TÜRK HALK EDEBIYATI-3 İbrahim GÜMÜŞ
ÜNITE-5 HALK EDEBIYATıNDA SÖYLEMELIK TÜRLER 1. TÜRKÜ
Tören ve tören dıĢı geleneksel icra ortamlarında, icracı tarafından dinleyicilere “söyleme” etkinliğine dayalı olarak meydana getirilen sözlü edebiyat yaratmalarına söylemelik türler denir. Türkçe söylenmiĢ Ģiir anlamına gelen “türkü” nün “Türkî” sözünden geldiği görüĢü kabul edilmiĢ bir görüĢtür.”Türk” sözcüğüne Arapça “i” ilgi ekinin getirilmesi ile oluĢmuĢtur. “Türk’e özgü” anlamına gelen bu söz halk ağzında “Türkü” biçimine dönüĢmüĢtür. Türkü sözü, Türk boylarında farklı kelimelerle isimlendirilmiĢtir. Divan-ı Lügati’t-Türk’te ır ve yır adı Türkü için kullanılmıĢtır. Türkü’ye, Azeri Türkleri; mahnı, BaĢkurtlar; halk yırı, Kazaklar; türkî, türik halık eni, Kırgızlar; eldik ır, türkü, Kumuklar; yır, Özbekler; Türkî, halık koşiği, Tatarlar; halık cır, Türkmenler; halk aydımı, 2 Uygur Türkleri; nahşa, koça nahşisi derler.
“Türkü” terimi, ilk defa 15. yüzyılda Doğu Türkistan’da aruz vezniyle yazılmıĢ ve özel bir ezgiyle söylenmiĢ ürünler için kullanılmıĢtır. Hece vezni ile söylenmiĢ türkülerin Anadolu’daki ilk örneğini ise, 16. yüzyılda buluruz. Türkü Ģekline uygun ve türkü adını taĢıyan sözünü ettiğimiz bu parça, 16. yüzyıl halk Ģairlerinden Öksüz Dede’ye aittir. “Türkü sözü bestelemek” anlamına gelen “türkü yakmak” deyimi ise yine bu kelimeden türetilmiĢtir. Kendine özgü ve değiĢik ezgilerle söylenen türkü zamanla anonimleĢen bir nazım biçimidir. Türküler ana dörtlüklerle, onu izleyen nakaratlardan oluĢur. Türkülerdeki dörtlüklere Bent adı verilir. Nakaratlar, halk dilinde bağlama ve kavuştak olarak adlandırılır.
3
Tanım: Bir ezgi eĢliğinde söylenen halk Ģiirlerine "türkü" denir. Türküler, adına "bent" denen 2-4 dizelik bölümlerden oluĢur. Çoğu zaman bu bentler, ezgisi ve sözleri değiĢmeden tekrarlanan ve adına "kavuĢtak" denen dizelerle birbirlerine bağlanırlar. KavuĢtaklar çoğunlukla 1-4 dizeden oluĢurlar.
Konu: Türkülerin konularını çoğunlukla sevi, doğa, özlem, acı, güzellik, yiğitlik, ayrılık ve çeĢitli yaĢanmıĢ olaylar, bir baĢka deyiĢle yaĢamın kendisi oluĢturur. Çünkü halk kendisini yani insanı, insanla-insanı, insanla-doğayı, insanın yaĢam karĢısındaki duruĢunu çoğunlukla türküler aracılığıyla anlatmıĢtır. Bu da türkülere, öteki halk yaratılarında olduğu gibi etik, sosyolojik, psikolojik ve giderek de ekonomik bir boyut katar.
4
5
Tür ve ġekil Özellikleri 1. Türkü kendi baĢına bağımsız bir nazım Ģekli değildir. Her hangi bir nazım Türkü ezgisiyle söylenirse Türkü olur. 2. ġekil, yapı ve ezgi yönünden sınıflandırmak zordur. 3. Türkünün sabit veya birkaç nazım Ģekli yoktur. 4. Konu sınırsızdır. 5. “Ezgi ağırlıklı” bir türdür. 6. ÇeĢitli azım Ģekli ve ezgilerle oluĢturulan Anonim Halk Edebiyatı ürünleridir. Yaratıcısı belli türküler de vardır. 7. ġekil olarak çoğunlukla beyitler ve kıtalar biçimindedir. Ve bunlara çeĢitli sayılarda eklenen mısralarla oluĢmuĢtur.
6
8. Genellikle 7 ile 15 arasındaki hece kalıplarıyla oluĢturulur. Ancak hece ölçüsünün bütün kalıplarıyla da söylenebilir. 9. Türkülerde kıtalar yapı bakımından iki bölümden oluĢur. Bent; asıl sözlerin bulunduğu bölümdür. Ġkinci bölüm ise nakarat kısmıdır. 10. Tören ve ayin havasında icra edilir. 11. Türküler ve ezgileri, Türk topluluklarında topluluğun simgesel kuruluĢunda önemli bir iĢlevi vardır. 12. Toplulukta “biz” ve “bizim” bilincinin oluĢmasına katkıda bulunur. 13. Konuları hem bireysel(aĢk, ayrılık vb.) hem de toplumsal (deprem, savaĢ, yangın vb.) olabilir. 14. Sözlü gelenekte, Türküler yaratıldıkları andan itibaren sürekli bir değiĢim içinde kendini yeniler, varyantlaĢır.
7
Türkülerin Sınıflandırılması 1. Ezgilerine Göre Türküler Usulsüz ve usullü ezgiler olarak ikiye ayrılırlar: A. Usulsüz Ezgiler: Bunlar uzun havalardır. Süre birimine bağlı kalmaksızın nota değerleri ile usulsüz olan türkülerdir. KayabaĢı, divan, maya, bozlak, koĢma, garip, hoyrat, kerem, kesik kerem, müztezad, Türkmani, Çukurova, aydos ve eğin gibi çeĢitleri vardır. B. Usullü Ezgiler: Genellikle oyun havaları olup bulunduğu bölgeye göre isim alırlar. Konya’da “oturak”, Urfa’da “kırık hava”, Ege’de “zeybek”, Ordu, Giresun, Trakya ve Marmara’da “karşılama”, Harput’ta “şıkıltım”, Karadeniz kıyılarında “horon”, Isparta ve Eğridir’de “datdiri”, Kars ve Erzurum’da “Sümmani ağzı” adlarıyla da anılmaktadırlar.
8
2. Konularına Göre Türküler AĢk ve Sevda T. Gurbet T. Mizahi T. Serhat T. Kahramanlık T. EĢkıya T. Tören T. Esnaf T. Çocuk ve oyun T. Askerlik T. Çoban T.
9
3. Yapılarına Göre Türküler Türküler bent, dörtlük ve kavuĢtukları bakımından sınıflandırılmıĢtır. A. Bentleri Mani Dörtlükleriyle Kurulan Kavuştaksız Türküler: Bir birleriyle ilgi konulara ve anlatım tutumuna bağlı olarak arka arkaya maniler sıralanarak ve bir ezgiye bağlanarak oluĢturulurlar. Kafiye örgüsü aaxa, bbxb,… Ģeklindedir. B. Bentleri Dörtlüklerle Kurulan Türküler: Genellikle koĢma ve mani bentlerine kavuĢtak eklenmesiyle oluĢturulur. C. Dörtlüklere Kurulan Türküler: Dörtlüklerle oluĢturulan bu türkülerin kavuĢtakları yoktur. Genellikle 11 heceli olurlar. Kafiye örgüsü xaxa, bbba,… Ģeklindedir.
10
D. Bentlerin Dördüncü Mısraı Kavuştak Olan Türküler: Bu yapıdaki Türkülerin ilk üç mısraı kendi arasında, son mısra ise diğer dörtlüklerin son mısraı ile kafiyelenir. Son mısra kavuĢtak olarak tekrarlanır. Bu türküler kavuĢtuklarına göre çeĢitlere ayrılırlar: KavuĢtakları bir, iki, üç, dört, beĢ, altı, yedi ve sekiz mısra olan türküler.
E. Bentleri Üçlüklerle Kurulan Türküler: Üçlüklerle kurulan kavuĢtaksız türküler: Kafiye örgüsü aaa, bbb, ccc, … Ģeklindedir. Bentleri Üç, KavuĢtakları Tek/Ġki/Üç/Dört Mısra Olan T.
11
F. Bentleri Beyitlerle Kurulan Türküler: Kendi içinde çeĢitlere ayrılır: Beyitle kurulan kavuĢtaksız türküler: Kafiye örgüsü aa, bb, … veya aa, xa, xa,… Ģeklindedir. Bentleri Beyit, KavuĢtakları Tek/iki/üç/dört/beĢ/altı/yedi/sekiz ve daha fazla Mısra Olan Türküler Bentleri Tek Mısra, KavuĢtakları Mani, Dörtlük veya Yedi Mısralı Türküler
G. Karşılıklı / Atma Türküler: Ġki kiĢi veya grubun birbirlerine soru-cevap veya karĢılıklı atıĢma Ģeklinde çeĢitli konularda , iğneleme, alay etme gibi ĢakalaĢma amaçlı olarak söyledikleri Türkülere “atıĢma, söyleĢme Türküler denir. Doğu Karadeniz civarında karĢı-beri adıyla bilinir.
12
2. AĞIT
Tanım: BaĢta insanlar olmak üzere ölen canlılar, kaybedilip uzağına düĢülen, özlenen mekanlar için ağlatmak ve yas tutturmak anlatım tutumuyla söylenilen veya yazılan Ģiirlere ağıt denir. Ağıtları kısaca, ölüm ve yas törenlerinde söylenen "lirik türküler" olarak tanımlayabiliriz. Divan Ģiirindeki karĢılığı ise ""mersiye"dir. Ölçü ve uyak düzeni genellikle türkülerde olduğu gibidir. Orhun Âbideleri'nde "Sıgıt" ve "Sıgıtçı" olarak gördüğümüz ağıt ve ağıt söyleme geleneği, Türk boylarındaki dil ve gelenek farklılaĢması ile geniĢ bir coğrafyaya dağılma sebebiyle çeĢitli kelimelerle adlandırılmıĢtır. Bazı Türk boylarında, bugün, ağıt ve ağıt söyleme geleneğiyle ilgili Ģu kelimelere rastlamaktayız.
13
Doğu Türkistan' da yaĢayan Uygurlar ağıt türü Ģiirlere "Mersiye koĢukları", Kuzey Kafkasya' da yaĢayan Kıpçak lehçesiyle konuĢan Karaçay Malkar Türkleri; "Küv", Kerkük Türkleri; "Sazlamağ", Kırım Tatarları; "Taqmaq" adını vermektedirler. Özbekler; "Matemname", Kazak ve Kırgızlar; "Coktav", Azeriler; "Ağı", Batı Türkistan sahasında yaĢayan Türkmenler; "Ağı", "Tavs", "TavĢa", Kuzey Kafkasya'da ve Dobruca'da yaĢayan Nogaylar; "Bozlau/Bozlaw", BaĢkurtlar; "Märsiya äytiv", Kumuklar; "yas", Gagauzlar; "dizmek" adını verirler. Ağıt kelimesinin Almanca'da karĢılığı "totenlage", Fransızca'da "élégie", Rusça'da "plaç, priçitaniya", Ġngilizce'de "lament" kelimeleridir.
14
Tür ve ġekil Özellikleri 1. Nesir Ģeklindeki ağıtlarda da seci (kafiye) baĢta olmak üzere manzum özellikler yer alır. 2. Türk kültür tarihinde en uzun süre süreklilik gösteren geleneklerin baĢında yer alır. Ġslamiyet öncesinde sagu ve sığıt adını almaktadır. 3. Ağıt yakma’nın tarihi çok eskidir. Eski Türklerde sığır, Ģölen ve yuğ adı verilen üç önemli tören vardı. Sevilen bir kiĢinin ölümünden sonra yapılan ve yuğ adı verilen dinsel yas törenlerinde sagu denilen Ģiirler okunurdur. Sagularda, ölen kiĢinin iyilikleri, kahramanlıkları, hayattayken yaptıkları anlatılırdır. 4. Ġslamiyet’le birlikte bu ağıtlar ölen kiĢinin evinde veya matem toplantılarında bir ezgi eĢliğinde söylenmeye baĢlanmıĢtır. 15
5. Genellikle 7, 8 ve 11’li hece ölçüsüyle söylenir. 6. Çoğunlukla Ģekil ve yapı birimi dörtlüktür. 7. ÂĢıkların ortaya koydukları ağıtlar oldukça hacimlidir. Bunlar destan nazım Ģekliyle oluĢturulmuĢtur. 8. ÂĢıklar dıĢında ağıtları genellikle kadınlar söyler. 9. Yas ve yuğ törenlerinden sonra ölen kiĢinin ardından yemek yedirilmesi bütün Türk topluluklarında devam eden bir gelenektir.
16
Konularından hareketle Ģu Ģekilde sınıflandırabiliriz: A. Kişiler için yakılan ağıtlar B. Sosyal olaylar üzerine yakılan ağıtlar: Toplumu ilgilendiren baĢlık parası, askerlik, evlenme yasağı, ekonomik sıkıntılar vb. konularla ilgili olarak meydana gelen olaylar üzerine yakılan ağıtlardır. C. Gelin ağıtları D. Asker uğurlama ağıtları E. Hayvanlar için yakılan ağıtlar F. Doğal afetlere yakılan ağıtlar G. Doğaya ve sılaya yakılan ağıtlar H. ÂĢıkların yaktıkları ağıtlar
17
ALP ER TUNGA SAGUSU Alp Er Tunga öldi mü Issız ajun kaldı mu Ödlek öcün aldı mu Emdi yürek yırtılur!
Ödlek küni tavratur Yalnguk küçin kevretir Erdin ajun sevritür Kaçsa takı ertilür
Ödlek yırag közetti Ogrı tuzak uzattı Begler begin azıttı Kaçsa kah kurtulur?
Bilge bögü yunçıdı Ajun eti yençidi Erdem eti tınçıdı Yerge tegip sürtülür
UlĢıp eren börleyü Yırtın yaka urlayu Sıkrıp üni yurlayu Sıgtap közi örtülür
Ögreyüki mındag ok Mında adın tıldag ok Atsa ajun ograp ok Taglar baĢı kertilür
Begler atın argurup Kadgu ânı turgurup Mengzi yüzi sargarup Korkum angar türtülür.
Könglüm içün örtedî YatmıĢ baĢıg kartadı KeçmiĢ ödük irtedi Tün kün geçip irtelür.
Ödlek arıg kevredi Yunçıg yavuz tavradı Erdem yeme savradı Ajun begi çertilür.
18