Üsküdar Life 2. Sayı

Page 1

GEZİ TURU

Kardes sehir rooklyn

B s

s

SAYI:2 2016 ŞUBAT - MART

MASALDAN TEK FARKI BİRAZ DAHA GERÇEK OLMASI

HILL KARTAL

SOPHIA

ÜSKÜDAR’IN ÖNDE GELEN İŞ ADAMLARINDAN KILIÇOĞLU VE NERGO YÖNETİM KURULU BAŞKANI AHMET KILIÇ

Yüksek Mimar İdris Uzuner: “Kentsel Dönüşüm, yıkmaktan ve yeniden yapmaktan fazlasıdır”

osyası e D m r Gu

HARİKA N E ŞEHRİN ADRESLERİ E Life 1 GURMÜsküdar




Ü S K Ü D A R

Editör Bir kez daha Merhaba, yeni sayımızla tekrar huzurlarınızdayız. Üsküdar Life ailesi olarak her zaman hayatın renkli anlarını sayfalarımıza taşıyarak okuyucularımızın yaşamlarına en güzel şekilde dokunmayı kendimize görev edindik. Üsküdar’ın yararı için çalışan iş adamlarını, çeşitli sosyal sorumluluk projelerini yürüten kurum ve kuruluşları haberlerimizde konu ederek sizlerle paylaştık. Bu sayımızda da bireysel başarılarıyla Üsküdar’da değer olan isimlerle yaptığımız röportajlara yer verdik. Yayıncılık hususunda bazen komşu ilçelerimizle Üsküdar’ı kıyaslıyor onları gıpta ederek seyrediyorum. Üsküdar’ın da eşsiz ve huzur dolu bu güzellikleri gözler önüne serilmeli. Ama nasıl? Artık Üsküdar yeni meydanıyla birlikte turizm kapısı olmalı. Turizmden başka Üsküdar’ı anlatabileceğimiz çıkış kapımız maalesef görünmüyor. İlk sayımıza Üsküdarlı hemşehrilerimizin gösterdiği ilgi alaka bizleri fazlasıyla memnun etti. 2. sayımızdan itibaren abone sistemine geçiyoruz. Bunun için bizlere ulaşabilirsiniz. Üsküdar LIFE Profil & Erişim Kitlesi Üsküdar sınırları içinde yaşayan, çalışan orta ve üst düzey yöneticilere, önemli işletmelere, kanaat önderlerine ulaşmasının yanı sıra; dergimiz Üsküdarlıların uğrak yerlerine de yani yemeiçme, eğlence mekanları, berberler ve kuaförler, sağlık kuruluşları, oteller, emlak ofisleri, kuyumcular, dernek ve lokaller, mali müşavirler, avukatlık büroları vb. yerlere ücretsiz dağıtılmaktadır. Dağıtım Bölgeleri: Acıbadem, Koşuyolu, Altunizade, Çamlıca, Kısıklı, Selimiye, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Üsküdar Merkez Yaşamınızın her anına güzellik katan Üsküdar Life ailesi olarak daha güzel, huzurlu, mutlu ve barış dolu yarınlara kavuşmak dileğiyle… İskender Albayrak

E: iskenderalbayrak@uskudarlife.tv 4

Üsküdar Life

İmtiyaz Sahibi Ve Yazi İşleri Müdürü İskender Albayrak Kurumsal İletişim Direktörü Numan Kadir Uyguntürk Muhabir Okan Arıkan Tasarım Kalem Ajans Yönetim Yeri Mimar Sinan Mahallesi Karagazi Sokak Tan Han No: 4/2 Üsküdar T: 0216 553 73 21 G: 0553 254 29 59 E: bilgi@uskudarlife.tv E: uskudarlife@gmail.com W: uskudarlife.com /uskudarlife /uskudarlife Yayın Türü İki aylık, bölgesel, süreli yayın Şubat & Mart Baskı İhlas Gazetecilik A.Ş Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A / 41 Yenibosna / İST T: 0212 454 30 00

oc Üsküdar Life Dergisi T.C yasalarına uygun

olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan yazı, fotoğrafların her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. İmzalı yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.



Ü S K Ü D A R

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER

8

36 Brooklyn Yeni Kardeş Şehir

GURME DOSYASI Üsküdar’ın Gurme Dosyası’nda birbirinden özel mutfakları sizler için dolaştık. Çimen Cafe & Restaurant, Üsküdarlı Beyzade ve Taşköprü Adana bu sayıya özel olarak sizler için gezdiğimiz lezzet durakları. Kısacası kahvaltıdan, dünya mutfağına damak çatlatan tatlılara kadar görebileceğiniz bütün lezzetleri bu dosyada bulabileceksiniz. Hazırlayan: Numan Kadir Uyguntürk İskender Albayrak

“Bir Ev’den Daha Fazlası”

HILL KARTAL

25 Masaldan tek farkı... Onur Çarman Röportaj

50 Zamanın ruhunu yakalamak Edebiyatta Üsküdar

47 Söz Sırası Gençlerde 10 Geçerli Neden

18 Yeni Nesil Bir İş E- Ticaret

41

Avrupa ve Dünya ile yarışan metropol kenti İstanbul Kartal’da yeni, güvenlikli, prestijli ve 5 yıldızlı otel konforunda hem tatilinizi hem evinizi hem de sosyal donatınızı bulacağınız Proje. Hill Kartal’ı İş Adamı Ahmet Kılıç anlattı.

Röportaj: İskender Albayrak

31 Yalılar Alper Erdendoğdu

21 İşte Benim Üsküdar’ım Ali Aral

32

Kentsel Dönüşüm, yıkmaktan ve yeniden yapmaktan fazlasıdır Çevremizde herkes Kentsel Dönüşüm’den bahsediyor. Nedir Kentsel Dönüşüm? Üsküdar’ın önde gelen Mimarlarından İdris Uzuner’le bu sayımızda konuyu masaya yatırdık.

Röportaj: İskender Albayrak

6

Üsküdar Life

62 Anadolu Üsküdar Spor Kulübü’nün Hikayesi Zeki Polat



Numan Kadir Uyguntürk

İçinizi Isıtan

ÇAY

k e c e c i 1

Kış mevsimi geldi. Havalar soğudu. Bu havada hakkıyla yapılmış sıcak bir çayı içmek kadar ne keyif verir insana! Dumanı tüten, bir fincan sıcak çay için işte size 10 adres.. ÇİMEN 2,5 Üsküdar meydandaysanız dostlarınızla hoş vakit geçireceğiniz sağlam bir mekan biliyorum. Demli çayınızı yudumlamanın yanında demli bir sohbet de içinizi ısıtacak. Mekanın özel içeceklerinden biri de Chai Tea Latte sizlere Uzakdoğu esintisi sunuyor. Denemeden geçmeyin.

BUHURDAN 2 Demli bir Rize çayı ve klasik bitki çaylarının ötesinde bir lezzet var ki dillere destan. ‘’Buhurlu Sütlü Çay’’ hem çayın insanı zinde tutan özelliğini hem balın besleyici etkin proteinini hem de sütün gelişim veren katkısını içinde saklıyor. Damak çatlatan şöleni kaçırmayın.

DİLRUBA 3 Sağlıklı, organik ve keyif dolu kahvaltıda demini almış muhteşem çayı tatmak için, yönünüzü Dilruba’ya verin. Boğaz manzarasında çay keyfinin tarifsiz olduğunu söyleyebilirim. İstanbul’un en keyifli mekanlarından Dilruba’da sevdiklerinize vakit ayırabilirsiniz.

Hakimiyeti Milliye Cad. No:56 Üsküdar Tel: 0216 532 00 83-84

Selami Ali Mah. Karagazi Sk. No: 37 Üsküdar Tel: 0216 532 58 50

Fethi Paşa Korusu, Fıstık Ağacı Üsküdar Tel: 0216 492 15 00

UÇAR 3 Günün yorgunluğunu unutturacak, boğaza karşı nefis nane limon keyfini yudum yudum içinizde yaşatacak Uçar Cafe & Restaurant; sizi adeta mutluluktan uçuracak! Önermesi benden, denemesi sizden…

SULTANIM 4 Geleneksel çay lezzetinin ötesinde, bitki ve meyve çayları farklı seçenekler sunuyor. Size önerdiğim bitkisel (adaçayı, yeşilçay) çay çeşitleri French Press olarak da masanıza gelebiliyor. Belki de yeni Sultan sizsiniz henüz kimse bilmiyor!

GRANNY’S WAFFLE 2,5 Üsküdar’da gezerken yeni bir yer keşfettim. Tatlınızın yanında damakta ahenkle dans eden French Press Bitki çayları beni maziye götürdü. Siz de anılarınızı yeniden yaşamak isterseniz; ısrarla tavsiye ederim.

Küplüce Mah. Şemsibey Sk. No:28 /A Beylerbeyi Tel: 0216 422 30 14-15

İhsaniye Mah. Harem Sahil Yolu Üsküdar Tel: 0216 532 8 532

Sultantepe Mah. Selmanı Pak Cad. No:57 Üsküdar Tel: 0216 343 06 04

8

Üsküdar Life

OTTOMANİA 2,5

SUPPA 4 Canınız sağlıklı bir bitki çayı mı çekti. Harika demleme çayının yanı sıra mönünün öne çıkan bitki çayı mis gibi kokan Christmas Tea. Kısacası çetin geçen soğuk bir kış dönemi için, çayınızı afiyetle Suppa’da için.

Boğaz manzarasında nargilenizi tüttüreceğiniz ve mis gibi demleme çayınızı yudumlayacağınız Ottomania Cafe tam size göre. Demleme çayın yanı sıra bitki ve meyve çayları da alternatifleriniz arasında.

Beylerbeyi Mah. İskele Cad. No:3 Beylerbeyi Tel: 0216 318 20 69

Mimar Sinan Mah. Doğancılar Cad. No: 14 Üsküdar Tel: 0216 391 21 21

LA NOIX 3 Yeşil Çay, Ihlamur, Adaçayı ve meyve çayının olduğu bitki çaylarından benim favorim kış çayı. Karlar düşerken, masanızdan boğaz manzarasını izlemek gibisi yok!

Bİ ÇAY? 1 Otantik yapısıyla ilgi çeken işletmede; kahvaltı ön planda. Otantik ve organik bir kahvaltı yapmak istiyorsanız Bi Çay Evi’ne misafir olun derim.

Çengelköy Mah. Çengelköyü Cad. 69/1 Üsküdar Tel: 0216 422 50 51-52

Mimar Sinan Mah. Tembel Hacı Mehmet Sok. No: 6/B Üsküdar Tel: 0216 310 98 98



Ç IMEN

P a st a - C a f e - Re st a ur a nt

DENENMEYEN LEZZET KEŞFEDİLMEYEN HAZİNE GİBİDİR Üsküdar Hakimiyeti Milliye Caddesi’nde bulunan Çimen Cafe & Restaurant Üsküdarlılara keyifli anlar yaşatmak için hizmet veriyor. Sevdiklerinizle hayatın tadını almak için Çimen’e ayak basmanız yeterli olacak! İşletme birbirinden leziz tatları müşterileri için hazırlayan hamarat ustaların imalathaneye girmesiyle güne merhaba diyor. Güne sağlıklı bir kahvaltıyla başlamak istiyorsanız Çimen’in bol çeşit kahvaltı mönüsünü gönül rahatlığıyla öneririz. Çünkü mönüdeki ürünler tamamen yöresel ve organik.

10

Üsküdar Life

DETAY Çimen Cafe & Restaurant’ta fiyatlar çok uygun. Verdiği hizmetle örnek bir tutum sergileyen işletme, konuklarına her türlü imkanı sağlamaya özen gösteriyor. 600 kişilik kapasitesiyle, Üsküdar’da pek sık rastlanmayan özellikleri barındırmasının yanında, mescit ve çocuk odasının bulunduğu özel bölümler de içinizin rahat olmasını sağlıyor. Sabah saat 05:00’te açılan mekan gece saat 24:00’e kadar misafirlerini ağırlıyor.

Bunun yanında tuzlu hamur işi ürünler de birbirinden özel. Su böreğinin tarifsiz lezzeti, saray böreğinin damakta bıraktığı unutulmaz tat ve yumuşacık poğaça çeşitleri hayal ettiğiniz anları size yaşatacak. Toplam dört katı bulunan lezzet durağının ilk katı pastane & cafe en üst katı ise restaurant & cafe olarak hizmet veriyor. Teras katında bulunan restaurant & cafe öğle ve akşam yemeklerinde misafirlerine muhteşem bir ambiyansla adeta bir şölen havası oluşturuyor. Yemek vakti geldiğinde damak çatlatan başlangıçları mutlaka tadın. Rokfor soslu enginar kalbi ve Akdeniz esintili Bruşetta ekmeğini başlangıç olarak tavsiye ederiz.


Ana yemekler de Çimen Restaurant’ta birbirinden leziz durumda. Yemeğinizi beklerken tatlı bir heyecan yaşıyorsunuz. Mönüye bakarken aklınızın karışması muhtemel! Çünkü dünya mutfağının birbirinden güzel lezzetleri bir arada yer alıyor.

Fırından çıkmış akışkan çikolata sosu ve kokusuyla mest eden Sufle, dondurmalı irmik tatlısı, cheesecake ve bir İtalyan klasiği olan tiramisu önerebileceğimiz lezzetlerden. Şerbetli tatlılardan baklava, meyveli krep ve sütlü tatlılar da denemeniz gereken tatlılardan.

Et,balık ve tavuk seçeneklerinin yanı sıra makarna, pizza ve özel diyet salatalar da seçenekleriniz arasında. Et yemeklerinde Güveçte çoban kavurma, Izgara köfte ve Antrikot ızgara; Tavuk yemeklerinde Köri soslu piliç, Balık Yemekleri’nde ise ıspanak yatağında haşhaşlı somon size önereceğimiz lezzetlerden sadece birkaçı.

Çimen’de Kahvaltınızı, yemeğinizi, tatlınızı hoş sohbet içinde yiyebileceğiniz, sıcak ve soğuk içeceklerle kendinizden geçeceğiniz mönüler sizi karşılayacak! Sıcak ve soğuk kahveler, vitamin deposu meyve özlü içecekler, milkshake ve bitkisel çaylar ağzınızda zengin bir tat bırakacak.

Salatalarda ise Tavuklu Sezar Salata’yı mutlaka denemenizi tavsiye ederiz. Sevdiklerinizle lezzetin ve sıcak sohbetin doruğa ulaştığı Çimen Cafe&Restaurant’ta tatlı anları daha da tatlı kılmak için mönüye bakmanız yeterli olacak.

İstanbul Avrupa ve Anadolu yakası olarak ikiye ayrılmış olsa da Üsküdar Çimen Cafe & Restaurant siz ve sevdikleriniz için damak zevkinin buluşma noktası olacak! HAKİMİYETİ MİLLİYE CAD. NO: 56 ÜSKÜDAR, TEL: 0216 532 00 83-84

Üsküdar Life

11


T AŞKÖPRÜ R E S TO R A N

KÜ Ç Ü K Ç A MLI C A

ADANA KEBAPÇISI

DÖRT DÖRTLÜK LEZZET İnsanlar yemek konusunda ikiye ayrılırlar. Birinci grup yemek yerken mutlu olan, acıksam da yemek yesem diyen, karnı tokken bile nerede ne yiyeceğinin planlarını yapan grup. İkinci grup ise sadece yaşamını devam ettirmek için yemek yiyen, ne yediğini pek önemsemeyen grup. Ben de birinci grubun bir üyesi olarak sizlere keyifli birkaç dakika geçirtmek ve belki ikinci gruptaki dostlarımızın da bakış açılarını biraz olsun değiştirmek için Üsküdar’ın en lezzetli duraklarından birinde aldım soluğu. Taşköprü Adana Kebapçısı. Et yenilecekse ve “iyi et” yenilecekse hiç riske girmeyip ününü kısa sürede İstanbul’a yayan Taşköprü’ye gitmek doğru tercih. En önemli özelliği; işletmecisi, personeli ve mutfak şefiyle tamamen Adanalı olması. Yerleri Üsküdar’da olsa da birebir Adana mutfağını ve hizmetini size en doğal şekilde sergiliyorlar.

12

Üsküdar Life

DETAY 200 kişilik bahçeye ve 200 kişilik kapalı salona sahip işletmede grup ve toplantı yemekleri düzenlenebiliyor. Özel günlerinizde, sizin belirleyeceğiniz yerlerde Catering hizmetlerine de yer veriliyor. Ayrıca alkollü içecek satışının olmadığı mekanda LigTV ile Süper Lig maçlarının keyfini yaşayabilir, ücretsiz otopark ve vale hizmetinden de yararlanabilirsiniz.

Ara sıcaklardan ana mönüye kadar her şey dört dörtlük. Çünkü ürünler temiz ve organik. Zengin et mönüsünden pide çeşitlerine, kebaptan birbirinden lezzetli tatlılara kadar geniş bir mönüyle hizmet veren Taşköprü Kebapçısı konuklarına harika bir ambiyans oluşturuyor. Restaurant’ın mönüsünde çiğ köfte, ezme, salata ve fındık lahmacun başlangıç olarak tatmanız gereken lezzetlerden. Ana mönünün başrol oyuncusu; muhteşem görüntüsü ve damak çatlatan tadıyla Adana Kebabı sizi diyar diyar gezdiriyor! Bununla birlikte patlıcanlı kebap, pide çeşitleri ve lahmacun da masanıza çıtır çıtır geliyor. Kebap dışında şiş ve tavuk ızgaralar da konukları mest etmeye yetiyor. Tatlılarda ise katmer ve kadayıf tarifsiz lezzetlerden! Özellikle fıstıklı irmik tatlısı denemeye değer.

ADRES: FAHRETTİN KERİM GÖKAY CAD. NO.70 ALTUNİZADE KÜÇÜK ÇAMLICA TEL: 0216 327 7 888 - 0216 327 7 889



G AZI EKMEK PA S TA N E & FI R I N

Ü S KÜ D A R

TARİHE TANIK BİR FIRIN Adını Bağlarbaşı Semti’ndeki Gazi Caddesi’nden alan Gazi Ekmek & Unlu Mamülleri, 1990 yılından bu yana Üsküdar’da hizmet veriyor. Aslında 40 yıllık geçmişi olan işletme Üsküdar’ın en eski fırınlarından. Günlük 15 bin ekmek çıkarma kapasitesine sahip işletmede; mısır ekmeği, kepek ekmek ve birçok tahılın mevcut olduğu çeşitli ekmekler yer alıyor. Taş fırın olarak dizayn edilen ısıtma sistemi sayesinde, ürünler hem kaliteli hem lezzetli oluyor hem de taze kalıyor. O ürünlerden en dikkat çekeni ise Özel üretilen Kepekli Balina ekmeği.

DETAY Gazi Ekmek & Unlu Mamülleri’nde ürünler günlük ve taze çıkıyor. Fiyatlar ise müşteriye uygun ve avantajlı. Kepek ekmek 1 lira 25 kuruştan satılırken, Çavdar,Tahıl ve Buğday ekmeği 2 liradan müşteriye sunuluyor. Baget ekmeğin 1 lira 50 kuruştan işlem gördüğü işletmede galeta 3, simit 1 liradan satılıyor. Kurabiye’nin kilosu 20 liradan, Karadeniz usulü tereyağlı Ev Baklavası’nın kilosu ise 40 liradan vitrindeki yerini alıyor.

MURAT REİS MAH. GAZİ CAD. NO: 149/A ÜSKÜDAR TEL: 0216 334 32 56

14

Üsküdar Life

Devasa büyüklükteki ekmek taş fırında dile kolay; tam 4 buçuk saatte pişiyor! Ekmeğin boyutu alışverişe gelen müşterileri şaşkına çeviriyor. Açılış saati 06:00, kapanış saati ise 24:00 olan mekanın işletmecisi ve personeli ise Karadenizlilerden oluşuyor. İşletmenin pastane özelliği de mevcut. Öyle ki müşteriler burada sabah kahvaltılarını yapma imkanına da sahip. Fırından yeni çıkan sıcacık, dışı çıtır içi yumuşacık poğaçanızı ve böreğinizi yerken Rize’nin harika çayını yudumlamak, gününüze hoş bir anlam katacak. Gazi Ekmek&Unlu Mamülleri’nde her türlü imkanı bulabileceğiniz bir sistem de mevcut. İşletme, evlerinde gün yapan hanımlar veya toplantı ve etkinlik düzenleyen kuruluşlar için baklava, börek, kurabiye gibi ürünlerin yapımını sipariş alıyor.



B EYZADE Ü s küd a r l ı

R E S TO R A N

Ü S KÜ D A R

GÖNLÜNÜZ ÜSKÜDARLI BEYZADE’DE KALACAK Üsküdar’ın dar sokakları meşhurdur. Tarihi, yüzlerce yıllık kültürü, muhteşem Kız Kulesi manzarası, yeşille mavinin eşsiz uyumunu barındıran Çamlıca tepeleri ve bir de saygı değer Beyzadeleri unutulmazlar arasındadır. Bir de aralarında unutulmaz tatları barındıran lezzet mekanları vardır ki yemeğe kıyamazsınız! İşte o lezzetlerin bir arada yer aldığı mekan: Üsküdarlı Beyzade. Üsküdar’da yaşıyorsanız ya da yolunuz Üsküdar’dan geçiyorsa bu lezzetleri mutlaka denemelisiniz.

16

Üsküdar Life

DETAY Üsküdarlı Beyzade, nitelikli ekip ve donanımıyla sizlere ayrıcalıklı bir hizmet sunuyor. İki katlı mekanın ambiyansı tabiri caizse cennet! Pencerelerden gülümseyen çiçekler konuklara doğal bir ortam oluşturuyor. Tarihi dokusuyla uyuşan lezzetleri bir araya getiren işletmede her Cuma Tandır günü. İşletmenin ev ve iş yerlerine de paket servisi mevcut.

Mekanın sıcaklığını, daha dışarıdan görür görmez içinizde hissedeceksiniz. Muhteşem ambiyansı ve birbirinden lezzetli yemekleriyle hem gözünüz hem de mideniz bayram edecek! Kaliteli, taze ve organik ürünleriyle, birbirinden maharetli ustaların el lezzeti sizlere unutulmaz anlar yaşatacak. Osmanlı mutfağından seçkin yemeklerin de yer aldığı Üsküdarlı Beyzade’de A’dan Z’ye her çeşit ev yemeklerini tatma şansına sahipsiniz. Konuklara farklı lezzetler sunan işletmenin zengin mönüsünde; et, tavuk ve sebze yemekleri, zeytinyağlı iştah açıcılar,nefis tatlılar ve başta Osmanlı şerbeti olmak üzere birçok içecek yer alıyor.


Mekanın başlangıç mönüsünde; zeytinyağlı yaprak ve lahana sarması, taze fasulye, Gaziantep’in eşsiz kuru patlıcan ve biber dolması ile çeşitli mevsim salataları yer buluyor. Her güne özel çıkan; mercimek, paça, işkembe ve tavuk suyuna çorba hem içinizi ısıtacak hem de midenizi rahatlatacak türden. Günlük tavuk ve sebze yemeklerinden de seçkin tariflerin bulunduğu mekanda ıspanak, patlıcan, çeşitli baklagiller ve mevsim sebzelerinden oluşan lezzetler de mönünüzde mutlaka olması gerekenlerden. Cuma günü Üsküdar’da dostlarınıza ziyafet vermek isterseniz Tandır günü olduğunu unutmayın. İşletmenin ev ve iş yerlerine de paket servisi mevcut.

Üsküdarlı Beyzade’de öne çıkan et yemeklerinden Hünkar Kebabı’nın tadını da asla unutamayacaksınız! Muhteşem kuzu budu adeta lokum kıvamında ve iç pilavıyla uyumu damaklarınızı şenlendirecek düzeyde. Süt ağırlıklı tatlıların yer aldığı mönüde sütlaç ve muhallebi’nin yanı sıra bademli irmik helvası da yemekten sonra damaklara ayrı bir keyif veriyor. Kısacası İstanbul’un beyefendi mekanlarından Üsküdarlı Beyzade, sizleri gülümseten tatları keşfe davet ediyor.

ADRES: DR. FAHRİ ATABEY CAD. NO.26/1 ÜSKÜDAR TELEFON: 0216 553 30 40 – 0216 553 30 70

Üsküdar Life

17


R Ö P O R TA J

E -TICARET YENI NESIL BIR IŞ

E-ticaret, çok hızla büyüyen, dinamik bir sektör. İnternetin yaygınlaşması e-ticaret sektörünün büyümesine ivme kazandırıyor. Üsküdar’da ticaretle uğraşanlar artık internette de yerini alıyor. E- ticaret’e genç kadınlar öncülük ediyor.

EBRU ASMAKAYA

Ö

ncelikle kendinizi ve bu işe nasıl başladığınızı bize anlatır mısınız? Ben doğma büyüme Üsküdar’lıyım. 6-7 yıldır dolu dolu bankacılık yapıyordum. Çok stresli bir işim vardı, çok güzel para kazanıyordum. O stresi taşıyamamaya başladım ve başka bir şey yapmaya karar verdim.Kendi işimi yapmak hep aklımdaydı; ama ne olacağını bilmiyordum. Bu butik olabilir, cafe benzeri bir yer olabilirdi. Son zamanlarda Instagram’da özellikle moda üzerine hemen hemen herkes çok fazla satış yapıyor. İnsanlar o kadar kötü ürünlere para veriyor ki. Ama benimle aynı ürünü başka bir siteden de alabilirsiniz. Ben 45 liraya satarım, öteki 40 liraya satar. Ama işte bir elbiseden bahsediyorsak transparandır onun elbisesi, içine bir şey giymek zorundadır. Benimkinin astarı iki kattır gibi. Instagram’ın hem iyi hem de kötü yanları var. Onlarla yarışıyorsunuz, onlar çok kötü ürün satıyorlar, daha çok satıyorlar; ama işte ben internete kalitesiz ürünle girmek istemiyorum. Peki bu işi Üsküdar’da yapmanın artıları eksileri neler? Burası geçiş yolu, gün içinde birçok insan buradan gelip geçiyor. Alışverişini buradan yapmaya çalışan kendi yaşıtlarımız da dahil bir çok grup olduğunu düşünüyorum. Eksi yönü ise bence AVM’ler. Bu birazcık hayat şartlarının da getirdiği durumdan kaynaklanıyor. Yani artık kadın ve erkek çalışıyor. Hafta sonlarını hem AVM’de sinemalarını izleyip, yemeklerini yiyip hem de alışverişlerini yaparak geçiriyorlar. Hedeflerinizi sorayım o zaman buradan yola çıkarak? Kesinlikle internet üzerinden satış. En büyük hedefimse dermo kozmetik ürünlere yer vermek.

18

Üsküdar Life

ÖZLEM UĞUZ

Evdekiperi.com

Ö

ncelikle kendinizi ve bu işe nasıl başladığınızı bize anlatır mısınız? 2004 yılında Üniversite’den mezun oldum. O dönemde iş arıyordum, dükkanın başında babam vardı. Hem ona yardım etmek için geliyordum. Aldığım eğitim, yani mesleğim Teknik Ressamlık üzerineydi. Şu an yaptığım işi seviyorum Önünüzdeki hedefleriniz şu an neler? 10 yıldan fazşa oldu burada çalışalı. Artık bu işe internet üzerinden devam etmek istiyorum. Ancak biraz zaman ayırmak gerekiyor, tek başına verimli olmuyor. Müşterilerinizin yaş durumu nasıl? Gençlerin çeyizle arası nasıl? Müşterilerimiz 40 yaş üstü. Çeyizi de anneler bakıyor artık, genç kızlar uğraşmıyor. Dantelli ürünler artık tercih edilmiyor. Hangi internet sitesi üzerinden satış yapıyorsunuz? Evdekiperi.com. Satışlarımızı bu site üzerinden de gerçekleştiriyoruz. İnternet sitesindeki satışlarımız daha çok şehir dışı oluyor. İstanbul’dan pek talep yok. Erzurum, Sinop, doğu taraflarından istek alıyoruz. Mesela daha çok subay eşleri, doğuda görev yapan öğretmenler ve askerler ürün talebinde bulunuyor. İnternette insanlar neyi arıyor da size geliyor? Kaliteli iş yapıyorum. Çin malı olmasın istiyorum. Biz de ürünlerin tümü Türk malı, markalarda Denizli ve Bursa geneliyle çalışıyorum. Geneli kaliteli markalar Özdilek, Apex, Sesli Uşak gibi. Ha z ır la y a n: İsk e nd e r A l b ayrak



Ali Aral 3 k u şa k Ü sk ü dar V an i k öy ’l ü bi r ailenin s on kuş ak tem s ilcis i olan Ali Aral g e n ç ve d i n a mi k i ş adaml arı mı zdan . CHP ’nin s anat bölüm ü ş efliğinde bulunan e s k i İ s ta n b u l m e bu su , k ol ek si y on er S a lah Cim coz Bey’in torunu. Ali Aral aynı za ma n da s o sya l ve spor t i f k i şi l i ğ i y l e de t anınıyor. Olin Edirne Bas ketbol Kulübü’nün e s k i y ö n e t i ci l e r i n den bi r i ol an A l i A r al , T ürk Kahve Kültürü ve Araş tırm a Derneği ’ n i n de y ön et i m kurulu üyeleri aras ında.

20

Üsküdar Life


İşte Benim ÜSKÜDAR’IM GENELDE VANİKÖY’DEKİ EVİMDE AİLEMLE kahvaltı yapmayı seviyorum. Pazar sabahları …………………………………………………………. SADECE HAFTASONU VAKİT AYIRABİLİYORUM Üsküdar bir sahil semti Çünkü ONLARA ……………………………………………………………. HAFTASONLARI VANİKÖY-KANDİLLİ SAHİLİNDE koşmaktan keyif alıyorum. Kendimi orada .............................................................................................. ÇOK HUZURLU VE MUTLU ………………………………………. hissediyorum. BAKİR VE YEŞİL Hatta ‘İyi ki Üsküdar’da böyle bir yer var’ diyorum. Üsküdar’ın en sevdiğim yönü ……………….............olması. SON ZAMANLARDA BAŞLAYAN ÇARPIK KENTLEŞME İLE YEŞİL DOKUNUN En sevmediğim tarafı ise ……………………………………………….......................................................................... YAVAŞ YAVAŞ BOZULMAYA BAŞLAMASI VE RANT UĞRUNA AĞAÇLARIN KESİLMESİ ................................................................................................................................................................ İşte Benim Tercihlerim

KANDİLLİ IHLAMUR CAFE Kahve ya da çay içmek için dışarı çıkacaksam tercihimi ……………………………………..’den yana kullanıyorum. IHLAMUR CAFE Genelde tercihim ………………………… gibi sessiz ve sakin mekanlar. Salaş lezzetleri de / ise denerim /denemem. SUNA .................... BALIKÇISI Çünkü; ‘Kesinlikle benim için ayrı bir yeri var’ dediğim mekan, ………………‘deki............ KANDİLLİ DENİZİN KIYISINDA SALAŞ İSKEMLELERDE RUMELİHİSARI’NIN EŞSİZ MANZARASINI HARİKULADE ………………………………………………………………………… BİR ŞEKİLDE İZLEYEBİLİRSİNİZ

ÇENGELKÖY İSKELE BALIKÇISI’NA Deniz mahsüllerini severim / sevmem. Balık yemek için ……………….de/daki ………………….................... DOĞDUĞUMDAN BERİ AİLEMLE BERABER GİTTİĞİM TEK MEKANDIR VE YEMEKLERİ giderim. Çünkü………………………………………………………………........................................................…….. LÜFER VE ÇOK....................................................................................................................... LEZZETLİDİR, KALİTESİNDEN ASLA ÖDÜN VERMEMİŞTİR orada muhakkak....................... AHTAPOT VE KARİDES SALATASI …………………………………... yemenizi tavsiye ederim. Hakikaten çok iyi pişiriyorlar. Ayrıca gittiğinizde ÇİKOLATALI SUFLE İçmenizi / yemenizi de öneririm. Ben içtim / yedim. Kesinlikle tavsiyemdir. ………………..............… KANDİLLİ KANDİLLİ CAFE dır/dir. Zira ………………..’de Tatlı konusunda tavsiyem kesinlikle ……………………….. yer alan ÇİKOLATALI PASTA VE KEKLERİNİ BU ŞAHANE PASTANE …………………………….’nin ………………………………………............... tek geçerim. KUZGUNCUK’UN Gece dışarı çıkmak istediğimde ya da karnım acıktığında çantamı alıp…………………………yolunu tutarım. PİTA’YI SAKİN HER DAİM Mekan olarak da…………………… tercih ederim. Çünkü orası hem………………………. , hem de ……………… SANAT KONUŞACAĞINIZ ENTELEKTÜEL BİRİKİMİ YÜKSEK OLAN İNSANLARIN UĞRAK ……………………………….........................................................................................................................yeridir. En Son Gittiğim Yer

NİYAZİ BEY LOKANTASI Elimden geldiğince kentten kopuk yaşamamaya gayret gösteriyorum. Bu bağlamda en son...............…………… İSKENDER KEBAP EV YAPIMI ŞAHANE AYRANLARINI ’na gittim. Orada ……………………….. yedim, ………………………………………………. içtim. Üsküdar’da CAPİTOL VE AKASYA AVM alışveriş için ise ……………………………………………. tercihlerimin başında geliyor. Çünkü orada SİNEMANIN DA …………………………………. olması / olmaması beni çekiyor. Sık sık spor yaparım. Spor için tercihim KANDİLLİ’DEKİ STUDİO PLATES ’tir. ise……………………………………………….. Misafirlerim Gelince

ÇENGELKÖY İSKELE Üsküdar’a kent dışından misafirim geldiği zaman muhakkak onları ……………………………adlı mekana ÇOK LEZZETLİ yemekler var. Bana göre Üsküdar’ı en iyi tanımlayan en önemli götürürüm. Çünkü orada……………………… ÇENGELKÖY TARİHSEL, DOĞAL, YEŞİL, MODERN mahalle / cadde / sokak ………………………. Çünkü orada semtin ………………………………………………….. yüzünü görebilirsiniz. Bu yüzden misafirlerime muhakkak orayı gezdiririm.

HA Z IRLA YA N : İsk e nd e r A lb ayrak

Üsküdar Life

21





MASALDAN TEK FARKI BIRAZ DAHA GERÇEK OLMASI


M ASALDAN TEK FARKI ON U R Ç ARM AN

BIRAZ DAHA GERÇEK OLMASI Davet ve organizasyon sektörüne farklı bir bakış açısı kazandırmak amacıyla kurulmuş Sophia Çengelköy Meeting & Event Center Genel Koordinatör’ü Onur Çarman ile özel davet ve organizasyonlar, evlenecek çiftlerin dikkat etmesi gereken hususlar ve etkinlik yönetimi üzerine konuştuk.

S

ophia Çengelköy Meeting & Event Center’ın kuruluş hikayesinden kısaca bahsedebilir misiniz?

2006 yılında hayata geçmiş bir proje Sophia Çengelköy. İsminden de anlaşılacağı üzere Üsküdar - Çengelköy’de 2500 metrekare üzerine konumlanmış, İstanbul’da davet & organizasyon sektörüne yeni bir boyut kazandırması amacıyla faaliyete geçmiş bir etkinlik merkezi aslında. İstanbul genelinde özel davetlerin gerçekleştirilebileceği donanımlı mekanların azlığı, birçoğunun da altyapı ve işletme vizyonu eksikliği sebebiyle ortaya çıkarmış olduğumuz bir marka. Ne tür organizasyonlar yapılıyor Sophia’da ? Bu sorunuza :”100 kişi ile 900 kişi sayısı aralığında yemeğin, müziğin ve eğlencenin olduğu her türlü etkinlik” diye kısaca cevap verebilirim sanırım. Düğün davetleri başta olmak üzere, birçok firmanın kurumsal etkinlikleri ile, bireysel özel davetler de faaliyet alanımıza giriyor. İnsanları özel günlerinde ağırlamak büyük bir sorumluluk. Sophia’nın bu konuda diğer davet mekanlarından farkı nedir? Etkinlik yönetimi ancak profesyonel ekip, ekipman ve hayal gücünün birleşimi ile doğru olarak yapılabilir düşüncesindeyim. Sorunuzdaki kritik nokta insan beklentisinin sınırsızlığı. Sophia Çengelköy’ün farkı ise burada devreye giriyor.

26

Üsküdar Life

Çok iyi yemek üretmek, bunu doğru servis edemezseniz anlamsızlaşır keza iyi bir teknik altyapı kötü bir müzikle eğlendirmeyebilir. Sophia Çengelköy müşterilerinin ihtiyacı olan bütün teknik altyapı, dekorasyon, fotoğraf video, otopark, yan hizmetler vb. altyapı ve hizmetleri tek elden, ekstra bir bedel ödemek zorunda bırakmadan sunabiliyor. Bu sayede ekonomik ve psikolojik olarak büyük bir katkı sağlamış oluyor müşteriye. Kısacası optimum memnuniyet, belirlediğiniz kalite standartları ile birebir ilgili hizmet sektöründe. Sophia Çengelköy kurulduğu günden bugüne etkinlik yönetimini doğru başarıyor ve en büyük farkımız bu diyebilirim.

Sophia Çengelköy’de organizasyon planlayan insanları neler (hangi aşamalar)bekliyor? Sorunuzu teknik anlamda davetin planlama aşamaları ile cevaplamalıyım. Davet anlaşması kağıt üzerinde tamamlandıktan sonra, seçilen yemek menüsünün demosunun yapılması, koordinasyon toplantıları, müzik seçimleri ve teknik çalışma, son prova ve aksiyon diyebiliriz. Diğer açıdan davete katılan konuklar arabasını valeye teslim ettiği andan itibaren kendini özel hissetmeye başlayacaklar. Müşterilerimizin beklentilerini, hassasiyetlerini doğru analiz ediyor ve uygun çözümler sunuyoruz. Aldığımız geri dönüşler şunu gösteriyor ki kişiler özel gün davetlerini planlamada bize güvenmiş olmaktan son derece memnunlar.


Biraz düğün davetlerinden bahsedelim dilerseniz. Evlenecek çiftlere düğün davetlerini planlamada önerileriniz var mı? Sophia Çengelköy nasıl bir düğün gecesi vadediyor? Sophia Çengelköy’de “Düğününüzün masaldan tek farkı, biraz daha gerçek olması” diye bir sloganımız var. O gün çiftler için tekrarı olmayacak ve yıllar boyunca konuşulmasını hayal ettikleri bir gün. Öncelikle bu farkındalıkta olan işletmeleri tercih etmeliler. Düğün davetleri ancak bu amaçla kurulmuş, yatırımı yapılmış etkinlik merkezlerinde gelin ve damatların hayallerini anlayabilecek vizyonda bir planlama ekibi ile sorunsuz gerçekleşebilir.

“Dünyada hiç kimse hiçbir şeyi daha kötü yapmadan daha ucuza satamaz. Bir malın ya da hizmetin sadece fiyatına bakmak bütün hileleri kabul etmektir.” Bu sözü kişisel olarak çok beğenirim. Çiftlere hayatınızın en özel gününü donanımı, vizyonu yetersiz işetmelere emanet etmeyin diyorum. Röportaj öncesinde mekanınızı gezdik ve İstanbul’da hiçbir davet mekanında standart olarak sunulmayan bazı altyapılar gördük. Okuyucularımız için biraz bahsedebilir misiniz bunlardan? En dikkat çekicisi Cinderella Masal Arabası sanırım.

“Cinderella Masal Arabası”

Düğün davetlerinde gelin ve damadı kristal yıldızların altında 8 metre yükseklikte ve muhteşem bir ışık gösterisi ile mekanı turlatıp, dans pistine indirebilen bir sistem. Farklılık arayan çiftler için ideal bir altyapı. Bunun dışında reji kontrolü de bir ilk diyebilirim. Tüm etkinliklerimizde ses-ışık ve görüntü, alanında uzman çalışma arkadaşlarımız kontrolünde tek bir merkezden yönetiliyor. En küçük davetimizde bile perde arkasında bir görüntü yönetmenimiz, ses-ışık mühendisimiz, profesyonel bir dj, Jimmy jib kamera operatörü, set ekibi bulunuyor. Bu ekip ve ekipmanı standardı haline getiren tek işletmeyiz. 1200 kişiye dünya mutfağı çıkarabilecek bölgedeki en donanımlı mutfağa sahibiz. Ücretsiz kapalı ve açık otoparklar ile yine ücretsiz vale park hizmeti, küçük misafirler için hazırlanmış profesyonel çocuk sineması gibi hizmetler de standartlarımız arasında.

RÖPORTAJ: İskender Albayrak 27

Üsküdar Life


Gece Gündüz Üsküdar Life Etkinlik

i ve Fazilet Eğitim Kurumları Ilim Geleneksel Öğretmenler Günü Yemeği Her yıl olduğu gibi bu yıl da öğretmenler gününe özel farkındalık yemeğiyle öğretmenleri özel kılan İlim Fazilet Eğitim Kurumları, Geleneksel Öğretmenler Günü Yemeği Nakkaş Kebap Restaurant’ta büyük bir şölen havasındaydı. Yemek programına İlim ve Fazilet Vakfı Başkanı Mahmut Ekşi, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, İlim ve Fazilet Eğitim Kurumları’nın yönetici kadrosu, öğretmenler ve aileleri katıldı. Akşam yemeği ile başlayan program, yerel sanatçıların konuklara birbirinden güzel eserler sunmasıyla müzik ziyafetine dönüştü.

28

Üsküdar Life


Programda bir selamlama konuşması yapan İlim ve Fazilet Vakfı Başkanı Mahmut Ekşi, kurum öğretmenlerini hem takdir etti; hem de onlara önerilerde bulundu.

29

Üsküdar Life



Yalılar

Alper ERDENDOĞDU

Anadolu yakasında

bulunan bazı özel yalılar • Debreli İsmail Paşa Yalısı 1778 yılında Türk barok mimarisi tarzında inşa edilen ve Beylerbeyi Camii’nin yanında bulunan Debreli İsmail Paşa Yalısı, çoğu yalı gibi bir yangına kurban gitmiş. Restorasyon sonrasında butik otel olarak kullanılan yapının 1890’lardaki orijinal planları mimar Alexandre Vallaury’e ait. 1980’lerin başında tamamen yanan Beylerbeyi’ndeki Debreli İsmail Paşa Yalısı, 1993’te Turizm Bakanlığı’nın onayıyla, aslına uygun olarak yeniden inşa edildi. Neo-Osmanlı tarzının en güzel örneklerinden biri olan yalı, şimdi Avrupa ve Türk sosyetesini ağırlıyor. Otel, çoğunluğunu şato otellerinin oluşturduğu ve yüksek kalite standartlarını bünyesinde barındıran çok az sayıda otelin elde edebildiği ‘Relais&Chateaux’ unvanına sahip. • Sadullahpaşa Yalısı Çengelköy’deki yalı, oldukça güzel bezemelere sahip ve Boğaziçi’ndeki en pahalı yalılardan biri. Sadullah Paşa, II. Abdülhamid döneminde jurnalcilerin kurbanı oldu. V. Murad’ı başa geçirmek isteyenlerden biri olduğu için yurtdışına gönderildi. Önce Berlin’den, sonra da büyükelçilik yaptığı Viyana’dan yurda dönmesine izin verilmedi. • Edip Efendi Yalısı Boğaz’ın en dar, akıntının en hızlı olduğu noktalardan Kandilli’de yer alan Edip Efendi yalısı, Osmanlı’da çok saygı duyulan bir hükümet görevlisinin adını taşıyor. • Hadibey Yalısı Manford Evi olarak da geçen 1800’lü yıllardan kalma yalı, İngilizler’in işgalinden sonra Licardopulos isimli bir Yunanlı armatör tarafından satın alındı. Avukat Hadi Bey Selanik’teki Türk malları ile yalıyı takas ederek binanın sahibi oldu. Yalılara özgü aşı (bordo) boyaya sahip bina, geçtiğimiz yıllarda yapılan restorasyondan sonra Boğaziçi’nin en güzel yalılarından biri haline geldi.

31

Üsküdar Life

“Boğazın akıntılı mavi suları ile oynaşan o küçük rıhtımlı yalılar, İstanbul’un tarihini anlatan en değerli gayrimenkulleri olarak, gelir durumu üst seviyede olanların ilgi odağı haline gelmiş, İki yakada bulunan yalılar 30 yılda bir mutlaka el değiştirmiş. Yalı fiyatları konumuna ve büyüklüklerine göre 2.5 milyon dolardan 100 milyon dolara kadar alıcı bulmuştur.”

i stanbul Boğazı’ndaki yalılar Boğaz’ın iki yakasında 620 adet yalı mevcuttur. Bu yalılarda Türkiye’nin önde gelen işadamları ve yöneticileri oturur. Yalılar kolay kolay el değiştirmez. Kimse yalısını satmak istemez. Yalı satmak gücün tükendiği anlamına gelir. Bu yüzden yalılar el altından satılırlar. • Kont Ostrorog Yalısı Boğaziçi’ndeki en güzel ve tarihi binalardan biri. İslam Hukuku konusunda uzman olan, Polonya doğumlu Leon Ostrorog, Osmanlı İmparatorluğu’na danışmanlık yapmıştı. Galata bankerlerinden olan Lorando’ların kızı Jeanne ile evlenen kontun misafirleri arasında çok sayıda ünlü isim vardı; bunlardan biri de Pierre Loti’ydi. • Abut Efendi Yalısı Ostrorog ve Kıbrıslı yalıları arasında kalan Abud Efendi Yalısı, 1900’lerin başında Abud Efendi tarafından satın alınmıştı. İstanbul’daki sarayların ve önemli binaların büyük bir kısmına imza atmış Ermeni Balyan ailesinden Garabet çizmişti planlarını. Abud Efendi’nin, 1920’lerde İstanbul sosyetesinin önemli fertlerinden biri olan kızı Belkıs’ın dillere destan düğünü de bu yalıda yapılmıştı. • Kıbrıslı Yalısı Üç değişik sultana sadrazamlık yapmış olan Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa önemli bir devlet adamıydı. Eski Küçüksu plajının hemen yanında yer alan, 64 metrelik bir rıhtıma sahip olan yalı, 1840’tan beri aynı ailenin mülkiyetinde. • Komodor Remzi Bey Yalısı 1917 yılında inşa edilmiş ve daha sonra General Mümtaz Aktay’a satılmış. Ünlü armatör Ali Sohtorik’in kızı ve fizik profesörlüğünden ziyade politikacılığıyla tanınan Erdal İnönü’nün eşi Sevinç İnönü, yalının 1970’ten beri sahibi. • Bahriyeli Sedat Bey Yalısı Batılıların Sweet Waters of Asia (Asya’nın Tatlı Suları) dedikleri Göksu Deresi, eski adı Güzelce olan Anadoluhisarı’ndan Boğaziçi’ne dökülüyor. Bu bölgedeki en güzel yalılardan biri de neo-barok tarzda inşa edilmiş olan Bahriyeli Sedat Bey Yalısı. Bahçesinde bulunan ağaç dolayısıyla Manolya Yalısı olarak da biliniyor.

• Nuri Paşa Yalısı Abdülhamid’in subaylarından biri olan Nuri Paşa tarafından 1895’te yaptırıldığı tahmin ediliyor. Rivayete göre Nuri Bey’in ressam olan oğlu Hami, yandaki yalının sahibi olan Marki Necip’in kızıyla kaçmıştı... • Marki Necip Bey Yalısı Adından da anlaşılacağı gibi Necip Bey bir Fransız asilzadesi. Melike Aliye Hanım’la evlenebilmek için Müslüman olmuş. Yalının arkasında bulunan kuleli bina, Necip Bey’in kışlık köşküymüş. Şu anda Demirören ailesine ait olan yalı 1983’te bir yangına kurban gittikten sonra restore edildi. • Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı II. Mahmut zamanında açılan ilk tıp okulundan mezun olan Salih Efendi, üç sultanın doktorluğunu yaptı. Kendi aşıladığı bir gül ‘Hekimbaşı Gülü’ diye tanındı. Boğaziçi’nde özgün yapısını ve orijinal eşyalarını koruyan nadir yalılardan biri burası. • Yağlıkçı Hacı Reşit Bey ve Prenses Rukiye Yalısı Yalının yerinde daha önce II. Abdülhamid’in kız kardeşi Cemile Sultan’a ait yalı varmış. Donanma Cemiyeti’nin kurucusu ve başarılı bir işadamı olan Şefik Bey, 1905 yılında bugünkü görkemli binayı yaptırmış. Büyük bina Haremlik, yanındaki küçük bina ise Selamlık. Yalının devamında Çubuklu’ya doğru, 7-8 Hasan Paşa Yalısı ve bir butik otel olarak hizmete giren Rasim Paşa Yalısı bulunuyor.


R Ö P O R TA J

K entsel Dönüşüm, yıkmaktan ve İD R İ S U Z U N E R

yeniden yapmaktan fazlasıdır

Çevremizde herkes Kentsel Dönüşüm’den bahsediyor. Nedir Kentsel Dönüşüm? sorusuna Üsküdar Life Dergisi olarak yanıt aradık. Yüksek Mimar İdris Uzuner ile konuyu masaya yatırdık.

S

ohbetimize başlamadan önce İdris Uzuner’i tanıyabilir miyiz?

1970 Artvin Borçka doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Borçka’da tamamladım. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden 1991 yılında mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde Yüksek Lisansımı tamamladım. Halen İstanbul/ Üsküdar merkezli mimarlık atölyemden yurt içinde ve yurt dışında mimarlık faaliyetlerimi sürdürmekteyim.

32

Üsküdar Life

Bu kavram köyden kente herkesin etkilendiği ve günümüzde herkesin hayatının bir parçası. Şehirlerimiz Kentsel Dönüşüm adı altında dönüşüyor, değişiyor. Peki bir şehir neden değişir? Ya da neden değişim ve dönüşüme ihtiyaç duyar? Klasik manada şehir nedir tarifine girmeden tarihsel süreç olarak baktığımızda, bir şehri oluşturan ana unsurların zaman içinde uğradığı dönüşümlerin bir serüveni olarak Tarih’i görürüz. Şehrin barındırdığı toplum kesimleri ve bunların üretim ve hayat şekilleri şehrin tüm özelliklerini ortaya koyar. Şehrin fiziki yapısı da sosyal yapısı ile üretimi ve elinde tuttuğu bir manada ilişkiler çerçevesinde var olacaktır. Tarihi süreç içerisinde sosyal değişiklikler kadar ortaya çıkan dış müdahaleler şehirdeki dönüşümün izlerini taşıyacaktır. Şehirler tarih boyunca dönüşümü bünyelerinde taşımışlardır. Dönüşüm nasıl adlandırılırsa adlandırılsın kısmen kendiliğinden olduğu gibi bir yerden sonra bir müdahale sonucunda olmaktadır .

Bu müdahaleler şehrin el değiştirmesi yani fethedilmesi, tabiat olaylarından dolayı yıkılması ve yeniden inşası gibi sayılabilir. Bu manada şehir, örgütlediği toplum ilişkileri çerçevesinde varlığını ve belki de kazandığı yeni kimliğini yaşadığı dönüşümlere göre sürdüren organizma gibidir. Gelelim hakkında herkesin ilk fırsatta fikir beyan ettiği, birçok meslek disiplininin ortak konusu olan, geniş kitleleri ilgilendiren kentsel dönüşüm kavramına. Bana göre yaşam kalitesi yüksek, sürdürülebilir kentleşme için etkin ve çok önemli bir araçtır “kentsel dönüşüm”. Temel hedef kentlerde gelişen olumsuz sürece kentsel dönüşümle karşı konulmasıdır.Kentsel Dönüşüm, yıkmaktan ve yeniden yapmaktan fazlasıdır.


Bu anlamda bütüncül bir kentsel gelişme süreci olarak algılanmak ve uygulanmak zorundadır. Kentte konut, kültür, sosyal hayat, ulaşım gibi pek çok altyapıyı etkilemekte olduğundan kentsel dönüşüm alanlarında demografik süreçlere de dayandırılması kaçınılmaz olacaktır. Bununla birlikte kentsel dönüşüm insanların yaşam kalitesini kapsamlı bir şekilde iyileştirmelidir.Bu anlamda sadece konutların yenilenmesi değil özellikle teknik altyapı tesislerinin ve donatılarının artan ihtiyaca göre uyarlanmasının getireceği ekonomik boyutunun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Kentsel dönüşüm önümüzdeki yıllarda yerel yönetimlerin, aynı zamanda ulusal politikanın da ana görevlerinden biri olarak görülmektedir. Kentsel Dönüşüm ne zamandan beri gündemimizde? 1999 depremi olmasaydı bu kadar gündemde olacak mıydı? Türkiye’de Kentsel Dönüşüm olgusu amaçları ve etkileri açısından farklı şekillerde olsa da birkaç dönemsel özellikler taşır. 1950’li yıllarda dönemin deyişiyle “Her köşe başında milyoner yaratma’’ diye sloganlaştırılan refah devleti uygulamaları sonucunda sanayileşme başlayınca iş gücü ihtiyacını karşılamak için adeta köyden kente göç teşvik ediliyor. Bu dönemde köyden kente göç eden vatandaşın sosyal ihtiyaçlarını karşılayamayan devlet şehrin etrafındaki hazine arazilerinin işgaline göz yumuyor, bir manada onları sübvanse ediyor. Bu anlamda özellikle Ankara ve İstanbul gibi şehirlerin etrafı gecekondularla çevriliyor. 1970’li yıllarda başlayan kooperatifçilikle birlikte konut sektörü kooperatifler vasıtasıyla yeni bir aşamaya evrildi ve çok katlı binalar yapılmaya başlandı. 1980’li yıllarda birden çok katlı bu gecekondulara dur demek ve biraz sıhhileştirmek amacı ile İmar affı ve imar ıslah planları getirildi. Özellikle 1990’lı yıllarda merkezi hükümetlerin de politikaları sayesinde yerel yönetimlerin kaynakları ve yetkilerinin artırılması ile yerel yönetimlerin gücü artıyor. 1999 yılında olan deprem ile birlikte kent planlaması ve mimari anlayış kökten değişiyor. Yasal düzenlemeler ile denetimi artırılmış hızlı üretilen ve modern konut üretimi hedefleniyor. Nihayet 2012’de halk dilinde Kentsel Dönüşüm yasası olarak bilinen’’6306 sayılı AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN’’ ile yeni bir boyuta evrilmiştir. Bütün bu sürece bakarsak hayatın dinamiğinin kentlere de etki ettiği, geliştirdiği ilişkiler ölçüsünde sosyal ve ekonomik boyutları da içeren bir değişim ve dönüşümün bir süreç olarak yaşandığı görülecektir.

Dünya’da ve Türiye’de başarılı Kentsel Dönüşüm çalışmaları nelerdir? Dünya ile ülkemiz arasında Kentsel Dönüşüm anlamında ne durumdayız? Canlı organizmalara benzetilen kentler, zaman içerisinde artan nüfus, doğal afetler, çarpık yapılaşma ve buna bağlı olarak meydana gelen çeşitli sorunlar yüzünden yıpranır, köhneleşir. Bu durum çağdaş şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına bağlı kalarak yeniden yapılandırılmayı sağlamak için kentsel dönüşüm konusunu gündeme getirmiştir. Dünyada birçok kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirilmiştir. Sanayi alanının dönüştürülmesi, liman alanının dönüştürülmesi, konut alanının dönüştürülmesi gibi örnekler mevcuttur. En son yapılan çalışmadan bahsedeyim, Paris. Geleceğin Paris’i isimli proje. 100 milyon nüfuslu Paris ve Rhen nehri kıyısındaki üç kenti birleştirerek yönetim şekli de farklı olacak bir büyük kent oluşturuyorlar.Kısaca sadece fiziki yapı değil idari yapıda da yeni duruma uygun ve sürdürülebilir bir yaklaşım öngörüyorlar. Kentsel Dönüşümün Türkiye’de Ele Alınış Biçimi ise dünyanın başarılı örneklerinden biraz farklı olmuş.Kentsel dönüşüm sorunları fiziksel mekânın dönüşümüne indirgenmiş vaziyette seyrediyor. Şehirlerin, insanları bölen değil onları buluşturan mekanlar niteliğine kavuşturulması gerekir.

Bu nedenle Kentsel Dönüşüm’ün, fiziksel mekânın dönüşümünün yanı sıra, sosyal adalet ve gelişim, sosyal bütünleşme, yerel-ekonomik kalkınma, tarihi ve kültürel mirasın ve doğal çevrenin korunması, zarar azaltma ve risk yönetimi, sürdürebilirliğin sağlanması, erişebilirlik, gelecek nesillerin hakkı vb. ilkeler çerçevesinde kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması gerekir. Dönüşümün sosyal etkisini hep gözardı ediyoruz. 1+1, 1+0 dairelerin, mahalleyi ortadan kaldıran, kendi içinde bir dünyası olan, çevresinden kopuk isimlerinde Türkçenin kaybolduğu, çok katlı korunaklı, havuzlu sitelerin, orta ve küçük ölçekli esnafı ortadan kaldıran adeta her biri birer vakumlama makinesi olan dev market ve alışveriş merkezlerinin, çocuk, yaşlı ve engellilerin şehir içindeki varlıklarını önemsemeyen, doğayla ve coğrafyayla mücadele eden bir yapılaşma gerçeğinin bizleri ve toplumumuzu zamanla nasıl dönüştürebileceğini bugünlerden hesap etmemiz gerekmektedir. Çünkü etrafımızda birbiri ardına gerçekleştirilen projelerde işin bu kısmının genelde göz ardı edildiğini görüyoruz.

Üsküdar Life

33


Şehircilik ve yapı yapmak sadece arsa büyüklüğü ile emsal değerini çarparak bulduğunuz alanı yapı olarak o arsaya yerleştirmek ve metrekare maliyeti ile satış fiyatı arasındaki farkı hesaplamak değildir ve asla olmamalıdır. Bu yozlaşmış dönüşümün etkisinden olsa gerek daha tamahkar bir toplum haline gelmemizle birlikte, farklı konuları önceliklerimiz arasına aldığımızdan, şehircilikle ilgili sağlıklı, içimize sinecek, bu coğrafyanın inanç ve kültür değerlerinin ürünü diyebileceğimiz şehircilik örnekleri ortaya maalesef koyamıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada Kentsel dönüşüm yasasının çıkış maksadı riskli bina ve alanların dönüştürülmesi iken biz bunu adeta rant taşıyan bina ve alanların dönüştürülmesine çevirmişiz.Kentsel dönüşüm fırsata çevrilmeli fırsatçılığa değil. İnsanları müteahhitlerin elinde oyuncak olmaktan kurtarmalıyız. Peki Siyaset kurumu ve hükümet bu konuya nasıl bakıyor? Nerede yanlış var? Yasalarda mı yoksa uygulamada mı? Biliyorsunuz hükümet Kentsel Dönüşüm yasası olarak da bilinen’’6306 sayılı AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN’’ u çıkardı. Bundan sonra uygulama yönetmeliği ve Tüm Türkiye sathında geçerli olan Tip İmar Yönetmeliğini uygulamaya koydu. Daha sonra CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne sözkonusu yasanın bazı maddelerinin iptali davası açması ve mahkemenin de bazı maddeleri iptal etmesi ile vatandaşların dava açma hakkı verildi. Daha önce Riskli yapılar ve riskli alanlarda 2/3 çoğunlukla alınan kararlara dava açma hakkı verilemiyordu.Tabi bu hakla suistimallerin de yolu açılmış oldu. Daha önce hak arama yolu kapalı tutularak oluşan mağduriyetler şimdi yasayı kötü amaçla kullanarak gerçekleşmeye başladı. Kanunun birçok açıdan eksik ve yetersizliği varken bir de davalar yolu ile dönüşümün önü kesilmeye çalışıldığı görülmektedir.Bu nedenle bir çok mağduriyetler ortaya çıkmaktadır. Ak Parti’nin 30 Mart 2014 seçimleri öncesi açıkladığı Seçim Beyannamesi’nde Şehircilik, yerel yönetimler ve kentsel dönüşüm başlıkları altında detaylı bir şekilde görülmektedir. Seçim Beyannamesi’nden alıntı yaparsak; “1. Şehirlerimizin her birini kendi tarihi, sosyal, ekonomik, kültürel değerleriyle marka şehir haline getirmeyi hedefliyoruz. Hedefimiz öncelikle insan dostu şehir anlayışımızı hâkim kılmaktır. “Kimlikli ve kişilikli şehirler” oluşturarak medeniyetimizin şehir tasavvurunu ihya etmektir. Güzel insan, güzel şehir demektir. Mekânın estetiği, insanın estetiği demektir. Çünkü mekân insanı, insan da mekânı şekillendirir.

34

Üsküdar Life

2. Mahalleler şehirde dayanışma ve kaynaşmanın vuku bulduğu, toplumsal değerlerin yeni kuşaklara aktarıldığı yerlerdir. Bizim şehirlerimiz, sadece kendi insanımıza değil, her insana açık olmuştur. Bizim şehirlerimiz, sosyal ve iktisadi durumuna bakmadan, her insanı kuşatan, kucaklayan mekânlar olmuştur. 3. Bizim anlayışımıza göre, Allah’ın yeryüzündeki halifesi olan insanın temel sorumluluklarından bir tanesi de dünyayı, yani yaşadığı mekânı güzelleştirmektir. Her nesil, devraldığı çevreyi güzelleştirerek kendinden sonraki nesillere miras bırakmakla mükelleftir. Dolayısıyla insanın iki temel görevi vardır: • Doğal çevrenin güzel muhafaza edilmesi • İnsan tabiatına uygun mimari eserlerin vücuda getirilmesi. Bizim hedefimiz “huzurlu şehirler” dir. Hedefimiz; çocuklarımıza, torunlarımıza gurur duyacakları bir medeniyeti, şehirleri ve ülkeyi miras bırakmaktır. Şehir sadece insanın inşa ettiği değil, insanı da inşa eden canlı bir mekândır. İnsanı şekillendirir, geçmişini olduğu kadar bugününü ve yarınını da belirler. Şehir mirasımız, aynı zamanda medeniyet birikimimizdir. Göç olgusunun, yasaklarla cebredici tedbirlerle önüne geçilemeyeceği aşikârdır. Göç, ancak taşranın güçlendirilmesi ile, yani cezbedici tedbirlerle azaltılabilir. Yeni dönemde teşvik politikalarımızı çeşitlendirip, daha yaygın hale getireceğiz. Böylelikle Anadolu’da yeni cazibe merkezleri oluşacağına ve alternatif şehirlerimizin ortaya çıkacağına inanıyoruz.

Mevcut şehirlerin merkezlerini daha fazla yoğunlaştıracak mevcut yapılaşma eğilimini azaltacağız. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi şehirleri daha da büyütecek gelişim planları yerine, sosyoekonomik gelişimi yeni şehirlere bir şehirleşme modeli uygulayacağız. 6306 sayılı kanun ile can ve mal emniyeti bakımından riskli yapılar ortadan kaldırılacak, daha estetik yapılar inşa edilecek, halkımızın ulaşım, altyapı ve sosyal donatı sorunları çözülmüş planlı alanlarda, daha güvenli ve sağlıklı yapılarda yaşaması temin edilecektir. Kentsel dönüşümün diğer amaçları arasında yerli ve yenilikçi üretimin desteklenmesi, şehirlerimizin iş ve hayat şartları açısından cazibesinin artırılması, sosyal uyumun güçlendirilmesi, tarihi ve kültürel değer taşıyan şehir merkezlerinin dönüşümle canlandırılması ve konut sahipliğinin artırılması bulunmaktadır. Kentsel dönüşüm çalışmaları ayrıca Anayasa’daki “sosyal devlet” ilkesinin hayata geçirilmesine de önemli ve etkili bir katkı yapacaktır’’ denilmektedir. Aslında bu konuda çoğu yetkileri de belediyelere devrederek önemli açılımlar yapmış ve bu konuda önemli ölçüde kaynak da ayırmıştır.Kira yardımı ve faiz desteği ile önemli bir yükü de üstlenmştir devlet.18 ay sanırım 725 lira aylık kira desteği verilmekte, bu konuda kredi kullanılırsa 25.000 liraya kadar faiz desteği de vermektedir.Bu sayede bir çok proje başlatılmıştır.


Bu konuda farklı yaklaşımlar neler olabilir? Günümüzde AB’de kabul edilen kentsel dönüşüm tanımı şöyledir: “Kentsel sorunların çözümünü sağlayan ve değişime uğrayan bir bölgenin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koşullarına kalıcı bir çözüm sağlamaya çalışan kapsamlı bir vizyon ve eylem”dir Türkiye’de Kentsel dönüşümün uygulanma biçimlerini sıralarsak; *Yerinde dönüşüm: Bir kentin belirli bir bölgesinin etap etap yıkılarak yeniden inşa edilmesi *Transfer: Kentin belirli bir bölümünün başka bir yere transfer edilmesi, boşalan evlerin yıkılarak yenilerinin inşa edilmesi... *Yık-yap: Belediyeler, riskli yapının yıkımına karşılık yeni bina yapma karşılığı yatırımcılara arsa tahsis eder. *Yık-boşalt sistemi: Belediyeler tarafından riskli binaların, yıkımın gerçekleştiği alanlardaki mülkiyet belediyeye geçer. Belediyeler bu alanları yeşil alan, park, sağlık tesisi ve okul gibi kamu alanı olarak kullanır. *Riskli evini getir, yeni evini al sistemi: Yeni proje kapsamında riskli evini belediyeye veren mülk sahibi, karşılığında yeni evi metrekare eksiği ile alır ya da yeni ev ile riskli ev arasındaki farkı öder. *Kamu-özel sektör proje ortaklık sistemi: Belediye ve özel sektör ortaklığı ile kentsel dönüşüm projeleri tasarlanır, proje kapsamında imar hakları toplulaştırılması ve imar hakları transfer yöntemleri ile mülk sahiplerine alternatif sunulur. Bu modellerin uygulanmasında dönüşümü belirlenen öncelikler doğrultusunda “katılımcı, uzlaşmaya dayalı ve yasalar ile desteklenen fiili müdahale yöntemleri” kullanılarak ivedilikle gerçekleştirilmelidir. Bu nedenle kentlerin ihtiyaç duyduğu dönüşümü gerçekleştirebilmek için kentsel dönüşüm politikalarının çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Teşvik Edici Planlama Yaklaşımı Teşvik edici imar planlarının sebebi özetle; özel mülkiyete konu alanların dönüşümünün arsaların imar haklarında gerçekleştirilecek olan artışlar sayesinde kamu kurumlarının fiili müdahalesi olmaksızın maliklerince gerçekleştirilmesi olarak açıklanabilir.Bunu yaparken bir taraftan mevcut hakları sağlayan planın kentsel dönüşüm yapılıncaya kadar yürürlükte kalmasına diğer taraftan kentsel dönüşüm ve gelişim uygulamalarını yönlendirecek yeni planın yürürlüğe girmesine ihtiyaç vardır. Bu iki aynı ölçekte imar planının eş zamanlı olarak yürürlükte olması sayesinde, kentsel dönüşüm gerçekleşinceye kadar mevcut plan ile sağlanmış olan haklar kısıtlanmadan ve mağduriyetler oluşturmadan, gerçekleştirilen her kentsel dönüşüm projesi bütüncül bir planın parçası olarak hayata geçebilecektir

Fiili Müdahale Yaklaşımı

Aslında bütün yukarıda anlattıklarımızın temel amacı ve endişesi şehirlerimiz ve Devlet tarafından gerçekleştirilecek olan insanlarımızdır. kentsel dönüşüm organizasyonunda Atalarımız, mimariye bir medeniyet dönüşüme muhtaç alanın tamamı projesi olarak bakmışlar, şehirler uygulamaya tabi tutulabileceği gibi, fethetmek kadar, şehirleri inşa ve ihya imkânların buna yeterli olmaması halinde etmenin önemli olduğunu idrak etmiş, alanın bazı kısımlarında, tamamının bu idraki kurdukları ve yaşadıkları dönüşümünü tetikleyici öncü uygulamalar şehirlere yansıtmışlardır.Bugün ise yapmak da mümkündür. Sağlıksız hale gelmiş şehirlerimizin gelişimi hüzün verici. Özel mülkiyete tabi alanların dönüşümü ile Buraları bir zamanlar içinde yaşayanlarla gecekondu işgali altındaki kamu arazilerinin psikolojik bağlar kuran, yaşayan, nefes dönüşümünün sağlanması ancak bu şekilde alan, bazen hiddetlenen, fakat her yapılabilir. Bunu uygularken birkaç yöntem zaman müşfik birer organ idiler. Şimdi kullanılabilir: ise ruhlarını kaybettiler. Bu anlamda *Yerinde Dönüşüm: kentsel dönüşüm şehirlerimizi uygarlığın insan bedeniyle nedeniyle yıkılan bina stokunun maliklerine ruhunu öldürdüğü yerler olmaktan haklarının yine aynı alanda yapılan bina çıkarmalıyız. stokundan verilmesi olarak özetlenebilir. Bir şehri başka bir şehirden ayırd eden *İmar Hakkı Transferi Yolu ile Dönüşüm: özellikler çevresi, dizaynı ve tarihidir. Genel ve kısa bir ifade ile devlet tarafından Bunlar dışındaki özellikler ortak üzerinde bina yapılmasına çeşitli nedenlerle özelliklerdir. izin verilmeyen bir arazinin, malikinin imar Tarihin bıraktığı etki ise farklıdır. hakkı bulunmayan başka bir arazisine imar Şehirler, semtler, caddeler, hatta hakkı verilmesidir. bireysel evler belirli bir tarihi damga *Üret, aktar, boşalt, tekrarla yöntemi: Bu taşır. Tarihsel olarak şehirler, kurumları, yöntem, dönüşüme tabi tutulacak yerleşim yapısı ve mimarisi ile toplumun değer alanına olabildiğince yakın olan, boş ve yargılarını ve kültürel hafızasını ifade zemin yönünden yerleşime uygun kamu eder. Her kuşakta, kişilik ifade eden arazilerinin, mevcut plan fonksiyonuna bağlı bir geçmiş, öteki geçmişlerle arasında kalınmaksızın dönüşüm amacına ödünç bir iletişim çizgisi taşır; yaşayan kuşak, olarak tahsis edilmesi, bu arazilerde öncelikle ölmüş kuşak ve gelecek kuşak arasında dönüşüme tabi tutulması gereken alanlardaki iletişim vardır. Kısacası ölenleri ile mülk sahipleri ile bina bazında uzlaşarak takas henüz doğmamışları arasında bir bağ edilmesi, takas sonrası elde edilecek binaların vardır. yıkımı ile boşalacak olan arazilerde aynı Burada meslektaşlarımız ve sürecin tekrarlanarak devamı ve dönüşüm idarecilerimiz olarak yanıtlanmamız esnasında elde edilecek yerleşime uygun gereken soru; “Ölenleri ile henüz olmayan araziler ile dönüşüm sonrasında elde doğmamışları arasındaki dünya edilecek tüm arazilerin kamuya iadesi olarak köprüsünün kurulmasındaki katkımız tarif etmek mümkündür. ne olabilir?” sorusudur. Bu yeni dönemde yeni bir şehircilik hamlesinin başladığı günümüz Türkiye’sinde belki bir daha elimize geçmeyecek fırsatlar ve imkanlar mevcuttur.Her medeniyet kendi tasavvuruna uygun şehirler inşa eder. Atalarımızın ‘tamiri bilad’, terfihi ibad’ yani ‘beldenin imarı insanların huzur ve refahı’ diye tanımladıkları tarihsel süreç içerisinde gelişen, hayat biçimi, çevre ve bir okul olarak, yeryüzünü bir bahçe olarak algılayan medeniyet anlayışını günümüze aktarabilmeliyiz. Şuna karar vermeliyiz artık:Modern durumda olduğu üzere,yıkıp yenisini ve daha büyüğünü yapmakla mı ilgileneceğiz yoksa insanın fani olduğunu kabul edip ürettiklerimiz üzerinden mi gitmeliyiz? Bunu düşünerek mimar olmalıyız, yönetici olmalıyız, Vesselam! Röportaj: İskender Albayrak

Üsküdar Life

35


Olur da yolunuz kardeş şehir Brooklyn’e düşerse şehrin tadını çıkarmak için bizim yazdıklarımızdan daha fazlasına ihtiyacınız olacak. Bunun için National Geographic New York Gezi Rehberi Asla Uyumayan Şehir kitabından faydalanabilirsiniz. Kitapta Brooklyn semtini tanımak konusu altında 8 adet gezilecek/görülecek yer sayılmış. Sırasıyla ; 1. Brooklyn Bridge 2. Brooklyn Height’ın Tarihi Evleri 3. Brooklyn Heigts Promenade 4. Brooklyn Museum 5. Brooklyn Botanic Garden 6. Central Library 7. Prospect Park 8. Park Slope

Yeni Kardeş Şehir

Brooklyn

Üsküdar Belediyesi ve Brooklyn Belediyesi arasında imzalanan Kardeş Şehir Protokolü ile iki şehrin birlikte kalkınması hedefleniyor. New York şehrinin, üçüncü büyük ilçesi olan: Brooklyn, ziyaretçileri için birçok etkinlikler sunuyor.

İskender Albayrak 36

Üsküdar Life


New York şehrinin, üçüncü büyük ilçesi olan: Brooklyn, ziyaretçileri için birçok etkinlikler sunmaktadır. Latin kökenliler: Flatbush’a yerleşmişlerdir. Polonyalı guruplar ise: Greenpoint’te otururlar. İtalyanlar ve Çinliler ise: “Sunset Park” bölgesinde yaşarlar. İspanyollar ve Yahudiler: Williamsburg’da görülürler. Brighton Beach bölgesinde o kadar çok Rus bulunur ki, buranın “Küçük Odesa” olduğu söylenir. Bölge: Amerika’nın ikinci en yoğun nüfuslu ilçesidir. Lower Manhattan kasabasından, Brooklyn ilçesine metro ile 10 dakikada ulaşmak mümkündür. Ama bence manzaranın keyfini çıkarmak için: yürüyerek veya deniz taksisini kullanmalısınız. Gray Line tur otobüsü de düşünülebilir. BROOKLYN KÖPRÜSÜ Köprü: 486 metre uzunluktadır. Yapım 1870 yılında başlamış ve köprü: 1883 yılında hizmete açılmıştır. Yapım sırasında, 27 işçi ölmüştür. Köprünün açılış günü, şehirde tatil ilan edilir ve aynı gün 150 binden fazla insan köprüden geçerken, suya 1 cent atarlar. Köprünün mühendisi John Roebling: daha projenin başında kaza geçirerek ölür. Aynı zamanda “tel kablo” mucidi olan Roebling: en büyük rüyası olan köprünün çizimini, 1865 yılında tamamlamıştır. Ancak, köprünün yerini tespit çalışmaları sırasında, geçirdiği bir kaza sonucu ayağı ezilir ve enfeksiyon kaparak, iki haftalık bir süreç sonunda ölür. Projeyi oğlu Washington devam ettirir ancak o da, çalışma sırasında felç olur. Çünkü: köprünün kulelerinin yapılacağı su altı odalarında çalışırken vurgun yer ve yatalak olur. Karısı, gayri resmi baş mühendis olarak

görevi sürdürür ve kendisi hasta yatağında inşaatı seyreder ve gerekli kontrolleri yaptırır ve karısı aracılığı ile inşaatın bitirilmesini sağlar. Bu kaza ve şansızlıklara rağmen, köprü açılır. Hizmete açıldığında, köprü, dünyanın en geniş asma köprüsü idi. Köprünün kuleleri, birkaç yıl için, Amerika’nın en yüksek binaları olmuştur. Köprünün ana ayakları arasındaki açıklık: 486 metredir. Evet: gotik tarzda yapılmış olan bu köprü, 19’uncu yüz yılda mühendisliğin doruk noktası olarak kabul edilir ve dünyanın 8’nci harikası olarak değerlendirilmektedir. Köprü, günümüzde: Pazar ressamları ve fotoğrafçılara büyük ilham kaynağı olmaktadır. GEZİLECEK YERLER İlçenin kuzey bölümünde “Bushwick” mahallesi bulunur. Mahallede oturanların büyük çoğunluğu: Latinler, Karayip adası Porto Riko veya Dominik Cumhuriyeti’nden gelenlerden oluşmaktadır. Ama son yıllarda, Meksikalı göçmenler de yoğunlaşmıştır.

BROOKLYN BOTANİC GARDEN-BOTANİK BAHÇESİ 1000 Washington Avenue. Bu bahçe: 10 bin çeşit bitkiye ev sahipliği yapmaktadır. Bu bitkiler arasında öne çıkanlar: Japon bahçesindeki ünlü kırmızı çiçekler, yılda bir açan orkideler. Parkta bunların dışında: Steinhard Konservatuvarı, Bonsai Müzesi, bitki evi ve bir sanat galerisi bulunmaktadır. Kiraz ağaçları: Park alanında, 200’den fazla kiraz ağacı bulunmaktadır. Bunlar: Japonya’dan gelmiştir. İlk kiraz ağacı, I. Dünya Savaşında, Japon hükümeti tarafından hediye olarak dikilmiştir. Her bahar döneminde, bu ağaçların, bir ay süren çiçeklenme dönemleri, ziyaretçiler tarafından ilgiyle izlenir. Hanami Sakura Matsuri denilen ve bir hafta süren bu kutlamalar; muhtemelen Mart-Nisan aylarında başlayarak, Mayıs ayı ortalarına kadar devam eder.

Üsküdar Life

37


JAPON HILL - BAHÇE GÖLETI Burası, Amerika’da oluşturulan ilk Japon bahçesidir. 1914-1915 yılları arasında inşa edilmiştir. Bahçe, 1907 yılında Amerika’ya göç eden Japon peyzaj tasarımcısı Takeo Shi tarafından düzenlenmiştir. Bahçe içinde: bir şelale, gölet ve bir ada ile yapay tepeler bulunmaktadır. Ayrıca, özenle yerleştirilmiş kayalar görülmektedir. Bunun dışında, ahşap köprüler, taş fenerler, ağ geçiti ve Şinto tapınağı bulunmaktadır. CRANFORD ROSE GARDEN 1927 yılında, bir gül bahçesi için, bir inşaat mühendisi, park alanına 15 bin dolar para bağışında bulunur. Bunun üzerine, 1928 yılında “Cranford Rose Garden” ziyarete açılır. Bahçe, parkın bahçıvanı tarafından tasarlanmıştır. Orijinal bitkilerin çoğu, günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bunlar, 1400 çeşit ve 5000 adet civarında olan, gül, yabani gül, melez güller, çay gülleri, minyatür güllerden oluşmaktadır. Çocuk Bahçesi: 1914 yılında açılmıştır. 1 dönümlük bu bahçe çocuklar için düzenlenmiştir. Dünya üzerinde benzer bahçeler için model özelliği taşımaktadır. Evet, bu park alanında, daha birçok bahçe bulunmaktadır. Günümüzde, her yıl bu park alanı ve bünyesindeki bahçeler, 1 milyon civarında kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

38

Üsküdar Life

CONEY ISLAND-ADASI Bu ada, gerçekte yarım adadır. Manzarası muhteşemdir. Burada düzenlenen “Mermaid” geçit törenlerine rast gelirseniz, muhteşem bir şov izleyebilirsiniz. Adanın, 1900’lerin başında ilk kurulum amacı: zenginler için bir oyun alanı geliştirmektir. Ancak, Amerika’nın ilk eğlence alanı olarak, özellikle 1927 yılında inşa edilen “Rollercoaster” kurulması ile, büyük kalabalıklar buraya akın etmeye başlamışlardır. 1970’lere gelindiğinde, Coney Island’ın düşüşe girdiği görülür, ancak 2010 yılında yeni Lunapark yapılarak, hizmete açılmıştır. Muhteşem bir lunapark, buralara yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. PROSPECT PARK Burası, 2.37 kilometre karelik bir alana yayılan kamu parkıdır. Central Parkı da tasarlayan; Frederick Lav Olmsted ve Calvert Vaux tarafından tasarlanmıştır. 90 dönümlük çayırlık alanda bulunanlar: bir ofis ve salon bulunan ev, piknik evi, hayvanat bahçesi. Park alanında, yaz aylarında ücretsiz açık hava konserleri düzenlenmektedir. PROSPECT PARK HAYVANAT BAHÇESI 12 dönümlük bir alana kurulmuştur. 1890 yılında açılmıştır. Mevcut tesis ise, 1935 yılında bir hayvanat bahçesi gibi açılmıştır. 2007 yılından itibaren, hayvanat bahçesinde, 141 türden, yaklaşık 630 hayvan barınmaktadır. Yine aynı yıl, hayvanat bahçesi, 250 bin civarında kişi tarafından ziyaret edilmiştir. NEW YORK AKVARYUM Sruf Av. ve W 8th Street. Burada: köpekbalıkları, penguenler, morslar ve su samurlarını izleyebilirsiniz. Evet, tüm deniz yaşamı burada gözler önündedir. New York şehrinin akvaryumu: 1896 yılında, şehir merkezinde Battery Park bölgesinde açılmış ve 1957 yılında ise Coney Island bölgesine taşınmıştır. Yaban Hayatı Koruma Derneği tarafından işletilen akvaryum, Bronx Hayvanat Bahçesi içindedir ve 4 hayvanat bahçesiyle birliktedir.


BROOKLYN MÜZESİ 200 Eastern Parkway. Burası: 1.5 milyon parça kalıntıya ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında öne çıkanlar ise: eski Mısır koleksiyonu ve Edgar Degas, Gerogia O’Keefe ve diğer bazı sanatçıların yaptıkları resimlerdir. Müzenin birinci katında, bir kafeterya ve hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır. Müzeye giriş ücretlidir. Büyükler, 12 dolar ve öğrenciler 8 dolar ödeyerek müzeyi gezebilmektedirler.

DUMBO ART SCENE 30 Washington Street. Yeni başlayan ressamlar, arnavut kaldırımlı sokakları olan, butik, restoran, resim galerisi gibi yerler bulunan bu alanda bulunurlar. Yıllardır Dumbo köprüsü Festivali kapsamında, yıllık sanat olayları burada düzenlenir. Bu etkinliklerde, güzel sanatlar, fotoğrafçılık, moda ve tasarım stüdyoları gibi kuruluşlar, kültür ve sanat merkezlerinde etkindirler. Burada, bir anlamda 24 saat yaşam sürmektedir.

BOORKLYN MÜZİK AKADEMİSİ- BAM 30 Lafayette Avenue. Burası: ilk olarak 1861 yılında açılmış ve 1908 yılında ise bugünkü yerinde faaliyetine başlamıştır. Burası, Boorklyn Filarmoni Orkestrası’na ev sahipliği yapar. Next Wave festivalleri burada düzenlenmektedir. Ayrıca, kompleks içinde bir tiyatro ve sinema bulunmaktadır. Sanatsal yenilikler açısından, dünya üzerinde belirli bir üne sahiptir. BAM içindeki sanat yerleri şunlardır: 2109 seyirci kapasiteli “Howard Gilman Opera Hause”, 874 seyirci kapasiteli “Harvey Lichtenstein Tiyatrosu”.

ALIŞVERİŞ MEKANLARI Eğer Manhattan’daki yoğun kalabalıktan biraz kurtulmak isterseniz, Brooklyn şehir merkezinin yakın mahallelerindeki butikleri ve ilginç mağazaları gezmenizi öneririm. Pacific Street ve Ninth Avenue arasındaki “Fifth Avenue” ye gidebilirsiniz. Sonra Boerum Hill’deki “Atlantic Avenue” bölgesine bakabilirsiniz. Lafayette’de 200 satıcılı bir Pazar olan “Fort Green” de Pazar günleri kurulan “Boorklyn Flea” ilginizi çekebilir.

PHEİGHT GEZİNTİ YERİ Burası, şehrin ilk tasarlanan bölgesidir. Başlangıçta “Brooklyn köyü” olarak anılır. 1834 yılından bu yana, ilçe merkezinde belirgin bir alan olmuştur. Burada, dere boyunca yürümenizi öneririm. Sessiz sokaklar, Yunan tarzını canlandıran sıra sıra evler ve İtalyan tarzı sıra evleri görebilirsiniz. Buradan, şehrin manzarasını da izleyebilirsiniz.

Boorklyn Dondurma Fabrikası Water Street ve Old Fulton Street arasındaki bu dondurma fabrikasında, muhteşem lezzetlerden tatmayı sakın ihmal etmeyin.

Flatbush Farm 76 Saint Marks Avenue. Bu restoran menüsünde mümkün olduğunca, üreticilerden günlük satın aldığı organik ürünleri kullanmaktadır.

YEMEK - MOLA YERLERİ

Junior’s 386 Flatbush Avenue. Buranın özellikle peynirli kekini denemelisiniz.

Meraklısına: Yazıdaki bilgileri http://www.gezi-yorum.net/amerika-new-yorkbrooklyn/ ve başka kaynaklardan derledim. Üsküdar Life

39


K Ü LT Ü R S A N A T

ÜSKÜDAR İMAR VE KÜLTÜR DERNEĞİ

1

961 yılında kurulan, daha güzel ve daha ileri bir Üsküdar amacıyla Üsküdar’ını kalkınması ve gelişmesi için etkili ve yetkili merciler nezdinde girişimlerde bulunan dernek 55. yılını büyük bir kıvanç ve sevinçle kutluyor. Dernek amaç ve gayelerini şu doğrultuda ifade ediyor. *Atatürk ilke ve inkılapları ışığında ve modern şehircilik anlayışı içerisinde Üsküdar’ın imar, kültür, turizm ve iktisadi yönden kalkındırılması ve geliştirilmesi hususunda gereken girişim ve etkinliklerde bulunmak. *Üsküdar’ın ve Üsküdarlıların sorunlarını, etkili ve yetkili mercilere iletmek ve halledilmelerini sağlamak. *Üsküdar tarihinde geçmiş önemli günlerin tespitiyle, bu önemli günlerin günümüzde de yaşanması ve yaşatılması. *Üsküdar’ı seven, hizmet eden değerlerimizi gelecek nesillere tanıtmak kalıcı eserlerini cadde ve sokaklara isimlerini verdirtilerek, onları onore etmek. *Üsküdar’dan yetişenler Üsküdar’ı sevenler ve Üsküdar’a hizmet verenler arasında birlik ve beraberliği sağlamak amacıyla tesbit edilecek gün ve gecelerde bir araya getirmek.

Derneğin 50 yıllık süre içerisinde yapmış olduğu girişim ve etkinliklerden özetler *Üsküdar Atatürk Anıtı Yaptırma Derneği’nin kuruluşu ve yönetim kurullarında görev alan, üyelerimiz Kadıköy’de yokken Üsküdar’da Şemsipaşa meydanında anıtı yaptırarak 29 Ekim 1973 günü Cumhuriyeti’n 50. yılında Üsküdar’a armağan etmişlerdir. *Derneğin yaptığı girişimler sonucu Burhan Felek Stadı’nın kapıları da Üsküdarlılara ve Üsküdar Gençliği’ne açtırılarak 23 nisan ve 19 mayıs Bayram’ları da coşkuyla kutlanmaya başlanmıştır. *Üsküdar’ın simgesi Milattan Önce 500 yıl önceye uzanan ve efsaneleri anlatılan Roma Bizans ve Osmanlı’ya ait izleri taşıyan kız kulesinin yıkılmaktan kurtarılması turizme açılması yönünde yapılan girişimler 10 yılda sonuç vermiş ancak kararın çıkarılmasında büyük rol üstlenen dernek açılışa davet edilmemiştir. *Dünyaya övünçle anlatılacak Galata Kulesi’nden lodoslu bir havada kollarına taktığı çıtadan kanatlarla Doğancılar Parkı’na uçuşu gerçekleştirilen Hazerfen Ahmet Çelebi adına Ahmediye Meydanı’na bir eser yaptıran Üsküdar Belediyesi’nden Üsküdarlılarca benimsenmemesi de dikkate alınarak yeni eserin Doğancılar Parkı’na yapılması istenilmektedir.

*Üsküdar Anadolu Spor Kulübü’nün ihtiyacı olan stadyum için bakanlıklar nezdinde Beylerbeyi’nde küçük bir stad yapılacağı yönünde imzaya havi yazılar elde edilmiştir. *Üsküdar’la Kadıköy arasında çalışan 12 ve 12/A otobüslerine birer ilave kondurtularak ilk defa Üsküdar’la Kadıköy arasında gidip gelen bu otobüslerde indirimli tarife uygulanması sağlanmıştır. *Kız Sanat Okulu olarak ilk olma özelliğini taşıyan Mithatpaşa Kız Meslek Lisesi 99 depreminde büyük hasar gördükten sonra 12 yılın ardından İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun girişimleri il onarım inşaatına başlanmıştır. *Üsküdar’ın ihtiyacı olan Şehir Müzesi için çok sayıda girişimde bulunmasına rağmen Üsküdar Belediyesi ve Belediye Başkanları’nın bu konuda harekete geçirilmesi uğraşı verilmektedir. *Zeynep Kamil Hastanesi’nin ilk nüvesini teşkil eden taş bina yıkılmak üzere olduğu için Üsküdar İmar ve Kültür Derneği olarak Sağlık Bakanlığı nezdinde yapılan ısrarlı girişimlerle binanın acilen tamiri için 750.00 TL okulun camları için de Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 160.000 TL fon tahsisi sağlanmıştır. Hazırlayan: İskender Albayrak


Günümüzde insanlar artık yeni, güvenlikli, prestijli ve 5 yıldızlı otel konforunda hem tatilini hem evini hem de sosyal donatısını bulacak projelere yöneliyor. Öyle ki Türkiye’nin gözbebeği, Avrupa ve Dünya ile yarışan metropol kenti İstanbul Kartal’da böyle bir proje yükselmeye başladı: Üsküdar’ın tanınmış işadamlarından Ahmet Kılıç HILL Kartal’ı anlattı.

“İstanbul’da büyük deprem olduğunda, ayakta kalabilecek yapılardan birisi de bizim projemiz olacak” Röportaj: İskender Albayrak

Ahmet Kılıç’ı tanıyabilir miyiz? 1965 Trabzon Maçka doğumluyum. İlk okulu köyümde okudum. Orta okul ve Lise eğitimimin bir kısmını İmam Hatip Lisesi’nde görürken, daha sonra ailevi nedenlerden dolayı İstanbul Üsküdar’a taşındık. Lise eğitimimi sürdürdüğüm Üsküdar Akşam Lisesi’nde okurken aynı zamanda ticarete başladım. Farklı alanlarda esnaflık yaptım. İyi bir yorgancıyım. Bu meyanda çiçekçilik, gelinlikçilik, fotoğrafçılık, erkek-bayan kuaförlüğüyle ilgili Üsküdar’ımıza hizmet ettim. 1989 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdim. 1991’de evlendim. İki tane yavrum var. Biri hukuk mezunu birisi de 3. sınıf tıp fakültesinde okuyor. 1994 yılında inşaat sektörüne adım attım. 2009 yılında Üsküdar ve Büyükşehir Meclis Üyesi oldum. Halen Belediye Meclis Üyeliği’m devam etmektedir. Yaşamın her dalında ülkem adına mücadele verdim, vermeye de devam ediyorum. Çocukluk ve gençlik yıllarımda Salyangoz dahi toplayarak eğitim masraflarımı karşılıyordum. Eğitime çok önem veren, eğitim aşığı bir yurttaşım. Bu yaşıma rağmen İlahiyat 2.sınıf öğrencisiyim.

Bize HILL Kartal (Almalar İnşaat, Nergo İnşaat ve İskurt İnşaat iş ortaklığı)’ın kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz? Biz üç firma olarak(Almalar İnşaat, Nergo İnşaat ve İskurt İnşaat) üçümüzde eskiden beri birbirimizi tanıyan firmalarız. Almalar, özellikle Ümraniye bölgesinde faaliyet gösteren bir firmaydı. İskurt ve Nergo (Kılıçoğlu) hem Ümraniye hem de Üsküdar bölgelerinde inşaatla ilgili çalışmalar yapan firmalardı. HILL Kartal’da büyük proje olduğu için bir araya geldik. Bu proje gerçekten üç firmayı da etkileyen, heyecanlandıran en önemli projelerden biri oldu. Evli çiftlerin ilk çocuğu olduğunda duyduğu heyecanı biz şu anda HILL Kartal’da duyuyor ve yaşıyoruz. Özellikle İskurt İnşaat, kökeni Almanya’ya kadar dayanan, yaklaşık 40 yıl geçmişi olan bir firmamız. Kılıçoğlu ve Nergo yaklaşık 25 yıldır inşaat sektöründe deneyime sahip. Almalar ise en az 15 yıl projecilik, yapıdenetim ve uygulamalı inşaat deneyimine sahip. Üç ortak bir araya gelerek birbirimizin deneyim ve tecrübelerinden faydalanıp bu sektörde bugün ve bundan sonraki projelerde(Üsküdar’da 4-5 tane projemiz var) sektörün en iyisi olmayı hedefliyoruz.

41

Üsküdar Life


İnsanları konut sahibi yapmak büyük bir sorumluluk. Hill Kartal’ın bu konuda diğer projelerden farkı nedir? Öncelikle bizim HILL Kartal Projemize emeği geçen ve katkıda bulunan tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hem teknik açıdan hem de görsel açıdan çok güzel bir proje ortaya koyduk. Projemizde gerçekten sosyal donatı alanlarıyla beraber, yeşilin bu kadar kullanılabileceği bir proje ortaya çıkarmak bizim için önemliydi. Yani yaklaşık 6 dönüm arazi üzerinde 6’da 1 oranında inşaat alanı kullanmaya özen gösterdik. Özellikle yeşili bol tutmak ve yeşili kullanıcılara görsel açıdan daha canlı gösterebilmek adına otoparklarımızı kapalı alanlara sığdırmayı uygun bulduk. Bu projeden konut alan ev sahiplerimiz, dairelerinde pencereden bahçelerine baktıklarında, yeşil bir alan görecekler. Balkonda oturduklarında denizi seyrederken görecekleri manzara onların göz zevkine hitap edecek, gözlerini görüntü kirliliğiyle asla rahatsız etmeyecek.

Projemizin en büyük özelliklerinden bir tanesi de; ülkemizde yüksek katla ilgili herhangi bir yönetmeliğin olmaması. Ancak 2016 yılından itibaren uygulanabilecek bir yönetmelik hazırlandığını öğrendik ve bu yönetmeliği ele geçirdik! Yönetmeliğe göre burada bir uygulama yaptık. Şunu iddiayla söyleyebilirim ki İstanbul’da belki de tekiz! Yani bu alanda yönetmeliklere uygun bir şekilde üretim yapacağız. Üretimimizin asıl hedefi şu: Biliyorsunuz Ülkemiz ve İstanbul deprem konusunda talihsiz dönemler yaşadı. Gönül böyle bir şey istemez; ama günün birinde İstanbul’da büyük bir deprem olduğunda, ayakta kalabilecek yapılardan birisi bizim projemiz olacak. Çünkü biz burada zemin etüdü çalışmalarımızda kaya tabakası bulduk. Kaya tabakasına yaklaşık 140 tane, 1 metre çapında kazık çakacağız. 3 metrelik kaya tabakasına o kazıkları çakarak, monte ederek, onun üzerine yaklaşık iki metre kalınlığında bir radya sistem perdeyle temel uygulaması yapacağız.

Bu projede arkadaşlar, ortaklar ve çalışanlarımızla ilk hedefimizi: ‘’Herkes gençlere yatırım yapıyor. Biz ise burada daha çok orta yaş ve ileri yaşlı konut edinecek insanlara 5 yıldızlı bir otel lüksü sunalım.’’diye belirlemiştik. Teraslarımıza iki adet havuz yaptık. Yazları herhangi bir yere gitme fırsatı olmayan konut sahiplerinin burada hem oturup, ikamet edecekleri, aynı zamanda da tatillerini yapabilecekleri 5 yıldızlı bir otel konsepti sunmayı düşündük. Terasa çıkıp, kafeteryada oturup çaylarını, kahvelerini içecekleri, şezlonglarında güneşlenecekleri ve akşamleyin de yine aynı şekilde odalarına girer gibi konutlarına gidip dinlenecekleri bir otel konforu sunmak istedik. Üsküdar Life

42

“Bizde bir evden daha fazlası bulunuyor!” Bu durum yüzde 30 civarında demir ve beton metrajının artmasına sebep oldu. Ama o maliyeti göz önüne alarak yürürlükte olmadığı halde Yüksek yapılar yönetmeliğini uyguladık. Bizim terasa çıkan birisi tatil keyfi yaşar. 28. katta terasta kafeteryası ve havuz keyfi olan bir proje. 120 metre karelik çok büyük bir lobisi var. Panoramik asansörler var. Bizim burada bütün dairelerimiz deniz görüyor. Ayrıca asansörü görüyor ve deniz manzarası var. Arka merdiven sahanlığı Aydos ormanlarını görüyor.

Projemiz toplamda 6 Dönüm üzerine kurulu 2 Blok ve 192 Daireden oluşmaktadır. 2+1 ve 3+1 daire tipleri yer almaktadır. Sosyal olanaklar; 25. Katta bulunan Terasta Havuzlar, Cesaret Yolu, Açık Kapalı Cafeterya, 7. Ve 14. Katlarda deniz ve orman manzaralı alanlar, Panaromik Asansör, Çocuk Ünitesi, Çarşı Blok üstü seyir terası ve 2 çocuk oyun alanı bulunuyor. Çok amaçlı spor alanında; Tenis kortu ve basket sahası, Açık Fitness alanı, Kapalı Sosyal Tesis Alanlarında ise Kapalı Yüzme Havuzu, Bay-Bayan Sauna, Fitness, Buhar Odası, Ses Odası( Sinema Salonu), Heliport ve Elektrikli araç şarj istasyonu yer alıyor. 7/24 Güvenlik Kamera sistemi, İntercom (Dışarıdayken de gelen misafirlerle görüntülü görüşme işlemi), 3 katlı kapalı otopark ve ayrıca çarşı blok içinde de kapalı otopark var. Kısacası bizde bir evden daha fazlası bulunuyor!

Teslim Tarihi: 30 Haziran 2018 Şu anda satışı devam eden projeleriniz nelerdir? Hill Kartal Panaroma Salacak, Panaroma Sultantepe vb. Kampanya fiyatlarınız var mı? Şubat ayı itibari ile fiyat aralığımız; 77 m2 – 164 m2 aralığında 2+1 -3+1 daire tipleri bulunmaktadır. 277.000 binden başlıyor, 885.000 bin aralığında değişiyor. Şubat ayı için hazırlamış olduğumuz kampanya modelleri; Tamamı peşin alımlarda %15 indirim, 48 ay vade farksız şirket taksiti, Flexi ödeme var. Ne kadar sürede teslim edeceksiniz? 28 ayımız kaldı (30 Haziran 2018)


“Kaya tabakasına 140 tane kazık çakıp binamızı bu temele oturtacağız” Şu anda konut talebinde artış var mı, varsa böyle devam eder mi? Sektörde durum nasıl? İnsanların bu sektöre ilgisine baktığımızda; lokasyon ve konsept projelere yani site tarzı, güvenliği, sosyal aktiviteleri olan projelere daha meyilli olduğunu görmüş oluyoruz. Kısacası insanların birlikte vakit geçireceği bir konseptin olduğu projelere yönelim var. Dolayısıyla sektör insanların nazarında konsept değiştiriyor. İnsanlar artık yeni, güvenlikli, prestijli, 5 yıldızlı otel konforunda hem tatilini hem evini hem de sosyal donatısını bulacak projelere yöneliyor. Yani bu tür projelere rağbet eskilerden daha fazla. Genel olarak konut fiyat seviyesini nasıl buluyorsunuz? İstanbul; Avrupa ve Dünya ile yarışan bir kent olduğu için dünyanın hemen hemen en pahalı şehirlerinden ve metropol kentlerinden biri konumunda. Dünyanın bütün ülkelerinin burada yatırımı var. Onun için Avrupa ile yarıştayız; ama öyle çok pahalı denecek bir yapıda da değil, Avrupa standartlarında bir şehirde yaşıyoruz. Fiyat durumu daha düşük. Üç imparatorluğa başkentlik yapmış, böyle bir boğazı, böyle bir manzarası olan bir şehir için İstanbul’un fiyatları çok düşük bile diyebiliriz.

Şehirlerimiz kentsel dönüşüm adı altında dönüşüyor. Sizce doğru bir dönüşüm, değişim yapılabiliyor mu? Biz mevcut dönüşümü, kentsel dönüşüm olarak yanlış telaffuz ediyoruz. Sanki deprem korkusundan dönüşüyoruz. Halbuki durum öyle değil. İnsanlar artık doğal olarak, sağlıklı konutlarda yaşamak istiyor. Tabi ki her şeyin eksik yönleri muhakkak olacaktır. Dört dörtlük hazır değiliz; ama gün geçtikçe şartlar, konumlar, yasalar, yönetmelikler yavaş yavaş oturuyor. Biz bu işin daha başındayız. İnşallah ülke ve sektör olarak en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Sektör olarak zaten dünyada sayılı ülkelerden biriyiz. İnşaat üzerinde dünyada sayılı bir konumdayız. Yani birinci değilsek bile sektör olarak ikinciyiz. Onun için hem inşaat firmalarımız hem müteahhitlerimiz hem de ülkemizin yetiştirdiği teknik konulardaki arkadaşlarımız ellerinden geleni yapıyor. Buna göre yönetmelikler aksayan yönleriyle birlikte giderilmeye çalışılıyor. Ama inanıyorum ki önümüzdeki günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın önderliğinde bütün ülkede şartlar, yasalar her yerde aynı olmak şartıyla oturacaktır.

Türkiye’de her şehir kentsel yenilenme projeleri adı altında değişim geçirecek. Özellikle Japonya’da deprem olunca insanların evlerinde oturduğunu gördük. İnşallah biz de çok kısa sürede o konuma geleceğiz. İnsanlar deprem olduğunda sokaklara dökülmeyecek. Evlerinde oturacaklar, yani normal yaşamlarına devam edecekler. Projenin üretim safhasından kaya tabakasına 140 tane kazık çakacağız. Ev sahipleri bunu, bilgisayarına CD olarak takacak ve nasıl bir üretim yapıldığını seyredecek.

43

Üsküdar Life


ON

SEKİZ

ADIMDA

“ZAYI F K ALMA”

SIRLARI

2-Siyah fasulye, barbunya, mercimek ve nohut; tokluğun sırrı: 1-Siyah çikolataya kocaman bir evet: Yağ yakmayı kolaylaştırıyor. Tuza, şekere, yağa karşı iştahı azaltıyor. Kalp damar hastalıkları ve yüksek tansiyona karşı koruyucu etki gösteriyor.

44

Üsküdar Life

Protein ve lif içeriği yüksek olduğundan yavaş sindiriliyor ve uzun süre tok tutuyor.


3-Sihirli bir meyve Avokado

8-Elma, armut

Bu tropik meyve içerdiği faydalı yağ, protein ve yüksek lif oranı sayesinde hem lezzetli hem de doyurucu, kilo almayı engelleyici besinler arasında gösteriliyor.

Özellikle kabuğundaki lif miktarının fazla olması sayesinde, biraz da tam olgunlaşmamış haliyle tüketildiğinde daha az yemek yeme ihtiyacı duyuluyor. Uzun süre çiğneyerek yenilen besinler daha çok kilo verdiriyor.

4-Yulafı hayatımızdan çıkarmayalım

9-Peynirlerin kraliçesi keçi peyniri

sık acıkmayı engelliyor.

Bol miktarda lif ve sağlıklı karbonhidrat (Şeker) içerdiğinden kahvaltıda tüketilmesi yağ yakılmasını kolaylaştırıyor,

5-Bir esaslı anne yiyeceği yoğurt Birçok çalışma yoğurt tüketiminin kilo vermeye yardımcı olduğunu, protein içeriği sayesinde tok tutucu olduğunu gösteriyor. Üstelik ev yapımı yani probiyotik içeriği yüksek olan yoğurdun sindirimi kolaylaştırıcı, bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği de bulunuyor. Vücudumuz proteini yakarken karbonhidrat yakmaya göre çok daha fazla kalori harcadığından protein içeriği yüksek besinlerle kilo vermek daha kolay oluyor.

6-Badem, ceviz, fındık atıştırmalıklarından korkmayın Kavrulmamış ham haliyle tüketildiklerinde doyurucu özellikleri, içerdikleri faydalı yağ asitleri ve yüksek antioksidan özellikleri insülin direncinin kırılmasına ve yağ yakılmasına yardımcı oluyor.

7-Brokoli ile artık diyetler daha kolay Düşük kalorisi, kansere karşı koruyucu özellikli ve bol lif içermesi nedeniyle diyeti kolaylaştırıyor.

En uzun ve sağlıklı yaşayan, kilo sorunu olmayan topluluklardan biri olan Giritlilerin günde yaklaşık 200-300 gr keçi peyniri tükettikleri biliniyor. Yeşillikle beslenen keçilerden elde edilen peynirin içerdiği yağ asidinin tok tutucu ve kilo verdirici özelliği olduğu düşünülüyor.

10-Yumurtanın yeri hep ayrıdır Bir çalışmaya göre simit yerine yumurta yiyen kadınların iki kat daha fazla kilo verebildikleri bildiriliyor, tok tutucu enerji verici özelliğiyle halsizliği engelliyor.

11-Tarçın İnsülin direncini azaltarak, kan şekerini dengeleyerek yağ yakılmasına yardımcı oluyor. Şeker hastalığı riskini azaltıyor. Günde 5-6 gr taze çekilmiş toz halinde tüketilmesi öneriliyor.

12-Yeşil kahve sevenlerden misiniz? Bildiğimiz kahvenin kavrulmamış hali olan yeşil kahve kısıtlı sayıda araştırmalara göre yağ yakıcı özelliği olan klorojenik asit sayesinde kilo vermeye yardımcı oluyor, kan şekerini dengeliyor. Kavrulmuş kahveyse yemek öncesi içildiğinde iştahı frenleyerek az yemenizi sağlıyor fakat metabolizmanızı pek hızlandırmıyor.

13-Acı biber İçerdiği kapsaisin isimli madde sayesinde metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye destek oluyor.

14-Yeşil çay Kaşesin isimli içeriği ile karın çevresindeki yağların yakılmasını kolaylaştırıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Bu etkinin yeterli olabilmesi için günde 5-6 bardak içilmesi gerekiyor.

15-Karpuz yiyelim ancak kabuğa en yakın kısmından Midede çok yer kaplayarak çabuk doymayı sağlıyor. Özellikle kabuğa yakın beyaz kısmının bol miktarda tüketilmesi öneriliyor. Antioksidan likopen, C vitamini, A vitamini içeriyor.

16-Sırları olan meyveler Yaban mersini, kızılcık, ahududu, böğürtlen, dut, çilek; tatlı arzunuzu karşılarken, düşük kalorisi sayesinde kilo aldırmıyor. Yoğun lif ve su içeriği tok tutuyor. Antioksidan özelliği sayesinde bağışıklık sisteminizi de güçlendiriyor.

17-Gelin çiğ sebze yiyelim Bir şeyler atıştırmak istediğinizde, fazla kalori almadan açlığınızı yatıştırmak ve doymak için çiğ kabak, havuç, salatalık, biber, domates en uygun seçenekler olarak görünüyor. Yüksek vitamin içerikleri nedeniyle de diyet yaparken halsizlik hissetmenize engel oluyor.

18-Salatanın süsü sirke Salataya lezzet vermek için kalorisiz bir seçenek arıyorsanız sirke çok uygun bir seçenek. Üstelik kısıtlı da olsa bazı araştırmalar yağ yakmayı kolaylaştırdığını düşündürüyor. Üsküdar Life

45


K Ü LT Ü R S A N A T

Anadolu Folklor Topluluğu

2

013 yılında Halk Oyunları ve Anadolu Kültürü’ne gönül veren isimlerden oluşan eğitmenler ve gönüllülerden oluşan bir ekibin biraraya gelerek kurduğu dernek yenilenen yönetim kadrosuyla profesyonel olma yolunda bir adım daha attı. Anadolu Folklor Topluluğu Gençlik ve Spor Kulübü, her yıl yurt dışında düzenlenen Uluslararası Halk Festivalleri’nin yanı sıra yurt içinde gerçekleştirilen festivallerden de derecelerle dönüyor. Yurt dışında Türkiye’nin yurtta ise Üsküdar’ın gururu olmaya devam ediyor. Kulübün çok sayıda kazanılan başarıları arasında 2010 Balkan Şampiyonluğu’ndan başlayan süreç içerisinde bir çok başarısı bulunuyor. Bunlar arasında İstanbul 1.liği, Okullar arası Yarışmalardaki başarılar ve Gençler arasında düzenlenen yarışmalarda üstün performans başarıları bulunuyor. Kulüp festivallerin yanı sıra Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında kongre, açılış, fuar, özel gün ve gecelerde sahne alarak performanslarını sergiliyor.

46

Üsküdar Life

Kayıt Tarihleri 1.Etap Kayıt: Eylül Kurs Başlangıcı: Ekim 2.Etap Kayıt: Ocak, 15 - Şubat, 15 Kurs Başlangıcı: Şubat, 15 Kemençe Dersleri Yeni Başlayanlar için Çarşamba Günleri 19:30 Kemençe Dersleri Kemençe çalan ve kemençesini geliştirmek isteyenler için Çarşamba Günleri 21:30 Horon Dersleri Yeni Başlayanlar için Perşembe Günleri 19:30

Yurt dışı festival ekibinde oynayacak olanlar için çalışmalar ağustos ayına kadar sürmekte Kursiyerler eğer isterlerse yurt dışı festivaline katılma fırsatını elde ediyor. Kulübün eğitmen kadrosunda birbirinden yetenekli isimler yer alıyor: Recep Alemdar, Ufuk Bahadır, Sedat Demir, İlker Balkancı, Atakan Karaş, Gürkan Genç, Sinan Kara, Özgür Altun, Ferdi Seçkin

Mimar Sinan Mah. Selman-i Pak Cad. Tembel Hacı Mehmet S. No:2/1 Üsküdar T:0216 553 3949 - G: 0533 708 2923 www.anadoluhalkoyunlari.com Hazırlayan: İskender Albayrak


SÖZ SIRASI ÜSKÜDARLI GENÇLERDE

Üsküdar

kültürel etkinliklerde yeterli mi?

10

geçerli neden

Gençler Üsküdar’ı kültürel yönden değerlendirdi.

İskender Albayrak

Üsküdar Life

47


Ayça Sarıyer Öğrenci Buse Özçelik Öğrenci

HAYIR BENCE YETERSİZ Kültür merkezlerinde etkinlikler var ama “ücret çok, indirim yok!” Dolayısıyla faydalanamıyoruz. Gençlere, özellikle öğrencilere hitap etmiyor Üsküdar.

TEK ETKİNLİK TİYATROYA GİTMEK Açıkçası Üsküdar’da yapacak pek bir şey yok. Burada yaptığım tek etkinlik tiyatroya gitmek. Evimin yakınında tiyatro var. O kadar. Onun dışında dostlarımla sohbet edip kahve içebileceğim düzgün mekanlar bulmakta zorlanıyorum. Bu ihtiyacımı gidermek için genelde Karaköy’ü tercih ediyorum. Arkadaşlarımla orada vakit geçiriyorum.

Özlem Özer / Öğrenci

DAHA ÇOK KONSER VE TİYATRO Etkinlikler var ama bilgilendirmede eksiklikler var. Çünkü var olan etkinliklerden haberimiz olmuyor. Daha çok konser ve tiyatro alanları ve daha çok etkinlikler istiyoruz. Belediye düzenlediği etkinliklerin tanıtımını daha iyi yapabilir. Örneğin bizlere sms ile bilgilendirme yaparsa çok memnun oluruz.

Sezen Maria Alp / Öğrenci

ÜSKÜDAR YENILIKLERE AÇIK OLMALI

Aşiyan Mina Kandil / Öğrenci

YETERLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM Hayır, Üsküdar’da kültürel etkinliklerin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Örneğin hem sinemaya gidebileceğimiz, hem alışveriş yapabileceğimiz hem de karnımızı doyurabileceğimiz AVM’ler yok. Alışveriş merkezlerine ihtiyacı var Üsküdar’ın. Bunun yanı sıra iyi yanları da var tabii, tarihi yerler, camiiler ve kermesler oluyor kimi zaman bunlar güzel.

48

Üsküdar Life

Bence yeterli bir sürü aktivite var. Gerek eğitici, gerekse eğlenceye yönelik. Örneğin resim sergileri oluyor. Hiç kaçırmıyorum. Ama benim şikayet ettiğim tek nokta pahalı. Biz öğrenciyiz ve yeterli indirim olmuyor bu söz konusu etkinliklerde. Bu göz önünde bulundurulmalı ve ücretsiz çeşitli aktivitelere yer verilmeli. Üsküdar yeniliklere açık olmalı.


İpek Gürel Yönetici Mina Yılık Öğrenci

TANITIMLAR YETERSİZ Kültür merkezlerinde etkinlikler var ama “ücret çok, indirim yok!” Dolayısıyla faydalanamıyoruz. Gençlere, özellikle öğrencilere hitap etmiyor Üsküdar.

ÇEŞİTLİLİK AÇISINDAN YETERSİZ Yeterli, ama çeşitlilik açısından sorarsanız yeterli değil derim. Hep tasavvufi etkinlikler var Belediyemiz sağ olsun. Bunun çeşitlenmesini, başka alanlarda da etkinlikler düzenlenmesini istiyoruz. Hep tasavvuf tasavvuf nereye kadar! Ben bir anne olarak çocuklar için tiyatro ve oyun alanları gibi birçok etkinlik düzenlenmesini isterim.

Ünal Canko / Öğrenci

ORTA YAŞA HITAP EDİYOR Bence yeterli ama kime göre? Mesela benim ilgi alanıma hitap etmiyor. Daha çok orta yaşa hitap eden etkinlikler söz konusu. Tasavvufi etkinliklere daha çok yer veriyor Üsküdar’ımız. Ben Rock Bar tarzı yerler olsa daha mutlu olur, burada daha çok vakit geçirirdim arkadaşlarımla.

Çağla Y. Kısacıkoğlu

ALTERNATİF YÖNÜDEN ÇOK EKSİK

Kübra Çolpan / Öğrenci

RENKLİLİĞE İHTİYAÇ VAR Üsküdar’ı bu konuda yeterli bulmuyorum. Çünkü insanlar çok muhafazakar, bu sebepten de etkinlikler onlara göre oluyor. Azınlık her yerde olduğu gibi yok sayılıyor. Üsküdar’ı seviyorum ama daha yaşlı kesime hitap ediyor. Renkliliğe, gençliğe ihtiyacı var. Festivaller yapılabilir.

Üsküdar’ı gezmek için tercih etmiyoruz pek. Emekli olunca inşallah.:) Kadıköy’ü daha çok tercih ediyoruz alternatifi bol olduğu için, mekanları, opera, sinema, tiyatro salonları vs. etkinliklere Üsküdar’ın da daha fazla yer vermesi gerekiyor.

Üsküdar Life

49


Üsküdar semtleriyle sokaklarıyla şimdi olduğu gibi eskiden de önemli isimlerin kaleminde Neşeli ön sıralardaydı. Zamanın ruhunu yakalamak, dönem dönem Üsküdar’ı hatırlamak, biraz daGünler 1978 geçmişten günümüze ayna tutmak adına Üsküdar’ı eserlerinde anlatan edebiyatçıları araştırdık

Dünden bugüne

YAZI İskender Albayrak

edebiyatta ÜSKüDAR ARABA SEVDASI Üsküdar’dan Bağlarbaşı tarîkiyle Çamlıca’ya gidilirken Topanelioğlu’ndaki dört yol ağzı mevkiinden takrîben bir yüz hatve ileriye medd-i nazar olunur ise o vâsi şosenin müntehâ-yı vasatîsinde etrafı bir buçuk arşın kadar irtifada duvar içine alınmış bir ağaçlık görülür. Bu ağaçlığa varıldığı gibi şose yol sağ ve sol olmak üzere iki şûbeye ayrılır. (...) Bu mezarlık da geçildikten sonradır ki iki yol hem birleşir hem de düzleşir. Buradan yine bir beş dakika kadar ileri yürünürse artık Çamlıca dağının eteğinde Kısıklı köyünün çarşısına varılmış olur. Buraya çıkıncaya kadar yorulmadıksa yine aşağı doğru inelim de nukât ve hudûdunu tâyin ettiğimiz mevkii tahkîk edelim. Tabiîdir ki bu tahkîka da mahud ağaçlıktan başlayacağız. Burası Çamlıca Bahçesi nâmiyle İstanbul’da en evvel tanzîm ve küşâd olunmuş olan bahçedir. Birkaç zamandan beri rağbet-i âmmeden bütün bütün mehcûr olduğu cihetle ekser eyyâmda kapıları kapalı durur. —Recâizâde Mahmud Ekrem

50

Üsküdar Life


Mor Salkımlı Ev “Üsküdar’da kısa bir müddet için birkaç ev değiştirdikten sonra nihayet sahilde Şemsi Paşa karakolunun yanında, Şemsi Paşa yalısı denilen büyük bir evin yarısına taşındık... Ahmet Ağa’ya, uzun müddet vırıldadıktan sonra nihayet adamcağızı beni bir kayığa bindirerek oraya götürmeye mecbur ettim. İçini görünce alelade bir fener kulesi ile karşılaşmıştım. Lalama ve bekçilere Bizans prenseslerinin buranın neresinde oturduklarını sordum. Fakat hiçbiri bu içimi yakan tecessüsü gideremedi... Şemsi Paşa’daki evde Ahmet Ağa artık kahramanlık hikâyelerini tüketmiş aşk hikâyelerine başlamıştı. Onlar da acem basması idi. Ekseri ben sabahları deniz kenarında otururur peynir, ekmek ve kavun yerken o okur, ben dinlerdim. Bu sarı acem basmasında bugünün sürrealistlerini hatırlatan resimler de vardı... O evde, Ramazan gecelerinde Ahmet ağa beni Karagöz’e de götürürdü. Üsküdar çarşısında büyük bir kahvede oynarlardı. Sokakları kalabalık kız erkek alay alay çocuk hatta büyükler kahvenin bahçesine dalarlardı. Sinekli Bakkal’daki kız Tevfik bu akşamların bende bıraktığı intibahtan bir hayli şey almıştır.” (Halide Edip Adıvar, Mor Salkımlı Ev’den) ADIVAR, HALİDE EDİP (1884-1964) Genç kızlık ve evlilik yıllarının bir kısmını Üsküdar’da Sultantepe’de geçiren Halide Edip, özellikle Mor Salkımlı Ev adlı hâtıratı ile Sinekli Bakkal romanında bu semtin tabiî güzellikleriyle birlikte komşular arasındaki insanî ilişkileri, Ramazan geceleri, mevlit merasimleri, Hıdırellez şenliklerini, Üsküdar çarşısındaki kukla ve karagöz oynatıcılarıyla yaşanan renkli hayatı bütün ayrıntılarıyla anlatmıştır.

Münevver Ayaşlı’nın yaşadığı Sadullah Paşa yalısı AYAŞLI, MÜNEVVER (1906-1999) Roman ve hâtıra türündeki eserleriyle tanınan yazar; uzun yıllar Çengelköy ve Beylerbeyi’nde yaşadı. Evlendikten sonra hayatının büyük bir kısmı Çengelköyü’ndeki Sadullah Paşa yalısı ile daha sonra Beylerbeyi’ndeki başka bir yalıda geçti. Osmanlı sarayında yetişmiş olmanın yanı sıra tahsilini Avrupa’da yapmış olması dolayısıyla, her iki kültür ve hayat tarzından haberdar olmanın kazandırdığı birikimi hâtıra türündeki eserleriyle romanlarında bol bol kullandığı dikkati çeker. Çengelköyü’ndeki yalısı 70’li yıllardan sonra devrin tanınmış ilim, fikir adamı ve edebiyatçılarının sık sık gidip geldiği, çeşitli sanat ve kültür sohbetlerinin yapıldığı, mûsıkî fasıllarının icra edildiği önemli bir kültür mahfili olmuştur.

Camlı Odalardan

Gökyüzünde Bir Cenaze Töreni

üsküdarda üsküpüler dokusa gerek kumrular camları parıldıyor üsküdar evlerinin akşamüstleri camlı odalarda ne olsa gerek istanbula bakıp da beni görmiyen çocuklar camlı odalardan

Düşmemiş Hezarfen Efendi’yle karşılaşır mı acaba?

-Âsaf Hâlet Çelebi ÇELEBİ, ÂSAF HÂLET(1907-1958). Üsküdar Beylerbeyi’nde yaşamış şair, yazar. Hayatının büyük bir kısmını Üsküdar - Beylerbeyi’nde yirmi dönümlük bir bahçe içindeki köşkte geçiren Âsaf Hâlet, Beylerbeyi ile ilgili çeşitli hâtıra kitaplarında eski Beylerbeyi’nin tanınmış gerçek beyefendilerinden biri olarak saygın yerini alır.

Bir bakmışım baloncusu uçmuş kan mavisi balonlar Kuşların vurulduğu mevsim Üsküdar iskele alanında Bir bakmışım gökyüzünde gömülmez bir cenaze töreni Ve aşağıda, yıkanmış balonlar demetinin başında Kurşun ayaklı bir parmak çocuk, kırılır ağlamaz Ölümü ustaca oyalayan babam öldürülmüş ben satarım Kopmuş bir kocakarının da eteklerinde azat kuşları Oğlum öldürülmüş ben satarım Üsküdar iskele alanında -Ece Ayhan ECE AYHAN (1931-2002) Şair; uzun süre İstanbul’un Anadolu yakasında, Üsküdar’da oturmuştur. Memuriyetten ayrılıp İstanbul’a geldikten sonra uzun süre İstanbul’da, Üsküdar yakasında oturan şair,oturduğu yerleri Anadoluhisarı (Dolaybağı), Üsküdar (Sultantepe), Beylerbeyi (Koru), Çengelköy (Vahdettin’in köşkünün altı, Mehmetçik İlkokulu bitişiği, deniz ve vapurlar hemen ayak altındaydı) olarak belirtmiştir.

Üsküdar Life

51


Halikarnas Balıkçısı, Mavi Sürgün’den

CANIM İSTANBUL

Evden, çocuklara güvenmememi, onlarla beraber gelmemi ve yolda onları gözden kaybetmememi, hep tembih eder dururlardı. İyi ama, ben arkamda bir küfeyle değil -zaten bir insanı ve insan evladını eşya taşımakta kullanmak hiç de hoşuma gitmezdi- evde o Şemsipaşa’nın tenha kıyısından yalnız başına gitmesini isterdim. Çocuklara itimat hoşuma gidiyordu. Kendilerine güvenişim çocukları o kadar sevindiriyordu ki, vapurdan çıkıp göründüm müydü “İşte geliyor!.. Ben götüreyim!” diye kıyameti koparırlardı. Otuz kırk küfeci çocuk başıma üşüşürdü. Birini alıp ötekini mahzun bırakmak istemediğimden, “Şunu sıraya koyunuz bari!” dedim. Ondan sonra üşüşen küfecilere, “Sıra kimde?” diye sorardım. O, “Sıra benim!” derdi, sırası olmayanlar da, “Evet, Mehmet’in veya Ahmet’in sırası” derler ve çekilirlerdi. Hepsi de evin adresini biliyorlardı. Öyle oldu ki, yalnız satın aldığım paketleri değil, satın alacağım kimi şeylerin parasını bile onlara verirdim. Onlar alırlar ve eve götürürlerdi. Yalnız balıkları kendim alırdım. Üsküdar iskelesinin o kalabalık küfeci çocukları ara sıra gözümün önüne gelir şimdi. Dünya onlar gibi olsa ne polise, ne adliyeye ve ne de hapishaneye lüzum kalırdı.

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca’da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir “Katibim”i... (...) —Necip Fazıl Kısakürek

KABAAĞAÇLI, CEVAT ŞAKİR (1890-1973) Bir süre Üsküdar’da oturmuş romancı ve hikâyeci. 1926’dan sonraki yazılarında Bodrum’un Eski Yunan çağındaki adından esinlenerek Halikarnas Balıkçısı adını kullanmış ve bu adla dergilerde çeviriler, yazılar; daha sonra hikâye ve romanlar yayımlamış, meşhur olmuştur. Bodrum’un bir turizm şehri olarak ünlenmesinde etkili olmuştur.

KISAKÜREK, NECİP FAZIL (1905-1983) Uzun süre Beylerbeyi’nde oturan tanınmış Türk şairi.

BİR GÜN İCADİYE’DE Bir gün İcadiye’de veya Sultantepe’de, Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde Bir kâinat açılır geniş, sonsuz, büyülü, Bugünün rüzgârında yıkanan mazi gülü Dağılır yaprak yaprak hayâlindeki suya Bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya... (…) —Ahmet Hamdi Tanpınar İSTANBUL .......... Fakat bu değişiklik daha derinlere gider; saatlerin manzarası gibi insanların çalışma şekli ve tembellikleri, düşünce ve yeisleri de bu yerlerde birbirinden başkadır. Beyoğlu, hamlesi yarı yolda kalmış Paris taklidiyle hayatımızın yoksulluğunu hatırlatırken; İstanbul, Üsküdar semtleri kendisine yetebilen bir değerler dünyasının son miraslarıyla, biz farkında olmadan içimizde bir ruh bütünlüğü kurar, hulyalarımız, isteklerimiz değişir. ... ... Filhakika Tanzimat’ın getirdiği şahsî emniyet ve müsavat fikri, sultan hanımların ve vezirlerin genişleyen hayatları, bilhassa Kırım muharebesinden sonra Mısır hanedanının İstanbul’a yaz için gelişleri, yalı, köşk yaptırmaları, koruları tanzim ettirmeleri, Boğaz’ı ve Çamlıca’yı değiştirir. Üsküdar açıkları, lodoslu akşamın suda kurulmuş malikânesi olmaya başlamıştı. Sanki Kızkulesi’nden Marmara açıklarına kadar denizin altına, su tabakalarının arasına yer yer, iyi dövülmüş bir yığın mücevher parıltısından geçirilmiş bakır levhalar döşenmişti. Bazen bu bakır levhalar suyun üstünde yüzüyor, âdeta mücevher sallar yapıyor, bazen de primitif ressamlarda, mağfiretin timsali ışığın kaynaştığı derinlikler gibi hasretle, bir hakikate yükseliş arzusu ile dolu, büyük ve kıpkırmızı uçurumlar açıyordu. —Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir’den

ÇENGELKÖY Boğazın her yeri bir parça değişmiş şimdi, Yine Çengelköyü lâkin öyle! Bahçeler, bağlar, ağaçlar, evler.. Yine sessiz, yine sâkin öyle! Elli yıl köyden uzak kalmışken Tanıdım: İşte benim doğduğum ev! İşte, en eski mahallem, sokağım! Geçiyor aynı sokaktan hâlâ Kendi halinde vakur insanlar.. İşte hiç fâsılasız dört mevsim Köyde lezzet dağıtan bostanlar! İşte tılsımlı o bağlar ki bütün dünyada Yoktur eşi! (…) Tanıdım: Çarşının en ihtiyarı Başı göklerde asırlık çınarı. Bir tevekkül katıyor manzaraya, Çekilen eski kayıklar karaya. Öyle hoş bir yüzü vardır ki köyün, Bir gören artık unutmaz neresi? İşte, kış vakti coşup çağlarken, Yaz gelip kupkuru kalmış deresi! Tanıdım: Şek ile erken uyanıp Gittiğim camii bayramlarda! (…) Bekledim bir tanıdık yüz boşuna, Bekledim boş yere bir dost bakışı Bir dost gülüşü.. “Göçtü çoktan!” dediler Anarak ismini sordumsa kimi! Daracık, kuytu sokaklarda gezip, Aradım gençliğimi! —Orhan Seyfi Orhon ORHON, ORHAN SEYFİ (1890-1972) Çengelköy’de doğup büyümüş Türk şairi. Bacanağı Yusuf Ziya (Ortaç) ile bazen de tek başına çok sayıda mizah, edebiyat, fikir, aktüalite ve magazin dergileri çıkardı. Üsküdar Life

52


Ö Z E L Ç O C UKLA R İÇ İN

DÜNYANIN EN MUHTEŞEM KÜTÜPHANELERI Bugünün dijital çağında, bazı kütüphanelerin hâlâ geçerli olup olmadığı sorunsalı tartışılıyor olabilir. Ancak dinamik kent yaşamı içerisinde kütüphaneler kentlerin bir nevi “aziz” kültür kurumlarıdır. STEPHEN A. SCHWARZMAN New York Kütüphanesi Efsanevi mimarlık firması Carrère & Hastings tarafından tasarlanan ve 1911 yılında açılan bu yapı bir yüzyıldan fazla büyük ölçüde değişmeden kalmıştır. New York Halk Kütüphanesinin yenilenmesi projesi şu anda N. Foster tarafından yapılmaktadır. Kütüphanenin kalbi Ana Okuma Odası, yaklaşık iki şehir bloğundan oluşup 52 metre yüksekliğindeki tavanlar altında uzunlamasına salonlar asıl mekanları meydana getirir. Tavan ve duvar resimleri ile bol miktarda doğal ışık akışları alan bu ortamda resimler neredeyse gökyüzü tasvirleri içerir.

53

Üsküdar Life

TRINITY COLLEGE ESKİ KÜTÜPHANESİ Dublin

Üniversitenin 1592 yılında kuruluşundan bu yana İrlanda’nın en büyük kitap toplama kapasitesine sahip, Trinity College kütüphanesi her geçen gün sürekli büyümektedir. 18. yüzyılın başlarında, kütüphane İrlandalı mimar Thomas Burgh ile seçkin bir yeni bir mekan kazandı.Şimdi Eski Kütüphane adlandırılan yapın aynı zamanda ülkenin en turistik yerlerinden biri olmaya doğru gitmektedir. Bu tarihi binanın yarattığı büyük mekanda görkemli bir iç kullanım yaratılmış ve müthiş bir kitap koleksiyonu katları doldurmuştur. Koyu renk ahşap pilastrlarla ve dramatik bir kemerli tavana sahip Long Room, bir sov alanı gibidir. 9. yüzyıldan kalma Kells ismi verilen bolca resimli kitap, burada her türlü ziyaretçinin dikkatini çekmektedir.


STUTTGART ŞEHİR KÜTÜPHANESİ Stuttgart, Almanya Köln merkezli Yi Arthitecture adlı bir firma tarafından tasarlanan modern çağın bütün özelliklerini taşıyan Stuttgart Şehir Kütüphanesi, çağdaş doğrusal bir Pantheon olarak görülmektedir. Kendi saydam çatı kabuğu, güneş ışığını küp şeklindeki yapının içine çeker. Beton cepheli bir Rubik Küp geceleri cam bloklardan oluşan ızgaradan renkli ışıklarla bir oyun sunarlar. Merdivenler bir spiral dizi oluşturacak biçimde 5 katı birbirine bağlayacak ana dolaşımlara imkan verir. Bina yüzeyinden elde edilen doğal ışık yapay ışık ile karıştırılarak kullanılır.

54

Üsküdar Life

İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ İskenderiye, Mısır Üçüncü yüzyılda yıkılan tarihi İskenderiye Kütüphanesi yerine benzeri bir anlayışla yarışma sonucu elde edilen projeyle 2002 yılında tamamlanan yeni İskenderiye Kütüphanesi, üçüncü yüzyıldan itibaren antik dünyanın bilgi merkezi olarak önem taşımaktadır. 1.400 ‘den fazla katılımın olduğu yarışmadan elde edilen projenin tasarımcısı Snøhetta olmuştur. Akdenize doğru yatmış gibi duran büyük orantısız bina, özel kütüphaneler, dört adet müze, bir planetaryum, sanal-gerçeklik ortamları, akademik araştırma merkezleri, sanat galerileri ve bir konferans salonunu barındırır.

JOSÉ VASCONCELOS KÜTÜPHANESİ Meksika Vasconcelos Kütüphane bahçelerle çevrili bir bina büyük bir kale gibi, Jose Alberto Kalach isimli mimar tarafından tasarlanan 125.000 metrekarelik alan Meksika’da okuryazarlığı teşvik etmek için önemli bir çabadır. Ancak iddialı mimari bazen beklenmedik sorunlar da yaratabilir. Kütüphane binasında 2006 yılında ilk açıldıktan sonra yaklaşık iki yıl inşaat kusurları giderilmesi için 2 yıl kadar kapalı kaldı. Kütüphanenin iç cam ve çelik kutuları bir matris yaratarak fütüristik bir çekiciliği olan büyük merkezi salonu içerir. Yüksek raflar gelecekteki büyümeleri de içerecek şekilde bir planlama ile şu anda 1.5 milyon kadar kitap bulunmaktadır.


SEATTLE HALK KÜTÜPHANESİ Seattle Seattle Halk Kütüphanesi Merkez Kütüphanesi 2004 yılında açıldığında her şey değişti. 21. yüzyıl kütüphaneleri için Hollandalı mimar Rem Koolhaas, kitapları kutsamak gerektiğini savunur. On a gör kütüphanenin bir bilgi deposu olarak yeniden tanımlanması gerekir. Seattle Halk Kütüphanesi Merkez Kütüphanesi bu camsı çok yönlü kabuğu ile çarpıcı bir yapı olarak ortaya çıkarken 363.000 metrekarelik bir yapıyı meydana getirir. Okuma salonları bir silikon vadisinde bulunuyormuş hissi verir. Bina RFID etiketleri ile birimlerin otomatik olarak tespitli sıralanmış ve okuyucularını yönlendirdiği bilgisayarlı kitap taşıma sistemi dahil olmak üzere çok sayıda yüksek teknolojik özellikleri olan bir yapıdır. Araştırma odası, oturma odası ve çocuk alanı da dahil olmak üzere diğer kamu kullanımlarına imkan veren bir yapı programı ile donatılmış olan bu kütüphane kullanıcılar için cazip bir merkezdir.

CLEMENTINUM KÜTÜPHANESI Prag Çek Cumhuriyeti Milli Kütüphanesi binası olan Clementinum, 11. yüzyılın tarihi binalar bir dizisi içinde en eski yapılarından birisidir. Bugün en çok ziyaret edilen yapılardan olan kütüphane, 1930′lara kadar bir gözlemevi olarak kullanılmıştır. 223-ayak-uzunluğunda astronomik kule dahil olmak üzere yapılar kompleksinde 18. yüzyılda inşa edilmiş olanlar da vardır.

Ayrıntılı tavan freskleri ve yaldızlı süsler, tepesinde spiral ahşap sütunlu ana kitaplık salonu tarihi bir gösteri alanı oluşturur. Adı Barok Kütüphane olan bu değerli yapı Barok sanatının inceliklerini içinde barındırır.

SAINTE-GENEVIÈVE KÜTÜPHANESİ Paris

Bu kompleks yaygın olarak Kuzey Amerika’nın en güzel kütüphanelerinden biri olarak kabul edilir. Johns Hopkins Üniversitesi bir parçası olarak araştırma faaliyetlerini desteklemek ve aynı zamanda şehrin en popüler olaylarına mekan sağlayan sosyal bir yapıdır. Kütüphane merkezi bir atrium çevresinde şekillenmiştir. Ziyaretçiler okuma masalarına yanaşıp bir sandalye çekerek çalışmaya başlayabilirler. Atriumu çevreleyen dökme demir balkonlu büyüleyici boşluk ve beş kat boyunca kitap dolu katlar gerçekten çok etkileyicidir. Siyah beyaz mermer kaplı zeminden çatı penceresine kadara atrium boşluğu 61 metredir.

Paris’in ünlü sol yakasında Pantheon’a bitişik Sainte-Geneviève Kütüphanesi, 19. yüzyılda mimar Henri Labrouste tarafından tasarlanmıştır. Ancak, bu kütüphane 6. yüzyılda kurulan Sainte-Geneviève antik Abbey koleksiyonlarını miras almıştır ve çok daha eski kitapları bünyesinde saklamaktadır. Kütüphane binası mimarisi, en iyi şekilde demir konstrüktif yapısı ile tanınır. Okuma salonu beşik tonozlu ince demir sütunlarla merkezi bir sathı havada tutan dantelli demir kemerler tarafından desteklenmektedir. Camlar ile çevrili mekan bu şekliyle çok ışıklı ve çekici bir hal almaktadır.

GEORGE PEABODY KÜTÜPHANESİ Baltimore 1878 yılında tamamlanan George Peabody Kütüphanesi Baltimore’daki ek kütüphane mimar Edmund G. Lind tarafından tasarlanmıştır.

Hazırlayan İskender ALBAYRAK Üsküdar Life

55


Üsküdar ın Tarihi ^

Üsküdar’n her köşesinde manevi atmosferi yansıtan ibadethaneler yükselir. Üsküdar’ı mimari zenginliğin yanı sıra mistik bir görkeme de bürüyen camiler, Üsküdar’ın farklı ve muhteşem bir şehir siluetini oluşturur. Üsküdar’da yaşayıp mimarisiyle göz dolduran zenginliklerimizi yeniden keşfetmek için.. MİHRİMAH SULTAN CAMİİ Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan için 1548 yılında inşa edilmiştir. Bu cami de Mimar Sinan’ın erken dönem eserlerinden sayılır. Ön cephesine kubbe konulmayan caminin büyük kubbesi üç yanından yarım kubbelerle desteklenmiştir. Mihrimah kelimesi güneş ve ay anlamına gelmektedir. Dolayısıyla nisan ya da mayıs aylarında Bayezid Yangın Kulesi’ne çıkıp karşı yakaya baktığınız vakit, güneşin doğuşunu ve ayın batımını izleyebilirsiniz. ŞEMSİPAŞA CAMİİ Üsküdar sahilindeki Mimar Sinan camilerinden biri olan Şemsi Paşa Camii 1580 yılında yaptırılmıştır. Rüzgara açık yapısı sebebiyle kubbesinde kuşların pek duramaması dolayısıyla Kuşkonmaz Camii olarak da bilinir. Avluda yer alan iki kapıdan birisi deniz tarafına, diğeri ise park yönüne açılır. Çevresinde klasik demir parmaklıklı pencereler bulunan avlunun, kuzey ve doğu tarafını L şeklinde medrese çevirmiştir. Kesme taştan yapılan caminin kemerli cümle kapısı üzerinde dört mısralı bir kitabe bulunmaktadır. Kare planlı caminin sekiz yüzlü kasnağa oturtulan tek kubbesi kurşun kaplıdır ve minaresi sağdadır.

56

Üsküdar Life

ÜSKÜDAR VALİDE-İ ATİK CAMİİ Üsküdar Toptaşı Semti’nde bulunan cami, kentin en büyük külliyelerinden birinin içerisinde yer almaktadır. 1570-1579 yılları arasında ll. Selim’in eşi Nurbanu Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Sonradan genişletilmiş olan külliye her ne kadar cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, kervansaray, hamam, darülkurra ve darüşşifadan oluşuyor olsa da günü- müzde sadece cami ve hamam bu işlevini korumaktadır. Caminin kubbesi altı dayanak üstüne oturtulmuş ve iki yanından ikişer yarım kubbeyle çevrelenmiştir. Mihrap tarafında görülmeye değer iznik çinileri bulunmaktadır. RUM MEHMET PAŞA CAMİİ Fatih Sultan Mehmet dönemi sadrazamlarından Rum Mehmet Paşa tarafından 1472 yılında yaptırılan cami, sahilde Şemsi Paşa Meydanı’nın yanındadır. Ahşap işçiliği yönünden oldukça zengin olan caminin üzeri büyük bir kubbe ile mihrabı ise yarım kubbeyle örtülüdür. Külliye olarak inşa edilen yapı topluluğundan günümüze cami ile hemen arkasındaki türbe kalmıştır. Rum Mehmet Paşa’nın

türbesi 8 köşeli, kesme küfeki taştan, sağır kubbeli bir yapıdır. Kitabesi zaman içinde yok olmuştur.


Mirası Camiler

KARA DAVUT PAŞA CAMİİ Üsküdar’da çarşı içerisinde Hakimiyet-i Milliye Caddesi üzerinde bulunan bu küçük cami, İstanbul’un en değerli camilerinden biridir. ilk olarak 1495 yılında inşa edi lmi ştir fakat zaman içerisinde pek çok kez onarımdan geçirilmiştir. Enlemesine dikdörtgen planlı ve kubbeli olarak inşa edilen caminin önünde bakiava başlıklı sekiz mermer sütunlu bir revak vardır. Bu revağın üzeri kubbeli değildir. Önünde küçük bir avlusu, avlusunda da şad ırvanı bulunur. Avluya üç farklı kapıdan girilir.

AZİZ MAHMUD HÜDAYİ CAMİİ 1541 -1628 yılları asında İstanbul’da yaşamış olan Aziz Mahmud Hüdayi büyük velilerden biridir. zarı Üsküdar’da kendi adıyl a anıl n caminin yanında bulunmaktadır. Aziz Mahmud Hüdayi’nin türbesi kuzeygüney yönünde peş peşe sıralanmış bölümler halinde pılmı tır. Gir ş bölümü, türbedar odası ve üzeri piramit biçim li asıl türbe kısmından meydana gelmiştir. Türbe girişi üzerinde talik yazlı kitabesi bulunmaktadır . Hakimiyet-i Mi lliye Caddesi’nde sağdan herhangi bir yokuşu tırmandı ğını da Mektep Sokak’taki türbeye kolaylıkla laşa bi rs ini z. Gir şteki merdivenlerin solunda türbe, üst yanında camii, sağ tarafta da külliye ve abdest hane bulunmaktadır.

AYAZMA CAMİİ Üsküdar Salacak ve Şemsipaşa semtleri arasında yer alanAyazma Camii, 17601761 yıllarında Sultan lll. Mustafa tarafından annesi Mihrişah Emine Sultan ile kardeşi Şehzade Süleyman adiarına Mimarbaşı Mehmed Tahir Ağa’ya yaptırılmıştır. Eski Ayazma Sarayı’nın yerine inşa edildiğinden bu isim verilmiştir. Batı mimari tarzının etkileriyle inşa edilen caminin tek şerefeli bir mina resi vardır. Merkezi kubbe dört taşıyıcı payanda üzerine oturtulmuştur ve taban mermer döşelidir. Minberi ve mihrabı oldukça süslü olan caminin hünkar mahfilinin duvarlarında italyan çinileri yer almaktadır.

ÜSKÜDAR VALİDE-İ CEDiD CAMİİ Üsküdar sahilinde Mihrimah Sultan Camii ile karşı karşıya bulunan Valide-i Cedid Camii, lll. Ahmet’in annesi Gülnuş Emetullah Sultan tarafından yaptırılmıştır. Lale Devri baş mimarı Kayserili Mehmed Ağa tarafından 171 O yılında tamamlanan caminin beş kapıdan girilen geniş bir avlusu vardır. Kare planlı olarak inşa edilen caminin basık şekilli kubbesi dört kemerle dört yarım kubbenin meydana getirdiği sekiz köşe üzerine oturtulmuştur. ikişer şerefeli iki minaresi vardır. Camideki yazılar Hezarfen Mehmet Efendi’ye aittir.

Hazırlayan: İskender Albayrak Üsküdar Life

57


Ü S K Ü D A R

İNSAN HAYATİYETİNİ SAĞLAYAN İKİ NEHİR; DİN VE BİLİM “Tarihin gelecekteki seyrinin, bu günkü neslin ilim ve din arasındaki ilişkiler hakkında vereceği karara bağlı olduğunu iddia etmek bir mübalağa sayılmaz.” A.N. Whitehead

AHMET MERAL EĞİTİMCİ - YAZAR

18. Yüzyıl aydınlanma düşüncesi kökleri Antik Yunan düşüncesine kadar uzanan bir sürecin devamı olarak ortaya çıktı ve daha çok Fransa’da etkili oldu. Aydınlanmayla düşünce, yazım ve bilimsel alanda boy gösteren gelişmelerin teorik temelleri tamamlandı. Antik Yunan’da Hz. İsa’dan dört beş asır önce akılcı düşünce ve bilimlerin temelleri atılmış, ancak unutulmaya yüz tutmuşken İslam medeniyeti eliyle kaybolmaktan kurtulmuştur. Antik düşüncenin kazanımları İslam âlimlerinin yeni yorum ve katkılarıyla Endülüs ve Sicilya bölgelerinde Batı dünyasıyla temas etti ve Rönesans’ı tetikledi. Böylece dünyayı sistematik olarak tanıma, evrenin işleyiş yasalarını anlama yönünde önemli adımlar atıldı. 18. yüzyılın başından itibaren birçok doğa filozofu olağanüstü çabalar sarf ederek doğayı insanların yararına kullanacak bir biçimde keşfe çıktı. Kâinatın işleyiş yasalarından haberdar olmak adına bilim adamlarının incelemeleri giderek daha fazla yoğunlaştı. Dindar bir insan olan ve kimilerince dünya tarihinin en büyük bilim adamı olarak kabul edilen İngiliz asıllı İsaac Newton (16421727) hayatının büyük bölümünde mistik ve sayılarla uğraşan teolojiye kafa yormuştu. Özellikle matematik ve fizik alanındaki çalışmaları çağ açan türdendi. Evrenin düzeniyle ilgili açıklamaları –örneğin yer çekimi teorisini açıklayan ünlü formülümuazzam bir bütünleştirici güce sahipti. Bu teori iki yüzyıl boyunca çok üretken bir döneme giren fizik araştırmalarının yolunu açtı. Newton, başka bir kimseye nasip olmayacak ölçüde genel yasaları ortaya çıkaran bir kişi olarak bugün hala geçerliliğini koruyan bir bilimsel faaliyet modeli yarattı. 1687’de yayımlanan “Philosophiae Naturalis

58

Üsküdar Life

Principia Mathematica” adlı kitabıyla klasik mekaniğin temelini atmıştır. Ayrıca Newton diferansiyel ve integral hesaplarını bilime kazandırdı. Dindarlığıyla tanınan bilim adamı gelmiş geçmiş en büyük üç matematikçiden biri olarak anılmaktadır. Aydınlanma Çağı’nda usçuluk diye tanımlanan “aklın kullanılması ile doğru bilgiye ulaşabileceği” fikri temel olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde deney ve gözlem önem kazanmış, doğa bilimlerinde büyük gelişmeler sağlanmıştır. Aydınlanma Çağı’nın oluşmasında etkili olan bilim adamlarından biri de Kopernik’ti (1473-1543) Evrende Güneş merkezli bir sistem olduğunu ve Güneş’in Dünya etrafında değil, Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü ispatlayarak antik Yunandan itibaren kabul gören eski astronomi anlayışını değiştirdi. Galileo Galilei (1564-1642) Dünya’nın yuvarlak olduğunu ispatlayarak, önceki Dünya’nın düz olduğu görüşünü yıkmıştır. Ayrıca fizik alanında da çalışmalar yapmıştır. Usçuluk akımının en önemli ismi Alman felsefecisi Immanuel Kant (1724-1804) dönemin bilim adamlarının aydınlanmaya bakışını şöyle belirtir; “Aydınlanma insanın kendisinin suçu olduğu vesayetten kurtulmasıdır. Vesayet, insanın kendi aklını, başkalarının yönetimi olmadan kullanamaması demektir; eğer bu vesayetin nedeni akılca eksiklikte değil de, insanın, başkalarının yönetimini kullanma yönünde karar ve cesaret eksikliğinde bulunuyorsa, o zaman bu vesayetin suçu insanın kendisindedir.”(1)

durum otoriteye bir başkaldırıyı tetikledi ve keyfi istibdat yönetimlerine karşı halk hareketlerinin zeminini hazırladı. Aydınların sıkça gündeme getirdiği İnsan hakları kavramı siyasal hareketlerin belli başlı dinamiğini oluşturdu. Aydınlanma Çağı’nda bilimsel gelişmeler ve edebiyat alanında olduğu gibi güzel sanatlar alanında da gelişmeler olmuş, özellikle müzik alanında klasik batı müziğinin en etkili bestekârları Mozart(1756-1791),Johann Sebastian Bach(1685-1750) gibi ünlü besteciler yetişmiştir.

Din- Bilim ilişkileri

“Din ve bilim insan hayatiyetini sağlayan iki nehirdir. Karşı karşıya getirilmesi sadece anlamsız değil, insanlığı hüsrana sürükleyecek tehlikeli bir yaklaşımdır. Bilim, yaşadığımız evren ile ilgili gerçekleri, deneysel verileri sistematik bir biçimde inceleyerek bulmayı amaçlayan disiplindir.

Fransız Rene Descartes (1596-1650); Bilimsel bilgiye ancak matematikle ulaşılabileceğini öne sürmüş ve bu nedenle analitik ve geometriyi geliştirmiştir.

Bilimin işlevi, hayatımızı kolaylaştıran gelişmelerin önünü açmaktır. Bu nedenle bilim Allah’ın yeryüzüne koyduğu evrenin işleyiş yasalarını dikkate alır. Sünnetullah denilen bu kurallarda değişiklik ve esneklik yoktur. İnsanlar en basitinden en karmaşığına kadar evrende var olan bu yasaları dikkate almazlarsa, yeryüzü nimetlerinden yeterince yararlanamaz, sıkıntı, yoksulluk, karışıklık ve mağduriyet içinde kalır. Örneğin insanlar binalarını güçsüz malzemeden oluşturursa, doğal felaketlere davetiye çıkarmış olur. Evler dere yataklarına inşa edilirse doğal olarak sel felaketi riski yaşanır. Bilim, evrenin işleyiş yasalarını dikkatle inceleyerek güneş ışınlarından ve suyun hareket debisinden, enerji üretmeyi başardı. Bilim sayesinde, evrenin tabi olduğu yasalar incelenerek yaşam konforumuzu artıran bir dizi yenilik ve icat oluştu ve oluşmaya devam ediyor.

Bu dönemde sosyal bilimlerde akılcı bir görüş benimsenmiş ve edebiyat eserlerinde toplumsal konular işlenmiştir. Bu alanda özellikle Jan Jak Russo (1712-1778) gibi düşünürler yazılarında baskıcı düşüncelere karşı çıkarak demokrasinin doğmasında ve gelişmesinde katkıda bulunmuşlardır. Bu

Din ise, yeryüzünde insanların birbirleriyle ilişkilerini sağlam bir temele oturtmalarını sağlayan esasları belirler. Yaratana ortak koşmadan, insanlar arası ilişkileri ve insan eşya ilişkilerini belirler. İnsanın zaaflarına karşı iç dünya zenginliğini ve ibadeti öne çıkarır.


Ne geçmişte, ne de günümüzde din ve bilim hiçbir zaman karşı karşıya gelmemiştir. Hiç bir dini metinde evrenin yasalarını incelemeyin, sakın hayatımızı kolaylaştıran güzel buluşları çıkarmayın diye bir tavsiye yoktur. Peki, tarihi süreçte bilhassa 18. Yüzyıl aydınlanması ve devamındaki akıl çağı dönemindeki sözde din bilim karşıtlığını nereye oturtabiliriz. Bu yaygın ve temelsiz yanlış nasıl bu kadar ilim mahallesinde yer tutabildi. İyi incelendiğinde din ve bilimin birbirinin alternatifiymiş gibi gösterilmek istenmesi bu döneme ait siyasi dini ve kültürel kurumsal reflekslerden kaynaklanmıştır. Çelişki siyasetin alanına aittir. Taraflar kendilerini bazen dinle bazen bilimle birlikte hareket ediyor göstererek karşıtlarına üstünlük kurma gayreti göstermiştir. Kuşkusuz her dönemde siyasi hırsın tesir alanından sıyrılamayan ve ahlaki zaaflar taşıyan din adamları olduğu gibi, benzer hırsları taşıyıp bilimi putlaştıran bilim adamları da çıkmış ve çıkarları uğrunda her şeyi mübah sayan siyasilerin piyonları olma rolünü üstlenmiştir. Yine bu dönem pozitivist bazı yazarların göstermek istediğinin aksine, din adamlarının bilim adamlarını acımasızca mahkûm ettiği dramatik bir dönem değildi. Bilim din savaşının ilk kurbanı olarak sunulmaya çalışılan Giordano Bruno bir bilim adamı değil, din adamıydı. “Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.” Sözleri onun ne denli idealist bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir. Pozitivistlerin iddiaları Bilimin dini değerlerin temellerini sarstığını iddia eden pozitivistler astronomideki gelişmelerin, evrim kuralının ve tıptaki bazı gelişmelerin kutsal metinlerin savlarını çürüttüğünü dinin bilimin önünde yenik düştüğünü iddia etmişlerdir. Bu iddia bazı siyasi grupların Avrupa’daki din adamlarının toplumları harekete geçirme gücünü kırma ve siyasi erki ele geçirme adına kasıtlı olarak yürüttükleri bir ideolojik propaganda faaliyetidir. Din ve bilimin karşıtlığı tezinin merkeze alınmasında, her şeyden önce Orta çağ’daki Dünya merkezli Evren modeli ile Güneş merkezli Evren modeli arasındaki çatışmada Kilise’nin Galileo’yu yargılamasının payı büyüktür. Oysa İslam Dünyası’na baktığımız zaman “Galileo Vakası”na benzeyen bir olay bulmak mümkün değildir. İslam’ın çıkışıyla, doğuda bilimin yükselişi paralel olmuştur. Büyük ve kuram sahibi astronomlardan Kepler, Kopernik ve Galile’nin bazı hususlarda kiliseyle ters düşseler de dinin temellerine, Allah’a ve kutsal metinlere yönelik bir eleştirisine rastlanmamıştır. Galile kızını manastıra göndermiş ve hayatının sonuna kadar kiliseyle temas içinde olmuştur. Kepler samimi bir

Hıristiyan’dı ve kilisenin değerlerine ölünceye kadar bağlı kaldı. “Tanrı eserleri aracılığıyla bilinir” diyen Nevton Allah’a gönülden bağlı bir bilim adamıydı. Kiliseye birçok yönden ters düşse de Darwin biyolojik tezlerini dini tezlere karşılık olsun diye savunmamakta sorunun bu ikilemde ele alınmasına şu sözleriyle karşı çıkmaktaydı.” Bir insan hem Tanrı’ya hem de evrim fikrine inanabilir. Bundan şüphe edilmesi bana saçma geliyor.”(3) Modern Felsefenin kurucusu kabul edilen filozof, matematikçi Rene Descartes’a göre, Tanrı düşüncesi zihinde açık ve seçik olarak bulunmasaydı, insan açısından onu bilmenin herhangi bir yolu bulunamazdı. Descartes, Tanrı düşüncesinin nereden geldiğini araştırırken, bu düşüncenin duyular yoluyla elde edilemeyeceğini, ayrıca zihnin böyle bir kavramı kendiliğinden ortaya koyamayacağını söyledikten sonra, bu Tanrı düşüncesinin doğuştan geldiğini belirtmektedir. Tanrının insanı yaratırken kendi düşüncesini insanın zihnine koymuş olması garip karşılanmamalıdır. Tanrının varlığını kanıtlamak için insana verdiği doğuştan zihne yerleştirilmiş hâlde bulunan Tanrı idesinden yola çıkılmalıdır.(4) Natüralist bazı bilim adamlarının ideolojik tutumları kör inatlarına rağmen evrendeki nizam ve ahenk insanı bu âlemin yaratıcısına çıkarır. Nitekim içinde barındığımız “Evren bütün değişmelerine rağmen bir düzen ve bütün ayrıntılarına rağmen bir ahenk içindedir. (2) Bilinçli bir dindarın doğa yasaları ve bilimi görmezden gelmesi mümkün değildir. Tarihte bazıları Tanrı adına bilime savaş açmışlarsa bile, bu onların teistik (Tek Tanrıcı) dünya görüşü kavrayamamalarından kaynaklanmaktadır. Kısacası ortada dinle bilimin karşı karşıya gelmesini gerektirecek makul bir neden bulunmamaktadır. Sorun ya din algısının sınırlarını iyi tespit edilememesinden, başka bir ifadeyle söylemek gerekirse dinle toplumların mozaik bir biçimde taşıdığı gelenekleri arasında sağlıklı bir ayrımın yapılamayışından, yâda bilimin putlaştırıldığı natüralist ideolojik tutumdan kaynaklanmaktadır. Enis Doko’nun güzel formüle ettiği gibi “Bilimden doğalcılığı, dinden geleneği ayırırsanız din ile bilim arasında hiçbir çelişki olmadığını görürsünüz.” Ancak dünya algılarını metafizik dünyayı inkâr üzerine oturtan Natüralistler (Dogalcılar) deney ve gözlem dışında bir gerçekliği kabul etmedikleri gibi evren ve evrenin yasalarını kör rastlantıya göre oluştuğu iddiasındadırlar. Oysa içinde dünyanın da yer aldığı bu muazzam semavi düzeneği yaratıcı Tanrıdan bağımsız nasıl izah edebiliriz. Kalplere iç dünyamıza seslenen İlahi sesi nasıl duymazdan gelebiliriz. Zaten Newton’un da açık bir biçimde ifade ettiği gibi doğa, Tanrı’nın ikinci kitabıdır.

DARWIN VE EVRİM İkinci çatışma iddiası evrim teorisi çerçevesinde ortaya çıkmaktadır. Evrim teorisinin bazı dindarlar tarafından reddedildiği doğru olmakla birlikte, insanlara evrim teorisi diye sunulan tezin çoğu zaman evrim teorisinin doğalcı versiyonu olduğu da bir gerçektir. İnsanın kör süreçler tarafından, tamamen şans eseri oluştuğu iddiası sanki evrim teorisiymiş gibi sunulur. Oysa bu iddia tamamen felsefi bir iddiadır ve bu iddiayı deneysel olarak sınamak mümkün değildir. İnsanın doğal seçilim ve mutasyonlar yoluyla doğal bir çerçevede oluştuğu tezi ise çoğu teistik görüşle çelişmez. Nitekim Darwin’den çok daha önce İslam âlimleri bugünkü evrim teorisine çok benzeyen teoriler ortaya atmışlardır. Bu tekâmül fikri(Evrim) en az İyonya felsefesi kadar eskidir. Mesela Heraklit’in âlemde hiçbir şey sabit olmayıp her şey bir akıştan ibaret ve değişmeye mahkûm olduğun görüşündedir. Ve daha sonraları Aristo’nun, tekâmül değilse bile, canlıya doğru bir çıkış olduğunu söylediğini ve bu fikrin daha ziyade süslenerek şark âlemine girip İhvan-üs safa risalelerine, Mevlana’nın Mesnevi’sine ve Nizami-Aruzî’nin Çehar makalesine bile girdiğini biliyoruz. (5) Bu teoriler 8. ile 15. yüzyıl arasında Câhız, Birûnî, İbn Tufeyl, El Maksidi, El Zencâni, Kınalızade Ali Efendi gibi çok sayıda dindar İslam âlimi tarafından savunulmuştu. İslam dini, insanın hangi süreçlerle yaratıldığı konusunda kesin hükümler vermez. Dolayısıyla İslam teizminin evrim teorisine bir düşmanlığı yoktur ve İslam teizmi deneysel kanıtların götürdüğü yere gitmeye hazırdır. Nitekim evrim-din çekişmesi diye sunulan şey, yukarıda da belirttiğimiz gibi doğalcılık - din çekişmesidir. Çoğu biyolog, dünya görüşleri olan doğalcılığı evrim teorisine sokmaya ve bu şekilde dine saldırmaya çalışmaktadırlar. Bu durum da evrim teorisi ile din arasında bir çekişme varmış görüntüsü vermektedir. Nitekim başta insan genomu projesi başkanı Francis Collins olmak üzere birçok saygın biyolog evrim teorisine dayatılmaya çalışılan doğalcı yorumu eleştirmekte, evrimle teizmin uyumlu olduğunu savunmaktadırlar. Sonuç olarak evrim-din çatışması değil, evrimin doğalcı yorumu ile dinin çatışması vardır. (1) İsmail Tunalı,Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru Kültür ve Sanat Sorunlarına Düşünsel Bakışlar, Remzi Kitabevi sayfa 11 (2) ( 2) İbn Heysem (ö. 432/1041) Makale fi Keyfiyet er-Raşad. (3) Charles Darwin (John Fordyce’e mektubu) (4) İlyas Altuner, Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı: 2, Ekim 2012 sayfa 34 (5) Abdülhak Adnan Adıvar Tarih boyunca İlim ve Din, Türkiye iş bankası kültür yayınları bap IV sayfa 30-31

59

Üsküdar Life


R Ö P O R TA J

U

B Ü LE N T Ş İR İ N

SKÜDAR REHABILITASYON YERI

Röp or t a j: İsk e nd er Alb ayrak

2003 yılında İstanbul’da da yayınlanmaya başlayan Karadeniz yerel gazetesi Günebakış’ta 2007’den itibaren köşe yazarlığı, 2008’den gazetenin Marmara Bölgesi’nden çekildiği 2015 yılına kadar İstanbul temsilciliğini yaptı. 2009’dan 2015’e kadar Taraf gazetesinde Trabzonspor ağırlıklı maçların yorumculuğunu yaptı. Halihazırda Trabzonspor Resmi Dergisi’nde Editörlük ve Köşe yazarlığı yapıyor. Karadeniz Manşet adlı internet sitesi imtiyaz sahibi.

B

ülent Bey kendinizi tanıtır mısınız?

23 Kasım 1967 Trabzon Şalpazarı doğumlu, öğretmen bir ailenin çocuğuyum. 34 senedir Üsküdar’da yaşıyorum. 1981’den beri Üsküdar’dan başka bir yerde oturmadım. Bir medya mensubu olarak Üsküdar’da en bariz eksik sizce nedir? Üsküdar’da ticaret zayıf. Ancak bu Üsküdar’ın kuruluşundan beri bu şekilde olmuş. Her semtin bir karakteri vardır. Mesela Tahtakale ve Perşembepazarı ticaret merkezleridir, fakat Üsküdar Osmanlı’dan beri sayfiye yeri olmuş. Bu karakterler değişmiyor. Üsküdar’ın alanının dar olması da büyük bir dezavantaj. Bence Üsküdar huzur yeri, gezinme yeri, rehabilitasyon yeri. Birçok mekan var ve insanlar zamanlarını manzaraya karşı geçirmeyi seviyor. Üsküdar’ın bu durumları hem eksik hem de artı olarak görünüyor. Üsküdar halkı spora ilgi duymuyor mu sizce? Üsküdar’da spora belirgin bir ilgi yok. Bu aslında bütün toplumun eksikliği ya da problemi. Takım tutup da ona aidiyet duygusu besleyelim diye bir şey yok. Çünkü hemen yanı başında Fenerbahçe var, hemen karşısında da Beşiktaş ve Galatasaray. Örneğin İstanbul’un yanında Çorlu veya Kocaeli kendini gösterebiliyor mu, gösteremiyor! Aslında baktığınız zaman onlar çok canlı şehirler. Potansiyelleri var, ekonomik güçleri de var ama İstanbul’un yanında esamesi okunmuyor buraların.

60

Üsküdar Life

Üsküdar’ın durumu biraz buna benziyor gibi geliyor bana. Üsküdar, Kadıköy gibi gazetelerin çok okunduğu, tiyatrolara çok gidildiği kültür şehri değil. Yeni gelişen ve haberin çok fazla olduğu uzak bir semt de değil. Kadıköy ve Beşiktaş gibi ilçelere baktığımız zaman Üsküdar, okur yazarlık ve kültür seviyesi açısından onların arasında kalmış bir yer. Üsküdar okuma seviyesi açısından ne geri kalmış bir yer, ne de Kadıköy-Beşiktaş kadar insanların çok okuduğu bir yer. Bu nedenle Üsküdar’da basının gelişmesi çok zor. Belediye’nin sporcusu dopingli çıktı. Dopingli çıkmasın diye de rüşvet verildiği ortaya çıktı. Bu duruma ne dersiniz? Öncelikle bu durumdan belediye sorumlu değil diyemeyiz. Sporcuların başarısından, iyi ahlakından sorumluysa eğer; bu tür olumsuzluklarından da sorumlu olması gerekir. Muhtemelen sporcunun doping yaptığından haberi yoktur; ama ne olursa olsun ortada bir sorumsuzluk var. Sporcuya ceza mı vermesi lazım, ilişkiyi feshetmesi mi lazım orasını bilemem ama bir yaptırım uygulanması gerekiyor. Doping, şike, rüşvet ne yazık ki bizim toplumsal sorunlarımız. Sizce Medya ve Spor Medyası’nın bir geleceği var mı? İnsanların haber alma isteği sürdüğü müddetçe, ki bu hep sürecektir. Medya’ya ihtiyaç hep olacaktır. İnternet denen bir teknoloji var. İnsanlar arası iletişim gelişse bile medya ihtiyacı zorunlu kalacak. O yüzden medya organlarından haber alma ihtiyacı olmaya devam edecektir. Belki formasyon değişebilir; ama medya hep var olacaktır.

Siz aynı zamanda gazeteci olarak röportajlar da yapıyorsunuz. Bugüne kadar en keyifli röportajınız hangisiydi? En keyif aldığım röportaj bu ay (Ocak ayı) Trabzonspor Dergisi’nde yayınlanan Folklor Hocası Cavit Şentürk ile yaptığım röportajdır. Cavit Bey ile yaptığınız röportajın size keyif veren özelliği neydi? Ben orada (Trabzon’da) doğdum büyüdüm. Oranın kültürünü, o havayı aldım. O kültürün bir şekilde ayakta kalmasını ve unutulmamasını istiyorum. Cavit Hoca da bu kültürün bugüne kadar gelmesini sağlayan ayaklardan bir tanesidir. Benim sorularım onun hoşuna gitti. Onun cevapları benim hoşuma gitti. Türkiye’de tesisleşmeyi nasıl görüyorsunuz? Arda Turan’ın Barcelona transferi hakkında ne düşünüyorsunuz? Gelecek nesile bir örnek oluşturabilir mi? Eskiden “bizim çocuklar çok yetenekli ama yeterli tesis yok, o yüzden başarılı olamıyoruz” deniyordu. Şimdi tesis var ama yine aynı durumdayız. Arda Turan münferit bir örnektir. Çok eskiden Can Bartu ve Metin Oktay gibi örnekler de görüldü. Daha sonra da Emre Belözoğlu ve Nihat Kahveci. Fakat bunların hepsi münferit örneklerdir. Kendi yeteneği, çabası ve tabii biraz da talihinin yardımıyla oralara gitti. Gelecek nesil Arda kadar şanslı olamayacaktır. Çalışacak, çabalayacaklar ama emeklerinin karşılığını almaları çok zor. Arda’yı örnek almanın gençler için bir kazanç sağlayacağını düşünmüyorum. Çünkü sistematik bir yapımız yok. Arda Turan, bu sistemsiz düzendeki çatlaklardan sıyrılarak çıktı ve yükseldi.


Portre Üsküdar Life

Uluslararası Arenada Boks Tutkunu Bir Üsküdarlı

adır h a B y Okta şi Ek

Oktay Bahadır Ekşi, bir boks tutkunu. Üsküdar’ı uluslararası boks turnuvalarında hakem olarak temsil ediyor. İlim Fazilet Vakfı Eğitim Kurumlarında aynı zamanda idari sorumlu olarak görev yapan Ekşi, Uluslararası Amatör Boks Birliği (AIBA) tarafından düzenlenen önemli organizasyonlarda Üsküdar’ı gururla temsil ediyor. Çok küçük yaşta başlayan boks tutkusunu hakem olarak sürdüren Ekşi’nin bundan sonraki hedefi, Uluslararası Amatör Boks Birliği’nin (AIBA) önemli organizasyonlarından Dünya Boks Serisi’nde (WSB) hakem olarak yer almak. Türkiye’nin 3 yıl aradan sonra katılacağı (WSB), boksun elitler ligi olarak gösteriliyor.

61

Üsküdar Life


R Ö P O R TA J

C

R ö p or t a j : İ sk e n de r A l ba y r a k

Z E Kİ P O L AT

IDDI SIKINTILAR YAŞADIK

Anadolu Üsküdar, Türkiye 2.Ligi’nde ilçesini temsil eden güzide spor kulübü. Rakipleriyle kıyasıya mücadele eden ve taraftarlarıyla omuz omuza yürüyen Anadolu Üsküdar Spor Kulübü’nün hikayesini Başkan Yardımcısı Zeki Polat Üsküdar LIFE’a anlattı.

B

ize Anadolu Üsküdar Spor Kulübü’nün hikayesini anlatabilir misiniz?

Anadolu Üsküdar Spor Kulübü daha öncesinde, Üsküdar Anadolu ismiyle faaliyet gösteren 100 yılı geçkin mazisiyle Üsküdar’ın en köklü kurumlarından birisi olarak 90’lı yıllara kadar gelmiştir. O süreçten sonra 2.Lig’den düşmesi sebebiyle, 2.Lig’de bir takımın ismini de değiştirerek, Üsküdar Anadolu devam ederken, Anadolu Üsküdar diye ikinci bir profesyonel takım olarak hayata katılmıştır. Daha sonra Üsküdar Anadolu Amatör Lig’e düştü ve şu anda orada devam ediyor. Anadolu Üsküdar olarak biz de geçen sene şampiyon olup yolumuza 2.Lig’de devam ediyoruz. Önceden önemli tesisleri varken şimdi ise; Haydarpaşa’da toprak sahada, Kadıköy Fenerbahçe tesislerinde idman yapan, tesislikten fevkalade muzdarip bir takım konumunda mücadele veriyor. Bu sıkıntıları aşmanın bir formülü var mı? Burada bu meseleyi çözmek için sporu dert edinip, ilk önce halkı bu işin içine katmak gerekiyor. Yani halkın içinde olmak lazım. Halkın içinde olmanın yolu ise; onları kendilerine ait hissedecekleri ortak bir algı yaratabilmek. Bu da Üsküdar menşeili 3-5 tane futbolcunuz olursa ilgi doğurur. Niye yapmıyorsunuz peki? İşte bu noktada Üsküdar’da tesisleşme dediğimiz noktaya geliyoruz. Biz kendi idmanlarımızı Kadıköy’de, Beylerbeyi’nin Federasyon Tesisleri’nde para verip yapıyoruz. Yeni topçuyu nerede yetiştireceğiz!

62

Üsküdar Life

Üsküdar’da 22 tane Amatör takım var. Bu noktada onlardan da gerekli etkileşimi göremiyoruz. Kimse demiyor ki; ‘’Ya kardeşim şu topçu da çok iyi, gel bunun önünü aç, bunu bir yere taşıyalım, üst noktaya götürelim.’’ Üsküdar’da şimdi Amatör ve profesyonel olarak kaç takım var? 22’si amatör olmak üzere 25 takım var. Bunların biri BAL Ligi’nde Çengelköy, biri 3.Lig’de bulunan Beylerbeyispor, 2.Lig’de de Anadolu Üsküdar. Şimdi anladığım kadarıyla sorun tesislerin eksikliği, halkın ilgisizliği ve futbolcu yetiştirememe problemi. Bu üç tane temel sıkıntı var. Maddi sıkıntılar nasıl peki? Bizim mücadele ettiğimiz kategorideki takımların bütçelerini, bizim bütçemizle kıyasladığımızda yani biz diyelim bir, bir buçuk trilyon bütçeyle mücadele ediyorsak 10 trilyonluk bütçe var karşımızda! Bu önemli bir şey ama tabi bizim burada bir avantajımız var: Anadolu Üsküdar olarak geçmişte bizde top oynayıp, şu anda profesyonel takımlara giden 60’ın üzerinde topçumuz var. Bu da topçuyu buraya cazip hale getiriyor. Yani dışarıda çok daha fazla paraya oynama imkanı varken, buradan ben bir yere giderim diye düşünüyor. Bugüne kadar Anadolu Üsküdar’da top oynamış, daha sonra Süper Lig’e giden oyuncunuz var mı? Sivasspor’da Ziya Erdal ve Çağatay Çeken oynuyor. Ahmet Aras da Sivasspor’daydı, oradan Antalyaspor’a, şimdi ise Şanlı Urfaspor’a gitti. Akhisar Belediyespor’da Pekin Köşnek vardı, şu an Kayseri Erciyesspor’da oynuyor.

Sürekli bir Sivas, Sivasspor algısı var. Şöyle ki; yönetim kuruluyla taraftar hususyla Anadolu Üsküdar bir Sivas takımı mı? Anadolu Üsküdar Kulübü, Üsküdar takımı Üsküdar ismiyle de alakalı. Sivasspor’la dayanışması var ama; hukuki bir bağımız yok. Biz Üsküdar’ı sporun zor anında destekledik ve bugüne kadar taşıdık. Yani düşmüş denilen takımı ikinci lige çıkardık. Birliğimiz çok önemli olan bir şey, arkadaşlarla iyi bir birlikteliğimiz var. Yani bizim kulüp başkanımız futbolu ciddi manada bilen birisi. Diyebilirim ki; geleceğin İlhan Cavcav’ı kim deseler benim aklıma o geliyor! Maddi imkan yok. Kısıtlı imkanlarla önemli bir iş yapıyorsunuz. Başkasının 10 liraya yaptığı işi 2 liraya yapıyorsunuz. Bu da fedakarlık ister. Başkanımız, kulak hastası, tansiyon hastası ama bu işlerle gönülden uğraşıyor. Peki şimdiki hedefiniz nedir? Üsküdar’a önümüzdeki dönemlerde iyi bir tesis sağlama imkanı oluşturmak. Bu noktada belediyemizin bizi de içine alan bir takım projeleri var. Yani Anadolu Üsküdar’ımızın idmanlarını yapacağı, diğer takımlarımızın idmanlarını yapacağı bir tesisleşme faaliyeti. Amatör takımlarımızın çoğunda olan bir sıkıntı da lokaller. Lokal de bir takım şans oyunları oynanıyor, mahallenin gözünde bu lokallerde içki de serbesttir. Tabi lokallerin ruhsatında içki de vardır. Şimdi, biz de, sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını istiyoruz. Biz gençliği alkolden, kötülükten, esrardan, eroinden uzak tutacağız ama hemen yanı başındaki lokalinde akşama kadar kağıt oynayıp yeri geliyor, içki içiyoruz. Bu bir tezattır, inandırıcılığımız kalmaz. Halk ‘’Ne olacak ki bunların yaptığı işten! Kendileri zaten kağıtçı, kumarcı, alkolik’’ diyebiliyor.








Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.