Eski Türk Edebiyatı-2

Page 1

ESKI TÜRK EDEBIYATI - II İbrahim GÜMÜŞ


DIVAN ŞIIRININ GENEL ÖZELLIKLERI 

Divan şiiri, belli bir kültür birikimi ile yazılan veya söylenen ve geleneğe bağlı özellikleri olan bir şiirdir.Gelenek bu şiirde başlangıçtan itibaren etkisini devam ettirmiştir. Bu gelenek divan şiirinin hem estetiğini hem de muhtevasını belirler. Şair, geleneğin kendine sunduğu imkanlar dahilinde sanatlı söyleyişi yakalamak zorundadır. Bu geleneğin dışına çıkmaya çalışan şair tabi ki eleştirilir. Gelenek karşısında bir padişahla sıradan şair arasında bir fark yoktur. Her ikisi de geleneğe uymak zorundadır. Aynı malzemenin sürekli işlenmesi şairler in özgün eserler ortaya koymalarını güçleştirmiştir.

2


Klasik edebiyatta şair, güzel ve etkileyici bir şiir söyleyebilmek için önce kelimeleri seçer, ardından kelimeleri estetik kurallara uygun bir biçimde birleştirir. Bu seçme ve birleştirme işlemleri şairlerce “inci dizme”ye benzetilmiştir.  Seçme ve birleştirme için Belagat’ın koyduğu kurallara uyulmalıdır. Söz, duruma ve bağlama, dil kurallarına uygun olacak ayrıca ahenkli de olacak.  Tabi ki şiirde orijinal anlamların ve hayallerin de bulunması gerekir.  Zira Divan şiiri, ahenk ile anlamın ideal düzeyde birleşmesinden oluşur (ahenk + anlam = şiir). 

3


MAZMUN: Her ne kadar geleneğe sonradan eklenen unsurlar olmuş olsa da bunlar Divan şiirini temelden değiştirici nitelikte olmamıştır.  Divan edebiyatının hazır bir malzemesi ve belli konular etrafında kodlanmış değişmez motifleri vardır.  Sevgilinin saçından, gözünden, boyundan bahsedilince arkasından neler söyleneceği, nasıl niteleneceği ve benzetileceği bellidir.  Her motif başka bir motifle bağlıdır. Bu birbirine bağlı unsurlar Divan şiirinde “mazmun” adını veridiğimiz kavramların birbiriyle ilişki yumağını oluşturur. 

4


Mazmun kelime anlamı olarak; anlam, kavram manalarına gelir. Edebiyatta, özellikle Divan Edebiyatı'nda bazı kavramları ifade etmek için kullanılan klişeleşmiş(kalıplaşmış) sözlere verilen addır. Mazmunlar benzetmeli, cinaslı ve nükteli sözlerdir.  Örneğin; Nergis, Badem: : Göz Keman: Kaş Ok: Kirpik Servi: Boy Serv-i Revan: Yürüyen sevgili Gonca: Dudak, ağız Yılan, Gece: : Saç İnci: Diş  Daha önce hiçbir kimse tarafından söylenmemiş mazmunlara bikr-i mazmun denir. 

5


Esas söylenilmek istenen şey arka plandadır. Başka bir ifadeyle mazmun, bir mananın bir takım ipuçları verilerek ifade edilmesidir. Mazmunlar şaire az sözle çok anlam ifade etme olanağı sunarlar.  MAHLAS: Kelime anlamı olarak takma ad’dır. Mahlasların büyük bir kısmı Farsçada bulunan nisbet “-î” sinin eklenmesiyle oluşur. Örneğin, Bakî, Fuzulî, Zat’î gibi.  Şairler mahlaslarını bazen kendileri seçmişler, bazen de tanınmış bir şair tarafından başkasına konulmuş mahlaslar vardır.  Mahlaslar genellikle şiirlerin sonlarında yer almaktadır. 

