İmtiyaz Sahibi Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına H. Ferruh Işık Genel Müdür Mehmet Söztutan mehmet.soztutan@img.com Reklam Müdürü Hakan Girgin hakan.girgin@img.com.tr Yayın Editörü Tarık Oral tarik.oral@img.com.tr Art Direktör İsmail Gürbüz ismail.gurbuz@img.com.tr Grafik Tasarım Sami Aktaş sami.aktas@img.com.tr Sorumlu Müdür Cüneyt Aktürk cuneyt.akturk@img.com.tr Dış İlişkiler Müdürü Yusuf Okçu yusuf.okcu@img.com.tr Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Pekel ebru.pekel@img.com.tr Muhasebe ve Finans Müdürü Mustafa Aktaş mustafa.aktas@img.com Abone İsmail Özçelik ismail.ozcelik@img.com.tr
CTP-Baskı
Matris Matba Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti Teyfikbey Mah. Dr Ali Demir Cad. No. 5134290 Sefaköy - İstanbul -Turkey Tel: 0212 624 21 11 www.matbasistemleri.com Adres Evren Mahallesi Bahar Caddesi Polat İş Merkezi B Blok No:3 Kat:1 Güneşli - Bağcılar İSTANBUL / TURKEY Tel : +90 212 604 51 00 Fax : +90 212 604 51 35
editör Sektör yeniden canlanıyor… Merhaba; Ekim ayının gelmesiyle ivme kazanan sektör faaliyetlerinin etkileri, kısa ve uzun vadede kendisini göstereceğinden eminiz. Temeli henüz atılan projeler, piyasaya sunulan yeni ürünler ve çeşitli kampanyalarla sektör yine gayet renkli ve hareketli durumda… Yaşadığmız çağ itibariyle, her manada üretim kapasitelerinin artmasıyla beraber azalan üretim süreçleri, sermaye ve emtianın hızlı yer değiştirebilmesi ve iş gücüne dahil olan insan sayısının sürekli yükselmesi, kaçınılmaz olarak tüketime olan baskıyı da artırmakta. Tüketiciye gerçek ihtiyaçlarıyla örtüşen veya örtüşmeyen pek çok yeni ürün, mal ve hizmet sunulurken, sunulanların gerekliliğine ikna etmek için ise yeni motivasyon araçlarına da ihtiyaç duyulduğu bir gerçek. İdealize edilen yeni yaşam formları ve yanında sunulan yeni alışkanlıklar da toplumsal ilişkilerimize her geçen gün yeni boyutlar kazandırıyor. Satın alacağımız veya almayacağımız her mal ve hizmet, bize her fırsatta mutluluk yollarının inceliklerini bahşeden bu global esnaflara karşı bir nevi refleks ve cevap mahiyetinde olacak. Basit bir alışveriş durumunda dahi bu kadar anlamsız ilişki yumağına sürüklenmemiz elbetteki vahim bir durum. Dikte edilen manipülasyonlardan ve oluşan anlam kargaşasından ancak temel ihtiyaçlarımızı sağlıklı bir şekilde tespit edebildiğimiz sürece sıyrılmamız mümkün gibi gözüküyor... Sektördeki tüm olup bitenlere değinmeye çalıştığımız bu yeni sayımızda; sektörün temel dinamiklerinden Hazır Beton & Çimento, Led Sistemleri ve Elektrikli El Aletleri konularını işlemeye çalıştık. Umarım beklentileriniz düzeyinde bir çalışma sergilemişizdir. Faydalı bir yayın olması dileğiyle...
Tarık Oral
İçindekiler 16 - Sanayide yeni dönem DESB’le başlıyor 48 - “Yarınlar için değer” projesi ile eğitime büyük destek: Çocukların eğitim hayatı DYO ile renkleniyor 54 - Autodesk sektörel çözüm paketleriyle erişim özgürlüğünü yaşayın 88 - “Konut üretimine sadece bir bina inşası olarak bakmıyoruz” 94 - Tahincioğlu Nidapark Kayaşehir görücüye çıkıyor 112 -“Betonun kalitesi, dayanıklılığı ve dayanımı hayati önem taşımakta”
REKLAM İNDEKSİ
ABS YAPI ELEMANLARI..................... 10 – 11
CANON....................................................81
AGT...........................................................5
CERMIX...................................................65
ALSALAR YAPI MALZEMELERİ........ 136 – 137
ÇAĞDAŞ BÖLME.....................................141
ARAGONIT................................................73
ÇİMSA.....................................................45
ARMUTLU..............................................155
DAIKIN........................160 – ARKA KAPAKİÇİ
AVİVASA..................................................51
DOKA KALIP VE İSKELELERİ...........ÖN KAPAK
BAU’2017.............................................147
ERYAP...................................................107
BRAAS.....................................................77
ESE REKLAM............................... 122 – 123
BRİNNO........................................... 93 – 93
HES KABLO...........................................119
CANON ADVERTORIAL....................... 82 – 83
HP........................................... ARKA KAPAK
HUZURLU İNŞAAT...................................153
LAYHER...................................................53
ISICAM & ŞİŞECAM DÜZCAM....................31
MAPEI.....................................................61
ISIDEM..................................................111
ONDULINE...............................................75
IZOCAM...................................................69
ÖZLER KALIP VE İSKELE....................... 8 – 9
İNTEK KALIP VE İSKELE........................ 2 – 3
PAREX GROUP..........................................57
İSKELE & KALIP FUARI’.........................2017
PERİ KALIP VE İSKELELERİ - ÖN KAPAKİÇİ 1
KARGROUP.......................................... 6 – 7
SERAMİKSAN...........................................87
KİLSAN (MOYAP)....................................127
TAYF ÇATI (KİLSAN)................................131
KİPTAŞ....................................................37
THE BIG 5 SHOW & DUBAI’2016.............145
KRATOS & KORDSA GLOBAL.....................41
YAPI FUARLARI’2016..............................149
KUZULUK..............................................157
YAPIMALZEME.COM.TR...............................4
Endüstri 4.0 devrimine uygun altyapısıyla ve 60 milyar dolarlık ekonomi hedefi:
Sanayide yeni dönem DESB’le başlıyor TESKOOP (MÜSİAD), ÖZ-AR ve BAHÇEŞEHİR Sanayii Kooperatiflerinin işbirliğiyle hayat bulan Hadımköy Deliklikaya Sanayi Bölgesi, 30 Eylül Cuma günü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü ve İ.B.B. Başkanı Kadir Topbaş’ın katılımıyla yapılan törenle açıldı.
büyüme modeli benimsediğini ve ihracatın yüzde 95’ini sanayi ürünlerinin oluşturduğunu belirterek; “Dolayısıyla Türkiye’nin zenginleşmesi sanayi eliyle olacak. Bize düşen sanayicinin ve yatırımcının önünü açmaktır, sanayiciye üretim için uygun alanları oluşturmaktır, sanayicinin lojistik imkanlarını artırmaktır” dedi. Hükümet olarak yeni reformları yakın zamanda hayata geçirerek, önemli ekonomik adımlar atılacağını dile getiren Özlü; “Yeni sanayi parselleri oluşturacağız. Yeni nesil organize sanayi modellerini hayata geçireceğiz. Üretenler, kendilerine uygun sanayi parselleri bulabilecek” dedi. 4. Sanayi devriminin akıllı üretime dayandığına dikkat çeken Özlü, ülkece akıllı üretim ve akıllı sanayiye geçme zamanının geldiğini vurguladı.
“Hafif Metro ile ulaşım müjdesi” Açılış töreninde konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Bakanlık olarak daha fazla yatırım, daha fazla üretim ve daha fazla istihdam için sanayici ve iş adamlarının önündeki bütün engelleri kaldıracaklarını ifade etti. Özlü, Türkiye’nin ihracata dayalı bir ekonomik
16
Yapı Malzeme Ekim 2016
Törende konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise İstanbul’u, dünyadaki sanayiciler ve iş adamlarının “İstanbul’da biz de olsak” diyeceği bir şehir haline getirmeye çalıştıklarını söyledi. Topbaş “İnanıyorum ki DESB, dünyaya çevre dostu, akıllı sanayi bölgesi olarak örnek olacak” dedi. Top-
baş, Hadımköy-Çatalca arasındaki demir yolunu hafif metro haline getireceklerinin de müjdesini verdi. Topbaş hattın bu bölgedeki sanayi için çok önemli bir ulaşım aksı haline geleceğini belirtti.
“Üçlü, Güçlü Üretim” DESB, Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Büyükdede açılış konuşmasında; “Sanayi bölgemizde kurulacak büyük ve orta ölçekli 400 sanayi kuruluşuyla ülkemizin gücüne güç katmayı, 30.000 kişiye istihdam sağlamayı ve refah üretmeyi hedefliyoruz. DESB Sanayi Bölgesinin temeli 1994 yılına dayanan bir başlangıca sahiptir. Bulunduğumuz Hadımköy Sanayi Bölgesi yaklaşık 12 milyon m²’ dir. DESB bu alan içinde 2280.000 m² bir alanda 22 yıl önce başlayan Özar ve Bahçeşehir Kooperatiflerine Yüksek Ahlak – Yüksek Teknoloji şiarı ile kurulan Müsiad üyelerinin oluşturduğu TESKOOP’un da eklenmesi sonucu ortak bir organizasyon ile oluşturuldu. Tamamlanınca 400 tesis, lojistik ticari, dini, eğitim ve sosyal alanlar ile projenin başından itibaren iyi planlanmış projelendirilmiş ve uygulanmış çevreye duyarlı Leed Sertifikası almaya aday örnek bir çevreci sanayi bölgesi realize
Aktüel edilmiş olacaktır. Sanayiciler olarak önümüzdeki yeni dönemin 4. Sanayi devrimine uygun Endüstri 4.0 uygulamalarının devreye girdiği yeni dünyada bizim de bunun gereği altyapısı kurulmuş ülkemize, İstanbul’umuza örnek bir sanayi bölgesi tesis etmeye karar verdik, projelendirdik ve uyguladık. Bugün de sizlere sanayi bölgemizi sunuyor ve ilk temelimizi de atıyoruz. Yeni sanayi anlayışı, elektrik kesintisinin olmadığı ve voltaj stabilitesinin tam olduğu, sabit basınç ve kalitede su, doğalgaz girişinin olduğu bütün dünya ile telekomünikasyonda kesintisiz hızlı ve güçlü bir iletişim kabiliyetinin olduğu, 27 km yol kalitesinin her yerde düzgün, yağmur sularının caddeleri kaplamadığı ve ağır yüke dayanıklı olduğu, Led ışıklandırma ile homojen bir gece aydınlatmasının sağlandığı yangına, sağlık hizmetlerine, nitelikli endüstriyel eğitim, iş güvenliği sistemine sahip, iyi ağaçlandırılmış yeşil bir bölge üretmeye özen gösterdik. Ayrıca, yenilenebilir güneş enerjisinden maksimum istifade edilmesini sağlayacak 80 MV gücündeki çatı potansiyelimizi ön plana çıkardık” dedi.
“Sürdürülebilir çevre” Yenilikçi, ileri teknolojiyi kullanabilen, ekolojik dengeye saygılı, kentsel rekabet ve sosyal adaletin sağlandığı sürdürülebilir üretim, Deliklikaya Sanayi Bölgesi ile hayata geçiyor. İleri teknoloji sanayi üretimi için geliştirilen Endüstri 4.0 Devrimine ve Çevresel Etkileri Değerlendir-
me Yönetmeliği’ne (ÇED) titizlikle uyulan Deliklikaya Sanayi Bölgesi’nde baca gazı ve atık su oluşturmayan, çevre kirliliğine neden olmayacak sektörler üretim gerçekleştirebilecek.
“30 bin kişiye istihdam” Kentin sanayi ihtiyacını karşılamak ve sanayi alanlarının kontrollü bir şekilde büyümesini sağlamak amacıyla 2006 yılında inşaatına başlanan Hadımköy Deliklikaya Sanayi Bölgesi’nin, 30 bin kişiye yeni istihdam alanı yaratması bekleniyor. Tam kapasiteye eriştiğinde 60 milyar dolarlık bir ekonomi üretmesi tahmin ediliyor.
“Tüm yollar Deliklikaya’ya çıkıyor” Deliklikaya Sanayi Bölgesi’nin; Kuzey Marmara Otoyolu, Arnavutköy Liman Gümrüğü, Çatalca Muratlı Tır Gümrüğü, Ambarlı Liman Gümrüğü, Halkalı Demiryolu Gümrüğü’ne olan yakınlığının sanayi bölgesinin ithalat ve ihracatını hızlandırması planlanıyor. Sanayi tesisisin tam donanımla hizmet vermesi halinde; liman, demiryolu ve karayolları gümrüklerine bağlantısı sayesinde tam kapasiteye eriştiğinde ekonomiye 60 milyar dolarlık bir katkı sağlayacağı tahmin ediliyor. Ayrıca; sanayi bölgesi içerisinden geçişi sağlanacak demiryolu sistemi ve bölge çıkışına yapılan gişelerle, 3. Köprüye ve 3. Havalimanına direkt geçiş sağlanarak karayolları tica-
ri trafiğinin hızlandırılması planlanıyor.
“Akıllı bina akıllı üretim” Akıllı binalarda akıllı üretim gerçekleştirmeyi amaçlayan projede, ilk hamle olarak altyapı çalışmaları istenilen sisteme uygun olarak tamamlandı. Yüksek hızlı internet ağı, içme suyu, atık su ve doğalgaz boru hattı döşendi. Kesintisiz elektrik kullanımı için 700 mw indirici sistem ve elektrik destek merkezi üniteleri oluşturuldu. Organize Sanayi Bölgeleri arasında öncü ve tek olacak Hadımköy Deliklikaya Sanayi Bölgesi’nin sadece alt yapı çalışmaları için 250 milyon TL harcandı. Geriye sadece 400 tesisin alt yapısı hazır parsele yerleştirilmesi kaldı.
“Şehre en yakın sanayi merkezi” Yeni düzenlemeler gereğince şehir içlerinde kalan Zeytinburnu, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa Esenler, Bağcılar ve Eyüp sanayi bölgelerinin taşınmasıyla Hadımköy Deliklikaya Sanayi Bölgesi İstanbul’a en yakın sanayi merkezi haline gelmiş oldu.
“Çalışanlar işlerine bisikletle gidebilecek” 2006 yılında projenin hayata geçmesiyle beraber çalışmaları başlatılan yaşam alanları da tamamlanmış durumda. TOKİ ve KİPTAŞ destekleriyle inşa edilen konutlar sayesinde, çalışanlar işlerine bisikletle gidip gelme konforu yaşayacak.
Yapı Malzeme Ekim 2016
17
150 m2’nin üzerindeki konutlar için KDV oranı %8’e düştü İnşaat sektörü temsilcileri Bakanlar Kurulu’nun 150 metrekarenin üzerindeki konutlar için %18 olan KDV oranını %8’e indirmesini değerlendirdi. Sektör temsilcilerinin ortak görüşü konut alımlarının kolaylaşmasıyla satışların artarak devam edeceği yönünde.
Dağ Mühendislik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Doğan Dağ: “Vatandaşların konut almaları kolaylaşıyor” İnşaat sektöründeki son gelişmeler ve alınan yeni kararlarla birlikte sektörün canlılığını koruyacağını öngörüyoruz. Bakanlar Kurulu’nun, 150 metrekarenin üzerindeki konutlar için KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’e kadar indirme kararı 31 Mart 2017’ye kadar uygulanacak. Konut sahibi olamayan dar gelirli vatandaşlar veya daha büyük bir konut sahibi olmak isteyip elinde yeterli miktarda birikimi olmayanlar için yeni bir fırsat daha doğdu. Hem hükümetimiz hem de inşaat sektörü, konut sahibi olmak isteyenlere yardımcı olmak için bütün olumlu adımları atıyor. Vatandaşlarımız konut almak için alınan bu önemli kararları çok fazla beklemeden değerlendirmelidir.
Kumko Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Efe Kumova: “Sektör canlılığını korurken, büyük metrekareli konut alımları da artacak”
Konut alımını kolaylaştırmak için kredi faizlerindeki indirimler, inşaat firmalarının peş peşe başlattığı kampanyaların ardından şimdi de Bakanlar Kurulu, 150 metrekarenin üzerindeki konutlar için yüzde 18 olan KDV oranını yüzde 8’e indirdi. Alınan bu kararın üretilen konutların sadece yüzde 1’lik kısmını kapsaması yerine tüm konut satışlarında, emlak rayiç bedeli üzerinden uygulanan kademeli KDV’nin %1’e sabitlenmesinin hem konut alıcıları hem de sektör için daha faydalı olacağını düşünüyoruz. İlk defa konut sahibi olacakları ve daha büyük bir ev sahibi olmak isteyenleri harekete geçirecek olan bu kararın 31 Mart 2017’ye kadar uygulanacak olması yerine devamlılığının sağlanmasıyla da ekonominin lokomotifi olarak görülen inşaat sektöründe canlılık korunmuş olacaktır.
Gül Proje Yönetim Kurulu Başkanı Ali Gül: “Geniş dairelerde oturmak isteyenler için ev almanın tam zamanı” Bakanlar Kurulu dün 150 m2’nin üzerindeki konutlar için yüzde 18 olarak alınan KDV oranlarını yüzde 8’e düşürdüğünü açıkladı. Karar, hem sektör açısından hem de vatandaşlarımız açısından oldukça sevindirici. Geniş dairelerde yaşamak isteyen ya da çocuklu ailelerin talebi ve ihtiyaçları daha büyük konutlardan oluşuyor. Ancak gerek KDV oranları gerekse bütçeleri aşan fiyatlar nedeniyle daha geniş metrekarelere ihtiyaç duyan vatandaşlarımızın konut tercihi orta büyüklükte dairelere kayıyordu. Son zamanlarda ardı ardına hayata geçirilen konut kampanyalarıyla satış rekorları kıran inşaat sektörü, bu KDV indirimiyle birlikte büyük m2’li konut bazında da satış rekorları kıracaktır. 31 Mart’a kadar geçerli olacak bu indirim, kaçırılmaması gereken bir fırsat. Özellikle çocuğu olan aileler ve daha geniş konutlarda oturmak isteyenler için daire almanın tam zamanı.
18
Yapı Malzeme Ekim 2016
Aktüel
ERA Gayrimenkul Türkiye Koordinatörü Mustafa Baygan: “2016 yılı rekor yılı olacak”
Bakanlar Kurulu kararı ile 150 metrekare ve üzeri evlerin KDV oranları % 18’den % 8’e indirildi. Bu karar, bu yıl konut satışlarında 15 Temmuz sonrası, GYODER, TOKİ ve Emlak Konut’un hamleleri ile gelen harekete yeni bir ivme getirecek. Artık yılsonunda 1.500.000 adetlik tapu hedefinin gerçekleşmesi ve hatta daha ileri bir rakama ulaşılması olasılığı kuvvetlendi. Bu teşviklerle gerek ihtiyaç gerekse, yatırım amaçlı konut satın alımları hız kazanacak. Tapu adetleri bakımından 2016 yılı yeni bir rekor yıl olacağa benziyor. Dün yüksek KDV’den işlem bitirip ödeme yapan ve tapu alanlar için bir hak kaybı olacak tabi. Bunun da tabi bir şekilde telafi edileceğini öngörüyoruz. Bu tip satışlarda, sözleşme hükümleri arasında “vergi değişiklikleri hali” uyarısı ile artan veya azalan verginin tarifi ile tüketiciye fiyat farkı ile vergi farkının iade edileceğini sanıyorum.
Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt: “KDV indirimi konut satışlarını artırır” Konutlarda KDV uygulaması, konut fiyatını belirleyen önemli bir unsur. Bilindiği gibi konut satışlarında KDV oranı, bulunduğu lokasyona göre belirleniyor. Biz bu durumu destekliyoruz. Çünkü Etiler’den ev almak isteyenle, Bağcılar’dan ev almak isteyenlerin aynı KDV’yi ödemesini doğal bulmuyoruz. Şimdi ise Bakanlar Kurulu’nun yeni kararına göre 150 metrekare üzerindeki konutlar için yüzde 18 olan KDV oranı yüzde 8’e indiriliyor. Gayrimenkul sektörü açısından büyük bir açılım olarak gördüğümüz bu kararı destekliyoruz. Böylelikle konut almak biraz daha kolay hale gelmiş olacak. Özellikle bu durum, en çok büyük ev almak isteyenlerin işine yarayacak. Böylelikle konut fiyatlarında daha kolay indirime gidilebilecek. Düşen konut satışlarının bu yolla hareketlilik kazanacağını umuyoruz.
216 Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Bilent Dündar: “Büyük konutlara ilgi artar”
Konutta KDV indirimi kararı son derece yerinde bir karar. Türk halkı büyük konutlarda oturmayı seviyor ancak büyük konutlarda KDV’nin yüzde 18 gibi yüksek bir rakam olması bu konutlara erişimi zorlaştırıyordu. Şirketler büyük metrekareli konutlara ulaşımı kolaylaştırmak için bizim yaptığımız gibi farklı kampanyalar yapıyordu. 216 Butik Plus projemizde tek fiyat uygulaması olan 555 bin liralık fiyat kampanyamız bu nedenle yoğun ilgi görmüştü. Şimdi oranların yüzde 18’den yüzde 8’e düşmesi konut alıcısının üzerindeki KDV yükünü her 100 bin lirada 10 bin lira düşürecek. Yüzde 18 KDV’de konut alıcısı her 100 bin lira için 118 bin lira öderken, şimdi bu rakam her 100 bin lirada108 bin lira ödemeye denk gelecek. Yapı Malzeme Ekim 2016
19
Aktüel
Denge Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Bayram: “KDV indirimi ile geniş ailelerin yüzü gülecek”
KDV oranlarına getirilen indirimi son derece yerinde bir karar olarak değerlendiriyoruz. Bakanlar Kurulu’nun 150 metrekarenin üzerideki konutlar için yüzde 18 olan KDV oranını yüzde 8’e indirilmesi ev alacaklar için bir müjde niteliği taşıyor. Konut teslimlerinde yüzde 18 olarak uygulanan KDV’nin 31 Mart 2017’ye kadar yüzde 8 olarak uygulanması gayrimenkul satışlarında artışa sebep olacak. Hükümetin son dönemde gayrimenkul satışlarının artması için yaptığı pek çok uygulamadan sonra KDV indirimine de gitmesi daralan piyasalara şüphesiz hareketlilik kazandıracaktır. Özellikle geniş ev almak isteyen ve dar gelirli aileler için bu yasanın büyük bir fırsat niteliği taşıdığını düşünüyoruz.
Almalar, İskurt, Nergo Ortak Girişim Başkanı Ahmet Kılıç: “Orta gelirli büyük eve kavuşacak’’ Şirketlerin kampanyaları, bankaların kredi faizlerinde indirime gitmesi ve şimdi de büyük konutlardan alınan yüzde 18 KDV’nin yüzde 8’e indirilmesi sektöre arka arkaya moral oldu. KDV oranlarının düşürülmesi Türkiye genelinde inşa edilen ve yüksek KDV nedeniyle özellikle orta gelir grubundaki vatandaşın büyük konut isteğine ulaşımının önünü açacak. Büyük konut istediği halde fiyatlar 150 metre ve üstü metrekarelerde yüzde 18 KDV’ye denk geldiği için vatandaş büyük konutlardan uzak duruyordu. Biz de ilk projemiz Hill Kartal’ı inşa etmeden önce yaptığımız fizibilite çalışmasında orta gelir grubunun büyük konut özlemini görmüş ve satın almadaki en büyük engelin yüksek KDV oranları olduğu gerçeği ile karşılaşmıştık. Bu nedenle de büyük metrekareli evlerde fiyatı olabildiğince düşük tutmaya gayret etmiştik. Şimdi KDV’nin büyük metrekareli konutlarda yüzde 8’e inmesi satışları artıracağı gibi büyük konut stoğunu da önemli ölçüde eritecektir. Düşen KDV oranlarının inşaat firmaları tarafından fiyat artışına neden olacağı kanısını da taşımıyorum. Fiyat yüksek olursa stoklardaki satışların erimesi de sınırlı olur.
CFR Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Cafer İnan: “Geniş ev almak şimdi çok daha kolay” Son zamanlarda gayrimenkul sektörünün hareketlilik kazanabilmesi için, pek çok uygulama yasa altına alındı. Şimdi ise KDV indirimine gidiliyor. Alınan bu kararlarla sektörün büyük bir ivme kazanacağını düşünüyoruz. 150 metrekare üzerindeki konutlar için yüzde 18 olan KDV indirimi şimdi yüzde 8’e düşürüldü. Bu karar en çok geniş ev almak isteyenlerin işine yarayacak. Doğal olarak 150 metrekarenin üzerindeki evlerin satışında büyük bir hareketlik bekliyoruz. Alınan karara göre yüzde 18 KDV ödenecek konutların 31 Mart 2017 tarihine kadar teslim edilmesi durumunda, KDV oranı yüzde 8’e düşüyor. Böylelikle yatırımcının cebinden evinin bedelinin yüzde 10’lık kısmı çıkmamış olacak.
20
Yapı Malzeme Ekim 2016
Aktüel
Çimentoculardan, 15 Temmuz Kampanyasına 15 milyon TL’lik dev destek 1964 yılında kurulan ve Türkiye’de 65 kuruluşu temsil eden Çimento Endüstrisi İşverenler Sendikası ve 1957 yılında kurulan Türkiye’de 66 kuruluşu temsil eden Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, darbe girişiminde şehit olan vatandaşlarımızın ailelerine ve yaralanan vatandaşlarımız için başlatılan yardım kampanyasına yapmış olduğu 15 milyon TL’lik yardımla toplumsal olaylara karşı hassasiyetini gösterdi. 30 Eylül 2016 tarihinde Başbakan Binalı Yıldırım, Çimento Endüstrisi İşverenler Sendikası Başkan Yardımcısı Cem Sak ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Şefik Tüzün’ü resmi konutunda kabul etti. Görüşmede çimento sektörü sözcüleri, yapılan yardımla ilgili olarak; ”Milletimize ve demokrasimize karşı 15 Temmuz 2016 tarihinde yapılmaya çalışılan darbe girişiminin, yine yüce
milletimizin iradesiyle üstesinden gelinmiş olmasının memnuniyeti içinde olduklarını, Türk çimento sektörünün ortak sesi konumundaki Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) olarak, toplumun her bireyine olduğu gibi kurumlara da büyük sorumluluğun düştüğü bugünlerde, ülke ekonomisinin daha da güçlendirilmesine katkı vermek ve oluşturulan ‘‘Dayanışma Fonu”na destek olmak gayesiyle 15.000.000.-TL bağışta bulunarak, sektör üyelerinin üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazır olduklarını, Sayın Başbakanımız nezdinde tüm kamuoyunun dikkatine sunduklarını; Cumhuriyetimizin ortak değerleri etrafında, milli birlik ve beraberlik içinde demokrasisi, ekonomisi sağlam bir Türkiye’yi inşa edeceğimize güvenimizin tam olduğunu” ifade ettiler.
ÇEİS ve TÇMB çimento sektörü adına üye fabrikaların da destekleriyle, 15 Temmuz silahlı darbe teşebbüsünde şehit olan vatandaşlarımızın ailelerine ve yaralanan vatandaşlarımıza yönelik başlatılan yardım kampanyasına, 15 milyon TL’lik destek verdi.
Yapı Malzeme Ekim 2016
21
Türkiye İMSAD Eylül ayı Sektör Raporu yayınlandı:
İnşaat ve konut sektörünü destekleyen önlemler geliyor Türkiye İMSAD’ın (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) eylül ayı sektör raporu sonuçları açıklandı. Raporda 2016 yılının ilk yarısında %7,0 büyüme kaydeden sektörün, hükümetin inşaat ve konut sektörünü desteklemek üzere aldığı önlemlerle gücünü koruyacağına işaret edildi. Türkiye İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından her ay yayınlanan Sektör Raporu’nun eylül ayı değerlendirmeleri de kamuoyu ile paylaşıldı. Özellikle 15 Temmuz menfur darbe girişimi ile pek çok sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de ortaya çıkan sonuçlara değinilen raporda, sektör rakamlarının yanı sıra hükümetin inşaat ve konut sektörünü destekleyen 8 önlemi de yer alırken, önlemlerin sektörleri ve inşaat malzemesi sanayisine önemli oranda destek vereceği dile getirildi.
İnşaat ve Konut sektörünü destekleyen önlemler şöyle: Gayrimenkul sertifikaları düzenlemesi Özellikle kentsel dönüşüm projelerinde kullanılmak üzere inşaatların ve binaların bağımsız bölümleri üzerinde sahip olunan hakların gayrimenkul sertifikalarına taşınması ile kentsel dönüşüm sürecinin hızlandırılması hedefleniyor.
Gayrimenkul portföy yönetim şirketleri düzenlemesi Bu şirketlerin özellikle ticari binalar satın almaları veya yaptırmaları ve ihtiyaç sahiplerine kiralamaları yöntemi portföyleri çeşitlendiriliyor. Böylece bu şirketlerin de bina inşaatlarına yönelmeleri ve bu yöndeki arzın artması hedefleniyor.
Konut satış kampanyaları Halen devam eden, konut üreticisi firmaların başlattığı ve bugüne kadar 124 konut projesi ile 48 firmanın katıldığı ortak konut satış kampanyası ile Türkiye genelinde yer alan projelerde konut satışlarının yeniden canlandırılması hedefleniyor. Konut satışlarının yeniden canlanmasının inşaat faaliyetlerini ve inşaat malzemesi satışlarını da destekleyeceği öngörülüyor.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Konut projeleri Hükümetin açıkladığı Güneydoğu ve Doğu Anadolu paketine göre, bu bölgelerde 66 bin 789 adet konut inşa edilmesi planlanıyor. Bölgedeki bu konut inşaatlarının da sektöre olumlu katkıda bulunacağı öngörülüyor.
Güneydoğu - Doğu Anadolu kamu altyapı ve sanayi binaları inşaatı ve tedariki Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da dört yıl içinde önemli alt yapı harcamalarının gerçekleştirilmesi planlanıyor. Ayrıca bu bölgede sanayi ve hizmet binaları yapılarak üreticilere tahsis edilecek ya da kiralanacak. Bu yatırımların da inşaat sektörüne destek olması planlanıyor. Diğer yandan sektöre özel rakamsal sonuçlar raporda şöyle ele alındı:
İnşaat sektörü 2. çeyrekte %7 büyüdü İnşaat sektörü 2016 yılının ikinci çeyrek döneminde % 7,0 büyüdü. İnşaat sektörü 2016 yılı ilk çeyreğindeki % 6,5 büyümenin ardından büyümesini ikinci çeyrekte de hızlanarak sürdürdü ve böylece yılın ilk yarısında büyüme % 6,7 oldu. 2015 yılının ilk yarısında %0,3 küçülen sektör, 2016 yılının ilk yarısında inşaat sektörü daha iyi bir büyüme performansı göstererek, yılın geneli için 2015 yılının daha üzerinde bir büyüme gerçekleşme olasılığını artırdı.
İnşaat Sektörü Büyüme (%)
Konut kredisi faiz oranlarında indirimler Kamu yöneticilerinin faiz indirimi taleplerine bağlı olarak bankaların faizleri %1,0’in altına çekmeye başlamasına bağlı olarak kredi talebinde de hareketlenme yaşanıyor.
Konut kredisi kullanımında peşinat tutarının %20’ye indirilmesi Bankaların konut kredisi verirken baz aldığı satış tutarı 5 puan artırılarak %80’e yükseltildi. Böylece peşinat tutarı da %20’ye inmiş oldu.
Konutta KDV indirimi İstisna uygulamaları hariç 150 metrekare üzerindeki konutlar için uygulanan %18 KDV oranı Mart 2017 tarihine kadar %8’e indirildi. Böylece yüksek metrekareli konut stoğunda satışların hızlandırılması hedefleniyor.
22
Yapı Malzeme Ekim 2016
Özel sektör inşaat harcamaları %6,9 büyüdü Özel sektör inşaat harcamaları 2016 yılı ikinci çeyreğinde %6,9 büyüdü. Geçen yıl ertelenen ve ötelenen özel sektör inşaat harcamaları yeni yılın ilk yarısında yeniden canlanırken, kamu inşaat harcamaları ise 2016 yılı ikinci çeyrek döneminde %6,8 büyüme gösterdi. 2016 yılı ikinci çeyrek döneminde kesin bütçeye geçilmesi ile birlikte kamu harcamaları artış gösterdi.
Konut satışları ağustosta arttı Konut satışları temmuz ayında başarısız darbe girişimi ile birlik-
Aktüel te %16,0 düştükten sonra ağustos ayında %2,0 artış gösterdi. Böylece satışlarda darbe girişiminin konut satıları üzerindeki olumsuz etkisi kısa sürede ortadan kalkmış oldu. Ağustos ayında başlatılan kampanyaların da konut satışlarına olumlu katkısı oldu. Konut satışları geçen yılın aynı ayına göre %2,0 artarak 114 bin 751 adet olurken, birinci el satışlar ağustos ayında %1,1 artarak 53 bin 784 adet oldu. İkinci el satışlar ise %3,9 artış gösterdi. Ağustos ayında ipotekli satışlar ise %1,2 gerilerken, diğer satışlar %2,4 yükseldi ve 78 bin 923 adet oldu.
Temmuz tarihinde yaşanan menfur darbe girişimi sonrası oluşan koşullar ile ortaya çıktı. Temmuz ayındaki gerileme ile birlikte 2016 yılı Ocak-Temmuz döneminde ise inşaat malzemeleri sanayi üretimi 2015 yılı Ocak-Temmuz dönemine göre %1,1 artış gösterdi. Yılın ilk aylarında yaşanan hızlı büyüme ivmesi Temmuz ayı etkisi ile önemli ölçüde azaldı. 2016 yılı temmuz ayında, izlenen 26 üründen 23’ünde üretim geçen yılın aynı dönemine göre gerilerken, yalnızca üç üründe üretim geçen yılın üzerinde gerçekleşti.
Aylık Konut Satışları
Temmuzda ihracat %23 geriledi İnşaat malzemeleri ihracatı temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre %23,1 gerileyerek 1 milyar 100 milyon dolara inerken, yılın ilk yarısında kademeli bir gerileme yaşandı. Temmuz ayında ise gerileme en kuvvetli seviyeye yükseldi. Yılın ilk yarısında yaşanan pazarlardaki bozulma ve sıkıntılara ilave olarak temmuz ayındaki başarısız darbe girişimi ihracatı olumsuz yönde etkiledi.
İnşaat Malzemeleri İhracatı (Aylık – Milyon Dolar)
Mevcut inşaat işleri seviyesi arttı Mevcut inşaat işlerinde yaz aylarında görülen dalgalanma ağustos ayındaki önemli düşüş ile devam etmişti. Eylül ayında ise mevcut işlerde bu kez toparlanma oldu. Yaşanan gelişmelerin etkisi ile yavaşlayan mevcut işler mevsimsellik katkısını da arkasına alarak yeniden hareketlenme eğilimine girdi. Bu toparlanmanın inşaat malzemesi talebini de olumlu etkileyeceği beklenirken, mevcut inşaat işleri seviyesinin eylül ayında geçen yılın eylül ayındaki mevcut işler seviyesinin de 4,2 puan üzerinde gerçekleştiği de raporda belirtilen önemli ayrıntılar arasında yer aldı.
Yapı ruhsatlarındaki artış konutlardan kaynaklanıyor 2016 yılı ilk yarısında bir önceki yıla göre alınan yapı ruhsatları yüzölçümü itibariyle %14,0 artarak 104,1 milyon metrekare oldu. Alınan yapı ruhsatlarındaki bu artış konutlardan kaynaklandı. Konutlar için alınan yapı ruhsatları %18,3 artarak 78,9 milyon metrekareye ulaşırken, buna karşın konut dışı binalar için alınan yapı ruhsatları geçen yılın aynı dönemine göre sadece %2,4 artış gösterdi. Durağanlaşma gösteren konut dışı bina işlerinde ve arzındaki bu artış aynı zamanda bir doygunluğa da işaret ediyor. Alınan yapı ruhsatları büyüklüğü geçen yılın üzerinde gerçekleşerek aynı zamanda büyüme eğilimini de yansıttı. Bununla birlikte sektör konut, konut dışı bina ve toplam binalarda 2014 yılının altında kalmaya devam ediyor.
Yıllık ihracat 15,57 milyar dolara geriledi İhracat 2016 yılında da gerileme eğilimini sürdürdü ve temmuz ayında hızlandı. Yılın ilk yedi ayında ihracat %14,1 oranında düşerken, bu düşüş ile birlikte yıllık ihracat (2015 Temmuz-2016 Temmuz arasındaki dönemde) 15,57 milyar dolara gerilemiş oldu.
Yeni konut fiyat artışları enflasyonun altında Türkiye’de önemli bir tartışma alanı da konut fiyatlarına ilişkin oldu. Haziran 2015-Haziran 2016 döneminde yıllık yeni konut fiyat artışı %6,56 olurken, bu artış aynı dönemde gerçekleşen %7,64 oranındaki yıllık TÜFE’nin altına kaldı. Aynı dönemde bina inşaat maliyetleri ise %6,4 arttı. Mevcut konut fiyatlarındaki yıllık artış ise %13,96 ile yeni konut fiyatları ve enflasyondaki artışın üzerinde gerçekleşti.
Bayram tatili ve darbe girişimi üretimi etkiledi 2016 yılı temmuz ayında inşaat malzemeleri sanayi üretimi bir önceki yılın temmuz ayına göre ağırlıklı ortalama olarak %13,2 gerileme göstererek bu yılın en yüksek aylık üretim gerilemesini yaşadı. Temmuz ayındaki bu gerilemede iki unsur etkili oldu. Bunlardan ilki 9 gün süren bayram tatili olurken, ikinci ve esas etki 15
Yapı Malzeme Ekim 2016
23
Aktüel bunu genele yaymak olduğuna dikkat çekti. Bu toplantıda İş Sağlığı ve Güvenliği komitesinin de katkıların bulunduğunu ve bundan sonra çalışmalarına güç katarak devam edeceklerini dile getirdi.
Kerem Okumuş: “Sürdürülebilir bir dünyada inovatif olan kazanır”
konusu “İş Sağlığı ve Güvenliği” olarak belirlenen panelde konuşmacı üyeler fir-
2000 yılında küresel ilkeler sözleşmesiyle birlikte yenilikçi uygulamaların hayatımıza girdiğine dikkat çeken S360 Genel Müdürü Kerem Okumuş konuşmasında; “Sosyal sorumluluk projelerinin iş süreçlerine entegre etmemiz çok önemli, şirketin iş prensibine kaynak yönetebilmek, ortak değer yaklaşımı üretmek bir sosyal sorumluluk projesinin sürdürülebilir olmasının en büyük etkenidir. İşe entegre etmediğiniz sosyal sorumluluk projelerinin nefesi bir yerden sonra tükenecektir. Kurumsal sosyal sorumluluk alanında proje geliştirip projenin sürdürülebilir olmaması işinizin karlılığını destekleyecek operasyon içerisine girmekte fayda var. Toplumun sosyal sorunlarına dokunan, yeniliklerin olduğu projeler Kurumsal Sosyal Sorumluluk işlerinin sürdürülebilirliği için önemlidir” dedi. Kerem Okumuş’un konuşmasının ardından “İyi Uygulama Örnekleri” hakkında paylaşımda bulunmak üzere, üzere Sika Yapı Kimyasalları Pazarlama ve Kurum-
maları için gerçekleştirdikleri iyi uygulama ve sürdürülebilirliğin sosyal boyutuyla ilgili proje örneklerini paylaştı. Türkiye İMSAD tarafından düzenlenen Sürdürülebilirlik Paylaşım Günleri hakkında bilgi veren Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Cihan Karamık, Türkiye İMSAD üyelerinin sürdürülebilirliğinin öneminin farkında olmasının çok güzel olduğunu, bu etkinliklere sadece inşaat malzemesi sektörünün değil başka sektörlerin de davet edilmesinin ülkemizde sürdürülebilirlik bilincinin oluşmasında ve uluslararası rekabette Türkiye İMSAD üyelerinin örnek oluşturmasında çok faydalı olacağını belirtti. Karamık, bundan önceki dönemde iki kez düzenlenen Sürdürülebilirlik Paylaşım Günleri’nin amacının sürdürülebilirliğin sosyal örneklerinin paylaşıldığı bir platform oluşturmak ve
sal İletişim Uzmanı Nazlı Çuhadaroğlu ve Işıklar Pazarlama Müdürü Dilek Karagöz Toruş sosyal sorumluluk alanında yaptıkları çalışmaları paylaşırken, Şişecam İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Pınar Bağlarbunarı, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaptıkları çalışmaları anlattı. Türkiye İMSAD Sürdürülebilirlik Komitesi’nin 2016 yılı iş planı çerçevesinde Türkiye inşaat malzemesi sanayinin sürdürülebilirliğini ilgilendiren çevre, enerji, enerji verimliliği, iklim değişikliği politikalarının oluşturulmasına katkı vermek ve inşaat sanayisinde bu konularda gerekli işbirliklerin kurulması, farkındalığın arttırılması amacıyla “Sürdürülebilirlik İlkeleri - Ekonomik, Çevresel ve Sosyal Faydaları” temalarıyla düzenlenen Sürdürülebilirlik Paylaşım Günleri’nde, Türkiye İMSAD üyesi kuruluşların iyi uygulama örnekleri paylaşılıyor.
Türkiye İMSAD Sürdürülebilirlik Paylaşım Günleri’nde ‘İyi Uygulama Örnekleri’paylaşıldı Türkiye İMSAD tarafından düzenlenen Sürdürülebilirlik Paylaşım Günleri etkinliğinin üçüncüsü gerçekleştirildi. Türkiye İMSAD üyelerinin iyi uygulama örneklerini sunduğu etkinliğin üçüncüsünde “İş Sağlığı ve Güvenliği, Sürdürülebilirlik ve Sosyal Sorumluluk” projeleri ele alındı.
Türkiye İMSAD Sürdürülebilirlik Paylaşım Günleri’nin üçüncüsü 26 Eylül 2016 tarihinde Yapı Endüstri Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türkiye İMSAD Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Cihan Karamık’ın hoş geldiniz konuşması ile başlayan etkinliğin moderatörlüğünü S360 Kurucu Ortağı, Genel Müdürü ve Türkiye İklim Değişikliği Liderler Grubu’nun kurucuları arasında yer alan Kerem Okumuş üstlendi. Paylaşım Günleri’nde Sika Yapı Kimyasalları Pazarlama ve Kurumsal İletişim Uzmanı Nazlı Çuhadaroğlu, Şişecam İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Pınar Bağlarbunarı, Işıklar Pazarlama Müdürü Dilek Karagöz Toruş birer sunum yaptı. Bu yılki
24
Yapı Malzeme Ekim 2016
Aktüel
Kentsel dönüşüm, yeşil binaların önünü açıyor 2006 yılından bu yana Şişli- Bomonti bölgesinde Kuleli Evleri markası ile kentsel dönüşüm projelerine destek veren Yıldırım Yapı Grubu Yönetim Başkanı Osman Yıldırım, binaları inşa ederken enerji verimliliğinin ön planda tutulması gerektiğinin altını çiziyor. Yıldırım; “Enerjiyi yurtdışından tedarik eden bir ülke olduğumuzu düşünürsek yeni yapılan binaların enerji verimliliğini ön planda tutmalıyız. Tüm binalarımızın “Yeşil Bina” mantığı ile projelendirilip hayata geçirilmesi en doğru yaklaşım olacaktır. Doğru projelendirilmiş kentsel dönüşüm çalışmaları, yeşil bina sayısının da artırarak, kısa ve uzun vadede hem yatırımcıya hem de ülke refahına katkı sağlayacaktır” dedi. Osman Yıldırım / Yıldırım Yapı Grubu Yönetim Başkanı
Kentsel dönüşüm eski ve yıpranmış yapıların yeniden inşa edilmesi olarak ön planda olsa da, çevresel ve ekonomik olarak kent yaşamının düzenlenmesi için önemli bir role sahip. Konut sektöründe iklimlendirme ve izolasyon sistemleri ile gerçekleştirilecek projeler, artık sadece bireysel bir konfor olmaktan çıkarak, ülkenin de ihtiyacı haline geliyor.
Tasarruflu ve uzun ömürlü binalar için izolasyon sistemleri Kuleli Evleri projelerinin enerji ve su tasarrufu sağlayacak şekilde tasarlandığını dile getiren Yıldırım Yapı Grubu Yönetim Başkanı Osman Yıldırım, izolasyon sistemlerinin yeni binalar için bir gereklilik olduğunu vurguluyor. Yıldırım, “Binaların ömrünün 50 yıl olarak hesaplarsak, inşa sırasında yapılan hataları 50 yıl boyunca devam etmesi durumu söz konusu olacaktır. Sürdürülebi-
Kentsel dönüşüm projelerinin hedeflerinin arasında sadece binaların yenilenmesi bulunmuyor. Yenilenecek binaların çevresel ve ekonomik olarak sürdürülebilir kalkınmaya sağlayacağı destek çerçevesinde tasarlanması gerekiyor.
lirlik için projelendirme sırasında yapılan sistemler büyük önem taşıyor. Gelirlerimizin önemli bir kısmını enerjiye harcadığımızı düşünürsek ısıtma ya da soğutma sağlamak için binaların çok iyi şekilde dış şartlardan korunması ve ısı izolasyonu yapılması şarttır. Su izolasyonu ile projelendiren evler ise gerek çatıda, gerek toprak altında veya cephelerde binaların ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor. Biz de tüm projelerimizde bu mantıkla hareket ederek binalarımızı yapmaktayız” dedi. Yapı Malzeme Ekim 2016
25
GYODER “Milletin Meclisini Millet Yapar” sloganıyla TBMM’nin onarımına başladı Türkiye’nin Gayrimenkul Platformu GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), 15 Temmuz darbe girişimi sırasında bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) onarımı için GYODER üyelerinden oluşan konsorsiyum ile tarihi bir projeyi başlattı.
26
Yapı Malzeme Ekim 2016
Türkiye’nin Gayrimenkul Platformu GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), 15 Temmuz darbe girişimi sırasında bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) onarımını imzalanan protokol ile resmi olarak üstlendi. “Milletin Meclisini Millet Yapar” sloganı ile yola çıkan GYODER üyesi 32 firmanın oluşturduğu konsorsiyum, 50 milyon TL üzeri bir meblağ topladı. Bu
rakamın daha fazla GYODER üyesinin katılımı ile artması bekleniyor. TBMM onarımına ilişkin yürütülecek çalışmaların detayları, 24 Ağustos Çarşamba günü TBMM Başkanı Sn. İsmail Kahraman, GYODER Başkanı Sn. Aziz Torun, GYODER Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Sn. Avni Çelik ve konsorsiyum üyelerinin katılımlarıyla TBMM’de düzenlenen bir basın toplantısıyla duyuruldu.
Aktüel TBMM Başkanı İsmail Kahraman: Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum GYODER’le birlikte muhteşem bir eser ortaya koyacaklarını belirten TBMM Başkanı İsmail Kahraman, meclisin onarımında emeği geçen herkese teşekkür etti. Önümüzdeki dönemde meclisin onarımı için verilen desteğin daha da artacağını ifade eden Kahraman, “Altın gibi, gümüş gibi değerli bir eserin ortaya çıkacağını,” söyledi.
Aziz Torun: ‘Biz milletiz, milletin kendisiyiz’ diyen bir sektör olarak bu görevi üstlendik Yüce meclisin darbenin püskürtülmesinde önemli bir rol oynadığını ifade eden GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun ise, “Milletin iradesinin merkezi olan TBMM’ne yapılan hain saldırı milletin kendisine yapılmıştır. Bunun cevabı olarak da ‘Milletin Meclisini yine milletin yapması’ gerektiğine inandık. Bu onurlu görevin, son yıllarda ekonomimizin lokomotifi olmayı başarmış, 2 milyon kişiye istihdam sağlayan, milyonlarca insanımızın hayatına dokunan projeleri hayata geçiren, projelerimizde yaşayan milyonlarca vatandaşımızla ‘biz milletiz, milletin kendisiyiz’ diyen bir sektör olarak bizlere verilmiş olması çok büyük bir gurur kaynağıdır,” dedi. Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a projede verdiği destekler için teşekkür eden Aziz Torun, projenin sembolik bir önem taşıdığının da vurgulayarak, “Meclisimizi yeniden inşa etmek ve eskisinden daha da güçlü hale getirmek bu milletin görevidir. Bu proje demokrasimizin sağlamlığı, birlik ve bütünlüğümüzü pekiştiren bir proje olarak da sembolik bir önem taşımaktadır. Biz GYODER olarak bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak değil, bu vatanın özgürlüğü, demokrasisi, birli-
TBMM Başkanı İsmail Kahraman
GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun
ği ve bütünlüğünü korumak uğruna şehit olan tüm vatan evlatları gibi bir vatan borcu olarak görüyoruz. 32 üye firmamızla
birlikte bu onurlu görevi milletimize layık bir şekilde tamamlayacağız,” ifadesini kullandı.
Yapı Malzeme Ekim 2016
27
Her türlü hava koşulunda inşaatlarda güvenli çalışmak mümkün! 26,000 metrekarelik alanda 52 kat ve 195 metre yüksekliğe ulaşacak Queen Central Park Bomonti projesinde, Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi sayesinde inşaat çalışmaları her türlü hava koşulunda maksimum güvenlikle sürdürülüyor. Bu sayede kesintisiz çalışma ortamı sağlanmış ve işgücünden azami verim alınmış olunuyor.
28
Yapı Malzeme Ekim 2016
Çözüm Ortağı
İnşaat ve gayrimenkul sektöründe son 10 yıl içinde başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde çok önemli projeler yapılmakta. Bu projelerin yapım aşamasında hız ve güvenlik ön plana çıkıyor. Özel ve zorlu geometriye sahip yapılarda uzman mühendis kadrosu ile projeye özel mühendislik hizmeti ve çözümler sunan Doka, Queen Central Park Bomonti projesine de en ideal çözümü sunarak hareketli bir cepheye sahip olan bina için betonarme yapının çepeçevre ve hiçbir boşluk olmadan kapatılabilmesini sağladı. Özel ayaklar kullanılarak bina geometrisine uygun şekilde dışarı çekilebilen paneller kolaylıkla bir sonraki kata tırmandırılabiliyor. Böylelikle bina hareketinin olduğu alanlarda bile vinç kullanım
Proje ismi: Queen Central Park Bomonti Yatırımcı firma: Sinpaş GYO Müteahhit firma: SMS İnşaat İnşaat başlangıç tarihi: Mart 2016 İnşaat tamamlanma tarihi: 2017 Kat: 52 Yükseklik: 195 m Kullanılan sistem: Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi
ihtiyacı ortadan kaldırılarak, hem vinç kapasitesinden tasarruf edilmiş hem de her hava koşulu ve şartta kesintisiz çalışma ortamı yaratılmış olunuyor. Kaba yapının
yapımını hiçbir şekilde engellemeden yapıyla beraber ve yapı cephesine bitişik
hidrolik olarak yükselen sistem, kule vinçlerin çalışamayacağı yüksek rüzgar hızlarında dahi tırmanma işlemini güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor.
Queen Central Park Bomonti’de güvenlik için sarı koruma perdeleri 2017’de tamamlanması planlanan Queen Central Park Bomonti projesi ile İstanbul’un kalbinde yeni bir yaşam merkezi doğuyor. Kraliçe tacını andıran mimarisi ve içerisinde yer alan şehir parkı nedeniyle Queen Central Park ismini alan projenin inşaatı Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi ile güvenle sürdürülüyor. 52 kat ve 195 metre yüksekliğe ulaşması hedeflenen projenin inşaat çalışmalarında Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi sayesinde her türlü hava koşulunda maksimum güvenlikli çalışma ortamı yaratılarak kesintisiz çalışma ve böylelikle işgücünden azami verim alınması sağlanacak.
Yapı Malzeme Ekim 2016
29
Sektörel
Şişecam Düzcam ‘Cam Ustalık Projesi’yle nitelikli insan yetiştirecek Şişecam Düzcam, cam sektöründe yer alan mesleklerin ulusal standartlarının hazırlanması için Mesleki Yeterlilik Kurumu’yla işbirliği yaptı. Eğitim ve ustalık programı olarak adlandırılan ‘Cam Ustalık Projesi’ ile sektörün nitelikli işgücü ve insan kaynağı ihtiyacının karşılanması amaçlanıyor. Cam sektörünün global oyuncusu Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gös-
30
Yapı Malzeme Ekim 2016
teren Şişecam Düzcam, endüstriyel cam sektörüne büyük değer katacak yeni bir projeyi daha hayata geçiriyor. Mesleki Yeterlilik Kurumu ile ulusal meslek standardı hazırlama işbirliği protokolü kapsamında ‘Cam Ustalık Projesi’ni başlattı. Bu proje sonucunda hayata geçirilecek olan eğitim ve ustalık programlarıyla, işletme ve sektörlerin devamlılığı için büyük önem taşıyan nitelikli insan kaynağının oluşması hedefleniyor. Proje ile yapılan işin kalitesi, işin zamanında teslimi, müşteri memnuniyeti ve işletmenin devamlılığını hedefleyen Şişecam Düzcam, 2016-2018 döneminde “Cam Ustalık Projesi”ni yürütme kararı aldı. Proje kapsamında, öncelikle cam sektörüne yönelik “Ulusal Mesleki Yeterlilik Sistemi”nin kurulması için gereken adımlar atıldı. Cam işleme tesislerindeki mesleklerin ulusal standartlarının hazırlanması için Mesleki
Yeterlilik Kurumu ile Meslek Standardı Hazırlama İşbirliği Protokolü 19 Temmuz tarihinde imzaladı. Avrupa’da 2’nci, dünyada ise 5’inci büyük üretici konumunda olan Şişecam Düzcam, Ulusal Mesleki Yeterlilik Sistemi ile cam sektöründeki işletmelerde yer alan mesleklere yönelik ulusal meslek standartlarının ve yeterliliklerinin oluşturulması, mesleki ve teknik eğitim ve öğretim programlarının bu standartlara ve yeterliliklere göre hazırlanması, işgücünün mesleki yeterliliğinin akredite olmuş ve Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlarca yapılan sınavlar sonucunda belgelendirilmesi sağlanacak. Cam sektöründeki gelişime paralel olarak artan nitelikli işgücü ihtiyacının karşılanmasını da misyon edinen Şişecam Düzcam, projeyle sektöre yönelik eğitim ve ustalık programlarının oluşturulmasına destek verecek.
Çaba-Artland-İno-Tek Ortaklığı 3.Havalimanı Terminal Binası PERI Kalıp Ve İskeleleri Yeri: Tayakadın-Göktürk Yolu / ISTANBUL İş Sahibi :CMLKK Yüklenici Firma: ÇAİ ÇAİ / Şirket Ortağı : İsmail Özgülen
32
Yapı Malzeme Ekim 2016
Projede Kullanılan PERI Kalıp Sistemleri: 1. Döşeme Kalıbı: PD8 Masa İskele Sistem Döşeme Kalıbı 2. Perde ve Kolon Kalıpları: TRIO Panel Sistem Perde Kalıbı
Çözüm Ortağı Proje İle İlgili Genel Bilgiler: 3.Havalimanı, İstanbul’un Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısındaki Tayakadın ile Akpınar köyleri arasındaki 76,5 km2 alana yıllık 200 milyon yolcu kapasiteye çıkarılabilen terminali ile birbirinden bağımsız altı pisti olacak şekilde yapılmakta olup,ülkemizin en büyük projesidir. Proje; Cengiz, Mapa, Limak, Kolin, Kalyon firmalarının ortak girişimi ile yapılmakta olup, 22.152 milyar Euro bedel ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihalesi olmuştur. Projeye Haziran 2014 yılında başlanmış olup,birinci etabının,2018 yılının ilk çeyreğinde tamamlanması planlanmaktadır. Projenin tüm etapları ile birlikte tamamlanması ile yıllık 100 milyon yolcuya hizmet veren Atlanta Uluslararası Havalimanı’nı geçerek dünyanın en yüksek yolcu kapasiteli havalimanı olması beklenmektedir. Bu projede Terminal binası adlı en büyük bölümün, 60.000 m2’lik kısmı,ÇAİ’nin konusunda uzmanlaşmış ekibinin yönetiminde, PERI KALIP SİSTEMLERİ ile çözülmüş ve çözülmektedir.
PROJEDE KULLANILAN PERI KALIP SİSTEMLERİ PERDE KALIPLARI: Dış cephedeki h =13,00 m’lik Dış cidar perdeleri ve h=11,00 m.’lik asansör-şaft perdeleri TRIO 330 ve TRIO 270 panellerin kombinasyonları ile çözülmüştür.Belirtilen yüksekliklerde perde imalatlarında, Pb = 80 kN /m2 beton basıncına dayanıklı TRIO sistemin kullanılması,imalatların güvenli bir şekilde yapılması imkanını ve konforunu sağlamıştır. Çerçeve sistemi olarak dizayn edilen TRIO Panel sistem şantiyede işçilikleri minimuma indirgerken, işçilikten kaynaklanan hataları da minimize etmektedir. Her türlü geometriye de uyum sağlayabilen bu kalıp sayesinde çok hızlı imalatlar yapılabilemekte ve 40m2/adam gibi yüksek metrajlara ulaşılabilmektedir. Bu da kalıp maliyetini çok düşürmektedir. TRIO sistem 80KN/M2 beton basıncına dayanacak şekilde dizayn edilmişir.TRIO sistemin panellerinin yükseklikleri 3,30– 2,70–1,20– 0,6m iken, genişlikleri de 2,40-1,20-0,9-0,72-0,6-0,3m dir. Ancak bu paneller aynı zaman da yatık da kullanılabildikleri için yükseklikleri genişlik, genişlikleri de yükseklik olarak düşünebiliriz. Paneller üzerine saplama delikleri açılmış ve çelik bir halka ile koruma altına alınmıştır. Plywood ise üzerine perçinlidir ve 220gr/m2 film tabakalı Finlandiya menşili huş ağacından oluşmaktadır . 3,30mx 2,40m lik bir panelde yalnızca 4 saplama kullanılabilir. Piyasadaki muadillerinden en önemli farYapı Malzeme Ekim 2016
33
kı ise her noktada bağlatının tek tip kilit ile (BFD) sağlanmasıdır. Bu da şantiyecilerin çok iyi bildiği gibi karışıklığa yol açmayarak zaman kaybettirmemektedir.
DÖŞEME-KİRİŞ KALIPLARI: Değişik boyutlara ve derinliklere sahip projedeki kirişaltı kalıp sisteminin PD8 Masa-İskele sistemleri ile çözülmesindeki temel unsur, hızlı devir ve esneklik faktörünün aynı anda ve aynı oranda önem taşımasıdır. Projedeki farklı kat yükseklikleri nedeni ile,hemen hemen her döşeme dökümünde, kalıp dizaynları yapılmış, gerekli özel çözümler üretilmiştir.PD8 Masa-iskele sistemleri,farklı yüksekliklerdeki kirişaltı kalıplarında kullanılacak olması sebebiyle,sahip olduğu taşıma gücü sayesinde projede büyük esneklik ve ekonomiklik sağlamıştır.Bu projede yapılan PERI kirişaltı kalıbı dizaynları,bir iskele ayağına optimum yük gelecek şekilde tasarlanmış ve dizaynda kullanılan malzemeler ( PD8 Masa-İskele Sistemler-SRZ Çelik Kuşak Mahyalar + VT20K Izgaralar ) optimum açıklıkta kullanırak; en ekonomik çözüm elde edilmeye çalışılmıştır. İskele modüllerinin sahip olduğu, değişik boyutlardaki diagonaller, ayar millerinin açılma boyları gibi parametreler ile iskele sisteminin taşıma gücündeki değişiklikler sağlanmıştır ve sağlanabilmektedir. PD8 iskele sistemin sahip olduğu değişik yüksekliklerdeki çerçeveler ( R-110,R-150 ) ve alt–üst ayar milleri vasıtası ile her türlü yükseklikte kullanıma sahip olması projeye ayrı bir ekonomiklik ve esneklik katmıştır. DIN ve EURO normlarında imalatı yapılmış PERI PD8 Masa-iskele sistemleriyle;tüm projedeki farklı yükleri ve farklı ölçüleri iskele aralıklarını değiştirerek işçilikten ve dolayısı ile zamandan tasarruf ederek proje genelinde EKONOMİ sağlanmıştır. Spindellerin ayarlanabilmesi, bize şantiyede çok hassas yükseklik ayarı yapmamıza olanak sağlar. Projenin gerektirdiği iş güvenliği kriterleri de esas alınarak,özel katlanabilir korkuluk elemanları, PERI PROKİT güvenlik ekipmanları ile birlikte kullanılmıştır. Bu ekipmanların,şantiyede ergonomik bir şekilde kullanımı ve söküm takım pratikliği,şantiyeye kazandırdığı iş güvenliği ile beraber verimliğin artmasında önemli rol oynamıştır.
34
Yapı Malzeme Ekim 2016
Çözüm Ortağı PERI PD8 SİSTEM KİRİŞALTI MASA- İSKELESİ Karşılıklı çerçeveler arasındaki bağlantı ise,PERI PD8 sistemde 1.25m ile 3.00m arasında değişen boylardaki diagonallerle sağlanır. Sistem üst tarafına monte edilen sırasıyla;haçvarikafa, spindel ve de spindel ayarı için kullanılan jack-nut(somun) ile bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği; ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek rijit ve tek parça haline getirilmesidir. PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle 3 ayrı çözümü sunar. Her biri için tip ruhsatlar, DIN ve EURO normlarına göre düzenlenmiş abakları mevcuttur. Gerek DIN ve EURO normlarındaki uygulama abakları gerek bu normalara dahilinde üretilmiş malzemeleri kullanıcısına mutlak başarıyı getirmektedir. Böylece PD8 iskele sistemiyle birlikte SRZ Çelik Kuşak Mahyalar + VT20K Izgaralar optimum taşıma gücünde kullanılması sağlanmıştır. Sonuç olarak DIN ve EURO normlarında imalatı yapılmış olan PERI PD8 yük iskele sistemi ile SRZ Çelik Kuşak mahyalardan teşkil edilen kirişaltı kalıbı sistemi;tüm projedeki farklı döşeme kalınlıklarını ve yükseklikleri çözerek,projede büyük ekonomiklik ve esneklik getirmiştır. Aynı malzemelerin sahip oldukları yüksek taşıma gücü sayesinde sadece aralıkları ile oynayarak tüm projede kullanılabilir olması gerek işçilik, gerekse zamandan tasarruf açısından sahadaki uygulayıcılara büyük kolaylık sağlamıştır. PERI PD8 sistemi; temel olarak R110(110 cm genişliğinde) ve R150(150 cm genişliğinde) çerçevelerden oluşur. Taban plakaları ve çerçeveler arasındaki bağlantı, ayarlanabilir spindle adı verilen bağlantı elemanı ile sağlanır. Spindelleri ayarlanabilmesi bize şantiyede çok hassas yükseklik ayarı yapmamıza olanak sağlar. Karşılıklı çerçeveler arasındaki bağlantı ise 1.25m ile 3.50m arasında değişen boylardaki diagonallerle sağlanır. Sistem üst tarafına monte edilen sırasıyla; panel, haçvarikafa, spindel ve de spindel ayarı için kullanılan jack-nut (somun) ile bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği; ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek rijit ve tek parça haline getirilmesidir. PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle 3 ayrı çözümü sunar. Her biri için tip ruhsatlar, DIN ve EURO normlarına göre düzenlenmiş abakları mevcuttur. PERI PD8 alt ve üst spindle ların maksimum açılma boyuna ulaştığı durumlarda bile ağır yük taşınması gerektiği zamanlarda rahatlıkla kullanılabilir. PD8 ile oluşturulan döşeme kalıbı sisteminin uzunluğu ve toplam yüksekliği ayarlanabildiği için şantiyede çok büyük kullanım kolaylığı sağlar. PERI İle Başarılı İnşaatlar…….. !
Sn. İsmail Özgülen’in yorumu: Bu projedeki,özellikler kirişaltı yüklerin kritik olduğu bölgelerde, Peri Kalıp firmasının desteği gereken verimliliği elde etmemizde önemli bir rol oynamıştır. Bu konuda, Peri Kalıp firmasının gösterdiği ilgi ve çabaya teşekkür ederiz.
Yapı Malzeme Ekim 2016
35
Çözüm Ortağı
lowattlık 30’lu kaskad kazan tasarımından oluşuyor. Kazanlar binaların mahal ısıtmasında kullanılıyor. Kaskad kontrol paneli ısıtma ve sıcak su ihtiyacına göre sistemin talep ettiği adette kazanı devreye alıp çıkartabiliyor. EVOMAX kazanlar, işletme maliyetlerini düşük tutmak için yüzde 110 verim oranına kadar kısmi yükte çalışabiliyor. 42, 65, 90, 105, 125 ve 160 kW kapasite değerlerine sahip EVOMAX kazanlar, ısı ihtiyacına bağlı olarak 15 adete kadar tek bir kontrol paneli ile kontrol edilebiliyor.
Maksimum enerji tasarrufu
KİPTAŞ Vaditepe’de, EVOMAX’ı tercih etti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin modern projesi Kiptaş Vaditepe’de EVOMAX duvar tipi yoğuşmalı kazan sistemi kuruldu.
Ayırt edici özellikler Farklı ısıtma ihtiyaçlarına uyumlu çalışma özelliği, kompakt boyutları ile az yer kaplamasının yanında, uzaktan kontrol ve yüksek verim gibi kullanım özellikleri Termo Teknik EVOMAX kazanların tercih edilmesinde en önemli nedenlerden.
Sistem tasarım desteği İstanbul’un çeşitli bölgelerinde 1995 yılından bugüne 75.000 konut üreten KİPTAŞ’ın Bahçeşehir’de inşa ettiği Vaditepe Konutlarında Termo Teknik EVOMAX duvar tipi yoğuşmalı kazanlar kullanıyor. Vaditepe’de 2 bloğun ısıtılması toplamda 4800 kilowatta ulaşan kapasite ile 160 kilowattlık 30 adet EVOMAX kazanın kaskad sistemi ile sağlanıyor; kullanım için gerekli olan sıcak su ise ısı istasyonlarından tedarik ediliyor. Kiptaş Vaditepe’ye özel olarak tasarlanan edilen sistemde, tam 30 adet kazan tek bir sistem gibi çalışarak tüm ısıtma ve sıcak su ihtiyacını karşılıyor. İngiltere’de Ideal Boilers tarafından 110 yıllık tecrübeye dayanılarak üretilen Termo Teknik EVOMAX duvar tipi yoğuşmalı kazanlar; kurulum, bakım ve kullanım kolaylığı sağlayan birçok özelliğe sahip. 2013 yılından itibaren Türkiye duvar tipi yoğuşmalı kazan ısıtma pazarının aktif oyuncularından biri olan EVOMAX, gerek resmi gerek özel projelerin yoğunlukla tercih ettiği bir marka olma yolunda hızla ilerliyor.
36
Yapı Malzeme Ekim 2016
2013 yılından bu yana EVOMAX kazanları Türk tüketicisine sunan Termo Teknik; ihtiyaç duyulan ısıtma sisteminin ve kapasitesinin hesaplanmasından sistem tasarımına, ürünlerin seçilmesinden montaj aşamasına dek proje danışmanlığı hizmetiyle ve satış sonrasında da konusunda uzman teknik servisi ile de EVOMAX’ı tercih eden projelere destek veriyor. Ayrıca 3 yıllık parça ve bakım garantisi EVOMAX kazanların gerek kullanıcı, gerekse proje sahipleri tarafından en sevilen özelliklerinden.
Vaditepe’ye özel sistem tasarımı KİPTAŞ Vaditepe’de sistem, 160 ki-
Kaskad sisteminde gerekli ısı ihtiyacını karşılamak ve yüksek verim değerinden faydalanmak için toplam kapasite kazan sayısına bölünerek tüm kazanların eş zamanlı ve aynı kapasitede devreye girmesi sağlanıyor. İhtiyaca göre kapasite değerleri yüzde 100‘e kadar birlikte yükselebiliyor. Özellikle bahar aylarında İstanbul’da kazanlar kapasitesinin %20 ’sine kadar düşürülerek 30 kilowatt’lık düşük kapasitede çalıştırılarak geçiş mevsimlerinde de maksimum enerji tasarrufu sağlanıyor.
Hassas ısı ayarı Kullanıcının talebi üzerine Vaditepe projesinde kazanların kontrol panelinde gün içerisinde farklı zamanlarda aktif olacak şekilde 3 farklı sıcaklık değeri girilmiştir. Kazanların ısıtma eğrileri de İstanbul Avrupa yakası değerlerine göre tercih edilmiştir. Sistem, dış hava sıcaklığına bağlı tesisat gidiş ve dönüş suyu sıcaklığını kontrol ederek, hava sıcaklığındaki 0,5oC ’lik değişikliği bile fark edebilmekte ve anında sıcaklık ayarlaması yapabilmektedir.
Kolay kullanım EVOMAX’ın Türkçe karakterli kullanıcı ara yüzü hem kullanıcı hem servis için kolay, hızlı kurulum ve işletme sağlamaktadır.
Yüksek binalar için ideal 6 bar işletme basıncına sahip olan EVOMAX kazanlar, binanın yüksek katından dolayı plakalı eşanjör ile kullanılmış, tesisat ile kazan tarafı birbirinden ayrılmıştır.
ABS Yapı’dan
En ekonomik şap altı yükseltilmiş döşeme:
“Yeni ŞapAltı Modulo” Proje: Turkcell Genel Merkezi – Rönesans Biz Plaza Proje lokasyonu: Küçükyalı/İstanbul Yatırımcı: Rönesans Müteahhit: SistemA Ürün: Modulo Miktar: 2.700 m²
38
Yapı Malzeme Ekim 2016
Çözüm Ortağı
Şapaltı Modulo ile 3 cm’den başlayarak istenilen ölçüde betonarme yükseltilmiş döşemeler oluşturulabilir. Küçük ebatlı ve yerleştirilmesi çok kolay olan sistem, metal ayak + kompozit levhalı modüler yükseltilmiş döşemelere kıyasla çok daha ekonomik bir alternatiftir. Modüler sistemin aksine zemin kaplamasını kaplama türü ve boyutları konusunda sınırlandırmaz. Modüler yükseltilmiş döşeme yapımının mümkün veya ekonomik açıdan mantıklı olmadığı her ticari alan 8-10 cm kuru şapla doldurmak yerine ŞapAltı Modulo kullanılarak betonarme yükseltilmiş döşeme haline getirilebilir. Bu sayede, şap altında kaybedilecek olan hacim yapının kullanım alnına dahil edilerek özellikle elektrik ve diğer tesisat geçişlerinde değerlendirilebilir. Yapı Malzeme Ekim 2016
39
Sektörel
Kordsa Global ve Sabancı Üniversitesi İş Birliği ile hayata geçen
Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi açıldı Kordsa Global ve Saban-cı Üniversitesi, Kompozit Güçlendirme Kordsa Global üretim Teknoloji-leri için aynı çatı altında güçlerini birleştirdi. Kor-dsa mühendisleri geleceğin Global ve Sabancı Üniversitesi teknolojisi olarak da iş birliği ile Aralık 2014’te temeadlandırılan kompozitin li atı-lan Kompozit Teknolojile-ri AR-GE ve üretim Mükemmeliyet Merkezi açıldı. Havacılıktan otomotive kadar, birsüreçlerinde birlikte çok sektörde dönüşüm yaratan, çalışmaya başladılar. yüksek teknoloji ürünü kom-pozit malzemeleri alanında faaliyet gösterecek merkezde Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri ve doktora öğrencileri ile Kordsa Global üre-tim mühendisleri geleceğin teknolojisi ola-rak da adlandırılan kom-
40
Yapı Malzeme Ekim 2016
pozitin AR-GE ve üre-tim süreçlerinde birlikte çalışmaya başladılar.Kordsa Global ve Sabancı Üniversitesi; bu merkezde birlikte araştırmanın ve üretmenin getireceği güçle, Türkiye’nin yeni yüksek tek-noloji üssü olmayı hedefliyor. Merkez dünyanın sayılı test merkezlerinden ve Avrupa’nın sayılı kompozit üreticilerden biri olarak faaliyet gös-terecek.Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi, temel araştırmadan prototip parça ve ara ma-mul üretimine kadar geniş bir uzmanlık yelpa-zesinde hizmet verecek. Merkez, hizmet ettiği tüm endüstrilere çağ atlatacak yüksek katma değerli kompozit malzemelerle müşterilerine daha fazla değer katmayı hedefliyor.
“Kanada’ya ihracat yapıyor olmamız bizi Amerika’ya ihracata ciddi bir şekilde hazırlıyor. Fabrikayı Teksas Eyaletinde kurmayı düşünüyoruz. Bunun iki sebebi var. Birincisi Teksas’ın konum olarak Meksika pazarına yakın olması, ikincisi ve en büyük sebebi Teksas’ta 40’a yakın Rafineri olması.”
42
Yapı Malzeme Ekim 2016
URTİM Amerika’ya fabrika kuruyor 1980 yılında İstanbul’da Kalıp üretimine başlayan URTİM, 1989 yılında iskele üretimine de başladı. 1997’de İkitelli’de 2500m2’lik yeni fabrikaya taşındı ve 2006 yılında Romanya Bükreş şirketini açtı. Aynı yıl Hadımköy’deki 21.000 m2 alanda yeni fabrikasına taşınan firma daha sonra 15.000 m2 kiralama fabrikası ile Hadımköy’de daha da gelişmeye
ve büyümeye başladı. Gelinen noktada URTİM, 40’ı mühendisten oluşan 300 kişilik bir ekiple ayda 3000 ton kapasiteye ulaşmış, kaynak prosesinin %95’ini robotlarla yapabilen, 50 ülkeye ihracat yapan, sektörün lider firması konumuna gelmiş durumda. URTİM Genel Müdürü Serdar Urfalılar ile şirket özelinde ve sektöre dair konuştuk. Keyifli okumalar…
Sektörel Proje İnşaat firmaları ile başlayan çalışmalarımız endüstriyel projelere, hidroelektrik termik santrallere ve rafinerilere kadar ilerledi. Ayrıca tersanelerde de iskele sistemleri üretiyoruz. Sürekli otomasyona ve robotik hatlara yatırım yapıyoruz. Geldiğimiz noktada iki fabrikamızda toplam 36.000 m2 üretim tesisimizde aylık 3.000 ton kapasiteye ulaştık ve ürünlerimizin kaynaklarının %95’ini robotlarla yapıyoruz. Dolayısı ile üretim hızımız ve kapasitemiz artarken ürün kaynaklı hatalar minimalize edilmektedir.
Firmanız 2015’i nasıl geçirdi 2016 için hedef ve beklentileriniz neler? Firmamız 2015 yılını %28 lik bir büyüme ile kapatmıştır, son 5 sene şirketimiz için çok önemli hedeflerimize ulaştık. İnsan kaynağımızı çok güçlendirdik, konusunda tecrübeli, işini ve şirketini seven çok güçlü bir ekibimiz var. Bence işin en zor kısmı böyle bir ekibi kurabilmek. Bu nitelikte bir ekiple büyümek, daha fazla sayıda ülkeye ihracat yapmayı kolaylaştırıyor. 2016 yılındada hedefimiz, yapacağımız otomasyon ve üretim sistemeleri yatırımları ile şirketimizi daha da verimli bir hale getirip %25 civarında büyüme sağlamak . Yaptığımız yatırımlar verimlilikten kazandıklarımızı, kalite ve fiyat performansına yansımaktadır.
Önümüzdeki dönemlerde yatırımlarda bulunacak mısınız? Yatırımınızın içeriği hakkında bilgi verir misiniz?
Firmanızın çalışmaları ve odaklandığı projeler neler? URTİM olarak 36 yıldır dünyaca bilinen havalimanı, stadyum, konut vb. birçok inşaat projesinde yer aldık. Cezayir’de Constantine Otel, Irak’da Hastane , Kongo’da Kintele Kongre Merkezi, Azerbaycan’da Quebele Villaları ve Grand Hayat Bakü, Nijerya’da valiler için tasarlanan villalar, National University of Turkmenistan, Rusya’da Domodedovo Havalimanı’na yeni terminali, Türkmenistan Olimpiyat Köyü ve Stadyumu, Fildişi Sahili’nde Konsolosluk Binası, Ekvator Ginesi ‘nde villalar yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz projelerden bazılarıdır. İç piyasada ise 3. Havalimanı Projesi, Viaport Venezia, Artaş Avrupa Konutları, Folkart İzmir Projesi ,İstanbul Kartal Devlet Hastanesi , İzmit Körfez Geçiş Projesi, Ağaoglu 1453 ve Finanas Mer-
kezi , Çamlıca Camii, gibi birçok büyük proje URTİM’in güvenli kalıp ve iskeleleri ile yükseliyor. İnşaat projelerinin dışında Tersanelerde de firmaların çözüm ortağı olduk. Beşiktaş tersanesi, Kıran (Tuzla) tersanesi, (Adik) Anadolu Tetersanesi, Sefine Tersanesi, Dünya Yatçılık, Desan Tersanesi, Yıldız Gemi Yatçılık refaranslarımızdan bazılarıdır. Son 8 yıldır Endüstiriyel projelerde ve Rafineri projelerinde kullanılabilicek Teknik izolasyon iskelelerinine odaklanarak AR-GE çalışmalarını tamamlayıp, ilgili testler yapılarak dünyada geçerli olan sertifikaları tamamlayıp müşterilerimize hizmet vermeye başladık.
Yapı sektörüne yönelik sunduğunuz ürün gamınızdan bahseder misiniz? Urtim Kalıp ve İskele Sistemleri olarak 36 yıldır ve iskele alanına odaklandık.
Yaklaşık üç yıldır Amerika pazarını araştırıyor ve çeşitli iş birlikleri yapıyoruz. Yakın zamanda Amerika’ya ihracatı başlatmış oluruz. Çalışmalarımız gösteriyor ki, kapsamlı bir çalışma neticesinde Amerika’ya ihracatı başlatabilirsek, ilerlememiz oldukça hızlı olacak. İhracatımızın artması akabininde, Amerika’da fabrika kurmak için şimdiden fizibilite çalışmalarına başladık. Kanada’ya ihracat yapıyor olmamız bizi Amerika’ya ihracata ciddi bir şekilde hazırlıyor. Fabrikayı Teksas Eyaletinde kurmayı düşünüyoruz. Bunun iki sebebi var. Birincisi Teksas’ın konum olarak Meksika pazarına yakın olması, ikincisi ve en büyük sebebi Teksas’ta 40’a yakın Rafineri olması. İstanbul Hadımköy’de en ileri teknolojiyle üretime devam ettiğimiz 15 bin ve 21 bin metrekare alana sahip üretim tesislerimizi birleştirerek, daha büyük alana sahip bir tesise geçme planımız var. Üretim kapasitemizi artırırken, 2017’de gerçekleştirmeyi planladığımız yeni fabrika yatırımımızla kapasitemizi daha da artırıp bununun avantajlarını müşterimize yani sürümden ve verimlilikten kazandıklarımızı, kalite fiyat performansına yansıtmayı hedefliyoruz. Yapı Malzeme Ekim 2016
43
Proje İthalat ve ihracat çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Üretiminizin ne kadarını, hangi ülkelere ihraç ediyorsunuz? Yeni hedef pazarlar var mı? Satışlarımızın yüzde 70’ini ihracat olarak gerçekleştiriyoruz ; ihracat yaptıgımız 50 ülkeden bazıları, Kanada, Rusya, Romanya, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Cezayir, Libya, Irak, Gürcistan, Gana, Fidişi, Etiyopya, Tanzanya… vb Amerika, Avrupa hedef pazarlarımız arasındadır.
Sektöre yönelik varsa Ar-Ge çalışmalarınızı kısaca anlatır mısınız? Biz URTİM olarak AR-GE çalışmalarına çok önem veren bir firmayız, makine ve inşaat mühendislerinden oluşan 5 kişilik AR-GE ekibimiz ile hem dünyadaki gelişmeleri takip ediyor, hem de sektöre yenilik olarak, neleri sunabiliriz diye çalışıyoruz. Son olarak 1,5 milyon dolarlık yatırımla CLIMBSET grubunda CLIMBSET-H Hidrolik Tırmanır Kalıp Sistemi ve CLIMBSET-W Rüzgar Perdesi Sistemlerimizi pazara sunduk. Geleceğin tamamen otomasyonla şekilleneceğine ve işçiliğe dayalı yapılan inşaatların minimize edileceğine inanıyoruz. Ayrıca güvenliğin son derece önem kazanacağına ve bu nedenle Rüzgar Perdesi gibi sistemlerin daha da öne çıkacağına inanıyoruz 2014’te TUİK’in yaptığı açıklamaya göre Türkiye bütçeden % 0,9, Almanya %2,8, Güney Kore %3,6 Ar-Ge’ye pay ayırıyor. Öncelikkle ülke olarak bütçemizden ArGe’ye ayrılan payı daha da artırmalıyız. URTİM olarak %5 civarında Ar-Ge çalışmaları için bütçe ayırıyoruz.Bunun neticesinde Türk firmaları arasında ilkleri yapıp, Avrupalı firmalar ile rekabet edebiliyoruz. Ar-GE’si tamamlanıp piyasada kullanılmaya başlanan Rüzgar Perdeleri, Hidrolik Tırmanır Kalıplar, Teknik İzolasyon İskelelerimiz, kalite ve işlevsellik açısından Avrupalı firmalardan daha iyi ve fiyat olarak çok daha avantajlı.
Sektörünüzü kısaca değerlendirir misiniz? 2016’da sektörün gelişimini nasıl öngörüyorsunuz? Yurtiçi Endüstriyel Kalıp ve İskele pazarı yaklaşık 400 milyon Euro civarında. Faaliyet gösteren firma sayısı 250 civarında, bu firmaların büyük bir kısmı küçük üreticiler. İhracat yapan firma sayısı ise 7-8 civarında. İhracat yapılabilen bir sektörümüz var. En önemli ihracat pazarlarımız Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, BDT ülkeleri. 2014 yılında sektörün ihracatı yüzde 10 artarak, 123 milyon Euro ulaştı. 2015 yılı ihracat hedefimiz ise istikrarlı büyümemizi sürdürerek, ihracattaki payımızı 150 milyon Euro’ya çıkarmak. Yıl sonunda bu hedefin tutacağını ön
44
Yapı Malzeme Ekim 2016
URTİM Genel Müdürü Serdar Urfalılar
görüyoruz. URTİM olarak Türkiye’yi Dünya’da temsil etmeye devam ediyoruz ve Dünya’da ilk beş üretici arasına girmeyi hedefliyoruz.
Sektörün sorunlarından bahsederek, kalite ve standartlar bakımından sektörü değerlendirir misiniz? Çözüm için önerileriniz? Sektörümüzün yaşadığı sorunların başında haksız rekabet getiren, merdiven altı üretim diyebileceğimiz firmaların standart dışı üretimleri geliyor. Bu sıkıntının hızlı bir şekilde TSE’nin yaptığı çalışmalar ile çözülmleneceğini düşünüyoruz ve TSE ilgililerine bu konuda yapmış oldugu hızlı ve güzel çalışmalar için teşekkür ediyoruz. Ayrıca teknik şartnamelerde yapılan tariflemeler ile işlerin haksız bir şekilde diğer firmalara kaydırılması da birçok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de sıkıntı yaratıyor. Ekonomi bakanlığımızdan da bu konuda isteğimiz, Teknik Müşavir firmalarımıza, yurtdışında büyüyüp güçlenebilmeleri için azami destekte bulunmalarıdır. Teknik Müşavirlerimiz güçlenmediği sürece müteahhit firmalarımız yurtdışında ne kadar büyük projeler alsalarda bunu Türk Yapı Malzemeleri sektörüne yansıtmaları kısıtlı olacaktır. Türk yapı sektörü 2023 yılı ihracat hedefi olan 100 milyar dolar için var gücüyle çalışıyor.
İnşaat sektörünün gelişiminin sektöre yansımasını kısaca değerlendirir misiniz? Türkiyede çok önemli bir potansiyeli gerek Türkiye, gerek ihracat için üretiyoruz. Bugün Türkiye İhracat malzemesi olarak ihracatımız 20 milyar dolar civarında.
Sektör olarak Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde ihraç ettiğimiz ürünlerle oldukça ciddi bir hizmet veriyoruz. Yapı sektörü geçirdiği sıkıntılı dönemlerde birçok farklı pazara yöneldi. Böyle bir yönelimle az da olsa sanayi üretiminde bir artışı yakaladık diyebiliriz.
Yeni projeler, kentsel dönüşüm süreci ve yenileme pazarı sektöre ne gibi katkılar sağladı? Türkiye’nin en büyük endüstrisi konumundaki inşaat sektörü “kentsel dönüşüm” planlamalarıyla daha da hareketlendi. Kentsel dönüşüm ile Türkiye’nin en büyük endüstrisi konumunda bulunan inşaat sektörüne 400 milyar dolarlık alan açıldı. Bugüne kadar kamu ve özel sektör tarafından uzun bir yol katedilsede; Türkiye’deki dayanıksız/sağlıksız bina stoku analiz edildiğinde, yapılması gereken daha çok iş olduğu görülmektedir. İnşaat sektörünün önümüzdeki yıllarda da ülkenin lokomotif sektörü olacağı ve Türkiye’nin bu yönüyle yatırımcılar için fırsatlarla dolu ülke konumunu koruyacağı gözüyle bakılıyor.
İnşaat firmalarına yönelik ne gibi avantajlar sunuyorsunuz? Yaklaşık 5 yıldır Ar-Ge’ye ciddi yatırımlar yapıyoruz. Mühendislerimizin ortaya koyduğu ve sektörde devrim yaratacak birçok ürünümüzü alıcılarla buluşturduk. Sistemlerde işçi sağlığı ve güvenliği bizim için her şeyden önemli. Yeni sistemlerimiz olası iş kazalarını neredeyse ortadan kaldıracak donanımda. Bu sistemler aynı zamanda kaba inşaat sürelerini kısaltıyor ve işçilik maliyetlerini düşürüyor.
Ahşabın sıcaklığını AGT ile hissedin Yaşam alanlarına özel ahşap çözümler sunan AGT, ürünleri ile şıklığı, zereafeti ve sıcaklığı mekanlarınıza getiriyor. Doğadan ilham alınarak tasarlanan, birbirinden farklı renk, desen ve özelliklere sahip ürünler, kalitesi ile de fark yaratıyor. Doğanın güzelliğinden ilham alarak tasarlanan AGT Parke; Natura Parke, Natura Plus ve Natura Line serisi ile mekanları renklendirirken, seri 16 fark renk seçeneği ile tüm yaşam alanlarına ayrı bir enerji ve ışık da katıyor. 1200 mm x 191 mm ölçülerine ve 8 mm kalınlığa sahip, E1 Sertifikalı ve 10 yıl garantili olan Natura Parke Serisi, %100 doğal yüzey işçiliğiyle de dikkat çekiyor. Natura Plus
46
Yapı Malzeme Ekim 2016
ve Natura Line serisi ise 8 farklı renk seçeneğine sahip. 15 yıl garantili seriler, Uniclic Kilit Sistemi ile de uygulama kolaylığı sağlıyor. 1200 mm x 191 mm ölçülerine ve 8 mm kalınlığa sahip, E1 Sertifikalı yeni seriler, AGT’nin diğer ürünleri ile de mükemmel uyum sağlıyor. 24 farklı renk ve derzli model seçeneğine sahip AGT Parkeler, AGT süpürgelikleri ile mekanlara zenginlik katıyor.
Trend Serisi ise, mdf üzeri üç katmanlı ileri düzey teknolojili folyosu, aynı renkte kasa ve pervaz seçenekleriyle mekanların dekorasyonunu zevkli dokunuşlarla bütünlüyor. Hem şık, hem de kullanışlı olan, farklı zevk ve ihtiyaçlara göre üretilmiş olan Trend serisi dolu, camlı, fugalı ve çizgili olmak üzere 4 ayrı modelle tüketicilere sunuluyor.
Benzersiz tasarımların kapısını aralayın
AGT Power Gloss, 24 farklı renk seçeneği, göz alıcı parlaklığı ve çizilmezlik özelliğiyle çarpıcı tasarımlara imkan veriyor. MDF-Lam üzerine lazer silindir ile UV (Ultraviyole) lak uygulanan yüksek parlaklığa sahip AGT Power Gloss, yüksek mekanik ve kimyasal dirençlere dayanıklılığı ile dikkat çekiyor. Mobilya ve dekorasyon sektörünün ihtiyacını karşılamak üzere mobilya gövdelerinde, mutfak dolaplarında, banyo kapaklarında, çalışma odalarında kısaca bir yaşam alanını oluşturan ev ve ofis mobilyalarının tüm gövde ve ön yüzeylerinde kullanılan Power Gloss, iç mekan tasarımlarında kalitesiyle fark yaratıyor.
AGT’nin, zarif ve şık “Natura” ve “Trend” kapı serisi, farklı yüzey seçeneklerine ve yüksek çizilme direncine sahip. Serinin, manyetik kilit ve pratik menteşe ile istenilen yönde kullanılma özelliği de mevcut. Aynı zamanda kolay montaj ve hızlı servisi ile öne çıkan Natura Kapı, aynı renkte olan yüzey profilleri ve pervaz seçenekleri ile şık tasarımlar yaratılabiliyor. Kapı yüzeylerinde kullanılan 6mm MDF-Lam, yatay/ dikery derz açılımına uygun olup, bu derzlere farklı renkte silikon kullanarak değişik modeller elde edilebiliyor. Dayanıklılığını zarif tasarımıyla birleştiren
AGT Power Gloss kalitesiyle fark yaratıyor
Sektörel Mekanınıza ipeksi bir dokunuş: AGT Soft Touch Koleksiyonu AGT, duvar paneli koleksiyonu “Soft Touch” ile iç mekanları, ipeksi bir dokunuş ile baştan yaratıyor. Yeni Soft Touch duvar paneli koleksiyonu ile AGT, ipeksi bir dokunuşun yanı sıra iç mekanlara şıklığı da getiriyor. Fırtına Gri, Kaya Gri, Yeni Gri, Krem ve Lake Beyaz’dan oluşan koleksiyonun mat renkleri, sadeliği ile göz alırken, mekanların her köşesi başka bir kişiliğe kavuşuyor. 5 seçkin renkten oluşan Soft Touch Koleksiyonu, duvarlar için özel olarak üretilen duvar panelleri ile birlikte farklı taç, süpürgelik ve yüzey profilleri, özgün kombinlere ve tasarımlara imkan tanıyor. Soft Touch duvar panelleri, aynı renkte üretilebilen Soft Touch kapılar ile yaşam alanlarının havasını değiştiyor, mekana bambaşka bir ruh kazandırıyor.
‘Yüreğinden Güç Alanlar Projesi’ 11 Ekim’de başlıyor AGT’nin Odak noktası Gençler
Mobilya bileşenleri sektörünün önemli temsilcilerinden AGT, 32 yıl önce kurulduğu şehir olan Antalya’ya sahip çıkıyor; şehrine maddi ve manevi yatırım yapmaya devam ediyor. Kimsesiz evlerinde yetişen korunmaya muhtaç cocukları geleceğin liderleri olarak yetiştirmeyi amaçlayan ‘Yüreğinden Güç Alanlar Projesi’ 11 Ekim’de Antalya’da başlıyor. Yaptığı sosyal sorumluluk çalışmalariyla her zaman Antalya’nın yanında olduğunu hissetiren AGT’nin sponsorluğunda start alacak proje kapsamında her hafta YGA Liderlik Programı’nda sorumluluk alan üniversite öğrencileri ve YGA mezunlarından oluşan bir ekip, 2 gününü Antalya’da geçirerek korunmaya muhtaç çocukları
rol model liderler yetişmesine katkı sağlayacak 50.000 üniversite öğrencisi arasından seçilmiş, 250 saatin üzerinde eğitim almış ve 750 saatin üzerinde sosyal sorumluluk projelerinde çalışmış 20 YGA gönüllüsü, Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu önderliğinde YGA Danışma Kurulu tarafından hazırlanan Liderlik Atölyesi, Bilim Yazılım, Yenilenebilir Enerji gibi konularda korunmaya muhtaç çocuklara eğitim verecek. 10 hafta süren eğitimler sonrasında düzenlenecek olan “Oku Düşün Paylaş” kampında YGA Gönüllüleri korunmaya muhtaç çocuklarla İstanbul’da buluşucak ve onlara sıradışı bir kamp deneyimi yaşatacak.
AGT, kurulduğundan bu yana sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında gençleri hedefliyor. Ülkenin geleceğinde gençlerin çok önemli bir rol aldığına inanan AGT, gençlerin kişisel farkındalığını arttırmak ve gelecek hedeflerini netleştirmelerine yardımcı olmak için Doğan Cüceloğlu ile anlaştı. Cüceloğlu, AGT sponsorluğunda “8 Şehir, 8 Üniversite, 8 Söyleşi” için Türkiye’yi dolaştı. 2012 yılında başlayan ve 8 üniversitede gerçekleşen proje, Anadolu’nun diğer şehirlerinde de gençlerle buluşmaya devam ediyor. AGT aynı zamanda , gençleri alanlarında gelişmeye teşvik etmek için, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesine Türkiye’nin ilk iletişim yayınları kütüphanesini kurdu. AGT ana sponsorluğunda hayata geçirilen İletişim Kütüphanesi, Türkiye’de bugüne kadar yayımlanan iletişim, sanat ve kültür içerikli yayınlarla birlikte süreli yayınları da bünyesinde barındırıyor. Güzel ülkesinin geleceğinin de güzel olması düşüncesiyle yola çıkan AGT, gençlere kitaplarla dolu bir dünya hediye etmenin mutluluğunu yaşıyor. YGA’ya her yıl 200 üniversiteden 50.000’in üzerinde üniversite öğrencisi başvuruyor. 5 aşamalı mülakatla seçilen 50 kişi YGA Liderlik programında aralarında Prof. Doğan Cüceloğlu, Ahmet Bozer, Aziz Sancar gibi isimlerin yer aldğı üst düzey yönetici akademisyen, sanatçı ve bilim insanlarından oluşan bir ekipten eğitim alıyor. Liderlik programını üstün başarı ile tamamlayan ve 5000 saatin üzerinde gönüllü çalışan YGA’lılar görme engelliler, korunmaya muhtaç çocuklar gibi özel ilgi gerektiren çocuklarla her yıl birbirinden başarılı projelere imza atıyorlar.
