YENI TÜRK EDEBIYATI - 2 İbrahim GÜMÜŞ
B. YENI TÜRK EDEB. ADLANDIRMA SORUNLARI VE DÖNEMLERI 1849 yılı edebiyattaki yenileşmenin başlangıcı kabul edilir. Oluşa bu yeni edebiyatta eski ile yeni arasında bir dönüşüm yaşanmıştır. Yeni Türk Edebiyatı’na, Edebiyat-ı Cedide, Batılılaşma Dönemi, Avrupai, Grabî, Teceddüt devri, Yakınçağ, Çağdaş, Modern, Muasır gibi adlandırmalar yapılmıştır. Yeni Türk edebiyatı batı tarazı modelle inşa edilmiştir. Ana hatları şöyledir:
2
1. Tanzimat Edebiyatı (Yenileşme) 1859-1896 A. Birinci Kuşak 1859-1876 B. İkinci Kuşak 1876-1896 C. Ara Nesil
2. Servet-i Fünûn Dönemi 1896-1901
3. Milli Edebiyat 1911-1923
A. Servet-i F. Devam Ettirenler: Fecr-i Âti 1909-1912
A. Milli Edebiyatın Devam Ettiği Yıllarda Görülen Öteki Edebi Etkinlikler
4.Cumhuriyet Dönemi 1923 - …. A. Atatürk Dönemi (1940’a kadar) B. Çağdaş Türk Edebiyatı (1940’dan sonra)
3
Tanzimat’ın birinci kuşağını Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal temsil eder. Edebi anlayışları şöyledir. Bu grupta sosyal ve politik fikirler ön plandadır. Edebiyatı, toplumu aydınlatmak için bir araç olarak görmüşlerdir. Hepsinin gazeteci olması ve Ziya Paşa ile Namık Kemal’in politikanın içinde olması edebiyatlarına da yansımıştır. Edebiyatın topluma yönelmesini ve dilin sadeleşmesini; hürriyet, medeniyet gibi felsefi, sosyal ve politik kavramların eski şiirdeki mazmunların yerini alması gerektiğini savunmuşlardır. Bu bağlamda da içerik değişmiştir. Edebiyat’ın güzellik işlevinden farklı olarak “fayda” 4 anlayışını ortaya koymuşlardır.
Biçim olarak Divan şiirinden bir farklılık göstermemiştir. İkinci Kuşağını Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamid Tarhan, Muallim Naci (RAM)temsil etmektedir. Edebi anlayışları şöyledir: Toplum için sanat anlayışı yerine sanat için sanat anlayılı benimsemişler ve güzellik prensibini öncelemişlerdir. Bu kuşak şairler Batı tarzı şiir biçimlerini uygulamışlar, şiirde konuyu da genişletmişlerdir. Hem içerik hem de biçimin değişmesi sonucu bu kuşak yenileşme döneminin ileri bir aşaması olarak kabul görür.
5
RECAIZADE MAHMUD EKREM 1847-1914
* İlk realist romanımız olan: Araba Sevdası'nı yazmıştır. * Tevfik Fikret'in akıl hocasıdır. * Muallim Naci ile uzun yıllar süren "eski-yeni"kavgasında yeniyi savunmuştur. * "Sanat sanat içindir ve kafiye kulak içindir". Görüşünü benimsemiştir. * Oğlunun erken ölümü onu bireysel ve hüzünlü eserler vermeye zorlamıştır. * "Her güzel şiirin konusudur."diyerek şiirin konu zenginliğine katkı yapmıştır. * Muallim Naci'nin Demdeme'sine karşılık Zemzeme adlı kitabı yazmıştır. * Tiyatroları: Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat (Süreksiz Sevinç) * Şiirleri: Zemzeme, Nağme-i Seher, Tefekkür, Yadigâr-ı Şebap * Romanları: Araba Sevdası, Muhsin Bey * İnceleme: Talim-i Edebiyat
6
Teorik çalışmalarıyla kendinden sonra gelenleri etkilemiştir. Biçime önem veren Ekrem, şiir dilinin kendine özgü ses varlığının olduğunu düşünürdü. Şiirin vezinli ve kafiyeli yazılmak zorunda olmadığını savunmuş ve mensur şiir anlayışına yol açmıştır. Vezin-içerik uyumuna dikkat eder ve şairleri de bu konu da uyarırdı.
7
ABDÜLHAK HAMID TARHAN 1852-1937
Edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir. * Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak kabul gördüğü için kendisine "şairi azam"(büyük şair) lakabı verilmiştir. * Gözlem ve izlenimleriyle şiir yazmıştır. * Düşünen adamdan çok yapan adam özelliği taşımaktadır. * Tiyatroları oynanmaya uygun değildir.(Macerayı Aşk, Sabru Sebat, içli Kızlar, Finten, Nesteren, Liberte ) * Romantizmin etkisinde, metafizik konuları, ölüm, aşk gibi temalar içeren eserler vermiştir. * Makber, Ölü, Bunlar O'dur, Hacle, Garam, İlham-ı Vatan şiir kitaplarıdır.
8
Batı şiirinde gördüğü hemen hemen bütün özellikleri şiirlerinde uygulamaya çalışmıştır. Aşk, tabiat ve ölüm şiirlerinin temasını oluşturur. Ancak o bu temleri kişisel boyutun ötesinde metafizik boyutuyla şiirde ele alır. Disiplinsiz ve tutarsız yazma alışkanlığı onu tezatlar şairi olarak anılmasına neden olmuştur. Bu nedenle en güzel ifadelerle en basit söyleyişler aynı şiirde görülür.
9
MUALLIM NACI 1850-1893 Recaizade Mahmut Ekrem'le eski- yeni kavgasında eski'yi savunmuştur. * Batılı tarzda şiirler de yazmıştır. * Dili ağırdır ;ancak başarılıdır. * Eserleri: Ateşpare, Füruzan, Şerare (şiir) Demdeme, Muallim (eleştiri) Islahat-ı Edebiye (sözlük) Eski tarzda yazdığı gazellerden başka yeni tarzda yazdığı şiirlerinde dil oldukça sadedir.
10
Edebiyatımızda yazılmış ilk Türkçe roman Şemseddin Sami’nin (1873) Taaşuk-ı Talat ve Fitnat’tır. Bununla birlikte türün yerleşmesinde Ahmet Mithat Efendi’nin önemli bir rolü vardır. Felatun Bey'le Rakım Efendi (1875), Jön Türk, Karnaval önemli eserleridir.
Dönemin hikaye ve romanları özellikle Romantizm etkisinde yazılır. Bu konuda realistnaturalist anlayışın ilk örneğini Nabizade Nazım vermiştir. İlk gerçekçi roman Karabibik (1890)’i kaleme almıştır. Zehra’sıda önemlidir (1896). İlk tarihi roman Namık Kemal’in Cezmi’sidir (1891).
11
Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt’i; Recaizade M. Ekrem’in Araba Sevdası, Mizancı Murad’ın Turfanda mı yoksa Turfa mı adlı romanları bu döenmin önemli eserlerindendir. Servet-i Fünun’dan önce romantik ve popüler edebiyatın peşinden giden bazı yazar ve şairler vardı. Bunlar Ara Nesil olarak adlandırılmışlardır. Bazıları şunlardır: Menemenlizade Mehmet Tahir, Mehmet Celal, Nigar Hanım, Mustafa Reşid, Fatma Aliye Hanım, Müstecabizade İsmet.
12
SERVET-I FÜNUN Önceleri daha çok bilimsel konularda yayın yapan Servet-i Fünun dergisi, Ekrem’in girişimiyle Tevfik Fikret’in yönetimine geçince bir sanat dergisi halini aldı. Batı tarzı edebiyatın yaygınlaşmasını amaçlayan yazarları bünyesine aldı. Bu nedenle bu yazarlara Edebiyat-ı Cedide dendiği gibi Servet-i Fünun ismiyle de anılmaktadırlar. Öncülüğünü Tevfik Fikret’in yaptığı topluluğun önde gelen şairleri; Cenap Şahabettin,Hüseyin Siret, Hüseyin Suat, Ali Ekrem, Süleyman Nazif, Faik Ali ve Celal Sahir’dir (2C, 2H, TAS).
13
Romanda ise Halit Ziya, Mehmed Rauf, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Sefveti Ziya önde gelen isimlerdir. (2H, MAS) Edebi Anlayışları: Devlet yönetiminin baskıcılığını bahane ederek toplumsal konulara eğilmediler. * Fransız edebiyatına aşırı bağlı kaldılar. * Aruz başarıyla ölçüsü kullanılmıştır.(Sadece Tevfik Fikret "Şermin" adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.) * Hep uzak ülkelere gitme hayaliyle yaşadılar. * Sanat, sanat içindir ilkesine bağlı kaldılar. * Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırılmıştır. Konu bütünlüğüne önem verilmiştir.(bkz. Mensur Şiir ) * Batı'dan sone ve terza-rima gibi yeni nazım şekilleri alınmıştır. * Roman dalında Halit Ziya oldukça başarılı eserler vermiştir. 14 * Şiirde parnasizm ve sembolizmden etkilenmişlerdir.
Eski şiir tarzı tamamen terk edilmiştir. Vezin-konu bütünlüğü çerçevesinde Fransız şiirinde bulunan yeni biçimler denenmiştir. Şiirin konusu alabildiğine genişlemiş. Dönemin şartları ve şairlerin psikoloji onları duygusal konular işlemeye ve karamsar bir hayalciliğe yöneltmiştir. Bireyci bir anlayışı benimseyen topluluk romantizm ve sembolizm’den etkilendiler. Romanda teknik olarak ilerde olsalar da dil bakımında geriye doğru gitmişlerdir.
15
Mehmet Rauf’un Eylül’ü (1901)en başarılı psikolojik romandır. Bu dönemde yazan Hüseyin Rahmi, Rıza Tevfik, Mehmet Emin ve Mehmet Akif gibi sanatçılar topluluğun edebi anlayışı benimsememişlerdir. Hüseyin Rahmi, romanlarında Ahmet Müthat üslubunu geliştirerek kendi mizahi dilini bulmuş ve ilk büyük natüralist yazarı olarak anılmıştır. Rıza Tevfik, tekke ve halk şiiriyle nefesler söylemiş, Mehmet Emin hece vezni ile hamasi(epik) şiirler söyleyerek yeni bir çığır açmıştır. Mehmet Akif ise aruz vezninden vazgeçmeyerek realist ve toplumcu bir şiir kurmuştur.
16
FECR-I ATI
Servet-i Fünun’un 1901’de kapanması üzerine edebiyata hevesli İstanbul gençlerinden bir grup 1909 da Fecr-i Ati adında bir topluluk kurarlar. Ülküleri Servet-i Fünun topluluğuna benzeyen fakat onlardan daha ileri bir edebiyat topluluğu meydana getirmektir. Bunlarda tıpkı Edebiyatı Cedideciler gibi Servet-i Fünun dergisini kendi eser ve görüşlerini yazacak bir organ saymışlar,edebiyatta yapmak istediklerini de bir bildiri ile açıklamışlardır. Bu bildiride yeni görüşün hangi prensiplere sahip olduğu ve çizilmiş bir hedefe benzer hususlar yoktur. Edebi bir görüşün belirtilmesinden çok,genç edebiyatçıların birlikte hareket edecekleri ve topluca çalışıp yazacakları açıklanmıştır.Önemli bir prensip ortaya koyamayan ve Servet-i Fünuncular kadar etkili bir ekol olamayan Fecri Ati topluluğunun daha sonraları ortaya çıkan gaye ve prensibi şöyle özetlenebilir: "Sanat,şahsi ve 17 muhteremdir."
Edebi anlayışları şöyledir: Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (manifesto/ beyanname) yayımlayan topluluktur. - Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur. - "Sanat şahsi ve muhteremdir." (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar. - "Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır." görüşüne sahiptirler.
18
MILLI EDEBIYAT Türkçülük akımı Osmanlıcık fikrinin çökmesinden sonra yükselen değer olmaya başlamıştır. II. Meşrutiyet’ten sonra siyasal ve edebi bir boyut kazanmıştır. Edebi alanda ilk çıkışını (S.F. Mehmet Emin’in Türkçe Şiirler’inden sonra) Genç Kalemler dergisindeki Ömer Seyfettin’in Yeni Lisan (1911) adlı yazıyla yapmıştır. Milli Edebiyat adı ilk kez burada kullanılır. Milli edebiyatın önde gelen şair ve yazarları şunlardır: Ömer Seyfettin, Ali Canip, Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay.
19
1911'da Selanik'te çıkarılmaya başlanan "Genç Kalem"Dergisi etrafında bir araya gelen Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp gibi aydınlar Milli Edebiyatın oluşumunu başlatmışlardır. * Daha sonra İstanbul'da Türk Derneği, Türk Yurdu, Türk Ocağı dergileri yayınlanmıştır. * Dil sade olmalıdır. * Dildeki yabancı kelimeler atılmalı; ancak Türkçeye yerleşmiş kelimeler Türkçe gibi kullanılmaya devam edilmelidir. * İstanbul Türkçesi esas kabul edilmelidir. * Şiirde hece ölçüsü kullanılmalı. Hece vezni milli vezin olmalıdır. * Edebiyat toplumun hizmetinde olmalı. * Milletin dertleri, sevinçleri esas alınmalı. * Roman ve hikâye teknik açıdan kuvvetlenmiştir.
20
CUMHURIYET DÖNEMI İki döneme ayrılır. 1940’a kadar olan Atatürk döneminin önde gelen isimleri şunlardır: Necip Fazıl, Nazım Hikmet dikkati çeker. Bunlardan başka hece veznin önemli temsilcileri olarak Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Kutsi Tecer ve Ahmet Hamdi Tanpınar sayılabilir. Bu yazarlar sembolizmden etkilenmişlerdir. Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’in şiirde bütün kuralları bir yana atmak için başlattıkları Garip hareketi, Türk şiirinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. İkinci Yeni (Ece Ayhan, Edip Cansever, Turgut uyar, Cemal Süreyya, İlhan Berk,Ülkü Tamer, Sezai Karakoç) akımıyla dünya ölçeğinde modern bir şiir kurulmuştur. Dili şiirin temel malzemesi olarak 21 görmeleri, anlam katmaları en önemli özellikleridir.
Şiire 1930’ların ortasında başlayan Fazıl Hüsnü Dağlarca, 1940’lardan başlayarak Asaf Halet Çelebi, Atilla İlhan; 1950’li yıllarda Behçet Necatigil dönemin önemli isimleridir. Çıkışını İkinci Yeni’yle yapan Sezai Karakoç daha sonra onlardan hem şiir anlayışı hem de dünya görüşü bakımından ayrılarak şiirlerinde geniş bir medeniyet perspektifi oluşturmuştur. Şiirini gelenek ve Batı edebiyatlarının metinleri ile bireysel bir duyuş arasında kuran Hilmi Yavuz, toplumcu söylemin gerilimini dizelerin gerilimi haline getiren İsmet Özel ve çağdaş bireyin bütün sorunları yanında mistik yönelimlerini de şiirinin temeline yerleştiren Cahit Zarifoğlu ile Ülkü Tamer, Enis Batur, Refik Durmuş, Ebubekir Eroğlu, Arif Ay Cumhuriyet edebiyatının ikinci döneminin önde gelen isimleridir. 22
Sabahattin Ali, Memduh Şevket Esendal, Sait Faik Abasıyanık ilk dönemde; Tomris Uyar, Mustafa Kutlu, Rasim Özdenören ikinci dönemde dikkati çeken hikaye yazarlarıdır. Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk Cumhuriyet döneminde yetişen önemli roman yazarlarıdır.
23