Bilgi toplumu, iletişim ve teknoloji

Page 1

Downloaded from: justpaste.it/11jq3

Bilgi Toplumu, İletişim ve Teknoloji / Derleme

Müjdat GÖKÇE Producer/Researcher/Writer / Ankara, Aralık 2016

GİRİŞ;

İçinde yaşadığımız değişim bilgi çağının en önemli özelliği, tüm birey ve kurumlardan yepyeni bakış açıları talep etmesidir. Bu talebi haklı kılan gerekçelerin başında, dünün başarı getiren tüm usul, yöntem, tarz ve kurumlarının artık başarıyı garanti etmekten uzaklaşmış olmasıdır. Bilgi değişiminin hızı ve yönü bireyleri ve örgütleri çok yönlü bir belirsizlikle kuşatmaktadır. Bu kuşatmadan başarılı bir çıkış yolu bulmanın sırrı yenilikçilikten geçmektedir. Yenilikçilik ise bilgiye dayanmaktadır. Bu anlamda yenilikçilik; değişmek, risk almak, daha da önemlisi bilinenlerin dışına çıkmayı göze almak demektir. Yani örgütlerin bir paradoksla- bilgi, değişim ve istikrarı aynı anda elde etme isteği- baş etmeleri gereğinin her zamankinden daha fazla hissedilmesi anlamına gelmektedir. Günümüzde tüm dünyada etkisi gittikçe artan bir dönüşüm, kendini birçok yönde hissettirmektedir. Bazı gelecek bilim adamları ve düşünürler içinde bulunduğumuz ortamı tanımlayabilmek için bilgi çağı, sanayi sonrası toplum, kapitalist ötesi toplum, enformasyon toplumu gibi ifadelere başvurmakta yaşanan dönüşümü teknik ve beşerî açılardan inceleyerek geleceğe dönük eğilimleri ve yeni gelişmeleri öngörmeye çalışmaktadırlar. Bilgi, çalışan beyinlerde üretilir. Bilgi, belli bir düzen içindeki deneyimlerin, değerlerin, amaca yönelik enformasyonun ve uzmanlık görüşünün yeni deneyimlerin ve enformasyonun bir araya


getirilip değerlendirilmesi için bir çerçeve oluşturan esnek bir bileşimidir. Benzer bir tanıma göre bilgi, deneyim, değerler, enformasyon ve uzman görüşlerine yeni bir çerçeve sağlamak için deneyim ve enformasyonun bütünleştirilmesi, anlamlı bir hale getirilmesi sürecidir.

Bilgi Tanımı “Bilginin anlamı nedir?” sorusunu, “bilmek” kelimesini inceleyerek kavramaya başlarız. Objektif bilgi, kendimizi resmin dışında tutarak, olayları ve nesneleri oldukları gibi analiz ettiğimizde oluşur. Bu, bilmenin ve değerlendirme yapmanın aydınlanmış bir yoludur ve kendisiyle birlikte, reddetme, bir iddiayı çürütme, kabul etme, uyarlama, mesafe bırakma ve hatta olayların durumunu değiştirme gücünü getirir. Bilgi, soru sorma ve cehaletimize meydan okuma zorunluluğu ile birlikte gelir. Bir şeyi “bilmek”, mantığı uygulamayı, onu gözlemeyi ve analiz etmeyi mümkün kılar. Bilgiden farklı olan şey, inançlardır. İnançlar, evreni yetenekler, vasıflar, fikirler ve duygularla donatarak, onu açıklamanın bir yoludur. Zaman içinde tüm dinlerin, felsefenin ve pozitif bilimlerin yakından ilgilendiği bir kavram olan bilginin tanımına yönelik pek çok farklı yaklaşım bulunmaktadır. Günlük hayatta sıkça kullanılmasına rağmen bilgiyi tanımlamak oldukça zordur. Günlük kullanımda çoğu zaman bilgi, inanç, değer yargısı, his, önsezi gibi kendisine benzeyen kavramlarla iç içe geçmiştir. Bu bakımdan bilginin tanımı yapılırken bilginin ne olduğunun yanında, onu benzer kavramlardan farklı kılan özellikleri de ele alınmalıdır. (Akgül vd., 2006, s.1). Bilgi en genel tanımı ile ‘bilinen her şeydir’. Bu kısa tanım her ne kadar bilginin felsefi yaklaşımını çağrıştırsa da bu yaklaşıma göre bilme eylemi sonucunda ortaya çıkan somut veya soyut gerçekler, bilgiyi oluşturmaktadır. Bilme eylemi ise "tanışıklık olma, benzer olma, farkında olma, anımsama/çağrıştırma, hatırlama, tanıma/farkına varma, ayırt etme, anlama, yorumlama, açıklayabilir olma, kanıtlayabilir olma, hakkında konuşabilme gibi bazı unsurlar sonucunda gerçekleşmektedir” (Sağsan, 2007, s.2). Bilgi, örgütlerde içerde üretilen veya dışarıdan gelen, o örgütle ilgili kayıtlı ya da kayıtsız her türlü veriyi ifade etmektedir. İnsanların kafasında olan, örgütsel faaliyetler sonucunda oluşmuş ve yazılı bir şekilde kaydedilmemiş bilgiler de bilgi kapsamında değerlendirilmektedir. - Bilgi dinamik bir sosyal süreçtir. Örgütlerde bilgi, görüşme-diyalog, eleştiri ve anlaşmalar vasıtasıyla yaratılmaktadır. Bilgi, sosyal bir süreçtir. İnsanlar bir arada bulundukları sürece bilgiyi ortaya çıkarır. Bilgi yöneticilerinin tek başlarına bilgiyi üretmesi zordur. Buna karşın bilgi yöneticileri bilgiyi elde tutma, paylaşma ve uygulama süreçlerini tasarlamaya ve yönetmeye yardımcı olabilir. - Bilgi yalnızca kullanıldığı zaman değerlidir ve değerlenir. Bilgi değişime tabi tutulmadığı ve paylaşılmadığı sürece çoğalmayacaktır. Durgun olan bilginin değerinde azalma olur. Değerini koruyabilmek için bilgi hareket halinde olmalıdır. Bilginin faydasını arttırmak için sürekli olarak tartışılması gerekir. Değerinin büyük çoğunluğuna, bilgi dönüşümüne tabi tutulduğu zaman ulaşılmaktadır. - Bilgi karmaşıktır. Örgütün diğer tüm unsurlarını, bilgi bileşeninden tam olarak ayırt etmek mümkün değildir. Örgütsel bilgi, kültür, yapılar, teknoloji ve örgütü oluşturan bireylerin eşsiz görünüşleriyle ilişkili olmaktadır. Bilgi aynı zamanda en geniş sosyal ortam olan ulusal ve küresel çevrede bulunur. Bu yüzden bilgi faktörlerini belirlemeye yönelik herhangi bir girişim doğal olarak karmaşık olacaktır.


- Bilgi kendi kendisini organize eder. Örgütlerde her gün bilgi yaratılmakta, muhafaza edilmekte, yenilenmekte ve kaybedilmektedir. Bilginin kendisine özgü bir yaşam süreci vardır. Bu bağlamda bilgi, kendi kendini organize eden bir varlıktır. Bilgi gerçekten kendini organize edebiliyorsa o zaman engelleri ortadan kaldırmak en iyi yaklaşım olur. Bilgi destekleyici bir ortamda üretilebilir. Hiç kimsenin dikkate almadığı ve desteklemediği ilkeler, kurallar ve teknoloji sistemleri bilgiyi yaratmada önemli bir engeldir. - Bilgi dil yoluyla seyahat eder. Dil, insanların deneyimlerini veya bildiklerini aktarmasına imkân sağlar. Bilginin her modu farklı bir dilde seyahat eder. Dil insanı belli bir deneyim dünyasına alıştırır. Örneğin geleneksel yönetim, istatistiksel kontrol, muayene ve bilanço dilini kullanır. Bir çalışan bu dili öğrenmeden yönetim derecelerine yükselemez. - Bilgi değişimi elde tutar. Bilgi modelleri sürekli olarak değişmekte olduğundan bilgi yönetiminde nihai çözüm yoktur. Şu anda en iyi yaklaşım, örgütte hareketliliği sağlayan yaklaşımdır. Esnekliğin temel alındığı bu yaklaşım ve düşüncede, her zaman denenmeye değer farklı yaklaşımlar söz konusu olabilmektedir. Gerçekte bilgi üzerinde sürekli tartışma doğru cevabı ortaya atmaktan daha iyidir. Bilginin Özellikleri Bilgi karar vericinin belirsizliğini azalttığı oranda değerli olacaktır. Bilginin değeri karar verilecek sorunun önemi ile de yakın ilişki içindedir. Her ne kadar soruna ve karar ortamına göre istenilen bilgiler farklılık gösterirse de, hepsi için geçerli olan ortak özellikler vardır. Buna göre bilgi, - Doğru - Tam Zamanında - Eksiksiz - Kısa - Yerinde - Ucuz olmalıdır. Bilgiyi "gerekçelendirilmiş doğru inanç" olarak tanımlayan Nonaka (1994: 15), örgütsel bilginin, örtük ile açık bilgi arasındaki sürekli diyalog sayesinde yaratıldığını belirtip bu diyalogun doğasını incelemiş, bilgi yaratmanın dört boyutunu tanımlamış ve açıklamıştır: 1. 2. 3. 4.

Örtük bilgiden örtük bilgiye dönüşüm (Sosyalleştirme) Örtük bilgiden açık bilgiye dönüşüm (Dışsallaştırma) Açık bilgiden açık bilgiye dönüşüm (Birleştirme) Açık bilgiden örtük bilgiye dönüşüm (İçselleştirme)

Bilgi özünde yeniliği, yenilik de bilgiyi barındırır. Bilim, önemli bir sosyal gelişme unsurudur. Bilim ve bu bağlamda bilgi güçtür ve insan ve toplumu ileriye götürmektedir. Bu ileriye gitme, hayatın daha güvenli, daha konforlu ve daha mutlu olması anlamında bir ilerlemedir. Bilim, objektif olarak düşünüldüğünde, nötr bir alandır. Ancak o


kullananların niyetlerine göre bir toplumu ileriye de götürebilir, geriye de götürebilir. Bilginin üretimi, yenilikçilik için ön koşuldur. Yenilikçilik bilginin üretilmesini zorunlu kılmaktadır. Herhangi bir örgütte, yenilikçiliğin sağlanabilmesi veya geliştirilebilmesi için, o örgütte bilgi kapasitesinin artırılması ve bilginin yaygın bir şekilde kullanılması gerekir. Bilgi, mevcut uygulama ve kullanım alanı dışında yeni bir ürün, süreç veya yapıya uygulanabilir ve var olan değerine artı bir katkı sağlarsa yenilikçi özelliğinden söz edilebilir. Bilginin yeni alanlara kaydırılması, örgütsel öğrenmenin yaygınlık kazanması ile ilişkilidir. Bilgi paylaşımı hem iletişim hem de enformasyonun dağılımı ile ilgilidir. Çünkü bilgi karmaşık ve bağlantılı bir özellik arz eder. Bilgi, bir organizasyon içinde uygun şartlar sağlandıkça serbestçe taşınabilir. Bilgi paylaşımı, en az iki taraf arasında bir ilişkiyi ima etmektedir. Bir taraf bilgiye sahipken diğer tarafta bu bilgiyi elde edendir. Bilgi paylaşımı iki birey veya daha fazla birey arasında bilinçli olarak gerçekleştirilen bir süreçtir; deneyim ve tecrübeye dayalı olarak bir sohbet ortamında veya toplantı sırasında karşılıklı etkileşim sonucu ortaya çıkabilir. Gün geçtikçe bilginin önemi artmakta, onun nasıl kullanıldığına bağlı olarak geliştirilen teknoloji hayatımızı kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bilgi toplumu, tarım ve sanayi uygarlıklarından sonraki Üçüncü Dalga Uygarlığı’nın başlangıcıdır. Bilgi toplumu, bilgi ekonomisi kapitalist-ötesi, sanayi sonrası, dijital toplum gibi farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Bilgi toplumunda bilgi ve iletişim teknolojisiyle sınırlarının ortadan kalkması ve ekonomik olarak küreselleşme yeni bir unsur olarak toplumların gerçekliğine yerleştirmiştir. İletişim teknolojilerinin gelişmesi ulus devletlerin sınırlarını küçültmekle beraber; yerel kimliklere dayalı örgütlenmelere bütünleşme fırsatı yaratmaktadır. Bilgi toplumu çok merkezli fonksiyonel toplum yapısına dönüşürken; sosyal hareketlerin görülme sıklığı artmaktadır. Bilgi toplumundaki birey ise girişimci, üretici ve yaratıcı yeteneğini kanıtlamaya ve kendini gerçekleştirmeye yöneleceğinden, sanayi toplumunun yalnızlaştırılmış bireyinden daha aktif bir kimliğe doğru evirilmektedir. Bireysel bağımsızlığı yaratan bilişim teknolojileri, bireylerin ortak değer ve tatminlere doğru yönlenmesini sağlamakta ve gönüllü topluluklar, sosyo-ekonomik sürecin öznesi durumunda gelmektedir. Bilgi toplumunda müşterek katılım ve sosyal yarar belirleyici olmaktadır. Bilgi toplumundaki gelişmeler kısa sürede üretimin ve verimliliğin artmasına yol açmakta ve yeni teknolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri de teşvik etmektedir. Bilgi toplumundaki tüm bu gelişmeler diğer dünya ülkelerini de kısa zamanda etkisi altına almış ve uluslararası alanda ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanda entegrasyonu beraberinde getirmiştir. Bilişim teknolojilerinin sinerjik yapısı, insanoğlunun davranış kalıplarını da etkilemektedir. Birey ortak değer ve ortak katılıma doğru ilerlemekte; yenilikçi ve yaratıcı çözümler üreterek, toplumu tarih içinde bir kez daha şekillendirmektedir. Bir toplumun gelişmesi ve ilerlemesi ancak bilimsel çaba ve gelişmelerle sağlanabilir. Bilimsel gelişmeler topluma ivme kazandırır ve toplumu dinamik tutar. Dinamik bir toplum da yeniliğe ve gelişmeye açık bir boyut gösterir. Sosyal gelişme de yenilik ve icatlarla sağlanabileceği için, bilim, hem toplumun sorunlarının çözümüne katkı sağlar hem de topluma yeni ufuklar ve hedefler verir. Bilim, toplumlar için daima bir gelişim ve yenilik alanıdır. Bu alan daima işler bir halde tutulmak durumundadır.


Bilim ve bilimsel gelişmelerin amacının doğru tespit edilmesi, bilimin geleceğinin, yönünün ve sonuçlarının doğru temeller üzerine kurulması anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda bilimin kontrol edilmesi ve yönlendirilmesi olarak da düşünülebilir. Burada bilimsel özgürlük akla gelebilir. Ama kast edilen bilimsel özgürlükten ziyade, insana fayda verecek bir bilimden söz edilmektedir. Bir başka ifadeyle, insanlığın geleceğini aydınlatacak ve ona rehberlik edecek bir bilim amaçlanmak durumundadır. Eğer bilim, insanlığın geleceğini karartacak ve tehdit edecekse bu bir gelişme ve ilerleme olarak değil, bilakis gerileme ve çökme olarak algılanabilir. Halbuki bilimin amacı, “insanın doğa ile ilişkisini yansıtan teknik ve pratik kaygılar, öznelerin nesnel deneyime sahip olabilmelerinin zorunlu koşullarıdır. Bilginin oluştuğu ortamla bilginin uygulanabileceği yapıyı birleştiren de bu yarardır, yani insanın doğaya teknik olarak hakim olma çıkarıdır. Bilime ve bilimsel faaliyetlere ayrılacak kaynak ve yapılacak yatırımlar, aynı zamanda toplumun geleceğine yapılmış yatırımlar olarak değerlendirilmektedir. Eğer toplumun daha iyi bir düzeye çıkarılması ve mevcut sorunlarının köklü ve kalıcı bir şekilde çözülmesi düşünülüyorsa, bilimsel alana yönelinmesi olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Bugün insanlığın geldiği bilimsel aşama, bu alanda ortaya konulan çabaların bir sonucudur. O nedenle bilimsel alanın açık uçlu bir gelişme trendi olarak görülmesi gerekmektedir. Bilimsel alanın açık uçlu olması, toplumun tüm alanlarında kendini yenileme ve geliştirmeye açık olması anlamına gelmektedir. Kendini yenileyen toplumlar ise hem dünya standartlarını yakalama hem de kendilerini standartların üzerinde bir yaşam alanına götürmüş olurlar. Bu anlamda bilimsel çalışmalara öncelik veren ve bu alana yatırım yapan toplumlar diğer toplumlara göre daha iyi imkanları elde etmektedirler. Bugün dünyadaki ülkelere bakıldığında AR-GE (Araştırma –Geliştirme) alanına yatırım yapan ülkeler bunun karşılığını orta ve uzun vadede elde etmektedirler. Belki bütün gelişmişlik imkanlarını bu alanla izah etmek doğru olmayabilir. Ancak unutulmamalıdır ki gelişmiş ülkelerin bu alanlarda önemli çabalarının ve yatırımlarının olduğu görülmektedir. Bunun sonuçlarını açık bir şekilde görme imkanı da vardır.

SONUÇ; Teknoloji bilgi sahipliğini toplumun belli bir kesiminin ayrıcalığı olmaktan çıkartmıştır. Böylece bilgi paylaşım araçlarının gelişimine bağlı olarak sosyal hareket örgütlenme biçimleri, eylem repertuarları, aktör ve konuları da değişmektedir. Gerek internet üzerinden örgütlenme gerek internetin bir eylem biçimi olarak kullanılmasıyla olsun, sosyal hareketlerin genele yayılmasına yardımcı olmuştur. Mobil iletişim ve internetin günlük yaşama etkin bir şekilde katılması sosyal hareketlere örgütlenme kolaylığı sağlamaktadır. Özellikle güçlü devlet yapılarında ve siyasi olarak çalkantılı dönemlerde tamamen baskı altına alınamayabilir. Böylece Filipinler örneğinde olduğu gibi sosyal hareketlerin oluşmasına yardımcı olur. Bilgi toplumu yapısal olarak sanayi toplumunun güvenlik ağılıklı ve ekonomik nitelikteki sorunlarına ilaveten, sosyal hareketler vasıtasıyla kültürel ve kimlik ağırlıklı sorunlar da tartışılması sağlanmakta, bilgi toplumunda müşterek katılım ve sosyal yarar belirleyici olmaktadır. Sanal eylemler bu noktada farklılıkların ifade hürriyetlerini destekleyebilecek potansiyeli bulunmaktadır. Toplumsal değişimin itici gücü, işçi hareketlerinden sivil hareketlere kaymaktadır. Sosyal hareketler, geleneksel devletten, siyasal ve ekonomik demokrasiden, sivil topluma ve sivil


demokrasiye geçişte demokrasinin genişletilmesine, derinleştirilmesine ve hatta yeniden tanımlanmasına katkıda bulunacaktır.

Kaynakça; -The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Management -Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi -M. Akif ÖZER / Doç.Dr./ Gazi Ünv./ İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü -Çevrim İçi Bilim Haberciliği / TÜBİTAK /2009 -Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi/2009 -Ali AKDOĞAN /Doç. Dr., / Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,/ Din Sosyolojisi Anabilim Dalı


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.