10 minute read

Denize mavilik katabilmişsek ne mutlu bize

Kaptan Köşkü

Denize mavilik katabilmişsek ne mutlu bize

Advertisement

Kaptan Ömer Asmalı Birçok insanın hakkında çok az şey bildiği denizcilik, az sayıda insanın tüm tehlikelerine karşın ömrünü adayarak, sevgi ve özveriyle yerine getirdiği bir meslek. Uçsuz bucaksız sularda seyreden bir gemide, ailenizden, sevdiklerinizden uzak, sert fırtınaların her an felaket getirebileceği ölüm ile burun buruna bir hayat geçiren usta denizciler, sonsuzluğun tasviri olan engin okyanuslarda alabildiğine özgürlük, alabildiğine sonsuzluk hissiyle ciğerlerini doldurur. Dünyanın en tehlikeli meslekleri arasında ilk sıralarda yer alan denizcilikte açık denizde yaşanabilecek tehlikelere karşı cesaretle mücadele eden denizciler için her kaza, çatışma aynı zamanda 'uçurumun kenarında kanatlanmak' anlamına da geliyor.

Kendi içinde bir dünya olan ve birbirinden farklı alanları içinde barındıran denizciliğin en önemli ayaklarından biri olan deniz kazaları, çatışma, yangın, karaya oturma ve benzeri operasyonları yürüten Gemi Kurtarma Uzmanı Kaptan Ömer Asmalı, 39 yıllık meslek hayatında katıldığı 300’e yakın kurtarma operasyonundaki tecrübelerini sonraki kuşaklara aktarmak için bir başyapıt niteliğinde oldukça kapsamlı “Gemi Kurtarma Operasyonları ve Kriz Yönetimi” kitabını yazdı. Kıyı Emniyetine karşı duyduğu aidiyet duygusundan dolayı yazdığı bu eşsiz kitabın yanına Yüksek Denizcilik Okulu (YDO) sıralarından gelerek Deniz Nakliyat’ta çalıştığı dönemi de anlattığı 18 öyküden oluşan “Deniz Kokan Öyküler” kitabını yazdı. Kendisi gibi hem denizci hem de yazar olan Gizem Kodak ile 40 yıllık hikayeleri ölümsüzleştiren Asmalı, kitabında sadece kaptanları yad etmiyor aynı zamanda hikayelerin geçtiği emektar gemileri de yad ediyor. Kaptan Köşkü sayfasına bu ay Gemi Kurtarma Uzmanı ve Kaptan Ömer Asmalı ile Denizci Yazar Gizem Kodak’ı taşıdık.

Girdiği üniversite sınavından çok

yüksek bir puan almasına rağmen, babası gibi denizci olmak istediği için YDO'ya yerleşen Kaptan Ömer Asmalı, okulun son sınıfında gençlere eğitim vermeye başladı. 39 yıllık denizcilik hayatında kaptan, baş enspektör, daire başkan vekilliği gibi görevlerde bulunan Asmalı, hem denizcilik liselerinde hem de denizcilik fakültelerinde ders verdi. Sektörün birçok alanında çalışan Kaptan Asmalı, kendisini “39 yıllık denizci, 40 yıllık eğitmen” olarak tanımlıyor. Halen bireysel dersler ve kurslar vasıtasıyla eğitim vermeyi sürdüren Asmalı, “Eğitim benim için gönül işidir ve kopmam imkansız. İnsan sevgisiyle ilişkilidir ve insanlara faydalı olmanın en önemli yolu eğitimdir. Bu nedenle eğitimle bağımı koparmadım” diyor.

