9 minute read

Amerika yönetimi virüsü ciddiye almadı

Uzun yıllardır Amerika’da bulunan ve USA Sahil Güvenlik'teki görevinin yanında Philadelphia Maritime Exchange’de yönetim kurulu üyesi, dergimizin Amerika temsilcisi ve yazarı olan Kaptan Kubilay Ulucan, Amerika’daki son durumu değerlendirdi ve önümüzdeki dönemde dünya denizcilik sektörünü bekleyen gelişmeler hakkında sorularımızı yanıtladı.

Philadelphia Maritime Exchange Yönetim Kurulu Üyesi Kaptan Kubilay Ulucan

Advertisement

Pandemi sizi ve işlerinizi nasıl etkiledi? Bu dönemde kapasitenizin ne kadarını kullandınız ve nasıl bir kaybınız oldu?

Virüs salgınının başlangıç zamanlarında; Amerika, bu virüsü yönetim olarak pek de ciddiye almadı. Türkiye, Avrupa ve diğer ülkelerde alınan tedbirlere kıyasla, Amerika virüs için tam bir özgürlükler ülkesi oldu. Virüs Amerika’ya girdikten sonra seyahat özgürlüğü ve uçuşlar Amerika içinde kısıtlanmadığı için her gecen gün farklı bir eyalette vakaların hızlı artışı izlendi. Yönetimin bu şekilde hareket etmesinde 2020 sonunda yapılacak başkanlık seçimleri de etkili oldu. İnsanları özellikle mart ayı başlarından beri evlerine kapatıp özgürlüklerini kısıtlamanın, sanırım seçmen üzerinde negatif etki yapacağını düşündüler. Amerika’da alınan en ciddi tedbirler özel şirketlerin çalışanlarını evden çalışmaya yönlendirmesi, zorunlu işler dışındaki çalışmaları iptal veya ertelemeye girmesi, perakende satış şirketlerinin mağazalarının içerisine müşteri kabul edememesi, eyalet yönetimlerinin de devlet dairelerinde, okullarda kapatmalara gitmesiyle ekonomi durma noktasına geldi. Devlet ve şirket yöneticileri pandemi dönemi ile mücadele ederken ekonomiyi de normal sürecine nasıl sokacaklarını planlamaları biraz zaman aldı. Bazı sektörlerde gelir kaybı %70’lere varırken, denizcilik sektöründeki yaklaşık %40 yavaşlama Haziran ayından sonra yukarı ivmeye döndü ve Ağustos ayı itibarı ile denizcilik sektörü pandemi öncesi rakamlarına yaklaşmış durumda. Ancak bu şirketlerin gelirine aynı oranda yansımadı tabi ki. Halen yedek parça, lojistik, mürettebat değişimi yapılamadığı için sektörde çalışan şirketlerin gelir kaybı %30 ve üzerinde devam etmekte. Mart ayından bu yana mürettebat değişimleri düzenli olarak yapılamamakta. Gemiler ancak şuan için talep ettikleri mürettebat değişiminin %10’unu gerçekleştirebildiler. Bu rakama

ulaşılması da Amerikan Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’nün (U.S CBP) mürettebat değişiminde yaptığı kural esnetmeleri sayesinde oldu.

Ancak U.S CBP yönetimi kuralları halen endüstri paydaşlarının istediği seviyede değil. Bununla ilgili olarak başkent Washington DC’deki ABD Gümrükler Müdürlüğü üst yönetimine Maritime Exchange yönetim kurulu olarak yasal bir başvurumuzda oldu ve olumlu sonuç alabilmek için halen görüşüyoruz.

Ticari gemilerdeki mürettebatın kolaylıkla değişim yapabilmesi için Başkan Trump, başkanlık kararnamesi de yayınlamış olmasına rağmen eyaletlerdeki U.S CBP yönetimleri mürettebat değişimleri önündeki engeller konusunda olumlu yaklaşımda bulunmuyor maalesef. Gümrük müdürleri ile Maritime Exchange yönetim kurulu olarak yaptığımız toplantılarda uyguladıkları kuralların ticareti olumsuz etkilemesinin yanında Amerika için vergi ve şirketlere gelir kaybına sebep olduğunu defaten belirttim. Gümrük muhafaza bölge başmüdürünün verdiği cevap ise vergi gelirlerinin azalması sebebiyle yeteri kadar memur görevlendiremediği, özrü de aslında devletin çoğu zaman aldığı kararlarla kendi ayağına pranga vurduğu gerçeğini gösteriyor. Çünkü U.S CBP mürettebat değişimi ve diğer lojistik hizmetleri kısıtlaması sebebiyle U.S CBP bu hizmetlerden direkt olarak yararlanacağı vergi gelirinden mahrum kalmış oluyor.

Pandemi aslında bu dönemde Amerika’nın tek uğraş verdiği konu olmadı. Virüs için sokağa çıkma yasağı uygulamayan yönetim çoğu bölgede polis şiddetini protesto eylemlerindeki aşırılıklar sebebiyle sokağa çıkma yasağı uygulamak zorunda kaldı. Pandemi, Sokak eylemleri, Ekonomik sıkıntılar tam da başkanlık seçimine 6 ay kala üst üste gelince devlet idaresi önceliğinin ne olması gerektiğine karar veremedi. Bu zorlu dönemde tüm rakamlar aşağı doğru giderken petrole dayalı Amerikan ekonomisinin yardımına petrol fiyatlarındaki rekor düşüşler

geldi. Sene başında ABD enerji departmanlarının verilerine göre ham petrol stokları azalırken, ham petrol fiyatındaki düşüşle beraber ekonomideki durgunluğa rağmen Amerika’ya ithal edilen ham petrol miktarı ve stoklardaki doluluk oranı senenin ortalarına doğru arttı.

USA Sahil Güvenlik’teki görevinizin yanında Philadelphia Maritime Exchange’de yönetim kurulu üyesi oldunuz. Bu yeni görevinizi değerlendirir misiniz? Bunun size ve firmanıza ne gibi katkıları olacak?

Amerikan Sahil Güvenlik kurumunda 2009 yılından bugüne yedek memur olarak görev yapmaktayım. Amerika doğu kıyılarındaki New Jersey, Pennsylvania, Delaware, Maryland eyaletlerini içine alan 400 millik sahil şeridindeki Limanlar için çalıştığım şirket GAC Denizcilik’te 15 yılı aşan zamanda bölge müdürü olarak görev yapıyorum. Amerika’nın en önemli ve aktif denizcilik kuruluşu olan Maritime Exchange bu yıl içerisinde beni yönetim kuruluna davet etti ve göreve başladım. Maritime Exchange Kurumu Türkiye’deki Deniz Ticaret Odası denkliğinde çalışan ve aynı amaçlarla 1875 yılında kurulmuş ve tüm Amerikan devlet kurumlarınca tanınan, çalışmaları desteklenen ve aldığı kararlar resmi kurumlarca kabul gören bir kurumdur.

Amerikan Sahil Güvenlik, Gümrükler Müdürlüğü ve bakanlıklar, denizcilik sektörü ile bağlantılı özel şirketler, bölge pilotaj dernekleri, Armatörler Maritime Exchange’e üyedirler. Burada alınan kararlara saygı göstermekte ve toplantılarına yüksek seviyede katılımla katkıda bulunmaktadırlar. Amerikan limanlarının ve deniz ticaretinin gelişmesi, güvenliği, ekonomik değerinin yükselmesi, kurumlar arasındaki ve sektördeki paydaşlar arasındaki sorunların çözülmesi; liman, yük, gemi, yükleyen, ithalat, ihracat, ve denizcilik şirketlerinin detaylı verilerini toplayan ve bilgi paylaşımı konularında Maritime Exchange liderlik yapmaktadır. Ayrıca Amerika limanlarına gelen gemiler, Amerika ile ticaret yapan şirketler için birçok hizmeti ve teknik desteği de mevcut. Bu bağlamda Maritime Exchange Endüstri için yeri boş bırakılamayacak kadar önemli bir köprü taşıdır. Yeni görevimde eskiden buyana taşımış olduğum sahil güvenlik, acentelik ve lojistik sektörlerindeki tecrübelerimi deniz ticaretimiz ve bölgemiz için alınacak olumlu kararlara yansıması için kullanacağım. Ayrıca Amerika’da denizcilik sektöründe Türk bayrağını gururla dalgalandırmak ve Amerika ile ticaret yapan Türk şirketlerinin temsilini en iyi şekilde yapmaya çalışacağım. Türk şirketlerimizin de Amerika ile ticaretleri sırasında karşılaştıkları hâlihazırdaki zorlukları dile getirip, ayrıca ileri zamanlardaki uyuşmazlık konularında Türk bayrağı menfaatinin de temsil hakkinin edinilmesini sağlayacağım.

Pandemi Amerikan ekonomisini ve deniz taşımacılığı başta olmak üzere lojistik hizmetlerini nasıl etkiledi?

Amerika’ya gelen malların %95’i deniz yolu ile ülkeye girmekte. Bu sebeple denizciliğin durması Amerika’da kıtlığa dahi sebep olabilecek bir sonuçtur. Belirttiğim gibi pandemi ekonomiye bazı sektörlerde %70 varan zararlara yol açtı. Ancak Denizcilik sektörü ekonomideki genel daralma orantısında azalmadı. Denizcilikte daha çok lojistik, yedek parça, mürettebat değişimi sorunları yaşandı bu dönemde. Temmuz ayı içinde

gerçeklesen IMO Summit’teki konu deniz ticaretinde çalışan mürettebatlardı. Amerika’nın da dahil olduğu 12 üye ülke deniz çalışanlarının pandemi sebebiyle yasadığı zorlukları kabul ettiklerini ve çözüm odaklı yöntemler arayacaklarını bildirdiler. Buna rağmen yine denizcilere en büyük zorlukların bu beyanı imzalayan ülkeler (ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Norveç, Danimarka, Hollanda, Sudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, basta olmak üzere) tarafından yaşatılması da ilginçtir. Deniz ticaretinin dünya ticaretinin %80 ini sırtladığı detayı da bu toplantıda yine belirtildi. Mürettebat değişimlerinin ve lojistik destek zincirinin özellikle de bu dönemde sekteye uğramasının devletlerinde iç ticaretine olumsuz yansıyacağı endişesi paylaşıldı. Mürettebat değişimlerinin ve yedek parça destek zincirinin kesilmesi durumunda deniz ticaretinin, dolayısıyla yerel ticaretlerin pandemi patlangıcından 12 ay sonrasında yavaş yavaş sekteye uğrayacağı gerçeği var. Şuan için 300 binden fazla mürettebat dünya sularında 12 ayı geçmiş çalışma süreleri sebebiyle eve dönmeyi bekliyor. 2006’da imzalanan deniz işçiliği sözleşmesine göre deniz çalışanları 12 ayı gecen sure gemide bulunmamalılar. Pandemi başında göz ardı edilen bu sorun bu sene sonuna doğru devletlerin ciddi çözümler üretmemesi durumunda ticari yavaşlamaya etki edecek en büyük faktör olacak. önümüzdeki kıştan önce ve 2. dalga pandemi başlamadan armatörlerin de olumlu tekliflerle çözüme katkıda bulunması gerekmekte, Bunlardan en pratiği birkaç armatörün birleşip bir bölge için charter uçuşlar yapması. Bu şekilde hava yolları da bekleyen uçaklarını değerlendirme şansını bulur. Devletlerde buna denizciler için geçici vize ve pasaport kolaylıkları ile katkıda bulunabilir.

Çin’in üretim ve tedarikte hala bir alternatifinin olmaması başta Amerika olmak üzere tüm dünya için ne anlama geliyor?

Dünya böyle bir duruma hazırlıklı değildi. Çin ile ürün kalitesi konusunda olabilir ancak fiyat konusunda rekabete girmek pek de mümkün değildi.

Şuan yaşadığımız beklenmedik durum bu dezavantajı diğer üretici ülkeler için fırsata çevirdi ancak hem hazırlıksız yakalandılar hem de pandemik sebebiyle iş gücü kaybı ve taleplerin durması herkesi etkiledi. Dolayısıyla rekabete girebilmeleri yine de mümkün olmadı bu süreçte. Ancak her kriz fırsat doğurur düşüncesi yine bir gerçek olarak karsımıza çıkacak. Amerika birçok üründe zaten iç pazar üretimine maliyetler sebebiyle hiçbir zaman giremeyecek, bunları dış pazardan temin etmek her zaman avantajlı olacak.

Ancak teknoloji üretimi ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ile bu açığını kapatıyor. Daha önce yasadığımız krizler gösterdi ki ekonomiler ve insanlar şartlara kendisini adapte edip “Yeni normal artık bu” diyerek ekonomik akışa sekil verebiliyor. Geçmişte navlunların düştüğü dönemde hurdaya ayrılan birçok gemiden sonra navlunların toparlanması ile yeni gemi inşalarının artması ekonomilerde hızlı bir toparlanmaya sebep olmuştu.

Uluslararası deniz ticaretinin düşündüğümüzde Covid-19 tüm dünya ekonomisini etkilemiş durumda. Size göre dünyayı önümüzdeki dönemde neler bekliyor?

Ben bu zorlu dönem sonrasında bazı ekonomilerin özellikle de Türk üreticile-

rinin daha dirençli çıkıp avantajlı şekilde tekrar yarışa gireceklerini düşünüyorum. Çin pandemi sonrasında hem siyasi olarak hem de ticari olarak dünya ekonomisine yaptığı negatif etkiden dolayı dezavantajlı duruma düşecektir. Başkan Trump zaten Amerikan ekonomisine pandemi sebebiyle oluşan zarardan Çin’i sorumlu tutacağını belirtmişti. Amerikan ekonomisi zaten pandemi öncesi sorunlar yaşamaktaydı ancak sene başında büyük şirket ve perakende zincir mağazalarının peş peşe gelen iflasları pandemiye bağlandı. Çin elinde yüksek meblağda Amerikan devlet tahvili tutmakta. Amerika hemen sene başında vadesi gelen bu ödemeleri ertelemek isteğini bildirdi Çin’e. Bunun dışında Amerika 2020 yılı ortasına kadar 5.5 milyar dolar yeni para basımı yaptı. Bu rakam önceki yıl 2019 göre yaklaşık %20 başka bir deyişle 1.5 milyar dolar artış gösterdi. Basılan bu paranın büyük kısmı sene sonundaki seçim yatırımı olarak pandemiden zarar gören Amerikalı çalışanlara karşılıksız destek veya düşük faizli kredi olarak verildi. Amerikalılar günlük yaşamlarında hiç görülmediği kadar yeni basilmiş parayı bankalardan ve mağazalarda yaptıkları alışverişlerinde aldıklarında buna şahit oluyorlar. Amerika’nın ekonomik kriz zamanlarındaki bir avantajı dolar basabiliyor olmasıdır. Dünyada başka hiçbir devlet dolar basamıyor malum, ancak karşılıksız basılan bu dolarlar eğer merkez bankasına geri dönmez ya da karşılığında değerli madenler altın, gümüş vb. verilmezse Amerikan ekonomisine zararının enflasyon olarak döneceği kesin. Amerikan hükûmeti bu basılan paraların karşılığını Çin’den alacağı sinyallerini çoktan verdi.

Amerika yakın tarih içinde yasadığı her bütçe açığını başka bir devletle savaşarak ya da siyasi, ekonomik bedel ödeterek gösterdi bizlere, Hesaplamalar farklı olsa da Amerika, son yarım yüzyıl içinde 50’den fazla askeri operasyona katıldı. Bu her yılbaşına birden fazla operasyon anlamına geliyor. Bunlar arasında; Vietnam, Irak, Afganistan gibi büyük ve önemli savaşlar kadar; Kuveyt, Bosna, Pakistan, Libya, Granada, Haiti ve Panama gibi birçok uzak ülkede gerçekleştirilen ufak çaplı operasyonlar var. Yine geçmişte Amerikan askeri işgali veya siyasi, ekonomik saldırısı yaşayan; Japonya, Kore, Libya, Mısır, Suriye, Venezuela, Brezilya, Meksika, Küba bulunmakta. Bu veriler bize Amerika’nın bir şekilde ekonomik zararlarını karşılamak için ya da ekonomik menfaati için siyasal veya silahlı çatışmaya girmekten çekinmeyeceğini gösteriyor. Çin ile silahlı bir çatışma beklenmese bile bir siyasi ve ekonomik çatışma yaşanacağı kesin. Bununla beraber Çin ürettiği malların en büyük alıcısı olan Amerika ile ticarete devam etmek istiyorsa kendisine kesilen birçok cezaya da razı gelecektir.

Dünya sağlık örgütü başkanı yaptığı açıklamada önümüzdeki on yıllar dünya yeni tip virüslerle tanışmaya ve yasama

ya hazır olsun açıklamasını yaptı. Sağlık, eğitim, güvenlik kurumları kendisini bu yeni şartlara hazırlarken biz ticari kurumların ise sadece şartların eskiye dönmesini bekleyerek çözümsüz şekilde ve maddi destek isteyerek beklememiz doğru bir yaklaşım olamaz.

“Amerika evimiz, Türkiye vatanımız”

Amerika’da yasadığım 20 yıllık süre içerisinde sadece ticari çalışmalarımız olmadı. Amerika Evimiz, Türkiye Vatanimiz anlayışı ile her fırsatta ve temsil ettiğimiz kurumlarda vatanimiz lehine çalışmalar yaptım. Bunlardan biriside 29 Ekim Cumhuriyet bayramımızın Amerika’nın New Jersey Eyalet meclisinde resmi olarak tanınması ve kutlanmasını sağlamak oldu. Eyalet meclisi nezdinde yaptığım çalışmalar sonucunda New Jersey eyaletinde Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlaması kanunu yayınlanmış ve meclis onaylı sertifika tarafıma taktim edilmiştir. Bu gibi çalışmalarımız şahsım ve Amerikan Türk toplumu kuruluşlarınca devam ettirilecektir. Amerika büyük bir devlet ve dış politikasının yönü bünyesinde barındırdığı lobilerin etkisi ve yönlendirmesi oranında gerçekleşmektedir. Amerikan, Türk toplumlarının ve devletlerin yakınlaşması, her iki ülkenin de ortak menfaatlerine ve kazançlarına olacağını düşünmekteyim.

This article is from: