YENI TÜRK EDEBIYATI-6 İbrahim GÜMÜŞ
ÜNITE-5 YENI TÜRK EDEBIYATıNDA TEMALAR GİRİŞ Türk edebiyatının en temel niteliklerinden biri klasik değer yargıları ile yeni değer yargılarının mücadelesidir. Bu durum “zihniyet ve davranış ikiliği”ne sebep olmuştur. Toplumsal hayatta göze göze çarpan ikiliklerden önemlileri şunlardır: Matbaa-hattatlık, alaturka-alafranga, alaylımektepli, eski-yeni, klasik-modern, bilim ve faziletcehalet, Doğu-Batı, cumbalı ev-köşk, sarayapartman dairesi. Bu nedenle Tanpınar’ın ifadesiyle “modern Türk edebiyatı bir medeniyet krizi (ikilem ve çatışma) ile başlar.
2
1. TANZIMAT SONRASI TÜRK EDEBIYATINDA TEMALARıN DÖNÜŞÜMÜ
1859-60’lı yıllardan sonra Avrupa’nın Türk edebiyatı üzerinde etkisi belirgin bir şekilde görülür. Bu etki somut olarak ilk defa edebi temalarda yer almıştır. Öncelikle bazı ana temaların içeriklerinin ele alınış şekilleri değişir. Daha sonra Avrupa kültür ve edebiyatının etkisiyle yeni temalar kendini gösterir. Eski temaların içeriklerinin değişmesi ikiliğe zemin hazırlar. Yeni temalar ise toplumun kültürel bağlamda değişiminin öncüsü olur. A. Kahramanlık Türk edebiyatının ana temalarından biri olan kahramanlık, değişik şekil ve içeriklerde ele alınmıştır. Tanzimat sonrasında vatan şairi Namık Kemal tarafından bu konu üzerinde ısrarla durulur. Divan edebiyatında kahramanlık teması ele alınırken güçlü ve kendinden emin bir devletin, milletin gür sesi 3 duyulur. Namık Kemal’in bu temayı ele alışında ise kaybedilmekte olan vatan karşısında ölmeyi göze alan insan tasviri vardır.
B. Devlet Büyüklerini Övme Şinasi, kendine yardımcı olan ve onu himayesi altına alan Mustafa Reşid Paşa’yı övücü şiirler yazmıştır. Övgüsünde o kadar ileri giderki “medeniyati bir din, mustafa Reşi Paşa!yı da o dinin peygamberi” ilan eder. Dini kavramları din dışı bir olay ve insan için kullanır bu da dönemine göre yenidir. C. Devlet Büyüklerini Yerme Tanzimat sonrasında devlet büyüklerine dolaylı ve dolaysız yapılan yergiler bulunmaktadır. Şinasi, Mustafa Reşid Paşa için yazdığı kasidede Tanzimat Fermanı ile padişaha haddini bildirdiğini söyler. Ziya Paşa, bir gazelinde hükümet yöneticilerini ağır bir dille eleştirir. Divan edebiyatında yergi somut olaylar karşısında yapılmaktayken, Tanzimat döneminde işin içine siyasetin girdiğini görüyoruz. Daha sonra yergi kişisel bir boyut kazanacaktır.
4
D. Dine Yaklaşım ve Dinsel Temalar Osmanlı Devleti’nin aldığı peş peşe yenilgiler ve Batı’nın fen bilimlerindeki gelişmelerin Osmanlıya yansımaları Türk aydının düşünce dünyasında inanç kırılmalarına neden olmuştur. Bu kırılma ve sarsılmalar, dönemin sosyal hayatı ile düşünce dünyasını da etkileşmiştir. Şinansi’nin Mustafa Reşid Paşa için yazdığı kasideye bakıldığında şöyle bir din duygusu oluşturulabilir: Dinin adı: Medeniyetçilik Tanrısı: Akıl ve aklı ön plana alan filozoflar. Kitap: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Tanzimat Fermanı İnananlar: Faziletli insanlar İnanmayanlar: Cahil insanlar
5
E. Gönül (Hayal), Akıl (Gerçek) Divan edebiyatının tüm unsurları hayalden beslenmesi gönle kapı aralamaktadır. Tanzimat sonrası Türk edebiyatında ise Fransız filozof ve yazarlarının, realizm gibi edebi akımların etkisiyle akıl ve gerçeklik ön plana çıkmıştır. Bu hayalden gerçeğe geçiş, şiirden romana, tiyatroya, hikayeye geçiştir. Bu türlerde anlatılanlar tamamen gerçek olmasa bile gerçeğe yakın başımızdan geçmesi mümkün olan şeylerdir. Namık Kemal, Mukaddime-i Celal’de “güzeran etmemişse bile güzeranı imkan dahilinde olan” derken bunu kast etmiş olmalıdır.
6
2. TANZIMAT SONRASI TÜRK EDEBIYATINDA TEMALAR
Tanzimat döneminde ortaya çıkan yeni temalar bir şekilde geçmişle bağları vardır. İlk çevirilerin nitelikli ve üst düzey yazarlardan seçilmemesi edebi ürünlerde uzun süre aynı konular etrafında dolaşılmasına neden olmuştur.
A. Görücü Usulü Evlenme Şinasi’nin Şair Evlenmesi eski evlenme tarzını hiciv edici bir komedidir. Eserin en önemli yönü, yeni bir türe yönelirken taklide kaçmadan kendi hayatımıza ve yerli tiplere yönelmesidir. Müştak Bey, Beyoğlu’ndaki tiyatrolara giden , şiir ve süse hevesli alafranga bir tiptir. Geline yüz görümlüğü yerine şiir hediye eder.
7
Şemsettin Sami, ilk telif roman Taaşuk-ı Talat ve Fitnat’ta Şinasi’nin yaptığını uygulamaya çalışır ama içerik ve teknik bakımdan onu geçemez. Talat, bir kalemde çalışmaktadır. Bu da toplumsal hayatı yansıtması bakımından önemlidir.
B. Esaret’ten Hürriyete Tanzimat döneminin en önemli konularından biri esarettir. Fransız İhtilaliyle bu temanın ortaya çıkışında hürriyet kavramının önemli bir etkisi vardır. Esaret, önceleri politik bir kavram olarak ele alınırken daha sonra romantik açıdan ele alınmıştır. Sosyal bir tem haline gelmiş ve okuyucu bu tem üzerinde düşünmeye başlamıştır.
8
Şinasi, Tanzimat Fermanı’nı “hürriyet belgesi” olarak niteler. Namık Kemal, hürriyet kavramını bir bütün olarak “Hürriyet Kasidesi”nde ele alır ve hürriyetin yüksek bir değer olduğu vurgulanır. Tanzimat döneminde kölelik sorunu ilk defa ele alan Ahmet Mithat Efendi’dir. 1870’te Letaif-i Rivayet serisinin ikinci sırasında bulunan Esaret adlı uzun hikayesidir. Esaret konusuna bu dönemde en geniş yer veren Samipaşazade Sezai’dir. 1888’de Sergüzeşt, 1891’de Düğün adlı hikayesinde esaret Doğu’ya has bir müessese gibi göstermiştir. Fatma Aliye Hanım, Muhadarat adlı romanında bu temayı işlemiştir.
9
C. Eğitim Tanzimat sonrası Türk kültür hayatının en önemli unsurlarından biridir. Yeni hayat ve kavramlar yeni bir aydın tipinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Halk içinde bulunduğu durumu sorgulamaya başlamıştır. İlk hedef cehaletin ortadan kaldırılmasıdır. Kadınlar ve çocukların eğitimi gündeme gelir. Ahmet Mithat Efendi, Namık Kemal ve Ziya Paşa gönderildikleri yerlerde eğitim alanında olumlu gelişmelere imza atmışlardır. Münif Paşa’nın 1861’de Cemiyet’i İlmiye-i Osmaniyye’yi kurduktan sonra çıkan Mecmua-i Fünun bilimin yaygınlaşması yönünde atılan ilk önemli adımdır. Şemsettin Sami, Taaşuk-ı Talat ve Fitnat’ında kız çocuklarının okutulmasını öne çıkarır.
10
Namı Kemal, İntibah’ta çocuk eğitimi üzerinde durur. Mizancı Murat, Turfanda mı yoksa Turfa mı adlı eserinde eğitim alanındaki çalışmalarının yetersizliğini vurgular. Ahmet Mithat, Samipaşazade Sezai ve Fatma Aliye Hanım roman kahramanlarına Fransa’da eğitim yaptırırlar. Özellikle İntibah’tan sonraki eserlerde iyi bir eğitim almış olmak, roman kahramanı için üstünlük niteliği sayılır. Ayrıca bazı eserlerde mürebbiye olumlu ve olumsuz yönleriyle ele alınır.
11
D. Vatan 1853’te başlayan Kırım Savaşı Ceride-i Havadis’te yer aldıktan sonra kamuoyunda geniş bir yankı buldu. Bu durum vatan kavramını ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. Vatan şairi Namık Kemal, bu kavramı bir çok eserinde işleyerek kamuoyuna mal etmiştir. Hürriyet Kasidesi çok meşhurdur. Bu kavramı şairin zihninde yer etmesinin nedeni pek çok savaşla ilgili olaya şahit olması vardır. 1873’te Vatan makalesinde bu konuyu dönemine göre çok ileri bir yaklaşım sergilemiştir. Bu makalesinde Şinasi’nin “milletim nev-i beşer, vatanım ruy-ı zemin” mısralarına itiraz eder.
12
E. Tarih Türk edebiyatında en son ortaya çıkan temalardan biridir. Bu eksikliği Namık Kemal fark eder ve zerinde durur. Evrak-ı Perişan eserinde Selahaddin Eyyübi’nin, Fatih’in ve Yavuz’un biyografilerine yer verir. 1880’de ilk tarihi roman olan Cezmi’yi de kaleme alan odur. Abdülhak Hamid, Namık Kemal’den sonra bu konudaki en bilinçli yazardır. Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci ve Şemseddin Sami de tarihe ve tarihsel konulara eserlerinde yer veren diğer sanatçılardır.
13
F. İnce Hastalık İnce hastalık olarak bilinen verem ilk defa Namık Kemal tarafından 1873’te Zavallı Çocuk’ta işlenir. Bunun özü İbret’te yayımladığı Aile’de saklıdır. Bazı sahneler Victor Hugo’nun Hernai adlı ünlü dramasını anımsatır. Recaizade Mahmut Ekrem’in Vuslat’ı, Abdülhak Hamid’in İçli Kızları’da bu konudadır.
G. Diğer Temalar Avrupai anlamda “yokluk” düşüncesini Akif Paşa “Adem Kasidesi”nde ele alır. Daha sonra bu temayı Ziya Paşa ve Abdülhak Hamid işler. Abdülhak Hamid 1879’da yazdığı Sahra’da tabiat Batılı anlamda şiire girer. Ahmet M. Efendi Bahtiyarlık (1885) ile Nabizade Nazım Karabibik (1890) adlı eserleriyle köy ve köy hayatını tema olarak işlerler.
14