30 MART 2020 PAZARTESİ
SAYI: 1087 KURULUŞ 1988 - YIL: 32
FİYATI 1
BİK Genel Müdürü Rıdvan Duran’dan Ortak Manşet Çağrısı:
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, COVID-19 virüsünün neden olduğu küresel salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin geniş kitlelere duyurulması ve toplumda farkındalığın artırılması amacıyla yazılı basına bir çağrıda bulundu.
SAYFA 2
30 MART 2020
UZAK DEĞİLMİŞ !
Ülkemizde ve dünyada başgösteren Koronavirüs salgınıyla beraber marketlere koşarak gıda ve temizlik maddesi alan kişiler rafları boşaltıyor. Uzmanlar, “Stokçuluk” ya da “istifçilik” olarak adlandırılan bu davranışın, hem bireysel hem toplumsal açıdan zararlarına dikkat çekiyor. Uzmanlar özellikle ilaç stokçuluğunun ihtiyaç duyan hastaları zor durumda bırakabileceğini vurguluyor.
Sağlıkçılarımıza bir destek de Altınokta körler derneğinden Ülkemizde etkisini artırmaya devam eden yeni tip Korona Virüs hastalığı (Covid-19) salgını nedeniyle gece gündüz görevlerinin başında olan sağlık görevlilerine bir destek de Altınokta Körler Derneği Konya Şubesinden geldi.
Her şey ne kadar uzaktı bize değil mi? İnsanlar açlıktan ölüyor, sınırlı gıdaya ulaşmak için birbirini eziyor, bir lokma ekmek için yalvarıyorken biz sadece şöylece bir üzülüp geçiyorduk… Elimizdeki gıdanın ekmeğin kıymetini bilmek yerine hiç acımadan çöpe atıveriyorduk… Dünyanın bir yerlerinde insanlar susuzluktan kırılıyorken biz hoyratça harcıyorduk suyumuzu, bu yıl kıtlık olacak suyu dikkatli kullanalım dediğimizde bile gülüp geçiyordu çoğunuz ve bildiğini okuyordu yine… Depremler oluyordu yıkılıyordu her yer, insanın kendini en çok güvende hissettiği evi mezarı oluyorken de izliyorduk, birkaç tüh vah çekiyorduk ama geçip gidiyordu. Savaşlar mesela ne kadar uzaktı bize değil mi? Milyonlarca insan bombalarla öldürülürken, evsiz barksız, vatansız bırakılırken, çocuklar aç çıplak yollarda sefil olurken, hastalıktan kırılırken ne kadar uzaktı bize… Bize bir şey olmazdı, biz hep güvendeydik, aç kalmaz susuz kalmaz, hastalanmaz, depremde evimiz barkımız yıkılmazdı. Uzaktı çünkü tüm bunlar… İçimizde en karamsar olanlarımız bile “biz böyle geçeriz de çocuklarımız ne olacak” der ama kendisinin başına bir felaketin gelebileceğine ihtimal vermezdi. Bu sebeple de tedbirli olmaya tasarruflu olmaya, dikkatli olmaya hiç gerek görmedi çoğumuz… Hadi itiraf edelim bize bir şey olmaz dedik hepimiz, suyumuz kurumaz, havamız kirlenmez, ekmeğimiz bitmez, deprem olmaz, hastalanmayız ve daha birçok konuda umursamazdık. Belki de bu yüzden çarşı pazarda virüs illetine inanamayan bir sürü insan dolaşıyor. Senelerce bize bir şey olmaz, olan hep başkalarına olur biz de televizyondan izler geçeriz mantığıyla yaşadık. Ufak tefek kıtlıklar kuraklıklar bile aklımızı başımıza getirmedi. Bu yıl kıtsa seneye bereketli olmuştu hep, biz böyle alışmıştık. Yine bize bir şey olmaz biz bir şekilde bu işten kurtuluruz alışkanlığıyla salgını ciddiye almamakta ısrar edenleri anlıyorum anlamasına ama bu defa durum çok farklı maalesef… Pembe dizilerinizden kurmaca yarışmalardan kafalarımızı kaldırıp dünyada neler oluyor diye bir bakarsanız anlayacaksınız. “Efendim bunlar dış güçlerin işi, Amerikan’ın işi falanın işi filanın işi” gibi o derin düşüncelerinizi bir kenara bırakıp, ben ferdi olarak bu felaketten nasıl çıkarım çevremi nasıl kurtarırım, başkalarına ve ülkeme nasıl faydalı olurum noktasına bekliyoruz sizi… Şu felaketi bir atlatalım da o zaman o ince ve derin düşüncelerinizi dinleriz elbet ama şimdi hemen yapmamız gerekenleri yapmazsak çok geç olacak… Yapmamız gerekenleri buraya yazmaya gerek yok çünkü hepimiz ezberledik sanırım ama sorun uygulamada… Birkaç hafta ya da ay sarılmazsak tokalaşmazsak, toplaşmazsak, ev ziyaretleri yapmazsak, hijyene uyarsak, çarşı pazarda boş gezmezsek ölmeyiz değil mi? Bizim için asıl sorun dışarıdan ilçemize gelen hemşerimizin birçoğunun 14 gün izole olma kuralına uymamaları ve özellikle marketlerde umarsızca davranmaları hepimizin dikkatini çekiyor. Oysa hepimizin hiç unutmaması gereken bir şey var, bu virüs illetinin bir kişide olması demek kısa bir süre içinde belki de tüm ilçemizi etkilemesi anlamına gelecektir. Özellikle taşıyıcı iseniz ki bu durumda kendimiz bile bunu bilemiyoruz bu illeti pek çok insana bulaştırıp belki de yüzlerce insanın vebalini alabiliriz. Bağışıklık sistemi güçlü olanlar kolay atlatabilirler belki ama ya atlatamayanlar ne olacak, onların içinde en sevdiklerimizin olabilmesi ihtimali inanın hiç uzak değil ve hâlâ olayın ciddiyetini kavramamış umursamaz ne kadar çok insan olduğunu görünce dehşete kapılmamak mümkün değil… Abartıyorsunuz diyenlerle Allah bizi korur diyenlerin tedbirsizce cahilce ortalıkta dolaşmaları patlamaya hazır bir bomba gibi geliyor bana… İşin özü artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacak, bize uzak gibi duran her şeyin yanı başımızda bitivermesi belki aklımızı başımıza getirmemize vesile olur. Yapmamız gereken kurallara uymak evde kalmak, unuttuğumuz kardeşliği, dostluğu, komşuluğu yeniden hatırlamak ve bencillikten uzak durup başkalarının hayatını riske atmadan bu süreci sabırla atlatmak… Biz tedbirimizi alalım takdiri Allaha öyle bırakalım…
ZAYİ: Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi Orta Okulu bölümünden almış olduğum Diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. Hüseyin ÇAKMAKTAŞI Kayapınar Mahallesi - BOZKIR
SAYFA 3
30 MART 2020
PSİKOLOJİK BAKIŞ M. Emin KARABACAK Çocuklara “Adalette” Üvey Evlat Muamelesi (3)
30 MART 2020 PAZARTESİ
SAYI: 1087
İMTİYAZ SAHİBİ Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Adına Şerife YILMAZ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Filiz KILINÇEL DURU
HUSUSİ İLANLAR SÜTUN CM.: 3.00 ABONE ŞARTLARI POSTA ÜCRETİ DAHİL YILLIK YURT İÇİ 50
HUKUK SORUMLUSU Avukat Mustafa AKGÜL
ABONE ÜCRETLERİNİ YATIRABİLECEĞİNİZ HESAP NUMARASI BOZKIR PTT HES. NO.: 1108715
GENEL YAYIN YÖNETMENİ Yunus YILMAZ
İDARE YERİ - DİZGİ VE BASKI Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Yukarı Mahalle Çarşı İçi Kızılay Binası Yanı No: 2 - BOZKIR/KONYA
Tel. (0332) 426 1026 - Gsm: 0530 458 1232 web: www.bozkirpostasi.com.tr email: haber@bozkirpostasi.com.tr
