BOYALAR FİLTRASYON BESLEYİCİ SİSTEMLERİ OCAK VE POTA ASTARLARI
METAL TRETMANLARI REÇİNELER POTALAR
INOCULIN* I MSI I INITEK* I NODULANT* I FERROGEN*
THE POWER OF 2 Hayatın her alanında güzel bir ahenk vardır. Örneğin, yüksek kaliteli döküm parçalar elde edebilmeniz için bizim teknolojimiz ve sizin dökümhaneniz. Veya günlük hayatta kullandığımı mükemmel teknolojileri üreten mühendislerin ellerinde sizin döküm parçalarınız. Dökümhane uzmanlarımız metalurjik ihtiyaçlarınıza uygun yenilikçi çözümler geliştirmenize yardımcı olmak için her zaman hazırlar. Bizim ürünlerimiz, hizmetlerimiz ve uzmanlığımız ve sizin becerileriniz ve proses bilginizle dökümhane operasyonlarınızın gerçek potansiyelini ortaya çıkaralım. Ürününüzün mekanik özelliklerini iyileştirmek, metal kalitesini artırmak, emisyon oranını düşürmek, israfı önlemek veya proses kontrolünüzde artış sağlamak istiyorsanız, Foseco’ya güvenebilirsiniz. Her türlü dökümhane ihtiyaçlarınız için, bizimle irtibata geçin.
Sizin dökümhaneniz ve Foseco. Çözüm üreten ortaklık.
ŞİMDİ YERLİ
Telefon: 0262 677 1050 Faks: 0262 677 1060 foseco.turkiye@foseco.com www.foseco.com.tr
* INOCULIN, INITEK, NODULANT ve FERROGEN Vesuvius Grubu’nun tescilli markasıdır ve lisanslı kullanılabilir.
başkandan... YENİ OFİS KATIMIZ HAYIRLI OLSUN Değerli Meslektaşlarım,
Bir seneyi daha geride bıraktık. 2011 yılının bu son dergisini çıkarmakta biraz geciktik. Elimizde olmayan nedenlerle oluşan bu gecikme için sizlerden özür diliyor ve sizlerle bu satırları paylaşabilmenin mutluluğunu yaşadığımı ifade etmek istiyorum. Yıllardır yönetimlerimizin, derneğimize yeni bir mekân kazandırmak için çalıştığı malumunuzdur. Ancak, ya beğenilenlere mevcut para yetmedi ya da paranın yettiği beğenilmedi. Bizim de iki yıllık çalışma dönemimizde önemli hedeflerimizden biri buydu. Zira uygun mekân olmadan kadrolaşamıyorsunuz, kadrolaşamayınca da üyelerinize yeterli hizmeti veremiyorsunuz. Faaliyet dönemimizin sonuna geldiğimiz bu günlerde, Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımın ve genel sekreterimiz Kubilay Dal’ın üstün çabalarıyla mevcut mekânımıza yakın bir yer olan İstanbul ili, Şişli ilçesi, Dikilitaş Mahallesi 58 pafta, 2 ada, 30 parsel sayılı, 258/2400 arsa paylı 3. Normal kat 6. Bağımsız bölüm numaralı gayrimenkulü almaya karar verdik. Mecidiyeköy 18 Plaza’da ki, brüt 300 metrekare, net 250 metrekare olan bu ofis katının mevcut iç bölmeleri çok ufak bir tadilatla bize uygun hale getirilebilir. Ve o kata ait 5 araçlık kapalı otoparkı bulunmaktadır. Bina son derece merkezi bir konumdadır. Büyükdere caddesine paralel 1. sokakta metroya ve Mecidiyeköy meydanına 250 metre, Cevahir Alışveriş Merkezi’ne ise 50 metre uzaklıkta bulunmaktadır. Bedeli Sayın Uğur Kocaoğlu tarafından pazarlıkla 1.600.000 TL’ye indirilmiştir. Yapılan araştırmalar mevcut ofis binamızın en fazla 400,000 TL’ye değerlendirilebilineceğini göstermiştir. Genel Kurulumuzun bize verdiği yetkiye dayanarak, yıllardır siz değerli üyelerimizin ödediği aidatlardan oluşan birikimlerimiz ve mevcut binamızın satışından elde edilecek gelirle, bu mekânı satın almaya karar verdik. Yeni ofis binamıza, içinde kiracı olduğu için Eylül 2012’de taşınabileceğiz ve taşınana kadar da mevcut binamızı kiracı olarak kullanacağız. Mevcut binamızın alımını gerçekleştiren Mete Nakiboğlu ve Yönetim Kurulu arkadaşlarının o dönemde ne gayretlerle bu binayı alabildiklerini şimdi daha iyi anlıyor derneğimiz adına bir kere daha teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyorum. Yeni ofis binamızın da derneğimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Bu senenin son yemekli toplantısını 9 Aralık 2011 tarihinde İstanbul Swiss Otel’de gerçekleştirdik. Yemek öncesinde, TCMB eski Başkan Yardımcısı, Radikal ve Dünya gazetelerinde çıkan makalelerinden ve istikrar programları, parasal ve uluslararası iktisat, para krizleri, büyüme kuramları konularındaki çalışmalarıyla tanıdığımız TOBB ETÜ, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Fatih Özatay “Türkiye Ekonomisindeki Muhtemel Gelişmeler” konulu bir sunuş yaptı. Kendisine bu çalışmasını bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. Sunuşu derneğimizin web sayfasında bulabilirsiniz. Bu sene yıl sonunda yapmayı planladığımız 35’inci kuruluş yılı balomuzu, hepimizi derinden üzen terör olayları ile Van ve Erciş’de yaşanan depremler nedeniyle ileri bir tarihe erteledik. Baloda dağıtmak niyetiyle hazırladığımız üyelik plaketlerimizi Swiss Otel’de gerçekleştirdiğimiz yemekli toplantıda katılan üyelerimize verdik. Plaketimizde, ahşap bir kaide üzerine yerleştirilmiş bronz döküm
bir Hitit Güneşi Kursu yer almaktadır. Bronz Kurslar Heykeltıraş Selim Kamer ve İbrahim Şafak tarafından Ankara Heykel Atölyesi’nde kabuk kalıp yöntemiyle dökülmüştür. Plaketlerde yer alan kurs her ne kadar Hitit adını taşımakta ise de Anadolu’nun en eski uygarlığı olan ve Hititler’den, yaklaşık 300 yıl önce, bu yörede varlıkları bilinen “Hattiler”e aittir ve Hitit döneminin öncesine ait bir semboldür. O dönemlerde insanlar çok tanrılı dinlere inanırlarmış ve Güneşin yeryüzüne bolluk, bereket getirdiğine inandıkları için güneşi kutsal sayarlarmış. Kursta yer alan yuvarlağın güneşi ya da gökyüzünü, çevredeki yedi adet çıkıntıların gökkuşağını, üç adet tomurcuğun tabiatı ya da bitki örtüsünü sembolize ettiğine, üç adet sallanan çemberin ise çıngırak vazifesi gördüğüne inanılırmış. Tunçtan yapılmış bu güneş kursları ahşap asaların ucuna takılır, sallandığında halkalar ses çıkarır ve bu ses, o merasime katılanlara bir huşu, ayrı bir hava verirmiş. Törenlerin sonunda ise bu kurslar, kral mezarlarına, ölü hediyesi olarak bırakılırmış. Kursların örnekleri Çorum - Alacahöyük yöresindeki Hatti krallarının mezarlarında bulunmuştur ve eski Tunç Çağına yani günümüzden yaklaşık 4 bin 300 yıl öncesine ait oldukları düşünülmektedir. Plaketlerin ofisinizin bir köşesini süsleyeceğine inanıyorum ve bugüne kadar plaketlerini alamayan üyelerimizin derneğimizle temasa geçmelerini rica ediyorum. Bu yıl 11. Ankiros fuarını ve 6. Döküm kongremizi gerçekleştireceğiz. Dernek yönetimimiz kongrenin daha geniş bir katılımla ve sektör mensuplarımızın beklentilerine daha fazla cevap verecek zenginlikte bir içerikle gerçekleştirilmesinin sağlanması için çalışmalara başlamıştır. Sunumlarla ilgili olarak tüm üyelerimizin katkılarını özellikle rica ediyorum. T.C. Ekonomi Bakanlığı yetkililerine, yapmakta oldukları Sektörel Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) çalışmalarına katkı olması açısından kendilerine, TOBB Türkiye Döküm Sanayi Meclisi ve TÜDÖKSAD olarak sektörümüzün yarattığı katma değer ve ithal girdilerimiz konularında detaylı bilgi aktardık. Bakanlığın bu konu ve Sektörel teşviklerin hazırlanması konularındaki çalışmalarını dikkatle izliyoruz. Bu kapsamda Ereğli Demir Çelik Fabrikası
TÜDÖKSAD
yetkilileri ile Bakanlığımızın yönlendirmeleri sonucunda gerçekleştirilen toplantıda, önümüzdeki günlerde sektörümüzün ihtiyacı olan miktar ve kalitede döküm pikinin üretileceği müjdesini aldık. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakanlık bürokratlarına bu nedenle teşekkür ediyor, kısa bir süre içinde primer alüminyum döküm hammaddeleri için de sizlere aynı müjdeyi verebilmeyi ümit ediyorum. 2012 yılına girdiğimiz bu günlerde, yeni yılın bize neler getireceğini incelersek; bankacılık sektöründe başlayan ve finansal kriz olarak adlandırılan küresel krizin etkilerini azaltabilmek için alınan ve uygulamaya konulan teşvik tedbirleri, para politikaları ve finans sektörünü
iyileştirmeye yönelik tedbirler nedeni ile 2010 yılında bütün ülke ekonomilerinde bir iyileşme gözlenmiş, belirli büyüme oranlarına ulaşılmış ve uluslararası ticaret hacminde bir artış yaşanmıştır. Ancak alınan tedbirler krizden etkilenen ülkelerin bütçelerini olumsuz yönde etkilemiş ve 2011 yılında bu ülkelerin kamu borçları artmış, bu borçlanmanın sürdürülebilirliği sorgulanmaya başlanmış, büyüme hedeflerinde revizyonlara gidilmiş enflasyon oranlarında bir yükselme görülmüştür. Bu arada, kriz sonrası yaşanan kur dalgalanmaları, arz - talep dengesizlikleri gibi nedenlerle petrol, doğalgaz, emtia ve gıda fiyatlarında meydana gelecek değişiklikler Türkiye ve Türkiye gibi ekonomisi enerji fiyatlarına bağımlı ülkeler için 2012 yılında önemli bir risk oluşturmuş ve küresel ekonomilerde ikinci dip ve/veya 20082009 krizindekine benzer korkular yaşanmaya başlamıştır. 2011 yılında, gerçekleşmesi beklenen yüzde 8 civarındaki GSYH büyüme oranı ile Çin’den sonra dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi konumundaki ülkemizde işsizlik de yüzde 10’ların altına inmiştir. Ancak enflasyonda beklenen hedefler yakalanamamıştır. 2011 yılında gerçekleşen 134,6 milyar Dolar ihracat ve 241,2 milyar Dolar ithalat ile yaklaşık 107 milyar dolara ulaşan dış ticaret açığının körüklediği ve 100 milyar Dolar sınırına dayanan cari açık sorunu ve cari açığın milli gelire oranının yüzde10’lara varması nedenleriyle, büyümenin sürdürülebilirliği konusu ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. 2012’de ekonomimizde bu baskılar, alınmış ve alınacak ilave tedbirlerle 2011 yılında yaşadığımız büyümenin hızının kesileceği ve yerine çok daha düşük bir büyüme yaşanacağı öngörülmektedir. Hükümetimiz 2012 büyüme oranı hedefimizi yüzde 4 olarak vermektedir. IMF ise Türkiye ile ilgili değerlendirmesinde, büyümenin 2012’de keskin bir düşüşle yüzde 2’ye gerileyeceği tahmininde bulunmaktadır. 2011 son çeyreğinde düzeltme olarak uygulamaya konulan döviz değer ayarlamasında da fren tutmamış TCMB döviz satarak engelleme çalışmalarına rağmen 1.75 TL’de durması beklenen USD değeri 1.9-2.0 TL’lere çıkmıştır. Sayın Ali Babacan tarafından, merkez bankamızca satılan bu dövizlerin yurt dışına çıkmamakta ve resmi hesaplardan özel hesaplara bir döviz hareketi olduğu, ifade edilmektedir. Bu döviz rezervimiz için çok önemli bir husustur. Keşke bu düzeltmeler daha düşük bir hızda uygulamaya
konsa ve tedricen yapılsaydı. Şimdi ilave tedbirlerle bu aşırı değerlenmenin verdiği hasarları ortadan kaldırmaya çalışmıyor olsaydık. Sonuç olarak 2012 ve sonraki yıllarda iç sorunlara ilaveten ekonomimizin yurtdışına, özellikle de ihracatımızın en fazla olduğu AB ekonomilerine bağımlı olarak şekilleneceğini söyleyebiliriz. Bu arada Avrupa’da hem ülkeler bazında hem de ortak politikalarda daha olumlu kararlar, tedbirler alınır ise Euro bölgesinde işlerin iyiye doğru yönelmeye başlayacağını düşünülebiliriz. Aksi takdirde Avrupa Merkez Bankasının (ECB) para basmaya devam edeceği ve ekonomik problemlerin içinden çıkılmaz bir hale geleceği kesindir. Bütün bu belirsizliklerin yanı sıra 2011’de Kuzey Afrika’da başlayan ve Orta Doğu’ya doğru yayılma eğilimi gösteren ve demokratikleşme diye tanımlanan, perde arkasında dış güçlerin bulunduğu bir dönem yaşanmaktadır. Bu sürecin biran evvel sonuçlanması ve yeni düzenin dengesinin biran evvel sağlanması gerektiğini düşünmekteyiz. Bugünlerde Suriye’de kendini gösteren iç karışıklıkların ve ülkemizin bu karışıklıkta taraf gibi görünmesinin ülkemizin uzun yıllardan beri benimsediği büyük Atatürk’ün “yurtta sulh cihanda sulh” felsefesi ile ne derece de bağdaştığı tartışılır. Bu komşu ülkelerin, ülkemizde mevcut olan teröre destek verme olasılığı da 2012 yılının terörle mücadele açısından da pek sakin geçmeyeceği değerlendirmesinin yapılmasını mümkün kılıyor. Bütün bunlara ilaveten iç siyasetimizde son günlerde tartışmaya açılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin süresi ve Sayın Başbakanımızın sağlık durumu hakkında konuşulan rivayetler 2012 yılının her açıdan problemli geçeceğini, 2011 yılını aratacağını ve huzurlu bir ortam yaşamakta zorlanacağımızı gösteriyor. 2012 yılının bütün bu olumsuzlukların ortadan kalktığı bir yıl olmasını, memleketimize ve bütün meslektaşlarıma hayırlı ve uğurlu gelmesini, sağlık, mutluluk, başarı ve bol kazanç getirmesini diler, hepinizi muhabbetle kucaklar, en derin saygılarımı sunarım. M. Niyazi Akdaş TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı
İÇİNDEKİLER
ARALIK / 2011
4
BAŞKANDAN
10
DERNEKTEN HABERLER
• TÜDÖKSAD Üyeleri Yıl Sonu Yemeğinde Buluştu • Ankiros “2. Dökümün Fotoğrafları” Yarışması ve Sergisi
14
DÖKÜM KUMU • Türkiye’de Döküm Kumu Üzerine Bir Söyleşi: Atilla Uçar
24
14
ÜYELERDEN HABERLER
• Demisaş’tan CGI Üretimi ile Otomotiv Dünyasina Destek • Heraeus Electro-Nite’tan Çelikte Hidrojen Semineri • İgrek Yeni Yatırımları ve Teknolojisiyle 2012’den Umutlu • Cevher Grup 56. Yılını Paydaşları ile Kutladı • Foseco’dan Yeni Teknolojiler • Foseco’da Görev Değişimi • Kumsan’a İSO’dan Onurlu Ödül
“ŞİLE’DE KUM MADENLERİ REHABİLİTASYONLA BULUŞMALI” Kumsan’ın Genel Müdürü Atilla Uçar çevreye zarar vermeden, gerekli rehabilitasyonlar yapılarak Şile’deki kum madenlerinden uzun yıllar faydalanılacağına inanıyor.
36
DÜNYA DÖKÜM ÜRETİMİ •
Rakamlar, Yıllık Döküm Üretiminde Artış Olduğunu Gösteriyor
• 42
CAEF Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
• Akıllı Enerji Çemberi Yenilikçi Ankara Proje Pazarı’ndaydı
10
48
MAKALE
• TPM (Toplam Üretken Bakım) Uygulamaları
TÜDÖKSAD ÜYELERİ YIL SONU YEMEĞİNDE BULUŞTU
KÜNYE TÜRKDÖKÜM / TURKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı M. NİYAZİ AKDAŞ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: UMUR DENİZCİ - MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş Tel: 0212 622 63 63 YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TURKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir. KAPAK FOTOĞRAFI : Dökümün Fotoğrafları - Ahmet Çelik
36
63
KONGRE/FUAR
• Hannover Messe 2012’de Yeşil Teknolojiye Odaklanıyor • Alüminyum Sektörü Aluexpo 2011’de Buluştu 56
RAKAMLAR, YILLIK DÖKÜM ÜRETİMİNDE ARTIŞ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR
HABER
• METMAT, 6. Ankiros Döküm Kongresi’ne Hazırlanıyor • ITÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 50.Yılını Kutladı
• Çöpe Atmadan Önce Bir Daha Düşünün
60
62
HAMMADDE PİYASALARI
• TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi • Türkiye’nin Pik Demir İthalatları 1 Milyon Tonu Aşıyor TEKNİK MAKALE
• Dünya Alüminyum Ticaretinde Türkiye’nin Yeri
70
70
İÇİMİZDEN BİRİ
İÇİMİZDEN BİRİ: HALİL KAYA GEDİK
• Halil Kaya Gedik
80
ÜYE REHBERİ
82
YAYINLARIMIZ
İNDEKS
Almanya’da aldığı metal ve kaynak teknolojileri teknik eğitimiyle uluslararası kaynak mühendisi diplomasına sahip. Almanya dönüşü 1957’de Devlet Demir Yolları’nda başlayan iş yaşamı sayısız başarılar ile dolu.
AMCOL MİNERAL.......................................25
FERRO TRADE...............................................55
MARMARA METAL.........................................7
ANKİROS........................................................51
FOSECO.............................................................3
TEKNO METALURJİ......................................23
AVEKS............................................arka kapak
HERAEUS.................................arka kapak içi
TOSÇELİK....................................ön kapak içi
EGES................................................................19
HİDROSER...............................................34-35
EVREN.............................................................13
INDUCTOTHERM.........................................43
DERNEKTEN
TÜDÖKSAD Üyeleri Yıl Sonu Yemeğinde Buluştu Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği, geleneksel hale getirdiği “Yıl Sonu Yemeği”nde üyeleriyle buluştu. Üyeler tarafından beklenilenin üstünde ilgi gösterilen yemekli toplantıda, katılan üyelere firma düzeyinde üyelik plaketi takdim edildi.
T
ürkiye Döküm Sanayicileri Derneği’nin 9 Aralık 2011 tarihinde İstanbul Swissotel’de düzenlediği yıl sonu yemeği üyelerinin yoğun ilgisi ile gerçekleşti. Dernek Genel Sekreteri Kubilay Dal’ın açılış konuşmasının ardından TOBB-ETÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Fatih Özatay ekonomik değerlendirmelerde bulunduğu bir sunum yaptı. Üyelerin her zaman ilgi gösterdiği yemekli toplantıların en önemli özelliği, sektör temsilcilerinin ve çalışanların yoğun iş temposu arasından bir nebze de olsa uzaklaştırıp birbirleriyle sohbet etme, bilgi alış verişinde bulunabilme olanağı yakalamaları. 2011 yıl sonu yemeği de bu özelliğiyle öne çıktı. Katılım sayısının fazla olması hem yönetim kurulu üyelerini hem de katılımcıları oldukça memnun etti. 9 Aralık’taki buluşmada da sektör çalışanları yılın yorgunluğunu kok-
10
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
teyl ve akşam yemeğiyle çıkarırken, meslektaşlarıyla bir araya gelerek stres atmış oldular. Bu yemeğin bir başka özelliği ise TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş’ın bizzat kendisi ilgilenerek, emek harcayarak hazırlattığı üyelik plaketiydi. “Hitit Güneşi Dökümü Plaketi” yemeğe katılan üyelere taktim edildi. Tüm üyeler için hazırlanan Hitit Güneşi Dökümü Plaketi’nin üzerindeki Hitit Güneşi, döküm olarak yapıldı, aldındaki kaide de yine bir dökümhanenin modalhanesinde model olarak hazırlandı. Yemekli toplantının açılış konuşmasını yapan TÜDÖKSAD Genel Sekreteri Kubilay Dal, yönetim kurulu adına herkesi selamlayarak, dernek çalışmaları, ekonomik ve siyasi durumla ilgili kısa bilgiler verdi. Döküm sektörünün global krizden sonra eski kapasitelerini yakalamaya başladığına dikkat çeken Kubilay Dal, var olan iyileşme ve geleceğe umutlu bakmanın en
DERNEKTEN
önemli göstergesinin dernek üye firmalarının yapmış olduğu önemli yatırımlar olduğunu söyledi. Hemen hemen tüm üyelerin yatırım yaptığını ve dökümhanelerde kapasite artışına gittiklerini söyleyen Kubilay Dal, artan kapasitelerin aynı zamanda önümüzdeki yıllar için soru işaretleri de doğurduğunu belirtti. Doğru zamanda doğru yatırım kararlarının önemli olduğunu vurgulayan Kubilay Dal 2012, yılında da yatırımların devam edileceğininin görüldüğünü söyledi. Kubilay Dal yemekli toplantıya katılan herkese yönetim kurulu adına teşekkür ederek, sözü Prof. Dr. Fatih Özatay’a verdi. Prof. Dr. Fatih Özatay Kubilay Dal Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı, Radikal ve Dünya gazetelerinde çıkan makalerülemeyeceği konusunda sanırım kimse farklı düşünlerinden ve istikrar programları, parasal ve uluslararası müyordur. 2012 yılında büyüme hızımızda bir miktar iktisat, para krizleri, büyüme kuramları konularındaki düşüş yaşanacaktır” dedi. çalışmalarıyla tanınan TOBB ETÜ, İktisat Bölümü ÖğreBüyüme, işsizlik, enflasyon, cari açık, dış ticaret, döviz tim Üyesi Sayın Fatih Özatay “Türkiye Ekonomisindeki kuru ve faiz, maliye ve para politikası ana başlıklarıymuhtemel gelişmeler” konulu bir sunuş yaptı. la sunumuna devam eden Fatih Özatay, şuan Türkiye Türkiye ekonomisinin muhtemel gelişmeleri üzerinde ekonomisinin en büyük sorununun cari işlemler denduran ve güncel ekonomik göstergeler hakkında bilgesindeki bozulma olduğunu söyledi. Fatiy Özatay gi veren Fatih Özatay, bu bilgilerini hazırlamış olduğu cari dengesizlikle ilgili şunları söyledi: “İthalat, ihracat grafiklerle de destekledi. Türkiye ekonomisinin 2011 ve turizm ile mütehatlik hizmetlerimizden kazandığıyılında yüksek bir büyüme hızı yakaladığını bu büyümız dövizden çok daha fazla döviz ödemesi yapıyoruz. me hızının yüzde 7,5 ila 8 arasında olmasının beklenÖdediğimiz bu dövizin 2011’deki tutarı arttı. Ekonomidiğini belirten Fatih Özatay, geçmiş performanslara mizin en zayıf tarafı bu cari işlemlerdeki dengesizliktir. bakıldığında bunun oldukça yüksek bir büyüme hızı Türkiye ekonomisi çokhızlı büyüdüğü dönemlerde bu olduğunu söyledi. Son 50 yıllık büyüme hızımızın açık da çok hızlı büyüyor.” yüde 4,8 ve ya son 10 yıla bakıldığında bu büyüme Yemekli toplantıda yaklaşık bir saat süren Prof. Dr. Fahızının ortalama yüzde 5 olduğunu vurgulayan Fatih tih Özatay’ın sunumundan sonra katılımcılar akşam Özatay, 201’de ise yüzde 8’lere varan bir büyüme hıyemeğine geçti. Yemek sırasında ve bitiminde TÜzının çok önemli olduğunu söyledi. Fatih Özatay, “bu DÖKSAD Yönetim kurulu üyeleri ve çalışanları katılan büyeme hızına bakıldığında, ister istemez herkesin tüm üyelerle yakından ilgilenerek herkese teşekkür veya iktisatçıların aklına ilk gelen bunun sürdürülüp edip, yeni yıllarını kutladılar. sürdürülemeyeceğidir. Ama bu büyüme hızının sürdü-
Türkdöküm
11
2.
Ankiros Dökümün Fotoğrafları Yarışması ve Sergisi
13 – 16 Eylül 2012 tarihleri arasında Tüyap sergi salonlarında yapılacak olan 10. Ankiros / Annofer / Turkcast Fuar ve 6. Döküm Kongresine paralel olarak “Döküm” konulu bir fotoğraf yarışması ve sergisi düzenlenecek. İlki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen “Dökümün Fotoğrafları” sergisine gösterilen ilginin ikincisinde de artarak devam edeceği ve bu serginin gelenekselleşmesine katkıda bulunacağı beklenmekte. Sergi 13 Eylül 2012 tarihinde saat 13:00’ da Tüyap İstanbul adresindeki sergi alanında dereceye giren eserlere ödülleri takdim edilerek sergi tören ile açılacak, fuara ve kongreye katılanların ziyaretine açık olacaktır. Serginin ulusal medyada haber olarak yer alması için tanıtım çalışmaları yapılacaktır. KATILIMCILAR Döküm sektörü ile ilişkisi olan tüm amatör ve profesyonel fotoğrafçılar, çektikleri siyah beyaz veya renkli fotoğrafları sergide değerlendirmek üzere gönderebilirler.
KONULAR Ana tema: “Döküm ve Dökümcüler” olarak belirlendi.
FOTOĞRAF KONULARI;
• Döküm süreçlerinin görüntüleri, • Döküm çalışanları (portre veya grup), • Döküm parçaları (güncel, tarihi, arkeolojik), • Döküm makineleri, techizatı, tesisleri, • Takım çalışmaları, • Dökümde yeni teknolojiler, • Mikroskopik yapılar. FOTOĞRAFLARIN ÖZELLİKLERİ
• Her katılımcı enfazla 10 fotoğraf ile yarışmaya katılabilecektir. • Fotoğraflar, dijital ortamda (CD’ye yazılmış), jpg formatında teslim edilecektir.
• Fotoğrafların çözünürlüğü 300 dpi, kısa kenarı en az 2848 pixel olacaktır, uzun kenar için sınırlama bulunmamaktadır.
• Fotoğraflarda temel müdahalelerin (kontrast, keskinlik, ton-
lama gibi) dışında başkalaştırmaya gidilmemeli, orijinal kadrajda yer almayan unsurlar eklenmemelidir. 2006 yılından önce çekilen fotoğraflar değerlendirme dışında kalacaktır.
•
ÖDÜLLER Yarışmada Birinciye 2000, İkinciye 1000 Üçüncüye 500 Tl nakit ve sponsor hediyeleri ödül olarak verilecektir.
KATILIM ŞEKLİ VE SÜRESİ
• Fotoğrafların isimlendirilmesi; Katılımcı rumuzu (6 haneli)-
fotoğrafın sıra numarası- fotoğrafın ismi şeklinde olacaktır (örneğin; 661155-01-dokumhane calisanlari.jpg) Fotoğraflar, yukarıda belirtilen şekilde isimlendirildikten sonra CD’ye (veya DVD’ye) kaydedilecek, bu CD (DVD) üzerine sadece rumuz (6 haneli) yazılacaktır. Aynı CD (DVD) içine fotoğrafçının vesikalık / portre bir fotoğrafı da eklenecektir. Katılımcı ekli başvuru formunu okunaklı bir şekilde dolduracaktır. Katılımcının sivil fotoğrafı ile birlikte fotoğraf sanatına
• • •
ilgisini anlatan kısa bilgi, Fotoğrafın; İsmi veya rumuzu, Çekildiği yer, Tarih, Hikayesi (En fazla 50 kelime) CD ve katılım formu korumalı bir zarf içine konulacak ve aşağıda belirtilen adrese 15 Haziran 2012 tarihine kadar gönderecektir. Postada oluşabilecek hasarlardan derneğimiz sorumlu tutulamayacaktır.
•
GÖNDERME ADRESİ Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) 2. Dökümün Fotoğrafları Sergisi Yasemin Sokak Birlik Sitesi No:1/3 Gayrettepe / İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 e-mail: info@tudoksad.org.tr
SON KATILIM TARİHİ
• 15 Haziran 2012
DEĞERLENDİRME VE SERGİ Gelen fotoğraflar, seçici kurul tarafından değerlendirildikten sonra sergilemeye değer bulunanların baskıları yapılıp, sergi için hazırlanacaktır. Bu sergi için birinci, ikinci ve üçüncü olmak üzere değerlendirme ve ödüllendirme yapılacaktır. Gönderilen CD ve DVD ler iade edilmeyecektir. Sergilenen fotoğraflar için bir sergi kataloğu hazırlanacaktır. Her katılımcıya ücretsiz olarak 10 adet basılı katalog gönderilecektir. Gönderilen fotoğraflar, Tüdöksad tarafından, TürkDöküm Dergisinde, internet sitesinde ve Tüdöksad’ca organize edilecek kongrelerde eser sahibinin ismi belirtilmek kaydı ile telif ücreti ödenmeden kullanılabilecektir. Sergilenen fotoğraflar için bir bedel ödenmeyecektir. Seçici Kurul’un kararı kesindir.
