Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
DÜNYA DIŞI YAŞAM ARAYIŞLARI
İçinde yaşadığımız Dünya, Samanyolu gökadasının Orion kolu olarak adlandırdığımız dış spiral kollarının birinde bulunan Güneş Sisteminin bir üyesidir. Gökada merkezimizden yaklaşık 25.000 ışık yılı uzaktayız. Öyle ki Dünya üzerinde ki yaşamın en büyük etkisi Güneş Sisteminin gökada içerisinde ki konumudur. Güneş sistemimizin gökada içerisinde yakın çevresine Yerel Kabartı diyoruz. Güneş sistemimizin hareket ettiği 30 ışık yılı genişliğinde yıldızlararası bir bulut… Dünya üzerinde yaşam 4 milyar yıl önce başladı. Ve insanlık şuan da dünya dışı yaşam arayışlarında. Çünkü kendi gezegenimizi mahvettik… Güneş’ten gelen morötesi zararlı ışınları tutan, ozana tabakamızı deldik… Şimdi ise Hidroelektrik santralleri ile Dünya’yı en azından şimdilik yaşayabileceğimiz tek gezegeni mahvediyoruz… Oysa her şey insanlık için değil miydi? Uzun yıllardır, evrenin bir köşesinde yaşama dair izler arıyoruz. SETI@home isimli proje
Sayfa 1
Dünya dışı akıllı yaşam formlarından gelebilecek sinyalleri tespit etmek için kuruldu. Bu proje Dünya üzerinde 5,2 milyon katılımcısı ile araştırmalar yapıyor. Ve isteyen herkes radyo teleskop verilerini indirip inceleyerek projeye destek olabiliyor.
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Neler Yaptık? Neler Bulduk? 5 Ekim 1997 yılında Dünya dışı yaşam arayışları için Satürn’ün uydusu Titan’a Cassini isimli bir uzay aracı gönderdik. Cassini’den ayrılacak Huygens adlı robot Titan’ın yüzeyine iniş gerçekleştirdi. 2004 yılında Satürn’ün yörüngesine giren Cassini, 2005 yılında Titan üzerine iniş yaptı. 2016 yılında Satürn’ün Atmosferi ile halkası arasında kalan dar aralığa yerleştirilecek Cassini, görevinin sonuna gelecek. Titan’ın yüzey sıcaklığı -180 derece su ve karbondioksit sadece donmuş şekilde bulunuyor. Atmosfer %99 azot, %1 metandan oluşuyor. Dünya üzerinde yaşamın ilk başlangıç yıllarında atmosferimiz de buna yakın bir karışımdan oluşuyordu. Titan’da metan destekli bir yaşam olabileceği konusu hala bir varsayım.
Kepler Uzay Teleskobu
%92 benzerlik taşıyor. Aynı zaman ESO tarafından Nisan 2007’de yapılan bir keşifte yıldız çevresinde bir gezegen daha bulundu. Gliese 581c ismini alan gezegenin yüzey sıcaklığı 0 ile 40 derece arası ve bu da suyun sıvı halde bulunduğu anlamına gelmektedir. Bu gezegenlere Ötegezegenler diyoruz. Ve dünya dışı yaşam arayışı için oldukça önemli gezegenler. Ötegezegenler insanlığın yüzyıllar önce sorduğu ve hala cevaplayamadığı bir sorunun cevabı haline gelmiştir. Şimdiye kadar 2000 ötegezegen bulunmuştur. Yıldızının yaşam kuşağı içerisinde bulunan Gliese 581’in iki gezegeni Dünya’ya en çok benzeyen Öte gezegendir… Bu gezegenlerde yaşam olup olmadığı, bilinmemekle beraber üzerinde çalışmalar hala sürüyor.
Terazi takımyıldızında kırmızı cüce bir yıldız… Gliese 581 isimli yıldızın bilinen 6 adet gezegeni var. Ve bu gezegenler Dünya’ya en çok benzeyen gezegen unvanını taşıyor. Yıldız’ın gezegenlerinden Gliese 581g Dünya ile Gliese 581
Sayfa 2
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
olup olmadığını araştırmak. Kızıl gezegen üzerinde birçok araştırma yapan akıllı robot gezegenin sulu geçmişini bulmak için bir kayayı döner ve darbeli matkabı ile deldi. Curiosity geçmişte Mars’ta mikrobik yaşam olduğunu doğruladı. Ancak şuan için bir yaşam söz konusu değil. Curiosity görev süresi boyunca kızıl gezegen üzerinde yaşamın izlerini arayacak…
Mars’ın yüzey sıcaklığı -140C ile 20C arası değişir. Atmosferi ile %95 karbondioksit %2-3 azot ve %0,4 oksijenden oluşur. Aynı zamanda argon, su buharı ve bazı nadir gazlarda barındırır. Son derece ince bir atmosfere sahiptir. Güneş rüzgârları ve meteorlara karşı oldukça savunmasız olan Mars’ın geçmişe kıyasla daha yaşanabilir halde olduğu düşünülmektedir. 26 Kasım 2011 tarihinde Mars Bilim Laboratuvarı isimli kâşif robotu Mars’ın Gale kraterine 6 Ağustos 2012 tarihinde iniş yaptı.
NASA’nın 12 Ağustos 2005 tarihinde fırlattığı Mars Keşif Yörünge (MRO) aracı Mars kraterleri üzerinde cam tortuları buldu… Peki, bu tortuların sebebi neydi ve Dünya dışı yaşamı araştırmada bize nasıl yardımcı olacaklar? Bilim insanları, camın geçmişteki bir yaşam izini şimdiye dek muhafaza edebileceğini düşünüyor… Ve bu tortulardan Mars’ın yüzeyine düşen meteorların sebep olabileceğini düşünüyorlar. Meteorun düşmesi ile erime seviyesine gelen kayalar soğuduğun da darbe camı oluşturabilirler. Bilim adamları Mars’a gelecek yıllarda gönderilecek keşif araçları ile bu cam tortularının bulunduğu Alga kraterini incelemek istiyorlar.
Curiosity
Kızıl gezegen Mars… İnsanlar yüzyıllar boyunca Mars’ta yaşam olup olmadığı merak etmişler ve bununla ilgili birçok araştırma yapmışlardır. Yüzeyinde bulunan demir oksitten dolayı ‘’kızıl gezegen’’ unvanını alan komşumuz yüzeyinde Dünya’dakine benzeyen volkan, vadi, kutup bölgeleri barındırıyor. Çöl ve mevsim dönemleri ile yer benzeri gezegenlerden bir tanesidir.
Sayfa 3
Curiosity’in amaçlarından bir tanesi de Mars’ta geçmişte yaşanabilir bir ortam
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
1986 yılında Jüpiter’e Galileo uzay aracını gönderdik. Galileo’nun bizlere gönderdiği verilen incelendiğinde Jüpiter’in 64 uydusundan birisi olan Europa’da su bulduk… Ve bu keşif, Bilim dünyasını heyecanlandırdı. Yüzeyi buzullarla kaplı uyduda buzulların altında sıvı bir su kütlesi bulundu. Eminim şuan birçoğunuz Güneş ışığını neredeyse hiç almayan soğuk bir uyduda nasıl olurda sıvı su bulunduğunu soruyorsunuzdur. Bilim insanlarını en çok şaşırtanda bu olmuştu. Cevaplayalım, Jüpiter Dünya’dan 300 kat daha ağırdır. Yoğun gaz içeren gezegen, uydularını muazzam bir gelgit gücü ile yoğurur ve bu uydular içerisinde kinetik ısı oluşturur. Böylece Europa üzerinde sıvı su bulunur. Europa’da yaşam var mıdır şuan için bilmiyoruz. Dünyamızın dışında yaşanabilir bir başka gezegen var mıdır bilmiyoruz. Ya da yaşayanlar. Ancak Bilim insanları bunu araştırmaya devam ediyor. Şuan da yaşayabildiğimiz tek gezegen Dünya… Ona çok iyi bakmalıyız…
ğünde ilk gezegeni keşfetti. Kepler-186f ismi verilen gezegen büyüklük bakımından Dünya’yı anımsatan ilk gezegen… Yapılan araştırmalara göre gezegenin karasal bir gezegen olduğu düşünülse de henüz kütlesi ve yüzey yapısı belli değil. Kepler-186 gezegen sistemi Dünya’dan 5000 ışık yılı uzakta bulunuyor. Gezegen sisteminde dört gezegen bulunuyor. Ve sistemin yıldızı ise Güneş’in yarısı kadar kütleye sahip M tayfında bulunan bir kırmızı cücedir.
Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığının üçte biri kadar bir yörüngede dolanan gezegenin yörünge dönemi 130 gün. Yıldızından Dünya’nın Güneş’ten aldığı kadar enerji alıyor. Sisteminde bulunan diğer gezegenler Kepler-186b,Kepler-186c,Kepler-186d ve Kepler-186e ise sırasıyla yıldızlarının Yapılan bir diğer araştırmada Kepler çevresinde 4,7,13 ve 22 günlük dönemUzay Teleskobu, başka bir yıldızın yaşam lerle dolanıyorlar. alanı içerisinde bulunan Dünya büyüklü-
Sayfa 4
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Neler Yapacağız? Bir gün insanlık Mars’ta yaşamaya başlayacak, nasıl mı? Haziran 2012’de duyurulan Mars One Projesi Mars yüzeyine kalıcı bir insan kolonisi kurmayı amaçlıyor. Projenin liderliğini ise Hollandalı girişimci Bas Lansdrop yapıyor. Proje birçok aşamadan meydana geliyor. Öncelikle 2016 yılına kadar Mars’a bir keşif aracı ve iletişim uydusu, 2023 yılına kadar ise 4 astronot gönderilecek. Eminim şuan birçoğunuz neden kolonileşme
Mars
için Mars’ın seçildiğini soruyorsunuzdur. Cevaplayalım, Mars’ın seçilmesinde Dünya’ya benzerliği, yakınlığı gibi bir çok etken bulunsa da en önemli etken enerjidir. Çünkü Koloniye yerleşecek Astronotların ihtiyacı olan en önemli şey budur. Mars’ta bir enerji formu bulunuyor. Mars toprağının altında donmuş bir şekilde bulunan suyu içmek için arıtabiliriz. Hidrojen ve
Sayfa 5
Oksijeni ayrıştırarak roket yakıtı üretebilir ve böylece Mars’taki kolonimiz için enerji sağlayacak yakıt hücreleri oluşturabiliriz. Dünya dışı yaşam arayışları sanıldığı kadar kolay değildir. Bilim adamları öncelikle, bir gezegen sistemine saEnceladus hip yıldızları ararlar. Daha sonra ise bu yıldızın yaşanabilir bölgesinde gezegen mevcut ise bu gezegenin atmosfer yapısını incelerler… Dünya dışı yaşam arayışlarında suyun önemi büyüktür. Astronomların gezegen sistemine sahip yıldızın yaşanabilir bölgesinde ki gezegenleri incelemesinde önemli etkende budur. Çünkü yaşanabilir bölge dediğimiz bölge de su, sıvı halde bulunmak durumundadır. Son zamanlarda Satürn’ün uydusu Enceladus’u inceleyen bilim insanları, uydunun buz tabakasının kilometrelerce altında bir su tabakasına rastladılar. Bilim insanları, Satürn’ün uydularından Titan’da metan destekli bir yaşam olabileceği varsayımı üzerinde duruyorlardı. Yapılan bu son çalışma ile gözler diğer uydu Enceladus’a çevrildi…
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Bilim adamları Dünya dışı yaşamı bulmaya çok yakın olduklarını düşünüyor. Özellikle gelecek zamanda, bakteri ve bitki türü bir yaşam bulunmasına kesin gözü ile bakan bilim insanları, zeki yaşam formları için bu kadar umutlu değil… Eğer ki, evrenin bir köşesinde akıllı bir yaşam formu var ise, bizim için en büyük sorun onlar iletişime geçmek olacaktır. Örneğin, bize en yakın yıldız Proxima Centauri bizden 4,2 ışık yılı uzaklıkta, orada akıllı bir yaşam formu bulunduğunu farz edersek bize bir sinyalin gelmesi bizim bu sinyale cevap vermemiz 8 yıl sürecektir... Kısacası şuan ki teknolojimiz Dünya dışı yaşamın izini bulsak dahi bizi kısıtlayacaktır… Sadece bizim galaksimiz de 320 milyon civarında yıldız bulunuyor. Ancak tek başına bulunan yıldız yaşam için umut vaat etmiyor. Bu yıldızların, bir gezegen sistemine sahip olması bu gezegenlerden ise en az bir tanesinin ‘’Yaşanabilir Bölge’’ dediğimiz bölge de bulunması gerekiyor. Galaksimiz de bu şekilde etrafında Dünya büyüklüğünde gezegenlerin döndüğü yıldız sistemlerinin sayısı ise aşağı yukarı 8,8 milyar civarında… Bu rakamlar sadece içinde yaşadığımız
Sayfa 6
Samanyolu gökadası için geçerli, evrende ise 300 milyar galaksi olduğu düşünülüyor… Peki, siz hala evrende yalnız olduğumuzu düşünüyor musunuz?
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Uzaylılar Var mı? Makalemizin şu anına kadar Dünya Dışı Yaşam çalışmalarına ve bulunan ipuçlarına göz attık… Şimdi ise bir bilinmeze doğru yelken açalım…
Uzaylılar dediğimiz anda eminim birçoğunuzun aklına meşhur Roswell olayı gelecektir… ABD’nin New Mexico eyaletinde Roswell şehrine 1947 yılının Temmuz ayında bir UFO düştüğü ve bu tanımlanamayan uzay aracından iki varlığın canlı olarak ele geçirildiği iddia edilir. Ve bu iki canlının tanımlanamayan cismin 51. Bölge denilen ABD’nin hava üssüne götürülüp orada incelendiği ve otopsi yapıldığı iddia edilmektedir. Yetkililerin yaptığı açıklamaya rağmen bazı çevreler yere çakılanın dünya dışı bir araç olduğunu iddia etmeye savunmaya ve bu konu da çeşitli teoriler üretmeye devam etmiştir… Bugün hala, 51. Bölge denilen hava üssünSayfa 7
de uzaylıların bulunduğuna ve orada ABD hükümeti ile teknolojik ve biyolojik çalışmalar yaptığına inanan insanlar mevcuttur… İnsanlar, bu tarz bilim kurgu ürünlerine bayılıyorlar. Hava da uçan bir daire, ışık yılı uzaklıktan gelen farklı medeniyetler... Peki, ne kadar gerçek? Bilim bu konu da ne düşünüyor?
Günümüzde video kanallarında birçok UFO görüntülerine rastlayabiliyorsunuz... Dijital ortam da hazırlanan bu sahte görüntüler, bazı çevreler tarafından UFO denerek internete atılıyor… Bu sahte görüntülerin yanı sıra gördüğü, meteoroloji balonu, iridyum uydusu, göktaşı ve askeri araçları da UFO sananlar mevcut… Bilim, Dünya’mızın uzaylılar tarafından ziyaret edilmediğini gerekli kanıt ve açıklamalar ile sunuyor. Ve Dünya dışı yaşam arayışlarına devam ediyor. Ortaya atılan iddialara baktığımız da uzaylılar yüz yıllardır Dünya’yı müthiş sıklıkla ziyaret ediyor. Sadece gelip gidiyorlar. Ve yüz yıllardır araçları aynı. Dünya üzerinde birçok nokta da çok güçlü radyo teleskoplarımız mevcut ancak hala bir sinyal yollamıyorlar. Geldiklerinde ise, sıradan vatandaşlar ile iletişime geçip, tarla da çalışan Ayşe teyzeye, Mehmet amcaya gözüküyorlar… Sizce de fazlasıyla saçma bir durumla karşı karşıya değil miyiz?
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Bir çok bilim çevresi, evrenin bir köşesinde zeki uygarlıkların yaşadığına, bu kocaman evrenin sadece bize ait olmadığına inanıyor… Ve bu zeki varlıkları bir gün keşfedeceklerine inanıyorlar…
Fizikçi Michio Kaku
Fizikçi Michio Kaku
Makalemde Fizikçi Michio Kaku’nun Dünya dışı yaşam ile ilgili görüşlerine de yer vermek istiyorum… Fizikçi Michio Kaku teknolojimiz fazlası ile ilkel ve belki de evrende galaksiler arası bir konuşmanın tam orasındayız ve bunu bilemiyoruz diyor… Ve şöyle bir örnekle betimliyor.
Sayfa 8
‘’Ormanın ortasında bir karınca tepesine sahip olduğumuzu söyleyelim ve karınca tepesinin tam yanına 10 şeritli süper otoyol inşa ediyorlar. Ve soru şu; karıncalar 10 şeritli bir süper otoyolu anlayabilirler mi? İletişim kurabilir mi? Karıncalar, tam da yanlarında 10 şeritli bir süper otoyol inşa eden varlıkların teknolojisini, amaçlarının ne olduğunu anlayabilirler mi?’’ Evrende eğer ki akıllı yaşam formları var ise teknolojimiz ve insan beyni bunu algılayabilir mi diye soruyor Kaku… Eğer ki evrende akıllı yaşam formları varsa ve bunlar gerek teknolojik bakımdan gerekse diğer bakımlardan bizden ilerideler ise bizim onları algılamamız pek olası gözükmüyor...
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Neler Duyuyoruz? Dünya dışı yaşam arayışında radyo sinyalleri oldukça önemlidir. Tarihler 1960 yılını gösterdiğinde Sovyet gökbilimciler bir basın toplantısı düzenledi… Bu toplantının sebebi 100 günlük periyotlar ile uzak bir cisimden sinüs dalgasına benzer yoğun radyo sinyalleri almaları idi. Dünya dışı büyük bir uygarlık ile iletişimde olduğunu düşünen Sovyet astronomları CTA102’den aldıkları sinyalleri halka duyurdular ve bu halk üzerinde büyük bir şok etkisi yarattı. Evet, CTA-102 sanıldığı gibi dünya dışı büyük bir uygarlık değil, bizden oldukça uzakta bulunan bir quasardı…
Ozma Projesi 1960 yılında Batı Virginia Green Bank’ta ki Ulusal Radyo Gözlemevi’nde günümüz de ki SETI projesine öncülük edecek bir deney gerçekleşti. Deneyi gerçekleştiren, Astronom Frank Drake idi. Frank Drake Dünya tarihinde bir ilki gerçekleştirecek ve ilk kez dünya dışı yaşam formları ile bilimsel temas kurmaya çalışacaktı… Yapılan bu deneyin amacı dünya dışı yaşa-
Sayfa 9
mın izlerini radyo dalgalarında aramaktı… Ve bu deneye Ozma Deneyi diyoruz. Astronom Frank Drake, 26 metrelik çapa sahip radyo teleskopu kullanarak Tau Ceti ve Epsilon Eridanı yıldızlarını 1.420 gigahertz ana frekansı civarında 150 saat boyunca dinlemiştir. Yapılan deneyde hiçbir sinyal alınamamış, daha sonra alınan bir sinyalin ise yüksek irtifada uçan bir hava aracından kaynaklandığı anlaşılmıştır. İnsanlar sinyaller alıyor, ama bu sinyalleri ikinci kez duyamıyordu. Öyle ki yanılsamalar oldukça fazlaydı, bu sinyallere sebep olan bir hava aracı olduğu gibi, elektron boşalması hatta caddenin altında ki bir garajın kumandasından bile gelebilme ihtimali vardı…
Astronom Frank Drake
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Yaşamın İpuçları Bilim insanları uzun yıllardır, dünya dışı Hybisae karidesi… Bilim insanları, bu kariyaşamı araştırmak için Dünya atmosfe- desin Dünya dışı yaşamın gezegenimizde rinden kurtulmayı başarıp yeryüzüne düki örneği olduğunu düşünüşen meteoritleri inceliyor. yor… Peki ya neden mi? Çünkü bu karides hemen hemen 28 Eylül 1969 tarihinde Avustralya’nın, hiç ışık almayan bir derinlikMurchison bölgesine 100 kg ağırlığında te 400 derece sıcaklıkta yabir meteor düştü. CM karbonlu kondirit şıyor. Sıcak su kaynaklarında Rimicaris Hybisae sınıfına dâhil olan bu meteorun üzerinde ki bakterilerin ürettiği karüçü doğal olan 70 farklı aminoasit keşfebondioksit ile beslenip ortadildi. Yaşamın kökeni hakkında mevcut ma harika uyum sağlıyor. Makalemizin diteorileri sarsan bu meteor, Dünya’da ki ğer bölümlerinde belirttiğimiz üzere, astroyaşamın Dünya dışı olabilme olasılığını nomlar Jüpiter’in Europa uydusunda buz da ortaya koydu. Meteor üzerinde yapı- kütlesinin altında yaşam olabileceğine inalan incelemeler, aminoasitlerin rasemik nıyor… Olağanüstü durumlarda, bile hayatolduğunu ve dünyasal bir bulaşmanın ta kalmayı başaran bu karides akla hemen söz konusu olmayıp, kaynağın dünya dışı Europa’yı getiriyor… olduğunu gösterdi… Özel bir aminoasit sınıflanan diamino aside de rastlanan Bugün, uzaylıların dünyamızı ziyaret etmemeteor 2008 yılında tekrar incelendi ve diğini biliyoruz. Açıkçası etselerdi bu kadar nükleobazlar içerdiği belirlendi. Yapılan sevecen bir ziyaret olacağını düşünmüyokarbon testleri ise yine bu oluşumların rum. Ancak emin olduğumuz bir şey var ki, Dünya dışı olduğunu gösteriyordu… uzayda bir yerlerde gerek bakteriyel gerekYaşamın bir diğer izi ise Karayiplerin se zeki yaşam formları mevcut… Ve biz, bu2300 metre derinliğinde ki hidrotermal nu bulmaya çok yakınız. bacaların etrafında yaşayan Rimicaris
Sayfa 10
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu - Ertan Koç
Fotoğraf : Uğur İKİZLER
Çok Az Kaldı.. İnsanoğlunun bir gün evrenin bir köşesinde yaşamı bulacağına inanıyoruz. Çünkü bunu bulmak zorundayız… Bir zamanlar, yaşam için tüm ihtiyacımızı karşılayan cennet gibi bir gezegeni ellerimizle mahvettik. Ve onu her geçen gün yaşaması güç bir gezegene çeviriyoruz. Aslında bu doğamız da var… Sadece gezegenimizi değil, onun yörüngesini de bir çöp yığınları ile doldurduk. Gezegenlere yolladığımız keşif robotlarını iyi dezenfekte etmeyip örneğin Mars’a dünyadan bir çok çeşit bakteri taşıdık. Kısacası, bizler yavaş yavaş kendi kaçınılmaz sonumuzu hazırlıyoruz… Yapılan tüm çalışmalar, dünya dışı yaşama dair bir anahtar görevi görüyor. Ve biz yavaş yavaş bu kapıları açıyoruz. Ve bir gün evrenin bir köşesinde yaşamın izlerini bulacağız.
Sayfa 11
Uzay Çobanları Astronomi Topluluğu Astronomi - Astrofizik Araştırma Bölümü Üyesi Ertan KOÇ