LEKET BU MEM
! BÝZÝM
TARÝH: 5 EYLÜL 2008 CUMA
yeniçað haftalýk siyasi gazete
YIL: 18
SAYI: 909
FÝYATI: 2 YTL
SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ
YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN!
Taraflar istekli veya isteksiz olsalar da, uluslararasý dengelerin gereði ve zorlamasý ile bir andlaþma için bir kez daha
GÖRÜÞMELER
BAÞLADI
u Hakkýnda "Müslüman toplum", "ulusal toplum" diye karar verilemeyen Kýbrýs Türk toplumunun liderliði ile Kýbrýs Rum toplumu liderleri görüþmelere baþladý... u Þükür sorun çýkmadý çünkü kolaydan baþlayacaklardý öyle yaptýlar ilk turda gelecek turun gündemini görüþtüler...
u Devamý 11 Eylül'de... Gündem yetki paylaþýmý...
Uzun lafýn kýsasý...
u Talat açýlýþ konuþmasýnda, Denktaþ'ýn öðütlerini tutarak onun anavatanýna selam göndererek, Türkiye'nin garantörlüðünden vazgeçilemeyeceðini Hristofyas'ýn yüzüne haykýrdý. Hristofyas da hala, eski yoldaþlýk dönemini hatýrlayarak prensipli mücadelelerinden ve Kýbrýslý olarak Kýbrýslýlar tarafýndan ve Kýbrýs için bir çözümden bahsetti. oysa yoldaþý çoktan Toroslarý aþmýþ Ankara'nýn Kýbrýs üzerindeki haklarýnýn bekçisi olmuþtu...
l 2. sayfada
YKP Pirgolularýn geçiþi ile ilgili kararý deðerlendirdi:
S E R H A N
G A Z Ý O Ð L U
“Bu bir provokasyon ve utançtýr”
l 2. sayfada
2
5 EYLÜL 2008 CUMA
HABER
GÖRÜÞMELER BAÞLADI Yeniçað: Referandumdan sonra Rum liderliði kýnanýp izole edilmiþti. Seçimlerden sonra Hristofias'ýn seçilmesi üzerine sýkýþýk durumda olan Rum tarafý iyi çocuk olmak ve görüþmeleri baþlatýp ileri geçmek istiyordu ve becerdi. Aradaki zamanda Talat rejimi önce referandumda evet dediði Annan planýnda bir adým geri atmama politikasýna sarýlmýþtý. Kýsa zamanda AB ile iliþkileri bozulmaya baþlayan Türkiye bir adým geri atmýþ ve görüþme çaðrýlarýna baþlamýþtý. Annan Planý'nda yapýlacak deðiþikliklerle yeni bir antlaþma olabileceðini ileri sürmüþtü. Ancak Talat'ýn söyledikleri ile farklýlýklar da tartýþýlmýþ ve iki devletlilik iki dinlilikle takviye edilmiþti. Bu durum deðiþiklikleri sürerken BM dünya ile beraber "Kýbrýs'ta iyi yok iki kötü var" sonucuna ulaþmýþtý. Bu durumda ve diðer geliþmelerin de ýþýðýnda Hristofias'ýn seçilmesiyle beraber "olabilir mi" diyerek fýrsat verilmesi benimsendi ve görüþmelere baþlanabilmesi için BM devreye girdi. Bu arada ise "nasýl olsa BM devreye girdi geri adým atamaz" der gibi Türk tarafý "kýrmýzý çizgisiz olmaz" diye diye tutumunu sertleþtirmeye baþladý. Rum tarafý da kendini buna uydurdu ama kurulmuþ olan komitelerin yeterli olmamasýna raðmen görüþmelere izin verdi. Yerleþiklerin sayýsý üzerinde de esneklik göstererek Türk tarafýnýn daha uzlaþmaz olduðunu kabul ettirdi. Sýrada Türk tarafýndan daha iyi olduðunu kanýtlamak var. Onun için daha yeni adýmlar atabileceðini de belirtti. Sonunda kapsamlý görüþmelerin baþlamasý için gündemi tespit edecek toplantý evvelki gün yapýldý. Basýn kimin kaç dakika önce girdiðini ve neden ve nasýl girdiðini ve ne söyledikleri dualarýný yayýmladý. Ýkisi de ve BM temsilcileri de sadece umutlarýný dile getirdiler. Bu arada Limnidi kapýsýndan insanlarýn Omorfo'ya geçmelerine izin vermeyenin General Kývrýkoðlu olduðunun haberi verilmiþ ve Talat'ýn neyin lideri olduðu tartýþýlmaya baþlanmýþtý. Baryogenesis mi bakir doðum mu derken iki devletli çözüme baðlý olan
Talat Ankara'da garantiler hakkýnda da tam destek almýþtý. Güç tazelemiþ ve gelmiþti. Muhalefeti kendisini vur kurtulcu olarak
YKP Pirgolularýn geçiþi ile ilgili kararý deðerlendirdi:
“Bu bir provokasyon ve utançtýr”
YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatalý, Pirgolularýn Limnidi'yi kullanarak Omorfo'daki dini etkinliðe katýlmasýnýn engellenmesini kýnayan bir açýklama yaptý. Açýklama þöyle: Kýbrýs Türk liderliði bir süredir yaptýðý birçok hareketi ile görüþme sürecini dinamitlemeye çalýþmaktadýr, bu kabul edilemez. Ledra geçiþ noktasý açýlma sürecinde Limnidi - Pirgo kapýsý da gündemdeydi, Kýbrýs Türk liderliði hala ayak diretmekte ve olmayacak talepler gündeme getirmektedir, bu durum da kabul edilemez; ama bunlarýn ötesinde Omorfo'daki ayin için Limnidi'den geçmek için izin baþvurusu yapan Pirgolulara karþý yapýlan; bu noktadan sonra yalnýzca provokasyon ve utanç olarak deðerlendirilebilir. 8 Aðustos tarihinde, 1200 Kýbrýslý Türk bu güzergahý kullanarak Erenköy'e (Dillirga) giderken hiçbir sorun yokken, Kýbrýs Türk liderliði 2 Eylül tarihinde, yani bir ay bile olmadan konu Kýbrýslý
Rumlarýn geçiþi gündeme gelince bir sürü sorun varmýþ gibi açýklama yapmasý baþka kelimelerle anlatýlamaz… Talat'ýn sözcüsü Erçakýca: "Ortada çeþitli zorluklar vardýr. O güzergahý kullanarak Kuzey Kýbrýs'a gelecek olan Kýbrýslý Rumlarýn (bir kayýt yapýlmadýðý için) Kuzey Kýbrýs'tan nasýl geri çýkacaklarý gibi sorunlar vardýr. Kuzey Kýbrýs'a Kýbrýslý Rumlarýn kontrolsüz, kayýtsýz geçiþi talep ediliyor." YKP, bu durumda suç duyurusunda bulunmaktadýr. Erenköy'e (Dillirga) bu güzergahý kullanarak olmayan geçiþ noktasýndan kayýt yapmadan geçen 1200 kiþi suç iþlemiþtir. Yasadýþý yollarla geçiþ yapmaya yardýmcý olan, muhacerat yasalarýna muhalefet eden, bunlarla ilgili yasadýþý belge hazýrlayan yetkililer hakkýnda da suç duyurusunda bulunuyoruz. Erçakýca'nýn bu açýklamasýnýn baþka anlamý yoktur… Kýbrýslý Türk liderliði sýkýþtýkça daha da ilginç açýklamalar yapmaktadýr. Bu açýklama
TEVAZU
Alpay Durduran
tanýtýyor ve Denktaþ tarafýndan tek egemenlikle büyük tavizler vermek ve tehlikeli sularda dolaþmakla suçlanýyorsa da Anavataný
ordusuyla arkasýnda idi. Türkiye halký gür sesle "kanla aldýk masada vermeyiz" diyerek arkasýna geçmiþti. O da bunlardan aldýðý cesaretle 'referanduma sunacaðýz, aldý kaçtý yok' demekte idi. Nasýl olsa referandumda hallolurdu iþler. Talat'a açýlýþ konuþmasý diye Denktaþ'ýn öðütlerini tutarak onun anavatanýna selam vererek iki halk da dedi siyasi eþitlik da dedi. daha ne kaldý: Türkiye ile Yunanistan'ýn Kýbrýs üzerindeki dengesini de Hristofias'ýn yüzüne haykýrdý. Hristofias da daha eski yoldaþlýk dönemini hatýrlayarak prensipli mücadelelerinden bahsetti ve Kýbrýslý olarak Kýbrýslýlar tarafýndan ve Kýbrýs için çözümden bahsetti. Halbuki yoldaþý çoktan Toroslarý aþmýþ Ankara'nýn Kýbrýs üzerindeki haklarýnýn bekçisi olmuþtu. Baþlangýç hiç iyi deðil. Kýbrýs aranýyor, bulunursa belki Kýbrýslý Türkleri de temsil edecek biri bulunmuþ olur da Kýbrýslýlar diyaloðu kurulur.
BELEDÝYELERÝN HUDUTLARI OYUNCAK DEÐÝL
Ýnanýlacak gibi deðil. Belediye hudutlarýný deðiþtirip reform yapacaklarmýþ. Her þeyi berbat ettiler. Bu da ilk deðil. Ýlk bu niyetlerini açýkladýklarý zaman tepki göstermiþ ve vazgeçmelerini tavsiye etmiþtik. Sonra anayasa deðiþiklikleri gündeme gelince bu niyetlerini ve arada belediye hizmetlerini geniþletme iddiasýyla bazý belediyelerin hudutlarýný deðiþtirmeleri nedeniyle sahillerin yaðmaya açýlmasýný hatýrlayýp anayasada deðiþiklik önerilerimizin içine 1975 anayasasýnýn geçtiði günden sonra sahillerin belediye hudutlarýnýn deðiþtirilmemesini saðlayan öneriler yapmýþtýk. Konu çok önemli olduðu için her vesileyle belediye hududu deðiþtirerek anayasanýn sahilleri koruma maddesinin anlamsýz hale getirilemeyeceðini ileri sürmüþtük ama dinletememiþtik. Sahiller yaðmalanýrken kurallarýn belirsizleþmesi ve belediye hudutlarýnýn geniþleyerek sahilleri kaplamasý yeni fýrsatlar yarattý ve yaðma hýzlandý. Soru þudur? Bu yaðmadan yararlananlar kime ne ödedi? Kim bu durumda menfaat saðladý ve buna izin verip de yaðmaya katýlmayan v ar mýdýr? Varsa bu insanlara aptaldan baþka ne denebilir? Siz efendiler aptal mýsýnýz, gronkçu musunuz? Bu konuyu yýllarca gündeme getirip uyarýrken yasa tasarýsý meclise geldiðinde oy verenler veya baþka nedenler ileri
sürerek hayýr diyenler þimdi uyanýyorlar ama bu kaçýncý aymazlýk. Faizciler yasasý dururken uygulamazlardý uyarýrdýk. Kaymakamlarý görevlerini yapmaya ve faizcileri kaydedip denetlemeye baþlamasýný ve faizleri denetlemesini isterdik. Daha sonra faizler serbesttir diye karar verdiler ama yasa orda kaldý. Buna izin verilmemelidir diye eleþtirdik kimse duymak istemedi. Bankalarýn faizleri birleþtirip anaparadan daha fazla faiz yüklemesinin yasak olduðunu söyledik dinleyen olmadý. Anayasa mahkemesi bazý kararlarýnda faizlerin anaparayý geçemeyeceði kuralýný faizin faizi olmaz diyerek kararlar aldý. Dinleyen olmadý. Roma imparatoru Sezar'ýn zamanýnda bile izin verilmemekte olan bu rezalet yüzünden insanlar mahvoldu. Faizleri denetleme merkez bankasýna verildiði için hiç deðilse alenen faiz belirlensin ilkesi bile bankalara kredi þirketleri kurma olanaðý verilerek arka kapý açýldý. Faizci olarak bile kaydolmayan sahtekârlýklar yapýldý. Eleþtirdik kulak asýlmadý. Bankacýlar mevduatý kullanarak kredi þirketi hissesi aldýlar buna da ses çýkarýlmadý. Bankalar battý yiyenin yanýna kar kaldý hala önlem yoktur. Derken CTP ortaklýðýnda DP bileþik faizi yasalaþtýrdý. Hala da yürürlüktedir. Hiç bir borcun ödenemeyecek kadar faiziyle artmasýna izin verilmemesi gerektiðinin bir temel hak sorunu olduðunu anlamadýlar ve halkýmýz buna izin verdi. Utanmadan artýk alýþtýk deyip yerlerinde oturuyorlar. Devlet de alacaklarýna bileþik faiz alýp sermaye ile yarýþýyor. Faizlerle devlet alacaklarý da ödemeyecek hale geliyor ve devletin saðlamakla yükümlü olduðu temiz su, bir buzdolabý için elektrik gibi temel ihtiyaç maddelerini bile kendisi ödenemeyecek hale getiriyor. Belediyelerle ilgili reformu bunlara eklenen bir çaðdýþý uygulamadýr. Kýrsal alan diye bir þey býrakýlmýyor ve dileyen herkes dilediði yere bina kaldýrýp laðýmýný su havzalarýnýn üstünde inþa ediyor. Doðal yaþam için artýk yer yoktur. Yer
da onu göstermektedir. Canlarý çektiðinde yasalar, usuller akýllarýna gelir, canlarý çektiðinde bunlarý uygulayýp geçiþ prosedürü uygularlar ya da uydururlar. Bu yasak kararýný eðer askeri makamlar almýþsa ki öyle görünüyor, o zaman da liderlik böyle uyduruk gerekçelerle mevcut askeri rejimin önüne kalkan olarak iyi bir iþbirlikçilik örneði sergilemektedir, bir kez daha Talat ve çevresindekileri askeri makamlara kalkan olmak vazgeçmeye de çaðýrýyoruz. YKP bir kez daha yüz milyonlarca Avrupalýnýn kendi sýnýrlarý içinde minimum kontrolle dolaþým özgürlüðünün Kýbrýs'ta da uygulanmasý ve bu amaçla geçiþlerde uygulanan prosedürün deðiþtirilmesi talebini hatýrlatýr. YKP, ilgili ve yetkili taraflarý Pirgolularýn geçiþi ile ilgili Erenköy'e geçiþte uygulanan prosedürün aynisinin uygulanarak izin verilmesini ve Pirgo-Limnidi'nin en kýsa sürede açýlmasýný acil olarak da talep etmektedir.
üstü iþgal edilmektedir. Yer altý da yer üstündekilerin pisliðinin depolandýðý yer haline gelecek. Bunun üstündeki insanlar da orman kanunlarýna teslim edilecek. Devlet borçlarýna gecikme zammý enflasyonun çok yüksek ve mevduat faizlerinin %90'larda olduðu zamanda belirlenmiþti. Hala daha bunlarda ýsrar ederek insanlarý deli etmenin manasý yoktur. Öyle oldu ki halk ses çýkaramýyor ama zamaný gelir. Halký korkutan ve ses çýkarmasýný engelleyenlerin bir tanesi de herkesi bir derneðe baðlama ve menfaatleri ile oynamaktýr. Nitekim esnaf ve zanaatkarlar odasý adlý dernek bunun b ir iþaretidir. Omorfolular bunu acý acý dile getirmeðe baþladýlar. Zamanýnda bu yasanýn Ýspanya diktatörü Franko'nun korporatist rejiminde görüldüðünü demokrasiye sýðmadýðýný ve anayasaya aykýrý olduðunu söyledik ama dinletemedik. Her sýnýfý bir örgüte baðlayýp denetim altýnda tutmak eski imparatorluklarýn iþi idi. Loncalar yýkýldýktan sonra ancak özgürlüklwer artmýþ ve sanat ve zanaat ilerleyebilmiþtir. Bu gerçeði bilmemek olamaz ama zaten anayasa aykýrý bir þey yapýlmamalý idi. Kredi mi istersiniz gidin odaya üye olun diyen kim? Ona bu yetkiyi hangi kendini bilmez verdi? Bu yolla dernek agalarý yaratmaktan menfaat saðlayanlara esnafýn birlik ve beraberliðini saðladý, odaya mali güç verdi diyenler olmuþtu. Þimdi soruyorum: þaðdaþ dünyaya mý eski çaðlara mý gideceðiz? Yasayla dernekler kurmak ve insanlarý mesleklere bölmek çýkar yol deðildir. Sonuçta özgürlüðü kýsýlanlar anayasa mahkemesi görevine döndüðünde bunlara son vereceklerdir. Dilerim bunlarý yapanlara da hesap sorsunlar. Uyarýlarýmýza raðmen ardý ardýna skandal yasalarla reform fikrini rezil ettiler. Faizler can yakar, sahiller yaðmalanýr, köyler bir birine düþürüldü, yeraltý sularý kirlenir, binalar darmadaðýn her tarafa yayýldý, kýr kalmamak üzere ve kredi þirketleri adý altýnda faizcilik aldý baþýný gidiyor ve borçlularýn korunmasý temel görevi yok oldu.
yenicag@yenicag.com.cy
HABER
3
5 EYLÜL 2008 CUMA
Kýbrýslýlar barýþ özlemlerini birlikte haykýrdý
Kýbrýs Barýþ Platformu'nun öncülüðünde bir araya gelen Kýbrýs'ýn her iki yanýndan 31 örgütün üyeleri ile barýþ yanlýlarý, "Birleþik Kýbrýs hedefine ulaþma konusundaki kararlýlýklarýný göstermek için", 1 Eylül'de gece ara bölgede Ledra Palace Otel önünde ortak etkinlik düzenledi. Etkinlikte Yeni Kýbrýs Partisi (YKP) Yürütme Kurulu üyesi Salih Uyguroðlu ve Birleþik Kýbrýs Öðretmenler Platformu yetkilisi Hristos Ahinyodis, 1 Eylül Dünya Barýþ Günü nedeniyle hazýrlanan ortak basýn açýklamasýný Türkçe ve Rumca olarak okudu. Saat 19'dan itibaren Kýbrýslý Türk örgütler Kuðu Parkta; Kýbrýslý Rum örgütler ise Elefteria Meydaný'nda toplandýktan sonra saat 20.15 sýralarýnda ara bölgede buluþtu. Kuzeyden geçiþler sýrasýndaki prosüdür de zaman zaman atýlan sloganlarla protesto edildi. Kýbrýs Barýþ Platformu'nun öncülüðünde bir araya gelen 31 Kýbrýslý Türk örgüt ve Kýbrýslý Rum örgüt üyeleri ile barýþ yanlýlarý, Ledra Palace Otel önünde mum yaktý, ardýndan barýþýn simgesi olarak 3 güvercin uçuruldu. Baraka Kültür Merkezi'nin "Sol Anahtarý" isimli grubunun ve Yýltan Taþçý ile Adamos'un müzikleri eþliðinde hem Türkçe hem de Rumca þarkýlar söylenen etkinlikte, "Kýbrýs'ta Barýþ Engellenemez", "Kýbrýs'ta Barýþ- Birleþik Kýbrýs",
"Barýþa Uzanan Eller Kýrýlsýn" gibi sloganlar atýldý.
Ortak açýklama Ýnsanlýk tarihinin en kanlý, en acýmasýz savaþlarýndan biri olan 2. Dünya Savaþý 1 Eylül 1939'da Polonya'nýn iþgali ile baþlamýþtý. Milyonlarca insanýn ölmesine ve yaralanmasýna; on binlercesinin sakat kalmasýna; milyonlarca çocuðun anne-babasýz, evsiz ve okulsuz kalmasýna neden olan bu savaþýn yarattýðý felaketlerin bir daha yaþanmamasý için 1 Eylül Dünya Barýþ Günü olarak ilan edilmiþtir. Tüm dünyada barýþseverler, 1 Eylül'de savaþlarý lanetlemek, barýþa duyulan özlemi haykýrmak ve barýþ taleplerini yükseltmek için sokaklara çýkarlar. Dünya halklarýnýn ýsrarlý taleplerine raðmen, ne yazýk ki, arzulanan savaþsýz, sömürüsüz dünya hedefine henüz ulaþýlamamýþtýr. Dünyanýn birçok yerinde insanlarýn yok olmasý, kan, gözyaþý, açlýk,
yoksulluk, zulüm ve yýkým demek olan gerici paylaþým savaþlarý sürmektedir. Savaþlar Ortadoðu'da ve Afrika'nýn birçok ülkesinde halklarýn günlük yaþamý haline gelmiþtir. Emperyalist güçler daha fazla kar elde etmek; daha büyük pazarlara, daha geniþ nüfuz alanlarýna ve dünya enerji kaynaklarýna sahip olmak amacýyla zora, þiddete, savaþlara ve iþgallere baþvurmaktan çekinmiyorlar. Ortadoðu'yu kan gölüne çeviren Amerika Birleþik Devletleri, Afganistan ve Irak'taki iþgalleri ve katliamlarý sürerken Ýran'a da saldýrmak için fýrsat kollamaktadýr. Bunlar yetmezmiþ gibi sadece birkaç hafta önce Kafkasya'da patlak veren egemenlik ve üstünlük kurma çatýþmasý çok kýsa sürede, kadýn - çocuk demeden binlerce masum insanýn katledilmesine neden olmuþtur. Dünya halklarýnýn büyük çoðunluðu gibi Kýbrýslýlar da savaþlardan çok çekmiþtir. Yakýn tarihimizde yaþanan insanlýk dýþý olaylarýn ve
büyük acýlarýn yaralarý hala sarýlamamýþtýr. Sýcak çatýþmalarýn üzerinden geçen bunca sürede, barýþý saðlamak bir yana, "ateþ kes" koþullarýnýn resmi olarak sonlandýrýlmasý bile baþarýlamamýþtýr. Sürekli olarak bunu düþünmeseler de, tüm Kýbrýslýlar her an savaþ tehlikesiyle burun buruna yaþamaktadýrlar. Emperyalist güçler ve onlarýn yerli iþbirlikçileri, kendi çýkarlarýný korumak için, Kýbrýs'ta gerçek bir barýþý istememektedirler. Ülkemizdeki milliyetçilerin, þövenistlerin, faþistlerin ve hatta 'barýþçý maskesi takmýþ ayrýlýkçýlarýn' bugüne dek yaptýklarý gibi, bundan sonra da barýþa engel olmaya çalýþacaklarý unutulmamalýdýr. Bu yüzden barýþa ulaþmak çok yoðun, kararlý ve aktif bir mücadeleyi gerekli kýlmaktadýr. Barýþý saðlama görevi sadece "seçtiðimiz liderlere" býrakýlmamalýdýr. Hangi etnik kökenden olursa olsun Kýbrýs'ta yaþayan tüm barýþseverler inisiyatif üstlenmeli, barýþ ve birleþik Kýbrýs hedefleri için ortak mücadele yürütmeli, seslerini kararlýlýkla yükseltmeli, taraf olmalý ve tavýr koymalýdýrlar. Bugün ülkemizde barýþa ve Kýbrýslýlarýn kardeþliðine her zamankinden daha çok ihtiyaç vardýr. Kýbrýslýlarýn yürüteceði ortak mücadele, hem bugüne dek onlarý ayýrmaya çalýþan egemen güçlerin uykularýný kaçýracak hem de ülkeyi barýþ ve birleþik Kýbrýs hedeflerine ulaþtýracak yegâne yoldur. Aþaðýda imzasý bulunan bizler, barýþ ve birleþik Kýbrýs hedeflerine ulaþma konusundaki kararlýlýðýmýzý göstermek için 1 Eylül 2008 Pazartesi günü saat 19.00'da
Lefkoþa'nýn güneyinden (Elefteria Meydanýndan) ve kuzeyinden (Kuðulu Parktan) ayný anda yürüyüþe geçeceðiz ve ara bölgedeki Ledra Palas Oteli önünde buluþarak barýþ için mum yakacaðýz. Barýþ ve Birleþik Kýbrýs talebimizi birlikte haykýracaðýz. Birlikte þarkýlar söyleyecek ve ortak mücadelemizin baþlangýcýný kutlayacaðýz. Bu nedenle Kýbrýslý Rum, Kýbrýslý Türk, Ermeni, Maronit ya da Latin, tüm Kýbrýslýlarý "barýþ için bir mum yakmaya" ve "Birleþik Kýbrýs için ortak mücadeleye" çaðýrýrýz. YAÞASIN BARIÞ VE BIRLEÞIK KIBRIS IÇIN ORTAK MÜCADELEMIZ! YAÞASIN TÜRKIYE, YUNANISTAN VE KIBRIS HALKLARININ KARDEÞLIÐI! YAÞASIN BARIÞ! YAÞASIN TÜM MEVCUT ASKERLERDEN VE SILAHLARDAN ARINDIRILMIÞ BIRLEÞIK KIBRIS! Kýbrýs Barýþ Platformu (KTÖS, KTOEÖS, Týp-Ýþ, DAÜ-Bir-Sen, Çað-Sen, GÜÇ-SEN, TDP, BKP, YKP, Kýb-Yay, Ýskele Yurttaþ Ýnisiyatifi), KSP, EDÝ, Kýbrýs Yeþiller Partisi, ENAR - Cyprus, Kýbrýslý Türk ve Kýbrýslý Rum "Birleþik Kýbrýs" Öðretmenler Platformu , Hands Across the Divide (HAD), Dance For Peace, Stop the War Coalition - Cyprus, Historical Dialogue and Research, ATES, Basýn-Sen, Baraka Kültür Merkezi, E.K.Ý.M. Kültür Merkezi, Asi Kültür Derneði, Uzlaþma, Workers Democry, Yeni Kýbrýs Derneði, Youth Against Nationalism, KISA, Genç Vizyon
Elefteria Meydaný...
Kuðulu Park...
4
5 EYLÜL 2008 CUMA
HABER
KIBRIS BARIÞ PLATFORMU BARIÞ GÜNÜ DOLAYISIYLA TALAT VE HRÝSTOFYAS'A MEKTUP VERDÝ Kýbrýs Barýþ Platformu'nu oluþturan örgütlerin temsilcileri, 1 Eylül Dünya Barýþ Günü nedeniyle, Talat'a ve Hristofyas'a çözüm taleplerini içeren bir mektup verdiler. 1 Eylül sabahý saat 10.30'daki Talat ile Platform temsilcilerinin görüþmesi, basýna kapalý yapýldý; ancak, Kýbrýs Barýþ Platformu yetkilileri, Talat'la görüþmelerimde verdikleri mektubu, basýn mensuplarýna da daðýttý. Kýbrýs Barýþ Platformu, Talat'a verdiði mektupta, Kýbrýs Türk ve Rum toplumlarýnýn siyasi iradelerine dayalý, tek yurttaþlýðý ve tek egemenliði olan Birleþik Federal Kýbrýs'ýn kurulmasý için sonuna kadar görüþme masasýnda çaba gösterilmesini istedi. Kýbrýs sorununun çözümsüzlüðünün, adadaki tüm sorunlarýn temel kaynaðý olduðunu kaydeden Platform, "Bölgemizde çýkarý olan tüm emperyalist güçlerin petrol kaynaklarýna yakýn olan adamýzý kontrol etmek için Türkiye ve Yunanistan'ý da kullanarak, þovenizm ve milliyetçiliði körükleyerek baþlattýklarý bu sorundan, tüm Kýbrýslýlar ýzdýrap çekmektedirler" dedi. Süreç boyunca gerek BM gerekse uluslararasý kamuoyunun çabalarýnýn 1960 Kýbrýs Cumhuriyeti'nin kurulmasýný saðlayarak toplumlara siyasi statü kazandýrmasýna raðmen, toplumlararasý çatýþmalar, dýþ karýþmacýlýk, askeri müdahaleler, ayrýlýkçýlýk, paylaþým kavgasý yüzünden sorunun daha da karmaþýk hale geldiðini ifade eden Kýbrýs Barýþ Platformu, Kýbrýs sorununun, 1960 Kýbrýs Cumhuriyeti antlaþmalarý
Ulus Irkad
temelinde, 1977-79 Doruk Antlaþmalarý ve BM süreçlerine dayalý, iki kesimli, iki toplumlu, toplumlarýn siyasi eþitliðinde, AB üyesi federal bir devlet yapýsýyla çözülebileceðini belirtti. Platform, soruna acilen çözüm bulunmasýnýn, iki toplumun ve adanýn geleceði için kaçýnýlmaz olduðunu vurguladý. Baþlayacak olan yeni görüþme sürecinin, tüm Kýbrýslýlarýn uzun bir süreden beri þartlarýnýn oluþturulmasýný bekledikleri önemli bir dönüm noktasý olduðunu kaydeden Platform, þöyle dedi: "Bu nedenle toplumlarýmýz adýna, sizlerin yürüteceði bu süreç çok iyi deðerlendirilmelidir. Sürecin sonunda ortaya çýkacak siyasi çözüm mutlaka Kýbrýslýlarýn iradesine dayalý olmalý ve barýþa giden yolda önemli bir kapý açmalýdýr. Bunun için sizlerin görüþme sürecinde samimi hareket ederek, sadece masa baþýnda açýlým yapmak deðil, ayný zamanda iki toplumun yakýnlaþmasýna, önyargýlarýn ortadan kalkmasýna fýrsat yaratacak adýmlar atmanýz temel beklentimizdir. Samimiyet çerçevesinde, liderlikler, karþýlýklý olarak birbirlerini suçlamamalý; þovenist eylem ve söylemlerle askeri tatbikatlardan uzak durmalý; eðitim sistemlerinin þovenizmden arýndýrýlmasýna ve karþýlýklý saygý ile hoþgörüye dayalý açýlýmlarý hayata geçirmek için çalýþmalý; sýnýrlarý açarak iletiþimin artýrýlmasýna, önyargýlarýn ve düþmanlýðýn ortadan kaldýrýlmasýna fýrsat yaratmalý." Platform, ayrýca, adanýn güney ve
GAMBÝERÝ- KENYON COLLEGECLEVELANDKIBRIS -2-
ABD'yi bu üçüncü ziyaretimdi. Daha önce 1994'de (iki ay) ve 1997'de (On gün) ziyaret etmiþtim. Her üç ziyaretim de eðitim semineriydi. Birincisi Connecticut, ikincisi de Washington'daydý. Dolayýsýyle ABD'ye pek yabancý deðildim. Zaten bir ülkede artýk o ülkenin vatandaþý gibi hareket etmeye baþlarsanýz anlayýn ki artýk o ülkeye aþinasýnýz ve kendi memleketinizde olduðu gibi hareket etmeye baþladýnýz demektir. Bir ülkede yabancý gibi hareket etmek ne demektir? Örneðin herkesin kaybolma fobisi vardýr. Ama yabancý bir ülkede kaybolma fobiniz yoksa o ülkede sizin artýk yabancýlýk çekmediðiniz gerçeði ortaya çýkmýþtýr. Mesela, Kaybolmanýn biraz da insanoðluna verdiði bir zevk vardýr çünkü o ülkeyi ancak kaybolmakla tanýyabilirsiniz. Örneðin artýk üçüncü ziyaretimden sonra ben ABD'de kaybolma fobisi çekmiyorum. Bu demektir ki artýk oraya alýþmýþým. ABD'nin yabancýsý deðilim demektir. Oysa Ýngiltere'yi 1990 yýlýnda ilk ziyaretimde o kaybolma fobisini çok yaþadým. Hatta kaybolduðumu da sezinledim ve telaþlandým. Ama artýk Ýngiltere için de kaybolma fobim yok. Aldýðým gezi kartýmla hem metrolarý hem de otobüsleri kullanmaktayým. Londra'nýn her köþesine ziyaret etme cesaretim var artýk. Programým da bellidir. Öncelikle herhangi bir yerde bir konferansým varsa birkaç gün önceden kardeþimi ve ailesini ziyaret eder, daha sonra da ya bir öðle vakti veya bir akþam üzeri metroyu kullanarak kalacaðým otele hareket ederim. Sonra da o otele yerleþip etrafta turlarýma baþlayarak ertesi gün çeþitli ülkelerden gelecek arkadaþlarla buluþup ya seminere veya konferansa katýlýrým. Eðitim kurslarý için de hep ayný kuralý uyguladým, hatta bir keresinde ta Stanstead Hava alanýna kadar gidip Kýbrýs'tan gelen arkadaþlarý karþýlayarak, birlikte ta Ýngiltere'nin Doðusu'ndaki Plymouth'a kadar onlara eþlik etmiþimdir (Bu yolculuk altý saatten
kuzeyinde uluslararasý gözlemciler nezdinde, objektif nüfus sayýmlarý yapýlmasý için fýrsat yaratýlmasýnýn da, çözüm yolunda önemli adýmlar olacaðýný da belirtti. Talat'a verilen Kýbrýs Barýþ Platformu'nun mektubunda ismi yer alan örgüt ve partiler þunlar: "Kýbrýs Türk Öðretmenler Sendikasý (KTÖS), Kýbrýs Türk Orta Eðitim Öðretmenler Sendikasý (KTOEÖS), Kýbrýs Türk Hekimleri Sendikasý (Týp-Ýþ), Doðu Akdeniz Üniversitesi Birlik ve Dayanýþma Sendikasý (DAÜ-Bir-Sen), Devlet Çalýþanlarý Sendikasý (Çað-Sen), Gümrük Çalýþanlarý Sendikasý (GÜÇ-SEN), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Birleþik Kýbrýs Partisi (BKP), Yeni Kýbrýs Partisi (YKP), Kýbrýs Yayýncýlar Birliði (Kýb-Yay), Ýskele Yurttaþ Ýnisiyatifi (ÝYÝ)."
erelerin barýþla sonuçlanmasýný çok istediklerini ve bu amaçla taleplerini içeren bir mektubu Hristofyas'a iletilmek üzere sunacaklarýný, ayný mektubun sabah Talat'a da sunulduðunu söyledi. Stefanu ise konuþmasýnda, Hristofyas'ýn AB'nin olaðanüstü zirvesi nedeniyle yurt dýþýnda olduðunu belirterek, getirilen mesajý müzakerelerin baþlamasý öncesinde Hristofyas'a ileteceðini ifade etti. Kýbrýslý Rum ve Kýbrýslý Türklerin yaþadýklarý büyük acý ve krizlere deðinen ve bunlarý "dýþarýdan yapýlan müdahalelere" dayandýran Stefanu, "iki toplumda bulunan milliyetçi þöven çevrelerin", yaptýklarýyla Kýbrýs halkýnýn çektiði acýlara zemin oluþturduklarýný kaydetti.
Kýbrýs Barýþ Platformu Hristofyas'a Ýletilmek Üzere Stefanu'ya Mektup Verdi
Amaçlarýnýn geçmiþi tartýþmak yerine, halkýn çektiði acýlara son vererek ülkenin yeniden birleþmesini saðlamak olduðunu kaydeden Stefanu, "Hedefimiz Kýbrýslý Rum ve Kýbrýslý Türklerin, ortak vatanda, ülkenin gerçek efendisi olmasýný saðlamaktýr" dedi. Ýki toplumun bu sorunun bir federasyon temelinde çözüme ulaþmasý konusunda hemfikir olduklarýný belirterek, "Tek egemenliði olan, tek uluslararasý kimliði olan, tek vatandaþlýðý olan iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon aracýlýðýyla bu baþarýlabilir" dedi. Federasyon çerçevesinde, BM kararlarýnda da belirtildiði gibi iki toplumun siyasi eþit olmasýnda hem
Kýbrýs Barýþ Platformu, 1 Eylül Dünya Barýþ Günü etkinlikleri çerçevesinde, Kýbrýs Cumhuriyeti Baþkaný Dimitris Hristofyas'a iletilmek üzere Sözcüsü Stefanos Stefanu'ya da ayni mektubu sundu. Mektubu, platform adýna Stefanu'ya okuyan ve ardýndan sunan YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Salih Uyguroðlu, platform olarak amaçlarýnýn barýþ ve birleþik Kýbrýs'a ulaþmak olduðunu ifade etti. Uyguroðlu, baþlayacak müzak-
“Siyasi eþitlikte hemfikiriz”
fazla tutmuþtu,1998). Tabi benim gibi oraya daha önce gelen arkadaþlarla da Puddington'da buluþarak olmuþtur bu sevimli yolculuk. Herneyse, ABD'ye geçelim isterseniz. ABD halkýnýn da Hispaniði olsun, siyahý veya beyazý olsun daha önce baþka ülkelerde tanýþtýðým insanlardan pek farký yok. Kurs sýrasýnda bana ince davranan çok nazik Porto Rikolu ve Kolombiyalý bey ve haným arkadaþlarýmdan tutun, ABD'li siyah ve beyaz arkadaþlarýmýz da çok sevimli insanlardý. Dersler sýrasýnda açýlan tartýþma aralarýnda bizlere de fikirlerimizi açýklama olanaðý verildi. Onlara kendi ülkemizden bahsettik. Örneðin Kýbrýslýtürklerin laik ve pek fazla camiye gitmemesine, imaj olarak Araplarýn Müslümanlýðý ile bir benzerlik bulamadýklarý için çok þaþýrdýlar. Ayný þekilde bazý Kýbrýslýrum arkadaþlar da pek fazla kiliseye gitmediklerini söylediler. ABD'de her Pazar kiliseye gitme oldukça sosyal bir olay (Siyahý veya beyazý olsun her Pazar yeni elbiselerini giyip kiliselerdeki ayinlere katýlma arzusu oldukça büyük. Pazar günleri þehir varoþunda yaptýðým yürüme turlarýmda bu olayý yakýndan gözlemledim). Hatta siyahlarýn ayinleriyle beyazlarýnki arasýnda oldukça büyük farklar var. Örneðin siyahlarýn ayinleri þarkýlarla ve caz türü müzikle geçmektedir. Elbette, siyahlarýn bu tip ayinleri beyazlara da bir ilham kaynaðý veya bir etkide bulunmuþtur. Esasýnda bunca sýkýntýya raðmen bana göre ABD'de bulunan bütün toplumlarýn artýk bir tek ulus olarak toplanmalarý son otuz yýldýr gerçekleþmiþtir ve bunda elbette ki Amerikan sivil savaþýnýn oldukça büyük bir etkisi olmuþtur. Tabi ki bunun yanýnda her olay ve savaþýn sonunda taraflar arasýnda imzalanan ve ABD hukukunu oluþturan beyannameler ve andlaþmalar da oldukça önemlidir. Kurs sýrasýnda sabahtan öðlene kadar dersler verilmekte, öðleden sonra ise bilgisayarlarda verilen derslerle ilgili kaynaklar bulunarak bunlar cd'lere kaydedilmekteydi. Tabi ki bizim ABD'yi terk edeceðimiz günlerde sunumlar olacaktý ama biz olmayacaðýmýz için arkadaþlarýmýz sunumlarýnda bizim yaptýðýmýz araþtýrmalara da yer vereceklerdi. Bu ziyaretimde ABD'yi oldukça pahalý buldum. Belli ki Irak Savaþý'nýn ABD ekonomisi üzerinde oldukça büyük bir etkisi vardý. Lokantalarda yediðiniz yemeklerden oldukça fazla vergi alýnmaktaydý. Supermarketlerde aldýðýnýz gýdalar 1994 veya 1997'ye göre biraz daha pahalý olmasýna raðmen (1994 daha da ucuzdu ama bizim Kýbrýs'a göre her þey gene de ucuzdu) bu defa lokantalarda alýnan vergiler tuz biber ekiyordu ama Amerikan
fikir olunduðunu kaydeden Stefanu, doðrudan müzakerelerin de baþlamasýyla Hristofyas'ýn söz konusu hedefe sadýk kalarak çaba göstereceðini kaydetti.
“Olabildiðince kýsa sürede çözüm” "Olabildiðince kýsa sürede" çözüm istediklerini belirten Stefanu, çözüme kýsa sürede ulaþýlabilmesinin iki toplumun da üzerinde anlaþtýðý BM kararlarýna, Avrupa ve uluslararasý hukuk ilkelerine ne denli saygý gösterileceðiyle baðlantýlý olacaðýný belirtti. "Yolumuzu aydýnlatan fener, ülkemiz halkýnýn çýkarlarýna hizmet etmek olmalýdýr" diyen Stefanu, herkesin, ülkede Kýbrýslýlarýn yaþadýðýný ve çýkarlarýný ile haklarýný gözetecek bir çözüm için ilk söze Kýbrýslýlarýn sahip olacaðýný dikkate almasý gerektiðini söyledi.
“Türkiye'nin de çýkarýna...” Barýþ içindeki bir Kýbrýs'ýn tüm bölge için bir barýþ köprüsü olacaðýný söyleyen Stefanu, "Türkiye dahil olmak üzere herkesin bunu anlamasý gerektiðini", çünkü Kýbrýs'ta adil ve kalýcý bir çözümün Türkiye'nin de çýkarýna olduðunu kaydetti. Kýbrýs sorununda herkesin kazanabileceði bir çözüme ulaþýlabileceðini belirten Stefanu, herkesten önce de Kýbrýslýlarýn ve Kýbrýs'ýn bu süreçten kazançlý çýkacaðýný söyledi. Stefanu, Hristofyas'ýn da bu amaca sadýk kalarak hareket edeceðini belirtti.
halký eski alýþkanlýklarýný devam ettiriyor, yine lokantalarýn müdavimleri olmayý sürdürüyorlardý. Elektronik eþyalar bizimle kýyaslanmayacak derecede oldukça ucuzdu. Bizdeki fiyatlarýn en az dörtte biri… Bizimkilerin kulaklarý çýnlasýn diyorum(!). Bizim memleketteki durum ise orayla kýyaslanamaz. Elektriðe getirilen zamlarla pahalýlýkta biz ABD'den daha da önde oluruz, bizimkiler merak etmesin…Araba fiyatlarýnda da ABD'de oldukça büyük bir ucuzluk gördüm. Ama lokantalardaki büyük KDV vergilendirmesini de herhalde bizdeki "Deli Dumrulcular" dan örnek almýþ olacaklar(!). Orada gerek Kenyon olsun gerekse Cleveland olsun Kýbrýslýrum arkadaþlarla iliþkilerimiz çok iyiydi. Gerçek bir kardeþlik dayanýþmasýydý. Bunun kendi ülkemizde olamamasý ise bana göre büyük bir hicap. Daha çok mu çekeceðiz? Galiba da gidiþ o… Cleveland'dan New Jersey'e oradan da Atina'ya rahat bir yolculuðumuz oldu. Atina ve New Jersey hattýnda hem dönüþte hem de gidiþte Yunanistanlý yolcularýn gösterdikleri yakýnlýk ve kardeþlik anlatýlamaz. Zaman zaman yanýma kadar gelerek gerek Rumca gerekse Ýngilzce olarak uzun sohbetler yaptýk. Ben onlarý bizim Ýstanbullu Beyefendi insanlara benzettim. Bu arada, Cleveland'da New Jersey'e kadar yanýma oturup benimle yolculuk sýrasýnda sohbet eden yaþlý Amerikan Haným da oldukça nazikti ve yolculuk sýrasýnda bana iki oðlundan ve sevimsiz gelinlerinden sözetti. Ben de ona bizdeki gelin-kaynana iliþkisinin oradaki gibi olduðunu ama bazen kaynanalarla gelinlerin iyi geçinebildiðini söyledim. Yunanlý turistlerle ise her zaman için ABD-Atina hattýnda sohbetlerimiz devam etti. Hepsi de barýþ arzularýný belirttiler. Gördüðüm kadarýyla Yunanlýlar bana Kýbrýslýrumlardan da daha liberal geldiler (Pek iddialý bir genelleme olmasýn ama…). Dönüþümüzde Larnaka Yolcu uçaðýnýn birkaç teklemesi bütün yolcularý olduðu gibi beni de korkuttu. Bir aralýk benim gibi uçaðýn düþeceðinden korkan Rena adlý Kýbrýslýrum arkadaþ bana, ona Türkçe bir dua öðretmemi istedi ona þaka ve ciddi yollu "Ya selam, ya selamet" de dedim. Rena ayný sözleri mýrýldanmaya baþladý. Bir ABD gezisi de böyle geçti. Önemli olan bu defa ABD içerisindeki sosyal hayattan ve yerel dayanýþmadan uluslar arasý dayanýþmaya adým atmamýz oldu. Tüm dünyadaki insanlarýn barýþ içerisinde yaþamasý dileðiyle…
yenicag@yenicag.com.cy
HAFTALIK
5
5 EYLÜL 2008 CUMA
LER YANIT HANGÝSÝ? 100 KÝÞÝYE SORDUK EN POPÜ 1-Sami Özuslu sordu: Talat neyin baþýdýr? Ne demek istedi? a)Talat bir acentadan baþka bir þey deðildir, b)Talat sadece bir baþtýr, c)Talat zurnanýn son deliðidir, d)Talat göstermelik bir baþtýr, e)Talat baþ falan deðil, asýl baþ Elçiliktedir. 2-Sami Özuslu: 1 Eylül gecesi Ýnönü meydanýnda hüsran bekleyenler aðýzlarýnýn payýný aldýlar dedi. Ne anlatmak istedi? a)Ohhh bastýk ya size, b)Dans etmeyi, gývýrmayý beceremeyeceðimizi sandýlar, c)Biz gývýrarark da barýþý elde ederiz, d)Bu meydan meydan olalý böyle gývýrma görmedi, e)1 Eylül'ün dünya gývýrma günü olmasý için BM'ye öncülük ettik, kýskananlar çatlasýn. 3-Ferdi : Bir kahve içelim, hatýrýný kýrk yýl soralým dedi. Ne demek istedi ? a)Kahve hatýr sorulsun diye içilir, b)Bu Türkiyalý'lar da alýþtýrdý bizi çaya, hatýr sormayý da unuttuk, c)Ben kahveyi 40 yýlda bir içmeye baþladýðýmdan bu yana hatýr iþini unuttum, d)Kýbrýs kahvesini boþverin, doðuþ çaya bakýn siz, e)Kahve bahane, memleketi ne güzel idare ediyorum ona bakýn siz. 4-Pertev : Hükümetin dokunamadýðý þirketler var dedi. Ne demek istedi ? a)Hükümet, kendi yandaþý þirketlere dokunmaz, b)Hükümetin idare ettiði þirketler var, c)Hükümet, kendisine colony otelde para veren þirketleri kayýrýyor, d)Hükümet TC'li þirketlere dokunamaz, e)Hükümet AKP'li iþadamlarýnýn þirketlerine dokunmuyor. 5-UBP : KKTC vatandaþlarý arasýnda ayýrýmcýlýða izin vermeyeceðiz, dedi. Ne demek istedi? a)Bizim TC'lilerle alýp veremeyeceðimiz yok, b)Gelen Türk, giden Türk, c)Giden Mehmet, gelen Muhammed ne fark eder, d)UBP birinci parti olacaksa TC'lilere ihtiyacýmýz var, onlar çoðunlukta, e)Boþver Kýbrýslý mý deðil mi, mammaya bak sen. f) Bazýlarýnýn TC'den gelenlerle sorunlarý var.
6- Hasipoðlu : Paralarý biz almayýz, onlar veriyor dedi. Ne demek istedi? a)Bizim suçumuz yok, madem verirler almayalým mý? b)Ýstemeyik ama yan cebimize koyuyorlar, c)Bu paralarý fazla konuþmaylým diye veriyorlar, d)Onlara kalsa vermeycekler ama bizden korktuklarý için veriyorlar, e)Madem onlar veriyor reddetmek ayýp olur,para bu.. 7-Serdar Denktaþ: DP zayýflarsa Kýbrýs Türk halký daha kolay ikna edilebilir dedi. Ne demek istedi? a)DP þiþmanlamalýdýr, b)DP halký daha kolay kandýrýr, c)Kýbrýs Türk halkýný kandýrmaya çakýþanlar var, d)Bizi zayýflatmak istiyorlar ki Kýbrýs'ý satsýnlar, e)Yandým Leyla, gidiyoruk yetiþin su verin.. 8- Avcý : Tahsin bey bilmelidir ki erken seçim olacaksa bunun zamanýný ve kararýný kendisi vermeyecek dedi. Ne demek istedi? a)Bu ülkede seçime Tahsin bey karar veremez, b)Bu ülkede seçime veseçim zamanýna Ankara karar verir, c)Biz seçime hazýr olduðumuzda Ankara seçime karar verecek, d)Tahsin bey bu iþlerden anlamaz, e)Yanýnda o kadar zaman beni bile anlayamadý yok ki seçim zamanýný ve seçime kimin karar verdiðini anlayacak ! 9-Ahmet Uzun : Borç dinamizm yaratan bir ivme dedi. Ne demek istedi? a)Borç yiðidin kamçýsýdýr, b)Biz zamlarý millet ayaklansýn diye yapýyoruz, c)Kýsmetse ta gidelim herkesi borçlu yapacaðýz, d)Herkes borçlu olacak ki biz alacaklý olalým, e)Herkesi göbekten bir yere baðlýyoruz. 10- Ahmet Uzun : Elektrik fiyatlarý sadece üç kat arttý dedi. Ne demek istedi? a)Elektriðe üç kat zam hiçbir þeydir, b)Zammýn zam olabilmesi için on kat artýrýlmýþ olmasý lazým, c)Dua edin ki sadece üç kat artýrdýk, d)Üç kat artýrmaya bu kadar baðýrma da niye, e)Hasýr þapkamý giydim ya, yakýnda siz görürsünüz zamlarý !
Rasýh DÜNYA Keskiner BARIÞ GÜNÜ 1 Eylül Dünya Barýþ günü olarak, senede bir gün de olsa, yaþanmaktadýr. Kimileri bu günü, 1 Mayýs'ý Ýþçilerin mücadele günü olmaktan nasýl çýkarmýþsa, bayram, seyran olarak kutlamaktadýr. Oysa bugünün anlamý çok daha büyüktür. Savaþýn acýlarýný yaþamýþ olan Kýbrýslýlarýn bu günde Barýþ için çok daha etkin olmalarý, mücadelede kararlý olduklarýný göstermeleri gerekmektedir. Dünyamýzýn hemen hemen her bölgesinde savaþlar, soðuk veya sýcak, devam etmektedir. Her gün yüzlerce insan savaþýn yarattýklarý ile yaþamlarýný yitirmektedir. Savaþýn etkileri doðayý, çevremizi her þeyi yaþanmaz kýlmaktadýr. Ve her gün, atýlan her mermide silah tüccarlarý karlarýna kar
muallimin izlenimleriyle
BÝZÝMGAVEHANE GAVEHANE BÝZÝM Bu kez Bizim Gavehaneye bir Cumartesi uðrayayým dedim. Öðleye yakýn bayaðý kalabalýk olur. Hem belki uzun zamandýr görmediklerimi de görürüm hevesi ile Cumartesi gününü seçtim. Baktým ki gavehanenin dýþardaki sekilerde de müþteriler oturuyor. Selm verdim ve ben içeriye geçtim. Çoðu zaman gavehanenin köþesindeki iskemleye iliþtim. Etrafa bir göz attým, bizim Emir dayý ortalarda yoktu. Gaveci Þefget'e: - Selam Þefget usda, napan? - Napayým muallim, aha bildiðin gibi. - Emir dayý yok.. - Vallahi sabahdan buraþdaydý, o da seni sordu. Sabah geleceyini zannetti ve geldi. - Akþam sabaha yakýn uyuyakaldým, kalkamadým sabahtan. - Neden muallim, hade biz uyumayýk ama sen da, yoksa senin da derdin var? - Dertten deðil be Þefget usda, hava çok sýcak. - Eee, napalým. Ayar kondiþincýk yok, yakman? - Yok ben koymadým, saðlýðým müsait deðil. - Bizim oðlancýk daktýydý bize bir tane ama ben da yakmam þindi. - Neden senin de saðlýk sorunun var.. - Yok oðlum, yakamayýk atttýk. Bir yakalým dedik o sýcak günnerde, gecelerde tam 800 kehat geldi bize aletrik parasý. - Ee elektrik var mý ki elektrik parasý verin? - Sen da söyle oðlum. Geçen gece gene kesdiler. Uyalandýðýmýz bir kac filimcik var onnarý da göremedik. Tam bu sýrada, karþý masada oturup kendi aralarýnda fiskos yapan 3-4 kiþiden birisi dalýverdi konuþmaya: - Dua etmezsiniz ki bulunduk da kurtardýk sizi UBP'nin elinden, Der demez, diðer köþede dakikalarca bu gurubu izleyen ve patlamaya hazýr, adýnýn Mülayým olduðunu sonradan öðrendiðim 60 yaþlarýnda birisi daldý sohbete: - Vay bulunmaz olaydýnýz. Bulundunuz da noldu. UBP'yi arattýnýz bre arattýnýz. - Bak biz olmasaydýk sen böyle konuþamazdýn burada , unutma, - Ma neyi gonuþamazdým. Ben her zaman gonuþtum, kimseden gorkmadým, Nedir be bu zamlar! Gaveci haklýdýr. Ýnsanlar garanlýkta oturacaklar nerdeysa. - Biz para öderik ve santral kurarýk size.
eklemektedir. Böylesi bir ortamda 1 Eylül çok daha anlam kazanmakta, ve bundan dolayý da çok daha anlamlý bir þekilde yaþanmalýdýr. Bu çerçevede ülkemizde yaþananlara baktýðýmýz zaman gördüklerimiz hiç de hoþ manzaralar deðil. Sol adýna yola çýkanlar, TC makamlarýna tavla teslim olduktan sonra, neo-liberal politikalarýn uygulama aþamasýnda yapmadýklarý olumsuzluk býrakmadýlar. Toplumun bütün kesimlerini, " sizden" ve " bizden" olarak böldüler. Sendikalarý, sivil toplum örgütleri ve hatta bireyleri.. Demokrasi diye diye demokrasi adýna hiç bir þey býrakmadýlar. Barýþ dediler, her gün verdikleri beyanat ve ayrýca tutum ve davranýþlarý ile barýþýn önündeki en büyük engeli oluþturdular. Kendileri acenta ya, her þeyin acentasýný yaratarak kumanda etmeye devam ettiler. Son olarak, helvasý çoktan yenen Barýþ Derneðini dirilttiler, baþýna da kumanda edebileceklerini getirdiler ve Barýþ yanlýlarýný böldüler. Bu yetmezmiþ gibi, adý " Bu Memleket Bizim Meydaný" olarak simgelenen Ýnönü meydanýna utanmadan geldiler. Ýnönü meydaný bu memlekette Rejime karþý bir haykýrýþýn, bir isyanýn doðduðu bir meydandýr. Ýnönü meydaný bir mücadele meydanýdýr. Ýnönü meydanýna ihanet edenler, utanmadan bu meydana gelip, Dünya Barýþ Gününde dans edebilmektedir.
O zaman ödeyeceksiniz, ne kadar kullanýrsanýz. - Gördüm gördüm sanýrallarýnýzý da. Ýlanlardan bile nem kapallar. Yüzgar baþga tarafdan esersa gene bozulullar. Ne biçim iþdir be bu. - Hiç bir þeyi beðenmezsiniz siz. Baþbakan, maliye bakaný daha geçenlerde santrallarda idi, artýk elektrik sorunu olmayacak dediler, görmedin? - Gördüm, gördüm. Çok da yakýþdýydý gendilerine o hasýr gappellelar. Tam böyle panayýrlarda cambazlar vardý ya esgiden, onnara benzediler. Karþýlýklý atýþmalar, sataþmalar sürerken, tabii ben de onlarý sakin bir þekilde izlerken, bu manzarayý jet sürati ile "výnggg" sesi ile yoldan geçen beyaz passat bozdu. Etraftan " ne oluyor, kaza falan mý" sorularýný yine Mülayým'ýn býçak gibi keskin sesi durdurdu: - Aha gördü! Geçeni gördün bre çocuk? Diye sordu masada kendisi ile tartýþana, - Ne var, bakan geçti, beðenemedin. - Hiç olur beyendim. Bayýldým. En çok da o beyaz daksinin içinde oturmasýna bayýldým. Bir omuzu yukarýda, biri aþaðýda. Elci de dutar golaný sýký sýký gýmýldanmasýn. Nedir be bu vaziyet. - Ya bakan adam nasýl oturacak arabada? Evet araba hýzlý idi biraz ama iþi vardý acele. - Ne demen onnarýn iþleri hep acele. Bakanmýþ! Ne bakaný! Bakan sen hem ben.. - Eee, seninle konuþulmaz. Ne söylesek bir þeyler bulun. Daha adýný mülayým koymuþlar! - Ha... þindi da adýmý beyenmedin. Doðru sen arttýk Feyzullah, Abdürrezak adlarýna alýþdýn. Gýbrýslý adlarýndan hoþlanman. - Tamam anlaþýldý seninle anlaþamayacaðýz. Diyerek, tartýþmayý bitirmek istedi ve gaveciye seslendi: - Þefget usta bize 2 çay... diye sipariþte bulunmaz mý, bizim Mülayým ayaða kalkýp hem söylendi, hem de kahvehaneden dýþarý çýkmaya baþladý ve tam kapý giriþinde durup, tartýþtýðý masaya dönerek: - Ma hasdasýnýz bre çocuklar da çay içeceksiniz. Þefget, bunnara doððuþ çayý yap. Usdalarý gave iþdiklerini duyarsa gýzar. Diyerek hýzla uzaklaþtý. Ben de, kalktým, - Hade Þefget usda ben de gideyim. Haftaya görüþürüz. - Okeydir muallim. Gene gel. Haftayý bekleme.
Sanki memleketimize barýþ gelmiþ, sanki dünyada barýþ hakim kýlýnmýþ gibi þarkýlarla, türkülerle þenlik yapmaktadýrlar. Diðer yandan da, görüþme arifesinde Talat'a destek çaðrýsý yapmakta. Bütün bunlar þova yönelik hareketlerdir. Bunlarýn andlaþma falan istedikleri yok. Eðer bunlar barýþ ve andlaþma isteseler þu son bir kaç günde yapacaklarý bazý iþlerle en azýndan belki inandýrýcý olabilirlerdi. Birincisi Rumlara Omorfoda ayin yapmak için engel çýkarmazlardý. Ýkincisi, Kýbrýs Barýþ Platformunu Ledra Palace önünde Rum örgütleri ile birlikte Eylül Mücadele günü için, geçiþlerde serbest geçiþ saðlayabilirdi. Yüzlerce kiþiyi saatlerce sýrada bekletip, aklýnca "ben otoriteyim" gösteriþi yapmaya gerek vasr mýydý? Tabii bütün bu olumsuzluklarý yapmama yetkisi var mý bunlarýn? Yok... Bunlar acenta dedik ya.. Ustalarý öyle istemiþ, onlar da buna uymuþlar. Oysa, görüþmeler öncesi çok iyi bir adým olmaz mýydý, hem Rumlara Omorfo'ya, hem de Kýbrýs Barýþ Platformuna Ledra Palace a serbest geçiþ saðlanmýþ olsaydý. Neyse bütün bunlara raðmen, Kýbrýs'ta barýþ için, bir andlaþma için samimi olanlar, 1 Eylül 'ü mücadele günü olarak kutlamasýný bildiler.
yenicag@yenicag.com.cy
6
5 EYLÜL 2008 CUMA
HABER
Omorfo Metropoliti Piskopos Neofitos:
Kýbrýslý Türklere verilen iznin Rumlara verilmemesi adil deðil Aral MORAL - Kýbrýs Gazetesi Kýbrýslý Türklere olan yakýnlýðý ve ilerici tutumuyla tanýnan Omorfo Metropoliti Piskopos Neofitos, Kýbrýslý Türklerin Erenköy'e gitmeleri için Yeþilýrmak Kapýsý'ndan geçmelerine izin verildiðini ancak ayni yolu kullanarak Ay Mamas ayinine katýlmak isteyen Kýbrýslý Rumlara izin verilmemesinin adil olmadýðýný ifade etti. “Ayini, baþka yerde yapmaya zorlandýk” Özdil Nami ile Yorgo Yakovu arasýnda yaþanan "kriz" konusunda açýklama yapmak
istemediðini belirten Piskopos Neofitos, "Bu, benim karýþmak istemediðim politik bir durum" diye konuþtu. Omorfo Metropoliti, Pirgolu Rumlarýn Yeþilýrmak Kapýsý'ndan geçerek Ay Mamas Kilisesi'ndeki dini ayine katýlma yönündeki istemlerinin, Kýbrýslý Türk yetkilileri tarafýndan reddedilmesi sonucu, akþam duasý çaný ve ibadetin, Trodos'da bulunan ve Aziz Mamas'a adanan baþka bir kilisede yapýlacaðýný ifade etti. Özdil Nami ve Yorgo Yakovu arasýnda geçtiðimiz günlerde yapýlan görüþmede, Yeþilýrmak Kapýsý konusunda yaþanan çýkmaz nedeniyle, ayini, baþka bir yerde yapmaya zorlandýklarýna vurgu yapan Piskopos Neofitos, "Aþaðý Pirgolu kardeþlerim-
izin bizlerle birlikte Ay Mamas ayinine katýlamamalarý hiç de adil deðil. Üstelik, Aþaðý Pirgolular, Omorfo'ya, Yeþilýrmak Kapýsý'ndan geçerek daha kýsa bir sürede ulaþabileceklerdi" dedi. “Barýþ ve adalet için çalýþan ve dua eden bir Piskopos olduðumu anlamalýlar” "Birçok Kýbrýslý Türk yurttaþ, ayný yolu, yani Yeþilýrmak Kapýsý'ný kullanarak Kokkina'ya (Erenköy) gitti" diye konuþan Piskopos, kendisinin, Hýristiyan Ortodoks Kilisesi'nde Piskopos olarak, tüm Kýbrýslýlara barýþ ve adalet gelmesi için dua edip çalýþan bir din
adamý olduðunun anlaþýlmasý gerektiðini vurguladý. Omorfo Piskoposu Neofitos, Kýbrýslý Türklerin, Erenköy'e gitmeleri için Yeþilýrmak Kapýsý'ný kullandýklarý bir ortamda, Aþaðý Pirgolu Rumlara izin verilmemesinin adil olmadýðýný yineledi. Eski iki yoldaþ olan Talat ile Hristofyas'a yönelik mesajýnýn ne olduðunun sorulmasý üzerine Neofitos, ünlü þair Yiannis Ritsos'un þiirinden alýntý yaparak þöyle dedi: "Liderlerin, ortak dili bulmasý gerekiyor. Ortak dil konusunda þairin dediði gibi 'Tüm kalplere ve dudaklara ayni anlamý taþýyan kelimeler bulmak" diyorum. Ortak bir dil konuþabilmenin yolu, Kýbrýs adasý için ortak bir vizyona sahip olmadan geçer"
RUM DIÞÝÞLERÝ BAKANININ RÖPORTAJINI SÖZLERÝNÝN ARASINDA OLAN AMA AÇIKLAMA ÝSTEYEN YERDE AÇIKLAMALARLA YAYINLIYORUZ Bilindiði gibi röportajlarda her þeyi söyleme olanaðý olmaz ve iþaret edilen ama söylenmeyen þeyler olur.Onun için Rum Kýbrýs Cumhuriyeti dýþiþleri bakaný Kiprianu'nun söylediklerini anlamaya yardýmcý olmak için söylemediklerini de daha önce açýklanmýþ görüþlere göre ekliyoruz. Dýþiþleri Bakaný Markos Kiprianu ile röportaj Soru: Hükümetin doðrudan müzakerelerin baþlamasý konusundaki beklentileri nelerdir? Kiprianu: Hükümet müzakerelere, bütün Kýbrýslýlarýn, Rumlarýn ve Türklerin (tek halk ve iki toplum görüþünü vurguluyor) çýkarlarýna hizmet edecek çözüm konusunda iyi niyetle gidiyor (iki tarafýn da çýkarýný vurgulamak yeni bir durumdur ve Türklerin lideri hala buna önem vermiyor) . Diðer tarafýn da üçüncü taraflarýn çýkarlarýna hizmet etmek istemeden(Kýbrýslý Türk liderin Türkiye'nin çýkarlarýný açýkça savunmasýna eleþtiri getiriyor), ayný þeyi yapmaya hazýr olmasýný umut ediyoruz. Bu çerçevede, bizim tarafýn, bütün vatandaþlarýn insan haklarýnýn korunmasý ve uygulanmasý, devletin birliðinin korunmasý ve uyumlu çalýþmasý gibi temel tezlerinin, iki tarafýn da çýkarlarýný gözeten tezler olduðuna ve bunlarýn Kýbrýslý Türk müzakerecimiz tarafýnda da destekleneceðine inanýyorum. Farklý yaklaþým olduðu yerde, anlaþmanýn olmasý için iyi niyet gösterilecektir (Türk lider yabancýlarýn çýkarlarýný savunur, Kýbrýslýlarýn çýkarlarýyla iktifa etmez ve devletin iþlemesini aksatacak görüþlerde ýsrar ederse gene de iyi niyet gösterilecektir. Soru: Örneðin liderler arasýndaki görüþmelerin sayýsý, bu görüþmelerin sýklýðý, gündem, Cumhurbaþkanlýðý Komiseri Yorgos Yakovu ile Kýbrýslý Türk liderin danýþmaný Özdil Nami'nin görüþmeleri, teknik komitelerin ve çalýþma gruplarýnýn görüþmeleri gibi müzakerelerin sürecine
Arif H. Tahsin
iliþkin konularda anlaþmaya varýldý mý? Kiprianu: 3 Eylül tarihinde sürece iliþkin konular da netleþecek. Soru: BM'nin hangi konularda aktif katýlýmý olacaktýr? (örneðin, fikirler sunacak, sadece sürece yardýmcý olacak, iki taraf tezlerini kaydedecek…) Cumhurbaþkaný bu yönde BM'den ne isteyecek? Kiprianu: BM'nin rolü ne müzakerelere müdahale etmek, ne de hakemlik rolüdür, müzakerecilerin iþini kolaylaþtýrmaktýr (Klerides ve Vasiliu döneminde BM'den rolünü arttýrma talebi gelmiþ ve sonunda Türk tarafý antlaþmaya mecbur edilmiþ veya Rum tarafýnýn reddeceðini görerek risk almasýný saðlamýþtý. Bundan piþman olunduðunu ima ediyor). Soru: Hükümet 3 Eylül tarihinde baþlayacak müzakerelerde uluslar arasý toplumun yoldaþlýðýna nasýl bakýyor? Müzakereler sýrasýnda Ankara'dan ne bekliyorlar? Çözüme varma konusunda katkýda bulunmasý için, Türkiye'ye yönelik olarak kim, nasýl hareket edebilir? Kiprianu: Uluslar arasý faktör müzakerecilere baský ve müdahalede bulunmadan (Kendilerine baský ve müdahale istemediklerini Annan planý döneminde çektiklerini hatýryarak söylüyor), bütün süreçte önemli, destekleyici bir rol oynayabilir. Ancak uluslar arasý faktör, Kýbrýs sorununun çözümüne yapýcý ve olumlu katkýda bulunmasý için, Türkiye'yi cesaretlendirme yönünde sorumluluða sahip olabilir (Ancak Türkiye'ye cesaretlendirme adýyla baský ve müdahale sorumluluðu olabilir diyor). Türkiye'nin temel unsur olarak, Kýbrýs sorununun çözümünde olumlu bir tutum sergilemesi önemlidir. Týpký AB'den beklendiði gibi… Ancak Türkiye'nin iki devlet çözümünde ýsrarý, garantörlüðün devam etmesi, askerlerin kalmasý çözümün bulunmasýna yardýmcý deðildir. Hatta müzakereler baþlamadan birkaç gün önce,
NAPOLYON’UN ÇIKTIÐI YERE GÝRME HAREKATI
Neysa… Bu "aþk" meselesini bitirelim artýk. Birkaþ laf edelim da sonra size söz verdiðim hikayeyi anlatayým. Kuþkusuz bu iþin uzmaný deðilim. Bu iþin uzmanlarý var mý, onu da bilmem. Ama yaþayarak þunu öðrendim: Ýzleme olanaðý bulduðum tüm canlýlarda diþi-erkek iliþkileri birinci sýrayý tutar. Bazý hayvanlarda da iþ ölme, öldürmeðe kadar götürülür mü bilmem. Ama onlarda da ihanetler, kýskançlýklar, kavgalar vardýr. Ve, bu konudaki tüm çabalar hep, sekse giden yolu açmaya yöneliktir. O nedenledir ki ben "aþk"'a "þiddetli seks arzusu" derim. Diþi ile erkeðin koþullar ne olursa olsun, engeller ne olursa olsun, onlarý ortadan kaldýrýp beraber olmayý göze almaktýr bir baþka deyiþle aþk. Ölmek, öldürmek dahil… Dünyanýn çarký hep bunun üstünde döner.
sahte devletin düzeyinin yükseltilmesinde ýsrar yardýmcý olmamaktadýr. Bu tezlerin son günlerde bile tekrar edilmesi, cesaret verici mesajlar vermemektedir (Taraflarýn görüþme çncesi çýtayý yükseltme taktiklerini eleþtiriyor ama onun tarafý da asyni þekilde çýtayý yükseltiyor. Nitekim son olarak yabancý yargýça da hayýr dediklerini duyurdular) . Soru: Lefkoþa, AB'nin doðrudan müzakerelere hangi ölçüde müdahil olmasýný istiyor ve AB, Kýbrýs sorununun çözümüne herhangi bir þekilde katkýda bulunmaya ne derece hazýrdýr? Kiprianu: Kýbrýs sorunun çözüm süreci, taraflarýn da görüþ birliði ile BM çerçevesinde olmaya devam etmektedir. Ancak bulunacak olan çözüm Avrupa Mevzuatý ile uyumlu olmalýdýr. AB'nin teknik ve siyasi desteði bu yönde önemli olacaktýr (AB'den sadece Avrupa mevzuatýna uyumu gözetme bekleniyor dedi ama tüm yorumlarýnda dýþiþleri Türkiye'nin AB üyelik sürecinde baslý altýna alýnmasý umulmaktadýr. Onun için AB müdahil olsun ama onlarýn onayý molmasýn istyorlar çünkü Annan sürecinde antlaþmanýn AB'ye uyumlu olduðu belirtilmiþ ve Rum tarafýna planý dayatma yapýlmýþtý). Soru: Ýki taraf arasýnda görüþ birliði olabilecek 'kolay' konularýn hangileri olduðunu düþünüyorsunuz ve hangi konularda görüþ birliði için daha fazla çaba sarf edileceðini düþünüyorsunuz? Kiprianu: Kolay konularýn var olduðunu söylemiyorum. Her þey önemlidir ve bir o kadar da karmaþýktýr. Bazý konular, özellikle de Türkiye'nin bu konularda verdiði önemden dolayý elbette özellikle önemli ve zordur. Soru: Lefkoþa Küba'da Büyükelçilik açacak mý? Böyle bir geliþmenin Kýbrýs'a yardýmcý olmayacaðý yönündeki tepkiler, karþýsýnda nasýl görüþ belirteceksiniz? Yeni
Her diþi ve erkek, gayrý-ihtiyari davranýþlarýný, kendini karþý cinse beðendireceðini sandýðý þekilde ayarlar. Uzatmayalým. Doðanýn kanunudur bu… *** Tecavüz bugün büyük suç ve ayýp sayýlýr. Mesela Amerika'da bayan öðretmenler bilhassa, 18 yaþýn altýndaki erkek öðrencilerine tecavüz ederler, ve aðýr cezalara da çarptýrýlýrlar, hapse atýlýrlar. Peki, insan yerleþik hayata geçip de Özel Mülkiyet Devri'ne geçinceye kadar neydi, nasýldý diþi-erkek iliþkileri? *** Bir süre önce okudum. Ama dakika mý, saniye mi hatýrlamam. Kadýn her 7, erkek her 5, dakika ya da saniyede aklýndan seksi geçirir. *** Þimdi gelelim hikayemize. Bu türden kadýn-erkek iliþkileri genelde hoþ karþýlanmaz kýnanýr ya, hikaye bunun üzerinedir. Önce bu hikayeyi balýkçý Hikmet Dayý'dan duydum. Ama o isim vermeden anlattýydý. Yýllar sonra ayný hikayeyi bir baþkasýndan da duydum.O isim vererek anlattý. Napolyon'un annesi oðlunu kadýnlarla olan iliþkileri nedeniyle sürekli olarak eleþtirmekte ve uçkuruna sahip çýkamamakla itham etmekte idi. Napolyon annesine insanlarýn bu konularda birbirlerinden farklý olmadýklarýný, ama bazýlarýnýn böyle bir durumda belki biraz daha fazla dayanýklýlýk gösterebileceklerini söyler. Annesi ise tersinde diretmektedir.
diplomatik görevlendirmelerin yapýlmasý mý, yoksa özellikle önemli olduðunu düþündüðünüz ülkelerde var olan diplomatik görevlerin güçlendirilmesi mi planlanýyor? Kiprianu: Kýbrýs yýllardýr Küba ile diplomatik iliþkilere sahiptir. Küba baðýmsýzlýðýndan hemen sonra Kýbrýs'ta Büyükelçilik açtý. Küba Kýbrýs'ýn mücadelesinin ve haklarýnýn en yakýn desteklerinden biridir. Küba'da Büyükelçiliðe sahip olacak ilk AB ülkesi deðiliz. Aksine birçok AB ülkesinin orada Büyükelçiliði vardýr ve diðer ülkelerle iliþkileri etkilenmemektedir. Küba'nýn Kýbrýs ile dostane iliþkileri olduðuna göre orada Büyükelçilik açmamýz mantýklý olacaktýr. Bunun Kýbrýs'ýn dost ülkelerini etkilememesi gerektiðini düþünüyoruz. Aksine Kýbrýs'ýn oradaki varlýðý birçok konuda yardýmcý olabilir (Küba'da elçilik açmak ABD'yi kýzdýrabilir onun için açalým ama kusura bakýlmasýn demektedir. Uluslararasý faktör deyip ABD desteði adlandýrýlmadýðýna göre ABD'den yardým beklentisi gönülsüz olacaktýr). Genel olarak yeni diplomatik görevlere gelince… Önümüzdeki yýllarda Avrupa dýþýndaki ülkelere özel bir önem verilecek. Kýbrýs için siyasi ve ekonomik önemi olan dost ülkelere… Soru: Ýslam Konferansý örgütüne üye ülkelerle iliþkilerin güçlendirilmesi yönündeki çabalarda hangi noktadayýz ve bir güç birliði oluþturulmasýndan bahsedilebilir mi? Kiprianu: Bu alanda sürekli bir çaba sarf edilmektedir. Türkiye'nin oradaki etkili varlýðý ve Kýbrýs'ýn da orada bulunmamasý nedeniyle Ýslam Konferansý Örgütünde birçok sorunlar yaþandýðýný kabul etmeliyiz. Ancak Kýbrýs Ýslam Konferansý örgütü üyeleri ile ikili iliþkilerin güçlendirilmesine özellikle önem vermektedir (Tek tek islam ülkeleriyle iþbirliði aranacaktýr deniyor)."
Bunun üzerine Napolyon haklýlýðýný annesine kanýtlamaya karar verir ve, bu konuda generallerinden birisine görev verir. General Napolyon'un annesini kendisi ile yatmaya ikna edecek, edince de Napolyon'a haber verecek. Sonuç belli. General Napolyon'un annesini ikna eder. Ve Napolyon'a haber verir. Þöyle bir plan yaparlar: General Napolyon'un annesi ile buluþma saatini ayarlayacak, kadýn yatak odasýnýn kapýsýný açýk býrakacak, ýþýklarý söndürecek ve generali yatakta bekleyecek. Gecesi ve saati geldiðinde Napolyon'un annesi söyleneni yapar, yataða girer ve büyük bir heyecanla generalin gelmesini bekler. Generalin yerine oðlu Napolyon gider. Ama oda zifiri karanlýk. Napolyon acelecidir. Baþýný anasýnýn bacaklarýnýn arasýna sokar ve ilk hamleyi yapar. Kadýn bu harekete bir anlam veremez ve "generale", "General, nedir o yaptýðýn" der. Napolyon cevap verir: -Çýktýðým yere girmeye uðraþýrým anacýðým! *** Aklýmý nereye taktým bilir misiniz? Bizim o küçücük coðrafyamýzda aþk cinayetlerini hep, "karýnca basmaz" dediklerimiz iþledi. Ýlk ve son vukuatlarýdýr bildiðim kadarýyla… Düþünmeðe devam edeceðim. Da, gene gonuþuruk!
yenicag@yenicag.com.cy
HABER
7
5 EYLÜL 2008 CUMA
YENÝÇAÐ
18 YAÞINDA Yeni Kýbrýs Partisinin sesi olan Yeniçað Gazetesi 18 yaþýnda. 2 Eylül 1990 tarihinde " Vilayetleþtirilmeye hayýr" manþeti ile ilk yayýn hayatýna baþlayan Yeniçað, Kýbrýs'ta ve dünyada barýþ kavgasý veren halklarýn yanýnda olmuþ, Kýbrýs ve Kýbrýslýlarýn yeniden bütün-
leþtirilmesi için aralýksýz inatla ve inançla yayýn yapmýþ ve yapmaktadýr. Yeniçað'ýn 18.inci yayýn günü, 2 Eylül akþamý YKP üye, sempatizan ve parti dostlarý yanýnda, Yeniçað Gazetesi yazar ve okuyucularýnýn katýlýmý ile düzenlenen bir resepsiyonla kutlandý.
Parlan: “Oda, uzun süreden beridir çalýþtýrýlmamakta” Kýbrýs görüþmelerinde Esnaf ve Zanaatkarlar Odasý Asbaþkaný Yýlmaz Parlan Güzelyurt'ta gerçekleþtirilen Güzelyurt Esnaflar Birliði eyleminde ve sonrasýnda ortaya çýkan tartýþmalarýn Esnaf camiasý adýna hiç de hoþ olmadýðýný, hatta Esnaf adýna üzücü olmakla birlikte aslýnda ülkenin her kesimindeki yangýný yansýtmasý bakýmýndan önemli olduðunu söyleyip sözlerine þöyle devam etti : "Güzelyurt Esnafýnýn sokaklara taþan hak arama mücadelesinde Esnaf ve Zanaatkarlar Odasý Baþkaný'nýn bölge esnafýnýn temsilcisi Ulus Ese'yi bir radyo pogramýnda alenen tehdit edip 'yanlarýna býrakmayýz ve bunun hesabýný sorarýz' diye konuþmasý esnafýn sorunlarýna her þartta çözüm bulmasý gereken bir Oda Baþkaný'nýn tabanýndan ne kadar uzaklaþýp tamamýyle ters düþtüðünü açýkça göstermiþtir. Tabii ki bu tehditler ve babalanmalar ilk kez olmamaktadýr. Hatýrlanacaðý üzere Vakýflar Bankasý'nýn Yönetim Kurulu üyeliðini de yürüten Oda Baþkaný geçtiðimiz haftalar içerisinde Vakýflar Bankasý Yönetim Kurulu'nun özgür basýný tehdidinde de önemli rol oynamýþtý Oda Baþkaný'nýn toplumun parasýný hortumlayanlarý sorgulayacaðýna bunu sorgulayan basýný tehdit eden bir Yönetim Kurulu'nda yer almasý dikkat çekicidir. Yine bir süre önce ayni Baþkan sendikalara belden asaði vurmuþ, dahasý Turizm Bakanlýðý'nýn bilgisi dahilinde uygulanan politikalar yüzünden pek çok beþ yýldýzlý
otelde içlerinde þahsýmýn da sahip olduðu maðazalarýn kapatýlmasýna hiç ses çýkarmamýþ, SALAMIS BAY'daki turizmde çarpýk iliþkileri teþhir etmek üzere düzenlediðim basýn toplantýsýna katýlmayýp seyirci kalmýþ ve aslýnda esnafýn deðil de kimlerin yanýnda durduðunu bariz biçimde göstermiþtir. Soruyorum; bir Oda Baþkaný bir çok esnafýn yanýnda kendi Asbaþkaný'nýn da kurban edildiði ve vergi mükelleflerinin parasýyle teþvik usulüyle getirilen turistlerin halktan ve esnaftan saklandýðý, pek cok maðazanin kapatýlýp maðdur edilmesine sebeb olan bir turizm uygulamasýna tepki gostermezse o zaman orada o koltukta niye oturdugunu sorgulamazlar mý ? Yoksa Oda Baþkaný Esnafýn tabiriyle sadece Lefkosa'daký Esnafýn Oda Baþkaný mýdýr ? Oda Baþkanlýðý çok ciddi iþtir ve Oda siyasi partilerin güdümünden hýzla çýkarýlarak süratle rotasýna oturtulmalýdýr. Oda, uzun süreden beridir çalýþtýrýlmamakta, emirlere itaat
eden üyelerle sýnýrlý kalan Yönetim Kurulu toplantýlarý düzenlemekte, alternatif görüþ ortaya koyabilecek üyeler kasýtlý olarak toplantýlara çaðrýlmamaktadýr. Ülkedeki esnaf sokaða dökülmüsse, esnaf adeta iðfal edilip periþanlarý oynuyorsa bir Oda Baþkaný bunu nasýl görmezden gelir? Gerçek bir Baþkan her ne kadar öfkeli olsalar da Esnafýnýn iþyerlerini ziyaret edip sorunlarýný dinlemeli, dertlerine çare üretmeye gayret göstermelidir. Ülkemiz adeta 2000 yýlýndaki banka krizi ve sonrasýnda tüm ülkeyi sarmalayan ekonomik çöküntünün bir benzerini yaþamaktadýr. Biliyorsunuz o günlerde de esnafýn ve halkýn yanýnda olmayan herkes tasfiye olmuþ adeta üzerlerinden silindir geçilmiþ gibi bir duruma düþmüþlerdi. Parlan son olarak Güzelyurt Esnaflar Birligi'nin eylemini selamladiðýný bu çercevede 4 Eylul'de ada çapýndaki tüm Esnaf Zanatkarlar Birliklerinin katýlacaðý Güzelyurt'taki yemekli toplantýya Oda Baþkanýný da davet edilecegini söyleyip, yaþanan her þeye raðmen Oda Baþkaný Hürrem Tulga'yý soðukkanlý ve saðduyulu davranmaya davet etti ve "Gün birbirimizle dalaþma didiþme günü deðildir, þu anda Sosyal Sigorta primleri, elektrik ücretleri, aðýr vergiler ve harçlar gibi devasa sorunlarýmýz mevcuttur. Tartýþma yeri Genel Kurul'dur ve günü geldiðinde Esnafýn geniþ katýlýmý ile kimin haklý kimin haksýz oldugu ortaya çýkacaktýr" diye sözlerini tamamladý.
askerin oyunbozanlýðý... taraf.com.tr
Talat'a son gün golü Kýbrýs Rum Baþkanlýk Komiseri Yorgos Yakovu'nun, Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti BM ve AB'yle Ýliþkilerden Sorumlu Temsilcisi Özdil Nami ile önceki gün yaptýðý görüþmede, masadan kalkmasýnýn nedeninin karþýlýklý bir anlaþmanýn Türk tarafýnca ihlal edilmesi olduðu ortaya çýktý. Anlaþmanýn Türk askeri yetkilileri tarafýndan bozulmasý, uzunca bir süredir iki taraf arasýnda geliþen diyalog ve güven ortamýna darbe vururken, yarýn baþlayacak barýþ müzakereleri öncesinde KKTC yönetimi de zor durumda kaldý.
HER ÝKÝ TARAF, BÝR DEFA Yakovu'nun masayý terk etmesine neden olan anlaþma 25 Temmuz 2008'de yapýlmýþtý. KKTC Cumhurbaþkaný Mehmet Ali Talat ile Kýbrýs Cumhurbaþkaný Dimitris Hristofyas bir araya gelmiþ ve görüþme sonrasý yaptýklarý ortak açýklamada "Yeþilýrmak ve diðer geçiþ noktalarý ile ilgili konularý ele almalarý yönünde temsilcilere talimat verildi" demiþlerdi. Bu talimatýn esasý her iki tarafýn Yeþilýrmak Kapýsý'ný bir defalýða mahsus olmak üzere kullanabilmesiydi. Buna göre Türk tarafý Kýbrýs Rum Kesimi'ndeki Erenköy Þehitliði'ne Yeþilýrmak Kapýsý'ndan geçip karayoluyla gidecek ve her yýl deniz yoluyla ulaþarak varabildiði Þehitlik'te anma törenini yapacaktý. Buna karþýlýk Kýbrýs Rum tarafý da
ayný geçiþi kullanarak Güzelyurt'taki Aya Mamas Kilisesi'ne giderek ayinlerini yapabilecekti.
ANLAÞMA BOZULDU 8 aðustosta yaklaþýk bin 200 Kýbrýslý Türk karayoluyla Erenköy'e gidip döndü. Bu yolculuk sýrasýnda Rumlarýn sempatik davranýþlarý da dikkat çekti. Ancak sýra Rumlara gelince Türk tarafý yan çizdi. Aslýnda yan çizen KKTC yönetimi deðildi. Baþta anlaþmaya yeþil ýþýk yakan dönemin Kýbrýs Türk Barýþ Kuvvetleri Komutaný Korgeneral Hayri Kývrýkoðlu, olay Ankara'ya intikal edince kararýný deðiþtirerek anlaþmayý bozdu. Yüksek Askerî Þura'da Kývrýkoðlu'nun Ege Ordu Komutanlýðý'na atanmasý ve yerine yeni bir komutanýn atanmasý sonucu kararýn deðiþtirilemeyeceði gerekçesiyle Türk tarafý böylece sözünde durmamýþ oldu. Yaþanan kriz Talat ile Hýristofyas arasýndaki bir telefon görüþmesi ile çözüldü. Ýki lider soðukkanlýlýðý koruma ve olayý büyütmeme konusunda uzlaþtý. Konuyla ilgili olarak gazetecilerin sorularýný yanýtlayan Talat, konunun gerek Rum, gerekse Türk tarafýndan abartýldýðýný belirterek, "Bu konunun kapý açýlmasýyla veya müzakerelerle alakasý yok" dedi. Ancak yarýn baþlayacak görüþmeler öncesinde masada olmayan bir aktörün devreye girmesi ve Türk tarafýnýn baþta verdiði söze riayet etmemesi daha baþtan Türk tarafýnýn elini zayýflattý.
8
5 EYLÜL 2008 CUMA
HABER
BÝRÝNCÝ KUÞAK KIBRIS TÜRK SOLU (16) kalýnmýþ olacaktý. Böylece EOKA, baþlatmýþ olduðu þiddet eylemlerinden kýsa bir süre sonra karþýsýnda kendisi ile savaþan silahlý Kýbrýslýtürkleri görünce, doðal olarak saldýrý listesine, sadece Ýngilizleri deðil, söz konusu Kýbrýslýtürkleri de dahil etmekte tereddüt etmeyecek, sonuçta adadaki karþýlýklý siyasal cinayetler için gerekli ortam da yaratýlmýþ olacaktý. Bir kez baþlayan ve her iki toplumda karþýlýklý "rövanþ ve intikam almak" þeklinde tezahür eden, bazen ölümlerle sonuçlanan toplumsal çatýþmalar, silahlý baskýnlar, pusular ve bombalamalar þeklinde büyürken, her iki tarafta da kalýcý düþmanlýklara neden olacaktý. Sonuçta iki
Bütün bunlardan sonra Kýbrýs'ta içsavaþýn yayýlmasý, siyasi cinayetlerin artmasý, sorunun barýþçýl bir çözüme ulaþamamasý, çözümsüzlüðün sorumlusu olarak ABD ile Ýngilizlerin gösterilmesine neden oluyordu. Ancak Kýbrýs sorununun baþlangýcýnýn kaynaðý olarak gösterilen ve sorumlu olarak sadece ABD ile Ýngilizleri gösteren bu argüman tamamen doðru muydu? Kýbrýs Sorununun kaynaðýnda sadece ABD ile Ýngiltere'yi gören ve bunun dýþýnda adalýlarýn hiç suçunun olmadýðýný dillendiren düþünce, AKEL ve SBKP kaynaklý olup, adada tüm kötülüklerin kaynaðýnýn NATO ülkeleri olduðunu iþaret eder. Halbuki Kýbrýs sorunu sadece NATO üyesi dört ülkenin bir belasý olduðu kadar,
almayan bir yaklaþým, Kýbrýs sorununu açýklaHalil mak için yetersiz ABD VE ÝNGÝLTERE ÝÇÝN KIBRIS PAÞA kalmaya mahkumdur. SOLU ORTAK DÜÞMANDI: Çünkü bugüne kadar Nitekim EOKA bombalarýnýn patlatýlarak özellikle Kýbrýs solunda yerleþmiþ ve kendilerine karþý açýk savaþ ilaný yapýldýðý yaygýn bir kaný olarak bulunan bu düþünce ilk gün, Ýngiliz Sömürge Yönetmi, Kýbrýs -Kýbrýs sorununu sadece Emperyalizmin Türk Liderliði tarafýndan kollanan Volkan böl ve yönet politikasýna baðlamakörgütü'nün 10 Eylül 1955 tarihindeki adalýlarý bölüp yönetmekte zorlanmayan bildirisiyle ilk defa adýný duyurduðu gün, ne Ýngiliz Sömürgecileri ile NATO üyesi o anda, ne de daha sonra bu örgüte ve olmalarý nedeniyle "Tavþana kaç tazýya tut" bildik yöneticilerine karþý, Ýngiliz Sömürge siyaseti ile anavatanlarý devreye sokmakta Yönetimi tarafýndan herhangi bir yasal zorlanmayan ABD'yi göstermekle elbette takip veya iþlem için polisye tedbir alýnmaysorunun çýkýþ nedeni tam anlamýyla açýkacaktý lanmýþ olmazdý. Volkan imzasý ile yayýnlanmýþ olan bu ................................................... bildiride EOKA'nýn þiddet eylemlerinin Sonu ölümle bitecek bir Türklere yönelmesi halinde, ayný olayda, ortamý hazýrlayan, þiddet yöntemiyle Volkan'ýn yani azmettiren kadar, cevap vereceði ilan edilmiþti. infazý gerçekleþtiren de, iki Hem EOKA, hem de AKEL, yeraltý örgütüne mensup anti-sömürgeci veya anti katiller de, hatta cinayeti Emperyalist baðýmsýzlýk kavgasý görüp de önlemek için bu diye nitelendirdikleri Enosis konuda sesini yükseltülküsüne, Kýbrýslýtürklerin çoðunmeyen iki toplumun insanluðunun üzerinde etki ve otorite larý da dahi olayýn aktörleri kurmuþ olan Kýbrýs Türk arasýna girmek duruLiderliði'nin cepheden karþý çýkmundadýrlar. týðýný görüyor ve biliyorlardý. Kýbrýs'ta 1955-74 yýllarý Kýbrýs Türk Liderliði, plebisit arasýnda gerçekleþen seri yapýlmazdan önce defalarca siyasal ve toplumsal Enosis'e karþý çýkacaklarýný açýkcinayetlerin de tarihi olan lamýþlar, Plebisit'in yapýlmasýný Kýbrýs sorunu, siyasal protesto etmiþlerdi. cinayetlere kurban gidenBelli ki Kýbrýs Rum Liderliði ve lerin, öldükten sonra dirileKilise olsun, EOKA'nýn lider meyecekleri ve þehit kadrolarý ve hatta solda AKEL addedilip her iki toplumda olsun Kýbrýs Türk Liderliði'nin bu baþlayan düþmanlýklarýn amaçla daha önce KATAK , kalýcýlaþmasýna neden daha sonra da KTKF olarak olduklarý içindir ki, iki örgütlenmesini hep küçümtoplumun büyük bir kesisemiþler ve atlamýþlardý. minde, bir yandan toplumEOKA liderliði ve diðer siyasi sal korkuya öte yandan güçler, (Kilise ve AKEL dahil) Ahmet Sadi, ismi hem AKEL Türk Kolu, hem de PEO sendikasýndaki çalýþmalarý ile sosyal körlüðe yol açacaktý. Kýbrýs Türklerin önemli bir kesimini öne çýkmýþ, Birinci Kuþak Kýbrýs Türk Solu sözcülerinden ve önderlerindendi. Toplumsal korku içte lideretkilemiþ olan Kýbrýs Türk Kendisine ateþ açan Türk Gladyosu'nun Kýbrýslý Türk tetikçilerini farkederek üzerine liðe ve illegal teþkilatlarýn Liderliði'nin Enosis karþýtý tutumilliyetçi yönlendirmelerine munu bildikleri ve duyduklarý kapanan eþi ile birlikte vurulacak, ama büyük bir þans eseri ikisi de hafif yaralar alýp muhalefet etmeden topluca halde, Kýbrýs Türk Liderliðinin ölmeyeceklerdi. Ancak Ahmet Sadi, ailesiyle birlikte adadan göç etmek zorunda itaat etmeye, dýþa karþý kendi toplumlarýnýn kalabalýk bir kalacak, yaþamýnýn geriye kalan bölümünü Londra'da geçirmeye mahkum olacaktý. korunma refleksiyle yine içe kesimini meydanalara doldurakapanýp söz konusu liderlik bildiklerini halde, Enosis aleyhinde toplum arasýnda adeta kan davasý þeklinde bu belaya izin veren ada sakinlerinin de bir etrafýnda "öteki"ne karþý saflarý sýklaþtýrkalabalýklarý gördükleri halde neden geliþen bu kanlý çatýþmalar, bir süre sonra suçu olarak görülmelidir. maya yol açacaktý. önemsememekte diretiyorlardý? Ýngiliz Sömürge Yönetimi'ne karþý Kýbrýs sorunu sadece Emperyalistlerin Birinci Kuþak Kýbrýs Türk Soluna gelince Kýbrýslýrumlarýn Kýbrýslýtükleri bu önmsebasit bir böl ve yönet politikasý ile çýkmýþ çok talihsiz bir zaman diliminde kýslýmýþtý. meme hali, büyük bir olasýlýkla, Kýbrýs Rum EOKA'nýn gücünü bölüp, hýzýnýn kesilmesine neden olacaktý. deðildir. Emperyalistler kötülüklerin tek kay- Çünkü, yaþanan anda adada barýþ veya Liderliði, EOKA, Kilise ve nihayet AKEL'in, Böylece Kýbrýslý Rumlarýn hiç hesaba kat- naðý olsaydý, o zaman, sadece Kýbrýs'ta savaþ, her türlü çözüm veya çözümsüzlük saðcýsýýndan sol görüþlüsüne kadar, madýðý, önemsemediði Kýbrýslýtürkler, deðil, Dünyanýn geriye kalan ülkelerindeki büyük bir olasýlýkla NATO, ABD, yani Kýbrýslýrumlarýn büyük bir çoðunluðunun, Enosis'e karþý sadece Ýngilizlerin elinde bir emperyalizmin iþbirlikçisi sýnýflar, faþist iktiEmperyalizm'in çizdiði sýnýrlar dahilinde adanýn Elenlere ait olduðu konusundaki silah deðil, ayný zamanda bu sömürgecidarlar, onlarýn peþine taktýðý cinayet örgütgerçekleþecekti. Ýþte böyle bir zaman dilikesin inançlarýndan kaynaklanmaktaydý. lerin sýkýþýk zamanlarda kullanacaðý ince leri gözardý edilebilirdi. minden geçildiði anda, Kýbrýs Türk Solu, Buna kendilerini o kadar çok inandýrdiplomasisinin de bir yedek parçasý olacakHalbuki Kýbrýs'ta EOKA, TMT ve her iki Kýbrýs Türk Liderliðinin anakronik Türk milmýþlardý ki, Yunanistan'ýn o an için tý. Daha da önemlisi, Yunanistan'dan daha toplumun liderliðinin bölünüp yönetilmeye liyetçisi bayraðý altýnda toplanmayý reddeKýbrýslýrumlara yardým edemeyecek kadar güçlü ve daha kalabalýk bir orduya sahip hazýr ve nazýr kadrolarý da dikkate alýnmak den, bunun için de korkmamasý gereken, zayýf ve çaresiz olduðunu göremyor veya ancak kendi toplumunda da azýnlýkta ve kabullenmek istemiyorlardý. Kýbrýslýtürklerin, Türkiye'yi, aðýr aðýr Kýbrýs sorunun içerisine zorundadýr. Eðer böyle yapýlmazsa, ABD'nin Kýbrýs'ta tek bir askeri bulungüçsüzdü. Çok temiz ve saf duygulara Ýngilizler ve anavatanlarý Türkiye tarafýndan çekecek gerekli þartlarý yaratan Ýngilizler, bu þekilde Yunanistan'ýn EOKA'ya verdiði madan oynadýðý siyasi rol de ne yazýk ki sahip bu azýnlýk, ulusal deðil, evrensel devreye sokulabileceðine gelince. Az önce silah desteðinin önünü almaya çalýþacaktý. somutlaþtýrýlamazdý. kaygýlarla hareket ediyor, Türk ve Rum'lar belirtmiþ olduðumuz gibi, Kýbrýslýtürkleri Ya da Türkiye'nin TMT'ye askeri lojistik Demek istediðim Kýbrýs' Sorunun sadece adýna deðil, insanlýk adýna, Kapitalizme önemsemeyen Kýbrýs Rum Liderliðinin saðlamasýna göz yumup, bu þekilde Ýngilizlerin "böl ve yönet" politikalarý veya karþý Sosyalist bir Kýbrýs ve Komünist bir böyle bir olasýlýðý yoksaymýþ olmasý EOKA'yý gemlemeye çalýþacaktý. Amerikanlarýn Kýbrýs Sorununu NATO Dünya talep etmekteydiler. Ve en önemlisi normaldi. Bütün bu geliþmeler Ýngilizlerin daha laþtýrma çabalarý dýþýnda, o andaki somut tek kelimeyle açýklamak gerekirse bu konuNitekim, kýsa süre sonra Ýngiltere'nin basit önceki sömürgesi olan ülkelerdeki etnik þartlarýn somut tahlilini gözönüne almayan da çok da inançlýydýlar. bir "böl ve yönet" politikasý sonucunda, Ancak ABD ve Ýngiltere o yýllarda bugün Enosis için Ýngilizler kadar Kýbrýslýtürkleri de ayýrýmcýlýklarý körüklemek suretiyle deneyip siyasi yorumlarýn kolaycý bir açýklama olatecrübe edinmiþ olduðu, "Böl ve Yönet" caðýdýr. de olduðu gibi birer küresel güçtüler. karþýlarýnda bulan Kýbrýslý Rumlar ve liderpolitikalarýna denk düþüyordu. Yani o yýllarda adada bölünüp yönetilmABD ve Ýngiltere'nin bugün de olduðu gibi likleri, adeta þaþkýna döneceklerdi. O yýllarda ABD'nin Kýbrýs politikasý eye hazýr iki toplumun milliyetçi ruh hallerideniz aþýrý ülkelerde sanayi, ticari yatýrým"Zamanýn Ýngiliz yöneticilerinden John Ýngiltere'den farklý olarak, Türkiye ve ni, EOKA ile TMT'nin ortaya çýkýþýný, larý, üsleri ve ordularý bulunuyordu. Reedaway'e göre, 1958 yýlýna gelindiðinde Yunanistan'ýn NATO üyesi olmasý arkasýndaki güçleri, anavatanlardaki siyasi Bugün de olduðu gibi ABD ve Ýngiltere'nin Kýbrýs Polis Gücü'nde hiçbir Rum görevli nedeniyle, Kýbrýs Sorunu'nu anavatanlarýn mevzilenmeleri, nihayet Ýkinci Dünya yarým asýr önce de adanýn coðrafyadaki yokken, 542 Kýbrýslý Türk vardý. Yardýmcý devreye girmesi ile NATO ülkeleri arasýnda Savaþý sonrasýnýn iki kutuplu Dünyasýnda stratejik önemi nedeniyle KapitalistPolis olarak da 70 Rum'a karþýlýk, 1700 ele alýnýp, sorunun NATO çerçevesinde ABD ile SB arasýndaki kamplaþmayla Emperyalist sistemin çýkarlarý da söz Türk görev yapmakta..." (3) olduðunda ise çözümlenmesi ve sonuçta da adada NATO yaþanan soðuk savaþý ve de iki süper güç konusu olduðu için, adalýlardan çok kendiartýk Kýbrýslý Rum Liderliði açýsýndan, askeri gücüne bir üs saðlanmasý ile ilgiliydi. arasýndaki güç dengesini göz önüne lerinin pratik çýkarlarýný gözetiyorlardý.. Kýbrýslý Türkleri kazanmak için çok geç Geçen haftadan devam
ÖZEL
9
5 EYLÜL 2008 CUMA
HAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...
Serhan Gazioðlu
10
5 EYLÜL 2008 CUMA
CSU ve CDU'da Sol Parti sancýsý Þubat ayýnda yapýlan Hessen seçimlerinden sonra baþlayan SPD Sol Parti yakýnlaþmasý, Sol Parti'nin Andrea Ypsilanti baþkanlýðýnda SPD ve Yeþiller azýnlýk hükümetini destekleme kararý ile yeni bir boyut kazandý. Sol ve sað partiler arasýnda sert tartýþmanýn baþlamasýna diðer bir etken ise 28 Eylül'de yapýlacak Bavyera eyalet seçimleri. Bu seçimlerde oy kaybetmesi beklenen Hýristiyan Sosyal Birlik Partisi CSU, Sol Parti'nin eyalet meclisine girmesini engellemek istiyor. Saarland Eyalet baþbakaný ve CDU Merkez Yürütme Kurulu üyesi Peter Müller, Hessen Eyaleti'nde SPD'nin Sol Parti'nin desteðiyle iktidara gelmesi halinde büyük koalisyonun bitirilmesini gündeme getirdi. CDU Genel Baþkan Yardýmcýsý Christian Wulff da, Hessen'de SPD'li Andrea Ypsilanti'nin Sol Parti ile iþbirliði yapma planlarýnýn daha þimdiden büyük koalisyonu olumsuz yönde etkilemeye baþladýðýna dikkat çekti. SPD'de yeniden aktif görev almasý istenen Franz Müntefering'in Hessen'de Sol Parti'yle ortaklýk edilmesini önerdiði ileri sürüldü. CDU Genel Baþkan Yardýmcýsý Christian Wullf, Hessen eyaletinde azýnlýk hükümeti kurma konusunda SPD ile Sol Parti arasýnda anlaþma saðlanmasý durumunda Berlin'deki büyük koalisyonun tehlikeye gireceðini ifade etti. Bild am Sonntag gazetesine konuþan Wulff, "SPD Hessen'de Komünistlerin desteði ile Andrea Ypsilanti'yi baþkan seçtirirse bu kamplaþmaya dayalý seçimlerin baþladýðý anlamýna gelir. Hessen'de muhtemel iþbirliðinden sonra federal düzeyde SPD'nin komünistlerle iþbirliði yapmayacaðýna kimse inanmaz." açýklamasýnda bulunan Wulff, Sol Parti'yi ETA, PKK, Hamas ve Hizbullah gibi aþýrý hareketlerle yakýn durmakla suçladý. Öte yandan 'emnid' tarafýndan yapýlan kamuoyu yoklamasýnda, Almanlarýn yüzde 50'sinin Sol Parti ile iþbirliði yüzünden büyük koalisyonun devam edeceði, yüzde 41'inin ise sona ereceði görüþünde olduðu belirlendi. Ayný kamuoyu yoklamasýnda Almanlarýn yüzde 60'ýnýn 2009 yýlýnda yapýlacak genel seçimlerden sonra büyük kaolisyonun devam etmeyeceði, yüzde 29'unun ad devam edeceði görüþünde olduðu da kaydedildi.
HABER
Cumhuriyetçilerin Kongresi Olaylý ABD'de Gustav kasýrgasý nedeniyle 1 gün gecikmeli baþlayan Cumhuriyetçi Parti kongresine, ABD Baþkaný George Bush karþýtlarý protesto gösterileriyle damgasýný vurdu. Yaklaþýk 10 bin gösterici Irak savaþýný protesto etti. Taþkýnlýk yapan göstericilere Amerikan polisi müdahale etti. Ancak gerilim daha da yükseldi. Göstericiler dükkanlara ve polis araçlarýna saldýrdý. Polis, göstericileri kontrol altýna almak için göz yaþartýcý gaz kullandý. Çýkan olaylarda 130 kiþi tutuklandý.
Sarah Palin'in getirdiði problemler Demokrat Parti'nin dört gün süren gösteriþli parti kongresine karþýlýk Cumhuriyetçi Partililer, Gustav kasýrgasýný gerekçe göstererek sadece gereken resmi iþlemlerle yetinmek zorunda kalacak. McCain'in, daha önce sadece iki kez karþýlaþtýðý Alaska Valisi Sarah Palin'i baþkan yardýmcýsý adayý olarak seçtiðini açýklamasýnýn yarattýðý þokun etkileri halen sürüyor. Palin'in özel hayatýna iliþkin detaylar tek tek mercek altýna alýnýrken, muhafazakarlýðýyla ön plana çýkartýlmaya çalýþan baþkan yardýmcýsý adayý, McCain'in önüne açýklamasý zor skandallarla geldi. Bazý internet sitelerinde, Palin'in dört ay önce dünyaya getirdiði ve Down sendromu taþýyan bebeðinin, aslýnda 17 yaþýndaki kýzý Bristol'un bebeði olduðu iddiasý ortaya atýldý. Bu iddianýn doðru olamayacaðýný kanýtlamak için Palin, 17 yaþýndaki kýzý Bristol'un, þu anda beþ aylýk hamile olduðunu ve yakýnda bebeðinin babasýyla evleneceðini açýkladý. Okullarda seks konusunda eðitim verilmesine muhafazakar görüþleri çerçevesinde karþý çýkan Palin'in, kendi kýzýnýn böyle bir duruma düþmesi, siyasi karþýtlarý tarafýndan Palin'in politikalarýnýn eleþtirilmesine yol açtý. Diðer taraftan bazý yorumcular, kýzýna bebeðini aldýrmasý yönünde deðil, doðurmasý ve
evlenmesi yönünde destek veren Palin'in bu tutumunun, kürtaj karþýtlarýný memnun edeceðini de ifade ediyor. Rakip Demokrat Parti'nin baþkan adayý Barack Obama, Palin'in kýzýnýn evlilik dýþý hamile kalmasýyla ilgili durumun Demokrat Parti'nin kampanyalarý sonucu ortaya atýldýðý yönündeki bir soruya ise "Ben bu tip meselelerin seçim kampanyasýna karýþtýrýlmasýna karþýyým. Bu bir aile meselesidir. Siyasi mesele haline getirilemez. Demokrat Parti içinden de hiç kimsenin böyle bir konunun üzerine gideceðini sanmýyorum. Bunu yapmaya kalkan olursa da benim seçim kampanyamdan kovulur" dedi. Palin'in tartýþýlan ikinci bir skandalý daha bulunuyor. Kýsa süre önce Palin'in, hakkýnda bir soruþturma açýlacaðýný öðrenmesinin ardýndan avukat tuttuðu ortaya çýktý. Palin, kýz kardeþini üzerek boþanan eski kayýnbiraderinin iþten kovulmasý için, Alaska Valiliði pozisyonunu kullanmakla suçlanýyor. Siyasi gözlemcilere göre bu mesele, Palin'in evlilik dýþý hamile kalan kýzýndan daha fazla üzerinde durulmasý gereken bir konu. Palin, iddialarý red-
dederken, suçlu olduðu ortaya çýkarsa bu durum, 4 Kasým'daki ABD baþkanlýk seçimine çok az bir süre kala McCain'i zor durumda býrakabilir. McCain zaten, birçok baþkan yardýmcýsý adayý arasýnda, adý hiç duyulmamýþ, siyasi tecrübesi az, sadece bir kaç ay önce pasaport çýkartmýþ, uluslararasý konularda bilgisi olmayan bir kadýný seçtiði için eleþtiriliyor. McCain'in, baþkan yardýmcýsý adaylarý listesindeki isimleri de küstürdüðü söyleniyor. Parti içindeki baþkan adaylýðý yarýþýnda McCain'in gerisinde kalan eski Massachusetts Valisi Mitt Romney'nin adý, baþkan yardýmcýsý adaylarý arasýnda en baþtaydý. Ancak McCain'den çok daha uzun boylu ve gösteriþli olan, baskýn kiþiliðe sahip Romney'yi, McCain'in istemediði belirtiliyor. ABD baþkanlýk yarýþýný McCain'in kazanmasý durumunda, yeni yönetimde kabinede yer alýp almayacaðý sorulan Romney, gazetecilere, "hiç böyle bir niyeti olmadýðýný, Beyaz Saray'da 20'li yaþlarýndaki kiþilerle çalýþmanýn kendisi için çekiciliði bulunmadýðýný" söyledi.
Ekotopyalýlar çýrýlçýplak denizde! n ‘Nükleer santral öldürür!' demenin ve bunu temsilen yere yatmanýn keyfiyen cezalandýrýldýðý, 12 Eylül demokratik Türkiye'sine hoþgeldiniz
SAVAÞ ÇÖMLEK - Radikal2 Ýnsaný doðanýn bir parçasý olarak kabul eden, onunla uyum icinde yaþamanýn hem mümkün hem de çok keyifli olduðunu düþünen farklý ülkelerden genç insanlar, 20 yýldýr dünyanýn deðiþik ülkelerinde yaptýklarý gibi bu yýl da yaz kamplarýný Türkiye'de, Sinop'ta yapmaya karar verdiler. Ekotopyalýlar kimdir, in midir cin midir? Kudretli devletimizin ve onun baþbakaný Erdoðan'ýn hýþmýna uðrama lütfuna niçin ulaþmýþlardýr? Gelin görelim nasýl yaþýyorlar, neler düþünüyorlar? Sinop'ta kamp yapmaya bir yýl önce karar verdiler ve bu yýlki ana temalarý "nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarý"ydý. Bilindiði gibi hükümetin Sinop'ta bir nükleer santral yapma planý var. Ama iþleri zor! Çünkü Çernobil nükleer santrali patladýðýnda, özellikle de Karadeniz insanlarý nükleer enerjinin korkunç yüzüyle bizzat tanýþtý. Ülkeyi yönetenlerin para ve kâr söz konusu olunca halkýn saðlýðýný hiçe sayýp nasýl birer yalancýya dönüþtüklerine de tanýklýk etti. Ekolojik bir yaþam ütopyasýný bugünden gerçeðe dönüþtürme niyetinde olan Ekotopyalý gençlerin kamp öncesi ilk eylemleri, üzerinde yaþadýðýmýz gezegenin baþýndaki en önemli felaketlerden biri olan 'Otomobil Uygarlýðý'na meydan okumaktý. Avrupa'nýn deðiþik ülkelerinden biraraya gelip Bulgaristan'ýn baþkenti Sofya'dan Sinop'a kadar bisikletle yolculuk yaptýlar. Kapatma davasý, Ergenekon derken devletimiz ve onun sadýk hükümeti bu bisiklete binen çocuklarýn ne kadar tehlikeli olduðunu fark etmedi. Zaten fark etselerdi o suç aleti bisikletlerini kafalarýna geçirir ya da sýnýrlarýmýzdan içeri dahi sokmazlardý! Bu arada Gerze köylüleri de termik santrale karþý mücadelelerinde Ekotopyalýlardan destek istediler. Hrant
Dink'in katledileceðini aylar öncesinden öðrenen ve bir türlü harekete geçemeyen jandarma teþkilatý, konu termik santral olunca titiz bir istihbarat çalýþmasý ile öðrendiði bu, yerel halk-kampçý gençler iliþkisini ortadan kaldýrýp termik santrali kurtarmak için hýzla harekete geçer. Önce köylüleri, sonra da kampçý gençleri kendilerine ait "özel tekniklerle" vazgeçirmeye çalýþýr. Asýl büyük çýngar, Sinop'ta nükleer karþýtý gösterilerde kopar. Nükleer santralleri protesto etmek için kent merkezinde TAEK önünde yere yatan Ekotopyalýlar ve onlarýn "yerli iþbirlikçileri" gözaltýna alýnýr. Sonuç: "Nükleer santral öldürür!" demenin ve bunu temsilen yere yatmanýn keyfiyen cezalandýrýldýðý, 12 Eylül demokratik Türkiye'sine hoþgeldiniz.
Daniskaya bakýn 23 Aðustos'ta, Ekotopyalýlar ve onlarýn "yerli iþbirlikçileri", Sinop'ta nükleer santrallere karþý gösteri düzenlemek isterler. Devletin valisi, emniyeti ve jandarmasý da tabii ki bu "hain plandan" haberdardýr ama ne yapacaklarýný bilemezler. Çünkü, barýþ yanlýsý bu gençleri ve yerli iþbirlikçilerini, 12 Eylül mirasý olan "özel tekniklerle" yýldýrmak mümkün olmadý. Bu sýrada, ayný gün hükümetin baþý Erdoðan, mezarlýktan geçerken korkularýný bastýrmak için yüksek sesle þarký söyleyenlerin edasýyla çevrecilere veryansýn edip kendini "çevrecilerin daniskasý" ilan etti. Baþbakan'ýn desteðini de arkasýna alan yerel yöneticiler, kampýn bitmesine bir gün kala valilikçe verilen izni iptal etti. Kamp alaný jandarma tarafýndan basýldý, arandý ve fotoðraf makinalarýna el kondu. Olanlara raðmen Ekotopyalýlarýn bir kýsmý Gerze köyündeki termik santral protestosuna katýlmaktan vazgeçmediler. Ýznin iptal edilmesinin yazýlý gerekçesini öðrenemedik ama sözlü olarak iletilen gerekçe, Ekotopyalýlarýn kamp alanýnda denize çýplak girmesiymiþ! Bu Ekotopyalýlar hakiketen azýtmýþ! Koskoca Türkiye Cumhuriyeti siyaset kurumu "çul çaput" meseleleri ile hop oturup hop kalkýyor. Ekotopyalýlar da bu "çul çaput" meselelerini yok sayýp yerel halkla birlikte nükleer santrallere, termik santrallere muhalefet ediyorlar. Sanki nispet yapar
gibi de çýrýlçýplak denize giriyorlar! Bizim derin devletimizin, muhalefeti sindirmek ve özellikle de sivil þiddeti harekete geçirmek için pek dahiyane yöntemleri vardýr. "Allaha küfrettiler, camiye tükürdüler, bayraðý yýrttýlar, yok efendim Atatürk'ün evini bombaladýlar" gibi toplumun hassasiyetlerini kullanarak düþmaný bertaraf etme yöntemlerine bir yenisi daha eklendi: Çýrýlçýplak denize giriyorlar! Bu buluþu yapan ceberrut devletin Sinop'taki temsilcilerini kutluyorum. Ekotopyalýlar hiç de kofti deðillerdi ve kamp alanýný boþaltmadýlar. Ertesi gün uyandýklarýnda jandarma, takviye kuvvetlerle kamp alanýný kuþatmýþtý. Ekotopyalýlar o gün hem kamplarýný topladýlar hem de Sinop Valiliði önüne gidip olup biteni protesto eden basýn açýklamasýný yaptýlar. Gene þiddetle karþýlaþtýlar, yakapaça gözaltýna alýndýlar. Eminim çok tedirgin oldular ve korktular ama galiba en çok korkan hükümetin baþý Erdoðan oldu. Çünkü Ekotopyalýlar ve onlarýn yerli iþbirlikçileri haklýydý. Haklý olduklarý için de güçlüydüler. Eee, koskoca Baþbakan nükleer enerjinin en pahalý enerji elde biçimi olduðunu, atýklarýnýn tehlikeli olduðunu ve bertaraf edilmesinin mümkün olmadýðýný, hem atýklarý hem de bir bombadan farksýz çalýþma biçimiyle "Nükleer santrallerin öldürdüðünü" öðrenmiþtir. 1 Mayýs'ta uygulanan þiddete arka çýkan, Tuzla'da iþlenen cinayetlere seyirci kalan AKP hükümeti ve onun Baþbakaný'nýn kendini demokrat saydýðýný biliyorduk ama hem nükleer ve termik santralleri savunup hem de çevrecilerin daniskasý olduðunu iddia edebileceðini bilmiyorduk. Ekolojik kriz, küresel iklim deðiþikliðiyle birlikte daha da derinleþiyor. Yaþadýðýmýz çaðýn, sanayi uygarlýðýnýn yarattýðý en korkunç krizine beþ kala bizim ülkemizi, otoyol yaptýðý ya da oranýn suyunu buraya taþýdýðý için övünen bir baþbakan yönetiyor. Trajedi burada bitse gene iyi. Þehirlere aðaç diktirip çiçek ektirdiði için kendini çevreci sanan kiþi de bizim Baþbakanýmýz... Yaþamý savunan ve doðrularý söyleyen barýþçý insanlarý cop ve dipçik zoruyla susturmaya çalýþan kiþi de ne yazýk ki bizim demokrat Baþbakanýmýz... SAVAÞ ÇÖMLEK: Dr., Yeþiller Partisi MYK üyesi
HABER
11
5 EYLÜL 2008 CUMA
Heinz A. Richter ile Kýbrýs hakkýnda söyleþi...
Kýbrýs için bir umut (mu?) Dimitris Hristofyas ile Mehmet Ali Talat'ýn üzerine anlaþtýðý gibi kapsamlý müzakereler 3 Eylül'de baþlýyor. Peki bu müzakerelerin sonunda Kýbrýs'ta iki kesiminin birleþme þansý ne kadar? Tuba Tunçak, Kýbrýs uzmaný Prof. Dr. Heinz A. Richter ile konuþtu. Sayýn Richter, bu kez Kýbrýs için bir çözüm umudu taþýyabilir miyiz? Heinz Richter: Eðer Kýbrýslýlar; Rumlar ve Türkler tek baþlarýna pazarlýk edebilseler di ki Dimitris Hristofyas ile Mehmet Ali Talat siyasi açýdan hemen hemen ayný kulvardan geliyorlar - kesinlikle bir çözüme ulaþýlabilirdi. Güney, tek baþýna pazarlýk ediyor; Atina, geliþmeleri izliyor ve aslýnda artýk kendisine ayak baðý olan bu sorundan kurtulmak için her türlü çözüme açýk. Türk tarafý ise pek çok açýdan Ankara'ya baðlý ve Ada'da herhangi bir konuda karar vermek gerektiðinde Ankara'nýn rýzasýný almak zorunda. Bu, Türk askerinin güvenlikle ilgili herþeyi kontrol ettiði yerel düzeyden baþlayýp yine askere baðlý polis teþkilatý ya da itfaiyeye kadar uzanýyor. Kýbrýs sorununun çözümü Türkiye'nin AB üyeliði için de hayati önem taþýyor. Erdoðan Hükümeti'nin bu konudaki tavrýný nasýl deðerlendiriyorsunuz? Richter: Türkiye'de yüksek düzey askeri yetkililer, üst düzey askeri bürokratlar ve yüksek yargý temsilcilerinin dahil olduðu Atatürkçü kesimle þu anki hükümet arasýnda büyük bir çatýþma oluyor, hatta yaþananlar savaþ olarak bile nitelenebilir. Bunun en önemli göstergesi, son olarak Erdoðan'ýn partisini yasaklatma giriþimiydi. Hükümet, Türkiye'yi AB'ye sokmaya çalýþýyor. Aslýnda Atatürkçü kesimin AB'ye girmek için çabalamasý beklenirdi, zira Atatürk bu yönü iþaret etmiþti: O'na göre Türkiye, Avrupa'ya yaklaþmalýydý. Ancak Türkiye'de sonradan bu konuda bir tutum ve tavýr deðiþikliði oldu. Türkiye'de "derin devlet" tarafýndan desteklenen seçkin bir tabaka var, yani gizli servisler ve özellikle de bazý askerler, ülkede sadece siyasi deðil ayný zamanda da ekonomik açýdan "devlet içinde devlet" kur-
Özkan Yýkýcý
muþ durumda. Eðer Türkiye AB'ye üye olursa askerler, tabi ki siyasetin öncelik hakkýný kabullenmek zorunda kalacaklar, diðer taraftan sahip olduklarý ekonomik imparatorluktan vazgeçmeye mecbur olacaklar. Baþka bir deyiþle, sahip olduklarý imtiyazlarý büyük ölçüde kaybedecekler. Bu kesimin AB'ye dostane yaklaþmama nedenlerinden biri bu. Yani Türkiye'nin AB'ye girmesini engellemek için Kýbrýs'ta çözümü engelleyen bir kesim mi var, diyorsunuz? Richter: Bu noktada durum biraz karmaþýk. Türkiye'de ilkesel olarak iki politik düzlem var: Ýlki, her yerde olduðu gibi politikacýlarýn kendilerini ifade edip istediklerini söyleyebildikleri oyun alanlarý. Ancak Türkiye'de bu düzlemin üzerinde bir de Milli Güvenlik Kurulu tarafýndan belirlenen ulusal politika var. Bu kurulun üyeleri, hemen hemen yarý yarýya ordu ve hükümetin önde gelenlerinden oluþuyor. Eskiden MGK Baþkaný asker kökenli olurdu, artýk bir sivil; ama bu durum da güç daðýlýmýný deðiþtirmedi. Kýbrýs konusundaki kararlar da MGK'de alýnýyor, baþka bir düzlemde deðil. AKP'yi yasaklama giriþiminden bahsettiniz. Sonuçta parti yasaklanmadý. Peki bu, Erdoðan'ýn Kýbrýs konusunda elini güçlendirmedi mi? Richter: Görünüþte öyle. Ancak Anayasa Mahkemesi'nden yasaklamama kararý kýlpayý çýktý. Erdoðan da bu sayede oyun alanýný çok az geniþletebildi, ama asýl söz sahibi olan, hala ordu. Buna þimdi bir de ordunun eskisi gibi tek ses olarak konuþmamasý eklendi. Ordu içinde eski tavrýný sürdüren þahinler olduðu gibi daha ýlýmlý bir kesim de var. Ordu içinde bir tutarsýzlýk göze çarpýyor. Bu, durumu daha da karmaþýk hale getiriyor. Peki Kýbrýs'ta çözümü belirleyecek olan, ordu içindeki mücadeleden galip çýkacak kesim mi? Richter: Bu, ordunun bu sorundan kurtulmak isteyip istemediðine baðlý. Ada'daki 40 bin askerin sürekli olarak giderlerini karþýlamak, ordu bütçesini zorluyor. Bu muhteme-
ALÝ BAÞPINARI DUYARKEN
Ýnsan için zaman akýp gider. Yaþadýklarýnýn her an yeniden karþýsýna geleceyini de zaman zaman þöylesine anýmsar: Önemli hayat kesintileri vardýr: Helede siyasal geliþimde düþünsel etkilenmede, deyerlerinin þekilenmesinde önemli süreçler vardýr. Bunlar her ne kadar zaman içinde yok olmuþ gibi olursa da bir bakarsýnýz yeniden acý þekilde yeniden karþýsýna çýkar. Sora anýmsamaya baþlar o dönemin acýlarýný ve kendinin doðrularýnýn kesiþtiyi bölümlerini: Ali Baþpýnar adýný duyuncada bana adeta önemli kendiminde þekilenen dünya görüþ sürecini yeniden karþýma hayalden çok gerçeyin unutulumþ yüzünü b elirti. Ali Baþpýnarýn ölüm olayý adeta havýzamdaki tarihle belkide kendime de bedel ödetiren siyasal gerçeyi fýþkýrtý: Bizlerin neden ötekiler gibi olmamamýzýn veya günümüzdeki kolayca köþe dönmeye uymamamýzýnda nedeni olarak adeta yeniden ortaya kondu. Çünkü inancýmýzla güzel gelecek ufkumuzun bir kez daha hatýrlanmasýný saüððladý. Kolay deyil yaþadýðýmýz gerçekle sistemin kökleþme uçurumla yüzleþmek: Bazen aklýmýzda unutuðumuz ama bir kelimesiyle anýmsadýðýmýz bir isim bizi yeniden gerçeye doðru yöneldtir. ALi Baþpýnar ismi adeta duyduðum anda beni yetmiþlere ve o dönemki dorularla adeta engeleme yöntemlerini birlikte yeniden yaþatý. Bir dönemin yaþamý kim bilir unutuldu sanýlan koþulda
len herkesçe bilinen bir gerçek. Ayrýca kamu kurumlarýnda çalýþan her iki Kýbrýslý Türkten birinin maaþýný Türkiye ödüyor. Bu giderler, her ne kadar söz konusu olan sadece birkaç yüz kiþiyse de - bütçe için yük oluþturuyor. Buna bir de bölgedeki Irak, Gürcistan, büyük petrol boru hattýndan kaynaklanan sorunlar ekleniyor. Bu nedenle Genelkurmay'ýn "Tamam, en azýndan Kýbrýs'ta çözümü onaylayarak bu kanadý sükûnete kavuþturalým" demesi ihtimal dahilinde. Peki anlaþmazlýk taraflarýný çözüm yönünde harekete geçirmek için Avrupa Birliði ne yapabilir? Richter: Yapacaðý fazla birþey yok. Aslýnda AB bazý noktalarda baský uygulayabilirdi, ama birlik içinde Türkiye'nin üyeliðine kim sýcak bakýyor ki? AB, gizliden gizliye Türk ordusunun þimdiye kadarki tavrýný sürdürerek Türkiye'nin üyeliðini engellemesini umuyor. Bu sayede de kendisi çözüm için çaba göstermediði halde masum rolünü oynamayý istiyor. 2004'te dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ýn hazýrladýðý çözüm planý için referandum yapýlmýþ; plan Türk kesi-
adeta bir isimle, acý sonla sizi yeniden o döneme ve þimdi ile kýyasa getirir. Bir anda karmaþýklý düþüncelerle adeta fýþkýran zengin düþüncelerin acýlarý ile ilerdeki ufkun gelecek umutlarýna taþýr. ALi Baþpýnarýn hayata kapanan gözleri adeta bir anda bana zengin ama çoðu acý sancýlý geþmiþten þimdiki duruma taþýyan geniþ ufkun içinde düþlerimi yüzdürdü. Hani o güzel sözlerle gelecek ufkun sözlerini yettmiþlerdeki Töpder seçimlerinde söyleyen kiþisi ile soradan iþkenceler altýndaki bedenini bir anda gözümün önüne getirdi. Ali Baþpýbnarýn adeta yetmiþlerdeki emperyalizmin Faþit oyunlarýnýn karþýsýnda simgesel isimlerden biri oluyordu. Kimi sol eylimlerde ve iþkenceli feryatlarýn adeta bilinen isimlerinden biri oluyordu. Gençlik hareketinde, öðretmen demokratik eylimdeki tutumu yanýnda iþkenceli acýlarýn hedefi sonucu kendini zaman zaman duyduk: Bundandýr ki ölüm haberi adeta yeniden yok edildi denilen süreci yeniden gözümüzün önüne getirdi. Zatem bu dönem sol kesimin çoðu hayatda kalsa dahi hep iþkencelerin acý mirasýnýn etkilerini hep tanýdý. Bu gün eyer Türkiyede hep alternatifsizlikten veya aydýn hareketinin etkisizlik durumundan söz ediliyorsa, yaþatýlan yakýn tarih iþkence ve siyasal tavýrlarýn mirasýnýn olduðu hiç bir zaman unutulmamasý gerekir. Ali Baþpýnar bu konudaki örneklerden biridir. Duyulan her böylesi kiþinin acý sonucunda, yaþanan eski en basitiyle zorbalýðýn anýlarý yeniden canlandýrýlmaktadýr. Bu gün konuþulan tüm sorunlarýn esas nedenlerinden biride yetmiþler döneminin katledilmesinin mirasýnýn olduðu hiç bir zaman unutulmamasý gerekir. Bu gün her kes normalmýþ gibi yaþama devam ederken de duyulan eski bildik bir kayýpla adeta yeniden geþmiþin sorgulanmasýyla bu günün nedenini istemese de yüzleþir. Ali Baþpýnar ölümü adeta yeniden bu anýmsamayý çoðuna yaþatmasýna aday olaydýr. Sadece bir ölüm deyil, yakýn
minde onaylandýðý halde Güney'de reddedilmiþti. Þimdi eþit haklara sahip iki kurucu devletten oluþan, federal yapýda bir Kýbrýs öngören yeni plan gündemde. Peki bu plan, müzakereler için iyi bir temel teþkil ediyor mu? Richter: Aslýnda temelde, 1977'de Makarios ile Denktaþ arasýnda imzalanan High Level Agreement adlý anlaþmaya geri dönüldü. Ne yazýk ki Denktaþ o dönemde bu uzlaþýdan geri adým atmýþtý. Ada'nýn geleceði ortaklýk temelli, federal bir çözüme dayalý olacaktýr. Ben iki tarafýn da bu planý onaylamaya hazýr olduðunu düþünüyorum. Tabi ki Hristofyas iç politikada bazý sorunlar yaþýyor: Koalisyon hükümetinde yer alan muhafazakarlarý bir þekilde çözüme dahil etmek zorunda. Bu noktada, hâlâ dönem dönem bir bardak suda fýrtýnalar kopuyor; son olarak kiliseden de muhalefet sesleri yükseldi. Benzer tepkiler Türk tarafýnda da gözleniyor. Ama esas olan, iki liderin, Hristofyas ile Talat'ýn, ayný siyasi gelenekten gelmeleri ve çözüm istemeleri. Yeni müzakerelerin sonunda da referandum yapýlmasý planlanýyor. Sizce bu kez Güney Kýbrýs'ta sandýktan "evet" çýkacak mý? Richter: Bundan eminim. Son referandumdan kýsa bir süre önce Kýbrýs'taydým ve Kýbrýslý Rumlarýn öncelikle AB üyeliðinden, bu üyelikten kaynaklanmasý muhtemel fiyat artýþlarýndan, birleþme durumunda ellerindekini paylaþma zorunluluðundan ve Türk ordusundan duyduðu korkularý hissettim. Bunlarýn üzerine bir de Papadopoulos'un plan karþýtý çaðrýsý geldi. Eðer Hristofyas o dönemde partisi AKEL'e planý kabul etmeyi önerseydi, sonuç farklý olurdu. Ancak bu tür bir çaðrý, parti içi taktiksel sebeplerle yapýlmadý. (Qantara) * Prof. Dr. Heinz A. Richter, Mannheim Üniversitesi Tarih Enstitüsü'nde ders vermektedir. Richter, Kýbrýs tarihi ve Kýbrýs sorunu hakkýnda çok sayýda kitap yazmýþ ve yayýnlamýþtýr.
tarihin yeniden anýmsanmasý olarak ortay çýkýyor. Ali Baþpýnar ismi bundandýr ki kimi kiþilere çok olguyu hatýrlatmaya yetiyor. Yetmiþlerin gençlik hareketi, öðretmen içi sol eylimleri ve 12 eylül cuntasýnýn uygulamalarý. Bunlarýnh sonucu ise günümüzde karþýmýzda: eyer tüm kara iliþkiler veya yolsuzluk ile eþitsizlik derinleþmesine raðmen hala sosyal tepki olmuyorsa, belirli tarihsel dönemi mutlaka hatýrlamak gerekir. Ama hatýrlarkende ALi Baþpýnarýn ölümüyle birlikte olmamasý gerekiyordu. Ne yazýk ki kaybedilenlerle duyulan acýda bunlar duyulmasý hatýrlanmasýndan öte pek bir þey ýolmuyordur. Yaþama devam ederken, ,ilgisilzlikte boðulurken, ansýzýn duyacaðýmýz tanýdýk bildik ölümlerle adeta havýzamýza gömdüyuümüz duygularýmýz yeniden anýmsanýp yaþanacaktýr. Kimse bundan fazlasýný yapanmamanýn sýkýntýsýný duyacaktýr. DOðrularý deyil örgütlü olanýn kazandýðý siyasal kuramda, kötünün yok etme kuralarýyla kýsggaçta takýlýp kalýyoruz. Ali Baþpýnarý kaybederken Türkiye yakýn tarihinin adeta kurtulunan þok dalgasýnda yeniden yaþatýlýþý gibi oluyor. Bu gibi durumlar ancak alýnacak haberlerle yaþatýlan süreçte bakalým daha ne kadar zaman sürecektir: Sadece eyer Bu gün Türkiyede islam milli yönetimsel eksenli siyasetrtlerle kalýnýlýyorsa bunun oluþumu yeniden sorgulanmalýdýr. Kaybedilen Ali Baþpýnar gibi kiþilerin þimdilerde kolay kolay yenileride olmayacaktýr. Bu nedenle Türkiye soluna baþýnýz sað olsun derken, gelecek ufkunda yeni umutlarla ancak bu kiþilerin anlamý alaþýlacaðýda ortadadýr. Bir ölüm haberi ancak kýsa zamanda bana bu kadar yerde bunlarý yazdýrýyor. Ne diyelim, hep acýlar deyil umutlar ve güzel ifadelerle de yazmamý saðlasýn.
yenicag@yenicag.com.cy
12
5 EYLÜL 2008 CUMA
HABER
Ýnguþya'da Muhalif Gazeteci Magomed Evloyev Öldürüldü
ÞÝÖ’den Rusya’ya destek
n Rusya'nýn Ýnguþ Cumhuriyeti'nde ailesi ve kendisi ölüm tehditleri altýnda yaþayan ingushetiya.ru sitesi kurucusu Magomed Evloyev sonunda bir polis aracýnýn içinde öldürüldü. Evloyev'den önce sitenin sorumlu müdürü tehditlerden Rusya'dan ayrýldý
Kafkasya'daki savaþ ve ABD'nin Karadeniz'e açýlmasýnýn yükseltiði gerilimin gölgesinde toplanan Þanghay Ýþbirliði Örgütü, Rusya'nýn bölgedeki barýþ ve iþbirliðine yönelik faal rolünü desteklediðini deklare etti. ÞÝÖ himayesinde bir Afganistan konferansý düzenlenmesi de bekleniyor. AB liderlerinin Rusya'ya yaptýrýmlar uygulamayý düþünmesine meydan okuyan Rusya Dýþiþleri Bakaný Sergey Lavrov ise, bunu 'hastalýklý bir hayal gücünün ürünü' olarak niteledi. Kafkasya'daki savaþ ve ABD'nin Karadeniz'e açýlmasýnýn yükselttiði gerilimin gölgesinde toplanan Þanghay Ýþbirliði Örgütü (ÞÝÖ) zirve toplantýsý, Tacikistan'ýn baþkenti Duþanbe'de baþladý. Toplantýnýn ilk bölümüne sadece üye ülkelerin devlet baþkanlarý katýldý. Rusya Devlet Baþkaný Dimitri Medvedev, Çin Devlet Baþkaný Hu Jintao, Kazakistan Cumhurbaþkaný Nursultan Nazarbayev, Kýrgýzistan Cumhurbaþkaný Kurmanbek Bakiyev, Özbekistan Cumhurbaþkaný Ýslam Kerimov, Tacikistan Cumhurbaþkaný Ýmamali Rahmanov'un katýldýðý ve basýna kapalý yapýlan toplantýda, ÞÝÖ üyesi ülkelerdeki güvenlik ve istikrar, enerji, taþýmacýlýk, terör ve uyuþturucu kaçakçýlýðýyla mücadele ve Afganistan'daki durumla ilgili konularýn ele alýndýðý bildirildi. Örgütte gözlemci statüsü bulunan Moðolistan, Pakistan, Hindistan ve Ýran ile zirveye konuk olarak davet edilen Afganistan devlet baþkanlarý ve üst düzey yöneticilerinin katýlýmýyla yapýlan geniþletilmiþ toplantýnýn gündemiyse Güney Osetya ve Abhazya'daki durum oldu. Toplantýda Duþanbe Deklarasyonu ve ortak bildiri imzalandý. Deklarasyonda, 'ÞÝÖ ülkeleri devlet baþkanlarýnýn, Güney
Rusya'nýn Ýnguþ Cumhuriyeti'nde gözaltýna alýnan ingushetiya.ru internet sitesinin kurucusu ve sahibi Magomed Evloyev bir polis aracýnýn içinde baþýndan vurulduktan sonra aðýr yaralandý; ameliyat sýrasýnda yaþamýný yitirdi. 31 Aðustos günü Cumhurbaþkaný Murat Ziyazikov ile yolculuk ettikten bir saat sonra Nazran Havaalanný'nda gözaltýna alýnan Evloyev'in Ýçiþleri Bakanlýðý görevlilerinin elindeyken öldüðünü bildiren Paris merkezli Sýnýr Tanýmayan Gazeteciler (RSF) örgütü, sorumlularýn cezalandýrýlmasýný talep etti.
RSF: Ölümü cezasýz býrakýlmamalý Ýnguþ Cumhuriyeti'nde "onca baský ve tehdide raðmen baðýmsýz haber elde etmede gösterdiði cesaret" konusunda gazeteciyi öven RSF, Ýnguþ yetkililerinin çeliþkili açýklamalarda bulunduðunu kaydederek, "Ölümü cezasýz býrakýlmamalý. Uluslararasý toplum, özellikle de Avrupa Birliði bu gazetecinin hangi koþullar altýnda can verdiði ve tam olarak neler yaþandýðý konusunda bilgilenmemiz konusunda çaba göstermeli" diye bildirdi. Ýnguþya Ýçiþleri bakaný, Magomed Yevloyev'un gözaltýna alýndýðý sýrada direndiði için vurulduðunu açýkladý. Ancak gazeteciyi havaalanýnda karþýlamaya gelen muhalif Magomed Hazbiev, polisin gazeteciyi kendi araçlarý içerisinde bilerek hedef aldýðýna inanýyor.
Rosa Malsagova dayanamadý, iltica etti Rusya yargýsýnýn "aþýrý" bulduðu yayýnlarýndan dolayý Yevloyev'in baþýnda bulunduðu Ingushetiya.ru sitesi 26 Mayýs'tan bu yana kapalýydý. Tehditler alan gazeteci Yevloyev de, Cumhurbaþkaný Murat Zyazikov kendisini ortadan kaldýrmak için kiralýk katil tuttuðunu iddia ediyordu. Gazetecinin ailesi de, siyasi kiþiliklerce tehditler alýyordu. Ýnternet sitesinin yazý iþleri müdürü Rosa Malsagova da, yaþamýnda endiþe ettiði için Aðustos ayýnca Rusya'dan ayrýlmýþ ve Avrupa'ya iltica etmiþti. (BÝA Haber Merkezi)
Osetya'daki sorunun çözülmesi amacýyla Moskova'da kabul edilen 6 prensibi memnuniyetle karþýladýklarý ve Rusya'nýn bu bölgedeki barýþ ve iþbirliðine yönelik faal rolünü destekledikleri' belirtildi. Zirvede imzalanan diðer belgeler arasýnda üye ülkeler arasýnda 'terörle mücadele konusunda ortak tatbikat yapýlmasý ile silah ve patlayýcý madde kaçakçýlýðýyla mücadelede iþbirliði anlaþmasý ve ÞÝÖ Bankalararasý Kurumu ile Avrasya Kalkýnma Bankasý arasýnda ortaklýk iliþkileri memorandumu' bulunuyor.
Afganistan konferansý Zirvede konuþan Rusya Devlet Baþkaný Dimitri Medvedev, 'ÞÝÖ ülkelerinin müþterek tutumunun, Gürcistan'ýn Güney Osetya'ya saldýrýsýný aklamaya çalýþanlar için ciddi bir mesaj olacaðýný' söyledi. 'ÞÝÖ ülkelerinin ortak tutumunun gerekli uluslararasý yankýyý da bulacaðýný' ifade eden Medvedev, ÞÝÖ ülkeleri liderlerine, 'ülkesinin bu konudaki barýþçýl çabalarýyla ilgili anlayýþ ve tarafsýz deðerlendirmelerinden dolayý' teþekkür etti.
Örgütün etkinliklerinde gözlemci sýfatýyla yer alan ülkelerin artýk ÞÝÖ bakanlar toplantýsýna davet edileceðini anlatan Medvedev, ayrýca ÞÝÖ'nün Afganistan'daki yeniden yapýlanma sürecinde rolünün güçlendirilmesini istedi. Medvedev, 'ÞÝÖ'nün Afganistan'a eðilmesine büyük önem veriyoruz. Sadece ortak çabalarla bu ülkedeki terör ve uyuþturucu kaçakçýlýðý gibi tehditlere karþý verimli mücadele edilebilir' diye konuþtu. Rusya'nýn, ÞÝÖ himayesinde bir Afganistan konferansý düzenlenmesine üyelerin güçlü destek verdiðini anlatan Medvedev, 'Bu çerçevede Afganistan'da terör, uyuþturucu kaçakçýlýðý ve örgütlü suçlarla mücadelede pratik çözümler bulunabileceðine inanýyorum' dedi. Medvedev ayrýca, ÞÝÖ'nün bir sonraki zirvesinin haziran 2009'da Rusya'nýn Ekaterinburg kentinde yapýlacaðýný, burada örgütün dönem baþkanlýðýný üstleneceklerini söyledi. Medvedev'in, Fransa Cumhurbaþkaný Nicolas Sarkozy ile yaptýðý telefon görüþmesinde de 'Güney Osetya ve Abhazya sýnýrlarý yakýnýndaki güvenliði saðlayacak ek anlaþmalarýn' ele alýndýðý kaydedildi. Çin Devlet Baþkaný Hu Jintao, 'Þanghay Ýþbirliði Örgütü'nün (ÞÝÖ) bölgesel güvenlik ve istikrarýn saðlanmasýnda daha faal rol almasý gerektiðini' söyledi. Kazakistan Cumhurbaþkaný Nursultan Nazarbayev de konuþmasýnda, ÞÝÖ'nün Avrasya bölgesinde güvenlik ve istikrarýn saðlanmasýnda önemli bir unsur olduðunu söyledi. Örgüte üye ülkeler arasýndaki ekonomik entegrasyonun daha da geliþtirilmesi gerektiðini söyleyen Nazarbayev, 2020 yýlýnda ÞÝÖ ülkeleri milli gelirinin, dünyadaki toplam milli gelirin yüzde 30'unu oluþturabileceðini kaydetti.
Ýki taraf da ‘misket atmýþ'... Gürcistan, 7-8 Aðustos'ta yoðun borbardýman altýnda tuttuðu Güney Osetya'daki savaþ sýrasýnda uluslararasý hukukun yasakladýðý misket bombasý kullandýðýný kabul etti. Ýnsan Haklarýný Ýzleme Örgütü (HRW), Gürcistan Savunma
Yýlper Özrü Ýþçioðlu kabahatidir Kuzey Kýbrýs'ta iþlerin demokrasi ile deðil, tek elden yürütüldüðünü herkes bilmektedir. Herhangi bir muhalefet varmýþ gibi göstermek ve veya herhangi bir gerçek muhalefete gerek býrakmamak için aslý ile ikizleme yapanlar vardýr sadece. Bunlarý da biliyoruz. ''Mülkiyet sorununun, Kýbrýs'ta tek sorun olduðu ve bunun da büyük endiþe yarattýðý'' açýklamasýndan sonra; karþýlýklý al gözüm ver gözüm þeklinde önceleri gizli yapýlan paslaþmalar aþikara dönüþmüþtür. Meselenin bir danýþýklý dövüþ olduðu apaçýk ortadadýr. Aslýnýn; ikizlemesini yapanýn varlýðý, aslýnýn tersten görüntüsünü yansýttýðý aynaya deðil aslýnýn kendine baðýmlýdýr. Biz kabul etmesek de BMGK kararlarý, AÝHM ve Avrupalýlarýn Birliði kararlarýnda olan budur. Louzidu ve benzeri davalar bu þekilde sonuçlanmýþ ve sorumlu olan tek el sorumluluðunu yerine getirmiþtir. Sorumlunun yüzünü aynaya göstermesi, aynadaki görüntünün oluþmasýna yeterli olmaktadýr. ''Mülk meselesi tek sorundur'' ile yeni ÝTEM lanse edildi. Yeni ÝTEM lanse edilince özür ve (veya?) düzeltme yayýnlandý. Bunlarý gerçek
Bakanlýðý'ndan Güney Osetya ve Rusya içindeki Kuzey Osetya'yý birbirine baðlayan Roki tüneli yakýnýnda M85 misket bombasý kullandýðýna dair bir resmi yazý geldiðini açýkladý. M85, Ýsrail'in 2006'da Lübnan'da kullandýðý bomba ile ayný. Rus yetkililer,
ÝTEM yasasý, taslaðý, metni takip etti. Komedi tiyatrosunda dizi devam ediyor. Aslýnda, insanlarýn geçirdikleri farklý evreler ve bu nedenle evrimleþme yolunda kazandýklarý farklý kültürlerin mukayesesidir yapýlan bu vesile ile. Her þeyin göreceli olduðu bir ortamda baþka türlüsü olamazdý da zaten. Feragatname, mülkiyet hukuku kapsamýnda yapýlan bir iþlem olduðuna göre, mülkiyeti ve bu hakkýn kullanýlmasýný kabul eder feragatnameyi kabul eden. Yani iþlemin tamamlanmasýna kadar, ki; buna sadece feragatnameyi veren karar vermek durumundadýr, bir vekaletname anlamýný taþýr, feragatname. Çok daha sýkarsanýz bu bir karþýlýksýz baðýþa, vakfa dönüþür. Kýbrýs'ta hala daha geçerli olan birincisidir. Feragatnameyi yani birinciye göre vekaletnameyi verenin iþlemin tamamlandýðýna onayý olmadýðý süre içerisinde bu iþlemin bitmiþ olmasý mümkün deðildir. Feragatnameyi verme hakký olanýn, bunu geri alma ve veya iptal etme hakký da saklýdýr. Kuzey Kýbrýs'ta artýk inkarý mümkün olmayan geliþme budur. Alýnan, verilen feragatnameler karþýlýðýnda herhangi bir iþlem yapýlmamýþtýr. Evet, feragatname verme hakký verenindi, ama bu feragatnameyi iþleme koyarak iþlemi sonuçlandýracak vekil bununla ne yapacaðýný dahi bilemedi. Bu geliþme ile feragatname kadük düþmüþtür, kadük olmuþtur, boþ düþmüþtür, yok farz edilmektedir, sonunda raf süresini doldurduðundan toplatýlarak çöpe atýlmýþtýr. Yanlýþ anlaþýlmasýn, çöpe atýlan adýna feragatname denilen aðaçtan, selülozdan yapýlan ve üzerine yazý yazýlan ince beyaz levhalardýr. Mülkiyet ve bununla ilgili haklar uluslararasý dahil tüm yasalarýn garantisi altýndadýr ve geçerliliði herhangi bir süreye tabi deðildir.
Ýsrail'i Gürcistan'a silah satarak savaþta dolaylý rol oynamakla suçlamýþtý. Örgütün uzmaný Bommie Docherty, inkar etse de Rusya'nýn da Gürcistan ile savaþta çeþitli yerlerde misket bombalarý kullandýðýndan kuþku duyulmadýðýný söyledi. (afp)
Bu nasýl mý oldu? Feragatnameyi alan, kendine bu feragatnameyi verenle arasýndaki hukuku korumadý. Vekaletini aldýðý kiþilerin haklarýný koruma yerine kendi menfaatini saðlama yönüne gitti. Feragatnameleri ellerinden alýnan vatandaþ veya kiþilere; tahsis edilen, verilen, baðýþlanan mülkün mülkiyet devri ile ilgili hiç bir iþlem yapýlmadý. Yapýlan; üretimden koparýlan bu insanlarýn beslemeye nasýl dönüþtürüldüklerini, feragatname vermeden, verecek bir þeyleri olmadan, besleme olmaya hazýr insanlara örnek göstermekti. Öyle de yapýldý. Bu boþ laflarýn tümü Louzidu ve benzeri davalarda hep ''barradan'' geri döndü. Bu yapýlanlardan kimsenin haberi olamayacak ''bize de götürdüðümüz mülk ve menfaat kar kalacak!'' sanýldý. Bu saný hala devam etmektedir ve þiþirildikçe þiþirilmektedir.. Geçerli mahkemelerin kararlarýna karþý ''arkasý paslý ayna'' ile ikizleme yapýlmasýna devam edilmektedir. Ýþte; özrün, kabahatten büyük olduðu o deðiþin mana ve ehemmiyeti bu þekilde anlam kazanmaktadýr. BEYler! Siz, insanlarýn üretimle olan iliþkilerini bitirerek her þeyi bitirdiniz. Tarih, ne ve nasýl yazarsa yazsýn Osmanlý imparatorluðunun yýkýlýp yok olmasýnýn tek nedeni de bu idi. Üretmeden yaþanamaz. Birey, üretim iliþkisi olmadan toplumsal insana, mülkiyet ve ceza alma ehliyeti olmadan kiþiye, siyasi haklarý olmadan ve bunlarý tam olarak kullanamadan vatandaþa dönüþemez. Anladýnýz mý niçin ben hala vatandaþ deðil de bir kulum? Vatandaþý olmayan ülkenin kul olan cumhurunun baþýna geçene ne sýfat verirsiniz? Demokrasi ile yönetilen ülkelerde seçilenler vatandaþýnýn hizmetçisi olurlar. Bizde, eline o paslý þeyi alan ise padiþah sanýr kendini. yenicag@yenicag.com.cy
REKLAM
13
5 EYLÜL 2008 CUMA
www.bilban.org
ÞÝVKAN MÜHENDÝSLÝK
Ayrýca Çalýþma Dairesi Yetkili Mühendisi olarak
Her türlü mekanik proje iþlerinizde hizmetinizde
u Mekanik Bilirkiþilik Hizmetleri u Kompresör, Buhar kazaný, Forklift, Vinç, vs. Testleri yapýlýr
u Sýhhi Tesisat u Isýtma u Soðutma
u Havalandýrma u Yüzme Havuzu u Altyapý Projeleri
Adres: Bedreddin Demirel Cad. No:13 Kat 1 Daire 3, GÝRNE, DERYA BUTÝK üzeri Ofis Tel: 816 1087 Fax: 815 7144 Ev: 815 4418 Cep: 0533 861 2004
RAL-KAN AUTO SOLUTION ENGÝNEERÝNG LTD Makina mühendisligi alanýnda sundugu çözümlerle hizmetinizdedir. Þht. M. Ruso Cad. Çelik Apt. Kat 1 Daire 4 K.Kaymaklý, Lefkoþa TEL: 0392 229 10 21 FAX: 0392 22912 65 TEL: 0533 863 76 11
14
5 EYLÜL 2008 CUMA
HABER
Gürcistan'da savaþ sonrasý çatlak
Chavez'in yeni danýþmaný Ken Livingstone Geçtiðimiz ay seçimleri kaybetmesinin ardýndan Londra Belediye Baþkanlýðý'ný muhafazakar politikacý Boris Johnson'a býrakan Ken Livingstone, Venezüella devlet baþkaný Hugo Chavez'in danýþmaný oldu. Livingstone'un özellikle kent planlamacýlýðý, kent imarý ve toplu taþýmacýlýk üzerine çalýþacaðý öðrenildi. Londra Belediye Baþkanlýðý yaptýðý dönemde muhalif duruþuyla ön plana çýkan ve Venezüella'yla Londra Belediyesi arasýnda bir "ucuz petrol" antlaþmasýna imza atarak, Londra'daki toplu taþýmacýlýðý ucuz hale getiren Livingstone, 2005 yýlýnda Ýstanbul'da toplanan NATO Zirvesi'ne yönelik gerçekleþtirilen protesto eylemlerine de katýlmýþtý. Baþta baþkent Caracas olmak üzere Venezüella'nýn bütün þehir planlarýnýn gözden geçirileceðini ve gelecek 20 yýl içinde çok daha yaþanabilir bir kent yaþamýný örgütleyebileceklerini belirten Livingstone, Hugo Chavez'le bir arada çalýþma þansý yakalamanýn da oldukça þeref verici bir þey olduðunu söyledi.
Gürcistan'da, Rusya ile çatýþmalarýn ardýndan hükümete destek amacýyla oluþturulan birlikte çatlaklar oluþtuðu belirtildi. Ýngiltere'de yayýmlanan Daily Telegraph gazetesi, Rusya ile çatýþmalarýn ardýndan birlik mesajlarý veren muhalefetin sesini yükseltmeye baþladýðýný ve Saakaþvili yönetimini gelinen durumda pay sahibi olmakla suçladýðýný yazdý. Habere göre muhalif birlik lideri Eka Beselia, Saakaþvili'yi, ülkeyi savaþa sürüklemekle suçladý ve "Olanlardan sadece Rusya deðil Saakaþvili de sorumludur" diye konuþtu. Beselia, "Saakaþvili'nin, böyle bir krize sokmasýnýn ardýndan ülkeyi nasýl idare edeceðine dair bir görüþümüz olmadýðýndan, erken seçim dahil bazý farklý olasýlýklarý gözden geçiriyoruz" dedi.
Saakaþvili'nin koltuðuna aday diðer isim; Nino Burjanadze'nin ise emeklilik hayatýna ara vereceði ve aktif siyasete geri döneceði belirtiliyor. Ülkenin 'bu noktaya nasýl geldiðini' kendi içlerinde de sorgulamalarý gerektiðini söyleyen Burcanadze, mayýsta yapýlan parlamento lerinde Saakaþvili ile milletvekili aday listesi üzerinde yaþadýðý anlaþmazlýk yüzünden çekilmiþti. Habere göre Gürcistan'da halkýn bir bölümü de Saakaþvili'ye yönelik eleþtirilere katýlýyor. "Saakaþvili savaþ yerine niye Ruslarla masaya oturma yolunu tercih etmedi?" diyen birçok Gürcünün, Rus kuvvetlerinin, Saakaþvili görevinden ayrýlmadýðý sürece Gürcistan'dan çýkmayacaðýna inandýðý belirtiliyor. Gürcistan Stratejik ve Uluslararasý
Uygar dünya bu mu? Ýnsan Haklarý Ýzleme Örgütü HRW, halen ABD'de tutuklu bulunan annesiyle birlikte Afganistan'da gözaltýna alýnan 11 yaþýndaki Ahmet Sýddýki'den haber alýnamadýðýný söyledi. Örgüt, Karzai Hükümetinin, iþkencesiyle ünlü gizli servise verdiðini belirlediði 11 yaþýndaki Ahmet Sýddýki'yi derhal ailesine iade etmesini de istedi. ABD vatandaþý olan Sýddýki'nin, þu an New York'ta federal suçlamalarla tutuklu bulunan Pakistan kökenli Afiyet Sýddýki'nin oðlu
olduðu tahmin ediliyor. Anne Afiyet Sýddýki, beþ yýl önce gözaltýna alýnmýþ, geçtiðimiz ay ise yeni yakalandýðý iddiasýyla önce Afganistan'da ortaya çýkarýlmýþ, sonra da ABD'ye getirilmiþti. Afiyet Sýddýki'nin beþ yýl boyunca ABD'nin Afganistan'daki gizli hapishanelerinde iþkence altýnda sorgudan geçtiðini ise yine ayný hapishanelerde tutulan bir Ýngiliz mahkum ortaya çýkarmýþtý. 2002 yýlýnda Afganistan'da yakalanan ve Bagram'daki gizli
Bolivya’da referandum 7 Aralýk’ta Bolivya Devlet Baþkaný Evo Morales, iktidara geldiði zaman çalýþmalarýna baþladýðý yeni Bolivya Anayasasý'nýn halkoyuna sunulacaðý tarihi 7 Aralýk olarak açýkladý. Bolivya Devlet Baþkaný Evo Morales, iktidara geldiði zaman çalýþmalarýna baþladýðý yeni Bolivya Anayasasý'nýn halkoyuna sunulacaðý tarihi 7 Aralýk olarak açýkladý. Morales, hükümetinin amacýnýn "demokrasiyi derinleþtirmek ve Güney Amerika ulusundaki deðiþim sürecini güçlendirmek" olduðunu belirterek Bolivya halkýnýn böyle bir anayasayý hak ettiðini söyledi. Bolivya'nýn yeni anayasasý yerlilerin ata topraklarýna dönme ve özerklik haklarýndan, petrol ve doðal gaz zenginliklerinin adil daðýtýmýna, kullanýl-
Ali Sarýtepe
Araþtýrmalar Kurumu Baþkaný Alexander Rondeli ise Gürcistan'daki mevcut yönetimi sorgulayanlarýn hainlik yaptýðýný, Putin'in yaptýklarýna odaklanýlmasý gerektiðini söyledi. Saakaþvili, Rusya ile görüþmelere açýk olduðunu ve tek þartýnýn Rus birliklerinin Gürcistan'dan çekilmesi olduðunu söyledi. Ancak ayný saatlerde Gürcistan parlamentosu, Rusya ile diplomatik iliþkilerin kesilmesine yönelik karar tasarýsýný kabul etti. Gürcistan "bölgedeki çatýþmadan önce meydana gelen olaylarýn aydýnlatýlmasý için" baðýmsýz soruþturma komisyonu kurulmasýný da istedi. Polonya, Letonya ve Estonya devlet baþkanlarý, AB zirvesinden önce Rus-Gürcü sorununa karþý ortak bir tavýr belirlenmesi çaðrýsýnda bulundu.
mayan topraklara el konularak halka daðýtýlmasýndan temel sosyal güvenlik haklarýna kadar her þeyi ayrýntýlý olarak düzenliyor. Ülkedeki ABD destekli muhalefetin Santa Cruz, Beni, Pando, Tarija ve Cochabamba eyaletlerinde referandumun yapýlmasýný önlemeye dönük giriþimlerde bulunabileceði belirtiliyor. Geçtiðimiz hafta petrol tesislerinde bir günlük lokavt gerçekleþtiren muhalefete Morales'in yanýtý "uyarýcý" nitelikte olmuþtu. Morales, bütün petrol tesislerini olasý saldýrýlardan korumak üzere orduyu görevlendirmiþti. 10 Aðustos'ta yapýlan geri-çaðýrma referandumunda yüzde 65 oranýnda oy alan Evo Morales'in benzer biçimde daha sert bir politik hat izleyeceði tahmin ediliyor.
T.C. DEVLETÝ ULUS(ÇU) DEVLETTÝR!
Sürekli olarak gündemimize sokulan, aklýmýza yerleþtirilmek istenen 'doðru düþünce'yi doðrultmak gereklilik olmuþtur. Ulus devletlerin ortaya çýktýðý döneme baktýðýmýz da, ayný zaman da kapitalizmin, kapitalist ekonominin tek tek devlet sýnýrlarý içerisin de egemen olmaya baþladýðý bir süreç olduðunu görürüz. Bu yanýyla ulus-devlet kapitalist üretim iliþkilerinin egemen olmaya baþlama sürecidir de. Ulus-devletler, milletlerin uluslaþma doðrultusunun da bir sonucu olmaktadýr. Kapitalist üretim tipine denk düþen bu devlet biçimi ayný zaman da feodalitenin de iktidardan ve üretimden güçsüzleþtirilmesidir. Çözülmesi zorunlu olan, öncelikli olan çeliþki feodalizmle, kapitalizm arasýndadýr. Feodalizmle kapitalizm arasýnda olan bu mücadele; burjuva-demokratik devrim eksenli olduðu için, demokratik yaný daha güçlüdür. Ulus-devletin doðuþunun, burjuva-demokratik devrimine eþ düþtüðünü görürüz. Bu yanýyla ulus-devlet bir dönem anlatýmýdýr. Ulus-devletler ne zamanki toprak iþgallerine baþlamýþlar, fetihçi olmuþlarsa yeni bir biçime evrilmiþlerdir. Bu biçim
bir zindanda çok uzun süre iþkence gören Ýngiliz vatandaþý Muazzam Beg, 2005 yýlýnda yayýnlanan anýlarýnda Afiye Sýddiki'ye yer vermiþti. Muazzam Beg, 650 numaralý mahkum olarak bilinen Pakistanlý kadýnýn, çok büyük iþkence gördüðünü ve o kadýnýn çýðlýklarýnýn, kendi gördükleri iþkenceleri unutturduðunu ifade etmiþti.
Babasý 11 Eylül tutuklusu ABD'de yaþamýþ ve burada ülkenin en prestijli üniversitelerinden MIT'de nöroloji eðitimi almýþ olan Afiyet Sýddýki, 2003 yýlýnda Karaçi'deki annesini ziyaret ederken, üç çocuðuyla birlikte kayýplara karýþmýþtý. Kuzeni Halid Þeyh Muhammed ile evli olan Afiye Sýddýki'nin üç çocuðu bulunuyor. Kocasý, 11 Eylül terör saldýrýlarýnýn planlanmasýna yardým ettiði iddiasý ile 2003'de tutuklandý ve halen Amerikan Guantanamo askeri üssünde tutuluyor. ABD, Halid Þeyh Muhammed'in "A'dan Z'ye 11 Eylül saldýrýlarýný planladýðýný ittiraf ettiði"ni ileri sürüyor. Afganistan Ýçiþleri Bakanlýðý, Afiyet Sýddýki'yi ABD'ye
ULUSÇU, ULUSCU DEVLET halidir. Uluscu devletler sömürgeci devletlerdir. Baþka uluslar ve/veya ulusal azýnlýklar üzerinde baskýcý olmuþlar, hegemonyacý olmuþlardýr. DEVLETLER, KARAKTER BÝLEÞENLERÝ ÝLE ANLAM KAZANIR VE TANIMLANIR. Genç Cumhuriyetin kuruluþ öncesi sürecine baktýðýmýz da, Ýmparatorluk mirasçýsý olduðunu görürüz. Bu mirasýn içerisinde kendisine karþý verilen Ulusal Kurtuluþ mücadelelerinin ciddi bir yekün tuttuðunu fark etmemek mümkün deðildir. Mirasa devamla baktýðýmýzda, göç ettirmeler, yok etmelerin yoðun bir þekilde yaþandýðý karþýmýza çýkmaktadýr. Adlandýrmak durumuyla karþýlasýrsak, tamamlanmaya çalýþýlan uluslaþma sürecinin eylem yoðunluðunun olduðu bir dönemdir de ayný zamanda. Genç cumhuriyet bu tarihsel mirasý sadece sahip olmakla kalmadý, ayný zaman da bu mirasýn þaþmaz takipçisi oldu. Bu dönem Kürt ayaklanmalarýnýn ve bastýrmalarýnýn yoðun olduðu bir dönemdir. Þeyh Said Kürt isyaný ve devamý olan ayaklanmalar bu dönemde de devam etmiþtir. Ýttihat ve Terakkinin Ege Bölgesi genel sekreteri olan Celal Bayar Balkanlardan gelen müslüman mühacirlere yer açmak için, 1913 ve 1914 te bölgesinde yaþayan Rum'larý ege adalarýna ve Yunanistan'a kaçýrmak için çeþitli olaylarý planlamýþtýr, yapmýþtýr. Bu eylemlerin blançosu ise yöreden, ikiyüzbin ile bir milyon arasýn da insanýn göç ettirilmesidir. 1942 de Varlýk Vergisi çýkarýlarak gayr-i müslimlerin mal varlýðýna el koymalara devam edilmiþtir.
gönderdiðini söylerken, Ahmet'in de iþkence iddialarýyla bilinen Afgan Ulusal Güvenlik Birimince (NDS) sorgulanmak üzere alýkonulduðunu açýkladý. Ahmet Sýddýki'nin þu an nerede olduðuysa bilinmiyor. HRW'den Joanne Mariner "Hem Afganistan yasalarýna hem de uluslararasý anlaþmalara göre Ahmet, suçlu gibi muamele görmesi için çok küçük. Hiçbir þekilde NDS'ye verilmemesi gerekirdi" dedi. HRW, anne Sýddýki'nin durumu ne olursa olsun oðlunun sorumlu tutulamayacaðýný da vurguladý. Afganistan'da 13 yaþýndan küçüklerin cezai ehliyeti bulunmuyor. Birleþmiþ Milletler Çocuk Haklarý Sözleþmesi (ÇHS) de 18 yaþýndan küçük herkesi çocuk olarak niteliyor. BM Çocuk Haklarý Komitesi de 2007'de 12 yaþýndan küçüklerin cezai ehliyete sahip sayýlmasýnýn "kabul edilemez olduðunu" açýkladý. HRW, Ahmet'in halen Pakistan'da yaþayan ailesine verilmesi gerektiðini söyledi. HRW, sadece Ahmet deðil, Mart 2003'ten bu yana kayýp olan 10 ve beþ yaþlarýndaki iki kardeþi için de endiþe duyduðunu açýkladý.
1955 6-7 Eylül olaylarý ile yaðmalamalar devam ettirilmiþtir. 1935 de çýkarýlan TUNÇELÝ KANUNU'na Dersim Kürt Aþiretlerinin karþý durmasý; l938 de DERSÝM MÜÞKÜLESÝNDEN EBEDÝYEN KURTULMAK ÜZERE tespitiyle Dersim bombalanmýþ, insanlar katliama uðratýlmýþtýr, Dersim Soykýrýma uðramýþtýr. Ýttihat ve Terakkiyle baþlayan ve Cumhuriyetle devam eden; Giresun yöresi Çepnilerinden Topal Osmanla, yöre gayr-i müslimleri imha edilmiþtir, mallarýna el konulmuþtur. l959 17 Aralýkta "Kýmýl" tutuklamalarý, l960 1 Haziran'ýn da 485 Kürt ileri gelenlerinin Sivas'ta açýk alanda kampta tutulmalarý ve taþýnýr-taþýnmaz mallarýna el konulmuþtur. Sadece bir kaçýný bile deðerlendirmeye konu ettiðimiz zaman bile; T.C. geçmiþinden þu ana kadar bu topraklar üzerin de hukuksal ve fiziksel zor kullanarak; Rum, Ermeni ve Kürt meselesini çözmeye çalýþmýþtýr. Tüm bunlardan da görüldüðü üzere T.C. devleti Ulus Devleti deðildir, bu topraklar üzerinde yaþayan etniklere her türlü zor kullanýlarak, zora dayanan asimilasyonlar yapýlarak ULUSCU DEVLET yaratýlmýþtýr. Doðasý gereði bu tip devletler Etnik Zor devletleridir, Etnik Ýnkarcý devletlerdir. Bu cümleden söyliyebileceðimiz þudur: T.C. DEVLETÝ; ULUSCU DEVLETTÝR. T.C. ETNÝSÝTE OLARAK ANTÝ-DEMOKRATÝKTÝR. HER ULUSCU DEVLETTE OLDUÐU GÝBÝ SÖMÜRGECÝ KARAKTERLÝDÝR. yenicag@yenicag.com.cy
HABER
15
5 EYLÜL 2008 CUMA
KIBRIS AB DERNEÐÝ KIBRIS TÜRK VE RUM TARAFLARINI BÝRBÝRLERÝNÝN ÝSTEK VE ÇIKARLARINA DA DUYARLI OLMAYA ÇAÐIRDI Kýbrýs AB Derneði (KAB), Kýbrýs Türk ve Kýbrýs Rum taraflarýný "öteki toplumun istek ve çýkarlarýna da duyarlý olmaya" çaðýrdý. Erel açýklamasý þöyle: "Kýbrýs AB Derneði, Kýbrýs Türk ve Kýbrýs Rum taraflarýný öteki toplumun istek ve çýkarlarýna da duyarlý olmaya çaðýrdý. KAB yayýnladýðý basýn bildirisinde "Zamana oynamak veya barýþ istermiþ gibi görünüp süreci engellemek Kýbrýs'taki iki toplumun da zararýna olmaktadýr."dedi. Kýbrýs AB derneði ayrýca gerçek niyetin barýþa ulaþmak olmayabileceðini de belirtti. Basýn Bildirisinin tamamý aþaðýdadýr. Kýbrýs Türk ve Kýbrýs Rum Toplumlarý, çözüme duyulan ihtiyacýn ortaya çýkardýðý baský ile, biraz da fazladan bir iyimserlik içinde, 3 Eylül de toplumlararasý görüþmelerin baþlamasýný bekliyor. Ýlgili taraflarýn tümünün barýþa ulaþmak için gerçek bir isteklilik taþýdýðýna ve ortaya bu yönde irade koyacaklarýna inanýyorlar. Yüzeysel bakýldýðýnda göstergeler bu yönde olmasýna raðmen umarýz gerçek irade de bu yöndedir. Ancak ciddi þüphelerimiz vardýr. Pile'de yapýlan saldýrýlar ve hemen arkasýndan yapýlan suçlayýcý açýklamalar; Kýbrýslý Rumlarýn Ay Mamas ayini için Limnidi kapýsýndan geçiþlerine uydurma bahanelerle izin verilmemesi bu yöndeki þüphelerimizi artýrmaktadýr. Bir ay kadar önce
Erenköy'e geçiþ için izin alýnmýþken ve Kýbrýs Rum tarafý benzer talepte bulunduðunda "buranýn henüz geçiþlere açýk bir kapý olmadýðýnýn" ileri sürülmesi sammimi bulunamaz. En azýndan, masada güçlü olabilmek adýna geçici olarak ayine gidenler için giriþ iþlemleri çözülebilir, inandýrýcý olmayan bahaneler ileri sürülmezdi. Bu tavýr, barýþa gitmek isteyen bir tarafýn iyi niyet hareketi olarak algýlanamaz. Bu kararlarý kimin hangi mantýkla aldýðýný ve provokokasyonlarýn kimin tarafýndan neler amaçlanarak yapýldýðýný bilemiyoruz. Nedense bunlar hep faili meçhul olarak kalýyor. Ancak bir sürecin daha böylesi tavýrlar ve "karþýmdakine ne kadar zarar verirsem ben o kadar kardayým" anlayýþý ile heba edilmesi durumunda bu geliþmelerden en fazla zararý Kýbrýs Türk Toplumu görecek ve yok olma ile karþý karþýya kalacaktýr. Kýbrýs Rum Toplumu da bu süreçten büyük zarar görecektir. Taraflarý, öteki toplumun istek ve çýkarlarýna da kendi toplumunun istek ve çýkarlarýna olduðu kadar duyarlý ve samimi olmaya çaðýrýyoruz. Bir toplumun zararý öteki toplumun karý olamaz. Bu adada bu iki toplum birlikte yaþamak zorundadýr ve baþarý her iki toplumun da çýkarlarýný eþit seviyede savunabilmektedir. Zamana oynamak veya barýþ istermiþ gibi görünüp süreci torpillemek Kýbrýstaki her iki toplumun da zararýna olmaktadýr."
Ýsrailli barýþ eylemcisi Abie Nathan hayata veda etti Ýsrailli ünlü barýþ eylemcisi Abie Nathan öldü. 81 yaþýnda hayata veda eden Nathan, Ýsrail ile Mýsýr arasýnda henüz barýþ anlaþmasýnýn imzalanmadýðý bir dönemde, 1966'da, eski tek motorlu uçaðýyla Mýsýr'a giderek Ortadoðu diplomasi dünyasýnýn içine girmiþti. Nathan, bu giriþimiyle dönemin Mýsýr Devlet Baþkaný Cemal Abdülnasýr ile görüþmeyi ve Mýsýrlýlarla barýþ görüþmelerinin baþlatýlmasýný saðlayamasa da gözüpek macerasý birçok Ýsraillinin sempatisini kazanmýþtý.
Korsan "Barýþýn Sesi" radyosunu kuran ve yýllarca yöneten Nathan, taraflara sürekli aralarýndaki çatýþmaya son vermeleri çaðrýsýnda bulunmuþtu. Zamanla, "baþýna buyruk bir barýþ eylemcisi" olarak ün kazanan Nathan, korsan radyo gemisini sakýncalý Ortadoðu sularýnda yüzdürmüþ, barýþ için yaptýðý açlýk grevleriyle hayatýný tehlikeye atmaktan kaçýnmamýþtý. Ýran'da doðan, eðitimini Hindistan'da alan Nathan, pilotluk yapmýþ ve 1948'de yeni kurulan Ýsrail'e göçmüþtü.
Fransa’da öðrenciler yeniden alanlara çýkýyor Fransa'da öðretmen ve öðrenciler, eylül ayýndan itibaren yeniden sokaklara çýkýyor. Hükümetin 2008 bütçesinde binlerce iþ alanýný ortadan kaldýrmasýný protesto eden öðretmenler, 11 Eylül'de ulusal eyleme çaðrý yaptý. Hafta içinde bir araya gelen eðitim sendikalarý, 11 Eylül'de ulusal eylem günü kararý aldý. UnsaEducation Sendikasý'ndan Patrick Gonthier, 2008 bütçesinden 11 bin 200 iþ birimi, 2009 bütçesinden ise 13 bin 500 iþ biriminin ortadan kaldýrýlmasýný protesto ettiklerini söyledi. FSU Sendikasý Genel Sekreteri Gérard Aschiéri ise 11 bin 200 iþ birim-
inin ortadan kaldýrýlmasýnýn sonuçlarýnýn çok çabuk ortaya çýktýðýný belirtti. Eylemlerle birlikte yerel düzeyde grevlerin de yaþanmasý bekleniyor. Ulusal eyleme FSU, Unsa-Education, Sgen-CFDT, FAEN, CGT, FO ve Solidaires sendikalarý katýlýyor. Bu sendikalar, öðretmen ve eðitim personellerinin en az yüzde 90'ýný temsil ediyor. Sendikalar, okullarýn baþlamasýndan sonraki durumu deðerlendirmek için 4 Eylül'de yeniden bir toplantýda bir araya gelecek. Öðretmenlerle birlikte lise ve üniversite öðrencilerinin de eylül ayýndan itibaren hareketli bir döneme girmesi bekleniyor.
Vur Yektaoðlu
zihin saðlýðýna, demokrasiye, insanlýða ve insan haklarýna tehlike ve engel teþkil edecek sapýk bir inancýn "eðitimi", bir eðitim deðil irtica hareketidir. Laik olduðunu iddia eden bir devlet, "solcu" ve "ilerici" olduðunu iddia eden bir C.T.P. "hükümeti", sadece Türkiye gibi gerici hükümetlere ve toplumsal zihniyete sahip üçüncü dünya ülkelerinde hukuksal haklara sahip olan böyle bir irtica hareketine nasýl izin verir? Neden yasal olarak, kim olduðu belli olan bu imamlarýn ve arkasýndaki "bilinmeyen" kaynaðýn peþine düþmez? Bunun nedeni "hükümet" diye geçenlerin yasal bir varlýðý ve gücü olmadýðý için mi yoksa bu cehalet hareketinin ardýndan dokunulmaz bir elçilik çýkabileceði için mi? Her fýrsatta "din eðitimini" gündeme getiren ve müfredata taþýmak isteyen kukla Eðitim Bakaný ve Bakanlýðý'nýn, bu kadar irtica maþasý olduktan sonra bu olayla bir ilgisi veya bilgisi olmadýðýna inanmak mümkün deðil. Kuzey Kýbrýs'a kendi eliyle Türkiye'nin eðitim sistemini getiren (Türkiye'de kolejler özel sektöre ait, kýdemli ve sýnavla girilen okullar ise sadece Anadolu lisesi ve meslek liseleri, geriye kalanlar ise düz lisedir.) bu zihniyetin, Türkiye'nin en büyük ve tehlikeli cehalet özelliði olan islam dinini ve eðitimini de kendi eliyle getirme isteði çok da garip karþýlanmamalý. Kuzey Kýbrýs gibi dinden fazla etkilenmemiþ bir toplumun, bilgisizlliði ve korkularýný kullanarak, beyinlerinin yýkanmasýnýn ve sapýk islam inancýnýn, yobaz yöntemlerle insanlara aþýlanmasýnýn nasýl bir "solculuk, ilericilik " olduðunu C.T.P. hükümeti bize açýklarsa berhudar oluruz çünkü dünya üzerinde bunun "sözde solculuk" kategorisine bile giren mantýklý bir açýklamasý olduðunu sanmýyorum. Sadece Türkiye'deki gerici rejime yaranmak için her attýðý irtica adýmýndan sonra "din ve vicdan özgürlüðü" sloganýnýn arkasýna saklanan ve saklanacak olan C.T.P. hükümetini deðil, ayni zamanda islam cehaletini, yobazlarýn yutturduðu gibi bir "höþgörü dini" sananlarý ve özellikle din, inanç ve baðnazlýk olgularýnýn ne olduðunu ve ne kadar tehlikeli olduðunu bilmeden, kendince "özgürlük, demokrasi ve insan haklarýný" adýna ayni sloganý kullanan tüm cahilleri kýnýyorum. Tabi bunlarý söylemek için artýk çok geç. Herþeyin Türkiye'ye endekslendiði, Türkiye eliyle yürütüldüðü bu topraklarda, kýsa zamanda birçok þey kendi elimizden alýnmýþ ve Türkiye'ye verilerek bu durum oluþturulmuþken, hatta son kalan Kýbrýs'lý sivil örgütler olan sendikalarýn son kullanma tarihi, Türkiye sendikalarýnýn adaya geliþinin baþlamasýyla ilan edilmiþken, hatta kendi insanýmýza sapýk islam inançlý, Türk toplum yapýsý tohumlarý ekilmeye baþlamýþken, birilerinin ne kadar daha "baðýmsýz egemenlik tiyatrosunda" "K.K.T.C. devletçiliði" oyununu oynayacaðýný merak ediyorum.
Bir Baþkadýr Onun Memleketi
Birkaç gün önce " Türkmedya" isimli haber sitesinde þaþýrtýcý bir habere rastladým. Yazanlara göre Karpaz ve Maðusa bölgesindeki köyerde cami imamlarý kýsaca "çocuklar için dini turizm" adý altýnda misyonerliðe baþlamýþ. Habere göre, kimin tarafýndan örgütlendiði bilinmeyen bu cehalet elçileri, ev ev gezerek "Türkiye'de gerçekleþecek ücretsiz bir yaz kampý" için, 11 - 16 yaþ arasýndaki çocuklarýný hem turisrik yerleri görmeleri hem de din eðitimi almalarý amacý ile bu "geziye" göndermeleri için aileleri ikna etmeye baþlamýþ. Haberden anlaþýlanlara göre bol miktarda aileyi ikna eden imamlar misyonlarý çerçevesinde, iki uçak dolusu çocuk toplayarak, kýz çocuklarýný Bursa'ya, oðlan çocuklarýný ise Ýstanbul'a göndermiþler. Gittikleri gezinin, yalanlarla süslenmiþ turistik gezi deðil de, günde dokuz saatlik dini sapýklýk (Kuran) kursu olduðunu anlayan öðrenciler bunalýma girip ailelerini aramýþ. "Yetkililerle" konuþan aileler çocuklarýnýn geri gönderilmesini isteyince ise karþýlarýna "gelin alýn" cevabý çýkmýþ. Baþaran Düzgün'ün yazýsýna göre K.K.T.C. Eðitim Bakanlýðý'nýn bu durumdan haberi "yokmuþ", Din Ýþleri dairesi de resmi olmasa da buna benzer bir açýklama yapmýþ. Bana sorarsanýz her iki makamýn verdiði cevap da külliyen yalan. "Devlet merkezli cehalet yönetimi" anlamýna gelen Din Ýþleri Müdürlüðünün varlýðýnýn ve gerekliliðinin, toplum için tehlikeli ve anlamsýz olmasý bir yana, kendi atadýðý çalýþanlarý, cehalet elçileri imamlarla baðlantýsýz olmasý düþünülemez. Ýmamlarla, ayni mantýk, mentalite ve amaç üçlüsüne sahip olan bu kurumun, kendi çalýþanlarýnýn ne yaptýðýný "bilmemesi", bilmediðini ve varolduðu iddia edilen izinsiz bir örgütsel gericilik hareketi için hukuksal bir arayýþa girmesi gerekmez mi? Din Ýþleri Dairesi isimli ne idüðü belirsiz kurumun, böyle bir yasal arayýþa girmesi, kendi varlýðýna karþý da sorular içerdiðinden gayet mantýksýzdýr, bu nedenle birkaç imamýn karþýlayamayacaðý bu gericilik hareketinin bir noktasýnda bulunduðu yadsýnamaz. Eðitim Bakanlýðýna deðinmeden önce bahsedilmesi gereken baþka bir nokta var. Düzgün ve gerçek bir ülkede, gönüllü bir eðitim örgütlenmesi için o ülkenin, devlet makamlarýndan izin alýnmasý gerekir. Bu eðitimin içeriði, nerede ve ne koþullar altýnda yapýlacaðý, nasýl ve ne yöntemlerle uygulanacaðý yetkililer tarafýndan incelendikten sonra izin verilir. Bir din "eðitiminin" gerçek bir eðitim olmamasý bir yana, içinde insanlarýn özgürlüðüne, hayatýna,
yenicag@yenicag.com.cy
YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ PARTÝ MECLÝSÝ Olaðan toplantýsý 9 Eylül 2008 Salý akþamý saat 19:30 da Parti Genel Merkezinde aþaðýdaki gündemle yapýlacaktýr. Parti Meclisi üyelerinin katýlýmý önemle rica olunur.
Parti Yürütme Kurulu Gündem: 1- Son Siyasal Geliþmeler 2- Parti Çalýþmalarý 3- Sorular - Yanýtlar
ATLA TALÝM MEYE ÝL YÖNET
R! I Y A H
yeniçað haftalýk siyasi gazete
ACENTALARA KARÞI SOSYALÝST SEÇENEK!
Ýngiltere kölelik geçmiþini tarih dersinde öðretecek Ýngiltere tarihinin en hassas ve tartýþmalý konularýndan biri olan kölelik, bu ülkedeki ortaöðretimde zorunlu ders konularýndan biri olacak. Eylül ayýndan itibaren Ýngiltere'deki 11 ve 14 yaþlarý arasýndaki çocuklar, derslerinde köle ticaretini ve bu ticaretin Ýngilterenin sömürgeci geçmiþine yansýmalarýný, bunun yanýnda ýrkçýlýk, çeþitlilik ve kaynaþma gibi modern kavramlara olan etkisini görecekler. Tarih öðretmenleri esasen Yahudi soykýrýmý gibi tartýþmalara açýk konularla ilgilenmeye alýþkýn. Ancak Ýngiltere'de iki yüz yýl geride kalmýþ
olmasýna raðmen köle ticaretine iliþkin tartýþmalar hala rahatsýzlýk konusu olabiliyor. Öðretmenler halihazýrda bu konularý daha açýk ve detaylý bir biçimde ele almalarý ve ýrkçýlýk ile konunun günümüzdeki yansýmalarý gibi daha da zorlu konulardan kaçýnmamalarý konusunda teþvik ediliyor. Öðretmenlerin konuyu basitleþtirilmiþ bir çerçevede ele almalarý da istenmiyor. Örneðin köle ticareti ile baðlantýsý bulunan Afrikalý liderler konusu. "Köleliði Anlama Giriþimi" adlý kuruluþtan Ruth Fisher, müfredatýn geliþtirilmesine
Ýspanya'da, Franco rejimine iliþkin ‘tarihi' karar Ýspanya Adaleti'nin Ýspanyol iç savaþý ve Franco döneminde gerçekleþen kayýplara iliþkin kurumlardan bilgi istemesi "tarihi bir karar" olarak deðerlendirildi. Ulusal Mahkeme hakimi Baltasar Garzon, olasý bir soruþturma açýlmasý yönünde aldýðý kararý açýkladý. Son yýllarda soruþturma açýlmasý için çok sayýda talep alan Garzon, elde edilen veriler ýþýðýnda kayýplara iliþkin bir soruþturma baþlatýp baþlatmayacaðýna karar verecek. Ýspanya'nýn temel ceza mercii olan Ulusal Mahkeme'nin yargýcý Baltasar Garzon özellikle 1940 ve 50'li yýllarda 20 bin iþçinin zorla çalýþtýrýldýðý Valle de los Caidos'daki geniþ bir alan üzerinde kurulan diktatör Francisco Franco'nun mozolesi ve iç savaþta yaþamýný yitiren savaþçýlarýn defnedildiði yere iliþkin bilgi istedi. Garzon yazýlý talebinde, aralarýnda genel arþiv servisleri, birçok belediye, Ýspanyol Piskoposluk Konferansý, Savunma Bakanlýðý
ve tarihi hafýza dokümantasyon merkezinin de bulunduðu çok sayýda kurumdan bilgi istedi. Hakim Garzon, iç savaþ baþýnda toplu mezarlara gömülen kiþilerin isimlerini öðrenmeyi umuyor. Bu nedenle kiliseden de ölümlere iliþkin kayýtlara giriþ izni vermesini talep etti. Garzon'un bu kararý kayýp aileleri dernekleri tarafýndan "tarihi bir karar" olarak deðerlendirildi. Tarihi Hafýza'nýn Geri Alýnmasý Derneði Baþkaný Emilio Silva, "çok sayýda dernek ve insan yýllardan beridir yakýnlarýndan geriye kalanlarý almak için çalýþýyor ve bir çok vakada akýbetlerinin ne olduðunu öðrenmek istiyorlar. Devletin kendi sorumluluðunu kabul etmesiyle sonuçlanabilecek bir sürecin baþlatýlma olasýlýðý benim açýmdan çok duygulandýrýcý" dedi. Ýspanya iç savaþýnda 500 binden fazla kiþi hayatýný kaybetti. Franco diktatörlüðü toplu yargýlamalarla sonra 50 bin sol sempatizaný kurþuna dizdi.
katkýda bulunan isimlerden biri. Fisher, yapmýþ olduklarý araþtýrmanýn, öðretmenlerin bu konuyu "kolay öðretilebilecek cinsten" bulmadýklarýný ortaya koyduðunu söylüyor. Ruth Fisher, "Öðretmenlerin çok rahatsýz olduklarý bulgusuna ulaþtýk. Bu kýsmen kendi kiþisel hissiyatlarýyla ilgili. Ama ayný zamanda bir nedeni de, bu konulara girdiklerinde öðrencilerinin içine girecekleri hassas ruh hali karþýsýnda ne yapacaklarýndan tam olarak emin olmamalarý" diyor. Öðrencilerin ele alýnacak olan konularý, Nijerya doðumlu eski bir köle olan ve Ýngiliz-
leri köleliðin korkunç yönleri hakkýnda bilgilendirmek için çok mücadele eden Olaudah Equiano gibi siyahi figürlerin perspektifinden düþünmeleri istenecek. Köleliðin kalkmasý için mücadele eden William Wilberforce da öðrencilerin özdeþleþmesi istenen liderler arasýnda. Konunun Ýngiltere'deki geliþiminin yanýnda, yurttaþlýk haklarýnýn Amerika'daki geliþimi ve Hindistan'ýn Ýngiliz sömürgesi olduðu dönem de konuya küresel bir boyut katacak. Öðrencilerin, köleliðin günümüzde de varlýðýný sürdürdüðünü anlamalarý, dersin hedefleri arasýnda. (bbc.co.uk/turkish)
BM:Gori kampýnda yer kalmadý Birleþmiþ Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliði, Gürcistan'ýn Gori kentinde yerlerinden edilenler için kurulan çadýr kampýnýn tamamen dolduðunu açýkladý. Rusya ile Gürcistan arasýnda yaþanan savaþ nedeniyle binlerce kiþi yerlerinden edildi. Birleþmiþ Milletler dört binden fazla Gürcü vatandaþýnýn evlerinden ayrýlmak zorunda kalarak, kamplarda veya yakýnlarýnýn evlerinde yaþamaya baþladýðýný duyurdu. Birleþmiþ Milletler ayrýca, Güney Osetya'lý silahlý milislerin Güney Osetya'daki Gürcü köylülerini, bölgeyi terketmeye zorladýklarýný belirtti. Yerlerinden edilen bazý Gürcüler, Rus askerlerinin, evlerinde dönmelerine izin vermemesinden þikayetçi olduklarýný söylüyorlar. Birleþmiþ Milletler'de göçmenlerin çoðunun, Güney Osetya ile Gori sýnýrýnda oluþturulan 'tampon bölge' den geldiklerini belirtiyor. Güney Osetya'da çatýþma öncesi yaþayan Gürcü sayýsýnýn 14 bin ila 28 bin arasýnda olduðu tahmin ediliyor.
Gürcistan ile Rusya arasýndaki savaþ, Gürcistan'ýn ayrýlýkçý Güney Osetya bölgesine askeri müdahalesi üzerine baþlamýþtý. Bu arada, Gürcistan, tek yanlý baðýmsýzlýðýný ilan eden ve Rusya tarafýndan tanýnan Güney Osetya ile bugüne kadar olan tüm anlaþmalarý iptal ettiðini belirtti. Gürcistan'ýn yeniden bütünleþtirmeden sorumlu Devlet Bakaný Temur Yakobaþvili, yaptýðý açýklamada, Güney Osetya ile sorunlarýn barýþçýl çözümüne iliþkin bugüne kadar yaptýklarý tüm anlaþma ve bu konuyla ilgili faaliyetlere son verdiklerini kaydetti. Yakobaþvili, Fransa'nýn ara buluculuðunda imzalanan 6 maddelik ateþkes anlaþmasýna tam olarak uyulmasýný istediklerini ve bu anlaþmaya uygun barýþ planýný desteklediklerini ifade etti. Güney Osetya'daki çatýþmalar baþlamadan önce bölgede güvenlik ve istikrarýn korunmasý amacýyla Ruslar, Gürcüler ve Osetlerden oluþan barýþ güçleri görev yapýyordu.
Ortadoðu'da savaþan 8 bin Ýngiliz askeri cezaevinde Ýngiltere'deki hapishanelerde, çoðu Irak ve Afganistan'da savaþmýþ 8 binden fazla askerin tutuklu olduðu ortaya çýktý. Ýngiltere hapishanelerinde, çoðu Irak ve Afganistan'da askeri personel olarak görev yapmýþ 8 binden fazla gazinin tutuklu olduðu bildirildi. The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, Gözaltý Memurlarý Ulusal Birliði (NAPO)'nun yaptýðý araþtýrma sonucunda ülkedeki her gaziden birinin demir parmaklýklar arkasýnda olduðu belirlendi. NAPO, gazilerin cepheden döndükten
sonra travma sonrasý stres bozukluðu yaþadýklarýný, alkol ve uyuþturucu baðýmlýsý olup þiddet olaylarýna karýþtýklarýný belirtti. Araþtýrmaya göre, çatýþma ortamýndan dönen Ýngiliz askerleri sivil hayata alýþmada zorlanýyor. 24 bin civarýnda gazinin de mahkemelerde yargýlandýklarýný ve çeþitli cezalara çarptýrýldýðý ifade ediliyor. Suçlu gaziler, ülkedeki hapishane nüfusunun yüzde 9'unu oluþturuyor. Ýngiltere'nin Afganistan'da 7 bin 800, Irak'ta ise 4 bin civarýnda askeri bulunuyor.
Chavez'den Rus Uçaklarýna Yeþil Iþýk... Venezuela Devlet Baþkaný Hugo Chavez, Rusya'nýn ülkesinin stratejik müttefiki olduðunu hatýrlatarak, Rus gemi ve uçaklarýnýn ülkesinden transit geçmesine yeþil ýþýk yaktý. Televizyondaki ''Alo Presidente'' programýnda, bütün dünyanýn Rusya'nýn Venezuela'nýn stratejik müttefiki olduðunu bilmesini isteyen Chavez, ''(Rusya Baþbakaný Vladimir) Putin ve (Devlet Baþkaný Dimitri) Medvedev'e Rus gemi ve uçaklarýnýn mürettebatlarýyla Venezuela'da
A D R E S : A t a t ü r k C a d. 2 6 / 1 C a n d e m i r 7 A p t. Le f ko þ a w w w. y e n i c a g. c o m. c y
TEL: 227 4917 FA X : 2 2 8 8 9 3 1
hoþ karþýlanacaðýný söyledim'' dedi. Chavez, Rus uçaklarýnýn Venezuela'da istedikleri piste inebileceklerini de belirtti. Venezuela Devlet Baþkaný'nýn bu açýklamalarýnýn, Rusya ile Gürcistan arasýndaki kriz nedeniyle Rusya'nýn Batýlý ülkelerle diplomatik iliþkilerinde sýkýntýlý bir dönem geçirdiði dönemde yapýldýðýna dikkat çekiliyor. Öte yandan, Chavez'in Güney Afrika Cumhuriyeti'ni ziyaret edeceði ve bu ilk resmi ziyaretinde Cumhurbaþkaný Thabo Mbeki ile görüþeceði bildirildi.
e-mail: y e n i c a g @ y e n i c a g. c o m. c y