DÖKÜM KUMU
RÖPORTAJ
“Şile’de Kum Madenleri Rehabilitasyonla Buluşmalı” Döküm sanayinin en önemli girdilerinden biri olan kum, yanlış bilinenin aksine kolay temin edilen, kolay çıkarılıp işlenen bir hammadde değil. Kaliteli bir döküm kumunu elde etmek için de pek çok kriterin bir araya gelmesi gerekiyor. Çünkü döküm kumu ancak hünerli ellerde doğru biçimde işlenirse döküme yoldaş olabiliyor. Döküm sanayi için bu denli elzem olan kumun tedariği ise bu ürünü çıkarıp işleyen firmalar için giderek zorlaşıyor. Gerek çevre ve ormancılık kanunları, gerekse Türkiye ekonomisinin genel durumu kum sektöründe gelecek beklentilerinde kaygıya neden oluyor. Döküm sektörüne kum tedariğinde ana damar olarak ön plana çıkan Şile bölgesi zengin maden kaynakları ile pek çok maden firmasına ev sahipliği yapıyor. Ancak maden kaynaklarını, orman alanlarını ve de yerleşim yerlerini bir arada bulunduran Şile tüm bu özellikleri ile zenginlik sunarken karmaşaya da neden oluyor. Şu günlerde çevrecilerle sanayicileri karşı karşıya getiren Şile’de maden sahalarının kapatılması gündemde. Ancak bölgeden kum çıkaran işletmelerden Kumsan’ın Genel Müdürü Atilla Uçar çevreye zarar vermeden, gerekli rehabilitasyonlar yapılarak Şile’de bu kıymetli madenden uzun yıllar faydalanılacağına inanıyor. Uçar; “Kum sektöründe bizim gibi çalışan firmalar, zeminin 2 ila 6 metre derininde çalışıyorlar. Bizler sahalarımızı rehabilite ederek tekrar ağaçlandırılmış bir şekilde Çevre ve Orman Bakanlığı’na iade ediyoruz. Kumsan olarak son 10 yılda çalıştığımız yaklaşık 30 hektar alanı rehabilite sonrası ağaçlandırıp bakanlığa teslim ettik” diyor.
14
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
RÖPORTAJ
Kumsan ne zaman ve nasıl kuruldu? Kumsan, 1980 yılında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başkanı olduğu Demir Çelik Döküm Sanayicileri Derneği içerisinden 22 döküm üreticisi firma tarafından kurulmuş bir firmadır. Orta ve uzun vadede silis kumu tedariğinde karşılaşılan veya karşılaşılabilecek riskleri ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuş bir firmayız. Silis kumu tedariğinin kesintisiz sürdürülmesi, başta döküm sektörü olmak üzere tedarikçisi olunan sektörlerin ürünlerini büyük oranda ihraç ediyor olmasından dolayı çok önemli. İlk üretimini 1986 yılında yapan Kumsan, o yıla 13 bin ton üretimle başlamış. Bugün ise yılda 250-300 bin ton arasında üretim yapıyoruz. Tabi 1986’dan 2011 yılına gelindiğinde Kumsan’da hitap ettiği sektörlerin de büyümesi ile kalite ve miktar beklentileri doğrultusunda üretim teknolojisi ve kapasite açısından önemli gelişmeler oldu. Ayrıca bu zaman zarfında silis kumunun kullanım alanlarında da artış söz konusu oldu. 1986 yılında sadece döküm sektörü için üretim yapıyorken şu an piyasa şartlarına bağlı olarak, döküm sektörü dışında altyapı yatırımlarının vazgeçilmez ürünü cam elyaf takviyeli polyester boru sektörü, yapı kimyasalları ve inşaat sanayinde Türk sanayisine hizmet veriyoruz. Sektörlerdeki inişli çıkışlı seyre göre toplam üretimimizin yüzde 60 ila 70’i döküm sanayisine yönelik. Geri kalan kısım ise yapı kimyasalları ve cam elyaf takviyeli polyester boru ve inşaat sektörüne yönelik.
İki ana fabrika tesisi ve şile bölgesindeki maden sahalarımızla hizmet veriyoruz. Şile bölgesinde 2 adet ruhsatlı maden sahamız var. Şile’de üretim tesisimiz mevcut. Ayrıca Zonguldak Kozlu-Ilıksu mevkiinde 1200 hektarlık kum ruhsatlı sahamız var. Maden havzalarından getirdiğimiz tuvönan kumun zenginleştirilmesi ve tane boyutuna göre sınıflandırılması işi Şile’deki ana tesisimizde yapılıyor. Burada 63 mikron ile 1.000 mikron arasında sınıflandırılan yüzde 4-7 rutubetli ürün, kurutma işlemine tabi tutulmak üzere Tuzla tesisimize naklediliyor. Tuzla kurutma tesisimiz 2007 yılında Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruldu. Kurutma sistemini, yapılan ön araştırmalarda yanma, yakıt kokusu, kumun aşırı sıcak olması gibi kullanıcı sorunları dikkate alınarak akışkan yataklı olarak tercih ettik. Bu sistem silis kumu üreticileri arasında tektir. 2011 yılında bu 2 tesisimizde yaklaşık 240 bin ton üretimimiz ve satışımız olacak. Kuma döküm yapan dökümhaneler için kumun önemi herkes tarafından biliniyor. İyi döküm kumu nedir, nasıl olmalıdır? Dökümde döküm kumunun önemi çok büyüktür. Çünkü Türkiye’de dökülen yaklaşık 1 milyon 500 bin ton civarında sıvı döküm madeninin çok önemli bir bölümünü bu kumun içine dökersiniz. Tabii maça yapımında kullanılan kumu ayrı tutuyorum. Dökümün kaliteli olmasında yaklaşık 200 adet faktör sayılır. Bu faktörlerin yüzde 50’si direkt döküm kumu ve kum sistemler ile ilgilidir. Sinterleşme sıcaklığı, tane boyutu, kumun tane dağılımı, mukavemeti, kil oranları, kumun köşeliliği, köşelilik katsayısı, silis oranları, mineralojik yapısı, alümina, alüminyum, magnezyum, demir oranlarının hepsi kaliteli ve sakatsız dökümün olmazsa olmazlarındandır. Dolayısıyla Türkiye’de döküme uygun spesifikasyonlarda kaliteli kumu ve kum sahaları bulmak da çok kolay değildir. Kumun kolay bulunduğu gibi yanlış bir algı vardır. Kum denilince halkımız dağ - taş, her taraf kumdur diye düşünüyor. Ama bu doğru değil. Her sektör için kum farklıdır. Bir silis kumu maden sahasını işletmeye alabilmeniz için; birincisi maden kanununa göre tuvönan olarak enaz yüzde 80 SiO2 ihtiva ediyor olmalıdır. İkincisi bu saydığım fiziksel ve kimyasal özelliklerin hepsini aynı anda sağlıyor olmalıdır. Üçüncüsü ise navlun, tüketicimizi zorlamamalıdır. Talep edilen silis kumu sektöre göre
Şuandaki orman izinlerimiz 31.12.2014 yılına kadar. Bu tarihten sonra ne olacağı konusunda bir belirsizlik yaşanıyor. Dolayısıyla Türkiye için çok önemli olan bu hammaddeyi tedarikimiz sırasında ciddi sıkıntılar olabilir. Bu hammaddenin ithal ikamesi son derece zor. Kum, mal olarak ucuz ama navlun ve nakliye, stoklama ve finansman açısından son derece yüksek maliyetli bir hammadde
22 şirketin ortaklığı hala devam ediyor mu? Bu 22 şirketin ortaklığı devam ediyor. Fakat esas üç ana ortağımız var. Bunlar Erkunt Sanayi A.Ş., Adarad Döküm A.Ş. ve Finlandiya merkezli Componenta Dökümcülük A.Ş.’dir. Bilindiği gibi bu ortaklarımızdan Componenta ve Adarad; Koç Grubu’nun yeni yapılanmaları öncesindeki eski şirketleridir. Satın almalardan sonra yeni isimler ile yeni şirketler devreye girmiş oldu. Bu üç firmanın şirketteki payı yüzde 25’er olmak üzere toplam yüzde 75’tir. Geri kalan yüzde 25 ise küçük hisselerle diğer ortaklarındır. Kumsan, çok ortaklı ama aynı zamanda çok kurumsal niteliklere sahip bir şirkettir. Küçük fakat hızlı hareket kabiliyeti olan, Koç Grubu’nun tüm kurumsal niteliklerini içinde taşıyan bir yapıya sahiptir. Kumsan kaç tesis ile hizmet veriyor?
Türkdöküm
15
RÖPORTAJ
özellikle tane boyutuna göre farklılıklar göstermektedir ve hassasiyetleri farklıdır. Bu sebeple ARGE çalışmalarımız müşterilerimizin ARGE çalışmaları ile bütünleşmiştir. Ziyaret ettiğim Avrupa’nın büyük bir silis kumu üreticisi sadece 5 ürün gamına sahipti ve tüketicilerin bunlardan birini seçmek durumunda olduğunu öğrendim. Bizim ise müşteri taleplerimiz doğrultusunda ürün gamımız 11 üründen oluşuyor. Döküm, yapı kimyasalları, cam elyaf takviyeli polyester boru, çelik sektörü gibi sanayilerin kum ihtiyaçları farklıdır ve tüm sanayilerin ayrı ayrı fiziksel ve kimyasal analizleri, talepleri farklıdır. Bunların tümünün, içindeki silis oranları, köşelikleri, tane dağılımları, kil oranları farklıdır. ‘Dağ-taş her taraf kum sanılıyor’ dediniz. Döküm veya sanayinin talebi olan kum burada nasıl farklılaşıyor? Döküm kumunu elde etme sürecini anlatır mısınız? Kuma milyonlarca yıl önce metaformik dediğimiz kayaçların ayrışmasıyla oluşmuş bir maden diyelim. Bizim kullandığımız kum doğada serbest taneler halinde -özellikle Şile bölgesindeki oluşumlar 2 ile 10 metre arasında- olduğu için herhangi bir kırma-öğütme işlemine gerek yoktur. İşlem kolaydır çünkü kumtaşı veya kayaç halinde değildir. Kepçeyle kolaylıkla alırsınız ve kamyonlara yükleyip üretim merkezine taşırsınız. Serbest halde ve gevşek karaktere sahiptir. Zaten Şile bölgesini döküm kumu veya diğer sanayiler için en elverişli kılan şey de kumunun bu yapısı ve tüketiciye yakınlığıdır. Bizim coğrafyamız içinde en kaliteli kumlar
16
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Şile bölgesindedir. Fakat Şile bölgesi madencilik, çevreorman, konutlaşma, turizm, eğitim gibi faktörleri içinde barındıran ender bölgelerden bir tanesidir. Dolayısıyla Türkiye’de madencilik yapmanın sıkıntılarını bir kenara koyduğunuzda, Şile bölgesinin coğrafi hassasiyetini de göz önüne aldığınızda, orada çalışmanın zorluğu çok fazla. Biz çalışmalarımızı Enerji Bakanlığı’nın ruhsatlandırdığı sahadan Çevre ve Orman Bakanlığı’nın o ruhsatlı sahalardan verdiği izinler çerçevesinde yürütüyoruz. Niçin Çevre ve Orman Bakanlığı, derseniz; kum özellikle Şile’de ormanlık alanlar içindedir. Bu alanların üzerinde kısa, bodur bitki toplulukları olduğu gibi çam ve diğer bitkiler de var. Mümkün olduğu kadar çamlık alanlarda çalışmıyoruz. Sonuçta kısa veya uzun, yeşil bir bitki örtüsünü oradan almak zorundayız. Şile bölgesinden bahsetmişken, bölgedeki maden sahalarının kapatılması gündemde, niye kapatılmak isteniyor? Şile’nin özel konumundan dolayı, bölgede yapılan madencilik faaliyetlerinin geleceği konusunda bir takım endişeler var. Yaklaşık 5-6 yıldır bu maden sahalarındaki izinler konusunda bir karmaşa söz konusu. Özellikle kum üretiminin dışında yapılan, kil ve kömür çıkarma faaliyetlerinde çalışma şekillerinden dolayı, doğa tahribatı ve bu sahaların rehabilitasyonu konusunda bazı sıkıntılar oluştu. Kabul etmek gerekirse, kum sektörünün çalışma alanları haricinde doğa biraz tahrip edildi. Bu durumdan kaynaklı olarak bölgede madencilik faaliyetleri ciddi bir tepki çekmiş durumda. Şile’de yeşilin altın-
RÖPORTAJ
Şile’nin özel konumundan dolayı, bölgede yapılan madencilik faaliyetlerinin geleceği konusunda bir takım endişeler var. Yaklaşık 5-6 yıldır bu maden sahalarındaki izinler konusunda bir karmaşa söz konusu.
da kum tabakası, kumun altında kil tabakası, kilin altında tekrar bir kum tabakası ve o kum tabakasının altında da bir kömür tabakası var. Şile, katmanlar arasında değişik maden cevherlerine sahip çok özel bir bölgedir. Bizim çalıştığımız alanlar genelde 2 ila 6 metre arasında olmasına rağmen diğer madenciler çalışma şekli gereği çalıştığı alanlarda daha derinlere iniliyor. Bu da doğa tahribini getiriyor ve bu tahrip sonrasında rehabilitasyon biraz zorlaşıyor. Kum sektöründe bizim gibi çalışan firmalar, 2 ila 6 metre arasında çalıştıkları için sahalarımızı rehabilite ederek tekrar ağaçlandırılmış bir şekilde Çevre ve Orman Bakanlığı’na iade ediyoruz. Biz son 10 yılda çalıştığımız yaklaşık 30 hektar bir alanı rehabilite sonrası ağaçlandırıp bakanlığa teslim ettik. Bu konudaki çalışmalarımızdan dolayı İstanbul Sanayi Odası’nın 6 aylık değerlendirmelerinden dolayı 2010 yılı Sürdürülebilir Çevre Dostu “Yeşil Madencilik Uygulamaları” konusunda 2 ödül aldık. Dolayısıyla çalışma şekillerimiz ve sonuçları farklı olmakla birlikte sonuçta orada hepimiz madenciyiz. Çevre konusunda duyarlılığımız bir tarafa; değişik platformlarda, yaptığımız işin önemini yeteri kadar duyuramamaktan kaynaklı sıkıntılar artıyor. Şile’deki çevresel sıkıntılar, eğitim, konutlaşma ve o bölgenin kendine has özelliğinden dolayı, Türkiye’de tüm madencilerin başına gelen çevre kaynaklı sıkıntılar burada bizlerin başına da geliyor. Geçtiğimiz 2007, 2008, 2009 yıllarında gerek yasal değişiklikler ve yüksek yargının maden yasalarını iptal etmesi gibi nedenler, gerekse buna bağlı olarak orman izinlerindeki gecikmeler bizim gibi çok önemli sanayi hammaddesini üreten şirketleri zor durumda bıraktı. Fabrikalarımızda o yıllarda ciddi anlamda rezerv hammadde sıkıntısı baş gösterdi. Şu anda bu sorunlar aşıldı gibi gözüküyor.
en temel sorunu olan cari açık konusunda duyulan büyük hassasiyet ve önlemler dizisi içinde ülkemizin yer altı zenginliklerini ekonomiye kazandırmak ve ithalatı azaltarak katma değeri ülkemizin içinden yaratmak en önemli hedeflerimizden biri olmalıdır kanımca. Türk ekonomisinin en yapısal sorunu olarak gözüken ve başımızda keskin bir kılıç gibi hazır ve nazır bekleyen cari açığın azaltılması konusunda, Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığı, Maliye ve Ekonomi Bakanlıkları, diğer kamu – özel kuruluşların önemli çalışmalar içinde olduğu bu günlerde, Şile bölgesindeki bu değerli hammaddenin tedariğinde sıkıntı olmamasını diliyoruz. Ve bu konuda her türlü çevresel önlemlerin alınıp bu zenginliğin ekonomiye kazandırılarak, Türk sanayisi ve sanayicisinin önüne konması gerektiğini düşünüyoruz.
Gelecekte ne tür sorunlar olacak? Oradaki politikaların ne olacağı konusunda bir belirsizlik var. Şuandaki orman izinlerimiz 31.12.2014 yılına kadar. Bu tarihten sonra ne olacağı konusunda bir belirsizlik yaşanıyor. Dolayısıyla Türkiye için çok önemli olan bu hammaddeyi tedarikimiz sırasında ciddi sıkıntılar olabilir. Bu hammaddenin ithal ikamesi son derece zor. Kum, mal olarak ucuz ama navlun ve nakliye, stoklama ve finansman açısından son derece yüksek maliyetli bir hammadde. Türkiye’deki fiyatlarla yurtdışındaki fiyatlar hemen hemen bire beş oranında. Burada bire alıyorsanız, yurtdışından bunu beşe getirmek durumundasınız. Bu da kumu hammadde olarak kullanan sanayiler için maliyet artışı anlamına geliyor. Türkiye ekonomisinin
Sahalar kapatılırsa tamamen bir dışa bağımlılık mı olacak? Tamamen dışa bağımlı olacak gibi görülüyor. Ama bu arada da biz boş durmuyoruz, çalışmalara ve araştırmalara devam ediyoruz. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde özellikle döküm sanayisine uygun saha arayışlarımız devam ediyor. Bunlardan biri Zonguldak bölgesi, burada bizim 1.300 hektar arazimiz var. Bilindiği gibi bu bölgede çok ciddi bir kömür rezervi var. Bu rezervin üzerinde bir kum var ve kumun üzerinde de bir orman kıymeti var. O sahada bizim her yıl yaptığımız bir takım çalışmalar mevcut. Fakat Şile bölgesindeki tane dağılımlarını bulmak da sıkıntı var. Genelde taş şeklinde, silis oranı yüksek fakat dökümün istediği dağılım oranlarından
Türkdöküm
17
RÖPORTAJ
biraz uzak, döküm sanayisi için Şile bölgesinden biraz daha verimsiz, çok büyük rezervli sahalar var. Fakat kum rezervi açısından müthiş bir hesaplamaya göre 250 milyon rezerv hesaplanıyor. 2012 yılı içerisinde bizim en büyük hedeflerimizden biri bu çalışmaları devam ettirip neticelendirmek. Çünkü bu işin önemi o kadar büyük ki bu kaliteli kumu üretecek saha, rezerv bulamadığınız takdirde Türk sanayinde ciddi sorunlara yol açarsınız. Dökümün, dolayısı ile sanayi kumunun girmediği hiçbir alan gösteremezsiniz. Sanayi kumu ithalatı zordur; temininde, stoklanmasında, ithalatının navlununda… Dolayısı ile rekabet edilebilecek maliyetlerde ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Türkiye’nin kaynaklarını böyle bir hammadde konusunda dışa bağımlı hale getireceksiniz. Sonuçta sanayiciyi kumsuz veya hammaddesiz bırakamazsınız fakat bunun bedeli belirttiğim faktörlerden dolayı çok sıkıntılı olur. Bu ürünü yurt dışından ithal edebilirsiniz ama buradan 25 dolara aldığınız malı 150 dolara ithal edersiniz. Bu da ihracat yapan, rekabet eden döküm ve diğer sanayiler için maliyetlerin artması anlamına geliyor. Bizim geçen sene az da olsa bir ihracatımız oldu. Ruhsatlar kaç yılda bir yenileniyor, ruhsatları ya da izinleri kim veriyor?
18
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Aslında ruhsatlar 10 veya 15 yıllık veriliyor. Ruhsatları veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı fakat bu ruhsatlar çerçevesinde izinleri ise Çevre ve Orman Bakanlığı veriyor. Bakanlık bu izinleri 3-4 yıllık periyodlarla veriyor. Daha önceki izinler ruhsat sürelerine göreydi. Örneğin bizim ruhsat sürelerinin sonu 2019 yılına kadar. Orman izinlerimizin de bu tarihe kadar olmasını beklerken 2014 yılının sonuna kadar alabildik. Dolayısıyla 2014 yılı gerek bizim gerekse döküm sanayinin karşısına önemli bir tarih olarak çıkıyor. Ama ülkemizi yönetenler, Türk sanayisi için böyle önemli bir hammaddenin tedariğindeki sıkıntının farkındalar. Her platformda, bakanlıklar nezdinde, STK’lar çerçevesinde bu sorunu her fırsatta dile getirmeye çalışıyoruz. Böyle kötü bir sürprizle karşılaşacağımızı zannetmiyoruz ama bu riske karşı çalışmalarımızı da devam ettiriyoruz. Umarız bahsettiğiniz sıkıntılar dengeli bir şekilde tüm tarafların ortak beklentilerinin karşılanmasıyla aşılır. Döküm kumuna dönersek, Türkiye’de döküm sanayisi 1960 - 1970’li yıllardan sonra kurulmaya başlandı diyebiliriz ve o tarihten sonra da sürekli bir gelişim ve değişim yaşadı. O günden bu güne kum konusunda ne gibi farklılıklar oldu? Kumun üretiminde makine ve teçhizat bakımından cid-
RÖPORTAJ
di yatırımlar yapıldı. Sonuçta doğadan aldığınız kumu bir şekilde yıkayıp, eleyip, sınıflandırarak bunu döküme vermeniz lazım. Daha önce de belirttiğim gibi dökümün kalitesini etkileyen faktörlerin yüzde 50‘si kumdan kaynaklanıyorsa bizim de bu kumu çok iyi eleyip, sınıflandırıp, zenginleştirerek döküm sanayisine vermemiz gerekir. Dolayısıyla kum konusunda çok büyük aşamalar kaydedilmiştir. Bahsettiğimiz 1960’lı yıllarda kum, derelerden küfelerle eşekler sırtında taşınıyor, basit bir sulama tekniğiyle yıkanıp dökümhanelere veriliyordu. O dönem yüzde 50-60 sakat çıkan döküm ürünü vardı. Şuanda böyle bir durum yok. Hatta birçok dökümhanede kalite kontrol süreçlerine girmeden direkt dökümün içine katılmaktadır. Bunun için biz sürekli iyileştirmeler yapıyoruz. Son 4 yılda iyileştirme ve çevreye yaptığımız yatırım tutarı 6 milyon TL’yi geçmiş durumda. Bu, Kumsan hacmindeki bir şirket için çok ciddi bir rakam. Bu tamamen iyileştirme ve şirketleri çevresel atıklar konusunda daha rahat bir konuma getirmek için yapılıyor. Örneğin bizim en büyük atığımız, kumu yıkadıktan sonra çıkan çamurlu su, yani kil. Bunu açıklarsak; biz yaklaşık 300 bin ton üretim yapıyorsak bunun 170-180 bin tonu atık olarak karşımıza çıkıyor ve bunu sulu bir şekilde uzaklaştırmamız lazım. Uzaklaştırma dediğiniz de bunun önemli bir bölümü su, dolayısıyla bu suyu kazanmamız gerekir. Son 2 yılda yaptığımız en büyük yatırım, bu kirli suyu tekrar arıtarak prosesin içinde tekrar döner hale getirmemizdir ki şuanda yaklaşık 170 bin ton atığın yaklaşık 80-90 bin tonunu yani yüzde 60’ını tekrar prosese besliyoruz. Geri kalan yüzde 40’ını ise maden sahalarına göndermek suretiyle maden sahalarımızı rehabilite ediyoruz. Rehabilite ettiğimiz sahaları da ağaçlandırıyoruz. Kısacası doğadan aldığımızı tekrar doğaya veriyoruz. Bildiğiniz gibi dökümde de kum atık olarak görülüyor, orada da son çevre mevzuatına göre atık kum dökümhaneler için sıkıntı yaratıyor. Bu konuyla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Aslında kumun tehlikeli bir atık olmadığını herkes biliyor. Geri dönüşümle birlikte hem tekrar kullanılabiliyor, hem de başka sanayilere hammadde olabiliyor. Örneğin asfalt sanayi atık kumu kullanıyor. Asfalt sanayinde pek kullanılmıyor. 1980’lerde karayolları yol yapımlarında dolgu malzemesi olarak kullanıyordu fakat daha sonra malzemenin kayganlığı ve yollarda problem açacağı endişeleri ile vazgeçildi. Son zamanlarda çimento sektörü kullanmaya başladı. Bu sektörden gelen ve bu işin sıkıntılarını en fazla çeken bir kişi olarak söyleyeyim; döküm kumunun tedariğindeki bu sıkıntılar ve çevresel baskılarla beraber kumun döküm prosesinden çıktıktan sonraki durumu da Türkiye’de gerçekten başlı başına bir problem. Çok ciddi miktarda atık kum çıkıyor. Bazı şirketlerin rejenerasyon yapmak suretiyle bu kumu 2-3 kere döndürme kabiliyetleri var. Yüzde 40-50 civarında yeni kum ekleyerek bunu tekrar kullanıyor. Ama sonuçta yine rejenere olmuş pudra gibi ince bir atık çıkıyor. İçinde kimyasalları olan kullanılamayacak vaziyette bir toz. Özellikle reçine gibi tehlikeli
20
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
2012 yılı içerisinde bizim en büyük hedeflerimizden biri yeni rezervler bulmaktır. Çünkü bu işin önemi o kadar büyük ki kaliteli kumu üretecek saha, rezerv bulamadığınız takdirde Türk sanayinde ciddi sorunlara yol açarsınız atık klasmanına girebilecek nitelikte bir takım atıklarla beraber bunu depolamanız lazım. Büyük sıkıntılar var burada. Belediyelerle bir takım yakın ilişkiler çerçevesinde bu sorun çözülüyor ama sorun kökten çözülmüş değil. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda radikal çözümler üretmesi lazım. Atık konusunda bir yönlendirme yok. Herkes kendi başının çaresine bakıyor. Bu atıkları bertaraf etmek çok da büyük bir maliyet. Benim eski çalıştığım şirketten 2007 yılının sonunda ayrıldığımda, yıllık 1.2 milyon TL Bursa ve Orhangazi belediyelerine nakliye dahil atık ücreti ödeniyordu -ki bu hemen hemen kumun tedariğinde yaklaşılan rakama yakın bir rakam. Cezalar çok ağır. Ama bu konuda yol gösterici bir mekanizma maalesef çalışmıyor. Dökümhaneler kullandığı malzemenin içinde ne gibi kimyasallar olduğunun farkında aslında, bilinçli bir şekilde atıklarını sınıflandırırsa ve buna göre hareket ederse daha sağlıklı olmaz mı? Herkes malzemenin içinde ne olduğunu biliyor tabii. Bildiğim kadarıyla en fazla reçine kullanılıyor, ayrıca bağlayıcılar gibi 1-2 tane kimyasal atık da var. Aslında içindeki bentonit, mogul, diğer ferroalyaj gibi katkılardan dolayı çevre açısından da kullanılabilecek bir meta atık kum. Birçok belediyede bunları toprağın altında malzeme olarak kullanılabiliyor, yeşillendirme yapılıyor. Çünkü içinde bir takım besleyici maddeler var. Benim şahsi kanaatim, bir kere kullanılan kumu rejenere etmek lazım. Yani kullanımının devrini fazlalaştırmak lazım, en azından 2-3 kerelik. Sonuçta bir atık kum çıkacaktır ama açıkçası nereden baksanız şimdi çıkan atığın yüzde 3040’ını geçmeyecektir. O yüzden burada devletin çevresel desteği de olması lazım. Türkiye’deki arıtma-depolama tesisleri maalesef yetersiz durumda. İzaydaş’ın durumu belli. Şu anda tedarikli mal da kabul etmiyor. Herkes kendi başının çaresine bakıyor. Dökümhanelerin yüzde kaçı bu kumu tekrar kullanabiliyor? Bildiğin kadarıyla bir tek Componenta’da yıllar önce yapılmış bir rejenerasyon tesisi var. Onun haricinde de bir takım çalışmalar var ama yeterli değil. Bu yapıldığında maliyetler düşer mi?
