ilk versiyonun seri üretimi ile uğraşıyoruz. İkinci versiyonun AR-GE projesinin fonlanması için TÜBİTAK TEYDEB başvurusunu yaptık. İlk versiyon 2008, ikinci versiyon 2015’te başvurduk. Görme engelliler, bu sistem sayesinde, hangi cadde ve sokakta olduğunu öğrenebiliyor. İkinci versiyon dediğiniz “Gömülü Sesli Göz” projenizin ilk versiyonu olan Sesli Göz’e göre neleri geliştirdiniz? Kablosuz kulaklık ve baston, güneş enerjisi ile çalıştırma gibi pek çok yenilik ekledik. Görme engelliler için hissedilebilir hatlara gömülü sesli algılama sistemi projemiz adı üzerinde görülmesi gereken şeylerin sesli duyulmasını sağlayan bir sistem. Tabii özellikle bu sistem görme engellilere yönelik tasarlandı. Özetle bu sistem körler, yabancılar, az görenler için yapılmış bir sistem. Yabancılar kendi diline çevirerek bunu dinleyebilir. İŞ, CİDDİYET VE BİRİKİM GEREKTİRİR Teknoloji geliştirme bölgeleri, üni-
Şu anda 40’a yakın patent çalışmam var. Bunların 4 tanesi onaylandı ve patent belgesi olarak elimde bulunmaktadır. versite-sanayi işbirliği, gençler ve girişimcilik hakkında neler söyleyebilirsiniz? İşe ilk basamaktan başlamak gerekiyor. Üniversitelerde mühendis yetiştirirken ilk uygulamadan yetişmesi gerekiyor. Maalesef öğrenciler sınava yönelik bir öğrenme gerçekleştiriyor. Şartlı öğrenmeye yönelik bir eğitim sistemi. Sınav bittikten sonrada hiçbir şey kalmıyor. Diğer bir konu, mühendisler, mesleği ile ilgili hiçbir uygulama yapmadan mühendislik diploması alıyor. Örneğin elektronikten mezun bir mühendis, “devre” yapmayı bilmiyor. Bazı akademisyenlerin ise akademik yayını Türkçeye çevirmenin ve ders vererek formaliteyi yerine getirmenin ötesine gitmeleri gerekiyor. Aracı kurum dediğimiz teknoloji transfer ofisleri veya üniversite-sanayi işbirliğini sağlamaya çalışan kurumların da bu işi çok ciddi yapmaları gerekiyor. Üniversite-sanayi işbirliği, kâğıt üzerinden çıkıp gerçek anlamda bir işbirliğine dönüşmeli. İnsanların beyni, yüreği, fikri, onları
faaliyet göstermeye, sanal ortamda formalite işler yapmaktan, gerçek anlamda işler yapmaya yönlendirmeli. Gençler için ise şunu söyleyebilirim: Eğitim sisteminde düzenlemeler olmalı. Karmaşık beyin yapısına sahip, bilmeyen, düşünemeyen nesil sayısında artış görüyorum. Gençlerde bocalama var. Bir karınca kolonisinde dahi herkes görevini bilir. Her karınca da kendi sorumluluğundaki işi çok çok iyi yapar. Geleceğini, kişisel çıkarını düşünebilen dolayısıyla vatanını, milletini düşünen nesillere, genç kuşaklara ihtiyaç var. Bu gençler, iş yaşamına geçebilmek için öncelikle iş hayatının ciddiyet ve birikim gerektirdiğini fark etmeliler. Gençlerin kendilerini tanımaları ve yeteneklerinin ne olduğunu bilmeleri lazım. Bunun için de usta-çırak ilişkisine dayalı işyerlerinde ortamın yani kompozit bir yapılanmanın gerçekleşmesi gerekiyor. Yani tecrübeli yöneticiler, idareciler ve onların altında ise yetişmek üzere ustasını örnek alabilecek, yeteneklerinin farkında olan gençler olmalı. Başka hangi projeleriniz var? Gelecek ile ilgili planlarınız nelerdir? Teknoloji geliştirmeye ve yeni tasarımlar yapmaya devam edeceğim. 2006 yılında güneş enerjisi ile çalışan araba tasarladım ve patentine başvurdum. Patenti tescil edildi. Elektrikli bisikleti tasarladım ve patentini aldım.
53
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
ROYAL HALI AR-GE Müdürü Tayfun Cevher:
ROYAL HALI İÇİN İNOVASYON BİR KÜLTÜR… Ortalama her yıl en az bir proje üreten ROYAL HALI’nın projelerini AR-GE Müdürü Tayfun Cevher ile konuştuk. Cevher, TÜBİTAK’tan da destek alan projelerinin tüketiciye önemli kolaylıklar getirdiğini belirtirken, insanların hayatını kolaylaştıran projelerinin devam edeceğini söyledi. Cevher, “ROYAL HALI için inovasyon artık bir kültür hâline gelmiştir.” dedi. Tayfun Cevher kimdir, bize kendinizden bahseder misiniz? Kimya mezunuyum. Tekstil boyacısı olarak iş hayatına başladım. Kayseri ve Adana’da triko ipliği konusunda, Gaziantep’te ise bir halı firmasında boyahane müdürlüğü yaptıktan sonra 9 yıl önce ROYAL HALI’ya iplik tesisi kurmak için geldim. Teknik olarak bakıldığında akrilik iplik yatırımının uygun olmadığı görülünce o iplik tesisinin yapılmasından vazgeçildi. Daha sonra AR-GE faaliyetlerimizi yürütür müsünüz diye teklif gelince ROYAL HALI’da AR-GE çalışmalarına ekibim ile birlikte çalışmaya, yol almaya başladım. ROYAL HALI’da ekibiniz ile yaptığınız AR-GE çalışmalarınız hakkında bilgi
54
verebilir misiniz? İlk çalışmamız antibakteriyel halı üzerineydi. Bu çalışma antibakteriyelleri öldüren hijyenle ilgili bir çalışmaydı. Gümüş esaslı bir çalışma. İsviçre kökenli Clariant Kimya firması ile ortak çalıştık. Clariant firması Orta ve Batı Avrupa’da hijyenik koşulları oluşturmak amacıyla yapılan temizlik ve sterilize işlemleri “sanitize” etmek deyimi ile özdeşleşmiş bir firma. Diğer bir çalışmamız, “Ebru Halı” dediğimiz ebru sanatını kağıda değil de halıya uygulamakla ilgili çalışmaydı. Ebru sanatıyla ilgili geliştirdiğimiz AR-GE, tam anlamıyla AR-GE çalışması olup, ABD’den dahi patentini aldığımız özel bir proje. Çok farklı ve özellik isteyen, kâğıttaki “ebru sanatından” çok farklı bir şey. Ebru sa-
natından Ebru Halı dediğimiz bu halı dokuma olayı çok daha zor diyebilirim. Ayrıca “tozum az” halı projemiz var. Bu projede halıyı satın aldığınız zaman ilk üç ay içinde görülen toz olayının tamamen sıfırlandığı AR-GE çalışması diyebilirim. Bu çalışmaların yanında pazarlamayla ilgili de bir argüman olan “halıda sigorta” olayını da getirdik. Atlas markamızda akıllı koruma, kendi kendini temizleme dediğimiz “halıda leke” konusunda ARGE çalışması yaptık. 2015 yılı içerisinde TÜBİTAK destekli teknik bir proje daha bitti. Özetle her yıl bir proje yaptık diyebilirim. TÜBİTAK’tan fonlandığınız projeleriniz nelerdir? TÜBİTAK’tan ebru halı projemiz için
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
destek aldık. İkinci projemiz kendinden overloklu ve saçaklı teknik halı. Bu projenin de TÜBİTAK destekleri vs. sona erdiği için pazarlama aşaması ve üretimine geçeceğiz. TÜBİTAKTEYDEB projesinden bu iki proje için yaklaşık 500 bin TL fonlandık. “BİZİM İÇİN İNOVASYON BİR KÜLTÜR…” ROYAL HALI’nın Gaziantep TEKNOPARK’a geliş hikâyesini bizimle paylaşır mısınız? ROYAL HALI olarak iki tane SAN-TEZ proje başvurumuz var. Gaziantep TEKNOPARK’a SAN-TEZ projesi ile başvurduk. Ayrıca Temmuz 2015 ayı sonu itibariyle TÜBİTAK-1501 başvurumuz da var. Süreklilik arz eden AR-GE çalışmaları olan bir firmayız. Açıkçası önemle belirtmem gereken bir konu var ki çalışan olarak ne kadar uğraşırsak uğraşalım yönetimimizde olan Yönetim Kurulu Başkanımız Taner Nakıboğlu ve Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürümüz Cihan Dağcı bu işi kucakladıkları için bu kadar ARGE çalışması yapabildik ve Gaziantep TEKNOPARK’ta yer alabildik. Üst yönetimimiz AR-GE’ye bakış açısı konusunda çok iyiler. Bildiğiniz gibi geçen yıl Gaziantep Üniversitesi SAN-TEZ projeleri ile birinci sırada olan üniversite oldu. Bu SAN-TEZ projelerinin iki tanesi ROYAL HALI’ya aitti. Bu projelerin ilki “multifonksiyonelantibakteriyel klima halı” diğeri ise ayırma tipi elyafların halı ipliğinde kullanılması yani özel polyester ipliğin kimyasallarda açılabilen özellikle ses yalıtımında duyarlı ipek muadili parlak, yumuşak, soft bir halı. Tekstilde uygulamaları olan bir proje. ROYAL HALI’nın AR-GE çalışmalarında “fikir bankası” nasıl oluşuyor? En büyük artımız, çalışanlarımızın inovatif düşünmelerini sağlayan şirket vizyonumuz. Geçen yıl İhracatçılar Birliğinin düzenlediği “İnovalig” yarışmasında finale kaldık. İstanbul Sanayi Odasının her yıl düzenlediği inovasyon ligine katılıyoruz ve aynı şekilde her yıl finale kalıyoruz. İki sezon önce jüri özel ödülüne layık görüldük. Özetle inovasyon ROYAL HALI’nın yönetim kurulundan, tüm
Ebru sanatıyla ilgili geliştirdiğimiz AR-GE, tam anlamıyla AR-GE çalışması olup, ABD’den dahi patentini aldığımız özel bir proje. Çok farklı ve özellik isteyen, kâğıttaki “ebru sanatından” çok farklı bir şey. Ebru sanatından Ebru Halı dediğimiz bu halı dokuma olayı çok daha zor diyebilirim. Ayrıca “tozum az” halı projemiz var. Bu projede halıyı satın aldığınız zaman ilk üç ay içinde görülen toz olayının tamamen sıfırlandığı AR-GE çalışması diyebilirim. Bu çalışmaların yanında pazarlamayla ilgili de bir argüman olan “halıda sigorta” olayını da getirdik. Atlas markamızda akıllı koruma, kendi kendini temizleme dediğimiz “halıda leke” konusunda AR-GE çalışması yaptık. çalışanlarına kadar özümsenmiş bir kültür. İnovasyon kültürü, şirketimizde özümsensin diye iki yıl üst üste tüm Türkiye geneli inovasyon yarışması düzenledik. Üniversiteleri bilgilendirdik, duyurular yaptık. Yine web sitemizde “Fikrini serbest bırak” diye bir bölüm bıraktık. İnternette sadece bayilerimizin girdiği “Halıcılar Burada” ağımız bulunmakta. Dolayısıyla fikir bankamıza sürekli bilgi akmak-
tadır. İnternet üzerinde yedi noktada girilebilen “akıl küpü” diye kutucuklar bulunmaktadır. Çalışanlarımız, ürün geliştirme ve süreçlerle ilgili faydalı model kısmında fikirlerini çok rahat bir şekilde ulaştırmaktadırlar. Çalışanlarınıza yönelik “faydalı model” sisteminizi biraz açar mısınız? İşletme içerisinde toplam 7 farklı
55
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
bölgede akıl küpü denen kutucuklarımıza çalışanlar akıllarına gelen fikirleri yazıyorlar. Süreç geliştirme, iyileştirmeyle ilgili fikirler bu kutucuklara akıyor. Ayda bir yönetimle birlikte toplantılar yapılıyor. Gelen fikirler, yönetim amirleriyle birlikte değerlendirmeye alınıyor. İlk değerlendirmede bölüm amiri, fikir sahibi olan arkadaşlardan teknik bilgi alıp kâr-zarar hesabı yapılarak oluşan fikrin hayata geçme olayının nasıl olacağını tespit ediyor. Gerçekten inovatif fikirleri olan çalışanları, para ile ödüllendiriyoruz. Son 5 yıl içerisinde çalışanlarımıza 30 bin TL’nin üzerinde para ödülü verdik. Ayrıca şirketimizde çalışan mavi yakalılara senede iki veya üç defa inovasyon eğitimi veriyoruz. AKADEMİK FİKİRLER, SANAYİNİN GÜCÜYLE BİRLEŞMELİ… Üniversite-sanayi işbirliğiyle ilgili neler söylemek istersiniz? Başta Gaziantep Üniversitesi olmak üzere Çukurova, Sütçü İmam, İstanbul Teknik, Uludağ ve Ege Üniversitelerinin, Tekstil Mühendisliği Bölümleriyle pek çok akademisyeni tanıyoruz ve iletişim içerisindeyiz. Hemen hemen temasa geçmediğimiz akademisyen yok diyebilirim. Üniversitedeki beyin ile konuya hâkimiyeti bilinmekte. Bu
56
uzman akademisyenlerin bilgilerinin sanayideki parayla birleşmesi gerekiyor. Her iki tarafta aynı konuya, sektöre veya çalışmalara yıllarını vermiş bu insanların buluşması gerektiğine inanan firmayız. Bununla birlikte belirtmeden geçemeyeceğim: Gaziantep Üniversitesinin intörn öğrenci olayını takdirle karşılıyoruz. Şu an, ROYAL HALI’da intörn olarak başlayan öğrencilerden üç kişiyi istihdam ettik. Bu imkânı sağladığı için Gaziantep Üniversitesinde intörn uygulamasında emeği geçen herkesi kutluyorum. Çalışanlarınıza inovatif kültürü yerleştiren bir firma olarak şirketinizin uluslararası marka olma yolunda ilerlemesi konusuyla ilgili neler söylemek ister siniz? ROYAL HALI olarak toplam 745 çalışanımızın yaklaşık 90 tanesi beyaz yakalı çalışandan oluşmaktadır. Pierre Cardin ve Atlas markalarıyla piyasaya çıkıyoruz. Türkiye’de yer alan ilk 500 firmanın içerisindeyiz. 35’den fazla ülkeye ihracatı olan bir firma olarak çok ciddi pazar araştırmaları yapmaktayız. Bu pazar araştırmalarını yaparken ilk sorduğumuz soru,
Gaziantep sanayiinin geleceğinin yine bu sektörle olacağını düşünüyorum. Çünkü Gaziantep’te halı sektörünün altyapısı çok gelişmiş durumda. Dolayısıyla AR-GE, inovasyon konularında Gaziantep sanayii bu sektörle farklılık yaratacaktır.
“Halıda istediğiniz özellik nedir?” sorusu oluyor. Bundan sonraki hedefimiz yine halıda insanların hayatlarını kolaylaştıran, değişik AR-GE çalışmaları yapmak. İşletmemizde tekstil ve endüstri mühendisleri çok fazla. Bu nedenle gelecek için umudumuz çok. Bu arkadaşlarımız, kendi içimizde kurmuş olduğumuz inovatif enerji içerisinde yetişiyorlar. Bu nedenle, tüm ekibin özverili çalışmalarıyla ROYAL HALI’nın uluslararası marka olduğunu düşünüyorum. ÜRETİM USTABAŞILARDAN MÜHENDİSLERİN ELİNE GEÇTİ Tayfun Bey, son olarak, uzun yıllar “Halıcılık” sektörüne gönül veren uzman biri olarak Türkiye ve Gaziantep’te halı sektörünün geleceği ile ilgili neler söylemek istersiniz? Yaklaşık 24 yıldır tekstil sektöründe çalışan ve bunun da 18 yılını Gaziantep’te çeşitli işletmelerde çalışan biri olarak şunları söyleyebilirim: 1990’lı yıllarda üretim ustabaşılarının elindeydi. İlerleyen dönemlerde üretim ve yönetim, mühendislerin, uzman tekstilcilerin eline geçti. Zaman içerisinde ikinci ve üçüncü kuşak, altyapısı kuvvetli patronlar, yönetimi ele almaya başladılar. Ve şu an Gaziantep’te yavaş, yavaş tüm işletmeler AR-GE olayını önemseyip çalışma içerisine girdiler. Halı sektöründeki işverenler başta olmak üzere şunu fark ettiler: Yeni bir şeyler yapan işletmeler para kazanabiliyor. Yani AR-GE’nin işletmede farkındalığının önemini fark ettiler. Rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Gaziantep sanayiinin geleceğinin yine bu sektörle olacağını düşünüyorum. Çünkü Gaziantep’te halı sektörünün altyapısı çok gelişmiş durumda. Dolayısıyla AR-GE, inovasyon konularında Gaziantep sanayii bu sektörle farklılık yaratacaktır.
BAŞARI HİKAYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
57
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Türkiye’deki ilk ‘Streç Sarma Robotu’nu yaptık Özellikle Gaziantep sanayiinin gelişmesi için sanayicinin yerli üretime destek vermesi gerektiğini belirten Elektrik-Elektronik Mühendisi Vedat Temiz, şu an ortağı Eyüp Olgaç ile birlikte ODAKSAN Mühendislik firmasıyla TEKNOPARK’ta çalışmalarını sürdürüyor.
S
anayide üretimi kolaylaştırmaya yönelik TÜBİTAK destekli AR-GE projeleri hayata geçirdiklerini ifade eden Vedat Temiz, üstün teknoloji kullanarak üretimini yaptıkları
58
Streç Sarma Robotu’nu ihraç etmeye başladıklarını kaydetti. Kısaca kendinizden ve ODAKSAN firmasının bugünlere geliş hikâyesinden bahseder misiniz? Meslek Lisesinin İklimlendirme ve
Soğutma Bölümünden mezun olduktan sonra Fırat Üniversitesinde Elektrik-Elektronik Mühendisliği eğitimi aldım. Üniversite son sınıftayken aynı zamanda İstanbul’a giderek otomasyon ve PLC yazılımı konusunda çalışmalar yaptım.
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
TÜBİTAK projelerinde yapılacak işin yapılabilirliği ve ülkeye katkısı en iyi şekilde izah edildiği takdirde projenin kabul edilmeme olasılığı yok diyebilirim. TÜBİTAK’ta hazırladığım projelerin tümü, şu an seri üretime geçti. 2005-2010 yılları arasında piyasada tekstil makineleri üretimi ile ilgili AR-GE bölümlerinde çalıştım. Makinelerin geliştirilmesi, elektrik panoları, otomasyon yazılımları ve TÜBİTAK projeleri hazırlıyordum. 2008 yılında Gaziantep AKMAKS firma sahibi Akif Kocaoğlan ile birlikte piyasada “Chiller” diye bilinen su soğutma grubu ile ilgili TÜBİTAK destekli iki adet proje gerçekleştirdim. 2010 yılından sonra TÜBİTAK projelerine danışmanlık yaptım. MERİNOS, BAYTEKS, Bade Halı, AK-MAKS, IŞIK KAYNAK gibi firmalarda projeler tamamladım. 2010 yılında ODAKSAN Vedat Temiz ismiyle şahıs firmasını kurdum. 2013 yılında Eyüp Olgaç ile birlikte ODAKSAN Mühendislik A.Ş.’de “ortak” olarak yolumuza devam ettik. Streç Sarma Robotu’nun faaliyeti ile ilgili çalışmalara başladık. TÜBİTAK projeleri yazma konusunda uzmanlığınız nasıl gelişti? Yazılım ve otomasyon üzerine çalıştığım için prosesi bilen biriyim. Bir makinenin mekanik ve elektronik olarak nasıl çalıştığı, hangi parametrelerinin olduğu ve üretiminin hangi süreçleri içereceği ile ilgili ciddi bir deneyimim var. Lise
yıllarında çok yoğun kitap okuduğum bir dönem vardı. O yıllardan çok iyi yazı yazma alışkanlığı edindim. Mekanik, otomasyon, yazılım ve elektroniği bilmemden kaynaklı tecrübelerimle, dokümantasyon tecrübelerimi bir araya getirince TÜBİTAK projelerini yazmaya başladım ve yazarken de zorlanmıyorum. Özetle bir konuyu ele alıp teknik ve bilimsel ifade edebilme yeteneği geliştirdim. Bu sayede ayrıntılı olarak da dokümantasyon analizi, malî ve ekonomik analiz yapabiliyorum. Bugün sanayide AR-GE yapan birçok firma, yaptığı şeyin AR-GE olduğunu bilmiyor. AR-GE sürecinin alet ve teçhizatla nasıl desteklemesi gerektiğini, üniversitelerdeki ilgili akademisyenden nasıl danışmanlık alıp, hangi çalışmalarla geliştireceğini bilmiyor. TÜBİTAK projelerinde yapılacak işin yapılabilirliği ve ülkeye katkısı en iyi şekilde izah edildiği takdirde projenin kabul edilmeme olasılığı yok diyebilirim. TÜBİTAK’ta hazırladığım projelerin tümü, şu an seri üretime geçti. Örneğin IŞIK KAYNAK firmasına inverter kaynak makinesi projesini yazdık. Şu an binlerce üretimi gerçekleşti. Yine “pp nonwoven” hattının, “pet nonwoven” hattına dönüştürülmesiyle ilgili Bade Halı’nın
59
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
ödül alan projesini yazmıştım. Bu projeyi hazırlamak için beş adet tez okuduğumu hatırlıyorum. Yine MERİNOS’ta halının kalitesini artırmak için bir proje hazırladık. Son dönemlerde yaptığınız Streç Sarma Robotu hakkında bilgi verebilir misiniz? 2011 yılında Streç Sarma Robotu’nu üretmeye başladık. Bunu da Gaziantep makineciliğindeki usta mantığı ile değil mühendislik altyapısıyla yaptık. Yanımıza makine mühendisi aldık. Biliyorsunuz üretilen iplikler, palet üzerinde hareket ederken streçle sarılıyor. Streç sarma makinesi, istenilen ölçüde ve palet etrafında dönerek sarabiliyor ve sarımın her aşamasında farklı streç gerdirme ayarları bulunuyor. Çift motorlu öngerme sistemi ile %400 daha fazla streç gerdirme kabiliyeti bulunmakta. Bu sistemin uzun ömürlü traksiyonel tip akü, ekrandan anlık görülebilir akü seviyesi, 3000 mm’ye kadar yükseklikte paketleme yapabilme gibi daha sayabileceğimiz birçok özelliği bulunmaktadır. Bu robot, 2010-2011 yılları arasında İtalyan-
60
lardan 200 adet Türkiye’deki sanayicilerin ithal ederek kullandığı bir makineydi, şu an %95 önü kesilmiş durumdadır. Üretim aşamasında; kullanma kılavuzu, elektrik projesi, yedek parça kılavuzu ve standart seri üretim teknikleri ile her kısmını yüksek hassasiyetle ürettik. Şu ana kadar 93 adet sattık. Üstelik bu ürünün yurtdışındaki muadilinin dezavantaj kısımlarını avantaja çeviren bir tasarım yaptık. Elektronik kartlı sistemlerini, PLC ve Dokunmatik panelli sisteme dönüştürdük, devamlı kırılan dış plastik
aksamları metal aksamlara çevirdik, mekanik olarak daha dayanıklı ve sağlam bir ürün ortaya çıkardık. Dolayısıyla teknolojik olarak çok daha üstün ve maliyet olarak da daha uygun fiyata alınabilecek bir robot yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gittiğimiz fuarlarda bu makinenin Gaziantep’te yapıldığına inanmadılar. Bu makineyi yapınca şunu anladık ki bir işi doğru yaptığınız da ve ardından seri ve standart üretim yapıldığı zaman ortaya çok kaliteli ve mükemmel bir ürün çıkıyor. Doğru yapılan her
Streç Sarma Robotunda yurtdışındaki muadilinin dezavantaj kısımlarını avantaja çeviren bir tasarım yaptık. Elektronik kartlı sistemlerini, PLC ve Dokunmatik panelli sisteme dönüştürdük, devamlı kırılan dış plastik aksamları metal aksamlara çevirdik, mekanik olarak daha dayanıklı ve sağlam bir ürün ortaya çıkardık. Dolayısıyla teknolojik olarak çok daha üstün ve maliyet olarak da daha uygun fiyata alınabilecek bir robot yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
ürün satılıyor ve sanayici tarafından destekleniyor. Ayrıca ürünün ihracatına da başladık. Streç Sarma Robotu’nu ilk Özbekistan’a ihraç ettik. Başka hangi projeleriniz ve üretimleriniz var? 2014 yılında iplik aktarma makineleriyle ilgili girişimde bulunduk ve TÜBİTAK projesi yazdık. Proje kabul edildi. Projeyi hayata geçirdik ve makineyi yaptık. 2000 parçalık çok robotik bir makine. Fonksiyonu, yarım kalan bobinleri işçi olmadan birleme yapması. Yani her halı değiştiğinde model ve ipliklerin değişmesi gerekiyor. Normalde bir bobinde 10 bin metre iplik vardır. Kullanınca kalan 1000 veya 1500 metre ipliği tekrar takıp, çıkartmak çok zordur. Bunlar cağlıktan toparlanır, birleme makinelerinde birlenir. Tekrar 10 bin metrelik bobin hâline getirilir ve tekrar cağlıkta kullanılmak üzere cağlığa takılır. Yaptığımız makine tam da bu noktada devreye giriyor. Bilindiği gibi bu işlem piyasada normal manuel aktarma makineleriyle yapılır. Bizim makinemizde ise bu işlem “işçi kullanılmadan” yapılıyor. İşçi düğüm dahi atmıyor. Sadece yarım olan kısımları takıyor. Şu anda 4 tane ürettik ve müşteri memnuniyeti sağladık. Bunların dışında su soğutma kulesiyle ilgili bir projemiz var. Su soğutma kulesi projenizi biraz açar mısınız? İstanbul Çekmeköy’de 1000 metre karelik bir işyerimiz var. Soğutma kulelerimiz cam takviyeli polyesterden yapılıp sanayide suyun soğutmasında kullanılıyor. Açık tip kulelerde su serbest olarak aşağıya doğru dökülüyor. Suyun akışını başlatan dolgu malzemeleri bulunuyor. En üstteki fan yardımıyla o suyun içerisine hava geçiriliyor ve suyun buharlaşma ısısından kaynaklı bir soğutma işlemi gerçekleşiyor. Türkiye’de açık tip kule üreten 5-6 firma var. ODAKSAN olarak, Türkiye’nin sayılı holdinglerine açık tip kulelerden satış işlemi
BAŞARI HİKÂYELERİ
Türkiye’de açık tip kule üreten 5-6 firma var. ODAKSAN olarak, Türkiye’nin sayılı holdinglerine açık tip kulelerden satış işlemi gerçekleştirdik. Kalitemizi bu konuda ispatladık. Şu an bu konuda Türkiye’de bilinen bir firmayız. gerçekleştirdik. Kalitemizi bu konuda ispatladık. Şu an bu konuda Türkiye’de bilinen bir firmayız. Açık kule çalışmaları yaparken, açık kulelerde yerli üretim varken kapalı tip kulelerde yerli üretimin olmadığını fark ettik. Kapalı tip kulelerin çalışma sisteminde, serpantin (ısıtılan veya soğutulan akışkanın yüzeye olan temas alanının genişletilmesi) içindeki su soğutuluyor. Kapalı tip kuleler farklı bir sistem. Kapalı kule üretimiyle ilgili bir TÜBİTAK projesi yazdık. Proje kabul aşamasında. Türkiye’de kapalı tip kule ithalatı 2013 yılında 57 milyon dolar. Bu projeyi gerçekleştirdiğimiz takdirde ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunmuş olacağız diye düşünüyorum.
tecrübeler edindim. Yüksek lisans veya doktora öğrencisi alma aşamasında birkaç yıl sanayide çalışan deneyimli kişiler seçilmeli. Diğer yandan eğitimciler ise etik kurallar konusunda, başta sanayideki firmalarla çalışırken gizlilik kuralları hususunda eğitilmeli. Yani eğiticilerin de eğitimi yapılmalı. Türkiye’nin teknolojik anlamda geleceğini nasıl görüyorsunuz? Türkiye’nin borçlarından kurtulmasının tek yolu, yerli üretim. Bu nedenle Gaziantep sanayii başta olmak üzere sanayicinin yerli üretime destek vermesi gerekiyor.
Gaziantep TEKNOPARK’a geliş hikâyenizi anlatır mısınız? Biz mühendislik firmasıyız. Çok büyük sermayelerle kurulmadık. Bir şeyler üretiriz. Bunun altında da teknik resim, teknik hesap ve standart üretim gibi mühendislik çalışmaları olursa şirketiniz ciddi değer kazanabilir. Şirketimiz kurulduğundan bu yana her sene %100 büyüyor. Bunu her şeyi proje kapsamında ve mühendislik altyapısıyla yapmamıza borçluyuz. Bu nedenle TEKNOPARK’ta yer almamız gerektiğini düşündük. Şu an 18 kişiyiz. 3 Makine mühendisimiz, 2 ElektrikElektronik mühendisi ve 3 adet de Teknikerimiz var. Kalan personel ise mavi yakalı grup. Akademisyenler ve sanayicilerin birlikte çalışmalarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir? TÜBİTAK’tan 10-15 proje yapan biri olarak akademisyenlerin neler yapıp yapamadığıyla ilgili ciddi
61
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Yrd. Doç. Dr. Dündar Yılmaz
Sanayiciye örnek olmak istiyoruz 3 boyutlu yazıcılarda kullanılan flamentin Türkiye’de üretilmediğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Dündar Yılmaz, flament üretimi için hazırladıkları projeyle hibe kazandıklarını, flament üretimi yapmak için ADMACO AR-GE firmasıyla TEKNOPARK’ta yerlerini aldıklarını söyledi. “Yeni nesil flamentler geliştirerek üç boyutlu yazıcıların kullanım alanını genişletmek istiyoruz.” diye konuşan Yılmaz, yüksek katma değerli ürünler üreterek sanayicilere örnek olmak istediklerini belirtti. Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümünde doktora yaptım. 2 yıl TEXAS A&M Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünde post doktora, araştırmacı olarak çalıştım. University of Florida’da Malzeme Bölümünde görev aldım. Daha sonra 2013 yılı Mart ayında Zirve Üniversitesine Yrd. Doç. Dr. olarak katıldım. Bir yıl içerisinde iki tane TÜBİTAK projesine başladım. Bunlardan bir tanesi yüksek performanslı polimerlerin simülasyonuyla ilgiliydi. Polimere zaten oldukça ilgim vardı; ancak Gaziantep’in sanayisini gördükten sonra bu ilgi biraz daha arttı. Polimeri ve polimerle olan çalışmalarınızı biraz daha açar mısınız? Polimer aslında plastik dediğimiz ve
62
etrafınızda gördüğümüz her şey. Molüker yapısına baktığınızda tespih taneleri gibi uzun zincirler hâlinde yapı taşları aynı olan sistemlere polimer diyoruz. Aslında vücuttaki proteinler de buna benzer yapılar. Pek çok polimer türü var. Özellikle ilgi alanım PPTA [Poly(P-Phenylene terephthalamide] yaygın bilinen adıyla Kevlar, Nomex gibi yüksek performanslı polimerler. Örneğin bunlar kurşun geçirmez yeleklerde kullanılır. Daha çok zırh malzemesinde kullanılan bir tür. Polimerlere ilgim başlayınca üç boyutlu yazıcılar dikkatimi çekti. Üç boyutlu yazıcıların termo plastiklerden üretilen filamentleri kullanan türleri günümüzde hızla yaygınlaşmakta hatta evlerde hobi olarak kullanımı dahi söz konusu olmakta. Bu filamentler de polimerlerden yani plastiklerden oluşuyor. Yazıcıda mürekkep yerine bu filamentler kullanılıyor. Plastik belli bir derecede örneğin 220 derece gibi bir sıcaklıkta eriyor. Katı olarak yazıcının kafasına gelen filament bu sıcaklıkta eriyik hâlde bir katman olarak yazıyor. Bu esnada
sıcaklığın düşmesi ile plastik sertleşiyor. Daha sonra bu tablayı alta indiriyorsunuz ve bir katman daha yazıyor. Böylelikle 3 boyutlu şekliniz, modeliniz ortaya çıkıyor. 3 boyutlu yazıcıyı biraz daha açıp nerelerde kullanıldığına dair bilgi verebilir misiniz? Basit bir örnekle açıklayayım: Telefonunuz için bilgisayarda bir kılıf tasarlayacaksınız. Bunu nasıl üreteceksiniz? Konvansiyonel metotla önce bir kalıp hazırlayıp plastiği bu kalıba döker ve çıkarırsınız. Peki, çıkan tasarımı beğenmezseniz ne yapacaksınız? Kalıbı tekrar hazırlamak gerekiyor. Bu kalıbı genellikle alüminyum gibi metallerden CNC tezgahta üretiyorsunuz. Kalıp hazırlamak pahalı ve uğraştırıcı bir iş. 3 boyutlu yazıcıda ise kılıfı yazdırıp, beğenmediğiniz tasarımı değiştirme şansını yakalayabiliyorsunuz. Uç bir örnek daha vereyim: Diş hekimleri diş düzeltme tedavisinde metal tellerden oluşan protez kullanır. Hasta doktoru belirli aralıklarla ziyaret eder ve doktor hastanın metal
protezin vidaları ile ayarlayarak adım adım dişlerin düzelmesini sağlar. Kanada’da bir firma bu tedavi için metot geliştirdi. Bu metotda dişin üç boyutlu tarayıcı ile üç boyutlu modeli oluşturuluyor. Daha sonra hastanın dişinin olması gereken şekli tasarlanıyor. Doktor modeli tasarladıktan sonra firma hastanın tedavi sırasında her adımda örneğin haftalık olarak kullanacağı protezleri üç boyutlu yazıcılarda basıp hastaya gönderiyor. Hasta sürekli doktora gitmek yerine bu kalıpları sırayla kullanıyor. Gaziantep TEKNOPARK’ ta neler yapıyorsunuz? Türkiye’de 3 boyutlu yazıcılarla ilgili filament üretimi yok. Yani 3 boyutlu yazıcının sarf malzemesini üreten olmadığı için şirket olarak Kalkınma Ajansının ARGE, İnovasyon Programına başvurup altyapı oluşturmak için hibe aldık. Projemizin büyüklüğü 294 bin TL. Projeye başladık ve bununla ilgili altyapımızı oluşturacağız. Tabii amacımız bu filamentleri üretip dünyaya satmak. Bunun için de Gaziantep TEKNOPARK’ta yer almaya karar verdik. Çünkü teknoparklar daha düzenli işleyen bir sistem ve burada benzer teknoloji şirketleri ile işbirliği şansımız da olacak. Projenizle ilgili TÜBİTAK’a başvuruda bulunacak mısınız? Kalkınma ajansından aldığımız hibe altyapı için alındı. Bildiğiniz gibi, TÜBİTAK alt yapı için fonlama yapmıyor. Ancak altyapımızı kurduktan sonra başka projelerimiz için veya altyapının kurulmasıyla birlikte geliştirilen
BAŞARI HİKÂYELERİ
Türkiye’de 3 boyutlu yazıcılarla ilgili filament üretimi yok. Yani 3 boyutlu yazıcının sarf malzemesini üreten olmadığı için şirket olarak Kalkınma Ajansının ARGE, İnovasyon Programına başvurup altyapı oluşturmak için hibe aldık. Projemizin büyüklüğü 294 bin TL. Projeye başladık ve bununla ilgili altyapımızı oluşturacağız. Bunun için de Gaziantep TEKNOPARK’ta yer almaya karar verdik. yeni projeler için TÜBİTAK’a başvuruda bulunacağız. Şirketimizin vizyonu sadece filament değil. Şirketimizin esas vizyonu AR-GE yapmak ve yeni nesil malzeme geliştirmek, filament bu işin bir parçası. Bunun yanında güneş pili sistemleri, güç depolama sistemleri gibi alanlarda da projeler geliştiriyoruz. Malzemeyi tanımlar mısınız? Hangi tür malzemeler üzerinde çalışmayı düşünüyorsunuz? Malzemenin tanımı değişti. ADMACO şirketimizin uzun adı Advanced Materials Company, yani yeni nesil malzemeler. Öyle malzemeler var ki ışığı görünce sertleşiyor ya da mermi geldiğinde farklı davranabiliyor. Yalıtkanlık, iletkenlik veya radarı görmeyen malzeme türleri olabilir. Bunları artık malzemenin kimyasıyla ve fiziğiyle oynayıp nasıl davranacağını değiştirerek göreceğiz. Örneğin cep telefonlarının içinde elektronik bir devre var. Bu devrenin içerisinde ‘nano coating’ diye suyu iten bir kaplama bulunu-
yor. Bu nedenle suyun içerisine düştüğünde telefon bozulmuyor. Özetle ADMACO olarak, genellikle, yeni nesil malzemeler üzerinde çalışacağız. Gelecek dönem hedefleriniz nelerdir? Yeni nesil flamentler geliştirerek üç boyutlu yazıcıların kullanım alanını genişletmek istiyoruz. Bu anlamda da sanayiye örnek olmayı düşünüyoruz. Plastik sektörünün en büyük sıkıntılarından birisi de ürünlerin katma değerlerinin istenilen seviyelerde olmaması. Filament için durum biraz farklı. Burada katma değerli ürün ortaya koyma şanşınız var. Bu tip yenilikçi ürünler kendi talebini de yaratıyor. Şirketimizin vizyonu şu: ADMACO yenilikçi, yüksek katma değerli ürün ortaya çıkartır ve üretilebilir hâle getirir. Ardından ikinci adımda ise bu ürünün endüstriyel ölçekte üretimi için gerekli yatırımı yapacak yatırımcı bulur. Kısaca ADMACO olarak biz orta ve uzun vadede hep işin AR-GE kısmına odaklanmak istiyoruz.
63
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
AYKUT ÖNDER BARAZİ
“Parlayan Yıldızın Altın Çocukları” ARGETİ 2014 Proje Pazarı “Doktora Tezi Kategorisinde” Birincilik Ödülü kazandı. TOBB Gaziantep Kadın Girişimciler Kurulunun Kasım 2014’te düzenlediği yarışmada “Lokipa Lokum” projesi ile birincilik ödülü aldı. Ege ihracatçı birliklerinin düzenlediği 3. Gıda AR-GE Proje Pazarı’nda sergilenmeye layık görülen iki farklı projeden “Erimeyen Lokum Dondurması” projesi ile 3. lük ödülüne layık görüldü. Aykut Önder Barazi’yi yakından tanıyalım istedik. Bize kendinizden ve projenizden bahseder misin? Gaziantep Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Aynı
64
zamanda doktora yapıyorum. ARGETİ 2014 Proje Pazarı’nda ödül alan projem, aslında Prof. Dr. Osman Erkmen’in danışmanlığında yürüttüğümüz doktora tezimdir. Antep fıstığı reçinesi kullanarak
antimikrobiyal, tüketilebilir ambalaj malzemesi ürettik. Geçen sene ARGETİ 2014 Proje Pazarı’nda sunduğumuzda doktora tezi kategorisinde birincilik ödülü kazandım. Bu yarışmadan sonra gerek sanayici-
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Bu proje ile neyi hedeflediniz? Bizim bu projedeki amacımız, içeriği gereği değerli olan Antep fıstığı reçinesinden üretilecek tüketilebilir doğal kaplama ve ambalaj malzemesi ile gıda ürünlerinin daha uzun ömürlü saklanmalarını sağlamak. Tabii bu proje ile uygulama alanı gelişti. Üretilecek antimikro-
biyal kaplama malzemesinin bir hastane yüzeyine, ortak kullanım alanları (tuvalet, banyo vs…) yüzeyleri ve kapı kollarına, gıda üretiminde kullanılan alet ve cihazlara, mobilyalara, çocukların oyuncağına da kaplanıp antimikrobiyal özellik kazandırabileceğini de gördük. Bu ivme ile gerçekleştirdiğimiz diğer projelerimiz, “Antimikrobiyal dişe yapışmayan lokum LOKİPA”, “Erimeyen Lokum Dondurması”, ve “Damla Sakızlı Jelatinsiz Jelibon” projeleri ile de diğer yarışmalarda ödüller kazandık ve Bölümümüzü, Üniversitemizin adını temsil etmekten gurur duyduk. SANAYİCİ ÜNİVERSİTEDE ARTIK HANGİ ZİLİ ÇALACAĞINI BİLİYOR Üniversite-sanayi işbirliği ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Gaziantep, sanayii ile öne çıkmış bir endüstri şehri. Gaziantep sanayicisinin üretime bakış açısı çok farklı. Gaziantep Üniversitesi ve Gaziantep sanayii bir türlü barışamamış körsağır iki komşu gibi düşünülürdü. Bunun düzeltilmesi için uzun yıllar üniversite-sanayi işbirliği tabanında projeler, paneller, kongreler, çalıştaylar düzenlendi. Ancak bebek adımlarından ileri gidilemedi. Çıktılarına baktığımızda sanayici hızlı,
www.t to t a rget .co m
lerin gerekse üniversite ekosisteminin akademik çalışmalara bakış açısı değişti. Akademik olarak yapılan çalışmalar, sanayide ve sosyal camiada pek duyulmaz. Ancak bu yarışmadan sonra TEB Girişim Evi’nin açılışında Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ye ödül alan ürünümüzü tanıttığımızda “Antep fıstığı reçinesinin” ihracat potansiyeli olan bir ürün olduğundan bahsetti. Başta Sayın Rektör Hocamız, Sayın Valimiz, Belediye Başkanlarımız, İhracatçılar Birliği Başkanı ve diğer yatırımcılar da çok beğenerek ilgiyle takip ettiler. ARGETİ ve TargeT Teknoloji Transfer Ofisinin bir bisikletin iki pedalı gibi birbirini ivmelendirdiğini böylece anladım. ARGETİ’nin bu projeye kazandırdığı ivme ile Antep fıstığı reçinesini biraz daha duyurmuş olduk. Bu reçinenin sağlık üzerine etkilerine baktığınızda; mide ve üst solunum yolu rahatsızlıklarına iyi geldiğini, doğal antioksidanlar içerdiğini, kanserli hücrelerin yayılmasını azalttığını, cilt hastalıklarında önemli tedavi edici özellikleri olduğunu literatür araştırmalarında görüyoruz. Ancak endüstriyel pazarda değerli bir ürün olarak görülmemekte, genelde fıstıkçılar tarafından atık olarak bilinmektedir.
BAŞARI HİKÂYELERİ
çözüm odaklı, kâr amacı güderken akademisyen araştırmaya, geliştirmeye ve bilimsel anlamda faydalı olacak modellere yönelmişti. Sanayici, yatırdığı paranın hemen sonuca ulaşmasını istemekteydi. Sanayici, “Bizim sorunumuz var, evet; ancak bunu çözmek için ARGE projelerine teşvik ve desteklerle imkân ve zaman ayırabiliyoruz.” demekte ve sonuç odaklı olduğundan çok pratik, hızlı çözümler istemektedir. Kısacası balık tutmayı öğrenmeyi değil, balık verilmesini de değil, temizlenmiş pişirilmiş
“Antimikrobiyal dişe yapışmayan lokum LOKİPA”, “Erimeyen Lokum Dondurması”, ve “Damla Sakızlı Jelatinsiz Jelibon” projeleri ile de diğer yarışmalarda ödüller kazandık ve Bölümümüzü, Üniversitemizin adını temsil etmekten gurur duyduk.
65
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
balığı hemen önünde görmek istemektedir. Araştırma ve geliştirme prosedürüne baktığımızda ise bilimsel tarafta beş, on yıl sonrası için yapılan planlarla AR-GE’nin işleyen ve yaşayan organizma olduğunu görürüz. Bu durum bir türlü çözüme kavuşamamıştı. Ta ki Üniversitemizde bir teknoloji transfer ofisi kurulana kadar. Teknoloji Transfer Ofisi (TARGET) kurulduktan sonra artık sanayici üniversitede hangi zili çalacağını biliyor. Nereye gideceğini biliyor. Üniversitedeki hoca da herhangi bir projesi olduğunda sanayici ile eşleşebilmek için, hangi sanayiciye uygun proje olduğunu tespit etmek için kapı kapı fabrika dolaşmıyor. Bu konuda Üniversitemizde çok donanımlı, avantajları saymakla bitmez bir merkez olduğunun iki taraf da farkında. Bu başarıların sizde ve çevrenizde yarattığı etkiler nelerdir? Tabii “başarı”, her ne konuda olursa olsun başarılı olmak hissi, gerçekten çok güzel ve maddi her türlü doyumun önüne geçiyor. Ancak bunu paylaştığınız insanların olması, çıktılarını somut olarak gördüğünüzde ve etkilerinin yaşandığını hissettiğinizde daha mutlu oluyorsunuz. Şu sözü de gerçekten çok severim: “Başarı en büyük tuzaktır.” Gerçekten başarının sarhoş edici, baskı kurucu etkilerinden sıyrılıp hevesinizi, ilginizi, yeni işlere, yeni başarılara yöneltmeniz gerekiyor. Bu başarıları, danışman hocalarımla, öğrencilerimle, birlikte çalıştığımız paydaşlarımızla beraber yaşamak daha da mutlu ediyor. Hem Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümünün, hem de Gaziantep Üniversitesinin parlayan yıldız olmasına her türlü katkıda bulunmak bizim için gurur verici olmaktadır. Bugün ben ve benim gibi başarılara imza atmış genç araştırmacılarımız için “parlayan yıldızın altın çocukları” ifadesi kullanılıyor ve başarımız çeşitli medya kuruluşları tarafından ses getiriyorsa bunda Üniversitemizin
66
ve TARGET gibi ivmelendirici birimlerin desteği ve güveni büyük önem taşımaktadır. AR-GE ARTIK BİR ZORUNLULUK Sanayicinin katma değerli ürün üretmek için ilk yapması gereken nedir? Gaziantepli sanayici kültürünün temelinde, para kazanan, diğer sanayiciyi örnek alan, rakip olma veya ortak olma var. Bu nedenle üretim
Teknoloji Transfer Ofisi (TARGET) kurulduktan sonra artık sanayici üniversitede hangi zili çalacağını biliyor. Nereye gideceğini biliyor. Üniversitedeki hoca da herhangi bir projesi olduğunda sanayici ile eşleşebilmek için, hangi sanayiciye uygun proje olduğunu tespit etmek için kapı kapı fabrika dolaşmıyor.
BAŞARI HİKÂYELERİ
AR-GE’ye önem veren kuruluşlar da gördüler ki katma değeri yüksek, maliyeti düşük bir ürün, pazara hâkim oluyor. Yeni, katma değerli veya fonksiyonel ürün geliştirmek isteyen sanayici, bunun çözümünü üniversitede bulabilir. Yoksa her zaman büyükleri, gelişmeleri taklit eden “gölge-firma” olmak durumunda kalır. ve işletmeler mantar misali çoğalmıştır. Bu şekilde büyük olan pasta küçültülmüş, herkes bir şekilde pazardan payını almaya çalışmıştır. Bugün ise sanayiciler, dünyada Çin gibi ucuza üretim yapan ülkeler, ihracatta baskı yaratması gibi etkenler ile fiyat düşürerek bir yere gelemeyeceklerini anlamış durumdalar. Artık AR-GE’nin fabrikanın içine girmesinin zorunluluğunu fark ettiler. AR-GE’ye önem veren kuruluşlar da gördüler ki katma değeri yüksek, maliyeti düşük bir ürün, pazara hâkim oluyor. Yeni, katma değerli veya fonksiyonel ürün geliştirmek isteyen sanayici, bunun çözümünü üniversitede bulabilir. Yoksa her zaman büyükleri, gelişmeleri taklit eden “gölge-firma” olmak durumunda kalır. Güney Kore’nin bugünkü ticari başarısı AR-GE’den kaynaklı bir başarı. Ancak AR-GE bilimsel, uzun bir süreç ister. Sanayici, bu sürecin farkında olmalı, gereksinimlerini bilmeli ve bugünü yaşamaması gerektiğini fark etmelidir. Yapacağı bir çalışmanın sonucunu, beş yıl sonra da alabilir. Şu an AR-GE’ye, teknolojiye yaptığı yatırımın gelecekte meyvesini alacağı bilincine ulaşmalı. Öngörüsü eksik, teknolojiyi takip etmeyen, günü takip etmeyen, geleceğin ne göstereceğini bilmeyen, büyüme hedefi olmayan sanayicinin sonu “açılıp-kapanan” bir KOBİ olmanın ötesine geçemeyecektir. Girişimcilik, Gaziantep girişimciliği konusunda ne düşünüyorsunuz? Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir? Gaziantep, girişimcilik bayrağını eline almış, becerisi yüksek, kıvrak zekâlı insanlar ile dolu bir şehir. Ancak Gaziantepli, Gaziantepli
başka biri tarafından hayata geçirilmesinin zahmetinin yarısından azını TARGET sayesinde harcayarak kendi fikirlerini herkesten önce hayata geçirmiş olacaklar.
gençler kendi fikrinin peşinden gitmiyor. Gençlere tavsiyem, fikirlerini bilgisine güvendikleri insanlarla paylaşsınlar. Paylaşmanın getireceği riskleri ve korkuları aşıp bunlar hakkında daha da bilgilensinler. Emin olun fikirlerin çalınması ve
TargeT ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Bu işe sağlam adımlar ile başladı. Her modül çalışmasında bunu görüyoruz. Aldığım ARGETİ 2014 Ödülü ve sonrasında TargeT uzmanları, özellikle uzman Fatih Balcı ile birlikte yaptığımız çalışmalar, benim için gerçekten bir başarı öyküsüdür. TargeT’in hep yanımda olması çok önemliydi. TargeT’i üniversitenin bir misafir odası olarak düşünüyorum. Gerek sanayiden, gerek iş fikri ile gelenlerin ağırlandığı, akademisyenlerin sanayici ile buluştuğu, ortak dili konuştuğu, iki tarafın da faydasının ve çıkarlarının korunduğu bir merkez olduğu için yaptığı çalışmaların çok değerli olduğuna inanıyorum.
67
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Yenilenebilir enerjiyi ülke geneline yaymayı hedefliyoruz Üniversiteyi birlikte okuyan Emre Acar ve Ali Başpınar mezun olduktan sonra NEW ENERGY adında bir şirket kurarak hayallerindeki mesleği de birlikte yapmaya karar verdi. Emre ve Ali ile projelerini, hedeflerini ve yenilenebilir enerjinin önemini konuştuk.
68
Kendinizden bahseder misiniz, projeniz nedir ve kimlere hitap ediyor? Emre Acar: 1987 Bursa doğumluyum. Lisans eğitimimi, 2012 yılında Gaziantep Üniversitesi Fizik Mühendisliğinde tamamladım. Yaz stajlarımı TÜBİTAK UME ve TÜBİTAK Enerji enstitülerinde yarı iletkenler üzerine yaptım. Mezun olduktan sonra UME’de manyetik laboratuvarlarda yarı iletkenlerin manyetik özelliklerini farklı elementler katarak geliştirme üzerine 6 ay internship yaptım. 2015 yılında Gaziantep Üniversitesi Katıhal Fiziği Anabilim Dalında yüksek lisansa başladım. Yüksek lisansta da
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Ali Başpınar: 2013 yılında Gaziantep Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümünden mezun olduktan sonra yaz stajlarımı Sabancı Üniversitesi NanoTeknoloji Uygulama Merkezinde Nano ve micro boyutta yarı iletken malzemeleri ve kaplama teknolojileri üzerine yine 9 Eylül Üniversitesi elektronik malzemeler üretim ve uygulama merkezinde güneş hücresi üretimi üzerine staj yaptım. Gaziantep Üniversitesi Katıhal Fiziği Anabilim Dalında, yarı iletken teknoloji ve güneş enerjileri üzerine yüksek lisans yapmaktayım. Emre, sınıf arkadaşım. Okul yıllarında, nasıl bir iş üzerine çalışabiliriz diye düşündük. Enerji sektörü üzerine bir iş kurmaya karar verdik. Enerji sektörünü seçmenizin nedeniniz nedir? Emre Acar: Yenilenebilir enerji üzerine önceden gelen bir ilgimiz
vardı. Güneş enerjisinin temelinde yarı iletken teknoloji bulunmaktadır. Dünyanın gidişatı, ölen canlılar, kirlenen hava resmin diğer tarafında da bunlar olduğu için bu konuya ilgi duyduk. Bir taraftan yarı iletken teknoloji konusunda olan çalışmalarımız, diğer taraftan da sosyal sorumluluk bilincimiz bu noktaya getirdi.. Ali Başpınar: Led, lazer, çipler. Hepsi diyot. Diyot (Bir yönde akım geçiren devre elemanıdır.), çevirirsin lazer yaparsın; çevirirsin led yaparsın; çevirirsin çip yaparsın. Teknolojik çalışmanın önemi bunların verimini artırmaktır. Biz güneş hücreleri üzerine yönelmek istedik. Güneş hücreleri ile ilgili yaptığınız çalışmalar hangi aşamada? Emre Acar: Güneş ışığını elektrik enerjisine çeviren, elektronik yapıya sahip olmayan yapısı gereği bu işlemi gören bir teknoloji. Direkt güneş ışığından elektriğe çeviren bir yapı. Güneşten düşen foton denilen enerji parçacıkları, yapının içerisinde hol denilen yapıları harekete
www.t to t a rget .co m
güneş enerjisi üzerine çalışmaktayız. Solar hücreler, yeni nesil hücreler. 2015 Ocak ayında TEKNOPARK’ta New Energy firması olarak hizmet vermeye başladık.
BAŞARI HİKÂYELERİ
Güneş ışığını elektrik enerjisine çeviren, elektronik yapıya sahip olmayan yapısı gereği bu işlemi gören bir teknoloji. Direkt güneş ışığından elektriğe çeviren bir yapı. Güneşten düşen foton denilen enerji parçacıkları, yapının içerisinde hol denilen yapıları harekete geçiriyor ve akım oluşturuyor.
69
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
geçiriyor ve akım oluşturuyor. Yapısı gereği, ona göre tasarlanıyor. Bu teknoloji, birinci nesil güneş hücreleri ile başladı. Birinci nesil, silikon bazlı, kristal bazlı güneş hücreleri şeklinde idi. Daha sonra ikinci nesiller, ince filmler geldi. Şu an üçüncü nesil Quantum Dots güneş hücreleri var. Bunların verimi, teorik %80’e kadar çıkabiliyor.
mek ve yaymak hedefindeyiz. Bu kapsamda yapılacak pek çok şey var. Sanayici elektriğini, ısıtmasını, soğutmasını güneşten sağlayabilir. Yurt dışında ulaşımı dâhil güneşten sağlanmaktadır. Örneğin Danimarka’nın 2050 hedefleri arasında %100 yenilenebilir enerjiye geçmek var.
Ali Başpınar: Şirket vizyonumuz olabildiğince yenilenebilir enerjiyi ülke geneline yaymak. Bu sektörde çorbada tuzumuzun olması bile vizyonumuzu gösteriyor. Gerek bu konuda bilinci artırmak, gerekse kurulum yapmak adına çalışmalarımız var. Yenilenebilir enerji dediğimiz güneş, rüzgâr, ısı pompaları ve jeotermal enerji üzerine çalışmalar ve araştırmalar yapıyoruz. Örneğin müstakil bir evin ısıtma ve soğutması ısı pompası ile sağlanabilir. Bu kurulumu yaparak bir evin enerji masrafını düşürebiliriz. Elektriğini güneş panellerinden karşılayabiliriz. Böyle sistemler tasarlayıp müşterilerimize hizmet vermeyi düşünüyoruz.
Şirket vizyonumuz olabildiğince yenilenebilir enerjiyi ülke geneline yaymak. Bu sektörde çorbada tuzumuzun olması bile vizyonumuzu gösteriyor. Gerek bu konuda bilinci artırmak, gerekse kurulum yapmak adına çalışmalarımız var. Yenilenebilir enerji dediğimiz güneş, rüzgâr, ısı pompaları ve jeotermal enerji üzerine çalışmalar ve araştırmalar yapıyoruz.
Geliştirdiğiniz projeyi daha çok kimler kullanacak? Emre Acar: Bireysel müşteri ile kalmayıp yenilebilir güneş enerjisini insan hayatına, toplum hayatına ve sanayi gibi yerlere entegre et-
70
Ali Başpınar: Güneş enerjisi kurulum santrallerini kurup anahtar teslim yaptığımız gibi bu santralleri kurmak isteyen müşterilerimize danışmanlık hizmeti veriyoruz. Müşterinin talebine göre enerji masrafını düşürmek isteyen sanayiciye farklı, yatırım hedefleri olan sanayiciye farklı hedefler sunuyoruz. Biz yaptığımız sunumlarda geleceğin enerjisinin güneş olduğunu anlatıyoruz. Temiz ve muazzam güneş enerjisinden herkesin faydalanmasının bir hak olduğunu anlatıyoruz. Bu işin en kalitelisini en uygun fiyata yapmaya çalışıyoruz. Araştırma yaparken ve ürünleri seçerken kaliteye önem veriyoruz. Bu sektörde bilgi eksikliği çok fazla. Türkiye iklim koşullarına göre ürün seçimi yapılıp düzgün kurulum yapılmazsa kurulan santrallerin yaşam süresi yeterli olmaz. Bireysel olarak evlerin enerji sistemlerini karşılayacak hibrit sistemler yapıyoruz. Tarım sulama sistemleri yapıp onun hizmetini veriyoruz. Hatta güneş hücresi yapmak isteyen müşteriye de danışmanlık hizmetini veriyoruz Emre Acar: Kullanılacak ürün seçimi, modülün kullanılacak yere göre seçimi çok önemli. İdeal bir güneş santrali fabrikada başlar. Bu nedenle aldığınız ürünün üretildiği yer çok önemli. Güneş hücresi, çok hassas. Çok ufak bir stresle bile kırılabilir. Taşınması çok önemli. Kurulurken ele alınması, testlerinin yapılması ve kurulduktan sonraki gözlem gibi her aşaması hassas olan bir süreç. Pazarı, bütün sorunlarıyla ele alıp en uygun paneli seçerek farkındalık yaratıyoruz. Yurt dışındaki çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz? Emre Acar: Çoğu Almanya’da olmak üzere İspanya vb. ülkelerdeki santrallerde de problemler var. Almanya, Japonya, Çin ve ABD’de bu modüllerin üretimi var. Bunların çıkış noktaları genellikle standartlar
konusunda oluyor. Modül üretildiği zaman bunlara testler yapılarak sertifikasyon uygulanıyor. Bu uygulanan testlerin de çıkış noktası Almanya olduğu için bu modüller dünyanın her yerinde Almanya’ya gidecekmiş gibi ve orada kullanılacakmış gibi üretiliyor. Almanya’daki iklim koşullarına göre hücre ve modüller ayarlandığı için sıkıntı genelde bu standartlar konusunda oluyor. Bilinen modül hattının on çeşit hammaddesi var. Hücre de bunlardan biri. Modül dediğimiz 60-80 tane hücreden oluşan panel. Türkiye’de bunların yurt dışından getirilip montajı yapılıyor. Türkiye’de bu montajı sağlayan 20 tane fabrika var. Çin’in büyük yatırımı var. New Energy olarak sektörün sorunlarını ve sektör ile ilgili sürekli araştırma yaptığımız için bu konuda farkındalık yaratıyoruz. Kilit nokta, ulusal enerji ajansının yayınladığı rapor doğrultusunda Türkiye’de modül seçimi ve kurulum öncesi ve kurulum sonrası uygulanması gereken testlerin danışmanlık hizmetini de verdiğimiz için farklıyız. Bilime yapılan yatırım, en kârlı geri dönüşümü sağlar. Sektörün sorunları nelerdir? Çözüm önerileriniz nelerdir? Ali Başpınar: Devlet yenilenebilir enerjinin önünü açar ve amortisman sürelerini düşürürse yatırımcı daha sıcak bakacaktır. Devlet, güneş santrali kuran yatırımcının 1 megavat üretilen enerjisini satın alıyor. Bu lisanssız kurulumdur ve 10 yıl garantisi var.Lisanslı kurulumlarda izin süreçleri, kapasiteye başvuru süreçleri ve ihale açılması olayları var. Genelde yatırımcı lisanssız kurmayı tercih ediyor. Lisanssız kurulan 1 megavatlık bir santral, yıllık 1 milyon 650 bin kilovat saat elektrik üretmektedir. Bunun parasal değeri 220 bin dolar civarında. Kısaca 1 milyon avroluk yatırım ile her yıl 220 bin dolar yatırımcının kazancı olmaktadır. Ayrıca bir yatırımcı güneş santrali kurmak isterse %20 başlangıç
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
sermayesi ile kurabiliyor ve 7-8 yıl sonra santralin tamamına sahip olabiliyor. Emre Acar: Elektrik fiyatlarının sürekli arttığını düşünürsek güneş santrallerinin önemli bir enerji kaynağı olduğunu herkesin fark etmesi gerekiyor.
Eklemek istedikleriniz? Emre Acar: Son olarak şu mesajı vermek isterim; yenilenebilir kaynaklarda tüm insanlığın hakkı olduğunu düşünüyoruz. “Sıfır Emisyon” olan vizyonumuz doğrultusunda anahtar teslim yenilenebilir hibrit enerji sistemleri tasarlayıp projelendiriyoruz.
New Energy olarak sektörün sorunlarını ve sektör ile ilgili sürekli araştırma yaptığımız için bu konuda farkındalık yaratıyoruz. Kilit nokta, ulusal enerji ajansının yayınladığı rapor doğrultusunda Türkiye’de modül seçimi ve kurulum öncesi ve kurulum sonrası uygulanması gereken testlerin danışmanlık hizmetini de verdiğimiz için farklıyız.
71
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Gaziantep TEKNOPARK’ta faaliyet gösteren Led Box, reklamcılığa yeni bir boyut kazandırmaya hazırlanıyor. Yurt dışındaki örneklerini inceleyerek Türkiye’de taksiler üzerinde dijital reklamcılığı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapan İ. Hayrettin Demirbilek ve Ali Ölçer, seri üretime geçmeye hazırlanıyor.
72
Dijital Taksi Reklam Panosu Led Box…
TAKSİDE REKLAM DÖNEMİ
H
ayrettin Demirbilek ve Ali Ölçer’in yolları üniversitede kesişmiş. Aralarındaki arkadaşlığı ve dostluğu iş ilişkisine dönüştüren Demirbilek ve Ölçer, geliştirdikleri projeyle bambaşka bir dünyada bulmuşlar kendilerini… Hikâyenin bundan sonrasını onlardan dinleyelim… Birlikte iş kurmaya nasıl karar
verdiniz? Hayrettin Demirbilek: Yeditepe Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldum. Üniversiteden mezun olduktan sonra 1,5 yıl özel bir bankada çalıştım. Hızlı hareket etme, yeniliklere ulaşabilmeye ilgi duyduğum için kendi işimi kurmak istedim. Birkaç yıl önce nargilenin zararları ile ilgili bir kamu spotu reklamı vardı. Bu reklamdan çok etkilendim ve Ürdün’den nargilenin tüm hortu-
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
Projenizden ve çalışmalarınızla ilgili detaylı bilgi alabilir miyiz? Ali Ölçer: 2015 Ocak ayında internette Çinlilere ait bir sitede dijital taksi reklam ürününü gördüm. Bu ekran panosunu yapabilir miyiz diye araştırmaya başladık. İngiltere’ye gittim. Bu ürünü inceleyince, Hayrettin’le birlikte yapabileceğimize karar verdik. Bu ürünün hem üretimini hem de üretildikten sonra taksi üzerine takılmasıyla birlikte panolara alınacak reklamlar için pazarlama ve üretim olmak üzere iki kısımda çalışmalar yürüteceğimiz bir şirket kurmaya karar verdik. Şirketi kurduk ve ürüne de Led Box ismini verdik. Gaziantep’e geliş hikâyenizi anlatır mısınız? Hayrettin Demirbilek: Eskişehir’de askerlik yaparken en yakın arkadaşım Gaziantepliydi. Arkadaşıma bu fikri açtığımda, Gaziantep insanının yeniliklere olan ilgisinden bahsetti. Nisan ayı sonu gibi Gaziantep’te taksi durağındaki yöneticilerle görüştük. Projemizi beğendiler. Yeniliğe açık olduklarını ve gerekli izinler alınıp halk da onaylarsa taksilerinin üzerine bu reklam panolarını takacaklarını söylediler. Daha sonra Gaziantep TEKNOPARK ile görüşmelerimiz başladı. Çünkü ilerleyen dönemlerde bu ürünlerin üretimini de yapmayı düşünüyorduk. Başka projelerimiz de var. Dolayısıyla üniversitedeki ho-
www.t to t a rget .co m
munun tek kullanımlığını bulduk. Ve şu an İstanbul’daki en ünlü nargile kafe ile çalışıyoruz ve bu nargilelerin üretimini, teminini 5 kişilik bir ekiple yapıyoruz. Bunun yanında Led Box marka tescilini yaptıracağımız projemizin üretimi için AR-GE fikirlerimiz ve hizmet sektöründe kullanımıyla ilgili çalışmalarımız var. Ali Ölçer: Yeditepe Üniversitesi İşletme Fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Son iki yıldır Hayrettin’le birlikte yeni neler yapabiliriz ile ilgili sürekli araştırmalar yapıyoruz. Son olarak yurt dışına çıktığım da gördüğüm taksilerin üzerindeki reklam panolarıyla ilgili Türkiye’de nasıl bir çalışma yapabiliriz diye Gaziantep TEKNOPARK’ta yer almaya karar verdik.
caların fikirlerine ihtiyacımız olduğu için onlara yakın olmayı planladık. Asıl ana merkezimiz Gaziantep TEKNOPARK olacak. Burada AR-GE, yazılım ve cihaz geliştirmeyle ilgili çalışmalar yapacağız. Akademik destek ve danışmanlığı buradan alacağız. Pazarlama kısmında ise turizm ve yaşamın fazla olduğu Anadolu kentlerinde bu reklam panolarını yaygınlaştırmaya çalışacağız. Led Box hakkında biraz teknik bilgi verebilir misiniz? Ali Ölçer: Taksilerin üzerine yerleştirilecek bu reklam panoları, yüksek çözünürlüklü ekranları CE belgeli standartlara uygun, her türlü iklim şartlarına ve bozuk yolda maruz kalınan darbelere uygun bir şekilde üretilecek. Led Box yüksek çözünürlük ve görüş açısı, anlık kontrol edilebilen ve raporlanabilen gösterim sağlamaktadır. Şu an üretimine geçmedik. Belirli bir süre ithal ettiğimiz ürünleri, taksi üzerinde takacağız ve reklam vermek isteyen müşterilere bu şekilde hizmet vereceğiz. Seri üretime geçtiğimiz takdirde kendi ürünlerimizi taksilerin üzerine takacağız. Böylece ürünlerimiz yerli üretim olacağından, hem maliyet düşmüş olacak hem de yerli üretime destek vermiş olacağımızdan ülke ekonomisine katkı sağlamış olmanın mutluluğunu yaşayacağız.
Led Box sistemi nasıl çalışmaktadır? Ali Ölçer: Seçilen reklam kampanyası, merkezimizde bulunan serverlar üzerinden 3G bağlantısı ile araç üzerine yerleştirilecek led ekranlara yansıtılır. Kullanılan teknolojik altyapı ile hızlı, güvenli ve etkili destek imkânı sağlamaktayız. Led Box’a kimler reklam verebilir ve bu tür reklam vermenin avantajları nelerdir? Hayrettin Demirbilek:Tüm sektörler reklam verebilir. İnşaat, otomotiv, turistik restoranlar, AVM’lerdeki kampanyalar, yerel yönetimler gibi pek çok alanda reklam bırakılabilir. Led Box’ta verilebilecek reklamla firmalar, düşük bütçe ile yüksek etki alanı ve farkındalık yaratarak lokasyon bazlı gösterim imkânı sağlar. Açık hava reklamcılığında yaratıcı ve dikkat çeken bu yenilik, araç sahiplerine ek gelir imkânı da sağlamaktadır. Gelecekte Led Box’ı nasıl konumlandırıyorsunuz? Ali Ölçer: Pazarlama olarak Anadolu’da yaşamın olduğu yerlerde ve İzmir’de yaygın bir şekilde kullanılmasını sağlamak. AR-GE olarak beş yıl içerisinde Led Box’ın yerli seri üretimine geçirilmesini, ihracatı yapılan uluslararası bir marka olmasını öngörüyoruz.
73
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
DİSKLİ CEVİZ KIRMA MAKİNESİ GELİYOR Gaziantep Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Otomotiv Bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapan Seyfettin Bozbaş, sanayinin faydalanacağı ceviz kırma makinesini daha da geliştirmek için yoğun şekilde çalışıyor.
Gaziantep TEKNOPARK’ta faaliyet gösteren Seyf AR-GE, KOSGEB desteğiyle başladığı çalışmasında, üretimi daha seri hâle getirip randımanı yükseltmeyi hedefliyor. Seyfettin Bey projenize nasıl başladınız, neden TEKNOPARK’tasınız? Akademisyen olduğumuz için piyasanın, sanayinin faydalanacağı AR-GE çalışmalarını yapabilme imkânı sağlayan daha doğrusu kapısını açan yerler, teknoparklar oluyor. Bu nedenle Gaziantep TEKNOPARK’tayım. 2011 yılında ilk AR-GE çalışmalarına başladım. Bu AR-GE çalışmam, KOSGEB desteğiyle otomatik ceviz kırma makinesiydi. Bu makinenin AR-GE’si tamamlandıktan sonra seri üretime geçemedik; ancak makinenin iki adet satış işlemini gerçekleştik. Talebe göre şirketimiz, mühendislik alanında hizmet vermenin yanında ceviz kırma makinesi, antep fıstığı çıtlatma makinesi gibi otomasyonu tamamlanmış ürünleri müşterilere satışa sunmakta. Gelecek dönem hedeflerimiz arasında, ceviz kırma makinesiyle ilgili yeni bir AR-GE çalışmasına önümüzdeki aylarda başlayacağız. Makinenin mekanik aksamını yenileyeceğiz. Üretim maliyetini biraz daha düşürmek için çalışmalarımız sürüyor. Daha seri hâle getirip randımanı da yükselteceğiz. Ceviz kırma makinesi konusunda biraz daha bilgilendirir misiniz? Ceviz, gıda ve kozmetik gibi
74
pek çok sektörde kullanılıyor. Cevizin kırma işlemi, ülkemiz genelinde insan gücü ile yapılmakta. 2011 yılında bu makinenin ilk AR-GE’sini yapanlardanız. Tabii zamanla makinenin muadilleri çıktı. Ancak bu makinenin AR-GE çalışması hâlâ yaygın değil. Bilindiği gibi bahçeden toplanan cevizlerin dış yeşil kabuğu çıtlatıldıktan sonra kurutuluyor. Bu makine kurutulan cevizlerin kırılıp iç hâline getirilme işlemini görüyor. Makinenin yapılmasında önemli olan randımanı. Yani ceviz kırdığı zaman içerisindeki kelebeği çıkarma oranı çok önemli. Bizim son yaptığımız makine, Ukrayna cevizlerinde %40, ABD-Şili Chandler cevizinde ise %80 randımanla çalışıyor. Yani kelebek ceviz çıkarmak isteyen için ABD cevizleri, iç cevizi kırık isteyenler için ise Ukrayna cevizlerinin işlenmesinde makinemiz avantajlı. Başka hangi projeleriniz ve çalışmalarınız var? Sıvıların içerisine katılan sıvıları ölçme aleti ile ilgili başlatacağımız bir AR-GE çalışmamız gündemde. Örneğin süt içerisine katılan su oranı. İş güvenliği yaptığımız mandıranın talebi üzerine bu proje gelişti. Başka eklemek istedikleriniz var mı? Gaziantep TEKNOPARK’ta proje geliştirmeye devam ediyoruz. Geliştirdiğimiz projeleri Gaziantep ve Türkiye’deki yatırımcıların hizmetine sunmaya devam edeceğiz.
BAŞARI HİKAYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
75
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
İYİ KLİNİK UYGULAMALARI NEDİR?
Gaziantep TEKNOPARK’ta yerini alan Farmagen AR-GE Biyoteknoloji Ltd. Şti, Türkiye’deki sayılı İyi Klinik Uygulama Merkezleri arasında gösteriliyor. Gaziantep Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Muradiye Nacak ve Farmagen İyi Klinik Uygulamaları (İKU) sorumlu yardımcısı araştırmacı Dr. İsmail Taner Ezgi ile Türkiye’deki Farmagen’i konuştuk, iyi klinik uygulamaları hakkında bilgi aldık.
F
armagen, ne zaman ve nasıl kurulmuştur? Bize kısaca tanıtabilir misiniz? Prof. Dr. Muradiye Nacak: Gaziantep Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TEKNOPARK)’ta bulunan Farmagen
76
AR-GE Biyoteknolojileri Ltd. Şti (Farmagen İKU Merkezi), biyoyararlanım/biyoeşdeğerlik çalışmalarını yapmak üzere, Ekim 2009 tarihinde Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan bir kuruluştur. Farmagen, her iki yılda bir düzenli denetim
ve sertifikasyona tabi tutulmaktadır. İyi klinik uygulamaları ve etik değerlere bağlı, gönüllü haklarına saygılı, gönüllü ve çalışan güvenliğini önemseyen, uluslararası kalite standartlarında biyoyararlanım/ biyoeşdeğerlik çalışmalarını yürütmekteyiz. Farmagen İKU Merkezi
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
İyi klinik uygulamaları nedir? Klinik araştırmalar neden yapılır? Prof. Dr. Muradiye Nacak: Öncelikle klinik bir araştırma nedir bundan bahsedelim. Klinik araştırma, gönüllüler ile yapılan ve belirli bir sağlık sorununun hakkında önceden belirlenmiş, cevabı bilinmeyen bir soruyu aydınlatmaya yönelik bilimsel bir araştırmadır. İyi Klinik Uygulamaları (İKU), elde edilen ve bildirilen sonuçların güvenilir ve doğru olduğu, araştırma gönüllülerinin hakları, saygınlığı ve gizliliğinin korunduğuna dair güven veren, klinik araştırmaların tasarımı, gerçekleştirilmesi, uygulanması, izlenmesi, denetlenmesi, kaydedilmesi, analiz edilmesi ve raporlanmasına ilişkin standart anlamına geliyor. Ülkemizde yürütülen biyoyararlanım/biyoeşdeğerlik çalışmalarında temel alınan standartlar diğer klinik araştırmalarda olduğu gibi Avrupa Birliği ve diğer gelişmiş ülkelerdekiler ile aynıdır. Klinik araştırma süreçleri, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından izne tabi olup sıkı bir şekilde denetlenmektedir. Biyoyararlanım/biyoeşdeğerlik çalışmalarının protokolleri önce bağımsız etik ku-
www.t to t a rget .co m
40 yatak kapasitesine sahip olup 15 personel ile hizmet vermektedir. Personelin tümü işe alım sürecinden itibaren çalışma prosedürleri, “iyi klinik uygulamaları” gibi konularda sürekli eğitim görmektedirler. Merkezimiz, klinik üniteler, araştırma ilaçlarını saklama odası, arşiv, gönüllü bilgilendirme odası, muayene odası, acil müdahale odası, laboratuvar, kan alma ünitesi, depo ve ofislerden oluşmaktadır.
Biyoyararlanım/ biyoeşdeğerlik çalışmalarının protokolleri önce bağımsız etik kuruldan onay, daha sonra Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)’dan izin almak zorundadır. Merkezimizde ancak bu onay ve izinden sonra çalışmalar başlamaktadır. Çalışmalar, bir farmakoloğun sorumluluğunda, pratisyen hekim, kalite kontrol birimi sorumlusu, hemşire, paramedik ve laborantın yer aldığı bir ekip tarafından gerçekleştirilmektedir. ruldan onay, daha sonra Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)’dan izin almak zorundadır. Merkezimizde
ancak bu onay ve izinden sonra çalışmalar başlamaktadır. Çalışmalar, bir farmakoloğun sorumluluğunda, pratisyen hekim, kalite kontrol birimi sorumlusu, hemşire, paramedik ve laborantın yer aldığı bir ekip tarafından gerçekleştirilmektedir. Ayrıca destekleyicinin görevlendirdiği monitörler tarafından da izlenmektedir. Klinik araştırmalarınıza katılan gönüllülerde olması gereken özellikler nelerdir? Dr. Taner Ezgi: Merkezimizde yapılan biyoyarlanım/biyoeşdeğerlik çalışmalarına 18–55 yaş arası sağlıklı erkek gönüllüler katılabilmektedir. Klinik araştırmaya katılım gönüllülük esasına dayanmaktadır ve birey serbest iradesiyle çalışmaya katılmaya rıza (Bilgilendirilmiş Gönüllü Oluru) göstermektedir. “Bilgilendirilmiş Gönüllü Oluru”, bir bireye klinik çalışma hakkında verilen bilginin anlaşılması, birey tarafından değerlendirilmesi ve sonrasında özgürce verilmiş bir karar sonucu alınan onaydır. Gönüllünün sağlığını tehlikeye sokabilecek istenmeyen etkiler yerel ve uluslararası sağlık otoriteleri tarafından izlenmekte, denetlenmekte ve çalışmanın durdurulması da dâhil olmak üzere gerekli bütün önlemler alınmaktadır. Çalışma sonunda, sağlıklı gönüllülerin çalışma günü kaybından doğan gelir azal-
77
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
ğerlik çalışmaları Farmagen AR-GE Biyoteknolojileri Ltd. Şti (Farmagen İKU Merkezi) dışında, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hakan Çetinkaya İKU Merkezi (DEKAM) ve Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma-Uygulama Merkezi (ARGEFAR)’nde yapılmaktadır. Bir ülkede biyoeşdeğerlik çalışmalarının fazla yapılması, sağlık bütçesinde ilaca ayrılan payın azalmasına katkı sağlamaktadır. Ayrıca dünya pazarına ilaç ihracatının da yolu açılmış olmaktadır.
masını karşılamak üzere maddi bir ödeme yapılır. Ödemeler için konuyla ilgili yönetmelikler çerçevesinde etik kurul ve TİTCK’ten izin alınmaktadır. Çalışmaya katılmaya karar veren gönüllülerin sağlıklı olup olmadıkları, fizik muayene, vücut fonksiyonlarını değerlendirmeye yönelik biyokimyasal, hematolojik, serolojik ve idrar testleri ile kalp fonksiyonlarını değerlendiren EKG sonuçlarına göre belirlenmektedir. Biyoyararlanım/biyoeşdeğerlik araştırmaları için sağlıklı gönüllülere uygulanan ilaçlar, halen piyasada tedavi amacı ile kullanılan ilaçların muadilleridir (diğer adıyla jenerik ilaç). Jenerik ilaçlar, patent ve veri koruma süresi bitmiş olan orijinal ilaç ile aynı etkin maddeyi, aynı miktarda ve aynı formülasyon şeklinde içerdiğinden, orijinal ilaçlarla aynı etkililik, kalite ve güvenliğe sahiptirler. Daha uygun fiyatla piyasaya çıktıklarından, patent süresi dolan orijinal ilaçların fiyatlarının da düşmesine neden olarak ilaca ulaşımı kolaylaştırmakta, aynı zamanda sağlık bütçesinde önemli bir tasarruf sağlamaktadırlar. Fakat jenerik ilaçların TİTCK’ten ruhsat almaları için orijinal ilaçla eşdeğer olduğunu kanıtlanması gerekmektedir. Biyoyararlanım/biyoeşdeğerlik araştır-
78
maları sonucunda jenerik ilaç ile orijinal ilacın kan konsantrasyonları ve bunların vücuttan atılma süreleri karşılaştırılmaktadır. Çıkan sonuca göre jenerik ürün ruhsat alabilmektedir. Kurulduğunuz günden bu yana kaç klinik çalışma yapıldı? Katılan gönüllü sayısı nedir? Türkiye’deki diğer uygulama merkezleri ile ilgili de bilgi verebilir misiniz? Dr. Taner Ezgi: Merkezimizde 2009 yılından beri 177 klinik çalışma tamamlanmış ve bu çalışmalara yaklaşık 2500 gönüllü katılmıştır. Türkiye’de biyoyararlanım/biyoeşde-
jenerik ilaçların TİTCK’ten ruhsat almaları için orijinal ilaçla eşdeğer olduğunu kanıtlanması gerekmektedir. Biyoyararlanım/ biyoeşdeğerlik araştırmaları sonucunda jenerik ilaç ile orijinal ilacın kan konsantrasyonları ve bunların vücuttan atılma süreleri karşılaştırılmaktadır. Çıkan sonuca göre jenerik ürün ruhsat alabilmektedir.
BAŞARI HİKAYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
79
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Bilgisayar Mühendisi Serdar Pehlivanoğlu
Uzun soluklu projelere imza atıyorlar
Sanayide verimliliği artıracak yazılımlar geliştirebiliriz İki arkadaşıyla birlikte kurduğu AcadSoft Yazılım firması ile TEKNOPARK’ta faaliyet göstermeye başlayan Bilgisayar Mühendisi Serdar Pehlivanoğlu, akademik çalışmalarını TÜBİTAK desteğiyle sürdürdüklerini ve örnek teşkil edebilecek pek çok başarılı projeye imza attıklarını söyledi. En güncel teknolojiyi kullandıklarını belirten Pehlivanoğlu, şirketlerde verimliliği artırmak için sanayicilere yazılım desteği verebileceklerini kaydetti. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bilkent Üniversitesinden Bilgisayar Mühendisi olarak mezun oldum. Yüksek lisansımı Amerika’da Worcester Polytechnic Institute’de yaptım, ardından Connecticut Üniversitesinde doktora çalışmalarımı tamamladım. Daha sonra Singapur’da iki sene postdoktora yaptım. Postdoktora yurt dışında özellikle ABD ve Avrupa’da çok yaygın olan doktora sonrası çalışma pozisyonu anlamına geliyor. Yurt dışında laboratuvar ortamlarında ve ileri akademik konularda yetiş-
80
miş eleman ihtiyacı çok fazla oluyor. Postdoktora araştırmacısı doktorasını almış, alanında bilgi birikimi olan kişiler olduğu için üniversite ve araştırma merkezlerinin ihtiyaç duyduğu yeteneklerdeki eleman ihtiyacını karşılayabilmektedir. Özetle, ABD’den 2009’da doktoramı tamamladıktan sonra Singapur’da 2011’e kadar bilgisayar biliminde postdoktora çalışmam oldu. 2011 yılından bu yana Zirve Üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde Yrd. Doç. Dr. olarak görev yapıyorum. Aynı zaman-
da Mühendislik Fakültesinde dekan yardımcısıyım. Gaziantep TEKNOPARK’ta yer alma nedeniniz nedir? Yurt dışından dönmeye karar verince araştırma odaklı biriyseniz, “Ülkemde ne yaparsam bu bilgimi faydaya çevirebilirim?” diye düşünüyorsunuz. Teorik bilgilerimi pratiğe çevirmek için Gaziantep TEKNOPARK’ta yer almaya karar verdim. Şirketimizi, TEKNOPARK’ta Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde öğretim üyesi arka-
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
Devam eden çalışmalarınız ve projeleriniz nelerdir? Yazılımla ilgili şeyler, Gaziantep TEKNOPARK’ta AR-GE kapsamında değerlendiriliyor diye biliyorum. Realist olmak gerekiyor. Şirket kurmamızın ve Gaziantep TEKNOPARK’ta yer almamızın nedenlerine gelince, piyasanın ihtiyacına yönelik start up projelerimizle, uzun soluklu devam eden AR-GE projelerimiz var. TEKNOPARK’ta ilk kuruluş projemiz Ercan hocamla birlikte kriptoloji, güvenlik ve mahremiyet üzerine bir TÜBİTAK projesi… Ercan hocam, kriptoloji ve mahremiyet konusunda çalışıyor. Ben ise kriptoloji ve güvenlik üzerine çalışıyorum. Örnek vermek gerekirse bankadaki hesabınıza ait bilgi mahrem bir bilgidir. Hastanedeki bilgi hastanın kişisel şahsi bilgisi olmakla beraber, hastanedeki bu bilgi aynı zamanda istatistiki bilgidir. Hatta bu bilgi devlet kurumlarıyla bir nebze paylaşılabilir ve faydaya çevrilebilir. Fakat paylaşırken de hastanın mahremiyetini gözetmek gerekiyor. İşte bu ikilemi kriptografinin teknikleriyle aşıyorsunuz. Elbette bilginin mahremiyetinin korunması noktasında hemfikir isek, bu konuda ülkemizde yeterli farkındalığın olduğunu söylemek çok zor. Kriptolojiyi biraz açar mısınız? TÜBİTAK projeniz nasıl oluştu? Kriptoloji çok geniş bir alan, dilerseniz kendi doktora tezim üzerinden örnek vereyim: günümüzde içerikler dijital olarak üretiliyor ve dijital olarak dağıtımı yapılıyor. Dijital verinin kopyalanması da kolaylaşmış oluyor. Hukuksal korumanın yanında kriptografik teknikler ile de verinin şifreli bir şekilde saklanması, telif hakkı korunarak dağıtımı vesaire de önem kazanıyor. Ercan hocanın mahremiyet konulu çalışmalarıyla şahsımın kriptografik teknikler üzerine yaptığım çalışmalarda buluştuğumuz noktada TÜBİTAK projemiz ortaya çıktı. TÜBİTAK projenizi biraz açar mısınız? Projemiz, iki yıllık, TÜBİTAK ARDEB 1001 projesi. Özgün değeri olan bir akademik çalışma yaptık. Proje başlığımız, “Paylaşımlı Verilerde ‘K’ıncı Sıralı Elemanın Güvenli Bir Şekilde
www.t to t a rget .co m
daşım Mehmet Ercan Nergiz ve Arş. Gör. Ufuk Özkanlı ile birlikte üç kurucu ortak olarak kurduk.
Hastanedeki bilgi hastanın kişisel şahsi bilgisi olmakla beraber, hastanedeki bu bilgi aynı zamanda istatistiki bilgidir. Hatta bu bilgi devlet kurumlarıyla bir nebze paylaşılabilir ve faydaya çevrilebilir. Fakat paylaşırken de hastanın mahremiyetini gözetmek gerekiyor. İşte bu ikilemi kriptografinin teknikleriyle aşıyorsunuz. Hesaplanması ve Uygulamaları”. Projenin ana konusu ise kriptonun çoklu güvenli hesaplama alanları. Örneğin hastanelerde bir data var. İstatistikî veri üretmek isteniyor. Ancak mahremiyet ana kaygılardan biriyse hastanelerin verilerini birbirleriyle paylaşmamaları gerekiyor. Yani verilerin birleştirilmesi ve o verilerden istatistikî veri çıkarılması için kripto (saklı-şifreli yazı) olayı devreye giriyor. Kripto çalışmalarının en temel özelliği herhangi bir güvenilir partinin olmadığı varsayımıdır. Zaten güvenli parti var ise “kriptografi çalışması” na ihtiyaç duymanıza gerek yok demektir. Dolayısıyla -verileri güvenli bir parti olmaksızın- birleştirilmesinden bir çıktı meydana geliyor; ancak hiçbir hastane diğer hastanenin verisi hakkında ekstra bir bilgiye sahip olmuyor. Datalar birbirlerine verilirken
şifreli paylaşılıyor. Bu güvenli bir şekilde çoklu parti hesaplama oluyor. Bilindiği üzere, bilgi teknolojisinde varılan nokta, her şey dijitalleşiyor. Bulut hesaplama, bulut depolama kavramları var. Artık insanlar kendi verilerini kendi sunucularında tutmak istemiyor. Amazon, Windows Azure gibi uluslararası ölçekte firmalar da bu tür hizmetleri sunuyorlar. Geri dönüşü olmayacak şekilde artık trend, verilerin bu tür yerlerde saklanması ve bu tür yerlerde işlem yapılmasına doğru gitmekte. Dolayısıyla mahremiyet ve güvenli hesaplama, günümüzde çok önemli bir konu olup ön plana çıkmakta. Tam da bu noktada piyasanın ihtiyacı olan mahremiyeti koruyan protokollerin mobil ve teknoloji anlamında yazılımlara dökülmesini sağlamayı düşünüyoruz. Böylece yazılım firmamız olarak teorik çalışmalarımız üzerinden know-how da geliştirmiş olacağız. Gaziantep sanayiinin ne tür ihtiyaçlarına cevap verebilirsiniz? Yazılım şirketiyiz.. Sanayideki herhangi bir firmanın bilgi teknolojisi sürecini kolaylaştıracak yazılımlar üretebiliriz. Şirketler, verimliliklerini artırmak için artık yazılımlara yöneliyorlar. Yaptığımız yazılım sıradan değil verimliliği ve siber güvenliği yüksek yazılımlar. Bir yazılım şirketi olarak talep edilen sektöre mevcut kaynaklarımızın elverdiği ölçüde herhangi bir bilgi işlem sürecini kolaylaştıracak yazılımlar yapabiliyoruz. Dünyadaki trendleri takip ettiğimiz için en güncel teknolojileri kullanıyoruz.
81
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
PET ŞİŞELERDEN İPLİK MAKİNELERİ ÜRETTİLER Gaziantep TEKNOPARK merkezli OSB’de yerleşik, Sentetik İplik Makineleri Tasarım, İmalat ve Otomasyonu alanında faaliyet gösteren USLAN ARGE İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. Üniversite-Sanayi işbirliğini başarıyla uygulayan firmalar arasında yer alıyor. Sentetik İplik Makineleri Tasarım, İmalat ve Otomasyonu alanında çalışan ve akademisyen kimliği ile de tanınan USLAN ARGE İç ve Dış Ticaret Genel Müdürü Dr. Fatma Uskaner, Gaziantep, hatta Türkiye’de AR-GE yapan öncü kuruluşlardan biri olmasının sırrını TargeT dergisi okuyucuları ile paylaştı. Uskaner, “Pek çok AR-GE projelerimiz
82
var. Firmamızı ilerletmek adına dünyadaki gelişmeleri takip ediyoruz. Yurt dışında gelişmiş bir pazarlama altyapımız var. Bu nedenle piyasadaki olumsuz gelişmelere rağmen hedefler belirleyebiliyoruz. Gaziantep Sanayi Odasının TÜBİTAK AR-GE ödül kategorisinde ödül aldık. “Ödülü Pet Şişe Kırıklarından Polyester FDY İplik Üre-
tim Makinesi” projemiz ile almaya hak kazandık.” diyerek, başarının ipuçlarını verdi. Kendinizi nasıl tarif edersiniz? Okumaya âşık bir insan olarak kendimi tanımlayabilirim. 4 yaşında babamın aldığı resimli kitaplarla başladı bu sevgi. Halen gece-gündüz okumak ve gündemi takip etmek en vazgeçemediğim alışkanlığımdır. Ortaokul dönemi 12 Eylül 1980 öncesi çalkantılı bir dönemdi. Pek çok aile can güvenliğinden dolayı çocuklarını okula göndermek istemiyordu. Okumak istiyordum ve okumak için önüme farklı şekilde çıkan engelleri aşmaya çalıştım. Büyük mücadeleler sonunda Gaziantep Kız Meslek Lisesinden dereceyle me-
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
AR-GE’li yıllar nasıl başladı? O dönemlerde ilk AR-GE çalışmam, üniversitenin bir numaralı araştırma fonu projesi olan ve Yüksek lisansımı destekleyen proje idi. Model bir rüzgâr tüneli yapmıştım. Daha sonraki doktora çalışmalarımız da Araştırma Fonu ve Tübitak-Misag destekli idi. Bu desteklerle yaptığımız çalışmalarla yoklukta fark yaratmaya çalışıyor, üniversitenin laboratuvarında sabahlıyorduk. Eşim Motor Meslek Lisesinden mezun olduğu için çok pratik düşünen, sanayiye ve üretime yatkın birisi idi. Biliyorsunuz Gaziantep fıstık kenti. Fıstıklar öncelikle gece ıslatılır, sonra taşın altında kırmızı kabuklarından soyulurdu. Çok zahmetle üretilen bu fıstıkların aflatoksin oranı yüksekti. Fıstık üreticileri, müşterilerinden şikâyet alıyordu. O zamanlar Güneydoğubirlik’ten üniversitemizin Kurucu Dekanı Prof. Dr. Ömer Göksel hocamıza yardımcı olması rica edilmişti. İlk çıkış noktası bu idi. Ekip olarak eşim ve ben kendisinin asistanları idik. Sonunda 1993’te “Kırmızı Kabuklu Kuru Antep Fıstığı Soyma Makinesi”ni yaptık. 1996 yılında TÜBİTAK-TİDEB ve TTGV, Üniversite-Sanayi İşbirliği için, hedeflerindeki il Gaziantep’e çıkarma yapmışlardı. Bu çıkarma sonucunda Gaziantep’teki sanayicilerle Üniversitedeki hocaları sanayi projeleri için eşleştirdiler ve bize verilen görev ile proje odaklı çalışmaya başladık. 1 yıl sonunda kimsenin çalışacağına ihtimal vermediği, projemizin ürünü makine çalışmıştı. Projemiz “Polipropilen Halı İpliği Üretim Makina’sına, 1998 yılı TÜBİTAK-TTGV-TÜSİAD Teknoloji başarı ödülü verildi. Aynı Proje GSO ve GAGİAD‘dan da ödüller aldı. Eşim Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner’e teknolojiye yaptığı katkılardan dolayı ODTÜ PARLAR VAKFI tarafından Teknoloji Teşvik Ödülü verildi. Türkiye’de ilk defa sentetik
www.t to t a rget .co m
zun olup, ODTÜ Makine Mühendisliğini kazandım ve 1988 yılında bu bölümden mezun oldum. Eşim Yusuf Azrail Uskaner üniversiteden bölüm arkadaşım. Adını ilk gördüğümde, “Bu Azrail de kimmiş?” dediğim kişiyle mezun olduğumuzda evlenme kararı aldık. Adana ve Antep’teki ailelerimizin rızasını almak zordu, ama başardık. Her ikimiz de bölümde araştırma görevlisi olarak kaldık. Daha sonra yüksek lisans, doktoralı günlerin ardından, evlilik, çocuk, kariyer derken AR-GE’li yıllar başladı. Zor günlerdi ama güzeldi.
iplik makinası üretimi yapılması büyük yankı getirmişti. Üniversite desteği ile yapılan bu proje üniversite-sanayi işbirliği için de model olmuştu. Bu çalışmaların ardından Doç Dr. Yusuf A. Uskaner, üniversiteden ayrılıp, projenin yapıldığı firmaya ortak olarak, projenin ticarileşmesi ve yeni tasarımlar üzerine yoğunlaştı. Şu an işletmemizde gördüğünüz makinaların ilk versiyonları diyebilirim. Bu süreçten sonra eşim, Doç. Dr. Yusuf Azrail Uskaner üniversiteden ayrılıp özel sektörde çalışmalara devam ederken, ben de Tekstil Mühendisliği
Bölümüne geçerek, çalışmalarımı Sentetik İplik Üretimi, Nonwoven, Teknik Tekstiller üzerine yoğunlaştırdım. Emekliliğim yaklaşmış, çocuklarım büyümüştü. 2009 yılında GAZİANTEP TEKNOPARK’ta USLAN ARGE’yi kurdum. USLAN arge, mühendislik, danışmanlık, imalat, ithalat, ihracat ve ticaret şirketidir. Bir taraftan tasarımlarımızı yapıyor ve aklımızda olan projelerimizi gerçekleştirmeye çalışıyor, diğer taraftan da hep düşüne geldiğimiz TÜBİTAK projelerini hayata geçirmeye çalışıyorduk. 1990’ların sonunda Polipropilen Halı İpliği Üretim Makinesi projesi ile başlayan sevdamız, USLAN AR-
Projemiz “Polipropilen Halı İpliği Üretim Makinasına, 1998 yılı TÜBİTAK-TTGV-TÜSİAD Teknoloji başarı ödülü verildi. Aynı Proje GSO ve GAGİAD‘dan da ödüller aldı. Eşim Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner’e teknolojiye yaptığı katkılardan dolayı ODTÜ PARLAR VAKFI tarafından Teknoloji Teşvik Ödülü verildi. Türkiye’de ilk defa sentetik iplik makinası üretimi yapılması büyük yankı getirmişti. Üniversite desteği ile yapılan bu proje üniversite-sanayi işbirliği için de model olmuştu.
83
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
GE İç ve Dış Tic. Ltd. Şti çatısı altında, Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun Sentetik Tekstil Makinaları Üretim Merkezi olma hedefiyle devam etti. Aynı zamanda yeni modellerimizin makinelerini satmaya başlamıştık. 2012 yılında Uslan üretim faaliyetine başlayıp, 1. Org. San. Böl. USLAN ARGE LAB. nı kurunca, Gaziantep Üniversitesi Tekstil Mühendisliğinden emekli olup, şirket yönetimini tam zamanlı sürdürmeye başladım. Kuruluşumuzdan beri düşündüğümüz ve ön çalışmalarını yaptığımız projelerimizi hayata geçirmeye başladık. Şu ana kadar USLAN’ın ARGE ekibi dört adet TÜBİTAK-TEYDEB Ar-Ge projesini başarıyla tamamlamıştır. Bu projelerden 3’ü yeni, ekonomik ve ergonomik, çevreye duyarlı, sentetik iplik makinası modellerimizdir. Çok yankı uyandıran ve sektörde beklenen “Pet Şişe Kırıklarından Sentetik İplik Üretim Makinası” projemizi 2014 yılının Temmuz ayında hayata geçirdik. Pet şişelerden iplik üretimi projenizi fikrinizin çıkış noktasını ve projenin başarılma sürecini detaylandırabilir misiniz? Her gün kullandığımız pek çok ürün, plastikten yapılıyor. Hafif ve dayanıklı olması, üretiminin pek çok malzemeden daha dayanıklı olması, kolay ve işlenebilir olması plastiğin giderek
84
Plastik malzemeler, ham petrol, doğal gaz ve kömür gibi yenilenemeyen enerji kaynaklarından elde ediliyor. Bu da enerji kaynaklarının giderek azalmasında rol oynuyor. Ayrıca plastikler morötesi ışınlara ve doğadaki bakterilere karşı dayanıklı olduklarından doğada yok olma süreleri uzun. Bu nedenle plastik malzemelerin geri dönüşümü giderek daha fazla önem kazanıyor. daha fazla tüketilmesinin başlıca nedenlerinden biri. Bu nedenle en çok ambalaj sanayiinde olmak üzere, otomotiv sanayiinden ev eşyaları üretimine kadar başka pek çok alanda plastik malzemeler kullanılıyor. Ancak
günlük yaşamda çok sık kullandığımız plastik malzemeler, atık hâline geldiklerinde başa çıkılması güç sorunlara neden olabiliyor. Plastik malzemeler, ham petrol, doğal gaz ve kömür gibi yenilenemeyen enerji kaynaklarından elde ediliyor. Bu da enerji kaynaklarının giderek azalmasında rol oynuyor. Ayrıca plastikler morötesi ışınlara ve doğadaki bakterilere karşı dayanıklı olduklarından doğada yok olma süreleri uzun. Bu nedenle plastik malzemelerin geri dönüşümü giderek daha fazla önem kazanıyor. Plastiğin geri dönüşümü sanayi kuruluşlarından ve evsel atıklardan çıkan plastik malzemelerin çeşitli fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçirildikten sonra ikinci bir hammadde olarak üretim sürecine sokulması anlamına geliyor. Hammaddesi polyester, polipropilen, polyamid olan, çevre kirliliği yaratan ve doğada yok olma süreleri uzun, bu geri dönüşüm hammaddelerinin sentetik iplik ve elyaf sektöründe kullanılması projelerimiz, çevreye, ekonomiye, atık ve tekstil sektörlerine sağlayacağı katkılar yönünden oldukça önemliydi. Bu projemizden önce Polyester Elyaf Makineleri yaptık. Polyester Elyaf Makinesi’ni yaptığımız dönemlerde “Pet şişe kırıklarını kullanabilir miyiz?” düşüncesi vardı. Polyester Elyaf Makinesi üretimini başardıktan sonra iplik yapılması için, hammaddenin temiz olması, pet şişe kırıklarının yabancı maddelerden ayrışması gerekiyordu. Uzun süredir düşündüğümüz Pet şişe kırıklarından FDY iplik üretimi projemizi; üretim ortamı, finansman altyapımız ve piyasada uygun temizlikte arındırılmış hammadde temini gerçekleşince, 2013 yılında başlattık. Tasarımları başlangıcından biraz öncesine dayanan bu projemiz 2014 yılı Temmuz ayında, 9 aylık bir süreç sonunda başarılı ile tamamlandı. Polyester FYD iplik, piyasada tam çekimli düz iplik olarak biliniyor. Tekstil sektöründe dokuma kumaş, dikiş ipliği imalatı, döşemelik kumaş ve perde imalatı gibi alanlarda kullanılabiliyor. TÜBİTAK desteği ile yürüttüğümüz AR-GE projesi sonucunda geliştirdiğimiz prototip makinanın deneme çalışmalarından sonra Mısır ve Suudi Arabistan’da bulunan bazı firmalara satışlarını gerçekleştirdik. Makine imalatçıları sektörü en çok neyi tartışıyor?
Tasarımsız üretim olmaz. Teknoloji ve yenilik getirmek istiyorsak bunun bilimsel altyapısının da pratiğinin de olması gerekiyor. Pratikte bizim imalatçılara, ustalara, yetenekli insanlara ihtiyacımız var. Ama bunun yanında tasarlayabilen, üretebilen, hayal edebilen ve hayal ettiği şeyi çalıştırabilen beyinlere, mühendislere de ihtiyacımız var. Teknik anlamda bu ortak noktayı yakalamamız lazım. Makine için çeşitli destekler var; fakat bu destekler yeterli değil. Yerli üretimin desteklenmesi ve özendirilmesi için daha fazla imkânlar sunulmalı. Örneğin biz bu projenin ürünü olan makina için TÜBİTAK-TEYDEB’den destek aldık ve makinayı ürettik. Bu makinaların ticarileşmesi aşamasında, yurtdışı ile rekabet edebilmek ve makina tedarikçilerimize yerli makina alışlarını özendirmek için bazı teşviklerin oluşturulması gerekir. Sanayicimiz yurtdışından aldığı makinayı 10 yıl vadeli alıp, finansmanının önemli bir kısmını aldığı makinanın kazancı ile sağlıyorsa, benzer bir teşvikin yerli makina satışlarında da sağlanması gerekiyor. İşte bu noktada yerli makina üreticisinin de tedarikçisinin de finansman probleminin çözülmesi gerekiyor. Başka türlü yerli teknolojimizi yerleştirmek ve yaygınlaştırmak zordur. Artık ülkemizde de pek çok alanda kaliteli, teknolojik makinalar üretiliyor. Makina sektörünün bir başka önemli sorununun kalifiye eleman sorunu olduğunu da söyleyebilirim.
var. Teknik anlamda bu ortak noktayı yakalamamız lazım. Bu ortak noktayı neden yakalayamıyoruz. Devlet politikası akademisyene, “Akademik yayın yapacaksınız, makale yazacaksınız, doçentliğiniz profesörlüğünüz buna bağlı” diyor. Akademik kariyer oluşumu bu şekilde yönlendiriliyor. Bir patent, endüstriyel tasarım, TÜBİTAK projesi yapmaya, hayata geçmiş somut bir ürün yapmaya önem vermek yerine hocalarımızı üniversiteye kapatıp yayın yapmaya odaklıyoruz. Sanayici ise son teknolojik ürününü kredi ile alıyor. “Bunu on senede öderim. İthalatımı ve ihracatımı yaparım ve o şekilde yoluma devam ederim.” diye düşünüyor. Sanayici için önemli olan zaman ve bu zamanda ne kadar para kazandığı. ARGE için uzun süreçler, birkaç yılda bitirilen bir makine, sanayici için çok da anlam ifade etmiyor. Kısaca bu işbirliğinin gerçekleş-
BAŞARI HİKÂYELERİ
mesi için sanayici ve akademisyenin birikimlerinin bir araya getirilip ortak dili konuşması gerekiyor. Teknoparklar için neler söyleyebilirsiniz? TargeT’in çalışmalarından haberiniz var mı? Yeni başlayan girişimcilere öncülük ettiğinizden haberim var. Girişimcilere önayak olmak önemli. Fakat bizim bölgelerimizde senelerin sanayicileri var. Çok büyük firmalarımız var. Bu büyük firmaları üniversitemizdeki hocalar ile buluşturup, bir sinerji yaratılması, ortak çalışmalar yapılması gerekir, diye düşünüyorum. TEKNOPARK’ın kurulması için çok çok mücadeleler verildi. Umarım üniversite-sanayi işbirliğine örnek olacak bir TEKNOPARK’ımız olur. Bu işbirliği çok daha ileri seviyelere gider. Üniversiteden akademisyen olarak, emekli olan bir hoca olarak, gençleri yenilikçi düşünmeye teşvik etmek için tavsiyeleriniz nelerdir? Gençlerin her şeyden önce bir hedeflerinin olması, ne olmak istediklerine karar vermeleri lazım ve hedefleri için çalışmaları gerekiyor. Makul ve mantıklı ölçülerde olduğu sürece isteyince yapılamayacak şey yok aslında. Başarının yarısı karar vermek ve hedef belirlemektir. Tabii ondan sonra da imkânlar yaratmaktır. Altyapılarını buna göre hazırlamaları gerekiyor.
Akademisyen kökenli biri olarak “üniversite-sanayi işbirliği” için neler söylemek istersiniz? Sanayiciler için kâğıt üzerindeki doneler, ne kadar ulaşılmaz şey olursa olsun, projenin hazırlanması ve başarılması hayata geçmediği ve ticarileşmediği sürece önemli değil. Akademisyen için ise bilimsel altyapısı olmayan projeler, anlam ifade etmiyor. Bu ortak dili yakalamak gerekiyor. Tasarımsız üretim olmaz. Teknoloji ve yenilik getirmek istiyorsak bunun bilimsel altyapısının da pratiğinin de olması gerekiyor. Pratikte bizim imalatçılara, ustalara, yetenekli insanlara ihtiyacımız var. Ama bunun yanında tasarlayabilen, üretebilen, hayal edebilen ve hayal ettiği şeyi çalıştırabilen beyinlere, mühendislere de ihtiyacımız
85
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BAŞARI HİKÂYELERİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
BELSOFT’un Kurucusu Yunus Kartal
TEKNOPARK’TAKİ YILLARIMIZ ATILIM DÖNEMİ OLDU 2006 yılında kurulan BELSOFT Bilişim Sistemleri, Gaziantep TEKNOPARK’ın ilk firmalarından birisi olma özelliğini taşıyor. Şirketin kurucusu Yunus Kartal, yerel yönetimlere, üniversitelere ve diğer şirketlere yaptıkları işlerin önemli kolaylıklar getirdiğini belirtirken TEKNOPARK’ta yer almanın kendilerine önemli kazanımlar sağladığını açıkladı.
Y
unus Bey, BELSOFT Bilişim Sistemlerinin neler yaptığından ve kısaca kendinizden bahseder misiniz? Gaziantepliyim. Çukurova Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı ve Harran Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümlerini bitirdim. Urfa’da iken Adana menşeli bir bilgisayar firmasının işlerini Urfa’da yapıyordum. 1999 yılında üniversitede okurken şirketi kurdum. Bilgisayar alanında faaliyet gösteren firmam-
da alım satım işlerini yapıyordum. İlk olarak Urfa’da Belediye Otomasyon Sistemlerini kurmakla işe başladım. Şu an 4 sektörde firmam bulunmakta. Çevre, enerji, yazılım, inşaat sektörlerinde faaliyet göstermekteyiz. Örneğin Gaziantep Üniversitesinin havuzunun arıtma işini, bünyemizde faaliyet gösteren şirket yaptı. Gaziantep ve Gaziantep TEKNOPARK’a geliş hikâyenizden biraz bahseder misiniz?
86
2006 yılında BELSOFT Bilişim Sistemleri firmasını kurdum. Şu an BELSOFT Bilişim Sistemleri olarak yazılım kısmı ve eğitiminde 15 çalışanımız bulunmakta. 2008 yılında Gaziantep TEKNOPARK’a ilk geçen kiracılardan biri BELSOFT Bilişim’dir. O zamanlar pek çok firma gelip tabelasını astı; ancak faaliyet gösteremedi. BELSOFT Bilişim olarak Gaziantep TEKNOPARK’ın başlangıcından beri iş yapan firmalardan bir tanesiyiz. Gaziantep TEKNOPARK’a geçince yazılım işlerine başladık. Firma olarak atılım yaptığımız yer TEKNOPARK oldu. Belediyenin tüm işlemlerini, bilgisayar ortamına aktarıyorduk. Emlak, su gibi belediyenin tüm gelir ve giderlerinin yazılım programlarını yaptık. Şu an ticarileşen yazılım programlarınız nelerdir? Belediye Otomasyon Sistemleri, Su Abone Yönetim Sistemi, Araç Takip Sistemleri, Parkomat Sistemleri, Mezarlık Bilgi Sistemleri, Elektronik Belge Yönetimi, Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemlerini sayabiliriz. Örneğin Elektronik Belge Yönetim Sistemleri kullanılan yönetim
programında, resmi kurumlarda, artık bilgiler, bilgisayar ortamında olacak ve dijital imza atılacak. Yani “e-imza” olayı olacak. Bu arada şu ek bilgiyi de aktarmak isterim; “KEP”(Kurumsal Elektronik Posta) çıktı. Artık kurumlar arası haberleşme, mailleşme ile olacak. İkametgâh adresine gelen bilgiler, resmî mail adresine gidecek. Tapu Kadastro Bilgi Sistemleri için de şunu belirteyim: Tapu, bilgilerini kurumlara açtı. Şifresi alındığı zaman, tapudan bilgilerin sorgulamasını yapabiliyoruz. Ayrıca emlak programları ile entegre edebiliyoruz. Belediye Otomasyon Sistemleri yazılım programınızı biraz açar mısınız? Kilis ve Urfa merkez, Gaziantep’in ilçeleri, Adana, Mersin gibi Gelibolu’dan Hakkâri Yüksekova’ya kadar Türkiye’de 90 noktada hizmet vermekteyiz. Tüm yazılım sistemlerimiz için konuşursak Türkiye geneli yaklaşık toplam 150 noktaya ulaşıyoruz. Belediye Otomasyon Sisteminde pek çok belediyenin işleri, dolayısıyla vatandaşın da işleri kolaylaşıyor. Gelecek dönem hedefleriniz nelerdir? Büyük belediyeler ile çalışmaya başladık ve bunların sayısını artırmayı planlıyoruz. Türkiye’de tek diyebileceğimiz su ve kanalizasyon işleriyle ilgili bir otomasyon geliştirdik. Türkiye’de su tahsilat otomasyon sistemi yapan yazılım firmaları mevcut; ancak belediyenin su ve kanalizasyon işlerinin dış birimleri var. Bunlar: kanalizasyon, abone sistemleri ve su şebekesi. Bu üç birim kendi içerisinde yazışmaktadır. Biz BELSOFT Bilişim olarak bunları süreç yönetimine aldık. Abone, başvurusunu yaptığı anda bir iç yönerge bulunmakta. Biz bu iç yönergeyi direkt tasarlayabiliyoruz. Yani her belediyenin farklı yönergesi olabilir. Biz ona göre programı değiştirebiliyoruz. Bunun dışında Çevre Bakanlığının gemilerin atık sularıyla ilgili bir projesi var. Bu projeye başlamakla ilgili bir konu,
BAŞARI HİKÂYELERİ www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Türkiye’de 90 noktada hizmet vermekteyiz. Tüm yazılım sistemlerimiz için konuşursak Türkiye geneli yaklaşık toplam 150 noktaya ulaşıyoruz. Belediye Otomasyon Sisteminde pek çok belediyenin işleri, dolayısıyla vatandaşın da işleri kolaylaşıyor. ları mevcut. BELSOFT firması olarak “yazılım” konusunda yaptığımız atılım, Gaziantep TEKNOPARK’ta gerçekleşti. Girişimcilikle ilgili ise şunları söyleyebilirim: Okurken şirket kuran biri olarak, gençler işten kaçmasınlar ve iş ayrımı yapmasınlar diye, tavsiyede bulunabilirim. Her öğrendikleri bilgi kendi heybelerine doluyor.
gündemimizde. Kısaca bilgisayar ve çevreyle ilgili entegre pek çok proje yapabiliyoruz. Güç kaynağı dağıtım, çevre ve arıtma işlerimiz var. Bu konuların tümünde projeler yapmaya devam edeceğiz.
Son olarak neler söylemek istersiniz? İnsanları teknoloji ile tanıştıran dost bir firmayız. Teknolojik gelişmeleri, stratejileri ve mühendisliğin en iyi pratiklerini kullanarak yazılım çözümleri geliştiren dinamik, yenilikçi bir teknoloji şirketiyiz. İnsanların işlerini kolaylaştıran, teknoloji odaklı projeler üretmeye devam edeceğiz.
Teknoloji geliştirme bölgeleri, teknoparklar ve girişimcilikle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Teknoparkların, kiracı firmaların fonlanması anlamında biraz daha yoğunlaşmaları gerekiyor. Ancak her koşulda teknopark ve teknoloji geliştirme bölgelerinin ARGE ve inovasyona dair bir sinerji ortam-
87
ÜNİV. - SAN. İŞBİRLİĞİ
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Elit Park Makine yetkilisi makine mühendisi Seyit Toprak
“Üretimin temeli bilim…” Kendi geliştirdiği kumlama makinesiyle metal sektöründe büyük kolaylık sağlayacak bir projeye imza atan Elit Park Makine yetkilisi makine mühendisi Seyit Toprak, “ Üretimin temeli bilim… AR-GE, bilimle paralel yürür. AR-GE yapacak insanların da bilimle paralel yürümesi gerekiyor.” dedi.
Ü
niversite-sanayi işbirliğinin önemine değinen Toprak, üniversite ile sanayiciler arasında yapılacak yasal protokol çalışmalarının üniversite-sanayi işbirliğinin oluşmasına katkı sağlayacağını ifade etti. Kısaca kendinizden ve Elit Park firmasından bahseder misiniz? Gaziantepliyim. Hem İzmir’de hem de Gaziantep’te ikamet ediyorum. Liseyi 1974 yılında Gaziantep’te bitirdikten sonra Ankara Gazi Üniversitesinde Makine Mühendisliği okudum. Üniversiteden sonra Ankara’da çeşitli özel firmalarda tasarım mühendisi olarak çalıştım. Ankara Nallıhan Çayırhan Termik Santralinin birinci ve ikinci sınıf
88
üniteleri, Samsun’da Kızılırmak üzeri Altınkaya Barajı, Nur Çimento Gemi Yükleme Tesisi gibi pek çok yerde görev yaptım. Eskişehir’de çelik konstrüksiyon ve endüstriyel tesisler kurmak amacıyla kendime bir fabrika kurdum. Toprak Holding’in cam ve banyo küveti gibi çeşitli yatırımlarının imalat ve montaj aşamasında görevler üstlendim. 2001 yılındaki ekonomik krizle birlikte 2004 yılında fabrikayı kapattım. Daha sonra İzmir’de Terbay Grup’a alt taşeron olarak imalatlar yaptım. Anahtar teslim çimento fabrikaları kuran bu firma, aynı zamanda elektro filtre gibi konularda da uzmandı. Firmaya muhtelif üretimler yaptık. Bu üretimlerde ve geçmiş üretimlerde en çok zorlandığımız konu, bir ka-
pasite belirliyorduk, bu kapasitede üretimi yapıyor, teknik desteği sağlıyorduk; ancak kumlama ve boya sürekli sorun olarak karşımıza çıkıyordu. Ardından dünya bu işi nasıl yapıyor diye araştırma yapmaya başladık. En hızlı yöntemin kullandığımız saç ve profilin kumlanıp ön boyamayla boyanıp ve bu boyadan sonra kesilip, biçilip, kaynatılıp mamul hale dönüştürülmesi olduğunu gördük. Mamul hâle dönüştürülüp kalite kontrolden geçtikten sonra da tekrar kaynak bölgelerinin, işleme bölgelerinin manuel olarak kullanılması yöntemiyle yapıldığını biliyorduk. Diyelim ki üretime girdiniz. 10 bin veya 12 bin ton çelik üretimi aldınız. Manuel olarak maksimum ulaşabileceğiniz rakam aylık 300 tonu geçmez. Biz de “Bunu
Yenilik ihtiyaçtan kaynaklı bir şey. Bütün dünyada bu konuda yanlış bir algı var. Maalesef insanlarımız, geliştirilmiş ürünleri kopyalamanın ötesine gidemiyorlar. Aynı şekilde yeni mezun mühendis arkadaşlarımızın en büyük sorunu, üretime girememeleri oluyor. Yeni mühendis ve eleman arkadaşların deneyim kazanmaları için sanayicilerin destek olması gerekiyor. nasıl çözebiliriz?” diye düşündük. “Bitmiş bir ürünü kumlayabilir miyiz veya bunu otomatik olarak yapabilir miyiz?” diye proje üretmek istedik. Projemiz, bitmiş ürünü işleme koyarak bir taraftan girip diğer taraftan çıktığımızda kumlama işlemi tamamlanmış olacaktı. Terbay Grup’a bu projemden bahsettim. Projeye sıcak baktılar ve fonlamasını yaptılar. Böylece ilk kumlama makinasını yapmış olduk. İlk makinede %60 başarı sağlayabildik. Firmalar, bu makineyi yapmamızı talep ettikçe her defasında daha fazla randımanla makineyi geliştirdik. İlk olarak Terbay ile başladığımız bu yolculukta sistem kendi oluşmaya, dönmeye başladı. Böylece piyasanın ihtiyacına cevap vermiş olduk.
temizliği yapılıyor. Metalin üzerinde “hadde” sonrası kabuk oluşumunun kalkması gerekiyor. Yine aynı şekilde beklemeden kaynaklı pasın, kirin arınması gerekiyor ki boya atıldığı zaman yüzeyde kalsın. Aksi takdirde tufal (sıcak metal işlemede metal yüzeyde meydana gelen oksit tabakası) ve paslı yüzeye boya atılınca boya yüzeyde kalmıyor ve metal kısa sürede korozyona (metal ve alaşımlarının oksitlenmesi) uğrayıp deforme oluyor. Kumlama hangi sektörlerde kullanılıyor? Metal sektörünün olduğu her yerde kullanılıyor. Çelik konstrüksiyon, tersaneler, dökümhaneler, dorse üreticileri, tarım makineleri üreticileri gibi metalin olduğu her yerde
ÜNİV. - SAN. İŞBİRLİĞİ
kullanılıyor. Proje odaklı, yenilikçi düşünme konusunda neler söyleyebilirsiniz? Üniversiteler ve teknoloji geliştirme bölgeleriyle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Üretimin temeli bilim. Bir konuyla ilgili fikir üretirken pek çok konu ortaya çıkıyor. AR-GE, bilimle paralel yürür. AR-GE yapacak insanların bilimle paralel yürümesi gerekiyor. Atatürk’ün dediği “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” sözü çok doğru. Başarının yolu bilimden, ilimden geçiyor. Bilimin kaynağı da üniversitelerimiz. Yeni düşünce üretmek sorunuza gelince, yenilik ihtiyaçtan kaynaklı bir şey. Bütün dünyada bu konuda yanlış bir algı var. Maalesef insanlarımız, geliştirilmiş ürünleri kopyalamanın ötesine gidemiyorlar. Aynı şekilde yeni mezun mühendis arkadaşlarımızın en büyük sorunu, üretime girememeleri oluyor. Yeni mühendis ve eleman arkadaşların deneyim kazanmaları için sanayicilerin destek olması gerekiyor. Üniversite ile sanayiciler arasında yasal protokol çalışmalarının yapılması, üniversite-sanayi işbirliğinin oluşmasını sağlar diye düşünüyorum. Bu tür konularda kolektif çalışmak gerekir.
Başka projeleriniz var mı? Kumlama makinesinin bütün sorunlarını çözecek bir proje ürettik. Bunu TÜBİTAK’a sunduk. TÜBİTAK akademisyen arkadaşları gönderdi ve konuyu incelediler. Onay çıktı. Bir bütçe oluşturduk. Bütçemiz kabul edildi ve üretime başladık. Bu makine için 491 bin TL üretim bütçesi belirlemiştik. Bu da onaylandı. TÜBİTAK prototip için %75’lik kısmına onay veriyor. Yani 491 bin TL’nin %75’ini almış olduk. Bahsettiğimiz makinenin randımanı %100’e çıktı. Kumlama nedir? Ne işe yarar? Kumlama, metalde üretilen yani hammaddesi metal, karbon içeriği olan ekipmanların boya öncesi yüzey temizliğinin yapılmasıdır. Boya öncesi kuvars kumunun basınçlı bir şekilde püskürtülmesiyle yüzey
89
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
GİRİŞİMCİLİK
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Cevizli Köfte sahibi Namık Baydar
Bilgi çağında olduğumuz için rekabet çok fazla…
Henüz küçük yaşlarda çalışma hayatına başlayan Cevizli Köfte sahibi Namık Baydar 40 yıldır çeşitli alanlarda çalıştığını; ancak daima ‘öğrenmenin yaşı olmadığı’ bilinciyle hareket ettiğini söyledi. Zor bir sürecin ardından azmi ve çalışkanlığı sayesinde bugün pek çok yerde şubesi olan, bilinirliği yüksek bir marka yaratan Namık Baydar, “Bu hayatta kendini yenilemezsen 40 yıllık birikim 40 günde biter.” diyerek gençlere de örnek olmayı hedefliyor. Kısaca kendinizden ve “Cevizli Köfte”nin hikâyesinden bahseder misiniz? Gaziantepliyim. 7 yaşından bu yana esnafın içinde yetiştim. Yaşım 47 oldu; ancak 40 yıldır her şeyi öğrendik mi? Öğrenemedik. Bu hayatta sürekli kendini yenilemezsen 40 yıllık birikim 40 günde biter. Dolayı-
90
sıyla esnaflığın içerisinde büyüdüğümüz için almayı, satmayı bilen insanlarız. Ticarette üzerinde en fazla durduğum ve 30 personelime de sürekli anlattığım konu, “Kapıdan giren kim varsa onun ne düşündüğünü düşünebilmek”. Herkese bunu öğretmeye çalışıyorum. 20 yaşına kadar babamın yanında, ayakkabı sektöründe çalıştım. 20 yaşından sonra kendi işimi kurdum ve marketçilik yaptım. 10 yıldan sonra toptan gıdaya geçtim. 1996 yılında en yakın arkadaşıma kefil olup imza attım. Küçük olmanın verdiği acemilikle bir imza ile 2 milyon dolar para kaybettik; ancak sermayemiz 2 milyon dolar bile de-
ğildi. İşte hikâyem o gün başladı. Merdivenleri koşa koşa çıkarsan ve zirvede olacağım dersen, inişte de patır kütür aşağı yuvarlanır gidersin. Bağ evlerimiz, yazlıklarımız, arsalarımız, arabalarımız satıldı. Neyimiz varsa sattık; ancak o zamanın parasıyla 400 milyon TL bir borcumuz kaldı. Bu 400 milyon TL borcun 150 milyon TL’sini bir arkadaşım, 250 milyon TL’sini ise başka bir arkadaşım ödedi ve bir sene içerisinde borçsuz kaldım. Asi olmadım, sabrettim. Yunus isimli bir arkadaşımın Gaziantep Ünaldı bölgesinde işyeri vardı. Onun yanında haftalık ücret karşılığı çalışmaya başladım. O zaman Ünaldı Sanayii
çok kalabalıktı ve fabrikanın önünde kızartma, nohut, kaynamış yumurta dürümü satan bir dükkân vardı. Köfteyi çok seviyordum ama bu dükkânda köfte dürümü olmadığı için almaya merkeze geliyordum. Birgün köfte dükkânı olan ve sürekli köfte satın aldığım akrabam, “Sana 10 kg köfte vereyim, verdiğim bu köfteleri el arabasında satıp para kazanabilirsin.” dedi. Akrabamıza o kadar kızmıştım ki! “Ne duruma düştüm.” diye canım sıkıldı. Ancak borçlu durumdaydım ve kim ne derse teslim oluyordum. 1997 yılının Eylül ayında kötü bir masa üstüne naylon örtüp 10 kg köfteyi 100 tane pideyle sattım. Satış yaptığım 10 kg köfte bir sonraki gün 11 kg oldu. Her gün bu miktar arttı. Ve el arabasında satış yaptığım köfte günlük 50 kg ağırlığına kadar çıktı. 400 bin TL borcumu da iki yılda bitirdim. Bu arada el arabasında satmak üzere köfte satın aldığım akrabam “Artık bu köftenin yapılışını sana öğreteyim.” dedi. Evde hanımla ikimiz bu köfteyi yapmaya başladık. 6 ay köfte üzerinde sürekli deneme çalışmaları yaptık. Her gün gece iki buçukta kalkıp sabaha kadar köfte yoğururduk. Köfteye o kadar talep vardı ki üç metre boyunda el arabası ve yanına da yeşillik tezgâhı yaptırdım. El arabasında satış olayım iki buçuk yıl sürdü. Üç kış, iki yaz Ünaldı Sanayi Bölgesindeki insanlara inanılmaz hizmet verdik. Bir dostumuz, “Bu köftelerin üzerine ‘çekilmiş ceviz’ serpiştir.” dedi. 18 yıl önce cevizli köfte yeni bir tattı. İnsanlar sipariş verirken “Şu cevizli köfteden alalım.” diye diye kendim cevizli köfteci oldum; köfte de cevizli köfte oldu. Bir tane A4 kâğıdına “Cevizli Köfteci” yazıp el arabama astım. 1999 yılına kadar bu şekilde devam ettik. Zamanla köfte satışım günlük 270 kg seviyesine ulaştı. Nasıl tanınan bir köfteci oldunuz? İnsanlar işini doğru dürüst yaparlarsa ve geniş de bir çevreye sahiplerse tanınmak, isim yapmak çok zor değil. 2001 yılında artık dükkâna geçmemiz gerektiğini düşündük. Ancak etrafım “Tavukayağıyla rızık değişir ve bu rızık bu mekânda, yer değiştirme” dediler. Girişimci olmam
GİRİŞİMCİLİK www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Birgün köfte dükkânı olan ve sürekli köfte satın aldığım akrabam, “Sana 10 kg köfte vereyim, verdiğim bu köfteleri el arabasında satıp para kazanabilirsin.” dedi. Akrabamıza o kadar kızmıştım ki! “Ne duruma düştüm.” diye canım sıkıldı. Ancak borçlu durumdaydım ve kim ne derse teslim oluyordum. 1997 yılının Eylül ayında kötü bir masa üstüne naylon örtüp 10 kg köfteyi 100 tane pideyle sattım. Satış yaptığım 10 kg köfte bir sonraki gün 11 kg oldu. Her gün bu miktar arttı. Ve el arabasında satış yaptığım köfte günlük 50 kg ağırlığına kadar çıktı. gerekiyordu, fakat korkuyordum. Ancak biliyordum ki oturuyorsan ve sabit bekliyorsan o gün çöküşe geçtiğinin ilk günüdür. Devamlı “Ne yapabiliriz?” diye düşünmek gerekiyor. El arabasından günlük olarak 400-500 TL para kazanmaya başlayınca bir dükkân tutmaya karar verdim. 100 m ötemde bir dükkân boşaldı. Dükkân sahibi kiraya yıllık 425 TL istedi. Bu para “bir günde” kazandığım paraydı. Dükkânı tut-
tuk ve yaklaşık iki ayda düzenledik. “Rızık, tavukayağıyla değişir.” diye etrafın verdiği tedirginlik psikolojimle her gün 15 cm kımıldayarak ve el arabasını iterek 100 m ötemdeki dükkâna geçtim. Hatta dükkâna geçtikten sonra yaklaşık 1-1,5 ay tedirginlikten dükkânın önünde bile el arabasıyla satış yapmak durumunda kaldım. Sonunda dükkâna girdik ve hemen maliye kaydıyla, marka tescilini yaptırdık. Daha sonra üre-
91
GİRİŞİMCİLİK
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
adım atarken dikkatli ve sağlam bir ekibe sahip olmalısınız.
tim izni ve patentine başvurduk. Sonra sürekli yemek çıkaran bir AVM’nin mağaza müdürüne, kartımla birlikte, hanımdan aldığım gümüş tepsiyle cevizli köfte gönderdim. Mağaza müdürü teşekkür için aradı. Hem gıda reyonunda stant kurmamıza hem de restoranda ürünlerimizin satışına imkân verdi. Ciddi paralar kazandık. Merkezde şube açmam gerektiğini biliyordum. İlk 5 şubeyi kendim açtım ve satışını gerçekleştirdim. Ardından diğer bayiler ardı sıra geldi. Şu an Gaziantep içerisinde 19 tane bayim
El arabasında satış olayım iki buçuk yıl sürdü. Üç kış, iki yaz Ünaldı Sanayi Bölgesindeki insanlara inanılmaz hizmet verdik. Bir dostumuz, “Bu köftelerin üzerine ‘çekilmiş ceviz’ serpiştir.” dedi. 18 yıl önce cevizli köfte yeni bir tattı. İnsanlar sipariş verirken “Şu cevizli köfteden alalım.” diye diye kendim cevizli köfteci oldum; köfte de cevizli köfte oldu. var ve tüm sınıflarda marka tescili dâhil olmak üzere 5 tescilim var. Gelecek dönem hedefleriniz nelerdir? Gaziantep dışına açılmayı düşünüyoruz ancak bu tek başıma yapacağım bir şey değil. Gaziantep’i seviyorum. Eşim dostum bu memlekette. Bu nedenle şehir dışında çok güvenebileceğim bir kadro oluşturmam lazım. “Bir çivi bir nalı; bir nal, bir atı; bir at bir komutanı; bir komutan bir orduyu götürür” atasözü çok doğru. Gıda sektöründe hijyen çok önemlidir. Aynı zamanda hizmet sektörünün gereklerini de yerine getirmeniz gerekir. Dolayısıyla
92
Üniversite-sanayi işbirliği, ‘yeni nesil gençler’ ve ‘girişimcilik’ konularında neler söylemek istersiniz? Esnaflık kısrak ata benzer. Birden kısrak at, üzerinden nasıl ki sizi atabiliyorsa esnaflık da öyledir. Gençlerin işi zor. Bilgi ve üretim çağında olduğumuz için rekabet çok fazla. En çok üzerinde durduğum konu ise yabancı dil. Gençlerimizin ne yapıp edip birkaç yabancı dil öğrenmeleri gerekiyor. Bir de gençlerimiz halkın içinde olmalılar. Kişisel gelişim okumalı, gündemi takip etmeli, okurken staj gibi bir yerlerde mutlaka çalışmalılar. Üniversitedeki “Gastronomi” Bölümlerini çok önemsiyorum. Yabancı turistler Gaziantep’e, dünyanın en eski yerleşim yeri olduğu için veya müzelerinden ziyade yemek yemeye geliyorlar. Dünyada mutfağı olan tek il Gaziantep. Bu yönüyle Gaziantep mutfağı, literatüre girmiş durumda. Ancak Gaziantep’te aşçı ve yemek ustası yok. Gastronomi Bölümünü bu sebeple çok önemsiyorum. Gaziantep’in geleceği, gıda sektörüne bağlı. Gaziantep’te kişi başına düşen et tüketimi fazla. Çünkü Gaziantep’e gelen turistler mutlaka kebap yiyorlar. Hatta çevre illere geziye gelen turistler, Gaziantep’te kebap, baklava yemek için konakladıktan sonra gezi turlarına devam ediyorlar. Gençlere son olarak şunu söyleyebilirim ki hırs ile azmi birbirinden ayırsınlar. Hırs insanları hırsız eder. Her zaman önce Yüce Allah’ın dilemesiyle ardından da çalışmakla her şeye ulaşabileceklerinin bilincinde olsunlar.
MENTÖR www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
93
GİRİŞİMCİLİK
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Gaziantep’te tersane kurdu Erken yaşlarda ticarete atıldığını söyleyen Baharoğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Baharoğlu, bugün ülkemizde pek çok müteşebbis olduğunu, bunun da ekonominin kalkınmasında büyük önem taşıdığını kaydetti. Üretmeyi sevdiğini ve Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinde tekne ve yat tamiri yapan küçük bir tersane kurduğunu söyleyen Baharoğlu, “Fırat Nehri ve diğer barajlara bırakılmak üzere 450 adet konforlu, şu an AR-GE’si üzerinde çalıştığım, nehir-baraj taşımacılığında veya seyahatte kullanılmak üzere nehir botu ve su motoru yatırımı yaptık.” dedi. Kısaca hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız? İnsan olan bir şey yapmalı. Bir anekdot ile okul yıllarımdan başlayayım isterseniz. Okula zorla giden bir öğrenciydim. Derslerime çok ilgisizdim. Okul yıllarında İsmet İnanç isimli bir öğretmenim vardı. Çok kibar, iyi bir eğitimci. Karneyi doldurduktan sonra beni yanına çağırdı. İncitmemek için kenara çekip “Karnende notlarını 1, 2, 0 şeklinde doldurdum. Sadece beden eğitimi dersine 10 verdim.” dedi. O zamanlar anladım ki bu eğitim olayını devam ettiremeyeceğim. Okul zamanlarında, yaz aylarında çırak olmak için iş yerlerinde çalışırdım. Eskiden Gaziantep’te okula giden öğrenciler, mutlaka bir iş yerinde çıraklık yapardı. Ustamın da
94
iki gözü kördü. Gazoz, gazete, simit satardı. Ustam daha sonra gözü görmemesine rağmen güvendiği bir arkadaşı ile konfeksiyonculuğa girdi. Ustamın yanında çalışmam, onda iz bıraktı. 1974 yılıydı ve 14 yaşındaydım. Ustam bana ortaklık teklif etti. 20 bin lira paramın olup olmadığını sordu. Ben de tabii, “Yok!..” deyince, “ O hâlde sana 20 bin lira borç yazıyorum, sen
de kazancından bu parayı öde!..” dedi ve beni işine ortak etti. Düşünün ki, 14 yaşında bir dükkânın duvarına ortak oluyorsunuz. Ailem fakirdi ve çalışmam gerekiyordu. Ortak olduktan bir ay sonra 20 bin TL’yi ödedim. Ustamla bir yıl kadar çalıştım. Çocuk yaşlarda çalışkan olduğunu görünce çevre, akraba destek olmak istiyor. Tanıdığımız bir doktor vardı, rahmetli Fethullah Cansuvar. Evlerinin bahçesinde bir dükkân yapıp çalıştırmamı teklif etti. Çocukluktan bu yana yaşı benden büyük insanlarla sohbet eder, fikirlerine değer verirdim ve arkadaş olurdum. Annem, babam, eş, dost ve komşudan aldığım parayla Gaziantep’te “Avrat Pazarı” denilen yerde ilk dükkânımı açtım. 1975 yılının başlarıydı. Toptancılık yapıyorduk. Dükkân sayımı 4’e çıkardım. Askere gittim; ancak askerlik dönüşü 1982 yılına geldiğimizde hiçbir şeyim kalmamıştı. İflas etmemiştim; ancak elimde bulunan her şeyi kaybetmiştim. İflas etme ile elindekini kaybetme arasında ciddi farklar var. Baharoğlu Tekstil nasıl kuruldu? 1982 ihtilalinden sonra Kenan Paşa fuarlar açtı. Bu fuarlarda elimizdeki tampon malların tamamını satmaya ve tekrar toptancılık yapmaya başladık. Daha sonra 1998’de ekonomik kriz oldu ve firma olarak biz de kriz yaşadık. Tekrar toparlandık. Toptan işiyle uğraşırken İstanbul’dan mal alıp satardık; ancak sonrasında imalata yöneldik. İmalatı Gaziantep Şıhcan Mahallesi’nde sonra Düztepe ve ardından Dutluk bölgesinde kurduk. Üretmek çok zor bir iş. Belki
de akıllı bir adam işi değil… Fakat üretmenin verdiği haz, duygu çok farklı. Ülkemizde çok fazla müteşebbis var. Bu nedenle diyorum ki bu ülkenin ekonomik kalkınması ve büyümesinde bir sıkıntı olmaz. Bahar TV’yi ne için kurdunuz? Kendi yağımda kavrulan biriyim. Merak edenler için belirteyim hiçbir şekilde siyasi vb. amaç için bu TV’yi kurmadım. Sadece hobi amaçlı. Gaziantep’te tersane, tekne ve su botuna yatırım yaparken bununla ilgili AR-GE çalışmalarınız da sürüyor. Gaziantep’te tersane kurmak ve bu tür bir iş yapmak çok ilginç değil mi? Fikrin çıkış noktası nasıl oldu? Aşk diye bir şey var. Bazı insan bir kadına, bazısı çocuğuna, bazısı tekne, bazısı da ağaca âşık olur. İnanın işime âşık olmasam bu kadar çok çalışmam. Köylerde eskiden biçer-döverler yoktu. Harman yerine samanları yığarlardı. Altına da dişliler yaptırırlardı. Bu düzeneği de ata bağlarlardı. Bu ağırlıklı düzenekle, buğday ile taneyi ayırırlardı. Atın da gözünü bağlarlardı ki, at kendi etrafında döndüğünü hissetmesin koştuğunu zannetsin diye. Belki de benim gibi sanayiciler de koşup döndüğümüzü zanneden, aynı yerinde koşan atlara benziyoruz. Tekne işine yaptığım yatırım için şunu söyleyebilirim: Çocukluğumdan bu yana suyu çok severdim. Su kenarları beni mutlu ederdi. Dünyanın en sessiz ve 98 km’lik en güzel koyu Fırat Nehri civarında. Bu bölgede mülkiyetim var. Beni büyüleyen bir bölge. Fırat Nehri ve diğer barajlara bırakılmak üzere 450 adet konforlu, şu an AR-GE’si üzerinde çalıştığım suya bırakılmak üzere nehir ve baraj taşımacılığında veya seyahatte kullanılmak üzere nehir botu veya su motoru diye tanımlayacağım argümanlara yatırım yaptık. Bunun dışında Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinde tekne ve yat tamiri yapan küçük bir tersane kurdum.
GİRİŞİMCİLİK
Çocukluğumdan bu yana suyu çok severdim. Su kenarları beni mutlu ederdi. Dünyanın en sessiz ve en güzel koyu Fırat Nehri civarında. Beni büyüleyen bir bölge. Bir sanayici 200 yılda yetişir.
değerlendiren insandır diyebilirim.
Gaziantep sanayii ile ilgili neler söylemek istersiniz? Şu an para arsada. Sanayici en az yatırımları kadar, arsadaki rant olayından para kazanıyor. Bugün Konya’nın giriş çıkış arası mesafe 42 km. Gaziantep’in ise 16 km. Yerel yönetimlerin pek çok yeri imara açmaları gerekiyor. Gaziantep sanayiinde en çok konuşulan sınırdaki durum, sanayicinin kredi olayı gibi durumların Gaziantep sanayiini çok fazla etkilemeyeceğini düşünüyorum. Gaziantep’in zor dönemlerinde 50-100 işletme mutlaka zarar görür. Fakat genel anlamda kriz dönemlerinde dahi Gaziantep sanayii her zaman güçlü kalabilmiştir. Tabii zarar gören 50 veya 100 sanayici bile insanı üzüyor. Çünkü bir sanayici 200 yılda yetişiyor. Dedesinden, atasından duyumlarını biriktirerek kendisine bir harita çizer. O haritanın ortasında bir genişleme yapar. Tam da bu noktada sanayici bu genişlemeyi
Üniversite-sanayi işbirliği, eğitim ve girişimcilik hakkında neler söyleyebilirsiniz? Akademisyenler, sanayicinin dilini anlamalı diye düşünüyorum. Çünkü biz akademisyenin aldığı eğitimi almadık. Bir akademisyen eğitimlidir; ancak bunu halka yansıttığı ve faydalı olduğu ölçüde bilgisi değer taşır. Gençlere gelince, genç nüfus fazla deniliyor, hani nerede genç nüfus. Gençler KOBİ işletmelerinde, sanayide çalışmak istemiyor. Dolayısıyla sanayici, çalıştıracak genç nüfusa ulaşamıyor. Gençler okurken, masa başında iş bulacağız diye düşünüyorlar ve yönlendiriliyor. Üretim yaparken kitaptakileri okumakla, hayattakileri okumak arasında fark var. Sanayici pratiği, akademisyen ise teoriyi iyi biliyor. Bu ikisi birleşmediği sürece bir kıymeti yok, anlam ifade etmiyor. Burada fedakârlık akademisyenlere düşüyor. Akademisyenlerin biraz da hayatı okuması gerekiyor.
95
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
İNTÖRN
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
Paraguaylı öğrencimiz Victor Sanguinez’in penceresinden Gaziantep’i anlatan bir söyleşi…
TARGET’TE İNTÖRN OLMAK
Nuestro estudiante paraguayo Víctor Sanguinez habla sobre Gaziantep
SER UN PASANTE EN TARGET
Türk insanı daha kötümser gibi. Belki Paraguay’daki bu iyimserlik, bana göre biraz da cahil olmaktan dolayı olabilir. Daha iyiyi bilmediği için sofrada ne var ise onunla mutlu oluyor. Sevgili Victor, bize kendini tanıtır mısın? Paraguay’dan geliyorum. 22 yaşındayım. Gaziantep Üniversitesinde Uluslararası Ticaret Bölümünde okuyorum. Türkiye’ye gelmeden önce Amerika’da Columbia Üniversitesinde bir yıl dil okuluna gittim. Dil okulundan sonra tekrar ülkeme döndüm. Paraguay’da, bizim ülkemizde, Planlama Teknik Bakanlığı diye bir kurum var. Bu kuruma bir özgeçmiş, transkript bırakıyorsun, okumak istediğin bölüm ve ülke ismini veriyorsun. Örneğin neden Türkiye’yi seçtiğim, Türkiye hakkında neler bildiğim gibi pek çok şey gönderiyoruz. Bu kurum tarafından 24 Ağustos 2013’te Türkiye’de öğrenci olarak kabul edildiğimin maili geldi. O yıl olimpiyatlar vardı. Hatta İstanbul da adaydı. Arjantin’deki Türk Büyükelçiliğine, yoğunluktan olduğunu düşünüyorum, ulaşamıyorduk. Ekim 2013’te Arjantin’den Gaziantep’e geldim. Elimde resmî bir kayıt olan kabul mektu-
96
Querido Víctor, podrías presentarte? Soy paraguayo, tengo 22 años de edad. Estudio Comercio Internacional y Logística en la Universidad de Gaziantep. Antes de venir a Turquía estudié el nivel avanzado de Inglés como segunda lengua en la Universidad Columbia en Nueva York, Estados Unidos. Después de eso volví a mi país y mirando un anuncio en internet en la página de la Secretaría Técnica de Planificación me enteré de la posibilidad de estudiar en Turquía por medio de una beca, apliqué y el 24 de agosto recibí la notificación por parte de TURKIYE Scholarships de que había ganado la beca. En Paraguay no hay embajada turca, razón por la cual tuve que ir a Argentina para realizar los trámites consulares, ponerme en contacto con la embajada resultó un poco complicado, porque al mismo tiempo se realizaban en Argentina las elecciones de la sede
bu vardı. Nerede okuyorum, ne okuyorum, nerede kalıyorum, hepsi bu kabul mektubunda yazıyordu.
İNTÖRN
de las Olimpiadas 2020 y Estanbul era una de las candidatas finalistas. Después de algunos contratiempos y mucha ayuda pude llegar a Gaziantep, sin saber nada de Turco utilicé la carta oficial que recibí para hacerle entender a la gente cual era mi objetivo en la ciudad y a donde necesitaba que me lleven.
Çok sıcak bir ortam. Çalışma kültürü ve tarzını seviyorum. TARGET’te takım çalışması ve iletişim çok güçlü. Çalışanların tecrübelerinden fazlasıyla istifade etme şansım oldu. Burada olmaktan dolayı son derece mutluyum.
Neden Türkiye, neden Gaziantep? Brezilya, Japonya, Çin, Güney Kore ülkelerinden herhangi birine gitme şansım olduğu hâlde ülkemde resmi dilim İspanyolca yani Latin dili olmasından dolayı Türkçeyi daha rahat öğrenebileceğim ve daha rahat bir ortamda okuyabileceğim düşüncesiyle bu ülkeyi seçtim. Dolayısıyla başkentimiz Asuncion’dan Arjantin, Arjantin’den Brezilya ve oradan da İstanbul ve Gaziantep’e geldim. Gaziantep Üniversitesine gelir gelmez diğer yabancı öğrenciler gibi öncelikle Türkçe hazırlık eğitimine başladım. 9 ay gibi kısa bir süre içerisinde Türkçeyi öğrendim ve tercih ettiğim Uluslarası Ticaret ve Lojistik Bölümüne başladım.
“BİZİM ÜLKEMİZDE KIŞ OLMAZ”. Paraguay nasıl bir ülke? Arjantin, Brezilya, Bolivya ile çevrilmiş başkenti Asuncion olup para birimi Guarani (PYG)’dir. Resmi dilimiz İspanyolca ve Guaranice. Ülkemiz yoğun olarak tarım ve hayvancılıkla geçinmekte olup nüfusu 7 milyondur. Ülkemiz hem İspanyol hem de yerli halk dediğimiz Guaranilerden oluşan ve Cumhuriyet ile yönetilen bir ülkedir. Okuma-yazma oranı fazla yüksek değil. 1811 yılından İspanyol aileden gelen Simon Bolivar’ın başlattığı devrim hareketi ile bağımsızlığına kavuştu. Ülkemizde kış olmamaktadır. Kışın hava ortalama 15 derece olur. Büyük ve kuvvetli nehirlerden dolayı limanlar olup nehir taşımacılığı yapılmaktadır. Ülkemizde Paraguay, Parana, Pilcomaya gibi önemli nehirler var. Örneğin bölgenin en büyük hidroelektrik santrali “Parana Nehri” üzerinde bulunmakta. Salon dansları ile meşhur bir ülkeyiz. Örneğin “polca” dansımız çok önemli. Nişasta ve peynir ile yapılan en meşhur geleneksel yemeğimiz “Mbejv”dir. Gaziantep Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümünü seçme sebebiniz nedir? Lisedeyken ticarî şeyler okurdum. Bu tür iktisadî şeyler ile çok ilgileniyorum. Yaptığımız her şeyde ticarî şeyler geçiyor. Açıkçası para olaylarını anlamak gerekiyor. Farklı ülkeler gezmek ve o ülkelerde yaşamak benim için zor bir olay değil. Bu sebeplerden Uluslarası Ticaret okumak kolay gelmektedir. Üçüncü ve dördüncü sınıfa geçtiğimde şirketlerde çalışmak isteyebilirim veya yüksek lisans için herhangi bir üniversite seçebilirim. Orta Doğu’ya yakın diye diğer ülkelerdeki genç insanlar Türkiye’yi seçmeyebiliyor. Ancak ben herhangi bir sıkıntı yaşamadım.
Por qué Turquía y por qué Gaziantep? Quise estudiar como becado en el extranjero y los posibles países eran: Brasil, Turquía, Japón, China y Corea del Sur. Quise ir a algún lugar al que no haya ido nunca y que tenga un idioma que no sea tan complicado de aprender,tanto el turco como el español utilizan alfabetos latinos, por eso me pareció factible aprenderlo. Que Turquía se encuentre en Europa también es un factor importante y que mi carrera sea Comercio Internacional, ya que este país es un puente natural entre Europa y Asia, creo es un sitio ideal para estudios en lo que me interesa. “NO TENEMOS INVIERNO” Cómo es Paraguay? Paraguay se encuentra rodeado por Argentina, Brasil y Bolivia, nuestra capital es Asunción y nuestra moneda el guaraní (PYG) Nuestros idiomas oficiales son el español y el guaraní. Nuestra economía depende mucho de las actividades agroganaderadas. El amalgama paraguayo es el resultado de la mezcla entre españoles y guaraníes, nos hicimos independientes en 1811 y actualmente nuestra población ronda los 7.000.000 de habitantes. No tenemos invierno, durante esa estación la temperatura media es de 15°C. Nuestros ríos nos permiten tener puertos y realizar transporte. En el Río Paraná tenemos dos grandes hidroeléctricas, ambas binacionales, Itaipu con Brasil y Yacyreta con Argentina. Somos un país rico en arte, la polca es mi ejemplo favotiro. Nuestra bebida tradicional es el Tereré que es un símbolo de amistad y confianza. Por qué elegiste Comercio Internacional y Logística en la Universidad de Gaziantep? Soy egresado del bachillerato técnico en contabilidad, durante mi educación secundaria he sido expuesto a materias relacionadas a lo enonómico. En nuestras vidas, nos guste o no todo está relacionado al dinero, de ahí que siento una curiosidad por entender mejor los mecanismos económicos actuales. Me gusta conocer paises distintos y estar en contacto con diferentes culturas, así es que el aspecto internacional del comercio resultó de mi interés.
97
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
İNTÖRN
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
“SOFRA’DA NE VARSA MUTLU OLUYORUZ”. Paraguay ile Türk insanı arasında ne farklılıklar gördünüz? Bu sorunuza cevap vermek çok zor. Çünkü Türkiye’de tek bir kültür yok. İstanbul ile Karadeniz veya Diyarbakır insanı arasında çok farklar var. Bizim ülkemizde ise daha homojen bir yapı söz konusu. Gaziantep için ise şunu söyleyebilirim: Dine çok önem veriyor, aile bağlantıları çok güçlü. Meraklı ve misafirperver. Yemek kültürünüz çok zengin. Paraguay’da ise İtalya, İspanya, Amerika etkisi olduğu için daha çok evrensel mutfak. Örneğin pilav ve makarna gibi. Paraguay insanı, çok mutlu ve iyimser. Teknolojik ve ekonomik olarak Türkiye kadar gelişmiş değiliz ama Latin kültüründe her zaman dans etmek ve eğlenmek var. Kutlama ve etkinlik çok fazla yaparız. Ancak Türk insanı daha kötümser gibi. Belki Paraguay’daki bu iyimserlik, bana göre biraz da cahil olmaktan dolayı olabilir. Daha iyiyi bilmediği için sofrada ne var ise onunla mutlu oluyor. Gaziantep Üniversitesindeki diğer yabancı öğrencilerle ilgili neler söylemek istersiniz? Mısır, Suriye, Afganistan, Irak gibi genelde Orta Doğu coğrafyasından öğrenciler mevcut. Her öğrenci, Türkçe eğitim görmek için Türkçe öğreniyor. Dokuz ay boyunca çok çalıştım. Türkçe kitaplar okudum ve Türkçe öğrenen yabancı öğrenciler arasında sınıf birincisi oldum. Gelecek dönem hedefleriniz arasında neler bulunmaktadır? Yakın zaman hedeflerim arasında Erasmus Değişim Programı ile Eylül sonlarına doğru 5 ay için Slovakya’da University of Economics in Bratislava’da Uluslarası Ticaret Eğitimine devam edeceğim. Şubat 2016 gibi tekrar Gaziantep Üniversitesinde eğitimime devam edeceğim. TARGET’te intörn olmak nasıl bir duygu? Çok sıcak bir ortam. Çalışma kültürü ve tarzını seviyorum. TARGET’te takım çalışması ve iletişim çok güçlü. Çalışanların tecrübelerinden fazlasıyla istifade etme şansım oldu. Burada olmaktan dolayı son derece mutluyum.
98
“SOMOS FELICES CON LO QUE TENEMOS” Podrías comparar a los Turcos y a los Paraguayos? Esa es una comparación muy díficl, porque Turquía es culturalmente muy diversa, por ejemplo, los turcos del oeste son muy distintos a los del este, o la cultura de áreas metropolitanas muy distinta a la de áreas rurales, teniendo eso en cuenta creo que podemos decir que Paraguay presenta una cultura más homogénea en comparación a la cultura turca. Sería mas fácil para mi hablar de la cultura en Gaziantep; aquí le dan mucha importancia a la religión, los lazos familiares son muy fuertes, y las personas son bastante curiosas y hospitalarias. Hablando de la cocina en Turquía, nuevamente es muy rica y diversa, la cocina de mi país es más universal por haber estado – y estar – bajo la influencia de otros países occidentales. En mi país la gente es muy alegre y positiva, aunque seamos un país menos desarrollado que Turquía en lo económico y tecnológico, nuestra población es mucho más jovial que la turca. Festejamos y bailamos todo el tiempo, en Paraguay casi todo se convierte en motivo para celebrar, lastimosamente a veces esta felicidad puede ser resultado de la ignorancia. Tuviste dificultades aprendiendo turco? Todos los estudiantes extranjeros recibiendo alguna beca de YTB están obligados a aprender turco antes de empezar a tomar clases en la universidad. Las clases de turco duran un año, durante ese tiempo estudié bastante y a pesar de no conocer ningun idioma relacionado al turco, terminé el curso como mejor alumno con un promedio de 94.9/100. Leer libros me ayudó mucho, al comenzar empecé a leer libros infantiles y así seguí avanzando hasta terminar el curso, actualmente puedo leer textos académicos sin mayor inconveniente Cuáles son tus próximos planes? Este año estoy participando de un programa de intercambio estudiantil, cursaré un semestre de mi carrera en la Universidad de Economía en Bratislava, Eslovaquia y luego volveré a Turquía para retomar aquí mis estudios. Cómo se siente ser un pasante en TargeT? Me gusta mucho el ambiente, el estilo de trabajo es muy profesional, hay un buen trabajo de equipo y una sólida comunicación, me gusta aprender de personas con experiencia en el campo. El aspecto que más me gusta de la empresa es que es un punto de encuentro para la industria y la academia, y ambas son áreas que me interesan mucho.
MAKALE
En değerli kaynağınızın, insanlarınızın performansını güçlendirin!
Duygu Tiryaki Eğitim Koordinatörü TargeT Akademi, GAÜN TargeT TTO
Steve Jobs’ın Stanford Üniversitesi konuşmasında işte bu dedirten bir bölüm vardı: “….noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz”. Hayatımda da hep geriye baktığımda birleştirdiğim noktalarım var. Endüstri Mühendisliği, daha öğrenciyken çalışma fırsatı bulduğum “başka dünyalar ve insanlar var” dedirten tecrübelerim, henüz çok başında olduğum iş hayatımda gördüklerim, okuduklarım, yaşadıklarım, biriktirdiklerim… Hepsi bugünkü beni yarattı. İşimi bu yüzden tutkuyla yapıyorum ve bir gün bile çalışmış saymıyorum kendimi. Bu yüzden de hep şunu söylüyorum: “İşim, aynı zamanda benim atölyem!” Hayatımdaki, işimin bana sunduğu kurumsal ve akademik dünyadaki bilgi ve tecrübeler ile geçmişimde birleştirdiğim noktalar ile yapmak istediklerimi ve hayallerimi kendi işimle hayata geçirdim.
K
urumsal öğrenmenin motivasyonu, tasarımı ve transferine dair Gaziantep Üniversitesi TargeT Teknoloji Transfer Ofisi bünyesinde faaliyet gösteren Akademi…
Çalışanlar bir kurumun en değerli kaynağıdır. Bu kaynağınızı motive etmeyi bilmek, performanslarını arttırmaları için gerekli bilgi ve beceriler ile donatmak çok önemli. 1 Şubat 2015 tarihinden itibaren Gaziantep ve yakın bölgenin köklü kuruluşlarına eğitim hizmetleri sunarak taze ve yenilikçi eğitimlerimizle insan gücü gelişimine hizmet veriyoruz. Kısa sürede sektöre farklılaşmış iş modeli ile yenilik getiren TargeT Akademi, sunduğu değerlerin üzerine yaptığı yatırımlar ile sürdürülebilirliğini sağlarken iletişiminde sunulan değerleri, hizmet tarafında hayata geçirerek markanın iletişim bütünlüğünü güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Misyonumuz, iş hayatının zorlu yollarında kurumların ve bireylerin başarılarına somut katkıda bulunmak. Bizim için somut katkının tanımı ise çok basit: Hemen yarın hayatınıza bir değişiklik getirmek… TargeT Akademi olarak müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarını karşılayacak yenilikçi eğitimler ve projeler yaratmaktan keyif alıyoruz. Bu bağlamda tasarladığımız, son zamanların kritik gelişim ihtiyaçlarına çözüm getiren mentorlük, teknoloji ve inovasyon yönetimi, yenilikçilik ve girişimcilik gibi kurumsal eğitimlerimizin hepsi, bölgede ilk olma özelliğini taşıyorlar. Ancak kurumsal eğitimlerimiz ve projelerimiz, bunlarla sınırlı kalmıyor. Kurum ve kuruluşların ihtiyaçlarına ve amaçlarına yönelik, birlikte projelendirdiğimiz, farklılık yaratacağına inandığımız ve bilgi ve birikim sahibi olduğumuz birçok eğitim programımız bulunmakta. Bireyler için kişisel markalarını güçlendirme, kendilerinin daha iyi versiyonu olabilmeleri, iş ve sosyal yaşamlarında hedef belirleyip o hedeflere ulaşabilmeleri için eğitimler sunarken kurumlar ve markalar için hedef
kitlelerine ulaşmalarında doğru adım ve stratejileri oluşturmalarında destek olmak ve marka değerlerini, kurumsal imajları ve itibarlarını yükseltmek için hizmetler vermekteyiz. Bir Avrupa Birliği projesi olan “Gaziantep TEKNOPARK’ın Araştırma ve Teknoloji Altyapısının Geliştirilmesi Projesi” kapsamında 42 ayrı eğitimin yürütülmesine destek verirken İpekyolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen “Akademisyenlere Yönelik Yönetim Danışmanlığı Eğitimi” ile bölgede üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesine yönelik yapılan çalışmalar, sektöre önemli katkılar sağlamaktadır. Gaziantep Sanayi Odası işbirliğinde tamamlanan “Mesleki Eğitim İçin Oda-Okul-Özel Sektör İş Birliği Projesi”, Gaziantep Ticaret Borsası üye işletmelerine yönelik düzenlenen “Yeni Türk Ticaret Kanunu, Verimlilik, Satış ve Pazarlama, Diyabet, Etik, Üretim Yönetimi ve Verimliliği” konulu eğitimler ve Gaziantep Ticaret Odası kapsamında tamamlanan “Etkin İletişim Teknikleri Eğitimi” eğitim hizmetlerimiz ile il genelindeki köklü kuruluşlar ile Gaziantep Üniversitesinin güçlü eğitim kadrosunu, ortak bir paydada buluşturarak sektörel gelişime katkı sağlanması hedeflenmektedir. Ayrıca sosyal sorumluluk projelerine verdiğimiz önemle Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Üniversitesi protokolünde tamamlanan “Sürücü Akreditasyon Sertifika Programı” ile de bölgede 1600’e yakın sürücünün akredite edilmesine ve yabancı sivil toplum kuruluşları ile ortak yürüttüğü “Gaziantep Young Entrepreneurship’15” ve “Project Cycle Management Summer Course” projeleri ile de Suriyeli öğrencilerin bölge ile uyumlarının geliştirilmesine katkı sağlanmıştır. TargeT Akademi, kuruluş tarihinden sonraki yedi aylık süreçte bireysel, kurumsal ve meslekî alanlarda yürüttüğü projeler ve gerçekleştirdiği eğitimler ile 3000’den fazla kişinin sertifikasyonunu gerçekleştirerek en değerli kaynağımız olan insanlarımıza dokunma fırsatı bulmuştur.
99
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BASINDA TARGET www.t to t a rget .co m
100
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
BASINDA TARGET www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
101
GAÜN TV www.t to t a rget .co m
102
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
103
NE YAPTIK ?
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
www.t to t a rget .co m
PCM Summer Course kapsamında öğrencilerin katılımıyla”Nigt of Debate and Discussion” etkinliği yapıldı.
Fikri Sınai Mülkiyet Haklarının korunması ve lisanslama yoluyla teknoloji ticarileşmesi eğitimindeyiz.
Teknolojik Uygulamalı Girişimcilik eğitimimiz 1-10 Eylül tarihleri arasında yapıldı.
Stratejik Planlama ve Stratejik Düşünme farkını, İnanç Ayar’ın anlatımıyla anlamak gerçekten çok farklı.
İntörn Mühendis Güz İntörnlüğü Programında:” TargeT TTO İntörn Destek Programıyla 325 mühendis Süperfilm Genel Müdürü Gültekin Savaşkan’ın katılımıyla sahaya uğurlandı.”
104