t r o p S r e p Su
Türkiye’nin
a ve 4x4, Off-rOad, dOğ
MOTOr SpOrlari der
giSi
YIL: 3 SAYI: EKİM-KASIM 2010 / 5 WWW.4X4SUPERSPORT.COM FİYATI: 5 TL
NISSAN GTR “BLACK EDITION” V6 3.8 LT 486 HP iLK TESTi LONDRA..
RÖPORTAJ: İSOTO GRUBU TATA’NIN YENİ CEO’SU KURTHAN TARAKÇIOĞLU TÜRKİYE’NİN EN GENÇ BAYAN RALLİCİSİ BURCU BURKUT ERENKUL
Testler::
Volvo C30 - Subaru Legacy - Hyundai Santa-Fe - Porsche Cayenne S - Ford Kuga - VW Tiguan1 2010 Ekim-Kasım Peugeot 308 cc - Kia Sorento - Citroen C3 - Renault Megane Hb - Hyundai İ30 sw - Nissan Yeni Qasqai
4x4 SuperSport KÜNYE MediaSun Ltd.Şti. adına İmtiyaz Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Umut Özgür SUNAY Doğa Sporları Editörü
Kutsal Zafer SAHiN
Saygıdeğer Okurlarıımız, Land Rover Defender Editörü
Bülent DEMİR MotorSporları Editörü
2007 yılında başlamış olan yayın hayatımızda 3. yılımızı doldururken yeni sayımızla sayenizde devam ettiriyor olabilmenin gururunu yaşamaktayız.
Mine TOKER Test Editörleri
Yener GÜLÜNAY - Mehmet ÖZCAN Özkan BASARAN - Ersin KARAMAN Fotoğraf Tolga AYDENİZ - Can AYDENİZ Reklam - Tasarım
MEDIASUN Dağıtım ve Satış
DÜNYA SÜPER DAĞITIM
Bundan tam beş yıl önce benzer bir yayın kuruluşunda çalışmaya başladığımda özellikle medya da otomotiv ve yan sektörlerine yönelik edinmiş olduğum bilgi ve hayat deneyiminin de şahsıma pek çok yeni şey katmış olduğuna inanıyorum. Bu sayımızda ise sizlere ilk olarak sunduğumuz Londra’da özel olarak yapmış olduğumuz Nissan GTR “Black Edition” modelinin testi ve fotoğrafları olacak. Dergimizin her sayısında olduğu gibi bu sayısında da bir çok araç testi ve sektörden haberleri bulabilirsiniz. Özellikle araç testleri bölümünde ileri sürüş eğitmenlerinin gerçekleştirmiş olduğu testler dergimize ayrı bir renk kattı ve editör yazılarıda güvenli sürüş için bir o kadar önem taşımaktadır. Aynı zamanda doğa sporları bölümümüzde ise “Sky Diving” Gökyüzünde Boşluğa Düşme Sanatı konusunu sizler için işledik. Umarız ilginizi çeker.
Baskı ve Cilt
YEDİRENK MATBAA A.Ş. İrtibat ve Yönetim Adresi
Ayrıca Sevgili Eşime Av. Nesrin AKIN SUNAY’a bu sayımızda “GÜVENCE HESABI” konulu araç sigortaları hakkındaki yazısı ile dergimize destekte bulunmaya devam ettiği içinde teşekkür ederim.
Serasker Cad. Pavlonya Sok. No:29 Bahariye-Kadıköy İstanbul/Türkiye Ofis Tel : 0216 347 64 63 Web : www.4x4supersport.com © Copyright MediaSun Ltd 2007-- Tüm Hakları Saklıdır.
Dergimizi okurken, keyifli dakikalar geçirmenizi dilerim.
“4x4 SuperSport” trademark MediaSun. Haber E-mail : bulten@4x4supersport.com Tüm Türkiye’de büyük illere ve kitap evlerine dağıtılmaktadır. Basın kanunu gereğince ulusal aylık ve süreli yayındır. Tüm yayın hakları MediaSun Org. Reklam Yayıncılık İletişim ve Turizm San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait olup, Tüm reklamların sorumluluğu reklam veren firmalara, yazılardaki görüşler yazarlara aittir. İzin almaksızın tümüyle yada kısmen kopyalanamaz kullanılamaz. Firmalar araçların görünüm, donanım ve teknik özelliklerini değiştirme hakkını saklı tutar.
2|
4x4 SuperSport Magazine
Saygılarımla, Umut Özgür SUNAY
2010 Ekim-Kas覺m
3
GÜVENCE HESABI 2007 yılında yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesine göre, Kanunun13. maddesi kapsamında düzenlenen zorunlu sigortalar, Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolu Taşıma Kanunu ile getirilen zorunlu sorumluluk sigortaları kapsamında düzenlenen zorunlu sigortalara ilişkin olarak maddede belirtili koşulların ortaya çıkması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (Birlik) nezdinde “Güvence Hesabı” oluşturulur. Güvence Hesabı kapsamındaki sigortalar, 1.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası)
2.
Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası
3.
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası
4.
Tüpgaz Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
5.
Yaşil Kart Sigortası Ödemeleridir.
Güvence hesabı, kapsamında bulunan zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olarak bedene gelen zararlarda, zarar görenin tedavi masraflarını karşılamakta, kaza sonrası sakatlık halinde tazminat, ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalanlara destekten yoksun kalma tazminatı ödemektedir. Birlik nezdinde oluşturulan Güvence Hesabına, yukarıda belirtili zorunlu sigortalarla ilgili zararların karşılanması amacıyla başvurulabilmektedir. Güvence Hesabı kapsamında yapılacak ödemeler bahse konu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarıyla sınırlıdır.
Hesaba; 1.
Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
2.
Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
3.
Sigorta şirketinin mali bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak tüm branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için,
4.
Çalınmış veya gaspedilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
5.
Yeşil Kart sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’nca yapılacak ödemeler için başvurulabilir.
Hak sahiplerinin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıl içinde bizzat yazılı olarak veya taahhütlü mektupla Güvence Hesabına başvurmaları gerekmektedir. Bakanlar Kurulu, gerekli görülen halerde, eşyaya gelecek zararların da kısmen veya tamamen Güvence Hesabından karşılanmasına karar vermeye yetkilidir. Hesabın gelirleri, zorunlu sigortalar ve yeşil kart sigortaları için tahsil edilen toplam primlerin yüzde birir oranında sigorta şirketlerince ödenecek katılma payları ile sigorta ettirenlerden safi primlerin yüzde ikisi oranında tahsil edilecek katılma paylarından oluşur. Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakan, bu oranları binde beşe kadar indirmeye tekrar yasal sınırlarına kadar yükseltmeye yetkilidir. Detaylı bilgiye, www.guvencehesabı.org.tr ve www.tsrsb.org.tr adreslerinden ulaşılabilmektedir. Saygılarımla, Av.Nesrin AKIN SUNAY
4|
4x4 SuperSport Magazine
2010 Ekim-Kas覺m
5
ÖZEL TEST LONDRA
4x4 SuperSport Magazine
NISSAN GT-R BLACK EDITION
2010 Ekim-Kas覺m
7
NISSAN GT-R V6 3.8LT 486 HP “BLACK EDITION” LONDON TEST
Uzun zamandır testini yapmak için hayalini kurduğum araçlardan Nissan markasına ait efsanevi spor otomobili GT-R ‘ın özel üretim serisi olan “Black Edition” V6 3.8LT motor hacmine sahip 486hp (beygir ) gücündeki modelini İngiltere’ de geniş çaplı ve özel olarak test etme imkânına eriştiğim için kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Londra Tower Bridge, ünlü River Thames sokak ve caddelerinden başlayan ilk sürüş deneyimim İngiltere’nin en ünlü Formula1 Silverstone pistine kadar uzanıp hatta geçerek çeşitli sinema otomobillerinin ve klasik İngiliz otomobillerinin yer aldığı ünlü otomobil müzesini ziyaret edecek kadar hız ve deneyim kazandırıcı oldu.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, İki gece üç gün boyunca devam eden Nissan GT-R özel test aktivitemizi, özellikle Londra şehrinin en güzel sokak ve caddelerinde çekilmiş olan birçok test fotoğraflarımızdan özel karelerimizi ve edinmiş olduğum bu özel deneyim sonucu bilgi birikimimi sizlerle paylaşıyor olmaktan ayrı bir mutluluk duymaktayım. Nissan GT-R’ ın benzersiz mühendislik anlayışı, çarpıcı tasarımı ve ulaşılabilir üstün performansı teknolojinin ulaştığı gelişim seviyesinin kanıtını bizlere ispatlıyor. Bu eşsiz özellikleri ile efsanevi süper spor otomobil Nissan GT-R dünya medyasındaki saygınlığıyla bilinen İngilizlerin ünlü What Car ? Dergisi tarafından 2009 yılında “Yılın Performans Otomobili” seçildi. Nissan GT-R, en yakın rakipleri olan Porsche 911 Turbo, Audi R8 ve Ferrari 430 Scuderia’yı Londra’da düzenlenen ödül töreninde geride bırakmayı başardı. What Car? Editörü Steve Fowler “Gözlerinizi daha fazla korkutmanıza gerek yok. Çünkü GT-R sürücüsünü hem özel hissettiriyor hem de özel kılıyor. Onu kullananı sıra dışı olmaya itiyor. Bu nedenle bizim performans otomobili seçimimiz GT-R oldu.” açıklaması ile yarışmanın sonucunu noktalayarak GT-R’ın ne kadar özel bir araç olduğunu da bir kez daha vurgulamış oldu. Benzersiz bir güç ve sürüş keyfi sunan el yapımı 486 PS güç, 588 Nm torka sahip 3.8-litre V6 twin-turbo motor, Ayrıca kendine has tasarlanmış elektronik kontrol ünitesi sürücüye bir yarış otomobilinde var olan tüm teknik verileri anında aktarma özelliği ile göz kamaştırıyor. GT-R ‘ın sürekli olarak dinamik değişkenlere bağlı olarak ön ve arka tekerleklerdeki torku ayarlayan bağımsız dingil ve dünyanın ilk 6 vitesli çift debriyajı gelişmiş dört çeker sistemine sahip. Hızlı vites değişimi sunan ve tam otomatik olarak da kullanılabilen, altı vitesli, direksiyondan kontrol edilebilen, çift balatalı vites kutusu, yeni 3.8 litrelik V6 motor, IHI marka çift turbosu ile 6400 devirde 480 Bg, 3200-5200 devir aralığında 588 Nm tork üretiyor. Silindirlerde soğutmayı geliştirmek ve gücü ve ekonomikliği arttırmak için plazma kaplama içeren yeni teknoloji kullanılmış. Arkada ve önde yüksek basınç sağlayan otomobiller için nadir bir özellik olarak düşük hava sürtünme katsayısı: 0.27Cd. Çelik, karbon fiber ve diekast alüminyumdan oluşan yeni hafif gövdeye sahip. Mono blok kaliperli Brembo disk frenler 380mm çapında. Sony Playstation Gran Turismo oyunundaki grafikleri yapanlar tarafından tasarlanan çok işlevli araç göstergesine sahip. 4x4 SuperSport Magazine
Black Edition’ adı verilen özel seri metalik parlak rengi ile dikkat çekiyor. Özel tasarlanmış body kit, 22 inç’lik siyah alaşımlı jantlar, fren kaliperleri ve 4 çıkışlı spor egzoz aracın dışarıdan görülen tasarım detaylarından yalnızca bir kaçı. İç kısımda ise yüksek kaliteli deri ve süet karışımı kaplamalar özel tasarımlı spor koltuklarının yanlarındaki kırmızı geçişler ve iç kapı tutma kollarındaki kırmızı uygulamalar aracın siyah ve metalik rengi ile daha çekici bir hale gelerek GT-R logosundaki özel kırmızı renk ile özel bir bütünlük sağlamış. Ve bunun dışında kırmızı rengi aracın arkada yer alan logosunda ve hız-devir ibresinde görmeniz mümkün. GT-R’ın hemen elektronik ön panelinin altında üzerinde R işareti bulunan kontrol düğmeleri sayesinde aracın tüm sürüş özelliklerini ayarlayabiliyorsunuz. Bilstein DampTronic amortisörlerin üç farklı ayarı var. “R” performansa yönelik, “S” normal ayarı, “C” ise şehir içi için tasarlanmış konfora yönelik ayarı. Amortisörler, vites ve VDC-R, göğüsteki düğmeler ile ayarlanabiliyor. İlk olarak size yakın düğme sürücü tarafından seçilebilecek snow (kar sürüş), comfort (comf) ve off (standart) sürüş seçiminize göre sistem devreye giriyor ve üç kademeden oluşan süspansiyon sertlik ayarı sayesinde sürüş özelliğinizi seçmiş oluyorsunuz. Süspansiyon sertlik ayarını herhangi bir pistte hız yapmak veya yarış haline getirmek için tüm düğmeleri R özelliğine alıyorsunuz. GT-R’ın tüm gücünü 480 beygire sonuna kadar hissedip kullanıyorsunuz. Çift debriyajlı şanzıman otomatik ayarda iken yalnızca birinci vitesten ikinciye geçerken hafif bir titreşim hissedebiliyorsunuz, gerisiyse tek kelimeyle kusursuz bir geçiş ve itiş gücü. Vites geçişleri manuel modda da algılayabileceğinizden daha hızlı gerçekleşiyor ve şanzımanı en hızlı vites geçişine ayarladığınızda halen kesintisiz ivmelenmeden başka bir şey hissetmiyorsunuz. GT-R en son 310km hıza ulaşabiliyor. 0-100km hıza ise en iyi zamanlaması 2.9sn’de ulaşıyor. Bu Porsche 911 Turbo’nun ‘Launch Control’ de iken 0-100km hıza 3.4sn de ulaşmasından daha kısa bir süre. GT-R 4 tekerden çekiş ve çift turbo beslemeli motor özellikleriyle tam bir spor otomobilim diyor. Nissan, yerçekimi, eylemsizlik kuvveti ve aerodinamik gibi doğa kanunlarını yeni bir anlayış ile birleştirerek, tüm bu doğa güçlerini GT-R’ ın yeni tasarımına, yol tutuşuna ve hava akışına taşımayı başarmış. Efsane yarış pisti Nürburgring’in kuzey bölümünü 7 dakika 38 saniyede dönen Nissan GT-R, Bugatti Veyron’dan daha iyi bir zaman yaptı ve Porsche Carrera GT’ye yaklaştı. 2010 Ekim-Kasım
9
Normal şartlarda 3.6 saniyede 0-100 km\s hızlanmasına sahip Yeni Nissan GT-R, kendisi ile aynı fiyattaki spor araçlardan daha iyi bir performans sunarak ne kadar ciddi bir otomobil olduğunu gösteriyor. GT-R, sadece benzersiz tasarım karakteriyle değil, üretim sürecindeki farklı materyal kullanımıyla da dikkat çekiyor. Sahip olduğu karbon fiber, alüminyum ve çelik bileşenleri aracı hassasiyetle bir araya getiriyor. Dünyanın ilk bağımsız dört çeker aktarma sisteminin kullanıldığı araçta çift kavramalı aktarma sistemi ile ağırlık dengelemesi maksimum düzeyde sağlanırken daha geniş diz mesafesi ve rahat oturma alanı sağlanarak en üst düzeyde konfor elde ediliyor. Brembo fren sistemi ile desteklenen araçta, 3.8-litre twin turbo V6 “VR38” motor görev yapıyor. GT-R’ ın “Supercar” olarak nitelendirilmesini sağlayan ve sportif sesiyle dikkat çeken bu motor, üstün performansı sayesinde 6400d/d’de 480PS güç üretiyor. Ayrıca aracın özel GT-R logosu ön panjura entegre edilerek, ayrıcalıklı bir görünüme kavuşması sağlanmış. Bilstein süspansiyon sistemi ile güvenlik ve yol tutuş hâkimiyeti arttırılırken, araç için kullanılan özel Brembo frenler sayesinde kontrollü bir frenleme sağlıyor. Nissan GT-R, çeliğin sertliği, alüminyum ve karbon fiberin hafifliği ve sağlamlığıyla mükemmel bir şekilde birleşiyor. 0,27‘ lik rüzgar direnç katsayısı ile tasarımındaki üstünlüğü kanıtlıyor. Aerodinamik kanat yapısı çamurluklarına uzayarak araç boyunca optimum hava akışını sağlıyor. Aracın tek hava girişli agresif ön yapısı sayesinde soğutma gücü ve hava akışı kontrol altına alınıyor. Geniş ışık yapısına sahip üç adet alt reflektörlü ön farlar aydınlatmanın daha geniş bir alana yayılmasını sağlıyor.Konforlu İç Tasarım ve Günlük Kullanıma Uygun Bir “Süper Spor Otomobil” Nissan GTR’ ın asıl kullanışlılığını sağlayan, onun günlük kullanımlara uygun olan bir “Super Spor otomobil “ olması. GT-R, iç mekânda fonksiyonellik, kullanım kolaylığı ve konforu bir arada sunan ayrıcalıklı bir araç. Nissan GT-R’ da sürücü, orta konsoldaki düğmeler ile normal, konfor ve ayarlarından birini seçerek sürüş tarzını, süspansiyon ayarlarını ve dinamik araç kontrolünü belirleyebiliyor. Ayrıca araçta bulunan BOSE müzik sistemi ile üst düzeyde müzik kalitesini sonuna kadar bu super otomobilde hissedebilmek mümkün.
Editörden Özel Bilgi Notu: Nissan’ın GTR konsepti ilk olarak 2001 Tokyo Motor Show ‘da görücüye çıktı. R34 koduyla da 2005 yılında yollardaydı. 2005 Tokyo Motor Show’da GT-R Proto adında başka bir Nissan Konsepti belirdi. Turbo şarjlı ve V yapıdaki motorlarıyla göz kamaştırdı. 2006 New York Auto Show‘da Nissan’s CEO Carlos Ghosn şöyle bir duyuru yapmıştı. Yeni Skyline GT-R R36‘ nın Amerika’da satılmasını umuyoruz. Ama Ne Nissan ne İnfiniti nede Skyline sadece ve sadece adına GT-R deniliyordu. Bize bu test imkanını sağlamış olan uluslararası iş adamı Mr. Alex bey’e ve eşine teşekkür ederek, göstermiş oldukları özel misafirperverlikten dolayı minnettarlarımızı sunarız. Saygılarımla, Umut Özgür Sunay - ozgur.sunay@4x4supersport.com
10 | 4x4 SuperSport Magazine
Nissan GT-R’ ın bugüne kadar aldığı ödüller:
Top Gear - En İyi Spor Otomobil - Ocak 08 Auto Express – Yılın En İyi Spor Otomobili – Ağustos 08 Autocar – Sürücülerin Seçtiği Yılın Otomobili – Eylül 08 Auto Express – Yılın Performans Otomobili – Ekim 08 Japanese Performance – Yılın Otomobili – Aralık 08 Evo – Yılın Otomobili – Kasım 08 Vehicle Dynamics International - Yılın Otomobili – Kasım 08 Performance Car – Yılın Otomobili – Aralık 08 CAR magazine – Yılın En İyi Otomobili 2008
2010 Ekim-Kas覺m
11
MERCEDES G - WAGON LAPV 6.X KONSEPT
Mercedes savunma sanayi için yeni bir zırhlı kamyon konsepti tanıttı. Mercedes-Benz G Wagon 6.X adı verilen hafif zırhlı araç geçtiğimiz aylarda yapılan Eurosatory fuarında sergilendi. LAPV 5.4 platformu üzerine oluşturulan 6.X, yüksek yükleme kapasitesi ile kargoları en güvenli şekilde istenen yere ulaştırabiliyor. 1300 kg yüklü iken 150 km/s hıza ulaşabilen konsept araçta sıradan bir dizel motor kullanılıyor. Yükselip alçalabilen süspansiyon sistemi sayesinde 45 cm yükselebilen araç, gelişmiş zırhıyla mayın patlamalarına karşı da koruma sağlayabiliyor. İçerisinde gelişmiş elektronik sistemleri barındıran 6.X, data kayıt edici, iletişim sistemi ve bir jammer sistemi bulunduruyor. Mercedes-Benz G-Wagon Hafif Zırhlı Patrol Araç 6.X ilk kez geçen ay Eurosatory 2010 yılında Paris’te fuarda tanıtıldı. Mercedes-Benz G-Wagon çeviklik daha iyi koruma sunarken LAPV 5,4, 6.X daha büyük ve ağır yük taşımak için uyarlandı. Bu kavram 150 km isabet sağlayan belirtilmemiş common-rail dizel motor kullanıyor / (93 mph) h Hatta 1300 kilogram (£ 2866) yük taşıyan eğer. LAPV’s eklenebilir mayın koruma içeriyor. Off-road diğer özellikleri anında atılımının 450mm kadar sağlamak için ayarlanabilir değişken hava amortisörler içeriyor. Hidrolik dört havalandırmalı fren diskleri engebeli arazide gezinmek için aracın işini kolaylaştırıyor. G- sınıfı dayanıklı akslar offroad yeteneklerine eklenerek arazide dayanıklılığı sağlamış. Sürüş sırasında ise ön ve arkada yerden yüksekliği ayarlanılabilen havalı bir amortisör bulunuyor. Aynı zamanda patlayan lastiğe anında müdahale yapılarak şişirilmesi için otomatik bir komprosör sağlanmış. İçerden ayarlanan lastik hava basıncı ile gidilen zemine göre en iyi performansı almanız mümkün. Mercedes-Benz firmasının EADS askeri teknolojisi ortaklığı ile LAPV 6.X te en son yenilikçi ileri düzey performanslı teknoloji kullanılıyor. Bunlardan bazıları EADS araç veri kaydedici, Bir çeşit telefon, uydu bağlantısı için baz istasyonu, UHF veya VHF için EADS entegre muhabere bantları sistemi, EADS entegre edilmiş mobil komuta merkezi, daha fazla güvenlik ve aracı korumak için bir karıştırma (jammer) sistemi mevcut.
12 | 4x4 SuperSport Magazine
ix35’E GÜVENLİKTEN 5 YILDIZ !!! Hyundai’nin yeni nesil SUV modeli ix35, Euro NCAP’in gerçekleştirdiği son çarpışma testinden en yüksek puanı alarak 5 yıldızın sahibi oldu. Bu sonuçla Hyundai ix35, segmentinin en güvenli araçlarından biri olarak belgelenirken “çocuk güvenliği” kategorisinde de tüm rakipleri arasında en yüksek değeri elde etti. Hyundai ix35, Euro NCAP’in çarpışma testlerinden arka arkaya 5 yıldız alan 3’üncü Hyundai modeli olma özelliğini taşıyor. Yüksek kaliteye, teknolojiye ve güvenliğe öncelikli olarak yatırım yapan Hyundai, böylece ix35’ten önce teste giren i30 ve i20 ile birlikte son çıkan tüm Avrupalı modelleriyle 5 yıldız almış oldu. Hyundai ix35, yetişkin korumasında yüzde 90 ile en yüksek skoru alarak bu rakama ulaşabilen birkaç SUV’den biri oldu. Önden ve arkadan çarpmalarda ix35’in kabininin stabil kalması ve yolculara iyi bir koruma sağlaması, puanını yükselten en önemli etkenler olarak belirtildi. Hyundai ix35, en büyük başarıyı çocuk güvenliğinde elde etti. Hem 18 aylık hem de 3 yaşındaki dummy testlerinde en iyi sonuçları elde eden ix35, çocuk güvenliğinde yüzde 88 oranındaki korumayla tüm rakipleri içindeki en güvenli araç oldu. Hyundai ix35, yüzde 71’lik derecesiyle güvenlik destek ekipmanları açısından da yüksek bir skor aldı. Bu skorda, tüm versiyonlarda standart olarak sunulan ESP ve emniyet kemeri uyarı sisteminin önemli bir etkisi oldu.