BU GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYAR YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
3. Kız-Erkek Ayırımı Yapmamalıdırlar Bazı ailelerin kız çocuklarına üvey evlat muamelesi yaptıklarına şahit olmaktayız. Kız çocuklarını ikinci plana atıp erkek çocuklarını ön plana çıkaran aileler, kendilerine olduğu kadar kardeşler arasında da sevgi ve kardeşlik bağının ortadan kalkmasına neden olmaktadırlar. Çocuklara gösterilecek sevgide; kız-erkek ayırımı yapılmadan adaletli bir şekilde gösterilmelidir. Hz. Enes’in (r.a) naklettiği hadisi şerifte: “Bir adam, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) yanında oturuyordu. Bir ara adamın yanına bir erkek çocuğu geldi. Adam çocuğu öpüp dizleri üzerine oturttu. Biraz sonra adamın yanına bir de kız çocuğu geldi. Adam onu da yanına oturttu. Peygamber Efendimiz adama, ‘Niçin ikisini bir tutmadın?’ diye adamı kı nad ı. ” (Hayât ü’s Saha be, c. 3 /47) Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Allah, öpücüğe varıncaya kadar her hususta, çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever.” (el-Câmiu’s-Sağîr,2,297) buyurmuşlardır. 4. Küçük Büyü k di ye Ayırım Yapılmamalıdırlar Görev yaptığım okulun birinde bir öğrenciden sürekli şikâyet gelmesi üzerine çocukla bir görüşme yaptım. Çocuğun öğretmeni, ailesi ve çocukla yaptığım görüşmede şu sonuçlara ulaştım. Çocuk çok zeki olmasına rağmen, şımartılarak büyütüldüğü için herkese illallah ettirmiştir. Çocuğun babasıyla yaptığım görüşmede babanın söylediği şu cümle her şeyi anlatmaya yetiyordu: “Hocam, ben bu çocuk istedi diye gece ikide çarşıdan tavuk alıp getirdim.” Genelde aileler küçük çocukları kayırma eğilimindedirler. “Sen ablasın, abisin, büyüdün…” gibi ifadeler, en sık duyduğumuz cümlelerin başında gelmektedir. Çocuklar arsında küçükbüyük diye bir ayırım yapılmamalıdır. Hak kiminse ona verilmelidir. Hazret-i Ali (r.a) anlatıyor: "Peygamber Efendimiz bize ziyarete gelmişti. O gece bizde kaldı. Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı. Bir ara Hasan su istedi. Peygamberimiz hemen kalktı ve su kırbasından bir bardak su aldı, çocuğa vermek için getirmişti ki, o sırada Hüseyin de uyandı. Hüseyin bardağa uzandı ve su içmek istedi. Peygamberimiz suyu Hüseyin'e vermedi, önce Hasan'a verdi. "Bunun üzerine Fatıma dayanamadı ve 'Hasan'ı Hüseyin'den çok seviyorsunuz gibi...' dedi. "Peygamberimiz, 'Hayır, suyu önce Hasan istedi' buyurdular. (Ahmed bin Hanbel,I,101) 5.Amel Defterlerinin Kapanmamasını Sağlar Anne babalar, öldükten sonra dua edecek hayırlı evlatlar bırakmak için adaletli olmak zorundadırlar. Çünkü sağlığında dürüst ve adaletli olamayan anne babanın çocukları da, d u a k o n u su n d a o n l a r ı h a y ı r l a y â d etmeyeceklerdir. Biz iki kız bir erkek üç kardeşiz. Anne-babam abime ev aldı; fakat bize almıyor. Gerekçede ben oğlana almak zorundayım, size de eşinizin ailesi alsın diyor. Nerde adalet nerde çocuklar arsında eşitlik. Bunu yapanda namazında niyazında ve her zaman hacılığıyla gurur duyan öz babamdır. Benim de içimden ne anne-babama dua etmek ne de arkalarından hayır yapmak gelmemektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v): "Bir insan ölünce şu üç şey hariç amel defteri kapanır: Sadaka-i cariye (faydası kesintisiz sadaka), faydalı ilim ve kişinin ardından kendisine dua edecek hayırlı evlat." (Ebu Davud, Vasaya,14) buyurmuşlardır. ZAYİ: Bozkır Esnaf Odasından almış olduğum UY 304963’den 305000’e kadar Sıra No’lu Faturalarımı Koçanları ile birlikte kaybettim. Hükümsüzdür. İsmail ÇIYMIK Bozkır V.D. 218 813 33278
SAYFA 4
Başkan Altay: Gençlerimiz İçin Şimdi Vefa Vakti
30 MART 2020
ALİ DUTAL ÖLÜMDEN KORKMAK YERİNE Ölüm korkusunun kabusa döndüğü şu günlerde ölüm konulu bir yazı yazmak felaket tellallığı yapma olarak görülebilir. Kim nasıl görür onu bilemem; kim nasıl görürse görsün ben bu yazıyı bile isteye yazıyorum. Çünkü, tüm insanlığın ittifakla kabul ettiği, hiç ayrılığa düşmediği tek şey; ölüm gerçeğidir. Her insanın ölüme karşı boynu bükük, ölüm karşısında çaresizdir. İnsanlar bu gerçeği bilmelerine rağmen büyük bir kısmı ölümden korkmakta hiç ölmeyecekmiş gibi de dünyanın gizemine kapılarak esas olan ahireti ise hesaba katmamaktadır. İnanan insanlarda her insan gibi uzun yaşamak ister ve ömrü veren Allah(cc)’a hayırlı uzun ömür vermesi için dua eder. Ancak, gerçek iman sahipleri ölmekten daha çok; imansız ölmekten korkarlar. Bunun yanında Allah(cc) dostları ölüm olayına diğer insanlardan daha farklı bakarlar. Mevlana Hazretleri ölümü “Şeb-i Aruz” yani Rabb’ine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak inandığı için “Düğün Gecesi” olarak görüyor. Allah(cc) dostları için ölüm Allah(cc)’a kavuşma olduğu i çi n onl ar ölmek ten k orkmazlar. -Onlar korkmadığı halde insanlar ölümden niye korkar? Aslında tüm insanlar kendine özellikle de canına zarar verebilecek gerek hastalık gerekse diğer etkenlerden korkarlar. Çünkü, insan için canı çok çok kıymetlidir. Bir de şairler var ki, onlar ölüm olayına ayrılık tarafından bakarak bu ayrılığı hüzünlü dizelerde dile getirmişlerdir. Ölüm ve ayrılık konulu şiirler insanları hep duygulandırmıştır. “Ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı” gibi. Yahya Kemal Beyatlı “Sessiz Gemi” şiirinde bu hüzünlü geri dönüşü olmayan yolculuğu şöyle dile getiriyor; “Artık demir almak günü gelmişse zamandan/Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan/Dünyada sevilmiş ve seven nafile b e kl e r /… /B il m ez k i g id e n s e vg i li l er dönmeyecekler/…/Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,/Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden” Kesin olan bir şey var ki, “giden sevgililer geri dönmeyecek”; ancak, “her biri memnun mu yerinden” işte orası meçhul ve bizim açımızdan üzerinde durulması gereken en önemli husus da burası! Yazılarımda bu husus üzerinde çok duruyorum; çünkü, her gidenin yerinden memnun olmadığı gerçeğine üzülüyor ve giden tüm insanların memnun olmasını istiyorum. Bunun yolunu kendi bilgi ve seviyem nispetinde dile getirmeye de gayret ediyorum. Ölüm, Deist, Ateist ve tüm inançsızların inandığı gibi bir son olmayıp yeni ve ebedi hayatın başlangıcıdır. Allah(cc); “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi imtihan olarak hayır ile şer ile de deniyoruz. Ancak, bize döndürüleceksiniz” (Enbiya,21/35) buyurarak, ölümün son olmadığını açık ve net olarak kullarına bildirmektedir. Son olsaydı tadılacak bir şey olmazdı, bunun kaçışı yok; er veya geç her canlı ölümü tadacak. Öyleyse ki şüphesiz öyle; neden dünyanın geçici hayatına, hiç ölmeyecekmiş gibi kaptırmış gidiyoruz? -Dostlarım, hiçbir şeyin kıymeti yok; dünyanın malı, mülkü, makamı, şanı şöhreti kısaca her şeyi boş, hatta bomboş! Yunus Emre Hazretleri, “Mal sahibi mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi/Mal da yalan mülk de yalan/Var gel biraz da sen oyalan” sözleriyle bunu ne güzel de dile getiriyor. Gelin şu gelip geçici dünyaya çalıştığımız kadar ebedi olan dünyamızı kazanmak için de çalışalım. Yapılması gerekenleri yapmanın ve yapılmaması gerekenleri yapmamanın gayreti içinde Yüce Allah(cc)’ın huzuruna iyi bir kul olarak çıkalım. Dün, hatası ve sevabıyla geçmiş, geçen günleri geri getirmek mümkün de değil; yarının ise ne olacağı belli olmayıp yarını yaşayacağımıza dair bir garantimiz de yoktur. Öyleyse, gün bugün; saat bu saat; an bu andır. İnsan ancak içinde bulunduğu anı değerlendirme imkanına sahiptir. Koronavirüs kaynaklı ölüm korkusunun sardığı şu günleri fırsat bilerek gerçek a nl a md a Mü s l ü ma n o l m ay a ç al ı ş a l ım . İnsanı aldatan sonu gelmez emellerden ve ölçüsüz dünya sevgisinden kurtulmanın tek yolu; ölümü hatırdan çıkarmamaktır. İmansız gitmekten korkulmalı; dünyada bir insanın başına gelebilecek en büyük tehlike; imansızlıktır. Gerek sağlığımıza ve gerekse imanımıza yönelik her türlü tehlikeye karşı da azami derecede tedbirlerimizi ihmal etmeyelim.
SAYFA 5
30 MART 2020
Konya Büyükşehir Belediyesi koronavirüs ile mücadelede önleyici tedbirler kapsamında hayata geçirdiği Dezenfeksiyon Eylem Planına göre çalışmalarına 50 ekip 110 personelle aralıksız devam ediyor. Büyükşehir, 31 ilçede yer alan toplu ulaşım araçları, toplu yaşam alanları, belediye hizmet binaları, kamuya açık alanlar, resmi kurumlar, okullar, camiler, yurtlar, spor salonları, otogarlar gibi alanların dezenfeksiyonunu yaparken bugüne kadar dezenfeksiyonu yapılan bina sayısı 2 Bin 542’ye ulaştı. Bilgilendirme çalışmalarını da sürdüren Büyükşehir, fiyat denetimlerine de devam ediyor.
İlçemiz Bozkır’ın Merkez Mahallesi olan Yukarı Mahallenin ilçe merkezi ile bağlantısı olan yaya yolunda yaşlı nüfusun merdivenlerden inip çıkmasını kolaylaştırmak amacıyla belediye ekipleri tarafından merdivenlere demir korkuluk yapılıyor. Demir korkulukların yapılmasıyla birlikte merdivenleri kullanmakta zorluk çeken yaşlıların iniş ve çıkışları daha kolay hale gelecek.
Bu zor süreçte esnafımızın yanındayız Konya Büyükşehir Belediyesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koronavirüsün etkilerinin en az hissedilmesi amacıyla açıkladığı Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinin ardından ekonomik anlamda çeşitli tedbir ve destekleri hayata geçiriyor.