Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesi Resimli Edebiyat Dergisi MayĹs 2020 No3
“NEREDEN GELİRSE GELSİN DAĞLARDAN, KUŞLARDAN, DENİZDEN, İNSANDAN, OTTAN, BÖCEKTEN, ÇİÇEKTEN. GELSİN DE NEREDEN GELİRSE GELSİN! BİR HİŞT SESİ GELMEDİ Mİ FENA. GELDİKTEN SONRA YAŞASIN ÇİÇEKLER, BÖCEKLER, İNSANOĞULLARI. HİŞT HİŞT!”
SAİT FAİK ABASIYANIK
Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesi Resimli Edebiyat Dergisi MayĹs 2020 No3
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ EDEBİYAT DERGİSİ / MAYIS 2020 / SAYI 3 Okul Adına Sahibi ISSN:130B-996X
AHMET ÇİFTÇİ / Okul Müdürü Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri DENİZ GÖNÜLLÜ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Editör EGENUR DEMİRCAN / 11. sınf Yayın Kurulu ALEYNA BURAN / 11. sınf BUSE DEMİR / 9. sınf DİLRUBA YAREN ÇEKİM / 11. sınf EMİNE AKBAŞ / 11. sınf Resim Atölyesi Öğretmeni MİNE ÇİÇEK GÖNÜLLÜ / Görsel Sanatlar Öğretmeni Kapak Resimleri Ön Kapak: ENES GÜLER / 12. sınıf Arka Kapak: ATILAY SARGIN / Mezun Dizgi: RAHİM CAN AYAZ / mezun Düzelti: FUNDA ÖZTÜRK / GÜLÇİN YAZICIOĞLU Grafik Tasarım: DENİZ GÖNÜLLÜ / denizgonullu@gmail.com Kapaktaki cümle, Albert Camus’un “Veba” adlı romanından alınmıştır. Yönetim ve Yazışma defterdeki@gmail.com Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesi Zafer Mahallesi, 59850 Çorlu/Tekirdağ Telefon ve Belgegeçer: 0282 692 29 02 / 0282 692 29 04 web: www.corlumimarsinan.meb.k12.tr >Gönderilen yazılar yayımlansın yayımlanmasın iade edilmez. >Yayımlanan yazıların sorumluluğu eser sahiplerine aittir. >Dergimiz, Şubat 2005 tarih ve 2569 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanan “İlköğretim ve Ortaöğretim Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğine (Madde 24)” uygun hazırlanmıştır. 13.01.2005 tarih ve 25699 sayılı R.G.)
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
Liseli gençliğin resimli edebiyat dergisinden yeniden merhaba. Dünya durdu, insan eve kaçtı. Korku ve kötümserlik kol gezdi sokaklarda. Döndük içimize, kendimizle başbaşa kaldık çıkmaz sokaklarımızda. Sonra edebiyat geldi, elimizden tuttu, bizi bir bahçeye çıkardı: İyileştik. Çünkü edebiyat onaran bir şeydi. Çünkü edebiyat felaket zamanlarının yol arkadaşıydı. Dışarıdaki karmaşaya inat biz liseliler, içimizde olup biteni konuşmak istedik. Dergideki yazıların ve resimlerin bizim özgün çalışmamız olduğunu özellikle belirtmek isteriz. Biliyoruz ki insanı en iyi yazmak anlar. Evlerimizde kaldığımız bu karanlık günlerde sanatla, sevgiyle, birbirini görmeksizin tutuşan ellerimizle bir pencere açtık. Yazdık, çizdik, biriktirdik, içimizi/içinizi nice ışık ve çiçekle doldurduk. Gençliğin en güzel, arkadaşlığın en büyülü günlerinde yaramazlıklar, o büyülü kahkahalar... Hepsini ve akıp giden her şeyi çok özledik. Bildiğimiz başka bir şey: Virüs bulaştırır, sanat buluşturur. Buluştuk işte! Dirseklerimize kadar boya, dilimizde yepyeni sözcükler: Güzel Yazı Defteri, üçüncü kez doğdu. Güzel de oldu. Genç cümlelerimizle evinize konuk olduk, kabul eder misiniz? Şimdi gülümseme zamanı! İyi yolculuklar!
HAZAL SILA GÖKTAŞG Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03 11. sınıf
09
ŞİİR
49
DOSYA
84
ÖYKÜ RESİM
ALİCAN BAYRAKTAR / ARİFE BERRAK YERLİKAYA / AYSU KARAGÖZ / AYŞE HİLAL CİHAN BUSE VATANSEVER / BÜŞRA EROĞLU / CANBERK ÖZKUL / CEREN GÖKDUMAN / CEREN İŞTEAL ÇİSEM BEKAR / DİLAN DİLBER / DİLARA TEZGEZ / ECEM AKTAŞ / EDA DURUCAN / EDA DURUCAN ELİF FİLİZ / EMEL KELEŞ / EMİNCAN SALAVATOĞLU / EMİNE AKBAŞ / EMİRHAN YAMAN ERCAN KABASAKAL / EZGİ BATAK / FATMA NUR OKUR / FIRAT YILDIRIM / FİRDEVS GAMZE DAĞLI GİZEM MERMER / GÜVEN SARIGÜL / HAZAL KOÇAK / İNCİ YAVUZ / KEVSER KANBİR MAHSUN AKTEKİN / MELEK ÖZEN / MERTCAN ÇOBAN / NİLSU AVCI / NİSANUR TELLİ OĞULCAN DOST / ÖZNİL DURAL / PELİN POLAT / POLAT ARSLAN / SERCAN ELMAS SEZİN AYDINYURT / SILA GÜNGÖR / SİNEM GENÇ / SİNEM MUTLU / SİNEM SUNGUR SUDE DEMİREL / TANER ŞAHİN / TUANA SAVAŞ / UĞURCAN HAKAN TEKİN YASİN BERKTUĞ ERGENE / ZEYNEP ENGİN
BUSE DEMİR / CEREN GÖKDUMAN DALİ’NİN KEDİSİ / DAMLA İLERİ DİLRUBA YAREN ÇEKİM EGENUR DEMİRCAN / GAYE LİSE GİZEM MERMER / GİZEM YILDIRAN GÜVEN SARIGÜL / İREM ZEREN ŞÜHEDA GÜNERİ / ŞÜHEDA GÜNERİ UĞURCAN HAKAN TEKİN
57 TANITIM
Dünya küçük, insan büyüktü. Yalnızdık, susuzduk, gölgesizdik. Sanat bize yol gösterdi. Elimizden tuttu,bizi bir kapı önüne çıkardı. Bir bahçeye girdik. Sanata sığındık, iyileştik.
AYNUR GENÇER / AYŞE HİLAL CİHAN AYŞE SÜSOY / AYTAÇ EYÜBOĞLU BETÜL BOSTANCI / BUSE DEMİR / BÜŞRA DOĞRU / CANSU ÖZGÜR CEREN NUR GÖKDUMAN / ÇAĞRI OKUMUŞ / DAMLA İLERİ / DİLAN DİLBER DİLRUBA YAREN ÇEKİM / EDANUR DEMİR / ELİF VATANSEVER / EMEL KELEŞ FATMA NUR OKUR FIRAT YILDIRIM GİZEM MERMER / İLAYDA COŞKUN İNCİ YAVUZ / İSMAİL BARAN KADER ÇAVUŞMELİS ASLAN / NİLSU AVCI NİSANUR TELLİ / OĞUZALP SUBAŞILI / SİNEM GENÇ / SİNEM MUTLU TUANA SAVAŞ / UĞURCAN HAKAN TEKİN / UMUT ŞENTÜRK / VEDAT AYDIN
ALEYNA GÜNDÜZ / ARMAĞAN BAŞIDİNÇ / AZRA DİNÇER / ATILAY SARGIN BİRGÜL KAHRAMAN / BURÇİN KAHRAMAN / BUSE NUR ÖZKAN CEREN GÖKDUMAN / CEREN KARASALİH / DİLRUBA YAREN ÇEKİM EDA DURUCAN / EGENUR DEMİRCAN / ELİF ÖZDEMİR / ENES GÜLER FATMANUR OKUR / GÜLŞEN ÇOLAK / HAZAL SILA GÖKTAŞ / İLDEM ÇAKIR KÜBRA ARSLAN / MİNEL BAHTİYAR / SELİNAY ÇAVDAR / SİMAY BATIR TARIK TAN / UMUTCAN DEMİRKIRAN / YİĞİT YILDIRIM
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ALİCAN BAYRAKTAR ARİFE BERRAK YERLİKAYA AYSU KARAGÖZ AYŞE HİLAL CİHAN BUSE VATANSEVER BÜŞRA EROĞLU CANBERK ÖZKUL CEREN GÖKDUMAN CEREN İŞTEAL ÇİSEM BEKAR DİLAN DİLBER DİLARA TEZGEZ ECEM AKTAŞ EDA DURUCAN EDA DURUCAN ELİF FİLİZ EMEL KELEŞ EMİNCAN SALAVATOĞLU EMİNE AKBAŞ EMİRHAN YAMAN ERCAN KABASAKAL EZGİ BATAK FATMA NUR OKUR FIRAT YILDIRIM FİRDEVS GAMZE DAĞLI GİZEM MERMER GÜVEN SARIGÜL HAZAL KOÇAK İNCİ YAVUZ KEVSER KANBİR MAHSUN AKTEKİN MELEK ÖZEN MERTCAN ÇOBAN NİLSU AVCI NİSANUR TELLİ OĞULCAN DOST ÖZNİL DURAL PELİN POLAT POLAT ARSLAN SERCAN ELMAS SEZİN AYDINYURT SILA GÜNGÖR SİNEM GENÇ SİNEM MUTLU SİNEM SUNGUR SUDE DEMİREL TANER ŞAHİN TUANA SAVAŞ UĞURCAN HAKAN TEKİN YASİN BERKTUĞ ERGENE ZEYNEP ENGİN
SEN GİDİNCE Beyaz gölgelerim peşinde, Issız olduğu gün sokaklar. Kim olsa tükenir yerimde, Biçare yüreğim seni yasaklar. Yokluğunda yaşıyorum seni, Serüvendeyim, sonu meçhul. Üşütür mü hiç sevgi yeli, Aşkı kaybedendir bil ki yoksul. Sen gidince seni tanıdım, Koşan atların bıraktığı rüzgâr içimde. Esasında çok bilerken yanıldım, Bir coşuyorum, bir de durgun; kendi kendime. Ufukta bir küçük âşık kalır, Bir daha anımsamaz hatıralar. Denizde minik bir kayık, Onu da yutar bir gün asi dalgalar.
Emirhan Yaman 12. sınıf 10
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ELLERİM KÂĞIT Dillerim bir türlü seni anlatamıyor, Sende gizlenmiş: kâinat, hava, su, gök, yer… Bütün güzellikler sende vuku buluyor, Onlar nefret etsin benden, sen sevsen yeter. Yine sen hariç beni herkes okuyor, Çabam boşa gitse de senin için değer. Yüzün gözümün önüne gelip duruyor. Burada olmana gerek yok hayalin yeter. Değer vermeyenler sevilmeyi biliyor, Kıymet verenlerse sevilmekten bihaber. Ellerim kağıtta senin için yazıyor, Başkalarına gerek yok, sen duysan yeter.
ELBET BAHAR Yürüyorum yolda, uzun binalar arasında Baharı gelir çiçeklenir elbet betonlar da
Geçmez zannederiz ama zaman sürekli akar Çiçek açar belki dallarımız, elbet bir bahar
Güven Sarıgül 12. Sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
11
AŞK GAZELİ Mevla’m seni ne güzel yaratmış, Bu gönül sadece sana akarmış. Bu cana canan lazım, Bu yara başka türlü kapanmazmış. Dert nedir ki elbet çekilir, Senden başka deva bulunmazmış. Derdimin dermanı sende, Başka türlü bu deli gönül uslanmazmış. Kavuşmaktan öte yol yok, Bu yolun sonu senden başkasına varmazmış. Yüce Mevla’m güldü yüzüme, Bu ömür sensiz yaşanmazmış.
Hazal Koçak 10. sınıf
AŞK YOK Bizimkisi bir aşk hikâyesi değildi, Yaşadık biz aşkın ta kendisini. Canımız bedenimizden çıkarcasına, Yüreğimize ilmek ilmek işlercesine. Şimdi ruhum erdi semaya, Bitap düştü bu bedenim senin aşkınla Susuyorum artık, ne desem nafile ki. Gidiyorum, aşk yok artık, sensin katili.
Sercan Elmas 12. sınuf 12
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
AŞKIN YÜKÜ Yükün ağır gelecek bedenime, Aşkın yük indirecek gemilere. Kalbin hep ona atacak, O seni itecek hep elinin tersiyle. Kuş olsa da uçuversin ağzında şiirler, O kabul etmeye tenezzül etmez bile. Kalbin onu kabul etmeye hazır bir silah, Ama o gidecektir kim bilir hangi ele. Kalp su dolu bardak gibidir, Son damlasına kadar sevecektir yine.
ALİCAN BAYRAKTAR 10. sınıf
AŞKA GAZEL Gittin, gelmedin bir daha, Bıraktın beni bir başıma. Düşünüp dururken ben seni, Sen hiç getirmedin bile aklına. Şimdi kimlerle nasıl bilmem fakat Nefret dolusun bilirim bana. Hiç saygın yok mu senin? Öylece kalan anılara. Ama ben bekliyorum hâlâ seni, Bir gün dönersin belki bana.
ARİFE BERRAK YERLİKAYA 10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
13
14
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
YİĞİT YILDIRIM 11. sınıf
MAŞUKA SİTEM Vuslat bize bir fayda eylemez, Seneler günah etmiş, bu yürek aşk eylemez. Evvelden beri kesilmişim lal-ü ebkem, Bu ömür ikimize bir felek daha eylemez. Tüm ruhumla etsem de perestiş, Senin merdümgirizliğin bu aşkı eylemez. Âlem gördü mü böyle bir dildar, Tanrı bize vasl nasip eylemez. Efsunkar varlığın bana bir bergüzar, Tutsan da ellerimi artık bu meyus kabul eylemez.
BÜŞRA EROĞLU 10. sınıf
DOĞMAMIŞ Her gün güneş mi doğuyor yoksa çile mi? Peki doğan güneş aydınlatır mı bu günleri? Küçücük gelin olup gitmiş bilir mi sevinci? Neler yaşadığını bir o bilmeli. Durup düşünür, bu yaşadığım hayat mı? Herkese tatlı da bana acı mı? Yalvarır, son nefesine kadar seneler boyu, Tanrım, bana da bir gün güneş doğar mı?
CEREN GÖKDUMAN 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
15
UMUT GAZELİ Bir gece yarısı aklımdaydın yine, Seviyordum seni sessizce. Haberin yoktu belki, Yaşıyordum nedensizce. Yıldızlar şahitlik eder, Özlemle beklediğim gecelerde. Bekle yarını dört gözle canım, Doğacaktır en parlak güneş yine. Olsun varsın, geçsin zaman, Yarın kavuşacaksan gene.
Ceren İşteal 10. sınıf
URA ALBASTRA* bir çingenenin umudu yeşerdi derinde çaldıklarından çok sen günahı oldun ya çingeneliğinden vazgeçecekti ya günahlarından o günahlarını seçti senin günahlarını çalabilmek için çingene kaldı. umudun yeşerdiği derinler artık mavi bir mezarlık çingene mavi bir günah sen mavinin en çirkin nefreti
Canberk Özkul 12. sınıf
*mavi nefret(Rumence)
16
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
SON DİLEK Birisi vardı, Yaman adında. Çok güçlüydü aslında.
Hızlıca hareket eden genç görmez tuzağı, Elinde kolyeyle takılır tuzağa ayağı.
Zekası ve kurnazlığıyla bilinen bu kişi, Bilgisiyle çözüyordu her işi.
Her ikisi de kalır orada, Kimse duymaz gencin sesini o anda.
Bir dev vardı adında Aysanrı, Eğitim alıyordu yenmek için bu canavarı.
Kurtulamaz Yaman, Aynı kaderi paylaşır devle, kurtulamaz oradan.
Geceleri ortaya çıkar, Onun evidir mağaralar. Yiyecek aramak için gezer, İnip onların hayvanlarını ve ekinlerini yer.
Çisem Bekar 10. sınıf
Bu genç hazırdır artık yüzleşmeye, Başlar her yeri tuzak tarlasına çevirmeye. Akşam olur elbet, Tuzakların her bir yanına koyar et. Çıkar mağaradan başlar köye inmeye, Herke saklanır tabii evine. Fark eder tuzakları Aysanrı, Sanıldığı kadar iyi saklamamış tuzakları. Takip eder her tuzağı, Başlar yavaş yavaş inmeye aşağı. En son tuzağın gelir yanına, Görünürde bir şey yoktur aslında. Bilmiyordu ki görünmesi için yapmıştı tuzakları, En büyük tuzağa yakalanır Aysanrı. Karşısına çıkıverir bir anda Yaman, Aysanrı tuzakta sıkışmış, her yeri ip ve saman. Genç son dileğini sorar, Dev, kolyesinin düştüğünü ve istediğini söyler.
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
17
İNSAN
Hayatım prangalanmış vicdanın sesinde, Kanlanıyor ellerim her düşümde, Göğüm karışmış sonsuz denizine, Yüzüm hala gökyüzünde. Yürümeyi öğrenmeden koşmak senin neyine? Zincirlerinden kurtulmadan nereye? Olmuyorsa başarana dek dene, Bir kere değil, kim bilir, belki de on sene. Sevgi demişler iki gülen yüze, Alışmış insanoğlu buz gibi kalplere. Emek vermediğin insanın kalbinde, Huzur aramak senin neyine?
Dilan Dilber 12. snıf
18
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
ATILAY SARGIN mezun
19
AYAK İZLERİ unut unut insanları unut bu şehrin girdabını doğduğun evi sokaktaki lambayı simsiyah gecenin aydınlık yıldızlarını hiç korkmadım toprak olmaktan hiç korkmadım bıçak yarasından tek korkum unutulmaktan çürümekten yok olmaktan adım adım rengimi kaybediyorum ama sen korkma biletimizi aşkımız keser uzaklarda unut ayak izlerimi unut bedenimi şu zehir zemberek dünyada sesim kalsın isterim kulaklarında
Ayşe Hilal Cihan
YALNIZLIĞIM İSTANBUL Bugün İstanbul’ u uzaktan izliyorum, İnsanları inceliyorum, Pembeli Kadın’ ı izliyorum. Narkoz yemiş balık gibi başıboş sokaklarda. İstanbul’ u uzaktan izliyorum, Yürüyorum, düşünüyorum, anımsıyorum. Şehrin içindeyim ama uzağım Biraz kırgınım, belki biraz küs. İstanbul’ u uzaktan izliyorum, Sonra bir tepeye çıkıyorum. Boğazın kokusunu ciğerlerime çekerek Sonrası, sonrası İstanbul işte!
Buse Vatansever 12. sınıf
12. Sınıf 20
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
Rafta Kalmış Hayatlar Her satırına narince işlenmiş tüm o kelimeler. Uğruna heba edilmiş birçok ağaç bir cahile mi değer? Okuduğumuz her bir sayfa aslında bütün bir hayata bedel, Farkına varmalı insanoğlu, rafta kalmamalı bu uzun ömürler. Solmuş ümitler, kırılmış duygular yaşarken insanlar, İlaç gibi gelir tüm bu yaralara kitaplar. Değerini bilmiyor ki evrendeki varlıklar. Çok ağır olacak bedeli, iyileşmeyecek yaralar.
Masumiyet Bir çocuk, Uçsuz bucaksız gökyüzünü izleyen, Uçan kuşlara baktıkça kaybolan, Masum bir çocuk. Umutlu bir çocuk, Hayallerinin gerçekleşmesini bekleyen, Beklerken elindeki balonu gökyüzüne yâr eden, Üzgün bir çocuk. Çaresiz bir çocuk, Özgürce uçuşan kelebekleri izleyen, İzlerken hayretlere düşen, Kapana kısılmış bir çocuk. Sevgisiz bir çocuk, Sevginin ne kadar önemli olduğunu bilen, Bir o kadar da muhtaç olan, Kederli bir çocuk. Duymak istemeyen bir çocuk, Bomba sesleriyle uykuya dalan, Tatlı rüyalar yerine kabuslara uyanan, Gülmeye hasret bi çocuk. Özleyen bir çocuk, Savaşların bitmesini bekleyen, Her yerde barış isteyen, Melekler kadar masum bir çocuk.
Fotoğraf: Fatmanur Okur 9. sınıf
ECEM AKTAŞ 9. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
21
RUHUN ÜMİDİ
AH!
Güneş ısıtırken teni, Yaşlı ruh canlanır gibi. Yüzün bahardan kalmış ki, Umut ve hüzün doluydu.
Lanet getirdiklerine,
Yeşil gözlerin yaşlanmış. Üzülme, darılma, korkma. Yeni günlere umutla, Açtık mı gözlerimizi?
Emel Keleş
Ah insan, Bir çözüm bulsan. Bir de onlar gözünden bak dünyaya. Görsen geçen ömrünün ziyanını, Böyle takılı kalır mısın? Kimsenin dilinden düşmeyen yalanlara.
Dilara Tezgez 12. sınıf
12. sınıf
22
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
EDA DURUCAN 12. sınıf
S I R A D A K i öyle sıradan olma renklerle boğuş kaybol tekrarı yok hiçbir şeyin senden yok bir tane daha bırak fırça yönetsin notalarda kaybol ruhunu kitapla besle öyle sıradan olma çağ çekmesin seni içine sen çağı içine çek öyle sıradan olma renklerle kaybol
Eda Durucan 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
23
TAHMİS Dava dediğin zamandan sıyrılan bir sanı Yüzler değişti ama sırttaki zelber aynı. Nasırlar kurudu ama parmaklarda anı. Bir baykuş konuşuyor her sözünde bir tını Diyor ki her cümlede bir tek Allah’ı tanı.
SICAKTAN SOĞUĞA kısacıktı günlerim gölgeler dolardı güneşin içine ben hep dolanırdım, soru işaretlerimin önünde doğururdu şiir başlangıcın önüne sonu biri yola koyulacak gibi soğuğu hep bir dileğin ateşi yanardı devrilen devlerin yerinde inanmazsın yüz kere binlercesi ayrılık dizilse de kapında bir yenisi gelsin kaldırır şiirler başı da sonu da!
Ege Demircan 11. sınıf
24
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
UNUTMAYI ÖĞRETİR MİSİN? Yalnızlığı en iyi ben bilirim, Sensiz, kimsesiz kalmış geceleri de. Umutla köşe kapmaca halinde geçen, Yılları ben bilirim. Her yağmurda yüreğimle ağlamayı da. Acıyı ben bilirim, Tükenmeyi de diri diri ölmeyi de. Sabrı en iyi ben bilirim, Soğuk bir kış günü seni beklemeyi de. Sevmeyi en iyi ben bilirim, Sevilmeyi beklemeden karşılıksızca. Öğrenemediğim bir tek şey var: Unutmak! Bana unutmayı öğretir misin?
Emincan Salavatoğlu 12. sınıf
GELDİM gözlerinde derin okyanus karanlığı, hasret sığ denizlere. bakışlar ışıktan siyah siyahlar kör geçmişte ezbere. geldim. ellerimde dikenler büyütüp geldim. bir çembere teğet geçtim. hep mi yalnızdım, hep sesim tek başına?
Zeynep Engin 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
25
26
G Ü Z E L Y ANEHİR Z I D EZÜLLAM F T E R İ / SAYI 03 9. sınıf
SEVDALI GAZEL
Selvi boylu sevgilim, bahçemden gelir geçer, Çiçeklerimden güllerimi, lalelerimi seçer. Gönül dipsiz bir kuyu, siyah ve beyaz suyu, Sevdiğim kirpiğiyle kara sevdayı çeker. Ben kapında köleyim rakip ise köpeğin, Gerçek âşık dururken gider rakibi sever. Sevdiğim, can yoldaşım canım yoluna feda, Pervane şem uğruna canın vermeyi ister. Ezgi sen aşk yolda Leyla mısın yoksa Şirin mi? Ne Ferhat’ ı ne Mecnun’ u, gönül hep aşkı seçer.
Ezgi Batak 10. sınıf
ÂŞIK GAZELİ Gülüş gibi özeldi, eşsizdi, Dalgalar kadar yoğun ve eşsizdi. Yürüyüşün gibi iz verdi her şey, Gülüşün gibi o da özeldi. Tutulmuştu dünyam, bir güneş gibiydi, Gelgit gibi o da geldi gitti artık. Artık uçmak istiyorum bir uçurtma gibi, Senin güzelliklerini yıldızlardan görmek için. Artık gitmek istiyorum yıldızlardan, Ne yörüngen ne yıldızın ne de uçurtman olmadan.
Elif Filiz 10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
27
Güzel ile Çoban Mesnevisi Dağlarda yaşarmış çobanın biri, Ovalar bahçesiymiş ormanlar evi.
Hiçbir hekim çare olamamış kıza, Kavuşmalı bu kız çoban aşkına.
Özgürce dolaşırmış sürüsüyle, Hayvanları güdermiş hep sevgiyle.
Dağlarda dolaşan çobanın sesi Birden bire canlandırmış prensesi. Bunu gören kral çok pişman olmuş, Çobanı bulana ödül koydurmuş.
Ülkenin kralı kötü kalpliymiş, İnsanlar kraldan hep çekinirmiş. Güzeller güzeli bir kızı varmış, Onu gözünden bile kıskanırmış. Güzeller güzeli dağlara çıkmış, Bir bahar sabahı çiçek toplamış. Dinlemiş mest olup kaval sesini, Çobanın ruhundan kopan besteyi. Kavalın sesini takip edince Gönlü coşmuş birden çobanı görünce. Birbirini görüp sevince gençler, Ayrılmamak için yemin etmişler.
Çobanı bulanlar anlatmış bir bir, Sarayda seni bekleyen sevgilindir. Çoban çıkmış kralın huzuruna, El öperek sevdiğini almaya. Güzeller güzeli kalkmış yataktan, Gözleri patlamış çoban aşkından. Kırk gün kırk gece çalınmış davullar, Birbirine kavuşmuş gerçek aşıklar.
Ezgi Batak 10. sınıf
Bu haberi duyan kral çok kızmış, Çobanı kızına layık bulmamış. Kızını kapatmış yüksek kaleye, Çobanı ise kovmuş başka bir ülkeye. Güzeller güzeli yasak aşkıyla Yataklara düşmüş gönül yasıyla. Kızına üzülen kral kahrolmuş, Sarayını hekimlerle doldurmuş. 28
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
YAŞAMA SEVİNCİ
DUYUL(MA)MAK
Fırından ekmek almışım, Yoldaki kuşları besliyorum. Yaşıyorum, yaşatıyorum. Güneş doğmak üzere; Aylardan nisan, Neşeyle doluyor insan, Şu ilkbahar havasında.
Duyun, lütfen beni duyun. Kulaklarınızı mı tıkadınız? Duymamak için beni. Koskoca dünyada, Tek ben mi sağır değilim yoksa? İş birliği mi yaptınız, Anlaşılmayayım diye... Ah, ne yazık ki bana Vazgeçmemiş, Açmış iki elimi, Dayamış ağzımın kenarına “Beni duyun” diye bağırıyorum.
Kahvaltımı yapıyorum, Çayımı yudumluyorum. Yaşamak güzel şey doğrusu, Huzurum yerinde, Kalbimin dibinde. Dolaşmaya çıkıyorum neşeyle Beslediğim kuşlar cıvıldıyor. Onları dinliyorum bankta, Çiçekler açıyor rengarenk, Gönlümün ilkbahar havasında. Ercan Kabasakal 12. sınıf
UMUT Canım sıkılıyor yine Daraldı ruhum. Dışarıda yağmurun sesi, İçeride gecenin soğuk nefesi. Yalnızlık… Kolay değil. Gözlerimde bir koyu bulut, Bir tokat asılmış yüzümde. İçimde bir bekleyiş, Dönülmez akşamın ufkundayız yine. Fırat Yıldırım 12. sınıf
Fatma Nur Okur 9. sınıf
İLMEKLERLE HÜZNÜN bitmişse dün bitmişse bu havalar güzel günler gitmişse yakındır dersin uzak olduğunu bilmeden güneşse koştuğun ulaşmak için düştüğün dizlerin kanarken içini ısıtışını düşündüğün kalbinse yara almış çoğu kişiden sapasağlam kalmış acıyı yok sayarken düğümler atılmış her yanında varmış ilmeklerle hüznün.
Firdevs Gamze Dağlı 10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
29
30
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ELİF ÖZDEMİR 12. sınıf
HER HECE HER GECE Asılı bir perde gibi, Öylece durdum günlerce. Sanki çok mutluymuşum gibi, Mutluluk dağıttım herkese. Canım acıdı günlerce, Kalbim seninle birlikte, Mutluluk senin sesinde, Elveda, der her gece. İnci Yavuz 12. sınıf
AYNADAKİ DÜNYA Seni gördüğümden beri Ayrı bir mutluyum ben Aynamda sen, yanımda sen Sel akacak gölgelerimizden Her şey bir yana, sen bir yana Doyamadım solgun resmine bakmaya Hele bir göz kırpsan Neler olacak bu küçük dünyamda. İlayda Coşkun 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
31
ELDE VAR GÖKYÜZÜ
GECENİN BAHÇESİNDE
Bazen kırık bir gökyüzü gibi, Nasıl kırıldığımı hatırlamıyorum. Her defasında gerçekler yüzüme çarpıyor, Nefes alamıyorum.
Bu gece, Sönmüş bir yıldızım gökyüzünde. Güneş doğana kadar beklemişim, Ama bir kere kafanı kaldırıp bakmamışsın.
Korkularım ele geçiriyor beni, Sanki ben, ben değilim. Duvarlarımı yıkmamı söylüyor, Kalbimi yıkamıyorum.
Bu gece, Denizde bir balığım. Sabaha kadar yosunlarla dans etmişim, Sense uzağımdan yürüyüp gitmişsin.
Yaptığım şey, Düğümlerimi suyla çözmekten farksız. Eskici hayallerim sokakta, Avaz avaz bağırıyor.
Bu gece, Solmuş bir çiçeğim bahçende. Öğlenleri bile güneşin görmediği bir köşedeyim Bu gece dalımdaki kırıkları göreceksin.
Bakma öyle olduğuma, Her zaman böyle karamsar değilim. Ellerinde, o masmavi ellerinde, Gökyüzünü görüyorum.
Pelin Polat 12. sınıf
Kevser Kanbir 12. sınıf
32
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÂŞKIMIN CEFASI Bu aşkımın cefası beni bitirir de seni bitirmez mi? Bu özlemin cefası beni yitirir de seni yitirmez mi? Bekle kalbim bekle, bu sevgiden kuruyana kadar bekle, Bu aşkımın cefası beni bitirir de seni bitirmez mi? Ben aşkından kurumadan önce kalbine al beni, Kalbinin suyu seni yaşatır da beni yaşatmaz mı? Anladım haram bana sensiz aldığım nefes, Bu aşkın nefesi beni öldürür de seni öldürmez mi? Olsun seni uzaktan sevmek de güzel ey benim ay ışığım, Bu aşkımın gecesi beni bitirir de seni bitirmez mi?
Melek Özen 10. sınıf
IŞIKLAR HAYALETİ Dolaşıyor odada ışıklar hayaleti, Elindeki yıldız koruyacak seni. Sadece pozitif kalabilirsen Maviden kaçabilirsin belki. Ayna kırdığımı hatırlamıyorum. Belki kendi kendini kırmıştır Kontrol edemem her şeyi, Seni, onu ve hayaleti. En mavi kasetleri getirdi bana, İstemiyor kaçmak belli ki. Başarısızdın demeyeceğim ama İki hayalet de fazla sana.
Gizem Mermer 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
33
BENİM SESİM ölü ağaçlarla dolu orman karanlık hava yer ıssız, gök ıssız bir çığlık sesi koştum nefes nefese çığlığa uzak hâlâ bir ses daha bu aynı ses ben koştukça uzaklaşan sürüsüyle gelen yalvarış bu ses birinin sesi boğulma sesi bu ses ben olmalıyım.
Mahsun Aktekin 12. sınıf
SABAH SABAH Saat 6. Kalktım yataktan, Banyoya gittim. Karşımda biri, Kafasında çalı çırpı dolu. Somurtkan bir ifade, Pek de çirkin. Kısa süreli görüşme sonrası, Kahve yaptım. Sofrada üç zeytin, Bir parça peynir. Yumurta da haşladım, Kendimi şımartayım, Değil mi? Işığı bilerek açmadım. Sonra başım ağrır diye. Hem fark ettim ki, Odam da geleceğimden aydınlıktı. Ağlanacak halime güldüm.
Mahsun Aktekin
12. sınıf
34
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
CEREN KARASALİH 9. sınıf
35
aydınlık ve karanlık karışır iyi ve kötü karışır ben, biz, siz karışır dünya karışır özgürlük ve kelepçeler karışır soru ve cevaplar karışır karışıklık karışır bir güler bir ağlarız yere düşer, vahlarız ayağa kalkar, çağlarız biz, bizi dağlarız biz dağlarız düşen güler mi sevinen ağlar mı ne garip bir dünyadır çözemedim bu dünyayı çözemedik karanlıkta ayı karanlık, karanlık mı aydınlık, aydınlık mı hangimiz fakiriz hangimiz zengin hanginiz fakirsiniz hanginiz zengin dilenin anca konuşun anca yalan hanginiz gerçek hanginiz söylemeyin anca 36
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
YİĞİT YILDIRIM 11. sınıf
37
KESTANE Hava buz gibi Gökyüzü kar beyaz. Ellerim üşüyor, Belki de fotoğrafını tutmaktan. Kestaneli bir sobam bile yok. Belki bir kar tanesi olsaydım, Güzel ellerin bana dokunurdu. Sonuçta İstanbul burası, Tramvaylara da kar yağıyor. Senden nefret ediyorum Ama bu sevmeme engel değil. Lütfen çimlere otur, Kestaneler fazla sıcak.
MAVİ ATEŞ DAİRESİ Her zamanki gibi korku yüzümde, Elini uzatıp geri çektin, Hikâyenin tamamını merak ediyorum. Hâlâ ıslak ıslak ağlıyorum. Dünya benden de bitik. Yorgun bir güneş ışığı gözümde. Televizyonum açık ama Boş gözlere görüntü ne mana. Diktiğin fidana hiç dokunmadım, Gelirsin diye hiç yeşermiyor. Zaten evim de soğuk, Alt sokaktan alınmış mumlar kadar. Bu sebepten her şey eskisi gibi, Kırık camlar bile hâlâ yerde. Şimdi soruyorum aynaya, Daha kaç mum gerek yalnızlığa?
FEYZA KAPKAÇ 12. sınıf
38
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
HAYAT
YOLCUYUZ
jan janlı hayatlar sahte parıltılar süslü paketlerin içinde çürük tatlar boyalı maskelerin altında asık suratlar renkli yüzlerin altındaki kara hayatlar eğlenceli çığlıklar daha şöhretli paralar ışıklar, gürültü ve kameralar elimizin üstüne başımızın tacı onlar biz sadece izliyoruz ağzımız açık işte karşınızda:
O günlerden birini hatırlıyorum, Kuşlar uçuşuyor etrafımızda. Kırgınız birbirimize anlıyorum, Ayrılık kokusu var içimizde.
Mertcan Çoban 12. sınıf
ÇIKMAZ ŞEHİR Bilmediğim bir yerdeyim, Kaldırımda yabancı kediler. Vakti geldi gitmenin, Bu sessiz şehirden. İstiyorum da Gidemiyorum. Çünkü bütün sokaklar, Önce kendime çıkıyor.
Sezin Aydınyurt 12. sınıf
Denizin yanından yürüyoruz, Ölüm sessizliği var ikimizde. Sokaklardan geçiyoruz istasyona doğru, Belli ki bineceğiz giden trene.
Nisanur Telli 12. sınıf
UNUTMA BENİ Uykusuz bir kar küresi O da yolunu gözlemiş gibi Seni görünce kokuyordu dağ çiçekleri Ömründe böyle güzellik görmemiş gibi. Sokaklar karanlık ve denizli, En derinde benim sevgim gizli. Elinde tuttuğun unutma beni, Anlatıyor aklımdaki düşünceleri. Sınırsız bir bulut tutuyor elimi, Leyleklerin acelesi niçindi? Solumdaki boşluk gibi, Özler misin bir daha beni?
Tuana Savaş 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
39
hissizliğin hissi ne çok isterdim ne çok isterdim bozuk bir plak gibi beni sevdiğin o günlerde takılı kalmayı yaşam, senin ellerinde filizlenen bir tomurcukmuş oysaki şimdi ne yapmam gerekiyor sessizliğindeki enkazı bulamıyorum yürüyen çalılar görüyorum etrafta kimsecikler yerinden memnun değil anlaşılan o ki artık herkes özü olduğu yerlerde de yabancılaşmış aklına gelişlerim dünyanın kendisi kadar eski pişmanlığım içinde yitip giden bülbülü canlandırmayacak biliyorum yokuşun sonuna gelmişim kafesin kapağını, açmış bekleyen sen şimdi hangimiz özgür hangimiz tutsak hep böyle olmaz mıydı yapmış olduğun her şeyin asıl yabancısı sensindir 40
bugün hava yalnız değil, sönmek bilmeyen ateşlerde usulca geziniyor umutsuzluğunda gölgesini indiriyor pencerene bir kuş konuyor yanı başına susuzluğunu suskunluğunu yalnızlığını ötüyor karıştırıyor göz yaşlarını kendine beyaz bir sayfa açtırıyor sabahlarına yeni bir güne uyanıyorsun birbirine karışmış yaprak yığıntılarıyla sevgiyi getirmiş bırakmış ayacıklarına bugün hava yalnız değil gülümsüyor tepede açtırıyor çimleri bugün hava pek bir sitemli gün görmemiş çocuklar kadar ümitsiz derdini anlayan kuşları göremiyor artık bir rüzgar esiyor estikçe esen bir rüzgar sonrası hissizliğin hissi
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
BATIR Ç O RSİMAY L U 11.Msınıf İMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
41
BULUTLARIN ÜZERİNDE
DEPRESİF MEVSİMLER
Güneş tam tepemizde, Ay’ı selamlayan günler. Ne kadar esirlikten uzak, Kalabalık hafifliği var üzerimizde.
ölü doğduğum mevsim adımla beraber göm beni boynumdaki yılan, bileklerimdeki yalan kaçıncı kapı bu ömrüme aralanan labirentimde kaybettim sonraları kafamda ucuz bir sarhoşluk hep daha çok unuttum
Bu kadar gümüşservi geçen zaman, Birden bıçak gibi saplandı. Kovaladı ne kadar kuş varsa dalında, Bir mum söndü o gece. Sabaha kadar bekledim, Gün ağarırken ışık olup gelirsin diye. Gece karanlığı izledim, Bir yıldızda seni görebilmek için. Konuşmak istedim, Dizildi bütün papatyalar boğazıma. Kustum hepsini toprağın üstüne, Son kez sana sarılmak umuduyla.
depresif rüzgârın tavrını bürüdüm ruhuma öfkemde yağmaladım kanıma kattım nefretimi sonra yatıştım her şeyi yer çekiminin kollarına bıraktım tüm bildiklerimi söküp atıp yerine gözlerini koydum
Sude Demirel 12. sınıf
Oğulcan Dost 12. sınıf
42
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
SEVDA GAZELİ Onu düşünerek çaresizce yürümek midir acı veren insana, Olmayacağını bildiği hayallerde yaşatmak mı yoksa? Aşk, yalnızlığa esir kalmak mı, Sonunu bile bile adım atmak mı başlangıca? Ondan başka hiçbir şeyi görmemesi mi gözlerin, Gördüklerinin fayda etmemesi mi onsuzluğa? İmkânsızlığı dahi sevebiliyorken ve buna alışmışken İsmini yine de haykırmak mı her yıldız kaydığında? Aşk, usulca saklanamaz mı kalplerde, Taşıyamaz mı ölüler bile onu göz kapaklarında?
MAHKUM KALAN HAYATLAR İnsan öğrenirmiş zamanla Yalnızlığı da yalnızlığın sonsuzluğunu da. Acıya alışırmış herkes, Acısını ikiye katlasa bile aldığı her nefes. Sessiz çığlıklarında saklıymış hayatı, İçinden akıtmış bütün gözyaşlarını. Bir hazan vakti vazgeçebilirmiş birçok şeyden, Yaşadığı onca güzel anılara rağmen. Tek bir keşke, silebilirmiş bütün ‘’iyi ki’’leri, Çünkü görememiş, koparılmamış bir çiçekteki güzelliği. Kararmış kalp, kararmış vicdan, Siyaha mahkum kalmış insan.
Öznil Dural 10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
43
44
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
TARIK TAN 11. sınıf
AŞK GAZELİ Senin kalbinde solmuş bir gül, Bende ise kırılmış bir gönül. Benden sana kalan bir umut iken Sen de terk edip gittin beni ey bülbül! Sen sevgiyi başkalarında aradın, Sevgim teselli etmedi mi, al kalbimi böl. Şu kötü dünyada sen de üzdün beni, Saç teline kıyamazken dedin bana öl. Yar sen nelere kadirsin böyle, Bu yalan dünyada tek gerçeğim ateş ve kül. POLAT ARSLAN 10. sınıf
UMUTSUZLUK GAZELİ Artık aramaz oldu ayakların, Ben ise seni hep arar oldum. Gece gündüzü kovaladı, Bense o günlerde aşkımızı kovalar oldum. Ne seni ne de sensizliğimi Artık o gecelerde bulamaz oldum. Aynı kalbimde gökkuşağısın, Anlamadım ama sana bağlanır oldum. Artık aramaz oldu kalbin beni, Bense geceler boyu hep seni yaşar oldum. SILA GÜNGÖR 10. sınıf 45
MUTLULUK MESNEVİSİ Kapı çaldı bir anda, Koştum baktım kapıya. Geldi yine Yeliz, Konuşmasını beklemekteyiz.
Vardık babasının evine, İkna ettik evliliğe. Mutlu olduk biz de, Mutlu olma sırası sizde. Yazdık böyle bir şeyler, Okuyup mutlu olsun diye ssizler.
Evlenemem, dedi seninle, “Neden evlenemezsin?” dedim Olmaz, dedi babam kızar, Sana kızar, bana kızar, kaza yapar. Evlenmezsen benimle, Var git babanın evine. Kızdı bana Yeliz, Gitmesini beklemekteyiz. Çekti gitti bir anda, Kalakaldım o anda. Dur, dedim beni dinle, Diyeceklerim var yüzüne. Durdu, dinledi beni, Merak etti diyeceklerimi. Aşk, kalbimi yakan bir volkan gibidir, En sevdiğim tatlı kazandibidir. Yeliz sev beni, sokma müşküle, Seninle kaşık atalım iki tabak keşküle. Bu söylediklerime çok güldü, Sanki açan bir güldü. Dedi ki: “İkna etmeye gidelim.” Tamam, dedim. Gidelim. 46
KELEBEĞİN GAZELİ Kelebeğin ömrü bir gün, Yine de âşık olur her gün. Yavaş yavaş ölür kelebek, Hiç sesini çıkarmadan. Aslında mutludur. Onun için ömür gibidir bir gün. Sizce biliyor mudur öleceğini, Uçacağını bu dünyadan? Bir gün için mi geldi peki dünyaya? Toprak olup gitmek için. Uçar sabahtan akşama, Çünkü ömrü bir gün. Yeter bu kadar üzüldüğümüz, Kelebeğin ömrü değil ki bir gün. Sinem der ki kelebeğin ömrü, Yaşadığımız her gün. 10. sınıf G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
KÜBRA ARSLAN 12. sınıf
47
48
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
DÜN Renksizlikler içindeyiz, Sen biraz kırmızı, biraz mavisin. Benim için çiçek ve deniz oluyorsun, Kumu unutuyor, gülüyoruz. Akşam oluyor, Biraz durgunlaşıyorsun. Çiçek soluyor, deniz sessizleşiyor. Karşıya bakıyor, bakıyoruz. Saat geceyi çoktan bulmuş, Kalkma vakti geliyor. Bana gülümsüyor, Sevgiyi alıp götürüyorsun.
Önümde uzun bir yol var; Kırmamın beklendiği duvarlar, Gülümsemem gereken aynalar. Ama neden yerimde sayıyorum? Karşımda güzel bir defter var, Hayatıma iyi şeyler çizmek, En iyi şekilde resmetmek için. Ama neden yapamıyorum? Her yerde insanlar var, Düşmemi bekleyen Dizlerimin kanamasını isteyen. Ama hâlâ neden onlara inanıyorum? Mutlu ve güçlü olmak istedim Ama neden gittikçe güçsüzleşiyorum? Önümde yol olduğunu bildiğim halde, Neden gözlerimi kapatıyorum?
Gündüzler çoktan bitti, Kurudu gözlerimin nehirleri.
Adeta ışık tutuyor varlığın, En ücra köşelerinde ruhumun.
Yaktı hasretin, Bu yorgun yüreğimi.
Yeşertiyor çölleri, Gözlerimden akan yaşlar.
Esiyor rüzgârları sevdamın, Özlem dolu sokaklarında hatıralarının.
Gezerken hatıralarının boş sokaklarında, Vuruyor hançeri kalbime yokluğun.
Yakıyor güneş misali saçların, İyileşiyorum, bir kere duyayım sesini.
Taner Şahin 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
49
50
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
İLDEM ÇAKIR 11. sınıf
BUSE DEMİR CEREN GÖKDUMAN DALİ’NİN KEDİSİ DAMLA İLERİ DİLRUBA YAREN ÇEKİM EGENUR DEMİRCAN GAYE LİSE GİZEM MERMER GİZEM YILDIRAN GÜVEN SARIGÜL İREM ZEREN ŞÜHEDA GÜNERİ ŞÜHEDA GÜNERİ UĞURCAN HAKAN TEKİN ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
51
BEN
B
u yazıyı yazdığım gün sanırım karantina başlayalı bir buçuk ay oldu. Karantina sürecinde ne yaptığımı, vaktimi nasıl geçirdiğimi pek bilmiyorum. Bunun bir film senaryosu olmadığına inanmak kolay değil. Gerçi bu günler bir film olsaydı o filmi de çok izleyeceğimi sanmam. “Bu kadar şey de üst üste gelmez. Gerçekçiliği yok.” diye. Sonuç olarak; senaryo olsa abes kaçacak günleri yaşamak zorunda olmak zor ama umudum var yine de. Şansımız varsa dokuz, on aya normale döneriz. Şansımız varsa. Güven Sarıgül 12. sınıf
Y
aşadığımız şu dönemde, dışarısı cıvıl cıvıl. Güneş her sabah tekrar yükselerek ısıtırken günlerimizi, evde kalmak sıkıcı ve bunaltıcı olabiliyor. Sonuçta dışarıda yapılabilecek onca şey varken evde kalmak bazılarımız için teknolojiden ibaret bir hayata dönüşüyor. Sorulsa herkes dışarı çıkmak isteyecek ancak içinde bulunduğumuz durum nedeniyle hepimiz evde kalmamız gerek-
52
e d n i r e K arantina Günl tiğinin bilincindeyiz. Bu yüzden “Evde canım sıkılıyor.” demek yerine, “Evde ne yapabilirim?” demeliyiz kendimize. Ben resim yapmayı çok seviyorum. Karantina günleri için kendime bir tuval aldım ve içimden geldiğince düşüncelerimi yansıttım. Renklendirdim her dalı, gökyüzünü, dağları. Lavanta bahçesini süslerken en sevdiğim şarkıyı açtım. Resimim bitti. Hiç bilmediğim bir tatlı yaptım aileme. Uzun zamandır okumak istediğim kitapları bitirdim, şarkı listemi yeniledim. İnternet üzerinden çeşitli aktivitelere katıldım. Hatta gaza gelip saz çalmayı bile denedim. Hepsinden önemlisi bunları yaparken eğlendim. Çünkü mükemmel olmasalar bile denemek haz verdi bana. Demem o ki, evde yapılacak çok şey var. Yeterki kendinizi geliştirmek isteyin. Yeni şeyler deneyin. Yeteneğim var yok demeden resim yapın, şiir yazın. İçinizden ne geliyorsa onu yapın özgürce. Ne de olsa içinizde uyandırılmayı bekleyen yeni fikirler, evdeyse hayat var! Buse Demir 9. sınıf
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
53
K
arantina Günlükleri, gün otuz yedi. Uyku düzenimin bozuldu. Bu iyi mi? Galiba değil. Güne başlarken, beni her gün yapmaya üşendiren klasik kişisel temizlikten sonra masamın başına oturuyorum. Not alıp, üstüne düşünüp araştırma yapmaktan bir türlü bitiremediğim kitaplarımı okumaya başlıyorum. En zevk aldığım şey tarihle alakalı bir şeyler yapmak. Sonra verilen ödevleri kontrol ediyorum. Sabrım tükenene ve dikkatim dağılana kadar ödevleri yapmaya çalışıyorum. Ya bitiyor ya bitmiyor ama bittiğine emin olduğum tek şey sabrım. Bu zamanlarda kahve yapıyorum. Yanına abur cubur alıyorum. Ne yani cidden sağlıklı beslenebilen var mı şu anda? Spor yapmaya çalıştığım zamanlarsa, ayağa kalkıp oturuyorum. Bence kahve koymak için mutfağa gittiğim adımlar spordan sayılmalı. Bazen müzik dinlerken kendimi kaybedip dans ediyorum. Film izliyorum. Yeteneklerimi bulmaya çalışıyorum. Denemekten zarar gelmez. Sürekli hayatlarının zaten karantina olduğunu söyleyen insanlar görüyorum ama yanılıyorlar. En azından ben hayatımın karantina olduğunu düşünmüyorum, evde kalmayı çok seviyorum. Genelde evde takılırım ama kimse bana dışarı çıkma yasağı koymuyordu. Umarım size de hiç kimse bu yasağı koymamıştır. Lütfen bu dönemi kendimize yatırım yaparak geçirelim. Evde kalalım. Empati kuralım. Gizem Yıldıran 12. sınıf
54
K
arantina günlerinde ben çokça kendime vakit ayırdım. Kendimle tartıştığım da oldu, sonrasında barışığım da. Çok da düşündüm. Dışarıda özgürce uçan kuşları görünce daha da düşündüm ve sordum kendime güzel günler görecek miyiz, güneşli günler? Ceren Gökduman 12. sınıf
K
orona Mı Günlerinde Ben? Yeni, karmaşık, çözülmesi gereken? Yardıma ihtiyacı olan? Sanmıyorum. Masal gibi geliyor demeyeceğim, olanların farkındayım. Hayır demeyi öğrendikten sonra kendime öğretebildiğim için en mutlu olduğum ikinci şey, bir şeye on dakikadan fazla üzülmemek. Ruh halimi isteğime göre değiştirebiliyor olmamdan dolayı psikopatlık testi bana iki vermişti. Evet, bu tarz testler çözmeye bayılıyorum. Size karantina günlerinde zaman kaybı olarak görülebilecek şeylerden bahsedeyim. Üç saat ders çalışamıyorum ama altı saat boyunca internet üzerinde One Direction konserine katılabiliyorum. Altı saat, aralıksız. Michael Jackson’ın aynı şarkısını otuz altı dakika boyunca dinleyebiliyorum. Otuz altı dakika, aralıksız. Sadece hoşuma gittiğinden sarı duvarıma bakabiliyorum. İpin ucuna geldiğinde ipe bir düğüm at ve tutun demiş Thomas Jefferson. İpin ucundayım, şimdilik. Etti 3 paragraf. Asi miyim ne? Gizem Mermer 12. sınıf G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
E
n başta, özgürlüğümüzün perdenin işlemelerinden geriye kalan bölüme serpişmesi sinirimi bozuyor ve beni herkes gibi amacım olan sınavdan uzaklaştırıyordu; çok geçmeden bunu kendi yararıma çevirebileceğimin farkına vardım. Toplumdaki özgürlük anlayışını sorguladığımda gerçek karşıma çıktı. Koskoca evrende, dünya gibi küçük bir gezegene sıkışmamış mıydık? Bu koskoca dünyada evimize sığınmak ile aynı değil miydi? Bunun neresi tuhaftı? Milyarlarca yıldır zaten kendi evinde, dünyada gelişen insanoğlu ev kavramını biraz daha özelleştirerek üretmeye devam edemez miydi? Özgürlük her yere gidebilmek miydi, yoksa düşüncelerimiz miydi bizi özgür yapan? Öyleyse neden bize tanınan bu sıkıntılı sürede özgürlüğü kendi evrenimize anlatmıyoruz? Neden binlerce insan tarafından yanlış bilinen bu kavramı bugünlerin boşluğu ile aydınlatmıyoruz? Karantina günlerinde ben özgürlüğü tanımladım, ya siz? Dilara Tezgez 12. sınıf
M
erhaba sevgili okuyucumuz, Ben evde kalmayı sevmeyen, pek dışarı çıkmayan biriydim. Evet, biraz tuhaf bir cümle oldu. Karantina günlerinde aileme, arkadaşlıklarıma, spora çok önem vermediğimi fark ettim. Bunu evde kaldığım süreçte daha iyi anladım. Karantina sanıyorum ki hepimizi biraz olsun değiştirdi. En azından beni. Bazı gereksiz alışkanlıklarımı değiştirebileceğimi gördüm. Günlerimi şu an elimden geldiği kadar verimli geçirmeye
çalışıyorum. Umarım bu süreçten en az hasarla ayrılırız. Şüheda Güneri 9.sınıf
K
arantina günlerinde arkadaşlarımla birlikte olmanın beni öncesinde aslında ne kadar mutlu ettiğini, okulda öğretmenlerimle geçen zamanın ne kadar değerli olduğunun farkına vardım. Çöp atmamak için anneme türlü türlü bahaneler uydurduğum zamanlar ile şu an çöp atmaya giderkenki mutluluğum arasında oldukça büyük fark var. Bunun gibi şeyler ve sevdiklerime olan özlemim başlarda beni zorlasa da kendimle ilgilenmem ve sevdiğim şeylere daha fazla vakit ayırmam için belki de bundan daha güzel bir fırsat yakalayamazdım. Resim yapmak, kitap okumak, ders çalısmak ve ailemle dolu dolu vakit geçirmek gibi güzel şeyler karantinanın olumsuzluklarını tamamiyle yok etmese de bu günleri daha mutlu bir sekilde geçirmeme yardımcı oluyor. Bu süreçte aslında babamın çok iyi hayvan resimleri çizebildiğini, abimle gitar çalmanın beni çok eğlendirdiğini ve annemin harika origami yaptığını fark ettim. Karantina günlerinde ben, akıp giden her dakikanın ne kadar değerli olduğunu ve uzun zamandır ailemle bir araya gelip böylesine eğlenmediğimin farkına vardım. Kötü gibi görünen her şeyde güzel detaylar yakalamayı öğrendim. Damla İleri 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
55
56
SAYI 03
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
B
ilmezdim önceleri bir kuş cıvıltısının insanın içini huzurla kapladığını. Oysa ne de güzelmiş her şey. Yağmur altında kaldığımızda sinirlenip kızmamız boşunaymış meğer. Saatlerce yürümemiz gerektiğinde yollarda şikayet etmemiz boşunaymış. İçimize işleyen o soğuk hava bile ne kadar değerliymiş. Karşılaştığımız her insanın ayrı bir değeri varmış. İnsan başına gelmeyince hiçbir şeyin farkına varamıyor. Sürekli şikayet ediyoruz her şeyden. Peki ya şimdi? Şimdi neyimiz kaldı şikayet edecek? Sevdiklerimize hasret yaşıyoruz artık. İki gün görmediğimizde burnumuzda tüten sevdiklerimizden haftalardır ayrıyız. Şimdi istemez miydik arkadaşlarımızla doyasıya dolaşmayı? Böylesine güzel bir dünyamız varken ve sevdiklerimiz yanımızdayken dünyanın en büyük zenginliklerine sahip olduğumuzu anlamıyoruz.. Yalnız kaldığımızda, bütün bunları düşünecek vaktimiz olduğunda her şey bir film şeridi gibi geçiyor gözümüzün önünden ve gerçeklerle o zaman yüzleşiyoruz. Gaye Lise 12. sınıf
H
er günümüz aynı geçiyor demek başımıza bir dert haline geldi. Aynı saatte uyanmak, okul, iş ortamına gitmek, görüp de konuşmadığımız insanlar... Hiç değilse bazen bu rutinden çıkıp yakınlarımızla buluşabiliyorduk. Hobilerimizle uğraşıyorduk. Sevdiğimiz alanla ilgilenmek bize huzur verirdi. Çin›de çıkan bir virüs tüm dünyaya
yayıldı. Kendimizi evlere kapattık. Peki hobilerimiz bize yetiyor mu? Gündelik yaşamda sevdiğimiz alanlar evdeyken aynı tadı vermiyor. Çok sıkıldık çünkü rutin ortadan kalktı. Evde kişisel gelişim için bir fırsat mı yakaladık, yoksa iletişimin kesildiği bir felaketi mi? Başta fırsat olarak görmüşken anladım ki kalabalıkken aldığım zevki almıyorum. Hiç değilse zihnimiz özgür. Unutmayın geçmişte insanoğlu bunun gibi salgın veya benzer birçok felaketi atlattı en kısa zamanda bunun da geçeceğini umuyoruz. Dali’nin Kedisi 11. sınıf
K
arantina günlerinde ben fazlasıyla sıkıldım. Daha önce hiç bu kadar uzun bir süreyi evde geçirmemiştim ama evde kalmanın güzel yanlarını keşfettim. Kendimle başbaşa kaldığım uzun bir süre var. Bu süreyi güzel bir şekilde geçirebilirim. Sevdiğim işlere ve kişilere ayıracak çok zamanım var. Aynı zamanda yeni hobiler ediniyorum. Daha önce vakit ayıramadığım, evde yapabileceğim her şeye vakit ayırıyorum. Önceden değerini bilmediğim çok şey varmış, fark ettim. Dilruba Yaren Çekim 11. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
57
K
arantinanın beni mutlu eden manyak bir yanı var. Korkup da durmadan kaçtığım fırçaları hareket ettirmek o kadar da zor değilmiş. Aldığım kiloları taşımak da bir o kadar zor tabii. Sevdiğim şiirlere yeniden dokunmak ve biraz da nostaljiye dalmak... Bana kalırsa bir paket hediyemiz var. Her şeyin bir bedeli olduğu gibi burada da bize düşen önlem almak. Bir bardak suyu içerken bardağı kırmamak gibi. Egenur Demircan 11. sınıf
B
en yanlız değilim. Kitaplar dostumdur benim. Kitaplarım ile paylaşırım sessizliğimi. Soğuk olsa da dünya, içimi ısıtır kitaplarım. Sıcak olsa da dünya, içimi ferahlatır kitaplarım. Yazın denize girmem ben, kitaplara dalarım. Çiçekleri değil kitaplarımı koklarım. Ben çıkarım ben olmaktan, ben çıkarım dört duvar arasından. Dışarıda duymam kuşları, göremem çiçekleri. Açarsam kitaplarımı görürüm çiçekleri. Soğukta sıcakta hep benim yanımdadır kitaplarım. Koşarım, gidemem bir yere ama onlar götürür beni her yere. Güneşten daha parlaktır kitaplarım. Uğurcan Hakan Tekin 12. sınıf
58
A
ylardır rafta duran ve paketini açmaya korktuğum bir yapboz kutusunu açıp bir hevesle yapmaya başladım. Bin parçalık yapbozu bir günde bitirince aslında o kadar da korkulacak bir şey olmadığını gördüm. Daha sonra normal zamanlarda “bu imkânsız yapamam” dediğim yemekleri yapmaya çalıştım. Osmanlı mutfağının o zor ve şaşaalı yemeklerini yapmak ne kadar güç olmuş olsa da sonuçtan elde ettiğim başarı oldukça tatmin etmişti beni. Hatta bir aralar aşçı olacağım diye dolanmaya bile başladım. Tabii ki bu söyleyişlerde ciddi olmasam da bu alanda ne kadar eğlendiğimi ve mutfakta zaman geçirmenin bana haz ve mutluluk verdiğini fark ettim. Yıllar boyunca kitaplara aşık hatta onlar için gözlerini bozmuş biri olarak kitap okumaya fazla fazla vakit harcadım. Bir süre sonra kendime hayali arkadaşlar edindim, tartışmalar yaşadım onlarla rüyalarımda. Gerçek hayat bazen uzaklaşsa da acı veren yüzüyle gülümsüyordu bana. Ailemi kaybetme korkum ve gelecek kaygım çok büyük stresler yaşattı aslında. İlerde sınavda neler yapacağımı planlamaya koyuldum. Belki de bu bize verilen bir şanstır diye değerlendirmeye çalıştım. Olduğunca çabaladım. Aynı yapboz yapmanın ne kadar zor olduğunu düşünüp bitirince kolay olduğunu fark ettiysem, bu sınav sürecininde öyle olacağını düşündüm. Bize ne kadar korkutucu ve zor görünse de bitince o kadar
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
AZRA DİNÇER 9. sınıf
da strese değer olmayacağını fark ettim. Bu yüzden o yapboz kutusunu açmakta tereddüt etmeyi bırakıp bunun için kendimi motive ettim. Ayrıca bu karantina sürecinde sevdiğim insanlardan ayrıldım. Onlarla eğlenemiyor veya üzülemiyor olmak da çok etkiledi. Özlediğim insanlarla bir arada olamamak bana bazı dersler verdi aslında. Hiç tatmadığım bi duyguyu keşfetme fırsatı buldum. Arkadaşlarımla parka gidemiyor, doğum günlerini kutlayamıyor, duygularımı paylaşamıyor olsam da onların bana kattığı değerli şeylerin farkına vardım. Belki de üniversiteye gittiğimde ve ailemden ayrılmak zorunda olduğumda başa çıkmak çok daha kolay olacak benim
için. Bir de tüm bunları düşünürken bir çok şeye bardağın dolu kısmından bakmayı öğrendim. Can sıkan bir çok engel çıksa da önümüze pes etmeden olumlu düşünerek başarı elde edebilirmişiz. Kısaca evde geçirdiğim bu süreçte büyük bir aydınlanma geçirdim. Aslında zannettiğimden daha büyük olaylarla başa çıkabileceğimi öğrendim. Belki de bu karantina dönemi bizim için iyi gelmiştir. Belki de hayatın bize “Dersini al!” demesinin bir yoludur.
İrem Zeren 11. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
59
60
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
UMUTCAN DEMİRKIRAN 11. sınıf
ÇORLU
AYNUR GENÇER AYŞE HİLAL CİHAN AYŞE SÜSOY AYTAÇ EYÜBOĞLU BETÜL BOSTANCI BUSE DEMİR BÜŞRA DOĞRU CANSU ÖZGÜR CEREN NUR GÖKDUMAN ÇAĞRI OKUMUŞ DAMLA İLERİ DİLAN DİLBER DİLRUBA YAREN ÇEKİM EDANUR DEMİR ELİF VATANSEVER EMEL KELEŞ FATMA NUR OKUR FIRAT YILDIRIM GİZEM MERMER İLAYDA COŞKUN İNCİ YAVUZ İSMAİL BARAN KADER ÇAVUŞ MELİS ASLAN NİLSU AVCI NİSANUR TELLİ OĞUZALP SUBAŞILI SİNEM GENÇ SİNEM MUTLU TUANA SAVAŞ UĞURCAN HAKAN TEKİN UMUT ŞENTÜRK MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020 VEDAT AYDIN
61
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / dokuzunc SAYI 03u sınıf
BİRGÜL KAHRAMAN 11. sınıf
KARANTİNA
FOTOĞRAF
Hastanedeki en sevilen hasta yüzlerdeki yarım gülümseme ve gözyaşı ile taburcu edildi. Artık kurtulmuştu.
Geçen sene adamın biri, “Kardeşim, askerim ben. Telefonum annemde, memlekette. Rica etsem fotoğrafımı çekip anneme gönderir misin?” dedi. Gönderdim. Çok bekledi telefonun başında. Sonra gitti. Bir yıl oldu, hâlâ tek tik.
Dilruba Yaren Çekim 11. sınıf
ÇİÇEK
Nisanur Telli 12. sınıf
Hayata bağlayabilmek için ona sürekli çiçek getiriyordu. Ama çiçekleri hayattan kopardığını bilmiyordu.
GURBET
İlayda Coşkun 12. sınıf
“Kimse yok mu? Ben döndüm.” dedi kadın bavulunu kapı eşiğine bırakırken. Sesi duymadı adam. Tanıdık kokuyu duydu ama. Olduğu yerde kalakaldı.
SONBAHAR Hava kararıyor. Bazı insanların ruhu gibi her yer karanlık. Hafif rüzgar esiyor. İnce bir dala tutunamayan yaprak, süzülerek toprağa düşüyor.
İnci Yavuz 12. sınıf
Sinem Genç 12. sınıf ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ
63
ÇINLAMA
KİR
Kafamı başka yöne çevirdim. Bir kadın, “Çocukların nerede biliyor musun?” dedi. “Bu insanlar başkalarının ebeveynliğini eleştirecek cüreti nereden buluyorlar?” dedim kendi kendime. Kulaklarım çınladı. Artık bilmiyorum! Cennet mi?
Uzaklardan bir Sezen yankılanıyor. Sevme zamanında delice bir aşkın peşinden koşuyoruz kirli sokaklarda. Arkadaşım eşekle sokaklarda oynuyoruz. Bazen de bir ceviz ağacı, Gülhane’de. Dar sokaklarda şiirler okuyoruz bazen. Küçük bir kutudan türlü türlü sesler. Siyah beyaz renkler yavaş yavaş zemin hazırlıyor kirliliğe. Kirli sokaklarda koşturmak, dar sokaklarda saklanmak, sabahtan akşama kadar mutlu olmak… Geçip gidiyor bizden yaşamak. Zaman koşuyor sonsuzluğa. Her şey değişiyor. Her yer kirleniyor. Nereye baksam kir. Yerler temiz, üzerindekiler kirli. Çocukluğuma sesleniyorum.
Gizem Mermer 12. sınıf
KAHVALTI Bir pazar günü bütün aile toplanmıştı, kahvaltı ediyorduk. Herkes mutlu, yüzler gülüyordu ama bir gariplik vardı. Sanki hiç kimse buradan ayrılmamıştı. Zaten günlerden de pazar değildi. Ceren Nur Gökduman 12. sınıf
AYLAK İNSAN “Yoksa hayat otobüsün sol camından etrafı izlerken sağ camından kaçırdıklarımızdan mı ibaretti?” Bir yerde okumuştu bunu ve birden hatırladı. Kulağını kaşıdı, içinden geçirdi: “Zaten Güler yerine Burcu’nun peşinden gitseydi hikâyemiz de burada bitmiş olmayacak mıydı?”
Ayşe Hilal Cihan 12. sınıf
YOL Yolun karşısına geçtiğinde dönüp kaza yerine baktı. “Mutlaka birileri yardım ediyordur.” diye düşünerek yürümeye devam etti. Telefonun alarmı çalınca annesine ilaç saatini hatırlatması gerektiği geldi aklına. Numarayı hızlıca aradı. Telefonu henüz kulağına götürmüştü ki tanıdık bir zil sesi duydu. Tuana Savaş 12. sınıf
Umut Şentürk 12. sınıf 64
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
KAPIDAKİ PAPATYA
ZAMAN Vakit gözlerimin önünden akıp geçiyor. Doğum ve ölüm aynı dille konuşuyor. İnsan aklının en dayanıksız basamağında duruyorum. Zorla itildiğim bu yurtsuzlukta herkes unutmuş olmalı beni. Benim de şahsi bir hikâyem olmalı. Yaşadığıma dair küçük bir not bırakmalıyım zamana. Ağaç çürüse de hatıralarım çürümez, iyi biliyorum. Vakit gözlerimin önünden akıp geçmiş. Fırat Yıldırım 12. sınıf
HAYALİ Gözlerimin önünden geçti. Sağ elimi kaldırıp avuç içimle yüzünü okşadım hatta. Elif Vatansever Mezun
Birinci ay dolmuştu. Tam bir aydır çıkmıyordu o evden. Nedenini ondan başka kimse bilmiyordu, bilemezdi. Eğer bir başkası bilirse o zaman rahat rahat çekemezdi acısını. Çekse bile ona acıyla bakan gözler dolardı etrafına. Katlanamazdı buna, belki de öyle sanıyordu. Günler hatta haftalar sonra ilk defa çaldı o ürkütücü zil. Gelen bir demet papatya; kim, neden bıraktı bilmiyordu. İki günde bir sürekli bırakılıyordu o papatyalar. Ama bırakan da bilmiyordu ki o papatyayı koklayamaz, sevemez, evinde bir vazo içinde tutamaz. Onun papatya alerjisini bilemezdi. Aynur Gençer 12. Sınıf
BEN BİR SAKSIYIM Çiçekleri hiç sevmeyen bir adamın evinde yaşıyorum. Daha önce hiçbir barındırmadım içimde. Ev sahibinin kafasına düştüm. Çok kızdı, çok sinirlendi.Çok korktum, parçalara ayrıldım. Parçalarımı yapıştırdı. Şaşırdım. Beni sevmiyor sanırdım. Tıpkı çiçekleri sevmediği gibi. Ivır zıvırlarını bıraktığı yere bıraktı beni. Terk etti beni. Gıkım çıkmadı. Buraya uğramıyor. Uğrasa bile beni fark etmiyor. Dipteyim, en dipte. Burada korkuyorum. Çok karanlık. Birazcık ışık vurmasını isterdim. Fatma Nur Okur 9. Sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
65
66
CEREN GÖKDUMAN G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03 12. sınıf
SINAV SENESİ
TABELA
Yeşil kırlar, renkli çiçekler, masmavi gökyüzü… Gözümü açtığımda önümde test kitapları.
Sokak tabelasında kendi adı yazılı olduğu şehre yeni girmişti. Her adımında bir bina yıkılmaya başladı.
Betül Bostancı Mezun
Büşra Doğru Mezun
GİTTİĞİM YOL
SOKAKTA
Arabaya atladım. Canım çok sıkılmıştı. Kendimi bu şehre ait hissetmiyordum. Arabayı çalıştırdım. Kaçmak istiyordum. Ana yola çıktım. Farların aydınlattığı levhalarda kilometreyi belirten rakamlar sürekli büyüyordu. Varacağım şehrin değil ayrıldığım şehrin uzaklığıydı yazılı olan.
Beş altı yaşlarında bir çocuk yara bandı satıyor. Baktım, yaralı dizlerinden kan damlıyor.
Aytaç Eyüboğlu Mezun
GÖREV BİLİNCİ Çöp kamyonunun şoförü, sigarasını yaktıktan sonra camı açtı. Paketi yolun ortasına attı. Oğuzalp Subaşılı Mezun
Melis Aslan Mezun
ŞAVK Yağmurlu bir akşamdı. Şavkı izleyip kendinden geçiyordu emekli general. Hava durulup güneş doğuncaya kadar gökyüzünü izledi. Bir dahaki yağmurlu geceye kadar kimse onu göremeyecekti. İsmail Baran Mezun
KIZ ÇOÇUĞU
GÖKYÜZÜ
Küçük bir kız gördüm. Herkes koşup eğlenirken onları izliyordu. “Sen de oynasana.” dedim. Ayağına doğru baktı. “Keşke oynayabilsem.” dedi.
Hayat kısaydı, uçmak zordu.
Kader Çavuş Mezun
Vedat Aydın Mezun
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
67
BİSİKLET
GÖZLERİM BULUT
Bütün gözler üzerindeydi. İnsanlar, hayran hayran arabayı izliyordu. Onu ise umurunda değildi. Dalıp gitmişti. Düşündüğü tek şey dün akşam bisiklet istediğini söyleyen çocuğuna nasıl bir yalan söyleyeceğiydi. Düşüncelerinden ayıran o sesi duydu: “Hızlı sür, toplantıya yetişmem lazım.”
Diğerleri göz yaşlarına şemşiye açarken bulutların, o sanki bu anı bekler gibiydi. Zafer kazanmışçasına gülümsedi. Artık kendini tutması gerekmiyordu. Usulca bulutlara eşlik etti. Buse Demir 9. sınıf
Cansu Özgür Mezun
ÖNDE GİDEN ESKİ GÖREV Yıllar sonra karşılaştık. Elimde bir poşet, içinde iki ekmek, bir kutuda da yoğurt. Kıyın kıyın süzdü beni. “Hiç değişmemişsin.” dedi. Şaşırmıştım. “Ben mi? Ama ben ekmekle yoğurt almazdım. O, babamın göreviydi.”
Hastaneye eşinden önce varmıştı. Trafikte ısrarla önüne geçmeye çalıştığı ambulansın içinde eşinin olduğunu bilmiyordu. Damla İleri 12. sınıf
Edanur Demir Mezun
ŞEHİT Yatağına yatmıştı. Yine ıslanmaya başlamıştı yastığı. Günlerdir bir an olsun aklından çıkmamıştı o sözcükler, hep yankılanıyordu kulağında: -Başınız sağ olsun. Ayşe Süsoy Mezun
68
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
69
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
ARMAĞAN BAŞIDİNÇ 11. sınıf
yeni bir başlangıç EMEL KELEŞ
D
ün gece, büyük bir hevesle kurduğum alarmla uyandım. Normalde sıradan sıkıcı bir günün habercisi olan bu ses, bugün daha farklı anlamlar çağrıştırıyordu. Bugün büyük gündü.
açtım. Artık klasikleşmiş kombinim olan siyah kazağımı ve siyah pantolonumu çıkardım. Müziği hâlâ kapatmamıştım. Dans ederek –zor olsa da- kıyafetlerimi giyindim. Yatağımın yanındaki ahşap komodinin üstünden pasaportumu ve kimliğimi aldım. Bütün gereçleri lacivert çantama koydum. Unutmadan, küçük kar küremi eskimiş gazeteye sarıp dikkatlice çantama yerleştirdim. Yarım topuklu siyah botlarımı da giydikten sonra, aynadan son kez kendime baktım. Kısa omzuma gelen kahverengi saçlarımın arasındaki maviliklerle, ben her zamankinden güzeldim. Güzeldim. Ayıcıklı anahtarlığımı alıp evden çıktım. İkişer üçer indiğim merdivenler bitmek bilmiyordu.
Beyaz, üzerinde mavi çiçekler olan yorganımı itip kalktım. Sarı ve kahverengi karışımı yelesi olan aslanlı panduflarımı ayağıma geçirip klasik rutinlerden sonra mutfağa geçtim. Telefonumdan müzik açıp dans ederek kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Arada tahta kaşığı mikrofon gibi kullanıyor, yaptığım omletin yanmamasına özen gösteriyordum. Müziği kapatma gereği duymadan kahvaltımı etmeye başladım. Kahvaltımı bitirdiğimde yine dans ederek bulaşıkları toplamaya Apartmandan ayrıldığımda son kez arkabaşladım. ma baktım. Bir süre yürüyüp yola çıktım. Odama geçip üç gün öncesinden hazır- Elimi kaldırıp gelen taksiyi durdurdum. ladığım siyah ama üstündeki ülke veya Şoförün yardımıyla valizimi bagaja koysevdiğim ünlülerin olduğu çıkartma- dum. Ön koltuğa oturup kemerimi bağlardan, rengi belli olmayan valizime bir ladım ve şoföre nereye gideceğimi söylebakış attım. Kapağında işaretlerle dolu dim. Beyaz, birbirine girmiş kulaklığımı dünya haritası olan dolabımın kapısını ayırmaya çalışıyordum. Kulaklığı kula70
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ğıma takıp müziği açtım. Aynı zamanda dışarıyı izlemeye koyuldum. Taksinin durmasıyla dışarıya baktım. Gerçekten havaalanındaydım. Kapıyı açıp hızlıca taksiden indim. Yine şoförün yardımıyla valizimi aldım. Valizimi çekiştirerek havaalanına ilerledim. Uçağın kalkmasına son otuz dakika. Ben bugün uçacaktım. Her zaman videolarını izlediğim o insanlardan biri olmaya gidecektim. Bu sadece otuz dakika sonra olacaktı. Kapıdan içeri girerken lacivert üniformalı güvenliğe gülümsedim. Gülümsememden dolayı düşen sol kulaklığımı takarken görevlinin yanına gelmiştim. Müziğin sesini biraz kıstım. Bana sorduğu soruları cevaplarken çok heyecanlıydım.
sonra altı yedi yaşlarında, kızıl saçlarını iki yandan toplamış, yeşil gözleri ve çilleriyle çok tatlı bir kız oturdu. Yanında küçük kızın aynısı –yalnız saçları boyaydıbir kadın oturdu. Onlara gülümsedim. Konuşmalarını dinlerken küçük kızında ilk uçuşu olduğunu duydum. İkimizin de aynı heyecanı ve endişeyi taşıması beni biraz rahatlattı. Sonra kaptanın konuşmasını duyduk. Hostesler geldi. Yolcuları uçak hakkında bilgilendirdikten sonra tekrar kaptan konuştu. Kalkıyorduk. Üç, iki, bir ve havalandık! Ben uçuyordum! Beyaz bulutların üstüne yükseldiğimizde dışarı baktım. Birinin koluma dokunmasıyla kafamı çevirdim. Bana dokunan küçük kızdı. Elindeki peçeteyi görünce anlamsızca ona baktım. Ağladığımı söyleyince şaşırdım. Çünkü küçük kız söyleyene kadar ağladığımın farkında değildim. Peçeteyi alıp teşekkür ettim.
Ben bugün ilk defa uçacaktım. Görevli pasaportumu geri uzattığında gülümseyip teşekkür ettim. Uçağa doğru yol aldım. Beyaz uçağın yanındayken kalbim çok hızlı atıyordu. Teker teker basamak- Pencereden, gökyüzüne dolan mutluluları çıktım. Bir, iki, üç… Cam kenarında- ğumu izlemeye koyuldum. ki koltuğuma oturdum. Benden hemen 12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
71
günlerden bir gün ÇAĞRI OKUMUŞ
Ö
yle güzel bir gün değildi. Halbuki hava ilk başlarda hafif yağmurlu, ortalık karanlıktı. Ruhumun derinliklerine düşen zihnim, ufak bir sarsılmayla zaman akışına tekrar ayak uydurmuştu. Yanımda birlikte yürüdüğüm Mehmet, sırtında sürüklediği naylon arabasını çıkarmış, elleri ile soğuktan hissizleşmeye başlayan kolumu var gücü ile sıkıyordu.
nüyordu yine. “Ne düşünüyorsun yine? Gözlerini dikmişsin yollara.” “Öylesine gözüm dalmış, yoksa düşündüğüm bir şey yoktu.” Her gün zihnimi, zihnimizi gezintiye çıkaran birkaç düşünceyi dile getirmek artık eskisi kadar kolay olmuyordu.
Yıllarca birbirimize sorduğumuz nedenli cümleler cevapların bulunmadığı bir “Ne oldu Mehmet?” dedim. Sıkça kesik noktada takılı kalmıştı. kesik nefes alıp veriyor, ciğerleri bede“Ama ben ne düşünüyorum biliyor muninden çıkarcasına öksürüyordu. sun? Kemiklerimizi titreten soğukluk “Çok yoruldum Kerim. Allah aşkına du- gitmiş. Güneş tepede ışıl ışıl parlıyor. rup dinlenelim, yoksa bayılacağım.” Yağmur sonrası çıkan o alaimisema, tüm Mehmet, küçük elleri ile zayıf bedenime renkleriyle gökyüzünü renklendiriyor.” tutunmaya çalışıyordu. Mehmet’i yol Mehmet’in mosmor dudaklarını kıvırkenarına oturttum. Ardından naylon tan hayallerdi bunlar. Benim gözümde arabamızı kaldırıma çekip Mehmet’in bile canlandıramadığım imkânsız bir hayanına yıkılıverdim. Düşüncelerim tek- yaldi bu. rardan saçıldı zamana fakat uzun sürTa ki güneş birden kara bulutların aramedi. İçinde bulunduğum zaman yine sından çıkıp içimizi eriten bir sıcaklık içine çekti beni. Mehmet’e baktım nefesi verene kadar. düzene girmişti, az önceki halinden daha iyi görünüyordu. Fakat kara kara düşü- 12. sınıf 72
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
ALEYNA GÜNDÜZ 11. sınıf
73
kâğıt uçak SİNEM MUTLU
G
öğsü sıkıştığı için ciğerlerine hapsolmuş ve dışarı çıkmakta zorlanan havayı hissettiği an gözleri fal taşı gibi açıldı ve saniyeler içinde bedeni soğuk parke ile buluştu. Ellerinden destek alarak pencereye kadar ulaştı. Duvara tutunarak sıkışan göğsünün el verdiği kadarıyla ayağa kalktı ve pencereyi açtı. Şu anda hiç olmadığı kadar nefes almaya ihtiyacı vardı. Yüzüne çarpan soğuk hava önce ipeksi kül rengi saçlarının uçuşmasını sağladı, ardından ağzından içeri doğru yol alıp ciğerlerine doldu. Ardı ardına derin nefesler aldığında kavuştuğu özgürlük sayesinde dudaklarına bir tebessüm kondu. Pencereyi kapatmadan yatağına oturdu. Tekrar uyuyamayacağını biliyordu. Kafasını yatak başlığına verdi ve tavandaki simsi şeylere uzunca baktı, bir an parlaklığa doğru daldı. Kendisine gelmesini sağlayan ise çöp kutularını karıştıran kedilerin birbirlerine sarf ettikleri tehditkâr cırlamalardı. 74
Başını iki yana sallayıp saçlarını arkaya sürükledi. Silkelenmem gerek, diye düşündü. Yatağından neredeyse bir roket gibi fırladı. Seri hareketlerle –sanki arkasından kovalayan varmış gibi- ocağa su koyup kaynamasını bekledi. Suyun fokurdadığını fark ettiğinde hızla masadan atlayıp ocağın önünde belirdi yeniden. Dolaptan aldığı bir fincanın içine boşalttı suyu. Ardından parmaklarının ucunda hafiften yükselip üst raflardan yeşil renkli hazır çay kutusunu alıp tezgâha bıraktı. İçinden tek kullanımlık paketlerden birini aldı ve sıcak suyun içine atarak sarı renge bürünmesini izledi. Demlenmiş çayı alarak balkona yöneldi. Çayını mermere koyup yeşil sandalyeye oturdu. Belini açıkta bırakmış tişörtünü çekiştirdi ve tişörtünün eteği ile oynamaya başladı. Dikkati çabuk dağılırdı. Çoğu vakit kendini herhangi bir şeye dalmış, parmaklarını dolamış veya ayakG Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
larını durduramazken bulurdu. Bundan Kestane saçlı yazmayı bitirdiği kâğıdı şikâyetçi değildi. katladı ve uçak haline getirdi. Derin bir Çayından koca bir yudum aldığı sırada nefes verip elindeki kâğıttan uçağın hafif karşı binanın balkonunda oturana ta- rüzgâr ile karşı balkona düşmesini izledi. kıldı gözleri. Karanlıkta seçebildiği ka- Kül saçlı dizlerine düşen kâğıda şaşırarak darıyla kestane rengi saçları vardı ve o baktı. Daha önce hiç görmediği bir inda tıpkı kendisi gibi, bir fincan dumanı sandan gelen kâğıttan uçakta ne gibi bir tüten içeceğe sahipti. Kestane saçlı, ken- not bulunduğunu merak ediyordu. Uçadisini fark etti ve gözleri buluştu birkaç ğın katlarını açıp içindeki notu okudu: saniyeliğine. Kül rengi utançla bakışla- “Kül rengi saçlarına bayıldım. Tıpkı birını kaçırıp fincanındaki dalgalanmaları razdan yere yağmur gönderecek bulutları izledi uslu bir çocuk gibi. andırıyor. Bu çok huzur verici.” Kestane saçlı gülümsedi, karşı balkondakinin utanmasını sevimli bulmuştu. Dizindeki romanı kapattı ve ayakucuna bıraktı. İki elini yanaklarına, dirseklerini de mermere koyarak kül saçlıyı izlemeye başladı.
Gözlerinin içi parlarken, başını kaldırıp karlı balkondakini aradı gözleri. Ancak bulamadı onu, fincanını alıp uyumaya gitmiş olmalıydı. “Teşekkürler…” diye mırıldandı karşı balkona doğru. “Hayatımda aldığım en güzel iltifattı.”
İki binanın arasında pek fazla mesafe 12. sınıf yoktu. Bunu bir avantaj bilen kestane saçlı odasına girip kâğıt ve kalemle geri döndü. Karşısındakinin içeri geçtiğini düşünen kül saçlı gözleri usulca kapadı.
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
75
NİLSU AVCI
S
oğuktan uyuşmuş ellerini birbirine sürttü ve oturduğu yerde daha da çok yayıldı genç kız. Ne zaman daraldığını ve sıkıldığını hissetse teknelerin tam karşısındaki banklardan birine otururdu. Havanın nasıl olduğunu umursamazdı. Sadece yavru kedilerden birinin kucağına oturmasını bekler, biraz sevildikten sonra da dertleriyle beraber uzaklaşmasını izlerdi. Her zaman yanında taşıdığı defterini çıkardı ve rastgele bir şeyler karalamaya başladı. Defteri birçok anıya tanıklık etmişti. İçinde birkaç satır şiir de bulunurdu. Kahve içerken, film izlerken, çiçeklerini sularken aklına bir şeyler gelirse vakit kaybetmeden defterine geçirirdi. Karşısındaki denize uzunca bir süre baktı durdu. Birbirine amansızca çarpan dalgaları izledi. Kendi içinden insanlara benzetti hırçın dalgaları. İnsanlar da böyle değiller miydi? Önce sinirle kalkınıp sonra sakinler, pişman olurlardı.
76
Hava, yavaş yavaş kararmaya ve serinlemeye başlarken kaptanlar teknelerinin içine gömülüyorlardı. Sahilde kalan tek tük insanlar soğuğun etkisiyle ısınabilecek yerler arıyorlardı. Genç kız, önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve günün en eşsiz saatlerinde kulağına dolan güzel melodiyi dinlemeye başladı. Yüzündeki tebessümle çaprazında gitar çalan adamı izlerken işittiği cümleleri defterine yazmaya çalışıyordu. Titreyen elleri yüzünden kopuk sayfayı elinden kaçırdığında defterini bir hışımla oturduğu yere bırakıp etrafına bakınmaya başladı. Beyaz kağıdın bankların diğer tarafına doğru süzüldüğünü fark ettiğinde, neredeyse buz tutacak olan bacaklarına aldırmadan ayaklandı ve gözleriyle kağıdı takip etmeye çalıştı. Çok uzakta değildi, yakalayabilirdi. En azından gözden kaybedene kadar öyle düşünüyordu. Kağıdı bulamayacağını anladığında adımlarını oturduğu yere doğru çeviri.
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
EGENUR DEMİRCAN 11. sınıf
77
Kulaklarını çalan şarkıyı tekrar duymak ümidiyle kabarttığında huzur bulmak onun için değildi. Sessizlikle başını eğdi. Evine gitse iyi olacaktı ancak defterini almak için banka ilerlediğinde, gördüğü boş oturak ona derin mi derin bir nefes aldırmıştı. Bugün yaşadığı aksilikleri sayamamıştı. Boğazına oturan yumru ağlayacağının sinyallerini veriyordu. Hem soğuktan hem de ağladığından üşüyen burnunu çekti, ellerini cebine sokarak yürümeye başladı. Omzunda hissettiği dokunuş duraklamasına sebep olurken ağır ağır arkasını döndü. Gözlerinin doluluğundan olsa gerek görüşü bulanıktı fakat karşısındakinin bir erkek olduğu anlaşılıyordu. Genç adam, usulca gülümseyerek elindeki deri defteri kıza uzattı. Yırtık olan sayfa da içinden sarkıyordu. Kız, deftere bakarken oğlanın bakışlarını üzerinde hissetti ve başını
78
kaldırdı. “Denizin güzelliğinden bahsetmişsin bu sayfada.” Genç adamın eli aynı zamanda kopuk sayfaya değerken konuştu. “Kendi güzelliğinden haberin yok sanırsam.” Kız, duyduklarının verdiği utançla geri çekilirken çocuğun parmakları arasındaki defteri aldı. Ufak bir baş selamı verdikten sonra, arkasından gülümseyen çocuğu umursamadan ters istikamete yürümeye başladı. Heyecandan hızlı atan kalbini göz ardı ederek defterin arasındaki kağıdı çıkardı ve arkasını çevirdi. Kalemini hızla oynatarak bir cümle daha ekledi kağıda. Yazdığı cümle içini titretirken bir kez daha gülümsedi, cümleyi duymak istercesine sesli okudu. “En az deniz kadar güzel, kalbimdeki çırpınışlar.” 12. sınıf
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
DİLAN DİLBER
K
ar, bu sene de ülkeyi kucaklamıştı. Lola, kendini adeta kar küresinin içinde hissediyordu. Bu mevsime bayılırdı, gökyüzünden kalbine konan minik kar taneleri, huzura kavuşmasına yetmişti. Çay demlenirken dizi başlamıştı bile, şu an kimse ondan iyi hissedemezdi kendini. Eşi çok geç bir vakitte, yalpalayarak girmişti eve. Karın kelebeklendirdiği kalbi hızla buza dönmüş, içindeki nefret bulutları gün yüzüne çıkmıştı. Hızla kalktı ve yemek hazırladı çünkü o bir kadındı. Tüm mutsuzluğuna rağmen daima gülümsemeli, ait olmadığı yeri cennet bahçesi gibi anlatmalı, mutlu aile tablosunun altına imzasını atmalıydı. Bir katil, sapık veya aşk adı altında saklanmış bir psikopatı olmadığı için yaşayabildiği hayatını dört duvar arasında geçiriyordu. “Neden?” sorusunu henüz sormamıştı kendine. İşlerini hallettiğinde koşar adım odaya girdi, gözyaşları ona ihanet etmişti. Onlardan da nefret ediyordu. Güçsüzlüğü karşısında ne yapacağını
bilemedi. Nasıl güçlü duracağını ezberlemiş bu kadın, ağlamayı nasıl olur da bilmezdi? Henüz bunu öğrenecek kadar büyümemişti Lola ama büyüyecekti. Sorularına tek tek cevap bulacaktı. Ailenin huzur dolu bir yuva olduğunu, o yuvanın insanın kalbini nasıl sıcacık hissettirdiğini, mutsuz hissettiğinde “mutsuzum” diye bağırabilmeyi, gerektiğinde uzaklaşmayı, kişinin kendi mutluluğu kendi yaratması gerektiğini ve kendine bahşedilmiş hayatın sadece ona ait olduğunu... En önemlisi, ağlamayı öğrenecekti güzel kadın. Prangalardan kurtulmak kolay olmayacaktı elbet ama her kuş gibi o da terk edecekti bir gün kafesini. 12. Sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
79
UĞURCAN HAKAN TEKİN
I. Bölüm
bey ise elindeki sopa ile huzur evindeki Saat 12. Mert yine uyuyor. Güneş tam yaşlıları döverek uyandırıyor! tepede. İri göbeği tişörtünden çıkmış, II. Bölüm salyaları yastığının üzerine akmış, dışarı- ...Saat 12. Küçük Ayşe’yi tutan iri yarı, sida kuşlar ötüyor ama Mert, yine uyuyor, yah giyimli adam, Küçük Ayşe’yi arabaya yine uyuyor! koyup hızla oradan uzaklaştı. Bakkal Mehmet, müşterisi ile ilgileniyor ama Mert 1 saat sonra olacağı gibi uyuyor. Fabrikada işçiler ayakkabı yapıyor, Mert ise uyuyor.
...Küçük Ayşe, her gün olduğu gibi “Ayşem gitti çayıra , ben giderim bayıra…” diye şarkı söyleyerek Sefer dayısının yanına gidiyordu. Yarım saat kadar yürüdü. Işık, oğullarını okula gönderecek fakat Nefes nefese kalan Küçük Ayşe, yol kenagrip olmuş. Titreyen ayakları ve sulanan rındaki taşa oturdu ve tarladaki tavşangözleri ile oğullarına kahvaltı hazırlıyor. ları seyre daldı. On dakika kadar oturSefer Bey, ilerleyen yaşına rağmen ağrı- duktan sonra yanına hızla gelen siyah yan beli ile balya taşıyor. Simitçi Serdar, arabayı görünce ayağa kalktı. Arabadan inen korkunç adamlar, Ayşe’ye “Şeker fabrikaya giden işçilere simit satıyor. ister misiniz küçük hanım?” diye sordu. Kuşlar, uykularından uyanıyor. Vedat Ayşe’nin aklına annesinin sözleri geldi.
80
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
Ayşe korkarak “Hayır, istemem!” diye karşılık verdi. Adamlardan biri “Öyle ise bizimle geliyorsun küçük hanım.” diye bağırıp Ayşe’nin kolundan tutup sürüklemeye başladı. Ayşe, adamın kolunu ısırıp koştu. “Gel buraya seni küçük fare!” diye bağırıp arkasından koşmaya başladı. Ayşe, titreyen incecik bacakları ve eski terlikleri ile tüm gücüyle koşuyordu. Tüm gücüyle koşarken terliği koptu ve Küçük Ayşe yere düştü. Kafası taşa vuran Küçük Ayşe’nin, küçücük gözleri sıcak öğle güneşine bakarken kapandı. ...Küçük Ayşe, içinde biraz su, bir parça ekmek, iki dilim karpuz, bir parça zeytin ve peynir bulunan çantasını aldı. Eski ve yırtık terliklerini giyip Annesini öpüp evden çıktı. Yolda eve kış için kömür taşıyan yaşlı kadını gördü. Yaşlı kadının elinden, içinde birkaç tane kömür bulunan çuvalı aldı ve kendi sırtına yüklendi. Yaşlı kadının evine kadar taşıdı. Yaşlı kadın Ayşe’nin yanına geldi ve “Kızım çok teşekkür ederim. Allah senden razı olsun!” dedi. Ayşe yüzünde ufak bir tebessüm ve ter ile oradan ayrılıp yola koyuldu. ...Ayşe, yorgun bir şekilde eve geldi. Üstünü değiştirip peynir, zeytin ve karpuz yedi. Daha sonra kırk dakika kadar uyudu. Kalkıp çantasına atıştırmalık bir şeyler koydu.
temizlemediniz.” dedi. Ayşe’nin annesi “Hemen temizliyoruz hanımefendi.” dedi ve temizlemeye başladılar. Ayşe’nin üstü iyice ıslanmıştı, incecik kemikleri titriyordu. Annesi kısılmış sesi ile “Tamam kızım, sen eve git.” dedi. Ayşe “Hayır anne! Gitmeyeceğim!” Bunun üzerine annesi Ayşe’nin kolunu sıkıp “Sana git diyorum!” diye azarladı Küçük Ayşe ağlayan gözler ile evin yolunu tuttu. ...Ayşe ve annesi, konağı süpürüyordu. Annesi, Hanım Ağa’nın çamaşırlarını elleri ile yıkarken Ayşe ise yerleri paspaslıyordu. Üstü başı ıslanmıştı Küçük Ayşe’nin ve küçücük kolları titriyordu. Annesine sürekli bağırıp çağıran Hanım Ağa, Ayşe’nin yanına geldi, daha az önce yıkadığı yere tükürdü, gülmeye başladı. “Çok kötü silmişsin velet! Şimdi tekrar sil.” dedi. Zavallı Ayşe gözlerinden damlayan yaşlar ile tekrar siliyordu yeri. Hanım Ağa ise ona bakıp gülüyordu. ...Küçük Ayşe’nin annesi her gün olduğu gibi un çorbası pişiriyordu. Çorba pişmişti, çorbayı aldı, yere bir gazete yaydı ve çorbayı üstüne koydu. Kitap okuyan Ayşe’yi yemeğe çağırdı. Ayşe yemek yiyordu, annesi ise Ayşe’ye bakıp gülümsüyordu. Ayşe “Anneciğim bir şey yemeyecek misin?” diye sordu. Annesi “Canım kızım, ben aç değilim, sen otur da yemeğini ye.” dedi. Ayşe yemek yedikten sonra yola çıktılar. Uzun bir yoldan sonra Hanım Ağa’nın konağına vardılar.
...Sonunda annesi ve Ayşe’nin çıkma vakti gelmişti. Tam kapıdan çıkacakken Hanım Ağa “Durun!” diye bağırdı. “Ne- ...Ayşe eve geldi. Eline eski bir kitap alıp reye gidiyorsunuz! Daha kapının önünü okumaya başladı. Bu sırada annesi uyan-
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
81
dı ve mutfağa gitti. Dolapta biraz un kal- …Harun, her zamanki gibi huysuz ve mıştı, bir tabak çorba kadar. Unu aldı ve mutsuz bir şekilde uyandı. Uyuyan anneçorbayı yapmaya başladı. sinin yanına gitti ve “Anne! Facebook’da ...Küçük Ayşe rüyasında ölmüş babasını arkadaşlarım fotoğraf atmış! Onların gördü. Babası, Ayşe uyan diye ona ses- ayakkabıları ‘Kedi’ markasından, benimleniyordu. Yataktan hızla kalkıp üstünü ki niye değil!?” diye bağırmaya başladı. değiştirdi. Elini yüzünü yıkadı. Sonra es- Annesi “Tamam çocuğum, sana da alıkimiş ayakkabılarını ve eskimiş montu- rız.” dedi. Daha sonra Harun gidip bilginu giyip dışarı çıktı. Yan evdeki dayısının sayar oynamaya başladı. tavuklarını kümesten çıkartıp besledi. …Harun yine uyuyo . Rüyasında sevgilisi Daha sonra ise dayısını uyandırdı. Son- Yasemini görüyor. ra Fatma teyzesine yardıma gitti. Fatma …Harun uyuyor. teyzesinin ineklerini besleyip eve döndü. …Harun yine uyuyor. Kuşlar bile uyandı ama Harun, uyuyor. III. Bölüm ...Saat 12. Zengin ve şımarık bir çocuk olan Harun, babasına yeni ayakkabıları beğenmediğini söyleyip babasının yüzüne attı. Babası ayakkabıların yeni ve pahalı olduğunu söyledi fakat Harun dinlemedi. Babası çok üzüldü. ...Harun, okula gitmek için çantasını hizmetçiye hazırlattı. Lüks kahvaltısını yaptı. Kahvaltı yaparken, yeni peynire eski dedi ve çöpe attı. Lüks tuvalete gitti. Pahalı okul kıyafetlerini hizmetçi giydirdi. ...Harun, bilgisayar oynuyordu. Bilgisayar oynarken cips yiyordu. Artık bilgisayar oynamaktan gözleri şişmişti. Oyunda kaybetti diye çok üzüldü ve sinirlendi. Masaya sertçe vurdu ve hizmetçiyi çağırdı. Hizmetçiye bağırmaya başladı. Klavyesini hizmetçinin kafasına attı. Hizmetçi kanayan başı ile ağlayarak odadan çıktı.
82
IV. Bölüm ...Saat 12. Patron Kadir Bey, şirketine yetişmek için lüks arabasını hız sınırına bile bakmadan son sürat kullanıyordu. Yola birden yaşlı bir adam çıktı ve adama çarptı! ...Arkasını dönüp bakmadı bile! Yine tam gaz yoluna devam etti. Kadir Bey’in düşünceleri ise “Amaaan! Adam zahten bunaktı! Ölüp gidecekti.” …Burak dedenin artık açlıktan kemikleri gözüküyor, ayakları tutmuyordu. İnsanlara bir parça ekmek için yalvarıyor ama nafile! Ekmek vermek şöyle dursun, kimse deli diye yüzüne bile bakmıyordu. Ağacın kenarında kedi için konulan bir tas bozuk süt gördü. Hemen sütü içti. Bir parça kendine gelmişti. Yolda karşıdan karşıya geçerken gözleri kararmaya, başı dönmeye ve midesi bulanmaya başladı. G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
83
kum geliyor, gözlerim kapanıyor beyaz karlar beni içine çekiyor. Beyaz sakallarım karın beyazlığında kayboluyor. Uyku yavaş yavaş beni esir alıyor. Artık soğuktan üşüyen ellerimi hissetmiyorum. Karlardan gelen bir beyaz ışık beni benden alıyor. Saat, gece 12. …Boş beyaz sokaklarda son gücüm ile yürüyorum. Karnım aç. Yazdan kalma terliklerim kara saplanıyor. Ayaklarıma dolan soğuğu artık hissetmiyorum. Karşıdan hızla gelen arabayı gördü fakat olan oldu. Burak dede kanlar içinde yerde yatıyordu. …Burak dede çöpten ekmek aradı ama bulamadı. Yarım saat kadar çöpleri karıştırdı ama bir türlü yiyecek bir şeyler bulamıyordu Bazen insanlardan istiyor ama insanlar sadece yanına yaklaşınca bile kaçıyorlardı. …Burak dede günlerdir gelini tarafından işkence görüyordu. Her tarafı yara içinde kalmıştı. Bunu oğluna anlatıyordu ama ona inanmayıp üstüne deli diyorlardı. Bu da yetmezmiş gibi yemek bile vermiyordu. Sonunda Burak dede evden kaçtı. Kendini sokaklara atmıştı. Artık dayanacak gücü kalmamıştı. Herkes ona deli gözü ile bakıyordu. Açlıktan ve gelininin verdiği ilaçlardan iyice kendini kaybetmişti. V. Bölüm …Titreyen kemiklerim durdu. İçimdeki soğuk ısındı. Gecem gündüz oldu. Uy84
...Arık gücüm kalmadı. Göz kapaklarım dondu, kapatamıyorum. Sesim kısıldı bağıramıyorum. Sakallarım artık beni soğuktan korumuyor. İncecik yazlık elbisem kışın ve ayazın bütün soğuğunu içime alıyor. Artık adım atacak gücüm kalmadı. Soğuktan donmuş bir duvara yaslanıyorum. Artık gidecek hiçbir yerim yok. …“Bırakın beni! Acıyın şu yaşlı adama. Nereye giderim ben bu soğuk gecede, nereye giderim söyleyin, nereye? Siz atıyorsunuz beni bu hastaneden ey güvenlik! Ama ben bu yaşlı bacaklarımla nereye giderim? Ne olurdu bir gece daha burada dursaydım? Bari acıyıp en azından bir giyecek verin şu yaşlı adama. Bırakın beni! Nereye atıyorsunuz?” VI. Bölüm ...Saat 12. Bir anne, kucağında soğuk bir ceset, ağlıyor. “Yardım edin!” diyor ama yüzüne kimse bakmıyor, bakamıyor. Dünya, o annenin ak yüzüne bakamıyor.
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
… Afrikalı, beyaz kalpli bir çocuk, başında annesi. Çocuk bir deri bir kemik kalmış, annesinin ise gözünden yaş bile akamıyor. O göz yaşları ona lazım olacak çünkü! Oğlunun susuzluğunu gidermek için. …Bir zamanlar bir çocuk varmış. Annesi ona çorba pişirirmiş. Her gün aynı yabani otlardan, aynı acı çorbayı pişirirmiş. Annesi oğluna bu acı ot çorbasının onu çok güçlü yapacağını, kuşların ona kanat getireceğini söylermiş. Çocuk her gün evinin çürük tahtalarının arasından dışarı bakıp kuşları beklermiş. Ne masal ama! I. Bölüm Saat 12. Mert yataktan aniden fırladı. Rüyasında küçük bir kız, şımarık bir çocuk, trafik kazası, yaşlı bir adam ve Afrikalı bir çocuk görmüştü. Bu şimdiye kadar gördüğü en gerçekçi rüyaydı. Evde sanki duvarlar üstüne geliyordu. Çok üzgündü, ağlıyordu. İçinde bir huzursuzluk vardı. Dışarıda onca dertli insan varken ben nasıl evimde rahat otururum, diye düşünmeye başladı. Yanına bolca para aldı ve dışarı çıktı. Dışarıda kapının yanında ona bakıp ağlayan zayıf düşmüş bir köpek gördü. Bu köpeği daha öncede görmüştü lakin bakmadan geçmişti. Köpeğin yanına oturdu ve biraz sevdi. Sonra ne yapabilirim diye düşünmeye başladı. Sonra markete gitti ve biraz et aldı ve köpeğe verdi. Köpeği besledikten sonra parka
gitti. Parkta kalan evsizlere yemek alıp dağıttı. Sonra yetimhaneye gidip yetimleri sevindirdi. Yolda, eve gelirken su satan çocuğa araba çarpacakken kurtardı. Suları yere düşen çocuk çok üzülmüştü. Bütün suları aldı ve 300 tl verdi. Biraz ilerledi ve 300 tl’nin az olduğunu düşündü, üzüldü. Sonra, huzur evine gitti. Yaşlıların elinden öptü. Yoldan geçen fakir bir çocuk gördü ve önce çikolata alıp para verdi. Saat gece 10 olmuştu. Ayakları çok acıyordu. Kendi kendine “Benim derdim dert mi?” dedi yüzünde ufak ama tatlı bir gülümseme vardı. Eve geldi Babası onu azarladı. Mert iyilik yapmak için evden çıktığını anlattı. Babası Mert’e “Sen rahatsan sorun yok! Niye başkalarını düşünüp kendini yoruyorsun! Paran, malın, ailen her şeyin var başkalarını düşünme artık!” diye bağırdı. Mert ise “Dünyada onca dert varken asıl ben rahat uyuyorsam sorun var!” diye karşılık verdi. Babası ‘’Dünya’yı sen mi değiştireceksin!” diye bağırdı. “Evet, ben değiştireceğim, biz değiştireceğiz. Biz gençler olarak bu toplumu değiştireceğiz, toplum da dünyayı değiştirecek! Biz, Atatürk’ün güvendiği gençliğiz. Atatürk bize güveniyor!” diyerek karşılık verdi. Sonra odasına geçti ve düşünmeye başladı. Ayakları çok ağrıyordu ama mutluydu. Yaptıklarını düşünerek mutlu oluyor ve kendi dertlerine üzülmüyordu. Mutluluk göz yaşları akan gözlerini yavaşça kapadı ve bir sonraki gün yapacağı iyilikleri düşünmeye başladı. Gece saat 12’de.
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
85
86
G Ü Z E L Y A Z I DBURÇİN E F T E RKAHRAMAN İ / SAYI 03 11. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
87
88
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
89
90
G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03
corlumimarsinan.meb.k12.tr
@corlumsal
@sanatinbahcesi
@neresimsiznekedisiz Sanat Bahรงesi
Kodu okut hemen paylaş G Ü Z E L Y A Z I D E F T E R İ / SAYI 03