Yusuf Özcan
Diğer kitaplarım Nim ve Simurg ile Zal Google Play Kitaplar’da Destekler için çok teşekkür ederim.
Mülhim Bilgi için: ozcanyusuf.wordpress.com instagram.com/kyusufozcan
6
Yusuf Özcan
Kitabın Adı: Mülhim
instagram.com/kyusufozcan ISBN: 978-605-63952-0-8 Yazan: Yusuf ÖZCAN 1yusufozcan@gmail.com ozcanyusuf.wordpress.com
İlk 25 sayfa © Yusuf Özcan,2013- 2019 Bu kitabın her türlü hakları Yusuf Özcan’a aittir.
1.Basım, Mayıs 2013 2.Basım, Ağustos 2019
8
Yiğitlik Nedir? 6 Nagehan 7 Sarraf 8 Yavuz Hırsız 9 Hülyam 10 Işık Düşünce 11 Beyhude 12 Susmalısın 13 Bikarar 14 Hâr 15 Hafif Meşrep 16 Yine Yeniden 17 Hatakâr 18 Elimden 19 Biz ‘Desek’ 21 Aklımdasın 22 Suçlu 23 Uyandım Sorulara 24 İyi Gitmeler 26 Münzevi Dilbeste 28 Adım Neş’e 29 Vakit Çok Geç 30 Metruk 31 Soluver Gitsin 32 Kervankıran 33 Sükûn 34 Bilmeyiz 35 Yer Demir, Gök Bakır 36 Anne 37 Mazi 38 Yağmur Düşünce 39 Avcı 40 Arcm –rüba 41
Henüz Erken 42 İs Düşünce 43 Aşk-ı Berin 45 Saygı 46 İz Bırak 47 Rüya ve Şehir 48 Yalnız Düşünce 49 Benim Yolum 50 Şehir Düşünce 51 Günnam 52 Rüyadan Gerçeğe 53 Zayıf Düşünce 54 Büyü 55 Atış Serbest 56 Anlayana Anlat 57 Bahar Türküsü 58 Penahım 59 Asım 60 Tutulma 61 Özür Şiiri 62 Canbaz 63 Seyyah 64 Tövbe 65 Gel 66 Kötü Tesadüf 67 Yarım 68 Sığmıyorum Dünyaya 69 Muhyi 71 Mizansen 74 Gülenlere 77 Yol Yordam 78 Giz 79
Yusuf Özcan Gece Düşünce 80 Serencam 81 Kanaat 82 Telafi 83 Takip 84 Davet 85 Önce ve Sonra 86 Tecrübe 87 Mavera 88 Bayram 89 Gurbet Olan Sıla 90 Hitap 91 İstirahatgah 92 Neden? 93 Kuklacı ve Kukla 94 Yaklaşan 95 Kazın Ayağı 96 Akşam Güneşi 97 Niyaz 98 Mahzen 99 Ne Çıkar 100 Emeklerin Var 101 Nasıl 102 Alperen 103 Çaka Bey 104 Celaleddin Harzemşah 105 Endülüs Düşünce 107 Muktedir Hakan 108 Gerçek Düşünce 109 İslam Serveri 110 Kim? 111 Git/me 112
Baba Düşünce 113 Korkutan Gerçek 114 Şehide 115 Çah-ı Yusuf 116 Paradoks 119 Methiye 121 Aşk-ı Nagehan 123 Seni İsterdim 124 Yolcu 125 Letta 126 Yeşil Mavi 127 Tevafuk 129 Giden Nerde Kaldı?130 Güzele 131 Mağlup 132 Yine Göğümden Geçmedin133 Berin 134 Geri Gelir 135 Hırs Düşünce 136 Vakit Tamam137 Bursa Gibi 138 Nüveyreler 139 Donan Saatler 146
6
MĂźlhim
Nagehan
5
Yusuf Özcan
Bir ülkeye baktım, Hazar’a yakın Sürüyor yaşamlar mezara yakın Korku yok, merhamet beklemiyorlar Silah olarak; tek imanları var Bir millet ki savaşmış üç asır boyu Kan içmemiş toprak yok hasır boyu Hürriyet
İşgalci toprağın üstü yerine Razı olmuş iki metre derine.
6
Mülhim
Ne vardı elinde, ne vardı söyle? Hayatıma değdi ikiye böldü. Olamazdım artık eskisi gibi, Bir yanım dirildi bir yanım öldü. Gözümde değersiz oyuncaklarım, Birden oluverdin yoğum ve varım, Olsa da yenilgi bütün bir kârım, Bir yanım ağladı bir yanım güldü. Ben sende keşfettim solmayan rengi, Yalnız sende buldu ömrüm ahengi, Bıraktım kılıcı, bıraktım cengi, Bin yıllık emeğim nasıl küçüldü… Var eden bakışın hudutsuz farkı, Şevkinle işledi şiirin çarkı, Hayat buldu bende hicazkâr şarkı, Yakinen gamzene bir ruh gömüldü.
7
Yusuf Özcan
İlk görüş önemli, yanıltabilir , Bazen kara çalar insan sarrafı. İnsan makine mi aynı üretsin, Bozulur parçalar, insan sarrafı. İnsan; metreyle mi, teraziyle mi, Karanlıkta susan pir gözüyle mi Ölçülür, ya yoksa bir sözüyle mi? Kalıplar bocalar insan sarrafı. Bazısı ustadır bizi aldatır, Bakışı aldatır, yüzü aldatır, Kefilli, yeminli sözü aldatır, Tükürdüğün yalar insan sarrafı.
8
Mülhim
Kimi ‘pes etti’ der, kimi ‘kaçtı’ der, Bir el hak ettiğim o yeri çaldı. Yığınla emeğe sırt döner miydim? Kanımla yazdığım eseri çaldı. Neyim varsa söktü aldı elimden, Üsten damı, alttan hasırı çaldı. Tuttu el yakamdan dışarı koydu, Size ne diyorum, küsuru çaldı. En aşağılara beni düşürdü, Başımı koyduğum tek piri çaldı. Kötüledi eli neye değdiyse, Kendine has etti, tekbiri çaldı. Unuttuklarımı ortaya serdi, Kendime bile sır bir sırrı çaldı. Bunca yıl gizleyen, gizlerdi yine, İlmek ilmek ördüm, kaderi çaldı. Halt edip yer verdim, canıma yakın, Bir sözle en kavi hançeri çaldı. Hislerimi yağma edip beslendi, Sevincime maya kederi çaldı. Tehditler savurdu karşıma geçip, Çıkar, akıttığım kan teri çaldı. Biraz ondan biraz bundan aldı pay, Kendi kazanmadı ekseri çaldı. 9
Yusuf Özcan
Karanlığım koyu hâlâ Bursa’da, İlimin güneşi doğmuştur çoktan. Kalkar babam, annem ağarmadan tan. Donuk resim kaldı bir hatırlatan, Çıkarırım zaman donar arada. Elini yüzüne dayamış ablam, Dikmiş gözlerini şimdi ovama. Oluversem orda, çıksam yaylama, Sarılıp, öylece kalsam ablama, Yetmez uzak sesim, kuru bir selam.
10
Mülhim
Işık düşmeyince üstüne rengin, Siyah mı beyaz mı pek anlaşılmaz. Kâfi ve de doğru ışık düşmezse, Çok mu koyu, az mı pek anlaşılmaz. Kararını bilen usta el olur, O elin değdiği taş heykel olur. Haddinden ziyade yağmur sel olur, Rahmet mi maraz mı pek anlaşılmaz.
11
Yusuf Özcan
Sonsuz sanıyor, kelimeler sonsuz, Tartmadan söyler, ki affımız sonsuz, Gözyaşı boşa, pişmanlığı sonsuz, Git gel hayatı, ’Araf’ımız sonsuz. Kalkmıyor, kalkmaz aramızdaki duvar, Ellerim kanar, tırnaklarım kopar, O yandan ne ses, ne de ’gel’ diyen var, Belki zamanı israfımız sonsuz.
12
Mülhim
Artık yazmayı kes sevdaya dair, Kendini bu aşka zorlayan sendin. Hiç bir gün sana hiç umut vermedi, Işıksız, alevsiz parlayan sendin. Selam da yükleme her uçan kuşa, Bütün çabaların beyhude, boşa, O suyu döktükçe yanan ateşe, İnada bindirip harlayan sendin.
13
Yusuf Özcan
İmrendim saltanatına, ’Varayım’ dedim katına, Bindirdi çile atına, Göçürdü şu aklım beni. Kuytudan, yardan, sapadan, Binlerce metruk yapıdan, Bekledi, örtük kapıdan Geçirdi şu aklım beni. Duyunca yeni bir çağrı, Karıştı yanlış ve doğru, İmkânsız bir aşka doğru, Uçurdu şu aklım beni. Gönlümse güzele âşık, Bekliyor yakılsın ışık. Göründü karşımda eşik, Kaçırdı şu aklım beni.
14
Mülhim
Kışın dururken kar keyfini sürmek, Neden baharını özlersin gönül? Hiç dokunmadın ki, meçhul kokusu, Sen gülün harını özlersin gönül. Ne yağmurlar tanır, ne kuşlar gördü, Bilmezsin dün gece ne düşler gördü, Bu güne gelirken ne işler gördü, Onunla yarını özlersin gönül. Muntazırı görmez, eser de gider, Ne halini sorar, ne selam eder, Bir hayal uğruna oldun sen heder, Yoğunu varını özlersin gönül. Dört mevsim içinde ağrısı güzün Şafakta ışımaz senin gökyüzün, Fark etmiyor başı, bitişi günün, Kendi neharını özlersin gönül.
15
Yusuf Özcan
Kaybolmuş büyüsü okunuşlarının, Eskimiş mi elin, elin elinde? Ürkekliği yokmuş sende kuşların, Soluvermiş alın elin elinde. Verilen sözlere kanmazsın artık, Sevgi ateşiyle yanmazsın artık, Gideni unutur, anmazsın artık, Yine açar gülün elin elinde. Zamansız girersin gönle, davetsiz, Bağını kesersin dününle sessiz, Bu hızlı hayatın olacak ıssız, Durulur da selin elin elinde. İlkini unuttun, belirsiz sonun, Hatırlamazsın da adını onun, Kesilince sesi sevgi koronun, Çürüyecek solun elin elinde.
16
Mülhim
Varsın talan olsun kardan bahçemiz Kışın yazı olur yine yeniden. Kuşlar çıkar gelir göçtüğü gibi Gölün kazı olur yine yeniden. Sabır gergefine bir ilmek takar Gizlediği yaşı göğsüne akar Ölü doğmuş aşka türküler yakar Elde sazı olur yine yeniden. Sevdiği kaçtıkça koşar peşinde Avare olduysa oldu işinde Bazen tavşan gibi küser içinde Gönlü razı olur yine yeniden.
17
Yusuf Özcan
Yarattın elimi ellerden farklı Değiştirmek için doğdun diyordun. Bir müjdeye koştum, yıllarım geçti Sabredin gelecek o gün diyordun. Hazırlandım her gün büyük ülküye Neşe katmak için yanık türküye Zaferin eklensin diye öyküye Umurumda olmaz şan, ün diyordum. Yürüdüm yollarda bulmaya özü İndim, çıktım, geçtim bayırı düzü Harcadım uğrunda gece gündüzü Bir şeye değecek ömrün diyordun.
Ellerim eskidi, ruhum yıprandı Bir rol beklemekten kalbim usandı Aklım da aniden seraba kandı Yol ayrılıyor, ya görün diyordum. Yaşanmamış ömrüm bitse ölümle Rabbim karşındayım bomboş elimle Beklerdin bir destan, savaş zalimle Karşıma çıkınca övün diyordun
18
Mülhim
Tut ki, hiç görmedim seni zeytin gözlerin geceme doğmadı Sana yormadım gördüğüm düşü Tut ki, bir bakışın yetmedi karşına çıkmama yakmaya yüreğimin fitilini Tut ki, bir yalandı o -öğlen üstü söylediğimmumum yatsıya kadar yanmadı dayanmadı Tut ki, seni anlatmadım şiirlerimde adın yazılmadı her mısrasına bende herkes gibi unuttum taslaklarda kaldı bu yarım hikâye
19
Yusuf Özcan
Tut ki, ne zaman geleceğim desen inanmadım, aldırmadım uyanmadım sabaha bayram çocuğu gibi Tut ki, yağmur şehrinde izimiz kalmadı silindi yağmurlarla senin için dilek tutmadım kayan yıldızlarda adını geceye hiç fısıldamadım Yok olmuyor... tut ki ellerimi yaşayayım sen yakın, sen uzak böyle yaşanmayacak... Tut ki ellerimi yaşayayım, seninle başkası tutarsa sana saklı ellerimi ahrette yakana yapışır ellerim…
20
Mülhim
Mevsim bahar diyor, baharda çiçek Çağırıyor dağlar, nehir de bizi. Kapına gelmiştim, gidelim diye El ele görmedi şehir de bizi. Gökleri bırakıp geldim katına Kapıdan almadın geldim çatına Hülyamdan vazgeçip geldim bahtına Bulabilmek için zahirde bizi. İster bahar olsun, ister kış olsun Yeter ki şu gönül sevgini bulsun Yeter ki elinden bana sunulsun Mutlu eder idi zehir de bizi. Bir mucize olsa; elinden tutsam Bulmak için çare yollarda yitsem Nereden kalksam da nereye gitsem Evliya kurtarmaz, sihir de bizi. Soracak olursan elinde nen var Aklımda gelecek, şiirde sen var Bizi bizden iyi gören bilen var Kavuşturur belki ahirde bizi.
21
Yusuf Özcan
Sular kararıyor yağmur şehrinde Dilime düşünce sevgili adın. Kimseye gitmedim, umudum sendin Kabul etmesen de, öz yurdum sendin Neyleyim adıma yok itimadın. Bir yaradır kanar ayın şavkında, Yolunu gözletir şehrin ufkunda, Oysa sis şehrinde gönlün sükunda Ömrüm bitse bile, bitmez inadın. Aşkına çağırdı hep tuzakların Fethine çıkmışken ben uzakların. Sebebi zulmünken düşen akların Yüklediği vebalden kolaysa arın Kapında can veren bunca abadın.
22
Mülhim
Büyüdün iyice fersiz gözümde Eğer suçum buysa yarısı sende Beni çeken ışık senin gözünde Eğer pervanensem çağrısı sende Sen gülüp oynarsın gezersin bensiz Kırılmış camların ağrısı bende Bir duyguydu bende açan isimsiz Adı ’aşk’ olduğu sanrısı sende.
23
Yusuf Özcan
Bu sabah soğuk yüzümü kesiyor, Güneyden nasıl karayel esiyor, Mevsim mi döndü, kış mıydı bu şehir? Ben başkasıyım, burası başka il? Binlerce yüz var, hiç tanıdık değil, Hep böylesine boş muydu bu şehir? Matem havası ürküttü mü canı Nasıl değerlenir eskinin bir anı O gülmeyince loş muydu bu şehir?
24
Mülhim
Sevinç ezgisi verdi, ilk, dilime Sonra ruhumu etti lime lime Başa açılan iş miydi bu şehir? Asırlar geçti düşeli bu ağa Madem kimsem yok, çıkmam ben sokağa. Şimdi mi ağyar, dış mıydı bu şehir? Saat Kulesi, şu çınarın yanı Her köşesinde neşe, güzel anı Sahi eskiden hoş muydu bu şehir? Gülüşler sıklet, zihnimi eziyor. Caddelerinde anılar geziyor. Benim kurduğum düş müydü bu şehir?
25
Yusuf Özcan
6