ANKARA ÜNIVERSITES/ ILAHIYAT FAKÜLTESI YAYINLARI XXXI
KANUNPNIN C İVJSU VE
İ LK SEFERLERI
HÜSEYİ N G. YURDAYDIN
TÜRK TARIH KURUMU BASIMEV İ -ANKARA
1961
KANUNI'N İ N CULUSU VE İ LK SEFERLERI
ANKARA ÜN İ VERS İ TES İ ILAHIYAT FAKÜLTESI YAYINLARI XXXI
KANUNPN İ N CÜLÜSU VE
İ LK SEFERLERI
HÜSEYİN G. YURDAYDIN
TÜRK TARIH KURUMU BASIMEV İ -ANKARA
1961
IÇINDEKILER Önsöz I. II.
ŞEHZADE SÜLEYMAN'IN CVLf.JSU
3— 6
ŞAM BEYLERBEYİ CANBERDI GAZALI'NIN İSYANI 7-14 7— 8 1. isyanın Başlaması ve Haleb'in Kuşatilması 2. İstanbulda Toplanan Divan ve Ferhad Pa şamn Başku8-11 mandan Tayin Edilmesi 3. Osmanh Ordusunun Şam İstikametinde Ilerlemesi ve İki 11-12 Ordunun Karşılaşması 12-14 4. Zaferi Müteakip Yap ılan İşler 14 5. Bu Sırada Yapılan Bazı Tayin ve Nakiller
III:
İLK MACAR İSTAN SEFERI VE BELGRAD'IN ALIN15-34 MASI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.
8. 9. 10. 11. 12.
15-16 Seferin Sebepleri 16-20 Sefer Hazırlıkları 20 Bu Sırada Yapılan Diğer Bazı İşler 20-21 Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa şa'nın Sefere Hareketi 21-22 Hazırlıklann Tamamlanması 22-26 Sultan Süleyman'm Bu Sefer İçin Yola Çıkması Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa şa'nın Bö ğürdelen, Vezir-i Azam Piri Mehmed Pa şa'n ın Belgrad İstikametinde ilerle26-27 me Emrini Almalar ı 27 Böğürdelen'in Fethi 27-29 Piri Mehmed Paşa'nın Belgrad'ı Muhasara Hazırlıkları 29--31 Belgrad Kalesinin Fethi 31-33 Istanbul'a Dönüş 33-34 Kış Esnasında Yapılmış Olan Bazı İşler
IV. RODOS ADASININ FETH İ 1. Seferin Sebepleri ve Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar 2 Padişahm Sefere Hareketi 3. Ordunun Adaya Geçmeye Ba şlaması 4. Rodos Kalesinin Fethi İçin Yapılan Cenk 5. Fetihten Sonra Yap ılan İşler 6. Padişahm İstanbul İstikametinde Hareketi Bibliyografya indeks
35-44 35-37 37-39 39-41 41-43 44 44 45-49 51-54
Ö NS ÖZ Kanuni Devri, tarihimizin önemli safhalarından biridir. Buna rağmen bu devir hakk ında yazılmış olan eserlerde hemen her zaman ça ğdaş Osmanlı kaynaklarından faydalanılmış olduğunu söylemek mümkün de ğildir. Oysaki herhangi bir devrin tarihi yazılırken, her şeyden önce o devrin ça ğdaş kaynaklarına başvurulması gerekir. Biz bu ara ştırmamızda daha çok ça ğdaş Osmanlı kaynaklarına dayanarak S ehz a de Süleyman' ın tahta ç ıkışı ve C anb er di Gazali isyanı ile Belgrad ve Rodos'un fetihleri hakkında bilgi verece ğiz. Bunu yaparken kaynaklar ımızm verdiği yeni bilgilerin takdimi ve bu suretle münaka ş alı olan meselelerin aydınlatılması hususu üzerinde önemle duraca ğız. Böylece kullanmak imkanı nı bulduğumuz kaynaklar ın değerlerini de belirtmiş olaca ğız. Bu maksatla iş e, Ş ehzade Süleyman' ın cülüsundan ba şlıyaca ğımız tablidir. Bu vesile ile baş ta Dekan vekili Ord. Prof. Hilmi Ziya Ülken olmak üzere, ara ştırmamızı n yayımlanmasına karar veren Ilahiyat Fakültesi Yay ın Komisyonu üyeleri ile, dizgi ve bask ı işinde gerekli titizli ği göstermi ş olan Türk Tarih Kurumu Basımevi personeline te şekkür ederim. Ankara, Kas ım 1960.
H. G. YunDAvDIN
I — ŞEHZADE SÜLEYMAN'IN Cİ:TLÜSU Bilindiği üzere I. S elim, 8 Şevval 926/21 Eylül 1520 tarihinde ölmüştü 1 . Bu hadise üzerine akdedilmiş olan divanda Şehzade Süleyman'a derhal haber gönderilmesine ve o gelinceye kadar da Selim'in ölüm haberinin gizli tutulmasına karar verilmi şti. Zira duyulduğu takdirde herhangi bir fitnenin ç ıkması ihtimalinden korkuluyordu. Bu sebeple Ş ehzadeye yaz ılmış olan mektup derhal yola çıkarılmış , bundan sonra da hiçbir şey olmamış gibi günlük işlerin yürütülnıesine devam edilmiştir. Diğer taraftan babas ının ölüm haberi, Şehzadeyi oldukça sarsmıştı . Bununla beraber Süleyman, "kazaya r ıza" göstermesini bilmiş ve haberi aldığının ertesi günü Manisa'dan İ stanbul istikametinde yola çıkmıştır 2 Ancak gerek muas ır ve gerekse muas ır olmıyan kaynaklarımızda Şehzade Süleyman' ın Istanbul'a ne zaman muvasalat etti ği ve dolayısiyle tahta hangi tarih ve günde çıkmış bulunduğu hususunda verilmiş olan tarihler, birbirini tutmamaktad ır. Bostân'a göre Şehzade Süleyman, 18 Şevval 926/1 Ekim 1520 tarihinde eültis etmi ştir.3 Fakat bu tarihe rastlıyan gün meselesinde Bostâ n' ın eserinin muhtelif nüshaları arasında mubayenet bulunmaktad ır. Bunlardan ikisi 4 Ş ehzade Süleyman' ın 18 Şevval Yek ş enbih (Pazar) günü, di ğer üçü de 5 18 Şevval Şenbih (Cumartesi) günü ciilfıs ettiğini ifade etmektedirler. 18 Şevval 926 tarihi, 1 Ekim 1520 Pazartesi gününe rastlamaktadır. Bu duruma göre K anuni'nin eülfıs tarihi 18 Ş evval kabul edildiği takdirde Bostân' ın eserinin muhtelif nüshalarında kaydedilmiş olan günlerin ikisinin de yanl ış olduğunu kabul etmek lâz ımdır. Gün hususunda bir ş ey söyle.
Bak. Kemal Pa ş a-zade, <OşınCın, c. X, s. 29, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri kısmı, T 28. Bak. Ma trgı kçi, Süleymanniime, 8 a, TSMK, Revan 1286. 3 Bak. Süleymanneime, varak 3 b, TSMK, Revan nüshas ı nu. 1283. 4 Revan (nı.ı . 1283) ve Viyana Nat. Bibl.'inde bulunan H.O. 42 b nu.h nüsha. 3 Ayasofya (3317), Tarih Kurumu (18) ve Viyana Nat. Bibl.inde H.O. 42 a nu.11 nüsha.
KANUNPNİN CIIIXISU VE İLK SEFERLERI
•
memesine rağmen, Matrüli. da bu tarihi 18 Şevval olarak göstermektedir 6 Kemal Pa ş a-z a de ise bu tarihi "17 Şevval, yevm ül-ahad" yani 30 Eylül, Pazar olarak kaydetmi ştir Diğer taraftan K anunî'nin eülûsunu "17 Şevval, Yekşenbih" olarak göstermek suretiyle bu fikre 'Ali de i ştirak etmiştir 8 Böylece görülmektedir ki Kemal Pa ş a-zade ve 'Ali tarafından kaydedilmiş olan ve takvim hesabına da uygun bulunan "17 Şevval 926, Yevm ül-ahad (Yek şenbih)130 Eylül 1520 Pazar" gününü K a nu ni'nin cülûs tarihi olarak kabul etmek lâz ımdır. Anlaşılmaktadır ki gerek B o st ân'ın ve gerekse Matrâk.çrn ın kayıtları yanlıştır. Ancak Bost ân'ın eserinin yukarıda işaret edilmiş olan iki nüshasında cülûs gününün do ğru olarak kaydedilmi ş bulunduğunu belirtmek lâz ımdır. Diğer taraftan Ş ehzade Süleyman' ıtı İstanbul'a muvasalatını ve eülıisunu "11 Şevval" olarak gösteren SivâsI 9 ise tamamiyle âldanmaktad ır. Zira I. Selim, 8 Şevval 926/21 Eylül 1520 tarihinde ölmü ş olduğuna göre", üç gün içinde Manisa'ya haber gitmesine ve Şehzade'nin bu müddet zarfında İstanbul'a ula şmasına maddeten imkân yoktur. Bu arada, Hammer de gerek Bostân (Ferdi)' ın ve gerekse Sivâsi gibi bu tarihi yanh ş olarak "11 Şevval" gösteren Celâl-zade Mustafâ'mn hatas ını görmüş, Venedik elçileri muhaberat ına istinaden bu tarihi 16 Şevval 926/30 Eylül, Pazar şeklinde kaydetmiştir 11 ki, 16 Ş evval, 29 Eylül Cumartesi gününe rastlad ığı cihetle bu konuda onun da° yanlış bir neticeye varm ış bulunduğu kendili ğinden anlaşılmaktadır. Ş ehzade Süleyman' ın böylece 17 Şevval 926/30 Eylül 1520 tarihinde ciihisundan sonra, bu hâdisenin duyurulmas ı için ulaklarla her tarafa hükümler gönderilmi ştir ". Cülûsun ertesi günü Selim'in cenazesi de İstanbul'a gelmi ş bulunuyordu. Namaz ı kılınarak defnedildi. Bundan sonra Süleyman, vüzera, ümera, .
'.
.
• Süleymannâme, 8 b, aym nüsha. 7 Tevarlh-i `0.1mün, X, s. 48, aym nüsha. • Künh al-A4bür, 1 b, D.T.C.F. Kütüphanesi, İsmail Saib Sencer kitaplar ı, nu. 1783. 9 Bak. Süleymannâme. 9 a, TSMK, Hazine kısmı, nu. 1340. 1 ° Bak. Kemal P a ş a- zade, ayni eser, aynı cilt, s. 29. il Bak. Devlet-i Osmaniye Tarihi (D.O.T.), M. Ata tere., V, 10, 269, not 3. 12 Bak. Bostgin, ayn ı eser, 4 a, Revan nüshası; Matr kçi, aynı eser, 12 a, aynı nüsha.
ŞEHZADE SÜLEYMAN'IN C131,121SU
5
dergâh- ı âli kulları, Yeniçeriler ve sair sipaha ihsanlarda bulunmu ş, her birinin dirliklerini artırmıştır ". Daha sonra Manisa'dan Şehzadeleri getirmek üzere adamlar gönderilmi ş , bu arada hemen her gün akdedilen divanlarla memleket i şlerinin yürütülmesine çalışılmış, bir taraftan liyakatli kimselerin mans ıbları yükşeltilmiş, diğer taraftan mahhil bulunan mans ıblara yeni tâyinler yap ılmıştır. İşte bu sırada Manisa'da "lalithk" hizmetinde bulunmuş olan K a s ı m P a ş a'ya vezirlik verilmi ştir. 14 Diğer taraftan I. Selim'in Iran ile olan ipek ticaretinin men'i hakk ındaki kararına aykırı hareket etmiş bulunan tüccar ın zaptedilmiş olan mallarının tazmini cihetine gidildi ği görülmektedir. Bu maksat için hazineden "... yüz kerre yüzbinden ziyade akçe..." 15 çıkarılmış ve herkesin hakkı kendisine teslim edilmi ştir. Gerek Kemal Paş a-zade 16 ve gerekse `X11 17 bu hâdiseyi, Sultan Süleyman' 7 ın tahta çıkar çıkmaz göstermi ş olduğu bir kaç adalet örneğinden birisi olarak ele almakta, hususiyle Kemal P a ş az a d e, bu konuda oldukça teferruath bilgi vermektedir. Bu meyanda onun, bir kızgınlık anında verilmiş olan Selim'in mezkür yasağı neticesinde, ticaret hayat ında hissedilir bir sönüklü ğün kendisini göstermiş bulunduğunu tebarüz ettirmesi cidden ilgi, vericidir. Di ğer taraftan yukar ıda adı geçen iki kaynakta bahis konusu edilen diğer bir hâdise de, arzu edenlerin vatanlar ına dönmesine müsaade verilmi ş olan sürgünler meselesidir. K em al P a ş a-z a d e, bunların Kahire'den Istanbul'a sürülmü ş olduklarını ifade etmiş olduğu halde, bunların Tebriz fethi sonunda sürülmüş olan altıyüz haneden ibaret bulunduklar ını söylemektedir. Bu hâdise üzerinde duran Hammer, bu alt ıyüz haneyi Mısırlı kabul etmektedir. 18 Sultan S üleym a n'ın bu sırada gös7 termiş bulunduğu adalet örneklerinden birisi de baz ı şayialar üzerine "Kanl ı" lâkabı ile meşhur Gelibolu beyi Kaptan Cafer Bey'i kethüdas ı vasıtasıyla 19 teftiş ettirmesidir. Bu tefti ş sonunda Bak. Bostün, ayın eser, 4 b, aynı nüsha. Bak. Matrükçi, 36 a, b; Bostan, 4 b. 13 Bostün, 6 b, Türk Tarih Kurumu (T) nüshası. ie Tetıürih-i <Oşmün, X, s. 65 vdd., aynı nüsha. Künh al-Abbür, 2 a, aynı nüsha. la Bak. D. O. T., V, 12. 1 ? 'AM, 2 b. 13
14
6
KANUNPNIN CULCSU VE İLK SEFERLERI
Cafer Bey'in gerek baz ı haksızlıkları ve gerekse halka kar şı yapmış olduğu zalimane muameleleri sabit oldu ğu cihetle ilk önce, yapmış olduğu haksızlıkları kendi "rızkından" ödemeye mecbur edilmiş , daha sonra da Zilhicce 926/Kas ım 1520 tarihinde 20 hayatına son verilmi ştir.21 Manisa'dan İstanbul istikametinde yola çıkmış olan şehzadeler de i şte bu sıralarda (Zilhicce 926/Kas ım 1520) 22 Gelibolu'dan geçmi ş bulunuyorlardı . Istanbul'a bir kaç menzil kalınca kendileri devlet erkan ı ve askerler taraf ından karşılanmışlardır.
Ma“'a kçi 12 b vd. Kemal Pa ş a-zade, X, s. 63; MatrülFçl, 12 b vd.; Bostün, 7 a„ T nüshası ; `Ali, 2 b. Bostün, 7 b, T nüshas ı. 20 21
,
II — ŞAM BEYLERBEY İ CANBERD İ GAZALI'NIN İ SYANI 1
—
İsyanın Başlaması ve Haleb'in Ku şatılması :
Çerkes ümeras ındarı olup cür'et ve eeladetiyle maruf olan Canberdi Gaza li'ye 23 Yavuz Selim'in M ısır fethi sonunda H a yr Bey'in ricasiyle evvela Kudüs ve Gazze sancaklar ı verilmiş ; daha sonra da Ş am beylerbeyli ğine getirilmişti. 24 Ancak kendisinin Selim'in ölümü üzerine 25 Osmanlı Devletine kar şı isyan ettiği görülmektedir. Halbuki kendisine itibar gösterilmi şti; rahat ve huzur içinde ya şamakta idi. Öyle görünüyor ki, o daha Selim'in ölümünden önce, o civara da ğılmak suretiyle hayatlar ını kurtarmış olan eski silah arkada şlarını etrafına toplamış , idaresinde bulunan Ş am vilayeti dahilinde onlara mevkiler vermi ş , böylece onların dahi rahat ve huzura kavu şmasını temin etmişti. Bunlar bir gün intikam almayı düşünüyorlar, fakat çok ihtiyatl ı hareket ediyorlardı . Selim'in ölümünü, bu arzularını yerine getirmek için iyi bir fırsat telâkki ettiler ve harekete geçtikler. "... eyyam- ı, fetret ve hengCn ı fırsatdur ." 26 diyorlar ve eenk için haz ırlanıyorlardı . Bu arada Ş am'da merkeze ba ğlı askerin bir kısmını öldürmeyi, bir kısmını da hapse atmayı ihmal etmemişler, bir taraftan da, Ş am eyaletinin merkeze gönderilmesi gereken emvaline el koymuşlardı . -
Diğer taraftan isyan haberini etrafta bulunan kabile e şrafına bildirmeyi de unutmamış olan Gaz ali'nin etrafında oldukça bir kalabalık toplanmış bulunuyordu. M at r â k ç i'ya göre, 27 bu miktar, piyade ve süvari olmak üzere, on binden fazla idi: B o s ta n, "...Arap ve Ekraddan ve Türkman taifesinden hayli asker cem22 Aslen Slovanyah olan Gazali hakkında bak. H. G. Yurd ayd ı n, Bostün'tn Süleymannâmesi, Belleten, XIX, sayı 74, s. 156, not 55. 24 Bak. MatrölFçl, 13 . b. 22 Selim'in ölüm tarihi için bak. Kemal Pa ş a-zade, X, s. 29, ayn ı nüsha. " Bak. MatröIcçl, 15 a. 22 Bak. Süleymann,âme, 15 b.
KANUNPNIN CULTSU VE İLK SEFERLERI
8
edib..." 28 demek demek suretiyle Gazali'nin etraf ında toplananların mahiyeti hakkında bir fikir vermekle beraber, bu konuda rakam vermemekte, `Ali ise, "... Arap ve Ekraddan onbe ş bin miktarı evbaş ve sekiz yüz tüfenk endaz. . ." 29 demek suretiyle, bu miktarı, oldukça kabarık göstermektedir. Böylece harekete geçmi ş olan Gazali, Haleb istikametine yönelmi şti Bu sırada Halebde Karaca Pa ş a namiyle me şhur olan Ahmed Pa ş a bulunuyordu. Hama ve Humus havalisi kasabalar ının ümerası da Haleb'e s ığmmışlar, adı geçen Ahmed Pa ş a etrafında toplanmışlardı . Bu arada 20 Zilkade 926/1 Kas ım 1520 tarihinde 3° Gaz ali'de Haleb'e gelmiş ve şehri ku ş atmıştı . Bunun üzerine gerek muhafızlar ve gerekse etraftan buraya s ığınmış olan beyler, durumu İ stanbula bildirmiş bulunuyorlardı . 2 — İstanbul'da Toplanan Divan ve Ferhad Pa şanın Baş kumandan Tayin Edilmesi: Mevsimin müsait olmamasına rağmen,32 Sultan Süleyman derhal divan toplanmas ını emretmiş, 33 bu konuda ne yapılması gerektiği hususunda viizeramn reyine müracaat etmi ştir. Verilen karar gere ğince 34 ilk önce Karaman Beylerbeyi Hüsrev Pa ş a, bütün Karaman askeri ile, Silâhtarlar A ğası Mehmet A ğ a bin silâhtar ve Sol Ulöfeciler A ğası Bostanc ı 'Ali Bey, bin "sair kapu halkı" ile 10 Zilhicce / 21 Kas ım'da yola çıkarılmışlardı. 35 Daha sonra o s ırada Üçüncü Vezir bulunan F er had Pa ş a, başBak. Süleymannâme, 7 a, Revan nüshası. Bak. Künh al-alıbrır, 4 a. 3 ° Bak. Matrâkçi, 16 b. 31 Bak. Matrâkçi, 18 a. 32 Kar ve yağmur yağub . . . sular donmuştu. Sefer eyyam ı değildi . . . lâkin zaruret iktizası . ile iltizam olunub ." bak. Matrâkçi, 21 a, b. 33 Karaçelebi-zade, Kanunrnin cülüsundan sonra devleti me şgul eden Gazali hâdisesi ile ilk Macaristan Seferine sebep olan hâdiseleri ayn ı başlık altında incelemekte ve toplanan divanda her iki meselenin de görü şülmüş olduğunu ifade etmektedir. Bak. Süleymannâme 15 a, 16 a, Süleymaniye (Esad Efendi) kütüphanesi nüshas ı, nu. 2284. Matrâkçi ise bu divanda yalnız Gazali hâdisesinin konuşulmuş olduğunu tasrih etmektedir. Bak. Süleymannâme, 18 b, 19 a. 34 Bak. Matrâkçi, 18 b, 19 a. 35 Bak. Matrâkçi, 19 b, vdd; Sivâsi, 17 a, b. 28
29
". . .
ŞAM BEYLERBEYİ CANBERD İ GAZALI'NIN
İSYANI
kumandan tâyin edilerek, bir miktar Kapukulu, Yeniçeri, Anadolu, Karaman ve Rum" askeri ile bu fitneyi temizlemesi emredilmi ş,37 ırhklarını tamamlıyarak o da yola çıkmıştır. Karar'venihaytz gereğince " ... Anadolu diyar ının ve Rum'un Beylerbeyilerine ve Şehsuvaro ğlu Ali Bey'e ve Ramazano ğlu Piri Bey'e ve sair Türk ve Türkman salarlarma ve serdarlar ına ahkâm ..." 38 gönderilmiş , eyaletlerinde bulunan asker ile harekete geçerek Karaman vilayeti hududunda F er had Pa ş a ile mülâki olmaları emredilmişti 35 Aynı zamanda Ş ehsuvaro ğlu Ali B e y 'e "serasker" gelinceye kadar, Canberdi Gaz alryi oyalamas ı emredilmişti 40 Diğer taraftan Karaman vilayeti halk ının da "asakir-i mansure için nüzrıl" çıkarmaları ve ordugâha ulaştırmaları istenmişti 41 .
Hazırlıklar= ikmal eden ba şkumandan, padi ş ahın elini öptükten sonra harekete geçerek 17 Muharrem 927/ 28 Aral ık 1520 tarihinde denizden Anadolu yakas ına geçmi ş bulunuyordu 42 . Bu tarihi, ba şkumandanın sefere hareket günü olarak kabul etmek lâzımdır 43 F er had Pa ş a emrine dört bin yeniçeri ile iki yüz top arabas ı verilmişti 44 . Bu durumda Anadolu yakasına geçmiş olan asker, Ş am istikametine yönelmi şti. Kendilerine daha önce verilmiş olan emirler gere ğince Anadolu Beyleri de haz ırlanmışlar, Karaman vilayeti hududunda bulunan Ere ğli şehrinde orduy-ı hümayûna mülâki olmuşlardı . O sırada Karaman diyar ımn nuzûlü de gelmiş bulunuyordu 45 Diğer taraftan k ış da tamamiyle bastırmış bulunuyordu. Burada bir iki gün kal ındıktan sonra .
.
36 Rum tübiri ile Eyalet-i Rumiye-i Su ğra'nın, kastedilmiş bulunduğu aşikördır. q1Pnin bu isyanua bast ırılmasına Ferha d Pa ş a ve Karaman Beylerbeyi ile Rumeli Beylerbeyi'nin de memur edilmi ş olduğundan bahsetmesi (bak. Künh al-Abbür, 4 a) do ğru olmasa gerektir. 37 Bostün, 7 b, Revan nüshas ı. 38 Bak. Matrakçi, 21 b. 39 Bostün, 7 b. 4 ° Karaçelebi-zade, 16 b, ayn ı nüsha. 41 Bostün, 7 b. 42 Matrükç İ, 22 a. 43 K a r açelebi-zade'nin bu tarihi 20 Zilhicce 926/1 Arahk 1520 göstermesi hatalı olsa gerektir. Bak. aynı es., 17 a. 44 <A11, 4 b; Kar a ç elebi-zade, 17 a. 45 Bostün, 8 a.
KANUNPN İN GÜLFSU VE İLK SEFERLERİ
10
havaların bu müsaitsizliğine önem verilmiyerek tekrar yola ç ıkıldı . Günlerce kar üzerinde konup göçülerek yola devam edildi. Gerek Ferhad Pa ş a ve gerekse Ş ehsuvaro ğlu Ali Bey ile yanında bulunan beyler, nihayet Çukurova'da toplanm ış bulunuyorlardı. Bu vaziyeti haber alan Gazali, bir taraftan Ş ehsuvaro ğlu ile Ramazano ğlu'na mektup göndermek suretiyle, onlara, kendi tarafına geçmeleri için teklifte bulunmu ş , diğer taraftan da Ba ğdat'da bulunan kuvvetleri vas ıtasıyle yardım etmesi ricasiyle Ş ah Ismail'e "itaat şi<arın" göstermi şti. Fakat bütün bu te ş ebbüsleri müspet bir netice vermemi şti. 46 Gerçi Haleb'i muhafaza etmekte olan K araca Pa ş a, Haleb halkının durumu, "... hususa Çerakise zamanından kalma nakısların fitnecülü ğü..." sebebiyle müdafaada kalmış, Gaz ali'ye kar şı mukabil bir harekette bulunamamıştı . 47 Ancak Gazali, Çukurova'dan gelmekte olan askerin karşısında duramıyaca ğını anlamış , ve Halep kalesini Ş am kapısı tarafından dö ğmekte olan toplarım topra ğa gömerek Ş am'a do ğru kaçmıştır48 .M a tr â k çi'ya göre Karaman Beylerbeyi Haleb'e girdikten sonra Gaz ali'nin firar ını padiş ah ı bildirmiş, kendisi yeni bir emre kadar orada beklemi ştir. Bu sırada Gazali de Ş amda emrine ram olmıyanları katletmekle me şguldü. Elinden, Mat râkçi'nın ifadesiyle "... ne gazi ve ne hac ı . . . ne fakir-i muhtaç ve ne seyh-i sahib-i hırka ve taç . . ." kurtulabilmişti Ba şkumandan Ferhad Pa ş a, Antakya'y ı geçerek Hama'ya ula ştığı sırada o zamana kadar Halep'de beklemekte olan Karaman beylerbeyi Hüsrev Pa ş a da yanında olan beyler ve kapu halk ı ile gelip Ferhad P a ş a'ya mülâki olmu ştu. Bundan sonra da Ferhad Pa ş a, Ş am istikametinde yoluna devam etmi ştir." Burada üzerinde durulmas ı gereken bir husus, Ferhad P a ş a ile Ş ehstiv ar o ğ lu Ali Bey'in birbirlerine nerede mülâki oldukları meselesidir.Bu konuda B ostân' ın verdiği izahattan anla şılan, 46
Matrakçi, 23 b, 24 a.
AH, 4 b. Karaçelebi-zade'nin Halep esnaf ımn Gazali'ye mütemayil oldukları yolundaki kaydı da bu bakımdan ilgi verieidir. Bak. aynı es., 17 b vd. Aynı zamanda bak. Hasan Bey-zade, Telhis-i Ttıc al-Tev ıTı ritı, 3 a Nurosmaniye Ktb. 3134. 47
48
MatrülKi, 24 a.
49
Matrükçl, 24 b, 25 a, 27 a.
ŞAM BEYLERBEYİ CANBERD İ GAZALI'NIN İSYANI
11
bu iki zatın Halep havalisine bulu şmuş olduklarıdır 5° M atr â1s.çi ise, Gaz ali'nin Halep civarına ayak basmas ı üzerine Ş ehsüvaro ğlu Ali Bey'in hemen onun üzerine yürümü ş olduğu hususunu belirtmiş bulunmaktadır. 51 Ancak onun bu ifadesiyle, ad ı geçen bu iki ş ahsın askerleriyle birlikte Çukurovaya gelmi ş oldukları yolundaki sözleri 52 arasında bir tezat bulundu ğu gözden kaçmamaktad ır. Diğer taraftan (A.11'nin sözlerinden ise Ferhad Pa ş a ile Şehsiivaro ğlu'nun Halep istikametinde mü ştereken yürüdükleri, ancak âsilerin Ş am istikametinde kaçmas ı üzerine, Ş ehsûvaro ğlu'nurı Hama ve Humus'u geçinceye kadar onlar ı takip etmiş olduğu anlaşılmaktadır 53 <.E11I'nin bu sözlerinden Ferhad Pa ş a'nın Ş am istikametinde yürümediği gibi bir mâna çıkmaktadır ki, Ferhad Pa ş a'nın Hama'da Karaman Beylerbeyi Hüsrev Pa ş a ile buluştuktan sonra Ş am istikametinde harekete geçti ği bilindiği cihetle 54 bu sözlerin pek isabetli olduğu söylenemez. .
.
,
3 — Osmanlı Ordusunun Şam istikametine ilerlemesi ve İki Ordunun Kar şılaşması : Ferhad Pa ş a'nın başkumandanh ğı altında Ş ama doğru yürümekte olan Osmanl ı ordusu, iki kola ayrılmıştı . Şehsûvaroğlu Ali Bey ile Anadolu Beylerbeyi Ay as Pa ş a sa ğ tarafta, Karaman Beylerbeyi Hüsrev Pa ş a da sol tarafta bulunuyordu 55 Diğer taraftan Osmanl ı ordusunun Ş am'a yakla şmakta olduğunun duyulması üzerine, Gaz ali, neticeyi kestirebilmi ş olacak ki, yaptıklarına pişmanlık duymağa ba şlamıştı 56 Fakat art ık "ihtiyar" elden gitmiş bulunuyordu. Bunun üzerine Gaz ah' "ehl u <iyalin" Ş am yakınında bir hisara göndermi ş , kendisi de ordugâhırlı Mastaba .
.
5°
Bostün, 9 a. Matrükçi, 22 b, 23 a. 52 Matriikç1, 23 b, 24 a. 53 (7k11, 4 b. 54 Matrükçi, 24 b vd. 55 Matrükçi, 30 b; (7kli, 4 b. Karaçelebi-zade'nin bu s ırada Karaman Beylerbeyi olarak Ş adi Pa ş a' yı göstermesi yanlıştır. Bak. Süleymanniime, 23 a. Zira daha sonra da i şaret edilece ği üzere bu sırada kaptan olan Ş adi Pa ş a, Karaman Beylerbeyli ğine Gazali isyanımn bastırılmasından sonra tâyin edilmiştir. 56 Karaçelebi-zade, Gazali'nin, pi şmanhğmı arzederek affı ricasında bulunduğunu fakat bu ricasm ın reddedildiğini ifade etmektedir. Bak. Süleymannâme, 18 a vdd. 51
12
KANUNPNIN COLISU VE İLK SEFERLERI
adı verilen bir yerde kurmu ş 57 ordusunu üç kol halinde haz ırlamıştı . Nihayet 17 Safer 927/27 Ocak 1521 tarihinde 58 beklenen çarpış ma olmuş , "... Rum dilâverlerinin hamlesi sarsarından Şam leşkerinin safları dahi birbirine kansub..."59 kaçmıya başlamışlardı . Osmanli ordusunun, hepsi de, bir yerden hücum etmi şler böylece asileri dağıtmak kolayla şmıştı. O sırada kaçmakta olan Gaz ali'ye yetişen bir asker, onu at ından düşürmüş ve ba şını kesmiştir 60 . Diğer taraftan Tarih i Solakzade'de bu konuda görebildi ğimiz muasır kaynaklarda olmayan şu bilgiler yer almış bulunmaktad ır: Ordusu bozulduktan sonra, yan ında bir bayraktar ile hazineddr ı kalmış olan Gaz ali, derviş kıyafetine girerek kendisini tan ınmaz bir hale getirmi şti. Hazinedarı Seydi Ali, kendi canını kurtarmak için efendisinin ba şını keserek F erh ad Pa ş a'ya teslim etmi ş tir 61 Bundan başka Marini Sanuto'ya ve o s ırada Venedi ğin Ş am konsolosunun K ıbrıs valisine yolladığı rapora istinaden H amm er de, Gazali'nin hazinedar ının ihaneti ile yakalanm ış olduğunu beyan etmektedir 62 Böylece bir taraftan görebildi ğimiz muasır kaynaklarda bu bilgilerin bulunmamas ı, diğer taraftan Tarih i Solakzade müellifinin eserinde tevatür kabilinden hâdiselere yer vermesi 63 dolayısiyle onun yukarıda iş aret etmi ş olduğumuz sözlerini de kaydı ihtiyatla kabul etmek gerekdi ği tabiidir. Ancak muasır bazı delillerle H a mm er'in de ona yak ın bilgiler vermesi, bu hususun, bizim kullanmak fırsatını bulamadığımız diğer kaynak veya vesikalar ın ışığı altında ele ahnarak ayd ınlatılabilece ği fikrini telkin etmektedir. ,
-
.
.
-
4 — Zaferi Müteakip Yap ılan işler : Zaferi müteakip Ş am'a girilmi şti. Ş am ve havalisine "yasakç ılar ve bekçiler" tâyin edildi. Sükönet avdet etmi ş, halka can ve mal emniyeti gelmişti. Istanbul'a da Seydi B ey taraf ından yazılMatrökçi, 28 b. SivösPnin bu tarihi "29 Safer" göstermesi yanlış olacaktır. Bak. Süleymannâme, 17 a. 59 Bostan, 9 b. 90 Matrökçi, 32 a, b; Bostan, 10 a. 61 Tarih-i Solakzade, s. 437, İ stanbul 1297. 62 Bak. D.O.T., V, 14. 63 Mesela bak. s. 438. 57
58
ŞAM BEYLERBEYİ CANBERD1 GAZALI'NIN
İSYANI
13
mış olan bir fetihname gönderilmi ş , 64 hattâ Ma trâ k çrya göre bu fetihname ile birlikte Gazali'nin ba şı da yola çıkarılmıştı 65 Bundan sonra Ş am'da Ferhad P a ş a'nın bazı icraatına ş ahid almaktay ız. Bu arada "ehl-i fitne ve fesat" olanlara gözda ğı verildiği gibi, 66 bizzat Pa ş a'nın, ş ehir halkına zulüm yapt ığı için bir silâhtarı da öldürtmüş olduğu bilinmektedir. 67 Bu hadise üzerine silâhtarlar toplanmışlar, seraskerin ota ğını basarak onu öldürmek istemişlerdi. Ancak araya Şehsuvaro ğlu Ali Bey girmiş ve pa ş a ile silâhtarlar aras ındaki anla şmazlığı düzeltmiştir. 68 Bundan ba şka Ferhad Pa ş a, sol ülüfeciler a ğası Bostancı Ali Bey'i bin "kapu halkı" ile Mısıra, silâhtarba şı Mehmet Ağayı da bin silâhtar ile Diyarbekir muhafazas ına göndermiş , 69 bu vaziyeti İ stanbula arzetmi ş, kendisi de yeni bir emre intizaren 7Q Ş amda vaktiyle Gazali'nin ordugâh ımn bulunduğu Mastaba mevkiinde konaklam ıştır." İsyanın bastırılmış olduğu haberi İstanbula ula şınca, Anadolu Beylerbeyi Ayas Pa ş a, Ş am eyaleti beylerbeyili ğine tayin edilmi ş ," Kudüs, Gazze ve sair sancaklar da ba şka ehil kimselere verilmi ştir. 73 Ancak bu s ırada F er had P a ş a'ya kendi durumu ile ilgili olarak verilmi ş olan emirler hakkında kaynaklar ımızda bulunan bilgiler, birbirini tutmamaktadır. Ma trâkçi ve Bostan'a göre, Ferhad P a ş a'ya bahara kadar Ş amda kalarak, etrafa göz kulak olmas ı emredilmiştir. 74 Halbuki Kemal Pa ş a-zade, Sivâsi ve Karaçelebi-zade'ye göre ise, Ferhad Pa ş a'ya Gazali hadisesinin kendisine müsait bir netice vermesi ümidiyle hudut boyunda hareBostan, 10 a. Matrakçi, 33 b. 66 Bostan, 10 b. 67 Matrakç, 33 b. 68 Hayatı n ne kadar garip bir cilvesidir ki daha sonra ayn ı Ferhad Pa şa'mn kendi camın kurtarmış olan Şehsuvaroğlu Ali Bey'in hayatına, bütün evlat ve ahfadı ile birlikte, merhametsizce son verece ğine şahid olacağız. 69 Matrakçi, 34 a. 7 ° Sivasl, 19 a. 71 Matrakçi, 34 a. 72 Bostan, 10 b; Matrakçl, 34 b; Sivas!, 19 b; 'irili, 4 b; Karaçelebi-zade, 22 b. `elli, 4 b; Karaçelebi-zade 22 b. 74 Matrakçi, 34 b vd; Bostan, 11 b. 64
65
14
KANUNİ'NİN CÜLÜSU VE İLK SEFERLERI
ket halinde bulunan Ş ah İsmail'i tarassut için Kayseri civar ında dernek kurmas ı emri verilmi ştir. 75 <A. 11 ve Celal- zade'den naklen Hammer de bu malamatı tekrar etmektedir. 76 Ferhad Paş a'ya verilen bu tarassut emrinin, bahsedildi ği şekilde Şah İsmail'e karşı olduğunda şüpheye mahal bulunmamas ının aşikarlığına rağmen bu işin Ş am'dan çok daha kolaylıkla yapılabilece ği düşüncesi, bize M a tr â k çi ve B o st ad ın bu konudaki ifadelerinin daha doğru olabilece ğini telkin etmektedir. Esasen Ma trakçi'mn eserinde imparatorlu ğun Anadolu tarafında cereyan eden hadiselere, Rumeli tarafında olanlara nazaran daha etrafl ı bir şekilde temas edilmekte oluşu " bizim bu dü şüncemizi takviye etmektedir. 5 — Bu Sırada Yapılan Bazı Tayin ve Nakiller : Diğer taraftan bu s ıralarda yeni bir takım tâyin ve nakillerin yapıldığı görülmektedir. Bunlar aras ında hususiyle Karaman Beylerbeyi Hüsrev Pa ş a'nın Anadolu Beylerbeyli ğine, Kaptan Ş adi Pas a'nın da Karaman Beylerbeyli ğine tâyin edilmi ş olduklarım 78 zikretmek laz ımdır. K araçelebi-zade'nin, ad ı geçen Ş adi P a ş a'yı Gazali hâdisesi s ırasında Karaman Beylerbeyi olarak göstermek suretiyle yan ılmış olduğu daha önce i ş aret edilmiştir. 79
- - 11, 4 b; Sivüsi, 19 b. Kemal Pa ş a-zade, X, 9 a, Fatih Ktb. 4221; A Hammer, D.O.T., V, 15. 77 Bu konuda bak. H. G. Yurdayd ı n, Bostün' ın Süleymanntimesi (Ferdrye Atfedilen Eser), Belleten, XIX, sayı 74, s. 196, Nisan 1955. 78 Bostün, 11 a, T nüshas ı. 79 Yukarı bak. s. 11, not 55. 75
III — İLK MACARİ STAN SEFERI VE BELGRAD'IN ALINMASI 1 — Seferin Sebepleri: Bu konuya girerken, ilkin bu seferin sebepleri üzerinde duracağımız tabiidir. Bu konuda devrin iki önemli kayna ğında yani B os t an ve M a trakçi'da herhangi bir malümat bulunmamakta, Bostan, kısaca Padi ş ahın artık istikametini kuzeye çevirmek ve "Ungurus vilâyetine gaza" eylemek arzusunda bulundu ğunu ifade ile iktifa etmekte, 8° M atr 'a ç'i ise sadece Sultan Süleyman' ın hareket için vermi ş olduğu emri bahis konusu etmektedir. 81 Lütfi Pa ş a, bu seferin sebebi olarak Macar kral ının Sultan Selim'e olan sözünü yerine getirmemesini göstermekte, 82 <1.11 ise seferin, Macar kralı L ay o ş 'un harac talebine varan çavu şu bırakmamış olmasından çıktığını ileri sürmektedir 83 Bunlara ilave olarak bir diğer kayna ğımızda da, Sultan S üleym an' ın ciilü'sunu tebrik için her taraftan heyetler gelmi ş olduğu halde, o sırada ordusunun kuvvetine güvenen Macaristan'dan bu maksatla bir hey'etin gelmemiş olduğu zikredilmektedir. 84 Diğer taraftan me şhur tarihini .
° Bak. Süleymannâme, 11 a, Revan nüshası. Bak. Süleymannâme, 37 a. 82 Bak. Tevarih-i <A1I ne şri, s. 297. 83 Künh al-Ahbâir, 4 b. 84 Bu hususta bak. Histoire de la Campagne du Sultan Suleyman ler contre Belgrad en 1521 (Dasıtün- ı Sefer-i Belgrad), Fransızca tere. 22, Farsca metin 5 vd., Tere. ve ed. F. Tauer, Pragae 1924. Bu eserin metnini Istanbul'da üç kütüphanede (Ayasofya 3392, Hekimo ğlu 764, Selim Ağa 769) bulunan Kanunrnin tarihine ait anonim bir eserden ald ığım söyleyen T auer'e göre, bu eserin müellifi Şüllb b. Celürdir. Bak. aynı eser, s. 12. Ancak Tauer, bu Farsça eseri daha sonra Celöl-zade ölih'in Türkçe Süleymannâme'si ile karşılaştırmış, her ikisi arasında bir benzerlik bulunmad ığını görerek bu anonim Farsca eseri, Celölzade ülih'e adın doğru olmadığım anlamıştır. Zira haklı olarak belirttiği üzere, aym yazar ın aym konuya ait iki ayr ı dildeki bu iki eseri aras ında benzerlikler bulunması gerekirdi. Bak. F. Tauer, Additions â mon ouvrage "Histoire de la Campagne du Sultan Suleyman ler contre Belgrade en 1521", tirâes de l'Histoire de Suleyman ler par Djelalzade Şahlı Efendi, Archiv Orientalni, vol. 7 (1935), No. 1-2, pp. 191-196. C el öl- z a de ş alih'in telifi olmadığı anlaşılan bu eserin, 8
81
16
KANUN İ'NİN CU-USU VE İLK SEFERLERI
yazarken Do ğu ve Batı kaynaklarını, bu arada F er di mahlâsh bir ş ahsa atfedilen Bostâ n' ın Süleymannolme'sini 85 de kullanmış olan Hammer ve eserinde bir hayli hayale yer vermi ş olan Fairfax Downey de, vergi istemek için Macaristan'a gelmi ş olan Behram Çavu ş'un tahkir ve idam edilmi ş olduğundan bahsetmektedirler. Fazla olarak Downey, Macar k ıralının, K anunrye cevap olarak öldürülmü ş olan elçinin kulaklarını ve burnunu gönderdiğini söylemektedir 86. Böylece görülmektedir ki bu konu üzerinde duran ve bizim burada kullanmış bulundu ğumuz muasır kaynaklarda teferruatl ı bilgi bulunmamakta sadece Sultan S üleym a n' ın ömrü boyunca takip etmiş olduğu bir siyasete k ısaca i ş aret edilmiş bulunmaktadır. Gerçekten bu seferin, I. S elim zaman ında Do ğu ve Güney" ile meş gul olan Osmanlı siyasetinde Kanuni ile beraber vukua gelen ıımumi de ğişikliğin bir neticesi olarak aç ılmış bulunduğu aşikârdır. Diğer kaynaklarımızda bahis konusu olan olaylar ise muhasamatın, zahiri sebeplerinden ba şka bir şey de ğildirler. Diğer çağdaş bir kaynağımız olan T a b i b R amaiâ n' ın eserinde, bu seferin sebebi olarak, Kanunrnin böylece Allah ın emrini yerine getirmek arzusu ile hareket etmi ş olduğunun açıklanması, ilgiye değer. Ramaiâ 'In ayrıca, Kanunrnin İran'a sefer açmay ışını anlatırken, şi<ilerin de müslümanların vasıflarım ta şıdıklarını, peygamberin ashab ına sevgi beslediklerini belirtmesi, dikkati çekmektedir 86 a. 2 — Sefer Haz ırlıkları : Sultan S ül e ym a n' ın bu kararı üzerine derhal divanlar kurularak, gerekli haz ırlıklara ba şlanmıştır. Bu meyanda ilk olarak Celül-zade Mu ş tafü'nın Tabak& . . adh eserinde zikretti ği Sülıntıme-i Hümüyrın adh telifi olmas ı ihtimali üzerinde durulabilir. Ord. Prof. İ . H. Uzunçar şı l ı, Celril-zadeler hakkındaki son araştırmasında bu hususlara hiç dokunmamıştır. Bak. Onaltınct Astr Ortalarında Yaşamış Olan İki Büyük Şahsiyet: Celril- zâde Mustafa ve Salih Çelebiler, Belleten, XXII, sayı 87 (Temmuz 1958), ss. 391-441. 85 Bu hususta bak. H. G. Yurd ayd ı n, Bostün' ırı Süleymannamesi, Belleten XIX, 74, ss. 137 vdd., Nisan 1955. 86 Bak. Hammer, D. O. T., V, 15; F. D owney, Âli Kemali tere., Muhteşem Süleyman, s. 17, İstanbul 1936. 86 a Bak. Al- Fathiyya al-Ungurüsiyya al-Sulaymüniyya, varak 8a-10a Revan 1279.
İLK MACAR İSTAN SEFERI VE BELGRADIN ALINMASI
17
Ferhad Pa ş a'ya Ş am'dan hareketle Kayseri havalisine gelmesi ve Anadolu 87 Karaman, 88 Rum, 88 Dulkadir ve Halep askeriyle hudutları muhafaza etmesi ve reaya aras ında ihtilâl çıkmasına mani olmas ı için emir verilmi ştir. 9° Böylece görülmektedir ki bazı kaynaklarımızda Gazali isyan ının bastırılmasını müteakip Ş ah Ismail'in hareket halinde bulunmas ı dolayısiyle İran'dan gelmesi muhtemel bir tehlikeye kar şı koymak maksadiyle Anadolu, Karaman, Dulkadir, Ş am, Halep askeri ile Kayseri civar ında beklemesi şeklinde Ferhad P a ş a'ya verildiğinden bahsedilen emir 91 ilk Macaristan seferine çıkılaca ğı zaman verilmi ştir. Binaenaleyh öyle anla şılmaktadır ki M at ı. â kç i ve B o st â n'da i ş aret edildiği üzere Ferhad Pa ş a'ya ilkin bahara kadar Ş am'da kalması emredilmiş , fakat daha sonra Macaristan seferine ç ıkılmasına karar verilince, kendisine yukar ıda da iş aret edildi ği gibi, bazı kaynaklarımızda yanlış olarak Gazali isyan ının bastırılmasını müteakip verilmiş gibi gösterilen ikinci emir gönderilmi ştir. Hattâ kaynakları mızdan yalnız birisinde, Ferhad Pa ş a'ya ilkin saraya gelmesi daha sonra da Kayseri de kalmas ı için ikinci bir emir gönderildiğinden bahsedilmesi 92 bu yüzden olsa gerektir. Esasen Lütfi P a ş a'nın Ferhad P a ş a'nın Karaman'da Egecik adl ı yaylada yazladığını ifade etmiş bulunması, 93 bizim, F erh a d P a ş a'nın ilkin Ş ah İ smail kuvvetlerini tarassut için Ş am'da kalmış olduğu yani kışı orada geçirmiş bulunduğu yolundaki düşüncemizi tamamiyle teyid etmektedir. Di ğer taraftan Ferhad P a ş a'ya ilk önce Ş ah Ismail'in hudud üzerinde toplam ış olduğu askeri ta37 Beylerbeyi Hüsrev Pa ş a'dır. Bak. Dasıdın. ., Fr. tere. 23, Not 16. Farsca metin, s. 8; Peçevi, I, 39. 88 Bu sırada Karaman Beylerbeyi bu makama Gazali hadisesinden sonra getirilmiş olan Ş adi Pa ş a idi. Bak. Dası teın. ., Fr. Tere. 23, not 19, Farsca metin, 8; M. Süreyya, S. O., III, 124. Ş adi Pa ş a, ilk Macaristan seferine ç ıkılacağı sırada hakkında yapılan şikayetler dolayısiyle azledilmiş yerine Halep Sanca ğı Beyi Kas ı m Pa ş a getirilmiştir. 39 Merkezi Sivas olan bu eyaletin bu s ırada Beylerbeyi Sinan Pa ş a idi. Bak. Dasıtan. ., Fr. tere. s. 23, Farsça metin 18.
9°
Bostan, 11 b, Revan nüshas ı. Bak. Kemal Pa ş a-zade, X, 9 a, Fatih nüshas ı, 4221; <MI, 4 b; Siyasi, 19 b; Karaçelebi-zade, 23; Hammer, D.O.T., V, 15. 92 Bak. Dastr ıin. ., Fr. tere. 23, Farsça metin, 8. 93 Bak. Tevarih-i `Oşıntın, s. 296. 91
KANUNPNIN CÜLÜSU VE İLK SEFERLERI
18
rassut için Kayseri'de Erciyes da ğı civarında ordugâh kurmak üzere emir verildi ğini ifade etmesine ra ğmen, biraz sonra ad ı geçen pa ş ayı Rumelide gösteren Hammer ise tamamiyle aldanmaktadır 94 Zira kaynaklarımızda Ferhad Pa ş a'nın bu sefer esnasında Anadolu'da kaldığına dair sarahat bulunmaktad ır. Hammer'i bu şekilde düşündüren, Bostan (Ferdi) in a ş ağıdaki sözleri olsa gerektir. B ostân'da Ferhad Pa ş a'ya Ş am'dan hareketle Kayseri havalisine gelerek Anadolu, Karaman, Rum, Dulkadir ve Halep askerleriyle hudutlar ın muhafaza edilmesi ve halk arasında herhangi bir karışıklığın çıkmasına mâni olunmas ı emrinin verildiği bildirildikten sonra ş öyle bir cümle geçmektedir: ...ve mumaileyh Paşa yanında olan kapu kulları ve Yeniçeriler dergiih-ı cihan penaha geleler" 95 . Bu cümleden açık bir şekilde anlaşıldığına göre İstanbul'a gelen Ferhad Pa ş a de ğil, onun yanında bulunan askerlerdir 96 Hammer, bu cümleyi yanl ış anlamış olacak ki, ilk Macaristan seferi haz ırhklarını anlatt ığı sırada "Suriye seferinden avdetinden beri hareket emrine muntazıran ordugâhım Ipsala'da kurmuş olan Ferhad Pa ş a..." demekte ve vermi ş olduğu bu maliimat için de Ferdi adıyla kaydettiği B o st ân'ın eserinden ba şka bir kaynak göstermemektedir. Diğer taraftan daha önce de i şaret edildi ği üzere, Ferhad Pa ş a'nın kendisine verilen bu yeni görevi, hangi askerlerle yapaca ğına iş aret edilmiş bulunması , yanında bulunan askerleri İstanbul'a göndermiş olduğunu tamamiyle teyit etmektedir. .
.
Diğer taraftan bu arada M ısır, Ş am, ve Diyarbekir Beylerbeyilerine de hükümler gönderildi ği görülmektedir. Bu hükümlerde, adı geçen yerlerin Beylerbeylerinin, idarelerinde bulunan ülkeleri muhafaza etmeleri istenmi ş 97 , Rumeli Beylerine gönderilen hükümlerde ise her birinin idarelerinde bulunan sipahileri ve di ğer askerleri ile haz ırlanarak Beylerbeyi yan ında toplanmalar ı emredilmişti. Tuna ve Sava suları civarında olan Uç Beylerine 94 Bak. Hammer, D. O. T, V, 15, not 1 ve s. 16. Hammer'in bu yanl ış görüşü, F. Dirimtekin tarafından da benimsenmi ştir. Bak. Belgrad'ut İki Muhasarası, İ stanbul Enstitüsü Dergisi, II (1956), s. 77. 95 Bostiin, 11 b. 96 Bu hususta aym zamanda bak. Lütfi Pa ş a, aynı eser, s. 296 ve not 1. 97 Bak. Bostan, 12 a, T nüshas ı ; Kemal Pa ş a-zade, X, 7 b, Fatih nüshası.
İLK MACARİSTAN SEFERİ VE BELGRADIN ALINMASI
19
de hükümler gönderilmi ş, adı geçen suları geçmek için, o vilâyette olan Padişah haslarmdan has ıl olan mallar ile gemi yapt ırmaları ve bunları ordu, o havaliye gelinceye kadar haz ır bir vaziyete getirmeleri istenmi şti 98 . Gene bu arada, Anadolu ve Rumeli'ye, bu bölgelerden azep yazmalan ve onlar ı mükemmel bir şekilde hazırhyarak sefere ç ıkarmalar' için salâhiyetli kimseler gönderilmi şti 99 Diğer taraftan Anadolu kad ılarına gönderilen hükümlerde ise, o civarda bulunan develerin sürülmesi, onlara, yola ç ıktıkları günden itibaren kira tâyin edilmesi, Rumeli'ye geçirildikten sonra asker için nüzül ve zahire yükletilerek ordugâha ula ştırılmaları isteniyordu "9 . Bu vesile ile H amm er'in biraz önce üzerinde durmuş olduğumuz yanlış anlayışı ile ilgili diğer bir yanlış nokta-i nazar" üzerinde daha durmak laz ımdır. Evvela işaret edelim ki, yukarda verdi ğimiz malümat, görüldü ğü üzere yanlız B o st an' da bulunmakta, diğer kaynaklar ımızda bu hususta her hangi bir şey söylenmemektedir. Bu konuda H amm er de, yaln ız 13 ostan' (Ferdi) a istinad etmesine ra ğmen, yanlış olarak, o sırada Sofya'da padişahla mülakat yapt ırdığı Ferhad ,P a ş a'dan bahsederken, bu defa da "Asya'da toplam ış olduğu otuzbin deve de bir günlük mesafe fas ılasiyle kendisini takip ediyordu" demektedir un. Kaynaklarımızda her hangi bir kay ıt bulunmamasına rağmen, bir an için Ferhad Pas a'n ın bu deve toplama i şine nezaret etmi ş olmasının akla gelebilece ği varid ise de, bunların Sofya'dan itibaren Ferhad Pa ş a'yı bir günlük mesafe ile takip etmi ş olmasının ifade edilmesi, yukarıda iş aret edilen yanlış anlayışın, bir devamından başka bir şey de ğildir. Zira B o st n' ın sarih ifadesine göre, orduya ulaştırılması istenen develerin toplanmas ı, Rumeli'ye geçirilmesi, nüzül ve zahire yükletilerek orduya yeti ştirilmesi işi için doğrudan do ğruya o yerlerin kadılarına emir verilmi ştir. Daha sonra da belirtece ğimiz gibi, gene Bostan' ın, sahipleri ve vilayet kad ıları .
98 Bostan, 12 a, T nüshası. Bu konuda diğer kaynaklarımızda her hangi bir malûmat bulunmamakta, Dasita ıi..'da kısaca kâfire kar şı açılacak sefer için kapu halkı, Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa ş a ve diğer beylerin haz ırlanmalarmı amir olan fermanlar gönderildiği ifade edilmekte (Bak. Fr. tere. 24, Farsça M., 9); Kemal Pa ş a- zade ise sadece akıncı leşkerine akın emri verilmiş olduğunu söylemektedir. Bak. X, 2 a, ayn ı nüsha. 99 Bostan, 12 a, T nüshas ı. 1 " Bostân, 12 a, T nüshası. "1 Hammer, D.O.T., V, 17.
20
KANUNPNIN CVLISU VE İLK SEFERLERI
tarafından Anadolu'dan getirilerek İ stanbul bo ğazından geçirilen otuzbin devenin Sofya sahras ında orduy- ı hümayfına ulaştırılmış olduğunu ifade etmiş bulunması , bu durumu tamamiyle teyid etmektedir. 3 — Bu Sırada Yapılan Diğer Bazı İşler : Böylece adı geçen sefer için her türlü levaz ım hazırlanıyor ve bir seferin icabettirdi ği bütün işlerin tamamlanmas ına çalışılıyordu. Diğer taraftan bu sefer için harekete geçmeden önce Sultan _ IDI Süleyman da 102 âyetinin manas ına uygun bir ş ekilde hareket etmeyi dü şünerek babası merhum Sultan Selim için yap ılacak olan cami, türbe ve imaretin inş asına başlanmasını emretmiş , bu maksat için lâz ım olan mermer ve ta şlar haz ırlanmış ; mimar, marangoz, "senkt ıraşlar" toplanmıştır. Bu arada bu iş e gerekli tahsisat ayrılmış , bu maksatla "emin", "katip" ve "mübaşir" tayin edilerek inşaata ba şlanmıştır. Bu sırada yap ılması emredilen diğer bir iş de, Edirne'ye su getirilmesidir. Bunun için "mühendisler" tayin edilmiş ve diğer gerekli haz ırlıklar yap ılmıştır. "3 Bu sırada Karaman'dan Istanbul'a gelmi ş olan bazı kimseler, Karaman Beylerbeyi Ş adi Pa ş a hakkında şikâyette bulunmu şlar, bunun üzerine ad ı geçen pa ş a azl ile, durumun tahkiki için müfettiş tayin edilmiştir. Karaman Beylerbeyli ğine „de, o sırada Halep Sanca ğı beyi olan Kas ı m Pa ş a getirilmiştir." Bu arada Eflâk ve Karabu ğdan Beylerinden gelen elçiler de "zimmetlerinde" olan haraçlar ı takdim etmişlerdir. Kendilerine gerekli itibar gösterilmiş ve daha sonra da memleketlerine yollanm ışlardır. "5 4 — Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa şanın Sefere Hareketi : Bu sırada haz ırlıklar da her gün biraz daha tamamlanm ış oluyordu. Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa ş a" Padi şahın emrine °2 Kur'an, 9/18., "3 Bostan, 12 a, 12 b, Revan nüshas ı. "4 Bostan, 13 a, T nüshas ı "5 Bostan, 12 b, 13 a, Revan nüshası. "6 Muasır kaynaklarımız bu sırada Ahmed Pa ş a'nın Rumeli beylerbeyi olduğu hususunda birle şmektedirler (mesela bak. Bostan, 24 a, T nüshas ı; M ıqrakçi, 38 a). Belgrad fethinden sonra ise Ahmed Pa ş a "Dördüncü Vezirliğe" getirilmiştir. Bak. B o s ta n, 46 b, Viyana H.0.42 b nu.h nüsha. P e ç evrnin, 1
ILK MACARISTAN SEFERI VE BELGRADIN ALINMASI
21
uygun olarak bu sefer için İstanbul'dan hareket etmi ş bulunuyordu. Ahmet Pa ş a uzun bir yolculuktan sonra Ipsala sahras ına vasıl olmuş , orada asker toplama i şi ile meşgul olmıya başlamıştır. 5 — Hazırlıkların Tamamlanması : Diğer taraftan vilâyet beyleri ve "sair sipah" ın harekete geçmesi neticesinde, onbe ş bin azep yazılmış , padiş ahın emrine uygun olarak "her vilâyetin azebi, reis ve binbaşıları" ile memleketlerinden çıkıp, ağaları yanında toplanmışlardır. Zırhlar, harbe ve mızraklar cilâlanmış , ok, yay, top, tüfenk, neft, zemberek ve sefer için gerekli her şey temin edilmiştir. Üçyüzden fazla top arabası hazırlanmış, bunlar, verilen emir gere ğince Karadeniz'den Tuna'ya geçirilmi şlerdir. Bu arada geçitlerde ordugâhla irtibat temini maksadiyle kırk elli kadar kayık ve kalita haz ırlanarak, bunlar da, Karadeniz'den Semendre semtine gönderilmi ş bulımuyorlardı. "7 Ş ayet B ost .11'1 istisna edecek olursak bir taraftan bu tafsilât, diğer kaynaklarımızda bulunmamakta, diğer taraftan herhalde di ğer kaynaklarımızın kısa malümatına istinat etmiş olmanın neticesi olarak bu konuda baz ı yanlış bilgilere sahip olduğumuz görülmektedir. Bu meyanda meselâ L üt fi Pa ş a, gayet umumi olarak İstanbul'dan "nice pare" kayıkların donatılarak denizden Tuna'ya gönderildi ğini ifade ile iktifa etmekte, " 8 'A H de, harb için yap ılan hazırlıklar meyanında Tuna sahillerini korumak için D ani ş m en d Reis başkanlığında elli "filita"mn bu nehre girmesinin münasip görüldü ğünü ve 'dört yüz at gemisinin " 9 ılması için emir verildi ğini belirtmektedir 1". Karaçelebi-zade yap ise, denizden mühimmat irsalinin•kolayh ğından bahiste, elli adet kadırga ve dört yüz adet "parelet" gemisinin haz ırlanmış olduo sırada Ahmed Pa ş a'nın Ikinci Vezir (bak. Tarih, I, 28), Uzunçar şılfmn da "Üçüncü Vezir" (bak. Osmanlı Tarihi, II, 299) olduğunu ifade etmeleri, yanlış olsa gerektir. F. Dirimtekin ise Ahmed Pa ş a'yı, tetkikinin bir yerinde Rumeli Beylerbeyi, başka bir yerinde de "İkinci Vezir" olarak göstermektedir. Bak. Belgrad'ın İki Muhasarast, İ stanbul Enstitüsü Dergisi, II (1956), ss. 77, 79. "7 Bak. Bostün, 14 a, T nüshas ı. "8 Bak. Tevarih-i .Il-i (Oşman, 296. "8 Bu tâbir için bak. M. Zeki Pakal ı n, OsmanIt Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlü ğü, II. Fasikül, s. 110, İstanbul 1947. 17 ° Künh al-Attbür, 5 a.