RÖPORTAJ
Maliyeti düşürecek. Kum tedarikini en azından 3’te 1 oranında azaltacak. Atığın atımını en azından 3’te 1 oranında azaltacak. Sonuçta çıkabilecek olan o yüzde 30-40’lık atığı da bir şekilde devletin teşvikiyle bertaraf edecek. Maalesef bu konuda istenilen noktaya henüz gelinmedi. Componenta, Bursa bölgesinde bununla ilgili bir çalışma yaptı. Orhangazi’nin boşaltılmış mozaik, taş ve kireç ocakları vardır. Onların boşalttıkları yerlerde her türlü yer altı izolasyonları yapılarak bir takım çalışmalar ve izinler alındı fakat zannediyorum daha sonra bir yerlerde tıkanıldı kalındı. Sonrasında orada da bir gelişme kaydedilemedi. Şu anda dökümhanelerde en büyük sıkıntılardan bir tanesi bu atık kum sorunudur. Belediyeler bu konuda biraz yardımcı olmaya çalışıyorlar ama ciddi bir bedel karşılığında bunu bir yerlere stokluyorlar fakat çok geçici çözümler bulunuyor. Türkiye döküm kumunu ithal ediyor mu? Türkiye döküm kumunun hemen hemen yüzde 90’ını Şile bölgesinden sağlıyor diyebiliriz. İthal kum belli bazı özel çalışmalar için getiriliyor. Ama şu anda Şile bölgesi tüm döküm sektörünün ihtiyacını karşılayabilecek konumda. Kumsan bunun yüzde kaçını karşılıyor? Türkiye’de yaklaşık 600-700 bin ton civarında döküm kumu kullanımı var. Bu dökümhaneler içinde büyükler de küçükler de mevcut. Bizim üretimimiz olan yaklaşık
250 bin tonun 125 bin tonu döküm kumudur. Şu anda döküm kumunun yaklaşık olarak yüzde 30-40’ının sağlıyoruz. Dediğim gibi bu rakamlar kayıt altındaki dökümhaneler içindir. Konya, Eskişehir, Bursa’da, sokak aralarında, değişik yerlerde yüzlerce yerde, yılda 200-300 ton, hatta bin ton döken dökümhaneler var. Bunların ne kullandıklarını bilmiyoruz. Ama çok ufak dökümhanelerde dahil olmak üzere eldeki rakamlar toplam 600 bin ton civarında. İyi kum tesisi nasıl olmalıdır? Kaliteli ürün nasıl sağlanır? Bir bütün olarak düşünmek lazım. Bentonit kaliteli bir dökümün olmadan olmazlarından bir tanesi. Ama bentonit, mogul, ferroalyajlar olmadan önce de döküm yapılıyordu. Kuma yapılıyordu. Burada kum vazgeçilmez
Türkdöküm
21
RÖPORTAJ
bir unsur. Çünkü diğerleri kumun içine giren girdilerdir. Bentonit çok sonradan bulunmuş bir hammadde. Kum açısından söyleyelim; öncelikle silis oranının yüzde 95’in üzerinde olması lazım. Kum dağılımı ince, orta, kalın diyebileceğimiz 30-35 afs’den 70-80 afs’ye kadar dağılıma sahip, ölçülebilen dağılım aralıklarında olmalıdır. Döküm kumunun kalıp ve maça kumu ayırımında genelde 50-55 ve 70-80 arasında olan dağılımı çok önemli. Afs’ler kendi içinde, bazen şirket bazında da daha ufak dağılım aralıklarında istenebiliyor. Dolayısı ile kuyumcu hassasiyetinde kumu sınıflandırmanız gerekiyor. Fakat doğa buna her zaman izin vermiyor. Belli metrelerde ince, belli metrelerde kalın, belli katmanlarda sanayinin işine yaramayan çok ince killi kumla karşılaşabiliyorsunuz. Sondajlarınız ve sahanın farklı katmanları sizin beklentilerinizin ötesinde olabiliyor. Özellikle Şile bölgesinde 50-55 afs’de, döküm kumu rezervlerinde diğer ince kum tabir ettiğimiz 60-70-80 afs kumlara göre daha az bulunmaya başladığını ve sahaların azaldığını söyleyebiliriz. Bunun dışında kumun diğer vasıfları olan demir, alüminyum gibi bir takım diğer elementlerin oluşumu, silis oranı ve özellikle kil oranları çok önemli. Silis bin 500 derece sıcaklığa dayanabilen bir meta. Esas kullanımı da cam sanayidir. Bu sıcaklığa dayanabilen doğadaki ender bir hammadde. Döküm ise bin 500-bin 700 derecede kuma dökülüyor. Buna şekil verebilecek tek hammadde silistir. Ortak yaptığımız çok çalışma var. Zaten verdiğimiz her kum, kamyon ve silobaslar kalite kontrol laboratuarlarından geçiriliyor. Özellikle dökümde kil oranı çok önemli, olmazsa olmaz kriterlerden biri. Genelde kil oranının kumda binde 3-5’lere kadar olması gerekir. Kilin fazlalığı dökümün zararınadır. Çünkü kil bildiğimiz çamurdur, dolayısıyla kum özelliğini yitirir. Dökümde de her türlü kalitesizliği ve sakatı beraberinde getirir. Tane dağılımları ile birlikte kiloranları aynı öneme sahiptir. Biz maden sahalarında hammaddeyi yüzde 10-15, bazen sahanın verimsizliğine ve kiline bağlı yüzde 20 kil oranlarıyla tesislerimize sokarız. Yıkama ve ayırma işlemi sırasında bunu binde 5’in altına çekeriz. Fabrikalara giden kumumuzda laboratuarlarda ilk bakılan ve değerlendirilendir. Bunun yanında dağılım da önemli. Sorunuza dönersek; ortaklarımızla olan iş ilişkilerimizde yeni döküm ürünlerinde kalite kontrol, laboratuar ve bizim teknik servislerimiz çok yakın bir mesai içinde olurlar. Sadece döküm için değil, yapı kimyasallarında ve özellikle de cam elyaf takviyeli polyester boru sektöründe de böyle. Son zamanlarda TÜBİTAK ile AR-GE çalışmalarına girdik. Bu çalışmalarda atık kilin değerlendirilmesi ayrıca dökümhanelerin atık kumunun değerlendirilmesinde konusunda önemli çalışmalar yapacağımızı ümit ediyoruz. Bir şirketin atığı hiç ummadığınız şekilde diğer şirketin girdisi olabiliyor. Bu bilgileri gelişmelere bağlı olarak TÜDÖKSAD ile de paylaşacağız. Teknolojik olarak her şeyi yapmanız mümkün, yapıyoruz da. Bunu yalnızca Kumsan olarak değil bütün sanayi için söylüyorum. Ama doğadan gelen bir güç var, bir takım rezervler var. Bu rezervlerin bir kısmı sanayinin işine ya-
22
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
rıyor bir kısmı yaramıyor. Bir dönümlük sahada bile çok farklı yapıda kumla karşılaşabiliyorsunuz. Özellikle tane dağılımları ve kilde çok üzüldüğünüz veya sevindiğiniz sahalar ile devamlı karşılaşabiliyoruz. Bunlara gücünüz bir yere kadar yetiyor. Yapabileceğimizin en iyisini yapıp, oradan o cevheri, madeni alıp, ekonomiye kazandırmak; sonrasında da bu cevheri boşalttığınız yerdeki sosyal ve çevresel, bütün sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz. ‘Ben aldım, kullandım. Benden sonrası tufan’ diyemezsiniz. Böyle bir sanayicilik yok. Bundan sonra da olmayacak, çünkü inanılmaz büyük yasal düzenlemeler ve cezalar var. Bunun haricinde zaten insan olarak, sizden sonraki nesillere bir şeyler bırakmanız lazım. Kısa bir örnek vereyim; geçen hafta bizim sahalarımıza 2 tane ceylan girip kalmış herhalde avcı köpekleri kovalıyordu. Bir tanesi bizim atığımızı koyduğumuz ve rehabilite ettiğimiz tel örgülerle çevrili sahada kalmış. Çok üzüldük, hemen ilgili mercilere müracaat ettik. Dolayısıyla doğadan aldığınızı doğaya vermek zorundasınız. Rezervlerle ilgili bir sıkıntı var mı? Bir süre sonra bir sıkıntı da yavaş yavaş başlayacaktır. Şile bölgesi bitecek sonuçta. Bunu çok verimli kullanmanız lazım. Tahminimizce Şile bölgesinde 30 milyon ton civarında bir rezerv daha bulunduğu. Ama bunun ne kadarı döküm kumuna, ne kadarı yapı kimyasallarına, ne kadarı inşaat ve dolgu kumuna uygundur bir bilgimiz yok. Kumdaki en büyük sıkıntı nedir? Ruhsat ve izinlerin haricinde, en büyük sıkıntı çevresel faktörler, baskılardır. Şile bölgesinde örneğin ciddi bir konutlaşma var. Bizim fabrikamız imar planlarındaki ya da inşaat ruhsatlarındaki çekme mesafesinde değil, tam sınırımızda villalarla sarılmış durumdayız. Komşunun evinin salonu fabrika sınır trapezine bakıyor. Yazın trapez ısınıp ısı veriyor diye şikayet alıyoruz. Hâlbuki biz geldiğimizde oralarda konut yoktu. Sanayileşme ve konutlaşmanın belli politikalar çerçevesinde yürütülmesi lazım. Bunun dışında Orman İdaresi ile ilgili izin ve ruhsatlar konusunda yaşadığımız sıkıntılar haricinde tek sorun bu çevresel sıkıntılar. Bunun dışında teknolojik olarak yapamayacağımız hiç bir şey yok. Bir de Türkiye sanayisinin son derece önemli bu hammaddesi için politikalarının 2014 sonrasını görebilmemiz lazım. Bir süre sonra rezervler bitecektir mutlaka. Ama mümkün olduğu kadar rezervleri kullanıp, hammaddeyi sanayiye kazandırmalıyız. Amacımız Türkiye’nin değişik sahalarında yapacağımız araştırmaları bitirip ülkeyi bu çok önemli sanayi hammaddesinden mahrum bırakmamaktır. Ülkenin yönetici kesiminin, bağlı olduğumuz kurum ve kuruluşların buradaki hassasiyeti önemle göz önüne alması lazım. Bunu geçtiğimiz yıllarda bakanlıklarda mümkün olduğu kadar dile getirmeye çalıştık, dile getirmeye de devam edeceğiz. Ama bizim de bu çevresel sorumluluk bilinci içerisinde yapabileceğimizin maksimumunu yapmamız gerekir.
OTOMATİK TAŞLAMA ÇÖZÜMLERİ FLEXIBILITY AND PRODUCTIVITY: THE EXCLUSIVE ADDED VALUE OF AUTUMATIC GRINDING
Flexible machines
Robotised cells
Grinding cells for the automotive industry
Combined machines
TAŞLAMA VE KESME İŞLEMLERİNDE NİHAİ ÇÖZÜM
CSS WIRE ROLL - WHAT A CALIBRE! The solution to grinding cemented carbide rolls
THE MAKINGS OF A STAR: CSS ROLL STAR Roll grinding redened
FOCUR SA The diamond of grinding wheels for automatic fettling
CSS CENTERLESS THE ALL-AROUND SOLUTION! Unbeatable in the machining of bar stock and wire rod
FOCUR EXTRA New line with improved easy cutting behaviour - for pedestal and swing frame grinding
Dökümhaneler ve Çelikhanelerdeki Partneriniz
Tekno Metalurji Malzeme Makina İç ve Dş Tic. Ltd. Şti. İnönü Cad. 19 Mays Mah. Sümko Sit. A4 Blok Kat:4 D:10 Kozyatağ 34736 İstanbul T. 0216 463 3390 F. 0216 384 3677 satis@teknometalurji.com
www.teknometalurji.com
www.maus.it
www.tyrolit.com
ÜYELERDEN
Demisaş’tan CGI Üretimi ile Otomotiv Dünyasına Destek Petrol fiyatlarının artışı ve tüketiminin sınırlandırıldığı bir dünyada çevreye duyarlılığın da getirdiği itici güç ile CGI prosesi ve ürünleri Demisaş’ın önümüzdeki dönemlerdeki önemli pazarlarından biri olacak.
G
ünümüzün ve yakın geleceğin büyük yarışlarından biri, daha küçük boyutta, hafif, az tüketen ve az gaz salınımı olan motor ve aksamları üretmek. Bahsedilen özelliklerde motor ve aksamları, ancak kompakt grafitli dökme demirin getirdiği avantajlar ile daha üretilebilir bir hale geliyor. Demisaş, bu noktada otomotiv dünyasının mükemmel dizel motor ve aksamları üretme çabasına destek sunuyor. Compacted Graphite Iron - Kompakt Grafitli Dökme Demir yani CGI, fren diskleri, volanlar, debriyaj parçaları, eksoz manifoltları, motor kapağı ve motor blokları gibi parçaların yapımında oldukça fazla seçilen bir malzeme olarak kullanılıyor. Gri dökme demirle karşılaştırıldığında, yüksek basınçlı yanma odalarının imalatına daha elverişli CGI, daha verimli yanma ve düşük emisyon değerleri elde edilmesine olanak sağlıyor. CGI ile daha ince et kalınlığında parça üretmek mümkün olup daha hafif motorların imalatı söz konusu oluyor. Önceleri özel amaçlar için sınırlı miktarlarda üretilebilen CGI, günümüzde yakalanan seri üretim şartlarına uygun proses gelişimi neticesinde artık büyük miktarlarda da üretilebiliyor. CGI son derece ilgi ge-
24
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
rektiren ve hassas bir proses penceresine sahip. Öte yandan son yıllarda dünyada çevre sorunlarının daha fazla tartışılması ve tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin çevre ile uyumu konusunda daha duyarlı hale gelmesi, çevreci ürünlerin giderek önem kazanmasını sağlıyor. Dünyadaki bu değişimi gören otomotiv firmaları, çevre bilinci ve sürdürülebilirlik anlayışıyla, çevre dostu olduğu kadar, enerji maliyetlerini aşağıya çeken ürünlere yoğunlaşıyor. Günümüzde otomotiv firmaları çevreci, alım fiyatı ekonomik, az yakıt tüketen, estetik ve yüksek performansa sahip araç üretme hedefine ulaşma çabasındalar. Demisaş, bugüne kadar üretegeldiği gri ve sfero dökme demir üretiminin yanında 2011 yılının son çeyreğinden itibaren CGI üretimine de başladı. Demisaş, proje geliştirme ortağı ile birlikte gerçekleştirdiği uzun çalışmalar sonucunda, seri üretim şartlarını sağlayarak, müşterilerinin özel testlerinden geçti. Demisaş, Türkiye’de üretimi son derece kısıtlı olan ve Avrupa’da da az sayıda firma tarafından üretilmekte olan hafif ve ısıya dayanıklı bu malzemenin, araçlara getirilen karbon emisyonunu azaltıcı kısıtlamaların genişletilmesi ile kullanımının artacağını öngörüyor.
ÜYELERDEN
Heraeus Electro-Nite’tan Çelikte Hidrojen Semineri Sıvı metallerde ölçme ve numune alma sitemleri konusunda ileri teknoloji üreticisi Heraeus Electro-Nite Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek demir-çelik sektöründen 70 kişiye “Çelikte Hidrojen” semineri verdi. 26 Kasım 2011 Cumartesi günü İstanbul Swiss Otel’de gerçekleşen seminere çelikhanelerin gösterdiği ilgi Türkiye’de 30. yılını kutlayan Heraeus Electro–Nite’ı memnun etti.
D
iler Holding Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Utkanlar moderatörlüğünde, ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Sevinç’in verdiği Çelikte Hidrojen semineri, “Hidrojen, Hidrojenin Çelik İçerisinde Çözünürlülüğü, Çeliğe Hidrojenin Girmesi, Çelikte Hidrojenin Etkileri, Çelikte Hidrojen Giderme” ana başlıkları altında toplandı. Katılımcıların soru ve hidrojen konusunda fabrikalarında yaşadıkları sorunları spontan bir şekilde aktarmaları, seminerin gün boyu karşılıklı konuşmalar içinde geçmesini de beraberinde getirdi. Tam bir eğitim şeklinde geçen seminerin, dinleyicilerden birçok kişinin üniversiteden hocası olan Prof. Dr. Naci Sevinç tarafından verilmesi ise katılımcıları oldukça memnun etti. Hidrojenin çelik açısından çok önemli bir konu oldu-
26
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
ğunu belirten Prof. Dr. Naci Sevinç, bu önemin eskiden beridir bilindiğini ama son yıllarda hidrojenin öneminin daha da arttığını söyledi. Bunun en önemli nedenini ise çelikten beklentilerin sürekli artmasına bağlayan Sevinç, buna bağlı olarak hidrojen kontrolünün çok önemli hale geldiğini söyledi. Seminerde “hidrojen hangi yollarla çeliğe girer, girerse bunun etkileri ne olur, engellemek için neler yapılabilir veya girdiyse hidrojeni çelikten almak için dikkat edilmesi gerekenler nelerdir” konuları üzerinde özellikle durulduğunu söyleyen Sevinç, kaliteli çelik için bunların çok önemli olduğunun altını çizdi. Hidrojenin çok kritik etkisinin olduğu düşük alaşımlı denilen çeliklerde her dönem hidrojene çok dikkat edildiğini ve önem verildiğini söyleyen Naci Sevinç, inşaat demiri üreten fabrikalarda ise önceleri hidro-
ÜYELERDEN
jene bu denli önem verilmediğini ve bu durumun sadece Türkiye için değil tüm dünyada böyle olduğunu belirti. Hidrojen konusunun artık her türlü çelikte önem kazandığının altını çizen Sevinç, seminere katılımın bu kadar yüksek olmasının bunun bir göstergesi olarak görülebileceğini söyledi. Seminere katılımın bu kadar yüksek olacağını beklemediğini söyleyen Sevinç, çelik tesislerinin bu kadar ilgi göstermesinin kendisini çok memnun ettiğini belirtti. Heraeus Electro–Nite Türkiye Genel Müdürü Haluk Güldür ise, Heraeus Electro–Nite’da çok ciddi bir teknolojik birikim olduğunu ve bu birikimi her zaman iş ortağı olarak gördükleri müşterilerine aktarmaya çalıştıklarını belirterek, Çelikte Hidrojen semineriyle de bu birikimi demir–çelik sektörüyle paylaştıklarını aktardı. Haluk Güldür, “Heraeus Electro-Nite, yeni bir konuda ölçüm probu geliştiriyor. Ölçmeye başlayınca artık o parametre kontrol edilebilir hale geliyor. Kontrol edildikten sonra da ona uygun prosesler gelişiyor. Dolayısıyla çelik üretimindeki birtakım proses gelişimleri bizim ürün geliştirmemizle gerçekleşiyor. Dolayısıyla Heraeus Electro-Nite’ın demir–çelik sektörü içinde çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Örneğin bu seminerdeki konumuz hidrojendi. Hidrojen, bizim tarafımızdan hassas ve doğru bir şekilde ölçülebildiği için, sonra hidrojen giderme, hidrojenin yarattığı çelikteki sorunların ortadan kaldırılması konuşulabiliyor. Eskiden bu olanaklar yoktu” diyor. Son zamanlarda en popüler konunun hidrojen olabileceğini düşünerek bu semineri organize ettiklerini belirten Haluk Güldür, çelik sektöründe önemli bir yapı dönüşümünün söz konusu olduğunu, eskiden inşaat demiri ağırlıklı bir sektör iken bugün yassı üretimin çok önemli bir yere geldiğinin görülebildiğini söylüyor. “Kaliteli” dediğimiz çeliğin Türkiye’de giderek daha fazla üretildiğini görüyoruz. Kaliteli çelik üretim artışıyla birlikte kendilerinin de tartışmasız ön plana çıktığını belirten Haluk Güldür, “30 yıldır içinde olduğum Türkiye demir-çelik sektöründe şimdiye kadar teknik yöneticilerin bir araya geldiği böyle geniş katılımlı bir toplantı olmadı. Bizim bugün burada yaptığı-
mız bu açıdan da çok önemliydi. Sektörün bu çok önemli kuruluşlarının temsilcilerini böyle önemli bir konuda bir araya getirdiğimiz için ve bunu başardığımız için çok mutluyuz. Bundan sonra da bu tür organizasyonlar Haluk Güldür gerçekleştirmek için çaba göstereceğiz” dedi. Kendisinin de Prof. Dr. Naci Sevinç’in öğrencisi olduğunu ve Prof. Dr. Naci sevinç’in bu semineri vermesinden büyük onur duyduğunu dile getiren Haluk Güldür, şöyle devam etti: “Demir-çelik metalurjisi konusunda tartışmasız dünyada en iyi hocalardan bir tanesi. Büyük bir bilgi birikimi var. Bu birikimin bir şekilde sektöre aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün burada yapılan bunun bir adımıdır. Tabii 4-5 saatlik bir eğitim yeterli değil. Benim beklentim; bu toplantıya katılan bazı firmaların bu konuda daha detaylı çalışmaları için Prof. Dr. Naci Sevinç ile ilişkilerini devam ettirmeleri. Biz bunun bir ön çalışmasını yapmış olduk.” Seminer dışında Heraeus Electro-Nite Türkiye’deki gelişmelerden de bahseden Haluk Güldür, bu yıl Türkiye’de 30. yılına girdiklerini ve Haziran 2011 tarihi itibariyle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ülkelere yapılan bütün satışların artık Türkiye üzerinden yürütüldüğünü, bunun da kendilerine ciddi bir atılım ve motivasyon getirdiğini söyledi. Heraeus Electro-Nite’ın kendi alanında geçmişten beridir sektöre yeni teknolojiyi getiren tek firma olduğunun altını çizen Haluk Güldür, seminerde de bu tür ürünlerden bir tanesini tanıttıklarını belirtti. Swiss Otel Mimosa salonunda gün boyu devam eden Çelikte Hidrojen semineri, Heraeus Electro-Nite’ın katılımcılara boğaz manzarası eşliğinde verdiği kokteyl ve akşam yemeğiyle son buldu.
Prof. Dr. Naci Sevinç
Türkdöküm
27
ÜYELERDEN
İğrek Yeni Yatırımları ve Teknolojisiyle 2012’den Umutlu Dünyanın önde gelen otomobil firmalarına kalıp dökümü üreten ve bu yıl 66. yılını kutlamaya hazırlanan İğrek Makina, 2012 öncesi olası talebi karşılamak adına laboratuar, modelhane ve makine yatırımlarına devam ediyor.
G
enişleyen üretim alanları ve teknolojileriyle 2011 yılında yüzde 15’lik büyüme ve yüzde 30’a yakın kapasite artışı yaşayan İğrek, yeni bir Ferrari modeli ile Mercedes ve Ford’a da kalıp desteği vermeye hazırlanıyor. 2011 yılında önemli bir yükseliş trendi yakalayan, hedeflediği ciroyu ve büyüme oranlarını tutturan, üretim alanını 30 bin metrekareye çıkarma çalışmalarının sürdüren İğrek Makina, 2011 yılında önemli makine yatırımları gerçekleştirdi. 12 adet büyük CNC işleme makinesine ilave olarak, bir adet 6 metrelik taşlama tezgahı, bir adet de 5 metre çaplı dik torna devreye aldıklarını belirten İğrek yetkilileri, otomotiv, makine ve enerji sektörüne yönelik her türlü metal parçayı işleyebilecek 5 eksenli, 2 ve 3 boyutlu hassas işleme tezgahlarına sahip durumda olduklarını belirtiyorlar. Yeni üretim binalarının iç lojistik yatırımlarını tamamladıklarını ve 2011’de döküm laboratuarını tamamen
28
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
yenilediklerini söyleyen yetkililer, döküm simülasyonu, tahribatlı ve tahribatsız muayene ekipmanları, spektral analiz cihazlarının tümünü en yeni teknoloji ile yenilediklerini ve bunun yanında ekiplerini de güçlendirerek yeni yıla hazırlandıklarını belirtiyorlar. İğrek, kriz tehdidi hissedilse de 1012’nin otomotivde önemli bir yıl olacağını, oluşabilecek talepleri karşılamak üzere modelhanesinde Almanya’dan ithal 10 metreye 5 metre boyunda yeni bir CNC strafor işleme merkezi devreye aldı. Böylece Türkiye’nin en büyük strafor model imalathanesi olma iddiasının da devamlılığı sağladı. Modelhaneyi üretiminin ana kaynağı olarak gören İğrek, “ne kadar çok model üretebilirse o kadar üretim yapılabiliyor” felsefesiyle hareket ediyor. Otomotivde kalite ve zamanlamanın öneminin farkında olduklarını belirten firma yetkilileri, “bazen çok kısa zamanda büyük işler isteniyor ve çoğu zaman da işler piyasada bölüştürülüyor.
Biz de CAD/CAM’den başlayıp tüm süreçleri tek bir merkezde toplayarak hızlı ve entegre bir hizmet vermeyi amaçlıyoruz.” Yeni aldıkları tezgahın 10 metrelik bir büyüklüğe sahip olması; inşaat, enerji ve makine gibi sektörlerde hizmet verebilecek esnekliği sağladığını söyleyen yetkililer, özellikle rüzgar enerjisi için türbin üretiminde Türkiye’de olmayan önemli bir kapasite vaat ettiklerini belirtiyorlar. 110 çalışanı ve ayda bin 200 ton döküm kapasitesi ile 2011yılında yüzde 10 büyüyen İğrek, 2012’de olası krizlerin negatifliğinin baskın olarak hissedilmediği durumda, genişleyen üretim alanları ve teknolojisi ile birlikte yüzde 15’lik büyüme hedeflemekte. İğrek, bu anlamda 2012 yılını parlak ve iyi bir yıl olarak görmekte. Geçtiğimiz yıl ilk kez Peugeot Citroen Grubu ile doğrudan çalışmaya başlayan firma yetkilileri, 2012’de yeni tezgah alımlarının devam edeceğini ve Türkiye’de çok özel şirketlerde bulunan 5 metrelik CNC dik torna tezgahının kurulumunu tamamlamak üzere olduğu belirtiyor. İğrek, 2011’de üretimin yüzde 25’ini ihraç etti, söz konusu yatırım ve projelerle 2012’de bu oranı yüzde 40’lara çıkarmayı hedeflemekte. İtalya, Almanya, Slovenya ve Romanya başta olmak üzere en büyük ihracat pazarı Avrupa olan İğrek’in amacı, 2012 yılında yeni projeler ile bu zincire yeni halkalar ekleyebilmek.
ÜYELERDEN
Cevher Grup 56. Yılını Paydaşları ile Kutladı Cevher Döküm ve Cevher Jant sanayi olmak üzere iki firmayı bünyesinde barındıran Cevher Grup, 56. yılını paydaşları ile birlikte kutladı. Cevher Grup Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özyavuz, özel bir akşam yemeğinde bir araya gelen geniş Cevher ailesine hitaben; “Cevher Grup çalışanlarının 56 yılda elde ettikleri bu önemli başarıyı ülkemize yakışır bir biçimde devam ettireceğine, yarattıkları güçlü sinerjiyi de yanlarına alarak, önümüzdeki yıllarda hep birlikte çok daha büyük hedeflere koşacağımıza inanıyorum” dedi.
C
evher Grup, yurt içi ve yurt dışında yürütülen projelere verdiği ürünlerle otomotiv sektörünün tanınan markaları arasında yer alıyor. Sektörde yarım asrı çoktan geride bırakan grubun yeni yaş kutlaması için bir araya gelen yönetim kadrosu ve çalışanlar kutlama yemeğinde yaratılan ortak başarılarını da anma fırsatı buldu. Gecede paydaşlarına kısa bir konuşmayla seslenen Cevher Grup Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özyavuz, geçen yıl yapılması planlanan kutlama yemeğini bir yıl gecikmeli de olsa gerçekleştiriyor olmanın mutluluğunu yaşadığını söyleyerek “Şöyle arkaya baktığımızda, aklımızda kalan başarı dolu, keyifli, devamlı büyüme tren-
30
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
dinde olan, içinden dünya markaları çıkaran, inovatif, genelde hırslı, istekli bir firma görüyorum. Demotive geçen son iki sene ise sıkıntılı ve stres doluydu. Ancak 2011’den itibaren geleceğe tekrar iştahlı bakan, yeni hedeflere bilenmiş bir Cevher olduk. Ve koskocaman bir 56 yıl geçirdik” dedi. Özyavuz, otomotiv sektöründe kat ettikleri yolu da şu sözlerle hatırlattı: “Cevher Grup, yurtiçinde ve yurtdışında özellikle OEM’lerden alınan çok önemli ve yüksek standartlardaki projelerin hayata geçirilmesindeki başarısıyla, isabetli öngörüleri ve vizyoner yaklaşımıyla, otomotiv endüstrisinde uluslararası bir saygınlık elde etti. Değerli ve aranan bir marka haline geldi. Cevher Grup çalışanlarının, 56 yıl-
ÜYELERDEN
da elde ettikleri bu önemli başarıyı ülkemize yakışır bir biçimde devam ettireceğine, yarattıkları güçlü sinerjiyi de yanlarına alarak, önümüzdeki yıllarda hep birlikte çok daha büyük hedeflere koşacağımıza inanıyorum.” Gelecekteki 10 yıl içinde Avrupa ve dünya pazarlarının hangi yöne gideceğini tahmin etmeye çalıştıklarını ifade eden Özyavuz, “Bundan böyle dünya pazarlarında bizleri asfalt yollar yerine, çakıllı ve keskin virajlı yollar beklemektedir” dediği konuşmasında bu öngörüler neticesinde hedeflerini belirleyeceklerini ifade etti. Özyavuz konuşmasının devamında; “Bu tahminlere göre pozisyonlarını alanlar, tahminlerinin doğru olduğu oranda başarıya ulaşacaklardır. Öngörülerimizi, hayallerimizle birleştirebilirsek arzu ettiğimiz başarılara ulaşırız” dedi. Şirketler için hayal etmenin ne denli önemli olduğunun altını çizen Özyavuz, Cevher Grup’un hayallerine ve ulaştıkları başarılarına da değindi. “Biz Cevher olarak 2000’li yılların başında, özelikle büyük OEM’ler için yüksek tonajlı üretim yapacağımızı, sektörde pazar payımızı arttıracağımızı ve büyüyeceğimizi hayal etmiştik. Bugün bu rüyamızın büyük bir bölümünü gerçekleştirmiş durumdayız. 2001 yılındaki 20 milyon Euro ciromuz, 2011 sonunda 140 milyon Euro’yu geçecek” diyen Özyavuz, geleceğini bugünden hayal edebilen şirketlerin her zaman rakiplerinden çok farklı yerlerde olacağına dikkat çekti. 56. yıl kutlama yemeğinde, Cevher Grup çalışanlarının çalışma azmini de takdirle anan Özyavuz, “Cevher’deki herkes, işini yaparken, içinde yaşadığımız toplumu ve çevreyi düşünerek, çalışma arkadaşlarımız ve ortaklarımıza, bizimle iş yapan tüm tedarikçilerimiz ve müşterilerimize kaliteli hizmet vererek yoluna daha nice 56 yıllarda devam edecek. Cevher ailesi olarak başardıklarımızla gururlanırken hep daha ileriye, daha iyiye gitmek ve ülkemize, çevremize maksimum faydayı sağlarken bayrağı bizden sonra geleceklere en yüksekte devretmek için çok çalışmaya devam edeceğiz. Ülke temsilcisi olarak küreselleşmenin katılımcısı olmak, bu yolda bizim en önemli hedefimizdir” dedi. Cevher Grup’u şampiyonlar liginde oynayan global bir futbol takımına benzeten Özyavuz bu süreçte tedariğini yaptıkları firmaların verdiği desteğe de değinmeden geçmedi. “Son zamanlarda başlattığımız ürün temizleme süreci ile birlikte OEM müşterilerimizde de bir değişim yaşadık. Bu değişimle birlikte çalıştığımız OEM’ler bizi stratejik partner olarak seçmiş bulunmaktadır. Zaten stresli ve güç zamanlarımızda bize en büyük destek bu majör müşteri gruplarından gelmiştir. Codesigner yani ürün geliştirmedeki becerimiz, esnekliğimiz, makul fiyat - yüksek kalite dengemiz ve iyi lojistiğimiz ile mega müşterilerin vazgeçilmez tedarikçisi durumuna geldik. Cevher, ağırlıklı olarak çalıştığı ve özellikle dünya birinciliğine oynayan Volkswagen, BMW, Peugeot Societe Anonyme (PSA), Renault, General Motors (GM) gibi çok önemli küresel ortakları olan bir şirket konumuna geldi. Bugün Avrupa da üretilen
Haluk Özyavuz
en saygın araçlarda Cevher’in silindir kapağı ve jantları kullanılmaktadır. Lüks segmentin en büyük oyuncularından Audi A8’in silindir kafasını üretiyoruz. Bunun yanında en ufak SUV/Crossover olan MINI Cooper Countryman jantlarının dünyadaki tek üreticisi olmak gibi örnekler bizi en iyi olmaya zorluyor.” Özyavuz son olarak, Cevher Grup’u geleceğe taşıyacağına inandıkları Çiğli’de yürütülen projeye de değindi. 2013 yılının ilk çeyreğine kadar tamamlamayı planladıkları bu yatırım ile yakın gelecekte “3 milyon kafa, 3 milyon jant” üretmeyi hayal ettiklerini söyleyerek ekledi; “Eminim tüm ekibim, bu hayalleri gerçekleştirmeye, yeniden başarıya koşmak için sabırsızlanıyordur.”