2010 Ekim-Kasım
13
TEST
SUBARU LEGACY AWD
4x4 SuperSport Magazine
İ
lk kez pazara sunulduğu 1989 yılından bu yana markaya özgü simetrik 4 çeker teknolojisi (Symmetrical AWD) ve karşılıklı yatay yerleştirilmiş orijinal boxer motor ile sportif kullanım ve güvenlik teknolojilerini öne çıkaran Subaru Legacy’nin beşinci nesli, yenilenen araç platformu ile daha geniş, daha uzun ve daha yüksek boyutlara sahip. Yolcu kabini daha konforlu hale getirilen ve çevreye duyarlılığı daha da artırılan Legacy’nin benzersiz sürüş performansı ve güvenlik unsurları da geliştirilmiş. Direksiyon başında sürüş keyfi, konfor ve üstün güvenlik arayan sürücülerin tüm isteklerine cevap verecek özelliklerle donatılan Subaru’nun Legacy modeli markanın yenilikçi yüzünü yansıtıyor. Legacy’nin dış tasarımı “Agresif” ve “Kendini belli eden” bir karakter, Subaru’nun kimliğini yansıtan bir simge olarak tüm modellerinde bulunan kanat motifli ızgara tasarımı kullanılmış. Legacy’nin dingil mesafesi uzayan platformu eskisine göre daha uzun, boyutları daha geniş ve daha yüksek. Bu sayede bagaj hacmi genişlerken bagaj girişi de genişlediği için yükleme kolaylığı sağlanmış.
T
ürkiye pazarına ilk etapta 2.0 lt benzinli motor seçeneği ile satışa sunulan Legacy Karşılıklı – Yatay yerleştirilmiş 4 silindirli 2.0 Litre DOHC motora sahip. Üstün bir devir dengesi sunan Boxer motor 3000 dev/dak’da 196 Nm torka ulaşıyor. Ayrıca ikincil hava sistemi kullanılan modelde egzoz emisyonu azaltılarak Euro 5 standartlarına uyumlu hale getirilmiş. Yeni geliştirilen 6 ileri Lineartonic şanzımanla satışa sunulan Legacy’de, sürüş keyfi ve güvenlik seviyesini yükselten Araç Dinamikleri Kontrolü (VDC) de standart olarak kullanılıyor. Motor performansını ve yakıt verimliliğini artıran CVT sistemi de Legacy’nun sunduğu avantajlardan. Subaru Legacy 2.0’da sürüş keyfi ve güvenlik seviyesi en üst düzeye çıkartılmış. Araçlarda kullanılan halka şekilli güçlendirme çerçevesi ise tüm yönlerden gelebilecek darbelere karşı üstün koruma sağlıyor. Aracın dış hatları, yüksek görüş özelliklerine ve geniş iş hacme sahip bir gövde tasarımı elde edebilmek için görüşü engellemeyecek ve Subaru otomobillerine özgü dönüş çapını azaltacak şekilde tasarlanmış vaziyette. Bunun sonucunda, Legacy’de 11 m dönüş çapı ve geniş yolcu kabini bir arada sunulabiliyor. Özellikle yeniden tasarlanan camların şekli ve sütun yerleşimi ile arka koltuk açıklığı, kapıların açıklık mesafesi tüm yolculara ferah ve rahat bir kabinde yolculuk etme olanağı sağlamış. Sağlam yol tutuşu, güvenli sürüş özellikleri sayesinde hem şehir içinde hem de uzun yolda rahatlıkla kullanılabilen Legacy Sedan’da sportif, kısa tasarımlı ve geniş hacimli bagaj bölmesi ailelerin kullanımında kolaylık sağlıyor.
S
ubaru Legacy modeli Türkiye pazarında diğer subaru modellerine göre son yıllara kadar daha az bir rol oynamış gözüksede yeni legacy ile pazarda önemi diğer modellerine göre artacak gibi. Aracın tasarımı oldukça iyi ve sportif çizgiler klasik subaru ile birleşmiş. İçindeki metal görünümlü kokpit tarzı biraz ucuz ve eski tarz gözükebilir. 4 silindir ve 2.0 litre motora göre performansı daha iyi olabilirdi. Eş değerdeki motor ve beygir güçleri araçlara göre kasa ağırlığından dolayı çok daha geç aksiyon alıyor. Ve yolda hızlanmasıda biraz gecikebilir. Tabi her güzelin bir kusuru elbet olabiliyor. Tüm bunlar ise yakıt tüketiminin biraz daha fazla olmasına sebep olsada Legacy gerçekten çok ekonomik bir araç sayılabilir. Otomatik vites ve manuel kullanmayı sevenler için yere yakın ideal bir araç. SI-DRIVE (Subaru Akıllı Sürüş Teknolojisi) özelliği sayesinde motor performansını, kontrol ve verimi en üst düzeye çıkararak kullanabilirsiniz. Subaru Legacy gibi AWD (sürekli dört çeker) sürüş özelliğine sahip bir aracınız var ise veya almayı düşünüyor iseniz mutlaka AWD araçların kullanımları ile ilgili bilgi edinmenizi öneririm. Test : Umut Özgür Sunay
4 Çeker 2.0 lt DOHC..
2010 Ekim-Kasım
15
TEST
M
YENİ SANTA-FE
akyajlanan ve neredeyse komple değişen yeni yüzü ve dış tasarımı ile 2010 - 2011 model yeni santafe geçtiğimiz aylarda pazardaki yerini aldı. Yeni Santa-fe’nin öncelikle bu şekilde bir değişime ihtiyacı olduğu kaçınılmaz bir gerçekti. Bir önceki modele göre dışarıdan ilk bakıldığında yeni santa-fe’nin arada bariz anlaşılan çekicilik, enerjik görünümü ile daha atak ve performansını gösterebilen bir yapıya büründüğünü söyleyebiliriz. Yeni Santa-fe’nin bir önceki modeli arasında kaçınılmaz farklılıklar söz konusu; Yeni Santa-fe önceye oranla daha büyümüş. Artık daha uzun, daha yüksek ve daha geniş. Aynı zamanda oldukça kaslı bir görünüme sahip. Yeni santa-fe araçta arka koltukların hemen altında yer alan katlanabilir 2 adet ekstra koltuk bulunmakta. Yani yeni santa-fe artık 7 kişilik yolcu kapasitesine sahip. Aynı zamanda katlanan ikinci koltuklar sayesinde daha geniş bir bagaj hacmide işin cabası. Ön tarafta yer alan farlar yeni dizaynı ile araca oldukça çekicilik ve enerji katmış. Aynı zamanda hemen altında tamamlayıcı unsur olan sis farlarınıda unutmamak gerekiyor. Yeni ızgaranın ve hemen plakanın yer aldığı bölüm aşağıdan ve yukarıdan tam anlamıyla birbirini oldukça güzel tamamlayan çizgilere sahip.Yeni Santa-Fe aynı zamanda 2.2 lt ve 197 beygir gücü ile de arazide off-road kabliyetinde oldukça başarılı. Yeni Santa-Fe uzun, geniş olmasının yanısıra arazideki kabiliyetini bize göstererek aslında gözüktüğü kadar hantal olmadığını bize kanıtlıyor. Aynı zamanda yine arazide gerçekleştirdiğimiz off-road sürüşlerimizde süspansiyonun biraz zayıf ve arazi yapısına uyumsuz olduğunu gördük. Bu da aracın içinde koltukların üzerinde yerimizden biraz daha fazla zıplamamıza neden oldu. Arazide havası iyi ayarlanmış ve doğru seçilen lastikler ile sanırım sorunu biraz olsun çözebiliriz. Yeni Santa-Fe ile aynı zamanda toprak ve çakıllı yollarda ilerlerken fren sisteminin oldukça başarılı olduğunuda gördük. Özellikle kaygan zeminde araç oldukça kontrollü bir denge ile frenaj yapabiliyor. Aynı zamanda hızla girilen virajlarda özellikle çakıl kısımlarda yapılan frenajlar aracın denge kaybına uğramayarak çok fazla savrulmadığını ve kayarak yol dışına çok fazla çıkmadığını bize gösterdi.
16 | 4x4 SuperSport Magazine
Yeni Santa-Fe özellikle makyaj sonrasında motorunda yapılan değişiklik ile aynı motor hacmi ile daha fazla güç üretmesi sağlanmış. Buna göre önceden 155 beygir güç üreten motoru 197 beygir güce çıkartılmış. Vites sistemi olarak 6 ileri klasik otomatik şanzımana sahip. 2062kg ağırlığındaki yapısı ile 0 - 100 km arasını ortalama 10 sn ‘de alabiliyor. Yeni motor gücü ile yeni Santa-Fe ortalama 9 lt yakıt tüketimine sahip. Uzun yollarda hız sabitleyici kontrol sistemi ile 90 km sabit hız ile tahmini olarak ortalama 7.3lt yakıt tüketimi yapabilirsiniz. Konfor bakımından ise oturma düzeni ve standart olarak sahip olduğu deri koltukları sayesinde lüx bir rahatlık sunuyor. Pinoneer marka ses ve navigasyon sistemi sayesinde müziği sevenler kaliteli ve güçlü bir şekilde dinleyebilirler. Dez avantajlarının en başında ise ülkemizdeki vergi diliminde yüksek bir ödemeye sahip 2.2 lt’lik motoru geliyor. Yeni Santa-Fe asfalt dışında iken kilitli orta diferansiyelin yardımı ile lastiklere uygulanan otomatik 4 çeker gücünün %50 kısmını öne ve arkaya eşit şartlarda dağıtıyor. Genel izlenimimiz olarak düz yolda asfalt kullanımında ve arazide eşit şartlarda başarılı. Yeni ebatları ile geniş ailelere ve şehir dışı yolculuk yapanlar için ideal gözüküyor. Yeni Santa-Fe bir sonraki aşamasında ise karşımıza ix45 olarak farklı bir model ile çıkmak için hazırlanıyor. Test: U.Özgür Sunay / Fotoğraf: Can Aydeniz
2010 Ekim-Kasım
17
Stefan Jacoby basınla buluştu..
Volvo Cars’ın yeni CEO ve Başkanı Stefan Jacoby, Volvo Cars’ın Göteborg’daki merkezinde, tüm dünyadaki Volvo çalışanları ve basınla tanışmak üzere bir toplantı düzenledi.
Lex Kerssemakers
Stefan Jacoby, kısaca kendini tanıttıktan sonra dünyanın her yerindeki bütün Volvo birimlerini ziyaret ederek, şirketin her alanında ve her seviyesindeki meslektaşlarıyla görüşeceğini belirtti. Ford döneminden Geely’ye geçişi profesyonelce ve mümkün olduğu kadar sorunsuz bir şekilde yönetmeleri gerektiğini açıklayan Jacoby; “Volvo markasıyla ilgili ilk izlenimim çok sadık müşterilerden güç alan bir marka olduğudur. Volvo ürünleri büyüleyici güzellikte, çok güvenilir ve tabii ki güvenli otomobillerdir. Şirketin ve markanın muhteşem İskandinav tarihi, İsveç albenisi ve tasarımını da beraberinde getirmektedir. Gelecekte hızlı bir büyüme için ihtiyacımız olan bütün potansiyel güç ve imkânlar Volvo’da vardır. Sizlerle beraber çalışmaya bir an önce başlamak isterken bütün enerjim, kalbim ve ruhumu Volvo’nun geleceğine adamak için gerçekten sabırsızlanıyorum. Birlikte Volvo Car Corporation’ı çok başarılı bir şirket yapacağımıza inanıyorum” diye sözlerini tamamladı.
Kerssemakers’tan Türkiye’ye özel açıklama 2009 senesi başında İstanbul'da Türk basınıyla buluşan Volvo Car Overseas Başkanı Lex Kerssemakers, yeni Volvo S60 ve V60 lansmanı için İstanbul Auto Show'a gelmeye hazırlanıyor. Kerssemakers, Volvo markasını Türkiye’de başka bir grubun pazarlaması ile ilgili bir planları ya da görüşmelerinin olmadığını, belirtti. Volvo Car Overseas Corporation Başkanı Lex Kerssemakers, yeni S60/V60’ın Türkiye lansmanına katılmak için sabırsızlandığını, bayi ağı ve basınla yeniden bir araya gelmeyi dört gözle beklediğini söyledi. Öte yandan Kerssemakers, Volvo Car Corporation’ın Türkiye’yi öncelikli pazarları arasında görmesinden dolayı buradaki temsilinin sorumluluğunu 16 yıldır bağlı şirketi olan Volvo Car Türkiye'ye verdiğini, bu kararı değiştirmeye yönelik herhangi bir plan ya da görüşmenin olmadığını dile getirdi. Lex Kerssemakers; “Bireysel olarak yapılacak bundan farklı herhangi bir açıklamanın sorumluluğu tamamen o yorumu yapan kişilere ve kurumlara aittir” diye açıklamasını sonlandırdı.
18 | 4x4 SuperSport Magazine
1.000.000 adete ulaşan satış rakamıyla Mercedes-Benz C-Serisi rekorlar kırıyor..
Mercedes-Benz Otomobil Grubu Satış ve Pazarlama Başkanı Dr. Joachim Schmidt C-Serisi sedanın Mart 2007 ve estate modelinin Kasım 2007’de piyasaya sunulmalarından bugüne, yaklaşık bir milyon müşterinin yeni jenerasyon C-Serisi bir aracı tercih ettiğini bildirdi. Araçlar piyasaya sürüldüğünden beri 840.000 sedan ve 160.000 estate olmak üzere toplam 1.000.000 adetlik satış rakamına ulaştı.
Şükrü Bekdikhan
Dr. Schmidt ayrıca şu bilgileri de verdi: ”C-Serisi’nin 1982’de pazara ilk girişinden bu yana Mercedes-Benz bu segmentte sekiz milyondan fazla araç sattı. Satışların % 25’lik payına sahip olan Amerika, C-Serisi sedanın en büyük pazarı konumunda. Diğer büyük pazarlar ise Almanya ve Çin. C-Serisi sedan satışları, yılın ilk yarısı dünya çapında % 6 artış göstererek, geçen yıldan 120.300 adet fazla satıldı.“ Mercedes-Benz Türk Otomobil Pazarlama ve Satış Müdürü Şükrü Bekdikhan, 2007’den beri satılan bir milyon C-Serisi’nin 12.506 adedinin Türkiye pazarına ait olduğunu söy-leyerek “C-Serisi bizim en çok satan modelimiz, bu nedenle Mercedes-Benz için büyük önem taşıyor. Aracın müşterilerimiz arasında bu kadar popüler olması bizi çok sevindiriyor. Mercedes-Benz Türk A.Ş. olarak geçtiğimiz yıl Türkiye’de 6.296 adetlik satış rakamı ile rekor kıran C-serisi satış başarısını, yürüttüğümüz çalışmalar ile 2010 yılı sonuna tekrarlamayı hedefliyoruz. Bu kapsamda , C-Serisi müşterilerimize yepyeni bir kampanya sunuyoruz. Bu kampanya dahilinde, Ağustos ayı boyunca C-Serisine özel 0,84%TL faiz oranıyla oluşturulan cazip finansman seçeneklerini müşterilerimizin be-ğenisine sunmaya devam ediyoruz.” dedi.
CITROËN TÜRKİYE, TEMMUZ AYINDA MARKANIN EN ÇOK SATIŞ YAPAN İLK 10 ÜLKESİ ARASINA GİRDİ Türkiye’de Bayraktar Grubu tarafından satışa sunulan Citroën; Temmuz ayındaki çarpıcı satış başarısıyla tüm dünyada Hollanda, Rusya ve Portekiz’in önüne geçerek Citroën’in en çok satış gerçekleştiren ilk on ülkesi arasına girdi. Temmuz ayında 2 bin 362 araç satışı gerçekleştiren Citroën Türkiye, bu rakamla bugüne kadar ki en iyi Temmuz ayı satışına da ulaşmış oldu. 2010 yılının başında Yeni C3’ün lansmanıyla atağa geçen marka, özellikle ticari araç satışlarındaki başarısının da etkisiyle 2010’un ilk 7 ayında toplam 12 bin 437 araç satarak Pazar payını geçen yılın aynı dönemine göre %60 artırdı. 2010 yılında ilk 7 ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla % 79’luk bir artış ile 12.437 adet araç satışı gerçekleştiren Citroën Türkiye; Temmuz ayındaki 2 bin 362 adetlik satışıyla Citroën’in en çok satış yapan ilk 10 ülkesi arasına girdi. Citroën Türkiye bu başarısıyla Hollanda, Rusya ve Portekiz gibi önemli pazarları geride bıraktı. İlk 7 ayda %3,66’lık pazar payı elde eden Citroën Türkiye, geçen yılın aynı dönemine göre %60’lık pazar payı artışı ile büyük bir ivme yakaladı. 2010 yılı sonuna kadar 24 bin 250 araç satmayı hedefleyen Citroën; pazarın artış göstermesine rağmen yılın başında koymuş olduğu %3.7’lik pazar payı hedefini de koruyor. 2010 Ekim-Kasım
19
TEST
C 30 FACELIFT R-DESING
Yeni Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop..
Volvo’nun yeni modeli Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop, yeşil otomobiller hakkında bilgi veren İngiliz web sitesi TheGreenCarWebsite.co.uk tarafından “2009 Yılının Yeşil Otomobili” seçildi. Volvo C30 DRIVe Start/Stop, internet üzerinden yapılan oylamada Toyota Prius ve BMW 316d gibi rakiplerinden çok daha fazla oy alarak ödül almaya hak kazandı. Sadece 99 g/km’lik CO2 emisyon miktarıyla yeni Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop, İngiltere’deki Motorlu Taşıtlar Tüketim Vergisi’nden muaf olmakla kalmayıp, ortalama yakıt tüketimi 3.9 lt/100 km’ye kadar inen tüketimi sayesinde bir depo yakıtla 1360 km yol alabiliyor. Bu çevreci özellikleri, Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop’u stil ve konfordan ödün vermeden sınıfının en verimli otomobillerden biri haline getiriyor. Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop, TheGreenCarWebsite.co.uk sitesi ziyaretçilerinin ezici çoğunluğunun oyunu almasının yanı sıra siteye destek veren otomobil gazetecileri tarafından da oybirliğiyle yılın yeşil otomobili seçildi.
20 | 4x4 SuperSport Magazine
TheGreenCarWebsite.co.uk editörü Faye Sunderland, Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop’un yılın Yeşil Otomobili ödülünü almasına ilişkin olarak şunları söyledi: “Bu yıl görmeye başladığımız ‘yeşil otomobiller’ arasında Yeni Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop, teknolojisiyle mükemmel bir örnek teşkil etti. Kısacık bir süre içinde emisyon miktarını başarılı bir şekilde aşağı çekmeyi başaran Volvo’nun, yeşil otomobiller pazarında nispeten yeni bir oyuncu olmasına rağmen bu kadar kısa bir sürede bu kadar büyük bir ilerleme kaydettiğini görmek gerçekten çok etkileyici. Ödülü gerçekten hak eden Volvo, yeşil modellerinin amiral gemisi olarak C30 DRIVe Start/Stop ile gurur duyabilir.” Volvo C30 R desing modeli kendine has olan modifiyeli görüntüsü ile gözlere ve sportifliğe hitap ediyor. Yapmış olduğumuz test sürüşümüz esnasında araca ilk oturduğum anda direksiyon simidini ilk başta biraz yadırgayarak bu tarz sportif dizayn edilmiş bir araçta alışılagelmişten biraz daha büyük bir direksiyon simidi olduğunu anlayamasamda daha sonra aracı kullanmaya başlayıp km kat ettikçe durumu yavaş yavaş anlıyor ve ilk başta alışamadığım direksiyon simidine kısa sürede adapte olabiliyorum. Ve bu aracın dönüş açıları ile hareket kabiliyetimde direksiyon simidinin önemini anlıyorum. Aynı zamanda güvenli sürüş içinde dizayn edilmiş. 2010 Ekim-Kasım
21
Volvo Car İngiltere Genel Müdürü Peter Rask ise şunları söyledi: “Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop’un, TheGreenCarWebsite.co.uk tarafından ‘Yılın Yeşil Otomobili’ seçilmesinden büyük bir onur ve sevinç duyuyoruz. Volvo Cars’ın vizyonu, zararlı egzoz emisyonu ve çevre üzerinde olumsuz etkilere sahip karbondioksidi hiç içermeyen otomobiller geliştirmektir. Sadece 99 g/km CO2 emisyonuna sahip Volvo C30 1.6D DRIVe Start/Stop, Volvo’nun bu hedefe ulaşma konusunda ne kadar emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.”