Yapı Malzeme Ekim 2016
47
“Yarınlar için değer” projesi ile eğitime büyük destek
Çocukların eğitim hayatı DYO ile renkleniyor Boya sektörünün lider markası DYO, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi “Yarınlar İçin Değer” ile hayata değer katıyor. Sürdürülebilirlik ilkeleri gözetilerek tasarlanan “Yarınlar İçin Değer” Projesi; “Öğrenmeye Değer”, “Ustalığa Değer” ve “Okullara Değer” olmak üzere üç farklı başlıkta hayata geçirildi. DYO, Yarınlar için Değer Projesini düzenlediği basın toplantısı ile tanıttı. 2016 yılında yapılan çalışmalarla ilgili bilgilerin verildiği ve proje hedeflerinin aktarıldığı toplantıda; DYO Boya Fabrikaları Baş-
48
Yapı Malzeme Ekim 2016
kan Yardımcısı ve Genel Müdürü Serdar Oran, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Hilmi Çolakoğlu, Mesleki Yeterlilik Kurumu Sınav ve Belgelendirme Daire Başkanı Mehmet Ordukaya ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burçin Cem Arabacıoğlu birer konuşma yaptı. Bilimsel veri ve temele dayanan sürdü-
rülebilirlik uygulamaları ile “Yarınlar İçin Değer” yaratarak daha iyi bir geleceğe ulaşmayı hedefleyen proje, ilk olarak “Öğrenmeye Değer” dedi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve Eğitim Bilimleri Bölümleri akademisyenlerinden oluşan danışma kurulu; renk, mekan kullanımı, ısı ve ışık unsurları hakkında bilgiler veren eğitim içerikleri hazırladı. 2015-2016 öğretim
Sektörel
Doç. Dr. Mustafa Hilmi Çolakoğlu Müsteşar Yardımcısı
yılında 10 ilde 66 okulda verilen 1025 eğitimle 2., 3. ve 4. sınıflarda öğrenim gören 25 binin üzerinde öğrenciye ve 1018 öğretmene ulaşıldı. Eğitimlerde verilen kazanımlarla çocukların yaşam kalitelerini ve başarılarını artırmaları, estetik değerler hakkında farkındalık sahibi olmaları amaçlandı. Proje kapsamında eğitim uygulamaları yapılan okullarda görev yapan idareci, sınıf öğretmeni ve okul aile birliği üyelerine de eğitimler verildi. “Yarınlar İçin Değer” çatısı altında gerçekleştirilen “Ustalığa Değer” projesi kapsamında da Türkiye çapındaki 10 ilde 219 boya ustasına Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından 1300 saat eğitim verildi. Mesleki Yeterlilik Belgesi sahibi ustalar, eğitimler sayesinde bir mimar gözüyle renk ve mekan kompozisyonu yapmayı deneyimledi. DYO Yarınlar İçin Değer kapsamında hayata geçirilen “Okullara Değer” projesiyle Türkiye’de bir ilk gerçekleştirildi ve bilimsel bir içerikle oluşturulan standartları belirleyen Okul Boyama Kılavuzu hazırlandı. Çocuklarımızın zamanlarının büyük çoğunluğunu geçirdiği okul mekanlarının kalitesinin artırılması ve iyileştirilmesi amacıyla renk, mekan, ışık gibi unsurlara göre renk ve boya seçeneklerinin yer aldığı Okul Boyama Kılavuzu, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Türkiye çapındaki 20 bin okula gönderildi. Ayrıca kılavuz bir milyon öğretmen ile paylaşıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili birimlerinin yönlendirmesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden akademisyenlerin önderliğinde yaklaşık bir yıl süren bir çalışma sonucunda hazırlanan Okul Boyama Kılavuzu, okulların bulundukları bölgenin iklim koşulları, okullardaki mekanların işlevleri, ışık alma durumları, mimari uyum ilklerine uygunluk gibi farklı kriterler gözetilerek oluşturuldu. Okul idarecileri okullarında bulunan tüm mekanlar için bu mekanların niteliğine göre renk seçimini www.yarinlaricindeger.
com web sitesi üzerinden kolayca gerçekleştirebilecek. Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Samsun ve Trabzon olmak üzere 10 ilde yer alan 10 okul, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kabul edilen Okul Boyama Kılavuzunun uygulama örneği olarak DYO tarafından boyandı. Proje kapsamında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden eğitim alan Mesleki Yeterlilik belgesi sahibi 120 usta, 34 ton boya kullanarak bir ay gibi kısa bir sürede boyamaları tamamladı ve okulları yeni eğitim-öğretim yılına hazırladı. Yarınlar İçin Değer projesinin, DYO marka geçmişinde en gurur duydukları projelerden biri olduğunu belirten DYO Boya Fabrikaları Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Serdar Oran, şunları söyledi: “Bizim için liderliğin ve öncü olmanın gerçek anlamı kaliteden ödün vermeden insana ve onu çevreleyen habitata saygı duyan bir şirket olmak. Faaliyet alanımızla doğrudan ilişkili olan yaşam alanlarının iyileştirilmesiyle ilgili toplumsal yatırımlarımızı ve bilgi birikimimizi proje paydaşlarımızın işbirliğinde “Yarınlar İçin Değer” çatısı altında topladık. Bu kapsamda üç proje gerçekleştirdik. Geleceğimizin mimarı olacak çocuklarımıza yönelik olarak “Öğrenmeye Değer”, onların yaşadıkları ortamları daha da iyileştirmek için “Okullara Değer” ve yaşam alanlarımızı güzelleştiren profesyonellerimize yönelik olarak “Ustalığa Değer” projelerimizi hayata geçirdik. Biz Türkiye’nin, bu ülkenin yarınlarına inandığımız için yarınlara değer diyoruz. Hem yarınlarımıza değer katmak hem de bu ülkenin yarınlarına değdiğine inandığımız için bu projeleri uygularken ayrı bir heyecan duyduk ve projelerimize yarınlarımızı teslim edeceğimiz çocuklarımız ile başladık. Geleceğimizi şekillendirecek olan çocuklarımızın yaşamlarında fark yaratmalarını, hayalleri kadar rengarenk ve yaratıcı olmalarını istedik.” Milli Eğitim Bakanlığı’nın projeye verdiği desteğin çok önemli olduğunu söyleyen Serdar Oran, “Proje kapsamında hazırlanan Okul Boyama Kılavuzu Türkiye’de bir ilk. Okullarımızın bundan böyle bilimsel bir yaklaşım ile oluşturulan Okul Boyama Kılavuzu’na uygun olarak boyanması projenin en önemli sonuçlarından ve sürdürülebilirlik göstergelerinden birini oluşturuyor. Çocuklarımızın yaşadığı tüm mekanların iyileştirilmesini hedefliyoruz” diye konuş-
Serdar Oran / DYO Boya Fabrikaları Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü
tu. Projenin hayata geçmesinde önemli katkıları olan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Hilmi Çolakoğlu ise toplantıda yaptığı konuşmada, “DYO’ya bundan sonra Değer Yaratanlar Ordusu diyebiliriz. 1927 yılından bu yana yarattığı değerlere çocuklarımızın eğitimi ile ilgili yeni değerler katıyor. Yarınlar İçin Değer projesi kelebek etkisi yaratacak bir proje. Projenin sonuçlarını bundan beş yıl on yıl sonra daha net görebileceğiz. Bizim bile hayal edemeyeceğiz sonuçlar doğuracağını tahmin ediyorum. DYO ile yaptığımız bu önemli projede hangi mekanın hangi renklerle boyanması gerektiğini anlatan çok önemli bir kılavuz hazırladık. Bu kılavuzu 20 bin okulumuza gönderdik ve bir milyon öğretmenimizle paylaştık. Hem okullarımızda hem de toplumun genelinde bir renk bilinci oluşturmaya çalışıyoruz. Ayrıca DYO ile yaptığımız bu çalışmayı OECD’ye taşıyacağız. Türkiye’nin de kurucu üyesi olduğu OECD’nin yaptığı bir araştırmanın sonuçları okulların fiziki ortamı ve seçilen renklerin çocukların genel başarı oranını %25 artırdığını gösteriyor. Bu anlamda DYO’nun Yarınlar İçin Değer projesi içerik ve hedefleriyle OECD’de sunulabilir. Aynı zamanda biz bu projeyi AB’ye aday ülkeler ile de paylaşacağız. Böylece eğitim boyutuyla bir model olarak yurtdışına taşıyabiliriz” dedi.
Yapı Malzeme Ekim 2016
49
Sektörel
Ünlü mimar Kengo Kuma, Polimeks için tasarladı
Japonya’nın son dönemde yetiştirdiği en önemli mimarlardan Kengo Kuma’nın tasarladığı müzenin 2017 sonunda açılması planlanıyor.
Hayata geçirdiği projelerinde mimariye, tasarıma ve sanata katkı sağlamayı hedefleyen Polimeks Holding, bu anlayış kapsamında Eskişehir’de modern sanat müzesi ve bünyesinde bir de butik otel barındıran kompleks projesinin temellerini attı. Kendisi de Eskişehirli olan Polimeks Yönetim Kurulu Başkanı Erol Tabanca’nın girişimiyle hayata geçecek olan kompleks, Eskişehir Belediyesi’nin tahsis etttiği ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan tarihi Odunpazarı bölgesinde inşa ediliyor.
Dünyaca ünlü Japon mimar Kengo Kuma, Polimeks için tasarladı Müze, otel ve sosyal alanlardan oluşan kompleksin müze binasını, dünyaca ünlü mimar Kengo Kuma tasarladı. Japonya’nın son dönemde yetiştirdiği en önemli mimarlardan olan Kengo Kuma, tasarımlarında yerel malzemelerle çalışmaya özen göstermesi ve betonu olabildiğince az kullanması ile tanınıyor.
50
Yapı Malzeme Ekim 2016
Mimari felsefesini, “Doğa ile mimariyi, ‘bina’ ve bulunduğu ‘lokasyon’ arasında güçlü bir bağ kurulmasını sağlayacak şekilde harmanlamak” olarak tanımlayan Kengo Kuma, bunu sağlamak için kolayca temin edilebilecek, ahşap, taş ve kağıt gibi doğal ve yerel malzemeler kullanmayı tercih ediyor. Otobüs durağından restorana, mağazadan otele farklı mekanlar tasarlayan Kuma, müze binaları konusunda da ciddi bir tecrübe ve birikime sahip. Kengo Kuma’nin imzasını taşıyan yapılar bugüne kadar Çin’den İtalya’ya, Japonya’dan İsviçre’ye uzanan geniş bir coğrafyada hayat buldu. Eskişehir’in tarihi Odunpazarı bölgesinde, toplam 3.300 m2 alan üzerine kurulacak kompleksin, 2017 sonunda kapılarını açması planlanıyor. Müzedeki daimi sergide Polimeks koleksiyonunda yer alan modern ve çağdaş Türk sanatçılarının eserleri sergilenecek. Bunun yanı sıra dönemsel sergiler, sanatçı buluşmaları, atölye, seminer ve eğitim programları da hayata geçirilecek.
“Geleceği gençler şekillendirecek” “Dünyada bu türlü müzelerde sergilenecek eserler kadar, müze binasının mimarisinin de dikkat çekici olmasına özellikle önem veriliyor. Koleksiyonumuzdaki, sanat değeri yüksek eserlerin yer alacağı müzemiz için biz de bu alanda dünya çapında bir mimarla çalışmaya karar verdik” diyen Erol Tabanca şöyle devam etti: “Özellikle gençlerin çağdaş ve modern sanata, tasarıma, mimariye olan ilgisini önemsiyoruz. Polimeks olarak felsefemiz, dünyanın neresinde olursa olsun
Erol Tabanca / Polimeks Yönetim Kurulu Başkanı
sadece anahtar teslim projeler üretmek değil. Bulunduğu şehirle ve yerel kültürle bütünleşen, ona katkıda bulunacak, sürdürülebilir ve bizden sonraki jenerasyonlara ilham kaynağı olacak izler bırakmak isteğindeyiz. Eskişehir’in UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş tarihi ve en özel bölgesi olan Odunpazarı’ndaki restorasyon çalışmalarının da bir parçasını oluşturacak bu müze Eskişehirliler’in sanatla buluşmasına katkı sağlayacak, manevi değeri yüksek bir projedir. Eskişehir bizim evimiz, burada daha önce de yatırımlarımız oldu. Polimeks olarak bize böyle bir fırsat sunduğu için Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e teşekkürlerimizi sunuyorum.”
Sektörel
Prysmian Group Türkiye kıtaları birbirine bağlıyor Prysmian Group Türkiye, “Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz” misyonundan hareketle, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’na verdiği kablolar ve kullandığı en son teknoloji ile kıtaları birbirine bağlamış durumda. Dünya çapında enerji ve telekomünikasyon kabloları sektörünün lideri Prysmian Group’un Türkiye operasyonu Prysmian Group Türkiye, Asya ile Avrupa’nın üçüncü kez buluştuğu Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu projelerine, yangına dayanıklı LSOH alçak gerilim ve orta gerilim kabloları, zayıf akım kabloları ve fiber optik kabloları ile değer kattı. Mali değeri yaklaşık 10 milyon lira olan ve son teknolojiye sahip enerji kabloları, halojenden arındırılmış, düşük duman yoğunluklu, yangına dayanıklı olma özellikleri ile öne çıkıyor. Prysmian Group Türkiye, yangın sırasında alevi iletmeyen, yoğun duman tabakası
52
Yapı Malzeme Ekim 2016
oluşturmayan, korozyona elverişli ortam yaratmayan ve böylelikle can ve mal güvenliğini en üst düzeyde sağlayan LSOH ve FE180 tipi alçak gerilim, orta gerilim ve zayıf akım kablolarının yanında; mini fiber optik kablolar ve bu kabloların üflenerek döşenebildiği çok tüplü boru sistemleri ile bunların aksesuarlarını da bir paket halinde temin etti. Böylece gelecekte ihtiyaç oluşması durumunda, çok tüplü boru sistemleri ile sistemde boşta kalan mikro tüplere özel olarak üretilmiş mini kablolar üflenerek daha hızı bir şekilde döşenebilecek. Bunun yanı sıra, fiber optik kabloların birbirine ek yapılması, Türkiye’de kullanılan ısı büzüşmeli ek teknolojisi yerine Prysmian Group’un CMJ kompakt ürünü ile gerçekleştirildi.
lara Bağlıyoruz’ misyonumuz kapsamında önemli projeler içerisinde yer alarak, ülkemizin geleceğine yatırım yapıyoruz. Bu proje ile birlikte, şimdi de kıtaları ve yolları birbirine bağlıyoruz” dedi.
‘Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz’ İstanbul’un üçüncü köprü projesinde yer almaktan dolayı büyük gurur duyduklarını ifade eden Prysmian Group Türkiye CEO’su Erkan Aydoğdu, misyon ve vizyonları gereği dünyada ve Türkiye’de ulaşımdan inşaata, her zaman bu tür çok önemli ve prestijli projelere kablo temin etmeye devam edeceklerini söyledi. Aydoğdu, “Dünyada lider olan grubumuzun üstün know how ve endüstri yeteneklerinin de desteğiyle, ülkemizde gelişen inşaat sektörüne en üst düzeyde katma değer sağlayan çözümler sunuyoruz. ‘Türkiye’yi Yarın-
Prysmian Group Türkiye CEO’su Erkan Aydoğdu
Autodesk sektörel çözüm paketleriyle erişim özgürlüğünü yaşayın Autodesk, sektör gereksinimlerine özel geliştirilen ve en temel Autodesk yazılımlarını içeren geniş ürün yelpazesine daha esnek ve daha kolay erişimle abone olabilmenin yeni yolunu Sektörel Çözüm Paketleri olarak duyurdu. Autodesk’in Türkiye’deki tek Yetkili Dağıtıcısı Penta Teknoloji’nin gerçekleştirdiği basın toplantısında, Penta Satış ve Pazarlama Müdürü Arda Serim “Deneyimli ve yetkin ekibimizle Autodesk’in güncel teknoloji ve çözümlerinin profesyonellere doğru şekilde sunulması ve verimli şekilde kullanılması için çalışıyoruz” dedi. Penta Pazarlama ve Satış Destek Müdürü Abdullah Doğan ve Pazarlama Yöneticisi Didem Akyol aboneliğin ve dijitalleşmenin bilişim dünyasında geldiği noktaya işaret ederek şu açıklamayı yaptılar: “Autodesk artık tamamen abonelik iş modeline geçti. İş ortaklarımız işletmelerinin gereksinimlerine en uygun ve en
54
Yapı Malzeme Ekim 2016
Sektörel
esnek seçeneklerle Autodesk ürünlerine abone olabilir, basitleştirilmiş yazılım araçları ve geliştirilmiş kullanıcı yönetim deneyimiyle yazılım hakkında düşünmeye gerek kalmadan, tasarım ve üretime odaklanabilir. Abonelerimizin de beklentisi yazılımlara ulaşmada kendilerine daha fazla değer, esneklik ve kolaylık sunulması. Penta’da ise tüm iş süreçlerinde müşteri deneyimini mükemmelleş-
tirmek ve operasyonel verimliliği artırmak için dijitalleşmeden faydalanıyoruz. Operasyonel kusursuzluk sayesinde hem tedarikçilerimiz hem de bayilerimizle olan iş birliğimizi güçlendiriyoruz.” Mimari Sektör İş Geliştirme Yöneticisi Kıvılcım Tezan Ocak ve Üretim Sektörü İş Geliştirme Yöneticisi Selim Ertuğ Tuğran ise “Üretim ve mimari alanında yeni döneme ayak uydurmanın yolu fikirden
tasarıma ve hatta satış – pazarlamaya kadar tüm süreci adreslemeye yardımcı olan araçları kullanmaktan geçiyor. Bu anlamda Autodesk’in sektörel çözüm paketleri, bulut temelli hizmetleri ve mobil teknoloji çözümleri kesintisiz bir çalışma imkanı sağlayarak en üst seviyede verim elde etmeyi ve süreç boyunca ekiplerin aynı dili konuşmasını garanti altına alıyor” dedi.
Yapı Malzeme Ekim 2016
55
Sektörel
Eko-verimlilik ile yıllık 2,5 milyon kwh enerji tasarrufu sağladı BTM 2011 yılında ozon tabakasını incelten şişirici gazlar yerine ikame gazların kullanımına geçişle birlikte başladığı Eko-Verimlilik uygulamaları ile yıllık 2,5 milyon kWh enerji tasarrufu sağladı. Eko-Verimliliğe geçişin ardından 2014 yılında İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından sanayi kuruluşlarına yapılan çağrı ve sonrasında yapılan değerlendirmeler neticesinde destek ve hibe almaya hak kazanan 4 firmadan biri olan BTM, uygulanabilir eko-verimlilik projesi ile yıllık 2,5 milyon kWh enerji tasarrufu sağlamaya başladı. İZKA ve TTGV işbirliği ile yürütülen program kapsamında, BTM bünyesinde proje ekipleri oluşturulularak amaç, hedef ve öncelikli alanlar belirlendikten sonra, eko-verimlilik fırsatlarının tespit edildiğini
56
Yapı Malzeme Ekim 2016
anlatan BTM Yönetim Kurulu Başkanı Levent Ürkmez, “Tespit edilen eko-verimlilik fırsatları içerisinden kızgınyağ kazan baca ısısından enerji elde edilmesi ve bitümlü membran atıklarının geri kazanımı olmak üzere iki adet projemizin hayata geçirilmesine karar verdik. Bu iki projelenin uygulaması 6 ay sürdü. Bu sürenin sonunda performans ölçümleri yapıldı” dedi. Geçtiğimiz Aralık ayında izleme süreci tamamlanan projenin halen devam ettiğini ve sürekliliğinin sağlandığını vurgulayan Ürkmez, “Eko-verimlilik projemizden sayesinde ciddi bir tasarruf sağlandık. Bu tasarruflar ise; yıllık ortalama 100 ton atık azaltımı, yıllık ortalana 100 ton hammadde tasarrufu ve yıllık ortalama 2,5 milyon kWh enerji tasarrufu şeklinde oldu” diye konuştu. Eko-Verimlilik yönteminin, işletmelerin pazarın değişen dinamiklerine adapte olmalarını sağlayan, dünyada uygulamaları giderek artan ve gelişen bir araç olduğunun altını çizen Ürkmez, sözlerini şöyle sürdürdü; “Avusturya, Kanada, Almanya gibi ülkelerde Eko-Verimlilik merkezleri oluşturulmuş, danışmanlık ve eğitim hizmetleri verilmekte olup, bu tür merkezlerin ülkemizde de hayata geçirilerek yerel kalkınma ajansları ile desteklenmesi firmalarımızın dünya pazarlarına açılmasına da büyük katkı sağlayacaktır. Bu türde uygulamaları gerçekleştiren şirketler, özellikle yalıtım sektöründe re-
kabetçi baskılara daha atak bir şekilde yanıt verebilecek, müşteri ihtiyaçlarını ve artan talepleri karşılayabilecek ve aynı zamanda çevreyi koruyarak toplumsal sorumluklarını yerine getirebilecektir. Sanayi sektöründe, bu tür uygulamaların gerçekleştirilebilmesi için, her düzeydeki personelin ekip çalışmalarına özendirilmesi, uygulamaların günlük işleyişin bir parçası haline getirilmesinin desteklenmesi büyük önem arz etmektedir.”
BTM Yönetim Kurulu Başkanı Levent Ürkmez
Hyundai Elevator Avrupa’ya Türkiye’den açılıyor Türkiye pazarında 2010 yılından beri faaliyet gösteren Hyundai Elevator Türkiye, yakın zamanda gerçekleştirdiği ortaklık anlaşması sonrası Türkiye’yi Avrupa’ya açılmada üs olarak konumlandırmayı ve faaliyet alanını genişletmeyi planlıyor.
58
Yapı Malzeme Ekim 2016
2010 yılında Türkiye’ye güçlü bir giriş yapan Kore devi Hyundai Elevator; Türkiye’de yatırım yapma kararını, imzaladığı ortaklık anlaşması ile bir adım ileriye taşıyarak şirketin yüzde 51 oranındaki çoğunluk hissesine sahip oldu. HYUNDAI’nin Kore, Çin ve Hindistan dışındaki en yüksek başarı grafiğini ülkemizde yakalaması bu kararda etkili oldu. Ortaklık sonrası faaliyetlerine Hyundai Elevator Türkiye olarak devam eden firma, dış pazarlarda daha da aktif yer alarak önümüzdeki dönemlerde faaliyet alanını genişletmeyi hedefliyor.
TÜRKİYE AVRUPA’YA AÇILMA ÜSSÜ OLACAK Hyundai Elevator Türkiye CEO’su Hakan Ek, “Hyundai ile Türkiye’de ortaklık kurulması konusunda bir süredir görüşmelerimiz sürüyordu, 19 Temmuz itibariyle de resmi olarak anlaşma imzalandı. Hyundai Elevator, Kore ve Çin ‘den sonra en büyük satışlarını Türkiye’de gerçekleştiriyor. Türkiye’yi ikinci bir iç pazarı olarak gören Hyundai, ortaklık ile beraber Türkiye’yi Avrupa’ya açılmada bir üs olarak konumlandırmayı hedefliyor” şeklinde konuştu.
Sektörel DEV PROJELERDE YER ALIYOR 2010 yılında Türkiye pazarına giriş yapan Hyundai Elevator; dünya üzerindeki güçlü referanslarıyla yakaladığı başarı ve büyümeyi burada da sürdürdü. Kısa sürede önemli ve büyük projelerde yer alan marka, 6 yılda sektörün öncelikli tercih edilen markalarından birisi haline geldi. Metropol İstanbul, Diyarbakır Havalimanı, Üsküdar-Çekmeköy Metro hattı, Folkart Towers, Nidakule Ataşehir-Levent, Varyap Meridian, Water Garden, Manzara Adalar, İSTMarina, İstanbul Adalet Sarayı, Ülker Arena, Nurol Tower, ve Sarphan Finans Park gibi birçok farklı ve prestijli projede sahip olduğu ileri teknoloji ürünler ile fark yaratan Hyundai Elevator, özellikle 25 kat ve üzeri binalarda yüksek hızlı asansör segmentinde aktif olarak yer alıyor. Yakın zamanda alçak konut segmentine uygun ürünleri ile de pazarda yer almaya başlayacak. Asansör, yürüyen merdiven, ve yürüyen bantların yanı sıra otomatik park sistemleri, ve malzeme yükleme boşaltma sistemleri de Hyundai Elevator Türkiye ’nin ürünleri arasında yer alıyor. Hyundai’nin ileriki dönemde Türkiye’de üretim tesisi kurmayı da planladığını belirten Hakan Ek “Hedefimiz Türkiye’nin en büyük asansör firması olmak. Türkiye konumu itibariyle önemli bir bölgede yer alıyor, çevresindeki ülkeler gelişmekte olan ülkeler olup çok fazla altyapı yatırımı mevcut. Türkiye’yi merkez olarak konumlandırıp dış pazarlarda daha aktif olarak yer almak istiyoruz. Ortaklık sonrasında uzun vadede üretim tesisi kurulmasının yanı sıra yeni ürünler geliştirerek ürün hattını çeşitlendirmeyi de planlıyoruz” dedi.
Hyundai Elevator Türkiye CEO’su Hakan Ek
Yapı Malzeme Ekim 2016
59
Sektörel hedefleyen fuar bu yıl, Avrupa’nın en büyük 4 üreticisinden biri olan Kastamonu Entegre’yi de ağırladı. Kastamonu Entegre katılımcılardan büyük ilgi gördüğü fuarda Vision, Register&Emboss, Acrylic panel, Glossmax, Evogloss, Floorpan (ru), Artfloor (ru), Technotop, Dorpan, Doorlam, Teknopan, Teknolam, Medelam, Medepan, Lightpan ve Printpan ürünlerini sergiledi. Son üç yılda hayata geçirdikleri yatırımlarla, ağaç panel sektöründe dünya sıralamasını değiştirdiklerini belirten Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız şunları söyledi: “Stratejik bölgelere yaptığımız yatırımlar sayesinde ciddi bir lokasyon avantajı sağladık. Tataristan’da yaptığımız yatırım bizi Rusya’nın en büyük MDF üreticisi konumuna getirmesinin yanı sıra, bize komşu ülkelerle de yeni iş fırsatları yarattı. Kazakistan’da katıldığımız bu fuar, bölgesel bir güç olma yönünde yaptığımız atılımı göstermek için iyi bir fırsat oldu.”
Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız:
“Sektörde dünya sıralamasını değiştirdik” Uluslararası ölçekte yaptığı yatırımlarla bölgesel güç olma yolunda önemli adımlar atan Kastamonu Entegre, Kazakistan’ın başkenti Almatı şehrinde düzenlenen Kazbuild Uluslararası Yapı ve İnşaat fuarında Türkiye ahşap sektörünü temsil etti.
Yüzölçümü olarak dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri olan Kazakistan, 5-8 Eylül tarihleri arasında Almatı’da Asya’nın en büyük yapı fuarlarından birine ev sahipliği yaptı. Yapı malzemeleri ve teknolojileri sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi
60
Yapı Malzeme Ekim 2016
Sektörel
VitrA İnovasyon Merkezi, 4. kez sektörünün en başarılı ArGe merkezi seçildi! Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2015 ArGe Merkezleri Performans Endeksi sonuçlarına göre, VitrA İnovasyon Merkezi cam ve seramik sektörünün en başarılısı seçildi.
5. Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri Zirvesi kapsamında 27 Eylül’de düzenlenen törende, Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu İnovasyon Direktörü Boğaç Şimşir, ödülü Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’den aldı. Bilecik’in Bozüyük ilçesindeki VitrA Üretim Tesisleri’nde yer alan merkez, sektörel kategoride üst üste 4 yıldır birincilik ödülüne layık görülüyor.
62
Yapı Malzeme Ekim 2016
Törenin ardından, Bakan Özlü, zirve kapsamında kurulan VitrA İnovasyon Merkezi standını ziyaret etti. Katılımcıların da yoğun ilgi gösterdiği standda, VitrA’nın yenilikçi ürünleri sergilendi. VitreAlity uygulamasıyla, kullanıcıların banyo ve mutfak alanlarını sanal gerçeklikle deneyimlemeleri sağlandı. Ödül vesilesiyle açıklama yapan Boğaç Şimşir, “2011 yılında kurulan VitrA İno-
vasyon Merkezi, geliştirdiği yeni ürünlerle fark yaratarak kısa sürede sektörünün en başarılısı oldu. Merkezi, dünya çapında yeniliklerle anılan bir değere dönüştürme hedefiyle çalışıyoruz. Sektörel kategoride 4 yıl üst üste inovasyon lideri olmanın getirdiği sorumlulukla, kullanıcıların hayatına değer katacak yenilikleri aramaya, bulmaya ve geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Sektörel
Bosch yoğuşmalı kombiler ile çok ısınıp, az ödeyeceksiniz! Bosch’un yoğuşmalı kombileri yüksek verimlilikleri nedeniyle klasik ısıtma sistemlerine oranla %40’a yakın tasarruf sağlıyor.
likte cihaz verimi de artıyor. Bosch markalı yoğuşmalı kombiler yüksek verimin yanı sıra oda kumandasıyla birlikte kullanıldığında, klasik ısıtma sistemlerine kıyasla %40’a varan oranda tasarruf sağlıyor. Böylece Bosch, kullanıcılarına ay sonunda daha düşük faturalar ile aile bütçesinden tasarruf yapma imkanı da veriyor. Yüksek enerji verimliliğine sahip yani daha az enerji kullanarak ısıtma yapabilen ürünler geliştiren Bosch’un kombileri, atmosfere daha az karbondioksit salımı yapıyor ve bu nedenle ‘çevre dostu’ olarak tanımlanıyor. Bosch, önümüzdeki kış için kombisini yenilemek isteyenlere hem ekonomik ısınma sağlayan hem de çevre dostu özellikleriyle ön plana çıkan yoğuşmalı kombileri öneriyor. Isıtma sektöründe, her geçen yıl gelişen teknolojinin sunduğu en iyi çözümlerden biri olan yoğuşmalı kombilerin pazar payı giderek artıyor. Konvansiyonel kombilerin yerini alan yoğuşmalı kombiler, ısıtma yaparken bacadaki buharın yoğuşmasını sağlayarak, elde ettiği enerjiyi ısıtma sis-
temine aktarıyor. Böylece klasik ısıtma cihazlarına göre iklim, işletme ve bina şartlarına bağlı olarak önemli oranda tasarruf sağlanıyor. 1895’den bugüne kadar edindiği tecrübeler ışığında ‘yoğuşma teknolojisinin mucidi’ olan Bosch, kaliteden ödün vermeden tasarruflu ürünler sunuyor. Bosch yoğuşmalı kombilerde bulunan tam modülasyonlu fan, mekânın ısı ihtiyacına göre hızını otomatik olarak artırıyor ya da azaltıyor. Bu sayede yanma verimi ile bir-
Eski kombilerinizi Bosch yoğuşmalı kombiler ile değiştirin Yeni teknolojiye sahip cihazlar sayesinde yakıt tüketiminin azaldığını vurgulayan Bosch yetkilileri, eskiyen kombilerin yeni yoğuşmalı kombilerle değiştirilmesinin güvenlik açısından önemli olduğuna ve servis masraflarının en aza indirilmesi nedeniyle de ciddi kazanımlar sağladığına dikkat çekiyor.
Buderus, Ankara’daki Star Club üyeleriyle teknik eğitimde buluştu Ankara’daki Buderus Star Club üyelerine yönelik olarak düzenlenen teknik eğitim toplantısında; kombi çalışma prensiplerinden montaj uygulamalarına, Buderus ürün gamından sektörel ve şirketle ilgili birçok farklı konuya kadar bilgi paylaşımında bulunuldu. Bosch Termoteknik Ankara Bölge Müdürlüğü’nde düzenlenen teknik eğitim toplantısına 22 Buderus Star Club üyesi katıldı. Bosch Termoteknik Isıtma Eğitmeni Necati Soydemir ve Buderus Ankara Bölge Satış Temsilcisi Barış Biçer’in katıldığı eğitimin ardından tüm katılımcılar keyifli bir akşam yemeğinde günün yorgunluğunu attı.
Yapı Malzeme Ekim 2016
63
Sektörel
ACO Seal-in: Geleceğin drenaj standartları bugünden kullanıma hazır 1972 yılında ilk kez kullanıldığı Münih Olimpiyat Stadyumu’ndan bu yana sayısız projelerde kullanılan ACO polimer beton kanallar, drenaj kavramının bir sonraki safhasına hazır olarak yeniden tasarlanıyor.
64
Yapı Malzeme Ekim 2016
Polimer betondan yapılan ilk drenaj ürünlerini üreten ACO, geleceğin standartlarını da şimdiden kullanıcıların hizmetine sunuyor. Polimer betonda dünyanın en büyük üreticisi ACO, yüksek kaliteli polimer beton ile entegre conta sisteminin birlikteliğinden EN 1433’e göre sınıfında ilk olarak tam izolasyon sağlayan bir ürün ortaya çıkarıyor: Multiline Seal-in. DIN EN 1433 / DIN 19580, Bölüm 9.3.6.’da söz konusu ürün kesitinin ıslak olduğunda 30 dakika ± 30 saniye boyunca su geçirmez olarak kalması olarak tanımlanan “Su Geçirmezlik” standardı, ACO Multiline Seal-in’in 72 saat boyunca test edilmiş su geçirmezlik özelliği ile aşılmış oluyor. Tüm bunların yanında,
hızlı bir montaj da vaat eden Multiline Seal-in, tam izolasyondan emin olarak şantiyedeki iş yükünü hafifleten bir katkı sağlıyor. Böylelikle, montaj kalitesinden ödün verilmeden, hem operasyon hem de kontrol zamanlarından tasarruf edilmiş ve maliyetler azaltılmış oluyor. Bu şekilde klasik drenaj yaklaşımında olduğu gibi, sadece suyun hızlı ve etkin bir biçimde toplanabilmesini değil, sürdürülebilir bir su yönetiminin bir aşaması olarak kullanılabilir yağmur suyunun tek bir damlasını heba etmeden doğaya geri vermeyi hedefleyen ACO, suyun kaybedilmeden tamamlanabilmesi amacıyla ürünlerini geliştirmeyi amaçlıyor.
İzocam yeni dönem MYK Mesleki Yeterlilik usta eğitimleri başlıyor Bugüne kadar T.C. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) onaylı toplam 1875 ustaya sertifika veren İzocam, bu yılki eğitimlerini 24-28 Ekim, 21-25 Kasım ve 1923 Aralık tarihlerinde gerçekleştirecek.
İnşaat sektöründe istihdam ve iş kalitesinin artması için çalışan ustalara Mayıs 2016 tarihi itibariyle Mesleki Yeterlilik
66
Yapı Malzeme Ekim 2016
Belgesine sahip olma zorunluluğu getirildi. İzocam sürece uzun zamandır katkıda bulunarak, 2004 yılından bu yana T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü işbirliği ile ücretsiz olarak eğitimler veriyor. Eğitimlerle, yalıtım mesleği alanında çalışanların niteliğinin yükseltilmesi ve sektörde ihtiyaç duyulan yeni iş gücüne mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışların kazandırılması, yanlış veya gereksiz malzeme seçimine ve uygulamalara son verilerek hem tüketicinin korunması hem de ülkemiz ekonomisinin gelişmesinin sağlanması hedefleniyor. Uygulama alanlarında birçok tehlikeli durumla karşı karşıya kalabilen inşaat sektörü çalışanlarının yürürlüğe girecek yasaya göre yeni teknolojilere uygun eğitim alması gerekiyor. 50 yılı aşkın süredir sektöre katkı sağlayan ve eğitime sosyal sorumluluk bilinciyle yaklaşan İzocam’ın bu yılki Isı Yalıtımcısı
Mesleki Yeterlilik usta eğitimleri 24-28 Ekim, 21-25 Kasım ve 19-23 Aralık tarihlerinde gerçekleştirecek.
MYK eğitimleri nitelikli iş gücüne katkı sağlıyor Ülkemiz inşaat ve sanayi sektöründe en büyük eksikliklerin başında nitelikli iş gücü yetersizliği bulunuyor. İşinin ehli olmayan, mesleki bilgi ve beceriye sahip olmayan niteliksiz kişiler tarafından yapılan uygulamalar, geri dönüşü zor ve maliyeti yüksek sonuçların doğmasına sebep oluyor. Mesleki eğitimle birlikte Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) onaylı Mesleki Yeterlilik Belgesi ile yetkinliklerini ispat eden ustaların, çalıştıkları yapılarda daha bilinçli, doğru ve kaliteli uygulamalar yapmaları sağlanıyor. MYK eğitimleri konusunda uzman mimar, mühendis ve tekniker kadrosundan oluşan eğitim ekibi ve T.C. Milli Eğitim
Sektörel Bakanlığı tarafından görevlendirilen konusunda uzman öğretim görevlilerinin gözetiminde gerçekleştiriliyor. Teorik ve uygulama olmak üzere iki aşamadan oluşan eğitimler, Türkiye Yol-İş İntes Eğitim Şantiyesi Sincan-Ankara’da İzocam tarafından veriliyor. Sektördeki doğru bilinen yanlışlar konusunda bilinçlendirilen ustalara, aldıkları projeyi okuyup, metrajlandırıp malzeme analizi çıkartmaları konularında da eğitim veriliyor. Şantiyelerde yalıtım alanında çalışan ustaların mesleki niteliklerini geliştirmek üzere Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) mevzuatına uygun ’’Mesleki Yeterlilik Belgesi’’ almalarına yönelik yapılan Isı Yalıtımcısı Mesleki Yeterlilik usta eğitimleri; Isı Yalıtımında İş Organizasyonu, İş Sağlığı ve Güvenliği, Temel, Döşeme ve Tavanlarda Isı Yalıtımı, Duvarlarda Isı Yalıtımı (Sıvalı Dış Cephe Yalıtım Sistemleri-Mantolama ve Dış duvar içten yalıtım sistemleri) ve Çatılarda Isı Yalıtım uygulamaları alt birimlerinden oluşuyor.
Sınavı geçen ustalar belge almaya hak kazanıyor Eğitimlerin ardından belgelendirme için Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından onaylı ve TÜRKAK tarafından akredite edilmiş, tamamen bağımsız Bel-
gelendirme Merkezleri tarafından teorik ve ağırlıklı uygulama olmak üzere iki aşamadan oluşan ölçme ve değerlendirme sınavı ile ustaların yetkinlikleri değerlendiriliyor. Mesleki yeterlilik sınavlarında başarılı olan ustalar belge almaya hak kazanıyor. İzocam MYK Isı Yalıtımcısı eğitimine katılan ustalar, yapının temel, döşeme, çatı,
dış duvar mantolama ve içten yalıtım uygulamalarında bilgi sahibi oluyorlar ve farklı tip ve özellikteki yalıtım malzemelerinin farklı detaylarda kullanımı bilgisi ile mesleki bilgi ve becerilerini geliştiriyorlar. Bu bilgi ve becerileri ile sahaya çıkan ustalar daha güvenli ve bilinçli olarak doğru ve kaliteli uygulamalar yapıyor.
İYEM, sektör çalışanlarına yönelik eğitimlerini sürdürüyor Ülkemizde yalıtımın tarihini başlatan İzocam, sektör çalışanlarını yalıtım konusunda bilinçlendirmeye devam ediyor. İzocam Yalıtım Eğitim Merkezi (İYEM)’de 19 – 30 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek eğitimler, konusunda deneyimli 41 uzman tarafından ücretsiz olarak veriliyor. Bugüne kadar yaklaşık 20 bin kişiye 44.370 adam.saat eğitim olanağı sunan İYEM, süreci başarıyla tamamlayan katılımcılara Yalıtım Uzmanı Sertifikası veriyor. Yalıtım konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltme, kullanılan malzeme seçimlerinin önemi, uygulamaların enerji verimliliğine etkisi gibi konular başta olmak üzere yalıtım sektörüne dair birçok konu İYEM eğitimlerinde ele alınıyor. Deneme-yanılma yöntemlerinin yanlış uygulamalara neden olduğu sektörde İzocam, kaliteli ısı, ses ve yangın yalıtım uygulamalarında en önemli unsurun çalışanları sürekli eğitmekten geçtiğini vurguluyor. 19 – 30 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek eğitimlerde sektör çalışanlarına Ses Yalıtımı ve Ses Denetimi, Örnek Çözümlerle Ses Yalıtımı Uygulamaları, Uygulamalı Ses Yalıtımı Eğitimi, Tehlike Belirleme ve Risk Analizi, İş Sağlığı ve Güvenliği, Yalıtımlı Alçı Levha Duvar ve Asma Tavan Sistemleri ile Yangın Güvenliği konularında eğitim verilecek. Verdiği eğitimlerle inşaat ve tesisat gibi birçok sektöre katkı sağlayan İYEM, bu misyonunu sürdürecek. 2016 yılı eğitim programı detayları ve katılım kaydı için: www.iyem.com.tr
Yapı Malzeme Ekim 2016
67
Sektörel
Baymak’tan Türkiye’yi saran yatırım Türkiye genelinde tüm ürünlerini tüketicilerine en hızlı şekilde ulaştırmak için çalışan Baymak, lojistik alt yapısını bölge depoları ile güçlendirdi. Baymak’ın Türkiye’yi saran bölge depoları projesi, Baymak Tedarik Zinciri Ekibi tarafından 3 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı.
68
Yapı Malzeme Ekim 2016
Müşteri memnuniyetinde sektörünün en başarılı markası olan Baymak, bu başarısını bölge depoları projesiyle daha da ileriye taşıyor. Türkiye genelinde 6 farklı ilde hizmet verecek olan Baymak bölge depolarının faaliyete geçmesi ile birlikte ürün sevkiyat ve teslimat süreçlerinde kalite ve hizmet standartları arttırıldı. Bayilere yakın konumda ürün bulundurması sayesinde bayilerinin ve tüketicilerin acil taleplerine çok hızlı cevap verebilen Baymak, müşterilerine en üst seviyede kaliteli hizmet sunmaya devam ediyor. 81 ilde 1000’e yakın bayiye sahip olan Baymak, Diyarbakır, Erzurum, Samsun, Ankara, İzmir ve Mersin’de tamamladığı
lojistik merkez projesiyle bayi kanalındaki dağıtım ağını çok daha güçlü bir yapıya kavuşturdu. Baymak Tedarik Zinciri Ekibi tarafından ürünlerin üretildiği hattan tüketiciye ulaşmasına kadar geçen tüm aşamaları analiz ederek tasarlanan merkez depo ve bölge depolarından oluşan bu yeni dağıtım ağı 3 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. 2016’nın ilk 6 ayını bir önceki yılın aynı dönemine göre ciroda %17 büyüme ile tamamlayan Baymak tüm Türkiye’de daha güçlü bir konuma ulaşmak için sadece ürünleri ile değil aynı zamanda satış öncesi ve sonrası süreçlerin de mükemmelleştirilmesi için yatırımlarını sürdürüyor.
Sektörel
Geleceğin yapılarına yüksek performanslı profesyonel çözümler 100 yılı aşkın bir süredir kuru harç üretiminin vermiş olduğu uzmanlıkla geliştirilen Baumit Zemin Sistemleri, kullanıldığı alanları geleceğe taşıyacak şekilde formüle ediliyor. Komple bir sistem sunan Baumit zemin sistemleri, standardize edilmiş ürün kaliteleri ile her türlü zemine hızlı uygulama ve yüksek performans avantajı sunuyor.
Rahat işlenebilen ve şekillendirilebilen ürünler
Kullanım alanına göre uygulama esnasında rahat işlenebilir ve şekillendirilebilir ürünlere ihtiyaç duyulur. Üretilen çimento esaslı zemin sistemleri ürünleri, plastik kıvamı ile rahat şekil verilebilen, katılaştığı zaman ise dayanım kazanarak uzun ömür ve sağlamlık sunan ürünlerdir. Özellikle alışveriş merkezleri, iş merkezleri, karma projeler için tercih edilen Baumit zemin şapları, yoğun yüke maruz kalan zeminler için ideal seçenekler sunuyor. Genel kullanım amacı ile geliştirilen E225 ve E160 zemin şapları, şantiye karışımlarına göre daha yüksek performans gösteriyor. Projeler için makine ile hızlı uygulama sağlayan E225 zemin şapında, ambalajlı olması nedeni ile minimum ürün kaybı yaşanıyor. C20-F5 sınıfı bir ürün olan E225, tüm uygulamalarda
70
Yapı Malzeme Ekim 2016
herhangi bir katkı maddesi ilavesine gerek kalmaksızın uygulanabiliyor.
Yüksek mukavemet
Zemin sistemlerinin çimento esaslı şap ürünleri Baumit E160 ve Baumit E225 projelerde kullanılmak üzere geliştirilmiş, maksimum performansın sürekli sağlanabildiği, farklı iki basma dayanımına sahip ürünlerdir. Şantiyede manuel olarak hazırlanan kum, çimento karışımı şaplarda ise istenilen basma ve eğilme dayanımının sürekli aynı değerlerde sağlanması pek olası değildir. Ayrıca şantiye karışımı üretilen şaplarda kullanılan kumun menşei de çok önemlidir. Barındırdığı tuz oranı elde edilecek mukavemet değerlerini ciddi ölçülerde değiştirmektedir. Baumit, taş ocaklarından temin ettiği doğal taş agregayı kendi taş kırma ünitelerinde öğüterek, istenilen tane boyutu ve şekillerde üretiyor. Böylece E160 ve E225 ürünlerinin performans değerleri sürekli izlenebilir olarak projelere sunuluyor. Her noktada yüksek kalite sunan E160 zemin şapı, iç ve dış mekânlarda kullanılabiliyor. C16-F4 sınıfı bir malzeme olan E160, yerden ısıtmalı döşemeler ve ıslak hacimler için de kullanılabiliyor. Küçük met-
rajlarda hazırlanabilen ve kullanım kolaylığı sunan ürünün bir avantajı da paletli olarak depolanabilmesi. Baumit Hazır Beton ürünleri sadece ev değil, bahçe uygulamalarında da kullanılabiliyor. Beton B20 ve Beton B30 ürünleri, yüksek mukavemetli ve dona karşı dayanıklı olmalarından dolayı hem küçük hem de büyük alanlarda tercih edilebiliyor. Özellikle beton santrallerinin girmesinin sıkıntılı olduğu alanlarda, alışveriş, iş merkezi ya da konut projelerinde sıklıkla kullanılıyor. Ürünlerin hazır ambalajlı olması kolay taşınmasını sağlayarak kullanıcıların hayatını kolaylaştırıyor. Ambalajlı ürünlerde pazarın en yüksek basma kuvvetine sahip Beton B30, sadece dolgu amaçlı değil, üzerinde gezinilen yüzeylere de uygulanabiliyor. Ayrıca paletli depolama avantajı da sunuyor.
Sıfır çatlak
Baumit’ in iç mekân zeminlerinde kullanılmak üzere geliştirdiği Kendinden Yayılan Zemin Şapı Nivello Quatro, 20 mm’ye kalınlığa kadar tek seferde uygulanabiliyor ve ürün döküldükten 3-4 saat sonra üzerinde yürünebiliyor. Oluşturduğu homojen üst yüzey ve “sıfır” çatlakla 72 saat (5 mm kalınlık için) içerisinde üzerine döşeme yapılmasına olanak sağlıyor.
Sektörel
Hilti yıl sonuna kadar 30 yeni ürün sunacak Ar-Ge temelli kaliteli ürünleriyle inşaat sektörüne yüksek katma değer sağlayan Hilti, 2016 yılını 30 yeni ürünü piyasayla buluşturarak kapatmayı hedefliyor. Hedeflerini adım adım gerçekleştiren ve 2016 yılı başından bu yana pazara inovasyon sağlayan birçok yeni ürün sunan Hilti, akülü sistemlerden direkt tespit sistemlerine, delici-kırıcı aletlerden dübel sistemlerine, elmaslı delme kesme sistemlerinden barutlu ve gazlı çivi çakma sistemlerine, kesme, taşlama, vidalama ve lazerli ölçme sistemlerinden, pasif yangın durdurucu ürünlere kadar çeşitli portföylerde kaliteli ürünleriyle sektörde fark yaratmaya devam ediyor.
Sınıfının En Hızlısı Hilti TE 3 Darbeli ve darbesiz delimin yanı sıra
kırım özelliğine de sahip olan ve 2016 yılına damga vuran Hilti’nin yeni ürünü Hilti TE 3 Delici Kırıcı, inşaat profesyonellerinden tesisatçılara, mobilya ustalarından son kullanıcılara kadar delim ve kırım yapması gereken herkesin rahatlıkla kullanabileceği bir ürün olarak dikkat çekiyor. Kendi sınıfındaki ürünlerden yaklaşık yüzde 20 daha hızlı performans ve daha uzun süre dayanıklılık göstermesiyle farkını ortaya koyan Hilti TE 3 Delici Kırıcı, zorlu koşullar ve ağır uygulamalarda bile üstün performans ve dayanıklılık sunuyor.
Hem Ödüllü Hem Dünyada Bir İlk Hilti BX 3 Hilti’nin yine 2016 yılında sektörle buluşturduğu, betona ve çeliğe çivi çakabilen
İnşaat ve el aletleri sektörünün global jenerik markası Hilti, 2016 yılı başından bu yana sektörle buluşturduğu inovatif ürünleriyle adından söz ettiriyor. Sektörün ihtiyaç duyduğu kaliteyi ve yenilikleri Ar-Ge temelli çalışmalarıyla karşılayan Hilti, 2016 yılı sonunda pazara 30 yeni ürün sunmuş olmayı hedefliyor. dünyanın ilk sadece batarya ile çalışan Çivi Çakma Makinası Hilti BX 3-IF, dolu tuğla, beton ve çelikte güvenilir, sürekli olarak yüksek performansta ve yüksek tespit kalitesinde kullanım sağlıyor. İlklerinin yanı sıra Red Dot 2016 ve iF Product Design 2016 ödüllerine de layık görülen Hilti BX 3-IF Akülü Çivi Çakma Makinası, akünün tek şarjıyla 600 çiviye kadar çakma olanağı ve saniyede 1 çivi çakabilen son derece verimli tespit hızına sahip olmasıyla inşaat profesyonellerinin tercihi oluyor. Yapı Malzeme Ekim 2016
71
Proje
Doğa dostu bir proje: Pendik Sahil Konakları Pendik Sahil Konakları’nın %29’u inşaat, %71’i ise peyzaj alanından oluşuyor. İstanbul’un çarpık kentleşmesini doğaya önem vererek ortadan kaldırmayı hedefleyen Pendik Sahil Konakları geleceğe de yatırım yapıyor.
Doğanın stres azaltıcı ve insan sağlığının olumlu yönde etkileyici özelliğinin bulunmasının yanı sıra insan gelişiminin ruhsal boyutuna da olumlu etkileri bulunuyor. Uzmanlar, doğa ile iç içe bü-
72
Yapı Malzeme Ekim 2016
yüyen çocukların daha huzurlu ve mutlu olduğunu vurguluyor. Çocukların geleceği düşünülerek hazırlanmış Pendik Sahil Konakları bir peyzaj düzenlemesiyle hazırlandı. 150 milyon TL’lik projenin iki bin metrekaresi inşaat alanı olup projedeki yeşil alan oranı ise beş bin metrekaredir. Evra Grup ve Has Kule tarafından yapılan bu peyzaj alanında; her dairenin kullanımına özel kapalı yüzme havuzu, seyir terası, spor salonu, sauna, Türk hamamı, açık hava kondisyon parkları, dinlenme alanları, çocuk oyun alanları, yürüyüş ve koşu yolları yer alıyor. Aileler düşünülerek 2+1, 3+1, 4+1 dairelerden oluşan projede; yakamoz, deniz sefası iskele, deniz sefası sahil, deniz sefası ruhtum, denizyıldızı yunus ve denizyıldızı martı olmak üzere metrekareleri 125 ve 193 arasında değişen altı farklı konak tipi bulunuyor. Bütün evler yerden ısıtma ve duvarlar özel hayatınızı koruyacak kadar izole. Yerin altında da 180 daire için 300 araçlık akıllı otopark bulunuyor.
Çarpık kentleşmeye karşı proje İstanbul’un çarpık kentleşmesinin önüne geçilebilmesi için İstanbul Sahil Konakları’nın çok önemli bir proje olduğunu belirten Eski Kartal Belediye Başkanı olan Has Kule Grup Başkanı Hüsamettin KOÇAK; “Sadece bizlerin değil geleceğimiz olan çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu bireyler olabilmeleri için doğaya önem vermeli ve onu korumalıyız” dedi. Koçak Sözlerini şöyle devam ettirdi: “Tamamı adalar ve deniz manzaralı yedi bin metrekare alana kurulu projede çocuklar için 50-60 metrekare park bulunmaktadır. Projemizin mimarisi zeminden yemyeşil bahçeyle ve denizle buluşan tasarım binaların en üst katında her konut sahibinin faydalanabileceği seyir terasıyla birlikte hem gökyüzünün hem de eşsiz deniz ve adalar manzarasına kavuşuyor. Projemiz aynı zamanda Sabiha Gökçen Havaalanı’na, Metro’ya, İDO iskelesine, TEM’e, Pendik Marina’ya ve Hızlı Trene çok yakın bir konumda yer almaktadır.’’
Sektörel
Su Yalıtımındaki en etkili yardımcınız: BITULINE Bituline, tüm Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’de geçerli olan TS EN 13707 ve TS EN 13969 standartlarına göre Onduline Avrasya garantisiyle üretiliyor.
Onduline Avrasya’nın çatı ve temel su yalıtımı için yüksek teknolojiyle ürettiği Bituline, kullanıcılarına sağlamlık, esneklik ve uzun ömür garantisi veriyor. En zor hava şartlarında dahi formunu koruyarak, her iklim kuşağında uzun yıllar boyunca kullanılabiliyor ve tasarruf etmenizi sağlıyor. Her tip özel kullanıma olanak veren geniş yelpazesiyle çatıda ve temelde binalarınızın vazgeçilmezi olan Bituline, temellerde uygulandığında korozyonun binalara verdiği olumsuz etkilere kesin bir çözüm sunuyor, çatılarda ve temellerde %100 su geçirimsizlik sağlıyor. Düz ve eğimli çatıların, terasların, ıslak hacim döşemelerinin, temel, bodrum, havuz gibi yer altı bölümlerinin, katlı otopark, karayolu köprüsü gibi özel mühendislik
74
Yapı Malzeme Ekim 2016
yapılarının su yalıtımı için tasarlanan Bituline, tüm Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’de geçerli olan TS EN 13707 ve
TS EN 13969 standartlarına göre Onduline Avrasya garantisiyle üretiliyor. Ayrıca, CE ve TSE belgelerine de sahip.
Proje
Areon Boğaziçi Evleri’nin temeli atıldı
Bodrum’da bugüne kadar 1.800 konuta imza atan Areon Yapı, bölgedeki 16. projesi olan Areon Boğaziçi Evleri’nin yapımına 23 Eylül’de temel atma töreni ile başladı. Projenin Aralık 2018’de teslim edilmesi hedefleniyor. Bodrum-Milas yolu üzerinde Boğaziçi Mahallesi‘nde konumlanan Areon Boğaziçi Evleri projesinin inşaatı başladı. Sakin ve huzurlu bir yaşam ve tatil isteyenler için kurgulanan bu proje için 23 Eylül Cuma günü gerçekleştirilen temel atma töreni ile inşaat resmi olarak start aldı. 57 bin metrekarelik alanın 38 bin metrekaresinin yeşil alan ve sosyal tesis olarak ayrıldığı butik projede, 3 katlı 38 blok ve 2 katlı 35 blokta toplam 294 konut bulunuyor. Teraslı 1+1 daireler ve hem balkonlu hem de bahçeli 2+1 dubleks dairelerden oluşan Areon Boğaziçi Evleri’nin Aralık 2018’de teslim edilmesi planlanıyor.
Talassoterapi havuzunun şifalı etkisi Projede kapalı Talassoterapi havuzunun yanı sıra yetişkinler için iki ve çocuklar için bir açık olmak üzere dört yüzme havuzu bulunuyor. Diğer sosyal yaşam alanları içinde; spor salonu, yürüyüş ve koşu parkuru, açık aletli spor alanı, golf alanı, güneşlenme terası, vitamin bar, havuz barları, restoran, 10 dönümlük koru, piknik alanı, sauna, buhar odası, Türk hamamı, lobi, çocuk parkı, oyun salonu, bilardo salonları, market ve otopark yer alıyor.
Merkeze yakın, doğayla iç içe… Areon Yapı’nın Bodrum‘daki 16. projesi olan Areon Boğaziçi Evleri, Milas Havali-
76
Yapı Malzeme Ekim 2016
manı’na 17 km, Bodrum merkeze yaklaşık 20 km ve Milas’a 37 km mesafede. Turkuvaz deniziyle halkın hizmetine açık birçok plaja 2 km, yunusların doğal yaşam alanları denizde bulunduğu ilk ve tek yunus parkı olan Dolphin Park’a 7 km, Bodrum Golf Tesisi’ne 500 metre mesafede yer alan proje; camiye 1 km, büyük marketlere ve doğal ürünlerin satıldığı köylü pazarlarına 5 dakika, sağlık ocağı ve ambulansa 7 dakika uzaklıkta bulunuyor. Ekolojik çeşitliliğiyle ünlenen ve en popüleri flamingolar olmak üzere 125 çeşit kuş türünü bünyesinde barındıran Tuzla Kuş Cenneti’ne 15 dakikalık mesafede bulunan Areon Boğaziçi Evleri, ayrıca Tuzla Lagünü manzarasıyla da dikkat çekiyor.
Gönül Ardal
Yelin Evcen
Tüm çalışmalarımız: “İyi tasarlanmış mekânlarda yaşayan daha mutlu insanlar için” “En önemli kıstaslarımızdan biri, projenin tasarım öyküsünden uygulamanın son noktasına kadar, bir yandan ince detaylarla oluşan konsept bütünlüğünü korurken diğer yandan da belirlenen maliyet hesapları çerçevesinde projeyi tamamlamaktır.” Hedeflerini; ‘Konut, ofis ve kamusal alan projelerinde tasarım, işlev ve estetik an-
78
Yapı Malzeme Ekim 2016
lamda fark oluşturan projelerle anılmak’ şeklinde belirlemiş olan Gönye Tasarım ekibi ile Mimari’yi konuştuk. Yapmış oldukları projelerden örneklerle merak ettiğimiz soruları sabırla cevaplayan süper ikili Yelin Evcen ve Gönül Ardal’a teşekkür ediyoruz…
bugün geldiğimiz noktada ise artık bir konut projesinin tüm iç mimarisini projelendiriyoruz. Bu kapsamda ortak alanlar, sosyal alanlar, satış ofisleri, tüm örnek dairelerin dekorasyonu yer alıyor. Dekorasyonun yanında tüm daire tiplerinin iç mimari planlamasını da yapıyoruz.
Şirketinizin kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahaları ve faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Projelere genel yaklaşımınızdan ve tasarım süreçlerinizden bahseder misiniz?
2004 yılında bir proje vesilesiyle tanıştık ve o işi birlikte yaptık. İlginç bir şekilde önce ortak olduk, ardından arkadaşlığımız gelişti. 2010 yılında da birlikte Gönye Proje Tasarım’ı kurduk. İlk olarak markalı konut projelerinin örnek daire dekorasyonunu yaparak iş hayatımıza, ortaklığımıza başladık. Örnek daire dekorasyonu yaparken, sadece tek bir dairenin iç mekan tasarımını yapıyorduk. 10 yılın ardından
Bir projenin iç mekan tasarımına başlarken öncelikle mekanı çok iyi tanıyıp değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Doğru planlamanın yüzdelik dilimde en önemli paya sahip olduğunu, ideal fonksiyon ve yerleşimi bulduktan sonra ise mekanın mimarisiyle ilgili karşılaşılan dezavantajların dahi avantaja dönüştürülerek fark yaratılabileceğini düşünüyoruz. Markalı konut projelerinde gerçekleştirdiğimiz örnek daire tasarımlarımızda
Mimari / Röportaj sadece görünüme odaklanmak yerine bir senaryo ortaya koyarak, onun üzerinde ilerlemeyi tercih ediyoruz. Projenin genel konseptini ve hedef kitlesini belirledikten sonra, dairede yaşayacak kişiler için birer kimlik oluşturuyoruz. Bu da odalarda yasayacak kişilerin her biri için ayrı bir hikaye yaratmak anlamına geliyor. Dekorasyonu oluştururken de mutlaka bu hikayeler ve karakterler ile uyumlu ürünler tercih ediyoruz. Giysiler, aksesuarlar, parfüm ve oda kokuları, muzik seti, çocuk odaları için oyuncaklar bu alışveriş listesinin olmazsa olmazları. Günlük ev hayatına ait aksesuarlar sayesinde daireyi gezen misafirlerin bu hikayelerde kendilerinden ve hayallerinden birer parça bulmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Mekana yaşam katmak ve tasarımı farklılaştırmak amacıyla ev tekstilinden duvar resimlerine ve halılara kadar pek çok unsuru bizzat tasarlıyoruz.
Projelerinize son şekli verirken temel kıstaslarınızı nasıl belirliyorsunuz? Tasarımlarımıza, projemizde yaşayacak kişilerin zevkleri, yaşam tarzları ve ihtiyaçları doğrultusunda breef alarak başlıyoruz. Proje sürecini işverenin verilerine uygun olarak hazırladığımız konsept sunumu, fiyat analizleri, uygulama projelerinin hazırlanması, proje imalat takibi, kalite kontrol süreci ve iş programı ile zamanında teslim etmenin önemini bilerek yürütüyoruz. Gönye Proje Tasarım olarak en önemli kıstaslarımızdan biri, projenin tasarım öyküsünden uygulamanın son noktasına kadar, bir yandan ince detaylarla oluşan konsept bütünlüğünü korurken diğer yandan da belirlenen maliyet hesapları çerçevesinde projeyi tamamlamaktır.
Sürdürülebilirlik anlamında bugünkü yapılar için neler söyleyebilirsiniz? Neler yapılmalı? Türkiye’nin geneline bakarsak ne yazık
ki sürdürülebilirlikle ilgili pozitif bir tablo görmek mümkün değil. Fakat bu bilincin yavaş da olsa oluşmaya başladığını ümit ediyoruz. Sürdürülebilirlik, yatırımcıların öncelikleri arasında yer almıyor; ancak bu konuda örnek teşkil eden firmalar ve bu firmaların fark yaratan projeleri mutlaka diğerlerini de etkileyecektir, diye düşünüyoruz. Kullanıcıların da bu bilinci taşıyarak yatırım yapacakları veya yaşayacakları binalar için tercihlerini sürdürülebilirlik sertifikasına sahip projelerden yana yapmaları diğer yatırımcıları da mutlaka tetikleyecektir.
Gerçekleşen projelerin çevre ve insana karşı olan etkilerinde, mimarların ne gibi sorumlulukları var? İç mekanda sürdürülebilirliği en çok etkileyen konuların başında gelen su tasarrufuna dikkat etmek, kullanılacak tüm armatür ve rezervuarları su tüketimini en aza indirgeyen ürünler arasından seçmek, aydınlatma armatürlerinde de tercihi enerji verimliliği yüksek ürünlerden yapmak en çok dikkat edilmesi gereken noktalar olarak öne çıkıyor. Yapı Malzeme Ekim 2016
79
Mimari / Röportaj maya dönüşmesi ile bu projeler tamamlandıkça görsel olarak yeşil alanlar yerini beton silüetlere bırakmaktadır. Bu yarış ile şantiye alanına dönen semtlerdeki yapılaşma bizi çevre kirliliği ve trafik sorununun daha da artmasına sürüklüyor. En kötüsü de kimliksiz mimari yapıların biraraya gelmesi ile yeteri kadar yeşil alan ayrılmadan yapılan kimliksiz beton kentlerin oluşması.
Dünya genelinde yaygın hale gelen kentsel dönüşüm projeleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Başarılı olduğunu düşündüğünüz bir kaç örnek projeyi bizimle paylaşır mısınız?
Teknolojik gelişmeler çerçevesinde mimarlık algısı nasıl dönüşmekte? Estetik ve inovasyon anlamında daha iyiye mi yoksa kötüye mi gidiliyor? Yelin Evcen: İyi veya kötü diye bakmıyorum. İnsanların ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda gelişiyor herşey. Mimarlık da diğer sanat dalları gibi dönemin sosyolojisi ile paraleldir. İnsanların psikolojik ve fiziksel ihtiyaçlarından ayrı tutup iyi birşey yaptım diyemeyiz ama hayal edip yol gösterebiliriz.
Hayatın her alanında çağımıza özgü bir zaman ve mekan daralması yaşıyoruz. Sizce mimari noktada bu durumun üstesinden gelinebilir mi? Yelin Evcen: Bu daralmalara uyum sağlamak zorundayız. Yalnız bu daha fazla
büyük şehirlerin konusu. İnsanlar bundan bunalıp farklı arayışlara girince belki durum değişecek. Mimari olarak zaten uzun zamandır yapılar bu değişime yönelik yapılıyor. Zaman darlığında en hızlı inşa edilebilecek yapılar planlanıyor. Son yüzyılda mimarideki ölçek değişimi bunu anlatıyor.
Gönül Ardal: Yeşil alan çalışmalarına yoğun olarak yer verilen, tarihi yapıların korunarak ve modernize edilerek planlandığı kentsel dönüşüm projelerini daha özel buluyorum. New York’ta bulunan eski metro hattının parka dönüştürülmesiyle oluşturulan The High Line projesini başarılı buluyorum.
Sürekli birbiriyle aynı, sadece kar ve hız odaklı vasat projeler hakkındaki görüşleriniz neler? Bu kontrolsüz yapılaşma yarışı bizi nerelere sürükler? Gönül Ardal: Kar ve hız odaklı projelerin yapılmasının yanında yoğun bir yapılaşma da sözkonusu. Özellikle İstanbul’da yeni yapılanan bölgeler dışında eski yerleşim bölgelerinin kentsel dönüşüme girmesi ve yeşil alanların beton yapılaş-
Türk Mimarisinin geleceği, kullanılan malzemeler ve estetik açıdan sizce nasıl şekillenecek? Gönül Ardal: Totalde baktığımda bu dönemde yapılan mimari yapıların gelecekte estetik olarak bir Türk Mimarisi dönemini yansıtacağını düşünmüyorum. İç Mimari açıdan malzemeleri değerlendirmek isterim. Gönye Tasarım olarak Türk Mimarisinde de yoğun olarak kullanılan ahşap ve doğaltaş gibi doğal malzeme ve dokulara tasarımlarımızda oldukça yer veriyoruz. Doğal malzemelerin yanında teknolojinin getirdiği yeniliklerle birlikte hem renk hem de doku olarak malzemelere çokça alternatif oluşturabilmek, aynı zamanda da istediğiniz formu verebilmek tasarımlarımızda bizim elimizi daha da güçlendirecek diye düşünüyorum.
80
Yapı Malzeme Ekim 2016
82
YapÄą Malzeme Ekim 2016
Advertorial
YapÄą Malzeme Ekim 2016
83
“Kentlerin bir inşaat şantiyesi olmadığı bir anlayışa ve yaklaşıma özlem duyuyoruz”
Doç. Dr. Lale Özgenel / ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi
“Tasarım; bağlam ve ihtiyaç arasında ilişki kuran, çıkış noktasını ‘yer’den alan ve o ‘yer’e özgü bir eylem olmalı.”
Mimarlık; zor ve meşakkatli bir meslek olmasının yanısıra saygınlığı toplum tarafından kabul edilmiş bir alan. Ancak günümüzde sadece ekonominin bir aktörü haline dönüşme ve dar bir alana hapsolma tehdidiyle karşı karşıya… Bu ve benzeri tereddütlerimizi sayın Özgenel ile paylaştık. Kendisi, farkedemediğimiz ve ifade edemediğimiz pek çok konuyu da bizlerin farketmesini sağladı. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Şimdi Mimarlık hakkında merak ettiklerimizi ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lale Özgenel’den öğrenelim. Keyifli okumalar…
Derneğinizin kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? Mimarlar Derneği 1927, adından da anlaşılabileceği gibi 1927 yılında kuruldu. Türk Mimarlar Cemiyeti adıyla kurulan derneğin adı daha sonra sırasıyla Türk Yüksek Mimarlar Birliği, Türk Mimarlar Derneği, Mimarlar Derneği ve son olarak da Mimarlar Derneği 1927 olarak değişti. Dernek Türkiye’deki mimarların ilk bağımsız meslek örgütüdür ve aynı zamanda Mimarlar Odası’nın da kurucusudur. Dernek olarak, ‘mimarlık’, ‘tasarım’ ve ‘kültür’ odaklı etkinlikler düzenlenmekteyiz. Her yıl yaklaşık 10 aya yayılan bir zaman dilimi içinde Türkiye ve yurtdışındaki güncel mimarlık ortamı ve kültürünü izleyen, Türkiye’deki mimarlık ve kentleşme sorunlarını tartışan, sanat, edebiyat,
84
Yapı Malzeme Ekim 2016
felsefe, sosyoloji, fotoğraf gibi ilgili alanlarda etkin isimleri ve çalışmalarını içeren bir etkinlik programı düzenliyoruz. Bu program içinde ‘Ankara’ da önemli bir ekseni oluşturuyor. Ankara özelinde mimarlık, kent ve sosyal sorunları dile getirmeye, yapılan çalışmaları ve araştırmaları da paylaşmaya çalışıyoruz. Mesleki uygulama ve eğitim konularını da önemsiyor ve bunlara yönelik faaliyetler tasarlıyoruz. Dernek mekanımız Ankara’da, Cinnah Caddesi üzerindeki 19 numaralı konut bloğu içindeki 2 daireden oluşuyor. Türkiye’nin duayen mimarlarından Nejat Ersin’in (Y. Mimar, 1924-2010) tasarımı olan bu bina yapıldığı dönemin (19581960) çok çağdaş bir örneği. Aynı zamanda bu dönemde yurtdışında yapılan benzer modernist yapıların Türkiye’de hala kullanılan ve özgünlüğünü koruyan ender temsilcilerinden. Derneğimizdeki etkinlikler Ekim ve Temmuz ayları arasında Salı ve Cuma günleri düzenleniyor ve herkesin katılımına açık. Çalışma salonumuz ve kitaplığımız ise Ağustos ayı hariç hafta içi her gün araştırmacılara ve mimarlık öğrencilerine açık. Etkinlik salonumuz mimarlık öğrencileri, öğretim üyeleri veya ilgili sivil toplum örgütleri tarafından etkinlik düzenlemek veya ders vermek için de kullanılabiliyor.
liyet gösteren çeşitli kuruluşlar olmak üzere pek çok kurum ve kuruluştan fikir, öneri ve destek alıyoruz.
İnşaat sektöründe mimarların yaşadığı sorunların çözümü noktasında ne tür adımlar atılmalı? Mimarlık mesleğinin giderek artan bir itibar ve algı sorunu var. Tabiri caizse mimar olmayan herkesin hazırlanan bir proje için sınırsızca yorum yapabildiği, projenin salt bir ‘beğeni’ ve/veya ‘maliyet’ olayına indirgendiği yani işlevsel öncelikler, mekânsal ve mimari kalite, doğru inşaat bütçesi gibi ölçütlerin neredeyse hiç konuşulmadığı bir ortamdayız. Olanaksız proje bütçeleriyle iş alan mimarlar veya ofislerin hazırladığı göreceli eksik, standartları düşük ve özgün olmayan projeler yapıldığında ortaya çıkan yapılar çoğu zaman niteliksiz. Pek çok örnekten biliyoruz ki inşaat maliyeti içinde çok önemsiz bir miktara sahip proje bütçesinde standartların altına inen bir indirim ve düşük bütçeli ve kalitesiz malzeme alternatifleri kullanılması için yapılan
Derneğinizin üye yapısı ve inşaat sektöründeki alanınız hakkında biraz bilgi verir misiniz? Mimarlık diplomasına sahip, etkinliklerimize ilgi gösteren ve katkı koyan tüm mimarlar üyemiz olabilir. Uygulama alanında, inşaat alanında, akademik dünyada, yayın sektöründe, tasarım alanında, iç mimarlık alanında ve yeme-içme, basın, müzik ve sanat gibi değişik çalışma alanlarında aktif olan, farklı kuşaklardan üyelerimiz var. Bu anlamda üye profilimiz oldukça geniş ve zengin. Mimarlık bürosu, danışmanlık bürosu sahibi olan üyelerimiz arasında Türkiye’de ve yurtdışında proje ve uygulama yapanlar bulunmakta.
Üyeniz olan kuruluşların çalışmaları hakkında neler söylemek istersiniz? Derneğimiz bireysel üyelik ile gelişen bir kuruluş. Ancak etkinliklerimizi düzenlemek için başta inşaat sektöründe faa-
istek ve ısrarlar var. Mimarlık mesleğinin doğru icra edilmesini engelleyen ve dolayısıyla Türkiye’nin her yerinde giderek yaygınlaşan niteliksiz mimari ve kentleşmede bu yaklaşımın rolü çok büyük. Bir başka sorunlu alan kontrollük ve diyalog eksikliği. İnşaat sektöründe etkin olan proje ve inşaat firmaları, işveren konumunda olan yatırım firmaları ile kamu kuruluşlarından başlayarak küçük
Mimari / Röportaj ölçekli firma ve yatırımcılara kadar yaygınlaşmak üzere proje müellifliği konusunun önemsenmesi ve müelliflerin her aşamada proje ve uygulama içinde yer aldığı süreçlerin standart bir uygulama olarak kabul görmesi gerekir. İnşaat ve yatırım firmaları bünyesinde veya kamu kuruluşları bünyesinde bulunan mimari ekiplerin proje müellifinden bağımsız, müellifin bilgisi ve onayı olmadan projede ve uygulamada değişiklik yapmamaları konusunun bir etik durum olarak önemsenmesi ve bunun dışında hareket edilmemesi sağlanmalı. Öncelikle mimarlık mesleğinin itibar sorunun aşılması gerekir. Meslek odasına mimarlık pratiğinin ilgili yasa ve yönetmeliklere ve meslek etiğine göre icra edilmesine yönelik düzenleme yapabilme ve kontrol mekanizmalarını işletebilme konusunda özerklik sağlanmalı.
Mimari bir ürün ortaya çıkartırken referanslarımız neler olmalı? Öncelikle projenin içinde yer alacağı bağlam yani arazi koşulları (büyüklük, biçim, eğim, yönlenme, rüzgar yönü vb.), iklim ve yakın çevre ilişkileri ile mimari ihtiyaç programı referans alınmalı. Tasarım, bağlam ve ihtiyaç arasında ilişki kuran, çıkış noktasını ‘yer’ den alan ve o ‘yer’ e özgü bir eylem olmalı. Bu ilişkinin tanımladığı çerçeve içinde proje sürecinin bir kavramsal tasarım veya fikir ile başlaması beklemeli. Tasarımı, o yer’e ait kılan, işlevsel beklentileri kar şılayan ve estetik değerlere sahip bir yapı elde etmek üzere geliştirmek de sürecin vaz geçilmez bir özelliği olmalı. Uygun yapım tekniği ve malzeme seçimi ile yapısal detaylandırmalar (inşai, mühendislik, çevresel ve estetik) da süreç içinde her daim devrede olan referanslar. Yani kabaca söylersek tasarım özünde işlev, yer, malzeme, detay, estetik ve özgünlük arasında şekillenen, interaktif bir eylem. Bir parantez açarak belirteyim ki inşaat maliyetinin işin başında doğru tanımlanması da çok önemli bir referans. Çoğu zaman proje aşaması tamamlandıktan sonra devreye giren işveren kontrol mekanizmaları inşaat maliyetini yüksek bularak, projede malzeme veya detay değişikliği talep eder. Bina kalitesinden ödün vermeden bu tip değişiklikleri yapmak da her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle projenin başında inşaat maliyetinin yaklaşık da olsa belli olması ve bu maliyet referans alınarak proje çalışmasının tamamlaması daha sağlıklı bir süreç olur.
Hızla artan ve birbirine benzeyen projeler hakkında neler düşünüyorsunuz? İçinde yer aldığı bağlamdan ‘bağımsız’ olarak tasarlanan binalar yani bağlamı ‘göz ardı’ eden veya bağlamdan ‘bihaber’ olan binalardan tutun da işlevden bağımsız tasarlanan binalara kadar binlerce olumsuz mimarlık ve çevre ör-
neği var Türkiye’de. İklim özellikleri birbirinden çok farklı yerlerde yapılan ama pencere oranları bile aynı olan birbirinin aynı binalar yani tip projeler, taklit ve kopya yapılar yani banal bir mimarlık, işçilik düzeyi düşük yani bittiğinde bile sorunlu olan yapılar ne yazık ki toplum tarafından da artık kabul gördü. Özellikle devlet eliyle yapılan tüm projelerde daha önce bahsettiğim tasarım referanslarına göre tasarlanmış ve “özgün” yani taklit etmeyen yapı yapma pratiği geri kazanılmalı. Devlet kurum ve kuruluşları, kendi bünyelerinde ihtiyaç duydukları planlama ve mimarlık proje hizmeti işlerinde bu anlayışı ödün vermeden benimsemeli. Hizmet alma, iş verme ve kontrollük mekanizmaları da mimari proje ve inşaat kalitesini gözetecek ve ön plana alacak bir sisteme dönüştürülmeli.
“Öncelikle projenin içinde yer alacağı bağlam yani arazi koşulları (büyüklük, biçim, eğim, yönlenme, rüzgar yönü vb.), iklim ve yakın çevre ilişkileri ile mimari ihtiyaç programı referans alınmalı.” Estetik ve fonksiyonellik gibi kriterleri esas aldığımızda, artık genel betonarme işlerin dışına çıkma zamanı sizce gelmedi mi? Her malzemenin veya yapısal sistemin sonuç ürün üzerindeki katkısı farklı. Aynı binayı farklı malzeme veya sistemlerle inşa ettiğinizde görünüşü, algısı ve mekan hissi farklı olacaktır. ‘Yapının mimari dili’ olarak adlandırdığımız ve kimliğini oluşturan etkisini belirleyen temel unsurlar arasında yapısal sistem ve malzeme gelir. Belli sistemleri ve malzemeleri kullanmak mimar olarak benimsediğiniz mimarlık anlayışı ve mimari dil tercihinizdeki tutarlığı gösterebilir. Öte yandan sürekli gelişen inşaat teknolojileri ile aynı sistemin daha gelişmiş versiyonlarını kullanarak daha önce yapmakta zorlandığınız tasarımları yapabilme imkanınız da var. Betonarme her daim güncelliğini koruyabilecek bir sistem ve dünyada halen en çok kullanılan sistem. Hatta bir araştırmaya göre ‘Su’dan sonra dünyada en çok tüketilen ikinci madde. Çelik sistemle birlikte kullanılabilme olanağı da var. Ancak çağdaş mimaride konvansiyonel betonarme sistemin tektonik olarak elvermediği bir organik form arayışı da var. Bu örneklerde zaten betonarme dışında projeye özgü yeni yapısal sistemler ve detaylar geliştiriliyor. Tabii gelecekte seramik, alüminyum, cam içerikli ve futuris-
tik olarak adlandırılan yeni malzeme ve sistemlerin de daha çok uygulama alanı bulacağını varsayabiliriz. Öte yandan Türkiye’nin pek çok yöresinde halen varlığını sürdüren ahşap ve taş gibi geleneksel yapısal sistemlerin de uygun ölçekli ve bütçeli projelerde daha çok kullanılabilmesi de güzel olurdu.
Sürdürülebilirlik ve inovasyon anlamında da bu günkü yapılar için neler söyleyebilirsiniz? Neler yapılmalı? Doğal kaynakların ve çevrelerin dünya ölçeğinde hızla tüketildiği göz önüne alınırsa yeni yapıların “sürdürülebilir” bir yaklaşımla tasarlanması artık yerleşik bir anlayış olarak benimsenmeli. Yapının ölçeği ve işlevine göre kaynak ve enerji tüketimini azaltan detayların ve mekânsal konfor sağlamada ışık, ısı, su, rüzgar gibi doğal çevre parametrelerinin yapay parametrelere göre daha etkin tasarım ölçütleri olarak kullanıldığı bir mimari benimsemek önemli. Doğru yönlenme, doğru doluluk ve boşluk oranına sahip cepheler, yapı içindeki hava ve ısıyı iklimsel koşullara göre kendiliğinden ayarlayan yüzeyler/duvar sistemleri, yapı içinde klima kullanımını aza indiren labirent duvar sistemleri gibi tektonik yani yapı tasarımından elde edilen çözümlerin öncelikli olması gerekir. Yapı teknolojileri pek çok alternatif, bir kısmı doğal veya geri dönüştürülmüş malzeme geliştiriyor. Gele-
Yapı Malzeme Ekim 2016
85
Mimari / Röportaj neksel inşaat malzemelerinin yanı sıra bu tip yeni malzemelerin kullanılmasına olanak veren projeler ve çevre duyarlılığı gösteren işverenlerin artması umut ediyoruz.
Gerçekleşen projelerin çevre ve insana karşı olan etkilerinde, mimarların ne gibi sorumlulukları var? Önceki sorularda bahsettiğim olumsuz mimarlık ve çevre örnekleri de mimarlar tarafından tasarlanıyor. Tarihi yapıların kötü ve kalitesiz benzerleri, tarihi yapılarda kullanılan yapısal bileşenlerin (örneğin, kule, kemer, eyvan, saçak vb.) her tür yapıda “yapıştırmacı” bir anlayışla kullanıldığı kimliksiz binalar, iklime, yönlenmeye ve araziye duyarsız “tip yapılar”, oransız ve ölçeksiz yapılaşma, açık alanların ve yeşil alanların hızlı tahribatı ve yapılaşmaya dönüşmesi, tarihi yapıların ve yakın çevrelerinin yıkımı, kötü malzeme ile düşük nitelikli yapıların ortaya çıkması gibi daha onlarca sayabileceğimiz sonuç ürün ve uygulama da bu tip mimarlıkları ve çevreleri talep edenler tarafından mimarlar ve plancılara hazırlatılıyor ne yazık ki. İyi uygulamaların nadirliği karşısında kötü uygulamaların sıklığı büyük bir oransızlık gösteriyor. İyi kentsel dönüşüm örneklerin çoğaldığı, mimarlık ve mekan kalitesi yüksek yapıların ve çevrelerin kent içinde arttığı, koruma bilincinin
kriterler kimi zaman zorlayıcı olabiliyor. Çoğu zaman da “ucuz malzeme” kullanma beklentisi olabiliyor. Özellikle işverenlerden inşaat maliyetini azaltmak adına belirli standartlar dışında kalan daha ucuz malzeme alternatiflerini kullanma isteği gelebiliyor. Belirli standartlara sahip bir yapı ve mekanlar elde etmek için kalitesi ve spektleri daha iyi olan malzemeleri kullanmayı tercih etmek gerekir. Örneğin bir eğitim yapısı tasarlıyorsanız çocukların sağlığını ön plana almak ve piyasadaki muadilleri arasında plastik kökenli, koku yayan vb. olumsuz özellikleri olan hijyenik ve sağlık açısından standartları yetersiz ve düşük malzemelerden kaçınmanız gerekir. Tasarladığınız yapının iç mekanlarında, dış cephelerinde ve/veya açık alan düzenlemesi için önerdiğiniz, mekanın ve yapının algısını ve etkisini artıracak, basit ve yalın tasarımlar ve malzeme önerileri bile benzer şekilde maliyet nedeniyle yapılmayabiliyor. Bu yapılmayan uygulamalar nedeniyle binalar tasarlanmamış, adeta yarım kalmış gibi gözüküyor; iyi uygulamalar karşısında herhangi bir artı değer, fark ve cazibe oluşturamaması. Daha da kötüsü zaman içinde bunun fark edilerek bina sahipleri tarafından eklektik, yapının işlev ve mimari bütünlüğüyle uyumsuz ve kimi zaman da oldukça pahalı maliyeti olan dekorasyon müdahaleleriyle yapının yapay olarak “güzelleştirilmeye” çalışılması.
Gelecekte Türk Mimarisi, kullanılan malzemeler ve estetik açıdan sizce hangi aşamada olacak?
yerleştiği, nitelikli yeşil alanların arttığı, kentlerin bir inşaat şantiyesi olmadığı bir anlayışa ve yaklaşıma özlem duyuyoruz. İçinde yaşadığımız kötü, niteliksiz mekanlar, yapılar ve çevreler içinde yetişen ve yaşayanlar da doğal olarak yapı, çevre ve tarih bilincinden yoksun kalıyor. İyi bir mimari ve kentsel çevrede yaşama fırsatı özellikle düşük gelir grubu aileler için tasarlanan toplu konut alanları, eğitim ve hastane gibi kamusal yapılarda yaratılmalı.
Malzeme tercihleri ve estetik süreçlerde karşılaştığınız problemler oluyor mu? Herhalde en temel sorunlar malzeme temini ve sürekliliği ile maliyet bütçesi kısıtları. Pek çok ithal ve yerli malzemede örneğin, stok sorun olabiliyor. Kataloglarda sunulan veya showroomlarda sergilenen pek çok malzeme renk, metrekare veya ölçü olarak stoklarda bulunmayabiliyor veya üretimden kalkmış olabiliyor. İthal malzemede ‘yurtdışından gelme’ ve ‘gümrükten çekme süresi’ gibi zamansal
86
Yapı Malzeme Ekim 2016
Buna cevap vermek çok zor. Hele ki içinde bulunduğumuz dönemde, tarihi yapıların taklitleriyle sıradanlaştırıldığı, yapıların işlevsiz kubbe, kemer, taç kapı, geometrik desenli panel gibi yapıştırma elemanlarla projelendirildiği, okuldan, iş merkezine, hastaneden devlet yapısına örneğin aynı renkli cam ve alüminyum kaplı cephenin kullanıldığı düşünülürse. Şüphesiz çok iyi çağdaş mimarlık örnekleri de yapılıyor. Mimarlar Odası tarafından verilen Ulusal Mimarlık Ödülleri kapsamında ülkemizde yapılan nitelikli yeni yapıları, koruma, restorasyon ve yeniden kullanım örneklerini izlemek mümkün. Ancak bu örneklerin yukarda kısaca bahsettiğim olumsuz örnekler karşısındaki göreceli azlığı düşündürücü. İçinden geçtiğimiz bu zaman ilerde, bir mimarlık tarihi dönemi olarak çalışılacaktır. Türk mimarisi gibi etnik referanslı bir ifade yerine Türkiye’de Mimari’den bahsetmek
daha doğru olur. Türkiye’de gelecekte yapım tekniği, malzeme, form, sürdürülebilirlik vb. açılardan çağdaş, yani teknolojiyi, yaratıcılık ve meslek pratiği ilkeleri ile harmanlayan çağına ait yapılar daha çok tasarlanmaya başlayacaktır.
Süreklilik açısından Selçuklu, Osmanlı mimarileri gibi bunların devamı olarak Cumhuriyet Mimarisi de kendine ve zamanına has dokusuna ne zaman kavuşacak? Selçuklu ve Osmanlı Dönemi mimarisi kendi dönemlerinin yapım teknikleri ve malzemeleri içinde üretilmiştir. Kubbe ve kemer açıklık geçmek için kullanılmış ama kullanılan malzeme taş olunca belirli sınırlamalar içinde bir mimarlık yapılmıştır. Bu nedenle bu dönemlerin mimarlık ürünleri her biri kendi içinde bir yenilik getirmiş olsa da birbirlerine daha çok benzer gibi algılanırlar. Oysaki günümüzün inşaat teknolojileri, yeni malzemeleri, bilgisayar destekli tasarım ve modelleme imkanları mimaride sınırları nerdeyse ortadan kaldırıyor. Hayal edebildiğiniz her formu yapabilme imkanı sunabiliyor. Dolayısıyla günümüzün mimarisinde kendine ve zamanına haslık Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerindekinden çok farklı. Benzerlik yerine özgünlük ve konvansiyonel olmayan denemeler gündemde. Cumhuriyet Mimari’sinin ise tıpkı Selçuklu ve Osmanlı gibi kendine ve zamanına has bir dokusu var zaten. Cumhuriyet’in ilanı sonrası gelişen imar çalışmaları ve mimarlık dönemin ilerici ve yenilikçi tarafını temsil ediyor. Bu dönemi temsil eden yapıları koruyalım yeter ki. Son yıllarda özellikle 1930lardan sonra yapılan ve dönemlerinin çağdaş yapıları, bir başka deyişle modernist yapılar birer birer yıkılıyor. Yerlerin yapılanların çoğu ise maalesef ne çağdaş ne de özgün. Hatta eskinin kötü olarak algılandığı bu dönemde pek çok yeni bina, çağdaş, nitelikli ve özgün olmadığı için çok daha kısa sürede yıkılmaya mahkum aslında. Amerika ve Avrupa’da kentsel yerleşim bölgelerinde, özellikle merkez ve çeperlerinde Türkiye’deki gibi yıkılan ve yeniden yapılan onlarca bina göremezsiniz. Kentsel dokunun zaman içinde oluştuğu ve hem tarihi hem de eski yapıların kimi zaman sadece mekânsal dönüşümlerle kimi zaman da cephe yenilemeleriyle yeni işlevlere adapte edildiği bu kentlerde mimarlık kültürü gündelik hayatla bütünleşmiştir. Halen sahip olduğumuz tarihle yoğrulmuş kentsel dokularımızı, binalarımızı koruyalım, yeni binaları çağın teknolojik imkanları ile birbirinin türevi olarak değil, özgün ve kimlikli binalar olarak işlevine ve yerine uygun tasarlayabilelim, bence döneme ve zaman haslık o zaman oluşur. Cumhuriyet Mimarisinin ilerici yönü 21. Yüzyılın Türkiye Mimarisinde yeni teknik imkanların desteğiyle gelişerek sürecektir.
İzmir Çeşme
“Konut üretimine sadece bir bina inşası olarak bakmıyoruz” “2023 hedefimiz bir milyon 200 bin konuta ulaşmak. Buda şu demek oluyor; 2023 yılına gelindiğinde Türkiye’de yaşayan nüfusun yaklaşık 5,5-6 milyonu Toplu Konut İdaresi’nin eliyle yapılan binalarda yaşıyor olacak.” Temel manada dar ve orta gelirli vatandaşların nitelikli konut ihtiyacını karşılamak üzere 1984 yılında kurulan TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı), kendi hedefleri doğrultusunda pek çok alanda faaliyetlerini sürdürüken, gerçekleştirdiği projelerin de kalite ve niteliğini her geçen gün daha yukarıya taşımakta…
88
Yapı Malzeme Ekim 2016
TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan’a TOKİ ve faaliyetleri hakknda tüm merak ettiklerimizi yönelttik. Aldığımız cevaplar bizi ülkemiz ve milletimiz adına hem gururlandırdı hem de kendimize güvendiğimiz takdirde hayallerin gerçeğe dönüşebileceği konusundaki inancımızı yeniden tazeledi… Sayın Turan’a bize vakit ayırdığı için teşekkür ederken, ülkemiz adına yapılan hizmetlerinde tüm TOKİ ailesine dergimiz adına kolaylıklar ve başarılar diliyoruz…
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) misyonu ve vizyonu hakkında neler söylemek istersiniz? Başbakanlık Toplu Konut İdaresi, (TOKİ) olarak dünden bugüne gelişen ve değişen çizgimiz ile ülkemizin geleceğini inşa etmeye devam ediyoruz. Ülkemiz, 2023 hedefleri doğrultusunda sağlıktan eğitime, alt yapı yatırımlarından sanayiye, büyük bir kalkınma hamlesi içinde gelişimini sürdürüyor. TOKİ olarak, vatandaşlarımızın en temel gereksinimi olan
barınma ihtiyacını karşılıyoruz. Ülkemizi 2023’e en hızlı şekilde hazırlamaya devam ediyoruz. TOKİ olarak konut üretiminde devletimizin yatırımcı, girişimci ve üretici kuruluşlarının başında geliyoruz. Bu kimliğimizle, milletimizin beklentilerini hayata geçirebilmek için önemli bir süreci yürütüyoruz. Bugün TOKİ, ülkemizin hemen her ilinde, yüzlerce şantiyesinde konut üretiminin yanı sıra eğitim, sağlık, spor ve kısacası insanlarımızın sosyal yaşamda ihtiyaç duyduğu her birimin inşasını yürütmekte; sosyal devlet yaklaşımıyla, toplumsal açıdan çok önemli bir ihtiyaca cevap vermektedir. Geçmişi başarılar ile dolu idaremiz için 2016 rekorlar yılı olarak tarihe geçecek. 2016, TOKİ’nin başarıyla dolu yılları içinde en yüksek konut inşa ettiği yıl olarak tarihe geçecek. 2016-2019 yılı stratejimiz çerçevesinde hedefimiz 260 bin konut yapmaktı. Bu çerçevede 2017 yılında 70 bin konut inşa etmeyi hedefliyoruz. Yeni bir rekora daha imza atacağız. Bu konutların hemen hemen
Proje tamamına yakını alt ve orta gelir grubuna hitap eden sosyal konutlar. Yaptığımız konutların yaklaşık yüzde 92-95’i, sosyal konut. Dar gelirli vatandaşlarımız için yaptığımız konutlar. Yüzde 5’lik dilime yönelik yaptığımız konutlar ise yüksek gelir grubuna hitap ediyor. Gelir paylaşımlı projelerden elde edilen gelir ile projelerimizi finanse ediyoruz. İştirak şirketlerimiz var, onlardan elde ettiğimiz gelirler var. Biz kar amaçlı bir kuruluş değiliz. Bu projelerden elde ettiğimiz gelirle projelerimizi yapıyoruz. ‘Sıfır karla satış’ modeliyle, bina maliyetine, vatandaşı bankaya mahkum etmeden vatandaşı konut sahibi yapıyoruz. TOKİ’nin müşterileri alt ve orta gelir grubu. Konutları 100 bin TL’ye mal ediyorsak, o fiyata satıyoruz. Konut projelerimiz idaremizin iş yükü içerisinde yüzde 50’lik bir paya sahiptir. İdare olarak bir yandan da sosyal donatı alanları, kamuya yönelik uygulamalar geliştiriyoruz. İdarenin uygulaması ve kamu kuruluşları ile yaptığımız protokoller çerçevesinde 8 bin 619 sosyal donatı uygulamasını başlattık. Şu anda Türkiye genelinde 600’e yakın aktif şantiyemiz bulunuyor. Yılsonuna kadar yapacağımız 64 bin konut, yaptığımız işin yarısıdır. Okulundan, hastanesine, yurdundan kamu binasına kadar birçok inşaat yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. TOKİ olarak son 4 yılda Sağlık Bakanlığı’na 266 tane hastane inşa ettik. Bu hastaneler, 10 yataktan başlayıp, bin yatağa kadar ulaşıyor. 65 bin yatak kapasiteli yurt, bin 17 okul inşa ettik. 20 üniversitenin kampüsünü yapıyoruz. Ülke genelinde 19 stadyum inşaatımız devam ediyor. İnşaatını üstlendiğimiz stadyumların dört tanesini tamamlayıp teslim ettik. Ülkemizin futboluna katkı yapacak 15 stadyum inşaatımız devam ediyor. Yıl içerisinde, UEFA standartlarına uygun, çevreci ve akıllı stadyumla-
TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan
rımızdan bir kısmı da hizmete girecek. İdare olarak 71 bin 274 kapasiteli 188 adet yurt-pansiyon ve hizmet binalarımızın inşaatı devam etmekte ve ülkemizin 50 yıllık açığını kapatacak. 590 cami, 95 sağlık Ocağı, 42 kütüphane, 991 spor salonu uygulamalarımız da devam ediyor. Birçok güvenlik birimi inşaatını üstleniyoruz. TOKİ; yaptığı işlerle, ortaya koyduğu değerlerle, Türkiye’nin başarı hikâyelerinden biridir.