22
KANUNPININ CÜLÛSU VE İLK SEFERLERI
ğunu ifade etmektedir m. İşte bütün bu malûmat kar şısında Hammer, sadece k ırk çektirmenin techiz edilmi ş olduğundan bahsetmekte, ayni sahifede not olarak "gemilerin adedini dört yüze çıkarmakla" aldanmış olduğunu ileri sürmektedir 1". Mezkûr not'da K araç elebi-z a d e'nin yukar ıda iş aret ettiğimiz sözlerini nakletmekle iktifa etmi ş bulunan Ha m m er mütercimi, bu hareketi ile meseleyi hal yoluna gitmemektedir. Öyle görünüyor ki Bost üll'ı da kullanmış olmasına ra ğmen Hammer, bahis konusu gemilerin, ya kırk veya elli, veyahutta dörtyüz olmas ı gerektiğini düşünmüş, kendince kırk adedini daha do ğru bulmuş tur. Halbuki her iki adet de do ğrudur. Bunlardan kay ık, kalite (Bostün), filita (`.Eli) veya kad ırga (Karaçelebi-zade) adlariyle ifade edilen kırk veya ellisine Bostan ve `.[T1 irde gayet sarih bir şekilde ifade edildiği üzere, Tuna sahillerini korumak ve geçitlerde ordugâhla irtibat temin etmek vazifesi verilmi ştir. Diğer dört yüzü ile de B o stün'da Karadeniz yolu ile Tuna'ya geçirildi ği bildirilen üçyüzden fazla top arabas ı taşınmıştır. Esasen kadırga= "Ç ek tiri" umumi ad ı altında toplanabilen harb gemilerinden bir sınıfın adı olması, muharebe hatt ında yer almıyarak istikş âf ve tarassut gibi vazifelerde kullan ılan kadırgadan daha ufak harb gemilerine de "kalite" denmesi, sözlerimizi tamamiyle teyit etmektedir. 113 6— Sultan Süleyman'ın Bu Sefer İçin Yola Cıkması Sefer hazırlıklarının tamamlanmasından sonra Sultan Süleyman, hazret-i Ebu Eyyüb- ı Ensârrnin ve ceddi Sultan Mehmet, Sultan Bayezid ve babas ı Sultan Selim Han' ın mezarların ziyaret ederek, pek çok ihsanlarda bulunmu ş , 114 daha sonra da ilk Macaristan seferi için harekete geçmi ştir. Bu konuya girerken halli icabeden bir husus Sultan Süleyman' ın sefere hangi tarihte ç ıkmış olduğudur. Bu tarihin umumiyetle 11 Cemaziye'l-ahir 927/18 Mayıs 1521 olduğu hususunda kaynaklarımızın büyük bir kısmı in Bak. Süleymannâme, 23, Bulak 1243. "2 Bak. D.O.T., V, 15, not 4: 113 Bak. M. Z. Pakal ı n, aynı eser, Çektiri Md., IV. Fasikül, s. 341, İst. 1948. 114 Bostün, 13 b, Revan nüshası ; Dasıtaıı . ., Fr. Tere. 25, Farsça M. 12.
İLK MACAR İSTAN SEFERI VE BELGRADIN ALINMASI
23
birleşmiş durumdadırlar 115 Bostan, ayrıca " Şenbih" (Cumartesi) şeklinde günü de tasrih etmi ş bulunmaktadır. Ancak hemen işaret etmek lüz ımdır ki, 11 Cemaziye'l-ahir 927, 18 Mayısa değil, 19 Mayıs 1521 Pazar gününe tekabül etmektedir. Bu konuda Hamm er'in noktai nazar ında isabet vard ır. O, eserinin tezyilât kısmına almış bulunduğu Belgrad seferi ruznamesine istinaden 116 bu tarihi 10 Cemaziye'l-ahir 927/18 May ıs 1521 kabul etmektedir ki, B o s tn'ın kaydetmiş bulunduğu Cumartesi gününe de uyan bu tarih, do ğrudur. Diğer taraftan bu konuda Kemal P a ş az a d e, sadece do ğru olarak ay ın adını zikretmekle iktifa etmekte, 117 bu tarihi "927 Recebinin gurresinde" gösteren M atr4 çi ise tamamiyle aldanmaktad ır 118 M a t râls.çrn ın eserinin Rumelide cereyan eden vekayi bak ımından oldukça noksan bulundu ğunu daha önce de iş aret etmi ştik. Böylece Sultan Süleyman 10 Cemaziye'l-ahir 927/18 Mayıs 1521 tarihinde yola ç ıkmış bulunuyordu. Muazzam bir kalabalık halinde ilkönce devletin ileri gelenleri, yeniçeriler, onlar ı takiben de dağ cüsseli "piller" 119 görünmüştü. Solakların kılıçlar' parlıyordu. Bunlar ın arkasından "dergâh-ı muallâ halkı" kendini gösterdi. Böylece Istanbul'dan hareket edildikten sonra o gün Halkalı Pınar'a konuldu 1,2 °; ertesi gün buradan kalk ılarak, bir hayli menzil katetmek suretiyle 121 28 Mayıs 1521 tarihinde Edirne civarında Ada Çayın denilen yere gelindi 122 . Burada be ş gün kalındı . Rumeli Beylerbeyi, Sancak Beyleri orduy- ı hümayüna burada mülâki oldular. Di ğer taraftan burada divanlar kuruldu, yapılması icabeden işler görüşüldü, beylerbeyiler ve devletin di ğer ileri gelen ümeras ı, padiş ahın elini öptüler. Sultan Süleyman, .
.
116 Mesela bak. Bostan, 14 a, b, T nüshas ı ; Dasttün. ., Fr. Tere. 25, Farsça M. 13; Rüznâme (Feridun, Mecmua-i Mün şeat-i Selügn, I, 507, İst. 1275); K ar açelebi-zade, 24. 116 Bak. D.O.T., V, 272. 117 Bak. Tevürilt-i A--1-i <0ş,man, X, 13 b, Fatih nüshası. 118 Bak. Süleymannâme, 37 b. 119 Bu sefer esnas ında Osmanlı ordusunda fil de vardı. Bak. Raznii ıne (Feridûn, Münşeat, I, 510). 12 ° Bak. Kara çelebi-zade, 25 a, ayn ı nüsha. Dasttan. .., Fr. tere. 26, not 39-46, Farsça M. 14. 121 Bu menziller için bak. 126 Bostan, 15 a, T Nüshası ; Dasttün ., Fr. tere. 26, Farsça Metin 14. Feridûn ve Ha mmer, Edirne demekle yetinmi şlerdir.
24
KANUNPNIN CIILÛSU VE İLK SEFERLERI
beylerden alınması mutat olan "pi şkeş"i kendilerine ihsan etmek suretiyle yeni bir büyüklük daha göstermi ş oluyordui 23 . Bu arada buradan ak ıncı beylerine fermanlar gönderildi ği, onlardan, Rumeli akıncılarını toplıyarak ordugâha mülâki olmalar ı istendiği görülmektedir 124 Bu konakta be ş gün kalındıktan sonra hareket edilmiş , Tatarköyü, Hisarl ı , Sazlı Dere, Göçerio ğlu ve Altun Çayır konakları geçilerek Dant«. 'a göre, 2 Receb/7 Haziranda Filibeye gelinmiştir 125 Halbuki 2 Recep 8 Hazirana rastlamaktadır. Diğer taraftan H ammer ise Filibe'ye giri şi 9 Haziranda göstermektedir 126 ki böylece onun, Filibe'ye giri şi "dört Receb" olarak kaydeden Feridisın'un kaydım 127 doğru kabul ettiği anlaşılmaktadır. Filibe'de bir gün kalınmış , hemen kurulmuş olan bir divanda, sava ş hususu, sulardan ne ş ekilde geçilece ği ve "Ungurus vilâyeti"nin sefer esnas ında arzedece ği kolaylık ve güçlükler hakkında müşaverelerde bulunulmu ştur 128 . Burada aym zamanda, Bosna valisi Yahya Pa ş ao ğ lu Bali Bey ile Semendre Beyi Hüsrev Bey'in maiyetlerinde bulunan askerlerle Belgrad' ı muhasara etmeleri için ferman sad ır olmuştur 129 Ertesi gün buradan hareket etmi ş olan Sultan Süleyman, ilkin Kapulu Derbend'e uğramış , buradan İhtiman Ovasına geçmiş , buradan da Sofya sahrasına vasıl olmuştur. Bu sahrada Vito ş (otj;_s_) 13° adı verilen büyük bir dağın karşısında Sofya şehri bulunmaktadır. 11 Receb/ 17 Haziranda adı geçen sahrada konularak, burada be ş gün kalınmış ve istirahat edilmi ştir. Ferha d Pa ş a'nın yanında olup verilen bir emir gere ğince Istanbul'a gönderilmi ş olan kapu kulları, Yeniçeriler, ve cebehane halk ı burada ordugâha mülâki olmu ş lardır. 131 Böylece görülmektedir ki Sofya'da ordugâha mülâki olan Ferha d Pa ş a değil, onun yanından gelmiş olan askerler.
.
.
i" Bostün, 15 b, T nüshası ; Dasttün. ., Fr. Tere. 26, Farsça M. 15 vd.; Raznâme (Feridün, Münşeat, I, 507). 124 Bostün, 15 b, T nüshası. 122 Dasztün, Fr. tere., 27 vd., not 52-60. 126 D.O.T., V, 273. 127 Münşeat, I, 507. 122 Bostün, 16 a, T nüshası 122 Kar açelebi-zade, 26 vd. 13 ° Dasttün. . neşretmiş olan T a u er, bu ismin Frans ızca irrılüsım "Vitoch" şeklinde yazmıştır. Bak. 29, not 74. 131 Bostün, 17 a, T Nüshası.
25
İLK MACARİSTAN SEFER/ VE BELGRADIN ALINMASI
dir 132 Esasen Belgrad' ın fethinden sonra F e rh ad Pas a'ya bir fetihname gönderilmi ş olması , onun bu sefere i ştirak etmemiş olduğuna kat'i bir delildir. Ona verilen "gelmek" emrinin tarihi ise 6 Şevval/9 Eylül'dür ki bu tarihin 133 Belgrad'ın fethinden ne kadar sonra oldu ğu aşikardır. Diğer taraftan bu konakta, daha önce üzerinde durulmu ş olan bir ferman gere ğince Anadolu'dan çıkarılarak vilayet kadıları ve sahipleri ile İstanbul boğazından geçmi ş olan otuzbin devenin de ordugaha vas ıl olduğu görülmektedir. Hamm e r'in bu konuda nas ıl yanlış bir anlayış a sahip olduğunu yukarıda işaret etmi ştik. 134 Sofya sahras ına konulur konulmaz yap ılan önemli bir i ş , derhal bir divan ın kurulması ve bu divanda seferle ilgili baz ı kararların alınmış olmasıdır. Sadır olan bir ferman gere ğince, Sofya, Semendre, Alacahisar ve Vidin sancaklar ı reayasından on bin araba yükü un ve arpa al ınmıştır. Anadolu'dan getirilmi ş olan develere de zahire yükletilmi ştir. Daha önce i şaret edildi ği üzere bunların "babaları" ve kiraları Hazine-i <:Amire'den lecekti. Burada bu i ş defterdarlara havale edilmi ştir "5 . Diğer taraftan seferle ilgili olarak bu divanda esas itibariyle iki fikrin çarpıştığı görülmektedir. Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pas a'n ın düşüncesine göre ilkin Bö ğürdelen kalesinin ahnmas ı, daha sonra da Sirem yarımadasına geçilmesi laz ımdı Vezir-i Azara Piri Mehmed Pas a'ya göre ise Bö ğürdelen önemsiz bir kale idi. İlk önce Macaristan' ın kilit noktas ı durumunda olan Belgrad' ın alınması icabederdi. Uzun münaka şalardan sonra Ahmed Pa ş a'nın fikrinin galip geldiği anlaşılmaktadır. Varılan karara göre ilk önce Sirem yarımadasına geçilmesi fikri uygun görülmü ş , bunun için de karşıya Böğürdelen tarafından geçilmesi gerekti ği belirtilmiştir. Ayrıca Belgrad' ın müstahkem bir şehir olması bakımından orduyu uzun müddet :oyalıyabikce ği fikri ileri sürülmü ştür. Mesele Belgrad'a takviye kuvveti gelmesi ihtimalinden ç ıkıyorsa, buna mâni olmak için Belgrad' ın şimdiden kuş atılabileceğinin mümkün ol.
,
Bu konuda aym zamanda bak. Dasuün..., Farsça metin, 30. Bak. Rüznâme ( F er i d u n, Münşeat, I, 509). 134 Bu konuda yukarı bak. s. 19 vd. Hammer'in bu yarıhş anlayışım, F. Downey de tekrar etmektedir. Bak. Ali Kemali tere., Muhteşem Süleyman, 22. 133 Bostan, 17 b, T nüshas ı. 132
133
dl
KANUNI'l\l/N C İIIITSU VE İLK SEFERLERI
26
duğu söylenmiştir. Bu maksatla Piri Pa ş a'nın Belgrad istikametinde ilerlemi ş olduğu görülmektedir. Di ğer taraftan Ahmed Pa ş a da Bö ğürdelen'in alınması için harekete geçecektir. 7 — Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa şa'nın Böğürdelen, Vezir-i Azam Piri Mehmed Pa şa'nın da Belgrad istiliametinde ilerleme Emrini Almaları : Alaca Hisara gelindi ği zaman Sultan Süleyman daha önce alınmış olan karar gere ğince Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa ş a'ya Bö ğürdelen 136 üzerine yürümesini, arzular ı ile hisarı teslim etmedikleri takdirde onun harple al ınmasını emretmiştir.137 Vezir-i azam Piri Pa ş ay ı da Belgrad kalesi üzerine göndermi ş , kendisinden, hisarın kapısını yaptırarak "küffart . . mahsur" etmesini.'" ve kaleyi kara tarafından kuş atarak yer yer kuraca ğı toplarla tahribe çalışmasını isterniştir.° 39 Bu maksatla Piri Mehmet Pa ş a emrine bin nefer yeniçeri, bir miktar kapu kulu ile Semendre sanca ğı beyi Hüsrev Bey, sipahileri ve bütün azeb askeriyle verilmi ş bulunuyordu.'" Bu arada Padi şah kendisi de ota ğını Sava suyu kenarında kurmu ş ve askerin geçmesi için köprü yap ılmasını emretmişti 141 Diğer taraftan bu s ırada akıncı beylerine de hükümler gönderilmiş ; akıncı askerinin iki bölük olmas ı, bir bölüğünün Mihalo ğlu Mehmed Bey kumandas ında Eflâk yolu ile Macaristan'a bağlı olan Erdel üzerine gitmesi, bir bölü ğünün de Ömer Bey o ğlu Hasan Bey idaresinde ordugâh taraf ına müteveccih olması istenmi şti 142 Sultan Süleyman, Rumeli Beylerbeyi Ahmed P a ş a'nın düşüncesine uygun bir ş ekilde Macaristan' ın merkezi .
136 Kaynaklarımızdan Böğürdelen şeklinde geçen bu yer, Bat ılı eserlerde Chabats veya Sabacz şekillerinde geçmektedir. Bak. Dasztiin. . Fr. tere., 35. Bu isim hakkında aynı zamanda bak. Peçevi, I, 68. 137 Kemal Pa ş a-zade, X, 15 a, b, Fatih nüshas ı ; Matrükçi, 38 a. 138 Kemal Pa ş a-zade, 18 b. 136 Ma“ükçi, 39 b; Kemal Pa ş a-zade, X, 15 a, b. 3-4° Bostün, 18 a, T nüshası. 141 Matrükçi, 40 a; Kemal Pa ş a-zade, X, 20 a. 142 Bu konuda bak. 'Ali, 5 a. 'Ali'ye göre ak ıncı taifesi Mihalo ğ lu, Turhan Bey ve Bosna Valisi Yahya Pa ş ao ğ lu Bali Bey emrine verilmiştir. Halbuki Celâl-zade Mu ş %afü bunlardan ilki için Mihalo ğ lu Turhanl ı demektedir. Diğer taraftan Hammer'in Bosna valisini 'Ali'nin "Baba Pa ş ao ğ lu Bali Bey" şeklinde kaydetti ğini söylemesi doğru değildir.
