Emile Henry - MAHKEME KONUŞMASI

Page 1

Emile Henry, sürgündeki bir Komünar'ın oğlu olarak 1872'de İspanya'da doğdu. Sonraki yıllarda ailesiyle birlikte Paris'e yerleşti ve Politeknik Okulu'na başladı. Ancak, eylemli propagandayı tercih ettiği için okulu bıraktı. 1892'de grev-kırıcı tavırları nedeniyle, bir maden şirketinin bürolarına bomba yerleştirdi. Bomba fark edildi ve yakındaki bir polis karakoluna götürüldü; orada patlamasıyla birkaç polis oldu. 1894 yılının Şubat ayında, Paris'te elitist bir mekan olan Cafe Terminus'a bomba attı. Bir müşteri öldü ve yirmisi yaralandı. Mahkemede burjuvaziye, bugüne kadar sürdüğü zevk ve sefanın dokunulmaz olmadığını göstermek istediğini söyledi.Emile Henry, 1894'te yaptıklarına pişman olduğunu açıklamadığı için giyotine gönderildi.

MAHKEME KONUŞMASI (Nisan 1894) Size sunduğum bir savunma değil. Amacım, saldırdığım toplumun misillemesinden kaçmak değil kesinlikle. Ayrıca, yalnızca tek bir mahkemeyi tanırım; o da kendim, diğer mahkemelerin hükmü benim için anlamsız. Burada yalnızca size eylemlerimin açıklamasını yapmak ve beni bunları yapmaya neyin sevk ettiğini anlatmak istiyorum. Sadece kısa bir zamandır anarşistim. Devrimci harekete katılmam, 1891 yılı ortası gibi yakın bir tarihte oldu. O zamana kadar, mevcut ahlakın telkin edildiği bir çevrede yaşıyordum. Anavatan ve aile, otorite ve mülkiyet ilkelerine saygı göstermeye, hatta onları sevmeye alışmıştım. Mevcut kuşağın öğretmenleri sıklıkla bir şeyi unutuyorlar; bir cahili gerçekler karşısında düşünmeden gözünü açmaya zorlayan şeyin, kavgaları ve yenilgileriyle, adaletsizlikleri ve kötülükleriyle yaşamın kendisi olduğunu. Herkes gibi ben de bunu yaşadım. Bana yaşamın kolay olduğu, zeki ve enerjik olanların önünün açık olduğu söylenmişti; deneyimlerim bana gösterdi ki ziyafet sofrasının en iyi yerleri yalnızca kinik ve köle ruhlu olanlara açık. Bana toplumsal kurumlarımızın adalet ve eşitlik üzerine inşa edildikleri söylenmişti; çevremde yalan ve sahtekârlıktan başka bir şey görmedim. Her gün bir yanılsamayı arkamda bıraktım. Gittiğim her yerde bazılarının aynı sefaleti, diğer bazılarınınsa aynı sefahati yaşadığını gördüm. Saygı göstermemin öğretildiği onur, görev gibi tumturaklı sözcüklerin, en yüz kızartıcı akçaklıkları gizleyen birer maskeden başka bir şey olmadığını çok geçmeden anladım. Hiçbir şeyi olmayan işçilerin alın terinden devasa servetler edinen imalatçılar namuslu centilmenlerdi. Elleri daima rüşvete açık olan milletvekilleriyle bakanlar kendilerini kamunun iyiliğine adamışlardı. Yeni bir tüfek modelini yedi yaşındaki bir çocuk üzerinde deneyen subay görevini yapmıştı ve konsey başkanı parlamentoda onu açıkça tebrik etmişti! Gördüğüm her şey beni isyan ettiriyordu ve aklım, mevcut toplumsal düzenin eleştirmeye yöneliyordu. Bu tip eleştiriler o kadar sıklıkla yapılmaktadır ki benim burada tekrar


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.