Zipirit Dergi / Aralık

Page 1


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

ZİPİRİT e-Dergi Editörler Melodi Şule Dilmaç Oyum Ben Alt Beyin

Kapak Fotoğrafı Ufuk Kıray / İyi Seneler www.ufukcry.com

Proje Tasarım Melodi Şule Dilmaç Teknoloji Yönetmeni Alt Beyin Webmaster Oyum Ben İletişim iletişim@zipirit.com www.facebook.com/Zipirit e-dergi

www.zipirit.com Zipirit 2


Önce hisset, sonra Zipirit !..

İÇİNDE BUNLAR VAR Sayfa 4 : Editörün kişisel ehemniyet köşesi Sayfa 6 : Saddam, Motor Sevici / Oyum Ben Sayfa 9 : 22 Aralık 2012 / Alt Beyin Sayfa 12 : Çamur Gökhan’ ın Duvarı Sayfa 14 : Epifiz Bez'ine giden en kestirme bilinç yolu Sayfa 16 : Absürdistan / Cem Başeskioğlu Sayfa 18 : Abuk Subuk Sorular / Dilek Kırcaoğlu Sayfa 20 : Cem Başeskioğlu röportajı / Melodi Sayfa 23 : Zipirittur Sayfa 24 : Önder Şeren diyor ki ! Sayfa 26 : Saçmalı Yorum / Çağlayan Yıldız Sayfa 28 : Zipirit Astro / Murat Demireğer Sayfa 30 : 3 Km Salaklık / Oyum Ben Sayfa 31 : Bilinçaltımız Leş Gibi Olmuş / Alt Beyin Sayfa 34 : Murat Demireğer ile Hayat Bilgisi

Şöyle iyiyiz de, böyle iyiyiz de, hedele hödele...

Zipirit 3


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

Alt Beyin 317 katlı Zipirit Plazası’nın tam da kapısının önündedir… Alt Beyin : Aha! Melodi yine herzaman ki gibi arabasını getirip kapının önüne gelişigüzel atıp gitmiş. Allam bakar mısın anahtarları bile üstünde bırakmış, teyp de bile gaydırı gubbak cemile çalıp duruyor, zevksiz kadın ya, şu şarkıyı dinlemeden ayılamıyormuş. Sanki ayıldığında çok hayatta, sadece varoluşuyla bile adım attığı yere zarar veriyor….Kıçıyla köy deviriyor atasözünü, atalar bunu tanımadan öngörmüşler. Melodi 100.kattaki inanılmaz süitinde (hı hı, wc’ye karşılık geliyor, ama Melodi farkında değil, özel bi katta ikamet ettiğini sanıyor) aynanın karşısında gözüne far, yanaklarına allık sürmekte, bir yandan da dudaklarında ki ruju yaymaya çalışmaktadır. Ayna ise bu durum karşısında çaresizce kötü kalpli kraliçenin gelerek Melodi’ye o eşsiz elmalardan tattırmasını beklemektedir. (Bknz Ekim kapağı). O esnada Alt Beyin kapıdan içeri girer. Alt Beyin : Melodi napıyosun? Melodi : Görmüyor musun çalışıyorum… Alt Beyin : (Kadının çalışmaktan anZipirit 4

ladığı bir elinde ayna, bir elinde cımbız ) Gel de bu ay ki ehemmiyet yazımızı yazalım. Melodi : Ben onu zaten çoktan yazdım, hatta baskıya bile verdim. Alt beyin : Nası yani? Oyum Ben’le mi yazdın? Melodi : Yoo..Oyum Ben zaten çoktandır ortalıklarda yok, sorumluluk sahibi olarak ben zamanında geldim, yazımı yazdım. Alt Beyin : Melodi daha ayın 13’ü… Melodi : Zaten o yüzden önceden yazdım, 13 uğursuz rakam. Bu sırada çok uzaklarda Hedele köyü Hödele mezrasında kendini ineklerle ve öküzlerle avutmaya çalışan bir insanla beraberiz. ( Adamımız Oyum Ben’ dir bu.) İnek : Mööööö Oyum Ben : Merhaba güzel insan :) Ot mu istiyorsun? Öküz : Mooooo İnek : Möö Öküz : Moo Oyum Ben : Paylaşmak güzeldir. Nereye gidiyorsunuz siz ikiniz bu güneşli güzel günde? :)


Önce hisset, sonra Zipirit !.. İnek : Mööö Oyum Ben : Güzel inek, güzel öküz! Şu gördüğünüzün haricinde dünyada nice bayırlar, nice yemyeşil çayırlar var yenilecek, şeyler göründüğünden fazlasıdır güzel varlıklar… İnek : Mö…Mö…Mö… Öküz : Mo… İnek ve öküz yemyeşil Hödele çayırlarından sessizce ahıra doğru girerler, Oyum Ben’de peşlerinden…

Oyum Ben’i bi daha arayayım, yine ulaşamazsak seninle beraber yazarız. Melodi : (İlla ki bu editör yazısına müdahale edecekler.) Aman iyi be, arayacaksan ara, sanki cevap verecek! ( Kim bilir hangi öküzle beraberdir.) Alt Beyin telefonla Oyum Ben’i arar, ama yine kapsama alanının dışındadır. (Tu bi kontinyu …)

Oyum Ben : Durunuz sevgili İnek, sevgili öküz, niçin beni burada yalnız bırakıyorsunuz, bizler dost ve formlarımız farklı da olsa varoluşun eşsiz ve muhteşem bireysel ifadeleriyiz. Bu arada 317 katlı Zipirit Plazasında hayat tüm sıradanlığı ile devam etmektedir… Alt Beyin : Bu arada Oyum Ben kaç gündür nerede? Mesajlarıma da cevap vermiyor. Melodi : Ben Oyum Ben’in bekçisi miyim? Kim bilir nerededir? Hem bana ne, hem hiç de ilgilenmiyorum… Alt Beyin : Peki bugün burada editör yazısını yazacağımızdan da mı haberi yok? Melodi : Dedim ya, zaten yazdım ben, o yüzden Oyum Ben’e gerek yok. Alt Beyin : Öyle şey olmaz, ben Zipirit 5


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

Saddam, Motor Sevici (1) Hoş bir bahar günü uyanıp “benim bu karasal yerde ne işim var? Amasra’ya gidip denizi görmeliyim” dediğimde başladı her şey. Sonra ani bir kararla yola çıktım. Yolda giderken “Plansızlık planın olsun” diye haykırdım kendi kendime. Sanırım gaza gelmiştim. Birkaç kilometre gidince sakinledim tabii. Yolu yarılamaya yakın dikiz aynasına baktığımda ilginç bir manzarayla karşılaştım. Manzaradan ziyade yoğun bir beyaz duman dalgası görüyordum aynadan. Bu ıssız yolda, dumanlar saçarak gördüğüm ilk benzin istasyonuna girdiğimde, benzinliktekiler elinde yangın söndürücüyle arabaya koştular. Arabadan indim fakat duman yüzünden çevremi görmekte zorlanıyorum. Sonra fark ettim ki; araba yanmıyor, sadece duman üretiyordu. Arabam yakıtı dumana çeviren bir cihaz olmuştu sanki. Kontağı kapattım faZipirit 6

kat sonuç değişmedi. Belli bir süre arabanın ürettiği o muhteşem dumanı seyrettim şaşkınlıkla. O kadar beyaz, o kadar güzeldi ki, hayran kaldım. Zamanında araba diye aldığım şeyin aslında duman üreteci olduğunu öğrenmenin şaşkınlığı sardı benliğimi. Bir süre daha büyülenmiş bir şekilde arabanın egzozundan çağlayan dev pamukların dans ederek göğe yükselişini seyrettim. O an görüntüden arabayı alıp buharlı tren koyabilsem nefis bir kompozisyon olur diye iç geçirdim. Belli bir süre sonra duman üreteci sakinledi. Bu esnada dumanlarla beraber uçan aklım yerine geliyordu. -“Burası neresi?” diye sordum benzinciye. Benzinci, Eskipazar’a yakın bir yerde olduğumuzu söyledi. -“Çağırabileceğimiz bir usta var mı?” -“Saddam var” -“Saddam???”

Hö???

İlk düşün-


Önce hisset, sonra Zipirit !.. düğüm şey, adamın fazla duman yutmuş olduğuydu. Sonra ustanın lakabının Saddam olduğunu öğrendim. -“Telefon edebilir misiniz? Gelsin lütfen” dedim. Birkaç saat sonra geldi Saddam. Sonra kaputu açtı ve anlıyormuşçasına baktı. Homurtular çıkarttı, inledi, kafasını kaşıdı. Sağı solu kurcaladı. Kısa bir durgunluktan sonra; -“Mazot filtresi arıza yapmış abi, parça değiştirmem gerek.” dedi. -“Ben de ne gerekiyorsa yapın, arabanın hareket etmesi hoşuma gider.” dedim. Homurdanarak gitti ve iki saat sonra döndü Saddam. Kaputu açıp motorla güreşmeye başladı. Durumu bilmeyen biri izlese, Saddam’ın uzun süre ayrı kaldığı motoru özlediği için sarılıp hasret gidermeye çalıştığını bile düşünebilirdi. Bir yerlerden bir şey çıkarttı, bir şeyler taktı. Şekil bulmacasındaki yıldızı, kareye sokuşturmaya çalışan ebleh bir çocuk edasıyla yapıyordu işini. Ne kadar da sevimliydi. Yavrusu olsa beslenir diye hayal ettiğimi itiraf ediyorum. Sonra –“Tamam abi çalıştır!” dedi. Arabayı çalıştırdım. Artık daha az duman üretiyordu.

-“Abi sen yola devam et, duman azalır giderken, şu an egzozda mazot var” dedi Saddam. Ben de yola devam ettim. Fakat bir kilometre sonra araba yine duman üretecine dönüşüverdi. Zaten bu araba değildi ki, duman üreteciydi ve Saddam bu üretecin kapasitesini artıran yetenekli bir teknisyen olmalıydı. Daha gerçekçi bir yaklaşımsa Saddam’ın usta taklidi yapan köyün delisi olmasıydı. Yokuş aşağı gidiyordum ve arkadan korkunç dumanlar püskürüyordu. Sonra aniden engin bir sessizlik oldu ve motor sustu. İçimden “neyse ki yokuş aşağı gidiyorum” diye geçirdim. Keşke sürtünme olmasa. Neyse, bu sessiz tekerlekli cisim, fizik kuralları gereği durana kadar gittim. “Lanet olsun sürtünmeye” dedim içimden. Sonra dışarı çıkıp bir sigara yaktım. Uçsuz bucaksız bir yolda benden başka hiç bir araba yokken yine aynı soru geldi aklıma. “Burası neresi?” Sonra aniden başka sorular da geldi. Ben kimim? Neden ben? Yer çekimi ivmesi kaçtı? Şu an basınç ne? Ve sürtünme katsayısı kaç? Sigaram bittiğinde bir araba yaklaştı ve yanımda durdu. Oysa kimseyi çağırmamıştım. Orada öylece durmak istiyordum sadece. Bu ıssız yerde kafa dinlemek. Saddam’dan Zipirit 7


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi mümkün olduğunca uzak fakat bir o kadar da yakın olmak istiyordum işte.

nuz?” diye soruyorsun. Sanırım ben de duman yutmuştum. Fakat sorduğum sorudan daha ilginç bir cevap geldi: “Dur abi arayayım ben de telefon numarası var.” -“Ulan kim bu Saddam?” dedim içimden. “Ben hariç herkes adamı tanıyor.” Araba tamircisi kılığına girmiş bir manyak… Hem de çok ünlü bir manyak… Devam Edecek ...

Yanımda duran arabadaki gençlerden biri; “abi hayırdır ne oldu?” diye sorduğunda hayatımda ilk defa kurduğum bir cümle döküldü dudaklarımdan -“Saddam’ı tanıyor musunuz?” Düşünsenize; ıssız bir yolda arabadan inen biri sana bir şey söylüyor ve sen ona “Saddam’ı tanıyor musuZipirit 8

Oyum Ben oyumben@zipirit.com


Ă–nce hisset, sonra Zipirit !..

Zipirit 9


Zipirit; kosmosun tek sprit端el mizah dergisi

Zipirit 10


Ă–nce hisset, sonra Zipirit !..

Zipirit 11


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

Baskülde tartılırken az çıkmak için göbeğini içine çekiyorsan bizdensin!

Herkes ilgi bekliyor ama kimse adres vermiyor

Cuma ve Cumartesi geceleri kendini dışarda göstermek için nete girmeyenler burdasınız biliyoruummm

İyisin hoşsun ama bi tulumba tatlısı değilsin

Aynaya bir tek dişimi fırçalarken bakarım onda da tipine sıçam derim.O

Hobilerim arasında iki elimi başımın üstüne koyup bön bön bakmak vardır Allaha şükür bugünde aşık olmadım Kokoreçi kim bulduysa Edison kadar sevapkar bi insandır Odası kireç tutmayınca ağıtlar yakan tek millet biziz Whatsapp tan kendi kendine msj yazıldığını ögrendiğimden beri baya bi kendi kendime yazar oldum, o kadarda şuursuzum

kadar da şuursuzum. Yatmadan yemek yiyenler derneği üyesiyim Zipirit 12

İdealimdeki kadını her sorduklarında nefes alsın yeter demekten bıkmadım, şuursuz hayvanım Pazar gününden branchı çıkartın geriye ne kalır ki zaten Millet maya takvimine kendini kaptır-


Önce hisset, sonra Zipirit !.. mış konserve mum stoğu yapıyor ya, dünyanın sonu gelmiş napacan mumu konserveyi cehennemde mum

Kendi kendime izin verdiğim gün evde evlilik programına takılı kaldım, kalmaz olaydım, evlenirsem kendimi asarım anne dediğimde annemin bakışında biz evlendik de ne oldu, aha da sen oldun cevabını aldım

Telefonu kendisinden daha akıllı olan insanlar tanıyorum Ben aşık olamıyorum, yapamamışlar beni, olmamışım ben Hiç aksiyon yok hayatımda...bu aralar en büyük aksiyonum 8li prizden dogru fişi çekmek...hani bomba misali

ışığın da yemek mi yicen? Çok sevdiğim bi şarkıyı nefret edene kadar dinliyecek kadar şuursuzum Yaptıgım espriyi başkasına açıklarken espriden soğuyorum allah benim belamı versin diyorum oda yetmezmiş gibi hem kendimi hem onu ısırasım geliyor

Sen onun için her şeyi yaptın ama o seni bırakıp gitti, işte her şeyi yapmıyacaktın, hiç kafan çalışmıyor salakkk!.. Çamur Gökhan gokhan@zipirit.com Zipirit 13


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

Zipirit Atölyeden Dumanı Tüten Bir Çalışma... Ultra Prima Bez'den Epifiz Bez'ine giden en kestirme bilinç yolu Aktivasyon herkesin evinde uygulayabileceği basit bir çalışmadır...

yız, epifizi açıp da görmüş değiliz, yaşamlar öncesine gidip de iricene ceviz epifizini görmüş değiliz, rivayet denilebilir, ama biz rivayetlere inanmayı severiz. Hatta biz aslında inanmayı severiz, ne olursa olsun yeter ki inanalım, bi inancımız olsun, çamurdan olsun falan modunda yaşarız, ki bunun konumuzla an itibarıyla ilgisi yok. Ultra prima bezi ise, normal şartlarda dünya gezegenine bedenlenmiş ruh varlığının 0-2 yaş arası tekamül döngüsünde salıverdiği enerjilerin etrafta yarattığı etkiyi azaltmak üzere tasarlanmış takdire şayan bir icattır.

Tee uzun yaşamlar önce dünya gezegeninde epifiz bezi iricene ceviz büyüklüğündeyken, sanırsam biz beynimizi kemire kemire şu an hali hazırda bir bezelye tanesi büyüklüğe inmiştir. Tabi söyleyenlerin yalancısıZipirit 14

Fakat insan bedenine gelen ruh varlığı bilincinin karanlık dehlizlerinde kaybolmak suretiyle tekamülümün 0-2 yaş arasında tamamlaması gereken bulunduğu yere s.çm.k döngüsünü bazen bir yaşam tamamlayamaz, birilerinin


Önce hisset, sonra Zipirit !.. ağzına s.ç.r, kendine yardım eden insanlardan alacağı bittiğinde yaptıkları herşeyin içine s.ç.ar, ilişkilerinin içine s.ç.r, hatta daha vahim durumlarda bütün bir yaşamının içine s.ç.r. Ultra prima bez'den öteye genişleyememiş bilinç varlığı, ruhsal çocukluk düzeyini atlatamamış demektir. Epifiz bezi ise ruhsal olgunluğun simgesidir. İşte Zipirit Atölye' de çıkmaz ayın 15'sinde buluşuyoruz ve Ultra prima bez'den, Epifiz bez'ine geçiş yapıyoruz. Şuurun Karanlık Dehlizlerinde Bir Işık da Bizden Olsun… Artık Epifiz Bezi için hazırız dünya!

Zipirit 15


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

Kızım Vahide yüzüne gözüne bulaştırmışsın...

Canım o boru oraya girene kadar aklın neredeydi :) Zipirit 16


Önce hisset, sonra Zipirit !..

Nedir canım şu kadınların ayılardan çektiği:)

Behçetciğim biz çıkarken kapıyı örteriz sen keyfine bak :)

Zipirit 17


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

ABUK SABUK SORULAR

bilmez arayıştan izafiyet teorisi çıktı.

Bu Zipirit iyice sinir ediyo, daha yeni verdik yazıları gene yazı istiyo. Arızaya bağladım.

İşte herkesin böle abuk sabuk soruları vardır. Ve maalesef ki bilim adamları sizin sandığınız gibi öleee ciddi sorular sorarak değil, işte böle saçma sapan şeyleri merak ederekten evreni anlamaya çalışırlar.

Arıza demişken; Dünyanın en tatlı arızası biri var, o aklıma geldi. Ama şimdi bi konu bulmak ve o konuya dönmek zorundayım. Üfff Zipirit’in yüzünden.

Arayış böylesine abuk bir şey işte. Mesela benim merak ettiğim şeyler şunlar: Babadaki spermler annenin yumurtasının içine nası gir bi türlü anlayamıyom. Tamam önce evlenip yan yana yatmak gerekiyo ama sonrasını kavrayamıyom.

Einstein çocukken kendine şu soruyu sormuştu: “Bisikletimi ışık hızında sürer ve farı açarsam, ışık yanar mı?” Bu bitmek Zipirit 18

Mesela kutuplarda, sokağa işenirken, acaba çiş havada donup kalır mı? Bu soru tükürmek için de aynen kullanılabilir. Kutup magandaları nası bi yol izliyo aceba? Çünkü şöle tükürdün mü şlappppp diye yere yapışması lazım, yok öle havada donup kalırsa karizma açısından hoş bi durum değil. Kravatı kim ve niye icat etmiş? İşe


Önce hisset, sonra Zipirit !.. giderken boynuna yular gibi bişe takmanın manası nedir? Hani “sen özgür değilsin kölesin, başkası için çalışacaksın” ın simgesel anlatımı mı bu? Ay bi de şıklık zannediyoruz ya o da cabası.

ne işe yarıyo? Anlam arayışımın etmeyin içine, bişe ya vardır ya yoktur abi. Ha bi de gerçekliğimizi kendimiz mi yaratıyo muşuz ne? Sıkıntı bu abi. Arızaya bağlayamaz insan, bi ağız tadıyla piskopatlık yapamaz. Şaaakkadanak arıza oldun, arıza olaylar mı çekicen bünyeye. Galiba öle bişe oluyomuş. İyi düşüncen iyi olcak felan öle bi durum. Nası oluyo abi bu? Düşünmicem ben iyi alla allaaaaaa. Piskopatın iyi düşüncesi mi olurmuş ? Bu sorular insanlığa büyük adımlar attıracak elbet. Einstein izafiyeti bulduysa, bizim de eksik bişeyimiz yok. Bulcaz varoluşumuzun amacını elbet! E bi sabır ! Al Zipirit kardeş ver cevabı ver coşkuyu da görelim!

Çok merak ediyorum ki, insanlar niye “üç tunç tas has hoşaf” demek için çabalarlar. Deyince ne olacak, demeyince ne olacak? Zaman diye bişe yok, o senin kafanda diyolar. Anlamıyom abi. Saati niye icat ettin o zaman? Rolex molex

Hep iste hep iste, yaz yaz nereye kadar, her ay her ay, ver sen cevapları aydınlanalım bitsin bu çile! Dilek Kırcaoğlu dilek@zipirit.com

Zipirit 19


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

Zipirit plazanın katlarında kayboldum. 317 katlı plaza ofis olarak kullanılır mı, ne lüzumsuz bi yönetimi var derginin, bi kendini zirvede gösterme çabaları, bi güngörmedik havaları, bi garip haller te allam ya. O esnada bir kattan gelen sesler dikkatimi çekiyor ve oraya doğru yöneliyorum, neonlarla yazılmış devasa bi tabela “Absürdistan Devlet Tiyatrosu Gamsız Kabare” (Vayy, helal olsun yönetime, hiçbir masraftan kaçmamışlar). Tabi doğal olarak suratıma yerleşmiş sırıtmaya doğru kayan gülümsemeyle kapıyı açıp direk içeriye bodoslama dalıyorum. Burası Gamsız Kabare …Ve oyuncuları “Oğlan Bizim Kız Bizim” Zipirit 20

isimli oyunu çalışıyorlar sahnede. Yaşasın eğlencenin göbeğine düşmüşüm be kayboldum derken falan gibisinden düşüncelerle keyfime keyif katacakken gürleyen bir sesle kendime geliyorum: “Melodii! Napıyorsan orda, çalışıyoruz görmüyor musun? ” Aha, valla Cem Başeskioğlu bu. Önce bi yutkunuyorum, yağmurlu kış günü sokağa atılmış kedi yavrusu edası takınarak, “kenarda izlesem, bir iki de soru sorsam Cem, olma mı?” diyorum. “Çalışıyoruz Melodi, otur ama dikkatini dağıtma arkadaşların” diyor Cem, zaten der demez “Oldu” deyip kendimi koltuğa gömüyorum. (İnsan bazı durumlarda yokolup her zerresiyle tüm evrene yayılmak istiyor, o derece) Hiç sesim soluğum çıkmadan nefessiz izliyorum Gamsız Kabare provasını, prova bitiminde gene kendi galeyanıma gelip fırlayıp ayağa man-


Önce hisset, sonra Zipirit !.. cinsiyet muğlaklığını ve bireysel özgürlük arayışlarını anlatan protest bir komedi olan oyunumuz, gerek özgür ve cesur oyun metni, gerekse de oyuncu kadrosuyla dikkatleri üzerine çekti. Melodi : Gamsız Kabare’yi kurarkan amacınız neydi?

yak gibi alkışlıyorum, tek izleyici benim, selam veriyorlar bana, bi de duygulanıyorum, çok başarılı bu ekip çokk…Mutlaka izlenmelisin sevgili okur, mutlaka… Ve şimdi Cem Başeskioğlu’ndan biraz bilgi alalım. Melodi : Cem, bize Gamsız Kabare’den bahsetsene biraz… (iç ses : Şöyle afilli, vurgulu, can alıcı, uff bi sordu tokat gibi yapıştırdı denicek türden soru soramadın gitti, yazık.) Cem : Gamsız Kabare’yi Ocak 2008’de Eren Sezer ile birlikte kurduk Melodi, ve o tarih de kabaremiz hayata ve Tiyatro bağnazlığına okkalı bir cinsel taşlama olan ilk Oyunumuz “Cin’sel Problemler” ile tiyatro dünyasına neşeli bir merhaba dedi. Anadolu’nun göbeğinde yaşanan

Cem : Bu ülkedeki insanların birbirlerini yargılamadan,aşağılam adan, kınamadan beraberce yaşadıkları, onların önyargılarını yok eden projeler yapmak üzere kuruldu. Amacımız hayatı sorgulayan ve sorgulatan oyunlarla hem güldürmek hem de seyircilerin kafasında soru işaretleri yaratmak oldu ve Devekuşu Kabare’nin açtığı yolu kendimize düstur edindik ve Kabare tiyatrosu geleneğini Politik taşlamaları, şarkıları ve her daim dinamik, seçkin genç oyunculardan oluşan kadrosumuzla sürdüre geldik beş yıldır. Melodi : Cemyeni sahneleyeceğiniz oyun hakkında da okuyucularımıza bilgi verir misin? Cem : Aralık ayından itibaren “Oğlan Bizim Kız Bizi” oyunumuzla ve yenilenmiş kadromuzla sahnelere geri dönüyoruz Melodi. Oyunumuz; İnsan kavramını yürüyebilen zeki yaratıklardan farklı tanımlayan herkese hitap ediyor. Eşcinsel bir karakZipirit 21


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi ter üzerinden statükoyu, mahalle baskısını, başka insanların üzerindeki hak taleplerini sorguluyoruz. İnsan haklarına saygılı, yaşama hakkına saygılı ve hayatında bir kere bile olsun görmezden gelinmiş, itilmiş ya da birilerini itmiş, uzaklaştırmış herkese hitap ediyoruz. Gelsinler kendi hayatlarının ipuçlarını bulsunlar eğlensinler. Zonguldak ta yaşlı bir teyze oyunu izledikten sonra oyunculardan birine yaklaşıp özür dilemişti çok güldüğü için ve aynı şeyler benim ailemde de olabilirdi ben böyle bir duruma kendimi hazırlamamıştım size çok teşekkür ederim demişti. Bir kişi bile değişse bu ülkede çok şey değişeceğine inanıyoruz. İnsanlar aileleriyle gelip oyunu izlesinler. Beraber keyif alsınlar. Herkese Önyargısız,savaşsız güler yüzlü bir dünya diliyoruz. Melodi : Cem peki Gamsız Kabare’nin yapımcıları kimlerdir? Cem : Yapımcımız DSR film ve yapımcılarımız Bilgin Altunbaş ve Murat Çakmak. Ayrıca 18 ve 25 Aralık’ta Olimpia Event Hall’da izleyicilerimizle buluşacağımızı da eklemek isterim. Melodi : Bir kişi bile değişse dünyaZipirit 22

da çok şey değişeceğine inanıyorum ben de Cem…Harika şeyler yapıyor-

sunuz, ve ben şimdiden Gamsız Kabare’yi ayakta alkışlıyorum. Gamsız Kabare ile birlikte Zipirit’te olduğunuz için çok teşekkürler Cem… Cem : Gamsız Kabare topluluğu olarak Zipirit’te olmak büyük keyifti Melodi, ve tüm Zipirit okuyucularını Gamsız Kabare’ye bekliyoruz. (iç ses : Ya insan bi de topluluğun İstanbul sahnelerinin yanısıra Anadolu ve Avrupa turnelerine çıkacağı müjdesini verir de okuyucunun sorusuna cevap olur dimi, niye buna röportaj yaptırıyorlar ben bile içsesi olarak anlamış değilim, peh…)


Önce hisset, sonra Zipirit !..

Zipirit Tur İftiharla Sunar Kasım ayında yapmış olduğumuz Akturus yıldız kapısına haftasonu gezisi üzerine galaksinin dört bir yanından semavi e-postalar aldık. Aman efendim nolur bi tur daha organize edin, değişiklik olsun bu sefer de dünyada bir lokasyon da tur organize ediniz gibi bişeyler yazmışlar, sağolsunlar tabi. Biz de kırmayalım dedik. Boru değil, galaksiden varlıklar bunlar, tırsıyor da insan… 26/27 Ocak 2012 tarihinde Antalya/Adrasan Junglebells Otel’de Zipiritseverler olarak buluşmaya karar verdik. Otelin linkini aşağıya akıttık, güzel, hoş bi yer.Toplaşalım, eğlenenirken çıldıralım istedik, buyrun siz de katılın…Katılın, katılın, eğlence garanti, valla… (Rezervasyon ve bilgi için zipirittur@zipirit.com) http://www.junglebellshostel.com

Zipirit 23


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

- Komşularımız Bay ve Bayan Adams'ın küçük oğlu Dennis "Hey dostum beyzbola ne dersin?" dedi.. Lan oğlum siktir git anlamıyom ben dedim. - Az önce dünya gözüme toz pembe gözüktü.. Şimdi geçti. 1 dakika ya sürdü ya sürmedi.. Biraz daha devam etse hayat çok güzel diye bağıracaktım.. - Birini boğazlıyorlar sandım, meğer kızın biri köpek seviyormuş. "ay bu ne ya" diye çığlık gelince tırstım. Heyecanlandırmayın olum. - Aykut Kocaman çok yanlış yapmış.. Alex de çok yanlış yapmış.. Hatta ben de çok yanlış yapmış olabilirim. Kafam karıştı. - Keşke zamanında babam beni bi jürinin yanına çırak verseydi.. çok kebap iş anasını satiym. jüri olmak istiyorum. - Offf durduk yere içimi eurovision heyecanı kapladı. noluyor amk daha çok var. - Dışarı çıkasım yok diyen arkadaşıZipirit 24

nıza "gel la hesap benden" deyince hazırlanıp evden çıkarak 3 km öteden yanınıza gelmesi 25 saniye sürüyor. - Eskiden mektuplaşma falan zormuş bu işler.. hele farklı şehirlerdeysen sıçtın.. düşünsene 5 gün mektup bekliyon "ok" diye mektup geliyor. - Havuzsuz, tenis kortsuz, diskosuz bir evde 5 dakikadan fazla duramıyorum.. babam niye hep dışardasın diyor. işte bu yüzden. konuşturma beni !.. - Bir insanın tipine bakarak hangi burçtan olduğunu tahmin edebiliyorum.. ama hep yanlış tahmin ediyorum, bir kere bile tutmadı. - Eğer ruh eşim sürekli kahveye okey oynamaya gelen biri değilse sıçtık.. başka türlü hayatta denk gelmez.. lan o da erkek olur zaten. - Herkes her gece tavanla bakışıyor. tavan da kaşar oldu sonunda. az önce göz göze geldim ben utandım. - İstanbul menkul kıymetler borsası güne kayıpla başlamış.. ben de sa-


Önce hisset, sonra Zipirit !.. bah sabah neden içimde sıkıntı var diyordum. Bundanmış.

- Şu an belki de yanlış zamanda yanlış yerdesiniz.. Kalkın bi gezinin.

- Mağazanın camına "bizimle çalışmak ister misiniz?" yazmışlar.. Girip "ben istemem" dedim, cins cins baktı adam.. Ulan istemiyorum, zorla mı.

- Dedeme "kış gelcek mi?" dedim, gelcek dedi.. teşekkürler deyip yanından ayrıldım.. Kış geliyor abi, dedem boş konuşmaz.

- Avusturya Macaristan imparatorluğu veliahtının bir sırplı tarafından öldürülmesi sebebiyle canım iş yapmak istemiyor.. Bugünkü bahanem bu.

- Az önce akıllara durgunluk veren bir olay yaşadım.. ilk defa akıllara durgunluk veren bir olay yaşıyorum, heyecandan bayılmışım. Güzeldi.

- Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa'nın sadece dudaklarını çizmesi tam 12 sene sürmüş.. Hiç kimse kusura bakmasın da bu kadar gevşeklik olur. - Bence bir insanın en savunmasız anı esnediği an. esnerken sevgi seline kapılıyorum adeta, dünya umrumda değil.

- Madem atlıcan niye uzaya çıktın amk.Bu maceraperestler kaç para maaş alıyor? Sigorta falan da varsa ben de maceraperest olcam.. Ordan burdan atlarız. - Toplum içinde fısıldaşılmaz, toplum içinde yüksek sesle konuşulmaz, toplum içinde öyle oturulmaz... Toplum içinde ölü taklidi yapıyorum ben.

- kahvaltı mı yapsam brunch mı yapsam karar veremiyorum. allah kimseyi bu şekilde sınamasın.

- Saçlarım mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak, bu sorunun da cevabını henüz kendime verebilmiş değilim.. Soruyu anlamadım zaten.

- Karanlık bir yorgan gibi çöküyor şehrin üstüne.. Hava kararıyor yani.. akşam oluyor.. Ezan okundu mu lan?

- Susmak çok şey anlatmaktır deyip eski sevgilimi aradım, yarım saat sustum.. Ne anladın dedim? Off niye konuşmuyon ya dedi.. Gerizekalı.

- Kurtlar Vadisi'nde biri Polat'a el şakası yaptı yine 30 kişi öldü.. İlişmeyin olum adama!. - Onsuz geçirdiğim 1 buçuk yıl ne bileyim sanki 1 buçuk yıl gibi geldi.. aynı yani.. sevgili olmasak da olurmuş demek ki.

Önder Şeren onder@zipirit.com

Zipirit 25


Zipirit; kosmosun tek sprit端el mizah dergisi

Zipirit 26


Ă–nce hisset, sonra Zipirit !..

Zipirit 27


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi yaptım, ben ettim havaları yok mudur bunun, insanın gırtlağına yapışıp boğası gelir. Heyecan manyağıdır bu. Adrenalin macera için yapamayacağı şey yoktur. Paraşütsüz uçaktan atlayan ilk pilot olan vecihi dere kafa'da tipik yay burcu insanıdır. Bağımsızlığına en düşkün burçtur.

Duruma, ortama göre anında değişirler. AYIN BURCU YAY (GERİLYUS) 22 Kasım – 21 Aralık Ah sen var ya sen... Ben hayatımda bu kadar Düzenbaz, bu kadar dedikoducu ve bir o kadar geyik bir burç görmedim arkadaş. Bunun adam olması için kafasına taş düşmesi veya birinin başına balyozla vurması falan lazım. Arkadaş bu elemanda bir çene vardır inanamazsın. Bunların çeneleri ayaklarında olsa yüz metreyi 7 saniyede koşmazlarsa ben de bir şey bilmiyorum. Bu konuşur, konuşur, çenesi de yorulmaz. Hatta bunlar ölürken kalplerinden sonra dillerinin durduğunu gören gizli tanıklar bile olduğunu biliyorum. Özellikle beleşe bayılır. Gel beleş mezar var desen doğası gereği yay gibi atlar içine. Ben Zipirit 28

Nabza göre şerbet verirler. Buna gazı verdin mi bir daha tutamazsın. Hatta yay burcunda doğan


Önce hisset, sonra Zipirit !.. bir kedim vardı adına vınnn koymuştum. Bir arabanın peşine takılıp da gitsin diye. Gitti de enayi. Ayrıca küçücük bir şeyi abartmaya bayılırlar. En ufacık , en basit olayı bile süsleyip öyle anlatırlar ki size. Deveden diken yapar bu yaylar. insanı da bir punduna getirip mutlakaaa öperler. Dikkat yoksunudur bu yaylar. Allah bunların sevgililerine de sabır versin. Bir insan ancak bu kadar kaprisli olur dedirtir insanı. Bardağın hep dolu tarafını görecek kadar, hayattaki olumsuzluklara gözlerini kapatırlar. Sıkılınca kaçarlar. Eğer sonunda bir çıkarları yoksa, mücadele etmeyi pek sevmezler. Bunların burcunun adı yay değil çakal olmalıymış aslında.

daha önemli hiçbir şey yoktur. Biten ilişkilerinin ardından konuşur, kızdığı arkadaşlarının arkasından atar tutarlar. Bu yüzden pek güven vermezler insana. Daha nasıl güven versin ki, sırf heyecan için yaşayan, dedikoducu tip demedik mi? Bir şey biliyoruz da söylüyoruz herhalde. Önümüzde ki ay burçlar kuşağında Keçizade oğlak efendiyi inceleyeceğiz canlar. Görüşmek üzere der en derin ve enderun saygılarımı sunarım.

Murat Demireğer murat@zipirit.com

Bunlar için hayatta kendilerinden Zipirit 29


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

şacağı yok bir bak istersen” dedim. 3 Km Salaklık Sıcak bir yaz günü, Tuncay’ın, babasının haberi olmadan evden aldığı Murat 124 marka arabasını bir arkadaşla beraber iterken terliyorduk. Deliklerini macunla kapladığımız, yağlı boya ile boyadığımız araba, her zamanki gibi çalışmak istemiyordu. Aslında bu garip arabayı iterek çalıştırmak bizim için bir ritüel olmuştu diyebilirim.

Tuncay bir tamirci edasıyla arabadan indi, kaputu açtı ve -“Anağhh! Akü yok!” diye haykırdı. O esnada gözleri, tüm hayretini akünün olması gereken boşluğa doğru püskürtüyordu. Üç kişi beraberce bu anlamsız boşluğa bakarken salaklığımızı duyumsuyorduk. Konsantre salaklık duygusunun belli bir noktaya bakmak suretiyle insanın içinde seyrelmesinin ne demek olduğunu biliyordum artık. Bir ara; “Acaba Tuncay’ı o boşluğa sığdırabilir miyiz? Başarırsak bu ruh halimle bir bu kadar daha iterim arabayı valla” diye düşündüm.

O gün arabayı ne kadar süre ittiğimizi ve buna nasıl katlandığımı hatırlamıyorum.Gücüm tükendiğinde, şöför koltuğunda acı çeken Tuncay’a, -“Sen motordan anlarsın bunun çalıZipirit 30

Sonra Tuncay’a dönüp, “hayvan herif, sayende salaklığımızı kilometre cinsinden ölçtük işte.” diye inledim. Evet yaklaşık 3 km kadar salaktık. Oyumben oyumben@zipirit.com


Önce hisset, sonra Zipirit !..

Bilinçaltımız leş gibi olmuş Mahmut evin bir köşesinde koltukta oturmuş kendi kendine mırıldanmaktadır..

diğerleri pür dikkat, halk günü havası da var sanki, hatta kesin gibi... Nükhet (öğreten bayan) – Buraya kadar sanırım herşey normal. Var mı anlamadığımız bir yer(Böyle sorulur,

– Gaydırı, gaydırı, gaydırı... Neriman – Gubbak ! Mahmut – Gubbag mı ? Ne gubbağı ? Neriman – Devamı işte, GUBBAK! Mahmut – Sensin Gubbag, neyin devamı ? Neriman – Gaydırı gubbak canım. Öff. Sinir edersin Mahmut. Unuttun sandım ben. Mahmut – Yok, esas ben seni unutmaya çalışıyom. O yüzden gaydırı. Töbe töbeee... Neriman – Bundan gayrı gibi mi? Ay çok fenasın Mahmut. Ne yaparsan yap!

ama esasında kendisi konuya hakimdir, öyle olduğu varsayılır) ?

Dün, uzak bi semt, geniş bir salon, kalabalık bir grup. Belli ki bir amaç uğruna toplanılmış, birisi anlatıyor,

Yaşlıca bir adam(ismi Ferit olabilir, Ferit, Ferit bu) – Şimdi kızım, beynimizin içinde mi çalışıcek o program. O kelimeyi söylicez, çalışıcek mi Zipirit 31


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi kendiliğinden ? Nükhet – Evet Osman amca(Hı hı

Hep aynı mı olacak?(Kaşlarını şaşırma edasıyla kaldırır, hafifte sırıtır) Sonsuza kadar yani! Osman – İşte, ben de bunu diyom kızım.(ne alakası var yaa? Sırf durumu kurtarmak, lafa karışmak için girdi yapma babalık. (Ulan sırf sizden gurtulmak için geldim ya buraya ben. Sürekli içimde gonuşan kişiliksiz kişiliklersiniz..Silinceksiniz yakında hepinizde bak, görceksiniz siiiizzz, dur bak daha neler edicem size..)) Nükhet – Osman bey? Osman – Efendim kızım?

Osmanmış, kimse göründüğü gibi değil arkadaş, yazıklar olsun!). Osman amca – Bi de o sırada başka bi iş yapabilicekmiyiz, bi de kızım..

Nükhet – Daldınız da bi an... Tamam şimdi o zaman. Ben kısaca toparlıyorum baştan. Arkadaşlar, başta da dediğimiz gibi, zpoint beyninizdeki virüsleri bulup temizleyen ve o virüslerin artık sizdeki bilgilere zarar vermesini engelleyen bir virüs temizleme programı gibi çalışan, üç aşamalı bir süreçtir.

Nükhet – Bir sıkıntı yok Osman amca. Rahat olun. Dediğim gibi programı çalıştırmak için kendi belirlediğiniz kelimeyi tekrar edin, sonra kendi işlerinize bakabilirsiniz.

Osman(sessizce) – Abbovvvv..

Elif(tazedir, kıpır kıpır. Neyi niçin silmek istiyorsa? Cık cık, ayıp valla) – Nükhet hanım, öğretmenim! Hiç değiştiremeyecek miyiz o kelimeyi?

Nazlı – Peki hocam nasıl uygulayacağız ki biz bunu?

Zipirit 32

Nükhet - ZPoint-i uygulamak için rahat bir yere oturun veya uzanın. Oda aydınlık veya karanlık olabilir.

Nükhet – Şimdi ona geliyordum ar-


Önce hisset, sonra Zipirit !.. kadaşlar. Öncelikle zpoint protokolünü bir kez okumuş olmanız gerekiyor. Elif – Öğretmenim. Protokolü kendi kendimize mi okuyacağız? Nükhet – Arkadaşlar ZPoint protokolü dediğimiz olayı da kafanızda büyütmenize gerek yok. Şimdi söyleye-

ceğim şeyleri kendi kendinize söyleyeceksiniz. "Sevgili bilinçaltım şimdi; ….... temizlenen bu kalıpların bir daha asla geri gelmemesini de garanti edeceksin." Osman – Deli gibi olmasın kızım. Nükhet – Yok Osman amca. Kimse olmadığı bir zaman uygulayabilirsiniz evde. Önemli olan buna inanmanız.

Sonra kendinize bir anahtar kelime seçmelisiniz. Anahtar sözcük olarak da basitçe tekrar edebileceğiniz bir kelime seçebilirsiniz. Elifcim bak demin senin sorduğun soruya cevap olarak, kuyruk kelimenizi istediğiniz zaman basit bir niyetle değiştirebilirsiniz.Bunun için bilinçaltınıza "anahtar sözcüğüm artık "korniş" demeniz yeterli.

Osman – Kuyruk mu?.. (O sırada arka sıralarda orta yaşlı, hafif sinirli biri, adı da, Mahmut. Fısıltıyla söylenir) – Ben “GAYDIRI” dicem! Alt Beyin altbeyin@zipirit.com Zipirit 33


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

BEYİN (LOBİDİKO SÜNGERİMSİ) Ünlü bir düşünür, beynimizi kastederek "Başımıza ne geldiyse bu yavşak yüzünden geldi" demiş ve çatalhöyük bilim adamları derneğinde yılın MAL DNA'sı ödülünü alarak tarihe geçmeye çalışmıştır. Ancak yapılan kazılarda bilim adamı-

Zipirit 34

nın izine ve ödülüne rastlanamamıştır. O yüzden size bu bilim adamının adını veremiyor hediyesini de gösteremiyorum. Eğer aranızda çok merak edenler varsa ve illaki göreceğiz diye tutturuyorlarsa bir ara MSN'den kamera açıp büyük bir zevkle ödüllerini gösterebilirim... Dedikten sonra beynimiz nasıl çalışıyor ona bakalım ; Beynimiz doğalgazla çalışan bir alettir. Ama çok sıkıştığımızda petrol ürünleri ile de çalıştığını biliyoruz. Daha önceleri iterek sonrasında da buharlı motorlar aracılığı ile çalışan beynimiz Kara denizin icadı ile büyük bir değişikliğe uğramış, ve çeşitli coğrafyalarda değişiklik göstermiştir…


Önce hisset, sonra Zipirit !..

Ülkemizdeki coğrafyalara göre beyin yapısı ve büyüklüğü şöyledir. MARMARA BÖLGESİ : Beyin sulu ve kabak çekirdeği büyüklüğündedir. Marmara’nın batısında kalan yerlerde Beynin büyüklüğü Üj ile Bej santimi geçmez. Bu bölgede yaşayanların dudakları sarkıktır. EGE BÖLGESİ : Beynin kuzey kısımları dağlık iç kesimleri ılımandır. Boyut yaklaşık olarak incir büyüküğündedir. Zeybek ve harmandalı gibi oyunlar aslında ağır oyunlar değillerdir. İncir büyüklüğünde beyne sahip kişiler bu oyunu düşünerek oynadıkları için ağır aksak bir makam olarak karşımıza çıkmıştır. Bu bölgede ya-

şayanların 11 parmağı vardır. İstatistikler öyle diyor. En büyük parmak onlardaymış ne demekse. AKDENİZ BÖLGESİ : Doğu kesimler sıcak batı kesimler rus etkisi altındadır. Beyin salata şeklindedir. ve genelde bir kaç şey dışında hiç bir şeye çalışmaz. Olga ve Natalya ilaçları yan etki yaratarak beynin uzamasına ve salata şeklini almasına neden olmuştur. Bu bölgenin insanlarının kıçları daha büyüktür. KARADENİZ BÖLGESİ : Öyle bir bulguya rastlanmadı ... DOĞU ANADOLU BÖLGESİ : Beyin çok soğuk ve serttir. Kışın çalışmaz yazın da sulanır. Değişik bir yapısı Zipirit 35


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi vardır ve meme ucu büyüklüğündedir. Yok laa inek memesi büyüklüğünde. Bu bölgenin insanlarının sol memeleri sağ memelerinden daha büyüktür. Valla bak! İÇ ANADOLU BÖLGESİ : Beyin kurak ve bozkır ikliminin etkisindedir. Mercimek büyüklüğündedir. Hatta bu bölgede yaşayanların diğer bölgelerdekilere göre dişlerinin daha çürük ve pipilerinin daha yamuk olduğu bilinmektedir. GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİ : Beyinde töresel iklim görülür. Beyin çapı, yarı çapın biraz daha

üstünde olup yaklaşık olarak kedi gözü, lama boku kadardır. Bu bölgede yaşayan insanların elleri ve ayakları kocamandır. Yok yahu..sadece el ve ayakları.. Diğer konularda Birincilik ege'de. Beyin işte böyle bir şey canlar. Ben bilmem Bey'im bilirden ben bilmem Beyin bilir'e böyle upuzun bir yol kat ettik. Beynimiz hakkındaki farklı düşünce ve önerilerinizi bana mail yolu ile gönderirseniz bu konuyu büyük bir dikkatle okuyup sonra da sileceğime emin olabilirsiniz. Önümüzde ki ay yepyeni bir konuyla görüşmek üzere en derin ve enderun saygılarımı sunarım efenim. Murat Demireğer murat@zipirit.com

Zipirit 36


Önce hisset, sonra Zipirit !..

Feysbukun Kişiliğimiz Üzerinde ki Olumsuz Etkileri Bilimadamlarının yıllardır yürütmüş olduğu araştırma tamamlandı, Feysbukun insanlar üzerindeki olumsuz etkileri bilimsel ispatlarıyla ortaya kondu, demek isterdim elbette ancak, az sonra okuyacaklarınız hiçbir bilimsel temele dayanmayan, dayansa dayansa tespiti yapmış olan şahsımın bir kısım yerlerinden atılmış kategorisine dayanan iler tutar yanı olmayan tespitlerdir.

rum”dur. –Görüldü- ifadesi ile karşılaşan feysbuk kullanıcısında yaratacağı etki hiç sayılmışlık, özdeğersizlik, kendine, kişiliğine, varoluşuna, artık ne tür meziyeti varsa cemi cümlesine olan güvenin yitirilmesidir.

Evet, ben bu tespiti yaptım, sen de yapmış olabilirsin, herkes yapmış olabilir hatta, valla bak. Yeter ki isteyelim, isteyince her şey oluyor. Feysbuk ruh sağlımızla oynuyor, şöyle ki; Özelden gönderilmiş mesajda “aha şu saatte görüldü” mesajının insan bünyesi üzerinde etkisi : Özelden eş, dost, aile, sevgili eşrafına gönderilmiş ve cevabı gelmemiş olan mesajın altında yer alan “Görüldü” kelimesinin anlamı “Evet, okudum, ve şu an cevap vermiyo-

Kullanıcıya “Neyim ben ya” sorgulaması yaşatır, adeta ekrandan uzanıp kullanıcıyı atılan tokatla eşdeğerdir. (Ya yapmayın böyle şeyler, iki satır yazmak bu kadar mı zor, bunca insanın psikolojisini kim dengeye getireZipirit 37


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

cek, yazıktır, günahtır…Neyse fazla ajitasyon mu oldu ne, dağıtmayalım mevzuyu) Girilen grupta “Falanca kişi gördü” butonunun insan bünyesi üzerindeki etkisi: Feysbuk kullanıcısı, -Biz bu grupta toplaştık, paylaşımın neresini bulursak orasına koyuyoruz- falan şeklinde oluşmuş olan bir gruptan bildirim alır, meraklanır, tıklar, gruba katılır. Aha! Sıçtığı an o andır işte. Çünkü yeni feysbuk uygulamasında bunu yaptığı an, adı paylaşımın sağ tarafında bulunan kara listeye alınacaktır. “Bunu gördü!”. Zipirit 38

Şimdi kullanıcı beğenmek ve beğenmemek arasında ruhunda kopan gelgitlerle baş başadır, neyini beğensindir, bok gibi bi paylaşımdır bu, tarzı değildir, onu ifade etmiyordur, ve sağ taraftaki listede adı deşifre olmuş bir vaziyette ona bakıyordur. Durumun diğer tarafında ise paylaşımı yapmış olan kullanıcı vardır. Sağ tarafta gördü listesindeki isimler gitgide artarken, beğen butonunu sadece birkaç kişi tıklamıştır. Paylaşımcı, paylaşımının beğenilmediği acı gerçeği ile listeye eklenen her isimde bir kez daha yüzleşmekte, feleğin tokadı her isimle bir kez daha suratına ıslık gibi vınlayarak şaklamaktadır. (İyi gidiyordu, sonu biraz abartılı bitti, kabul)


Önce hisset, sonra Zipirit !.. (Ya allam feysbuk sen insanları birbirine mi düşürmek istiyorsun, amacın ne? Napmaya çalışıyor bu Mark denilen yeni yetme?) Profil fotolarına yapılan beğen tıkları ve yorumlar: Kişiyi güzellik yarışmasına katılmış, jüri tarafından tam puanları alıp, kainat güzeli/yakışıklısı seçilmiş havasına sokabilir, çok tehlikeli. Beğen yapıldıktan sonra, bilhassa altına yapılan yorumlar çok özenli kelimelerden seçilmeli, kişiyi olmadığı bir fizik görüntüye ikna edici “fıstık gibisin”, “güzelliksin”, “karizma sende”,

“vayy yakışıklı” vesayir gibisinden komplimanlara hiç girilmemeli. Zira kişinin o limanlarda gemisi yok… Tamam, beğendin, “Yaradılanı beğendim, yaradandan ötürü” de, bunu da içinden de, geç…Neden gereksiz yorumlarla kişiyi olmadığı şeye inandırıyorsun, neden foto paylaşımcısında aynaya her baktığında “insanların bende gördüğü güzelliği neden ben kendimde göremiyorum allam” travması yaratıyorsun? Neyse, içim şişti benim. Kendimde yapmış olduğum bu tespitten sonra, feysbuk tespitlerime aniden son vermek istiyorum. Ne demişler “azı karar, çoğu zarar”, feysbuk da dozunda alınırsa güzel diyelim de konu bağlansın di mi, öyle şakkadanak yazı mı bitirilir? (Hı hı, bitti.)

Zipirit 39


Zipirit; kosmosun tek spritüel mizah dergisi

Zipirit organizasyon geleneğini bozmadı, 1. Zipirit yazarlar ve okuyucular etkinliğini Antalya'da hayata geçirdi. (Hı hı ilkini yaptık, ama geleneksel hale getircez bundan sonra) 17 Kasım 2012'de Zipiritseverler buluştular, toplaştılar, koklaştılar, ağlaştılar, havalarda bi şöyle bi böyle gidiyo, ee daha daha nasılsınız dediler, semaver semaver çay içtiler, işte yani geyiğin dibini gördüler, bi bok da yokmuş, gördük dibini, en iyisi kralını yapalım dediler, yaptılar da, helal valla çocuklara...Ahanda fotoğrafları da bunlar...

Zipirit 40


Ă–nce hisset, sonra Zipirit !..

Zipirit 41


ZEVK İÇİN KONAKLANILACAK YERLER

POLEN OTEL - Antalya, Turkey Address: 307 Sokak No 17 Konyaalti, Antalya 07070 - +90 242 229 02 92

JUNGLE BELLS HOTEL Adrasan Plajı / Antalya/ Türkiye - +90 242 883 14 24


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.