C30 aracın içinde kokpit ve diğer görsel öğeler ilk bakıldığı anda fazlası ile sadeliği yansıtsada aslında aracın kullanım kolaylığı, güvenliği ve kaliteyi ön planda tutularak dizayn edilmiş. Testini yapmış olduğumuz Yeni Volvo C30 R - desing kendinden özel bir modifiye paketine bodykite sahip olan modeli aynı zamanda da daha önceden de bahsedildiği gibi çok çevreci ve ekonomik bir araç. Volvo güvenlik unsurlarını ve farklılığını yeni gelişmeleri ile ortaya koyduğu bir modeli olan C30 ile yol alırken şerit değiştirmelerinizde veya sol lamalarınız sırasında araç size uyarı veriyor. Yeni C30 Facelift Drive, bir depo benzin ile tam 1333km yol kat edebiliyor. Tasarım olarak önden klasik bir volvo modelini andırsa da coupe tarzı ile dış tasarım farklılığını yansıtıyor. Virajlı yollarda ise ön farlarının çevrilerek girdiğiniz virajı aydınlatması ise güvenlik açısından yine keyif verici önemli bir unsur.Telefon ile gelen aramalarla yine virajda veya sollama esnasında sizin yerinize cevap verebiliyor. C30 facelift özel bir body kit ile standart donanım olarak sunuluyor. Kendi özel body kiti sayesinde aracınız tam anlamıyla coupe bir araç görünümü kazanarak modifiyeli bir tasarım sunuyor. C30 performans olarak dizel motorunun yanı sıra hızlanmalarda beklediğiniz seriliği veya performansa biraz geç cevap veriyor hissini ilk başta yanıltsa da yüksek devirlerde motor hacminin başarısını ortaya koyuyor. C30’da yine yardımcı önlemlerden arka ve ön park sensörleri, elektrikli kapanabilen aynalar, bardak tutucuları, otomatik kapanan pusulalı ayna, taşınabilir gprs sistemi, direksiyondaki hız sabitleyici, usb ve ipod müzik arayüzü, entegre 6’lı cd değiştiricisi, blutooth araç kiti sistemleri bulunmaktadır. İç tasarımda ise, Deri ve alüminyum kaplamalı direksiyon simidi ile vites topuzları, R-desing gösterge paneli, sportif metal görünümlü pedalları, Dış tasarımında ise, alçaltılmış spor modu Şasi, yan ayna kapakları mat krom, arka tavan spoyleri, r-desing dış tasarım gövde kiti, ön ve arka paçalıklar özel olarak bulunmakta .Motor seçeneklerinde ise Dört Silindir Turbo Önden çekiş sistemli 1.6 diesel drive 109 beygir gücünde, ve 1.6 benzinlisi ile 100 beygir gücündedir. 0-100km hızlanmasını ise 11.3 sn ‘de tamamlıyor. Yakıt tüketimi ortalama 5.7 lt.’dir. Yakıt Deposu toplamda 52 lt’dir. Test Sürüşü : Umut Özgür Sunay Fotoğraf: Can Aydeniz 22 | 4x4 SuperSport Magazine
TEST
y
ENİ PORSCHE CAYENNE S
Daha verimli, daha sportif ve ilk kez Hibrid; Yeni Cayenne Yeni Kasa Cayenne S modelini Porsche’nin 2010 World Show etkinliği esnasında istanbul park pisti etrafında oluşturulan özel bir off-road parkurunda ilk sürüş deneyimi yapma imkanı bulduk. Özel Off-road parkurumuz kısa fakat Porsche Cayenne S asfalt tutkunu bir araç için aslında orta zorlukta sayılabilecek bir parkur. Porsche yetkilileri aracı daha fazla zorlayıcı bir ortama şimdilik sokmamızı istemeseler de, yeni cayenne kısa ve orta zorluk derecesindeki parkurumuzda off-road özelliklerini zorlanmadan hemen ortaya koymayı başarıyor. Yeni Porsche Cayenne S bir önceki kasaya oranla daha uzun ve yerden biraz daha yüksek. Azaltılmış ağırlığı ve gövde yapısında daha fazla oranla yeni kullanılmaya başlanan aliminyum aracın üzerindeki ağırlık yükünün fazlasını almış gözüküyor. Güçlü motoru ile de kesinlikle bir önceki kasadan ve motor gücünden daha dinamik ve atak bir hale gelmiş. Aracın iç hacmi eski kasaya göre daha fazla oranda iyileştirilmiş. Tamamen yenilenmiş haliyle ilk kez Cenevre Fuarı’nda sergilenen Yeni Cayenne, gerek özellikleri, gerekse model gamında yer alan hibrid modeliyle artık daha verimli ve çevreci. Bir önceki nesile göre iz genişliği 40mm daha artırılan ve 48 mm daha uzun olan Cayenne, iç alanda daha geniş bir alan yaratıyor. Daha büyük dış ölçülere rağmen, yeni Cayenne daha fazla kompakt ve dinamik görünüyor. Öne doğru yükselen orta konsol ile yükseltilmiş otomatik veya düz vites kolu iç mekana Cockpit havası veriyor. Arka koltuk grubu, 160 milimetre kadar ileri doğru kaydırılabiliyor ve arka koltuk sırtlıkları eğimi istenirse üç kademede ayarlanabiliyor. Yeni Cayenne S’ in önceki ve rakip modelleri gibi her türlü yol şartına göre ayarlanabilen yerden yükseklik ve off-road ayarı oldukça başarılı parkurda derin geçişlerde aracın altının yere hiç bir şekilde temas etmediğini görüyoruz. Yine yeni motor yapısı ile 2010-11 Cayenne S diesel oldukça sessiz çalışıyor. Kendinizi diesel modelinde unutup benzinli modelinde hissetmeniz olası. Yeni kasa Cayenne S’ in en beğendiğim ve başarılı bulduğum özelliklerinden biride eğim iniş kontrol sistemi. Test parkurunda yüksek ve oldukça eğimli açı ile engebeli bir araziden aşağı inerken eğim iniş kontrol düğmesine basıp ayağımızı frenden çekiyoruz. Ve yeni cayenne s’in eğim iniş kontrol sistemi bizi güvenli bir şekilde sabit bir hız ile oldukça yavaş olarak aşağı kadar inmemizi sağlıyor. tüketimde daha fazla verimlilik ve daha az CO2 emisyonunda, daha fazla performans elde edilmesini sağlıyor. Önceki modellere nazaran 180 kilogram daha hafif olan Cayenne S Hybrid, sürüş performansı, çeviklik açısından da ciddi bir fark yaratıyor. 2010 Ekim-Kasım 23
Bu özelliği güvenlik bakımından da oldukça önemli. Aynı şekilde çok dik bir rampada durup kalkmayı denediğimizde ayağımızı frenden çekmemize rağmen araç hiç bir şekilde geriye kaymıyor. Özellikle hanımlar dik ve kaygan inişlerde yağmurlu havalarda bu özelliği kullanarak rahatlıkla korkmadan aşağıya kadar en dik yerlerden inebilir ve çıkabilirler. Yeni Cayenne S’ de yine değişik yol şartlarına göre ayarlanabilir süspansiyon modları yumuşak, normal, sport kullanım için standart olarak mevcut. Farklı yol şartlarınızda hem aracın hemde sizin konforunuzu arttırıyor. Yeni kasa Cayenne S eski kasaya oranla biraz daha uzunluğu sayesinde arka koltukları 7 koltuğa kadar çıkabiliyor. Ve arka koltuğu artık öne ve arkaya doğru ayarlayabilme imkanıda 2010-11 model Cayenne S ‘in yeni özellikleri arasında. Artı olarak en önemli foksiyonlarından biride start/stop özelliği ayağınız frendeyken trafikte araç motoru kapatarak fazla yakıt sarfiyatı yapmanıza engel oluyor. Araç motoru kapalı iken ise tüm güvenlik önlemleri hala devrede çalışıyor. İsterseniz bu özelliği trafikte devre dışı bırakmanızda mevcut. Ayrıca yeni cayenne s ‘de yeni ses sistemi ve yeni ses çıkışları sayesinde oldukça kaliteli bir müzik dinleyebilirsiniz. Yeni kasa Cayenne S versiyonlarının fiyatı ise 350.000 - 500.000 TL arasında değişiklik gösteriyor. Yeni Cayenne ailesi 3,6 lt V6 motor seçeneğiyle başlıyor. 300 hp güç üreten motor, Tiptronic S şanzımanıyla yüzde 20 daha tasarruflu olan Cayenne, 100km’de ortalama 9,9 lt yakıt tüketiyor. 3 lt V6 motora sahip olan ve 240 hp güç, 550Nm tork üreten Cayenne Diesel de yine yüzde 20 yakıt tasarrufu sağlayarak, 100km’de sadece 7,4 lt tüketim değeni veriyor. Modelin lüksek tork üreten 4,8 litrelik V8 motorlu versiyonu Cayenne S de tasarrufuyla öne çıkıyor; 100km’de 10,5lt tüketim değeri veren Cayenne S, 400hp güç üretiyor. Ailenin en güçlüsü Cayenne Turbo, 4,8lt’lik V8 motoruyla 500hp güç üretirken, yüzde 23 verimlilik sağlayarak, 100km’de 11,5lt yakıt tüketiyor. Test Sürüşü: Umut Özgür Sunay - Fotoğraf: Can Aydeniz
24 | 4x4 SuperSport Magazine
100 kliometrede 8.2 litre tüketime sahip olan ve sadece 193 g/km CO2 salınımı gerçekleştiren Cayenne S Hybrid, yakıt tüketimini önceki yıllardaki modellere nazaran yüzde 23 oranına kadar azalıyor.
FCC III
Fiat Konsept Car Güven ve Zarafet ASX’te Birleşti
M
itsubishi 2011’e girerken, tüm modellerinde sunduğu konfor, kalite, geniş donanım seçenekleri ve avantajlı fiyatlarına iki yeni model olan kompakt crossover ASX’i de ekleyerek, müşterilerine yeni heyecanlar sunmaya hazırlanıyor. Mitsubishi'nin 5 kişilik yeni kompakt crossover’ı ASX, 1.6 MIVEC motoru ve Euro 5 emisyonu ile çevreciliğini korurken ürettiği 117 beygirlik maksimum gücü ve 154 Nm torku ile gücünü de kanıtlıyor. Ayrıca ASX “Auto Stop&Go” teknolojisine sahip. Bu sistem sayesinde ASX doğayı korurken üstün yakıt ekonomisi sunuyor. Yoğun trafikte beklerken veya kırmızı ışıkta durduğunda bu sistem motoru otomatik olarak durduruyor ve yakıt sarfiyatını minimuma indiriyor. 6 vitesli mekanik şanzımanla birlikte bu kombinasyon çevreye duyarlı ve daha verimli bir otomobil vaat ediyor. Sahip olduğu donanımları ile segmentine yeni bir soluk katacak olan ASX; 9 hava yastığı, yokuş kalkış destek sistemi (Hill Start Assist System), ASTC (Aktif stabilite çekiş kontrol sistemi), acil durum stop sinyal sistemi (ESS) ve hız sabitleyici (cruise control) ile güvenirliğini kanıtlıyor.
İ
talyan otomobil üreticisi Fiat’ın Latin Amerika otomotiv mühendislik ve tasarım bölümü tarafından geliştirilen FCC III (Fiat Concept Car) isimli konsept aracı, ekim ayında düzenlenecek olan 2010 Sao Paulo Otomobil Fuarı’nda resmen tanıtılacak. Fiat FCC III konsepti ile ilgili ilk gerçekçi görselleri yayınlayan Fiat, yeni konsept aracını sosyal medya kullanarak 40 üzerinde ülkeden gelen kullanıcılardan gelen kayıtlı 10 binin üzerinde fikrin ve 1.5 milyonu aşkın ziyaretçinin talepleriyle şekillendirdi. Fiat FCC III konsepti, hızlıca park edilen, sıfır emisyon üreten ve tek noktada birleşen multimedya sistemlerine sahip yeni nesil şehirli otomobillerin geleceği hakkında fikir vermesiyle dikkat çekiyor. Ekim ayında start alacak 2010 Sao Paulo Otomobil Fuarı’nda ilk kez sergilenecek Fiat FCC III isimli yeni konsept aracının ilk gerçekçi görselleri yayınlandı. Geliştirme sürecinde 40 üzerinde ülkeden gelen kullanıcılardan gelen kayıtlı 10 binin üzerinde fikrin ve 1.5 milyonu aşkın ziyaretçinin talepleriyle şekillendirilen Fiat FCC III, bu sıra dışı özelliğiyle fark yaratıyor. Aracın tasarımının son hali ise internet kullanıcıları ile interaktif iletişim kuran ve onlara son çalışmalarını onaylatan, kendini bu işe adamış 10 profesyonelden oluşan bir ekip tarafından tamamlandı. Sadece 2.5 metre uzunluğunda olan ve 1.5 metre genişliğinde olacak Fiat FCC III’ün dış kısımda temiz, minimalist çizgilerin yanı sıra geniş pencere alanı dikkat çekiyor. Ön tarafın öne çıkan özelliklerinden biri ise aşağıdan ilerleyerek, farlarla birlikte güçlü bir imaj yaratan ön cam kubbesinin üzerinden geçen yan kısımlardır. Fiat FCC III’ün lastik ve jantları, otomobile daha iyi aerodinamizm sağlayan geniş tekerlek göbekleri ile kaplanmış. Arka tarafta, farlarda olduğu gibi arka lambalar da camların ardına yerleştirilmiş olup, böylece arka lambaların ve farların görünümünün otomobile verdiği güzelliği destekleyerek otomobilin biçimine yalınlık katıyor.
2010 Ekim-Kasım
25
TEST
C
ITROEN C3
26 | 4x4 SuperSport Magazine
YENİ C3 Dünyayı bir de C3 Visiodrive’dan seyredin! Yeni Citroën C3 oldukça iddialı bir araç. Bir önceki modelden miras aldığı, DNA’sına kayıtlı olan bu özelliğini, daha sıkı ve akıcı hatları ile muhteşem bir şekilde pekiştirerek daha enerjik bir görünüm sergiliyor. Yeni Citroën C3, CITROËN’in “Créative Technologie” imzasını vurgulayan özel “Zenith” ön camı sayesinde görüş açısını maksimuma çıkarıyor. Markanın “Créative Technologie” imzası ile tanımladığı yeni kimliğinin bir diğer güçlü ürünü olan ve B segmentinde farklı tasarımı ile öne çıkan Yeni Citroën C3; dış tasarımı ile C3’ün güçlü ve dinamik tasarımını daha da ileriye taşımayı başarmış. Yeni Citroën C3’te teknolojik açıdan birçok farklılık bulunuyor. Yeni C3, dış tasarımında teknolojisine vurgu yapan güçlü çizgilere, iç tasarımında kaliteli ön panel ve farklı krom detaylarıyla özel bir görünüme sahip. Yeni Citroën C3, sağlam yol tutuşu, dinamik sürüş özellikleri sayesinde şehir içinde olduğu kadar uzun yolda da sürüş konforu sunuyor. Yeni C3, motor ve ekipman seviyelerine göre farklılık gösteren Attraction, Confort ve Exclusive versiyonları bulunuyor. Yeni Citroën C3’ün exclusive versiyonunda yer alan ve sınıfındaki diğer otomobillerden farklılaşmasını sağlayan en önemli özelliklerinden birisi görüş açısını maksimuma çıkaran “Zenith” ön camı. “Visiodrive” özelliği sayesinde yuvarlatılmış özel ön camın benzersiz yapısı ve uzunluğu sürücüye yukarıya doğru ekstra 80 derecelik limitsiz bir görüş açısı sunuyor. Yeni Citroën C3, pazarın en kompakt araçlarından birisi. 3.94 m uzunluğu, 1.72 m genişliği ve 10.2 m dönüş çapı ile şehir içi kullanımda büyük rahatlık sağlıyor. Yeni C3, kompakt bir otomobil olmasına karşın geniş kullanım alanları da sunuyor. Yeni C3’ün 300 litrelik bagaj hacmi ve çeşitli saklama bölmeleri ailelerin kullanımı için küçük otomobil segmentindeki araçlardan beklenmeyecek seviyede kolaylık sağlıyor. 300 litrelik bagaj hacmi ile Yeni C3 sınıfının en büyük bagaj hacmine sahip. Markanın yeni tasarlanmış şeritlerine yer veren Yeni Citroën C3 , önünde uzayıp giden yolları yutacakmış gibi görünen bir ızgaraya sahip. Bumerang şeklindeki farları ve kokpiti çepeçevre saran cam yüzeyi ile araç güçlü, sportif ve dayanıklı bir görünüm sergiliyor. Yeni C3’ün segmentinde kabul gören kalite seviyesi özellikle yüzey, döşeme ve kaplamalarda kendini gösteriyor. Krom kaplama kapı kolları, yan çıtalar ve ön alt ızgara kalitenin kendini gösterdiği parçalardan sadece birkaçı. 10 farklı gövde rengi ve 15-16 inç boyutlarındaki jant seçenekleri kalite anlayışındaki ilerlemeyi açıkça gösteriyor. Aracın üst donanım seviyesinde standart olarak altı hava yastığı (sürücü, ön yolcu, yan ve perde), hız sabitleyici ve hız sınırlayıcı, Tüm koltuklarda 3 noktada sabitlenen emniyet kemerleri bulunuyor. Çocukların güvenliğini sağlamak için de iki yan arka koltukta tüm modellerde standart olarak bulunan Isofix bağlantıları yer alıyor. 2010 Ekim-Kasım 27
TEST
KAWASAKİ KLX 250S OFF-ROAD DENEYİMİ..! Kawasaki’nin özellikle Amerika kıtasında oldukça tutulan tamamen yenilenmiş modeli Dualpurporse off-road modeli KLX 250 S’in testini Pick-Up araç yardımı ile gerçekleştirdik. Kawasaki’nin Türkiye distribütörü olan Z-moto hemen yardımcı olarak henüz üzerinde plakası olmadığı için trafiğe çıkmadan pick-up arkasında testini yapacağımız off-road alanımıza götürmek için motoru teslim alarak yolumuza koyulduk. Daha önce Off-road motor deneyimimi çok daha kuvvetli bir motor olan ve Paris Dakar Rallisinde ciddi başarılara imza atan Bmw’nin Dakar modeli 650cs ile yaşayan biri olarak, bakalım Kawasaki’nin orta siklette bir çok özelliği ile yenilenmiş dulapuporse ve yarı off-road sayılabilecek cross görünümlü motoru gerçek bir off-road parkurunda başarılı olabilecekti? Merakla beklediğimiz sorularımızın cevablarını bulmak üzere bana eşlik eden doğa sporları editörümüz Kutsal Zafer’in yardımları ile daha önceden pick-up arkasına özenle yerleştirdiğimiz motoru sorunsuz bir şekilde indiriyoruz. Bende fırsattan istifade edip motora bir an önce ısınabilmek için hemen üzerine binip şöyle bir tur atıyorum. Motorun üzerinde kısa bir süre tur atıp biraz ısındıktan sonra kaskımı eldivenimi takıp gerekli güvenlik önlemlerimi aldıktan sonra test yolculuğumuza zorlu parkurumuza girerek başlıyoruz. Önümüzdeki engelleri birer birer aşarak tepeye doğru eğimi yüksek bir yerden çakıllar kayalar ve kayan toprağın eşliğinde çıkmaya çalışıyoruz. Tabiki ben motorla tırmanmak durumunda kalıyorum. Klx 250 S ile sorunsuz bir şekilde 2 ci viteste sabit olarak tırmanmakta olduğum tepenin ortalarına kadar kayaların çakılların üzerinden zıplayarak ve kayarak çıkmaya çalışsamda belirli bir noktada eğimin daha fazla dikleşmesi ile vitesi 1’e düşürmek durumunda kalıyorum. 1’ci viteste tepenin zirvesine kadar hız kesmeden ve hiç durmadan zar zor çıkmayı başarıyorum. Motorun torku ve performansı burada iyi kendini belli ediyor fakat 2’nci viteste çıkamazdım çokta yüksek torklu kullansam ve hız kesmeden çıkmayı denesemde 2’nci viteste bu kadar dik bir yokuşta motor kayarak yol aldığından dolayı tork yetersiz kalabiliyor. Çıkmış olduğum tepeden çok dik bir şekilde yavaş yavaş aşağıya doğru kayarak inişimi gerçekleştiriyorum. Çünkü bir sonraki çıkışımda tepenin yarısında durup tekrar kalkış yapmayı deneyerek motor ile böyle bir durumda kalmak zorunda kalsanız neler olabiliyor motorun gerçek performansı nedir onu deneyip görmek istiyorum. Evet aşağı inip tekrar yukarı çıkmayı denediğimde 1’nci vitese geçirmem gereken yere gelip yokuşun iyice dikleşerek eğimin en fazla olduğu noktada durarak tekrar kalkmayı denediğimde motor patinaj yaparak iyice zorlanıyor.. Çünkü motorun üzerine oturamadığım için ağırlığımı seleye tam veremiyorum dolayısı ile arka tekerlek boşa çıkarak patinaj yapıyor ve motor ile olduğumuz yerde kalıyoruz. Çıkmaya çalıştığım tepe çok dik ve kayan yumuşak toprak ve çakıllar çekim yapan tolga arkadaşım için bile motor olmadan aşağıya doğru kaymasına sebep oluyor burası gerçekten resimlerden gördüğünüzden çok daha dik bir nokta sadece traktörler çıkabiliyor. Daha sonra Kutsal arkadaşımız heybetli görünüşlü pick-up ile gelerek motoru aşağıya doğru çevirmeme yardımcı oluyor. Ve bu sefer zirveye hiç durmadan çıkmam gerektiğini anlıyorum. Eğer tırmanışta iseniz ve boyunuz benim gibi yeterince uzun değilse bu tarzda bir motor kullanıyorsanız bence sakın durmayın çünkü başınız fena halde derde girebilir. Ayrıca size yardım edecek etrafınızda kimse yok ise vay halinize diyebiliriz. Çünkü yere bastığınız hem ayaklarınız hemde motor patinaj çekerek arkaya doğru kayıyor tabi burada tek yapmanız gereken vitesi 1’e alarak motorun kaymasını önleyerek ve ayağınızı yere sağlam basarak bir şekilde kalkmayı denemek olacaktır. Yalnız atlamadan geçmek istemiyorum Motorun üzerinde bulunan lastikler gerçekten çok kaliteli en zor ortamlarda bile sizi korumaya yardımcı oluyor. 4mm çapında tellerin kullanıldığı lastikler sayesinde Off road kabiliyeti ve dayanıklılık arttırılmış. Ayrıca lastik yüzeyindeki küçük bloklar uzatılarak daha uzun bir lastik ömrü ve sağlanarak asfalt performansının normalde oldukça daha iyi olduğunu tahmin ediyoruz. Motor için Kawasaki kompakt yapılı,yağ soğutmalı dört zamanlı,tek silindirli ve Dijital CDI ateşlemeli Keihin CVK34 karbüratör beslemeli 4 valfli hafifletilmiş ağırlıkta zor koşulların amaçlandığı dayanıklılığın ön plana çıktığı geniş tork aralığı veren bir motor yaratmış. Vites geçiş aralıklarının uzun tutulmuş olması motorun biraz daha geç tepki vermesine neden olsada motorun off-road performansını arttırmış Yani aslında kalkış yaptıktan sonra ve hızınızıda aldıktan sonra yüksek torklarda uzun aralıklar ile kullanmada sorun yok ama dur kalk yapalım kısa aralıklarla seri kullanmak istiyorsanız bu dezavantaj yaratır. 28 | 4x4 SuperSport Magazine Test : Umut Özgür Sunay
Toyota Paris için gün sayıyor.. Avrupa pazarında, ilk tam hibrid otomobil Prius ile 200 bin satış adedine ulaşan Toyota, 2010 Paris Otomobil Fuarı’nda hibrid otomobilleriyle gövde gösterisi yapacak. Tüm modellerinin hibrid versiyonunu üretmeyi planlayan Toyota, bu hedefin ilk adımını temsil eden ve aynı zamanda C segmentindeki ilk ve tam hibrid otomobil olan Auris Hibrid (HSD) modelini fuarda sergileyecek. Toyota’nın bu stratejisine paralel olarak geliştirilen FT-CH (Future Toyota Compact Hybrid) Concept modeli de Avrupa’da ilk kez sahne alıyor. Şehir hayatına uygun ve stil sahibi tasarımı ile dikkat çeken FT-CH, Toyota’nın küçük sınıftaki ilk tam hibrid aracı olacak.Çevreci teknolojilerin referans noktası Hybrid Synergy Drive teknolojisinin yaratıcısı olan Toyota, fuarda Prius Plug-in Hibrid (PHV) modelini de sergileyecek. Hybrid Synergy Drive farklı güç kaynaklarını birarada kullanabilen modüler yapısı ile dikkat çekerken, hali hazırda Avrupa’da kiralama yoluyla yollara çıkan 200 adet Prius PHV araçlar ile gelişimini sürdürüyor. Toyota, 2012 yılında pazara sunmayı hedeflediği Plugin Hibrid, buna ek olarak Elektrikli (Electric Vehicle - EV) ve Yakıt Hücreli Hibrid (Fuel Cell Hybrid Vehicle - FCHV) modellerindeki ileri seviye hibrid kullanımını fuarda yer alacak interaktif hibrid (HSD) alanında sergilemeye hazırlanıyor.Toyota, B-MPV segmentinde yer alan yeni Verso-S modelinin dünya prömiyerini de Paris Otomobil Fuarı’nda gerçekleştirecek. Verso-S kompakt boyutları, zekice tasarlanmış detayları ve kullanışlı yapısıyla B-MPV segmentine mekan kullanımında tamamen yeni bir yaklaşım getiriyor. Verso-S, 4 metrenin altında uzunluğuyla Avrupa B-MPV pazarının en kompakt boyutuna sahip olmasına rağmen, fonksiyonel ve esnek iç mekan konseptiyle son derece kullanışlı ve konforlu bir yaşam alanı vaat ediyor. Dünya otomotiv devi Toyota’nın standında ayrıca yenilenen iç mekanıyla dikkat çeken minik sınıf iQ ve yeni multimedya özellikleriyle öne çıkan Aygo da sergilenecek.