TOKİ, “Geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz” diyor. TOKİ’nin perspektifinden baktığımızda nasıl bir Türkiye öngörüyorsunuz?
Son 10 yılda siyasi istikrar ile küresel kriz dalgasını teğet geçen Türkiye, konut ve inşaat sektörü de piyasa kırılganlıklardan büyük ölçüde korunarak ilerleme sürecinde devam ediyor. Global ölçekteki dalgalanmalara karşın yapısal bir denge içinde olan sektörümüz, bu duruşunu, dev alt yapı yatırımlarıyla; aralarında konut sektörünün de bulunduğu yan alanları besleyen ilerlemeci politikalar ile sağlıyor. Bölgesel olarak yaşanan jeopolitik sorunlar dikkate alındığında, özellikle bir marka şehir olan İstanbul ve yakın bölgelerinde yürütülen Körfez Geçişi, taşıma ve metro projeleri, Yeni Boğaz Köprüsü, Havalimanı, Tüp Geçit ve kentin finansal
Gaziantep Yapı Malzeme Ekim 2016
89
Mardin
bir merkez olması için yürütülen çalışmalar ile Türkiye bir “cazibe merkezi” olarak güçlü pozisyonunu koruyor 2023 hedefleri doğrultusunda sağlıktan eğitime, alt yapı yatırımlarından sanayiye, büyük bir kalkınma hamlesi içinde gelişimini sürdüren ülkemiz, bu azim ve
“Özellikle gelir düzeyi düşük grupların konut ediniminde kamusal çözüm sunan idaremizin sosyal konut üretim modelini ve kentsel dönüşüm projelerimizi Habitat III Zirvesi özel oturumunda dünyaya anlatacağız.” kararlılıkla dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yerini alacaktır. Ekonomimizin lokomotiflerinden olan konut ve inşaat sektörü, yeni projelerle kalkınmaya desteğini kesintisiz sürdürüyor. Sektörümüzün öncü kuruluşu olarak, hedeflerimize daha büyük bir gayret ve şevkle yürümeye devam ediyoruz. İdare olarak dar ve orta gelir grubunda bulunan vatandaşlarımıza konut üreten bir idare olarak, 2023 hedeflerine giden ülkemizde en temel ihtiyaç olan barınma sorununu çözmeye çalışıyoruz. Türkiye’de konut talebini belirleyen önemli dinamiklerden biri demografik yapıdır. Türkiye nüfusu 2023 yılında yaklaşık 84 milyon, 2050 yılında da yavaş bir artış göstererek en yüksek değer olan 93 mil-
90
Yapı Malzeme Ekim 2016
yona yükselecektir. Ülkemizde konut arzı ile talebi birbirine yaklaşmış durumdadır. Yıllık yaklaşık bir milyonun üzerinde konut el değiştirmektedir. Ülkemizde yıllık yaklaşık 600 bin adet yeni konut ihtiyacı vardır. Türkiye’de üretilen konutların; %8,5’i TOKİ tarafından üretiliyor. Son 13 idaremizin yaptığı konutlarda oturan vatandaşımızın sayısı yaklaşık 3 milyondur. 2016-2019 planımız 260 bin konut inşa etmektir. 2023 hedefimiz ise bir milyon 200 bin konuta ulaşmaktır. Buda şu demek oluyor; 2023 geldiğinde Türkiye’de yaşayan nüfusun yaklaşık 5,5-6 milyonu Toplu Konut İdaresi’nin eliyle yapılan binalarda yaşıyor olacak.
TOKİ’nin mevcut projeleri ve hedeflediği projeleri hakkında özet olarak bilgi verebilir misiniz? Özellikle alt ve orta gelir grubuna ilişkin biten ve devam eden konut projeleriniz nelerdir? Piyasa koşullarında ev sahibi olması güç olan dar ve orta gelirli vatandaşlarımız için yıllardır “bir dost eli” yaklaşımıyla hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Milletimizin idaremize duyduğu güven ve beklentinin ne kadar yüksek olduğunu da her daim tecrübe ediyoruz. Ülkemizin dört bir yanında; ev hanımlarımızdan işçilerimize, meslek örgütlerinden emeklilere, her yaş grubundan tüm kesimleri kucaklayan bir anlayışla konut üretimlerimizi sürdürüyoruz. TOKİ sosyal konut üreten bir kurumdur. Kuruluş amacı da esasen budur. Ürettiğimiz konutların %85’i sosyal konut niteliğindedir. Bu konutlar öncelikle dar ve orta gelir düzeyindeki vatandaşlarımıza arz ediliyor. Bu grupların içerisinde engelliler, şehit aileleri ve maluller ile emekli-
ler için de ayrı bir kontenjan ayırmış durumdayız. Şehit aileleri ve görev malulleri için faizsiz konut kredisi kullandırıyoruz. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) olarak yeni üretim disiplinleriyle, yeni üretim modellerini hayata geçirmeye başladık; toplumsal beklenti ve duyarlılıklara saygılı şehirler inşa etme kararlılığımızı vurguladık. Bu doğrultuda yatay mimari, yöresel mimari, semt kültürünü barındıran mahalle konsepti ve kalite unsurlarını temel hareket noktalarımız olarak belirledik; tüm yeni projelerimizi bu temel bakış doğrultusunda şekillendirdik. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında süren yeni TOKİ üretimleri, şehirlerimize “örnek” nitelikleriyle, yerel unsurları barındıran güçlü ve nitelikli yapılardır. Yeni prensipler ışığında TOKİ olarak konut üretimine sadece bir bina inşası olarak bakmıyoruz. Barınma ihtiyacının giderilmesi kadar sosyakültürel işlevlerini de önemsiyoruz. Bu nedenle, milletimizin en temel özelliği ve arayışı olan dayanışma, komşuluk kültürüne imkan tanıyan semt dokusunun hayat bulduğu “mahalle konsepti” ile de üretimler hayata geçiriyoruz. Bizim medeniyetimizde, geleneksel Türk mimari geleneğinde, yatay yapılanma hakimdir. Dünden bugüne gelebilen şehirlerimize baktığımızda, konutların yatay olduğunu görüyoruz. TOKİ olarak, konut bölgelerinin ve genel şehir planının elverdiği alanlarda, yatay mimari yaklaşımla çok katlı olmayan üretimler hayata geçiriyoruz. 2023 yılına kadar tamamlayacağımız bir ‘Mega Proje’ olan “Yeni Yerleşimler Yenilenen Şehirler” projesini hayata geçirdik. Konut üretim süreçlerimizi insanı odağa alan yeni disiplinlerle, bir üst ölçekte ele aldık. Geçmiş yıllardaki tecrübelerimiz ve milletimizin beklentisi doğrultusunda yürüttüğümüz çalışmayla, konut ihtiyacı-
Proje
Sakarya Kocaeli
nı karşılamanın ötesinde yeni yerleşim alanları, yeni şehirler oluşturuyoruz. Şehirlerimizde, kent kimliği ve merkezi niteliklerle güçlü bağları olan, halkımızın beklentilerine yanıt veren, güçlü fiziki, sosyal altyapısı bulunan ve 2023 yılına kadar tamamlayacağımız yeni yerleşim alanları kuruyoruz. Örneğin; Gaziantep için yeni bir yaşam alanı olacak Kuzey Şehir Projesi’ni hayata geçirdik. Gaziantep’e değer katacak 50 bin konutluk, yaklaşık 300 bin kişinin yaşayacağı Kuzey Şehir Projesi’nde ilk aşamada 3 bin konutun üretimini yapıyoruz. Manisa-Akgedik’te 5 bin konutluk yeni bir yaşam alanı kuruyoruz. İlk etabında bin 101 konut inşa ediyoruz. Planlı üretim disiplinleriyle 2023 yılına kadar Anadolu’nun pek çok şehrin de 10 binlerle ifade edilen, yüksek yaşam kalitesine sahip yeni yaşam alanları oluşturacağız.
TOKİ modeli, Habitat III’ün “Yeni Kentsel Gündemi” içinde Türkiye’nin geliştirdiği en iyi deneyim olarak önerildi. Bu konuyla ilgili olarak bizi bilgilendirir misiniz? Dünyada konut veya konuta erişim, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim de bütün çabalara rağmen arzulanan düzeye çıkarılamamıştır.
Ülkemizde ise 2002 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan “Planlı Kentleşme ve Konut Seferberliği” ile önemli bir yol alınmış ve konut ihtiyacı başta olmak üzere daha nitelikli ve konforlu yaşam alanlarının üretilmesi sağlanmış ve Türkiye’de nitelikli konut stokunun artırılması yanında konut fiyatları ve kiraların suni artışlarının da önüne geçilmiştir. Dünya genelinde azalan kamusal kaynakların ihtiyaç sahiplerine en etkin şekilde yönlendirilmesi anlamında TOKİ modeli, Habitat III’ün ‘Yeni Kentsel Gündemi’ içinde Türkiye’nin geliştirdiği en iyi deneyim olarak önerildi. İdare olarak bu deneyimimizi Habitat III Zirvesi’nde anlatacağız.
17-20 Ekim tarihleri arasında Ekvador’un başkenti Kito’da gerçekleştirilecek olan Habitat III Zirvesi’nde, TOKİ nasıl bir model önerecek? Hızlı ve farklı çalışma sistemiz ile finansman modelimiz sayesinde dünyanın da ilgisini çekiyoruz. TOKİ’ye yurtdışından teklifler geliyor. Gelişmek olan ülkeler, hatta bazı gelişmiş ülkelerden, Dünya Bankası gibi kuruluşlarla görüşüyoruz. Son 2.5 yılda 80’nin üzerinde ülkeden aralarında bakan ve büyükelçilerin de bulunduğu birçok temsilciyle görüştük. Bu
ülkelerle ticari amaçlı bir faaliyetimiz bulunmuyor. Paydaşlık ve tecrübe paylaşımı anlamında görüşmeler yapıyoruz. TOKİ olarak yurt dışında 4 ülkede (Pakistan, Endonezya, Srilanka, Somali) tamamen yardım amaçlı konut, eğitim ve sağlık tesisleri üretip ilgili ülkelere teslim ettik. Bunlar yaklaşık 6.200 konut, hastane, okul, kültür ve dini yapılardan oluşmaktadır. İdare olarak konut ve kentleşme sorunlarının çözümü için ulusal ölçekte olduğu gibi uluslararası ölçekte de, bilgi paylaşımını, tecrübe aktarımını, teknoloji paylaşımını, kaynak yaratma modellerinin geliştirilmesi süreçlerinin paylaşılmasını önemsiyoruz. İdaremiz, dünyanın farklı coğrafyalarındaki sosyal konut uygulamaları için “model” olmaya devam ediyor. Habitat III Zirvesi’nde de hızlı ve farklı çalışma sistemiz ile finansman modelimizi dünyaya anlatacağız. Özelikle yerleşim ve konut politikalarına dair yenilikçi modeller geliştirerek, konut finansmanı konusunda genel bütçeden pay almadan konut ve sosyal donatı üreten TOKİ, uluslararası platformda da ilgi çekmekte, modelin uygulanması yönünde pek çok ülkeden teklifler almaktadır. Özellikle gelir düzeyi düşük grupların konut ediniminde kamusal çözüm sunan idaremizin sosyal konut üretim modelini ve kentsel dönüşüm projelerimizi Habitat III Zirvesi özel oturumunda dünyaya anlatacağız.
Çankırı
Yapı Malzeme Ekim 2016
91
Tahincioğlu Nidapark Kayaşehir görücüye çıkıyor Tahincioğlu, Nidapark Kayaşehir projesi’nde her biri ayrı bir proje gibi tasarlanan konut blokları, cadde dükkanları, ofis bloğu ve alışveriş merkeziyle ayrıcalıklı bir yaşamın kapılarını açıyor. Emlak Konut güvencesiyle inşa edilen Nidapark Kayaşehir projesi’nin bölgenin değerini daha da artırması bekleniyor. Türkiye’nin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketi Emlak Konut GYO güvencesi ve gayrimenkul sektörünün önde gelen markası Tahincioğlu imzasıyla İstanbul’un parlayan yıldızı Başakşehir’de
94
Yapı Malzeme Ekim 2016
hayata geçirilen lüks konut projesi Nidapark Kayaşehir’de satışlar başladı. Emlak Konut GYO kampanyası kapsamında ön satışa çıkan proje yoğun ilgi gördü. Farklı bölümlerden oluşan ve mülk sahiplerine farklı yaşam alanları sunan Nidapark Kayaşehir’de daire fiyatları KDV dahil 453.000 TL’den başlıyor. Projenin Haziran 2018 tarihinde teslim edilmesi planlanıyor. Nidapark Kayaşehir projesinin lansman toplantısında konuşan Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, ülkenin kritik bir süreci geride bıraktığının altını çizerek yarınlara katkı sağlamaya devam edeceklerini belirtti. Kurum, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Ülkemiz açısından kritik bir süreci artık tamamıyla geride bıraktığımıza inandığımız bu dönemde, ülkemizin ekonomik istikrarına, geliştirdiğimiz projelerimizle bir nebze katkı sağlıyorsak, bu bizim için önemli bir başarı ve büyük mutluluk kaynağıdır. Emlak Konut olarak bugüne kadar, yaptığımız her işte, ülkemizin yarınlarına katkı sağladığımızın bilincinde olduk ve bu misyonumuzu devam ettir-
me arzumuzu hiç kaybetmedik. Hepinizin bildiği gibi müteahhitlerimizin de destekleriyle gerçekleştiriyor olduğumuz son kampanyamız, başta ülkemizin yarınlarına, istikrarına duyduğumuz güvenin yanında, sahip olduğumuz misyonun bir ürünüdür. İnşaat sektörü, Türk ekonomisi için çok önemli bir yapı taşı olma özelliğini sürdürmektedir. İnşaat sektörünün, toplam istihdamda yaklaşık % 8’lik bir payı olduğunu tekrar etmekte fayda var. Bu açıdan inşaat ve gayrimenkul sektörü ülkemiz adına sadece çimento ve demirden çok daha büyük anlamlar taşımaktadır. Sektörün önemine istinaden, sıklıkla, gayrimenkul sektörünü hareketlendirmeye yönelik olarak önemli olduğunu düşündüğümüz noktalara dikkat çekmeye çalışıyoruz. Tapu harçlarının daha makul seviyelere çekilmesi, ilk defa konut alacaklara yönelik avantajlar sağlanması, konutlarda % 1, % 8 veya % 18 gibi KDV oranlarının belirleyen, arsa rayiç bedellerinin hesaplanmasında değişikliğe gidilmesi daha önce de dile getirdiğimiz öneriler. Çok kısa bir süre önce hükümetimizin açıkladığı konut kredi kullandırma
Proje oranının %75’ten %80’e çıkarılması, mevzuatta değişiklik yapılarak 31 Mart 2017 ye kadar geçerli olmak üzere KDV oranlarında kısmi indirim kararı alınması, sektöre bakış açısının çok olumlu olduğunun işaretlerinden sadece birkaçı. Biz, sektöre canlılık getirmeye yönelik bu tür teşviklerin devam edeceğini ümit ediyoruz.”
Yaklaşık 1.1 milyar TL’lik satış bekleniyor Nidapark Kayaşehir projesi ve bölge ile ilgili bilgi veren Murat Kurum, “Şu an lansmanını yaptığımız ‘Nidapark Kayaşehir’ projemizin bulunduğu Başakşehir bölgesi, Yeni Şehir planı, yakın zamanda açılmış olan 3. Köprü bağlantısı, ilave sosyal ve ulaşım altyapı yatırımları ile öne çıkan, tartışmasız İstanbul Avrupa Yakası’nın cazibe merkezi olmaya başlayan bölgeler arasında ilk sıralarda gelmektedir. Bölgenin şu an yapımı devam eden 3. Havalimanı’na yakınlığını da ilerde projemize katma değer sağlayacak unsurlar arasında saymak gerekir. Başarılı bir ihale süreci sonrasında yüklenicimizle sözleşmesini imzalamış olduğumuz ‘Nidapark Kayaşehir’ 77.327,02 m2 toplam arsa alanı ve 320.087,65 m2 toplam inşaat alanına sahiptir. Basın toplantısında konuşan Tahincioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Tahincioğlu ise, Başakşehir’de her metrekarenin değerinin her geçen gün arttığının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti. “Kayaşehir, bu dönüşüm hikayesinin en güzel günlerini çok yakında yaşamaya hazırlanıyor. Avrupa yakasının en fazla yatırım yapılan bölgelerinden biri olan Başakşehir, ulaşım ve altyapı yatırımlarıyla her geçen gün değer kazanıyor. Bizim için de
bu bölge emlak yatırımı yapmak adına önemli bir seçenekti. Daha önce de bu bölgeye farklı bir proje ile yatırım yapmıştık. Tahincioğlu olarak projelerimizle gittiğimiz her yerde standartları yükseltiyor, mülk sahiplerine ve çevre halkına değer katacak ayrıcalıklı hizmetler sunuyoruz. Nidapark Kayaşehir projemiz de bu bölgenin değerini artıracak. Hem semt sakinlerine hem de mülk sahiplerine yepyeni ve konforlu bir yaşam sunacak. Ayrıca projemiz Emlak Konut GYO’nun ağustos ayında başlattığı konut kampanyasında lansmanımızdan önce yer aldı. Bu kampanyada gerçekleşen satış rakamları bize gösterdi ki doğru strateji ve proje ile doğru noktadayız. Daire fiyatlarının KDV dahil 453.000 TL’den başladığı projemizi Haziran 2018’de bitirerek sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz” dedi.
Tahincioğlu Gayrimenkul Genel Müdürü Alpaslan Çalım’da toplantıda yaptığı konuşmada, Nidapark Kayaşehir projesine ilişkin şu bilgileri aktardı: “Farklı bölümlerden oluşan Nidapark Kayaşehir projesinde her bölümün yerleşimi, mimarisi, yeşil alanı ve sosyal tesisiyle başlı başına bir proje gibi tasarlandı. Nidapark Kayaşehir’de konut olarak tasarlanan Nidapark Kayaşehir Yakut, Nidapark Kayaşehir Zümrüt, Nidapark Kayaşehir Elmas 843 dairesi ile konforlu, keyifli ve rahat bir hayatın kapılarını açıyor. Projenin yanında inşa edilen sağlık kent ve yakınında yer alan üçüncü havaalanı, bölgede önemli bir ofis ve sosyalleşme alanı ihtiyacı doğuruyor. Nidapark Kayaşehir’de yer alan ofis kulesi, 28 cadde dükkanı ve AVM, farklı yatırım fırsatlarını değerlendirme ve bu ihtiyacı karşılayan bir proje olarak öne çıkıyor.
Yapı Malzeme Ekim 2016
95
ı r a l u sya Kon
Do
Hazır Beton ve Çimento Dayanıklılığı, yangına karşı direnci, su geçirmezliği, ekonomik üretimi, enerji verimliliği gibi sebeplerden dolayı Betonarme Yapılar Sektörde daima tercih sebebi olmakta. Dünya ortalaması olarak kişi başına yıllık beton üretimi bir ton civarında…
LED (Light Emitting Diode / Işık Yayan Diyot) Led Aydınlatma Sistemi’nin; Düşük enerji tüketimi, uzun ömürlü olması, sağlamlığı, küçük boyutu ve hızlı açılıp kapanabilmesi gibi pek çok avantajı bulunuyor…
Elektrikli El Aletleri İnşaat, mekanik, elektrik, mühendislik yapıları, enerji ve endüstri, çelik ve metal işkolları gibi bir çok alanda kullanılan Elektirkli E Aletleri dijital dünyaya hızla adapte oluyor…
Beton bariyerler daha güvenli Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan metrobüs kazasında, çelik bariyerlerin kopmasıyla karşı şeride geçen metrobüs çok sayıda insanın yaralanmasına ve maddi hasara sebep olurken, yol güvenliği sorunu tekrar gündeme geldi. Metrobüs şoförü ve yolcunun tartışmasıyla yaşanan trafik kazasının sosyolojik ve insani boyutları tartışılırken; çelik bariyerle ayrılmış yolların güvenliği gündeme taşındı. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) CEO’su İsmail Bulut çelik bariyerin kopmasıyla artan maddi hasarlı kazalarda yaralı ve can kaybı sayısının beton bariyerler ile düşürülebileceğini savundu.
98
Yapı Malzeme Ekim 2016
Bulut; “Geçtiğimiz günlerde yaşanan metrobüs kazasında çelik bariyerlerin ne kadar yetersiz kaldığını üzülerek ülkece tekrar görmüş olduk. Bu tür kazaların yüksek oranlarda olduğu yerlerde özellikle beton bariyerlerin olması hem can güvenliği hem mal güvenliği için birer zorunluluk olması gerekliliğini birkez daha düşünmeliyiz. İngiltere ve İrlanda’da zorunlu olarak, Avrupa ülkelerinde ise yasal zorunluluk olmamasına rağmen uzun yıllardır orta refüjlerde kullanılan beton bariyerler olası kaza durumlarında kaza yapan aracın yoldan çıkmasını engelleyerek daha büyük kazaların yaşanmasına; can kayıplarının ve maddi hasarların en aza indirgenmesine yardımcı oluyor. Orta refüjdeki beton bariyerler, çarpan bir aracın takla atmasını ve ters yöne geçmesini önlerken karşı yöndeki araçların hasar görmesini çok daha etkin bir şekilde engellerler. Özellikle ağır tonajlı araçların karıştığı kazalarda karşı şeride geçmeye bağlı olarak can kayıplarında ve maddi hasarlarda artış olduğunu görüyoruz. Çarpan aracın bariyer tarafından tutulabilmesi, bariyerin yanal deformasyonu, çarpan aracın stabilitesi, çarpışmadan
İsmail Bulut / Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) CEO’su
sonra aracın hareket doğrultusu ve yolculara gelen darbe etkileri beton bariyerler ile olumlu sonuçlar vermektedir. Ayrıca yapılan araştırmalara göre beton bariyerler psikolojik olarak sürücülerin daha dikkatli araç sürmesini sağlamaktadır.“ dedi.
Dosya Takla atma, uçuruma yuvarlanma, şiddetli darbe, karşı şeride geçmeye karşı beton bariyer Beton bariyerler; araç içindekilere gelecek darbe şiddetini azaltacak şekilde tasarlanırken aynı anda trafik gürültüsünün çevreye yayılmasını önlemek, karşı yönden gelen trafiğin ışıklarını perdelemek gibi amaçlarla da hem trafik hem de çevre güvenliğini ön planda tutmaktadır. Beton yollar trafiğin daha güvenle seyrini sağlamak amacı ile yol kenarlarındaki engellerin önüne yerleştirilirken; kaza yapan aracın yoldan çıkması durumunda oluşacak tehlikelerin yanı sıra takla atma, uçuruma yuvarlanma, şiddetli darbe, karşı şeride geçmeye karşı kullanılmaktadır.
Çelik bariyere göre beton bariyerler daha ekonomik Betonun ana maddesi olan çimento yurt içine dağılmış fabrika ve öğütme tesislerinden kolayca temin edilebilen, tamamen yerli bir üründür. Beton bariyerler prefabrike olarak veya yerinde dökme olarak kolayca üretilir. Prefabrike beton bariyerler vinç ile yerlerine yerleştirilirler. Montaj riski yok denecek kada azdır. Beton bariyerlerin ömrü 40-50 yıldır. Yüksek dayanımı ve kütlesi dolayısı ile servis ömrü süresince çarpmalardan fazla etkilenmez ve yıpranmaz. Dolayısı ile çelik bariyerlere oranla uzun süreçte çok daha ekonomiktir. İlk yapım maliyeti çelik bariyerlerden daha fazla olması durumunda bile, uzun süreçte bakım ve işletme
masraflarının düşük olmasından dolayı çelik sistemlere göre faydalı ömür bazında ekonomiktir. Ağır vasıtalar için bariyer kullanılması durumunda (ağır hizmet bariyerleri) beton bariyer çelik sisteme göre hem
ilk kurulum aşamasında ve hem de uzun süreçte daha ekonomik olmaktadır. Beton bariyerler meydana gelen bir kazadan sonra aynı bölgeye çarpan ikinci bir aracı da güvenle durdurabilecek özelliktedir.
İngiltere ve İrlanda’da kullanımı zorunlu olan beton bariyerler kaza sırasında aracın karşı şeride geçmesini engellerken ses yalıtımı özelliğiyle de çevre ve trafik güvenliğine katkı sağlıyor. Yapılan araştırmalara göre beton bariyerler; psikolojik olarak sürücülerin daha dikkatli araç sürmesini de sağlıyor.
Yapı Malzeme Ekim 2016
99
“Çimsa’yı farklı kılan yenilikçi yaklaşım ve sürdürülebilirlik” “İnovasyona sürekli yatırım yapıyoruz ve Ar-Ge çalışmalarımızı Mersin’de açtığımız ve Türkiye’nin ilk ve tek Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde sürdürüyoruz.”
Türkiye Çimento sanayisinin önde gelen kuruluşları arasında yer alan Çimsa; ‘Karlı bir şekilde büyümek ve yaşanabilir bir gelecek için sektöre öncülük eden ulus-
100
Yapı Malzeme Ekim 2016
lararası bir çimento ve yapı malzemeleri şirketi olmak’ yolunda hızla ilerliyor. Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay ile şirket faaliyetlerini ve sektördeki gelişmeliri konuştuk. Keyifli okumalar…
Öncelikle şirketinizi kısaca tanıyabilir miyiz? 1972 yılında kurulan Çimsa, Türkiye’de çimento sanayinin önde gelen kuruluşları arasında yer alıyor. Çimsa olarak Mersin, Kayseri, Niğde, Eskişehir ve Afyonkarahisar’da olmak üzere 5 entegre fabrikamız, Malatya Çimento Paketleme tesisi ve Ankara Öğütme tesisi ile faaliyet gösteriyoruz. Sektörde 44 yıllık genç bir şirket olarak tecrübemiz, ürün çeşitliliğimiz, yenilikçi çalışma anlayışımız ve insana ve çevreye saygılı yaklaşımımız sayesinde sektörde yarattığımız fark, bizi sürekli büyüyen, uluslararası bir çimento ve yapı malzemeleri şirketi yapıyor. Bahsettiğim
6 çimento tesisimiz ile gri çimentonun yanı sıra beyaz çimento ve kalsiyum alüminat çimentosu ürünlerini TSE ve EN standartlarına uygun olarak üretiyor ve hem ulusal hem de uluslararası pazara bu ürünlerimizi sunuyoruz. Türkiye dışında 60 ülkeye yayılan geniş dağıtım ağımız sayesinde müşterilerimizin hizmet ve ürün taleplerine eksiksiz ve zamanında cevap verebilmek en önemli önceliklerimizden birisidir. Bu sayede paydaşlarımızın güvendiği bir iş ortağı haline geldik.
Yapı Sektörüne sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetlerinizden biraz bahseder misiniz? Sektörümüzde bizi diğer şirketlerden ayıran en önemli özelliklerimizden birisi inovasyona verdiğimiz önem ve gri çimentoya ek olarak ürettiğimiz beyaz çimento ve kalsiyum alüminat çimentosu gibi özel
Dosya ürünlerimizdir. Çimsa şuan dünyanın en büyük beyaz çimento üreticilerinden birisi olarak global bir marka haline geldi. İnovasyon üssü olarak adlandırdığımız Türkiye’nin ilk ve tek Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’mizde yürüttüğümüz çalışmalarda, gerek çevresel gerekse üretimle ilgili hususlarda sürdürülebilirlik, sektör içerisinde sahip olduğumuz rekabet üstünlüğünün temel sebebidir. Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’mizde müşterilerimizin özel ihtiyaçlarına yönelik, katma değeri yüksek ürünler ve farklı uygulamalar geliştiriyoruz ve müşterilerimize sunduğumuz 7/24 çözüm, Ar-Ge çalışmalarımız, sürdürülebilirlik, yüksek performans ve ürün çeşitliliği gibi değerler Çimsa’yı ‘Formülün Adı’ yapıyor. ‘Formülün Adı’ çatısı altında sahip olduğumuz geniş ürün portföyümüzü Çimsa Aluminates ve Çimsa Süper Beyaz adı altında kategorize ettik ve bu iki ana ürün grubumuz ile birlikte, müşterilerimizin özel ihtiyaçlarına çözümler üreten yeni ürünler geliştirdik. Öte yandan, Avrupa Yapı Malzemeleri Üreticileri Birliği (Construction Europe) tarafından kurulan Eco-Platform’da çimento sınıfında ilk Türk firması ve Avrupa genelinde ikinci firma olarak gurur verici bir başarı sağladık. Bu doğrultuda ISIDAÇ 40 dünyadaki ilk EPD belgeli Kalsiyum Aluminat Çimentosu, Süper Beyaz Çimento ise beyaz çimento alanında dünyadaki 2. EPD belgeli ürün olarak belgelendi.Önümüzdeki dönemde hedefimizi ise ‘Formülün Adı’ çatısı altında geliştirdiğimiz ürünlerimiz aracılığıyla şirketimizin uluslararası arenada bilinirliğini artırmak ve sektördeki öncü konumumuzu pekiştirmek olarak belirledik ve çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz. Çimsa, gri çimento alanında, TS EN 1971 standardına uygun, dayanım sınıfı 32,5 - 42,5 olan, erken ve normal dayanımlı, katkılı ve katkısız gri portland çimentoları üretiyor. Üretilen tüm çimentolarımız CE belgesine sahip olup, satışa; dökme, bigbag, slingbag ve torbalı olarak pazara sunuyoruz. Çimsa, TS EN 206 standardına uygun olarak C8/10-C100/115 aralığındaki tüm beton sınıfları ile müşterilerimize hizmet veriyoruz. Ayrıca müşterilerimizin projelerindeki ihtiyaçlarına göre çözüm ortağı yaklaşımıyla 23 özel hazır beton ürünü sunarak önemli rol üstleniyoruz. Uluslararası hazır beton sektöründeki teknolojik ve bilimsel gelişmeleri takip ederek ortak etkinliklerde yer alıyoruz. Ürün alanımızda standart ve mevzuatlarına uygun tedarik, üretim ve takibinin yapılması, “best in class” ve “best in best” prensipleri ile yapılan çalışmalardan elde edilen verilerin sıklıkla analiz edilmesi, yeni teknolojilerin takip edilmesi performans hedeflerimize ulaşmakta izlediğimiz politikalardır.
Nevra Özhatay / Çimsa Genel Müdürü
Firma olarak sektördeki gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Değişen talepleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Çimento sektörü sahip olduğu ekonomik büyüme hacminin yanında, çevresel sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir büyüme konusunda üzerine düşeni yapma hedefiyle yol alıyor. Bu süreçte enerji maliyetlerini düşürmek ve karbondiyoksit salınım oranlarını azaltmak adına başvurulan yollar arasında atık yakıtların kullanımı, alternatif hammadde arayışları, atık su deşarjları ve toprak kirliliğini engellemek için alınacak önlemler Türkiye’de hayli önem kazanmakta. Biz de bu doğrultuda, Çimsa olarak yatırımlarımızı sürdürülebilirlik eksenli yürütüyor ve sektörel gidişata uygun adımlar atıyoruz. Çimsa olarak temel önceliğimiz, dünyada kaynakların giderek azaldığı ve buna bağlı olarak pahalılaştığı bir süreçte kaynakları korumaya gayret ederek sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmaya öncülük etmektir. 2010 yılından itibaren şirket olarak benimsediğimiz sürdürülebilirlik yaklaşımı artık kurum kültürümüzün bir parçası haline geldi ve attığımız adımlarla bu yaklaşımımızı tüm iş yapış süreçlerine entegre etme yolunda hızlıca ilerliyoruz. Diğer yandan müşterilerin beklenti ve ihtiyaçları da gün geçtikçe değişiyor.
Burada bizlere düşen en önemli görev, en önemli iş ortaklarımızın taleplerine uygun yenilikçi çözümler üretmek oluyor. Biz de Çimsa olarak geliştirdiğimiz yeni ürün ve hizmetlerimizle müşterilerimizin farklılaşan ihtiyaçlarına çözümler üretme hedefiyle hareket ediyor ve yatırımlarımızı bu doğrultuda planlıyoruz. 2000 yılında kurduğumuz Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde bu doğrultuda çalışmalar yürütüyoruz.
Hazır Beton&Çimento sektörü, inşaat sektörünün gelişmesine paralel olarak kendini yenileyebiliyor mu? Bir yandan hazır beton kullanımı yaygınlaşırken, ülkemizde beton üretimi de son dönemlerde inşaat sektörünün büyümesine paralel şekilde artış gösteriyor. Üretim miktarındaki bu büyümeyle birlikte Türkiye, 2009 yılından itibaren Avrupa’nın en yüksek üretim yapan ülkesi haline geldi. Üretimin artması bir yana, ülkemizde kullanılan beton dayanım sınıfları da bu süreç içerisinde artış gösterdi ve bu durum betonun dayanıklılığını artırdı. Ülkemizde beton sektörü yaklaşık 30 yıllık bir geçmişe sahip. Türkiye’de inşaat sektöründe yaşanan ekonomik gelişmeler betonun gelişimini de doğrudan Yapı Malzeme Ekim 2016
101
etkilemiştir. Türkiye’de konut talebinin giderek artması, hazır betonun kullanıldığı büyük projelerin yaygınlaşması, betonarme yapıların tercih edilmesi, hazır betonun hem ekonomik oluşu hem kullanım kolaylığı sağlaması gibi etkenler Türkiye’de hazır beton üretimini gün geçtikçe artırmaktadır. Diğer tarafta, ise giderek zorlaşan ekonomik beklentiler, mimaride de etkisini gösteriyor. Çok katlı yapılar ülke sathında giderek artıyor. Bu yapıların ve değişen mimari ihtiyaçların statik olarak karşılanabilmesi için de beton özelliklerinde beklentiler değişiyor, giderek çeşitlenip zorlaşıyor. Örnek olarak, artık kendiliğinden yerleşen betonlar ve çok yüksek sınıflı betonların üretilip satıldığını görüyoruz.
Ürünlerinizi geliştirirken enerji tasarrufu anlamında ne gibi yenilikler sunuyorsunuz? Çimsa olarak hedeflerimizden birisi de enerji kullanımı kaynaklı karbondioksit emisyonlarını en aza indirmek. Dolayısıyla daha az enerji tüketen modern üretim süreçleri şirket olarak öncelikli tercihimiz. Bu doğrultuda Çimsa olarak Mersin 1. ve 2. üretim tesislerinde kurmuş olduğumuz Atık Isıdan Elektrik Üretim Projesi, fabrikanın elektrik ihtiyacının %20 ’sini üretmeyi hedefleyerek, elektrik tü-
102
Yapı Malzeme Ekim 2016
ketiminde büyük ölçüde azalma sağlıyor. Alternatif hammadde ve yakıtların kullanılması, aynı zamanda verimliliğin korunması maksadıyla Çimsa olarak atık ön işlem ve atık besleme yatırımlarını hızlıca sürdürüyor ve her yıl alternatif yakıt kullanım oranını artırıyoruz. Alternatif yakıt kullanımında Eskişehir fabrikamızı örnek göstermek istiyorum. 2015 yılında Eskişehir Fabrikası 2. fırınında 18,2 futbol sahası hacminde, 47,600 ton atık yakarak, ısıl enerjinin yüzde 30,6’sı atıklardan karşılandı. 2014 yılı Türkiye çimento sektörü ikincil yakıt ortalaması yüzde 3,7 iken, Eskişehir fabrikasında elde edilen bu başarı Çimsa’nın sektördeki öncülüğünü göstermektedir. Sürdürülebilirlik, Çimsa için büyük önem taşıyor.Biz, Çimsa olarak katkılı çimento kullanımını artırarak, elektriği alternatif kaynaklarından elde ederek ve tedarik zincirini optimize ederek alternatif yakıt kullanımını üretim süreçlerimizde etkin şekilde kullanma hedefiyle hareket ediyoruz. Sürdürülebilir Çimsa için sosyal, ekonomik ve çevresel boyutta pozitif değer yaratmak en büyük sorumluluğumuz.
Hazır Beton ve Çimento konusunda global ölçekte bir değerlendirme yapacak olursanız Türkiye’yi nasıl değerlendirirsiniz? 2015 yılında Çin’deki tüketim yavaşlama-
sını diğer ülkelerdeki artış ile dengeleyen dünya çimento sektöründe, toplam tüketim yaklaşık 4.0 milyar ton seviyesinde gerçekleşmiştir. 2016 yılında da tüketimin geçtiğimiz yıl seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Türkiye, çimento ve klinker üretimi konusunda Avrupa’da lider konumdaki ülke olup, Dünya’da ise Çin, Hindistan ve ABD’nin ardından 4. sırada yer almaktadır. Türkiye çimento sektöründe 53’ü entegre, 18’i öğütme tesisi olmak üzere, toplamda 71 tesis faaliyet göstermektedir. Sektör kapasite fazlasını ihracat yaparak dengelemektedir. 2016 yılında gerçekleşmesi beklenen yaklaşık 13 milyon ton çimento ve klinker ihracatı ile Türkiye, dünyada en fazla çimento ve klinker ihracatı yapan ilk 3 ülke arasındadır.
Başta deprem ve heyelanlar olmak üzere, Türkiye’nin yaşadığı doğal afetlerdeki can ve mal kayıplarını çimento ve beton kalitesi ekseninde nasıl değerlendiriyorsunuz? Çimsa olarak uzun yıllardır üyesi bulunduğumuz Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB)’nin misyonu Türkiye’de güvenli yapıların inşa edilmesidir ve bu doğrultuda depremden korkmak yerine, depreme dayanıklı binalar yapılması gerektiğini daima vurgular. Depreme dayanıklı bi-
Dosya nalar inşa etmek ise Deprem Yönetmeliği’ne uygun projeleri doğru standartlar ve malzemelerle buluşturmayı gerektiriyor. Ancak depremlerde gözlemlenen, inşaatlarda kullanılan malzemelerin ve en önemlisi betonun kalıba doğru yerleştirilmemesi yüzünden beton sıklıkla amaçladığı kalite dayanımlarına ulaşamıyor. Betonun bakımı da bu süreçte büyük önem taşıyor.
Ar&Ge çalışmalarına ayırdığınız bütçe ve imkânlar nelerdir? Biz Çimsa olarak, beyaz çimento ve özel ürünlerimizle dünyanın sayılı üreticilerinden biri konumundayız. Sektördeki bu farkımızı öncelikle inovasyona ve müşterilerimize sağladığımız kaliteli destek hizmetiyle yaratıyoruz. İnovasyona sürekli yatırım yapıyoruz ve Ar-Ge çalışmalarımızı Mersin’de açtığımız ve Türkiye’nin ilk ve tek Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde sürdürüyoruz. Mersin’de bulunan Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezimiz aracılığıyla gerek yurt içi gerek yurt dışında bulunan müşterilerimize kesintisiz hizmet sağlıyoruz. Bu merkezimizin 3 temel işlevi bulunuyor. Birincisi, kar oranı yüksek ve hem çimento sektöründe hem son kullanıcıda fark yaratan yeni ürün geliştirme programları geliştirmek. İkincisi ise satış destek hizmetleridir. Çimento Uygulama Merke-
zimiz ile yurt içi ve yurt dışında Çimsa ürünlerini kullanan müşterilerimize hem laboratuar desteği sağlıyor hem de üretim süreçlerini geliştirmek adına işletmelerini ziyaret ediyoruz. Merkezimizin son işlevi ise çimento sektörünün gelişiminde rol oynayacak katma değer yaratmak.
Önümüzdeki yıl için hedef ve öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni proje/yatırımlarınız olacak mı? Tükiye çimento sektörünün 2016 yılını Türkiye ekonomik büyümesi paralelinde bir büyüme ile (%3-4) kapatmasını beklenmektedir. Aynı şekilde 2017 senesinde sektör büyümesinin Türkiye ekonomik büyümesi paralelinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. Devam eden altyapı projeleri, inşaat ve konut sektöründeki gelişmeler sektör büyümesinin dinamiklerini oluşturmaktadır. Şirket olarak devam etmekte olan iki büyük yatırımımız
bulunmaktadır. 2012 yılında Çimsa bünyesine katılan Afyon Çimento Fabrikası, modern teknolojilerle donatılmış yeni bir üretim tesisine taşınacak. 165 milyon dolar tutarında yatırımla Afyon’da şehir dışında, Halımoru köyünde yeni bir fabrika kuruluyor. Afyon’da yılda 1,5 milyon ton klinker kapasiteli yeni çimento fabrikası yatırımının yılsonundan tamamlanması planlanıyor. Çimsa Eskişehir Fabrikası’nda yapılacak, 55 milyon ABD doları bedele sahip yatırım için çalışmalar 2015 yılının son çeyreğinde başladı. Çimsa Eskişehir Fabrikası’nda 2017 yılının ikinci çeyreğinde tamamlanması planlanan yatırım ile mevcut durumda gri klinker üreten Eskişehir Fabrika I. Üretim Hattı’nın hem gri hem beyaz klinker üretecek şekilde (convertible) modifikasyonunun yapılması planlanıyor. Bu yatırımlar ile önümüzdeki yıl karlı büyümeye devam edeceğiz.
Yapı Malzeme Ekim 2016
103
“Sektörün rahat çalışabileceği ürünler sunuyoruz” “Tüm bu çalışmalarımızın temelinde yalnızca bugünün şartlarını iyileştirmek değil aynı zamanda çocuklarımıza da sahip olduğumuz kaynakları bırakmak gibi bir gayemiz var.”
Türk Çimento Endüstrisi’nin güçlü şirketlerinden biri olan BATI ANADOLU GRUBU, sanayinin olmazsa olmazı “sürekli yenilenme ve devamlı gelişme” ilkeleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmekte. Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi Feyyaz Ünal ile ‘Hazır Beton ve Çimento
104
Yapı Malzeme Ekim 2016
Ekipmanları’ üzerine konuştuk. Kendi uzmanlık alanına ve sektöre dair bilgi ve görüşlerini bizlerle paylaşan sayın Ünal’a teşekkür ediyoruz.
Öncelikle şirketinizi kısaca tanıyabilir miyiz? Bu yıl kuruluşunun 50. yıldönümünü kutlayan Batıçim, Batısöke, Batıbeton, Batıenerji ve Batıliman şirketlerinden oluşan Batı Anadolu Grubu, Ege bölgesinin 50 yıl boyunca ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda kalkınmasına katkıda bulunan bir kuruluş olmuştur. 1966 yılında Batı Anadolu Çimento Sanayii olarak temelleri atılan grubumuzun çimento sektöründe BATIÇİM ve BATISÖKE, enerji üretimi ve perakende satışı alanında BATIENERJİ; hazır beton üreticisi olarak BATIBETON, liman işletmeciliği ve lojistik alanında BATILİMAN ve uçucu külün endüstriyel alanlarda hammadde olarak kullanımını sağlayan Ash Plus şirketleri bulunuyor. Batı Anadolu Çimento Sanayii A.Ş. bün-
yesinde 1986 yılından beri hazır beton üretimi ve satışı gerçekleştiren Batıbeton, ticari faaliyetini 2016 yılı itibariyle Batıbeton Sanayi A.Ş. olarak sürdürmeye başlamıştır. İzmir, Manisa, Muğla, Aydın, Denizli ve Balıkesir il ve ilçelerinde 23 adet hazır beton tesisimiz bulunmaktadır. 2500 m3/saat kurulu kapasitesi ile üretim yapan güncel teknolojiye sahip beton santrallerimiz bulunmaktadır.
Yapı Sektörüne sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetlerinizden biraz bahseder misiniz? Batı Anadolu grubu bünyesindeki Batıçim ve Batıbeton, yapı sektöründe standartlara ve talebe uygun şekilde çimento ve hazır beton üreterek satışını gerçekleştirmektedir. Ürün portföyümüzde Cem I 42,5 R (portland çimentosu), Cem I 42,5 R SR5 (sülfata dayanıklı çimento), Cem II/B-M (LW) 42,5 R (portland kompoze çimento), Cem IV/B (P-W) 32,5 R (puzolanik çimento) çimentolar bulunmaktadır.
Dosya Hazır beton olarak ise C 8/10 ‘dan C 60/75 ‘e kadar farklı kıvam ve farklı tane büyüklüğünde betonlar üretiyoruz. Firmamız satış öncesinde ve sonrasında müşteri veya ilgili taraflara destek sağlamaktadır.
Firma olarak sektördeki gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Değişen talepleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörel gelişmeleri fuarlar, kongreler ile ihalelerden takip etmekteyiz. THBB (Türkiye Hazır Beton Birliği ), TÇMB (Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği) ve EBSO (Ege Bölgesi Sanayi Odası) toplantılarında sektörün ileri gelenleriyle fikir alışverişinde bulunmanın yanı sıra sektörel yenilikleri ve Ar-Ge çalışmalarımıza temel olan yeni akademik çalışmaları yakından takip ediyoruz. Büyük çaplı projelerde hazır beton karışımının taze ve sertleşmiş özellikleriyle ilgili projeye özgü şartların sağlanması amacıyla birçok farklı ürün hazırlıyoruz. Batıbeton olarak mevcut problemlere çözüm olmanın yanı sıra sektörün daha rahat çalışabileceği ürünler de sunmaya özen gösteriyoruz. Buna yönelik ilave ücret almadan işlenebilirliği kolaylaştıran, daha akışkan beton tasarımlarını müşterilerimize sunuyoruz.
Hazır Beton&Çimento sektörü, inşaat sektörünün gelişmesine paralel olarak kendini yenileyebiliyor mu? Hazır Beton&Çimento sektörü, inşaat sektörünün önünde gelişme kaydederek müşterilerinden gelebilecek taleplerin
öncesinde hazırladığı ürün ve üretim şartlarıyla bu taleplerin birçoğunu karşılamaktadır. Ayrıca yapılan teknolojik yatırımlar ile başta çevre ve iş sağlığı güvenliği olmak üzere verimlilik bakımından önemli adımlar atılmaktadır. Özellikle kurumsal yapıya sahip üreticilerde bu iyileşmeler daha net görülmektedir. Üretim tesislerindeki elektro filtreler yardımıyla tozuma minimize edilmekte, konveyör bantlar ile tartım ve karıştırma ekipmanlarının ilgili kapatmaları yapılarak, çevre ve iş güvenliği alanında iyileştirmeler yapılmaktadır.
Ürünlerinizi geliştirirken enerji tasarrufu anlamında ne gibi yenilikler sunuyorsunuz? Enerji verimliliği konusunu yalnızca ekonomik bir etmen olarak görmenin ötesinde bir sorumluluk olarak ele alıyoruz. Ekipmanlarımız koruyucu bakım anlamında düzenli olarak takip edilmektedir. Yeni bir makine ekipman alımında verimliliği ile birlikte mutlaka enerji tüketim değerleri de değerlendirme kriteri olmaktadır. Enerji verimliliğini yalnızca birincil (direkt) enerji tasarrufu olarak görmüyoruz. Çimento fabrikamızda atık ısıdan enerji tasarrufu yapılarak yıllık tüketimin yaklaşık üçte birini buradan karşılanmaktadır. Bununla birlikte çimento üretimi sırasında özel kimyasal katkılar kullanılarak verimlilik artırılmaktadır. Hazır beton sektöründe ağırlıklı olarak kullanılan portland çimentosuna alternatif ürettiğimiz uçucu kül katkılı portland kompoze çimento ile önemli bir enerji kazancı sağlanmaktadır. Hazır beton karıştırıcı kapasitelerinin hacimlerini büyüterek daha kısa süre sü-
Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi Feyyaz Ünal
rede beton üretimini gerçekleştiriyoruz. Ekipman tasarımıyla beraber hazır beton tasarımını da bu çerçevede gerçekleştiriyoruz. Tüm bu çalışmalarımızın temelinde yalnızca bugünün şartlarını iyileştirmek değil aynı zamanda çocuklarımıza da sahip olduğumuz kaynakları bırakmak gibi bir gayemiz var.
Hazır Beton ve Çimento konusunda global ölçekte bir değerlendirme yapacak olursanız Türkiye’yi nasıl değerlendirirsiniz? İnşaat sektöründe özellikle taahhüt işlerinde lokomotif olan ülkelerden biri-
Yapı Malzeme Ekim 2016
105
Dosya yiz. Bu duruma benzer olarak çimento üretiminde 2010-2015 yılları arasında Çin, Hindistan ve ABD’nin arkasında 4. sırada yer alıyoruz. 2015 yılında çimento ihracatında 550.9 milyon $ ile sırasıyla Çin, Tayland ve Birleşik Arap Emirliklerinin arkasında yer alıyoruz. Son 5 yıldır beton üretim miktarında üst üste birinci olan ülkemiz dünyada ise üçüncü konumda yer almaktadır. ERMCO verileri ülkemizin sadece beton üretim miktarı açsından değil dayanım sınıfı bakımından da yükselen bir ivmeye sahip olduğunu göstermektedir. Avrupa’da yıllık hazır beton üretimi verilerine göre, 102 milyon metreküp ile Türkiye birinci, 45,6 milyon metreküp ile Almanya ikinci, 38,6 milyon metreküp ile Fransa üçüncü ülkedir. Dünya çapında ise Çin ve ABD’den sonra Türkiye hazır beton üretiminde üçüncüdür.
Beton ve Çimento yapılarda ilk kullanılmaya başlamasından itibaren nasıl bir süreç geçirdi? Günümüz beton kalitesi hakkında neler söylemek istersiniz? Modern Portland Çimentosu ilk kez 1824 yılında üretilmesine rağmen ilk betonarme yapı ancak 1857 yılında yapılmıştır. Hazır beton üretimi ise dünyada ilk kez yirminci yüzyıl başında (1903) Almanya’da ortaya çıkmış, sonraki birkaç yıl içerisinde de ABD’de görülmeye başlanmıştır. 1914 yılında beton taşıma amaçlı transmikser aracı Amerika’da geliştirilmiştir. Transmikserin hemen ardından Alman mühendisler betonun mikserden kullanım alanına pompalanması amacıyla 1927 yılında “Beton harç iletme pompası” aracının patentini almışlardır. Özellikle savaş yıllarından sonra, bazıları bugün de faaliyette olan pek çok hazır beton firması kurulmuştur. Sonraki yıllarda hazır betonun yapıların temel inşaat malzemesi olarak benimsenip yaygınlaşması uzun sürmemiş, kısa zamanda pek çok ülkede hazır beton üretilip kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle 20.Yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte hız kazanan kentleşme ve alt yapı çalışmaları, hazır beton ve beton ürünlerinin daha çok üretilip kolayca yaygınlaşmasını sağlamıştır. Dolayısıyla bu alanda pek çok teknolojik gelişme kaydedilmiştir. Bundan yaklaşık 20 yıl önce üretilen ortalama beton sınıfı C 20/25 seviyelerinde iken, günümüzde özellikle Marmara ve Ege bölgelerinde ortalama beton sınıfı C 30/37 seviyelerindedir. Günümüzde çimento ve yapı kimyasallarındaki gelişmelerle birlikte C 100/115 sınıflı betonların üretimi mümkün hale gelmiştir. Basınç dayanımı elbette ilk akla gelen özellik
106
Yapı Malzeme Ekim 2016
olmasına rağmen, yapının dürabilitesi (ömrü) ve boyutsal stabilitesi gibi konularda da son derece önemli noktalara gelindi. Servis ömrünü ekstrem şartlarda tamamlayacak olan beton/betonarme elemanlar için de yüz yıllardan bahsedilen uzun ömürleri konuşmak mümkün.
Başta deprem ve heyelanlar olmak üzere, Türkiye’nin yaşadığı doğal afetlerdeki can ve mal kayıplarını çimento ve beton kalitesi ekseninde nasıl değerlendiriyorsunuz? Bilindiği üzere %92’si deprem bölgesi olan ve nüfusunun %95’inin de bu bölgelerde yaşadığı bir coğrafyadayız. Her ne kadar Gölcük, Düzce, Van depremlerinden sonra, gerek mevzuat düzenlemesi olsun gerek beton kalitesinin önemi olsun önemli ilerlemeler kaydedilse de mevcut haliyle ülkemizde maalesef bu konunun ne kadar hayati olduğu bütün
boyutlarıyla anlaşılabilmiş değildir. Hazır beton sipariş edilmesi kaliteyle ilgili olan temel sorunlara çözüm olma niteliği taşısa da, şantiyede işinde uzman olmayan kimselerin eline teslim edilen beton ne yazık ki uygun şekilde yapı elemanına yerleştirilip bakımı yapılmadıktan sonra başarılı bir imalat yapılamayacaktır. Beton kalitesi açısından, THBB’nin paylaştığı deprem bölgeleri ve kullanılması gereken en düşük beton dayanım sınıfı haritası ülkemizdeki durumun ne kadar kritik olduğunu netleştirmektedir. Bu bağlamda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
ile ve THBB’nin Kalite Güvence Sistemi kontrolleri beton kalitesinin sürekli kontrol edilmesi açısından son derece önemli ve umut vericidir.
Ar&Ge çalışmalarına ayırdığınız bütçe ve imkanlar nelerdir? Ar-Ge konusunu elbette ayrılan bütçeyle ölçmek mümkündür ancak burada ArGe çalışmasını yapan ekibin istekliliği ve hayal gücü önem arz etmektedir. Bu anlamda teknolojik ve yüksek donanımlı laboratuvarlarımız bulunmakta olup ArGe çalışmaları tecrübeli mühendislerin yönetiminde yapılmaktadır. Yapılan çalışmaların bir kısmı çeşitli kongre ve sempozyumlarda sunulmakta ve bildiri olarak yayınlanmaktadır. Laboratuvarda yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucunda elde edilen veriler sanayi üretiminde de kullanılmaktadır. 20’nin üzerindeki tesislerimizin her biri ihtiyaç olması durumunda araştırmalarımıza devam ettiğimiz çalışma
alanları haline gelebilmektedir. Akademik çalışmalarda sıkça kullanılan ve beton durabilitesini ölçme ve izleme amacıyla kullanılan pek çok cihaz ve ekipman laboratuvarlarımızda bulunmaktadır.
Önümüzdeki yıl için hedef ve öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni proje/yatırımlarınız olacak mı? 2013-2018 arasında Batı Anadolu Grubu olarak gerçekleştirmekte olduğumuz 1 /milyar TL’lik yatırımın 30 milyonTL’lik kısmını Batıbeton San. A.Ş.’nin yapacağı yatırım oluşturuyor.
Birliğin ve dirliğin harcı: Aşkale Çimento “Bulunduğumuz bölgelerde kaliteli ve güvenilir ürün pazarlamak vizyonumuzun değerli bir parçasıdır. Sahip olduğumuz teknoloji ve güçlü teknik altyapı sayesinde her türlü ürün talebini karşılayacak durumdayız.”
Gerçekleştirdiği her işte ve attığı her adımda toplumsal sorumluluk çerçevesinde hareket eden Aşkale Çimento, Türkiye çimento sektöründe bir çok manada
108
Yapı Malzeme Ekim 2016
öncü konumda yer alıyor. Yatırımlara verdiği önem ile her geçen gün pazar payını da genişleten Aşkale Çimento’nun Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik ile şirket faaliyetleri ve sektördeki gelişmeler üzerine konuştuk. Bizlere vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz…
Öncelikle şirketinizi kısaca tanıyabilir miyiz? Erzurum, Aşkale, Trabzon, Van, Gümüşhane, Erzincan, Bilecik, Giresun, Ağrı, Rize, Bursa, Tokat, İstanbul ve Amasya gibi ülkenin çok geniş bir coğrafyasında sanayi yatırımlarına sahibiz. 2004 yılında Türk ekonomisinin devler ligine 478. sırada giren şirketimiz, 2015’te listenin 166. sırasındadır. Aynı şekilde Anadolu Kaplanları sıralamasında 61’ıncıyız. Fabrika ve tesislerimizin bulunduğu Doğu Anadolu, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Güney Marmara, Kuzey Ege ve Orta Anadolu bölgelerine yönelik bir satış pazarına sahibiz.
Yapı Sektörüne sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetlerinizden biraz bahseder misiniz? Aşkale Çimento grubu olarak; fabrika ve tesislerimizin bulunduğu bölgelerde devam eden kentsel dönüşüm, HES yatırımları, enerji projeleri, tünel, otoyol ve altyapı çalışmalarının ihtiyaç duyduğu çimento ile hazır betonu karşılama noktasında stratejiler geliştirmektedir.
Firma olarak sektördeki gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Değişen talepleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Aşkale Çimento olarak, rekabet edebilmek için yatırımlara ve büyümeye devam ediyoruz. Bunları yaparken; doğal hayatın bozulmaması ve çevreye yönelik hassasiyetlerimizi her şeyin önünde tutmaktayız. İçinde bulunduğumuz toplumun yaşam kalitesini yükseltmek, daha güvenli ve refah dolu yarınlara katkı sağlamak için uğraş veriyoruz. Ülkemizin
Dosya sosyal, çevresel ve ekonomik anlamdaki kalkınma hedeflerine katkı yapmak bizim için önemli. Müşteri talepleri ya da sektördeki değişimleri takip ederek ürün çeşitliliğini sağlıyoruz. Bunun yanında kendi imkan ve kaynaklarımız yanında, sektörel kuruluşlar ve birlikler vasıtasıyla kurulan iletişim kaynaklarıyla gelişmeleri takip ettiğimizi ifade etmek isterim.
Hazır Beton&Çimento sektörü, inşaat sektörünün gelişmesine paralel olarak kendini yenileyebiliyor mu? Türkiye Çimento sektörü; bugün geldiği noktada Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 5. büyük üreticisi konumundadır. Sektörler bazında bir çok uygulama ve yenilikleriyle kendine ciddi anlamda yenilediğini söyleyebiliriz. Burada sürdürülebilir sistemlerin çimento sektöründe adaptasyon sorunu yaşamaması önemli bir göstergedir. İSG Yaklaşık 16 bin çalışanı ve 110 milyon tonu aşan yıllık çimento üretim kapasitesine sahip olan sektör, yıllar bazında büyüme paralelinde bir performans sergilemektedir. Üretim kalitesi ve hacmi, sahip olduğu potansiyeliyle özellikle sosyal ve çevresel hassasiyetleriyle, ülkenin kalkınma ve gelişmesinde önemli etkiler yapmaktadır. Dış pazarlarda yaşanan daralmanın aşılması, inşaat sektöründeki performans ve ekonomide güven ortamının devam ettirilmesi halinde çimento sektörünün dinamizmini sürdüreceğini tahmin ediyoruz. Ülkemiz insangücü başta olmak üzere dinamik ve kendine yetebilecek güce sahip olduğuna inanıyoruz. Çimento Sektörü, Türkiye’de yıldan yıla artan ihracat hacmi ile GSMH’da önemli bir yer sahibi
olmanın yanında, sağladığı önemli istihdam düzeyiyle de ekonomik yapı içindeki önemini korumaktadır.
Ürünlerinizi geliştirirken enerji tasarrufu anlamında ne gibi yenilikler sunuyorsunuz? Çevre duyarlılığı ile alakalı örnek davranışlar sergileyen şirketimiz atık gazdan enerji üretiminde Türkiye’de model oluşturdu. Bu aynı zamanda enerji tasarrufu noktasından da değerli bir projedir. WHR sitemi olarak adlandırılan ve Aşkale’de bulunan fabrikamızda gerçekleştirilen yatırımla günlük ortalama 120 bin kilovat saat elektrik enerjisi üretiyoruz. Benzeri projenin diğer fabrikalarımızda da gerçekleştirilmesi için çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu yatırım çevre duyarlılığıyla birlikte enerji tasarrufunu da sağlamaktadır.
Beton ve Çimento yapılarda ilk kullanılmaya başlamasından itibaren nasıl bir süreç geçirdi? Günümüz beton kalitesi hakkında neler söylemek istersiniz? Dünyada ilk çimento üretimi 1824 yılında İngiltere’nin Leeds kentinde Joseph Aspdin tarafından ince taneli kalker ve kil karışımının pişirilmesinin ardından öğütülerek gerçekleş- tirilmiştir. Üretilen çimentonun özellikleri ve rengi bu Leeds’e yakın Portland isimli adadan getirilen doğal yapı taşına benzediği için adına Portland çimentosu denilmiştir. Çimento yeterli sıcaklıkta pişirilmediği için bazı olumsuz tarafları görülmüştür. 1845 yılında Isaac Johnson isimli İngiliz, Portland çimentosunun özelliklerini iyi
Lütfü Yücelik / Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı
pişirmeden sonra geliştirerek bugün dünyanın her tarafında kullanılır hale getirmiştir. 1845 yıldan bu yana üretilmekte olan çimento, günümüzde en önemli yapı malzemesi olma özelliğini korumaktadır. Bu süre içinde çimento üretim teknolojisinde büyük önem kaydedilmiştir. Öncelikle yaş öğütme sistemden kuru öğütme sisteme geçilerek enerjide büyük ölçüde tasarrufu sağlanmıştır. Bunun yanında üretilen çimento kalitesinde geliştirilerek kalitede iyileşme sağlanmıştır. Her çeşit beton ve harç yapımı için uygun
Yapı Malzeme Ekim 2016
109
Dosya olan Portland çimentosu dünyada olduğu gibi ülkemizde de başlangıçta sadece portland çimentosu olarak üretilirken, daha sonra çimento klinkerine tras, yüksek fırın cürufu, uçucu kül gibi pozolanik özellikte maddelerde katılarak farklı özellikler taşıyan çimento tipleri de kullanılmaya başlanılmıştır. Bugün ülkemizde Türk standardı bulunan 16 çeşit çimento bulunmaktadır. Gelişen teknoloji ve özellikle AR-GE çalışmaları ile birlikte ülkemize beton kalitesi noktasında sevindirici sonuçlar alınmıştır.
Başta deprem ve heyelanlar olmak üzere, Türkiye’nin yaşadığı doğal afetlerdeki can ve mal kayıplarını çimento ve beton kalitesi ekseninde nasıl değerlendiriyorsunuz? Çimento ve dolayısıyla beton kalitesi
ancak sürdürülebilir kontrol sistemleriyle sağlanabilir. Özellikle geçmişte yaşanılan kötü deneyimler ve can kayıpları denetim ve kontrol sistemlerinin etkin olmasında önemli bir unsur olmuştur. Hem kamunun hem de şirketlerin denetim sistemleri sayesinde üründe kalite önceliği beraberinde gelmiştir. Aşkale Çimento olarak piyasaya sürdüğümüz çimento beton ilişkisini izleyebilmek ve geliştirebilmek için fabrikalarımızdaki mevcut laboratuarlardan bağımsız, Erzurum-Ilıca, Trabzon, Erzincan, Bilecik fabrikalarımızda beton Ar-Ge laboratuarlarımız kurulmuştur. Bu laboratuvarlarda müşterilerimize ve bölgedeki hazır beton tesislerine ulaşılarak betonda çimento agrega ve
110
Yapı Malzeme Ekim 2016
kimyasal katkıların ilişkisinin sunuşlarının alındığı çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalarla betondaki dayanımı etkileyen ve bu karışımların optimum sonuçlarını tespit etmek amaçlanmaktadır. Bu çalışmalarla, ideal beton dayanımlarının, çimento, agrega, kimyasal karışımıyla ve diğer fiziksel şartları oluşturarak, standart sapması en az sürdürülebilir beton yönetimi amaçlanmaktadır.
Ar&Ge çalışmalarına ayırdığınız bütçe ve imkanlar nelerdir? Aşkale Çimento olarak sürdürülebilir üretimde; nitelikli insan gücü, AR-GE ve inovasyon kavramlarının önemli olduğunu savunuyoruz. Ülkemizdeki nitelikli iş gücü konusunda yaşanan sorunlar çimento sektöründe daha fazla olarak karşımıza çıkıyor. Ancak son yıllarda bu anlamda özellikle meslek teşekkülleri
ve devlet destekli projelerle mesleki yeterlilik programları yapmaktayız. AR-GE ve özellikle teknolojik yeniliklerin takibi noktasında ciddi gayretler harcıyoruz. Burada sistemlerin verimli olarak değerlendirilmesi ve nihai ürüne yansıtılması da bizim için önemli. Gerek global piyasaların ve gerekse ürün pazarlaması yaptığı Hinterlant’ın tüm gelişmelerini takip etmekteyiz. Özellikle teknolojik gelişmeler ve çevresel etkenlerle alakalı yeniliklerde sektörde öncü olmaya devam ediyoruz.
Önümüzdeki yıl için hedef ve öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni proje/yatırımlarınız olacak mı? Genel anlamda; önümüzdeki dönemde
kapasite artırımı yatırımlarıyla iç bünye gelişmesi sağlanırken, olası satın almalarla da büyümemizi sürdürmeyi hedefliyoruz. Kapasite artırımı noktasında özellikle yeni ve iyileştirme projelerine hız veriyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yeni yatırımlarda ve bunların mevcut üretim teknolojisiyle adaptasyonunda önemli başarılar yakaladık.
Son olarak eklemek istedikleriniz? Çimento sektörü; üretim kapasitesi, tamamen yerli kaynakların kullanılması, gerçekleştirdiği yüksek ihracat rakamları, istihdama katkısı ve ortaya çıkardığı yüksek katma değer ile Türkiye ekonomisi için oldukça önemli bir yere sahiptir. Bizlerde buna bağlı olarak; hem bölgemize hem de ülkemize katkı yapmayı önemsiyoruz. Bulunduğumuz bölgelerde kaliteli ve güvenilir ürün pazarlamak
vizyonumuzun değerli bir parçasıdır. Sahip olduğumuz teknoloji ve güçlü teknik altyapı sayesinde her türlü ürün talebini karşılayacak durumdayız. Hizmet ettiğimiz inşaat sektörünün kalite ve ürün çeşitliliği beklentilerine dair her türlü çalışmaya destek oluyoruz. Aşkale Çimento; insan kaynağında kaliteyi, iş sağlığında katılımı, çevresel unsurlarda yaşanabilirliği, ürün kalitesinde müşteri memnuniyetini, sosyal hayatta paylaşımcılığı, yarınlarımızda esenliği, büyümede istikrarı ve tüm yönetim sistemlerinde sürdürülebilirliği kendine şiar etmiştir. Ürettiğimiz çimento ve hazır beton binlerce binaya harç olurken, bizlerde “birliğin ve dirliğin harcı” ile gücümüze güç katıyoruz.
THBB Başkanı Yavuz Işık
“Betonun kalitesi, dayanıklılığı ve dayanımı hayati önem taşımakta” “Türkiye beton ekipmanlarında önemli bir ihracatçı ülke konumuna gelmiştir. Bu da hazır beton sektörünün kendisini yenileyebildiğini ve sürekli gelişim gösterdiğini kanıtlamaktadır.”
Sektöre ve ülkemize sağladığı katkılar nedeniyle 1995 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla “Türkiye” sıfatını alan ve ülkemizi yurtdışında da temsil eden ‘THBB’ her geçen gün başarılarına bir yenisini
112
Yapı Malzeme Ekim 2016
eklemekte... THBB Başkanı Yavuz Işık’a Hazır Beton hakkında bilmediklerimizi sorduk. Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO)’nin de başkanlığını yürütecek olan Işık; geleceğe dair öngürüleri ile bizlerin de zihin dünyasında yeni ufuklar açmış oldu. Sayın Işık’a sorularımıza vermiş olduğu cevaplardan ötürü teşekkür ederken yeni görevinde de kendisine başarılar diliyoruz...
Sayın Işık; Öncelikle THBB’nin kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 1988 yılından beri güvenli ve dayanıklı yapıların inşası, standartlara uygun beton üretilmesi, standartlara uygun beton uygulamalarının sağlanması için, özellikle deprem riski yüksek bölgelerde yüksek dayanım sınıflarında beton kullanılması
için uğraş veren mesleki bir kuruluştur. 1991 yılından beri Avrupa Hazır Beton Birliğinin de tam üyesi olan THBB’ye üye olacak şirketlerin tüm hazır beton tesislerinde standartlara uygun üretim yapılması, Kalite Güvence Sisteminin (KGS) sürekli habersiz denetimlerine tabi olunarak KGS Uygunluk Belgesi alınması, laboratuvarı olması, teknik, çevre, iş sağlığı - işçi güvenliği, yasal ve etik kriterlerin eksiksiz yerine getirilmesi konusunda uluslararası platformda ve yurdumuzda hazır beton sektörünü temsil etmektedir.
Hazır Beton sektörü, inşaat sektörünün gelişmesine paralel olarak kendini yenileyebiliyor mu? Türkiye’de sürekli gelişen inşaat sektörüne paralel olarak çok önemli bir yapı malzemesi olan hazır beton da hem hacim hem de kalite olarak miktarını artırmaktadır.
Dosya Hazır betonla Avrupa’dan yaklaşık 100 yıl sonra tanışan Türkiye bugün, 107 milyon metreküp hazır beton üretimiyle dünyada önemli bir yerdedir. Son 7 yıldır üretimiyle Avrupa’daki ülkeler arasında lider konuma gelen Türkiye, dünyada ise üçüncü en büyük hazır beton üreticisi konumuna gelmiştir. Hazır beton kalitesi ve dayanım sınıfları açısından Avrupa ortalamasının üstüne çıkan Türkiye, C25 ve üstü dayanım sınıfındaki beton kullanım oranında yüzde 89 ile listenin üst sıralarında yer almaktadır. Beton teknolojilerindeki ilerleme, bilgi ve yetkinliğin artması, ülkemizde kaliteli yapılaşmanın oluşumuna büyük katkı sağlamıştır. Aynı zamanda işin sevindirici tarafı, Türkiye’de beton teknolojisi ve bu teknolojiye bağlı olarak makine ekipmanları da her gün yenilenmektedir. Bunların bir kısmı da ihraç edilmektedir. Türkiye beton ekipmanlarında önemli bir ihracatçı ülke konumuna gelmiştir. Bu da hazır beton sektörünün kendisini yenileyebildiğini ve sürekli gelişim gösterdiğini kanıtlamaktadır Beton, yapılarda ilk kullanılmaya başlamasından itibaren nasıl bir süreç geçirdi? Günümüz beton kalitesi hakkında neler söylemek istersiniz? İnsanlık tarihinde, beton benzeri karışımların kullanıldığı ilk yapılar milattan önce 5600, modern anlamda çimento, beton ve betonarme ise 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. 1812 yılında Fransa’da, Louis Vicat ilk yapay çimentoyu üretirken 1824 yılında, İngiliz Joseph Aspdin “Portland Çimentosu”nu geliştirmiştir. 1850 yılında Fransız bahçıvan Joseph Monier, daha sağlam saksılar üretmek için betona demir çubuklar ekleyince betonarme ortaya çıkmıştır. Betonarmenin ortaya çıkmasından günümüze kadar araştırmalar aralıksız devam etmiş ve bu gelişmeler günümüzde betonarme yapıların hayatımıza girmesini sağlamıştır. Betonarme yapılarda kullanılan betonun kalitesi, dayanıklılığı ve dayanımı hayati önem taşımaktadır. Kalitesiz ve merdiven altı üretimi engellemek için beton üreticilerinin sürekli denetlenerek ürettikleri betonun kalitesini belirli bir standart altına almak gerekmektedir. Kaliteli üretimin sağlanması ve standartların uygulanması ise denetimle mümkündür. Türkiye’de kaliteli beton üretilmesi için Birliğimizin 1995 yılında kurduğu KGS- Kalite Güvence Sisteminin önemi çok büyüktür. Şu anda ülkemizde beton üretiminde tek etkin ve verimli denetimi KGS yapmaktadır. Bu kapsamda KGS, beton üretim tesislerinin yerinde denetiminin yanı sıra, habersiz ürün denetimleri de gerçekleştirmektedir. Bu sayede tesislerin üretim kalitesinde süreklilik sağlanmaktadır. Birlik olarak, üyemiz olan tüm hazır beton tesislerinde, AB standartlarına uygun üretim yapıldığının garantisini vermekteyiz. Ülkemizde üreti-
len 107 milyon metreküp betonun yüzde 65’i KGS tarafından denetlenmektedir. Bu oran oldukça yüksektir ama bizim için yeterli değildir.
Başta deprem ve heyelanlar olmak üzere, Türkiye’nin yaşadığı doğal afetlerdeki can ve mal kayıplarını beton kalitesi ekseninde nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemiz, son derece riskli bir coğrafyada, deprem ve afet bölgesinde bulunmaktadır. Bu sebeple Türkiye’nin yapı stoğu uzun ömürlü ve afetlere dayanıklı olmalıdır. İşte tam da bu sebeple KGS (Kalite Güvence Sistemi) belgeli hazır beton kullanımının yaygınlaştırılması gerektiğini
Birliğimiz her fırsatta vurgulamaktadır. Çünkü sağlıklı yapılaşma ancak doğal afetlere dayanıklı, güvenli ve sürdürülebilir KGS belgeli beton kullanımıyla mümkündür. Deprem Yönetmeliği hükümleri uyarınca, deprem bölgelerinde C20 dayanım sınıfının (200 kg/cm2 mukavemet) altında beton kullanılamamaktadır. Ancak bu dayanım sınıfı dürabilite açısından yeterli değildir. Yapıların uzun ömürlü olması ve depreme karşı dayanımlarını koruması için Deprem Yönetmeliği’nin bu hükümleri değiştirilerek, taşıyıcı sistemlerde kullanılacak asgari beton dayanım sınıfı C30’a yükseltilmelidir. Bildiğiniz gibi Türkiye halkının yüzde 95’i deprem Yapı Malzeme Ekim 2016
113
bölgelerinde yaşamını sürdürmektedir. Buna rağmen 7 milyondan fazla konut depreme dayanıksızdır. 17 Ağustos Depremi’nin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen Türkiye’de hala bir deprem bilinci oluşturulamamıştır. Oysa Kentsel Dönüşüm çalışmaları deprem araştırmalarına uygun olarak bir an önce hızlanmalı ve KGS belgeli kaliteli hazır betonun kullanımı yaygınlaşmalıdır. Çünkü tehlike sanıldığından daha büyüktür. Hem üyelerimiz hem de kamuoyu için depreme dayanıklı yapı tasarımı ve hazır beton uygulamalarını konu alan bilgilendirmeler yapan Birliğimiz, diğer taraftan ise üyemiz olan şirketlerin çalışanlarını olası bir depremde acil müdahale edebilmeleri için eğitmektedir. Son olarak İstanbul Kalkınma Ajansı’nın deprem sonrasında müdahale kapasitesini geliştirmek amacıyla Birliğimize verilen fon kapsamında AKUT tarafından üyelerimize 128 saatlik 7 farklı başlıkta verilen eğitim sonucu üyelerimiz için bir tatbikat düzenlenmiştir.
Hazır Beton konusunda global ölçekte bir değerlendirme yapacak olursanız Türkiye’yi nasıl değerlendirirsiniz? Türkiye Hazır Beton Birliğinin kurulduğu 1988 yılında faaliyet gösteren 25 hazır beton şirketi, 30 üretim tesisi ile yıllık 1,5 milyon m3 beton üretmekte iken son 28 yılda firma sayısı 600’e, hazır beton tesis sayısı ise 1080’e ulaşmış ve üretim 107 milyon m3e yükselmiştir. Türkiye bu büyüme performansıyla beton üretiminde Avrupa birinciliğini 2009’dan bu
114
Yapı Malzeme Ekim 2016
yana korumaya devam etmektedir. Dünyada Çin ve ABD’nin ardından üçüncü en büyük hazır beton üreticisi olmuştur. Avrupa Hazır Beton Birliğinden (ERMCO) aldığımız 2015 yılı verilerine göre tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerin toplam üretim miktarı 215 milyon metreküp iken, Türkiye tek başına 107 milyon metreküp beton üretmektedir. Bu üretim miktarı ile Türkiye, AB ülkeleri arasında birinci iken Almanya 47 milyon metreküp üretim ile ikinci, Fransa 35 milyon metreküp üretim ile üçüncüdür. AB ülkelerinde ortalama kişi başı hazır beton üretimi 0,5 metreküp iken Türkiye’de kişi başı hazır beton üretimi 1,4 metreküptür. Sadece miktar açısından değil kullanılan betonların dayanım sınıflarında da Türkiye öndedir. Kullanılan betonların dayanım sınıflarına bakıldığında; C25/30-C30/37 dayanım sınıflarında %73 ile Türkiye, %62,3 olan AB ortalamasının üstündedir. C35/45 ve üstü dayanım sınıflarında ise Türkiye %16 ile %12 olan AB ortalamasının üstündedir.
Avrupa Hazır Beton Birliği Başkanlığı’na seçildiniz. Yayınımız adına tebrik eder ve başarılar dilerim. Türkiye için de önemli bir sürecin başlangıcı olan bu yeni oluşumda, yol haritanızı nasıl şekillendireceksiniz? Avrupa genelinde ve Türkiye özelindeki hedeflerinizden bahseder misiniz? Öncelikle tebrikleriniz için teşekkür ederim.
Sektörümüzü sadece ulusal düzeyde değil uluslararası düzeyde de en iyi şekilde temsil ediyoruz. Hazır betonda lider bir ülke olarak sektörümüz için çok önemli bir organizasyon olan Avrupa Hazır Beton Birliğinin (ERMCO) 1991 yılından bu yana tam üyesiyiz ve 2014 yılından bu yana da Başkanlık Komitesi’nde yer alıyoruz. 1967 yılında kurulan ERMCO hazır beton alanındaki en büyük uluslararası kuruluştur. ERMCO, Avrupa Standartlar Komitesi (CEN) ve Avrupa’nın diğer ilgili komitelerinde özellikle standartlaştırma, belgelendirme ve çevre alanlarında hazır beton sektörünü temsil etmektedir. ERMCO, üye ülkeler arasındaki üretim, standart, kalite, teknolojik yenilikler gibi konulara ilişkin işbirliğini teşvik edip, pekiştirerek hazır beton sektörünün gelişmesini sağladığı gibi, söz konusu ülkeler arasında diğer alanlarda da yakınlaşma ve işbirliği olanaklarının doğmasına zemin hazırlamaktadır. Merkezi Brüksel’de bulunan ERMCO, Avrupa ülkelerindeki ulusal beton birliklerinden temsilcilerinin bulunduğu Çevre ve Teknik Komitesi başta olmak üzere birçok komite aracılığıyla etkinliklerini yürütmektedir. ERMCO, CEMBUREAU - Avrupa Çimento Birliği, Concrete Initiative - Beton İnisiyatifi, European Concrete Platform - Avrupa Beton Platformu, EUPAVE - Avrupa Beton Yollar Birliği, FIB - Uluslararası Yapısal Beton Federasyonu başta olmak üzere diğer tüm ilgili kuruluşlarda gündem oluşturmakta, sektörümüzü yakından ilgilendiren gelişmeleri takip ederek çalışmalarını yürütmektedir.
Dosya
Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı olarak, 8 Eylül 2016 tarihinde Almanya’da gerçekleştirilen 24. ERMCO Yönetim Kurulu Toplantısı’nda, 70 delegenin oyları ve Fransa, Almanya ve Türkiye’den temsilcilerin oluşturduğu Başkanlık Divanı’nın kararıyla ERMCO Başkanlığına getirildim. Bundan sonraki süreçte, ERMCO’daki bu görevimizle birlikte Avrupa’daki gündemleri daha da yakın takip ederek son gelişmeleri ülkemize kazandıracağız ve sektörümüzün sorunlarını da Avrupa’daki kurumların gündemine getirip çözüm bulmaya çalışacağız. Böylece, Türkiye olarak Avrupa hazır beton sektörüne yön verirken ülkemiz hazır beton sanayisinin gelişimine de katkı sunacağız.
Beton 2017 Kongresi ve Fuarı için hazırlıklara başladınız. Kongre ve Fuar hakkında bilgi verebilir misiniz? Birliğimiz, toplumsal ve sektörel sorumluluktan hareketle ülkemizde üretilen ve kullanılan betonların gerek niteliğinin gerekse kullanım miktarının arttırılması konusunda da çalışmalar yapmaktadır. Bu doğrultuda, 1995 ve 2015 yıllarında ERMCO Avrupa Hazır Beton Kongrelerini, 2004, 2008, 2011 ve 2013 yıllarında hazır beton kongrelerini düzenleyen THBB, kongrelerin başarısı ve sağladığı faydaları göz önünde bulundurarak 2017 yılında hazır beton kongresi düzenlemek
üzere çalışmalara başlamıştır. 13-14 Nisan 2017 tarihlerinde düzenlenecek olan Beton 2017 Kongresi’nde; beton bileşenleri; üretimde ve yerinde nitelik denetimi; özel betonlar, özel projelerde beton tasarım ve çözümleri; beton üretiminde geri kazanım ve geri dönüşüm; beton yollar ve karayolu beton güvenlik yapıları; beton santrali ve sevkiyat verimlilikleri; beton teknolojisinde son gelişmeler başlıkları altında sektörümüzün gelişimine katkı sağlayacak bildiriler sunulacaktır. Birliğimiz, bu kongrede de önceki kongrelerde olduğu gibi yeni çalışmaların yapılmasını ve paylaşılmasını sağlayarak sektörümüzün gelişmesine katkı sunmayı amaçlamaktadır. Sektörümüzün gelişmesine akademik anlamda katkı sağlarken kongre ile paralel olarak fuar düzenleyeceğiz. 13-15 Nisan 2017 tarihlerinde dokuzuncusu düzenlenecek olan Hazır Beton, Çimento, Agrega, İnşaat Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı’nda son teknolojik ürünler, araç, makine ve ekipmanlar, hizmet ve donanımlar sergilenecektir. Bu bağlamda fuar başta hazır beton, çimento ve agrega olmak üzere inşaat sektörüne ve dolayısıyla ülkemize yarar sağlayacaktır.
31 Aralık 2016 tarihinde zorunlu hale gelecek olan Mesleki Yeterlilik Belgesi ile ilgili çalışmalarınızın olduğunu biliyoruz.
Bunun sağlayacağı faydalar nelerdir? Kaliteli beton üretimi hedeflerine ulaşmak için eğitim kalitesinin yükselmesi gerekiyor. THBB olarak biz de üzerimize düşeni yapmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu’na göre sınav ve belgelendirme yapabilmek amacıyla kurulan Türkiye Hazır Beton Birliği Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezi (THBB-MYM), Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından 15 Ocak 2016 tarihinde Betoncu ve Betonarme Demircisi Ulusal Yeterlilikleri kapsamında akredite edilmiştir. TÜRKAK akreditasyonun ardından Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından da 15-16 Mart 2016 tarihlerinde yetkilendirme denetimi başarı ile gerçekleşmiş ve böylece 24 Mayıs 2016 tarihinde sınav ve belgelendirme yapmak üzere yetkilendirilen THBB Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezi faaliyetlerine başlamıştır. THBB-MYM, 4 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul’da Betoncu alanında ilk belgelendirme sınavını gerçekleştirmiştir. THBB-MYM’nin sınav ve belgelendirme çalışmaları devam ederken, Türkiye Hazır Beton Birliği, 26 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ile Beton Pompa Operatörü ve Beton Santral Operatörü mesleki yeterliliklerinin hazırlanması konusunda protokol imzalamıştır. Yapı Malzeme Ekim 2016
115
Prof. Dr. Rengin ÜNVER / ATMK Yönetim Kurulu Başkanı- YTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi
“Kaliteyi belirleyen; Kaliteyi talep etme kalitesidir” “Aydınlatma, herhangi bir yere herhangi bir doğal ya da yapay ışık kaynağını rastgele yerleştirmek değildir. Mekanları ve malzemeleri görünür kılan ışıktır ve aydınlatma ışığın konunun gereğine uygun olarak biçimlendirilmesidir.”
116
Yapı Malzeme Ekim 2016
31 Ekim 1995 gün ve 22449 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliği ile Uluslararası Aydınlatma Komisyonu’nun statüsüne uygun olarak kurulan Aydınlatma Türk Milli Komitesi (ATMK) bütünüyle bir akademik kuruluş olmayıp, özel aydınlatma sektörünü de içine alan, uygulamaya ve üretime yönelik öneri geliştiren, aydınlatma standartları için altyapı oluşturma amaçlı çalışmalarını yürüten kurumsal bir yapıyı teşkil etmekte. Dosya konumuza binaen ATMK Yönetim Kurulu Başkanı ve YTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Rengin Ünver ile Led & Aydınlatma Sistemleri ve ATMK’nın faaliyetleri üzerine konuştuk. Pek çok yeni şey öğrendiğimiz bu söyleşimiz için kendilerine çok teşekkür ediyoruz.
Öncelikle Komitenizin tarihçesine kısaca değinerek Yapı Sektöründeki yeri ve faaliyetlerinden biraz bahseder misiniz? Komitemiz, kuruluşunun hemen ardından 1996 da Uluslararası Aydınlatma Komisyonu’na (CIE) üye olarak Türkiye’yi temsil etmeye başlamıştır. ATMK’nın CIE’de yer alan diğer 37 ülkenin Ulusal Komiteleri gibi, ülkedeki ışık ve aydınlatma ile ilgili kişi ve kuruluşlarla iletişim içerisinde olma, onları uluslararası platformda temsil etme gibi görevlerinin yanı sıra ulusal ve uluslararası etkinliklere katılım ve katkıda bulunma, bilimsel ve eğitici toplantılar düzenleme, yayın yap-
Dosya ma gibi sorumlulukları bulunmaktadır. Bu bağlamda, ATMK Türkiye’de aydınlatma ile ilgili her türlü paydaşı, özel ve kamu sektörünü, akademisyenleri, tasarımcıları bir araya getirmeye, güncel bilgilerin paylaşılıp, tartışılabileceği ortamlar yaratmaya çaba ve özen göstermiştir ve bunu sürdürmeye devam edecektir. Aydınlatma Türk Milli Komitesi, özetleyecek olursam bugüne kadar üç uluslararası, on Ulusal Aydınlatma Kongre ve Konferansı düzenlemiştir. Başta üniversiteler, Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği (AGİD), Sanayi Odası, Ticaret Odası, Elektrik Mühendisleri Odası olmak üzere değişik kuruluşlarla işbirliği yapmış, bilimsel toplantı, eğitim vb. çalışmalara destek vermiştir. Aydınlatma tekniğine uygun çözümler üretilebilmesinde eğitimin çok önemli olduğu görüşünde olan Milli Komitemiz, düzenlediği ATMK Aydınlatma Eğitim Seminer’lerine 2016 yılında devam etmektedir. Nitekim 5 Kasım - 3 Aralık 2016 tarihleri arasında yeni bir Aydınlatma Eğitim Seminer’ini gerçekleştireceğiz. Bilindiği gibi aydınlatmanın temel malzemesi olan ışık, tüm canlılar için yaşamsal önem taşır. Bu nedenle yapı sektöründe de doğal ve yapay aydınlatmaya yönelik pek çok ürün yer almaktadır. Aydınlatma Türk Milli Komitesi olarak aydınlatma ürünlerinin özelliklerinin bilinmesini çok önemsiyor ve gerekli görüyoruz. Nitekim komitemiz kuruluşundan bu yana düzenlediği ATMK Ulusal Kongreleri’nin paralelinde aydınlatma sergi ve fuarlarının gerçekleşmesi için işbirliği yapmıştır. Böylece, aydınlatma sektörüne yönelik ulusal ve uluslararası üreticiler bir araya getirilerek firmaların birbirlerini daha yakından izleme fırsatı yaratılmış daha da önemlisi bu sektördeki ürünlerin tasarımcı ve kullanıcılara bire bir sunularak tanıtılması sağlanmıştır. Bu arada, 11. ATMK Ulusal Aydınlatma Kongresi’nin 27 Mart -1 Nisan 2017 tarihlerinde düzenleneceğini de bildirmek istiyorum. Ayrıca, kullanıcı, tasarım ve üreticilerin bir araya getiren, sektör ürünlerinin yer aldığı 10. Uluslararası Aydınlatma Teknolojileri Fuarı da bu tarihlerde ziyaretçilere açılacaktır.
İnşaat sektöründe, Aydınlatma&Led Sistemleri dediğimizde ne anlamalıyız? İnşaat sektöründe başta insanlar olmak üzere çok değişik canlı türleri için açık ve kapalı mekanlar yapılmakta ve pek çok yapı malzemesi kullanılmaktadır. Bu mekanları ve malzemeleri görünür kılan ışıktır. Aydınlatma ise ışığın biçimlendiril-
mesidir. Aydınlatma tekniği bakımından, biçimlendirme parametreleri aydınlık düzeyi ve dağılımları, ışığın rengi ve doğrultusu ve oluşan gölgeler olarak sıralanabilir. Aydınlatma, herhangi bir yere herhangi bir doğal ya da yapay ışık kaynağını rastgele yerleştirmek değildir. Çevrenin doğru ve tasarlandığı gibi algılanabilmesi için ister doğal ışık ister yapay ışık olsun aydınlatma konusunun özelliklerine göre biçimlendirilerek kullanılmalıdır. Örneğin, kapalı mekanlarda doğal ışığın biçimlendirilmesinde pencerelerin boyut, konum, cam türü vb. özellikleri önem taşır. Günışığının yeterli ve/ ya da var olmadığı durumlarda yapılan aydınlatmalarda ise yapay ışığın biçimlendirilmesi gereklidir. Bu olgu ister istemez yapı sektörünün vazgeçilmez bir elemanı olan yapay ışık kaynaklarının ve bunların içinde yer aldıkları aydınlatma aygıtlarının özellikleri konusunu gündeme getirmektedir. Elektrikten ışığın elde edildiği ilk lamba olan akkor lambalar 1880 li yıllarda, flüoresan, cıva ve sodyum buharlı lambalar 1930 larda kullanıma sunulmuştur. Işık yayan diyotlar (LED; light emmiting diode) ise akkor lambaların hemen ardından 1890 lı yıllarda, elektrikten ışığın elde edildiği bir eleman olarak karşımıza çıkmaktadır. LED lerin aydınlatma amacıyla kullanılabilir duruma gelmesi 20. Yüzyılın sonlarına doğrudur. 1990 lardan bu güne kadar geçen yaklaşık 25 yıllık süre içinde LED ler gelişmiş ve geleneksel olarak tanımlanan diğer elektrik lambalarının yerini almayı başarmıştır. LED’li sistemler/ armatürler, LED chipler, LED sürücüsü, LED soğutucusu gibi parçalardan oluşur ve titiz bir üretim zinciri gerektirir. Bu durumda, seçilen LED sistemli aydınlatma aygıtının/armatürün tasarımı, geriverimi ısıl performansı vb. konular kullanıcılar için büyük önem kazanmaktadır. Bu açıklamalarımdan da anlaşılacağı üzere LED li aydınlatma aygıtı çeşitli parçalardan oluşan bir sistemdir.
İnşaat sektörü her geçen gün gelişmekte. Komite olarak sektördeki bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyor ve değişen taleplere karşı nasıl bir tutum sergiliyorsunuz? İnşaat sektörü gerek ülkemizde gerekse dış ülkelerde gerçekten hızla gelişiyor ve değişiyor. Bu durum, teknolojik ilerlemelere paralel olarak hem çevremizdeki yapıların hem de sektörde kullanılan malzemelerin özellik ve sayılarının artmasına yol açmaktadır. Konuyu yapı malzemeleri açısından ele aldığımızda her geçen gün
bir öncekinden daha olumlu özelliklere sahip olanla karşılaşıyoruz. Burada kullanıcılara yeni malzemeleri tanıtmak, hangisini nerede ve nasıl kullanacağı konusunda bilgilendirmek önem kazanıyor. Yani, sektördeki gelişmelerin güncelliğini kaybetmeden hızla tasarımcılara ve son kullanıcılara doğru bir biçimde aktarılması gerekiyor. Aydınlatma açısından da durum farklı değil. Özellikle son on yıldır LED lerde yaşanan teknolojik gelişmeler aydınlatma sektörünü çeşitli yönlerden etkilemiştir. LED ışık kaynakları ve LED sistemler ticari açıdan aydınlatma sektörü için çok cazip hale gelmiştir. Hemen her gün dünyada ve ülkemizde LED’ e yönelik yeni bir firma aydınlatma sektörüne adım atmakta ve yeni bir ürün kullanıma sunulmaktadır. 2020 yılında aydınlatmaların %75 inde LED lerin yer alacağı öngörülmektedir. Nitekim ülkemizde de yol aydınlatmalarında LED kullanımına yönelik yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, biraz önce de söz ettiğim gibi aydınlatma alanında bir yapay ışık kaynağı olarak LED’ler ile yeni bir dönemi başlamıştır. Artık aydınlatma sektörünün ve tasarımcıların elinde, geleneksel lambalara göre boyutsal açıdan istedikleri gibi kesip biçebilecekleri, ışığı biçimlendirebilecekleri bir malzeme bulunmaktadır. Ancak, bu malzeme ile konunun özelliklerine ve tekniğine uygun kurgulanmış aydınlatma düzenlerinin oluşturulması için sektörde aydınlatma konusunda yeterli eğitimi almış kişilere ihtiyaç olduğu da açıktır. Bu bağlamda interdisipliner bir bilim alanı olan aydınlatma açısından, Komitemizin sektörün değişen talep ve değerlerine yönelik olarak üye ve paydaşlarımıza ihtiyaç duydukları konularda gerekli desteği vermeye hazır olduğumuzu söylemek istiyorum.
Aydınlatma çalışmaları inşaat projelerinin genel seyrinde hangi aşamada devreye giriyor? Öncelikle bu soruyu yönelttiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bizim gibi aydınlatma alanında çalışanların genel bir sorununa değindiniz. Cevap vermeden önce daha önce söylediklerimi tekrarlamak istiyorum. Aydınlatma, herhangi bir yere herhangi bir doğal ya da yapay ışık kaynağını rastgele yerleştirmek değildir. Mekanları ve malzemeleri görünür kılan ışıktır ve aydınlatma ışığın konunun gereğine uygun olarak biçimlendirilmesidir. Işık yoksa tasarlanan hiçbir mekan görünmez. Bu nedenle, aydınlatma, mimari tasarımını yönlendiren önemli bir konudur ve yapıların tasarımının başında ele alınmalıdır. Yapı Malzeme Ekim 2016
117
Dosya Örneğin doğal ışık gereksinimi için yapılan pencereler, cephe mimarisi tasarımı için belirleyici rol oynar. Gereksinimler ve yaratılmak istenilen etki doğrultusunda aydınlatma aygıtlarının teknik özellik, biçim ve konumları tasarım evresi parametreleri olarak ele alınmalıdır.
Bir projeye başlarken ne gibi araştırmalar yapılıyor, çalışma ekipleri nasıl oluşturuyor? Sıklıkla karşılaştığnız kronik problemler oluyor mu? Aydınlatma teknik açıdan iç aydınlatma ve dış aydınlatma olarak iki grupta toplanır. “İç aydınlatma” yapıların kapalı mekanlarındaki eylemlerin gerçekleştirilmesi, “dış aydınlatma” ise kapalı mekanların dışında kalan tüm açık alanlarda yaşamın gece boyunca devam etmesi için yapılır. Bu nedenle aydınlatma konuları derslik, ofis, fabrika, yol, spor alanı, yapı yüzü vb. çok çeşitlidir. Ancak, hangi konu olursa olsun araştırma süreci değişik göstermiyor. Süreç, kullanıcının özellik ve eylem gereksinimleri ile ilgili kanun, yönetmelik, standartlarda belirtilen değerlerin araştırılması ile başlar. Söz konusu değerler için, konuya özgü aydınlığın nicelik (aydınlık düzeyi) ve niteliğini (ışık rengi, doğrultu, aydınlık dağılımı) sağlayacak ışık kaynaklarının seçimi ve yerleştirme seçenekleri oluşturulur. Aydınlatma tasarım seçenekleri, ilk yatırım, kullanım gideri, sürdürülebilirlik vb. açılardan karşılaştırılarak değerlendirilir ve uygulanacak seçeneğe karar verilir. Belirlenen seçenek projelendirilir ve uygulanır. Tasarım ve uygulama sürecinde aydınlatma tasarımcısı, mimar, elektrik mühendisi, işveren, kullanıcı vb. kişiler ekip oluşturarak işbirliği yapmalıdır. Günlük yaşamda, doğal ve yapay ışıkla ilgili aydınlatma çalışmalarının proje kesinleştikten hatta uygulandıktan sonra gündeme geldiğini de görmekteyiz. Bu bağlamda inşaat sektöründe aydınlatma çalışmalarının mimari tasarımla başlayan, uygulama aşamasında devam eden süreç olduğunu vurgulamak istiyorum. Ayrıca, doğru tasarlanmış, doğru uygulanmış bir aydınlatma projesinin doğru kullanımı da gereklidir. Özellikle yapay aydınlatma açısından lambalar ışık vermeye devam etseler bile nominal ömürleri dolunca, değiştirilmelidir. Aygıtların ve aydınlattığı yüzeylerin bakımları, temizlikleri belli aralıklarla yapılmalıdır. Günlük yaşamda ne yazık ki kullanıcıların pek çoğu lamba değiştirme ve temizlik konularına yeterli özeni göstermiyor. Bu olumsuz durum, kullanıcıları bilinçlendirecek eğitimin verilmesi ile önlenebilir.
118
Yapı Malzeme Ekim 2016
LED sistemleri sektörde daha çok nerelerde tercih edilmekte?
LED ürünlerinin geleceği hakkıda düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Yaşanan gelişmeler ile LED’li aydınlatma elemanları gerek iç aydınlatmada gerekse dış aydınlatmada yer almaktadır. Bu gün için LED ler bitki, dolap içi, yatak odası, konferans salonu, yapı cephesi, yol, köprü vb. yapı sektörünün değişik konularında aydınlatma amacıyla kullanılabilmektedir. Bu nedenle, özel bir tercih yeri belirtmek pek olanaklı değil.
Yapay ışık kaynaklarının keşfi ve uygulamalarda kullanımı oldukça uzun aralıklarında olmuştur. Örneğin, ilk elektrik lambası olan akkor lambalardan (~1880) sonra gelen elektriksel boşalmalı lambalar ve flüoresanlar (~1930) arasında yaklaşık 50 yıl vardır. LED sistemler ise 1990 larda, yani 60 yıl sonra aydınlatmada karşımıza çıktı ve 25 yıldır aydınlatma sektöründe kendine yer etmeye çalışıyor. Bu sürenin ancak son 5 yılında kullanımı daha yaygınlaştı. Bu gün için LED li ürünler boyut, ışık verimi, renk seçenekleri vb. özellikleri ile gerçekten oldukça geniş bir yelpaze sunmaktadır. Her geçen gün bir öncekine göre daha avantajlı olanları gündeme gelmektedir. Kısaca, LED lerin devri yeni başladı ve uzunca bir sürece yerini daha avantajlı yeni bir ışık kaynağı alana kadar sürecek.
Enerji tasarrufu ve yenilenebilirlik adına LED Sistemlerinin sunmuş olduğu avantajlar nelerdir? Ülkemizde yürürlükte olan enerji verimliği kanunu ve ilgili yönetmeliklerde, aydınlatmalarda doğal ışıktan azami yararlanılması ve yapay ışık kaynaklarının verimlerinin yüksek olması gerektiği belirtilmektedir. Yapay ışık kaynağı verimi (lm/W), şebekeden çektiği elektrik enerjisinin ne kadarının ışık enerjisine dönüştüğünü belirler. Tek bir LED i ele aldığımızda, veriminin yüksek ve her geçen gün artmakta olduğu bir gerçektir. Bu nedenle, yapay aydınlatmada LED kullanımı elektrik enerjisi tasarrufu bakımından olumludur, avantajdır. Ancak, günümüzde bir adet LED’in yayımladığı ışığın gücü/akısı tek başına, aydınlatma için halen yetersizdir. Daha açık bir anlatımla, aydınlanan alanda belli bir aydınlık düzeyini sağlamak için birden çok sayıda LED içeren sitemlerin/aygıtların kullanılması gereklidir. Bir aydınlatma aygıtının harcadığı elektrik enerjisi içerdiği LED lerin cins ve sayısına bağlıdır. Ayrıca sistemde yer alan LED sürücüsü, LED soğutucusu gibi parçaların özellikleri de harcanan enerjinin artmasında rol oynar. Bu nedenle, LED li aygıtlar seçilirken, sistemin harcadığı toplam enerji üzerinde özenle durulmalıdır. Yenilenebilirlik konusu LED’lerin ömürleri açısından ele almak istiyorum. Uzun ömür aydınlatma düzeninin kullanım sırasında ışık kaynağı değişim sayısını dolayısıyla giderleri azaltacaktır. İlk dönemlerde, LED chiplerin ömürlerinin neredeyse 1.000.000 saat olduğu söylenmekteydi. O yıllarda akkor lambaların 1000 saat, flüoresan lambaların 15.000 saat, sodyum buharlı lambaların 20.000 saat ömürleri olduğu göz önüne alındığında LED in ömrü gerçekten çok uzundu. Bu gün için LED li sistemlerin ömrü 30.00050.000 saat olarak ifade edilmektedir. Geleneksel lambaların ömürleri de uzamış olmasına karşın ömür açısından LED ler diğer yapay ışık kaynaklarına göre daha avantajlıdır.
Led Sistemleri alanında Ar&Ge çalışmaları var mı? Bütçe ve imkanlar yeterli mi? Konuyu LED li bir sistemin parçaları olarak ele almak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. LED li bir sistemin çalışması için temel elemanlar chip, soğutucu, sürücüdür. Bu parçalarla bir sistem/aydınlatma aygıtı oluşturmak ise ayrı bir AR&GE, tasarım ve üretim zinciri gerektirir. Aydınlatma sektöründeki firmaların bir bölümü bu parçaları üretmekte, ağırlıklı bir bölümü ise parçalarla kısaca montaj/birleştirme olarak adlandırılan işlemleri yapmakta ve LED li ürünleri kullanıcılara sunmaktadır. LED chipler, elektronik devreleri nedeniyle, çok hassas, titiz çalışmalarla temiz ortamlarda üretilmelidir. Bu durum, LED chiplerin seri üretimi için uzun süreli bir AR&GE çalışmasına ve geniş bir bütçeye ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Son birkaç yıldır ülkemizde de az sayıda kuruluş LED chip üretimi yapmaktadır. Türk aydınlatma sektöründeki kuruluşların büyükçe bir bölümü ise parçaları birleştirerek LED li aygıtlar üretmektedir. Bu konuda devletimizin de maddi destek yaratması yararlı olacaktır. Bana görüş ve düşüncelerimi paylaşma olanağı verdiğin için teşekkür ederim. Son söz olarak yapı sektörünün ayrılmaz bir parçası olan aydınlatmada, doğru tasarımlar ile doğru ürün kullanımının toplumu bilinçlendireceğini hatırlatmak istiyorum. Unutulmamalıdır ki, kaliteyi belirleyen kaliteyi talep etme kalitesidir.
“İnsan sağlığını ve enerji tasarrufunu ön planda tutuyoruz” Öncelikle şirketinizin tarihçesine kısaca değinerek Yapı Sektöründeki yeri ve faaliyetlerinden biraz bahseder misiniz?
“Gelişen LED teknolojisi ile birlikte mühendislik çözümü olan ürünlerimizin sağladığı enerji tasarrufu %80 seviyesinde, otomasyonunda sisteme dâhil olmasıyla birlikte %90 seviyelerine çıkıyor.” Yatırım ve işletme maliyetlerini en aza indiren ve en üst düzeyde; rahat, verimli, güvenli ve çevreyle uyumlu bir çalışma ortamı oluşturmayı hedefleyen EAE satış öncesi projelendirme ve satış sonrası destek alanında uzman kadroları ile hizmet vermektedir.
120
Yapı Malzeme Ekim 2016
EAE Aydınlatma A.Ş. 1982’de kurulmuştur. Profesyonel iç aydınlatmada yoğunlaşan çalışmalarında endüstriyel aydınlatmaya özel önem vermektedir. Firmamız, çağdaş aydınlatma tekniğine uygun ürünler sunmak konusunda yoğun çaba içindedir. Satış öncesi projelendirme ve proje değerlerini korumak için de satış sonrası destekte, uzman kadroları ile hizmet vermektedir.
Hakan Aksu / Pazarlama ve Satış Direktörü
EAE Led Sistemleri Pazarlama ve Satış Direktörü Hasan Aksu ile sektöre dair konuştuk. Keyfli okumalar…
İnşaat sektörü her geçen gün gelişmekte. Firma olarak sektördeki bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyor ve değişen taleplere karşı nasıl bir tutum sergiliyorsunuz? EAE Aydınlatma olarak inşaat sektörünün öneminin ve her geçen gün geliş-
Dosya mekte olmasının bilinci içinde, öncelikle talep yaratmaya ve değişen talepleri, teknolojik ve mühendislik değerleri ile karşılayacak yeni ürünler ve çözümler ile cevap veriyoruz.
İnşaat sektöründe, Aydınlatma&Led Sistemleri dediğimizde ne anlamalıyız? İnsan sağlığını ve enerji tasarrufunu ön planda tutan, konforlu aydınlatma ortamları sağlayan sistemler olarak ifade edebiliriz.
Aydınlatma çalışmaları inşaat projelerinin genel seyrinde hangi aşamada devreye giriyor? Aydınlatma projeleri genellikle son aşamada açıklanıyor. Ancak mimarlarla yaptığımız çalışmalar ile projelere en başından yön vermeye çalışıyoruz.
Bir projeye başlarken ne gibi araştırmalar yapıyor, çalışma ekibinizi nasıl oluşturuyorsunuz? Sıklıkla karşılaştığnız problemler oluyor mu? Proje analizi ile birlikte ürün analizlerini de yapıyoruz. Aydınlatma hesabı yaparak
proje desteği veriyoruz. En sık karşılaştığımız problem projenin zaman içinde fazlaca değişikliğe uğraması.
LED sistemleri sektörde daha çok nerelerde tercih edilmekte? Endüstriyel tesisler, konut projeleri, AVM’ler, okullar, oteller, hastaneler gibi hemen hemen tüm yapılarda artık sıklıkla tercih ediliyor.
Enerji tasarrufu ve yenilenebilirlik adına LED Sistemlerinin sunmuş olduğu avantajlar nelerdir? Gelişen LED teknolojisi ile birlikte mühendislik çözümü olan ürünlerimizin sağladığı enerji tasarrufu %80 seviyesinde, otomasyonunda sisteme dâhil olmasıyla birlikte %90 seviyelerine çıkıyor. Ayrıca konvansiyonel ürünlere göre çevre dostu çözümler sunuyor.
LED ürünlerinin geleceği hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? LED ürünleri en fazla 3 ayda bir teknolojinin gelişmesi ile birlikte daha verimli hale gelmektedir. Bunun daha uzun yıllar süreceğini düşünüyoruz.
Kullandığınız ürünleri nasıl tedarik ediyorsunuz? LED ve driver haricindeki tüm komponentler Türkiye’den tedarik ediliyor. Diğerleri Avrupa ve Güney Kore’den tedarik edilmekte.
Ar&Ge çalışmalarına ayırdığınız bütçe ve imkanlar nelerdir? Satış ciromuzun %2,5’u Ar&Ge çalışmalarımıza ayrılıyor.
Şirketinizin, yurt içi ve yurt dışı pazarlama organizasyonunu nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Yurtiçi ve yurtdışında kendi bayilerimiz ve bazı ülkelerde ve yurtiçine yayılmış pazarlama ve satış organizasyonumuz var.
Önümüzdeki yıl için hedef ve öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni proje/yatırımlarınız olacak mı? İnşaat aşamasında olan yeni aydınlatma üretim tesisimize Nisan 2017’de geçmeyi düşünüyoruz. Özellikle yurtiçinde artan pazar payımızı, yurtdışında da paralel ve eşit hale getirmeyi hedefliyoruz. Yapı sektörünün de önümüzdeki yıl içinde büyümeye devam edeceğini öngörüyoruz.
Yapı Malzeme Ekim 2016
121
“Estetik ile mühendisliği biraraya getiriyoruz” “Unutulmamalıdır ki; Kullandığımız her ürünün geri dönüşmeyen her parçasının gelecek nesillerimize bırakacağımız en önemli miras olan doğaya atılacak olan çöp yığıntıları olacağıdır.” Melike Dede
Aydınlatmanın mimari tasarımın en önemli unsurlarından biri olduğu bilinci ile, teknik ihtiyaçları tasarım ile birleşti-
124
Yapı Malzeme Ekim 2016
ren ve müşterilerine akılcı çözümler öneren DARK Aydınlatma Sistemleri; gerçekleştirilen tüm projelerin, estetik ve teknik
Pınar Onat açıdan doğru oluşturulmasına ve sonlandırılmasına destek vermektedir. Led Sistemleri dosya konumuz çerçeve-
Dosya sinde DARK Aydınlatma Sistemleri Proje Sorumluları Melike Dede ve Pınar Onat ile aydınlatma ve Aydınlatma Sektörü’ne dair konuştuk. Keyifli okumalar…
Öncelikle şirketinizin tarihçesine kısaca değinerek Yapı Sektöründeki yeri ve faaliyetlerinden biraz bahseder misiniz? DARK; Aydınlatmanın, mimari tasarımın en önemli unsurlarından biri olduğu bilinci ile; teknik ihtiyaçları tasarım ile birleştiren akılcı çözümler önermektedir. Mimar ve/veya tasarımcı ile elektrik mühendisi arasında bir köprü kurarak, projenin estetik ve teknik açıdan doğru oluşturulmasına ve sonlandırılmasına destek vermektedir. 2003 senesinden beri, sektörel gelişimi yakından takip eden teknik proje ekibi, yurt içi ve yurtdışında pek çok projenin tasarımını yapmaya devam etmektedir. Ekolojik boyut ve sürdürülebilirlik konusunda hassasiyet gösteren Avrupa menşeili markaları ile tasarım, imalat ve ışık kalitesini yüksek tutmaktadır.
İnşaat sektöründe, Aydınlatma&Led Sistemleri dediğimizde ne anlamalıyız? LED teknolojisi sürekli gelişen ve değişen bir süreç içinde yer almaktadır. bu gelişime bağlı olarak hayatımızda yeni bir ışık kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. hayatımıza çokta uzun sayılmayan bir zaman içinde dahil olan LED, aydınlatma pastasında çok hızlı bir şekilde payını büyütmektedir. buna paralel olarak hem
mevcut binalarda eski ürünlerin LED kaynaklı ürünler değiştirilmesi hem de yeni yapılan binalarda LED ürünler ile yapılıyor olması sektörde bu ürünleri ön plana çıkarmaktadır. İç mekanlarda dekoratif ve genel aydınlatma olsun, veya dış alanlarda ki aydınlatma olsun LED ürünlerden yararlanılmaktadır.
Aydınlatma çalışmaları inşaat projelerinin genel seyrinde hangi aşamada devreye giriyor? Genel itibariyle düşünülenin aksine proje aşamasında devreye girmektedir. Mekanların kimliklerini ortaya çıkarmak adına ve projelerin doğru çözüme ulaşması için bu gereklidir. Ama ülkemizde ne yazık ki bu konuya çok dikkat edilmeden ilerleyen bir çok projeye de şahit oluyoruz.
Bir projeye başlarken ne gibi araştırmalar yapıyor, çalışma ekibinizi nasıl oluşturuyorsunuz? Sıklıkla karşılaştığnız problemler oluyor mu? Aydınlatma tasarımı ve projelendirmesini yaparken dikkat edilen konular ve projelendirme esanasındaki işleyişi aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. 1-Mekânın yapısal özellikleri; Ne amaçla kullanılacağı, boyutları, tavan yapısı, duvar, tavan gibi yüzeylerin renkleri ve yansıtma özellikleri, 2-Sağlık 3-Ekonomik olması 4-Estetik olması 5-Montaj kolaylığı 6-Güvenlik 7-Müşteri profili ve bütçe...
Genel olarak mimari planın yapısına göre ön çalışma yapılan projeler, mimari grupla ve işverenlerin fikirleri ve istekleri doğrultusunda yeniden ele alınıp, aydınlatma armatür seçimleri yapılmaktadır. Armatürlerimizin ışık verilerinin bulunduğu RELUX ve DIALUX gibi profesyonel aydınlatma hesap programları kullanılarak yapılan hesapların sonuçlarına bakılarak projede aydınlatma armatür yerleri belirlenmekte ve bu esnada armatürlerin yapıya uygunlukları da kontrol edilmektedir. Tüm şartlar sağlandıktan sonra uygulama projeleri son haline getirilmekte ve bütçeler oluşturulmakta. Kullanım amacı, estetik, montaj kolaylığı, sürdürülebilirlik, enerji tasarrufu ve maliyet detayları göz önünde bulundurularak hazırladığımız mimari aydınlatma projelerin tasarım aşamaları:
a- Konsept Tasarım • Mimari firma, proje yöneticisi ( ve/veya yatırımcı ) grupların katılacağı toplantıda; Tarafımıza sunulacak genel mekân yapısını içeren bilgiler doğrultusunda, ihtiyaçlarının ve taleplerin belirlenmesi, tasarım ve uygulama aşamalarında izlenecek yol ve çalışma sisteminin karşılaştırılması • Aydınlatma stratejisinin oluşturulması • Ön tasarım fikirlerinin, örnek çizimler ve görünüşlerle birlikte mimari gruba sunulması • Yorumlar doğrultusunda, ön konsept çalışmasının tamamlanması ve bir sonra ki aşamaya geçebilmek için ‘pdf’ dosyası olarak onaya sunulması
b- Şematik Konsept Çalışmalar • Uygulama projesi öncesinde ön etüd
Yapı Malzeme Ekim 2016
125
Dosya Enerji tasarrufu ve yenilenebilirlik adına LED Sistemlerinin sunmuş olduğu avantajlar nelerdir? Yukarıda belirtilen bu iki özellik çok önemli iki kavram. Çünkü teknolojin her alanda ilerlemesi ile birlikte enerjiye duyulan ihtiyaç da her gün daha da artmaktadır. Bu bağlamda en az enerji harcayan ve çevreye en az zararı veren ışık kaynağı olarak çarpmaktadır. Ama burada dikkat edilmesi gereken en büyük konu kullanacağınız ürünün ne kadar kalite olduğu ve katalog değerlerinde belirtilen kriterlerin ne kadar sağlandığıdır. Kullanılacak olan ürünün sadece LED olması yeterli değildir. Nerede ve ne amaç ile kullanılacağı çok önemlidir. Ülkemizde yaşanılan en önemli sorun kalite ve değerlerine bakılmadan sadece fiyatına bakılarak ürün seçimi yapılıyor olması. Aslında doğru projelendirme ve doğru ürün seçimi ile hem ürün adedi azaltılır hem de ciddi bir enerji tasarrufu sağlanır. Unutulmamalıdır ki; Kullandığımız her ürünün geri dönüşmeyen her parçasının gelecek nesillerimize bırakacağımız en önemli miras olan doğaya atılacak olan çöp yığıntıları olacağıdır.
LED ürünlerinin geleceği hakkıda düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Sürekli gelişen ve değişen LED Sistemi önemli bir ışık kaynağı olarak hızla ilerlemektedir. LED modüllerin küçülmesi ve verimlerinin artması hem aydınlatma tasarımı hem de yeni ürün tasarımları için önemlidir. Bu sayede çok farklı projelere ve yeni tasarımlara şahitlik edeceğiz.
Kullandığnız ürünleri nasıl tedarik ediyorsunuz? çalışmaları belirlenmiş ve değerlendirilmiş, mimari grubun onayını almış bilgilerin geliştirilmesi • Aydınlatma hesaplarının yapılması • Revize dokümanların ve ön tasarım fikirlerinin, örnek çizimler ve görünüşlerle birlikte, sonraki aşamaya geçilebilmesi için mimari gruba onaya sunulması • Şematik konsept projenin alınan kararlar ve görüşler sonunda, onayları alındıktan sonra, kesin proje şekline dönüştürülmesi ve uygulama projesine baz oluşturmasının sağlanması. • Aydınlatma hesaplarının kontrol edilip, güç, açı vs gibi referans değerlerin kesinleştirilmesi • Mimari ekibe, detayların hazırlanması/ revize edilmesinde teknik destek verilmesi • Aydınlatma kontrol stratejisinin belirlenmesi • Elektrik grubunun projelendirme yapması için, armatürlerin teknik bilgilerinin hazırlanması
126
Yapı Malzeme Ekim 2016
c- Detay Proje • Şematik konsept projenin alınan kararlar ve görüşler sonunda, onayları alındıktan sonra, kesin proje şekline dönüştürülmesi ve uygulama projesine baz oluşturmasının sağlanması. • Aydınlatma hesaplarının kontrol edilip, güç, açı vs gibi referans değerlerin kesinleştirilmesi • Mimari ekibe, detayların hazırlanması/ revize edilmesinde teknik destek verilmesi • Aydınlatma kontrol stratejisinin belirlenmesi • Elektrik grubunun projelendirme yapması için, armatürlerin teknik bilgilerinin hazırlanması
d- Satın alma / İhale Dosyası LED sistemleri sektörde daha çok nerelerde tercih edilmekte? En önemli tercih sebebi enerji tasarrufu ve kullanım ömrünün uzun olması.
XAL, LTS, Intra Lighting, Flos, Ares, B. Lux, Moltoluce gibi aydınlatma sektöründe söz sahibi, kaliteli ürün üretmeyi kendine felsefe edinmiş Avrupa markaları ile çalışmaktayız.
Şirketinizin, yurt içi ve yurt dışı pazarlama organizasyonunu nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Yurt içi, KKTC ve özellikle Azerbaycan ve Kazakistan gibi Türki Cumhuriyetleri’nde projelendirme ve ürün tedariği konusunda çalışmalarımız devam etmektedir.
Son olarak eklemek istedikleriniz? Hayatımızın her safhasında olduğu gibi aydınlatma proje ve ürün tedariğinde en çok dikkat etmemiz gereken konu; Anlık düşünüp, yanlış çözümler yaparak ucuz/kalitesiz ürün kullanımları yerine, doğru çözümler yaparak hem maddi kayıplarımızı azaltmak hem de çevremize daha az zarar vermek şeklinde gerçekleşmelidir.
Metin Bayrak / Bosch Elektrikli El Aletleri Ülke Satış Direktörü
Güvenli, Yenilikçi, Teknolojik ve Güçlü
Bosch Elektrikli El Aletleri “Son dönemde akıllı telefonlar için geliştirdiğimiz uygulamalar çok dikkat çekici. Dijital ölçme aletlerimizi kullananlar yaptıkları bütün ölçümleri anında cep telefonlarına, bilgisayarlarına aktarabiliyorlar.”
Her zaman değer odaklı bir şirket olan Bosch, iş ortakları, yatırımcıları, çalı-
128
Yapı Malzeme Ekim 2016
şanları ve iletişimde kullandığı mesleki etik kuralları ile toplumdaki saygın yerini muhafaza etmeyi başaran ender şirketlerden. Dosya konumuz çerçevesinde Bosch Elektrikli El Aletleri Ülke Satış Direktörü Metin Bayrak ile sektördeki gelişmeleri ve El Aletleri hakkında konuştuk. Bosch’un toplum nezdindeki itibarının sırlarına da değinen Bayrak’a teşekkür ediyoruz.
Öncelikle şirketinizi kısaca tanıyabilir miyiz? Bosch Grubu, dünyanın önde gelen hizmet ve servis tedarikçilerinden biridir. Elektrikli El Aletleri iş kolunda elektrikli el aletleri, aksesuarları ve ölçme aletleri konusunda dünya lideri konumundadır. Geçen yıl 50 milyona yakın ürün satışı gerçekleştirerek önemli bir rekora imza attık. 2015 yılında 4,5 milyar avroya yükselen ciromuzla yüzde 10 gibi önem-
li oranda büyüme kaydettik. Bu cironun üçte biri, iki yıldan az bir süredir piyasada olan yenilikçi ürünler ve hizmetlerden sağlandı.
Yapı sektörüne sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetlerinizden biraz bahseder misiniz? Taşınabilir elektrikli el aletleri, tezgâh üstü elektrikli el aletleri, aksesuarlar, bahçe aletleri ve ölçme aletleri olmak üzere beş ayrı kategoride, hem profesyonel hem amatör kullanıcılara yönelik ürünlerimiz bulunuyor. Ürün gamımızda yaklaşık 5 bin çeşit ürün yer alıyor. Bosch marka ürünlerimiz kullanıcı gruplarına göre ikiye ayrılıyor: İlki mavi renkteki profesyonel ürünlerimiz, diğeri ise yeşil renkteki hafif hizmet ürünlerimiz. Ayrıca bünyemizdeki Sia, Dremel markaları ve bunların aksesuarlarını da pazara sunuyoruz.
Dosya Türkiye Elektrikli / Mekanik El Aletleri pazarını bir-iki cümleyle değerlendirsek, neler söylemek istersiniz? Elektrikli El Aletleri sektörü, ekonomik büyüme, inşaat sektörünün büyümesi ve sanayi büyümesiyle doğrudan bağlantılı olarak gelişmeye devam ediyor. Bu büyümede çeşitli korelasyonlar oluyor, bazen biri yüksek, bazen biri düşük… Genelde inşaat sektörü diğer sektörlere kıyasla daha fazla büyüyor ve ekonomimizin en önemli lokomotiflerinden. Bu durum da elektrikli el aletleri sektörünü olumlu biçimde etkiliyor. Ancak son dönemlerde daha çok sanayi ağırlıklı bir büyümeden söz edebiliriz. İmalat sanayi için geliştirdiğimiz çözümler ve akülü ürünlerdeki büyümemiz pazarın çok üzerinde… İnşaat sektörüne yönelik, direkt inşaatla alakalı beton segmenti yönünde ürünlerde ise daha stabil bir büyüme mevcut. Genel anlamda pazarla orantılı bir büyüme söz konusu diyebilirim.
En çok tercih edilen ürünleriniz hangileri? Bu tercihlerin sebepleri sizce nelerdir? Türkiye, Bosch’un faaliyet gösterdiği ülkeler arasında en yüksek elektrikli el aletleri pazar payına sahip olduğu ülke. Bu nedenle tüm ürün gruplarında tercih edilen markayız. Ama özellikle metal işleme segmentinde son yıllardaki ye-
niliklerimizle daha ön plana çıktığımızı söyleyebilirim. Son 5 yılda özellikle akülü ürünlerimiz ciddi bir tırmanış içinde. Kullanıcılarımız artık akülü ürünlere güveniyor ve esneklikleri sebebiyle tercih ediyorlar.
Piyasadaki ürünlerinizin uzun vadede varlığını sürdürebilmesi için ne gibi konulara önem veriyorsunuz? Bizim sektörümüzde ürünler 2 yılda bir yenilenir; yeni fonksiyon ve özelliklerle daha da güçlenir. Mühim olan marka güvenirliliğinin uzun vadede korunmasıdır. Bunun için en iyi ürünler, iş modellerini ve satış sonrası hizmetleri kullanıcılarımıza sunarız. Bizim Bosch olarak varlık sebebimiz, bizi motive eden de bu sürekli gelişim sürecidir.
Önümüzdeki günlerde piyasaya sunacağınız yeni ürünler olacak mı? Son dönemde odaklandığımız konular; kullanıcı odaklılık, dijitalizasyon ve bununla birlikte bağlanabilir teknolojiler olarak öne çıkıyor. Bosch olarak, sadece ürün veya aksesuarlarımız ile değil servislerimizle de fark yaratıyoruz. Örneğin; son dönemde akıllı telefonlar için geliştirdiğimiz uygulamalar çok dikkat çekici. Dijital ölçme aletlerimizi kullananlar yaptıkları bütün ölçümleri anında cep
telefonlarına, bilgisayarlarına aktarabiliyorlar. Anında bir grafiğin içine yerleştirebiliyorlar ve oradan gidip bilgisayarlarında kullanabiliyorlar. Önümüzdeki dönemde kullanıcılar, uygulamayı kullanarak aletlerini teker teker yapılandırmalarına olanak sağlayacak bir Bluetooth modülü entegre edebilecekler. İndirilen programla bir bayimizde, bir mağazada ürünü taratacaksınız ve anında ürününün tüm bilgileri cep telefonunuza gelecek. Gelecek teknolojimiz bu olacak. İş güvenliği de odaklandığımız konuların başlarında geliyor. Çünkü ‘kullanıcı odaklıyız’ diyoruz ve kullanıcının sıkıntı çektiği en önemli konulardan biri olan iş güvenliğini de dikkate alıyoruz. Örnek olarak, birden çok ürün grubumuzda geliştirdiğimiz titreşim sönümleme uygulamalarını gösterebiliriz.
Firma olarak sektördeki gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Değişen talepleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Tüm dünyada ve Türkiye’de bir dijital devrim yaşanıyor. Biz de buna ayak uydurmak için kendimizi dijital ortamda geliştiriyoruz. Hem internet sayfamızın güncel ve kullanışlı olmasını sağlıyoruz, hem de sosyal medya kanallarını çok etkin bir şekilde kullanıyoruz. Sektörümüzde en güçlü sosyal medya platformlarına sahibiz. Kullanıcının, dijital devrimle gücü arttı.
Yapı Malzeme Ekim 2016
129
Dosya
Eskiden karar verici olarak güçlüydü; şimdi her şeyi araştırıp, çok kısa bir sürede her şeyi analiz edip, çok daha iyi karar verecek pozisyona geldi. Ayrıca her türlü sıkıntısını, şikayetini dile getirecek bir konumda. Dolayısıyla biz sürekli kullanıcılarımıza kulak veriyor, ‘kullanıcı odaklı’ yaklaşımımızın gereği olarak onların görüş ve değerlendirmelerini dikkate alıyoruz. Bu sayede değişen ihtiyaç ve talepleri de anbean izleme fırsatı yakalıyoruz.
Şirketinizde satış ve pazarlama organizasyonu nasıl gerçekleştiriliyor? Türkiye’de sektörümüzde kendi organizasyonlarıyla satış ve pazarlama yapısını kurmuş birkaç markadan biriyiz. Pazarlama anlamında Bosch dışında geniş kapsamlı bir faaliyet içinde bulunan firma sayısı çok az. Bu kategoride gayet doymuş bir pazar olan Almanya’daki oturmuş yapımızı ve organizasyonumuzu gelişmekte olan Türkiye pazarında da uyguluyoruz. Yani sayılar değişebilir, çalışan sayısı değişebilir ama pazarın büyüklüğüne göre yapı tamamen aynıdır. Pazarlamaya verilen önem, ayrılan bütçe, onunla uğraşan kişi sayısı Türkiye’de benzersizdir. Pazarlamanın dijital ayağında ise internete verilen önem, internet bütçesi gibi konularda da Almanya’daki sistemin aynısı uygulanıyor. Rakiplerimize göre
130
Yapı Malzeme Ekim 2016
açık ara önde bulunuyoruz. Satış olarak baktığımızda ise belirli iş modelleri var. İş modelleri kapsamında direkt müşteriye hatta şantiyelere giden bir iş modeli var. Bir de diğer bütün markalar gibi bayi, yapı market gibi satıcılar vasıtasıyla kullanıcıya ulaşan modeller var. Pazardaki en iyi bayi ve yapı market ağına sahibiz. Türkiye’nin en güçlü bayilerinin Bosch ile çalıştığını söyleyebilirim.
Satış sonrası müşterilerinize ne gibi hizmetler sunuyorsunuz? Türkiye’nin en iyi bayileri, en iyi satış networkü bizde; kullanıcının aradığı her ürüne dokunduğu her noktada biz varız. Ancak burada asıl farkı yaratan konu, satış sonrası servistir. Bosch Profesyonel Servis Ağı ve Bosch Elektrikli El Aletleri Satış Sonrası Hizmet Bölümü, yüksek tecrübeli servis personeli, yedek parça ürün gamının genişliği ve parça bulunabilirliğinin yüksek olması sayesinde kullanıcıların tüm taleplerine anında ve yerinde cevap verebiliyor. Bosch servis ağını ‘tam teşekküllü bir hastane’ gibi düşünebilirsiniz. İhtiyaç duyulduğu anda kullanıcıların yardımına koşan ve kullanıcıların çalışma ortamına kadar teknik destek, kurulum ve arızalı ürünün bulunduğu yerden alınması gibi uygulama hizmetleri sunan bir hastane... Kurulum aşamasında karşılaşılan teknik
problemler de uzman ekipler tarafından yerinde müdahale edilerek giderilebiliyor. Çalışma şartlarına uygun ürüne karar veremeyen kullanıcılar ise Bosch uzman ekipleriyle birlikte yapılan pratik uygulamalar sayesinde kendilerine en uygun aleti seçebiliyorlar. Müşterilerimiz, Bosch yetkili servislerinden daima hızlı ve kesintisiz onarım ve yedek parça servisi alabiliyorlar. Servise bakım ya da herhangi bir nedenle gönderilen cihazlar, normal şartlarda 3-5 gün arasında en iyi durumda iade edilir. Mekanik ve elektrikli parçalarda kapsamlı fonksiyon ve güvenlik kontrolleri gerçekleştirilir. Her onarımdan sonra bir güvenlik kontrolü daha yapılır. Daima orijinal Bosch yedek parçaları kullanılır.
Ar-Ge çalışmalarınıza ne ölçüde bir kaynak ayırıyorsunuz? Bosch Grubu’nun sloganı ‘yaşam için teknoloji’dir. Buradan da anlaşılacağı üzere biz, teknolojiyi insan yaşamının odak noktasına koyuyoruz. İnsanların hayatını kolaylaştırmak, refah seviyesini ve yaşam güvenliğini artırmak için yeni teknolojiler geliştiriyor, Ar-Ge’ye yatırım yapıyoruz. Bu, şirketimizin yükselişindeki en önemli itici güçlerden biri. Şirketimiz her yıl cirosundan Ar-Ge yatırımları için önemli bir pay ayırıyor, yenilikçi ürün ve teknolojileri hayata geçiriyor.
Hilti’de “2 yıla kadar masraf yok” Çetinkol ile El Aletleri ve şirket özelinde konuştuk…
“Doğrudan kendi çalışanlarımızla satış yapıyoruz. Bu strateji başarımızı çok büyük ölçüde artırıyor. Çalışanlarımız müşterilerimiz ile bizzat ilgileniyor, ihtiyaçlarını dinliyor ve onlara gerçek ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyor.”
Global inşaat endüstrisine ileri teknoloji ürünü çözümler sunan Hilti; dünya genelinde 23 bin 385 çalışanıyla 120’den fazla ülkede faaliyet göstermekte… Dosya konumuz çerçevesinde bizler de Hilti Türkiye Pazarlama Direktörü Banu
132
Yapı Malzeme Ekim 2016
Öncelikle şirketinizi kısaca tanıyabilir miyiz? Bir dünya şirketi olan Hilti Corporation, 1941 yılında Martin Hilti tarafından Lihtenştayn Prensliği’nde küçük bir aile şirketi olarak kuruldu. 160 kilometrekarelik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan ve İsviçre ile Avusturya arasında yer alan yaklaşık 35 bin nüfuslu bir prenslikten doğan Hilti Corporation, bugün global inşaat endüstrisine ileri teknoloji ürünlerle çözümler sunuyor. Hilti’nin Avrupa, Güney Amerika ve Uzak Asya’da üretim tesisleri bulunmakta. Hilti, Türkiye pazarına ise ilk kez 1982 yılında girerek Türkiye’de 1997 yılına kadar distribütörlük olarak temsil edildi. 1997 yılından bu yana da yüzde 100 yabancı sermayeli bir firma olarak faaliyet gösteriyor. 2011 yılından bu yana ise Hilti Türkiye; Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Moğolistan, Kırgızistan, Ermenistan, Gürcistan, Tacikistan, Moldo-
va ve Kuzey Irak olmak üzere 10 ülkenin bağlı olduğu bölgesel bir üs konumunda. Merkez ofisi İstanbul Ataşehir’de bulunan firmamız; İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa ve Adana Bölge Müdürlükleri’nde görev yapan 250’ye yakın çalışanı ile faaliyetlerini sürdürüyor.
Yapı sektörüne sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetlerinizden biraz bahseder misiniz? Firmamızın genel olarak kaba inşaat, ince işler, mekanik, elektrik, mühendislik yapıları, enerji ve endüstri, çelik ve metal işkolları için ürünleri bulunuyor. Ağırlıklı olarak inşaat sektörüne hizmet veren Hilti’nin ürün gamı içinde yaklaşık 10 bin ürün yer alıyor. Ürünlerimizi; akülü sistemler, direkt tespit sistemleri, delici-kırıcılar, dübel sistemleri, elmaslı delme-kesme sistemleri, barutlu ve gazlı çivi çakma sistemleri, kesme ve taşlama sistemleri ve lazerli ölçme sistemleri ile yapılarda yangın güvenliği amacıyla kullanılan pasif yangın durdurucu ürünler olarak sıralayabiliriz.
Dosya Piyasadaki ürünlerinizin uzun vadede varlığını sürdürebilmesi için ne gibi konulara önem veriyorsunuz? Hilti’nin her şeyden önce bir marka sözü bulunuyor. “Hilti. Üstün Performans. Üstün Dayanıklılık.” Marka sözümüzün tüm ürünlerimize yansımasını da görüyoruz. “Üstün Performans” ile el aletleri, delici ve kırıcılar, çivi çakma sistemleri ve diğer bütün sınıflarda en yakın rakibimizden daha performanslı olduğumuzun garantisini veriyoruz. Örneğin, eğer delim yapıyorsak daha hızlı deliyoruz, kırım yapıyorsak daha çabuk kırıyoruz. “Üstün Dayanıklılık” sözümüzde de en yakın rakibimizin ürünlerinden en az yüzde 50 daha uzun ömürlü olduğumuzu vurguluyoruz. Mesela, rakip ürünün ömrü 3 sene ise Hilti ürünlerinde bu süre en az 4 buçuk senedir. Bu iki taahhüdümüzde de oldukça iddialıyız.
Önümüzdeki günlerde piyasaya sunacağınız yeni ürünler olacak mı? Türkiye’de 2016 yılını 30 yeni ürünün lansmanını yaparak kapatmayı hedefliyoruz. Hilti olarak Temmuz ayı itibariyle betona ve çeliğe çivi çakabilen ve sadece batarya ile çalışan dünyanın ilk Çivi Çakma Makinası Hilti BX 3-IF ürününü sektörle buluşturuyoruz. İlklerinin yanı
sıra Red Dot 2016 ve iF Product Design 2016 ödüllerine de layık görülen Hilti BX 3-IF Akülü Çivi Çakma Makinası, dolu tuğla, beton ve çelikte güvenilir, sürekli olarak yüksek performansta ve yüksek tespit kalitesinde kullanım sağlıyor. Nisan ayı itibariyle piyasaya sunduğumuz Hilti TE 3 isimli yeni bir delici kırıcı ürünümüz var. İnşaat profesyonellerinden tesisatçılara, mobilya ustalarından son kullanıcılara kadar delim ve kırım yapması gereken herkesin rahatlıkla kullanabileceği yeni Hilti TE 3 Delici Kırıcı ürünümüz, hem darbeli ve darbesiz delim hem de kırım yapabiliyor. Hilti TE 3, kendi sınıfındaki ürünlerden yaklaşık yüzde 20 daha hızlı performans ve daha uzun süre dayanıklılık göstermesiyle de farkını ortaya koyuyor. Ayrıca 2016 yılı başında iki yeni direkt tespit ürünümüz olan Hilti X-BT-MF Kompozit Saplama ve Hilti X-BT-ER Elektrik Bağlantı Elemanı ürünlerimizi de piyasayla buluşturduk. Hilti X-BT-MF Kompozit Saplama ürünümüz ile kablo merdivenlerinin kanallar veya bastırmalı uzatma kılavuz klipsleri yardımıyla tespiti uygulamasına imkan tanırken, Hilti X-BT-ER Elektrik Bağlantı Elemanı ürünümüzle de makine topraklama, boru flanşının topraklanması ve koruyucu topraklama uygulamalarını bir arada sunuyoruz. İnşaat ve el aletleri sektörüne sunduğu
Banu Çetinkol / Hilti Türkiye Pazarlama Direktörü
Yapı Malzeme Ekim 2016
133
ürünlerle çalışmayı daha kolay ve güvenli hale getirmeyi hedefleyen Hilti olarak, Tavan Askı Sistemleri ürün gamına da yeni bir ürün ekledik. Tavana baş üstü sabitlemeleri yapmak için Hilti X-PT 2 Uzatma Aparatı’nı piyasaya sunduk ve bu yeni ürünümüzle merdiven veya iskeleye gerek kalmadan zeminde rahat, pratik ve güvenli bir çalışma vadediyoruz. Hilti olarak, yangına “dur” diyen teknolojilerimizle de farklılaşıyoruz. Yine bu yıl iki yeni yangın durdurucu aktörü sektör profesyonelleriyle buluşturduk. Yeni Hilti CFS-D 1” Yangın Durdurucu Kablo Macunu ürünümüz ile tekli ve çoklu kablo geçişlerinde hızlı, basit ve güçlü bir kullanım vadediyoruz. Yeni Hilti CFS-CC Yangın Durdurucu Kablo Kelepçesi ürünümüzle de maksimum 100 milimetre çapındaki deliklere uygun hızlı ve kullanımı kolay bir yangın çözümü sunuyoruz.
134
Yapı Malzeme Ekim 2016
Ar&Ge çalışmalarınıza ne ölçüde bir kaynak ayırıyorsunuz? Hilti Corporation olarak 2015 yılında ArGe harcamalarımız yüzde 8,1 artışla 240 milyon İsviçre Frangı’na (CHF) (yaklaşık 702,67 milyon TL) ulaştı. Kullanıcı sağlık ve güvenliğini korumak için durmaksızın yeni teknolojiler geliştirmeye devam eden bir marka olarak Ar-Ge yatırımlarımızı her yıl yaklaşık yüzde 5 oranında artırmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar ekstra güvenlik ve kullanıcının daha uzun süre konforlu bir şekilde çalışmasını sağlayan birçok patentli sistem geliştirdik. Bu sistemlerin içinde; delici ucun sıkışması halinde anında gücü kesen Aktif Tork Kontrol (ATC), kullanıcının daha sağlıklı ve uzun süreli çalışmasına olanak sağlayan Aktif Titreşim Azaltma (AVR), direkt ve etkili bir şekilde tozu yok eden güçlü Toz Toplama Sistemi (DRS) de yer alıyor.
Şirketinizde satış ve pazarlama organizasyonu nasıl gerçekleştiriliyor? Hilti olarak pazarda farklılaştığımız noktalardan biri de satış modelimiz. Bayiler aracılığı ile değil, doğrudan kendi çalışanlarımızla satış yapıyoruz. Bu strateji başarımızı çok büyük ölçüde artırıyor. Çalışanlarımız müşterilerimiz ile bizzat ilgileniyor, ihtiyaçlarını dinliyor ve bu alanda uzman oldukları için onlara gerçek ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyor. Dünyadaki Hilti çalışanlarının üçte ikisi, satış organizasyonlarında ve mühendislik alanlarında doğrudan müşteri için çalışıyor. Hilti, geliştirdiği teknoloji ve ürünlerdeki başarısını, dünya çapında her gün gerçekleştirdiği yaklaşık 200 bin müşteri ziyaretine borçlu. Müşterilerimizden aldığımız geri bildirimler onların ihtiyaçlarına
Dosya göre yeni teknolojiler geliştirmemizi de sağlıyor.
Satış sonrası müşterilerinize ne gibi hizmetler sunuyorsunuz? Hilti olarak satış sonrası hizmete de çok önem veriyoruz. Eşsiz bir servis hizmeti sağlıyoruz. Servis hizmetini de tek elden yürütüyoruz. Makinelerimizde “2 yıla kadar masraf yok” uygulamamız bulunuyor. Satın alındıktan sonraki 2 yıl içerisinde makine bir sorun çıkarırsa, bakım veya değişim hizmetlerini ücretsiz olarak biz karşılıyoruz. Ayrıca şantiyelerde ürünlerimizin kullanımı ile ilgili olarak eğitimler de veriyoruz.
Firmanızın piyasadaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hilti Türkiye olarak pazarın lider firmalarından biriyiz. Kalite, güvenlik, inovasyon ve müşterilerimizin çözüm ortağı olmak stratejimizin temelini oluşturuyor. Hilti’yi tüm bu yönleri ile ürün, hizmet, insan kaynakları gibi her alanda farklılaşan bir marka olarak konumlandırıyoruz. Kaba inşaat, ince işler, mekanik, elektrik, enerji ve endüstri sektöründe çalışan profesyonellere yönelik ürün ve hizmetler sunan Hilti Türkiye olarak, göstermiş olduğumuz gelişimle 2011 yılından bu yana 10 ülkenin bağlı olduğu bölgesel üs konumundayız.
Son olarak eklemek istedikleriniz? Hilti Türkiye olarak 2016 yılının ikinci çeyreğinde İzmir, Malatya ve Konya’da üç yeni mağaza açtık. Böylelikle ‘Hilti Center’ adını verdiğimiz mağazalarımızın sayısını Türkiye genelinde dokuza çıkardık. Hedefimiz 2016’da mağaza sayımızı ikiye katlayarak yılsonunda 12 mağazaya ulaşmak. Hilti Center’lar bizim için çok kıymetli. Müşterilerimiz mağazalarımıza gelip ürünlerimizi deneyimleyebiliyor, görüş ve önerilerini ekibimiz ile paylaşabiliyor, sorularını rahatlıkla sorup bilgilenebiliyorlar. Müşterileri ile sürekli olarak birebir ilişkide bulunan, doğrudan satış modeli ile çalışan çözüm odaklı bir marka olan Hilti için mağazalar çok büyük önem arz ediyor.
Yapı Malzeme Ekim 2016
135
“Ar-ge ve tasarım çalışmaları odak noktamız” “Ürünün kalitesi kadar servis hizmeti de önemli. Bu hizmeti sağlayabilmek adına Türkiye’de, 21 noktada servis noktası oluşturduk. Hedefimiz, müşteri beklentisi doğrultusunda bu sayıyı artırmak.”
Sektöründe dünyanın en önemlileri arasında gösterilen ve endüstriyel tesislerinde yıllık 100 milyon adet anahtar ve priz üretim kapasitesi ile faaliyet gösteren
138
Yapı Malzeme Ekim 2016
Viko; Arge, inovasyon, tasarım ve yeni yatırım çalışmalarını hızla sürdürmekte. Viko by Panasonic Pazarlama Direktörü Aysel Özaltınok’a sektöre ve şirkete dair merak ettiklerimizi sorduk. Keyifli okumalar…
rini tercih etmemizin nedeni, sektörümüze yakın olması ve müşteri grubumuzun da bu ürünü kullanabilecek olmasıydı. El aletleri sektörüne 1979 yılında giren Panasonic, bu alanda yaklaşık 36 yıllık bir deneyime sahip durumda.
Öncelikle şirketinizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Yapı Sektörüne sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetlerinizden biraz bahseder misiniz?
VİKO, Panasonic ile 2013 yılı sonlarında stratejik ortaklık sürecine girmişti ve 2014 yılının Mart ayında Panasonic’in bünyesine katıldı. Bu süreçten sonra pazar beklentileri ve müşteri ihtiyaçları doğrultusunda Panasonic ürünleri arasında, Türkiye pazarına getirilmesi en uygun ürünlerden birinin profesyonel el aletleri olduğunu gördük. Panasonic, 1900’lü yılların başında VİKO gibi elektrik tesisat malzemeleriyle üretime başlamış bir firma. Nitekim şu anda elektrik anahtar priz pazarında dünya ikincisi... El aletle-
Panasonic, akülü el aletlerinde geniş bir ürün gamına sahip. Vidalama, matkap vidalama, somun sıkma, kırıcı, delici ve testere gibi farklı ürünler var. Bu ürünlerin hepsini VİKO satış kanalı üzerinden Türkiye pazarına sunuyoruz. Ürünlerimizin en önemli özelliklerinden biri, ihtiyaca göre batarya alternatiflerinin değişebiliyor olması. 1,5 amperden 4,2 amper saate kadar değişen farklı kapasitelerde bataryalarımız var. Motor güç değerlerimiz de genel olarak ürün gamımıza baktı-
Dosya ğımızda 3,6 volttan 28,8 volta kadar değişebiliyor. Bu sayede biz farklı kullanıcı ihtiyaçlarına yanıt vermiş oluyoruz. Mesela mobilya ustasının ihtiyaç duyduğu ürünle, duvarda delme işi yapacak olan ustanın ihtiyaç duyduğu ürün aynı değil. Bu iki farklı işlemde uygulanacak ürünün performansında farklılık var. Biz de müşteri ihtiyaçlarına doğru cevap verebilmek için ürün yelpazesini geniş tutuyoruz. Kablosuz el aletlerinde, ağırlıklı olarak matkap vidalama ürünleri tercih ediliyor. Bu çözümler bizde zaten bulunuyor. Mevcut ürün gamımızla elektrik, inşaat ve mobilya gibi farklı sektörlere çözümler sunuyoruz.
Türkiye Elektrikli / Mekanik El Aletleri pazarını bir iki cümleyle değerlendirsek, neler söylemek istersiniz? Elektrikli ve mekanik el aletleri pazarı, günümüz ekonomisinde oldukça önemli bir yere sahip. Yapı ve üretim sektöründe artık vazgeçilmez malzemeler olan bu ürünler, iş gücü ve süre bakımından avantaj sağladıkları için değerlerini kaybetmeyecek olduğunu ispatlamış durumda. Yapı ve üretim sektörünün hacminin artmasına bağlı olarak, bu sektör her geçen gün yerini daha da sağlamlaştırıyor. Ayrıca her geçen gün yenilenen motor teknolojileri ve akü üniteleriyle verim artarken, şarjlı grup olarak adlandırdığımız akülü el aletleri de pazarda kendini göstermeye başladı.
En çok tercih edilen ürünleriniz hangileri? Bu tercihlerin sebepleri sizce nelerdir? Günümüzde kullanıcıların tercihi daha çok kablosuz akülü ürünlere kaydı. Bunun nedeni elektriğin her yerde bulunmaması ve akülü ürünlerin kullanımda daha fazla özgürlük ve esneklik sağlaması. Ayrıca müşterilerin el aletlerinden beklediği performans, pilin dayanıklılığı ve ömrü gibi birtakım özellikler var. Panasonic Profesyonel El Aletleri’nin bu beklentileri karşıladığını görmekteyiz. Özellikle de uzun çalışma süresi, üstün performans ya da ürünün dayanıklılığı, müşterilerimiz tarafından geri verilen bildirimlerde belirtilen konular. Panasonic, özellikle pil konusunda kendini sürekli geliştiriyor. Pilin teknolojisi ve özelliği kablosuz ürünlerde çok önemli; çünkü pilin ömrü ve performansı ne kadar iyi ise sahada o kadar iyi sonuç alıyorsunuz. Bu yüzden ürünlerimizi, test ederek geliştirmeye devam ediyoruz. El aletlerinin ergonomisi sahada çok önemli… Çünkü ürünü, saatlerce elinizde taşımanız ve kullanmanız gerekiyor. Örneğin çalışma süresini ve verimliliği artırmak için ürünün el yapısına uygun olması ve elin çalışma esnasında kavrama yerlerine teması oldukça önemli. Panasonic Profesyonel El Aletleri
Aysel Özaltınok / Viko by Panasonic Pazarlama Direktörü
ürünlerinin T şeklinde bir tasarımı var. Bu dizayn ilk defa Panasonic tarafından Japonya’da geliştirildi. Bu tasarım nedeniyle ürünün ağırlık merkezi uygun bir noktaya geliyor. Böylelikle kullanıcı, ürünü kullanırken çok fazla ağırlık hissetmiyor. Ayrıca ürünlerimiz suya ve toza karşı oldukça dayanıklı. Su ve toza karşı üstün dayanıklılığın yanında ürünün sahip olduğu sensörler sayesinde ürün çalışma esnasında da kendini koruma altında tutuyor. Örneğin lityum iyon pillerin hiçbir zaman tamamen boşalmaması gerek. Pil tamamen boşaldığında ürünün ömrüne zarar veriyor. Bunu engellemek için ürünün içinde sensör bulunuyor. Batarya belirlenen minimum seviyeye geldiğinde, batarya ile ürün ilişkisi kesiliyor. Böylelikle pilin ömrünün uzamasına katkı sağlanıyor. Öte yandan çok aşırı kullanıldığında pil zaman zaman ısınabiliyor. Bu ısı, ürüne zarar verebiliyor. Bir diğer özellik ise pilde yer alan sensörün, aşırı ısınma durumunda pilin çalışmasını durdurarak ürünün zarar görmesini engellemesi... Dolayısıyla Panasonic, bu tip teknolojilerle ürünlerin daha uzun ömürlü olma-
sını sağlıyor. Kullanım alanına göre, her ürünün farklı teknik özelliği bulunuyor. Bu teknik özelliklere, kataloglarımızda değiniyoruz.
Piyasadaki ürünlerinizin uzun vadede varlığını sürdürebilmesi için ne gibi konulara önem veriyorsunuz? Panasonic olarak öncelikli hedefimiz, akülü el aletleri ile iş gücünü ve süreyi azaltarak, yüksek verimli bir çalışma sağlayacak ürünlerle müşterilerimize hizmet vermek. Bilindiği üzere günümüz şartlarında “zaman” en önemli rekabet konularından biri. Çalışanlar için hem tüketilen iş gücünü azaltan hem de süre olarak pratik çözümler sunan ürünler tercih sebebi olmaya başladı. Panasonic el aletleri, akülü grubu ürünleri ile kablosuz olarak yüksek verim sunuyor. Çalışma alanlarında herhangi bir elektrik kablosuna bağlı olmadan çalışma kolaylığı sağlıyor. Üstün Japon teknolojisine sahip motor yapıları ve batarya üniteleri sayesinde çalışma sürelerinde kullanıcılara ayrıcalıklar vadediyor. Yapı Malzeme Ekim 2016
139
Dosya Satış sonrası müşterilerinize ne gibi hizmetler sunuyorsunuz? Panasonic Profesyonel El Aletleri, pazara performansı ve kanıtlanmış batarya yapısıyla üstün özelliklere sahip ürünler sunuyor. El aletlerinin, tozlu ya da nemli ortamlarda çalışması gerekebiliyor. Bu ortamda çalışabilecek dayanıklı ürünlere sahibiz. Ürünün kalitesi kadar servis hizmeti de önemli. Bu hizmeti sağlayabilmek adına Türkiye’de, 21 noktada servis noktası oluşturduk. Hedefimiz, müşteri beklentisi doğrultusunda bu sayıyı artırmak. İşinde uzman olan servisleri seçerek anlaşmalar gerçekleştirdik. Ayrıca garanti süresi iki yıl olan ürünlerimizin, bu süresini bir yıl daha uzatabiliyoruz. Müşterilerimiz, web sitemize girerek satın aldıkları ürünün garanti süresini bir yıl daha uzatabiliyor. Bu yıl 13’ten fazla ilde, ürünlerimizi tanıttığımız ve kullanıcılara tecrübe ettirdiğimiz farklı seminerler düzenledik. Bu seminerlere 2 binden fazla kişi katıldı. Önümüzdeki yıl bu seminerlere devam edeceğiz. Çünkü kullanıcılara kablosuz el aletlerinin önemini anlatmak ve Panasonic ürünlerini kullanıcılarla tanıştırmak bizim için önemli. Panasonic El Aletleri’ni deneyen kullanıcılar, üründeki farkı anladıklarına ve markamızı kullanmaya karar verdiklerine yönelik düşüncelerini bizimle paylaşıyor.
Ar-Ge çalışmalarınıza ne ölçüde bir kaynak ayırıyorsunuz?
Önümüzdeki günlerde piyasaya sunacağınız yeni ürünler olacak mı? Elektrikli / mekanik el aletleri pazarında Panasonic olarak bizim odaklandığımız Pazar, akülü el aletleri grubundan oluşuyor. Mevcut ürün gamımızla bir yılı geride bıraktık. Yeni ürün olarak önümüzdeki süreçte dahil etmeyi düşündüğümüz ürünler, yine akülü ürün grubundan olacak. Daha verimli ve üstün performans sunan ürünler oluşturma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu bağlamda önümüzdeki süreçte batarya kapasitesi artmış ürünlerle pazardaki payımızı artırmayı hedefliyoruz.
140
Yapı Malzeme Ekim 2016
Firma olarak sektördeki gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Değişen talepleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yalnızca Türkiye’de değil dünya inşaat sektöründe birtakım değişimler yaşanıyor. Panasonic bu tür değişiklikleri izleyerek, yeni bir ürünün pazara sunulması gerektiğini ya da üründe yapılması gereken bir yenilik olup olmadığını araştırıyor. Bu araştırmaya göre de yenilikler geliştiriyor. Değişen standartlar ya da gelişen malzemeler doğrultusunda da gerektiği zamanda yeni ürünleri pazara sunuyoruz.
VİKO, kurulduğu günden bu yana Ar-Ge ve tasarım çalışmalarını odak noktası olarak görmüş ve bu alana ayrı bir önem vermiştir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da onaylı olan Ar-Ge merkezimiz ile yetenekli insan kaynağımız, her ülke insanı için ayrı düşünüp üreten hız ve donanıma sahiptir. VİKO’nun ürün çeşitliliğini inovasyon ve kalite ile buluşturabilmedeki bu hızı, global tercihlere cevap verebilme yeteneği olarak önemli bir avantaja dönüşmekte ve yeni ürün sunma dinamiklerimizi olumlu etkilemektedir. Yaklaşık 70 çalışanımızın hizmet verdiği Ar-Ge merkezimiz için ayırdığımız bütçenin ciromuzdaki payı %3,4 civarındadır ve bu oran Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir. Patent sayısı bakımından da 27 başvuru ile 19. sırada yer aldığımız düşünüldüğünde ülkemizde oldukça iyi bir noktada olduğumuzu belirtmeliyim. VİKO Ar-Ge Merkezi, inovasyon boyutları yüksek, TÜBİTAK destekli TEYDEP projeleri ve üniversite-sanayi iş birliği kapsamında San-Tez projeleri gerçekleştirmeye devam etmektedir. Panasonic grubuna dahil olduktan sonra Ar-Ge merkezimiz, Panasonic Ar-Ge takımları ile pek çok farklı proje üzerinde çalışmaya başlamıştır. Bunların arasında özellikle geleceğin akıllı şehirlerinin alt yapısını oluşturacak olan akıllı şebekelerin temel taşı niteliğindeki “Akıllı Sayaçlar ve PLC Teknolojili Uzaktan Okuma Sistemleri”ni örnek verebiliriz. Bu projenin hayata geçmesi, ülkemiz için hayati önem taşıyan enerjinin verimli kullanımı ve yönetilmesi, kayıp ve kaçakların izlenmesi gibi pek çok konuda önemli katkı sağlayacaktır.
Sektörün YALITIM İzocam
ISITMA & SOĞUTMA SİSTEMLERİ Buderus
PENCERE Egepen Deceuninck
BOYA Permolit Boya
’ leri ALÇI SİSTEMLERİ Rigips
YAPI KİMYASALLARI Kalekim
ASANSÖR Kleemann
ARMATÜR Ideal Standard
Ürün
Buderus’tan bütçenize ve çevreye dost kombiler Buderus öncü teknolojisi ve gelecekten ilham alan yenilikçi ürün yelpazesiyle ‘sıcak bir kış’ın müjdesini şimdiden veriyor.
Avrupa’nın önde gelen termoteknoloji markası Buderus, önümüzdeki kış için kombisini yenilemek isteyenlere son teknoloji ürünü yoğuşmalı kombilerini öneriyor. Isıtma sektöründe, konvansiyonel kombilerin yerini alan yoğuşmalı kombilerin pazar payı her geçen yıl artıyor. Yoğuşmalı kombiler, ısıtma yaparken bacadaki buharın yoğuşmasını sağlayarak, elde ettiği enerjiyi ısıtma sistemine aktarıyor. Böylece klasik ısıtma cihazlarına göre iklim, işletme ve bina şartlarına
bağlı olarak önemli oranda tasarruf sağlanıyor. Buderus yoğuşmalı kombilerde bulunan tam modülasyonlu fan, mekânın ısı ihtiyacına göre hızını otomatik olarak artırıyor ya da azaltıyor. Bu sayede yanma verimi ile birlikte cihaz verimi de artıyor. Böylece Buderus, kullanıcılarına daha düşük faturalarla daha iyi ısınma fırsatı sunuyor. Yüksek enerji verimliliğine sahip ürünler geliştiren Buderus’un kombileri, atmosfere daha az karbondioksit salımı yaptığı için ‘çevre dostu’ olarak tanımlanıyor. Hem konfor hem ekonomi için; Buderus yoğuşmalı kombileri tercih edin… Yeni teknolojiye sahip cihazlar sayesinde yakıt tüketiminin azaldığını vurgulayan Buderus yetkilileri, “Hem konfor hem ekonomi için; Buderus yoğuşmalı kombileri tercih edin…” diyor. Yetkililer, eskiyen kombilerin yeni yoğuşmalı kombilerle değiştirilmesinin güvenlik açısından önemli olduğuna ve servis masraflarının en aza indirilmesi nedeniyle de ciddi kazanımlar sağladığına dikkat çekiyor.
Ideal Standard’dan zamana meydan okuyan bir tasarım “Connect Air” Dünya markası Ideal Standard’ın modern görünümüyle dikkat çeken serisi Connect Air, net çizgileri ve hafiflik hissi veren görünümüyle banyolardaki tasarım anlayışına yeni bir boyut getiriyor. Ideal Standard’ın ünlü tasarımcılarından Robin Levien tarafından tasarlanan Connect Air, modern görünümünün yanı sıra zamana meydan okuyan tasarımıyla da banyolarında hem estetik hem de yenilikten vazgeçmek isteyenlerin ilk tercihi olmaya aday.
Aquablade teknolojisiyle banyolarda kusursuz hijyen Connect Air serisinde yer alan asma klozet devrim niteliğindeki aquablade yıkama teknolojisine sahip. Connect Air Aquablade Asma Klozet, üstün tasarımı ve su sıçratmayan özelliği ile diğer kanalsız klozetlerden çok daha gelişmiş yeni bir teknoloji ile banyolarda üstün performans sergiliyor. Aquablade ile su tıpkı bir şelale gibi tüm hazneye eşit dağılarak, klozetin arka, ön ve yan olmak üzere tüm bölgelerine ulaşıyor ve %100 temizlik ve hijyen sağlıyor. Bunun yanı sıra yavaş kapanan klozet kapağı ile de güvenli bir kullanım sağlıyor.
Her banyoya uyan çözümler bu seride! Kullanıcıların beklentileri ve kullanım alanları düşünülerek tasarlanan Connect Air, 60 cm ve 40 cm boyutlarındaki tezgah üstü lavabo seçenekleriyle farklı ebatlardaki tezgahlara uygulanarak her banyoya uyum sağlayacak bütünsel çözümler sunuyor.
144
Yapı Malzeme Ekim 2016
Ürün
Egepen Deceuninck soğuk ve sert havalara meydan okuyor Yaz mevsiminin sona ermesi ve soğuk havaların başlamasıyla birlikte PVC bakımları da gerçekleştiriliyor. Egepen Deceuninck, ısı ve ses yalıtımında üst düzey performans vadederek, kullanıcıların rahat bir kış geçirmesini sağlıyor. sağlarken, rüzgar yükünün fazla olduğu bölgelerdeki hesaplamalara göre üretildiğinden dolayı fırtına gibi kış mevsiminde görülen doğa olaylarına karşı da koruma sağlıyor.
Bahçelerde yaz keyfi Yaz ayları sona erdi. Sonbaharla birlikte havaların soğuması, kışa doğruda iyice sertleşmesi bekleniyor. Eylül’le birlikte kışa hazırlıklar da başladı. Pencere ve kapıların dayanıklılığı, kışın sorun yaşanmaması için gözden geçiriliyor. Peki, eviniz soğuk havalara hazır mı? Türkiye’nin öncü PVC pencere ve kapı üreticisi Egepen Deceuninck’in ürettiği PVC kapı ve pencere sistemleri, kullanıcılarına kış mevsimini rahatça geçirmelerini vadediyor. Egepen Deceuninck’in ürünleri, ısı yalıtımında gösterdiği performansla kullanıcıların ödediği yakıt parasında tasarruf
Sacların statik yönden yüksek mukavemete sahip olması, sadece daha dayanıklı pencere ve kapı imkanı tanımıyor, aynı zamanda daha fazla görüş alanı da sağlıyor. Aynı zamanda kış mevsiminde yaşanan terleme ve ısınma gibi durumları da kullanıcılara yaşatmıyor. Egepen Deceuninck, sert mevsimlerde daha kalın cam kullanmak isteyen kullanıcılara da bu imkanı tanıyor. PVC Pencere ve kapılarda 24, 30, 36 ve 44 milimetre cam kalınlığı uygulamaları Egepen Deceuninck ürünlerinde mümkün. Egepen Deceuninck, sadece evin içerisinde değil, bahçesi olan alanlarda da kullanıcılara rahatlık sağlıyor.
Kalekim’den ıslak mekanlar için mükemmel su yalıtımı:
‘İzolatex Plus’ Yapı kimyasalları sektörünün öncü firması Kalekim, yapılarda en fazla suya maruz kalan alanlar için geliştirdiği ‘İzolatex Plus’ ile ideal bir su yalıtımı sağlıyor.
Kalekim, yüksek tutunma gücüne sahip ekstra esnek su yalıtım ve beton koruma harcı ‘İzolatex Plus’ ile havuz, su deposu, teras, balkon ve banyo gibi ıslak mekanlarda mükemmel çözümler sunuyor. Ekstra elastik, tuzlara karşı etkin bir engel oluşturan, çimento esaslı toz bileşen ve emülsiyon polimer esaslı sıvı bileşenden oluşan İzolatex Plus, yüksek performansıyla su yalıtımı problemlerine son veriyor.
Su depoları için güvenilir çözüm İçme suyu depolarında da kullanıma uygun olan İzolatex Plus, klor iyonlarına karşı yüksek dirence sahip olduğu gibi, betonda karbonatlaşmayı da engelliyor. Donma ve çözünmeye karşı dayanıklı yapısıyla öne çıkan İzolatex Plus, kalsiyum ve sodyum klorür gibi buz eritici tuzlara, deniz suyuna ve karbondioksit gazına karşı betonu koruyor.
Sağlıklı ve güvenli yaşam alanları Kalekim geliştirdiği su yalıtımı çözümleri ile ayrıca, yapılara zarar veren, yapıların güvenliğini ve konforunu olumsuz etkileyen su ve nem unsurlarının önüne geçerek sağlıklı yaşam alanları sağlıyor. Su yalıtımı sayesinde taşıyıcı sistemleri korunan binalar, depreme dayanıklı hale geliyor.
146
Yapı Malzeme Ekim 2016
Ürün
Kleemann’dan panoramik asansör modelleri Çoğumuz asansör yolculuklarının sıkıcı olduğunu düşünürüz. İneceğimiz kata gelmek için saniyeleri sayarız. İşte asansör dünyasının dünyaca ünlü ismi Kleemann, şimdi bu duruma son veriyor. Lider marka, önceden asansör planlaması yapılmış olsun ya da olmasın, tüm binalara çözüm getiren MaisonLift asansör sisteminin panoramik camdan üretilen modelleri ile asansör yolculuğunu çok daha ferah ve keyifli hale getiriyor. Hidrolik asansör ekipmanları üretmek üzere, yüksek kalite ve güven felsefesiyle 1983 yılından beri faaliyetlerini sürdüren Kleemann, MaisonLift ile asansör sistemlerine birçok yenilik getiriyor. Otel, villa, alışveriş merkezi vb. bütün binalara özel çözümler sunan MaisonLift, yolcuların manzarayı görebilmelerini sağlayan panoramik tasarımlarıyla fark yaratıyor. Kabinin cam ile çerçevelenmiş olması nedeniyle insanlar kapalı bir kabin yerine panoramik asansörleri tercih ediyor. MaisonLift, sağladığı faydaların yanı sıra tasarımı ile uygulandığı yaşam alanlarına modern bir görünüm de kazandırıyor. Alüminyum kuyu konstrüksiyonu farklı renklere boyanabilen ve çevresine uyum sağlayabilen MaisonLift, 5+5 lamine cam seçeneği ile de göz zevkine farklı bir boyut katıyor. İstenirse tüm kabin panoramik camdan imal edilebiliyor. MaisonLift, şıklığını ise estetik kapı ve butonyerler ile tamamlıyor. Kat kapıları ise yarı otomatik ve tam otomatik olarak camlı ya da büyük camlı olabiliyor. MaisonLift’in panoramik modelleri, binaların içine ya da dışına kolaylıkla uygulanabiliyor. Sessiz çalışma, düşük enerji harcaması, basit ve kolay montaj, çok çeşitli kabin tasarımı seçenekleri, 2-6 kişi (180-450 kg) taşıma kapasitesi gibi özelliklere sahip olan MaisonLift, engelli ve yaşlıların kullanımına da uygun olarak üretiliyor.
İzocam, Odek Plywood’u bünyesine kattı
Yalıtım sektörünün öncüsü İzocam, Odek Plywood’u ürün gamına dahil etti. Yüksek dayanıklılığa sahip ahşap panel Plywood, inşaatlarda beton kalıbı, döşeme, kolon ve kirişlerde, ara bölme ve duvar panelinde, çatı kaplamada, vagon ve tır dorselerinin zemin döşemelerinde, gemi sektöründe, tribün ve sahne işlerinde, ahşap kutu yapımında, mobilyalarda, oyun parkı ekipmanlarında etkin olarak çözüm sunuyor. Plywood ahşap panel levhaları kolay kullanımı, çevre dostu özelliği ve İzocam güvencesi ile piyasaya sunuluyor.
148
Yapı Malzeme Ekim 2016
Ürün
Permolit Boya binalara nefes oluyor! Boya sektörünün köklü firmalarından Akçalı Boya, çatısı altıdaki markalardan biri olan Permolit Boya’nın, Permosil Silikonlu Dış Cephe Boyası ürünü, zorlu iklim şartlarına uzun yıllar dayanırken, hava geçirgenlik özelliğiyle binaların nefes almasını sağlıyor.
Boya sektörünün köklü firmalarından Akçalı Boya’nın çatısı altındaki markalardan olan Permolit Boya, Permosil Silikonlu
Dış Cephe Boyasıyla, zorlu iklim koşullarına, yağmura, soğuğa ve güneş ışınlarına dayanıklı yüzeyler oluşmasını sağlıyor. Permosil Silikonlu Dış Cephe Boyası, yüksek alkali ve ultraviyole direncine sahip, solmaya dayanıklı ve bu sayede rengini uzun yıllar ilk günkü canlılığıyla koruyabilen bir ürün. En önemli özelliklerinden biri de su buharı geçirgenliği özelliğine sahip olması. Bu da binaların nefes alabilmesine imkan sağlıyor. Binaların nefes alması, hava sirkülasyonunun bina içinde doğal bir şekilde sağlanması çok önemli. Bu sayede, bina içindeki nemin doğal bir şekilde dışarıya atılması, iç ortamın nem, rutubet, küf gibi olumsuzluklardan korunması sağlanıyor. Ayrıca uygulandığı yüzeyler kolayca temizlenebilme özelliğine de sahip. Kısacası Permolit Boya’nın Permosil Silikonlu Dış Cephe Boyası, hava koşullarına dayanıklılığı, nefes alma özelliği ve temizlenebilirliği dolayısıyla boya ustaları ve tüketicilerin en çok güvenip tercih ettikleri ürünler arasında yer alıyor.
Rigips’ten bir yenilik daha; Aquabead ve Easyflex Alçı sektöründe Türkiye’de uzun yıllardır faaliyet gösteren Rigips, alçı levha sistemleri için geliştirdiği yeni köşe profilleri AquaBead ve EasyFlex ile duvar ve tavan oluşumlarındaki köşeler için dayanıklı ve yenilikçi çözümler sunuyor... Türkiye’de 2001 yılından bu yana yapı malzemeleri sektöründe, yapı alçıları, duvar ve asma tavan sistemleri konularında faaliyet gösteren Saint-Gobain Rigips Türkiye, alçı levha sistemleri için geliştirdiği yüksek teknik özelliklere sahip köşe profilleriyle tadilat masraflarını azaltan dayanıklı çözümler sunuyor. Uygulama hızı ve kolaylığı açısından da pratik bir kullanım sunan AquaBead ve EasyFlex köşe profilleri, duvar ve tavanlarda darbe dayanımı yüksek köşeler oluşturulmasına olanak tanıyor. Su ile aktive olabilen AquaBead, uygulama hızını arttırırken mükemmel köşe detaylarının oluşturulmasında da alternatif çözümler sunuyor. Özellikle 90 derecelik dış köşelerde yüksek
150
Yapı Malzeme Ekim 2016
darbe dayanımına ulaşılmasını sağlayan AquaBead ile ortaya çıkabilecek tadilat masrafları da en aza indiriliyor. Hem iç hem de dış köşelerde kullanılabilen EasyFlex köşe profili ise kutu şeklinde olan tasarımı ile ön plana çıkıyor. Kavisli köşeler için de kullanım kolaylığı sağlayan EasyFlex, taşıma ve uygulama açısından da pratik çözümler sunuyor. Saint-Gobain Merkezi Pazarlama Ekibi ile birlikte geliştirilen “Best Finish” uygulamasında ise yeni köşe profilleri AquaBead ve EasyFlex’in faydalarını demonstrasyonlar ile görebilmenin yanı sıra alçı levha yüzey bitirme uygulamalarının önemini, nasıl olması gerektiğini ve alçı levha sistemlerinde oluşturulan köşe detay uygulamalarını anlatan içeriklere de ulaşılabiliyor.
Ürün
Viko’dan Thea Ultima serisi...
Thea ULTIMA, kullanıldığı tüm mekanlarda sınırları zarafet ve incelikle çizerken üst sınıf dekorasyon zevklerini de VİKO kalitesi ve garantisiyle buluşturuyor. Cam, metalik, ahşap ve eloxal serilerine sahip olan Thea ULTIMA elektrik anahtarlarında, 4 farklı malzeme ile 14 farklı çerçeve rengi alternatifi bulunuyor. Tarz yaratmak üzere tasarlanan seride tasarım bütünlüğü için düşünülen detaylar da dikkat çekiyor. ULTIMA Serisi, Thea modüler mekanizmalar ile kombine edilebilme özelliği sayesinde, enerji tasarrufu ve konfor sağlayan komple çözümler sunuyor. Elektrik anahtarlarında dekorasyon çözümlerine sınıf atlatan
Thea ULTIMA’nın parlak metal seçeneği, mekanlara fütüristik bir hava kazandırıyor. Kendine has özel bir dokuya sahip olan ULTIMA Eloxal ise sağlam görünümünü üstün tasarım özellikleriyle birleştirirken sıra dışılığı yaşam alanlarına taşımak isteyenler için alışılmışın ötesinde alternatifler ortaya koyuyor. Seçkin görünümüyle hem kullanıcılar hem de tasarımcılar için prestij simgesi olmaya aday ULTIMA; özel cam koleksiyonuyla da dekorasyon dünyasında zarif bir alternatif arayanlara sesleniyor. ULTIMA, ahşap koleksiyonu içinde yer alan tasarımlarla da mekanlara klasik ve sıcak bir görünüm katıyor. Anahtar ve priz teknolojisinde devrim yaratan tasarımlara öncülük eden VİKO, en son teknoloji ve trendler temel alınarak üretilen Thea ULTIMA ile konforlu ve dikkat çeken tasarımlarını bir adım daha ileriye taşımayı başarıyor. Enerji tasarrufu çözümleriyle de estetiği ve sürdürülebilir teknolojiyi bir araya getiriyor.
Ayna cepheli modüler yaşam ünitesi Vekon’da Vekon, doğa ile bütünleşerek kütlesel yapı mantığını ortadan kaldıran Ayna Cepheli Modüler Yaşam Ünitesi tasarladı. Avrupa ülkelerinde sıklıkla karşılaşılan bu ürünü Türkiye’de ilk kez Vekon üreterek kullanıma sundu. Pazar beklentilerini karşılamak için fonksiyonel ürünler geliştirmeyi sektörel bir sorumluluk olarak gören Vekon, ürettiği Ayna Cepheli Modüler Yaşam Ünitesi ile yapıların doğa ile bütünlü-
ğünü hedefliyor. Doğal ve geri dönüşümlü malzemelerden üretilen Ayna Cepheli Modüler Yaşam Ünitesi, yeşil alanlarda ve caddelerde kullanıldığında yapı kütlesinin belirginliğini ortadan kaldırarak yeşil alanın ya da caddenin devamlılığını da sağlıyor. Ayna Cepheli Modüler Yaşam ünitesi, yeşil alanlarda ve sahillerde WC modülü, caddelerde trafo, sınırlarda ise güvenlik ünitesi olarak kullanılabiliyor.
152
Yapı Malzeme Ekim 2016
Kısa Kısa
Ode yalıtım, BM’nin kadınların güçlenmesi prensipleri beyannamesine imza attı
Orhan Turan ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı
Yalıtım sektörünün önde gelen şirketlerinden ODE, kadınların tüm sektörlerde ve her düzeyde, ekonomik yaşamın içinde yer alabilmelerini sağlamak amacıyla güçlenmelerini hedefleyen ve özel sektörün küresel en önemli girişimlerinden biri olan Kadınların Güçlenmesi Prensipleri’ni imzaladı. Kadınların Güçlenmesi Prensipleri, iş dünyası liderlerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletecek şirket politikaları oluşturmaya yönelik 7 ilkeye açıkça taahhüt vermelerini istiyor. Kadın çalışan oranını artırmayı şirket politikalarının ana unsurlarından biri olarak kabul ettiklerini belirten ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Bu kapsamda, Kadınların Güçlenmesi Prensipleri beyanını imzaladık. İmzaladığımız bu beyanla; yetenek havuzunu geliştirmek, şirketimizin rekabet becerisini yükseltmek, kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik yükümlülüklerimizi yerine getirmek, kadın ve erkeklerin eşit fırsatlara ulaşmasını sağlayacak ekonomik ve sosyal koşulları yaratmak ve faaliyet gösterdiğimiz ülkedeki sürdürülebilir kalkınmayı hızlandırmak amacıyla kadın – erkek eşitliğinin geliştirilmesine katkıda bulunacağız” dedi.
Isınırken tasarruf etmek isteyenlerin tercihi:
Şişecam ve TSE strateji işbirliğiyle bir ilke imza attı
Daikin Altherma 10 yaşında Havadan suya ısı pompalarının mucidi ve dünyada 800 bini aşkın kullanıcısı ile pazar lideri olan Daikin Altherma 10. yılını kutluyor. Enerji tasarrufu sağlayan, zararlı emisyonları azaltan buna karşılık yüksek verim sağlayan ürün ve çözümleri ile iklimlendirme sektörüne yön veren Daikin, ısınırken tasarruf etmek isteyenlere tam 10 yıldır Eco-Label ödüllü Altherma ile ekonomik ve konforlu bir çözüm sunuyor. Pahalı fosil yakıtlar tüketen geleneksel ısıtma sistemlerine göre çok daha az enerji ile daha yüksek verim sağlayan Daikin Altherma, kullanıcılarına önemli bir maliyet avantajı sağlıyor.
ISI POMPALARINDA TEKNOLOJİ LİDERİ
İklimlendirme ürünlerinin Avrupa normlarına uygunluğunu gösteren Eurovent ve Avrupa Isı Pompası Birliği’nden alınabilen EHPA kalite sertifikalarına sahip Altherma, kullandıkça kazandıran cihaz olarak tanınıyor. Isı pompası pazarının lideri Daikin’in sunduğu yenilikçi ve çevreci ürünlerin üst düzeydeki tüm standartlarını taşıyan Daikin Altherma, fosil yakıtlara veya elektriğe dayalı klasik bir ısıtma sistemine göre 5 kat daha verimli çalışıyor. Dış havadaki ısıyı kullanarak daha az enerji sarf eden Daikin Altherma, kullandığı her 1 kW’lık enerjiye karşılık en az 5 kW’lık ısı üretiyor. Kurulum ve bakım ihtiyacı düşük olan Daikin Altherma, inverter kompresör teknolojisi ile yüksek enerji tasarrufu sağlıyor.
154
Yapı Malzeme Ekim 2016
Türkiye’nin en köklü kuruluşlarından Şişecam Topluluğu ile milli standardizasyon ve uygunluk değerlendirme kuruluşu Türk Standartları Enstitüsü (TSE) arasındaki stratejik işbirliğine ilişkin protokol İstanbul’da düzenlenen bir törenle imzalandı. TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz, törende yaptığı konuşmada, Türkiye’nin kalite alt yapısının güçlendirilmesi, sanayi kuruluşları ile bilgi paylaşımının artırılması ve teknik alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi adına Enstitü olarak Şişecam Topluluğu ile birlikte önemli bir adım atıklarını belirterek, “İşbirliği kapsamında, Şişecam’ın standardizasyon çalışmaları içerisinde aktif olarak yer alması ülkemiz cam sanayinin istek ve taleplerinin uluslararası standardizasyon kuruluşlarında layıkıyla karşılık bulması anlamına gelecektir” dedi. Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman ise Türk sanayisinin uluslararası rekabetinde anahtar rol oynayan TSE ile yaptıkları geniş kapsamlı işbirliğiyle bir ilki gerçekleştirdiklerine dikkat çekerek, “Başta cam olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde standartların belirlenmesinden, Türkiye dahil 13 ülkedeki üretim süreçlerimizin denetimine kadar geniş bir yelpazede TSE ile güçlerimizi birleştiriyoruz. Ülkemizde cam sanayinin temelini atan, dünyada da söz sahibi bir Topluluk olarak, bu stratejik işbirliğinin pazardaki tüm oyuncuları markalaşma ve standartlar dahilinde üretim yapmaya sevk ederek, kalitenin daha da yükselmesini sağlayacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Konut sektörü jeneratör pazarına da hız kazandırıyor Yaklaşık üçyüz yan sektörü içinde barındıran inşaat sektöründeki hareketlilikler ülke ekonomisine doğrudan yansıma gösteriyor. Her geçen gün gelişen inşaat sektöründe artık enerji ihtiyacını kesintisiz karşılanmasını sağlayan jeneratörler de önemli bir role sahip. Birçok inşaat firmasının artık jeneratör olmadan yola çıkmadığını dile getiren Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker; “Emlak sektöründe yapılan kampayalar ile başlayan hareketliliğin inşaat sektörüne bağlı tüm pazarlarda kısa ve uzun vadede hissedileceğini ön görüyoruz. Sektör kendini her gün daha da geliştiriyor. Yapılan yatırımların karşılığını almak için yeni yapılarda günümüzün en önemli gerekliliği olan kesintisiz enerji desteği sunmak büyük önem taşıyor. Sektörün canlanmasıyla, jeneratör pazarında da taleplerin artacağına inanıyoruz” dedi.
Ulusal Aydınlatma Kongresi
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün betonu dünyanın en prestijli ödülünü aldı Akçansa’nın, dünyada ilklere imza atan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için Betonsa markasıyla özel olarak geliştirdiği 100+Beton adlı ürün, Amerikan Beton Enstitüsü (ACI) tarafından düzenlenen Concrete Construction Yarışması’nda birincilik ödülüne değer bulundu. Beton dünyasındaki en yaratıcı ve yenilikçi projelerin ödüllendirildiği yarışmada Akçansa, alt yapı kategorisinde rakiplerini geride bırakarak zirveye oturmayı başardı. Akçansa’ya ödülü, 24 Ekim’de ABD’de düzenlenecek bir törenle takdim edilecek. 100+Beton literatürde yerini aldı Akçansa, dünyanın en geniş, en uzun, 322 metreyi aşan ayak yüksekliğiyle aynı zamanda en yüksek betonarme asma köprüsü unvanına sahip olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için, çevresel etkilere karşı yüksek dayanıklı beton üretti. Projeye özel tasarlanan beş hazır beton tesisinde üretilen 100+Beton, bakım gerekmeksizin 100 yılın üzerinde dayanım gücüne sahip ve asırlarca kullanılacak özel bir ürün olarak öne çıkıyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü için 1,5 milyon metreküp üretilen 100+Beton, özel beton hatları ve yüksek basınçlı sabit beton pompaları ile projeye tek noktadan sevk edildi.
156
Yapı Malzeme Ekim 2016
Aydınlatma Türk Milli Komitesi (ATMK) olarak gelenekselleştirdiğimiz “Ulusal Aydınlatma Kongresi” nin onbirincisini 29 Mart – 31 Mart 2017 tarihleri arasında akademisyen, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımları ile İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM)gerçekleştirilecek. Kongreye paralel olarak ATMK, Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği (AGİD) ve UBM Fuar ve Gösteri Hizmetleri A.Ş. katkıları ile 29 Mart – 1 Nisan 2017 tarihleri arasında “İstanbulLight 2017, 10. Uluslararası Aydınlatma Teknolojileri Fuarı” düzenlenecek. Kuruluş amaçları arasında yer alan “Türkiye’de Aydınlatma alanındaki çalışmaları özendirmek, doğru yönde ilerlemelerine rehberlik etmek ve desteklemek” yönünde 20 yıldır Uluslararası Aydınlatma Komisyonu (CIE)’nun üyesi olarak faaliyetlerini sürdüren ATMK, düzenlediği Ulusal Kongre’lerde de yeni teknolojileri tanıtmaya, tartışmaya, üretim ve uygulama için yönlendirici bilgiler üretmeye özen göstermekte.
Bka Mimarlık Bursu 2 Bahadır Kul Architects tarafından 2015 yılında başlatılan ve bu senede devam eden burs; Türkiye’deki devlet üniversitelerinin mimarlık fakülte ve bölümlerinde öğrenim gören, başarılı fakat maddiolanakları kısıtlı öğrencilere verilecektir.
Burs kapsamı 2016-2017 Eğitim öğretim yılı için 20 öğrenciye verilecektir. Aylık olarak öğrencinin hesabına yatırılacaktır. Ekim-Haziran arası 9 ay devam eden burs tutarı toplam 1.350,00 TL’dir.
Takvim Duyuru tarihi Son başvuru tarihi Sonuçlar
30 eylül 2016 23 ekim 2016 27 ekim 2016
Başvurular Online: burs@bahadirkul.com Posta ile: Manolya Sok. No.12 Bebek / İstanbul
Kısa Kısa
4. Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri: Son başvuru tarihi 21 Kasım 2016 Yurtbay Seramik’in Yapı-Endüstri Merkezi işbirliğiyle düzenlediği “4. Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri”ne başvurular devam ediyor. Genç tasarımcılar bu yıl “Kaos ve Düzen”den ilham alıyor. Evrende, doğada olup biten her şey adeta bu ikili üzerine kurulu, biri olmadan diğeri var olamıyor. Bu iki kavramın ilişkisi evrensel bir düzeni, uyumu ve dengeyi ifade ediyor. Katılımcılardan kaos ve düzen birlikteliğinden, bu zıtlığın yarattığı uyumdan ilham alan tasarımları paylaşmaları bekleniyor. Yurtbay Seramik’in sosyal sorumluluk projeleri arasında yer alan 4. Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri jürisinde bu yıl Ali Bakova (Tasarımcı / Ali Bakova Design), Atilla Kuzu (İçmimar, Tasarımcı / Zoom-TPU Kurucu Ortağı), Prof. Ayşegül İzer (MSGSÜ GSF Grafik Tasarımı Bölüm Başkanı), Prof. Sevim Çizer (DEÜ GSF Seramik ve Cam Tasarımı Bölüm Başkanı), Şule Koç (Tasarım Direktörü / Şule Koç Design) yer alıyor. Birincinin 10.000 TL, ikincinin 7.500 TL, üçüncünün 5.000 TL ile ödüllendirileceği yarışmada ayrıca, üç öğrenciye 1.000 TL’lik eşdeğer mansiyon ödülü verilecek. Yarışmanın birincisine para ödülünün yanı sıra UNICERA Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nda Yurtbay Seramik Standı’nda tasarımının üretilerek sergilenmesi imkânı sağlanacak. Başvurular, 21 Kasım 2016 tarihine kadar kabul edilecek. Ödüle hak kazanan isimler, 6 Aralık 2016’da www.dogadansanatasentasarla.com ve www.yurtbay.com.tr internet adreslerinden açıklanacak. Yarışmanın ödül töreni, Yurtbay Seramik’in bayi toplantısında gerçekleştirilecek, kazananların ulaşım ve konaklama masrafları Yurtbay Seramik tarafından karşılanacak.
Bosch Termoteknik’e 4. kez üst üste ‘En Başarılı Ar-Ge Merkezi Ödülü’ Bosch Grubu’nun önemli Ar-Ge merkezlerinden birine sahip olan Bosch Termoteknik, iklimlendirme sektöründe dördüncü kez “Sektörün En Başarılı Ar-Ge Merkezi” ödülünü kazandı. Bosch Termoteknik’in kazandığı ödül, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törende, Bosch Termoteknik Fabrika Teknik Genel Müdürü İrfan Bayrak’a takdim edildi.T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yenilik ve tasarım yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini ‘Ar-Ge Merkezleri’ üzerinden teşvik ediyor. Bu teşviklerin gerek Ar-Ge Merkezi olan şirketlere, gerekse de ülkeye katkılarını takip edebilmek amacıyla 2011 yılından bu yana ‘Performans Endeksi’ çalışmasıyla her sektörün lider şirketi ödüllendiriliyor. Bosch Grubu’nun termoteknik iş kolunda önemli uzmanlık merkezlerinden biri olan Bosch Termoteknik Türkiye de üretim ve ihracattaki başarısının yanı sıra Ar-Ge alanındaki üstünlüğüyle adından söz ettiriyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bu yıl beşinci kez gerçekleştirilen ‘Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri Zirvesi’nde iklimlendirme sektöründe Bosch Termoteknik, dördüncü kez üst üste ‘Sektörün En Başarılı Ar-Ge Merkezi Ödülü’nü kazandı. Bu alanda önemli bir başarıya imza atan Bosch Termoteknik’in ödülü, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törende Bosch Termoteknik Fabrika Teknik Genel Müdürü İrfan Bayrak’a takdim edildi.
158
Yapı Malzeme Ekim 2016
E.C.A. armatürlerine yeni bir ödül daha Ürünlerinde tasarım ve fonksiyonelliği bir arada sunan E. C.A. şimdi de Almanya Tasarım Konseyi tarafından düzenlenen ICONIC AWARDS 2016’dan ödülle döndü. E.C.A.’nın yeni tasarım fotoselli lavabo bataryasının ödüllendirildiği yarışma pek çok mimari tasarım ürününe prestij kazandıran uluslar arası arenada söz sahibi bir platform. Yıllarca Beraberlik İçin… E.C.A. AR-GE merkezinden yapılan açıklamada “Armatür sektöründeki teknolojik dönemin eseri olan E.C.A. Fotoselli Lavabo Bataryası, ürüne dokunmadan hassas sensörü ile kullanım imkânı ve kolaylığı sunuyor. Ürün özellikle alışveriş merkezleri, okul, hastane ve spor salonları gibi genel mekanlar için kullanıma uygunluğuyla ön plana çıkarken, armatürün dokunulmadan kullanılması sayesinde ortamın hijyenik olmasına katkı sağlıyor. Dayanıklı ve su tasarruflu olması gibi özellikleri modern estetikle buluşturan armatür, güç ve enerji verimliliğiyle de sürdürülebilirlik için önem taşıyor. E.C.A, tüm armatürlerinde ‘yıllarca beraberlik’ mottosunun gereği dayanıklı, yenilikçi, teknolojik ve fonksiyonel ürünleri geliştirmeye devam edecektir’’ vurgusu yapıldı.