Teğet

Page 1

1

terra firma Geli̇bolu Yarımadası Tari̇hi̇ Mi̇lli̇ Parkı Proje Raporu / Tasarım Rehberi

12360


2


3


4

iรงindekiler


5

Giriş A - İzlenimler (Mikro / Makro) ........................................................................16 B - Bağlam ve Yaklaşım

B1 - Uzak ve Tarihsel Geçmiş ............................................................19

B2 - Savaşın Coğrafyası ................................................................... 20

B3 - Ziyaret ve Anma’nın Niteliği........................................................ 21

B4 - Kimlik ve Aidiyet ....................................................................... 22

B5 - Ekolojik Bağlam, Ekoloji, Ekonomi ............................................... 23

C - Proje: terra firma

C1 - Proje Konsepti ......................................................................... 25

C1a. Yarımada Ölçeğinde Öneriler

C1b. Odak Alanlara Dair Öneriler

C2 - Yarımada Ölçeğinde Öneriler ..................................................... 26

C2a - Yarımada Kurumsal Kimlik Tanımı

(Konumlandırma / Vizyon / Değerler)

C2b - Yarımada Yönetim Planı Önerisi / Statü

C2c - Yarımada Operasyon Merkezi Önerisi

C2d - Yarımadanın Çevre Coğrafi Ağlarla İlişkisi

C2e - Sürdürülebilir Tarım ve Yaşam Alanı Stratejileri

C2f - Biyosfer Rezerv Alanı Önerisi

C2g - Alan Sınırları / Girişler

C2h - Ulaşım Ağları, Yarımada Dolaşım ve Otopark Stratejileri

/ Kara ve Deniz Ringleri

C2i - Ziyaretçi Planlaması / Alternatif Ziyaretçi Profilleri

C2j - Yarımada İletişim Tonu Önerisi


6


7

C3 - Odak Alanlara Dair Öneriler / Prensip Kararlar ..................................47

C3a - Mecidiye Tabyası / Seyit Onbaşı Anıtı

C3b - Şahindere Şehitliği

C3c - Ertuğrul Tabyası / Ezineli Yahya Çavuş Şehitliği / Cape

Helles Anıtı

C3d - Kabatepe 57. Alay Şehitliği / Kesikdere Şehitliği / Queen’s Post

Mezarlığı / Yüzbaşı Mehmet Şehitliği

C3e - Çanakkale Şehitleri Anıtı (Abide) / Morto Koyu

C2f - Kabatepe Conk Bayırı Kitabeleri / Yeni Zelanda Anıtı / Üstğm.

Nazif Çakmak Şeh. / Atatürk Anıtı

D - Tasarım Rehberi .........................................................................................60

D1 - Bitkisel Peyzaj Stratejileri .....................................................................63

D1a - Bitki Kullanım Prensipleri / Stratejik Plan

D1b - Kullanımı Önerilen Bitki Türleri

D1c - Sulama ve Bakım Stratejileri

D1d - Yanlış Uygulamalar

D2 - Yapısal Peyzaj Stratejileri .....................................................................83

D2a - Genel Yüzey Kullanım ve Kaplama Prensipleri / Detayları

PY1 - Döşeme Kaplamaları / Detaylar

PY2 - Karayolu Kesitleri

PY3 - Yamaç Amfi Uygulamaları

PY4 - Ha-Ha Kesiti Uygulamaları

PY5 - Alan Sınırlandırıcı Uygulamalar


8


9

D2b - Endüstriyel Tasarım Ürünleri Prensipleri / Detayları

TS - Spesifikasyon Tanımlanan Ürünler (Firma / Model)

TS1 - Geri Dönüşüm Atık Ünitesi

TS2 - Çöp Kutusu / Küllük

TS3 - Bolard / Direk

TS4 - Otopark Teker Stoperi

TS5 - Bisiklet Parkı

TS6 - Bayrak Direği

TS7 - Flama Direği

TS8 - Ağaç altı Izgara

TS9 - Mazgal / Kanal / Rögar Kapağı /

Tesisat Kutusu Kapağı

TS10 - Sebil

TS11 - Ekolojik WC

TS12 - WC Kabini

D3 - Aydınlatma Stratejileri .........................................................................113

D3a - Genel Aydınlatma Prensipleri

D3b - Armatür Seçim ve Konumlandırma Prensipleri

D3c - Prensip Aydınlatma Yaklaşımı

D3d - Örnek Aydınlatma - Mecidiye Tabyası

D4 - Yapısal Stratejiler .................................................................................131

D4a - Genel Yapısal Prensipler

D4b - Sürdürülebilir Yapı Sistemleri

D4c - Konsept Proje Önerilen Yapısal Birimler

MD1 - Namazgah Ünitesi

MD2 - WC Ünitesi

MD3 - Tribün Ünitesi

MD4 - Oturma Birimi

MD5 - Yönlendirme / Konum Gösterici Birim

MD6 - Ziyaretci Bilgilendirme Levhası

MD7 - Maket Teşhir Ünitesi

MD8 - Danışma / Satış Ünitesi

MD9 - Ticari Ünite


10


11

D5 - Grafik / Görsel Kimlik Stratejileri ........................................................141

D5a - Genel Grafik / Görsel Kimlik Prensipleri

D5b - Logo Fikri, Geometrisi ve Tasarımı

D5c - Logo Kullanım Alternatifleri

D5d - Logo Yanlış Uygulama Örnekleri

D5e - Logonun Ürünlerde Kullanım Örnekleri

D5f - Araç Giydirme Uygulaması Örnekleri

D5g - Kurumsal Renk Ailesi ve Renk Değerleri

D5h - Kurumsal Yazı Ailesi

D5i - Başlıklı Kağıt Grubu Örnekleri

D5j - Ziyaretci Bileti Tasarım Örneği

D5k - Afiş Sergisi Logo Uygulaması

D5l - Bilgilendirme Levhası Tasarım Örneği

D5m - Flama Uygulaması Örneği

D5n - Genel Broşür Uygulaması Örneği


12


13

Ekolojik düşünce, ekoloji hakkındaki düşüncedir ama aynı zamanda kendisi ekolojik olan düşünme biçimidir... Ekolojik düşünce “insan zihninde” kendiliğinden birdenbire ortaya çıkmaz. Bu, diğer varlıklarla, hayvanlarla, bitkilerle, yerküre ile karşılıklı bağlı olduğumuzu tam anlamıyla anlayacağımız bir süreç ve pratiktir. Nihayetinde demokrasi hakkında düşünmeyi içerir. Gerçek anlamda eşit varlıklar arasında gerçek anlamda demokratik bir buluşma neye benzer, bunu tahayyül edebilir miyiz? (The ecological thought is a thought about ecology, but it is also a thinking that is ecological... The ecological thought doesn’t just occur “in the mind.” It’s a practice and a process of becoming fully aware of how human beings are connected with other beings –animal, vegetable, or mineral. Ultimately, this includes thinking about democracy. What would a truly democratic encounter between truly equal beings look like, what would it be –can we imagine it?)

Timothy Morton, The Ecological Thought


14

giriĹ&#x;


15

Anakara, sağlam toprak, denizin bittiği yer binlerce yıl biriktirdikleri ile bir höyüğü andırıyor. terra firma, Gelibolu Yarımadasının uzun vadede şifaya kavuşması için öneriler getirirken şu sorulara cevap arıyor: Doğal (ve doğal olmayan) süreçler geri döndürülebilir mi? Doğal ortamın ve bitki örtüsünün bir orijini (veya ilksel hali) var mıdır? Toprağa yapılan hangi müdahaleler kabul edilebilir? Geniş anlamda Gelibolu Yarımadası, ve bu bağlamda daraltılmış Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı sosyal ve ekolojik olarak tehdit altında mıdır? İnsan ömrü, belleği ve muhayyilesi bu toprak parçasını hangi haliyle içselleştirebilir? Savaş gibi insani bir felaketin izleri bir yandan anımsanıp diğer yandan nasıl dönüştürülebilir? İnsani ve ekolojik yaraları, zafer ve bozgun’u, korku ve cesaret’i, bellek ve unutma’yı, ikilikler/karşıtlıklar olarak düşünmek durumunda mıyız?


16

A

izlenimler Yarımadaya yaptığımız geziler ve yararlandığımız kaynaklar aracılığı ile Gelibolu’daki mevcut duruma ilişkin izlenimler, bir sonraki bölümde detaylandıracağımız genel yaklaşım konusunda aydınlatıcı olacaktır diye düşünüyoruz. Bu gözlemlerin ilki, savaşın ve kayıpların anmasının, izlediğimiz ritüeller ve ziyaretçi davranışı aracılığı ile açığa çıkışına dair. Türkiyelilerin ve 1915 yılında Gelibolu’da savaşan İngiliz Milletler Topluluğu vatandaşlarının bugün savaş alanına bakışları birbirinden oldukça farklı görünüyor. Bu farkın sadece kazanan/kaybeden taraflar aracılığı ile açıklanamayacağını, temelinde kültürel bir fark olduğunu düşünmek gerekir diye varsayıyoruz. Türkiyelilerin, hem büyük bir zaferin sahibi, hem de topraklarını savunmak zorunda kalan mağdur ulus olarak birbirini pekiştiren gurur ve hoşnutsuzluğunu sezmek mümkün. Bunun üzerine şahadetin ve şehitleri anmanın İslami referansları eklendiğinde, savaşın anısının ‘biz ve onlar’ ikilemine kilitlenmeye müsait olduğunu, bunun da Türkiyede farklı bağlamlarda ideolojik olarak kullanıldığını ve sömürüldüğünü söylemek mümkün görünüyor. Yani toplu ziyaretçilerin önemli bir kısmı için biraz ‘vatan toprağı’ biraz da ‘türbe’ vazifesi gören Gelibolu yarımadası, bugünkü fiziki altyapısı, anlatıları, anıtları ve şehitlikleri ile halklar/torunlar arasındaki etkileşimden ve karşılaşmalardan çok ayrışmayı önerir gibi görünüyor. Bu durum aynı zamanda Gelibolu gezisinde karşılaştığımız bir çeşit ‘empati eksikliği’ni de açıklayabilir. Türkiyeli ziyaretçilerin ‘yabancı’ anıtlara ve şehitliklere duyduğu ilgisizlik, savaşın şiddetine ve savaşan tarafların beraber yaşadığı trajediye duyduğu mesafe, meseleyi bir kahramanlık destanı olarak bir tarafın hanesine yazmaya uygun bir dünya görüşünü ortaya koyuyor. Yüz yıl aradan sonra konuyu toptan bir kıyım olarak ele almakta zorlanan bu dünya görüşünün, sıklıkla vurgulanan ‘barış parkı’ söylemini harekete geçirmesi oldukça şüpheli görünüyor. Arkeolojik ve tarihi mekanlarda geçmişin canlı-cansız figürler aracılığı ile canlandırılması her ne kadar bilgilendirmeyi amaçlıyorsa da, kişinin tahayyülüne pek de alan açamayan bu uygulamalar ve bunların bazı örnekleri problemli konular olarak karşımızda duruyor. Savaş alanındaki ‘canlandırma’ konusunda ise antik dünyanın zafer anıtlarından Avrupa resmine kadar binlerle yıl boyunca izlenecek örnekler mevcut. Gelibolu’daki bazı uygulamaların hayal gücünü sekteye uğrattığını, savaş alanı arkeolojisinin gerçek nesneleri arasında ete kemiğe bürünmüş figürlerin, ses ve görüntü efektlerinin, ve bazı odak noktalarına ait maketlerin yabancılaştırıcı bir etkisi olduğunu, arzulanan bilgilendirme işlevinden uzak kaldığını gördük.


17

Geçmişi canlandırmanın bir başka yolu olarak tarih yazımı ve anlatıların da Gelibolu’da ortaya çıktığı şekliyle kendine ait problemleri olduğunu gözlemledik. Özellikle Avrupa’da savaş tarihi üzerine çalışan ‘askeri tarihçi’ geleneği uzun geçmişe sahip görünüyor. Çanakkale Savaşı üzerine çalışan tarihçiler arasında en bilinenlerden bir tanesi olarak Peter Hart (Defeat at Gallipoli, Pan Books, London 1995) Gelibolu’daki savaş taktikleri, stratejiler ve bunların İngiliz hükümeti ve bakanlar ile olan ilişkisi üzerine uzun tretmanlar yazıp, yüksek askeri kariyerlerin nasıl bir anda yerle bir olduğunu, veya askeri dehaların (Mustafa Kemal gibi) nasıl ortaya çıktığını belgeliyor. Bu bağlamdaki ‘muharebe tasvirleri’ ise bize göre profesyonel bir askeri dili ve söylemi yeniden üreterek Gelibolu’da yaşanan yıkım ve travmayı farklı yönlere doğru çekiştiriyor. Bunu bir açmaz durum olarak gözlemledik. Bir yandan yarımadada lokasyon olarak en şiddetli çarpışmaların ve feda edilen hayatların etrafında şekillenen odak noktalarını ve bunların hepsinin kendine özel öykülerini aktarmak gerekiyor. Öte yandan da bunu yaparken soğuk bir savaş dilini kullanmamak, düşmanlığı körüklememek ve herşeyden önemlisi bu mekanların esas işlevini, sükunetini, anısını ve amacını da boğuntuya getirip rol çalmamak gerekiyor. Gözlediğimiz kadarıyla yukarıdaki gibi kaynaklarda çokça başvurulan belgeler arasında savaşın dehşeti ile ilk olarak karşılaşan askerlerin yazdığı günlükler ve anılar daha etkileyici. İzlediğimiz bir başka uyuşmazlık ise ziyaretin, bilgilenmenin ve anımsamanın süresi ile yarımadanın fiziksel koşulları, yolculuk mesafeleri ve çok özel bir doğal ortamı anlamak arasında görünüyor. Özellikle ilkbaharda, Gelibolu yarımadasını Türkiye’nin uzak köşelerinden otobüslerle gelip günübirlik ziyaret edenlerin oldukça hızlandırılmış gezileri, tüketim turizminin paket turlarını andırıyor. Böylesi bir vakit darlığı içinde hızlı hızlı gezilen anıt ve şehitliklerde ve (bazen) büyük kalabalıkların arasında, hem kolektif bir anma hem de içe dönük bir yas hissiyatı araya gidiyor diye düşünüyoruz. Bu anlamda hatırlama, çekilen fotoğraflara ve satın alınan hediyeliklere havale ediliyor.


18

B

bağlam ve yaklaşım


19

B1. Uzak ve Tarihsel Geçmiş Troya’dan, Homeros’tan, İskender’den ve Çanakkale Savaşı’ndan önce jeolojik zaman vardı. Bu öneriyi hazırladığımız sırada Gökçeada açıklarında meydana gelen şiddetli deprem, yerkabuğunun altındaki milyonlarca yıllık bir sürecin hala daha devam ettiğini bize hatırlattı. Bu anlamda harita üzerindeki yarımada siluetini, aslında ucundan bağlandığı Trakya’dan kopmak isteyen bağımsız, öznel bir dünya parçası olarak görmek mümkün. Ancak bu jeolojik zamanı biraz olsun insani boyutlarda algılayabilmemiz için biraz daha yakınlaştırmak gerekiyor. Gelibolu Yarımadası Avrupa’nın bittiği yerdir. Bu coğrafi-kültürel tanım (ve klişe) aslında jeolojik, ve bizim için ondan da önemlisi doğa’nın zamanına ilişkin bir ayrışmaya işaret ediyor. Bir doğal engel olarak Çanakkale boğazı, Gelibolu Yarımadasının ekolojisini, canlı türlerini ve klimasını ayrıştırıyor. Bu anlamda kendi içinde bütünlüğü olan bir kara parçası olarak yarımada, topoğrafyası ile de karşısındaki karanın geniş düzlüklerinden, Troya’nın alüvyonlu ovasından, nehir deltalarından, uzaktaki yumuşak sırtlardan ayrılıyor. Yüz yıl önce savaşan tarafların belleğine en ince detayları ile yazılmış bu topoğrafya, sırtları, vadileri, düzlükleri, tepeleri, ağaçları ve makilikleri ile teker teker isimlendirilmiş, artık ulus-ötesi bir karakter kazanmış, ete kemiğe bürünmüş bir küçük kara parçası olarak karşımızda duruyor. Dünyada bu kadar ince detaylanmış, isimlendirilmiş ve belleklere kazınmış, yoğunlaşmış bir kara parçası daha olamayacağını varsayıyoruz. Öte yandan savaş dışındaki doğal ve insani süreçlerin de buradaki ekosistemi dönüştürdüğünü, binyıllardır işlenen Anadolu toprağının son yüz yıl içinde büyük tahribat görmese de şifa bulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu görüşümüz, son yıllarda Gelibolu’nun hatırasına gösterilen yoğun ilgi ve artan ziyaretçi mevcudiyeti ile pekişiyor. Jeolojik ve yaşamsal süreçleri katedip tarihsel zamanlara geldiğimizde de geniş anlamda Çanakkale bölgesinin ve Gelibolu’nun beşeri coğrafya içinde kilit bir konumda olduğunu görmek gerekir. Ortadoğu ve Anadolu’nun her bölgesinde olduğu gibi burada da tarihöncesi yerleşimlerin var olduğunu biliyoruz. Bildiğimiz şekliyle tarımın Verimli Hilal’de yaklaşık 12.000 yıl önce başlayarak yılda ortalama bir kilometre hızla Avrupa’ya doğru yayıldığını varsayarak (Clive Ponting: Dünyanın Yeşil Tarihi, Sabancı Ün. Yay., İstanbul, 2000) Anadolu’nun batı ucunda en erken zamanlardan beri insan yerleşimlerinin varlığını kabul ediyoruz. Böylesi bir geçmişe bugünden baktığımızda Anadolu’nun kadim halklarından bu coğrafyayı ödünç aldığımızı, bu anlamda da bu topraklarla olan bağımızı herşeyden önce kişisel/ toplu mülkiyet kavramlarının dışında kurmamız gerektiğini, artık yurtseverliğin milli hissiyatların ötesinde doğa, canlılar, toprak, su, hava ile kurduğumuz ilişkiye işaret etmesi gerektiğini düşünüyoruz. “Ekolojik Düşünce” de bu tespitimizi doğruluyor.


