Yapı Malzeme Mart'16

Page 1












İmtiyaz Sahibi İtsmag Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına H. Ferruh Işık Genel Müdür Mehmet Söztutan mehmet.soztutan@img.com Reklam Müdürü Hakan Girgin hakan.girgin@img.com.tr Yayın Editörü Tarık Oral tarik.oral@img.com.tr Art Direktör İsmail Gürbüz ismail.gurbuz@img.com.tr Grafik Tasarım Sami Aktaş sami.aktas@img.com.tr Sorumlu Müdür Cüneyt Aktürk cuneyt.akturk@img.com.tr Dış İlişkiler Müdürü Yusuf Okçu yusuf.okcu@img.com.tr Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Pekel ebru.pekel@img.com.tr Muhasebe ve Finans Müdürü Mustafa Aktaş mustafa.aktas@img.com Abone İsmail Özçelik ismail.ozcelik@img.com.tr CTP-Baskı Matris Matba Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti Teyfikbey Mah. Dr Ali Demir Cad. No. 5134290 Sefaköy - İstanbul -Turkey Tel: 0212 624 21 11 www.matbasistemleri.com Adres Evren Mahallesi Bahar Caddesi Polat İş Merkezi B Blok No:3 Kat: 1 Güneşli - Bağcılar İSTANBUL / TURKEY Tel : +90 212 604 51 00 Fax : +90 212 604 51 35

Her şey yolunda! Birçok gelişime kapı aralayan mart ayının ilk günlerini geride bıraktık. Düzenlenen konferanslar ve organizasyonların yanı sıra baharın çağrıştırdığı hareketlilik ile sektörün vazgeçilmez ürünlerinde de yenilikler görmekteyiz Yapı-Endüstri Merkezinin sunduğu yıllık raporda da ortaya oldukça olumlu bir tablo çıktı. Konut alımı hala en iyi yatırım aracı olarak görülüyor. Toplumdaki bu genel algı, yapı sektörünün tüm aktörlerine cesaret veriyor. Bu özgüvenin vermiş olduğu yeni pazar arayışları, geliştirilen yeni projeler ve uzun dönemleri kapsayacak yatırımlar, özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Tüm işler gayet olumlu diye gözlemlenirken, bizi bekleyen en büyük tehlike de bence tam da burada bulunuyor. Özellikle yurtiçindeki inşaat gelişimini göz önünde bulundurduğumuzda henüz teori aşamasına dahi geçememiş, korku hipotezciklerini de yok sayamıyoruz. Örneğin hala Kentsel Dönüşüm Projesi’nin ortak bir tanımının yapılamaması, bu tür hayati meselelerin kişisel inisiyatiflere terk edilmesi ya da olaya sadece ekonomik canlılık gözüyle bakılması, bizi önümüzdeki dönemlerde nelerle karşılaşabileceğimiz konusunda körleştiriyor. Kişisel hırslarımızı bir kenara bırakarak, kurguladığımız projelerimizin tasarım aşamasından, malzeme seçimine, yatırımların / projelerin çevresine olan etkisine kadar bir çok paradigmayı tek mercekte süzerek hem üretici hem de tüketici açısından genel faydayı gözetmemiz en doğrusu olacaktır. Bir diğer konu ise, sektör otoritelerinin yapmış olduğu açıklamaların güncelliğini kısa sürede yitirmesi. Gerçekleştirilen konferans ve oturumlarda aslında problemlerimizi hemen hemen teşhis edebiliyoruz. Ancak çözüm aşamasına geçmek için kendimizi hala hazır hissedemiyoruz. Bu geçiş aşamasının belki biraz da devlet eliyle olması bekleniyor. Umarım o günleri de hep beraber yaşar ve tartışmasız toplumsal, kültürel ve ekonomik olarak yüksek bir değeri olan güzide ‘yapı sektörümüzü’ en az istatistikler kadar estetik ve güzelliklerin de konuşulduğu bir çizgiye çekeriz. Tabi ki bu süreç sadece umut etmekle aşılmayacak. Biz de kendimizi sektörün bir yayın organı olarak sorumlu hissediyor ve elimizden gelen katkıyı yapmaya çalışıyoruz. Toplumsal olarak iyiyi ve kötüyü birbirinden net olarak ayırt edebildiğimiz zaman daha nitelikli işler de peş peşe gelecektir. Bu ayki sayımızda çevre dostu konulara değinmeye çalıştık. Kendimize ve özellikle de gelecek nesillere daha temiz, daha sağlıklı ve daha güzel bir çevre ile bezenmiş bir gelecek dilerim.

Tarık Oral


12 - “Haksız muameleye sesiz kalamayız” 14 - 2015 yılında alınan yapı ruhsatları yüzde 16,4 geriledi 18 - Türkiye deprem haftasını deprem riski altında geçiriyor 22 - Türkiye Hazır Beton Birliği, sektörü Ankara’da buluşturdu 24 - “TÜİK’in açıkladığı konut rakamları doğru algılanmalı” 74 - Türkiye’nin kültürel renkliliğini işlerine yansıtıyorlar 116 - Uzmanlar Türk Yapı Sektörünü değerlendirdi... 120 - Yapı Fuarı - Turkeybuild Istanbul yapı sektörünü biraraya getiriyor 134 - Panasonic Yangın algılama ve güvenlik çözümleri artık Türkiye’de

ABONE ........................................................... 159 ABS YAPI ELEMANLARI ....................................21 ARAGONIT....................................................... 109 ARKA KAPAK.................................................... HP ARMUTLU........................................................ 151 BAUMA 2016.................................................. 127 BORU FUARI 2017......................................... 145 BOSCH.................................................................5 BRAAS............................................................. 119 CERMIX........................................................... 105 ÇAĞDAŞ BÖLME................................................69 ÇİMSA................................................................89 DOKA..........................................1 - ÖN KAPAK ‹Ç‹

FİLLİ BOYA & EXPERT.......................................51 FİLLİ BOYA & FAWORI ......................................65 HES KABLO........................................................95 HİLTİ...................................................................85 İHLAS KOLEJİ.................................................. 155 İHLAS PAZARLAMA......................................... 156 INKJET MAGAZINE......................................... 158 INTEK............................................................ 2 – 3 ISG – AVRASYA 2016.................................... 141 JENERİK................................................... 10 – 11 KARKİM............................ 160 – ARKA KAPAKİÇİ KUZULUK........................................................ 149 LAYHER..............................................................29

MAPEI.................................................................79 ÖN KAPAK................. PERİ KALIP VE İSKELELERİ ÖZLER KALIP & İSKELE......................................9 PAREX GROUP................................................ 101 SEBAT KİMYA................................................. 154 SERAMİKSAN......................................................7 SOLAREX 2016...................................................6 TÜRK BARTER................................................ 129 TÜRKİYE HASTANESİ...................................... 152 VOLİ TURİZM................................................... 153 YAPI FUARI & ISTANBUL 2016...................... 123 YAPI MALZEME COM.TR................................ 157


nuşmasını yapan Dernek Başkanı F. Fethi Hinginar, yerli inşaat malzemesi kullanımı ve denetim konusunu gündeme taşırken; Bakan Yardımcısı Ceylan da, yapı denetimi konusunda Türkiye İMSAD’la hemfikir olduklarını vurguladı.

Hinginar: “Kalitemizi dünya biliyor”

Başkan F. Fethi Hinginar:

“Haksız muameleye sesiz kalamayız” İMSAD’ın 34. Olağan Genel Kuruluna yerli malzeme kullanımı damgasını vurdu. Türkiye inşaat malzemeleri sektörünün yabancı pek çok markayı geride bırakacak ürün ve hizmet kalitesine sahip olduğunu belirten Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar, kentsel dönüşüm ve konut sektöründeki gelişmelere rağmen rant ve reklam amaçlı yabancı malzeme kullanımını eleştirdi. Türkiye İMSAD’ın Swiss Otel’de 25 Şubat’ta gerçekleştirilen ve dernek üyelerinin yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’ın da katıldığı 34. Olağan Genel Kurulu’nda inşaat sektörü gündem maddeleriyle masaya yatırıl-

12

Yapı Malzeme Mart 2016

dı. Genel Kurul öncesi düzenlenen toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Ece Ceylan Baba ve Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Can Fuat Gürlesel konuşmacı olarak yer aldı. Açılış ko-

Müteahhitlerin ithal malzeme kullanımına son vermesi gerektiğine dikkat çeken F. Fethi Hinginar, “Kentsel Dönüşüm projeleri muhtelif devlet teşviklerinden yararlandırılıyor. Kimi zaman müteahhitler projesini daha çekici hale getirmek için, kimi zaman da mal sahiplerinin taleplerinden dolayı yerli malzeme yerine ithal menşeili ürünler tercih ediliyor. Üstelik bu, reklam unsuru olarak da kullanılıyor. Dünyaya ürün satan, kalitesi dünya genelinde kabul görmüş bir sektör olmamıza rağmen, ne yazık ki, çoğu kez kalitesi bizim ürettiğimiz ürünlerden daha düşük olmasına karşın Avrupa menşeili diye lanse edilerek ‘daha kaliteli’ algısı yaratılmaya çalışılıyor. Hem ödediğimiz vergilerle oluşan kaynaktan devlet desteği alan hem de ithal ürün kullanan uygulamalara bir son verilmelidir. İthal ürün kullanmayı tercih eden firmaların devlet desteği almaları, yönetmeliklerde yapılacak düzenleme ile önlenmeli, denetimlerde de bu konu incelenmelidir. Kalitesi bütün dünyaca tasdik edilen Türk menşeli inşaat malzemelerinin ülkemizde gördüğü haksız muameleye sessiz kalmamalıyız, yerli sanayimizin gelişiminin önüne set çeken bu durum bertaraf edilmelidir” dedi. Hinginar: “Ulusal Bina Yönetmeliği Platformu’nun oluşturulmasına bakanlığımızın önderlik etmesini bekliyoruz” Fethi Hinginar, her fırsatta dile getirdiği yapı denetimi ve Yapı Yasası konusunu Olağan Kurulda da gündeme taşıdı. Hinginar, “Biz Ulusal Bina Yönetmeliği Platformu’nun kuruluş çalışmalarına başladık ancak kamu ayağını henüz oluşturamadığımız için ilerleme kaydedemiyoruz. Bina Yönetmeliği Platformu’nun oluşturulmasına Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın önderlik etmesini ve kamu tarafında bu platformu sahiplenmesini bekliyoruz. 1999 depreminden sonra devreye giren denetim sistemi en çok beton kalitesi ve demirle ilgileniyor. Geri kalan 200’den çok malzeme çeşi-


Aktüel dinin denetiminde büyük eksiklikler var. Bu şekilde ne depreme hazırlanabiliriz ne de sağlıklı bir kentsel dönüşüm sürecine imza atabiliriz” açıklamasında bulundu.

Ceylan: “Her türlü desteğe hazırız” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak yaşanılabilir bir çevre ve marka şehirler oluşmasında en önemli hedefin yapı ve yapılaşmaya ilişkin bütüncül çözümler getirmek olduğuna dikkat çeken Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Türkiye İMSAD’ın çağrısına “Her türlü desteğe hazırız” yanıtını verdi. Türkiye İMSAD’ı inşaat malzemesi sektörüne yönelik yaptığı bilimsel çalışmalar, ekonomi raporları, endeksler ve akademik çalışmalarından dolayı tebrik eden Ceylan, inşaat malzemeleri sektöründe son 13 yıldaki büyüme ve diğer uluslararası gelişmelerin gurur verici olduğuna değindi. Ceylan “Ulusal Bina Yönetmeliği Platformu’nda Türkiye İMSAD’ın yanında olmaktan mutluluk duyarız. Sektör varsa biz de varız, etle tırnak gibiyiz. Bakanlık olarak da bu tür çalışmalara katkıda bulunmak zorundayız. Ülkemizde inşaat sektörü katma değer ve istihdam açısından lokomotif sektördür. Yüzlerce alt sektörü etkilemektedir. Yatırımların yaklaşık yüzde 50’si inşaat sektörüne yapılmaktadır. 2000’li yıllardan itibaren önemli gelişmeler kaydeden inşaat sektörünün öneminin bilincindeyiz” dedi.

Ceylan: “TOKİ’nin mimari anlayışının ve malzeme kalitesinin düzeltilmesi için çalışıyoruz” Kamuoyunda TOKİ’ye gelen eleştirilere değinen Bakan Yardımcısı Mehmet

Ceylan, “TOKİ 1984 – 2000 arası 43 bin konut üreten bir yapı iken, 2002 – 2015 arasında 700 bin konut üreten bir yapıya dönüştü. 2023 hedefi 1 milyon 200 bin adet konut. Ancak bu süreçte benzer mimari yapı ve malzeme konusunda eleştiriler yapıldı. Bu konunun düzeltilmesi için çalışmalara başladık. Birbirine benzeyen şehirler yerine kendi kültürüne ve bölgenin mimari dokusuna önem veren yeni projeler geliştireceğiz” dedi.

Ece Ceylan Baba: “Güvenli Yapılar Eğitim Merkezi’ bölgenin ilk ve benzersiz projesi olacak” Dünyada sadece ABD de ve Japonya’da örneği olan “Güvenli Yapılar Eğitim Merkezi”nin Türkiye’de de kurulmasına ilişkin Türkiye İMSAD tarafından hayata

geçirilecek olan projeye ilişkin bilgiyi ise Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Ece Ceylan Baba verdi. Baba, “Türkiye İMSAD olarak geçtiğimiz yıl Tuzla Belediyesi ile Güvenli Yapılar Eğitim Merkezi projesi için işbirliği yaptık ve inşası için protokol imzaladık. Türkiye İMSAD olarak, temsil ettiğimiz inşaat sektörünün önde gelen paydaşlarıyla birlikte bir sosyal sorumluluk projesi olarak planladığımız Güvenli Yapılar Eğitim Merkezi tamamlandığı zaman bölgenin ilk ve benzersiz projesi olacak. En iyi güvenli yapı örnekleri ve uygulamalarının sergileneceği Eğitim Merkezimizde ayrıca interaktif etkinlikler, simülasyonlar, konferanslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. Bu merkez ile afetler ve güvenli yapı konusunda kamuoyunda bilinç oluşturmayı amaçlıyoruz” açıklamasında bulundu.

Yapı Malzeme Mart 2016

13


Türkiye İMSAD şubat ayı sektör raporu yayınlandı

2015 yılında alınan yapı ruhsatları yüzde 16,4 geriledi Türkiye İMSAD Aylık Sektör Raporu’nun şubat ayı sonuçları açıklandı. Rapora göre, konut ve konut dışı bina yapı ruhsatlarında 2015 yılında alınan toplam yapı ruhsatlarında geçen yıla göre azalma yaşandığı görüldü.

Türkiye İMSAD şubat ayı sektör raporu yayınlandı. Rapora göre; 2015 yılında alınan toplam yapı ruhsatları metrekare olarak geçen yıla oranla %16,4 azalarak 184,1 mil-

14

Yapı Malzeme Mart 2016

yon metrekareye gerilerken, alınan konut yapı ruhsatları ise bir önceki yıla göre metrekare bazında %16,8 azalarak 136,1 milyon metrekareye indi. Konut dışı bina yapı ruhsatlarında da 2015 yılında %15,3 azalarak

48,0 milyon metrekareye düştü. Alınan yapı ruhsatlarındaki gerilemenin 2016 yılındaki işleri de sınırlayacağı öngörülüyor. Bu düşüşe rağmen, 2015 yılında alınan yapı ruhsatları 2013 yılının %4,6 üzerinde gerçekleşti.


Aktüel Yapı izinleri %6,7 geriledi 2015 yılında alınan yapı izinleri geçen yıla göre gerilerken, gerileme yapı ruhsatlarındaki düşüşe göre daha sınırlı kaldı. 2015 yılında alınan toplam yapı izinleri metrekare olarak geçen yıla göre %6,7 azalarak 141,4 milyon metrekareye gerilerken, alınan konut yapı izinleri bir önceki yıla göre metrekare bazında %5,3 azalarak 107,9 milyon metrekareye indi. Konut arzı ise önemli ölçüde devam etti.

Alınan Yapı İzinleri (milyon metrekare) İnşaat malzemesi sanayi üretimi 2015 yılında %0,7 arttı

sektörünün 2015 yılında kullandığı toplam yurtiçi krediler %35,0 artarak 139,2 milyar TL’ye ulaşırken, gayrimenkul sektörünün yurt içinden kullandığı krediler yüzde 44,4 attı. Kredi hacmindeki genişlemede 2015 yılında döviz kurlarındaki artışın ve döviz cinsi kredilerin TL karşılıklarının artması da etkili oldu. Aynı yıl, yurtdışından kredi kullanımı da artış gösterdi ve inşaat sektörünün yurtdışından kullandığı krediler %27,3 artarak 9,4 milyar dolara yükseldi. Böylece inşaat ve gayrimenkul sektörü yeni yıla 2015’ten kalan yüksek bir nakit banka kredi stoku ile girdi. Konut satışları 2016 Ocak ayında yüzde 1,9 geriledi 2016 yılında ekonomik, siyasi ve jeopolitik riskler sektörde de kendini hissettirdi. İktisadi faaliyetlerde beklentilerin altında bir performans gerçekleşirken, hemen tüm sektörlerde satışlar geçen yılın ve bütçe hedeflerinin altında kaldı. Konut satışları da aynı koşullar altında kalırken, 2016 Ocak ayında konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,9 gerileyerek 84.556 adet olarak kayıtlara geçti.

Konut Satışlarının Dağılımı

İpotekli satışlar yüzde 19,9 geriledi Konut satışlarında ipotekli satışlar ile diğer satışlarla ilgili yapılan değerlendirmelere göre Ocak ayında ipotekli satışlar %19,9 geriledi. İpotekli satışlardaki gerileme banka kredisi kullanımının azaldığına işaret ederken, diğer satışlar ise yüzde 9,4 oranında artış gösterdi.

Konut Satışlarının Dağılımı Yeni konut fiyatları 2016 Ocak ayında yıllık olarak %8,8 arttı

Birinci el konut satışları %5,5 arttı

2015 yılında inşaat malzemesi sanayinde ağırlıklı ortalama sanayi üretimi yüzde 0,7 büyüyerek bir önceki yıla göre 0,2 puan ilerleme kaydetti. 2014 yılında inşaat malzemelerine talep artışı özel sektör inşaat harcamalarından kaynaklanmış, kamu inşaat harcamaları ve ihracattan talep artışı olmamıştı. 2015 yılında ise yine özel sektör inşaat harcamaları talep ve sanayi üretimi artışını sürüklerken kamu inşaatları ile ihracat tarafından talep etkisi negatif oldu.

2015 yılında inşaat ve gayrimenkul sektörünün kredi hacmi arttı 2015 yılında inşaat sektörü ile gayrimenkul sektörünün kredi yükümlülükleri önemli ölçüde yükselme gösterdi. İnşaat

Konut satışlarının dağılımı itibari ile yapılan değerlendirmede Ocak ayında birinci el satışların arttığı, ikinci el satışların ise azaldığı görüldü. Yeni konut satışı anlamına gelen birinci el konut satışı Ocak ayında %5,5 artarak 40.077 adede ulaşırken, ikinci el konut satışları ise %7,7 gerileyerek 44.475 adet olarak gerçekleşti. İlk el satışlardaki artış yeni konut talebinin devam ettiğini gösterdi.

2016 yılının ilk ayı itibariyle yıllık yeni konut fiyat artışı %8,8 oldu. Ocak ayı içinde bir önceki aya göre fiyat artışı ise %0,48 olarak gerçekleşmişti. Raporda yeni konutlardaki fiyat artışlarının sınırlı kalmaya devam edeceği bildirilirken, 2016 Ocak ayı itibariyle yıllık yeni konut fiyatlarında en yüksek artış %10,0 ile 2+1 tipi konutlar olacağına dikkat çekildi. Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu

Yapı Malzeme Mart 2016

15


Depreme dayanıklı binalar için tasarım kuralları hazır ODTÜ ve İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümleri ile birlikte yürütülen Arge çalışması neticesinde Gazbeton Yapı Sistemi ile İnşa edilmiş binalar için Depreme Dayanıklı Tasarım Kuralları oluşturuldu. 18 ay süren çalışmalar ve deneyler sonucunda elde edilen veriler, ülkemizde yapıların deprem güvenliğinin artırılmasına önemli katkılar sağlayacak.

16

Yapı Malzeme Mart 2016

Depreme Dayanıklı Bina Tasarım Kurallarının belirlenmesinin ülkemizdeki yapılarda deprem güvenliğinin sağlanması adına önemine vurgu yapan Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği (TGÜB) Genel Sekreteri Gülay Özdemir; “Gazbeton Yapı Sistemi,

hiçbir taşıyıcı sisteme ihtiyaç olmadan, duvarda- döşemede ve çatıda tamamen donatılı gazbeton paneller kullanarak inşa edilmektedir. ODTÜ ve İTÜ ile gerçekleştirdiğimiz çalışma, gazbeton yapı sistemi ile inşa edilmiş yapılarda sistem


Aktüel

Gülay Özdemir

tasarımına yönelik kurallar ve standartlar getirmektedir. Bu anlamda ülkemizde deprem güvenli yapıların tasarlanmasına yönelik var olan bilgi ve know-how boşluğunu doldurmaktadır” dedi. Gazbeton kullanımının deprem güvenliğinin sağlanmasında önemli bir rol oyna-

dığını belirten Özdemir; ”Gazbeton Yapı Elemanları, depreme karşı dayanımı ülkemizde ve dünyada ispatlanmış bir yapı malzemesi. Gazbeton Yapı Sistemi ile inşa edilmiş olan binlerce konut, ülkemizdeki büyük depremleri hasarsız olarak atlatmış olup bu sonuç Bayındırlık Bakan-

lığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü eksperlerinin deprem sonrası bölgede yaptıkları inceleme neticesinde verdikleri rapor ile de onaylanmıştır” dedi. 1-7 Mart’ın Deprem Haftası olduğuna dikkat çeken Özdemir; “%92’si deprem kuşağında bulunan ülkemizde yapı sektörü sürekli olarak yapılarda deprem güvenliğinin arttırılması konusunda gelişime odaklanmalı. Bu kapsamda, TGÜB olarak bizler de üzerimize düşeni yapmaya özen gösteriyoruz. Halihazırda, hafif bir malzeme olması nedeniyle, deprem güvenliği açısından cazip bir malzeme olan gazbetonu, yapılan ARGE çalışmalarıyla dünya standartlarının da üzerinde geliştirmeye devam ediyoruz. Bunun yanı sıra, yine Gazbeton Yapı Sistemine yönelik ARGE çalışmalarıyla, ülkemizde yapıların deprem güvenliğinin sağlanmasına yönelik standartlar ve kurallar geliştirerek, deprem güvenliği alt yapısının oluşmasına ve gelişmesine bilimsel olarak katkıda bulunuyoruz. Kendi çalışmalarımızın yanında ilgili devlet kurum ve kuruluşlarının yasal mevzuat ve yönetmeliklerine de destek vermeye çalışıyoruz” dedi. Yapı Malzeme Mart 2016

17


Gökhan Erel

Türkiye deprem haftasını deprem riski altında geçiriyor Deprem Haftası nedeniyle yanlış bilinenlere dikkat çeken Türk Ytong Genel Müdürü Gökhan Erel, “Depreme daya-

Ülkemizde, yaklaşık 19 milyonluk konut stoğunun yüzde 40 gibi önemli bir kısmının, riskli, yapı ömrünü tamamlamış, sağlıksız ve ruhsatsız yapılaşmadan oluşuyor. 78,7 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 92’lik bölümü, 1. ve 2. derece deprem kuşağı üzerinde kurulmuş kentsel alanlarda yaşıyor.

nıklı yapılaşmada en hayati rolü inşaatta kullanılan malzemenin oynadığı unutmamalıyız. Malzemeler, hafifliği ile binaların toplam ağırlığının, dolayısıyla depremde

18

Yapı Malzeme Mart 2016

maruz kalacağı kuvvetlerin azalmasına yardımcı olmalıdır” dedi. Bugüne kadar ağır kayıpların yaşandığı deprem felaketleri, Türkiye’nin deprem kuşağı içinde yer alan bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini bizlere her seferinde acı bir şekilde hatırlatıyor. Yüzölçümünün yüzde 90’ı deprem kuşağı içinde yer alan ülkemizdeki konut stoğunun yaklaşık %40 gibi önemli bir kısmının, riskli, yapı ömrünü tamamlamış, sağlıksız ve ruhsatsız yapılaşmadan oluştuğu ifade ediliyor. 2015 yılı verileriyle 78,7 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 92’lik bölümünün, 1. ve 2. derece deprem kuşağı üzerine kurulmuş kentsel alanlarda yaşadığı göz önüne alındığında, depreme dayanıklı yapılaşmanın önemi iyice anlaşılıyor.

Kentsel Dönüşüm Önemli Bir Fırsat Türk Ytong Genel Müdürü Gökhan Erel, Türkiye’de oturulamaz durumdaki 6,5 milyon konutun yenilenmesi için, kentsel dönüşümün önemli bir fırsat olduğunu vurguluyor. Kentsel dönüşümün; düzensiz yapılaşma, düşük yapı kalitesi, plansız kentleşme, ulaşım ve altyapı alanlarının yetersizlikleri gibi

sorunların giderilmesi için de iyi bir düzenleme fırsatı olduğunu belirtiyor. Kentsel dönüşüm sürecinde en önemli kavram olan yapı güvenliğinin, özellikle ülkemiz için depreme karşı alınması gereken önlemler açısından büyük önemi taşıdığını ifade eden Erel, “depremlerin neden olduğu can kayıplarını incelediğimizde, düzensiz yapılaşmanın ve düşük yapı kalitesinin kötü sonuçlar doğurduğunu görebiliyoruz” diyor. Kentsel dönüşümün sadece yapısal bir iyileştirme ya da sağlam bina inşa etmek olarak algılanmasının yanlış olacağını belirten Erel, sosyal, kültürel ve fiziki dönüşümün bir arada ele alınmasının önemine de değiniyor. Depreme ve diğer tüm doğal afetlere dayanıklı, sürdürülebilir ve güvenli yapıların inşası için, inşaat sektöründeki yönetmelik ve teknik standartlar arasındaki ilişkiyi güçlendirecek, çelişkileri sonlandıracak bir genel yönetmeliğe ihtiyaç olduğunu belirten Erel, “Üyesi olduğumuz Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD)’ın yürüttüğü Ulusal Bina Yönetmeliği Projesini çok önemli buluyor ve destekliyoruz. Depreme dayanıklı yapılaşmada en hayati rolü inşaatta kullanılan malzemenin oynadığı unutmamalıyız.


Sektörel

Malzemeler hafifliği ile binaların toplam ağırlığının, dolayısıyla depremde maruz kalacağı kuvvetlerin azalmasına yardımcı olmalıdır” dedi.

Ar-Ge çalışmaları sürüyor Ytong’un donatılı duvar, döşeme ve çatı panelleri ile oluşturulan yapı sisteminden de

bahseden Gökhan Erel, “Bu yapılar depreme ve yangına karşı son derece dayanıklı, iklimlendirme masrafları en aza indirilmiş yapılardır. Marmara Depremi ve Van depremi sonrasında yapılan incelemelerde, bu yapıların depremi hasarsız atlattığı tespit edilerek, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın raporuyla belgelendi. Üyesi olduğumuz Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği (TGÜB),

İTÜ ve ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümleri ile birlikte, Gazbeton Yapı Sistemi ile İnşa Edilmiş Binalar için Depreme Dayanıklı Tasarım Kuralları oluşturulması için önemli bir AR-GE çalışması yürütüyor. 2014 yılında başlayan bu araştırma ve deneyler sonucunda elde edilecek veriler, ülkemizde yapıların deprem güvenliğinin artırılmasına önemli katkılar sağlayacak.” dedi.

Yapı Malzeme Mart 2016

19


Aktüel 7,8 milyon ton, çimento ve klinker toplam ihracatı ise 10,7 milyon ton civarında gerçekleşecektir diye öngörüyoruz. Çimento fabrikalarının sanayi sektöründe Türkiye’nin ikinci büyük enerji tüketicisi olduğunu vurgulayan M. Şefik Tüzün; “Gerek sürdürülebilirlik gerekse ulusal enerji tüketiminin azaltılması ve ulusal çevre politikaları yönünden, sektörümüz 2015 yılında da enerji verimliliği ilkesini ön planda tutmuştur. Bu anlayışımız 2016 yılında da aynı şekilde devam edecektir.” dedi.

Çimentoda hedef Afrika ve Amerika pazarı

M. Şefik Tüzün

İçpazar tamam! Şimdi hedef Afrika ve Amerika Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği(TÇMB)’nin 58. Olağan Genel Kurulu’nda yeniden Başkan seçilen M. Şefik Tüzün çimento sektörü için 2016 yılı öngörülerini ve 2015 yılı çimento sektörü değerlendirmesini açıkladı.

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği(TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı M. Şefik Tüzün 58. Olağan Genel Kurul açılış

20

Yapı Malzeme Mart 2016

konuşmasında; 2015 yılı Dünya ve Türkiye ekonomisinde son durum, 2015 yılı çimento üretimi, tüketimi, kapasite gelişimi ve 2016 beklentileri hakkında detaylı değerlendirme yaptı ve 2015 yılı değerlendirmesini üyeler ile paylaştı. 105’inci yılını geride bırakan Türkiye Çimento Sektörünün 2015 yılındaki seçim ortamı ve yarattığı belirsizlikler nedeniyle olumsuz etkilendiğini belirten M. Şefik Tüzün “2015 Kasım ayına kadar devam eden bu süreçte en olumlu gelişme petrol fiyatlarındaki düşüş oldu. Bütün belirsizliklere rağmen Türkiye’nin 2015 yılını %3,5 civarında bir büyüme ile kapatmasını önemsemek gerekir. Çimento sektörü olarak, 2015 yılının ilk 11 ayında 59,5 milyon ton çimento üretilmiş, üretilen çimentonun yaklaşık %10,2’si ihraç edilmiştir. Mart ayında kesinleşecek rakamlara göre, sektörün 2015 yılını iç satışlarda %1 büyüme ve 65 milyon ton ile kapatacağını öngörüyoruz. 2015 yılsonu rakamları olarak Türkiye’nin çimento ihracatı

2016 yılı için daha olumlu beklentileri olduğunu belirten M. Şefik Tüzün; “Halihazırda devam eden mega projelere ilave olarak yeni başlayacak konut ve altyapı projeleri, kentsel dönüşüm projeleri, yabancı yatırımcıların devam eden ilgisi ile birlikte 2016 yılı çimento ve inşaat sektörü için de 2015’e göre daha hareketli ve sınırlı da olsa büyüyen bir yıl olacaktır. Bu veriler ışığında sektörün, ülkenin ekonomik büyüme tahminine paralel olarak yüzde 3 civarında büyüyeceğini, iç pazarda yaklaşık 67 milyon ton çimento satışı gerçekleşeceğini, toplam 11 milyon ton civarında çimento ve klinkerin ise ihraç edileceğini öngörüyoruz. Global anlamda jeopolitik risklerin artması, FED faiz artışı uygulama temposu, Çin’in büyümesindeki yavaşlama, Avrupa’da ECB kararları, komşu bölgelerde devam eden karmaşa ve savaş gerçeği, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerilim ve petrol fiyatlarındaki gelişmeler, 2016 yılının performansında belirleyici rol oynayacaktır. Dünya çimento talebinde 2020’ye kadar yıllık ortalama %2,4 oranında düşüş beklenmektedir. Talepteki bu düşüşün sebebi sadece Çin’deki talebin azalması değil aynı zamanda dünya üzerindeki çeşitli bölgelerdeki makroekonomik ve jeopolitik faktörlerdir. Gelecek yıllarda ihracatımızda Afrika ve Amerika pazarının payının artacağını buna karşılık Avrupa pazarının payının daha da düşeceğini tahmin ediyoruz. İhracat potansiyeli olan pazarlara yakınlık, hammadde yeterliliği, yüksek ürün kalitesi, nitelikli işgücü ve modern teknolojilerin yeterli ve etkin bir şekilde kullanılması gibi güçlü yönlerimiz bize ihracat yarışında avantaj sağlamaya devam edecektir” dedi.

Beton yollar çimento sektörü için önemli bir gelişme alanıdır

Gelişmiş ülkelerde uzun yıllardır kullanımda olan beton yolların; Türkiye çimento sektörü için önemli ve gelişim alanlarından biri olduğunu vurgulayan M. Şefik Tüzün; “Yıllardır belediyeler, il özel idarelerinin ferdi uygulamaları ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği’nin örnek uygulamaları ile bugüne kadar gelen beton yollar; yapım maliyeti diğer alternatifleri ile kıyaslandığında aynı seviyede olan ancak çok daha uzun süre ile iklim ve çevre koşullarına dayanıklı, bakım maliyetleri çok düşük bir uygulamadır ve yakın zamanda Türkiye genelinde yaygın bir şekilde yerini alacaktır, almalıdır diye düşünüyoruz” dedi.



Türkiye Hazır Beton Birliği, sektörü Ankara’da buluşturdu Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), ekonominin lokomotifi olan inşaatın en temel kollarından hazır beton ve ilgili sektörleri aynı çatı altında buluşturuyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Ortadoğu’nun büyük aktörleri 18 – 20 Şubat 2016 tarihleri arasında Congresium Ankara’daydı. Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) tarafından bu sene sekizincisi düzenlenen “Beton 2016 Hazır Beton, Çimento, Agrega, İnşaat Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı”, Congresium Ankara’da açıldı. Açılış konuşmasına Ankara’daki terör sal-

22

Yapı Malzeme Mart 2016

dırısını kınayarak başlayan Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, fuarla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Türkiye hazır beton sektörü, bugün 107 milyon metreküp hazır beton üretimiyle son 7 yıldır Avrupa’daki ülkeler arasında lider konumda ve dünyanın en büyük üçüncü hazır beton üreticisi. Bu liderlik büyük sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Türkiye Hazır Beton Birliği olarak ülkemizde kullanılan betonun tamamının kaliteli üretilmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Kaliteli üretimin sağlanması ve standartların uygulanması da ancak denetimle mümkün. Birliğimizin 1995 yılında bu amaçla kurduğu KGS - Kalite Güvence Sistemi’nin önemi çok büyük. Çünkü şu anda ülkemizde beton üretiminde tek etkin ve verimli denetimini KGS yapıyor. Bu kapsamda KGS, beton üretim tesislerinin yerinde denetiminin yanı sıra, habersiz ürün denetimleri de gerçekleştiriyor ve ancak sayede tesislerin üretim kalitesin-

de süreklilik sağlanabiliyor. Ülkemizde üretilen 107 milyon metreküp betonun yüzde 65’i KGS tarafından denetlenmektedir. Bu oran oldukça yüksek, ama bizim için yeterli değil. Betonu geliştirmenin ve beton üretiminde kaliteyi sağlamanın bir yolu da bilimden geçiyor. Beton konusunda araştırmalar, üniversitelerin yanı sıra birliğimizin akredite yapı malzemeleri laboratuvarında gerçekleştiriliyor. Üyelerimiz başta olmak üzere, hazır beton ve inşaat sektörüne hizmet veren laboratuvarımız, tüm beton, çimento, agrega, su, uçucu kül ve kimyasal katkı deneylerini yapıyor ve kalibrasyon hizmetleri sunuyor.

Çevre dostu sürdürülebilir betonlar 2007 yılında kurduğumuz laboratuvarımız bugün Yıldız Teknik Üniversitesi TeknoPark’ta birçok akademisyen ve tecrübeli kadrosuyla sektöre katkı sağlayacak Ar-Ge


Aktüel çalışmaları ve projeler geliştiriyor. Bu projelerle daha az maliyetle kaliteli üretim yapmanın yolları aranıyor, çevre dostu sürdürülebilir beton üretimi için yöntemler geliştiriliyor. Örneğin, yıkım atıklarının geri dönüştürülmesi projesi, Türkiye’de ilk olarak birliğimiz tarafından araştırıldı. Birlik olarak, teknik ve bilimsel çalışmaların yanısıra eğitim kalitesinin yükselmesi gerektiğini her zaman vurguladık. Bu nedenle yıllardır, sektöre, çalışanlarına ve beton kullanıcılarına yönelik eğitimler ve seminerler düzenleyerek sektörün kalifiye eleman ihtiyacını karşılıyoruz. 1994 senesinden bu yana pompa ve transmikser operatörleri, santral operatörleri ve laboratuvar teknisyenleri birliğimizin sertifikalı eğitimlerinden geçiyor. Bu eğitimlere bugüne kadar 16 binden fazla kişi katıldı. Eğitimlerimiz, kalifiye eleman ihtiyacını karşılamanın yanısıra iş güvenliği ve işçi sağlığına uygun üretime katkı sağlamak amacıyla sürüyor.

AKUT’tan 128 saatlik eğitim Depremin ülkemizin gündeminde olmadığı yıllardan bu yana depreme dayanıklı yapı tasarımı ve hazır beton uygulamaları konusu üzerinde duruyoruz. Bu konu ile ilgili son olarak, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle, deprem sonrasında müdahale kapasitesini geliştirmek amacıyla, üyelerimizin AKUT’tan 128 saatlik eğitim almasını sağladık. Bugün, hazır beton sektöründe 38 binin üzerinde çalışan bulunuyor. Bu sebeple, iş güvenliği ve işçi sağlığı, birliğimiz için en önemli başlıklardan birisi. Birliğimiz, iş kazalarını önlemek amacıyla Mavi Baret İş Güvenliği Yarışması’nı düzenliyor. Birliğimizin dikkat çekmek istediği bir diğer konu ise, Türkiye hazır beton sektörü-

nü çevre bilinci yüksek bir sektör haline getirmek. Bu amaçla çevre bilinci yüksek tesislerimizi Yeşil Nokta Çevre Yarışması çerçevesinde ödüllendiriyoruz. Bildiğiniz üzere, sektörümüzü sadece ulusal düzeyde değil uluslararası düzeyde de en iyi şekilde temsil ediyoruz. Sektörümüz için çok önemli bir organizasyon olan ERMCO - Avrupa Hazır Beton Birliği üyeliğiyle yetinmeyip, 2014 yılında ilk kez Başkanlık Komitesi üyeliğine seçildik. Bu sayede sektörümüzün sorunlarını Avrupa Birliğindeki kurumların gündemine getirme ve çözüm bulma imkanı yakaladık. 2015 yılı ülkemiz beton ve inşaat sektörleri açısından hareketli bir yıl oldu. Konut satış rakamları açısından değerlendirdiğimizde, 2015 yılında önemli gelişmelerin yaşandığı görülüyor. Bu yıl ortaya çıkan yüzde 11’lik artış çok önemli. Bu şekilde 1.3 milyon konut 2015 yılında el değiştirdi. Yalnızca genel konut satış rakamlarında değil aynı zamanda ilk kez satışı yapılan konut rakamlarında da çok önemli bir ivme yakalandı. 2015 yılında yüzde 10 artışla, 600 bine yakın yeni konutun satışı gerçekleşti.

2015 yılının ilk dokuz ayında yüzde 3.4 Konut satış rakamları dışında, inşaat sektörüne ilişkin diğer bazı göstergeler 2015 yılının sektör açısından zor bir yıl olduğunu gösteriyor. Yılın ilk üç çeyreğinde inşaat sektörü, geçen yılın aynı dönemine kıyasla, yüzde 0.4 büyüdü. Yılın ilk çeyreğindeki yüzde 2.8’lik daralmanın ardından ikinci ve üçüncü çeyreklerde bu rakam yüzde 2’nin altında kaldı. Tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisi, 2015 yılının ilk dokuz ayında yüzde 3.4 büyüyerek farkını ortaya koydu. Özellikle geçen senenin üçüncü çeyreğin-

de sürpriz yüzde 4’lük büyüme sonrasında 2016 yılına ilişkin beklenti yükseldi. Türkiye ekonomisine ve hazır beton sektörüne baktığımızda 2016 yılından umutluyuz. Bu yıl Türkiye’de kamu ve özel sektörün, yatırımlarına hız vermesini bekliyoruz. Son dönemde yavaşlayan özel sektör yatırımlarının ivme kazanması, geçen sene beklemede kalan konut yatırımlarının başlaması ve devletin devam eden ve yenilerinin de ekleneceğini tahmin ettiğimiz alt yapı yatırımları ile 2016 yılında hazır beton sektörünün yüzde 5’lik büyüme oranını yakalayacağını düşünüyoruz. Nitekim hazır beton ve çimento üretiminin içinde yer aldığı sektörün kapasite kullanım oranlarına baktığımızda, Aralık ayındaki yüzde 78.1 ile 2015 yılının en yüksek kapasite kullanım oranının yakalandığı görülüyor. 2016 yılı ocak ayındaki kapasite kullanım oranının, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 3 üstünde olması, 2016 yılında, biraz önce belirttiğim pozitif beklentilerimizi hayata geçirmeye başladığımızın ilk işaretidir” şeklinde konuştu. Beton 2016 Fuarı; Ankara Sanayi Odası, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası ve Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından da destekleniyor. Fuarda beton santralleri, iş makineleri, kamyon ve çekiciler, transmikserler, pompalar, kalıp sistemleri, vinçler, çeşitli beton kimyasalları, otomasyon sistemleri, lastik ve akaryakıt ürünleri, sektörel makineler başta olmak üzere çok geniş bir ürün yelpazesi beton ve agrega üreticilerine ve inşaat yapımcılarına sunulacak. Fuarda ziyaretçiler sektördeki yenilikleri anlama, toplu alım yapabilme ve sektörü yakından takip edebilme imkânına sahip oluyor.

Yapı Malzeme Mart 2016

23


Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt

“TÜİK’in açıkladığı konut rakamları doğru algılanmalı” Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt, Türkiye genelinde konut satışlarının bir miktar düşse de dezavantajların yanında avantajların da göz ardı edilmemesi gerektigini belirtti.

Türkiye genelinde konut satışları 2016 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,9 azalarak 84 bin 556 oldu.

24

Yapı Malzeme Mart 2016

Konut satışlarında İstanbul, 15 bin 526 konut satışıyla en yüksek il olarak dikkat çekti. Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %13,4 artarak bin 462 adete ulaştı. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Ocak 2016’da ilk sırayı 498 konut satışı ile yine İstanbul aldı. Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt, Türkiye genelinde konut satışlarının bir miktar düşmesinin dezavantaj gibi görünse de avantajlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Rakamlarda ortaya çıkan fırsatları doğru algılamak gerektiğine dikkat çeken Özyurt, “TÜİK verilerine göre ikinci el satışları düştü. Vatandaşın birinci ele yönelmesi lokomotif sektör olan inşaat-imalat sektörü başta olmak üzere diğer tüm sektörleri canlandıracak ve ekonomiye de ciddi bir ivme kazandı-

racak. Bu durumu büyük bir avantaj olarak değerlendiriyoruz, çünkü ikinci el alım satımların ekonomiye doğrudan bir katkısı bulunmuyor” dedi.

