9 KASIM 2020 PAZARTESİ
SAYI: 1117 KURULUŞ 1988 - YIL: 32
FİYATI 1
Şizofren tedavisi gördüğü öne sürülen kişi tarafından canice öldürülen Mustafa Dayı;
BOZKIR’I YASA BOĞDU
Bozkır’ın sevilen simalarından olan Mustafa Dayı, 31 Ekim 2020 Cumartesi günü gece saatlerinde, şizofren tedavisi gördüğü belirtilen ve ismini bile ağzımıza almak istemediğimiz kişi tarafından canice öldürülmüş olarak bulundu.
Bozkır’ın Mustafa Dayısı olarak bilinen merhum, ilçemiz vatandaşları tarafından kollanır ve onu üzmemek için yine ilçe vatandaşlarımız tarafından daima gözetilirdi. Mustafa Dayının feci şekilde öldürüldüğünü duyan halkımız yasa boğuldu.
Hisarlık Mahallesinde 14 haneye karantina
Yüksek kesimlerine kar yağmaya başladı
Bozkır’a bağlı dış mahallelerimizden Hisarlık Mahallesinde 14 hanenin Covid-19 nedeniyle karantinaya alındığı belirtildi.
Başlattıkları kampanyaya destek istediler
Partimize ilgi giderek artıyor
SAYFA 2
9 KASIM 2020
Cinayete kurban giden Bozkır’ın Mustafa Dayısı yürekleri yaktı
9 KASIM PAZARTESİ
SAYI: 1117
İMTİYAZ SAHİBİ Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Adına Şerife YILMAZ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Filiz KILINÇEL DURU
HUSUSİ İLANLAR SÜTUN CM.: 3.00 ABONE ŞARTLARI POSTA ÜCRETİ DAHİL YILLIK YURT İÇİ 50
HUKUK SORUMLUSU Avukat Mustafa AKGÜL
ABONE ÜCRETLERİNİ YATIRABİLECEĞİNİZ HESAP NUMARASI BOZKIR PTT HES. NO.: 1108715
GENEL YAYIN YÖNETMENİ Yunus YILMAZ
İDARE YERİ - DİZGİ VE BASKI Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Yukarı Mahalle Çarşı İçi Kızılay Binası Yanı No: 2 - BOZKIR/KONYA
Tel. (0332) 426 1026 - Gsm: 0530 458 1232 web: www.bozkirpostasi.com.tr email: haber@bozkirpostasi.com.tr
BU GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYAR YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
(Yunus Yılmaz)
PSİKOLOJİK BAKIŞ M. Emin KARABACAK Ceddimiz “Pilav yiyerek ve Mesnevî okuyarak…” (1) Okudular, yazdılar, dünyaya ilmi ve bilimi öğrettiler. Okudular, yazdılar ve dünya imparatorluklarını kurdular. İmparatorlularını kurarlarken de başucu kitaplarını eksik etmediler. Selçukluda İmamı Gazali hazretlerinin eserleri başucu iken; Osmanlıda ise Mevlana hazretlerinin eserleri başucu idi. Yani Selçuklu döneminde İmam-ı Gazali okunurken Osmanlı da Mevlana okunuyordu. Yahya Kemal'e “Üstat¸ bu millet nasıl Viyana'ya kadar gitti?” diye sorulunca: “Pilav yiyerek ve Mesnevî okuyarak.” cevabını vermişti. Viyana kapılarına pilav yiyerek ve kitap okuyarak giden ceddin torunları bugün kitap okumaktan acizler. Dünya imparatorluğu kuran ceddimiz Osmanlı padişahlarının kitaplarla ilgilerini İsmail Çolak’ın (Somuncubaba Dergisi, Sayı: 174, Nisan 2015) “Ecdadın Kitap ve Okuma Kültürü” yazısına kısaca bir bakalım. Kur'an ve Mesnevî Âşığı II. Murad: Kitap okumayı çok seviyordu. Özellikle Kur'an-ı Kerim'i ve Mevlana'nın Mesnevî'sini çok okudu. Devlet işleri¸ ibadetler¸ yeme içme ve uykudan arta kalan zamanlarda devamlı kitap okuyordu. Şiirle de ilgilendi ve Muradî takma adıyla güçlü şiirler yazdı. Pek çok kitabın yazılmasına ve başka dillerden eserler çevrilmesine aracılık etti. Edirne'de dört büyük kütüphane kurdurdu. Kitap Okuyarak Tarih Yazan Fatih: Her gün belli bir süre mutlaka kitap okur¸ vaktini kütüphanede geçirirdi. Eski Roma ve Yunan filozoflarının¸ Avrupalı tarihçilerin birçok kitabını; genel anlamda Doğu ve Batı dünyasına ait temel klasik/kaynak eserlerin tamamını hatmetmiş ve hıfzetmişti. Tarihteki büyük devletlerin¸ liderlerin ve komutanların hayatlarını okumuş¸ gerekli dersleri çıkarmıştı. Avnî lakabıyla birçok şiir kaleme aldı. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde ilk yaptığı işlerden birside kütüphaneler kurmak olmuştur. Şahsi kitaplığından kütüphanelere 2000-3000 kitap bağışlamıştır. Kitap Okumaktan Gözleri Bozulan Yavuz: Kitap okumaya¸ özellikle de tarih okumaya bayılıyordu. Devrin ünlü tarihçilerinin birçok eserini devirmişti. Tam bir kitapseverdi¸ gece yarılarına kadar kitap okurdu. Yavuz Sultan Selim Han günde sekiz saat okurdu Mısır seferi (1516) ne giderken üç katır yükü kitap götürmüştü. Osmanlı padişahları içerisinde kitap okumaktan dolayı gözleri bozulan ve gözlük kullanan ilk padişahtır. Şiir Yazma Rekortmeni Kanunî: Muhibbî lakabıyla şiirler yazdı. Tam 2.779 adet şiir kaleme aldı. 4 Dîvân 2 Dinî Eser Müellifi III. Murad: Öğrenmediği ilim¸ görmediği ders, okumadığı temel hiçbir kitap kalmadı. Edebiyatı çok seviyor¸ elinden kitabı ve kalemi hiç düşürmüyordu. Muradî takma adıyla yüzlerce şiir yazdı. “Fütuhat-ı Siyam” ve “Esrarnâme” isimli iki dinî eseri vardı. Kitapsever Padişah III. Mustafa: Şehzadelik döneminde vaktinin büyük kısmını kitap okumakla ve kendini yetiştirmekle geçirdi. “Cihangir” takma ismiyle muhteşem şiirler yazdı. Tarih Tutkunu I. Abdülhamid: Kitaba olan ilgisi ve sevgisi tutku düzeyindeydi. İyi bir kitap kurduydu; büyük bir şahsî kütüphaneye sahipti. Yıllar boyunca kapalı bir odada geçen şehzadelik hayatında en büyük dostlarından biri kitaplar oldu. Tarihe ve tarih kitaplarına alakası ise bambaşkaydı. Çok iyi bir tarih okuruydu. Kendisinden önceki dönemlerde yaşanan tarihî olayları çok iyi okudu ve inceledi. Kuruluş ve yükselme dönemindeki Osmanlı ile 17. ve 18. yüzyıldaki Osmanlı'yı karşılaştırdı. Şair¸ Hattat ve Bestekâr II. Mahmud: Avrupa ordularını inceledi¸ askerlikle¸ yeni silahlarla ve savaş teknikleriyle ilgili gelişmeleri yakından takip etti. Bu konularla ilgili birçok kitap okudu. “Adlî” lakabıyla şiirler de kaleme aldı. Yabancı Yayınların Sıkı Takipçisi V. Murad: Kitap okumayı ve araştırma yapmayı çok severdi. Kitaplara çok düşkündü¸ tam bir kitap kurduydu; durmadan okurdu. Daha şehzadeliği zamanında¸ kendisine büyük sayılabilecek bir kütüphane kurdu. Roman ve Seyahatname Sevdalısı Kütüphaneci Padişah II. Abdülhamid: Kitaba olan ilgisi fevkaladeydi. Her gece uyumadan evvel kitap okumak âdetiydi. Sarayındaki kütüphanede¸ yabancı dillerde Osmanlı hakkında yazılmış¸ tercümesi yapılıp telif hakkı ödenmiş 6 bin adet eser¸ roman¸ hikâye¸ coğrafya ve seyahatname koleksiyonu bulunuyordu. Tarih¸ siyaset ve hukukta geniş malumata sahipti. Osmanlı tarihini değişik kaynaklardan okuyup inceledi. Roman (polisiye) ve seyahatname okumayı çok severdi. Saraydaki tercümanlara özel olarak çevirttiği romanlar bir kütüphane dolduracak kadar fazlaydı. Kütüphaneciliğimizin modern anlamda kurucusu oydu. Matbaa ve yayın işlerine de gayet meraklıydı. Avrupa'dan modern matbaa makineleri getirtip nefis dîvânlar bastırdı. Padişahlık döneminde rekor düzeyde kitap basıldı. Yalnızca 1876-1890 arasında toplam 4 bin eser neşredildi. Bunların sadece 200 kadarı dinle ilgili olup¸ 1000 dolayında kitap popüler bilimle alakalı iken¸ bundan biraz fazlası da edebi eserlerdi.
SAYFA 3
9 KASIM 2020
Hamzalar Mahallesindeki Öğretmenler başlattıkları kampanyaya destek istediler
Bozkır İlçemize bağlı dış mahallelerimizden Hamzalar mahallesinde görev yapan öğretmenlerimiz, İlk ve Ortaokuldaki öğrencilerin istifade edeceği bir Şehit Kütüphanesinin oluşturulmasını istiyor.
Kara’dan çocuk kitapları hakkında bakana soru
S. S. BOZKIR MOTORLU TAŞIYICILAR KOOPERATİFİ BAŞKANLIĞI’NDAN KONGRE İLANI Kooperatifimizin 2020 Çalışma Yılına Ait Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Aşağıdaki Gündem Maddelerini Görüşmek Üzere 09.12.2020 Aralık Çarşamba Günü Saat 11.00’de.S.S.Bozkır Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Hizmet Binasında Yapılacaktır.Çoğunluk Sağlanamadığı Takdirde İkinci Toplantı 16.12.2020 Aralık Çarşamba Günü Saat 11.00’de Aynı Yerde Yapılacaktır. Ferit TURGUT S. S. Bozkır Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı GÜNDEM : 1.) Açılış Ve Yoklama. 2.) Genel Kurul Divan Seçimi 3.) Saygı Duruşu Ve İstiklal Marşımızın Okunması. 4.) Kooperatif Sermayesinin Yükseltilmesinin Hakkında Görüşülmesi. 5.) Kapanış.
