6 minute read

I İNŞAAT

Next Article
I BAKIŞ NOKTASI

I BAKIŞ NOKTASI

İnşaat sektörü, teknoloji atağında uyum eksikliği yaşıyor

Teknoloji tüm sektörlerde olduğu gibi inşaatı da değişime zorluyor. Ancak proje sahipleri ve yükleniciler her zaman aynı teknoloji yatırım modellerini takip etmiyor. Küresel İnşaat Araştırması’na göre; şirketler pandemiye hazırlıksız yakalansalar da inşaat piyasasının gelecekteki yönü konusunda iyimserler.

Advertisement

186 küresel inşaat ve mühendislik fi rmasının üst düzey yöneticilerinin katıldığı KPMG, Küresel İnşaat Araştırması’nın 13’üncüsünü yayınladı. Araştırmaya göre; pandemiye hazırlıksız olan şirketler, maliyet aşımları ve program gecikmeleri nedeniyle sıkıntılar yaşadı. Ancak birkaç sektör dışında, proje sahipleri sağlık tesisleri, rüzgar çiftlikleri, veri merkezleri, yollar, demiryolu ve köprüler gibi kamu ve özel sektör projelerini fi nanse etmeye devam ettiği için, yükleniciler portföylerinde bu şoku atlatacak yeterli çeşitliliğe sahip olabildiler. Proje sahiplerinin üçte ikisi sermaye programlarında bir genişleme öngörüyor. Katılımcıların yarısı ise inşaat piyasasının gelecekteki yönü konusunda ‘çok’ veya ‘biraz’ iyimser.

“Yöneticiler esnekliği artırmaya çalışıyor”

Raporu değerlendiren KPMG Türkiye İnşaat Sektör Lideri Engin Ölmez, “Kürel inşaat sektörü oyuncuları, birçok açıdan covid-19’un zorluklarına takdire şayan bir şekilde karşılık verdi. Ancak yalnızca şoklara etkin bir şekilde karşılık vermenin yeterli olmadığını, esnekliğin operasyonel hale getirilmesi ve kilit bir güç olarak ele alınması gerektiğini de gördüler. Yöneticiler, sürekli olarak esnekliği artırmaya çalışıyor. Uzaktan çalışma ve dijital iş birliği konusundaki çarpıcı gelişmeler esnekliği yönlendiren baş faktörler. Tedarik zinciri ve yönetişimin yanı sıra fi nans yönetimi, risk yönetimi ve işgücü/kaynak yönetimi de en önemli üç odak alanı olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

Risk yönetiminde gidilecek yol var

Ölmez’e göre, araştırma sonuçları sektörün sofi stike ve bütünsel risk yönetimi uygulamaları geliştirmekte kat etmesi gereken biraz daha yolu olduğunu ortaya koyuyor. Teknolojiyi benimsemeye yönelik çabalar karmaşık. Ya bireysel paydaşlarla mevcut muhafazakar, kopuk ve deneysel yatırım yoluna devam edecek ya da ortak kazanımlar için iş birliği yapacaklar.

Araştırmadan çıkan sonuçlar şöyle:

• Araştırmaya katılan küresel oyuncuların yüzde 36’sı pandemiye hemen karşılık verdiklerini söylerken, yüzde 62’si hızlı ve kararlı bir şekilde toparlanabildiğini düşünüyor. • Katılımcıların yüzde 87’si sermaye projelerinde/programlarında esneklik planlamasının çok veya oldukça önemli olduğunu söylüyor, yüzde 93’ü bu hedefe ulaşmak için kaynak ayırıyor.

• Şirketlerinin pandemi nedeniyle bütçe ve/ veya planlanan performans hedefl erini (yüzde 20 veya üzeri bir faktörle) yakalayamadığını söyleyenlerin oranı yüzde 37. Yüzde 60’ı kurumsal risk yönetimi, portföy risk yönetimi ve proje risk yönetimi fonksiyonları arasında entegrasyonu ve şeffafl ığı artırma ihtiyacını kabul ediyor. • Sektördeki yöneticiler, son yıllarda risk yönetimine para ve kaynak ayırmakla kalmıyor, bu trend devam edecek gibi gözüküyor. Katılımcıların yüzde 66’sı gelecekte risk yönetimine orta veya yüksek düzeyde yatırım yapmayı planlıyor. • Katılımcıların yüzde 40’ı, şirketlerinin; insanların endişelerini ve yaşadıkları zorlukları çekinmeden dile getirebildikleri açıkça tanımlanmış bir risk kültürü oluşturmaya kararlı olduğunu söylüyor.

Yükleniciler ESG’de geri kaldı

• Şirketlerinin kurumsal, portföy ve proje risk yönetimini kapsayan bütünleşik bir değerler sistemine sahip olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 34. • Proje sahiplerinin yüzde 65’i tanımlı portföy yönetim süreçlerine ve yöneticilerin genel portföy yönü ve performansından haberdar olmalarını ve kaynakların optimal kullanımını sağlayan yerleşik bir sermaye tahsisi çerçevesine sahip. Sağlık, devlet, enerji ve kamu hizmetleri, sermaye tahsisini en etkili şekilde uyguluyor gibi görünen sektörler. • Proje sahiplerinin yüzde 45’i projeler arasında sermaye tahsisini denetleyecek yerleşik bir varlık yönetimi ekibine sahip değil. Teknoloji, medya ve telekom sektörlerine hizmet veren katılımcılar, aradaki farkın bir şekilde kapandığına güvenseler de yükleniciler, ESG çerçevelerini temel sermaye kararlarına entegre etmede proje sahiplerinin çok gerisinde görünüyor. Sermaye tahsisi, aslında yükleniciler için başka bir zorluk. Katılımcıların sadece üçte biri sermaye tahsisi çerçevesine sahip olduklarını söylüyor. Çeşitlilik zenginleşiyor

• Katılımcı şirketlerin yalnızca yüzde 46’sının çeşitli ve kapsayıcı ekipler oluşturmaya yönelik resmi bir programı var. Bu konuda Amerika yüzde 66 ile başı çekerken Avrupa, Orta Doğu ve Afrika yüzde 29 ile onu takip ediyor. Cinsiyet ve ırk çeşitliliğini artırmaya yönelik liderlik programı bulunan şirketlerin oranı ise yüzde 43. • Yöneticilerin yüzde 68’i şirketlerinin çeşitlilik konusunda eğitim, öğretim ve farkındalık gerçekleştirdiğini ve yüzde 58’i işe alım süreçlerine daha fazla çeşitlilik yerleştirmeye dikkat ettiklerini söylüyor. • Yöneticilerin yüzde 37’si şirketlerinin tedarik zinciri çeşitliliğini izleyerek ölçüp ölçmediği sorulduğunda “Bilmiyorum” yanıtını verdi. • Araştırmaya katılan yöneticilerin yalnızca yüzde 16’sı şirketlerinin tamamen entegre sistemlere ve araçlara sahip olduğunu söylüyor. Katılımcıların sadece yüzde 6’sı iş süreçlerinin tamamını veya çoğunu otomatize ettiklerini belirtiyor. • Proje sahipleri ve yükleniciler her zaman aynı teknoloji yatırım modellerini takip etmiyor. Yükleniciler (%48) özellikle entegre PMIS, dronelar, BIM ve gelişmiş veri ve analitik olmak üzere birçok kategoride erken benimseyenlerden olma eğiliminde.

Karapınar’da yapılan dev güneş enerjisi projesine İngiltere’den finans desteği

General Electric (GE) ve Birleşik Krallık İhracat Kredisi Ajansı UK Export Finance (UKEF), Kalyon Enerji’nin Konya’nın Karapınar ilçesindeki 1.35 GW’lık Karapınar güneş enerjisi projesinin finansmanı için anlaşmaya vardı. 11 km uzunluğunda ve 3 km genişliğindeki santral, Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi projesi ve 2.600 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kaplıyor.

General Electric Yenilenebilir Enerji, Kalyon Enerji’nin 267 MW’lık Karapınar Faz I güneş enerjisi santrali için FLEXINVERTER güneş enerjisi ünitesinin devreye alma çalışmasını tamamladı. 2022 yılı sonunda tamamlanması beklenen tesis, Türkiye’de yaklaşık 2 milyon hanenin, temiz elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayacak. Tesisin devreye alınması için gereken kredi ise yine General Electric bünyesindeki GE Energy Financial Services tarafından sağlanacak. GE Energy Financial Services, GE’nin ABD dışındaki ilk FLEXINVERTER güneş enerjisi teknolojisini devreye almasını garantileyecek olan 291 milyon dolar (217 milyon Sterlin) tutarındaki kredi için Birleşik Krallık İhracat Kredisi Ajansı UK Export Finance-UKEF ile beraber çalıştı. Bu sayede, Türkiye’nin temiz enerji hedefl eri desteklenerek, Birleşik Krallık tedarikçileri ile ticaretin kolaylaştırılması da sağlanacak. Projenin fi nansmanı, ana düzenleyici ve UKEF garantörlüğünün kredi sağlayıcısı olan J.P. Morgan tarafından desteklenecek. 291 milyon dolar UKEF garantisi, şimdiye kadar bir güneş enerjisi projesine sağlanan en büyük garantiyi oluşturuyor. Ayrıca, kuruluşun yerelleşme stratejisi kapsamında, Gebze’de bulanan GE Şebeke Çözümleri üretim tesisi, güneş enerjisi inverter sistemine entegrasyon için gerekli olan transformatörleri üretecek.

Proje, Enerji Bakanlığı’nın, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) programı kapsamında, 2017 yılında başlatılan ilk Türk güneş enerjisi YEKA ihalesinin de bir parçası olma özelliğini taşıyor. Proje, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarını genişletmeye devam etmesini destekleyecek ve IEA’ya göre, 20172027 yılları arasında 10 GW güneş enerjisi kapasitesini devreye almasına yardımcı olacak. GE Energy Financial Services Küresel Kamu Sermayesi Lideri Guto Davies konuyla ilgili olarak: “Türkiye’nin en önemli yenilenebilir enerji projelerinden birini gerçekleştirmekten ve bu vesileyle GE’nin ABD dışındaki

ilk FLEXINVERTER güneş enerjisi santrali teknolojisini devreye almak üzere bir kez daha UKEF ile iş birliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Bu iş birliği, müşterilerimize sürdürülebilir, güvenilir ve uygun fi yatlı enerji sağlayan GE projeleri için rekabetçi fi nansman sunmamıza olanak tanıyor.” dedi. Uluslararası Ticaret Bakanı ve Birleşik Krallık COP26 Başkanlığı Uyum ve Dayanıklılık Uluslararası Temsilcisi olan Anne-Marie Trevelyan ise konuyla ilgili şunları söyledi: “UKEF, Birleşik Krallık’ı küresel yeşil enerji dönüşümünün merkezine koyuyor. Sağladığımız 200 milyon Sterlin’in üzerindeki destekle, Türkiye’deki iki milyon hanenin güneş enerjisinden faydalanmasına yardımcı oluyoruz. İklim kriziyle mücadelede Birleşik Krallık’ın attığı kararlı adımlar tek başına yeterli değil. UKEF’in fi nansmanı, diğer ülkeleri de yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaları için teşvik ediyor.” Uluslararası Ticaret Bakanı ve Birleşik Krallık COP26 Başkanlığı Uyum ve Dayanıklılık Uluslararası Temsilcisi olan Anne-Marie Trevelyan UKEF’in, Birleşik Krallık’ı küresel yeşil enerji dönüşümünün merkezine koyduğunu belirtti. “Sağladığımız 200 milyon Sterlin’in üzerindeki destekle, Türkiye’deki iki milyon hanenin güneş enerjisinden faydalanmasına yardımcı oluyoruz” diyen Trevelyan, iklim kriziyle mücadelede Birleşik Krallık’ın attığı kararlı adımların tek başına yeterli olmadığını ekleyerek, UKEF’in fi nansmanının diğer ülkeleri de yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaları için teşvik edeceğini ifade etti. GE Yenilenebilir Enerji, Yenilenebilir Hibrit Sistemler CEO’su Prakash Chandra ise Türkiye’de güneş enerjisi için muazzam bir potansiyel olduğuna vurgu yaparak; “Bu potansiyel, bu doğal enerji kaynağının şebekeye güvenilir şekilde ve tesis ölçeğinde entegre edilmesine yardımcı olacak akıllı çözümlerle ele alınabilir. Bu projelerde Kalyon Enerji ile beraber çalışmaktan heyecan duyuyoruz ve Türkiye’de yenilenebilir enerji penetrasyonunun artırılabilmesini sağlayacak fırsatlar için sabırsızlanıyoruz” dedi. Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali, 2022 yılının sonuna kadar Türkiye’nin güneş enerjisinin yenilenebilir enerjideki payını %20 oranında artıracak. Yılda 1,5 milyon ton karbon salımını önleyecek ve tek başına 2 milyon kişinin evsel elektrik ihtiyacını karşılayacak.

This article is from: