başkandan... 2011’de de Temkinli Olmaya Devam Değerli Meslektaşlarım, Dergimizin 2011 yılının bu ilk sayısında sizlerle beraber olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Geçtiğimiz aylar sektörümüz açısından oldukça hareketli geçti. İki yılda bir bizleri bir araya getiren ve sektörümüzün dünyadaki en önemli etkinlikleri kapsamında sayılan Ankiros, Annofer ve Turkcast Fuarlarını Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdik. 2009 yılında yaşanan küresel krizin etkisi ile sektörümüzdeki küresel daralmaya rağmen fuarların katılımcı ve ziyaretçi sayısında bu sene de geçmişe kıyasla bir artış görüldü. Ayrıca bu fuarların, önceden planlamış ve küresel ekonomik kriz döneminde askıya alınmış olan projelerin uygulamaya konma arifesine rastlaması da güzel bir tesadüf oldu. Son 8 yıldır bu üç ayrı etkinliği birlikte yapmaktayız ve bu birlikteliğin sektörümüze sağladığı yararlar göz ardı edilemez. 15 bin148 metrekare net stand alanında gerçekleştirilen bu fuarlarda 37 ülkeden 304 yerli ve 496 yabancı, toplam 800 katılımcı ürünlerini sergiledi. Almanya, Çin, İtalya, İspanya, İran, İngiltere ve Hindistan ülke pavyonları ile yer aldılar. Fuarlar 83 ülkeden 13 bin 429 kişi tarafından ziyaret edildi. Bu ziyaretçiler içinde dökümcülükle ilgili olanların sayısı 4 bin 387 kişiydi. 2 bin 793 kişi de Turkcast fuarını ziyaret etti. Bu fuarlarla birlikte, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından gerçekleştirilen Metalurji ve Malzeme Kongresi ile Derneğimiz tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Döküm Kongresi’nde sektörümüzle ilgili teorik bilgilerle pratiğin kaynaşmasını ve bu kaynaşmanın sonucu ortaya çıkan teknolojik gelişmeleri izleme fırsatını bulduk. 33 ülkeden 1.100 katılımcının iştirak ettiği Metalurji ve Malzeme Kongresi’nde 26 oturumda 116 bildiri sunuldu 157 bildiri ise poster sunumu olarak gerçekleştirildi. 38’i yurt dışından gelen 180 delegenin katıldığı, ana teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan Döküm Kongremiz ise 2 salon ve 6 oturumda gerçekleştirildi. Bu iki kongrenin eş zamanlı olarak organize edilmesi ile tüm metalurji sektörünün beklediği bilgi platformunun yaratılmış olduğunu hep beraber gözledik. Kongremizin amacı, döküm sektörü ile ilgili akademik, teknolojik, ekonomik, ticari ve idari çalışmalara ilişkin bilgi ve deneyimlerin katılımcılara aktarılmasını ve ortak konuların karşılıklı olarak paylaşılmasını sağlamaktı. Kongremizde 10 farklı ülkeden 36 tebliğ sunuldu. Mühendislerimiz ve teknik personelimiz bu tebliğlere web sitemizdeki kongre linkinden erişebileceklerdir. Ayrıca bu sene ilk defa Derneğimiz tarafından “1. Dökümün Fotoğrafları Sergisi” düzenlenerek mesleğimize farklı bir bakış açısı yaratıldı. Gördüğü ilgi ile bu sergimize önümüzdeki yıllarda daha yoğun bir katılım olacağından eminiz. Bir önceki dergimizde sizlerle paylaştığım gibi bir grup arkadaşımız Uğur Kocaoğlu başkanlığında Çin’de gerçekleştirilen WFO tarafından organize edilen 69. Dünya Döküm Kongresi ile Foundex 2010 Fuarı’na katıldılar. Bu vesile ile Çin’de sektörümüzün gelişmelerini inceleme fırsatı buldular. Dünya Döküm Kongresi’nde Yaylalı Günay’ın sunumunun en iyi ikinci sunum,
fotoğraflarının ise birinci seçilmesi nedeniyle eski başkanımızı ülke ve sektörümüzün tanıtımına yaptığı katkılardan ötürü tebrik ederiz. Çin’de gerçekleşen Genel Kurul’da Haziran 2007 yılından beri görev yaptığım ve işlerimin yoğunluğu nedeni ile bu dönem ayrılmak zorunda kaldığım WFO Yönetim Kurulu üyeliğine benim yerime Yönetim Kurulu üyemiz Umur Denizci seçilmiş ve ülkemizi temsil görevini devralmıştır. Kendisini tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Önümüzdeki tetkik gezisinin ise Ukrayna’ya yapılması önerimizi duyurmuştuk, ilgilenenlerin Dernek sekreteryasını bilgilendirmelerini tekrar hatırlatıyor, sizleri bu gezide aramızda görmek istiyoruz. Dergimizin içeriğinde muhtelif şirketlerden arkadaşlarımızın, 2010 yılı ekonomik konjonktürü ile ilgili değerlendirmelerini ve 2011 yılı beklentilerini inceleme fırsatını bulacağız. Her geçen gün gelişen ve değişen ekonomik koşullara ilaveten, bir de 2011 yılının seçim yılı olması bizleri derinden düşündürmekte ve yeni yatırım yapma çabası içinde olanları kaygılandırmaktadır. Bu kritik dönemleri de geçmiş kriz deneyimlerimizle atlatacağımıza inanmaktayız. Dış ticaretimiz açısından, 2010 yılının 2009’a kıyasla artışla kapanacak olmasına rağmen kayıplarımızın telafi edilemeyeceği görülmektedir. Bu nedenle en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa ekonomisine dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 2010 son çeyreğinde Almanya’da yapılan araştırma neticeleri, Euro Bölgesi’ndeki ekonomik toparlanma hızının önümüzdeki aylarda düşeceğini belirtiyor. Ayrıca önümüzdeki 6 aylık beklenti endeksi pozitif olmakla birlikte, 2009’un 2. çeyreğinden beri ilk defa bu kadar düşük çıkmıştır. Bugün ekonomik durum Euro Bölgesi’ndeki ülkeler tarafından farklı şekilde değerlendirilmektedir. Ekonomik durum bilhassa Almanya, Avusturya ve Lüksemburg tarafından olumlu bir şekilde değerlendirilirken, Belçika, Slovakya ve Finlandiya tarafından tatmin edici, İtalya ve Fransa tarafından ise çok daha olumsuz değerlendirilmektedir. Yunanistan, İrlanda, İspanya ve Portekiz’in ekonomilerindeki olumsuz seyir de devam etmektedir. Bu durum bizi de kaygılandırmaktadır. Diğer bir önemli ihracat pazarımız olan ABD’de küresel krizin neden olduğu ekonomik dalgalanma tam anlamıyla durulmamıştır. 2011 yılının Ame-
rikan ekonomisi için de zor bir yıl olacağı beklenmektedir. Dolayısıyla ihracatçılarımız açısından 2011 yılı dış talep seyrinin kayıpları telafi edecek kadar güçlü olamayabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. İhracat pazarlarına iş yapan sanayilerde kapasite kullanım oranlarının, 2007 ve 2008 yıllarındaki seviyelere çıkması kısa vadede zor görünmektedir. 2010’un ikinci yarısında ağırlıklı olarak otomotiv sektörünün talebi ile artan döküm üretimi pozitif bir ivme kazanmış olsa da, firmalarımıza 2011 yılında 2010 yılında olduğu gibi yine dikkatli, tasarruflu olmalarını ve temkinli davranmalarını tavsiye ediyoruz. 24 Kasım’da TOBB’da Türkiye Döküm Sektör Meclisi seçimleri yapıldı. Derneğimizin ağırlıklı olarak temsil edildiği Meclis’te Başkanlık Divanı’na Meclis Başkanı olarak ben, başkan yardımcılıklarına da İstanbul Pik Dökümcüler Odası Başkanı Halil Gazi Varol ve Ferro Döküm A.Ş. Genel Müdürü Mustafa Mahmutçavuşoğlu seçildi. Derneğimiz tarafından hazırlanan iş ve yatırım ortamında karşılaştığımız yapısal, idari ve teknik sorunlar ile bunlara ilişkin çözüm önerilerimizi Aralık ayı başında toplanan Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısında, TOBB Döküm Meclisi görüşü olarak hükümete iletme fırsatı bulduk. CAEF tarafından açıklanan 2009 verilerine göre Türk Döküm Sektörünün, kan kaybetmesine rağmen Almanya, Fransa ve İtalya’nın arkasından, Avrupa’da en büyük dördüncü üretici konumuna yükselmiş olması önemli bir başarımızdır. Bundan sonra yapmamız gereken bu seviyeyi önümüzdeki yıllarda daha yukarılara taşımaktır. Sektörümüzün, teknolojik yeni yatırımlara, kaliteye, nitelikli işgücü istihdamına önem verdiği ve yeni pazarlar yaratıp bu pazarlara katma değeri yüksek ürünler pazarlayabildiği sürece bunun başarılacağına inanmaktayım. 27 Aralık 2010 tarihinde aramızdan ayrılan eski Başkanımız Okay Hekimoğlu’na Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve camiamıza başsağlığı dilerim. Değerli meslektaşlarım, şahsım, Yönetim Kurulumuz ve Dernek çalışanlarımız adına hepinizin yeni yılını kutlar, 2011 yılının sağlık, başarı ve mutluluk getirmesini diler, hepinize en derin saygılarımı sunarım. M. Niyazi Akdaş TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı
SUNUŞ Ekonomik göstergeler…
Ekonomik göstergelerin hemen herkesi mutlu ettiği, tüm sektörler için oldukça verimli geçen bir seneyi uğurluyor, morallerimizin ve beklentilerimizin yüksek olduğu 2011’e girmiş bulunuyoruz. 2010 yılı sektörümüz için 2009 ile karşılaştırıldığımızda birçok açıdan oldukça verimli ve başarılı geçti. Geçtiğimiz Kasım ayında düzenlenen Ankiros-Annofer-Turkcast fuarları da başarılı geçen seneyi görkemli bir şekilde kapamış oldu. Fuara olan ilgi herkesi fazlasıyla mutlu etti. Aynı zamanda Türk döküm sanayinin gücünü görmek isteyenler için de iyi bir fırsat oldu.
Kubilay Dal TÜDÖKSAD Genel Sekreteri
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği olarak Ankiros-Annofer-Turkcast Fuarları’nda bir dizi etkinlik gerçekleştirdik. Ana teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan 5.Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nin, sektörümüzde nitelikli bilgi paylaşımını sağlayan bir platforma dönüştüğünü gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Kongre boyunca gerek tebliğleri ile gerekse konuşmaları ile bilgi paylaşımına katkıda bulunan tüm katılımcılarımıza teşekkür ederiz. Kongreyi takip eden tüm ziyaretçilerin de işletmeleri için oldukça faydalı bilgileri edindiklerini düşünüyoruz. Kongrede gerçekleştirdiğimiz “Döküm Alıcısının Gözünden: Dökümcülerden Beklentiler” panelinde otomotiv devlerinin satınalmacılarını tedarikçileriyle buluşturduk. Otomotiv ana sanayinin beklentilerini elinizde tutmuş olduğunuz bu sayının ilerleyen sayfalarında bulabilirsiniz. Yine fuarda gerçekleştirdiğimiz diğer önemli etkinlik de “1. Dökümün Fotoğrafları Sergisi” oldu. Amatör ve profesyonel fotoğrafçıların döküm teması merkezinde çektikleri fotoğraflar herkesin dikkatini çekti. Bu organizasyonun sektörümüzün görsel sanat özelliğini ortaya koyması açısından önemli bir işlevi yerine getirdiğini de söylemek sanırız yanlış olmaz. Ankiros/Annofer/Turkcast fuarlarına katılan üye firmalarımızın temsilcileriyle fuarda bir araya gelerek 2010 yılını değerlendirip 2011 beklentilerini konuştuk. İlerleyen sayfalarımızda konuşabildiğimiz üyelerimizin değerlendirmelerinin özetini bulabilirsiniz. 2011 yılına umutlu başlamamızın yanında sektörümüz açısından en önemli ve gelecek dönemde de sıkıntı yaratacak konu hammadde piyasalarında yaşanan dalgalanmalar olarak karşımıza çıkıyor. Hammadde fiyatlarında ki yükseliş ana girdi maliyetimizi de yükseltecektir. Kriz öncesi 2008 yılının ikinci yarısında da aynı durum yaşanmış ve yüksek hammadde fiyatlarıyla krize girmiştik. Her ne kadar bu dönemi kriz öncesi dönemle karşılaştırmak doğru olmasa da dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Hammadde fiyat yükselişlerinin yanında yaşanan hurda sıkıntısı da dökümhanelerimizi zorlayacaktır. Dergimizin bu sayısının hazırlandığı günlerde dikkat çeken bir başka gelişmeyi de bu satırlarda sizlerle paylaşmak istiyorum. 2000 yılından beri düzenli olarak katıldığımız Avrupa’nın en önemli sanayi gösterisi olan Hannover Fuarına bu yıl 32 dökümcü firmamız ile 1,200 metrekare’nin üzerinde rekor bir katılıma hazırlanıyoruz. Fuar katılımı, dekorasyon, nakliye, ulaşım ve konaklama maliyetlerini göz önüne aldığımızda sadece dökümhanelerimizin bu yılki Hannover çıkarması için gerçekleştirecekleri toplam yatırımın 800 bin Euro’nun üzerinde olacağı açıktır. Almanya’nın başını çektiği endüstriyel gelişmedeki pazar payımızı artırmak için yola çıkacak üyelerimize başarılı bir fuar diliyoruz. Her şeye rağmen 2011 yılının sektörümüz ve ülkemiz için iyi geçmesini temenni eder, saygılarımı sunarım. Keyifli okumalar…
İÇİNDEKİLER
Ocak / 2010
4
BAŞKANDAN
6
SUNUŞ
10
DERNEKTEN HABERLER
• Döküm Meclisi Çözüm Önerileri Şura’da • Türkiye Döküm Meclisi Toplandı • Çin Rakibimiz mi?
14
EZBERDIŞI Yılmaz Turhan ile Ezber Dışı
14
22
• Trakya Döküm’ün Başarısı Belgelendi • Körfez’den Savurma Döküm ile Çelik Boru Üretimi • Inductotherm 57 Yaşında • Ashland ve Süd-Chemie Birleşmesi Tamamlandı • Gedik Holding’in Dev Projesi Hızla Tamamlanıyor
YILMAZ TURHAN İLE EZBERDIŞI Yılmaz Turhan ile ezberin dışına çıkarak Türkiye’de dünden bugüne temsilciliğin önemini ve besicilikte neler olduğunu konuştuk.
ÜYELERDEN HABERLER
30 ENERJİ
• Büyümenin Yolu Enerji Verimliliğinden Geçiyor
34
WFO
• WFO İyinin En İyisini Seçti • Umur Denizci WFO Yönetim Kurulunda 36
KONGRE/FUAR
• Döküm Sektörü Kongresinde Buluştu • Dökümün Fotoğrafları Sergilendi • Ankiros Sektörün Gücünü Gösterdi 40
• Ana Sektör Gözünden Döküm Sanayisi • Otomotiv devleri; Daimler, Renault, BMV,
40 OTOMOTİVCİLERİN GÖZÜNDEN DÖKÜM SANAYİSİ
DOSYA
Volkswagen’in Beklentileri 46
DÖKÜM SANAYİ Dünya Döküm Üretimi 2009 Yılı Rakamları
KÜNYE TÜRKDÖKÜM / TURKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı M. NİYAZİ AKDAŞ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: UMUR DENİZCİ - MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş Tel: 0212 622 63 63 YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TÜRKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir.
30
52
BÜYÜMENİN YOLU ENERJİ VERİMLİLİĞİNDEN GEÇİYOR
DEĞERLENDİRME
• 2010 Yılı Sonunda Ekonomik Görünüm • TÜDÖKSAD Üyelerinin 2010 yılı Değerlendirme leri ve 2011 Beklentileri
72
HAMMADDE PİYASALARI
• 2010 Yılı Döküm Hammaddeleri Değerlendirmesi ve 2011 Beklentileri • TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi • Çolakoğlu Hurda Fiyatları • Avrupa Metalik Malzeme Fiyat Endeksi • Eurofer Avrupa Hurda Fiyat Endeksi
77
NEDEN DÖKÜM?
78
İÇİMİZDEN BİRİ Bir Devrin Son Temsilcisi: Vezni Dursun
82
MAKALE Alüminyum Alaşımlarında Ergimiş Metal Kalitesi, Tretmanı ve Kontrolü
88
ÜYE REHBERİ
90
FUAR AJANDASI
İNDEKS
52 2010 YILI SONUNDA EKONOMİK GÖRÜNÜM TÜDÖKSAD üyeleri 2010’un nasıl geçtiğini ve 2011 yılından beklentilerini açıklıyorlar.Üyelerin görüşlerini, TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Niyazi Akdaş’ın değerlendirmeleriyle birlikte aktarıyoruz
ASK................................................................................. 60-61
FOSECO................................................................................. 7
EVREN...................................................................................25
HERAEUS................................................................................3
EXPERT................................................................................. 49
INDUCTOTHERM...............................................................39
FERROTRADE......................................................................33
LMA........................................................................................51
MARMARA METAL........................................... arka kapak TOSÇELİK GRANÜL....................................... ön kapak içi YILKAN MAÇA..............................................arka kapak içi
DERNEKTEN
Döküm Meclisi Çözüm Önerileri Şûra’da 5. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası’nda TÜDÖKSAD tarafından hazırlanan döküm sektörünün karşılaştığı yapısal, idari ve teknik sorunlar ve çözüm önerileri raporu Döküm Meclisi görüşleri olarak ilgili bakanlıklara sunuldu.
A
nkara’da 8 Aralık’ta toplanan 5. Türkiye Sektörel Ekonomi Şûrası’na Hükümeti temsilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz katıldı. TOBB Merkez’inde gerçekleşen ve 60 ana sektör temsilcilerinin katıldığı ve bu anlamda Türkiye'nin tek ve en büyük buluşması olan toplantıda, sektör temsilcileri sorun ve beklentilerini Hükümet’e iletme fırsatı buldu. Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) tarafından hazırlanan döküm sektörünün iş ve yatırım ortamında karşılaştığı yapısal, idari ve teknik sorunlar ile bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri TOBB Döküm Meclisi görüşü olarak gündeme geldi. Şura vasıtasıyla, toplantıda hazır bulunan ve milli gelirin yaklaşık yüzde 75'ine tekabül eden 540 milyar dolarlık bir üretim hacmini ve toplam ihracatın yüzde 90’ını gerçekleştiren sektörlerin karşılaştığı sıkıntı ve çözüm önerileri kapsamlı bir raporda bir araya getirilerek doğrudan ekonomi yönetiminden sorumlu olan Hükümet üyelerine iletildi. Şûra’nın açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, önceki sektörel şûralarda gündeme getirilen çeşitli konularda sağlanan ilerlemenin, reel sektör ve ekonominin büyümesine önemli katkıda bulunduğunu vurgulayarak, Yeni Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda sağlanan siyasi mutabakatın memnuniyet verici olduğunu ve bu iki önemli kanunun yasalaşmasına öncelik verilmesi gerekti-
10
Ali Babacan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
ğini söyledi. Yeni istihdamda sosyal güvenlik prim yüküne İşsizlik Sigortası Fonu katkısının önümüzdeki dönemde uygulamaya alınması gerektiğini dile getiren Rifat Hisarcıklıoğlu, kriz döneminde şirketler ve vatandaşlar açısından önemli bir yüke dönüşen kamuya borçlar konusunun çözüme kavuşacak olmasının önemli bir adım olduğunu ancak, her türlü zorluğa rağmen, yükümlülüklerini zamanında yerine getiren mükelleflerin ödüllendirilmesine yönelik de bir çalışma yapılmasının önemli olduğuna vurgu yaptı. Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: “Türkiye Sektör Meclisleri’nin, ekonomi politikalarının tasarım sürecine doğrudan katılımıyla, sektörel bazda engel ve darboğazların tespit edilerek, sektörel politikaların geliştirilmesi gerekir. Süresi dolacak Yatırım Teşvik Sistemi, sektör meclisleri-
DERNEKTEN
nin taleplerine göre yeniden şekillendirilerek yenilenmelidir. Ayrıca kamu-özel sektör iş birliğinin, sloganlarda bırakılmadan, kurumsallaştırılması, bu bağlamda ESDK ve Daimi Özel İhtisas Komisyonu gibi bu amaçla kurulmuş ama son dönemde atıl bırakılmış mekanizmaların yeniden canlandırılması gerekiyor.” Dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise konuşmasında, gelişmiş ekonomilerde kamu açıklarının, kamu borç stoklarının tarihi yüksek seviyelere ulaştığını kaydederek, özellikle Yunanistan kriziyle yeni bir safhaya giren küresel ekonomik krizin hala gündemde olduğunu belirtti. Babacan, bankacılık sektöründeki sorunların henüz çözülmediğini, bilançoların normale dönmesinin yıllar alabileceğini ve bu krizin dünyaya maliyetinin 2. Dünya Savaşı’ndan çok daha büyük olduğunu kaydetti. Hükümet olarak dünyadaki gelişmeleri yakından izlediklerini ve dünyada olabilecek her türlü gelişmeye karşı tedbir aldıklarını söyleyen Babacan, işsizlik konusuna da değinerek Birçok gelişmiş ülkede işsizlik çok yüksek rakamlara ulaştı ve bu büyümede baskı da oluşturuyor. İşsizliğin sosyal boyutları ise ülkeleri kısa vadeli çözümlere yöneltiyor” dedi. G20'de alınan kararlara da değinen Babacan, her türlü ko-
Rifat Hisarcıklıoğlu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı
rumacılığa karşı birlikte karşı koyulması ve döviz kuru konusunu ülkelerin piyasaya bırakması gibi konularda çağrılar yapıldığını, bankacılık alanında önemli kararlar alındığını dile getirdi. Toplantıda, TÜDÖKSAD tarafından hazırlanan ve TOBB Döküm Sanayi Meclisi görüşü olarak sunulan yapısal, idari ve teknik sorunlar ile bu sorunların çözüm önerileri kısaca 4 başlık altında sunuldu.
Demir ve demirdışı metal döküm sektörlerindeki üreticilerin fabrika atıklarını bertaraf edememesi
DET AY
Açıklama • Çevre analizleri için akredite laboratuarlar yetersizdir. Sadece TÜBİTAK ve birkaç özel kuruluşta limitli analiz yapılabilmekte ve bu analizler çok uzun sürmektedir. • Döküm sektörünün, katı tehlikesiz atık karakterinde olan döküm kumu ve cüruf gibi atıkları için belediye atık depone alanlarına izin verilmemekte, İZAYDAŞ gibi atık bertaraf tesislerinde ise çok yüksek maliyetlerle karşılaşılmaktadır. • Yeterli sayı ve kapasitede atık toplama tesisleri kurulana ve devreye girene kadar, dökümhane tehlikesiz atıklarının belediyelerin evsel atık sahalarına veya hafriyat atık sahalarına atılması için özel izne ihtiyaç duyulmaktadır. Çözüm Önerisi • Atıkların analizini yapacak akredite laboratuarlar artırılmalı ve üniversite laboratuarlarında yapılan analizler ilgili Bakanlıklar tarafından kabul edilmelidir. • Tehlikesiz dökümhane atıklarının orman bölgelerindeki terk edilmiş taş ve kum ocaklarının oluşturduğu çukur alanlara doldurulmasına ve üstlerinin nebati toprakla kapatılarak ağaçlandırılmasına izin verilmelidir. • Tehlikesiz katı atık depone alanlarının uygun bölgelerde kurulması için yerel yönetimler teşvik edilmelidir. • Tehlikesiz katı atıkların diğer sanayi sektörlerine hammadde girdisi olması teşvik edilmelidir (Avrupa’da çimento, hazır beton, zemin yol asfalt dolgusu gibi birçok uygulama örneği vardır). İlgili Kurum Çevre ve Orman Bakanlığı, Yerel belediyeler
Yeterli sayıda iş güvenliği uzmanının ve sektör bazında uzmanların olmaması Açıklama Tehlike ve risklerin sektöre özgü ele alınması büyük önem arz etmektedir. Çözüm Önerisi Yeni iş güvenliği uzmanları ve sektör uzmanları yetiştirilmelidir. İlgili Kurum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Türkdöküm
11
DERNEKTEN
KKDF ve Banka Sigorta Muamele Vergisi’nin sanayicilere ilave yük getirmesi Açıklama Sanayicilere ilave maliyet yaratan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) ve TL kredilerden alınan Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) kaldırılmalıdır.
DET AY
Çözüm Önerisi Yurt dışı vadeli satın almalarda ve işletme kredilerinde uygulanan KKDF ve TL kredilerinden alınan BSMV’nin kaldırılması sektörün gelişmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Gümrük vergisi uygulamalarının bir benzeri olarak hammadde temininde uygulanan KKDF’nin ve TL kredilerinden alınan BSMV’nin kaldırılması, girdi maliyetleri üzerinde olumlu bir etki yaratacak ve sektörün uluslararası alanda rekabet gücünü arttıracaktır. İthalatı özendireceği mütalaası, muafiyetin ihracatçı / üretici şirketlere uygulanması ile çözülebilir. İlgili Kurum Maliye Bakanlığı.
Katma değer oluşturan ve istihdamı artıran yatırımlara yeterli teşvikin olmaması Açıklama Yatırım yaparak istihdam sağlayan ve ihracat yapabilen büyük sanayi kuruluşlarına artık teşvik uygulaması yapılmamaktadır. Bunun yanında, makine finansal kiralamalarında yüzde 1 oranındaki KDV yüzde 18’e çıkarılmıştır. Yatırım teşvikleri kaldırılmıştır. Çözüm Önerisi Katma değer oluşturan ve istihdamı artıran yeni yatırımlar için teşvik uygulamasına geri dönülmelidir. İlgili Kurum Hazine Müsteşarlığı, DTM
Niyazi Akdaş Döküm Meclisi Başkanlığı’na Seçildi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB Türkiye Döküm Sanayi Meclis Seçimleri yapıldı. TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş seçimlerde meclis başkanlığına seçildi.
T
OBB çatısı altında, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımları ve ortak katkılarıyla sektörel konularda sorunların tespit edilmesi, çözüm önerilerinin oluşturulması ve sektörel açılımlar sağlamayı hedefleyen Sektör Meclisleri bünyesinde, Döküm Sanayi Meclisi ikinci dönem çalışmaları, 24 Kasım 2010’da yapılan Başkanlık Divanı seçimi ile başladı. TÜDÖKSAD’ın ağırlıklı olarak temsil edildiği Döküm Sanayi Meclisi Başkanlık Divanı’na, meclis başkanı olarak Niyazi Akdaş seçildi. Başkan vekilliklerine ise İstanbul Pik Dökümcüler Odası Başkanı Halil Gazi Varol ve Ferro Döküm Genel Müdürü Mustafa Mahmutçavuşoğlu getirildi. Sektör Meclislerinde, sektöre yön veren kuruluş temsilcilerinin yanı sıra akademik ve uzman danışmanlar da yer alıyor.
12
Ocak - Şubat - Mart / 2011
DERNEKTEN
Çin Rakibimiz mi? WFO’nun ev sahipliğinde iki yılda bir yapılan Dünya Döküm Kongre’sinin 69’uncusu bu yıl 16-20 Ekim tarihleri arasında Çin’in Hangzhou kentinde yapıldı. WFO ve FICMES ile birlikte Hangzhou Belediyesi tarafından organize edilen kongrenin ana teması “Yeşil Döküm” olarak seçilmişti.
D
ünyanın dört bir yanından gelen dökümcülere ev sahipliği yapan Çin’in Hangzhou kentinde WFO tarafından Çin Uluslararası Döküm fuarı Foundex ile eş zamanlı organize edilen 69. Dünya Döküm Kongresi, enerji korunumu ve çevre bilinci için yeni döküm teknolojilerinin geliştirilmesi, insanoğlu ve doğa arasındaki uyum için oldukça gerekli olan unsurların tartışıldığı bir platform oldu. Katılımcıların yeni döküm teknolojilerini tanıma fırsatı yakaladığı kongreye Türkiye’den TÜDÖKSAD tarafından organize edilen bir heyet katıldı. Döküm sanayinde önemli bir yere gelen Çin’i yakından tanıma fırsatı bulan TÜDÖKSAD heyeti, yaptığı gezi çerçevesinde bir çok dökümhaneyi gezerek Çin dökümcülüğü hakkında bilgi edindi. Çeşitli dökümhaneleri ve sanayi tesislerini gezen heyette bulunan TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Aytekin’e kongre ve geziyi sorduk. Kongre’nin biraz sönük geçtiğine dikkat çeken Adnan Aytekin2004 yılında İstanbul’da yapılan 66. Dünya Döküm Kongresi’nden sonra herhangi bir kongreyi beğenmenin mümkün olmadığını söyledi. İstanbul’daki kongrenin önceki kongreleri gölgede bıraktığı gibi, sonra yapılan kongrelerin de çok önünde olduğunu ve o başarının bir daha kolay yakalanmayacağını vurgulayan Adnan Aytekin, şöyle devam etti “Türkiye’de yapılan kongre hala konuşuluyor. Çin’deki kongrede görevli yönetim kurulu üyemiz Umur Denizci ve eski başkanımız Yaylalı Günay Türkiye’yi gayet iyi temsil etti. Yaylalı Günay’ın tebliği en iyi 2. tebliğ seçildi. Birinci ise bence sadece Çinli biri olsun diye seçildi, oradaki herkes Yaylalı Günay’ın tebliğinin birinci olduğunu zaten farkındaydı.” Dökümhanelerimizin daha fazla bu tür etkinliklerde yer alması gerektiğini ifade eden Adnan Aytekin, kongre ortamlarının yeni insanlarla tanışma ve bilgi alışverişlerinde bulunmak için her zaman fayda sağladığına dikkat çekti. Çin’deki kongre sönüktü ama Çin sanayisi için olum-
suz konuşmanın doğru olmayacağını ifade eden Adnan Aytekin Çin sanayi hakkındaki gözlemlerini şöyle açıkladı “Gezi çerçevesinde ziyaret ettiğimiz dökümhaneler harika idi, hepsi çok moderndi, kurulan, kurulmaya devam eden veya geliştirilen dökümhaneler için diyecek bir söz yok. Dünyadaki büyük dökümhanelerin bir çoğu Çin’de de dökümhane kuruyor. Otomotiv sanayii de Çin’de büyük yatırım yapmış ve yapmaya da devam ediyor. Dolayısıyla döküm sanayi de buna paralel olarak yol alıyor. Dökümhaneler son teknolojiyle kuruluyor, hepsi çok modern, Türkiye’de olduğu gibi Çin’de de eski küçük dökümhaneler mevcut ama tabi biz bu dökümhaneleri gezmedik, Türkiye ile kıyaslamak için hep büyük modern dökümhaneleri gezdik.” Gezide Çin dökümhanelerinin Türkiye’den farklı olarak göze çarpan en belirgin özelliliğini nedir? sorumuza Adnan Aytekin şöyle bir cevap verdi “ Donanım olarak değil ama en belirgin farkları çok büyük olmaları, bunu kapasite olarak algılamak gerekiyor, genel olarak çok büyükler, bilindiği gibi Çin dünyanın en büyük döküm üreticisi. Zaten Çin eskisi gibi değil, çok hızlı yol almış ve gelişmiş bir ülke. Modern, refah düzeyi yükselmiş, beklediğimizin üzerinde modern bir ülke ile karşılaştık. Döküm konusunda bize rakip olmadıklarını söyleyebilirim. Çünkü Çin çok hızlı büyüme gösteriyor ve buna bağlı olarak iç tüketimi de artıyor, refah düzeyi her geçen gün yükseliyor, dolayısıyla üretim ihtiyaçları da artıyor ve döküm sanayisi de iç piyasaya yöneliyor. Rekabet anlamında korkacak bir durum yok, hatta gelecekte belki Çin’e döküm parçası bile satabiliriz.” Bundan sonraki kongrenin Meksika’da yapılacağını belirten Adnan Aytekin, Meksika, Türkiye ile daha rahat karşılaştırılabilecek uygun bir Pazar, ekonomi olarak birbirine daha yakın iki ülke ama Türkiye’yi Çin ile karşılaştırmak çok doğru olmaz, Çin, yakın gelecekte ABD’den daha fazla gündem yaratacak bir Pazar olarak karşımıza çıkacak.
Türkdöküm
13
Yılmaz Turhan 14
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Ezber Dışı’na bu sayımızda Yılmaz Turhan ile devam ediyoruz. Döküm sektöründe herkesin yakından tanıdığı Yılmaz Turhan’ın temsilcilik serüveni 1960’lı yıllarda başlıyor ve o dönemden bugüne demir-çelik ve döküm sektörlerinde bir çok projeye ve yeniliğe imza atıyor Yılmaz Turhan. Türkiye’de beslenmedeki dengesizliği bir nebze de olsa gidermek ve doğduğu yere yatırım yapmak için de besi çiftliği kuruyor. Yılmaz Turhan ile ezberin dışına çıkarak Türkiye’de dünden bugüne temsilciliğin önemini ve besicilikte neler olduğunu konuştuk.
EZBER DIŞI
Döküm ile buluşmanız nasıl oldu? Bir insanın gerek hayatı gerekse meslek serüveni genellikle tesadüflerle oluşur diye düşünüyorum. Ben 1936 Kayseri Bünyan doğumluyum, 1955 yılında Kayseri Lisesi’ni bitirdim, 1956 yılının ilk aylarında devlet bursuyla Almanya’ya gittim ve Aachen Teknik Üniversitesi’nden 1961 yılında mezun oldum. Türkiye’ye 1963 yılında döndüm. Ortaokul ve liseyi parasız yatılı olarak devlet hesabına okudum. Üniversiteyi de yine devlet bursuyla okudum, dolayısıyla bu devlete ve millete borcum var. Bu borcu ödemesem gözüm açık gider diye düşünüyorum. İmkanlarım el verdiğince bunun altını doldurmaya çalışıyorum. Yurt dışına burslu gittiğiniz dönemde, devlet tarafından gönderilen burslu öğrenci sayısı fazla mıydı? Her yıl 20 civarında öğrenci değişik kurumlar tarafından eğitim için yurt dışına gönderilirdi. O dönemde bunu Karabük Demir Çelik için bazen Sümerbank organize ediyordu. MTA ve Etibank da öğrenci gönderiyordu. 1960’lı yıllarla birlikte ODTÜ gibi kendi kadrosunu kurmaya çalışan üniversiteler ve Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumlar da yetiştirmek istedikleri öğrencileri burslu yurt dışına gönderiyorlardı. Ben o şanslı öğrencilerden biriydim. Almanya’ya gittim. Metalurji okumam tamamiyle tesadüf. O günkü adıyla İzabe nedir bilmiyordum. “Almanya’nın Aix La Chapell Üniversitesi’nde İzabe Yüksek Mühendisliği tahsil etmek üzere seçtiğimiz öğrenciler arasındasınız, bununla ilgili işlemler için genel müdürlüğümüze müracaat ediniz” diye Sümerbank’tan ilk mektubu aldığım zaman Aix La Chapell şehri nerede, izabe ne demek ve ne işe yarar, aylarca bulmaya ve öğrenmeye çalıştım. Öğrenemeden Almanya’ya gittim. Fena da yer değilmiş, onu söyleyeyim. Staj döneminden sonra çok ağır bir meslekmiş bu deyip kaytarmaya yeltendiğim sırada arkadaşlardan bu iş herkesin yaptığı işlerden değil, Türkiye’de geçerli olacak diye telkinde bulunanlar oldu, bir süre sonra ben de gördüm ki bu işin içine girdiğinizde zevk almaya başlıyorsunuz. Yani bir yüksek fırında veya Siemens Martin fırınlarında neler oluyor, ne veriyor ve ne alıyorsun bunu yaşamak güzeldi. Bir de alman işçisinin disipliniyle o savaşa giriyorsun. Bunlar avantaj oldu, işçiyi tanımak, işçi hangi psikoloji içinde çalışıyor, gece ne yapar, nerede kaçamak yapar, buna varana kadar çok şey öğreniyorsun. Ama işin inceliklerini yani çalıştığım yerde ne yapılıyor, niye yapılıyor, ne netice alınıyor, yapılan bir hatanın neticesi ne olur, bunları yaşamak üniversitede aldığım derslerden daha önemliydi. Okuduğum Aachen Üniversitesi o dönem Almanya’nın en büyük teknik üniversitesiydi ve metalurji fakültesi dünya çapında otorite olan Herman Schenk, Willhelm Patterson, Winterhager gibi dünya çapında mesleğe yön veren, bu bilim dalının disiplinini tayin ve tespit eden hocaların bulunduğu üniversiteydi. Orada da büyük zevk alarak çalıştım, oradaki laboratuar çalışmaları, yaptığımız sanayi gezileri çok zevkliydi.
Staj döneminden sonra çok ağır bir meslekmiş bu deyip kaytarmaya yeltendiğim sırada arkadaşlardan bu iş herkesin yaptığı işlerden değil, Türkiye’de geçerli bir iş olacak diye telkinde bulunanlar oldu, bir süre sonra ben de gördüm ki bu işin içine girdiğinizde zevk almaya başlıyorsunuz Dökümü nasıl tercih ettiniz? Tahsilimin başından itibaren döküm ve demir çelik metalurjisini birlikte yürüttüm ama son aşamada ikisinden birini tercih edip diploma tezimi yapmam gerekiyordu. Döküm laboratuarı çalışma şartları küçük endüksiyon ocağı, kum hazırlama, kalıplama, şekil verme, bir metali yaratma bana bir sihirbazlık gibi geldi, ondan zevk aldım, dökümü tercih etmem oradan geldi. Son 6 ayda bitirme tezimi orada yapma kararı verdim. Hocam Willhelm Patterson’un hem insancıl hem sosyal yönleri çok kuvvetliydi, onun ekibiyle çalıştım. Ki onlardan birkaç tanesini TÜDÖKSAD’ın toplantılarına da getirdim. Okuldan sonra 2 yıl Stuttgard’da bir çelik döküm fabrikasında çalışıp Türkiye’ye döndüm. Askerliğimin önemli bir kısmını Gölcük Deniz Fabrikası’nın dökümhanesinde yaptım. Burası bir laboratuar gibiydi. Küçük bir ark ocağı, birkaç tane endüksiyon ocağı, birkaç tane fueloil’li ergitme ocağı, kum hazırlaması vs. ile bir döküm enstitüsünün laboratuarı gibiydi. Bu arada yavaş yavaş Türkiye sanayisini tanımaya çalıştım. Çünkü 8 sene uzak kalmıştım. Sanayi yeni gelişiyordu, Dil iskelesi bomboş, Gebze’de bir iki tane fabrika var, döküm sanayi olarak Türk Demirdöküm ile Elektrometal’den başka bir şey yok. Hayata yön veren sürprizler Askerliğimin sonunda bana bir mektup gelmişti. Zaten hayatıma yön veren 2 mektup olmuştur. Hocam Willhelm Patterson, “benden mektup alınca şaşırma, asistanım ve sekreterimle birlikte 5 kişi Türkiye’ye geliyoruz, bize 8 günlük bir program hazırla, oradan da Tahran’a geçeceğiz” diyordu. Ben onlara 4 gün İstanbul’da, 2 gün İzmir’de, 2 gün Ankara’da program hazırladım. İstanbul’da Rabak, Türk Demirdöküm, Elektrometal’i gezdik, Patterson müdürlerle direkt temas kurdu, Sanayi Odası’nda bir konferans ayarladık. Perşembe Pazarı’nda, ki o zaman daha yıkılmamıştı, dökümcülerin bir sokağı vardı, orada bunları mest eden müthiş bir gezi yaptık. Öyle ki oda kadar bir dökümhane-
Türkdöküm
15
EZBER DIŞI
bu yardım konusunu özellikle işleyeceğim, üzerinde duracağım; çünkü geldiğimiz ilk günden beri hangi sanayi yöneticisinin kapısını açmış içeri girmişsek, ‘buyurun sayın profesör hoş geldiniz şöyle oturun’ diye Almanca ile karşıladılar.” Çünkü Rabak’ta Sezai Cankut genel müdür yardımcısı, Almanya kökenliydi. Elektrometal’de Mehmet Femir mükemmel Almanca konuşurdu, Türk Demirdöküm’ün kurucusu olan Karabük kökenli Burhan Günergun, o da Almanya’dandı. Metaş’ta Muharrem Bey, Ankara’da Nejat Turkan hepsi mükemmel Almanca konuşuyordu. Patterson, “Gelişen ülkelere yardım işte budur” demişti. Yani eğitimdir, para gönderirseniz Lumumba’nın 10 adet altın kaplamalı Mercedes almasına mani olamazsınız demişti. Lumumba o dönemde Kongo’da diktatördü, hakikaten oraya giden bütün yardımları lüks şeylere harcardı, yatağının altın kaplama olduğu söylenirdi. Almanlar da bunu duydukça çıldırırdı.
de parçanın ucu yola doğru uzanmış, 1- 1.5 tonluk parçalar döküyorlardı veya biri kupol ocağını yakmış o gün sıvı metal alıyor, iki üç kişi elinde küçük potasıyla sırada bekliyor; sıvı metal ödünç alacak ki o gün lazım olan 2-3 acil parçayı dökebilsin. Bahsettiğiniz yer Perşembe Pazarı’nın neresindeydi? Kalafat yeri, yani Haliç’in kenarında Tersane caddesine paralel olan Yemenici’lerde. Orada şu anda da iki dökümhane hala çalışıyor. Oraları gördüler ve mest oldular. Ama akşamları Boğaz’da ziyafetler teknik üniversitede Allah rahmet eylesin Prof. Dr. Nurettin Çuhadar ile ziyaret ve görüşme yani beğenecekleri en son şeyleri bile verdik. İzmir’de Metaş’ı ve Atikler’i gezdik, o zaman adı henüz Akdöküm değildi. Ve bir gün de turistik gezi yaparak Efes’i gezip Kuşadası’nda kaldık. Oradan Ankara’ya geçtik, ODTÜ’de bir konferans verdik ve orada da Asil Çelik’in ilk projesini yapan Nejat Turkan ile Prof. Mustafa Doruk bizi ağırladı. Bu ziyaret bana büyük bir güç verdi, tesadüf işte. Niye verdi, 1.5 aylık dünya gezisinden sonra Prof. Patterson Almanya’ya döndüğünde bir bülten hazırlamıştı, bültenin yarısında Türkiye’yi anlatmıştı. O dönemde Almanya’da gelişmekte olan ülkelere “Entwicklungshilfe” adıyla yardım programı vardı. Çok tartışılıyordu. Ne kadar para vereceğiz, kime vereceğiz, ne yapacaklar diye. Almanlar da parayı çok severler, çok kıymetlidir paraları. Herkes, biz vergi veriyoruz, yardım parası diye bu ülkelere gidiyor kayboluyor diye tartışıyordu. Havaalanında uçağı beklerken hocam Patterson’un unutamadığım bir sözü vardı. Dedi ki, “Çocuklar bu bir hafta bana çok şey öğretti. Ben dönünce
16
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Temsilcilik almanız nasıl oldu? Az önce bahsettiğim hocamın bu ziyareti önemli oldu, çünkü sonra ikinci bir mektup geldi. Açtım, kalın bir zarf, içinden Otto Junker firmasının katalogları çıktı, ben 1015 gün önce onun bir yerde reklamını görüp Junker firmasına bana endüksiyon ocaklarıyla ilgili katalog gönderin diye mektup yazmıştım. Gelen kataloğu karıştırıyorum, baktık içinde bir de el yazısıyla mektup var. Mektubu yazan benim üniversiteden çok yakın bir arkadaşım Macar Yanoş Zador’du. Junker firmasında satıştan sorumlu olduğunu belirtiyor, “Senin mektubunu görünce memnun oldum, benimle temas kur, Türkiye’de endüksiyon ocağı konusu bakir bir konu, ileride çok ihtiyaç olacak, bu konuda görüşelim” diyordu. Tam o sırada da tesadüf bir küçük çelik döküm fabrikası projesi yapıyordum. Proje sahibi ile Almanya’ya gittik. 10 kadar şehir ve firma dolaştık. Ben tercüman, şoför, danışman olarak yardımcı oluyordum ve o firmalara dedim ki Türkiye’de mümessilliniz olmak isterim, referans istediler, ben de hocam Patterson’u verebilirim dedim. Bunların hepsi hocama yazmışlar, hocam da tereddütsüz referans olmuş. Böylece bu bizim için başlangıç oldu. O dönemde bu tür temsilciliklerin Türkiye için önemi neydi? Türkiye için önemi belki çok fazla değildi. Çünkü sektör çok küçüktü, o zaman ne otomotiv sanayisi vardı, ne de makine sanayisinde önemli bir şey vardı; sadece 3-4 tane pompa, soba gibi ürünler imal eden firmalar vardı. Birkaç tane kamyon montaj fabrikasının çelik döküm parçaları Elektrometal’de dökülüyordu. Sanayimizin planlı kalkınma dönemi 1960’ların sonunda başlar. 1970’lerde –çok alaya alınan- montaj sanayisi ile otomotivde atılan adımlar, döküm sektörünün lokomotifi oldu. Döküm – İzabe Ltd. Şti. olarak 25 yılı aşkın bir süre Türkiye’de yapılan her dökümhane yatırımında proje, makine ve tesis, malzeme ile fir-
EZBER DIŞI
mamızın önemli bir payı olmuştur. Çok geniş bir mümessillik ve distribütörlük programıyla uzunca bir süre döküm sektöründe makine ve tesis projeleri yaparak, bu teknolojilerin ithaline aracılık ederek çalıştım. Türkiye’de temsilciliğin şu andaki durumu nedir? 1960’lı yıllarda başladık, 2000’e kadar devam etti, ilk 25 yıllık süre içinde mümessilin çok önemli rolü vardı. Çünkü mümessil yatırımcıya danışmanlık yapar, projeyi yapar, tercümanlık yapar, arabasıyla alır götürür gezdirir yani şoförlük yapar, mihmandarlık yapar, projenin esasını hesaplar, gerekli olan makineyi, teçhizatı ortaya döker, seçer, maliyetini hesaplardı. Bugün bunların birçoğuna gerek kalmadı, çünkü öyle kaliteli kadrolarımız yetişti ki, Türkiye’nin dışında dahi bu tesisleri gözü kapalı projelendirecek birinci sınıf mühendislerimiz var. Dolayısıyla durum değişti, o zamanlarda çok ihtiyaç vardı, o ihtiyaç neticesinde de mümessiller önemli bir rol oynadı. Tabi bu dönem ihtiyaç kalmadı değil, ihtiyaç şekil değiştirdi demek daha doğru olacak, mümessilliğin rolü değişti. Bahsettiğimiz o dönemde, muhatap olduğum kişiler genellikle firmaların bir numaralı adamlarıydılar. Ya sahipleri ya da tepe yöneticileriydiler. Örneğin Erkunt ile 30 yıla yakın şöyle biri durum oldu; Büyük Üstat Mümin Erkunt Bey, bana, “git bu tesisi sipariş et” demiştir, ben de onu hiç tereddütsüz gider, pazarlığını yapar, şartlarını tespit eder getirirdim. Veya Ak Döküm’ün sahibi Allah selamet versin Sayın Nuri Atik, ki hesabını çok iyi bilirdi, insanın dişini söker gibi pazarlık yapardı ve diğerleri; hep firmaların kurucuları ya da bir numaralarıyla muhatap oldum, bunlar en büyük şansımdı. Tabi şimdi başka kadrolar yetişti, o kadrolar
Bünsa Döküm, Griti Türkiye’de ve bütün çevrede üreten tek firma
Sanayimizin planlı kalkınma dönemi 1960’ların sonunda başlar. 1970’lerde –çok alaya alınan- montaj sanayisi ile otomotivde atılan adımlar, döküm sektörünün lokomotifi oldu da çok kaliteli, hepsi lisan biliyor, dış dünyayı tanıyor, fuarları, gelişmeleri takip ediyor, bununla da iftihar ediyoruz. Yani izabe nedir, döküm nedir bilmezken bu noktaya geldik, geldiğimiz nokta müthiş. Bence mümessilin rolü artık o değil, mümessilliğin anlamı biraz değişti. Bu önemsizleşti anlamına gelmez. Rolü değişti diyebiliriz. Nedir bu yeni rol? Ben bir hammadde getiriyorsam, ne getiriyorum, özellikleri nedir, rakiplere karşı üstünlükleri nedir, kullanırken hangi avantajlarını öne çıkarırsın, dolayısıyla daha iyi netice alırsın, mümessilin bunu anlatması lazım. Yani iyileştirme ve maliyet düşürmesi lazım. Biz bunu 25 sene teknik seminerlerle yaptık. 1970’te başladı hiç kesilmeden 1995’e kadar sürdü. Her sene 2-3 defa teknik seminer verdik, bu sayede Türkiye’de sfero döküm üretiminde çok büyük neticeler aldık. Sfero döküme Türkiye’de sıfırdan başlamıştık. Bizim yaptığımız seminerlerle ilgilenen bütün arkadaşlar gelir, problemlerini veya taleplerini tartışır, sonra beraberce bu dökümhanelere giderdik. Bunların biri Tekirdağ’da, biri Gebze’de diğeri başka bir yerde olabilirdi. O civardaki dökümcülere gelin tatbikatını yapacağız derdik ve bu arkadaşlara devamlı teknik servisimizle hizmet verirdik. O dönem seminer vermek için yurt dışından gelen teknik uzmanlarımızı herkes tanır, çünkü gelip onlarla birlikte kalmışlardır. Mümessilin vazifesi budur. Parayı aldım kaçtım, bizde sigortacılar bunu çok yapar, primi toplarsın ama sana birazcık bile bir katkısı olmaz. Yön vermez, akıl vermez, aydınlatmaz, destek olmaz. Bu doğru değil, aldığın paranın karşılığını vermen lazım. Burada üretici firma o malzemeyi, o malzemenin kullanılışını, özelliklerini en iyi bilen firmadır. Rakip malzemelerin durumunu da üstünlüklerini ya da dezavantajlarını en iyi bilen firmadır. Ben onu getirirsem kendi müşterimi aydınlatırım o da bilinçli olarak alır. Biz demir çelik sektöründe çok uzun süre çalıştık. Mesela çelik üreteceksen refrakter malzemeye mahkumsun. Ben her sene mutlaka bir veya iki defa dışarıdan uzman getirir burada 40-50 kişiye seminer verdirirdim. Bunlar iki günlük seminerlerdi çok verimli ve faydalı çalışmalar yapıyorduk. Başka branşların hiçbirinde üniver-
Türkdöküm
17
EZBER DIŞI
siteyle sanayi, döküm sanayinde olduğu kadar iç içe girmemiştir. Her şey rahmetli Feridun Dikeç arkadaşımın Veli Aytekin Hoca’nın ve bütün o kadronun bize destek vermesiyle oldu. Bu seminerlerde mutlaka onlar vardı, her zaman destek oldular, sorun olduğunda o üniversitelere birlikte gidildi, parçayı götürüp hocanın masasına koyan birçok dökümcü olmuştur, “şunun ciğerine bir bak namussuzu yapamadım” diyen dökümcüyle karşılaşabilirdiniz. Bizim sektörümüzde üniversite ile sanayinin iç içe olması birçok sektöre de örnek oldu. Bundan son derece mutluyum. Geçmiş dönemdeki problemlerden bir örnek vereyim. Şunu herkesin bilmesi lazım: kaliteli döküm kumu varsa döküm vardır, kum olmadığı zaman döküm sanayisi olmaz. Dökme suyla değirmeni çeviremezsiniz, Belçika’dan bilmem ne kumu getirip Türkiye’de döküm yapamazdınız. Sayın Hüseyin Keçici’nin dağları taşları dolaşarak, bir meyilli arazide akan suya kürekle kumu atıp yıkayarak yaptığı başlangıçtan bugüne geldik ve döküm sanayimiz o sayede var, ben ona katkıda bulunmuşsam ve bulunursam bundan sadece şeref duyarım. Hüseyin Keçici’nin, döküm sanayimize olan hizmeti unutulmaz. Zahmetli günlerden bugüne geldik. O günleri iyi bilen biri olarak Türkiye’de demir çelik ve döküm sanayilerindeki yatırımları yeterli mi? Türkiye’de yatırım yapılmıyor deniliyor ama yılda 25 milyon tonun üzerinde demir çelik üreten bir Türkiye var. Yılda 1milyon 200 bin ton üretime giden bir döküm sektörümüz var. Yine yılda 1 milyon üretim hedefine yaklaşan bir otomotiv sektörümüz var. Bunlar Türkiye’de sektörlerin lokomotifleridir. Türkiye sadece tarım ve inşaatla kalkınamazdı, ikisi de hamallıktır. Burada daha üretken, yaratıcı
18
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Türkiye’de yatırım yapılmıyor deniliyor ama yılda 25 milyon tonun üzerinde demir çelik üreten bir Türkiye var. Yılda 1milyon 200 bin ton üretime giden bir döküm sektörümüz var. yüksek katma değerli sektörlere de ihtiyaç vardır. Herkes bilir ki, bizim sektörümüz 25 yılda kimsenin hayal bile edemeyeceği yerlere geldi. Odalar Birliği’nde yaptığımız bir seminerde, bir arkadaş 12 milyon ton demir çelik üretimine gidiyoruz dediğinde itiraz etmiştim, çok iyimsersin bu rakama bugünkü şartlarda nasıl gideriz, demiştim ama yanılmışım. Şu anda 25 milyon ton üretimimiz var ve bu çok büyük bir rakam. Türkiye bu kapasitelere hazır mıydı? Döküm sektöründe son günlerin önemli sorunu ‘hurda’ bulunamaması. Şöyle açmak gerekirse; bundan 4 sene önce Avrupa basınından yansıyan Türkiye şikayetleri vardı. Türk çelikçileri hurda alımına çıktıklarında Avrupa’da hurda fiyatları tavan yapıyor, birçok ark ocaklı tesis, özellikle 2007-2008 yıllarında ciddi kapasitelerde üretim yapıyordu. Türkiye’ye gemi gemi hurda geliyor, bu bağlamda Türkler hurda alımına çıktı diye Avrupa’dan şikayetler geliyordu. Sonunda Avrupa Birliği çelikhanelere kota koydu. Sektör temsilcileri çelikhane üretiminde haddenin uzun ürün olduğunu söylüyor ve yassı ürüne geçilmeli diyor. Şimdi ise yassıya geçiliyor ancak bu defa da hurda yok. Dökümde belli bir miktarda temiz hurdaya ihtiyaç var ama dünyada hurda yok. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Bu benim çok uğraştığım bir konu. Bunun belirli incelikleri, püf noktaları var. Amerika’nın doğu kıyıları ve Filedelfiya gibi büyük hurda merkezlerinden 50 bin tonluk büyük bir gemi kaldırırsan, Türkiye’ye 12-15 dolara hurda getirirsin. Ama Avrupa limanlarının hiçbirinde 50 bin ton hurda tek partide bulamazsın. En fazla 10-12 bin ton bulabilirsin. Bunu da getirmeye kalktığında navlun 35 dolar olur. Bu konuda niye uğraştığımı da söyleyeyim. Hurdacılar birbirlerine güya ipucu vererek büyük bir sır gibi; falanca büyük sipariş almış, hurda fiyatı fırlayacakmış derler, tüyo verirler yani, aman hurdaya yüklenin derler ve hurda birden fırlar. Ama Türkiye’de döküm sanayinin endüksiyon ocağında kullanacağı temiz ve belli ebatlarda kesilmiş hurda sınırlı. Bu temiz hurdayı dışarıdan ithal etme imkanı olmadığını gördüm. Çünkü Avrupa’nın Rotterdam gibi büyük
hurda depolarında bulabileceğin temiz, klasifiye olmuş en fazla kaliteli hurda stoğu 2-3 bin tondur. Bu tonaj için gemi kaldıramazsın. Ben buradan 2 bin ton yükleyeyim, başka yerden de 5 bin ton yükleyeyim, götürüp Derince’de veya Aliağa’da boşaltayım dersen maliyeti çok yüksek olur. Dökümhanelerin kullanacağı hurda bugüne kadar vardı ve dengeli gidiyordu, ama bugün dökümcüler bu konuda endişeli, 2011’de nasıl hurda bulacağım diyor? Tabi kriz sonrası işler de açıldı. Ben de endişeliyim, 500 lira olan hurda fiyatı 2 ay içinde 750 lira oldu. Örneğin geçenlerde Çelik Granül’ü aradım, onların hurdası 850 lira, tabi onların hurdası DKP sac paket halinde. Hem paket maliyeti var, hem DKP düşük karbon olduğu için farklı. Bir denge kaybı var, çelikhanelere çok ciddi yatırımlar yapılıyor, ama yapılırken kullanacağı hammadde Türkiye’de üretiliyor mu, bu nasıl dengelenir? Aynı şey daha önce ark ocaklı tesislerde de oldu, Avrupa’da hurda yok ama hâlâ her tarafta hurdaya dayalı ark ocaklı çelikhane kuruluyor. Belki farklı şeyler denenebilir. Örneğin cevhere dayalı kurulabilir mi? Veya cevheri zenginleştirme yoluna gidilebilir mi? Demir-çelikte cevherden mamule entegre tesis yatırımı zor, pahalı ve uzun bir hikaye! Cevherden direkt redüksiyon ile sünger demiri üretimi de büyük bir proje. Epey çalışan oldu bu konuda. Bu konuda güçlü bir yatırım olsa ve başarılabilse hurda yerine büyük ölçüde sünger demiri kullanılabilecekti. Bunun ithali de zor ve problemli. Bizim çelik sanayicilerimiz kolektif çözüme sıcak bakmazlar. O nedenle sünger demir üreten olmadı; hurdaya mahkum kaldık. Dökümhane ihtiyacı olan temiz çelik hurda konusunda önemli bir gelişme etkili oldu. Bu da 3 ince band döküm tesisinin (Tin slab caster) aynı yıl içinde devreye girmesi ve daha çok temiz hurdaya yüklenmesi bu sahadaki anormalliklerin sebebi oldu, sanırım. Döküm sanayisinin gelişimine tanıklık yapan biri olarak Türkiye’de döküm sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Türkiye’de döküm sanayinin önü çok açık. Almanya’da bir arkadaşım bundan 20 yıl önce, fabrikasında 35 yaş altında bir tek Alman genç olmadığını söyledi. Bunu korkarak söyledi, çünkü herkes laboratuarda çalışmak istiyor. Beyaz gömlek kravatla çalışmak istiyor. Ben Türkiye’nin önümüzdeki 40 yıl için en büyük avantajının bu olduğunu düşünüyorum. Döküm sektöründe akılcı yatırımla yani iyi teknoloji, iyi makine, iyi tesis seçerek ekonomik hedefe yönelerek, kalite yönünden en ufak bir tereddüde girmeden, kalite seviyemizi en az Avrupa seviyesinde ve üstünde yürütme şartıyla devam etme şansımız var. Hindistan ve Çin bizim döküm sektörümüzle bir rekabet yapamazlar. Türkiye’nin çok büyük avantajları var, gerekirse uçakla 3 ton malzemeyi gününde gönderebilirsiniz veya Avrupa’daki fabrikalara
gününde teslimat, yani montaja girecek gün tır kapıda olacak şekilde ayarlayabiliriz. Ama Çin’den ve Hindistan’dan hiçbir firma bunu ayarlayamaz. Hem Türkiye’nin otomotiv sektöründeki gelişmesi hem Avrupa’nın ihtiyacı göz önüne alınırsa bizim için büyük bir risk yok. Ancak kalite konusunu her zaman birinci planda tutmak lazım, hem üretimin hızı ve ekonomisi yönünden hem kalite yönünden yapılabilecek en son şeye kadar zorlamamız lazım. Bunu yapan örnek firmalarımız var hepsiyle gurur duyuyorum, bir yabancıyı o dökümhanelere götürdüğümde başım dik gezebiliyorum. Zor dönemi aştık. Türkiye dökümhaneleri belli bir isim yaptı. Kaliteyi ucuza değil iyi fiyata satar hale geldi. Sizin mümessillik dışında başka yatırımlarınız da var, bunlardan bahsedebilir misiniz? İki üç tane sanayi yatırımımız oldu. 17 sene Ayazağa’da bir döküm fabrikam oldu. Burada çelikhanelerin ihtiyacı olan ingot kalıpları döken bir tesisim vardı. Orası şimdi Seyrantepe stadyumunun komşusu ve orada bir iş merkezi kuruluyor. Yani isteyerek manipüle etmiş, planlamış değilsin, bu da tesadüf, yani hocam Patterson’un ziyaretinden, arkadaşım Yanoş’un beni mümesilliğe itmesine varana kadar bir tesadüfler silsilesi. Başka teşebbüslerimiz de oldu, bunlardan biri Bünyan’da 1975’lerde kurulan Bünsa Döküm. Transtürk’ün iştirakı olan bu firmayı, Transtürk’ün iflası ile iflas masasından biz aldık. Türkiye sanayisinin büyük yaratıcılarından duayen ve örnek sanayici Sayın Mümin Erkunt ile birlikte gidip pazarlığını yaptık, yüzde 20’si bizim yüzde 80’ini ise Erkunt grubunun olmak üzere burayı S.K.B.’den aldık. Önce Erkunt 2’nin oraya yapılması söz konusuydu, 2 sene o yönde çalıştık, kısmet olmadı. Erkunt, bildiğiniz gibi Ankara’da 2. dökümhaneyi kurdu. Bünyan’daki binaları ve araziyi boş bırakmamak için Güney Afrika’da bir dostumun fabrikasında gördüğüm ve de bunu Türkiye’de mutlaka gerçekleştirmem gerekiyor diye düşündüğüm kumlama malzemesi çelik bilya yapmaya karar verdim. Onu hazırlayınca, Mümin Bey büyük bir özveri ve büyüklükle, “bunu Türkiye’ye kazandır, orası senin memleketin, ben sana des
Türkdöküm
19
EZBER DIŞI
da büyükbaş hayvanımız var, biraz sınırladık, ucunu bırakırsak daha da ileri gidecekti, ama Orta Anadolu’da Saray Halıları Hayvancılık işletmesinin çiftliğinden sonra en modern en güzel çiftliğin sahibiyiz. 3 bin 500 litre günlük süt alıyoruz, hayvancılıkta bu güzel bir rakam. Daha da modernleştirmek için ilave tesisler kurma hazırlığındayız, zaten bu yatırımları yapmaz isek yaşlanacağız, paslanacağız. Yaşlanmamak için hareket halindeyiz.
Kayseri - Bünyan’daki besi çiftliği
tek olurum, şirketi yüzde 50 yüzde 50 hale getir” dedi. Bu suretle sermaye artışlarında ben daha fazla ödedim sermayeyi yarı yarıya getirdik. 2004’e kadar ortaklığımız devam etti. Bir tek gün bile şunu niye böyle yaptın veya şunda hata var, şunda daha değişik çözüm imkanı vardı dememiştir. Karşılıklı güven ortamında devam ettik, böyle bir ortaklık zaten Türkiye’de pek enderdir. 2004 yılında Erkunt 2’yi ağırlıklı öne almaları, arkasından da traktör projelerinin gelmesi nedeniyle, bana buraya bir değer koyalım kalan yüzde 50’sini de sen üstlen dedi, bana da nasıl uygun görürseniz demek düştü. Şu anda Bünsa Döküm’ün yüzde 90 hissesi Ferro Metalurji şirketimizin, yüzde 10 kadarı da benim. Orada Türkiye’de ilk defa martenzitik yapıda çelik bilya ürettik. Düşük karbonlu çelik bilyadan çok farklı. Martenzitiğin sertleşmeden sonra kırılma imkanı var, iri tanelileri kırılarak grit yapma imkanı sağlıyor. Griti Türkiye’de ve bütün çevrede üreten tek firmayız, bu önemlidir. İhracatımız ise önemli oranlara gelmiş durumda. Yüzde 60 ihracat yapıyoruz. Bu arada orada boş olan arazimizi de değerlendirmek için, o zaman çok cazip görülen, o günkü şartlarda enteresan olan devekuşu üretimine yönelmişken 2004-2005’te büyük baş hayvan çiftliği kurduk. Hayvancılığa ve sütçülüğe geçiş de böyle oldu. Deve kuşundan neden vazgeçtiniz? Türkiye’de o pazar yürümedi çünkü deve kuşunun en önemli tarafı derisi, tanesi 2-3 bin dolar arasında. Türkiye’de onu işleyen, değerlendiren bir firma yok. İkinci en önemli geliri ise etidir. Her devekuşunda 60-70 kilo gayet nefis, yağ ve kolestrolü sıfır olan et var. Yumuşak ve lezzetlidir. Bunu Türkiye beğenmedi. Bu ikisini değerlendiremediğimiz için sadece yumurtası, tüyü veya bağırsak yağları için de anlamlı olmuyordu. Hayvancılığa geçişimiz de böyle oldu. Şu anda 400 civarın-
20
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Hayvancılık, besicilik döküm sektörünün dışına çıkıp biraz rahatlama veya hobi miydi yoksa ticari bir girişim miydi? İki tarafı da var. Yani onun asıl amacı önem verdiğim Türkiye’de beslenmedeki dengesizlikti. Türkiye’de kişi başına et tüketimi yılda 18-19 kilo, batının zengin ülkelerinde 75-80 kilo. Et tüketmeyen toplumların kafası işlemez, burada tekrar etmeyeceğim ama Aziz Nesin o lafını boşuna söylememiş. Biz toplum olarak protein değil, karbonhidratla besleniriz. Çocuklarımızı da öyle besleriz. Bu doğru değil. Süt tüketimi de öyle, Türkiye’de kişi başına yılda 3035 litre, batıda ise bu 120-130 litre arasında, hatta Finlandiya gibi ülkelerde 200 litre süt tüketimi var. Yani Türkiye’nin karbonhidrattan proteine geçmesi lazım. 40 senedir kafamda olan bir sorundu, Hayvancılığa girişimimde bu düşünce etken oldu. Zamanında domuz çiftliği kurma teşebbüsüm bile olmuştur, deve kuşu çiftliği kuruluşundan geldik buraya. Et yani protein vücudun en önemli besleyicisidir, özellikle beynin. Fonksiyonların kaynağı proteindedir. Et ve süt ürünleri beyni çalıştırır. Karbonhidratlar, yani tahıllar, nişastalar kasları çalıştırır. Biz pazıyı çalıştırır iyi güreşçi oluruz ama beyni çalıştırıp Nobel fizik, kimya, tıp
EZBER DIŞI
ödüllerinden birini kazanamayız. Dünya nüfusunun binde ikisi Musevi’dir ve son 110 yıldır dağıtılan Nobel ödüllerinin yüzde 35’ini Museviler almıştır. Yaratıcılığı ve gelişmiş beyni düşünebiliyor musunuz? Bizim tahıldan ete ve proteine geçmemiz lazım. Bünyan’daki çiftlikte iş gücünü istediğiniz seviyelere getirebildiniz mi? Zaten sıkıntılardan biri o. Türkiye’de sosyal yapımızın en büyük hastalığı, işsiz kalan vatandaş büyükşehirlerde geçimini arıyor. Köyden kaçış, büyükşehir ve sanayileşme bölgelerine göç ve gecekondulaşma sağlıklı kontrollü bir gelişme değil. Bunun bedelini de bu toplum ödüyor. Çok ağır ödüyor ve daha da ödeyecek. Her yönden, toplum yapısının dengesizliğinden, gelir dağılımının dengesizliğine kadar her şeyle bunu ödüyor. Bu çok önemli, belki yüz defadır söylüyorum ama yine söyleyeceğim, Bünyan 15 bin nüfuslu çok küçük bir yer, 50 tane kahvehane var, ağzına kadar insan dolu, senenin 9 ayında doludur, 2-3 ay bu trafik biraz azalır. Bunlar akşama kadar hiçbir şey üretmeden, katma değer yaratmadan yaşayan insanlar. Bunları gördüğünüzde yüreğiniz parçalanır, benim orada küçük bir işletmem var, 50 kişi dökümhanede, 20 kişi de çiftlikte çalışıyor, 400 kişi müracaat etmiş ne iş olursa yaparım diye, temizlik için dahi sırada bekleyenler var. Üç kap yemek, bir sigorta, alacağı 600-700 lira için 400 kişi başvuruyor; bu yürekler acısı bir şey. Akşama kadar kahvede oturarak, evine giderken 3 çayın parasını borç yazdıran insanlar ne yapsın, suçlu kim? Bizlere düşen görev, bu köyden kaçışı, büyükşehir çevresinde
sağlıksız, kontrolsüz ve yürekler acısı yerleşmeyi önlemektir. Bunun için nasıl bir politika geliştirirseniz geliştirin diyorum, bu Türkiye’nin en büyük problemi. Ben bu işletmeyi kâr amacıyla değil -herkes benim buna ihtiyacım olmadığını bilir- bir örnek olur, buradan çıkıp gitmiş başarılı olmuş birçok hemşehrim var veya çevrede olanlar var, gelirler yatırımlarını buralara yaparlar diye kurdum. Orada yatırım yapmanın kolaylığını gelin görün, bütün eşraf, kaymakam, belediye başkanı, ileri gelenleri sizi el üstünde taşır. Burada gidin sıradan bir memurun karşısına adam size kök söktürür, niye, senin parana ortak gibi her şeyine engel olur. Bunu oralarda yaşamazsınız. Sanayici gelmiş destek olalım düşüncesi var. Anadolu’ya yatırımı yaydığımız, imkanları değerlendirdiğimiz takdirde, şehre göç hadisesini bir ölçüde sınırlarız, önleriz diye düşünüyorum. Burada sanayi tesisi, tekstil, metal, plastik vs. üretimi olanlara sesleniyorum, gidin yatırımınızın bir kısmını oralara yapın diyorum. Rahat edeceksiniz, faydasını kolaylığını yaşayacaksınız, tekrar tekrar telkinde bulunuyorum. Bu üretmeyen insanlar, toplumun dinamiğini yiyen tüketenlerdir, bunları bu dinamik içine katmamız gerekiyor. Türkiye’de sanayinin gelişme döneminde herkes Anadolu’ya yatırım yapmaktan korktu. Çünkü sanayinin üç temel şartı olan ulaşım çok zordu, haberleşme yoktu, üretimin temeli olan enerji yoktu. Bugün durum öyle değil, bu olanakların tümü var. Bu yönde Türkiye inanılmaz ölçüde mesafe aldı artık. Oralara yatırım yapmak zamanı. Türkiye bu imkanı değerlendirebilir. Çiftlik hadisesi benim hem zirai, hayvancılığa olan meyilim sebebiyle, hem de orada boş duran 600 dönüm araziyi değerlendirme amacıyla ama en önemli tarafı da o yönde örnek olurum, okul olurum, gelene hayvanların bakımı, hastalıkları, doğumu, beslenmeleri konusunda öncülük ederim diye başladı, bir ölçüde de bunu yapıyorum. Belki istediğim noktada değil ama gelen her an gezebilir, her türlü yardımı alabilir, doğum için eleman isterler bizim işletmenin şefini gönderirim, yani bir nebze de olsa çevreye faydası oldu. Bunun dışında biz arpa, slaj, mısır, yonca, ot gibi malzeme alıyoruz. Bunların hepsi o çevreden temin ediliyor, o yörenin çiftçisine gidiliyor, bunları düşünerek başladım, dolayısıyla mutlu olduğum bir alan. Mühendisliğinizin de burada bir katkısı olmuştur, her şeyi hesap edip projelendirme bilgisi burada da etkili olmuştur diye düşünüyoruz. Muhakkak, her şeyi hesaplamaya çalışıyoruz, yeniden öğreniyoruz. Bir hayvanın ne kadar yem alması gerektiğini, bu yemin içinde ne olması gerektiği, ne kadar litre su içmesi, tabi bunların hepsi hesap işi. Biz de öğreniyoruz. Gübresine varana kadar her şeyi değerlendirme yolundayız. Şuanda yeni hazırladığımız yatırım paketinde büyük bir gübre havuzu kurmak var. Havuzdan sıvılaştırılmış gübreyi pompa ile tankere basan, tankerden tarlaya veren bir sistem kuruyoruz. Veya sulama suyuna buradan pompalayıp karıştırıp vereceğiz.
Türkdöküm
21
ÜYELERDEN
Trakya Döküm’ün Başarısı Belgelendi Robert Bosch GmbH tarafından dünya genelinde sınırlı sayıda tedarikçi firmaya verilen “Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünün sahibi Türkiye’den Trakya Döküm oldu. Bosch Rexroth Satınalma Malzeme Grup Sorumlusu Burcu Akdağ, “ Trakya Döküm’ün hidrolik parça dökümünde geldiği nokta bir başarı örneğidir” diyor.
S
oyak Holding’in 10 şirketinden biri olarak 1980 yılında kurulan Trakya Döküm, başarısını tescil etmeye devam ediyor. Firma son olarak Robert Bosch GmbH tarafından dünya genelinde sınırlı sayıda tedarikçi firmaya verilen “Pik ve Sfero Dökme Demir Üretimi Alanında Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünün sahibi oldu. Geçtiğimiz Eylül ayında düzenlenen törenle ödülünü alan Trakya Döküm böylece Robert Bosch GmbH ile çalışan toplam 209 dökme demir üreticisi arasında ödüle layık görülen tek Türk firması oldu. Trakya Döküm’ün Çorlu-Lüleburgaz Büyükkarıştıran Mevkii’nde kurulu fabrikasında görüştüğümüz Bosch Rexroth Satınalma Malzeme Grup Sorumlusu Burcu Akdağ ödüle ilişkin sorularımızı yanıtladı. “Pik ve Sfero Dökme Demir Üretimi Alanında Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünü alabilmek için iş birliğine dayalı değerlendirme sonuçlarının ortalamanın üzerinde olmasının temel kriter olduğunu ifade eden Burcu Akdağ diğer kriterleri ise şöyle açıkladı: “Tedarikçinin beklenenden fazla potansiyele sahip olması, üretiminin ve or-
22
Ocak - Şubat - Mart / 2011
ganizasyonunun yalın üretim sistemine uygun olması ve bu yönde yapılan çalışmaların sürekliliğinin sağlanması, karşılıklı olarak rekabet gücünü artıracak iş projelerinin geliştirilmesi temel kriterlerimiz arasında. Mevcut iş birliğinin değerlendirilmesi ise firmaların kalite, Ar-Ge, lojistik performansı ve satın alma kriterleri baz alınarak yapılmakta.” Geçtiğimiz yıl yapılan değerlendirmede Robert Bosch GmbH Grubu’yla çalışan 209 dökme demir tedarikçisi firma arasından ödüle değer bulunan firma sayısının dokuz olduğu bilgisini de veren Burcu Akdağ, Türkiye’de bu ödülü alan ilk demir döküm firmasının Trakya Döküm olduğuna dikkat çekti. Tercih edilen tedarikçi ödülüne sahip diğer sekiz firmanın yoğunlukla Avrupa’da bulunduğunu söyleyen Akdağ’a göre Türkiye’deki döküm firmalarıyla giderek artan iş hacmi ve yürütülen tedarikçi gelişim programları sayesinde ilerleyen yıllarda daha fazla sayıda tercih edilen tedarikçinin Türkiye’den olması da sürpriz olmayacak. Trakya Döküm’ün kalite geliştirme çalışmaları hakkında da bilgi veren Burcu Akdağ, Trakya Döküm’ün geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre en yüksek iyileşme ve gelişme sağlamış Türk döküm firması olduğunu da ifade etti. Bosch Rexroth yaklaşık beş yıldır Trakya Döküm ile bera-
ÜYELERDEN
Trakya Döküm’de firmasına ve yönetimine inanmış, tecrübeli, yaptığı işin en iyisini yapmaya çalışan, teknik açıdan bilgili ve kendi aralarında iyi bir iletişime sahip büyük bir ekip var
“Trakya Döküm’ün hidrolik parça dökümünde geldiği nokta bir başarı örneğidir”
ber çalışıyor. Peki, Bosch Rexroth, Trakya Dökümü nasıl görüyor? Burcu Akdağ bu soruya oldukça çarpıcı bir cevap veriyor: “Trakya Döküm’de firmasına ve yönetimine inanmış, tecrübeli, yaptığı işin en iyisini yapmaya çalışan, teknik açıdan bilgili ve kendi aralarında iyi bir iletişime sahip büyük bir ekip var. Döküm prosesi tam bir ekip çalışması ve tecrübe gerektirmektedir. Trakya Döküm’de her ikisi de mevcut. Çalışan sirkülasyonun düşük olması ve anahtar konumundaki kişilerin farklı çapraz görevlerde bulunması firma bünyesindeki bilgi kaybının önüne geçmekte. Bu bana göre en kuvvetli yanlarından biri Trakya Döküm’ün;
Güvene dayalı yönetim anlayışı sayesinde hızlı karar alma yetisi önemli bir avantaj haline dönüşüyor, yerinde ve zamanında teknolojik yatırımlar yapılıyor. Bir başka kuvvetli yanı ise” Trakya Döküm, 0,5 kg ile 30 kg arasında değişen yüksek kalitede sfero, gri, temper, yüksek silisli ve SiMo alaşımlı gibi çok çeşitli malzemelerden döküm ve işlenmiş parçalar üretebilme yeteneği. Trakya Döküm’ün, 5 adet Disamatik kalıplama hattı ile yıllık yaklaşık 70 bin tonluk döküm parça üretim kapasitesine sahip olduğunu belirten Bosch Rexroth Satınalma Malzeme Grup Sorumlusu Burcu Akdağ bu iş birliğinin, dikey kalıplama hattına sahip bir dökümhanenin de uygun kalitede hidrolik parça dökebileceğine inanan, başarıyı elde etmek için yılmadan çalışan, sürekli öğrenen, gelişim gösteren ve takım ruhuna sahip bir ekiple hidrolik sektöründe yer alabileceğinin en güzel örneği olduğunu belirtti. Disamatik gibi daha çok uzun serili parçaların üretimine uygun olan bir kalıplama hattında daha önce tecrübe edinilmemiş bir ürün grubunun ve onun yüksek kalite beklentilerinin de karşılanarak üretilmesinin çok kolay olmadığını ifade eden Burcu Akdağ, “Trakya Döküm’ün hidrolik döküm parça üretiminde geldiği nokta bir başarı örneğidir” diyor.
ÖDÜLÜN TRAKYA DÖKÜM’E SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR
T
ercih Edilen Tedarikçiler, Robert Bosch Gmbh grubu bünyesinde yer alan stratejik projelerde ve geliştirme çalışmalarında öncelik verilecek olan firmalardır. Bu tedarikçilere, Bosch lokasyonlarında düzenlenen ve Bosch çalışanlarının katıldığı eğitimlere katılım imkanı veriliyor. Bu firmalar, Bosch tedarikçi gelişim programı çerçevesinde, geçerliliği yürüyen projelerle kanıtlanmış olan metodların kullanımı konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olmakta ve bunun sonucunda kendi proseslerini iyileştirme şansını yakalamaktadırlar.
Türkdöküm
23
ÜYELERDEN
Ödül Bizim İçin Büyük Motivasyon Vizyonumuz ve hedeflerimiz ekip olarak tek yöne yönelmemizi sağlıyor. Global olarak rekabetçi konumumuzu korumak için yeni hedeflere yönelmek, sürekli değişim, problem çözmek, yeni müşteriler ve parçalar, yeni yatırımlar ve büyüme bize heyecan veriyor
Uğur Kocaoğlu Trakya Döküm Genel Müdürü
Bosch Rexroth’un “Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünü aldığımız için onurlandık. Ekip olarak yoğun ve özverili çalışmaların sonucunda bu başarıya ulaştık. Bu ödül; arkadaşlarımıza büyük bir motivasyon kaynağı oldu. İnanarak ve özveri ile çalışarak her şeyin başarılabileceğini, bu belge bize bir kez daha kanıtladı. Ödülü almamızda ekibimizin önemli katkısı yadsınamaz bir gerçek. Ben ekip ruhuna inanırım. Ekibime inandığım gibi onlar da bana inanırlar. Çok kaliteli ve sürekli dayanışma içinde olan bir ekibe sahibiz. Bir işletmenin başarılı olabilmesi için takım anlayışı ile çalışan, problem çözen, yetkinlik sahibi, heyecanı ve motivasyonu yüksek olan bir ekibe ihtiyaç vardır, bizim ekibimiz tüm bu özelliklere sahiptir. İşletmelerin sahip olduğu ”temel değerler” ve iş yapış kültürleri firmaları birbirinden farklılaştıran özelliklerdir. Ne kadar değişik sektör, müşteri ve
24
Ocak - Şubat - Mart / 2011 Yeni işleme merkezi inşaatı
ürün çeşidi ile çalışırsanız olası kriz dönemlerini altlatmanız o derece kolaylaşır. Bu bakış açısı ile bilinçli olarak Trakya Döküm’ü devamlı çok çeşitli sektörlerdeki teknolojik ve zor parçalara yönlendirdik. Bu nedenle genelde üretim yaptığımız sektörlerin teknolojik ve katma değeri yüksek parçalarını üretiyoruz bu da işletmenin ve ekibin sürekli gelişimini sağlıyor. Ekip olarak yaptığımız işe bir bütün olarak bakıyoruz, hepimiz bütünün bir parçasıyız. Firma başarılı ise hepimiz başarılıyız demektir. Vizyonumuz ve hedeflerimiz ekip olarak tek yöne yönelmemizi sağlıyor. Global olarak rekabetçi konumumuzu korumak için yeni hedeflere yönelmek, sürekli değişim, problem çözmek, yeni müşteriler ve parçalar, yeni yatırımlar ve büyüme bize heyecan veriyor. Bizim yaşam şeklimiz ve kültürümüz budur. Trakya Döküm her şart altında yatırımlarına ara vermeden devam eden bir firma. 2010 yılı son çeyreğinde inşaatına başladığımız yeni talaşlı imalat fabrikası yatırım çalışmaları hızla devam etmektedir. Toplam 5.000 metre kare kapalı alanda, 10 milyon Euro bütçeli projemiz Haziran 2011’de devreye girecektir.
ÜYELERDEN
Körfez’den Savurma Döküm ile Boru Üretimi Körfez Boru, Türkiye’de az yapılan savurma döküm yöntemiyle çelik boru imalatı yapıyor. Dilovası Organize Sanayi Bölgesi 5. Kısım’daki yeni yerine taşınan Körfez Boru, üretiminin yüzde 70’ini yurt dışına ihraç ediyor.
K
örfez Döküm’ün iştiraki olarak 2004 yılında kurulan Körfez Boru, Türkiye’de savurma döküm yöntemiyle çeşitli ebatlarda boru imal ederek petrokimya, demir çelik, imalat ve ısıl işlem sanayilerine hizmet veriyor. Dilovası’ndaki yeni fabrikasında görüştüğümüz Körfez Boru Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Alan savurma döküm yatırımıyla ilgili bilgi verdi. 2004 yılında Almanlarla stratejik iş birliği yaparak, Türkiye’de o dönem yapılamayan savurma döküm yöntemiyle üretime başladıklarını ifade eden Yusuf Alan, 5 adet savurma dökümhanesi olan bir Alman firmadan know-how bedelini ödeyerek teknolojiyi transfer ettiklerini söylüyor. Almanlarla yaptıkları sözleşme gereği ilk önce sadece onlar için üretim yaptıklarını belirten Yusuf Alan, 2014 yılına kadar olan sözleşmeyi 2009 yılında karşılıklı fehsettiklerini ve üretim konusunda serbest kaldıklarını ifade ediyor ve ekliyor: “2009 yılından sonra serbest kalınca savurma döküm konusunda daha hızlı yol aldık. Sözleşmemiz olmasa idi 2004 yılından bugüne daha fazla yol almış olurduk. Tabi bu dezavantajıydı, avantajı ise eğer bilgiyi ve teknolojiyi transfer etmeseydik maliyetimiz çok daha fazla olacaktı, çünkü deneme yanılma yoluyla yapmak zorunda kalacaktık ve bu da çok maliyetli olurdu. Yapmış olduğumuz ortaklıktan memnunum, 2004-2009 arasında tonlarca malzemeyi o firmaya gönderdik, ödemelerini zamanında aldık, onlar da buraya ge-
26
Ocak - Şubat - Mart / 2011
lip işi öğrettiler, bu da bize avantaj sağladı.” 2004 yılında Körfez Döküm’ün içinde ayrı bir şirket olarak üretime başladıklarını belirten Yusuf Alan, “Savurma döküm atölyesi Körfez Döküm’ün ortasında kaldı, biz oradaki fabrikayı kurarken açıkçası Körfez Döküm’ün bu kadar hızlı büyüyebileceğini hesap edememiştik. Savurma dökümü fabrikanın önüne kurmuştuk, dökümhane büyüyünce savurma döküm tam ortada kalmıştı, fabrikanın alan olarak büyümesini engelliyordu. Biz de savurma döküm için yeni yer arayışına girdik ve böylece Dilovası Organize Sanayi Bölgesi’ndeki şu an kurulu fabrikayı satın alarak 2009 yılında buraya taşındık” diyor. Şu an yurt içi ve yurt dışında çok sayıda firma için üretim yaptıklarını belirten Yusuf Alan, Petrokimya sanayi için eşanjörler, Demir-Çelik sanayi için hadde roleleri, İmalat sanayi için ringler ve Isıl İşlem sanayi için de muhtelif fırın roleleri ürettiklerini ifade ediyor. Körfez Boru, yıllık tam kapasite ile çalıştığında 2 bin 300 ton savurma döküm yapıyor. Bu kapasitenin şu an yeterli olduğunu belirten Yusuf Alan, özellikle Fransa’dan petrokimya alanında müşterilerden talep geldiğini, müşteri portföylerinin de giderek genişlediğini ekliyor. Özellikle son Ankiros Fuarında savurma döküm yöntemiyle imal ettikleri borulara ilginin çok yüksek olduğunu ve yeni müşteriler kazandıklarını, bunun ise şu an siparişlere döndüğünü söylüyor Yusuf Alan.
ÜYELERDEN
Ashland ve Süd-Chemie Birleşmesi Tamamlandı Münih merkezli Alman Süd-Chemie ile Kentucky, Covington merkezli Amerikan şirketi Ashland daha önceden kamuoyuna duyurmuş oldukları doğrultuda, dünya çapında yürüttükleri döküm kimyasalları alanındaki faaliyetlerini tek elden yürütmek üzere birleşme kararı aldılar. Avrupa pazarında köklü bir iş birliği geçmişi olan Süd-Chemie ve Ashland, ortak bir girişim kurmak üzere Temmuz ayında bir anlaşma imzalamıştı. Yeni kurulacak şirketin Almanya Hilden’de ve ASK Kimyasal adıyla (ASK Chemicals GmbH) faaliyete geçmesi kararlaştırılmıştı. ASK Kimyasal’da yüzde 50’şer hisseye sahip olacak Süd-Chemie ve Ashland, operasyonların SüdChemie tarafından yönetileceğini kararlaştırdı. Amerika, Asya ve Avrupa’da yaklaşık 1.300 çalışan ile başlayacak olan yeni girişim, aynı zamanda 1970 yılında yine iki şirket tarafından kurulmuş olan ve sadece Avrupa’da faaliyet gösteren AshlandSüdchemie-Kernfest GmbH ile, Süd-Chemie’nin döküm kimyasalları birimi ile Ashland’ın döküm çözümleri konusunda faaliyet gösteren bölümlerinin tüm çalışan ve aktiflerini de devralarak tek çatı altında toplayacak. Süd-Chemie 2009 yılında, yüzde 85’i Almanya dışına olmak üzere, 1,45 milyar dolar tutarında satış gerçekleştirdi. 30 Eylül 2010 itibarı ile grubun dünya çapında 80 tane satış ve üretim şirketi ile 6 bin 500 çalışanı bulunuyor. Ashland ise 100’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor.
Inductotherm 57 Yaşında
İndüksiyon ergitme ocakları ve ısıtma sistemleri üreticisi Inductotherm İndüksiyon Sistemleri A.Ş. 57. kuruluş yıldönümünü ve Türkiye fabrikasının 20. kuruluş yılını yemekli bir etkinlikte kutladı. 25 Aralık 2010 tarihinde Yakacık Zümrüt Restoran’da düzenlenen etkinliğe tüm çalışanlar aileleriyle birlikte, 20. yılı doyasıya eğlenerek kutladı. Yaklaşık 120 kişinin bulunduğu 20. yıl anısına düzenlenen yemekli etkinlikte pasta da kesildi. Özellikle son aylarda gerçekleşen yeni satışlarla birlikte doluluk oranını oldukça yükselten Inductotherm, çalışanlarıyla doyasıya eğlenerek yeni yıl kutlamasını da birlikte yapmış oldular. 10. yılını dolduran çalışanlarını da unutmayan Inductotherm, çalışanlarına onur plaketlerini törenle verdi.
KAYBETTİKLERİMİZ Bedrettin Sarp (27.10.2010) Derneğimizin 50 sıra nolu üyesi Bedrettin Sarp’a Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. Mefkure Armağan (17.12.2010) Derneğimiz üyelerinden Erkunt Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Tuna Armağan’ın annesi Mefkure Armağan’a Allahtan rahmet, Erkunt ailesine başsağlığı dileriz. Okay Hekimoğlu (25.12.2010) Tüdöksad’ın 1994-1996 yılları arasında yönetim kurulu başkanlığını yapmış, derneğimizin 12 sıra nolu üyesi Okay Hekimoğlu’na Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu
Türkdöküm
27
ÜYELERDEN
Gedik’in Dev Projesi Hızla Tamamlanıyor Gedik Holding, döküm ve kaynak alanındaki üretim kapasitesini ve ürün çeşitliliğini artırmak üzere Sakarya Hendek 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde satın aldığı 261 bin 700 metrekare arsa üzerinde kurduğu yeni tesisi hızla tamamlıyor.
H
endek’te proje kapsamında inşa edilen Gedik Döküm ve Vana’nın yeni dökümhanesi 2011 yaz döneminde devreye alınıyor. Yeni tesisle birlikte modern üretim süreçleri, tam donanımlı laboratuar, dünya standartlarında ürün kalitesi, bilgi birikimi ve insan kaynağını da arkasına alacak olan Gedik Döküm, yurt içi ve yurt dışında pazarını büyütmeyi hedefliyor. 1982’de hassas dökümü Türkiye’ye getirerek “Sırmetal” markasıyla yurt içi ve yurt dışına başta savunma sanayisi olmak üzere tekstil, otomotiv, tıp, makine, vana, pompa ve elektronik sanayilerindeki birçok firmanın döküm ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunan Gedik Döküm, hassas dökümün bir ileri seviyesi olan yüksek sıcaklıklara dayanıklı özel malzemeleri ve sağlık sektöründe kullanılan malzemeleri dökme teknolojilerini de Hendek tesislerinde hayata geçiriyor. Kapasite ağırlıkla ihracata yönelik olacak 25 bin metrekaresi kapalı olmak üzere, 50 bin metrekare alan üzerine inşa edilen yeni dökümhane, şirketin 5 binton/yıl olan kum döküm kapasitesini 30 bin ton/yıl’a çıkartacak. Döküm kapasitesinin bir kısmı Türkiye’nin en köklü vana markası Termo’nun üretiminde kullanılacak. En gelişmiş kum döküm teknolojilerinin kullanılacağı Hendek tesisiyle artacak olan üretim kapasitesi, ağırlıkla ihracata yönelik olacak. Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, yeni tesis ile ilgili çalışmalarının yanı sıra tüm vana ve döküm ürünlerinde Ar-Ge bazlı çalışmalara da ağırlık verdiklerini, yeni yatırım ile artacak kapasite ile yüksek teknolojili ürünlere yoğunlaşacaklarını belir tiyor
28
Ocak - Şubat - Mart / 2011
ve ekliyor: “Dış pazarlarda kaliteli vana ve döküm (kum ve hassas) ürünleri ile enerji, petro-kimya, savunma ve otomotiv sektörlerine hizmet vermeye odaklandık. “Stratejik ortaklık” prensibi ile hareket ediyoruz, 2011’in ikinci yarısından itibaren yeni tesislerimizde ağırlıkla dış pazara yönelik özgün yeni ürünleri piyasaya sunacağız. Hendek’teki yeni tesiste, gri dökme demir, küresel grafitli dökme demir, karbon ve alaşımlı çelikler, bakır esaslı (bronz) dökümler yapılacak. Üretilen parçalar vana, pompa, doğalgaz, makine ve otomobil sanayilerinde kullanılacak.” Hendek’teki projede üretim teknolojisi için seçilen cihazlar ve sistem dizaynı tüm üretim adımlarını birbirine entegre ederek, her adımda kalite kontrolü sağlanacak şekilde tasarlandı. Tesiste üretim iki derecesiz ve bir dereceli olmak üzere üç hat üzerinden gerçekleştirilecek. İlk etapta derecesiz kalıplama hatları, ileriki bir tarihte ise dereceli kalıplama hattı devreye alınacak. Hülya Gedik, ilk olarak devreye girecek olan 150 kalıp/saat kapasiteli Sinto FBO X kalıplama makinesinin alındığını, bu hattın çalışmasını takiben, 100 kalıp/saat kapasiteli Sinto FBO III derecesiz kalıplama hattı kurulacağını, bu makinelerde 0.2- 50 kg arasında ağırlığı olan döküm parçaları üreteceklerini söylüyor. Toplam 250 kalıp/saatlik bu iki hattın sıvı maden ihtiyacını, Inductotherm firmasından alınan 2 ve 3 ton/saat kapasiteli dualtrack endüksiyon ocakları sağlayacak. Bu ocaklar 2011’in ilk ayında montajları yapılarak devreye alınacak. Sinto hatlarının 50 ton/saat olan kum ihtiyacını ise Eirich R18 ve Webac Speedmullor 75B kum mikserleri karşılayacak. Kum soğutucusu olarak Simpson firmasından satın alınan MC-50 Mul-
ÜYELERDEN
Döküm kapasitesinin bir kısmı Türkiye’nin en köklü vana markası Termo’nun üretiminde kullanılacak
Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik
tiCooler kum soğutucu cihazı kullanılacak. Kumun döküme uygunluğunun tayini için de Hartley 18Mk2/2552 test ünitesi alındı. Her iki cihaz kum hazırlama binasının tüm kontrollerini sağlayacak. Projelendirmesi biten, temel çalışmaları yapılan kum hazırlama binasına da, cihazların montajı ve kış şartları nedeni ile Mart 2011’de başlanacak. Sinto hatlarının devreye alınmasından sonra, projesi yapılmış 120 kalıp/saat kapasiteli dereceli kalıplama hattı satın alma işlemi tamamlanacak. Bu hattın sıvı maden ihtiyacı 10 ton/saat, kum ihtiyacı ise 100 ton/saat olacak. Dereceli kalıplama hattının işletmeye alınması üretim hacmini ciddi oranda artırıyor, böylece bu kapasite özellikle ihracat hedefli çalışacak. Sinto FBO III ve FBO X hatlarından çıkan dökümler, General Kinematics firmasından alınan modern kalıp bozucu, soğutucu ve sarsak sistemine alınacak. Bu sistemde dökülen parçaların yolluklarını kırma, kum ayrıştırma, temizleme ve soğutma işlemleri yapılacak. Yeni sistemde yer alan 1800 mm iç çapta, 6 bin 800 mm uzunluğunda ve 55 ton/saat kapasiteye sahip ‘VibroDrum’, kalıp kumu ve döküm parçalarını birbirinden ayırmanın yanı sıra parça ve kum soğutucu olarak da çalışıyor. Üretim aşamasında olan ve General Kinematics’ten alınan bu cihazların Hendek fabrikasına montajı Şubat 2011’ de gerçekleştirilecek. Bu işlemin devamı olan temizleme ve taşlama sistemlerinin projelendirmesine ise devam ediliyor. Ayrıca proje aşamasında olan çelikhanenin yeni kalıplama sistemi için çeşitli firmalarla temaslar sürüyor. Tesiste 1200 metrekarelik alan ise işleme atölyesi için ayrılacak, burada modern torna ve CNC makinelerinde işlenen parçalar son ölçülerinde müşteriye sevk edilecek.
Yeni projelerle ilklere imza atmak Türkiye’nin bilinen vana markalarından Termo’nun üretimini yaparak ulusal ve uluslararası pazarlara hizmet veren Gedik Döküm ve Vana bu sektörde çok geniş bir ürün çeşitliliğine sahip. Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, bu konuda son olarak MİLGEM (Milli Gemi) projesi için değişik boyutlarda ürettikleri VG normlarında bronz vanalarla Türkiye’de yine bir ilke imza attıklarını ve Türk Loydu’ndan “Tip Onay Belgesi” alan tek firma olduklarını söylüyor. Halen 40 bar basınca dayanıklı dövme çelik gövdeli yüksek basınçlı vanalar üreten Gedik Döküm ve Vana, Alman teknolojik çözüm ortağı ile 100 bar ve üzeri basınçlar için de vanalar üretmek üzere Ar-Ge çalışmalarını tamamladı. Enerji santrallerinde kullanılan ve şu anda yurt dışından yüksek fiyatlarla ithal edilen ürünlerin yerine geçecek bu vanalarla, Türkiye’nin bu ürünlerle dışa bağımlılığının azaltılması hedefleniyor. 2011’de tüm bayilerine ve müşterilerine TERMOMANKENBERG markalı yeni tip basınç düşürücü vanalar sunmaya başlayan Gedik Döküm ve Vana, bir sonraki aşamada Amerikan Petrol Enstitüsü (API) ve ASME normunda doğalgaz ve petrol vanalarını üretmeyi hedefliyor.
29
Büyümenin Yolu Enerji Verimliliğinden Geçiyor
T
ürkiye’de ve dünyada kriz döneminden itibaren büyük şirketlerin yöneticilerinin dikkati aynı yöne odaklandı: Enerji verimliliği. Öyle ki, global düzeyde üne sahip birçok şirketin CEO’su, bu odağı geçiş dönemini avantaja dönüştürmek için en önemli koz olarak görmeye başladı. Sınainin başlangıcından bugüne kadar rekabet olgusu ile başa çıkmak için canla başla uğraşan yöneticiler sürekli olarak üretkenliği artırmanın yollarını aramışlardır. Bugüne kadar verimi artırmak için yapılan optimizasyon çalışmalarında sadece zaman göstergesi parametre olarak değerlendirildi. Ancak ne yazık ki sadece üretimin hızını artırmak tek başına maliyetleri düşürmek için yetersiz hale geldi. Üretkenliği sadece zaman odağında artırmaya çalıştıkça diğer kaynakların ortalama tüketimleri akıl almaz biçimde artmaya başladı. Bu durumda da, asıl amacı maliyeti düşürmek olan çalışmalar tam tersi etki oluşturmaya başladı. Maliyetleri kısmak için geliştirilen yöntemlerin modellerinde sadece birim üretim hızını artırmak gözetilince bu yönde geliştirilen teknolojiler de hızı artırmak için diğer kaynakların kontrolsüz bir hızla tüketilmesine sebep oldular. Kendini günden güne daha tehlikeli biçimde hissettirme-
Maliyetleri kısmak için geliştirilen yöntemlerin modellerinde sadece birim üretim hızını artırmak gözetilince bu yönde geliştirilen teknolojiler de hızı artırmak için diğer kaynakların kontrolsüz bir hızla tüketilmesine sebep oldular
30
Ocak - Şubat - Mart / 2011
ye başlayan bu çelişki, ancak 2008 global krizi ile birlikte ciddiye alınmaya başlandı. Bu vakte kadar likit akışında “global” anlamda bu denli sıkışma olmadığından şirket yöneticileri ve iş adamları tarafından fazlaca önemsenmeyen bu kısır döngü mali darboğazların baş göstermesiyle can yakmaya başladı. En sonunda da konunun üstüne gidilmesi gerekliliği ortaya çıktı. Yeni üretkenlik kavramları ile yola çıkarak farklı projeler ve stratejiler geliştirmek isteği şimdilerde önder ve rekabetçi şirketlerin ajandasında beliriverdi. Bu projelerin sonucunda verimi yükseltecek ve aynı zamanda (geçmişteki kötü tecrübelerden ders alarak) maliyetleri de sürekli kontrol altında tutacak teknolojiler geliştirmek için büyük ölçekte girişimleri başlatmanın eşiğinde birçok şirket ve üretim topluluklarını görmek mümkün. Bu, kendiliğinden oluşan girişimler silsilesi akademik çevrelerin de girişimi ile tek başlık altında toplanmaya başlandı: Enerji verimliliği…
ÜRETİMDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ NE DEMEK? Ancak bu başlığın gerçek açılımının ne olduğunu, bu girişimlerle yapılması olası çalışmaların hangi amaca hizmet edeceği gibi soruların yanıtlarını belirlemek fazlasıyla gereklidir. Bu sorulara belki de verilebilecek en doğru yanıt yukarıdaki anlatıları özetlemek olacaktır. Üretkenliği artırmak için eskiden olduğu gibi sadece zaman parametresinin üstünde duran mühendislik çözümleri yerine artık enerji olgusunu da dikkate alan hatta birinci planda değerlendiren (ancak zamanın da kontrollü kullanımını göz ardı etmeyen) optimizasyon çözümleri, bu girişimlerin içeriğinin en doğru tanımlaması olacaktır. Aynı miktar enerji ile aynı zaman dilimine şimdiye göre daha fazla iş hacmi sığdırmayı sağlayacak çözümler bu trendin ürünleri olacaktır. Başka bir deyişle, sürdürülebilir ekonominin, sürdürülebilir sınainin ancak ve ancak sürdürülebilir bir dünyaya bağlı olduğu gerçeği ile tüm iş dünyasının yeniden yapılandırılması, üretimde enerji verimliliği trendinin ne anlama geldiğinin en güzel ifadesidir.
ENERJİ
NASIL YAPILIR? Bir şirkette enerji verimliliğini sağlayabilmek için öncelikle üretim akışlarının konu profesyonelleri tarafından detay lı olarak analiz edilmesi gerekmektedir. Enerji çekişlerinin üretim akışında hangi noktalarda ve ne yoğunluklarla olduğunun analitik zeminde saptanması gerekmektedir. Bu saptama baz alınarak yeni ve rasyonel bir verim gözlemleme sistematiği geliştirmek de önemli bir adım olacaktır. İş süreci yönetiminin dayandığı temel prensipte de ifade edildiği üzere, bir şeyi iyileştirmek için önce ölçümlemek gerekmektedir. Ancak bu ölçümlemelerin yapılmasında son derece titiz davranılmalı ve mutlaka profesyonel çözüm ortaklarından destek alınmalıdır. Bu ölçümlemelerin hatasızca gerçekleştirilmesi yapılacak iyileştirme ve yeniden yapılandırma çalışmalarının başarıya ulaşması açısından en kritik hamle niteliğindedir. Bu verim gözlemleme sistematiği oturtulduktan sonra artık katma değer çözümleri üretmek çok daha kolay ve sağlıklı olacaktır.
NELERDİR? Sistematiğin sonuçları değerlendirmeye alınarak doğru optimizasyon modelleri geliştirmek mümkün olabilecektir. Geliştirmenin en kârlı sonucu verebilmesi için dikkat edilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır: Bu modellemelerin en doğru ve uzun soluklu sonuçları vermesi için çember ekonomisi yaratma hedefi baz alınarak geliştirmelerin yapılması gerekmektedir. Ardından simülasyon çalışmaları ile üretim noktalarında, fabrikalarda yapılacak enerji verimliliği çözümü ürünleri ortaya çıkacaktır. Bu çözümlerin çeşitlerini aşağıdaki gibi gruplamak mümkündür: Mekanik Entegrasyonlar: Kojenerasyon sistemleri, ısı pompaları, ısı depolama, absorpsiyonlu soğutucular, yenilenebilir enerji kaynakları kullanımını aktive edecek melezleştirmeler, türbin sistemleri, üretim ve enerji tüketimini anlık ölçen sayaç uygulamaları.
BUĞRA PEKUSLU Akdaş Döküm A.Ş. Enerji Verimliliği Proje Koordinatörü GreenBusiness Genel Editörü Enerji Verimliliği Uzmanı – Endüstri ve Enerji Mühendisi www.gb-org.com / bugrapekuslu@gmail.com
Matematiksel Entegrasyonlar: Enerji odaklı üretim planlama optimizasyon modelleri ve yazılım uygulamaları, çember ekonomisi odaklı iş takvimleme programları, karbon ayakizi ölçer yazılım uygulamaları, enerji-ekserji verimi odaklı iş planlama optimizasyonu sunan yazılım uygulamaları, enerji verimli veritabanı ve veri sağlayıcı hardware uygulamalar
KAZANÇLAR Azalan Maliyetler, Artan Verimlilik • Enerji verimliliği projeleri ile geliştirilecek yaratıcı çözümler, daha hesaplı enerji kullanımlarını sağlayabilecektir. Bu sayede şirket giderlerinden önemli tasarrufların kazanılması mümkün olabilecektir. • Aynı iş paketleri; hizmet ve ürün grupları çok daha az enerji ve bütçe ile mal edilebilecektir. Bu sayede toplam verim önemli oranda artış gösterecektir. • Yeni ürün ve hizmet çalışmaları için kendiliğinden ekstra bütçe oluşacaktır. Güç Kazanan Marka İmajı • Dünya üstünde akılcı ve yenilikçi şirket tanımlaması yeniden yazılmaktadır. Geleceğin önder şirket ve kuruluşları, enerji kullanımını önemseyen ve bu yönde verdiği değeri geliştirdiği çalışmalarla beyan edenler olacaklardır.
Türkdöküm
31
ENERJİ
• Son dönemde yapılan araştırmalar hem tüketici gözünde hem de uluslararası tedarik zincirlerinin büyük müşterilerinin gözünde, bu konuya hassasiyet veren şirketlerin prestij katsayısının arttığını göstermektedir. • Şirketler ayrıca bu çalışmalarla birlikte tükettikleri enerjilerin kalitesini artırarak imajını ve kurumsal kimliğini daha sağlam bir temele oturtma imkanı yakalayacaktır. • Ürün başına harcanan enerji miktarı azalacak, tasarruflu çalışma prensibi bir kurum kültürü haline gelerek markalaşma çalışmalarına olumlu etki yaratacaktır. En Etkin Düzeyde Kaynak Yönetimi • Gelecek kaynak ihtiyaç planlamalarının etkin ve tasarruflu şekilde yönetilmesi sağlanacaktır. Enerji verimliliği çalışmaları sayesinde bütçe planlamalarında belli kalemlere eskiye göre daha az ayırmak yeterli olacağından, iş genişletmeleri/geliştirmeleri gibi şirketi daha yüksek hedeflere taşıyacak başlıklara daha fazla finansman ayrılabilecektir. • Yeni yatırımlar için ekstra kaynaklar oluşacaktır. Emisyon azalmalarıyla birlikte karbon borsalarına hisse satar hale gelen şirketler, ek gelir elde edebilme imkanına sahip olacaktır. • Verimi artmış, maliyet değerleri azalmaya başlamış şirketlerin insan, makine kaynağını artırabilmesi, faaliyet sahasını genişletebilmesi için elinde fazladan önemli maddi güç oluşacaktır. • Bu çalışmalarla birlikte artan gelir kaynakları ile şirketler gelecek yatırım planlamaları daha efektif oluşturulabilecektir. Güç Kazanan Kurumsallık ve Rekabet Gücü • Giderek ağırlaşan global şartlar karşısında giderlerini önemli oranda azaltmış, bütçe kontrol gücünü artırmış bir kurum
Türkiye’de ve dünyada kriz döneminden itibaren büyük şirketlerin yöneticilerinin dikkati aynı yöne odaklandı: Enerji verimliliği.
en iyi reçeteyi uygulamaya geçirmiş demektir. • Bu kazanım düzenli bir şekilde artış göstermeye başlayacaktır. Bu sayede maddi ve operasyonel açıdan dinamikleşme şirketlerde bir yönetim kültürü haline gelecek, değerler sürekli artış gösterecektir. • Yüksek bir hızla değişmekte olan sektörel şartlara, gelişen teknolojiye kurumların çabuk refleks verebilmesi, hızlı uyum sağlayabilmesi sağlanacaktır. Dünyadaki teknik yenilenmelere hızlı ayak uydurabilmek, global rakiplerle daha iyi mücadele edebilmek mümkün olacaktır. Etkin Marka-Süreç Yönetimi ve Hızlı Teslimat • Üretim başına maliyet değerleri günden güne azalmaya başlayacaktır. Marka ve süreç yönetimi daha etkin bir biçimde gerçekleştirilebilecektir. Üretim akışlarındaki tüm performans bilgilerini anlık ve doğru kontrol etmek mümkün olacağından iyileştirme hamleleri hızlı ve eksiksiz olarak hayata geçirilecektir. • İş planlamaları ve takvimlemeler çok daha etkin yapılabilecektir. Eskiye göre daha kısa zaman dilimlerine sığdırılan işler, müşteri beklentisinin de ötesinde sürelerde ürünleri teslim etmeyi mümkün kılacaktır. • Kontrolü artan gider yönetimi sayesinde, geleceği daha net görebilen, daha iyi kurgulayabileyen bir yapı şirketlere kazandırılabilecektir. Bu çalışmalarla yapılacak revizyonlar sayesinde kalite kontrol süreçlerini daha etkin yönetmek, müşteri şikayetlerini minimuma düşürmek mümkün olabilecektir.
32
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Your reliable Partner for raw materials Pig Iron Nodularizers
In o c u la n ts Recarburizers Ferro Alloys Electrodes
VACANCY FOR:
Metallurgical Sales Engineer, having the following skills: University Degree in Metallurgy Min. 10 years practical experience in foundries and/or steel plants, good network in this industry Fluent in English (French knowledge a big plus) Willing to travel within Turkey, the Middle East and Iran for regular customer visits or on-call services
Customer oriented, providing consultancies leading to incremental sales
We offer: Excellent salary incl. Bonus Program/Incentive Scheme in a well established Swiss Company Please send your Curriculum Vitae to the attention of Mr Ernst Meier, at
Althardstrasse 147 CH-8105 Regensdorf / Switzerland Phone +41 (0)44 870 22 11 Fax +41 (0)44 870 22 40 Website www.ferrotrade.ch e-mail meier@ferrotrade.ch
WFO
WFO İyinin En İyisini Belirledi Dünya Döküm Örgütü (WFO), Ekim 2010’da Çin’in Hangzou kentinde gerçekleştirilen 69. Dünya Döküm Kongresi’nde sunulan üç teknik tebliği ödüle layık gördü. Türkiye’den Yaylalı Günay en iyi ikinci tebliğ ödülünü aldı.
A
na teması “Çevreci Döküm” olan Kongrede, bildiri sahipleri, döküm sektörünün gelecekte karşılaşacağı çevresel, teknik ve ticari ihtiyaçlara cevap verebilmek ve uyum gösterebilmek amacıyla hangi yöntemleri uygulaması gerektiği konusunu irdelediler. Birincilik ödülü, “Development Trends of Foundry Technology” başlıklı makaleleri ile Zhu Jianxun, Zhang Kefeng ve Wang Zhiming’e verildi. İkinciliğe “What Do We Do Next to Survive, Grow and be Distinguished” adlı bildirisiyle Yaylalı Günay ve üçüncülüğe de “Casting of Microstructured Shark Skin Surfaces and Possible Applications on Casting Parts” adlı tebliğ ile Todor Ivanov, Andreas Buhrig- Polaczek ve Uwe Vroomen layık görüldü. Kazanan tebliğ sahiplerine para ödülleri ile Apostles Business Consulting tarafından verilen döküm plaket ödülleri, 30 farklı ülkeden bin’i aşkın delegenin katılımıyla gerçekleşen Kongre’nin kapanış oturumunda takdim edil-
Resimdekiler: Mr. Zhu Jianxun (ortada) ödülünü Huttenes-Albertus Genel Müdürü Norbert Schrader (solda) ve WFO Genel Sekreteri Andrew Turner’dan alırken
34
Ocak - Şubat - Mart / 2011
di. Üç gün boyunca toplam 129 teknik tebliğin sunulduğu kongreye katılan delegeler, Kongre’ye son olarak 1995 yılında ev sahipliği Çin’in, 15 yılda gerçekleştirdiği ekonomik ve sosyal gelişmeler neticesinde, eskisinden ne kadar farklı bir yapıya ulaştığını gözlemleme fırsatı buldular. WFO En İyi Tebliğ Ödüllerini kazananlar, sunulan tüm tebliğler arasından, WFO Yönetim Kurulu üyelerinden oluşan bir jüri tarafından belirlendi. Kazanan tebliğ sahiplerine ödülleri, para ödülünün bu yıl da sponsorluğunu üstlenen Huttenes-Albertus firması Genel Müdürü Norbert Schrader tarafından verildi. Schrader, Huttenes-Albertus firmasının, teknolojik açıdan en yenilikçi ve gelişmiş yöntemleri teşvik etmesi ile ürün yelpazesinde teknolojik mükemmeliyete ulaşma çabasının doğal bir sonucu olarak, WFO’nun verdiği En İyi Tebliğ Ödülleri ile birlikte anılmaktan ve bu ödülün destekleyicisi olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti.
WFO
35
KONGRE
Döküm Sektörü Kongresinde Buluştu Ana teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan 5. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nde, sektörün akademik ve ticari çalışmalarına ilişkin bilgi ve deneyimler karşılıklı paylaşıldı.
T
ürkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafından Ankiros / Annofer ve TurkCast Fuarları bünyesinde düzenlenen Uluslararası Döküm Kongresi’nin beşincisi 11 - 13 Kasım 2010 tarihlerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi - İstanbul’da gerçekleştirildi. Ana teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan Uluslararası Döküm Kongresi bu yıl da 15. Metalurji ve Malzeme Kongresi ile eş zamanlı organize edilerek tüm metalurji sektörünün beklediği bilgi platformunu sağlamayı başardı. Amacı, döküm sektörü ile ilgili akademik, teknolojik, ekonomik, ticari ve idari çalışmalara ilişkin bilgi ve deneyimlerin katılımcılara aktarılmasını ve ortak konuların karşılıklı olarak paylaşılmasını sağlamak olan Ankiros Kongresi, ürün kalitesi ile kendisini gelişmiş ülkelere kabul ettiren dökümhanelerin bilimsel platformlarda da sesini yeterince duyurmasını sağlamak hedefiyle yapılıyor. Kongre’de döküm sektörünü ilgilendiren teknoloji, tesis ve ekipman üreticisi kuruluşların da en güncel teknolojilerini sektör mensuplarına iletme fırsatı da yaratılıyor. “İşletmelerimizde Verimlilik” ana temasıyla gerçekleşen 5.Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nin ikinci gününde sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 salonda 6 oturumda 10 ayrı ülkeden gelen 36 sözlü tebliğ sunuldu. 5. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nde bu yıl 38’i yurt dışından olmak üzere 180 delege katılarak sektörün beklediği bilgi paylaşım ortamına dahil oldular. TÜDÖKSAD Kongre’nin düzenleyicisi olarak yaptığı duyuruda, Kongre’nin gerçekleşmesinde destek olan komite üyelerine, Dernek üyesi kuruluşlara ve sponsor firmalara teşekkürlerini sunarak, gelecek yıllarda yine birlikte olabilmeyi diledi. Ayrıca TÜDÖKSAD tarafından 5. Kongre ve önceki kongrelerin tebliğleri, www.tudoksad.org.tr sitesindeki kongre sayfasına yüklenerek sektörün paylaşımına sunuldu.
KONGRE SPONSORLARI:
36
Ocak - Şubat - Mart / 2011
HABER
Dökümün Fotoğrafları Sergilendi İlki düzenlenen Dökümün Fotoğrafları Sergisi’ne” döküm sektörünün ilgisi beklenenden de fazla oldu. Ankiros Kongresi çerçevesinde sergilenen fotoğraflar bir kitapta toplanarak ziyaretçilere takdim edildi.
T
üyap İstanbul Kongre Merkezi’nde 11-13 Kasım 2010 tarihleri arasında yapılan Ankiros/Annofer/Turkcast fuarları ve 5. Ankiros Döküm Kongresi’ne paralel olarak, TÜDÖKSAD tarafından “Döküm”ü konu alan Dökümün Fotoğrafları sergisine fuar ve kongre katılımcı ve ziyaretçilerin ilgisi büyük oldu. Sergide yer alan fotoğraflar ayrıca kitap haline getirilerek sergi ziyaretçilerine hediye edildi. Fuarda TÜDÖKSAD’a ayrılan alanda sergilenen dökümün fotoğrafları 4 gün boyunca fuar ve kongre katılımcılarının ziyaretine açık kaldı. Döküm sektörü ile ilişkisi olan profesyonel ve amatör fotoğrafçıların, çektikleri fotoğrafların sergilenmesinin sektörün arşivi için önemli olduğuna dikkat çeken Yaylalı Günay, organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürlerini iletirken, tarih içinde en eski mesleklerden biri olan dökümcülüğün bu güne kadar ürünleri ve makineleriyle fotoğraf karelerine her zaman girdiğini belirtti. Sergide kendi çektiği fotoğraflarla da yer alan Yaylalı Günay, döküm sürecinde yer alan insanlar ile dökümün hızı, dumanı, ısısı, heyecanı ve yoğunluğu vizörden bakınca fotoğrafçıya sonsuz olanak ve haz verdiğini söylüyor. Sektör dışında profesyonel fotoğrafçıların döküm atölyelerinde çektiği fotoğrafların basıldığı çok az sayıda fotoğraf kitabı ve yağlı boya tablolar olduğuna değinen Yaylalı Günay, sektör içinde bulunan ve her gün dökümle beraber yaşayan arkadaşların çektikleri fotoğrafların burada
sergilenmesi ve bir kitapta toplanmasının önemli olduğuna dikkat çekiyor. Bu yıl ilki düzenlenen sergi, önümüzdeki yıllarda Ankiros fuar ve kongreleri ile eşzamanlı olarak 2 yılda bir organize edilecek. Sergide; Teoman Altınok, Aynur Ayhan, Ahmet Çelik, Celil Geçer, Haluk Güldür, Yaylalı Günay, Mustafa Gündaş, Deniz Kurtyılmaz, Şener Muter, Sinancan Öziçer, Ufuk Sarışen, Ziya Tanyeli, Serdar Ünlü, Hakan Yaşar ve Fatih Yörük’ün fotoğrafları sergilendi.
Türkdöküm
37
FUAR
Ankiros Sektörün Gücünü Gösterdi Metalurji sektörünü 2 yılda bir tek çatı altında bir araya getiren Ankiros-Annofer-Turkcast fuarları yine farkını ortaya koyarak sektörün ideal buluşma platformu olduğunu gösterdi. 11-14 Kasım 2010 tarihleri arasında gerçekleşen fuarlara başta Avrasya Bölgesi olmak üzere dünyanın dört bir yanından profesyonel ziyaretçi geldi.
A
nkiros-Annofer-Turkcast fuarları geçen yıllardaki başarısını devam ettirerek metalurji sektörünün ideal buluşma platformu olduğunu bir kez daha gösterdi. 37 ülkeden 800 katılımcısı, başta Avrasya Bölgesi olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelen profesyonel ziyaretçileri ve eşzamanlı kongreleri ile sektör için eşi bulunmaz fırsatlar yaratarak organizasyondan herkesin mutlu olmasını sağladı. Ankiros-Annofer-Turkcast fuarları, 30 bin metrekarelik fuar alanında yüzde 62’lik yabancı katılımcı oranıyla uluslararası arenadaki önemini bir kez daha kanıtlayarak, Almanya, Çin, İtalya, İspanya, İran, İngiltere ve Hindistan ülke pavyonları ile net stand alanı ve katılımcı sayısı açısından daha önceki fuarlarda olduğu gibi büyüme trendini devam ettirdi. Yapılan katılımcı anketi sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 97’si fuarların sektör için son derece kapsamlı olduğunu düşünüyor. Katılımcıların yüzde 92’si fuarları başarılı bulurken yüzde 91’i fuarların firmaları için verimli olduğunu, yüzde 99’u da standlarına gelen ziyaretçilerin hepsinin sektör ilgilileri olduğunu belirtti. Organizatör Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık tarafından Bulgaristan, Pakistan, Romanya, Rusya, Tunus ve Ukrayna’dan fuarla-
38
Ocak - Şubat - Mart / 2011
ra delegasyonlar ile ziyaret gerçekleştirildi. Bunun dışında Anadolu’nun birçok şehrinden ücretsiz otobüslerle fuarlara sektör ilgililerinin ziyareti kolaylaştırıldı. Fuar katılımcıları ayrıca, DTM’nin 46 ülkede Alım Heyeti kapsamına aldığı fuarlarda başta Malezya, Arnavutluk, Hırvatistan, Tunus ve Yunanistan olmak üzere yurt dışından gelen heyetler ile ikili iş görüşmelerinde bulundu. Metalurji sektörünün bu dev buluşması yurt içinden TÜDÖKSAD, DÇÜD, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, DTM ve KOSGEB; yurt dışından ise AMAFOND, CECOF, CEMAFON, EUNITED, FESA, FUNDIGEX, MC-CCPIT ve VDMA tarafından desteklendi. Ankiros-Annofer-Turkcast 2010 fuarlarıyla ile aynı alanda eşzamanlı yapılan metalurji kongreleri de yine büyük ilgi gördü. Bu seneki teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan, TÜDÖKSAD tarafından organize edilen 5. Ankiros Döküm Kongresi’nde 10 ülkeden 36 sözlü tebliğ sunuldu. Kongrede 38’i yurt dışından olmak üzere 180 delege ile sektörün beklediği bilgi paylaşımı ortamı oluşturuldu. TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası’nın organize ettiği 15. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi’nde ise 26 oturumda, 32 ülkeden gelen delegeler tarafından, 115’i sözlü 156’sı poster olmak üzere toplam 271 sunum yapıldı.
DOSYA
Otomotivcilerin Gözünden Döküm Sanayisi Döküm sektörünün gelişimi içinde otomotiv sanayisinin yeri tartışılmaz bir öneme sahip. Döküm ürünü alıcıları içinde önemli bir yere sahip olan otomotiv sanayisindeki gelişmeler, bu sanayiye yan sanayi olarak hizmet veren dökümhaneleri de direk etkiliyor. Motorlu araç üreticilerinin beklentileri küresel rekabet koşullarında hızla değişiyor. Yan sanayiler ise motorlu araç üreticilerinin beklentileri doğrultusunda yapısını ve yatırımlarını şekillendiriyor. Kasım 2010’da organize edilen 5. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi çerçevesinde gerçekleşen “Ana Sanayi’nin Beklentileri” panelinde motorlu araç üreten önemli kuruluşların döküm satınalmacıları, gelecek üretim yapılarını ve döküm tedarikçilerinden beklentilerini dökümcülerle paylaştılar. Gelecekte alt segment araç üretiminin ve çevre konusunun öne çıkacağı otomotiv sanayisinin bugünü ve geleceğini Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer aktardı. Otomotiv sanayinin önemli aktörlerinden Daimler, BMV, Volkswagen ve Renault satınalmacılarının döküm sanayisinden beklentilerinde ise maliyet düşürme ve global rekabet için global düşünme öne çıktı.
“GELECEK SÜRDÜRÜLEBİLİR KÜRESEL REKABET GÜCÜNÜZE BAĞLI” Otomotiv sanayisinin bugünü ve geleceğiyle ilgili neler konuşulduğu hakkında bilgi veren Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, her anlamda dünyada değişimlerin içinde olduklarını, çünkü otomotivin küresel bir sanayi olduğunu ve bu sanayi ile ilgili her tartışma konusunun mutlak suretle küresel ölçeğin içinde ve o çerçevede tartışılması gerektiğini savunuyor. Dünyanın değişimini etkileyen önemli kriz boyutlarına bakıldığında özellikle ‘Çevre’ konusuna dikkat çeken Ercan Tezer, döküm sanayisininde bunun önemli muhataplarından biri olduğunu belirtiyor. Ercan Tezer, “Çevrenin yaratacağı birtakım beklentileri çok ayrıntılı olarak tartışmak mecburiyetindeyiz. Geçen sene Kopenhag’da sonuçlanan çok önemli bir belge var. Her ne kadar imza altına alınmadıysa da mutabakat olan belge, Meksika’daki top-
40
Ekim - Kasım - Aralık / 2010
lantıda sonuçlandırılacak. Dolayısıyla geleceğimizde çevre ile ilgili konular çok farklı paradigmalar ve gelişmeler yaratacak.” Ercan Tezer, “Dünya ekonomisinin ağır krizinden sonra, gelişen ekonomilerde daha hızlı bir çıkış görülüyor. Dünya ortalamasının üstünde gelişen kısaca BRIC ülkeleri adı verilen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in önderliğini yaptığı, zaman zaman da Türkiye’nin de grup içinde yer aldığı ekonomilerde, diğer gelişmiş ülkelere kıyasla çok farklı bir gelişme süreci ya-
DOSYA
Otomotiv Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer
şanıyor” diyor ve ekliyor: Tabi büyüme ve gelişen hedefler içinde bir takım beklentiler de var, özellikle müşterilerde çevreye saygılı araçlarla ilgili beklentiler ciddi anlamda tartışma konusu olmaya başladı. Keza krizden sonra yeniden şekillenecek olan sanayi içinde de hem üretimin yer değiştirmesi, buna bağlı olarak tasarımın da yer değiştirmesi söz konusu. Bu durum şirketler arasında çok farklı boyutta işbirliklerini de beraberinde getirebilir.” Gelecekle ilgili tahminler yapmanın zor olduğunu belirten Ercan Tezer, tüketicinin geçmişte olduğu gibi daha yüksek oranda para ödeyecek durumda olmadığının tahminden öte bir gerçek olduğunu kabul etmek gerektiğini söylüyor. “Bu durumda tüketici daha ucuz araçlara yönelecek. Ama tüketicinin, konfor, güvenlik ve yüksek performans talebinden vazgeçmeyeceği de bir gerçek, çünkü buna alıştı ama daha ucuz beklentisini de biraz daha yükseltecek. Bu durumda üst segment araçlara olan talep azalacak, her ne kadar Türkiye gibi kayıt dışı ekonominin olduğu ülkelerde bu durum farklı tezahür ediyorsa da dünyanın genelinde üst segment araçlara talebin azalacağı söyleniyor. Elektrikli hibrit araç gibi çevreci araçlara olan talep ise artacak. Buna hazırlıklı olmak gerekir. Elektrikli araçlarda çok geniş spekülasyonlar var. Üç ayrı senaryo içinde şu gözüküyor ki 2015 yılına doğru 70-80 milyonluk üretim içinde 1 veya 1,5 milyon civarında elektrikli ürün olacak. Elektrikli araçlarda hala çözülmemiş teknolojiler var bu bir boyutudur. Diğer boyutu da tüketiciler açısından elektrik şarjı gibi çözülmemiş altyapı sorunları var.” “Sürdürülebilir küresel rekabet gücü” Yaşadığımız dönemin en önemli önceliklerinden birinin ‘sürdürülebilir küresel rekabet gücü’ olduğuna dikkat çeken Tezer, bunun hayati bir kavram olduğunu, ve bugüne kadar rekabetten bahsederken “rakibimizi yendik, re-
kabet gücümüz iyi” denildiğini, ancak bunun yeterli olmadığını vurguluyor. Rekabet gücünden bahsedebilmek için bunun küresel olması gerektiğinin ve aynı zamanda da bunu sürdürmeyi öğrenmemiz gerektiğinin de altını çiziyor. Ercan Tezer, “Sürdürmek şunu söylüyor, rekabette ileri geçtiğiniz nokta rakiplerinizin sizden bir adım daha öne geçtiği noktadır, orada kalamazsınız, mutlaka sizin üzerinize yenisi çıkacaktır. Dolayısıyla rekabeti kazandım, çok şükür, çok rahatım, rakibim yok diye övünmenin bir anlamı yok, hiç beklemediğiniz bir anda bir veya birkaç rakiple karşı karşıya kalıp pazarınızı kaybedebilirsiniz. Sürdürülebilirlik şudur; yenilik demektir, hem kişi olarak kendiniz yenileneceksiniz hem etrafınız yenilenecek, prosesiniz ve ürününüz yenilenecek. Bu durup dururken olmaz. Üretimden daha güç bir süreçten bahsediyoruz bunun adı yenilikçilik, inavasyon, tasarım, ar-ge ile ilgili ağırlığı kazanmadır.” Türkiye’nin bu kavramın içini dolduran önemli adımlar attığını düşünen Ercan Tezer, bu adımlardan bir tanesinin 5746 Sayılı Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) ) Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun olduğunu söylüyor. Bu yasanın önemli teşvik unsuru getirdiğini, birincisinin ar-ge merkezi, ikincisinin ise rekabet öncesi iş birliği olduğunu söylüyor. Rekabet öncesi iş birliğinin önemine dikkat çeken Ercan Tezer, “Hiçbir koşula tabi olmadan iki şirket bir araya gelip proje yaptığında, aynen ar-ge merkezinin sahip olduğu, çalışan kişilerin sigorta muafiyeti, vergi muafiyetine sahip olacaklar. Bugün itibariyle 75 ar-ge merkezi var ama henüz bir tane bile rekabet öncesi iş birliği kurulmadı. Çünkü bizim şirketlerimiz egolarından vazgeçip kol kola girmeye imtina ediyorlar. Bu iş birliğinin hiçbir hukuki bağı yok yani ortaklık veya şirket evliliği değil, dolayısıyla doğrudan doğruya bir proje için iş birliğidir. Adı, sınırları ve katkıları belli bir iş birliği, projenin çıktılarını paylaşmaktır ve oradaki kazançtan yararlanmaktır” diyor ve ekliyor:” Küresel pazarlarda yenilikçi olmazsanız yaşamanız mümkün değil. Küresel düşünmemiz şart.” Çevreyle ilgili olarak önerilerde bulunan Ercan Tezer, üretimde mutlaka atık olduğunu, sanayici olup da atık yaratmayan bir sanayi dalı kalmadığını ama marifetin de atığı minimize etmek ve atığı düzgün bir şekilde bertaraf etmek olduğunu söylüyor. Atıkları azaltmanın sadece çevre bakımından değil, sanayinin çok büyük girdisi olan enerji maliyetini azaltma bakımından da önem taşıdığının altını çiziyor.
Dünyanın genelinde üst segment araçlara talebin azalacağı söyleniyor. Elektrikli hibrit araç gibi çevreci araçlara olan talep ise artacak
Türkdöküm
41
DOSYA
TEDARİKÇİLERİMİZ GLOBAL DÜŞÜNEN BİR OYUNCU OLMALI Daimler’in yeni tedarikçi bulma sistemi ile ilgili bilgi veren Mercedes Benz Türk Döküm Dövme Satınalma Sorumlusu Onat Kırçova, MBT’de (Yeni Tedarikçi Seçim Prosesi) tedarikçi ile ilişkinin başlama süreçlerini anlatıyor. Tedarikçileriyle ilişkilerin bir ticaret fuarında başlayabileceği gibi, kendi araştırmaları veya firmaların kendilerine önerilmesiyle de başlayabileceğini söylüyor. İlk görüşmeden sonra teklif alma fazına geçen Mercedes Benz’in tedarikçilerinden beklediği en önemli unsurlarının ISO TS 16949 belgesinin olması. Özellikle yeni firmalarda bu belgenin olmasına dikkat ediliyor. Mercedes Benz’in şu anda çalıştığı bazı firmalarda bu belge yok ancak üst yönetim ISO TS 16949 belgesi olmayan tedarikçileri bu belgeye entegre etme çalışmaları yapıyor, bu entegre sürecinde başarılı olunmadığı taktirde tedarikçi ile sözleşmesini iptal etme hedefi koyuyor. Mercedes’in, çalışmak isteyen firmalardan bekledikleri en önemli unsurlardan biri tabi ki fiyat konusu. Her firmanın aynı fiyatları bazen veremediğini vurguluyor Onat Kırçova. Bunun nedeninin ise yalın yönetim sorunu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Yönetimin, bir fiyatı nasıl verebilirim, verimliliği nasıl sağlayabilirimi belki çok bilemediğinden kaynaklanıyor. Çünkü geçen sene bir grup dövme parçayı, lojistik dahil karşılaştırmada en iyi fiyatı veren bir Kore firması Wörth fabrikasına teslim edecek şekilde görevlendirildi. Yani dünya çapında global bir satın alma yapıyoruz. Dolayısıyla işi almak için fiyat teklifi veren tedarikçi iyi bir analiz yapmalı. Tedarikçi teklifleri verirken öncelikle gönderilen resimlere ve datalara göre fiyat vermeli, bu çok önemli ama bunun da ötesinde tekliflerde mutlaka maliyet düşürücü önerilerini de eklemeleri gerekir. Örneğin işlemeyi minimuma düşürerek veya resmin üzerinde bir yer işleme olarak görülmüş ben bunu dökümle de yapabilirim gibi tekliflerle bize gelip burada maliyetleri minimuma indirmemiz gerekiyor.” Onat Kırçova bu analizlerden sonra yeni başlayacak süreci ise şöyle anlatıyor: “Teklifi aldıktan sonra içimizde bir analiz yapıyoruz, fiyat mukayeselerini yapıyoruz, teknik konseptleri değerlendiriyoruz ve bütün birimlerin ortak olduğu toplantılarda oturup diyoruz ki, bu firmayı proje için veya yerleştirme kapsamı için önerebiliriz, ortak birimlerin olduğu toplantıdan çıktığımızda da hangi firmanın görevlendirileceği hemen hemen ortaya çıkıyor. Bundan sonra ise OSA dediğimiz süreç başlıyor. OSA, Daimler’in 6-7 birimindeki yetkililerin toplanıp bir gün
42
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Mercedes Benz Türk Döküm Dövme Satınalma Sorumlusu Onat Kırçova
firmaya yaptığı değerlendirmedir. Firmanın bundan geçmesi beklenir. OSA bir denetleme değil, belirli bir kapsam için öngörülen bir firmanın potansiyelini ve üretim alanının değerlendirildiği bir metottur. Bundan sonra firmanın sisteme tanıtılması süreci başlar. Firmayı sisteme tanıtmadan önce tanıtım dosyası gönderiyoruz. Firma bunun bazı kısımlarını doldurmak zorunda, sonra da firmayı sisteme kaydedip, ürün siparişlerini veriyoruz.” Daimler’in tedarikçiden beklediği diğer bir unsur ise, tedarikçinin verilen tekliflere başlayıp tekliflerin sonunda seriye geçip de parçanın ömrü boyunca ve parçanın ömrü bittikten sonra yedek parça zamanında bile o parçanın takibini yapabilmesi ve ondan sorumlu olabilmesi. Satın alma olarak da beklentilerini sıralayan Onat Kırçova, yaşadıkları en önemli sorunlardan birinin teklif alma zamanı olduğunu söylüyor. Teklif istendiğinde önemli olanın teklifi istenen zaman içinde kendilerine iletilmesi. “Şunlar yaşanıyor; mesela bir buçuk ay öncesinden teklifi istiyorum, şu güne kadar vermeniz gerekir diye, o güne kadar firma hiçbir şey sormuyor, ben arıyorum teklif göndermediniz diye, evet diyor bazı resimler gelmedi. Niye bize sormadınız, işte arkadaşlar atlamış diyor, bu verimlilik açısından zaman kaybına neden oluyor. Maalesef ki bu geçtiğimiz 2 yıllık zaman zarfında inanılmaz zaman kayıpları yaşadık, devamlı teklif istedik ve teklifler devamlı gelmedi, değerlendirmeler geç kaldı, ama Almanya aynı anda teklifleri alıyor. Tedarikçilerimizin veya tedarikçimiz olmayı düşünen firmaları global düşünüp, global bir oyuncu olmasını istiyoruz ve bekliyoruz. Global oyuncu olmanın yukarıdan bakıp düşünmek olduğunu biliyoruz, beklentimiz tedarikçimizin artırdıkları verimlilikle ve parça üzerinde kendi geliştirme faaliyetleriyle birlikte bizlere gelmelerini bekliyoruz. Global bir oyuncu olmanın yolu buradan geçiyor.”
DOSYA
REKABET VE KALİTEYE ÖNEM VERİYORUZ Oyak Renault toplam 151 firmadan satınalma yapıyor. Bu firmalar bir panelde toplanıyor. Renault’da panel ürün grubu anlamına geliyor, örneğin dökümde herhangi bir tedarikçi bir proses için değil de bir ürün grubu için panelde yer alıyor, bundan dolayı birkaç çeşit panel var ve bu panelde hem lokal hem de global tedarikçiler yer alıyor. Panelde yer alan 151 firmanın dağılımına bakıldığında en büyük grup 44 firmayla bağımsız yerli firmalar. Bundan sonraki grup 40 adet ile global firmalar ve onların Türkiye’de yerleşmiş fabrikaları. 20 adet firma ise yerli firmalarla anlaşma yapanlar. 14 firma panel dışı sağlayıcı, son olarak en büyük grup 26 firma ise Oyak Renault’nun direkt satın alma yaptığı, gerek serbest bölgelerde yer alan gerekse lojistik akışın direk yapıldığı Romanya gibi ülkelerde yer alan firmalar. Renault panelinde sınırlı sayıda imalatçı var, çelik döküm grubunda 9 imalatçı ve alüminyum döküm grubunda 10 imalatçı ile çalışıyor. Renault’nun son zamanlarda belirlediği eğilime bakıldığında döküm için kendi içinde büyük bir kapasite var. Renault’nun kendi bünyesinde yeralan dökümhanelerin mevcut kapasitesi 50 bin tonun üstünde ve var olan kapasiteyi özellikle büyük parçalarda kullanıyor. Renault’un önemli bir eğiliminin imalatçı sayısını optimize etmek olduğunu belirten Satınalma ve Mekanik Projeler Sorumlusu Ali Altıok, bunun doğrudan küçülme anlamına gelmediğini, imalatçılarla daha sağlam bir yapı oluşturmak, belli bir strateji belirlemek ve bununla yürümek olduğunu söylüyor. Oyak Renault panelinde ise şu an pik dökümde 2 imalatçı ve alüminyum dökümde ise 3 imalatçı ile çalışıyor. Bu imalatçılara ek olarak 2011 yılında pik ve alüminyum dökümde birer imalatçı ile daha çalışma hedefi var. Ali Altıok tedarikçilerinden en önemli iki beklentiyi, rekabet ve kalite olarak açıklıyor. Rekabetçilik konusunda Türk tedarikçilerin yeterli bir seviyede olmadığını hem çelik hem de alüminyum dökümde bu sıkıntıyı yaşadıklarını belirtiyor ve şöyle ekliyor: “Açık olarak konuşmak gerekirse Renault’nun hedefi Batı Avrupa’ya göre daha ucuza döküm parçası almaktır. Bu araçlarımızı Türkiye’de üretme hedefimizle uyumludur. Optimum rekabetçilik seviyesine gelmeden şu andaki mevcut imalatçıları tutmak ve artı imalatçı eklemek gerçekten zor. Rekabetçilik konusundan herkes bir çok şey söyledi ve hepsi doğru ama rekabetçiliği teknik ve ekonomik teklifin sunulduğu, dizaynın önerildiği ilk aşamadan sağlamak lazım. Buna somut bir örnek vermek istiyorum. Eğer söz konu-
Oyak Renault Satınalma Sorumlusu Ali Altıok
su bir pompa ise, pompa geliştirme maliyetinin 1 milyon Euro’nun üstünde düşünürsek, bizim yerli tedarikçimizin ya da Türkiye’de üretim yapacak tedarikçimizin tüm yerli kaynakları kullanıp, yatırımı ile birlikte tüm geliştirme maliyetini 350-400 bin Euro’lara sağlayabilirse zaten nakit akışında ve projenin rantabilitesinde doğrudan bir başarı sağlamış olacaktır. Ondan sonrası yüzde 15-20 hedefini ne kadar yakalar, yakalayamaz o ayrı bir konu.” Renault’nun kalite beklentisini iddialı hedeflerle açıklayan Ali Altıok, örneğin şu an silindir bloklarında Renault tedarikçilerinden biri 2000 ppm’e angaje olmuş durumda ve bunun daha altını yapmaya çalışıyor. Tabi bu bir kademeli geçiş, baktığımız zaman 2 yıllık bir süreç içinde bu seviyeye gelmeyi kendine hedef edinmiş. Alüminyum dökümde işlenmiş parçalar aldıklarını ve bu parçalarda sıkıntı yaşamadıklarını, hatta sıfır seviyesinde ppm ile bu parçaları sağlayan tedarikçiler olduğunu söyleyen Ali Altıok, Renault’nun bu ppm seviyelerini yerli tedarikçilere olduğu gibi yurt dışı tedarikçilere de uyguladığının altını çiziyor.
Türkdöküm
43
DOSYA
BMV TEDARİK ZİNCİRİNDE ASYA VE AMERİKA’NIN ÖNEMİ ARTIYOR 2011 yılında 1.6 milyon araç üretmeyi hedefleyen BMV Group, yılda 23 milyar Euro satın alma hacmine sahip. Bu satın almanın içinde döküm ürünleri yüzde 10 seviyesinde. BMV Güneydoğu Avrupa Satınalma Sorumlusu Eşref Mermer, BMV’nin 2005 yılında satın aldığı malzemelerin yüzde 52’sini Batı Avrupa’dan, yüzde 31’ini Doğu Avrupa’dan ve yüzde 13’ünü ise Asya ve Amerika’dan tedarik ettiğini söylüyor.2011’de yeni gelecek 1 serisiyle birlikte Asya ve Amerika’nın payının yüzde 16’ya çıkacağı, 2014’te ise yeni gelecek alt segment araçlarla bu payın yüzde 25’lere kadar yükseleceği öngörülüyor. Asya ve Amerika’nın önemi artarken, tedarik anlamında Batı Avrupa payı biraz azalarak Doğu Avrupa’ya doğru bir yöneliş olacak. BMV, Türkiye’de otomotiv sanayisini yakından görmek için 2007 yılında İstanbul’da büro açmış, daha sonra Türkiye’nin de Doğu Avrupa gibi Münih’ten yönetilebileceği kararıyla İstanbul ofisi 2009 Mart ayında kapatılmış. Eşref Mermer, satın almada herkes gibi öncelikle bir pazar araştırması yaptıklarını, örneğin Türkiye’de neler olduğunu, hangi alanda güçlü veya eksik olduğunu, ne gibi parçaların alınabileceğini tespit edip, firma ile ön görüşme yaptıklarını ve daha sonra değerlendirip merkeze öneride bulunduklarını söylüyor. BMV’de ‘yonca yaprağı’ diye anılan içinde ar-ge, lojistik, kalite ve satınalmacı olan, adını da buradan alan gruba değerlendirilen yan sanayici firmayı sunduklarını söyleyen Eşref Mermer, buradan çıkacak duruma göre firmaya önce resmi teklif gönderdiklerini belirtiyor. Gönderilen teklifte görev taksimi tablosu yer alıyor; tabloda, BMV’nin görevleri, örneğin ar-ge çalışmalarından kaliteye veya seri üretime kadar kimin görevi nedir veya sorumluluk alanları nerelerdir, tüm süreçler yazılıyor. Projede sorumlu olanlar, sadece bilgi vermek zorunda olanlar veya beraber çalışmak durumunda olanlar da bu tabloda belirleniyor. Sonradan görev sorumluluk tartışmaları yaşanmaması için teklif verilirken bu tablonun imzalanması isteniyor. İkincisi ise hammaddeden işçiliğe kadar her şeyi detaylı görmek için kalite ve fiyat detaylandırması yapılıyor. Örneğin sadece bir parçaya ait kalite şartnamesi ve fiyat detaylandırması yapılıyor. Alınan tekliflerden karşılaştırma yapıldıktan sonra içinde birkaç firma seçilerek Münih’e çağrılıyor. Tedarikçilerinden beklentilerini de anlatan Eşref Mermer, BMV bir araba yapmaya karar verdiğinde bu projenin yüzde 70’ini bitirmiş hale getiriyor, projenin geri kalanını uzman kişilerden, tedarikçilerden ve kendi konusunda da dökümcülerden bekliyor diyor ve ekliyor: “Sizlerden tabi dizaynı isteyince bu parçaya benzer başka parça yapıp yapmadığınızı soruyoruz. Bu parçada kullanacağınız alaşımın detayını istiyoruz, ne kullanmak istediğiniz, niçin kullanmak istediğiniz gibi sorular soru-
44
Ocak - Şubat - Mart / 2011
BMV Güneydoğu Avrupa Satınalma Sorumlusu Eşref Mermer
yoruz. Bu durum demirden alüminyuma kadar geçerlidir. Alternatif teknolojileri, materyalleri, yani bizim planladığımız durumdan daha değişik bir şeyler olabilir mi onu araştırıyoruz. BMV’nin teklifte size göndermiş olduğu ağırlığı sorguluyoruz, amacımız ağırlığı devamlı düşürmek, acaba diyoruz siz bu ağırlığı uygun görüyor musunuz eğer görmüyorsanız bir öneriniz var mı? Ağırlık bizde çok önemli, bazen parça pahalı olabilir ama ağırlığı düşürürse karşı karşıya koyuyoruz, yine de pahalı parçayı alabiliyoruz.” Eşref Mermer, bugünkü beklentilerin yanında gelecekte ne gibi zorluklarla karşılaşılabileceği konusunda ise, “Kalite şartları gittikçe artacak, çünkü arabaların hepsi benzer hale gelmeye başladı. Burada ancak kalite ile fark yaratabilirsiniz. Bizim de zaten iddia ettiğimiz bir konu. Fiyatlandırma da ise tedarikçiden gelen en iyi fiyat olsa dahi biz kendimize göre belli bir fiyat belirliyoruz, uzmanlarımızla niye bu fiyat değil diye araştırıyoruz. Yani teklifi alıyorsunuz gayet güzel diğerlerinden de iyi ama buna rağmen bizim analistler tedarikçinin yanına gidebiliyor, üretimine bakıyor, teknik analizlerini yapıyor ondan sonra nominasyon çıkıyor. Bir de gittikçe artan ortak parçalar olacak, volumlerde değişmeler olacak, yani arabanın volumleri, lojistikler önemli olmaya başlıyor. “
DOSYA
VOLKSWAGEN, KALİTE YETERLİLİĞİ VE PERFORMANSI KRİTER TUTUYOR Günlük ortalama 25 bin 927 araç üreten Volkswagen, grup olarak 2009 yılında toplam 6 milyon 54 bin 829 araç üretti. Dünya genelinde 61 üretim tesisi, 368 bin 500 çalışanı olan Volkswagen 2009 yılını 198 model ile kapattı. Volkswagen’in hedefi 2018 yılında 10 milyonun üstünde araç üretmek. Volkswagen’in yan sanayi kalite sistemi ve dokümantasyonu ile ilgili bilgi veren İstanbul Ofisi’nden Zozan Teker, Volkswagen’in kalite konusunda yan sanayilerini kalite yeterliliği ve kalite performansı olarak iki başlık altında değerlendirdiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Kalite yeterliliği denildiği zaman burada daha çok denetimlerden bahsediyoruz. Bu denetim sonucunda yan sanayilerimize bir not veriyoruz. Eğer ki tedarikçimiz yüzde 92 ile 100 arasında bir not almışsa bu A sınıfı yan sanayidir ve kalitesi yeterlidir. Eğer B ise yüzde 82 ile 91 arasında puan almıştır ve iyileştirmeye açık noktaları vardır, kalitesi yeterlidir ama koşulludur. Bu oran yüzde 82’den düşük ise kalitesi yetersizdir ve Volkswagen ile çalışamaz diyoruz. Kalite performansı olarak bakıldığında ise numunelendirme notu bu performansını gösteriyor. Yani seri sev-
Volkswagen, Türkiye’de 166 yan sanayiye denetim yapmış ve bu denetim sonucunda A, B ve C sınıfı yan sanayiciler adet olarak seçilmiş, bunlardan 118’i şu anda B, 14 tanesi C ve 34 adedi ise A sınıfı yan sanayi olarak görülmüş
Volkswagen İstanbul Ofisinden Zozan Teker
kiyatlarda ne kadar problem ortaya çıktığı, sahada ortaya çıkan reklamasyonlar değerlendirilerek bu performans belirleniyor. Burada eğer A ise kalite problemi yok, B ise kritik yan sanayi diye bir programımız var oraya dahil ediliyor, eğer C ise bu zaten oldukça riskli bir durum. Bu durumda Volkswagen üst yönetiminde bir kalite toplantısı yapılıyor ve bu artık o tedarikçi ile çalışılmayacağı anlamına geliyor.” Volkswagen, 1990-2010 yılları arasında Türkiye’de 166 yan sanayiye denetim yapmış ve bu denetim sonucunda - A, B ve C sınıfı yan sanayiciler seçilmiş. Bunların rakamsal dağılımlarına bakarsak: 34 adedi ise A sınıfı yan sanayi, 118’i B sınıfı yan sanayi ve 14 tanesi de C sınıfı olarak belirlenmiş. Ürün grubu bazlı bakıldığında ise denetim yapılan parçaların dağılımı şu şekilde: yüzde 42’si powertrain, yüzde 30’u elektrik-elektronik parçalar, yüzde 25’i metal parçalar, yüzde 9’u interieur ve yüzde 60’ı ise exterieur parçalar.
Türkdöküm
45
Rakamlarla Dünya Döküm Üretimi
K
üresel ekonomik kriz 2009 yılında dünya döküm pazarında ciddi daralmaya neden oldu. 2008 yılına göre dünya döküm ticaretinde yüzde 14’lük bir düşüş gerçekleşti. 2010 rakamlarının henüz açıklanmadığı döküm sektöründe 2009 yılında yaşanan daralmanın azaldığı veya en azından durduğu aşikar. Amerikan Dökümcüler Derneği (AFS) tarafından hazırlanan ve her yıl Aralık ayında Derneğin yayın organı Modern Casting’de yayınlanan Dünya Döküm Üretim Raporu’nun 2009 yılı sonuçlarını içeren araştırmanın 44. sayısı Aralık 2010’da açıklandı. Söz konusu araştırmada kullanılan Türkiye’ye ilişkin sektörel veri ve bilgiler TÜDÖKSAD tarafından derlenerek AFS’ye iletiliyor. www.moderncasting.com internet adresinde yayınlanan araştırmayı ve TÜDÖKSAD tarafından eklenen Türkiye Döküm sanayisine ilişkin bilgileri tablo ve grafiklerle sunuyoruz. Amerikan Dökümcüler Derneği’nin hazırladığı rapora göre, 2009 yılında dünya döküm ticareti toplamda 80 milyon 343 bin 048 ton olarak gerçekleşti, sektörde bir önceki yıla kıyasla yüzde 14’lük bir daralma yaşandı. 2009 yılındaki araştırmaya katılan 34 ülke arasında sadece, Çin, Hindistan, Güney Kore, Portekiz ve Güney Afrika olmak üzere 5 ülkede pozitif büyüme rakamları kaydedilebildi. Bu beş ülke dışında yaşanan üretim düşüşü yüzde 30’ları buldu. Üretimdeki gerileme, dökümhane başına ortalama üretim değerlerine de yansıyor. Almanya, tesis
46
Ocak - Şubat - Mart / 2011
başına üretim verimliliğinde liderliğini korumakla birlikte, 2008 yılında 9 bin 639 ton olan dökümhane başına üretim miktarı, 2009 yılında 6 bin 481 tona geriledi. Çin’de ise, dökümhane sayısındaki azalmaya rağmen artan üretim rakamları tesis üretim verimliliğinin artmasını getirdi ve dökümhane başına üretim miktarı 1.117 tondan 1.357 tona yükseldi. 2009 yılında piyasalarda yaşanan durgunluk ve çalkantılar, en çok üretim yapan ilk 10 ülke sıralamalarında ciddi yükseliş ve düşüşlere neden oldu. Brezilya, 2008 yılında üretimde en fazla artış kaydeden iki ülkeden biriyken, 2009 yıllında yüzde 31.5’lik üretim kaybıyla, ilk 10 ülke sıralamasındaki ülkeler arasında en büyük düşüşü yaşayan ülke oldu. Listedeki ülkeler arasında, döküm tonajı açısından üretimde en yüksek büyümeyi yüzde 9’luk artışla Hindistan gerçekleştirdi. İlk 10 ülkenin toplam üretimi 2009 yılında 70.476.338 ton, dünya üretimi içindeki payları ise yüzde 88 olarak gerçekleşti. 2009 yılı, ABD’nin üretim miktarında üst üste düşüş kaydettiği 4. yıl oldu. Bu dört yıllık düşüşün ardından, ABD, ilk kez, üretim hacmi bakımından, bu yıl ikinci sıraya yerleşen Hindistan’ın 35 bin ton gerisinde kalarak 3. sıraya geriledi. 44. Dünya Döküm Raporu’nda yer alan veriler ilgili ülke döküm sektörü meslek dernekleri ve/veya temsilcileri tarafından sağlandı. Bu yılki araştırmaya katılamayan Danimarka, Hollanda ve Tayland sıralamalarda önceki yıl verileri ile yer aldılar. Bosna Hersek, Moğolistan ve Sırbistan ise bu yıl sıralamaya yeni giren ülkeler oldular.
AFS
En Büyük 10 Ülkede Tesis Başına Üretim Ortalaması (ton / tesis) TÜRKİYE; 827 İTALYA; 1.489 FRANSA; 3.789 KORE; 2.446 BREZİLYA; 1.726 ALMANYA; 6.481 RUSYA; 3.111 JAPONYA; 2.585 ABD; 3.596 HİNDİSTAN; 1.618 ÇİN; 1.358
Dökümhane Başına Üretim Miktarı En fazla üretim yapan ilk 10 ülkede, dökümhane başına ortalama üretim miktarı 2009 yılında yaşanan durgunluk
(resesyon) sonucunda tesislerin düşük kapasite ile çalıştırılmasından dolayı düşüş gösterdi. Çin ve Kore’de bir önceki yıla kıyasla artan üretim rakamları tesis üretim verimliliğinde artış olduğunu gösteriyor.
Ülkelere Göre Dökümhane Sayıları Ülke Avusturya Belçika Bosna Hersek Brezilya Kanada Çin Hırvatistan Çek Cum. Danimarka Finlandiya Fransa Almanya Macaristan Hindistan İtalya Japonya Kore Meksika Moğolistan Hollanda Norveç Polonya Portekiz Romanya Rusya Sırbistan Slovenya Güney Af. İspanya İsveç İsviçre Tayvan Tayland Türkiye İngiltere A.B.D. Ukrayna
Çelik
Demir dışı
Toplam
Ton / tesis
29 16 5 552 41 17.000 15 84 7 14 103 205 62
4 7 2 191 29 4.700 3 34 0 6 37 53 31
39 8 4 588 115 4.300 24 62 10 16 319 344 97
157 456 508 181 24 16 8 185 47 53
44 75 142 162 15 0 3 0 6 45
920 1.166 223 350 3 5 11 245 39 71
14 8 88 60 32 18 478 230 741 230 659 400
8 3 51 32 13 4 40 26 72
16 16 117 50 73 43 330 220 433 220 985 437
72 31 11 1.331 185 26.000 42 180 17 36 459 602 190 4.600 1.121 1.697 873 647 42 21 22 430 92 169 1.350 38 27 256 142 118 65 848 476 1.246 450 2.060 960
3.382 2.542 1.515 1.726 3.974 1.358 1.281 1.505 5.153 2.104 3.784 6.481 696 1.618 1.489 2.585 2.446 2.296 350 4.042 3.297 1.791 1.381 532 3.111 2.346 5.203 1.927 6.353 1.649 1.048 1.079 639 827 866 3.596 1.042
Demir
416 233
Türkdöküm
47
AFS
Öne Çıkan Ekonomik Sıkıntılar
Birkaç istisna ile dünya döküm sektöründe üretim 2009 yılında en düşük seviyeleri gördü. Bu durum özellikle bazı ülkeler açısından oldukça ağır üretim kayıpları olarak ortaya çıkmakta. Rusya: 2007 – 2009 yılları arasında Rusya’nın üretimi yüzde 42,6 oranında düşüşle 7,8 milyon tondan 4,2 milyon tona geriledi. Rusya, 2007 yılında en fazla üretim yapan ülkeler arasında 3. sıradayken bu yıl, Hindistan ve Japonya’nın ardından beşinci sıraya geriledi. 2009 yılında dökümhane sayısında da 300 adetlik bir azalma yaşandı. Finlandiya: Finlandiya’nın döküm üretimi bir yılda yarı yarıya düşerek 152 bin 888 tondan 75 bin 741 tona geriledi. Döküm üretimi, değersel olarak yüzde 46 oranında gerileyerek 350 milyon USD oldu.Avrupa Dökümcüler Birliği (CAEF) verilerine göre, bu sert düşüşlere rağmen Finlandiya’da kapanan dökümhane yok ancak toplam işgücünde yüzde 15,7 oranında daralma yaşandı. Çek Cumhuriyeti: Çek Cumhuriyeti’nde üretim yüzde 49,5 oranında düşüşle 536 bin 789 tondan 270 bin 970 tona geriledi. Verimlilikte de düşüş yaşayan Çek Cumhuriyeti’nde, dökümhane başına 2 bin 684 ton olan üretim 1.505 ton olarak gerçekleşti.
ışı 8 d r i 89 em 14. ,8 D .7 5 12 % 1
Pik 37.615.831 %46,8
o 6 er .78 f S 79 1 .9 26, 0 2 %
Dünya döküm üretiminde, pik döküm hala en büyük payı alsa da, her yıl yüzdesel olarak gerilemeye devam ediyor. 1999 yılından bu yana pik döküm üretiminde toplam artış yüzde 9.3 olarak gerçekleşti. Buna karşılık sfero döküm yüzde 39.6, çelik döküm yüzde 50 ve demirdışı metal döküm üretimi ise yüzde 41.1 oranında artış görülüyor.
Dünya Döküm Üretiminin Metallere Göre Dağılımı 2009
Çe 9.03 lik 2.5 % 11 49 ,2
Dökülen Metallere Göre Dünya Döküm Üretimi
Pik Döküm – Sfero Döküm Karşılaştırması Pik dökümün yüzde 65, sfero dökümün ise yüzde 35 olduğu dünya demir döküm üretiminde payları arasındaki fark her ülke için aynı oranlarda gerçekleşmemekte. İlk beş üretici bazında bir değerlendirme yapılacak olursa, demir döküm üretim dağılımında sfero dökümün payının en yüksek olduğu ülke ABD. Rusya ve Japonya’da pik ve sfero döküm payları arasındaki fark ise Çin ve Hindistan’da olduğu kadar yüksek değil.
En Büyük 5 Ülkede Üretimin Metallere Göre Dağılımı 18 16 14 12 10 8
MİLYON TON
6 4 2 0
ÇİN
HİNDİSTAN
A.B.D
JAPONYA
RUSYA Pik
48
Ocak - Şubat - Mart / 2011
TÜRKİYE Sfero
Çelik
Demirdışı
AFS
Bölgesel Üretim 2008’den bu yana toplam üretim Avrupa’da yüzde 31.5, Kuzey Amerika’da yüzde 28.5 oranında gerileme gösterdi. Kuzey ve Güneydoğu Asya rakamları ise daha olumlu bir tablo sunmakta, Hindistan, Çin ve Kore’de 2009 yılı üretim rakamları artış göstermekte
2009 Dünya Döküm Üretimi Ülke Arjantin Avustralya Avusturya B. Rusya Belçika Brezilya Kanada Çin Hırvatistan Çek Cum. Danimarka Finlandiya Fransa Almanya İngiltere Macaristan Hindistan İran İtalya Japonya Kore Litvanya Meksika Moğolistan Hollanda Norveç Polonya Portekiz Romanya Rusya Sırbistan Slovakya Slovenya Güney Af. İspanya İsveç İsviçre Tayvan Tayland Türkiye A.B.D. Ukrayna Toplam2009 Toplam2008 Toplam2007 Toplam2006 Toplam2005 Toplam2000
50
Pik
Sfero
Temper
Çelik
Bakır Alaşımları
Alüminyum Magnezyum Zamak
Diğer
Toplam
29.200
89.700
na
19.800
2.203
87.698
4.676
10.191
na
243.468
49.100 1.365.030 458.850 17.000.000 22.107 138.838 32.367 28.041 562.000 1.806.480 102.000 25.834 5.050.000
500 525.971 na 8.700.000 17.375 40.678 48.020 31.363 869.000 1.191.786 137.000 15.221 800.000
na 26.850 na 600.000 na 1.881 na na na 31.273 na 11 60.200
28.100 166.382 111.720 4.800.000 1.313 52.392 na 9.413 59.500 182.435 56.000 5.695 880.000
na 12.075 17.656 600.000 459 888 1.433 3.052 18.818 76.720 8.000 1.442 na
1.582 194.569 146.879 3.350.000 11.652 34.772 na 3.612 205.924 540.444 78.000 80,10 653.000
na 3.233 na na na na na na na 19.859 2.000 na na
530 2.806 na na 230 1.368 6 260 19.513 51.193 6.200 3.738 na
na na na 250.000 661 144 5.778 na 1.949 1.475 700 262 na
78.812 2.296.916 735.105 35.300.000 53.797 270.970 87.604 75.741 1.736.704 3.901.665 389.900 132.304 7.443.200
566.068 1.653.901 1.020.600
372.449 1.364.644 607.600
na 37.235 38.500
65.283 198.248 153.500
14.386 75.284 24.500
549.400 1.025.507 279.100
6.700 6.280 na
49.000 20.563 na
45.516 4.336 11.200
1.668.802 4.385.998 2.135.000
693.975 2.000 78.241 15.200 570.000 30.995 29.485 1.740.000 43.150
53.010 120 6.209 48.400 na 60.165 1.471 1.200.000 2.320
na 100 438 na na na 712 60.000 1.460
70.815 12.000 na 2.700 na 8.803 22.955 700.000 25.040
126.530 60 na 2.177 na 10.800 1.814 90.000 995
539.990 180 na 4.058 200.000 15.800 31.163 340.000 1.420
98 na na na na na 1.750 35.000 na
906 na na na na 480 535 15.000 500
na 240 na na na na g 20.000 14.260
1.485.324 14.700 84.888 72.535 770.000 127.043 89.894 4.200.000 89.145
74.000 95.565 274.000 113.300 17.600 343.854 70.000 456.000 2.409.483 640.000 37.615.831 42.958.542 44.917.143 42.539.286 40.797.563 34.034.171
14.900 68.832 461.300 27.700 31.000 175.902 30.000 352.000 2.553.725 40.000 19.939.470 23.841.444 22.877.201 21.955.421 19.591.355 13.102.599
na 114.276 na na na na 30.000 2.000 35.380 na 1.040.316 1.504.777 1.101.222 1.263.474 1.233.559 991.941
27.900 147.235 65.200 15.300 1.806 50.849 28.600 98.000 686.739 275.000 9.032.549 10.538.385 10.183.295 9.938.806 9.002.724 6.369.684
2.976 17.220 6.791 8.400 1.807 33.166 28.600 12.500 178.715 na 1.379.467 1.808.580 1.596.834 1.672.068 1.511.270 1.058.120
18.144 47.364 86.212 24.600 14.613 230.059 100.000 96.500 1.191.134 45.000 10.237.431 10.932.434 12.727.106 12.282.534 11.651.525 8.045.648
495 na na 1.300 na 5.159 na na 66.224 na 152.774 268.675 278.496 1.271.246 239.227 104.873
2.079 2.730 8.084 4.000 1.308 74.629 16.900 13.500 166.922 na 473.170 664.136 939.394 941.461 936.661 829.651
na na 491 na na 1.065 na na 119.748 na 472.056 916.997 165.294 151.330 195.848 213.552
140.494 493.222 902.078 194.600 68.134 914.683 304.100 1.030.500 7.408.069 1.000.000 80.343.064 93.449.270 94.919.007 92.515.626 85.159.732 64.750.239
Ocak - Şubat - Mart / 2011
2010 YILI SONUNDA EKONOMİK GÖRÜNÜM Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük sıkıntılar yaratan 2008 yılının son çeyreği ve 2009 yılı kriz dönemi yaralarının ne zaman ve nasıl sarılacağı herkes için büyük bir umutsuzluk ve soru işaretiydi. Bu noktada 2010 yılı büyük önem taşımaktaydı. 2010 yılı, özellikle ikinci yarısından sonra, tam olmasa da krizin yaralarının sarıldığı bir yıl olarak herkese nefes aldırdı ve 2011 yılı ile sonrası için olumlu beklentileri yükseltti. Türkdöküm dergisi olarak Ankiros fuarında konuşabildiğimiz Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği üyelerine 2010’un nasıl geçtiğini ve 2011 yılından beklentilerini sorduk. Genel bir iyimserlik tablosu çizen üyelerin görüşlerini, TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Niyazi Akdaş’ın ekonomik görünüm ve 2011 yılı beklentileri değerlendirmesiyle birlikte aktarıyoruz.
DET AY
Türkdöküm
53
DEĞERLENDİRME
AVEKS AKDAŞ DÖKÜM Necdet Akdaş 2008 yılı son çeyreğinde belirtileri görülmeye başlanan küresel kriz, 2009 yılı başından itibaren kendisini yoğun şekilde hissettirdi. 2008 yılı sonunda yüzde 78 kapasite kullanım oranı ve parasal değer olarak toplam satış hacminin yüzde 80’i oranında ihracat yapmayı başarmıştık. 2009 yılı sonunda kapasite kullanım oranı yüzde 42’ye düşmüştü. Toplam satışları içinde ihracatın payı oransal olarak çok düşmemekle birlikte, yaşanan sipariş iptalleri nedeniyle toplam ihracat miktarında parasal değer olarak yüzde 32’lik bir düşüş yaşadık. Akdaş Döküm yönetiminin sosyal sorumluluk anlayışının doğal bir gereği olarak, bu ortamda dahi toplu işçi çıkarma veya tensikata gitme eylemlerine tevessül edilmedi. 2009 yılı boyunca kriz gerekçesi ile hiçbir çalışanımızın işine son verilmedi. 2010 yılında ise, kapasite kullanım oranımız yüzde 55 seviyelerinde gerçekleşti. Bu kapasite kullanım oranı, 2009 yılına göre yüzde 30’luk bir iyileşmeyi ifade etmekle birlikte, hala 2008 rakamlarına ulaşılamadı. Özetle 2010 yılını, ülke genelinde alınmış olan hatalı ekonomik önlemler ve para politikalarına rağmen şirketimiz açısından hasarsız atlatılmış bir yıl olarak görüyoruz. 2011 yılında, kapasite kullanım oranının yüzde 65 düzeyine çıkarmayı, toplam satışlar içinde ihracatın parasal oranını yüzde 80’e çıkartmayı, 2009 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilemeyen yatırım planımıza başlamayı hedeflemekteyiz.
54
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Serdar Erol 2010 yılı çok iyi geçti, 2008 yılının rakamlarını yakaladık. Geçtiğimiz 2 yılı, 2008 yılıyla kıyaslamak doğru olacak, çünkü en iyi yılımızdı, onu da bu sene yakalamış olduk. 2011 yılı ise bu seviyelerde gidecek diye düşünüyoruz. Hizmet ettiğimiz dökümhaneler ve demir çelik üreticilerinden aldığımız olumlu sinyallerin devam edeceğini düşünüyoruz. Tabi yine de yaşayıp görmek lazım. Büyük dökümhaneleri yarı mamul aldığı malzemelerin neredeyse her kalemini sağlayan bir firmayız, küçük dökümhanelerin de yüzde 100 malzemelerini veriyoruz. Büyük dökümhaneler için; pik, ferro alyaj, refrakter ürünlerimiz mevcut. Küçük dökümhanelerde ise, reçine, bentonit, kömür tozu ile birlikte yine ferro alyaj, pik, refrakter ağırlıklı ürün yelpazemiz var. Temsilciliklerimiz var ama tüccar olarak da mal satın alıp depolarda tuttuğumuz ürünlerimiz de mevcut. Bunların ikisini bir arada götürüyoruz. Bu sene kendimiz için ciddi ihracat rakamlarına ulaştık, işimizin bu tarafı da iyi gidiyor. Ukrayna’da ofisimiz ve depomuz var, Suriye’de depomuz var, ihracat noktasında da ciddi bir atılım içindeyiz.
DEĞERLENDİRME
AKMETAL METALURJİ Can Akbaşoğlu 2010 yılının ilk yarısı çok yavaş geçti. Kısmi çalışma yaptık ve kısmi çalışma ödeneği aldık. Yılın ikinci yarısında işler açılmaya başladı; hem de olumlu ve hızlı bir şekilde açılmaya başladı. 2011 yılında da açılan işlerin devam edeceğini düşünüyorum. 2008 yılı gibi süper bir yıl olmasa da 2011 yılının olumlu geçeceğini tahmin ediyorum. Biz firma olarak ürün çeşitliliğimizi de artırdık, diğer dökümhanelere tek bir ergitmelik drajeleri de üretmeye başladık. AOD konvanterinden temiz çelik nedeniyle talepler geliyor, dolayısıyla ben umutluyum. 2011 yılında yatırımlarımızı tamamlamayı hedefliyoruz. Binalarımızı yaptık, makinelerimizi aldık, şimdi onları yerlerine yerleştirip devreye alma sürecine gireceğiz. Tasarruf nedeniyle kriz döneminde yatırımları tamamen durdurmuştuk, şimdi tekrar yatırımlara başlıyoruz. Çalıştığımız sektörlerde de canlanma başladı, yoğun çalıştığımız gemi inşa sektöründe 2009 yılında hiçbir faaliyet yoktu ama şimdi başladı. Petrol sektöründe fiyatların düşük olmasından dolayı bütün yatırımlar durmuştu, fiyatlar yükselince orada da hareket başladı. Dolayısıyla iyiye doğru bir gidiş var. İnsanlar artık kriz lafından sıkıldı, bundan sonra daha iyi olacak.
ÇELİK GRANÜL
AKDÖKÜM - ATİK METAL
Namık Bek
Mehmet Atik
2010 yılı beklentilerimizin üzerinde bir yıl oldu. 2009 yılına göre yüzde 10-15 gibi bir artış öngörüyorduk ama bizi de şaşırtacak şekilde 2008 rakamlarına yaklaştık. Miktar bazında 2008’i geçtik bile diyebiliriz. Ama değer bazında 2008 yakalamak kolay olmayacak. Bu fiyat düşüşleri sade krizden kaynaklı değil, artan rekabet ortamı da düşüşlere neden oldu. Genelde fiyatlarda düşüş eğilimi vardı 2010 yılında bunu yükseltemedik. 2011 yılında ise müşteri seçmeye doğru gidileceği öngörüsündeyiz, dolayısıyla fiyatları da yükseltmiş olacağız. 2011 yılında en az yüzde 15 daha bir iyileşme bekliyoruz. Dökümhane yatırımları giderek artıyor, onaylanmış projelerin hayata geçeceğini düşünüyoruz, hatta ilave yatırımlar da konuşuluyor. 2011 yılı bu doğrultuda daha da iyi geçecek.
2010 yılında daha önce başlamış olan yatırımımızı eksiksiz olarak bitirme gayretinde olduk. Tüm yoğunluğumuzu bu yatırıma verdik. Hedef, krizin hesaplanmadığı bir dönemde başlanmış olan bu yatırımı bitirmekti. Kasım ayının ilk haftasıyla birlikte ilk dökümümüzü aldık. Aralık ayının ilk haftasında da ilk parçayı döktük. 1 Ocak 2011 tarihi itibariyle yeni dökümhane, yeni hattıyla devreye girmiş oldu. Bu yatırım tabi bizi hem finansal açıdan hem de bunların zamanında kurulması, hatasız olması, doğru seçimler yapılması anlamında yordu diyebiliriz. Ama genel olarak bakılınca keyifliydi. Döküm açısından ise 2010 yılı 2009 yılıyla mukayese edilmeyecek kadar iyi geçti. 2008 yılı rakamlarına ulaştığımızı söyleyemeyiz ama 2007 yılı rakamlarına ulaştık. Yaklaşık yüzde 90 kapasiteyle devam ediyoruz. 2011 yılıyla birlikte zorunlu olarak iki dökümhaneyi paralel götüreceğiz. Atik Metal’ de bir hat devreye girince Akdöküm’de bir hat kapanacak. Sonuçta daha fazla dökümü aynı iş gücüyle dökmek durumundayız. Yeni yatırımın ikinci dilimi de 2011’in ortasında başlayacak, orada bir ocak, bir hat ve otomasyona yönelik bazı ilave makineler alınacak. Hem 2011 hem de 2012 yılından ümitliyiz, büyük bir kazaya uğrayacağımızı öngörmüyoruz ama 2013 sonu veya 2014 başıyla yine bir gerileme ve duraklama dönemi yaşanacağına dair yorumlar var. Ben de yaptığım gözlemler doğrultusunda bu yorumlara katılıyorum.
Türkdöküm
55
DEĞERLENDİRME
BORAN ÇELİK Türel Poyraz
ANADOLU DÖKÜM Mustafa Akyürek Krizin başlangıcından itibaren iş hacmi olarak çok büyük kayba uğramadık. İşlerimizin yüzde 80’ini muhafaza ettik. Birçok sektöre iş yapıyoruz, tabi bazı müşterilerimizin işlerinde azalma oldu, üretimimizin yüzde 30’unu gemi inşa sektörüne yapıyorduk, krizde en fazla bu sektör etkilendi. Üretimimizin yüzde 40’ını genel makine sanayine yüzde 10’unu savunma sanayine yapıyoruz. 2010 yılı verilen emeğe karşılık kazançlar karşılaştırıldığında çok başarısız bir yıl olarak görülebilir. Ama yine de 2009 yılına nazaran çok daha hareketli oldu. 2011 yılının ise daha hareketli olacağı öngörülüyor. Otomotiv sanayinde başlayan daralma şimdi açılmış gözüküyor. Yine de 2011 yılında çok hızlı bir yükseliş beklemiyoruz. Yeni ürünler yapabilen dökümhaneler ayakta kalacaklardır. Yeni sektörlere açılma, yeni ürünler yapma arzusu her dökümcüde olduğu gibi bizde de var. Döküm, içinde sanatı da barındırdığından herkesin kendine has yöntemleri vardır. Bir çok dökümhanede bir çok yenilik mevcuttur, dökümhanelerin ruhunda olan bu yenilik durumu bizde mevcut. Biz 2010 yılında bimetal ring yaptık. Bu Türkiye’de yapılıyordu. Biz de çekiç ve çimentolara yapıyorduk. Bimetal ringi dediğimiz demir-çelik fabrikalarında profil ya da demir çeken fabrikalarda kullanılır. Bimetal ringleri inovativ ürün olarak sunacağız. Yakın tarihteki hedefimiz de bimetal ringlerden sonra bimetal malzemeler yani merdane üretmek. Buna yönelik yatırımlarımızı da tamamladık.
56
Ocak - Şubat - Mart / 2011
2009 yılı kriz döneminin başında yeni bir strateji belirledik ve bunun sonunda satış ve pazarlamamızı yaygınlaştırdık. Ürün gamımızı artırdık, bunun da başarılı olduğunun kanısındayız. Çünkü 2009 yılı krizinin ilk başlangıcından sonra bu doğrultuda krizi pek hissetmedik. Kapasite ve tonaj olarak iş kaybı yaşamadık ama ödemeler konusunda sıkıntılar yaşadık, bizim dışımızda zincirin diğer halkalarındaki aksaklık da bizi olumsuz etkilemedi diyemeyiz. Ama iş anlamında hiçbir sorun yaşamadık. Hatta üretim kapasitemizi artırdık. Bugün de baktığımızda çok doğru bir yön çizdiğimizin farkındayız. Bizim hizmet verdiğimiz sektörler, genel makine üreticilerinin yedek parçaları ve üretim sanayi, madencilik, çimento, enerji sektörleridir, bunların arasına yenileri de serpiştirerek yeni sektörlere de girmeye başladık ve şu anda başarılıyız diye düşünüyoruz. 2011 yılından da çok daha umutluyuz, kapasitemizi hem kendi içimizden hem de dışarıdan aldığımız dinamikler doğrultusunda artıracağımız kanısındayız. Bu doğrultuda kısa, orta ve uzun vadede yatırım programlarımız var, yeni yatırımlarla da 2011 yılında büyüme hedeflerimiz var.
DEĞERLENDİRME
GEDİK DÖKÜM Mehmet Üzer 2010 yılı özellikle 2. çeyreğinden sonra çok iyi geçti. 2. çeyrekten sonra üç vardiya çalışmaya başladık, hatta gelen işleri geri çevirdiğimiz bile oldu. Bu seyirde 2011 yılının daha da iyi geçeceğini umuyoruz. 2010 yılında kriz öncesi duruma geldik, hatta geçtik. Biz 2008 yılını hedef aldık, o rakamlarımızı da 2010 yılında geçtik. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bir canlanma vardı. Döküm ihracatla paralel bir sanayi, dünyada ekonominin canlanması herkesi olumlu etkiledi. Bizim gözlemlerimiz 2010 yılı her şeye rağmen tüm döküm sektörü için olumlu geçti. Bilindiği gibi yeni yer yatırımımız var. Dökümhanemiz biraz şehir içinde kaldığı için yer değiştirmek durumunda kaldık. Adapazarı 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde Gedik Holding olarak çok büyük bir yer aldık. 161 bin metrekare alana sahip. 25 bin metrekaresi kapalı toplam 50 bin metrekareye yeni bir dökümhane kurduk. Bina inşaatı bitti içine yeni bir kalıplama hattı monte ediyoruz. Burada üretimimiz 2011 Haziran ayında başlayacak. Bittiğinde bugünkü kapasitemizin iki katına çıkmış olacağız. Kurduğumuz kalıplama kattı yeni, üretime başladığımızda eski dökümhanedeki hatlarımızı da oraya taşımış olacağız. Yatırımlar tamamlandığında 25 bin ton kapasiteli bir dökümhaneye sahip olacağız.
AMCOL MİNERAL Faik Üner Türkiye piyasasına 2007 yılında giren bir firmayız. Bilindiği gibi döküm sektörüne girişler kolay olmuyor, uzun süren denemeler lazım. Özellikle kum sistemlerinde yüzde yüz devir daim olması gerekiyor bu da bir dökümhanede 3-4 aylık süreleri kapsıyor. Bütün bunların sonunda 2010 yılı bizim için çok başarılı geçti. Türkiye’nin büyük dökümhaneleriyle çalışmaya başladık. Amcol olarak dökümcülere bir güven sağladık. Farklı bir hizmet anlayışımız var. Biz dökümhaneye gidiyoruz, prosesleri inceliyoruz, kumunu inceliyoruz, eksik taraflarını söylüyoruz, düzeltmelere yardımcı oluyoruz. Dolayısıyla bizim ürünümüz böyle ortamlarda kendini gösteriyor. Kumun kontrol edilmediği ortamda bizim ürünümüz kendini gösteremiyor. Çünkü kaliteli ve aynı zamanda maliyeti yüksek ürün sağlıyoruz. Kısa süre içinde 25 dökümhaneyle çalışmaya başladık ve hepsi kumunu düzeltti. Bu dökümhaneler artık bize inandıkları için kum test ekipmanları almaya başladı, çünkü test edilemeyen, kontrol edilemeyen bir kum dökümhanelerin başına derttir. Biz sarfiyatı azaltıyoruz, bunu da ancak kontrol ile başarabiliyoruz. Bizim bir kum projemiz var. Bentonit, kömür tozu ve donör karışımları. Bu Türkiye’de ilk defa kullanılacak bir uygulama.
ARDEMİR Mehmet Ali Acar Kriz döneminde yaklaşık yüzde 60 gibi bir kapasite kaybımız olmuştu. 2010 yılının ilk çeyreğinden sonra siparişlerimiz geri gelmeye başladı. Bu dönemde kaybettiğimiz iş gücümüzü de tekrar firmamıza kazandıramadık. Döküm sektöründe özellikle Konya’da çok sayıda döküm çalışanına ihtiyaç var. Şu anda eski kapasitelere ulaşabilecek iş potansiyelimiz var ancak işçi bulmak sıkıntılı. Konya sanayisinde çok çeşitli üretim yelpazesi var, yaklaşık 80 sektörü barındırıyor, döküm de bunlardan birisi. Diğer sektörler devlet destekli olanlar, örneğin tarım makinelerinde 2009 yılında bir kriz yaşanmadı. Bizim sektörümüzden ayrılan işçi grubu bu tür sektörlere kaydı ve geri dönmüyor. 2009 yılında yeni müşterilere yönelik çalışmalar yaptık, 2010 yılında da buralardan geri dönüşler aldık, zaten bu kapasite artışlarımız da oradan kaynaklı. Biz pompa, vana ve takım tezgahları için parça üretiyoruz, ayrıca iş makinelerinin bazı işlemeli parçalarını imal ediyoruz. Üretimimizin yüzde 80’ini ise ihraç ediyoruz. Bence 2011 yılının nasıl geçeceğine dair aslında kimsenin bir fikri yok ancak bazı olumlu öngörülerde bulunanlar da var. Bunların da ne kadar haklı olacaklarını 2011’de göreceğiz. Bizim 2011 yılının ilk altı ayı için kapasitemiz dolu durumda ama ikinci yarısı nasıl geçecek derseniz bu konuda bir şey söyleyemiyorum. 2011 yılı 2009 gibi olmayacak ve 2010’un da biraz üstünde olacak diye tahmin ediyoruz.
Türkdöküm
57
DEĞERLENDİRME
AS ÇELİK DÖKÜM Kuntay Taşer
ÇELİKTAŞ Serkan Ergen
2010 yılı, 2009 yılıyla kıyaslandığında daha iyi bir yıl olduğu kesin, fakat 2007 ve 2008 yıllarıyla karşılaştırıldığında ise çok iyi seviyelerde olmadığımız da malum. 2010 yılına bizim açımızdan bakıldığında, ki döküm sektöründeki diğer firmaların da böyle olduğunu söyleyebilirim, 2006 yılına yakın bir yıl oldu. Yani 2009 yılına kıyasladığımızda sevindirici, fakat önceki yıllarla kıyasladığımız da umut verici bir yıl olmadı. 2009 yılında yaklaşık yüzde 38 bir kayıp meydana geldi, 2010 yılında ise 2009’un cirosunu hedefledik bunda da başarılı olduk. 2008’den 2009’a geçerken sipariş defteri doluydu, bu siparişleri 2009 yılında teslim ettiğimizden ciroyu belli bir seviyede tutmayı başardık. Fakat 2009 yılından 2010 yılına geçerken sipariş defteri boş olmasına rağmen 2010 içinde aldığımız siparişlerin teslimi ile beraber, 2009 cirosunu sabit tuttuğumuzdan dolayı bunu bir başarı olarak görüyoruz. Kriz döneminde herkes gibi biz de yeni müşteri arayışlarına girdik, bu yeni müşterilerle girilen ilişkiler neticesinde 2010 yılında yeni işler de aldık ve eski müşterilerimizin siparişleri de hareketlendi ancak iptal olan projeler geri gelmedi. 2009’dan 2010’a geçerken iyi bir ivmenin olduğunu kabul edersek, 2010’dan da 2011’e geçişte bu ivmenin devam ettiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte tam tersi bir durum yani krizin ikinci ayağının da geleceği konuşuluyor, dolayısıyla temkinli davranmakta fayda var. Her şeye rağmen 2011’den umutluyuz.
58
2010 yılı genel anlamda bizim için iyi geçti. 2009 yılında özellikle döküm sektöründe kriz vardı. Bu krizi de göz önünde bulundurduğumuzda 2010 yılı bir önceki yıla göre bizim için yüzde 30 daha iyi geçti. 2011 yılı beklentimiz bu yıldan da iyi çünkü sektörün önü daha da açılacak. Firma olarak 2010 yılında 2008 seviyelerini yakalamış durumdayız. Yapmış olduğumuz büyük yatırımlar vardı. Kum çeşitliliğimizi artırdık. 2008 verilerini yakalamamızda artan kapasite oranı ve kum çeşitliliğimizin artmasının da etkisi var. Yeni aldığımız maden sahalarını 2010 yılında faaliyete geçirdik. Çeşitliliğimizin artması otomatikman döküm sektöründe de bize bir talep oluşturdu, biz de bu talebe cevap verdik. Var olan kapasitemizle taleplere cevap vermeye devam ediyoruz. 2011 ve 2012 yıllarının daha da iyi olacağını düşünüyoruz. Çeliktaş olarak da buna göre yatırımlarımızı şekillendiriyoruz. Biz kriz döneminde de yatırım yapmaya devam ettik ve bugün bahsettiğimiz yatırımların yüzde 80’ini o dönem tamamladık. Kriz dönemini de ülke olarak erken bitirdik. Görüştüğümüz dökümhaneler en az 3 ay sonraya sipariş almış gözüküyorlar. Özellikle otomotiv sektörünün erken toparlanması döküm sektörünü daha da rahatlattı, ekonomideki bu iyileşmenin 2011 yılında artarak devam edeceğini düşünüyoruz. Umarız 2011 yılı beklentilerimiz doğrultusunda geçer.
DEĞERLENDİRME
DALOĞLU DÖKÜM Necati Atalay 2010 yılı 2009 ile kıyaslandığında hiç şüphesiz daha iyi bir yıldı. 2010 yılı biraz toparlanma yılı oldu, işler tekrar olması gerektiği gibi rayına girdi. Kriz öncesi duruma ancak 2011 yılı ilk çeyreğinde gelebiliriz, öngörümüz bu yönde. 2011 yılında beklentimiz bunlar, zaten beklentileriniz olmasa hayat sürmez. Firma olarak hizmet verdiğimiz sektörler de zorlu; traktör ve makine sanayine yansanayici olarak çalışıyoruz. İş yaptığımız ana sektörlerle kriz konusunda ortak sorunlara sahiptik, onlar da krizi aşmaya çalışıyorlar ve aşıyorlar da. Otomotiv sektöründeki canlanma bizi de olumlu etkileyecektir. Kapasiteler artıyor ancak fiyatlar buna paralel olarak artmıyor. Fiyat arttırmaktan öte başladığınız fiyatı muhafaza etmek zaten başarıdır. Çalıştığınız firmalar önünüze hedef koyuyor, gelecek yıl ne kadar iyileştirme yapacaksınız diye. Siz fiyat farkı alamıyorsunuz, firmaya belli bir yüzde ile iskonto yapmak durumunda kalıyorsunuz. Bu sizin çalışma koşullarında iyileştirme yani inovasyon yapmanızı gerektiriyor. Daha kısa zamanda, daha ucuza, daha kaliteli ürün yapmış olmanızı gerektiriyor, işte bu bakımdan sektörün işi zor, yatırım yapacaksınız, iyileştirme yapacaksınız, inovasyon sağlayacaksınız ve müşterinize daha ucuza, daha hızlı, tam zamanında mal temin edeceksiniz. Hatta gerektiğinde onların yerine stok yapacak yani istediği zaman üretim ( tam zamanında) yapacaksınız ve sıfır hata olacak. Bahsettiğim bu koşulları yerine getirebilirsek ayakta kalabiliriz. Bu, sektörün tümü için geçerlidir.
ENTİL Teoman Altınok Entil’e 2010 yılının ikinci yarısında katıldım. Entil 1964 yılında kurulan bir fabrika ve bu benim Entil’le olan birlikteliğimin ikincisi. İlki 1980-84 yılları arasındaydı. O zaman yoğun şekilde üretim yaptığımız firmalarla daha sonradan biraz bağlantı kopmuş ama özellikle Ankiros fuarında gördüğüm; o müşterilerimizin tekrar bizimle temas kurdukları ve eski günlerde olduğu gibi müşteri olabilecekleriydi. Bu bizim için çok önemli bir gösterge. Bu Benim ve Entil için 2011’in daha iyi geçeceğinin göstergesidir. Özetle 2011 yılının çok daha iyi geçeceğini düşünüyorum. Zaten şu anda devreye almaya çalıştığımız, siparişlerini verdiğimiz modelleri de masanın üzerine koyarsak 2011 yılı bizim için yoğun bir yıl olacak. İki dökümhanemiz var bu yoğunluk ikisi içinde geçerli, hem büyük parçalar, hem otomotiv, makine parçaları hem de savurma döküm için yoğun geçecek bir sürece giriyoruz. Bizim üç ana ürünümüzden biri tamamen özel olarak ürettiğimiz ve bitmiş ürün olarak piyasaya verdiğimiz, gıda, un, plastik ve boya sanayilerinde kullanılan vals topu ürünleri, ki bunlar bugün Sibirya’dan, ABD’ye kadar uzanan coğrafyada kullanılıyor. 2011 yılında bu üründe de ciddi gelişmeler olacak. Otomotiv ve makine parçalarında ciddi bir yoğunluk yaşayacağımızı ön görüyoruz. Ayrıca yeni dökümhanemizde reçineli hatlarımızda 25 tona kadar yaptığımız büyük işler var, orada da ciddi taleplerle karşılaşıyoruz. Bu durum 2011 yılında talep olarak bizi sıkıştıracak ama her üreticinin beklentisi bu sıkışmadır.
ÇEMAŞ Erkan Barışır 2010 yılının özellikle ilk 4 ayı biraz zayıf geçti, ikinci bir kriz dalgası gelecek diye tereddütlerimiz vardı. Ancak yılın son çeyreğinde bu krizin gerçek anlamda aşıldığı ve dondurulan yeni projelerin başlayacağı haberleri geldi. Dolayısıyla 2011 ve 2012 yılları için beklentiler de yükselmeye başladı. 2010 yılının son çeyreği çok hareketliydi. Hem Türkiye hem de yurtdışında bu olumlu havanın devam edeceğini düşünüyoruz. Kriz döneminde yüzde 30 bir kapasite kaybı yaşadık. Ama bizim avantajımız sadece bir sektöre ürün satmamamız, traktör, otobüs, kamyon, iş makineleri, beyaz eşya ve bizim kurulma amacımız olan öğütücü elemanlar gibi birkaç değişik sektöre ürün vermemiz krizde bize avantaj sağladı. 2010 yılında ihracatımız yüzde 17 artış gösterdi. Bunu 2008 yılıyla kıyaslarsak da yüzde 15 gibi bir artış yaşadık. Hedefimiz yıllık 25 bin ton kapasitemizi uzun vadede yükseltmek olacak. Biz kısa dönem günlük işlerden ziyade partnerler yani projelerde yer alabilecek müşteriler arıyoruz. Buna uygun yatırımlarımıza da devam ediyoruz. Çemaş’ın önümüzdeki 3 yıl görüntüsü çok farklı olacak. Biz kimsenin yapmadığı daha girift işlerle piyasada var olmayı düşünüyoruz. Bunlar da projedir, biz sıradan işler yapmak istemiyoruz. Geleceğe dair öngörülerimiz çok iyi. Çemaş 2011, 2012 ve 2013 yıllarında kademeli, sağlıklı, doğru alanlara yatırım yaparak daha da büyüyecek.
Türkdöküm
59
DEĞERLENDİRME
DEMİSAŞ Hakan Yaşar
COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK Uğur Demirci 2009 yılının krizi gözönünde bulundurulduğunda 2010 yılı şikayet edilmeyecek bir şekilde geçti. Yüzde 70 gibi bir üretim artışımız oldu. Tabi bu kurulu kapasitemize göre hala düşük bir seviye ama kriz yılının seviyelerine göre iyi bir gelişme. 2009 yılı herkesin söylediği gibi bu jenerasyonun bir daha yaşayamayacağı derinlikte bir kriz oldu. Bunu da demir çelik sektörüyle birlikte dökümhaneler de en derinden hissetti. Özellikle Türkiye’de bizim gibi yüksek kapasitelere ulaşmış firmalarda kapasite kullanımının bu kadar düşmüş olması çok ciddi problemlere yol açtı. Hammadde kullanımı, kaynak kullanımı, kaynak derken personelimizle yaşadığımız sorunların hepsi ciddi problemdi. Kademeli de olsa bu krizin iyileşmesi sevindirici bir durumdur. Bu krizi Türkiye daha önce yaşamadı, bundan önceki krizler Türkiye’ye hastı. Ama bu global bir kriz olduğundan herkes etkilendi. Önceki krizlerde ihracat bağlantısı olanlar Türkiye kaynaklı krizlerden çok etkilenmemişlerdi. Çünkü ihracatları vardı. Ama bu kriz global olunca ihracat yapanı da yapmayanı da ayırmadı, herkesi derinden etkiledi. 2010 yılında bu yaraları sarmaya başladık. 2012 yılına kadar kriz öncesi rakamlarımıza döneceğimizi öngörüyoruz. Dolayısıyla 2011 yılı önemli ve biz de bu yıldan umutluyuz. 2008 yılı sadece bizim firmamız için değil Türkiye döküm sektörünün en üst düzeye ulaştığı bir seviyeydi. Biz şirket olarak 2012 yılında 2008 değerlerini yakalayacağımızı düşünüyoruz.
62
Ocak - Şubat - Mart / 2011
2010 yılı, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 15 gibi bir artış ile geçti. Daha çok kriz döneminin telafisiydi. 2011 yılına ise daha iyi bir noktada başlamış olacağız. Başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Sadece döviz ile çalıştığımız için kurlardaki yaklaşık yüzde 8 ila 15 arasında yaşana erozyon, Türk lirasının aşırı değerlenmesi, bizi ihracatta olumsuz etkiledi. Kaynak üretmemizi biraz engelledi, ama onun dışında çok büyük bir problemimiz yok. Firmada çok fazla sayıda proje yapabilme imkanı bulduk. Önemli projelere başlıyoruz, 2011 yılının ortasından sonra bu projelerimizi kamuoyuyla da paylaşacağız. Şu an 50 ayrı proje çalışıyor, buna bağlı ekipler çalışıyor. Tabi bu projeler bize 2011 yılında çok fazla yatırım ihtiyacı duymadan yüzde 15-20 civarında ekstra bir kapasite sağlayacak ve bunu da en iyi şekilde değerlendirmeye çalışacağız ki bu projelerin müşterileri de hazırdır. Kriz öncesi durumla karşılaştırdığımızda müşteri bazında; bazı müşterilerde 2008 yılının bile üstündeyiz diyebiliriz. Yurtdışıyla sürekli irtibat halindeyiz, otomotiv sanayi veya dökümcülerle yaptığımız toplantılarda herkesin gözü şu an 2011 Nisan ve Mayıs aylarında. Çünkü herkes haklı olarak 2011’in ilk çeyreğini görmek istiyor. Eğer bu bahsettiğim dönemde çok fazla azalma olmaz ise öngörümüz, patlama bölgesine yılın son 2 çeyreğinde girmiş olacağız. Ancak döküm sektörü için önemli bir gösterge olan GIFA Fuarı 2011 yılı haziran ayında yapılacak, sanırım net sinyalleri o fuarda alabiliriz. Biz Demisaş olarak geleceğe umutla bakıyoruz.
DEĞERLENDİRME
DENİZCİLER DÖKÜM Umur Denizci 2010 yılı firmamız açısından çok iyi geçti. Sektörümüz de genel olarak yılı iyi geçirdi, aldığımız duyumlar bu yönde. Gittikçe de yükselen bir trend var, siparişlere şu an yetişemiyoruz. Siparişlerde 1-1,5 ay gibi gecikmeler yaşanıyor. Firma olarak kriz öncesi duruma gelmiş bulunuyoruz, hatta o seviyeyi geçtik. Tabi bu herkes gibi bizim için de bir toparlanma yılıydı, yatırım yapamadık. Ancak 2011 ve 2012 yıllarında yatırımlarımız da olacak. Yeni bir yer inşa ediyoruz, oraya geçeceğiz, mevcut kapasitemizi iki katına çıkarmış olacağız. 2011 yılında her şey Avrupa’daki duruma bağlı, tabi bizim yansanayici olarak müdahale edecek durumumuz yok. Ama bu trend devam ederse 2011’in ilk altı ayı olumlu geçer, Avrupa’da ekonomik durum istenilen düzeyde gitmediği taktirde 2011 yılının ikinci yarısından sonra olumsuz etkilenebiliriz. Çünkü şirketlerin Ocak-Şubat siparişleri zaten mevcut, onlar devam eder ama eğer Avrupa’da ekonomik kriz olursa o zaman bizim için de kriz kaçınılmaz olur. Tabi bu bir durum değerlendirmesi, bunların hiçbiri olmayabilir de. Biz su pompaları ve su boru bağlantı elemanları üretiyoruz. Tekstil makineleri üreten büyük müşterilerimiz var. Yaklaşık bin 500 modelle çalışıyoruz. Yerli pazara yönelik üretimimiz yok, üretimimizin tamamını ihraç ediyoruz.
ERGENEKON DÖKÜM Şerif Garibağaoğlu 2010 yılında 2009’a göre yüzde 40 bir üretim artışımız oldu. En iyi rakamları 2006, 2007, 2008 yıllarında yakalamıştık. 2009 yılında kapasitemizi kullanma oranı yüzde 40’lara kadar düştü ama 2010 yılında bunu yüzde 60’lara çıkardık. 2010 yılında krizden dolayı ertelenen siparişler vardı, onları tekrar almaya başladık, ekonomide bir güven ortamı oluştu, biz de 2009 yılında var olan işlerimizi muhafaza edip 2010 yılına hazırlık yapmıştık. 2011 yılında ise şimdi kullandığımız yüzde 60 kapasitemizi yüzde 80’lere çıkarmayı hedefliyoruz. Müşteri portföyümüzü genişletiyoruz buna bağlı olarak ürün çeşitliliğimizi de genişleteceğiz. 2010 yılında yoğunlaştırdığımız yurtdışı ziyaretlerimize devam edeceğiz. Dış ticaret kadromuzu genişlettik. Dolayısıyla müşteri taleplerine daha hızlı cevap verebiliyoruz, zaten hızlı cevap verebildiğiniz taktirde kapasiteyi artırabiliyorsunuz. Biz son 3-4 yıldır onu yapamıyorduk, bünyemize yeni katılan arkadaşlarımızla bunu ortadan kaldıracağız. 2011 yılında bu durumun değişeceğini öngörüyoruz. Biz çimento, gemi ve genel makine sektörlerine çok, demir çelik sektörüne ise nispeten daha az ürün veriyorduk. Şimdi yoğunluğumuzu demir çelik sektörüne vereceğiz. Gemi inşa sektörü krizden çok etkilendi, 2011 yılında bu sektörün toparlanmasını bekliyoruz, çimento sektörüne çok sayıda döküm firması ürün veriyor, bu sektör de artık kar marjları açısından çok kazançlı değil.
EGES Emre Sezgin Kötü bir kriz atmosferinden sonra nispeten daha iyi bir yıl geçirdik. Özellikle 2010 yılının ikinci yarısından sonra ciddi bir hareketlenme oldu. İş yaptığımız ülkelerdeki krizler zaman zaman devam etse de 2010 yılı, 2009 yılına göre çok daha iyi geçti. 2008 yılındaki ivmeyi yakalamak çok zor fakat en azından 2009 yılındaki sancılı dönemin atlatıldığının göstergelerini alıyoruz. Ankiros fuarının sene sonuna denk gelmesi bir takım verileri almamızı sağladı, çok fazla ziyaretçimiz oldu, tüm temsilcilerimiz fuara katıldı, bu da bizim için iyi oldu. Bizim hedef pazarlarımızın içindeki iyi pazarlardan biri İran’dır. Bu ülkeye uygulanan ambargo, ticareti olumsuz etkiliyor, bunun biraz sıkıntısını yaşıyoruz, çünkü orada çok sayıda müşterimiz ve aldığımız iş var. Açılan akreditifler var, Birleşmiş Milletler kararından sonra özellikle bankalara da çok ciddi ambargolar kondu, pek çok banka kara listeye alındı, sadece bu listede olmayan bankalarla çalışabiliyoruz bu da bizim için önemli bir sıkıntıydı. Ancak bir şekilde bu ülke ile olan ticaretimizi yine de sürdürüyoruz. Yurtdışı işlerimiz fazla olduğundan global krizin etkileri de yavaş siliniyor, açtığı yaralar kısa sürede sarılamıyor, 2011’in 2010 yılından daha iyi olacağı umudu taşıyoruz. 2010’da özellikle ikinci yarısında yükselen ivmenin 2011 yılında da devam edeceğini düşünüyoruz, çok daha iyi bir noktaya geleceğiz. Hem bizim açımızdan hem de sektörümüz açısından 2008’deki durumun 2011 yılının 3. çeyreğinde yakalanabileceğini öngörüyoruz.
Türkdöküm
63
DEĞERLENDİRME
ÇUKUROVA KİMYA Türsen Demir 2010 yılı da 2009 yılı gibi büyük zorluklarla geçti. Özellikle kimyasal hammadde temini ve yükselen fiyatları maliyetlerimiz içinde tolere edebilme açısından büyük sıkıntılar yaşandı. Hammaddeyi temin etmekte sıkıntı var. Bu nedenle karaborsa fiyatlarıyla temin etmeye başladık, bunun yanında dünya genelinde temin etmekte sıkıntı olmayan kimyasal maddelerin de fiyatlarında düzenli ve sürekli bir artış var. Kullandığımız hammaddelerin bir çoğu ithal olduğundan ve Türkiye’de üretimleri olmadığı için biz bu sıkıntıları hafifletebilecek bir imkana sahip değiliz. Tedarikçilerimiz üzerinde baskı oluşturabilme olanağına sahip değiliz. Dolayısıyla bu fiyatları ödeyerek müşterilerimize kendi maliyetlerimize uygun fiyatları vermek zorundayız ama bunu kabul ettirmekte büyük güçlük çekiyoruz. Temininde güçlük çektiğimiz hammaddelerin böyle bir duruma düşmesinin ana nedeni kriz sırasında talep azalmasından dolayı dünya çapında bazı firmaların bazı tesislerini bir daha devreye almamak üzere kapatmış olması. Bundan dolayı bir arz problemi var. Diğer hammaddelerde de kriz sonrası rahatlamanın getirdiği ekstra talep, o hammaddelerde fiyat baskısına neden oldu. Böylece onların da fiyatları her geçen gün artıyor. Bu durumda 2011 yılından umutlu olmak zor. Hatta 2011 daha sıkıntılı geçeceğe benziyor, hammadde fiyatlarında daha yüksek artışlar olabilir. Yani 2011 yılından da pek ümitli değiliz. Yaptığımız temaslar ve görüşmeler neticesinde bunları söylüyorum.
64
Ocak - Şubat - Mart / 2011
ODÖKSAN Ali Osman Öztürk Biz 2005 yılında grup olarak firmamıza bazı yatırımlar yapmıştık. Bilindiği gibi daha önceleri radyatör ve küvet yapan bir firmaydık, 2005 yılından sonra parça üretimine geçtik. Bu süreç içinde yatırımlarımızda eksik kalanları tamamladık. 2010 yılı bizim için doğrusu bir toparlanma yılı oldu. Yeni firmalarla çalışma olanağı bulduk, üretimimiz ağırlıklı olarak yurtdışına kaydı. 2010 yılı bizim için 2011’e bir hazırlık yılıydı, yeni yapılanmamızı tamamladık, ekibimizi yeniledik. Bu doğrultuda 2011 yılından çok daha umutluyuz. 2011 yılında da yeni projelerimiz olacak. Hem döküm hem de döküm işleme için bir takım çalışmalarımız var çünkü müşterilerimiz artık sadece döküm istemiyor, işlenmiş, direkt montaj hatlarında kullanabilecekleri parçalar da istiyorlar. Bu yönde çalışmalarımız olacak. Döküm sektöründe bizce önemli olan, modelleri kendinizin yapıyor olabilmesi, biz bu hizmeti dışarıdan satın alıyoruz, 2011 yılında kendi modellerimizi yapmak adına bir takım çalışmalarımız olacak. Modelini kendisi yapabilen bir firma olmayı hedefliyoruz. 2011 yılının Odöksan için çok iyi bir yıl olacağını düşünüyoruz.
DEĞERLENDİRME
EXPERT MÜMESSİLLİK İhsan Karakulak 2010 yılının ilk 3 ayı 2009’un devamı gibiydi. Fakat biz özellikle Elkem ve Metabrasive hammadde ürünlerinde firmaların desteğiyle fiyat artışı yapmadık, fiyatlarıbelirli bir seviyede tuttuk. Bunun yanı sıra teknik servis hizmetini yoğunlaştırdık. Özellikle Ankara’nın doğusunda bulunan küçük dökümhanelere gittik. Elektrik enerjisinden dolayı gece döküm yapanlarla sabaha kadar döküm yaptık. Elkem’in desteği ile büyük dökümhanelerde de çalışmalar sürdürdük. Fiyatlar şimdi yine yükselmek zorunda kaldı, çünkü hammadde fiyatlarında da artış meydana geldi. Özellikle 2010 yılı son çeyreğinde silis ve diğer hammadde fiyatlarında büyük bir artış yaşandı. Bu 2011 yılının başlarında da devam ediyor. Bu artışlara rağmen müşterilerimize vermiş olduğumuz teknik servisler ve sunduğumuz avantajlarla birim fiyata bakmaksızın müşteri memnuniyetini ön planda tutuyoruz. Yaptığımız çalışmaların pozitif sonuçlarını görmek, müşterilerimiz gibi bizi de mutlu ediyor. Diğer taraftan krizi atlatan firmalarında modernleşme, otomasyon ile birlikte kapasite artışına giderek geleceklerini şekillendirmek istemeleri ve geleceğe olumlu bakmaları bizi umutlandırıyor. Bizim makine techizat kısmındaki mümessili olduğumuz HWS ve Eirich’in almış olduğu yeni siparişler özellikle Ferro Döküm, Atik Metal ve Konya bölgesinden Akış Asansör’ün eklenmesi açısından ümitlendiriyor. Aldığımız siparişler Türkiye döküm sanayisinin iyi yöne gittiğini gösteriyor dolayısıyla 2011 yılına olumlu bakışımızı sürdürüyoruz.
GÜR METAL Gürsel Yardımcı 2010’un birinci yarı yılı 2009’un devamı gibiydi. Ama ikinci yarıdan itibaren gelişmeler olumlu yöndeydi. 2011 yılının da aynı ivme ve çıkışla devam etmesini ümit ediyoruz. İkinci yarı yılın iyi geçmesini şuna bağlıyorum; döküm sanayisi genel olarak dışarıdaki yatırımlara bağlı, yani dökümü gerektirecek üretim mekanizmalarının oluşmasına bağlı. Bu mekanizmaların kriz sonrasında yeniden canlanmasını ilk altı ayda gördük. İhtiyaçlar ise ikinci yarıda belli oldu, böylece bu oluşum hepimize olumlu yansıdı. Gür Metal olarak tamamladığımız yatırımdan sonra yeniliklerimize de devam ediyoruz. Bunları 2011 yılının ikinci yarısına kadar lanse etme şansımız olacak. Kalite kontrol bazında yeni yatırımlarımız da oldu, bunun altyapısını tamamladık. İş yaptığımız ana sektörlerde dünya piyasası rekabeti açısından yavaş yavaş kulvar değiştirmeye başladık. Daha önce küçük parçalar yoğunluktaydı, şimdi ise hem parçalar büyüyor, hem de teknoloji katkı değerleri artıyor, dolayısıyla sistemi Avrupa dökümhaneleriyle rekabet edecek duruma getirmek gerekiyor. Ticari parça dediğimiz ürünler genelde Çin ve Hindistan gibi ülkelerde ucuza üretilebiliyor, bence onlarla savaşmak yerine teknolojik olarak onların yapamadığı parçaları yapıp ilerlemekte fayda var. Hassas dökümde büyüme hızına dönük olarak Türkiye’de dökümhane sayısı da giderek artıyor. Bu sektörümüz açısından olumlu bir gelişme.
HERAUS ELEKTRO-NITE Haluk Güldür 2010 yılı özellikle ilk çeyrekten sonra güzel geçti. Ciddi bir artış yaşadık, bu artış halen devam ediyor. Dökümhanelerin kapasite artışları bizim için önemliydi. Tüm sektör 2011 yılının daha iyi geçeceğini öngörüyor. 2010 yılının önemi, bir toparlanma yılı olması ve aynı zamanda 2011’in daha iyi geçeceğine olan inanç ve geleceği daha güzel görmek açısından bıraktığı izlenimdi. 2009 çok kötü bir yıldı, herkes için dip bir yıl denebilir. Herkesin moral motivasyonu dip yaptı, iyimser konuşanlar bile sadece motivasyonu kaybetmemek adına iyimserlerdi ama bu durum hepimizi aşan küresel bir krizdi. Dolayısıyla bunun nasıl ve ne zaman bir iyileşme göstereceği lokal olarak anlamak çok zordu, bundan dolayı 2010 yılı herkes için çok önemliydi. Zaten bu yıl 2009 gibi devam etmemeliydi, devam etse idi onarılmaz yaralar bırakabilirdi. 2010 yılında rakamsal olarak 2008 yılını yakaladık, dolayısıyla 2009 yılına göre sadece iyimser bir tablo olarak bakmamak gerekir. 2008 yılı son iki ayına kadar biz hala mesailerle çalışırken, son iki ayda çok hızlı bir düşüş oldu ve bu düşüş 2010 yılına kadar devam etti. Biz kendimizi konumuzda sektörün önemli bir tedarikçisi olarak görüyoruz, dolayısıyla bizim satış rakamlarımız sektörün üretim rakamlarıyla birebir paralel gidiyor.
Türkdöküm
65
DEĞERLENDİRME
INDUCTOTHERM Ali Tamer 2010 firmamız açısından beklentilerimizin üzerinde geçti. Krizin bu kadar hızlı atlatılabileceğini kimse öngörmüyordu. Önümüz hep 2-3 ay kapalı geçti, şu an itibariyle de teslim süremiz 3 ay. 2011’in daha iyi geçeceğini umuyoruz. Bunu döküm sektöründeki canlılık, malzeme fiyatlarındaki artış zaten gösteriyor. Türkiye açısından olumsuz bir durum yaşanmazsa 2011 daha iyi olacak. İyileşme ivmesi hem dünyada hem de buna bağlı olarak Türkiye’de devam ediyor. Ankiros fuarında 5 adet ocak satışımız oldu, bu bizim açımızdan 2011’in daha hareketli geçeceğinin bir göstergesi. Herkes için aynı olumlu şeylerin olmasını diliyorum. Kriz döneminde kısa süreli bir bekleme durumuna geçtik diyebiliriz, gerçekten bizim için önemsenmeyecek kadar kısa bir süreydi. Uluslararası bir firma olmamızın sağladığı avantajlarla ihracat olarak desteklendik. Kardeş firmalara iş yaptık, şu anda pozisyon olarak bize bırakılan bölgelerdeki varlığımızı daha iyi sürdürüyoruz. Kriz döneminde bahsettiğim bölgelere satışlarımız oldu. Bu bölgelerdeki referanslarımızın da artacağını düşünüyoruz. Çünkü Inductotherm markasıyla tanışanlar kolay kolay bırakmaz bizi. Bizim rahatlığımız farklı, ocaklarımızın servise ihtiyacı yoktur. Ocaklarımız uzun süre arızasız çalışır. Bu durumda bile bizim satış sonrası hizmetimiz sınırsızdır. Satış ve satış sonrası hizmetimizin kalitesi her zaman iyi oldu ve bundan sonra da iyi olacaktır.
KIZILIRMAK DÖKÜM Temel Karamollaoğlu 2010 yılın ilk yarısı 2009 yılı devamı niteliğindeydi. Başlangıçta sıkıntılar aynen devam etti. Haziran ayından sonra piyasaların biraz daha düzeldiğine şahit olduk. İhracat imkanları da gelişme gösterdi diyebiliriz. Dolayısıyla 2010 yılının ikinci yarısını olumlu gelişmelerin olduğu bir dönem olarak görmek mümkün ama sektörün problemlerinin bitmiş olduğunu söylemek ise mümkün değil. Herhangi bir müessese sadece dökümhane değil, eğer yaptığı işten kar etmiyor ve bir takım yatırımlar yaparak kendisini geliştiremiyorsa geriye gidiyor demektir. Bazıları kar etmeyi istismar gibi de görebilirler ama kar etmeyen müessese yatırım yapamaz, yatırım yapamayan da devam etme şansına sahip değil. Ne kalitesini ne de kapasitesini geliştirebilir. Sektörümüzde böyle bir sıkıntı var. Yani kapasitelerde bir artış var, bu artışların bir kısmı müsbet istikamette, yani ihracata yönelik, dışarıya bol miktarda iş yapan müesseseler üretimlerini ve kalitelerini artırarak bu istikamette bir gelişme gösteriyorlar, böylece Türkiye’nin üretimi artıyor. Diğer taraftan geleneksel iç pazarda acımasız ve doğru olmayan bir rekabet var, bu da fiyatları çok düşürüyor. Özellikle hala devlette bulunan müesseseler ihalelerde en düşük fiyatı veren firmaya işi veriyorlar, bu makul gibi görünür ama aslında olumlu değildir. 2010 yılının ikinci yarısı müspet gelişmeye şahit. Bundan da memnuniyet duyduk. 2011 yılının da bu istikamette devam edeceğini düşünüyoruz
66
Ocak - Şubat - Mart / 2011
KÖRFEZ DÖKÜM Yusuf Alan 2010 yılının başlangıcı aslında hiç iyi değildi, siparişler azaldı, işler azaldı. Biz genellikle çimento sektörüne çalıştığımız için, örneğin bir çimento fabrikası kurulurken kriz başlasa da onu bırakamıyorsunuz, devam etmek durumundasınız. Biz de genellikle çimento fabrikası yapan fabrikalara çalışıyoruz, dolayısıyla 2009 yılında sanki krizi yaşamadık. Belki herkes bunun tersi durumunu yaşamıştır ama biz gerçekten bir sıkıntı yaşamadık, tabi fiyatlarda belli düşüşler yaşandı. Ama 2010 yılının başında herkes düzeldi derken bizde tersi bir durum yaşandı. Fakat 2010’un ikinci yarısından sonra toparlanma oldu. Şu anda ise yetiştiremiyoruz. 2010 yılının başında yaşadığımız sıkıntı çalıştığımız ana sektörlerle ilgiliydi. Biz ona bağlıyoruz, başka izah edebileceğimiz bir durum yok. Şu anda ise işleri yetiştirmek için çaba sarf ediyoruz. 2011 yılında çok büyük değişiklikler beklemiyoruz, yani 2010 yılının ikinci yarısı gibi geçecektir. Bu da bizim için olumlu bir durumu ifade ediyor. Kapasitelerimiz dolu, ama 2006 veya 2007 yılları gibi iş beğenme modunda olmadığımız da aşikar, bu tüm sektör için böyle, sadece bizim için değil. Tabi bunun tek nedeni kriz değil, rekabet koşullarının değişmesidir. Biz üretimimizin yüzde 75’ini ihraç ediyoruz, bizi ayakta tutan da bu zaten.
DEĞERLENDİRME
LMA Ömer Albayrak 2010 yılı başlangıçta istediğimiz gibi değildi ama yılın ikinci yarısında bizim için hareket başladı. Hazirandan sonra başlayan üretim artışı bizim de işlerimize yansıdı, malzeme satışlarımız da arttı. Yavaş yavaş kriz öncesi seviyelerini yakalamaya başladık. 2011 yılında bir patlama yaşayacağımızı düşünüyorum. Bunun nedeni de döküm sektöründe büyük bir yükseliş bekliyoruz. Bu gelişmelere hazır olan işletmeler kazanacak. Yaklaşık 1,5 yıldır dünya üzerinde döküm satılamıyor gibiydi. Bu şu anlama geliyordu; bu zaman zarfında döküm sanayisinin ürün verdiği otomotiv, inşaat, enerji gibi ana sektörler yeterince üretim yapamadı, stoklar da eridi, bu sektörlerde artık üretim ihtiyacı doğdu, bu gelişmeler doğrultusunda 2011 yılı patlama yılı olabilir. 2007 yılında bir yatırıma başlamıştık. Aslında o dönem bir krizin yaşanacağını öngörüyorduk. Buna rağmen yatırım kararımızdan vazgeçmedik. Bizce tam yatırım zamanıydı, bunu kriz sonrasına hazırlık olarak düşündük. Öyle de oldu, doğru bir karar verdiğimizi şimdi daha iyi anlıyoruz. Biz fabrikamızda şu anda tüm reçine tiplerini üretebiliyoruz, yani gaz ile sertleşen sistemlerden tutun da sıcak ile sertleşen sistemler, havada sertleşen sistemler ayrıca tüm refrakter sanayisine novalak da üretme durumumuz var. Yani tesisimiz çok modern, bunu Avrupa’da bile bulmak zor, iyi bir araştırma geliştirme laboratuarımız var. Tesisimizdeki tüm makine ve techizatları son derece modern.
MAGMA TÜRKİYE Marc Kothen
2010 yılında bizim yaptığımız en önemli şey magma 5’i tanıtmaktı. Krize rağmen Çin, Hindistan ve Türkiye’de ofisler açtık. Bu da bizim için çok olumlu bir gelişmeydi. Dolayısıyla bizim için iyi geçen bir yıl oldu. Türkiye pazarına çok önem veriyoruz. Özellikle önümüzdeki 10 yılda Türkiye döküm pazarı daha da büyüyecektir. Çok ileri gidecek olan bir pazar. Türkiye’de otomotiv sanayisine çalışan çok fazla dökümhane var. Bu dökümhanelerle birlikte Türk döküm sektörü dünyada çok daha iyi bir yere gelecek. Avrupa’da olan üretim mantalitesi Türkiye’ye taşınıyor, gelecek dönemde bu daha da yaygınlaşacak. Dolayısıyla biz Türkiye’den çok umutluyuz. Türkiye’ye gelmekle çok doğru bir karar verdiğimizi düşünüyoruz. Türkiye’deki dökümhanelerin krizle birlikte düşen kapasitelerini 2011 yılında tekrar yükselteceğini düşünüyoruz. 2010 yılı bir toparlanma yılı oldu, ancak 2011 yılı gerçek rakamları göreceğimiz bir yıl olacak. Dökümhaneler eski kapasitelerine yeniden dönecekler hatta bunun da üstüne çıkacaklardır. Bu durum bizi olumlu etkileyecektir. Hem bizim için hem de dökümhaneler için 2011’in iyi geçeceğini öngörüyoruz.
MARMARA METAL Hüseyin Öner Biz krizden etkilenmedik. 2009 yılı da bizim için çok iyi geçti, 2010 ise daha da iyi geçti. 2008 yılının sonunda başlayan ekonomik krizle birlikte hammadde fiyatları düşünce bu hem müşterilerimiz için hem de bizim için bir fırsat oldu. Biz bu fırsatı doğru şekilde değerlendirdik. Hiçbir şekilde korkup hammadde almamazlık yapmadık, normal zamanlarda nasıl çalışıyor isek bu dönemde de aynı tempo ile çalışmaya devam ettik. Hatta 2009 ve 2010 yıllarında 2008 yılının tonajlarından daha fazla tonaj yaptık. 2011 yılının ise daha iyi geçeceğini düşünüyorum çünkü global kriz hemen hemen bitti, aslında biz bir krizin olduğuna da inanmıyorduk. Sermayenin el değiştirmesi gerekiyordu, kriz yaygarasıyla da bunu gerçekleştirdiler. Bundan sonra trendin yukarı gideceğine inanıyorum. Eskiden fiyatlar düşecek diye kimse stoklu çalışmak istemiyordu ama bundan sonra böyle bir şeyin olmayacağını en azından görüyoruz. Biz dünyanın her tarafında hemen hemen bütün demir çelik üreticileriyle çalışıyoruz; Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Rusya, Çin gibi ülkelerle çalışıyoruz. Buralardan hammaddeyi getirip, İstanbul, Konya, Ankara, İzmir’deki mevcut depolarımızda stokluyoruz, daha sonra da dağıtımını yapıyoruz. Her zaman stoklu çalışıyoruz, stoklu çalışmamızın avantajıyla hammadde temininde hiçbir zaman sıkıntı yaşamıyoruz. Tabi bunun için ciddi bir sermaye gerektiğini de belirtmek gerekir. Dolayısıyla 2011 yılına da çok olumlu bakıyoruz.
Türkdöküm
67
DEĞERLENDİRME
NUROL TEKNOLOJİ Ahmet Ünlü
METKO DIŞ TİCARET Doğan Boran
2010 ar-ge faaliyetlerine ağırlık verdiğimiz bir yıldı. Biz silisyum karbür filtre ile başlamıştık. Ürün gamını tamamlamamız gerekiyordu. Alüminyum sektörü için alümina bag filtreler üzerine odaklandık. 2010 yılında hedefimiz bag filtrelerin seri üretiminin tamamlanmasıydı, bunu da başardık. Zaten şirket olarak genel politikamız sadece yurt içi değil, özellikle yurtdışında da faaliyet gösterebilmek. 2011 yılında yurtdışında biraz daha aktif olmayı planlıyoruz. Genel olarak baktığımızda 2009 yılında krizden etkilendik. 2010 yılında ise toparlandık, 2011 ise bizim için yurtdışı yılı olacak. Döküm sanayisi için filtreler üretiyoruz. Gri döküm için silisyum karbür filtreler üretiyoruz, alüminyum dökümcüler için biyet dökümde kullanılan alümina döküm filtreleri üretiyoruz. Nurol olarak şu anda odaklandığımız ürünler bunlar. Bu ürünlerimizle hem yurt içi hem de yurt dışı pazarları hedefliyoruz. Ünlerimiz iç pazarda kabul görmüştü, artık dış pazarda da kabul görmeye başladı. Dökümhanelerin ihtiyacı olan veya dökümhanelerin karşılaştıkları sorunlara çözüm bulacak bir takım ürünler üzerine de çalışıyoruz. Sadece filtreler değil, dökümhanelerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir çok ürünü sağlıyoruz. Bir yandan filtrelerle, karbür ürünlerle uğraşırken diğer yandan da takım uçların, seramik uçların ar-ge çalışmaları devam ediyor. Biz sağlam adımlarla tamamen yerli olarak pazar payımızı artırıyoruz. 2011 yılının da bu hedeflerimizi gerçekleştireceğimiz yıl olmasını umut ediyoruz.
68
Ocak - Şubat - Mart / 2011
2008 yılı herkesin olduğu gibi bizim de satışlarımızın en yüksek olduğu yıldı. Sonrasında başlayan krizden biz de etkilendik. 2009’da satışlarımız yüzde 40 oranında düştü, fakat her şeye rağmen zarar ettiğimiz bir yıl değildi. Çünkü hammadde fiyatı düşük olduğundan düşük satış da olsa belli bir kar oranı elde ettik. Ama 2010 yılında satışlarımız yaklaşık yüzde 30-35 civarında arttı, yani 2008 yılına yaklaştık. Türkiye döküm pazarının 2011 yılında 2008 yılındaki rakamları yakalayacağını düşünüyoruz. Hatta geçeceğini de öngörüyoruz. Türkiye büyüyen bir pazar, döküm sanayisi daha da büyüyecektir. Biz döküm sanayisine hizmet veren kuruluşlar arasında da doğal olarak rekabet artacaktır. Büyüyen bir pazar olduğu için belki bizlerin payları biraz küçülebilir ancak satış rakamlarımız artacaktır diye düşünüyorum. Bizim bölgemizde bir çizgi üzerinde 3 yıldız var. Birincisi Türkiye, diğer ikisi ise Hindistan ve Çin. Bunlardan Avrupa’ya Çin en uzakta, Hindistan ortada Türkiye ise en yakın. Türkiye Avrupa merkezli bir ülke, dolayısıyla Avrupa’nın ilk tercihi Türkiye olacaktır. Çin gerçekten büyük bir pazar ama artık üretimini iç pazara yönlendirecektir. Çin’in artık Türkiye döküm sanayine rakip olacağını düşünmüyoruz. Türkiye, bu aşamada şanslı bir konumda olacak. Avrupa’nın da anlayacağı lisanda konuşan bir ülkeyiz. Türkiye mantalite olarak da Avrupa’ya çok yakın bir düzeyde.
DEĞERLENDİRME
ÖNMETAL DÖKÜM Mücahit Öngör Biz hem döküm yapan hem de ısıtma sektöründe faaliyet yürüten bir firmayız. Döküm dışında kalorifer kazanı, kat kaloriferi gibi imalatlarımız var. Yani biz dökümü yaptıktan sonra işleyip kalorifer kazanı yapıyoruz. Sadece döküm yapmak istemedik. Nihai ürün yapma hedefimiz vardı, bunu başardık, kendi ürünümüzü mamul hale getirip satıyoruz. Yaptığımız ürünün yüzde 80’ini ihraç ediyoruz. 2010 yılı iyi başladı, ikinci yarısında hareketlenme ise daha iyiydi. Ekonomik krizin etkileri yavaş yavaş dağılıyor, 2010 yılı herkes gibi bizim için de tam bir toparlanma yılı oldu. Bu doğrultuda 2011 yılının daha iyi geçeceğini öngörüyoruz. Ancak eski kazançların olması artık mümkün değil, sadece maliyetleri düşürme durumundayız, bunu da ancak kalite ile yakalayabiliriz. Bizim çalışmalarımız da bu yönde, kaliteye çok önem veriyoruz. Döküm sektörünün çok kar ettiği yıllara artık dönüşü zor gözüküyor. Maliyetleri düşürüp, kaliteyi yükselttiğimizde kar edilebilir. Zaten dünya piyasasında rekabet etmek istiyorsan en iyi kaliteyi de yakalamak durumundasın. Ayrıca kaliteyi de ucuza sunmak gerekiyor yoksa piyasada kalmak mümkün olmaz. Biz teknolojiyi takip eden bir firmayız, maliyeti düşürmek ve kaliteyi yükseltmek de zaten teknoloji takibi gerektiriyor. Yatırımlarımızı hep bu yönde yapmaya çalışıyoruz.
METAMAK Yıldırım Avcı Aslında 2010 yılının başlarında çok iyimser değildik ama her ay bir öncekinden iyi geçti. Dolayısıyla beklentilerimizin üzerinde bir yıl oldu. Özellikle yılın son aylarında iyimserlik daha da arttı, bunu gelen taleplerle ölçümleyebiliyoruz. 2009 yılında yaşanan kriz piyasayı çok etkilemişti. O dönem krizin ne kadar süreceğine dair kimsenin bir fikri yoktu. Söylenecek her şey yanlış olabilirdi, ama genelde kötümser bir tablo vardı, bir anda her şey değişti, iyimser olmaya başlandı. Biz de baştan beri söylemesek de iyimser bir noktadan bakıyorduk. Firma olarak çalışmalarımızı o iyimser, pozitif yönde değerlendirdik, son aylarda ise her şey pozitif olmaya başladı. Belki henüz kriz öncesi duruma gelemedik ama kriz derin etkiler bıraktı. Genellikle yatırım makineleri satıyoruz. Kriz döneminde dökümhanelerde kapasiteler yüzde 40’lara kadar düştü, dolayısıyla bir müddet yatırım kelimesini bile unuttular ama 2010 yılı ikinci yarısında yatırımı tekrar gündemlerine aldılar, geleceğe daha iyi ve cesaretle bakıyorlar. Dolayısıyla, 2010 yılının ikinci yarısından sonra artık krizi aştık ama daha önceki seviyelere gelmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Hem dökümhaneler hem de biz makine satıcıları için rekabet ortamı çok daha zorlaştı. Artık çok daha az kar marjlarıyla makineleri satabiliyoruz. 2011 yılını olumlu görüyoruz. Seviye olarak 2010 yılı son aylarının altına düşmeyeceğini bekliyoruz. Ancak ne kadar artış olacağını tahmin etmek biraz zor.
ÖZGÜMÜŞ DÖKÜM Bülent Özgümüş 2010 bizim için bir toparlanma yılıydı. Krizden çıkış yılı oldu, kriz öncesi kapasitelerimizin hemen hemen yarısına ulaştık. İç ve dış müşterilerimize paralel olarak bir düzelme oldu, iki taraf da aynı şekilde kapasiteyi artırdı. Kriz döneminde kaybettiğimiz iş gücümüzün yarısını tekrar işe aldık. Kaldığımız yerden üretimimize devam ediyoruz. Kriz döneminde kapasitemizin yüzde 75 altına düştük, bu önemli bir rakamdı, eski kapasiteyi tekrar yakalamak muhakkak ki biraz zaman alacaktır. Kriz döneminde kaybettiğimiz kapasitenin yüzde 50’sini 2010 yılında tekrar kazandık, beklentimiz geri kalan kısmı da 2011 yılında doldurmak. Bunu da yakalayacağımızı görüyoruz. Yeni ve eski müşterilerimizle yaptığımız görüşmeler bunu gösteriyor. Elektrik motorları ve iş makineleri denge ağırlıkları konularında uzmanlaşan bir firmayız. Bu sektörler düşüş ve yükselişte biraz paralel giden sektörler. Bu sektörlerin de 2011 yılında daha iyi olacağını umut ediyoruz. Üretimimizin yüzde 50’sini ihraç ediyoruz.
Türkdöküm
69
DEĞERLENDİRME
UNİMETAL Hakan Batılı
TRAKYA DÖKÜM Uğur Kocaoğlu 2008 krizden herkes etkilendi. Trakya Döküm’e 2009, 2010 ve 2011 olarak bakılacak olursa, 2009 senesinde kapasite kullanma oranları yüzde 50’lerde idi. 2010 yılında krizin etkilerinin de kalkmasıyla beraber, kapasite kullanım oranı yüzde 75’in üzerine çıktı. 2011 yılında kapasite kullanım oran beklentimiz yüzde 90’ın üzerinde diyebiliriz. 2010 yılında bizi en çok mutlu eden gelişmelerden biri, Robert Bosch GmbH, Eylül ayında Trakya Döküm’e Pik ve Sfero Demir Döküm alanında “tercih edilen tedarikçi” ödülünü vermesi oldu. Bu ödül aldığımızdan dolayı gururlandık. 2010 son çeyreğinde başladığımız yeni talaşlı imalat atölyesi yatırım çalışmaları devam etmekte. Toplam 5 bin metrekare kapalı alan, 10 milyon Euro yatırım bütçeli projemiz Haziran 2011’de devreye girecektir. 2011 yılında döküm sektörü iyi bir trende girecektir. Ama bana göre 2012 yılının ikinci yarısı öncesinde bir daralma başlayacak. Şu anda sektörümüzün en büyük problemi, ana girdi malzemesi olan metalik malzemelerdeki kontrolsüz fiyat artışları. Dünyada en pahalı hurdayı Türkiye ithal ediyor. Hammadde ve yardımcı malzeme fiyatları kriz öncesi 2008 yılında da yükselmişti, akabinde de herkesin malumu krizi yaşadık.
70
Ocak - Şubat - Mart / 2011
2010 yılı bizim için hareketli bir yıldı, yeni fabrikamıza taşındık. Mevcut 2 bin metrekare olan yerimizden 8 bin metrekare kapalı alanı olan yeni yerimize geçtik. Fiziksel değişiklik muhakkak prosesimize katkı sağlayacaktır. Modern bir tesis kurduk, Avrupa’da ilk 10’a girebilecek bir tesis, hem döküm kapasitesi hem fiziksel alan hem de tonaj açısından. Ayrıca yeni yerde bütün laboratuar yatırımlarımızı bitirdik, biz zaten ağırlıklı olarak havacılık ve savunma sanayilerine çalışıyoruz, yine otomotivde dev markalarla çalışıyoruz. Krizde de bunun avantajını yaşadık. Özellikle savunma sanayisine çalışmamız bize krizde çok büyük avantaj sağladı. Savunma sanayisinde genelde yurt içine çalışıyoruz. Yurt dışı için belirli alt yapı ve sertifikalara ihtiyaç vardı, eski yerimizde bunu yapmak zordu, şimdi yeni yerimize taşınmakla birlikte savunma sanayinde yurt dışı pazarı da hedefe koyduk, gerekli görüşmelerimizi de yaptık, bazı önemli firmalar bizi ziyaret de etti. 2012 yılında bu hedefimize varacağımızı söyleyebiliriz. Biz krizden çok fazla etkilenmedik. Tabi asıl 2011 yılı bizim için önemli bir gösterge olacak. Çünkü yeni fabrika yatırımımız tamamlandı ve oraya taşındık, ilk altı ayımız dolu diyebilirim. Biz farklı hedefler belirledik, 10 yıllık bir firmayız, hassas döküm konusunda bugün geldiğimiz nokta zaten bir başarı. Gelecekten umutluyuz.
DEĞERLENDİRME
ÜMİT DÖKÜM Selim Özavar 2010 yılı kriz sonrasında tam bir toparlanma yılı oldu. 2011’de ise güzel gelişmelerin bizi beklediğini söyleyebiliriz. Bunun sinyallerini 2010 yılı ikinci yarısından sonra almaya başladık. 2010 yılının son 3 ayı çok hareketli geçti. Tabi yaklaşık 18 aylık bir duraklama yaşandı dünyada, her şey bir anda hızlı bir şekilde değişmeyecektir, ama olumlu yönde bir değişikliğin olduğu da görülüyor. Bu dönemde yaşadığımız kayıpları 2011 yılında tamamen telafi edeceğimizi öngörüyoruz. Kriz öncesi durumu ancak 2011 yılı sonu itibariyle yakalayabiliriz. Biz dökümhaneler, haddehaneler, tersaneler, çelik konstrüksiyon firmaları, otomotiv, vagon sanayi, uçak sanayi gibi kumlamanın olduğu bütün sektörlere hizmet ediyoruz. Bu saydığımız sektörlerin hepsinde kriz sonrası ciddi iyileşmeler görüyoruz. Dolayısıyla biz de 2011 yılına çok olumlu bakıyoruz. Türkiye’deki dökümhanelerin yüzde 90 kapasitelerine yaklaştığını görüyoruz, sektörde bir toparlanma başladı ve 2011’de bu daha da hızlanacak. Yedek parça sattığımız için diğer ülkeleri de yakından takip ediyoruz. Rusya ve Ukrayna’da döküm sektörü çok hızlı, Almanya’daki fabrikaların dolu olduğunu görüyoruz. Avrupa ve Rusya bölgelerinde ciddi bir hareketlenme var. Biz kumlama makineleri yedek parçası satıyoruz. Kendi parçalarımızı da işliyoruz. Bünyemizde döküm ve işleme prosesimiz var. Ümit Döküm kriz öncesinde yatırımlarını yapmıştı, şu an bütün yatırımlarımız tamamlanmış durumda.
TOSÇELİK GRANÜL
YAZKAN
Adnan Aytekin
Metin Yazkan
2010 yılı bizim için çok başarılı bir yıldı çünkü kapasitemizi yükselttik. Yeni yatırımla dünyanın sayılı granül üreticileri arasındaki yerimizi pekiştirdik. Hedefimiz dünyada 1 numara olmaktı, yatırımlarımız ve yeni kapasitemizle düşük karbon bilyede artık bir numarayız. 2010 yılında yeni ocak sistemi, yeni üretim hattımızla kapasitemizi ikiye katladık. Kriz döneminde ise biz herhangi bir kayıp yaşamamıştık, tam tersi bir durum yaşandı yeni müşteriler kazandık. Krizi takip edip iyi yönettik, krizin geleceğini önceden görmüştük ve tedbirlerimizi de ona göre almıştık. Durumu önceden görmemiz ona göre bağlantılar yapmamızı sağladı, müşteri kaybı yaşayacağımızı öngördük ve buna bağlı olarak yeni bağlantılarımızı önceden kurduk, bunda da başarılı olduk. Tabi bu hiç kayıp yaşamadık anlamına gelmiyor. Bu dönemde eski kapasitelerimizin üstüne çok çıkmadık ama bir kaybımız olmadı. Hatta kazancımız oldu yeni müşteriler kazandık. Bu müşterilerin tamamı yurt dışından. İç piyasada henüz bir rekabet ortamına girmedik, bizi bilen müşteriler bizden alıyor, işin açık tarafı çok fazla rekabet edelim diye düşünmedik. Biz global rekabetin içindeyiz, dünyaya yayılma hedefimiz var, bunu da büyük oranda başardık. 2011 yılına herşey hazır girdik, yeni hatların kurulum aşaması bitti, üretim aşamasına geçtik. Hedefimiz maksimum üretime ulaşmak ve ürettiğini satabilmek. Bugün itibariyle yeni kapasitemizin yarısını doldurduk, 2011’de diğer yarısını da doldurma hedefindeyiz.
2010 yılı bizim için 2009 krizinden çıkış yılıydı. Üretimimiz oldukça düşmüştü. Fakat 2010 Şubat ayından itibaren eski potansiyelimizi ve tonajımızı yakaladık. Şu anda da onu ilerletme çabasındayız. Eskiye tamamen döndük diyebilirim. 2011 yılının daha da iyi olacağı düşüncesindeyiz. 2011 yılında yüzde 30 bir büyüme hedefliyoruz. Tabi biz Yazkan olarak farklı bir segmentte çalışıyoruz, daha zor ve az seri parçalarda iddialıyız. Karmaşık parçalar üretiyoruz, örneğin motor parçaları, diğer dökümhanelerin uğraşmadığı daha karmaşık işlere yönlenmeye çalışıyoruz. Bu alanda da belli bir ismimizin olduğunu düşünüyoruz. Zaten üretimimizin yüzde 80’ini ihraç ediyoruz. En büyük alıcılarımız Avrupa ve Amerika. Avrupa’da Danimarka ve Almanya’ya yoğun ihracatımız var, Avrupa’da da işler açılmaya başladı. Avrupa’da rüzgar türbini yapan müşterilerimiz var, onlar zaten her zaman hızlıydı şimdi daha da hareketlendiler. Kriz öncesinde Ankara Temelli’ye yeni bir tesis olan otomatik kalıplama hattı kurduk. Tam kriz öncesine denk gelmişti. Şimdi ise büyümemize bir engel yok. 2011 yılı bizim için büyüme yılı olacak. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz.
Türkdöküm
71
HAMMADDE PİYASALARI
2010 Yılı Döküm Hammaddeleri Değerlendirmesi ve 2011 Beklentileri 2011 yılının başlamasıyla birlikte herkesin dikkat çektiği hammadde fiyat artışları ve hurda ithalatındaki sıkıntılar döküm sektörünün gündemini belirliyor. Türkdöküm dergimizin yayın kurulu üyesi Uğur Demirci 2010 yılı hammadde piyasalarını değerlendirerek 2011 yılı beklentilerini sektör ile paylaşıyor.
Uğur Demirci
T
üm otoritelerin kabul ettiği gibi, 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz tarihteki en ciddi ve en geniş ölçekli olanı idi. 2009’daki bu derin krizin ardından gelen 2010 yılı, tüm sektörlerde olduğu gibi döküm sektöründe de birçok bilinmezi ve istikrarsız bir dönemi içeriyordu. Önceki yılın yarattığı şok durumu, 2010’da döküm sektörünü temkinli olmaya zorladı ve tüm planlar, bütçeler krizin etkisiyle hazırlandı. Ancak, 2010 yılını tamamladığımız bugünlerde memnuniyetle görüyoruz ki, Türk Döküm Sektörü 2011 yılını büyük bir umutla ve krizin olumsuz etkilerini geride bırakmış olarak karşılamaktadır. 2010 yılı boyunca döküm ana maddelerindeki gelişmelere genel olarak göz atacağımız bu yazıda pik, hurda sac, ferro alyajları (FeSi, FeMn, FeCr, FeMo) ele alacağız.
Pik: Yıla 400 dolar/ton seviyelerinden başlayan pik, ilk çeyrek sonunda en yüksek 500 dolar/ton seviyesine ulaştı. Ancak bu çıkış kademeli olarak düşerek ilk yarı sonunda 485 – 490 dolar/ton’a geriledi ve yılın sonuna dek bu seviyelerde kalarak yılı tamamladı. Aralık ayında tekrar bir yükseliş yaşandı. 2011’in ilk aylarında da bu eğilimin devam edeceği beklenmektedir. Bilindiği üzere, kış aylarında soğuk hava nedeniyle ulaşımda yaşanan aksaklıklar Rusya ve Ukrayna pikinin teda-
72
Ocak - Şubat - Mart / 2011
riğinde her zaman problem yaratmaktadır. Bu dönemde, temin süresinin uzaması ve gemi navlun fiyatlarındaki artışlar dökümhanelerimizin göz önünde bulundurmaları gereken faktörlerdir.
Hurda Sac:
Dökümhanelerimizin, takip ettiği Çolakoğlu hurda fiyatları incelendiğinde, 2010 yılı boyunca tam bir “W” şeklinde inişli çıkışlı bir seyir izlediği gözlenmektedir. Yılın başında 450 TL olan ton fiyatı, pik fiyatına paralel bir artışla 1. çeyrekte yükselerek 650 TL’ye ulaştı. Fiyat bu noktadan sonra 6. ayın sonuna dek düşüş göstererek yıl başındaki değerlerine geriledi. Bu noktanın ardından Ağustos’a kadar bir yükseliş trendine girdi ve sonrasında Ekim ayına dek 510 TL’ye düştü. O seviyelerden sonra hurda ton fiyatı Ocak 2011’in ilk günlerinde yüzde 18’lik bir artışla 650 TL’ye geldi. Hurda sac ile ilgili bu özetten sonra önümüzdeki yıla yönelik beklenti ve görüşler yazının sonunda belirtilecektir.
Ferrosilis (FeSi):
Yüzde 75’lik parça Ferrosilis fiyatları yıla 900 Euro/ton seviyelerinden başladı. Ağustos ayındaki 1.100 Euro’luk noktadan sonra sert bir yükselişe geçti ve tepe nokta olarak 1.400 Euro’ya ulaştı. Yılın sonunda ise 1.300 Euro/ton seviyelerine doğru bir gevşeme görüldü.
HAMMADDE PİYASALARI
Grafik 1 - Grafik 2 - Grafik 3
Ferromangan (FeMn): Türkiye’deki yüzde 75’lik Ferromangan fiyatları 2010 yılında nispeten az dalgalı bir seyir izledi. Yılın başında 990 Euro/ton olan fiyat yıl ortasında 1.100 Euro/ton ile en yüksek seviyesine ulaştıktan sonra yıl sonuna kadar düzenli bir düşüş eğilimine girdi.
Ferrokrom (FeCr): Yüksek karbonlu Ferrokrom fiyatı, yıla 800 Euro/ton ile başladı ve Temmuz ayına kadar düzenli bir artış göstererek 1.200 Euro/ton’a kadar yükseldi. Bu noktadan itibaren düşüşe geçerek yıl sonunda 1.000 Euro/ton seviyelerine geriledi.
Ferromolibden (FeMo): Yılın başında 30.000 Euro olan Ferromolibden fiyatları yılın son çeyreğinde 28.000 Euro/ton seviyelerinde seyretti.
2011 Yılına İlişkin Beklenti ve Değerlendirme Döküm hammaddelerinin 2010 yılındaki fiyat gelişimine genel bir bakıştan sonra, 2011 yılında malzeme açısından Türk Döküm Sektörü’nü nelerin beklediğine değinecek olursak ilk aşamada yapılacak tespit yeni yıla yüksek fiyatlarla girildiği olacaktır. Kış sezonunda pik fiyatlarında yaşanan geleneksel artışı yine görmekteyiz. Ayrıca ilk çeyrek için pik üreticilerinin dünya satışlarının olumlu seyrettiği de anlaşılmaktadır. 2011’de Türkiye için üzerinde asıl durulması gereken kalem hurda sac olacaktır. Zira 2010 yılının son 2 ayında, Türk Çelik Sektöründeki yassı mamul üretimine geçen bazı tesislerin daha rafine, temiz ve kaynağı belli DKP hurdaya ilgileri arttı. Bilindiği üzere Türk Demir-Çelik Sektörü Avrupa’nın en büyük ithalatçısı konumunda ve hurda sac ihtiyacının büyük bölümünü dış kaynaklardan karşılamaktadır. Yurt içi kaynaklar ihtiyacın sadece sınırlı bir kısmına cevap verebilmektedir. Çelikhanelerin, temiz hur-
Grafik 1 - Grafik 2 - Grafik 3
daya primli fiyat uygulaması ise dökümhanelerin aldığı hurda sacın fiyatlarının otomatik olarak artması sonucunu doğurmuştur. Ayrıca, yüksek fiyata rağmen hurdanın temininde zorluk yaşanmaya başlamıştır. Dökümhaneler yeterli hurda sağlayabilmek için, bir anlamda çelikhaneler ile rekabet etme zorunluluğuyla karşı karşıya kalmış-
tır. Bu durumun nasıl gelişeceği henüz belirsiz olsa bile, 2011’in ilk aylarında döküm fabrikalarının hurda temin etmekte zorlanacağı görülmektedir. Sektörümüz için parlak geçeceğini umduğumuz bu yılın, malzeme tedariği konusunda sorun yaşanmadan akılcı çözümlerle aşılabilmesi hepimizin beklentisidir.
Türkdöküm
73
HAMMADDE PİYASALARI
TÜDÖKSAD
Hammadde Fiyat Endeksi
İ
lk defa Nisan 2008’de uygulanmaya başlayan, ‘Metalik Malzeme Fiyat Farkı Endeksi’ dökümhaneler ve döküm alıcıları arasında doğan sıkıntıları ortadan kaldırarak, Avrupa’da olduğu gibi, değişen hammadde fiyatları konusunda tüm taraflara temel bilgi sağlıyor. TÜDÖKSAD tarafından, üye firmalardan toplanan güncel bilgiler doğrultusunda oluşturulan
hammadde fiyat endeksi tablo ve grafiklerle birlikte dergimizde yayınlanıyor. Sözkonusu tablo, her ayın ilk haftası güncellenmekte ve TÜDÖKSAD’ın web sitesi www.tudoksad.org.tr ‘den yayınlanmaktadır. Bu sayımızda Kasım - Aralık 2010 dönemini kapsayan en güncel verileri aşağıdaki tablo ve grafiklerde veriyoruz.
Hammadde fiyatları TL / ton Hurda (1)
Dönem
Ort 2004 Ortalama 2005 Ortalama 2006 Ortalama 2006 Aralık 2007 Ocak 2007 Ortalama 2007 Aralık 2008 Ocak 2008 Ortalama 2008 Aralık 2009 Ocak 2009 Şubat 2009 Mart 2009 Nisan 2009 Mayıs 2009 Haziran 2009 Temmuz 2009 Ağustos 2009 Eylül 2009 Ekim 2009 Kasım 2009 Aralık 2010 Ocak 2010 Şubat 2010 Mart 2010 Nisan 2010 Mayıs 2010 Haziran 2010 Temmuz 2010 Ağustos 2010 Eylül 2010 Ekim 2010 Kasım 2010 Aralık
74
373 407 453 471 487 487 492 612 460 497 491 470 465 468 457 517 553 542 519 515 524 545 593 672 731 671 624 633 687 669 632 615 715
Ocak - Şubat - Mart / 2011
SferoPiki (2)
Max
Ort
490 495 560 510 526 910 510 543 525 519 470 590 510 600 639 610 577 590 550 565 640 747 765 745 710 718 710 750 690 680 770
472 515 541 558 589 622 671 978 960 880 869 810 696 645 604 633 734 656 660 587 607 700 680 857 1048 856 827 831 897 840 850 796 924
Max
650 652 717 717 757 1605 1605 1340 1350 1070 900 850 831 745 780 750 780 690 680 780 750 1040 1225 925 843 865 935 912 955 900 1016
Hematit Pik (3)
Çelik Piki (4)
Ort
Max
Ort
620 628 641 614 705 1416 1010 992 756 710 670 700 635 640 770 725 660 620 660 725 740 950 1180 925 850 864 860 840 800 857 939
471 428 462 479 494 521 507 596 859 765 678 664 568 543 504 505 540 568 567 546 513 572 675 663 823 914 838 766 779 812 765 721 745 848
558 571 594 584 659 982 975 822 723 657 655 610 569 640 687 659 659 585 617 692 717 851 1047 874 845 824 843 812 782 812 906
Max
541 550 592 530 623 1227 840 840 707 650 600 563 537 563 600 605 600 560 656 747 665 900 1150 950 795 824 830 800 780 820 905
Sfero Pik Çelik Döküm Döküm Döküm (7) (8) (9) 423 461 497 515 535 555 582 795 710 689 680 640 581 557 531 575 644 599 590 551 566 623 637 765 890 764 726 732 792 755 741 716 820
486 502 515 516 560 766 665 624 592 541 532 513 497 554 590 578 558 532 559 614 642 755 856 764 715 717 757 729 692 707 796
373 407 453 471 483 487 492 612 460 497 491 470 465 468 457 517 553 542 519 515 524 545 593 672 731 671 624 633 687 669 632 635 715
HAMMADDE PİYASALARI
Hurda Fiyatı (1) Çolakoğlu Metalurji A kalite fiyatı ve Türkiye genelindeki dökümhanelerce satın alınan paketli veya dökme, kaplamasız, DKP sac hurdalarının maliyet fiyatlarının günlük hesap edilmiş, ağırlıklı aylık ortalaması Sfero Piki (2) İthal kaynaklardan temin edilen Sfero pikinin güncel fiyatlar ve bağlanan sözleşmeler ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması Hematit Piki (3) İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyatlar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması
Çelik Piki (4) İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyatlar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması Sfero Döküm Hammadde Maliyeti (7) Ortalama yüzde 50 sfero piki ile yüzde 50 hurda ile hesaplanan malzeme maliyeti Pik Döküm Hammadde Maliyeti (8) Ortalama yüzde 50 hurda ile yüzde 25 hematit ve yüzde 25 çelik piki ile hesaplanan malzeme maliyeti Çelik Döküm Hammadde Maliyeti (9) Yüzde 100 hurda ile hesaplanan malzeme maliyeti
ÇOLAKOĞLU METALURJİ A.Ş. TARAFINDAN BELİRLENEN METALİK HURDA PİYASASI FİYAT DEĞİŞİMLERİ Çolakoğlu Hurda Fiyatları TL/Kg Aylık Ortalama - A Kalite
Çolakoğlu Hurda Fiyatları Değişimi Aylık %
CAEF Avrupa Metalik Malzeme Fiyat Endeksi
Türkdöküm
75
HAMMADDE PİYASALARI
EUROFER Avrupa Hurda Endeksi New Arisings Index (2001= 100) calculated on the basis of the average price in € for the France, Germany, Italy, Spain, UK. Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Average Index
1999 76 74 76 75 76 80 79 79 78 78 79 82 78
2000 96 96 97 98 99 101 96 95 100 103 103 105 99
2001 103 99 98 100 103 103 102 100 101 100 95 96 100
2002 99 99 107 108 110 114 114 114 112 113 116 121 111
2003 130 135 139 137 125 110 113 123 139 138 138 148 131
2004 163 178 205 203 190 167 202 247 259 275 273 254 218
2005 251 252 231 213 178 150 172 194 214 181 186 183 200
2006 182 187 200 211 214 227 229 218 212 220 218 213 211
2007 221 232 247 247 237 238 239 231 230 228 223 224 233
2008 259 264 269 343 428 439 445 398 302 238 182 228 316
2009 227 194 163 166 178 157 173 186 200 179 173 195 183
2010 219 221 255 319 306 289 279 300 311 277 296 325 283
Avrupa Hurda Fiyatı Endeksi EUROFER (New Arisings - Yeni Hurda) İndeks (2001=100); Fransa, Almanya, Italya, İspanya ve İngiltere ortalama € fiyatları ile hesaplanmaktadır. Hurdanın fiyatı değildir. Açıklamaya bakınız !
Endeks Değişimi
76
Ocak - Şubat - Mart / 2011
NEDEN DÖKÜM
Neden Dökümü Tercih Etmeliyiz Gegossenes Flügelstrukturteil Für Flugzeug
Uçak Kanadı Parçasının Döküm Yöntemi ile Yapılması Eskiden
Tek parça hassas döküm
2,0 kg
1,6 kg
100 %
52 %
34,3 %
100 %
100 %
8,1 %
100 %
0
100 %
67,1 %
Ağırlık Fikstür ve model maliyeti Malzeme maliyeti Üretim aşamalarının maliyeti Montaj maliyeti Sanayi maliyeti
Yelken Kalıp’tan satılık makineler Çalışır durumda metal enjeksiyon makineleri ve eksantrik presler
2005 model 2 adet 120 ton eksantrik pres
2005 model 1 adet 160 ton eksantrik pres
2005 model 1 adet 180 ton sıcak kamara
2005 model 2 adet 100 ton sıcak kamara
2005 model 1 adet 90 ton sıcak kamara
2005 model 1 adet 50 ton sıcak kamara
İrtibat:
M.Fatih Sarı
Kaynak: DGV
Üretim Yöntemi
Günümüzde
16 adet sac ve işlenmiş parçanın perçin birleştirilmesi Titan ile
2.
EL
Gsm: 0532 343 83 16 e-mail: fatihsari@yelken.com.tr
Türkdöküm
77
Bir Devrin Son Temsilcisi Vezni Dursun “Döküm, Vezni Bey’in kanına işlemiş bir virüs gibiydi” diyor Yaylalı Günay. Bu virüs 75 yıl hep kaldı Vezni Dursun’un kanında. 1919 yılında başlayan hayatı İzmir Sanat Okulu’nda “Hocam acaba biz bu okulda otomobil motoru dökemez miyiz?” sorusuyla başka bir yoldan ilerledi. Bu sorudan sonra hayatının hiçbir döneminde döküm mesleğinden uzaklaşmadı, çalıştı, çabaladı hep ilkleri denedi, döküm mesleğine katkıları herkes tarafından taktir edildi, Türkiye’de ilk otomobil blok motoru dökümüne öncülük etti. 86 yaşında İğrek Makina’da işe başladığında “Mutluluğumu ifade edemem, bu bir iş, para pul meselesi değildi. Bana iş vermeniz yalnızlığımı unutturdu, kendime güvenim arttı, her şeyden önce sıhhatimi kazandım” diyordu. Çünkü Vezni Dursun döküm olmadan yapamazdı, eksiklikti onun için. Döküm mesleğinde büyük küçük herkesin sevgisini, saygısını kazanan, meslektaşların Vezni Amcası 14 Nisan 2010 tarihinde aramızdan ayrıldı. Türkdöküm olarak birçok defa Vezni Dursun ile anılarını paylaşmak için çaba sarf ettik, ancak sağlığının elvermemesi üzerine görüşme hep ertelendi. Bir devrin son temsilcisi Vezni Dursun’un kendi el yazısıyla yazdığı mektupları ve Yaylalı Günay’ın anılarını sizlerle paylaşıyoruz. Vezni Dursun’un mektuplarını ise Orhan İğrek paylaştı.
İÇİMİZDEN BİRİ
“BİR DEVRİN SON TEMSİLCİSİ: VEZNİ DURSUN” YAYLALI GÜNAY
Vezni Bey’i, 1970 yılı Eylül ayında tanıdım. Askerliğimi tamamlamış, Elektrometal fabrikasının çelik dökümhanesinde mühendis olarak işe başlamıştım. Vezni Bey (aramızda Vezni Abi derdik), çelik dökümhanesinde yıllarca çalıştıktan sonra, aynı yerde danışmanlık görevine başlamıştı. İlk karşılaştığımızda, “İyi, sen de Silahtar’ın çukuruna düştün, buradan çıkman zor olur” diye moral verici destekte bulunmuştu. Uzun yıllar devlet fabrikalarında çalıştıktan sonra, Erenyol ailesinin 1965-1966 yıllarında haddehane ve çivi fabrikalarına çelik kütük dökmek üzere kurmaya başladıkları ark ocağı ve çimento klingerini öğütmek üzere çelik bilya-silpeps döküm fabrikalarında, Mehmet Demir, Mümtaz Akman ve Kenan Bey’lerle beraber çalışmaya başlamıştı. Çelik döküm fabrikası, bilya-silpeps üretiminin ötesinde, çimento fabrikalarına merdane, teker, folaks plakaları, aşınma plakaları, maden tesislerine makine parçaları, YSE ve TCK’ye hafriyat makineleri parçaları imali işi de yapıyordu. Bilya-silpeps imalatı Belçika Magotteaux firmasından alınan lisansla yapılmasına rağmen, diğer ürünlerin teknolojileri, bu fabrikanın teknik kadrosunu oluşturan Vezni Bey, Abdurrahman Bey, Adnan Bey gibi teknisyenler tarafından yerinde hazırlanıyordu. Vezni Bey, Magotteaux ve diğer yabancılarla yapılan çalışmalardan elde ettiği tecrübelerini sürekli olarak geliştirmiş, bunları not defterine işlemiştir. Bu notlar üzerinden ve özellikle Wlodaver’ın “Çelik Dökümünde Besleyici Hesapları” adlı kitabının orijinal Almanca baskısından yararlanarak, birçok problemli parçayı firesiz ve çekintisiz dökmeyi başarmıştır. Modul ile besleyici hesabı, herhalde, bu tarihlerde ilk defa atelye düzeyine iniyordu. Her yeni sipariş geldiğinde, model yapılmadan nasıl imal edileceği, besleyici ve yolluklar el ile çizilerek hesapları yapılarak kayda geçirilirdi, (Auto Cad, 3D, simülasyon o tarihlerde yoktu). Bilahare model yapımı çevredeki modelcilerce (Kemal, Mustafa, Ahmet, Mücahit, Artin Ustalar) takip edilip, parça üretilirdi. Modeller yapılırken, Vezni Bey genç modelcileri eğitir, sık sık onları ziyaret ederdi. Üretim esnasında, sürekli işi takip eder, problemleri defterine kayde-
Ailesine, çocuklarına ve özellikle torunlarına aşırı derecede bağlı idi ve onlarla sonsuz gurur duyardı. Her buluşmamızda, torunlarının başarılarını anlatır, gözleri ışıl ışıl olurdu.
der, yolluk ve besleyicilerde tadilatlar yapardı. Bu çalışmalar esnasında, Vezni Bey’in tecrübelerinden çok yararlandım. Vezni Bey, bilahare, iki ortağı ile yine Silahtarağa’da “Gerçek Döküm” adında küçük bir döküm atölyesi açtı. İlk önce, 100 kilogramlık eski bir endüksiyon ocağı ile, bilahare 500 kilogramlık bir ocak ile uzun yıllar burada piyasaya kaliteli çelik döküm parçalar imal etti. Bu ortaklık dağılınca, kendisi döküm işine devam etti. Bilahare, hayatının sonuna kadar çeşitli döküm fabrikalarına teknik danışmanlık ve “Abilik” yaptı. Döküm, Vezni Bey’in kanına işlemiş bir virüs gibiydi. Her ikimiz de, Elektrometal’den ayrıldıktan sonra, sık sık görüşür, teknik konularda fikir alışverişi yapardık. Mühendislik gerektiren bir konu olduğunda, muhakkak telefon eder, ziyarete gelir, konu üzerinde tartışırdık. Hayatının sonuna kadar, kanına girmiş dökümcülük virüsü sayesinde dökümün kokusundan, sıcaklığından, terinden ve zevkinden ayrılamayan nadir dökümcülerimizden biriydi. Ailesine, çocuklarına ve özellikle torunlarına aşırı derecede bağlı idi ve onlarla sonsuz gurur duyardı. Her buluşmamızda, torunlarının başarılarını anlatır, gözleri ışıl ışıl olurdu. Vezni Bey, araştırmacılığı, takipçiliği, işini hayatı kadar sevmesi, ailesine ve hayata bağlılığı, hep öğrenme ve sürekli kendini yenileme arzusu ve mühendis ile atelye arasındaki ilişkiyi çok iyi kurması ile “devrinin son temsilcisiydi.” Türkdöküm/Turkcast dergisinin “İçimizden Biri” serisi için Vezni Dursun’la hastalıkları nedeni ile bir türlü röportaj yapılamamış ve Türk döküm tarihinin bu dönemi tarihçesi ve hatıralarının kayda alınmamış olmasına hep üzülürdüm. Kendisine rahmet dilerken, Türkdöküm/Turkcast dergisinin anılarına yer vermesine müteşekkirim.
Türkdöküm
79
İÇİMİZDEN BİRİ
Sayın Evlatlar! Türkiye’de ilk defa otomobil blok motoru dökümüne ben önayak oldum. Ben İzmir Sanat Okulu’nda daha dördüncü sınıfta iken hocam rahmetli Sadi Olcay ile şöyle bir konuşma geçti aramızda: “Hocam” dedim “acaba biz bu okulda otomobil motoru dökemez miyiz” diye söz açtım. Hocam şöyle bir daldı, düşündü ve yarın görüşelim dedi. Ertesi gün dökümhaneye gidince parçalara kesilmiş bir motorla karşılaştım. Yanıma geldi, ‘yaptıralım modelini görelim boyumuzun ölçüsünü’ dedi. Başta modelci hocalarla: ben derim ki siz modelini yapamazsınız, eğer siz modelini yapabilirseniz ben dökerim yani biz dökeriz diye sözü çok uzattık. Modelci arkadaşım rahmetli Yılmaz Şit ağabeyimiz de vardı. Bu sefer atölye şefi ile söz düellosu; siz dökerseniz yani dökebilirseniz biz işleyebiliriz. Biz tekrar tekrar dökeriz diyerek sözü motor dersi veren hocalara kadar uzattık. İşte böyle hocalarımla arkadaş gibi bir gerçeğin sanki ilk adımını atmış olduk. Ben bir rüyadan uyanırcasına neticeyi göremeden usta öğretmenlikten ayrıldım. İsmet Paşamızın tavsiyesi bana bir emir oldu. Bir Eylül günü Karabük’ün yolunu tuttum. Gel zaman git zaman Allah kısmet etti, Elektrometal’de çalıştığım yıllar içinde motor blok döküm kısmı ilave edilerek Türk motor bloku Anadol Motor blokunun dökümünü ait olduğum ve çalıştığım müessesede Elektrometal’de görmek bana nasip olmuştur. Bu bana yetmedi aslında, ama yetti diyelim. Türk insanı daha iyi günleri görmeye layıktır.
Kısaca ben kimim? 1) Otomobil yürüyüş takımları ile ilgili tüm çelik döküm poryaların ilk defa Türkiye’de Elektrometal Sanayi A.Ş dökümhanesinde gerçekleştirildi. 2) Tüm çimento sanayi belli başlı yedek parçaları ilk defa kısmen Karabük Demir Çelik dökümhanesinde,bilahare Elektrometal dökümhanesinde dökülmüştür. Vezni Dursun 1943 İzmir Sanat Okulunda öğretmen 1943(9 ay) 1948 Ustabaşı yardımcısı 1953 Ustabaşı (1954 İngiltere’de staja gittim.) 1958 Çelik Döküm Teknisyeni 1960 Elektrometal çelik dökümhanesi şefi 1975 Gerçek Döküm A.Ş ortağı-kurucusu 1995 Fahri müşavirlikler devam ediyor.
80
Ocak - Şubat - Mart / 2011
İÇİMİZDEN BİRİ
Sayın ve sevgili kardeşlerim sevgili çocuklar (19 Eylül 2005 Pazartesi) Başta beybabanız olmak üzere selam sevgi ve saygılarımı sunarak hissiyatımı anlatmak istiyorum. Oldukça uzun zamandır ağabey kardeş, amca evlat gibi bir beraberliğimiz oldu. Bütün maksadımız kafamızda canlandırılanı yapabilmemizdi. Şükürler olsun beybabanıza layık evlatlar oldunuz. Hasbelkader tesadüfler bize vesile oldu, tanıştık. Tanışmak bir tarafa ben sanki ailenin bir ferdi gibi oldum. Kendimi öyle gördüm, öyle hissettim. Tabiî ki bu yakınlığımız saygıya ve sevgiye dayalı olarak sonsuza dek devam edecektir. Bana aranızda yer vermekle mutluluğumu ifade edemem, bu bir iş, para pul meselesi değildi. Bana iş vermeniz yalnızlığımı unutturdu, kendime güvenim arttı, her şeyden önce sıhhatimi kazandım. Benden önce ne Vezniler geldi geçti. Hepsi yazmakta olduğum 86 yıllık yaşamımda 70 senelik dökümcülükte hatıralarımda bu geçmiş Veznileri (Sadi Olcay, Arap Musa, Hayri Baba, Enver Soysal gibi üstat dökümcüleri) ‘Hayatım’ ismindeki kitabımda yazacağım. Bu dökümcülere plaket verilmesine, hatırlanmasına yardımcı olacak. Plaket verilmesine vesile oldum. Ancak son 100 yılda 85’ini aşmış halen mesleğiyle ilgili uğraş veren sağ olarak dimdik iki kişi var: Osman Bey Babanız, Vezni Amcanız. Sevgili Orhan, Sevgili Kamil kardeşlerim, hatıralar aralıksız devam ediyor. Elbette ki sizle de tanıştığım günden son günüme kadar neler olacaksa hepsi yazılacak. 5-6 yaşımı çok iyi hatırlıyorum. Bu kareli sayfalarla 100 sayfa oldu, ancak 16 yaşıma gelebildim, şu anda yazılacak 70 yılım var, tabi Allah izin verirse. 15-20 gün önce Karabük’e davet edildik. Gittim, gördüm, döndüm. Fabrikayı bilhassa dökümhaneyi, izabe bölümünü, atölyeleri 7 saat dolaştık. 4 saat genel müdür ve yardımcılarının şematik ışıklı izahatlarını dinledik. Ancak 40 sene önceki Amerikan teknolojisi ile ilgili hiçbir şey görmedim. Diğer izabe, yüksek fırınlar, haddehane, kontinü döküm ve işleme atölyeleri ile çelik kontsriksiyon atölyelere bayıldım, çok beğendim. Ben bildiğiniz adresteyim, faksınız bende aklım sizde. Çocuklara tembih ettim, vakitli vakitsiz her zaman bana ulaşabilirler. Aile fertlerine selam, sevgi ile çocukları öpüyorum. Allaha emanet olun. Benimle bitecek her işte yanınızdayım. Amcanız… (Vezni Dursun’un Orhan ve Kamil İğrek’e yazdığı mektup)
Türkdöküm
81
MAKALE
Alüminyum Alaşımlarında Ergimiş Metal Kalitesi, Tretmanı ve Kontrolü Murat Kezkiç Foseco Döküm / Kocaeli / Türkiye
ÖZET Yüksek kaliteli alüminyum döküm parçaların üretimi, uygun döküm teknolojisinin yanında mükemmel üniform ve kontrollü ergimiş metal kalitesi gerektirir. Sıvı alüminyum havadaki nem ile hızla reaksiyona girer ve böylece hidrojen alır, oksit oluşumuna sebep olur. Çözünmüş hidrojen ve oksit inklüzyonları bu yüzden ergimiş metaldeki en çok bilinen empüritelerdir, ergimiş metal kalitesinde olumsuz etkileri vardır ve sakat oluşumuna sebep olabilirler. Alüminyum döküm parçalarında diğer bir hata kaynağı, katılaşma sırasında porozite oluşumudur. Makro poroziteler uygun besleyici uygulamalarıyla çoğunlukla giderilebilir fakat mikro poroziteleri gidermek tane inceltme ve/veya modifikasyon gibi metalurjik çalışmalar gerektirir. Modern alüminyum döküm üretiminin başlangıcından beri ergimiş metal tretmanı prosesleri sodyum veya kalsiyum gibi istenmeyen elementlerin giderilmesi için tane inceltici, modifiye edici veya aktif reaktanların ilavesinin yanında çözünmüş hidrojen ve oksit inklüzyonlarının giderilmesi için geliştirilmiştir. Daha önce bütün bu ergimiş metal tretman operasyonları manuel olarak uygulanıyordu ve çoğunlukla her biri birbirinden ba-
ğımsızdı. Ergimiş metal tretmanlarının sonucunda nitel kontrol daha iyileşti. Özellikle otomotiv üretimine yönelik döküm parça kalitesindeki talep artışıyla ve üretim maliyetlerindeki baskıyı da göz önünde bulundurarak manuel uygulamalar yerini entegre, otomatik ergimiş metal tretmanı proseslerine bıraktı. MTS 1500 Ergimiş Metal Tretman İstasyonuyla mekanik ve çok aşamalı teknik ortaya çıktı. Tekrarlanabilir yüksek kaliteli ergimiş metal üretiminin yanında ergimiş metal kalite parametrelerini anlık ve nitel olarak en iyi şekilde sağlayacak hızlı ve güvenilir ölçüm metotlarının geliştirilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu tip ölçümler elektrokimyasal hidrojen sensörü ALSPEK H ve ergimiş metaldeki inklüzyonları direkt olarak ölçen ALSPEK MQ tarafından yapılmaktadır. Bu iki yeni ölçüm tekniği, prosese ve kalite kontrolüne adapte edildiğinde yüksek kaliteli alüminyum döküm parçalarının üretimini sabit ve tekrarlanabilir ergimiş metal kalitesiyle sağlamaya yardımcı olmaktadır. Bunun yanında makalede, dökümhanelerde hidrojen ve inklüzyon ölçümlerinin pratik sonuçları sunulmuş ve tartışılmıştır.
1.GİRİŞ İlk alüminyum döküm parça uygulamalarının önemli noktası daha çok estetik yapıydı. Alüminyum döküm parçalarının mühendislik sektöründe fonksiyonel uygulamalara girmesiyle şimdi döküm parça yapısındaki her bir hata probleme yol açabilmektedir. Gaz veya çekinti, porozite, metalik olmayan inklüzyonlar ve büyük inter metalik fazlar gibi hatalar yorulma çatlağı için başlangıç noktası olarak karşımıza çıkabilirler. Yorulma çatlakları riski hatanın boyutuyla birlikte artar. İstenilen döküm parça özelliklerini sağlamak için en önemli faktör kontrol edilmiş ergimiş metal kalitesidir ki bu da kontrollü ergimiş metal tretman prosesi ile sağlanır.
82
Ocak - Şubat - Mart / 2011
1.1 Ergimiş Metal Kalitesi Ergimiş metal kalitesi çözünmüş hidrojen veya metalik olmayan inklüzyonlar gibi dış empüritelerin düzeyiyle ve tane inceltme ve modifikasyonların yapısal iyileştirme derecesiyle saptanır. Bütün bu dört parametre katılaşma sırasında etkileşim içerisinde olabilir ve Ca, P, Fe ve diğer elementler gibi iz elementlerin birleşimiyle mikroporozite oluşumunu durdurur veya teşvik eder. Yetersiz ergimiş metal kalitesi tablo 1’deki döküm parça hatalarına sebep olabilir.
MAKALE
Tablo 1
Yetersiz Ergimiş Metal Kalitesinden Kaynaklanan Döküm Parça Hataları Hidrojen.......................................................................................................................................................................................Gaz porozitesi Metalik olmayan inklüzyonlar.....................................................................................................Porozite, sızdırma, yüzey hataları Büyük tane yapısı................................................................................................................................Çekinti, düşük mekanik özellikler Büyük Si çökelmesi...................................................................................................................................................Çekinti, düşük uzama İz elementleri........................................................................................................................................Çekinti, düşük mekanik özellikler Uygun ergimiş metal kalitesi uygun ergimiş metal tretman prosesleriyle elde edilir. Tablo 2
İstenen Ergimiş Metal Kalitesini Elde Etmek Için Ergimiş Metal Tretmanı Operasyonları Dış empüritelerin ortadan kaldırılması - Hidrojen - Döner gaz alma - Metalik olmayan onklüzyonlar - Döner tretmanla temizleme&temizleme flaksı
Yapısal iyileştirmeler - Tane yapısı - Tane inceltme - Si çökelmesi - Modifikasyon
1.2. Alüminyumdaki Hidrojen
Ergimiş metaldeki çözünmüş hidrojen döküm parça katılaştığında zararlı hale gelmeye başlar ve katı halde duramayan fazla hidrojen, döküm parçada istenmeyen porozitelere yol açan hidrojen kabarcıkları oluşturur. Çözünmüş hidrojenin başlıca kaynağı sıvı alüminyumla hemen reaksiyona giren oksit ve hidrojen oluşumuna yol açan nemdir. Katı alüminyuma kıyasla hidrojenin sıvı alüminyumda çözünürlüğü daha fazladır. Bu aynı zamanda alaşıma da bağlıdır. Si, Cu veya Fe gibi elementler hidrojen çözünürlüğünü düşürürken Mg’un önemli derecede artırma etkisi vardır.
İz elementleri - Na, Ca, P, Fe - Giderme/uzaklaştırma, seyreltme
de çekinti oluşumu ve dağılımını azaltabilir. Genelde çekinti iyi dağılmış hidrojen porozitesine göre döküm parça özelliklerine daha fazla zarar vermektedir.
1.3. Gaz Alma Prosesi
Fazla hidrojeni izin verilen seviyelere düşürmek için birçok farklı gaz alma prosesi geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Döner gaz alma tekniği en etkin gaz alma proseslerinden birisi olduğunu kanıtlamıştır ve dünyadaki birçok alüminyum dökümhanesinde en gelişmiş teknoloji haline gelmiştir. Döner gaz almanın etkinliği, gaz akış debisi, dönüş hızı, rotorun daldırma derinliği, rotor ve tretman araçlarının geoŞekil 1 Alüminyumdaki hidrojen çözünürlüğünün ergimiş metal sıcaklığına göre değişimi Şekil 2 Ergimiş metal sıcaklığı ve su buharı basıncının alüminyumdaki hidrojen çözünürlüğüne etkisi
Şekil 1
Hidrojen çözünürlüğünün dengesi ergimiş metal sıcaklığı ve atmosferik su buharı basıncının direkt fonksiyonudur. Yaz aylarında yüksek nem yüksek sıcaklıkla birleştiğinde çok sıklıkla dökümhanelerde düşük nem oranlarındaki kış aylarına göre çok daha fazla gaz porozitesi problemleri ortaya çıkar. Bununla birlikte, çok iyi dağılmış hidrojen porozitesi her zaman istenmeyen bir şey olmayabilir. Hidrojen çökelmesi döküm parçanın zayıf beslenmiş kesitlerin-
Şekil 2
metrisi, ilk hidrojen düzeyi, alaşımın bileşimi, ergimiş metal sıcaklığı ve nem gibi birçok parametreye bağlıdır. İnert gaz kabarcıklarının boyutu gaz alma prosesinde büyük bir etkiye sahiptir. Statik üfleme boruları 20-50mm çapta kabarcık üretirler ve verimsizdirler. Gözenekli üfleme boruları (porous plugs) ise 10-30mm arası kabarcık üretirken döner gaz alma sistemi gaz akış debisi, dönüş hızı, rotor geometrisine bağlı olarak 5-15mm arası çok etkin kabarcık üretebilmektedir.
Türkdöküm
83
MAKALE
1.4. Hidrojen Ölçümü
Gaz alma işleminden sonra hidrojen düzeyini belirlemede en çok kullanılan yöntem Düşük Basınç Testi (Reduced Pressure Test(RPT))’tir. Ergimiş metalden alınan ve düşük basınç altında katılaştırılan numunenin yoğunluk veya yoğunluk indeksi sayesinde hidrojen seviyesi ölçülür. Alscan Ünitesi veya ALSPEK H hidrojen sensörü gibi son
Şekil 5 Düşük Basınç Testi ile Hidrojen seviyesi ölçümü
Şekil 6 ALSPEK H elektrokimyasal hidrojen sensörü
teknolojilerle direkt ergimiş metalden anlık olarak, selektif, nitel hidrojen ölçümü yapmak mümkündür. Hidrojenin parti bazında ölçümünden daha ileri olarak ALSPEK H hidrojen sensörü gaz alma sırasında sürekli ölçüm yapmayı sağlar ve döner gaz alma cihazına bağlandığında sıcaklık ile beraber bütün gaz alma prosesinin anlık/ dinamik şekilde kontrolünde kullanılabilir.
1.5. Metalik Olmayan İnklüzyonlar
bekletme ve taşıma prosedürleri uygun ergitme, gaz alma, flakslama ve tane inceltme pratikleri içerir. Bazı pratikleri bağlı olarak ergimiş alüminyum alaşımları, döküm parçadan önce ergimiş metalde 20-60 mikron boyutunda inklüzyonlara sahip olacaktır. 60 mikrondan büyük inklüzyonlar alüminyum dökümler için zararlı olarak görülmektedir ve;
Metalik olmayan inklüzyonlara alüminyum dökümlerde önemli ölçüde dikkat edilmelidir. Yüksek reaktiflikten dolayı, alüminyum sıvı ve katı halde çabucak oksitlenir. Oksidasyon oranı sıvı metalken daha yüksektir ve sıcaklıkla ve maruz kalma süresine göre artar. Alüminyum alaşımlarında magnezyum, alüminyumdan daha hızlı bir şekilde oksitlenir ve spinel oluşturmak için oksijen ve alüminyum oksit ile reaksiyona girer. İnklüzyonlar boyut ve şekil itibariyle değişik türde ortaya çıkabilir. Alüminyum oksitler film, ince tabaka, kümeleşmiş parçacıklar gibi değişik kristalografik ve amorf yapıdadırlar. Magnezyum oksit ince parçacıklar olarak ortaya çıkar. Spinel küçük sert nodüller veya büyük karmaşık şekillerde olabilir. Refrakter ve diğer dış kaynaklı inklüzyonlar özel görünüşlerine ve bileşimlerine göre tanımlanabilirler. Alüminyum ergiyiğindeki inklüzyon sayıları kilogram başına yüzlü ve binli rakamlar arasında sıralanabilir ve boyutları 1 mikron civarından yarım milimetreye kadar ulaşabilir. İyi ve sağlıklı olarak görülen standart dökümhane ergitme,
Şekil 7 Döner gaz alma sırasında ALSPEK H ile sürekli hidrojen ölçümü
- Porozite ve çatlak gibi hataları destekler, - Gaz porozitesi oluşumu için çekirdek vazifesi görür, - Mekanik özellikleri düşürür, - İşleme takımlarının ömrünü düşürür. Ergitme ve ergimiş metali taşıma sırasında, ergiyikte 3 ana biçimde bulunan oksitler oluşacaktır; oksit tabakası, ilave hidrojen gazı veya havayı hapseden çoğunlukla iki kat formunda oksitler, büyük miktarda aglomere olmuş oksit tabakaları ve kompakt oksit parçacıkları. Oksit inklüzyonlarının ıslanma nitelikleri ve sıvı alüminyumun yoğunluğuna yakın spesifik yoğunlukları, onları tabana çökmeden veya yüzeye çıkmadan, uzun süre ergiyik banyosunda askıda tutar. Modern döner gaz alma tretmanları fiziksel yüzdürmeyle ergimiş metaldeki oksitleri, özellikle geniş oksit tabakalarını da etkili bir şekilde giderir. İyi dağılmış oksitler inert gaz kabarcıkları tarafından yüzdürmeye daha dirençlidirler ve alüminyum ergiyiğinden ayrılıp, ergiyiğin yüzeyine çıkmak için özel flakslar gibi ilave ıslatma maddelerine ihtiyaçları vardır. Gaz alma prosesi sırasında temizleme flaksının ergimiş metale otomatik olarak dozajlanması prensibiyle çalışan, en ileri ergimiş metal tretman teknolojisi, eş zamanlı olarak gaz alma ve temizleme prosesini gerçekleştirir. Ergimiş Metal Tretman İstasyonu eşzamanlı olarak iki tretman flaksına kadar ergimiş metale flaks verebilir. Bu flakslar, gaz alma ünitesinin uygun yerlerine monte edilen bir veya iki siloda tutulmaktadır. Şekil 8 a&b Türbülanslı ergimiş metal transferi, metal temizleme işlemi sırasında oksit oluşumu
84
Ocak - Şubat - Mart / 2011
MAKALE
Flaks verme ünitesi, siloların çıkışına monte edilmiştir ve girdabın içine flaksın tam otomatik verilmesini sağlamaktadır. Elektrikli sonsuz dişli besleme sistemi sayesinde doğru ve sürekli aynı miktarda flaks verilebilmektedir. Dalga kıran elektrikli bir motora bağlıdır ve tretman çevrimi sırasında herhangi bir noktada ergiyin içine girip çıkabilmektedir. Bütün sistem uygun tretman çevriminin sağlanabilmesi için PLC (Programmable Logic Controller) tarafından merkezi olarak kontrol edilmektedir. Ergimiş Metal Tretman İstasyonu kullanan standart tretman çevrimi şekil 10’da özetlenen aşamalardan oluşmaktadır.
Rotor ve şaft girişi ve girdap oluşumu: Rotor ve şaft ilk önce sıvı metal içerisine indirilir. Çevrimin bu aşamasında dalgakıran yukarı pozisyonda kalmaktadır. Daha sonra rotor hızı uygun girdap oluşturmak için 700 rpm civarına çıkmaktadır.
nı belirler. Küçük inklüzyon ölçümleri için mükemmeldir. • PoDFA (Gözenekli Disk Filtrasyon Analizi): Belirlenen miktarda metalin filtreden geçirilerek filtrenin yüzeyindeki inklüzyonların görüldüğü kapalı teknik. Daha sonra oluşan inklüzyonların miktarı ve tipini belirlemek için metalografik değerlendirme yapılması gerekmektedir. • LAIS (Sıvı Alüminyum İnklüzyon Numune Alıcısı): PoDFA ile benzerdir fakat, numune sıvı metalden alınır, numune alma cihazının ön ısıtması yapıldıktan sonra, vakum basıncı kullanılır. Daha sonra numunenin metalografik analizi gereklidir. • Prefil – Ayakizi: Belirlenen miktarda metalin basınçlı filtrasyon kullanarak gerçek zamanlı ölçümü ve yük hücresi kullanarak filtrenin kazandığı ağırlığın ölçümü. Özel ala-
Şekil 10 - MTS 1500 ergimiş metal tretman çevrimi
Flaks İlavesi: Yaklaşık 30 saniye içerisinde silo ve besleme sistemi istenen miktarda flaksı girdabın içine vermektedir. Flaks sıvı metal içerisine girdap yardımıyla girmektedir ve rotorun çalışmasıyla sıvı metal içerisinde etkili bir şekilde karışmaktadır. Girdap kesilmesi: Rotor hızı, 5 saniyelik zaman içerisinde 350-500 rpm’ye düşmektedir. Eş zamanlı olarak dalgakıran sıvı metale girmekte ve girdabı kesmektedir. Gaz alma: Sıvı metale girmiş olan dalgakıranla ve metal tretmanlarıyla metal temizlenmiş bulunmaktadır. 120600 saniye arasında gaz alma ile istenen gaz alma düzeyine ulaşılmaktadır.
1.6. Sıvı Metal Temizlik Ölçümü
Sıvı alüminyumun temizliğini ölçmek için varolan, kabul edilmiş metotlar bulunmaktadır ve her birinin kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Aşağıda bu tekniklerin temel özellikleri hakkında ayrıntılı bir özet verilmektedir. • LiMCA (Sıvı Metal Temizliği Analizörü): 20-300 mikron arası inklüzyonları belirlemek için elektrik direnci ölçüm metodundan yararlanan bir cihazdır. İnklüzyonların hem miktarını hem de boyut dağılımını ölçmektedir. Ayrıca, gaz almada parçacık olarak analizi karıştıran gaz kabarcıkları-
şım ve proses için kıyaslama düzeyleriyle sonuçların karşılaştırmasıyla nispi temizlik hesaplanabilir. İnklüzyonla ilgili spesifik bir bilgi elde edilmediğinde, numuneye metalografik analiz yapılır. • Akustik/Ultrasonik Tarama Metodu: 4M tekniği (Mansfield Sıvı Metal Ekranı) gibi bu metotlar sıvı metalde darbe yankı tekniğini kullanmaktadırlar. Sadece büyük inklüzyonlar için uygundurlar. Alüminyum ergiyiğinde çözünmüş hidrojenin saptanması, son yıllarda yavaş yavaş direkt ve anlık olmayan nitel ölçümlerden direkt ve anlık olan nicel ölçüm metotlarına doğru gelişmiştir. Bu gelişmeye rağmen, dökümhanelerde ergimiş metal temizliğinin saptanması ihmal edilmiştir ve çoğunlukla anlık olmayan teknikler kullanılmaya devam edilmektedir. Bu geliştirme projesinin amacı dökümhaneye alüminyum ergiyiğinin temizliğini ölçmenin pratik, basit, hızlı ve mantıklı yolu olan yeni metotları önermektir. Yeni cihaz Metal Kalite Indeksi’ni (MQI) 1 dakikadan az bir sürede, uygun bir maliyetle yapmaktadır. Ergimiş metal banyosundan yaklaşık 1,5 kg alüminyum örneğini cihaz kendisi alır ve böylece operatöre bağlı değişkenlikler ortadan kalkar. Cihaz, sıvı alüminyum hazırlanırken farklı safhalardaki ergiyikleri karşılaştırmak için idealdir ve dökümhanelerin proses kontrol ve kalite kontrol prosedürünün bir parçası olarak kullanabileceği MQI oluşturur.
Türkdöküm
85
MAKALE
Yeni prob (şekil 11) yaklaşık 5 kg ağırlığındadır ve operatör tarafından kolayca taşınabilir, tutulabilir ve ergiyiğin üstünde yüzer. Bu esnada ölçüm tüpü ergiyiğe daldırılmıştır ve derinliği sürekli aynı seviyede tutulmalıdır. Prob okuma cihazına kablosuz olarak bağlanmaktadır. Okuma cihazı probun 50 metre uzağına kadar ölçüm alabilir. Metal Kalitesi İndeksi (MQI) 1 dakikadan az bir sürede oluşturulur ve sonuç okuma cihazının ekranında görülür (şekil 12). MQI,
neleriyle eş zamanlı olarak yapılmıştır. Açıkça görülüyor ki (şekil 13) uygun metal temizliğini sağlamak için döner gaz tretmanından sonra dinlenme süresi verilmesi gerekmektedir. Ergiyikte herhangi bir tekrar karıştırma işlemi çökelmiş inklüzyonları uyararak ergiyik kalitesini düşürmektedir. Ergitme ve karıştırmadan sonra PoDFA numunelerinin mikro yapı sonuçları spinel ve bifilm gibi bazı inklüzyonları göstermektedir ve MQI 2 ölçülerek doğrulanmıştır. Dö-
Şekil 12 - Okuma cihazının ekran görüntüsü
Şekil 11 – Ergimiş metal temizlik seviyesini saptamak için ALSPEK MQ probu
mükemmel metal kalitesi olan 1’den başlayıp kötü kaliteyi belirten 9’kadar değerlendirilmektedir. Yeni cihaz gerçekten çok titiz bir şekilde dökümhane testi yapıyor ve değerlendirmesini gerçekleştiriyor. Cihaz alüminyum dökümhanelerine uygun bütün sıcaklıklarda ve neredeyse bütün alüminyum alaşımlarında test edildi. Sonuçlar tane inceltme veya modifikasyon gibi metal tretman ürünlerinden etkilenmemektedir. ALSPEK MQ, 50 mikron üzerindeki oksit oluşumlarını ve özellikle işlendikten sonra görülebilecek 300 mikrondan büyük zararlı inklüzyoları ölçebilmektedir.
ner gaz alma tretmanı ve dinlenme zamanından sonra filtre diskinde metal olmayan inklüzyonlar görülmemiştir fakat intermetalik bileşikler görülmüştür ve MQI ise 1 ölçülerek sonuç doğrulanmıştır.Buna karşın tekrardan karıştırmadan sonra PoDFA numunesi büyük boyutlu kümeleşmeler göstermiştir ve bu MQI 3 ölçülerek doğrulanmıştır.
3.SONUÇ Dökümhane testleri, ALSPEK MQ sonuçlarıyla eş zamanlı olarak PoDFA veya PREFIL numuneleriyle karşılaştırılarak, ergiyik temizlik düzeyinin belirlenmesinde güvenilir, hız-
A1 -12 PİSTON ALLOY METAL CONDITION
MQI
DI
TOTAL INCLUSION CONTENTE (MM2 / KG)
% INDUSIONS > 50 MICRONS %
BIFILMS (# / KG )
As Melted & Stirred
2
4.01
8.9
13
97
As Treated
2
0.73
-
-
-
-
After Settling
1
0.37
1.6
1
21
200
After Re- Stir
3
1.45
1
85
17
100
MAX LENG BIFILMS (MICRONS) 2500
* Measured Using PoDFA Technique Şekil 13 – Piston dökümhanesinde sıvı metal temizliği sonuçları
86
2. TESTLER
lı, uygun fiyatlı yeni inklüzyon probu geliştirmek için devam edecektir.
Örnek Çalışma Ölçümler bir piston dökümhanesinde AlSi12 piston alaşımı üzerinde yapılmıştır. Bu testler toplam inklüzyon içeriği ve inklüzyon boyutunun analiz edildiği PoDFA numu-
REFERANS
Ocak - Şubat - Mart / 2011
Wolfgang KAETTZLITZ, Foseco AVRUPA
Adı ve Soyadı:............................................................................................................................................. Telefon: (0
)................................................ Ev
Cep Telefonu: (0
İş
Dahili ..........................................................
)..............................................................................................................................
e-posta:................................................................................@.................................................................. Adres:......................................................................................................................................................... Semt:................................... İlçe:.................................... Posta Kodu:................. İl:................................ İlgi Alanınız: Dökümcü
Döküm Alıcısı
Malzeme Sağlayıcı
Akademik
Oda - Birlik - Dernek
Meslek:....................................................................................................................................................... Bize Ulaşmak için; Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 e-posta: info@tudoksad.org.tr
www.tudoksad.org.tr
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI FİRMA ADI
ŞEHİR BURSA
0224 714 82 00 Fax:022471487 49
www.adarad.com.tr
AKDÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 18 20 0232 478 18 96
www.akdokum.com.tr
AKDAŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 18 80 0312 267 18 88
www.akdas.com.tr
AKMAN DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 689 04 33 0212 689 01 57
www.akmandokum.com
AKMETAL METALURJİ ENDÜSTRİSİ A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 03 80 0216 593 03 82
www.akmetal.com
ALBAKSAN ALAŞIMLI BAKIR SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 875 11 43 0212 875 11 42
www.albaksan.com
ANADOLU DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KOCAELİ
0262 527 23 51 0262 527 28 76
www.anadoludokum.com.tr
ARAL DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 567 51 66 0212 612 90 33
www.araldokum.com.tr
ARDEMİR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KONYA
0332 248 25 00 0332 249 40 40
www.ardemir.com
ARDÖKSAN SFERO KAL. PİK DÖK. SAN. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
www.ardoksan.com
ARPEK ARKAN PARÇA ALUMİNYUM ENJEKSİYON KALIP SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0212 595 10 08 0212 595 16 49 0262 658 97 44 0262 658 97 49
AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. TİC. LTD. ŞTİ
SAMSUN
0362 266 88 47 0362 266 67 46
www.ascelikltd.com
AY DÖKÜM MAKİNA SAN. TIC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 04 57 0312 267 04 56
www.aydokum.com
AYHAN METAL PRES DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 751 21 94 0262 751 21 98
www.ayhanmetal.com.tr
BİLGE DÖKÜM MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 565 60 65 0212 565 61 70
www.bilgedokum.com
BMC SANAYİ TİCARET A.Ş.
İZMİR
0232 477 18 00 0232 477 18 77
www.bmc.com.tr
BORAN ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ADARAD DÖKÜM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş.
www.arpek.com.tr
ANKARA
0312 640 11 66 0312 640 11 77
www.borancelik.com
BURÇELİK BURSA ÇELİK DÖKÜM SAN. A.Ş.
BURSA
0224 243 11 07 0224 243 21 82
www.burcelik.com.tr
BURDÖKSAN DÖKÜM MAD. NAK. TİC. SAN. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 493 26 06 0224 493 26 09
www.burdoksan.com
CEVHER DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 10 00 0232 478 10 10
www.cevherdokum.com
CMS JANT ve MAKİNA SAN. A.Ş.
İZMİR
0232 399 10 00 0232 399 10 10
www.cms.com.tr
COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC SAN. A.Ş.
BURSA
0224 573 42 63 0224 573 42 73
www.componenta.com
ÇELİK GRANÜL SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0212 771 45 55 0212 771 20 57
www.celikgranul.com
ÇELİKEL ALÜMİNYUM DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 311 14 42 0216 311 10 67
www.celikel.com
ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KIRŞEHİR
0386 234 80 80 0386 234 83 49
www.cemas.com.tr
ÇUKUROVA-İNŞAAT MAK. SAN. TİC. A.Ş.
MERSİN
0324 221 84 00 0324 221 50 20
www.cimsatas.com
DALOĞLU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ADAPAZARI
0264 275 48 07 0264 275 14 11
www.daloglu.com
DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAM. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 677 46 00 0262 677 46 99
www.demisas.com.tr
DENİZCİLER DÖKÜMCÜLÜK SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 376 72 80 0232 376 72 83
www.denizcast.com
DİRİNLER DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 376 87 87 0232 376 85 67
www.dirinlerdokum.com
DOĞRU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 482 29 35 0224 482 29 39
www.dogrudokum.com
DOĞU DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ELAZIĞ
0424 255 50 77 0424 255 56 56
www.dogudokum.com.tr
KOCAELİ
0262 658 29 10 0262 658 26 69
www.doksandokum.com
ÇORUM
0364 254 90 01 0364 254 90 04
www.duduoglu.com.tr www.duyarvalve.com
DÖKSAN BASINÇLI DÖK. MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ DUDUOĞLU ÇELİK DÖK SAN. TİC. A.Ş. DUYAR VANA MAKİNA SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 668 18 06 0212 594 73 42
EKSTRA METAL DÖKÜM İZABE MAK. SAN. İTH. İHR. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 267 05 56 0312 267 05 59
www.ekstrametal.com.tr
EKU FREN KAMPANA DÖKÜM SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 658 10 01 0262 658 10 00
www.eku.com.tr
ELBA BASINÇLI DÖKÜM SAN. A.Ş. ODÖKSAN OSMANELİ ŞB.
BİLECİK
0228 461 58 30 0228 461 58 36
www.odoksan.com.tr
ENTİL END. YAT. TICARET A.Ş.
ESKISEHIR
0222 237 57 46 0222 237 26 79
www.entil.com
ER DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 377 01 42 0216 377 01 47
www.erdokum.com
ERGENEKON ÇELİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 280 86 97 0312 280 86 99
www.ergenekon.com.tr
ANKARA
0312 397 25 00 0312 397 25 07
www.erkunt.com.tr
KOCAELİ
0262 653 42 60 0262 653 41 60
www.ferrodokum.com.tr
İSTANBUL
0216 307 12 62 0216 307 28 68
www.gedikdokum.com.tr
GÜR METAL HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 394 33 31 0216 394 32 88
www.gurmetal.com.tr
GÜVEN PRES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 365 94 34 0216 365 29 82
www.gpdpress.com
İSTANBUL
0216 365 10 56 0216 314 19 80
www.haytas.com.tr
HEKİMOĞLU DÖKÜM SAN. NAK. TİC. A.Ş.
TRABZON
0462 325 50 42 0462 325 50 44
www.hekimogludokum.com
HEMA OTOMOTİV SİSTEMLERİ A.Ş.
TEKİRDAĞ
0282 758 10 40 0282 758 10 90
www.hattatholding.com www.hisarcelik.com
ERKUNT SANAYİ A.Ş. FERRO DÖKÜM SANAYİ DIŞ TİC. A.Ş. GEDİK DÖK. VANA SAN. TİC. A.Ş.
HAYTAŞ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 464 70 00 0216 464 70 20
İĞREK MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 243 16 06 0224 243 13 20
www.igrek.com.tr
İSTANBUL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 728 13 00 0262 728 13 08
www.istanbuldokum.com
KARAMAN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
DÜZCE
0380 537 52 67 0380 537 52 68
www.karamandokum.com
KARDÖKMAK – KARDEMİR DÖKÜM MAKİNA A.Ş.
KARABÜK
0370 418 22 34 0370 424 36 81
www.kardokmak.com.tr
HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI FİRMA ADI
ŞEHİR
KAYDÖKSAN – KAYSERİ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KAYSERİ
0352 321 12 57
0352 321 11 94
www.kaydoksan.com.tr
KIZILIRMAK DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
ÇORUM
0364 235 03 16
0364 235 03 20
www.kizilirmakdokum.com
KÖRFEZ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 754 51 77
0262 754 51 80
www.korfezdokum.com
MENSAN OTOMOTİV MAK. ASK. SAN. TİC. A.Ş.
MANİSA
0236 213 02 30
0236 213 02 29
www.mensanotomotiv.com.tr
MERT DÖKÜM MAKİNA İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 364 32 12
0216 415 74 51
www.mertdokum.com.tr
MES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 886 90 00
0212 886 54 57
www.mesdokum.com.tr
NORMSAN TİCARET METAL İML. SAN. LTD. ŞTİ.,
İSTANBUL
0216 593 11 61
0216 593 05 15
www.normsan.com
ÖNMETAL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 485 48 74
0212 485 48 73
www.onmetal.com.tr
ÖZGÜMÜŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ADANA
0322 441 07 07
0322 441 14 14
www.ozgumus.com.tr
PINAR DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 479 03 53
0232 479 05 16
www.pinardokum.com.tr
RUBA PRES DÖKÜM SAN. A.Ş.
MANİSA
0236 213 08 86
0236 213 08 08
www.rubapresdokum.com
SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş.
SAMSUN
0362 266 51 60
0362 266 51 62
www.samsunmakina.com.tr
SERPA HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 394 23 52
0216 394 23 55
www.serpahassasdokum.com
SİLVAN SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0216 399 15 55
0216 383 31 38
www.silvansanayi.com
SÜPERPAR OTOMOTİV SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 877 02 12
0232 877 02 17
www.superpar.com
ŞAHİN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İZMİR
0232 437 01 83
0232 437 01 85
www.sahindokum.com
ŞENKAYA ÇELİK DÖKÜM VE YEDEK PARCA FABR.
İZMİR
0232 877 21 23
0232 877 21 24
www.senkaya.com
TAN ÇELİK DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
ELAZIĞ
0424 255 55 60
0424 255 55 63
www.tancelik.com
TOSÇELİK GRANÜL SAN. A.Ş.
İSTANBUL
0216 544 36 00
0216 544 36 06
www.toscelikgranul.com.tr
TRAKYA DÖKÜM SANAYİ TIC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 315 52 40
0212 274 01 12
www.trakyadokum.com.tr
ÜMİT DÖKÜM TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 499 46 46
0216 499 46 50
www.umitdokum.com.tr
ÜNİMETAL HASSAS DÖKÜM MAK. YED. PAR. A.Ş.
İSTANBUL
0216 394 03 90
0216 591 08 79
www.unimetal.com.tr
ANKARA
0312 641 31 83
0312 641 31 82
www.yazkan.com.tr
ANKARA MADENİ DÖKÜMCÜLER ODASI
ANKARA
0312 267 13 93
0312 267 04 97
www.ankara-dokumoda.org.tr
İZMİR BİLUMUM DÖKÜMCÜ KÜÇÜK ESNAF VE SANATKARLAR ODASI
İZMİR
0232 437 02 43
0232 437 01 46
-
KAYSERİ
0352 326 80 00
0352 326 89 69
-
5M ELEKTROMEKANİK İML. İNŞ. TUR. DAH. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 527 83 54
0216 527 85 24
www.5mtr.com
ACARER METAL SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 296 46 07
0212 230 24 64
www.acarermetal.com
AMCOL MİNERAL MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 414 96 16
0216 414 96 20
www.amcol.com.tr
AVEKS İÇ VE DIŞ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 410 00 60
0216 410 00 90
www.aveks.com.tr
BİLGİNOĞLU ENDÜSTRİ MALZ. SAN. VE TİC. A.Ş.
YAZKAN MÜH. DÖKÜM MAK. SAN. LTD. ŞTİ.
BÖLGESEL KURULUŞLAR
SİNAN DÖKÜMCÜLER TEMİN TEVZİ KOOPERATİFİ
KATILIMCI ÜYELER
İZMİR
0232 433 72 30
0232 457 37 69
www.bilginoglu-endustri.com.tr
ÇELİKTAŞ SINAİ KUMU MADEN SAN. NAK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 57 13
0212 347 87 07
www.celiktassilis.com
ÇUKUROVA KİMYA END. A.Ş.
MANİSA
0236 233 23 20
0236 233 23 23
www.cukurovakimya.com.tr
EGES ELEKTRİK & ELEKTRONİK GER SAN TİC. A.Ş
İSTANBUL
0212 446 41 21
0212 447 36 00
www.eges.com.tr
EVREN İTH. İHR. PAZ. A.Ş.
İSTANBUL
0212 325 96 60
0212 283 77 78
evrencast@gmx.net
EXPERT MÜMESSİLLİK TURİZM TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 573 38 88
0216 573 06 28
www.expert.com.tr
FERROMET MÜMESSİLLİK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 33 00
0212 275 11 42
www.dokumizabe.com
FOSECO DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 677 10 50
0262 677 10 60
www.foseco.com.tr
HANNOVER-MESSE ANKİROS FUARCILIK A.Ş.
ANKARA
0312 439 67 92
0312 439 67 66
www.ankiros.com www.electro-nite.com
HERAEUS ELECTRO-NİTE TERMO TEKNİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 08 88
0312 267 08 87
INDUCTOTHERM İNDÜKSİYON SİST. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 646 34 24
0262 646 29 62
www.inductotherm.com.tr interimpeks@gmail.com
INTERIMPEKS DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 688 44 10
0216 688 44 09
KADIOĞLU MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
KARABÜK
0370 424 10 50
0370 415 66 50
www.kadioglumaden.com.tr
KUMSAN DÖKÜM MALZEMELERİ SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 09 57
0216 593 09 59
www.kumsandokum.com.tr www.lma.com.tr
LMA MOTİF ALÜM. DÖKÜM SAN. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 593 13 61
0216 593 13 62
MAGMA BİLİŞİM TEKN. HİZM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 557 64 00
0216 557 64 00
www.magmasoft.com.tr
MARMARA METAL MAM. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 447 29 55
0216 447 29 69
www.marmarametal.com
META-MAK METALURJİ MAK. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 270 07 08
0212 270 08 88
www.metamak.com.tr
METKO HÜTTENES ALB. KİMYA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 411 69 16
0216 363 60 73
www.metkoha.com
NUROL TEKNOLOJİ SAN. MAD. TİC. A.Ş. (POTERN)
ANKARA
0312 278 02 78
0312 278 02 76
www.nurol.com.tr
SİLVAN DIŞ VE İÇ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 380 36 18
0216 416 91 59
www.silvanticaret.com
UNİKON METALURJİ VE KİMYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 399 98 68
0216 442 11 90
www.unikon.com.tr
YILKAN MAÇA SUP. ÜRETİM PAZ. SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 573 88 72
0224 573 74 93
www.yilkanchaplet.com
FUAR AJANDASI
HANNO VER ME SSE
Tarih : 4 Yer : Ha – 8.04.2011 n Web : w nover – Alman ww.han noverm ya esse.co m
GIFA THE - METE RMP C ROC ESS Tarih -
Yer Web
NEW : 28 CAS .06 – : Du T 2.07 s : ww seldo .2011 w.gi rf – A fa.d lman e ya
WIN Faz 1
: Tarih: 3 – 6.02.2011 Yer: Tuyap - istanbul web: www.win-fair.com
EURASI A RAIL
: Tarih: 2 – 5.03.2011 Yer: Anfa Altınpark - Ankara web: www.eurasiarail.eu/tr
Z 2011 – DIE ZULIEFERMESSE – SUBCONTRACTING FAIR
: Tarih: 01– 04.03.2011 Yer: Leipzig - Almanya web: www.leipziger-messe.de
WIN Faz 2
: Tarih: 17 – 20.03.2011 Yer: Tüyap – İstanbul web: www.win-fair.com
115 METALCASTING CONGRESS
: Tarih: 5 – 8.04.2011 Yer: IL-ABD web: www.metalcastingcongress.org
WORLD FOUNDRY TECHNICAL FORUM
: Tarih: 28.06.2011 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.thewfo.com
59. INDIAN FOUNDRY CONGRESS
: Tarih: 11 – 13.02.2011 Yer: Chandigarh – Hindistan web: www.ifexindia.com
FABEX 2011
: Tarih: 26 – 28.02.2011 Yer: Kahire – Mısır web: www.fabexeg.com
METAL & STEEL 2011
: Tarih: 26 – 28.02.2011 Yer: Kahire – Mısır web: www.metalsteeleg.com
MACHINEX 2011
: Tarih: 17- 20.03.2011 Yer: Erbil – Irak web: www.erbilmachinex.com
AUTOMECHANIKA ISTANBUL
: Tarih: 7 – 10.04.2011 Yer: Tüyap
ALUMINIUM DUBAI
: Tarih: 9 – 11.05.2011 Yer: Dubai – BAE web: www.aluminium-dubai.com
7. ALUMINIUM TWO THOUSAND WORLD CONGRESS
: Tarih: 17 – 21.05.2011 Yer: Bologna – İtalya web: www.aluminium2000.com
METALLURGY – LITMASH
: Tarih: 23 – 26.05.2011 Yer: Moskova – Rusya web: www.metallurgy-tube-russia.com
SUBCON BIRMINGHAM
: Tarih: 7 – 9.06.2011 Yer: Birmingham - İngiltere web: www.subconshow.co.uk
ALUMINIUM CHINA
: Tarih: 13 - 15.07.2011 Yer: Shangay - Çin web: www.aluminiumchina.com
8. CHINA INTERNATIONAL CASTING INDUSTRY EXHIBITION
: Tarih: 10 – 12.08.2011 Yer: Pekin - Çin
METALLURGY UKRAINE 2011
: Tarih: 6 – 9.09.2011 Yer: Donetsk - Ukrayna
INDUSTRIAL AND TECHNOLOGICAL SUMMIT
: Tarih: 27 – 30.09.2011 Yer: Bilbao - İspanya
2.ALUEXPO ALUMINIUM TECH. MACH. & PRODUCTS TRADE FAIR : Tarih: 13 – 16.10.2011 Yer: İstanbul Fuar Merkezi - İstanbul web: www.aluexpo.com
ALUMINIUM INDIA
: Tarih: 10 – 12.11.2011 Yer: Mumbai - Hindistan web: www.aluminium-india.com
EUROPEAN ALUMINIUM CONGRESS 1
: Tarih: 22 – 23.11.2011 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.aluminium-congress.com