6


DIVAN ŞIIRINDE BIÇIM VE AHENK Biçim: Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkal olarak tanımlayabiliriz.  Divan şirinin biçimini de Arap ve Fars şiirinden alınan nazım şekilleri (eşkal-i nazım) belirler.  Nazım birimi beyit ve bent’tir. Beyit, iki mısradan; bend ise ikiden fazla mısradan oluşur.  Nazım şekillerini beyitlerden, bentlerden ve dört mısralardan oluşanlar diye üç grupta toplayabiliriz. 

7


Beyitlerle Kurulanlar Kaside Gazel Kıt’a Mesnevi

Bentlerle Kurulanlar Müselles (3) Murabba (4) Muhammes(5) Müseddes(6) Müsebba(7) Müsemmen (8) Mütessa (9) Mu’aşşer(10) Terc-i Bend Terkib-i Bend Terbî Tahmîs Tesdîs Tesbî Tesmîn Tetsî Ta’şîr

Bu konuları 2. ünitede ayrıntılı işleyeceğiz.

Dörtlüklerle Kurulanlar Rubai Tuyuğ

8


Ahenk: Kelime anlamı söyleyiş, uyum’dur.  Şiri metinlerini düz yazıdan ayıran özelliklerin başında gelen ahenk, kelimelerin akıcılığı, kulakta güzel etki bırakacak şekilde bir araya getirilmesi, sözün ses yapısının etkileyici biçimde düzenlenmesidir.  Divan şiirinde ahenk yönü çok güçlü bir şiir dili ne sahiptir.  Edebi anlayışta şiir, vezinli (mevzun) ve kafiyeli (mukaffa) söz olarak benimsenmiştir. Sonradan buna muhayyel olma şartı eklenmiştir.  Diğer ahenk öğeleri ise şunlardır:  1. Söz diziminin fasih (açık ve düzgün) kelimelerden oluşması: Klasik şiirde sözün etkileyiciliğini sağlamaya çalışır ve bu yolda ahengi de konu edinir. 

9


Bunun sonucu olarak kelimenin tek başına hem de öncesi ve sonrası ile akıcılığını inceler ve bunun önündeki engelleri sıralar. Kelimenin söyleyiş güçlüğünün de bulunmaması gerekir.  Fasih kelimelerin birbiriyle güzel ve etkileyici tarzdaki uyumundan meydana gelen sözdeki akıcılık selaset olarak adlandırılır.  2. Söz Sanatları: Belagat (söz sanatı), sözün veya yazının ifade temizliğini, güzelliğini, etkenliğini sağlamak için baş vurulan yolları inceleyip kurallara bağlayan sanat.  Söz yinelemeleri (tekrir) önemlidir. Bunun dışında da aynı ses değerlerini taşıyan kelimelerin şiirde yer almaları da önemlidir. 

10


3. Bazı nazım şekillerinin yapısal özellikleri: şairin matla beytinin bir mısrasını son beyitte tekrar etmesi metin yinelemesi şeklinde metne aheng bakımından katkı sağlamaktadır.  4. İnşâd(özellikle şiir okuma): Şiir düz yazıdan farklı bir şekilde okunmalıdır. Şiir dilinin özelliklerine göre ahenkli okunmasına inşad denir. 

11


DIVAN ŞIIRINDE MUHTEVA Din: Toplumun dünya görüşü edebiyatına belli ölçüde yansır. Bu nedenle de Divan edebiyatına İslam dinin etkilerini taşıması normaldir.  Bu etki kendini iki boyutta özellikle gösterir:  Birincisi, edebi metinleri dini düşüncelerin aktarım aracı olarak gören, hatta türlerini belirleyen boyutudur.  İkincisi ise, bütün şiire hakim olan vahdet-i vücud (varlık birliği) inancının bu edebiyatın bütünü etkilemesi ve onun üslubunu belirlemesidir. Bu boyut daha çok tasavvuf ile ilgilidir. 