2010 Ekim-Kasım
29
Bugatti Veyron Super Sport’un, Alman Teknik İnceleme Birliği (TÜV) ve Guinness temsilcileri tarafından belirlenen 431,072 km/s’lik ortalama azami hıza ulaşarak, dünya hız rekorunu elde ettiği bildirildi.
Bugatti Veyron Super Sport’tan dünya hız rekoru..! Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Super Sport’un üretimine bu sonbaharda, Veyron ve Grand Sport ile birlikte Molsheim’da başlanacağı ve dünya rekoru serisi olarak bilinen ilk beş otomobilin tamamının şimdiden satıldığı kaydedildi. Veyron 16.4 Super Sport ile seri üretim otomobilleri için yeni bir dünya hız rekoru gerçekleştirildiği dile getirilen açıklamada, Volkswagen Grubu’nun Wolfsburg’daki genel merkezinin yakınında yer alan Ehra-Lessien Deneme Sahası’nda TÜV ve Guinness Rekorlar Kitabı temsilcilerinin bulunduğu denemede Bugatti Veyron 16.4 Super Sport’un, tahminlerin de üzerine çıkarak ortalama 431 km/s’lik azami hız sergilediği kaydedildi. Bugatti’nin Resmî Pilotu Pierre Henri Raphanel’in kullandığı turuncu-siyah renkte Super Sport, bir saat içinde tamamlaması gereken parkuru, güneyden kuzeye 427,933 km/s’te ve ardından tam ters yöndeki güney-kuzey parkurunu 434,211 km/s’te tamamladığı belirtildi. Yapılan açıklamada, ortalama azami hız olarak ‘’TÜV’’ ve Guinness temsilcileri tarafından belirlenen 431,072 km/s değerindeki ‘’olağanüstü başarının’’, Bugatti’nin mühendislerinde dahi şaşkınlık yarattığı kaydedildi. Bugatti’nin başmühendisi Dr. Wolfgang Schreiber, açıklamada yer verilen değerlendirmesinde, ‘’425 km/s’lik bir ortalama hız kaydederiz diye düşünüyorduk, ancak bugün koşullar mükemmeldi ve tahminimizin üstüne çıkmamızı sağladı’’ dedi. Bugatti Veyron ekonomik olarak Volkswagen’e büyük zarar teşkil etmektedir. Veyron’un fiyatı 1 milyon Avro gibi yüksek bir tutar olsa da, toplam üretim masrafı yaklaşık 4 – 5 milyon Avrodur. Üretim halindeki Bugatti Veyron ilk olarak 19 Ekim, 2005 tarihinde Tokyo Araba Fuarı’nda gösterildi.
30 | 4x4 SuperSport Magazine
Bugattı Veyron Super Sport
2005 yılındaki Dubai Araba Fuarı’nda, teşhir edilen Veyron dahil 6 adet satılması ve 45 adet Veyron’un da Şubat ayına sipariş edilmesiyle Bugatti Veyron projesinin akışı tamamen değişti. 5 yılda 300 adet üretilmesi öngörülen Bugatti Veyron’un üretim süresi 8 yıla yükseltilmiştir, bu süre içinde üretilecek Bugatti Veyron sayısının bine yakın olması beklenmektedir. Amerika’da ilk kez 2006 yılındaki Los Angeles Uluslarası Otomobil Fuarı’nda sergilendi. Bugatti Veyron ile yapılan en yüksek hızı (407 km/ sa.), Car and Driver dergisinin editörü Csaba Csere, Volkswagen’in Ehra-Liessen test pistinde gerçekleştirdi. 7 vitesi olan Bugatti Veyron’un 0′dan 321,9 km/sa. hıza çıkışı; McLaren F1′in 193,1 km/sa.’ten 321,9 km/sa. hıza çıkışından daha hızlıdır. Bugatti firmasının, Bugatti Veyron olarak bilinen Veyron 16.4 modeli; dünyanın en yüksek hıza ulaşabilen (407 km/sa.), en fazla motor gücüne sahip (1001 bg) ve en pahalı (1 milyon Avro) seri üretim halindeki otomobilidir. Veyron, ismini, Bugatti yarış pilotu ve 24 saatlik Le Mans Yarışı’nı 1939′da kazanan Pierre Veyron’dan almaktadır.Ferdinand Porsche’nin torunu dönemin Volkswagen Genel Müdürü Ferdinand Piech’in 2001 Cenevre Otomobil Fuarı’nda dünyanın en hızlı, en güçlü ve en pahalı arabasını üretmek üzere söz vermesiyle başlayan Bugatti Veyron projesi, 2003 yılında üretime hazır hale geldi.Aynı yıl, dünyanın en zor pistlerinden biri Laguna Seca’da yapılan test sürüşleri sırasında aracın pistten çıkması nedeniyle üretimin durdurulmasına karar verildi.Ferdinand Piech’in 2003 yılında emekli olmasının ardından, yeni Genel Müdür Bernd Pischetsrieder projenin başına Thomas Bscher’i getirdi. Bscher, yaklaşık bir yıl içinde performansı biraz daha düşük ama testlerde devrilmeyen bir Bugatti Veyron geliştirdi. 2003 Bugatti Veyron’un 0′dan 100 kilometreye çıkışı 2,5 saniyeyken; 2005 Bugatti Veyron’unki 2,9 saniyedir. Bugatti Veyron, fabrika dışında dünyada 20 Bentley bayiinde satılır. Servisleri de Bentley bayilerinde yapılabilmektedir.
2010 Ekim-Kasım
31
TEST
K
UGA
POWERSHIFT
F
ord Kuga Kompakt SUV modeline tamamen yeni bir dinamik ve en sportif sürüş özelliklerine PowerShift otomatik şanzımanın rahatlığını da ekledi. Her türlü yol koşuluna uyumlu olarak hiçbir butona basılmasına gerek kalmadan kendini adapte edebilen Haldex 4X4 sistemi ile çalışan Kuga Powershift modeli, müşterilerine sadece direksiyon hakimiyeti sağlamanın rahatlığını sunuyor. Yeni PowerShift otomatikle trafikte müşteriler için konforlu ve ekonomik bir seçim olacak 5 yıldızlı güvenliğe sahip Kuga 140 beygir gücündeki yeni motoru ve farklı donanım seviyesi seçenekleri ile pazara sunuldu. Geçtiğimiz ay Dalaman’da basına özel yapılan lansmanda tanıtılan yeni kuga powershift modelini kullanarak test etme imkanımız oldu. Eskiye oranla tüm hatlarında sertlik yerine tatlı bir yumuşaklık hissettiren yeni kuga powershift her bakımdan dinamik ve çekici bir görünüme sahip. Özellikle powershift otomatik şanzımanı ile Akıllı 4×4 sistemine ve 2.0 lt güçlü dizel motora sahip Ford Kuga, Powershift teknolojisi sayesinde sınıfının neredeyse en düşük yakıt tüketimine sahip. Aslında Powershift şanzıman; Volkswagen, BMW gibi markaların da modellerinde uyguladığı DSG şanzımandan pek de farklı değil. Ford’un Getrag ile birlikte geliştirdiği çift kavrama sistemine sahip 6 ileri Powershift şanzımanda iki adet dişli grubu birbirinden bağımsız birer kavramayla birbirine paralel çalışıyor. İlk grup dişlide 1, 3 ve 5’inci vitesler yer alırken, ikinci grup dişlide 2, 4 ve 6’ncı vitesler yer alıyor. Şanzıman D konumuna getirildiğinde kavrama sistemlerinden biri ilk vitesi seçerken, diğeri ikinci vitesi geçiş için önceden hazırlıyor. Böylece klasik otomatik şanzımanlara göre çok daha yumuşak vites geçişleri ile sürüş keyfi arttırılırken yakıt tüketiminde de önemli bir düşüş sağlanıyor. Kuga’nın manuel versiyonundaki 136 PS’lik EURO4 motora göre parçalarının %50 yeniden tasarlanarak üretilen 140 PS’lik EURO5 motor, Powershift teknolojisiyle birleşince ortaya 100 km’de ortalama 6,8 lt yakıt tüketimine sahip Kuga 2.0 TDCi çıkıyor. Aracın ömrü boyunca hiçbir bakım gerektirmeyen yeni bir dizel partikül filtresine sahip motorunda geliştirilmiş TDCi içten yanmalı sistem, değişken kapasiteli yakıt pompası, optimize edilmiş egzoz gazı sirkülasyon sistemi ve azaltılan sürtünme ile yakıt tüketimi, CO2 emisyonu ve motor ses seviyesinde önemli iyileştirmeler sağlanmış. Yeni Kuga, 179 g/ km’lik CO2 emisyon değeri ile çevreci otomobil olmayı da başarmış. Kuga klasik otomatik şanzımanlara göre daha yumuşak vites geçişleri ile maksimum sürüş keyfi yaşatıyor. Benzer çift kavramalı otomatik vites sistemlerine göre daha fazla verim ve yakıt ekonomisi sağlayan PowerShift teknolojisi; yeni Euro5 140 PS’lik 2.0L dizel motorla birleştiğinde sürücüsüne geçişleri değil gücü hissetmenizi sağlayarak konforlu bir sürüş sunuyor.
32 | 4x4 SuperSport Magazine
F
ord’un Getrag ile birlikte geliştirdiği çift kavrama sistemine sahip 6 ileri PowerShift şanzımanda iki adet dişli grubu bağımsız birer kavramayla birbirine paralel çalışıyor. İlk grup dişlide 1, 3 ve 5’nci vitesler yer alırken, ikinci grup dişlide 2, 4 ve 6’ncı vitesler yer alıyor. Şanzıman D konumuna getirildiğinde kavrama sistemlerinden biri ilk vitesi seçerken, diğeri ikinci vitesi geçiş için önceden hazırlıyor. Böylece klasik otomatik şanzımanlara göre çok daha yumuşak vites geçişleri ile maksimum sürüş keyfi yaşanıyor. Kuga, pazardaki 2.0L otomatik şanzımanlı modeller arasında 100 km’de 6,8L yakıt tüketimi ile sınıf lideri yakıt ekonomisi sunuyor. Bunda hem manuel versiyondaki 136 PS’lik Euro4 motora göre parçalarının %50’den fazlası yeniden tasarlanmış yeni 140 PS’lik Euro5 motorun hem de PowerShift teknolojisinin katkısı var. Aracın ömrü boyunca hiçbir bakım gerektirmeyen yeni bir dizel partikül filtresine sahip motorda geliştirilmiş TDCi içten yanmalı sistem, değişken kapasiteli yakıt pompası, optimize edilmiş egzoz gazı sirkülasyon sistemi ve azaltılan sürtünme ile yakıt tüketimi, CO2 emisyonu ve motor ses seviyesinde önemli iyileştirmeler sağlandı. Vites geçiş aralıkları verimlilik esas alınarak optimize edilen PowerShift teknolojisi yeni 140 PS’lik motorla birleştirildiğinde Kuga artık daha ekonomik ,daha sessiz bir araç olarak rakiplerinden ayrışıyor. Yeni araç, 179g/ km ‘lik CO2 emisyon seviyesi ile de 2.0L dizel otomatik versiyonlar içinde sınıfının lideri ve en çevreci teknolojiye sahip olanı. üvenlik ve fonksiyonellik üst seviyede; Kinetik tasarım öğelerine sahip yüzüyle heyecan uyandıran Kuga, bir yandan Ford marka araçların ortak özelliği olan üstün yol tutuş dinamiklerini sunuyor, diğer yandan arazi koşullarında da etkin ve güvenli bir performans ortaya koyuyor. Kompakt boyutları sayesinde şehir içinde rahat bir kullanımı olan ve yolcularını rahat ettirecek geniş bir yaşam alanı bulunan Ford Kuga’ya ilk bakıldığında, aracın sportif ve enerjik hatları ile rakiplerinden ayrı bir yerde durduğu farkediliyor. Geriye doğru uzanan farlar, geniş alt ızgara ve bombeli ön kaput aracı önden oldukça kaslı ve güçlü gösteriyor. Araçta sürücünün değişen yol koşullarına hiçbir butona basmasına gerek kalmadan kendini adapte edebilen Haldex akıllı 4 çeker sistemi bulunuyor. Sistem, ihtiyaç halinde motor torkunu ön ve arka dingiller arasında 50/50’ye varan oranda dağıtabiliyor. Kuga her türlü yol koşuluna adaptasyonu Haldex sistemiyle birlikte çalışan entegre elektronik sistemlerle sağlıyor. Bu sistemler araca en zorlu yol koşullarında mükemmel direksiyon hakimiyeti, üstün yol tutuşu ve denge sağlıyor. Ford, kullanıcılara tasarımın yanında iki parça halinde açılan bagaj kapağı gibi özelliklerle ihtiyaç duydukları fonksiyonelliği de sunuyor. Ekstra bagaj alanına ihtiyaç duyanlar için ikinci koltuk sırası 60/40 bölünebiliyor.Kugayı özellikle istanbul-Saroz körfezi arasında yapmış olduğum yakıt tüketimi testinden oldukça başarılı geçtiği söyleyebilirim. uzun yolda oldukça sessiz çalışan bir motora sahip. Vitesler hata yapmadan ve olması gereken en alt limitte geçişleri sağlayarak ekonomik bir sürüş sağlıyor. uzun yolda tam dolu yakıtım ile ortalama 90km sabit hız ile İstanbul-Saroz körfezi ve geri dönüşünü başarıyla tamamlayan Kuga üzerine bir nebze 90km gidecek kadar yakıt dahi bırakabiliyor.
G
Oldukça sessiz ve ekonımik çalışan motoru ile fiyatını da hak ettiğini düşündüğüm ve 4x4 araç almak isteyenlere tavsiye edebileceğim sorunsuz bir Suv. Test: Umut Özgür Sunay
2010 Ekim-Kasım
33
34 | 4x4 SuperSport Magazine
Hennessey Venom GT
H
ennessey, ön tanıtımını Mart ayında yaptığı canavarı Venom GT’nin ilk teslimatını Birleşik Arap Emirlikleri’ne gerçekleştirdiğini duyurdu. İlk otomobille birlikte aracın teknik verileri de şirket tarafından paylaşıldı. Boyu 4.655, eni 1.960 mm olan aracın aks mesafesiyse 2.800 mm olarak açıklandı. Üç değişik versiyonu bulunan otomobilin her örneğinde Chevrolet’den alınan ve Corvette’in kaputu altında da görev yapan 6.2 litre hacimli v8 motor bulunuyor. En güçsüz modelde kompresör besleme ile donatılmış olan bu motor 725 beygir güç üretebiliyor.
Aracın bir üst modelinde çift turbo beslemeyle donatılmış olan v8, 1.030 beygir güç, 1.216 Nm tork üretebiliyor. Boş ağırlığı 1.147 kg olarak açıklanan otomobilin 0’dan 100 km/s sürate ulaşması 2.9 saniye sürerken 0-200 km/s için 7, 0-300 km/s içinse 14.9 saniye beklenmesi gerekiyor. Aracın maksimum süratiyse 417 km/s olarak açıklandı. En güçlü modelde de çift turbo beslemeli motor kullanan Hennessey bu motordan 1.200 beygir güç, 1.537 Nm tork almayı başarmış. 0’dan 100 km/s sürate 2.4 saniyede ulaşabilen aracın maksimum sürati 440 km/s olarak açıklandı. Otomobilin karbon fiberden üretilen gövdesi 0.36 cX’lik hava sürtünme katsayısına sahipken arkada bulunan büyük spoylerin yükselmesiyle katsayı 0.43 cX’e kadar yükseliyor. Ford GT’nin 6 ileri vitesli manuel şanzımanıyla donatılan araçlarda görev yapan süspansiyon sisteminin yüksekliği toplam 60 mm strokla ayarlanabiliyor. 20 inç çaplı jantlarla donatılmış olan otomobilin Brembo markası taşıyan fren sisteminde 380 mm çaplı karbon seramik diskler ve 6 pistonlu kaliperler kullanılmakta. Amerikan motoru ile İngiliz şasisini birleştiren Venom GT için şimdiden önsiparişler almaya başladı. Dış tasarım ve şasi yapısını Lotus Elise’den alan Hennessey aerodinamik olarak geliştirmeler yapmış. Motor ise Corvette ZR1’den alınan bir V8. Bu motor standart süperşarjlı haliyle 725 beygir güç üretirken özel modifikasyondan geçirilmiş versiyonu çift turbo ile 1200 beygir güç üretebiliyor. Karbon Fiber’den imal edilen ultra hafif şasi sayesinde araç 0’dan 100 kilometre hıza 2.4 saniyede ulaşabiliyor. Üstelik bu 725 beygirlik versiyonun performansı. 0’dan 320 kilometreye de 20 saniyede çıkabilen Venom GT’nin son sürati ise 420 kilometre. Hennessey, Venom GT’yi Avrupa, Rusya, Asya pazarlarında satışa sunacak. Yıllık planlanan üretim miktarı ise 10 adet. 2010 Ekim-Kasım
35
TEST
P
EUGEOT 308 CC 1.6 150 HP
36 | 4x4 SuperSport Magazine
308 CC
lansmanında İki dinamik ve esnek motor altı ileri manuel ve otomatik vites kutusu ile pazara sunuldu. 1.6l TBG motor 1 400 devir/dakikada 240 Nm tork ve 110 kW (150 bg) güç üreten turbo kompresörlü ve direkt benzin enjeksiyonlu (altı ileri manuel vites kutulu). 2,0 l HDi FAP Euro 5 ise 2 000 devir/dakikada 320 Nm tork ve 103 kW (140 bg) güç üretiyor. Coupe’de olduğu gibi cabriolet konfigürasyonunda da, özel çalışmalar sonucu elde edilen dengeli hacimleriyle, 308 CC üzerinde ışığın oynadığı kaslı, modern ve dinamik bir heykel görüntüsü veriyor. Alçak kasa yapısı, öne doğru eğimli büyük ön camı, biçimli ön panjuru, cam kenarlarında uzayan kromajlı çıtaları ile cömert şekilde yontulmuş kasa yanları, geniş arka bölümü, orijinal bagaj kapağı ve kırmızı ışık perdesi teknolojisini kullanan göz alıcı LED’li kırmızı stop lambaları ile 308 CC güçlü bir kişilik sergiliyor. İç mekandan “Grand Tourisme” ruhu yayılıyor. Vücudu saran profilli ön koltukların entegre kafalıklarında “Airwave” (ense ısıtıcı) sisteminin stil ızgarası yer alıyor. Bu farklı tasarımın göze çarptığı arka koltuklar da bir cabriolet için şaşırtıcı genişlikte bir oturma alanı elde edilmiş. Özgün tasarım aracın koltuklarında, dinamizm ve sağlamlık çağrışımı yapan ince uzun çizimli metal dekorlu yan kapı kollarında ve her yerinde kendini gösteriyor. Sportif tarz direksiyon, özel tasarımlı torpido paneli ve piyano siyahı lake orta konsol aracın özgün ambiyansını tamamlıyor. 308 CC’nin spor veya “haute couture” lüks döşemeleri kumaş, deri ve hatta saf deri ile donatılabiliyor. Deri döşemenin siyah, Vintage (devetüyü) veya Grej ipek renk tercihleri kasanın renk paletine uyum sağlıyor. Kasa renkleri günümüzde çok “moda” olan sedefli beyaz, turuncu pul efektli koyu toprak rengi, aynı zamanda vazgeçilmez mavi, kırmızı, siyah ve gri tonlarından oluşuyor. 308 CC, yolcularının keyfi için pek çok özellik sunuyor. Tamamen otomatik katlanan ve gizlenen tavan: Tasarımın ağırlık merkezinde olan tamamen otomatik katlanabilir tavan, zevke ve isteğe bağlı olarak dinamik bir coupe veya şık bir cabriolet konfigürasyonu arasında tercih olanağı sunuyor. 20 saniye süren dönüşüm renkli ekranda izlenebiliyor. Şaşırtıcı mevsimlere meydan okuma kapasitesi serin havada bile cabriolet rahatlığını yaşatmak, ilkbaharı zamanından önce karşılamak, kışı reddetmek, güneş altında parıldayan kar manzaralarından yararlanmak, 308 CC bütün arzularınızı karşılamaya hazır. Peugeot 308 CC yolcularına bu keyfi, koruyucu mimarisi, stratejisini cabriolet versiyonuna uyarlayan akıllı klima sistemi, ısıtmalı koltukları, windstop’u ve ön kafalıklara yerleştirilmiş sıcaklık/debi ve yön ayarlı gerçek bir sıcak hava perdesi oluşturan dikkat çekici “Airwave” (ense ısıtıcı) sistemi sayesinde yaşatıyor. Titreşim konusunda dikkat çekici davranış 308 CC’nin içinde, direksiyon, arka görüş ve koltuk konforunu olumsuz etkileyen tüm titreşimleri ortadan kaldıran büyük bir homojenlik hüküm sürüyor. 308 CC sonuç olarak Peugeot’nun coupe cabriolet konusundaki bilgi birikimini kanıtlayan çok sağlam bir yapı ve dikkat çekici bir titreşim davranışı sunuyor. Araç içindeki rahatlığın kaçınılmaz tamamlayıcısı olarak, 308 CC özellikle “coupe” versiyonuna yaraşan standart ve özellikleriyle yoğun rekabet ortamında ayrıcalıklı kalitede olması istenen bir akustik konforu sunuyor. Gerçek bir dört koltuklu Coupe Cabriolet olan 308 CC, 307 CC’ye göre genişleyen tekerlek izleri ve kaportası ile aynı zamanda arkada yolcuların bacakları için daha geniş alan sağlayan ön koltuklarının özel yapısından yararlanarak araçtaki tüm yolculara mükemmel bir konfor sağlıyor. 2010 Ekim-Kasım
37
Yetişkinlerin korunmasında Euro Ncap’tan 5 yıldız 308 CC yolcularına gerçek bir huzur ve güven duygusu verecek şekilde tasarlanmış. Kasa yapısı önden ve yandan gelecek darbelerin enerjisine dayanmak üzere ve bu enerjiyi emecek şekilde geniş ölçülerde boyutlandırıldı. Cabriolet olduğu için de yenilikçi ve akıllı tutma sistemleriyle tamamlandı. Ön koltuklarda bir adet yan göğüs/basen hava yastığı ve dünyada ilk kez bir yan kafa hava yastığı bulunuyor; bu düzenek koltuğun pozisyonu ne olursa olsun, vücudun tüm hayati organlarını etkin şekilde koruma altına alıyor. Muhtemel bir devrilme riskinin algılanması durumunda ise, gizli koruma barları birkaç milisaniyede (bir göz kırpmadan daha kısa sürede) piroteknik (fişekli) yöntemle açılarak bu amaçla tasarlanmış pencere dikmeleri ile birlikte yolcular için bir koruma hücresi oluşturuyor. 308 CC bir yandan sürücünün sürüş keyfini sağlarken, öte yandan tüm yolcuların konforunu koruyan etkin sürüş özelikleri sergiliyor. Geniş tekerlek izleri, alçaltılmış kasa, bu versiyon için özel olarak geliştirilmiş olan ve araca mükemmel bir potansiyel kazandıran ve sürücüye güvenli sürüş keyfi veren ön ve arka yürüyen aksamlar. Araç bu standartlara yaraşır düzeyde 302x26 mm’lik disk frenler ve ESP ile standart olarak donatılmış. 308 CC’de uzmanların görüşleri doğrultusunda markanın teknolojik bilgi birikimini kanıtlayan daha çok özellik var. İç mekandaki eşya yerleştirme gözlerinin uzaktan kumandalı merkezi kilidi (torpido gözü ve orta eşya gözü); Araç “açık” iken park etmek için pratik süper merkezi kilitleme ve seçici kilit açma sistemi; Dört cama aynı anda kumanda olanağı; Elektrikli koltuklarla birlikte özel “arka koltuklara erişim” fonksiyonu; Dış dikiz aynaları içine yerleştirilmiş LED’li karşılama aydınlatması. Özel yerleştirme alanlarını (biri wind stop için arka bagaj halısı altında) içeren geniş arka bagaj. Bu bagajın VDA kapasitesi coupe konfigürasyonunda 403 dm3 ve cabriolet konfigürasyonunda tente altı 226 dm3’e eşdeğerdir. Son olarak, yolculuğun keyfini daha da artıran geniş WIP gamı (the World In Peugeot - Peugeot dünyası); WIP sound, CD MP3 radyo, WIP Bluetooth™, CD MP3 radyo, USB girişli ve eller serbest kitli, WIP Nav, uygun fiyatlı erişilebilir navigasyon sistemli, radyo CDMP3, Bluetooth™ ve navigasyon fonksiyonlu 7″ 16/9e açılır kapanır renkli ekranlı, WIP Com 3D, üst gam navigasyon sistemi, 40 Gbyte hard riskli ve Jukebox fonksiyonlu, radyo CD MP3, entegre telefonlu, Bluetooth™ fonksiyonlu, USB prizli ve 7″ 16/9 açılır-kapanır 3D görüntülü yüksek çözünürlüklü renkli ekranlı.
38 | 4x4 SuperSport Magazine
VW AMAROK
2
Lİsinde 010 DAKAR RAL gösterdi..! boy
Henüz Türkiye’ye gelmeden önce Amarok’a, gücünü, dayanıklılığını ve arazi performansını sergilemek için büyük bir fırsat verildi ve Amarok, zorlu Dakar Rallisi’nde Volkswagen Motor Sporları takımınının destek aracı olarak yer aldı. Arjantin’den başlayıp Buenos Aires’e kadar uzanan ve Güney Amerika’nın en zorlu yollarından 5.600 millik bir daireyi kapsayan parkur 16 günde yarışçılar tarafından katedildi. Ralli’nin resmî destek aracı olan 35 Volkswagen Amarok’tan oluşan bir filo ise hem Volkswagen Motor Sporları takımına hem de yarışın organizatörleri olan Amaury Spor Organizasyonu’na (ASO) eşlik etti. Amarok pick-uplar içinde seyahat eden destek ekipleri, Şampiyon Volkswagen Yarış Touareg’lerinden farksız bir performans sergileyerek yarışın 14 ayağının hepsini tamamlamayı başardı. Normal şartlarda yarışçıların ancak yarısının elde edebildiği bir başarı olması açısından dikkat çeken bir başka nokta ise Amarok destek ekiplerinin hiçbir yara bere almadan yarışı tamamlamış olmasıydı. ‘Bu organizasyon, Amarok’a, yeteneklerini ve güçlü yönlerini sergilemesi için bir imkân sundu,” diyen geliştirmeden sorumlu Volkswagen Ticari Araçlar Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Wolfgang Schreiber sözlerine “Çok basit : Amarok, Pick-up’ların Volkswagen’idir.” şeklinde devam ederek Volkswagen üstünlük ve ayrıcalıklarını gözler önüne sermiş oldu.
2010 Ekim-Kasım
39
Citroen
DS3′ün spor versiyonu Racing Avrupa’da satışa çıkıyor. Citroen‘in İngiltere ofisi araç hakkında merak edilen sorulara cevap verdi ve fiyatını açıkladı.
D
S3'ü ilk gördüğümüzde, yeni FIA kurallarına nazaran yarış otomobilini de beklemiştik. Test videolarını gördüğümüz DS3'ün yol versiyonu daha geç tanıtılmıştı. Şimdi ise aracın spor yol versiyonu Citroen sevenler ile buluşuyor. Zaten WRC kazanan bir markadan da bu beklenirdi. Citroen DS3 Racing toplamda 1000 adet üretilecek. Bunların 200 tanesi İngiltere’de müşteri arayacak. İngiltere’de uygulanan %20′lik KDV ile birlikte satış fiyatı 23.100 İngiliz Sterlini (Yaklaşık 55.000 TL). Citroen’in İngiltere web sayfasından şimdiye kadar 1500 kişi araç için ön sipariş talebinde bulundu. Kesin siparişler 1 Eylül’de alınmaya başlanacak ve teslimat 2011′de başlayacak. Citroen DS3 Racing’te 1.6 THP benzinli motor görev olacak. Normal DS3′te de kullanılan motor çeşitli güncellemeler ve geliştirmeler ile motorun gücü 207 beygire, torku 275 Nm’ye çıkartıldı. Citroen DS3 Racing’in son hızı 235 km/s iken, 0-100 km/s hızlanması 6.5 saniye.
D
S3 Racing’in yerden yüksekliği standart versiyona göre daha alçak. Süspansiyon sistemi daha sert. Aracın ESP sistemi yeniden programlandı ve 4 pistonlu kaliperler kullanıldı. 18 inçlik jantlar farklı renkleri ile dikkat çekiyor. racın birçok aksamında karbon-fiber parça kullanıldı. Ön ve arka difüzör ve yan çamurlukları kapsayan yeni bir body-kit tasarlandı. Yanal destekleri daha dolgun, daha kaliteli malzemelerden koltuklar tasarlandı. Citroen DS3 Racing iki farklı renk seçeneği ile satılacak. Bunlardan biri siyah gövde turuncu tavan, diğer beyaz gövde karbon-gri tavan. 1.6 litre basıncı arttırılmış turbo ile 156 beygirden 200 beygire çıkan DS3 R’ın renkleri de daha sportif olmuş. Süspansiyon ve direksiyon, Cİtroen’in motorsporları bölümünde geliştirilirken, araç yere 15 mm daha yakın ve 30 mm daha geniş olarak basıyor.
A
40 | 4x4 SuperSport Magazine
İç mekânda da dışarıda sunulan renk kombinasyonlarına sahip olan otomobilde deri ve Alcantara kaplı, sabit kafalıklı sportif koltuklar, karbon fiber benzeri kaplama ve alüminyum pedal takımı standart olarak sunulan aracın sınırlı üretim plakası ve koltukların sırtlıklarında Citroën Racing amblemleri bulunuyor. PSA grubu ve Mini’nin birçok modelinde kullanılan turbo beslemeye sahip 1.6 litre hacimli motoru 202 beygir güç, 275 Nm tork üretebilen otomobilin CO2 salınım miktarı kilometre başına 149 gram olarak açıklandı.
2010 Ekim-Kasım
41
TEST
y
ENİ SORENTO
TEST: MEHMET ÖZCAN FOTOGRAF: YENER GÜLÜNAY
Yeni KIA
Sorento’yu test için aldığımda heyecanlandım. Çünkü eski Sorento’nun testlerini de uzun kilometreler yapmıştım. Test için geldiğinde eskisi ile arasındaki fark açıkça belli oluyordu. Daha modernleştirilmiş hatlar, dinamik bir tasarım. Araç eskisine oranla büyümüş zaten bu büyümenin getirisi de 3. sıra koltuklar olmuş. 7 kişilik olabilmesi kalabalık aileleri mutlu edecektir. Aracın dışında eskisine göre farklılıklar var. Ön görünüş ve dizaynı çok dinamik olmuş. Farlar ve stoplar yeni teknolojilerden nasibini almış. LED li stoplar sportif görünümü destekliyor. Gövdenin Avrupa'da gerçekleştirilen EuroNCAP testlerinden ve Amerika’da gerçekleştirilen mevcut resmi NHTSA çarpışma testlerinden en yüksek notu (5 Yıldız) aldığını belirtmek lazım. Yolcular Araçta 6 adet hava yastığı ile korunuyorlar. Aracın içi üst sınıf bir kabin görüntüsünde. Ferah bir kabini var. Rahat koltuklar uzun kullanımlarda insanı yormuyor. Oturuş pozisyonu yola hâkim olabilmenizi sağlıyor. Ses sisteminin kalitesi bence bu araca yakışmamış. Ses sisteminin daha kaliteli olmasını beklerdim. Orta konsolda konumlandırılmış olan bardak tutucunun içerisindeki kutu kolanın oynamamasını sağlayan çıkıntı çok güzel düşünülmüş. Kabin içerisindeki konfor hemen hissediliyor. Araç sınıfındaki araçlardan daha sessiz. Havalandırma ve çift bölgeli klima ortamın ısısını istenilen düzeyde tutuyor. Eski şase sistemi kaldırılmış. Aracın karoser yapısı monokok hale getirilmiş. Bu da 200 kg. hafiflemesine neden olmuş. Süspansiyon sisteminde bağımsız çok bağlantılı bir sis tem kullanılmış.
42 | 4x4 SuperSport Magazine
Şasenin monokok olması aracın ağırlık merkezinin daha aşağıya taşınabilmesine olanak tanıdığından yol tutuş daha da iyileşmiş. Zaten yapılan sert direksiyon hareketlerinde ESP (Elektronik Stabilite Programı) nin devreye eskisine oranla daha az girmesi bunun kanıtı. Araç çok stabil, hızlı girilen virajlarda, bir SUV olduğunu hissettirmiyor. Dengeli ve güven veriyor. Önde havalı 321 mm, arkada ise 302 mm sabit disk olması fren performansını çok yükseltmiş. Yapılan sert frenlerde dahi izini koruyor. Direksiyon hıza duyarlı ve dişli oranı önceki modele göre azaltılmış. Bu da direksiyon tepkilerinin daha net ve keskin olmasını sağlamış. Motorunda hacim azalmasına rağmen (2.2 lt.) beygir gücü (197 PS) ve tork (436 nm.)yükselmiş. Maksimum torkunu 1800 devirden itibaran veriyor. Eskisine oranla inanılmaz bir ivmelenme var. İvmelenmesi nerdeyse başka markalarda kullanılan 3.0 lt. V6 motorlar kadar. Bu ivmelenmenin 2.2 lt. den alınması aracın motor teknolojisinin ne kadar iyi olduğunu anlatıyor. Motor yapılan izolasyondan dolayı oldukça sessiz. Hacmin ve kilosunun azalması Sorento’nun yakıtta daha cimri olmasını ve emisyon değerlerinin daha az olmasını sağlamış.
2010 Ekim-Kasım
43
Yeni Sorento’da yeni nesil 4x4 sistemi kullanılmış. Araç önden çeker hareket ediyor, ne zaman tekerlekte yol tutuş kaybı yaşanırsa, belli miktarda tork hemen arka iletiliyor. Bu sistem yakıt tasarrufunun oluşmasına yardımcı oluyor. 4x4 kilit düğmesine bastığınızda motor torku akslar arasında 50/50 olacak şekilde ayarlanıyor. 40 km/s hıza çıkıldığında sistem otomatik olarak devreden çıkıyor. Aracın yokuşta geriye kaymasını engelleyen HAC (Yokuşta Kalkış Desteği Kontrolü) sistemi ve dik inişlerde hızı sabit 8 km/s’de sabit tutan DBC (Yokuşta Fren Kontrolü) sistemi yol koşullarında olduğu gibi off road koşullarında da çok işe yarıyor. Yalnız çok dik inişlerde DBC,nin 8 km/s lik hızı biraz fazla geliyor ve fren ile müdahale etmek zorunda kalabiliyorsunuz. Ama bu tür çok aşırı dik inişlere Sorento sürücüsünün çok ihtiyaç duyacağını sanmıyorum. Yeni Sorento eskisini aratmayacak. Şehir içinde ve dışında kalabalık ailenizle gezilerinize yardımcı olabilecek, otoyolda her türlü ara hızlanmanıza cevap verebilecek ve gerektiğinde arazide doğayla baş başa kalabilmenizi sağlayabilecek dinamik bir yol arkadaşı olacaktır.
44 | 4x4 SuperSport Magazine
Yeni nesil Ford Focus’un ürün gamı yüksek performanslı ST Serisi’nın dünya lansmanı Paris’te gerçekleşti..
2012 başında lansmanı yapılacak olan 250 HP’lik Yeni Focus ST’nin tanıtımı 30 Eylül tarihinde Ford CEO’su Alan Mulally ve Ford Avruda CEO’su Stephen Odell’ın katılımlarıyla Paris fuarında yapıldı. 2010 Cenevre otomobil fuarında, Ford’un Global Ürün Geliştirme grup başkan yardımcısı Derrick Kuzak, Ford Focus’un heyecan verici performansa sahip yeni nesil versiyonunun geliştirme aşamasında olduğu bilgisini vermişti. Ford bu sözünü yerine getirerek yeni nesil Ford Focus ST modelinin de ön tanıtımını Paris fuarında yaptı. 2012 ile birlikte piyasaya sunulması hedeflenen yeni nesil Ford Focus ST, Ford’un global araçlar stratejisi çerçevesinde geliştirilmiş ilk yüksek performanslı modeli oldu. Eşsiz 2.0 litre 250 HP dört silindirli Ford EcoBoost motora sahip yeni model, ST mirasına tamamen sadık bir şekilde sürüş meraklılarına yüksek performans ve yol tutuşun baş döndürücü karışımı ile birlikte bağımlılık yaratan bir sese sahip araç sunuldu. Paris fuarında sergilenen yeni ST’nin heyecan verici, enerjik karakterini yansıtan yeni gövde rengi ile göze çarpan sportif dış görünüşü ziyaretçilerin dikkatlerinden kaçmadı.
2010 Ekim-Kasım
45
AVX AIRCRAFT
AWD (SÜREKLİ DÖRT ÇEKER) ARAÇLARIN SÜRÜŞ KULLANIMLARI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN ÖNEMLİ İPUÇLARI Sürekli dört tekerlekten çekişli (AWD) bir araç, motorun gücünü dört tekerleğe birden dağıtır. Ancak normal sürüşte, AWD donanımlı bir araç ön tekerlekten çekişli diğer araçlarla neredeyse aynı şekilde çalışır. AWD araçları kaygan, ıslak veya karla kaplı yollarda sürerken ve çamur, kum veya topraktan çıkarken daha iyi çekiş sağlar. Ancak bu araçlar arazide kullanım için tasarlanmamıştır. Kullanılmak durumunda kalırlarsa aşırı baskıya maruz kalabilirler. AWD araçlar sadece klasik ön tekerlekten çekişli araçlar için uygun olan koşullarla aynı olan koşullar altında sürülmelidir. - Keskin bir viraja dönerken ani bir frende ya da benzer bir durumda herhangi bir kazayı önlemek için her zaman yol ve hava koşullarına göre aracın hızını güvenli bir hızda tutunuz. - Her zaman çok dikkatli olunuz. Aracın dört çekişli olmasına aşırı güvenerek hareket etmeniz sonuncunda bir kazaya sebep olabilirsiniz. Güvenlik amacı ile AWD sisteminin hasar görmesini önlemek için aşağıdaki ipuçlarını aklınızda tutunuz; AWD’li bir araç karlı ve kaygan durumdaki yokuşları önden çekişli bir araçtan daha iyi çıkar. Sadece çok keskin virajları alırken veya ani frenleme sırasında yol tutuşta az bir fark vardır. O nedenle yokuş aşağı inerken veya viraj alırken mutlaka hızınızı kesiniz ve diğer araçlarla aranızda güvenli bir mesafe bırakınız. - Su birikintilerinden veya su taşmış yollardan geçmeye çalışmayınız. Motorun hava emiş kanalına veya egzoz borusuna giren su veya elektrikli parçaların üstüne sıçrayan su aracınıza hasar verebilir ve motorun bayılmasına yol açabilir. - AWD donanımlı araçlar; kar, buz, çamur, kum ve kir kaplı zorlu alanları aşmak için kullanılabilir. Ancak bir arazi aracı olarak değil, yol aracı olarak tasarlanmıştır. - Aracınızı kumda, çamurda veya suda sürdükten hemen sonra daima frenlerinizin etkinliğini kontrol ediniz. Bunu yavaş sürerek ve fren pedalına basarak yapınız. Fren balatalarını ve disklerini kurutmak için üst üste birçok kez yapınız. - Lastik değiştirirken mutlaka lastik etiketinde belirtilen orijinal lastikle aynı ebat, jant ölçüsü, yapı, marka, hız sembolü ve yük indeksinde lastikleri kullanınız. Başka ölçülerde lastik kullanmanız aktarma organlarında hasara yol açabilir. - AWD (sürekli dört tekerden çekişli) bir aracı dik yokuşlar veya tozlu yollar gibi zor sürüş şartlarında sıkça sürmek, motor yağının, fren hidroliğinin ve şanzıman yağının belirtilen süreden daha önce değiştirilmesini gerektirebilir. - AWD aracınızı çektirirken almanız gereken bazı önlemler vardır. AWD araçlarını ön tekerlekler havada ve arka tekerlekler yerdeyken veya tam tersi arka tekerlekler havada iken asla çektirmeyiniz. Bu orta diferansiyelin çalışması veya bozulması nedeni ile aracın patinaja girmesine neden olabilir. Saygılarımla, Umut Özgür Sunay | 4x4 SuperSport Magazine -
46
HAVADA HELİKOPTER KARADA 4X4 JEEP İngiliz Daily Mail gazetesinde yer alan habere göre ABDnin Teksas eyaleti merkezli AVX Aircraftın yeni bir buluşa imza atarak şekil değiştirip helikoptere dönüşen 4x4 JEEP ürettiği belirtildi. İngiliz Daily Mail gazetesinde yer alan haberde yeni aracın Irak ve Afnanistan’da askeri birlikleri taşıyarak yol boyunca gizlenmiş ve aniden patlayan bombalardan kaçmasını sağlayabileceği kaydedildi. Yeni helikoptere dönüşen 4x4 jeep’in tam ekipmanlı 4 askeri taşıyabileceği ve dolu bir depo ile havada ve karada 400 kilometre (250 mil) yol katedebileceği ifade edildi. AVX Aircraft’tan yapılan açıklamada, “Araç özellikle Irak ve Afganistan’da karayollarındaki tehlikelerden korumak amacıyla askeri kullanım için oldukça uygun. Aracı neredeyse her asker kullanabilecek, sürücünün pilot lisansı olması gerekmiyor. Aracın uçuşa geçeceği sırada helikoptere dönüşmesi için gereken pervanenin açılması bir dakika sürüyor. Askerleri tehlikelerden korumak için etkili bir yöntem olarak görülen aracın Pentagon tarafından dizay edilmesinin söz konusu olabileceği kaydedildi. Özellikleri; Prototipinin geliştirilmesi için ise birkaç yıl gerektiği belirtilen aracın özellikleri şöyle: Araç havada 224 km, karada 138 km hıza çıkabilecek. Arazide de 50 km hızla yol alabilecek.
2011 Jeep Wrangler
Jeep, tasarımını yenilediği 2011 Wrangler modelini tanıttı. Jeep, klasikleşen bir tasarıma sahip olan modeli Wrangler’ın tasarımını yenilediğini söylesede önemli sayılabilecek bir görsel değişiklik göremiyoruz. Detayların yanı sıra 5 yeni gövde rengi ile satılacak olan yeni Jeep Wrangler’ın asıl değişimi iç mekanında yapılmış. Ses izalasyonu ile daha sessiz hale getirilen iç mekanda, kapı içleri ve koltuklar yenilenmiş. Cam açma kumandaları orta konsola alınırken kapı içlerine yeni tutamaklar yerleştirilmiş. Tasarımı yenilenen direksiyon simidine ses ve navigosyan kumandası yerleştirilmiş. Mp3 dinlemek isteyenler için USB girişinin yer aldığı media center yeni Wrangler ile gelen yeniliklerden biri. Sürücülerin görüş konforunun iyileştirildiği 2011 Wrangler’da elektrik kontrollü ve ısıtmalı yan aynalarla birlikte arka camların alanını da artırılmış. Kilitlenebilir torpido gözü ve fileli depolama alanları yine iç mekanda gördüğümüz yeniliklerden. Ayrıca yeni Wrangler’da ön yolcu konsolu üzerinde “Jeep Since 1941″ yazısı dikkat çekiyor. Wrangler ve Wrangler Unlimited Sahara modelleri ile kısa bir süre içerisinde satışa sunulması beklenen aracın tam satış tarihi ve fiyatları açıklanmadı. Kia Sportage’ın fiyatı belli oldu. ilk etapta sadece 2.0 litre turbodizel motor seçeneği ile satışa sunulacak aracın fiyatı 42.500 Euro + 1147 TL olarak açıklanıyor. Kompakt SUV klasmanında mücadele edecek olan ve teknolojik altyapı olarak Hyundai ix35 ile kuzen olan 3. nesil Kia Sportage’ın tasarımı, Peter Schreyer’in belirlediği markanın yeni tasarım diline göre şekillendirilmiş. Uzunluğu 4440 mm ( eskisine göre +90 mm), genişliği 1855 mm (eskisine göre +15 mm), yüksekliği 1635 mm (eskisine göre -60 mm) ve dingil mesafesi 2640 mm (eskisine göre +10 mm) olan yeni Sportage’ın zemin yüksekliği ise 170 mm (-25 mm) 6 ileri oranlı otomatik şanzımanla birlikte görev yapan, 136 HP güç ve 319 Nm tork üreten 2.0 CRDi turbodizel motor, Sportage’ı 12.1 saniyede 0’dan 100 km/s’ye çıkartırken, maksimum 180 km/s’lik hız sağlıyor. Fabrika verilerine göre ortalama tüketim değeri 7.0 lt/100 km olan otomobilin CO2 emisyonuysa 183 g/km.