İLK MACARİSTAN SEFERI VE BELGRADIN ALINMASI
27
Budin üzerine yürümek istiyordu. Ona göre k ırahn ba şı ezildikten sonra, bütün o diyar ın ele geçirilmesi işi kolayla şacaktı . 143 Bu sebeple bundan sonra Padi şahın da Bö ğürdelen istikametinde yola çıktığı görülmektedir. "4 8
—
Böğürdelen'in Fethi :
Bö ğürdelen hisarının "ahkâm üzere bünyad ıni", ilkin Fatih devri uc beylerinden İ shak Bey o ğlu İ sa Bey yapt ırmış, orasını mamur bir hale getirmi ş fakat hisar sonradan yine dü şman eline geçmişti. "5 Biraz önce belirtildi ği üzere daha önce ordugâhtan ayrılmış olan Rumeli Beylerbeyi Ahmed Pa ş a, bu sıralarda Bö ğürdelen havalisine gelmi ş bulunuyordu. Paş a hiç beklemeden hisarı kuş atmaya ba şlamış, kalenin her tarafına metris ve merdivenler kurmak suretiyle bu hisar ı ele geçirmeye çal ışmıştır. Ancak top ve diğer levazım için beklemeden işe başlamış olması yüzünden askerleri oldukça zayiat vermi şlerdir. Bununla beraber sava ştan yüz çevrilmediği, ikinci gün dahi hücumlar ın tekrarlandığı görülmektedir. Nihayet çok yüksek olan hisar duvarlar ına çıkılması üzerine düşman daha fazla mukavemet için kendisinde takat görememiş ve teslim olmuşlardır. "6 Fetih haberi o s ırada Bö ğürdelene bir menzil mesafede bulunan Sultan S ül e ym an'a 2 Şaban/8 Temmuz tarihinde ula ştırılmıştır. 9
—
%ii Mehmet Pa şa'nın Belgradı Muhasara Haz ırlıkları
Daha önce de ifade edildi ği üzere vezir-i azam Fiili Mehmed P a ş a, emrine verilen askerlerle Alacahisar'da ordugâhtan ayr ılmış, Belgrad istikametine yönelmi şti. Yoluna hiç ara vermeden Belgrad havalisine vas ıl oldu. Bu sırada Istanbul'dan gönderilen ve Semendre ile di ğer hudud bölgelerinde yap ılmış olan gemiler de gelmiş, hepsi Belgrad geçidinde toplanm ışlardı. Mehmed P aş a, yanında bulunan askerlerle buradan geçmek üzere iken Padiş ahtan Belgrad muhasaras ı için hazırlanması nı istiyen bir hüküm aldı . Bunun üzerine orada olan toplardan yeteri kadar hisar dö ğeKemal Pa ş a-zade, X, 20 b, ayn ı nüsha. Bostün, 16 a, b, Revan nüshası. 143 Kemal Pa ş a-zade, X, 16 a. 146 Matrükçrya göre kale suhuletle fethedilmi ştir. Bak. Süleymannâme, 38 a-39 a. 143 144
KANUNPIVIN CÜLÜSU VE İLK SEFERLERI
28
cek toplar getirterek icabeden haz ırlığı yapmak suretiyle, Belgrad' ın muhasarası işi ile meşgul oldu. Bu sırada yani 2 Şaban 927/8 Temmuz 1521 tarihinde padi şah da Bö ğürdelen'e vas ıl olarak buraları dolaşmağa başlamıştı . İşte bu sırada P iri P a ş a'ya yan ında bulunan askerle Belgrad geçidinden geçerek ordugâha iltihak etmesini istiyen bir emrin gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu arada Piri Paşa'nın ordugâha gelerek padi şandan Belgrad'a önem verilmesini rica etti ği anlaşılmaktadır. Ancak bu ricas ı yukarıda adı geçmiş olan Ahmed Pa ş a'nın müdahalesi ile kabul edilmemiş ve kendisine askeri ile birlikte derhal karargâha dönmesi emredilmiştir. Diğer taraftan bu s ırada yirmibin akıncı askeri ile yukarıda adı geçmiş olan Hasan Bey gelerek, ordugâha mülâki olmu ş bulunuyordu. Bu bölgeler buralarda daha önce dü şman bulunması dolayısiyle tamamiyle harap bir vaziyette idi. Geni ş' sahralarda şehir veya köy namına bir şey kalmamış gibi idi. Bu sebeple bir aralık ordugâhta k ıtlık başgöstermiş , yiyecekler fazlasiyle kıymet kazanmıştı . Ancak alınan tedbirlerle bunun devam ına imkân verilmemiş , kısa zamanda gerekli bütün ihtiyaç maddeleri temin edilmiştir. Bu sırada İ zvornik ve ona ba ğlı olan yerlerde yapılan gemiler de Dirin suyundan Sava'ya girerek Bö ğürdelen geçidine, vasıl olmuş bulunuyorlardı . Padişahın fermanına uygun olarak Ahmed Pa ş a bu gemilerle Sirem 147 tarafına geçmiş , bu arada yukar ıda yapılmasının emredildiğine iş aret etti ğimiz köprü de tamamlanmıştır. İşte bu sıralarda Zemin kalesi de fethedilmi ş bulunuyordu. Mehmed Pa ş a bu haber üzerine Padi şahın Belgrad kalesinin alınması işini ön plana . alaca ğı ümidine kap ılmış fakat Padiş ah ilk kararından dönmiyerek Belgrad kalesine çekilmiş olan topları su yoluyla Semendre'ye göndermesi ve kendisinin Padişahı görmesi için Mehmed Pa ş a'ya yeni bir emir göndermiştir. Mehmed Pa ş a bu emri yerine getirmeye haz ırlanırken bu sırada Salankamen üzerine gelmi ş olan ikinci vezir Mustafa Pa ş a ile görüşmüş, mevcut hali ona izah etmi ş ; böylece durumu yakından görmüş olan Mustafa Pa ş a vaziyeti derhal padi ş aha arzedece ğini ifade etmiştir. Ancak bu sırada P iri P a ş a'ya acele etmesi için yeni bir emir gönderildi ği anlaşılmaktadır. Fakat bundan bir gün sonra Mustafa Pa ş a'nın vaziyeti padi şaha 147
Bak. Bostan, 19 b-21 a. Sirem ismi için bakımz Dasudn. ., Fr. Tere. 36.
İLK MACARISTAN SEFERI VE BELGRADIN ALINMASI
29
anlatmas ı ve hattâ daha önce kendisinin vaziyeti yak ından bilmediği için Ahmed Pa ş a'nın fikrine iştirak 'etti ğini ifade etmesi üzerine Padi şah bu konudaki karar ım değiştirmiş ve Mehmed P a ş a'ya Belgrad ı tekrar ku ş atması için hemen bir emir göndermiştir. 148 Alınan bu kararda o s ırada ya ğmış olan ya ğmurlar dolayısiyle yukarıda tamamlandığım işaret etti ğimiz köprünün yıkılmasının da tesiri oldu ğu anlaşılmaktadır. Gerçi Padişah Budin istikametinde gitmek istiyordu. Kendisine Mustafa P a ş a'nın sözlerinin tesir etti ği kadar 149 köprü yıkıldığı için gemi ile geçmenin çok zaman alaca ğı düşüncesinin de tesir etti ği şüphesiz gibi görünmektedir. Hattâ buna bir darl ık mevsimi olan Sonbaharın yakla ş mış olması da ilave edilebilir. 15° Diğer taraftan yan ında bulunan bin güzide askerle Sirem taraf ından gelen Bosna sanca ğı beyi B ali B ey'in sözlerinin de al ınan bu kararda tesiri oldu ğu anlaşılmaktadır. Zira o geldikten sonra kendisinden Macaristan' ın durumu, yollar ve kışın şiddeti hakkında bilgi alınmıştı . İşte bütün bu mülahazalarm neticesi olarak Macaristan istikametinde gidilmiyerek Belgrad kalesinin fethine karar verilmi ştir. 151 Bundan sonra Bö ğürdelen kalesine muhafız, kadı ve dizdar tâyin edilmi ş orasının gere ği gibi tahkim edilmesine çal ışılmıştır. Askerin gemilerle Bö ğürdelen geçidinden geçmesi bir ay kadar bir zaman alm ış , nihayet Ramazan ba şında Sirem vilayeti geçildikten sonra Belgrad kalesi karşısına gelinmiştir. 152 10 -
Belgrad Kalesinin Fethi :
Belgrad kalesi Macaristan' ın önemli bir kalesi olup, hendekleri çok derin bulunmaktayd ı . Fatih Sultan Mehmed, Ş aban 860/ Temmuz 1456 tarihinde bu kaleyi almak istemi ş fakat ba şarı kazanamamıştı . 153 Sultan Süleyman bu havaliye geldi ği zaman askerin Sirem tarafından kale tarafına geçmelerini emretmi ş 148 Bak. Celal-zadeMu ş tafü, TabWıt al-Menilik ve Dereeöt al-Mesülik, S. Tokdemir ne şri, s. 22, 23, İst. 1937. 149 Bak. MatralFçi, 43 a. 15 ° Bu konuda aynı zamanda bak. Lütfi Pa ş a, aynı eser, 300; Peçevi, I, 70; Bostan, 21 b. 151 Bak. Bostan, 22 b; Dasıtan. . ., Fr. tere. 42, Farsça M. 49. 152 Bak. Bostan, 23 a, b. ııı Bak. Bostan, 24 a; Dasitön. ., Fr. tere. 38, Farsça M. 42.
30
KANUN İ'NİN CÜLISU VE İLK SEFERLERI
ve böylece bütün ordu merkezde bulunan hisar ı muhasaraya başlamıştı. Muhasara planı şu şekilde hazırlanmıştı . Vezir-i azam Piri Mehmed Pa ş a güney, ikinci vezir Mustafa Pa ş a kuzey ve Rumeli Berlerbeyi Ahmed Pa ş a batıda olan ada tarafında olmak üzere toplar ve metrisler kurmu şlar, böylece cenk ba şlamış ve gece gündüz aral ıksız bir ş ekilde devam etmiştir. Osmanlı ordusunun devamlı bir şekilde kaleyi ate ş e tutmu ş olan büyük topları sayesinde yer yer gedikler aç ılmış , esasen ta ş ve toprakla doldurulmakta olan hendekler zeminle müsavi bir hale getirilince hücumlara geçilmiş , bu vaziyet kar şısında düşman kurtulu şu firar etmekte buldu ğundan Belgrad' ın dış hisarı böylece zabtedilmi ş tir. Bundan sonra iç hisar ın alınması için yirmi gün kadar daha savaşmak icabetmiştir. Bu arada yap ılmış olan iki hücumun müspet bir netice vermemesi üzerine Padi ş ah lağımcılar getirtilmesini ve bunların hemen iş e başlamalarını emretmiştir. Açılan delik Neboysa adlı kale kulesinin kaidesine var ınca içine gühercile doldurulmuş ve bundan sonra bu maddenin ate şlenmesi neticesinde adı geçen kalenin büyük bir gürültü ile yerle bir oldu ğu müş ahede edilmiştir. Bu hali gören dü şman kurtuluş ümidi kalmadığını anlıyarak aman dilemek mecburiyetinde kalm ış ve böylece 26 Ramazan 927/30 A ğustos 1521 tarihinde Belgrad kalesi fethedilmiştir. Fetihden sonra yap ılan ilk iş , pek tabii olarak derhal kiliselerin camiye çevrilmesi olmuş ve ertesi gün k ılınan Cuma namazında hutbede Padiş ahın adı okunmuştur. 154 Belgrad' ın alınmasını müteakip toplanm ış olan divanda padişah tebrikleri kabul etmi ş , diğer taraftan fethedilmi ş olan Kopenik, Bare ş , Zemin, Salankamen kaleleri halkından olup padiş ahm merhametine s ığınanlar ile Belgrad kalesinden aman dileyenlerin "serf" sınıfından olanları Istanbul'a gönderilerek Belgradl ılara İstanbulun içinde mahalle, diğerlerine de İ stanbul civarında köyler verilmiştir. Bundan sonra bir taraftan Hasan Bey kumandas ındaki akıncı askerlerinin Belgrad havalisine geldikleri görülmekte, di ğer taraftan da bu sırada padi ş ahın bu zaferin kazan ılması için çalış anların dirliklerini arttırdığı müş ahede edilmektedir. Bu arada Belgrad kalesinin de yukarıda adı bir çok defalar geçmi ş olan Yahya Pa ş azade Bali 154 Bak. Bostan, 24 b-26 b; Dasitan..., Fr. tere., 69 vd., Farsça metin, 99 vd.; Peçevi, I, 70 vd.; Lütfi Pa ş a, 320; <2i.- R, 5 a.
İLK MACARISTAN SEFERI VE BELGRADIN ALINMASI
31
B ey'e verildi ği görülmektedir. Belgrad kalesinin tamiri için de bazı sancak beyleri tavzif edilmi ş ; nihayet padi ş ahın emri ile Belgrad kalesinin cenup tarafında gemilerden bir köprü yap ılarak Sultan Süleyman bu köprüden geçmek suretiyle İstanbul istikametine yönelmi ştir. "5 11 — Istanbul'a Dönü ş : Belgrad' ın fethini müteakip biraz önce i ş aret edildi ği gibi Padiş ahın emri mucibirıce Sava suyu üzerine gemilerden bir köprü yapılmıştı 10 Ş evval/13 Eylülde Padi ş ah İstanbul istikametinde yola çıkarak bu köprüden geçmi ş ; Belgrad hisarm ın güney-doğusunda bir kaç gün kald ıktan sonra Semendre'ye gelmi ştir."6 Burada Sultan S üle ym an' ın birtakım ihsanlarda bulunduğu görülmektedir. Bu arada "asakir-i mansure halkına" da "icazet" vermiş , kendisi beraberinde alakoydu ğu bir miktar kapu kulu ile Morava suyunu geçerek yoluna devam etmi ştir. Niş yakınlarına vasıl olduğu zaman Sultan Süleyman, o ğlu Ş ehzade Murad' ın ölüm haberini almış , son derece müteessir olmu ştur. Biraz sonra da Niş 'e girilmi ş orada bir gün kal ındıktan sonra tekrar yola çıkılmış Sofya havalisinden geçilerek Filibe civar ına gelinmiş tir. Bu sırada Sultan Süleyman ava ç ıkmak istemiştir. Bunun üzerine verilen bir emir gere ğince, bu civarın halkı toplanarak bunların, eskiden beri Osmanl ı sultanlarının av mahalli olan Uzunca Ova korusu etraf ını "ihata kılub, saydgâhı nokta-i daire" haline getirmeleri istenmi ştir. Bundan sonra da Padi ş ah, avlanmak suretiyle yoluna devam etmi ş ve nihayet böylece Filibe ş ehrine vas ıl olmuştur. Burada iki gün kald ıktan sonra, ayn ı minval üzere yoluna devam etmi ş , halkın, âdeta bir halka halinde hayvanların kaçmasına imkân vermemesinin neticesi olarak pek çok hayvan avlanm ıştır." 7 Nihayet 7 Zilkade 927/9 Ekim 1521 tarihinde Edirne'ye gelinmi ştir."8 Orada bir gün kalınmış nihayet bu ayın sonlarında 159 İ stanbul'a vasıl olunmuştur.
Bak. Bostün, 27 a-28 b. Bostün, 25 b, Revan nüshas ı; Karaç e lebi-zade, 43 b, ayn ı nüsha. 151 Bostün, 25 b-27 a, Revan nüshas ı. 155 Karaçelebi-zade, 44 a. 156 Bostün, 27 b, Revan; Matrükçi, 47 b. 155 156
32
KANUNPNİN CCIITSU VE İLK SEFERLERİ
Sultan Süleyman işte bundan sonra, daha önce de i ş aret edildiği üzere, bu sefer devam ınca bir taraftan Anadolu'da asayi ş ve emniyetin, di ğer taraftan hudutlar ın muhafazas ı vazifesi ile ordugâhırlı Kayseri civar ında kurmu ş bulunan Ferha d Pa ş a'ya, İ stanbul'a gelmesi emrini göndermi ş , kendisi de kışı Istanbul'da geçirmek maksad ı ile sarayına yerle şmiştir. Fakat bu s ıralarda o ğlu Ş ehzade M a hmud'un ölümü, Sultan Süleyman için yeni bir üzüntü mevzuu olmu ştur. Kaynaklarımızın, birbiri arkas ından ölmüş olan bu iki şehzadenin irtihali ile ilgili olarak vermi ş oldukları bilgiler pek birbirini tutmamaktad ır. B o s tâ n ve K em al Pa ş a - zad e'de sarih bir ş ekilde ifade edildi ği üzere, Belgrad seferi sonunda Istanbul'a dönüldü ğü sırada Sultan Süleyman' ın iki yaşındaki oğlu Murad, Istanbul'a vas ıl olunduktan sonra da dokuz ya şındaki o ğlu Ma hmud ölmüştür. 16° Ma tr kçrı ise, her iki ş ehzadenin ölüm haberinin Padi ş aha fetih esnas ında gelmiş olduğunu, bu yüzden müteessir olan Padi ş ahın bu fethin verece ği surfır düşüncesi ile kalenin teshirine devam etmi ş bulunduğunu ifade etmektedir ki 161 bunun yanlışlığı aşikârdır. Zira bir vesile ile daha önce de i ş aret etti ğimiz gibi Matrâkçi bu konuda oldukça noksan bilgi vermektedir. Halbuki onun eseri Anadolu'da cereyan eden vekayi bak ımından çok daha mufassald ır. Öyle anla şılmaktadır ki Matrâkçi, bahis konusu olan bilgileri sadece duyduklar ına istinaden vermektedir. Di ğer taraftan bu iki ş ehzadenin ölüm haberinin gelmesi üzerine Sultan S üle ym an' ın seferden vazgeçerek Istanbul'a dönmü ş bulunduğunu ifade eden Has an Bey- zad e'nin ise 162 bu konuda tamamiyle aldanmakta oldu ğu görülmektedir. Sultan Süleyman kışı geçirmek üzere saray ına yerle şmiş bulunmasına ra ğmen, hudutlarda bulunan uç beylerinin ak ın ve gazaları mevsim devamınca aral ıksız bir ş ekilde devam etmi ş, hemen her divanda bunlar taraf ından gönderilmi ş olan ganimet mallarının takdim edilmiş olduğu görülmüştür. Bu arada frenk 16 ° Bo stün, 26 a, 28 a, Revan. Kemal P a ş a- z ade, bu iki ölüm vak'as ını ayrı bir başlık altında oldukça teferruatl ı olarak anlatmıştır. Bak. ayni eser, X, 35 a-37 b, Selim Ağa Ktb. nüshası, nu. 384. Zaten bu nüsha, sadece 927/1521 Belgrad Seferini ihtiva etmektedir. 161 Matrükçi, 45 b vd. 162 Telhis-i Tâc al-Teetırih, 4 a, Nuruosmaniye Ktb. nüshas ı.
ILK MACARİSTAN SEFERI VE BELGRADIN ALINMASI
33
beylerinden de elçiler gelmi ş , her birisine durumuna göre iltifatta bulunularak, "ahitnameleri tecdid" edildikten sonra geri, memleketlerine gönderilmi şlerdir 163 .
12
—
Kış Esnasında Yapılmış Olan Diğer Bazı işler :
Bunları ş öylece sıralamak mümkündür: Bu s ırada Yemen'de isyan etmiş olan İ skende r, kendi adamlar ı tarafından öldürülmüş , bu bölge e şraf ve âyammn ricas ı ile oraya bir "Bey" tayin edilmiştir 164 Diğer taraftan bu s ırada "Diyar- ı Acem" Beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Pa ş a ölmüş , yerine Anadolu Beylerbeyi Hüsrev Pa ş a tayin edilmiştir. Hüsrev Pa ş a, bu bölgenin idaresinde büyük bir dirayet göstermi ştir. Anadolu Beylerbeyli ğine ise Karaman Beylerbeyi "Güzelc e" lakabiyle me şhur Kas ı m Pa ş a getirilmiş, Karaman'a da, daha önce Karaman Beylerbeyi iken vaki şikayet üzerine, i şinden alınarak durumun tahkiki için bir müfetti ş tayin edilmiş fakat kendisine isnat olunanlar ın sübut bulmamas ı üzerine temize çıkmış olan Ş adi Pa ş a getirilmiştir. O sırada kaptan olan lala Sinan Pa ş a da Rum Beylerbeyli ğine tayin edilmiştir 166 Bu arada ihtiyarl ığını ileri sürerek emeklilik istiyen vezir Kas ı m Pa ş a'nın, bu arzusu kabul edilmi ş , kendisine "oturak dirlik" verilerek "iki yüz bin akça timar ile bervech i tekaüd Selânik sancağı" ihsan olunmuş , 166 o ğlu Ahmed B ey'e sancak verilmiş , diğer o ğullarının da "istihkaklar ına göre her birinin dirlikleri ve mans ıpları" arttırılmıştır 167 Dördüncü vezirlik makam ın iş gal etmekte olan K as ı m P a ş a'nın böylece emekliye ayr ılmış olmasından sonra, onun yerine Rumeli Beylerbeyi Ahmed P a ş a tayin edilmiş , 168 Rumeli Beylerbeyliğine de Ş am Beylerbeyi iken bu vazifesinden al ınarak Istanbul'a ça ğrılmış bulunan Ayas Pa ş a getirilmiştir. Böylece bo ş kalmış olan Ş am Beylerbeyliğine .
.
-
.
183 Bu hususta Osmanh kaynaklarında fazla bilgi bulunmamaktadır. Esasen Hammer de, bu konuda Venedik elçisi raporuna istinaden bilgi vermiştir. Bak. D.O.T., V, 19 vd. 164 Bostün, 29 a; Hasan Bey-iade, 4 a. 165 Bostan, 32 b, 33 a, T nüshası. 166 Bostün, Viyana Nat. Bibl. de H. O. 42 b nu.l ı nüsha. 167 Bostan, 33 a, T nüshası. 188 Peçevrnin Ahmed Pa ş a'nın Belgrad seferi s ırasında "ikinci vezir", Uzunçar şı lrnın ise onun "üçüncü vezir" olduğu yolundaki ifadelerinin yanlışlığma daha önce işaret edilmi şti.
34
KANUNI'NIN CÜLL/SU VE ILK SEFERLER İ
" 169 olan de "... mukaddema mahruse-i M ıstir ümerasından Trablus sanca ğı Beyi Ferhad P a ş a° 7° tayin edilmiştir171 . Böyelce anla şılmakta oldu ğu üzere, bu türlü azil ve tâyinler hususunda belli başlı kaynağımız B ost â n' ın Süleymannâmesi' dir Ara sıra bu konuda gayet muhtasar olarak bilgi vermekte olan Ma trâ çi, istisna edilecek olursa, bu malümat di ğer kaynaklar ımızda bulunmamaktad ır. Diğer taraftan, bu s ırada memleketin asayi şi ile ilgili olarak yapılan işlerde de azami titizlik gösterilmi ş , bazı cürüm ve kusurları tesbit edilmi ş olan Silâhtarlar A ğası Mehmet A ğ a'mn hayatına son verilmi ştir. Bu arada ayn ı zamanda memleketin imar ı bakımından da bazı faaliyetlere giri şildiği görülmektedir. Harap kale ve şehirlerin tamiri için gerekli emirlerin verilmi ş olması bu cümledendir. Meselâ bu s ırada Istanbul'da Ş ehz a de Murad ve Ş eh z a de M a hmud'un türbeleri de tamamlanm ış ; diğer taraftan Kavala kalesinin tamiri ve kaleye "hisar erleri"nin tâyini yapılmak suretiyle buras ı düşman korsanlarının şerrinden masün bir hale getirilmi ştir 172 .
162
Bo st ün, Viyana Nat. Bibl. de H. O. 42 b nu.lı nüsha.
'7° Bu Ferhad Pa ş a'yı daha önce adı bir çok defalar geçmi ş olan vezir Ferhad Pa ş a ile karıştırmamak lâzımdır. 1 171 Bak. B o st â n, 29 b, Revan nüshas ı ; 33 b, T nüshası. Bu konuda oldukça muhtasar bilgi vererek bu tâyinlerin 17 Zilhicce 927/18 Kas ım 1521 de yap ılmış olduğunu söyleyen M atrükçrn ın Ayas Pa ş a'yı Rumeli Beylerbeyliğine tâyin edilmeden önce Anadolu Beylerbeyi olarak göstermesi yanl ıştır. Zira işaret edildiği üzere Ayas Pa ş a, Canb erdi Gazali hâdisesi sonunda Anadolu Beylerbeyliğinden Şam Beylerbeyli ğine tâyin edilmiş bulunuyordu. 172
V, 22.
Bostân, 33 b, 34 a, T nüshas ı; Bostân'dan naklen, H ammer, D.O.T.,
IV — RODOS ADASININ FETHİ 1 — Seferin Sebepleri ve Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar : .
K alelerinin sağlamlığına güvenmekte olan Rodos ş övalyeleri, korsanlık faaliyetlerine devamla, bir taraftan müslümanlar ın yollarını kesip, gemilerini alıyorlar, diğer taraftan Osmanl ı sahillerinde ardı arası kesilmeksizin birtak ım fesatlıklar çıkarıyorlardı . Bu arada beş altı bin müslüman ı esir almışlardı , ve onlara türlü işkenceler yapmakta oldukları bilinmekte idi173 .Daha önce Fatih Sultan M e hm e d, adayı almak istemi ş , 885/1480 yılında Mesih P a ş a'yı bu işe memur etmi ş fakat fethi mümkün olmamıştı .174 Bir taraftan yukarıda iş aret edildi ği üzere kalelerinin metaneti, top, tüfenk ve mühimmat bakımından haz ırlıklı bulunmaları, diğer taraftan da iklim ve bunun neticesi olarak iktisadi ş artların müsait bulunmas ı adada bulunanların bu ş ekilde harekete tevessül etmelerinin belli başlı sebeplerini te şkil ediyordu. Sultan Süleyman zaman ında adanın fethi fikri ortaya at ıldığı zaman, toplanmış olan divanda da divan üyelerinin, ekseriyeti, adan ın fetih bak ımından olan gayri müsaitliğini ileri sürerek, bu fikre taraftar olmad ıklarını göstermişlerdi. Vezir-i azam Piri Pa ş a ise, sefer fikri üzerinde israr etmiş , bu arada Avrupa tarafından herhangi bir endi ş eye mahal bulunmadığını ileri sürmüştü. 175 Diğer taraftan M ısır'la İstanbul aras ında gidip gelen tüccar gemileri ile, Hac'ca gidenleri götürmekte olan gemilerin de ada korsanlar ı tarafından yollarının kesildiği, eşyalarının gasbedilerek gemilerde bulunanlar ın hapse atıldıkları ve zincire vurulduklar ı ş eklindeki haberleri Padi ş ah da duymu ş bulunuyordu. 178 Nihayet bu hava içerisinde sefer için kat'i karara varılmış , derhal haz ırlıklara geçilmesi yolunda gerekli emirler birbirini takip etmi ştir. Gemilerin haz ırlanmasına "P a 1 ak" lâkabiyle me şhur 177 Kaptan Mustafa Bey memur edilmi ş, 178 Bak. MatriikçI, 55 a. Bost a- n, 31 a, Revan nüshası; Matrakçi, 54 a. 175 Bak. Uzunçar şı l ı, II, 301. 178 Solak-zade, Tarih, s. 439, İsı . 1297. 177 Matr4çI, 58 a, 178 Bostün, 37 a, T nüshası. 173
174
36
KANUNİ'NİN CÜLISU VE İLK SEFERLERI
karadan ve denizden hareket edecek ordunun her türlü haz ırlığının yapılması ve bu seferin idaresi de, bu Mustafa Bey ile birlikte, bununla karıştırılmaması icabeden ikinci vezir Mustafa P a ş a'ya emredilmi şti. 179 Anadolu ve Rumeli vilâyetlerinden azeb ve kürekçi yazılması 18°, Karaman' ın "Asakir i mansure için nüziil" çıkarması bu arada verilen emirlerin ba şhcalarını teşkil etmektedir.°81 Hazırlıkların tamamlanmas ı işi her gün biraz daha h ızlanmış , bu arada Tophane'de de hisar dö ğmeye mahsus toplar döktürülmüştür. Bu ş ekilde bütün haz ırlıkların tamamlanmas ından sonra bu sırada bilindi ği üzere üçüncü vezir bulunan F erha d P a ş a'ya, hudutların muhafazas ı için emrine verilen sipahi ve yeniçerilerden başka Karaman, Rum, Arap ve Dulkadir vilâyetleri askerleri ile Sivas semtine gitmesi emredilmi ş 182, ayrıca Diyarbekir, Ş am ve Mısır Beylerbeylerine gönderilmi ş olan emirlerle kendi bölgelerinin muhafazas ına dikkat etmeleri, bu arada M ısır Beylerbeyi H ayr Bey'in Iskenderiye, Re şid ve Dimyat iskelelerinde bulunan gemileri donatmak suretiyle Rodos adas ına göndermesi istenmiştir. 183 Bu sırada dördüncü vezir bulunan Ahmed Pa ş a, Serdar olmak istemiş , ancak vezir-i azam Piri P a ş a'nın tavsiyesi ile bu görev, biraz önce i ş aret edildi ği üzere ikinci vezir Mustafa Pa ş a'ya verilmişti 184 . Çoğu mavna ve kad ırgalardan ibaret bulunup, her türlü hazırlığı tamamlanmış olan gemiler 185 kırk elli bin 188 asker ile Ba şkumandan Mustafa P a ş a idaresinde 10 Receb 928/5 Haziran 1522 tarihinde yola ç ıkmış bulunuyordu. 187 Gelibolu'da -
Matrökçl, 58 a; Bostön 37 a, T nüshas ı. ° Celal- zade Mu ş tafö, kırk bin kürekçi ile yirmi bin azeb yaz ılmasmın emredildigini ifade eder. Bak. Tabaküt al-Memölik..., 4 a, Nuruosmaniye Ktb. nüshası, nu. 3170/3. Bu nüsha sadece Rodos seferini muhtevidir. 191 Bo st ön, 32 a, Revan nüshas ı. 199 Ferhad Pa ş a bu emre uygun olarak 1522 May ısı sonlarında harekete geçmiştir. Bak. Ma trökçi, 48 b, 53 b. 193 Bostön, 36 b, 37 a, T nüshası. 194 İkinci Vezir Mustafa Pa ş a ile Kaptan Mustafa Bey'in birbirine karıştırıldığı hakkında Bak. Hammer, D. O. T., V, 284, Not 26. 199 Bost ön, gemilerin sayısının "dört beş yüz pare" olduğunu söyler. Bak. 32 a, Revan nüshası. 196 Bost ön, 32 b, Revan nüshas ı. Bu eserin yalnız Ayasofya nüshas ında bu rakam, "elli altmış bin" olarak gösterilmi ştir. "üstü dumanlı ve kuleleri bulutlu karadağlar 197 Bostön'a göre gemiler idi ki... köpü ğün saçub giderdi..." Bak. T nüshası ; Celâl-zade, 5 b, aynı nüsha. 179
18
RODOS ADASININ FETH İ
37
kafileye kaptan Mustafa Bey ile birlikte yeni gemiler de kat ıldı. Kilitbahir ve Sultaniye geçilerek yola devam edildi. Kurdo ğ lu Muslihiddin Reis kafilenin önünden gidiyordu. Böylece Sakız adasına gelindi, burada bir kaç gün kald ıktan sonra Rodos istikametinde tekrar yola ç ıkıldı 188 Başlarında Beylerbeyi Ayas Pa ş a olduğu halde Rumeli askeri de Recep/Haziran ay ı ortalarına do ğru Gelibolu'dan geçmiş ; bu sıralarda Anadolu Beylerbeyi Güz elc e K as ı m Pa ş a da ordusu ile Sultanönü'ne gelerek konmu ş bulunuyordu. 189 .
2 — Padişah'a Sefere Hareketi: Sultan Süleyman, 21 Recep 928/16 Haziran 1522 tarihinde 19° hareketle Üsküdar'a geçmi ş, orduy- ı hümayün da kendisini takip etmişti. Üsküdar'a geçildikten bir gün sonra Yeniçeri A ğası B ali A ğ a ileri gönderilmiş, o da yanında bulunan yeniçerilerle Kazıklu ve İznik'i geçerek Kütahya'ya gelmi şti Bu sırada yukarıda işaret edildi ği üzere Sultanönü'nde bulunan Anadolu Beylerbeyi Kas ı m Pa ş a'ya da Kütahya'ya gelmesi emredihni şti ısi . vs_ küdar'dan hareketle deniz kenar ını takiben " . . .konub göçüb, İznikmud'dan Dil'i dolaşup . ." Kazıklu Beli derbendini de geçtikten sonra İ znik'e, buradan Yeni şehir ovasını takiben Sultanönü sahrasına ulaşmış olan Sultan Süleyman, Rumeli beylerbeyi Ayas Pa ş a'nın vüsülünden biraz sonra 192 7 Şaban/2 Temmuz da 193 Kütahya ş ehrine vasıl olmuş bulunuyordu 194 Sultan Süleyman Kütahya'ya girerken, orada bulunan yeniçeriler ve Anadolu askeri kendisini büyük bir merasimle kar şılamıştı 195 Burada iki gün kalınmış , bu arada 9 Ş aban/4 Temmuzda divan kurulmu ş , .
.
188
C elâl-zade, Tabalcöt. . ., 7 a-9 a, aym nüsha.
188
Matrükçi, 58 a,
"o Matr4çi, 59 b; Celül-zade, 9 a, aynı nüsha. 181
Matrükçi, 60 a vd.
Matrükçi, 61 a. Bostan'a göre, Ayas Pa ş a, Kütahya'ya padi şahtan sonra gelmi ştir. Bak. 33 b, Revan nüshas ı. 182
183
Celal-zade Mu ş tafü, 11 a, aym nüsha.
184
Bostan, 39 a, T nüshas ı; Kara çelebi-zade, 53.
188
Celül-zade Mu ş tafü, 11 b, aynı nüsha.
38
KANUNI'MN CeLISU VE İLK SEFERLERI
yapılması icabeden i şler görüşülerek baz ı kararlara var ılmıştı . Diğer taraftan denizden giden askerin, muvaf ık bir rüzgar ile Rodos adasına vasıl olduğu, gemilerde bulunan askerlerin iskele yapmak ve mühimmat ç ıkarmak gibi işlerle me şgul bulunduğu haberleri o s ırada ö ğrenilmiş bulunuyordu. Bunun üzerine Kütahya'dan hareket edilmesine karar verilerek yola ç ıkılmış, ancak arazinin müsait bulunmamas ı yüzünden Yeniçeri A ğası ve Beylerbeyiler yanında bulunan asker, muhtelif kollara ayr ılarak harekete geçilmişti. 20 Ş aban/15 Temmuzda Ayd ın geçilerek Menderes nehri kenarına konuldu ğu sırada gelen bir haberci, Hersek Sanca ğı Beyi Mahmud Bey'in İskaradin isimli Macar kalesini fethetti ğini bildirmişti. Daha sonra Lazkiye yolu ile Mente şe vilayetine gelindiği zaman, daha önce de iş aret edildi ği üzere, hudutlar ın muhafazası için Sivas istikametinde yola ç ıkarılmış olan üçüncü vezir F erh ad Pa ş a'nın Şehsuvaro ğlu Ali Bey işini hallettiği haberi gelmi ştir. Bilindiği üzere Sultan Selim 921/1515 y ılında Kemah fethinden döndü ğü sırada Dulkadir beyi Al aiid d e vle'nin Engüri vilayeti nüzülünü ya ğma ettiğini öğrenmiş, bunun üzerine Dulkadir arazisini dahi Osmanl ı ülkesine katm ıştı . Dulkadir vilâyetini de hutbe ve sikke haris birtak ım imtiyazlarla ad ı geçen Ali B e y'e vermişti 196 K anuni, cülüs eder etmez, bütün beyler tebrik için Istanbul'a gelerek bu vazifelerini eda etmi ş oldukları halde Ş ehsuvaro ğlu Ali Bey hediye göndermekle iktifa etmi ş , kendisi gelemediği için itizarda bulunmu ştu. Herhangi bir tezahürü görülmemekle beraber Iran tarafından çıkarılacak bir hadisede, Ali Bey'in şahsi ikbali için çalışacağı ihtimali düşünülmekte idi.işte bu sebeple daha önce de i ş aret edildi ği üzere üçüncü vezir F e rh a d Pa ş a "serasker" tâyin edilmi ş ve asıl maksat gizlenmek suretiyle, güya "bir muktezay-i rey-i maslahat" için, Sivas istikametinde yola çıkarılmıştı Nihayet F e r h ad Pa ş a, Ali Bey ve iki o ğlunu Artukabad'da bir ziyafet esnas ında öldürtmü ştür 197 Bost â n' ın Ali Bey'in oğullarmdan birinin Selim zaman ında bir sancak beyini katletmiş olduğunu belirtmesine mukabil, 198 M atrft k çi'nın Ali Bey ile birlikte öldürülmü ş olan iki o ğlunun masüm olduklarını .
.
196 197
198
Bostan, 40 b, T nüshası. Matrükçi, 61 a. Bak. Süleymannâme, 34 a, b, Revan nüshası.
RODOS ADASININ FETH İ
39
iddia etmesi, dikkati çekicidir. Bu hâdiseden sonra F e rh a d Pa ş a, padiş aha, Ali Bey'in idaresinde bulunan ülkeyi be ş sancağa bölerek, her birinin idaresini hükümdar ın "kadim bendelerine" vermiş olduğunu arzeylemiş , bunun üzerine de kendisine "asitane-i saadete" gelmesi emri gönderilmi ştir.° 99 3
—
Ordunun Adaya Geçmeye Başlaması:
Daha önce de iş aret edildiği üzere, deniz yolu ile ada istikametinde ilerlemekte olan ba şkumandan ikinci vezir Mustafa Pa ş a bu sırada adaya yakla şmış , bu arada K ara Mahmut R e is' i de Hereke kalesini almaya memur etmi şti. Hereke kalesi 23 Ş aban/18 Temmuzda fethedilmi ştir. Pa ş a bundan sonra Rodos kalesinin vaziyeti hakkında bir fikir edinmesi için Gazze sanca ğı beyi Mustafa Bey'i ileri göndermi ştir. Bu sırada limanda bulunan büyük bir dü şman gemisinin harekete geçti ği, ancak Paş a Gemisi'nin arkasında bulunan donanmay ı görür görmez, • hemen geriye döndü ğü müş ahede edilmi ştir. Bunun üzerine Mustafa Pa ş a, Yerbo ğaz denilen bo ğazdan geçmi ş , gemilerin ise Bahçe-i Cem denilen yerin kar şısında demir atmalar ını emretmiş tir. Yerbo ğaz'ın, Rodos'la muvasalat ı temin bakımından önemli bir yer oldu ğu anla şılmaktadır. Zira Bahçe-i Cem kar şısında demir attıktan sonra akdedilmi ş olan bir divanda, düşmanın denizden herhangi bir hücumda bulunmas ı veya hariçten Rodos'a yard ım yapılması ihtimali düşünülerek bo ğazın gözetilmesine karar verilmiş , bu maksatla bir miktar gemi orada b ırakılmıştır. Bundan sonra donanma adı geçen yerden demir alm ış, Rodos hisarının tam karşısına gelindiği zaman, düşman toplarının ate şine önem verilmiyerek gemilerin hisar ın çok yakınından seyretmeleri emredilmi ş , ayrıca askere de gemilerden asla top ve tüfenk atmamalar ı, aynı zamanda hiç birisinin göze görünmemesi emredilmi ştir. Böylece hisarın öte tarafında bulunan Öküz Burnu liman ı istikametinde seyredilmekte oldu ğu görülmektedir. Bu durum kar şısında düş man, Osmanlı donanması''ı top ate şine tutmak istemi ş fakat böyle bir te şebbüs bir işe yaramam ıştır. Zira Osmanlı gemileri hisara 199 Ma“âkçi, 62 a; Karaçelebi-zade, 57 vd. Hammer, bu hâdiseye, Sehsuvaro ğ lu'nun da ortadan kald ırılması ile Süleyman için Rodos'ım fethi bakımından vaziyetin tamamiyle müsait oldu ğunu bildirmek üzere, sadece bir cümle ile temas etmi ştir. Bak. D. O. T., V, 25.
40
KANUNPN/N CULISU VE İLK SEFERLERI
son derece yakla ş mışlar, kale toplarının ate ş hattını geçmi ş bir durumda idiler. Bu vaziyet kar şısında top atmaktan vazgeçerek burçlar üzerine ç ıkıp Osmanlı gemilerini seyretmekten ba şka çare kalmamıştı . Ancak ak ş am olunca vaziyet, Osmanlı ordusunun psikolojisi bakımından oldukça fena bir duruma müncer olmu ştur. Karanlık çöker çökmez, bir taraf ın deniz, diğer tarafın düşman hisarları olduğu düşüncesi askerin maneviyat ı üzerinde oldukça menfi bir tesir yapm ış olacak ki, Anadolu yakas ına geçmenin doğru olaca ğı söylentileri duyulma ğa ba şlamıştı . Mustafa Pa ş a bu durumu zorlukla yatıştırmış ve ordunun sabaha kadar orada beklemesini temin etmi ştir. Ertesi gün Rodos kalesi zindan ından kaçıp kurtulmuş olan bir müslümanın verdiği haber, bu defa ordunun mâneviyatı üzerinde gayet müspet bir şekilde tesir etmi şti. Onun anlatt ığına göre, bu liman ı koruyan Kızıl Kapu'da bulunan toplardan birisiyle o gece Osmanl ı gemilerine ate ş etmek istedikleri zaman, topa fazla ot koymalar ının neticesi olarak top çatlam ıştı . Bu haber, Osmanlı askerlerini sevindirmiş, bunun üzerine de asker karaya çıkarılmaya ba şlanmıştır 200 . Bu sıralarda Yeniçeriler, Anadolu ve Rumeli askerleri de sahile vasıl olmuşlar, hükümdarın emri gere ğince Silâhtarlar sür'atle ada istikametine yönelerek Mermeros ( ) iskelesinden adaya geçmeye ba şlamışlardır. Diğer taraftan padi ş ah da Muğla kasabası havalisinde Karaba ğ yaylas ına gelmiş bulunuyordu. Burada bir gün kaldıktan sonra yoluna devamla Bozda ğı'na gelmiş , burada yolsuzluğu sabit olan kuzattan Karakad ı isimli ş ahsın katlini emretmiştir. 2°1 Bu sırada dördüncü vezir Ahmed Pa ş a bir fırsatını bulmuş, Padiş aha başkumandan Mustafa P a ş a'nın bu işi başaramıyaca ğını anlatmıştı . Bu konuşma neticesinde kendisinin, bütün kuvvetlerin emrine verilmi ş olduğuna dair bir ferman ald ığı görülmektedir. Bu hâdiseden sonra Ahmed Pa ş a, padiş ahtan önce harekete geçmi şti. Nihayet 4 Ramazan/28 Temmuzda padişah da Mermeros iskelesine gelmi ş , burada fazla beklemiyerek hemen ertesi gün Rodos adasına gitmek üzere o da gemiye binmi şti.202 ırada daha önce i ş aret edildiği üzere verilen bir emir gere ğinceBus 200
Celül-zade Mu ş tafü, 14 a-16 b, aynı nüsha. °1 Celâl-zade Mu ş -tafü, 18 b, aynı nüsha. 2 °2 Bostan, 34 b, 35 a; Matrükçl, 62 a. 2
RODOS ADASININ FETHİ
41
yazılmış olan ve elli altmış bin kişiyi bulan azebler de iskeleye gelerek adaya geçmiye ba şlamışlardır. 4
—
Rodos Kalesinin Fethi İçin Yapılan Cenk :
Bir vesile ile daha önce de belirtildi ği üzere Rodos kalesi gayet muhkemdi. Kuzey ve do ğusunda bulunan deniz tarafına hisar ve yüksek kuleler yap ılmış , güney ve batısında olan kara tarafı ise iki kat hendek ve iki kat sur ile çevrilmi ş bulunuyordu. Surların ortası toprakla doldurulmu ş , hendeklerin dış tarafı ise hisarlar boyunca yükseltilmi ş bulunuyordu. 2°3 Daha önce izah edildiği üzere bu kaleyi almak için gelmi ş olan Osmanlı ordusu iki kola ayrılmıştı . Kaleyi vezir-i azam Piri Mehmed P a ş a'nın Mısır 204 ve Anadolu askeriyle güneyde, dördüncü vezir ve bu s ırada başkumandan olduğu anlaşılan 205 Ahmed Pa ş a'mn 206 da ıdan kuşatmasına karar verilmişti YeniçrvRumlaskebt Bu esaslar dahilinde haz ırlık yapıldıktan sonra iş e top ate şi ile başlanmış oldu. Ancak hisarm yap ılış tarz ı onun topla yıkılmasına elveri şli değildi. Bu sebeple bir müddet sonra vezir-i azam Piri Mehmet Pa ş a toptan vazgeçilerek kalenin al ınması için başka bir tedbir düşünülmesi arzusunu izhar etmi şti. Ahmed Pa ş a ise kalenin ancak topla al ınabilece ği düşüncesinde israr etti ve neticede de onun fikri kabul edildi. Bununla beraber aradan bir aydan fazla zaman geçti ği halde top ate şinin fazla bir fayda sağlamadığı görülüyordu. Bunun üzerine kalenin fethi hususunda ne gibi tedbirler alınması icabettiğini kararla ştırmak üzere bir divan kurulmu ş tu. Piri Pa ş a eski fikrinde israr ederek hisarm topla al ınmasının °3 Bostön, 37 a, Revan nüshası; Ma trökçl, 67 b. Mısır'dan gelen ve baz ı kaynaklarımızda "k ırk elli" (Matrökçl, 66 b) ve diğer bazılarında 24 (Celöl- za de) parça oldu ğu söylenilen bu gemiler 21 Ramazan 928/14 A ğustos 1522 de orduy- ı hiimayûna mülâki olmuş bulunuyorlardı. 205 Yukarıda Ahmed Pa ş a'mn başkumandan olduğuna dair bir ferman aldığım söylemiş bulunduğumuz hâdisenin doğruluğu, bu sırada Mısır Beylerbeyi Hayr Bey'in ölüm haberinin gelmesi üzerine, ikinci vezir ve seferin başında başkumandan olduğu bilinen Mustafa Pa ş a'mn vali olarak Mısır'a gönderilmesi ile sabit olmaktadır. Bak. Matrökçi, 73 b. 206 Celöl-zade'nin Ahmed Pa ş a'y ı bu sırada üçüncü vezir göstermesi doğru olmasa gerektir. Bak. Tabalstı t. ., 20 b, aynı nüsha. 2
204
42
KANUN İ 'NİN CULISTSU VE İLK SEFERLERI
imkânsızlığını belirtmi ş , çuvallara toprak doldurulmas ını, bunlardan kuleler yap ılmasını ve üzerlerine tüfenkçiler yerle ştirilmesini; böylece bunlar ın hisar bedenlerinden Osmanl ı ordusunu ate ş e tutan dü şman askerlerini kaç ırtmalarının mümkün olacağını, bundan sonra da hendeklere asker indirilerek onlar vas ıtasiyle asıl hisar duvarlarında gedikler aç ılmasının mümkün bulunduğunu ileri sürmü ştür. incak mutad ı olduğu üzere Ahmed Pa ş a bu düşüncelere muhalefet etmi ş ve fikrini de diğer divan üyelerine kabul ettirmi şti. 2°7 Bu hale ra ğmen Piri Pa ş a kendi cephesinde yukarıda izah edilen fikirlerini tatbik mevkiine koymu ş , iyi neticeler de alm ıştı . Bu sırada di ğer cephelerde de barut ve mermi sıkıntısı çekilmeye ba şlamıştı . Böylece umumiyet itibariyle vezir-i azamın fikirlerini benimsemek için vaziyet müsait görünüyordu. Öyle anla şılıyor ki bundan sonra P I ri Mehmet Pa ş a'nın fikirleri benimsenmiş ve bu usulün kalenin al ınmasında büyük faydas ı olmuştur. Bu arada la ğım faaliyetinin de önemle ele alındığı ve bu yolla da müspet neticeler sa ğlandığı görülmektedir. İlk fikrin bir tatbiki şeklinde etraftan toprak ta şındığı ve bu topraklardan bir "hisar ı revan" meydana getirilerek bunun askerler tarafından siper olarak kullan ıldığı görülmektedir. 2°8 Aradan yedi aya yakın bir zaman geçti ği halde hâlâ dü şmanın şiddetle mukabele etti ği görülüyordu. Bir aralık muharebe o derece şiddetlenmişti ki Osmanlı ordusu hisar istikametinde iki defa hücuma geçmiş fakat bir netice al ınamamıştı . 2°9 Bununla beraber Osmanlı ordusu son bir hücum daha yapmak üzere haz ırlanmakta idi. Bu sırada karşı tarafın mücadeleden vazgeçerek Sultan S üle ym a n'dan "aman talebinde" bulunmaya karar verdikleri ö ğrenilmiş , -
207 Ahmed Pa ş a'nın psikolojisini göstermek bak ımından şu hödisenin zikri yerinde olur: Belirtildi ği üzere kendisi fetih i şinde bir hayli gayret göstermi ş fakat, Piri Pa ş a'nın da ifade etti ği gibi, topla bu i ş mümkün olmayınca padişaha, "...Rumeli Beylerbeyi Ayas Pa ş a aheng-i cenkde bizimle demsaz olmaz, antnçün sava ş iş i başavarmadı ..." deyivermi ştir. Bunun üzerine padi şah kızarak Ay as P a ş a'yı hapsettirmi ş fakat onu bu durumdan, hükümdarın o sırada yanından hiç ayırmamakta olduğu ve daha sonra da Piri Pa ş a yerine vezir-i azam yapaca ğı Ibrahim kurtararak eski Beylerbeyli ğine iade ettirmiştir. Bu konuda bak. Matrükçl, 71 b, 72 a. 208 Matrökçi, 76 b, 77 a. 2 °2 Son hücum 3 Muharrem 929/22 Kas ım 1522 tarihinde yap ılmıştı. Bak. MatMkçi, 80 a.
RODOS ADASININ FETH İ
43
bunun üzerine de kar şılıklı konuşmalar ba şlamıştı . Ancak dü ş inanın bu dilekte bizzat bulunmas ına ra ğmen bu sırada "küffar canibinden" bir kalyonun limana girmesi, herhangi bir yard ım gelmesinin mümkün olduğu düşüncesiyle, onları tereddüde sevketmişti. Bunun üzerine Sultan Süleyman fetih i şinin bitirilmesi için yeni bir emir vermi ş ve mücadele tekrar ba şlamıştı . Tam bu sırada yan ında bulunan askerlerle F erha d Pa ş a'nın adaya gelmesi, düşmanı tamamiyle ümitsizli ğe düşürmüş, böylece onlar için kale anahtarlar ını Sultan S üleym an'a teslimden başka bir çare kalmam ıştır. 2" (6 Safer 929/26 Aralık 1522). 211 Bundan sonra mâbetler, bu arada ". . . Sultan Cem'in adı ile ayin-i din-i İ sa üzerine ibadet maslahatı için. . ." Sultan Cem Rodos'da bulundu ğu sırada Osmanlı devletinden al ınmakta olan para ile yap ılmış olan Sencuvan Kilisesi de, cami haline getirilmiştir. 212 Rodos kalesinde mahbus olup, be ş altı bin kişiyi bulan müslüman esirler de bu suretle kurtar ılmışlardır. Böylece Rodos'un fethi tamamlanmış, gerek " . . .haremeyn-i şerifeynün ve arazi-i mukaddesenün. . ." ve gerekse " . . diyar-ı Arab . . ." ın yolu açılmış , hususiyle tüccar bu bakımdan emniyete kavu ş turulmu ştu. 213 O sırada divan kurulmu ş , bütün vezirler ve beyler bu fethi tebrikle Padi ş ahın elini öpmüşlerdir. Diğer taraftan bu s ırada Rodos kalesinin tabilerinden olan Tahtalu, İllâki İstanköy, Bodrum, Sonbaki ) ve İncirli kaleleri 2" halkları ile diğer ada halkları Sultan S üle ym an'a itaatlerini arzetmi şler, onların bu arzuları kabul edilerek gerek bunlardan, gerekse Rodos kalesi halkından reaya olarak kalmak istiyenler yerlerinde b ırakılmış , üçer yıllık vergileri affedilmi ş, ayrıca daha önce firar ederek, bu sırada memleketlerine dönmek istiyenlerin de arzular ı kabul edilmiştir. Bundan sonra fetihnameler kaleme al ındığı ve bunların gerekli yerlere gönderildi ği görülmektedir. Matrökçi, 83 b, 84 a. Rodos'un teslim şartları için bak. Uzunçar şı Il, II, 303. 5 b. Solak-zade'nin bu tarihi 211 Bostan, 40 a, Revan nüshas ı; "5 Safer" göstermesi yanlış olacaktır. Bak. Tarih, 442, İst. 1297. 212 Matrökçi, 85 b. 213 Bostan, 40 a, Revan nüshas ı. 2 " Matrökçl, 86 a vd. 210
,
KANUNİ'NİN CIYUJSU VE İLK SEFERLERI
44
5 — Fetihten Sonra Yapılan İsler : Bundan sonra adan ın muhafazas ına Midilli sanca ğı beyi Mehmed Bey getirilmiş 215 Rodos kalesinin yıkılmış olan yerlerinin tamirine ve hendeklerinin temizlenmesi i şine de Anadolu Beylerbeyi K as ı m Pa ş a memur edilmiştir. Bunun üzerine Sultan Süleyman, muhtelif asker zümrelerinin yerlerine dönmeleri için gerekli izni vermi ş , donanma gemilerinin de bu sefer esnasında kaptanlığa getirilmiş olan 216 Behram Pa ş a idaresinde İstanbul istikametinde hareket etmesini emretmi ştir. 6 — Padişahın İstanbul istikametinde Hareketi : Nihayet 14 Safer 929/2 Ocak 1523 tarihinde Sultan Süleyman kendisi de yola ç ıkarak Mermeros iskelesine gelmi ş, oradan Muğla'ya geçmi ş ; iki gün kald ıktan sonra Mu ğla'dan da hareket ederek bundan sonra her hangi bir yerde durm ıyarak 929 yılı sonları yani 1523 yılı Şubat ayı başlarında Istanbul'a vasıl olmuştur.
Bak. Bostan, 40 b, Revan nüshas ı. Bu sefer esnasında bazı kusurları sebebiyle Kaptan Mustafa Bey azledilerek yerine Behram Pa ş a tâyin edilmiştir. Bak. Bostan, 37 a, Revan nüshası. 212 216
Bİ BLİYOGRAFYA
`Ali, Künh al-Alıbâr, Dil ve Tarih - Coğ rafya Fakültesi Kütüphanesi İsmail Saip Sencer Kitapları, nu. 1783. At ai, Zeyl-i Şakayık, İstanbul 1268. B a b in g er, Ord. Prof. Dr. Franz, Die Geschichtsschreiber der Osmanen und ihre Werke, Leipzig 1927. Blochet, E., Catalogue des manuscrits Turcs, Paris 1932-33. Bostân, Süleyman-nâme (926/1520 - 949/1542) : Uzun y ıllar Ferdi mahlâsh bir ş ahsın telifi olarak kabul edilen bu eser, bir aralık Joseph von Karabacek tarafından Kanunrnin oğlu ş ehzade Mustafa'ya atfedilmi şti (Bak. Geschichte
Suleimans des Grossen, verfast und eigenhündig geschrieben von seinem Sohne Mustafa, Zur Orientalischen Altertumskunde VII, Wien 1917). Eserin, bu iddiaların aksine Bostan lâkabiyle me şhur. Kazasker Mustafa b. Mehmed (904/1498-977/1570)'in telifi oldu ğu hususu, tespit etti ğimiz iki yeni yazma nüshas ı da ele alınmak suretiyle Bostdn' ın Süleyma-nâmesi (Ferdrye Atfedilen Eser) adlı araştırmamızda incelenmiştir. Bak. Belleten, XIX, 74 (1955), ss. 137-202. Eserin bu gün için bilinen nüshalar ı şunlardır: 1 — Revan 1283 (926/1520-929/1523 y ılları olayları) 2 — Torino, Bibl. Naz. 103 (926/1520-936/1529). 3 — Viyana, Nat. Bibl., H. O. 42 b (926/1520-936/1529) 4 — Ayasofya 3317 (926/1520-942/1536). 5 — Türk Tarih Kurumu Ktb. 18 (926/1520-946/1539) 6 — Viyana, Nat. Bibl. H. O. 42a (926/1520-949/1542). Şimdilik tam nüsha. Bursal ı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, 3 cilt, Istanbul 1333. Celâl-zade Mu ş tafâ, Tabakeıt al-Memâlik ve Derecât al-Mesâlik (926/1520 - 965/1557) : Yazar, eserini 30 tabaka olarak tertiplemi ş , ilk 29 tabakay ı fihrist halinde bu eserin ba şında
46
KANUNPNIN CVLC[SU VE İLK SEFERLERI vermiş , 30. tabaka olan bu eseri, her gazas ını bir derece adı altında ele alarak, Kanuni'nin gazalar ına tahsis etmi ştir. Kütüphanelerimizde eserin gerek tamam ını ve gerekse muayyen bir bahsini muhtevi bir çok yazmalar mevcuttur. Ayasofya nüshası (3296), yazarın o ğlu Mahmud'un hattı iledir. Diğer yazmaları için bak. A. S. Levend, Gazavat-nâmeler..., s. 63 vd.; H. G. Yurdayd ı n, Kemal Paşa-zade'nin Tevarih-i
Al-i Osman' ının Onuncu Cildi Hakk ında, Vak ıflar Dergisi,
III, s. 109, not 14. Cemaleddin, Osmanlı Tarih ve Müverrihleri, Dersaadet 1314. Dasitün-ı Sefer-i Belgrad, ed. F. Tauer, Pragae 1924. Dirimtekin, Feridün, Belgrad'ın İki Muhasarası, İ stanbul Enstitüsü Dergisi, II (1956), ss. 51-86. Downey, F., Ali Kemali tere., Muhte şem Süleyman, İ stanbul 1936. Feridân, Mecmua-i Mün şeat-i Selütin, İstanbul 1275. Flügel, G., Die Arabischen Persischen und Türkischen Handschriften der Kaiserlich-Königlichen Hofbibliothek zu Wien, II, Wien 1865. Forrer, Dr. Ludwig, Handschriften Osmanischer Historicker, Der Islam, C. 26, ss. 173-220. Hammer, M. Ata tere., Devlet-i Osmaniye Tarihi, C. V, İstanbul 1330. Hasan Bey-zade, Telhis-i Tac 3134.
Nuruosmaniye Ktb.,
İstanbul Kütüphaneleri Tarih ve Coğrafya Yazmaları Katalogları, 2. Fasikül, İstanbul 1944. Karaçelebi-zade, Süleyman-nâme, Bulak 1243. Yazma nüsha Süleymaniye (Esad Efendi) 2284. K âtip Çelebi, Ke şf al-Zunun, Ş . Yaltkaya ne şri, 2 cilt, İst. 1941. Kemal Pa ş a-zade, Tevürilı-i `Oş mcin (698/1299-933/1527): II. Bayezid devrinde 8 cilt (defter) halinde haz ırlanmış olan bu esere K anuni'nin emri ile Yavuz ve Kanuni devrine ait olmak üzere 2 defter daha eklenmi ştir. Eserin 7. defteri yazar ve esere ait bir mukaddeme ile birlikte Doç. Dr. Ş erafettin Turan taraf ından "tenkidli transkripsiyon" ha-
B İBLİYOGRAFYA
47
Oşnıdn, linde neşredilmiştir. Bak. İ bn Kemal, Teviirih-i VII. defter, Ankara 1957. Bu eserin X. cildi için bak. H. G. `Osmcin'ının Y ur d a y d ı n, Kemal Paşa-zade'nin Tevarih-i Onuncu Cildi Hakk ında,Vak ıflar Dergisi,III (1956), ss.107-115. Kemal Pa ş a-zade'nin eserinin Kanuni devrine tahsis edilmiş olan X. defterinin bilinen nüshalar ı şunlardır : TTK Ktb. 66 (Selim'in ölümü ve onu takip eden olaylar). Millet (Ali Emiri) 28 ve Afyon Gedik Ahmed Pa ş a Ktb. (Selim'in ölümü ve 932/1526 Mohaç seferi). Revan 1278/1 (927/1521 Belgrad' ın fethi). Revan 1278/2 (932/1526 Mohaç seferi).. Selim Ağa 384 (927/1521 Belgrad' ın fethi). Fatih 4221 (Belgrad, Rodos ve Mohaç seferleri). Süleymaniye (Esad Efendi 2087, 2336) (932/1526 Mohaç seferi) Veliyüddin Efendi 2447/2 (Mohaç seferi) Ayasofya 3318, 3382 (Mohaç Seferi). Kur at, Akdes Nimet, Ortazaman Tarihi İçin Kısa Bir Bibliyografya, İ stanbul 1934. Levend, Agâh S ırrı, Gazatat-nâmeler ve Mihaloğlu Ali Beyin Gazavat-nâmesi, Ankara 1956. Lütfi Pa ş a, TevCirilı -i `Osman, `Âli neşri, İ stanbul 1341. Matrülsçi Na ş üb., Süleyman-nâme (926/1520-958/1551): Son zamanlara kadar N a ş ü h'un bu eserinin sadece adı biliniyordu. Burada numaralar ını verece ğimiz yazmaların, Na ş üb.'un bu eserinin, birbirini tamamlıyan kısımları olduğu hususu, MatrâhçE Naş üh, Şahsiyeti, Eserleri adlı araştırmamızda incelenmiştir. Bak. İ lâhiyat Fakültesi, İ slam İ limleri Enstitüsü Dergisi, I (1959), ss. 111-122. Süleyman-name'nin şimdilik tespit edebildi ğimiz nüshaları şunlardır : Revan 1286 (926/1520-944/1537 y ılları olayları) Revan 1284/2 (945/1538 Fetih-name-i Karabuğdan) İst. Arkeoloji Müzesi Ktb. 379 (947/1541-958/1551). Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, 4 cilt, İ stanbul 1309-1311. Müstakim-zade, Tuhfe-i Hattâtin, İ stanbul 1928. Necip As ı m, Osmanlı Tarih-nüvisleri ve Müverrihleri, TOEM, I, 1, ss. 41-52, İstanbul 1329. Pakal ı n, Mehmed Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlü ğü, II, IV. fasiküller, İ stanbul 1947-48.
48
KANUNİ'NİN LULU-SU VE İLK SEFERLERI
Parmaks ı zo ğ lu, İ ., Kemal Paşa-iade Maddesi, Islâm Ansiklopedisi, Fasikül 62. Peçevi, İbrahim, Tarih, 2 cilt, İ stanbul 1283. Ramaiân, Tabib, Al-Fathiyya al-Ungurusiyya al- Sulaymüniyya. Bilindiği üzere RamaZ 511'111 Rodos'un fethi hakk ındaki arapca al-Fathiyya al-Radusiyya adlı eseri, 1759 yılında Paris'te (Bibl. Nat. 1622) bulunan tek yazma nüshas ından J. -P. Tercier taraf ından Frans ızcaya çevrilmi ştir (bak. ffimoires sur la prise de la ville et de l'ile de Rhodes, ~oires de litarature de l'Academie des Insciptions, anc. rec., yol. XXVI, 728 vd., Paris 1759). R amai 511'm burada adını verdiğimiz ikinci arapca eserinde I. Selim (1512-1520) devri olaylar ı ile K anuni'nin 927/1521 Belgrad seferi hakk ında bilgi verilmektedir. Bu eser hakkında daha fazla bilgi için bak. H. G. Yurdayd ı n, Tabib Ramaiün'tn Yeni Bir Eseri, Ilâhiyat Fakültesi Dergisi, VIII (1960). Şimdilik tek yazma nüshası, TSMK, Revan 1279'da bulunmaktadır. Rosenthal, Prof. Dr. Franz, A History of Muslim Historiography, Leiden 1952. Safi, Feth-i Kale-i Belgrad : Belgrad' ın 26 Ramazan 927/30 Ağustos 1521'cle Kanuni tarafından fethini anlatan k ısa, umumi bir eserdir. Yazma nüshas ı Süleymaniye (Esad Efendi 2175/2, varak 39a-47a) Kütüphanesindedir. Siv5sI, Süleyman-nâme, TSMK, Hazine 1340. Tau er, Felix, traduct. et ed., Histoire de la Campagne du Sultan Suleyman Ier contre Belgrad en 1521, Pragae 1924. Bu eser, zikredilmi ş olan Farsca Dasttün-ı Sefer-i Belgrad adlı eserin hulâsa bir tercümesidir ve as ıl metin ile birlikte basılmıştır. Tauer, ilkin bu eseri, C elâl- z a de S5lih'e atfetmiş , fakat daha sonra a ş ağıda adı anılacak olan kısa ara ş tırmasında bunun do ğru olmadığını göstermiştir. I ş aret ettiğimiz üzere bu eserin, Celâl-zade Mu ş taf5'n ın Şahnüme-i Hümüyün adlı telifi olması ihtimali üzerinde durulabilir. Tauer, F., Additions a mon ouvrage "Histoire de la Campagne du Sultan Suleyman Ier contre Belgrad en 1521", tir6es de l'histoire de Suleyman ler par Djelülzüde Şülih Efendi, Archiv Orientalni, yol. 7 (1935), No. 1-2, pp. 191-196. Togan, A. Zeki Velidi, Tarihte. Usta, Istanbul 1950.
49
BİBLİYOGRAFYA
Uzunçar şı l ı, Ord. Prof. İ smail Hakkı, Osmanlı Tarihi, II, Ankara 1949. Uz un ç ar ş ı 11, O r d. Prof. İ smail Hakkı, Onaltıncı As ır Ortalarında
Ya şamış İki Şahsiyet : Celgil zade Mustafa ve Sâlih Çelebiler, Belleten, XXII, sayı 87 (Temmuz 1958), ss. 391-441. Yinanç, Ord. Prof. Mükrimin Halil, Tanzimattan Me şrutiyete Kadar Bizde Tarihçilik, Tanzimat, I, İ stanbul 1940. Yurdayd ı n, H. G., Ferdi:nin Süleymannâmesinin Yeni Bir Nüshası, DTCF Dergisi, VIII, 1 2 (1950), ss. 201 223. Bostân'ın Süleymannâmesi (Ferdi'ye Atfedilen Eser,), Belleten, XIX, sayı 74 (Nisan 1955), ss. 137 202. Osman'ının Onuncu cildi , Kemal Paşa-zade'nin Tevarih-i Hakk ında, Vak ıflar Dergisi, III (1956), ss. 107 115. Mcgrâleçi: Naş üiı, Şahsiyeti, Eserleri, İ. F. İ slam İ limleri Enstitüsü Dergisi, I (1959), ss. 111 122. -
-
-
99
-
-
59
-
İ NDEK S
Ada Çayın : 23. Ahmed Bey, Vezir Kasım Paşa'mn oğlu : 33. Ahmed Paşa, Rumeli Beylerbeyi : 19 not 98; 20 not 106; 21, 25-30. Dördüncü Vezir : 36, 40-42. Alacahisar: 25, 27 Alüliddevle, Dulkadir Beyi : 38. 'Ali, (Tarihçi): 4, 5, 8, 11, 13 - 15, 21, 22, 26 not 142; 30. Ali Kemali, (Mütercim) : 25 not 134. Altun Çayır : 24. Anadolu : 9, 14, 17 - 19, 25, 36. Anadolu kadılar': 19. Antakya : 10. Arap: 7, 8, 36. Archiv Orientalni : 15 not 84. Asya : 19. Avrupa : 35. Ayas Pa şa, Anadolu Beylerbeyi : 11, 13. Şam Beylerberyi : 33. Rumeli Beylerbeyi : 34 not 171; 37, 42 not 207. Aydın : 38.
B Bahçe-i Cem: 39. Bali Ağa, Yeniçeri a ğacı : 37. Bali Bey, Yahya Pa şao ğlu, Bosna Sancağı Beyi: 24, 26 not 142; 29, 30. Bare ş kalesi; 30. Bayezid, Sultan : 22. Behram Çavu ş : 16. Behram Pa şa, Kaptan : 44. Belgrad: 2, 20, 23-25, 27-30.
Belgrad'ın İki Muhasarast: 18 not 94; 20 not 106. Bıyıklı Mehmed Pa şa, "Diyar-ı Acem" Beylerbeyi : 33. Bodrum : 43. Bostan, (Tarihçi), 3-7, 9,12-15, 17-25, 27-31, 33, 34, 38. Bostancı Ali Bey, Sol Ulüfeciler Ağacı : 8, 13. Bostrın'tn Süleymünniimesi : 7 not 23; 14 not 77; 16 not 85. Böğürdelen (=Chabatz, Sabacz): 25, 26 not 136, 27 - 29. Budin • 27, 29.
C, Ç Cafer Bey, Kanl ı, Kaptan : 5, 6. Canberdi Gazali : 2, 7-13, 34 not 171. Celal-zade Mu ştafü 4, 14, 16, 26 not 142, 29. Celal-zade San 15 not 84. Chabatz (=Sabacz, Bö ğürdelen): 26 not 136. Çektiri : 22. Çukurova : 10.
D Danişmend Reis : 21. Dasıtân-ı Seferi Belgrad : 15 not 84, 17 not 88, 19 not 98, 23 not 115; 24, 29, 30. Devlet-i Osmaniye Tarihi : 4 not 11; 19. Dimyat : 36. Dirimtekim, F. : 18 not 94; 20 not 106 Dirin Suyu: 28. Diyarbekir : 18. Downey, F. : 16, 25 not 134. Dördüncü Vezirlik 20 not 106. Dulkadir arazisi : 38. Dulkadir askeri; 17, 18.
52
KANUNİ'NİN
craısu
E Edirne : 20, 23, 31. Eflâk: 20, 26. Egecik yaylası : 17. Ekrad : 7, 8. Engüri vilâyeti : 38. Erciyes dağı : 18. Erdel : 26. Ereğli : 9.
F Al-Fathiyya al-Ungurüsiyya alSulaymanlyya : 16 not 86 a. Fatih Sultan Mehmet : 22, 27, 29, 35 Ferhad Pa ş a, Üçüncü Vezir : 8-13, 17-19, 24, 32, 38, 39, 43. Ferhad Pa şa, Trablus Sancağı Beyi: 34. Ş am Beylerbeyi : 34. Feridun : 23 not 115; 24, 25. Filibe : 21, 22. Filita : 24. -
G Gazze sanca ğı : 13, 39. Gelibolu : 6, 37. Gelibolu Beyi : 5. Göçerio ğlu : 24.
VE İLK SEFERLERI Humus : 8. Hüsrev Bey, Semendre Sanca ğı Beyi: 24, 26. Hüsrev Pa şa, Karaman Beylerbeyi: 8, 10, 11, 14. Anadolu Beylerbeyi : 14, 17 not 87. İ, I İhtiman Ovası : 24. Illâki kalesi : 43. İncirli kalesi : 43. İ sa Bey, Ishak Beyo ğlu : 27. İskaradin kalesi : 38. İskender (Yemenli) : 33. Iskenderiye : 36. Ismail, Şah : 10, 17. İstanbul : 3, 5, 6, 8, 20, 21, 25, 31-35, 38, 44. İstanbul Bo ğazı : 25. İstanbul Enstitüsü Dergisi : 18 not 94; 20 not 106. İstanköy • 43. Iznik : 37. İzrıikmud : 37. İzvornik : 28. Ipsala : 18, 21.
K
H Halep : 8, 10, 11, 17. Halep Sanca ğı : 20. Hama : 8, 10, 11. Hammer : 4, 5, 12, 14, 16, 17 not 91; 18, 19, 22, 24, 25, 33 not 163; 34 not 172. Hasan Bey, Ömer Bey o ğlu, Akıncı Beyi : 26, 28, 30. Hayr Bey : 7, 36, 41 not 205. Hazine-i qmire : 25. Hereke kalesi : 39. Hisarlı konağı : 24. Histoire de la Campagne du Sultan Süleyman ler contre Belgrad en 1521 : 15 not 84.
Kahire • 5 Kalite : 22. Kanuni : Bak. Süleyman, Sultan. Kapulu Derbend : 24. Kara Mahmud Reis : 39. Karabuğdan : 20. Karaca Pa şa (=Ahmed Paşa), Halep Beylerbeyi : 8, 10. Karaçelebi-zade, (Tarihçi) : 8-11, 13, 17, 22-24, 31. Karadeniz : 21, 22. Karakadı : 40. Karaman : 9, 10, 14, 17, 20, 36. Kasım Paşa, Lala, Dördüncü Vezir : 5, 33.
53
INDEKS Kasım Paşa, Güzelce, Halep Sanca ğı Beyi : 17 not 88; 20. Karaman Beylerbeyi : 17 not 88; 20, 33. Anadolu Beylerbeyi : 33, 37, 44. Kavala kalesi : 34 Kayseri : 17, 18. Kazıklu : 37. Kazıklu Beli : 37. Kemal Pa şa-zade : 3-7, 17, 19, 23, 26, 27, 32. Kilitbahir : 37. Kıbrıs : 12. Kızıl kapu : 40. Kopenik kalesi : 30. Kudüs : 13. Kur'an : 20 not 102. Kurdoğlu Muslihiddin Reis : 37. Künh al-Ahbür : 4 not 8; 5 not 17; 8 not 29; 21 not 110. Kütahya : 37, 38.
Mehmed Süreyya: 17 not 88. Menteşe: 38. Mermeros : 40, 44. Mesih Paşa : 35. Midilli Sancak"' : 44. Mihaloğlu Turhanh : 26 not 142. Mısır : 7, 18, 35, 41. Mısırlı : 5. Muğla : 44. Muhteşem Süleyman : 16 not 86; 25 not 134. Murad, Şehzade : 31, 32, 34. Mustafa Bey, Palak, Kaptan: 35 - 37, 39, 44 not 216. Mustafa Paşa, İkinci Vezir : 28 - 30, 36, 39, 40.
N Neboysa : 30. Niş : 31. O,
L Layoş, Macar Kıral]. : 15. Lazkiye : 38. Lütfi Paşa : 15, 17, 20 not 106; 29 not 150; 30 not 154.
M Macaristan : 15, 17, 18, 25. Mahmud, Şehzade : 32, 34. Mahmud Bey, Hersek Sanca ğı Beyi: 38. Manisa : 3, 5, 6. Mastaba : 13. MgrrılKI : 3-15, 17, 23, 27, 29, 31, 32, 34, 38. Mecmua-i Mün şeat-i Selütin : 23 not 115; 24 not 123. Mehmed Ağa, Silâhdar Ba şı : 13, 34. Mehmed Bey, Midilli Sancağı Beyi : 44. Mehmed Bey, Mihalo ğlu, Akıncı Beyi : 26.
Osmanlı Ordusu : 11, 30, 41, 42. Oturak Didik : 33. Öküz Burnu limanı : 39.
P Pakahn, M. Z.: 20 not 106. "Paralet" gemisi : 21. Peçevi : 20 not 106; 29 not 150; 30, 33 not 168. NA Bey, Ramazano ğlu : 9. Piri Mehmet Paşa, Vezir-i a`zam : 25 - 30, 35, 36, 41, 42.
R Ramaiân, Tabib : 16. Reşid : 36. Rodos : 2, 36-38, 40, 43. Rodos kalesi : 40, 41. Rodos Şövalyeleri : 35. Rum (Eyalet-i Rumiye-i Su ğra) : 9, 17, 18, 36. Rum dilâverleri : 12.
54
KANUNI'NIN CULISU VE İLK SEFERLERI
Rumeli : 18, 19, 21, 36. Rumeli akıncılar' : 24. T Rumeli askeri : 37, 40, 41. Raznâme : 23 not 115; 25 not 133. Tabak& al-Memâlik. : 16, 29 not 148. Tahtalu kalesi : 43. Tarih-i Solakzade : 12. S, Ş Tatar köyü : 24. Sakız adası : 37. Taner, Felix : 15 not 84; 24 not 130. Salankamen. : 28, 30. Telhis TCıc : 32 not 162. Sanuto, Marini : 12. Tevürlh-i ül-i `02mân : 3, 5, 15, 17, Sava suyu : 18, 28. 20, 23'de notlarda. Sazlı Dere : 24. Tokdemir, S.: 29 not 148. Selânik Sanca ğı : 33. Turhan Bey, Selim, I.: 3-5, 7, 16, 22, 38. Akıncı Beyi : 26 not 142. Semendre : 21, 25, 28. Turhanlı, Mihaloğlu : 26 not 142. Sencuvan Kilisesi : 43. Türkman : 7. Senktıraşlar : 19. Seydi Ali, Hazinedar : 12. Seydi Bey, Ni şancı : 12. Sicill-i Osmani (S.0.) : 17 not 88. Sinan Pa şa, Lala, Kaptan : 33. Rum Eyaleti Beylerbeyi : 17 not 89; 33. Sirem : 25, 28, 29. Sivas : 17 not 89; 38. Sivâsi : 4, 17 not 91. Sofya : 19, 20, 24, 25. Sonbaki kalesi : 43. Sultan Cem : 43. Sultaniye : 37.
U, Uç Beyleri : 18. Ungurus vilâyeti : 24. Uzunca ova : 31. Uzunçar şıh, Ord. Prof. İ . H. : 15 not 84; 33 not 168. Üsküdar : 37. V Vidin : 25. Vilâyet kadılar' : 19, 25. Vito ş (Vitoch) : 24 not 130.
Sultanönü : 37. Suriye : 18. Süleyman, Sultan : 2-4, 15, 16, 19, 2224, 26-29, 31, 32, 35, 37, 38, 42-44. Süleyman, Şehzade : 2-4.
Y Yahya Pa ş ao ğlu Bali Bey: Bak. Bali Bey, Yahya Pa şao ğlu.
Süleyman-nâme : 3, 4, 7, 8, 16, 22, 23'de notlarda.
Yemen : 33.
Ş adi Paşa, Kaptan : 14. Karaman Beylerbeyi : 11 not 55; 14, 20, 33.
Yerbo ğaz : 39.
Yeniçeriler : 5, 8, 18, 40, 41. Yurdayd ın, H. G.: 7 not 23; 14 not 77; 16 not 85. Z
Şam : 7, 10-14, 17, 18. Şehsuvaro ğlu Ali Bey: 9-11, 38, 39.
Zemin : 28, 30.