Denizcilikte, teorik ve pratik eğitimin koordinasyonu sağlanmalı

Denizcilik eğitiminde akademisyenler tarafından verilen teorik ayağının yanında sektörün tecrübeli denizcileri tarafından verilen pratik ayağınında büyük önem taşıdığına dikkat çeken Asmalı, “Kendi tecrübelerimden de biliyorum. Akademide öğretmenlerimiz maalesef işin teorik kısmında kalıyorlar. Bu önemli bir ayak olsa da maalesef tek başına yetmez. Akademisyenlerle birlikte mesleğinde usta öğreticilerin eğitim süreçlerinde yer alması çok faydalı. Örneğin, gemi manevraları veya deniz emniyeti dersini bir kılavuz kaptanın veya tecrübeli bir

kaptanın vermesi ile bir akademisyenin vermesi arasında çok büyük bir fark var. Rıhtıma yanaşırken farklı çevre koşullarında geminin maruz kaldığı etkiler ve geminin buna vereceği reaksiyonlar veya denizde yangını, çatışmayı görüp yaşamış birinin ders vermesi ve yaşamamış birinin ders vermesi gibi olamaz. Hem teorik hem de pratik ayağının bir koordinasyon içerisinde olması verimliliği arttırır. Zaten üniversitelerin böyle usta öğretici /misafir öğretim görevlisi kontenjanları da var. Üniversiteler bu konuda ek ders açıyor” dedi.

Denizcilikte yüz yüze eğitim çok önemli

Tüm dünyada küresel bir karantina hali yaratan Kovid-19 pandemisi sürecinde Bakanlık tarafından uygulanan uzaktan eğitim sisteminin denizcilik eğitimi için uygun bir yöntem olmadığının altını çizen Asmalı, “Bunu lise ve fakülte hayatımda da çok net bir şekilde gördüm. Denizcilik eğitiminin yüzyüze verilmesi öğrenci için çok daha sonuç alıcıdır. Birebir eğitim olmazsa olmazdır. Eğitim teknikleri ile ilgili yapılan araştırmalar da açıkça şunu gösteriyor ki beden dilinin etki oranı yüzde 60’larda. Online olarak oluşan sinerji hiçbir zaman birebir gibi olamaz. Yine yüzyüze eğitimde öğrencilerle özel olarak da ilgilenebiliyorsunuz. Bu nedenle denizcilikte mecbur olunmadığı müddetçe eğitimin yüzyüze yapılmasında fayda var” diye konuştu.

O, Türkiye’nin en büyük çatışmasıydı

YDO’dan 1981 yılında mezun olduktan sonra ilk zabitlik deneyimini 22.000 tonluk bir tankerde yaşayan Asmalı, 1979 yılında İstanbul Boğazı’nda yaşanan Independenta tanker faciası nedeniyle tankerleri sevmediğini belirterek, “O Türkiye’nin en büyük çatışmasıydı. Ve hafızamda negatif bir yer edinmişti. Ayrıca tankerlerde çalışma diğer gemilere göre riskin daha yüksek olması, daha ücra köşelere yanaşması, sert rüzgar ve fırtınalar bende negatif durumu derinleştirdi. Üstelik ilk zabitlik deneyimimde birkaç defa alabora olma tehlikesi yaşadık.

Bunlar kafamda ilk zabitliğimde olumlu etkiler bırakmadı” şeklinde konuştu.

Türkiye’de ve dünyada bir ilk!

Kariyerinde ikinci kaptanlık ve kısa süre kılavuz kaptanlık da yapan Asmalı’nın esas uzmanlığı ise gemi kurtarma operasyonları. 34 yıllık meslek hayatı boyunca gerek gemi kaptanı gerekse gemi kurtarma uzmanı olarak yüzlerce kurtarma operasyonuna katılan Asmalı, Independenta çatışmasından sonraki en büyük ikinci kaza olan Nassia kazasının kurtarma operasyonunu yürüten isim. Katıldığı yüzlerce kurtarma operasyonunun ardından tecrübelerini gelecek nesillere aktarmaya karar veren Asmalı, denizcilik sektörünün başucu kitaplarından biri olabilecek dünyada eşi benzeri az olan “Gemi Kurtarma Operasyonları ve Kriz Yönetimi” isimli kitabı yazdı. Yazımı 11 ay süren kitap kendi alanında hem Türkiye’de hem de dünyada bir ilk.

