11 minute read
S
Yemenli Kadınlar Savaş Nedeniyle Ölüme, İhlallere ve Ötekileştirmeye Maruz Kalıyor
Yemen'de yaklaşık 6 yıldır devam eden savaşta 528 kadının hayatını kaybettiği ve 805'inin yaralandığı kaydedildi.
Advertisement
Dünya devetleri, 7 yıllık savaş sebebiyle milyonlarca insanın açlıkla mücadele ettiği Yemen için sadece 1.7 milyar yardım vaad etti. BM Genel Sekreteri sonuca "hayal kırıklığı" yorumu yaptı.
Tüm dünyada Birleşmiş Milletler'in (BM) uluslararası bir gün olarak ilan ettiği 8 Mart Kadınlar Günü kutlanırken, Yemen'de 2015 yılından bu yana süren savaş nedeniyle kadınlar mağdur bir hayat yaşamaya devam ediyor. Tüm bunların yanı sıra yeni kurulan Yemen hükûmetinde ya da uluslararası müzakerelerde kadınlara yer verilmemesi de sosyal ve siyasi anlamda yaşadıkları dışlanmışlığı gözler önüne seriyor.
BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ YAŞAM KOŞULLARIYLA MÜCADELE EDİYORLAR
Ülkedeki hemcinslerinin içinde bulunduğu durumu anlatan Yemenli yazar İftihar Abduh, "Tüm dünya kadınlar gününü kutlarken Yemenli kadınlar, daha önce benzeri görülmemiş yaşam koşullarıyla mücadele ediyor. Birçok Yemenli kadın, evlerini terk etmek zorunda kaldı, rastgele düşen bombalar yüzünden sevdiklerini kaybetti, çocuklarına yedirecek bir lokma ekmek bulamadı." dedi.
Savaşan tarafların kadın hakları konusunda türlü ihlaller gerçekleştirdiğini belirten Abduh, Husilerin yüzlerce kadını alıkoyduğunu ifade etti. Abduh, ayrıca tüm taraflara, savaşın acılarından kurtulmaktan başka bir şey dilemeyen kadınların hak ve hukukuna saygılı olma çağrısında bulundu.
4 BİNDEN FAZLA SAVAŞ VE İNSANLIK SUÇU
Cenevre merkezli İnsan Hakları ve Özgürlükleri Örgütü (SAM) tarafından 8 Mart'ta yayımlanan raporda, Yemen'de savaşın başladığı 2015 yılından 2020 yılı sonuna kadar kadınlara yönelik 4 binden fazla ihlal gerçekleştirildiği, bunlar arasında "savaş ve insanlık suçlarının" bulunduğu kaydedildi. Söz konusu ihlallerin, "öldürme, yaralama, keyfi tutuklama, zorla kaybetme, işkence, seyahat yasağı, göçe mecbur etme" şeklinde sıralandığı raporda, sadece Marib kentindeki kamplarda 900'den fazla kadın göçmen olduğu aktarıldı. Raporda, Yemen'de çatışan taraflardan Husilerin yüzde 70, hükûmet güçlerinin yüzde 18, Birleşik Arap Emirlikleri destekli Güney Geçiş Konseyinin yüzde 5, diğer tarafların ise yüzde 7 oranında kadınlara yönelik ihlaller gerçekleştirdiği bilgisi verildi.
SAVAŞIN BAŞLAMASINDAN BU YANA 528 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
İnsan hakları ihlallerine ilişkin iddiaları araştıran hükûmete bağlı Ulusal Komisyon da yayımladığı raporunda "Yemenli kadınların insanlık dışı olarak tanımlanandan daha düşük koşullarda yaşadığına" dikkati çekti. Savaşın başladığı 2015 yılından 2020 sonuna kadar 528 kadının öldüğü, 805'inin yaralandığı aktarılan raporda, bunlara Husilerin, hükûmet güçlerinin ve adı açıklanmayan diğer bazı Yemenli tarafların sebep olduğu belirtildi.
SİYASETTE SÖZ SAHİBİ DEĞİL
Yemenli kadınlar, insan hakları ve yaşam koşulları alanında yaşadıkları sıkıntıların yanında, siyasette söz sahibi olabilme konusunda da dışlanma ve ötekileştirilme hali yaşıyor. Ülkede Aralık 2020'de kurulan yeni hükûmette hiçbir kadına yer verilmedi. Bu kapsamda BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Yemenli taraflara kadınlara da siyasi hayata aktif katılım hakkı tanıma ve yüzde 30 temsil hakkı verme çağrısında bulundu. Griffiths yapılan barış görüşmeleri ve diyalog turlarında da kadın katılımının çok zayıf olduğunu ifade etti.
YEMEN'DEKİ İÇ SAVAŞ
Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Yemen'de İran destekli Husiler ile hükûmete bağlı güçler arasında çatışmalar yaşanıyor. Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten bu yana Husilere karşı Yemen hükûmetine destek veriyor. BM'ye göre dünyanın en büyük insani krizlerinden birinin yaşandığı Yemen'de nüfusun yüzde 80'i insani yardım ve korumaya muhtaç durumda bulunuyor. Birleşmiş Milletler, savaş sebebiyle yıkılan, yiyecek, ilaç ve konut sıkıntısı yaşayan Yemen için düzenlediği bağışçılar konferansında yeteri kadar para toplayamadı. BM Genel Sekreteri, utanılası durumu “hayal kırıklığı” olarak niteledi. Bağışçılar konferansında 3.8 Milyar dolar toplamayı uman BM sadece 1,7 milyar dolarlık söz aldı.
İngiltere yapacağı Yemen yardımlarından kesintiye gideceğini ilan etti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bağış taahhütlerini değerlendirdiği konuşmasında sonucu “hayal kırıklığı” olarak nitelendirdi. Guterres “Milyonlarca Yemenli çocuk, kadın ve erkeğin yaşamak için çaresizce yardıma ihtiyacı var. Yardımları kesmek onlar için ölüm cezasıdır. ” dedi.
Yemen’de 7 yıldan beri savaş sürüyor. Tarafların uzlaşmaya yanaşmaması ve silahlı dış müdahele sebebiyle milyonlarca insan açlıkla karşı karşıya.
Dünya Seyrederken, Yemen’de Milyonlarca Kişi Açlıkla Karşı Karşıya
Christchurch Saldırısının Yıl Dönümünde Müslümanlardan Yeni Zelandalılara Teşekkür
Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine yapılan çirkin saldırının ikinci yıl dönümünde Müslümanlar Yeni Zelanda halkına ilan panolarıyla teşekkür etti. İslam'ın Sesi NZ adlı kuruluş, Auckland, Wellington ve Christchurch kentindeki ilan panolarındaki ilanları ve hazırladığı sosyal medya videoları ile farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.
Yeni Zelanda’da yerel bir İslami sosyal yardım kuruluşu mart ayı boyunca Christchurch kentindeki iki camiye yapılan terör saldırılarının anısına, trajedinin ardından gelen büyük destekleri için Yeni Zelandalılara teşekkür etmek amacıyla bir kampanya başlattı. İslam'ın Sesi NZ (Voice of İslam-New Zealand) adlı kuruluş kampanyanın farkındalığını artırmak için Auckland, Wellington ve Christchurch'te teşekkür mesajları ve kısa ayet ve hadislerin yer aldığı İslami alıntılar içeren reklam panoları kurdu.
FARKINDALIK AMACIYLA İLAN PANOLARI VE VİDEO SERİSİ
Gönüllülerin yürüttüğü kuruluş ayrıca, bu saldırıların tüm Yeni Zelandalılar üzerindeki etkisini göstermek ve İslamofobi ve ırkçılıkla ilgili önemli konuları ele almak için, mart ayının ilk 15 günü boyunca her gün bir tane olmak üzere sosyal medya kanallarında 15 videodan oluşan bir röportaj dizisi yayımlıyor.
Christchurch saldırıları, çocuklar da dahil olmak üzere 51 Müslüman’ın can kaybı ve 49 kişinin de hayatını değiştiren yaralar almasıyla sonuçlandı. Cemaat, Müslümanları “istilacı bir düşman” olarak resmeden çarpık aşırılık yanlısı bir ideolojiye dayanan teröristlerin Müslümanlara duyduğu nefretin sonucu olan bu kayıpların hâlâ acısını çekiyor.
İslam'ın Sesi NZ Camia’ya verdiği bilgide bu nefret dolu fikirlerle mücadele için gönüllülerinin 2020'de “Togetherness / Kotahitanga Turu” düzenlediğini hatırlattı. Kuruluş “Bu turla İslam üzerine sergiler ve bilgilendirici sohbetlerle Yeni Zelanda çevresindeki yerleri ziyaret ederek ve yerel insanlara Müslümanlarla yüz yüze etkileşim kurma fırsatı verdi.” dedi.
CHRİSTCHURCH SALDIRISI YENİ ZELANDALILARIN TÜMÜNÜN HAYATINI ETKİLEDİ
İslam'ın Sesi ekibinin sözcüsü Mohammad Thompson, “Togetherness / Kotahitanga Turumuz, birçok toplulukta gönüllülerin Yeni Zelandalılarla buluşması ve konuşmasıyla büyük bir başarıydı. Bu korkunç saldırıların sadece Müslümanların değil Yeni Zelandalıların tümünün hayatlarını nasıl etkilediğini fark ettik. Büyük ölçüde kapsayıcı bir ülke olmamıza rağmen, Müslümanların ötekileştirilmesinin ve İslamofobinin yükselişte olduğunun farkında olmalıyız.” dedi.
Thompson, bu kapsamda bir alışveriş merkezinde Christchurch kurbanlarından birine yapılan silahlı saldırıyı ve Queenstown camisine bırakılan İslam karşıtı afişleri hatırlattı. Thompson “Bu üzücü olaylar, İslam ve Müslümanlar hakkında daha fazla farkındalık yaratma ve var olan birçok yanlış anlamayı ortadan kaldırma ihtiyacını gösteriyor.” dedi.
AYET VE HADİSLER PANOLARDA YER ALDI
İlan panolarındaki metinlerde hadis ve ayetler yer aldı. “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmez”, “Muhakkak ki, her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”, “Tüm insanlar Hz. dem ve Havva’dan yaratılmıştır. İyilik ve takva dışında; beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur.”, “Sizleri milletler hâlinde yarattık ki birbirinizi kolayca tanıyasınız.” mealindeki hadis ve ayetler Auckland, Wellington ve Christchurch kentindeki ilan panolarında mart sonuna kadar yer alacak.
CHRİSTCHURCH SALDIRISI’NDA NE OLMUŞTU?
Bir ırkçı saldırgan Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine 15 Mart 2019’da cuma namazı esnasında otomatik silahlarla terör saldırısında bulunmuştu. Yeni Zelanda ve tüm dünyada tepkiyle karşılanan saldırıda, 1’i Türk 51 kişi hayatını kaybetmiş, 2’si Türk 49 kişi de yaralanmıştı.
Helal Kesim Sağlıklı Besin Herkes Yesin
Yeni Zelanda’da şehit edilen Zekeriya Tuyan’ın kardeşi: "Hem Ağabeyim, Hem Babam Hem De Arkadaşımdı"
15 Mart 2019’daki Christchurch saldırısı 51 masum insanın hayatına mal oldu. Her biri ardında aileleri, dostları ve sevenleri için yeri dolmayacak bir acı ve boşluk bıraktı. Irkçı saldırılar sadece yaralanan ve hayatını kaybedenleri değil çok daha fazla insanın hayatını derinden etkiliyor. Saldırıda şehit olan tek Türk Zekeriya Tuyan’ın kardeşi Yahya Tuyan ile ağabeyini ve saldırının etkilerini konuştuğumuz duygu yüklü bir söyleşi yaptık.
İLKNUR KÜÇÜK
Zekeriya Tuyan ve kardeşi Yahya Tuyan (sağ)
Yahya Bey öncelikle tekrar başınız sağolsun. Bize biraz
Zekeriya beyden bahseder misiniz?
Neden Yeni Zelanda’da bulunuyordu?
Ne kadar zamandır ordaydı?
İlginiz için teşekkür ederim. Ağabeyim yaklaşık sekiz yıldır yani 2019’dan önce sekiz yıldır orada yaşıyordu, elektronik mühendisi idi kendisi. Orada özel bir firmada çalışıyordu eşi Singapur uyruklu ve iki oğlu vardı.
Zekeriya Bey’i en son ne zaman gördünüz? Nur Camii’ndeki saldırıyı ve ağabeyinizin yaralandığını nasıl öğrendiniz? O günden biraz bahseder misiniz?
En son 2018 yazında Türkiye’ye gelmişti o zaman görüşmüştük. Her sene mutlaka Türkiye gelmeye çalışıyordu kendisi. Haftada birkaç kere telefon görüşmemiz oluyordu zaten. Türkiye’yi çok seviyordu ve ilk fırsatta Türkiye dönme planı yapıyordu.
Olayı öğrenmemiz TV aracılığıyla oldu. Her sabah TV de haberleri açarım o sabah da açtığımda Yeni Zelanda’da saldırı yapıldığı haberini gördüm. Daha sonra abimi aradım telefonu açmadı. Birkaç kez arayıp açmayınca üzülmeye, endişelenmeye başladım. Normalde telefonlarımı hemen açardım bu sefer açmayınca bir şey olduğunu hissetmeye başladım. Yeni Zelanda büyük elçiliğini aradım, bir yandan da haberlerde dışişleri bakanlığı açıklama yaptı saldırıda yaralan Türk vatandaşları olduğunu söyledi. Yengem ise üzülmeyelim diye ilk başta söylememiş daha sonra o da ağabeyimin yaralandığını anlattı. Bu şekilde haberimiz oldu.
O gün çok zor bir gündü, hala da acısı gün geçtikçe artıyor. Derler ya beynimden vurulmuşa döndüm dünyamız alt üst oldu. Allah kimseye kardeş acısı yaşatmasın, sadece ağabeyim değil oradaki diğer vurulanlar da benim kardeşlerim.
Bir insan nasıl böyle bir şey yapar, masum insanlara kıyar. Bir insanın böyle bir şey yapacağını insan aklı almıyor. Nasıl canice insanların hayatına kıymış, nasıl bir duyguyla böyle girip camide bunu yapmış hala aklım almıyor. İnsanlar camide iyilikler, güzellikler için dua ederken bunların yaşanması çok üzücü. “Bir insanın gözünü kırpmadan masum insanlara kıyabilmesini hâlâ aklım almıyor”
Bu süreçte Türk ve
Yeni Zelanda halkının ve yetkililerin desteğini değerlendirebilir misiniz?
Sizi üzen ve en çok teselli eden şeyler neler oldu?
Ağabeyim Ankara’nın karasal ikliminde yetişmiş bir Anadolu çocuğu. Beş kardeşiz, zor şartlarda yetiştirdi kendini. Çok değerli kimseye zararı dokunmayan biriydi, alkol, sigara gibi hiçbir kötü alışkanlığı yoktu. Ailesinde işinde gücünde biriydi. İster tanıdık ister yabancı herkese faydam olsun diye uğraşırdı. Onun bu şekilde aramızdan ayrılması beni çok üzdü. Yeri geldiğinde arkadaşım yeri geldiğinde ağabeyimdi, gerektiğinde babalık yapardı. Onun gibi bir insanın bu şekilde aramızdan ayrılması beni çok üzdü. Olay günü ve daha sonrası hem Türk hem de Yeni Zelanda makamları yakından ilgilendiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bey, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakan Yardımcımız Yavuz Selim Kıran,
Yeni Zelanda büyükelçimizin çok büyük destekleri oldu. İlk başlarda olayın şokuyla belki de olayın vahametini anlamadık. Yaralıydı abim ama doktorlar iyileşeceğini söylemişti. Babam ve ben hemen bakan beyle aynı uçakta Yeni Zelanda’ya gittik. Devletimizin 20.000 km uzaktaki bir vatandaşına bu şekilde sahip çıkması beni açıkçası şaşırttı. Oraya gidince de devletimizin yardımları devam etti. Olaydan sonraki ilk anneler gününde Bakan Yardımcısı ve Ankara Valimiz de annemi ziyaret etti.
Yeni Zelanda devleti çok hazırlıksız yakalandı bu saldırıya. Halkın çok iyi niyetli ve demokratik insanlar olduğunu düşünüyorum. Daha sonraki mahkeme sürecinde de çok yakından ilgilendiler, doktorlar da çok ilgilendi abimle ama maalesef yoğun bakımdan çıkamadı. Saldırıdan 49 gün sonra şehit oldu. Devletimiz cenazesini Türkiye’ye getirmemize yardımcı oldu. Ankara Çubuk’a defnettik. Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş hastanede de ziyaret etmişti abimi cenaze namazını da o kıldırdı. Allah ona şehitlik gibi yüksek bir makam nasip etti ama ailesine ve bizlere büyük bir acı kaldı. Annem babam da çok üzüldü etkilendi, hâlâ acıları taze. Her gün konuşuyorum annem babamla ve her gün mutlaka abimden bahsediyoruz. Çok zor bir acı Allah kimsenin başına vermesin.
Yeni Zelanda’da böyle bir saldırıyı bekler miydiniz? Cami saldırısını duyunca neler hissettiniz?
Asla beklemezdik abim de çok severdi Yeni Zelanda’yı. Buradan gitmek isteyenler bize sorardı onlara da tavsiye ederdik. Ülke tarihinde de ilk defa yaşanmış bu saldırı. Devlet de bu nedenle çok hazırlıksız yakalandı. Hiç beklenmeyen bir saldırı idi. “Beş parmağın beşi bir olmaz” denir ya bu da öyle bir durum. Ancak bunlardan ders çıkarmak lazım. Tedbirli olmakta kötü niyetli insanların da toplumda bulunduğunu akılda tutmakta fayda var. Mevlam o günleri bir daha yaşatmasın.
Zekeriya Bey'in şehadetinin ardından ailenizde neler değişti? Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Çok şey değişti hepimiz için. Üzüntümüz aynı. Annem babam bizler hepimiz için hayat çok değişti. Şahsım nezdinde onu kaybetmek âdeta yarımı kaybetmek gibi oldu benim için. Yengem Singapurlu ve çocuklarda çok iyi Türkçe bilmediği için bir kopukluk yaşadık. Ağabeyim varken bu durum sorun olmuyordu. Birkaç senedir de gelemediler. Bundan sonra da çocukların yetişmesi nasıl olacak tabi merak ediyoruz.
Ağabeyim belki ünlü biri değildi ama zeki, değerli, yetenekli bir insandı ve onun ölümü Yeni Zelanda ve Türkiye için bir kayıp oldu bence.
Son olarak eklemek istediğiniz mesajınız var mı?
Bu saldırıların mutlaka gelecek nesillere aktarılması lazım. Kitaplar yazılması, filmler yapılma sı, belgesel çekilmesi lazım. Dergilerde basında işlenmesi gerekiyor. Saldırı yapılan caminin bir müze hâline getirilmesi, büyütülmesi de bu noktada yapılabilecek bir girişim olur. Belki caminin büyütülmesi için gerekirse ek bina yapılarak yapılması anlamlı olur.
Biz de saldırının ardından kurduğumuz bir dernekle İslamfobi'ye karşı mücadele çalışmaları yapıyoruz. Derneğimizde Dünya Barış Günü kapsamında "Hello brother" etkinlikleri düzenlemekteyiz. Bizim dinimizde beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Irkçılık çok kötü bir şey. Herkesin eşit bir şekilde, mutlu bir şekilde bu dünyada bir arada yaşaması lazım. Tüm insanların sonu ölüm. Yunus Emre’nin dediği gibi birleşmek lazım sevmek sevilmek lazım yani hepimiz Ademin çocuklarıyız. Silahlar susmalı, sözler konuşmalı dünya kardeşçe yaşamalı.
“Hello Brother”, “Hallo”, “Merhaba”, “Selamun Aleykum”, “Bonjour”, “Privet” diyerek tüm insanların barışça yaşamasını temenni ediyorum.
Christchurch saldısı ile ilgili dava için Yeni Zelanda’da bulunan Ahmet Tuyan (Zekeriya Tuyan’ın babası), saldırıda ağır yaralanan Temel Ataçocuğu ve Mustafa Boztaş ile.