Cevher ailesi olarak başardıklarımızla gururlanırken hep daha ileriye, daha iyiye gitmek ve ülkemize, çevremize maksimum faydayı sağlarken bayrağı bizden sonra geleceklere en yüksekte devretmek için çok çalışmaya devam edeceğiz
Türkdöküm
31
ÜYELERDEN
Foseco’dan Foseco’da Yeni Görev Teknolojiler Değişimi Foseco, döküm endüstrisi ve uygulamalarına gelişkin filtre serisi ve ProBond gibi yeni ürünleriyle katkı sağlamaya devam ediyor.
Foseco, üst düzey görevlerde gerçekleştirdiği pozisyon değişiklikleriyle 2012 yılına yeniliklerle girme kararı aldı. Dökümhane Bölümü’nde gerçekleşen atamalar, firmanın tecrübeli isimlerine farklı misyonlar yüklüyor.
F
F
oseco, çelik ve büyük demir döküm parçalar için geliştirilmiş STELEX Pro serisi filtrelerini piyasaya sürdü. Karbon esaslı seramik filtre teknolojisi STELEX Pro’nun en gelişkin ürünü olan ProBond, karbon esaslı mekanizmasıyla 35’in üzerinde ülkede patentli olarak kullanılan ileri bir teknolojiyi işaret ediyor. Foseco’nun geniş bir araştırma süreci ve müşteri değerlendirmesi sonucu ortaya çıkardığı STELEX Pro ProBond, filtreli dökümü geliştirecek pek çok faydayı da beraberinde getiriyor. Geliştirilmiş filtre dayanımı ile kırılganlığın azaltıldığı ProBond’un, sıvı metal akışının süreklilik ve kolaylığını sağlayan bir filtre yapısı bulunuyor. Bu teknolojik yeterlilik, ergimiş çelik ve demir döküm uygulamalarında ve oda sıcaklığında yüksek esneklik gücü anlamına geliyor. Karbon esaslı seramik köpük filtreler, döküm süreçlerinde inklüzyon temizlenmesini daha etkin kılarken, akış modifikasyonu ve türbülans azalımı sağlıyor. STELEX Pro ProBond’daki yenilikler, sakat parçalar istenmeyen sonuçları ve parça tamiratı gibi masrafları da en aza indirgemiş oluyor.
32
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
oseco’da, 2011 Ekim ayı itibariyle Dökümhane Bölümü Başkanlığı görevine David Hughes getirildi. Firmaya emek verdiği 20 yılın sonunda emekliliğe ayrılan Jeff Weeks’in yerini alan Hughes’un Foseco’daki kariyeri ise 30 yıla dayanıyor. Refrakter üretici firma Vesuvius’un dökümhane departmanı olan Foseco’nun kuruluşu 1932 yılına uzanıyor. Bugüne kadar dökümhane süreci ve ürün uygulamaları ile ilgili pek çok yeniliğe imza atan Foseco, 2011 sonlarına doğru gerçekleştirdiği pozisyon değişiklikleriyle yeni yılda vites büyütmeyi hedefliyor. Bu kapsamda gerçekleşen değişikliklerden birisi, daha önce Ürün Müdürü olarak Kuzey Amerika’da, Satış Müdürü ve Genel Müdür olarak Hindistan gibi Asya ülkelerinde ve son olarak Asya-Pasifik Bölgesi Başkan Yardımcısı olarak ÇinŞangay’da görev yapan David Hughes’un Dökümhane Bölümü Başkanlığına atanması oldu. Döküm endüstrisini heyecan verici ve mücadele gerektiren bir çalışma alanı olarak tanımlayan Hughes, “Dünyanın dört bir tarafından bütün iş arkadaşlarımla beraber müşterilerimize daha fazla değer katmaya gayret etmekteyiz. Bunun bundan sonra da artarak devam etmesini dört gözle bekliyorum” şeklinde konuşuyor. Foseco içerisindeki üst düzey pozisyon değişikliklerinden bir diğeri ise, Vesuvius Grup’ta 18 yıllık bir deneyime sahip olan Billy Patterson’un, Kuzey ve Güney Amerika’daki Dökümhane Bölümü’nden sorumlu olarak Amerika Dökümhane Başkan Yardımcısı olarak atanması oldu. 30 yılın ardından “Dökümhane Bölümü Başkan Yardımcılığı – Pazarlama ve Teknoloji” görevinden emekli olan Roland Johnson’ın yerine ise Hollanda’da görev yapan Carlos Cardozo getirildi.
ÜYELERDEN
Kumsan’a İSO’dan Onurlu Ödül İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından bu yıl onikincisi düzenlenen “Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün ve Uygulama Ödülleri” 8 Aralık 2011’de sahiplerini buldu. Düzenlenen organizasyonda Kumsan ‘yeşil madencilik’ anlayışı ile 2 ödül birden aldı.
I
SO üyesi pek çok firmanın üst düzey yöneticilerinin katıldığı törende “Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün” büyük ölçekli kuruluşlar kategorisinde birincilik ödülü Kaktüs Bulaşık Makinesi ile Arçelik A.Ş.’ye, ‘Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün” KOBİ’ler kategorisinde birincilik ödülü gaz soğutucu ürünleri ile Friterm Termik Cihazlar A.Ş’ye verildi. Kumsan ise törende Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Ödülleri kategorisinde ‘Yeşil madencilik anlayışı ile ödüle layık görüldü. Kumsan ayrıca Umur Ünsal Özel Ödülü’nü de almaya hak kazandı. Kumsan tarafından üretilen silis kumu, başta demir çelik ve döküm sanayi olmak üzere; yapı kimyasalları ve cam elyaf takviyeli (CTP) polietilen boru sanayisinin önemli bir girdisi olarak İstanbul, Şile ve Tuzla tesislerinde üretiliyor ve zenginleştiriliyor. ‘Çevreye uyumlu madencilik’ ilkesi çerçevesinde çalışan Kumsan, bu ödüle cevheri alınan ve ekonomiye kazandırılan silis kumu ocaklarında, tesis çıktısı atık kili kurutması ve sahaları rehabilite ederek Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı için ağaçlandırma yapması nedeni ile layık görüldü. Kumsan tesisinden, zorunlu olarak elde edilen proses çıktısı atık kil içerikli yaklaşık 170 bin ton kil içerikli çamur
oluşuyor. Bu miktarın yüzde 60’ı temiz su olarak tesise geri dönerken yüzde 40’i ise maden sahalarının rehabilitasyonunda kullanılıyor. Ve Kumsan ağaçlandırma yapmak sureti ile doğadan aldığını yine doğaya geri vermiş oluyor. Kumsan`ın son 10 senede Şile Orman İdaresi’ne ağaçlandırarak iade ettiği silis kumu ocakları ise 30 hektarı geçmiş bulunuyor.
Türkdöküm
33
GÜNCEL
45. Census Dünya Döküm Üretimi Rakamları-2010 Açıklandı
Rakamlar, Yıllık Döküm Üretiminde Artış Olduğunu Gösteriyor Amerikan Dökümcüler Derneği (AFS) tarafından hazırlanan ve her yıl Aralık ayında derneğin yayın organı Modern Casting’de yayınlanan Dünya Döküm Üretim Raporu’nun 2010 yılı sonuçlarını içeren araştırmanın 45. sayısı açıklandı. Söz konusu araştırmada kullanılan Türkiye’ye ilişkin sektörel veri ve bilgiler TÜDÖKSAD tarafından derlenerek AFS’ye iletiliyor. Araştırma www. moderncasting.com internet adresinden alınıp TÜDÖKSAD tarafından tercüme edildi. Ayrıca tablo ve grafiklere Türkiye Döküm sanayiine ilişkin bilgiler eklendi.
36
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
GÜNCEL
M
odern Casting’in yapmış olduğu dünya döküm üretimi araştırmasına göre 2010 yılı rakamları, yaşanan son ekonomik krizden çıkılmakta olduğuna işaret ediyor. Dünya döküm üretiminin 2009’dan 2010’a yüzde 13.7 arttığını gösteriyor. Bununla birlikte dünya toplam döküm üretimi 91.4 milyon ton ile 2008’deki 93.5 milyon tonluk ve 2007’de pik gösteren 94.9 milyon tonluk üretimin hala altında seyrediyor. Sayıma katılan 36 ülkeden, sadece dört tanesi döküm üretiminde azalış bildirirken, 2009 raporlarının aksine, sadece beş ülke büyüme gösterdi. Üretimde düşüş yaşayan ülkeler; Kanada, Norveç, Sırbistan ve Slovenya oldu. Tayvan üretimini yüzde 42 artırarak en fazla büyümeyi gösterirken aynı şekilde, Brezilya yüzde 41’lik döküm üretimi artışıyla 2009’dan önemli kazançlar gördü. Listede en yüksek üretim yapan ilk 10 sıralaması geçen yıla göre neredeyse değişmedi. Almanya, Japonya ve Rusya dördüncü, beşinci ve altıncı olarak sıralandı. Çin, Hindistan ve Amerika hala sırasıyla birinci, ikinci ve üçüncüyken, Brezilya, Kore, Fransa ve İtalya 7 ila 10 arasında listede yerlerini aldılar. İlk 10 ülke 2009’da olduğu gibi dünya üretiminin yüzde 88’ine sahip. Dökümhane Başına Üretim Miktarı Tüm bu rakamlar değerlendirildiğinde, ülkeler tesis başına metal döküm üretim verimliliklerini 2009’dan bu yana artırmış oldu. Almanya 7,808 ton/tesis değeri ile üretim verimliliğindeki açık liderliğini sür-
dürdü. Brezilya (hesaplanan toplam üretim miktarı tesis sayısına bölündüğünde) ortalama tesis verimliliği yüzde 39 artırmış olup 2,393 ton/ tesis üretim yapmakta. Amerika 4,038 ton/tesis üretim değeri ile üretim verimliliğinde 3. sırada yer aldı. Dünya döküm üretiminin metallere göre dağılımı 2009’la aynı kalırken, Pik döküm toplam 91.4 milyon tonun yüzde 48’ini karşılamakta. Döküm üretiminde dört yıldır azalan bir doğrultuda giden Amerika yüzde 11.2’lik bir artış bildirdirdi. Hindistan önemli üretim kazanımlarını sürdürerek ve yüzde 22’lik artış ile sıralamada 2. sıraya yerleşti. 45.Dünya Döküm Üretimi Rakamları’nı saptamak üzere yapılan araştırma için toplanan veriler her ülkenin dökümcü birlikleri ve benzer temsilcilikleri tarafından bildiriliyor. Bu yıl katılmayan ülkeler Danimarka, Moğolistan, Rusya ve Ukrayna oldu. Bu ülkeler katıldıkları son yıl ile aynı değerleri gösterecek şekilde listelendi. Listenin Yeni Katılımcısı Araştırmanın bu yılki yeni ismi Pakistan oldu. 360,000 tonluk üretimiyle Pakistan diğer katılımcılar arasında orta kademede yer aldı. Ülke döküm üretiminin yüzde 70’i pik döküm olarak şeker fabrikası, otomotiv, tarım, çimento ve kimyasallar endüstrilerinde kullanılmak üzere yapılmakta. Bunun yanında Pakistan, toplam 2 bin 50 çalışan tesis ile 175 ton/ tesis’lik kapasite değerine sahip. Ekonomik Yansımalar Birkaç istisna ülke dışında döküm üretimi 2009 yılın-
EN BÜYÜK 10 ÜLKEDE TESİS BAŞINA ÜRETİM ORTALAMASI (ton/tesis) Türkiye 1,147 İtalya 1,792 Fransa 4,310 Kore 2,535 Brezilya 2,394 Almanya 7,808 Rusya 3,111 Japonya 2,952 A.B.D. 3,999 Hindistan 2,012 Çin 1.523
Türkdöküm
37
GÜNCEL
da dip yapmıştı. 2010 yılına ait kesin veriler gösteriyor ki ülkeler az miktarlarda da olsa üretim artışı göstermekte. Ancak üretim rakamları hala 2008 öncesindeki rakamların seviyesine ulaşmış değil. En fazla üretim yapan iki üretici Çin ve Hindistan ise bu durumun dışında kaldı. Almanya yüzde 23’lük büyüme göstererek altıncı sıradan yeniden beşinci sıradaki yerine geldi. Buna rağmen henüz 2008 yılı seviyelerinin üzerine ulaşamadı. Yıkıcı depremlere rağmen 2010 yılında Japonya, yüzde 8.5’lik büyüme gösterdi. Japonyanın üretimi 2006’da yaptığı pikten bu yana düşüş göstermekte. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkeler, kriz ekonomisinden etkilenmedi. 2008 üretimlerinin üzerinde rakamlara sahip ülkeler; Çin, Macaristan, Hindistan, Kore, Portekiz ve Türkiye’dir. Tüm diğer ülkeler, bir önceki yıla göre döküm üretiminde düşüş yaşarken; Çin, Hindistan, Kore ve Portekiz 2009 yılında büyüme göstermişti. ÜLKELERE GÖRE DÖKÜMHANE SAYILARI Demir Çelik Demir dışı Toplam Ülke 46 25 21 Avusturya 29 8 7 14 Belçika 13 4 2 7 Bosna Hers 1.354 541 204 609 Brezilya 175 110 27 38 Kanada 4.300 26.000 17.000 4.700 Çin 42 24 3 15 Hırvatistan 184 65 31 88 Çek Cum 17 10 0 7 Danimarka Finlandiya 36 16 6 14 Fransa 454 315 37 102 Almanya 133 80 17 36 Macaristan 4.500 Hindistan 1.100 917 27 156 İtalya 1.612 1.108 71 433 Japonya 881 226 143 512 Kore 681 339 167 175 Meksika 42 3 15 24 Moğolistan 21 5 0 16 Hollanda 19 9 3 7 Norveç 461 245 36 180 Polonya 81 39 7 35 Portekiz 157 65 43 49 Romanya 1.350 Rusya 2.050 200 50 1.800 Pakistan 42 18 9 15 Sırbistan 58 47 3 8 Slovenya 199 88 38 73 Güney Af. 139 52 30 57 İspanya 117 72 13 32 İsveç 72 50 4 18 İsviçre 848 330 40 478 Tayvan 476 220 26 230 Tayland 1.126 400 73 653 Türkiye 444 216 228 İngiltere 2.060 989 413 658 A.B.D. 1.070 437 233 400 Ukrayna
38
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Ton/ tesis 6.649 3.345 1.448 2.394 3.363 1.523 1.281 1.872 5.153 2.709 4.310 7.808 1.163 2.012 1.792 2.952 2.535 2.425 350 0 3.405 2.013 1.592 646 3.111 176 1.676 2.438 2.708 8.223 2.279 1.092 1.534 0 1.147 1.129 3.999 935
Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkeler, kriz ekonomisinden etkilenmedi. 2008 üretimlerinin üzerinde rakamlara sahip ülkeler; Çin, Macaristan, Hindistan, Kore, Portekiz ve Türkiye’dir. Tüm diğer ülkeler, bir önceki yıla göre döküm üretiminde düşüş yaşarken; Çin, Hindistan, Kore ve Portekiz 2009 yılında büyüme göstermişti DÜNYA DÖKÜM ÜRETİMİNİN METALLERE GÖRE DAĞILIMI 2010
DemirDışı; 12.714.898 15,8% Çelik; 9.032.549 11,2%
Pik; 37.615.831 46,8%
Sfero; 20.979.786 26,1%
Dökülen Metallere Göre Dünya Döküm Üretimi Pik döküm dünya üretimine en fazla katkı sağlayan malzeme olarak, 91.4 milyon tonluk toplam üretimin 44.1 milyon tonuna karşılık gelmekte. Çelik ve demir dışı malzemeler geçen yıla göre yüzde 1’lik azalma gösterirken, pik ve sfero döküm üretimleri yüzde 1’lik artış gösterdi.
GÜNCEL
EN BÜYÜK 5 ÜLKE VE TÜRKİYE’DE ÜRETİMİN METALLERE GÖRE DAĞILIMI 20 18 16
Milyon Ton
14 12 10 8 6 4 2 0
Çin Pik
Hindistan Sfero
Çelik
A.B.D.
Japonya
Rusya
Türkiye
Demirdışı
Türkdöküm
39
GÜNCEL
Bölgesel Üretim En fazla döküm yapan ilk 10 ülkeden hepsi tesis başına düşen üretim verimliliklerinde büyüme bildirdi. Brezilya yüzde 39 ile en fazla verimlilik artışını gösterirken, bu ülkeyi yüzde 24 ile Hindistan takip etti. (Rusya için en son bildirilen 2009 rakamları verilmiştir). EN BÜYÜK 10 DÖKÜM ÜRETİCİSİ SIRALAMASI 1. ÇİN (1)
5. JAPONYA (4) 4,76 milyon ton Pik 2,16 m ton Sfero 1,35 m ton Çelik 207.000 ton Demirdışı 1,04 m ton
39,6 milyon ton Pik 19,6 m ton Sfero 9,9 m ton Çelik 5,3 m ton Demirdışı 4,8 m ton 2. HİNDİSTAN (2) 9,05 milyon ton Pik 6,18 m ton Sfero 1,05 m ton Çelik 1,07 m ton Demirdışı 750.000 ton
6. RUSYA (5)
3. A.B.D. (3)
7. BREZİLYA (7)
8,24 milyon ton Pik 2,63 m ton Sfero 2,75 m ton Çelik 980.000 ton Demirdışı 1,87 m ton 4.ALMANYA (6) 4,79 milyon ton Pik 2,18 m ton Sfero 1,49 m ton Çelik 192.000 ton Demirdışı 930.000 ton
40
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
4,2 milyon ton Pik 1,74 m ton Sfero 1,26 m ton Çelik 700.000 ton Demirdışı 500.000 ton 3,24 milyon ton Pik 1,94 m ton Sfero 786.000 ton Çelik 243.000 ton Demirdışı 273.000 ton 8. KORE (8) 2,23 milyon ton Pik 1,04 m ton Sfero 653.000 ton Çelik 157.000 ton Demirdışı 382.000 ton
9. İTALYA (10) 1,97 milyon ton Pik 630.000 ton Sfero 405.000 ton Çelik 64.000 ton Demirdışı 870.000 ton 10. FRANSA (9) 1,96 milyon ton Pik 623.000 ton Sfero 916.000 ton Çelik 85.000 ton Demirdışı 333.000 ton 13. TÜRKİYE (12) 1,29 milyon ton Pik 591.000 ton Sfero 427.700 ton Çelik 124.000 ton Demirdışı 149.000 ton Not: Önceki yıl sırası parantez içindedir.
Rapora göre dünyanın 10 büyük döküm üretici ülkesi yandaki gibi sıralandı. Bu sıralamaya göre Türkiye 3. oldu.
GÜNCEL
DÜNYA DÖKÜM ÜRETİM MİKTARLARININ METALLERE VE ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI Ülke Avusturya Belçika Bosna Hersek Brezilya Kanada Çin Hırvatistan Çek Cum Danimarka Finlandiya Fransa Almanya Macaristan Hindistan İtalya Japonya Kore Meksika Moğolistan Norveç Polonya Portekiz Romanya Rusya Pakistan Sırbistan Slovenya Güney Af. İspanya İsveç İsviçre Tayvan Türkiye İngiltere A.B.D. Ukrayna Toplam 2010 Toplam 2009 Toplam 2008 Toplam 2007 Toplam 2006 Toplam 2005 Toplam 2000
Pik 38.689 58.000 11.200 1.912.072 315.329 19.000.000 22.107 153.761 32.367 28.206 623.000 2.185.310 28.921 6.180.000 633.100 2.157.514 1.042.000 771.700 2.000 15.103 445.100 38.357 24.697 1.740.000 250.000 33.047 75.800 170.196 410.500 160.800 19.400 627.178 591.000 129.000 2.632.742 640.000 43.258.296 37.615.831 42.958.542 44.917.143 42.539.286 40.797.563 34.034.171
Sfero 113.071 5.800 290 812.916 10.500.000 17.375 55.140 48.020 46.417 916.100 1.486.872 25.779 1.053.200 405.300 1.350.951 653.400 58.947 220 37.966 152.300 70.145 3.321 1.260.000 30.000 12.508 28.800 123.804 543.300 40.400 33.200 216.563 427.700 188.700 2.753.305 40.000 23.451.711 20.979.786 25.346.221 23.978.423 23.218.895 28.824.814 14.094.540
Diğer Çelik Bakır Alaşımları Aluminyum Magnezyum Zamak 181 5.365 14.130 116.061 2.266 16.094 623 329 931 31.316 4.784 2.544 2.797 4.768 248.454 16.539 243.432 184.236 12.133 76.776 300.000 3.800.000 700.000 5.300.000 661 230 11.652 459 1.313 734 6.969 65.370 4.524 57.879 6 5.778 1.433 6 257 4.028 3.908 14.714 2.830 23.669 286.647 19.420 85.300 4 14.859 40.188 797.690 77.167 192.089 144 3.580 153 88.921 1.289 5.901 750.000 1.070.000 900 6.800 60.760 730.702 69.000 64.100 4.911 6.954 26.185 925.508 79.293 206.683 11.500 344.900 25.100 156.700 1.007 109 600.469 140.701 78.746 240 180 60 12.000 6.790 1.821 3.023 4.140 13.800 237.475 7.935 67.400 450 15.950 12.664 7.342 402 4.982 40.960 5.472 21.593 20.000 35.000 15.000 340.000 90.000 700.000 0 0 0 10.000 20.000 50.000 11.150 312 980 1.115 11.276 2.443 27.227 1.021 6.100 26.100 2.664 252 74.616 16.656 124.656 636 9.293 100.043 7.766 71.500 3.500 1.700 32.500 9.600 18.100 1.552 20.410 2.233 1.800 1.955 5.463 73.838 271.932 36.429 67.411 13.500 123.500 12.000 124.000 1.000 8.000 98.000 9.500 67.200 59.874 106.140 204.116 1.233.771 264.897 983.388 45.000 275.000 196.685 528.978 1.193.449 10.879.515 1.652.401 10.215.376 472.056 152.774 473.170 10.237.431 1.379.467 9.032.549 916.997 268.675 664.136 10.932.434 1.808.580 10.538.385 165.294 278.496 939.394 12.727.106 1.596.834 10.183.295 151.330 1.271.246 941.461 12.282.534 1.672.068 9.938.806 195.848 239.227 936.661 11.651.525 1.511.270 9.002.724 213.552 104.873 829.651 8.045.648 1.058.120 6.369.684
Türkdöküm
Toplam 305.857 96.999 18.818 3.240.978 588.474 39.600.000 53.797 344.377 87.604 97.536 1.956.966 4.794.179 154.688 9.053.200 1.970.662 4.757.999 2.233.600 1.651.680 14.700 64.703 928.150 128.958 101.427 4.200.000 360.000 70.388 141.391 538.944 1.143.038 266.600 78.595 1.300.769 1.291.700 501.400 8.238.233 1.000.000 91.673.839 80.343.064 93.449.270 94.919.007 92.515.626 85.159.732 64.750.239
41
NEDEN DÖKÜM
Neden Dökümü Tercih Etmeliyiz? Gegossenes Flügelstrukturteil für Flugzeug
Uçak Kanatları Döküm Konstrüksiyon Üretim Verilerinin Karşılaştırılması
Eskiden Üretim Yöntemi
16 adet sac ve işlenmiş parçanın
Günümüzde Tek parça hassas döküm
42
Ağırlık
2,0 kg
1,6 kg
Fikstür ve/veya model maliyeti
100 %
52 %
Malzeme ve/veya döküm maliyeti
34,3 %
100 %
İşleme maliyeti
100 %
8,1 %
Montaj
100 %
0
Üretim maliyeti
100 %
67,1 %
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Kaynak: DGV
perçinli birleştirilmesi
BUĞRA PEKUSLU GreenBusiness Genel Koordinatörü Enerji Verimliliği Uzmanı Akdaş Enerji Verimliliği Proje Koordinatörü
B
www.greenbusiness.com.tr
bp@greenbusiness.com.tr
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca son 3 yıldır desteklenmeye değer görülen teknoloji projeleri arasından özel olarak seçilen yaklaşık 90 tanesi “Yenilikçi Ankara Proje Pazarı”nda, 17 Aralık 2011 tarihinde Ankara Rixos Oteli’nde görücüye çıktı. Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Doç. Dr. Asım Balcı ve Ankara Valisi Alâaddin Yüksel’in konuşmaları ile açılan fuarda en çok ilgiyi ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün yenilik ve teknolo-
44
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Döküm Fabrikalarına Özel Enerji Verimliliği Çözümü:
Akıllı Enerji Çemberi Yenilikçi Ankara Proje Pazarı’ndaydı jiye vurgu yaptığı konuşması çekti. Büyük kazançların ancak risk alarak elde edileceğine değinen Bakan, yatırımcıları ve sanayicileri yenilikçi ve geleceği yakalamaya aday çalışmalara yatırım yapmaya çağırdı. Ergün ayrıca, fuarda, Bakanlığın bu niteliğe sahip olduğuna inandığı projelerin sergilendiğini de ifade etti. Ticari ulusal bir güce dönüşmesi öngörülen, Türk sanayine verimlilik ve inovasyon yönünden artı değer sağlaması beklenen bu projeler arasında GreenBusiness’ın
döküm, çimento vb. sektörlere özel olarak geliştirdiği enerji verimliliği ürünü “Akıllı Enerji Çemberi” de yer aldı. İlk kez Türkdöküm dergisinde tanıtımı yapılan ürün hakkında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’e ve beraberindeki heyete bilgilendirme yapıldı. Ayrıca GreenBusiness oluşumunun ve platformun diğer projelerinin de konuşulduğu görüşme sonrası Bakan ve beraberindekiler böyle bir girişimden dolayı özel olarak teşekkürlerini iletti. Konu ile ilgili işveren, yöne-
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Büyük kazançların ancak risk alarak elde edileceğine değinen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yatırımcıları ve sanayicileri yenilikçi ve geleceği yakalamaya aday çalışmalara yatırım yapmaya çağırdı.
tici ve mühendislerin katılım gösterdiği Fuar, yatırımcılara doğru yönlendirmeler için aracı olmak niyetinde bir girişimin ürünü. Teknogirişim Derneği, Ankara Kalkınma Ajansı, TOBB ve ATO’nun destekleri ile yürütülen organizasyon sayesinde en yeni yatırım alternatifleri seçkin bir zeminde tanıtılarak, doğru zamanda doğru işler yapmak isteyen sanayicilerin dikkatini çekti. Zamanlaması açısından yapılış hedefine tam olarak hizmet etmeyi başaran fuar, bu kaos ortamında elini güçlendirmek isteyen iş yöneticilerine doğru yolları gösterme amacındaydı. Zira Avrupa’da giderek daha da belirginleşen ve derinleşen krizin ister istemez tüm dünyada tesirler yaratması bekleniyor. Böyle bir durumda da Türkiye, Çin ve Hindistan gibi iyimser göstergelere sahip ülkeler doğru ekonomik/sınai planlar için akılcı üs alternatifleri arasında yer alıyor. Ancak elindeki sermayeye doğru aktivasyonu vermek isteyenler ya da yeni tedarik zincirleri yaratma niyetindekiler, gözünü bu ülkelere dikerken, buralardan istedikleri reaksiyonu alabilmeyi de ummakta. Daha açık bir ifade ile yeni anlaşmalar için profesyonel altyapıya sahip, güvenli limanların aranacağı belli bir gerçek. Hal böyle olunca da yeni iş bağlantıları için Türk işadamlarının doğru adres olduklarına yabancıları daha fazla inandırmaları gerekmekte. Bu noktada yeni yatırımcıları ve müşterileri kalbinden fethedecek bazı sihirli sözlerin zikredilmesine ve bunların arkalarının doldurulmasına ihtiyaç var. Örneğin, düşük fiyat garantisi ve talepleri her daim karşılayabilme sözü, yeni müşterilerin Türk sanayicilere olumlu ışık yakmasını sağlayabilir. Pek tabi tüm bu garantilerin ve sözlerin
arkasında durulabilecek ortamın yaratılması gerekmekte. Müşterinin ve yatırımcının yönelmesinde kararı belirleyecek en birinci etken hiç kuşkusuz sanayicinin vaatlerinde inandırıcı olup olmadığı olacak. Türk sanayicisinin verdiği sözleri uzun vadede tutabileceğine dair bir inanç yaratabilmesi bu anlamda çok önemli. Üretim süreçleri yapılarının sağlam organizasyonlu temellere oturtulduğuna dair göstergeler, yenilikçi ve akılcı kaynak yönetimi çözümlerinden destek alındığına dair somut bulgular, hiç şüphesiz, yeni işbirlikleri ve yeni tedarikçi arayışında olanların en önce bakacakları arasında. Bunun için de doğru altyapılar ve entegrasyonlarla yerli sanayicilerin kendi üretimlerinin kontrol gücünü arttırmaya ihtiyacı var. Fiyat garantisi ve talep karşılayabilme becerisi gibi konular doğrudan doğruya doğal kaynakların akılcı tüketimi ile ilintili olduğundan, sağlam kaynak
yönetimine ve dinamik kontrol edilebilen iş planlarına gerek olduğu unutulmamalı. Bu yönde sağlanacak entegre yapılanmalar ve bu yapılanmaların profesyonelce kontrolü optimum sonuçları getirebilecektir. İşte tam da bunu sağlayacak destek çözümler bahsi geçen Fuarda detaylı ve şık bir sunumla tanıtılma şansı buldu. Bunların arasında Türk dökümcüsünü en yakından ilgilendireni ise GreenBusiness imzalı “Akıllı Enerji Çemberi”. Tamamı ile döküm üretiminin sahip olduğu iç dinamikler göz önüne alınarak geliştirilen çözüm, döküm süreci esnasında kullanılan enerjiden gerçek anlamda “maksimum” fayda sağlamayı mümkün kılacak yegane bütünleşik mühendislik yaklaşımından meydana getirildi. Döküm sürecinin ve bu sürecin gerçekleştirildiği fabrikaların detaylı analizi esnasında doğru çözümü ortaya çıkarmak için tüm karakteristik imalat ayrıntıları tek tek in-
Türkdöküm
45
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
GATE ELEKTRONİK A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Maleri “Akıllı Enerji Çemberi”ne özel ilgi gösterenler arasındaydı.
celemeden geçti. Buradaki amaç, pek tabi bu ayrıntılarda enerji verimliliği açısından fırsata dönüştürülebilecek potansiyellerin olup olmadığını tespit etmekti. Yüksek katma değere sahip olduğuna inanılan potansiyeller bulunduktan sonra bunları gerçeğe dönüştürmek için uygulanması gereken yöntemlerin belirlenmesi gerekiyordu. Tüm bu yöntemler bir araya gelip de kendi ahengini oluşturunca da döküm üretimi için gereken gerçek çözüm; “Akıllı Enerji Çemberi” ortaya çıkarılabilmiş oldu. Böylece az önce bahsi geçen yeni yatırımcıların ve müşterilerin daha kolay ve etkin biçimde cezbedilebilmesini sağlayacak çözüm, Türk dökümcüsü için özel olarak geliştirilmiş oldu. Türk dökümcüsüne hazır olarak sunulan bu çözümle üretimdeki kaynak yönetimini yine biraz evvel bahsedildiği gibi en etkin biçimde gerçekleştirebilmeyi sağlayacak, kaynak kontrol gücünü artırarak üretkenliği doğal kaynak odağında maksimum seviyeye çekecek yardımcı güç ortaya çı-
46
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
karılmış oldu. Bir başka ifade ile kullanılan ortalama doğal kaynak miktarları karşılığında eskiye göre daha fazla iş yapabilme gücüne sahip Türk dökümcüleri yaratmak bu çözüm ile mümkün olacak. Bu sayede, giderek büyüyen global dalgalanma esnasında iş ortaklarına düşük fiyatlı ve sürekli tedarik yapabilme imkanına sahip, yenilikçi çözümlerden güç alan sektör oyuncuları Türkiye’den çıkabilecek. Fuarda gösterilen ilgi de bunu doğrular nitelikteydi. İlgili sektörlerin önde gelen isimleri “Akıllı Enerji Çemberi” ve GreenBusiness oluşumu ile özel olarak ilgilendi. Konu ile ilgili ABD’de yapılan konuşmanın kaydı Fuarın en çok ilgi çekenleri arasındaydı. Nedir Akıllı Enerji Çemberi? Döküm, demir çelik, çimento ve seramik gibi imalatların yapıldığı fabrikalarda üretiminin klasikleşmiş süreç akışına bağlı olarak oluşan bölgesel ısı birikmelerinin atık olarak boşa gitmesini engellemek amacı ile GreenBusiness özel bir mühendislik çözümü ge-
liştirdi. Özel sensörleri ve akıllı otomasyon sistemi ile ortamdaki atık ısıyı potansiyel enerji olarak algılayan bu sistem, atığı (ısı) optimum verimle geri kazanmak için kendini programlayabilme yeteneğine sahip. Bu programlamaya göre kendini adım adım çalıştırarak atık ısıyı faydalı enerjiye çeviren sistem bu kazanımı en yüksek iş değerine dönüştürmek için doğru planlamayı da yapabilmekte. Bu noktada aylar boyu yapılan araştırmalarda, dökümhanelerde oluşan atık ısının sahip olduğu kendine özgü soğuma eğrisi etraflıca analiz edildi. Analizler sonucu atık ısının kapladığı alan, soğuma karakteristiği ve kalorifik değeri dikkate alınarak özel bir modelleme oluşturuldu. Bu modellemenin algoritması bilgisayar programına aktarılırken, uygun donanım ekipmanları ile model arasında elektronik bağlantıların da kurulumu sağlandı. Bu sayede hem döküm üretiminin akışına zarar vermeyen hem de üretim esnasında oluşan atık ısıyı optimum verimle geri kazanabilecek iş zekasına sahip yazılımsal ve donanımsal uygulamalar bir araya getirilmiş oldu. Tüm bu ekipmanlar da CFD programında dökümhanelere özel olarak tasarlanan
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
ısı dönüştürücü mekanizmaya (eşanjör) adapte edildi. İşte bu sayede döküm fabrikalarında oluşan atık ısı ile ısınan havanın sahip olduğu ısı, dökümhanelere özel tasarlanan eşanjör sistemlerine akıllı bilgisayar programı ile optimum verimle transfer edilebilmekte. Isıyı optimum verimle sıcak su kanallarına transfer eden sistem bu suyun maksimum sıcaklıkta ve basınçta buhara dönüşmesini sağlıyor. Buhar, sahip olduğu maksimum basınç değerinde elde edilebilecek maksimum ton seviyesinde depolandıktan sonra kurutulma işlemi için özel bir ayrıştırıcıya yönlendiriliyor. Ayrıştırıcıda gerektiği kadar neminden ayrılarak kurutulan buhar en yüksek verimde dönüşümü sağlayacak şekilde ister ısı ister elektrik formunda dönüşüme hazır hale geliyor. Bu esnada eşzamanlı olarak kurutulan buhardan ayrışan su birikintisi eşanjör kanallarına tekrar servis edilebiliyor. Bu sayede ayrıca, su buharının nemli kısmı sıcak su olarak sistemin baş kısmına transfer edilebildiği için “Akıllı Enerji Çemberi” adına da uygun biçimde enerji en yüksek verimde geri kazanılabiliyor. Sistemin bu özelliği sayesinde esasında atık ısıdan sadece bir defa değil en az 2 defa daha geri kazanım yapılabilmekte. Verimi 2 Defa Arttırma Şansı: Hem Geri Kazanırken Hem de Kullanırken Verim Maksimizasyonu Sistemin bu kısmından sonra ise yine dökümhanelere özel olarak döküm üretimi öncelikleri dikkate alınarak geliştirilmiş özel bir planlama algoritması ve onun yazılım uygulaması devreye giriyor. Bu algoritma optimum verimle geri kazanılan enerjinin yine optimum verimle fabrikaya geri servis edilmesini sağlayan içeriklere sahip. Geri kazanılan enerjiyi sahip olduğu iş yapabilme kapasitesine göre (İşgenlik: Ekserji) algılayan ve değerlendiren sistem, o anda
fabrikada bu değerde enerjiye en çok ihtiyaç duyulacak, yani en çok geri dönüş verimi elde edilecek noktaya enerjiyi servis edebilmekte. Bir başka ifade ile geri kazanılan enerji, sahip olduğu kaliteye göre değerlendirilebilmekte ve bu kalitede enerjiye fabrikada o anda nerde en çok ihtiyaç olduğu tespit edilebilmekte. Bu tespite göre de enerjinin, doğru transfer sistemlerini devreye koyarak iletimi gerçekleştirilebilmekte. Bu sayede, enerji hem geri kazanılırken hem de kazandıktan sonra geri servis edilirken verimi makimsimize edilebiliyor. Böylece enerjinin kullanım verimi iki kere, iki ayrı bakış açısından, maksimum düzeye çekilebiliyor. Yazılımın sahip olduğu algoritma enerji verimliliğinin anlık, objektif ve hatasız olarak tespit edilmesi ve tespitin sayısal ve anlaşılır verilerden oluşması için GreenBusiness uzmanları tarafından özel olarak geliştirilen bir ölçmegözlemleme sistematiğinden geliştirildi. Sistematik, tüm üretim noktalarında harcanan enerji ile gerçekleştirilen üretimin analitik olarak ilişkilendirilmesini sağlıyor. Buna göre sonuçları ortaya koyan sistematik, ekserji tabanlı formülleri sayesinde klasik verim ölçme- değerlendirme sistemlerinin ötesinde sonuçları çıkarabiliyor. Klasik örneklerden farklı olarak kaç birim enerji ile kaç birim iş yapıldığının ötesinde değerlendirmeler, bu uygulamayla tespit
edilebilmekte. Örneğin bir üretim tesisinde, • Tüketilen ortalama enerji değerleri ile toplamda ne kadar iş yapılabileceği, • Harcanan enerjinin taşıdığı toplam iş yapabilme kapasitesi • Mevcut durumda bu potansiyelin ne kadarının kullanıldığı • Potansiyelin tümünü gerçeğe dönüştürmek için atılması gereken adımlar • Tüketimdeki darboğazlar ve bunu elimine edecek adımlar yazılımın altyapısında yer alan sistematiği sayesinde sayısal ve anlık olarak belirlenebiliyor. Bu bütünleşik yapı esas alınarak dökümhanede geri kazanılan enerji nerede kullanılsa en çok işe yarayabilir sorusunun cevabı sayısal ve anlık olarak verilebiliyor. Bunun sonucunda da tüketilen enerjiye harcanan bedel ile üretilen katma değer arasındaki denge en üst seviyeye çekilebiliyor. Sözün özünde ise, yaptığı optimum planlamaya göre enerjiyi ortama en yüksek verimle geri veren sistem, kazandırdığı enerji ile aynı zamanda en yüksek katma değerin de elde edilmesini sağlamakta. Zaten gelişen dünya düzeninde yeni bilimsel yaklaşımlar da verimi hep bu bakış açısı üstünden değerlendirmeye başlamış durumda. Özetle, verime getirilen en yeni bilimsel yaklaşımın pratik uygulaması Türk dökümcüsünün hizmetine herkesten önce sunulmuş durumda.
Zamanlaması açısından yapılış hedefine tam olarak hizmet etmeyi başaran fuar, bu kaos ortamında elini güçlendirmek isteyen iş yöneticilerine doğru yolları gösterme amacındaydı. Zira Avrupa’da giderek daha da belirginleşen ve derinleşen krizin ister istemez tüm dünyada tesirler yaratması bekleniyor
Türkdöküm
47
MAKALE
TPM (Toplam Üretken Bakım) Uygulamaları Japon kuruluşu olan JIPM (Japanese HALDUN OLGUN Institude of Plant DEMİSAŞ Gelişim Projeleri ve Yatırımlar Koordinatörü Maintenance) tarafından TPS (Toyota Production System) temel alınarak ortaya konarak, sahiplenen TPM (Toplam Üretken Bakım), yaklaşık 35 yıldır Japonya ve diğer ülkelerdeki fabrikalarda uygulanıyor. Bu fabrikalardan biri de Demisaş A.Ş. fabrikalarda üretkenliğin sürekli daha üst seviyelere taşındığı sistematik olan TPM, bir fabrika yönetim (sadece bakım değil) yaklaşımı olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada ve ülkemizde yaşanan son gelişmeler, keskinleşen rekabet koşulları; şirketlerin üretkenlik artışı ve iş sürdürülebilirliği konusunda yönetimsel bir takım arayışlar içine girmesine yol açıyor. Firmalar, sürdürülebilirlik için hedeflerine uygun stratejiler geliştirmek ve bunları sürekli geliştirmek, güncellemek durumunda. Eskiden olduğu gibi “işlerin iyi zamanı” ve “işlerin kötü zaman (kriz)” stratejileri artık geçerliliğini yitirmiş bulunuyor. Bugün işler iyi giderken, gelecek hafta dünyanın farklı bir bölgesindeki bir ekonomik dalgalanma ile işler kötüye gidebiliyor. Bunun ne kadar süreceği ise hiç belli olmuyor. Dolayısı ile stratejilerimizin her duruma uygun ve izlenebilir olması gerekiyor. Üretkenlik artışı konusunda en temel düşünce ve aynı zamanda endüstrinin en temel amacı, kısıtlı olan kaynakların en etkin şekilde kullanılarak ürüne dönüştürülmesidir. Bu amaca ulaşmak için izlenen stratejilerin temelini, her ortamda sağlanması gereken üretkenlik artışı oluşturmaktadır. Bunun nasıl yapılabileceği konusunda çeşitli alternatifler mevcuttur. Fabrikalarda üretkenliğin sürekli daha üst seviyelere taşındığı sistematik ise, TPM (Toplam Üretken Bakım) seçeneği olarak karşımıza çıkmakta. TPM, bir Japon kuruluşu olan JIPM (Japanese Institude of Plant Maintenance) tarafından TPS (Toyota Production System) temel alınarak ortaya konmuş ve sahiplenilmiş. Yaklaşık 35 yıldır Japonya ve diğer ülkelerdeki fabrikalarda uygulanmakta. TPM (Total Productive Maintenance – Toplam Üretken Bakım), bakım ile üretkenlik arasında yakın bir ilişki kuran, ekipmanın düzenli bakımı ve çalışanların maki-
48
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
nalarını sahiplenmesi yolu ile verimin dünya çapında rekabetçi olacak şekilde artabileceğini kanıtlamış bir fabrika yönetim (sadece bakım değil) yaklaşımıdır. TPM, çalışanlarda benim makinam anlayışını geliştirerek, fabrikadan elde edilebilecek verimin büyük ölçüde artırılmasına olanak sağlar. TPM, kronik kayıpların üzerine etkili bir biçimde giderek üretkenliğin yüzde 50 ila yüzde 100 civarında yükselmesini sağlar. TPM, temiz, tertipli, sağlıklı ve sevimli çalışma ortamı elde ederek, çalışanların yüksek kaliteli ürünleri sürekli olarak üretebilecekleri, çalışmaktan zevk ve gurur duyacakları bir fabrika ortamı oluşturur. TPM uygulayan fabrikalar çevreye saygılıdır. TPM, çalışanlara yoğun teknik eğitimler sunar. Çalışanlar, yapmakta oldukları işlerde uzmanlaşırlar. Uzmanlardan oluşmuş, makinalarını büyük bir maharetle kullanan ve onlara bakan insanların çabaları birleştiğinde, kaliteli ürünlerin, olabilecek en düşük maliyetle üretildiği, sektöründeki kıyasıya rekabet koşullarına dayanıklı, bir fabrika ortaya çıkar. TPM uygulayan işyerlerinde ekip çalışmaları ön plana çıkmıştır. Kişisel başarılar (birbirleri ile ilişkilendirilmemiş, saman alevi gibi parlayıp sönen, kuruluşa pek faydası dokunmayan girişimler) yerine, önceden planlanmış, küçük adımlar halinde, herkesin rol aldığı geliştirmeler (kaizen’ler) özendirilir. TPM’in Getirecekleri • Üretim sisteminin verimliliğini en üst düzeye çıkaracak bir şirket kültürü oluşturur. • Mevcut ekipman ve üretim alanı ile ilgili her türlü kaybı (arıza, iş kazası, kalite hatası… vb.) önleyecek kusursuz bir sistem kurar. • Yalnızca üretimle ilgili departmanlarda değil tüm birimlerde uygulanır. • En üst düzey yetkiliden en kıdemsiz işçiye kadar herkesi kapsar. • Otonom bakım ve küçük grup faaliyetleri ile “sıfır kaybı” ön görür. Firmaları TPM uygulamaya yönelten faktörleri “Dış Faktörler” ve “İç Faktörler” olarak iki gruba ayırabiliriz. Dış Faktörler: • Rekabetin yoğunlaşması ve müşterilerin düşük fiyat baskısı, özellikle otomotiv sektöründe karların küçülmesi, • Kaliteli ve çok fonksiyonlu ürünlere olan talep, • Ürünlerde çeşitliliğinin artması, yeni ürün devreye alma süreçlerinin kısalması,
MAKALE
TPM uygulayan işyerlerinde ekip çalışmaları ön plana çıkmıştır. Kişisel başarılar yerine, önceden planlanmış, küçük adımlar halinde, herkesin rol aldığı geliştirmeler (kaizen’ler) özendirilir Aşama
Basamaklar
Esaslar
Hazırlık
1. Üst yönetimin TPM’i tanıtımı ve deklerasyonu
Yayılım
Başlama Vuruşu
Düzenli uygulama
Şirket içi toplantı ve şirket bültenlerinde, ilan tahtalarında duyurular Yöneticiler: TPM Bilgilendirme Semineri Çalışanlar: Kısa süreli seminerler ve şirket TPM El Kitabı2. Eğitime giriş ve TPM için kampanya nın dağıtılması Fabrika TPM yürütme komitesi ve komiteler 3. TPM yürütme organizasyonu (her bir “pillar” için) TPM Ofis ve alt komitelerin kuruluşu Yönetim tarafından model makina oluşturma Kıyaslamalar, maliyet yapısının incelenmesi, vizyon, mis4. TPM için temel politika ve yon, politika tespiti Stratejiler Hazırlık aşamasından, TPM ödülünü alabilecek hale ge5. TPM uygulaması için ana plan halinceye dek yapılacak çalışmaların planı zırlama, hedef koyma Paydaşları, müttefikleri, ortakları davet ederek törenle işe 6. Başlama vuruşu başlamak Maksimum üretim verimi sağlama 7. Üretim verimini geliştirmek için Kayıplardan kurtulma sistem kuma Işyerinde ekiplerin proje aktiviteleri ve küçük grup akti7.1 “Kobetsu-Kaizen” viteleri Adımlar halinde gelişme, audit’ler, ekipmanda yeterlili7.2 “Jishu-hozen” ğin elde edilmesi Düzeltici bakım 7.3 Planlı bakım Zaman bazlı bakım (Periyodik bakım) Kestirimci bakım; MP 7.4 Operasyon ve işlem becerilerinin Liderlerin operasyon ve bakım yeteneklerinin gelişmesi ve bunların diğer ekip üyelerine iletilmesi yükseltilmesi için eğitim 8. Yeni ürünün ve ekipmanın erken akış kontrol sistemi 9. “Hinjitsu-Hozen” sistemini kurma 10. Operasyon verim artışını idari departmanda gerçekleştirmek için sistem kurma – Ofis TPM 11. Güvenli hijyenik ve çevreyi koruyucu sistem kurma Toplam TPM uygulaması ve seviyenin sürekli yükselişi
Ürünün kolay üretilebilirlik gelişimi ve ekipmanın kolaylıkla kullanımı Hatalı ürünün engellenmesi ve kontrolün sürdürülebilmesi için koşulların sağlanması Üretim için destek birimlerde, ofiste ve tüm endirekt işlerde verim arttırma Sıfır kaza, sıfır kirlilik TPM ödülüne başvuru ve daha yüksek hedeflere doğru yolculuk
Türkdöküm
49
MAKALE
• Müşterilerin sürekli olarak çok çeşitlilikte, az miktarda ve kısa zamanda teslimat talepleri, • Ürünlerin kompleksleşmesi. İç Faktörler: • Gelişime olan ilginin geçen yıllarla birlikte azalması ve gevşemesi, • Mavi yakalı personele daha nitelikli teknik eğitim verme ihtiyacı, • Arıza ve kısa duruşların hedeflenen süreleri aşması, teçhizat verimliliğinin düşüklüğü, • Verimlilik iyileşmelerinin yavaşlığı, maliyet bilincinin oluşmamış olması, • Bireysel bazda çalışma, takım çalışmasının eksikliği. Firmaların bunlara benzer gözlemleri varsa, TPM uygulaması iyi bir çözüm seçeneği olarak karşımızda durmaktadır. TPM’in 8 Ana Sütunu TPM yaklaşımını fabrikalarımızda geçerli kılmak üzere 8 ana faaliyet dalında, ayrı ayrı yapılması gerekenler vardır. TPM’in çatısı, ancak 8 sütunun da dengeli bir şekilde inşaa edilmesiyle yerine oturabilecektir. TPM’in 8 Ana Sütunu Şunlardır: • Odaklanmış İyileştirmeler – Kobetsu-kaizen • Otonom Bakım – Jishu-Hozen • Planlı Bakım • Kalite Bakımı – Hinshutsi-hozen • Erken Ekipman/Ürün Kontrolü • Personelin Eğitimi • Ofislerde TPM • İnsan Sağlığı İş Güvenliği- Çevre Yukarıda belirtilen 8 ana faaliyetin, JIPM tarafından ortaya konan ve 35 yıllık birikimin neticesi olan üslupla yürütülmesi söz konusudur. Genellikle, çok da zor olmayan bu uygulama ile 2-3 yıl içinde fabrikanın dünya ölçeğinde rekabetçi bir konuma gelmesi beklenir. TPM’de hedeflere ulaşabilmek için, çalışmalara topyekün katılımın, şirket üst yönetiminin sürekli desteğinin ve JIPM tarafından sunulan metodolojinin eksiksiz uygulanmasının etkin olacağını belirtmek gerekir. Yanlış TPM Uygulamaları • TPM, sadece makina operatörlerinin bakım faaliyetlerini de üstlenmesinden ibarettir. Bu yanılgıdan hareket ederek bakım departmanlarını kapatan fabrikalar olmuştur. • Çok sayıda kaizen çalışması yaparak TPM’de istediğimiz seviyeye gelebiliriz. Evet ama sadece sayıyı yükseltmek yeterli olmuyor. Kaizen proje hedefleri, şirketin iş hedeflerinden mi türemiştir; yoksa proje ekipleri gözlerine kestirdikleri konularda, göze ala-
50
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
bildikleri hedeflere doğru mu çabalıyorlar? Projenin başarı ile kapandığına kim karar veriyor? • Birçok kuruluşta, TPM işleri bu konuya gönül vermiş kısıtlı sayıdaki insanların üzerinde kalmaktadır. Halbuki, TPM herkesin işi olmalıdır. • Üst yöneticiler, genellikle TPM’den uzak durmaktadırlar. Üst yönetim tarafından ısrarla desteklenmeyen bir kampanyanın başarılı olma şansı hemen hemen hiç yoktur. • TPM komite yapılanması ve bazı hallerde TPM Ofis kuruluşundan kaçınılmaktadır. İyi koordine edilmemiş TPM çalışmaları sonunda fabrika içinde bazı bölgeler gelişirken, bazı bölgelerin bundan yararlanmaması söz konusu olabiliyor. Fabrika bütününde, sürecin bir kısmı iyileşip, bir kısmı eskisi gibi kaldığında, TPM getirilerinden yararlanmamız en azından gecikiyor veya kısıtlanıyor. • “Sıfır Arıza” için, otonom bakım faaliyetleri ve planlı bakım uygulamalarının bir bütün halinde uygulanmasının gerekliliği çoğu yerde anlaşılmamış vaziyettedir. • Birçok fabrikada, TPM çalışmalarında “ödüllendirme” sistematik hale getirilmemiştir. Bazen aşırı ödüllendirmeler, bazen ödüllendirmenin tamamen ihmal edilmesi, TPM çalışmalarını sekteye uğratan en önemli sebepler olmaktadır. • TPM için gerekli olan eğitimlerin sağlanmasında sıkıntılar vardır. Son zamanlarda, TPM başlığı altında başka konulardan bahseden seminer programlarına sıkça rastlanmaktadır. • “Bir uzman bulalım bizimkilere bir iki ders versin, sonra adamlarımız bu işi halleder.” Dünya çapında TPM uygulayan yaklaşık 250 adet firmanın verileri göz önünde bulundurulduğunda, uygulama başladıktan sonraki 2-3 yıl arasında aşağıdaki tablo oluşabilmektedir;
• Prodüktivite • Makina Arızalarında • Ürün Hatalarındaki • Müşteri Şikayetlerinde • Bakım Maliyetindeki • Y.mamul Stoklarındaki • Enerji Kullanımındaki • İş Kazalarındaki Azalma • Çevre Kirliliğindeki Azalma, • İşçi Önerilerindeki Artış
% 50 1/100-1/150 1/10 1/4 % 30 % 50 % 30 Sıfır Kaza Sıfır Kirlilik 10 Kat
Yukarıda belirtilen göstergelere ulaşmanın temel şartı, burada anlatılan tüm teknik çalışmanın yanı sıra, üst yönetimin kesintisiz desteği ve proje başında üzerinde anlaşılan hedeflerin tüm çalışanlar tarafından verilen önerilerle ve önerilerin hayata geçirilmesi ile sürekli olarak desteklenmesidir.
FUAR
Hannover Messe 2012’de Yeşil Teknolojiye Odaklanıyor Sektörel teknoloji alanında dünyanın sayılı fuarları arasında yer alan ve her yıl Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen Hannover Messe 2012 yılı programını belirledi. Katılımcı ve ziyaretçilerini şaşırtmayı hedefleyen fuar organizatörleri 2012 yılı ana temasını “greentelligence” olarak belirledi.
A
lmanya’nın Hannover kentinde 23-27 Nisan 2012 tarihleri arasında düzenlenecek olan Hannover Messe 2012 fuarı üreticilere, sürdürülebilir bir iş geliştirme ortamını kolaylaştırmak için tasarlanmış, sektördeki en son yenilikleri bir arada görmelerini sağlayan bir teknoloji platformu sağlayarak, bu süreçlerde üreticilerin yanında yer almayı amaçlıyor. Fuar süresince otomasyondan, enerji teknolojilerine; endüstriyel tedarikten, taşeronluk hizmetlerine; ARGE’ye kadar bütün teşhir kategorilerinde çığır açan çözümler ziyaretçilerle buluşacak. Hannover Messe 2012 organizasyonun ana teması olarak “greentelligence” konusunu seçerek bütün gözleri sektörün büyümesindeki ana itici güç olarak yeşil teknolojilere çevirdi. Uzun vadede rekabet gücünü korumak için, üretilen ürünlerin ve süreçlerin sürdürülebilir, çevre dostu ve randımanlı olması gerektiğinden hareketle yeşil teknoloji fuarın ana teması olarak seçildi. Fuarın gelecek yılki programı ve yeni hedefleri üzerine bilgi veren Deutshe Meese Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Wolfram von Fritsch “Gelecek yılın ana teması olan ‘greentelligence’ Hannover Messe 2012’nin bütün teşhir kategorilerinde yerini alacak. Üreticiler randımanlı süreçlerin, çevre dostu malzemelerin ve sürdürülebilir ürünlerin akıllı bir biçimde bir araya getirilmesinin bugünün zorlu rekabet dünyasında ve dinamik uluslararası piyasalarda hayatta kalabilmek için hayati rol oynadığının farkında” diyor.
52
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Yeni lokomotif şov: IndustrialGreenTec Hannover Messe 2012, IndustrialGreenTec’in açılışına da ev sahipliği yapacak. Hannover Messe’nin lokomotifleri arasına eklenen bu son yenilik, sektördeki çok katmanlı değer zincirine bütün çevre teknolojilerinin de eklendiği anlamına geliyor. Geridönüşüm, çevre dostu atık tasfiyesi; su, toprak muhafaza ve gürültüden korunma teknolojileri; hava kirliliğini azaltacak yöntemler; yenilenebilir enerjilerin ve yenilenebilir materyallerin verimli kullanımı; danışmanlıktan belgelendirmeye kadar çevre ile ilgili hizmetler gibi konular IndustrialGreenTec’teki ana temalar arasında yer alacak. Hannover Messe 2011’de ilk kez görücüye çıkarak ziyaretçiler ve katılımcılardan tam not alan Metropol Çözümleri sergi alanı 2012 yılında da daha genişletilmiş bir formatla fuar alanında yer alacak. Küreselleşme, iklim değişikliği ve artan şehirleşme oranı dünyadaki şehirler ve belli başlı kentsel alanlar için büyük tehdit oluşturuyor. Bu tehditler ancak altyapının yaygınlaştırılması ve modernize edilmesiyle bertaraf edilebiliyor. Uzmanlara göre enerji, su/atık su, hareket sistemleri ve iklim koruma en önemli alanlar arasında yer alıyor. 2012 yılında katılımcılar bütün bu alanlarda son teknoloji ürünü çözümlerini Metropol Çözümleri alanında vitrine çıkararak, ziyaretçilerle buluşturacak. “Sekiz lokomotif etkinlikten oluşan Hannover Messe 2012 dünyada eşi olmayan bir sektörel teknoloji fuarıdır. Gerçek anlamıyla uluslararası bir fuardır ve bütün kilit sektörlerde benzeri olmayan bir kapsam
FUAR
sunmaktadır. Dünyanın dört bir yanından ticari ziyaretçiler için bir çekim alanıdır. Ayrıca, her yıl siyaset ve iş dünyasından ilk yüzde yer alan uluslararası heyetler de son eğilimler ve çözümlerden haberdar olmak için Hannover’i ziyaret etmektedir” diyerek fuar hakkında son bilgileri paylaşan Von Fritsch sözlerini “Hannover Messe dünyadaki sektörler için bir pencere niteliğindedir. Başka hiçbir fuar bu kadar çok çığır açıcı yeniliği ve entegre çözümleri bir arada sunmuyor” şeklinde sürdürdü. 2012’nin resmi ortak ülkesi Çin Çin Halk Cumhuriyeti Hannover Messe 2012’nin resmi Ortak Ülkesi olarak belirlendi. Ortaklık, haziran ayında Berlin’de düzenlenen Çin-Almanya hükümetleri arasındaki müzakereler sırasında Federal Almanya Ekonomi ve Teknoloji Bakanı Dr. Philipp Rösler ve Çin Halk Cumhuriyeti Sanayi ve Bilgi Bakanı Miao Wei arasında imzalanan bir anlaşma ile resmiyet kazandı. Wolfram von Fritsch bu gelişmeye ilişkinse; “Hannover Messe 2012’de Ortak Ülke olarak Çin’i yanımızda görmekten son derece memnunuz. Bu ortaklığın Çin-Alman ticari ilişkilerinde itici güç olacağına dünyanın dört bir tarafından hem katılımcılar hem de ticari ziyaretçiler için önemli bir çekim gücü yaratacağına inancımız tam. Bu ortaklık, hem katılımcılara hem de ziyaretçilere ithalat ve ihracat ilişkileri geliştirmede hem de ARGe alanında Çin ile olan bağlarını güçlendirmede eşsiz bir fırsat sunacaktır” dedi. Çin hükümeti, Ortak Ülke vitrininin bir parçası olarak elektrik üretimi, akıllı enerji ağları ve sistemleri, çevre dostu hareket sistemi çözümleri gibi konuları odak noktasına alarak belli başlı enerji verimliliği projelerini vitrine çıkaracak.
Hannover Messe 2012, IndustrialGreenTec’in açılışına da ev sahipliği yapacak. Bu son yenilik, sektördeki çok katmanlı değer zincirine bütün çevre teknolojilerinin de eklendiği anlamına geliyor
Türkdöküm
53
FUAR
Alüminyum Sektörü Aluexpo 2011’de Buluştu Alüminyum sektörünün Avrasya Bölgesi’nde global çapta en önemli fuarları arasında yer alan Aluexpo 2011 – 2. Alüminyum Teknolojileri, Makina ve Ürünleri İhtisas Fuarı 13-16 Ekim 2011 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi.
T
ürkiye’de 4 milyar dolara yaklaşan iş hacmi ve planlanan yatırımları ile parlak bir geleceğe sahip olan aluminyum sektörünün, uluslararası boyutta bir ihtisas fuarı ihtiyacını karşılayan Aluexpo Fuarı, bu sene 9 bin metrekare net stant alanında, 26 ülkeden 170 yerli, 124 yabancı toplam 294 firmanın katılımıyla düzenlendi. Türkiye’den ve dünyadan üreticilerin katıldığı fuarda alüminyumdan profil başta olmak üzere levha, billet ve folyoya kadar her türlü alüminyum ürünü sergilendi. Uluslararası çok sayıda tedarikçi firma da fuarda en yeni teknolojilerle üretilen makina, ekipman ve sarf malzemelerini tanıttı. Alüminyum üreticilerinin yanı sıra yoğun olarak alüminyum kullanan inşaat, otomotiv, enerji, gıda ve ilaç ambalaj sektörlerinden oluşan bin 443 yabancı, 8 bin 893 yerli olmak üzere
54
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
toplam 10 bin 336 sektör profesyoneli Aluexpo’yu ziyaret etti. Fuar ile eş zaman ve mekanda, Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği’nin (TALSAD), TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi işbirliği ile 5. Alüminyum Sempozyumu da düzendi. Sempozyumda toplam 13 oturumda 47 adet bildiri sunuldu. TALSAD’ın yanı sıra, KOSGEB ve Ekonomi Bakanlığı tarafından yurtdışından alım heyeti getirilerek desteklenen Aluexpo 2011, katılımcılarına yeni pazarlar ve yeni müşteriler kazandırmayı amaçlıyor. 3 - 6 Ekim 2013 tarihlerinde üçüncüsü düzenlenecek olan Aluexpo 2013 Fuarı, İstanbul’da yine çok sayıda katılımcı firma ile organize edilecek. Uluslararası alüminyum sektörünün fuar takvimde şimdiden yer almayı başaran Aluexpo Fuarı, Türk alüminyum sektöründe faaliyet göstermek isteyen yabancı firmalar için de bir giriş kapısı niteliği taşıyor.
HABER
METMAT, 6. Ankiros Döküm Kongresi’ne Hazırlanıyor Metalurji biliminde eğitim gören öğrenci kulüplerini bir araya getiren Ulusal Metalurji Malzeme Öğrenci Topluluğu, 2012 yılında altıncısı düzenlenecek olan Ankiros Döküm Kongresi’ne çıkarma yapacak.
İ
stanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü’nün ev sahipliğinde 25 üniversitenin metalurji ve malzeme mühendisliği, malzeme mühendisliği, malzeme bilimi ve mühendisliği ve seramik mühendisliği öğrenci kulüplerinin tek bir çatı altında toplanması amacıyla 27 Kasım 2010’da kurulan Ulusal Metalurji Malzeme Öğrenci Topluluğu (METMAT) 6. Ankiros Döküm Kongresi’de çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Öğrencilerin mesleki, sosyal ve kültürel anlamda ortak karar alabilme ve birlikte hareket etmelerini sağlayacak bir platform olmayı hedefleyen METMAT, İstanbul çevresindeki üniversitelerle başladığı organizasyon gücünü bugün Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden, Dokuz Eylül Üniversitesi’ne, Fırat Üniversitesi’nden Muğla Üniversitesi’ne kadar yayarak yurt geneline taşımayı başardı. Bu oluşumun bir öğrenci insiyatifi olduğunu ifade eden METMAT Danışman Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nuri Solak, henüz katılımın düşük olduğu bölümler bulunmasına rağmen kısa sürede her üniversitede METMAT üye ve gönüllülerinin artacağını söylüyor. Döküm sektörünün Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olduğunu aktaran Solak, metalurji ve malzeme mühendisliğinden mezun olan mühendis adayların çoğunluğunun bu sektörde istihdam edildiğini ve bu kapsamda 2012’de yapılacak olan 6. Ankiros Döküm Kongresine METMAT olarak yoğun katılım hedeflediklerini belirtiyor. Organizasyon özellikle Anadolu’dan gelen öğrencilerin metalurji ile ilgili sektörleri yakından tanımaları, İTÜ ve ODTÜ gibi okulların laboratuar olanaklarından faydalanmaları açısından önem taşıyor. Bununla birlikte topluluğun en önemli hedeflerinden biri de uluslararası sempozyum, fuar, kongre ve konferanslara öğrenci katılımı sağlamak, teknik geziler düzenleyerek bu platformlarda yer alan üreticilerle öğrencileri buluşturmak. Bu bakış açısından hareketle METMAT sektörünü tanıyan ve hedeflerini bu doğrultuda belirleyen mühendisler yetişebileceğine inanıyor.
56
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Bu amaçları doğrultusunda, ulusal ve uluslararası kongre ve sempozyumlara öğrenci katılımını sağlayan yaz ve güz okulları düzenleyen METMAT; ‘1. Uluslararası Yüzey İşlemleri Sempozyumu’, ‘5. Ulusal Alüminyum Sempozyumu’, Sakarya Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ‘3. Metalurji-Malzeme Günleri’ ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ‘6. Malzeme Günleri’ etkinliklerine katılarak, ülkenin değişik üniversitelerinden gelen öğrencilerin bir arada ders işlemesini sağladı. Kongre ve sempozyumlara paralel olarak düzenlenen METMAT’ın yaz ve güz okullarına toplamda 300 öğrenci katıldı. Bu katılımlarda imkânlar dahilinde konaklama ve yemek giderleri METMAT tarafından karşılandı. MATMAT’ın söz konusu organizasyonlarını ise ilgili üniversiteler, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, devlet kurumları ve fabrikalar destekledi.
HABER
İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 50.Yılını Kutladı İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 50. yılını İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle kutladı.
E
tkinliğe, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Niyazi Eruslu, Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Emin Karahan, İTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sadriye Küçükbayrak Oskay, bölümün emekli öğretim üyeleri, akademisyenler, İTÜ mezunu metalurji ve malzeme alanında yer alan farklı sektörlerin temsilcileri ve öğrenciler katıldı. Etkinlikte yaptığı konuşmada; bölümün mevcut altyapısının dünya standartlarında olduğundan, 2007 ve 2010 yılları arasında çok ciddi savunma projelerinin altına imza attıklarından bahseden İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gültekin Göller, “İTÜ’nün pek çok bölümü gibi Metalurji ve Malzeme Bölümü de 2004 yılında Amerika’daki Mühendislik ve Teknoloji Programları Akreditasyon Kurulu “ABET” tarafından akredite edilmiştir. 2010 yılında gerçekleştirilen son denetim sonrasında ise eğitim programlarımız 6 yıl daha akredite edilmiştir. Bu akreditasyonla birlikte eğitim programımızın ürünü olan mühendislerimiz de dünya standartlarında olduklarını bir kere daha kanıtlamışlardır” dedi. Prof. Dr. Göller, bölüm olarak 2011 yılında, bağımsız bir kuruluş olan QS World University
Rankings tarafından, eğitim öğretim uluslararası görünüm ve iş alanı yaratma kriterleri değerlendirilerek yapılan sıralamada, metalurji ve malzeme mühendisliği bölümleri içerisinde ilk 200’e girmenin haklı gururunu yaşadıklarını ifade etti. Emekli Bölüm Başkanları Prof. Dr. H. Erman Tulgar ve Prof.Dr. Ali Fuat Çakır’ın konuşmalarını takiben İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin’e, emekli bölüm başkanlarına, mezunlara ve etkinliğin düzenlenmesine katkı sağlayan şirket temsilcilerine plaket takdim edildi. “Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Eğitiminin Dünü, Bugünü, Yarını” konulu konuşmasında Bölüm Öğretim Üyelerinden, İTÜ Öğrenci İşleri Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Taptık; mühendislerin sürekli değişen ve gelişen teknolojinin takipçisi ve üreticisi olabilmek için öğretimlerinin kişisel hayatlarında da devam ettirmelerinin önemine dikkat çekerken, bu nedenle sürekli okuma gerekliliğini vurguladı. “Türk Çelik Sektöründe Büyümenin Temel Dinamikleri” konferansıyla Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, sektörün umut vaat edici gelişimlerini ve sektöre ilişkin bilgileri yerli üreticilerin güncel üretim, satış ve kapasite değerleri ile ifade etti.
Türkdöküm
57
HABER
Çöpe Atmadan Önce Bir Daha Düşünün Selen Ebra Efe ve Tulya Efe, lise öğrencisi iki kız kardeş. Babalarının demir fabrikasındaki sanayi atıklarını kullanarak ürettikleri yaklaşık 40 eserin gösterildiği ‘Sanayi Atıkları = Sanat’ sergisini açtılar. Sergiden elde edilecek tüm gelir, Minik Kalplerle Elele Derneği’ne (MİKA-DER) bağışlanarak Van bölgesinde inşa edilecek çocuk evlerinin yapımında kullanılacak. Her evin maliyetinin 25 bin lira olarak belirlendiği projeye katkı sağlamak isteyen ve hedeflerini dört ev olarak belirleyen genç sanatçılar destek bekliyor.
S
elen Ebra Efe (16) ve Tulya Efe (15), demircilik sektöründe çalışan babaları Kadir Efe’den sanayi atıklarını, seramik ve camdan heykeller yapan anneleri Arzu Efe’den yaratıcılıklarını alarak yola koyuldular. Beş ay boyunca kendilerini atölyeye kapatıp; hurda demir, bakır, atölye artığı seramik ve cam gibi malzemelerin yanı sıra, evlerinde kullandıkları şişe ve kutularını birer sanat eserine dönüştürdüler. Neticede ortaya geri dönüşümün önemini vurgulayan bir sergi çıktı: ‘Sanayi Atıkları = Sanat’. Kardeşlerden Selen Ebra Efe, sanayi atıkları ve sanat arasında kurdukları ilişkinin nedenini şöyle açıklıyor: “Çelikhanelerin içinde hurda holleri vardır. İçine girdiğinizde kahve falına bakar gibi yorumlayabileceğiniz, çeşitli şekillerde hayal edebileceğiniz tonlarca hurda arasında yürürsünüz. Makinalar hep birbirine benzer. Bir çocuk olarak en çok hurdalar ilginizi çeker. Biz kendi fabrikamızdaki atıkları sanat eserlerine dönüştürdük. Bir de evimizdeki maden suyu, şarap ve su şişelerini kullandık. Sosyal sorumlulukla sanatı birleştirerek, hem kendimiz eğlendik hem de insanlarda duyarlılık yaratabilecek bir sergi açtık.” Annelerinin Yolundan Gittiler ‘Sanayi Atıkları = Sanat’, genç sanatçıların ilk sergi deneyimi de değil üstelik. Sekiz dokuz yaşlarından beri anneleriyle birlikte atölyeye giren kızlar, küçüklüklerinden bu yana karma sergilere katılıyorlar. Dedelerinin demir fabrikasındaki atıkları toplayıp atölyeye giren annelerinin yolundan giderek, babalarının demir fabrikasındaki atıkları sanat eserlerine dönüştürüyorlar. Çöpe gönderilecek malzemeleri kullanarak oluş-
58
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
turdukları yapıtlarıyla, bir şeyi atmadan evvel tekrar düşünülmesi gerektiğini vurguluyorlar. Üretim sürecinde annelerinin ne kadar katkısı olduğunu sorduğumuzda, tasarımların kendilerine ait olduğunu söyleyen gençler, angarya işleri annelerine yıktıklarını eklemekten de geri durmuyorlar. Ancak haziran ayında başladıkları sergi hazırlıkları kimi zaman sekteye uğramış. Çünkü kardeşlerin ikisi de binicilikle ilgileniyor. Aynı zamanda Türk Binicilik Milli Takımı’nda yer alan ve olimpiyatlara hazırlanmayı planlayan Selen Ebra, kendini binicilik alanında geliştirip, ileride sanatla yalnızca hobi olarak ilgileneceğini söylüyor. Üniversitede sanat tarihi öğrenimi görmek isteyen Tulya’nın ise, gözleri ışıldayarak anlattığı bir hayali var: “Bir atölye açmak istiyorum. İmkanı olmayan sanatçılara fırın, boya gibi malzemeler vereceğim orada. Herkesin kendi anahtarı olacak, istediği zaman girip çalışabilecek, atölyeleri kullanabilecekler. Sergilerini özgürce açabilecekler. Bunu yapmayı çok istiyorum.” Sergi Gelirleriyle Van’da Dört Çocuk Evi Sergi, birbiriyle çok iyi geçinemeyen hatta, röportaj sırasında ‘yan yana bulunmalarının bile bir mucize’ olduğunu söyleyen iki kız kardeşi bir araya getirmiyor sadece. Minik Kalpler Derneği’nin Türkiye’nin farklı illerinde gerçekleştirdiği ‘Çocuk Evleri’ projesinde de gönüllü olarak çalışan kardeşlerin sergisinin gelirinin tümü, Van bölgesinde inşa edilecek çocuk evlerinin yapımında kullanılacak. Her evin maliyetinin 25 bin lira olarak belirlendiği projeye katkı sağlamak isteyen ve hedeflerini dört ev olarak belirleyen gençler, sizlerin de desteğini bekliyor.
HABER
Tulya Efe “Önce çöp idiler şimdi depremzedeler için ev olacaklar” Aslında yaptığımız şey, çok değersiz görülen bir şeye değer biçmek. Çöpe gönderdiğimiz atıkların üzerine emek koyarak maddi ve manevi bir değer kazandırdık. Şimdi Van’daki depremzedelerin ev ihtiyaçlarını karşılamaya katkıları olacak. Selen Ebra Efe “Kafalara bir soru yerleştiriyoruz” Bu sergide, siz de böyle yapın, demiyoruz. Atıklarımızı başka ne yapabileceğimiz üzerine düşünüyoruz. Biz kendimize göre bir cevap bulduk. Ama serginin asıl meselesi insanların kafasına bu soruyu yerleştiriyor ve onları çözüm arayışına itiyor olmak. Şu ana kadar bulunan her şey bir sorunun cevabı olarak ortaya çıktı. Biz insanlara soru sordurabilirsek cevaplar da, çözümler de gelecektir. Yalçın Denizyılmaz - Sanat Danışmanı “Yaptıkları iş çok önemli” 30 senedir sanat hayatının içindeyim. Müzayedelerde çocuk ressamlara yer vermiştim zamanında eski bir müzayedeci olarak. Bu kızlar kendi gayretleri ile çıktı. Kimsenin zorlaması olmadan, annelerini örnek almışlar bir yerde. Bu yaşta sosyal sorumluluk projelerinde yer almak istemeleri bizi heyecanlandırdı. Hurda diye atılan malzemeleri sanat eserine dönüştürüyorlar. Yaptıkları iş uyduruk değil, farklı çocuklar. Sergi açmak için kendileri geldi. Sergi salonları büyük isimlerin peşindedirler. Masrafları yaptıktan sonra kendi sanatçımı yetiştireyim fikrinde olanlar pek yoktur. Ama bu gençlere fırsat verilmeyecek de kime verilecek.
Türkdöküm
59
HAMMADDE PİYASALARI
TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi Hammadde fiyat endeks tablosu, her ayın ilk haftası güncellenmekte ve TÜDÖKSAD’ın web sitesi www.tudoksad.org.tr ‘den yayınlanmaktadır.
Hammadde fiyatları TL / ton Dönem
Hurda (1) Ort
2004 Ortalama 2005 Ortalama 2006 Ortalama 2006 Aralık 2007 Ocak 2007 Ortalama 2007 Aralık 2008 Ocak 2008 Ortalama 2008 Aralık 2009 Ocak 2009 Şubat 2009 Mart 2009 Nisan 2009 Mayıs 2009 Haziran 2009 Temmuz 2009 Ağustos 2009 Eylül 2009 Ekim 2009 Kasım 2009 Aralık 2010 Ocak 2010 Şubat 2010 Mart 2010 Nisan 2010 Mayıs 2010 Haziran 2010 Temmuz 2010 Ağustos 2010 Eylül 2010 Ekim 2010 Kasım 2010 Aralık 2011 Ocak 2011 Şubat 2011 Mart 2011 Nisan 2011 Mayıs 2011 Haziran 2011 Temmuz 2011 Ağustos 2011 Eylül 2011 Ekim 2011 Kasım 2011 Aralık
60
373 407 453 471 487 487 492 612 460 497 491 470 465 468 457 517 553 542 519 515 524 545 593 672 731 671 624 633 687 669 632 615 715 818 806 800 771 817 810 798 852 863 860 848 918
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Max
490 495 560 510 526 910 510 543 525 519 470 590 510 600 639 610 577 590 550 565 640 747 765 745 710 718 710 750 690 680 770 845 900 820 792 830 840 845 880 880 900 900 950
Sfero Piki (2) Hematit Pik (3) Çelik Piki (4) Ort 472 515 541 558 589 622 671 978 960 880 869 810 696 645 604 633 734 656 660 587 607 700 680 857 1048 856 827 831 897 840 850 796 924 962 980 1008 996 1058 1059 1072 1203 1202 1228 1110 1162
Max
650 652 717 717 757 1605 1605 1340 1350 1070 900 850 831 745 780 750 780 690 680 780 750 1040 1225 925 843 865 935 912 955 900 1016 1030 1152 1065 1065 1090 1130 1182 1275 1350 1300 1260 1300
Ort
558 571 594 584 659 982 975 822 723 657 655 610 569 640 687 659 659 585 617 692 717 851 1047 874 845 824 843 812 782 812 906 1002 980 966 972 999 1042 1127 1102 1210 1208 1106 1146
Max
Ort
620 628 641 614 705 1416 1010 992 756 710 670 700 635 640 770 725 660 620 660 725 740 950 1180 925 850 864 860 840 800 857 939 1030 1040 1014 1014 1028 1053 1190 1190 1260 1260 1250 1260
471 428 462 479 494 521 507 596 859 765 678 664 568 543 504 505 540 568 567 546 513 572 675 663 823 914 838 766 779 812 765 721 745 848 875 898 901 893 912 962 984 1059 1120 1130 1015 1017
Max
541 550 592 530 623 1227 840 840 707 650 600 563 537 563 600 605 600 560 656 747 665 900 1150 950 795 824 830 800 780 820 905 960 970 970 973 942 1020 1055 1102 1270 1280 1150 1100
Sfero Pik Çelik Döküm Döküm Döküm (7) (8) (9) 423 461 497 515 535 555 582 795 710 689 680 640 581 557 531 575 644 599 590 551 566 623 637 765 890 764 726 732 792 755 741 716 820 890 893 904 884 938 935 935 1028 1033 1044 979 1040
486 502 515 516 560 766 665 624 592 541 532 513 497 554 590 578 558 532 559 614 642 755 856 764 715 717 757 729 692 707 796 878 873 867 852 886 906 927 966 1014 1015 954 1000
373 407 453 471 483 487 492 612 460 497 491 470 465 468 457 517 553 542 519 515 524 545 593 672 731 671 624 633 687 669 632 635 715 818 806 800 771 817 810 798 852 863 860 848 918
HAMMADDE PİYASALARI
Türkiye’nin Pik Demir İthalatları 1 Milyon Tonu Aşıyor Yerel pazar kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Türkiye pik demir ithalatları, yerel üretimdeki düşüşün sürmesi ve fiyatların yüksek hurda fiyatları nedeniyle yükselmesi sonucunda 2011 Ocak-Ekim döneminde büyümeye devam etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’nin pik demir ithalatları Ekim ayında 88,090 ton oldu. Bu miktar geçtiğimiz yılın aynı ayına oranla yüzde 33 ve Eylül ayında ithal edilen 72,440 tona oranla da yüzde 22 artışı ifade ediyor. Ekim ithalatlarının değeri 48.3 milyon dolar, Eylül fiyatlarına oranla ise 11$/ton artışla 548$/ton cfr olarak kaydedildi. Ekim ayında Türkiye pik demir ithalatlarının bir çoğu BDT bölgesindeki ülkeler tarafından tedarik edildi. TÜİK verilerine göre, Ukrayna 50,477 ton ile en büyük tedarikçi olurken, Rusya 27,726 ton ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’nin Ocak-Ekim dönemindeki toplam pik demir ithalatları geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla
yüzde 141 artışla 869,909 tona ulaştı. 2011 yılının tamamı için ithalatların 1 milyon tonu aşması bekleniyor. Türkiye’de Ferro-Alaşım İthalatları Yükseldi Türkiye’nin ferro-alaşım ithalatları 2011 Ocak-Ekim döneminde, yeni çelik üretim kapasiteleri nedeniyle artmaya devam etti. Türkiye Ekim ayında 37,976 ton ferro-alaşım ithal etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, bu miktar geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 41 ve Eylül ayında ithal edilen 35,021 ton’a göre de yüzde 8 artışı ifade ediyor. Ocak-Ekim döneminde Türkiye’nin ferro-alaşım ithalatları 2010 yılının ilk on ayına göre yüzde 17 artışla 372,689 ton’a yükseldi. Ukrayna Türkiye’ye 15,182 ton ihracat gerçekleştirerek, Ekim ayında Türkiye’nin en büyük tedarikçisi olmayı sürdürdü. Ukrayna’yı, 4,386 ton ile Gürcistan ve 3,349 ton ile Güney Afrika takip etti.
Türkiye pik demir ithalatları (Ton) Kaynak: TÜİK
Türkiye ferro-alaşım ithalatları (Ton) Kaynak: TÜİK
2010 66,118 360,315
Ekim Ocak-Ekim
2011 % değişim 88,090 33.2 869,909 141.4
Ekim Ocak - Ekim
2010 26,908 317,221
2011 % değişim 37,976 41.1 372,689 17.5
Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri CAEF tarafından Avrupa ülkeleri dökümhanelerinden alınan bilgiler ile hazırlanan göstergelerde sektörün mevcut durumu ve altı ay sonrası için beklentileri değerlendirilerek grafik haline getiriliyor. FISI Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri (Demir Grubu) I Kasım 2011
FISI Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri (Demirdışı Grubu) Kasım 2011
85
90
80
85 80
75
75
70
70
65
65 60
60
55
55
50
50
45 40 Eyl.08
45
Oca.09
May.09
Eyl.09
Oca.10
mevcut durum
May.10
Eyl.10
Oca.11
May.11
altı aylık beklenti
Eyl.11
Oca.12
40 Eyl.08
Oca.09
May.09
Eyl.09
Oca.10
mevcut durum
May.10
Eyl.10
Oca.11
May.11
Eyl.11
Oca.12
altı aylık beklenti
Türkdöküm
61
TEKNİK MAKALE
Dünya Alüminyum Ticaretinde Türkiye’nin Yeri Kemal Mert Demirci Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Teknik Alüminyum İş ve Pazar Geliştirme Müdürü mertd@teknikaluminyum.com.tr
ÖZET Alüminyum talebi küresel ısınma, nüfus, gelir ve şehirleşme atışının etkileri ile her geçen gün yükselmektedir. Dünya alüminyum ticaret hacmi 2010 yılı itibarı ile 292,7 milyar dolara ulaşmıştır. Bu büyük pastada Türkiye, 4,4 milyar dolarlık ticaret hacmi ile %1,5’luk bir pay almıştır. Türkiye, büyük olan Avrupa pazarı ve büyümekte olan Orta Doğu pazarına olan coğrafi yakınlığı, iç talebindeki artış potansiyeli, yatırımlar sonucu artan kalitesi ve rekabetçi avantajları ile üretim kapasitesini her yıl ortalama %6,6 oranında artırmaktadır. Bunun yanı sıra, yüksek enerji fiyatları ve kaynakların yetersizliği, hammadde ve üretim teknolojilerinin ithalata dayanıyor olması sektörün önündeki engeller olarak ön plana çıkmaktadır. Bu bildiri ile ortaya koyulmak istenen, Türkiye’nin uzun vadede sürdürülebilir bir büyümeyi nasıl mümkün kılması gerektiğini düşündürmek ve ortak bir strateji oluşturulmasına katkı sağlamaktır.
Dünya Alüminyum Pazarı ve Ticareti Geçtiğimiz on yıl içerisinde dünya alüminyum talebi, hızla artan nüfus, şehirleşme ve küresel ısınma etkisi ile %65 ‘lik bir artış göstermiştir. Talebe paralel artan üretim ve rekabet sonucunda, alüminyumun boksit olarak çıkarılmasından nihai ürünlere dönüştürülmesine kadar küresel ve yerel oyuncuların stratejileri pazarı belirleyen en önemli unsur olmuştur. Alüminyum pazarındaki stratejilerin daha kolay anlaşılabilmesi için değer zincirinin her halkasına ayrı bir bakış açısıyla bakmak ve değerlendirmek gerekmektedir. Boksit Alüminyum doğada boksit cevheri olarak bulunmaktadır. Bilinen dünya boksit rezervleri 2010 yılı itibarı ile yaklaşık 38 milyar tondur. Cevher olarak hemen hemen dünyanın birçok bölgesinde boksit bulunuyor olsa da yüzeye yakınlığı ve yoğunluğu açısından bakıldığında dünyada on ülke dünya boksit rezervlerinin %87sine sahiptir.
Ülke Gine Avustralya Vietnam Brezilya Jamaika Çin Hindistan Guyana Yunanistan Surinam Kazakistan
Boksit Rezervi 8,6 Milyar ton 7,9 Milyar ton 5,4 Milyar ton 2,5 Milyar ton 2,5 Milyar ton 2,3 Milyar ton 1,4 Milyar ton 900 Milyon ton 600 Milyon ton 600 Milyon ton 400 Milyon ton
Dünya Rezervlerinden Aldığı Pay %23 %21 %14 %7 %7 %6 %4 %2 %2 %2 %1
Şekil.4 : KDK’nın Diferansiyel Termal Analizi
Türkiye’de ise bilinen boksit rezervleri MTA verilerine göre 68.910.000 tondur. Bu rakam dünya rezervlerinin binde 1,8’i gibi oldukça çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Dünyada çıkarılan boksitin %90’ı alüminyum üretiminde kullanılmaktadır ve boksit üretimi, alüminyum talebine paralel olarak artış göstermektedir. Dünya boksit üretimi 2010 yılı itibarı ile yılda 214 milyon tona ulaşmıştır.
62
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Üretim (Ton)
TEKNİK MAKALE
Üretim Miktarı (Milyon Ton)
Şekil.2 : Yıllara Göre Dünya Boksit Üretimi
Üretim Miktarı (Milyon Ton)
Şekil 3. Yıllara ve Bölgelere Göre Dünya Alümina Üretimi
USD / Ton
Maliyet
Şekil 4. Yıllara ve Bölgelere Göre Birincil Alüminyum Üretimi
Şekil 5. Bölgelere Göre Birincil Alüminyum Üretim Maliyetleri
Alümina Değer zincirinde ikinci halkada alümina yer almaktadır. Dünya alümina üretimi 2010 yılı itibarı ile 82 milyon tona ulaşmıştır. Alümina üretiminde Çin, 2010 yılında 29 milyon ton üretim kapasitesi ile lider konumundadır. Çin’i 20,7 milyon ton ile Avustralya ve 17,3 milyon ton ile Güney Amerika ülkeleri takip ekmektedir. Bu üç bölge toplam dünya alümina üretim kapasitesinin %72’isini oluşturmaktadır. Alümina genellikle boksitin çıkarıldığı bölgede veya yakın bölgelerde üretilmektedir. Bunun en önemli sebebi ise boksitin sadece %37’sinin alüminaya dönüştürülebilmesidir. Bu durum navlun maliyetini artırmaktadır. Birincil Alüminyum Değer zincirinin üçüncü halkası birincil alüminyumdur. Birincil alüminyum üretimi 2010 yılı verilerine göre 39 milyon tona ulaşmıştır. Birincil alüminyum üretiminde Çin 16,1 milyon ton üretim ile ilk sırada yer almaktadır ve tek başına dünya birincil alüminyum üretiminin % 41’ini gerçekleştirmektedir. Çin, aynı zamanda 71 adet smelter ile dünyanın en fazla birincil alüminyum üretim tesisine sahip ülkesidir. Birincil alüminyumun üretiminde üç faktör maliyetlerin temelini oluşturmaktadır. Bunlar sırası ile enerji, alümina ve işçiliktir. Enerji bu faktörler arasında en belirleyici olanıdır. Enerji maliyeti, birincil alüminyumun üretiminde, bölgesel enerji tarifelerine bağlı olarak toplam maliyetin %20’si ila %45’i arasında değişim gösterebilmektedir. Alümina üretiminde de enerji maliyetinin alümina maliyetin yaklaşık %25’ini oluşturduğu düşünülürse birincil alüminyumun üretiminin ne denli enerji fiyatlarına bağlı olduğu daha net anlaşılacaktır. Birincil alüminyum üretiminde Çin her ne kadar lider konumunda olsa da yüksek enerji ve alümina maliyetleri sebebiyle en pahalı üreticiler arasında yer almaktadır. Çin’in yüksek üretim maliyetine rağmen arzın üstüne olan iç talebi maliyet dezavantajını ortadan kaldırmaktadır. Avrupa, birincil alüminyum üretiminde yüksek enerji ve işçilik maliyetleri sebebiyle en pahalı üretimi yapmaktadır. Özellikle, Londra Metal Borsasında (LME) yaşanan ve üretim maliyetlerinin altına inen düşüşlerde en fazla tesis kapatma vakası Avrupa bölgesinde yaşanmaktadır. Son yıllarda yeni smelter projelerinin Avrupa’da yapıl-
Türkdöküm
63
TEKNİK MAKALE
mamasının da en önemli nedenlerinin başında enerji ve işçilik maliyetlerinin yüksek oluşu gelmektedir. Birincil alüminyum üretiminde en hızlı gelişmenin yaşandığı bölgelerin başında Orta Doğu gelmektedir. Özellikle enerji açısından oldukça zengin olan körfez ülkeleri birincil alüminyum üretiminde yeni projeler ile hızla payını artırmaktadır. 2010 yılı itibarı ile 3,6 milyon ton olan üretim kapasitesinin 2015 yılında 4,6 milyon tona çıkması beklenmektedir. Boksit, alümina ve birincil alüminyum üretimi açısından, hammaddeye yakınlık, pazara yakınlık ve enerji fiyatları pazarın şekillenmesinde belirleyici faktörlerdir. Bu üç faktörün her birinde farklı ülkelerin ve bölgelerin avantajlı oluşu pazarda ülkelerin konumunu belirlese de aslında küresel oyuncuların pazara hâkimiyet çabası ve artan rekabet pazarın yönünü tayin etmektedir. Küresel oyuncular, boksit rezervlerine sahip ülkelerde boksit madenlerini ve alümina rafinerilerini işletmekte, ucuz enerji kaynaklarına sahip ülkelerde smelter yatırımları yapmakta ve birincil alüminyumu en uygun şartlarda üretmektedir. Bu noktada ülkeler küresel oyuncuların stratejik planları içerisinde jeopolitik konumları ile yer bulmaktadır.
açısından lider konumlarını korumaları beklenmektedir. Şehirleşme açısından ise Asya’nın 2020 yılına kadar %43’den %49’a çıkarak en fazla şehirleşen bölge olması beklenmektedir. Onu sırası ile %5 artış ile Afrika ve %4 artış ile Orta Doğu’nun takip etmesi beklenmektedir. Tüm bu göstergeler gelecek 10 yıl içerisinde alüminyum talebinin tüm dünyada %100 oranında artacağına işaret etmektedir.
Şekil 6. 2020 Boksit, Alümina ve Birincil Alüminyum Talebi Beklentileri (Milyon ton)
İkincil Alüminyum Birincil alüminyum üretim maliyetinde, enerji maliyetinin %40’ları buluyor olması ve enerji fiyatlarının gün geçtikçe artış göstermesi birincil alüminyuma alternatif olan ikincil alüminyumun cazibesini artırmaktadır. Birincil üretimde harcanan enerjinin sadece %5i kadar bir enerji ile ikincil alüminyum üretilebilmektedir. Bu durum ikincil alüminyumunun gelecek 10 yıl içerisin-
Tablo2. Alüminyum Pazarınnın (Upstream) Küresel Oyuncuları ve Sıralamaları
Dünya Alüminyum Talebi Alüminyum, günümüzde üstün özellikleri sayesinde dünyada en fazla kullanım alanı çeşitliğine sahip metal konumuna gelmiştir. Bu özel durum, alüminyum talebinin üç temel faktörün etkisi ile şekillendiğini ortaya koymaktadır. 1. Nüfus ve Gelir Artışı 2. Şehirleşme 3. Küresel Isınma Birleşmiş Milletler (UN) verilerine göre gelecek 10 yıl içerisinde dünya nüfusunun 7,5 milyara çıkması beklenmektedir. Bu artıştan büyük payı, Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkelerinin alacağı öngörülmektedir. Alüminyum talebi açısından gelecek 10 yıl içerisinde bu bölgelerde artış görülmesi beklenmektedir. Gayri safi milli hâsıla açısından bakıldığında (GDP) 42.000 doların üstünde yer alan Kuzey Amerika ve 27.000 doların üstünde yer alan Avrupa alım gücü açısından en zengin pazarlar olarak göze çarpmaktadır ve talep
64
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Şekil 7. Dünya birincil ve ikincil alüminyum üretimi (Milyon ton) – Türkiye Birincil ve İkincil Alüminyum Üretimi (Ton)
TEKNİK MAKALE
Fiyat (USD/Ton)
de birincil alüminyum talebine paralel olarak artacağını göstermektedir. Dünya birincil alüminyum üretimi 2010 yılında 39 milyon tona ulaşırken, ikincil alüminyum üretimi ise 20 milyon tona yaklaşmıştır. Türkiye’de ise birincil alüminyum üretimi 2010 yılında yaklaşık 60.000 tonda sabit kalırken, ikincil alüminyum üretimi 6 yıl içerisinde %150 oranında artış göstererek 150.000 tonu bulmuştur.
Şekil 8. Londra Metal Borsası Fiyatları
Şekil 9. Yıllara ve Ürünlere göre Türkiye Alüminyum Üretimi (Ton)
Şekil 10. 2010 Yılı En Fazla İhracat Yapan Ülkeler (Tutar (Bin Dolar) – Ülke)
Şekil 11. Türkiye’nin Ürünlere göre Alüminyum İhracatı
Metal Fiyatları Alüminyum diğer metallere göre en az fiyat dalgalanmasına maruz kalan metaldir. Bunun başlıca sebebi spekülasyon amaçlı kullanılmamasıdır. Talebin artışına paralel eklenen yatırımlar alüminyumun arz talep dengesini korumasını sağlamaktadır. Talebin düştüğü dönemlerde büyük firmaların tesislerini kapamaları arzı dengelemek için uyguladıkları bir yöntemdir. Dünya Alüminyum Ticaretinde Türkiye’nin Yeri Türkiye, alüminyum pazarında değer zincirinin dördüncü halkasında yer alan yarı mamul alüminyum üretimi ile ön plana çıkmaktadır. Özellikle ekstrüzyon ve yassı ürünlerde hızla artan üretim ve ihracat rakamları ile konumunu güçlendirmektedir. 2010 yılı itibarı ile Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği verilerine göre ekstrüzyonda 275.000 ton, yassı ürünlerde 198.000 ton, külçede 213.000 ton, folyoda ise 60.000 ton üretim gerçekleştirilmiştir. Külçe üretimindeki artış ise ikincil alüminyum üretimine dayanmaktadır. Üretilen külçenin 60.000 tonu birincil, 153.000 tonu ise ikincil külçe olarak üretilmiştir. Türkiye, dünya sıralamasında 2010 yılı alüminyum ihracatında 1,917 milyar dolar ile 20. sırada yer almıştır. Türkiye’nin 2010 yılı toplam alüminyum ihracatı 500.000 tonu aşmıştır. İhraç edilen alüminyum ürünlerinin başında 146.714 ton ile yassı alüminyum ürünleri gelmektedir. Yassı alüminyum ürünlerini sırası ile 134.488 ton ile ekstrüzyon ürünleri, 79.083 ton ile külçe, 43.770 ton ile folyo ve 26.130 ton ile iletken ürünleri takip etmektedir. Bu durum Türkiye’nin ürettiği alüminyum ürünlerinin %50’den fazlasını ihraç ettiğini göstermektedir. Miktar olarak en fazla ihracatın gerçekleştirildiği yassı alüminyum ürünlerinde Türkiye, Dünya sıralamasında, 2008 yılında 89.190 ton ihracat ile 17. sıradan, 2009 da
Türkdöküm
65
TEKNİK MAKALE
90.763 ton ile 16.sıraya ve 2010 yılında 146.741 ton ile 12. sıraya kadar yükselmiştir. Ekstrüzyon ürünlerinde ise Türkiye 2008 yılında
Ülke Sıra Almanya 1 Çin 2 Amerika 3 Fransa 4 Kore 5 Kanada 6 Belçika 7 İngiltere 8 Japonya 9 İtalya 10 11 Güney Afrika Norveç 12 Avusturya 13 İsviçre 14 Macaristan 15 Yunanistan 16 Türkiye 17 Hollanda 18
2008 1.138.120 860.832 753.000 428.890 351.237 307.034 273.015 251.699 224.009 186.463 148.104 130.261 125.068 115.142 98.710 90.890 89.190 86.745
Sıra 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Ülke 2 Almanya Amerika Çin Fransa Kore Kanada Japonya Belçika İtalya İngiltere Norveç Güney Afrika Avusturya Yunanistan İsviçre Türkiye Hollanda Macaristan
payın %35’i aşmaması, Türkiye’nin ihracat pazarlarında riski dağıtabildiğini göstermektedir. Türkiye sürekli artan üretimi ve ihracatı ile 2020 yılına 2009 896.168 669.133 482.457 390.497 341.172 207.633 180.602 167.821 159.155 121.639 117.489 114.604 101.637 97.929 95.451 90.763 90.000 69.153
Sıra 3 Ülke 3 1 Almanya 2 Çin 3 Amerika 4 Fransa 5 Kore 6 Kanada 7 Japonya 8 Belçika 9 İtalya 10 Avusturya 11 Güney Afrika 12 Türkiye 13 Norveç 14 İsviçre 15 Yunanistan 16 İngiltere 17 Hollanda 18 Macaristan
2010 1.155.011 949.547 704.558 428.157 370.190 248.779 245.988 245.840 200.049 151.505 150.000 146.741 145.024 140.521 125.624 112.947 97.079 92.706
Tablo 3. Yassı Alüminyum Ürünleri Yıllara Göre İhracatçı Ülke Sıralaması (Miktarsal)
Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Ülke Çin Almanya İtalya İspanya Avusturya Belçika Türkiye Amerika Hollanda Romanya Rusya Kanada Macaristan İngiltere Fransa Polonya İsviçre Slovenya
2008 262.777 257.482 193.708 152.641 152.111 149.446 130.015 111.160 90.688 83.266 81.884 74.991 62.377 61.802 53.507 53.318 47.901 47.091
Sıra 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Ülke 2 Çin Almanya İtalya Avusturya İspanya Türkiye Belçika Amerika Romanya Hollanda Rusya Macaristan Kanada İngiltere Polonya Fransa İsviçre Slovenya
2009 462.252 180.723 160.927 143.277 133.789 121.246 118.019 100.545 74.092 59.850 56.584 56.442 56.287 47.070 41.886 41.571 36.147 34.189
Sıra 3 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Ülke 3 Çin Almanya İtalya Avusturya İspanya Belçika Türkiye Amerika Kanada Romanya Hollanda Rusya Macaristan İngiltere İsviçre Polonya Slovenya Fransa
2010 615.806 226.065 198.552 187.539 162.453 139.681 134.488 131.799 83.606 81.989 81.710 79.283 76.716 54.545 48.183 45.781 43.249 42.663
Tablo 4. Ekstrüzyon Ürünleri Yıllara Göre İhracatçı Ülke Sıralaması (Miktarsal)
130.015 ton ile 7. sırada, 2009 yılında 121.246 ton ile 6. sırada ve 2010 yılında 134.488 ton ile 7. sırada yer almıştır. 2010 yılında Türkiye’nin alüminyum ihracatı gerçekleştirdiği ülkelerde farklılaşmayı yakalamış olması ve en fazla ihracatın gerçekleştiği ülkenin toplamdan aldığı
66
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
kadar tüm ürün gruplarında 970.000 ton ihracat rakamına ulaşması beklenmektedir. Dünya alüminyum ithalatında ise Türkiye 2010 yılında 2,487 miyar dolar ile 17. sırada yer almıştır. Bu durum, 570 milyon dolarlık cari açık veren alüminyum sektörünün ihracatının ithalata dayandığının en önemli göstergesidir.
Fiyat (USD/Ton)
TEKNİK MAKALE
Bin Dolar
Şekil 8. Londra Metal Borsası Fiyatları
Türkiye’nin 2010 yılı toplam alüminyum ihracatı 500.000 tonu aşmıştır. İhraç edilen alüminyum ürünlerinin başında 146.714 ton ile yassı alüminyum ürünleri gelmektedir
Miktar (Ton)
Şekil 12. 2010 Yılında En Çok İhracat Yaptığımız 5 Ülke ve Ürün Dağılımları (Tutar – Ülke)
İthal edilen ürünlerin başında külçe gelmektedir. İthal edilen külçenin tamamına yakını birincil külçe olarak ithal edilmektedir ve bu rakam toplam ithalatın %81’ine denk gelmektedir. Yarı mamul alüminyum ürünlerinin hammaddesi olan birincil külçenin %90’ı ithal edilmektedir. En fazla ithal edilen ürün olan külçe ürünlerinde dünya ithalat sıralamasında Türkiye, 2008’de 598.331 ton, 2009’da 570.484 ton ve 2010 yılında 744.628 ton ile 7. sıradaki yerini korumaktadır. Birincil külçe talebinin artışına rağmen yurt içi üretiminin sabit kalması ithalatın artışının en belirgin nedenidir.Türkiye’nin, Rusya, Tacikistan,
Şekil 13. Türkiye’nin 2020 Yılına Kadar İhracat Beklentileri
Şekil 14. 2010 Yılı En Fazla İthalat Yapan Ülkeler (Tutar (Bin Dolar) – Ülke)
Türkdöküm
67
TEKNİK MAKALE
Külçe ürünlerinde Türkiye, dünya ithalat sıralamasında 2008, 2009 ve 2010 yılında 7. sıradaki yerini korumaktadır
Şekil 15. Türkiye’nin Ürünlere göre Alüminyum İthalatı
Bin Dolar
Norveç ve Kazakistan’dan yapmış olduğu birincil külçe ithalatı, toplam ithalatın %76’sını oluşturmaktadır. Özellikle Rusya toplam ithalattan aldığı %49’luk pay ile Türkiye’nin en çok alüminyum ithalatı yaptığı ülkedir. Bu durum ithalat pazarında çeşitliliğin yaratılamadığı ve riskin belli ülkelerde yoğunlaştığının göstergesidir. Türkiye sürekli artan üretim ve ihracatını karşılayacak hammaddeye sahip değildir. Bu alanda yatırım yapmadığı sürece ithalatının da aynı oranda artması beklenmektedir. Bu durumda 2020 yılında ortaya çıkması beklenen ithalat rakamının toplamda 1.600.000 tonu bulması öngörülmektedir. Toplam ithalatın 1.250.000 tonu birincil külçe olacaktır.
Şekil 16. 2010 Yılında En Çok İthalat Yaptığımız 5 Ülke ve Ürün Dağılımları (Tutar – Ülke)
Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Ülke Amerika Japonya Almanya Kore İtalya Hollanda Türkiye Belçika Fransa Tayvan Norveç Tayland Avusturya İspanya Poland Çin İngiltere Macaristan
2008 2.876.854 3.064.050 2.063.257 1.085.039 894.960 728.171 598.331 557.935 509.378 504.502 440.633 437.359 375.036 366.989 263.945 260.102 254.007 231.746
Sıra 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Tablo 5. Külçe Ürünleri Yıllara Göre İthalat Ülke Sıralaması (Miktarsal)
68
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Ülke 2 Amerika Japonya Çin Almanya Kore İtalya Türkiye Belçika Tayvan Hollanda Fransa Tayland Norveç Avusturya İspanya Endonezya Polonya Macaristan
2009 3.128.766 1.957.833 1.739.433 1.652.708 1.123.408 595.200 570.484 449.281 426.672 419.360 388.807 368.687 335.529 281.177 267.604 249.664 212.544 208.448
Sıra 3 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Ülke 3 Amerika Japonya Almanya Hollanda Kore İtalya Türkiye Belçika Norveç Tayvan Tayland Fransa Avusturya Çin İspanya Endonezya Polonya Macaristan
2010 2.766.447 2.739.872 2.374.848 1.964.916 1.318.152 920.527 744.628 711.049 580.427 540.407 488.766 466.809 417.828 364.900 348.625 320.347 317.960 312.054
TEKNİK MAKALE
Şekil 17. Türkiye’nin 2020 Yılına Kadar İthalat Beklentileri
Şekil 18. Boksit Rezervlerinin Olası Talebi Karşılama Simülasyonu
Orta ve uzun vadede birincil alüminyum üretimine yönelik yatırımlar planlandığı takdirde Türkiye’nin boksit rezervlerinin talebi karşılama düzeyi de dikkate alınmalıdır. Türkiye’nin 2020 yılında ulaşması beklenen 1.250.000 ton birincil alüminyum talebini karşılayan yatırımın yapıldığı var sayıldığında; mevcut 68.910.000 tonluk boksit rezervleri talebi en fazla 13 yıl karşılayabilmektedir. SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME 1. Nüfus ve gelir artışı, şehirleşme ve küresel ısınmanın sonuçları dünya alüminyum pazarının 2020 yılına kadar hacmini iki katına çıkaracağını göstermektedir. 2. Türkiye büyüyen pazarda en belirgin büyümeyi yarı mamul üretiminde gösterecektir. İhracat pazarındaki riskin dağıtılmış olması orta vadede olumludur. 3. İç talebinin oldukça üstünde olan üretim kapasitesi orta vadede ihracat pazarlarının ön planda olacağını işaret etmektedir. İhracata yönelik üretim daha yüksek kalite beklentisini ve daha fazla rekabeti tetikleyecektir. 4. Yarı mamul üretimindeki büyüme külçe talebini beraberinde getirecektir.
5. Kısa vadede artan ithalatı ve dünya ithalatında 7. sıradaki konumu Türkiye’yi bu alanda pazarlık gücü yüksek konuma taşımaktadır. Hammadde ithalatında sergilenecek ortak tavır Türkiye’nin bu alandaki rekabet gücünü artıracaktır. 6. Artan rekabet, fiyat baskısı ve yüksek enerji fiyatları Türkiye’nin orta vadede önündeki en önemli engeldir ve ithalata dayalı üretim tetiklemeye devam edecektir. 7. Türkiye enerji konusundaki sorunu aşsa dahi karşısına boksit sıkıntıları çıkacaktır. 8. Orta ve uzun vadede Türkiye küresel rekabet baskılarını da dikkate alarak hammadde ihtiyacına yönelik yurt dışı yatırımlarını gündemine almalıdır. 9. Türkiye’nin orta vadede hammadde konusunda kendisini güvence altına alması şarttır. İthalatta ülke riskleri çok yüksektir ve mutlaka farklı ithalat alternatiflerinin geliştirilmesi gerekmektedir. 10. Kısa vadede hammaddenin %49’unun temin edildiği Rusya ile ilişkiler sektör için önemlidir ve korunmalıdır. 11. İkincil alüminyum kullanımına yönelik araştırma ve geliştirme çalışmalarına ağırlık verilmeli ve kullanımı artırılmalıdır. 12. Türkiye hammaddede olduğu gibi yatırım malları ve teknolojiler konusunda da dışa bağımlıdır. Bu kadar dışa bağımlılık içerisinde Türkiye’nin değer yarattığı en önemli konu işçiliğidir. Verimliliğin artırılması, daha rekabetçi ve daha kaliteli olmanın yolu bilimin sanayi ile ortak çalışması ve yaratılan değerlerin paylaşılmasından geçmektedir. Uzun vadede alüminyum sempozyumları bu misyonu ile sektörün yaratacağı değerin tetikleyicisi olmalı ve sektör tarafından mutlaka desteklenmelidir. KAYNAKLAR 1. International Aluminium Institute 2. Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD) 3. International Trade Centre 4. United Nations 5. Cia, World Factbook 6. 16th World Aluminium Conference - CRU
Türkdöküm
69
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya Gedik
Almanya’da aldığı metal ve kaynak teknolojileri teknik eğitimiyle uluslararası kaynak mühendisi diplomasına sahip. Almanya dönüşü 1957’de Devlet Demir Yolları’nda başlayan iş yaşamı sayısız başarılar ile dolu. Türkiye’yi hassas dökümle tanıştırdı. Bu sayımızda “İçimizden Biri”nin konuğu, Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Halil Kaya Gedik.
İÇİMİZDEN BİRİ
Döküm mesleğine başlamadan önceki hikayenizi dinlemek isteriz. Ailenizinin mesleğinize olan katkısı nasıl oldu? Mesleğinizle ilgili nerede ve nasıl bir eğitim aldınız? 1933 yılında Uşak’ta doğdum. Okula gitmeden önce babam bana ‘Kasaya oturacaksın’ dedi. O zaman 7 yaşında ya var ya yoktum. Çarşamba günleri Uşak’ın pazarıydı o nedenle o gün okula gitmez, babama dükkânda yardım ederdim. Babam ikindi namazına gittiğinde de kasada hep ben otururdum. Kesirli hesapları o zamanlarda öğrenmiştim. 150 kuruştan 40 gram bir şeyin fiyatı nedir, ezberden söylerdim. Bakkala gelen köylüler mektuplarını bana okuturlardı. Okuyan kimselere ‘Efendi’ denilirdi o zamanlar. Bana da ‘Halil Efendi’ derlerdi. Sözün kısası o zaman hem mecburiyet vardı, hem de babamın ve annemin ‘Aslan oğlum, koç oğlum…’ diye beni yüreklendirmesiyle daha o zamanlardan çalışmaya başladım. Zor şartlarda hep çalışarak, hesap ederek büyüdük. Ben aileme mühendis olmak istediğimi söyledim ama mühendisin ne demek olduğunu bildiğimden değildi bu. Uşak’ta bizim evin karşısında oturan bir aile vardı. Onların oğullarının Almanya’ya gittiği ve orada mühendis olarak çalıştığı etrafta konuşulurdu. Ben de oradan duyduğum için mühendis olmak istedim. Zaten Almanya’yı da ilk o zaman duymuştum. İlkokulda derslere pek giremezdim çünkü anneme ve babama yardım etmem gerekirdi ama derslerim çok iyiydi. Uşak’ta sanat okulundan mezun olduktan sonra İstanbul Yıldız’da Makine Teknikerliği okumak için geldim. Boş zamanlarımda devamlı ders çalıştım. 1953 senesinde Yıldız Makine Teknikerliği Bölümü’nden mezun oldum. Mezuniyetten sonra Türkiye’de eğitimi 4 yıla tamamlayarak mühendis olma imkânı sunan bir üniversite yoktu. Zaten bizim dönemden sonra okulumuzu da kapattılar. Ya tekniker ya da teknik öğretmeni olabiliyordum. Bunun üzerine okuldaki en samimi arkadaşım olan Ermeni bir arkadaşımla beraber Almanya’ya gitmeye karar verdik. Ama öyle oldu ki arkadaşım asker kaçağı olduğu için Almanya’ya gidemeyince, ben yalnız başıma gitmek zorunda kaldım. O zaman memlekette döviz yoktu. Çok zor şartlar altında babam beni Almanya’ya gönderdi. Döküm mesleğine ne zaman, nasıl ve nerede başladınız? Mesleğe ilginiz nasıl oluştu? Devlet Demiryolları’nda çalışıyor iken, Avusturya’nın da sermayesine iştirak ettiği ve Türk ortaklarının genelde Perşembe Pazarı’nda ticaret yaptığı “Böhler” elektrod firmasında işe başladığım 1965’li yıllarda tüm sanayi girdileri ithal ediliyordu. Bu mallar genellikle Perşembe Pazarı tüccarları tarafından ithal edilir ve satılırdı. Böhler’e müdür ola-
Devlet Demiryolları’nda çalışıyor iken, Avusturya’nın da sermayesine iştirak ettiği ve Türk ortaklarının genelde Perşembe Pazarı’nda ticaret yaptığı “Böhler” elektrod firmasında 1965’te işe başladım rak atandığımda, bu tüccarlarla yakın ilişkim vardı. Aynı zamanda bunlar o dönemde yani 1967 yılında Kartal-Ankara yolu üzerinde bir Vana döküm fabrikası kuruyorlardı. İyi yönetilemeyen bu döküm fabrikasını bana teklif ettiler. İlk önce yönetimi daha sonra fabrikayı alarak, ilk TERMO markalı vanayı Türkiye’de aranılan marka haline getirdik. Sonra da yatırımı büyüttük. 1980’lı yıllarda kondenstop üreten TRAPSAN unvanlı fabrikayı kurduk. Daha sonra yatırımı artırdık. Fabrikayı, Kartal’dan Pendik-Yayalar bölgesine taşıdık. Bugünlere geldiğimizde Gedik Döküm, Yayalar bölgesinde 40 dönüm sahada çalışan modern binalara sahip bir üretim ve teknik servis veren işletme haline dönüştü. Yani dökümcülüğe Vana üretimi ile başladık ve döküm sanayinde de kaynakta olduğu gibi işimizi en iyi yapanlardan olmak isteriz ve o şekilde de yaptık. Hele yeni Hendek’teki yatırımızla dökümcü yanımızı daha da güçlendirdik. Mesleğe başladığınız yıllarda Türk sanayisinin genel görünüşü nasıldı? Dünyayı kavuran 2. Dünya Savaşı sonrası 1950’li yılların Türkiye’sinin sanayi yapısı elbette çok geri ve küçük ölçekliydi. Bilindiği gibi ağırlıkla Türk devleti sanayi yatırımlarının ve ekonomik kalkınmanın dinamosuydu. Çok az sayıda özel yatırımcı yabancı menşeli yatırım imkanları ya da ortaklıkları ile Türkiye sanayisinin ilklerini oluşturuyorlardı. Çok geri teknoloji ve sanayi girdileri ile çok az sayıda sanayi ürünlerinin üretimini yapmaya çalışan bir Türkiye Cumhuriyeti vardı. Yok denecek kadar az teknoloji hedefli ArGe çalışmaları var desek bile bunlar aslında karmaşık ve yabancı menşeli teknolojik ürünlerin nasıl yapıldığını anlamaya çalışan çalışmalardı. Sanayi sektörel anlamda dağınık, temel talepleri ve ihtiyaçları karşılayıcı alanlara yoğunlaşmış bir yapıdaydı. Basma, şeker, tütün ve ayakkabı fabrikaları gibi günlük yaşamı hedefleyen ürünlerin üretimlerini amaçlayan ve sadece yerli pazarı ancak hedefleyebilen bir yapıdaydı. Ancak bugünün Türkiye’si tamamen farklı. Örnek olarak biz kaynak elektrot ve tellerini kendi markamız olan GeKa markası altında 70’ten fazla ülkeye satarken, döküm ve vana
Türkdöküm
71
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya Gedik’in mesleki yaşamı boyunca organize ettiği konferanslardan biri
ürünlerimizi Avrupa’ya ve orta doğu ülkelerine ihraç edebiliyoruz. Yani “alırken” şimdi “satıyor” pozisyonuna geldik. Hemde kendi ArGe ve teknolojimizle. Mesleki hayatınızdaki önemli noktalar nelerdir, nasıl gelişmeler olmuştur? Elbette benim Almanya’ya gitmem ve orada çok zor şartlarda metal ve kaynak teknolojileri hakkında teknik eğitim almam, daha sonra uluslararası kaynak mühendisi diploması almam ve meslek hayatımı yönlendirmem önemli bir dönemeçtir. Almanya dönüşü 1957’de Devlet Demir Yolları’nda işe başlamam önemli mesleki noktalarımdan diğeridir. Bunun yanında Böhler firmasından kaynak fabrikasının sorumluluğunu almam ve bu firmayı yüzde 100 Türk şirketi yapmam yine mesleksel yaşamımda önemli, bana heyecan ve bir anda büyük sorumluluk yükü veren gelişmedir. 1965 yılında Böhler, 1967 yıllarında TERMO fabrikalarını yönetirken bir yandan da hassas döküme ilgi duyuyordum. O yıllarda ülkemizde bu konuda iki fabrika iş yapıyordu. Biri İstanbul Bayrampaşa’da küçük bir imalathaneydi. İşi yapanlar, işini biliyor fakat
imkânsızlıktan istenilen seviyeye getiremiyorlardı. İkinci fabrika ise, İzmir, Menemen’de Türk Hava Kurumu (THK) tarafından kurulmuş son derece modern ve iyi teknoloji ile donaltılmış, üretim tekniklerini iyi uygulandığı bir hassas döküm fabrikası idi. Fakat bu fabrika ise iyi yönetilemiyordu. Savunma ve havacılık (uçak sanayi) işlerinde üretim için kurulmuştu. Yukarıda saydığım her iki fabrikayı da çalışanları ile birlikte devir aldım. Bu tarihten sonra Gedik Holding olarak hassas dökümde Türkiye’nin bir numaralı üreticisi olarak işimize devam ettik. Hassas dökümü Türkiye’ye Kanada’lı aynı işi yapan bir arkadaşım sayesinde ben getirdim. Bizden sonra bir çok firma bu sahada faaliyet gösterdi ve göstermekte.
Gedik Holding olarak hassas dökümde Türkiye’nin bir numaralı üreticisi olarak işimize devam ettik. hassas dökümü Türkiye’ye Kanada’lı aynı işi yapan bir arkadaşım sayesinde ben getirdim. Bizden sonra bir çok firma bu sahada faaliyet gösterdi ve göstermekte
72
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Bizlere 50’li, 60’lı, 70’li yıllardaki ülke sanayimiz hakkında kısa bir tablo çizebilir misiniz? Mesela neler üretilip kimlere satılıyordu? Hammadde, işçilik, enerji açısından sıkıntılar nelerdi? Sorulan soruda 20 yıllık bir zaman diliminden bahsediliyor! Bu her on yılda elbette ülke sanayi dev adımlarla gelişti, eksiklerini tamamladı. Türk sanayisi, her sektörde, teknolojik olarak kendi dinamiğini yara-
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya Gedik, Gedik Kaynak’ın ilk kurulduğu yıllarda ve daha sonraki dönemde çalışanlarla birlikte...
tamayan bir durumda idi. 50’li ve 60’lı yıllarda metal sanayi ve döküm sanayi çok geri denebilecek düzeyde ve verimlilikte çalışmaktaydı. Bunun sıkıntılarını hep birlikte yaşadık. Metalürji bilgisi temel olan bu sektörde bilgi birikimi yavaş yavaş oluştu ve bu günlere geldik. Bugün ulaşılan düzey, el kalıplamasının yanında otomatik kalıplama hatları ve bilgisayar ortamında döküm yapabilen bu tür teknolojileri kullanabilen dökümhanelerimiz var. Bu neredeyse sıradan bir üretim şekli oldu. Biz Gedik Döküm olarak da bu gelişmenin içinde yer aldık ve kendimizi yeniledik. Bugün bizim çocukların bu tür metotları kullandıklarını görüyorum, bunlar 70’li yıllarda bile hayaldi! Mesleğe başladığınız yıllar ile bugünü mukayese etmek istersek öne çıkan farklılıklar nelerdir? Başta da kısaca bahsettiğim gibi meslek yaşamıma başladığımda ana çizgi Türkiye’de sanayi adına yapılan her şeyin yurt dışı kaynaklı olmasıdır. Bugün her ne kadar birçok sanayi kuruluşunda Türk ve yabancı firmaların ortaklığı bulunsa da yerli Türk sermayesi ve teknolojisi ile artan sayıda orta ve büyük ölçekte sanayi kuruluşları gözükmektedir. Bu çok sevindirici bir gelişmedir ve daha da gelişeceğine inanıyorum. O yıllarda en çok sıkıntısı çekilen konuların başında gelen bir nokta da yetişmiş teknik eleman bulunamamasıydı. Teknoloji ve ülke iyi yetişmiş teknik eleman olmadan ilerleyemez. Bu konu tüm Cumhuriyet tarihimiz süresince hepimizin önünde duran bir konu idi ve hala canlılığını ve önemini koruyor. Dün metal işleri ya da özel olarak döküm, kaynak konularında çok az olan iyi yetişmiş mühendis ve
teknik elemanlara karşı bugün elbette meslek eğitimleri konusunda çok daha iyi durumdayız. Ama bu yetmez ve yetmiyor da! Onun için Pendik’te Gedik Meslek Yüksek Okulu’nu kurdum. Buralarda metal işleri, kaynak, döküm teknolojileri konularının öğretilmesinin gençler ve ülke geleceği için önemli olduğuna inandığım için bu bölümlerin okutulmasına sevindim. Türk döküm sektörünün bugün geldiği nokta hakkında görüşlerinizi almak isteriz. Sizce yeterli midir? Veya eksiklerimiz nelerdir? Türk döküm sektörünün bugün geldiği nokta sevindirici bir tablo sergiliyor. Okuduğumuza göre 2010 yılında Türkiye döküm üretiminin yüzde 75’i ihraç edilebilmiştir. Bu güzel bir gelişme, ancak Türkiye’ deki toplam olarak yaklaşık bin kadar döküm firmasının toplam 2,1 milyar Euro’luk bir üretimi olduğuna göre genel toplam miktarı bana göre olması gerekenden az. Türkiye kapasite olarak bundan daha fazla yapabilmeli ve yapmalıdır diye düşünüyorum. Yaklaşık 30 bin kişiye iş imkanı sağlayan bir sektör olarak Türkiye döküm sektörü modern dökümhane yatırımları ile istihdamı artıracak kapasitededir ve biz Gedik Döküm olarak bu ihtiyaca Sakarya Hendek 2.OSB’deki 25.000 metrekare kapalı alanlı yeni ve en yeni ekipmanlarla kurduğumuz dökümhanemizle doğru yönde adım attığımıza inanıyoruz. Türkiye döküm sektörü mensupları geçen yıllarda çok önemli bir gelişme gösterdiler. Bu gelişmenin devam etmesi elbette temel isteğimdir. Yeni istihdam alanları yaratmak, ithalatı azaltıp ihracat hedefli çalışmalarda daha fazla ve yeni başarılar kazanmamız gerektiğine inanıyorum. Yani döküm
Türkdöküm
73
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya Gedik, Gedik Üniversitesi’nin 2011-2012 Akademik Yılı’nın açılış töreninde konuşma yaparken T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2010 yılında Halil Kaya Gedik’e “Yaşam boyu başarı ödülü”nü takdim ederken
ihracatımızda hala eksikliğimiz olduğuna inanıyorum. Devletin bu sektörün gerek dış kaynaklı hammadde temininde gerekse yatırımlarda ve ihracatta yeni kolaylıklar getirmesinin bu sektörün daha güçlenmesi anlamda önemli noktalar olduğuna inanıyorum. Ancak otomotiv sanayiye çalışan Türk dökümcülerinin uluslararası rekabette son zamanlarda gelişen yeni kriz dönemi söylentileri gerçekleşirse bu krizin etkilerine açık olmalarını sektör için bir risk olarak görüyorum. Otomotiv sanayi içine gireceği krizi tedarikçi olarak çalışan sektörümüze yansıtacaktır, buna hazırlıklı olmak zor ancak çok önemli. Ülkemiz sanayinin ve döküm sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Firmanızın geleceği ile ilgili planlarınız nasıldır? Ülkemiz sanayisinin geleceğini düne ve bugüne bakarak iyi ve parlak gördüğümü paylaşmak isterim. Türk sanayisinin kazandığı alt yapı, ivme ve çeşitlilik cesaret verici. Burada en kritik nokta teknoloji üretebilme kabiliyetimizin hala yeterli düzeyde olmaması olarak görüyorum. Avrupa ve diğer ileri teknoloji üreten ülkelerle karşılaştırdığımızda hala yapacak çok şeyimiz olduğuna inanıyorum. Döküm sektöründe son yılların kapasite sıralamasına göre ülkelere bakıldığında hala Almanya, İtalya ve Fransa’nın bizden çok önde olduklarını görüyoruz. Bizim kapasite anlamında İspanya’yı yakaladığımızı ya da önüne geçtiğimizi görmek isterim. Yani Avrupa’da ilk üçe girmek hedef olmalı, ancak
74
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
bu yüksek teknolojili ve yüksek katma değer getiren ürünleri yaparak olmalı diye düşünüyorum. Gedik Döküm olarak biz şimdiye kadar küçük sayılacak bir kapasite ile çalışıyorduk ve üretimimizin bir kısmını TERMO markası ile piyasaya sürdüğümüz vana ürünlerimiz için kullanıyorduk. Buna artan miktarda gene devam edeceğiz. Sakarya- Hendek 2. OSB ‘de kurduğumuz ve yıl başında işletmeye alacağımız yeni kum döküm fabrikamızla Gedik Döküm olarak kapasitemizi 5 katına çıkarıyoruz. Modern ocak, kum hazırlama, kum mikserleri, soğutucuları, kalıp bozma ve sarsak sistemleri ve temizleme sistemlerimizle ülke döküm sektörünün gücünü artırırken biz de uluslararası rekabet gücümüzü ve yeteneklerimizi artırıyoruz. İhracat hedefli çalışmalarımıza 2011 içerisinde başlanıldı ve Avrupa ülkelerinin döküm ihtiyaçlarının bizim sistem ve uzmanlık alanımıza uygun olanlarına hizmet verme çalışmalarının hızla yürüdüğünü duyuyorum. Yeni tesislerimizde döküm ve talaşlı işlemleri yapılmış ürünleri değişik sektörlere sunacağız. Bunun için yatırımlarımızı bu esasta yapıyoruz. Çin ve Hindistan gibi Uzak Doğu ülkelerinin şimdiye kadar Avrupa firmalarına temin ettiği döküm ürünlerinin bazılarını kapasitemiz ve kalitemiz esasında biz vereceğiz. Türkiye’nin bu konuda bilinen lojistik ve yüksek kalitesini, üretim esnekliğinin avantajlarını kullanacağız. Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği’nin bu girişimini kutlamak isterim.
ADVERTORIAL
76
ADVERTORIAL
Türkdöküm
77
ADVERTORIAL
78
Ekim - Kas覺m - Aral覺k / 2011
ADVERTORIAL HABER
Türkdöküm Türkdöküm
79 5
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI FİRMA ADI
ŞEHİR BURSA
0224 714 82 00 0224 714 87 49
www.adarad.com.tr
AKDAŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 18 80 0312 267 18 88
www.akdas.com.tr
AKDÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 18 20 0232 478 18 96
www.akdokum.com.tr
AKMAN DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 689 04 33 0212 689 01 57
www.akmandokum.com
AKMETAL METALURJİ ENDÜSTRİSİ A.Ş.
ADARAD DÖKÜM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 03 80 0216 593 03 82
www.akmetal.com
ANADOLU DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KOCAELİ
0262 527 23 51 0262 527 28 76
www.anadoludokum.com.tr
ARAL DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 567 51 66 0212 612 90 33
www.araldokum.com.tr
ARDEMİR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KONYA
www.ardemir.com
ARDÖKSAN SFERO KAL. PİK DÖK. SAN. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0332 248 25 00 0332 249 40 40 0212 595 10 08 0212 595 16 49
ARPEK ARKAN PARÇA ALUMİNYUM ENJEKSİYON KALIP SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. TİC. LTD. ŞTİ
SAMSUN
www.ardoksan.com
0262 658 97 44 0262 658 97 49 0362 266 88 47 0362 266 67 46
www.arpek.com.tr
www.aydokum.com
www.ascelikltd.com
AY DÖKÜM MAKİNA SAN. TIC. A.Ş.
ANKARA
AYHAN METAL PRES DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0312 267 04 57 0312 267 04 56 0262 751 21 94 0262 751 21 98
AYZER DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 771 51 00 0212 771 51 02
www.ayzerdokum.com
BİLGE DÖKÜM MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 565 60 65 0212 565 61 70
www.bilgedokum.com
BMC SANAYİ TİCARET A.Ş.
İZMİR
0232 477 18 00 0232 477 18 77
www.bmc.com.tr
BORAN ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 640 11 66 0312 640 11 77
www.borancelik.com
BURÇELİK BURSA ÇELİK DÖKÜM SAN. A.Ş.
BURSA
0224 243 11 07 0224 243 21 82
www.burcelik.com.tr
BURDÖKSAN DÖKÜM MAD. NAK. TİC. SAN. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 493 26 06 0224 493 26 09
www.burdoksan.com
CEVHER DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 10 00 0232 478 10 10
www.cevherdokum.com
CMS JANT ve MAKİNA SAN. A.Ş.
İZMİR
0232 399 10 00 0232 399 10 10
www.cms.com.tr
COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC SAN. A.Ş.
BURSA
0224 573 42 63 0224 573 42 73
www.componenta.com
ÇELİK GRANÜL SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0212 771 45 55 0212 771 20 57
www.celikgranul.com
ÇELİKEL ALÜMİNYUM DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 311 14 42 0216 311 10 67
www.celikel.com
ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KIRŞEHİR
0386 234 80 80 0386 234 83 49
www.cemas.com.tr
ÇUKUROVA-İNŞAAT MAK. SAN. TİC. A.Ş.
MERSİN
0324 221 84 00 0324 221 50 20
www.cimsatas.com
DALOĞLU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ADAPAZARI
0264 275 48 07 0264 275 14 11
www.daloglu.com
DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAM. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 677 46 00 0262 677 46 99
www.demisas.com.tr
DENİZCİLER DÖKÜMCÜLÜK SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 376 72 80 0232 376 72 83
www.denizcast.com
DİRİNLER DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 376 87 87 0232 376 85 67
www.dirinlerdokum.com
DOĞRU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 482 29 35 0224 482 29 39
www.dogrudokum.com
DOĞU DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ELAZIĞ
0424 255 50 77 0424 255 56 56
www.dogudokum.com.tr
DUDUOĞLU ÇELİK DÖK SAN. TİC. A.Ş.
ÇORUM
0364 254 90 01 0364 254 90 04
www.duduoglu.com.tr
DUYAR VANA MAKİNA SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 668 18 06 0212 594 73 42
www.duyarvalve.com
EKSTRA METAL DÖKÜM İZABE MAK. SAN. İTH. İHR. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 267 05 56 0312 267 05 59
www.ekstrametal.com.tr
EKU FREN KAMPANA DÖKÜM SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 658 10 01 0262 658 10 00
www.eku.com.tr
ELBA BASINÇLI DÖKÜM SAN. A.Ş. ODÖKSAN OSMANELİ ŞB.
BİLECİK
0228 461 58 30 0228 461 58 36
www.odoksan.com.tr
ENTİL END. YAT. TICARET A.Ş.
ESKISEHIR
0222 237 57 46 0222 237 26 79
www.entil.com
ER DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 377 01 42 0216 377 01 47
www.erdokum.com
ERGENEKON ÇELİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 280 86 97 0312 280 86 99
www.ergenekon.com.tr
ERGİN MAKİNA MODEL DÖKÜM SAN. TİC.LTD.ŞTİ.
KAYSERİ
0352 327 27 38 0352 327 29 45
www.erginmodel.com
ERKUNT SANAYİ A.Ş.
ANKARA
0312 397 25 00 0312 397 25 07
www.erkunt.com.tr
FERRO DÖKÜM SANAYİ DIŞ TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 653 42 60 0262 653 41 60
www.ferrodokum.com.tr
GEDİK DÖK. VANA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 307 12 62 0216 307 28 68
www.gedikdokum.com.tr
GÜR METAL HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 394 33 31 0216 394 32 88
www.gurmetal.com.tr
GÜVEN PRES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 365 94 34 0216 365 29 82
www.gpdpress.com
HAYTAŞ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 365 10 56 0216 314 19 80
www.haytas.com.tr
HEKİMOĞLU DÖKÜM SAN. NAK. TİC. A.Ş.
TRABZON
0462 325 50 42 0462 325 50 44
www.hekimogludokum.com
HEMA OTOMOTİV SİSTEMLERİ A.Ş.
TEKİRDAĞ
0282 758 10 40 0282 758 10 90
www.hattatholding.com
HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 464 70 00 0216 464 70 20
www.hisarcelik.com
İĞREK MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 243 16 06 0224 243 13 20
www.igrek.com.tr
İSTANBUL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 728 13 00 0262 728 13 08
www.istanbuldokum.com
KARAMAN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
DÜZCE
0380 537 52 67 0380 537 52 68
www.karamandokum.com
KARDÖKMAK – KARDEMİR DÖKÜM MAKİNA A.Ş.
KARABÜK
0370 418 22 34 0370 424 36 81
www.kardokmak.com.tr
www.ayhanmetal.com.tr
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI FİRMA ADI
ŞEHİR
KAYDÖKSAN – KAYSERİ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KAYSERİ
0352 321 12 57
0352 321 11 94
www.kaydoksan.com.tr
KIZILIRMAK DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
ÇORUM
0364 235 03 16
0364 235 03 20
www.kizilirmakdokum.com
KÖRFEZ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 754 51 77
0262 754 51 80
www.korfezdokum.com
MALATYA METAL İŞLEME MERKEZİ A.Ş.
MALATYA
0422 237 50 62
0422 237 50 47
www.mimmetal.net
MEDAŞ METALURJİ DÖK. MAK. SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 45 75
0312 267 57 02
www.me-das.com.tr
MENSAN OTOMOTİV MAK. ASK. SAN. TİC. A.Ş.
MANİSA
0236 213 02 30
0236 213 02 29
www.mensanotomotiv.com.tr
MERT DÖKÜM MAKİNA İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 364 32 12
0216 415 74 51
www.mertdokum.com.tr
MES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 886 90 00
0212 886 54 57
www.mesdokum.com.tr
MESA MAKİNA DÖKÜM A.Ş.
KONYA
0332 239 18 72
0332 239 18 76
www.mesamakina.com.tr
MOTUS OTOMOTİV MAK. MET. SAN. TİC. A.Ş.
KONYA
0332 239 12 41
0332 239 12 43
www.motusdokum.com
NORMSAN TİCARET METAL İML. SAN. LTD. ŞTİ.,
İSTANBUL
0216 593 11 61
0216 593 05 15
www.normsan.com
ÖNMETAL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 485 48 74
0212 485 48 73
www.onmetal.com.tr
ÖZGÜMÜŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ADANA
0322 441 07 07
0322 441 14 14
www.ozgumus.com.tr
ÖZGÜVEN DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 267 41 61
0312 267 51 61
www.ozguvendokum.com
PINAR DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 479 03 53
0232 479 05 16
www.pinardokum.com.tr
RUBA PRES DÖKÜM SAN. A.Ş.
MANİSA
0236 213 08 86
0236 213 08 08
www.rubapresdokum.com
SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş.
SAMSUN
0362 266 51 60
0362 266 51 62
www.samsunmakina.com.tr
SERPA HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 394 23 52
0216 394 23 55
www.serpahassasdokum.com
SİLVAN SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0216 399 15 55
0216 383 31 38
www.silvansanayi.com
SÜPERPAR OTOMOTİV SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 877 02 12
0232 877 02 17
www.superpar.com
ŞAHİN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İZMİR
0232 437 01 83
0232 437 01 85
www.sahindokum.com
ŞENKAYA ÇELİK DÖKÜM VE YEDEK PARCA FABR.
İZMİR
0232 877 21 23
0232 877 21 24
www.senkaya.com
TAN ÇELİK DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
ELAZIĞ
0424 255 55 60
0424 255 55 63
www.tancelik.com
TOSÇELİK GRANÜL SAN. A.Ş.
İSTANBUL
0216 544 36 00
0216 544 36 06
www.toscelikgranul.com.tr
TRAKYA DÖKÜM SANAYİ TIC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 315 52 40
0212 274 01 12
www.trakyadokum.com.tr
ÜMİT DÖKÜM TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 499 46 46
0216 499 46 50
www.umitdokum.com.tr
ÜNİMETAL HASSAS DÖKÜM MAK. YED. PAR. A.Ş.
İSTANBUL
0216 394 03 90
0216 591 08 79
www.unimetal.com.tr
YAZKAN MÜH. DÖKÜM MAK. SAN. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 641 31 83
0312 641 31 82
www.yazkan.com.tr
5M ELEKTROMEKANİK İML. İNŞ. TUR. DAH. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 527 83 54
0216 527 85 24
www.5mtr.com
ACARER METAL SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 296 46 07
0212 230 24 64
www.acarermetal.com
AMCOL MİNERAL MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 414 96 16
0216 414 96 20
www.amcol.com.tr
AVEKS İÇ VE DIŞ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 410 00 60
0216 410 00 90
www.aveks.com.tr
BİLGİNOĞLU ENDÜSTRİ MALZ. SAN. VE TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 433 72 30
0232 457 37 69
www.bilginoglu-endustri.com.tr www.celiktassilis.com
KATILIMCI ÜYELER
ÇELİKTAŞ SINAİ KUMU MADEN SAN. NAK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 57 13
0212 347 87 07
ÇUKUROVA KİMYA END. A.Ş.
MANİSA
0236 233 23 20
0236 233 23 23
www.cukurovakimya.com.tr
EGES ELEKTRİK & ELEKTRONİK GER SAN TİC. A.Ş
İSTANBUL
0212 446 41 21
0212 447 36 00
www.eges.com.tr
EVREN İTH. İHR. PAZ. A.Ş.
İSTANBUL
0212 325 96 60
0212 283 77 78
evrencast@gmx.net
EXPERT MÜMESSİLLİK TURİZM TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 573 38 88
0216 573 06 28
www.expert.com.tr
FERROMET MÜMESSİLLİK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 33 00
0212 275 11 42
www.dokumizabe.com
FOSECO DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 677 10 50
0262 677 10 60
www.foseco.com.tr www.ankiros.com
HANNOVER-MESSE ANKİROS FUARCILIK A.Ş.
ANKARA
0312 439 67 92
0312 439 67 66
HERAEUS ELECTRO-NİTE TERMO TEKNİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 08 88
0312 267 08 87
www.electro-nite.com
INDUCTOTHERM İNDÜKSİYON SİST. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 646 34 24
0262 646 29 62
www.inductotherm.com.tr
INTERIMPEKS DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 688 44 10
0216 688 44 09
interimpeks@gmail.com
KADIOĞLU MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
KARABÜK
0370 424 10 50
0370 415 66 50
www.kadioglumaden.com.tr
KUMSAN DÖKÜM MALZEMELERİ SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 09 57
0216 593 09 59
www.kumsandokum.com.tr
LMA MOTİF ALÜM. DÖKÜM SAN. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 593 13 61
0216 593 13 62
www.lma.com.tr
MAGMA BİLİŞİM TEKN. HİZM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 557 64 00
0216 557 64 00
www.magmasoft.com.tr
MARMARA METAL MAM. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 447 29 55
0216 447 29 69
www.marmarametal.com
META-MAK METALURJİ MAK. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 270 07 08
0212 270 08 88
www.metamak.com.tr
METKO HÜTTENES ALB. KİMYA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 411 69 16
0216 363 60 73
www.metkoha.com
NUROL TEKNOLOJİ SAN. MAD. TİC. A.Ş. (POTERN)
ANKARA
0312 278 02 78
0312 278 02 76
www.nurol.com.tr
SİLVAN DIŞ VE İÇ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 380 36 18
0216 416 91 59
www.silvanticaret.com
UNİKON METALURJİ VE KİMYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 399 98 68
0216 442 11 90
www.unikon.com.tr
YILKAN MAÇA SUP. ÜRETİM PAZ. SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 573 88 72
0224 573 74 93
www.yilkanchaplet.com
TÜDÖKSAD YAYINLARI Alüminyum Döküm Teknolojisi : Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafından yayınlanan ve sektörde ilk Türkçe Kaynak yayın olan “Alüminyum Döküm Teknolojisi” adlı kitap Naci Onat tarafından derlenerek dernekte yayına hazır hale getirildi. 320 sayfalık eser sektör için önemli bir kaynak olarak hizmet edecek.
Fiyatı:100 TL
Döküm Hataları Atlası: Amerikan Dökümcüler Birliği – AFS, American Foundrymen’s Society – Dökümcülüğün önemli yayınlarından biri olan Döküm Hataları Atlası’nın Amerika Birleşik Devletleri dışında tercüme edilerek yayınlanması hakkını ilk defa ve sadece Türkiye için TÜDÖKSAD‘a verdi. Yayın izninin alınması, derneğimiz üyelerinden Componenta Döktaş’ın tecrübeli kadrosundan 25 mühendis ile yapılan tercüme, redaksiyon ve tasarım çalışmaları için olağanüstü gayretler sarf edilerek çalışma Türk Döküm Sanayiine kazandırıldı. Bu yayın, her dökümcünün, metalurji, makine mühendisinin ve sektörde çalışan herkes için önemli bir başvuru kaynağı. Kitabın orjinali ABD’de AFS üyelerine 90 dolara fiyatla satılmakta. Telif ücretinin ödenmemesi, tercüme ve dizgi çalışmalarının gönüllü olarak gerçekleştirilmiş olması bu kitabın maliyetini düşürdü. TÜDÖKSAD Yayın Komitesi’nin aldığı karar ile Döküm Hataları Atlası Türkçe Baskısı bağış karşılığı dağıtılacak. Fiyatı: 100 TL TÜDÖKSAD üyeleri için 50 TL
Fiyatı:100 TL Fiyatı:100 TL
Anadolu Dökümün Beşiği (Anatolia Cradle of Castings) Pik Dökümünden Atatürk Rölyefi (Siyah 40*30 cm)
Diğer Yayınlar: -Malzeme Bilgisi Kitabı (Yük. Müh. Günnur DİKEÇ) -Döküm Bilgileri Kitabı -Ankiros Uluslararası Döküm Kongresi Bildiriler Kitabı (1999) -Ankiros Uluslararası Döküm Kongresi Bildirileri CD (2001) -66. Dünya Döküm Kongresi Bildiriler Kitabı ( 2004 / 2 Cilt ) -Ankiros Uluslararası Döküm Kongresi Bildirileri CD (2006) Toplam 4 kitap ve 2 CD fiyatı: 200 TL
Teknik Seminer Kayıtları: -CGI Teknolojisi, Sfero ve Aşılama Teknolojileri, Türbin Döküm Teknikleri Dr.Milan Lampic ve Dr. Torbjorn Skaland Toplam 8 DVD 50 TL10 kuralı - Yolluk ve Besleyiciler, iyi fiyatı: dökümün Prof. John Campbell
Almak istediğiniz yayını, cd ve dvd ile Atatürk Rölyefi bedellerini TÜDÖKSAD banka hesabına yatırdıktan sonra dekontu 0212-213 06 31 numaraya fakslayınız. Eğer üye değilseniz teslim adresinizi de belirterek – faksladığınız takdirde kitaplar kargo ile sizlere ulaştırılacak. Banka Hesap Numaraları: Garanti Bankası Esentepe Şubesi (347) 620 00 27 (TL) Akbank Yıldız Posta Cd. Şubesi (420) 176 58 6 (TL) Ziraat Bankası Gayrettepe Şubesi (915) 627 30 86-5001 (TL)