Hem akademilerin hem de denizcilerin yararlanabileceği bir kaynak

Kitabı yazmadan önce dünya çapında bir araştırma yapan Asmalı, spesifik bir konu seçmek yerine bir el kitabı yazmak istediğini kaydederek, “Denizciler kitapta aradıkları her şeyi bulsunlar istiyorum. Hem kaptanların hem de karada çalışanların işine yarasın. Hem akademiye hem de kurumlara yarasın. Yani denizciliğin tümünü kapsasın” dedi. Katıldığı operasyonları kaleme aldığını dile getiren Asmalı, “Kitapta tüm operasyonları olabilecek tüm boyutlarıyla aktarmaya çalıştım. Ve nihayetinde 17 ayrı konu çıktı. 18. bölümü de anılara ayırdım. İşin sonunda tam da istediğim gibi hem akademilerin hem de kaptanların yararlanabileceği bir kaynak ortaya çıktı. Ayrıca okullarda deniz emniyeti dersi verdiğimden kendi notlarımdan da yararlandım. Sektörün neye ihtiyacı olduğunu belirledikten sonra hedef kitleyi ve ihtiyaçlarını belirledim. Bütün bunları üst üste koyduğumda kitapta hukuktan sağlığa, gemi inşadan, sigortaya, deniz emniyetinden yangınına ve hatta çevre kirliliğine kadar birçok konuyu bir bütün olarak ele alıp değerlendirdim. Konuları en fazla 30 sayfa olacak şekilde yalın bir dille derlemeye çalıştım.

Baskıdan önce denizcilik fakülteleri hocalarına göndererek onaylarını aldım. Desteklerini aldıktan sonra kitabı dağıtmaya başladım” diye konuştu.

Kitabın dağıtımında destek verilmedi

Kitabın çıkmasının ardından özellikle akademi dünyasından olumlu tepkiler aldığını kaydeden Asmalı, ülkemizin köklü denizcilik fakülteleri bölüm başkanları ve öğretim üyeleri “Kitabı referans alacaklarını belirttiler. İMEAK DTO başta olmak üzere sektörün tüm kurumları kitabı takdir edip faydalanılması gereken kitap olarak değerlendirdi. Çok mutlu oldum” dedi. Kitabın İngilizce çevirisini yapmak istediğini ancak çok külfetli bir iş olduğundan sponsora ihtiyacı olduğunu kaydeden Asmalı, yazım sürecinde kendisini destekleyen kurum ve kişilerin dağıtım sürecinde aynı desteği sürdürmediklerini belirtti.

Gemi kurtarma çok pahalı bir iş

Gemi kurtarma operasyonlarının dünya çapında çok pahalı bir işlem olduğunun altını çizen Asmalı, “Bazen görüyorum, gemi kaptanının yapabileceği çok basit bir kurtarma bile firmalara veriliyor. Ancak kendi tecrübelerimle biliyorum ki doğru yöntemlerle dünyanın öbür ucundaki gemiyi bile telefon yoluyla kurtarabilirsiniz” dedi. Arama kurtarma gibi çevre kirliliğinin de çok pahalı olduğuna işaret eden Asmalı, “Deniz kirliliği büyük sorunlara ve maliyetlere yol açabilecek ciddi bir durum. Ve yükselen bir değer. Dolayısıyla her gemi mümkün olduğu kadar özellikle gemiden-gemiye ya da karadan-gemiye yakıt transferi yaparken, belirlenen kurallara uygun hareket etmeli. Kazaların ve kirliliğin nedenlerinin başında gerekli kurallara uymamak geliyor” ifadelerine yer verdi.

Bambaşka bir kitap Deniz Kokan Öyküler

Yılların tecrübesini ve birikimini ilk kitabında okuyucuyla buluşturan Gemi Kurtarma Uzmanı Kaptan Ömer Asmalı, üzerinden henüz bir yıl gibi kısa bir süre geçmemişken ikinci kitabını yayınladı. İlk kitabında gelecek nesillere tecrübelerini aktaran

Asmalı, “Deniz Kokan Öyküler” isimli kitabında ise YDO sıralarından ve Deniz Nakliyat’tan günümüze yaşanmış hikâyeleri toplayarak kitaplaştırdı. İlk kitabından tamamen farklı olan öykü kitabını kendisi gibi denize gönül vermiş Denizci Yazar Gizem Kodak ile birlikte yazdı. Lise yıllarından bu yana edebiyat ile iç içe olan ve yazdığı öykülerle birçok ödüle layık görülen Kodak’ın da 2016’da yayınladığı “Belki Başka Bir Rüyada” isimli kitabının ardından ikinci kitabı oldu.

Denizciliğin tüm zorlukları ve güzellikleri iç içe

Yolu deniz sevgisinde birleşen denizciler Ömer Asmalı ile Gizem Kodak, yakaladıkları uyumla YDO’dan bugüne dostluğu, kader arkadaşlığını, abiliği, içtenliği ve samimiyeti ile denizciliğin tüm zorlukları ve güzelliğini yalın bir dille okuyucuya sundu. İki yazarın birlikte yazdığı “Deniz Kokan Öyküler” kitabı 18 öyküden oluşuyor. “Deniz Kokan Öyküler” kitabında temel amacın yeni nesillere denizi sevdirmek olduğunu kaydeden Kaptan Asmalı, gelen tepkilerin ise çok olumlu ve cesaret verici olduğunu belirtti. Asmalı, kitaptaki öykülerin 40 yıl öncesinin yaşanmış hikâyeleri olduğunu ve kaybolmalarını engelleyerek ölümsüzleştirmek istediğini kaydetti.

Hem edebiyatçı hem de denizci

Çocukluk hayali denizcilikten vazgeçmeyen yazar Gizem Kodak

Gizem Kodak

ise deniz politikası alanında yaptığı yüksek lisans sonrasında yeniden sınava girerek güverte bölümünde sıfırdan öğrenciliğe başlamış. Lise yıllardan itibaren edebiyatla da iç içe olan ve yazdığı öyküler ödüle layık görülen Kodak, Leman Dergisi’nin mutfağında yetişen bir isim. Aldığı ekonomi lisans eğitiminden sonra dümeni denizciliğe kırmaya karar veren Kodak, şu an İTÜ

Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nde İklim ve Deniz Bilimleri alanında doktora yapıyor. Lise yıllarından beri edebiyatla iç içe olan ve çeşitli ödüllere sahip Gizem Kodak, denizcilik ve edebiyatı ise kendi deyimiyle “İkisi de hayatımda eşit olarak yer tutuyor” diyor.

Sonraki kitap çocuklara

“Gemi Kurtarma Operasyonları ve Kriz Yönetimi” ile “Deniz Kokan Öyküler” gibi birbirinden çok farklı ve alanlarında tek olan kitapları okuyucuyla buluşturan denizciler, projelerinden de bahsederek, “İmkânlar el verirse bir çocuk kitabı yazmayı düşünüyoruz birlikte. Özellikle lise seviyesinde çocukların çoğu denizciliğin ne olduğunu bilmeden giriyorlar. Nedenini sorduğumuzda çok farklı gerekçelerle karşılaşıyoruz. Denizciliğe bilerek girmek çok önemlidir. Lise hatta fakülte öğrencilerinin büyük çoğunluğu bilinçli bir şekilde girmiyor. Bunu da ortak bir şekilde yapmaya çalışacağız.”

Ehliyetimiz her zaman bakidir

Denizcilikte kariyer planlaması konusunda gençler için de tavsiyeler sunan Ömer Asmalı, gemiyi yürütmenin işin sadece bir parçası olduğuna işaret ederek, “Burada en önemli husus gemi yöneticiliği. Denizcilik fakültelerine girmiş olan genç arkadaşların yabancı dili çok ama çok iyi bir derecede öğrenmeleri gerekiyor. Hatta İngilizcenin yanına başka bir yabancı dil olması çok daha iyi olur. Bana göre, mesleğin yüzde 40’ı

yabancı lisan, yüzde 40’ı mesleki bilgi ve yüzde 20’si ise idareciliktir. Özellikle kaptanların liderlik vasıflarına sahip olması çok önemli. Kaptansan, lider olmak zorundasın. Ayrıca teknolojiyi de çok iyi bilmek gerekiyor. Artık eski gemiler yok. Teknoloji çok gelişmiş. Gelişmeleri yakından takip etmek gerek. Sivil toplumla içli dışlı olması önemli. Ayrıca bir gün denizden ayrılmak zorunda kalırlarsa en az 2. kaptanlık ve 2. mühendislik seviyesinde ayrılsınlar. Çünkü günün birinde denize dönme durumu olabilir. Ehliyetimiz her zaman bakidir. Uzakyol kaptanı olmak maksimum 7 senedir. Bir de stajdan asla yüksünmesinler ve bilgiyi alma konusunda asla çekinmesinler. Bence en güzel mesleklerden biri. Gençlere en önemli tavsiyem ise çalışsınlar, çalışsınlar. Dünya çok büyük olabilir ama denizcilik camiası çok küçüktür. Yapılan işler hep arkadan gelir. Kaliteyi yüksek tutsunlar” ifadelerini kullandı.

Denizi sevmekle başlar herşey!

Gizem Kodak, “Denizci Millet - Denizci Ülke” olmanın ilk kuralının denizi sevmek olduğunun altını çizerek, “Denizi sevmek, maviyi korumak, en basit manada çöp atmamakla başlıyor örneğin… Bu çok önemli. Aynı zamanda çocuklara bu bilinci vermek çok önemli. İskandinav ülkelerinde, Avrupa’da bu kültür yerleşmiş durumda. Türkiye’de de çok bilinçli işler yapıldığını düşünüyorum. Mesela Türk Deniz Araştırmaları Vakfı’nın denize, deniz sevgisine, deniz kültürüne ilişkin farkındalığı arttıracak çok önemli çalışmaları var” şeklinde konuştu.

‘Öykülerin yaşandığı gemileri de ölümsüzleştirmek istedik’

Deniz Kokan Öyküler kitabında yaşamını yitirmiş usta denizciler, şirketler, Deniz Nakliyat, Yüksek Denizcilik Okulu (YDO) ve iz bırakmış değerli kaptanların anmaya çalıştıklarını dile getiren Kodak, “Bu kitapta birilerini daha andık. Bu dünyadan göçüp gitmiş gemileri. Onların da bir ruhu var. Ve biz bu öykülerin yaşandığı gemileri de yad etmiş olduk. Onlara da bu vesileyle ölümsüzlük kazandırmak istedik. Kahramanı olan öykülerin gemilerini de ölümsüzleştirmek istedik. Ve gemilerin mutlu olduğunu bile hissettik” dedi.

‘İlk kitap Kıyı Emniyeti’ne ikincisi Deniz Nakliyat’a’

Derslerinde öğrencilere hep aidiyet duygusunun öneminden bahsettiğini vurgulayan Asmalı şunları söyledi: “İlk kitap ile Kıyı Emniyeti yad ettim. Günün birinde belki Kıyı Emniyeti de Deniz Nakliyatı gibi ya da TDİ gibi farklı bir formasyona dönüşebilir. Kıyı Emniyeti’ne dair taşıdığım aidiyet duygusuyla ilk kitabımı yazdım. İkinci kitapta ise aynı duyguyla Deniz Nakliyatı, geçmişteki efsane kişileri -bazılarını isim değiştirerek- 40 yılı aktarmaya çalıştım. Onları taşıdığım aidiyet duygusuyla kitaplarımda ölümsüzleştirmeye çalıştım. Bunu gemiler için de düşünüyorum. Denize bir mavilik katabilmişsek ne mutlu bize.”

This article is from: