1 minute read

İslâm Hoca’nın Nusret Abisiİsa YAR

Next Article
Gazel

Gazel

İslâm Hoca’nın Nusret Abisi

İsa YAR

Advertisement

Adını ilk defa İslam Hoca’dan duymuştum.

Küllük’te yaptığımız sohbetlerde, Necip Fazıl bahislerinde, hayata ve insana dair hasbihallerde İslam Ürkmez’in “Nusret Abi anlatmıştı”, “Nusret Abi bir gün şöyle demişti” ifadelerine o kadar alışmıştık ki…

İslam Bey’in İstanbul’da edebiyat fakültesi talebesi olarak üniversite tahsili yaparken, Küllük benzeri mekânlarda tanıdığı, muhakkak istifade ettiği Nusret Abisini gıyaben biz de tanımıştık. Belki İslam Ürkmez de Ünye’nin “Nusret”iydi.

Önce Kar Kelebekleri kitabını daha sonra Sokak Sesleri’ni temin ettim. Sokak Lambası adlı radyo programımda bu eserlerden bahsettim. Zaten Sokak Lambası’nı İslam Bey’le birlikte sunuyorduk. Nusret Özcan’ı hiç görmedim (Ünye ziyaretinde Küllük mekânına uğramışsa da, mekânda olmadığım pek nadir zamana denk geldiğinden görüşemedik, nasip değilmiş) ve fakat biliyordum ki İslam Ürkmez’i görmek Nusret Özcan’ı görmektir. Yusuf Ziya’nın İstanbul’dan her gelişinde, Küllük’te İslam Bey’le Nusret Abi bahsi açılırdı. Yine Küllük’te tanıştığım ve Amerika’da bulunan Rihat’ın da bu isimden sitayişle bahsettiğine sıkça şahit olmuştum.

***

Yazar Mustafa Miyasoğlu ile kısa süreli mektuplaşmamızda, bir gün şöyle yazmıştı: “Fethi Gemuhluoğlu ‘Dostlarınıza, sevdiklerinize muhabbetinizi/sevginizi sıkça ifade ediniz’ derdi”. Evet, bu bizim ölçümüzdü. Bu ölçüdür bize dostlarımızı sevdiren. Bu ölçüdür güzel insan Vedat Ali Tok’u Ünye’ye getiren ve bizi kalben de olsa Kayseri’ye, Elazığ, Sivas ve İstanbul’a götüren… Benim yüzünü görmeden sevdiğim insanlar vardır. Adeta gönül birlikteliği ve ruh yakınlığı... Bu ruh gurbetinde, bu zaman diliminde, her şeyin “kullan at” tüketim alışkanlığında algılandığı, tüketildiği yabancılaşmış zeminlerde, dervişane duruşu olanlara ne kadar ihtiyacımız var.

Nusret Özcan hakkında niçin yazdım? İçimden gelmeyeni, hissetmediğimi ve inanmadığımı yazmam. Nusret Abi’nin hikâyesinde hikâyemle örtüşen çok şey gördüm. 49 yaşında “dünya sürgününden firar eden” ve benden sadece üç yaş büyük olan bu gönül insanı ile karşılaşsaydık sureta ne benzerlikler görürdük ve belki farkımız onun ruh ve gönül derinliği olarak kaydedilirdi… *** “İyi insanlar iyi atlara binip gidiyorlar” vesselam.

This article is from: