2015 Ocak - Şubat Kültür ve Sanat Bülteni

Page 1

OCAK - ŞUBAT 2015

Türkiye Yazarlar Birliği

TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ KAMU YARARINA ÇALIŞAN BİR KURULUŞTUR. (RESMİ GAZETE: 22.09.1991)

Yıl sonunda iki büyük bilgi şöleni: Mehmed Âkif 100 Yıl Sonra Berlin’de ve Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik

TYB Heyeti Hilâl Kampında

Türkiye Yazarlar Birliği, İstiklâl Marşı’mızın büyük şairi Mehmed Âkif’in hatırasını yaşatmak için sürekli faaliyetler düzenliyor. 2014’ün sonunda iki büyük faaliyet peşpeşe icra edildi. Birincisi, Mehmed Âkif’in Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşen müslüman askerlere hitab etmek için

Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik Bilgi Şöleni’nde salondan bir görünüş

gittiği Berlin’de yapıldı. İkincisi ise büyük şairimizin Âsım isimli şiir kitabının yayınlanışının 90. Yılı dolayısıyla İstanbul’da, Âkif’in yüksek tahsilini yaptığı Halkalı Ziraat Mektebi’nde gerçekleştirildi. Her iki toplantıda da Mehmed Âkif araştırmalarını zenginleştiren bildiriler sunuldu. Bütün

bu faaliyetler yürütülerken 27 Aralık’ta Taceddin Dergâhı’nda 36 yıldır sürdürülen anma faaliyeti de aksatılmadı. Ankara’daki faaliyeti TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç üstlenirken, Âsım Bilgi Şöleni dolayısıyla İstanbul’da bulunan TYB heyeti ve konuşmacılar 27 Aralık sabahı aziz şairimizin kabrini ziyaret ederek fatiha okudular.

Mehmed Âkif 100 Yıl Sonra Berlin’de

Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik Bilgi Şöleni

Berlin Türk Evi’nde 19-20 Aralık günlerinde yapılan sempozyum Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın desteği ile gerçekleştirildi. Sayfa 2’ de

Türkiye Yazarlar Birliği’nin İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin desteği ile düzenlediği Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik Bilgi Şöleni İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde yapıldı. Sayfa 3’ te

2014 Yılı “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları” açıklandı Genel Başkan Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç ödülleri açıklamadan önce kısa bir konuşma yaptı: “Türkiye Yazarlar Birliği, 37 yıldır, ülkenin imarına çalıştı mütevazıca ve gücü yettiğince. Türkiye Yazarlar Birliği’nin imar çalışması iç dünyada, zihinlerde, idrakte, insan seviyesini yükseltmede ve bilgide gerçekleşen imardır.” dedi. Sayfa 3’ te

ıl

Y 37.


Mehmed Âkif 100 Yıl Sonra Berlin’de

sempozyumunun ilk gününde iki oturum yapıldı. Birinci oturumda Oturum başkanı Prof. Dr. Mustafa Gencer idi. Doç. Dr. Nazım Elmas, Kadir Kon, Dr. Mark Feuerle, Dr. Alexander Will konuştular. İkinci oturumun oturum başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç idi. Hüseyin Taş, Prof. Dr. Mustafa Gencer, Prof. Dr. Turan Koç konuştular.

Âkif’in Berlin günlerini hatırlamamız sebepsiz değildir.” Berlin Türk Evi’nde 19-20 Aralık günlerinde yapılan sempozyum Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının desteği ile gerçekleştirildi. Sempozyum kapsamında Mehmet Âkif resimleri ve kitapları sergisi açıldı ve Berlin Hatıraları Almancaya çevrildi. 1914 Osmanlı Devleti ile Almanya ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya arasındaki tarihî münasebetlerin Çanakkale ve Birinci Dünya Savaş yıllarını kapsayan en yoğun kısmının başladığı zamanlardır. Osmanlı Devleti Almanya’nın müttefiki olarak birinci dünya savaşında Rusya, Fransa ve İngiltere’ye karşı savaşmıştır. Bu savaşta İngiltere ve Fransa sömürgelerindeki gençleri orduya almış, Müslüman olanları Almanlara karşı, Müslüman olmayanları da Osmanlı Devletine karşı cepheye sürmüştür. Savaş esnasında Almanların aldığı Müslüman esirler Berlin yakınlarındaki Halbmondlager (Hilâl) adlı kampta toplanmış onlara yapılan muameleyi yerinde görmek, onları bilgilendirmek için Osmanlıdan heyetler istenmiştir. Osmanlı devleti adına Berlin’e giden heyetlerin birinde Mehmet Âkif Ersoy da vardır. Milli şairimiz Mehmet Âkif 1914 yılı Kasım ayı sonlarında Osmanlı Devleti adına Şeyh Salih Et-Tunusî ile Berlin’e gitmiş ve 1915 yılı Mart ayında İstanbul’a dönmüştür. Bu sebeple 2014 yılı Milli şairimiz Mehmet Âkif’in Berlin’e gidişinin 100. yılıdır. Safahat’ın beşinci bölümü olan Hatıralar’ da yer alan Berlin Hatıraları şiiri buradaki gözlemler sonucu yazılmıştır. Mehmet Âkif Berlin’de Alman İmparatoru II. Wilhelm’in davetlisi olarak misafir edilmiş ve Berlin yakınlarındaki kampta tutulan esirlerin durumlarını incelemiş, oradaki Müslümanlara savaşın gerçek mahiyetini anlatmıştır. Mehmet Âkif 100 yıl sonra Berlin’de Sempozyumu TYB Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç’ın açış konuşmasıyla başladı. Kırlangıç; Mehmet Âkif’in, Toplum için aldığı görevler, örnek bir şahsiyet olması, Berlin’de bulunduğu döneme ait hatıraları için kısa ve veciz bir konuşma yaptıktan sonra toplantının yapılmasında katkılarını

2

Ocak - Şubat 2015

Berlin Türk Evi salonundaki sempozyumdan

esirgemeyen Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığına, Yunus Emre Enstitüsü’nün Berlin Türk Kültür merkezi müdürü Prof Dr. Faruk Akyol’a Türkiye’nin Berlin Başkonsolosu Ahmet Başar Şen’e ve Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’na teşekkür etti. TYB Vakfı Mehmet Âkif Araştırmaları Merkezi Başkanı D. Mehmet Doğan konuşmasında: Mehmet Âkif’i sürekli yâd etmemiz sebepsiz değil, Berlin günlerini hatırlamamız da sebepsiz değil. Bu büyük şair bizim için şair olmaktan öte bir değer taşıyor. Hayatın içinden bir adam, hayatını Hakk’a ve halka adamış bir büyük ruh. Bütün varını dini, milleti ve devleti için harcadı. Hem büyük şair, hem büyük insan. Örnek bir şahsiyet. Kutup yıldızı gibi Âkif’e bakarak yönümüzü tayin edebiliriz. Hayatın içinden bir adam olan Âkif, tarihimizin bir parçası. Balkan savaşı bize onu hatırlatıyor. Birinci Dünya savaşını o yorumladı ve yazdı. İşte büyük savaş devam ederken 100 yıl önce tam da bu günlerde O Berlin’de idi. Almanlara esir düşen Müslüman askerleri aydınlatmak için. Âkif burada da vazifesini hakkıyla yaptı. Üstüne üstlük bizim için büyük değerler taşıyan bazı şiirlerini burada yazdı. Bunların başında ‘’Berlin Hatıraları’’ gelir” dedi. Prof. Dr. Faruk Akyol (Berlin Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü) da hayattan, edebden nasibi olmayanların Mehmet Âkif’i anlamakta zorlanacaklarını ifade ederek Mehmet Âkif sebatın azmin, dinin bir medeniyet cevabı olduğunu vurguladı. Berlin büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu da konuşmasında Mehmet Âkif’in tek bir boyut ile tanınmasının mümkün olmadığına işaret ederek Âkif’in zaman ve kişilik boyutu ile tanınmadan gerçek anlamda tanınamayacağını belitti. Mehmet Âkif 100. Yıl Sonra Berlin’de

Sempozyumda 20 Aralık cuma günü devam eden oturumlarda Mehmet Doğan, Mustafa Özçelik, Prof. Dr. Alaaddin Karaca, Prof. Dr. İsmail Çetişli, Prof. Dr. Fazıl Gökçek, Kadri Akkaya, Prof. Dr. Kazım Ürün, Prof. Dr. Mehmet Törenek, Doç. Dr. Caner Arabacı, Doç. Dr. Mustafa Orçan, Doç. Dr. Levent Bayraktar, Yrd. Doç. Dr. Cengiz Karataş üç farklı oturumda konuşmalarını gerçekleştirdiler. Berlin Büyükelçiliği Uzmanı Kemal Özden de “Birinci Dünya Savaşı sırasında Wünsdorf ve Zossen’deki Müslüman Esir Kampları” başlıklı bildirisini sundu. Sempozyum sonunda katılımcılara katılım beratları takdim edildi. “Hilâl kampı”nı ziyaret… 1.Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşen Müslüman askerler Berlin’e 40 kilometre mesafede ormanlık bir arazide “Hilâl kampı”denilen bir yerde tutulmuşlar. Bunların önemli bir kısmı İngiliz ve Fransız sömürgelerinden getirilip cepheye sürülmüş Müslümanlar. Bir kısmı da Rus ordusunda önü sürülen Tatar, Başkırt ve Türkmen askerler. Mehmet Âkif bu kampa trenle gelip gidermiş. Kampa ahşap bir cami yapılmış, askerlerin ibadetlerini yerine getirmeleri için. TYB Heyeti toplantı öncesi, 19 Aralık Cuma sabahı kampın bulunduğu WünsdorfZossen denilen askeri bölgeye bir ziyarette bulundu. Bölge adeta terk edilmiş gibi. Kamp yerinde orada vefat edenlerin defnedildiği mezarlık ayakta. Fakat camii artık yok. Rivayete göre 1930’da Almanlar Türk elçiliğine camiin yıkılmak üzere olduğunu, isterlerse onarabileceklerini haber vermişler. Türkiye’nin o sıralar bu işle uğraşacak hali olmadığından cami yıkılmış. Şimdi yerinde bir plaket var. Heyetimiz gezi sırasında orada, resim çektirdi. Eğer cami ayakta olsa idi, cemaati teşkil edecektik anlamında. Camiye giden sokağın adı da “Cami sokağı” olarak adlandırılıyor. Ayrıca bu bölgede 1. Dünya Savaşı’nın hatıralarının toplandığı küçük bir askeri müze var. Müzede


Müslüman esirlerle ilgili malzemeye de yer verilmiş. Son yıllarda camiin maketi 2 sene Almanya’da görev yapan Doç. Dr. Nazım Elmas’ın teklifi üzerine yapılmış ve müzedeki yerini almış. Nazım hoca, bölgedeki Müslümanların teşkilatlanarak camii ihya için harekete geçebileceği düşüncesinde. Eğer böyle bir başlangıç yapılırsa, bir ramazan akşamı Berlin’den buraya gelip topluca iftar etmek, geceyi çadırda geçirip sahura kalkmak gibi tasavvurları da bizi cezp etti. Cuma sabahı bu ziyaretten sonra yeniden yapılmış olan Berlin’deki şehidlik camiine uğrak verildi, sonra da Mevlana camiinde Cuma namazı eda edildi.

Âsım’ın yayınlanışının 90. yılında

Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik Bilgi Şöleni Türkiye Yazarlar Birliği’nin İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin desteği ile düzenlediği Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik Bilgi Şöleni İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde yapıldı. Şölen, Mehmet Âkif Ersoy Araştırmaları Merkezi Başkanı Mehmet Doğan’ın açış konuşmasıyla başladı. Doğan, Âsım kitabında ülkeyi kurtaracak, ileriye götürecek gençlik timsali olarak, bilgili, ahlâklı ve erdemli bir genç olan Âsım ve neslinin konu edildiğine işaret ederek, Âsım’ın bazı bölümlerinin Mehmed Âkif’in en çok okunan, ezberlenen şiir parçaları olduğunu, bunlardan “Çanakkale Şehidlerine” diye bilinen bölüm ile “zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem” veya “ irticanın şu sizin lehçede manası bu mu?” parçasının çok yaygın olduğunu belirtti. Mehmet Doğan’dan sonra söz alan Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı konuşmasında Mehmed Âkif’in gençliğe verdiği öneme değinerek “Âkif Çanakkale şiirinde Çanakkale’de düşmana geçit vermeyen gençleri kutsamıştır. Sadece garbın ilmine

2014 Yılı “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları” açıklandı Hikâye dalında, Mustafa Çiftçi Bozkırda Altmışaltı kitabıyla, Şiirde, Ahmet Murat Kalbin Kararı kitabıyla, Romanda, Tayfun Pirselimoğlu Kerr romanıyla, Denemede, Hüseyin Akın Hu Dönüşü kitabıyla, Fikirde, Necmettin Tozlu Eğitimden Felsefeye adlı 3 ciltlik eseriyle, Araştırmada, Mustafa Çevik Mevlana’da Aşk ve Varoluş adlı kitabıyla, İncelemede, İbrahim Tüzer Ahmet Mithat Anlatılarında Kimlik İnşası ve Modernizm adlı kitabıyla, Edebi Tenkitte, Alphan Akgül Anlamın Sesi: Yahya Kemal Beyatlı’nın Şiir Estetiği adlı kitabıyla, Dilde, Nurettin Albayrak Gönül Çalab’ın Tahtı-Açıklamalı Yunus Emre Sözlüğü adlı eseriyle, Gezide, Mehmet Kurtoğlu Eski Dünyaya Seyahat adlı kitabıyla, Tercümede, İbrahim Demirci Kudüs Konçertosu ile, Biyografide, Abdulhamit Kırmızı Avlonyalı Ferit Paşa- Bir Ömür Devlet kitabıyla, Çocuk Edebiyatında, Türk Dili “Çocuk ve İlk Gençlik Edebiyatı Özel Sayısı” (Aralık 2014), Şehir Kitaplarında, Halil İbrahim Özdemir Sözlü ve Sosyal Tarihi ile Üzümlü (Cimin) adlı eseri ile, Basın Fikirde, Akif Emre(Yeni Şafak),

Genel Başkan Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç ödülleri açıklarken

Basın Kültür-Sanat dalında Ayşe Olgun (Yeni Şafak), Dergi yayıncılığında, Felsefe Dünyası, Dergi Özel Ödülünde Filiz Dergi- Bulgaristan’da Türkçe Bir Dergi, Elektronik Yayıncılıkta, Kültür Gündemi, TV Belgeselde Ahmet Yeşiltepe, Zaman Yolcusu ile, Radyo programında Serpil Özcan, Edebi Hafızamız ile (Akra FM), Sinema dalında, Burak Arlıel, Kırımlı adlı filmi ile, Kamu yayıncılığında Zeytinburnu Belediyesi, Özel yayıncılıkta Konya Çizgi Kitabevi ödüle layık görüldü. Ayrıca kültür, ilim ve sanat hayatımıza uzun süreli katkılarından ötürü Ata Terzibaşı (Kerkük), Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ve Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay’a Üstün Hizmet Ödülü verilmesi kararlaştırılmıştır.

dönün yüzünüzü dememiş, akılla azimle çalışınız, başarılı olunuz” dedi. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut konuşmasında Mehmet Doğan’ın Mehmed Âkif konusundaki çalışmalarını yakından takip ettiğini belirterek “Bu anma toplantılarının mimarı Mehmet Doğan ve ekibidir” dedi. Mehmet Âkif’in yıllarca gereği gibi anıldığı okulların imam hatip liseleri olduğunu belirten Bulut, Âkif’in Âsım şiirinde ifade ettiği “hem garbın ilmine ve hem geleneğine bağlı insanların yetiştirildiği günlerin özlemi ile çok çalışılması gerektiğini” ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Abdurrahman Şen Mehmet Âkif’i hatırlama ve anma konusunda geçmiş yıllara göre hızla artan bir şekilde toplantıların yapıldığına dikkatleri çekerek “gerçek Âsım ruhu

Değerlendirme oturumundan bir görünüm

yakalandığında sorunlarımızın azalacağına inanıyorum” dedi. Birinci oturumun başkanı olan Prof. Dr. Kadir Canatan yaptığı kısa konuşmada Âkif’te iman ve amelin birbirinden ayrılmadığına işaret etti. Doç. Dr. Yasemin Mumcu’ tebliğinde iki mütefekkir Şair Mehmet Âkif Ersoy ve Muhammed İkbal’in Gözünden İslam âleminin o günkü durumunun bir değerlendirmesini yaptı.

Ocak - Şubat 2015

3


Akif Tesirleri, Melih Erzen (Yrd. Doç. Dr.) Safahat’ta Aydın Eleştirisi başlıklarını sundular.

Yrd. Doç. Dr. Sabahattin Çağın tebliğinde Ferid Vecdi’nin ‘’İnsan’’ makalesi ve Mehmed Âkif’in “İnsan” şiirinin bir karşılaştırmasını yaparak insana bakışları üzerinde durdu.

İkinci günün akşamı Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Mûsikisi Topluluğu solisti Münib Utandı’nın Mehmed Âkif’in bestelenmiş şiirlerinin de seslendirildiği konser ile son buldu.

Yrd. Doç. Dr. Harika Durgun tebliğinde Mehmed Âkif ile Süleyman Nazif’in umudu / umutsuzluğu üzerinde düşüncelerini ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Durgun Şahin de Tebliğinde Âsım’a vücut veren mütefekkir Nurettin Topçu’nun Âkif hakkındaki düşüncelerini değerlendirdi. Sempozyumun ikinci oturumunda başkan Prof. Dr. Fazıl Gökçek idi. Prof. Dr. Nesrin Karaca “Âsım” ya da Mehmet Âkif Ersoy’un manzum kurgusunda gençlik ve gelecek tasarımı konusunu tebliğinde işledi. D. Mehmet Doğan “90 yaşındaki delikanlı Âsım” tebliğinde yayınlanışından bugüne geçen 90 yıl boyunca Âsım’a ilginin sürekli arttığını belirtereki “Âsım’ın nesli eskimeyen bir kavram” dedi.

Klasik Türk Mûsikisi Topluluğu solisti Münib Utandı’nın konserinden

Öğleden sonra Prof. Dr. Nesrin Karaca’nın oturum başkanlığı yaptığı oturumda, Fazıl Gökçek (Prof. Dr.) Âsım’ı Etkili Kılan EdebîEstetik Unsurlar, Fatih Özkafa (Doç. Dr.) Hat Sanatında Mehmed Âkif Ersoy ve Şiirleri, Özlem Nemutlu (Yrd. Doç. Dr.) Mehmet Âkif Ersoy’un Atıfları, Semiha Özelyaman (Dr.) Hikâyeci Yönüyle Mehmed Âkif ve Âsım üzerine görüş ve düşüncelerini anlattılar.

Prof. Dr. Turan Koç’un oturum başkanlığında, Abide Doğan (Prof. Dr.) Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Çocuk, Prof. Dr. Yakup Çelik tebliğinde memleketin Yakup Çelik (Prof. Dr.) Âkif’te Özlenen o günkü siyasal ve sosyal durumu üzerine Nesil, Şerife Çağın (Doç. Dr.) Şair Eşref’ten düşünce ve görüşlerini ifade etti. Mehmet Akif’e, Selim Somuncu (Yrd. Doç. Prof. Dr. Mehmet Azimli tebliğinde Âsım Dr.) Safahat’ın Âsım bölümünde Tahkiye şiirinde bahse konu olan Bosnalı Ali Şevki ve Unsurları konuları üzerinde tebliğlerini Hoca ya da namı diğer Köse İmam hakkındaki sundular. düşüncelerini dile getirdi. Prof. Dr. Abide Doğan’ın oturum İkinci günün sabahı Merhum Mehmed Âkif’in vefatının 78.yılı olması nedeniyle toplantı öncesinde Edirnekapı Şehitliği’nde bulunan kabri ziyaret edildi.

bakanlığında ise; Mehmet Azimli (Prof. Dr.) Bosnalı Ali Şevki Hoca ya da Namı diğer Köse İmam, Necmettin Türinay (Yrd. Doç. Dr.) Necip Fazıl üzerinde Mehmet

Üçüncü gün: Yrd. Doç. Dr. Cengiz Karataş’ın başkan olduğu oturumda; Nimetullah Hafız(Kosova) (Prof. Dr.) Mehmet Âkif’e Dair Balkanlar’da Çıkan Özgün Bir Mecmua Hakkında Değerlendirmeler, İbrahim Tüzer (Doç. Dr.) Hocazade’nin Bilinciyle Aydınlanan Nesil: ‘Âsım’ın Nesli ve “Yeniden Doğuş” İmkânı olarak Varoluş Alanı, Kadir Can Dilber (Yrd. Doç. Dr.) Mitsel Bir Figür Olarak Âsım Prototipi üzerine tebliğlerini sundular. Şölenin değerlendirme ve kapanış oturumuna Mehmed Âkif Ersoy Araştırmaları Merkezi Başkanı Mehmet Doğan başkanlık yaptı. Bu oturumda Prof. Dr. Abide Doğan, Prof. Dr. Nesrin Karaca, Prof. Dr. Fazıl Gökçek, Prof. Dr. Turan Koç ve Prof. Dr. Nimetullah Hafız 3 gün süren bilgi şöleninin genel bir değerlendirmesini yaptılar. Bilgi Şöleni kapsamında Mehmed Âkif kitapları ve resimleri sergisi yanında Âsım’ın tıpkıbasımıyla birlikte Latin harfli metni açıklamalı olarak tek kitap halinde katılımcılara hediye edildi.

“Yaklaşık 35 yıldır onu burada yâd ediyoruz.” Türkiye Yazarlar Birliği 1978 yılından bu yana 27 Aralık’ta Mehmet Âkif’in vefat yıl dönümünde onu hatırlatmaya devam ediyor. Bu yıl da vefatının 78. yıl dönümünde Taceddin Dergâhı’nda sivil toplum kuruluşları ile beraber Mehmet Âkif Ersoy’u andı. Anma programı Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç’ın konuşması kısaca şöyleydi: “Değerli Âkif dostları sizleri saygı ile selamlıyorum. Her sene olduğu gibi yine biz bizeyiz. Yaklaşık 35 yıldır onu burada yâd ediyoruz. Mehmet Âkif milletimizin birleştirici unsurlarından biriydi. Milletlerin tarihinde sembol isimler vardır. Mevlana

4

Ocak - Şubat 2015

gibi, Mehmet Âkif gibi. Bu isimler İslam Milletini birleştiren sembol isimlerdi. Mehmet Âkif birlikte yaşama azmini gösteren bir şahsiyetti. Onun samimiyeti belki şiirinin bile önüne geçebilecek bir şeydi. Ankara’ya davet edildiğinde hiç tereddüt etmeden gelmiş, yokluk ve yoksulluk içinde İslam mücadelesini verdi, milleti uyandırmaya, meskeneti atmasına yardım etmeye çalıştı. O sadece bugünkü Türkiye’nin değil tüm İslam âleminin sembol ismiydi. Mehmet Âkif’i dar alanlarda anlayıp, öyle anlatmaya çalışanlar, onu sadece İstiklal Marşı Şairi olarak görmek isteyenler olabilir. Ama onun aksiyonerliğini öne çıkarıp sanatını reddeden ya da sanatını öne çıkarıp, vaizliğini, tefsirciliğini görmezden gelenlere karşı onu, tüm yönleri ile anlamaya

ve anlatmaya çalışıyoruz. Son olarak Mehmet Âkif’e buradan şöyle seslenmek istiyorum ki; o hayal ettiğin ülküsünü kurduğun nesil yetişiyor, o Türkiye kuruluyor, inşallah daha güçlü bir İslam coğrafyasına da tanık olacağız. Önümüzdeki günler İslam coğrafyasının ayağa kalktığı günler olacak.” Ardından Çağrı Okulları öğrencileri İstiklal Marşı’nı okudular ve program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile son buldu.


Eğitim ve Ahlâk Şûrası “Öğretim sistemi öğretme yanında etkili bir terbiye aracı olmalıdır.” bilim insanları üç gün boyunca birikimlerini ve tecrübelerini bize aktaracaklar. Ahlâkî yozlaşmanın önüne geçilmesi ve iyilik hareketlerinin ivme kazanması hedefiyle, mevcuda dair tespitlerini ve çözüme yönelik tekliflerini sunacaklar. Dünyada ve Türkiye’de toplumsal düzeyde ahlâkî yozlaşma riskinin arttığı bir süreçte, eğitimahlâk ilişkisini merkeze alan 3. Ahlâk Şurası’nın, erdemli, ahlâklı, iyi insan ve ahlâklı toplum arayışlarına önemli katkı yapacağına inanıyorum” dedi. Ahlâk Şûrası açılışından bir görünüş

Türkiye Yazarlar Birliği ve Eğitim-BirSen’in; eğitimci, yazar ve şair Mehmet Akif İnan anısına birlikte düzenledikleri Eğitim ve Ahlâk Şûrası 21-22-23 Kasım 2014 tarihlerinde gerçekleşti. Ankara Bera Otel’de yapılan şûra, açılış konuşmalarıyla başladı. 34 ilim ve fikir adamının yanı sıra siyaset ve yönetimden de isimlerin katıldığı şûrada akademisyen, gazeteci, yazar ve yöneticiler eğitimin ahlâkiliği ve ahlâk eğitimi hususunda görüşlerini paylaştılar. Şuranın açılışında konuşan AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, üç gün sürecek şuranın başarılı geçmesini, yararlı olmasını diledi. Tanrıverdi, “İtiraf etmeliyim ki son 12 yıl içerisinde siyasi restorasyonda yarı yolu geçtik ama özellikle sosyal restorasyon alanında önemli sorunlarla karşı karşıyayız” dedi. Şûrada konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, entelektüel düşünce düzeyinin, bilimin problem çözüm teknikleri ve yüksek ahlâk seviyesinin birleşmesiyle ortaya çıkacak hayat tarzının insanlığın bütün dertlerine deva olacağını belirtti. Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, şûrayı, “Büyük şair ve eğitimci Mehmet Âkif İnan Ağabeyimizin aziz hatırasına ithafen ve kurucusu olduğu Eğitim-Bir-Sen’in himaye ve ev sahipliğinde “Eğitim ve Ahlâk” başlığıyla

gerçekleştirdiklerini dile getirerek, şöyle konuştu: “Bu vesileyle Âkif İnan üstadımızı rahmet ve özlemle yad ediyorum. Rabbim, yaptığı güzel hizmetlerin mükâfatını kat kat versin ve aziz ruhuna rahmetiyle muamele buyursun. Onun izinden giden eğitim neferlerini de tevfikiyle desteklesin. Bu vesileyle, bu şûranın gerçekleşmesi için elini elimizle birleştiren, bizi cesaretlendiren, bu çalışmanın gerçekleşmesi için gereken bütün maddi ve manevi kaynaklarını seferber eden Memur-Sen Konfederasyonu’nun ve Eğitim-BirSen’in çok kıymetli başkanı Sayın Ahmet Gündoğdu Beyefendiye Türkiye Yazarlar Birliği adına şükranlarımı sunuyorum. Katkı ve himayeleri olmasaydı böyle görkemli bir şûra toplanmayacaktı.” TYB Başkanı konuşmasının sonunda rahatsızlığı nedeni ile toplantıya katılamayan Ahlâk Şûralarının tasarlayıcısı D. Mehmet Doğan’ın metnini okudu. Şûra hakkında kısa bir bilgilendirme yaparak konuşmasına başlayan MemurSen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Ahlâkı, medeniyeti ve insaniliği merkeze alan, fikir, söylem ve eylemleriyle materyalizme ve materyalizmi küreselleştiren Batı uygarlığına karşı tavır ve duruş sergileyen kurucu genel başkanımız Mehmet Âkif İnan hatırasına atfettiğimiz Şurada, her biri çok değerli

Şuranın açılışında; YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz da birer konuşma yaptılar. Şûra, açılış oturumuyla başladı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Arif Ersoy’un yaptığı açılış oturumunda Prof. Dr. Yüksel Özden “21. Yüzyılda Eğitimin İnşası”, Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı “İslâm ve Batı Dünyasında Eğitim ve Ahlak Görünümü” başlıklı birer konuşma yaptılar. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Emrullah İşler’in yaptığı “Eğitim ve Ahlâk” başlıklı birinci oturumda Prof. Dr. Celal Türer “Ahlâktan Eğitime’ konulu bir konuşma yaparken, müzakereci olarak Prof. Dr. Hasan Ünder konuya ilişkin görüş ve önerilerini sundu. “Eğitimden Ahlâka” konusunda ise Prof. Dr. Durmuş Günay konuşmacı, Prof. Dr. Selahattin Turan müzakereci olarak birer konuşma yaptılar. Prof. Dr. Recep Kaymakcan’ın başkanlığını yaptığı “Eğitim Tarihimizde Ahlak” başlıklı ikinci oturumda konuşmacı olarak Dr. Safiye Kesgin, müzakereci olarak Doç. Dr. Hilmi Uçar “Cumhuriyet Döneminde Ahlak Eğitim” konusunda birer tebliğ sundular. Konuşmacı Prof. Dr. Burhanettin Dönmez, müzakereci Prof. Dr. Ramazan Kaplan “Eğitimcinin Ahlak Eğitimi” konularında görüş ve önerilerini sundular.

Ocak - Şubat 2015

5


“Eğitim Müfredatlarında Ahlak” başlıklı üçüncü oturumun başkanlığını Prof. Dr. Şükrü Karatepe yaptı. Konuşmacı Yrd. Doç. Dr. Zafer Çelik ve müzakereci Doç. Dr. Şamil Öçal “Batı Eğitim Müfredatında Ahlak” konusunda; konuşmacı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yemenici ve müzakereci Doç. Dr. Gürbüz Deniz “İslam Ahlakının Eğitim Müfredatına Aktarım Sorunu” konusunda görüş ve önerilerini aktardılar. Dr. Necmettin Turinay başkanlığındaki “Aile ve Toplumda Ahlak Eğitimi” başlıklı dördüncü oturumda, “Ailede Ahlak Eğitimi” konusunda konuşmacı Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın, müzakereci Rahime Şen; “Kültürümüzde Ahlak Eğitimi” konusunda konuşmacı Prof. Dr. Kadir Canatan, müzakereci Prof. Dr. Ali Rıza Abay görüş ve önerilerini katılımcılarla paylaştılar. “Ahlak Eğitiminde Rol Model” başlıklı beşinci oturum Prof. Dr. Mustafa Solak başkanlığında yapıldı. Konuşmacı Prof. Dr. Bahattin Acat, müzakereci Prof. Dr. Niyazi Can “Ahlak Eğitiminde Rol Model Referansları” konusunda; konuşmacı Dr. Yusuf Kaplan, müzakereci Dr. Yaşar Uğurlu “Medyadan Ahlaka Rol Model Çıkar mı?” konusunda birer tebliğ sundular. “Ahlak Eğitiminde Yeni Arayışlar” başlıklı son oturumun başkanlığını Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç yaptı. “Osmanlı Döneminde Ahlak Eğitimi” konusunda Yrd. Doç. Dr. Umut Kaya konuşma yaparken, müzakereci olarak Doç. Dr. İrfan Görkaş görüş ve önerilerini dile getirirken; konuşmacı Alparslan Durmuş’un “MEB Müfredatında Ahlak Eğitimi ve Yeni Öneriler” tebliğini Doç. Dr. Zülfü Demirtaş müzakere etti. TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan’ın metni: Bilgi insanları “bilge” yapar mı? Elbette bilgisiz bilge olmaz, fakat hakikat bilginin ötesindedir, öyle olmasa idi, bilgelikte bilgisayarların eline su dökemezdik! Bilgelik “irfan”ı, “hikmet sahibi olmayı” gerektirir. Eskiden ârif derdik, hakîm derdik. Ârif irfan sahibi, hakîm hikmet sahibi... Ârifi, irfanı, hikmeti... sözlüklerimizden attık.

6

Ocak - Şubat 2015

Bunların kavram alanları boşlukta kaldı. Yerine konulan kelimeler bu kavramları karşılamaya yetmedi. Bu mesele öncelikle “eğitim” alanında dikkati çekmeliydi. Zengin maarif kelimesinin yerine terbiye karşılığı uydurulan “eğitim” konuldu. Şu anda eğitim, alanının bütün kelimelerine karşılık olarak kullanılıyor:Maarif, terbiye, talim, tedris, tedrisat, tahsil... Her bir kelimenin mânası, medlulü farklı, ama birbiriyle ilişkili idi. Bugün bilhassa talim ve terbiye kelimeleri sadece Bakanlığın bir kurumunun adında yer alıyor. Mânaları artık pek bilinmeyen bu kelimelerden terbiye işte bugünkü toplantımızın konusu. Öğrenerek zekâmızı geliştirirken, hareketlerimizin mutlaka bir ahlâkî değeri olması gerektiğini unutmamalıyız. Bu yüzden öğretim sistemi öğretme yanında etkili bir terbiye cihazı da olmalıdır. Bilgili nesiller yetiştirmek, aynı zamanda ahlâklı, yüksek karakterli nesiller yetiştirmek anlamına gelmelidir. İnsanın ahlâkî hareketi, mevcut yapı içinde isyan gibi görünse bile, sonsuzluğun iradesine bağlılıktan başka bir şey değildir. “Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.” Büyük Âkif böyle söylüyor… Bugünün manzarası şu: Hayatla çabucak barıştık; konfora, rahata, lükse, iktidara alıştık. İçimizdeki sonsuz ahlâkiliğin asıl düşmanı bunlardır. Bugün ahlâklı olmayı güçleştiren, ahlâksız olmayı kolaylaştıran çevre şartlarının baskısı altında yaşıyoruz. İrademizi sonsuzluğun iradesi ile birleştirmek ve öylece doğru olanı, ahlâkî olanı istemek ve yapmak… Burada Nureddin Topçu’nun “Öğrenmek zekânın, yapmak ahlâkın işidir…”sözünü hatırlayalım. O büyük ahlâkçı şöyle diyor: “Ahlâk insanın her an yaşadığı bir gerçekliktir. Hareketlerimizin ilmi demek olan ahlâk bilgisi lisenin bütün sınıflarında, her sınıfın seviyesi ölçüsünde olarak tenkit ve münakaşalı bir şekilde okutulabilir. Her Rönesans hareketinde olduğu gibi, lise öğretiminde de fizikten ahlâka doğru cesaretle yükselelim.” Tek kanatlı, sadece öğretime dayanan Millî eğitim, işin terbiye kısmını, ahlâk yönünü

ihmal etti. 20. yüzyılın Türkiyesi, öğretimi pozitivizm-pragmatizm çerçevesinde düzenledi ve ahlâkı dinle ilişkili sayarak dışladı. Hatta diyebiliriz ki, ahlakîlik değil, gayri ahlakîlik, immoralizm öne çıkarıldı. Bugün Türkiye’nin yaşadığı problemler, her alanda ahlâkî kaygının fiillerimizden dışlanmasıyla ilgili. En başta şahsî çıkarını toplumun, milletin önüne geçiren yaygın bir anlayışla karşı karşıyayız. Eğitim sistemimiz de öğrencilere “geleceğini kurtarmak” adına herkesin kendi gemisini kurtarması gerektiğini telkin ediyor. Türkiye’yi bugün hiç bir iç ve dış düşman ahlâksızlık kadar tehdit etmiyor! Geniş mânada ahlâkı, milletin binlerce yıl içinde süzüp getirdiği ahlâkı “negatif bir değerdir, pozitif ilimde yeri yoktur” diye dışlarsanız, sırf kanunlarla, polis zoruyla insan ve toplum ilişkilerini temin etmeye çalışırsanız, sonuç bu olur. Ahlâkilik, insanda bir aşkınlık meydana getirir. Gayri ahlâkilik ise, insanlık kaybıyla eşdeğerdir. Toplu yaşamak, ahlâkı zorunlu kılar. Hukuk sosyal zaruretlerden doğar, ahlâk ferdî vicdanlarda oluşur. Hukuk sosyal realiteyi düzenler, ahlâk ideali araştırır. Hukuk cezalandırır, ahlâk vicdani sorumluluk yükler. Hukukun müeyyidesi maddidir, ahlâkın manevî. Hukuk kanunlara dayanır, teşkilatı vardır, ahlâkın yoktur. Ahlâk hukuktan kapsayıcıdır. Ahlâk meselesinin kaynağında sorumluluk var. Ahlâk sistemleri, mesuliyeti umumiyetle fena hareketlerden kendimizi korumaya yarayan bir kuvvet olarak görüyorlar, oysa sorumluluk harekete geçirici kuvvettir. Günümüzde Milli Eğitim devasa bir bilgilendirme-öğretme cihazı olarak görülüyor. Bilgi, yüksek öğretime geçme veya geleceğe yönelik sonuçlara varma konusunda tek ölçü gibi algılanıyor. Elbette, sistemli bilgi, örgün öğretim kurumları eliyle verilir. Yetişen nesillerin, yani geleceğimizin yozlaşmalardan korunması için atılması gereken adımlar var. Maarifimizin çocuklarımızı fizikten ahlâka yükseltecek şekilde ıslahının zamanı geldi de geçiyor...


Sonuç Bildirgesi: 34 bilim insanının katkı sunduğu şûranın sonunda hazırlanan ve Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu tarafından kamuoyuna duyurulan şûra sonuç bildirgesi: 1- Ülkemizin geleceğini ve toplumları hiçbir iç ve dış düşman ahlâksızlık kadar tehdit etmemektedir.

11-Günümüzde eğitim sistemi daha çok devasa bilgilendirme ve öğretme aracı olarak görülmektedir. Bu nedenle eğitim sistemimizin her kademesinde akademik öğretim ile ahlâk eğitimi bütünleştirilmelidir. Ayrıca eğitimin her kademesi ve faaliyetinde şahsiyet/ karakter eğitimi esas alınmalıdır.

2-Türkiye ve insanlık için ahlâk eğitimi stratejik bir konudur.

12-Eğitim sistemimize hâkim olan “mezun olmak” temelli okul-öğrenci ilişkisi yerine “insan olmak” hedefli okul-öğrenci ilişkisi ikame edilmelidir.

3-Mevcut eğitim felsefemiz ve politikamız sorgulanmalıdır. Medeniyet değerlerimize özgü eğitim felsefesi ve ahlâk eğitimi hayata geçirilmelidir. “Yeniden Büyük Türkiye” hedefinin en önemli ayağı, birey ve toplumu “güzel ahlâk” ile yeniden buluşturacak eğitim sistemi ve eğitim müfredatı olmalıdır.

13-Okul öncesinden başlayarak çocuklarımızın mana ve kültür temelli kaynaklarımızla tanışmasını sağlayacak eğitim paradigması oluşturulmalı, çocuklarımızın, gençlerimizin kendi rol model referanslarıyla tanışmalarını önceleyen eğitim uygulama, araç ve materyalleri hazırlanmalıdır.

4-Evrensel nitelik kapsamındaki insani değerler, insanlığın ahlâk temelli birikimidir. Bu çerçevede, insan hak ve özgürlüklerini daha kapsayıcı bir ifadeyle insan onurunu korumak, insan onuruna yönelik ihlalleri en aza indirmek öncelikle ahlâklı insanı inşa etmekle mümkündür.

14-Mesleki eğitimde, üniversitelerde bir mesleğe dönük gerçekleşen eğitim süreçlerinde kendi medeniyetimizi temel alan meslek ahlakı ilkeleri (ahilik gibi) hedeflenmeli ve bu çerçevede örnek şahsiyetler öne çıkarılmalıdır.

5-Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, hak ve adaleti esas alan bir dünyanın inşası için erdemli insanlar yetiştirmek asıl hedefimiz olmalıdır. 6-Eğitim; “iyi insanı, güzel ahlâka sahip insanı inşa etme faaliyeti” olarak tanımlanmalı ve aile içi eğitimden, örgün eğitime bütün eğitim süreçleri bu temel üzerine inşa edilmelidir. 7-Ahlâk dersleri müfredatında dini -evrensel ahlâk ilkeleri esas alınmalıdır. 8-Başta ekonomi, siyaset, hukuk, eğitim, medya olmak üzere her alanda öncü olan insanlar topluma erdemli davranış konusunda örnek olmalıdır. 9-Okulda öğretilen ahlâk, öğretenin yaşadığı ahlâk ve toplum ahlâkı birbirini tamamlayıcı olmalıdır. 10-Ahlâksız hukuk, hukuksuz ahlâk olamayacağından dolayı ahlâk ve hukuk ilkeleri birleştirilmelidir.

15-Eğitimcilik mesleğine dair yeterlikler belirlenirken, ahlâkiliğe dair rol model olma kapasitesi mutlaka dikkate alınmalı, öğretim elemanları ve öğretmenler, öğrencilerine ahlâka dair bilgilerin aktarıcısı olmak yanında uygulayıcıları olarak da model olmalıdır. 16-Öğretim elemanları ve öğretmenlerin başta öğrencileri olmak üzere toplum tarafından “ahlâklı birey” noktasında model alınmasını, toplumsal saygınlık elde etmesini sağlayacak tedbirler hayata geçirilmelidir. 17-Çocukların ve gençlerin hayatlarının büyük bölümünü okul ve sınıf ortamında geçirdiği de dikkate alınarak; öğretim elemanlarının, öğretmenlerin, yöneticilerin ve diğer eğitim çalışanlarının mali ve sosyal hakları ile çalışma şartlarının bütün motivasyonlarını ve çabalarını güzel ahlâklı insan yetiştirmeyi teşvik edecek düzey ve şartlarda olması sağlanmalıdır.

18-YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı; insaneğitim, insan-ahlâk ve eğitim-ahlâk arasındaki ilişkiye yönelik eğitimöğretim faaliyetlerinde bilimsel kaynak ve bilim insanı olarak Batı orijinli tercihler yerine medeniyet tarihimizin bu kapsamdaki önemli eserlerinin okunurluluğunu ve müelliflerinin bilinirliliğini artıracak projeler ve yönelimler oluşturmalıdır. 19-Ahlâk ve şahsiyet eğitimi konusunda toplumun tüm kurum ve kuruluşları (aile, çevre, okul, STK, kamu kurumları) üzerine düşen görevi hassasiyetle yerine getirmelidir. 20-İletişim, enformasyon ve sibernetik imkanların her geçen gün arttığı günümüzde çocukların ve gençlerin ahlâki yozlaşma riskleriyle yakınlaştığı alan kuşkusuz geleneksel kitle iletişim araçları ve sosyal medyadır. Farklı tür ve içerikte sosyal medya imkanlarının da zenginleştiği bu zemin ebeveynlerin fiili denetimini ve yönlendirmesini de imkansız hale getirmektedir. Bütün medya araçları da dahil internet erişimlerinde çocuk ve gençlerin ahlâki yozlaşma riskinden uzak tutulmasını ve ahlâkilikle buluşmalarını sağlayacak internet ve sosyal medya içerikleri mutlaka zenginleştirilmelidir. 21-Kapitalist dünya düzeninde medyanın asıl hedef kitlesi çocuklar, gençler ve kadınlar olmuştur. Bu tercih son derece anlamlıdır. Medya, yapmış olduğu yayın ve programlarda insanların özel hayatı ve kültürümüze saygı göstermeli, toplumumuzun geleceği ve nesillerimizin korunması için medya etik ilkelerine uymaya hassasiyetle özen göstermelidir. 22-Ahlâk eğitiminde kaynak, dil ve üslup sorunu yaşanmaktadır. Ahlâk eğitiminde Hz. Peygamber’in (SAV) yaşantısı, sözleri ve üslubu esas alınmalıdır. 23-Kur’an ve Sünnetten uzaklaşarak “şiddet”, “vahşet” ve “zulüm” ile anılmakta olan İslam dünyası öncelikle kendi içlerinde ve işlerinde ahlâklı olmalı ve “Müslümanlar kardeştir” ilkesinin gereğini yapmalıdır

Ocak - Şubat 2015

7


GÜNLER

MEHMET ÂKİF DİVANI

18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ OCAK ŞUBAT 2015 FAALİYETLERİ

02 OCAK CUMA 03 OCAK CUMARTESİ

13.30 Mehmet Emin GENÇ ile “Algılarımız ve Öteki Kavramı” Hazırlayan: Zehra Yücel

05 OCAK PAZARTESİ

18:30 Mesnevi Okumaları Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu

07 OCAK ÇARŞAMBA

18.30 Kendi Hayatımızda Neredeyiz?- Melek Abca (Uzman Psikolog)

09 OCAK CUMA

18.30 Ayın Kitabı: Hicabi Kırlangıç, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e İran Şiiri Hazırlayan: Osman Özbahçe

10 OCAK CUMARTESİ

18:30 Mesnevi Okumaları Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç Azerbaycan halk şairi Aşık Şemşir ile Şiir Üzerine Hazırlayan: İbrahim EryiğitYasemin Meydan

13 OCAK SALI 14 OCAK ÇARŞAMBA

18:30 Öğrenmeyi Öğrenmek-Adem Karafilik 18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

16 OCAK CUMA 13.30 Nevzat PAKDİL ile “ Millet İradesi ve Beslendiği Kaynaklar” Hazırlayan: Zehra YÜCEL

17 OCAK CUMARTESİ 19 OCAK PAZARTESİ

18:30 Mesnevi Okumaları Prof. Dr. Mustafa Aşkar 18:30 Öğrenmeyi Öğrenme ve Öğrenme StratejileriAdem Karafilik

21 OCAK ÇARŞAMBA

18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

23 OCAK CUMA

26 OCAK PAZARTESİ

8

18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

13:30 3 Kitap 3 Yazar Hazırlayan: Yılmaz Erdoğan

12 OCAK PAZARTESİ

24 OCAK CUMARTESİ

MEVLANA DİVANI

13:30 Şairler Meclisi Hazırlayan Mehmet Kurtoğlu 18:30 Mesnevi Okumaları Doç. Dr. Zülfikar Güngör

Ocak - Şubat 2015

YUNUS EMRE DİVANI


28 OCAK ÇARŞAMBA

18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

30 OCAK CUMA 31 OCAK CUMARTESİ

13.30 Şiir İklimi Hazırlayan: Zehra Yücel

02 ŞUBAT PAZARTESİ

18:30 Mesnevi Okumaları Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu 18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

06 ŞUBAT CUMA 07 ŞUBAT CUMARTESİ 09 ŞUBAT PAZARTESİ

13:30 İhsan Kurt ile Anadolu ve Ermeniler Hazırlayan: Zehra Yücel 18:30 Mesnevi Okumaları Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç 18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

13 ŞUBAT CUMA 14 ŞUBAT CUMARTESİ 16 ŞUBAT PAZARTESİ

13.30 Şükrü ÜNAL ile “Şiir ve Siyaset” Hazırlayan: Zehra Yücel 18:30 Mesnevi Okumaları Prof. Dr. Mustafa Aşkar

20 ŞUBAT CUMA

18:30 Mesnevi Okumaları Prof. Dr. Mustafa Aşkar

21 ŞUBAT CUMARTESİ

13.30 Ramazan TOPRAK “Batılılaşma Sürecinde İslam Coğrafyası” Hazırlayan: Zehra Yücel

23 ŞUBAT PAZARTESİ

18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

18:30 Eğitim metinleri okumaları Cahit Ezerbolatoğlu

27 ŞUBAT CUMA 28 ŞUBAT CUMARTESİ

TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ OCAK-ŞUBAT 2015 FAALİYETLERİ

18:30 Şiir ve Müzik- Şiir ve müzikle kendimizi dinlemeye kısa bir mola…

13:30 3 Kitap 3 Yazar Hazırlayan: Yılmaz Erdoğan

* Faaliyetlerimizde muhtemel aksamalar durumunda yapılacak değişiklikler ve ek faaliyetler ayrıca duyurulacaktır.

Ocak - Şubat 2015

9


Kayıplarımız

Vahap Akbaş vefat etti Edebiyatımızın ve medeniyetimizin güçlü şair ve yazarı A. Vahap AKBAŞ vefat etti. Bir yıla yakın bir süredir amansız bir hastalıkla mücadele eden Akbaş, 15 Kasım 2014 Cumartesi günü saat 20.00 sularında Allah’a olan yolculuğunu tamamladı. Merhum edibimizin cenazesi, 16 Kasım 2014 Pazar günü öğleden sonra Çorlu Garaj Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra memleketi Batman’a götürüldü. Merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet ve mağfiret, ailesine, yakınlarına ve bütün sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz. Mekânı cennet olsun. Şair ve yazar. 2 Mayıs 1954, Batman doğumlu. Cengiz Topel İlkokulu, Batman Lisesi (1971), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül-

tesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1977) mezunu. Çorlu’da öğretmen (1977-85) ve Millî Eğitim Şube Müdürü (1985-93) olarak görev yaptı. 1993-2001 yılları arasında Çorlu M. Akif Ersoy Anadolu Lisesinde Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak çalıştı. 2001’de emekli oldu. Yayımlanan ilk ürünü “Ey Çerh-i Sitem” adlı bir öyküydü (Hisar, 1978). Şiir ve yazıları daha sonra Hisar (1978-80), Türk Edebiyatı (1980), Mavera (1979-88), İslâmî Edebiyat (1988), Kandil Çocuk (1986), Gül Çocuk ve Selam (1987-88), Çorlu’da çıkardığı ve yönettiği Nisan Bulutu (15 sayı, 1993-94) ile Düş Çınarı dergileri ile Yeni Devir ve Türkiye gazetelerinde yer aldı. 1982’de Efgan adlı kitabı ile Türkiye Yazarlar Birliği Şiir Ödülünü, 1984’te Alevler ve Güller ile Sedat Yenigün Roman Yarışması İkincilik Ödülünü, 1987’de Kuş Olsun Yüreğim ile, Türkiye Millî Kültür Vakfı ve Gökyüzü Yayınlarının düzenlediği Çocuk Şiirleri Yarışmasında üçüncülük ödülünü aldı. Bir süre Yeni Devir gazetesinin kültür-sanat sayfasını yönetti (1984-85).

Eserleri: Şiir: Efgan (1982), Gül Kıyamı (1986), Mavi Sesli Şiirler (1988), Hüzün Coğrafyası (1992), Bir Şehre Vardım (1997), İnce Lügat (2005), İnşirah-Toplu Şiirler (1980 – 2012). Roman: Alevler ve Güller (1985), Hikaye: Ayna ve Suret (2003). Deneme: Biraz İhanet (1996), İnziva Notları (1996), Rahvan Saatler (2005), Düşünceyi Uyandırmak (2006). Çocuk Kitapları: Bir Demet Masal (Fabl, 1985), Gülün Aklı (Çocuk romanı, 1989), Dünyayı Kaplayan Ağaç (Çocuk şiirleri, 1990), Kuş Olsun Yüreğim (Çocuk şiirleri, 1991), Göğe Çizilmiş Resimler (Deneme, 1995), Kuş Baba (Hikâye, 2006), Tatil Rüyası (Hikâye, 2008). Seçki: Bir Hüma Kuşudur Şiir (Mısra-Beyit seçkisi, 1990), Mehmet Âkif’ten Nükteler (2010). Sadeleştirme: Zehra (Roman, Nabizade Nazım’dan, 1996) Sergüzeşt (Roman, Samipaşazade Sezai’den, 2006), Safahat (Şiir, M. Âkif Ersoy’dan, 2007), Düzyazılar-Makaleler, Tefsirler, Vaazlar (Mehmet Akif Ersoy’dan 2010). Söyleşiler: Zamandan Kurtarılan (2011) Kaynak Kitap: Dil Bilgisi (2011).

Millî Mücadelede İrade Ortaya Koyabilecek Halk Vardı TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği Millî Mücadele Dönemi (Erzurum ve Sivas Kongresi, Misâk-ı Millî) Beyânnâmeleri programında konuşan Doç. Dr. Cemal Güven, Millî Mücadele’nin, elini taşın altına koyan insanların emeği olduğunu söyledi. Konya İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen programa TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu’nun yanı sıra Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sekreteri Halil İbrahim Çelik, , TYB üyesi yazarlar, akademisyenler, gazeteciler ve öğrenciler ilgi gösterdi. Millî Mücadele Döneminde 30 civarında kongrenin yapıldığının, fakat bunlardan

5 Yazar 5 Kitap

Ankara Şubesi

10

Ocak - Şubat 2015

birkaç tanesinin tarih kitaplarında öne çıkarıldığının altını çizen Doç. Dr. Cemal Güven, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin 10’ar maddeden oluştuğunu, Mîsâk-ı Millî’nin ise 6 maddeden oluştuğunu söyledi. Beyânnâmelerin bugünkü Türkçeye sadeleştirilmesi halinde anlamlarının çok bozulduğuna dikkat çeken Güven, 16 Mart 1921’de Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşmasına göre Batum’un Gürcistan’a verildiğini ve bunun sebebinin de Sovyet Rusya’nın dostluğunu ve desteğini kazanabilme mecburiyetinden kaynaklandığını, dışarıda kalan topraklarımızı bizim vermediğimizi, onların aldıklarını söyledi. Doç. Dr. Cemal

Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesince Tertip edilen ” 5 yazar 5 kitap” programının ilki, Yılmaz ERDOĞAN yönetiminde 15 Kasım 2014 Cumartesi gerçekleştirildi. Programa; Bir roman, iki şiir, bir deneme ve bir kişisel gelişim kitabı yazarı katıldı. Programa ilk olarak “Kardelenlere Serenat” kitabını tanıtmak üzere şair yazar Dr.

Konya Şubesi

Güven, “Misâk-ı Millî, o günün şartlarında tırnağımızın tuttuğu yerdir. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti’nin 2 milyon 850 bin kişiyi silah altına almış, bunlardan 550 bini şehit olmuş, 900 bini yaralanmış, 240 bin kişi hastalıktan vefat etmiş, 103 bin kişi kayıp olmuş, 129 bin kişi de esir düşmüştür. Bunların dışında zorunlu göçe uğrayan, savaş mağduru olan 500 masum Müslim vatandaşımız da rahmetli olmuştur.” dedi.

İsmail Bozkurt kürsüye geldi. Şairlerin olaylara ve çevresine gözüyle değil, yüreği ile baktıklarını, onun için diğer insanlardan daha çok incindiklerini ve ızdırap çektiklerini, objelere yürekleriyle dokunduklarından ateşin sıcağı, gülün dikeni eline değil yüreğine battığını söyledi. “Aşina Aşklar” şiir kitabının yazarı Şair


Tahlil Tahrip İnşa Şair Hayriye Ünal Tahlil Tahrip İnşa adlı kitabı hakkında konuştu.

Hayriye Ünal beş şiir kitabı ve Eşikteki Özgürlük (Çok Sesli Şiir) adlı inceleme kitabından sonra ilk eleştiri kitabını da yayınladı. Tahlil Tahrip İnşa adlı bu kitabını kendi ağzından anlattığı ve Osman Özbahçe’nin yönettiği 7 Kasım Cuma akşamı gerçekleştirilen sohbette ise şair, neden eleştiri yazma gereği duyduğunu, seçtiği 34 şairin hakkında hangi kıstaslarla yazdığını anlattı. Osman Özbahçe’nin “Bir şair olarak neden

Kendi kuşaklarının önceki kuşaklardan farklı olarak eleştiride daha cesaretli olmalarının sebebi sorusuna ise, “Kuşaklar birbirini reddederek gelir” dedi. Eleştiriye genel bakışının nasıl olduğunu ve Edebiyat Tarihi’nden farkının ne olduğu sorusuna ise “Eleştiri Edebiyat Tarihi’ne malzeme hazırlar ve medeniyetin de göstergesidir. Edebiyat Tarihi’nden farkı ise, edebiyat tarihi daha nesnel olarak görülür ama aslında daha yok edicidir

Vural Kaya ile Arınma Festivali 5 Aralık 2014 Cuma günü düzenlenen Ayın Kitabı programının konuğu şair Vural Kaya’ydı. Kaya, programa, son kitabı Arınma Festivali ile katıldı. Osman Özbahçe’nin yönetimindeki program da Kaya hakkında kısa bir giriş konuşması yapan Özbahçe, Kaya’ya şiirine ve günümüz şiirine ilişkin sorduğu sorularla ilerleyen program, dinleyicilerden gelen sorulara verilen cevaplarla bitti. Özbahçe, Arınma Festivali’nin Kaya’nın en iyi kitabı olduğunu söyledi. Arınma Festivali’nde Kaya’nın çalışkanlığının iyice ortaya çıktığını; ilk kitabı Renga’dan önce neredeyse bir kitaplık bir şiirini dışta bırakarak, çalışkanlığı esas aldığını gösteren Kaya’nın bu ivmeyi bozmadan yoluna devam ettiğini, bunun somut kanıtlarının da ikinci kitabı Cezbede Bir Hikmet Özdemir, “Gökkuşağı Operasyonu” Polisiye Bilim Kurgu romanın yazarı Hayri Ateş, “Müdür Müdür müdür” kişisel gelişim kitabının yazarı Vedat Güneş kürsüye gelerek kendini ve kitabını tanıttıktan sonra Yılmaz Erdoğan’ın sorularını cevapladı Son olarak “Yüreğimdeki Sessiz Çığlıklar” Hikâye ve deneme kitabının yazarı Selma

ama eleştiri ise daha içeriden bir bakıştır” ifadelerini kullandı.

düz yazıya yönelme ihtiyacı hissetiniz?” sorusuna “Her şeyin arkasındaki gizemi, güzelliği görme isteği beni düz yazıya yöneltti.” dedi. İlk yazısı olan ve kitabına da aldığı “Sorumluluk Sahibi Şiir” başlıklı Sezai Karakoç hakkındaki yazıdan da örnekler sundu.

Ayın Kitabı

Narsist ve son kitabı Arınma Festivali olduğunu söyledi. Bu yaklaşımı doğrulayan Kaya, şiir çalışmak ve şiiri öğrenmek konusunda hiçbir zaman “kibir” içinde olmadığını, ancak böyle yaparak kazanabileceğini bildiğini söyledi. Şiir yazma sürecinden bahseden Kaya, şiir eleştirmenlerini önemsediğini, şiir kadar eleştiri metinleri okumayı da önemsediğini belirtti. Eleştirinin şaire her zaman olumlu katkı yapacağına inandığını anlattı. İlk kitaptan itibaren, siyaset ve toplum bağlamının giderek birey, ben içinde eritilmeye başlandığını söyleyen Özbahçe, ilk kitabındaki

Koç kürsüye gelerek kendini ve kitabını tanıttıktan sonra “Yüreğimdeki seslerin her birine bir damla gözyaşımı akıtıyorum, mürekkep olup renk veriyor bütün satırlarıma. Mutluluğu kendi yüreğimde değil de sevdiklerimin gölgesinde ararım.” diyerek kısa ve heyecanlı bir sunuş yaptı.

Sezai Karakoç ve Cahit Zarifoğlu hakkında daha fazla yazmış olmasının sebebi olarak ise, “Bu onlara değer verdiğimin göstergesidir.” dedi. Özbahçe, Zarifoğlu hakkında yazmanın zor olduğunu ve kitapta dört tane yazı olduğu için Zarifoğlu hakkında ayrı bir kitap hazırlanmasının belki daha iyi olabileceğini söyledi.

Ayın Kitabı

kısa mısra ile sonraki kitaplarındaki uzun mısra arasında bir karşılaştırma yaparak, uzun mısranın Kaya’nın şiirini rahatlattığını, öznenin dikkatinin kendine çevrildiğini, kendisinden daha kolay, bir maskenin arkasına saklanmaksızın, daha kolay bahsetmeye başladığını söyledi. Özbahçe’den sonra bu bağlamda konuşan Kaya, “Artık daha rahat yazabildiğim için mi uzun mısra kuruyorum, biçim mi söylemi yumuşatıyor bunun ayrımını yapmak zor; ama rahat bir durum olduğu kesin” dedi. Özbahçe’nin, genç şaire merkez dergilerden ziyade, genç dergilerin, birbirine yakın akran gruplarının çıkardığı dergilerin daha çok katkı yapacağını ileri süren görüşleri üzerine Kaya, genç şairlerin merkez dergilerde sadece yer alabileceğini, “oluşum dergilerinde ise şairin kendini geliştirmek için uygun ortamlar bulunabileceğini” anlattı.

İkinci Program 29 Kasım 2014 Cumartesi günü yapıldı. Programda yer alan yazarlar ve kitapları: Alamut Kalesi: Orhan Yeniaras -Tarihi Roman, Derviş ve Yol: Siyami Yozgat –Roman, Son Osmanlı Âlimi: İ. Halil Er- Otobiyografi, Yüreğimde Sen Varsın: Uğur Kılıç – Şiir, Haymatlos: Ahmet Yozgat - Tarihi Roman

Ocak - Şubat 2015

11


İslam ve Çağdaş Dünya Türkiye Yazarlar Birliği Sakarya Şubesi tarafından Yusuf Yavuzyılmaz’ın yeni çıkan İslam ve Çağdaş Dünya isimli kitabı üzerine söyleşi düzenlendi. Yusuf Yavuzyılmaz, “Çağdaş İslam düşüncesinin temel problemleri, tarihin iki yasasıyla bağlantılıdır. Bunlardan ilki “değişim” ikincisi ise “süreklilik”tir. Bu iki ilkeden birinin ihmal edilmesi sorunlu bir anlayışa kapı aralamaktadır. Değişim ihmal edildiğinde düşüncenin zamana hitap etme imkânının kalmaması riski doğarken, süreklilik ihmal edildiğinde ise düşüncenin tarihsel derinliği ortadan kalkmaktadır. Çağdaş İslam düşüncesi değişim ve süreklilik konusunda yaşanan sıkıntılar dolayısıyla entelektüel bir bunalıma düşmüştür. Bir taraftan sürek-

lilikle ilgisi tamamen kopan modernist anlayışlar, diğer yandan değişimi kaçıran donuk gelenekçilik ortaya çıkmaktadır. Roger Graudy entegrizm kavramıyla değişimi gözden kaçıran islami hareketleri tanımlamaktadır. Garaudy’ye göre entegrizm tarihin bir döneminde yapılan dini yorumu bütün zamanlar için geçerli saymaktır. Bu tutum İslam’ın yaşanan zamanla ilgisini büyük ölçüde kesmektedir.” dedi.

Sakarya Şubesi

Savaşlar, edebiyatı ve kültürü etkiliyor Türkiye Yazarlar Birliği ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen Edebiyat Mevsimi’nin bu yıl 6’ıncısı gerçekleştirildi. 25 Aralık Perşembe günü ödül töreni ile son bulan etkinlikte 60’a yakın yazar ve şair konuşma yaptı. Edebiyat Mevsimi’nde bu yıl “Savaş ve Edebiyat” teması işlendi. Günümüz Savaşları ve Devrimler, Savaş ve Folklor, Savaş ve Roman, Soğuk Savaş Etkileri ve Popüler Kültür gibi başlıkların olduğu Edebiyat Mevsimi’nde Cihan Aktaş, Sadık Yalsızuçanlar, Ali Haydar Haksal, Hüseyin Akın, Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Prof. Dr. Mehmet Mehdi Erüzel, Cemal Şakar, Mustafa Özçelik, İrfan Çalışkan gibi isimler katıldı.

Erzurum Şubesi’nden Nureddin Topçu paneli

Erzurum Şubesi

24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle Erzurum Öğretmenevi ve ASO Müdürlüğü, Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi tarafından düzenlenen ‘Muallim Nurettin Topçu ve Maarif Davamız’ konulu panel büyük bir katılımla gerçekleşti. Erzurum AVM Kültür Merkezinde düzenlenen programa Prof. Dr. Zeki İşcan, AK Parti Erzurum Milletvekili Dr. Cengi Yavilioğlu, Ankara’dan eski milletvekillerinden, Topçu’nun son on yılında yanında bulunmuş olan Mehmet Sılay katıldı. Son anda geçirdiği ameliyat nedeniyle katılamayan TYB Onursal Başkanı Mehmet Doğan’ın kısa konuşması bilgisayar ortamında konuklara aktarıldı. Program öncesinde kısa bir konuşma

12

Ocak - Şubat 2015

yapan Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi Başkanı Hanifi İspirli, böyle bir programı düzenlemekten duyduğu memnuniyeti anlattı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, yaptığı konuşmada, öğretmenlerin çok kutsal bir görev yaptığını ifade ederek, 24 Kasım Öğretmenler gününü kutladı. Topçuzadeler olarak tanınıyor AK Parti Erzurum Milletvekili Dr. Cengiz Yavilioğlu’nun yönettiği panelde söz alan Prof Dr. Zeki İşcan, Muallim Nurettin Topçu’nun eğitim sistemi hakkında önemli bilgiler verdi. Topçu’nun eğitim yanında medrese eğitimi de aldığına dikkat çeken Prof. Dr. İşcan, “Hoca her seferinde ilimin öneminden bahsederdi. Makineni ruhu insanları makineleştiriyordu. İnsanlar gözlerini aya dikmişken biz içimize dönelim diyecek kadar samimiydi. Maarif davasına bu şekilde yaklaşıyordu. İnsanları kurtaracak kuvvet ruhi değerler dünyasında aramak lazım. Genç nesilleri bilim sanatta yükseğe taşımak, milli eğitimin yegane gayesi olmalıdır. Mektep bizi

ilimden felsefeye ve ahlaka sonrasında dine yöneltmelidir. Maarif bir milletin düşünme ve yaratıcılık konusunda seferber etmiştir. İlim zekayı sonsuzluğa götürür. Bilmek evrendeki varlıkların üzerindeki hareketidir. Felsefe ise insanı kainata götüren kollarımızdır” dedi. Mehmet Sılay Hocasını anlattı Mehmet Sılay, Muallim Nurettin Topçu hocanın yaşamından kesitler vererek, eğitim hayatından söz etti.Sılay, Nurettin Topçu hocanın günümüze yansıyan hayat felsefesini anlattı. Mehmet Sılay, öğrencilik yıllarında Nurettin Topçu Hocasının sohbetlerinden söz ederek şöyle konuştu: “Nurettin bey bizlere günlük tutma alışkanlığı kazandırmıştır. Fikir dünyamızın yıldızlarındandır. Onun sohbetlerinde bir huzur bir tevazu vardı. Hoca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen yine de bildiğinden vazgeçmezdi. Hoca her zaman bu kapıdan giren herkesin bir çalışma yapması lazım. Onunla yorulun senelerinizi verin bir fikir


Her yıl geleneksel olarak edebiyat dünyasının önemli isimlerine verilen ödüller, düzenlenen törenle sahiplerini buldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nün katkılarıyla Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından şiir, hikâye, roman biyografi, görsel sanatlar, halk edebiyatı dallarında 8 kişiye ödül verildi. 6. Edebiyat Mevsimi ödüllerinin sahipleri şöyle; Şiir dalında Cahit Koytak’a, Roman dalında Mehmet Niyazi’ye, Hikâye dalında Hüseyin Su’ya, Biyografi dalında Hüseyin Yorulmaz’a, Görsel Sanatlar dalında Ahmet Yenilmez’e, Folklor ve Halk Edebiyatı dalında Esat Kabaklı’ya, Onur dalında ise Arif Ay’a ve Osman Sarı’ya ödülleri verildi.

İstanbul Şubesi

üretin ve bu memleketin bir derdine çare olun. Yıllar sonra Yunusemre ve Selahaddin Eyyubi’yi yazdı. Hoca bizlere hep yazın derdi. Deneme bir şeyler yazıldığı zaman bizleri taktir ederdi. O engin insan için hep ‘Anadolu bir çadır hoca bu çadırın orta direğidir’ derlerdi. Hoca hep yazarak düşünür, hatta bazen tarihte yaşayan kahramanların günlük tutup yazmasını çok isterdim derdi. Okumadan yazarsan geçici olur. On okuyup, bir yaz, on oku bir kitaba dök der okumanın önemine dikkat çekerdi. Yarınki Türkiye’nin kurucuları yaşama aşkına önem veren ruh madeninin işçileri olmalıdır. Bizim Nurettin Topçu gibi hocalarımıza ihtiyacımız vardır. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Vali Yardımcısı Haktan Gökçekuyu, Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan, Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut, Aziziye Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhan, Ervak Başkanı Erdal Güzel, daire başkanları, kamu kurum kuruluş yetkililerinin katıldığı tören sonrasında panelistlere plaket takdim edildi.

Cuma Sohbetlerinde Abdulkadir Okay Şanlıurfa Şubesinin düzenlediği Cuma Sohbetlerinde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Abdulkadir Okay oldu. Rızvaniye Külliyesinde gerçekleşen toplantıya, TYB Şanlıurfa Şube Başkan Yardımcısı Mehmet Akbaş, Büyükşehir Belediyesi Genel sekreter yardımcılarından Mehmet Emin Özçınar, Şanlıurfa Gazeteciler Birliği Başkanı Veysel Polat, Şanlıurfa Gazeteciler Birliği Başkan Yardımcısı Şahban Kılıç,Kültür Turizm Bakanlığı Tanıtım Şubesi Genel Müdür Yardımcısı Selami Yıldız, TYB Şanlıurfa Şube üyesi S.Ahmet Kaya, Şube Sekreteri Eyüp Azlal, Tahir Coşandal,Eğitimci Kemal Kırcalı,Faruk Kazancı,Yunus Emre Gayberi, Mehmet Emin Kuş ve misafirler katıldı. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Okay, 2015 yılı çalışma programını ile ilgili değerlendirmede bulundu. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Abdulkadir Okay, 2015 yılı çalışma programı çerçevesinde önümüzdeki dönemde ilçelerimize bağlı merkez ve mahallerde (köy) yollarının stabilize çalışmalarının yanı sıra birinci kat asfalt ve ikinci kat asfalt yapılacak olan yolların durum değerlendirmesinde bulundu. Okay, çalışma kapsamımızda birçok ilçemize bağlı bütün mahallerin yolları mahallerde bulunan eksiklikler tespit edilerek sorunları çözüleceğiz. Köy yollarımızın birçoğunu asfaltlayıp halkımızın hizmetine sunacağız”dedi. Gecenin geç saatlerine kadar süren sohbet karşılıklı soru cevap kısmının ardından sona erdi.

Şanlıurfa Şubesi

Mevlana ve Dede Efendi Şeb-i Arus Programında Birlikte yad edildi

Konya Şubesi

Mevlana Celaleddin Rumi, 741. Vuslat yıldönümünde TYB Bursa Şubesi ve Yıldırım Belediyesi işbirliği ile yapılan “Şeb-i arus” programında Dede Efendi’nin Hüzzam Ayin-i Şerif-i icrası ile yad edildi. 20 Aralık 2015’teki program Prof. Dr. Mustafa Kara, Yrd. Doç. Dr. Bedri Mermutlu’nun “Mevlana ve Mevlevilik” ,” Dede Efendi’nin Hayatı ve Sanatı” konulu sohbeti Mustafa Kelleci’nin moderatörlüğün’de gerçekleşirken, Programın açılış ve takdim konuşmalarını Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Murat Salim Tokaç yaptı. Dede Efendi’nin Hüzzam Mevlevi Ayin-i Şerifi’nin icrasına Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Ömer Faruk Belviranlı, Sadrettin Özçimi, Hüseyin Kutsi Sezgin, Murat Irkılata, Gürsoy Dinçer, Ertan Bilgi, Serdar Bişiren, Osman Kırklıkçı, Volkan Yılmaz, Ahmet Taçoğlu gibi ülkemizin önemli ses ve saz ustaları konuk oldu. Yoğun bir katılımın ve ilginin olduğu Programa Bursa Milletvekili Bedrettin Yıldırım, Bursa Yıldırım Kaymakamı Mehmet Aydın, İlçde Müftüsü Osman Şen, İlçe Emniyet Müdürü, TYB Bursa Şube Başkanı Mustafa Baki Efe ve TYB Bursa Yönetim kurulu ve üyeleri de katıldılar.

Ocak - Şubat 2015

13


İsmet Özel, elinin tersi ile ittikleriyle değerlendirilmelidir

İzmir Şubesi

“Gün Batmadan/ Hayat, Hatıra ve Hayal” Yeni mekanına taşınan İzmir Şubemizde Naci Gümüş’ün “Gün Batmadan/Hayat, Hatıra ve Hayal” kitabı üzerinde konuşuldu. Konak Katipzade İşhanı’ndaki TYB İzmir Şubemizde bu hafta (20 Aralık 2014) Naci Gümüş’ün Gündoğan Kitap/Sam Yayınları Edebiyat/Anı dizisi arasında Eylül 2014’te çıkan son kitabı; “Gün Batmadan/Hayat, Hatıra ve Hayal” kitabı üzerinde konuşuldu. Söyleşi anında Sosyal Medyada yankı buldu. Kitaba dair saat:14.00 başlayan söyleşi, saat 16.00’da son buldu.

Türkiye Yazarlar Birliği Sakarya Şubesi tarafından Sebahattin Karakoç’un konuşmacı olarak katıldığı İsmet Özel’in Düşünce ve Edebiyatı konulu söyleşi düzenlendi. Sebahattin Karakoç, konuşmasına İsmet Özel’in her dönemde söylemleri dikkatle takip edilen bir şair ve düşünce adamı olduğunu, her dönem iktidar sahipleri tarafından görülmemek istenen bir şair olduğunu ve Latin harfleri eğitim alıp Latin harfleri ile eser veren ilk nesilde yer aldığını belirtti. Karakoç; İsmet Özel’e göre Anadolu’nun öneminin Endülüs’le birlikte Avrupalıların elinden Müslümanlara geçen ve İslamlaşan toprak parçası olduğundan, hedefin Türkiye’nin 2. Endülüs olması olduğunu belirtti. Özel’e göre; Anadolu batılılar için kıblegahtır, Müslümanların tarihteki 2. Büyük hicreti Anadolu’ya yapmışlardır. 1960 ihtilali ile Türkiye’nin yeniden kurulduğunu savunan İsmet Özel’in “Her müslüman Türk olmayabilir ama her Türk müslümandır.” dediğini belirten Karakoç, Türkiye’de yeni bir kimlik tanımı yaptığını iddia etti. Karakoç sözlerine devamla Özel’e göre şiirin daha rahat ve daha işlek bir hayat için değil daha yüksek kavrayış için işe yaradığını, Yunus Emre ve Karacaoğlan’ın

Batı, hâlâ Tanrısını arıyor TYB Konya Şubesi’nde Edebiyat ve Metafizik ilişkisi konuşuldu.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nde Edebiyat ve Metafizik konuşuldu. Yıldız Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Vefa Taşdelen’in konuşmacı olarak katıldığı program Konya İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Programa TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu, TYB üyesi yazarlar, akademisyenler, gazeteciler ve öğrenciler ilgi gösterdi. Metafizik üzerine bilgi vererek konuşmasına başlayan Doç. Dr. Vefa Taşdelen, yabancı ve İslam Âlemi düşünürlerinden

14

Ocak - Şubat 2015

Konya Şubesi

örnekler verdi. Metafiziğin fizik üstü konuları ele aldığını belirten Taşdelen, Tanrı’nın varlığı ve ruh konusunun aklın dışında olmasına rağmen bu konuda yazılmış birçok eser olduğunu belirtti. Özellikle Alman felsefeci Kant’tan örnekler vererek konuyu açmaya çalışan Taşdelen, Salt Aklın Eleştirisi kitabı ile aklın erişemeyeceği konulardan uzak

bu toprakların asli kimliğini temsil ettiğini, Türkiye’nin sosyalistler eliyle sosyalist olmaktan uzaklaştırıldığını ve yine aynı şekilde Müslümanlar eliyle de Müslümanlaşmaktan uzaklaştırıldığını düşündüğünü belirtti. Sebahattin Karakoç; “İsmet Özel; normalde cari sistemde insanlar elde ettikleriyle değerlendirilirken, İsmet Özel’in elinin tersi ile ittikleriyle değerlendirilmelidir. Türk şiirinde İsmet Özel şiiri okuyucuya bir maliyet ödemeye mecbur eden diğerleri gibi çiçeğin, böceğin içerisinde değil tam da savaşın ortasına götüren adamdır. İsmet Özel okumak biraz da “yel değirmenleri” ile savaşmak anlamına gelmektedir.” dedi. Söyleşi, katılımcıların soru- cevap ile yaptıkları katkı ile sona erdi.

Sakarya Şubesi

kalınmasını tavsiye eden Kant’ın, Pratik Aklın Eleştirisi kitabı ile kendi kendisi ile çelişkiye düştüğünü belirtti. 19. yüzyılda Batıya hâkim olan pozitivizm ile metafizikten uzaklaşmaya çalışan ve Tanrı yerine aklın yerleştirilmeye çalışıldığını ancak bu yapılırken dahi metafizikten uzak kalınamadığını belirten Taşdelen, batının Tanrı inancını aklı ile bulmaya ve pekiştirmeye çalıştığını söyledi. Batı hâlâ arayış içerisinde Batıda yazılan romanlarda sık sık “Sen Tanrıya İnanıyor musun?” repliğinin geçtiğini belirten Doç. Dr. Vefa Taşdelen, İslam dünyasında yazılan kitaplarda ise bu tür repliğe rastlamadığını belirtti. Bunun sebebini de İslam dünyasında bulunan “gaibe iman” düsturu ile açıkladı.


Osmanlı dönemi Konya’sı

Konya Şubesi

TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği programda Prof. Dr. Ahmet Çaycı, “Osmanlı dönemi seyyahlarının Konya hatıraları”nı anlattı. Çaycı, Konya’nın üst düzeydeki övgülere mazhar olduğunu söyledi. TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu’nun yanı sıra Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kuşpınar,

Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Prof. Dr. Haşim Karpuz, akademisyenler, yazarlar ve öğrenciler programa yoğun ilgi gösterdiler. Prof. Dr. Ahmet Çaycı, konuşmasında Bedrü’d-din İbn Raziyyi’d-din el-Gazzi, Kudbüddin Mekki, Abdurrahman Gubârî, Mehmed İbn Ömerü’l-Aşık, Abdurrahman Hibrî, Abdülkadir Çelebi(Kadri), Katip Çelebi, Evliya Çelebi, Amcazade Ali b. Şaban, Nâbî, Bahrî, eş-Şeyh el-Hac İbrahim, Mehmed Edîb, Cûdî, Seyyid İbrahim Hanîf b. Mustafa el-İstanbulî, Hüseyin İbn Ali, es-Seyyid Mustafa Niyazi, Hüseyin Tevfik, Mustafa Niyazi Efendi Adanavî, Mustafa Sanâ‘î, Mustafa el-Bosnavî gibi isimlerden oluşan Osmanlı seyyahlarının Konya hakkındaki izlenimlerini anlattı. Osmanlı Dönemi Konyası Nasıldı? Prof. Dr. Çaycı, Osmanlı devletinin haberleşme, ticaret, askeri sefer, hac seferi, devlet görevlilerinin görev

yerlerine salimen ulaşmaları amacıyla belli güzergâhlar üzerinde menziller ve konaklama yerleri tesis ettiklerini belirterek, “Osmanlı döneminin Konya’sına baktığımız zaman, İstanbul’dan başlayarak Anadolu ve kutsal topraklara doğru devam eden ve Osmanlılar zamanında sağ kol güzergâhı olarak adlandırılan hat üzerinde yer almıştır. Konya şehri üst düzeydeki övgülere mazhar olmuştur. Ovasından ağaçlık mekânlarına, çarşılardan geniş meskenlere, türbelerden mescidlere kadar Konya’nın fiziki yapısına vurgular yapılmıştır. Sularının bolluğuna bağlı olarak yeşilliklerin yoğun olduğu anlaşılmakla birlikte meyvelerinin zenginliği ve özellikle Kamerüddin olarak adlandırılan kayısısı zikredilmektedir. Kale yapısı şehirde ilk dikkati çeken yerlerden biridir. Bazı seyyahlar, surlar üzerindeki heykellerin ihtişamından etkilenerek sanki canlıymış hissine kapılmıştır. Surlarla bütünleşen bir diğer detay, su haznesinin surlara yakın bir noktadan lülelerle şehrin muhtelif yerlerine dağıtıldığı ifade edilmektedir” dedi.

“Kalem-Kılıç – Kadın Siyasetin G(üç) Kaynakları” Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi’nin düzenlediği “Geleneksel Cumartesi Sohbetleri”nin konuğu Eğitimci - Yazar Zehra Yücel oldu. “Kalem-Kılıç – Kadın Siyasetin G(üç) Kaynakları” konulu sohbeti, Üstad Mehmet Âkif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” isimli şiiri üzerinden sosyolojik, felsefî ve psikolojik okumalar yaparak yürüte Yücel, Batı’nın Haçlı Seferleri ile girdiği yoldan “ideoloji” maskesiyle çıktığını ve kendi Orta Çağının karanlığını besleyen kötülüklerin söz konusu yolculuğu akabinde şekil ve yön değiştirerek mazlum insanların üzerinde zulüm tufanına dönüştüğünü ifade etti.

Batı’nın çirkin maskesinin düştüğü Çanakkale Cephesi dâhil pek çok yerde aynı oyunu oynayan sözde medenî dünya zihniyetinin nasıl oluyor da gene kendi gibi bir varlığın “insanın” öğütücüsü, yok edicisi olabiliyor sorusuna tarihî delillerle açıklık getirmeye çalışan Zehra Yücel, Hz. Ali’nin: “Ve tez’um enneke cirmun sagîrun, ve fîken tavel ‘âlem-ul ekber.” / Ey insan, sen kendini küçük bir varlık sanıyorsun. Hâlbuki hikmetlerle dolu olan en büyük âlem sende gizlidir.” Ve Alak Sûresinin ilk âyetini “İgra!.. Oku! Yaratan Rabbinin adı ile oku!” hatırlatarak meseleyi değerlendirirken çok boyutlu düşünmek gerektiğine, iki değil üç,

Ankara Şubesi

üç değil beş gözle okumalar yapmak gerektiğine vurgu yaptı. Kadının ve kalemin sarsılmaz bir güç membaı, silaha ve siyasete yön veren kaynaklığını tarihten örnekler vererek anlatan Zehra Yücel, sohbetine Tevfik Fİikret’in “Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.” sözleri ile son verdi.

Cindilli, Kösoğlu’nu anlattı Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi’nce düzenlenen “Söylenecek Çok Söz”sohbet programında konuşmacı Muammer Cindilli geçen yıl kaybettiğimiz Nevzat Kösoğlu’nu anlattı. Şube binasında düzenlenen sohbet programında Cindilli, yakından tanıdığı “Ağabey” olarak bildiği Kösoğlu ile ilgili hatıralarını ve O’nun Türk Dünyasına

kazandırdığı eserleri ele alarak; “Kösoğlu, milli romatizması olan büyüklerimizden biriydi. Daha bu ‘Ayn-el Arab meselesi çıkmadan yıllar önce tehlikeye dikkat çekmiş ve bizleri uyarmıştı” dedi. Sohbet programına Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Yener Gözütok, il yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra üniversite öğrencileri ve dernek üyeleri katıldı.

Erzurum Şubesi

Ocak - Şubat 2015

15


Türkiye Yazarlar Birliği TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ KAMU YARARINA ÇALIŞAN BİR KURULUŞTUR. (RESMİ GAZETE: 22.09.1991)

“Ömrüm Ankara-Bir Ankara Şehrengizi” Ankara’yı yazmak, görünen ve gösterilen bildik Ankara’nın ötesine geçerek şehrin binlerce yıllık özünü, ruhunu kavramak ve anlatmak... Pek çok Ankara kitabı var, fakat hiçbirinde şehrin ruhuna, manasına nüfuza teşebbüs dahi edilmemiş. Bu anlamda Ankara en fazla hakkı yenilmiş şehrimiz. Gerçek Ankara bir meçhuldür; bilmek isteyen de yoktur! Çünkü bilmek bizi yük altına sokar, sorumlu kılar.

Cumhuriyetçiler onu yoktan var ettiklerini ilân ettiler, düpedüz yok saydılar; muarızları ise Cumhuriyetçilerin mabedsiz şehrine tepki olarak tahkiksiz Ankara düşmanı oldular. D. Mehmet Doğan, Ankara’nın tarihte ve bilhassa tarihimizdeki yeri; kültürü, iktisadı, mimarisi, mûsukisi, insanı, yaşayışı... üzerine seksenli yıllardan itibaren bir hayli yazı kaleme aldı. Bu yazılar farklı üslubu ve muhtevası ile dikkat çekti, ilgi uyandırdı. “Ömrüm Ankara” gözden geçirilen bu yazılar yanında, Ankara’nın tarihine, iktisadına, geçmiş hayatına, kültürüne dair, çoğu yeni, hiç bir yerde yayınlanmamış yazılardan oluşuyor.

TYB AKADEMİ 13: Eğitim, Felsefesi ve Sorunları TYB AKADEMİ Dergisi 13’üncü sayısı olan Ocak 2015 sayısında Eğitime, felsefesine ve sorunlarına eğilen bir sayı çıkardı. 13. Sayının içeriği şöyle: Türkiye’de “Eğitim Felsefesi” mümkün mü? / D. Mehmet Doğan , Değişen Dünyada Eğitime Biçilen Rol / Necmettin Tozlu, İnsan Yetiştirme Modelimiz, Geleceğimiz ve Eğitim Felsefemiz / Necmettin Tozlu, Türkiye’nin Eğitim Paradigması ve Yeni Paradigma Oluşturma Zorunluluğu Üzerine / İsmail Aydoğan, Nurettin Topçu’nun Türkiye’nin Maarif Davası İsimli Eserinde Eğitimin Güncel Sorunları / Vefa Taş-

delen, Siyasi Parti Programlarına Göre Eğitim Politikaları / Mehmet Emin Usta, Tanzimat’tan Günümüze Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme Çabaları ve Geçmişten Alınmayan Dersler / Ali Gurbetoğlu, Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme ve Öğretmenlik Mesleği Politikaları / Cem Topsakal, Nitelikli Öğretmenlerin Yetiştirilme Sürecinde Yeni Arayışlar: Sorunlar ve Çözüm Önerileri/Ahmet Yayla, Öğretmen Yetiştirme Üzerine Düşünceler / Necmettin Tozlu, Öğretmenliği Yeniden Düşünmek / Hasan Çiçek Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı Alanında Lisansüstü Eğitim Çerçeve Program Önerisi / Kemal Duruhan - Suat Çapuk ABD ve

Türkiye Yazarlar Birliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 22-24 Kasım 2013 tarihlerinde ortaklaşa düzenlediği II. Ahlâk Şûrası bildiriler kitabı basıldı. Mevlâna Celaleddin-i Rûmi hatırasına düzenlediğimiz, Ahlâk ve Siyaset konulu, akademik sekretaryasını Doç. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın yürüttüğü şûrada; üç gün boyunca insanlıkla eş değer bir mevzu olan ahlâk mevzuu siyaset ile münasebeti çerçevesinde ele alındı, ulusal ve uluslararası siyaset dünyasına öneriler sunuldu. Şûra konuşmacıların bildirileri ise Türkiye II. Ahlâk Şûrası- Ahlâk ve Siyaset adı altında kitaplaştırıldı. Türkiye Yükseköğretim Sisteminde Akademik Personelin İstihdamı, Terfi Uygulamaları Ve Türkiye Yükseköğretim Sistemi İçin Bazı Öneriler / Cemalettin İpek - Enes Gök, Fen/Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Geleceği ya da Türkiye’de Bilim Adamı ve Öğretmen Yetiştirme Meselesi / Mehmet Önal, Osmanlı Son Döneminden Günümüze Kadın Eğitimi / Aynur İlhan Tunç, Gönüle Uzanan Eğitim: Milli Eğitim /Refik13 Balay, Tartışma / Kitabiyat / Celil Güngör / Dilârâ Coşkun, Haberler / III. Ahlâk Şurası / Milli Eğitim Bakanlığı Birinci Eğitim Kongresi ISSN 2146-1759

1. Sayı (Ocak 2011) Gazali

2. Sayı (Mayıs 2011) Evliya Çelebi 3. Sayı (Eylül 2011) Said Halim Paşa

4. Sayı (Ocak 2012) Çağdaş İslâm Düşüncesi 5. Sayı (Mayıs 2012) Ahmet Hamdi Tanpınar

6. Sayı (Eylül 2012) 100. Yılında Balkan Savaşları ve Muhaceret Edebiyatı 7. Sayı (Ocak 2013) Türkiye’nin Düşüncesi 8. Sayı (Mayıs 2013) Türkiye’nin Tarihi

9. Sayı (Eylül 2013) Türkiye’de Sosyoloji-Metinler, Sosyologlar, Yaklaşımlar 10. Sayı (Ocak 2014) Edebiyat ve Eleştiri

11. Sayı (Mayıs 2014) 100.Yılında I. Dünya Savaşı

12. Sayı (Eylül 2014) Osman Turan ve Selçuklular

13. Sayı (Ocak 2015) Türkiye’de Eğitim, Felsefesi ve Sorunları

Türkiye’de Eğitim, Felsefesi ve Sorunları

Türkiye’de “Eğitim Felsefesi” mümkün mü? / D. Mehmet Doğan Değişen Dünyada Eğitime Biçilen Rol / Necmettin Tozlu

İnsan Yetiştirme Modelimiz, Geleceğimiz ve Eğitim Felsefemiz / Necmettin Tozlu Türkiye’nin Eğitim Paradigması ve Yeni Paradigma Oluşturma Zorunluluğu Üzerine / İsmail Aydoğan

Nurettin Topçu’nun Türkiye’nin Maarif Davası İsimli Eserinde Eğitimin Güncel Sorunları / Vefa Taşdelen

Siyasi Parti Programlarına Göre Eğitim Politikaları / Mehmet Emin Usta Tanzimat’tan Günümüze Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme Çabaları ve Geçmişten Alınmayan Dersler / Ali Gurbetoğlu Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme ve Öğretmenlik Mesleği Politikaları / Cem Topsakal

Nitelikli Öğretmenlerin Yetiştirilme Sürecinde Yeni Arayışlar: Sorunlar ve Çözüm Önerileri/Ahmet Yayla Öğretmen Yetiştirme Üzerine Düşünceler / Necmettin Tozlu Öğretmenliği Yeniden Düşünmek / Hasan Çiçek

Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı Alanında Lisansüstü Eğitim Çerçeve Program Önerisi / Kemal Duruhan - Suat Çapuk

ABD ve Türkiye Yükseköğretim Sisteminde Akademik Personelin İstihdamı, Terfi Uygulamaları Ve Türkiye Yükseköğretim Sistemi İçin Bazı Öneriler / Cemalettin İpek - Enes Gök Fen/Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Geleceği ya da Türkiye’de Bilim Adamı ve Öğretmen Yetiştirme Meselesi / Mehmet Önal

Osmanlı Son Döneminden Günümüze Kadın Eğitimi / Aynur İlhan Tunç Gönüle Uzanan Eğitim: Milli Eğitim /Refik Balay Tartışma / Kitabiyat / Celil Güngör / Dilârâ Coşkun Haberler / III. Ahlâk Şurası / Milli Eğitim Bakanlığı Birinci Eğitim Kongresi

www.tybakademi.com

13 Yıl 5 Sayı 13 Ocak 2015

Türkiye Yazarlar Birliği Kültür ve Sanat Bülteni / OCAK - ŞUBAT 2015 TYB adına sahibi / Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç - Yazı İşleri Müdürü / Mahmut Erdemir Yayın Sorumlusu / Dilara Coşkun İdare yeri Sümer 1 Sokağı 11/5 Kızılay-Ankara Tel: +90 312 232 05 71 - 72 www.tyb.org.tr • e-posta:tyb@tyb.org.tr • Tasarım mtr tanıtım görsel hizmetler • Baskı Özel Ofset

15 TL

Safahat’ın 6. kitabı Âsım’ın edebiyatımızda müstesna bir yeri vardır. Âsım neredeyse bütün edebiyat tarihçileri, araştırmacılar tarafından Mehmed Âkif’in olgunluk eseri, şaheseri olarak kabul edilir. Mehmed Âkif Âsım’la edebiyat tarihimizde derin bir iz bırakmakla kalmaz, halkımızın zihninde Çanakkale Şehidlerine ve Zulmü Alkışlayamam Zalimi Asla Sevemem şiirleriyle yer eder. Âsım’ın tıpkıbasımıyla birlikte Latin harfli metnini ve açıklamalarını bu kitapta bir araya getirdik. Yayınlanmasının 90. yılında merhum şairimizin bir daha rahmetle anılmasına vesile olmasını diliyoruz.

Ahlâk ve Siyaset konulu II. Ahlâk Şûrası bildiriler kitabı

Türkiye’de Eğitim, Felsefesi ve Sorunları

Âsım 90 yıl sonra orjinali ve Latin harfli şekli ile basıldı!


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.