Yapi Malzeme Ağustos'13

Page 1














GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SAN. TİC. A.Ş. ADINA İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL EDİTÖR ÖMER ŞEN omer.sen@img.com.tr CONSEPT TASARIM SAMİ AKTAŞ sami.aktas@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr REKLAM MÜDÜRÜ HAKAN GİRGİN hakan.girgin@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr YAZARLAR EKONOMİST MİMAR REMZİ KOZAL PROF. DR. LÜTFULLAH GÜNDÜZ DIŞ İLİŞKİLER INTERNATIONAL RELATIONS EXECUTIVE HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER mursel.gurler@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.ozcelik@img.com.tr CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No:11 A/41 34197 Yenibosna / İSTANBUL +212 454 35 08 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.yapimalzeme.com.tr e-mail: info@yapimalzeme.com.tr İRTİBAT BÜROLARIMIZ KONYA +332 238 10 71 Yapı Malzeme dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Yapı Malzeme Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan Yapı Malzeme Dergisi ayda bir yayınlanır.

12

YAPI MALZEME - OCAK 2013

Deprem değil, bina öldürür! Yine bir Ağustos ayının içerisindeyiz ve Türkiye’de 17 Ağustos denildiğinde aklımıza gelen ilk şey ‘Deprem’ oluyor. Bundan tam 14 yıl önce 1999 yılında gerçekleşen Marmara depreminin yaraları sarıldı, acı gerçekler unutuldu. Ta ki 2011 yılındaki Van depremi yaşanıncaya kadar… Peki, aradan geçen 14 yılda depreme nasıl hazırlandık? Oturduğunuz bina depreme dayanıklı mı? Ya binanızın temeli? Türkiye’de mevcut binalara bakıldığında durum pek de iç açıcı değil. Yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağında bulunan ve nüfusunun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşayan ülkemizde 18 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşuyor. Ayrıca konutların yüzde 45’i oturulamaz durumda, 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor. Yapı Denetim Yasası’ndaki değişiklik ve kentsel dönüşüm ise bu konudaki sevindirici gelişmelerden... 17 Ağustos Marmara Depremi ve 2011 Van depremindeki acıları tekrar tekrar yaşamamak için tüketicilerin de bilinçli olması ve binalarının deprem güvenliğini sorgulaması şart. Yapı Malzeme Dergisi ekibi olarak 17 Ağustos depreminin 14. Yıldönümünde, deprem gerçeğini görmezden gelmek yerine onunla yüzleşmemiz gerektiği bilinciyle özel bir ‘Deprem’ dosyası hazırladık. Konunun uzmanlarıyla olası bir depreme karşı alınması gereken kararlar ve düzenlemelerin yer aldığı bu özel çalışmamızı okumanızı tavsiye ederiz. Yeni bir sayıda yeni gelişmelerle tekrar karşınızda olmak dileğiyle. Saygılarımızla.

Ömer Şen


14 - Gayrimenkul pazarının yeni oyuncuları yolda 46 - Layher, “İskele Günü” düzenliyor 52 - Şimdi inşaat zamanı… 62 - Depreme karşı dayanıklı yapılaşmada Türkiye ne durumda? 80 - Bir hayat için bir saatinizi eğitime ayırın 100 - Banyoda feminen dokunuşlar 108 - Bahçenizi çatıya taşıma zamanı

reklam indeksi ABS YAPI............................................................19 AKÇA İSKELE.....................................................35 AKÇA YAZILIM....................................................89 AKTİF ISI............................................................99 SCAFOM-RUX.....................................................57 ARMUTLU........................................................ 125 AS YAPI..............................................................25 BEST................................................................ 113 BOYSAN.......................................................77-79 BRAAS................................................................81 CERMIX..............................................................43 ÇİMSA................................................................49 ÇİMSA..............................................................A.K. DOKA KALIP......................................................2-3 EAE...............................................................71-85

EGE YILDIZI..................................................... 116 FİLLİ..............................................................61-75 HES KABLO........................................................69 INTEK KALIP.....................................................6-7 IZOTEX................................................................65 İHLAS KOLEJİ.................................................. 118 KARKİM.............................................................4-5 KİLSAN...............................................................53 KRİSTAL ŞEHİR............................................... 114 KUZULUK........................................................ 123 LAYHER ........................................................ Ö.K.İ. MUTLUSAN........................................................73 NET İLETİŞİM.................................................. 120 OYAK BETON.....................................................11 PERI KALIP ..................................................... Ö.K.

110 - Türk müteahhitlerinin yurtdışında artan iş hacmi istihdama yaradı

PETEK BANYO....................................................95 SLEEP WELL................................................... 119 SOLAREX......................................................... 117 STANDART........................................................8-9 TMS KALIP...................................................... 128 TMS KALIP ....................................................A.K.İ. TMS....................................................................29 TOIRENT.......................................................... 103 TURKUAZ...........................................................93 TÜRKİYE GAZETESİ........................................ 112 TÜRKMENİSTAN............................................. 107 UPM PLYWOOD...................................................1 YALE.............................................................67-87 YAPI.COM.TR.................................................. 124 YEM................................................................. 105

YAPI MALZEME - OCAK 2013

13


Gayrimenkul pazarının yeni oyuncuları yolda

“Türkiye Gayrimenkul Pazarı Görünümü” raporuna göre, gayrimenkul pazarına 2013 yılının ikinci yarısında, yeni ofis binaları, perakendeciler, kullanıcılar, oteller ve alışveriş merkezleri gibi yeni oyuncular girecek ve bununla birlikte sektörde bir hareketlilik oluşacak.

14

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


Jones Lang LaSalle araştırma departmanı tarafından hazırlanan ve Türkiye’de perakende, ofis, lojistik ve otel sektörünün değerlendirildiği “Türkiye Gayrimenkul Pazarı Görünümü 2013” ilk yarı raporu açıklandı.“Türkiye Gayrimenkul Pazarı Görünümü” raporunda, gayrimenkul pazarına 2013 yılının ikinci yarısında, yeni ofis binaları, perakendeciler, kullanıcılar, oteller ve alışveriş merkezleri gibi yeni oyuncuların pazara gireceği ve yeni oyuncularla birlikte sektörde bir hareketlilik oluşacağı vurgulanmaktadır. Raporda ayrıca, mevcut gayrimenkullerin alım-satımı ile perakende yatırım pazarının likiditesini koruyacağı, perakende pazarının hareketliliğinin devam edeceği ve ofis pazarında güçlü bir arz yaşanacağı” belirtiliyor.

“Türkiye Gayrimenkul Pazarı Görünümü 2013” ilk yarı raporuna göre; •Gayrimenkul yatırım pazarı geçtiğimiz 6-8 aylık süreçte tamamlanan işlemler ile önemli ölçüde likidite kazanmıştır. •Perakende pazarının hareketliliği, pazara yeni markaların girişi ile devam etmektedir ve bu sürecin Zorlu Center’in açılışı ile devam etmesi beklenmektedir. •2013’ün ilk yarısında pazara giren ofis arzı, geçtiğimiz yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında 6 kat artmıştır ve şu

an inşaat halinde olan, pazara girecek güçlü bir arz bulunmaktadır. •Lojistik pazarındaki kullanıcı taleplerinin oldukça güçlü olduğu görülmektedir ve gerçekleşen kiralama işlem hacminin 2011 yılı seviyelerini yakalaması beklenmektedir. •İstanbul otel pazarında 2013 ilk yarısında önemli açılışlar gerçekleşmiştir ve şu an inşaat halinde olan güçlü arzın 2013 sonuna kadar pazara girmesi beklenmektedir.

Perakende Pazarı Görünümü “Türkiye Gayrimenkul Pazarı Görünümü 2013” ilk yarı raporuna göre, perakende pazarının hareketliliği, pazara yeni markaların girişi ile devam etmekte olup, bu sürecin Zorlu Center’in açılışı ile devam etmesi beklenmektedir. Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı, Avi Alkaş: “Son 6-8 aylık süreçte tamamlanan önemli işlemlerle, Türkiye perakende yatırım piyasası likitide anlamında önemli bir kazanım yaşamıştır. 2013 il yarı yıl itibariyle Türkiye’deki toplam kiralanabilir alan (TKA), 2012 yılı sonuna kıyasla 22 alışveriş merkezinde 581,000 m2’lik bir artış göstererek, 336 alışveriş merkezinde 8.9 milyon m2’ye ulaşmıştır. 2016 yılı sonuna kadar inşaatı tamamlanması beklenen toplam 88 alışveriş merkezinin yaklaşık 3.1 milyon m2’lik toplam kiralanabilir alan sunması beklenmekte olup, inşaat ha-

linde olan projelerin tamamlanmasıyla, toplam kiralanabilir alanın 424 alışveriş merkezinde 12 milyon m2’ye ulaşacağı tahmin edilmektedir. İstanbul dışında özellikle Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Muğla, Konya ve Kocaeli illerine gelecek olan perakende arzının güçlü olduğu görülmektedir. Türkiye’nin güçlü nüfus yapısı ile satın alma gücünde beklenen önemli artış, perakende talebi beklentilerini orta ve uzun vadede olumlu yönde etkileyen başlıca faktörler arasında yer almaktadır. Alışveriş Merkezi ve Perakendeciler Derneği (AMPD)’ne göre güçlü nüfus verileri, perakende satışlarına, bir önceki yılın %6.7 artışına kıyasla Mayıs 2013 itibariyle %11.8’lik bir büyüme olarak yansımıştır. Büyüme potansiyelinin bilincinde olan uluslararası perakende zincirleri, küresel krize karşın agresif büyüme planlarını sürdürmüşlerdir. Ancak bu zincirler büyümelerini sürdürürken bazı perakendeciler ve özellikle mega mağaza kiracıları istenilen ciro rakamlarına ulaşabilmek için mevcut konumlarında mağaza alanlarını küçültmeyi tercih etmektedir. 2013’te Türkiye pazarına giren uluslararası markalar arasında ShakeShack, Magrabi Optik, FatBurger ve Conforama yer almakta olup, özellikle Zorlu Alışveriş Merkezi açılışı ile birlikte bu markaların daha da artması beklenmektedir.

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

15


Kira oranlarına bakıldığında 2011’in ilk çeyreğinden bu yana AVM’lerdeki birincil kira rakamları metrekare başına aylık EUR 80 seviyesinde sabit kalmıştır. Artan arz ve perakendecilerin verimlilik konusundaki hassasiyeti nedeniyle kira oranının 2013 yılında da EUR 80 seviyesinde kalacağı öngörülmektedir. Ancak, perakende caddelerindeki kira seviyeleri 2011’in ilk yarısından bu yana sınırlı arza ve artan talebe bağlı olarak önemli derecede yükselmiştir. 2012 sonu itibariyle İstiklal ve Bağdat Caddeleri’nde EUR 200 ve Nişantaşı bölgesinde EUR 190 seviyesinde olan birincil kira 2013’ün ilk yarısında aynı seviyede kalmıştır. “ açıklamasında bulundu.

Ofis Pazarı Görünümü Rapora göre, pazardaki ticareti yapılabilir ürünün kısıtlılığına rağmen, yatırımcıların ofis pazarına olan ilgilerinin oldukça güçlü olduğu görülmektedir. Küresel kullanıcıların dahil olduğu ön-kiralama uygulamalarının artmasıyla, önümüzdeki yıllarda ofis pazarında-

16

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

ki küresel yatırımların daha da artması beklenmektedir. Jones Lang LaSalle Yönetici Direktörü, Nilgün Dil Erman: “2013 yılının ilk yarısı itibariyle, İstanbul ofis pazarında A tipi ofis stoku 3.4 milyon m2’ye ulaşmıştır. İstanbul ofis pazarında, Merkezi İş Alanı (MİA) en fazla A tipi ofis stokuna sahip alt pazar olarak öne çıkarken, 2013 yılının ikinci çeyreğinde, MİA dışı Asya Bölgesi’nin sıralamada MİA’nın önüne geçtiği görülmektedir. Bu kapsamda mevcut ofis arzının %37’si Asya Yakası’nda,%36’lık kısmı ise MİA’da yer almaktadır. İstanbul ofis pazarında mevcut durumda, inşaat halinde olan 1.07 milyon m²2 kiralanabilir ofis alanı yer almakta olup gelecek ofis arzının tamamlanmasıyla, 2015 yılının sonunda ofis stokunun %30 oranında bir artış göstererek 4.51 milyon m2’ye ulaşması beklenmektedir. 2013 yılının ilk yarısında, 315,000 m2 büyüklüğünde ofis arzı İstanbul ofis pazarına giriş yapmıştır. Bu dönem zarfında pazara giren ofis arzının, geçen yılın aynı döneminin yaklaşık 6 katı olduğu

görülmektedir. Piyasaya giren ofis arzının %56’sı Asya Yakası’nda gerçekleşmiştir. İstanbul A tipi ofis pazarında boşluk oranı, 2012 sonu itibariyle %9.4 iken, 2013 yılının ilk yarısında %8.7 seviyesine gerilemiştir. MİA’da 2012 yılı sonu itibariyle %4.5 olan boşluk oranı, 2013 yılının ilk yarısı itibariyle %5.2 seviyesine yükselmiştir. %13 oranında bir boşluk oranına sahip olan Asya Yakası, İstanbul ortalamasının bir hayli üzerinde yer almaktadır. MİA dışı Avrupa Bölgesi’nde ise 2012 yılı sonu itibariyle %11.9 olan boşluk oranının, yılın ilk altı aylık döneminde %7.6 seviyesinde kaydedildiği görülmüştür. 2013’ün ilk yarısında, ofis pazarında kiralama işlem hacminin geçen senenin ilk altı aylık dönemiyle eşit düzeyde, yaklaşık 120,000 m2 seviyesine ulaştığı görülmektedir. Bu dönem süresince gerçekleşen toplam kiralama işlem hacminin %58’i MİA dışı Asya Bölgesi’nde, %39’u MİA’da ve %2’si MİA dışı Avrupa Bölgesi’nde gerçekleşmiştir. Ofis pazarında yaşanan olumlu gelişmeler doğrultusunda, 2013


yılının geri kalanında piyasadaki güçlü kiracı talebine bağlı olarak, kiralama işlem hacmindeki artışın devam etmesi beklenmektedir. Levent ve Maslak gibi birincil ofis bölgelerinde A tipi ofis arzının kısıtlı olması ve bölgede kullanıcı talebinin yüksek olması, bölgede mal sahiplerinin kiracılar üzerinde önemli bir avantaja sahip olmasına neden olmaktadır. Fakat inşaat halinde olan ofis projelerinin tamamlanması ile birlikte, ofis arzındaki artışın, mülk sahiplerinin bu avantajlı konumunu zayıflatacağı düşünülmektedir. 2012 yılının son çeyreğinden itibaren İstanbul’un Avrupa yakasında birincil kira oranının EUR 35 m2/ay, Asya yakasında ise EUR 23 m2/ay seviyesinde olduğu gözlemlenmektedir. Pazara girecek yeni ofis arzı nedeniyle, 2016 yılı sonuna kadar bir kira artışı beklenmemektedir.

Lojistik Pazarı Görünümü Lojistik pazarı, uzun süreli kira kontratına sahip, arsa sahiplerinin hem geliştirici hem de yatırımcı olarak hareket et-

tikleri, kullanıcıların amaçlarına uygun geliştirilen projelerce şekillenmektedir. Bu kapsamda geliştirme faaliyetinin güçlü olduğu ve talebin Asya Yakası’nda, özellikle Tuzla ve Gebze bölgelerine odaklandığı görülmektedir. İstanbul ve Kocaeli lojistik pazarının incelendiği rapora göre; Türkiye’de lojistik arzı ağırlıklı olarak ulaşım ve işgücü altyapısı güçlü, stratejik konuma sahip liman bölgelerinde ya da önemli dağıtım noktalarında konumlanmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’deki toplam lojistik arzının %40’lık bölümünü oluşturan Marmara Bölgesi en fazla öne çıkan bölgedir. Marmara Bölgesi’nde ise İstanbul ve Kocaeli, kullanıcı talepleri ve sundukları nitelikli arza bağlı olarak öne çıkan illerdir. Gebze-Tuzla ile Esenyurt-Hadımköy bölgeleri, gelişen altyapı olanaklarına bağlı güçlü ulaşılabilirlikleri ve sundukları nitelikli lojistik projeleri ile İstanbul’da en fazla tercih edilen lojistik alt bölgeleri olmaya devam etmişlerdir. Lojistik arzı açısından alt bölgeler değerlendirildiğinde, arzın yaklaşık

%67’lik bölümünün İstanbul’un Asya Yakası’nda ve İstanbul’un bir alt bölgesi konumunda olan Kocaeli ilinde yer aldığı görülmektedir. Şu an inşaat halinde olan lojistik projelerinin oluşturduğu arzın büyük bölümünün yaklaşık %55’lik oran ile İstanbul Avrupa Yakası’nda konumlandığı ve bölgenin önümüzdeki dönemde Kocaeli’nden sonra en büyük arza sahip alt bölge olmaya devam edeceği görülmektedir. A sınıfı birimlerde boşluk oranı %5 seviyelerinde iken, B sınıfı birimlerde boşluk %18 seviyelerindedir. Alt bölgelerin boşluk alanları değerlendirildiğinde, İstanbul Anadolu Yakası yaklaşık %16’lık boşluk oranı ile doluluğu en yüksek lojistik alt bölgesi olarak öne çıkmaktadır. Lojistik pazarında son dönemde hızlı tüketim malları sunan firmalar ile telekomünikasyon, 3PL, otomotiv ve elektrik & elektronik alanında faaliyet gösteren şirketlerin en aktif lojistik kullanıcıları olarak öne çıktıkları görülmektedir. Ayrıca kullanıcıların ağırlıklı olarak Amerika Ulusal Yangın Koruma Birliği (NFPA) güvenlik standartlarına sahip A sınıfı lojistik depo arayışında oldukları göze çarpmaktadır. 2013 yılı ilk yarıda gerçekleşen kiralama hacmi, yıl sonunda 2011 yılı seviyelerinin yakalanabileceği sinyallerini vermektedir. İlk yarıda gerçekleşen 10,000 m2’nin üzerindeki kiralama işlemlerine bakıldığında Gebze’nin en fazla talep gören bölge olduğu görülmektedir. 2013 yılında kullanıcı talebi iyileşme gösterse de, bu talebin kira seviyelerine önemli bir etkisi olmamıştır. Mevcut pazar koşulları değerlendirildiğinde, pazardaki kira seviyelerinin mal sahipleri tarafından değil, kiracı talepleri doğrultusunda belirlendiği görülmektedir. 2013 ikinci yarısında birincil kira oranı yaklaşık USD 6-7 m2/ay düzeyinde sabit kalmıştır. Daha küçük ve düşük kalite alanlarda ise kira seviyelerinin USD 4-5 m2/ay düzeyinde olduğu görülmektedir. Alt pazarlar bazında ise, Avrupa yakasının USD 6-7 m2/ay olan kira seviyesiyle, USD 5-5.5 m2/ay olan Anadolu Yakası’ndan daha yüksek kira seviyelerini yakaladığı görülmektedir. Ancak, olumlu görünüm sayesinde, orta dönemde kira seviyelerinde bir artış olması beklenmektedir. İzmir ve Ankara gibi ikincil lojistik pazarlarında kira seviyeleri, 2013 yılında USD 5 m2/ay seviyesinde sabit kalmıştır.

Otel Pazarı Görünümü Türkiye otel piyasası ağırlıklı olarak yerel mal sahiplerinin baskın olduğu bir Pazar olup, satıcıların ve uluslararası YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

17


yatırımcıların fiyat beklentileri arasındaki fark, yatırım pazarının önemli sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Fiyat beklentisi farkları dışında, kira kontratı gibi çeşitli yatırımcı talepleri de gündeme gelmektedir. Türkiye’deki otel kontratlarının çoğunluğunu, sınırlı marka anlaşmalarının dışında, yönetim ve franchise kontratları oluşturmaktadır. Alman ve bazı Orta Doğulu fonlar, özellikle kira kontratlarına yatırım yapmayı tercih etmektedirler. Ayrıca uluslararası markalı bir otelin, alkolsüz otele dönüştürülmesinde yaşanan zorluklar, bazı yatırımcıların hevesini azaltmaktadır. Pazardaki diğer bir zorluk ise, Avrupa ile kıyaslandığında, Orta Doğulu yatırımcılar için Türkiye’de ya-

18

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

tırım yapılabilir ürünlerin kısıtlılığı olarak ortaya çıkmaktadır. Rapora göre, Gezi Parkı gösterilerine bağlı olarak, İstanbul’daki otellerin doluluğu negatif bir şekilde etkilendilerse de, İstanbul’a gelişler geçen yılın aynı dönemine göre %16.8’lik bir artış göstermiştir. 2013 yılının ilk altı ayında, Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı %14.4 artmıştır. Antalya, 2013 Ocak-Haziran döneminde Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin %29.4’üne ev sahipliği yaparak, %34.0 pay alan İstanbul’un ardından ikinci sırada yer almıştır. Ziyaretçi sayısı bazında ilk beş, Rusya, Almanya, İngiltere, Gürcistan ve Bulgaristan olurken, bu ülkeleri Hollanda ve İsveç takip etmiştir.

2013 Ocak-Haziran döneminde, oda başı gelirler (Euro bazında) 2012 yılının aynı dönemine göre %2.4’lük bir artış göstermiştir. Ancak Haziran ayı verilerine bakıldığında, oda başı gelirlerin geçen yılın aynı dönemine göre %23 azaldığı görülmektedir. İnşaat halinde olan projelerin yavaş ilerlemesinin, hem İstanbul hem de diğer şehirlerdeki otellerin performansları açısından olumlu etkilerinin olduğu görülmüştür. Oda sayısı baz alındığında, İstanbul’da halen beş yıldızlı otellerin hakim olduğu görülmektedir; ancak Türkiye’de uluslararası yıldız sisteminin uygulanmaması nedeniyle, bu otellerin bazıları uluslararası yatırımcılar tarafından dört yıldızlı olarak değerlendirilmektedir.



, Folkart Towers Projesi’nde yer aldı

Proje Adı : FOLKART TOWERS PROJESİ - İZMİR Yüklenici Firma : FOLKART YAPI SAN. ve TİC. A.Ş. Proje Müdürü : Ayetullah MUTLU Proje Müdür Yardımcısı : Yüksel SELEK Şantiye Şefi : Bora ZIRHLI

20

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


Proje Hakkında Genel Bilgi: Folkart Yapının İzmir Bayraklı da inşa ettiği Folkart Towers Projesi ikiz kuleden oluşmakta olup, kuleler 2 bodrum + zemin + 43 kattan oluşmaktadır.

Yüksel SELEK ( Proje Müdür Yardımcısı )

Teknik Bilgi: Yüksek katlı yapı projelerinde başarı ile kullanılan ve yüksek yapılarda çalışanların emniyetli bir şekilde çalışmasını sağlayan ACS ( Otomatik Tırmanır Sistem) ve RCS (Raylı Tırmanır Sistem) güvenli rüzgar panelleri kullanılmaktadır. Kendinden Otomatik Tırmanır Sistem (ACS) şaft kalıbı ile hiçbir vince ihtiyaç duyulmadan 825 metrekare kalıp elemanı 3 adet farklı platform ile 1 seferde tırmandırmakta olup, klasik yapım metoduna göre kaba inşaatta 5 ay tasarruf sağlanması planlanmaktadır. Projede her 2 kulede de bulunan çekirdek 3 gözlü şaft perdesinde kullanılan ACS-P tırmanır sistem 3 pompa ve 20 piston ile hareket etmektedir. ACS-P tırmanır sistem Level -2, Level -1, Level 0 ve Level +1

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

21


olmak üzere 4 platformdan oluşmaktadır. 3 gözlü şaft perdesinin tırmandırılması işlemi, her bir gözün ayrı ayrı tırmandırılması şeklinde yapılmaktadır. Sistemde platformlar birbirine bağlı ve tırmanma esnasında 4 level aynı anda bir üst kata tırmandırılmaktadır. ACS-P platform beton bir önceki

22

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

döküme bırakılan ankrajlara oturan ayaklar içerisine takılan ray üzerinde hareket etmektedir. Toplam 20 adet ayak bulunmakta olup her ayakta 1 ray 1 piston bulunmaktadır. Bu pistonlar vasıtasıyla raylar üzerinde yapılan tırmanma, platform 60 cm tırmandırılıp daha sonra pistonlar


toplanarak tekrar 60 cm tırmandırılması şeklinde olmaktadır. Ana perde kalıpları Vario GT24 sistem, şaft iç duvar perdeleri Domino sistem perde kalıpları ile dökülmektedir. İçte ve dışta bulunan Vario kalıpları, ACS-P Level +1 platform üst ana kirişlerine zincir ile bağlı ve raylar üzerinde 75 ile 100 cm geri giderek demirci ve kalıpçı için rahat bir çalışma alanı sağlamaktadır. Domino sistem ile dökülen perde kalıplarının dökümü bir alt kattan yapılıyor ve Domino paneller bir üst kattaki Level 0 kotlu platform ana kirişlerine zircir ile bağlanarak, calaskar ile kotuna getirilmektedir. Kullanılan ACS-P tırmanır sistemin en önemli özelliği, kurulan tüm platformların montajının bozulmadan en üst kata kadar tırmandırılarak beton dökümünün yapılabilmesi ve döşeme kalıbına alın oluşturmasıdır. Folkart Yapı şantiyesinde kulanılmakta olan RCS-P güvenli rüzgar panelleri 22 adet panel ve 2 adet çıkartma platformdan oluşmakta-

dır. RCS raylı tırmanma panelleri ihtiyaca göre vinç ile raylar üzerinde veya vinçten bağımsız hidrolik olarak tırmandırılabilmektedir. RCS tırmanır koruma panelleri ile üst katlardaki döşeme kenarları tamamı ile kapatılmaktadır. Bu durum yüksek katta çalışan saha personelini düşmeye ve yüksek rüzgarlara karşı korumaktadır. Kalıplama, demir, beton işçiliği betonlama esnasında işçi güvenliği koruma panelleri ile karşılanmaktadır. Hidrolik tırmanma işlemi sırasında RCS tırmanma ekipmanı, tırmanma ayaklığında kayıcı mafsal ile beraber çalışmakta ve bu şekilde kaldırılacak parçaya 5 tonluk kaldırma kuvveti uygulayarak parçanın 50 cm’lik artışlarla tırmanmasını sağlamaktadır. Panellerden bağımsız olarak kullanılan hidrolik pistonlar ve pompalar kat döşemesi üzerinde kolaylıkla hareket ettirilebilmektedir. Pistonların yer değiştirilerek kullanılması ekonomi sağlamaktadır. YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

23


Dünyanın tek iskele kalıp fuarı

Türkiye’de Türkiye’deki gelişen inşaat pazarı, komşu ülkelerden başlayarak Ortadoğu ve Afrika’ya kadar hitap eden İskele Kalıp Fuarı sektörün Dünya üzerindeki en önemli platformu haline geldi.

Sektörün tek ihtisas fuarı olan İskele Kalıp Fuarı gerek firma katılım sayısı gerek fuar alanı olarak % 50 büyüyerek 2014 yılında sektörle birlikte Uluslararası bir fuar olmayı hedefliyor. Ayrıca İskele Kalıp Fuarı katılımcısına önemli ihracat imkanı sağlamanın yanı sıra sektörün büyümesine, sektörel birlikteliğin oluşmasına yeni iş birliklerinin meydana gelmesi için önemli bir ortam oluşturuyor. Yurt içi tanıtımları yanı

24

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

sıra yurt dışında da yoğun bir şekilde tanılan İskele Kalıp Fuarı, tanıtım çalışmaları çerçevesinde, Bauma Münih, Türkmenistan Ashgabat Expo Build, Ghana BIG 5 Show, Basrah Building Irak, The BIG5 Show Dubai, 4. Addis Build Etiyopya, BIG 4 Show- Rebuild Libya, fuarlarına iştirak etmiş ve bu bu tür organizasyonlara katılarak tanıtım çalışmalarına devam ediyor. Yurtdışından katılımcı olmasının yanında, yoğun bir

şekilde ziyaretçinin de iştirak edeceği 3.İskele Kalıp Fuarı’nı 2014 yılında 20 yabancını firmanın katılımının yanı sıra 1500 yabancı ziyaretçinin ziyaret etmesi bekleniyor. Sektörde dünyanın en büyük firmalarının iştirak ettiği 3.İskele Kalıp Fuarı İnşaatçılar, müteahhitler ve iş adamları için kaçırılmayacak önemli bir fırsat. Fuar 13 - 15 Şubat 2014 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi – Yeşilköy de gerçekleştirilecek.



“Kocaeli Tüpraş RUP” projesinde TMS Kalıp ve İskele Sistemleri tercih edildi “Kocaeli Tüpraş RUP” projesinde Tekfen, endüstriyel tesis projelerinde tecrübeli olan TMS Kalıp ve İskele Sistemlerini tercih etti. Kalıp ve iskele sistemleri konusunda, 40 yılı aşkın süredir deneyimi olan TMS Kalıp ve İskele Sistem’leri “Kocaeli Tüpraş RUP” projesine ikna edici ayrıntıları ve oluşturucu fikirleriyle çözüm ortağı oldu. Stratejik öneme sahip dört rafineriden birisi olan Tüpraş İzmit Rafinerisi’ne yapılan 2,70 Milyar Dolarlık yatırımı kapsayan Fuel Oil Dönüşüm Projesi (RUP) için geri sayım başladı. RUP İnşaatı Tüpraş’a ait mevcut İzmit Rafinerisi’nde oluşan ekonomik değeri düşük nitelikli Fuel Oil, kalorifer yakıtı

26

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

v.b. türündeki ağır dip ürünlerinin yeniden parçalanmak suretiyle mazot, LPG ve benzin gibi yüksek değerli ürünlere dönüştürülmesi amacıyla eski Petkim sahası üzerinde kurulacak yeni Rafineri içerisindeki proses ünitelerinin inşaat ve montajından oluşmaktadır.P1 ve P2 paketlerinde yer alan söz konusu ünitelere ilişkin olarak, binalar dahil tüm alt yapı ve inşaat, çelik konstrüksiyon imalat ve montajı, ekipman ve makine montajları, elektrik ve enstrümantasyon işleri, boya, izolasyon ve yangından ko-

ruma betonu işlerinin tümünü yapmakta olan Tekfen İnşaat İspanyol Tecnicas Reunidas ile sözleşme imzalamış olup bu şantiyede kullanılacak Pipe-Rack (Boru köprüsü) iskele sistemlerinde ve çalışma iskelesi sistemlerinde daha önce yine Tekfen’e ait Fas Samir Rafineri Projesi , Türkmenistan Mary Galkynysh Gaz projesi ve Kazakistan Atyrau projesinde olduğu gibi TMS İskele Sistemleri’nin çözümlerini tercih etmiştir. Tüpraş Fuel-Oil dönüşüm projesinde (RUP) kullanılan TMS iskele sistemleri;


- Pipe – Rack (Boru Köprüsü) Asma İskele Sistemleri - Kup’A Döşeme ve Çalışma İskele Sistemleri - Kup’A Merdiven Kulesi Sistemleri

PIPE – RACK (BORU KÖPRÜSÜ) ASMA İSKELE SİSTEMLERİ Pipe – Rack (Boru Köprüsü) Asma iskele sistemi, ekipmanlarda boru montaj aşaması, test aşaması, yalıtım ve boya aşamalarında kullanılan güvenli ve ekonomik çalışma iskele sistemidir. Pipe – Rack (Boru Köprüsü) Asma İskele Sistemi üretim aşamasında BS 5973:1993, EN 12810, EN 12811 ve EN12812 normlarında üretilmekte ve şantiyede bu esaslara göre uygulanmaktadır. İskele sisteminde kullanılan bağlantı kelepçeleri EN 74 Class A–B sertifikasyonlu, bağlantı boruları EN 39 sertifikasyonlu, ahşap yürüme kalasları BS 1139 sertifikasyonludur. Pipe – Rack (Boru Köprüsü) Asma İskele Sistemi asma tip iskele olması nedeni ile TMS Merdiven Kulesi Sistemleri veya TMS Gemici Merdiven Sistemleri ile bu iskele sistemi birbirini tamamlamaktadır.

KUP’A DÖŞEME VE ÇALIŞMA İSKELE SİSTEMLERİ TMS KUP’A güçlü düğüm noktaları ve ihtiyaca göre sıklığı ayarlanabilir yatay bağlantı detayları ile gerek çalışma iskelesi gerekse kalıp iskelesi olarak şantiyenizde güvenle kullanılabilecek çok yönlü örme iskele sistemidir. Döner kavrayıcı kupalar (çanaklar) kısa ve uzun yatay kolları küçük bir çekiç darbesi ile moment alabilecek şekilde sıkıca bağlanmaktadır. Düşey eklemeler sökülebilir, kolay geçen ve pimlenmeden de yerinde durabilen ekleme elemanları ile sağlan-

maktadır. KUP’A sistemi, düşer başlıklı döşeme kalıplarının, Çalışma Platformlarının, Merdiven Kuleleri’nin, Gezer İskelelerin, Seyirci Tribünleri’nin de alt iskelesi olarak kullanılabilmektedir. Kup’A İskele sistemlerimiz EN 12810, EN 12811 ve EN12812 normlarında üretilmektedir, kullanılan çelik platformlarda uplift kilit sistemi, ayar millerinde ise stop – end kilit sistemi bulunmaktadır. Sistemin stabilitesini arttırmak için kullanılan bağlantı boruları EN 39 sertifikasyonlu, boruları iskeleye sabitlemek için kullanılan dönerli ve sabit kelepçeler ise EN 74 sertifikasyonludur.

KUP’A MERDİVEN KULESİ SİSTEMLERİ TMS orta ve ağır iş amaçlı Merdiven Kulesi ihtiyaçları için güvenlirliği ve çok amaçlılığı kanıtlanmış KUP’A sistemini baz olarak kullanmaktadır . KUP’A Merdiven Kuleleri güçlü ve dengeli yapısı ile endüstriyel tesislerde veya viyadük gibi yüksek bir yapıya ulaşmak veya derin bir boşluğa inmek için kullanılışının yanı sıra bu noktalara ulaşmakta uluslararası kabul görmüş standartlarda güvenli bir kullanım sunmaktadır. Her konumda çift sıra güvenlik korkulukları ve tekmelikleri mevcuttur. Kup’A ÇalışYAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

27


ma İskelesi sistemleri ve Pipe – Rack (Boru Köprüsü) iskele sistemlerine uygulanabilen merdiven sistemleri ürün yelpazemizde yer almaktadır. Merdiven kulesinin sağlam ve dayanıklı bir yapıya bağlanması kaçınılmaz bir detaydır. Bizlerde TMS Kalıp ve İskele

28

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Sistemleri olarak bu noktada sistem ile birlikte sunulan kullanım detayları ve uygulama çizimlerine önem verilmesi konusunda da titizliğimizi korumaktayız.Konut, üretim tesisleri, barajlar, alış veriş merkezleri, yüksek katlı yapılar ve birçok projede olduğu

gibi endüstriyel tesis projelerinde de kalite zorunluluktur ilkesini benimseyen TMS Kalıp ve İskele Sistemleri uluslararası sertifikalarla da desteklediği kalitesini müşterilerine dün olduğu gibi bugün de gururla hizmete sunmaya devam ediyor.



Başkent’in trafik yükünü rahatlatacak çalışmada

Doka Kalıp yer alıyor Yeni Çiftlik Bulvarı Tigem Önü DDY Altgeçidi Projesinde Doka Kalıp Sistemleri ile Hızlı, Verimli ve Güvenli Çalışma…

30

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


Cengiz ŞAHİN ( Enam İnşaat Şantiye Şefi )

Tamer KOÇYİĞİT ( Doka Kalıp - İnşaak Mühendisi )

Yeri : Ankara Atatürk Orman Çiftliği Tigem Önü İşveren : Ankara Büyükşehir Belediyesi Müteahhit Firma : Enam İnşaat Taahhüt San. Ve Tic. A.Ş. Şantiye Şefi : Cengiz ŞAHİN Doka Kalıp İskele A.Ş. : Satış – Tamer KOÇYİĞİT Dizayn –Murat SEYHAN, Oğuzhan ATALAY Süpervizör – Adem ZORBA

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı devam eden Yeni Çiftlik Bulvarı projesi kapsamında, Başkent’in batı koridorundaki trafik yükünü önemli ölçüde rahatlatacak olan TİGEM Geçidi’nin yapımı devam ediyor. Projeye göre şu anda kısmen kullanım dışı olan DDY hatlarının üzerinden verev olarak geçen, her birinde üçer trafik şeridi bulunan 320 mt uzunluğunda iki paralel köprü planlanmıştır. Her iki köprüde de üst profiller düşey kurb içermektedir, Max. 72 mt ve farklı açıklık geçen mesnetlemeler söz konusudur. Köprülerin mesnet blokları dışında kalan kısımları kesit hafifletilmesi amacıyla değişen boyutlarda olmak üzere mütemadi hücrelerle teçhiz edilmiştir.

Mesnet bloğu üzerinde hücreler arası dar bir geçiş mevcuttur. Açıklık ortasında kesit daha narin duvar ve döşemelerden oluşmaktadır. Köprü profilindeki değişikliğe ilave olarak mesnet ve açıklık arasındaki değişmeler köprü kalıbına kompozit bir geometri olarak yansımaktadır. Statik projelerde tariflenmiş olan inşaat derzlerini dikkate alacak şekilde azami 102 metre + 99 mt uzunluktaki döküme uygun miktarda kalıp ve iskele dikkate alınmıştır. Statik projeler her iki köprüyü dörder anoya bölmüştür. Bu anolarda ard germe halatları ile destekli olmaları nedeniyle çalışma yöntemi statik projelerde tariflendiği gibi yapılacaktır. Projede Doka’nın tercih edilmesindeki en önemli sebeplerden bir tanesi

135 günlük iş programına uygun malzeme miktarının şantiyeye zamanında ve eksiksiz olarak teslim edileceğinin taahhüt edilmesi ve bunu gerçekleştirilmiş olmasıdır. Ayrıca kalıp kurum ve uygulama safhasında süpervizör bulundurulması ve kalıp uygulama ve montaj çizimlerinin tüm proje boyunca tüm döküm aşamalarında devam edecek olmasıdır. Köprü kalıbındaki geometriden dolayı kalıp montaj çizimleri her 1 mt de köprü enkesit çizimi yapılarak ve bu enkesite uygun kalıp planı oluşturularak gerçekleşmedir. Yine Doka’nın bu projede tercih sebeplerinden birisi Doka kalıp sistemlerinin değişken geometrilere uygunluğu ve Dünyada köprü kalıbında en çok referansa sahip firma olmasıdır. YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

31


Doka tarafından verilen kalıp sistemi miktarları ve tanıtımları: Top50 Geniş Yüzeyli Orta Ayak ve Kenar Ayak Kalıbı: 543 m2 Top 50 Geniş Yüzeyli Köprü Kalıbı: 4980 m2 Staxo 100 ve D2 İskele Döşeme Sistemi: V= 22.500 m3 D2 225 Merdiven Kulesi Sistemi h= 9,60 mt ve h=10,80 mt 2 takım

Projede kullanılan kalıp sistemleri hakkında genel bilgi: Top50 Geniş Yüzeyli Orta Ayak ve Kenar Ayak Kalıbı : Orta ayak ve kanar ayak kalıplarında en uygun sistem olarak Top 50 Geniş Yüzeyli sistem tercih edilmiştir. Bu sistem Plywood H 20 ahşap kiriş ve çelik kuşakların yine şantiye ortamında pano haline getirilerek vinç yardımıyla taşınarak yerleştirdiği yüksekliklerine uygun dev payanda ve çift kollu payandalarla aks ve kalıp stabilitesinin sağlandığı güvenli ve hızlı bir sistemdir. Özellikle orta ayak kalıbında dairesel şekilli yüzey için kalıp panosu üzerine ahşap şablon eklenerek şantiyeye hazır pano halinde gönderilmiş. Böylece dairesel beton şeklinin hatasız oluşturulması sağlanmıştır.

Top 50 Geniş Yüzeyli Köprü Kalıbı: Doka Geniş Yüzeyli Kalıp Top 50 Ahşap kirişler ve çelik unsurları mükemmel şekilde birleştirmesi nedeniyle bu ge-

32

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


niş yüzeyli kalıp sistemi yeryüzünde mevcut olan en kolay uyumlu kalıp türüdür. Bu kalıp sistemi tekrar kullanıma uygundur. Pano şekil ve boyutları değişik yapılara kolayca uydurulabilir. Bu nedenle bu tip değişken kutu kesitli köprülere en iyi adapte olan kalıp sistemidir. Kalıplar Doka iskele sistemi üzerine rahatlıkla oturmaları nedeniyle rahat kurma söküm özellikleri nedeniyle bir sonraki döküm aşamasına daha kolay aktarılabilir. Kutu kesitin oluşması 2 döküm ile sağlanacaktır. Birinci aşamada alt U kesit (alt döşeme, sağ ve sol duvarlar, mesnet blokları dahil) daha sonra da üst tabliye döşemesi dökülecektir. Bu aşamada iç duvar kalıplar sistemden uzaklaştırılmış olacaktır. Kalıp üniteleri 2.5m plywood dilimlerinden oluşmuş olup arkası buna göre desteklenmiştir. Dilimden dilime geçiş plywood şeritlerle sağlanacaktır ve bu şeritler dilim uçlarında kalan H20 ahşap kiriş uclarına ince çivi ile sabitlenecektir. Bu yöntem ile dış kalıplar yerde kurularak bütün halinde kaldırılıp yerine konulabileceği gibi, aynı şekilde bütün halinde indirilmesi mümkün olacaktır. Kurum ve sökümde iş güvenliği kolaylıkla sağlanmış olacaktır. Bu kalıp dilim-

leri ve aradaki dar plywood şeritler ile köprü taban profilindeki değişkenlikle başa çıkmak mümkün olacaktır. Hesaplarımızda dikkate alınan Max. taze beton basıncı Pmax = 50 kN/m² Perde kalıpları için

Kalıplar (plywood hariç) 2 gurup malzemeden oluşmuştur: •Alt döşeme ve dış duvar ve konsol kalıbı •İç kalıplar (duvar iç yüzü ve üst döşeme iç alt yüzü)

İskele sistemleri Yük miktarına bağlı olarak projemizde iki tip iskele sistemi kullanılmaktadır.

Staxo 100 İskele Sistemi Yüksek sağlamlıkta yapısıyla Staxo 100 iskele sistemi 10ton/ayak azami yük kapasitesi ile yüksek ve ağır tip iskelelerin gerekli olduğu yapılarda kullanılır. Bu sistemi mesnet bloğundaki dolu kısımda aşağıdaki nedenlerle kullanmayı uygun bulduk: Her uygulamada en güvenli çözüm: Staxo 100 kullanıldığında •İskele çerçevelerinde mevcut kaymaz merdivenler •İş güvenlik ekipmanlarının takılacağı tanımlı bağlantı noktaları (PFAS)

•“İleri noktanın takılabilir” olmasıyla kulelerin kurum ve söküm güvenliği Yüksek yük kapasitesi ile birlikte esnek kullanım imkanı: •Ağır yüklerin güvenle taşınmasını sağlamak için •Ayak başına 100 kN miktara kadar yük taşıma imkanı •Optimim stabilite için geniş iskele kesiti •Yüksek rijitlik Maximum flexibilite ile projelere optimum uyum sağlanır: Aşağıdaki sebeplerle maliyetlerde azalma sağlanır: •Değişken ana çerçeve aralıkları, 0.60 m. - 3.00 m •En son milimetreye kadar sürekli ve ince yükseklik ayarı •İlave ayaklar ile muntazam olmayan yüzeylere mükemmel uyum

D2 İskele Sistemi Benzer sebeplerden ve daha da ekonomik olması sebebiyle yük kapasitesi 6.0ton/ayak olan iskele sistemi çoğunlukla kullanılmıştır. D2 İskele sistemi ile ilgili teknik ve uygulama bilgileri daha önceki sayılarda ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

33


Würth’ten Düşme Emniyeti Ürünleri Würth’ün düşme emniyeti sağlayan ürünleri güvenli bir çalışmanın yanında ideal hareket özgürlüğü ve esnekliğine de cevap veriyor. İnşaat ve montaj işlerinde emniyet tertibatlarının kullanılmamasından kaynaklanan düşmeler nedeniyle ağır sonuçları olan iş kazaları meydana gelmektedir. Yasalar, düşme tehlikesi bulunan yüksekliklerde yapılan çalışmalarda, işverenin düşmeyi önlemek için önlemler alması gerektiğini açık bir şekilde talep eder. Düşme tehlikesinin

34

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

genel koruma tertibatlarıyla önlenemediği yerlerde, emniyet kemeri, buna ait bağlantı elemanları ve çeşitli aksesuarlar gibi kişisel koruma donanımı kullanılmalıdır. Emniyet ürünlerin kullanım ömrü, ilgili durumdaki kullanım şartlarına bağlıdır. Azami kullanım süresi, kemerler için 6 ile 8 yıl arası, halatlar ve bağlantı elemanları için 4 ile 6 yıl arasıdır. En geç bu süre geçtikten sonra ürünler kullanımdan kaldırılmalıdır. Düşmeye karşı koruma ürünlerinde hasar varsa mutlaka anında tasfiye edilmelidir. Örneğin, •Bantların, kemer ve halatlardaki dikiş yerlerinin hasarlanması •Ağır düşme yükü aldıktan sonra. •Aşırı ısıl yüklenme, erime izleri, kaynak kıvılcımı yanıkları •Aşırı kirlenmelerde •Bağlantı parçaları deformasyonu veya korozyona uğramasında Kullanıcılar kişisel koruma donanımlarını her kullanımdan önce en azından gözle eksiksiz ve hasarsız olması bakımından kontrol etmelidir. İşveren, kişisel koruma donanımlarının, kullanım şartlarına ve işletmenin özel durumlarına göre ihtiyaç durumunda, ancak en

az 12 ayda bir uzman bir eleman tarafından eksikleri ve hasarlı durumları bakımından kontrolünü yaptırmalıdır. Würth’ün bu bağlamdaki düşme emniyeti sağlayan ürünleri güvenli bir çalışma sağlıyor. Würth Düşme Önleyici Güvenlik Kemeri, düşme tehlikesi bulunan tüm alanlardaki çalışmalar için hafif ve evrensel kullanılabilir bir güvenlik kemeridir. EN 360 uyumludur. Kemer uzunluğu 2,5 m, ağırlığı yaklaşık 1 kg.’dır. Ebatları yaklaşık 110x110x80 mm’dir. Bir diğer ürün olan Würth Çelik Güvenlik Halatı sayesinde, olası bir düşme tehlikesine karşı yüksek güvenlik sunulurken, aynı zamanda ideal hareket özgürlüğü ve esnekliği sağlanır. Ürün EN 360 uyumludur. Optimum güvenlik için halat kendiliğinden içeri çekilir. Herhangi bir düşme durumunda 1,5 m/s hıza ulaşıldığında, cihaz otomatik olarak kilitlenir. Entegre freni sayesinde yakalama kuvveti 6 kN altına düşer. Sağlam plastik gövdenin içinde yüksek kaliteli çelik halat bulunur. Döner yaylı kanca sayesinde, halat dolaşmaz. Yatay kullanımlar için uygundur. Keskin kenarlara karşı dayanıklılığı test edilmiştir.



Gebze - Orhangazi - İzmir Otoyolunda

İNTEK Kalıp ve İskele Sistemleri

36

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


Projenin 1.faz ve 1.kesim etabının sanat yapıları betonarme işlerini üstlenen SETA İnşaat, bu projede kalıp ve iskele konusunda çözüm ortağı olarak İNTEK Kalıp’ı tercih etti. İnş. Yük. Müh.Volkan ULUSOY İNTEK Kalıp Ve İskele

Projenin başlangıç noktası Gebze olup, yapılacak otoyol Dilovası ile Hersek Proje: Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu 1.Faz Km:0+000 – 4+175 Ana Yapım Yüklenicisi: NÖMAYG (Nurol, Özaltın,Makyol,Astaldi,Yüksel, Göçay) A.O. Ana Yapım Alt Yüklenicisi: ASTALDİ Sanat Yapıları Betonarme İşleri : SETA İnşaat

Burnu arasında yer alan İzmit Körfezi’ni

(Bursa – Karacabey) Ayrımı kavşağından

uzunluğu yaklaşık 3 Km olan Asma Köprü

yeniden başlayarak Susurluk’un kuzeyin-

ve her iki taraftaki viyadükler ile geçe-

den geçerek Balıkesir’e ulaşmaktadır.

rek Orhangazi ve Gemlik yakınlarından

Devamında Balıkesir’in batısından güne-

devam edip Ovaakça kavşağı ile Bursa

ye yönelen otoyol Savaştepe, Soma, Kır-

Çevre yoluna bağlanmaktadır. Proje

kağaç ilçelerinin yakınlarından geçerek

tamamlandığında, proje bünyesindeki

Turgutlu yakınlarında batıya yönelmek-

İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü, dün-

te, İzmir – Uşak devlet yoluna paralel

yanın sayılı büyüklükteki asma köprüle-

olarak ilerlemekte ve nihayetinde İzmir

rinden biri olacaktır. Yeni yapılacak oto-

Çevreyolu üzerindeki Anadolu Lisesi

yol, mevcut Bursa çevre yolundan sonra

Kavşağına bağlanmaktadır.

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

37


Projenin 1.faz ve 1.kesiminde yer alan, Ana Yapım Yükleniciliği ASTALDİ tarafından yapılan Km: 0+000 – 4+175 etabının sanat yapıları SETA İnşaat tarafından yapılmaktadır. SETA İnşaat bu projede kalıp ve iskele konusunda çözüm ortağı olarak İNTEK Kalıp’ı tercih etmiştir. Bu bölgede; K1 kavşağında 4 adet kenar ayak, 10 adet orta ayak Kuzey yaklaşım viyadüğünde 1 adet kenar ayak, 3 adet orta ayak olmak üzere toplam 5 adet kenar ayak ve 13 adet orta ayak vardır. Orta ayak yükseklikleri 10 metre ile 39 metre arasında değişmektedir. Kenar ve orta ayaklara ilaveten, 88 metre çift gözlü, 76 metre tek gözlü olmak üzere toplam 2 adet alt geçit vardır.

38

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Projede kullanılan İNTEK Kalıp miktarları ve sistemleri: Orta Ayaklar için: 410 cm yüksekliğinde, 3 takım, toplam 254.6 m² ayak kalıbı (İnteva sistemi) ve tırmanma ekipmanları (150 A ve ayarlı şaft platformları) Başlık Kirişleri için: 40 metre yüksekliğinde, 3 takım, toplam 800 m² yük taşıyıcı iskele sistemi (HD 150 sistemi) ve 40 metre yüksekliğinde 1 takım merdiven kulesi (HD 150 sistemi) Alt Geçitler için: 570 cm yüksekliğinde, 350 m² perde kalıbı (Panemax panel kalıp sistemi) Alt Geçit perdeleri için alınmış olan Panemax panel kalıp sistemi, her türlü form ve ölçüye kolaylıkla uyum sağlayabilme


YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

39


özelliği sayesinde orta ayak temellerinde ve kenar ayak perdelerinde kullanılmıştır. Benzer şekilde Başlık Kirişleri için alınmış olan yük taşıyıcı iskele sistemi, Alt Geçit döşemelerinde “masa kalıba” dönüştürülerek çok

40

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

verimli bir şekilde kullanılabilmiştir. İNTEK Kalıp, tüm üretimini Düzce Gümüşova’daki 28.000 m² açık, 8.400 m² kapalı alana sahip fabrikasında, 140 kişilik ekibi ile günümüz teknolojisine uygun olarak, otomasyona


yönelik yeni makine ve donanımlarla

İNTEK Kalıp, sadece Türkiye’de

gerçekleştirmektedir. Genel merke-

değil,

zin bulunduğu 8.000 m² açık, 4.250 m²

Türkmenistan, Ukrayna, Kazakis-

kapalı alana sahip Gebze tesisleri aynı

tan, Libya başta olmak üzere dünya-

zamanda “kiralık kalıp parkının”

nın 26 farklı ülkesinde bir çok bü-

bakım-onarımı ve depolanmasında

yük proje gerçekleştiren, çözdüğü

kullanılmaktadır. İNTEK Kalıp ailesi,

her projede olduğu gibi bu projede

Gebze’deki 60 kişilik ekibi ile birlik-

de müşterisinin yanında onun çıkar-

te toplam 200 kişiden oluşmaktadır.

larına odaklanan, müşterisini doğru

Endüstriyel kalıp ve iskele sistemleri

yönlendiren “uzman ve güvenilir”

konusunda 23 yıldır faaliyet gösteren

bir partner olmuştur.

S.Arabistan,

Irak,

Rusya,

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

41


Terraco’dan cephelerinize değer katacak süper kaplama Mimaride değişik isteklere talep verebilmek amacıyla tasarlanan SÜPERTEX; desen kat ve son kat olmak üzere iki aşamadan oluşan, saf akrilik esaslı kaplama ve boya sistemi.

Türk yapı sektöründe 25.yılını kutlayan Terraco, geniş ürün yelpazesine sahip akrilik esaslı özel dış cephe kaplama ürünleri ile yapılara uzun ömürlü, estetik değerler katıyor. Mimaride değişik isteklere talep verebilmek amacıyla tasarlanmış SÜPERTEX bu özel ürünlerden en önemlisi. SÜPERTEX; desen kat ve son kat olmak üzere iki aşamadan oluşan, saf akrilik esaslı kaplama ve boya sistemi. Süpertex Desen Kat (Süpertex BC); isteğe göre değişik desenler elde edebilmek için farklı tiplerde uygulanabilen kullanıma hazır akrilik esaslı macundur. Süpertex Son Kat (Süpertex TC); desen kat uygulaması üzerine renk vermek amacı ile kullanılan

42

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

esnek, son kat parlak boyadır. Binaların iç ve dış kısımlarında, her türlü duvar, ahşap ve antipas uygulanmış metal yüzeylerde ve merdiven kenarlarında kullanılabilir. Süpertex BC ve Süpertex TC, dış şartlara son derece dayanıklı, aderansı yüksek, çatlama yapmayan bir malzeme grubudur. Süpertex sıva çatlaklarından etkilenmeyen, kir tutmayan ve su geçirmeyen özelliklere sahiptir. Hava koşullarına karşı direnci çok yüksek olup aşırı iklim koşullarına sahip bölgelerde kullanılmak üzere özel formüle edilmiştir. Süpertex atmosferden gelen kirlenmeye karşı yüksek dirençli olduğundan, yüzeylerin uzun yıllar temiz kalmasını

sağlar. Kolaylıkla temizlenir. Teneffüs etme özelliği ile duvardaki nemin dışarı atılmasını sağlar. Güneş ışınları ve deniz kenarındaki tuzlu nemin olumsuz etkilerine, endüstriyel hava koşullarına karşı dayanıklıdır. 1250’ye yakın zengin renk alternatifi ile binalarınıza yeni ve uzun ömürlü bir nitelik sağlayan SÜPERTEX Kaplama sistemi yapılarınıza değer katıyor. 25 yıllık tecrübe ve bilgi birikimine sahip Terraco; Dış cephe boya ve kaplamaları, iç cephe boyaları, dekorasyon boya ve macunları, akrilik esaslı kullanıma hazır iç ve dış cephe macunları, tamir harçları, fayans/seramik yapıştırıcıları ve derz dolguları, astar ve bağlayıcılar, su yalıtım sistemleri, ısı yalıtım sistemleri, akrilik esaslı zemin kaplamaları, su bazlı epoksi zemin kaplamaları, spor zeminleri kaplama sistemleri, su bazlı ahşap koruyucuları, şeffaf yüzey koruyucuları, su bazlı renklendirme sistemi ve yardımcı teknik ürün grupları altında yer alan 100’den fazla çözüme yönelik ürün üretimi gerçekleştirmektedir. TERRACO; “Dünyaya kalıcı izler bırakıyoruz” sloganı ile kalıcı, kaliteli, çevre ve insan Sağlığına duyarlı ürünlerini, kullanıcılarıyla paylaşmaya oluşturucu ve yenilikçi ürünler üreterek sektörün ilkleri arasında yer almaya hız kesmeden devam ediyor.



Layher, Türkiye pazarındaki büyümesini sürdürüyor Avrupa’nın en büyük sistem iskele üreticilerinden biri olan Layher, Türkiye’de pazarındaki büyümesini istikrarlı bir şekilde sürdürüyor.

İnşaat sektörünün büyümesi ve pazardaki talebe daha iyi cevap verebilmek isteyen Layher, İstanbul merkezli yeni ofis ve depo alanlarını faaliyete geçirecek. Layher’in iskele sistemlerinde yurt dışında büyük bir ağırlının olduğunu ve bu başarıyı Türkiye pazarına da yansıttıklarını belirten Layher Türkiye Genel Müdürü Birol Aldemir, bundan sonraki süreçte yapacakları çalışmaları dergimizle paylaştı.

Layher Türkiye’nin günümüzde yaptığı çalışmalardan bahseder misiniz?

Layher Türkiye Genel Müdürü Birol Aldemir

44

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

“Sistem iskelenin öncüsü ve pazar lideri olan Layher Türkiye’de de iskele konusunda faaliyet gösteriyor. Bütün ürünlerimiz uluslararası akredite olmuş Alman DIBt’den orijinal sertifikalıdır. İskelelerimiz H-Tipi denilen şimşek iskele ve sanayide kullanı-

lan Allround (Flanşlı) iskeleden oluşuyor. Bunun yanında Layher hareketli iskeleleri ve de çeşitli ebatlarda merdivenlerimiz mevcuttur.”

İnşaat sektöründe yaşanan büyümenin etkileri içinde bulunduğunuz pazara yansıyor mu? “İnşaat sektöründe güven endeksinin, bu yıl biraz azalmasına rağmen sektör yıla çok hızlı bir büyümeyle girdi. Bunu da devam eden birçok projeden reel olarak gözlemleyebiliyoruz. Biz de Layher Türkiye olarak inşaat sektörüne biraz daha ağırlık vererek sektördeki hak ettiğimiz gerçek yerimizi almak istiyoruz.”

İskele ve kalıp sektörünün genel bir değerlendirmesini yapar mısınız? Sektörün problemleri neler? “Bu sektörün en büyük sorunu


Avrupa Normları sorunudur. Sektör iskelede henüz EN12810ve ENİ 2811 normlarını oturtamamıştır. Bu da sektörde haksız rekabeti beraberinde getiriyor. İskele üretici firmalar bu normların haricinde üretim yaparak daha ucuz maliyette imalat yapıp daha ucuza iskele satmakta ve kiraya vermektedir. Bu durum aynı zamanda güvenlik sorununu da beraberinde getiriyor. Ayrıca iskele firmaları da aralarında korkunç bir rekabete girmiş durumdalar. İşi almak için maliyetinin altında inanılmaz fiyatlar sunmaktalar. Bu da ilerde birçok iskele firmasının mali krize girmesi ve batması demektir. Çözüm bir an önce yönetmeliklerin çıkması ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Bakanlığının koordineli çalışıp iskele imal eden ve satan firmaların normlar çerçevesinde üretim yapmalarını sağlamaları gerekmektedir. Böylelikle en azından rekabet ortamı her firma için hemen hemen aynı zeminde olsun. Diğer bir hususta iskele firmalarının bir araya gelip standart bir fiyat belirlemeleri bir birlerini ezmemeleri. Bu sektörde en büyük sorunlardan birisi de Avrupa ve Türkiye haricinde U/ak Doğuda hiç bir güvence altında üretilmeyen iskelelerin, sadece test belgeleriyle ülkeye sokulup satılması ve haksız rekabetin önünün açılması. Önemli bir nokta da tam teşekküllü EN normlarına uygun iskele sertifikası verecek devletin belirlediği altyapısı lam bir enstitü veya kuruluşun henüz olmaması. Bu durum sektörde karışıklık oluşturuyor. Firmalarda çeşitli kuruluşlara başvurarak testler yaptırmakta ve birtakım belgeler almaktadır. Devletin bir an önce

bu tür karışıklıkları önleyerek normlara uygun sertifika verecek uluslararası akredite olmuş bir kuruluşun altyapısını oluşturması gerekiyor.”

Mevzuatların tam anlamıyla uygulanmasıyla ortaya nasıl bir tablo çıkar? “Eğer mevzuatlar tam uygulanırsa hem tatlı bir rekabet ortamı doğar hem de sektörde iş güvenliğini ön plana çıkartarak iş kazalarını minimize etmiş oluruz. Mevzuatların tam uygulanmasıyla beraber gerçek firmalar bu sektörde hak emikleri yerlere geleceklerdir. Daha önce de defalarca belirttim, Almanya’da toplam altı ya da yedi iskele imalatçısı mevcutken Türkiye’de bu rakam binleri buluyor. Almanya’da sertifikasız belgesiz iskele imalatı yapılamazken kullanımı da yasaktır. Oysa Türkiye’de böyle bir şey söz konusu olmadığından bir kaymak makinesi bir kesim aleti olan atölyeler iskele imalatı yaparak hem sektöre büyük darbe vurmakta hem de iş güvenliğini tehdit etmektedirler. Oysa normlara göre üretim ve denetim olsa imalatçı firma sayısı da hızla düşecek ve Almanya seviyesine inecektir.”

İskele ve kalıp sektöründe yaşanan gelişmeler neler? “Biz 2009 yılında yapı sektörüne ait bir fuara katılarak bu sektöre dolaylı olarak girdik. Bizim sergilediğimiz iskeleler o zaman için çok lüks geliyordu. Fuardaki bütün iskeleler boyalı standart dışı iskelelerdi. Güvenli Avrupa İskele kavramı yoktu. Ama bu sene düzenlenen fuara baktığımızda sektör dört yıl

içinde inanılmaz bir şekilde yol almış olduğunu görüyoruz. İskeleler her ne kadar tam EN normlarına uyup uymadığı tartışma konusu da olsa en azından bütün firmalar iskelelerini görünüş olarak ‘Güvenli Avrupa İskele’ olarak lanse ettiler. Bu da sektörün ne kadar hızlı değişebildiğinin göstergesidir. İnşaat sektörünün lokomotif firmalarının güvenli iskeleye olan talebinin artması da iskele sektörünün hızlı değişiminde önemli rol oynamıştır.”

Layher Türkiye’nin bundan sonraki süreçteki hedef ve projelerinden bahseder misiniz? “Layher Türkiye planlandığı gibi büyümektedir. Orijinal sertifikalı iskeleye olan talebin artmasından dolayı İzmir ve Ankara ile çevrelerine hizmet vermekte biraz zorlanmaktayız. Bu yıl içersinde İzmir ve Ankara’da birer irtibat bürosu açarak bu iller ve çevrelerine daha yakın olup daha kısa sürede talepleri karşılayacağız. Artan talebi karşılamak için de İstanbul’da daha büyük bir depo ve daha büyük bir ofis düşünmekteyiz.”

Layher’in pazara sunacağı yeni ürünler olacak mı? “Sistem iskelenin öncüsü ve dünya lideri olan Layher, her yıl olduğu gibi bu yılda birçok yeni ürünler geliştirip lanse etmiştir. Bu ürünleri Eylül ayının 12’sinde İstanbul ve Tuzla tesislerinde yapacağımız ‘Open House’ ile müşterilerimize ve ilgililere tanıtmak istiyoruz. Bu ürünler çelik kalitesi olarak daha iyi ve de ağırlık olarak daha hafif ürünler olacaktır.”

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

45


Advertorial



Nullifire ile daha güvenli yapılar 35 yılı aşkın bir süredir, ısıya maruz kaldığında genleşen (intümesan) malzeme teknolojisine ve pasif yangın dayanımı çözümleri ile kullanımı kolay, güvenilir ve çevre bilinçli ürünleriyle bu endüstriye yön veren Nullifire İngiltere ve İskoçya’da çeşitli projelerde kullanılmakta. Londra metrosunun en işlek hatlarından biri ile yan yana olan geliştirilmiş yeni kontrol merkezi, Nullifire tarafından formüle edilen ve üretilen sistemler kullanılarak korunmaktadır. Şehir merkezi ile Hammersmith arasındaki hat üzerinde bulunan bu yeni merkezde, son teknoloji sinyalizasyon ve haberleşme sistemleri kullanırken çalışanlar için de yüksek güvenlik ve rahat çalışma ortamı sağlamaktadır. Ana çelik çerçeveyi kaplayan beton güverteleri güçlendirilen binanın zemin katında güç odaları ve ofislerin yanında ana kontrol odası bulunmakta ve bu bölümlerin tasarımında çelik kirişler görülmektedir. Çevre çelik yapılara yaklaşık bir saatlik bir yangın koruma sağlamak için kullanılan Nullifire S708 çelik boya sistemleri su bazlı formülü ile kullanıcı-

48

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

lara dost çözüm sunmakta ve dış unsurlara uzun süre maruz kalabilmektedir. Toplamda yaklaşık 2500 metrekare çelik yapı bu şekilde işleme uğradı. Yangına dayanıklı boya S708 ürününe ek olarak Hammersmith Kontrol Merkezinde ayrıca bir saat dayanıma sahip S707 ile S606 ürünleri uygulanmıştır. Binadaki bazı yerlerde de Solvent Bazlı TS 815 ile Su Bazlı TS 816 Yüksek performanslı dekoratif sonkatlar kullanılmıştır. Lancashire şehrine kurulan yeni tıbbi tesis Fleetwood Temel Bakım Merkezi de dayanıklılığı ispatlanmış Nullifire marka ürün gamı içersinde bulunan, yangına dayanıklı intumesan boya S707 ile kaplı yapısal çelik kullanılarak inşa edilmiştir. İki katlı yapıda birçok servis bulunmakta ve sunduğu olanaklar ile bu bölgedeki kişilere hizmet vermektedir. Bu bağlamda yüksek öneme sahip bu merkezde 60 dakikaya kadar dayanıklı intümesan boyalar kullanıldı. Çelik montaj ekibinin beş ila altı haftalık bir çalışması sonucunda S707-60 sisteminin uygulaması tamamlandı. Bu projede 60 dakikaya kadar dayanıklı ürünler

kullanılmasına rağmen ürün gamı içerisinde bulunan farklı formulasyondaki ürünler ile 30, 60, 90 ve 120 dakikaya kadar dayanım sağlanmaktadır. Nullifire birçok farklı ülkede olduğu gibi İskoçya’da da performansı kanıtlanmış, uygulaması kolay ve tam anlamıyla güvenilir ürünler kullanılmıştır. Midlothian Dalkeith Tıp Merkezindeki ilk düşünce tabiki yangının bina içersinde başka alanlara özellikle de en kritik nokta olan çatıya yayılmasını engellemek idi. Sonuç olarak duvarlardaki ve kat aralarında bulunan geçiş detaylarında sızdırmazlık malzemeleri kullanılırken çatı detaylarında yangın perdeleri kullanıldı. Yaklaşık olarak 1000 metrekare büyüklüğündeki alana kurulu binadaki çatı alanları çok kısıtlıydı ancak Nullifire teknik ekibi hedeflere ulaşılmada proje içerisinde önemli tavsiyelerde bulundular ve uygulamalarda en ince detayı bile atlamadan tıp merkezinin yangın güvenliğini sağladılar. Tremco illbruck, Nullifire marka yangın durdurucu ürünleri ile müşteri memnuniyeti sağlamaya devam ediyor.



WISA-Form Plywood; beton kalıplarında bir kalite standartı…

“Finlandiya merkezli UPM Plywood yıllık 1 milyon m3 kontrplak ve katman üretim kapasitesi ile Avrupa’nın en büyük üreticisidir; belki bundan daha da önemlisi ürün geliştirme ve teknoloji konusunda Dünya lideri olarak değerlendirilmesidir. UPM Plywood’un bağlı olduğu UPM Holding 10 milyar Avro yıllık cirosu ile dünyanın en büyük orman endüstri gruplarından biridir. UPM Plywood iş kolunun 2012 senesi global yıllık cirosu 400 milyon Euro’dur. Şirketin Finlandiya’da 6, Estonya ve Rusya’da 1’er “plywood” fabrikası; Finlandiya’da 1 katman fabrikası, toplam 9 adet üretim tesisi bulunmaktadır. Bunların yanında İsveç, Danimarka, Almanya, Hollanda, İngiltere, Fransa, İspanya, Rusya, Çin ve Türkiye’de bölge şubeleri yer almaktadır; bu şubeler vasıtası ile bayileri ve endüstriyel müşterilerine yakın olmaktadır. Türkiye ofisimizden başta Ortadoğu olmak üzere

50

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

yakın bölgemize de hizmet vermekteyiz. UPM Plywood’un 100 seneden fazladır süregelen bir üretim geçmişi vardır. Günümüzde UPM Plywood fabrikalarında en son teknoloji makineler ve teknikler kullanılmakta; bunlara örnek olarak dünyanın en hızlı soyma makinelerini, insansız transportör araçları, katman taşıyıcı asansörleri, CNC sistemleri ve besleme robot kollarını, otomatik yama makine sistemleri ve robot kollarını, otomatik katman sergi sistemlerini, perde akma tutkal sistemleri, köpük tutkal sistemlerini, katman kalite sınıflandırma için optik gözleri, hassas rutubet okuyucularını, lazerli 3 boyutlu tomruk soyma optimizasyon sistemlerini, katman birleştirme makinelerini, maksi ebat üretim hatlarını, 40 gözden fazla sıcak presleri, hassas kalibre ve zımparalama makinelerini ve tüm bunları kontrol ve idare eden bilgisayarlı oto-


masyon sistemlerini sayabiliriz. UPM Plywood bünyesinde dünyanın kendi alanlarındaki en gelişmiş ve modern huş (birch) ve ladin (spruce) ağacı işleyen “plywood” üretim tesislerini bulundurmaktadır. Tüm bu teknik altyapı 2500 “plywood” profesyoneli ile desteklenmekte, firma bünyesinde ve bağımsız enstitülerde kalite kontrol edilmektedir; sadece AR&GE bölümünde 20 mühendis çalışmaktadır. UPM’in plywood markası WISA’dır. WISA-Form ise beton kalıplık kontrplak ürün gamını ifade etmektedir. WISA-Form ülkemizde ilk kullanılmaya başlandığı 80’li yıllardan beri geniş ürün gamı, ISO 9001&14001, PEFC, FSC, CE standartları, kapsadığı EN normları ile sektörde bir kalite standartı olmaya devam ediyor; bunlara bir göz atarsak: Kalıbın ağır işçisi WISA-Form Elephant plywood özellikle panel kalıp sistemleri için geliştirildi. 1.6 mm. kalınlıktaki kompozit plastik kaplaması ile maksimum dayanım ve neredeyse bağlı olduğu çelik çerçevenin ömrüne yakın kullanım sayısı elde ediliyor. WISA-Form Pro plywood ise betonda beklentilerin yüksek olduğu dökümler ve kalıp sistemleri için geliştirildi. Ürün yüksek mukavemetli huş (birch) ana panel ile gri renkli, 0.5 mm. kalınlıkta kompozit plastik kaplamayı birleştiriyor. Özel, dayanıklı kaplama ile genellikle ilk dökümlerde plywood yüzeyinde kendini gösterebilecek rutubete bağlı kabarmalar, (rippling) engellenmekte, dolayısı ile daha ilk dökümlerden

itibaren “mimari beton” ihtiyaçlarına cevap verecek düzgün, homojen beton yüzeyi elde edilmektedir. WISA-Form Birch üstün mukavemetli huş ana paneli, standart 120 g/m2 fenolik film kaplaması ile şantiyelerde 80’li yıllardan beri kabul görmesi yanında, 220 g/m2 kaplama ve müşteri ebatları ile birlikte kalıp sistemleri için de aranılan “birch plywood” paneldir. WISA-Form Beto uzun yıllardır yüksek oranlarda talep ve beğeni görmüş, huş ve ladin katmanlardan oluşan “combi” tipi, emsali olmayan çok amaçlı bir plywood paneldir. WISA-Form Slab plywood özellikle yatay beton dökümler (döşemeler) için geliştirildi. Ürün aşınmaya dirençli, 400 g/m2 yoğunlukta özel kaplaması ile kendini farkettiriyor. Döşemelerde beton basınçları perde&kolonlar gibi kritik değerlere ulaşmaz, ancak işçi

trafiği, donatı, beton serimi, kalıp kurulumu&sökümü gibi yüzey aşındırıcı etkiler üst düzeydedir. WISA-Form Slab ladin ağacı ana panelin mukavemeti yanında hafifliği şantiyede çok sayıda elleçlenen özellikle döşeme “plywood’ları için önemli bir özellik. UPM Plywood beton kalıplık WISA-Form plywood ürünlerini Finlandiya, Estonya ve Rusya’daki kendi fabrikalarında üretmekte, ürün geliştirme ve testler de Finlandiya’daki kendi WISA AR&GE merkezinde yürütülmektedir. Ayrıca fabrikaların üretim kontrolleri, sertifikalara ve normlara uygunlukları da aynı AR&GE merkezinde ve bağımsız enstitülerde yapılmaktadır. Tüm ürünler konularında lider ve yetkin iş ortaklarımızın stoklarından ve endüstriyel müşterilerimizin kalıp sistem üretimlerinden inşaat sektörüne sunulmaktadır.” YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

51


Şimdi inşaat zamanı…

Binanız ağır kış şartlarına hazır mı? Kış yaklaşırken binalarda yalıtım çalışmaları da hızlandı. Suyun neden olduğu olumsuz etkilere karşı korunma ve yaşam alanlarında konforlu bir su izolasyonu sağlanması amacı ile kullanılan su yalıtım malzemesi Focus Membran bu özelliği ile binanın ömrünü de uzatıyor. Suyun yapılara verdiği hasar, özellikle sonbahar ve kış aylarında daha hızlanıyor. Yapıya yer altı suları, ıslak hacimlerden ya da yağmur veya kar suyundan sızan su, donarak veya kimyasal tepkimelere girerek yapının özelliğini yitirmesine yol açıyor. Yapının özelliğini yitirmesi ise dayanım gücüne ve ömrüne ciddi ve olumsuz etkilerde bulunuyor. Focus Membran, yapıların dayanıklılığını azaltarak ömrünü kısaltan su tehdidini ortadan kaldırıyor; yapıların daha sağlıklı, güvenli ve konforlu olmasını sağlıyor. Binaların su yalıtımında suya karşı üstün koruma sağlayan Focus Membran, çatı, temel, bodrum, bahçe ve teraslarda da su sızıntısı riskini de ortadan kaldırıyor. Yapıların temel, perde, bodrum, bahçe, teras ve çatılarında olduğu kadar köprü ve viyadük gibi farklı yüklere maruz kalan ortamlar için de uygun bir su izolasyon malzemesi olan Focus Membran, bitüm esaslı bu yalıtım malzemesi olup, içerisinde yapısını güçlendirici çok farklı polimerler ile polyester ya da cam tülü taşıyıcılar içermekte. Bu polimerler ve taşıyıcılar malzemeye çok farklı dayanımlar katmakla beraber ürünün kolay uygulanmasında ve mükemmel bir su izolasyon sağlamasında rol oynuyor. Çeşitli ülke-

52

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

lere ihraç edilen Focus Membran’ın tüm ürünleri, AB normlarına uygunluk anlamına gelen CE standartlarına sahip bulunuyor. İnşaat ve yalıtım sektörünün lideri Eryap tarafından üretilen, Focus Membran, İstwest, LÖSEV Ankara, Bayrampaşa Fo-

rum AVM, Selçuk Üniversitesi, İstanbul Başakşehir Pazaryeri Toplu Konutları ve Ankara’da yapımı devam eden Savunma Sanayii Müsteşarlığı Yeni Hizmet Binası gibi özel ve kamusal birçok yapıda tercih ediliyor.



Geoplast Türkiye’den en hızlı hafif ekonomik dolgu

Adnan Menderes Havalimanı Yeni İç Hatlar Terminali projesinde 10.000 m2’lik alanda Modulo Uygulaması ile 265 kamyon gaz betona denk gelen hacim 5 kamyon MODULO ile dolduruldu. Geoplast S.p.A Türkiye Distribütörü olan ABS Yapı Elemanları, TAV Adnan Menderes Havalimanı Yeni İç Hatlar Terminali projesinde yer aldı. 2012 yılının başında başlayan Mart 2014 sonunda teslimi planlanan, 200.000 m2 inşaat alanına sahip İzmir Adnan Menderes Havaalanı Yeni İç Hatlar Terminali; senede 25.000 yolcuya hizmet verecek. Adnan Menderes Havalimanı Yeni İç Hatlar Terminalinde 10.000 m2’lik alanda tavanda brüt beton istenilmemesi nedeniyle yapılan ters kirişler oluşturuldu. Oluşturulan boşluklar Modulo kalıpları ile

54

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


yapıya ek dolgu yükü getirilmeden dolduruldu. 10.000 m2 alanda boşlukların oluşturduğu, 265 kamyon gaz betona denk gelen hacim; 5 kamyon Modulo ile dolduruldu. Şantiye dışı ve içi tüm nakliye giderlerinden ve zamandan çok ciddi tasarruf sağlandı. 265 kamyonluk bir sevkiyatın sebep olacağı tüm tedarik, nakliye, depolama, organizasyon, takip vb. sorunları giderildi. Kolay ve hızlı kurulumu sayesinde imalat süresi ciddi oranda kısaldı. Dört şantiye temizlik elemanı, 1.600 m2 alanı, Modulo kör kalıpları ile 2 günde doldurdu. Kör kalıplar ile döşemeye gelecek yük, gazbeton alternatifine kıyasla %45’e varan oran-

larda azaltıldı. Modulu kör kalıpları, minimum imalat ile döşemeyi taşıyan yüzlerce betonarme kubbe ve onları destekleyen sütunlar oluşturdu. Kör kalıpların oluşturdukları boşluklar, içinden her türlü mekanik/elektrik tesisatının geçmesine, ısı ve ses izolasyonuna imkân sağladı.Döşeme imalatında kullanılan beton, demir ve diğer tüm dolgu malzemelerinden tasarruf elde edildi. Üst katlardaki inşaat devam ederken dolgunun yapılmasına imkân tanındı. Oluşturulan yüzey beton olduğu için üzerine daha sonra serbestçe her türlü zemin kaplaması yapılabilir, tuğla, gazbeton, alçıpan vb. bölme duvar oluşturulabilir hale geldi. YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

55


Binaların dış cephelerine Weber dekoru Endüstriyel yapı harçları üretiminde dünya lideri Saint-Gobain Weber, sıra dışı tekstüre sahip zengin son kat kaplama seçenekleriyle dış cephelerde farklılık oluşturuyor!

Dünyada ve Türkiye’de dış cephe uygulamalarında, sektörün öncülerinden olan Weber, sıklıkla tercih edilen çimento esaslı mineral sıvaların artık bir standart haline geldiği günümüzde, kolay uygulama özellikleri ve yüksek performansa sahip estetik görünümlü kaplama seçenekleri ile farklı kullanıcı ihtiyaçlarına cevap veriyor. Tüm yapıların dış cephelerinde ve dış cephe ısı yalıtım sistemleri üzerine rahatlıkla uygulanabilme özelliğine sahip Weber Dış Cephe Kaplamaları, 12 farklı tekstür seçeneği ve 400 farklı palet rengi ile dekoratif çözümler sunuyor. Yüzeylere nefes aldıran ve düşük su emilimi sayesinde binayı dış etkenlere karşı dayanıklı kılan son kat kaplamala-

56

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

rı, bu sayede yapıların daha uzun ömürlü olmasına da olanak sağlıyor.

Saint-Gobain Weber hakkında:

Saint-Gobain Weber, dünyanın ilk 100 şirketi arasında yer alan Saint-Gobain Grubu’nun endüstriyel harçlar alanında faaliyet gösteren şirketidir. Seramik yapıştırıcıları ve derz dolguları, dış cephe boya ve kaplamaları, dış cephe ısı yalıtım sistemleri, su yalıtım ürünleri, tamir -tesviye ürünleri ve iç cephe boyalarıyla geniş bir ürün portföyüne sahip olan Weber, Türkiye’de 1998 yılından beri faaliyet göstermektedir. Maxit Grubu’nun Mart 2008’de Saint-Gobain tarafından tüm dünya genelinde satınalınması sonrasında beton, tamir ve koruma sitemleri, şantiye

genel malzemeleri, mastikler ve zemin sistemleri gibi yeni ürün gruplarını da portföyüne ekleyen Weber, Türkiye’de toplam 5 fabrika, 8 bölge temsilciliği , 600’ü aşan bayi ve güçlü satış ekibi ile hizmet vermektedir. Weber, bir ilke olarak benimsediği yeni ve rekabetçi çözümler hedefleyen yapısını müşteri memnuniyetini önde tutarak ISO 9001:2008 belgesi ile tescillemiştir. Müşterileri için “kaliteli ürün ve üstün hizmet anlayışı”nı benimsemiş olan Weber, “insana ve yaşadığı çevre”ye verdiği önemi de gösterebilmek için ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ile OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi’ni tüm tesislerinde yapılandırarak mevcut ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi’ne entegre etmiştir.



Güvenli Alman İskele Sistemleri Arifoğlu ile Türkiye pazarında Yıllardır inşaat sektöründe “yapıda çözüm ortağınız” sloganıyla hizmet veren Arifoğlu, iskele sistemleri konusunda da SCAFOM-RUX ile aynı misyonu gerçekleştiriyor. Türkiye’nin önemli inşaat şirketleri arasında yer alan Arifoğlu İnşaat, işbirliği içinde olduğu Scafom Rux markasıyla iskele alanında sektöre çözüm sunmaya devam ediyor. Arifoğlu İş Geliştirme Direktörü Erol Karapınar, yüksek katlı projeler ve endüstriyel yapılarda iskele satış ve kiralama konusunda yoğun talep aldıklarını ifade ederek orta vadede bütün bu taleplerin karşılanması doğrultusunda kapasitelerini artırmayı hedeflediklerini söylüyor. Birçok marka projede iskele sistemlerinin kullanıldığını ve son olarak Florya Konakları projesinde yer aldıklarını belirten Erol Karapınar ile yaptıkları çalışmaları konuştuk.

Arifoğlu’nun faaliyetlerinden bahseder misiniz? “Arifoğlu olarak dünyada 50 yıldır gü-

58

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

venli, kaliteli ve ekonomik iş iskelesi sistemleri üreten Scafom Rux firması ile işbirliği yapıyoruz. Sektörde iskele sistemlerinde gelişmeyi ve bilinçlendirmeyi hedefleyen bu işbirliğiyle piyasanın öncü firması olma yolunda ilerliyoruz. Bu kapsamda, bir dünya markası olan Scafom Rux Grubu’nun sahip olduğu yüksek teknoloji ve deneyimiyle iskele sektörüne güvenli, uzun ömürlü ve pratik çözümler sunuyoruz.”

Her geçen gün büyüyen inşaat sektöründeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? “İnşaat sektörünün bu yıl konut dışında sanayi ve endüstriyel yapı yatırımlarının artması ile çeşitlenerek büyüyeceği öngörülmektedir. İstanbul, Ankara ve İzmir illeri dışında da yatırımlar yapılmakta ve Mütekabiliyet Yasası’nın etki-

siyle yabancı yatırımcı ilgisi gün geçtikçe artmaktadır. Bu yatırımların herkes için avantajlar barındırdığı ve buna hazır olmak gerektiği inancındayız. Bunun yanında 2023 vizyonu kapsamında geliştirilecek projelerin inşaat piyasasına oldukça olumlu etkileri olacağı inancındayız.”

İskele ve kalıp sektörünün sorunları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Söz konusu sorunlara karşı çözüm önerileriniz nelerdir? “Türkiye’de kullanılan iskelelerde görülen en büyük sorun; gerek maliyet kaygısı ve gerekse yetersiz bilgi nedeniyle kullanılan kalitesiz ve emniyetsiz iskele sistemleridir. İlk bakışta yatırım maliyetleri yüksek gözüken güvenli iskele sistemlerinin uzun dönem maliyet karşılaştırmalarında çok daha avantajlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda


firmalara günü birlik kararlar yerine uzun dönemli stratejik yatırım planlamalarıyla kaliteli malzemeye yatırım yapmalarını öneriyoruz. Özetle firmalar için önerilerimiz uzun dönemli stratejik planlarla hedef belirlemeleri, gerçekçi kar ve maliyet analizleriyle rekabet etmeleri, yasal mevzuat güncellemelerini ve bunların piyasaya etkilerini takip etmeleri ve ihtiyaçlarını doğru ürün karşılaştırmalarıyla belirlemeleri gerektiği yönünde. Her şeyden önemlisi uzun ömürlü, sertifikalı ve kaliteli ürünleri tercih etmeleri gerekiyor.”

Mevzuatların şirket faaliyetlerine olumlu ve olumsuz etkileri ve bu konuda beklentileriniz nelerdir? “Çalışma Bakanlığı, yeni bir yönetmelik ile tersane ve inşaatlarda güvenlikli iskele kullanılmasını sonra zorunlu hale getirdi. Bu durum iş kazalarının minimize edilmesinin yanında, uzun ömürlü ve kaliteli ürünlerin piyasaya girmesine bir vesile oldu. Bunun yanında sektördeki yüklenici ve alt yüklenici firmalar açsından piyasa ve rekabet koşulları yeniden tanımlanmış oldu. Bu yeni piyasa şartlarına hazırlıklı olan ve rekabet koşullarını erken kavrayan firmalar bu durumu fırsata çevirdi. Maalesef yeni

duruma ayak uyduramayan sektördeki birçok firma bunun sıkıntılarını yaşıyor veya yaşayacak.”

Yine iskele ve kalıp sektöründe yaşanan gelişmeler ve trendler hakkında bilgi verir misiniz? “Her sektörde AB standartlarını yakalamış Türkiye piyasasında iskele sektörünün neden bu kadar gecikmiş olarak kendini yenilemesi ayrı bir söyleşi konusudur. Ancak Yasal mevzuatların AB standartlarında düzenlenmesiyle ihtiyaç duyulan iskele sistemlerinin de AB standartlarında olma zorunluluğu getirdi. Böylece kullanılan merdiven altı iskele sistemleri terk edildi. Artık projelerde büyük oranda güvenli iskeleler kullanılmakta. Böylece iskeleden kaynaklanan iş kazaların önüne geçildi, iş verimliliğinde büyük artışlar sağlandı ve uzun omurlu ürünlerle israfın önüne geçildi.”

Önümüzdeki dönemde orta vadede gerçekleştirmeyi planladığınız projeleriniz nelerdir? “Geçen iki yıllık süreçte daha çok konut projelerine yönelik çözüm ortağı olmuştuk. Artık endüstriyel yapılar içinde

lininlerimizi piyasaya sürüyoruz. özellikle yüksek katlı projeler ve endüstriyel yapılarda iskele satış ve kiralama konusunda yoğun talep alıyoruz. Orta vadede bütün bu taleplerin karşılanması doğrultusunda kapasitemizi artırmayı hedeflemekteyiz.”

Yeni ürünleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? “Arifoğlu-Scafom Rux Türkiye olarak, konvansiyonel ürünler olan mobil ve cephe iskele haricinde, Modüler iskele olan KIN’GSCAFF ürünü ile pazarda yor alıyoruz. Bu yıl itibariyle Türkiye pazarına sunduğumuz bu sistemle özellikle rafineri, nükleer santral, köprü, tünel ve baraj gibi endüstriyel yapı kullanım rahatlığı, yüksek seviyede stabilite ve iş güvenliği sağlıyoruz. EN 12810-11 DIBT Almanya sertifikası ile yüksek güvenlik standardını sağlayan bu ürün, SCAFOM RUX’a ait özel tasarımı ile benzerlerinden ayırt edilip öne çıkıyor. 360 derece her yöne ayarlanabilir ve 100 metre yüksekliğe kadar kurulabilir olması ile kolay montaj tekniği, optimum lojistik ihtiyacı, dayanıklılık, daldırma galvaniz özellikleriyle de kullanıcılara büyük avantajlar saklıyor.”

Artaş İnşaat tarafından “Avrupa konutlarından yeni bir yaşam projesi” sloganıyla gerçekleştirilen Florya Konakları inşaatının tüm bloklarına Arifoğlu tarafından Rux İskele kurulumu yapıldı.

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

59


Baumit

“Benim Ustam”la kazandırıyor Isı yalıtımının uzman markası Baumit, usta ve uygulamacıları için hazırladığı “Benim Ustam” programı ile yeniliklerine bir yenisini daha ekledi.

2013 yılında yenilenen yapısı ve planları doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Baumit’in Temmuz ayında başlattığı “Benim Ustam” programı, usta ve uygulamacıları ile yeni bir iletişim platformu oldu. www.baumitbenimustam.com portalı üzerinde oluşturulan sadakat programı ile Baumit, ürünlerini kullanan ustaların kazanımlarını artırabilmeyi, ürün bilgilerini güncel tutmayı, önerilerini almayı ve gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefliyor. Portal içerisinde Baumit’in seramik yapıştırıcıları, derz dolguları, ısı yalıtım yapıştırma, sıva harçları ve şap ürünlerine yer veriliyor. Ustalar site üzerinden ürün broşürlerine ulaşabiliyor, uygu-

60

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

lama filmlerini izleme imkanı bulabiliyorlar. Ayrıca Baumit ile ilgili güncel haberleri de yine portaldan takip edebiliyorlar. Üyeler için canlı bir iletişim noktası bulunan portal üzerinden ustalar mesajlarını doğrudan Baumit’e ulaştırabiliyorlar. Segmente özel kurgular çalışabilmesi amacı ile CRM tabanlı özel bir teknoloji ile hazırlanan portala, cep telefon numarası ile giriş yapılabiliyor. Profil bilgilerini görme ve güncelleme imkanı sunuluyor. Portal üzerinden sahip olunan puanlar görülebiliyor, online hediye siparişi verilebiliyor. Elektronik, Ev Aletleri, Kişisel Bakım, Aksesuar, Hediye Çeki, Yapı Gereçleri gibi hedi-

ye seçenekleri içerisinden kazanılan puana göre seçim yapılabiliyor. Hangi ürünlerden kaç puan kazanılabileceği de görülebiliyor. Ustalar, ürünler üzerinden kestikleri kuponları belirtilen adrese yollayarak ürün bazlı puanlar kazanabildikleri gibi yine CRM tabanlı portal sayesinde, portal içerisinde yapacakları işlemlerden de örneğin, sisteme kayıt olma, anket cevaplama, video izleme vb.uygulamalar üzerinden de puanlar kazanabiliyorlar. Yıl içerisinde farklı illerde düzenlediği eğitimler ile ustaları ile buluşan Baumit, artık eğitimlerin dışında düzenli olarak tüm ustaları ile iletişim kurabiliyor olacak.



Dosya Deprem

Depreme karşı dayanıklı yapılaşmada Türkiye ne durumda?

62

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


Türkiye’de 17 Ağustos denildiğinde herkesin aklına ilk olarak aynı şey gelir: Deprem… Çoğumuzun ilk defa depremle tanıştığı 17 Ağustos 1999 tarihinin üzerinden 14 yıl geçti. Peki, bu dönemde depreme nasıl hazırlandık? Türkiye’de 17 Ağustos denildiğinde herkesin aklına ilk olarak aynı şey gelir: Deprem… Bundan tam 14 yıl önce 1999 yılında gerçekleşen Marmara depreminin yaraları sarıldı, acı gerçekler unutuldu. Ta ki 2011 yılındaki Van depremi yaşanıncaya kadar… Türkiye, deprem kuşağı üzerinde yer alıyor. Ülkemizde 81 ilin 55’i birinci derece deprem bölgesinde ve nüfusumuzun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşıyor. Bu yüzden deprem gerçeğini görmezden gelmek yerine onunla yüzleşmemiz gerekiyor. Deprem gerçeğini bundan 14 yıl önce Marmara Depremi ile bir kez daha hatırlamış olan Türkiye’de mevcut binalara bakıldığında durum pek de iç açıcı değil. Yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağında bulunan ve nüfusunun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşayan ülkemizde 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşuyor. Ayrıca konutların yüzde 45’i oturulamaz durumda, 6,5 milyon

konutun acilen yenilenmesi gerekiyor. Yapı Denetim Yasası’ndaki değişiklik ve kentsel dönüşüm ise bu konudaki sevindirici gelişmelerden... 17 Ağustos Marmara Depremi ve 2011 Van depremindeki acıları tekrar tekrar yaşamamak için tüketicilerin de bilinçli olması ve binalarının deprem güvenliğini sorgulaması şart. Çoğumuzun ilk defa depremle tanıştığı 17 Ağustos 1999 tarihinin üzerinden 14 yıl geçti. Peki, bu dönemde depreme nasıl hazırlandık? Depremin hemen ardından hazırlanan deprem çantaları hala evinizin kolayca ulaşılabilen bir yerinde duruyor mu? Oturduğunuz bina depreme dayanıklı mı? Ya binanızın temeli? 7,5 şiddetindeki 99 depreminde 18 bin kişi hayatını kaybetmişti. Bu ölümlerin tamamına yakını göçükler altında gerçekleşti. Ancak deprem kuşağında yer alan bir ülke olmamıza rağmen bugün Türkiye’deki her 100 kişiden 70’i depreme hazırlıksız. Olası bir depremde yeni acılar yaşamamak için deprem konusundaki bilinç artışının

acilen sağlanması ve depreme dayanıklı binaların tercih edilmesi şart. 17 Ağustos depreminin 14. yıldönümünde hazırladığımız ‘Deprem’ dosyasında; BİTÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan, Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazım Yavuz, ÇEBİD Genel Sekreteri Mehmet Zeren, Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Ferdi Erdoğan, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkan Yardımcısı Barış Aydın, THBB Başkanı Yavuz Işık, Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya, Yalçıntepe Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçıntepe, ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Onduline Avrasya Teknik Koordinatörü Atila Gürses ve Türk Ytong Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Erel gibi inşaat sektörünün önde gelen isimlerinin görüşlerini aldık. İşte uzmanların ağzından depreme karşı alınması gereken kararlar ve düzenlemeler…

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

63


Dosya Deprem

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Ferdi Erdoğan, topraklarının yüzde 92’si deprem kuşağında olan Türkiye için su yalıtımının önemine dikkat çekerek; “Toplumda çok bilinmese de depremlerin yol açtığı büyük yıkımların en önemli nedenlerinden bir tanesi herhangi bir yoldan binaya sızan suyun sebep olduğu ‘korozyon’dur” dedi. Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Başkanı Ferdi Erdoğan

Korozyona uğrayan binalar depreme karşı savunmasız Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Ferdi Erdoğan, Türkiye açısından büyük önem taşıyan depremlerin yol açtığı yıkımların en önemli nedenlerinden birinin “Korozyon” olduğunu belirtti ve korozyonun önüne geçilmesi için binalarda su yalıtımı yaptırmanın önemine dikkat çekti. 17 Ağustos depreminin yıldönümü sebebiyle yaptığı açıklamada Erdoğan şunları söyledi: “Herhangi bir yoldan binaya sızan su ya donarak ya da kimyasal tepkimeye girerek paslanmaya, yani korozyona neden oluyor. Korozyon sonucunda da binanın taşıyıcı sistemi zayıflıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 1999 depreminin ardından yaptığı araştırma, yıkımların en önemli nedeninin korozyon olduğunu gösterdi. Depremin ardından incelenen ve yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edildi”. Su yalıtımına sahip olmayan bir binanın, yapımından sonraki 10 yıl içinde taşıma kapasitesinin yarısından fazlasını kaybettiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye genelindeki 19 milyon konuttan 6,5 milyonunun deprem açısından riskli

64

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

bina statüsünde olduğunu söyledi. Ferdi Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizin yüz ölçümü olarak yüzde 92’si, nüfus yoğunluğu olarak yüzde 95’i deprem kuşağında yer alıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre son 58 yıl içinde meydana gelen depremler; 58.202 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, 122.96 vatandaşımızın yaralanmasına ve yaklaşık 411.465 binanın yıkılmasına veya ağır hasar görmesine neden oldu. Şiddetli depremler üretme potansiyeline sahip fay hatları üzerinde bulunan ülkemizde yapılan istatiksel analizler her 8 ayda bir hasar yapıcı deprem meydana geldiğini göstermektedir. Tüm bu rakamlar son derece çarpıcı. Ancak maalesef hayati öneme sahip olan su yalıtımı binalarda zorunlu hale gelmesine rağmen, konuyla ilgili mevzuat henüz hazırlanmadı. Mevzuatın en kısa zamanda hazırlanması, bina güvenliği açısından kritik önem taşıyor”. “Yapıları her yönden gelebilecek suya ve neme karşı koruyarak uzun ömürlü ve dayanıklı olmalarını sağlamak için su yalıtımı olmazsa olmaz bir koşuldur,” diyen Erdoğan, hem yapı hem de yalı-

tım malzemelerinde kalitenin önemine de dikkat çekti. Erdoğan, “Kalitesiz ve standartlar uymayan malzemeler kullanılarak yapılan su yalıtımı uygulamaları ne yazık ki kısa sürede işlevini yitiriyor ve sonuç vermiyor. Dahası, işin uzmanları tarafından yapılmayan uygulamalar da sıkıntı oluşturuyor. Dolayısıyla hem kaliteli malzeme hem de uzman uygulama şart,” dedi. Erdoğan ayrıca, İZODER olarak su yalıtımı malzemelerinde kalite sertifikasyonu sistemi oluşturmak için hazırlıklarının sürdüğünü belirtti. Depremin bir Türkiye gerçeği olduğunu kaydeden Ferdi Erdoğan, Türkiye’de önümüzdeki 20 yılda 6,5 milyon konutun kentsel dönüşüm kapsamında elden geçirileceğine dikkat çekerek, bu sürecin bilinçli yalıtım ve güvenli binalar için bir fırsat olduğunu belirtti. “Yıkılıp yeniden yapılacak binalarının su yalıtımı kaliteli malzeme ve uzman uygulamalar ile gerçekleştirilirse, her deprem sonrasında yaşamaya adeta alıştığımız düşündürücü tabloları engelleyebiliriz,” diyen Erdoğan, depremle ilgili önlemler kapsamında su yalıtımının daha fazla ve daha kararlı bir şekilde gündeme taşınması gerektiğini söyledi.



Dosya Deprem

Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazım Yavuz

Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazım Yavuz, ülkemizdeki 16 milyon çatının depremde oluşabilecek büyük risklere davetiye çıkardığını vurguladı.

ÇATIDER: Binalarda depremi en çok çatılar hissediyor Türkiye’de 17 Ağustos denildiğinde herkesin aklına ilk olarak aynı şey gelir: Deprem… Bundan tam 14 yıl önce 1999 yılında gerçekleşen Marmara depreminin yaraları sarıldı, acı gerçekler unutuldu. Ta ki 2011 yılındaki Van depremi yaşanıncaya kadar… Türkiye, deprem kuşağı üzerinde yer alıyor. Ülkemizde 81 ilin 55’i birinci derece deprem bölgesinde ve nüfusumuzun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşıyor. Bu yüzden deprem gerçeğini görmezden gelmek yerine onunla yüzleşmemiz gerekiyor. Ülkemizdeki konutların 12 milyona yakını gecekondu ve kayıtsız konutlardan oluşuyor. Konut stoğunun yüzde 60’ını 20 yaşın üzerindeki binalar oluşturuyor. Tüm bunlara ek olarak göz ardı edilen hayati bir konu var, o da çatılar… Çatılar bina içinde depremi en çok hisseden kısım. Ve buna rağmen Türkiye’de yaklaşık 16 milyon binanın çatısı depremle yüzleşmeye hazır olma-

66

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

yan, geleneksel uygulama metotları ve malzemelerle yapılmış eski usul çatılar. Çatılar konusunda, kamuoyunu ve sektörü bilinçlendirme amacı ile üretici, distribütör ve uygulayıcı firmaların desteğiyle 11 yıldır faaliyet gösteren Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazım Yavuz, ülkemizdeki 16 milyon çatının depremde oluşabilecek büyük risklere davetiye çıkardığını vurguladı. ÇATIDER Başkanı Yavuz, “Deprem anında güvende olabilmemiz için yapıların temelden çatıya kadar her bölümünün dikkatli projelendirilmesi ve inşa edilmesi gerekiyor. Bu bağlamda depreme karşı dayanıklı bina yapılırken; binanın mimarisi, zemin etütleri, zemin kalitesi, mukavemet ve taşıma hesapları, kullanılacak demir donatı, beton tip ve kaliteleri ile yapı malzemeleri ve inşaat teknikleri çok önemli. Tüm bunlar kadar önemli bir diğer konu ise küçük çaplı

depremlerde bina yıkılmasa bile ciddi can ve mal kayıplarına yol açabilecek çatılar… Çünkü binada depremi en çok çatılar hissediyor, dolayısıyla en çok çatılar etkileniyor” dedi. ÇATIDER Başkanı Yavuz, çatının bütün bir sistem olduğuna dikkat çekerek depremde çatıların davranışı söz konusu olduğunda sadece çatı kaplama malzemelerinin ağırlığının düşünülmemesi gerektiğini belirtti. Yavuz, 2012 yılı başından itibaren inşaatlarda sertifikalı işçi çalıştırılmasının zorunlu hale gelmesi sonucunda çatı ustalarının belgelendirilmesine yönelik olarak ÇATIDER’de düzenlenen kurslarda, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), İŞKUR ve ÇATIDER onaylı Çatı Ustası Belgesi verdiklerini, şimdiyse Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile Türkiye genelindeki 22 meslek okulunda verilecek kurslar için hazırlandıklarını söyledi.



Dosya Deprem

BİTÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan, korozyondan korunmanın tek ve etkili yolu olan su yalıtımının ülkemizde hala binalar için zorunlu olmadığını belirtti. BİTÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan

Daha güvenli binalar için su yalıtımı yaptırın Ülkemizin tarihinde 17 Ağustos 1999, acı bir gün olarak yerini aldı. Binlerce insanımızın ölümüne, binlerce kişinin ise yaralanmasına sebep olan 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden tam 14 yıl geçti. Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER), Türkiye’yi yasa boğan o günden bu güne yeterli önlemlerin alınmadığına dikkat çekiyor. 17 Ağustos depreminde binaların yıkılmasının en önemli nedeninin korozyon yani binalardaki taşıyıcı demirlerinin çürümesi olduğunu belirten BİTÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan, korozyondan korunmanın tek ve etkili yolu olan su yalıtımının ise ülkemizde hala binalar için zorunlu olmadığını belirtti. Karahan, ülkemizdeki binaların yüzde 85’inde su yalıtımı olmadığı düşünüldüğünde ülkemizdeki binaların birçoğunun depremde yıkılma riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. BİTÜDER Başkanı Burhan Karahan, 17 Ağustos depreminden bu yana alınması gereken birçok tedbirin alınmadığını

68

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

belirterek şunları söyledi: “Bir binanın depreme karşı dayanıklı olması için en önemli sigortası su yalıtımı. Su yalıtımı olmayan binaların taşıyıcı sistemlerindeki demirler yıllar içinde korozyona uğruyor. Yani paslanıyor. Yapılan testler de gösteriyor ki su yalıtımsız bir bina 10 yıl içinde taşıma kapasitesinin yüzde 66’sını kaybediyor. Bu da binaların depreme karşı savunmasız kalması anlamına geliyor ve özellikle şiddetli bir deprem karşısında yıkılma riski en yüksek bina grubunu bunlar oluşturuyor. 17 Ağustos Depremi’nin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından 55 bin 651 konut ve işyerinde yapılan araştırmaya göre; bu binaların yüzde 79’u hasarlı bulundu. İncelenen bu binaların yüzde 64’ünde ise su yalıtımı olmadığı için taşıyıcı sistemlerin korozyon nedeniyle paslandığı yani çürüdüğü belirlendi. Bu da gösteriyor ki su yalıtımı güvenli binalar için alınması gereken ilk ve en önemli tedbir.”

Su yalıtımının depreme karşı can ve mal güvenliği için kritik bir öneme sahip olmasına karşın ülkemizde yeterli önemin verilmediğini söyleyen Burhan Karahan, “Türkiye gibi yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağında olan ülkemizdeki binaların yüzde 85’inde su yalıtımı bulunmuyor. Maalesef ülkemizde su yalıtımı hala yasal bir zorunluluk değil. Oysaki su yalıtımı artık yasal bir zorunluluk haline gelerek tüm binalarda uygulanması gerekiyor. Bu konuda Bakanlık nezdindeki çalışmaların bir an önce sonuçlanmasını bekliyoruz. Ayrıca su yalıtımının maliyeti, toplam bina maliyetinin sadece yüzde 3’ü gibi küçük bir bölümünü oluşturuyor. Can ve mal güvenliği sağlayan bu tedbirin ek bir maliyet olarak da görülmemesi gerekiyor. Halkımızı ev alırken mutlaka su yalıtımının olup olmadığını sorgulaması konusunda uyarıyoruz. Ayrıca yeni bina yaptıracaklar da mutlaka standartlara uygun, CE belgeli su yalıtımı malzemeleriyle binalarına su yalıtımı yaptırmalı” diye konuştu.



Dosya Deprem

17 Ağustos 1999 yılında, 20 bine yakın can kaybına, onbinlerce insanın yaralanmasına, yüzbinlerce insanın evsiz barksız kalmasına ve çok büyük maddi kayıplara yol açan Marmara depreminin 14. yıldönümünde, alanında uzman tek kurum olarak Türkiye Hazır Beton Birliği soruyor; Türkiye depreme nasıl hazırlanıyor? Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık

Depreme dayanıklı yapı üretimi için hangi şartlar hayati önem taşıyor? Bugüne kadar, birçok kurum ve sivil toplum kuruluşu deprem konusunda uyarılarda ve çözüm önerilerinde bulundu, deprem şuraları toplandı, sözler verildi, kararlar alındı. Ancak, hala birçok binanın depreme ve dış etkilere karşı dayanıklı olarak inşa edilmesinden çok, fay hatları ve depremler sonrası yapılacak acil kurtarma çalışmaları üzerinde duruluyor. Peki, depreme hazırlığın ilk ve asıl hayati adımını oluşturan depreme karşı dayanıklı yapılaşmada Türkiye ne durumda? Türkiye’de güvenli yapıların inşa edilmesi misyonu ile hareket eden THBB, depremden korkmak yerine depremden korunmak için dayanıklı binalar yapılması gerektiği gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor. Depreme dayanıklı yapıları inşa etmenin yolu, Deprem Yönetmeliğine uygun projelerin, doğru malzemeler ile standartlar doğrultusunda uygulanmasından geçiyor. Ancak, Marmara depreminin ardından Düzce ve Van depremlerinde hasar gören

70

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

yapılardan elde edilen sonuçlar; kullanılan malzemelerin başta beton olmak üzere standardlarına uygun olarak üretilmediğini gösteriyor. Bu tabloyu değiştirmek üzere yola çıkan THBB ile sağlam ve sağlıklı kentleşme adım adım gelişiyor ve ileriye taşınıyor. Depreme dayanıklı yapılar için, tüm malzemelerde olduğu gibi hazır betonun da üretim sürecinin tamamını kapsayacak şekilde denetlenmesi gerektiğini vurgulayan THBB Başkanı Yavuz Işık; “Türkiye nüfusunun %95’i deprem bölgelerinde yaşıyor. Deprem yaşamımızın bir parçası. Depremin nerede ne zaman kaç büyüklüğünde olacağını bilemeyiz ama depreme dayanıklı sağlam yapılar üretebiliriz. Bu nedenle depremin nerede kaç büyüklüğünde olacağı ile ilgili tartışmaların yerine depreme dayanıklı yapıların üretimi ile ilgili çaba sarf etmeliyiz. Türkiye, kentsel dönüşüm ile depreme karşı güvenli ve sağlıklı yapılaşmada önemli bir adım atıyor. Türkiye Hazır Beton Birliği üyelerinin ürettiği,

Kalite Güvence Sistemi Belgeli hazır betonlarla inşa edilen yapılarımız ile depreme her geçen gün daha hazır hale geliyoruz. Avrupa standartlarında üretimin sembolü olan KGS belgeli betonlar ile inşa edilen her yapı, depreme ve dış etkilere karşı dayanıklı ve güvenilir oluyor.” dedi. THBB’nin depreme dayanıklı sağlam yapı üretimi için eğitimler başta olmak üzere çok sayıda çalışma yaptığını da vurgulayan Yavuz Işık, 2013 yılında bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarına başlanacağını sözlerine ekledi. Kalite Güvence Sistemi - Kalite Uygunluk Belgesi dışındaki belgelere sahip hazır beton üreticileri, KGS’nin ciddi şekilde uyguladığı gibi, yılda 1 sistem denetimi ve yılda 3 habersiz ürün denetiminden geçmiyor. Bu nedenle THBB üyesi beton kullanmayanlar mağdur olabilir. Bununla birlikte tüketici, kapsamlı ve ciddi bir denetimden geçmiş olan betonla, diğer kalitesiz, denetlenmemiş beton arasındaki farkı anlama imkanı olmayacağından yanılabilir.



Dosya Deprem

Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Genel Sekreteri Mehmet Zeren

Deprem kuşağına çelik bina çözümü 17 Ağustos depremi, Türkiye’de binaların güvenliğinin sorgulanmasına neden oldu. 17 Ağustos depreminde 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi ise sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 iş yeri de hasar gördü. Deprem kuşağında bulunan Türkiye’nin can ve mal kayıpları yaşamaması için güvenli binalar inşa etmesi gerekiyor. Bu noktada en dayanıklı çözümü, esnekliği ve hafifliği ile çelik binalar sunuyor. Nüfusunun yüzde 95’i deprem kuşağında yaşayan Türkiye’de depremle mücadelede yapı güvenliğinin son derece önemli olduğunu belirten Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Genel Sekreteri Mehmet Zeren şunları söyledi: “Çelik binalarda, yoğun olarak çelik

72

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Nüfusunun yüzde 95’i deprem kuşağında yaşayan Türkiye’de depremle mücadelede yapı güvenliğinin son derece önemli olduğunu belirten ÇEBİD Genel Sekreteri Mehmet Zeren’e göre, çelik binalar deprem bölgeleri için en dayanıklı çözümü sunuyor.

boru ve profil kullanılıyor. Kullanılan çelik boru ve profiller; yüksek dayanımı, esnekliği ve hafifliği sayesinde depreme karşı en dayanıklı inşaat malzemeleri arasında yer alıyor. Taşıma kapasitesinin ağırlığına oranı en yüksek malzeme olan çelik sayesinde güvenli binalar inşa etmek mümkün. Çeliğin hafif olması, aldığı darbelere kırılmadan karşı koyabilmesini sağlıyor. Depremin şiddetini binada azaltacak tek unsurun yapının hafifletilmesi olduğu düşünüldüğünde, çeliğin yapı güvenliği için önemi daha net ortaya çıkıyor. Çünkü yapının kütlesi ne kadar büyük olursa, depremin üzerinde uygulayacağı kuvvet de o kadar büyük olacaktır. Çelik binalar betonarme yapılarla kıyaslandığında yaklaşık 5 kat daha hafiftir. Bu da

binaya deprem yüzünden gelen yükün, 5 kat daha az olması anlamına geliyor.” Çelik yapıların her projede uygulanabileceğini belirten ÇEBİD Genel Sekreteri Mehmet Zeren; “Çelik, sadece konut projeleri için değil okul, öğrenci yurtları, hastaneler, kamu binaları vb. gibi birçok proje için güvenli ve ideal şartları sağlıyor. Kentsel dönüşümle yeniden yapılacak binalarda çelik teknolojisinin kullanımı ülkemizin geleceği için çok önemli bir yatırım olacak. Yeni yapılacak binalarda eğer çelik tercih edilirse depreme karşı daha güvenli binalara sahip olabiliriz. Çeliğin aynı zamanda tamamen geri dönüştürülebilir ve enerji tasarrufu sağlayan özellikleriyle de çevreyi korumak mümkün” diye konuştu.



Dosya Deprem

Türk Ytong Genel Müdürü Gökhan Erel, 17 Ağustos’un 14. yıldönümünde yaptığı açıklamada, “Yüzölçümünün yüzde 90’ı deprem kuşağı içinde yer alan bir ülke olarak, deprem konusundaki bilincimizi artırmamız gerekiyor” dedi. Türk Ytong Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Erel

Depremleri hasarsız atlatacak binalar yapmalıyız 17 Ağustos’un 14. Yıldönümü çevresinde bir açıklama yapan Türk Ytong Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Erel, “Ülkemizin tarihi boyunca yaşadığı en büyük felaketlerinden biri, 17 Ağustos 1999 günü gerçekleşti. Yaşanan büyük deprem felaketi bizlere, Türkiye’nin deprem kuşağı içinde yer alan bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini acı bir şekilde hatırlatmış oldu. Yüzölçümünün yüzde 90’ı deprem kuşağı içinde yer alan bir ülke olarak, deprem konusundaki bilincimizi artırmamız gerekiyor. Öncelikle Türkiye’de sağlam konut bilincinin yerleşmesi gerekiyor. Yaşadığımız 1999 depremi ve sonrasında 2011 yılında gerçekleşen Van depremlerinden özellikle bu dersi almak gerekiyor” dedi. 1999’dan bu yana deprem farkındalığı konusunda ciddi mesafeler kaydedildiğini görüyoruz diyen Gökhan Erel, “Son 10 yıldır inşa edilen yapıların çok büyük bir kısmı deprem açısından doğru şekilde uygulandı. Üstelik devlet yönetmelikleriyle güvenli yapı inşa edilmesi zorunlu hale getirildi. Son dönemde bu kapsamda özellikle kentsel dönüşüm

74

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

projeleri büyük önem taşıyor. Türkiye’deki mevcut yapı stoğunun yaklaşık yüzde 60’ının deprem açısından riskli binalardan oluştuğu ifade ediliyor. Önümüzdeki dönemde bu durumdaki 6,5 milyon adet konutun kentsel dönüşüm projeleri kapsamında ele alınması planlanıyor. Kentsel dönüşüm daha güvenli konutlarla bir hayat sürmeyi mümkün kılarken, inşaat sektörümüze de büyük bir ivme kazandıracak. Biz de Ytong olarak, depreme karşı sağladığımız avantajlar ve fark oluşturan birçok özelliğimiz ile bu projelerde çözüm ortağı olacağız. Yaşam güvencesini garanti altına almak için Türkiye’nin bu sorununu hep birlikte çözmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. Biz Türk Ytong olarak 2013’te 50. kuruluş yıldönümümüzü kutluyoruz diyen Erel; “Bu geçen yarım asır boyunca birçok ilki gerçekleştirirken, özellikle de ısı yalıtımı ile birlikte deprem güvenliğinin önemini anlatmaya çalıştık. Türkiye’nin ısı yalıtımı konusundaki ilk düzenlemesi Ytong katkılarıyla hazırlanırken, yapı standartları anlayışının gelişmesine de

büyük katkılarımız oldu. İnşaat sektörüne ve dolayısıyla ülkemize katkıda bulunmayı bir misyon olarak görüyoruz. Bugün özellikle verdiğimiz eğitimlerle bu misyonumuzu sürdürüyoruz. Sektörel eğitimlerle birlikte orta öğrenimden üniversite seviyesine kadar verdiğimiz eğitimlerle gençlerle buluşuyoruz. Bu eğitimlerde Ytong malzemesinin depreme karşı avantajlarından bahsederken şu detayların altını çiziyoruz. Ytong, başta hafifliği nedeniyle depreme dayanıklı bir malzeme olarak öne çıkıyor. Ytong malzemesinin kuru birim hacim ağırlığı 400 kg/m³’tür. Ytong, hafifliğiyle binaların toplam ağırlığının, dolayısıyla depremde maruz kalacağı kuvvetlerin azalmasını sağlamaktadır. Depremde can kayıplarına sebep olan bir diğer risk, deprem sırasında ve sonrasında çıkan yangınlardır. Ytong A1 sınıfı ‘hiç yanmaz’ yapı malzemesi özelliği ile deprem sonrası çıkacak yangınlarda zehirli gaz açığa çıkarmıyor. Ytong’un ‘hiç yanmaz’ bir malzeme olması yangın kaçış koridorlarında da tercih edilmesine neden oluyor” açıklamasında bulundu.



Dosya Deprem

Yalçıntepe Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçıntepe, “Türkiye’de konut alan kişilerin yaklaşık yüzde 80’i ev satın alırken veya kiralarken binanın deprem güvenliğini araştırmıyor. Oysa deprem gerçeği şakaya gelmeyecek bir konu. Bu yüzden konut satın alırken önce depreme karşı dayanıklı olup olmadığı sorgulanmalı” dedi.

Yalçıntepe Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçıntepe

Depremde büyük acılar

yaşamamak için oturacağınız evi iyi seçin! İnşaat sektöründe 25 yıldır pek çok projeye imza atan Yalçıntepe Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçıntepe, 17 Ağustos Marmara depreminin yıldönümünde açıklamada bulunarak; “Türkiye’de konut alan kişilerin yaklaşık yüzde 80’i ev satın alırken veya kiralarken binanın deprem güvenliğini araştırmıyor. Oysa deprem gerçeği şakaya gelmeyecek bir konu. Bu yüzden konut satın alırken projenin ve dairenin özellikleri, dış görünüşü ve sosyal donatılarından önce depreme karşı dayanıklı olup olmadığı sorgulanmalı. Binanın balçık mı, kum mu yoksa kaya zeminde mi olduğu öğrenilmeli. Proje henüz inşaat aşamasındaysa zemin raporuna da bakılabilir. Ardından proje de aynı titizlikle incelenmeli. Binanın tekniğine uygun yapılması, çok iyi bir statik pro-

76

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

jeye sahip olması gerekiyor. Zeminin sağlamlığı ve binanın Deprem Yönetmeliği’ne uygun olması hayati önem taşıyor” dedi. Yapı Denetim Yasası’nın 2011 yılına kadar sadece 19 ili kapsadığını belirten Mehmet Yalçıntepe, “Türkiye’deki 81 ilin 55’i Birinci Derece Deprem Bölgesi’nde yer alıyor. Sadece bu bilgi bile alarm durumuna geçmemiz için yeterli. Depremin oluşturacağı hasarları en aza indirmek için inşaat firmaları, mühendis ve mimarlardan halkımıza kadar herkese bir rol düşüyor. Dayanıklı yapılar inşaat etmek ve halkımızı depreme karşı bilinçlendirmek gerekiyor. Ülkemizdeki ortalama bina yaşı 50. Tabi bu rakam inşaatların kalitesine ve güvenilirliğine göre değişiyor. Bu nedenle güvenilir firmalardan,

mümkün olduğu kadar yeni projeleri tercih etmekte fayda var.” şeklinde konuştu. 99 depreminde resmi kayıtlara göre 18 bin kişinin hayatını kaybettiğini söyleyen Mehmet Yalçıntepe, 2011 yılında yaşanan 7,2 şiddetindeki Van depreminde de yine maalesef binlerce kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Yine 2011 yılında Japonya’da yaşanan depremin ise 9 şiddetinde olduğunu ifade eden Yalçıntepe, “Japonya depreminde yıkılan binalar, enkaz altındaki insanlar gibi tablolarla karşılaşılmadı. Binalar sapasağlam ayakta kaldı. Tek zararı deprem sonrasında oluşan tsunamiden gördüler. Bu nedenle Japonya depreme dayanıklı binalarıyla ülkemiz için çok iyi bir örnek” dedi.



Dosya Deprem

Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, “Deprem denildiğinde halkımızın gözünde maalesef yıkılmış binalar canlanıyor. Oysa binalarımız depreme dayanıklı, Deprem Yönetmeliği’ne uygun inşa edilmiş olsa böyle üzücü tablolarla karşılaşmayacağız. Bu konuda Japonya bize en güzel örneklerden biri…” açıklamasında bulundu.

Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara

Konut satın alırken ilk önce deprem güvenliğini sorgulayın Yakın geçmişimizdeki en şiddetli deprem olan 17 Ağustos 1999 depreminin 14’üncü yıl dönümünde vatandaşlara, inşaat sektörüne ve kamu otoritelerine seslenen Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, “Deprem denildiğinde halkımızın gözünde maalesef yıkılmış binalar canlanıyor. Oysa binalarımız depreme dayanıklı, Deprem Yönetmeliği’ne uygun inşa edilmiş olsa böyle üzücü tablolarla karşılaşmayacağız. Bu konuda Japonya bize en güzel örneklerden biri… 99’da yaşadığımız deprem 7,5 şiddetindeydi ve maalesef yıkılan binalar yüzünden ciddi kayıplar verdik. Geçen yıl Japonya’da yaşanan depremin şiddeti ise 9 ve o depremde binalar sapasağlam ayakta kaldı. İnsanlar binalardan değil, çoğunlukla tsunamiden zarar gördü.” dedi. Ülkemizde 81 ilin 55’inin Birinci Derece Deprem Bölgesi’nde bulunmasına kar-

78

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

şın Yapı Denetim Yasası’nın 2011 yılına kadar sadece 19 ili kapsadığını hatırlatan Kara, yakın zamana kadar mühendislik, mimarlık hizmetlerine gereken önemin verilmemesinin deprem önlemlerinin ülkemizdeki yetersizliğini ortaya koyduğunu vurguladı. Kara, depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolunun depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı eğitmek olduğunu vurguladı. Marmara depreminin hem sektördeki standartları hem de tüketicilerin bilinç düzeyini artırdığını söyleyen Kara, tüketicileri estetik değerlerden çok statik değerleri sorgulamaları gerektiği konusunda uyardı. Ortalama bina ömrünün 50 yıl olduğunu ifade eden Kara, mümkün olduğu kadar yeni binaların tercih edilmesi gerektiğini de vurguladı. “Yapı güvenliğini sağlamak yapıların üretim sürecinde doğru bir mühendis-

lik hizmetiyle başlar. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatıdır.” diyen Kara, yapı denetiminin sağlıklı işlemesinin önemine dikkat çekti. Kentsel dönüşümün deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye’de çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Kara, “Ancak kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı. Yerinde imar artışıyla yapılmaya çalışılan kentsel dönüşüm başarısız olur. Kentleri uzun vadede geri dönüşü mümkün olmayan hatalara sürüklememek için kentsel dönüşüm; yolu, altyapısı, yeşil alanı ile daha kapsamlı, planlı ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olarak ele alınmalı. Ayrıca devlet ve yerel yönetimler daha etkili ve yönlendirici rol oynamalı.” diye konuştu.



Dosya Deprem

İstanbul Vali Yardımcısı Günay Özdemir, düzenlediği basın toplantısında depreme karşı “Bir Saat Bir Hayat” kampanyası ile İstanbul halkını güvenli yaşam eğitimlerine katılmaya davet etti.

“Bir hayat için bir saatinizi eğitime ayırın” İstanbul Valiliği, depreme karşı halkın bilinçlendirilmesi, kent ve toplumun afetlere hazır ve dirençli hale getirilmesi amacıyla “Bir Saat Bir Hayat” temalı bir kampanya başlatıyor. İstanbul Valiliği’nce, depreme karşı halkı bilinçlendirerek ve katılımlarını sağlayarak muhtemel can ve mal kayıplarını en aza indirgeyecek çalışmaların hız kesmeden sürdürüldüğünü, bu kapsamda “Bir Saat Bir Hayat” temalı yeni bir kampanyanın başlatıldığı açıklandı. Vali Yardımcısı Günay Özdemir kamuoyunu “Bir Saat Bir Hayat” kampanyası hakkında bilgilendirmek ve daha fazla insanın eğitim almasını sağlamak için kapsamlı bir iletişim kampanyası yürütüleceğini ifade etti.

DEPREME KARŞI “BİR SAAT BİR HAYAT” “Bir Saat Bir Hayat” kampanyası, bireylerin ve kurumların afetlere karşı alabilecekleri önlemler hakkında bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri ile toplum genelinde güvenli yaşam kültürünün oluşmasına katkı sağlama-

80

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

yı amaçlıyor. Ayrıca acil durum karşısında mevcut müdahale kapasitesini harekete geçirerek, bireyin kendi kendine yardım etme becerisi geliştirmesini destekliyor. Eğitimler, modern afet yönetiminin dört evresi için (zarar azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme) hazırlığı kapsayacak şekilde tasarlandı. Afetlerle ilgili temel kavramlar, İlk 72 saat için hazırlık ve olası bir deprem anındaki doğru davranış şekilleri ile birlikte kendi yaşam çevremizden başlayarak alacağımız küçük önlemlerin zarar azaltmadaki öneminin aktarılması ve afetlere dirençli toplumların oluşturulması eğitimlerin konuları arasında yer alıyor.

BİR SAAT EĞİTİMLE BİR YA DA BİRDEN FAZLA HAYAT KURTULABİLİR! İstanbul Vali Yardımcısı Günay Özde-

mir “bir saatle bir ya da birden fazla hayatın kurtulma şansının olabileceğini belirterek depreme karşı “Bir Saat Bir Hayat” eğitimlerinin 3 seviyeden oluştuğunu kaydetti. Birinci seviye eğitimde; bireye afet öncesi, sırası ve sonrası için hazırlık konusunda farkındalık kazandırmak, İkinci seviyede; hazırlık konusunda bilgi ve beceri kazandırmak, Üçüncü seviyede; yerel afet gönüllüsü oluşturmak yani katılımcıların kentsel hazırlık ve hafif arama kurtarma çalışmalarını yapacak beceriye ulaşması hedefleniyor. Anaokulundan yerel yöneticilere kadar toplumun tüm kesimlerini kapsayan eğitim programları görsel sunum ve interaktif olarak gerçekleştiriliyor” açıklamasını yaptı. Basın Toplantısına İstanbul İl AFAD Müdürü Gökay Atilla Bostan ile İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktör yardımcısı Fikret Azılı da katıldı.



Dosya Deprem

“Kötü yapı stoğunun değişiminde süreç hızla ilerlemeli”

Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya

Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya, Cumhuriyet tarihimizin en büyük doğal afetlerinden biri olan Marmara Depremi’nin 14 yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, depremin bir Türkiye gerçeği olduğunun altını çizdi ve depremin yıkıcı etkilerinden kurtulmanın önceliği-

nin güvenli binalar inşa etmekten geçtiğini belirtti. Kentsel Dönüşüm çalışmalarının önemine dikkat çekti. Dumankaya sözlerine şöyle devam etti. “Depremde hayatını kaybeden binlerce vatandaşımızı anıyor, ailelerinin ve yakınlarının tazelenen acılarını paylaşıyorum. Umudum ve dileğim, bu ve benzeri acıların bir daha yaşanmaması. Ülkemiz coğrafi konum olarak şiddetli depremler üretme potansiyeline sahip fay hatları üzerinde bulunuyor. Başta İstanbul olmak üzere tüm şehirlerimiz dünyanın deprem riski en yüksek kentleri arasında yer almaktadır. Bu sebeple depremlerden en az hasarla çıkabilmek için toplumun her kesimine büyük sorumluluklar düşüyor. İstanbul’daki binaların yüzde 50’si 30 yaşını aşmış. Nitelikli konut çok az. Var olan konutların 4/3’ü ise niteliksiz ve depreme dayanıklı değil. Bu tablo bize adeta bir saatli bombanın üzerinde yaşadığımızı gösteriyor. Kötü yapı stoğunun değişiminde süreç bundan sonra hızla ilerlemelidir. Söz konusu olan seçilmiş ilçelerde başlayan çalışmalar bir sistem içinde hızlıca diğer ilçeler için de uygulanmalıdır. Kentsel dönüşüm konusunda İstanbul ve Türkiye’de bir seferberlik ilan edilmelidir. Tüm ilgili kurum ve kuruluşlar bu dönüşüme destek vermelidir.

“Su yalıtımı mevzuatı hızla tamamlanmalı” ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, 17 Ağustos depreminin yıldönümünde yaptığı açıklamada su yalıtımı yapılmayan binalardaki tehlikeye dikkat çekti. Su yalıtımı olmayan binaların, depremde yıkılmaya davetiye çıkardığını belirten Turan yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yapıya sızan su, yapıların taşıyıcı kısımlarındaki donatıları korozyona yani diğer bir deyişle paslanmaya uğratır. Böylece binanın yük taşıma kapasitesi ciddi miktarda düşer, beton bütünlüğünün bozularak çatlak ve kırılmalara neden olur. Su yalıtımı olmayan binalarda da taşıyıcı sistemdeki demirler 10 yıl sonra taşıma gücünün yüzde 66’sını kaybeder. Bu da bir deprem sırasında binaların yıkılmasının en önemli nedenidir. Depremlerde meydana gelen can kayıpları ve çok ciddi maddi kayıpların önüne su yalıtımıyla geçmek mümkündür.” İstanbul’da depremin ardından incelenen 55 bin 651 konut ve iş yerinin % 79’unun hasarlı bulunduğunu ve bu binaların % 64’ünde de su yalıtımı olmadığı için depremde yıkıldığını belirten ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, su yalıtım mevzuatına da dikkat çekti. Turan “Binalarda su yalıtımının zorunlu hale gelmesine rağmen bu konudaki mevzuatın henüz tamamlanmamış olması beraberinde büyük bir risk getiriyor. 17 Ağustos’ta yaşadığımız türden bir afetin tekrar yaşanmaması için ilgili mevzuatın hızla hazırlanması güvenliğimiz için büyük önem taşıyor” dedi.

82

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan


“Halen almamız gereken yol var”

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Ankara Başkanı, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkan Yardımcısı Barış Aydın

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Ankara Başkanı, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkan Yardımcısı Barış Aydın, yetersiz donanımdaki binalar nedeniyle 17 Ağustos depreminde binlerce vatandaş kaybetmenin acısını dün gibi yaşadıklarını belirterek, “Bu deprem sonrası alınan ders yeni binalarda güvenli yapıyı ön plana

çıkardı. Şimdiki yapılar eskilerine göre çok daha sağlam ve güvenli ancak yeterli değil. Halen almamız gereken yol var” dedi. Barış Aydın, deprem kuşağında bulunan Türkiye’nin can ve mal kayıpları yaşamaması için dünya standartlarının üstünde güvenli binalar inşa etmesi gerektiğini söyledi. Aydın, bu acıyı aradan yıllar geçmesine karşın halen dün gibi yaşadıklarını, 17 Ağustos tarihinin güvenli yapılar için bir ikaz niteliği taşıdığını ifade ederek, şunları söyledi: “Aradan geçen 14 yılda çok şey değişti. Türkiye’de yeni yapılan binaların önemli bölümü artık eskisi gibi bir kepçe darbesi ile yıkılacak türden değil. Çünkü bu büyük deprem Türk milletine ders oldu. Alınan ders yeni binalarda güvenliği ön plana çıkardı. Bu deprem öncesi binalarda metrekareye gelen demir miktarı belki 15 kilo bile değilken şimdi yapılan binalarda metrekareye düşen demir miktarı 50 kilo yani eskisinden 4 kat daha fazla. Eski yapılarda C5 seviyesinde kolayca yıkılabilen betonlar vardı. Şimdi ise C30 betonlar kullanılıyor. Bunlar vur vur yıkılmaz türden. Barış Aydın, şu an yapıların eski yapılara göre çok daha sağlam ve güvenli olduğunu ancak bunu yeterli bulmadıklarını kaydederek, “Halen almamız gereken yol var. Çünkü bir insanın canı her şeyden daha kıymetli. 7-8 şiddetindeki depremlerde bile Japonya’da olduğu gibi insanların burnunun bile kanamaması gerekiyor” dedi. Aydın, bina güvenliğinde bu başarıyı yakalamak için müteahhitlik sektörünün disiplin altına alınması gerektiğini de vurguladı.

“Artık binalara farklı bir gözle bakıyoruz” Türkiye’nin önde gelen çatı kaplama ve su yalıtım sistemleri üreticisi Onduline Avrasya Teknik Koordinatörü Atila Gürses, yıkılıp yeniden yapılan binalarda sorunlar giderilse de, strüktürü sağlam olan binaların da baştan aşağı incelenmesinin gerektiğine dikkat çekti. Binalar sağlam olsa da ne ile kaplanıldığı bile bilinmeyen çatıların, depremden en çok etkilenen bölüm olduğunu söyleyen Gürses şöyle konuştu: “Deprem sonucunda oluşan can kayıplarının önemli bir bölümü çöken çatılardan ve çatıdan düşen malzemelerden kaynaklanıyor. Türkiye’deki 20 milyonluk konut stokunun önemli bir bölümünün çatısı depremle yüzleşmeye hazır olmayan, geleneksel uygulama metotları ve malzemelerle yapılmış eski usul çatılar.” 17 Ağustos depreminden sonra pek çok şey değiştiğine dikkat çeken Atila Gürses, “Artık binalara farklı bir gözle bakıyoruz. Binalarda salon salomanje arayışı yerini, strüktüre bıraktı. Ancak bilinçlenmemizin istenen düzeye gelmesi için yapının her bir bileşeninin ve hareketli mobilyaların deprem etkisi karşısındaki davranışlarını dikkate alarak gereken tedbirleri almalıyız” dedi. Gürses, acı kayıplar yaşamamak için depremi bir afet değil gündelik hayatın bir parçası olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.

Onduline Avrasya Teknik Koordinatörü Atila Gürses

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

83


Schneider Electric’ten

‘hepsi bir arada’ bina yönetimi Enerji yönetimi alanında dünya çapında uzman Schneider Electric, bina kontrolü, yönetimi, verimliliği ve güvenliği gibi farklı alanlardaki uzmanlıklarını yeni iş kolu olan EcoBusiness’te aynı çatı altında buluşturdu. Bütünleşik çözümleriyle binalardaki enerji tüketimini azaltan EcoBusiness, entegrasyonu kolay, güvenilir, sürdürülebilir ve işletme maliyetlerini düşüren bir bina yönetimi sunuyor. Enerji yönetimi alanında dünya çapında uzman Schneider Electric, enerji verimliliğini ön planda tutarak her türlü bina tipine uygun çözüm senaryoları sunacağı yeni iş kolu EcoBusiness’i tanıttı. Schneider Electric, EcoBusiness ile farklı alanlardaki uzmanlıklarını bir araya getirerek, endüstriyel binalardan veri merkezlerine, ticari binalardan konutlara kadar her segmentteki bina mimarisine özel çözümler geliştiriyor. EcoBusiness, kullanıcılara bina kontrolü, yönetimi, verimliliği ve güvenliği konularındaki ihtiyaçlarını tek bir markayla karşılayarak, binaların enerjiyi verimli kullanabildikleri ve yatırım maliyetini uyumlu olmayan sistemlere göre çok daha hızlı çıkarabilen çözümler sunuyor.

84

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Bütünleşik çözümleriyle binalardaki enerji tüketimini azaltan EcoBusiness, iş ortaklarına, bina sahiplerine ve işletmecilere büyük kolaylıklar sağlıyor. EcoBusiness çatısı altında yenilenebilir enerji çözümleri, enerji ölçümleme ve kontrol sistemleri, aydınlatma ve bina otomasyonu, kartlı geçiş sistemleri, HVAC kontrolü, hız sürücüleri, yapısal kablolama çözümleri ve adreslenebilir acil aydınlatma sistemleri gibi binaya özel geliştirilen hizmetler yer alıyor. Schneider Electric Türkiye EcoBusiness İş Kolu Genel Müdür Yardımcısı Özkal Güner, yeni iş koluyla ilgili yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Schneider Electric olarak, bina ve tesis kontrollerinde eski yöntemleri bir kenara

bırakmanın zamanı geldiğini düşünüyoruz. Verimliliğin ön planda olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu anlayışla geliştirdiğimiz yeni iş modelimiz EcoBusiness ile enerjinin verimli kullanıldığı, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve birbiriyle uyumlu alt sistemlerin kolaylıkla entegre edilebildiği, güvenli akıllı bina yönetimi çözümlerini pazara tek çatı altında sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Binaya özel çözüm mimarileri içeren EcoBusiness çözümlerimizle aydınlatma otomasyonundan HVAC sistemlerine, kartlı geçiş sistemlerinden enerji izleme ve kontrolüne kadar uzanan geniş bir yelpazede özgün çözümler sunarak beklentilerin de ötesine geçmeyi hedefliyoruz.”



Pazarola

Prof: Dr. İsmail Kaya ismailkaya@gmail.com

Prof. Dr. İsmail Kaya, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Anabilim Dalı Başkanıdır. Kendisine ismailkaya@gmail.com adresinden ulaşılabilir. Başka yazıları için, http://pazarola.blogspot.com, http://pazarlamabitanedir. blogspot.com ve http://pazarlamazekasi.b logspot.com blogları ziyaret edilebilir.

86

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Antibiyotik Sembiyotik Kelime ve kavramlarla düşünüyoruz. Pazarlamacılar da dil ve kelimelerle yakından haşır neşirler. Lisanına ve dillerine hakim olabildikleri ölçüde başkalarını kontrollerine alabiliyorlar. Pazarlama bir bakıma, muhatabını kendi diliyle düşündürüp, konuşturabilmek becerisi... Pazarlamada etkili (sihirli) kelimeler üzerine nice liste ve kitaplar var. Markalar da belli kelimeleri sahiplenip zihinlere girmenin peşindeler. Kelimeler bir araya geldiklerinde de derin ve zengin kavramlar ortaya çıkıyor. Mesela, antibiyotiğin öldürücülüğünü biliyoruz. Toplumun antibiyotik manyağı haline getirildiğini de... Paraziti, sırtından geçinmeyi de, zararlı bir şey olarak biliyoruz. Amma, sembiyotik nedir bunu bilen pek az. Halbuki, içlerinde en asili, en insanîsi bu... İnsan, bitki, hayvan farketmiyor, birlikte yaşayan canlılar arasındaki karşılıklı ilişkiler ya nötr, ya parazitik, ya antibiyotik ya da sembiyotik nitelikte oluyor. (Toplumlar ve milletler arasındaki ilişkiler de böyle.) Uzun yıllardır pazarlamayı, iki taraf arasında, alan-satan, sunan-sunulan düzleminde, antibiyotik bir gözle anlayıp anlattılar. Şimdilerde manzara biraz değişiyor. Antibiyotik ilişkilerde, bir taraf kazanırken, diğeri kaybediyor. Pazarlamacı müşteriyi avlıyor, cebindekini alıyor, karşılığında bir hayal, sahte bir mutluluk, parlak bir imaj bırakıp, yeni müşterilere yöneliyordu. Pazarlamayı ifade için olta, hoparlör, yazarkasa türünden semboller kullanılıyordu. Kazanmak için yok edecek, rakibe ve müşteriye fırsat vermeyecek, malı götüreceksin deniyordu. Şükür ki, pazarlama camiasında bazıları, pazarlamanın sembiyotik bir temele dayandığında daha hoş olduğunun farkına varmaya başladılar. Pazarlama 1.0, pazarlama 2.0, pazarlama 3.0 gibi yeni terim ve yaklaşımlar da konuşulur oldu. Sembiyotik ilişkide, ilişkinin yönü, şekli, konusu, değişkenleri, fırsatları vs. itibariyle iki taraf birbirine güç katıyor, toplamda ikisi de kazanıyor ve mutlu oluyor. İyi bir pazarlamacı olmak için, birilerini zorlamak, köşeye sıkıştırmak, şaşırtmak, elindekini çaktırmadan kapıp almak, sömürmek gerekmiyor. Karşılıklı yararları düşünmek, müşterilere insan gibi yaklaşmak, kendisi için yapılmasını istediklerini yapmak, kendisine yapılmasını istemediklerinden sakınmak yetiyor. Pazarlama, iyi insan olmak sanatıdır, derken biraz da bunu kastediyoruz.



Hakem aranıyor!

Denge

M. Ali Özbudun mehmetali.ozbudun@tg.com.tr

88

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Önce darbe, sonra katliam. İhaleyi alan gereğini yapıyor. Şimdi mi? Şimdilerde, Mısır’a mazbut bir hakem aranıyor. Firavunları yemleyen küresel hegemonlar, fırsatı hiç kaçırmıyor. Diyorlar ki: -Bu böyle gitmez. Uzlaşmaktan başka çareniz yok. Size bir hakem lâzım. Hem de acilen! Aslında, bu açıdan bakıldığında, başta Suriye ve Irak olmak üzere, tüm Orta Doğu’ya “hakem” lâzım. Peki.. Hakemi meşru ve zaruri kılan kaotik ortamdan, kim ya da kimler sorumlu? -Rivayet muhtelif! Rivayet muhtelif olunca, kaos ve kargaşa tırmanıyor, hakeme duyulan ihtiyaç daha da kuvvetli bir biçimde kendini hissettiriyor. Anlayacağınız, her şey dengi dengine. Davul, ezilenlerin sırtında, tokmak hakemde. *** Hakem denildiğinde, her nedense, yıllar önce dinlediğim bir kıssayı hatırlarım. Kral, filozofa sual eder: -Bölgemde egemen olmak için ne yapmalıyım? Filozof, cevap verir: -Sürekli ihtilaf çıkar. Mevcut anlaşmazlıkları körükle.. Biraz durakladıktan sonra, ilave eder: -Hakem ol, fakat tüm çözüm yollarını tıka! Kralın, amaçlarına ulaşmak bakımından ne kadar muvaffak olduğunu bilmiyoruz. Ne var ki.. Görülen lüzum üzerine hakemliğe soyunan emperyalizm, “işbirlikçi monarklara ve diktatörlere” şu mesajı çok net bir biçimde defalarca iletmiş: -Bu ülke, sizden sorulur; Siz de, bizden sorulursunuz. Anlaştık mı? Eğer böyle bir senaryo geçerliyse, zarlar cıvalıdır, hakeme yakın olmaktan başka bir alternatifiniz yoktur. *** Gelelim hakemin performansına.. Beyaz Adam, “Saddam’ı getirin, demokrasiyi götürün!” demişti, ama bir türlü olmadı. Sadece Irak’ta değil, bir dizi Orta Doğu ülkesinde, “pizza ve hamburger zinciri” kurar gibi, “demokrasi zinciri” kurulamayacağı anlaşıldı. Bölgenin egemenleri, değişen konjonktüre paralel olarak bir takım yeni pozisyonlar almaya başladı. Mesela.. Saddam sonrasında, komşu ülkelerin monarkları ve elitleri, bürokratlarını uyarıyormuş: -Süper güçlerle iyi geçinin, yoksa bize de demokrasi gelir. Aman ha! Farkında mısınız? Mısır’ın tepesine çöreklenen firavunlar da, böylesine iğrenç reflekslerle hareket ediyor. Anlaşıldığı kadarıyla, bu coğrafyada işler böyle yürüyor. *** Dolayısıyla.. Orta Doğu coğrafyasının, geçmişte olduğu gibi, şimdi de “emperyalizmin laboratuvarı ya da akvaryumu” gibi kullanıldığını söylersek, herhalde abartmış olmayız.



Sundance Residences & Boutique Hotel, Deck Uygulması Tamamlandı

90

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


Sundance Residences & Boutique Hotel projesinde bölgenin iklim şartları göz önünde bulundurularak yalıtıma her an müdahale edilebilecek Support yüzer döşeme ayakları ve ısıl işlem teknolojisi ile zorlu iklim şartlarına karşı güçlendirilmiş Novawood Thermowood Dişbudak ürünleri tercih edildi. Bozatlı International’ın yıllardır süregelen turizm, otel işletmeciliği ve inşaat sektöründeki tecrübeleri ışığında, yüksek kalite ve hizmet güvencesiyle hayata geçirilen Sundance Residences

& Boutique Hotel, Bodrum’da seçkin konut projeleri gerçekleştirmiş Avrupa Nostra ödüllü Mimar Dr. Mehmet Alper’in mimari imzası ve Arketipo Design’in iç mimari imzasını taşıyor. Projenin gün batımı terasında bölgenin iklim şartları göz önünde bulundurularak yalıtıma her an müdahale edilebilecek Support yüzer döşeme ayakları ve ısıl işlem teknolojisi ile zorlu iklim şartlarına karşı güçlendirilmiş Novawood Thermowood Dişbudak ürünleri tercih edildi. Farklı kotlarda locaların tasarlanmış olduğu projenin kot farkları Support Yüzer Döşeme Ayakları ile sağlanıp yalıtım katmanına her an müdahale edilebilmesi amaçlandı. Bölgenin iklim şartları dikkate alınarak termal modifikasyon sonucunda, her türlü hava koşullarına, çürümeye, mikroorganizmalara ve haşerelere karşı direnci maksimum seviyeye getirilmiş olan Novawood Thermowood Dişbudak Deck ürünlerinin kullanıldığı projeye uygulamacı kimliği ile katkıda bulunan Nupel Flooring, Support yüzer döşeme

ayakları ve Novawood Thermowood uygulamacı bayii, Düzayak sabit kotlu yüzer döşeme ayaklarının ise Avrupa yakası satış ve uygulama bayiidir. Günümüz inşaat sektörünün kalite ve konfor beklentisi, teknolojinin de yetişilemeyecek hızdaki gelişimiyle oldukça artmıştır. Bu sebeptendir ki doğru ürünün doğru alanda, doğaya da saygıyı göz ardı etmeden maksimum görsel ve dayanımsal nitelikte kullanımı son kullanıcı için en önemli değerlendirme noktası olmuştur. Sektörün bu ihtiyacını kurucu ve çalışanlarının uzun soluklu kuruluş öncesi çalışmalarıyla karşılayabilecek konum ve yapıya sahip olacak biçimde oluşturulan Nupel Flooring, Ülkemizde Yüzer Döşeme Ayakları Uygulamalarını faaliyet konusu olarak belirleyen ilk firma olarak kuruluşundan bu zamana kadar geçen altı aylık süreçte Mark Antalya Avm, Ankara Koza Loft,Palmarina Bodrum, İTÜ Arı Teknokent, Tuzla İş GYO Konutları gibi önemli projelere imza atmış olup çalışmalarına bu doğrultuda devam etmektedir. YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

91


Mutfağınızın parlayan yıldızı;

Vanucci Platino ı n markas le e g e d n e ın ö mutfaklar utfaklarda şıklık v ı c lı a z ö G m yor. Platino ile rada sunu a Vanucci, ir b i iğ ell fonksiyon

Parlak lake dokusuyla mutfaklara ışıltılı ve estetik bir görsellik kazandıran Vanucci Platino, desenlerindeki özel el işçiliği sayesinde mutfak mobilyasında fark arayanlara özel bir alternatif sunuyor. Çeşitli renk alternatifleri de bulunan Platino, yenilikçi ve fonksiyonel özellikleriyle hayatı kolaylaştırmak için oluşturuldu.

PLATINO İLE MUTFAKLARIN KAPISI IŞILTI BİR DÜNYAYA AÇILIYOR Dolap kapaklarında parlak lake üzerinde el işçiliği kullanılarak tasarlanmış, birbirini ta-

92

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

kip eden desenlerin yer aldığı Platino; akrilik, granit, mermer gibi farklı tezgah çeşitleriyle de uyumlu bir tasarıma sahip. Vanucci mutfaklar, “dokun-aç” elektrikli mekanizmasıyla, dolapların ve çekmecelerin kullanımına da büyük bir rahatlık getiriyor. Kapaklar, ellerin dolu ya da kirli olduğu durumlarda dahi tek bir dokunuşla açıp-kapama sistemine sahip. Modern ve minimalist çizgileriyle dikkat çeken Platino serisinde, parlak grafitten, parlak koyu kahveye, parlak siyahtan parlak fildişine kadar geniş renk seçenekleri de mutfaklar için en ideal seçimleri oluşturuyor.



Banyonuzdaki moda,

Creavit Vera “Banyo bu tarafta” mottosu ile banyo modasının öncülüğünü yapan Creavit, “Vera Banyo Mobilyası” ile banyoları tasarımla buluşturuyor.

Gün geçtikçe alışkanlıklar değişiyor ve insanlar evlerini güzelleştirmeye banyolarından başlıyor. Modern banyoların vazgeçilmezi banyo mobilyaları evlerin kimliğini değiştirirken, banyolar evlerin cazibe noktalarına dönüşüyor. Stil sahibi kadının gözdesi Creavit Banyo Mobilyası içinden hiç çıkmak istemeyeceğiniz banyolar oluşturmak için çalışıyor. Creavit Vera

94

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Banyo Mobilyası kişiye özel çözümleriyle evinizin konforunu banyonuza taşıyor. Creavit Vera Banyo Mobilyası boy dolabı, aynalı üst modül ve akrilik lavabolu alt modülden oluşuyor. Özgün tasarımıyla banyoda konfor arayanların tercihi Vera Banyo Mobilyası, işlevsel, fonksiyonel ve ergonomik kullanımıyla öne çıkıyor. Tasarımın gücü özellikle lavabonun formunda kendi-

ni gösteriyor. Gövde ve kapaklarında yeşil, beyaz ve cappucino lake renk seçenekleri bulunan takımın uygun Creavit armatürlerle kullanılması öneriliyor. Kullanışlılığıyla da fark oluşturan takımın 90 cm ve 120 cm’lik farklı ebat seçenekleri bulunuyor. Tüketicisini dinleyen marka Creavit, her ihtiyaca uygun çözümleriyle banyo modasının öncüsü oluyor.



Seramik’te kadınlar için zarif, erkekler için sert hatlar Bien; beğeni toplayan serilerini, kadınların ve erkeklerin zevkine hitap edecek şekilde, birbirinden farklı tarzlarda tasarladı.

Moda, yemek, alışveriş gibi pek çok konuda olduğu gibi dekorasyon konusunda da kadın ve erkeğin beğenileri bazı farklılıklar gösteriyor. Seramik sektörünün yenilikleriyle öne çıkan firması Bien, bu farklılıkları göz ardı etmeyip; İnci, Eramosa, Fracture ve Alto adlı serilerini hem kadınlar hem de erkekler için ayrı renklerde ve formlarda tasarladı.

İNCİ: ASALETİN VE ZARAFETİN ADI İnci serisi, hem erkeklerin beğenisine hitap edecek siyah renkte, hem de

96

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

kadınların zevkini yansıtacak, banyolara duru bir görünüm kazandıracak beyaz renkte üretiliyor. Siyah ve beyaz renk seçenekleriyle, incinin güzelliğini yansıtan seri, mekânlarında asillik ve zarafeti yansıtıyor. 30x80 cm ebadında üretilen İnci serisi, siyah ve beyazın şıklığını yaşam alanlarına taşıyor. 2012 yılında seriye yeni eklenen 30x80 ebatlardaki Gül ve Damla dekorlar ise seri ile mekân bütünlüğünü tamamlıyor. İtalya’nın, dünya çapındaki saygın kuruluşlarından biri olan “Como Kültür Departmanı Avrupa Tasarım Kuruluşla-

rı Bürosu” tarafından düzenlenen A’ Design Awards ‘da katıldığı 5 tasarımıyla da ödüle layık görülen Bien; Yapı-İnşaat Malzeme ve Sistemleri kategorisinde “İnci” ile yarışmadaki en yüksek ödül olan Platin A’ Design Ödülü’ne layık görüldü.

FRACTURE: SIRADIŞI BİR TASARIM Cam kırıklarının büyüsünü yansıtan pırıltılı görünümüyle kadınların gönlünü fetheden Fracture serisi, dokusundaki geometrik şekillerle de erkeklerin ter-


cihi olacak. Fracture serisi, serbest geometrik formu ve sıra dışı çizgileriyle cam kırıklarının büyüleyici görüntüsünü yansıtan Fracture, dekonstrüktivist akımın tüm minimalizmini mekânlara yansıtıyor. Fracture Serisi 30x80 ebadında siyah ve beyaz fonlardan ve üç boyutlu pırıltılı dekorlardan oluşuyor. Aynı zamanda bu büyüleyici serinin tamamlayıcısı olarak seramik sağlık gereçleri sınıfında yer alan klozet ve lavabo dünyanın en prestijli kurumlarından Como Kültür Departmanı’nın düzenlediği, A’Design Awards’ın Altın Ödül’üne sahip. Işıltılı ve gösterişli bir görüntüye sahip olmak ve mekânlarında fark oluşturmak

isteyen herkesin beğenisini kazanan seri, renk değiştirme özelliğiyle dikkat çekiyor. İhtişamlı, tasarımda ve dekorasyonda ön plana çıkacak mekânlar oluşturmak isteyenlerin tercihi Alto serisi 30x60 platin ve beyaz renk seçenekleriyle ışıltılı ve gösterişli mekânlar oluşturuyor. Serinin üzerinde bulunan üç boyutlu kabartmalı doku ve parlak görünümü sebebiyle bakış açısına göre renk değiştirebilen ve ışık oyunlarına cevap verebilen Alto serisi yaşam alanlarına muazzam bir hareket, ışıltı ve zenginlik getiriyor. Maskülen özelliğiyle erkeklerin tercihlerini etkileyen Eramosa serisi, doğal görünümü ve sıcak renk tonlarıyla

da kadınların gönlünü fethediyor. Kanada kökenli Eramosa mermerinden ilham alınarak üretilen doğal ve sıcak renk tonlarına sahip seri, hoş ve yumuşak bir kontrast içerirken, geniş kullanım yelpazesiyle farklı seçeneklere ışık tutuyor. İnce damarlı görünümü ile doğallığı yansıtan Eramosa serisi kahve, vizon ve fildişi alternatifleri ile Bien’in iddialı ürünlerinden biri… 21x63 duvar ve 40x40 yer karosu olarak üretilen Eramosa, rektifiyeli olmasının ve dijital teknolojinin sağladığı tüm avantajlarını bünyesinde barındırıyor. 21x63 ebatlardaki Leaf ve Edera dekorlar ise serinin sadeliğine dinamizm katıyor. YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

97


Çok özel bir karo: Fiori di Pesca İsmi şeftali çiçeği anlamına gelen Fiori di Pesca, çiçeğin sahip olduğu çok özel renk tonlarını karolara yansıtırken; her karoda farlı bir desen oluşturan damarlı yapısı ile mekanlarda farklılığın uyumunu gözler önüne seriyor. Mermer desene sahip olan ürün, beyaz ve griden oluşan iki ayrı renk alternatifiyle evleri baştan oluşturuyor. Temizliği temsil eden beyaz renk karolarıyla kullanıldığı mekanlarda huzur ve güven oluşturan Fiori di Pesca, gri rengin oluşturduğu denge unsuruyla da iddialı mekanlar oluşturuyor. Duvar karolarında 30 x 90 ölçülerine sahip Fiori di Pesca, 60 x 60 ölçülerine sahip yer karolarında parlak renk, porselen karolarda ise mat renkleri ile farklı zevklere hitap ediyor.

VitrA ile derli toplu banyolar VitrA; günümüzün çocuklu ailelerinin ihtiyaçlarını düşünerek tasarladığı Nest ve Nest Trendy banyo serisiyle, saklama alanı derdine son veriyor. Lavabo dolabının altına yerleştirilebilen tekerlekli ünite, ister dolap, ister çamaşır sepeti olarak kullanılabiliyor. Nest’in aynası ve çocuk basamağı bile saklama alanına dönüşüyor. Tek ve çift kapaklı alternatifleri olan boy dolabı, geniş depolama imkanı sunuyor. Asimetrik lavabolarla birlikte önerilen çift kapaklı lavabo dolabı ise küçük banyolara saklama alanı kazandırıyor. Nest’in tüm kapaklı ve çekmeceli banyo mobilyaları, yavaş kapanma özelliğiyle, çocuklar için sessiz ve güvenli bir kullanım olanağı sağlıyor.

98

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Sıcak, samimi, rahat... NG Kütahya Seramik, evinin atmosferini samimi bir havayla hareketlendirmek isteyenler için Fosil ve Titanik serilerini sunuyor. Sadeliği şıklıkla katlayan seriler, mekanlara modernlik katıyor. NG Kütahya Seramik, karoda farklılık oluşturan iki serisini dekorasyonda şıklık arayanlar için sunuyor. Fosil ve Titanik, mükemmel yüzey şekilleri ve elegan duruşlarıyla aradığınız atmosferi oluşturmanızı sağlıyor. Bone ve toprak renklerinde sunulan Fosil, hem mat hem de polish yüzeye sahip. Fosil, sırlı porselen karo özelliği ve 100x50 ebatıyla iç ve dış mekanlara doğallık katıyor. Titanik ise parlak yüzey şekliyle göz alıcı bir seramik karo deneyimi yaşatıyor. Bora ve buz renkleri bulunan Titanik, rölyefli yüzeye sahip olarak 60x60 ebatlarında mekanlara uygulanıyor.



Banyoda feminen dokunuşlar Sadeleştirilmiş mimari tasarım banyoda giderek yaygın hale geliyor. Bunu göz önüne alan Duravi’te, Sieger Design tasarımı Happy D.2 komple banyo serisiyle sadeliğin ve yumuşak çizgilerin birbirini tamamladığını ispatlıyor.

Bu seri hem feminen ve şık görünümlü hem de başarılı ve ikonik Happy D. serisinden ilham alıyor. Ayırt edici karakteristik özelliği daha fazla incelik ve sadelik tekrar yorumlandı; Happy D.2

100

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

banyoya yumuşak ve feminen çizgiler getirerek bunları fonksiyonellik ve teknik vurgularla birleştiriyor. Küvetlerin ve lavaboların tutarlı, temel geometrik biçimi; az, öz ve sadeleş-

tirilmiş kenarları tüm banyo serisinin birleştirici ve karakteristik tasarım özellikleridir. Simetrik temel bir biçime sahip olan bu ürünlerde zarif ve çepeçevre kenar bandı ile sınırlanmış geniş


bir lavabo bulunur. Vitrifiyenin feminen, kıvrımlı biçimiyle heyecan verici bir zıtlık oluşturmak üzere yüksekliği ayarlanabilen krom konsol yapılmıştır. Seçenekler arasında on iki lavabo ve on üç küvet modeli bulunur. Küvetlerde, kenardan iç kısma yumuşak geçiş ve sırt dayama bölümünün rahat bir yatış konumu sağlayan ideal eğimi zindelik hissi verir. Seçenek olarak çeşitli masaj sistemleri adapte edilerek faydalı bir masaj etkisi elde edilebilir ya da gevşeme için en uygun ortam sağlanabilir. Happy D.2’nin yumuşak ve kıvrımlı çizgileri mobilyada da kendini gösterir. Keten süslemeli dokunuş fark oluştu-

rur. Şekilli yüzeyiyle, doğal ve adından da anlaşılacağı gibi ketenimsi bir his verir. Bu serideki ahşap konsollar ince ve düz bir görüntü verir ve sadece 12 mm yüksekliğinde görünür bir ön kenara sahiptir. Buna uygun, çeşitli genişliklerde, şık bir duvar panosu da bulunur. Feminen ve şık özellikler klozet ve bideler için de geçerlidir. Vitrifiyeler yer kaplamayan dış geometri ilkesine uyar. Bu seride, yerden ve asma klozetler ve bideler vardır. Örtücü klozet kapağı serinin zamandan bağımsız zarifliğini öne çıkarır; neredeyse düz görünümlüdür ve SoftClose konforunu sağlar. Aynalarda şık bir ışık yansıtıcı bölüm

vardır. Yenilikçi teknoloji sayesinde, yüzün en uygun ve parlamayacak şekilde aydınlatılmasını sağlayan, çekici renkte, dolaylı ve homojen LED lamba kullanılır. Duravit aynalı dolaplar için isteğe bağlı bir ses sistemi geliştirmiştir. Mükemmel ses yayını yapar ve özellikle banyo için tasarlanmıştır. Bluetooth uyumlu tüm aygıtlar sistemi kumanda etmede ve müzik çalmada kullanılabilir. Kullanımı kolay olduğundan ses sistemi proje işinde kullanılmaya da uygundur. Bu nedenle Happy D.2 ikonik Happy D serisinin meşhur ayak izlerini takip edebilecek noktadadır ve ayrıca parasının karşılığını da verir. YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

101


Viko’dan Thea Blu serisi Led teknolojisi, günümüzü aydınlatan en büyük buluşlardan biri… Bu teknoloji; düşük enerji tüketimi, uzun ömür ve sağlamlık gibi birçok avantaj taşıyor. Ancak led teknolojisi ilk kez VİKO’nun Thea Blu Serisi’nde dekorasyona ışık ve renk katmak amacıyla kullanılıyor. Reddot ödüllü ünlü tasarımcı Mirzat Koç tarafından tasarlanan Thea Blu Serisi’nde elektrik anahtarları ve prizler, her iki yanlarından yaydıkları kadifemsi mavi ışık ile mekanlara farklı bir hava katıyor. Duvara yansıyan ışıklar, adeta kelebek kanatlarına benzer bir figür oluştururken estetik zevklerde yeni bir sayfa açıyor. Thea Blu Serisi, dekorasyona ayrı bir atmosfer katarken ışıklar kapalı olduğunda elektrik anahtarının yerini bulmanıza da imkan tanıyor. Thea Blu, farklı renk alternatifleri ve Zamak 5 malzemeden üretilen sağlam çerçeve seçenekleri ile de tüm zevklere sesleniyor. Özel çabuk bağlantılı altlığı sayesinde kolayca montajı yapılabilen Thea Blu Serisi ürünlerinin tüm prizlerinde “Çocuk Koruma” fonksiyonu standart olarak yer alıyor.

Türkiye’nin en sessiz laminat parkesi Teknolojide estetik kombinasyon Akıllı anahtar ve priz sistemleri sektörünün lideri Almanya merkezli Berker, teknolojinin derinliğini kullanım kolaylığıyla harmanlayan ürünü Arsys ile tek anahtar üzerinden yaşam alanlarında hakimiyet sağlıyor 2,4 ve 8 butonlu anahtarlar olarak tasarlanabilen Arsys, KNX sistemiyle uyumlu hale getirilerek, müzik sistemini, panjurları veya aydınlatma sistemini kontrol edebiliyor. Zarif bir görüntü sergileyen Arsys, sadece çerçevesi değil tamamı metal, paslanmaz çelik, açık bronz, metalik altın, kutup beyazı gibi farklı renk ve özelliklerde üretilebiliyor. Anti bakteriyel özelliğe sahip Cooper Med seçeneği ise, özellikle hastane, bakımevi, çocuk yuvaları gibi ortak kullanıma açık alanlarda tercih ediliyor.

102

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

Rustik dokusu ve doğal ahşaba mükemmel benzerliği ile öne çıkan Metropolitan (S.A.S.), sade çizgileri farklı bir dizayn ile birleştirerek yıllarca güzelliğinden bir şey kaybetmeyen kalıcı mekanlar oluşturuyor. Bakımı ve temizliği son derece kolay olan Metropolitan (S.A.S.), Ses Azaltıcı Sistem (S.A.S.) teknolojisi sayesinde laminat parkeden gelen sizi ve komşularınızı rahatsız edici sesleri (yukarı yansıyan sesi yüzde 50, aşağı iletilen sesi yüzde 30) azaltıyor. Böylece, yalıtım işlevi gören Metropolitan (S.A.S.), farklı bir izolasyon malzemesi kullanmaya gerek kalmadan, ihtiyaç duyulan sessizliği ve doğal güzelliği, hem ticari alanlara hem de yaşam alanlarına taşıyor. “Antik Karaağaç”, “Bonanza”, “Bongassi”, “Meşe Arizona”, “Meşe Riviera”, “Meşe Toscana” renk seçenekleriyle üretilen yenilikçi seri, lüks konut, konut, ofis, mağaza, otel ve hastaneler için ideal çözümler sunuyor. Metropolitan (S.A.S.), Alman Entwicklungs - und Prüflabor Holztechnologie GmbH (EPH) Laboratuvarlarında, IHD standartlarına göre laminat parkelerin, üzerinde yürürken çıkan sesleri daha az yansıttığı test edilerek onaylandı.



Makel hediyelerinizi kazanmak için geç kalmayın… Sektördeki yenilikleri ile dikkat çeken Makel, her yıl düzenli olarak yılda iki kez gerçekleştirdiği satış kampanyası ile ana bayi – bayi ve alt bayilerine birbirinden güzel hediyelere sahip olma fırsatını sunuyor. Makel, 15 Eylül – 31 Ekim 2013 tarihleri arasında düzenlenecek yeni kampanyası ile kampanya dahilinde satış hedeflerini gerçekleştiren iş ortaklarını muhteşem Küba ve Kıbrıs seyahati, Mercedes A 180 gibi değerli hediyeler ile buluşturmaya hazırlanıyor. 15 Eylül – 31 Ekim 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilecek kampanyada hediyeler sadece bununla sınırlı değil. Birbirinden özel armağanların yer aldığı kampanyada vereceğiniz siparişleriniz ile tercih ettiğiniz hediyelere anında sahip olabileceksiniz. Makel tarafından yapılan açıklamada kampanyanın Sayaç, Reaktif Güç Kontrol Rölesi, Panelmetre, Wport, Şalt grubu hariç diğer tüm ürün grupları için geçerli olduğu bildirildi.

YEM Fuarcılık’ın yeni Genel Müdürü Burcu Başer oldu Türk yapı sektörünün ve bölgenin en büyük buluşmaları olan Yapı Fuarları – Turkeybuild organizasyonunu 37 yıldır aralıksız başarıyla sürdüren YEM Fuarcılık’ın yeni Genel Müdürü Burcu Başer oldu. Temmuz ayı itibarıyla göreve başlayan Burcu Başer’in 1995 yılından bu yana yapı sektörü yönelik başarılı bir kariyeri bulunuyor. Burcu Başer’in yeni görevindeki ilk gündemi ise önümüzdeki Ekim ayında yapı sektörünü bir araya getirecek olan iki dev buluşma olacak. İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü mezunu Burcu Başer, yüksek lisansını 1999 yılında, İTÜ Fen Bilimleri Fakültesi Yapı Malzemesi Ana Bilim Dalı’nda tamamladı. 1995 yılında profesyonel iş hayatına atılan Başer, inşaat sektöründe çeşitli projelerde çalıştıktan sonra, 2002 yılında ITE Group PLC şirketi olan EUF – E Uluslararası Fuar Tanıtım Hizmetleri A.Ş.’de Teknik Müdür olarak göreve başladı, 2004 yılında Operasyonlar Direktörü oldu. Başer 2005’ten bu yana da EUF A.Ş. ve beraberinde 2012’den itibaren de Ekin Fuar A.Ş. Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi Görevlerine de devam ediyor.

104

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

TROX’tan mimarları şımartacak bir yenilik XARTO swirl difüzörler artık dairesel yüz seçenekleriyle de mevcut. Bu sayede mimarlar her zamankinden daha oluşturucu olabilirler. Form artık fonksiyon ile sınırlı değil. Difüzör yüzünün arkasına gizlenmiş swirl ünite yüksek konfor ve enerji verimliliği sağlar. Üstün performans, çarpıcı tasarımı ile XARTO tasarım difüzörü, her türlü estetik ihtiyaca uygun, yüksek hava debilerinde bile düşük ses gücü seviyesi ve düşük hava hızları ve düşük sıcaklık farkları sayesinde mükemmel konfor sağlıyor. XARTO swirl difüzörleri dairesel yüz seçenekleriyle 325-990 m³/h’lık hava debileri için mevcut.



Seranova ile stil sahibi mekanlar Dekorasyonda stil sahibi tercihlerle uyumlu olacak şekilde iç ve dış mekan zeminlerinde kullanılabilen Leda koleksiyonu Kahve ve Antrasit renklerinde 50*50cm üretilmiştir Kare ve dikdörtgen boyutların birbirlerini tamamlayan geometrik etkisiyle mozaik motifleri harmanlayan Leda koleksiyonu ile mekanlar çarpıcı bir güzellikle buluşuyor. Mat sırlı porselen olarak üretilen Leda koleksiyonu, yüzeyinde bakteri barındırmıyor ve dona karşı dayanıklı. Sırlı porselen olması nedeniyle aşınmaya mukavim ve çizilmiyor. İç ve dış mekanlara Seranova’nın fark oluşturan yenilikçi tarzını yansıtan Leda koleksiyonu, modern görünümü ile yaşam alanlarına sıcaklık ve stil katıyor.

Fawori Boya’dan Silikonlu İpek

Duvar kağıdında lüks dokular

Özel pigment yapısı ve dokusu sayesinde iç mekanların çok daha aydınlık ve ferah görünmesini sağlayan Fawori Silikonlu İpek, seçkin renk alternatifleri ile kısa zamanda zarafeti, inceliği yaşam alanlarınıza taşıyarak bambaşka bir atmosfer oluşturuyor. Fawori Silikonlu İpek, iç cephede farklı yüzeyler üzerinde kolaylıkla ve yüksek dekoratif performansla uygulanabiliyor. Maksimum silinebilme özelliği, yüksek kapatma gücü ve şık dokusu ile kalite ve uyumu bir araya getiriyor. Fawori, kısa sürede arttırdığı marka ve kalite bilinirliğinin yanı sıra iç cephe, dış cephe, sentetik ve selülozik boyalar, ısı yalıtım ve yapı kimyasalları, boyama ve el aletleri, laminat parke ve alçı gibi birçok ürün grubu ile birlikte ürün yelpazesini geliştirmeye devam ediyor.

Farklı materyalleri kullanarak duvar kağıdında lüks yüzeyler ve farklı doku alternatifleri sunan ve günümüz estetiğine zamansız güzellikte derinlik katan, HannaHome’un temsilcisi olduğu Rasch Textil markası, yeni duvar kağıdı koleksiyonu Gentle & Divine ile özgün desen ve renk birleşimlerinin ayrıcalığını yaşam alanlarına taşıyor. Zarif desenleri ve 3 boyut teknikleri ile etkileyici bir görsellik sunan koleksiyonda, mekanlara hafiflik duygusunu getiren ve süet dokusu ile dikkat çeken “tüy” desenlerinden, gösterişli olduğu kadar zarif floklu “diva” desenlerine uzanan farklı tasarım seçenekleri bulunuyor. Koleksiyonda farklı strip seçenekleri ile öne çıkan kombin duvar kağıtları ise uyumlu renk kullanımları ve metalik ışıltıları ile dikkat çekiyor.

106

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013



Bahçenizi çatıya taşıma zamanı Binanızın çatısına yaptıracağınız su yalıtımıyla yemyeşil bir bahçeye de sahip olabileceğinizi biliyor musunuz? Çatınızdan kar ve yağmur suları sızmazken, rengarenk çiçeklerinizi dilediğiniz gibi büyütebilirsiniz… Çiçek yetiştirmek için artık bahçeye ihtiyacınız yok. Çatınızda dilediğiniz gibi bir bahçe oluşturmak sizin elinizde. Bunun için yapmanız gereken tek şey çatınıza bahçe çatı uygulamasıyla su yalıtımı yaptırmak. Kar ve yağmur sularıyla

108

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

su yalıtımınız mücadele ederken, siz de çiçeklerinizi istediğiniz gibi büyütebilirsiniz. Hızlı kentleşmeyle birlikte yeşil alanların azaldığına dikkat çeken Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı

Burhan Karahan, bahçelerin artık çatılara taşındığını belirtti. Bugüne kadar binaların unutulan ve çoğu zaman değerlendirilmeyen çatılarının bahçe çatı uygulamasıyla yeşil birer alana dönüştürülebileceğini vurgulayan BİTÜDER


Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan: “Bahçe çatı uygulaması, binalara değer katan ama uygulaması bir o kadar incelik isteyen bir iş. Sürekli su, nem, toprak içinde çözünen kimyasallar ve bitki köklerinin yıpratıcı etkilerine maruz kalacak olan bahçe çatılar için nitelikli su yalıtımı malzemelerinin kullanılması gerekiyor. Kullanılacak malzeme bir taraftan çatıdan kar ve yağmur sularının binaya geçmesini diğer taraftan da bitki köklerinin binaya zarar vermesini engellemeli. Bu noktada bitümlü örtüler büyük avantajlar sunuyor” diye konuştu. Bitümlü su yalıtım örtülerinin yüksek çekme ve basınç mukavemetine sahip olmasıyla bahçe çatı uygulamalarında en etkili malzemelerden biri olduğunu belirten BİTÜDER Başkanı Burhan Karahan, “Bitümden üretilen su yalıtımı örtüleri, binalarda çok uzun süre dayanımı olan, bazı detaylarda alternatifi olmayan bir ürün. Çok düşük ve yüksek sıcaklıklarda dahi esnekliğini koruduğu için çatlamıyor, bu nedenle her iklim kuşağında güvenle kullanılabiliyor. Su geçirimsizliği en üst düzeyde olan bitümlü su yalıtımı örtüleri, bu yapısı sayesinde bahçe çatı uygulamasında da avantajlar sunuyor. Bahçe çatı uygulamasıyla çatınızda dilediğiniz meyveyi, sebzeyi ya da çiçeği yetiştirmek, uygun bitki türünü seçerek oksijen kaynağı haline getirmek artık sizin elinizde” şeklinde açıklamalarda bulundu.

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

109


Türk müteahhitlerinin yurtdışında artan iş hacmi istihdama yaradı Türk müteahhitlerinin yurtdışında gerçekleştirdiği projelerin değeri 2013 yılı ilk yarısında 10 milyar dolara ulaşması, istihdama da olumlu yansıdı. Ocak-Haziran 2013 döneminde Türk inşaat şirketlerinin yurtdışı istihdam rakamları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25 arttı.

110

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013


Kariyer.net, Türk müteahhitlik şirketlerinin yurtdışında oluşturduğu istihdam rakamlarını açıkladı. Yurt dışında iş yapan Türk inşaat şirketleri, döviz girdisi ve ihracata katkısı ile ekonominin can suyu olarak kabul edilirken, istihdama da önemli katkı sağlıyor. Kariyer.net’in verilerine göre Haziran 2013 itibariyle Türk inşaat şirketlerinin yurtdışı istihdam rakamlarında Haziran 2012’ye göre yüzde 25 artış yaşandı. Ocak-Haziran 2013 döneminde Türk firmalarının yurtdışı projelerinde istihdam edilmek üzere toplam bin 683 yeni iş ilanı yayınlandı. Bu ilanlarla yaklaşık 6 bin kişiye yeni iş fırsatı doğdu. Türk müteahhitlik firmaları Ocak-Haziran 2012 döneminde yurtdışı için toplam bin 338 yeni iş ilanıyla yaklaşık 4 bin 683 kişi için yeni iş fırsatı oluşturmuştu.

BEYİN TAKIMI TÜRKİYE’DEN GİDİYOR Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, yabancı ülkelerde yatırım yapan şirketlerin yönetim kadrolarında ve kritik beyaz yaka pozisyonlarında yine Türk profesyonelleri görevlendirmeyi tercih ettiğini, mavi yaka kadrolarda ise yerel iş gücünden faydalandıklarını belirtiyor. Azoz, “Yurt dışında iş yapan firmaların özellikle yönetici, mühendis ve mimar kadrolarını Türkiye’den oluşturmaya gayret ettiklerini gözlemliyoruz. Bu da giderek daha fazla beyaz yaka çalışanın yurt dışında görev yapamaya başlaması anlamına geliyor ” şeklinde konuştu.

müteahhitlerinin en çok iş yaptığı pazarlardan biri de Rusya. Ocak-Haziran 2013 döneminde bu ülkede görevlendirilmek üzere toplam 180 yeni iş ilanı yayınlandı ve yaklaşık 630 kişiye yeni iş fırsatı doğdu. Türk müteahhitlik firmalarının yurtdışı projelerde görevlendirilmek üzere yayınlanan yeni iş ilanları diğer ülkelere göre şöyle sıralandı; KKTC (149), Suudi Arabistan (114), Belçika (107),Libya (85), Cezayir (73), Azerbaycan (71) ve Afganistan (50).

EN ÇOK İŞ İMKANI MÜHENDİS, MİMAR VE TEKNİKERLERE

Kariyer.net verilerine göre Türk inşaat firmaları Ocak-Haziran 2013 döneminde en çok üstlendikleri projeler ile en çok Irak’ta elemana ihtiyaç duydu. Bu

Ocak-Haziran 2013 döneminde Türk inşaat firmalarının yurtdışı projelerinde istihdam edilmek üzere en çok ihtiyaç duyulan ilk üç pozisyon mühendislik, mimarlık ve tekniker oldu. Mühendislik pozisyonu için toplam 541 yeni iş ilanı yayınlandı. 2012 yılının ilk yarısında Türk inşaat firmalarının yurtdışı projelerinde

dönemde Irak’ta istihdam edilmek üzere toplam 288 yeni iş ilanı yayınlandı ve yaklaşık bin kişiye yeni iş fırsatı doğdu. Türk inşaat firmalarının en çok iş yaptığı ilk üç ülkeden biri olan Türkmenistan’da çalıştırılmak üzere Ocak-Haziran 2013 döneminde toplam 217 yeni iş ilanı yayınlandı. Bu ilanlar ile yaklaşık 760 kişi yeni iş fırsatı yakaladı. Türk

istihdam edilmek üzere toplam 452 yeni iş ilanı yayınlanmıştı. Ocak-Haziran 2013 döneminde yurtdışında görevlendirilmek üzere toplam 74 mimar ilanı yayınlandı. Aynı dönemde mimar ilanlarını toplam 63 yeni iş ilan ile tekniker pozisyonu takip etti. Ocak-Haziran 2012 döneminde mimarlık pozisyonu için 53, tekniker pozisyonu için ise 69 yeni iş ilanı yayınlanmıştı.

IRAK, EN ÇOK İSTİHDAM OLUŞTURULAN ÜLKE OLDU

YAPI MALZEME - AĞUSTOS 2013

111





















Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.