“İkinci el satışlarda düşüş var” Yabancıya yapılan konut satışının ekonomiye %100 katma değer sağladığını kaydeden Özyurt, geçen yılla bu yıl arasında %2’lik farka dikkat çekti. Özyurt, konuyu şöyle değerlendirdi: “İkinci el satışlarda düşüş var. İkinci elde konut fiyatlarının artmasını, kredi faizlerinin yüksekliği gösteriyor. Kredili ipotekli satışlarda da bir azalma var ve bu da faizlerin yüksek olduğunu anlatıyor. İyi tarafı ise satışlarda yabancı payı rakamlara yansımış ve ibre %15’i işaret ediyor. Aynı oranda ilk el satışlarda da yükselmeye şahit oluyoruz. Bu iki durum da toplam satıştaki düşüşün üzerinde ki iyimser hali gözler önüne seriyor.”


Aktüel

“Yabancıya konut satışı artıyor” Yabancıya konut satışların artmasının Türkiye ekonomisine direkt katkı sağlayacağına dikkat çeken Özyurt, ilk el konut satışlarındaki artışın ekonomiye direkt katkı sunacağını bildirdi. İlk el konut satışlarındaki artışın inşaat malzemeleri üretiminin dışında otomotivden mobilyaya kadar tüm sektörlere olumlu yansıyacağını anlatan Özyurt, “İkinci el konut satışlarının piyasaya olumlu bir katkısı yok. Ancak ilk el satışları, inşaat sektörünün canlanmasında büyük rol oynuyor” dedi. Özyurt, şöyle devam etti:

“Faizlerin artması ve konut fiyatlarının yükselmesiyle ikinci el satışları ancak banka kredisi ile yapılabilir hale geldi. Böylelikle konut ihtiyacı olanlar, ilk el veya inşaattan alıma yönlendiler. Bu da inşaat sektörünü ve takip eden sektörleri hareketlendirdi. Tabii burada, kendi bünyesinde vadelendirme yapabilen, faizleri sıfır ya da çok düşük oranda tutan büyük inşaat firmaları ön plana çıkacak. Finans yapısı küçük ölçekli firmalar, finansman gerektiren bu uygulamayı yapamayacakları için sektör yoluna güçlü firmalar ile devam edecek.

Yine daha önce belirttiğimiz gibi, bu noktada yabancı satışlar için de aynı çıkarımlara varmak mümkün. Adet olarak yabancı yatırımcıya daha fazla konut satan şirketler, bu yatırımcıya vade uygulayabilen firmalardır. Dolayısıyla vatandaşın konut alımında düşük faiz ya da sıfır faiz şirket bünyesinde uzun vade uygulamalarını tercih ediyor olması yatırımcıyı inşaattan konut alımına sevk ediyor. Bu durumun yabancı payı ile birlikte sektörü ve takip eden diğer sektörleri de canlandırmasını bekliyoruz. Tabi ki biz bu durumu büyük bir avantaj olarak değerlendiriyoruz.”

Yapı Malzeme Mart 2016

25


Ersun Bayraktaroğlu

Uluslararası gayrimenkul yatırımcıları her şeye rağmen ‘İstanbul’ diyor ULI ve PwC’nin Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2016 Raporu’na göre İstanbul, Avrupa’da yatırımcıların en çok ilgi gösterdiği 14’üncü pazar olarak öne çıkıyor. Yabancı yatırımcılar geçen yıl 20’nci sırada yer alan İstanbul için gelecek yıllarda daha yüksek bir sıçrama beklediklerini söylüyor.

26

Yapı Malzeme Mart 2016

İstanbul, 23 Şubat Salı - Urban Land Institute (ULI) ve PwC’nin uluslararası yatırımcıların Avrupa gayrimenkul sektörü yatırım kararlarına ışık tutan araştırması Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2016 Raporu’nun sonuçları İstanbul’da yapılan toplantı ile kamuoyuyla paylaşıldı. Raporun “En İyi Yatırım Pazarları” listesine göre 2015 yılı raporunda uluslararası gayrimenkul yatırımcısının en çok tercih ettiği Avrupa şehirleri arasında 20‘nci sırada yer alan İstanbul, bu yıl 14‘üncü sıraya yükseldi. Rapora göre Avrupa gayrimenkul sektöründe 2016 yılında en çok yatırım çekmesi beklenen ilk beş şehir ise sırasıyla Berlin, Hamburg, Dublin, Madrid ve Kopenhag oldu. Araştırma sonuçlarına göre günümüzde yatırımcılar ülkelerden ziyade şehir ve varlıklara odaklanıyor. Ayrıca hızlı şehirleşme ve demografik değişimlerle birlikte öne çıkan sağlık, otel, öğrenci konutları ve veri merkezleri gibi alternatif, operasyonel sektörlere yönelik ilgi artıyor. Alter-

natif sektörlere yatırım yapabileceğini söyleyen katılımcıların oranı geçen yıl yüzde 28 iken bu yıl yüzde 41’e yükseldi. Teknolojideki ilerlemeler ve ekonomik koşullardaki iyileşmeden yararlanan cadde perakendeciliği ve lojistik sektörlerinin de 2016 yılında iyi bir performans sergilemesi bekleniyor. Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2016 Rapor sonuçlarının açıklandığı toplantıda, sektörel gelişmeleri ve 2016 yılına dair beklentileri yorumlayan PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu rapor sonuçlarının ülkemiz gayrimenkul sektörü ile ilişkisini de şu sözlerle değerlendirdi: “Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2016 Raporu’na göre bu yıl siyasi belirsizlik nedeniyle yatırımcılar Rusya, Türkiye, Yunanistan ve İskoçya’ya çekimser bakıyor. Yatırımcıların tercihlerinin 2015’te gerçekleşen seçimlere ve coğrafi olarak ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntlı ortama rağmen geçen yıla göre İstanbul’u


Aktüel daha iyi sıralamaya koyuyor olması aslında gayrimenkul dinamikleri açısından sorunlardan kurtulmuş bir Türkiye’nin önemli bir tercih merkezi olacağını gösteriyor. Öte yandan “gelişme potansiyeli” açısından İstanbul’un ilk 10 Avrupa kenti arasında 7. olarak gösterilmesi, 2008 global krizi öncesi zirvede yer alan Türkiye gayrimenkul pazarının potansiyelini göstermesi açısından umut verici. Önceki yıllarda olduğu gibi bu yılki rapor sonuçları da gösteriyor ki yatırımcılar işlem hacminin yüksek olduğu, sadece ekonomik ve siyasi değil mevzuat istikrarının da bulunduğu kentlere yöneliyorlar. Getiri beklentileri mutlaka önemli ama bundan daha da önemlisi satın alınabilecek varlıkların alımında kullanılabilecek alternatif enstrümanların bulunduğu; ekonomik, siyasi ve mevzuat istikrar ortamı içinde, işlem hacminin yüksek olduğu bir “pazar” yaratabilmek. Bu yolda ilerleyebildiğimiz ölçüde demografik gücümüzle ve ekonomik potansiyelimizle Avrupa’da zirvede olmak mümkün olabilecek.” ULI Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Hasol Erktin ise raporda öne çıkan veriler hakkında şunları söyledi: “Emerging Trends Raporu, yatırımcılara Avrupa kentlerini karşılaştırmalı olarak aktarıyor. Yerel olduğunu sandığımız son sektör olan gayrimenkulün de küreselleştiğinin kanıtı. Ülkemizde edindiğimiz gay-

rimenkul deneyimiyle dünyaya açılmamız gerektiğinin somut bir göstergesi. Avrupalı yatırımcıların bize yöneldiği kadar biz de yurtdışına ulaşabiliriz. Ülke ekonomisinin zorlandığı bir dönemde, bir yandan yaşanabilir kentlerin planlanması ve gayrimenkulde kurumsallaşmayla ilgili iç sorunlarımızı çözmeye çalışırken; diğer yandan dış fırsatlara göz dikebiliriz. İşte bu noktada, çıkar veya kar amacı gütmeyen bağımsız bir düşünce kurumu olan ULI (Urban Land Institute), 1930’lardan bu yana tecrübe ve bilgi birikimini bize sunuyor. Yaşadığımız sorunları dünyada birileri daha önce yaşamış mı? Dünyada güncel gayrimenkul eğilimleri nelerdir? Gayrimenkulde yenilikçilik ve teknoloji nereye gidiyor? Bu ve bunun gibi soruların cevabını ULI bizlerle paylaşmaya hazır. Yayınlanan raporun da bu çerçevede değerlendirilmesini diliyorum.” Avrupa’da yatırımcılar göçmen sorununu önemsiyor Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2016 Raporu’na göre yeni gayrimenkul geliştirme projeleri, mevcut varlıkların satın alınmasına kıyasla çekici bir alternatif olarak öne çıkıyor. Raporda, önümüzdeki 3 ila 5 yıl arasında gayrimenkul yatırım stratejilerini etkileyecek en temel gelişmelerin arasında küresel sermaye akışı, bölge/ şehirlerarası ekonomik performansın değişim göstermesi, jeopolitik riskler, teknolojik dönüşüm, demografik değişiklikler ve iklim

değişikliği/kaynakların azlığı maddeleri yer aldı. Araştırmaya katılanların %10’undan fazlası ise Orta Doğu’dan gelen göç akımının gündemlerinde yer aldığını belirtti. Bu gelişmelerle birlikte Avrupa gayrimenkul sektörü, pazara sermaye akışı konusunda 2015’ten daha az umutlu. 2015 yılında katılımcıların yüzde 71’i yeniden finansman ya da yeni yatırımlar için öz sermaye miktarının artacağını söylerken, bu yıl bu oran yüzde 55 olarak gerçekleşti.

Mevcut Emlak Yatırımları Bakımından En İyi 20 Avrupa Şehri

Sıralama

2016

2015

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20

Berlin Hamburg Dublin Madrid Kopenhag Birmingham Lizbon Milano Amsterdam Münih Stockholm Barselona Budapeşte İstanbul Londra Helsinki Varşova Edinburgh Prag Frankfurt

Berlin Dublin Madrid Hamburg Atina Birmingham Kopenhag Amsterdam Lizbon Londra Münih Milano Barselona Varşova Stockholm Frankfurt Helsinki Prag Edinburgh İstanbul

Ayşe Hasol Erktin

Yapı Malzeme Mart 2016

27


Aktüel Amaç sektördeki bilgi kirliliğini azaltmak

‘Yapı Ürünlerinin Üretim-Kullanım Döngüsü Dersi’nde yarıyıl tamamlandı

Çevre Dostu Malzeme Komitesi Başkanı Gökben Güven Özçiçek derslerin Mimarlık Fakültesi üç ve dördüncü sınıf öğrencilerinin zorunlu ders programına dahil edildiğini belirterek, “Sürdürülebilir yapı anlayışında doğru tasarımlar kadar kullanılan malzemeler ve uygulamalar da önem taşıyor. Bu nedenle derslerimiz sektörün önde gelen firmalarının uzmanlarıyla gerçekleştirildi ve temelden çatıya kadar tüm yeni nesil malzemeler ve yaklaşımlar öğrencilerle paylaşıldı. Türkiye İMSAD’ın temeli hedef alan değişim yaklaşımlarıyla sektördeki bilgi kirliliklerin bu sayede azalacağını umuyoruz. Gelecek nesiller sayesinde güçlü nitelikli ve doğru malzeme seçimleri ile sürdürebilir insan odaklı çevreci bina tasımlarının artması en büyük hedefimiz” dedi.

Benzer uygulamalar çoğaltılmalı Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Dilek Ekşi Akbulut ise, yapı ürünlerinin sürdürülebilirlik kavramı ve yapı yaşam döngüsü içerisindeki süreçlerini daha iyi ve daha akılda kalıcı şekilde anlaşılması için sektör ve üniversite işbirliğinin önemine dikkat çekerek, “Ders içeriğinde ilk haftalarda kavramlar ve teorik bilgiler öğrencilere aktarıldıktan sonra Türkiye İMSAD işbirliği çerçevesinde sektörün tecrübeli, yenilik-

Türkiye İMSAD yapı ürünlerinin üretim ve kullanılabilirlik döngüsü için Yıldız Teknik Üniversitesi ile bir işbirliği gerçekleştirdi. Yapılan işbirliği çerçevesinde Mimarlık Fakültesi’nde gerçekleştirilen “Yapı Ürünlerinin Üretim-Kullanım Döngüsü” dersleri ilk yarıyılı tamamladı. Türkiye inşaat malzemeleri sanayisini bir bütün olarak ele alarak, sürdürülebilir büyümeyi, yurt içinde ve yurt dışında işbirliklerinin geliştirilmesini amaçlayan Türkiye İMSAD, sürdürülebilirlik vaatlerini yerine getirmeye devam ediyor. Dernek çatısı altındaki Çevre Dostu Malzeme ve Sürdürülebilirlik Komitelerinin yürüttüğü çalışmalar kapsamında projelendirilen “Yapı Ürünlerinin Üretim-Kullanım Döngüsü Dersi” Yıldız Teknik Üniversitesi’yle yapılan işbirliği çerçevesinde Mimarlık Fakültesi’nde güz sezonunu tamamladı. Öğrencilerin ilgisi ve katılımın güçlü olması derslerin gelecek döneminde de devam etmesine işaret

28

Yapı Malzeme Mart 2016

etti. Bir sonraki dönem dersleri için hazırlık çalışmalarına başlandı.

Geleceğin mimarlarına yeşil bina bilinci Türkiye İMSAD Çevre Dostu Malzeme Komitesi ile Sürdürülebilirlik Komitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından yapılan ortak çalışma sonrası gerçekleştirilen derste, öğrencilerin yapı ürünlerinin sürdürülebilirlik kavramı ve yapı yaşam döngüsü içerisindeki süreçlerini daha iyi ve daha akılda kalıcı şekilde anlayabileceği, sektör temsilcileri ile bir araya gelerek güncel yaklaşımlar ve uygulama örneklerinin yer aldığı bir ders içeriği hazırlandı.

çi, sürdürülebilirlik, çevre kavramlarına duyarlı öncü firmaları ile çalışıldı. Her hafta farklı bir ürünün temsilcisi sürdürülebilirlik, atıklar, geri dönüşüm başlıkları altında birikimlerini öğrencilerle paylaştı. Ayrıca öğrencilere araştırma konusu olarak her firma ürünlerinin kullanıldığı ve Leed Bream gibi belgeler alan yapıların listesi verildi. Öğrenciler bu yapılarla ilgili kaynaklardan ve yerinde gözlem yaparak bilgi toplayarak dönem sonunda rapor ve poster olarak izlenimlerini aktardılar. Bu tür etkileşimli projelerin daha fazla hayata geçirilmesi gerçek bir sürdürülebilirlik anlayışının yerleştirilmesi açısından büyük önem taşıyor” açıklamasında bulundu.



PERI ile ağır köprü projeleri daha güvenli ve kolay

İşin Adı : K.B.B. D100 TOPÇULAR KÖPRÜLÜ KAVŞAĞI İNŞAATI Yeri : GEBZE-DARICA E5 YOLU KOCAELİ Alt Yüklenici : AYHANLAR- GÜLSAN A.O. Genel Koordinatör : İrfan KAHRAMAN Şantiye Sorumlusu : Ramazan ŞAHİN PROJEDE KULLANILAN PERI KALIP SİSTEMİ: KOLON KALIPLARI :VARIO GT24 DÖŞEME KALIBI :PD8 + VARIO + MULTIFLEKS

PROJE İLE İLGİLİ BİLGİLER: Kocaeli büyükşehir belediyesi-Gebze belediyesi bünyesinde Topçular caddesi mevkiinde yer alan caddelerin E-5 hattı geçilerek birbirine bağlanması için planlanan Topçular Köprülü kavşağı inşaatı

30

Yapı Malzeme Mart 2016

Ayhanlar- Gülsan A.O tarafından hayata geçirilmiştir. Proje kapsamında kuzey ve güney yolu olmak üzere iki adet 3 şeritli ana arter geçiş bulunmaktadır. Her bir yolun uzunluğu kenar ayaklar arası ~350m civarında olup, 14er adet deği-

şik geometriye sahip orta ayak ile desteklenmektedir. Döşeme kalınlığı 1,5m olan, ayak yüksekliği değişken olup en yükseği 7m olan bu köprü projesinde taşıma kapasiteleri ve güvenilirliği açısından PERI KALIP VE


Focus

İSKELE SİSTEMLERİ tercih edilmiştir. Üstlendiği projelerde tecrübeli ekibi ile bu projeyide hayata geçiren Ayhanlar-Gülsan A.O ile bu projede de birlikte yer almaktan gurur duyar, başta Sayın Murat KAYA, Sayın. Metin SARIBAŞ, Sayın Zafer DUDU, Sayın Genel koordinatör İrfan KAHRAMAN, Şantiye Sorumlusu Sayın Ramazan ŞAHİN ve Ayhanlar-Gülsan A.O. ailesine bu özel projede bizleri tercih ettikleri için çok teşekkür ederiz.

PERI KALIP SİSTEMİ İLE İLGİLİ BİLGİLER : Kolon perde kalıpları VARIO GT24 sistem Kolon kalıplarında VARIO GT24 Sistem ile değişken geometriye sahip orta kolon

ayakların imalatı yapılmıştır. Değişken yükseklikler için kullanılabilecek olan VARIO sistem ahşap negatif özel ürünler ile betonarme yapının geometrisi sağlanabilir. VARIO GT24 Perde Kalıbı sistemi en genel anlamda; PERI Kafes Kirişi GT24 ‘ün SRZ (çekmeye ve gerilmeye dayanıklı yatay kuşak) çelik kuşaklara kuvvet aktarabilen HB24 Köprülü kancalar ile bağlanması ve bu şekilde oluşan karkasın 18 ve/veya 21 mm lik kalıp kontraplağı ile kaplanması ile oluşur. Yukarıda bahsedilen şekilde oluşturulan kalıp panelleri VKZ ve/veya GKZ ara birleştirme parçaları yerleştirilerek birbirine kamalanır. Panellerin birleştirilmesi kamalı olduğundan kullanımda (söküm ve kurum) büyük kolaylıklar sağlar. Perde kalıbının her iki yüzüne gelen basınçlar kalıp içine bırakılmış pvc borudan geçen ve

DW tarafından imal edilmiş saplamalarla karşılıklı aktarılır ve taşıtılır. Bu ankrajlama sistemi emniyetle 90 kN çekme yükü taşır. Sistemi oluşturan panolar birkez monte edildikten sonra tek parça standart eleman olarak kullanılır. Sahadaki mevcut vinç kapasitesinide aşmamak kaydıyla vinç ile bir defada taşınırlar. Bu sayede son derece hızlı hareket edilebilir ve işçilik azaltılmış olur. Kullanılan ara parçalar (filler-plate) yani adaptörler sayesinde her türlü projeye ve projenin farklı kısımlarındaki geometrilere rahatlıkla adapte edilebilir. Kalıplar tek bir yüzlerine konulan ancak 2 kollu; birincisi aks payandası AV ve ikincisi ayar payandaları RSS veya RS tipi payandalarla düşeyde şakülle getirilir. Perde kalıplarına ait statik hesaplar Alman DIN Yapı Malzeme Mart 2016

31


18218 ‘e göre yapılır. Projedeki farklı beton döküm yüksekliklerinde perde kalıbı; eğilme momenti aktaran GT24 Uzatma Elemanı kullanılarak son derece hızlı, güvenli ve doğru bir şekilde yükseltilebilir.

DÖŞEME KALIBI PD8 MASA ve YÜK KULESİ Köprü tabliyesi ana taşıyıcı sistemi PD8 sistem ağır yük iskelesi kullanılmıştır. Döşeme kalınlığının 1,5m olduğu ana gövde altında 150x150 yük kuleleri yine PD8 sistemin parçaları olan diagonaller ile birbirine bağlanarak komple çalışan bir sistem elde edilmiştir. Yolun hem yatay hemde düzeyde değerli olmasından dolayı PD8 iskele sisteminin üst ayar milleri SRZ çelik kuşaklar ile bağlanarak mafsallı bir mahya sistemi elde edilmiştir. Yapılan statik hesaplamalar sonrasında kurulan sistem ile uzunluğu 18m ve 24m açıklığa sahip toplam 30 adet açıklık güvenli bir şekilde iskele kurularak geçilmiştir.

32

Yapı Malzeme Mart 2016


Focus

ve de spindel ayarı için kullanılan jack-nut (somun) ile bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği; ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek rijit ve tek parça haline getirilmesidir. PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle farklı çözümler sunar. DIN ve EURO normlarına göre düzenlenmiş abakları mevcuttur. Konsol kısımlardarda yer alan değişken yükseklikler PD8 iskele ve yatay bağlantılarla kurulmuştur. Konsol kısımlar kullanılan iskele ebatları 150x200 şeklindedir. PERI PD8 sistemi; temel olarak R110(110 cm genişliğinde) ve R150(150 cm genişliğinde) çerçevelerden oluşur. Taban plakaları ve çerçeveler arasındaki bağlantı, ayarlanabilir spindle adı verilen bağlantı elemanı ile sağlanır. Spindellerin ayarlanabilmesi bize şantiyede çok hassas yükseklik ayarı yapmamıza olanak sağlar. Karşılıklı çerçeveler arasındaki bağlantı ise1.25m ile 3.50m arasında değişen boylardaki diagonallerle sağlanır. Sistem üst tarafına monte edilen sırasıyla; panel, haçvarikafa, spindel

1.PD8 YÜK İSKELESİ: PD8 sistem; masa kalıbının dışında döşeme kalıbı iskelesi olarak

da kullanılabilir. Özellikle köprü, santral, sanayi ve su yapısı gibi kalın ve düzensiz planlı döşeme imalatlarında yüksek taşıma gücü, kolay ve hızlı kurulumu sayesinde tercih edilmektedir. İskelenin kurulmasını takiben PERI GT24 ve VT20K kirişleri ile döşeme ve/veya kiriş kalıbı iskelesi teşkil edilir. Gerekli yatay ve rüzgar yükü tedbirlerinin alınması koşulu ile her türlü yükleme değerine cevap verecek şekilde dizayn ve hesap edilebilen son derece flexible bir sistemdir. PERI İle Başarılı İnşaatlar…….. ! Şantiye Sorumlusu Ramazan Şahin’in Yorumu Gülsan – Ayhanlar Adi Ortaklığı olarak taahhüdünü üstlendiğimiz D-100 Topçular Köprülü Kavşağı projesinde yerinde döküm köprü döşemelerinde güvenilir ve kaliteli çözümlerinden dolayı PERİ Kalıp ve İskele Sistemi tercih edilmiştir. Projede bizlere verdikleri destek ve hizmet için PERİ’ ye teşekkür ederiz.

Yapı Malzeme Mart 2016

33


Aktüel

Emre Erol

Konut yatırımlarında Anadolu’ya ilgi artıyor Konut sektöründe büyük şehirler dışında Anadolu’ya ilgi artıyor. Keller Willams Türkiye Ülke Direktörü Emre Erol, ülke genelinde artan refah artışı nedeniyle İstanbul, İzmir ve Ankara dışında Bursa, Kocaeli, Mersin, Kayseri, Konya ve Gaziantep gibi illerdeki konut satışlarındaki artışı mercek altına aldı.

Son yıllarda İstanbul, İzmir ve Ankara gibi metropol illerin dışında Anadolu’da da konut yatırımları hız kazandı. Keller Williams Türkiye Ülke Direktörü Emre Erol, 2015 yı-

34

Yapı Malzeme Mart 2016

lında Türkiye’de konut sektörünün yüzde 12 büyüdüğünü hatırlatarak “Türkiye’de konut sektörü yüzde 12 büyürken Türkiye ortalamasının üzerinde büyüyen iller var. İstanbul’da yüzde 16, Bursa ve Kocaeli’nde yüzde 21, Mersin’de ise yüzde 17 büyüme yaşandı. Bu bize Türkiye’de artık yerel halkın kendi illerine yatırım yaptığını ve gayrimenkul hareketinin tabana yayıldığının işaretlerini veriyor” dedi.

Gelişen bölgelerde metrekare fiyatları yükseliyor Türkiye’de satışların yüzde 40’ının hala İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleştiğini belirten Erol “Bursa, Mersin ve Kocaeli’nde 2015 yılında 2014 yılına göre yüzde 20 civarı bir artış yaşandı. Bu da refah düzeyinin ülke genelinde arttığına bir işaret. Sadece büyük illerde değil, Türkiye genelinde yatırım yapılıyor” diye konuştu. Türkiye’deki gelişen illerin metrekare fiyatları ile ilgili de bilgi veren Erol, “Bursa’da met-

rekare fiyatları yüzde 17 artarak 1.400 liraya ulaştı. Mersin’de yüzde 25 artarak, 1.400 liraya, Kocaeli’nde ise yüzde 24 artarak 1.200 liraya yükseldi.”

Bursa’ya yabancıların ilgisi yüzde 63 arttı İstanbul’daki kısıtlı arsa stoğu ve fiyatlardaki artış nedeniyle yatırımcıların civar illere yöneldiğini belirten Erol “Gebze, her gün binlerce bireyin İstanbul’dan geldiği bir destinasyon. Çok sayıda fabrika, yüksek hacimli iş yeri var. Bu nedenle bu bögelere de yatırım yüksek ve her gün artıyor” dedi. Yabancı yatırımcıların ise Türkiye genelinde Bursa’ya ilgisi olduğunu belirten Erol “2015 yılında yabancı yatırımcıların konut yatırımlarında Türkiye genelinde yüzde 20’lik bir artış yaşandı. Ağırlıklı olarak Irak, Suudi Arabistan,Kuveyt ve Rusya’dan ilgi yüksek. Bursa özelinde bakacak olursak yabancıya satışta 2014’ten bugüne yüzde 63 artış yaşandı” dedi.



Türkiye’nin en büyük yatırımlarının çözüm ortağı yine DOKA Türkiye’nin en büyük sanayi yatırımlarından biri olan ve ülkemizin gübre ihtiyacındaki önemli bir açığı kapatarak gübre üretimi gerçekleştirilecek Mazıdağı Entegre Gübre Tesisi inşasına DOKA, özel ve güvenli çözümler sunuyor. Cengiz Holding iştiraki Eti Bakır’ın 2015 yılında başlayan ve Mardin’e 65 km mesafede kurulan Mazıdağı Entegre Gübre Tesisi inşasına hızla devam ediliyor. Türkiye’de ilk kez hammaddesini kendi çıkarıp, gübre üretimi yapacak olan tesis, büyüklüğü ve içerdiği donanımlar nedeniyle özel ve güvenli çözümler gerektiriyor. Projelere sağladığı maksimum güvenlik ve hız ile öne çıkan DOKA, bu büyük projenin de çözüm ortağı olarak çalışmalarını sürdürüyor.

36

Yapı Malzeme Mart 2016

Veriler ve Rakamlar: Proje adı : Mazıdağı Entegre Gübre Fabrikası Bulunduğu yer : Mardin, Türkiye Yatırımcı : Eti Bakır A.Ş. (Cengiz Holding İştiraki) İnşaat başlangıcı : 2015 Tamamlanma tarihi : 2017 Kullanılan sistemler: Geniş yüzeyli kalıp Top 50, Yüksek kapasiteli yük taşıyıcı iskele d2, Doka Scaff Çalışma İskelesi, 150F Tırmanır Kalıp Sistemi, Çerçeveli Kalıp Framax Xlife, Çerçeveli Kalıp Frami Xlife Kullanılan hizmetler :Kalıp planlaması, kalıp eğitimi, şantiyede montaj ve süpervizör desteği, projeye özel teknik çizim ve mühendislik hizmeti.

Tesis büyüklüğü ve kimyasallara karşı güvenlik, maliyet avantajı Tesis, büyüklüğü ve içerisinde yer alan tehlikeli kimyasallar nedeniyle özel ve güvenli çözümler gerektiriyor. Bu nedenle projenin ana donanımlarından olan gübre deposu binası ve asit tankının perde dökümlerinde DOKA kalıp sistemleri kullanılıyor. Projenin en büyük zorluklarından biri, tesis içerisinde yer alacak asit tankının inşaasının güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi olarak gösteriliyor. Bunun için asit tankının en ufak bir asit sızıntısına mahal vermemesi

için, 6 metre yüksekliğinde 1500 m² kalıp kullanılarak tankın iç ve dış eğilimli perdelerinin tek seferde dökülmesi sağlandı. Perdelerin tek seferde döküm işlemi DOKA ‘Top 50’ sistemi ile gerçekleştirildi. Birbirinden farklı görevler için projeye özel olarak modüler sistemden hazır monte edilen geniş yüzeyli bir kalıp olan ‘Top 50’ ile boyutlandırma işlemi her tür taze beton basıncına göre kolayca yapılabiliyor. Ayrıca betonlama hızı da istenildiği şekilde düzenlenebiliyor. Gübre deposu binası perde dökümlerine de yine ‘Top 50’ sistemi ile devam edildi.


Çözüm Ortağı

Esnek ve her türlü projeye uyarlanabilen sistem sayesinde aynı kalıplar, hiçbir rezervasyon gerektirmeden tüm gübre deposu binasının perdelerinin döküm işleminde de kullanıldı. Böylelikle toplamda tüm işlem için 1500 m² lik kalıp kullanarak firmaya ciddi oranda bir maliyet avantajı sağlanmış oldu. ‘Top 50’ sistemi, bir yandan yüksek kullanım sıklığı ile malzeme maliyetinden bir yandan da kısa kalıp hazırlama süresi ile personel maliyetinden tasarruf edilerek projenin iş yükünde azalma ve maliyetlerde ciddi düşüş sağlanmış oldu. Ayrıca projede tercih edilen diğer kalıp sistemleri de özellikleri sayesinde maliyet avantajını destekledi. Çeşitli yüksekliklerdeki perdelerin dökümü için kullanılan ve kurulum gerektirmediği

için hızla adapte edilebilen 600 adet Frami panel kalıp, yüksek oranda işçilik ve zaman tasarrufu sağlamış oldu. Projenin tüm kolon kalıp ihtiyacı ise 5 set kullanılan Framax kolon kalıp ile karşılandı. İki kalıp sisteminde de bulunan özel Xlife plywoodu sayesinde plywood değişimi gerektirmeden minimum 300 döküm gerçekleştirilebiliyor.

Güvenli iskele sistemleri TS EN12810-1 sertifikasına sahip DOKA Scaff iskele sistemleri ile projenin tüm iş iskelesi ihtiyacını en uygun ve güvenli şekilde sağlandı. 100.000 m3 DOKA Scaff iskele sistemi için kurulum ve uygulama süreci için süpervizör desteği de sağlandı. Farklı geometrik şekillere adapte edilebilen sistemin

her türlü dairesel tank gibi yapılara uyarlanabilmesi için firmalara DOKA mühendisleri tarafından teknik çizim desteği de sağlandı. Projede, kullanılan bir diğer güvenlikli iskele sistemi ise yüksek kapasiteli d2 yük taşıma iskele sistemi oldu. Bu sistem ile projede yer alan endüstriyel yapıdaki ağır döşemelerin güvenli şekilde dökülmesi sağlandı. 200 konsol DOKA 150F ile kalıplar vinçle tırmandırılarak yüksek perde dökümleri güvenli ve hızlı şekilde gerçekleştirildi. Devrilme emniyetli DOKA demirci iskelesi ile donatılar hızlı şekilde yerleştirildi. Ayak başına 24 ton kapasiteli merdiven, yüksek kulesi ile yüksek dökümlere güvenli çözümler sağlamış oldu.

Yapı Malzeme Mart 2016

37


Sektörel

3. her yönüyle kentsel dönüşüm kongresi’ne Piyalepaşa İstanbul’da katıldı Piyalepaşa Gayrimenkul, Polat markasının 60 yıllık tecrübesiyle Beyoğlu’nun en eski ve değerli semtlerinden Piyalepaşa’da hayata geçirdiği ‘Piyalepaşa İstanbul’ projesinden yola çıkarak kentsel

Piyalepaşa İstanbul ile özel sektördeki en büyük kentsel dönüşüm projesine imza atan Piyalepaşa Gayrimenkul 3. Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Kongresi’nde yer aldı. Kongrede kentsel dönüşüm kapsamında sürdürülebilirliğin yapı taşları olan ekonomi, sosyoloji, kültürel ve en önemlisi kişisel refah konularına değinildi.

dönüşüm ile ilgili deneyimlerini ve görüşlerini paylaşmak üzere ‘3. Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Kongresi’ne katıldı. Piyalepaşa Gayrimenkul Genel Müdürü

38

Yapı Malzeme Mart 2016

Kaan Yücel’in de konuşmacılar arasında yer aldığı etkinlik sektörün önde gelen firmalarını ve kamuyu bir araya getirdi. Kongrenin ‘2016 yılında Gayrimenkul Sektörünün Kentsel Dönüşüm Projeleri’ başlıklı oturumunda konuşmacı olarak yer alan Piyalepaşa Gayrimenkul Genel Müdürü Kaan Yücel; “2000’li yılların başında yıl içerisinde 50-100 tane konut satılıyor ve bunlar çok büyük rakamlar olarak karşılanıyordu. Şimdi artık 1000’li rakamları konuşuyoruz. Geçmişe baktığımızda şu an çok iyi durumdayız. Bugün artık bunun çok daha ötesinde bir şeyi sürdürülebilirliği, sürdürülebilir şehirleri/binaları ve sürdürülebilir bir yaşamı konuşuyoruz. Bu geldiğimiz noktayı göstermesi açısından çok önemli. Fakat burada da daha yapılacak çok şey var. Sürdürülebilirlik, sürdürülebilir yaşam ve bina dediğimizde bunun belirli yapı taşları var. Ekonomi, sosyoloji, kültürel ve en önemlisi kişisel refah. Yani orada yaşayan ve yaşayacak kişilerin refahını sağlamak aslında sürdürülebilirliğin en önemli unsurlarından bir tanesi” dedi. Kentsel dönüşüm yasası kapsamında yapılan çalışmaların sunduğu imkanlardan bahseden Yücel; “Bölgede, projede yaşayan ve yaşayacak kişilere sosyolojik imkanlar da sunulmalı. O alanda yaşayanlar ile konuşmamız, projemizi anlatmamız gerekiyor. 4 yıldır projemizde süreci bu

Kaan Yücel

şekilde yürütüyoruz. Bu dönüşüm esnasında hepimize iş düşüyor. Sadece ekonomik dönüşüm değil sosyolojik dönüşüm ile kültürel alanda da çalışmalar yapılmalı. Biz projemiz ile, başta ekonomik olmak üzere her anlamda bölgenin kalkınmasına destek ve tüm bu çalışmalarla bölgede yaşayanlara refah sağlamış olacağız” dedi.



‘Elevetor’ nitelikli dolgu için kör kalıp sistemi (0 cm’den 250 cm’ye kadar) Referans proje: Proje : Emaar Square Firma : TAV-Sera Yapı Uygulama : 400 m2 kapalı alan katta hafif dolgu Ürün: Elevetor H90

40

Yapı Malzeme Mart 2016

0’dan 250 cm’ye kadar değişen yüksekliklerde her türlü dolgu yapılabilir veya yükseltilmiş döşeme oluşturulabilir. Ürünler ‘kör kalıp’ olarak kullanılırlar ve betona şekil vererek döşemeyi taşıyan yüzlerce betonarme kemer, kubbe ve onları destekleyen sütunlar oluştururlar. Büyük açıklıklarda minimum imalat ile döşemeyi taşıyan sistem oluşturulur. Dolgu amaçlı kullanıldığında, alternatiflerine kıyasla benzersiz nakliye, yatay-dikey taşıma ve yer tasarrufu sağlar. Örneğin; 50 kamyon gazbetonluk bir dolgu, 1 kam-

yon kör kalıpla yapılabilir. Kolay ve hızlı (20 m2/adam-saat) kurulumu sayesinde inşaat süresi ciddi oranda kısalır. Döşeme imalatında kullanılan beton, demir ve diğer tüm dolgu malzemelerinden tasarruf sağlanır, tüm yapı hafifler. Kör kalıpların oluşturdukları boşluklar, havalandırılabilir ve her türlü mekanik/elektrik tesisat geçişi yapılabilir. Kesilerek ayarlanabilen PVC sütunlar sayesinde her türlü kademe ve rampa yapılabilir. Geri dönüşümlü polipropilen ile üretilen kör kalıplar projeye LEED puanı da kazandırırlar. Konut, ticari veya endüstriyel yapılarda, yüksekliği 0 ile 250 cm arasında değişen,


Çözüm Ortağı

betonarme yükseltilmiş döşeme veya dolgu için gerekli kör kalıp sistemlerini kapsar. Ayrıca, bu ürün grubu ile soğuk hava depolarının izolasyonlu temelleri de oluşturulabilir.

Avantajları; Benzersiz nakliye, yatay-dikey taşıma ve yer tasarrufu Beton tüketiminde azalma İnşaat süresinde kısalma

Yüksek yük taşıma kapasitesi Nem ve Radon gazından korunma Tesisatlar için kolay erişim ve bakım imkanı Geri dönüşümlü plastik

Yapı Malzeme Mart 2016

41


Seha Yapı, Konya’nın en büyük su temalı karma konut projesi Zermeram’ın satışına başladı.

İttifak Holding’in inşaat sektöründeki markası Seha Yapı, Konya’nın en değerli ve en büyük imarlı arazisi üzerinde hayata geçirdiği 800 milyon TL yatırım değeri olan Zermeram Projesi’nin tanıtım toplantısını Konya’da gerçekleştirdi. Seha Yapı, Konya’nın en değerli ve en büyük imarlı arazisi üzerinde hayata geçirdiği, şehrin en büyük su temalı karma konut projesi Zermeram’ın lans-

42

Yapı Malzeme Mart 2016

Konya’da Gedavet Rüzgârı’nı herkes hissedecek! man toplantısını, 24 Şubat, Çarşamba günü Konya Dedeman Otel’de gerçekleştirdi. Ulusal ve yerel basın mensuplarının yoğun katılımı ile gerçekleştirilen toplantının ardından Zermeram tanıtım ofisi ziyaret edildi. Yatırım değeri 800 milyon TL olan ve toplam 320 bin metrekare alana inşa edilecek projenin 17 bin 500 metrekaresi biyolojik gölet, 240 bin metrekaresi gri ve yeşil peyzaj, 2.750 metrekaresi sağlıklı

yaşam merkezi ve 9.222 metrekaresi de alışveriş merkezi olarak tasarlandı. 295 bin TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulan projede, manzara konutların yanı sıra bahçe dubleks, villa ve yalı da yer alacak. Konutlar, brüt 120 ile 1.052 metrekare aralığında yapılacak. Zermeram’da yer alan Arasta AVM ise 39 mağaza, 2 adet çok amaçlı salon, 1 adet restoran ve 1 adet marketten oluşuyor.


Proje olduğuna şahitlik edersiniz. Ayrıca, son dönemde almış olduğu kamu yatırımları, ülkemizin siyasi ve sosyal istikrarına olan katkısı ile Konya, Türkiye’nin yükselen şehirleri arasında dikkat çekiyor. Seha Yapı olarak biz de Konya’nın işte bu yükselişine eşlik edecek, Konya’nın Altın Çağı diyebileceğimiz bir dönemde, şehre ve insanına artı değer katacak, kadim başkente yakışır, baş tacı bir eser inşa ediyoruz.” “Konya’nın köklü geçmişinden aldığımız ilhamla, mimari ve estetik alanda eşsiz bir proje olarak tasarladığımız Zermeram’ın tanıtımlarında motto olarak “Konya’nın Altın Çağı” vurgusunu yaptık” diyen Atila, “Projemizi, Konya’nın Altın Çağı’na kendi alanında öncülük edecek şekilde dizayn ettik” dedi.

Yemyeşil doğa, su gibi yaşam… Zermeram’da 320.000 metrekare alana yayılmış yemyeşil bir doğa, su gibi bir yaşam tasarladıklarını kaydeden Tahir Atila, “Seçkin ve keyifli bir yaşamın bütün olanaklarını sunduğumuz Zermeram, Konya’nın en büyük karma konut projesi olma özelliğini taşıyor. Bölgemizde yerleşmiş konut anlayışını değiştirecek, çıtayı oldukça yukarılara çıkaran, hatta Konya’nın geleceğine de ilham vereceğine inandığımız Zermeram’ı sunmaktan onur duyuyoruz” diye konuştu.

Temiz havasını, Konya’nın meşhur Gedavet Rüzgârı’ndan alıyor Zermeram’ın, Konya’nın en prestijli karma konut projesi olduğunu ifade eden Tahir Atila, 353 konutluk ilk etabın 3 yıl içinde tamamlanacağını belirtti. Projenin konuşlandığı bölgenin özel bir havası olduğunu kaydeden Atila, Zermeram projesinin Konya’ya has olan Gedavet Rüzgârı’nı her mevsim aldığını söyleyerek; “Bölgeye özel İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Tahir Atila, Zermeram lansman toplantısında projeye ilişkin şu bilgileri verdi: “Seha Yapı olarak; konut projeleri, ticari ve endüstri yapılar, sağlık, eğitim ve kültür tesisleri, yol ve köprüler, çelik konstrüksiyon yapıları başta olmak üzere birçok alanda proje geliştirip uygulayan, Anadolu’nun en önemli yapı markalarından birisiyiz. Özellikle Konya’da, sektörün trendlerini belirleyen öncü rolde ve lider bir pozisyondayız. Konya, tarihi ve kültürel yapısı ile âşık olduğumuz bir şehir... Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Konya, Selçuklu’dan miras aldığı asalet, yiğitlik, hoşgörü, ilim ve irfanın rehberliğinde geçmişi kadar görkemli bir geleceğe doğru emin adımlarla yürüyor.”

Tanpınar’ın da dediği gibi; “Bir başkent, daima başkenttir...” Tahir Atila konuşmasına şöyle devam etti: “Şehrin dinamiklerine baktığımızda birçok boyutuyla Tanpınar’ın ne kadar haklı

Tahir Atila

Yapı Malzeme Mart 2016

43


Proje her mevsim esen Gedavet Rüzgârı ile yaylalardan gelen temiz hava projemize ayrı bir özellik katıyor. Zermeram, şehir merkezi ile arasındaki yaklaşık 100 metrenin üzerindeki kot farkından dolayı tertemiz bir hava sunuyor” dedi. Atila ayrıca; seyir terası, vadileri, koyları, yürüyüş parkurları, çocuk oyun alanları, göletleri, amfi tiyatroları ve alışveriş merkezi gibi üniteleri ile Konya’nın en ayrıcalıklı projesini oluşturduklarını dile getirdi.

Doğa dostu çözümler Zermeram’ı tasarlarken çevre dostu olmasına özellikle dikkat ettiklerini vurgulayan Tahir Atila, “Projemizi, enerji verimliliği sağlayan çözümlerle doğayla barışık bir yaşam alanı haline getirdik. Kojenerasyon tesisi ve güneş panelleri ile üretilen elektrik enerjisi sayesinde konut ve ortak alanlarda enerji tasarrufu sağlayacağız. Öte yandan gri su arıtma tesisi ve yağmur suyu depolaması ile yeşil alanların sulaması da tasarruflu olacak. Bu projeler sayesinde enerji kaynaklarımız daha verimli kullanılacak. Doğa dostu bir proje üretmenin mutluluk ve onurunu da yaşıyoruz” diye konuştu.

44

Yapı Malzeme Mart 2016



Alman gayrimenkul devi HOMES, yeniden Çeşme’ye geliyor Almanya’da gerçekleştirdiği nitelikli konut projeleriyle tanınan gayrimenkul devi HOMES, Türkiye pazarına hızlı bir giriş yaparak, yatırımlarını başlatıyor. Türk

Paşalimanı Koyu’nda yer alan ilk projesi SEA HOMES’un ardından yeni yatırımlar için düğmeye basan HOMES, 200 milyon euroluk yatırım planıyla Çeşme’nin en iddialı projelerine imza atacak.

gayrimenkul sektörüne 200 milyon euro yatırım yapmayı planlayan HOMES, ilk projesini Ege’nin en güzel koylarından biri

46

Yapı Malzeme Mart 2016

olan Çeşme Paşalimanı’nda tamamlıyor. 30 milyon euro yatırım ile gerçekleştirdiği SEA HOMES projesini Haziran ayında teslim etmeyi planlayan gayrimenkul devi firma, Çeşme’deki yatırımlarına da devam edecek. Çeşme’nin en gözde bölgelerinde ilgilendikleri iki tane proje alanı bulunduğunu söyleyen HOMES Şirketinin Kurucusu Türk Girişimci Erkin Köksal, Çeşme’de otel ve rezidans projesi gerçekleştireceklerini belirtti. Alaçatı’da da restoran ve plaj yatırımını kapsayan turizm kompleksi inşa etmeyi planladıklarının altını çizen Köksal, her iki proje alanı için de Ar-Ge ve fizibilite çalışmalarının devam ettiğini kaydetti. Köksal, “Bu alanların imar mevzuatı açısından yasal izinleri ile ilgili de yoğun bir çalışma içindeyiz. Bu projelerdeki yatırım tutarı yaptığımız ön fizibiliteler neticesinde, 150 milyon ile 200 milyon euro aralığında olacaktır. Dünyaca ünlü bir yabancı marka işletmesini getirmeyi planladığımız yeni yatırımımız yaklaşık 150 milyon Euro tutarında olacaktır” açıklamasını yaptı.

Yabancı yatırımcılar Türkiye pazarını riskli buluyor Alman gayrimenkul pazarında onlarca nite-

Erkin Köksal

likli projeye imza atmış bir yatırımcı olarak Türk gayrimenkul pazarında da lider olmak istediklerinin altını çizen Erkin Köksal, projelerinde ortaklığa sıcak bakmadıklarını ancak yabancı yatırımcılar ile yakın ve yoğun bir temas halinde olduklarını vurguladı. Bazı projelerinde finans kaynaklarını yurt dışı yatırımcılardan tercih edebildiklerini söyleyen


Proje

Köksal, “Türkiye’nin özellikle son zamanlarda yaşamış olduğu gerek politik gerekse de sosyo- ekonomik iniş çıkışları yüzünden yabancı yatırımcılar Türkiye’de yatırım gerçekleştirmeyi riskli buluyorlar. Ancak biz HOMES olarak, tüm riskleri değerlendirip gerekli ön çalışmaları ve hazırlıkları tamamladık” diye konuştu.

Çeşme’nin ekolojik projesi: SEA HOMES Çeşme’deki ilk gayrimenkul projeleri Sea

Homes inşaatı esnasında çevre faktörünü en ince ayrıntısına kadar değerlendiren Homes ekibi, konumlandığı arazide herhangi bir tahribata yol açmadan ve yeşil alanları koruyarak ekolojik bir yapı oluşturdu. Proje başlangıcında şehircilik ve planlama ilkesini esas alarak bulundukları şehre ve lokasyona imar mevzuatı çerçevesinde yaklaşarak çevreye uyumlu ve duyarlı proje hedeflediklerini söyleyen Köksal, SEA HOMES projelerinin de bu çerçevede hem mimari hem de peyzaj ça-

lışmaları ile ön plana çıktığını aktardı. Açık alanları, terasları, balkonları, sosyal tesisler ile kapalı alandan ziyade açık alanda özel bir yaşam tarzı sunduklarını dile getiren Köksal, mimari projeleri ile teknik tasarımlarını uyum içinde entegre ederek; güneş sistemi, arıtma tesisi, doğal su kaynağı, otomatik sulama sistemi, tasarrufa yönelik kullanılan özel tasarım bataryalar ve vitrifiye ürünleri ile benzer fonksiyonlar çerçevesinde yeşil bina olmak konusunda ciddi çalışmalarda bulunduklarını anlattı.

Yapı Malzeme Mart 2016

47


‘Türkiye’nin Penceresi’nden geleceğe umutla bakıyoruz… Yurtiçinde geniş bir bayi ağıyla hizmet vermekte olan Egepen Deceuninck’te, yeni ürünler ve teknolojik gelişmeler, bayi eğitim seminerleri, uygulamalı işletme eğitimleri ve teknik yayınlar yoluyla müşteri beklentileri en üst seviyede karşılanmakta. Bugün, sektörünün en geniş ürün yelpazesine sahip olan şirket, kendi geliştirdiği 300’ü aşkın kalıpla üretim faaliyetlerini sürdürüyor. Egepen Deceuninck markasıyla her zamanki gibi üretmeye, araştırmaya, yeni tasarımlara, istihdam oluşturmaya devam edeceklerini belirten Egepen Deceuninck Grup Pazarlama ve Satış Müdürü Tamer Özen ile firma faaliyetleri, plan ve projeleri hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Keyifli okumalar…

48

Yapı Malzeme Mart 2016

Şirketinizin çalışma sahaları ve politikalarından kısaca bahseder misiniz? Egepen Deceuninck olarak 1981 yılında kurulan Türkiye’nin PVC sektöründeki öncü kuruluşu Ege Profil’in bünyesi altında hizmet veriyoruz. 35 yıllık sektör deneyimimizden aldığımız güç ve 2000

yılında dünyanın tartışmasız en büyük PVC profil üreticisi Deceuninck Grubu’nun şirketimizin en büyük hissedarı olmasıyla birlikte Türkiye sektörünün nabzını değiştirdik. Dört mevsimin yaşandığı ülkemizde PVC kullanımının ısı yalıtımındaki önemini vurgulayarak “Türkiye’nin Penceresi” söylemini layığıyla bugünlere taşıdık. Egepen Deceuninck olarak sürdürülebilir bir yaşamın ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu nedenle şirket olarak yüksek teknoloji ve kalite ile ürettiğimiz tüm ürünlerimizi yüzde 100 geri dönüşümlü, kurşun ve ağır metal içermeyen çevreye duyarlı olarak üretiyoruz.

Egepen Deceuninck, binalarda enerji verimliliği ve üretimi konusunda ne tür hizmetler sunuyor? Türkiye’de 20 yıla yakın bir sürede


Dosya

Tamer Özen

7 milyon bina yıkılacağı tahmin ediliyor. Yeni teknolojilerin kullanıldığı, akıllı binaların yapıldığı günümüzde artık insanlar da kalite ve konforu bir arada yaşamak istiyor. Enerji verimliliği ve yalıtımı verimli kullanmayı hedefleyen kentsel dönüşümde binalarda da bu yönde çalışmalar yapılıyor. Özellikle ısı ve yalıtımda önemli bir paya sahip olan pencerelerin PVC olmasına özen gösteriliyor. Binalardaki ısı kaybının yaklaşık yüzde 30’una yakın bir miktarı pencerelerden gerçekleşiyor.

Ar-ge çalışmalarınız kapsamında, tasarım, fonksiyonellik ve inovasyon konularındaki çözümlerinizden bahsedebilir misiniz? Biz Egepen Deceuninck olarak her zaman öncü olma vizyonumuz ile hem markamızı hem de sektörümüzü geliştirmek için araştırmalar yapıyoruz. Kalite anlayışımızdan ödün vermeden yaptığımız çalışmalarımız neticesinde sektörden ve nihai tüketicilerden olumlu geri dönüşler alıyor olmak bizi çok daha çalışmaya yönlendiriyor. Dünyada ve Türkiye’de son dönemde çok fazla gündeme gelen ısı katsayılarını düşürmek hususunda biz de çalışmalarımıza hız verdik. Özellikle en son çıkarmış

olduğumuz Legend Serisi 80 mm genişliği, 6 odacıklı yapısı ve orta conta uygulaması ile sektörde önemli bir seri haline geldi. Ayrıca, dekoratif, şık ve farklı renk seçeneklerini de ön plana çıkaracak çalışmalar yapıyoruz. Bunların yanı sıra sürme kullanımını artırmak ve avantajlarından herkesin yararlanabilmesini sağlamak için sürmenin yalıtımını daha da artırmak konusunda çalışmalarımızı da son hızla devam ettiriyoruz.

Ar-ge çalışmalarınıza ne ölçüde bir kaynak ayırıyorsunuz? PVC profil üreten bir dünya markası olarak Ar-Ge çalışmalarımız sürekli olarak devam ediyor. Bunun için her yıl ciddi bir miktar sayılabilecek gelir kaynağımızı ArGe çalışmalarımıza ayırıyoruz. PVC sektörü kendi alanında yeni ürün geliştirmek adına kısıtlı bir alan. Bu yönde de PVC profillerimizi genişlik, güvenlik ve fonksiyon özelliklerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Ürünün kullanılacağı coğrafi bölgeler için farklı kriterler söz konusu oluyor mu? Egepen Deceuninck’in ürün gammında bir çok farklı özellikte, her ihtiyaca uygun ürünler bulunuyor. Dört mevsimin yaşandığı ülkemizde tüm ürünlerimiz hem çok soğuk hem de çok sıcak havalara ısı ve ses yalıtımı sağlayacak özellikte üretiliyor.

Bu günkü teknolojiye göre firmanızın piyasadaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Egepen Deceuninck’in PVC pencere ve kapı sürme sistemlerinden panjur, kepenk, sineklik, lambri gibi mimariyi tamamlayıcı ürünlerin yer aldığı geniş bir ürün yelpazesi bulunuyor. Ürünlerimizin kalitesi ve tasarımı ile de Türkiye’nin öncü PVC üreticileri arasında yer alıyoruz. Bünyesinde bulunduğumuz Ege Profil ise tüm markalarıyla Türkiye’de sektör lideri konumunda.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Egepen Deceuninck olarak dünya standartlarında üretim gerçekleştiriyoruz. Şirket olarak her şeyden önce ürünlerimizin çevreye zarar vermeyen, yüzde 100 geri dönüşümlü olarak üretiyoruz. Ürünlerimizde gösterdiğimiz bu hassasiyeti aynı zamanda üretim alanlarımızda da uyguluyoruz. Gelecek için sürdürülebilirlik ve tasarruf anlayışını kurum kültürü olarak yerleştirmiş bulunuyoruz. Türkiye’nin öde gelen PVC markalarından biri olarak işimiz üretimden teslimata kadar ciddi bir süreç gerektiriyor. Bu yönde hız, kalite ve müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutuyoruz. Egepen Deceuninck kullanıcılarının ürün hakkındaki memnuniyetleri bizler için son derece önemli. Bu nedenle güçlü bir müşteri ilişkileri yönetimimiz bulunuyor. Yapı Malzeme Mart 2016

49


Dosya

Sözde değil özde geri dönüşüm! Geri dönüşüm kavramının uygulayıcısı olan Filli Boya, 2015 yılında 3.382 ton atığı geri dönüşüme göndererek sanayiye yeniden kazandırdı.

Filli Boya, 2015 yılında üretim ve hizmet faaliyetlerinden kaynaklanan 3.382 ton atığı geri dönüşüme göndererek, ülke ekonomisine geri kazandırdı. Enerji verimliliği uygulamaları ile tanınan, sürdürülebilirlik kavramına inanan, çevreye duyarlı politikalar üreten marka, doğal kaynakların tasarrufuna ve atık malzemelerin çevreci geri dönüşümüne özen gösteriyor.

50

Yapı Malzeme Mart 2016

Sürdürülebilir kalkınmanın, ancak üretimde enerji kaynaklarının verimli kullanılmasıyla gerçekleştirileceğine inanan Filli Boya, üretim süreçlerini bu bilinçle sürdürüyor.

Ham Madde Olarak Geri Dönüşüyor Çevreci kurumlar tarafından örnek tesis olarak gösterilen Filli Boya, “Ambalaj Atıkları” “Değerlendirilebilir Tehlikeli Atıklar” ve “Değerlendirilemeyen Tehlikeli Atıklar” olmak üzere 3 ana grupta topladığı atıkları, Gebze tesislerinin “Atık Depolama ve Geri Dönüşüm Merkezi’nde” ayrıştırıyor. 152.000 m2 üzerinde yaklaşık 90.000 m2 kapalı alanda kurulu, yıllık üretim kapasitesi 348 bin ton olan tesis atıkların sanayide tekrar hammadde olarak kullanılmasına imkan sağlıyor.



Prefabrik Yapı A.Ş. Almanya için yaşam alanları inşaa ediyor

Mustafa Tolunay

Almanya’da yeni bir hayata başlayan Suriyeli mültecilerin yaşam konteynırları Türkiye’den gidiyor. Hekim Holding bünyesindeki Prefabrik Yapı A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tolunay, Suriyeli mülteciler için Almanya’dan ciddi oranda yaşam konteyneri siparişi aldıklarını açıkladı. Suriye’deki savaştan kaçarak Almanya’ya yerleşen mültecilerin yaşam konteynerlerini Türk firması üretiyor. Son yıllarda yakın coğrafyada çok ciddi insanlık dramlarının yaşandığını ifade eden Prefabrik Yapı A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tolunay, “Her gün basında iltica etmek isteyen Suriye halkının dramatik haberlerine şahit oluyoruz. Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmeyi başaran Suriyeli mültecilerin, gittikleri ülkelerde en büyük sıkıntılarından biri hatta en önemlisi barınma ihtiyacı. Almanya’daki bazı belediyeler bizimle iletişime geçerek Suriyeli mülteciler için yaşam alanları inşa etmemizi talep etti. Biz de Suriyeli mülteciler için yaşam konteynerleri üretmeye başladık” dedi.

52

Yapı Malzeme Mart 2016

Şu ana kadar yaklaşık 2 bin adet sevkiyat gerçekleştirdiklerini kaydeden Tolunay, “Devam eden sözleşmelerimiz ve olması muhtemel projelerle birlikte toplam 4 bin adet üretim yapmayı planlıyoruz. Kapasite olarak çok ciddi avantajları bulunduğuna dikkat çeken Tolunay, “Sadece Prefabrik Yapı A.Ş.’nin aylık kapasitesi 6.750 adet konteyner. Hekim Holding hazır yapı firmalarının tamamına baktığımızda kapasitemiz bunun çok üzerinde. İleride ani bir ihtiyaç olması halinde istenilen kapasitede üretim yapma şansımız var. Biz Suriyeli mülteciler için sadece konteyner üretmiyoruz. Konteynerlerden oluşan yaşam alanları da inşaa ediyoruz. Zaten Almanya mülteci konteyner projelerinin öncesinde de konforlu – estetik hafif çelik yapılarımız da gerek Almanya gerek Hollanda, Belçika gibi ülkelere ulaşmıştı. Dünyada yüzlerce konteyner üreticisi arasından bizi tercih etmeleri tabii ki tesadüf değil.

Almanya’nın diğer birçok ülkeden farkı; kaliteye son derece önem vermesidir. Kaliteyi ekonomik olarak almak istedikleri için bizi tercih ettiler” dedi. Şimdiye kadar yaklaşık 20 farklı ülkede toplu barınma merkezleri inşa ettiklerini dile getiren Tolunay, “Türkiye’de de Suriyeli mültecilerin kalacağı yapılar inşaa ettik. Marketinden okul binasına, yaşama alanlarından camisi ve minaresine kadar bir kasabada ne gerekli ise hepsini yaptık. 2014 yılı 4’üncü çeyreği ve 2015 yılı ilk çeyreğinde ise Irak ın 3 farklı bölgesinde (Kuzey Irak, Orta Irak ve Güney Irak) mülteciler için barınma merkezleri inşaa ettik” diye konuştu. Prefabrik yapı ve konteynerlerin çok hızlı temin edilme özelliğinden dolayı tercih edildiğini kaydeden Tolunay, ürünün nakliye açısından ekonomik olduğunu, ciddi bir alt yapı ve temel maliyeti olmadığını belirtti. Tolunay, “Şaseli bina ve kontey-


Dosya

nerlerde temelsiz çözümlerimiz mevcuttur. Ayrıca kullandığımız Hekim Panel – Hekim Board ürünleri çevre dostu ürünlerlerdir” diye konuştu. Hem çatı hem duvar malzemesi olarak kendi ürünleri olan Hekim Panel markalı sandviç panelleri kullandıklarını ifade

eden Tolunay, Almanya mülteci projeleri için taşyünü yalıtımı tercih ettiklerini söyledi. Tolunay, “Avrupa normlarında sıhhi tesisat, elektrik tesisatı da sağlayabiliyoruz. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerine ihracatımız çok eski zamanlara dayandığı için birçok standart ve olması gereken kural-

ları biliyoruz. F30 ve F60 belgelerimiz ile Almanya’daki gerek belediye ve resmi kurumlara gerekse özel sektöre ürün sağlayabiliyoruz” dedi. Tolunay, birkaç yıl öncesine kadar yıllık ve 5 yıllık pazarlama planlarıyla hareket edilirken artık her gün değişen konjonktürde aylık ve 3 aylık periyotlarla hedef/ulaşım endeksini takip ettiklerini söyledi. 2016 yılı ilk çeyrek sonu itibarıyla 100’e yakın ülkeye ihracat yaptıklarının altını çizen Tolunay, “6 kıtada ürünlerimiz var. Gelecek hedeflerimiz arasında Ar-Ge ve Ür-Ge ile desteklenmiş ciddi pazarlama planları çerçevesinde ihracat yaptığımız ülke sayısını artırmak var” dedi.

Yapı Malzeme Mart 2016

53


Vefa’da en iyisi için yeni yapılanma Ön üretimli yapılar, yapı malzemeleri, gayrimenkul ve enerji alanlarında faaliyet gösteren Vefa, ön üretimli yapılar alanındaki şirketlerini tek bir şirkette, Vefa Prefabri-

Ön üretimli yapılarda tüm şirketlerini tek çatı altında toplayan Vefa, artık bu alanda tek bir güç olarak faaliyet gösterecek. Vefa İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, ön üretimli yapılar alanındaki bu yapılanmayla tüm vizyonunu geleceğe ve en iyiye çeviren Vefa’nın yeni faaliyet alanları ile yeni bir yapıya geçişinin ilk adımlarını attığını söyledi.

54

Yapı Malzeme Mart 2016

ke Yapılar San. Tic. A.Ş.’de topladı. Vefa, bu alandaki faaliyetlerini Vekon markası ile sunarken son tüketiciye ulaşacak olan konut satışlarını da Nestavilla markası ile

gerçekleştirecek. Aynı zamanda müşteri bazlı bir yapılanmaya da giden Vefa, ön üretimli yapılarda tam anlamıyla entegre ve tek bir güç olarak pazarda faaliyet gös-


Dosya terecek. Vefa İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, ön üretimli yapılar alanındaki bu yapılanmayla tüm vizyonunu geleceğe ve en iyiye çeviren Vefa’nın genişleyen faaliyet alanları ile yeni bir yapıya geçişinin ilk adımlarını attığını söyledi.

Yüzde 50 ciro artışı hedefliyoruz Ön üretimli yapılar alanındaki bu çalışmanın yanında holding yapılarını da yeniden kurguladıklarını belirten Koçyiğit, “2016 yılı için tüm şirketlerimizde yeni yapılanmamızı tamamlamaya çalışıyoruz. Yıllık ve beş yıllık stratejik planlarımızı revize ediyoruz. Bu planlar hedeflediğimiz her ülkenin durumuna özel iş modelleri ve çözümleri içeriyor. Hedefimiz yaptığımız planlamalar çerçevesinde toplamda %50’lik ciro artışını yılsonunda gerçekleştirmek” dedi. Yeni organizasyonel yapı ile birlikte holding ve ön üretimli yapılar grubunda kadro optimizasyonu ve verimlilik artışına odaklandıklarını vurgulayan Koçyiğit, şunları kaydetti: “Ön üretimli yapılar grubumuzu tek bir çatı altında toplayarak enerjimizi birleştirdik. Markalarımızı koruyup şirket sayımızı azalttık. Operasyon maliyetlerimizi de optimize ederek, yapımıza ve büyüklüğümüze uygun unvan yapılanmasına geçtik. Organizasyona eklediğimiz özellikle proje yönetimi gibi yeni bölüm ve fonksiyonlar sayesinde iş akışındaki tüm adımları birbirine bağladık. Holding bünyesinde de kurumsal gelişim birimimizi oluşturarak daha iyi sürdürülebilir bir organizasyonel yapı ve iş akışı hedefledik.”

Turan Koçyiğit

Yapı Malzeme Mart 2016

55


Kadim Kent’de çağdaş çizgiler PROJE KÜNYESİ Lokasyon : Konya/TÜRKİYE Proje Yılı : 2012 Uygulama süreci : 2013-2014 Kapasite : 42.000 kişi Arsa Alanı : 250.000 m2 Toplam inşaat alanı: 90.000 m2 Proje Tipi : Spor İşveren : Konya Büyükşehir Belediyesi Fotoğraflar : Ket Kolektif

56

Yapı Malzeme Mart 2016

Konya Şehir Stadyumu, kentin kuzeyinde, şehir merkezine 9 km uzaklıkta, 450.000 m2 bir alan üzerinde yer alıyor. Yerleşkede spor salonu, yüzme havuzu, veledrom, atletizm pisti gibi spor yapıları da bulunması öngörüldü. Yerleşkeye kent merkezinden ulaşım, raylı sistem, toplu taşıma araçları ve özel araçlarla sağlanabiliyor. Konya Şehir Stadyumu; kültürel kodlarla, çağdaş strüktürün ele alındığı bir tasarım. Yapının kabuğunda Konyaspor’un renkleri olan yeşil-beyaz renkler tercih edildi. Planlamada ise UEFA Kriterleri esas alındı. Toplam oturma kapasitesi 42.000 kişi olan stadyumun, tribün yerleşimi doğu, batı, güney ve kuzey olarak adlandırıldı. Her tribün altında, izleyiciler için yeterli sayıda WC ve büfe alanları planlandı. Futbol alanı, FIFA ve UEFA kriterlerine uygun özelliklerde, alttan ısıtmalı, yüksek standartlara sahip suni çim ile kaplandı. Bu alanın üzeri, teknik özellikleri yüksek malzemelerle kaplanarak, arenanın farklı fonksiyonlar için kullanılması sağlandı. Stadyumun dış cephesinde taşıyıcı malzeme olarak çelik, kaplama malzemesi olarak ise membran tercih edilmiştir. Cephe yüzeyinde istenilen etkiye göre delikli, şeffaf ve saydam olmak üzere 3 çeşit membran kullanılmıştır. Delikli membranın kullanıldığı yerlerde hava, ışık geçişi ve çelik sistemin algılanırlığı


Mimari sağlanmaktadır. Şeffaf membranın kullanıldığı yerlerde ise sadece ışık geçişi sağlanmaktadır ve çelik sistem görülmemektedir. Solid membranın kullanıldığı yerlerde hava ve ışık geçişi sağlanmamaktadır. Çatı yüzeylerinde ışığı geçiren şeffaf membran kullanılmıştır. Ana taşıyıcı konstrüksiyonu betonarme olan batı tribününde, sporcu soyunma odaları, ısınma alanları, hakem ve gözlemci odaları, medya mensupları için çeşitli büyüklükte ve fonksiyonda odalar ve VIP girişi planlandı. Teknik hacimler ve yönetim odaları yine bu bölgede bulunmaktadır. İç mekan malzeme seçimlerinde statta kullanılan malzemeleri seçerken güncel ve modern ürünler üzerinde durulmuştur. Dış kabuktaki dinamik çizgiler iç mekanlara da yansıtılmıştır. Bazı kısımlar da özel aydınlatma tasarımlarıyla da bu dinamizm vurgulanmıştır. Kullanılan renkler gerek ev sahibi takımı gerekse misafir takımları ifade edecek şekilde seçilmiştir. Localar, VIP, fuaye ve protokol bölümlerinde zeminlerde ahşap kullanılmıştır. Tribünler 2 katlı, yay biçiminde ve 44 basamak olacak şekilde tasarlandı. Tribünlerin sahaya uzaklığı 9-11 m arasında değişiyor. Futbol sahasının merkezine en uzak seyirci 90 m uzaklıkta planlandı. VIP suitleri, stadyumun batı ve doğu tarafında, alt ve üst tribünlerin arasında, +9.50 kotunda bulunuyor. Bu katta 50 adet 10 seyirci kapasiteli suit, 4 adet 50 seyirci kapasiteli restoran, bar, wc’ler ve VIP salonu yer alıyor. Seyirciler, ±0.00 kotundaki lobiden asansörlerle bu kata çıkıyor. -4.00 kotunda 200 araçlık kapalı VIP otoparkı yer alıyor. Basın ve VIP için alt kat batı tribününün orta kısmı kullanıldı. Tribünlerin alt bölümlerinde 10.000 m2’lik alana sahip çok amaçlı salonlar bulunuyor. Stadyumda 4 adet soyunma odası bulunuyor. Sporcu otobüsleri için hem bodrum katta, hem de zemin katta kapalı park alanları planlandı. Seyirci, medya, loca, VIP, sporcu ve güvenlik görevlilerinin girişleri ve sirkülas-

yon alanları birbirinden ayrıldı. Alt kat ve üst kat tribünlerin merdiven blokları ayrıldı. Yapıda dördü servis asansörü olmak üzere toplam 16 adet asansör bulunuyor. Her 500 seyircinin girişi için 1 adet turnike hesaplandı. Bütün tribünlerin bodrum katında kapalı otopark bulunuyor. Seyirci konforu için çatının alt kısmına radyan ısıtıcılar konumlandırıldı, ayrıca çim sahada alttan ısıtma sistemi kullanılarak ağır kış şartlarında zeminin korunması amaçlandı. Birinci fensin dışında kalan bölgelerde, 1500 araçlık seyirci otoparkı, misafir takım otobüs otoparkı, VIP ve protokol otoparkı ile servis yolları planlandı.

Kullanılan Malzemeler: Stadyumun dış cephesinde taşıyıcı malzeme olarak çelik, kaplama malzemesi olarak ise membran kullanılmış, cephe yüzeyinde istenilen etkiye göre delikli, şeffaf ve saydam olmak üzere 3 çeşit membran kullanılmıştır. Delikli membra-

nın kullanıldığı yerlerde hava, ışık geçişi ve çelik sistemin algılanırlığı sağlanmakta olup şeffaf membranın kullanıldığı yerlerde ise sadece ışık geçişi sağlanmaktadır. Have ve çelik sistem görülmemektedir. Solid membranın kullanıldığı yerlerde hava ve ışık geçişi gerçekleşmeyip, çatı yüzeylerinde ışığı geçiren şeffaf membran kullanılmıştır. Peyzajda bazalt, andazit taş ve çim mevcuttur. Farklı özelliklerde ağaçlarda peyzaj oluşumu içerisinde bulunmaktadır. İç mekan malzeme seçimlerinde stat da kullanılan malzemeleri seçerken güncel ve modern ürünler üzerinde durulmuş, dış kabuktaki dinamik çizgiler iç mekanlara da yansıtılmıştır. Bazı kısımlar da özel aydınlatma tasarımlarıyla da bu dinamizm vurgulanmıştır. Kullanılan renkler gerek ev sahibi takımı gerekse misafir takımları ifade edecek şekilde seçilmiştir. Localar, VIP, fuaye ve protokol bölümlerinde ise zeminlerde ahşap kullanılmıştır.

Yapı Malzeme Mart 2016

57


Kayseri Buz Pisti

Kendine özgü yapılar için tasarım süreci iyi yönetilmeli “Mimarlar, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için hep daha iyi yapılar tasarlama gayreti içinde olmalıdır. Bizler elimizden geldiğince iyi örnekler ortaya koyarak bu duruma katkı sunmaya çalışıyoruz.”

Mesleğini icra ederken çevreye karşı kendisini daima sorumlu hissetigini belirten Mimar Bahadır Kul ile Türkiye’de mimari anlayışın ve sektörün mimarlığa olan yaklaşımı üzerine konuştuk. Keyifli okumalar...

58

Yapı Malzeme Mart 2016

Sayın Bahadır Kul öncelikle kısaca kendinizden ve projelerinizden bahsedebilir misiniz? 1979 yılında Van’da doğdum. 1999 yılında Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yine Erciyes Üniversitesi Mimarlık, Peyzaj ve Kentsel Tasarım programında “Tarihi Kentsel Mekânların Yeniden Kullanımı ve Fonksiyonlaşması” üzerine tezimi yazarak yüksek lisansımı tamamladım. Mimarlık mesleğine olan ilgim çocukluk dönemime ait bir merakla şekillenmeye başladı. Doğadaki geometrilerin denge ve uyumu, renk ve doku kompozisyonlarındaki ahenk ve ritim beni her zaman cezbetmiştir. Ailemde sanatçıların var oluşu da bu merakı ve ilgiliyi tetikledi. Ressam halamın, yapmak isteyip de yapamadığı hayaliydi mimarlık. Mimar olmam için de beni en çok teşvik eden kişi oydu. Geometrik kompozisyonun resmedilmesini ve

biçimlendirilmesini, renk ve doku uyumunu yani mimarlığın temelini onda tanıdım. Mesleki anlamda mimarlığa olan ilgim ise üniversitede mimarlığı daha yakından tanımakla arttı. Başta Prof. Dr. Hüseyin Yurtsever’in yarattığı keyifli mimarlık ortamı bu ilgimi tutkuya dönüştürdü. Böylelikle mimarlık bir yaşam biçimi oldu benim için. Bahadır Kul Mimarlık 2002 yılında Kayseri’ de kuruldu. İlk olarak çalışmalarımıza iç mimari ve dekorasyon işleri ile başladık. İş hayatının kurallarıyla ve işveren ilişkileriyle böylelikle karşı karşıya gelmeye başlamıştım. Ülkemiz şartlarında mimarlık mesleğinin fazlaca anlaşılmıyor oluşu ve işverenlerin kendileri için yaratılacak eserde fazlaca söz hakkı olmasını istemeleri işimi her ne kadar zorlaştırsa da zamanla bunun üstesinden uyum ve dirençle gelmeyi başardım. Ve gördüm ki, işvereniniz ile ters düşmediğiniz, ancak onların isteklerini kendi istemlerinizle


Mimari dönüştürdüğünüz müddetçe başarıya bir adım daha yaklaşıyorsunuz. Bu deneyimle, işverenlerim ile kurduğum sıcak bağlar sayesinde onların düşlerini daha etkin bir şekilde biçimlendirmeyi başardım. Zamanla iyi ürüne daha kolay ulaşmaya başladık. Gerek ortaya çıkan ürün anlamında, gerekse bu ürünün kabul görmesi anlamında bu çok önemliydi. Daha sonra bu uyum yeni işleri beraberinde getirdi. Ve biz her yeni işle yepyeni bir şevk ve azimle iyiyi ve daha iyiyi üretmeye çalıştık. 2004-2005 yılında Kadir Has Stadyumu ve Kadir Has Kongre ve Spor Merkezi projeleri ile yapı tasarımlarına adım attık diyebilirim. Bu süreçte, Kayseri Kadir Has Stadyum projesi ise kariyerimde ki önemli bir dönüm noktası oldu. O dönem neredeyse yeni spor yapısı yok gibiydi. Kadir Has Stadyumu Türkiye’deki ilk arenalardan biridir. Bunun devamında Nevşehir Terminali, Konya Stadyumu, Konya 10.000 kişilik Spor Salonu gibi projelere imza attık. 2010 yılında İstanbul ofisimizi açtıktan sonra Anadolu’nun birçok yerinde kültür yapılarından, ulaşım yapılarına ve stadyumlara kadar birçok alanda projeye imza attık. Antalya Akvaryum, Van Urartu Müzesi, Van Fuar ve Kültür Merkezi’ni sayabiliriz.

Gerçekleştirdiğiniz projelerinizde, öncelikleriniz nelerdir? Mimari

bir ürün ortaya çıkartırken referanslarımız neler olmalı? Öncelikli amacımız insanların mutlu olabileceği mekânlar tasarlamaktır ve bunun devamında çağdaş mimarlık arayışı gelir. İnsan odaklı projeler içinde olduğumuz için maksimum insan mutluluğuna endeksli çalışıyoruz. Bize göre mimarlık insanların mutlu olacağı mekânlar ortaya çıkarma sanatıdır. Bu çerçevede insan

mutluluğuna hizmet ederken aynı zamanda doğayı koruyan ve teknolojinin insanın yaşamına katkı sağlayacağı projeler üretmek amacımız. Her yeni tasarımda tasarımın konusu, iklimi, tasarlandığı yerin kültürü, topoğrafyası gibi veriler tasarıma yön verir ve her yapının bu veriler ışığında kendine özgü bir konsepti oluşur. Bu konseptin, taşıyıcı sisteminden malzeme seçimine kadar her konuda uyumlu ve

Açık Sahalar Spor Kompleksi

Yapı Malzeme Mart 2016

59


Antalya Akvaryum

birbirini destekler nitelikte olmasına özen gösterilir.

Hızla artan ve birbirine benzeyen projeler hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu duruma proje yerinin, fonksiyonun ve bazen de mimarın yorumlarının göz ardı edilmesinden dolayı maruz kaldığımızı düşünüyorum. Halbuki, her geçen gün daha farklı teknolojiler, malzemeler, kültürel doku, iklim ve fonksiyonların gereksinimi üzerine tasarımcılar olarak fazlaca kafa yorulmakta. Yine de, karamsar olmamak gerek; tasarım süreci iyi yönetildiğinde kendine özgü yapılarda ortaya çıkacaktır.

Bir çok avantajı olmasına rağmen, inşaat sektöründe çelik kullanım oranının çok düşük seviyelerde olmasını hangi sebeplere bağlıyorsunuz? Biz de ürettiğimiz birçok proje içinde sadece kamusal projelerde çelik strüktürü kullanabilmekteyiz. Bunun nedeni , çelik imalatının hala betonarme imalattan pahalı olması ve zor temin ediliyor olmasından kaynaklanıyor. Hal böyleyken özel sektör, projelerinde betonarme sistemi tercih ediyor.

60

Yapı Malzeme Mart 2016

Sizce çelik yapıları betonarme yapılardan ayıran en belirgin özellik nedir? Değişen ve gelişen teknoloji ile beraber yapılarda kullanılan malzemeler de çeşitlilik göstermektedir. Çağdaş yapı kavramının beraberinde getirdiği malzeme kullanımları ile daha farklı mekan oluşumları sağlanmaktadır. Örneğin çok büyük açıklıkları geçebilmek ve mekânsal sorunları çözümleyebilmek için çeliği kullanmayı tercih etmek. Cephelerde daha esnek malzemeler kullanılarak tasarım esnekliği sağlanmakta ve çok daha farklı kabuk tasarımları yapabilme hünerleri de bulunmaktadır. Betonarme yapılarda bu esneklik bulunmamaktadır. Ayrıca çelik malzeme betonarmeye göre daha maliyetlidir.

Enerji verimliliği, ısı salınımı ve yalıtımı açısından çelik yapıların diğer yapılara göre ne gibi avantajları mevcut? Tarih boyunca yaşanılan süreçlere bakıldığında, insanoğlu bulunduğu yaşam koşulları doğrultusunda var olan imkanlar ile beraber bulunduğu alanın ısı konfor ve enerji verimliliğini sağlamıştır. Günümüze kadar gelen bu süreçte olanaklar ile birlikte kullanılan malzemede şekillenmiştir. Bizde bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz, özellikle kamu binalarında bu doğrultuda

hareket etmekteyiz. Yapının ekonomik ve uzun ömürlü olması, uzun süre bakım gerektirmemesi yada en az insan gücüne ihtiyaç duyan bir bakım ihtiyacı olması, kendi enerjisini üretebilmesi, kendine yetebilmesi gerekmektedir. Bu düşünce ile hayata geçirdiğimiz bütün yapılarda buna dikkat etmekteyiz. Akıllı binalarımızda güneşin hareketleri ve iklim koşullarına göre yapı kabuğunu kapatmak, açmak ve güneş ışığından maksimum ve doğru yararlanmayı beraberinde getiren panellerle enerji verimliliği sağlamaktayız. Bu sadece cephelerin hareketli formu ile değil aynı zamanda yapısal kaliteleri, ısı geçirgenlikleri ve ısıya karşı dayanıklılarıyla da bağlantılıdır. Tüm bunları yapılarımızda özellikle de cephe kabuğunda kullanılan çelik ile sağlamaktayız. Çelik malzeme ile istenilen form verilmekte buda enerji verimliliği sağlamakta ve oluşabilecek ısı kayıplarını önlemektedir. Mesela Sivas Arena’da yapı kabuğunu tasarlarken kullandığımız form ve biçimler sayesinde gündüz güneye bakan cephelerde ısınan alüminyum yüzeylerin hava akımını dikkate alarak maç saatinde yapının kuzey bloğunu kapatıp, kanatlar halinde açıp, yapının içerisine ve kuzey tribününe doğru ılıyan havayla hava akımı yaratmayı başardık. Bu da sadece form ile düşünülerek yapılan bir ısı yönetimi oldu diyebiliriz.


Mimari Estetik ve fonksiyonellik gibi kriterleri esas aldığımızda, ‘beton’ yerine ‘çelik’ kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çelik yapılar kullanıcıya ne gibi avantajlar sağlıyor? Çeliği seçme sebebimiz yaptığımız birçok yapının geniş açıklık isteyen sosyal ve büyük ölçekli yapılar olması. Bu gereksinimleri ve mekânsal çözümlemeyi çelik ile sağlayabiliyoruz. Türkiye’de çelik mühendisliğinin, üreticiliğinin, yapı teknolojisinin gelişmesiyle bize daha fazla imkan sağlanıyor. Mesela mega ölçekli tasarladığımız yapıların başında stadyumlar geliyor ki bunlar büyük açıklık gerektiren yapılar. Aynı zamanda geniş yapı yüzeylerine sahipler. Bu yüzden de bu malzemeleri sadece tasarım gereksinimlerimizi karşılamakla kalmayıp çok daha uzun ömürlü olmaları, bakım gerektirmeyen yapıları nedeniyle de tercih ediyoruz.

Sürdürülebilirlik ve inovasyon anlamında da çelik yapılar sizce bir tercih sebebi değil midir?

estetik süreçlerde karşılaştığınız problemler oluyor mu? Bilindiği üzere BKA olarak daha çok mega yapılar ve kamusal binalar tasarlıyoruz. 2002-2003 yıllarında kurulan şirketimizin devamlılığında, misyonun da ve vizyonunda belirttiğimiz gibi, insan odaklı, insana yararlı ve insan mutluluğuna hitap eden yapılar yapmaya özen göstermekteyiz. İnsan mutluluğunu mimari olarak fonksiyonel çözümlemelerinizde fazlaca yerine getirmiş olsanız bile sağlığı da göz önünde bulundurup, çözümlemeler üretmeniz gerekiyor. Bu bilinçle gerçekleştirdiğimiz tüm çalışmalarda yapının ekolojik duruşuna, yenilebilir ve doğaya saygılı oluşuna dikkat ettik ve insan sağlığına uyumlu binalar yapmaya çalıştık. Yapı ne kadar ekolojik bir çözümleme ile ortaya çıkarılmışsa, o kadar konforlu olmaya başlıyor. Zaten doğa en iyi konfordur ve doğa en sağlıklıdır. Yaptığınız yapı doğayı sınırlayan duvarlardan ibaret olsa da iklimlendirmenin dışında başka bir şeye gereksinim duymuyor aslında. İnsanoğlu zamanla, daha ekonomik, fabrikasyona daha çok

Çelik, dünyada ekonomik olarak geri kazanımı en yüksek malzemedir. Isı kayıpları ciddi şekilde azalır. Tasarım sürecinde de daha rahat hareket edilebilir. Yapı üretim süresi çok hızlıdır... Büyük ölçekli yapılar tasarlamaktayız. Düşündüğümüz zaman bir stadyum yapısına giden çeliğin geri dönüşümle geri kazandırılması herkes için önemli bir durumdur. Dolayısı ile yapılarımızda geri dönüşebilir çelik malzeme kullanmaktayız. Maliyeti yüksek olduğu için özel sektörde çelik kullanım alanı maalesef biraz dardır.

Gerçekleşen projelerin çevre ve insana karşı olan etkilerinde, mimarların ne gibi sorumlulukları var? Malzeme tercihleri ve

dayanan çözümlerin öne çıktığı dönemlerde yapıları doğallıktan uzaklaştırmaya ve yapay, endüstriyel malzemelerle donatmaya başlamış. Örneğin çocukken evlerimizde doğal ahşap zemin varken şimdi yerini laminant parkeler almaya başladı. Temasta bulunduğumuz bir kapı malzemesi bile kanserojen madde içermeye, yapay olmaya başladı. Malzeme seçimlerinde önemle ele aldığımız konu malzemelerin doğallığı ve geri dönüştürülebilir olmalarıdır. Yapılar yıpranıyor ve daha sonra yerine yenisinin yapılması gereği duyuluyor, malzemenin ömrünün yeterli olmaması ile bir dönem sonra değiştirme gereksinimi ortaya çıkıyor.

Gelecekte Türk Mimarisi, kullanılan malzemeler ve estetik açıdan sizce hangi aşamada olacak? Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de mimarlık çok hızlı ilerliyor. Teknolojik gelişmelerle birlikte sizin yapı bilginizi değiştirerek yeni malzemelerin koordinasyonunu çözmeniz gerekiyor. Önceden mimarların ve yapı sektörünün böyle dertleri yoktu. Bununla beraber artık insanlar da tatmin olmuyor ve farklılık yaratan yapıların arayışındalar. Bu gereksinim oldukça da yapı firmalar ve teknoloji de bunu geliştirip önünüze koymaya başlıyor. Bu teknolojiyi şekillendiren de mimari yaratıcılık olduğunu düşünüyorum. Türk mimarisi de, uluslar arası arenada bu yaratıcılığı ve geçmişten öğretilerini olan bir mimarlık ortamı oluşturmaktadır diyebiliriz. Bunun yanında, son yıllarda teknolojinin hayatımıza an be an girmesiyle kinetik mimarlık ve parametrik tasarım yükselişte. Mimarideki bu arayışlar bizleri oldukça heyecanlandırıyor ve yakından takip ediyorum. Ülkemizde ise durum biraz farklı, hala müşteri odaklı ve post modern yapılar tasarlanmakta.

Neşehir Terminali

Yapı Malzeme Mart 2016

61


Çelik kullanımdaki artış gelişmişlik göstergemizi de yükseltiyor “Tasarım talebini doğru kavrayıp bu talebi ürüne dönüştürürken doğru matematikle yol almak mimari ürünün verimini arttırarak teknolojinin yerinde kullanılmasını da mümkün kılıyor.”

Tatsuya Yamamoto ve Gökhan Aktan Altuğ ortaklığında 1995 yılında kurulup tasarım, mimari, dekorasyon ve danışmanlık alanlarında hizmet veren Tago

62

Yapı Malzeme Mart 2016

Mimarlık ile ‘Çelik Konstrüksiyon Yapılar’ hakkında konuştuk… Kendilerinin bu alandaki bilgi birikimi ve deneyimlerinden fazlaca faydalandığımız bu sohbetimiz bizler için oldukça ufuk açıcı oldu. Bu söyleşimizi siz değerli okurlarımızla paylaşarak, özellikle sektörde ‘Çelik’e olan tutum ve yaklaşımları tekrar gözden geçirme imkanı oluşturmak istedik. Keyifli okumalar…

Sektör içinde çelik inşaat oranının çok düşük seviyelerde olduğunu biliyoruz. Bu durumu hangi sebeplere bağlarsınız? Öncelikli çekince tedarik korkusu, maliyet korkusu ve alışkanlıklardır. Beton kolay ulaşılır, iptidai bir yapı malzemesi. Beto-

narme yapı üretmek, gerek malzemeye gerek ekibe ulaşım açısından kolaylığa sahip. Ülkemizde çelik üretiminde bir sıkıntı olduğunu söylemek hatalı olur. Avrupa Birliği kotalarımız olsa da dünyada ham çelik üretiminde 8. sıradayız. En büyük 7. ithalatçı ve ihracatçıyız. Ülkemizde ham çelikten nihai mamul üreten firmalar, ithalat ve ihracat kolaylığı açısından çoğunlukla Marmara, Ege, Akdeniz sahil şeridinde yer aldığından, genele yaygın üretimde beton kadar ülkenin tamamına nüfuz edemediği söylenebilir. Özellikle paslanmaz çelik kullanımının, kilogram bakımından nüfusa oranındaki artış ülkelerin gelişmişlik seviyelerinde bir gösterge olarak önümüze çıktığı için yerinde kullanıldığı zamanki özelliklerinin tanıtılması gerektiğini düşünüyoruz. Bununla beraber, ülkemizde


Mimari proje hazırlık süreleri olması gerekenden kısa. Normalde herhangi bir proje için proje üretim süresinin en az yarısı, hatta tamamı kadar bir geliştirme ve projelendirme süresi gerekir. Ülkemizde bu sürenin büyük kısmı iş geliştirme sürecinde harcanıyor. Daha sonra projelendirme süreci üretim süresine katılarak kayıp bir zaman olarak ele alınıyor. Çoğu yapıda “hızlı yol” mantığıyla henüz uygulama projesi hazırlığı içindeyken kazıya başlanıyor. Çelik yapılarda bu tip projelendirme sürecinde zamandan tasarruf etmemeniz gerekir. Betonarme bir yapı projesinin koordine edilmesi ile çelik bir yapının koordine edilmesi farklıdır. Bütün detayları kurgulanmadan uygulamayı başlatmak zor, çünkü başlasanız bile çelik üretiminde arada bir tedarik ve ön üretim süreci yaşıyorsunuz. Çalışan ekiplerin kalifiye olma seviyeleri de farklı. Çelik üretimindeki hata payları ile betonarme üretimdeki hata payları çok farklı. Çelik ekiplerinde daha fazla kalifiye eleman bulunması gerekiyor. Bu konuda yetkin ekip sayısı da maalesef kullanım azlığı konusunda sıkıntı yaşıyor. Tabii ki tedarik konusu projelendirme süreci içerisinde çözülebilen çelik bir yapının üretim hızı yadsınamaz. Bir kere, yapı kabuğuyla beraber imal edildiği için farklı ekiplerin bir arada çalışabilmelerine olanak da veriyor. Tamamen prekast bileşimlerle çok yüksek katlı yapıların bile doğru planlamayla şaşılacak şekilde kısa sürede üretilmelerini mümkün kılıyor.

Brüt alana kurulan hafif çelik yapılar ile betonarme olarak üretilen konutların kullanım alanları arasında fark var mı? Tabii ki var. Yapılarda aslında yapı ağırlığını belirleyen temel unsur, yine taşıyıcı olan elemanın ağırlığıdır. Modern yapı tasarımında taşıyıcı sistemi hafif tutarak taşınması gereken yükü azaltır ve iç alanda buna göre alan kazanırsınız. Hafif çelik yapılarda bütüncül bir taşıma prensibi üzerinden yük dağıtıldığı ve taşınması gereken yük de bu dağılımdan dolayı azaldığından mekansal olarak genişlik elde edilir.

Enerji verimliliği ve otomasyon konusunda, çelik yapıların diğer yapılara göre sağlamış olduğu avantajlar nelerdir? Üretimdeki otomasyonun derecesi binanın montaj süresinin kısalmasını, bitiş kalitesinin artmasını sağlamaktadır. Geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir bir malzeme olması ayrıca bir avantajdır. Malzemelerin taşınması, üretimi ve geri dönüşüm için kullanılan enerji sarfiyatının birlikte değerlendirilip optimize edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, hafif çelik yapıların ciddi bir avantajından bahsetmek mümkündür.

Hafif çelik yapılarda soğuk ya da sıcak bölgeler için farklı kriterler söz konusu mu? Yapının yer alacağı bölgenin soğuk olması kar ve rüzgar yükü ya da ısı yalıtımı gibi binaya ek yükler ve detaylar getireceğinden,

Taegutec Yönetim Binası

Yapı Malzeme Mart 2016

63


Mimari

hafif yapı sistemlerine olumsuz etkisi olmaktadır. Strüktür bu yükleri karşılamak adına kalınlaşıp sistemin maliyetini arttıracaktır.

Bu tarz yapıların teslim süresi ortalama ne kadardır? Ayrıca belli bir kat sınırlaması var mı? Bu tip üretimleri, fabrikadaki üretim süresi ve montaj süresi olmak üzere iki ana başlıkta değerlendirmek gerekmektedir. Genellikle fabrikada üretim süresi 1 ay, montaj süresi de 3 hafta olarak kabul edilebilir. Hafif çelik sistemler genellikle 2 katlıdır, deprem bölgesi olmayan yerlerde nadir olarak 4 katlı örnekler vermiştir.

Biraz da şirketinizin çalışma sahaları ve politikalarından bahseder misiniz? Tago Mimarlık olarak 1995 yılından beri başta ülkemiz olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde farklı tipolojilerde, fonksiyonlarda proje üretmekteyiz. Bugüne kadar pek çoğu gerçekleştirilmiş 700’ü aşkın projeye katkıda bulunduk. Bu üretimin odağındaki felsefeden bahsetmek gerekirse, özellikle malzemeden arınmış, taşıyıcısı ve kabuğu ile bütünleşik, geometrik etkisi ile kendini ifade eden inovatif ve bulunduğu bağlama değer katan yaklaşımlarla tasarım yapma gayretindeyiz.

Bugünkü teknolojiye göre firmanızın piyasadaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yapı sektörü yapı üreticisinden mimarına, akademik kadrosundan yatırımcısına kadar genişletilebilecek büyük bir aile. Bu aile içinde fikirlerimizle çevremize örnek teşkil ederek, yeni teknolojileri tasarım kültürümüzle bütünleştirip başat aktörlerden biri olma hedefindeyiz.

Ar-ge çalışmalarınız kapsamında, tasarım, fonksiyonellik ve inovasyon konularındaki çözümlerinizden bahsedebilir misiniz? Yukarıda bahsettiğimiz büyük aileden

64

Yapı Malzeme Mart 2016

gelen ortak enformasyonun, yani tasarımcısından üreticisine, ayrı ayrı her ferdin avantajları ve sorunları bizim tasarım problematiğimizdir. Bir yapı hem ekonomik ve teknolojik, hem de kültürel ve sanatsal bir değerdir. Bu değerlerin verimli, yatırımcı açısından cazip, kullanıcı açısından konforlu, çevre açısından yeni ve sürdürülebilir ve ülkemiz yapı sektörüne yeni bilgilerle katkıda bulunmuş olmasını sağlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle kadromuzda sadece mimarları değil yapı üretiminin her evresinde katkı kazandıracağını düşündüğümüz diğer disiplinlerde uzmanlaşmış kişileri de bulundurup tasarım sürecine dahil ediyoruz. Sonuca yönelik tasarım, gerek tasarım sürelerini gerekse son ürünün ilk tasarıma uygunluk ve kalitesini artırmaktadır. Tasarım talebini doğru kavrayıp bu talebi ürüne dönüştürürken doğru matematikle yol almak mimari ürünün

verimini arttırarak teknolojinin yerinde kullanılmasını da mümkün kılıyor.

Şirketinizde satış ve pazarlama organizasyonu nasıl gerçekleştiriliyor? Yurt içi ve yurt dışında yeni pazar arayışlarınız var mı? Çok uluslu bir firma olarak öncelikle yurtdışı olmak üzere kendimizi deneyimlerimizle, doğru temsil edebileceğimiz organizasyonlarda yer alıyoruz. Kendi temsiliyetleri için mimari tasarımı öne çıkarmak isteyen, bunun etkisini özümsemiş gruplarla kendi potansiyelimizi de yeniden keşfetmek mesleki açıdan her zaman keyif vermiştir.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Bu konu üzerinde fikir jimnastiği yapıp kendimizi ifade etme şansı tanıdığınız için teşekkür ederiz.



Problemin içindeki çözüm: ‘İglo’ “Toplum iyi mimariyi ayırt edebilir, arzular ve talep edebilir seviyeye geldiğinde nitelikli örnekler de birbiri ardına gelir. Rant öncelikli bakış ise seviyeyi yukarıya taşıyamaz.”

Kendi alanında işlevsel tasarımlar ve uygun maliyetli çözümler üreten İglo Mimarlık, farklı bir çok sektör için, Türkiye ve yurt dışında mimari tasarım, proje ve uygulama süreçlerinde hizmet veriyor. ‘Şeffaflık’ ve ‘dürüstlük’ kavramlarını, en önemli iş prensibi olarak kabul ettiklerini belirten Zafer Karoğlu’na merak ettiğimiz bazı sorular yönelttik. Karoğlu’nun konulara yaklaşımı ve real cevaplarıyla, bizlerde bir çok konu hakkındaki sahip olduğumuz yüzeysel algılarımızı tekrar gözden geçirme şansı yakalamış olduk.. Keyifli okumalar...

Öncelikle kısaca kendinizden ve projelerinizden bahsedebilir misiniz? 2001 yılının sonlarında kurulmuş bir firmayız. Başlangıçta konut, ofis, fabrika,

66

Yapı Malzeme Mart 2016

Zafer Karoğlu

dekorasyon projeleriyle ilerlerken son yıllarımızda endüstriyel yapıları ve ofis binaları ağırlık kazandı. Şu dönemde kampüs bazında sanayi yapıları, lojistik ve yönetim binaları ve konut projeleriyle meşgulüz.


Mimari Gerçekleştirdiğiniz projelerinizde, öncelikleriniz nelerdir? Mimari bir tasarım ortaya çıkartırken referanslarımız neler olmalı? Yeryüzünün herhangi bir parçasına koyduğunuz, herhangi bir yapıyla çevrenize ve insana karşı sorumluluk alıyorsunuz. Yapının kullanıcısının isteklerine cevap bulmanın yanı sıra; çevresine, doğaya ve hatta önünden geçen insanlara bile bir şeyler katabilmeye çalışmak gerekir. Yapı planlanırken fonksiyon şemasının gereklilikleri yanında; bulunduğu iklim, doku, coğrafi konum, kültürel veriler, kurulu çevre faktörlerin hepsi referans noktası olabiliyor. Hatta işin doğrusunu fısıldamak yerine bas bas bağırıyorlar.

Hızla artan ve birbirine benzeyen projeler hakkında neler düşünüyorsunuz? Ekonomik politikalar, rant beklentileri ya da ihtiyaçtan oluşan gerekçelerle hızla dönüşe uğrayan bir çevremiz var. Yapılan projeler de bu hıza uydurulmak zorunda kalıyor. En hızlı, en verimli, az bütçeli proje arayışları da bu sonucu doğuruyor. Kimsenin detaylı etüd yapmaya zaman harcayacak lüksü yok. Dolayısıyla herkes tutturduğu yoldan risk almadan gitmeye çalışıyor. O an trend

olan ögeleri bir araya getirilip sabun köpüğü projeler yapılıyor.

Birçok avantajı olmasına rağmen, inşaat sektöründe çelik kullanım oranının çok düşük seviyelerde olmasını hangi sebeplere bağlıyorsunuz? Çelik sektörü global ekonomiye entegre. Dolayısıyla çelik fiyatları dönemsel olarak pahalı ya da ekonomik olabiliyor. Çelik fiyatları şu dönemlerde ülkemiz için çok cazip seviyelerde değil. Kaliteli çelik ülkemizde de işlenip, projelendirilebiliyor. Fakat çelik yapı deneyim ve daha çok zaman ve çalışma isteyen bir yapı tarzı. Şimdiki koşuşturmaca ortamında konvansiyonel bina tasarlamak herkese kolay geliyor olabilir.

Sizce çelik yapıları betonarme yapılardan ayıran en belirgin özellik nedir? Projelendirilmesinde iyi çalışılmış bir çelik yapı çok hızla inşa edilebiliyor. İş güvenliğinin ve işçilik sigortalarının bütçeye artık önemli etkileri var. Bu hız daha az risk, şantiye ekonomisi, az sayıda muhatap gibi avantajlar getirebiliyor. Daha geniş açıklıklar geçilip , daha yüksek yapılar yapılabiliyor. Esnek formlar denenebiliyor.

ICI Fabrika ve Yönetim Binası Yapı Malzeme Mart 2016

67


Mimari insanın beşeri ilişkileri, güneşi, suyu, yeşili önemseyerek yapılması mutlu yaşanılabilecek ortamların oluşmasına sebep olabileceği gibi yanlış planlanması kâbusa da dönüştürebilir. Kalem de mimarların elinde olunca bu denli ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya olunuyor. Büyük ölçek tasarlayandan küçük bir detay geliştirene kadar herkes bu bilinçle hareket etmelidir. Malzemeye gelince, ülkemizde her seviyede artık çok seçenek var. Ama bunları uygulayacak kalifiye işçiliği bulmak kolay olmuyor. Sürdürülebilir, yeşil mantıkla üretilmiş, geri kazanılabilen hatta yerli ürünlere tercih önceliği veriyoruz. Tabi ki bütçe de seçimlerde önemli bir kriter.

Gelecekte Türk mimarisi, kullanılan malzemeler ve estetik açıdan sizce hangi aşamada olacak?

Enerji verimliliği, ısı salınımı ve yalıtımı açısından çelik yapıların diğer yapılara göre ne gibi avantajları mevcut? İyi bir yalıtım ve enerji tasarrufu için ısı iletiminin izole edilmesi gerekir. Çelik yapıların diğer yapı türlerine göre özel bir avantajı olduğunu düşünmüyorum. Taşıyıcı ve duvar kesitleri kâgir malzemelere göre daha ince olduğu için, daha az alan kaybına sebep olması tercih önceliği getirebilir.

Estetik ve fonksiyonellik gibi kriterleri esas aldığımızda, ‘beton’ yerine ‘çelik’ kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çelik yapılar kullanıcıya ne gibi avantajlar sağlıyor? Çelik yapılar betonarmeye göre daha narin kesitlerle planlanabiliyor. Betonun zorlanacağı açıklıklarda zaten çelik devreye girmek zorunda. Daha modern ve hafif görünen yapılar planlamak çelikle daha mümkün olabiliyor. Cephelerde de hafif taşıyıcıları sayesinde daha az günışığı kaybına sebep oluyor. Farklı geometrilerin uygulanmasında da vazgeçilmezliği var.

Sürdürülebilirlik ve inovasyon anlamında da çelik yapılar sizce bir tercih sebebi değil midir? Çelik kimyasal yollarla üretilmiş bir ürün değil, doğada bulunan bir malzeme. Dönüştürülebilen, yenilenebilir, geri kazanılabilen ve hatta taşınıp yeniden kurulabilen bir malzeme. Yapı ömrünü tamamlayınca beton gibi kalıcı zararlar vermiyor. Bu konu sürdürülebilirlik açısından avantajlı. Gelişen bilgisayar teknolojileri alışılmadık formların tasarlanmasında ve uygulana-

68

Yapı Malzeme Mart 2016

bilmesinde avantajlar sunuyor. Çelik de bu amorf formlara, üçüncü boyuttaki zorlamalara, sanatsal formlara uyum gösterme anlamında betona göre çok avantajlı. Günümüz modern mimarisinin önemli bir aktörü ve daha da önem kazanacak.

Gerçekleşen projelerin çevre ve insana karşı olan etkilerinde, mimarların ne gibi sorumlulukları var? Malzeme tercihleri ve estetik süreçlerde karşılaştığınız problemler oluyor mu? İnsanoğlu yapılı bir çevre içinde yaşam sürüyor. Barınma, güvenlik, beslenme, eğitim, sağlık, seyahat, eğlence vb ihtiyaçlar da kendine ait yapıları biçimlendiriyor. Yolu, meydanı, köprüsü derken de kentler otaya çıkıyor. Bu kurmacanın;

Böyle giderse çok da süper beklentiler içinde olmamak gerekir. Zira bu kadar inşaatın yapıldığı bir ülkeden dünyaya örnek gösterilecek işlerin çokça çıkması gerekirdi. Oysa çok iyi mimarlarımız da var. Ama bu başarı sadece mimarla olmuyor. İşi yaptıranın da vizyonu, beğeni düzeyi ve derinliği de mimarın ki kadar önemlidir. Toplum iyi mimariyi ayırt edebilir, arzular ve talep edebilir seviyeye geldiğinde nitelikli örnekler de birbiri ardına gelir. Rant öncelikli bakış ise seviyeyi yukarıya taşıyamaz.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Toplum olarak kalıp fikirler kullanmak yerine, proje geliştiren, sorgulayan, sorumluluk alan bir eğitim metodu kullanmalıyız. Aynı şekilde aile içinde de sorumluluk verilen, güvenilen karar verebilen çocuklarımız olması için kendimiz de çabalamalıyız. Hayatını biran önce kontrolüne alabilen, özgüvenli gençlerle her alanda daha bilinçli, doğru bir rota çizebiliriz.



‘Doğa sadelik ve bütünlüğü sever’ yola çıkarak konut, ofis, fabrika ve endüstriyel yapı projeleri tasarlıyoruz.

“Ortaya çıkan eserlerin bir konu ya da fikre tutunmaksızın görsel benzerlik adına yapılıyor olmasından, bir mimar olarak oldukça rahatsızım.” TeamFores’in kurucusu Serter Karataban ile Türkiye’deki mimarlık anlayışı üzerine konuştuk. Hazır konunun uzmanını yakalamışken mimari hakkında merak ettiğimiz soruları kendisine yönelttik. Keyifli okumalar...

Öncelikle kısaca kendinizden ve projelerinizden bahsedebilir misiniz? 1975 yılında Muğla’da doğdum, ama tüm okul yaşantım İstanbul’da geçti. 1997 yılında Fores Mimarlık adı altında kendi ofisimi açtım ve çalışmalarımı halen Suadiye’deki ofisimizde yürütüyorum. ‘Doğa sadelik ve bütünlüğü sever’ sözü bizim tüm tasarımlarımızın ve tümel tasarım anlayışımızın mottosu. Sade olmaya ve kalmaya, sadece amaca odaklanmaya çalışıyoruz. Süsleme ya da gereksiz form hareketlerine bizim tasarımlarımızda rastlanmaz. Bu anlayıştan

70

Yapı Malzeme Mart 2016

Gerçekleştirdiğiniz projelerinizde, öncelikleriniz nelerdir? Mimari bir tasarım ortaya çıkartırken referanslarımız neler olmalı? Fonksiyonu doğru tanımlamadan bir projeye başlanamaz. O nedenle çok doğru olarak isteklerin ve önceliklerin belirlenmesini istiyoruz. Sonrasında binaların tipolojileri ile ilgili oldukça bilimsel analiz çalışmaları yaptıktan sonra, hayal kurmaya başlıyoruz. Nasıl bir bina isteriz, ne farklılık yaratabiliriz gibi konuları da daima ekiple birlikte yaptığımız beyin fırtınası toplantılarında ortaya döküyoruz. Her başlık bir referans/başlangıç noktası olabilir bizim için.

konu ya da fikre tutunmaksızın görsel benzerlik adına yapılıyor olmasından, bir mimar olarak oldukça rahatsızım.

Birçok avantajı olmasına rağmen, inşaat sektöründe çelik kullanım oranının çok düşük seviyelerde olmasını hangi sebeplere bağlıyorsunuz? Mevzuatlar bu konuda hala betonarme kadar ayrıntılı değil, kontrolör konumundaki kişiler de bu konuda hala bilgisiz. Çelik maalesef ülkemizde hala pahalı ve daha detaylı bir çalışma gerektiriyor. Ancak bir çok binada aslında gerek iş yapma risklerini azalttığı gerekçesiyle gerek de yapım sürelerini oldukça azaltması nedeniyle, maliyetlerdeki rekabetçi durumu göz ardı ediliyor diye düşünüyorum.

Hızla artan ve birbirine benzeyen projeler hakkında neler düşünüyorsunuz?

Sizce çelik yapıları betonarme yapılardan ayıran en belirgin özellik nedir?

Zaman zaman verdiğim konferanslarda ya da genç arkadaşlarımızla yaptığımız konuşmalarda bu duruma ben de değiniyorum. Bu benzerliklerin, internet ve basılı olarak çok fazla materyale çok kolay ulaşılmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Mimarların bir projeye başlamadan önce ilk yaptıkları, konu ile ilgili dünyadaki benzer örneklere bakmak. Bu da tasarım ve farklılaşmayı öldürüyor. Birbirinin benzeri kötü replikaların oluşması da bu nedenle artıyor. Tabi ki yaşanan bu mimari proje sürecinden ve ortaya çıkan eserlerin bir

Tasarım özgürlüğü.

Enerji verimliliği, ısı salınımı ve yalıtımı açısından çelik yapıların diğer yapılara göre ne gibi avantajları mevcut? Enerji verimliliği açısından bakıldığında sanırım üretim bazında karbon ayak izi karşılaştırmasında çelik, betonarmeye göre çok daha avantajlı. Aynı zamanda çelik geri dönüştürülebilir ve atık oluşturmaz. Isı salınımı ve yalıtımı anlamında bir farkı var mı bilemiyorum ama belki de Türkiye koşullarında


Mimari bir karşılaştırmadan bahsediyorsanız daha detaylı bir tasarım ve daha etkin bir kontrolden bahsederek dezavantajlı gibi görünen bu durumu, avantaja çevirmek mümkün.

Estetik ve fonksiyonellik gibi kriterleri esas aldığımızda, ‘beton’ yerine ‘çelik’ kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çelik yapılar kullanıcıya ne gibi avantajlar sağlıyor? Çelik ile daha narin yapılar ortaya çıkıyor ancak bence ekonomik ya da yükseklik gibi kriterler yoksa bu durum mimarın tercihi ve görüşü ile alakalı olabilir. İç mekan kalitesi ve ferahlığı olarak bakarsanız da aynı cevabı verebilirim. Serter Karataban

Sürdürülebilirlik ve inovasyon anlamında da çelik yapılar sizce bir tercih sebebi değil midir? Geri dönüşüm ve karbon ayak izi anlamında baktığınızda daha sürdürülebilir, betonarmeye göre daha ömürlü olduğunu da söyleyebiliriz. Tabi bakımını yaptığınız sürece. İnovatif olarak bakıldığında bence malzeme çok önemli olmakla beraber, bu durum tasarımcının bakış açısı ve yeterliliği ile paralel.

Gerçekleşen projelerin çevre ve insana karşı olan etkilerinde, mimarların ne gibi sorumlulukları var? Malzeme tercihleri ve estetik süreçlerde karşılaştığınız problemler oluyor mu? Her kaynağın sonsuz ve sürekli var olamayacağını anladık artık. Bu durumda malzeme bilimi ve teknolojik gelişmele-

rini takip etmek, yaratıcı sürece faydası olduğu kadar mimarın asıl sorumluluklarından da birisi haline geldi. Zaten bir mimari projenin sadece çevre ve insan için yapıldığı gerçekliğinden yola çıkarsak, en büyük sorumluluk mimara düşmüyor mu? Bir mimar ancak bildiği ve cesaret ettiği oranda yaratıcı ve sürdürülebilir olabilir.

Gelecekte Türk mimarisi, kullanılan malzemeler ve estetik açıdan sizce hangi aşamada olacak? Bugün gelinen noktada dünya ile paraleliz dersem yanlış anlaşılmam umarım. Keza her malzemeye ulaşmak mümkün ancak, üretimsel olarak bakıldığında Türkiye hala dünyanın gerisinde. Şu anda yapmakta olduğumuz özel bir

projenin izolasyon detayları için, Ukrayna’dan Rusya’dan, Belçika’dan ve Almanya’dan üreticilerle görüşüyoruz, altyapısı, knowhowı son derecede belli olmasına rağmen bu malzemenin muadiline Türkiye’de rastlamıyoruz. Bu tip üretimlerin hayata geçirilmesi için Türkiye’de öncelikle vizyon, sonrasında kaynak, daha sonrasında da devlet desteği olabilmeli ki, o kadar bahsettiğimiz karbon ayak izi, sürdürülebilirlik gibi kavramlarımız havada asılı kalmasın. Her malzemeyi her varyasyonuyla burada üretmeliyiz gibi bir yaklaşımla bunu söylemiyorum ancak hayatımızı kolaylaştıracak, uzun süreli ve dayanıklı olacak ve aslında medeni bir çizgede binalarımızın yapı taşlarını oluşturacak çeşitliliğe de elimizin altında bulabilmeliyiz diye düşünüyorum.

Yapı Malzeme Mart 2016

71


İşlevselliğin esas alındığı modern bir yapı: BULVAR 216

Mimar Gökhan Aktan Altuğ liderliğindeki Tago Architects tarafından tasarlanan Bulvar 216, her kata ait özel girişlerle sağlanan cadde konsepti ve yükselen modern ofis katları ile İstanbul Anadolu Yakası’nın sosyal gereksinimlerini karşılarken, iş hayatının ihtiyaçlarını da cevap veriyor. Konsepte uygun açık teraslarıyla geniş ve kullanışlı yaşam noktaları sunan yapı, kullanıcılara aynı zamanda pratik çözümlerle konforlu bir deneyim de yaşatıyor.

72

Yapı Malzeme Mart 2016

İstanbul merkez ofisinin dışında Tokyo, Bükreş, Kiev ve Dubai’deki ofislerinde Avrupa, Orta Asya ve Uzakdoğu’da projeler üreten Tago Architects’ın Ataşehir’de ger-

çekleştirmiş olduğu ‘Bulvar 216’ yapısı, İstanbul’un önemli ticaret ve finans merkezlerinden biri olarak sayılıyor. Mağazaların ve kafelerin bulunduğu 4 ticari ve 4

Mimar Gökhan Aktan


Mimari ofis katından oluşan yaşam merkezinde, günümüzün önemli ihtiyacı otopark katlarına ulaşım ise batı cephesinden bir rampayla sağlanıyor. Arazi kotlarının farklılaşması sonucu oluşan eğimler, her kottan giriş alınmasına ve yaya sirkülasyonunun kesilmeden devam etmesine olanak tanıyor. Yapının, hiçbir ticari alanın durağanlaşmasına fırsat vermeyecek ve yaya hareketinden tüm birimlerin yararlanmasını sağlayacak şekilde tasarlandığını dile getiren Tago Mimarlık, çevresel faktörleri, ortaya koyduğu bütünsel tasarımla avantaja çevirmiş. Gökhan Aktan Altuğ liderliğindeki Tago ekibinin kütleyle arazi arasında ustalıkla kurduğu ilişki, aynı zamanda arazinin yanında bulunan park ve açık teraslar arasında da gözlemleniyor. Bu açık teraslar, kattan kata geri çekilerek daha ferah, doğrudan gün ışığı alan konforlu alanlara dönüştürülerek yapıdaki iç-dış ilişkisi yeniden tanımlanmış. Tago Architects, dinamik ve modern bir anlayışla ortaya koydukları tasarımı şu şekilde açıklıyor: “Üstteki ofis katları, çekirdek ve çalışma alanları ilişkisi bakımından en verimli form olan beşgen olarak tasarlandı, kullanılan prekast parapetler ile kütledeki geri çekilmelerin net olarak algılanabilmesi istendi. Ön plandaki hareketli parapet, mağaza ve ofis cephelerini sarmalayan, kütlenin belirginliğini ve formunu netleştiren ayrı bir araç olarak kullanıldı. Her katta yapının etrafını şerit olarak saran, değişken kesitleri ve yükseklikleri ile yapıya kimliğini armağan eden bu beyaz şeritler, yüzeylerindeki ışık-gölge oyunlarıyla da binaya bir başka boyut getirdi.”

Yapı Malzeme Mart 2016

73


Türkiye’nin kültürel renkliliğini işlerine yansıtıyorlar Marshall Pazarlama Müdürü Pınar Adabağ ile Boya Kimyasalları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Faydalı olması dileğiyle keyifli okumalar...

“Hedeflerimizin temelini tüketicilerimizin diledikleri anda yaşam alanlarında kolaylıkla, güçlü ve renkli değişimlerle tecrübe yaşamalarını sağlamak oluşturuyor.”

Kurulduğu günden bu yana hayatına renk katmak isteyenlerin ilk tercihi olan Türkiye’nin bir numaralı boyası Marshall, dünyanın en büyük boya ve kaplama şirketi AkzoNobel çatısı altında faaliyetlerine devam ediyor. Yapı Malzeme Dergisi olarak bizler de

74

Yapı Malzeme Mart 2016

Firmanızın tarihçesini kısaca özetleyebilir misiniz? Türkiye’nin bir numaralı ve sektörünün en beğenilen boya markası Marshall, 1954 yılında İstanbul Topkapı’da 20 kişilik küçük bir fabrikada kuruldu. O günden bu yana hayatına renk katmak isteyenlerin ilk tercihi olduk ve olmaya devam ediyoruz. Marshall olarak, 1998’den itibaren dünyanın en büyük boya ve kaplama şirketi AkzoNobel çatısı altında faaliyet gösteriyor, Türkiye pazarındaki güçlü geçmişimize AkzoNobel’in küresel perspektifini de ekleyerek ufkumuzu genişletiyoruz. Bir boya markası olmanın ötesine geçerek, insanların hayatlarına renklerle anlam ve değer katıyoruz. Türkiye’nin renk otoritesi olarak, her zaman yenilikçi yaklaşımlarımız ile gerek ülke ekonomisine ve sektörümüze, gerekse insanların hayatına hep daha iyisini sunmayı, olumlu yönde deği-

şim için ilham vermeyi hedefliyoruz.

Ürün gruplarınızdan ve ürün özelliklerinizden bahseder misiniz? Hangi sektörlere hizmet veriyorsunuz? Ürün ve hizmetlerimiz, Türkiye geneline yayılmış bayi ağımız ve satış noktaları aracılığıyla Türkiye’nin her yerindeki tüketicilere ulaşıyor. Sektörümüzdeki en son gelişmeleri ve yenilikleri geniş ve zengin bilgi birikimimizle takip edip, Türkiye’ye Marshall markası ile sunuyoruz. Hayata renk katma misyonu ile insanlara ilham veriyor, hepimizin ortak ihtiyacı olan renkli bir hayata en kolay şekilde ulaşabileceğimizi gösteriyoruz. Ülkemizde kültürel renkliliği içselleştirmiş bir tüketici kitlesine sahibiz. Biz sadece onlara rehberlik ediyor, koleksiyonlarımızla ilham, ürünlerimizle de kalite sunuyoruz. Marshall olarak, yenilikçi yaklaşımla hep daha iyiyi sunma gayreti içindeyiz. Bu yönde ürün ve renk yelpazemizi yeni teknolojilerle sürekli geliştiriyor, geniş ve kaliteli


Mimari bir ürün gamı sunuyoruz. Farklı trendleri yansıttığımız ürün gamımızın yanında ilham verici renk önerilerinin yer aldığı web sitemiz www.marshallboya.com.tr sayesinde tüketicilerimize farklı ilham alanlarında çok farklı dekorasyon önerileri sunmaktayız. Yakın zamanda 2 milyon kullanıcıya ulaşan ve Türkiye’nin en popüler app’lerinden biri haline gelen Gör&Boya mobil uygulaması evlerin duvarlarını sanal ortamda renklendirirken sonucu gerçek zamanlı olarak görme imkânı sağlıyor ve hayal edilen renkler artık daha cesur bir şekilde denenebiliyor. Thermo’s Isı Yalıtım Sistemimiz ülke ekonomisi ve çevre açısından önem taşıyor. Ürünümüz mekânlarda dış cephe yalıtımı sayesinde yüzde 55 oranında ısı tasarrufu sağlayabiliyor. Cuprinol markası ile pazarda yer alan ahşap bakım ve verniklerimiz, ahşabın ömrünü uzattığı gibi, ürünlerimiz 5 yıl garanti kapsamında sunuluyor. Metalin uzun yıllar paslanmasını önleyen ve hatta paslanmış metallerin üzerine direkt olarak sürülerek onları yenileyen boyamız Hammerite, kullanıcıların üç aşamada ve üç ürünle ancak elde edebildiği sıradan metal boyaları yerine, tek ürünle altı yıllık bir paslanmazlık garantisi sağlıyor. Boya işini zahmet olmaktan çıkarıp, keyif haline getiren ürün serimiz Marshall Silikonlu Özel Mat ve Silikonlu İpek Mat, sahip olduğu eşsiz özellikleriyle tüketicilerimize büyük kolaylık sunuyor. Boyalarımız rahatça sürülüyor, yüksek kapatıcılık özelliği ile çok koyu renklerden, açık tonlara kolayca dönülebilmesini sağlıyor. Çabucak kuruduğundan eve yerleşmek için günlerce hatta bazen haftalarca boyanın kurumasını beklemek gerekmiyor. Ürün gamımızda ayrıca içerdiği gümüş iyonlarıyla ortamda hijyen sağlayan, Gümüş İyonlu Hijyen ve dış cepheleri adeta bir kalkan gibi koruyan Masterpro Ailesi bulunuyor.

Yurt içinde ve yurt dışında hangi bölgelerde daha yoğun bir iş hacmine sahipsiniz? Dünyanın en büyük küresel boya ve kaplama şirketi AkzoNobel’in markalarından biriyiz. Dolayısıyla, iç pazarda iddialıyız ancak ihracat konusunda marka olarak agresif hedeflerimiz bulunmuyor. KKTC ve Türki Cumhuriyetler, bulunduğumuz coğrafyada en önemli ihracat merkezi olarak konumlanıyor.

Türkiye pazarı sizin için ne ifade etmektedir? Yeni pazar arayışlarınız hangi yönde gelişiyor? Türkiye boya sektörü son on yıldır güçlü büyüme performansını koruyor. Özellikle ekonomik kalkınmaya bağlı olarak hane başına düşen gelir seviyesinin yükselmesi, nüfus artışı ve inşaat ile sanayi

sektörlerindeki olumlu gelişmeler boya sektörünün büyüme ivmesine destek sağlıyor. Dünyanın hemen her ülkesinde AkzoNobel’in dekoratif boya markaları, kendi ülkelerinin lider markası konumunda bulunuyor. Dolayısıyla biz de, küresel bir yapının parçası olduğumuz için yeni pazar arayışı içinde değiliz.

Biraz da firmanızın Laboratuvar ve Ar-ge çalışmalarından bahsedebilir misiniz? Ar-Ge çalışmalarımızda hem global olanaklarımızdan faydalanıyor hem de lokal dinamikleri göz ardı etmiyoruz. AkzoNobel’in tüm dünyada, tüm ülke ihtiyaçlarına uygun, sürdürülebilirlik ilkesinden taviz vermeden geliştirdiği ürünleri kendi pazarımıza sunuyoruz.

Çevreye karşı sorumluluklarımız herkesçe malum. Siz kurum olarak bu konuda ne gibi tedbirler aldınız? Marshall olarak, çevreye, insan sağlığına ve güvenliğine duyarlılığı tamamen bir kurum kültürü yaklaşımıyla benimsiyor; çevre ve sürdürülebilirlik konusunu her zaman en ön planda tutuyoruz. Gezegen üzerindeki etkilerimizi azaltmaya ve müşterilerimize daha sürdürülebilir ürünler ve çözümler sunmaya söz veriyoruz. Bu sözümüzü, ‘sürdürülebilirliği’ yaptığımız her işin merkezine koyarak tutabileceğimize inanıyor; müşterilerimizin, ortaklarımızın, çalışanlarımızın ve çevremizdeki dünyanın yararı için işimizin her alanına dâhil ediyoruz. Ürünlerimizdeki atmosfere verilen organik uçucu madde (VOC) oranını, Avrupa Birliği normlarının da altında tutarak, çevre ve insan sağlığını gözetiyoruz. Ayrıca solvent bazlı ve “yağlı boya” olarak bilinen tüm sentetik ürünlerimiz kurşunsuz olma özelliği taşıyor.

Pınar Adabağ

Önümüzdeki dönem için yeni projeleriniz neler olacak? Renklerin dönüştürücü gücüne inanan bir marka olarak, renklerin dekorasyonda kullanımı ile ilgili uzun yıllara dayalı profesyonel çalışmalarımızla ve yüksek ürün kalitemizle yaşam alanlarına farklı bir konfor anlayışı taşıyoruz. Hedeflerimizin temelini tüketicilerimizin diledikleri anda yaşam alanlarında kolaylıkla, güçlü ve renkli değişimlerle tecrübe yaşamalarını sağlamak oluşturuyor. Marshall olarak 2016’da da uzun soluklu proje ve çalışmalarımızı sürdürecek, yeni renk trendleri, katma değerli hizmetler ve yenilikçi ürünlerimizle insanların hayatına renk katmaya devam edeceğiz.

Son olarak eklemek istedikleriniz? En önemli hedefimiz, tüm renkleri, en canlı halleri ile hayata taşımak. Bunun için, tüketicilerimizle en güçlü bağımızı oluşturan ustalarımıza güveniyoruz. 2002 yılından bu yana ücretsiz olarak yürüttüğümüz ve 160 bin boya ustasına ulaşan Marshall Boya Ustalarının Eğitimi ve Semineri Programı ile Türkiye’yi il il dolaşıyoruz. Eğitimlerimizde ustalarımızla bir araya geliyor, onlarla en son teknoloji, teknik ve uygulamaları paylaşıyoruz. Eğitimler ustalara, ihtiyaca uygun ürünlerle tüketicilere doğru bilgi ve çözümler sunmaları için destek sağlıyor. İş güvenliği ve sağlığı konularında verilen bilgiler ustaların, iş kazaları konusunda daha bilinçli ve dikkatli olmalarına katkıda bulunuyor. Boya Ustalarının Eğitimi ve Semineri Programı, hayata daha çok renk katabilmek yolunda attığımız en önemli adımlardan biri. Eğitimlerimizle tüketicilerimize en iyi sonucu sunmanın ötesinde, yetkin ustalarla sektörün gelişimine destek olmaktan mutluyuz. Yapı Malzeme Mart 2016

75


2016, herkes için kişisel bir yıl olacak Türkiye’nin büyük inşaat projelerine iç mimarlık alanında çözüm ortaklığı yapan Gönye Proje Tasarım, 2016 yılı ev dekorasyonu modasını anlattı. 2016’da evler, ‘kişiselleşme’ kavramı üzerine oturan, yaşamın bizzat kendisinden esinlenen bir tarzda dekore edilecek.

76

Yapı Malzeme Mart 2016

Türkiye’de özellikle büyük ölçekli projelerin iç mimari tasarım ve projelendirmesi konusunda uzmanlaşmış olan Gönye Proje Tasarım’ın kurucuları Mimar Yelin Evcen ve İç Mimar Gönül Ardal, 2016’nın dekorasyon trendlerini yorumladı. Buna göre 2016’da evlerimizin dekorasyonunda belirleyici unsur, yaşamın bizzat kendisi olacak. Bu yıl dekorasyona damgasını vuran kavram, ‘Kişiselleşme’. Bu eğilimin sonuçlarını hayatın her alanında hissedeceğiz. ‘Kişiselleşme’, bütün bu trendleri ve eğilimleri izlerken, mutlaka kendinizden, hayatınızdan, anılarınızdan veya seyahatlerinizden dekorasyonunuza bir dokunuş katıp, size özgü sonuçlar almayı ifade eden bir kavram. Bu dönem moda olana uyum sağlamak yerine kişisel beğeniler ön plana çıkıyor. Artık mekan tasarımlarında farklı dönem

tasarımları iç içe kullanılıyor. Ayrıca yeni yılda günlük ihtiyaçlara cevap veren çözümlere yeni standartlar eklendiğine tanık oluyoruz. Standart malzemelerin yenilikçi tasarımlarla farklı amaçlarda kullanıldığını, alışılmış ölçülerin, konforu arttırmak amacıyla tekrar yorumlanıp belirlendiğini, yaşanmışlık hissiyle dolu mekan tasarımlarının öne çıktığını göreceğiz. Özellikle ferah mekanları tercih eden, işlevselliği ve sadeliği ön planda tutan kişiler için İskandinav tarzı her dönem ilham verici. Bu tarzı uygulamak için açık raflar ve beyazın çeşitli tonlarında mobilyalar kullanılıyor. İşin sırrı, son derece sade tasarımlardan yana tercihler yapmak ve küçük hacimli mobilyalar seçmek. Bu yıl ise yaşam alanlarımız, hem dizayn hem de konforuyla bedenimize ve ruhumuza hitap eden ayrıntıları barındıracak. Doğayı sembolize eden detay ve renkler


Mimari dekorasyonda trend olacak. Evlerin içinde özel spor odaları önem kazanıyor.

2016’nın Renkleri Bu yıl trend olması düşünülen renklerde natürel pastel tonlar başrolde bulunuyor. Geçen sene kullanılan haki, kahve, lacivert tonlar yerine, pastel renklerin gri ve vizon renkleriyle kombine edilmesi bekleniyor. Ahşap kullanımında ise durum tam tersi. Son 10 yıldır ahşapta moda olan doğal meşe tonları şimdi yerini koyu renklere bırakıyor. Daha önceki yılların daha açık ve doğal ahşaplarına göre koyultulmuş ya da boyanmış, daha az ışıklı, loş ortamlar yaratan uygulamaları göreceğiz. Her ne kadar tüm trend raporlarında pastel tonlara bir yönelim olacağı söylense de dekorasyonda insanların kişisel tercihleri, renk seçiminde özellikle ön planda olacak.

2016’da Duvarlar Bir mekandaki bütün duvarlarda tek doku ve tek renk kullanmak artık tercih edilmiyor. Koyu bir duvarın önüne daha açık renklerde mobilya seçerek mekana hareketlilik katılacak. Duvarların üzerine asılacak aksesuarlar yerine, duvarın kendisini dokuyla süslemek bu yıl çok moda. Oluşturan doku ve renk çeşitliği üzerinde, aydınlatma teknikleri ve aplikler kullanarak ışık etkisiyle hareket yaratmak mümkün.

2016 Aydınlatma Trendleri Pirinç aydınlatmalar ve bir süredir kullanımı azalan aplikler artık modern mekanlar-

Yapı Malzeme Mart 2016

77


Mimari

İç Mimar Gönül Ardal

da da sıkça karşımıza çıkacak. Apliklerde şapkalı klasik ürünler, yerini mermer, pirinç, metal gibi malzemelerle tasarlanmış duvar süsleri gibi görünen tasarımlara bırakıyor.

Aksesuarlar Aksesuarlarda çok ciddi bir farklılaşma var. Eskiden çerçeve, vazo, süs eşyaları kullanılırken, bugün bunların yerine hobilerimizi evimize aksesuar olarak entegre edeceğiz. Örneğin, bir rafın boyalarla doldurularak güzel bir aksesuar olarak kullanıldığına tanık olacak, sehpaya bırakılmış bir kitabın üzerine bir büyüteç yerleştirilmek suretiyle yaratılmış aksesuarlarla karşılaşacağız. Bir hikayesi olan, bir anlam ifade eden aksesuarlar öne çıkacak.. Diğer bir önemli değişim ise zanaatkar işi aksesuarların muhteşem dönüşü oldu. Bir dönem Çin işi aksesuarlar için terk edilen, değersizleştirilen bu objeler, bugün kişilerin evlerinde tekrar baş köşeye yerleşti. Yerel bir zanaatkarın elinden çıkmış bir vazo, seyahatlerinizin birinde satın aldığınız bir sepet gibi usta işi eşyalar, evinizde kişiliğinizi yansıtmanıza imkan sağlıyor.

yerine, farklı metallerin birlikte kullanıldığını göreceğiz.

2016’nın Mutfakları Tüketicilerin yıllar içerisinde mutfakları ile ilgili beklentilerindeki en önemli değişiklik, mutfakları ile yaşam alanlarının entegre edilmesi oldu. Yapısal olarak, entegre mutfak + yaşam alanı eğilimi artarken, tarz olarak ise çağdaş bir yorum katılarak tasarlanmış, daha geleneksel tasarımların tercih edildiğini söyleyebiliriz. Daha işlevsel mutfaklar için, tezgah üstlerinde ve dolap içlerinde daha fazla entegre aksesuar göreceğiz. Derin tezgahlar, boy dolaplara yerleştirilen bulaşık

makineleri ve tezgah arkalarında oluşturulacak setler, mutfakları yeni ihtiyaçlara uygun hale getirecek. 2016 yılında, uzun süredir mutfaklarda çok tercih edilen düz beyaz renge, yumuşak ve hafifletilmiş renk tonlarının alternatif olacağını düşünüyoruz. Beyazın ekru ve griye giden tonları, standart beyazın yerini alabilir. Uygulamada nötr renkler ağırlık kazanırken, mutfak aletlerinin, daha modern bir his yaratan renkli versiyonlarını göreceğiz. Yeni yılda mutfakları tasarlarken, elektronik cihazlar için gizli şarj istasyonları oluşturulacak. Farklı bitişte metal yüzeyler, davlumbaz gibi daha baskın mutfak aletlerinde estetik rolü üstlenecek. Davlumbazları, kroma alternatif olarak siyah ve beyaz renklerde daha sık göreceğiz. Son olarak, mutfaklarda aydınlatmalar da ayrı bir önem kazandı. Bu yıl mutfak aydınlatmak için sadece tavan ışıkları ve masa lambaları yeterli olmayacak. LED ışıkların tezgah üstünde kullanılmasının yanı sıra, dolap içlerinde ve kulp detaylarında da kullanımı yaygınlaşacak.

2016’nın Banyoları Banyolarda klasik renklerin dışına çıkılacak. Açık renk mobilyalarla birlikte siyah mat lavabolar ve bataryalarla daha çok karşılaşacağız. Seramiklerde, doğal malzeme efekti üzerine farklı desenlerde rölyef uygulamaları revaçta. Bununla birlikte, ahşap görünümlü seramiklerle tasarlanmış, daha sıcak ve yaşam alanları gibi döşenmiş banyolar da göreceğiz.

2016 Yılının Gözde Malzemeleri 2016 yılında bazı malzemelerin diğerlerine kıyasla daha fazla rağbet göreceğini düşünüyoruz. Tezgahlarda akriliğe alternatif olarak, kuvars ve mermer gibi doğal içerikli malzemeler daha çok kullanılacak. Zemin malzemelerine duvarlarda da rastlayacağız. Büyük ebatlı, tek parça zemin ve duvar seramiklerini, duvarlarda tablo etkisi yaratan mermer ve ahşap desenli seramikleri daha sık göreceğiz. Metal aksamlarda ise uzun zamandır popülaritesini koruyan krom, yerini pirince devrediyor. Ayrıca boyalı metal aksamlar da tasarımlar üzerinde bütünleyici bir etki yapıyor. Örneğin yeni armatürlerde metalin renklendirilmesi ile oluşturulmuş çok geniş renk skalaları bulunuyor. Bu yıl, tek tip metalin tüm aksamlarda kullanılması

78

Yapı Malzeme Mart 2016

Mimar Yelin Evcen



Hilti Türkiye liderlikte engel tanımıyor Jenerik marka olduğu inşaat el aletleri sektöründeki inovasyonu kadar insan kaynağına verdiği değer ile de farklılaşan ve ödüllendirilen Hilti, 10 ülkeden sorumlu bölgesel

Great Place to Work Enstitüsü tarafından 2015’te “Türkiye’nin En İyi 3. İşvereni” seçilen Hilti Türkiye, 2016 yılı strateji, hedef ve planlarına projektör tuttuğu “Kick Off” (başlama vuruşu) organizasyonunu, “Liderlik Engel Tanımaz” temasıyla Antalya Ela Quality Resort Hotel’de gerçekleştirdi.

80

Yapı Malzeme Mart 2016

üs Türkiye’ye ilişkin 2016 yılı strateji ve hedeflerini açıkladığı “Kick Off” organizasyonunu gerçekleştirdi. Sektöründeki pek çok ürün kategorisinde lider olan Hilti Türkiye, çalışanlarının motivasyonunu artırmak, sinerji oluşturmak ve seneye zinde başlamak

için her yıl farklı konseptte hayata geçirdiği organizasyonunu bu yıl “Liderlik Engel Tanımaz” temasıyla Antalya Ela Quality Resort Hotel’de düzenledi. İki buçuk gün süren organizasyonda, Hilti çalışanları yeni çalışma yılına eğlenceli ve renkli bir giriş yaptı.


Sektörel Çalışanlardan yaratıcı reklamlar Organizasyon kapsamında, bu yıl ikincisi düzenlenen Hilti Sosyal Medya Reklam Film Festivali’ne 13 film katıldı. Birbirinden eğlenceli ekiplerin Hilti’yi anlatan yaratıcı reklam filmleriyle buluştuğu festivalde, En İyi Reklam Filmi Ödülü’nü “Star Wars” ile “Team Ankara 2016” filmleri kazanırken, En İyi Yönetmen Ödülü’ne “Satisfacted” ve “Team Ankara 2016” filmleriyle Caner Gürcan layık görüldü. “Team Ankara 2016” filmindeki performansıyla Berki Yolasığmaz ve “The Hitchiker” filmindeki başarısıyla Cem Ilgar Aktürk En İyi Oyuncu Ödülü’nü alırken, En İyi Senaryo Ödülü’nü ise “Team Ankara 2016” film senaryosuyla Caner Gürcan ve “Star Wars” film senaryosuyla Çınar Tümerkan ile Mesud Şahin kazandı. En İyi Yardımcı Oyuncu Ödülü’nü “Team Ankara 2016” filmindeki performansıyla Servet Özkan ve “Dağları Delen Demovan” filmindeki başarısıyla Züver Daşdemir kazanırken, En İyi Müzik Uyarlama Ödülü’ne ise “Satisfacted” ve “Team Ankara 2016” filmleri layık görüldü. Hilti Türkiye’nin beğeni sayısı 14 bin kişiyi aşan Facebook sayfasında paylaşılacak bu filmlerden kazanan kategorilerdeki ekiplere çeşitli tutarlarda Teknosa hediye çeki de verildi.

Spor, eğitim, eğlence bir arada… Futbol, basketbol, masa tenisi, bilardo ve bowling turnuvalarının düzenlendiği Hilti Olimpiyatları’nda kıyasıya yarışan Hilti Türkiye çalışanları, yemek atölyesinde şef eşliğinde makarna ve pizza yapımı eğitimi, kokteyl atölyesinde ise içki uzmanı eşliğinde kokteyl hazırlama eğitimi aldı. Organizasyon kapsamında gerçekleştirilen “Hilti Marketing Wave” etkinliğinde, Hilti’nin 2016 yılındaki ilk lansman ürünleri Direkt Tespit Sistemleri’nden X-BT-ER, X-BT-MF ve X-GR +, Yangın Durdurucu Kablo Macunu (CFS-D), Yangın Durdurucu Kablo Kelepçesi (CFS-CC) ve DX 2 Uzatma Aparatı Hilti Türkiye çalışanlarına tanıtıldı ve deneyimleme fırsatı sunuldu. Nostaljik kostümlerle renklenen 80’ler temalı gala gecesi de keyifli anlara sahne oldu.

Yapı Malzeme Mart 2016

81


Doğal afetlere karşı ‘Hilti’ inovatif çözümler sunuyor Yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağında yer alan ülkemizde, binaların depreme karşı güvenli bir şekilde inşa edilmesi büyük önem taşıyor. Ancak bilinenin aksine bu güvenlik sadece binanın depremde

Hilti, C2 sismik onaylı dübelleri ve alev, duman ve zehirli gazların yayılmasını önleyen pasif yangın durdurucu ürünleriyle yapılara güvenli bir ortam kazandırıyor. Binaların deprem dayanımını pratik bir şekilde ölçebilen Hilti Donatı Tarama Sistemi ise yapıların 15 kat daha hızlı ve tahribatsız taranmasını sağlıyor.

82

Yapı Malzeme Mart 2016

yıkılmaması anlamına gelmiyor. Hayati risklerin ve yaralanmaların önlenmesi için binanın sağlamlığı kadar elektrik tesisatı, asansör, dış cephe gibi yapı elemanlarını sabitleyen dübellerin ve taşıyıcı sistem-

lerin sağlamlığı da önemli. Doğalgaz ve elektrik kaçağı gibi sebeplerle gerçekleşebilecek yangınlara karşı ise pasif yangın durdurucu ürünlerin kullanılması gerekiyor. Bu önlemler alınmadığı takdirde, ola-


Ürün sı bir deprem anında bina içinde gerçekleşen bir kaza diğer pek çok kazayı da beraberinde getiriyor. Bu noktada mevcut binaların da kentsel dönüşüm sürecinde bir an önce incelenmesi ve riskli yapılara müdahale edilmesi gerekiyor. Ar-Ge temelli patentli ürünler geliştiren inşaat sektörünün jenerik markası Hilti, C2 sismik onaylı dübelleri, pasif yangın durdurucu ürünleri ve Donatı Tarama Sistemi ile depreme karşı inovatif çözümler sunuyor. 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında binalarda C2 sismik onaylı dübel kullanımının önemine dikkat çeken Hilti Türkiye Pazarlama Direktörü Banu Çetinkol şunları aktardı: “EOTA (Avrupa Teknik Onay Organizasyonu) tarafından ETA (Avrupa Teknik Değerlendirmesi) Belgesi altında verilen C2 sismik onayı, Türkiye’nin de içinde bulunduğu en zorlu deprem kuşağı göz önüne alınarak verilen sismik onay. Dübeller, yapısal beton-beton ve çelik-beton birleşimleri, mekanik ve elektrik tesisatı sabitlenmesi, asansör ya da dış cephe sabitlenmesi gibi yapıların pek çok alanında kullanılıyor. Deprem anında dübellerde oluşabilecek aksaklıklar tehlikeli kazalara neden olabiliyor. Bu alanla ilgili net bir istatistiki çalışma olmasa da geçmişte yapılan bazı çalışmalar, incelenen spesifik depremlerde can kaybı nedeni olarak yaklaşık %10 oranında yapısal olmayan nedenleri sıralıyor. En çok göze çarpan yapısal olmayan ve yapısal uygulama örnekleri ise cephe kaplamaları, asansör rayları, mekanik-elektrik bağlantılar veya filiz ekimi (yani mevcut bir taşıyıcı betonarme elemana ek olarak yapılan yapı elemanı gibi) uygulamaları. Dübeller bu elemanların yapıya sağlıklı bir şekilde sabitlenmesini sağlar. Bu sebeple Türkiye gibi 1.de-

Banu Çetinkol

Yapı Malzeme Mart 2016

83


Ürün

rece deprem kuşağında bulunan ülkelerin C2 sismik onaylı dübel kullanmaları yasal olarak zorunlu olmalı.”

Pasif yangın durdurucular Hilti olarak ilk C2 belgeli bazı dübellerin üretimini de gerçekleştiren, bu sistemin öncü firmalarından biri olduklarının altını çizen Banu Çetinkol, deprem anında bir başka tehlike olarak ise doğalgaz ve elektrik tesisatında yaşanabilecek kaçaklar nedeniyle oluşacak yangınlara dikkat çekti. Hilti Pasif Yangın Durdurucu ürünlerin yangın esnasında 4 saate kadar alev, duman ve zehirli gazların yayılmasını ve ısının yükselmesini engellediğini belirten Çetinkol, bu sayede olası bir yangının büyümesinin önlendiğini ve insanların binayı terk etmesi için güvenli bir ortamın oluştuğunu söyledi.

Binaların röntgenini çekiyor Binaların deprem dayanımını röntgen çeker gibi pratik bir şekilde ölçebilen Hilti Donatı Tarama Sistemi ile betonarme üzerinde kırım yapılmadan binanın muayene edildiğini anlatan Çetinkol, “Kentsel dönüşümün ilk adımı olan risk tespitini, hali hazırda güçsüz durumda olan yapılara daha fazla tahribat vermeden inceleyen Hilti Donatı Tarama Sistemi, Türkiye’de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri’nde kullanılarak tüm illerde binaları analiz ediyor. Kırım yapmadan çok pratik bir biçimde kolonun üzerinde makineyi gezdirerek analizin yapılabildiği Hilti Donatı Tarama Sistemi, geleneksel yönteme göre 15 kat daha hızlı çözüm sunuyor” diye konuştu.

Depremle ilgili çalışmalara destek Hilti olarak Türkiye’de depremle ilgili yapılan çalışmaları desteklerini ifade eden Çetinkol, “Bugüne kadar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) koordinasyonu ile yürütülen yeni deprem yönetmeliği çalışmasında kendi alanımız ile ilgili katkıları sağladık. Bundan sonra da hem üniversiteler hem de İnşaat Teknik Değerlendirme ve Bilimsel Araştırma Kurumu’nun (İTBAK) bu alanda yapacağı çalışmalarda yer alarak elimizden gelen desteğin en iyisini vermeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

84

Yapı Malzeme Mart 2016



Sektörel her geçen gün daha iyiye taşımaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada inovasyon alanında öncü olan Kordsa Global’in önümüzdeki yıllarda başarısını sürdüreceğine inanıyorum.”

Kordsa Global CEO’su Cenk Alper 2015 yılıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

Yeni pazarlar, yeni rekorlar: Kordsa Global Kordsa, bir yandan yatırımları ile naylon ve polyester iplik, kord bezi ve tek kord alanında var olduğu pazarlarda büyürken, bir yandan da inşaat güçlendirme ve kompozit gibi yeni iş alanlarına yaptığı yatırımlarla faaliyet alanlarını genişletmeye yönelik adımlar atıyor.

Lastik, inşaat ve kompozit güçlendirme devi Kordsa Global, 2015 finansal sonuçlarını açıkladı. Net kârı 116.4 Milyon TL olarak gerçekleşen Kordsa’nın, esas

86

Yapı Malzeme Mart 2016

faaliyet kârı bir önceki yıla göre %59 arttı. Son yıllarda lastik güçlendirme pazarındaki gücünü Asya Pasifik yatırımı ile artırırken, yaptığı yeni yatırımların da geri dönüşünü almaya başlayan Kordsa Global, 2015’te esas faaliyet kârını bir önceki yıla göre %59 artırdı. Böylece geçen yılı 116.4 milyon TL. net kârla kapatmış oldu. Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Mehmet Pekarun Kordsa Global’in 2015 yılında elde ettiği başarıları için şunları söyledi: “Sabancı Topluluğu olarak vizyonumuz, farklılıklar yaratarak kalıcı üstünlükler sağlamak. Kordsa şirketimiz, mevcut işlerinin yanı sıra yeni alanlarda ve iş modellerinde büyüme tutkusuyla, kurumsal girişimcilikte lider konumundadır. Kordsa, güçlü teknik altyapısı, uzun vadeli müşteri ilişkileri ve global yapısının bir getirisi olarak farklı coğrafyalardaki dengeli portföyü ile 43 yıllık birikiminin karşılığını alıyor. Müşterilerine en iyi hizmeti sunabilmek ve içinde bulunduğu topluma sürdürülebilir değer katmak için performansını

“2015 yılını başarılı iş sonuçlarıyla tamamladık. Stratejik Pazar yapımız, Asya ve Avrupa’daki talep artışları ile kârlılığımızı artırmaya devam ettik. Kapasitemizi verimli kullandık. Maliyetlerimizi daha da iyileştirdik. Teknoloji ve Ar-Ge liderliğimiz ve güçlendirme pazarındaki stratejik Pazar konumlandırmamız ile dünya pazarlarındaki konumumuzu pekiştirdik. 2015 yılı, sadece finansal anlamda değil, Ar-Ge ve inovasyon alanlarındaki çalışmaların karşılığını aldığımız önemli bir yıl oldu. Kordsa Global olarak, Ar-Ge ve inovasyona, geleceğin kapılarını açacak çok değerli iki anahtar gözüyle bakıyoruz. İnovasyon bizim işe bakış açımızın temelini oluşturuyor. Bu yaklaşım sayesindedir ki, bugün bir Türk şirketi olarak, Türkiye’den dünyaya teknoloji ihraç ediyoruz. Aldığımız birçok ödül ile “İnovasyon Lideri” ünvanını 2015’te daha da pekiştirdik. Türkiye İnovasyon Haftası kapsamındaki Improve InovaLig Ödülleri’nde “İnovasyon Stratejisi Birinciliği”, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2014 Ar-Ge merkezleri performans endeksine göre tüm sektörler arasında “En İyi Ar-Ge Merkezi” ödülü ile Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin “En İyi Çevresel İnovatif Uygulama Ödülü” dâhil olmak üzere önemli ödüllerin sahibi olduk. Bugün dünya genelindeki patent sayımızı 245’e çıkardık. Yeni ürünlerden elde ettiğimiz ciromuz 2015 yılı itibarıyla 52 milyon dolara ulaştı. Şirketimiz, Borsa İstanbul’daki halka açıklığının %29’a ulaşması sonucunda piyasa değerindeki artış ile BİST 100’de işlem görmeye başladı. Kordsa, bir yandan yatırımları ile naylon ve polyester iplik, kord bezi ve tek kord alanında var olduğu pazarlarda büyürken, bir yandan da inşaat güçlendirme ve kompozit gibi yeni iş alanlarına yaptığı yatırımlarla faaliyet alanlarını genişletmeye yönelik adımlar atıyor. Sabancı Üniversitesi iş birliği ile yatırımına başladığımız Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi, 2016 yılında faaliyete başlayacak. Merkezde, havacılıktan otomotive kadar birçok sektörde dönüşüm yaratan kompozit malzeme teknolojilerini üreteceğiz. Diğer taraftan, 2014 yılında piyasaya sunduğumuz Kratos beton güçlendirme malzemesi ile inşaat pazarında emin adımlarla ilerliyoruz. Ana iş kolumuz olan lastik güçlendirme pazarına yönelik Endonezya yatırımımız tam kapasite doldu ve bu yatırımımızla 2007 yılından bu yana faaliyet gösterdiğimiz Asya-Pasifik pazarındaki gücümüzü pekiştirdik.”


Sektörel yaklaşık 5 milyar TL yatırım yapacağız. “Türkiye’nin Sabancı’sı” olarak ülkemize güvenerek yolumuza devam ediyoruz. Bu yıl içinde bulunduğumuz tüm sektörlerde kar odağımızı koruyarak büyüdüğümüz bir yıl olacak. Banka dışı kombine satışlarımızda %10 ile %15, banka dışı kombine faaliyet karımızda %20 ila %30; enerjideki faaliyet karımızda ise %40 ila %50 oranlarında büyüme bekliyoruz. 2016’da da inovasyon kültürümüz ve operasyonel mükemmellik anlayışımız ile yaptığımız her işte, faaliyet gösterdiğimiz her sektörde daima “öncü” ve “örnek” olma konumumuzla hedeflerimize koşmaya devam edeceğiz.

Her 4 kişiden birinin elektriğini biz veriyoruz

Sabancı Holding Ceo’su Zafer Kurtul:

Ülkemize inanıyoruz, yatırıma devam ediyoruz Sabancı Holding 2015 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Buna göre 2015 yılı kombine net satışları 47,9 milyar TL, konsolide net karı ise 2 milyar 236 milyon TL olarak gerçekleşti. Aynı dönemde Sabancı Holding’in banka dışı kombine FAVÖK (faiz, amortisman ve vergi öncesi kar) miktarı ise %41 artışla 4.5 milyar TL oldu. 2015 yılını ve Topluluk sonuçlarını değerlendiren Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Sabancı Topluluğu için 2015, operasyonel karlılığımızı artırarak büyüdü-

ğümüz, içinde bulunduğumuz sektörlerde hedeflerimize ulaştığımız bir yıl oldu. 2015 yılı bizim için oldukça başarılı geçti. Faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde başarılı sonuçlara imza attık. 2015’te konsolide net karımızı %8 artırarak 2 milyar 236 milyon TL’ye çıkardık. Yine aynı dönemde banka dışı kombine FAVÖK’ümüzü ise %41 artışla 4.5 milyar TL’ye çıkardık.”

Son beş yılda yaklaşık 11 milyar abd doları yatırım Sözlerine “Türkiye’ye inanıyoruz, yatırıma devam ediyoruz” diye devam eden Kurtul, “Sabancı Holding olarak son beş yılda çoğu Türkiye’de olmak üzere yaklaşık 11 miyar dolar yatırım yaptık. Sadece 2015 yılında yaptığımız yatırım miktarı ise 3.7 milyar TL oldu.”

2016’da 5 milyar tl yatırım yapacak Toplantıda 2016 yılı planlarına da değinen Kurtul: “Bizim için bugüne kadar olduğu gibi içinde bulunduğumuz 2016 yılında da büyüme, karlılık ve yatırımcılarımıza değer yaratmak önceliklerimiz olacaktır. Bu yıl ağırlığı enerji alanına olmak üzere

Kurtul, enerji alanındaki faaliyetlere ilişkin ise, “Enerjisa olarak 2015’te operasyonel karımızı %119 artırarak, yatırım finansmanına ait kur riskini de başarıyla yöneterek, net karlılığa ulaştık. 2016 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan santrallerimizin yenilenebilir enerji kanunundaki tarifelerden faydalanması önemli bir olumlu etki sağlayacaktır. Türkiye’de her 4 kişiden 1’inin elektriğini Enerjisa veriyor, bu Enerjisa’nın geldiği büyüklüğün de bir göstergesidir. Bugüne kadar Enerjisa ile yaklaşık 11 milyar USD yatırım yaptık. 2016 yılının ilk yarısında kurulu gücümüzü %48 artırarak 3700 MW’a çıkaracağız ve operasyonel mükemmelliğe odaklanacağız. Enerji sektöründeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda da bulunan Kurtul sözlerini şöyle sürdürdü: “Elektrik dağıtımda yeni açıklanan 2016-2020 arasında kullanılacak tarife ve metodolojiyi sektörün önünü görebilmesi açısından olumlu değerlendiriyoruz. Bu yatırımlar, müşterilerin daha iyi hizmet almasını ve kayıp kaçak oranlarındaki iyileştirmelerle Türkiye’nin kaynaklarını daha verimli kullanmasını sağlayacaktır.”

Beyaz çimentoda dünyanın en büyük iki üreticisinden biriyiz “Geçtiğimiz yıl yatay seyreden iç talep ve daralan ihracat pazarlarına rağmen çimento şirketlerimiz, güçlü performanslarını devam ettirdiler. 2015 yılında kombine net karlarını geçen yıla göre %19 artıran şirketlerimizin geçtiğimiz beş yıl içindeki yıllık net karı ortalama %26 arttı. 165 milyon dolar yatırım yaptığımız Afyon Çimento fabrikası bu sene faaliyete geçmiş olacak. Dünya’nın en büyük iki üreticisinden biri olduğumuz beyaz çimento kategorisinde üretim kapasitemizi %35 arttıracak yatırıma Eskişehir Çimsa fabrikasında yeşil ışık yaktık. Bunun paralelinde çimento şirketlerimiz, sürdürülebilirliğe yatırım yapmaya devam etmekte ve sektörde bu alandaki farklılıklarını da pekiştirmektedirler.” şeklinde konuştu. Yapı Malzeme Mart 2016

87


Sektörel

Çimsa, sergilediği performansla

‘İş Sağlığı ve Güvenliği’ ödülüne layık görüldü Çimsa, Çimento Endüstrisi İşverenler SendikasıÇEİS’in geleneksel olarak düzenlediği Çimento Sektörü İş Sağlığı ve Güvenliği Performans Ödülleri’nde Afyon ve Niğde fabrikalarının başarılı performansıyla ödüle layık görüldü.

Çimsa, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) alanında benimsediği örnek ve proaktif yaklaşımla sektörde takdir toplamaya devam ediyor. Bu alanda kurumsal standartları

88

Yapı Malzeme Mart 2016

sürekli iyileştiren ve proaktif gelişim alanlarını belirleyen Çimsa, Çimento Endüstrisi İşverenler Sendikası-ÇEİS’in geleneksel olarak düzenlediği Çimento Sektörü İş Sağlığı ve Güvenliği Performans Ödülleri’nde Afyon ve Niğde Fabrikalarının başarılı performansıyla ödüle layık görüldü. Ödül, her iki işletmenin 2007 yılından bu yana İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda gösterdikleri performanstan dolayı verildi.

Özhatay: “Çimsa’nın başarısı, çalışanlarına verdiği büyük değerden kaynaklanıyor” Çimsa’nın ödülü, 17 Şubat Çarşamba günü ÇEİS Genel Merkezi’nde düzenlenen törende takdim edildi. Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay, Çimsa’nın tüm birimlerinde iş güvenliği bilincini yükseltmek, şirketin iş sağlığı ve güvenliği risklerini kontrol etmek ve performansını daha da iyileştirmek için kararlılıkla çalıştıklarını

belirtti. Özhatay, “Çimsa’nın başarısının arkasındaki en önemli faktörlerden biri, İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili uygulamaları kanun ve yönetmeliklere uymanın ötesine taşıma anlayışıdır. Çimsa’nın başarısı, çalışanlarına verdiği büyük değerden kaynaklanmaktadır. Fabrikalarımızın tümü, OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği sistem belgesine sahiptir. İSG yönetim sistemi; eğitim, bilgilendirme, denetim, iyileştirme çalışmalarıyla sürekli desteklenmektedir. İSG talimatlarına uymak, tüm çalışanların öncelikli görevidir. İSG yönetimine yönelik operasyonel sorumluluk ise şirketimizde en üst yönetim seviyesinde temsil ve takip edilmektedir. Tek başına bu bile konuya verdiğimiz büyük önemin bir göstergesidir. Bu yıl Afyon ve Niğde fabrikalarımızın kazandığı bu ödüller için tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.



Bakü’nün en büyük alışveriş merkezine ‘ANEL’ eli değdi Uluslararası standartlarda mega projelere imza atan Anel Grup, yaklaşık 500 çalışan ile Bakü’deki Ganjlik Mall Projesi’nin sistem testlerini tamamlayarak projeyi teslim etti. Anel Grup yüksek mühendislik gücü ve kalitesi ile projeye büyük destek sağlamış oldu.

90

Yapı Malzeme Mart 2016

Pasha İnşaat tarafından inşa edilen Ganjlik Mall projesi, 120 bin m² alanı ile, Bakü’nün en büyük alışveriş merkezi olma özelliğini taşıyor. Ganjlik Mall, içerisinde yer alan dünyaca ünlü markalara ait mağazalar, sinema, bowling gibi özel eğlence alanları ve dünya mutfaklarını da içeren teras ve kapalı alan seçenekleriyle müşterilerine keyifli bir istirahat sunan yemek katı ile Bakü’nün en gözde alışveriş merkezi olmaya hazır.

Müşteri güvenliğine dikkat edildi Anel Grup’un yüksek mühendislik ve teknik birikimi ile tamamlanan Ganjlik Mall elektromekanik işlerinde, gerek işletme ekiplerine kullanım kolaylığı sağlarken, gerekse bakım kolaylığı ile işletme masraflarının azaltılması sağlandı. Müşterilerinin güvenliğini ön

planda tutan ve tamamen merkezi otomasyon sistemleri ile kontrol edilebilen sistemler kullanıldı. Yangın algılama, karbonmonoksit algılama ve diğer uyarı sistemleri, tüm olasılıklar düşünülerek tasarlandı ve gerekli senaryolar dahilinde duman tahliye, yangın söndürme ve yönlendirme sistemleri ile entegre şekilde çalışması gerçekleştirildi. Alışveriş Merkezi’nde müşteri güvenliğini üst düzeyde tutmak amacı ile, belirlenen teknik odalar ile servis girişlerinde kartlı geçiş sistemleri kullanıldı. Sistem kontrolü ve giriş takibinin kontrol odasından yapıldığı bu sistem, CCTV sistemi ile entegre durumda çalışarak izinsiz giriş veya teşebbüslerde uyarı ile bahsi geçen kapı görüntüsünü güvenliğine bildiriyor. Ayrıca dış ve iç alanlarda 30 günlük kayıt tutabilen 220 adet yüksek


Çözüm Ortağı çözünürlüklü kamera bulunuyor. Otopark katlarında ise 4 adet giriş, 4 adet çıkış bariyeri, 7 adet ödeme noktası bulunuyor. Park alanlarında konumlanan 1015 sensör ile dolu/boş bilgisi, ilgili park katı içerisinde ve alışveriş merkezi otopark girişlerinde bulunan led displaylerde görünüp kontrolü otopark kontrol odasından tamamen otomasyon sistemleri üzerinden yapılabiliyor. Bu da müşterilere, keyifli bir şekilde alışveriş yaparken, araçlarını güvenle bırakabilecekleri bir alan sunuyor.

tesisatlarındaki kireçlenme ihtimalini ortadan kaldırıyor. Otomasyonlu yağ ayırıcı sistemler restoranlardan ve diğer lokasyonlardan gelen yağı ve tortuları, petrol ayırıcılar ise araç parkından gelen petrol ve yağları ayırarak şebekeye karışmasını engelleyip doğanın korunmasına fayda sağlIyor. Kullanılan motorlu vanalar, damperler oransal kullanılırken; pompa, fan ve diğer tüm cihazların VSD sürücülerle sürülmesi ihtiyaca göre enerjinin verimli kullanılmasının yolunu açıyor.

Enerji verimliliği ön planda tutuldu

Bakü Ganjlik Mall Projesi - Genel Bilgiler ve Rakamsal Veriler : Proje Geneli

Kullanılan tüm mekanik sistemlerinde enerji verimliliği ön planda tutuldu. İklimlendirme elemanlarında yüksek enerji sınıfının yanısıra, Eurovent sertifikalı ürünler kullanıldı. Sistemlerde kullanılan tüm ürünler, yanma durumunda zehirli gaz oluşturmayacak ürünlerden, sistem kimyasalları da tesisat ömrünü uzun yıllar artıracak olmasının yanı sıra doğaya ve insana zarar vermeyecek nitelikte seçildi. Tesisatların ömrünü arttırmak için, kullanıldığı yere göre daldırma galvaniz, geomet kaplama ya da paslanmaz hatlar yapıldı. Enerji kaybını azaltmak ve terlemeyi engellemek adına kullanılan izolasyonlarda B1 sınıfı yangın dayanımı, düşük ısıl iletim katsayısı ve 10000 buhar difizyonu arandı. Su arıtma sistemleri, yüksek kalitede kullanım suyu sağlarken, düşük su sertliğinde verilen su

• Proje alanı: 120.000 m² kapalı alan • Elektrik toplam adam.saat = 350.000 mh • Mekanik toplam adam.saat = 700.000 mh

Elektrik Kaba Tesisat İşleri • Elektrik Borusu: 80.000 mt • Kablo Tavası: 31.000 mt • Kablo: 600.000 mt

Elektrik Ekipmanlar • 1 adet 1600 kVA dizel jeneratör • 1 adet 80 KVA UPS • 1 adet 30 KVA UPS • 114 adet AG dağıtım panosu • 3500 adet aydınlatma armatürü • 500 adet priz

Mekanik Kaba Tesisat İşleri • Hava kanalı: 20.000 m² • Bina içi boru tesisatları: 73.000 mt • Dıs saha boru tesisatları: 3.000 mt • Sifonik tesisat: 2.000 mt

HVAC Sistemi Ekipmanları • 4 adet 2750 KW Chiller • 3 adet 2100 KW Boiler • 6 adet 2200 KW Soğutma Kulesi • 73 adet Isıtma-Soğutma Pompası •58 adet 3.000-44.000 m³/h Klima Santrali • 195 adet 100-110.000 m³/h Havalandırma Fanı • 20 adet Split Klima Ünitesi

Yangından Korunma Sistemi Ekipmanlar • 1500 gpm Yangın Pompası • 700 m³ Yangın Suyu Tankı • 5 set Gazlı Söndürme Sistemi

Sıhhi Tesisat Ekipmanlar • 2 adet Kullanım Suyu Tankı (3.000 m³ kapasite) • 3 set Hidrofor (20-110 m³/h) • 50 adet Dalgıç Pompa • 3 adet Greasy Seperatör • 30 adet Islak Hacim

Yapı Malzeme Mart 2016

91


Multi Konfor kentler artık lüks değil zorunluluk

Yalıtımın lider firması İzocam, Pasif Ev prensiplerini temel alarak geliştirilen ‘Multi Konfor Binalar’a dikkat çekmeye devam ediyor. Multi Konfor’a nasıl ulaşılacağı konusunu sık sık gündeme getiren İzocam, Enerji Verimliliği’ne Multi Konforun olumlu katkılarını vurguluyor.

92

Yapı Malzeme Mart 2016

Etkin olmayan, eski, konforsuz teknolojilerin yerine yüksek etkinlikte, yeni, konforlu teknoloji içeren, enerji ihtiyacını ve kullanımını en aza indirgeyen Multi Konfor Binalar, toplumların bilinçlenmesi ve artan duyarlılıkla birlikte hızla yaygınlaşıyor. %90 oranında enerji tasarrufu sağlayan, bunun yanında akustik konfor ve yangın güvenliği içeren ‘Multi Konfor Binalar’, özellikle de ısı yalıtımı sayesinde hem ev hem de ülke ekonomisine sağladığı katkı ve çevre dostu nitelikleri ile öne çıkıyor. 1965 yılından bu yana kaliteden ödün vermeyen ürünleri ve sosyal sorumluluk bilinci ile faaliyetlerini sürdüren İzocam, yalıtımın önemini her platformda vurgulamaya devam ediyor. Özellikle de ısı yalıtımı, hem ev hem de ülke ekonomisine sağladığı katkı ve çevre dostu nitelikleri ile öne çıkıyor. Yalıtım, ısıyı daha verimli kullanarak Türkiye gibi enerjisinin dörtte üçünden fazlasını ithal etmekte olan ülkelerde dışa bağımlılığı azaltan katkılar sağlıyor. Multi Konfor Binalar da yüksek

enerji tasarrufuyla birlikte maksimum ısıl konfor sunuyor. Bu nedenle yalıtımın odağındaki en önemli konular arasında Multi Konfor Binalar da yer alıyor. İzocam Genel Müdürü Nuri Bulut pasif ev kavramından türeyen ve biyo iklimsel tasarımı hedefleyen Multi Konfor yapıların sürdürülebilir olduğunu ve ekolojik, ekonomik ve sosyal etmenleri de göz önünde bulundurduğunu söylüyor. Bulut; “Yüksek enerji tasarrufuyla birlikte maksimum ısıl konfor sunan Multi Konfor yapıların enerji kullanım ihtiyacı 15kWh/m2 ile sınırlandırıldığı için %90’a varan tasarruf sağlarlar. Enerji kullanımının azaldığı oranda CO2 salımları da azalır. Bu nedenle Multi Konfor yapılar yalnızca enerji tasarrufu değil, çevreci yönleriyle de ön plana çıkıyorlar. Diğer yandan iç ortam hava sıcaklığını uzun süre koruması, dengede tutması vb. gibi nedenlere bağlı olarak Multi Konfor yapıların en önemli avantajı kullanıcılarına konfor sağlamalarıdır” dedi.


Çözüm Ortağı Kentsel Dönüşümde inşa edilecek Multi Konfor Evler ile enerji verimliliği ve yangın güvenliği çok daha yüksek seviyelere çekilebilir… Enerji giderleri büyük oranda azaltılmış yaşam alanları inşa edilmesinde yalıtımın etkisi dikkat çekici seviyelere ulaşabiliyor. Türkiye gündemindeki kentsel dönüşüm, özellikle çarpık yapılaşma içindeki niteliksiz konut stoğunun hızla ve güvenli yenilenmesi, daha etkin enerji verimliliği sağlanması, sağlıklı çevre ortamına kavuşulması açısından önemli bir fırsat olarak görülüyor. Kentsel dönüşümde yapılacak binaların enerji tüketimlerinin daha fazla sınırlandırılması; AB’nin 2020 hedefleri gibi Türkiye’nin de İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı ve Enerji Verimliliği Strateji Belgesindeki hedeflerini destekleyecek, yenilikçi uygulamaların yaygınlaşmasını sağlayacak. Bunun gerçekleşebilmesi için doğru ve işinin ehli kişilerce uygulanmış kalın yalıtım faktörünün de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Pasif ev kavramından türeyen ve biyoiklimsel tasarımı hedefleyen Multi Konfor Binalar, sürdürülebilir olmasıyla değer taşıyor. Ekolojik, ekonomik ve sosyal etmenleri göz önünde bulunduran Multi Konfor Binalar; yüksek enerji tasarrufuyla birlikte maksimum ısıl konfor sunmasının yanı sıra kusursuz akustik ve görsel konfor,

Nuri Bulut

kaliteli iç ortam havası, yangın korunumu ve güvenliği sağlıyor. Bütün bu özellikleriyle İzocam’ın, sürdürülebilir yapıların geliştirilmesi için geliştirdiği stratejisinin de merkezinde yer alıyor. Paris Anlaşması’nda iklim değişikliğiyle mücadelede belirlenen hedeflerinin başında; ‘Küresel ortalama sıcaklıktaki artışı endüstri öncesi düzeylerin 2°C üstünün çok aşağısında tutmak ve sıcaklık artışını endüstri öncesi düzeylerin 1,5°C üstüyle

sınırlamak’ geliyor. Bu cümle, çağımızın en büyük enerji dönüşümünün habercisi olarak nitelendiriliyor. Belirlenen hedefin gerçekleşmesi için fosil yakıtların kullanımının azaltılması ciddi önem taşıyor. Günümüzde toplam enerji tüketiminin %35’i binalardan kaynaklanıyor. Multi konfor binalar sağladığı %90’lık tasarrufu kalın yalıtım uygulamasıyla elde ederken, iklim değişikliğiyle mücadeleye göz ardı edilemeyecek ölçüde katkı da sağlıyor.

Yapı Malzeme Mart 2016

93


Sektörel

Umut Zenar

Akçansa 2015 yılında cirosunu 1,5 milyar TL’ye çıkardı Türkiye’nin lider yapı malzemeleri şirketi Akçansa, 2015 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Buna göre şirketin 2015 yılındaki satış geliri 1 milyar 469 milyon TL, dönem kârı ise 283 milyon TL olarak gerçekleşti. Türkiye’nin lider yapı malzemeleri şirketi Akçansa’nın açıkladığı 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla düzenlenmiş konsolide gelir tablosu ve döneme ait mali sonuçlara göre, şirketin geçen yılki toplam cirosu 1,5 milyar TL’ye yaklaştı. Şirketin satış geliri 1 milyar 469 milyon TL olarak açıklanırken; Brüt Karı 428,5 milyon TL, Dönem Karı ise 283 milyon TL oldu.

94

Yapı Malzeme Mart 2016

Akçansa Genel Müdürü Umut Zenar, “Özellikle ana pazarımız olan Marmara Bölgesi başta olmak üzere Avrasya Tüneli, 3. Köprü, 3. Havalimanı, HES projeleri, metro projeleri gibi büyük tüketim noktaları haline gelen mega projeler sektörümüzde iç talep üzerinde olumlu etki yaptı. Kentsel Dönüşümün etkisini 2015 yılı içinde görmeye başladık, önümüzdeki 3 yıllık süreçte çok daha pozitif etkisini sektörümüzde görüyoruz. Diğer yandan pazarlarımızdaki olası riskleri, yönümüzü yeni pazarlara çevirerek aşmayı başardık. Yabancı ortağımız HeidelbergCement’in katkısıyla geçen yıl dünyada önemli ve kalıcı pazarlar kazandık; üretimini yaptığımız katma değeri yüksek ürünümüz, etkin yükleme ve hizmet performansımız ile ABD pazarının Türkiye’deki en büyük tedarikçisi konumuna geldik” diye konuştu.

Zenar: “Akçansa katma değerli ürün ve hizmetlerle sektörün geleceğini çiziyor” Akçansa’nın benimsediği pazar ve müşte-

ri odaklı pazarlama anlayışıyla müşterilerinin talep ettiği katma değerli ürünleri geliştirip pazara sunduğunu belirten Genel Müdür Zenar, sözlerine şöyle devam etti: “Müşteri odaklı, müşteri ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan ve pazarda fark yaratan bir ürün portföyüne sahibiz. Uzun yıllara dayanan Ar-Ge çalışmalarımızın en yeni ürünlerinden biri olan ‘Yolbeton’ ile artan karayolları onarım masraflarına ve zaman kaybına karşı etkili bir çözüm sunuyoruz. Enerjik Beton ile sektörde tekrar bir ilke imza atarak elektrik üreten beton satışına ve uygulamalarına da 2016 yılında başlıyoruz. Sektörde bir ilk olan online çimento satışına da www.akcansamarket.com üzerinden başladık. Diğer yandan Yapı Club Kart, Geleceğin Liderleri ve Bayi Konseyi uygulamaları ile müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın sesine kulak veriyoruz. Çalışanlarımızla ve tüm paydaşlarımızla güç birliği yaparak Akçansa’yı geleceğe taşıyoruz. Akçansa olarak yenilikçi yaklaşımımızla sektörün geleceğini çiziyoruz.”



Uzak kıtalar Unicera’da buluştu! Türkiye ve dünyadan 237 markanın yer aldığı 372 firmanın katılımı ile gerçekleşen UNICERA Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı; en yeni tasarım ve teknoloji ürünlerini 28. kez ziyaretçileriyle buluşturdu. Yapı sektörünün en büyük buluşması Unicera, Tüyap Yönetim Kurulu Başkanı Bülent ÜNAL, Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın EŞER, Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) Başkanı Ahmet YAMANER, TOKİ Başkan Yardımcısı

96

Yapı Malzeme Mart 2016

Dr. Ahmet ŞAHİN ve TBMM İmar, Bayındırlık ve Turizm Komisyon Başkanı Erol KAYA’nın katılımı ile 23 Şubat’ta Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece, İstanbul’da kapılarını açtı. Unicera Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı, bu yıl Almanya, Amerika, Bulgaristan, Çin, Fransa, Hindistan, İngiltere, İran, İspanya, İtalya, Sırbistan ve Türkiye dahil olmak üzere 13 ülkeden 372 katılımcı firmayı 11 salon 98.000 m2 kapalı sergileme alanında ağırladı. Küresel pazarda yeni işbirlikleri ve etkin

stratejilerin oluşturulmasında önemli rol oynayan fuar; Bulgaristan, Bosna Hersek, Gürcistan, Filistin, Fransa, Hırvatistan, İran, Kosova, Litvanya, Makedonya, Moldova, Özbekistan, Rusya, Sırbistan, Tunus, Ukrayna, Ürdün, Yunanistan’dan gelen alım heyetlerinin yanı sıra bireysel katılımlar ile birlikte 107 ülkeden 6.618 yabancı, 78 ilden 61.673 yerli, toplamda 68.291 ziyaretçiye ev sahipliği yaparak, ekonomik daralmaya rağmen sektörün en önemli ticaret merkezi olduğunu bir kez daha kanıtladı.


Fuar

Uşak Seramik Pazarlama Müdürü Hasan KARAGÜR: “25 yıldır bu fuara katılıyoruz. Özellikle Cuma günü yaşanan yoğunluk bizleri şaşırttı. Yurtdışı ziyaretçilerimiz çok yoğundu. Bu da bizlere gösteriyor ki Türk seramik sektörü olarak ileri bir noktadayız. Bu yıl özellikle 3 boyutlu ürünlerimize rağbet gösterildi. 2016 yılı adına umut dolu bir fuar oldu” dedi.

PH Design Yönetim Kurulu Başkanı HasanYOĞUŞ: “8 yıldır Unicera Fuarı’na katılıyoruz. Bu yıl gördüğümüz esas konu yurtdışı ziyaretçi sayımızdaki artış oldu. İtibar amaçlı katılım sağlanan Türkiye’nin en önemli fuarında bu kadar yoğun ziyaretçi akınına uğramak bizleri sevindirdi. Yurt dışı ziyaretçilerinin yoğunlaşması bizlere gösteriyor ki, yapı sektöründe Türkiye çok önemli bir konuma geldi. Ticaret hayatımıza yansımalarını yıl içerisinde göreceğiz” ifadelerini kullandı

Penta Banyo Yönetim Kurulu Başkanı Salih AYDIN: “Bizler adına heyecan verici bir fuardı. Yeni ve inovatif ürünlerimizin geçtiğimiz yıllara nazaran yoğun ilgi görmesi gerek biz üreticiler adına, gerekse Türk yapı sektörü adına güzel bir çağrışım oluşturdu. Bu yıl fuara yepyeni bir kitle katıldı. Yurt dışı ayağındaki artışa oranla, yeni nesil ailelerin de fuara ilgisi tahminimizin üzerinde gelişti. Hem sevindirici hem de hız kazanmamızı sağlayan gelişmeler ortaya çıktı. Yoğun bir sezon bizleri bekliyor” şeklinde konuştu.

Seramiksan İhracat Müdürü Rıfat NOYAN: “15 yıldır katıldığımız, emek verdiğimiz bir fuar Unicera. Bizler adına en iyi ve en yoğun geçen fuar oldu. Yapı sektörü sonunda ektiği tohumların meyvesini almaya başlıyor. 28. Unicera Fuarı bizlere emeğin önemini bir kez daha kanıtladı. Bu fuarla beraber sektör çok önemli bir ivme kazanacak. Bu yıl itibariyle yapı sektörü önemli bir aşama kat edildiğini gördü. Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın ikinci fuarı olan Unicera, önümüzdeki süreçlerde Avrupa’nın en büyük fuarı olacak” yorumunda bulundu.

Bien Seramik Bölge Müdürü Ünsal ÜNAL: “Unicera Fuarı bizler için çok önem arz ediyor. Burası yeni ilişkiler kurabilmek adına önemli bir nokta oldu. 10 yıldır bu fuara yatırım yapan bir firmayız. Bu zamana kadar gördüğümüz en yoğun fuardı. Bizler için ihracat ayağını kuvvetlendirecek bir organizasyondu” dedi.

Engelli ressam Semra Çelik çalışmalarıyla engelli vatandaşlara umut olurken, Seramik Sanatçısı F. Figen Şekerci Sabuncuoğlu yaptığı sergi ile terör ve mülteci sorununa dikkat çekti. Fuarda gerçekleşen sektör buluşması ile 20 üniversiteden 1200’ü aşkın öğrenci sektör temsilcileriyle bir araya gelme şansı yakaladı.

28. Unicera Fuarı ile ilgili TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan SAPANKAYA “Unicera Fuarı yurtdışı müşteri potansiyelinin en yüksek olduğu fuar. Avrupa’nın ikinci en büyük fuarı olan Unicera, bu yıl bizlere gösterdi ki, seneye Avrupa’nın en büyük fuarı olacağız. Fuarımız bu yıl medyanın ilgisi, haber yansımalarının katkılarıyla yerli potansiyeli de harekete geçirdi. Yabancı firmalar da Unicera’da yer almak adına yoğun bir talepte bulundular. Unicera Fuarı ilk başladığında 500 m2 bir alanda gerçekleşiyordu. Bugün bu rakam 100.000 m2 alana yükseldi. Bu da, her gün büyüyen artı bir değeri yani Unicera Fuarı’na verdiğimiz emeklerin, 28. yılında beklenenin üzerinde dönüşünü gösterdi. Yurtdışı ihracat anlamında endişelerimizin yersizliği görüldü. TİMDER olarak sorumlu olduğumuz binlerce kişi, kurum ve kuruluş var. 28. yılında Unicera’ya katılan markalardan fuar süresince aldığımız memnuniyet içeren ifadelerden TİMDER olarak çıkardığımız sonuç Unicera her anlamda başarılı bir fuar olmuştur” şeklinde konuştular.

Yapı Malzeme Mart 2016

97


sanatçıları dahil bütün kolları ile dünyada temsil eden Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Ahmet Tahsin YAMANER konuşmasına “Gurur Tablomuz” dediği dünya sıralamasındaki yerimizi açıklayarak başladı; ‘’Seramik sanayi Türkiye’de 1950’li yılların başlarında kuruldu ve 1980’li yıllardan sonra rekabet edebilir konuma geldi. 1990’lı yıllarda ise modernize edilen ve güncel dünya teknolojileri ile yeniden yapılandırılan seramik sanayisinde güçlü bir ülke haline geldik. Bugün dünya üzerinde kaplama malzemelerinde 8’inci, sağlık gereçlerinde 4’üncü en büyük üretici ülke konumuna yerleştik. Seramik karolarda ve sağlık gereçlerinde dünyanın 4’üncü büyük ihracatçısı olurken, karolarda Avrupa’nın 3’üncüsü, sağlık gereçlerinde ise en büyük tek ihracatçısı olduk.”

İç Pazar Canlandı, Dış Pazar ise Durgun

Ahmet Yamaner

Seramik sanayinde dünyanın en büyükleri arasına girdik! Türkiye, dünya seramik sanayisinde kaplama malzemelerinde 8’inci, sağlık gereçlerinde 4’üncü en büyük üretici ülke konumunda. Seramik karolarda ve sağlık gereçlerinde dünya’nın 4’üncü büyük ihracatçısı oldu. Karolarda Avrupa 3.’sü, sağlık gereçlerinde ise Avrupa’nın en büyük tek ihracatçısı konumuna yükseldik.

98

Yapı Malzeme Mart 2016

Bu yıl 28. kez düzenlenen Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı - UNICERA öncesi bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye Seramik Federasyonu (TSF), seramik sektöründe Dünya sıralamasında Türkiye’nin konumunu açıkladı. Seramik sektörüne destek vermek üzere; Yüksel Seramik Yönetim Kurulu Başkanı, TSF Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve SERKAP Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi MUTLU, Turkuaz Seramik Yönetim Kurulu Üyesi, SERSA Yönetim Kurulu Başkanı ve TSF Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kürşad Noyan ÖZKAYA, ECE Holding Yönetim Kurulu Başkanı, TSF - SERSA Yönetim Kurulu Üyesi Erdem ÇENESİZ ve TSF Genel Sekreteri Germiyan SAATÇİOĞLU da toplantıda hazır bulundular. Toplantıda sektörün geleceği, hedefleri, yeni yatırımlar ve pazarlar ile sorunları ve çözüm önerileri de konuşuldu. Türkiye Seramik Sektörünü üreticileri, satış kanalları, bilim adamları ve seramik

Seramik Kaplama Malzemelerinde iç pazarda toplam 230 milyon m2, dış pazarda ise toplam 77,2 milyon m2 satış gerçekleştirildiğini, Seramik Sağlık Gereçlerinde ise toplam 11 milyona adet iç pazar, 8 milyon adet dış pazar satışı olduğunu belirten Başkan Ahmet Tahsin YAMANER; “Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere seramik sektörü ekonomisi 2015 yılında iç pazar destekli gelişti. Küresel pazarlarda olan daralma nedeniyle 2015 yılında Kaplama Malzemeleri ihracatımız Aralık ayı sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre miktar olarak %8,90 ve tutar olarak %16,37 azaldı. Aynı sebeplerle Seramik Sağlık Gereçleri ihracatımız Aralık sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktar olarak %2,67 ve tutar dolar olarak %10,66 oranlarında azaldı. 2016 yılı ihracatımızın da 2015 yılındaki tempoyu sürdüreceğini düşünüyoruz. Seramik Karo ve Sağlık Gereçleri ithalatımızda daralma görülüyor. Karo ithalatı özellikle Çin’e dayalı olmakla birlikte 2015 yılında miktar ve tutar olarak yaklaşık %38 azaldı. Sağlık gereçlerinde ise bu oran %69 artış gösteriyor. Gelecek yıl da bu yıl olduğu gibi benzer bir durumla karşılaşılacağını öngörüyoruz” dedi.

Kentsel Dönüşüm Sektörü Olumlu Etkiledi YAMANER; geçtiğimiz yıl sektörün iç pazarda gelişmesini sağlayan en önemli etkenin kentsel dönüşüm projeleri olduğunu, nitelikli, büyük çaplı konut ve yaşam alanlarını barındıran projelerin bu gelişimi desteklediğini belirtti.

Sırada Gelişmekte Olan ABD Pazarı, Afrika ve Uzakdoğu Var Seramik sektörünü ihracat rakamları ile de yorumlayan Ahmet Tahsin YAMANER; “İhracat verileri, artan döviz kurları ile rekabetçi konuma geçen sektör temsilcilerimiz, doğal pazarlarımız olan Kuzey Afrika


Fuar ve Orta Doğu ülkelerindeki politik sorunlar nedeni ile beklenen büyümeyi gösteremedi. Gelişmiş Avrupa ekonomilerindeki pazar payımızı artırarak bu durumu telafi ettik” dedi. YAMANER şöyle devam etti: “Türkiye, Dünya sıralamasındaki yerini her alanda birinciliğe taşımak için, gelişmekte olan ABD pazarı başta olmak üzere, bugüne kadar pek işlenmemiş olan Sahra altı Afrika pazarı, Asya Kıtası pazarları ve Uzakdoğu pazarları üzerinde çalışıyor. Türkiye seramik üretiminin karolarda üretimin %30’unu, sağlık gereçlerinde %40’ını ihraç etmektedir. Bu sebeple sektör katma değeri çok yüksek olan ve döviz kazandırıcı bir sektördür.”

Yıllık Büyüme Oranı %7 Konuşmasında üretim ve yatırım çalışmalarını da değerlendiren Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Ahmet Tahsin YAMANER; “Sektörümüzde serbest pazar ekonomisi içerisinde yeni üretim tesisleri için yapılan yatırımları yakından takip ediyoruz. Kaplama seramiklerinde 330 milyon m2 üretim mevcut olup, bunun 230 milyon m2’si iç pazarda tüketiliyor. Özetle, üretimi iç pazar desteklemekte. İnşaat sektöründeki hareketlilik devam ettiği sürece bu alanda bir sorun çıkmayacağını öngörüyoruz. Sektör için yıllık büyüme tahminimiz %7 oranında. Seramik Sağlık Gereçleri üretimi de yıllık yaklaşık 19 milyon adet olup, bunun büyük kısmı yine iç pazara sunuluyor.”

Yabancı Yatırımcı Gelmedi ‘’Sektörümüze bu güne kadar seramik hammaddeler konusu dışında herhangi bir yabancı yatırım gelmedi’’ diyerek konuyu gündeme taşıyan YAMANER, ‘’Sektörümüz, yurt dışında üretim tesisi ve/veya marka hakimiyeti olan seramik şirketlerini satın almak veya bunlarla ortaklık kurmak için çalışmalar yürütüyor. Halen yurt dışından marka satın almış ve yurt dışında üretim tesisleri açmış olan Türk şirketlerimiz mevcut. Bu da bizim için başka bir gurur tablosudur” dedi.

Türkiye Tasarımda Gelişmektedir Türkiye’nin bu alanda bir tasarım merkezi haline gelişinin farkına varıldığının altını çizen YAMANER, “Endüstrileşmenin tarihine baktığımızda, emek yoğun üretimler gelişmiş Avrupa ülkelerinden doğuya doğru kayma eğiliminde. Fakat bu endüstriler, yoğun istihdam sağlamaları açısından toplumlar için önemlidir. Türk Seramik Sanayi; İngiltere, daha sonra Almanya, İtalya ve İspanya’dan kendi ülkemize almış olduğu üretim liderliğini uzun yıllar korumak için tasarımın ne kadar önemli olduğunu yıllar önce fark etti” dedi.

220 Bin Kişilik İnsan Kaynağı İstihdam rakamlarının da verildiği açıklamada, seramik sektörünün Kaplama Malzemelerinden ziyade Sağlık Gereçlerinin

üretiminde daha yoğun işgücü kullanıldığı belirtildi. Sektörde her iki ürün grubu için de ürün tasarımları, seramik üretiminde kullanılan kalıplar, makine ve ekipman üretimi, satış kanallarında ve montaj işlerinde çalışan kişiler ile toplamda 220.000 kişiye iş, aileleri ile birlikte yaklaşık 1 milyon insana aş temin edildiği açıklandı.

Sektörün Sorunları ve Çözüm Önerileri Başkan Ahmet Tahsin YAMANER, sektöre ilişkin önemli sorunlara, çözüm önerilerine değindi ve otoritelerden destek istedi. “Seramik sektörü yerli hammaddeler kullanarak ülkemiz ekonomisine önemli ölçüde katma değer kazandıran bir iş koludur. Sektörün devamlılığı adına seramik hammaddelerine erişim ve bu hammaddelerin sektörde kullanılması zorunludur, ithal ikamesi telafisi mümkün görülmeyen çok büyük kayıplara sebep olacaktır. İstanbul Şile gibi çok önemli ve kritik kil hammaddesi rezervlerinde bu ocakların işletilmesine getirilecek engeller ve kısıtlamalar sektörümüzü ve dolayısıyla ülke ekonomisini olumsuz etkileyecektir. Yıl içerisinde sektörün büyük uğraşları ile kamu tarafından konulan kısıtlamalar, 2020 yılına kadar kaldırılmış olup sorunsuz işletimin devamını beklemekteyiz. Hammadde sorunun yanı sıra sektörümüzdeki diğer bir çözüm bulunması gereken konu düşük kar marjları. Yurt dışındaki pazarlarımızdan gelen talep, sağlıklı bir seyir izlememekte. 2016 yılı itibariyle yürürlüğe giren yeni asgari ücret uygulaması her ne kadar işvereni zorlayacak olsa da, işgücü verimliliğinin artırılması, işverenlerin üzerinde bulunan halihazırdaki yüklerin ve bu yeni yükün negatif etkilerinin devletimiz tarafından yeni politikalar ile ortadan kaldırılmasını beklemekteyiz. Asgari ücret ile ilgili devletimizin vere-

ceği desteğin daha fazla olmasını bekliyorduk. Çünkü, iş sağlığı ve güvenliği, çevre mevzuatları ve yeni uygulamaları neticesinde işverene birçok yeni yükler gelmekte. Ne yazık ki sektörümüz, yatırım maliyetleri ve geri dönüş süreleri açısından, yatırımcıya destek sağlanmadan yatırım alınabilecek bir konumda değil. Dolayısıyla, sanayi yatırımları ortamının iyileştirilmesi ve çalışmaların kolaylaştırılması için devletin pek çok düzenleme yaptığı malumlarımızdır. Teşvik sistemi de bu düzenlemeler arasında. Mevcut teşvik sistemi eskisine göre daha anlamlı ve yapıcı olmakla birlikte yeterli değildir. Avrupa Birliği’nde yerleşik rakiplerimizin faydalanmakta olduğu “yoğun enerji tüketen sanayi dallarına Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kararname ve yönetmelikler ile verilmekte olan doğal gaz ve elektrik enerjisi fiyatlarındaki vergi muafiyetleri ve sübvansiyonlar ve sektöre özel enerji fiyatları” uygulamalarının ülkemizde de uygulanmasını sektörümüzün sağlıklı bir gelecek perspektifinde gelişmesi adına önemsiyoruz.”

Bu Yıl Unicera’ya 12 Ülkeden 371 Firma Katıldı UNICERA her yıl mimarlar, iç mimarlar müteahhitler ve tasarımcılar başta olmak üzere pek çok sektör profesyonelini banyo ve mutfak sektörünün önde gelen firmaları ve ürünleriyle buluşturuyor. Kendi sektöründe Avrupa’nın en büyük ikinci fuarı UNICERA, bu yıl Türkiye dışında Almanya, Amerika, Bulgaristan, Çin, Fransa, Hindistan, İngiltere, İspanya, İtalya, Portekiz ve Sırbistan’dan 371 firmayı 11 salon ve 98.000 m2 kapalı sergileme alanında 70.000’in üzerindeki nitelikli ziyaretçisini bir araya getirdi. Yapı Malzeme Mart 2016

99


Fuar

Seramiksan Unicera’da ilgi odağı oldu Seramiksan, 28. Unicera Fuarı’nda teknoloji ve tasarım farkını sergilediği 15X90, 60x120, 120x120 büyük ebatlardaki yeni ürünlerini sektör temsilcileri ve ziyaretçilerin beğenisine sundu.

“İyi tasarım herkesin hakkı” anlayışıyla üretimlerine devam eden Seramiksan, dünyadaki en son trendler olan ahşap, cement, mermer ve metal efektli ürünler ile mat, parlak ve full lappato ürünleriyle Unicera ziyaretçilerinden tam not aldı. Türkiye’de ilk defa Seramiksan tarafından leke tutmayan, bakteri barındırmayan, nano teknoloji ile üretilen ürünleri 60x60, 60x90, 60x120 ve 120x120 ebatlarında parlak, mat, full lappato olarak tüketicilerle buluşturdu. Kaliteli yaşam için gerekli tüm teknolojiyi

100

Yapı Malzeme Mart 2016

şık bir tasarımla birleştiren vitrifiye serilerinde kanalsız Rimles klozetler, farklı modellerdeki lavaboları ve su tasarrufu ile öne çıkan, 2,5 - 4 lt. su ile fonksiyon yapan yeni oval ve kare takımlarını Unicera’da sergiledi. Seramiksan Türkiye Satış Müdürü M. Süreyya Çağlar: “Seramiksan olarak biz her yıl fuar öncesinde önemli bir hazırlık yapıyor, portföyümüzü yeniliyor, yeni ürünlerimizi sezona hazırlıyoruz. Unicera Fuarı’nda güçlü

Ar - ge çalışmalarımız ile birlikte 2013 yılında devreye aldığımız Seramiksan Vitrifiye Fabrikası ve 2015 yılı sonunda devreye aldığımız yeni granit fabrikasının üretmiş olduğu 60x120 120x120 ebatındaki ürünleri sektör temsilcileri ve ziyaretçilerin beğenisine sunduk. Türk seramik sektörünün uluslararası rekabet gücünü sergilediği önemli platformlardan biri olan Unicera Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nda olmaktan dolayı mutluluk duyduk.” dedi.

M. Süreyya Çağlar



Çanakkale Seramik tüm atlarıyla Unicera’daydı

Kaleseramik, 28. Unicera Fuarı’na; Çanakkale Seramik, Kalebodur ve Kale markalarının yanı sıra İtalya’da satın aldığı Edilcuoghi ve Edilgres markalarıyla damgasını vurdu. İtalyan Mimar Paolo Cesaretti ve Kaleseramik Teşhir Tasarım Ekibi’nin ortak çalışması ile hazırlanan 750 metrekarelik donanımlı stantda, en yeni ürünlerin alternatif kullanım alanlarından da örnekler sunuldu.

102

Yapı Malzeme Mart 2016

Bu yıl hayata geçirdikleri yenilikçi ürünlerle mekanlara yeni bir soluk getirdiklerini vurgulayan Kale Yapı Ürünleri Grubu Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı H. Derya Ercan, “İleri teknoloji ile ürettiğimiz farklı renk, malzeme, grafik, tarz ve ebatlardaki karolarımızla birlikte; vitrifiye ürün ailesi, banyo mobilyaları, armatür ve duş sistemlerine kadar geniş bir ürün grubunu, kullanıcı tercihlerine göre geliştirmeye odaklandık. Geleneksel ile moderni incelikle bir-

leştiren çizgileriyle estetik ve stil sahibi mekanlar yaratan Çanakkale Seramik, mimari tasarımlara yeni bir bakış açısı kazandırarak mimarların yaratıcılığına hitap eden Kalebodur, bütünsel banyo yaklaşımı ile değişik mekan ve çözüm önerileri sunan Kale, gerçeğinden ayırt edilemeyen doğal taş görünümlü seramiklerinde İtalyan dokunuşunu yansıtan prestijli markalarımız Edilcuoghi ve Edilgres’in en yeni ürünleriyle, bu yıl da sektörde fark yaratacağız” dedi.


Fuar leseramik, ‘Kale360.com’ ile de prestijli ödüllerin sahibi oldu. ‘Altın Örümcek Web Ödülleri 2015’te ‘En İyi Web Sitesi’ seçilerek büyük ödüle layık görülen ‘Kale360. com’, ‘Perakendecilik/Mağazacılık’ kategorisinde de büyük ödülün sahibi oldu. Bu yıl daha da geliştirerek, herkese kendi banyosunu tasarlama imkanı sağladığmız ‘Kale 360.com’ uygulaması ile binlerce ürün arasından seçim yapabiliyor, beğendiğiniz ürünleri kolayca planınıza ekleyebiliyor ve banyonuzu gerçek haliyle görüntüleyebiliyorsunuz. Dijital ortamda dizayn edebildiğiniz banyonuzda, ürün konumlandırmalarını tek tek test edebiliyor ve bütçe çıkarabiliyorsunuz.”

Kale’den bütünsel banyo çözümleri

Kale 360’ ile herkes kendi banyosunu tasarlıyor H. Derya Ercan, önceki yıl sektör bazında dünyada bir ilke imza atılarak hizmete sokulan ‘Kale 360’ programının yeni versiyonunun da Unicera’da tüketicinin kullanımına sunulduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kasım ayında açıklanan, ‘Accenture Dijitalleşme Endeksi’ne göre, sektörün dijital lideri olarak belirtilen Ka-

Kale markasıyla, banyoda geçirilen zamanı daha konforlu ve keyifli hale getirmeyi hedeflediklerini belirten H. Derya Ercan, “Bu amaçla çağdaş, dekoratif, fonksiyonel ve kullanıcı dostu tasarımlarımızın en güzel örneklerini ‘Banyoyu banyo yapan her şey Kale’de’ sloganıyla tüketicinin beğenisine sunuyoruz” diye konuştu. Kale’nin ‘bütünsel banyo çözümleri’ ile estetik ve işlevsel mekanlar yaratmaya devam edeceğini kaydeden Derya Ercan, şöyle konuştu: “Doğru malzemeyi, trendlere uygun tasarım ögelerinde kullanarak tüketiciyle buluşturan Kale olarak, bu yıl sunduğumuz 4 farklı canlı mekanda, bütünsel dilimizi aktarmayı sürdürüyoruz. Bunların arasından, Ece Yalım Design Studio tarafından tasarlanan Kale Icon koleksiyonu, kendi içinde küçük hacimli alanlara ve büyük mekanlara yüksek depolamalı çözüm ile iki farklı alternatif oluşturuyor. ‘Zeus’ ko-

H. Derya Ercan

leksiyonumuz ile de alışılmış klasik stilin dışında, ‘neoklasik’ bir seri geliştirdik. Burada klasikliğin verdiği görsel nefaseti, maskulen sert çizgilerle karakteristikleştirirken, bütünsel ambiyans içerisinde tutarlı, fonksiyonel ve kullanıcı dostu bir ürün hayata geçirdik. Ayrıca Kale’nin bütünsel tasarım anlayışından doğan A’Design ödüllü Spirit serisi de, tüketicilerin konfor, estetik ve işlevsellik ihtiyaçlarına optimum çözümler sunuyor” dedi.

İnovatif ürünlerin en güzel örnekleri Kaleseramik’te İnovasyona önem veren ve bu alanda yatırımlarına devam eden Kaleseramik, bu yaklaşımla ortaya çıkan en çarpıcı ürün grupları ‘Kale Smart’, ‘Kalesinterflex’ ve ‘Kaleguard’ı da fuarda tüketicinin beğenisine sundu. İşte Kaleseramik’in hayata geçirdiği inovatif ürünlerin en güzel örnekleri: KALE SMART: Kale markası altında ‘Smart’ felsefesi ile geliştirilen ‘Smart Ürün Grubu’ ile her ayrıntının düşünüldüğü yeni mekanlar oluşturulurken, çevre dostu çözümler de sunuluyor. Kale’nin bir yıllık Ar-Ge ve tasarım uygulama çalışmasıyla ortaya çıkardığı ‘SmartYıkama Klozet’ kanalsız iç haznesiyle, normal kanallı klozetlere göre kolay temizleniyor, çok daha az kir tutuyor ve maksimum hijyen sağlıyor. Aynı zamanda Kale patentli özel jet tipi yıkama sistemiyle suyu sıçratmadan her yere eşit şekilde dağıtıyor. SmartYıkama Klozet, özellikle çoklu kullanım olan yerlerde çok ciddi bir su tasarrufu sağlıyor. Bu arada Kale’nin yüzde 55 oranında su tasarrufu sağlayan ‘Aquasmart’ teknolojisine sahip klozetleri ile 4 kişilik bir aile, bir ayda 800-1000 litre arası su tasarrufu elde ediyor. KALESİNTERFLEX Kalebodur’un sektöre sunduğu Kalesinterflex, 12 yıl bolunca mimariye özgürlük sağladı. 1 metre eninde, 3 metre boyunda ve sadece 3 milimetre kalınlığında, dünyanın en büyük ebatlı, en ince ve esneyebilen porselen seramiklerinden biri olan Kalesinterflex, yaşam alanlarının en çok tercih edilen mimari ürünü oldu. KALEGUARD İç mekanlarda antibakteriyel ve kolay temizlenen, dış cephede ise kendi kendini temizleyebilen çevre dostu Kaleguard nanokompozit kaplama da inovatif ürünlerin en güzel örneklerinden biri. İnovatif vitrifiye ürünlerinde sunulan Kaleguard özelliğiyle, klozet ve lavabolarda bakteri oluşumunu engellenip, daha steril bir ortam sağlanıyor. Kaleguard’ın nem kontrollü karoları, havadaki nem oranı yüzde 65’in üzerine çıktığında nemi içine alma, nem oranı yüzde 40’ın altına düştüğünde ise içine aldığı nemi ortama verme özelliğine sahip.

Yapı Malzeme Mart 2016

103


Fuar

Seranit Grup dünyanın ilk porselen duş karosunu Unicera’da tanıttı

Ece Ceylan Baba

İnovatif ürünleri ile dikkatleri üzerine çeken Seranit Grup, bir ilke daha imza atarak, bu kez dünyanın ilk porselen duş karosunu geliştirdi. Unicera Fuarı’nda ziyaretçileri “İleriye Bak Yeniden Tanımla En İyisini Yap” mesajı ile karşılayan Seranit Grup, 2 yıldır üzerinde çalıştığı dünyanın ilk porselen duş karosu Aquanit’i yapı sektörünün beğenisine sundu.

104

Yapı Malzeme Mart 2016

23 Şubat 2016 / İstanbul – Seranit Grup her zaman sektöre yenilikler getiren, öncü, yenilikçi, çözüm üreten ve inovatif yaklaşımından yola çıkarak bu seneki iletişim söylemini ve fuar konseptini “İleriye Bak Yeniden Tanımla, En İyisini Yap” olarak belirledi. Seranit Grup, eserleriyle mimarlık alanına öncülük etmiş ve günlük hayatı kalıcı olarak etkilemiş Le Corbusier, Mimar Sinan, Frank Lloyd Wright ve Ludwig Mies Van Der Rohe’nin eserleri ile oluşturduğu konseptiyle fuarda ziyaretçileri karşıladı. Fuarda Seranit Porselen, Serra Seramik, Seranit Yapı Gereçleri ve Vanucci markalarına ait yeni ürünlerini tanıtan Seranit Grup, fuara 2 yıl süren Ar-ge çalışmaları neticesinde geliştirilen dünyanın ilk porselen duş karosu Aquanit ile damgasını vurdu. Fuarda yeni ve yenilikçi ürün grupları ile ön plana çıktıklarını söyleyen Seranit Grup Başkan Yardımcısı Ece Ceylan Baba, “1.334 metrekarelik bir stand alanında ve tüm ürün gamımız ile fuarda yerimizi aldık. Bu yıl da fuarın en dikkat çeken standı biz olduk. Fuarda dünyada bir ilk olan porselen duş karosu Aquanit, duvar seramiğinde en büyük ölçü olan 40’a 120 ve sıra dışı ölçüsü ile 70’e 70 ve 60’a 120 ebatlı ürünlerimizin yanı sıra tuğla desenlerden oluşan Brick ve metalik sır dokusu verdiğimiz Granilya uygulamalı yeni ürünlerimizle yerimizi aldık” dedi.

Yeni ürünler görücüye çıktı Başarılı bir fuar süreci geçirdiklerini de belirten Ece Ceylan Baba, özellikle Serra Seramik ürünlerinde yenilikçi ve farklı ebatlara sahip ürünleri tanıtma imkânı bulduklarını bildirdi. Pazarda olmayan ebatlı ürünler ile dikkatleri üzerlerine çektiklerini kaydeden Ece Ceylan Baba, “Örneğin 40’a 120 ebatlı yeni bir duvar karosu ürünümüz var. Bu ürünümüzle karoyu hiç kesmeden, arada hiçbir boşluk bırakmadan ve ek bir malzeme ile kapatmak zorunda kalmadan banyoları bütün olarak kaplayabiliyoruz. Bu ürün duvar karosunda yeni bir çığır açacak” dedi. Fuar için hem doğal dokuları barındıran hem de modern çizgilere sahip, metalik sır dokusu verilen Granilya uygulamalı ve Brick görünümlü iki yeni koleksiyon hazırladıklarını söyleyen Ece Ceylan Baba, “Brick tuğla desenlerinden oluşuyor. Tuğlanın doğal dokunuşunun karoya taşınmış hali. Granilya ise içerisinde parçacıkların göründüğü, daha zengin ve derinliği olan bir ko-

leksiyon. Koleksiyonumuzun tasarımları İtalyan ve İspanyol tasarımcılar tarafından yürütülüyor. Her iki ürünümüz de Seranit Porselen markasıyla çıkacak. Özellikle mimarların ve perakende müşterilerinin dikkatlerini çekeceğimizi düşünüyoruz” dedi. Seranit Grup tarafında ise yine inovatif ürünlerle fuarda yerlerini aldıklarını vurgulayan Ece Ceylan Baba, “Duostone, Seravista Porselen Basamak ve Aquanit Porselen Duş Karosu gibi porseleni farklı yorumladığımız ürünlerimizin yanı sıra cephe sistemlerini de oldukça önemsiyoruz. Dış cephelerde porselen kullanımının 2016’da hızlanacağını öngörüyoruz. Cephe sistemleri ile ilgili yeni bazı detaylar ve yeni revizyonlar hazırladık” dedi.

“Aquanit Porselen Duş Karosu ile banyolarda kusursuz bir görüntü yaratıyoruz” Yeni ürünü pazarda farklı kılmak için araştırma süreci geçirdiklerini kaydeden Ece Ceylan Baba, “Duş teknelerinde yaşanan sıkıntıları teker teker inceledik ve ürünümüzde bu sorunları ortadan kaldırmak için çaba sarf ettik. Bildiğiniz üzere duş teknelerini silikon ile yapıştırıyoruz. Zamanla bu alan siyahlaşarak küfleniyor ve bakteri üretir hale dönüşüyor. Yılda bir kez ya usta çağırarak ya da kendimiz silikonu değiştirmek zorunda kalıyoruz. Aquanit’te biz, özel derzler kullanarak, bu sorunu ortadan kaldırıyoruz. Dışarıya su kaçırma gibi bir durum söz konusu değil” dedi. Duş karolarında ortalama kalınlık 18 cm’ye kadar çıkılabildiğini kaydeden Ece Ceylan Baba, “Haliyle kaygan bir yüzey var ve her duş alışınızda, kayma korkusu yaşıyorsunuz. Aquanit Porselen Duş Karosu zemin ile sıfır seviyede olduğu için kayma riskini de ortadan kaldırıyor. Ayrıca duş karosu ile zemin rengi aynı olduğu için kesintisiz mekan hissi vermiş oluyoruz” dedi. Aquanit Porselen Duş Karosu için özel bir sifon ürettiklerini de açıklayan Ece Ceylan Baba, “Normal 6 cm’lik bir duş teknesinin sifonları dakikada 24 litre suyu tahliye ederken, Aquanit Porselen Duş Karosu dakikada minimum 36 litre suyu tahliye ediyor. Bu arada Aquanit Porselen Duş Karosu’nun montajı sırasında zeminden kaynaklanan bozukluklardan dolayı, giderin alt gövdeyi karşılamaması durumunda +/- 12 mm sağa, sola ve ileriye hareket edebilen eksantrik bir kafa ürettik. Ustalardan doğabilecek hata payını bu sayede ortadan kaldırmış oluyoruz” dedi.



Yenilikçi marka Bien’in yeni koleksiyonlarına yoğun ilgi ler ilk kez bu fu­ar­da yet­ki­li sa­tı­cı­, sek­tör pro­fes­yo­nel­le­ri­, ni­hai tü­ke­ti­ci­le­rin be­ğe­ni­ le­ri­ne sunuldu. Fuarda sergilenmek üzere toplamda 43 yeni koleksiyon geliştirildi. Koleksiyonların tüm ürünlerde toplamı

Unicera Fuarı’nda, Bien Seramik bu yıl tasarladığı 43 yeni koleksiyonunu ilk kez görücüye çıkardı.

Sektörün yenilikçi markası Bien, bu yıl Unicera Fu­arı’n­da, se­ra­mik ve vit­ri­fi­ye ürün­le­rin­de yine fark­lı­lı­ğı­nı ortaya koydu. 2016 yılına ait yeni seriler ve yeni ürün-

106

Yapı Malzeme Mart 2016

ise 245 adet ürün olarak tanıtıldı. Bien Seramik Sağlık Gereçleri ürün grubundan Mineral isimli ürün de ilk kez bu fuarda tanıtıldı. Asma mono blok lavabo ve asma klozet olarak tasarlanan bu yeni ürün de


Fuar fuarda yerlerini aldı. Bien Hijyen standardını taşıyan Mineral Banyo Serisi ziyaretçiler tarafından büyük beğeni topladı. Bien’in yurtiçindeki bayileri, sektör profesyonelleri ve mimarlar, Bien standını ziyaret ederken, yurtdışındaki birçok ülkeden Bien distrübütörleri de standı ziyaret ederek fuara katılım gösterdi. Bien Sa­tış Grup Baş­ka­nı Me­tin Sav­cı, mar­kay­la il­gi­li ge­rek yur­ti­çi, ge­rek yurt­ dı­şı pa­zar­la­rı­nın ta­lep­le­ri­ni dik­ka­te alan üre­tim ya­ptıklarını dile getirdi. Savcı ‘Unicera, üretici firmaların o yılın yeni ürünlerini sektör profesyonellerine, mimarlara, müteahhitlere, nihai tüketicilere tanıttıkları önemli bir platformdur. Biz marka olarak Türkiye’de pazar payında dördüncü sırada yer alıyoruz. İhracatımız yüzde 35’lerde. Sermayemiz tamamen yerli. Ürün gruplarımız seramik, seramik sağlık gereçleri dediğimiz vitrifiye ve out door seramik karolarından oluşuyor. Bu yıl 43 yeni ürünümüzü ve bu ürünlerin çeşitleri ile toplamda 245 ürünü ilk kez bu fuarda tanıtıyoruz. Sektör gereği ebatlarımız büyüyor. Estetik ve tasarıma önem veren, kaliteden ödün vermeyen ve uygun fiyatlarda mal satabilen bir markayız. Tasarım alanında da yurtdışıyla yarışır durumdayız. Ayrıca Seramik Sağlık Gereçlerinde hijyene ağırlık verilen ürünler tasarlamaya ve üretmeye devam edeceğiz. İlk kez bu fuarda tanıtımını yaptığımız Mineral Banyo Serimiz de Bien Hijyen standartlarını taşıyor’’ dedi. Bien Organic Serisi geçtiğimiz hafta Elle Decoration Design Awards (EDIDA) tasarım yarışmasında Banyo kategorisinde birinci seçildi. EDIDA ile 3 ödüle sahip olan Organic Serisi de fuarda yerini alarak ziyaretçilerden tam not aldı.

Yapı Malzeme Mart 2016

107


Fuar

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu, Unicera’da bu yılın yeniliklerini sergiledi Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu, tüketici alışkanlıkları ve beklentilerine uygun teknolojiyle üretilen en yeni tasarımlarını, Unicera’da tanıttı. Fuardaki 1000 m2’ye yakın standında 2016 yeniliklerini paylaşan VitrA, Artema, Burgbad ve İntema Mutfak fuarın en çok ilgi çeken markaları arasında yerini aldı. VitrA’nın yeni banyo koleksiyonunda işlevsel, erişilebilir, kişiselleştirilmiş konfor ve duyulara daha fazla hitap eden renkli tasarımlar ilgi odağı oldu. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı standı incelerken özellikle, yeni müşteri deneyimi VitreAlity’e ilgi gösterdi. VitrA’nın trendlere öncülük edecek 2016 koleksiyonu, sıcaklığıyla mekânları ısıtacak şık karoları ve sade ve zamansız tasarımlarıyla mekânları yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor.

108

Yapı Malzeme Mart 2016

VitrA’dan, hayatı kolaylaştıracak yenilikler!
 VitrA’nın standında bu sene fonksiyonellik ve tasarım odaklı ürünler ağırlıktaydı. Renkli tasarımları fonksiyonellikle bir araya getiren D-Light serisinde bulunan VitrAfresh ve Rim-ex klozetler, banyolarda maksimum hijyen sağlıyor. İhtiyaçlara özel çözümler sunan Cosey kompakt ünite, temizliği kolay hijyenik akrilik zemini ve ergonomik tasarımıyla banyo deneyimini kolaylaştırıyor. VitrA masajlı duş sistemlerinin en yenileri, şelale su akışıyla Shake, kolay temizlenebilir cam gövdesiyle Wake ve raf opsiyonu sunan Take, keyif ve konforu bir arada sunuyor. VitrA’nın zamana meydan okuyan serileri, ödüllü NOA grubu tasarımı Metropole, ünlü Fransız Christophe Pillet tasarımı Memoria Black ve yenilikçi ve başarılı endüstriyel tasarımcılardan Ross Lovegrove’un tasarımı İstanbul ise, dikkat çeken seriler arasındaydı.

İlham veren seramikler
 Kullanıcılarının kişiliğini ve zevklerini yansıtan yaşam alanlarını tasarlarken özgürce hayal etmek gerektiğine inanan VitrA’nın “Özgün ve Modern”, “Şık ve Sıcak” ve ”Sade ve Zamansız” başlıkları altında sunulan özgün serilerin arasında, mermeri yeniden yorumlayan, porselen ve ahşap

dokusunu yansıtan seramikler dikkat çekti. Profesyonellere de çözüm getiren VitrA, 1000 x 3000 cm boyutundaki Laminam ile 30x60, 40x80 ve 80x80 ebatlarındaki mermer veya ahşap görünümündeki yeni seramik koleksiyonlarını UNICERA’da ziyaretçilerin beğenisine sundu.

Artema’dan çevre dostu tasarımlar
 Yaşam alanlarına değer katan Artema, cesur ve keskin çizgilere sahip Memoria ve Brava ile yeniliklerden korkmayanları hedefliyor. Fonksiyon ve estetikten vazgeçmeyenlere, evin her alanında kullanılabilen X-Line ve Z-Line bataryalarını sunuyor. Yeni sensör teknolojisiyle çalışan, su tasarruflu, fotoselli Aquasee bataryalarla, tüketicileri doğayı korumaya davet ediyor.



E.C.A. ve Serel ile banyolarda değişim zamanı

Armatür ve vitrifiye sektöründe trendlerin belirleyicisi Elmor, E.C.A ve Serel markalarındaki yeni, renkli ve özgün tasarımlarını Unicera Fuarı’nda tanıttı.

E.C.A ve SEREL’in birbiriyle senkronize şekilde hazırlanan yeni renkli tasarımları ve son teknoloji ürünleri, Unicera’da sergilendi. Bu yıl Unicera Fuarı’ndaki standında “senkronize” temasını işleyen Elmor, çevre ve kullanıcı dostu olarak tasarladığı

110

Yapı Malzeme Mart 2016

armatür ve vitrifiye ürünlerinde su tasar-

E.C.A. ve SEREL’in, birbirini renk ve tasa-

rufunu ve güvenliği ön plana çıkartan tek-

rım olarak tamamlayan yeni ürün serileri

nolojileri ile de fuarda dikkatleri üzerine

banyolara yepyeni bir zarafet katıyor. Ta-

çekmeyi başardı.

sarım ve renklerin yanı sıra su tasarrufu


Fuar sağlayan teknolojileriyle de öne çıkan E.C.A. ve SEREL, tüketici ve çevre dostu ürünlerini fuarda beğeniye sundu. ECA, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiği tamamen elektronik ilk yerli armatürü olan “Electra Serisi“nden örnekleri de standında sergiledi. Bu yıl banyolarda dönüşüm yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Elmor Genel Müdürü Hakan Günderen, SEREL ve E.C.A. ürünlerini, tasarımlarıyla ve renkleriyle birlikte kullanılacak şekilde senkronize ederek yeni ürün gruplarını oluşturduklarını ve fuarda tüketicinin beğenisine sunduklarını belirtti. Bu yeni ürün yelpazesinin yanı sıra fuarda çevre dostu teknolojileri de sergilediklerini dile getiren Günderen, “E.C.A.’nın krom malzemeli ürününü de, SEREL’in toprak ürününü de renklendirdik ve banyolarda bu ürünler arasında renk uyumu oluşturan setler hazırladık. Özgün tasarım ve renklerle oluşturduğumuz ürün serilerimizi aynı zamanda çevre ve tüketici dostu teknolojilerle donattık. 2015 yılı itibari ile tüm SEREL ürünlerimiz ”hijyen+” özelliğine sahip. Bu yılki renkli tasarımlarızda da “hijyen+” özelliği koruduk” dedi. Elmor, standında sergilediği farklı renk tonlarındaki SEREL Hygiene Plus lavabo ve klozetler ve aynı renklerdeki E.C.A. armatürler ve gömme rezervuar kapakları ile mekanlara yepyeni bir konsept getiriyor. Hygiene Plus teknolojisiyle üretilen

tüm E.C.A. ve SEREL ürünlerinin yanı sıra E.C.A. touch-control bataryalar, SEREL özel akışlı klozetler fuarda sergilenen ve büyük beğeni toplayan yeni ürünler arasında yer aldı. Fuarın en dikkat çekici yeni ürünlerinden biri olan SEREL Poseidon klozet, Türkiye’de klozetin temizlenmesine farklı bir bakış açısı getiriyor. SEREL, Poseidon klozet ile temizleme suyuna tam hükmederek, klozetin iç yüzeyinin yıkanmasını sağlayan ve aynı zamanda kanal kısmının temizliği sorununu ortadan kaldıran,

sıçratma problemi yaratmayan bir çözüm sunuyor. Elmor standında beğeniye sunulan lavabo bataryaları Myra ve Tiera serisi, fotoselli bataryalar, E.C.A. COLOR Serisi renkli armatürler, SEREL minimal lavabolar, Rita lavabo ve Rita asma klozet, SEREL Purity lavabo ve klozet, SEREL Beta-Sigma –Zeta Slim klozet kapağı seti, 4Life tezgâh üstü lavabo ve klozet serisi, Poseidon lavabo, Como lavabo ile Helios lavabo seti de tasarımlarıyla göz doldurdu.

Yapı Malzeme Mart 2016

111


Fuar

Unicera’da ‘Kelebek’ etkisi Türkiye’nin köklü markası Kelebek, Unicera’da koleksiyonundaki tasarım ve fonksiyonelliği ile öne çıkan beş yeni mutfağını tanıttı. Birçok ilkleri mobilya sektörüne kazandıran Kelebek, mutfak alanındaki iddiasını Unicera Fuarı’na taşıdı. Uzun yıllar sonra UNICERA Fuarı’na tekrar katılan Kelebek Mutfak’ın 340 metrekare standında 2016 koleksiyonunda yer alan özgün ve yenilikçi beş yeni mutfağı görücüye çıktı. A Milli Futbol Takımı’nın beslenme koçu olarak da görev yapan, yaptığı yemek programları ve yazdığı çok sayıda yemek

112

Yapı Malzeme Mart 2016

kitabı ile tanıdığımız Ebru Omurcalı, Kelebek standında workshop ve söyleşi gerçekleştirdi. Omurcalı’nın Dünya mutfağından seçme lezzetler sunduğu workshopu katılımcılara keyifli anlar yaşattı.

Mutfaklarda “Kelebek Etkisi” Mutfaklardaki ihtiyaçlara özel çözümler sunan Kelebek Mutfak, şıklığı fonksiyonellikle buluşturdu. Modern dizaynıyla öne çıkan Kelebek Mutfak’ın tasarımındaki detaylar mutfağı kişiselleştirme imkanı sağlarken, Koleksiyonda yer alan 100’den fazla renk, malzeme ve mekanizma alternatifi ile herkes kendi mutfağını tasarlayabilme imkanına kavuşmuş oldu. Kelebek Mutfak’ın yeni serileri arasında yer alan Natura, kişiye göre alçaltılıp yükseltilebilen ve parmak izi bırakmayan tezgahıyla fonksiyonellik sağlıyor. Pierina ise çizilmeyen özelliği sayesinde mutfaklarda avantajlı kullanım sunuyor. Ultraviyole kapak özelliği sayesinde ilerleyen yıllarda yapılacak eklemeler ve değişikliklerde ton farkı oluşturmuyor. Kayar kapak sistemi ve kileri bulunan Liana ise özel depolama alanlarıyla öne çıkıyor. Her anın keyifle yaşanmasından ilham alan Kelebek Mutfak, dinamik tasarımlarıyla mutfaklara enerji katıyor.


Fuar

Isvea Unicera’da İtalyan rüzgarı estirdi! 54 yaşındaki İtalyan ISVEA, özgün tasarımlarının yanı sıra banyolarda son teknoloji ile donatılmış, uluslararası ödül almış serilerini Unicera’da görücüye çıkardı. ISVEA, 20’nin üzerinde farklı konsepte sahip 200’e yakın ürünü ziyaretçilerin beğenisine sundu. İlk kez görücüye çıkan Cappitone, Roll’s ve Sharp & Slim teknolojisiyle hayata geçen ultra ince kenarlı, iddialı ve şık lavaboların yanı sıra Lunna, Allegro, Flamma, Regina, Sott’aqua Marino, Sott’aqua Soffice, Viva, Eleganza, Sentimenti, Soluzione, Sistema X, Y ve Z serileri, Valente, Colorisvea ve Isvearte gibi göz alıcı tasarımlar da ISVEA standında yerini aldı.

İddialı büyümeye devam ediyoruz Fuar açılışında konuklarına hoş geldiniz diyen ECE Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erdem ÇENESİZ; “Bugün, banyonun İtalyan markası ISVEA ile mutfağın İtalyan’ı şef Danilo Zanna’yı bir araya getirdik. İtalya’nın lider markalarından ISVEA, bu sektörde 54 yıllık bir geçmişe sahip. Tasarım konusunda kendini ispatlamış bir İtalyan markası. İtalyan tasarımını yansıttığımız yeni serilerimizi teknolojiyle birleştirdik, adeta teknolojiyi tasarladık.

Ve bugün 20 farklı konsept ile 200’e yakın ürünü sergiliyoruz standımızda. Türkiye’de ise 40’a yakın satış noktasında ürünlerimiz tüketicilerimizle buluşuyor. Neredeyse her ay yeni bir satış noktası açarak, Türkiye genelinde iddialı bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. ISVEA bugün, 50’ye yakın ülkeye ihracat yapmaya başladı. ISVEA markalı ürünlerin yaklaşık yüzde 60’ını ihraç ediyoruz. Markanın Türk yönetimine geçmesi ile birlikte kendi memleketi İtalya’daki satışları ise 2013 yılının 2 katı seviyesine yükseldi. Önümüzdeki yıllarda bu rakamın 2 kat daha artmasını hedefliyoruz. Özetle, markamıza güveniyor, Türkiye pazarında da en çok beğenilen ve tercih edilen üç markadan biri olma hedefimize doğru hızla ilerliyoruz” dedi.

Vitrifiye seramik, banyo ürünlerinde İtalya’nın lider markası ISVEA, mutfağın İtalyan’ı şef Danilo Zanna ile Unicera Fuarı’nda bir araya geldi.

İki Ünlü İtalyan Bir Arada Konuşmalar sonrası İtalyan şef Danilo Zanna, ISVEA ile birlikte misafirleri ağırladı. Zanna, stantta hazırladığı İtalyan lezzeti “gnocchi” ikram etti. Danilo Zanna’ya ECE Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz ve ISVEA ekibi de eşlik ettiler.

Yapı Malzeme Mart 2016

113


Fuar

‘NG Kütahya Seramik’ Unicera’da yeni koleksiyonlarını tanıttı Bu Stantda yenilik var

Türk seramik sektörünün dünya pazarındaki lider kuruluşlarından NG Kütahya Seramik, 2016 koleksiyonları ve trend belirleyen tasarımları ile Unicera Fuarı’nda ziyaretçilere farklı anlar yaşattı.

NG Kütahya Seramik, 120x240 cm, 120x120 cm ve 60x160 cm ebatlarındaki inovatif tasarımlarının yer aldığı yeni koleksiyonlarında seramik modasının en güzel örneklerini sergiledi.

114

Yapı Malzeme Mart 2016

İnovatif ürünlerinin yanı sıra, stand tasarımı ve dinamik atmosferiyle bu yıl da samimi bir karşılama yaratan NG Kütahya Seramik, ziyaretçilerini keyifli bir yolculuğa çıkardı. Ziyaretçiler NG VR uygulaması ile NG Kütahya Seramik’in en yeni koleksiyonlarının uygulandığı üç boyutlu mekanları anında izlemenin keyfini yaşadılar. Dünyada ilk kez NG Kütahya Seramik tarafından üretilen 60x160 cm ölçülerindeki koleksiyonlar fuarın en iddialı ürünleri arasında yer aldı. Mermer, ahşap, taş, sedef, dokularının yeniden yorumlandığı tasarımlar inovasyon ve zarafeti seramik yüzeylerde buluşturdu. 120x120 cm ebatlarındaki yeni kreasyon, doğal dokuların sıcaklığını ve canlılığını seramik yüzeylere taşıyor. Mimari tasarımlara yeni bir boyut kazandıran 120x240 cm ölçülerindeki koleksiyon ise ihtişamıyla göz doldurdu. Yenilikçi fikirlerle modern yaşam alanları yaratılmasını sağlayan traverten, mermer, doğal taş, beton, tekstil ve ahşap görünümlü 120x240 cm, 120x120 cm ve 60x160 cm ebatlarındaki seramiklerle, iç ve dış mekanlarda sıra dışı tasa-

rımlar yapmak ve sofistike ambiyanslar yaratmak mümkün. NG Kütahya Seramik, 2016 Unicera’da ebat ve desen yönünden farklılaşan ürünlerinde doku ve yüzey seçeneklerinde de yeniliklere imza attı. ‘’Touch and feel’’ özelliği ile öne çıkan tasarımlar seramik yüzeylerde ipeksi bir dokunuş hissini açığa çıkarıyor.


Fuar

Franke, Unicera’da binlerce kişiyi ağırladı Franke, Unicera’da; insan güvenliği ve sağlığı konusunda faydaları ile ön plana çıkan tasarruflu, uzun ömürlü teknolojiye sahip Paslanmaz Çelik Banyo Malzemeleri ürün gamı, Franke Solid Surface akrilik uygulamaları ve %100 doğal olması ile dikkat çeken Franke Stone By Lapitec yüzey uygulama malzemesi ile oluşturulmuş geniş bir çerçevede konseptler sundu. Paslanmaz çelik banyo malzemeleri serisinde el kurutma makinesi, sıvı sabunluk, tuvalet kağıtlığı, tuvalet fırçalığı, çöp kovası, askı, paslanmaz çelikten yapılan ayna, etajer, su tasarruflu klozetler, çelik lavabolar, susuz pisuvar, paslanmaz çeliğin parlatılması ile elde edilen kırılmayan aynalar gibi pek çok ürün sergilendi.

Ulusal ve uluslararası geniş katılımın olduğu Unicera Fuarı’na, insan odaklı faydalara sahip Paslanmaz Çelik Banyo Malzemeleri ürün gamı ile katılan Franke standını binlerce kişi ziyaret etti.

BENZERSİZ ÜRÜNLER YOĞUN İLGİ GÖRDÜ

Özgen Özkan

Unicera’nın özellikle ulusal ve uluslararası katılımcı profili ile sektörün en önemli organizasyonlarından biri olduğunun altını çizen Franke Bölge Direktörü Özgen Özkan, özellikle anti-vandalist, hijyenik ve tasarruflu Paslanmaz Çelik Banyo Malzemelerinin, fuarın en dikkat çekici ürünleri olduğunu söyleyen Özkan, “Franke paslanmaz çelik banyo malzemeleri kırılmayan, parçalanmayan ve sökümü profesyonellerin dışında gerçekleştirilemeyen güvenli yaklaşımlara

sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. Bu özellikleri ile ürünlerimiz, yatırımcılar için de ürünün kullanım ömrünün uzunluğu, temizlik giderlerini azaltması gibi avantajları ile gün geçtikçe daha değerli hale geliyor. Unicera’da yer alacak standımızda, sergileyeceğimiz tüm ürünlerimiz insan odaklı faydalara sahip olması yönünden oldukça değerli. Bu değer ile Unicera’da da gördüğü yoğun ilgiyle ön plana çıktı” şeklinde konuştu. Yapı Malzeme Mart 2016

115


Uzmanlar Türk Yapı Sektörünü değerlendirdi... Yapı Dünyasının Bilgi Merkezi, Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından hazırlanan ve 21 yıldır düzenli olarak yayımlanan “Türk Yapı Sektörü Raporu 2015” açıklandı. Türk yapı sektörünün 2015 karnesini geniş ve kapsamlı analizlerle değerlendiren, Türkiye ve dünya ekonomisindeki

Yapı - Endüstri Merkezi, (YEM) ‘Türk Yapı Sektörü Raporu’nu bu yıl ekonomistlerin geleceğe yönelik değerlendirmeleriyle birlikte açıkladı. 25 Şubat Perşembe günü Yapı-Endüstri Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, Ali Ağaoğlu, Mahfi Eğilmez ve Mustafa Sönmez, raporu 2016 yılına dair ön görüleriyle beraber değerlendirdi.

116

Yapı Malzeme Mart 2016

gelişmeler ışığında yeni mevzuatlara, gelecek beklentilerine ve hedeflerine yer veren, ‘Türk Yapı Sektörü Raporu 2015’, ‘Ekonomistler Türk Yapı Sektörünü Değerlendiriyor / Türk Yapı Sektörü 2015 Analizleri ve 2016 Öngörüleri’ toplantısı ile açıklandı.

Konut hala en iyi yatırım aracı Yapı-Endüstri Merkezi, (YEM) her yıl hazırladığı ‘Türk Yapı Sektörü Raporu’nu bu yıl ekonomistlerin geleceğe yönelik değerlendirmesiyle birlikte açıkladı. 25 Şubat 2016 Perşembe günü Yapı-Endüstri


Sektörel Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, Ekonomistler; Ali Ağaoğlu, Mahfi Eğilmez ve Mustafa Sönmez, raporu 2016 yılına dair ön görüleriyle beraber değerlendirdiler. 2016 yılı öngörüleri, büyüme ivmesi, gayrimenkul sektörü, inşaat malzemeleri sanayisine ait üretim, tüketim, ihracat ve ithalat büyüklükleri gibi çok çeşitli verinin önceki yıllarla karşılaştırmalı olarak analiz edildiği ve raporun açıklandığı toplantıya, yatırımcılar, mimarlar, gayrimenkul sektörü temsilcileri ve yapı sektörünü temsil eden kurum ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri katıldı. Türk Yapı Sektörü Raporu; Türkiye ekonomisini, gayrimenkul piyasalarını, yurtiçi ve yurtdışı müteahhitlik hizmetlerini, yapı malzemesi sanayisini, üretim ve tüketim detaylarını, ihracat ve ithalat büyüklüklerine ilişkin verilerle derinlemesine analiz ediyor ve tüm sektör paydaşlarıyla paylaşıyor. Toplantının açılış konuşmasını yapan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, Türkiye’de inşaat sektörünün 2015 yılında beklentilerin üzerinde büyümesine rağmen çok tatmin edici bir büyüme gerçekleştiremediğini belirtti. Türkiye GSYH değerlerinde yüzde 3,4 oranında büyüme yaşandığı 2015 yılının ilk 9 aylık döneminde inşaatta % 0,4, gayrimenkulde yüzde 3,3’lük oranda büyüme görüldüğünü dile getiren Gürlesel, yakın ve komşu ülkelerle ilişki-

lerdeki bozulma ve ekonomik yavaşlamanın inşaat malzemeleri ihracatını önemli ölçüde etkilediğini söyledi. Dünya inşaat harcamaları büyüme oranının 2016 yılında %4 ve 10,1 trilyon dolar seviyesinde olacağı öngörüsünü paylaşan Gürlesel, “2016 yılında inşaat sektörü için yüzde 2,5-3’lük büyüme beklentimiz var. İnşaat malzemeleri iç pazarda yüzde 2’lik büyüme, dış pazarda ise 16,5-17,5 milyar dolar arasında ihracat öngörümüz var” diye konuştu.

”Konuta talep devam edecek” Ekonomist, yazar Mahfi Eğilmez, 2015 yılının dünya ve Türkiye için parlak bir yıl olmadığını kaydederek 2015’in en ciddi etkilerinden birinin Türk Lirası’nda yaşanan yüzde 25 oranındaki değer kaybı olduğunu ifade etti. İşsizliğin çift hanelerde olduğuna dikkat çeken Eğilmez, 2016’da işsizlik oranında fazla gerileme beklemediğini belirtti. İşsizlikle birlikte istihdam da artış olduğuna vurgu yapan Eğilmez, nüfusun sürekli artış eğiliminde olduğunu ifade etti. Türkiye’nin 2016 yılında yüzde 4 civarında büyümesini beklediğini belirten Eğilmez, asgari ücret artışının ekonomiyi canlandırıcı etkisinin olacağını ve bunun yapı sektörünü olumlu etkileyeceğini söyledi. 2016’da enflasyonun yüzde 9 civarında

kalmasını beklediğini kaydeden Eğilmez, Türk Lirası’nın dolar karşısında yüzde 12 civarında değer kaybetmesini beklediğini vurguladı. Faizlerin düşmesiyle yatırım yapılacak alanın kalmadığını kaydeden Eğilmez çoğu kişinin tasarruflarını çözüp bankadan kredi alarak gayrimenkule yöneldiğini söyledi. Eğilmez, “Konuta talep devam edecek. Faizler böyle durduğu sürece insanların alternatif imkânı olmadığı müddetçe konuta talebin devam etmesini bekliyorum” diye konuştu.

”Konuttaki getiri başka yerde yok” Ekonomist, yazar Mustafa Sönmez, Türkiye ekonomisinin 2015 yılında tahminen %4 oranında büyüdüğüne dikkat çekerek Türkiye gibi işsizliğin yüzde 10 civarında olduğu bir ülkede bu büyüme oranının yeterli olmadığını belirtti. Sönmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüzde 3-4 büyüme oranıyla Türkiye yetinemez, bu oranı mutlaka yüzde 5-6 seviyesine çıkarmamız lazım. Türkiye’nin yüzde 4 büyümeyi nereden sağladığına baktığımızda inşaatın önemli katkı sağladığını düşünüyorum. Yatırım ve şantiye aşamasında çok ciddi hareket olmasa bile stokların eritilmesi, satılması ve emlak hareketi açısından önemli yer tuttuğu kanısındayım. Son yıllarda konut satışları sadece barın-

Yapı Malzeme Mart 2016

117


Sektörel

ma amaçlı konut alımları değil, konutu yatırım aracı olarak görüp üzerinde getiri sağlamaya dönük ciddi bir talep söz konusu. İllere göre konut fiyatlarına baktığımızda İstanbul’un çok ciddi şekilde ayrıştığını görüyoruz. Merkez Bankası’nın konut fiyat istatistikleri bize İstanbul’da konut fiyat artışlarının Türkiye ortalamasından epey yüksek olduğunu gösteriyor. 2015 yılında yaklaşık %26 nominal konut fiyat artışı olduğu görülüyor. 2015 yılında dolar %24 civarında değer kazanırken konut yüzde 26 civarında değer kazandı. Merkez Bankası’nın fiyat istatistiklerini tutmaya başladığı 2010 yılından beri İstanbul’da konut fiyat artışı yüzde 86 seviyesinde. Böyle bir getiri başka hiç bir şeyde yok. Yarı yarıya nakdi olan bile konut kredisi kullanarak konuta yatırım amaçlı yönelebiliyor. Konutun yatırım aracı olarak görülmesi ve bu yönden talep alması önemli bir eğilim. Bu eğilimin sürmesi ihtimali de yüksek gözüküyor.” Türkiye’nin iç talebe yönelmek durumunda kalacağını bildiren Sönmez, konut ve inşaat sektöründe yatırım amaçlı konut talebinin devam etmesini beklediğini belirtti.

En iyi yatırım en iyi savunma aracı: Konut Finansal Piyasalar Uzmanı ve Yazarı Ali Ağaoğlu da “İnşaat sektörünü, yılın ilk 9 ayında sadece % 0,4 ile oldukça sınırlı bir büyüme göstermesine ve genel ekonomik büyümenin altında kalmasına rağmen 2015 yılında konut satışları % 10,6 artarak 1,29 Milyona ulaştığını söyleyerek beklentileri aşarak tüm zamanların satış rekorunu kırdığını belirtti. Ağaoğlu, “Halkımız için konutun halen en önde gelen ‘yatırım enstrümanı’ olması, ekonomideki belirsizliklere karşın en iyi ‘savunma aracı’ olarak algılanması bu rekoru getirdi” dedi. Ağaoğlu, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin küresel ‘büyüyememe’ sorunundan doğrudan etkilendiğini, dış politikada yaşanan gerilimlerin de inşaat malzemeleri ihracatını olumsuz etkilediğini göründüğünü dile getirdi. Yeni dönemde ekonomiye ilişkin beklentilerini de paylaşan Ağaoğlu önümüzdeki dönemde turizm, tekstil, enerji sektörlerinde yaşanan olaylardan dolayı bankacılık sektöründe karşılıklarda esnetilme beklendiğini belirterek, bankacılık

118

Yapı Malzeme Mart 2016

sisteminin eski sıkışmış yerinden birazcık gevşediğinde bir miktar kaynak aktarabilir hale geleceğini ifade etti. Dolar / TL kurunda 3,14-3,16 bandının üzerine çıkılması durumunda bir miktar sorun yaşanabileceğini kaydeden Ağaoğlu, yeni merkez bankasının kim olacağı konusunun önümüzdeki dönemin kilit konusu olacağını söyledi.



Türk yapı sektörü bu yıl, Kenya, Nijerya ve Mozambik’e odaklanıyor!

Yapı Fuarı - Turkeybuild Istanbul yapı sektörünü biraraya getiriyor Türk yapı sektörünün ve bölgenin en büyüğü ve dünyanın beş büyük yapı fuarından bir tanesi olan Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, 10-14 Mayıs 2016 tarihlerinde yapı sektörünü 39.kez biraraya getiriyor.

120

Yapı Malzeme Mart 2016

Fuar’da bu yıl ilk kez bir ülke yerine Afrika kıtasından Kenya, Nijerya ve Mozambik ‘Konuk Bölge’ olarak ağırlanıyor. Proje kapsamında fuar sırasında düzenlenecek “Türkiye – Afrika İnşaat Forumu’nun ardından, bu üç ülke ve kıtanın önemli pazarlarından gelecek satın alma heyetleri fuar katılımcı firmalarıyla “İkili İş Görüşmeleri Toplantısı”nda bir araya getirilecek. Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul kapsamında ayrıca, Türk yapı sektörünün hedef pazarları arasında yer alan ve Ortadoğu’nun en önemli ekonomileri olan İran ve Suudi Arabistan’a yönelik İnşaat Forumları da düzenlenecek. Forumların ardından ilgili ülkelerden gelen satınalma heyetleri

Türk üretici ve yatırımcı firmalarla bir araya getirilecek. YEM Fuarcılık tarafından düzenlenen, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Balkanlar, BDT ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan bölgenin en büyük yapı malzemeleri fuarı Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, 39 yıldır yapı dünyasının uluslararası buluşma noktası durumunda. Bu yıl 10 - 14 Mayıs 2016 tarihlerinde düzenlenecek olan fuar; 100.000 m2’lik 14 salon ve açık alanda, 1.250 üretici firmanın binlerce ürün, teknoloji ve hizmetini 111.000 ziyaretçiyle buluşturacak. Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul 6 yıldır başarıyla sürdürdüğü ‘Konuk Ülke Projesi’nde bu yıl Afrika Bölgesi’ne odaklanı-


Fuar

Burcu Başer

yor. Kenya, Nijerya ve Mozambik üç farklı ülke, sektör odağında üç ayrı ihracat pazarı. Bu üç ülke bu yıl ‘Konuk Bölge Afrika Projesi’nde mercek altına alınacak. Proje kapsamında fuar sırasında düzenlenecek Türkiye – Afrika İnşaat Forumu’nun ardından, bu üç ülke ve kıtanın önemli pazarlarından gelecek satınalma heyetleri fuar katılımcı firmalarıyla ‘İkili İş Görüşmeleri Toplantısı’nda bir araya getirilecek. İnşaat sektöründeki büyümeleriyle dikkat çeken söz konusu ülkelerin 2015 yılında gerçekleştirdikleri toplam inşaat harcamaları 35 milyar doları geçiyor. Gerek müteahhitlik gerek yapı malzemeleri sektörünün yeni pazar arayışlarına katkıda bulunmayı hedefleyen YEM Fuarcılık, 2016 yılında Afrika Bölgesi’ne dikkat çekiyor. ITE Turkey ve YEM Fuarcılık Genel Müdürü Burcu Başer, YEM Fuarcılık’ın misyonunun yapı sektörü için yeni pazarlar yaratılmasına ve iş hacminin artırılmasına katkıda bulunmak olduğunu belirterek 39. Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul kapsamındaki İş Geliştirme Platformu’nun, bu yıl faaliyetlerini ‘Konuk Ülke Bölge Af-

rika Projesi’ ile İran ve Suudi Arabistan ülkelerine yönelik İnşaat Forumları’yla sürdürdüğünü söyledi. Başer, 39. Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul, ‘Konuk Bölge Afrika Projesi’nde ağırlanan ülkelerin, kıta içindeki coğrafi konumları, hızlı büyüyen istikrarlı ekonomilerinin yanı sıra inşaat sektöründe kaydettikleri büyüme ve inşaat harcamalarıyla dikkat çektiklerini kaydetti. Sektörle ilgili değerlendirmelerde bulunan Başer, 2015 yılında 2014’e kıyasla Türkiye inşaat malzemeleri ihracat hacminde daralma yaşandığını, 2015’in ilk 11 ayında yıllık ihracatın %16,5 düşerek 17,56 milyar dolar olduğunu ancak yaşanan gerilemeye rağmen dış ticaret fazlası vermeyi başaran sektörlerden biri olmaya devam ettiğini aktardı. Burcu Başer, jeopolitik gelişmelere bağlı olarak belli dış pazarlarda yaşanan talep daralmasına karşı yeni pazar arayışlarının her sektör gibi yapı malzemeleri sektörü için de önemli olduğunu belirtti. Başer, özellikle bu dönemlerde, fuarların ihracat potansiyel taşıyan yeni bölgelere ulaşılmasında

en etkili araçlardan biri olduğuna dikkat çekti ve bu nedenle bu yıl, Fuarın ‘İş Geliştirme Platformu’ kapsamında düzenlenen etkinliklere her zamankinden daha fazla önem ve özen göstererek hazırlandıklarını belirtti.

“Afrika’da büyük altyapı yatırımları ve konuta talep var” “Konuk Bölge Afrika Projesi” kapsamında ağırladıkları ülkelerin son yıllarda inşaat sektöründeki büyümeleriyle dikkat çektiğini ve son beş yıldır inşaat sektöründeki büyümelerinin ülke ekonomilerinin büyümesinin önüne geçtiğini vurgulayan Burcu Başer, 2015 yılında Kenya’nın 5.1 milyar dolar, Nijerya’nın 28.8 milyar dolar, Mozambik’in ise 1.12 milyar dolar değerinde inşaat harcamalarıyla toplam 35 milyar dolarlık inşaat harcaması gerçekleştirdiğini belirtti. Başer sözlerine şöyle devam etti: “Bu yıl Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’da “Konuk Bölge Afrika Projesi” kapsamında ağırlayacağımız Kenya, Mozambik ve Nijerya’nın inşaat sektöründeki büyümelerindeki en büyük etken son yılYapı Malzeme Mart 2016

121


Fuar gerçekleşecek forumlarda söz konusu ülkelerin üst düzey yetkilileri katılımcılara ülkelerinin pazarlarıyla ilgili bilgi verecek. Forumların hemen ardından söz konusu ülkelerden gelen üst düzey yetkililer ve satın alma heyetleri ‘İkili İş Görüşmeleri Toplantısı’nda Türk üretici ve yatırımcı firmalarla bir araya gelecek. İran – Türkiye İnşaat Forumu’nda kalkan ambargonun sonrasında İran’la geliştirilebilecek ticari ilişkiler ve bu ilişkilerin planlanma süreçleri İranlı yetkililer tarafından Türk yapı sektörü temsilcilerine aktarılacak. Suudi Arabistan – Türkiye İnşaat Forumu’nda ise 2014 – 2020 yılları arasında 600 milyar doları gayrimenkul projeleri, 350 milyar doları ise alt yapı projeleri olmak üzere toplam 1,2 trilyon dolar tutarında yatırım planlayan Suudi Arabistan’ın üst düzey yetkilileri Türk yapı sektörü yatırımcılarına ülkelerindeki yatırım ve müteahhitlik fırsatlarını aktaracak. Etkinliklerle sektöre yeni iş ve iş birliği fırsatları yaratılması konusunda katkıda bulunması hedefleniyor.

Uluslararası Zirve… “Yurtdışı Alım Heyetleri İkili Görüşmeleri” bu yıl 40 ülkenin katılımıyla gerçekleşecek!

larda artarak devam ettirilen alt yapı çalışmaları. Bölgede yol ve köprülerin iyileştirilmesi veya yeniden inşa edilmesi gibi alt yapı çalışmaları gerçekleştirilmekte. Tüm bu alt yapı çalışmalarının yanı sıra Kenya’nın Vizyon 2030 hedefleri kapsamında yazlık konaklama bölgeleri, serbest ticaret limanı, ihtisas sanayi bölgeleri, toptan – perakende satış merkezleri ve sergi-fuar alanlarının inşaa edilmesi gündemde. Ayrıca Kenya’da gecekondu bölgelerinin iyileştirilmesi, düşük ve orta gelirli kesime uygun konut yapımına yönelik talep artmakta. Mozambik’de ise inşaat sektöründeki büyüme alt yapı yatırımlarının yanı sıra enerji ve madencilik ile ilişkili inşaat yatırımlarıyla da ilişkili. Mozambik

122

Yapı Malzeme Mart 2016

hükümetinin 2015- 2019 kalkınma planında limanlar, yeni demiryolu hatları, yeni karayolu hatları, mevcut karayollarının yenileme ve hidro elektrik santralleri inşaatları yer alıyor. Söz konusu ülkelerin artan inşaat harcamalarıyla Türkiye inşaat malzemeleri ihracatının büyümesinde rol oynayabileceği inancındayız.”

İran ve Suudi Arabistan İnşaat Forumları… Son yıllarda artan yeni pazar arayışında sektöre destek verebilmek adına Fuarın ‘İş Geliştirme Platformu’ kapsamında gerçekleştirilen etkinliklere bu yıl İran ve Suudi Arabistan ülkelerine yönelik İnşaat Forumları da dahil edildi. Fuar sırasında

Fuarın İş Geliştirme Platformu etkinliklerinden biri olan ve T.C. Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) ile birlikte organize edilen ‘Yurtdışı Alım Heyetleri İkili Görüşmeleri’ bu yıl 40 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilecek. Almanya, Avusturya, Azerbaycan, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Fas, Gürcistan, Irak, İngiltere, İran, İspanya, İsviçre, İtalya, Kanada, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kosova, Lübnan, Makedonya, Malezya, Mısır, Özbekistan, Polonya, Romanya, Sırbistan, Sudan, Suudi Arabistan, Tanzanya, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yunanistan ve Zambiya’dan katılacak firma yetkilileri, Türk yapı sektörü malzeme üreticileriyle karşılıklı iş görüşmelerinde bir araya getirilecek. Ülke çapında sektörün tüm paydaşlarının birbiri ile etkin bir biçimde iletişime geçebilmesi, sektördeki tüm yeniliklerden haberdar olup takip edebilmesi, bu alandaki ticari faaliyetlerin artması amacıyla düzenlenen ‘Yurtiçi Alım Heyetleri Ziyaret Programı’ da fuarda gerçekleştirilecek etkinlikler arasında yer alıyor. Fuarın İş Geliştirme Platformu, Uluslararası İşbirlikleri ve İhracatın Geliştirilmesine Yönelik Adımlar… Fuar İş Geliştirme Platformu kapsamında gerçekleşecek olan etkinlikler bu yıl da katılımcı firmalara, sektöre ve Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak. Platform bu yıl faaliyetlerini; ‘Konuk Bölge Afrika Projesi İnşaat Forumu ve İkili İş Görüşmeleri’, ‘Türkiye – İran İnşaat Forumu ve Türkiye - Suudi Arabistan İnşaat Forumu’ ile ‘Yurtiçi- Yurtdışı Alım Heyetleri Organizasyonu’ ile sürecek.



Messe München Yönetim Kurulu Başkan Vekili

Dr. Reinhard Pfeiffer: “Türkiye pazarını çok önemsiyoruz” Messe München Yönetim Kurulu Başkan Vekili Dr. Reinhard Pfeiffer ile, 25-27 Şubat tarihleri arasında Messe München’in Türkiye iştiraki MMI Eurasia’nın düzenlediği SeSa Build Fuarı’nda bir araya geldik. SeSa Build, BAU ve Messe München’in Türkiye’ye yönelik gelecek planları hakkındaki sorularımızı yönelttiğimiz Dr. Pfeiffer, Türkiye pazarını çok önemsediklerini söyledi.

124

Yapı Malzeme Mart 2016

Yapı Malzeme Dergisi: BAU Fuarı gibi dünyanın en büyük ve en etkin yapı fuarını düzenleyen Messe München olarak, Türkiye’ye yönelik gelecek planlarınızdan bahseder misiniz? Dr. Reinhard Pfeiffer: Sizin de bildiğiniz gibi, fuarcılık alanında dünyanın lider şirketlerinden biriyiz. Almanya dışı bölgelerde de girişimlerimiz sürüyor. Bunların başında Çin, Hindistan, ve tabii ki Türkiye gibi ülkeler gelmekte. Bu ülkeler, gelişmelerini hızlı bir şekilde sürdüren ve geleceği parlak ülkeler. Bizim iki sene önce, Türkiye’de bir oluşuma yönelmemizin bazı sebepleri vardı. Bildiğiniz gibi iki yılda bir Münih’de düzenlenen BAU’ya hem katılımcı hem de ziyaretçi olarak birçok ülkeden profesyoneller katılıyor. İstatistiğe göre 2015 organizasyonunda yaklaşık 70 bin uluslararası ziyaretçi yer aldı. Bu kendi başına bir dünya

rekorudur. Şöyle ki, her dört ziyaretçiden biri Almanya dışından gelmiş. Ziyaretçi sayısı sıralamasında Avusturya, İsviçre, İtalya ve Polonya gibi komşu ülkeler başı çekiyordu. Bu sıralamada Türkiye’nin 4. sırada yer alması ise bizim için çok önemli bir göstergeydi. 2009 senesinde daha az yabancı ziyaretçimiz vardı. Türkiye’den ziyaretçi sayımız ise 900’dü. 2015 yılında bu sayı dört binin üzerine çıktı. Aynısını katılımcı firmalar açısından da söyleyebiliriz. Türkiye, katılımcılarda da 4. sıraya kadar yükseldi. Katılımcı firmaların dışında ayrıca bir bekleme listesi var. Bu listelerin en uzunlarından biri yine Türkiye’ye ait. Yani talebin ne kadar yoğun olduğunu görüyoruz. Bu göstergeler, Türkiye pazarını bizim için çekici hale getiriyor. Türkiye’nin AB ülkelerine kıyasla bazı ülkelere sağladığı vize kolaylığı da bizlerin işini rahatlatıyor. Ayrıca Türkiye’de gerek İran, gerekse Çin’den gelen katılım taleplerine


Fuar çok rahat cevap verme şansı buluyoruz. Türkiye’den bu kadar firmanın katılması, aslında yapı malzemesinde belirli bir kalitenin de var olduğunu gösteren bir işaret. Her firmayı fuarımıza kabul etmiyoruz; belli kalite standartlarını, belli normları yerine getirebilen firmaları alıyoruz. Messe München olarak BAU Fuarı haricinde başka fuarlarımız da var. Mesela BAUMA’da yüz kadar Türk firması yedek listede yer alıyor. Böyle olması, özellikle bu sektörlerde Türkiye’nin durumunu, konumunu ve gelişmeye açık olduğunu gösteriyor. Uzun vadede amacımız, Münih’te işin uzmanı olduğumuz fuarlarla Türkiye’de yapacağımız fuarları ilişkilendirmek. BAU ile ilintili örneğimiz SeSa Build organizasyonu oldu. Bu bizim konseptimize de uygun. Biz her zaman küçük olarak başlarız ve sağlam adımlarla ilerlemek isteriz. Bu etkinliğin içerik olarak çok üst düzey kaliteli ve sürdürülebilir olmasına dikkat ettiğimiz için bizim açımızdan bu şekilde başlamanın bir sakıncası yok. 2018’in şubat ayında bu fuarın daha büyük, daha çok katılımlı konferans ve fuar olarak yeniden yapılacağı planlanıyor.

Yapı Malzeme Dergisi: SeSa Build’in geleceği hakkında eklemek istedikleriniz var mı? Dr. Reinhard Pfeiffer: SeSa Build isminin zor ve niş olduğunu biz de fark ettik. Bu bizim zaman içerisinde değerlendireceğimiz bir konu. Doğrudan “BAU Türkiye” gibi bir isim kullanmamamızın nedenleri var. Çünkü Almanya BAU’dan sonra böyle bir isimle çıkarsak, bizim bu işi çok üst düzeyde, doğru ve uygun bir alanda yapmamız gerekir. Beklentiler çok yüksekten baş-

layacağı için bu da bizim genel konseptimize aykırı. Küçük ölçekte, konferans ve yanında bir sergi ile başlayıp, sonrasında ülkeye adaptasyonu yapılmış fuarlarla girmek istiyoruz. İleride bu isim de kullanılabilir, yani bu adım adım olabilecek bir iş. Şu an neredeyse bütün dünya zor bir dönemden geçiliyor. Bu dönemde bazı fuar firmaları kısa vadeli planlar yaptıkları için ülkelerden geri çekiliyor ve fuarlarını iptal ediyorlar. Biz uzun vadeli planlar yapıyo-

ruz, neden böyle hareket ettiğimizin arkasında bu yatıyor. Türkiye pazarını araştırıp girdik. Biz de bu etkinliği belki iptal edebilirdik. Sorunlar bizi engellemedi, iptal etmeyi düşünmedik. Türkiye’ye inandığımız ve daha da iyi olacağı düşündüğümüz için buradayız. Küçük de olsa belli bir düzeyin altına inmeden ve anlamsız tasarruflar yapmadan burada yer almayı düşündük. SeSa Build 2016’nın ardından 2018’e hazırlanmaya başladık bile.

Yapı Malzeme Mart 2016

125


Çözüm Ortağı

ISIDEM Yalıtım Ürünleri ‘Maslak 1453’ projesinde kullanıldı Teknik yalıtım sektörünün en ileri üretim teknolojisine sahip markası ISIDEM Yalıtım, yeni nesil ürünü olan Coolflex elastomerik kauçuk köpüğü ile Ağaoğlu Maslak 1453 projesinde yer aldı.

2014 yılında elastomerik kauçuk köpüğü üretimi için Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’ne 30 milyon TL değerinde yatırım yapan ve LEED sertifikalı üretim tesisini 2015 yılının ilk çeyreğinde faaliyete alan ISIDEM Yalıtım, ürünleriyle yurtiçinde ve yurtdışında birçok prestijli projede tercih ediliyor. ISIDEM Coolflex Elastomerik Kauçuk Köpüğü, LEED Sertifikalı tesislerde levha ve boru olarak üretilmekte. Çoğunlukla yüksek

126

Yapı Malzeme Mart 2016

yoğuşma riski bulunan yüzeylerde yalıtım amaçlı kullanılan ISIDEM Coolflex, akredite laboratuvarlardan en güncel sertifika ve raporlara sahiptir. Standart malzemenin yanı sıra UV ışınlarına ve mekanik darbelere dayanımı artırmak amacıyla Alüminyum Folyo ve PVC+Alüminyum Folyo kaplamalı ürün seçenekleri de bulunan ISIDEM Coolflex, uygulama kolaylığı ve zamandan tasarruf sağlanması amacıyla

kendinden yapışkanlı olarak da üretiliyor. 150 cm’lik En Geniş Levha ISIDEM Coolflex’te ISIDEM Yalıtım, ileri üretim teknolojisi ile pazarın en geniş elastomerik kauçuk levhasını da ürün gamında bulunduruyor. İşin uzmanları, 150 cm genişliğindeki ISIDEM Coolflex elastomerik kauçuk köpüğü levhaları ile fireleri ve işçilik maliyetlerini en aza indiriyor.



Cözüm Ortağı

Nef Merter 13, iklimlendirme sisteminde Vrv Sistemleri’nin mucidi Daikin’i tercih etti

İklimlendirme tercihlerini Daikin’den yana yapan geleceğin yüksek verim ve enerji tasarrufu sağlayacak gayrimenkul projelerine NEF Merter 13 de katıldı. İstanbul’un yeni yaşam konsepti olarak anılan ‘NEF Merter 13’ projesinde Daikin’in verimli ve yüksek teknolojili VRV Heat Pump ve Heat Recovery Dış Üniteler, VRV iç üniteler, Duvar Tipi Şık İç Üniteleri kullanıldı. Timur Holding markası olan NEF İnşaat tarafından yaklaşık 4000 firmanın faaliyet gösterdiği ve günde 1.3 milyon insanın giriş yaptığı Merter’de hayata geçirilen NEF Merter 13 projesi, İstanbul’un en işlek ulaşım hattı olan E5’in tam bitişiğinde yer alıyor. 15 ve 16 katlı beş konut bloğundan oluşan projede, blokların ortasında iç avlu şeklinde peyzaj alanı ve dış cephelerinde mağazalar bulunuyor. ADDON+ Architects tarafından tasarlanan projede 11 bin metrekarelik bir arsa üzerinde 673 konut, 168 home-office ve 37 mağaza yer alıyor. NEF İnşaat’ın daha önceki NEF 03 ve

İstanbul’un seçkin projelerinden NEF Merter 13, iklimlendirme tercihini verimli ve yüksek teknolojili çözümlerden yana yaptı. NEF Merter 13, tüm alanlarda tek bir dış üniteden ısıtma, soğutma ve havalandırma hizmeti verebilen Daikin VRV Sistemler’ini tercih etti.

NEF 12 projelerinde ve diğer referans konut projelerinde sağladığı başarılı çözümlerden, kullanılan cihazların kalitesinden ve yurt genelinde geniş servis ağından dolayı NEF Merter 13 projesinde Daikin ürünleri tercih edildi. Daikin’in mucidi olduğu ekolojik, yeşil, çevre dostu binaların en büyük destekçisi ve bugün pek çok gayrimenkul projesinin tercih ettiği ürün haline gelmiş olan VRV teknolojisi, termal konforu dört mevsim en üst düzeyde sağlayacak şekilde tasarlanıyor, tasarruf oranı ve çevre duyarlılığı ile de benzerlerinden ayrışıyor. Daikin VRV sistemlerinin en büyük tercih sebeplerinin başında, eş zamanlı ısıtma ve soğutma yaparken, daha kolay montaj ve daha düşük karbon salınımı gibi özellikleri yer alıyor.

128

Yapı Malzeme Mart 2016



Sektörel

Sektörün liderleri ve ustaları GNYAPI’nın düzenlediği konferansta buluştu 5. Usta Konferansı’nı düzenleyen GNYAPI, ısı yalıtım sektöründe yaşanan gelişme ve yenilikleri yalıtım ustaları ile paylaştı.

Mantolama sektörünün en önemli aşaması olan uygulama alanında, sektöre getirdiği kurumsal ve yenilikçi çözümlerle, tüketiciler ile güvene dayalı bir ilişki tesis etmeyi birincil amaç olarak gören GNYAPI, 5. Usta Konferansı’nı 27 Şubat Cumartesi günü The Green Park Hotel Bostancı’da gerçekleştirdi. Yaklaşık 4000 yalıtım ustasını yöneten 370 ekip liderinin katılımı ile düzenlenen konferansta sektördeki yenilikler ve tüketici beklentileri konuları ön plandaydı. Konut yöneticilerini sektör liderleri ile buluşturan tek platform olma özelliğine sahip ‘Konut Yöneticileri Mantolama Konferansları’nın ev sahibi GNYAPI, edindiği misyonla sadece tüketicileri değil yalıtım ustalarını da sektördeki yenilikler ve tüketici beklentileri ile ilgili bilgilendirdi. Konut yöneticileri konferansları ve yıl içerisinde gerçekleştirilen tüketici araştırma-

130

Yapı Malzeme Mart 2016

ları doğrultusunda mantolama uygulamalarından beklentiler ve doğru mantolama teknikleri ile ilgili yalıtım ustalarını aydınlatan Güney Yapı Yönetim Kurulu Başkanı A. Bülent Güney, usta konferanslarının asıl amacının yüksek hizmet kalitesi seviyesinin korunabilmesi olduğunu dile getirdi. Gerçekleştirilen mantolama uygulamalarından en yüksek verimi alabilmek için dikkat edilmesi gereken noktalar ile ilgili aktarımların yapıldığı gecede, başarı göstermiş en iyi 20 GNYAPI Yalıtım Ustası da ödüllendirildi. Ödüllendirilen ustalar, uygulama sonrası kalite, uygulamanın tamamlanma sürati ve ustanın çevresi ile olan iletişimi gibi kriterlerin göz önünde bulundurulduğu bir sistemle değerlendiril-

di. Bu kriterlerin yapılan araştırmalar doğrultusunda, uygulama süresince konut sahiplerinin en çok önemsedikleri hususlar olduğu bildirildi. Tüketicilerin beklentileri ve sektörün yönelimleri kadar yalıtım ustalarının can güvenliğinin de ele alındığı gecede GNYAPI yetkilileri 2015 yılında Türkiye’nin iş güvenliği anlamında iyi bir yıl geçirmediğini, yaşanan kazaların ve acıların ancak ustaların bilinçlendirilmesi ve iş güvenliği kurallarına uymaları ile sağlanacağının vurgusunu yaptı. A. Bülent Güney 2016 yılında iş güvenliği kurallarına uyum ve uygulama anlamında tüm inşaat sektörüne örnek olmalarının en büyük hedeflerinden biri olduğunu dile getirdi.


Sektörün ’ leri ISITMA & SOĞUTMA

YALITIM

SİSTEMLERİ

Şişecam & Düz Cam

Baymak Danfoss

ELEKTRİKLİ EL ALETLETLERİ Hilti

YAPI KİMYASALLARI BTM


Ürün

Baymak’tan Çevre dostu Yoğuşmalı Kazanlar

BDR Thermea tarafından Hollanda’da geliştirilen ve Baymak tarafından Türkiye için özel olarak uyumlandırılan Lectus duvar tipi kazanlar merkezi sistemle ısınan yapılar için %30 daha verimli çalışıyor.

BDR Thermea tarafından Hollanda’da geliştirilen ve Baymak tarafından Türkiye için özel olarak uyumlandırılan Lectus duvar tipi kazanlar sağladığı yakıt tasarrufu, düşük emisyon değeri, doğalgaz ve LPG ile kullanım olanağı, Premix teknolojisi,

132

Yapı Malzeme Mart 2016

RVS kontrol paneli ve kompakt ölçüleri ile eski tip kazanlara oranla %30 daha verimli performansa sahip. Lectus, tüm bu özellikleri sayesinde Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında hazırlanan ‘2000 m2’nin üzerindeki yeni yapılan binalarda merkezi ısıtma sistemi kullanımı zorunluluğu’ gereğince tüketicinin ihtiyacını tam olarak karşılamakta. Lectus 65, 90 ve 115 modelleri ile kapasite seçiminde esneklik sağlamanın yanında %111,3‘e varan kazan verimliliği ile yakıt tasarrufunu en üst noktaya taşıyor. Premix (ön karışım) teknolojisine sahip Baymak Lectus, bu teknoloji sayesinde bir birim gaz için eşit düzeyde havayı alıp önceden karıştırmakta ve böylece ideal yanma oluşmakta. Premix teknolojisi ile modülasyonlu fan grubunun sağladığı doğru hava gaz dengesi Lectus’un enerji tüketiminde de fark oluşturuyor. Doğalgaz ve LPG ile kullanıma uygun Lectus yoğuşmalı kazanlar, yüksek verim sağlarken, düşük emisyon değerleri ile de çevre dostu çözümler sunuyor.

TEKNİK ÖZELLİKLERİ: • Kapasite: 65, 90, 115 Modelleri • 15 Kazana Kadar Kaskad Çalıştırma • Kaskad Sistem Baymak Kazanlar için RVS Siemens Kontrol Panelleri • S EN ve CE Belgeli • Geri Akım Klapesi ile Yüksek Güvenlik • %111,3’ e Varan Yüksek Verim • 15 Kazana Kadar Kaskad Çalıştırma • Al-Mg-Si Döküm Isı Eşanjörü • Paslanmaz Çelik Brülör • Premix Modülasyon • Sessiz Çalışma, 45 dB (Lectus 65 için) • Donma Korumasına Sahip • %16-100 Modülasyon Aralığı (Lectus 115 için) • Dijital Ekran • Dogalgaz ve Propan ile Çalışma İmkanı • Kompakt Ölçüler • Düşük Emisyon Değerleri ile Çevre Dostu • 100/150 mm Baca Bağlantısı • 0,8-6 Bar Arası Kazan Su Basıncı • Gaz hattı 21 mbar Gaz Basıncı


Ürün

Küçük tadilatların büyük yardımcısı Bahar aylarına girdiğimiz bu günlerde hız kazanan tadilat işlerinde en büyük yardımcı olmaya aday olan Hilti’nin akülü ve kablosuz Delim ve Vidalama Makinesi SF 2-A, uygulamalara büyük rahatlık katıyor. Hafif delim ve sabitleme işlemleri, dolap, mobilya, kapı, pencere ve banyo aksesuarlarının montajı gibi işlere destek veren Hilti SF 2-A, ayrıca elektrikli aletler, prizler, kapaklar ve bağlantı elemanlarının sabitlenmesi gibi hafif uygulamalarda da hem pratiklik hem de ergonomik avantaj sunuyor. Hilti SF 2-A Kablosuz Delim ve Vidalama Makinesi, 1,1 kilogramlık ağırlığı ile uzun kullanım gerektiren uygulamalarda da

İnşaat el aletleri sektörünün inovatif jenerik markası Hilti, son kullanıcılara özel olarak ürettiği akülü ve kablosuz pratik Delim ve Vidalama Makinesi Hilti SF 2-A ile tadilat sezonunun başladığı şu günlerde büyük kolaylık sağlıyor.

tam bir kontrol ve rahatlık sağlıyor. Sınıfının en iyi denge ve ergonomisine sahip olan ve iki adet LED ışık ile çalışma alanını gölgesiz olarak aydınlatma olanağı da sağlayan Hilti SF 2-A, ayrıca 34 dakika şarj süresine ve en yüksek şarj devri adedine sahip olmasıyla tercih sebebi. Yapı Malzeme Mart 2016

133


Ürün

Panasonic Yangın algılama ve güvenlik çözümleri artık Türkiye’de

VİKO by Panasonic, Türkiye’deki faaliyetlerini hız kesmeden sürdürüyor. Dünyaca ünlü Japon markası Panasonic, şimdi profesyonel yangın algılama sistemleri ve güvenlik çözümleri ile Türkiye pazarında güvenli ve tam entegre çözümler sunuyor.

134

Yapı Malzeme Mart 2016

Yüksek doğruluk performansıyla başarısı dünyada birçok endüstride kanıtlanan Panasonic Yangın Algılama Sistemleri, 30 yılı aşkın deneyimle dünya sınıfı koruma sunuyor. Yangına karşı doğru zamanda doğru alarmın yanı sıra yangına yol açabilecek durumları da önceden bildirmek üzere tasarlanmış teknolojisiyle Panasonic Yangın Algılama Sistemleri, tüm binalar için gereken güvenlik ve emniyeti profesyonel çözümlerle buluşturuyor. Hem kontrol panellerinde hem de dedektörlerde ileri Panasonic teknolojilerinin kullanılması sayesinde, yüksek güvenirliliğin yanı sıra yanlış alarm sayısında azalmayı da garanti ediyor. Yeni nesil yangın algılama sistemi EBL512 G3, ortama uyum sağlayan dedektörlerle birlikte çalışan benzersiz işlevsellik, kendini uyarlama ve interaktif özellikleriyle binalara, iş yerlerine güvenlik, koruma ve konfor sunuyor.


Ürün

Prestijli projelerin vazgeçilmezi ‘Danfoss’ Isıtma, soğutma ve motor kontrol sistemleri alanında dünya lideri Danfoss, enerji tasarrufu sağlayan kalorimetre ve balans vanaları ile gerçekleşen projelerde fark yaratıyor.

Danfoss, enerji tasarrufu sağlayan ürünleri ile büyük ve prestijli projelerde tercih ediliyor. Garanti Bankası Pendik Kampüsü, Manzara Adalar ve Mahall Ankara’da kullanılan Danfoss ürünleri hem çevreye hem ekonomiye katkı sağlıyor. Garanti Bankası Pendik Kampüsü’nde enerji tasarrufu Garanti Bankası’nın Pendik’te inşa edilen yeni kampüsünde Danfoss’un basınçtan bağımsız balans ve kontrol vanaları ab-qm ve AB-NM 0-10 V oransal motorları tercih edildi. Bu sayede Garanti Bankası Pendik Kampüsü’nde konvektörlerde %100 vana otoritesi ve standart uygulamalara göre yüzde 30 enerji tasarrufu sağlanıyor.

Mahall Ankara ve Manzara Adalar’da Danfoss kalorimetre ve balans vanaları

şaat’ın projesi Mahall Ankara ve İş GYO’nun projelerinden Manzara Adalar sakinlerine konforlu bir yaşam sunuyor. Danfoss balans vanaları konfor ile birlikte enerji tasarrufu da sağlıyor. Danfoss ultrasonik kalorimetre ile hassas ölçüm ve faturalandırma yapılıyor. Anadolu yakasında Adalar manzarası ile keyifli bir yaşam tarzı vadeden Manzara Adalar’da üçü konut, ikisi ofis üniteleri olmak üzere toplam beş blok ve butik bir alışveriş merkezinden oluşuyor. Mahall Ankara ise, 40 bin 628 metrekarelik alanda 246 konut kapasitesi ile inşa ediliyor. 4 yıldızlı bir otelin de hizmet vereceği Mahall Ankara’da 246 konut, 86 yatay ofis, 140 ofis ve 41 mağaza bulunuyor.

Danfoss balans vanaları, Türkerler İnYapı Malzeme Mart 2016

135


Ürün

Hem estetik hem işlevsel, sınıfının en küçüğü ‘İdee’ Yüksek performansı, küçük ve estetik tasarımı, sessiz çalışma özelliği ile idee, aradığınız teknolojiyi ve estetiği bir araya getirdi. Ultra kompakt ve hafif dizaynı sayesinde bu küçük devi, evin en dar alanlarına zahmetsizce monte edebilirsiniz. Sadece 26kg ve 54.1x36.8x36.4 cm(YxGxD) ölçülerinde olan idee hafif, kompakt ve Tak & Çalıştır imkanı veren tasarımı ile nakliyesinden montajına kolaylık sağlıyor. Oda termostatlarıyla opsiyonel olarak kullanılabilen kombi çok sayıda gelişmiş fonksiyona sahip. Opentherm cihazları ile yapılan kontrol ve hassas kontrole de olanak veriyor. Parçalarına ve iç teknik yapısına ön kapağı sayesinde kolayca ulaşılabilen bu kombiyi bakım periyodlarınızı gösterecek şekilde programlayabiliyorsunuz. Ayrıca doğalgaz veya propan ile çalışma olanağı da sunan bu cihaz standart dâhili emniyet ventiline sahiptir. Sessizliği ile kendini unutturan idee 24-28 kw modellerinde maksimum güçte dahi fısıltı gibi 38 desibel ses seviyesinde çalışır!

Teknik Özellikler • Kompakt ebatlar 54,1 cm x 36,8 cm x 36,4 cm (YxGxD) • Mekandan tasarruf, montaj ve servis kolaylığı • % 109’2 değerlerine varan ısıtma verimi ( 92/42/EEC Normuna göre ) • Üstün kalite ve yüksek performans • Diğer kombilere göre çok daha hafif ( 24-28 kw 26 kg , 35-39 kw 28,5 kg ) • Oda termostatları ile opsiyonel kullanım • Maksimum güçte düşük ses seviyeleri ( 24-28 kw 38 dBA, 35-39 kw 42 dBA ) • Aşırı ısınma emniyeti • Standart dahili emniyet ventili • Doğalgaz ve propan ile çalışma imkanı

Şişecam Düzcam, ısıtma ve soğutma masraflarnızı azaltacak Şişecam Düzcam, geniş ürün portföyüyle mimaride önem taşıyan enerji tasarrufu, dekorasyon, gürültü kontrolü, emniyet ve güvenlik ihtiyaçlarına çözümler sunmaya devam ediyor. Türkiye düzcam pazarının lideri, Avrupa’nın en büyük iki üreticisinden biri olan Şişecam Düzcam, yeni ürünü Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral71/43’ü, yapı sektörüne sunuyor. Şişecam Düzcam, Ag-gE çalışmaları sonucunda mimari camlar kategorisinde geliştirdiği Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral62/44, Nötral50/33, Nötral41/27’nin yanı sıra, yüksek performanslı yeni ürünü Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral71/43’ü pazara sunuyor. Nötral71/43, şeffaf ve nötral yapısıyla gün ışığından maksimum faydalanırken, güneş ısısı girişini sınırlıyor. Sıradan çift cama göre ısı kayıplarını yüzde 50 azaltarak kışın ısıtma giderlerinden, güneş ısısı girişini ise yüzde 40 azaltarak, yazın soğutma giderlerinden tasarruf sağlıyor. Aynı zamanda, temperlenebilme özelliğiyle emniyet ihtiyacını karşılıyor ve cam kırılması sonucunda ortaya çıkabilecek yaralanma risklerini azaltıyor. Konforlu bir yaşam alanı sunan Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral71/43, binalardan tüketilen enerjiden tasarruf sağlayarak, karbondioksit emisyonunu azaltıyor ve çevre dostu binalar yaratılmasına fırsat tanıyor. Şeffaflığın ve düşük yansıtmanın ön plana çıktığı rezidans, villa, ofis ve mağaza vitrin camlamalarında tercih ediliyor.

136

Yapı Malzeme Mart 2016


Ürün

BTM’den bir yenilik daha: Alfa Hibrit Hb F Bulunduğu segmentte uygulayıcıların işini kolaylaştıracak ve zamandan kazandıracak bir ürün geliştiren BTM Ar-ge yetkilileri, pazardan gelen talepler doğrultusunda en doğru ürünü hayata geçirmeye çalıştıklarını belirttiler. BTM Yapı Kimyasalları Ürün Yöneticisi Osman Özkarakaya yeni ürünün özelliklerinden bahsetti. “BTMSEAL ALFA HİBRİT HB F ürünü; Polimer Esasli Tek Komponentli yapısı ile - 5 ºC ve üstü sıcaklıklarda, ıslak zeminlere uygulanabiliyor. Beton, seramik, doğal taş ve metal yüzeylerde astar gereksinimi olmadan da rahatça uygulanan ürün; 2mm çatlak köprüleme özellikliği ile kullanıcıların tercih ettiği bir ürün olacak. Solvent ve siyanat içermeyen ürün hızlı kürlendiği

için zamandan tasarruf etmenizi sağlar” dedi. Özkarakaya sözlerine şöyle devam etti “Benzer ürünlere göre daha kolay ugulanan hibrit polimer esaslı yeni BTMSEAL ALFA HİBRİT HB F ürünü; içme ve kullanım suyu depoları için bir su yalıtım kaplamasıdır. Uygulama sonrası eksiz, U.V. dayanımlı, sağlam ve çatlak köprüleme özellikli bir yapı oluşturur. Elastomerik özelliği nedeni ile düşük ve yüksek sıcaklıklarda performansı aynı kalır.” Alfa Hibrit HB F, isosiyanat, solvent ve ağır metaller gibi çevre ve insan sağlığı için zararlı maddeler içermemektedir. Uygulama sırasında ve sonrasında bu özellikleri nedeni ile zararsız ve çevreci bir üründür.

BTM, yeni nesil yapı kimyasalları ürün ailesini her geçen yıl yaptığı inovatif çalışmalar ile genişletmeye devam ediyor. Son olarak pazara, içme suyu depolarında dahi kullanılabilen su yalıtım malzemesi olan ‘ALFA HİBRİT HB F’yi sundu.

Yapı Malzeme Mart 2016

137


Gelecek nesiller için en hassas konu ‘Eko Verimlilik’ Çevresel faktörlerin sanayicinin rekabet gücü açısından giderek önem kazanmakta olduğu günümüzde, bu sorumluluklarını, bugünden yerine getiren firmalar, gelecekte ayakta kalan firmalar olacak.

138

Yapı Malzeme Mart 2016

Çevresel ve ekonomik performansı buluşturan bir yönetim stratejisi olan Temiz Üretim (Eko-verimlilik) kavramı, ülkemizde ilk kez 1999 yılında Tübitak ve TTGV tarafından yazılan sanayi sektörü raporuyla gündeme gelmiş, 2011 yılında “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı” kapsamında bir alt-program olarak Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) sorumluluğunda ve TTGV tarafından Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) işbirliği ile yürütülen ulusal ölçekte tek program olmuştur. Bu yaklaşım, hem üretim maliyetlerinden tasarruf sağlanmasına katkıda bulunmakta, hem de işletmelerin gelirleri için yeni kaynaklar yaratabilmektedir. BTM’de Eko-Verimlilik uygulamaları 2011

yılında Ozon tabakasını incelten şişirici gazlar yerine ikame gazların kullanımına geçiş projesiyle birlikte başlamış, 2014 yılında İZKA ve TTGV işbirliği ile imzalanan protokol çerçevesinde “İzmir’de eko-verimlilik uygulamalarının yaygınlaştırılması” programı ile hız kazanmaya devam etmiştir. İZKA ve TTGV tarafından sanayi kuruluşlarına yapılan çağrı ve sonrasında yapılan değerlendirmeler neticesinde firmamız, 19 firma arasından seçilerek, uygulanabilir eko-verimlilik projelerine sahip, bu program kapsamında destek ve hibe almaya hak kazanan 4 firma arasında yer almayı başarmıştır. İZKA ve TTGV işbirliği ile yürütülen bu program kapsamında, firmamız bünyesinde proje ekipleri oluşturularak, amaç ve hedefler belirlenmiş, öncelikli alanlar be-


Sektörel

Nur Çakı

lirlendikten sonra, eko-verimlilik fırsatlarının tespiti yapılmıştır. Üst yönetimin onayı ve desteği ile birlikte, tespit edilen eko-verimlilik fırsatları içerisinden; ‘Kızgın yağ kazan baca ısısından enerji elde edilmesi’ ve ‘bitümlü membran atıklarının geri kazanımı’ olmak üzere iki adet projemizin hayata geçirilmesine karar verilmiştir. İZKA ve TTGV ile yapılan sözleşmeler sonrasında toplam bedelleri 150.000 $ olan projelerimizin uygulaması 6 ayın sonunda

tamamlanmış, altı ay boyunca da izleme ve performans ölçümleri yapılmıştır. 2015 yılının Aralık ayında izleme süreçleri tamamlanan projelerimiz halen uygulanmakta ve sürekliliği sağlanmakta olup, projeler için yapılan tüm (makine-techizat, personel, sarf malzeme vb) harcamalar, İZKA ve TTGV tarafından hibe ve geri ödemeli destekler ile desteklenmiştir.

Yıllık ortalama 110.000 $ tasarruf sağlanmakta olan bu projelerle; -Yıllık ort. 100 ton atık azaltımı, -Yıllık ort. 100 ton hammadde tasarrufu, -Yıllık ort. 2,5 milyon kwh enerji tasarrufu sağlanmaktadır. Eko-Verimlilik yöntemi, işletmelerin pazarın değişen dinamiklerine adapte olmalarını sağlayan, dünyada uygulamaları giderek artan ve gelişen bir araçtır. Avusturya, Kanada, Almanya gibi ülkelerde Eko-Verimlilik merkezleri oluşturulmuş, danışmanlık ve eğitim hizmetleri verilmekte olup, bu tür merkezlerin ülkemizde de hayata geçirilerek yerel kalkınma ajansları ile desteklenmesi firmalarımızın dünya pazarlarına açılmasına da büyük katkı sağlayacaktır. Bu türde uygulamaları gerçekleştiren şirketler, özellikle yalıtım sektöründe rekabetçi baskılara daha atak bir şekilde yanıt verebilecek, müşteri ihtiyaçlarını ve artan talepleri karşılayabilecek ve aynı zamanda çevreyi koruyarak toplumsal sorumluklarını yerine getirebilecektir. Sanayi sektöründe, bu tür uygulamaların gerçekleştirilebilmesi için, her düzeydeki personelin ekip çalışmalarına özendirilmesi, uygulamaların günlük işleyişin bir parçası haline getirilmesinin desteklenmesi büyük önem arz etmektedir. BTM, İZKA ve TTGV tarafından desteklenen bu projelerde takım olmanın ruhunu göz ardı etmeden “sürdürülebilirlik için eko-verimlilik” sloganı ile birlikte yola çıkmış ve yalıtım sektöründe eko-verimlilik projeleri ile birlikte örnek ve öncü teşkil edecek projelerle bir ilki daha gerçekleştirmiştir. Yapı Malzeme Mart 2016

139


Sektörel

Türkiye’de her üç evin ikisinde tercih edilen güvenliğin markası Kale, Mart ayında muhteşem bir kampanyaya daha imza atıyor. Güvenliği şıklıkla birleştiren 22 farklı kaplama seçeneğine sahip K66 Kale Çelik Kapı modeli, mart ayı boyunca 300 TL indirimle tüketicilerle buluşuyor.

140

Yapı Malzeme Mart 2016

Kale Çelik Kapılarda mart ayı boyunca 300 TL indirim fırsatı K66 Kale Çelik Kapı, doğal meşeden ahşap siyah lakeye; ahşap doğal kirazdan alpi mauna kadar birçok tasarım ve renk seçeneği sunan 22 farklı kaplama alternatifiyle güvenliği en şık haliyle sunuyor. K66 Kale Çelik Kapı, 7 cm. kalınlığında, ağır darbelere dayanıklı çelik gövdesi; Kale Kilit tarafından Kale Çelik Kapıların kilit sistemi için özel üretilen 3 milli, 3 kademeli sürgüsü ve üst düzey güvenlik

sağlayan özel silindirleriyle güvenliği yeniden tanımlıyor. K66 Kale Çelik Kapı; üç eksende hareket ederek kapı ayarlarındaki sorunları önleyen menteşeler sayesinde kolayca monte edilebiliyor. Toz, rüzgar, ses ve böcek sirkülasyonunu önleyici; isteğe bağlı hareketli lastikleri sayesinde ise evinizi sadece hırsızlara karşı değil istenmeyen diğer misafirlere karşı da koruyor.



Turhan Koçyiğit

Vefa Holding’ten üst düzey kutlama Vefa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Güner, gecede yaptığı konuşmada, 1990 yılında kurulan şirketlerinin 25. kuruluş yıldönümünü kutlamanın mutluluğu ve coşkusunu yaşadıklarını söyledi. 25 yıl önce, ‘yaşamı zenginleştirecek yeni değerler üretmek’ amacıyla

Vefa Holding, 25. kuruluş yılını yaklaşık 400 davetlinin katıldığı görkemli bir gala gecesiyle kutladı. Törende konuşmalarını gerçekleştiren bakanlara, 25. yıl anısına birer plaket takdim edildi. Gecede söz alan Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Güner’in konuşmaları ise büyük ilgi ve takdir topladı.

142

Yapı Malzeme Mart 2016

yola çıktıklarını belirten Güner, “Birçok ilki gerçekleştirdik. Sektörümüze ve ülkemize büyük yenilikler kattık. En güçlü olduğumuz ön üretimli yapıların yanına yapı malzemeleri, enerji, teknoloji ve gayrimenkul alanlarını da ekledik. Şimdi bu faaliyet alanlarımızla en iyiye talip olmayı sürdürüyoruz.”

Sektörün okulu olduk “Sektörümüzün okulu olduk, eğitimler verdik, mimarlar, mühendisler, teknik elemanlar yetiştirdik. Kendi alanımızla ilgili teknik detay kitapları hazırladık. Geliştirdiğimiz ürünler yüksek lisans ve doktora tezlerine konu oldu. Her zaman en basit afet barınağından en konforlu kalıcı yapılara kadar insan doğa-

Orhan Güner


Sektörel

sına uygun yapılar üretmeyi hedefledik. Bugün itibariyle dünyadaki her kıtada, her türlü iklim koşulunda başarıyla test ettiğimiz malzemeleri ve yapıları üretmiş durumdayız.” şeklinde konuştu ve 2020 yılında faaliyet gösterdikleri alanlarda en çok tercih edilen, en büyük ve lider oyuncu olmak istediklerini ifade ederek sözlerini tamamladı. Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı Turhan Koçyiğit ise sürdürülebilir bir büyüme ile Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasına adlarının yazdırdıklarını söyledi. İhracat yaptıkları ülke sayısını 81’e çıkardıklarını belirten Koçyiğit, “Sadece geçtiğimiz yıl içinde 34 farklı ülkeye ürünlerimizi göndererek o ülkelerde projeler gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.

Yapı Malzeme Mart 2016

143


Sektörel

Schréder Türkiye’de büyümeyle kararlı Dünya geneline yayılmış 46 şirketi bünyesinde barındıran, 100 yıllık geçmişe sahip Schréder’in Türkiye ofisi, Schréder Aydınlatma Ticaret A.Ş. olarak yoluna devam edecek. Türkiye’deki çalışmalarına ve operasyonuna hız veren Schréder, müşterilerine; aydınlatma, akıllı kontrol sistemleri, finansman, güvenlik ve daha pek çok alanda tasarımdan, satış sonrası hizmetlerine kadar eksiksiz çözümler sunuyor.

Schréder’de Bölgesel Yönetim Direktörü Didier Wellens

Dünya dış aydınlatma devi Schréder, Türkiye’de büyümeye Schréder Aydınlatma Ticaret A.Ş olarak devam edecek. Bununla birlikte Schréder’de Bölgesel Yönetim Direktörü olan Didier Wellens, 2016 Ocak itibariyle Schréder Global’in CEO görevine atandı.

144

Yapı Malzeme Mart 2016

“Türkiye’deki faaliyetlerimize hız veriyoruz” Türkiye yatırımlarına devam edeceklerini söyleyen Schréder Aydınlatma Genel Müdürü Zeynep Akkaya, “2016 yılına iki yeni gelişmeyle başladık. Hem Schréder Global’in CEO’su değişti hem de Türkiye’de yeni bir şirket kurduk. Türkiye’deki çalışmalarımıza hız veriyoruz, organizasyon yapımızı güçlendiriyoruz. Artık bir şube olarak değil şirket olarak devam ediyoruz. Şirketimizin, sektörümüzün ve Türkiye ekonomisinin gelişimine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.” dedi. Enerji verimliliği, tasarrufu ve aydınlatma teknolojileri bakımından hayatımıza önemli bir giriş yapan LED Aydınlatma sistemlerinin gün geçtikçe daha da öne çıktığını ifade eden Akkaya, “Türkiye’de 1993 yılından itibaren faaliyetlerine devam eden Schréder’in “Park ve Bahçeler”, “Yol”, “Tünel”, “Dekoratif Aydınlatma”,

Schréder Aydınlatma Genel Müdürü Zeynep Akkaya

“Spor”, “Ulaşım”, “Endüstri” ve “Kampüs” olmak üzere sekiz segmentteki güçlü varlığı, son kullanıcıların, yaşam kalitelerini sağlık ve güvenlik bakımından en sürdürülebilir biçimde artıran kapsamlı çözümler sunabilmesi anlamında katma değer yaratabilmesini sağlıyor” diye ekledi.

Schréder’in Türkiye’deki Çalışmaları Türkiye’de, aydınlatma tasarımı ve çözümleri alanında adını gerçekleştirdiği Karadeniz Sahilyolu Tünelleri, Arkun Tüneli, Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü otoyol aydınlatma çalışmaları ve muhtelif otoyolların aydınlatma tasarımı ve uygulamaları ve İstanbul İstinye Park Alışveriş Merkezi’nin tüm dış aydınlatması, Samsun Sheraton dış cephe aydınlatması, Karaköy Balıklıhan cephe aydınlatması, Adana Pozantı otoyolu aydınlatması projeleriyle duyuran Schréder, Belçika’da kurulduğu 1906 tarihinden itibaren dünyanın dört bir tarafında proje ve uygulama anlamında gerçekleştirdiği aydınlatma çözümleri ile tanınıyor. Güvenli, sürdürülebilir ve yönetilebilir aydınlatma tasarımı ve mühendisliği anlayışını tüm çalışmalarında temel dayanak noktası olarak belirleyen Schréder, dünyada yüzlerce kentin, otoyolun ve tünelin aydınlatmasını gerçekleştiren marka olarak biliniyor.



Assan Alüminyum, Turquality® ile dünya yıldızları arasında yerini güçlendiriyor Kibar Holding’in yassı alüminyum sektöründeki lider şirketi olan Assan Alüminyum, Turquality programına dahil olarak global arenada marka gücünü öne çıkarmayı hedefliyor.

Haluk Kayabaşı

Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından Assan Alüminyum, Turquality programına dahil olmaya hak kazandı. Kendi sektöründe yıllık 280 bin ton kurulu ka-

146

Yapı Malzeme Mart 2016

pasitesi ile Türkiye’nin açık ara lider kuruluşu olan Assan Alüminyum, Turquality başvuru ve denetim sürecini başarı ile tamamlayarak uluslararası arenada da glo-

bal marka gücünü arttırmayı hedefliyor. Marka bilinci oluşturmayı, şirketlerin marka gücünü ve kurumsal altyapısını güçlendirmeyi, Türk markaların global pazarda


Sektörel

güçlenmesi ve dünya markası haline gelmesini amaçlayan Turquality programı, T.C. Ekonomi Bakanlığı denetiminde yürütülüyor. Assan Alüminyum Genel Müdürü Haluk Kayabaşı, Kibar Holding çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Assan Alüminyum’un, Turquality süreçlerindeki başarısı ile de grubun lokomotifi olacağını ifade ederek, “Dünyanın dört bir yanına ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Turquality programına dahil olarak global arenada marka gücümüzü daha da öne çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Yassı alüminyum sektörünün lider üreticisi Assan Alüminyum, kurulduğu 1988 yılından bu yana yassı haddelenmiş alüminyum (rulo, levha ve folyo) üretimi üzerine faaliyet gösteriyor. Kibar Holding çatısı altında İstanbul-Tuzla ve Kocaeli-Dilovası Tesisleri’nde üretim yapan Assan Alüminyum’un, Dilovası Boyalı tesislerinde yıllık 60 bin ton alüminyum rulo boyama kapasitesi 2013 yılında hizmete girmişti.

Karasu’da toplam 800 milyon dolarlık yatırımla yüksek teknolojili sıcak hadde tesisi kuracak 2014 yılında ISO 500 sıralamasında Türkiye’nin 55. En Büyük Sanayi Kuruluşu seçilen Assan Alüminyum, Türkiye’de toplam üretimin yarısından fazlasını gerçekleştiriyor. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere 70’den fazla ülkeye ihracat ediyor ve çeşitli ülkelerdeki depoları ile müşterilerine özel tedarik zinciri çözümleri sunuyor. Assan Alüminyum ürettiği ürünlerle distribütör, inşaat, ulaştırma, dayanıklı tüketim ve ambalaj gibi çok çeşitli sektörlere hizmet veriyor. Avrupa’da alanında en büyük firmalarından biri olarak, esnek üretim anlayışıyla her yıl bir çok müşterisi tarafından yılın tedarikçisi ünvanına layık görülen Kibar Holding, Sakarya’nın Karasu ilçesinde toplam 800 milyon dolarlık yüksek teknolojili sıcak hadde tesisi yatırımına hazırlanıyor. Kibar Holding, bu yatırımla havacılık, savunma, gemi inşaatı gibi stratejik sektörlerde yüksek katma değerli ürünler üretilmesini ve yurtdışına olan bağımlılığı azaltmayı hedefliyor. Yapı Malzeme Mart 2016

147


Sektörel murlu, güneşli her türlü hava koşulunda kullanılabiliyor. Yıllık rutin bakım ihtiyacı olmayan sistemde, düzenli kontroller ve baca temizliği gibi işlemlere de ihtiyaç duyulmuyor. Isı pompalarında potansiyel elektrik çarpması, yakıt kaçağı problemi veya patlama tehlikesi de bulunmuyor. Herhangi bir yakıt ile çalışmadığından yakıt tankı veya gaz bağlantısına ve atık gazı olmadığından baca yapılmasına da ihtiyaç duyulmuyor. Zehirlenme, koku ve kirlilik gibi problemleri de yok.

Faturalarınızdan Ayda Yaklaşık %20 Tasarruf Ediyorsunuz

Emre AKSOY

AKS Grup, yatırımlarına İstanbul’da devam ediyor Türkiye’de Bir İLK: FAN COIL

8 yılda toplam 19 önemli inşaat projesine imza atan AKS, İstanbul Beylikdüzü’nde temellerini attığı AKS FOCUS ile Türkiye’de bir ilke imza atıyor. AKS FOCUS, Türkiye’nin ilk hava ile ısıtma ve soğutma sağlayan konut projesi olacak.

Trabzonlu iş adamı, TSGİAD (Trabzon Sanayici ve Girişimci İş Adamları Derneği) Kurucu Başkanı ve Trabzonspor Yönetim Kurulu Üyesi Emre AKSOY tarafından kurulan AKS Grup’un iştirakleri arasında inşaatın yanı sıra lojistik, gıda ve turizm de bulunuyor. Kısa bir süre içinde Bodrum, Trabzon ve İstanbul’da 19 önemli projeye imza atan AKS Grup, en büyük ve en önemli projesini İstanbul Beylikdüzü’nde hayata geçiriyor.

148

Yapı Malzeme Mart 2016

Türkiye’de ilk kez doğalgaz ya da benzeri bir enerji kullanılmadan sadece hava ile ısıtma ve soğutma imkanı sağlayan AKS FOCUS, FAN COIL sistemine sahip. Bu sayede ısınma için kullanılan doğal gaz ve soğumada kullanılan elektrik masraflarını sıfırlanarak, tasarruf ediliyor. Doğa dostu FAN COIL sistemi, çevreye herhangi bir zehirli gaz ya da atık gaz salınımı vermiyor. Isı pompaları hava koşullarından etkilenmiyor; karlı, yağ-

Hava kaynaklı ısı pompalama sistemi FAN COIL, havadaki doğal enerjiyi çekerek mekana aktarıyor. Yerden ısıtma ile ısıtma, radyatör ile ısıtma, FAN COIL cihazları ile ısıtmanın yanı sıra klima gibi soğutma işlevi de yapan sistem, kullanım suyu ısıtması ve havuz suyu ısıtmalarında da kullanılıyor. DC Inverter teknolojisi sayesinde hem daha sessiz, hem daha ekonomik enerji tüketimine sahip olan sistem, % 67-75 arasında “bedava ısınma” ile bir ısı pompası, fosil yakıtları ile çalışan klasik bir ısıtma sistemine göre daha verimli çalışıyor ve daha fazla enerji tasarrufu sağlıyor.

Projeye Yaklaşık 130 Milyon TL Yatırım Yapıldı AKS FOCUS projesi için yaklaşık 130 milyon TL yatırım yaptıklarını belirten Emra AKSOY, “Bir sonraki projemiz yine İstanbul’da hayat bulacak. Bu sefer İstanbul’un en hareketli bölgelerinde inşaat yapmayı düşünüyoruz. 5 yıl içerisinde de bütün İstanbul’a hakim olmayı planlıyoruz” dedi.

%25 Prim Garantisi Her yeni proje ile gün geçtikçe değeri artan Beylikdüzü’nde 14.500 m2 alan üzerinde kurulu AKS FOCUS, eşsiz tasarlanan peyzaj alanları ve % 25 prim garantisi ile yepyeni bir yaşam ve yatırım alanı sunuyor. Projede fiyatlar ise 250 bin TL’den başlıyor 825 bin TL’ye kadar m2, cephe ve kata göre değişiyor.



Sektörel

Erden Timur

Avrupanın ödül avcısı: Nef Geçtiğimiz yıl European Business Awards’da En İyi Büyüme Stratejisi Kategorisi’nde Ulusal Şampiyon olan Nef, bu yıl aynı kategoride jüri özel ödülüne de layık görüldü. Nef, bu kategoride jüri özel ödülü alan dünyadaki tek gayrimenkul firması oldu.

Dünyanın ilk uluslararası gayrimenkul markası olma hedefine doğru hızla ilerleyen Nef, başarısını ulusal ve uluslararası ödüllerle taçlandırmaya devam ediyor. Sadece geçtiğimiz yıl birbirinden prestijli 19 ödül alan Nef, 2016 yılına da ödüllerle başladı. 2015 yılında European Business Awards’da En İyi Büyüme Stratejisi Kategorisi’nde Ulusal Şampiyon seçildi. 2016 yılında da diğer ulusal şampiyonlar arasından seçilerek Jüri Özel Ödül Ödülü’ne layık görüldü. Nef bu kategoride jüri özel ödülü alan

150

Yapı Malzeme Mart 2016

dünyadaki tek gayrimenkul firması olma özelliği taşıyor. 2015 yılında 1.2 milyar liranın üzerinde ciro gerçekleştirmiş olmasının etkisini gören Nef, 2010 yılından bu yana her yıl ortalama yüzde 75’lik bir büyüme gösteriyor ve satılan ünite adetlerinde de yıllık ortalama yüzde 57’lik bir büyüme gerçekleşiyor. 2015’in ulusal şampiyonu olan Nef, 2014 yılında Inovasyon kategorisinde ulusal şampiyon, 2013 yılında ise Müşteri Memnuniyeti kategorisinde ulusal şampiyon olmuştu. Nef’in en başından beri stratejisini farklılaşma üzerine kurduğunu anlatan Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, “İlk günden bu yana kendimize ‘Neden daha iyi olmasın?’ sorusunu soruyoruz. Bu da markamızın başarı çıtasının her gün daha yukarı taşımamızı sağlıyor” diyor. Timur, aldıkları ödüllerle Türkiye’yi ve Nef’i prestijli arenalarda temsil etmekten onur duyduklarını sözlerine ekliyor.

25 binin üstünde başvuru 2007 yılından bu yana düzenlenen European Business Awards’a her yıl 33 farklı ülkeden 25 binin üzerinde başvuru yapılıyor. Yarışmaya katılım gösteren şirketlerin toplam iş hacmi 1 trilyon Euro’yu bulurken, yarışmaya başvuran şirketler

Avrupa’da toplamda 2.7 milyon kişiyi istihdam ediyor. Nef, European Business En İyi Büyüme Stratejisi Jüri Özel Ödülü’nü, önümüzdeki haziran ayında Milano’da gerçekleşecek ödül töreninde teslim alacak.

En hızlı ve çok satış yapan gayrimenkul şirketi 2014 yılında liderliğe oturan, 2015 yılında da 2 bin 600 adetin üzerinde konut satışıyla Türkiye’nin en hızlı büyüyen ve en çok satış yapan konut geliştiricisi olan Nef, iç pazarda sektöre getirdiği farklı konseptleriyle sürdürülebilir bir büyüme yakaladı.

Geniş kitlelerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler Kuruluş aşamasında, sektörel ihtiyaçları analiz etmek için Türkiye’de ve 6 büyük metropolde araştırmalar düzenleyen Nef, geniş kitlelerin ihtiyaçlarını karşılamak için apartments, flats, houses, residences, dorms, suites ve offices olmak üzere 7 farklı seri altında üretim gerçekleştiriyor. Ayrıca patentli konseptleri olan Foldhome ve Foldoffice sayesinde sektördeki diğer oyunculardan ayrılıyor.














Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.