12


Bazı metinler doğrudan dini içeriklidir; tevhid, münacat, nat gibi  Tevhid; Allah’ın zatından, sıfatlarından ve fiillerinden, onun birliğinden ve yüceliğinden söz eden ve genellikle kaside nazım biçimiyle yazılırlar.  Münacat; Allah’a yakarışı içeren ve farklı nazım birimleriyle yazılmış şiirlerdir.  Naat’lar ise genellikle Hz. Muhammed için yazılmış şiirler olmakla birlikte dört halife ve diğer din büyükleriyle ilgili de olabilir.  Miraciyye; Hz. Muhammed’in miraca çıkışı konusun işlendiği şiirlerdir.  Mevlid; Hz. Muhammed’in doğumu, hayatı ve kişiliği ile ilgilidir. 

13


Hilye; Hz. Muhammed’in kişiliğinden bahseden şiirlerdir.  Hadis Tercümeleri’nin en yaygın olanları 40 hadis (hadis-i erbain) lerdir.  Şairlerinin meslekleriyle bu şiirleri yazmaları arasında bir ilişki yoktur. Örneğin, Şeyhülislamlık kademesine kadar yükselen Baki’nin bu türde şiiri yoktur.  Divan şiirinde Allah, sonsuz ilmi ve kudreti, bu ilim ve kudretinin bütün eşyayı ve evreni kuşatmış olması, gökleri yeri ve her şeyi belli bir intizam içinde yaratıp yine bir düzene göre yönetmesi, insanın onun sanatının güzel bir örneği olması gibi özellikleriyle anılır. 

14


Yine her şeyin onun hükmü ve takdirine göre gerçekleştiği, O’nun diriltme ve öldürme kudretine sahip olduğu, ahiret inancının ebedi, dünyanın ise geçici olmasının O’nun bir hikmeti olduğu, olmuş ve olabilcek her şeyi bildiğine dair göndermeler bütün metinlerde açık veya kapalı olarak yer alır.  Metinlerde Allah, Rab, Huda, Hak ve Tanrı olarak geçen adlarının yanında, esmaü’l-hüsna, dânâ, cihân-ârâ, bağbân-ı sun gibi nitelemelerle de O’na işaret edilir.  Divan şiirinde melaike-i mukarrebin olarak nitelenen dört büyük melekte geçer.  Cebrail, vahiy getiren; Mikail, doğa olayları ve kulların rızıklarıyla sorumlu olan; İsrafil, kıyamet günü sur’u üflemesi; Azrail de canlıların ruhunu alan (melakü’l-mevt) olarak metinlerde geçer. 

15


Bunların dışında cennet bekçisi olarak nitelenen Rıdvan da şiirde yer alan meleklerdendir.  Dört kitap ve peygamberi de metinlerde yer alır. Zebur-Davud’a, Tevrat-Musa’ya, İncil-İsa’ya ve Kur’an (Mushaf, Furkan)-Hz. Muhammed’e.  Kuran ayetlerine iktibas ve telmih yoluyla şiirde yer verilmiştir.  Diğer peygamberler de kıssalardan faydalanılarak divan şiirinde geçer.  Adem; ilk insan ve ilk peygamber olması, toraktan yaratılması, bütün meleklerin ona secde etmesi, Şeytan’ın etmemesi ve cennetten kovulması gibi özellikleriyle geçer.  Şit, dokuma sanatına vakıf olması; İdris, ilim ve hikmet sahibi olması, ilk defa kalem ile yazı yazması ve elbise dikmesi (terzi ve katilerin piri) ile anılır. 

16


Âdem alnunda eger görse cemalün nurını  Secde emrine inad itmezdi şeytan-ı racim (Ahmed Paşa).  Nuh, ömrünün uzunluğu, kavminin onu yalancılıkla suçlaması ve gemisiyle.  İbrahim, Allah’ın dostu olarak nitelenmesi ve inancından dönmediği için Nemrut tarafından ateşe atılması, ateşin onu yakmayarak gül haline dönüşmesi, putları kılması, Kabe’yi bina etmesi, adının bereket ile anılması  İsmail, kurban edilmesi ve kendisinin teslimiyet göstermesi,  Davud’un sesinin güzelliği ve etkileyiciliği, demiri elinde mum gibi yumuşatması ve zırh yapması 

17


Salih’in kayadan deve çıkarması, sonra kavminin bu deveyi kesmesi ve helak olmaları,  “Avazeyi bu alemde Davud gibi sal  Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş”  Süleyman’ın, dünyadaki salnatı, rüzgara, insanlara ve cinlere hükmetmesi,rüzgarların onun tahtını taşıması ve yedi iklimi ona gezdirmesi, hayvanlarla konuşması, yüzüğü, Belkıs ile haberleşmesi,  Yakub, rüya yorumlaması, oğlu Yusuf’tan ayrılması, gözlerinin kör olması (hüznün ve sabrın temsili),  Yusuf, güzelliği, kardeşlerinin kıskançlığı, kuyuya atılışı, köle olarak satılması, Züleyha’nın aşkı, iffeti, iftira, zindana atılmasıyla,  Eyyüb, hastalıklarla ve dertlerle sınanması ve sabırla anılır. (Diğerleri için kitaba bakın) 

18


Tasavvuf; Divan şiirinin oluşmasında tasavvufun önemli bir rolü vardır. Tasavvuf temelde İslam dinin Kuran ve sünnetine dayanmaktadır. Dünyayı ve hayatı yorumlayış tarzıdır. Tasavvuf mutlak bir “gerçek”in olduğu, bu gerçeğin dünyamızın ötesinde olduğu, onun içinde mutlak varlığa ulaşmanın bu dünyayı inkar ile mümkün olacağını kabul eder.  Bu varlığa ulaşmada hiçbir aracı bulunmaması gerekir.  Tasavvuf her şeyde yaratıcıya olan sevgiyi esas alır. İnsanın kötü huylarını bütünüyle terk etmesi ve diğer insanlarla sevgi temelinde birleşmesidir. Allah, kendisinden korkulması gereken değil sevgi ile bağlanılması gereken bir varlıktır. 

19


Ayrıca dünyadaki maddi hayatı ve ona ait her şeyi bu dünyada iken terk etmektir. Aynı zamanda kişinin güzel huylarla bezenmesi demek olduğu için nefisle mücadele edilmesi gerekir. Bu mücadeleyi kazanmanın yöntemlerini de tasavvuf belirler.  Tasavvuf’un en önemli isimlerinden biri olan İbn Arabi’ye göre aşk, kulluğun temeli ve özüdür. Sevgili ya da gerçek güzel tektir. Sevgili, mutlak güzellik sahibi olan Yaratıcı’nın yansımalarıdır.  Divan şiirinde tasavvuf’un oluşmasında Ahmed Yesevi ve müridlerinin, Yunus Emre ve Mevlana’nın büyük etkisi vardır. Bu etki öncelikle halk edebiyatı ürünlerinde görülmüş daha sonra Divan edebiyatı ürünlerinde etkisi başlamıştır. 

20


Bu şiirde aşkı ve gönlü esas alan kişilerin karşısında gerçeklerin özüne inmeye çalışmayan, her şeyi sürekli dış görünüşüyle değerlendiren “zahid ve va’iz” gibi isimlerle anılan tipler vardır.  Şiirde genellikle tasavvuf yolunda ilerleyen kişiler ise “aşık ve rind”lerdir. Bunlar diğer tiplerle çekişirler.  Divan şiirinde aşık ve zahid çekişmesinin temelinde bu vardır:  Zahida mahbub(sevilen) u meyden gel bizi men’ eyleme  Biz ezelden bu yola rindane gelmişlerdenüz (Hayali)  Şiirde aşk, şarap, meyhane, sevgili gibi unsurlar mecazlı kullanılmıştır. 

21


Dolaysıyla tasavvufun mecazlarla yüklü dili ve kültürü nedeniyle bu edebiyat ürünlerini anlamak zordur.  Bu kavramlar sema meclislerinde (Kuran’ın okunduğu ve dinlendiği) ortaya çıkmıştır. Zamanla mutasavvıflar içinde bulundukları halleri anlatmakta sıkıntı çekmişler ve şarap, kadeh, sevgili gibi sözcükler gerçek anlamlarından uzaklaşmış ve Hicri VII. Yüzyıldan itibaren yeni anlamlar kazanmışlardır.  Gazali’ye göre bazen kalpte vecd adı verilen bir “hal”in meydana geldiğini ve bu halin insan harekete geçirdiğini söyler. Bu halde olan kişilerin kulaklarına bir ses geldiğinde onlar mahbub’u (sevgiliyi) hatırlar. 

22


Zülf’ten küfrün karanlığı, yanağın parlaklığından iman nuru, vuslat’tan Allah ile yakınlık, rakib’den Allah ile olan yakınlığın arasına giren dünyevi engeller anlaşılır.  Şarap ise ilahi aşkı sembolize eder. Şarap nasıl ki insana sarhoşluk verirse, ilahi aşk’ta insanı kendinden geçirir.  Kısacası tasavvuf Divan şiirine damgasını vurmuş, kendine özgü bir dil oluşturmuştur. Bu dilin etkisi divan şirinde büyük, sürekli ve belirgindir.  Ayrıca maddi alemden uzaklaşmayı ifade eden “tecrid”, bunun için nefsi terbiye etmek olan “riyazet”, kişinin kendisini secdede Rabbine muhtaç hissetmesi demek olan “fakr”, Allah’a yakınlık kazanmış olma hali olan “velayet” ve bu hale sahip kişi anlamına gelen “veli”, 

23


Bu duruma sahip olanların yaptıkları olağanüstü iş olan “keramet”, kişinin kendisini hakir görmesi ve başkalarının kendisini değersiz görmesini olgunlaşma olarak görme manasında “melamet”,  ezelde Allah’ın kullarını toplayıp soru sorduğu meclise gönderme yapan “bezm-i elest”veya “belâ”, kişinin kendini Rabbi dışında hiçbir şeye muhtaç görmemesi durumuna “istiğnâ”,  bütün varlık aleminin tek olduğu düşüncesi olan “vahdet”, mutlak varlığın dışındaki bütün varlığın adı olan “kesret(çokluk) veya mâsivâ(Tanrı dışındaki her şey)”,  Vahdete erenlerin varlığını yaratıcısının varlığında yok etmesi “fena”, bu hale eriştiğinde süreklilik ve ölmezlik olan “beka”, Allah’tan başka her şeyi bırakmak olan “terk” gibi tasavvufi terimler de divan 24 şiirine girmiştir. 


Tarihi ve mitolojik bilgiler: Divan şiirinin ana kaynaklarından biri de İran mitolojisidir. Divan şiirinde geçen mitolojik kişiler şunlardır.  Cemşid (Cem); İran hükümdarıdır. Şiirde saltanatındaki kudreti, şarabı buluşu, bütün cihanı gösterdiğine inanılan kadehi, eğlence meclisleri, tahtı ve parlak tacı ile birlikte anılır.  Devamı 25. sayfa 

25


Divan şiirinde coğrafya: Osmanlı devletinin coğrafyasının yanı sıra geleneksel edebiyatta geçen mekanlar da vardır.  Divan şiirinde en fazla Çin’in adı geçmektedir. Çin ü Maçin, Çin ü Horasan ifadeleri de yer alır. Çin adı, ünlü ressam Mani’nin orada yaşaması, misk’in bu ülkede yaşayan ahunun göbeğinden elde edilmesi gibi nedenlerle misk-i Çin, ahu-yı Çin gibi tamlamalarla geçer. Sevgilinin saçı, kaşı, beni ile renk ve koku yönünden bu bağlamda ilişki kurulur.  Rum ve Şam kelimeleri de sevgilinin güzelliği ile ilgili olarak kullanılır. Osmanlı ülkesini gösteren Rum kelimesi parlaklık, beyazlık münasebetiyle sevgilinin yüzü anlamında kullanılmıştır.  Mesela yüzdeki ben padişah, ince tüyler askerler olarak hayal edilir. 

26


Şam ise gece ve karanlığı temsil ettiği için sevgilinin saçı ile ilişkilendirilmiştir.  Hindistan’da karanlık olması nedeniyle sevgilinin beni arasında ilişki kurulmuştur.  Mısır Yusuf kıssasıyla, Irak, Hicaz, İsfahan da aynı zamanda musiki makamları oldukları için,  Moğalar tarafından tahrip edilen Bağdad ise sevgilinin tahrip edilen gönlü olarak düşünülmüştür.  Yemen akik, Aden inci, Bedahşan la’l gibi kıymetli taşlar dolaysıyla, Bahreyn aşığın gözyaşı döken gözleri için,  Babil, Harut ile Marut adlı iki meleğin büyü öğrettiği için, Isfahan sürme ile ilişkilendirilmiştir.  Yaşanılan bütün coğrafya genelde şiirde yer almıştır. 27 


TABIAT ILE İLGILI UNSURLAR Kozmik Âlem: Divan şiirinde gökyüzü katmanlardan (felekler) oluşmuştur. Dünya bu feleklerin merkezinde yer alır. Gökler onun üzerinde soğan zarları gibi üst üst geçmiş durumdadır.  Her felekte bir “seyyare” (gezegen) vardır. Felekler bu seyyarelerin isimleriyle anılır. Bunlara seb’a-i seyyare (yedi gezegen) denir.  Ay: kamer ve mah; Merkür: Utarid; Zühre:venüs, nahid; Şems: Güneş, hurşid; Mirrih: Merih (Mars); Zuhal: Satürn; Müşteri: Jüpiter 

28


Felekler ulvi varlıklardır. Dört unsur (anasır-ı erba’a) olarak adlandırılan hava, su (ab, ma), ateş (nar) ve toprak (hâk, türâb) ise sufli (düşük) varlıklardır.  Dokuz felek babalar (aba), dört unsur da analar (ümmehat) olarak hayal edilmiştir.  Bunlardan mevâlîd-i selase (üç çocuk) denen hayvanat (insna ve hayvan), nebatat ve cemadat (cansız varlıklar) meydana gelmiştir.  Divan şiirinde bu anlayışa göre yer ile ana, gök ile baba arasında ilişki kurulmuştur.  Zaman: zaman, rüzgar, vakt, devr ve dehr sözcükleriyle ifade edilir. Dört mevsimden bahar ve hazan öne çıkar. Kış az rastlanan bir mevsimdir. Aylardan nisan ve muharrem ön plandadır. 

29


Hayvanlar: Kuşların bir kısmı iyi bir kısmı kötü olarak geçer. Bülbül (hezar, andelib), şahin, keklik (kebg), sülün (tezerv), güvercin (kebuter), papağan (tuti), tavus, kumru olumlu gruba girer.  Akbaba (kerkes), baykuş (bum), karga (gurab, zag), yarasa (huffaş), çaylak (zegan) ise ikinci gruba girer.  Arslan (şîr, gazanfer), peleng (kaplan), bebr (pars), ahu (gazal) gibi hayvanlar olumlu düşünce doğurur.  Çakal, tilki, fil (pil), eşşek (har), it (seg, kelb) olumsuzdur.  Bunların dışında pervane (kelebek), sinek (meges, zübab), arı (zenbur), karınca (mur, murçe), örümcek (ankebut), balık (mahi), timsah (neheng), yılan (mar, su’ban, ef’i), sincab, kakum, samur, deve (naka,üştür, ba’ir)’de şiirde geçer. 

30


Bitkiler: Ağaç (şecer, dıraht) ve fidan (nahl, nihal) şiirde çokça geçer.  Sevgilinin boyuna benzetildiği servi, ayrıca çenar, ar’ar, tuba, şimşad(şimşir) ve sanavbere (çam fıstığı); çiçeklerden ise güle rastlanır.  Gül kokusu, güzelliği nedeniyle sevgilidir. Veya sevgilinin ağzı, yanağı, kulağı gibi uzvudur.  Gonca ile diken de şiirde yer alır. Diken sevgili ile aşık arasındaki engelleri simgeler.  Bunların dışında lale, benefşe, reyhan, nane, şebboy, sünbül, nergis nilüfer, karanfil, yasemin şiirde sıkça geçer.  Ayva, elma (sib), nar (rümman, enar), şeftali, üzüm (engur), badem, fıstık gibi meyveler de sevgilinin güzelliği için kullanılır. 

31


Sevgili: Divan şiirinde aşk anlayışı daha çok tasavvuf anlayışı etrafında şekillenmiştir. Hz. Muhammed’in söylediği ileri sürülen “Aşık olup da aşkını gizleyen, iffetini koruyan ve bu hal üzerine ölen kişi cennete girer” sözüyle aşk kutsanmıştır.  Aslında aşk bütün kainatın varlık sebebidir. Aşk ilim karşıtı olarak dile getirilmiştir:  “İlim kesbiyle paye-i rif'at Arzu-yı muhal imiş ancak  Aşk imiş her ne var âlemde İlim bir kıl ü kal imiş ancak” (Fuzuli)  (ilim kazanarak yüksek mevkiler elde etmek,ancak olmayacak arzu imiş, alemde ne varsa aşk imiş;ilim sade kuru laftan dedikodudan ibaret imiş) 

32


Aşkın amacı vahdete ulaşmaktır. Aşk makamına ulaşan insan kainattaki varlıkların ayrı ayrı olmadığını aslında bir olduğunu anlar. Bu makama ulaşılınca sulatan ile dilenci arasında ayrım yapılmaz.  Aşk aslında kader işidir. Kişinin elinde değildir. Bu aslında elest meclisinde gerçekleşmiştir. Ruhlar aleminde aşk ile sarhoş olan insanoğlu dünyaya düştüğünde bile ayılamamıştır.  Divan şiirinde sevgilinin nitelikleri ve güzelliği mükemmel ve mutlaktır. Bunun yanı sıra aşığa ilgisiz davranması, sürekli naz içinde olması gibi huyları vardır.  Aşık sürekli göz yaşı döker, ağlar ve feryat halindedir. Sevgiliden gelen cefayı, eziyetleri ilgi olarak kabul eder. 

33


ESKI TÜRK EDEBIYATıNDA NESIR Nesir, nazmın karşıtıdır. Vezinli olmayan, düz yazı anlamın gelen nesir ile yazılan yazılara “mensur”, yazarına da “nâsir” denir.  Eski Türk edebiyatında nesir, nazmın gölgesinde kalmıştır. Sanatlı söyleyişin şiir dilinde var olduğu düşüncesi bunda etkilidir.  İlk nesir örnekleri Karahanlılar dönemine aittir. Bu eserlerde dil genellikle Arapça ve Farsça’dır. Tercümeler ise eğitici, öğretici ve yol gösterici niteliğe sahiptir.  İslam tarihi ve menkıbeleri gibi eserler başlangıç dönemi eserlerinde dil sadedir. 

34


Divan şiirindeki değişikliklere paralel olarak nesir de değişimler göstermiştir.  15. yıl sonlarına kadar dini ve ahlaki eserler yazılmıştır.  16. yılda nesirde dil ve üslup değişmeye başlamış, sanat kaygısı ön plana çıkmıştır.  Nesir’i iki grupta inceleyebiliriz:  1. Sade Nesir  2. Süslü Nesir  Sade nesir, başlangıç dönemi eserlerinde görülür. Genele hitap edildiği için dil sadedir. Yabancı kelimeler daha az yer alır. Âşık Paşazade Tarihi  Süslü nesir de ise anlatılmak istenen dilin bütün imkanlarından yararlanılarak ve söz sanatlarıyla 35 etkileyici bir dil kullanılarak anlatılmıştır. İlk örneği Sinan Paşa, Tazarrurname. 


ESKI TÜRK EDEBIYATI TARIHININ BAŞLICA KAYNAKLARI 1. Şu’ara Tezkireleri: Şairlerin hayatları, eğitimleri hakkında kısaca bilgi veren, onların eserleri ve sanatları hakkında değerlendirmeler içeren eserlerdir.  Sehi Bey’in (1538) Heşt Bihişt’i, Batı Türkçesiyle yazılan ilk eserdir.  Fatin’in (1852( Hatimetü’l-Eş’ar’ı son örnektir.  2. Şakaikü’n-Nu’maniyye ile Tercüme ve Zeyilleri: Taşköprizade tarafından yazılan bu eserde, Osman Gazi’den Kanuni’ye kadar yaşamış bilginler, şairler gibi kişiler hakkında bilgiler yer alır. 

36


3. Mevki ve mesleklere göre kişiler hakkında bilgi veren eserler: Bu eserler Hadikatü’l-Mülük, Hadikatü’l Vüzera, Devhatü’l-Meşayih gibi sırasıyla padişahlar, vezirler, şeyhülislamlar, hattatlar, musiki ustaları vb. hakkında bilgiler verir (kitabın 36. sayfasını inceleyin).  4. Türlü biyografik eserler: Çeşitli kişiler hakkında yazılan biyografik eserlerdir. Katip Çelebi, Süllemü’l-Vüsul ila Tabakati’l-Fübul; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani; Muallim Naci, Esami ve Osmanlı Şairleri gibi  5. Osmanlı Tarihleri: Osmanlı devleti hakkında tarihi bilgiler içerir. Çoğu tarihler yazarların isimleriyle anılırlar. Gelibolulu Ali’nin Künhü’l Ahbar’ı edebiyat tarihi açısından önemlidir. 

37


6. Bibliyografyalar: Taşköprüzade, Mevzu!atül-Ulum  7. Ansiklopedik eserler: Şemseddin Sami, Kamusü’lA’lam; Ahmed Rıfat, Lugat-ı Tarihiyye ve Coğrafiyye önemlidir.  8. Sözlükler: Mütercim Asım, Kamus Tercümesi; Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki; Ahmed Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani; Muallim Naci, Lügat-i Naci.  9. Edebiyat Tarihleri: Abdülhalim Memduh, Şahabeddin Süleyman ve Faik Reşad’ın aynı ismi taşıyan Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniyye; İsmail Habib Sevük, Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi osmanlı Türkçesiyle yazılan önemli eserlerdir.  10.Klasik edebiyat bilgisini konu alan eserler: Genelde Belagat ilmi ile alakalıdır.  Sururi, Bahrü’l-Ma’arif; Ahmed Cevdet Paşa, Belagat-i Osmaniyye; Recaizade M. Ekrem, Ta’lim-i Edebiyyat; Mehmed Rıfat, Mecami’ü’l-Edeb önemlidir. 

38


Bunların dışında yazma ve baskı kitaplar, risaleler, gazete, mecmua, antoloji, mektup, lügatler de Eski Türk edebiyatı tarihi hakkında bilgi vermesi bakımından önemlidir.

39


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.