2011 sportage
juke
!
Nissan Otomotiv A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı İlkim Sancaktaroğlu yaptığı açıklamada; “Bildiğiniz üzere 2010 yılı otomotiv sektörü için hareketli ve güzel bir yıl oldu. Beklentilerin üzerinde seyreden pazarda Nissan olarak biz de pazar payımızı artırıyoruz. Geçtiğimiz seneyi 1,33% pazar payı ile kapatmıştık, bu yıl ise Temmuz ayı verilerine göre 1,42% pazar payına erişmiş durumdayız. Ağustos satışlarına ve pazar tahminine göre pazar payımızın 2% olarak neticelenmesini bekliyoruz.” dedi. Türkiye pazarına girecek yeni modeller hakkında da bilgi veren Sancaktaroğlu, “Nissan için çok büyük önem taşıyan ikonik modelimiz Juke sizlerle ve müşterilerimizle buluşturacağımız için şimdiden çok heyecanlıyız. Şehrin Haylazı Juke için şu anda bayilerimize ön sipariş vermek üzere başvuran tüketiciler oldu. Bu yüzden de Ekim ayında ön sipariş almaya başlamayı planlıyoruz.” dedi. Bir SUV ve spor otomobil dinamizmini birlikte sunan Juke, Kasım ayından itibaren satışa sunulacak. Enerji dolu yapısı ile “Şehrin Haylazı” olarak adlandırılan Nissan Juke, 1.5 dizel M/T ve 1.6 Benzinli M/T ve Otomatik ve 1.6 Benzinli 190 beygir MT ve Otomatik seçenekleriyle satışa sunulacak. Visia, Tekna, Sport Pack ve Platinum olmak üzere 4 ana seviyesi olan 2010donanım Ekim-Kasım 47 Juke modelinin başlangıç fiyatı ise 39,900 TL.
TEST
VW TIGUAN 2.0 TDI 140 PS DSG 4MOTION VW’in kompakt zirveyi zorluyor..
SUV’u
TIGUAN
Alman otomobil üreticisi VW’nin gerçek anlamda ilk safkan arazi aracı olarak tasarlanan Touareg’den sonra geliştirilen modeli Tiguan, daha makul bir bütçeyle 4 çeker bir SUV’a binme imkanı veriyor. Test aracımız Tiguan’ın 2.0 TDI motorlu 4 tekerlekten çekişli en donanımlı versiyonu. Kendinizi ne çok alçakta, ne de çok yüksekte hissetmek istemiyorsanız, işte size en uygun yüksekliği sunan Touareg’e göre mütevazi seçenek: Tiguan… VW Touareg’e göre daha kompakt çizgilere sahip olan ve VW’nin 14. model ailesi unvanına sahip Tiguan, benzinli ve dizel olmak üzere iki motor seçeneğiyle ithal ediliyor. 1.4lt. 150 HP TSI motor seçeneğinde sadece 6 ileri manuel şanzıman standart olarak sunuluyor. Markanın 4MOTION kodlu 4x4 sisteminin standart olarak sunulduğu VW Tiguan 1.4lt. TSI, Sport&Style donanım versiyonunda önden çekişli olarak da satın alınabiliyor. 2.0 lt. 140 HP’lik yeni nesil common-rail teknolojili turbo dizel motor seçeneğinde tiptronik şanzıman isteğe bağlı olarak sunulurken, 6 ileri manuel şanzıman ve 4x4 sistemi standart donanım kapsamında yer alıyor. Tiptronik şanzımanla donatılan test aracımız VW Tiguan 2.0 TDI statik konumdan 100 km/s’ye 10.7 sn’de ulaşırken, 100 km’deki 7.5 litrelik yakıt tüketim değeriyle sınıfında cimri sayılabilir. Motor performansı ve şanzıman oranları çok başarılı. Direksiyonun arkasında bulunan vites değişim butonlarıyla seri kullanım çok keyifli hale geliyor. Vites geçişleri kusursuz. Tiguan’ın özellikle süspansiyon sistemi ve direksiyonu, güven veren etkileyici bir yol tutuşuna yardımcı oluyor. Yüksek hızlarda stabilitesini kaybetmeyen ve içeriye yolun bozukluklarını pek yansıtmayan süspansiyon asfalt kullanımında tam puanı hak ediyor. Bozuk yolda ve hafif arazi şartlarında 4 tekerlekten çekiş avantajıyla bekleneni veriyor. Viraja hızlı girip yapılan sert direksiyon hareketine ESP’nin nazikçe yaptığı müdahale sürücünün işini kolaylaştırıyor. Amortisörlerin esnemeye izin vermeden zıplamaları kontrol altına alması, yolu kavramayı kolaylaştırıyor. Sürücünün öngördüğü viraj çizgisinde kalabilen Tiguan, yükseklik dezavantajına rağmen asfalt kullanımında oldukça başarılıydı. 0-100 km/s hızlanması 1,5 sn ile benzinli versiyona göre daha yavaş olan Tiguan’ın yavaşlama kapasitesi de yeterli düzeyde. Fren sistemi 1.675 kg ağırlığı 100 km/s hızdan sıfıra 40 metrede durdurmayı başarıyor. Geleneksel VW kalite standartlarını görebileceğiniz Tiguan, aynı zamanda fonksiyonel ve ergonomik iç tasarımıyla koltuğa oturduğunuzda kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor. Daha önce Touran’da gördüğümüz Park Asistanı ve geri vitese aldığınızda ekranda görülen arka görüş kamerası, geri manevraları eğlenceli hale getirmiş. Ama yokuşta istenmeyen geri kaymayı önlemeyi de (auto hold) unutmamışlar.
48 | 4x4 SuperSport Magazine
Tiguan’ın geniş bagaj hacmi, konforlu iç mekanı, rahat koltukları, mükemmel işçiliği ve zengin donanımı kullanıcısının memnuniyet derecesini artırıyor. Pasif güvenlikte de VW Tiguan’ı öne çıkaran bir başarısı var. IIHS - Otoyol Güvenliği Sigorta Enstitüsü’nün yeni ‘Tavan Sağlamlığı’ derecelendirme sisteminde SUV sınıfında 12 farklı markanın katıldığı testlerde en yüksek puanı Tiguan aldı. Her açıdan zengin standart donanım “Sport & Style” ve “Fun & Function” adı verilen 2 farklı donanım paketiyle satışa sunulan VW Tiguan’ın baz donanım versiyonundan itibaren zengin güvenlik ve konfor özelliklerine yer veriliyor. VW Tiguan’ın Sport & Style donanım paketinde ABS, ESP, EDL, MSR, ASR, 6 adet havayastığı, Auto Hold fonksiyonu, elektrikli ön ve arka camlar, MP3 özellikli Radyo-CD çalar müzik sistemi, klimatronik (tam otomatik klima), yüksekli ayarlı spor ön koltuklar, elektromekanik park freni, karartılmış arka ve arka yan camlar, krom tavan rayları, ön sis lambaları ve park mesafe sensörleri standart olarak sunuluyor. Kullandığımız Tiguan’da ise hız sabitleyici, bi-xenon farlar, park asistanı, yağmur sensörü, ve 230 Volt soket gibi donanımlar standart olarak sunuluyor. Hem otoyol hem de arazi versiyonu için ayrı tasarımlara sahip olmasıyla rakiplerinden farklılaşan VW Tiguan, Sport & Style ve Fun & Function donanım tiplerinde, ağırlıklı olarak otoyol kullanımları için şekillendirilmiş burun ve tampon tasarımı yer alıyor. 18 derecelik yaklaşma açısı sunan otoyol tasarımlı VW Tiguan’ın ön tamponunun alt kısmı otoyollara uygunluk açısından kalın ve dayanıklı olarak tasarlanmış. Daha ziyade asfalt kullanıma uygun SUV’ları düşünenler için karizmatik bir seçenek olan VW Tiguan, spor kullanıma uygun otomatik vites seçeneği, kalitesi, güvenilirliği ve keyif veren sürüşü ile başarılı satış rakamlarını yakalayacak gibi görünüyor. Test Sürüşü : Yener Gülünay 2010 Ekim-Kasım
49
Bugüne kadar yürütülen operasyonda ürün gamımız ticari ağırlıklı olduysa da bugünden sonra %50 ağırlıklı olarak binek araç pazarı içinde yer alacağız.
ÖZEL RÖPORTAJ
- RöPORTAJ: ISOTO GRUP’UN YENİ CEO’SU VE YÖNETİCİ ORTAĞI KURTHAN TARAKÇIOĞLU İsotlar Grup’u nasıl görüyordunuz? Şimdi nasıl yorumluyorsunuz?
Yönetim kurulu başkanı Hakan İsot’u sektörden uzun zamandır tanırım, iyi bir dostumdur. Aynı zamanda iş adamlığına saygı ve sevgi beslediğim biridir. Ben İsotlar Grup’u ve Hakan İsot’u Anadolu kaplanı olarak görüyorum. Otomotivde işin sanayi kısmına girmeyi de arzulayan, otomotiv işini bir yaşam biçimine dönüştürmüş olan bir iş adamı. Buraya geldiğimde ise hiçbir şeyi yabancılık ile karşılamadım ve beklediğimi buldum. Zira burayı zemin katı iyi çıkılmış bir yapı gibi düşünebiliriz. İsotlar Grup çalışanları ve Hakan İsot tarafından belirli bir noktaya getirilmiş bir grup söz konusu. Gruptan kastım ise Adana’daki otobüs fabrikası, çeşitli markaların bayilikleri, Tata’nın Türkiye ve Romanya distribütörlükleri, TVS motosikletlerin distribütörlüğü ve çantada bekleyen birçok yeni projenin yer aldığı bir yapı. Tabii buraya geliş ve buradan sonraki amacımız güçlü yapılanmış zemin üzerine apartmanı oluşturup binanın katlarını çıkmak. İsotlar Grup’un adını da değiştiriyoruz. Artık Isoto adını alıyor. Önümüzdeki beş yıl içinde ürünleri ve hizmetleri tüm paydaşlar ve tüketici tarafından tercih edilen, yaptığı işler ile takdir gören bir otomotiv ihtisas grubunu daha da büyütmeyi amaçlıyoruz. Özellikle işin sanayi üretim tarafında fabrikayı güçlendirerek yeni ürünlerin katılmasını sağlayacağız. Tata distribütörlüğü zaten kendi başına büyük çaplı bir iş ve Tata’nın küreselleşme konusunda adımlar atması bizim için büyük avantaj. Tata geçmişte sadece Hindistan’a otomotiv üretirken şimdi tüm dünyaya hizmet veriyor. Pazar payı hakkında; Tata’nın Türkiye pazarında şu anda yaklaşık olarak %0.5 yeri var. Yeni gelecek ürünlerimiz ile birlikte biz bu rakamı %1 ‘e taşımayı hedefliyoruz. 2010 yılının Kasım ayında B segmentinde yer alacak Vista, Ocak 2011’de C segmenti Manza’nın lansmanını yapacağız. Her iki modelde de Tata’nın Fiat iş birliği ile ürettiği motorlar kullanılıyor olacak. Hafif ticaride ise Xenon’nun tek kabinli modeli ve esnafa yönelik Super Ace ile yer alacağız. Nano modelinin de önümüzdeki yıllarda gruba katılımı ile pazar payımızı %2 seviyesine çıkartabiliriz. İsotlar Grup’ta göreve başlamamla birlikte yeni bir teşkilatlandırma söz konusu oldu. Tata’nın iletişim stratejilerini, pazara yeni bakış açısını ve satış kanallarını daha iyi organize ederek iyileştirecek çözümler üretmek adına çalışmalarımıza başladık. Ayrıca şu anda yeni bayilik taleplerini değerlendiriyoruz. İsotlar Grup geniş kapsamlı biçimde organize edilen, içinde çeşitli iş kollarını ve distribütörlükleri barındıran bir firma. Her markanın kendi yönetim ekibi ve bütçesi var. Burada olduğum 90 günümde tüm bunlara ısınmamı tamamladım, bundan sonra artık işin icraatına yöneleceğiz.
Getireceğiniz araçlar özellikle ticari taksi piyasası için de uygun olacak mı?
Bunu önümüzdeki dönemde hep beraber yaşayarak göreceğiz. Fakat şunu söyleyebilirim ki özellikle ticari taksi piyasası için Manza’nın ekonomikliği, fiyatı, geniş iç hacmi ve dayanıklılığı bakımından tercih edileceğine inanıyorum.
50 | 4x4 SuperSport Magazine
2010 Ekim-Kas覺m
51
Audi’den Paris Motor Show’da İki Konsept
Audi, Paris Motor Show’da, daha önce Detroit Fuarı’nda sergilediği konsept modeli e-Tron’un cabrio versiyonu olan e-Tron Spyder’ın dünya prömiyerini yaptı. quattro teknolojisinin 30. yılı nedeniyle üretilen yine bir konsept model olan Audi quattro Concept de, Fuar’ın yıldızları arasında. Audi Fuar’da, ilk kez Detroit Fuarı’nda sergilediği e-Tron modelinin cabrio versiyonu olan e-Tron Spyder’ın dünya prömiyerini yaptı. 4,06 metre uzunluğunda, 1,81 metre genişliğinde ve sadece 1,1 metre yüksekliğindeki bu konsept, iki kişilik olarak tasarlanmış. Toplam ağırlığı 1,450 kg olan ve V6 TDI motorla, iki elektrikli motorun kombinasyonuna sahip model 300 hp güç üretiyor. 100 km/s hıza sadece 4,4saniyede ulaşan e-Tron Spyder, elektronik olarak sınırlandırılmış 250km/s maksimum hıza ulaşabiliyor. e-Tron Spyder’da yer alan TDI motor, 650 Nm tork sağlarken, iki elektrikli motor da 352 Nm’lik bir tork değeri veriyor. Bu kadar üstün performans değerlerine karşın konsept model, 100 km’de ortalama 2,2l dizel yakıt tüketimi ve 59g/km CO2 emisyon değerine sahip. Audi quattro Concept; Audi’nin Paris Motor Show’da sergilediği bir diğer konsept model ise, quattro teknolojisinin 30. yılı anısına özel olarak tasarlanan Audi quattro Concept. Audi’nin güçlü RS5 modelini temel alan konsept model, 5 silindirli turbo şarjlı bir motora, son derece hafif bir şasiye ve doğal olarak en son quattro teknolojisine sahip. Audi quattro Concept, motorunu da yine başarılı bir başka modelden alıyor; TT RS’te sunulan, 2.5 litrelik turbo motor, 408 hp güç ve 480 Nm tork üretiyor. Sadece 1,300 kg ağırlığındaki model, 100 km/s hıza 3.9 sn gibi etkileyici bir sürede ulaşıyor.
HYUNDAI PARİS OTOMOBİL FUARI’NDA 4 YENİ MODELİNİ TANITIYOR
Dünya tanıtımı yapılan yeni nesil MPV (Multi Purpose Vehicle – Çok Amaçlı Araç) modeli “ix20”, segmentinin “kutu” formlu tasarım alışkanlığından uzaklaşarak Hyundai’nin modern ve yenilikçi tasarım anlayışı doğrultusunda daha dinamik ve sportif bir görünümle karşımıza çıkıyor. Hyundai’nin Rüsselsheim Almanya’daki Ar&Ge Merkezi’nde tasarlanıp geliştirilen ix20, markanın yeni “akıcı” tasarım dilinin izlerini taşıyor. Sınıfının en iyi yakıt ekonomisi ve 114 g/km’lik CO2 emisyonuna sahip olan ix20, Euro NCAP’in çarpışma testlerinde kendisini 5 yıldıza taşıyacak olan aktif ve pasif güvenlik donanımları ile otomobilseverlerin beğenisine sunuluyor. Paris’te tanıtılan diğer bir model ise Genesis Coupe. Yılın son çeyreğinde satışa sunulacak olan ve Avrupalı otomobilseverlerin beğenisine göre tasarlanan arkadan itişli Genesis Coupe yenilenmiş direksiyonu, süspansiyonu, frenleri ve iki motor seçeneğiyle karşımıza çıkıyor: 210ps’lik güç üreten 2,0 litre turbo motor ve 303 ps’lik güç üreten 3,8 litre V6 motor. Genesis ürün grubu ise sedan modeli ve Avrupa’da ilk kez tanıtılan Equus limuzin modeliyle tamamlanıyor. Böylece Hyundai Avrupalı tüketicinin bu iki modele olan ilgisini ölçerek Avrupa pazarına sunulmaları konusunu değerlendirmeyi hedefliyor.
52 | 4x4 SuperSport Magazine
VOLKSWAGEN’DEN PARİS’TE DÜNYA PRÖMİYERİ
Volkswagen, Paris Motorshow’da Passat modelinin dünya prömiyerini yapıyor. Alman üretici ayrıca, yeniliklerle dolu tüm ürün gamını da Fuar’da sergiliyor. Passat’ın 7’inci nesli ilk kez Paris’te; Volkswagen’in Paris Motorshow’da sergileyeceği ürünlerin başında, ilk kez pazara sunulduğu 1973 yılından bu yana elde ettiği 15 milyonu aşan satış rakamıyla bir başarı hikâyesi olan Passat’ın 7’inci nesli geliyor. Tamamen yenilenmiş tasarımı sıra dışı yakıt ekonomisi özelliğiyle üst sınıftaki dengeleri yine değiştirecek olan Passat, yeni donanım seviyeleri ve motor, şanzıman seçenekleri, geliştirilmiş yardımcı sürüş özellikleriyle yeni bir başarı hikâyesine imza atmayı hedefliyor. Yeni Touareg Hibrid; VW’nin Paris Motorshow’da sergileyeceği modellerden bir diğeri de yıl içinde pazara sunulan Yeni Touareg’in Hibrid versiyonu. 3,0 lt TSI 333 hp benzinli motorla kombine edilen 47 hp’lik elektrik motoruyla 380 hp güç ve 580 Nm tork sağlayan Touareg Hibrid, 100 km/s hıza 6,5 saniyede ulaşırken 100 km’de yalnızca 8,2 lt yakıt tüketiyor. Yeni Touran ve Yeni Sharan; Fuarda sergilenecek Volkswagen modelleri arasında, 1,2 lt TSI 105 hp motorun yanı sıra 1,6 lt TDI motorla da sunulan, VW’nin A-MPV segmentindeki iddialı modeli Yeni Touran ve 1,4 lt TSI 150 hp, 2,0 lt TDI 140 hp - 170 hp motor seçenekleri, DSG şanzıman, kayar yan kapılar, 7 kişilik oturma kapasitesi ve geniş bagaj hacmi gibi özelliklere sahip Yeni Sharan da yer alıyor.
PARİS MOTOR SHOW’DA RENAULT DEZİR ÇOŞKUSU
Laurens van den Acker’in yönettiği ilk proje, DeZir, Renault Design bölümünün yeni vizyonunu simgeleyecek olan bir dizi konsept modelin başlama vuruşunu oluşturuyor. Bu sportif hevesli konsept model, Markanın gelecekteki modellerinin tasarım temellerini de atıyor. Konsept model DeZir, Renault’nun üç kilit sözcük ile özetlenebilecek daha coşkulu bir tasarıma doğru yönelişini imzalıyor: Yalın, Göz alıcı, Sıcak. Baştan çıkaran hatları ve koyu kırmızı rengiyle, DeZir otomobil tutkusunu ifade ediyor. Elektrikli motor ile donatılan Renault DeZir, çevreye saygı ile otomobil zarafetini bir araya getiriyor. Eksiksiz bir elektrik motorlu araç gamı sunan Renault, otomobil tasarımında ve kullanımında yeni bir çığır açıyor. %100 elektrikli araç herkes için kullanımda Sıfır Salımlı ulaşım olanağının sunulmasını sağlayan tek çözümdür. Renault Z.E. elektrik motorlu araçları çevre konusunda devrimsel nitelikte ilerlemeler sağlamak üzere büyük miktarlarda satışa dönük olarak geliştirildi. 2011 ortalarında satışa sunulacak olan ürün gamının ilk iki modelinin fiyatları (batarya hariç), vergi teşviki sağlayan ülkelerde eşdeğer termik versiyonlarla, daha önce açıklanmış olduğu gibi, karşılaştırılabilir düzeydeler. 2010 Ekim-Kasım
53
SEAT’TAN PARİS’DE YENİ MODELLER
SEAT, Paris Otomobil Fuarı’nda üst orta sedan sınıfındaki temsilcisi sportif SEAT Exeo ve dinamik Exeo ST Comfort versiyonuyla birlikte, sıfır emisyonlu sürüş keyfi sunan konsept araç spor coupé SEAT IBE ve Yeni Alhambra’yı tanıtıyor. SEAT, 2-17 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan Paris Motorshow’da yeni modellerini sergiliyor. SEAT tasarım DNA’sının çarpıcı evrimi: SEAT IBE SEAT’ın Paris’te sergileyeceği modellerden en ilgi çekici olanı, SEAT’ın elektro-mobilite alanında belirlediği rotanın öncüsü. SEAT IBE konsept otomobili ile İspanyol marka, yakın geleceğin, şehir hareketliliği için tasarlanmış süper kompakt spor coupé vizyonunu sunuyor.İlk versiyonu Cenevre’de otomobil severlerin beğenisine sunulan SEAT IBE’nin o zamandan bu yana tasarımı, teknolojisi ve iç mekânında ek gelişmelerle donatıldı. Geniş ve çok yönlü olan iç mekânının yanında kişiselleştirilmiş bağlanabilirlik özellikleri ile bilgi-eğlence sistemi için geliştirilen yenilikçi konsepti ile göz dolduran SEAT IBE’ geleceğin süper kompakt spor coupé vizyonuna ışık tutuyor.SEAT IBE, 102 beygir gücü ve 200 Nm tork ile motor ile dış tasarımın taahhüt ettiği dinamik sürüş keyfini tam olarak kullanıcısına yaşatıyor. 0’dan 50 km/s’e kısa deparı sadece 3,6 saniye sürerken; 6,6 saniye içinde IBE, 80 km/s’e erişiyor.
Kia Motors, Paris Otomobil Fuarı’nda Tasarım ve Teknolojiye Odaklanıyor. Kia Motors, Paris Otomobil Fuarındaki standında bu sene, yenilikçi tasarım ve üstün teknolojilerini vurguluyor. Kia standının merkezinde elektrikli konsept aracı Kia POP yer alıyor. Kia’nın ünlü tasarımcısı Peter Schreyer liderliğinde Kia Motors Avrupa tasarım ekibi tarafından geliştirilen Kia POP, şu ana kadar üretilen tüm elektrikli araçlardan farklı bir çizgiye sahip. “ POP gibi bir konsept otomobil sadece bizim tarafımızdan yaratılabilirdi” diyen Schreyer, “tasarımcılar çok nadir temiz bir sayfa ile başlamak şansına sahip olurlar, bu özgürlüğe sahip olmak gerçekten müthiş” yorumunu yapıyor. Kia POP, işte bu özgürlüğün bir sonucu olarak ortaya çıkmış. Aracı tasarlarken otomobil ile ilgisi olmayan parçalardan ilham aldıklarını belirten Schreyer, çıkış noktalarının planörler ve yarış bisikletleri olduğunun altını çiziyor. Tamamen elektrikli ve sıfır emisyon değerlerine sahip olan Kia POP, 68 beygir gücüyle 140 km/s maksimum hıza ulaşıyor.
54 | 4x4 SuperSport Magazine
PORSCHE’NİN İKİ YENİ 911 MODELİNİN DÜNYA PRÖMİYERİ PARİS’TE
Porsche, Paris Motorshow’da iki yeni 911 modelinin dünya tanıtımını yapıyor; 911 Carrera GTS ve 911 Speedster… Porsche Paris Motorshow’da 911 model ailesinin iki yeni üyesinin ilk gösterimini yapıyor; Carrera gamının en üstünde yer alan 911 Carrera GTS ve markanın ilk kez 1954 yılında ürettiği 356’nın döndüncü nesli 911 Speedster. Porsche’nin dünya prömeriyerini yapacağı ilk model, hem coupe ve hem de cabriolet olarak pazara sunulacak olan Carrera ailesinin en üstünde yer alan Carrera GTS. Daha önce Carrera S’de kullanılan 3.8 litrelik yatay altı silindirli motorun revize edilmiş versiyonuna sahip Carrera GTS, teknolojik ve donanım özellikleri sayesinde süper spor otomobil kategorisindeki iddiasını güçlendiriyor. 385 hp’lik Carrera S’e göre arkası 44mm daha geniş ve 23 hp daha güçlü olan; 408 hp güç üreten Carrera GTS, 4200d/dk’da 420Nm tork üretiyor. Standart olarak altı ileri manuel şanzımanla sunulan model, isteğe bağlı olarak, Porsche’nin yedi vitesli PDK çift debriyajlı şanzımanıyla da alınabiliyor. 100 km/s hıza 4.2 saniyede ulaşan Carrera GTS, 306 km/s azami hıza sahip.
Yeni S60 ve V60 R-Design Uzmanlar için daha sportif bir tasarım ve sürüş karakteri Yeni S60 ve V60 R-Design, gerçek bir spor otomobil hissi vermesi için tasarlandı ve görünümlerini destekleyen bir sürüş deneyimi sunmak için şasileri özel olarak geliştirildi. “Yeni S60 ve V60 R-Design şimdiye kadar ürettiğimiz en sportif modeller. R-Design logosuyla artık çok daha kolay fark ediliyorlar. Spor otomobil kullanımından hoşlanan müşterilerimiz için harika seçimler” diyor Ürün Geliştirme Departmanı Genel Müdürü Magnus Jonsson. Sportif, daha sportif, en sportif: Volvo bu tanımları en iyi şekilde yansıtabilmek için yeni S60 ve V60 R-Design’ı bir bütün olarak ele aldı ve hem tasarımını hem de şasisini tek bir paralelde birleşecek şekilde geliştirdi. “Bu modeller otomobillerine kendi damgalarını vurmak isteyen müşteriler için tasarlandı. R-Design ise daha genç bir kitleyi hedefliyor. S60 ve V60 müşterilerinin yüzde 10’unun R-Design opsiyonunu seçeneğini düşünüyoruz. Diğer yandan bu pazarda rakip markaların müşterilerinin üçte birini çalacağımıza inanıyoruz” diyor Magnus Jonsson.
2010 Ekim-Kasım
55
TEST
Y
ENİ QASQAI
56 | 4x4 SuperSport Magazine
Yeni görünümüyle daha asi ama hala şehirli kalarak, 2010 yılında da liderlik iddiasını sürdürmeyi hedefleyen Yeni Qashqai'nin özellikle ön görünümünde yapılan değişiklikle far, kaput ve tampon çizgileri daha keskin hatlara kavuşturularak, aracın daha fazla dinamik görünmesi sağlanmış. İnceltilen mercekli far tasarımı ile aracın karakteristik yapısı kuvvetlendirilerek, öncekine göre daha asi bir görünüme kavuşan Yeni Qashqai, petek tasarımlı ön panjuru ve yenilenen ön tamponu ile de daha sert bir tarz sergiliyor. Yeni Qashqai'de 4x2 1.6 litre benzinli, 4x2 1.5 litre dCi ve 4x4 2.0 litre dCi motor seçenekleri bulunuyor. Otomatik vites seçeneği ise Auto 4WD 2.0lt dCi versiyonunda standart olarak sunuluyor. Yeni Qashqai'de ön, yan ve perde hava yastıkları, ESP, panaromik cam tavan, 18 inç alüminyum alaşımlı jantlar, ısıtmalı deri koltuk, çift bölgeli otomatik klima, Nissan Connect multimedya sistemi, Bluetooth, renkli görüntü kamerası ve yolculuklara akustik bir konser keyfi yaşatan BOSE ses sistemi gibi üstün ve fark yaratan zengin özellikler sunuluyor. Özellikle biraz daha uzumış olan Yeni Nissan Qashqai’ye eklenen en son versiyonunda ise en önemli özelliği artık 7 koltuklu olabilmesi. en arka kısmında yatar ve kalkar 2 adet ekstra koltuk bulunmakta buda kullanımda yolcular için ve bagaj hacmi için büyük önem taşımakta. Rakiplerine ve avantajlarına göre 45,990 liradan başlayan cazip fiyatlarla satışa sunuluyor. Yeni Nissan Qasqai şehre yeni gelen kardeşi Juke ile bayağı bir atışarak kapışacak gibi bakalım hangisi daha fazla satarak satış rekoru kıracak. Sabırsızlıkla kardeş Juke’un 2010 AutoShow fuarından sonra şehre gelmesini bekliyoruz. Test : U. Özgür Sunay
TEST
M
EGANE HB
Yeni megane hb renault’un en çok tercih edilen ürün modellerinden bir tanesi olmaya hedef. Özellikle tasarımı ve ergonomik iç konforu ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Hb yapıda ve dört kapılı olması araca sportif bir özellik katmış. İki kapılı coupe araçlarıda andırıyor dört kapılı olması kullanımından bir şey kaybettirmemiş. Direksiyondaki ayarlanabilir sertlik-yumuşaklık kullanımda çok büyük bir kolaylık sağlamış. Özellikle dönüş açıları ve kıvraklığı gayet iyi. Bir renault aracın olması gereken tüm fonksiyonel özelliklere sahip . Dış tasarımına önden baktığınızda diğer coupe modeli gibi gayet geniş, kaslı ve çekici bir yapıya sahip. Arka dış tasarımı ise coupe’yi andırıyor. Yeni megane hb 1,6 16V 110 beygir ve 1,5 dci 105 beygir motor seçenekleri ile Expression ve Dynamique versiyonları ile satışa sunuluyor. Yeni megane da ilk kez Laguna modelinde kullanılan çift yan darbe sensörleri ve çift hazneli gögüs hava yastığı kullanılmış. Araç kokpitte analojik ve dijital ekranlı bir gösterge paneline sahip. Eller serbest kart sistemi, çift bölgeli elektornik klima, Blutooth’lu Radyo CD MP3 çalar ve dinamik viraj lambalı Bİ-Xenon farlar, ayrıca özel tasarımlı 3D Sound ses sistemi de ilk kez kullanılıyor. Yeni megane hb modeli yüksek yol tutuşu ve ekonomikliği sayesinde Türkiye yollarında vazgeçilmez bir model olacak gibi gözüküyor. Araca kullanıp alıştıktan sonra uzun bir süre değiştirmek istemeyeceğiniz bir modeli. Ayrıca aracın içinde kullanılan malzeme kaliteside oldukça yüksek. Bagaj hacmine bakacak olursak 405 litre ile sınıfının en iyi değerlerine sahip. Aracın sürüş performansı ise düşük hızlarda dahi yüksek torklara sahip bir araç hemen hızlanması ile vitesi bir üst kademeye geçirmeniz kısa aralıklarla oluyor. 6 vitesli bir şanzımana sahip olmasıda yakıt tüketimi ve uzun yol konforu için ideal yapıda. Ortalama olarak şehir içinde 6.5lt yakarken şehir dışında ise bunu 5lt civarına düşürmek mümkün. Süspansiyon ise orta sertlikte ayarlı. Darbe emiş performansı ve Esp sayesinde ise güven verici bir araç. Euro-Ncap çarpışma testlerinde ise 5 yıldıza sahip. Test : Tolga AYDENİZ
2010 Ekim-Kasım
57
L
and Rover'ın kompakt SUV'u Freelander makyaj operasyonu geçirdi. Daha tutumlu motorlara kavuşan Freelander'da iki çeker seçeneği de sunulmaya başlanacak.
A
razi aracı yakın geçmişe kadar pek fazla üreticinin ilgi duymadığı bir kavramdı. Ancak 90’lı yılların ortasından sonra bu anlayış değişti şimdilerdeyse neredeyse her üretici birden fazla arazi aracıyla ya da moda tabirle birden fazla SUV’la temsil ediliyor. Tabii arazi aracı kavramının gelişmesinde herkesin daha çok arazilerde dolaşma ihtiyacından çok şehirlerde büyük araç kullanma amacı daha etkin oldu. Son dönemde ortaya çıkan SUV’ların neredeyse hepsi arazide kullanılmaktan çok şehirlerdeki ulaşım aracı olarak ortaya çıktı. İhtiyaçların değişmesiyle üreticiler de arazici özelliklerden daha çok şehre uygun “büyük araç” yaratmaya yöneldi. Birçok üretici bu akımın ışığında özellikle kompakt SUV sınıfında 4 tekerlekten çekişin yanı sıra 2 tekerlekten çekiş seçeneğini de ortaya koymaya başladı. Freelander’daki makyajsonrasında en önemli değişikliklerden biri de motor kaputunun altında gizli. Eskiden yalnızca 160 HP güç üreten 2.2 lt’lik dizel motor yerini 150 HP ve 190 HP güç üreten iki farklı seçeneğe bırakmış. 150 HP güç üreten motorda startstop teknolojisiyle donatılırken otomatik şanzıman seçeneği de opsiyon olarak sunulmuş. 190 HP güç üreten motor seçeneği ise yalnızca otomatik şanzımanlı olarak satın alınabilecek. Euro4 ve Euro5 emisyon normlarını da karşılayan yeni motorların tutumlu olmasına da dikkat edilmiş. 150 HP gücündeki önden çekişli versiyonun ortalama yakıt tüketimi 6.0 lt/100 km iken, 190 HP’lik 4x4 versiyonda bu değer 7.0 lt/100 km. Eylül ayında Avrupa’da satışa sunulacak olan makyajlı Freelander’ın önden çekişli versiyonu 2011 Ocak ayından yollarla buluşacak. Makyajlı Freelander’ın Türkiye satışının ekim ayında başlaması bekleniyor.
Ü
stün performansın zarafetle birleştiği FX30d kullanıcısına sportif sürüş keyfi ve çevikliği sunuyor. Coupé otomobillerin dinamikliğine ve zarafetine sahip FX30d atletik ve çekici hatlarıyla da görsel bir zenginlik sunuyor. Spor bir otomobille SUV’un ideal kombinasyonun harmanlandığı Infiniti FX30d modelinde kullanılan dizel motorun farklılık yaratan en önemli özelliklerinin başında hem sessiz çalışması hem de yüksek performansa sahip olması geliyor. Avrupalı sürücüler için sürüş keyfi ön planda tutularak geliştirilen FX30d modeli, 238Bg ve 550 Nm tork üreten 3.0 litrelik Piezo enjeksiyonlu V6 motora sahip.
58 | 4x4 SuperSport Magazine
ID
Hem güçlü hem sessiz.. nfiniti FX’ten yeni 3.0 litre V6 izel Motor
Maksimum hız kapasitesine sahip dizel motor 212 km/saat’teki hıza 8.3 sn’de ulaşıyor.
HIZ SINIRI YÜKSELİRSE, ÖLÜMLÜ KAZALAR ARTAR! Trafik kazalarının önlenmesinde eğitimin ne kadar önemli olduğunu yıllardır dile getiriyoruz. Özellikle tanınmış insanlarımızın can kayıplarında ve bayram trafiğinde yaşanan kanlı bilançolardan sonra hatırlanan trafik kazalarını artık günlük yaşantımızda normal karşılamaya başladık. Trafik kazalarının ne kadar can ve mal kaybına neden olduğu, sadece her bayramda değil, normal günlerde de gözler önüne serilmeye devam ediyor. Trafikteki can kayıpları ve yaralanmaları önlemek için sorunun temeline inmek gerekiyor. Problemi sadece ‘dikkatsizlik, aşırı hız, bozuk yol şartlarına indirgeyerek olmaz. Denetimlerin sıkılaştırılmasına, yolların ve işaretlemelerin düzeltilmesine rağmen kazaların sonu gelmiyor. Türkiye’de trafik kazlarına dur diyebilmek için öncelikle sürücülerin güvenli sürücülük konusunda eğitilmeleri şart. Ülkemizde ehliyet almak çok kolay. Otomobil kullanmayı iyi bilmeyenler bile trafiğe çıkabiliyor.
Otomobil kullanmayı trafikte kaza yapa yapa öğreniyorlar. SÜRÜCÜLER NEYİ BİLMEDİĞİNİ BİLMİYOR .Güvenli Sürücülük eğitimleri alan sürücüler, öncelikle aracını doğru olarak kullanmayı, aracına etki eden fizik güçlerini, aracının hakimiyetini ne yaparsa kaybedeceğini görüyor. Trafiğe kapalı alanda, kukalarla düzenlenmiş, yapay buz alanı üzerinde ve gerçeğe çok yakın uygulamaları defalarca yapıyor, kendisini ve aracını çok daha iyi tanıyor, limitlerini öğreniyor. Trafiğe çıkarken tehlikenin nerelerden geleceğini önceden görebilme ve riske girmeden araç kullanma konularında bilinçleniyor. Tüm bunların yanı sıra trafikte saygılı ve hoşgörülü davranmanın gerekliliğini, sinirlenerek hiçbir şeyi çözemeyeceğini anlıyor. Bu eğitimlerin faydası tüm dünyada kabul görmüş durumda. AB’ye girme hazırlıkları yapan Türkiye’de artık bilinçli sürücülük eğitimine devletin ve sivil toplum örgütlerinin öncülük etmelerinin zamanı geldi de geçiyor bile. Eğitim almış sürücülerin daha az kazaya karışması sonucu hem araç hasar giderlerinde, hem sağlık harcamalarında, hem de iş gücü kaybı açısından büyük kazançlar elde ediliyor. Daha az kaza olması nedeniyle azalan sigorta giderleri sigortalıyı, primden kat be kat fazla tutan hasar riskinin düşmesi de sigorta şirketlerini mutlu ediyor. BÖLÜNMÜŞ YOLLARDA HIZ SINIRI 90 KM/S’TEN 110 KM/S’E YÜKSELTİLDİ. Geçtiğimiz yıl gündeme gelen hız sınırlarının artırılması konusundaki yasa teklifi gelen tepkiler üzerine tekrar değerlendirilmişti. En sonunda sadece bölünmüş yollarda 90 km/s’ten 110 km/s’e çıkarılmasına karar verildi. Çok merak ediyorum, trafikte araç kullanan sürücülerimiz artık çok iyi olduğu için mi, yeni ehliyet alanlar çok iyi bir eğitim aldığı için mi, yollar ve işaretlemeler çok iyi olduğu için mi, otobanlarımızda hiç tehlike (hayvan çıkması, çukurlar, geri gidenler, yayalar) olmadığı için mi hız sınırı artırılıyor acaba? Değişen ve düzelen nedir çok merak ediyorum. Eğer iyi bir kontrol ve işaretleme olmadan, tehlikeli yerlerde hız limiti düşürülmeden 110 km/s hız sınırı uygulanırsa kesinlikle bu çok ölümcül bir hata olur.Herkes şunu çok iyi anlamalı! Kaza öncesi hayati önem taşıyan o birkaç saniyede sürücülerimiz maalesef ne yapacağını bilmiyor. Hızlar arttığında takip mesafelerinin doğru uygulanabileceğine inanıyor musunuz? Eğitimlerimizde sürücülerin 55-60 km/s hızlarda artık kontrolü kaybetmeye başladıklarını görüyoruz. 70 km/s hızda yapılan yanlış bir direksiyon manevrası ile kontrolü kaybetmek olasıyken, 110 km/s ile yapılacak en ufak bir hata büyük bir kaza ile sonuçlanabilir. 90 KM/S İLE 110 KM/S ARASINDAKİ ÖLÜMCÜL FARK 90 km/s hızla frene basan bir araç algılama ve tepki mesafesi ile birlikte 66 metrede durabilirken, 110 km/s hızla aynı noktada frene basan benzer bir araç 95 metrede durabiliyor. Yani yaklaşık 20 km/s hız farkı durma mesafesini(tepki mesafesi+fren mesafesi) yaklaşık % 50 artırıyor. Sadece fren mesafelerine bakacak olursak, 90 km/s ve 110 km/s hızla giden iki otomobil aynı anda frene bastığında, 90 km/s hızla frene basan araç 41 metrede durduğu sırada, 110 km/s hızla frene basan araç o noktadan 70 km/s hızla geçiyor ve hala duracağı noktaya 23 metre mesafesi var. Sürücülerimiz aracını en doğru şekilde nasıl durdurabileceğini bilmiyor. Direksiyonu yanlış tutuyor ve yanlış çeviriyor, koltukta doğru oturmayı bilmiyor. Ama en kötüsü eksikleri olduğunun farkında değil. Çocukluktan başlaması gereken eğitim eksikliği nedeniyle otomobil kültürüne sahip değiller. Emniyet kemerlerinizi önde ve arka koltukta takmayı, çocuklarınızı özel güvenlik koltuğunda oturtmayı, kısa farlarınızı gündüzleri de yakmayı unutmayınız… Hepinize iyi yolculuklar dilerim. Özkan Başaran
2010 Ekim-Kasım
59
TEST
h
YUNDAI i30 SW
“ Bir Hyundai sahibi olarak öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Hyundai araçların kullanım kolaylığı ve rahatlığı hep hoşuma gitmiştir. Hafta sonu yamaç paraşütü uçuşu yapmaya karar verdim. Bu sefer testini yapacağım bir İ30 SW aracım vardı. Hem de birçok ödül almış bir araç. Euro NCAP tarafından yapılan çarpışma testlerinden en yüksek 5 yıldız derecesini, çocuk koruma güvenliğinde de 4 yıldız alarak aile otomobillerinde en yüksek derecelerini elde etmiş. Bütün i30'larda standart olarak bulunan ABS fren sistemi, sürücü, ön yolcu, yan yolcu, yan ve perdeden oluşan 6 ayrı hava yastığı; boyun yaralanmalarını önleyen özel aktif güvenlikli koltuk kafaları ile Hyundai, güvenliğiniz için her detayı düşünmüş. Bir kere kullanımı kolay ve rahat. Bagaj bölümüne paraşütümü, sırt çantamı ve birkaç malzememi arka koltukları yatırmadan çok rahat bir şekilde geniş bagajına yerleştirdim.
60 | 4x4 SuperSport Magazine
Hyundai İ30 SW hem Avrupalı hem de Koreli. Estetik ve sportmen bir havası var. Aile otosu olmakla birlikte sporcu aileler için biçilmiş kaftan.”
İ
30’ SW nin görünüşü kibar ve sade olmakla birlikte spor bir havası da var.”
Arka koltukları yatırdığımda ise bagaj hacmi küçük bir aile otomobili olmasına karşın epey genişliyor. İ 30’ SW nin görünüşü kibar ve sade olmakla birlikte spor bir havası da var. Bu da benim doğa sporları hayatıma oldukça uygun bir estetiklik katıyor. Koreli olmasına karşın oldukça Avrupalı görünümü var. Yamaç paraşütü uçuşu için gittiğim tepeye çıkışım çok kolay oldu. Uçuş noktasına araçla ulaşım çok zor değildi ama Hyundai İ30 SW çok kıvrak bir şekilde beni rahatlıkla tepeye çıkardı. iPod, USB ve AUX bağlantılı müzik sistemi yol konforumuzu geniş yelpazede artırıyor. Bu da uzun yol keyfi demek. Aracın içi çok özgün ve insanın egosuna hitap ediyor. İçeriden dışarıya görüş açısı geniş, bu kullanımı ekstra kolay ve emniyetli kılıyor. Havalandıktan sonra Hyundai’nin etrafında gerçekleştirdiğim uçuş çok keyifli oldu. İ30 SW nin havadan görünümü de çok kibar ve estetik. Özellikle bu tip araçları genelde ülkemizde ufak esnaflar tarafından tercih edilebiliyor. Yakıt ekonomisi ve geniş iş hacmi ile tercih sebebi olmaya aday. Hyundai İ30 sw ile gerçekleştirdiğim hafta sonu sportif faaliyetim, çok verimli geçtiği için mutluyum. i30 sw bana hitap eden severek kullandığım araçlar arasında yerini şimdiden aldı bile. Kutsal Zafer Şahin
“
Çevresinde uçmak çok keyifliydi.”
2010 Ekim-Kasım
61
‘’ Land Rover ile macera Karadeniz ‘ de devam ediyor-2010 ‘’
Bir yaz tatili planı olarak başlayan daha sonra Her sene geleneksel bir gezi planı haline gelen, bu sene üçüncüsü İstanbul’ dan Başlayarak ArtvinSarp sınır kapısına kadar devam eden, Amasya Çorum ve Yozgat illerimizin de gezi programı içine alındığı ve İstanbul, Kayseri, Niğde, Yozgat, Ankara, Sivas, Iğdır illerimizden katılan ekiplerin katkılarıyla, Gezenbilir Doğa Sporları ve Gezi Kültür Derneği çatısı altında Karadeniz bölgesine düzenlenen, Land Rover marka araçların kullanıldığı, on dört gün ve dört bin kilometre mesafe süren Heyecan veren sürekliyici bir macera… Hazırlıklarına aylar öncesinden başlanan bu gezimizde süre ve mesafeye göre bölgeyi ele aldığımızda, Karadeniz bölgesi gezmek için daha çok zaman ve mesafe istiyor. Yeşili mavisi ve yükseltileri kültürel varlıkları ile görülmesi mutlak gerekli, her bir köşesi ayrı bir güzellikle bezenmiş bir tabiat örtüsüne sahip, her bir kilometreyi merakla bekliyor ne çıkacak ne göreceğim demekten kendinizi alamıyorsunuz ve tulumsuz bir karedeniz gezisi düşünülemez bile. İstanbul’dan yola çıkarken ; bundan önceki her gezide olduğu gibi uğurlanmak arkanızdan el sallanması ve gittiğiniz gibi dönün der manasında su dökülmesi eski fakat hoş bir gelenek Ve Samsunda buluşmak üzere diğer illerden Senede bir kez görebildiğimiz, tanıştığımız, tanışacağımız dostlarında yola düşmüş olduğunu bilmek heyecan verici. Bizleri Tüm Karadeniz şehirlerinin girişinde karşılayan en iyi şekilde ağırlayan ve şehir dışına kadar eşlik edip uğurlayan Off-Road kulüplerimiz, Karadeniz Offroad Birliği SamOff, Ardos, Sinop Offroad Kulübü, Ayancık Off road Ekibi, Ordu Offroad Kulübü, Giresun Offroad Kulübü,Trabzon Offroad Kulübü ve onların değerli üyelerinin saygın başkanlarının Dost tane ve misafir perver yaklaşımları, 4x4 araçla yapılan sporların tanıtımı geldiği yeri göstermesi açısından çok önemli.
