Bu kitap, dinleyicilerin şiirleri takip edebilmesi için hazırlanmıştır.
Tertip Komitesi Metehan KILIÇ Ubeydullah YAŞAR Zahid Talha ÇELİK Jüri Heyeti Abdulkadir TAŞKIN Ahmet KAHRİMANOĞLU Emrah COŞKUN Yahya Erkam AK *Alfabetik olarak sıralanmıştır.
2
Takdim Yeni çağın ihyası için, öncü neslin inşasını hedefleyen ‘‘proje’m’’ olarak gençlerimizin şiire ilgilerini ve hitabet kabiliyetlerini artırmak gâyesiyle, gelecek nesillere durmadan devam etmesi arzusuyla 8.sezon itibariyle ‘‘Şiir Yorumlama Yarışması’’ düzenlemeye karar verdik. Bu anlamlı programın bir hatırası olarak bu kitapçığı ve içerisinde bulunan değerli satırları sizinle paylaşmak istedik. Bu vesile ile de organizasyonda beraber çalıştığımız arkadaşlarımıza, katılarak yarışmamızı onurlandıran kardeşlerimize, davetimizi geri çevirmeyen jüri heyetine ve yarışmayı gerçekleştirdiğimiz güzel mekanı bizlere sunan Siyasal Vakfı’na teşekkürü , borç biliriz. Selam ve dua ile... Tertip Komitesi
3
İçindekiler Muntazam A. Cahit ZARİFOĞLU
7
Zulmü Alkışlayamam M. Akif ERSOY
8
Çocukluğum Sezai KARAKOÇ
9
Büyükler Bilir Abdurrahim KARAKOÇ
11
Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine Sezai KARAKOÇ
12
Sakarya Türküsü Necip Fazıl KISAKÜREK
18
Zindandan Mehmet’e Mektup Necip Fazıl KISAKÜREK
20
Her Şey Ondan İbrahim SAVAR Sultan A. Cahid ZARİFOĞLU
23 25
İstemem Fatih Sultan Mehmet HAN
26
Sessiz Gemi Yahya Kemal BEYATLI
28
Hancı Bekir Sıtkı DOĞAN
29
Vera Numan ARIMAN
31
4
Ağır Ölüm Pablo NERUDA
33
Acaba Edip CANSEVER
35
İşaret Çocukları A. Cahit ZARİFOĞLU
37
Ölüm Sezai KARAKOÇ
39
Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler Nazım Hikmet RAN
40
Aynalar Necip Fazıl KISAKÜREK
42
Biraz Yorgunum Adil Erdem BEYAZIT
43
Vuslat Yahya Kemal BEYATLI
44
Üçüncü Şahsın Şiiri Atilla İLHAN
46
Otuz Beş Yaş Cahit Sıtkı TARANCI
47
Dua Arif Nihat ASYA
49
Utansın Necip Fazıl KISAKÜREK
50
Asker Duası Ziya GÖKALP
51 5
Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı Yahya Kemal BEYATLı
52
İncitme Abdurrahim Karakoç
55
Kitabe-i Sengi Mezar Orhan Veli Kanık
56
6
MUNTAZAM / A. Cahit ZARİFOĞLU Yorum: Yusuf Ekrem ÇAKIROĞLU Seni kamçılardan çıkardım Tevbelerle başladı rahmet vuruşları İnsan ağlar oldun yürekli göğüsler kurdun Sesimi işkencelerden alırdın Elimin altına dökerdin etlerini Hızlı varışlara bile hazırım daha Dayanırdı yelken bezleri saf saf insan enginlikleri Bir geçmiş zaman kalkanı indi Çınar ağaçlarından sahil sularına Kalbim kalkıp indi gemilerden Çok tarandım başka saçlar tarandım sokaklarda Kapris kamburu çıkardı yıllar Ve bir tek çıban çıkaran yoktu sancılarla Habire vuran rüzgâr Kabirlerde su yollarında Dehlizlerde İç çekmeler Sızlanmalar fısıltılar Ne zora çekiyor zaman ki bildiler farkettim Götürüp Kelimeleri başka bir semte attılar beni Üzgün melal içre ve âşık Yürüdüğüm deniz sahillerindeyim Yakın sabahlarda öğlelerde ve daha Üç parıltısında günün Devlerimi güreştirmek işim Üstüm başım heykel kırıkları
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
7
ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM / M. Akif ERSOY Yorum: Şehmus SALDIRAN Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!... -Boğamazsın ki! -Hiçolmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... İrticanın şu sizin lehçede ma’nası bu mu?
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
8
ÇOCUKLUĞUM / Sezai KARAKOÇ Yorum: Ali Yekta DÖNMEZ Annemin bana öğrettiği ilk kelime Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde Annem bana gülü şöyle öğretti Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus Babamın uzun kış geceleri hazırladığı cenklerde Binmiş gelirdi Ali bir kırata Ali ve at, gelip kurtarırdı bizi darağacından Asyada, Afrikada, geçmişte gelecekte Biz o atın tozuna kapanır ağlardık Güneş kaçardı, ay düşerdi, yıldızlar büyürdü Çocuklarla oynarken paylaşamazdık Ali rolünü Ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahraman Ali olmak bir hedef her çocukta Babam lambanın ışığında okurdu Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık Fetihlerde bayram yapardık İslam bir sevinçti kaplardı içimizi
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
9
Peygamberin günümüzde küçük sahabileri biz çocuklardık Bediri, Hayberi, Mekkeyi özlerdik, sabaha kadar uyumazdık Mekkenin derin kuyulardan iniltisi gelirdi Kediler mangalın altında uyurdu Biz küllenmiş ekmekler yerdik razı İnanmış adamların övüncüyle Sabırla beklerdik geceleri Şimdi hiçbirinden eser yok Gitti o geceler o cenk kitapları Dağıldı kalelerin önündeki askerler Çocukluk güzün dökülen yapraklar gibi
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
10
BÜYÜKLER BİLİR / Abdurrahim KARAKOÇ Yorum: Ahmed Eymen ÇİMEN Yalan dolan ile devran sürmeyi Biz ne bilek beyim büyükler bilir Milletin başına çorap örmeyi Biz ne bilek beyim büyükler bilir Rüşvet vermek rüşvet almak nasıl şey Hazineden para çalmak nasıl şey Terlemeden zengin olmak nasıl şey Biz ne bilek beyim büyükler bilir Erken palazlanıp erken ötmeyi Değirmenler kurup baş öğütmeyi Hele... meydan meydan adam gütmeyi Biz ne bilek beyim büyükler bilir Anlamayız kopya nedir, asıl ne Perde, sahne, solo, koro, fasıl ne Üçkağıtta erkan nedir usul ne Biz ne bilek beyim büyükler bilir Viski, votka çekip keyif çatmayı Dansöz kucağında stres atmayı Milleti bölmeyi, vatan satmayı Biz ne bilek beyim büyükler bilir Seyrettikçe ana-baba filmini Hissederiz baskısını zulmünü Lisans üstü maskaralık ilmini Biz ne bilek beyim büyükler bilir Adettir gerekmez malumu ilam Taklide günaydın, asıla selam Ne hınzırlık varsa hasıl-ı kelam Biz ne bilek beyim büyükler bilir
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
11
SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE /
Sezai KARAKOÇ
Yorum: Mustafa Tayyip ERDEM II Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine Bir anda yükselen bir bülbül sesi -Erken erken karlar ortasında Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurtaBana geri getirir eski günleri ...Paslanmış demir bir kapı açılır Küf tutmuş kilitler gıcırdarken Ta karanlıklar içinde birden Bir türkü gibi yükselirsin sen Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken Söyleyemediğim ateşten kelimeleri Şuuraltım patlamış bir bomba gibi Saçar ortalığa zamanın Ağaran saçın toz toprağını Bana ne Paris’ten Newyork’tan Londra’dan Moskova’dan Pekin’den Senin yanında Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu Geceme gündüzüme Gözlerin Lale Devrinden bir pencere Ellerin Baki’den Nefi’den Şeyh Galib’den Kucağıma dökülen Altın leylak şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
12
III Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma Kimi ırmaklardan yansıma Kimi kayalardan kırpılma Kimi öteki dünyadan bir çarpılma İçi ölümle dolu Dönen bir huni Doğarken güneş Kesilmiş ölü yüzlerden Bir mozayik minyatürlerden Dokunur tenimize Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay Ve birden senin sesin gelir dört yandan Menekşe kokulu sütunlardan Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan Gözlerine ait belgeler sunulur Ey aşkın kutlu kitabı Uçarı hayallere yataklık eden Peri bacalarının yasağı Gönlümün celladı acı mezmur Bana bıraktığın yazıt bu mudur Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi Senden bir gök Senden yıldızlar ördüler Ateş böcekleri O gece dört yanıma Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı Sen bir anne gibi tuttun ufukları Ve çocuklar gülle anne arasında Seninle güller arasında Tuhaf bir ışık bulup eridiler
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
13
Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler Aramızdaki sırra Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar Gençlik monologları Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından Bana getiren Yasamız vardı Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben IV Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Güneşi bahardan koparıp Aşkın bu en onulmazından koparıp Bir tuz bulutu gibi Savuran yüreğime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil Ayaklarımdan belli Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği Zaman çarpılmış atın son hayali Ev miras değil mirasın hayaleti Ey gönlümün doğurduğu Büyüttüğü emzirdiği
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
14
Kuş tüyünden Ve kuş sütünden Geceler ve gündüzlerde İnsanlığa anıt gibi yükselttiği Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Bütün şiirlerde söylediğim sensin Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome’nin Belkıs’ın Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini Ey gönüllerin en yumuşağı en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında Çatı katlarında bodrum katlarında Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba Hep Kanlıca’da Emirgan’da Kandilli’nin kurşuni şafaklarında Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
15
Ey çağdaş Kudüs (Meryem) Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha) Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında Köle gibi satıldım pazarlar pazarında Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda Verilmemiş hesapların korkusuyla Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
16
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır Sevgili En sevgili Ey sevgili
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
17
SAKARYA TÜRKÜSÜ / N. Fazıl KISAKÜREK Yorum: Furkan ÖZBEK İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! .. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
18
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
19
ZİNDANDAN MEHMETE MEKTUP/ N. Fazıl KISAKÜREK Yorum: Talha BALİN Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed’im! Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak. Ne ayak dayanır buna, ne tırnak! Bir âlem ki, gökler boru içinde! Akıl, olmazların zoru içinde. Üstüste sorular soru içinde: Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu? Buradan insan mı çıkar, tabut mu? Bir idamlık Ali vardı, asıldı; Kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktiği üç beş karanfil... Müdür bey dert dinler, bugün ‘maruzât’! Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat... Beni Allah tutmuş, kim eder azat? Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem... Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
20
Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil; Sayım var, maltada hizaya dizil! Tek yekûn içinde yazıl ve çizil! İnsanlar zindanda birer kemmiyet; Urbalarla kemik, mintanlarla et. Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat... Yalnız seccâdemin yününde şefkat; Beni kimsecikler okşamaz mâdem; Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem! Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; Köpük köpük, duman duman erisin! Peykeler, duvara mıhlı peykeler; Duvarda, başlardan, yağlı lekeler, Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler... Duvar, katil duvar, yolumu biçtin! Kanla dolu sünger... Beynimi içtin! Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar; Tek nokta seçemez dünyadan nazar. Yerinde mi acep, ölü ve mezar? Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz? Güneşe göç var da, kalan biz miyiz? Ses demir, su demir ve ekmek demir... İstersen demirde muhali kemir, Ne gelir ki elden, kader bu, emir... Garip pencerecik, küçük, daracık; Dünyaya kapalı, Allaha açık. şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
21
Dua, dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış... Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu. Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş; Karanlığında nur, yeniden doğuş... Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş! Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin! Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
22
HER ŞEY ONDAN / İbrahim SAYAR Yorum: Yakup BOZKURT Dil ne bilir şekeri şerbeti Aldığın lezzeti baldan mı sandın? Ne arı,ne ağaç verir nimeti, Elmayı,narı daldan mı sandın? Baharı gönderir al gelin gibi, Bir hazinedir ki,görünmez dibi, O Cemil’dir,Cemal Onun tecellisi, Güzeli yeşilden,aldan mı sandın? Çok istesen de inadın olmaz, Taktirden öte muradın olmaz, O uçurursa senin kanadın olmaz, Uçmayı kuştan,kartaldan mı sandın? Gördüğün göremediğin göz Onun, Bildiğin,bilemediğin öz Onun, Dediğin,diyemediğin söz Onun, Kelamı dudaktan,dilden mi sandın? O dilerse azlar çok olur, O dilerse varlar yok olur, O dilerse açlar tok olur, Tokluğu paradan,puldan mı sandın? İbrahim duada,Nemrutun ateşinde, Ateşler gülzar olur,türlü esrar içinde, Oğul razı kurbandır babasının peşinde, Kesmeyen bıçağı İsmail’den mi sandın?
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
23
Zulmün kucağında Musa’lar doğar, Açılır bahr-ı ahmer küffarı boğar, Sükut edince esbap,bıldırcın yağar, Yoksa nusreti edabiden mi sandın? Kâh gülersin,kâh dilhunsun gözyaşına, Gün olur tuz bulamazsın aşına, Dün,bugün ne geldiyse başına, Eden O’dur,eyleyen O,kuldan mı sandın? Ateşini söndürdün,suyunda kaldın, Sütünü içtin de koyunda kaldın, Bir ömür yaşadın,oyunda kaldın, Dünyayı evlattan,maldan mı sandın? Mecnun’unki Leyla’ya bir nazar değil, Gureba derd-i fenadan bizar değil, Bağban-ı Mürşid’in hayali gülzar değil, Bülbülün zarını gülden mi sandın? O’nun sanatı,varlığın nakışında, O’nun şevkati ananın bakışında, O’nun rahmeti,suyun akışında, Suyu pınardan,gölden mi sandın? Ellerin titrer fer kesilir gözlerden, Kapılırsın pek amansız bir derde, Maraz,musibet ancak bir perde, Kul eceli,Azrail’den mi sandın? A’male bakarsın ateşi tartar, Rahmete bakarsın ümidin artar, Kurtar bizi Allah’ım kurtar, Gönül necatı,amelden mi sandın?
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
24
SULTAN / A. Cahid ZARİFOĞLU Yorum: Ahmet EKİZ Seçkin bir kimse değilim ismimin baş harfleri acz tutuyor Bağışlamanı dilerim Sana zorsa bırak yanayım Kolaysa esirgeme Hayat bir boş rüyaymış Geçen ibadetler özürlü Eski günahlar dipdiri Seçkin bir kimse değilim İsmimin baş harflerinde kimliğim Bağışlanmamı dilerim Sana zorsa bırak yanayım Kolaysa esirgeme Hayat boş geçti Geri kalan korkulu Her adımım dolu olsa İşe yaramaz katında Biliyorum Bağışlanmamı diliyorum
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
25
İSTEMEM / Fatih Sultan Mehmet HAN ( AVNÎ ) Yorum: Muhammed Fatih DENER Sen kokmayan gülü neyleyim, Neyleyim sensiz baharı? Sen doğmayan günü neyleyim, Neyleyim sensiz ben dünyayı? Senin tenine değmeden gelen yağmuru istemem, meltemi istemem. Seni parlayacaksa parlasın yıldızlar, Sana yanmayan yıldızı semalarda istemem. Bülbüller söyleyecekse seni söylesin, Senden okumayan bülbül olsa dinlemem. Özlemim sen olacaksan yansın yüreğim, Sılası sen olmayan gurbeti istemem, vatanı istemem. Bir ateş yakacaksa beni kalbimden, Senin aşkının ateşi yaksın, Senden gayrı başka bir aşkla kül olursa kalbim, Bu kalbi istemem, ateşi istemem, koru istemem. Seni göremediğim vahalar bedevilerin olsun, Ben senin çölünü isterim, suyu istemem. Sana çıkacaksa durmaz yürürüm, Sonu sen çıkmayan yönü istemem, yolu istemem.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
26
Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem. Kalbini fethedecekse geçerim bin sina’yı birden. Yoksa neyime? Bu fethi istemem, Mısır’ı istemem, cihanı istemem. Ben Sultan Fatihim, önündeyim İstanbul’un. Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için. Yoksa gül yüzünü güldürmeyen sultanlığı istemem, İstanbul’u istemem. Ben bir garip yunusum, yazdığım sensin, yandığım sen. Senden gayrı bir aşka ben kalemi istemem, kağıdı istemem. Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim. Senden gayrı, senden başka efendi istemem, sevgili istemem, istemem…
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
27
SESSİZ GEMİ / Yahya Kemal BEYATLI Yorum: Muhammed ERSİN Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
28
HANCI / Bekir Sıtkı ERDOĞAN Yorum: Muhammed Mustafa KARLI Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı! Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş... Aman karanlığı görmesin gözüm, Beyaz perdeleri ger yavaş yavaş... Sıla burcu burcu ille ocağım... Çoluk çocuk hasretinde kucağım Sana her şeyimi anlatacağım, Otur başucuma sor yavaş yavaş. Güç bela bir bilet aldım gişeden, Yolculuk başladı Haydarpaşa ‘dan... Hancı, ne olur, elindeki şişeden Bir kaç yudum daha ver yavaş yavaş!.. Ben o gece hem ağladım hem içtim, İki gün diyardan diyara uçtum Kayseri yolundan Niğde’yi geçtim, Uzaktan göründü Bor yavaş yavaş... Garibim, her taraf bana yabancı, Dertliyim çekinme, doldur be hancı! İlk önce kımıldar hafif bir sancı, Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş... Bende bir resmi var yarısı yırtık, On yıldır evimin kapısı örtük... Garip birde sarhoş oldu mu artık Bütün sırlarını der yavaş yavaş... İşte hancı! ben her zaman böyleyim, Öteyi ne sen sor ne ben söyleyim? Kaldır artık, boş kadehi neyleyim? Şu benim hesabı gör yavaş yavaş...
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
29
VERA / Numan ARIMAN Yorum: Abdullah KÖMÜRCÜ hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim el değmemiş, duru sözler sevdiğim için sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır ve bu yüzden bürünür geceyi güneş gözlerinden beslenir ve saçlarını kollar görmek için. sensizken şehrim, boş meydanlarında yürüdüm kalın puntolarla iri laflar ettim öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine. sevdiğim! Vera… hangi çocuğu okşadın, ellerinle gülden kokular.. dilinde aşk nameleri, söylesene Vera hangi çocuğun adını andın. sahi Vera en son ne zaman görmüştük Sena´yı? hatırlasana deli kız sana emanet etmişti o bombaları sevdiğim bak umut kan pıhtısı rengine döndü ki sen Vera, Filistin’den geçerken sakın eteklerini toplama biraz kan bulaşmış halde çık karşıma ve sakın unutma o ilk çocuğumuzdur asırlardır dillerde olan Leyla´dır, Meryem´in suskunluğunda can bulan gözleri vardı Züleyha´nın henüz düşmeden kirli kelimeler diyarına
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
30
bilir misin Vera bu kaçıncı çocuk? bu kaçıncı kertik yüreğe atılan? eskisi gibi değil… artık daha da sancılı sevdiğim özgürlük meydanları budalalardan geçilmiyorsa bil ki bu şehirde çocuklar ölüyor asırlardan uzak ellerini Vera.. ellerini bulur ellerim bir Grozni kuşatmasında dağları görüyor musun Vera? her bir dağa bir çocuğumuzun adını koymuşlar Berat’ım, Emin’im, Murat’ım hani omuz omuza vermiştik ya bir namaz kıyamında hani beraber açmıştık orucumuzu kimi Marmara´da kimi Yıldız´da koş Vera koş ülkemin sürgün yerlerine koş ağlama deli kız ben ağlarım seni böyle görmemeli her okul kapısında türkümüzü söyleyen kızlarımız ve annelere de söyle ağlamasınlar ve sakın onlara ölüler demesinler söylesene Vera çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpece değildir? öfkemiz taş doğursun Vera taş! yüreğimizi söksün yerinden bak her tarafta sapanlı ebabiller Ebrehe´nin tankları kan kusturur şimdi Firavunu boğan Kızıldeniz´i ağlama duvarının dibinde görürüm ki asa değil Musa´nın elindeki çağın sökülmüş kalbidir
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
31
bir şubat gecesi kaybettik esrarımızı Vera kendimizi odalarımızda bulduk postallı korkularımızla söylesene sevdiğim hangi rengini çaldılar gökyüzünden bak zulüm Çin Seddi´ni aştı sevdiğim içimizdeki Musalardan ne haber vardır? İbrahimlerden,Yusuflardan yoksa Musa´yı Kızıldeniz´de yalnız mı bıraktık? ellerimizle mi verdik İbrahim´i Nemrutlara şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf´un sesi? ki unutma Vera Filistin´de yeni doğan çocuklar ilkin annelerinin göğsüne sonra da yerdeki taşlara uzanırlar neredesin Ey İsmail´in boğazındaki merhamet? içimizdeki bu sızıyı kaldır ya ebabilleri gönder ya bizi de oraya aldır ve her taraftan bana yönelir seni arayan sesim Vera benim... Vera benim...
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
32
Ağır ÖLÜM / Pablo NERUDA Yorum: Eyyüb Selim ÜNLÜ Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, Her gün aynı yoldan yürüyenler, Yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, Giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, Tanımadıklarıyla konuşmayanlar. Ağır ağır ölür tutkudan Ve duygulanımdan kaçanlar, Beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, Gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren Ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında, Onarılmış yüreği küt küt attıran Bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler. Ağır ağır ölür İşlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da Bu durumu tersine çevirmeyenler, Bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine Belirsizliğe kalkışmayanlar, Hayatlarında bir kez bile Mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler. Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, Okumayanlar, müzik dinlemeyenler, Gönlünde incelik barındırmayanlar.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
33
Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, Kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, Ne kadar şanssız oldukları Ve sürekli yağan yağmur hakkında Bütün hayatlarınca yakınanlar, Daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, Bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, Bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar. Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, Anımsayalım her zaman: Yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten Çok daha büyük bir çabayı gerektirir. Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi Muhteşem bir mutluluğun kapısına.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
34
Acaba / Edip CANSEVER Yorum:Ünal Berke KAYMAK Dönelim Döndürsün bizi Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan Ve akılda kalan bir yokuştan Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından Ve çocukluktan Dönelim Dönelim mi biz Gençlikten, oralardan Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan Dönelim mi acıya Acıya, büyük acıya Ve soralım mı acaba Ey büyük yalnızlık insansan eğer Bir kaya Dalgalar yalarken onu O bakarken kaskatı kalabalıklara Ah, kalbin bulut bulut akan sesi
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
35
Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı Kedilerden örülmüş bir semtte Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan Her şeyin, ama her şeyin çok dıştan farkedildiği Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir satır eksikliği Belki de genç bir şairden ödünç alınan. Yürüyor mu, yürümeyi mi düşünüyor Ruhi Bey Düşünmesi daha mı sonra koyuluyor yola Nereye gidecek ama, nereye varacak sanki Yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda Oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi Boşvermiş de sanki oyunun kurallarına Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına Azıcık vakit kalmış Ya da vakit var daha. Ama ne çıkar Gövdenin yazgıya başkaldırması mı Ruhi Beyin Başkaldırması mı yoksa? Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı Vaktinde anlamanın sevinci mi Ya da biraz geç kalmanın O gereksiz tedirginliği mi Hangisi? Ama belli ki sonundayız her şeyin En sonunda.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
36
İşaret Çocukları / A. Cahit ZARİFOĞLU Yorum:Hüseyin MAVİLİ Yasin okunan tütsü tüten çarşılardan Geçerdi babam Başında yağmur halkaları Anam yeşil hırkalar görürdü düşünde Daha ilk güzelliğinde Alnını iki dağın arasına germiş Bir devin göğsüne benzer Göğsünden dualar geçermiş Çarşılar ellerinde ekmek iğneleri Cami avlularına açılan Havuz sularına kapılan çocuklar Görmeden güneşin bütün renklerini Götürmezlerdi dükkandaki babalarına Ocaktan akan kaynar yemekleri Nenelerinin koyduğu avuç taslarına Başı ve yüreği şahbaz Kaleleri ağırlayan kadınların Süslerini kemerlerini Başlarını ağırlaştıran Ağır siyah şelale saçlarını Tutunca gençleşirdi erkekler Sonra insan o ki denizde Küçük ve büyük nehirde Bedeni ıslatan afsunlu suda Önce niyet sonra yıkanırdı
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
37
Zaman dert getirdi sulara İçinde eski balıkların yattığı kayalar Savaşan insanların elinde İnce yontulup taşındı balta mızrak şekline Anam kanları kuruyan Kavga ayıran bir kargı elinde Kara ocağın taşlarına İşaret koydu çocuklarını Belinde gezdiren babamın Beyaz yazılarla kazandığı adları Yüreği korkuyla kuvvetlendi babamın Unutup genç gelen günleri Zamanın sürerken çektiği günleri Çetin bilmecelerle Sürdü atını şehirlere Yün ören at güden kadınlar Ormanlara tepeden eğilen toprak evlerde Küçük pencereli karanlık dar odalarda Uzaktan uzayıp gelen kurt seslerinin Uzağa çekilip giden Ayazda donan gülmeler içinde Ormanlarda süt emziren anne Unuttu gittikçe uzayan çocuğunu Hep kaçarmış şehirlerin Demir dağlarına Uyuyunca toprak beşiğimde Sahipsiz kalan Ellerimden kayan aydınlık günlerim.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
38
Ölüm / Sezai KARAKOÇ Yorum:Yusuf İslam Hamamcı Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde Bir kış güneşliğinde Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir Tabiatı aşan bir bildiriştir Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil Görünüşte öç hakikatte değil Faninin sonsuzla barışması Affın mağfiretle yarışması Yaprağın düşüşü değil bu toprağa Bir yıldırım çarpışıdır dağa Sonbahar değil ilkbahardır Ölümden sonra ölümsüz hayat vardır Bulutlar açılır güneş çıkar Yağmur taneleri inci tanelerine dönüşür Deniz çalkanır saçar ortaya hazinesini Anladım onlar ölmediler Ölüm adına Ölüm maskesini takınarak Dönüştüler bir ışığa
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
39
Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler / Nazım Hikmet RAN Yorum:Nafiz CANITEZ Dünyadan, memleketinden, insandan umudum kesik değil diye İpe çekilmeyip de Atılırsan içeriye, Yatarsan on yıl, on beş yıl Daha da yatacağından başka, ‘Sallansaydım ipin ucunda Bir bayrak gibi keşke’’ Demiyeceksin, Yaşamakta ayak direyeceksin. Belki bahtiyarlık değildir artık, Boynunun borcudur fakat, Düşmana inat Bir gün fazla yaşamak. İçerde bir tarafınla yapayalnız kalabilirsin,K Kuyunun dibindeki taş gibi. Fakat öbür tarafın Dünyanın kalabalığına Öylesine karışmalı ki, Sen ürpermelisin içerde, Dışarda kırk günlük yerde yaprak kımıldasa. İçerde mektup beklemek, Yanık türküler söylemek bir de, Bir de gözünü tavena dikip sabahlamak Tatlıdır ama tehlikelidir.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
40
Tıraştan tıraşa yüzüne bak, Unut yaşını Koru kendini bitten, Bir de bahar akşamlarından; Bir de ekmeği Son lokmasına dek yemeği, Bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman. Bir de kimbilir, Sevdiğin kadın sevmez olur, Ufak bir iş deme, Yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir, İçerdeki adama. İçerde gülü, bahçeyi düşünmek fena, Dağları, deryaları düşünmek iyi. Durup dinlenmeden yazmayı, Bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana, Bir de ayna dökmeyi. Yani içerde onyıl, on beş yıl, Daha da fazla hatta Geçirilmez değil, Geçirilir, Kararmasın yeter ki Sol memenin altındaki cevahir!
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
41
Aynalar / Necip Fazıl KISAKÜREK Yorum:İbrahim ERSİN Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İşte yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karsıma, Başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme! Nur topu günlerin kanına girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Doğmaz güneşlere bağlandı vade; Dişlerinde, köpek nefsin, irade. Günah, günah, hasat yerinde demet; Merhamet, sucumdan aşkın merhamet! Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk? Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
42
Biraz Yorgunum / Adil Erdem BEYAZIT Yorum:Enes Faruk TÜRKÖZ Biraz yorgunum. Kavgaları birikiyor insanın. Her uzvumdan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla. Yaşımdan yorgunum, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde. Kaç yaşındayım sahi? Saymadım, bilmiyorum. Belki kırklarımdayım, belki otuzlarımda, belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında; hiç bilmiyorum. Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor. Baharın rayihasında akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı; kimimize kış kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı. Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor. En çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz. Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler. Onlarla kavgalı, onlarla sevdalı olduğumuz. En çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarası, insan baba olunca anlıyormuş en çok babasını… şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
43
VUSLAT / Yahya Kemal BEYATLI Yorum:Onur Halit YENİCE Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar, Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı, Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı... Gördükleri ru’ya ezeli bahçedir aşka; Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka. Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez; Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez... Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi... Zenginler o cennette fakirlerle müsavi; Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler, Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler. Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa Boynunda O’nun kolları, koynunda O varsa, Dalmışsa O’nun saçlarının rayihasiyle, Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle. Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık Bir mucize halinde o gözlerdendir artık. Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur Zira, susatan zevk, o dudaklardakı tuzdur. İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan... Bir sır gibidir azçok ilah olduğumuzdan. Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler. Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
44
Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden Rüzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden. Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o! Alemde bir akşam ne semavi koşudur o! Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin, Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin, Simaları her lahza parıldar bu zeferle; Gök, her tarafından, donanır meş’alerle! Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar Dunyayı unutmuş bulunurken o sularda, -Zalim saat ihmal edilen vakti çalar daBir an uyanırlarsa leziz uykulardan, Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan... Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak... Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak... Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık! Ey aşk! O gönüller sana maloldular artık! Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet! Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
45
Üçüncü Şahsın Şiiri / Atilla İLHAN Yorum:Abdullah DEMİR Gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım felâketim olurdu ağlardım Ne vakit maçka’dan geçsem limanda hep gemiler olurdu ağaçlar kuş gibi gülerdi bir rüzgâr aklımı alırdı sessizce bir cıgara yakardın parmaklarımın ucunu yakardın kirpiklerini eğerdin bakardın üşürdüm içim ürperirdi felâketim olurdu ağlardım Akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felâketim olurdu ağlardım şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
46
Otuz Beş Yaş / Cahit Sıtkı TARANCI Yorum:Yasin YILMAZ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
47
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
48
Dua / Arif Nihat ASYA Yorum:Yavuz Selim TÜBCİL Biz,kısık sesleriz...minareleri, Sen,ezansız bırakma Allahım! Ya çağır şurda bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım! Mahyasızdır minareler...göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım! Bize güç ver...cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allahım! Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah’ım! Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah’ım! Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah’ım! Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah’ım! Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız; Ve vatansız bırakma Allah’ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah’ım!
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
49
Utansın / Necip Fazıl KISAKÜREK Yorum:Ahmet Metin ALPASLAN
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! Eski çınar şimdi Noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın! Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın! Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın! Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
50
ASKER DUASI / Ziya GÖKALP Yorum: Zahid Talha ÇELİK Elimde tüfenk, gönlümde iman, Dileğim iki: Din ile vatan... Ocağım ordu, büyüğüm Sultan, Sultan’a imdâd eyle Yârabbi! Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi! Yolumuz gaza, sonu şehâdet, Dinimiz ister sıdk ile hizmet, Anamız vatan, babamız millet, Vatanı ma’mur eyle Yârabbi! Milleti mesrur eyle Yârabbi! Sancağım tevhid, bayrağım hilâl, Birisi yeşil, ötekisi al, İslâm’a acı, düşmandan öc al, İslâm’ı âbâd eyle Yârabbi! Düşmanı berbâd eyle Yârabbi! Kumandan, zabit, babalarımız. Çavuş, onbaşı, ağalarımız. Sıra ve saygı, yasalarımız. Orduyu düzgün eyle Yârabbi! Sancağı üstün eyle Yârabbi! Cenk meydanında nice koç yiğid, Din ve yurd için oldular şehid, Ocağı tütsün, sönmesin ümid, Şehidi mahzun etme Yârabbi! Soyunu zebun etme Yârabbi!
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
51
SÜLEYMANİYE’DE BAYRAM SABAHI / YAHYA KEMAL BEYATLI Yorum: Huzeyfe YEŞİLYURT Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir. Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garîb âlem bu!.. Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu... Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir; O seferlerle açılmış nice yerlerdendir. Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık; Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya, Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya. Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor, Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor. Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı Adamış sevdiği Allah`ına bir böyle yapı. En güzel mâbedi olsun diye en son dînin Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin. Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi, Seçmiş İstanbul`un ufkunda bu kudsî tepeyi; Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle, Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
52
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne, Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne, Taa ki geçsin ezelî rahmete ruh orduları.. Bir neferdir, bu zafer mâbedinin mîmârı. Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum; Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum; Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi; Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi, Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim. Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını Görüyor varlığının bir yere toplandığını; Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses; Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi, Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi! Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr`i Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü`min neferin! Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin? Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu, Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli, Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli; Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz; Vatanın hem yaşayan vârisi hem sâhibi o, Görünür halka bu günlerde teselli gibi o, Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde, Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
53
Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri, Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri. Gökte top sesleri var, belli, derinden derine; Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine. Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı? Üsküdar`dan mı? Hisar`dan mı? Kavaklar`dan mı? Bursa`dan, Konya`dan, İzmir`den, uzaktan uzağa, Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa; Şimdi her merhaleden, taa Bâyezîd`den, Van`dan, Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan. Ne kadar duygulu, engin ve mübârek bu seher! Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer, Dinliyor hepsi büyük hâtırâlar rüzgârını, Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını. Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor? Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor: Kosova`dan, Niğbolu`dan, Varna`dan, İstanbul`dan.. Anıyor her biri bir vak`ayı heybetle bu an; Belgrad`dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar`dan mı? Son hudutlarda yücelmiş sıra dağlardan mı? Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!.. Adalar`dan mı? Tunus`dan m, Cezayir`den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi Yeni doğmus aya baktıkları yerden geliyor; O mübârek gemiler hangi seherden geliyor? Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine. Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı. Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
54
İNCİTME / Abdurrahim KARAKOÇ Yorum: Abdulkadir TAŞTAN Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin. Yollar uzun, yollar ince Yol kısalır aşk gelince Yat kurban ol İsmail’ce Bıçak senden incinmesin. Burdayım de ararlarsa Doğru söyle sorarlarsa Tabutuna sararlarsa Bayrak senden incinmesin. İl göçsün göçtüğün vakit Yol yansın geçtiğin vakit Suyundan içtiğin vakit Kaynak senden incinmesin. Toz konmasın sakın sana Hakkı geçer halkın sana Gücenmesin yakın sana Uzak senden incinmesin.
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
55
KİTABE-İ SENGİ MEZAR / Orhan Veli KANIK Yorum: Mahmut KÖROĞLU Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar; Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allahın adını, Günahkar da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi’ye Mesele falan değildi öyle, To be or not to be kendisi için; Bir akşam uyudu; Uyanmayıverdi. Aldılar, götürdüler. Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü. Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar HAklarını helâl ederler elbet. Alacağına gelince... Alacağı yoktu zaten rahmetlinin. Tüfeğini depoya koydular, Esvabını başkasına verdiler. Artık ne torbasında ekmek kırıntısı, Ne matarasında dudaklarının izi; Öyle bir rüzigar ki, Kendi gitti, İsmi bile kalmadı yadigâr. Yalnız şu beyit kaldı, Kahve ocağında, el yazısiyle: “Ölüm Allahın emri, Ayrılık olmasaydı.”
şiir yorumlama yarışması / 8.SEZON
56