Ramazan iklimi kur’an iklimi

Page 1

Downloaded from: justpaste.it/v2u1

HASBİHAL-İ RAMAZAN -4 --- Bir Ayet; "İnsanlardan, (yeryüzünde) hareket eden (diğer) canlılardan ve hayvanlardan yine böyle çeşitli renklerde olanlar vardır. Allah’a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır." FATIR/28

--- Bir Hadis; "Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur."

--- Bir Dua; "Allahım! Bu günde beni kendi hoşnutluğuna yakınlaştırıp, gazap ve azabından uzaklaştır. Bu günde ayetlerini okumaya beni muvaffak kıl; rahmetin hakkına ey merhametlilerin en merhametlisi."

--- Bir Güzel Söz; "Bin defa mazlum olsan da bir defa zalim olma!.." Hz. Ali. (r.a.)

Ramazan İklimi Kur’an iklimi

Yüce Allah’ın bu aya uygun gördüğü vasıf bu. “Kur’an’ın indirildiği ay; Ramazan.” Rahmet, bağışlanma, cehennemden azat olma, bu aya ait. Üç eşit parçaya bölünen, ya da üç eşit rahmete vesile kılınan otuz gün, yani bir ay, yani Ramazan ayı. Bu kıymet ü şeref diğer ayların hiçbirinde yok.


Evveli rahmet, ortası bağışlanma ve son kısmı cehennemden azat olma muştusunu, müjdesini sadece ramazan ayı bünyesinde barındırır. Bu eşsiz aya bizleri kavuşturan yüce Allah’a hamdolsun. Bu ayın bir diğer müseccel ismi ‘Kur’an ay’ıdır.

Kur’an okumak için ille de ramazanın gelmesi gerekmiyor. Allah kelamını hayatımızın her anına yaymak zorundayız. Ama, “Rahmet ve Şefaat peygamberi” (as)’ın bu ayda Kur’an okumaya bir başka önem vermesi ve de “Vahyin ilk muhatabı olarak O’nun (as) ve vahyi ulaştırma ile görevli Hz. Cibril’in (as) bu ayda mukabele/karşılıklı Kur’an okumayı prensip haline getirmiş olmaları, aziz milletimiz ve topyekün İslam alemi tarafından aynen benimsenmiş ve Ramazan ayı Kur’an ve mukabele ayı olarak yaşana gelmiştir. On dört asırdır da bu anlayış “reformistlere” inat değişmeden devam etmektedir. Kur’an; Allah kelamı, Allah’a ait söz, Allah’ın sözü. Sözlerin en güzeli. Bizi yoktan var eden, yaşatan, rızıklandıran, nimet veren, evlat veren, mal mülk, servet veren, “ecel/vâde” gelince de bizi huzuruna davet edip yaptıklarımızın hesabını bize soracak olan Allah’ın kelamıdır Kur’an.

Aşağıdaki hadis–i şeriflerde de görüleceği gibi Kur’an okumak bir yönüyle Allah ile konuşmaktır. Bir mümin için yaratıcısıyla konuşmaktan daha güzel ne olabilir. Sevdiğimizden gelen bir mektuba, hatta manasını bilmesek, içinde yazılı olanı anlamasak da günlerce gözü yaşlı dökerek bakmaz mıyız? Onu koklayıp, öpüp bağrımıza basmaz mıyız? Büyük bir sevgi ve hayranlıkla seyretmez miyiz? Üç şeye bakmak ibadet; Kur’an’a, Kâbe’ye, Anne yüzüne. Hadis–i şeriftir bu. Kur’an’ın ne dediğini anlamak, ondan etkilenmek için yeterli olsaydı, bir çok Batılı araştırmacı çoktan Müslüman olurdu. Manasını bildiği halde, Kur’an’ın, ne ahlakında, ne ibadet anlayışlında, ne de insanlığında zerre olumlu değişiklik yapmadığı nice teologlarımız var.


Okuyorlar, anlıyorlar ama “gereğini” yapmıyorlar. Okuyorlar, anlamıyor ya da okuyamıyorlar, ama okuyup anlayanların anlattıklarıyla yetinip sürekli ibadet ediyor, abid ve azhid oluyorlar. Hangisi daha makbul? Bir hadis–i şerifte ne güzel ifade ediliyor: “Nice Kur’an okuyucu var ki, Kur’an ona lanet eder”. Niye? Çünkü okuduğu Kur’an sadece ağzından lafız olarak dökülür, ama ne ahlakına, ne gönlüne zerre etki etmez. Kur’anî bir şahsiyet oluşmuyor kendisinde. Kur’an’dan koptukça Allah’ın rahmetinden de mahrum kalıyoruz. Bir çok manevî rahatsızlığımızı Kur’an okuyarak tedavi edebiliriz. Yapın, görün. Kuran okumanın, okutmanın, okunmasına sebep olmanın ne büyük bir fazilet olduğunu Hz. Peygamber (as)’in hadislerinden öğrenelim.

“Kur’an, Allah’tan başka her şeyden faziletlidir. Kur’an’ın diğer kelama olan üstünlüğü, Aziz ve Celil olan Allah’ın yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir.” “İbnü Abbas (ra)’dan: Resulüllah (as) şöyle buyurdu: “İçerisinde Kur’an’dan biraz bir şey bulunmayan kimse harap olmuş ev gibidir.” “Kur’an, Allah’a, semalardan, arzdan ve onlardakilerden daha sevimlidir.” Kur’an şefaat edicidir, şefaati kabul edilendir, şereflidir, tasdik edicidir. Kim O’nu önder edinirse O’nu cennete götürür. Kim de O’nu arkasına atacak olursa, onu cehenneme gönderir.” Kur’an bir ucu Allah’ın (diğer) ucu sizin elinizde olan bir iptir. O’na sımsıkı tutunursanız O’ndan sonra ebedi olarak sapmaz ve yok olmazsınız.” Kim Kur’an’a saygı gösterirse, Allah’a saygı göstermiş demektir. Kim de Kur’an’a saygı göstermezse, Allah’ın hakkını küçümsemiştir.” Kıyamet günü Kur’an’ın şefaat ettiği kimse kurtulur. Çünkü O’nun şefaati cehenneme girmeye manidir. O’ndan başkasının şefaati ise azabın vukuundan sonra kurtarıcıdır.” Ebu Zer’den: Resulüllah (as) bana dedi ki: “Ey Ebu Zer, Allah’ın kitabından bir ayet öğrenmek için sabahleyin evden çıkman senin için yüz rek’at namaz kılmandan daha hayırlıdır.” Resulüllah (as) buyurdular ki: “Kur’an okuyan mümin, kokusu ve tadı güzel olan turunç gibidir.


Kur’an okumayan mümin tadı güzel ve fakat kokusu olmayan hurma gibidir. Kur’an okuyan münafık (başka bir rivayette “facir” olarak geçer) kokusu güzel fakat tadı acı olan fesleğen (otu) gibidir. Kur’an okumayan münafık ise kokusu olmayan acı yaban keleği gibidir.” Resulüllah şöyle buyurmuşlardır: “Kim Kur’an’ı okur ve O’nun ila (gereği gibi) amel ederse, kıyamet günü onun anasına ve babasına ziyası dünya evlerindeki ziyasından daha güzel bir taç giydirilir. Kur’an ile amel etmeyi ne zannediyorsunuz!?” Kuran öğreniniz. Muhakkak O, kıyamet günü ehline ne güzel şefaatçıdır.” “Evladına Kuran öğretene kıyamet günü cennette taç giydirilir.” Resulüllah (as), Hz. Ali (ra)’ye: “Ya Ali! Kur’an öğren ve insanlara öğret. Senin için her harfine on sevap vardır. Eğer sen ölürsen şehit olarak ölürsün. Ya Ali, Kur’an’ı öğren ve insanlara öğret, sen öldüğünde melekler kabrini, insanların Allah’ın evini haccettikleri gibi haccederler.” Yukarıda ancak çok azını zikrettiğim daha bir çok hadis–i şerif Kur’an’ı okumanın, okutmanın, okunmasına yardımcı olmanın faziletine işaret etmektedir. Bütün bunlardan Kur’an’ın okunmasına yardımcı olmamanın ne anlama geldiğini, insanı Allah’ın huzurunda hangi acınacak duruma düşürdüğünü de kolaylıkla anlayabiliyoruz. Cihana hükmetmiş ecdadımızın bu şan ve şerefi Kur’an’a yaptığı o eşsiz hizmete borçlu olduğunu cümle alem de bilmektedir. Ramazana tekrar kavuşmuş olmanın heyecanını yaşadığımız şu günlerde, her an Kur’an ile olalım, Kur’an’dan kopmayalım. Başımızdan eksik olmayan nice belâ ve musibetin Kur’an’a uzaklığımızdan, O’na sırtımızı döndüğümüzden olduğunu da unutmayalım.

Ve soruyorum bir kere daha kendi kendime; Aklanmak, “Ramazanda değilse peki, ne zaman?”

"Allah'ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana dayandım, Senin verdiğin rızıkla orucumu açtım. Yarının orucuna da niyet ettim, benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla." Hazırlayan; Müjdat GÖKÇE


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.