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Basın:1252241
ALİ DUTAL İslam’da “Rahmet Okumanın” Hükmü Her ölenin arkasından veya yeni ölmüş bir kişi için taziye amaçlı “Allah rahmet eylesin” ifadesini yerli yersiz kullanıyoruz. Türk Dil Kurumu sözlüğünde rahmet kelimesi “birinin suçunu bağışlama, yargılama, merhamet etme; ayrıca, yağmur” anlamında da kullanılmaktadır. Yazımda İslam’da rahmet okumanın hükmü üzerinde duracağım. Müslüman her türlü söz ve davranışlarının İslam’a uygun olup olmadığını ölçerek hareket etmek durumundadır. Ya değilse iman ve itikadına zarar verici durumlara düşebilir. Dinimizde bilmemek mazeret değildir. Müslüman öğrenecek ve öğrendiklerini hayatına tatbik edecek. Bir Müslüman, dinimizin emri olan hususlarda “bundan ne olacak, benim niyetim öyle değil” gibi savunma hallerine girmemeli; her şeyi kendi aklının sınırları içerisinde değerlendirmekten kaçınılmalıdır. İslam fıkhında bir husus ile ilgili bir açıklama varsa bunun üzerine “bana göre şöyle veya böyle” gibi yorumlardan kaçınmak Müslümanın lehinedir. Böyle bir açıklama ihtiyacını niye gerekli gördüğümü haklı olarak merak edebilirsiniz. Zaman zaman çok önemli konularda Müslüman kardeşlerimizi hem aydınlatmak hem de uyarmak amaçlı yazı ve paylaşımlarda bulunuyorum. Müslümanın hayati derecede lehine olan hususlarda bile Müslüman aklının almayacağı tepkilerle karşılaşıyorum. Elbette ki, uyarıları dikkate alıp almamak kişinin kendi tercihi buna bir sözümüz olamaz; ancak, İslam’a uygun olamayan aşırı değerlendirmelerden de kaçınmalıyız. Tepkilerin yanında dikkate alanların az olmadığı hatta çok daha fazla olduğunu gelen olumlu tepkilerden anlıyoruz. Velev ki, hiç olumlu etkilenen olmasa bile faydamız olur niyetiyle yazı ve paylaşımlarıma Allah(cc) izin verdiği müddetçe devam edeceğim. Konumuz olan rahmet okumaya dönersek; Rahmet okuma ile ilgili İslam âlimlerince yapılan açıklamalardan edindiğim bilgileri sizlere kısa da olsa sunmak istiyorum. İsteyen ehli sünnet kaynaklardan ayrıntılı bilgi edinebilir. -Müslüman olmayan ölmüş kişilere “Allah rahmet eylesin” denir mi? En kestirmeden cevabı ölen gayri Müslimlerin arkasından toplumun yerleşik kültüründe sık kullanılan bir ifade olsa da sakıncalı ve okunmamalıdır. İslam âlimlerinin açıklaması böyledir. Bizim bu görüşün üzerine çeşitli bahaneler öne sürmemiz doğru değildir. Çünkü, âlimlerimiz bu hükmü kafalarına göre değil; çok küçük yorum farkları olsa bile Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflere göre vermektedirler. İslam âlimlerinin görüşlerinin dayandığı temel gerekçeleri şöyledir: Peygamber Efendimiz(sav) küfür üzere ölen bir yakını için "Eğer Allah yasaklamazsa ona mağfiret dileyeceğim."(bk. Kurtubî, Tevbe, 113. ayetin tefsiri) buyurunca şu Ayet-i Kerime nazil oluyor. "Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz." (Tevbe, 9/113) Yine Efendimiz(sav) bir münafığın cenaze namazını kıldırması üzerine; "Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma! Mezarı başında da durma. Çünkü, onlar Allah'ı ve Rasulünü inkâr ettiler...." (Tevbe, 9/84) Ayet-i K erimes i naz il ol du. Bu naslardan sonra İslam âlimleri özet olarak: “Kafirin bağışlanması için dua etmek küfürdür, dua eden kâfir olur. Çünkü, Kur'ân-ı Kerimin birçok Ayetinde müşrikleri Allah(cc)'ın bağışlamayacağı, kâfirlerin cehennemde ebedi kalacağını kesinkes haber verdikten sonra böyle bir şey istemek, Allah(cc)'ı yalanlamak ve sanki, 'Ya Rab! Sen öyle diyorsun ama bağışlasan daha iyi edersin.' demek olur. Bu da küfürdür açıklamasında bulunmaktadırlar. Bu durum ölmüş kâfirler içindir. Hayatta olan kâfirlerin doğru yolu bulmaları için dua etmenin ise caiz olduğu görüşü hâkimdir. Çünkü, Peygamber Efendimiz(sav) Uhud Günü mübarek dişleri kırılıp, yüzü yaralandığında, müşrikler için “"Allah'ım kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar" diye dua etmişlerdir. Yukarıdaki açıklamalardan sonra somut olarak kime “Allah rahmet eylesin” denilmez: 1-Kesin olarak inkar eden ve bu inkarcılığını deklere eden Aziz Nesin gibiler ile açık açık inkar etmeyen; ancak, ömrünü Müslümanları aşağılama, İslam’a düşmanlık ve Allah(cc)’ın hükümlerini ortadan kaldırmakla geçirmişler için, denilmez, 2-Deistleri öven, Deizm ile ilgili kitap yazan; Adem(as)’ın babası var, Hz. Meryem çift cinsiyetli, bazı Ayet-i Kerimelerin günümüzde geçerliliği yok veya değiştirilmeli hatta isterseniz ayeti dondurursunuz, o tarihsel bağlamının içinde boğarsınız, öldürürsünüz vs. diyenler tövbe etmeden ölürlerse, denilmez. 4-Peygamber Efendimiz(sav)’i etkisizleştirmeye çalışan Ayeti Kerimelerin hilafına “Peygamber hüküm koyamaz” diyenlere, denilmez. 3-İnsanlığın faydasına icatlar yapan Edison gibi bilim adamlarına da Müslümanlığını açıklamadan öldülerse faydalı iş yaptı diye, denilmez. Somut örnek çokta bu kadarıyla yetinelim. Elbette ki, toplum içinde çok çeşitli insanlarla birlikte yaşıyor ve bir Müslüman olarak insan ilişkilerine hassasiyet göstermeliyiz. Taziyede bulunma durumlarında ölü yakınlarını kırmadan “Allah rahmet eylesin” yerine “başınız sağ olsun”, “Allah sizlere hayırlı uzun ömürler versin” gibi ifadelerle taziyelerimizi yapmalıyız. Naslarla kesin olan hususlarda ayıp olur, gücenirler gibi hallere girmemeliyiz. Çünkü, İMAN HERŞEYDEN ÖNEMLİDİR! Benden söylemesi.
SAYFA 4
9 KASIM 2020
Yokuş’tan ek ödeme kanun teklifi meclis gündeminde İyi Parti Milletvekili Fahrettin Yokuş, memurlara verilen mevcut ek ödemelerin düzenlemesi ve memurların emeklilikte de ek ödemelerden faydalanması yönünde hazırladığı kanun teklifi Meclis Başkanlığına sundu.
Partimize ilgi giderek artıyor
SAYFA 5
9 KASIM 2020
Hisarlık Mahallesinde 14 haneye karantina
İşsizlik en çok gençleri etkiledi OECD ülkeleri arasında işsizlik en çok gençleri vururken, kadınlarında erkeklerden daha fazla etkilendiği gözlendi. Böylelikle Ağustos ayında 15-24 yaş arası gençlerdeki işsizlik oranı yüzde 15,35 olurken, kadınlarda yüzde 7,63 olarak kaydedildi.
DÜNE, GÜNE VE YARINA DAİR “Bugünkü yazımızda Sanki Yedim Camii ve Çeşmesinin hikâyesini işlemeye çalışacağız. Dahası sosyal medya hallerimizden olan “Ayar” verme sanatı ile ilgili bir bölümde yer alacak. Türbe durağı istikametinden Küçük Hisarlık’a giderken yolun solunda “Sanki Yedim” çeşmesi ile karşılaşacaklardır. Yazın suyu kurusa da ismiyle dikkatimi çekmeyi başaran bir çeşme oldu. Küçük bir sosyal medya araştırması neticesinde bu köyden Kasım Altuntaş önderliğinde yapılan bir hayır çeşmesi olduğunu öğrendim. Tabi bu arada İstanbul Fatih’teki Sanki Yedim Camisi hatırıma geldi. 17. Yüzyılda İstanbullu bir esnafın padişah camilerine imrenerek bir camii inşa etmeyi hayaline alması ve her gün kenara koyduğu parayla Fatih ilçesine bağlı Zeyrek semtinde cami yaptırdığı bilinmektedir. Küçük Hisarlıklı abimiz aynı düşünceyle mi yaptırdı bilemem ama güzel bir yerden ilham aldığı muhakkak. Bize de camisi İstanbul’da çeşmesi Küçük Hisarlıkta yazmak düştü. Rabbim hayırlarını kabul etsin. AYAR VERME SANATI (!) Ayar verme; eleştiri, nasihat, uyarı vb. anlamlar taşıyan argo bir deyimdir. Ayar verme zekice, ustalıkla yapılırsa okuyucu ve dinleyicileri kısa bir sürede olsa mutlu edebilmektedir. Tabi etkisi geçtikten sonra kim
dikkate alırsa… Bana göre ayar durumuna göre insanlar 3’e ayrılır. Ayar verenler, ayar isteyenler ve ayar olanlar… Ayar verenler: Biz genel itibariyle sosyal medyayı esas alacağımız için kişisel ilişkiler konumuz dışıdır. Ayar verenler kendilerini zeki, kapasiteli vb. üstün vasıflarla anlatırlar. Bir de ayarı verenleri sözle destekleyen oldu mu muazzam olur. Tabi gün gelince sözle destekleyenleri bulmak mümkün değildir. Aslında ayar veren kişi bu şekilde kendini üstün görerek aslında üstün olmadığını ve olamayacağını da ispat eder. Bu dediğim aklını kullanıp düşünenler için geçerli. Diğerleri ya alkışlar ya da susar. Susmak dikkate almamak demektir.
mstfknyali@gmail.com
Ayar isteyenler: Birincisi en azından Bozkır’da benim tanıdığım ayar isteyen birisi yok. En azından benim tanımıma göre. Bana göre din ve devlet düşmanları, terör seviciler, ahlaksızlığı ve hırsızlığı meslek haline getirenler ayar istemektedir ve hak etmektedirler. İnsanların büyük bir çoğunluğu bunlara karşı ayar vermezler. Haklarındaki kararı kıyamete bırakırlar. Az bir kısmı da görev bilinciyle yukarıda saydığım modellere karşı ayar verirler. Her ikisi de kendince haklı. Bir husus var ki kendince görev yapan ve helalinden
kazanmak isteyene karşı ayar vermek ayıptır, günahtır. Ayar olanlar: Bu sınıfın insanları hatalarından veya kasıtlı olarak yaptığı işlerden dolayı ayar yiyen kesimi ifade eder. Bu kesimin bir bölümüne verilen ayar haklıdır ve bunların ağzı laf yapanları ayara karşı ayar verirler. Diğer bir bölümü ise mevcut durumdan ders çıkarıp yaptığı hatadan dolayı ders çıkarırlar. Bu saydığım grup “Erdemli” olarak tanımlayacağımız bir gruptur. İkinci grup ise suçsuz yere ayar yiyenler ki bunların bir kısmı susup Allaha havale ederler. Bunlar işi doğru yere ilettikleri için mutludurlar. Ancak bir yerden sonra sabır taşı çatlayıp cevap verirler. Yine haksız yere ayar verilenlerin birçoğu karşılıklı ağız dalaşına girerler ki bu durum da bir müddet sonra haklı ve haksızı ayırmak güçleşir. Son Söz: En güzeli ayar vermek isteyenlere malzeme olmamaktır. Dua: Rabbim yönümüzü ve ayarımızı Sırat-ı Müstakimden ayırmasın… Selam ve dua ile
Bozkır Belediye Başkanı Sadettin Saygı,
GAZETENİZ BOZKIR POSTASI’na SAHİP ÇIKINIZ !..
Mahallelerimiz kadın gözüyle inceleniyor Bozkır Belediye Başkanı Sadettin Saygı’nın eşi Sedef Saygı ve Bozkır Belediyesinin bayan Belediye Meclis Üyeleri Sarıoğlan, Hamzalar, Armutlu ve Kuzören mahallerindeki kadınlarla bir araya geldi. Mahallerdeki sorunlar ise kadın gözüyle inceleniyor.