20

B

Edward Said, “Oryantalizm”de ‘Doğu ve Batı’ bilincinin izlerini Homeros’a kadar sürerken metinlerden (ve destanlardan) yararlanıyordu (Edward Said: Orientalism, Routledge & Kegan Paul, London, 1978). Böylesi kurgusal bir ayrışmanın söylemini, metinlerini, tavırlarını, ötekileştirme gücünü, ve hegemonya kabiliyetini günümüze kadar inceleyen Said, bize bu bölge ile ilgili önemli ipuçları veriyor. Troya’nın bir ‘yer’ olarak imlediği kültürel kırılma, Çanakkale ve Gelibolu’nun jeolojik, coğrafi ve ekolojik verileri ile de örtüşüyor. Bilincin bu topyekun ayrışması bizim açımızdan her ne kadar kurgusal ve kullanılamaz ise de bu toprakların üzerindeki hasleti ve insani trajedileri bir nebze olsun açıklamaya yardımcı oluyor, Abide’nin yanında durup da karşıya, ovaya, Bozcaada’ya doğru baktığımızda doğal olduğu kadar insani bir manzaranın ve yıkım hissinin de bizi kavradığını hissedebiliyoruz. Aynı Conkbayırı’ndan aşağıya bakarken hissettiğimiz gibi. Öte yandan Troya’dan başlayıp Makedonyalı İskender’i, Roma’yı, Bizans’ı ve boğazı geçerek yeni bir kıtaya ayak basan Osmanoğulları’nı da içine alacak şekilde yazılacak coğrafi-askeri-stratejik bir Çanakkale tarihi anlatısı, yarımadanın gelecek kurgusunu planlamak açısından yeterli görünmüyor. Ancak arkeolojiyi içeren bir ‘maddi tarih’ (material history) Anadolu’nun olduğu gibi bu bölgenin de açımlanmasında en büyük öneme sahip. Bir doğa parçası olarak Gelibolu Yarımadasının geçirdiği dönüşümleri anlamak üzere insan eliyle üretilen nesnelerin yanında insanların etkilediği ve biçimlediği doğanın, tarım rejimlerinin, ürünlerin ve canlıların arkeolojisine eğilmek gerekiyor. Bu bakımdan yarımadanın kendisini bir höyük olarak varsaymak mümkün görünüyor. Gelibolu’daki savaşa yüz yıl sonrasından bakıyoruz, Homeros’un yazdıklarına 2800 yıl aradan sonra, Troya’da olan bitene ise 3200 yıl sonrasından. Yani, arkeolojik katmanların en üstünde Çanakkale savaşının izleri varsa da aşağıya doğru indikçe Anadolu’nun kadim halklarının varlığı ile karşılaşıyoruz. Bunun yanında bu höyüğün altında gizlediği geçmişi ve anlamları insan tahayyülüne bırakıp toprağı kazmadan ulaşılabilecek bir çeşit arkeolojik bilgiyi hedeflemek gerekir diye düşünüyoruz. Böylesi bir arkeolojik alandaki restorasyon çalışması ise doğanın iyileştirilmesini içeriyor.

B2. Savaşın Coğrafyası Stratejik-askeri bir tahlile girmeden, bu özgün savaşın yarımadanın doğal nitelikleri ile nasıl sıkıca bir bağ kurduğuna biraz daha eğilmek gerekir. Savaşın kaderini belirleyen topoğrafyanın yanına bitki örtüsü ve diğer coğrafi özellikler eklendiğinde tarih içinde tekil bir örnekle karşı karşıyayız. Savaşın en başta Çanakkale boğazından geçmek üzere bir deniz harekatı olarak başladığını ve hesapta olmayan bir biçimde karaya sıçradığını biliyoruz. Bu anlamda mevcut şartlar konusunda çok az bilgisi olan askeri güç, kısıtlı bir alanda çok yakın mücadele ve aralıklı muharebeler ile ilerlemeye uğraşmıştır.


21

Yarımadanın bütün doğal bileşenleri ise bu işgal kuvvetlerinin aleyhine çalışmış, su kaynakları, bitki örtüsü, topoğrafya ve iklim şartları, en az askeri stratejiler kadar savaşın sonucunun belirleyicisi olmuştur. Savaşan askerlerin yazdıklarında siper için kazılamayacak kadar sert topraktan milyonlarca sineğe, suyun olmadığı bir hijyenik düzenden salgın hastalıklara, aşırı sıcağa ve aynı zamanda soğuk ve kar yağışına kadar her türlü engel ve yıldırıcı etken not edilmiştir. Deniz ile tepedeki düşman arasına sıkışan bu askerlerin muharebe dışındaki günlük yaşamları, savaştan arta kalan yüzlerce fotoğrafta ve az sayıdaki film parçasında ortaya çıkıyor. Bu şartlar karşısında çaresizlik duygusunu savaşan her iki tarafın da derinden hissettiğini tahmin edebiliriz. Bütün bu anlatıları içinde barındıran bir tanık olarak Gelibolu yarımadasının doğal özellikleri, kendisine birçok yönden benzeyen Ege’nin kıyılarına kıyasla farklı görünüyor, insan yaşamı ve trajediler ile belirlenen beşeri coğrafya, doğaya nasıl bakacağımızı da öngörüyor.

B3. Ziyaret ve Anma’nın Niteliği Türkiye’deki yaklaşık 40 tane milli park arasında ‘tarihi’ sıfatını alan birkaç tanesinden biri olan Gelibolu yarımadası Türkiye kamuoyunda (ve dünya literatüründe, ör. Gallipoli Campaign) Çanakkale savaşı ile beraber anılıyor. Aradan geçen yüz yıl, savaşın izlerini silmediği gibi, yukarıda bahsedilen topografik ve doğal özellikler, savaş anlatısı, destansı öyküler, anekdotlar ve resmi ve kişisel tarih ile birbirinden ayrılmaz bir sarmal oluşturuyor. Bunun en önemli sebebi, yarımadaya (ve de özellikle muharebe alanlarına) yüz yıldır çok az müdahale edilmesi. Bunu T.C. hükümetlerinin ve Lozan’ın bir başarısı olarak görmek gerekir. Öte yandan bu bağlamda uzak geleceğe baktığımızda, GYTMP’nin anıtsal bir mezarlık/şehitlik olmaktan çıkıp Anadolu’daki diğer höyükleri andıran dokunulmaz (ve kutsal) bir doğa parçasına evrileceğini öngörmek mümkün. Bu öngörü, burada savaşan bütün tarafların, savaşın ve ölenlerin anısını, bunların yasını tutan torunlarını incitmek anlamına gelmiyor. Ancak bu anmanın niteliğini dönüştürmek üzere adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu adımların en önemlisi, buradaki anma ve hatırlamanın nesnesi olarak arada sırada beliren savaş araçları ve bunların özellikle Türkiye toplumunda ortaya çıkmasına aracı oldukları ‘silah fetişizmi’ni engellemeye çalışmak. Yani, Gelibolu yarımadasındaki anmanın ve yas tutmanın sivilleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir savaş alanında bunu gerçekleştirmek üzere farklı bir düzeni oluşturmak çok kolay olmasa da fiziki tasarımın bunu çözmeğe talip olacağını varsayıyoruz. Aynı zamanda bu anmanın dini referansları ve tezahürlerinin de bireylerin kendisine dönük, etrafına saygılı ve diğerkam olması, bahsedilen sivilleşmenin bir başka ayağı gibi görünüyor.


22

B

Bu anlamda toplumsal hafızanın harekete geçirdiği kayıp, yas ve minnet hislerinin yöneleceği ve odaklanacağı fiziki bir çevrenin, bireye tefekkür alanı açabilmesi gerekiyor. Hatırlama süreçlerinin varoluşu gereği her birey için kendine özgü ve zihinsel anlamda özgür olduğunu düşünebiliriz. Her hatırlama süreci eski bir deneyimi yeniden üretilmiş başka bir deneyime dönüştürüyor. Bu sebepledir ki bellek hiçbir zaman kalıcı, sabit veya değişmez olmuyor. Her hatırlama sürecinin sonucunda oluşanın yeni bir anı ve dolayısıyla yeni bir bellek olduğunu varsayabiliriz. Belleğin gerçek geçmişle kurduğu bu muğlak ilişki ve ortak bir biçimde birden fazla kişi tarafından paylaşılması, yani ‘kolektif,’ ‘kültürel’ ya da ‘toplumsal’ olması durumunda da değişmiyor. Bunların yanında GYTMP’nin önceden öngörülen işlevi konusunun, yukarıdakiler ile beraber bir bağlama oturması gerekir diye düşünüyoruz. 1997 yarışması ve sonrasında önerilen UDGP başlığında yer alan “Barış Parkı” ibaresinin mevcut durumda yeterince tutunamadığını, bu ismin Türkiye’de diğer önerilen yer isimlerinin önemli bir kısmı gibi pek de kabul görmediğini, benzer diğer isimler gibi içinin pek de doldurulamadığını kabul etmek gerekir. Havada yüzen ve yarımada içinde tutunacak bir yer bulamayan ‘barış’ kavramı, iyi niyetli ama muhatabını arayan oldukça şekilci bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Bu kavramın içini doldurmak üzere çıkılan yolda savaşın anısının, dehşetinin ve trajedisinin izlerini ortadan kaldırmadan, yaşamı ve doğayı kutsayan, düşmanlık dilini ve militarist terminolojiyi ise yarımadadan tasfiye etmeyi amaçlayan bir süreci başlatmak gerekir. Bu barış dili Mustafa Kemal tarafından doksan yıl önce başlatıldıysa da gerisinin getirilemediğini kabul etmek lazımdır. Öte yandan IUCN (The World Conservation Union) tarafından tariflenen ‘Peace Park’ (Barış Parkı) kavramı, biyolojik çeşitliliğin korunması ve bakımını da gözettiği için Gelibolu yarımadasına uygun düşmekte. 1997 yarışması şartnamesinde öne çıkan bu isim, barışın yanında “empati, uyum, höşgörü ve doğa ile barış” gibi kavramları da ortaya atıyor (Ahenk Yılmaz, Architectural Memorialization of War: Ars Memoriae and the Landscape of Gallipoli Battles, yayınlanmamış doktora tezi, İYTE, 2008).

B4. Kimlik ve Aidiyet Gelibolu yarımadasına bütüncül olarak yaklaşmanın anahtar kavramlarından birinin ‘evsahipliği’ olduğunu söyleyebiliriz. Evsahipliğinin öznesi de birincil olarak bu yarımadada yaşayanlar, kurumsal olarak GYTMP, ve en geniş anlamıyla da Türkiyeli’ler olarak düşünülmeli diye varsayıyoruz. Ulusal aidiyeti ve bu kimliğin geçmişini aşındırmadan, ancak milliyetçi ve şoven hissiyatı dışlayarak oluşabilecek böylesi bir özneyi varsaymak, tasarım ve uzun vadeli bir planlamaya da öncülük edebilir diye düşünüyoruz.


23

Misafirperverlik ise sadece buraya anmaya gelen Avustralya, Yeni Zelanda, İngiliz ve diğer ulus mensuplarını ağırlamak değil, aynı zamanda Türkiyeli’lere de çok özel bir yere geldiklerini hatırlatmak olarak algılanmalı. Yarımada’nın ulusal kimliğini her fırsatta ve ne pahasına olursa olsun vurgulamanın taraftarı değiliz. Bu konuda da Dünya Savaşı’ndan yüz yıl sonra Batı Avrupa’ya bakmak öğretici olabilir. Batı Cephesi’indeki siper savaşlarının anısı, milli ve hasmane bir duygudan çok milyonlarca gencin kaybı ve bu acının edebi metinlerde, sinemada ve belgesellerdeki temsili aracılığı ile kitlelere ulaşıyor. Her ne kadar benzer duygulanımları farklı coğrafyalarda birbirine çatıştırmasak da aradan geçen yüz yıl ve dört nesilin sonunda geçmişine bakanlar değişir, geçmiş farklı anlamlar yüklenir diye varsayıyoruz. Bugün yüz yıllık büyük bir zaferi hamaset ve edebi anlatılarla tekrar tekrar yeniden üretmek ise patolojik bir durumdur diye düşünebiliriz.

B5. Ekolojik Bağlam, Ekoloji, Ekonomi Önemli Doğa Alanı olarak belirlenen Gelibolu yarımadası (Güven Eken, Murat Bozdoğan, Süreyya İsfendiyaroğlu, Dicle Tuba Kılıç, Yıldıray Lise: Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları, Doğa Derneği: Ankara, 2006) endemik bitki türlerine, soyu tehdit altında olan hayvanlara, Çanakkale Boğazı gibi dünyanın en önemli su yollarından birinden geçen farklı deniz canlılarına ve bazı kuş türlerinin göç yollarındaki sulak alanlara ve habitatlara ev sahipliği yapıyor. Yukarıda kısaca bahsedilen ve beşeri tarih içinde temsil imkanı bulamamış, envanteri tutulamamış bu yaşam türleri, toprağa düşmüş askerler kadar önemsenmeyi hakediyor diye varsayabiliriz. Öte yandan yine aynı kaynakta Anadolu’nun birçok bölgesinin ve neredeyse tüm Ege kıyılarının kesintisiz bir biçimde birbirine eklenerek uzayan Önemli Doğa Alanları’ndan oluştuğunu görmek mümkün. Bunun yanında siyasi gerilimin en önemli kaynağının, yaşam alanlarına her durumda müdahale eden ekonomik politikalar ile bu alanları savunmaya kararlı yerel direniş odakları arasındaki mücadele olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin şansı, doğal çevrenin kayıt altına alınması ve korunması üzerine yoğun olarak çalışan STK’ların varlığı, bunların uluslararası alandaki temsili ve etkin konumu gibi görünüyor. Bu bağlamda Gelibolu yarımadası, milli-manevi anısı ile neo-liberal (ve muhafazakar) politikaların müdahale alanının şu an için dışında kalsa da gelecekte çeperlerinden doğru baskı altında kalacaktır diye varsayıyoruz. GYTMP için uygun olduğunu düşündüğümüz Birleşmiş Milletler koruma kategorilerinin (ör. Biyosfer Reserv Alanı), Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, tarafsız bir hukuk ve ilgili tarafların iyi niyeti ile sürdürülebileceğini öngörüyoruz.


24

C

terra firma


25

C1. Proje Konsepti Problemin doğası gereği Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı için öneriler iki ayrı eksende gelişti. C1a. Yarımada Ölçeğinde Öneriler C1b. Odak Alanlara Dair Öneriler

C1a. Yarımada Ölçeğinde Öneriler Yarımada ölçeğinde saha gezilerindeki gözlemlerimiz / tespitlerimiz, şartnamenin çözüm beklediği konular ve genel anlamda UDGP prensipleri doğrultusunda Milli Parkın geneline dair kimlik, yönetim, lojistik, yakın coğrafi ağlarla ilişki, ekosistem, sürdürülebilir yaşam ve tarım alanları, ulaşım ağları, ziyaretçi planlaması ve iletişim tonu gibi geniş bir yelpazede öneriler sunuldu. Bu önerilerin temel hedefleri şu şekilde özetlenebilir: • Yarımadanın özel durumunu vurgulayacak, onu hem ziyaretçiler için hem de daha geniş çerçevede kamuoyu nezdinde algısal olarak herhangi bir “yer” olmaktan çıkaracak, güçlü bir kurumsal kimliğe kavuşmasını sağlamak • Alanın çok başlı idari yapısını sadeleştirerek pratik anlamda karar alma mekanizmalarını kolaylaştırırken bir yandan da bilimsel, denenmiş, kolektif, şeffaf ve sürdürülebilir bir yönetim modeli önermek. • Yarımadanın yakın çevresindeki ekolojik sistemlerle, sosyal ve ekonomik ağlarla, kültürel ve kentsel odaklarla kurduğu ilişkileri güçlendirmek. • Yarımadanın kırılgan eko-sistemini koruma altına alırken, bir yandan da yarımadayı, yerel halkın ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarına cevap verecek katılımcı bir idari statüye kavuşturmak. • Yarımada genelinde sürdürülebilir tarım stratejileri kurgulamak. • Yarımadanın tanımsız ve belirsiz sınırlarını çizmek, giriş / çıkış noktalarını ortaya çıkarmak, odak alan ziyaretlerini kurgulamak, yarımada genelinde yeni ulaşım stratejileri planlamak. • Yarımadanın sunabileceği ziyaret çeşitliliğini artırmak, yeni ziyaret temaları, ziyaretçi profilleri ortaya çıkarmak ve yarımada genelinde bir ziyaret planlama konsepti ve otoritesi oluşturmak. • Yarımada genelindeki her türlü basılı veya sözlü bilgilendirmelerin içeriğine ve diline dair yeni bir iletişim tonu ortaya koymak.


26

C

C1b. Odak Alanlara Dair Öneriler Odak alanlar ölçeğinde saha gezilerindeki gözlemlerimiz / tespitlerimiz ve şartnamenin çözüm beklediği konular doğrultusunda ziyaretçi deneyimini geliştirmek odaklı planlamalar ve yapılı çevreyi oluşturan tasarım unsurlarının niteliğine dair öneriler sunuldu. Bu önerilerin temel hedefleri şu şekilde özetlenebilir: • Odak alanlar genelinde baskın yapısal kimliklerden kaçınmak, odak alanların doğal peyzajına olabildiğince az müdahale ederek, mümkün olan durumlarda doğal peyzaj unsurlarını birer tasarım unsuru olarak kullanmak ve böylece alanın doğal niteliğine katkı sağlamak. • Odak alanlardaki ziyaretçi dolaşım planlamasını ziyaretçi deneyimini yoğunlaştırıp geliştirecek şekilde yeniden kurgulamak. • Odak alanlarda bulunan satış birimi, tuvalet, otopark gibi ihtiyaçları alanlara yakın yerleşim merkezlerine kaydırarak hem odak alanların ziyaretçiye sunduğu deneyimi yoğunlaştırmak, hem de ziyaretçi canlılığını yerleşim merkezlerinde toplayarak yerel ölçekte ekonomik canlanma sağlamak. • Birkaç adet özel ürün hariç, endüstriyel kent mobilyaları veya çevresel tasarım ürünleriyle ilgili temel spesifikasyonlar ve prensipler belirleyerek idareyi dünyada ve Türkiye’de bu konuda uzmanlaşmış ve yetkin üretici firmalara yönlendirmek. • Odak alanlardaki şehitlikler ve tabyalar için yarımada genelinde uygulanabilecek, fiziksel niteliklerini artırıcı ve ziyaretçi deneyimini geliştirici bazı yapısal müdahalaler yapmak, prensip kararlar almak.

C2. Yarımada Ölçeğinde Öneriler C2a. Yarımada Kurumsal Kimlik Tanımı Konumlandırma Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı (GYTMP) dünya çapında arkeolojik-coğrafi değerlerin yanıbaşında, dünyanın yüz yıldır hatırladığı bir savaşın özgün ve korunmuş mekanını ve Önemli Doğa Alanı olarak tescillenmiş bir doğal-ekolojik zenginliği birleştiren yegane kurumdur. Vizyon Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli cephelerinden birini oluşturan Gelibolu yarımadası, birçok ulusun kaderini, savaşa ve düşmanlığa bakışını değiştiren küresel ilgi odaklarından biridir. GYTMP hem barındırdığı manevi değerler ile hem de eşsiz bir doğa parkı olarak Gelibolu yarımadasının dünyaya açılmasına öncülük edecektir.


27

Değerler • Ekoloji GYTMP Gelibolu Yarımadası ve bölgenin ekolojik değerlerini gözetir, bitki, ağaç ve diğer canlı türlerinin birbirleri ve çevreleri ile etkileşimini geniş kitlelere aktarır, doğayı gözlemlemek ve doğal yaşamı anlamayı kolaylaştırır. • Empati GYTMP geçmişteki savaşa taraf olan halklar ve bugünkü nesiller arasında oluşabilecek düşmanca duyguların aşılması için çaba gösterir, farklı ulusların yarımada içinde tanışmalarına ve kaynaşmalarına aracı olur. • Savaş Karşıtlığı GYTMP sadece barış dilini ve söylemini öne çıkarmakla kalmaz, doğal yaşam aracılığı ile yaşamın kutsanmasını, ölüm ve felaket getirecek savaş çığırtkanlığının dışlanmasını sağlar.

C2b. Yarımada Yönetim Planı Önerisi / Statü Şartnamede belirtildiği gibi Gelibolu Yarımadasının, ihtiva ettiği tabii ve tarihi değerleri dikkate alınarak; 35.500ha büyüklüğündeki alanı önce 26.05.1973 tarihli ve 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile orman rejimine alınmış, daha sonra 02.11.1973 tarihli Orman Bakanlığı onayı ile “Tarihi Milli Park” ilan edilmiştir. Ayrıca; 1997 yılında, Birleşmiş Milletler Dünya Koruma Örgütü, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nı korunan alanlar listesine almıştır. Sonraki süreçte “Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı” Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmış olup, alandaki uygulamalar bu üst ölçekli plan doğrultusunda yürütülmektedir. Alanın tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler dışında kalan kesimleri doğal sit olarak tescil edilmiştir. Görüldüğü gibi esas kaynak değeri “tarih ve tarih mirası” olan tarihi milli parkın ve mevcut doğa mirasının bir bütün olarak korunması esastır. Bu değerlerin korunması amacıyla alanda farklı kurumlar yetkilidir. 2863 sayılı yasa kapsamında; tarihi, arkeolojik, kentsel sit alanları ve taşınmaz kültür varlığı olan anıtların korunması Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından yürütülmektedir. Doğal sit alanlarının korunması ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunca yürütülmektedir. İki kurumun yanında alanın yönetim sistemi Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Müdürlüğünce yürütülmektedir. Alandaki planlama yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığında bulunmaktadır. Çanakkale Valiliği, İl Özel İdaresi aracılığıyla alandaki imara ilişkin uygulama izinlerini değerlendirmekle yükümlü olmakla birlikte belirtilen çoklu yapı bağlamında uzlaşmacı çözümler arayışı içindedir.


28

C

Görüldüğü gibi Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı üzerinde farklı alanlarda otorite sahibi birçok kurum vardır. Proje kapsamında bütün bu kurumlar arasında koordinasyonu sağlayacak ve buradakiler haricinde başka uzmanlık grupları, kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve kişiler arasında işbirlikleri kurma görevini üstlenecek bir çatı yapılanma önerilmektedir. Bu yapının, dünyada denenmiş ve başarılı örneklerden yola çıkarak özerk bir ‘vakıf’ olması uygun görülmüştür. Aşağıdaki tablo bu vakıf önderliğinde faaliyet gösterecek kurum, kuruluş ve kişilerin diagramını göstermektedir.

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Koruma Vakfı

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Müdürlüğü (Kamu Kurumu)

Ziyaret Planlaması ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Birim (Özel Şirket)

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Enstitüsü (Eğitim Kurumu)

Gelibolu Yarımadası Yerel İnisiyatifleri (Sivil Toplum Kuruluşları)

Koruma birimi (Bağımsız Danışma Kurulu)

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı yönetimiyle ilgili tüm kararlar, bu çatı vakıf tarafından periyodik olarak güncellenecek ve aşağıda listesi verilen tüm paydaşların gerekli oranda üye verecekleri bir komisyon tarafından alınarak gerçekleştirilecektir. Vakıf, alınacak kararların yasal mevzuata uygunluğunu denetlemek üzere bünyesinde konunun uzmanı bir hukuk müşaviri bulundurmalıdır. Tüm yönetim faaliyetleri ilgili bakanlıklara ve mercilere (Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik bakanlığı, Çanakkale Valiliği) periyodik olarak sunulmalıdır.


29

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Koruma Vakfı (Çatı Yapı) • Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Müdürlüğü (Kamu Kurumu) Parkın Milli Parklar kanunu çerçevesinde statüsünün korunması, geliştirilmesi konusunda tek yetkili olacaktır. Parkın idari tüm faaliyetleri (planlama, bakım, güvenlik, sağlık, gelişim) bu müdürlüğe bağlı olacaktır.

• Ziyaret planlaması ve halkla ilişkilerden sorumlu birim (Özel Şirket) Bu birim parkın ulusal ve uluslararası ortamda yürütülecek iletişim ve tanıtım faaliyetlerinin yanı sıra parkın sunacağı farklı ziyaret temalarının kurgulanması, yürütülmesi ve ziyaretçi planlaması konusunda tek yetkili olacaktır. Şirketin parkla ilgili halka ilişkiler ve iletişim faaliyetleri için konunun uzmanı profesyonel şirket veya kişilerden hizmet alması beklenmektedir.

• Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Enstitüsü (Eğitim Kurumu) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi bünyesinde kurulacak bu enstitünün işlevi Gelibolu yarımadası Tarihi Milli Parkı sınırları içindeki tüm bilimsel destek gereken konularla ilgili (tarih, botanik, doğal yaşam, turizm, arkeoloji, jeoloji, tarım, sosyoloji, vb.) proje üretmektir. Enstitü bünyesinde akademisyenler tarafından yürütülerek olgunlaştırılan projeler park yönetimine sunulacak ve onaylanması halinde gerçekleştirilecektir.

• Gelibolu Yarımadası Yerel İnisiyatifleri (Sivil Toplum Kuruluşları) Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı sınırları içinde faaliyet gösteren veya özel faaliyet alanları sebebiyle milli park ile doğrudan ilgilenen Dernekler, Odalar, Vakıflar veya Federasyonlar alınacak tüm idari ve prensip kararlar konusunda park yönetimi tarafından bilgilendirilecek, gerektiğinde görüşleri alınıp değerlendirilecektir.

• Koruma birimi (Bağımsız Danışma Kurulu) Akademisyenler, uzmanlar ve yerel temsilcilerden oluşacak bu danışma kurulu belirli sürelerde toplanarak parkın sorunlarını, sorunlara getirilebilecek çözümleri görüşecek, yetkili kurum ve kuruluşlara öneriler sunacaktır. Bu kurul, Gelibolu Yarımadası Milli Parkı’nın bütün olarak planlanan hedef doğrultusunda gelişmesini, alınan prensip kararların uygulanmasını ve yürüyen planlı süreçlerin gidişatını denetlemekten sorumlu olacaktır. Temel hedefi milli parkın değerlerinin korunması ve ziyaretçi deneyiminin sürekli olarak en üst seviyede tutulmasıdır.


30

C


31

C2c. Yarımada Operasyon Merkezi Önerisi C2b maddesinde çizilen yönetim diagramı çerçevesinde yürütülecek faaliyetler için halihazırda Kilye Koyu’nda işlevsiz olarak bulunan Ziyaretçi Merkezi’nin kullanılması öneriliyor. Burada oluşturulacak bir operasyon merkezi bünyesinde trafik, itafiye, ambulans ve kurtarma birimleri, bakım ve atık toplama servisleri, ve park idaresini yürütecek tüm altyapı servislere ek olarak karar alma mekanizmalarının işleyebilmesini sağlamak üzere organize edilmiş çalışma, toplantı ve sosyal işlevleri barındıracak fiziksel mekanlar bulunabilir.

C2d - Yarımadanın Çevre Coğrafi Ağlarla İlişkisi C2b maddesinde önerilen Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Enstitüsü bünyesinde yarımadanın yakın çevresindeki coğrafyayla kurabileceği potansiyel ilişkilerin irdeleneceği projeler geliştirilmesi öneriliyor. • Tarım havzaları ağı Geliştirilecek uzun vadeli projelerle yarımada genelindeki tarım faaliyetinin çevre coğrafyadaki örnekleriyle (Saros bölgesi, Trakya havzası, Kuzey Ege havzası, Bozcaada, vb.) bir bölgesel üretim ağı oluşturacak biçimde bölge iklim ve toprak özellikleri gözetilerek özelleşmiş niş alanlara (ayçiçeği, zeytin, üzüm vb.) kanalize edilmesi ve bu sayede yere özel ve hem milli parkın yerel ekonomisine hem de marka değerine katkı sağlayacak yerel ürünlerin elde edilmesi öngörülüyor. Bu noktada yarımadadaki tarım faaliyetinin endüstriyelleşmeden, sürdürülebilir politikalar güdülerek geliştirilmesi önemli. • Doğal yaşam alanları Yarımada bünyesinde Doğa Derneği tarafından tanımlanmış iki adet “Önemli Doğa Alanı”nın (Kemikli Burnu ÖDA ve Çanakkale Boğazı ÖDA) korunması, geliştirilmesi ve çevredeki diğer yerel ekosistemlerle (Saros Körfezi, Biga Yarımadası, Kazdağları, Marmara Denizi, Ege Denizi, vb.) olan biyolojik bağlarının araştırılması, geliştirilmesi öngörülüyor. Bu sayede yarımada ekosistemi içinde bulunan canlı türleriyle ilgili kapsamlı arşiv ve koruma çalışmaları geliştirilmesi, nesli tehlikede olan türler için kamuoyunda farkındalık geliştirilmesi ve bütün bu faaliyetlerin milli parkın marka değerine katkı sağlaması beklenebilir.


32

C


33

• Arkeolojik alanlar Yarımada üzerinde ve yakın çevrede (Troya, Assos, vb.) bulunan önemli arkeolojik buluntuların ve yerleşmelerin birlikte ele alınacağı bir arşiv ve ağ çalışması yapılması öneriliyor. Bu sayede yarımadanın arkeolojik peyzaj anlamında daha büyük coğrafi bir ağın parçası haline getirilmesi ve ziyaretçi profilinin çeşitlendirilmesi hedeflenebilir. • Turizm odakları Yarımadanın tematik turizm ağlarına eklemlenmesi için araştırma ve halkla ilişkiler faaliyetlerinin yürütülmesi öneriliyor. Doğa sporları turizmi, arkeoloji turizmi, ekolojik yaşam turizmi, gastronomi odaklı turizm ve benzeri niş turizm ağlarına dahil olmak, hem yarımadanın kısır ziyaretçi profilini çeşitlendirecek, hem de yarımadanın gölgede kalmış diğer doğal, sosyal ve kültürel değerlerinin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. • Kentsel ve Sosyal odaklar Yakınlık ölçütüne göre Çanakkale, Edirne, Bursa kentleri; ziyaretçi altyapısı ölçütüne göre İstanbul, İzmir kentleri ve ilgi alanı ölçütüne göre yabancı kentler ile yarımada arasında kurulacak iletişim ve ulaşım altyapısı, milli parkın kamuoyu nezdinde bilinirliği ve erişilebilirliği açısından önemlidir. İstanbul ve İzmir’deki önemli kentsel odaklar (merkezi meydanlar, havalimanları) içinde açılacak standlar veya konvansiyonel ya da sosyal medya aracılığıyla yürütülecek ulusal / uluslararası ölçekli iletişim kampanyaları, kamuoyu algısında Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nı ‘mutlaka gidilip görülmesi gereken bir yer’ haline getirmek açısından önemlidir. Ziyaretçi sayısının ve çeşitinin artması milli parka yüklenen misyonun daha çok insana ulaşması demektir.


34

C

C2e - Sürdürülebilir Tarım ve Yaşam Alanı Stratejileri Gelibolu Yarımadasında Tarihi Milli Park sınırları içinde yaşayan vatandaşların varlık ve refahlarını sürdürebilmeleri için somut önerilerin getirilmesi gerekmektedir. Yarımadanın iklim verileri, su ve toprak durumu daha önceki raporlar aracılığı ile yeteri kadar belirlenmiştir. Son yıllarda gündemde olan sürdürülebilir tarım yöntemleri, tarımsal kalite kontrolü ve teşvikler Gelibolu yarımadası bağlamında da geçerli görünmektedir. Sürdürülebilir tarım var olan mevcut sisteme karşı olarak geliştirilmesi gereken bir üretim biçimini ifade eder. Özünde ekosistemi, ekonomiyi ve sosyal hayatı sürdürmeyi esas alır ve bunun için tarımsal girdileri düşürüp, tarımsal sistemin kendi içinde dönmesine yardımcı olacak teknikleri içerir. En popüler sürdürülebilir tarım örneklerinden birisi olan organik tarım tarımsal sistemi bir bütün olarak ele almayı, toprağı farklı yöntemlerle korumayı (doğal gübre kullanımı, toprağa nitrojen sağlayacak baklagil ekimi, nadasa bırakma, ekim nöbeti, yeşil gübre gibi uygulamalar), kimyasal kullanımını yasaklamayı içerir. Diğer örnekler ise Geleneksel Tarım, Organik Tarım, İyi Tarım Uygulamaları ve Permakültür olarak sıralanabilir. Gelibolu yarımadasındaki sınırlı alanlarda tarım yoluyla geçimini sağlayan yerel halkın bu konularda eğitilmesi ve bilgilenmesi gerektiğini varsayıyoruz.

C2f - Biyosfer Rezerv Alanı Önerisi UNESCO tarafından benimsenen tanımına göre Biyosfer Reservler uluslararası düzeyde tanınmış kara, kıyı ve deniz ekosistemleri veya bunların bir kombinasyonundan oluşan alanlardır. Biyosfer Reservler birbirini tamamlayan üç işlevi yerine getirmelidir: Biyolojik çeşitliliğin korunması (peyzajların, ekosistemlerin, türlerin ve genetik çeşitliliğin korunmasını destekleme), gelişme (ekolojik açıdan uygun sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimi teşvik etme), ve lojistik (demonstrasyon, araştırma, eğitim, korumanın izlenmesi ile ilgili konular ve sürdürülebilir kalkınma). Türkiye’deki doğa koruma mekanizmaları içinde yer alan Milli Park’ın tanımı ise, “doğal ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçaları” şeklinde belirtilmektedir. Gelibolu yarımadası da her ne kadar bu yolla koruma statüsüne sahipse de, uzun vadeli gelişimi açısından Biosfer Reserv statüsüne kavuşması bizce doğru görünüyor. Dünyadaki örnekleri ile Biyosfer Reservler doğa ve insan aktiviteleri yönetiminin test edildiği ve başarılı uygulamaların yapıldığı örnek alanlardır. GYTMP için yazılan uzun dönem gelişme raporu (UDGP) içerisinde vurgulanan sürdürülebilir tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin Biyosfer Reserv statüsü ile daha etkin yürütülebileceğini ve diğer alanlarda önerdiğimiz eğitim ve araştırmaya ilişkin aktivitenin de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi işbirliği ile bu statüye uygun olduğunu düşünüyoruz.


35

Doğa derneği tarafından tanımlanan 2 adet ‘Önemli Doğa Alanı’nı da (Kemikli Burnu ÖDA ve Çanakkale Boğazı ÖDA) içine alacak şekilde tanımlanacak coğrafyanın bütününün Biyosfer Rezerv Alanı olarak kabul edilmesini öneriyoruz.


36

C

Çanakkale Boğazı Önemli Doğa Alanı: Türler (Kaynak: Doğa Derneği)

Gelibolu Kemikli Burnu Önemli Doğa Alanı: Türler (Kaynak: Doğa Derneği)


37

Kıtalararası ve bölgesel kuş göç yolları ve habitatları


38

C

C2g - Alan Sınırları / Girişler Alanın ilk etapta çözülmesi gereken sorunlarının başında kağıt üzerinde ve resmi mevzuatta tanımlı olan Milli Park sınırının gerçekte ziyaretçiler için tamamen belirsiz ve muğlak olmasıdır. Dünyadaki örnekler de incelendiğinde görülmektedir ki bu tip geniş alanlara yayılan milli parklara giriş ve çıkışlarda mutlaka ziyaretçi bir algısal eşikten geçirilmektedir. Bazı parklarda daha sıkı kontrol, bilet ya da kayıt uygulaması yapılırken (Ör. Yosemite NP) bazı parklarda ise ziyaretçi herhangi bir uygulama yapılmaksızın yalnızca bir kontrol noktasından geçirilmektedir. Her durumda ziyaretçi önemli bir eşiği geçtiği algısını yaşamaktadır. Alana karadan veya denizden yaklaşımda bir ‘eşik’ten geçme durumu, önerinin tamamında yaratılmaya (ya da güçlendirilmeye) çalışılan kimlik algısına olumlu etki edecektir. Bu sebeple park girişlerinde herhangi bir doğrudan kontrol mekanizmasının uygulanmadığı, belki yalnızca kamera sistemlerinin aktif olarak çalıştığı giriş noktaları öneriyoruz. Üzerinde çok fazla düşünülmüş bir çözüm olmamakla birlikte karayolunun gidiş / geliş şeritlerinin arasına yerleştirilecek üzerinde milli park logosunu barındıran basit bir duvar uygulamasının ziyaretçiye nereye geldiğiyle ilgili bir his vermek konusunda yeterli olacağı düşünüldü. Bununla birlikte park genelinde bilet uygulaması, evrak kontrolü veya daha teknolojik (çip uygulaması) yöntemlerle ziyaretçi kayıtlarının / takibinin tutulması, bu sayede ziyaretçi akışının ve yoğunluğunun operasyon merkezinden kontrol ve manipüle edilmesi gibi yöntemler de tartışılmaya açıktır. Aşırı ve tedirgin edici bir kontrol / takip tuzağına düşmeden parkın her ziyaretçiye iyi bir deneyim sunması yönünde atılacak idari adımlar ve izlenecek akılcı yöntemler desteklenmelidir. Park genelindeki algı problemi teker teker Odak Alanları (Yalnızca şartnamede tanımlanan odak alanları değil, park içindeki yüksek ziyaretçi yoğunluğuna sahip noktalar kastediliyor) için de geçerlidir.

GYTMP Karayolu giriş işareti / duvarı


39

C2h - Ulaşım Ağları, Yarımada Dolaşım ve Otopark Stratejileri / Kara ve Deniz Ringleri Yarımada genelinde ziyaretçi ulaşımının düzenlenmesi adına sunduğumuz öneriler şunlardır: • Otobüs kullanımının kısıtlanması Önerdiğimiz A1 ve A2 bölgesel otobüs ring güzergahlarına park dışından gelen otobüslerin sokulmamasını ve bu güzergahlar boyunca hiçbir ziyaret noktasında otobüs parkına izin verilmemesini öneriyoruz. Bu noktalarda bulunan otobüs park alanlarının küçültülerek (bazı durumlarda kaldırılarak) özel araç parklarına dönüştürülmesini öneriyoruz. Böylece özellikle yoğun sezonda ziyaretçi alanlarındaki otobüs yığılmalarını engellemeyi öngörüyoruz. • Karayolu ve deniz ringleri Yarımada üzerindeki önemli noktaları dolaşan 2 adet bölgesel, 2 adet genel otobüs ringi ve 1 adet deniz ringi öneriyoruz. Frekansları, toplam yolculuk süreleri ve durak noktalarını tariflediğimiz (Bkz. Ziyaretçi Gezi Rehberi) ring sistemi kendi içinde entegre olduğu için ziyaretçiye alanın gezilmesi adına ciddi bir kolaylık sağlayacağını düşünüyoruz. Bu sistemin ücretsiz olarak veya günlük sınırsız kullanımlık biletlerle sunularak teşvik edilmesini önemli buluyoruz.


40

C


41

A. Bölgesel Otobüs Ringleri 1 [Alçıtepe Merkez] > Alçıtepe Bakı Noktası > Kerevizdere Kamp Alanı > Abide > Morto Koyu > Seddülbahir Merkez > Ertuğrul Tabyası / Cape Helles Anıtı > Mehmetçik Deniz Feneri > Zığındere Kamp Alanı > Alçıtepe Tanıtım Merkezi > [Alçıtepe Merkez] süre: 40 dk. / sezon dışında 30dk. frekanslı kalkış (2 otobüs), yoğun sezonda 10dk. frekanslı kalkış (6 otobüs) 2 [Kabatepe Limanı] > Kabatepe Tanıtım Merkezi > Lone Pine > 57. Alay / Kesikdere Şehitlikleri > Conk Bayırı Kitabeleri > Kabatepe Kamp Alanı > Şehitlikler Bölgesi 1 > Anzak Koyu > Şehitlikler Bölgesi 2 > [Kabatepe Limanı] süre: 50 dk. / sezon dışında 30 dk. frekanslı kalkış (2 otobüs), yoğun sezonda 10dk. frekanslı kalkış (6 otobüs) B. Yarımada Otobüs Ringi 1 [Kilitbahir Merkez] > Namazgah Tabyası > Mecidiye Tabyası > Soğanlıdere Şehitliği > Behramlı > Şahindere Şehitliği > Alçıtepe > Kerevizdere Kamp Alanı > Abide > Morto Koyu > Seddülbahir > Alçıtepe > Kum Limanı Kamp Alanı > Kabatepe Limanı > Park Yönetim Merkezi / Kilye Koyu > Eceabat > [Kilitbahir Merkez] süre: 2 sa. / sezon dışında 30dk. frekanslı kalkış (5 otobüs), yoğun sezonda 15dk. frekanslı kalkış (10 otobüs) 2 (2. Etapta Planlanan) [Kilitbahir Merkez] > Eceabat > Park Yönetim Merkezi / Kilye Koyu > Bigalı > Büyükanafarta > Küçükanafarta > Tuz Gölü Doğal Yaşam Alanı > Şehitlikler Bölgesi 2 > Anzak Koyu > Şehitlikler Bölgesi 1 > Kabatepe Kamp Alanı > Kabatepe Limanı > Kabatepe Tanıtım Merkezi > Park Yönetim Merkezi / Kilye Koyu > Eceabat > [Kilitbahir Merkez] süre: 2.5 sa. / sezon dışında 1sa. frekanslı kalkış (3 otobüs), yoğun sezonda 45dk. frekanslı kalkış (8 otobüs) C. Yarımada Deniz Ringi 1 [Çanakkale Limanı] > Kilitbahir Limanı > Seddülbahir Limanı > Kabatepe Limanı > Ece Koyu Limanı (Düşük Frekanslı Durak) > Kabatepe Limanı > Seddülbahir Limanı > Kilitbahir Limanı > [Çanakkale Limanı] süre: 1.5sa. (kısa tur) - 2.5sa. (uzun tur / Ece Koyu) / sezon dışında 1sa. frekanslı kalkış (2 motor), yoğun sezonda 30dk. frekanslı kalkış (5 motor) Ece Koyu alternatifli sefer sabah / akşam günde 2 kez. Toplam lojistik ihtiyaç : 30 Otobüs, 5 motor, 45 personel


42

C

• Araç otoparkları Ziyaretçi yoğunluğu olan odak alanlarda araç otoparkı kapasitesini artırmayı; bunu yaparken sert zemin miktarını artırmadan, ‘yeşil zemin’ otopark çözümlerini (çim tutucu, ters çim taşı, vb.) öneriyoruz. • Karayolu işaretleme sistemi Yarımada genelinde karayolları çizgilerinin ve işaretleme sistemlerinin yeniden tasarlanarak (küresel ve ulusal kuralları dikkate alarak) alana has bir karaktere kavuşturulmasını öneriyoruz. • Bisiklet kullanımı Yarımada genelinde ana karayolu güzergahlarında yol kesitini genişletmeden (veya yer yer yol genişliğine çok az müdahale ederek) tahsis edilmiş bir gidiş / geliş bisiklet şeridi öneriyoruz. Bununla birlikte yarımadada önemli noktalara kiralık bisiklet standları yerleştirilerek bisiklet kullanımının teşvik edilmesini öngörüyoruz.

C2i - Ziyaretçi Planlaması / Alternatif Ziyaretçi Profilleri GYTMP’nin Uzun Dönem Gelişme Raporu’nda belirtildiği üzere ziyaretçi yoğunluğunun azaltılması ve kalış sürelerinin planlanması gerekmektedir. Bunun için ilgi odaklarının çeşitlendirilmesi, alan içinde dengeli olarak dağıtılması ve turizm amaçlı faaliyetlerin yıl içine yayılması uygun görünmektedir. Özel anma günleri ve törenler için (ör. 18 Mart ve 25 Nisan) farklı hazırlıkların ve planlamanın gerektiğini UDGP de belirtiyor. Esasında yarımada ziyaretçi dolaşım düzeni için önerdiğimiz ring sistemi, durakları, toplanma alanları ve otobüs sefer periyodlarının odak alanlar üzerindeki ziyaretçi yoğunluğunun baskısını biraz olsun kontrol edilebilir hale getireceğini düşünüyoruz. Ziyaretçileri mağdur etmemek üzere çok dikkatli bir biçimde planlanması gereken araç sayıları, kapasiteleri ve de periyodları, ancak önceden bildirilen toplu ziyaretler için öngörülebilir diye varsayabiliriz. Bu anlamda Türkiye’nin uzak yerlerinden özellikle de bahar aylarında ve hafta sonlarında kalkan otobüslerin, bu turları organize eden kurum, şirket ve okulların bir iletişim ağına dahil edilmesi ve ziyaretlerin, yaklaşık kişi sayısı ile beraber önceden bildirilerek önerdiğimiz milli park yönetim planında görev tanımı yapılan şirket aracılığıyla tek elden organize edilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunun dışında GYTMP tarafından düzenli olarak yıllık ziyaretçi istatistiklerinin tutulmasının gerekli olduğunu, bunun yıl boyunca planlanacak önlemler ve bunların gerektirdiği personel sayıları açısından faydalı olduğunu, ancak sürekli artan ziyaretçi sayılarının da hesaba katılması gerektiğini belirtmek gerekir. Bütün bu verilerin dışında, özel araçları ile GYTMPyi ziyarete gelenlerin de gerektiğinde sınırlandırılabileceğini öngörmek gerekir.


43

Bunların yanında, özellikle ABD’deki milli parklardaki kural, uygulama ve bilgilendirmelerin, ziyaretçi planlaması ve parkların yönetilebilmesi açısından iyi örnekler olduğunu düşünüyoruz. Bunların iyi incelenmesi ve örnek alınması, gerektiğinde GYTMP’de de ziyaretçi yoğunluğunu senenin tamamına yaymak üzere tematik aktiviteler planlanmasını önerebiliriz. • Tarih / Savaş Arkeolojisi Turizmi GYTMP’ye yoğun olarak anmaya gelen Türkiyeli, Avustralyalı ve Yeni Zellandalılar dışında tarih ve savaş arkeolojisi ile ilgilenenler için rehberli turların düzenlenmesi, bilgilendirici ve rehber nitelikli yayınların ve detaylı haritaların hazırlanmasının uygun olduğunu düşünüyoruz. Birinci dünya savaşının yüzüncü yılında savaş tarihine ve alanlarına özellikle Avrupa’dan yoğun bir ilgi var gibi görünüyor. • Tematik Turizm * Gelibolu yarımadasının şu an için kitle turizmi ağına dâhil olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin sayısı her yıl artarken, Gelibolu yarımadası Troya, Bozcaada ve Çanakkale ile beraber kültürel ve alternatif turizmin bir uğrak yeri gibi görünüyor. Senenin özel günü (25 Nisan) dışında yabancı ziyaretçileri buraya çekmek üzere yarımadanın farklı potansiyelini öne çıkarmak gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca Türkiye’deki kentli ve genç nüfusun da gittikçe artan oranlarda doğa sporları ve açıkhava (outdoor) aktivitelerine (doğa yürüyüşü, dağcılık, bisiklet, kamp, vb.) yöneldiğini söyleyebiliriz. Bunun için doğa sporları (yamaç paraşütü gibi sporlar dahil) ve hobi odaklı (fotoğraf, kuş gözlem, vb.) turizmi teşvik etmek ve yarımada içinde imkanlar önermek önemli görünüyor. GYTMP içerisindeki kamp alanlarını artırmak ve çeşitlendirmek, yürüyüş patikalarını ve rotalarını uzmanlarla birlikte haritalamak ve ziyaretçileri bilgilendirmek, su kaynaklarını ve çeşmeleri işaretlemek, bisiklet parkurlarını belirlemek ve günlük bisiklet turlarını organize etmek gerekiyor. Yarımada içindeki gerçek bir patikayla ilgili çalışılmış örnek yürüyüş rotasını bu rehberde sunuyoruz. Ayrıca yarımadanın kuzey kıyısında ve savaş alanlarının uzağında halen düşük yoğunlukla var olan su sporlarını (sörf, yelken, kürek, vb.), dalış aktivitelerini ve rekreasyonel balıkçılığı da destekleyerek öne çıkarmak gerekiyor. • Eko-Turizm Yarımadanın endemik bitkilerini ve özellikle göç mevsimlerinde kuş türleri ve gözlem noktalarını tanıtmak üzere bilgilendirmelerin yapılması ve alternatif turizm faaliyetlerine eklenmesi de önemli görünüyor. Bu konuda donanımlı akademisyenlerin yardımına başvurulması, GYTMP’ye özel botanik ve zoolojik rehber kitapların yayınlanması da önerilebilir.


44

C


45

Suvla - Anafartalar alternatif yürüyüş yolları, patikalar


46

C

C2j - Yarımada İletişim Tonu Önerisi Gelibolu Yarımadasında hem yazılı hem sözel anlamda bir anlatım bütünlüğü sağlanması gerekiyor. Bu sebeple ziyaretçilere hitap eden güvenilir ve tarafsız bir ‘otorite’ figürünün oluşturulması iletişim stratejisi açısından önemli. Bu önemli rol için Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nın kurumsal kimliğinin kullanılmasını öneriyoruz. Bilgilendirme ve iletişim için odak noktalarda ve farklı mecralarda, hem Türkçe hem de İngilizce olarak kullanılan metinlerin dilinin dikkatli, sakin ve barışcıl olması gerekiyor. Bu dil ve hitap şeklinin önemli olduğunu, sadece bu amaçla bir yazım kılavuzu bile hazırlanabileceğini önerebiliriz. Örneğin bilgilendirme panoları ve basılı malzemelerde özel bir yere ait muharebenin tanıklığına ve tasvirine yer vermek gerekliyse de, bu anlatı içinde ötekileştiren bir dilin kullanılmaması gerektiğini öne sürüyoruz. Türkçede yaygın kullanılan ‘düşman’ kategorisinin tam da bu bağlamda ötekileştiren, kimliksizleştiren ve bu yolla dışlayan bir söylem olduğunu kabul etmeliyiz. Bu durumda hassas bir dengeyi tutturmak gerekiyor: Bir yandan dışlayıcı ve asık yüzlü bir ifadeyi önlerken diğer yandan savaşın yıkımını ve kayıplarını kitle turizmine ve popüler kültüre teslim etmemek gerekiyor. Bu anlatıların yüzyıl önceki savaşa olduğu kadar aradan geçen süre zarfında bu savaşı ve ölenleri anmak üzere Gelibolu yarımadasında inşa edilen şehitliklere, anıtlara ve genel olarak savaş alanının bu süre boyunca geçirdiği değişimlere odaklanması doğru olur diye düşünüyoruz. Yani savaş kadar savaş alanının yakın geçmişte uğradığı dönüşümler de önemsenmeli ve doğal süreçlere, coğrafyaya ve diğer unsurlara da vurgu yapılmalı. Sonuç olarak bir yandan milli park olarak anılan Gelibolu yarımadası, gelen ziyaretçilere kendi öznel geçmişini Çanakkale Savaşının ötesinde de aktarabilmelidir. Yukarıdakileri desteklemek üzere kurumsal kimlik için önerdiğimiz tasarım unsurları ve simgesel elemanların sivil bir dil hedefleyip Gelibolu yarımadasının coğrafi ve doğal özelliklerini öne çıkarmasını öngördük.


47

C3 - Odak Alanlara Dair Öneriler / Prensip Kararlar Odak alanlarla ilgili önerilen müdahalelerin temelinde hem ziyaretçi deneyimini geliştirmek, hem de alandaki ziyaret nesnelerinin doğal peyzaj ve topografyayla kurdukları ilişkinin problemlerinden arındırılıp orijinal haline getirilmesi niyeti yatıyor. Tek tek odak alanlarda yapılan ve projelerden takip edilebilecek fiziki müdahalelere geçmeden önce genel birkaç prensip karardan bahsetmek gerekir. Tabyaların bulundukları alanın topografyası ve bitkisel peyzajıyla kurdukları hassas ilişkinin ortaya çıkarılması için ziyaretçi akışının alan sınırlandırıcı önlemlerle yönlendirilmesini öneriyoruz. Bu sayede ziyaretçilerin tabya etrafında istedikleri gibi hareket etmelerini ve özellikle tabyaların deniz tarafındaki doğal yüzeylerde dolaşmalarını engellemeyi öngörüyoruz. Böylece bu yüzeylerdeki doğal peyzajın zamanla kendini yenilemesini ve orijinal haline geri dönmesini umuyoruz. Şehitliklerin etrafındaki duvarların kaldırılmasını ve çevrelerindeki doğal peyzajla bütünleşmelerinin sağlanmasını öneriyoruz. Bunun için şehitlik kenarlarına, fiziksel sınırlama sağlarken görsel engelleme oluşturmayan 18.yy romantik İngiliz peyzaj geleneği olan Ha-Ha kesitinin uygulanmasını öneriyoruz. Ha-Ha kesitiyle ilgili detay bu rehberin sonraki sayfalarında yer alıyor.


48

C

C3a - Mecidiye Tabyası / Seyit Onbaşı Anıtı Mecidiye Tabyası odak alanı sınırlarında yapılan fiziki müdahaleler aşağıdaki gibi sıralanabilir. Tüm müdahaleler numaralarıyla, projeler üzerinden takip edilebilir. Yaklaşım / Çevre 1 / Karayolu kenarında kontrolsüz olarak duraklamaya ve park etmeye imkan veren boşluklar, yeni karayolu standartları (genişlik, şerit bölüntüleri, işaretleme sistemi) dikkate alınarak tekrar düzenlendi. 2 / Alanda otobüs parkına izin verilmemesi önerildi. Bunun yerine Kilitbahir merkezli B1 yarımada otobüs ringinin yolcu indirip bindirebileceği bir otobüs durağı önerildi. Bu durak Toplanma Meydanıyla ilişkili biçimde konumlandırıldı. 3 / Karayolu yaya geçişleri için kaldırım seviyesine yükseltilmiş, ‘Yavaşlatılmış Trafik Sathı’ uygulaması önerildi. 4 / Karayolunun deniz tarafında seyir ve bakı imkanı veren bir patika önerildi. 5 / Karayolundan ve odak alanından yalıtılmış, 30 araçlık özel araç otoparkı önerildi. 6 / Alandaki satış birimi, tuvalet, gibi yapısal müdahale gerektiren ihtiyaçları Kilitbahir’e kaydırarak hem yerleşim yerinin canlandırılması hem de odak alanın dikkat dağıtıcı unsurlardan arındırılması önerildi. Ziyaret Deneyimi 7 / Ziyaretçi deneyimini geliştirmek için ziyaretçilerin alanda tek ve tarifli bir rotada dolaşmaları önerildi. Bu rotanın başlangıcında ziyaretçi gruplarının toplanarak organize olmalarını sağlayacak, üzerinde bilgi ve yönlendirme panoları, oturma bankları, çeşme bulunan bir ‘Toplanma Meydanı önerildi. 8 / Tabya gezi rotası, tabyanın tarihi formuyla uyumlu hale getirildi. Ziyaretçilerin önce eski karargah yapısına kadar yamaç boyunca tırmandırılması, buradan orijinal tabya geçiş yolunu kullanarak tabya platformlarına kuzeyden ulaşmaları önerildi. 9 / Tabyanın ‘Bonet’ mekanlarının sergileme (ör. maket ünitesi) amaçlı kullanımı önerildi. 10 / Top Platformlarından ulaşılan ve biri tabyanın batı ucuna yakın, diğeri doğu ucuna yakın 2 adet seyir platformu önerildi. 11 / Ziyaretçilerin tanımlanan yürüyüş yolları ve basılabilir yüzeyler dışında alanda serbestçe dolaşmalarının, özellikle tabyanın deniz tarafına geçmelerinin bazı sınırlandırıcı önlemler alınarak engellenmesi önerildi. 12 / Seyit Onbaşı Heykeli şu an bulunduğu yerden (karayolunun deniz tarafı) ana dolaşım rotası üzerine taşındı. Böylece ziyaret deneyiminin dağılmadan tek bir rota üzerinde odaklanması sağlandı. 13 / Ziyaret rotasının sonunda arazi eğimine oturan basamaklı bir dinlenme / bakı noktası önerildi. 14 / Alan genelinde kontrolsüzce oluşmuş patikalara ve arazideki fiziksel bozulmalara müdahale edilerek topografyanın ve bitki örtüsünün eski haline getirilmesi önerildi.


49


50

C

C3b - Şahindere Şehitliği Şahindere Şehitliği odak alanı sınırlarında yapılan fiziki müdahaleler aşağıdaki gibi sıralanabilir. Tüm müdahaleler numaralarıyla, projeler üzerinden takip edilebilir. Yaklaşım / Çevre 1 / Karayolu kenarında kontrolsüz olarak duraklamaya ve park etmeye imkan veren boşluklar, yeni karayolu standartları (genişlik, şerit bölüntüleri, işaretleme sistemi) dikkate alınarak tekrar düzenlendi. 2 / Alanda 10 otobüslük otobüs park alanı ve 30 araçlık özel araç otoparkı düzenlemesi önerildi. Otopark alanlarının önerilen toplanma meydanından mesafeyle ve peyzaj öğeleriyle yalıtılması düşünüldü. 3 / Alçıtepe merkezli A1 bölgesel otobüs ringinin yolcu indirip bindirebileceği bir otobüs durağı önerildi. Bu durak Toplanma Meydanıyla ilişkili biçimde konumlandırıldı. 4 / Toplanma meydanından yalıtılmış olarak alanın otopark alanının doğu ucunda yoğun bitkisel peyzaj içinde konumlandırılmış bir WC ünitesi önerildi. 5 / Alandaki satış birimleri ve diğer ticari faaliyetler şehitlik ziyareti deneyiminin sükûnetli doğasına uygun olmadığı için kaldırıldı. Ziyaret Deneyimi 6 / Ziyaretçi deneyimini geliştirmek için ziyaretçilerin alanda tek ve tarifli bir rotada dolaşmaları önerildi. Bu rotanın başlangıcında ziyaretçi gruplarının toplanarak organize olmalarını sağlayacak, üzerinde bilgi ve yönlendirme panoları, oturma bankları, çeşme bulunan bir ‘Toplanma Meydanı önerildi. 7 / Şehitlik gezi rotası ilk ayağı olan tırmanış patikasının etrafındaki strüktürü yoğun biçimde kaplayacak bir sarmaşık bitkisi önerildi. Bu sayede ziyaretçilerin şehitlik deneyimine ruhsal olarak hazırlanması öngörüldü. 8 / Şehitlik giriş platformuna seyyar satıcı girişinin engellenmesi önerildi. 9 / Şehitlik giriş platformu arka yüzündeki şadırvan ve namazgahın kaldırılarak şehitliğin her yönden çevre peyzajla bütünleşmesi önerildi. Platformun diğer ucundan ince bir patikayla ulaşılan yoğun peyzaj içinde konumlandırılmış bir namazgah ünitesi önerildi. 10 / Şehitliğin çevre topografya ve bitkisel peyzajla görsel olarak bütünleşebilmesi için mevcut çevre duvarlarının Ha-Ha kesiti prensipiyle yeniden tasarlanması önerildi. 11 / Şehitlik ziyareti sonunda ulaşılan dönüş patikasının güzergahının alandaki gerçek mezarların arasından dolaşacak şekilde yeniden düzenlenerek ziyaretçinin dönüş sırasında yoğun çevre peyzajı arasından yer yer beliren bakı noktalarıyla ilişkilenmesi önerildi. 12 / Dönüş güzergahı üzerinde topografyanın ve bitkisel peyzajın izin verdiği bir noktada arazi eğimine oturan basamaklı bir dinlenme / bakı noktası önerildi. 13 / Dönüş güzergahının rotası değiştirilerek dönen ziyaretçinin gelen ziyaretçiyle karşılaşmadan doğrudan toplanma meydanına geri dönmesi önerildi.


51


52

C

C3c - Ertuğrul Tabyası / Ezineli Yahya Çavuş Şehitliği / Cape Helles Anıtı Şahindere Şehitliği odak alanı sınırlarında yapılan fiziki müdahaleler aşağıdaki gibi sıralanabilir. Tüm müdahaleler numaralarıyla, projeler üzerinden takip edilebilir. Yaklaşım / Çevre 1 / Karayolu kenarında kontrolsüz olarak duraklamaya ve park etmeye imkan veren boşluklar, yeni karayolu standartları (genişlik, şerit bölüntüleri, işaretleme sistemi) dikkate alınarak tekrar düzenlendi. 2 / Alanda otobüs parkına izin verilmemesi önerildi. Bunun yerine Alçıtepe merkezli A1 bölgesel otobüs ringinin yolcu indirip bindirebileceği bir otobüs durağı önerildi. Bu durak Toplanma Meydanıyla ilişkili biçimde konumlandırıldı. 3 / Karayolu yaya geçişleri için kaldırım seviyesine yükseltilmiş, ‘Yavaşlatılmış Trafik Sathı’ uygulaması önerildi. 4 / Toplanma Meydanından karayolunu geçerek Cape Helles Anıtı’na uzanan bir patika önerildi. 5 / Toplanma Meydanından tabyanın yaklaşma aksına doğru eğim boyunca salınan bir patika önerildi. 6 / Odak alanından yalıtılmış, 30 araçlık özel araç otoparkı önerildi. 7 / Alandaki satış birimi, tuvalet, gibi yapısal müdahale gerektiren ihtiyaçları Seddülbahir’e kaydırarak hem yerleşim yerinin canlandırılması hem de odak alanın dikkat dağıtıcı unsurlardan arındırılması önerildi. Ziyaret Deneyimi 8 / Ziyaretçi deneyimini geliştirmek için ziyaretçilerin alanda tek ve tarifli bir rotada dolaşmaları önerildi. Bu rotanın başlangıcında ziyaretçi gruplarının toplanarak organize olmalarını sağlayacak, üzerinde bilgi ve yönlendirme panoları, oturma bankları, çeşme bulunan bir ‘Toplanma Meydanı önerildi. 9 / Tabya gezi rotası, tabyanın tarihi formuyla uyumlu hale getirildi. Ziyaretçilerin önce eski karargah yapısı ile tabya arasında kalan bir noktaya yamaç boyunca indirilmesi, buradan karayolunu geçip orijinal tabya geçiş yolunu kullanarak tabya platformlarına kuzeyden ulaşmaları önerildi. 10 / Tabyanın ‘Bonet’ mekanlarının sergileme (ör. maket ünitesi) amaçlı kullanımı önerildi. 11 / Tabyanın batı modülünde top Platformlarından ulaşılan bir seyir platformu önerildi. 12 / Ziyaretçilerin tanımlanan yürüyüş yolları ve basılabilir yüzeyler dışında alanda serbestçe dolaşmalarının, özellikle tabyanın deniz tarafına geçmelerinin bazı sınırlandırıcı önlemler alınarak engellenmesi önerildi. 13 / Tabyadan Çakmak Hattı Koruganı’na ve siper kalıntılarına uzanan bir patika önerildi. 14 / Karayolu tekrar geçilerek Ezineli Yahya Çavuş Şehitliği’ne uzanan bir patika önerildi. 15 / Şehitliğin çevre topografya ve bitkisel peyzajla görsel olarak bütünleşebilmesi için mevcut çevre duvarlarının Ha-Ha kesiti prensipiyle yeniden tasarlanması önerildi. 16 / Şehitlik girişinde ince bir patikayla ulaşılan peyzaj içinde konumlandırılmış bir namazgah ünitesi önerildi. 17 / Ziyaret rotasının sonunda arazi eğimine oturan basamaklı bir dinlenme / bakı noktası önerildi.


53

18 / Tabya ile Ezineli Yahya Çavuş Şehitliği arasında ölçeksiz biçimde oluşturulmuş sert zemin ortadan kaldırılarak güzergahlar patikalar sistemine çevrildi. Patikalar haricinde kalan yüzeylerin bitkisel peyzaj dokusunun orijinal haline döndürülmesi öngörüldü. 19 / Alan genelinde kontrolsüzce oluşmuş patikalara ve arazideki fiziksel bozulmalara müdahale edilerek topografyanın ve bitki örtüsünün eski haline getirilmesi (ör. ekili alan dokusu) önerildi.


54

C

C3d - Kabatepe 57. Alay Şehitliği / Kesikdere Şehitliği / Queen’s Post Mezarlığı / Yüzbaşı Mehmet Şehitliği Şahindere Şehitliği odak alanı sınırlarında yapılan fiziki müdahaleler aşağıdaki gibi sıralanabilir. Tüm müdahaleler numaralarıyla, projeler üzerinden takip edilebilir. Yaklaşım / Çevre 1 / Karayolu kenarında kontrolsüz olarak duraklamaya ve park etmeye imkan veren boşluklar, yeni karayolu standartları (genişlik, şerit bölüntüleri, işaretleme sistemi) dikkate alınarak tekrar düzenlendi. 2 / Alanda otobüs parkına izin verilmemesi önerildi. Bunun yerine Kabatepe merkezli A2 bölgesel otobüs ringinin yolcu indirip bindirebileceği bir otobüs durağı önerildi. Bu durak Toplanma Meydanıyla ilişkili biçimde konumlandırıldı. 3 / Hali hazırda otobüs park alanı olarak kullanılan yüzeyde 30 araçlık özel araç otoparkı önerildi. 4 / Karayolu yaya geçişleri için kaldırım seviyesine yükseltilmiş, ‘Yavaşlatılmış Trafik Sathı’ uygulaması önerildi. 5 / Yzb. Mehmet Şehitliği çevresinde sınırları tanımlı bir platform yaratıldı. 6 / Queen’s Post Mezarlığı girişinde sınırları tanımlı bir platform yaratıldı. 7 / Karayolunun diğer tarafında kalan satış birimleri, otopark ve sert zeminler kaldırılarak topografyanın ve bitki örtüsünün orijinal haline döndürülmesi öngörüldü. 8 / Arazi kotundan faydalanılarak iki farklı platform kotu yaratıldı. İki seviye arasında alt kottan kullanılan WC birimleri önerildi. 9 / Vadi tarafından rampayla toplanma meydanına ulaşılması önerildi. Ziyaret Deneyimi 10 / Ziyaretçi gezi rotasının başlangıcında ziyaretçi gruplarının toplanarak organize olmalarını sağlayacak, üzerinde bilgi ve yönlendirme panoları, oturma bankları, çeşme bulunan bir ‘Toplanma Meydanı önerildi. 11 / Karayolunun diğer tarafında kalan heykelin toplanma meydanına taşınması önerildi. 12 / Meydandan Kesikdere ve 57. Alay Şehitliklerine giden sert zemin fazlalıklarından arındırılarak yeterli ölçülere getirildi. Zemin haricinde kalan yüzeylerin bitkisel peyzaj dokusunun orijinal haline döndürülmesi öngörüldü. 13 / Şehitliğin çevre topografya ve bitkisel peyzajla görsel olarak bütünleşebilmesi için mevcut çevre duvarlarının Ha-Ha kesiti prensipiyle yeniden tasarlanması önerildi. 14 / 57. Alay Şehitliği girişindeki heykel ve rölyef duvarının hizalanarak girişi daha doğru biçimde tanımlamaları önerildi. 15 / Şehitlik girişinde rölyef duvarından sonra vadi tarafında ince bir patikayla ulaşılan yoğun peyzaj içinde konumlandırılmış bir namazgah ünitesi önerildi. 16 / Şehitlik ile karayolu arasında kalan bir sıra çam ağacının görsel ilişkiyi kesmeleri sebebiyle alanın başka bir noktasına transplantasyonu önerildi.


55


56

C

C3e - Çanakkale Şehitleri Anıtı (Abide) / Morto Koyu Şahindere Şehitliği odak alanı sınırlarında yapılan fiziki müdahaleler aşağıdaki gibi sıralanabilir. Tüm müdahaleler numaralarıyla, projeler üzerinden takip edilebilir. Yaklaşım / Çevre 1 / Hali hazırda şehitlik içinden gerçekleşen tören alanına yaklaşım orijinal hali olan kuzey yönüne kaydırıldı. Bu sebeple şehitliğe doğudan yaklaşan karayolu iptal edildi. Tüm taşıt trafiği Abide’nin kuzeyinden dolaşan karayoluna yönlendirildi. 2 / Karayolu kenarında kontrolsüz olarak duraklamaya ve park etmeye imkan veren boşluklar, yeni karayolu standartları (genişlik, şerit bölüntüleri, işaretleme sistemi) dikkate alınarak tekrar düzenlendi. 3 / Kuzeyde orman içinde bulunan otopark alanı ve doğru planlanmamış yol bağlantısı iptal edildi, yolun sürekliliği sağlandı. 4 / Alanın kuzeyinde orman içinde 30 araçlık özel araç otoparkı önerildi. 5 / Alanın kuzeyinde orman içinde bulunan satış birimleri, tuvalet birimleri, namazgah birimleri, ve sert zeminler kaldırılarak topografyanın ve bitki örtüsünün orijinal haline döndürülmesi öngörüldü. 6 / Alanda otobüs parkına izin verilmemesi önerildi. Bunun yerine Kilitbahir merkezli B1 yarımada otobüs ringinin ve Alçıtepe merkezli A1 bölgesel otobüs ringinin yolcu indirip bindirebileceği bir otobüs durağı önerildi. Bu durak Tören Alanı ile ilişkili biçimde konumlandırıldı. 7 / Karayolu yaya geçişleri için kaldırım seviyesine yükseltilmiş, ‘Yavaşlatılmış Trafik Sathı’ uygulaması önerildi. 8 / Platform kotundan faydalanılarak iki seviye arasında alttan kullanılan WC birimi önerildi. 9 / Şehitlik alanının etrafındaki engelleyici unsurlar (çevre duvarları), içindeki dikkat dağıtıcı unsurlar ve farklı zamanlarda uygulanmış yüzey uygulamaları sökülerek şehitlik mekânının doğal peyzajla ilişkisi güçlendirildi. 10 / Şehitlik içinden ince bir patikayla ulaşılan yoğun peyzaj içinde konumlandırılmış bir namazgâh ünitesi önerildi. Ziyaret Deneyimi 11 / Tören alanında ve Abide çevresinde uygun noktalara bilgi ve yönlendirme panoları, oturma bankları, çeşme gibi armatürler yerleştirildi. 12 / Tören alanının güney tarafına kurulan tribünlerin yerinin yanlış olduğu tespit edildi. Bunun yerine rölyef duvarının önüne kalıcı bir basamak serisi önerildi. Bu sayede 300 kişilik bir oturma kapasitesi sağlandı. Basamakların üzerinde törenler için sökülüp takılabilir sandalye birimlerinin montajını kolaylaştıracak bağlantı detayları öngörüldü. 13 / Abide bazasının iki yanındaki sert zemin düzenlemeleri fazlalıklarından temizlenerek sade yürüyüş yolları haline getirildi. Plato yüzeyinin doğal topografyasına ve bitki örtüsüne geri döndürülmesi öngörüldü. 14 / Yalnızca bu odak alanına özel olarak anıt altında planlanan müze mekanı içine ticari birimlerin yerleştirilmesi düşünüldü. 15 / Baza alt kotundaki patikalardan ulaşılan arazi eğimine oturan basamaklı 2 dinlenme / bakı noktası önerildi. 16 / Falez kenarındaki korkuluk kaldırılarak falez üzerinde görüş açısını engellemeyecek yeni bir koruyucu önlem önerildi.


57


58

C

C3f - Kabatepe Conk Bayırı Kitabeleri / Yeni Zelanda Anıtı / Üstğm. Nazif Çakmak Şehitliği / Atatürk Anıtı Şahindere Şehitliği odak alanı sınırlarında yapılan fiziki müdahaleler aşağıdaki gibi sıralanabilir. Tüm müdahaleler numaralarıyla, projeler üzerinden takip edilebilir. Yaklaşım / Çevre 1 / Karayolu kenarında kontrolsüz olarak duraklamaya ve park etmeye imkan veren boşluklar, yeni karayolu standartları (genişlik, şerit bölüntüleri, işaretleme sistemi) dikkate alınarak tekrar düzenlendi. 2 / Alanda otobüs parkına izin verilmemesi önerildi. Bunun yerine Kabatepe merkezli A2 bölgesel otobüs ringinin yolcu indirip bindirebileceği bir otobüs durağı önerildi. Bu durak Toplanma Meydanıyla ilişkili biçimde konumlandırıldı. 3 / Alan girişine 30 araçlık özel araç otoparkı önerildi. 4 / Karayolunun alanın çeperinde ikiye ayrıldığı ve kuzey kolu toprak yüzeye dönüşen kavşakta trafiği sınırlandırıcı önlem alındı. Ziyaret Deneyimi 5 / Ziyaretçi gezi rotasının başlangıcında ziyaretçi gruplarının toplanarak organize olmalarını sağlayacak, üzerinde bilgi ve yönlendirme panoları, oturma bankları, çeşme bulunan bir ‘Toplanma Meydanı önerildi. 6 / Ziyaretçiler toplanma meydanından bir yürüyüş yoluyla Conk Bayırı Yazıtları’na çıkarıldı. 7 / Yayılıcı peyzaj öğeleriyle Conk Bayırı Yazıtlarının oluşturduğu çayır çevrelendi, ziyaretçilerin alanın dışına çıkmaları engellendi. 8 / Ziyaretçilerin tanımlanan yürüyüş yolları ve basılabilir yüzeyler dışında alanda serbestçe dolaşmalarının bazı sınırlandırıcı önlemler alınarak engellenmesi önerildi. 9 / Conk Bayırı Yazıtlarının diğer ucundan sınırlandırıcı elemanlar ile tanımlanmış ve siperlerin izini takip eden bir patika rotası önerildi. 10 / Karayolu ayrımından Anıtların olduğu tepeye doğru uzanan bayırın üzerindeki ticari birimler ve dikkat dağıtıcı unsurlar kaldırıldı, bayırın doğal topografyasına ve bitki örtüsüne geri döndürülmesi öngörüldü. 11 / Nazif Çakmak Anıtı, Yeni Zelanda Anıtı ve Atatürk Anıtı’nın üzerinde bulunduğu tepeye, üç anıtı da içine alacak basamaklı bir platform önerildi. 12 / Siper izlerini takip eden yürüyüş patikası anıtların üzerinde bulunduğu yeni önerilen platforma ulaştırıldı. 13 / Yayılıcı peyzaj öğeleriyle Anıtların üzerinde bulunduğu platform ve ziyaretçi hareketi sınırlandırıldı. Bu sayede ziyaretçilerin tanımlı alanın dışına çıkmaları engellendi. 14 / Dönüş patikası Chunuk Bair Mezarlığının orta aksından geçirildi, böylece mezarlık gezi rotasının parçası haline getirildi. 15 / Önce toprak, sonra asfalt yol boyunca ilerleyen dönüş güzergâhı toplanma meydanında son buluyor.


59


60

D

tasar覺m rehberi


61

GYTMP Tasarım Rehberi Nedir? Bu tasarım rehberi, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’ında (GYTMP) geniş anlamda insan aktivitelerinin ve akışının planlanması, ıslahı ve yeniden düzenlenmesini; bitki örtüsü, peyzaj, doğal yaşam ve ekolojik veriler konusundaki önerileri; GYTMP’nin kurumsal/görsel kimliği üzerine tasarlanan grafik unsurları ve yarımadanın görsel düzenini; önemli noktaların aydınlatmasının ve ışık düzeninin prensiplerini; bunların ötesinde de GYTMP konusunda öneri düzeyindeki makro planlama kararlarını içerir. GYTMP Tasarım Rehberi yukarıda belirtilen prensip ve kararlar ile bağlantılı olarak yarışma için belirlenen altı adet odak noktasına ait mimari kararları ve tasarım kriterlerini belgelemenin yanında, yarışma kapsamında önerilen diğer tasarım öğelerinin de inşası, üretilmesi, malzeme kullanımı ve gerekirse temini için bir rehber niteliğindedir. Rehber ayrıca bu bahsedilen fiziksel tasarım, planlama ve önerilere kaynaklık eden teorik ve düşünsel yapıyı ve yaklaşımları açımlayarak alınan kararlara açıklık getirmeyi amaçlar.

GYTMP Tasarım Rehberi Neyi Hedefler? Diğer kamusal alanlardan farklı olarak Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı özgün niteliği ve işlevi ile özel bir durum arzediyor. Bu anlamda GYTMP Tasarım Rehberi, örneğin kentsel tasarım rehberlerinden farklı olarak, anmaya ve anıtlara ilişkin mimari düzenin, elemanların, malzemelerin ve detayların, ilişkili diğer tasarım öğelerinin, peyzaj ve bitki örtüsünün planlanması, aktarılması ve sürekliliğini hedefler. Bu bakımdan da esas olarak yarımada dahilinde kamusal alanda faaliyet gösterecek profesyonel kişi ve kurumlara yöneliktir. Tadilat, yeniden inşa ve imalat pratikleri için prensipleri, malzemeleri ve detayları aktardığı gibi GYTMP’nin bir kurum olarak farklı mecralarda kullanılacak kimlik ögelerinin ve görsel temsilinin de tutarlılığını ve sürekliliğini sağlamayı gözetir.


62

D


63

D1 / Bitkisel Peyzaj Stratejileri Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nın bugün tanımlı alanı Türkiye’nin iyi korunmuş Milli Park alanlarındandır. Tasarım Rehberi’nin bu konu bağlamındaki amacı koruma ana prensiplerini belirlemenin yanı sıra bugüne dek gözetilmemiş ‘koruma-yaşatma’ dengesini bu tavra eklemlemektir.


64

D

D1a - Bitki Kullanım Prensipleri / Stratejik Plan Dünyamızda endemik türler en çok adalarda tespit edilmektedir. (Darwin’in ‘Beagle’ gemisiyle çıktığı, çığır açan fikirlerinin temellerini atıp örneklerini topladığı gezisinin en önemli ayağı Pasifikte, ekvator çizgisinin iki tarafına yayılmış Galapagos Adalarıdır. Darwin burada bu adaya özel ispinozları, penguenleri farketmişti.) Saros Körfezi, Evreşe’nin güneyinde batıya doğru o kadar derinleşir ve yarımadaya geçişi o kadar daraltır ki eğer boğaz ve kuzey marmara bağlantısı olmasaydı Egeye uzanan bu dile Gelibolu Adası diyebilirdik. Bu anlamda yarımada kendine has özelleşmiş türlere ve araçla yapılan hızlı bir turda kolayca takip edilebilen bir bitki yelpazesine sahiptir. Yarımada özelinde önerimiz yarımadadaki habitat çeşitliliğini devam ettirecek ve bunu güçlendirecek doğal bir devamlılıktır. Odak alanları özelinde ise prensip doğal olana asgari müdahale olarak özetlenebilir. Öncelikle düzenlenecek odak alanındaki bitkiler tespit edilmelidir. Daha sonraki strateji aşağıdaki düşünceler çerçevesinde şekillenir: • Ziyaretçi Güzergâhı Odak alanında önerilen güzergâhta işaretlemeler (otoparklarda zakkum, namazgâhta zeytin, renkli çiçekli çalılar, tek servi), geçişler (kokulu, renkli bitki tüneli, tekrar eden formlu servi dizileri) ve engellemeler (alçak, yayılıcı, dikenli dikensiz çalılar) öneriyoruz. • Çerçeveler Ziyaretçi güzergahında belli noktalarda, manzarayı iyileştirmek ve algıyı kuvvetlendirmek için Kabatepe 57. Alay Şehitliğinde olduğu gibi transplantasyon öneriyoruz. • Geçişlilik Odak alanlarının doğal topografik devamlılıkta bugünkü gibi bir kesinti yaratmaması önemlidir. Bu yüzden odak alanları özelinde kaldırılan ve orijinal doğal topografyasına döndürülen kontrolsüz yapılmış sert zemin kaplamaları yerine hemen alan etrafında bulunan yüzeylerin devamlılığını gözeteceğiz. (Ertuğrul Tabyası kuzeyinde önerilen tarla alanları gibi.) • Sürdürülebilirlik Özenli bakım gerektirmeyen, yarımadada sağlıklı ve uzun süreli gelişimi gözlenmiş, yarımada doğal şartlarına dayanıklılığı test edilmiş bitkiler öneriyoruz. • Bitki Büyüme Eğrileri Park sınırları içerisindeki odak alanlarına yapılan ekim ve dikimlerde bitkilerin, özellikle de ağaçların 5-10-20 yıllık büyüme eğrilerinin göz önüne alınmadığını görüyoruz. Bu, Kabatepe 57. Alay şehitliğinin batısındaki karayolu ile hemen arasına dikilmiş çam dizisi örneğindeki gibi yaş aldıkça manzarayı kapatan, dolayısıyla anıtın bu noktaya dikilmesini anlamsızlaştıran bir hale gelebiliyor. (Biz bu dizinin başka bir noktaya naklini öngörüyoruz.) Bu yüzden önerilen ağaç, çalı ve çiçeklerin yıllık ve 5-10-20 yıllık büyüme eğrilerinin göz önünde bulundurulmasını önemli görüyoruz.


65

D1b - Kullanımı Önerilen Bitki Türleri Odak alanlarında kullanılmasını önerdiğimiz bitkileri alanlardaki ziyaret güzergâhında amaçladığımız konularla eşleştirdik. Bitkileri kabaca aşağıdaki şekilde gruplayabiliriz. (parantez içinde birer örnek yer almaktadır.) Daha sonra da detaylı liste yer alıyor. • Büyük formsuz ağaçlar (kızılçam) • Yuvarlak, oval formlu küçük ağaçlar (zeytin) • Dikey formlu ağaçlar (servi) • Yüksek, gruplar oluşturan çiçekli makilik çalıları (alıç) • Alçak, dizi oluşturan makilik çalıları (zakkum) • Yayılıcı, engelleyici makilik çalıları (yayılıcı ardıç) • Küçük grup çalılar, çiçekler (hayıt) • Sarmaşıklar (sarı çiçekli yasemin)


66

D


67


68

D

Ağaçlar Akdeniz Servisi Cupressus sempervirens Herdemyeşil. Karakteristik dikey formu ile diğer ağaçlarla kombine edildiğinde (yatay-dikey) form kontrastı yaratır. Mezarlıklara özgü hüzün duygusu yaratır, rüzgardan korunaklı alanlar, koridorlar oluşturma, yönlendirme gibi amaçlarla hem doğal, hem yarı doğal mekanlarda kullanılabilir.


69

Akdeniz Defnesi Laurus nobilis Herdemyeşil. Karakteristik dikey formu ile diğer ağaçlarla kombine edildiğinde (yatay-dikey) form kontrastı yaratır. Mezarlıklara özgü hüzün duygusu yaratır, rüzgardan korunaklı alanlar, koridorlar oluşturma, yönlendirme gibi amaçlarla hem doğal, hem yarı doğal mekanlarda kullanılabilir.


70

D Zeytin Olea europea Barış sembolü tipik Akdeniz bitkisi. Kırsal peyzaj düzenlemesinde kitle halinde kullanıldığında gri rengi ve dokusuyla güçlü Akdeniz peyzajı etkisi yaratır.


71

Kızılçam Pinus brutia Türkiye ile özdeşleşmiş beş çam türümüzden biri. Alanda bol miktarda doğal ya da ağaçlandırılmış olarak var. Eksilmiş, bozulmuş orman dokusunun tamamlanması gereken yerlerde kullanılabilir.


72

D

Çalılar Alıç Crataegus monogyna Herdemyeşil. Karakteristik dikey formu ile dikkati çeker. Korunaklı mekanlar, koridorlar oluşturma, yönlendirme gibi amaçlarla hem doğal, hem yarı doğal alanlarda ve hatta anıtsal mekanlarda kullanılabilir.


73

Keçiboynuzu Ceratonia siliqua Akdeniz/Ege’nin kurak/sıcak bölgelerine özgü büyük bir ağaç ama düzenlenmiş alanlardan daha çok doğal/kırsal alanlarda kullanımı uygun.


74

D Dağ Muşmulası Cotoneaster horizontalis

Dikey değil daha çok yatay gelişen (max 0,5 m), kendine has bir dokuya sahip (gövdesi, dallanması, yaprakları, çiçekleri ve kırmızı meyveleriyle), hem doğal hem de yarı doğal mekanlarda kitlesel bir şekilde, gerektiğinde insan geçişin engelleyecek geniş alanları örtmek için kullanılabilir.


75

Boylu Ardıç Juniperus excelsa Herdemyeşil. Karakteristik dikey formu ile dikkati çeker. Korunaklı mekanlar, koridorlar oluşturma, yönlendirme gibi amaçlarla hem doğal, hem yarı doğal alanlarda ve hatta anıtsal mekanlarda kullanılabilir.


76

D Zakkum Nerium oleander

Pembe (ya da beyaz) çiçekleri ile tipik bir Akdeniz/maki bitkisi. Akdeniz’in (Ege’nin) her yerinde hem doğal hem de yarı-doğal mekan düzenlemelerinde rahatlıkla kullanılabilir.


77

Ateş Dikeni Pyracantha coccinea Yarı-doğal mekenlar için de uygun. Çalı formunda. Geçişleri boylu bir bitkisel malzeme ile engellemek için kullanılabilir. Bol turuncu meyveleri yalnız yabani hayvanlar ve kuşları beslemekle kalmaz aynı zamanda kitlesel kullanımda turuncu bulut etkisi yaratır.


78

D

Yayılıcılar Yasemin Jasminum fruticans Canlı yeşil ve yoğun yaprak dokusu, beyaz ve kokulu çiçekleri ile hem doğal hem de yarı-doğal mekanlar için çok uygun bir malzeme.


79

Bodur Ardıç Juniperus communis Geniş alanların 0.5 m’yi aşmayan yer örtücü ile kaplanması için kullanılabilir bir materyal. Kitle halinde kullanıldığında karakteristik bir doku yaratır. Altında kuşların ve küçük memelilerin barınmasına imkan sağlar.


80

D Bodur Ardıç Juniperus communis Geniş alanların 0.5 m’yi aşmayan yer örtücü ile kaplanması için kullanılabilir bir materyal. Kitle halinde kullanıldığında karakteristik bir doku yaratır. Altında kuşların ve küçük memelilerin barınmasına imkan sağlar.


81

D1c - Sulama ve Bakım Stratejileri Bitki kullanım stratejisi, beraberinde sulama ve bakım stratejilerini de işaret etmekte. Yarımadada habitat kurarak bu özel iklimin şartlarına kendisini adapte etmiş bitkileri kullanmakla bakım ve sulama işlerinin asgariye indirileceğini varsayıyoruz. Odak alanları ziyaret güzergahındaki bitkiler için mevsimsel bakım ve yıllık budama yeterli olacaktır. Buradaki bakım ve budamanın amacı önerilen bitkinin güzergâha yönelik işleviyle uyumlu olmalıdır. Örneğin Şahindere Şehitliği’nde, bitki tünelindeki sarı çiçekli yasemin sarmaşığının, insanların hareketine izin verecek ve günışığını biraz geçirecek gevşeklikte budanması gerekir.

D1d - Yanlış Uygulamalar Bitki kullanım stratejisi beraberinde yanlış uygulamaları da açıklıyor. Bunları aşağıdaki gibi maddeleyebiliriz: • Yarımadaya bu iklim ve coğrafyaya uygun olmayan bitkileri transfer etmek. • Zaten doğal bir şekilde gelişmiş odak alanları etrafındaki yapıya aşırı ve baskın peyzaj tasarımı önermek. • Geniş alanlara bakım ve sulama gerektiren çim gibi türler önermek. • Devamlı yenilemeyi gerektiren mevsimlik çiçekler önermek. • Büyüme eğrisi hakkında yeterince bilgi sahibi olunmayan ağaçlar önermek. • Odak alanlarının iklimsel yapısına uygun olmayan bitkiler önermek. (Örneğin Ertuğrul Tabyası’nın rüzgâra açık platosuna yeni ağaç grupları yerleştirmek veya Şahindere Şehitliği’nin yarımada içinde kalan ormanlık yapısına rüzgar alan yerlere uygun dayanıklı maki türleri önermek gibi.)


82

D


83

D2 / Yap覺sal Peyzaj Stratejileri


84

D

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nın bugün tanımlı alanı Türkiye’nin iyi korunmuş Milli Park alanlarından olmasına rağmen bugüne dek yapısal peyzaja dair hiçbir strateji ve prensip gözetilmediği açık. Karayollarının Kabatepe’deki kötü bir uygulama dışında fazla genişletilmemiş olması bir şans. Ancak özellikle Kabatepe 57. Alay Şehitliği, Ertuğrul Tabyaları ve Şahindere Şehitliği gibi alanlardaki kontrolsüz ve plansız yüzey kaplamaları neyin yapılmaması gerektiğinin canlı bir örneği olarak önümüzde duruyor. Bizim yarımada ölçeğinde önerdiğimiz ziyaretçi yönetimi planı pilot çalışma ve deneyimlerle geliştirilip uygulanırsa, odak alanları üzerinde oluşan ziyaretçi baskısını azaltacaktır. Dolayısıyla odak alanları yumuşak doğal peyzajın kimlik olarak öne çıktığı, yarımadanın kalanından ayrılmış gibi değil, onun bir parçası olan alanlar olacaktır. Bir odak alanı kendi içerisinde dolaşılacak alt odaklardan oluşuyor. Diyelim Ertuğrul Tabyası odak alanı, Cape Helles Anıtı, Tabyalar, Yahya Çavuş Şehitliği, siperler ve bir bunkerden oluşuyor. Bizim stratejimiz alanı savaş öncesi haline döndürmek. Sonra bu alt odakları yerleştirmek ve en basit şekliyle bunları bir güzergahta birleştirmek. Böylece odak alanlarında dönümlerce toprağı doğal haline döndürebiliriz. Tasarım Rehberi’nin bu konu bağlamındaki amacı odak alanlarını doğal topografya içerisinde güzergahlar olarak yeniden tanımlayacak kolay uygulanabilen, özel bakım gerektirmeyen dayanıklı bir malzemeler yelpazesi önermektir. Endüstriyel ürünler ve açık alan armatürleri için ise bu kapsamda bir proje için daha doğru olduğunu düşündüğümüz başka bir yol seçtik. Rehberin sonraki sayfalarında MD referans koduyla tarifleyeceğimiz birkaç adet özel ürün ve armatür hariç, endüstriyel ürünler ve açık alan armatürleriyle ilgili temel spesifikasyonlar ve prensipler belirleyerek idareyi dünyada ve Türkiye’de bu konuda uzmanlaşmış ve yetkin üretici firmalara yönlendirmeyi tercih ettik. Rehberde tariflenen özellikler doğrultusunda proje müellifi onayıyla belirlenecek ürünlerin gelecekte odak alanlar dışında yarımada genelinde de kullanılabileceğini, böylece tüm milli park sınırlarında bütüncül bir açık alan stratejisi sağlanabileceğini düşünüyoruz.


85

D2a. Genel Yüzey Kullanım ve Kaplama Prensipleri / Detayları PY1 - Döşeme Kaplamaları / Detaylar Sert zemin kaplamalarındaki ana prensip katmanlaşmasında betona ihtiyaç duyulmayacak malzemelerin kullanımıdır. Tesfiye edilmiş ve sertleştirilmiş toprak ile agrega katmanları üzerine uygulanacak çeşitli taş uygulamaları ilk seçenek olmalıdır. Kuzey marmara ve trakya taş ocaklarından elde edilen küptaş, kesme taş, kayrak taşı ve kırma taş malzemeler insan hareketi yükü, güzergâhtaki yeri ve eğim gibi kriterlerle eşleştirilerek kullanılır. • Otoparklarda negatif çimtaşı • Otopark kenarı yaya hatlarında ve meydanlarda serbest boy granit • Anıt çevrelerinde, Ha-Ha kesitlerinde doğal taş • Patikalarda hardal ve kiremit rengi kırma taş • Eğimli veya basamaklı patikalarda küptaş


86

D

• Otoparklarda negatif çimtaşı


87

• Otopark kenarı yaya hatlarında ve meydanlarda serbest boy granit


88

D

• Anıt çevrelerinde, Ha-Ha kesitlerinde doğal taş


89

• Patikalarda hardal ve kiremit rengi kırma taş


90

D

• Eğimli veya basamaklı patikalarda küptaş


91

PY2 - Karayolu Kesitleri Karayolu kesitlerinin, bisiklet bantları ile beraber (ve uluslararası - ulusal ölçülerle uyum sağlanarak) standarda kavuşturulması önemlidir. Karayollarının odak alanları içerisinden geçtiği durumlarda dar ve boyayla uygulanmış yaya geçitleri yerine, üç boyutlu, kaba kesme taşla yapılmış geniş yavaşlatılmış yaya geçitleri önerilmektedir.


92

D


93

PY3 - Yamaç Amfi Uygulamaları Odak alanlarındaki güzergâhlar canlı bir topografya içerisinde ilerlemektedir. Güzergâhın manzarayla buluştuğu yerlerde doğal eğimler içerisinde taş basamaklardan yamaç amfileri önerilmiştir. Bu kesit alanlarda küçük farklarla tekrar eden bir tipolojidir. Ziyaretçiler giderek aşınarak doğal ortama kaynayan bu amfilerde manzaraya dalabilirler.


94

D

PY4 - Ha-Ha Kesiti Uygulamaları Odak alanlarındaki şehitlikler yarışma kapsamı dışında olmakla birlikte şehitliklerin odak alanıyla kurduğu ilişkinin irdelenebileceğini varsaydık. Bugünkü halleriyle şehitlikler kasabalardaki mezarlıklardan farklı değil. Odak alanından kendisini bir kapıyla ve bazen manzaranın görülmesini bile engelleyen duvarlarla ayırmış bu alanlar alanın bütünlüğünü zedeliyor. Bu noktada etrafındaki doğal topografyaya şehitliği kaynatmak için bir 18. Yüzyıl romantik İngiliz bahçesi tipolojisini kullandık. O zamanların aristokrat arazi sahipleri hem bahçelerindeki bitkilerini keçilerden korumak hem de manzaranın tadını çıkarmak istiyorlardı. Malikânelerin etrafındaki geniş arazileri tasarlayan peyzaj mimarlarının en ünlüsü Lancelot Brown Ha-Ha kesitini kullanarak bir geleneği başlatmıştı. Yaptığı, araziye keçilerin geçişini imkânsız kılan bir açılı derz açmaktı. Biz de Şahindere, Kabatepe 57. Alay ve Yahya Çavuş Şehitliklerinde bu kesiti kullandık. Ha-Ha kesitinin tüm yarımadaya genişleyen basit bir tipoloji olabileceğini düşünüyoruz.


95


96

D

PY5 - Alan Sınırlandırıcı Uygulamalar Odak alanlarında bugün yaşanan sorunlardan biri ziyaret güzergâhlarının planlanmamış olmasıysa, planlanan tek tük örnekte göze çarpan bir diğer sorun da bu güzergâhlarda hiçbir yaya sınırlandırıcı eleman önerilmemiş olmasıdır. Dolayısıyla özellikle kalabalık zamanlarda yaya grupları düzensiz bir şekilde, belirlenmiş olsa bile güzergâhların dışına çıkarak odak çevresini panayır alanına çevirmektedir. Bu görünümün ziyaret edilenin niteliği göz önüne alındığında mekânın ruhuna uygun düşmeyeceğini düşünüyoruz. Bu düşünceyle ziyaret güzergahlarında bulunan yaya yolları ve patikalar boyunca ziyaretçinin güzergahtan ayrılmasını engelleyici uygulamalar öneriyoruz. • Yapısal Alan Sınırlandırıcı Uygulamalar Toprağa saplanan basit elektrostatik boyalı metal barlar ve elastik kordonlar. Bu tip elemanlar baskın bir yapısal kimlik oluşturmaz. • Bitkisel Alan Sınırlandırıcı Uygulamalar Yapısal uygulamaların uygun olmayacağı yerlerde (Conkbayırı Yazıtları gibi) ziyaretçilerin ilerlemesini engelleyen yayılıcı, alçak, sert yapraklı makilik çalılar öneriyoruz.


97


98

D

D2b - Endüstriyel Tasarım Ürünleri Prensipleri / Detayları


99

TS - Spesifikasyon Tanımlanan Ürünler


100

D


101


102

D


103


104

D


105


106

D


107


108

D


109


110

D


111


112

D


113

D3 - Ayd覺nlatma Stratejileri


114

D

D3a. Genel Aydınlatma Prensipleri Proje kapsamında aydınlatma tasarımının amacı, Gelibolu Yarımadası’nın tarihi, kültürel ve doğal mirasını koruyarak, doğal aydınlatmanın yetersiz kaldığı zamanlarda park kullanıcılarının görsel konforunu ve güvenliğini iyileştirmek ve bölgedeki aydınlatma kontrolünün ve bakımının bölgesel mevzuata ve yönetmeliklere uygun bir sisteme bağlanmasına yardımcı olmaktır. Doğal yaşamın korumasının önemi büyük olan bu tarihi parkta açık alanlardaki aydınlatmanın temel işlevi, ziyaretçiler için gerekli yerlerde güvenliği ve yönlendirmeyi sağlarken gökyüzünün karanlığını mümkün olduğunca korumaya çalışmaktır. Bu bağlamda aydınlatma tasarımı önce bölgeye uygun ışığın özelliklerini belirler, daha sonrasında ışık kaynakları, aydınlatılacak mimari elemanlar ve aydınlatma ve kontrol ekipmanları seçimleri için kriterler sunar. Bu kriterlerin amacı bir yandan mimari projelere diğer bir yandan da bölgedeki yetkili kuruluşlara ve işletmecilere aydınlatma sisteminin tasarlanması ve uygulanması konularında rehberlik etmektir. Uzun vadede tüm yarımadada benimsenebilecek aydınlatma stratejileri örnek odak noktası üzerinden gösterilmektedir. • Mimariyle uyum Yapılacak aydınlatma çalışmalarının mimari ile uyum içerisinde olması, hem maliyetlerin azaltılması hem de mekanda görsel bütünlük sağlanması açısından önemlidir. Aydınlatma tasarımında dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekilde özetlenebilir: • Mekanı işlevine ve kullanımına göre bölgelendirmek ve bu bölgelere tanım vermek • Mekanın sınırlarını oluşturmak • Mimari öğeleri vurgulamak • Mekanları birbirleri arasında ilişkilendirmek • Önemli objelerin vurgulanması • Işığın yönü


115


116

D

• Ekolojik Aydınlatma “Ecological Light Pollution” (Frontiers in Ecology and the Environment. The Ecological Society of America, Washington, D.C., Longcore and Rich 2004) başlıklı araştırmanın analizlerine göre dış mekan aydınlatmasının doğal yaşam üzerindeki olası olumsuz etkileri şu şekilde sıralanabilir: • Oryantasyon/dizoryantasyon etkileri (göçler üzerine müdahele); • Çekicilik / geritepki; • Üreme davranışlarına etkiler; • Türler arası iletişime müdahele ve değişiklikler; • Besleme zamanlarında ve türler arası rekabette değişiklikler; • Avlanmanın artması. Doğa hayatı üzerindeki bu tarz olumsuz etkilerin tasarım sürecinde göz önüne alınması gerekmektedir ve bazı özel alanlar dışında yapay aydınlatmanın etkileri en aza indirilmelidir. Bu nedenle: • Halihazırdaki bazı aydınlatma armatürlerinin yerlerinde değişiklik ve sayılarında azaltmaya gidilebilir, • Belirli zaman dilimlerinde ve kullanıma bağlı olarak bazı aydınlatma elemanları kısılabilir veya kapatılabilir, • Aydınlatma ekipmanlarının kamaşma yapmasını engelleyici aparatlar eklenebilir; • Yansımayı engellemek ve su yaşamını korumak için su kenarlarındaki aydınlatmaların yerleri değiştirilebilir.


117

• Aydınlatma ile ilgili standartlar Türk Standartları Enstitüsü’nün yayınladığı dış mekan aydınlatmaya yönelik standartların aydınlatma ekipmanlarının seçiminde rehberlik etmesi ve bazı durumlarda kısıtlayıcı olması öngörülmektedir: • Kamunun genel kullanımına yönelik meydan, bulvar, cadde ve sokakların aydınlatılması, aydınlatma sınıflarının seçimi, yol aydınlatması özellikleri ve hesapları ile ölçme standartları TS EN 13201-1 Yol Aydınlatması Bölüm 1: Aydınlatma Sınıflarının Seçimi, • TS EN 13201-2 Yol Aydınlatması Bölüm 2: Performans Özellikleri, • TS EN 13201-3 Yol Aydınlatması,Bölüm 3: Performansın Hesaplanması, • TS EN 13201-4 Yol Aydınlatması Bölüm 4: Aydınlatma Performansını Ölçme Metotları • TS EN 60598-1 Aydınlatma armatürleri - Bölüm 1: Genel özellikler ve deneyler • Dış Mekan Aydınlatma Kriterleri Tarihi park alanı gibi koruma bölgelerinde birçok standart, aydınlatma seviyelerini çok düşük tutmakta ve sadece belirli noktalarda güvenliği sağlamak açısından kontrollü aydınlatmalar önermektedir. Aydınlatmanın dış mekandaki güvenlik açısından değerlendirilebileceği noktalar arasında ana giriş-çıkış alanı, ana yollardaki sapaklar, ziyaret alanlarına yaklaşma sınırları, CCTV güvenlik kameralarının bulunduğu noktalar sayılabilir. Ziyaretçilere hem güvenlik hissini vermek hem de kolay yönlendirilmelerini sağlamak için ziyaret mekanı içerisinde sadece ana ulaşım noktalarının veya yüzeylerinin (kapılar, yön tabelalarını gösteren yüzeyler vs.) belirlenmesi aydınlatma açısından yeterli olacaktır.

ILE(The Institution of Lighting Engineers) kurumunun rahatsız edici ışığın azaltılması için klavuz notlarından alıntı: Dış mekan aydınlatması bölgeleri ve rahatsız edici aydınlatma kısıtlamaları


118

D

TS-EN 12464-2 Dış mekan aydınlatma standardından alınmıştır

Gece dış mekan aydınlatmalarının kamaşma yaratmaması ve yayaların bakış açısı içerisine direkt ışık atmaması önerilmektedir. Aydınlatma ekipmanların yönlendirmeleri ve yer ile duvar yüzeylerinin malzemeleri bu nedenle önem taşımaktadır. Göze gelen direkt ışık hüzmeleri ve parlayan yüzeyler görüşü zorlaştıracağı için hem ekipmanların hem de sergi yüzeylerinin malzemeleri ve yönleri gözden geçirilmelidir. Gelibolu Yarıumadası Tarihi Milli Parkı ILE (The Institution of Lighting Engineers) kurumunun yayınladığı “RAHATSIZ EDİCİ IŞIĞIN AZALTILMASI İÇİN KILAVUZ” unda E1 (Doğası gereği karanlık açık alan) sınıfına ait olarak ele alınmalıdır. Dış mekanlarda aydınlatma seviyeleri için TS EN 12464-2 standardında “Genel Sirkülasyon Alanları” başlığı altındaki yaya yolları ve yavaş hareket eden trafik alanları ile ilgili satırlar örnek alınabilir. Araç yolların sadece ziyaret merkezlerine yaklaşımda ve yol ayrımlarının olduğu noktalarda bu seviyelere göre aydınlatılması yeterli olacaktır. Diğer yol alanlarında doğal hayatı olumsuz etkilememek adına herhangi bir aydınlatmaya gerek duyulmamalıdır.


119

D3b. Armatür Seçim ve Konumlandırma Prensipleri Dış aydınlatma için armatür seçimi yapılırken dikkat edilecek özel hususlar arasında şunlar sayılabilir: • Armatürün kullanılacağı ortamın şartlarına uygun armatür seçilmeli. Dış aydınlatma için: ortam çok sıcak veya, aşırı yağışlı, karlı, buzlu,rüzgarlı, gibi şartlara dayanıklı armatür seçimi yapılmalıdır. • Armatürde kullanılacak ışık kaynağının verimi (Lümen / Watt ) yüksek olmalıdır. Işık kaynağının CRI değeri minimum 80Ra önerilmektedir. Kullanılacak tüm armatürlerin fotometrik dataları bulunmalıdır. • Armatürün ışık yansıtıcıları (reflektörleri) parlak ve dayanıklı olmalı, uzun süre (10 sene) parlaklığını kaybetmemelidir. • Kullanılan kapak, ışığı mümkün olduğunca kırmadan geçirmeli, güneş ışığından ve yağmurdan sararmamalıdır. • Seçilen armatür uzun ömürlü olmalıdır. (15 - 20 yıl gibi ) • Seçilen armatürlerin öngörülen standartlara göre CE vb. belgeleri olmalıdır. • Armatürün koruma sınıfı ortama uygun olmalı ve piyasada sürekli bulunabilir olmalıdır. (IP VE IK koruma sınıfı: iç tesisatta IP:53ve 54, Dış tesisatta IP:65-66-67, konnektörler için IP68 seçilmeli) • Armatürü oluşturan elemanlar sıcaklığa dayanıklı ve elektrik kaçağı bakımından güvenlik standartlarına sahip olmalıdır. • Armatürün içindeki duy, balast, kondasatör, ateşleme elemanı bağlantı klemensleri ve kabloları yüksek sıcaklığa (250 C’ye) dayanacak özellikte olmalı ve tüm elektriksel ekipman topraklanmalıdır.


120

D

Yol ayrımlarının çevreye ve araçlara rahatsızlık vermeyecek şekilde belirginleştirilmesi gerekebilir

Yolların sadece belirli sapaklarda ve ziyaret mekanlarına yaklaşımda aydınlatılması önerilmektedir. Yol aydınlatması için yol aydınlatma standartlarına uygun (çevreye ışık vermeyen veya endirekt olmayan), mümkünse tek renk ekipmanların seçilmesi önerilmektedir

Deniz kenarına yakın birimlerde geniş açılı projektör kullanılması çevreye (denize) kaçan istenmeyen ışığa ve araçlar için parlamaya neden olabilir. Bu tip mekanlarda daha mimariye entegre, gizli ve ufak çözümler uygulanması önerilmektedir

Aydınlatma renk sıcaklıkları bir standarda bağlanmalıdır. Renkli aydınlatmaların mümkünse olmaması veya olacaksa güçlü bir nedeninin olması önerilmektedir


121

Yerden yansıyan günışığının yarattığı kamaşmayı azaltmak için uygun yer kaplama malzemeleri seçilebliir

Projektörlerin yönleri kontrol edilmelidir. Bu projektörlerin kamaşma yapmasını engellemek için ek louvre ekipmanları olması gerekmektedir

Kullanılan projektörlerin tipine uygun ışık kaynağı seçilmesi önerilmektedir. Bu projektörlerin kamaşma yapmasını engellemek için ek louvre ekipmanları olması gerekmektedir

̧ehitliklere yakın alanlarda kuıllanılan ekipmanların kamaşma yapmaması önerilmektedir. Buralarda aydınlatma için değişik sınır yüzeyleri seçilmeli ve genel aydınlatma minimuma indirilmelidir


122

D Açık alanda sergilenecek tüm yüzeylerin kontrast seviyeleri gözden geçirilmelidir. Beyaz üzerine beyaz veya cam üzerine arkalı önlü yazıların okunurluğu düşük olmaktadır. Bu konunun ek aydınlatma ile çözülmesi mümkün olmayabilir, ayrıca şehitliklerin huzurunu bozmamak adına buralarda ek aydınlatma öngörülmemektedir

D3c. Prensip Aydınlatma Yaklaşımı


123


124

D

Denizden perspektifler Deniz gezi hattı Yol ayrımları Odak noktaları yaklaşma sınırları


125

D3d. Örnek Aydınlatma - Mecidiye Tabyası • Yol kesişimleri, giriş-çıkışlar Odak noktalarına ve köylere yaklaşma sınırları belirlenmesi ile beraber ziyaretçinin bir ulaşım noktasına yaklaştığını hissetmesi amacıyla 6-8 mt yüksekliğinde az sayıda aydınlatma direği öngörülmektedir. Yaklaşma sınırları çok uzun mesafeler tutulmamalı ve direk yerleşim mesafelerine son mimari proje altlığına göre karar verilmelidir. Ayrıca ana girişte ve yol ayrımlarının olduğu 2-3 noktada tabelanın olduğu noktalarda bu tip bir aydınlatmadan faydalınabilir. Seçilecek ekipmanların sadece yolu aydınlatacak şekilde reflektörleri olması ve çevreye istenmeyen ışığı atmaması önemlidir.

A direkleri - ziyaret merkezine yaklaşma sınırında ve max: 6-7m


126

D

• Toplanma alanları, araç iniş biniş yerleri Ring seferlerinin durak noktaları olan veya özel araçların park yerlerinden ara patikalara giriş alanları için, kullanılacak ekipmanların yüksekliklerinin azalması öngörülmektedir. Ziyaret noktasına yaklaştıkça sadece belirli yüzeylerin tanımlandığı ve mimariye entegre çözümler önerilmektedir.

Mimari elemanlara entegre gizli detaylar


127

• Ara yürüme yolları, patikalar Araçlardan inildikten sonra ana ziyaret mahaline yürüme mesafelerinde topoğrafyaya uyumlu mimari öğelere entegre çözümler ve sadece yürüme patikasında çok hafif bir aydınlatma sağlayacak ekipman yerleşimi öngörülmektedir. Burada mimari çözümlere paralel, son ulaşım noktasından dikkati almayacak alçak aydınlatma ekipmanları önerilmektedir.

Mimari elemanlara entegre çözümler


128

D

• Tarihi Meydanlar ve Yapılar Anıt ve abidelerin aydınlatmasında yere yakın ve yere gömme armatürlerin montajında ve IP derecesinin sağlanmasında sıkıntılar olabileceği için yerden hafif yükseltilmiş, üzerine birden çok ekipmanın yerleştirilebileceği çoklu sistemler önerilmektedir. Bu ekipmanların mutlaka kamaşma önleyici ışık kırıcı, şapka ve yüksek cut- off sağlayan reflektörleri olması gerekmektedir. Armatürler mimariye entegre edilerek gizlenebilir.

Kendi içinde sistem oluşturan mimari yapıların aydınlatması için aşağıda yönlendirilen duvar sıva üstü ekipmanlar tercih edilebilir.


129


130

D


131

D4 / Yap覺sal Stratejiler


132

D

D4a - Genel Yapısal Prensipler Yarımadada önerilen ziyaretçi yönetimi prensipleri önceki bölümlerde açıklanmıştı. Yerleşimleri canlandırmak ve öte yandan odak alanları üzerindeki araç ve yaya trafiği baskısını azaltmak için önerdiğimiz ring servisleri önerilerin ötesinde çeşitlenebilir. Bu çerçevede odak alanlarını ibadet, düşünme ve huzur mekânları olarak yeniden ele alıyoruz. Dolayısıyla odak alanlarına baskın yapısal kimlikler önermeyi doğru bulmuyoruz. Bu düşünceyle odak alanlarında odağı kaydırarak kalabalığın toplandığı, kontrolsüz alanlar yaratan ticari birimlerin tamamen kaldırılmasını öneriyoruz. Sadece Abide’nin bir istisna olarak ele alınabileceğini; hediyelik eşya satışının halen planlanmakta olan Müze kapsamında düşünülebileceğini; Abide strüktürünün bazasında yer alan 3.000 m2’lik kapalı mekânda ayırılacak makul bir alanın buna yeterli olacağını düşünüyoruz.

D4b - Sürdürülebilir Yapı Sistemleri Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, Çevre Yönetim Sistemi ISO 14001 belgesini almak için çalışmalıdır. Bu belge ile yarımadanın korunmasının yanı sıra ziyaretçilerin eğitimine de katkıda bulunulacaktır. Bugün, bilinçli ziyaretçiler beklentilerinin en iyi düzeyde karşılanmasının yanında kendisine, yaşadığı çevreye ve dünyasına değer verilmesini, saygı gösterilmesini talep etmektedir. Çevre Yönetim Sistemi ile ulusal ve uluslar arası çevre mevzuatlarına ve antlaşmalarına uyum sağlanacak; çevresel performans artırılacak, çevre üzerinde tehdit unsuru olan deprem, yangın, kuraklık, kapasitenin üzerinde ziyaretçi yoğunluğu gibi sorunlara çözümler ve erken uyarı sistemleri geliştirilecek; ve nihayet kirliliğin kaynaktan başlayarak kontrol edilmesi sağlanacaktır. Ayrıca bu çerçevede susuz kompost WC birimleri, kendi enerji ihtiyacını güneşten sağlayan aydınlatma armatürleri, susuz pisuvarlar önerilmektedir. Aynı şekilde ziyaretçi bölgelerindeki atıkların ayrıştırılarak yeniden sisteme kazandırılması önerilmektedir.


133

D4c - Konsept Proje Önerilen Yapısal Birimler MD1 - Namazgah Ünitesi Namazgâh ünitesini şehitliklere takılan bir orman içi birim olarak planladık. Tasarımında Osmanlı kültüründe yolculuk güzergâhlarında gördüğümüz basit namazgâhları esas aldık. Şehitlik yanındaki koruluk veya ormana kıble yönünde yerleştirdiğimiz namazgâh 3 basamakla çıkılan taş bir platformdur. Girişinde yine taş bir abdest duvarı, üzerinde platforma gölge verecek bir zeytin ağacı ve kıble yönünde de bir taş bulunur.


134

D

MD2 - WC Ünitesi Odak alanlarındaki tuvaletlerin, mevcut yapısal kompozisyonun elverdiği yerlerde kota gömülmesini öneriyoruz. Yaptığımız ön çalışmada Kabatepe 57. Alay Şehitliği ve Abide odak alanlarında bunun için uygun yerler gördük. Diğer odak alanlarında özel bir WC birimi tasarımı yerine hazır kabinlerin kullanılması çok daha akılcı olacaktır. Hazır WC birimlerinin avantajlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: • Elektrik, mekanik ve altyapı tesisatı çözülmüştür. • Atığı depolamadan bertaraf eden kompost klozetlere uygundur. • Doğaya asgari müdahale edilir. • Birimler taşınabilir standartlarda üretildiğinden kolayca transfer edilebilir. • Seri üretim olduğundan oldukça ekonomiktir. • Kadın, erkek ve engelli tuvalet birimi sayısı ziyaretçi sayısına göre kolayca arttırılabilir veya eksiltilebilir. • Bakımı ve sterilizasyonu kolaydır. Önerimiz odak alanlarında otopark yakınındaki koruluk veya ormanlık alanda uygun yerlerde basit bir tesviye işlemi yapıldıktan sonra tuvalet birimlerinin gerekli sayıda konumlandırılmasıdır. Ardından bu tuvalet alanı önerdiğimiz yönlendirme tabelası ve bilgilendirme panosu konseptine uygun üretilecek çelik kesitli şeffaf duvarlarla çevrelenecektir.

MD3 - Tribün Ünitesi Abide alanında yılın belirli günlerinde törenler düzenlenmektedir. Bu zamanlarda izleyici için bugüne dek seyyar tribünler kullanılagelmekteydi. Bu tribünlerin sökülme ve takılma süreleriyle beraber alanda iki ay kaldıkları gözlemlenmektedir. Ayrıca bugün Abide’de tribünlerin kullanıldığı yer tam da manzaraya açılan taraftadır. Biz seyyar tribünlerin sürdürülebilir bir yaklaşım olmadığını düşünüyoruz. Bunun yerine rölyef duvarının hemen önünde, rölyefin alt hizasından tören alanına dek kullanılabilecek yaklaşık 1,5 metre kotun sabit bir tribün için yeterli olduğu kanaatindeyiz. 3 oturma sırası bulunan bu taştan düzenlemeyi tören alanı boyunca uzattığımızda alana homojen yayılmış 300 kişi oturma kapasiteli sabit bir tribün elde edilebiliyor. (Tören zamanlarında kullanılacak prefabrik oturma birimleri taşta kendileri için hazırlanmış özel saplama detaylarına monte edilebilirler.)


135


136

D

MD4 - Oturma Birimi Odak alanlarında granit bloklardan imal edilen oturma birimleri kullanılacaktır. Abide gibi alanlar istisna olmak kaydıyla odak alanlarında tekrar eden oturma birimlerini sadece otobüs duraklarına öneriyoruz. Granit blokların zamanla aşınarak yerine daha iyi kaynayacağını ve doğal peyzaja uyumlu hale geleceğini varsayıyoruz. Aynı granit bloklar odak alanlarda eğimli arazide kısmen toprağa gömülerek yamaç amfilerini oluştururlar. MD5 - Yönlendirme / Konum Gösterici Birim Odak alanlarındaki yönlendirme birimleri elektro statik boyalı (RAL 9011) keskin köşeli geçirgen çelik karkaslar olarak önerilmiştir. Üzerlerindeki her aralıkta yine çelik kesitten imal edilmiş kelimelerle birlikte ziyaretçiye tamamen geçirgen bir bilgi yüzeyi sunmaktadırlar. Ziyaretçiye en kısa sürede olabildiğince rafine bilgi vermek üzere tasarlanan bu birimler aynı zamanda esnek kullanım özelliğine sahiptirler. Karkasın aralıklarına yönlendirme amacıyla harfler yerleştirilebileceği gibi aydınlatma armatürleri veya bilgilendirme levhaları da yerleştirilebilir. Özel günlerde herkesin alması için hazırlanacak broşür, göğüs sticker’ı, harita gibi basılı malzemeyi taşıyan kutuları taşıyabilirler. Birimlere yalnızca bitki sardırmak da mümkündür. Bu birimler manzarayı kapatmaz ve günün çeşitli zamanlarında farklı gölge etkileri yaratırlar. Böylece hem iletişim görevini yerine getirirlerken aynı zamanda mekâna karakterini veren bir yapısal unsura da dönüşürler. İşlevsel, hafif, kolay taşınabilir, üretimi kolay birimlerdir.


137


138

D

MD6 - Ziyaretçi Bilgilendirme Levhası Bilgilendirme levhaları başlanmaz çelik üzerine lazer indirme yazı / gravür olarak tasarlandı. Yönlendirme / Konum Gösterici Birimlerin ziyaretçi bilgilendirme levhası yerleştirmek için özel olarak boyutlandırılmış varyasyonları üzerine detayına uygun biçimde monte edilmeleri planlandı.


139

MD7 - Maket Teşhir Ünitesi Odak alanlarındaki maket teşhir üniteleri sadece tabyalarda tabya stratejilerini izah etmek için bulunmaktadır. Önerimiz bu ünitelerin alandan kaldırılması ve maketlerin bonet yapıları içerisinde uygun ölçüde bir mekâna alınmasıdır. MD8 - Danışma / Bilet Satış Ünitesi Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park alanında yaklaşık 15 adedi görece önemli, 100’ü aşkın odak alanı bulunmaktadır. Bu alanlarda seyrek kullanılacak, sağlıklı ve devamlı hizmet verecek danışma birimleri kurulması ve işletimi, sürdürülmesi zor ve gerekliliği tartışılır bir yaklaşımdır. Biz, önerdiğimiz ziyaretçi yönetimi prensipleri çerçevesinde zaten yerleşim yerlerini canlandırmak ve ring seferleriyle odak alanları üzerindeki baskıyı hafifletmeyi planlıyoruz. Odak alanlarına dağıtılmış ve sağlıklı işletilemeyen küçük danışma birimleri yerine Seddülbahir, Kilitbahir, Alçıtepe gibi yerleşimlerde kiralanacak, satın alınacak veya tasarlanacak yapılar içerisinde donanımlı, uzman personelin çalıştığı, rehberlerin dinlenme odalarının olduğu, yarımadanın tümüyle ilgili ziyaretçi bilgilerinin ve belgelerinin elde edilebildiği, çalışma saatleri uzun danışma merkezleri oluşturulmalıdır diye düşünüyoruz. MD9 - Ticari Ünite Genel Yapısal Prensiplerde anlatıldığı gibi odak alanlarında ticari birimler önerilmesini doğru bulmuyoruz. Odak alanlarının kimliğinin tekrar eden ve etrafına kalabalık toplayan tasarım birimleriyle oluşmasının yarımadanın ruhunu zedeleyeceğini, bu durumun ibadet, düşünme ve huzur mekânlarına uygun düşmeyeceğini düşünüyoruz. Ayrıca odak alanlarında bu birimlerin bulunmamasının ziyaretçilerin yerleşim birimlerindeki ticarete daha çok ilgi göstermesi sonucunu doğuracağını varsayıyoruz.


140

D


141

D5. Grafik / Gรถrsel Kimlik Stratejileri


142

D

D5a. Genel Grafik / Görsel Kimlik Prensipleri GYTMP’nin çok bileşenli mevcut idari yapısı ve yarımadanın farklı yerlerinde karşımıza çıkan görsel-yazınsal biçimler ve malzemeler, tutarlı bir kimlik oluşturmaktan uzak görünüyor. Görsel kimliği düşünürken Gelibolu yarımadasının öne çıkan iki özelliğini ele almak gerekir: Savaş alanı ve doğa parkı olarak Gelibolu yarımadası. Bu rehberde daha önce de ele alınan bu ikili durumun dengeli bir bileşimi, GYTMP’nin görsel kimliğini oluşturur. Bu kimliği düşünürken savaşın ve anmanın daha sakin, tarafsız ve içe dönük, doğanın ise coğrafi verilerini ve manzarasını öne çıkaran bileşim öne çıkarılmıştır. Bu görsel kimliğin popüler-ticari bir markaya işaret etmekten çok çevresi ile bütünleşik, görülen fakat baskın göstergeler oluşturmayan bir karakteri olması düşünülmüştür.

D5b. Logo Fikri, Geometrisi ve Tasarımı Gözalıcı coğrafi konumu, etkileyici peyzajının oluşturduğu fiziksel bağlam üzerinde bambaşka değerlerin yükseldiği Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda tarihi arkaplan kadar coğrafya ve doğa da önemli katmanları biçimlendirir. Bütün anlam katmanlarını karşılayacak bir amblem veya bir sembol aramak yerine yarımada coğrafyasını sözcüklerin gücü ile kurmak, yarımadanın ismini projenin işareti haline getirmek; bir başka deyişle projenin kendi logosunu yapmasına izin vermek yoluna gidilmiştir. Logo tipografik bir anlayışla üzerinde yaşananlarla yarımadanın siluetini yeniden oluşturur, yer aldığı yüzeylerde bir söz, bir ifade, bir sesleniş gibi uzanır. Logo tasarımına 3 katman çıkış noktası olarak ele alınmıştır. Logo tarih, doğa ve coğrafi konum katmanlarının bir araya gelişini de temsil eder. Tüm bu katmanlar logoda bir bütün olarak algılanacak biçimde kurgulanmıştır. Kimlik tasarımının buradaki sessiz ve saygılı duyumsamayı ortaya çıkaracak biçimde düzenlenmesine özen gözterilmiştir. Çoğunlukla açık toprak rengi ve maviye yer verilmiş, siyah ve beyazın gücünden yararlanılmıştır.


143


144

C

D5c. Logo Kullanım Alternatifleri • Renkli Kullanım

Logo ana rengi Pantone 465’tir • Siyah Beyaz Kullanım Logonun renkli kullanımının el vermediği uygulamalarda (örn. faks formu, siyah beyaz ilan vb.) %100 siyah kullanılabilir.


145


146

D

D5d. Logo Yanlış Uygulama Örnekleri

Logonun açısı değiştirilemez.

Logo cümle içinde kullanılamaz.

Bu etkinlik

Logonun etrafına kontür verilemez.

Logonun en boy oranları değiştirilemez.

tarafından desteklenmiştir.

Logo farklı renklerden oluşturulamaz.


147

Logo okunurluğunu tehlikeye atmayacak biçimde zeminde kullanılmalıdır.

Doğru

Yanlış


148

D

D5e. Logonun Ürünlerde Kullanım Örnekleri Giysi üzeri baskılar kabarık evo baskı olarak önerilmektedir.


149

D5f. Araç Giydirme Uygulaması Örneği Araç üzeri giydirme folyo kesim


150

D

D5g. Kurumsal Renk Ailesi ve Renk Değerleri • Ana Renk

Pantone 465 C

9C 29M 66Y 24K

185R 151G 91B

HTML B9975B

Oracal 081 Açık Kahverengi

• Destek Renk

Destek renk promosyon malzemelerinde kullunılması amacı ile seçilmiştir.

Pantone 313 C

100C 0M 11Y 2K

0R 146G 188B

HTML 0092BC

Oracal 084 Gök Mavisi

Pantone 123 C

2C 100M 85Y 6K

200R 16G 46B

HTML C8102E

Oracal 031 Kırmızı


151

D5h. Kurumsal Yazı Ailesi Dar alanlarda sözcükleri verimli kullanabilmek ve tipografide anıtsal bir his yakalayabilmek için Unit Pro Ailesi önerilmiştir.

Unit Slab Pro Light

Unit Slab Pro Light Italic

Unit Slab Pro Regular

Unit Slab Pro Regular Italic

Unit Slab Pro Medium

Unit Slab Pro Medium Italic

Unit Slab Pro Bold

Unit Slab Pro Bold Italic

abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890 abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890 abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890 abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890 abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890 abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890 abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890 abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz ABCÇDEFGĞHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ .,?!*(/)_%: 12345678890


152

D

D5i. Başlıklı Kağıt Grubu Örnekleri Boyut: 8.5x5.5 cm, Tek Renk baskı (Siyah) Ad-Soyad: Unit Slab Regular 10pt / Ünvan: Unit Slab Regular Italic 8pt Birim Adı: Unit Slab Medium 7pt / Adres: Unit Slab Regular 7pt / Web adresi: Unit Slab Bold 8pt • Kartvizit • Başlıklı Kağıt

4mm 4mm

Adil Şahinoğlu

Eceabat Mühendisliği

ön

4mm

4mm

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Müdürlüğü Çamburnu Mevkii, Eceabat Çanakkale / Türkiye T +90 (286) 814 10 25 +90 (286) 814 11 28 +90 (286) 814 10 40 F +90 (286) 814 17 30

4mm

arka

gytmp.milliparklar.gov.tr


153

12mm 12mm

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Müdürlüğü Çamburnu Mevkii, Eceabat Çanakkale / Türkiye T +90 (286) 814 10 25 +90 (286) 814 11 28 +90 (286) 814 10 40 F +90 (286) 814 17 30

gytmp.milliparklar.gov.tr

12mm 12mm


154

D

• Başlıklı Kağıt Seti


155

D5j. Ziyaretçi Bileti Tasarımı Örneği Ön yüzde fotoğraflar farklılaşacak. Kesilecek kısım destek renkleriyle renklendirilecektir. • Boyut: 18x9 cm, 4 renk baskı (CMYK)

Perforaj

ön

arka

Perforaj


156

D

D5k. Afiş Sergisi Logo Uygulaması Temsili bir etkinlik için (örneğin: Çanakkale Savaşı’nın 100 yılı için Fotoğraf Sergisi) afiş tasarımı


157

Etkinlik afişinin otobüs durakları reklam panolarında görünümü


158

D

D5l. Bilgilendirme Levhası Tasarımı Örneği


159

D5m. Flama Uygulaması Örneği 90x300cm kumaş flama örnekleri


160

D

D5n. Genel Broşür Uygulaması Örneği 2 yatay 1 dikey kırımdan oluşan harita broşür. Açık boyut: A3, Kapalı boyut: 98x210mm


161

katlanır broşür dış yüzey

30 dakika

9km

75-65 dakika

Suvla Koyu

Büyükkemikli Br.

Abide i

1.6km

1.2km

1.9km

i

3.4km

8.7km

Kum Limanı

Kerevizdere

Alçıtepe

Alçıtepe TM

1.7km

Küçükkemikli Br.

30 dakika

2.9km

2.1km

5.4km

Morto Koyu

1.4km

Seddülbahir

Zığındere

iskele merkezi otopark alanı benzin istasyonu i danışma dinlenme alanı restoran/kafe/büfe dükkan WC konaklama manzara bakı noktası kamp alanı (altyapılı) kamp alanı (altyapısız) yarımada ring durağı bölgesel ring durağı park giriş noktası denizden ulaşım yarımada deniz ringi karayolları bölgesel ring güzergahı ana yürüyüş patikaları odak noktası osmanlı şehitliği milletler topluluğu mezarlığı anıt

Tekke Br. Cape Helles

Ertuğrul Tabyası

1.3km

2.6km

i

Ece Koyu

Tekke Tepe

3.9km

1.4km

Çimen Tepe

4.0km

i

3.8km

5.2km

Bigalı

5.7km

2.9km

Maltepe

2.5km

i

1.6km

i

3.4km

Kilitbahir

4.2km

ECEABAT

Kilye koyu

Park Yönetim Merkezi

2.4km

Kakma Dağı

4.4km

Mecidiye Tabyası

Havuzlar

Güzelyalı

3km

11.5km

6.3km

Kocadere

2.3km

Büyükanafarta

2.5km

Küçükanafarta

Conk Bayırı

4km

Soğanlıdere

2.1km

2.1km

Yusufçuk Tepe

3.4km

4km

57. Alay

Conk Bayırı i

4.2km

5.1km

10km

i

6km

Lone Pine

2.1km

3.5km

Kireç Tepe

Arıburnu Anzak Koyu 5.3km

1km

1.1km

6.2km

6.6km

Behramlı

3.8km

1.3km Kabatepe TM

Kabatepe Kampı

Tuz Gölü

12km

Şahindere

3.4km

Kabatepe Limanı

2km

6km

Alçı Tepe

30 dakika

katlanır broşür iç yüzey

2.7km

15 dakika

7 dakika

5.4km

Güzelyalı

Akbaş Limanı

Karacaören

Sarıcaeli


162

terra firma


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.