62 | 4x4 SuperSport Magazine
Yerel basının ilgisi TV sohbetleri, röportajlar alınan fotoğraflar gurur verici. Yediklerimiz içtiklerimiz gördüklerimize gelince kelimeler yeterli gelmeyecektir. İki haftalık bir serüveni birkaç sayfaya sığdırmak pek mümkün değil. Fotoğraflar siz değerli okurlarımız için ne kadar yeterli olacak bilemiyorum Fakat Antik Devirde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak adı geçen Safranbolu’yu ve onun Selçuklu mimarisindeki evlerini, Hz.Fatihin Cennet Bumu ola dediği rivayet edilen Amasra’yı, Türkiyemizin En kuzey Ucu İnceburun ve Hamsilos Koyu ile Sinop’u, Cumhriyete giden yolun İlk basamağı mücadelemizin başlangıç şehri Samsunu, Boztepesi eski Pazar ve Paşa konağı ile Ordu’yu, Kalesiyle fındığı Tirebolu 42 Çayı ile Giresun’u, Sümela Manastırı uzun gölü Akça kalesi Sisdağı Harmantepe Yaylası ile Trabzon’u, Ayder aşağı yukarı kavron Elevit Palovit verçevik yaylaları ile Rize’ yi, Mençuna Şelalesi şenlikleri ile Arhavisiyle Artvin’i, Ferhat dağı eteklerinde bulunan Çakallar Seyir terasından panoromik seyiredilen Harşena Dağı üzerine kurulmuş Savunma taktiği harikası Kalesi ve Şehir görüntüsü ile kaya mezarları Tarihi evlere ev sahipliği yapan Amasya’yı, yerleşik medeniyetlerin öncüsü Hititlerin başkenti Hattuşa, Alacahöyük Şapinuva sı dünyanın gördüğü ilk barajı ile Çorum’ u, Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden Çamlık milli parkı saat kulesi behramşah kalesi çapanoğlu camisi sorgun boğazlayan kaplıcaları ile Yozgat’ı Görmenizi tavsiye ederim.
Yazı - Fotoğraf: Bulent Demir, LR
2010 Ekim-Kasım
63
Gökyüzüne Dalış Sporu
“Sky diving”
64 | 4x4 SuperSport Magazine
U
çmak hayali, insanlık tarihi kadar eskidir. Her ne kadar “skydiving”in tarihini detaylandırmak zor olsa da, bu yazıda bu hayalin gerçekleşmesinde rol alan isimleri görebilirsiniz. İlk paraşüt atlayışını 27 Ekim 1797’de Paris’te Andre Jacques Garnerin, balondan atlayarak gerçekleştirdi.
2010 Ekim-Kasım
65
SKY
DIVING – GÖKYÜZÜ DALIŞI – SERBEST PARAŞÜT SPORU
T
ARİHÇE: Çinliler, ilk paraşüt fikrini düşünen millet. Kulelerden atlamak için şemsiyeye benzeyen aletler geliştirmişler. 15. yy’da ise karşımıza tüm zamanların en büyük dâhilerinden Leonardo da Vinci çıkıyor. Yıllarca kuşların kanatlarını ve uçma fiziğini incelemiş, aerodinamik üzerine belli sonuçlara varmış. Onun dizayn ettiği paraşüt piramit şeklindeydi. Amacı yangınlardan insanları kurtarmaktı. Her ne kadar bu paraşütü deneyip denemediğini bilmesek de çoğu insan Leonardo da Vinci’yi "Paraşütün babası" olarak kabul ediyor. 1616’da başka bir İtalyan Fausto de Veranzio "Machiae Nova" (Yeni Makine) adlı kitabı yayınladı. Bu kitapta “Homo Volans” (Uçan İnsan) adlı bir grafik vardı ki burda , bir adam kare bir paraşüte 4 iple ve harnessle bağlanmış olarak bir kuleden atlıyordu. Bu çizim spor at yarışlarında kullanılan paraşütlere çok benziyordu. 1779’da Fransız fizikçi Sebastian le Normand hayvanları taşıyan paraşüt üzerine çalıştı. Yaptığı çalışmalar gözönüne alındığında onu, ilk sistematik paraşüt imalatçısı olarak adlandırabiliriz. İlk paraşüt atlayışını 27 ekim 1797’de Paris’te Andre Jacques Garnerin, balondan atlayarak gerçekleştirdi. 1885’de Thomas Balwing koruma kolonunu (harness) icat etti. Spor Paraşüt atlayış 1914’de, ilk serbest atlayışla başladı. 1950’lere kadar çok gelişim sağlayamadı. Ta ki, bir grup Fransız atlayıcı eğlence için bu spora başlayana kadar. Serbest düşüş için özel bir paraşüt dizayn ettiler. Gelişim burdan itibaren başladı. İlk spor paraşüt şampiyonası 1951’de Yugoslavya’da gerçekleşti. 1960 Ağustosu’nda, skydiving tarihinin en büyük olayı gerçekleşti. Amerikan Hava Kuvvetlerinden Yüzbaşı Joseph W. Kittinger Meksika semalarına balonla yükseldi ve rekor atlayışını gerçekleştirdi. Kayıtlara geçen yükseklik yaklaşık 36km. 30,000 mt’ye geldiğinde terminal hızı saate 1000 km idi (neredeyse ses hızı!). Serbest düşüşü 4,5 dakika sürdü. Atlayışını standart bir kanatla gerçekleştirdi ve toplam inişi 13 dakika 45 saniye sürdü. Bu atlayışı ile Guiness rekorlar kitabına girdi ve rekoru o tarihten bu yana hala kırılamadı.
P
araşüt, bir hava aracından insan veya malzeme atmada kullanılan güvenli iniş malzemesidir. Zorunlu veya keyfi sebeplerle boşluğa atladıktan sonra atlayan kişinin veya askeri maksatlarla savaşta nakliye amacı ile malzeme indirmesinde silah, araç ve gereçlerin en düşük darbe ile yere güvenli inişini sağlamak için kullanılır. Bu paraşüt ile ilgili temel bilgidir. Paraşütler kubbe veya kanat tip olmak üzere iki temel yapıdadırlar. Kendi içlerinde kumanda, performans ve kullanım özelliklerine göre çeşitli tiplere ayrılırlar. Askeri veya diğer indirme maksatları ile kullanılan paraşütler kubbe tiptir ve kumandalı uçuş özellikleri genelde yoktur. Bu paraşütler normalde uçaktan çıkış anında otomatik sistemle açılırlar. İnsan veya malzeme boşlukta bir süre düşmezler. Bizim konumuz ise kanat tip, kumandalı uçuş ve süzülme kabiliyeti olan paraşütlerdir.
66 | 4x4 SuperSport Magazine
Y
ani serbest paraşütçülükte kullanılan paraşütler. Bu paraşütler ile uçaktan atlandıktan sonra saatte ortalama 200 km. hızla boşlukta düşülmekte, sonra da belirlenen irtifada paraşüt paraşütçü tarafından elle açılmakta ve dolan paraşütle süzülerek inişe geçilmektedir. Skydiving, “Gökyüzü Dalışı” anlamına gelir. Skydiver da “Gökyüzü Dalıcısı” demektir. Bizdeki adıyla da “Serbest Paraşüt” sporudur. Extreme sporlar, yani sıra dışı sporlar sınıfına girer. Uçaktan boşluğa atlanır, 200 km. hızla düşülür, bu arada havada çeşitli hareketler yapılır ve açma zamanı gelince de paraşüt açılarak bu sefer de açık paraşütle çeşitli hareketler yapılarak yere yaklaşılır ve zamanı gelince de kuş gibi inilir. İşte bu serbest paraşüt sporu olan skydiving’dir. Vücudumuzla gökyüzünde dalmak ve uçmaktır. Boşlukta düşüş sırasında yüksek düşüş sürati sayesinde eğitimli bir paraşütçü istediği hareketleri, kayışları, dalışları vereceği kumandalarla rahatlıkla yapabilmektedir. Günümüzde serbest paraşüt sporu ileri teknoloji ürünü ve yüksek kabiliyetli malzemeleri sayesinde paraşütçüler havada ileri kayışla yüzlerce metre, hatta irtifaya bağlı olarak birkaç kilometre paraşüt açmadan uçabilmektedir. Bunu Wing Suit denilen kol altı ve bacak arası perdeleri olan özel bir tulumla gerçekleştirmektedirler. Açılış sürati çok yüksek olan özel paraşütler ile de çok alçak irtifası olan yerlerden BASE (Buldings-Antennas-Spans-Earth) adı verilen sıra dışı atlayışlar yapılabilmektedir. FS ( Formation Skydiving) denilen, havada ikili, dörtlü veya çoklu tutuşmalı eşli çalışmalar; Hedef denilen, bir noktaya topuk dokundurmak için yapılan takım atlayışı; Style denilen, havada yüksek süratle düşerken yapılan seri hareketler; CF (Canopy Formation) denilen, açık paraşütle grup olarak yapılan çalışmalar ve Free Style denilen, estetik hareketler sunulan atlayış tipleri ile dünyada ve ülkemizde çeşitli yarışmalar yapılmaktadır.
2010 Ekim-Kasım
67
S
kydiving ciddi bir eğitim ve özel çalışmalar gerektirir. Yüksek risk grubu sporlarından olduğu için gerçek bir adrenalin sporudur. Ancak tüm bunların yanında bu spora başlayan ve sürdüren insanlarda hormonsal ve ruhsal bağımlılık görülmektedir. Tüm bu bilgilerin ışığında şunu söylemek gerekir ki; Skydiving yani serbest paraşüt sporu insanın gökyüzünde vücuduyla yaptığı en etkin uçuşu sağlar. Uçuşun ve rüzgârın tümüyle hissedildiği gerçek bir deneyim sunmaktadır bize.
MALZEME: Kask: İşin içinde hız varsa, kask da vardır. kasklar hem hafif hem de sağlamlık sağlayan karbon elyafından yapılmakta. Skydiving’de kullanılan kasklar atlayış stiline göre çeşitlilik göstermekte: • Free Fly: Yüzü açıkta bırakan bir model. Kullanması çok rahattır, ön kısmı açık olduğundan rüzgarı yüzünüzde hissedersiniz. • Formation: Toplu yapılan atlayışlarda kullanılan kask tipi. Bu yüzden yüz ve çene bölümü korumalı üretilir. • Kamera Kaskı: Havada çekim yapmak isteyenlerin tercihi. Özel aparatı sayesinde kamera yada fotoğraf makinesi monte edilerek çekim yapmak mümkün. Hava kameramanları tarafından kullanılır. Kıyafet (jump suit): Hızı optimum seviyede tutması için özel bir kumaştan dizayn edilmiştir. Esnekliği sayesinde serbest düşüş esnasında hareket kabiliyetini kısıtlamaz. Paraşüt: Paraşüt seçerken dikkat edilmesi gereken 3 nokta var: atlayıcının ağırlığı, atlayıcının seviyesi ve ne tip bir atlayış için kullanılacağı. Kanatlara binen yüke göre paraşütler 1’den 5’e kadar sıralanıyor. 1. seviye, öğrencilere tavsiye ediliyor. 2 ve 3 orta seviyeler hitab ederken 4 ve 5 nolu paraşüt tipleri deneyimli ve daha extreme atlayıcılara yönelik. Tabi paraşütlerin boyutları, seviye ile tamamen ters orantılı. Altimetre: Yükseklik ölçer. Dijital ve analog modeller mevcut. Düşüş seviyesinin ve paraşütün açılma zamanının belirlenmesi için atlayıcının en büyük yardımcısıdır. Onsuz atlanmaz. Gözlük: Çıkılan yüksek hızda gözü rüzgardan korumaya yarar. Buğulanma yapmayan model seçmeye özen gösterin. Koruyucu Ayakkabı: İniş sırasında her ne kadar hız yavaş olsada inilen yerdeki tehlikelere karşı korunmak amacıyla ayakkabılarda ekstra eklemeler bulunur. Koruyucu kolon ve konteyner: (Harness/Container): Ana ve yedek paraşütleri atlayıcının vücuduna bağlayan asıl kısım.Yedek paraşüt üst bölümdedir. Çok farklı ebatta pek çok marka bulunmaktadır. Aynı şekilde ana ve yedek paraşütlerde pek çok model seçeneği var. Kutsal Zafer Şahin - Serbest Paraşüt Sporcusu 4x4 SuperSport Doğa Sporları Editörü kutsal.zafer@4x4supersport.com
68 | 4x4 SuperSport Magazine
SON HABER BÜLTENLERİ.. CITROËN LACOSTE KONSEPT; PARİS’TEN SONRA İSTANBUL AUTOSHOW’DA! CITROËN giyim ve tekstil dünyasının ünlü ve lüks Fransız markaları arasında yer alan Lacoste ile işbirliği yaparak renkli bir konsepte imza attı. Daha fazla cesaret, yaratıcılık ve iyimserlik vizyonu ile yaratılan CITROËN LACOSTE KONSEPT; yalınlaştırılmış bir tasarıma öncelik vererek, dayanılmaz bir hafiflik ve duruluk ile konseptin yaşama farklı bakışını ortaya koyuyor. Albenili görünüşü ve çağrıştırdığı yaşam sevincinden güç alan teknolojik ve yenilikçi CITROËN LACOSTE KONSEPT; yolculuğu yepyeni bir deneyim, bütün yolcuları için benzeri olmayan keyifli bir maceraya dönüştürüyor. Bu sıradışı otomobil Paris Autoshow’un ardından 29 Ekim-7 Kasım 2010 tarihleri arasında İstanbul Otomobil Fuarı’nda sergilenecek.
HYUNDAI ASSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI ALİ KİBAR KORE’DE DEVLET NİŞANIYLA ONURLANDIRILDI Hyundai’nin Türkiye’deki en büyük yatırımı olan Hyundai Assan’ın kurucu ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar’a, Türk ve Kore halkları arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel yaşama katkılarından dolayı devlet nişanı verildi. Genellikle Kore vatandaşlarının Kore dışında göstermiş olduğu üstün hizmetler için verilen nişanlara bu yıl toplam 11 kişi layık görülürken Ali Kibar, bu nişan ile onurlandırılan ilk ve tek yabancı oldu. Kore Dışişleri Bakanlığı’nın düzenlediği ve Kore Cumhuriyeti’nin yeni Başbakanı H.S. Kim’in göreve geldikten sonraki verdiği ilk nişanlar için 5 Ekim 2010 tarihinde Seul’de gerçekleştirilen “Koreliler Günü” törenine Başbakan Kim’in haricinde aralarında Kore Dışişleri Bakanı Yardımcısı K.S. Shin ve Yurtdışındaki Koreliler Derneği Başkanı Y.K. Kwon’un da olduğu 1.000’den fazla kişi katıldı.
2
010 Dünya Ralli Şampiyonasın’da Zafer Citroën’in! Citroën WRC takımının başarılı pilotu Sebastian Loeb; Fransa Rallisi’nde geçmiş rekorunu daha da geliştirerek 7. kez Dünya Ralli Şampiyonu oldu. Loeb’ün zaferini ilan etmesiyle birlikte Citroën de markalar klasmanında 2005, 2006, 2007, 2008, 2009 yıllarının ardından 2010 yılında da şampiyon olarak üst üste 6. şampiyonluğunu almış oldu. Asfalt zeminde oldukça başarılı olan Sebastian Loeb; Fransa yollarında yapılan rallinin ilk yarısında 40 saniyeden fazla fark yapmayı başardıktan sonra kontrollü bir ralli geçirdi ve rahat bir şekilde kazanarak şampiyonluğunu ilan etti.
P
ekin-Paris Rallisi’nde yarışan Anadol ekibi Türkiye’ye giriş yaparak Erzurum’a ulaştı. İlki 1907 yılında düzenlenen Pekin - Paris Klasik Otomobil Dayanıklılık Yarışı 2010’da Ford Otosan’ın da sponsorluğuyla Türkiye’yi temsil eden 1967 model Anadol A1, 10 Eylül’de dünyanın dört bir yanından yarışa katılan klasik otomobille birlikte Pekin’den yola çıktı. Türkiye’de ilk seri otomobil üretimi ile otomotiv endüstrisini başlatan Otosan tarafından 1967 yılında üretilen Anadol A1 ile yarışan ekip, 10 bin km’ye yakın mesafeyi geride bıraktı. Rallinin en zorlayıcı bölümü olan Moğolistan ve Gobi Çölü’nü aşarak 28’inci günü de geride bırakan ekip, şu anda genel klasmanda 2’nci sırada yarışıyor. 2010 Ekim-Kasım 69
BİYOGRAFİ - RÖPORTAJ
T
ürkiye’nin En GenÇ Bayan Ralli Pilotu
Burcu Burkut Erenkul 06 Şubat 1989’da İstanbul’da doğdu. 3.Selim İlköğretim Okulu, daha sonra Kadıköy Kemal Atatürk Lisesinden ve son olarak da İstanbul Aydın Üniversitesi Radyo Ve Televizyon Programcılığı bölümünden mezun oldu. Babasının motor sporlarına olan ilgisi motor sporlarıyla ve otomobillerle iç içe olmasını sağladı. Burcu; babası Korkut Erenkul’un 98 yılında Olips Amatör Karting yarışına katılmasıyla, kartingle tanıştı. Ve aynı yıl tamamen babasının teşvikiyle Karting yapmaya başladı. 99 yılında ilk ulusal Karting yarışını yaptı. 1999-2005 yılları arasında mini, junior ve süper kategorilerinde Türkiye Şampiyonası ve İstanbul Şampiyonası olmak üzere tüm yarışlara katıldı. 2005 yılında İstanbul Motor Sporları Kulubünün düzenlediği, İstanbul Endurance Cup Şampiyonasında yarışan Chronos Racing takımına transfer oldu. Chronos Racing takımıyla 2007 yılına kadar yarıştı. Bu şampiyonada, en fazla en hızlı tur zamanına adını yazdıran pilot oldu. 2006 yılında hayali olan Wolksvagen Polo Ladies Cup’ın son ayağında yarışma fırsatı buldu. Ve bu yarışla yarışan En Genç Pilot ünvanını kazandı. 2007 yılında Türkiye pist şampiyonası amatör 1600 kategorisinde yarıştı. Aynı yıl ilk kez Türkiye tırmanma şampiyonasının Bozhane ayağında yarıştı. Yine 2007 sezonunda ilk kez co-pilot koltuğuna oturdu. Castrol İstanbul Rallisi’nde Babası Korkut Erenkul ile yarışma fırsatını yakaladı. Ve böylelikle ilk ralli deneyimini co-pilot koltuğunda gerçekleştirdi. 2008 sezonunda ise arkadaşlarının maddi desteğiyle bu sefer pilot koltuğunda ilk rallisini gerçekleştirdi. Arkadaşlarından ve yakınlarından aldığı maddi destekle onları kendine sponsor yaptı. Sponsor olanların fotoğraf ve isimlerinin bulunduğu bir brandingle yarışan Burcu, kendine destek olanlara bu şekilde teşekkür etmeyi bildi. İstanbul otomobil kulübünün organize ettiği İstanbul Rallisi Burcu’nun kariyerindeki ilk rallisi oldu. Aynı sezon Dünya Off Shore Şampiyonası’nda yarışma fırsatı yakaladı. Finlandiyalı bir pilotla birlikte 4 yarış yaptı. Daha sonra her yıl sezon sonunda düzenlenen Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası’nda Büyük bir mücadele verdi. Ve 2008 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası Bayanlar 2.si oldu. 2009 Sezonunda da Castrol İstanbul Rallisine katıldı. Bayanlar şampiyonasında 4, N2 sınıfında genel klasmanda 8. ve Genç pilotlar Şampiyonasında 4.oldu. 2010 yılında Tübitak’ın organize ettiği Güneş Enerjili Otomobil yarışında Işık Üniversitesi adına yarıştı. Ve ilk kez katılan Apollon I-1 ekibini ilk yarışında dördüncülüğe taşıdı. 2010 Sezonunda Avrupa Ralli Şampiyonasının bir ayağı olan Boğaziçi Rallisinde Ford Fiesta ST ile start aldı. Burcu 2010 sezonuna Atv Haber’in medya desteği ile Sonax ve Tissot sponsorluğunda devam ediyor.
70 | 4x4 SuperSport Magazine
Kullandığı Arabası: Honda Civic İnternet Sitesi : www.burcuburkuterenkul.com Üye olduğu siteler : Facebook - Twiter Sevdiği Arabalar : İtalyan araçları Favori Ralli Pilotu : Sebastien Loeb ve Serkan Yazıcı Yarış Uğuru : Kolyesi ve Dua edip gaza basması. Kariyer Hedefleri : 2011 Bayanlar Şampiyonluğu. Sponsorları : Tissot - Sonax - Atv Yarıştığı araç : Ford Fiesta Bağlı Olduğu Teknik Direktörü : Serdar Bostancı
Türkiye’nin En Genç Bayan Ralli Pilotu’nun Yarış Dereceleri; 2010 Hitit Rallisi N3 3.sü Bayanlar 2.si Gençler 3.sü 2010 Boğaziçi Rallisi N3 2.si Bayanlar 1.si Gençler 3.sü 2009 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası ( Şampiyona sonunda) Bayanlar 4.sü 2009 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası ( Şampiyona sonunda) Gençler 4.sü 2009 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası 1. yarış; Bayanlar 3.sü 2009 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası 1. yarış; N2 5.si 2009 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası 1. yarış; Gençler 4.sü 2008 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası; İstanbul Bayanlar Ralli Şampiyonası 2.si 2008 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası; İstanbul Bayanlar 1.si (3.ayak) 2008 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası; İstanbul Bayanlar 2.si (2.ayak) 2008 Castrol İstanbul Ralli Şampiyonası; N2 grubu Genel Klasman 6.sı 2008 Dünya Offshore Şampiyonası Sekapark ayağı 3.sü 2006-2007 İstanbul Endurance Cup Şampiyonası pist rekorları, Best Time Dereceleri. 2004 İstanbul Mahalli Karting Şampiyonası; 3. ayak Junior Kategori 3.sü 2004 İstanbul Mahalli Karting Şampiyonası ; Junior Kategori Genel Klasman 4.sü 2003 Türkiye Karting Şampiyonası 2.ayak Junior Kategori 3.sü 2003 İstanbul Karting Şampiyonası Junior Kategori Genel Klasman 4.sü 2002 Türkiye Karting Şampiyonası Junior Kategori 1.ayak 2.si 2001 İstanbul Karting Şampiyonası 2.ayak Mini Kategori 3.sü 2000 Türkiye Karting Şampiyonası Genel Klasman, Mini Kategori 4.sü 2000 İstanbul Karting Şampiyonası Genel Klasman , Mini Kategori 3.sü 2000 İstabul Karting Şampiyonası Özel Yarışı Mini Kategori 3.sü 2010 Ekim-Kasım
71
72 | 4x4 SuperSport Magazine