Arki "tera Mimarlık Almanağı
2008
A r k i-t e r a Mima r l ı k Alma n a ğ ı 2 0 0 8
Editör: Emine Merdim Yılmaz, Gül Keskin Yayıncı: Arkitera Mimarlık Merkezi Grafik Tasarım: Merve Vural, Okay Karadayılar Baskı: Scala Matbaacılık ISBN: 978-975-8970-03-2 istanbul, 2009 © Arkitera Mimarlık Merkezi
Tüm hakları saklıdır.
İç i n d e k i l e r
Ar-alık
6
Ocak
44
Şubat-
67
Ma r-'t
93
Nisan
127
Mayıs
157
Hazir-an
192
Tem m u z
223
Ağu st-os
258
Eyl ü l
282
Ekim
323
Kas ım
366
Fir-ma Böl ü m ü
404
Ana ht-a r- Kel ime
412
2 0 0 8 ' i n Ard ı n da n . . .
Geçtiğimiz sene ilkini çıkardığımız Arkitera Mimarlık Almanağı'nın aldığı olumlu tepkiler, bizi yenisini çıkarmak konusunda oldukça heyecanlandırdı. Almanağın ilk sayısındaki eksiklikleri de gidererek yenisi için çalışmaları sene boyunca sürdürdük. Arkitera Mimarlık Almanağı'nda bu sene de Arkitera.com'un içeriğinden derlenen, mimarlık, gayrimenkul, inşaat sektörlerindeki gelişmeleri aktaran haberler yer alıyor. Bu sene, 2008 senesinin 11 ayına ek olarak, geçen seneki almanakta olmayan 2007 Aralık ayı haberlerini de bulabilirsiniz. Geçtiğimiz seneye baktığımız zaman pek çok açıdan pozitif başlayan 2008 senesinin, yaz aylarında ABD'de başlayan, daha sonra bütün dünyayı etkisi altına ekonomik kriz sebebiyle negatif bir atmosferde bitirdiği çok açık. Ekonomik krizin seneye damgasını vur duğu söylenebilir. Buna rağmen 2008 senesinde bir tek kriz konuşulmadı elbette:Mimarlar Odası Seçimleri, izmir'in EXPO
2010'u Milane'ya kaptırması, kamusal alanda sigara yasağının başlaması, Likör Fabrikası arazisinin satışı, Zorlu Gayrimenkul tarafından Zincirlikuyu Karayolları Arazisi'nde düzenlenen yarışmanın sonuçlanması, Ulusal Mimarlık Ödülleri, Hilton arazisi üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Doğan Grubu Başkanı Aydın Doğan arasında yaşanan tartışma, 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları, Karaköy Vapur iskelesi'nin bir akşam vakti hızlıca esen lodosun etkisiyle batması gündemi oldukça meşgul eden diğer konulardan sadece birkaçıydı. Bu ve diğer konulardaki gelişmeleri aktaran, gerek güncel gazetelerden derlenen gerekse de Arkitera Mimarlık Merkezi'ndeki çalışma arkadaşlarım tarafından hazırlanan haberleri 2008 Arkitera Mimarlık Almanağı'nda okuya bilirsiniz.
Emine Merdim Yılmaz Aralık 2008
6
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
A rt- ı k S ü r e y S i n ema s ı Y S ü reyya Va r
: �.W: §�'t>·vv:oı Sineması, yeni adıyla
\'�:2 SflttÖ(O perası'nın bakımdan geçmiş,
...,....,"'"ırdamayan koca kapısından i girerken aklımda böyle sorular vardı işte. Bir süre önce, henüz resto rasyon çalışmaları başlamamışken, aynı kapıdan girmiş; binanın eski, yorgun ve ihmal edilmiş çehresini hafızama kazı mıştım. . . Küf, nem, biraz sigara, biraz toz koku su karşılamıştı beni o zaman. Ressam Nikolay Kalmukof'un -sonradan Naci Kalmukoğlu- duvarları süsleyen, mito lojik hikayeleri betimleyen resimlerinin üstüne yıllar gri bir perde çekmişti. Koltukların döşemeleri çoktan aşınmış, kapıların köşebentleri pasa yenik düşmüş, zemindeki taşlar kararmıştı.
o, bir zamanların ihtişamlı sa lonunu aydınlatmaya yetmiyor, kasvetli havayı dağıtamıyordu.
80 Yaşın d a k i Ta r i h i B i n a Te rked ilmişt-i Opera olarak hayal edilmiş ama sa dece sinema olarak kullanılmış, yıllar içinde o vasfını da yitirip kapısına kilit vurulmuş Süreyya Sineması'nın kuruluş öyküsünü yandaki sütunlarda okuya caksınız. Buradaki satırlar ise, yeniden doğuşunu anlatacak.
Tıl sımlı Bir Pa rılt-ı Restorasyon çalışmaları tamam landıktan sonra gittiğim Süreyya Operası'ndaki ilk izienimimi aktarmak istiyorum. Yok, hayır artık nem, küf, sigara ve toz kokusu değil binaya ha kim olan. Daha çok boya, vernik, cila kokusu var salonlarda. Ve eski kimsesiz günlerine inat, göze çarpan bir koştur maca . . . Resmi açılışı 1 4-1 5-1 6 Aralık'ta üç gece boyunca yüzlerce kişinin ağırlana cağı davetlerle yapılacak olan Süreyya Operası'nda bir yandan deneme amaçlı sanat etkinlikleri sürerken bir yandan da son rötuşlar yapılıyor. Peki neredeyse 2 yılı bulan restorasyon çalışmalarında neler mi yapıldı? Sorunun yanıtını, Kadıköy Belediyesi Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu veriyor: "Bu yorgun binanın, kurucusu Süreyya Paşa'nın amacına, ideallerine ve hatı rasına uygun biçimde Opera Binası'na dönüştürülmesi bir yolculuktu. Bina adeta yeniden şantiyeye dönüştürüldü. Önce mekanik ve statik konuları ele aldık. En önemlisi deprem ve yangına karşı takviye ve önlemler gerçekleşti rildi. Opera temsilleri için gerekli olan Süreyya ilmen Paşa'nın da dile getirdiği mekanlar düzenlendi, orkestra çukuru genişletildi. Sahne donanımı, aydınlat ma, ışık sistemi ve ses düzeni yapıldı. Bütün dekoratif unsurlar elden geçirildi, temizlendi. Tavan freskleri, duvarlarda ki pano resimler uzmanlar tarafından titizlikle ve usulünce onarıldı. Bütün bina onarılıp elden geçirildi. Yapının cephesinde yer alan, heykeltıraş ihsan Özsoy'a ait kabartma heykeller olduğu gibi korunarak temizlendi. Koltuklar,
halılar ve avizeler özel olarak yapıldı. Tahrip olmuş dekoratif parçalar, tespit edilen örneklerine göre tamamlandı. iç ve dış cepheler aynen korunup, Süreyya Paşa'nın anılarında bir türlü yaptıramadığını belirttiği sahne sanat ları icrası için zorunlu bölümler olan kulis, sanatçı odaları, teknik odalar asli yapıyı bozmadan zemin altına yerleşti rildi. Yapıda bulunmayan havalandırma sistemi de eski esere zarar vermeden kuruldu. Süreyya'nın muhteşem salonu için yeni koltuk ve halılar tasarlandı. Bütün avize ve aydınlatmalar özel tasar lanıp üretildi. Muğla Yatağan'dan beyaz mermerler getirtildi dış merdivenleri yenilendi. "
Lüt-fen Çekirdek Get-i rmeyin Artık Süreyya Sineması diye bir yer yok, toplam 573 koltuk kapasiteli Süreyya Operası var! Ve operanın çok cazip bir de etkinlik programı. . . Fantastik (gençlik müzikali}, Mevlana, Gelin, Elma Kurtları (çocuk oyunu), Mutlu Prens şu günlerde sergilenen etkinliklerin bazıları. Bilet fiyatlarına ge lince; baleler 1 7 Y TL (emeklilere yüzde 50 indirimle}, çocuk oyunları 4 YTL, diğer oyunlar 9 Y TL. Biletleri Süreyya Operası'nın gişesinden ya da internet üzerinden almak mümkün. Ancak Süreyya Operası'nın yetki lilerinin bir önemli ricasını da burada aktarmak gerek: "Çocuk oyunu izleme ye gelen sanatseverler, bir de locadan bilet almışlarsa, yanlarında yiyecek, içecek, çekirdek getiriyorlar. Biz bu maddelerin binaya girmesinin yasak ol duğunu söyleyince de 'Ben koca Joeayı kapattım. Size mi soracağım yanımda ne getireceğimi?'diye tatsızlık çıkıyor. Burası lunapark değil. Operaya ve sa nata gereken saygıyı göstermek gerek. " Yaklaşık 1 4 milyon YTL ( 1 4 trilyon lira) harcanarak yenilenen Süreyya Operası'nın restorasyon öncesini anlattığımız, aylar önce yayınlanan ilk haberimizde, "Küllerinden doğuyor " demiştik. Gerçekten de bu tarihi bina, Kadıköylülerin hatıralarında yer aldığı gibi zarif bir istanbullu olarak geri dön dü; küllerinden doğdu. Şimdi bir daha kül olmaması için çaba ve ilgi göster meye geldi sıra.
Aralık 2007
Sü reyya ' nın Hikaye s i Kadıköy Bahariye'deki b u kocaman sarı binanı n yerinde yeller eserken, i stanbul'da işgal günleri yaşanmaktaydı . Eğitim Bakanlığı okullara ödenek vere miyor, Kadıköy'deki okullar birer birer kapanıyordu . Kadı köy Okul Yaptırma ve Geliştirme Derneği, yardım topla yabilmek amacıyla bir oyunu sahneye koymak istedi . Yörenin ileri gelenleri, oyunu, Kadı köy Rum Kilisesi 'nin malı olan Apolion Tiyatrosu'nda (şimdiki Rexx Sineması) sahnelerneyi planiadılar ancak tiyatronun yönetimi izin vermedi . Bu başta Süreyya i lmen Paşa olmak üzere hepsini çok üzdü. Süreyya i lmen Paşa, büyük bir maddi fedakarlık göste rerek Sü reyya Operası'nı inşasına karar verdi . i nşaat 1 924'te başlad ı , 1 926 bitti. 6 Mart 1 927'de açıldı. Gülriz Sururi'nin annesi Suzan Lütfuilah burada unutul maz operetlere ses verdi . 1 930'da sesl i f i l m gösterimi i ç i n gerekli teknik deği şiklikler yapıldı. Sinemanın ilk müdürü, Nazım H i kmet'in babası H ikmet Nazım idi. S üreyya Paşa, 1 950'de Süreyya Sineması'nı Darüşşafaka Cemiyeti'ne bırakt ı . Yıl larca aile bireyleri nin işlettiği sinema, 2006 başında Kadıköy Belediyesi'ne kiralandı . Böylece Süreyya Sineması'nın S üreyya Operası'na dönüştürülmesi için yapı lan, 2 yıllık titiz restorasyon çalışma sından sonra Anadolu Yakası'nın ilk, Türkiye'nin 6 . opera binası olarak sanat severlerle buluştu.
51 Yıl Ön c e k i Gelin Süreyya Operası, kurulduğu yıllarda Balo Salonu'nda düzenlenen Cumhuriyet Baloları ile de adından söz ettirirdi. Ama yıllar içinde bazı bölüm leri giyim firmalarına kiralanan binan ın i kinci katı ndaki Balo Salonu , yıllarca triko atölyesi olarak işgal edildi. Restorasyon çalışmaları sırasında aslına uygun olarak yen i lenen salon şimdi bütün ih tişamıyla yeni balolara hazırlanıyor. Bu salonun bir başka özelliği de 1 950'1i yıllarda düğünlere ev sah ipliği yapmış olması. Süreyya Operası'nın yenilenen binasının çekingen ziyaretçi leri şu günlerde zaman zaman d i k merdiven leri çıkıp o günlerin peşine düşüyorlar. Aysel Maçin de bu ziyaretçilerden biri.
31 Mart 1 956'da eşi Fikret Maçin ile düğünleri, Süreyya'nın Balo Salonu'nda yapılmış. Padam ile vals edip konuk larını bu salonda ağırlamışlar. Binanın merdivenlerini birlikte çıkarken "nefes nefese kaldı nız. Biraz sol uklanal ı m di lerseniz," diyorum. Gülümsüyor, " Daha çok heyecandan," diyor. i şte Süreyya, böylesi tarifsiz kavuşmaların da mekanı aslında . . . .
I s t- a n b u l i l e T ra kya ' n ı n Çe v r e P l a n l a r ı Uyumlu Hale Ge t- i r i l i y o r Aralık, i stanbul Büyükşehir Belediyesi i stanbul ile Trakya'n ı n çevre planları
3
uyumlu hale getirilmesi amacıyla ger çekleşen çalıştayda konuşan Bakan Eroğ l u , i M P 'de yapılan nazım imar ve çevre düzeni planiarına bakan lık olarak tam destek verdiklerini söyledi. Tepebaşı'ndaki i stanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nde ( i M P) gerçekleştirilen Trakya- i stanbul Çevre Düzeni Planları Uyumlulaştırma Çalıştayı'nda 1 / 1 00000 Ö lçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı ile 1 / 1 00000 Ö lçekli i stanbul Çevre Düzeni Planı'nın uyumlu hale getirilmesi amaçlanıyor. Çalıştayın açı l ı ş törenine Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğl u , i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Edirne Val isi N usret M iroğ lu ile çok sayıda akademisyen, bürokrat ve sivil toplum kuruluşları nın temsilcileri katıldı.
Bakan E roğlu : "Pla nlara Devlet- Da h i l Herke s Uya c a k , ___
Törende konuşan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğ l u , planlaman ın önemine dikkat çekerek Türkiye'de geç mişteki planların vatandaşın ve hayatın h ızına yetişernediğini söyledi . "Türkiye'de vatandaşlar önce gitmiş, planlar sonra gelm iş" diyen Bakan Veysel Eroğlu, 2002 yılında AK Parti H ü kümeti göreve geldiğ inde Türkiye'nin sadece yüzde 5,5'inin planlanmış oldu ğunu kaydetti. Çevre ve Orman Bakanlığı olarak
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
7
planlamaya verdikleri önemin altı nı çi zen Veysel Eroğlu, şöyle konuştu, "Şu anda Türkiye genelindeki planlarımız yüzde 50'yi aştı. Bunun yüzde 35'ini de bakanlık olarak onayladık. Ö nümüzdeki yıl Türkiye'nin yüzde 90'ı planlı hale gelecek . Bundan sonra devlet ve kamu kesimi dahil herkes bu planlara uygun iş yapacak. Bakanlık olarak bu planlarının de netleyicisi olacağız. Sanayiciler de artık nerede sanayi kurul uşu yapılması gerektiğini bilmesi lazı m . Belirlediğimiz sanayi bölgelerinde sanayicilerim ize altyapı , ulaşım ve teşvik gibi her türlü desteği vereceğiz. Ancak artık havza ralara, tarım arazilerine, yol kenarlarına gelişigüzel fabrika yapı lmasına asla mü saade etmeyeceğ iz."
"Pla nlarda vat-a nd aşla rın şi kayet-le ri d i k kat-e alınmalıdır"
i M P'de yapılan çevre düzeni ve na zım imar planlara bakanl ı k olarak tam destek verdiklerini vurgulayan Bakan Eroğl u , " i stanbul ve Marmara Bölgesi ölçeğinde en güzel planları yapaca ğız. Ancak çevre düzeni planlarının bu yıl sonuna kadar yetişmesi lazı m . Çünkü nasıl ki geciken adalet adalet değilse, geciken plan da plan değildir. i stanbul'un ve Marmara Bölgesi'nin planların ı hızla tamamlayacağız. Öte yandan, planlama sırasında ge rektiğinde bakanlı klar arası yazışmaları belediyelere ve valiliklere bı rakmadan biz yapacağ ız, bizzat ben takip edece ğim. Planlama yaparken büyük düşün memiz ve geleceği görmememiz lazı m . Neden i stanbul 'da büyük cadde ve meydanlar yok. Neden Trakya'da büyük caddeler, meydanlar ve kent ormanları olması n. Planlama yapan yerel yönetimle rimizden ve akademisyenlerimizden ricam ise, bu konuda vatandaşları mızın şi kayetlerine de kulak verel i m . Vatandaşlarım ıza zulmetmeye hakkımız var mı? Halkımız binasını kaçak m ı yapsı n . Planları yaparken sıkıntıyı b i z çekeceğiz. Vatandaşımız niye sıkıntı çeksin," diye konuştu.
8
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Dü nya nın En Büy ü k Ağaçlan dırma Proj e s i Tü rkiye ' d e Hayat-a Geç iyo r... Trakya planlarının bilirilmesinin ar d ı ndan hemen i stanbul'un Asya Yakası planlarının Kocaeli, Adapazarı, Yalova, hatta Düzce'yi de dikkate alarak ya pılması gerektiğini ifade eden Veysel Eroğlu, çevreyle ve tabialla uyumlu plan yapmanın çok önem li olduğunu dile getirdi. Kent ormanları ve Türkiye'nin ağaçland ırılması konusunda çok bü yük çalışmalar yaptıklarını hatırlatan Eroğlu, "Ağaçlandı rmada dünyada üçüncü sı radayız, ama buna razı değiliz. Arkadaşlarımıza ' Bu konuda kesinlikle dünya birincisi olmamız lazı m' diye talimat verd i m . 2008'in sonuna kadar 2 mi lyon 300 bin hektar, yani Trakya kadar bir alanı 5 yıl içinde ağaçlandıra cağız. 201 2 'de de buralar orman haline gelecek. i nşallah 5 yıl sonra 201 2'de topla nalım ve bu projemizin yüzde kaçını gerçekleştirm işiz bakalım" şeklinde konuştu. Düzce'den Edirne'ye kadar bütün su kaynaklarını ele alarak master plan ça lışması yaptıkları nı da belirten Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğl u , " Melen'i sadece i stanbul için düşünmüyoruz. Gerektiğinde Kocaeli'ne de su vere ceğ iz. Bölgedeki herhangi bir yerde kurakl ı k olduğunda hemen takviye ya pacağız" ded i .
Başka n Topbaş : "Pla nlama me rkezimiz b ü t- ü n vat-a ndaşla rımıza açık ... "
i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş da Trakya i stanbul Çevre Düzeni Planları Uyumlulaştırma çal ışmasının i stan bul, Trakya ve Türkiye için çok önemli ol duğunu beli rterek, "Siyasilerin görev süreleriyle değişen planlamalar yerine yol haritamız olacak kalıcı planlar ortaya koymak için i M P 'yi kurduk. Hazırladığı mız bu planlar ne noktada olduğumuzu ortaya koyacak ve bundan sonraki yol haritamız olacak. i M P 'de yaptığ ımız planların bi reysel çal ışmaların veya görev süreleriyle
Aralık 2007 tanımlı zaman dilimleriyle sınırlı olama yacak kadar önemli olduğunu vurgula mak istiyorum , " diye konuştu. " Bugüne kadar Türkiye'nin ve i stanbul'un arazi kullanım kararları olmadığına ve bugüne kadar yapılan bütün planların halkın ve şehrin gerçeğinin çok arkası nda kaldı ğına di kkat çekmek istiyorum," diyen Başkan Kadir Topbaş, i M P'de 14 farklı departmanda, nazım imar planların dan, ulaşım master ve çevre planiarına kadar her alanda planlama yaptıkları nı kaydetti. Planlama yaparken ilk defa bilim ve siyaset dünyasını bul uşturduklarını ifade eden Kadir Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada siyasi m üla hazaların ötesinde gerçek bili msel bir çalışmayı ortaya koyuyoruz. Türkiye'de ve i stanbul 'da plansız gelişme nede niyle yaşanan sıkıntı ları görmekteyiz. Sanayi nin geti rdiği baskı ve gelişen göç nedeniyle neredeyse önüne geçeme yeceğimiz sıkınt ı l ı boyutlara ulaştığ ı m ız aşikardır. Ama geç kal mış değiliz. Planlama yaparken i stanbul'u Marmara Bölgesi ölçeğinde ele alıyoruz. Bu plan ları gelecek kuşaklara güzel bir ülke ve bölge bı rakacağ ı m ızın bir işareti olarak görmekteyim. i stanbul'u ve Marmara Bölgesi'ni geleceğ i de dikkate alarak yeniden şe killendi riyoruz. Bunu yaparken de siyasi partilerim izden, sivil toplum kurul uşları na ve akademisyenlere kadar herkesle birlikte elele vererek çalışıyoruz. Geçmişte i stanbul'un planları hazır lanırken vatandaşlara, sivil toplum ku ruluşlarına hatta üniversitelere açılmadı. Kapalı planlar yapıldı, ama hazırlanan planlar yurttaşların önüne geçemedi . B i z burada herkese açık bir planlama merkezi kurduk ve dedik ki, 'Gelin bu gelişim sürecini takip edin ve katkı ya pın, işe sahip çıkın. Herkese sesleniyoru m , hiçbir siyasi m ülahaza gütmeksizin gelin doğru plan lamayı birlikte yapal ı m . Ü l kem ize ve geleceğe birlikte önemli izler bırakal ı m . Plansız bir şehrin ve ülkenin geleceğ i yoktur." Geçmişte Selçu klu ve Osmanl ı dö nemlerinde şehirlerimizin hep planlı geliştiğine, ancak son dönemde planlı bir şehi r oluşturulamadığına di kkat çeken Başkan Topbaş, "Ama geç değil.
i stanbul'u planlarken şehrin tanımını daha farklı fonksiyonlarla yapmak ve daha farklı alanlarda Türkiye'nin loko motifliğini yapmasını istiyoruz. i stanbul ve Marmara Bölgesi 'nin rota sını doğru çizmek adına bu çal ışmaları yapıyoruz. i stiyoruz ki hiçbir hatırı sayılır insan ı n , bir zümrenin ya da siyasi parti nin baskısıyla bu planlar delinmesin. Biz bize güvenenleri asla mahçup etmedik" ded i .
Tra kya ' nın En Büy ü k So r u n u Pla n s ız lık ... Trakya'n ı n 1 /25000 ölçekli nazım imar planları nın ve çevre düzeni planlarının i stanbul ile uyumunun i M P 'de yapılacak çal ışmalarla şekilleneceğ ini dile getiren Edirne Valisi ve Trakya Kalkınma Birliği Başkanı (TRAKAP) N usret M iroğl u ise, " Eieştirilerin aksine Trakya i stanbul'un çöplüğü olmasın diye bu planları yapı yoruz. Çünkü Trakya'da yaşanan sıkıntı lar plansızlı ktan kaynaklanıyor. i M P'de yapılan plan ları mızın kısa zamanda bitirileceğ ini ümit ediyorum," diye konuştu. Törende konuşan i M P Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kaptan da 1 3 milyonluk i stanbul'un 25 m ilyon nüfusa doğru gitliğine di kkat çekerek, "Bu çok vahim bir olaydır. i stanbul'un bu halde olması çevresine de tsunami gibi felaketler saçabilir. i şte biz i M P'de i stanbul'daki bu enerjinin çevresine pozitif olarak yayı l ması nı sağlamak ve zararlı unsur ları ortadan kaldırmak için çal ışıyoruz," dedi. 30 Kasım - 2 Aralı k 2007 tari hleri arasında i stan bul ve Trakya üst ölçekli Planlarının uyumlu hale getirilmesi ama cıyla gerçekleştirilen çal ıştay, Trakya ve i stanbul üst ölçekli planlarının sunumu ve değerlendirme sunuşları ile başlad ı . Etkinliğin ikinci g ü n i k i oturumda toplam 1 2 çal ışma grubunun bel irlenen çer çeve kon ular üzerindeki çalışmalarına sahne olacak. Mekan temel l i ve sektör temelli grup çalışmalarındaki sonuçlar üçüncü gün sentez ve değerlendirme lere vanlmasını sağlayacak. Çal ıştay sonuçların ı n i stanbul'daki üst ölçekli planların ve Trakya'daki üst ölçekli planlama sürecinin uyumlu bir şekilde yeniden değerlendi rmesine önemli katkı sağlaması bekleniyor.
Aralık
New Yo r k Time s ' i n I ş ı ğ a D u y a r l ı Ye n i B i n a s ı Ka r d a B e y a z , Gü n Bat- ımı n d a A l "t ı n S a r ı s ı Ol u y o r 3 Aralık, Hürriyet
52 katı, 1 00 metrelik anteni hariç 228 metre boyuyla New York'un üçüncü büyük gökdeleni. ABD'nin en çok satan gazetelerinden The New York Times'ın meşhur m imar Renzo Piano'nun hayal gücünden çıkan teknoloji harikası yeni merkezi iki büyük konsept üzerine inşa edilmiş: Enerji tasarrufu ve şeffafl ık. Bina, karda yağmurda beyaz, gün batı m ında altın rengine dönüşüyor. Yönetim binaları şirketlerin kimliğini yansıtır. Söz konusu olan uluslararası bir medya devi ise, yönetim merkezinden yansıyan imaj daha da önem kazanır. New York Times Company'nin New York'taki yeni gökdeleni enerji tasarrufu ve (gerçek ve mecazi anlamda) şeffaflı k konsepti üzerine kurulu. B i r d e içinde yaşadığı çevreyle uyum ve iletişim. New York'ta 8 . Bulvar 40 ve 41 . Caddeler arasında, günde 1 ,5 m ilyon yolcunun geçtiği Port Authority Bus Terminal'ın tam karışında; New York Times'ı n (NYT) adını verdiği Times Square'deki efsanevi ( 1 9 1 3'ten beri kullanı lan) eski binasından sadece iki blok ötede. 52 katlı, yüksekliği 228 metre, üstündeki (Piano'nun tüm bina larındakine benzer) cam bölmeyle 3 1 9 metre. Kentin üçüncü büyük binası. Şimdilik üçüncü, 541 metreli k Freedom Tower bitince bir sıra gerileyecek.
NYT'nin yeni binası bir m imari harika sı. M imar Renzo Piano'nun son eseri. (Bugün 70 yaşında olan Piano, i ngiliz meslektaşı Richard Rogers ile Paris' in meşhur Gentre Pompidou'sunun da babası.) NYT'nin patronu Arthur Sulzberger J r. , yeni bir merkez inşa etme kararını 2000 yılı nda almış, gay rimenkul yatırım firması Forest City Ratner Companies (FCRC) ile 50-50 ortak bir proje için mimari konkur açı l m ıştı. 4 proje (Norman Foster, Frank Gehry, Cesar Pelli ve Renzo Piano) arasından Piano'nun "şeffaf ve ekono m i k" binası tercih edilmişti. Ve m imarla ilk toplantı - anlamlıdır - i kiz Kuleler'i n yıkıldığı 1 1 Eylül sald ı rısının hemen ertesi gün, 1 2 eylül 2001 'de yapılmıştı. Proje New York'ta son yıllarda düşünü len en önemli ve iddialı mimari g i rişim. "Gökdelenlerin güvenliği" konusunda ciddi şüphelere rağmen, NYT projeye güvendi ve yeşil ışık yaktı.
Işığa Gö re Re n k Değişt-iren " Kolo rmat"ik" Bina Piano'nun hayali i k i konsepte daya n ıyordu : G ü n ışığını ve güneş ısısını en iyi şekilde kullanarak enerji tasarrufu ve şeffaflık. Anahtar kelime ışık." Kimi barış karşıtı ve gerici Amerikalılar, Ground Zero (Not: 1 1 Eylül saldınsanda yıkılan ikiz kulelerin bir zamanlar yükseldiği yer) etkisiyle saydam ve korunmalı bi naları daha güvenli zannediyorlar. Oysa şeffaf bina daha güvenli, daha sağlam olabilir, " diyor Piano ve NYT'nin yeni gökdeleninde bu konsepti, yeni teknik ve teknolojilerde ve (kelimenin gerçek ve mecazi anlamı nda) "şeffaflıkta" arıyor m imar. Amerikan haberciliğinin efsane si, yeni binasının şeffaflığını gazetenin ve Amerikan toplumunun şeffaflı ğ ı n ı n bir sembolü olarak görüyor. Binada kullanılan yeni malzemeler ışığı tutuyor, sıcağı değil. " New York ı şığa duyarlı bir kent." diyor Piano. lşığa duyarlı kente ışığa duyarlı bir medya merkezi. NYT'nin yeni binası, hava durumuna ve gün ışığına uyarak renk değiştiriyor. Yağmurlu bulutlu havalarda neredeyse beyaz, gün batım ında kızıla yakın bir altın sarısı. Çevreye duyarl ılığın ve etki leşimin sembolü.
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
9
Ya zı İşlerinin Ye ri de Bi r Sembol Şehirciler ve m imari eleştirmenler, gökdeleni "büyük bir yazı işleri projesi nin hizmetinde bir bina" olarak yorumlu yorlar: New York Times'ın, yaşadığı şe hir ve bu şehri paylaştı ğ ı hemşerileriyle uyum ve iletişim içinde bir gazete olma sını hedefleyen sermayedar, kağıt bas kının tarih olacağı yarınlarda, internetin gelişmelerinden tam anlamıyla istifade edecek bir "sistemin" (the bakery yani ekmek tırını diyorlar adına) tam "göbe ğine" oturtmuş gazeteni n yazı işlerini. G irişte (üzerinde gökdelenin yükseldiği) 4 katlı özel bir bölümde, küçük bir kış bahçesi, servisleri birbirine bağlayan merdivenlerle gökdelenin diğer bölüm lerinden ayrılmış ve önemi ve yeri vurgu lanmış bir gazeteci l i k merkezi. Diğer servisler, gökdelenin katiarına dağılmış. " NYT bir medya şirketidir ve burada önemli olan gazeteciliktir," de mek istiyor Piano.
M u h s i n E rt- u ğ r u l Ye n i d e n Aç ı l ı y o r 4 Aralık, Sabah YAZAN: B Ü LENT i PEK
i stanbul'un "20 1 0 Yılı Kültür Başkenti" olması nedeniyle, yıkılması ve yerine daha büyük ve modern bir tiyatro komp leksi yapılmasına karar verilen Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi 'nin yıkı mından şimdilik vazgeçildi.
Seyirci için Yeni sezonda oyun konulmayan Muhsin Ertuğrul Sahnesi 'nin yapı m ı , Ü sküdar'daki iki sahnenin inşaat halin de ol ması nedeniyle, seyirci talebine yanıt vermekte sıkıntı yaşandığı için ertelendi. i ki ay boş kalan M uhsin Ertuğrul Sahnesi, aralık ayında kapılarını se yirciye açacak ve Kenan Işık'ın 1 8 yıl sonra yeniden sahneye koydu ğ u , Aziz N esi n ' i n ünlü eseri "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı oyuna ev sahipliği yapacak. Daha önce Taksi m 'deki AKM sah nesinin de yıkılması gündeme gelmiş, ancak Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ' ı n kararıyla b u karardan vazgeçilmişti .
10
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ar-alık 2007
P h a r e Towe r
kaynağı yada ek bir ısıtma, soğutma sistemi gerektirmeden i kli mlendirebi l iyor. Gökyüzü ndeki bu mecazi bahçe, rüzgar tribünlerinden oluşan tarla, ener jiyi toplayarak çevreye adanmış güçlü bir sembol haline geliyor. " B u fazlasıyla sembolik olan proje içi n , dikkat çekici v e farkl ı b i r mimari ile yeni teknolojilerden faydalanan sürdürülebilir bir gelişim modeli üzerinde karar kıldık," diyor Unibail Genel Başkanı Guillaume Poitrinal. M orphosis, uluslararası yarışmayı 2006 Kasım ayında kazand ı .
4 Aralık, Arespace ÇEvi REN: MERVE BÖL Ü KBAŞI
" Kulenin gökyüzüne doğru uzan ışında bir akışkanlık, duyumsallık ve bir tür yumu şakl ı k hissediliyor. Etrafında dönüp göz lemlediğinizde geniş görüş sağlayan açık alanların varl ığını farkediyorsunuz. Yapı sadece bir görüntü ol maktan öte, bulunduğu alana, çevreye ve perfor mans gereksinim lerine cevap veren dinamik bir forma sah ip." Thom Mayne Phare Tower, Paris'in kıyısında yer alan bir ticaret bölgesi La Defense'in yeniden yapı landırma projesinin bir parçası. Yapı şehirle kuracağı i l işki ve sürdürülebilirlik konusundaki iddiasıyla bölgede iyimserlik ve gelişimin simgesi olarak sivri leceğe benziyor. Programlama, tasarım ve mühendis lik, akışkan ve duyumsal formu ile yerel silüet içinde bir işaret haline gelecek olan ve bulunduğu karmaşık bölgenin yapısından beslenerek bölge içinde organi k bir şekilde ortaya çıkan bu 2 1 . yüzyıl yapısı için birleşiyor. Tasarım , La Defense'in tamamen farklı bir yapıya sahip olan programl ı , fi ziksel ve altyapısal elemanları n ı , bölge ye tutarl ı l ı k , hareket ve bir mekan hissi getirecek şekilde hassasça ayarlanmış bir düzine alan ile sentezliyor. Tasarımın özünde, otonom ve izole edilmiş bir bina yerine, dolaşımın alt seviyedeki geçiş merkezinden CNIT'ye ve buradan kamuya açık alanlara doğru, yatay ve düşeyde gelişen - yol boyunca zengin bir kültürel ve ticari deneyim sunan - ve akışkan bir şekilde hareket eden melez bir yapı yaratmak yatıyor. Di kkatlice ölçeklendirilmiş bir " bağlayı cı" bina C N I T ile Phare Tower'ı fiziksel ve programsal olarak birbirine bağl ıyor. Cam kapl ı dış asansörler insanları C N IT'nin " bağlayıcı" binasından kulenin, 60 metre yüksekli kte bulunan ve gökyü zündeki geniş bir şehi r meydanı fonksi yonuna sahip olan lobisine taşıyor. Yapı otonom bir ofis bi nası olmaktan çıkıp şehi r hayatına katkıda bulunan, yaşayan bir sistem haline geliyor. Tasarı m , ciddi ve sert yapıdaki zemi n kat alanını , zen gin ve canlı bir kamu rnekanına dönüş türüyor. Tipik sosyal alanlar; bahçeler, kafeler ve mağazalar, bunların yanında bir gözlem katı ve gözkyüzü restoran ı ,
Ka d ı k ö y ' ü n Ay r ı c a l ı k l ı Ot- e l l e r i ! 5
Aralık
DERLEYEN: ZEYNEP G Ü NEY - ARK i TERA.COM
kule boyunca düşey ve tamamen halka açı k olarak dağıl ıyor. Ekspres asansör ler, çalışanlara, gün içinde birbirleriyle karşılaşarak iletişim kurmaları nı sağlar ken, düşeyde yer alan taraçaları anım satan bir fonksiyona da sahipler. G ustav Eiffel'in mühendisl ik ve yapım yenili klerinin özü ile, Phare Tower sür dürülebi lirlik ve performans dayanı m l ı tasarı m ı n güçlü bir örneği o l m a amacı güdüyor. Binanın hem formu hem de yönelimi güneşin hareket doğrultu ianna cevap verir nitelikte: G üney cephesin deki kıvrı m l ı , çift katmanlı yapı, ısı ka zanı m ı ve parlamayı minimuma i ndiriyor. Diğer yandan parlak kuzey cephesi iç mekanı n gün ışığ ından taydalanma kapasitesini yıl boyunca maksimum düzeyde tutuyor. Çift katmanlı yapı enerji kazanımını her zaman en yüksek seviyede tutuyor. Sonuç olarak, artan gün ışığı ndan kazan ılan fayda ve doğal havalandırma, kullanıcılar için kaliteli ve konforlu bir çalışma alanı sağl ıyor. Görsel olarak dikkat çekici bir yapısı olan "rüzgar tarlası" kuleyi kaplıyor ve binanın doğal iklimlendime sistemini harekete geçiren fanlara temiz ve al ternatif bir enerji sağl ıyor. Bu kendine tamamen yetebilen sistem bi nayı yılın yarısı boyunca herhangi bir dış enerji
Kadı köy'de Kalamış ve Moda sahillerinde iki ayrı otel inşaatı geçtiğimiz günlerde başladı ve çalışmalar hızla devam ediyor. Ancak her iki projenin inşaat çalışmalarıyla birl ikte Mimarlar Odası'nın takibi ve açtığı davalar da sürüyor. M imarlara Mektup isimli bülte nin 1 04. ve 1 05. sayı larında M ü hürdar ve Kalamı ş otellerini ele alan M i marlar Odası Anadolu Yakası Şube Başkanı Arif Atılgan'la görüştük ve gelişmeleri öğrendik.
M ü h ü rd a r O-teli Daha önce g e n i ş bir bahçenin orta sında tek katlı bir evin yer aldığı arsada yükselecek Mühürdar Oteli, parsel bazında gerçekleştirilen plan değişiklik leriyle dikkat çekiyor. 1 / 1 000 ölçekli uygulama imar plan ları nın oluşturulmasından önce temel kararların alındığı, arazi parçaları nın kullandış biçi mlerinin ve başlıca bölge tiplerinin belirlendiği 1 /5000 ölçekli nazım imar planında, bu proje için parsel bazında tadilat yapıldı. Taşyapı tarafından i nşa edilen Mühürdar Oteli için Kadıköy Belediyesi 'nin hazırladığı 1 /500 ölçekli uygulama i mar planı 1 6 Ağustos 2006 tari hinde askıya çıkarıldı . Böylece imar durumu, " H : 1 8 ,50 m , konut alanı" olan arsa, yapılan değişik li klerle "TAKS:0,40, H : 1 2 m , turizm- ti caret alanı" olarak yeniden düzenlendi.
Aralık 2007 Bu imar durumuna göre 2632,66 m2'1ik arsaya, 2 1 1 42 , 9 1 m2 inşaat alanlı, yak laşık 50 metre yükseklikte yapı yapıla biliyor ve i stanbul i mar Yönetmeliğ i'nde maksi mum 3 olarak belirlenen emsal değeri, bu projede 8'e kadar çıkabiliyor. Kadıköy Belediyesi 'nin 1 6 Ağustos 2006'da askıya çıkardığı 1 /500 imar planının iptali ve yürütmesinin durdurulması için 10 Ocak 2007 ta rihinde Kadı köy Belediyesi'ne dava açan M imarlar Odası ayrıca, inşaatın başladığı arsadaki ağaçlar için de, 1 Aral ı k 2006 tarihinde 5 No'lu Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Kurulu'na başvuruda bulunmuş. Ancak Kurul bu başvuruya " konunun değerlendiril mesi için . . . parseldeki ağaçların (yaş, taç, çap, cins vb) rölövesi ve raporununun M üdürlüğümüze iletilmesi . . . " cevabıyla karşılık vermiş ve konuya çözüm getiri lememiş. Ayrıca 5 No'lu Kurul, Kadıköy Belediyesi'nin başvurusu üzerine Belediye'ye yazdığı 1 1 Mayıs 2007 tarihli yazıda " . . . parsel sayılı yerin her hangi bir S i T alanında kalmaması ve alanda tescilli herhangi bir kültür ve tabiat varl ığının bulu nmaması nedeniyle, parselde yer alan ağaçların alanda ya pılacak imar uygulamalarından olumsuz etkilenmemesi için gerekli önlemlerin Belediyenizce temini hususunda gereğ ini . . . " diyerek çözümü Kadı köy Belediyesi'ne bırakmış. Arif Atılgan Kadı köy PTT binasının projelerinin, karşısında tescilli Maliye Binası olması sebebiyle kurula sunul duğunu hatırlatarak, Kadıköy Meydanı Kentsel Sit Alanı'na komşu olan bu parseldeki Mühürdar Oteli projesi nin de öncelikle kurula götürülerek görüş alı nması gerektiğini vurguluyor. Atılgan, bu projenin Kadıköy'e geti receği trafik yüküne de değinerek, bu trafik yüküne çözüm olarak Moda Sah ili Otoyolu Projesi'nin yeniden gündeme getirileceğini ifade ediyor. Moda Sahili Otoyolu Projesi daha önce gündeme geldiğinde, M i marlar Odası 'nın açtığı dava sayesinde 1 1 Kası m 2005 tari hin de iptal edilmişti . Ayrıca Kadı köy Belediyesi'nin verdiği i mar durumuna "yargıdan yürütmeyi durdurma ile ilgili karar çıkıncaya kadar inşaat ruhsatı verilmemesini" yazmasına
rağmen 2007 Eylül ayı başında ilgil ilere inşaat izni vermesini de eleştiren Arif Atılgan, Kadı köy Belediyesi'nin bu notu nun yasal bir yaptırımı olmadığına d ikkat çekiyor. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün, çeşitli basın toplantıları nda ve bası nda çıkan haberlerde M imarlar Odası'nın M ühürdar Oteli hakkı nda da vasının olmadığını ifade etmesine karşı çıkan Arif Atılgan şunları söylüyor: " Kadıköy Belediye Başkanı , Mimarlar Odası'nın davası olmadığnı söylüyor ancak Mühürdar Oteli için bizzat ken di lerine yani Kadı köy Belediyesi'ne açtığımız davalar var ve devam ediyor. Eylül ayı nda yürütmeyi durdu rma isteği mize red geldi, Ekim ayında da biz bunu temyiz ettik, şimdi temyizin sonucunu bekl iyoruz. Belediye; ' i BB 1 /5000' 1 i k plan yapar biz ise o 1 /5000' 1iğe uygun 1 / 1 000'1ik plan yapmak zorundayız. Eğer biz belediye olarak bir yıl 1 / 1 000'1ik plan yapmazsak 1 /5000 ' 1 i k plan geçerli olur,' diyor. Bence öyle yapsalar en azından tavırları nı koymuş olurlar, halk da bu tavrı destekler. Doğru yapmış olurlar. Ayrıca bir yol daha var; 1 OOO'Iik planları kendi doğ rularına göre yapabili rler, altına da ge rekçelerini yazarlar. En belirgin gerekçe ise bizim itirazlarımızda ve dava di lek çelerinde yazanlardır. Gerek Kadıköy Belediyesi, gerekse diğer belediyelerin böyle uygulamaları vardır."
Kalamış Ot-eli Mühürdar Oteli i ç i n yapılan parsel bazında değişiklikle gelen imar sorun ları yine Kadıköy'de inşa edilen Kalamış Oteli'nde de karş ı m ıza çıkıyor. 1 980'1i yıllarda sahiller doldurulmadan önce Kadı köy'de deniz kenarında yer alan yazlık Kalam ış Sah il Sineması 'nın yerine Kalamış Oteli inşa edil iyor. 1 7 Temmuz 2007 tari h l i ve 542-07 NO'Iu ruhsatlı projenin yer aldığı arsan ın Nazım i mar Planı'na göre imar hakkı; "TAKS: 0 , 25 kısmen H: 1 2 ,50 m , kısmen H : 9 , 5 0 m , Taban Alanı 1 .000 m2'den büyük olamaz, Ticaret Alanı" şekli nde düzenlenmiş. Ancak, "TAKS: 0,40, H : 5 kat+ 1 (tesisat katı); Turizm + Ticaret Alanı" uygulaması istemiyle i mar ve Bayı ndırlık Komisyonu'na teklif
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ıı
edilen ve komisyon tarafından kabul edilen plan ın notlarındaki 3 . , 4. ve 5. Maddeler de aşağ ıdaki gibi yeniden düzenlenmiş: 3. Madde: Turizm + Ticaret Alanı nda TAKS: 0,40 olup minimum çekme me safelerine göre blok yapı uygulaması yapılacaktır. Sahil parsel statüsü şartı aranmayacaktır. Bina boyutları serbest olup taban alanı 1 .000 m2'den daha büyük yapı yapı labilir. 4. Madde: Bina 0,00 kotu Fener Kalamış Caddesi'nden verilecektir. Bina 0,00 katundan itibaren 5 kat + 1 tesisat katı yapı labilecektir. Zem in katı net H max: 1 ,80 m yüksekliği nde yapıla bilecektir. 5. Madde: Birden fazla badrum kat iskan edilebilir. i skan edilecek badrum katlar yoldan çekme mesafelerine, yan ve arka bahçelerde parsel sınırına ka dar yapılabil i r. Proje hakkında görüşleri n i aldığımız Arif Atı lgan, sonuçları düşünülmeden, 1 /5000 ölçekli nazım imar planı nda parsel bazında yapılan değişiklikleri eleştiriyor; "Arsanı n varolan Nazım i mar Planı durumuna göre inşaat hakkı en fazla 4.000 m2 olabili r. Ancak parsel bazında yapılan deği şiklikler ve yeniden düzenlenen mad delere göre Kalamış - Fener Caddesi katunu 0,00 alarak inşa edilecek 5+ 1 katın toplam inşaat alanı 1 1 .944,8 m2 olacaktır. Badrum katlarla birlikte hesaplandığında ise toplam inşaat ala nının kolaylıkla 20.000 m2'nin üzerine çıkacağı görülebilir. Oysa arsa alanı 4.977 m2 ve yeni düzenlemeyle emsal, i stanbul i mar Yönetmel iği'nin " maksi mum 3" emsal değerinin üzerine çıkıyor. Kıyı Kanunu'na ve i stanbul i mar Yönetmeliği'ne aykırı olan bu düzenle me, 19 Mart 2005 onan l ı planın bütün lüğünü bozarak, nüfus ve yapı yoğun luğunu artıracaktır. Daha da önemlisi bu şartlarda inşa edilecek proje, diğer sahil adaları için emsal teşkil edecektir. Böylece sahilde yapılacak diğer pro jelerde, bu yapıyı örnek gösterilip aynı hak elde edilebil ir. Kalam ış Ote l i projesi komisyondan çıktı, şimdi belediyede askıya çıkması nı bekliyoruz. Askıya çıktığında itiraz edeceğiz."
12
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Bu kon uların etik ve ahlak sorunu olduğu n u n altı nı çizen Arif Atılgan rant sebebiyle Kadıköy'ün yaşanamayacak bir yer haline getirileceğini belirtiyor ve 201 O Kültür Başkenti olmaya hazırlanan i stanbul'da kentsel dönüşüm proje leriyle birlikte, bu tür parsel bazında i mar planı değişikliklerin i n sadece Kadıköy'de değil i stan bul'un birçok yerinde sıkça uygulan maya başladığı n ı anlatıyor: "Bu tür uygulamaların sayısı o kadar arttı ki, biz M i marlar Odası olarak takip etmekte zorlanıyoruz. Vahşi kapital izmin i stanbul'u zaptetti ği söyleniyor, art ı k bu laflar abartılı ol maktan çıktı. Gerçekten de i stanbul'un her tarafı zapt ediliyor. " '
Ilk Binde Tü r k iye ' de n Dö rt- Mima r l ı k Ofis i SAra lık DERLEYEN: G Ü L KESK iN - ARK i TERA.COM
Almanya' n ı n önde gelen m imarl ık dergi ve portai lanndan Baunetz, yapı sektörüyle ilgili bel irli yayınları baz alarak mi marlık ofislerinin sıraland ığı listeler yay ı nlıyor. Listeler uluslararası, ul usal ve bölgesel olmak üzere üç ayrı kategoride, son 24 ayl ı k dönemdeki yayınların değerlendi rilmesi sonucu belirlenen listeler, bina tipine, yayınlara ve Al manya şehirlerine göre de süzülebiliyor. 1 .000'in üzerinde m imarl ık ofisinin yer aldığı u luslararası sıralama içi n , iki Alman süreli yayını (Bauwelt, Detail) ve 6 yabancı yayın (Architecture, Architectural Review, a + u, architektur. aktuell, L'architecture d 'aujourd ' hu i , Werk, Bauen + Wohnen, Domus) de ğerlendirilmeye tabi tutuluyor. Ulusal sıralama yapılı rken ise 6 Alman tekn ik süreli yayın (Bauwelt, Baumeister, DBZ , db, Detail , Wettbewerbe Aktuell) ve 6 yabancı ya yın (Architecture, Architectural Review, a + u, architektu r.aktuel l , L'architecture d 'aujourd ' h u i , Werk, Bauen + Wohnen, Domus) değerlendiriliyor. Sürekli olarak güncellenen ve iki aylık dönemler halinde yayınlanan listeler, ge niş kapsamlı ve farklı konularda (şehir
Aralık
2007
planlama, kon ut, okullar 1 üniversiteler gibi), ne kadar proje yapıldığını ve bun ların bası lı yayında ne kadar yer aldığını da değerlendi rme imkanı sunuyor. Listeler hazırlanı rken basılı yayın lar daki mimari ve kentsel çalışmalarla ilgili resimli editöryel makale koleksiyonları ve döküman lar { 1 0 yı ldan daha eski olmayan) inceleniyor; dergi sayıları , objenin ismi, objenin konumu, konu n u marası, mi mari firma, ofis yeri, raporun sayfa sayısı gibi özelliklerin toplanıyor. Uygulamaların sayfa sayısına göre puanlaması ise şu şekilde yapılıyor: Bol Resimli Yazı (1 Sayfa) 1 puan · Giriş (2 sayfa) 2 puan Kısa Rapor (3 - 4 sayfa) 3 puan · Rapor {5 - 7 sayfa) 4 puan · Uzun Rapor {8 ve daha fazla sayfa) 5 puan Final puan laması n ı n ardı ndan yayın lardaki kullanabi lir bilgiye yönelik olarak son bir değerlendi rme yapı lıyor. Yayına göre puan aşağ ıdaki faktöre çarpıl ıyor: • Wettbewerbe Aktuel l : Faktör 1 • Bauwelt, Baumeister, DBZ, db, Detail: Faktör 2 • Architecture, Arch itectural Review, a+u , L'architecture d'aujourd ' h u i , Domus, Werk, Bauen + Wohnen, architektur.aktuell: Faktör 3 Şehrin m imari kalitesinin önemli özelli klerden biri olarak kabul edildiği l isteleri n , u luslararası sıralamasının ilk 1O'unda şu ofisler yer alıyor: Office for Metropolitan Architecture (Rotterdam), Zaha Hadid (Londra) , Steven Hall Arch itects (New York), Jean Nouvel (Paris), Herzog & de M Eu ron (Basel), SANAA Architekten (Tokyo), Foster and Partners ( Londra), UN Studio (Amsterdam), Toyo lto (Tokyo) ve Alvaro Siza (Porta). Almanya'daki mimarlık ofislerinin yer aldığı u lusal sıralamada ilk 1 O ofis ise; gmp Architekten von Gerkan , Marg & Partner (Hamburg) , hg merz architek ten (Stuttgart), Wandel Hoefer Lorch (Saarbrücken), Behnisch Architekten (Stuttgart), Auer+Weber+Assoziierte (Stuttgart), J . Mayer H . (Berlin), Staab Architekten (Berlin), Barkow Leibinger Architekten (Berlin) ve l ngenhoven Architekten (Düsseldorf). Baunetz'in sı ralamasında ilk 1 .000 ' i n içinde yer alan Türkiye ofisleri ve •
=
=
•
=
=
=
sıralamaları ise şöyle: Emre Arolat, i stanbul {344.) Han Tümertekin, i stanbul {61 7.) Martin 1 Scharting, Andreas, Bachmann, i stanbul {8 1 4.) · M u rat Tabanlıoğ l u , i stanbul {81 4.) Ayşe Orbay, Ayşe Hasol Erktin, Boran Ekinci, Doğan Tekeli ve Merih Karaaslan sıralamadaki diğer Türkiye ofisleri. •
•
•
'
I s t- a n b u l ' u n Av r u p a Ya k a s ı Met- ro b ü s l e r l e Do l a c a k 6
Aralık, Radikal
YAZAN: H i LM i DUYAR
Büyükşehir Belediyesi'nin i stanbul trafiğini rahatlatmak için uyg ulamaya koyduğu metrobüsler çoğalacak. Şu an Avcılar-Topkapı arasında çalışan metrobüsler altı hatta daha kullanıl maya başlanacak. 2008'de bitmesi planlanan yen i u laşım düzen ine göre Topkapı 'dan Mecidiyeköy 'e, Mecidiyeköy'den Kozyatağı ' na trafiğe takılmadan ulaşı la bilecek. i ETT i şletmeleri Genel M üdürü Mehmet Öztürk, Hol landa'dan sat ı n alınan 50 metrobüsün tamam ı n ı n tem muz ayında geleceğini söyled i . Öztürk, " Bu ndan sonra sefer aralığı yarım daki kaya inecek" diye konuştu.
2008 ' de Al"tı Ha"t Da h a
Öztürk, yapılması planlanan yeni hatlar konusunda şu bilgiyi verdi: "Çalışmaları devam eden Topkapı Mecidiyeköy hattın ı n yıl sonuna kadar bitirilmesi hedefienirken, Mecidiyeköy hattı Kozyatağ ı ' na kadar uzatılacak. Bu hat, Boğaz Köprüsü üzerinden geçe cek. Plan lanan diğer hatlar ise Edirnekapı Vezneciler, Kabataş- Beşiktaş, Beşi ktaş-Levent ve Aksaray-Bağcı lar ( M i l l iyet Gazetesi önü). Edi rnekapı Vezneciler hattı özel, d i ğ e r hatlar ise sadece tercihli yol olarak ayrılacak. Bu altı hattın tamamı 2008'de bite cek. 50 araç mevcut. Bunlara 1 00 araç daha ilave edilecek . Araçlar geldikçe hatları kademeli olarak h izmete sokacağ ız."
Aralık 2007
N u r u s , Me Too Ofis Ko l "tu ğ u i l e B i r Ke re Da h a I F Ta s a r ım Od ü l ü Al d ı ..
6
Aralık
imzasını taşıyan Me Too Ofis Koltuğu "Office 1 Business" kategorisinde en iyi ler arasına girerek, ödül aldı. BMW, Suzuki, Sony, Panasonic, Coca Cola, Apple, Loewe, LG , I B M , Thonet, Arper, Gaggenau, Siemens, Volkswagen, Adidas, Mtv bugüne Kadar IF Tasarı m Öd ü l ü ' nü alan markalardan bazıları.
Me Too H a k kında
N urus Me Too ofis koltuğu ile 2 7 7 1 ürü nün katıldığı I F Tasarım Ö dülleri'nde "Office 1 Business" kategorisinde bir kere daha en iyi ürün ödülünü ald ı . N urus, i l k I F Tasarım Ö dülü'nü 2001 yılında Fritz Fren kler - Anette Ponholzer tasarımı 1/X Ofis Yönetici Sistemi ile, ikinci kez ise 2004 yıl ında Kiss Ofis Sistem i ile almıştı. Dünyanın en prestijli tasarım ödülü lndustrie Forum ( I F), 1 953 yılından bu yana farklı kategori lerdeki en iyi ürünleri seçiyor. Her yıl otuzun üzerinde ülkeden baş vuru alan IF Tasarım Ödülü, firmalara uluslararası arenada sayg ı n l ı k kazan dırman ı n yan ı sıra, kazanan ürünün tasarım kalitesin i de bir kere daha kanıt lan m ı ş ol uyor. IF 2008 Tasarım Ö dül leri'nde bu yı l, 35 ülkeden , 1 .002 katılımcı, 1 4 kategoride, 2 . 7 7 1 ürünle yarı ştı . 20 kişilik IF j ürisinin telekomüni kasyondan elektroniğe, aydınlatmadan mobilyaya, ev dekorasyonundan ofis ekipmanları na, otomotivden ambalaja pek çok farklı alandaki ürünü değerlendirdiği yarışmanın kriterleri de endüstriyel üretimin evrensel değerleri düşünülerek ol uşturuldu. Tasarım kalitesi, malzeme seçim i , işçilik, i novasyon , çevreye duyarl ı l ı k , fonksiyonel lik, ergonom i , güvenlik, marka değeri, evrensellik ve estetik kriterleri üzerinden değerlendi rilen ürünler arası nda N urus D Team
M e Too, günde en a z sekiz saatin geçirildiği ofislerde yaşam kalitesini arttırmak, sağlıkl ı bir ofis hayatı kurgu lamak fikrinden yola çıkı larak tasarland ı . Nu rus D Team'in " i yi tasarlanm ı ş b i r ofis koltuğu, çalışan ın sağl ı k sigortası dır" yaklaşımı ile konsepti oluşturulan ve Avrupa Norm'larında üretilen M e Too, L G A ve G S güvenlik sertifikalarına sah ip. Bel, sırt ve boyun bölgelerinde yaşanan sorunların yanl ı ş tasarlanm ı ş ofis koltuğ u kul lanı m ı kaynaklı olduğu gerçeği ise M e Too'ya IF Tasarım Ö dülü'nü getiren etkenlerden biri oldu. M e Too konseptinin, ürünün ergonomisi ve teknik detaylarıyla ustaca soniand ırıl mı ş olması da bir diğer önemli etken.
" Ka d ı k ö y Be l e d i y e s i ' n e C e v abım O l s u n " 7 Aralık YAZAN: ZEYNEP G Ü NEY - ARK i TERA.COM
Göztepe Meteoroloji Bölge M üdürlüğü Arsası için Taşyapı tarafından hazırla nan 49 katlı 4 bloktan oluşan rezidans projesinin inşaat çalışmaları geçtiğimiz haftalarda başladı. Maksimum 1 O 1 2 katlı konut bölgesinin ortasında yük selecek projenin oturma alanı hesabı olması gerektiği gibi net 1 9. 338 metre karelik i nşaat alanı üzerinden yapı l ı rken , toplam i nşaat alanı hesabı arsanın net inşaat alanı yerine, 44.738 metrekarelik brüt alanıyla 2,07'1ik emsal değeri çar pılarak ölçüldüğü içi n ; ortaya 49 katlı, bodrum katlarıyla birlikte yaklaşık 1 56 m yüksekliğe u laşan gökdelenler çıkıyor. 1 1 7 m yüksekliğ indeki Levent i ş Bankası Kuleleri'nden daha yüksek olması beklenen rezidans projesi için M i marlar Odası, Kadı köy Belediyesi ile birlikte ihale iptali için dava açm ıştı. 17 Aralı k 2004 tarihinde yarg ı , yü rütmeyi durdurma kararı almıştı, ancak -
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAG>I
13
daha sonra bu karar 31 Mart 2006 tarihinde temyiz edilmişti . M i marlar Odası Anadolu Yakası Şube Başkanı Arif Atılgan'dan aldığ ımız bilgiye göre, Mimarlar Odası Anadolu 1 . Bölge Temsilciliği'nden ÇED Raporu ve Damgası ile geçirilen projelerdeki imar durumunda, Kadıköy Belediyesi'nin yarg ıdan yürütmeyi durdurma ile ilgili karar gelinceye kadar inşaat ruhsatı vermeyeceği notu bulunuyordu . Buna rağmen dava açtığı projeye Eylül ayında ruhsat vermek zorunda kaldığını ifade eden Kadı köy Belediyesi, ruhsat veri ldi kten sonra yaptığı açıkla mada, kendi davasıyla ilgili olumlu bilir kişi raporu verildiğini duyurdu . Ancak bilirkişi raporunun tarihi açı klanmadı . Bu durumda, " i stanbul i li, Kadıköy i lçesi, 9 Mart 2005 onanl ı , 1 /5000 ölçekli Kadı köy Merkez i l e E-5 ( D 1 00) Otoyolu Ara Bölgesi Nazım i mar Planı'nın Göztepe ( Meteoroloji Arazisi) 421 ada 1 6 1 parsele ilişkin kısmının uygun olmadığı hususunda oybirliği ile ol uşan kanaalimizi saygı ile sunarız" şeklinde biten bu bilirkişi raporunun Kadı köy Belediyesi'ne 15 Eylül 2007 tarihli ruhsattan önce gelip gelmediği sorusu önem kazanıyor. M imarlar Odası Anadolu Yakası Şube Başkanı Arif Atılgan bil irkişi ra poru nun ruhsatın verilmesinden önce Kadı köy Belediyesi'ne gelme olasılığı nın i nşaat sürecini nasıl etkileyebilece ği ni şöyle değerlendirdi: " Basında, Göztepe Meteoroloji Arsası ve Mühürdar Oteli 'yle ilgili çıkan haber lerden sonra Kad ı köy Belediye Başkanı Selam i Öztürk bir takım demeçler verdi ve M imarlar Odası'nın bu konularla ilgili davasının olmad ı ğ ı n ı , kendi davaları n ı n i s e sürdüğünü söyledi. Oysa b i z her iki konuya da dava açtı k ve davalarımız hala sürüyor. Eylül ayında bu bili rkişi raporu ortaya çıktığında ise, Kadıköy Belediyesi'nin yürütmeyi durdurma kararı aldığına dair söylentiler çıkmıştı, hatta o sıralar i nşaat da bir süreliğine durdu ve biz bu haberlere çok sevi ndik. Ancak sonradan bili rkişi raporunun ve rildiği ancak yürütmeyi durd urma kararı nın alınmad ı ğ ı ortaya çıktı . Belediyeni n verdiği i m a r durumunda, yürütmeyi durdurmayla ilgili yargıdan karar çıkın caya kadar ruhsat verilmeyeceğine dair
14
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
not bulunuyordu. Oysa bu belediyeyi bağlayacak bir durum değildi, i mar durumu verildikten sonra yasalara göre ruhsalı bekletemezsiniz. Böyle bir not sadece işi biraz yokuşa sürmeye yarar. Neticede imar durumu verildikten sonra ruhsatın verilmesi zorunludur ve 1 5 Eylül 2007 tarihinde b u projeye ruhsat verilmiştir. Ancak burada sorulması gereken soru, "bu konularla asıl biz uğ raşıyoruz, bizim davamız sürüyor," diyen Kadıköy Belediyesi ' n i n , yine kendisinin ortaya çıkardığı bilirkişi raporuna rağ men ruhsalı verip vermediğidir. Eğer bilirkişi raporu ruhsat tarihinden önce alındıysa, bu raporla yürütmeyi durduma kararı rahatlıkla alınabilirdi. Bizim davalarımız devam ediyor ancak diğer yandan inşaat da başladı. Davalar ne zaman sonuçlanır belli değil ve inşa at tamamlandıktan sonra dava lehimize sonuçlansa bile, Gökkafes örneğ inde olduğu gibi, o binan ın yıkılması çok zor. Ancak Fenerbahçe Parkı'ndaki Piramit Kültür Merkezi gibi küçük inşaatları yık tırabiliyoruz. Biliyorsunuz orası için de dava açm ıştık ve dava olumlu sonuçlan d ı ğ ı halde inşaatın başlamasından 1 0 - 1 2 sene sonra yıktırabildik. Sonuçta artık davaların bir an önce olumlu so nuçlanmasını bekliyoruz. Bu bizim dava mız da olabilir, Kadıköy Belediyesi'nin davası da olabil i r. Eğer onların davası sonuçlanır da bu inşaatın önüne ge çilebilirse çok seviniriz ve Belediyeyi kullarız. M i marlar Odası'nın amacı, çar pıklıkları önleyen in ille de kendisi olması değildir. Mimarlar Odası olarak biz, çarpıklıkların olmamasını ve başkalarına da bu azmi aşılayabilmeyi istiyoruz."
Ta r i h i Pompa I.s -t a s y o n u " I s -t a n b u l S u Me d e n i y e t- l e r i M ü z e s i" n e Dö n ü ş ü y o r
7 Aralık, istanbul Büyükşehir Belediyesi Büyükşehir Belediyesi i S K i , i stanbul'un su tarihine ışık tutacak tari hi Cendere Hamidiye Pompa i stasyonu'nu müzeye dönüştürüyor. Restorasyon projeleri hazırlanan Cendere Hamidiye Pompa
Aralık
2007
i stasyonu'nun sosyal ve kültürel merkez olarak değerlendirilmesi için 2006 yı l ı nda onarı mına başland ı . Restorasyon çalışmaları halen devam eden Cendere Hamidiye Pompa i stasyonu'nda projeler hazırlanırken öncelikle yapının yeni bir işlev açısından uyarlanabilirliği araştırıl dı. i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bağ lı kurul uşları ndan i S K i bünyesinde çeşitli su tesislerine ait tarihi haritaları n , plan ve projelerin, konu i l e ilgili kitap ların, endüstri m imari örneği olan su pompaları nın ve ekipmanlarının sergile neceği mekan, su tarihim ize ışık tutacak müze işleviyle değerlendirilecek . Yüzlerce yıllık su kültürü bulunan i stanbul'un tarihi su eserleri, Sultan Abdülhamit Han dönemi nde inşa edilen Cendere Terfi Merkezi 'nde sergilene cek. i stanbul Teknik Ü niversitesi ile bir likte yürütülen projeyle 2008 yılı içinde faaliyete geçecek olan müze, ülkemizde bir ilk olma niteliği taşıyor. M üzede, Osmanlı öncesinde Anadolu ve i stanbul'da kullanılan su teknolojisi ve su kültürünün yanı sıra, Osmanl ı Dönem i'ndeki su teknolojisini yazılı açıklamalarla destekleyen repro düksiyon görsellere, monitörlerde gös terilecek belgesellere, özgün nesnelere ve maketiere yer verilecek. Suyun o dönemlerde nasıl bir teknoloji bilgisiyle kullanıldığının anlatılacağ ı müzede, şehirlere su getiren şebekelerin nasıl planlanıp i nşa edildiği ve su kültürü müzü oluşturan tekni k birikimin neler olduğu ortaya konulacak. Kurulacak müzeyle Türk bilgi nlerinin bilim ve tek noloji dünyasına armağanı olan bilimsel çalışmaların yeni nesillere sunulması ve toplumsal özgüvene katkı sağlanması amaçlanıyor.
Hamidiye Pompa İst-asyon u ' n u n Ta r i h ç e s i
Şişli i lçesi Ayazağa Köyü sını rları için de bulunan ve bölgedeki az sayıda tari hi yapıdan biri olan Cendere Hamidiye Pompa i stasyonu , dönemin Padişahı 2. Abdül hamit Han'ın Hamidiye Tesisleri 'ni yaptı rmasıyla kuruldu. i stasyon, deniz seviyesinden 34 metre yükseklikte ve içi-dışı çimento harcıyla sıvanmış iki adet 600 metreküpl ük hazneden oluşu yor. 20. Yüzyı lın başlarında inşa edilen Cendere Hamidiye Pompa i stasyonu,
hem işlevi hem de mekan düzeni, mima ri tasarımı, mekani k donan ımı ve diğer kendine özgün nitelikleri itibariyle en düstri mimarisi nin benzersiz bir mirası niteliğinde. 1 902 tari hli bina, Kağıthane Bölgesi'ndeki 20 farklı masiaktan gelen suyu buharlı pompa makineleri ile Balmumcu ve Beşiktaş - Tophane istikametine pompalamış. Daha sonra bu makineler yerini iki adet elektrikle çalışan santrifüjlü makineye bırakmış. Sonraları pompa sayısı bire düşmüş ve zaman içinde pompa istasyonu amacına hizmet edemez hale gelmiş.
D u ma n k a y a ' d a n 2008 ' de I s t" a n b u l ' a 462 Milyon Do l a r ' l ı k 7 P r o j e Ge l i y o r .
7 Aralık, Hürriyet Gayrimenkul sektörünün önde gelen kuruluşlarından Duman kaya i nşaat'ın Yönetim Kurulu üyeleri Ali Dumankaya ve Uğur Duman kaya, 2007-2008 yılı içerisinde toplam değeri 875 m ilyon Dolar olaraklık projeye yapacakları nı beli rtti. Dumankaya i nşaat Yönetim Kurulu üyeleri Ali ve Uğur Dumankaya, geç tiğimiz hafta düzenledi kleri toplantıda 2007 yılı itibariyle gerçekleştirilen ve 2008'de planlanan projeler üzerine bilgi verdi. Toplantıda Duman kaya'n ı n Trend , Konsept ve G izli Bahçe Akdeniz Evleri başta olmak üzere mevcut projelerinin toplam değerinin 41 3 m i lyon Dolar ol duğu ve söz konusu projelerin satışları nın hızla tamamlandığı belirtildi. 2008 yılında 462 milyon Dolar de ğerinde yeni bir yatırım öngördüklerini ifade eden Ali Dumankaya, " H er yeni projemizle ' kente kimlik katan yaşam alanları kazandırmayı' hedefliyoruz," dedi. Ali Dumankaya mevcut projelerin kazandırma potansiyellerinin yatırım cının Dumankaya'yı tercih etmesinde önemli rol oynadığını belirterek özell ikle Kurtköy Trend projesinin son 1 ,5 yılda yüzde 90-1 1 0 oranında kazand ı rdığına dikkat çekti.
Aralık
2011'e Kad a r- 15 . 000 Kon u t" Yatırım hedeflerinde öncelikli olarak i stanbul'un geldiğini beli rten Uğur Dumankaya ise, önümüzdeki 5 yıl için de Anadolu'ya da açılmayı düşündük lerini belirtti. Uğur Dumankaya ayrıca 20 1 1 yılına kadar 1 5 bin yeni konut kazandırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi . Avrupa yakasının yeni cazibe merkezi olan Bahçeşehir'de 1 75 m ilyon Dolar tutarında yen i bir projeye başlayacakla rını ifade eden Ali ve Uğur Dumankaya, Bahçeşehir'in yanı sıra 2008'de Kartal, Göztepe, Ataşehir ve Kurtköy'de konut, ofis ve alışveriş merkezi gibi unsurlar dan oluşacak 7 adet yeni proje planla dıklarını beli rttiler.
Pa r i s ' i n Röv a n ş ı l O Aralık, Milliyet YAZAN: SABETAY VAROL
Fransız m imar Jean N ouvel ' i n tasarladığı "Sonu Olmayan Kule", Paris'te yetkili merciierden i nşa izni alamamıştı. Ü nlü mimar New York'ta yapılan yeni bir gök delen projesi yarışmasında 350 metre yüksekliği ndeki tasarımıyla birinci geldi ve ülkesindeki hezimetinin rövanşını aldı . Fransız i htilali 'nin 200 ' üncü yıldö nümü tarihi olan 1 989'da, Paris'in batısı ndaki yeni iş merkezi La Defense semtinde inşa edilmek üzere, Sonu Olmayan Kule adı n ı verdiği 425 metre yükseklikte modern bir Babil Kulesi tasarlamıştı. Yapı aşağıdan yukarıya doğru daralan ve rengi giderek saydamlaşan görünü müyle gerçekten de Babil Kulesi izie nimi vermeyi hedefliyordu. Alt katlarda simsiyah granit malzemeyle başlayıp, kademeli olarak zirvede gökyüzüyle, bu lutlarla kristal saydamlığında buluşacak dev yapı yetkili merciierden yeşil ışık alamadığı için bir türlü gerçekleşemedi. Günümüzün dünya çapında ünlü dört-beş m imarından biri olan Jean Nouvel'den söz ediyoru m . i ki yıl önce hizmete açılan Barselona'daki Agbar Gökdeleni 'ne imza atan , bu yapıtıyla 2006 'da Uluslararası Yüksek Yapı Ödülü ' n ü kazanan Fransız mimar Nouvel, geçtiğimiz haftalarda New
York, Manhattan'da, 350 metre yüksek liğindeki tasarımıyla yeni bir gökdelen projesi yarışmasında biri nci geldi ve bir anlamda kendi öz ülkesindeki Sonu Olmayan Kule hezimetinin katmerli rö vanşı n ı aldı . 201 1 yılı sonlarında ortaya çıkacak bu yeni yapı, gökyüzüne saplanacak bir ok biçiminde olacak, "Sonu Olmayan Kule" ile benzer kavramsal temeller üzerinde biçimlenmese de, Manhattan ' ı n ikisi, üçü hariç geleneksel gökdelenlerinden oldukça farklı, dikkatleri üzerine topla yacak yepyeni bir Jean Nouvel ürünü olarak kendini gösterecek. Modern Sanat M üzesi'ne ( M oMA) komşu olan bu yeni gökdelenin bir bölümü, dünyaca ünlü müzenin yeni galerilerini oluşturacağı gibi, yedi yıldızlı lüks bir otel ve çeşitli rezidanslar dev binanın kalan alanlarını işgal edecek.
Pa r-is ' e Dam g a sını Vu r-d u Paris'te gökdelen yapmak kolay bir şey değil. Esasen klasik 1 9 ' uncu yüzyıl Avrupa kenti görünümüyle Paris, yaratıcı lığı ön planda tutan mimarlara yeni fı rsatlar tanıyacak bir kent değil. Arsa kıtlığı yüzünden olsa gerek konut inşaatı yok denecek kadar az. Bu ne denledir ki, Belediye Başkanı Bertrand Delanoe şimdiki klasik altı-yedi katlı yapılar yerine, çok daha yüksek binala ra olanak sağlayacak bir yapılaşman ı n yollarını arıyor. A m a tutucu Paris halkını ikna etmek pek o kadar kolay değil. Ö nüm üzdeki i lkbaharda yapılacak belediye seçimlerinden sonra Paris'e gökdelen dikme tartışması kuşkusuz yeniden başlayacak. Estetik ve çevreye saygılı olma koşuluyla Paris'e gökdelen inşa etme fikri ağır basarsa, belki Jean Nouvel dünya şampiyonu olduğu bir kategoride, yani gökdelen tasarımında ülkesinin başkentine imza atma fırsatı elde edebilecek. Gökdelen konusunu bir yana b ı rakır sak, J ean Nouvel asl ı nda son yıllarda Paris'e damgasını vuran az sayıdaki sanatçıdan biri. Biz bile burada ya şadığımız son çeyrek yüzyıl boyunca, Nouvel'in son derece önemli üç yapıtı nın hizmete girişine tanı k olduk. Kısmet olursa önümüzdeki yıllarda bir dördüncüsüne de tanık olacağız. Bunların birincisi artık Paris'in kültürel
2007
Q) M ::> � c o >0 E M o ::> c o "'
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
:ı.. s
demirbaşlarından biri haline gelen, 1 987 'de açılan Arap Dünyası Enstitüsü. Yapının en çarpıcı özelliği , güneye bakan cephesinin baştan başa m üşre fiyelerle kaplı oluşu. M üşrefiye, Arap ve islam mimarisinde, dışarıdan evin içinin görülmesine engel kafes biçiminde bir tür cumba anlamı na geliyor. Jean Nouvel bunun yerine günışığı nın şiddeti ne göre açıl ı p kapanan ve arabesk oymaları anımsatan metalden diyaframlar dizayn etmiş. Ne var ki, fotoğ raf makinesi objektifini de düşün düren bu diyaframların doğru dürüst çalıştığını gören yok.
Polemikler-in Mima r-ı Arap Dünyası Enstitüsü 'nü çağdaş sanatı tanıtan sergilerin açıldığı ve 1 994'te hizmete giren Cartier Vakfı
16
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
izledi . Bu yapı saydamlık, ışık oyunları, bina içine kondurulmuş bitkilerle sizi bulunduğunuz noktadan bambaşka bir aleme taşıyan gerçek bir yaratıcı mi mar lık ürünü. Cartier Vakfı binasını takiben Paris'te bu yapıtı kopya eden irili ufaklı çok sayıda binanın yerden bittiğine de tan ık olduk sonraki yıllarda. Son olarak da geçen yıl açılan i l ksel Sanatlar M üzesi ile Nouvel, Paris mer kezinin, Louvre, Orsay ve Pompidou müzelerinden sonraki en büyük müze sinin m imarı olma şerefine erişti . M üze birbirinden çok farklı dört binadan oluşuyor ve sözcüklerle anlatılması neredeyse olanak dışı. Bu üç başyapıtı, inşaatı süren ve 201 2 'de açılacak 2 bin 200-2 bin 500 kişilik klasik müzik kon ser salonu izleyecek. Jean Nouvel hayranlık uyandırdığı ka dar şiddetli polemli klere de yol açan bir mimar. Belli ekallerin ya temellerin i atan ya da izleyicisi olan ünlü m imarlara kar şılık Nouve l ' i n modaya ayak uydurduğu, bir mimari teorisine sah ip olmad ı ğ ı n ı iddia edenler a z değil. Gerçekten de i sviçre'de Luzern kentindeki Kongre ve Kültür Merkezi ile Barselona'daki Agbar Kulesi veya Arap Dünyası Enstitüsü ile Abu Dabi'de açı lacak Louvre M üzesi tasarımı arasında ortak yanları bulup ortaya çıkarmak pek o kadar kolay değ i l . Ama biraz aşinalık sahibi bir göz, bunların tümünün Jean Nouvel'e ait olduğ unu, bakar bakmaz anlayabiliyorsa, mutlaka Jean Nouvel tarzı var demektir.
Ka z l ı ç e ş me K r u v a z i .y e r L ima n ı Ima r Pl a n ı Ka r a r ı n ı Be k l i y o r 1 1 Aralık YAZAN: G Ü L KESK iN - ARK i TERA.COM
Zeyti nburnu Kruvaziyer Yat Limanı Projesi, ilk kez, yaklaşık 4 yıl önce 250 bin met rekarelik kıyı şeridinde inşa edi leceği yol u nda basında yer alan haberlerle gündeme taşınmış ve o dönemde "Avrupa'n ı n En Büyük Kruvaziyer Limanı" olacağı söylenmişti. O günden bugüne bu önemli proje önce ihale haberleri
Aralık 2007 ve projeye ait olduğu söylenen görsel lerle, sonrasında ise TMMOB Şehir Plancıları Odası ve M imarlar Odası'nın, bölgeye kruvaziyer limanı yapılmasının yolunu açan imar plan ı na karşı açtı kları iptal davasıyla basında yer ald ı . Aral ı k 2006 y ı l ı nda yapılan ön ihaleyi Rönesans i nşaat AŞ - Koçhan H olding ortak girişimi kazanmış, Ekim 2007 tarihinde ise Rönesans - Koçhan şir ketleri nin ol uşturdukları Ataport Turizm Gayrimenkul Yatırım ve i nşaat AŞ ile Maliye Bakanl ı ğ ı Milli Emlak Genel M üdürlüğü arasında 49 yıl süreli kul lanma izni sözleşmesi imzalanmıştı. Fakat TMMOB Şehir Plancıları Odası ve M imarlar Odası ' n ı n Turizm Bakanl ı ğ ı tarafından hazırlanan i mar plan ı n ı n iptaline yönelik açtı kları davayla, proje de askıya al ınmış oldu. Konuyla ilgili son gelişmeler ve bugüne kadarki sü reçte yaşananlada ilgili bilgi almak için Rönesans Yatırım AŞ Yönetim Kurulu Ü yesi mi mar M u rat Ö zg ümüş ile gö rüştük.Murat Özgümüş, yargı sürecinin davalı kuruluş Turizm Bakan lığı olduğu için Danıştay'da devam ettiğ i n i , bu sü recin 3 - 4 ay sürmesi ni beklediklerini, bu nedenle de şuanda fiili olarak birşey olmadığını, imar plan ı n ı n iptali söz konu su olduğu için planlama adına da henüz bir çal ışma yapılmad ı ğ ı n ı , sürecinin sonuçlanmasın ı beklediklerini bel irtti . Basında yer alan projelerle i l g i l i ise; imar planına esas olması ad ına bir ihti yaç programına yardımcı olması, daha da önemlisi i mar Planı 'nda değişecek dolgunun sınırlarını görmek ve i mar plan ı na yardımcı olması adına yapı lmış bir avan çal ışması olduğunu söyledi. Dolayısıyla bu projelerin bağlayıcı lığı ya da kendi leri adına kabul edi lmişliği olmad ı ğ ı n ı ; imar planı kesinleşmeyen bir yerde zaten proje çalışması yapı lamaya cağ ı n ı dile getirdi. Davanı n olumlu sonuçlanması ha l inde hemen projelerin hazırlanacağ ı n ı söyleyen Özgümüş, hazı rlanacak olan projelerin yapılabilmesi için önce avan projenin Büyükşehir Belediyesi'nden, sonra da üst yapı projesin i n hem Büyükşehir Belediyesi'nden, hem de Anıtlar Kurulu'ndan onaylanması gerek tiğini söyledi . Yargı n ı n kararı n ı n olum suz ol ması halinde ise yeni i mar planına göre proje çalışmaları yapılacağ ını
belirten Özgümüş, üst yapı projesinin tasarımı için henüz görevlendirilmiş bir proje firması olmadığını, sadece Yüksel Proje tarafından yapılan ve Demiryollar, Li manlar ve Hava Meydanları i nşaatı Genel M üdürlüğü (DLH) tarafından onaylanan altyapı projelerinin olduğunu söyledi . Dolgu, mendirek, kaz ı k projele ri için hazırlanan bu projeler, i mar planı nın bir eki niteliğ inde ve mendirek, iske leler, dolgu gibi hesaplamaları gösteren, aynı zamanda da deniz altı n ı n topogra fik ve coğrafi özelliklerini içeren altyapı projelerinden hazırlanan bir çalışma. M u rat Özgümüş, Kazlıçeşme Kruvaziyer Limanı Projesi gibi önemli bir proje için imar planıyla ilgili karar be l i rlendikten sonra, uluslararası ve ulusal firmalarla ön yarışma yapılabileceğ ini ya da bu firmalardan muhtelif avan proje teklifleri istenebileceğini; böyle önemli bir konunun projelendirilmesi için bu tarz firmaların konunun içi nde olması görüşünü beni msedi klerini vurguladı .
Proj e H a k kında Zeytinburnu sahil inde gerçekleştiri lecek ve toplam mal iyeti 3 m ilyar Doları bulacağı söylenen projenin tamam lanması halinde turizm geli rlerin i n ilk 9 yılda 4 milyar Dolar, 2020 yılında ise 8 milyar Dolar artış göstereceği öngörülü yor. ODT Ü M imarlık Fakültesi Şehi r ve Bölge Planlaması Bölümü'nün hazırladı ğı rapor doğrultusunda 1 /5000 Nazım i mar Planı ve 1 /1 000 Uygulama i mar Planları hazırlanan alanla ilgili 13 ayrı kurum ve kuruluşun görüşleri alı narak hazırlanan planlar yeni lenmiş, Turizmi Teşvik Kan u n u ' n u n 7. maddesi ve 3261 sayılı Kıyı Kanunu'nun 6 . maddesi gere ğ ince Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafı n dan onaylanmıştı.
21 . Yü z y ı l ı n O r n e k Ke n t- i 1 1 Aralık, e-architect, New York Şehri Resmi Web Sitesi DERLEYEN: ZEYNEP ER ÖZKAN
Steven Hall Architects' i n (SHA) H udson Yakası için hazırladığı tasarım 2 1 . yüzyı lın örnek kentini sunuyor. . . 1 8 Kası m'da (2007) Steven Hall M i marlık (SHA) ve Extell Development Company (EDC) New York'un H udson
Aralık Yakası , Doğu ve Batı Demiryolları bölgesi için master planı önerilerini sundular. Manhattan'ın son büyük ge lişmemiş alanı olan M idtown için öneri veren 5 müteahhit firmadan biri olan EDC, bu projenin danışmanlığını yürüt mesi için SHA'yı seçti. 2 1 . yüzyıl ı n bu örnek kentini tasarlarken SHA ve EDC, Metropolitan Transportation Authority (MTA)'ye hatırı sayılır bir finansal geri dönüş sağlayacak şekilde Long I siand Rail Road ( L I R R)'un faaliyetlerine en az müdahalede bul unacak bir alan fikriyle yola çıkıp canlı bir karma kullanım orta mı yarattı lar. 3,45 milyon m2'1ik alanın her tarafından alana katılıma olanak veren gözenekli yapıdaki master pla nıyla SHA, M i dtown'ı Chelsea Sanat Bölgesi'ni ve Jacob Javits Center'ı H udson Nehri kenarındaki büyük bir park aracılığıyla birbirine bağ lıyor. Başlangıçtaki ana kararları, yeni bir platform inşa etmek yerine parkı tren yolu üstünde askıya almak olan SHA, Hudson Yakası'nı büyük bir kamusal çekim merkezine dönüştürecek eğrisel bir park tasarlamayı planlad ı . Bu parkın, Fredrick Law Olmstead'in tasarladığı Central Park'ın doğal peyzajının ruhuna uygun olarak gelişmesi ni amaçladı . Bu yeni ve basit mimari ile Central Park'ın eğrisel peyzajına referans verirken, va diden ı rmağa karışan yağmur suyunu toplayarak arıtma yoluna gitti. 1 0 . ve 1 2. caddelerin tamam ı n ı kaplayan park, doğuda Empire State Binası ile, batıda Hudson Nehri'nin görsel sürekliliğini sağlayarak New York için net bir yö nelme ve verimli bir ışık sunuyor. Batı tarafında park, bitkilerin arasındaki heykellerden oluşan 1 40 m genişliğinde "Sol Lewitt Sculpture Park"ı oluşturuyor. SHA'nın yeni park bünyesinde tasarla d ı ğ ı , nehir kıyısındaki H ighline yaya yol u , Batı Karayolu üzerinden bir köprü yardı mıyla geçerek bir dinlence platformuna ve yeni çevreye hizmet eden bir feribot iskelesine ulaşıyor. Tren yolunun doğu sunda müzik gösterileri ve diğer açık hava etkinlikleri için toplanma mekan ı sunan bir amfi tiyatro bulunuyor. Alanın güney köşesindeki gösteri salonu ise Chelsea Sanat Bölgesi ile bağlantı sağlıyor. H ighline'ın kuzey rampasının alt ve üst katları nı bağlayan bu salon ve üstündeki gösteri sanatları okulu için
rampanı n henüz tamamlanan alt kısmı bir giri ş saçağı olarak kullanıl ıyor. SHA, gösteri salonundan sonra, parkın doğu tren yoluyla birleştiği yerde 3 tane köşe bi nası tasarladı . Bu binalar, yükseklikle ri 36 ile 49 kat arasında değişen bir ofis ve bir konut kulesi ile alt katında büyük bir mağaza da bulunan karma kullanımlı yapıdan oluşuyor. Kuzey köşesinde 466 m yükseklikte otel, konut ve ticari kullanımları içeren üçlü simgesel kule yükseliyor. En üstünde Rockefeller Center ve Empire State binaları nın seyir alanlarının birleşimi nden daha büyük bir kamusal alan yer alıyor. Geceleri bu göz alıcı kamusal alan, Hudson Yakası için kamusal bir sembole dönüşüyor. Batı tren yolunun güneyinde, güneş açısı hesaba katılarak şekillenen 6 tane "sun slice" adı verilen kule, günün ve mevsimin farklı zaman dilimlerinde de ğişerek, güneş ışığının özellikli alanlara alınmasını sağlıyor. 30. Cadde'deki seyrek ve bi rbirinden farklı konut binaları, açık yeşil alanl arı çerçeveleyerek parkın caddeyle ve Highline'la görsel olarak bağ lanmasını sağlıyor. Kuzey kıyısında, 30,480m2'nin üzerinde taban alanı na sahip loft benzeri yapıda ticaret işlevli katlar ve kongre merkezi için alan yer al ıyor. Parkın 33. Cadde'ye açıldığı noktada binalar büyük kolonlar üzerinde yükse-
2007
:ı: c: o. uı o :ı
� , o. uı
;;: o uı -+ <D , "O ..... o :ı 1-'
'-.. U> -+ <D < <D :ı :ı: o ..... ..... )> , o :T 1-'· -+ <D o -+ uı
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
17
lerek, altta feribot term inali ile metro istasyonunun birbiriyle bağlanması nı sağlıyor. Böylece LIRR'ın çoklu taşıma kullanımı politikasına olanak vermiş olu yor. Nehir kıyısındaki eğrisel konut blo ğu " H ighline-to-Pier" kulesi, Highline Parkı'n ı n iskeleye yönlenmesini sağlıyor. Steven Holl M imarl ık, H udson Yakası için yaptığı bu master planı 5 ana karar üzerine temellendiriyor: 1. Highline Parkı'yla bütünleşmek, 2. Yeni çevrede, yeşil alana olabil diğince çok yer vermek, 3. Farklı işlevli kuleleri tren yolunun üstünde sürekli bir zemin üzerine oturtmak, 4. Kesintisiz bir raylı sistem sağla yabilmek için asma köprü sistemlerin den faydalanarak parkı askıya almak, 5. Jeotermal değ işim ile yeşil bir görünüm elde etme; kirli su-temiz su dönüşümünü sağlama; kojenerasyon atölyesi sayesinde karbondioksit sa lı nımsız bir ısıtma-soğutma sistemi kurma; %50 daha az enerjiye gerek sini m duyan ve % 50 daha az karbon dioksit sal ı n ı m ı yapan düşük enerji gereksinmeli bi nalar tasarlamak yol larıyla sürdürülebilirliği en yüksek seviyede tutarak, PlaNYC (New York yerel yönetiminin sürdürülebilirlik konusunda aldığı kararlar) standartla rını sağlamak.
ıs
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Yukarıdaki ilkelerle tasarlanan bu bü yük park kendi içinde serin letici özellik te mikroklima yaratarak, hava kalitesi ve su dengesini ıslah ediyor ve tren yolu için ihtiyaç duyulan enerjiyi de azaltıyor.
Çime n t- o S e k t- ö r ü n d e Dev S a t- ı n Alma 1 1 Aralık, NTVMSNBC
Çi mento, agrega ve beton ile alçı iş kollarında faaliyet gösteren Fransız Lafarge, Ortadoğu ve Akdeniz hav zasında çimento yatırımları bul unan Mısırlı Orascom Çi mento'yu 8,8 mi lyar Euro'ya satın ald ı . Orascom'un alım ıyla Lafarge'nin dünya çapındaki çi mento üretim kapa sitesinin 201 0 yılında 260 milyon tona çıkması öngörülüyor. Satın almayla Lafarge, Cezayir, I rak, Kuzey Kore, Pakistan, Suudi Arabistan, Suriye ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne de (BAE) ilk defa g irmiş olacak. Lafarge G rubu Başkanı ve CEO'su Bruno Lafont, yaptığı değerlendirmede, M ısır kökenli büyük bir çimento grubu olan Orascom'un satın alınmasının, gelişen çimento pazarlarındaki karl ı bü yüme stratejilerine ivme kazandı racak ciddi bir fı rsat olduğunu belirtti . Lafont, söz konusu satın alma sonu cunda, Lafarge'nin 201 O yılı vergi ve amortisman öncesi karı nın (EB i TDA) yüzde 65'inin gelişen pazarlardan elde ediliyor olacağı n ı ifade ederek, şun ları kaydetti: "Orascom Çimento'nun operasyonları hızlı büyüyen bölgelerde yer almaktadır. Bu yatırımla iki şi rketin birbirini tamam layan coğrafi potansiyelleri de birleş miş olmaktadır. Satın alma sayesinde Lafarge, dünyanın en hızlı büyüyen bölgelerinde operasyon sahibi olarak, dünya ölçeğindeki konumunu ciddi şe kilde güçlendirmiştir." Mısır, Cezayir, BAE'de pazar lideri olan, Kuzey Kore, i spanya, Pakistan, G ü ney Afrika, Nijerya ve Türkiye'de fabrikaları bulunan, Suriye ve Suudi Arabistan'da ise yatırıma hazırlanan Orascom'un, 4'ü yapım aşamasında olan 13 çimento fabrikası mevcut. arascom'un 201 0'da 45 m ilyon tona
Aralık 2007 ulaşması planlanan 35 milyon ton çi mento üretim kapasitesi bulunuyor. Lafarge Türkiye'nin temelleri de Türkiye'nin ilk çimento fabrikası olarak 1 9 1 0'da kurulan Aslan Çimento'nun (Darıca) 1 989'da Lafarge G rubu'na ka tılmasıyla atı ldı. Lafarge'nin Türkiye'deki şirket ve ortaklıklarının 2005 itibarıyla toplam cirosu 350 m ilyon Euro oldu. .
AK P ' n i n I n ş a a tTe l a ş ı
alarak şöyle ifade edebi liriz: Bir tarafta toplum hayatını dar bir bakışa, sektörel perspektife indirgeyen, ekonomiyi ayrı bir gerçeklik haline getiren enstrüman tal (araçcı) bir yaklaşı m . Diğer tarafta e l d e edilen g ü c ü , i m kanları h imayeci ilişki lerle yeniden üreten ideoloj i . Geçmişteki popülist politikalarla bir kırılma yaratan ve ikili bir mantık üzerine oturan bu kentleşme model i , AKP'nin artık iyice billurlaşmış siyasal stratejisinin ana eksenini teşkil ediyor.
1 1 Aralık, Radikal YAZAN: KORHAN G Ü M Ü Ş
TOKİ An a ht-ar Ku ruluş
Frederic Jameson'a1 göre bir kent plancısı olmayan ya da onunla i lişkili olabi lecek iktisat veya sosyoloji gibi başka disipli ner kategorilere de sığmayan bir mimar olan Rem Koolhaas, Project on the City adl ı kitabında modernist kentleşmenin krizini, " kent denen şeyin Ü çüncü Dünya'daki genişlemesi ni" çözülmesi gereken bir sorun olarak değ i l , ince len mesi gereken bir gerçekli k olarak yoruml uyor: Ona göre Çin'deki bu muazzam yapılaşma patlamasının (son 10 yılda Şangay'da 9.000 gökdelen inşa edildi) arkasında kapitalizme dönüşten çok, Deng Ş iaoping'in kökten farklı bir top l u m , kızıldan çok kızıl ötesi bir toplum inşasında kapitalizmi kul lanma stratejisi yatıyor: " Ü topya'nın dört bir taraftan itirazla karşılaştığı , dünyan ı n onun yol açtığı yıkıma, sefalete dair kan ıtların toplan dığı bir dönemde Ü topya'yı korumak için komün ist, kızıl ideallerin gizlen mesi. I N FRARED reform ideolojisi, Ü topya'nın son bulması n ı ön lemeye yönelik bir seferberlik, 1 9 . yüzyılların ideal lerini 2 1 . yüzyılın gerçekleri içine gizleme projesiydi". Rem Koolhaas'ın bu tespitlerinin belki de bugün büyük kentlerde, özellikle de i stanbul 'da yaşa makta olduğumuz inşaat seferberliğiyle benzerliği var: Çoğu zaman kiracısı dahi olmayan, normal koşullarda ihtiyaç fazlası denebilecek, kentii ierin yaşam ekonomilerini altüst eden, hatta bir eko nomik krizle geçerlil iğini yitirecek inşa, özelleştirme, dönüşüm programların ı n arkasındaki mantık ne olabil ir? Bu politikayı şekillendi ren bu vizyo nu belki de Rem Koolhaas'tan ödünç
B u politikayı e n iyi temsil eden ki şilerin başında da, belki Başbakan Tayyip Erdoğan'dan fazla TOK i Başkanı Erdoğan Bayraktar geliyor. Bayraktar, her ne kadar bir bürokrat kimliği olsa da, asıl olarak siyasal misyanun temsili açısı ndan etkin bir kişi. AKP politikaları nın oluşumunda bu bürokrat/ siyasetçi kimliği ile hiç şüphesiz birçok bakandan daha fazla rol oynuyor. Bu kimliğin çözüm lemesini şöyle yapabili riz: " Kapsam lı bir uygulama ve vizyonu programa dönüştürme adamı". Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi o da ekonomik büyümenin inşaat alanındaki yatırımlar ile gerçekleştiğini görüyor ve bu nedenle elde edilen sonucun sürdürülebi lir olması için bu gidişin önünü açmak gerekir diye dü şünüyor. Yabancı ve yerli sermaye, yandaş şir ketler, aslan payını alan partili ler, iş sa hibi olan akrabalar, dört bir koldan kent toprakları na, kamu arazilerine, hatta politik temsil gücü olmayan vatandaşla rın mülklerine abanmış durumdalar. Ü stelik büyük medya grupları da bu sistemin içine çekildikleri içi n , m isyonu yerine getiren bir kişi olarak Bayraktar sürekli alkış al ıyor. Ancak rekabet i lişkilerini hatta hukuku berhava eden bu misyon çok di kkatli olmayı ve gedik vermemeyi gerektiriyor. Bu nedenle bu seferberlikte yer alan ve başka alternatif ortaya koyamayan siyasal aktörler ciddi bir telaş içinde. Eğer gidiş başarılı ol maz, kamu arazilerinin satışı, kentsel dönüşüm projeleri sekteye uğrarsa, Türk ekonomisinin duvara tasiayacağı bizzat bu politi kan ın uygulayıcıları ta rafından sıklı kla, neredeyse bir tehdit
Aralık durumun yarattığı en büyük kriz ise geçmişten bugüne dünyadaki birkaç kentten biri olan i stanbul'da yaşanıyor. i stanbul bu tür politikaların kolayca
biçiminde dile getiriliyor. Bu nedenle en ufak bir tereddüte, sapmaya, eleşti riye dahi yer yok . Ya ekonomi çökecek ya da herkes susacak ve payına razı olacak. Belediyelerden yakın aile şirket lerine herkes bu misyonda partnerler olarak yer almak durumunda. Geriye kalan küçük bir azınlık olarak çevreciler, insan hakları savunucuları, kültür ve tarih meraklısı çevreler, ya kötü niyetle Türkiye'nin ekonomisini baltalamak isteyen , gelişmelerden pay almadığı için karşı safa geçen ya da bu hakikatin farkında olmayan muhalifler.
Kula k l a r- Tıkalı Bu nedenle bu inşaat telaşı içinde tartışmay ı , farklı yollar denemeyi öne renlere, iti raz edenlere kulaklar tama men tıkal ı . i t ürür kervan yürür mantığı, misyonu temsil edenlerin ana davranış kalıbını oluşturuyor. Yukarıdakiler ne yaptı kların ı biliyorlar, uygulamacılar misyonu hak ettiklerini gösterecek bir biçimde yarıştalar. (O kadar ki zaman zaman birbirlerine bile dişlerini gösteriyorlar.) Ü stelik bu modelin uygulanması geçmişten beri belediyelerden siyaseti finanse ederek yetişen siyasal kadronun başarı dene yiminin temel düsturunu oluşturuyor: Ekonominin motor gücünü oluşturan inşaat sektörü aracılı ğıyla kentsel rant ların kontrol altına alınması ve bundan elde edilen değerlerin himayeci ilişkiler içinde dağıtılması. Cumhuriyet ' i n ilk yı llarında siyasal elit devlet eliyle yerli burjuvazi yaratmak için nasıl seferber olduysa, bu modelin ba şarısı için de bu misyon , adeta benzeri bir ruh halini yaşıyor. Bu seferberlik ko şulları içinde bir devlet kuruluşu olarak Başbakanlığa bağlı özerk bütçeli bir kuruluş olan TOK i 'nin özel bir yeri var. Halkın ucuza konut sahibi olması amacıyla ANAP zamanında kurulan ve herkesin bildiği yurtdışı çıkış harcı gibi uygulamalarla fonlanan TOK i , bir anda hem ayrıcalıklı bir piyasa aktörü hem de kamu kuruluşu olarak bu politikanı n mimarlarından biri halini alıyor. Böylece AKP siyasal rakibi olan devlet elitinin temsil alanını izole diyor, diğer taraftan kendi yandaşlarını kol luyor. Halkı, geniş bir kesimi himayeci ilişkiler içinde kontrol altına alıyor. Bu
ı. o M c o >0 M o N E ·H E rl M rl -ı o :.: G> c
o;:ı M o "" o -ı o ı. a.
o -ı o > :.:
ve sorunsuz uygulanabileceği tarihsiz kentlerden biri değil. Bu yüzden kültür m i rası, U N ESCO yükümlülükleri g i bi konular tam da yönetim katında ikiyüzlü bir tutuma sahne oluyor. Kentsel dönüşüm projelerinde şimdi lik istedikleri gibi at koşturan yöneticiler ve bu yöntemler iş görseler de ortada uluslararası yükümlülükler, AB uyum süreci, i stanbul 201 O yükümlülükleri ve hedefleri açısından büyük bir çelişki var. Mülkleri dakunulabilir hale geldiğinde bu modelin nelere mal olacağ ını yakın da halk da anlayacak. Ancak ortada bir politik alternatifin olmaması bu sistemin en büyük güven cesi. Geçtiğimiz günlerde Milliyet'teki sü tununda G üngör Uras " i stanbul silme bina oluyor" başlıklı yazısında " bize kültürün, yeşil alanın ne yararı olabilir? Bize para lazım . Değil mi efendim? Kamuya ait ne kadar arsa varsa bu arsalar önce TOK i 'ye, sonra bir yap satçıya devrediliyor ve hemen betonlaş tırılıyor. Kamu arsaları önce Hazine tarafın dan TOK i 'ye devrediliyor. TO K i ise konut yapılması için yap-satçılarla anla şıyor. S ı ra sıra yüksek binalar dikiliyor. Bu olan bitene neden kimsenin sesi çıkm ıyor? Neden i stanbul 'da yaşayanlar, ka mum mülkiyetinin özel mülkiyete dönüş mesine, yeşil alanların betonlaşmasına sessiz ve seyirci kalıyor? " diye soruyor du. Sorun da tam burada.
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
19
Akademik kuruluşlar, uzmanlar bu po litikaların öngördüğü gibi bir çıkar kesi m i olarak politik alanda temsil edilecek ve pastadan pay almaya m ı çalışacaklar, yoksa uzmanlıkların ı n bir gereği olarak kentiiierin kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olması için bağımsız bir rol m ü oynayacaklar? i stanbul'un geçmi şte olduğu g i bi me deni dünya içinde mi, yoksa belleksiz ve geleceksiz yaşanan anın gerçeklerine hapsolmuş bir kent olarak başka bir dünya içinde mi yer alacağı n ı sanıyorum bu tercih belirleyecek. ' Frederic Jameson, Geleceğin Kenti, NLR 2003 Türkiye Seçkisi
K y o t-o 1.0 Ya ş ı n d a , H a l efi Be l i r s i z 1 2 Aralık, Radikal
1 1 Aralı k 1 997 'de Japonya'nın Kyoto şehrinde imzalanan, dünyanın en iddialı çevre anlaşması, Japon çevre örgütle riyle birlikte, dev bir doğum günü pasta sı eşliğinde 1 0 . yılını kutladı . Emisyanların durdurulmasıyla ilgili kurallar, uzun görüşmeler sonucu net leşmiş, bu yüzden protokol ancak 2005 yılında uygulanmaya başlanabilmişti. Metin bugünkü haliyle kirliliğin ya yılmasını önlemede yetersiz kalıyor, uzmanlar daha şiddetli kıtlık ve sellerin , deniz seviyelerindeki artış v e görül memiş güçte fırtınaların yaşanmasına yalnızca 1 O yıllar kaldığı konusunda uyarıyor. Sali'deki konferansa katılan 1 90 ülke, 20 1 2 'den sonra Kyoto Protokolü'nün
20
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Aralık
2007
.
yerini alacak ve emisyon kısıtlamalarının daha hızlı uygulanmas ı n ı öngörecek yeni anlaşma oluşturabilmek için yapıla cak müzakerenin esaslarını belirleyecek ' Bali Yol Haritası'nı çı karmaya çalışıyor.
"Yol Ha r-i"tası" Olu ş-tu r-ulacak
Öte yandan, Avrupa Çevre Komisyonu üyesi Stavros Dimas, yeni bir anlaşma yapılacağını kesinleştirmek için sadece üç gün kaldığı uyarısını ya pıyor ve " Ö nümüzdeki üç gün belirleyici olacak ama bazı zorlu tartışmalar olaca ğından endişeliyim," diye konuşuyor. Bali Yol Haritası konuşmaları, 201 2 sonrası müzakerelerin sunacağı emrin kapsam ının genişliği ve müzakerelerin iki yıl içinde sonuçlanmasın ı n zorunlu tutulup tutulmaması konularında dü ğümleniyor. Kyoto Protokolü'nün endüstrileşmiş ülkeler için şart koştuğu, 2020'ye kadar karbon emisyonların ı 1 990'daki düzeylerinden yüzde 25-40 oranında düşürme hedefi, anlaşmanı n yeni versi yonundan çıkarılmak isteniyor. ABD, Japonya ve Kanada'nın da içinde bulunduğu bir grubun hazırladığı belgede, bu tür kuralların müzakerelere ön hüküm vermiş olacağı eleştirisi yer alıyor.
"Bilim a z a lt-ma i s-tiyor-" Yakın tarihte Kyoto'yu imzalayarak övgü toplayan Avustralya da bu konuda çekimsediğini ortaya koyuyor. Çevre aktivistleriyse, büyük bir emirden arındı rılmış protokolün, yol haritasını çıkmaza sürükleyeceği görüşünde. B M i klim Değişikliği Çerçeve Anlaşması Baş Direktörü Yvo Boer, zengin ülkeler için yüzde 25-40 hedefi nin düşürülmediğini, artık daha da katı biçimde uygulanması gerektiğini ve Sali 'deki i klim Konferansı' n ı n müzakere sürecini başlatmasını beklediklerini vur guluyor. Dimas da, "Gelişmiş ülkelerin bu azaltma oranına uymalarına ihtiyacı mız var. Bilim bu azaltmaların gerekli olduğu nu söylüyor. Mantığa uygun olarak, bili min sözünü dinleyeceğiz" açıklamasını yapıyor. Görüşmelerden çıkan olumlu bir sonuç; para, teknoloji ve beceri eksiği olan yoksul ülkelerin iklim müca delesini desteklemek için oluşturulacak fonun nasıl yönetileceğinin belirlenmesi oldu. Fona Kyoto'da zengin ülkelerin karbon kredisi alması için oluşturulan Temiz Gelişme Mekanizması 'nın yüzde 2'si ayrılacak. Zengin ülkeler temiz enerji projeleriyle yoksullara yardım ederek kredilerini düşürebilecek.
I s t- a n b u l Çe v re Dü z e n i Pla n ı Ha k kı n da Be l e d i y e ' d e n Aç ı k l ama 1 2 Aralık
i stanbul Büyükşehir Belediyesi " 1 /1 0 0 binlik i stanbul Çevre Düzeni Planı hak kında i stanbul 2. i dare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararı" ile ilgili i stanbul Bölge i dare Mahkemesi Başkanlığ ı'na itiraz etti. Yapılan açıkla ma şöyle: i stanbul Büyükşehir Belediyesi Hukuk M ü şavirliği 1 0 . 1 2 . 2007 tarihin de i stanbul Bölge i dare Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmek üzere i stanbul 2 . i dare Mahkemesi'ne bir dilekçe vererek i stanbul 2 . i dare Mahkemesi'nin "yürütmeyi durdurma kararına" itiraz etmiş ve "yürütmenin durdurulması kararı"nın kaldırılarak yü rütmenin durdurulması talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. • i stanbul i l Çevre Düzeni Planının iptali ve yürütmenin durdurulması" ta lebi ile, i stanbul i dare Mahkemelerinde açılan 49 davanın 48'inde yürütmenin durdurulması talebi reddedilmiştir. Ret kararlarına karşı davacıların i stanbul •
Aralık Bölge i dare Mahkemesi 'ne yaptı kları itirazlardan sonuçlananlar da reddedil miştir. • i stanbul i l Çevre Düzeni Planı'nın hazırl ı k ve onay aşamaları yasal düzen lemelere uygun olarak yürütülmüştür. 22.02. 2005 tarih ve 5302 sayılı i l Özel i daresi Kanunu ve 03 .07.2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu, i l Çevre Düzeni Planı yapma yetkisi ni Valinin koordinasyonunda i l Özel i dareleri ve Belediyelere vermiştir. Ancak 0 1 .07.2006 tarih ve 5538 sayılı Kanunla ise, Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde i l Çevre Düzeni Planı yapma yetkisinin sadece Büyükşehir Belediyeleri tarafı n dan kullanılacağı hükmü geti rilmiştir. Bu yasal çerçeve içinde i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 1 / 1 00.000'1ik Çevre Düzeni Plan ı'nı 1 4.07.2006 tari hli kararı ile kabul etmiş ve plan 22.08. 2006 tarihinde i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanınca onay lanm ıştır. •
•
•
E n e rj i s i n i n Tamamı n ı Ke n d i s i U r e t- e b i l e n Tü r kiye ' n i n I l k " Ye r e l Yö n e t- im Ya p ı s ı" 13 Aralık DERLEYEN: ÖZLEM SAHADIR KEBABCI
Doğaya dair soru nların yaşam ımızı tehdit eder hale geldiği günü müzde, bu tahribatın neredeyse dörtte üçünden sorumlu olan inşaat sektöründe olumlu gelişmeler de yaşanıyor. Tükeneceği açık enerji kaynaklarına bağımlılıktan kurtularak, yeni lenebilir enerji kaynak larına yönelen, hatta dünyadaki kimi örneklerde olduğu gibi fazlasını devlete satar hale gelmesi mümkün gözüken projelere ülkemizde de rastlıyoruz artı k. i şte bu doğrultuda bir büyük ad ı m , geç tiğimiz sene Diyarbakır'da atıldı. Projenin sahibi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkan l ı ğ ı , Proje müell ifi ve danışmanı ise uzun yıllardır enerj i , ekoloji ve çevre
konusunda çalışmakta olan Y. M imar Çelik Erengezgin. Erengezgin, bölgenin yılda 3 . 0 1 6 saatlik güneşlenme süresiy le Türkiye'nin en çok güneş alan bölge si olduğunu ve bu projenin kısa vadede Diyarbakır'da, uzun vadedeyse G üney Doğu Anadolu Bölgesi 'nde güneş enerjisinin kullanımına yönelik örnek bir yapı olmasının hedeflendiğini beli rtiyor. Projenin temel amac ı , i lde ve yörede güneş enerjisi kullanımına yönelik top lumsal bilinç oluşturmak. Amaç, kendi enerjisini kendisi üreten, dışarıya hiçbir bağımlılığı kalmayan bu proje ile, benzeri projelerin olabilirliğini göstermek ve benimsenmesini kolay laştırmak. Güneş Evi 'yle sürdürülebilir kalkınmanın teşvikinde, sivil toplu m , özel sektör v e yerel yönetim lerin rolle rinin güçlendirilmesine katkı sunulması da amaçlanıyor. Erengezgin'in, bu yolda mütevazi bir örnek olarak tanımladığı " D iyarbakır G üneş Evi" nin ülkemizin ilk "enerji mimarlığı" ilkelerine göre inşa edilmiş ve kendi enerjisinin tamamını üretebilecek "yerel yönetim yapısı" ola rak bölge geneli için de bir pilot proje olma niteliği taşı ması bekleniyor.
İmece Evi Diyarbakır Büyükşehir Belediyes i ' n i n hazırlad ı ğ ı , "G üneş Evi Eğitim ve Uygulama Parkı" için finansmanın önemli kısm ı , "AB'ye Katı lım Ö ncesi Mali Yard ım Programı" çerçevesi nde "Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi" kap samında AB fonlarından sağ lanmış. Bu desteğin yanı sıra, mahallen ve yurt genelinde toplam 26 sponsor firmadan çok değerli destekler alındı ğ ı n ı söyleyen Erengezgi n , projenin b i r anlamda " imece evi" olarak biti rilmekte olduğunu söylüyor. Proje, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, D icle Ü niversitesi GAP Uygulama ve Araştırma Merkezi'yle Gü neydoğu Anadolu Sanayici ve i şadamları Derneği ortakl ığ ında gerçekleştirilmekte. Ayrıca, Elektrik M ühendisleri Odası, Makine M ühendisleri Odası , Çevre Gönüllüleri Derneği , Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Derneğ i , Yenişehir Belediyesi ve Kayapı nar Belediyesi projenin iştirak çi leri arasında.
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
21
Bölge n i n Güneşlenme Po-ta n s iyeli G üneş enerjisinden ekonomik olarak yararlanabi lmek için, projenin uygu lanacağı ülke ya da bölgelerin yılda ortalama 2 .000 saat güneş enerjisi alması gerektiğine di kkat çeken uzman lar, Türkiye'de bu ortalamanın yaklaşık 2600 saat olduğunu belirtiyor. Bölgede ise bu rakam 3.01 6 saate ulaşmakta, bu değerle Türkiye'nin en fazla güneş alan bölgesi haline gelmek tedir. Buna rağmen E l EI 'nin açıkladığı istatistiksel verilere göre, GAB, ülkede gü neş kolektörleri nin en az kullanıldığı bölge (ElEI). Erengezgi n , bunda, ko nuyla ilgili bilinç eksikliğinin yanı sıra, bugüne kadar yapılmış adı "güneş evi" olan yanlış uyg ulamaların caydı rıcı etkilerinin de rolünün büyük olduğunu belirtiyor. Ancak söz konusu projeyle bu bölgede güneş enerjisi kullanı m ı na yönelik bir bilinç oluşturmada önemli bir adımın atı l m ış olduğunu beli rtiyor.
Güneş Evi' nin Genel Özelli kler-i Gü neş Evi, Diyarbakır'ın en uygun ve göz önü noktası nda, kültür, sanat ve eğitim merkezi olarak planlanan Sümerpark içinde yer almakta. Küçük bir ev kurgusuna sahi p " G ü neş Evi"nin, uygulama sonuçlarının görülebildiği ve bilinçlendirme faali yetleri ve temiz enerji çal ışmalarının yapıldığı bir "araştırma merkezi" olması hedeflenmiş.D iyarbakı r Güneş Evi'nin salonu; eğitim toplantıları ve bazı özel hizmetler için daima halka açık bir top lantı mekanı, ara katıysa üç kişinin ra hatça çal ışabiieceği bir araştırma ofisi olarak planlan mış. Yörenin enlemine eşit olarak 40 dere ce eğimli olan güney çatısında 30 adet 80 watt'lık güneş paneli ve iki adet gü neş kolektörü yer almakta. Bu sayı ları n , bölge koşullarına göre arttırı labilmesi için çatıda rezerv alan mevcut. G üneşli saatlerde üretilen elektriğ i n , elektroli zör vasıtası ile hidrojene çevrilmesi ve sıkıştırılarak depolanması öngörülmüş. Geceleyin, gündüz depolanan hidrojen, yakıt pilleri ile tekrar elektriğe ya da hidrojen yakan kombi vasıtası ile ı sıya dönüştü rülebi lecek. Hidrojen ün itesi evin bitimi nden sonra uyarlanacak.
22
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ayrıca, güney cephesinde oturma alanı na eklenen gü neşin hemen ısıttığı sera bölümünde, altta iç mekana bırakı lan mentezden giren, güneşin etkisi ile ısınıp yükselen sıcak hava, üstteki iç mentezden tekrar eve dönerek mekanı n süratle ısı nmasını sağlayacak. Eğer üst teki dış menfez açı l ı r, içteki kapanırsa, bu defa baca etkisi ile sürüklenen hava, kuzey cephesindeki yer altı kanalları n dan alı nan serin havayı içeri çekecek, böylece mekanın serinlemesini sağla yacak. Evin arka bahçesinde yaklaşık 1 50 m2 alanda 3 m toprak altına serilen özel boruların içinden dolaştırı lan su 1 5 derece olan yer altı ısısını eve taşıyacak. Diyarbakır'ın artı 50 derecelere varan yaz sıcağ ında, klima kullanı lmadan evin serinletilmesini sağlayacak. Yaz aylarında, kışın yaprağ ını döken sar maşık ve ağaçlarla g üney cephesinin gölgede kalması sağlanacaktır. Doğu, güney ve batı cephelerinde kullan ılan cam duvarlar da (trombe) aynı kurgu ile enerji üretecek ve vakum sağlayacak. Toprak altı ndaki ortalama 1 5 derecelik sıcaklıktan faydalanan, yağ mur suyunu depolayan, bahçe sulaması ve klozet re zervuarlarında arıtı lmış atı k su kullanan, döküm gövdeli şöminenin iç konfora olumlu etkileri nden faydalanan bu proje nin aynı zamanda, enerji elde etme bi çimlerini ve ölçümlerini kendi web sitesi aracı lığı ile 24 saat tüm d ünya ile pay laşan , bilimsel bir laboratuvar olması hedeflenmiş. Bu sistemde, emsallerine göre pahalı denebilecek yegane girdi, elektrik ü reten PV paneller. Erengezg i n , pahal ılığının sebebi nin i s e hammadde veya teknoloji deği l , petrol firmaları nın, doğal gaz dahil fosil yakıtların trilyon Dolar'lık pazarı nın, karlılığını sürdürme endişesi olduğunu söylüyor. Bu duru mun fark edi lmesi ve planlı bir yöntemle bu sahaya ar-ge yatırı m ı yapılabilmesi halindeyse, gü neşten enerji elde etme nin çok daha kolay ve ekonomik bir hale geleceğini belirtiyor.
Ülkemizde ve Dü nya ' da Du rum 2006 yılında Türkiye'nin enerjiye öde diği bedel, 6 milyar Doları kaçak petrol olmak ve geri kalanın %80'i yurt dışına ödenmek üzere toplam 41 , 5 milyar Dolar -yani toplam bütçemizin yaklaşı k
A.-alık 2007 dörtte biri. Erengezgi n , 2007 'de %80 dışa bağ ı m l ı l ı kla 45 m i lyar Doları bulan ve bu artış h ızı ile de 2020'de % 90'ı aşacak olan bağ ı m l ı l ı kla yıllık 1 27 milyar Dolar'a ulaşacak enerji bedelini ödeme şansı mız olmadığını ve bu sebeple de g lobal pazarın esiri olmanın kaçını lmaz olduğunu söylüyor. Oysa k i , yerel kay nakların çeşitliliğinden ve yen i lenebilir kaynaklardan faydalanarak bu oran ı yarı yarıya azaltmayı başarmakla, 22.5 milyar Dolar, yani M illi Eğiti m , Sağlık, Çevre ve Orman Bakanlığının bütçe lerinin toplamı kadar bir bedel ödeme zorunluluğundan kurtulmuş oluyoruz. Erengezgin ayrıca "kalkınma"nın artan enerji tüketimine endekslenmesinin yanlışlığ ına ve tehli kesine dikkat çekiyor. Yaşam konforunu bir yandan yükseltir ken, enerji ihtiyacını % -1 'lere indirmiş ve sonunda 1 980' 1er seviyesine çeke bilmiş ve dünyanın 6. büyük ekonomisi sayı lan Kaliforniya'yı örnek göstererek , d ü nya ortalamasına göre dört katı olan enerji tüketimi artışını (Dünya ortalaması % 2 , gelişmiş ülkelerin % 1 , Türkiye'nin %8.5 ile % 1 0 arasında değişmekte) kal kınma olarak tarifiemek yerine, bu oran ı azaltman ın yollarını ara mamız gerektiğini belirtiyor.
Ü ret-im Fazlası E n e rj inin Devlet-e Sat-ılması / + E n e rj i Evleri Al manya'da b u sistemle çalışan sertifikalı 3 bin ev bulunduğunu kayde den Erengezgi n , bu konutların kendi enerjisini ürettiğine, artanı da i kinci saat uygulaması üzerinden devlete sattığına dikkat çekiyor. Ü retim fazlasını devlete satmak anlamına gelen "çift saat uygulaması"na geçi lebi ldiğinde, ülkem izde de + enerji konutları nın orta ya çı kacağ ı n ı belirten Erengezg i n , "çift saat uygulaması" milli politikamız olana kadar, TEDAŞ ' tan ayrıca enerji almayan yeni yapılanmalarda bu tür elektrik üre timinin h içbir hukuki engeli olmadığını belirtiyor. Oto-prodü ktör olma koşu luyla, hem ürettiğini hem de TEDAŞ ' ı n elektriğini kullanma olanağı var. Isıtma ve soğutma amaçlı kullanı mlar için ise hiçbir izin gerekmiyor. Erengezgin ayrıca çok katlı binaları da, tasarımın "enerji mimarl ı ğ ı "
ilkelerine uygun olması koşulu i l e enerji apartmanı olarak inşa etmenin, hatta artık bitmiş eski yapılarda bile, doğru bir analizle enerji dönüşümünü önemli ölçüde sağlaman ı n mümkün olduğunu söylüyor.
Proj e n i n Faaliyet-leri Sadece Güneş Evi' nin İnşası ile Sınırlı Değil G ü neş Evi 'nin inşas ı , ilde ve bölgede gü neş enerjisi kullanımını yayg ınlaş tı racak toplumsal bilinç oluşturmaya yönelik projenin bir ayağ ını oluşturuyor. Bu bili nci gelişti rmeye yönelik semi ner, konferans, fi l m , yayın vb. yollarla eğitim verilmesi, sergiler vb. yol larla projenin tanıtı mının yapı lması , edini lecek dene yimin paylaşı l ması ve yeni işbirliği mo delleri üreti lmesine katkıda bulunacak bir ' Danışma Kurulu'nun oluşturul ması projenin hedeflediği temel faaliyetler. 27 Kasım 2007'de yurt genelinde, 8 değerli uzman ve öğretim üyesinin kat kısı ile ilk panel düzenlendi bile. Ayrıca proje sonunda kurum larda gü neş enerjisin kullan ı m ıyla ilgili oluşacak teknik kapasite sayesinde karar merci Ierinde güneş enerjisi kullanımını teşvik edici kararların alınmasının sağlanması hedeflenmiş. Erengezgin, beklentisi n i n , Diyarbakır'ı n hayata geçireceği bu proje ve sürdüreceği eğitimler ile, yörede, ülkede, giderek benzer dünya ü l kelerinde bir değişim rüzgarı yarat ması olduğunu söylüyor. Halkın bilinç lenmesinin ve beraberinde tercihlerinin önemine değinen Erengezg i n , bu yaşa m ı n gereği olan kanun ve yönetmelikleri hazırlayacak siyasi erki kendiliğinden yaratacak olan ı n gene halk olduğuna dikkat çekiyor.
Ci n e r ' i n Bi n a s ı n a �e l e d i y e d e n Izin 1 3 Ar a lık , Milliyet YAZAN: MEH MET DEM i RKAYA
Ciner G rubu ' n un Taksim Talimhane'de " ruhsatına aykırı" katlar yapıldığı ge rekçesiyle kaçak durumuna düşen inşaat ı , i stanbul Büyükşehir Belediye
Arall.k Meclisi'nin kabul ettiği plan değişikliğiy le yasal duruma getirildi. i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nden 7.593 metrekarelik araziyi satın alan Ciner G rubu inşaat yapmak için 2004 yılında Beyoğlu Belediyesi' nden ruhsat aldı. G rup, 2006'da i stanbul Büyükşehir Belediyesi'ne başvurarak, "imar hakkı artışı" talebinde bulundu. 9 badrum kat hariç bina yüksekliğinin 24,50'den 44,50 metreye çıkartılması istendi. Büyükşehir Belediyesi'nin ilgili mü dürlükleri ise 9 badrum kat da hesaba katıldığında yapı yoğunluğunun 4,90'a çıktığ ını belirterek, i stanbul 'da uygulan makta olan 3 emsal değerinin aşıldığını kaydetti. M ü hürlenmişti ama . . . Plan değişikliği teklifi sonuçlandı rılmadığı halde inşaata devam edildi. Verilmiş olan ruhsata aykırı olarak çalışmalara devam edilince, Beyoğlu Belediyesi inşaatı 20 Şubat 2007'de mühürledi. M ühürlü olmasına karşın inşaatın iç işleri ve cephe giydirme çalışmaları sür dürüldü. Ş irketin plan tadilatı teklifi dün yeniden Büyükşehir Belediye Meclisi gündemine geldi. Teklif, bu kez uygun görüldü. C H P ' l i bazı üyelerin karşı oyuna rağ men teklif oy çokluğu ile kabul edildi ve kaçak inşaat yasallaştırıldı.
H S BC B i n a s ı n a 9 3 m i l y o n YTL 1 4 Aralık, Vatan
TMSF tarafından satışa çıkarılan Levent'teki eski HSBC bi nasına en yüksek teklifi 93 milyon YTL ile Azeri işadamı M u bariz Mansimav'un şirketi Palmali verd i . Tasarruf Mevduatı S igorta Fonu {TMSF) tarafından mevcut haliyle açı k artırmaya çıkarı lan eski HSBC Genel M üdürlük binasına en yüksek teklif, 93 m ilyon YTL veren Palmali Gemi H izmetleri'nden geldi. 60 milyon YTL muhammen bedelle satışa çıka rılan Levent'teki eski HSBC Genel M üdürlük binasının ihalesi, dün ka palı teklif ve açı k artırma yöntemiyle gerçekleştirildi. i haleye Palmali'nin dışında Albaraka Türk Katılım Bankası
AŞ, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Şekerbank T. A.Ş. Personeli Munzam Sosyal G üvenlik ve Yardı mlaşma Sandığı da katıldı. i l k turda e n yüksek teklifi 75 milyon YTL ile Şekerbank verirken, açık artırmada Palmali fiyatı 93 milyon YTL'ye taşıd ı . 17 bin 678 metrekare kapalı alanı bulunan 1 1 katlı binada metrekare fiyatı 5 bin 260 YTL oldu. Binanın yer altında da 8 katı bulunuyor. Geçmişte Demirbank'ın olan bina, 2000 yılında B D D K'nın bankaya el koymasıyla TMSF'ye devredilmiş, 2002 yılında da Demirbank'ı satın alan HSBC'ye kira lanmıştı. 2003 yılı Kasım ayında terör saldırısına hedef olan bina daha önce T M S F tarafından 2 kez satışa çıkarıl mış ancak alıcı bulamamıştı. 28 Mart 2006 tarihindeki üçüncü satış ihalesi ise i stanbul 5. i dare Mahkemesinin yürütmenin durdurulması kararı ile iptal edilmişti.
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
23
grup, Burgaz ve Volga'da Lukoil'e ait iki liman işletiyor. Mansi mov, sahibi olduğu Palmali G rubu'yla petrol ve kuru yük taşımacığında dünya devleri arasında. "Azerbaycan'ın Onassis"i ailesiyle birlik te i stanbul'da yaşıyor. Bugün dünyanı n en büyük beş deniz cilik şirketinden biri olarak gösterilen Palmali G rubu 'nun sahibi, bunu büyük ölçüde Rusya'da yapılan özelleştirme lere borçlu. Bir dönem Rus iç istihbara tında çalışmış eski bir asker. Akatlar'da bulunan beş katlı Palmali G rubu'nun yönetim binası kale gibi korunuyor, özel izinli kişiler haricinde hiç kimse binaya cep telefonu ile g i remiyor.
Uzakdoğu ' n u n Çe k i c i l i ğ i Gi n z a i l e Be y l i k d ü z ü ' n d e 1 4 Aralı, Yen i Şafak
Dü nyanın 5 De nizcilik Devinden Birini İst-a n b u l ' d a n Yö net-iyor
Gl u c Gl "O -M "' Gl 0:: a N c -M (.')
Palmali'nin sahibi, Azeri kökenli 3 9 yaşında işadamı M u bariz Mansimov. Petrol taşımacılığından l iman işletme ciliğine, futbol kulübü sahipliğinden in şaatçılığa kadar pek çok işle uğraşıyor. Grubun 2006 cirosu 3 milyar Dolar'ın üzerinde. Bu yıl yüzde 33'1ük büyüme hedefleniyor. Denizcilik alan ında taşı macılık, gemi satışı ve kiralamasının yanı sıra liman işletmeciliği de yapan
Keleşoğlu G roup'un rezidans projesi, adını Japonya'nın en lüks semti olan ve bolluk anlam ına gelen Ginza'dan alıyor. Keleşoğlu G roup'un Beylikdüzü-G ürpı nar'daki 1 60 dairelik yeni konut projesi G i nza Residence, Uzakdoğu'nun büyüsünü ve çekiciliğini sunuyor. Ana hedefi rahat, konforlu, kaliteli ve huzurlu bir yaşam sunmak olan G i nza Residence, modern ve minimalist mi mari tarzıyla, 5 yıldızlı otel standartında olan inşaat kalitesi sunuyor.
24
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
U şeklindeki mimarisiyle öne çıkan Ginza Residence, 9.800 metrekare arsa üzerine kurulu 45 .000 metrekare inşaat alanından oluşuyor. 1 60 daire den ol uşan projenin, farklı mi mari tarzı ile her dairenin deniz ve bahçe manza rasından en yüksek seviyede faydalan ması amaçlan ıyor. Marmara Denizi ve Büyükçekmece Gölü'ne komşu olan G i nza Residence altı ayrı bloktan olu şuyor.
Yogalı Akt-ivit-el e r G i nza Residence; Feng-Shui, Japon bahçesi, SPA, Yoga, Aikido ve G o gibi Uzakdoğu'nun yaşam ı n ı ve kültürünü yansıtan ayrıcalıklarıyla diğerlerinden ayrılıyor. Bu amaçla dairelerin iç dekorasyonla rında Feng-Shui danışmanlığı verilirken, iç avluda Japon bahçe sanatıyla ilgili kurslar düzenlenecek. 3 . 500 m2 iç avl u , 1 .000 m2 sosyal tesis, h e r daireye 2 araçlık kapalı garaj alanı, Japon bahçe si, yarı olimpik açı k havuz, S PA, masaj salonu, hamam , sauna, Go odası , rezi dansın d iğer artıları.
An e l ' i n l:)m r a n i y e ' d e k i I ş Me r k e z i E l e k t- r i k t- e D ı ş a Ba ğ ıml ı Olmay a c a k 1 4 Aralık, Sabah
Anel Yapı ' n ı n Ü mraniye'de inşa ettiği iş merkezinde, elektrik ihtiyacını güneş panel lerinden elde edecek, lavabo ve yağmur suları ön arıtmayla değerlendi rilecek. Anel Yapı, kendi grubu için Ü mraniye'de i nşaatına başladığı doğa ya ve çevreye d uyarlı yeni iş merkezini, sektördeki seçkin firmaların da kullana bileceği bir teknoloji üssü ne dönüştür meyi hedefliyor. i nşaat yapım ında i leri teknoloj i leri n kullanı lacağı yeni iş merkezinde, bina nın elektrik enerjisinin bir bölümü foto voltanik (PV) güneş panellerinden elde edi lecek . Bu amaçla, her biri 300 watt gücünde toplam 77 adet güneş paneli kullanı lacak.
Aralık
2007
Su Sa rfiyat-ı Minimum Ola c a k
Anel i ş Merkezi'nde lavabo atık, yağ mur ve zemin drenaj sularının ön arıtma sonrasında klozetlerde kullan ılması dü şüncesiyle de sarfiyatın minimuma indi ri lmesi planlandı. Otoparklarıyla toplam 20 kat olarak projelendirilen yeni yapı, iş merkezi olmasına karşın, doğayla bütünleşen ve çevreye saygılı modern bir tarzda inşa edi lecek. Çal ışanların, bahçenin oksijeninden ve ışığından olabildiğince faydalana bilmesine olanak verecek bir mekan olarak tasarlanan yeni iş merkezi, Anel G rup şirketlerinin dışında bazı teknoloji şirketlerini de bir çatı altında toplamayı hedefliyor. i letişimin IP telefon sistemi üzerinden gerçekleştirileceği Anel i ş Merkezi 'nde, telefon santrali ve personeline telefon santral odasına, özel OC enerj i , ye dekleriyle bakım hizmetine gereksinim duyulmayacak bir sistem uygulanacak. Tüm bi nada deprem, yang ın, ısı yalıtım şartnamelerine uyularak tasarlanan Anel i ş M erkezi ' nde spor merkezi de yer alacak.
Z ü m r ü t" Ap a rt"ma n ı ' n d a Ye n i B i l i r k i ş i Rapo ru 1 4 Aralık, NTVMSNBC
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, yerel mah kemenin Zümrüt Apartmanı davasına i l işkin kararı bozmasının ardından yeni den başlayan yargı lama süreci devam ediyor. Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz yarg ılanan sanık lar müteahhit Ali Vedat Kaya, taşeron i smail Hakkı Canlıer, proje sorumlusu H al i l i brahi m Elliiki ile m üdah i l ve san ı k avukatları katıldı. Du ruşmada, kusur tespiti yapı lan bilirkişi raporu okundu. Bilirkişi rapo runda, Ali Vedat Kaya ile i smail Hakkı Canl ıer'in birinci derece, Selçuklu Belediyesi görevlilerinin ise i kinci dere cede kusurlu olduğu bel i rti ldi. Raporda, proje sorumlusu Halil i brahi m Elliiki'nin ise kusurunun bulun madığ ı kaydedi l d i .
M üşteki avukatları , raporun yetersiz olduğunu belirti rken, sanık Kaya'n ı n avukatı, binanın çökmesi nde başka so rumluların da bulunduğunu öne sürdü. Mahkeme heyeti , raporun oldukça açık olduğuna kanaat getirerek, yeni bil irkişi raporu talebini reddetti. Cumhuriyet Savcısı ise esasa ilişkin mütalaası nda, Zümrüt Sitesinin çök mesi sonucu 92 kişinin öldüğünü, 30 kişinin ise yaralı olarak enkazdan kurta rıldığını belirterek, bil irkişi raporlarına göre, binanın inşaat aşamasında i malat ve işçilik hataları ile gerekli denetimin yapılmaması nedeniyle sanı k Kaya ve Canl ıer'in hatalı olduklarını kaydetti.
Belediye Mem u rları İkinci De rece Ku s u rl u
i nşaata izin veren, yeniden binanın tadilat dosyasını onayiayan ve gerekli denetim yapmadan iskan ruhsatı veren belediye memurları Zeynel Ü nal , H üseyin Çopur ile Maide Dönmez'in binanın yıkı lması nda iki nci dereceden sorumlu olduğunu bildiren Savcı, ayrıca Elliiki'nin karar bozulmadan önce yapı lan araştırmada suçlu olduğunun belir tildiğini ifade ederek, tekrar cezalandı rılması nı ve adı geçen yapı kooperatifi hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulması nı talep etti. i ddia makamı sanı kların , tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu umumi bir tehlike oluşturmak suçuyla 92 kişinin ölümü, 30 kişinin yaralanmasına neden ol mak tan TCK'nın 383. maddesi gereğ ince cezalandırılmalarını istedi . Mahkeme Heyeti, sanı k Canher'in avukatı katı lma dığı için kararı bir sonraki duruşmaya erteledi.
Olayın Geçmişi Konya'da 2 Şubat 2004 tarihi nde merkez Selçuklu Belediyesi Kerkük Caddesi'nde Zümrüt Apartman ının çök mesi sonucu 92 kişi hayatını kaybetmiş, 30 kişi yaralanmıştı. Konya 3 . Ağır Ceza Mahkemesi'nde açıl an davada, Ali Vedat Kaya, TC K'nın 383. maddesi gereği nce "di kkatsizlik ve ted birsizlik nedeniyle ölüme sebebi yet vermek" suçundan 5 yıl hapis, 440 YTL para cezası, kooperatif muhasip üyesi i smail Hakkı Canlıer 4 yıl hapis ve 440 YTL, proje sorumlusu Halil i brah im
Arelık Dubai 'de düzenlenen gayrimenkul sektörünün en seçkin fuarlarından Cityscape'de "Geleceğin projeleri" kategorisinde de ödül alan i stanbul Sapphire, uluslararası emlak sektö rünün dikkatin i çekmiş ve büyük ilgi görmüştü.
Elliiki ise 2 yıl hapis ve 440 YTL para cezasına çarptırılmıştı. Sanıklar, cezala rı nda i ndirime gidil mesi ve cezaevinde kaldıkları süre göz önüne alınarak ser best kalmışlardı . Mahkeme, Selçuklu Belediyesinde görevli inşaat teknikeri Zeynel Ü nal, imar müdürü Hüseyin Çopur ve mimar Maide Dönmez'i birer yıl hapis, 440 YTL para cezasına çarptırmış, görevlile rinin cezasını ertelemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, Ü nal, Çopur ve Dönmez'e eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "görevi ihmal" baş lıklı 230/1 . maddesi uyarınca verdiği bi rer yıl hapis cezası n ı esastan bozmuştu.
S a b a n c ı Va k f ı B i n a l a r ı M ima r i P ro j e l e r i n i n E l d e E d i lme Yö n t- em i 1 7 Aralık YAZAN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
Sapph i re ' e New Yo r k ' "t a n " E n Iy i" Od ü l ü .
2007
. .
1 7 Aralık, Yen i Şafak YAZAN: YILMAZ YILDIZ
i stanbul Levent'te i nşa edilen i stanbul Sapphire projesi, ödüllerle yükseliyor. Türkiye'nin en prestijl i projelerinden biri olarak gösterilen i stanbul Sapphire, Q) uluslararası alanda en önemli interı.. ·.-1 ı:;: net sitesi yarışması olarak bilinen a. a. l nteractive Media Awards'ta New o ın York'ta düzenlenen organizasyonda M gayrimenkul kategorisinde, "Best in � Class, 200 7 ' nin en iyi websitesi" ödülüne layık görüldü. .�
�
1 974 yılında kurulmasından bu yana geçen sürede Sabancı Vakfı, Türkiye ge neline dağı lmış 78 yerleşim merkezinde okullar, öğrenci yurtları, öğretmenevleri, sağlık kurumları, kütüphaneler, spor tesisleri, kültür merkezleri ve sosyal te sisler yaptırarak çok sayıda kalıcı eser meydana getirdi ve toplumun hizmetine sundu. Vakıf bugüne kadar; 36 eğitim kuru munda her yıl 40.000 öğrenciye eğitim olanağ ı , 17 öğretmenevinde öğretmen ler için konaklama ve dinlenme olanağ ı , 1 7 öğrenci yurdunda her yıl 5 . 500 öğrenciye barı nma olanağı , 1 3 kültür merkezinde yer alan tiyatro, kongre, seminer, sergi, si nema salonları ve fuar mekanları ile çok sayıda insana kültür hizmeti ve güzel sanatlarda faaliyet ola nağ ı , 1 2 sosyal tesiste halkımıza çeşitli sosyal etkinliklere katılma olanağ ı , 8 sağlık tesisinde çeşitli sağlık hizmetleri, 4 kreş ve anaokulunda her yıl 700 ço cuğa bakım ve eğitim , 5 spor tesisinde gençlere çeşitli spor branşlarında geliş me olanağ ı , 4 kütüphanede öğrencilere ve halka okuma ve araştırma fırsatı, 2 spastik çocuk eğitimi merkezinde özür lü çocuklar için eğitim ve tedavi olanağı , 1 camide 28.500 kişiye ibadet olanağ ı , 1 üniversitede 3 .650 öğrenciye öğre nim, 300 akademisyene araştırma ve eğitim olanağı sağlamış. Bunun yanı nda 1 . 353 .000 m2 arazi üzerine kurulan Sabancı Ü niversitesi kampüsünde ise fakülte binaları, yö netim ve idari binaları, bilgi merkezi (kütüphane), öğrenci yurtları, öğrenci
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
25
kulüpleri, akademik v e bireysel gelişim merkezi, sağlık merkezi, kafeler, res toran, spor salonu, gösteri merkezi bulunuyor. Vakfın amaçları arasında ilk iki sırada ise şu maddeler yer alıyor; Uygun görülecek yer ve şekil lerde sağ l ı k tesisleri kurmak, donatmak ve işletmek, kurulmuş ve kurulacak sağlık tesislerine katkıda bulunmak, Uygun görülecek yerlerde oku l , ki taplık, işlik, laboratuvar, öğrenci yurdu yaptı rmak. Sabancı Vakfı'nın resmi internet si tesinde bugüne kadar vakıf tarafından yapılmış olan binalarla ilgili detaylı bilgi ler yer al ıyor. Binanın; hangi kentte, hani amaçla, hangi işlevleri barındıracak şekilde ta sarlandığı ve uygulandığı ile bilgiler her bina için ayrı ayrı belirtilmiş. Fakat belki de en önemli bilgilerden birisi olan bi nanın proje müellifi ile ilgili herhangi bir bilgi yok fakat yetkililer böyle bir öneri oluğu takdirde olabileceğini belirtiyorlar. Binaların mimari projelerinin hangi yolla elde edildiğini sorduğumuz yetkili lerden aldı ğ ı m ız cevap ise şu: " i rtibat halinde olduğumuz inşaat şir ketlerinden ihale yol u ile en uygun fiyat ve kalite teklifi verenler ihale komisyonu muz tarafından değerlendiriliyor ve bir seçim yapı l ıyor." Vakıf yetkililerine ihale aşamasında yaptı kları çalışmalar ise şöyle özetle diler: "Anlaşmalı olduğumuz m imari bürolar var, bu bürolardaki yetkililer uygulamayı yapacağımız alanda etüd çal ışmaları yapıyorlar ve konum olarak uygunluğu hakkında bizi bilgilendi riyor lar ve bir rapor hazı rlıyorlar. Eğer bizim de yönetimimiz uygun görüyorsa oraya yeni bir bina i nşa edilmesi için ihale çal ışmalarını başlatıyoruz. Binayı uygu layacağımız arsa bağ ış ya da hazinenin arsası oluyor." Yetkililer Sabancı Vakfı 'nın mimari ve estetik anlamdaki beklentilerini ise şu şekilde sıralıyorlar: " Sabancı Vakfı bu binaları tamamen bağı ş olarak yapıyor. Ö ncelikle proje yatırıma değecek bir proje olmal ı . Binanın mekanları, kurgusu, sağlamlığı, kente getireceği yarar ve sürekliliği ol dukça öneml i . Sabancı Vakfı 'nın yaptığı belli olmal ı." •
•
26
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ö nümüzdeki günler için şimdi lik görü nürde bir proje olmad ı ğ ı n ı belirten yetkililer varolan binaların sürekliliğinin sağ lanması ile ilgili bi nalara bakım, ona rım ve donanım ile ilgili destek vermeye devam etti kleri n i bel irtiyorlar. 1 974'den itibaren varolan vakfın çalış tığı firmalar ise farkl ı . Vakfın merkezi iki yıl öncesine kadar Adana'da bulundu ğundan çalıştıkları firmaların daha çok Adanalı firmalar olduğunu da ekliyorlar. Yetkililer; projelerin yarışma yoluyla elde edilmesi ile ilgili ise teklifiere de açık olduklarını vurgul uyorlar.
Aralık
2007
istasyonu ve transfer merkezinin bulun duğu bölgede yer alan Aydın Doğan' ın şirketine ait arsadaki plan değişikliğini onaylad ı. l h lamurkuyu 'daki 28 bin bin 241 metrekarelik Petrol Ofis i ' n i n arsas ı , planlarda karayolları yol kenarı, orta yoğunluklu park, dinlenme ve konut alanı olarak görü nüyordu . i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi' nde kabu l edilen U laşım Planlama M üdürlüğ ü ' n ü n p l a n tadilatı teklifiyle Ü mraniye l h lamurkuyu'da metro istasyonu ve transfer merkezi kurulması kabul edildi.
Emsal 0 , 7 ' de n 2 , 5 ' e Çıkt-ı
Ay d ı n Doğ a n ' o Bi r J e s t" d e An a d o l u Ya k a s ı n d a Ya p ı l d ı 1 7 Ara l ık, Sabah
YAZAN: ERHAN ÖZTÜRK
Sarıyer'de spor alanı gözüken arsaya benzin istasyonu izni alan Doğan G rubu ' nun Ü mraniye'deki arsasına da rezidans-otel için onay çıktı. Doğan G rubu ' n u n , Sarıyer'de daha önce spor alanı olan araziye Boğaz manzaralı benzin istasyonu kurma yetkisi alması n ı n ardı ndan bir jest de Anadolu yakasında yapıldı. i stanbul Büyükşehir Belediyesi , i stanbul Ü mran iye'deki Petrol Ofisi 'ne ait arazi nin altından metro ve otobüs durağı geçmesine izin verme karşılığ ın da, bölgeye rezidans, otel yapma fısatı verdi. Plan tadilatı yapı l ı rken emsal de 0,7 'den 2 , 5 çıkarılarak 2 1 .000 metre karelik inşaat alanı 70.000 metrekareye çıkarılmış oldu. Sarıyer i stinye'deki Petrol Ofisi Genel M üdürlüğü'ne ait ve daha önceki plan larda tamam ı spor ala nında kalan 5 .460 metrekare arsanın bir bölümü geçtiğimiz şubat ayında yapı lan plan tadilatı ile akaryakıt istasyonu ala n ı na alınm ıştı. Askıda geçen sürede ip tal başvurularına karşın karar Belediye Meclisi' nden oy çokluğu ile geçmişti. Aral ık ayı başı ndaki bu plan tadilinin ardı ndan Doğan Grubu'nun sahibi olduğu Petrol Ofisi 'nin Ü m raniye'deki arazisine i stanbul Büyükşehir Belediyesi' nden bir onay daha geldi . Belediye, Ü mraniye'de planlanan metro
Belediyenin onayıyla bölgeye rezi dans ve alışveriş merkezi yapı lmasına izin çıktı. Ü stelik 0,7 olan emsal (arsa üzerine yapılabilecek inşaat metreka resil 2,5'e çıkarı ldı. Bu hesaba göre daha önce 28 dönüm arsaya bodrum katlar hariç yaklaşık 1 9 .700 metreka relik inşaat alan ı yapı Iabilirken bu hak 70.000 metrekareye çıkarıldı. 50.000 metrekarelik bir avantaj yakalanmış oluyor, Çevredeki benzer rezidans pro jelerinde metrekare bedellerinin 4.000 Dolar düzeyinde olduğu ndan hareketle Doğan 'a sağlanan jestin boyutu 200 milyon Dolar düzeyine ulaşıyor.
Alt-ından met-r-o geçecek p r-oj e
Projeyle i stanbul Ü mraniye'de, ula ş ı m ı rahatlatacak transfer merkezinin yapı l masına da karar verilmiş oldu. Projeye göre arazinin altından 5 katlı metro istasyonu geçecek. Yerin altında ki 3 kat da otopark ve otobüs durakları olacak. Doğan 'a da metro istasyo nundan çıkıştaki çarşı ların mülkiyeti verilecek. Bunun karşılığı nda Doğan da 15 araçlık toplu taşıma peron yeri, 1 . 200 araç kapasiteli otopark, bir taksi durağını ücretsiz yaparak belediyeye terk edecek. Belediye, proje için 20,7 m ilyon Dolar ' ı Doğan'dan teminat bede li olarak aldı.
MedyaMarki teknoloji marketini de barı ndıran M1 Meydan, mobilya ve dekorasyon mağazası l kea ile yapı m ı devam eden Buyaka adl ı konut, eğlen ce merkezi de aynı mevkisinin en önemli projeleri .
Fe ridu n Akoz a n A r amı z d a n Ay r ı l d ı 1 8 Aralık, Mimarlar Odası Resmi internet Sitesi
Feridun Akozan 1 5 Aralık 2007 tarih i nde aramızdan ayrıldı. 1 9 1 4'te i stanbul'da doğan Feridun Akozan , Güzel Sanatlar Akademisi'nden 1 940 yılında mezun oldu. Mezun iyetinin hemen ardından Holzmeister' i n tasarladığı TBMM in şaatında şantiyede çal ıştı. ll. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle yarım kalan şantiyedeki işini bırakarak, 1 941 yıl ında mezun olduğu bölüme asistan olarak girdi. Bölümdeki görevlerinin yan ısıra, i stanbul Belediyesi i mar M üdürlüğü'nde Prof. Henri Proust'un yardı mcısı olarak çalıştı. 1 959-61 ve 1 968 -70 yıl ları arasında olmak üzere iki kez bölüm başkanlığı görevlerini yürüttü, 1 970-73 ve 1 973 -76 yıl ları arasında ise iki dönem Akademi baş kanlığı yaptı. Akozan, 1 979 yılı ndan itibaren sürdürdüğü M imarl ık Fakültesi Rölöve ve Restorasyon Kürsüsü Başkanl ı ğ ı ile Türk M i marisi Araştı rma Enstitüsü Başkanlığı görevlerini ve 1 98 2 yılında devraldığı M S Ü M imarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Başkanlığı'nın yanısıra Fen Bil imleri Enstitüsü M üdürlüğü görevlerini yürüt tükten sonra 1 983 yılında emekli oldu.
B u r s a Ova s ı " Ta r ım Ala n ı" m ı Ol s u n " Ko n u t" Al a n ı" m ı ? 1 8 Aralık
Rez i d a n s ve Ot-el Ya pabilecek
Ü mraniye'nin en değerli arazi lerinden biri hal ine gelen Tepeüstü mevkisinde Doğan ' ı n yapma imkanına kavuştuğu arsanın komşuları da önemli projeleri barındı rıyor. Açı lışı nda izdiham olan
YAZAN: FiLiZ ABAKA
27 Kasım 2007 tari h l i lifeinbursa.com'da yayı nlanan "Bursa' nın 48 bin nüfuslu G ürsu i lçesi ' nde yerleşim planı Avusturyalı mi marlar tarafı ndan hazırla nan 1 7 bin 400 dairelik sosyal konutla rın temeli 2 ay sonra atılacak, TO K i ile
Aralık
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
27
" S a i "t H a l im Pa ş a" Komş u s u Ca r l "t o n ' a 7 0 M i l y o n YTL Ve r d i 1 8 Aralık, Hürriyet YAZAN: NiLGÜN KARATAŞ
Gl
ortak yapılacak konutların şuyulandırma çalışması başladı . " haberine göre, 2008 yılından sonra G ürsu'nun Arama fabrikası, meyve suyu üretebilmek için meyve bulamayabilir. Belediyenin 1 . Sınıf Tarım Alanları için başka planları var, buralarda konut alanları tasarlıyorlar. Bu haberin mimarlar ve şehir plancı ları açısından iki üzücü/önemli yanı var: · Tarım alanının, konut alan ına dönüş türülüyor olması, • Yerleşim planının, "Avusturyalı mi marlar" tarafından hazırlanıyor olması. Bursa Büyükşehir hudutlarını içine alan 1 / 1 00.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ilke ve kararlarında: · " Bitkisel üretimde önemli paya sahip, Yenişehir, i negöl, Mustafakemalpaşa, Karacabey ve Bursa ovaları korunacaktır. · Toprak sınıfına bakıl maksızın ilgili kurum ve kuruluşlarca yatırım yapılarak, fiilen sulanan ve toplulaştırma yapılan alanların korunması esastır. • i lgili kuruluşların yatırım programla rında yer alan sulama alanları koruna caktır. Ü zerinde yetişen özel ürünler açısın dan önem taşıyan özel mahsul alanları (zeytin, kestane, incir, vb.) korunacaktır. Gelişme alanlarının, tarı m alanla rını yok etmeyecek biçimde dengeli olarak geliştirilmesi esastır." deniliyor. 1 /25.000 ölçekli planın da bu ilke ve •
•
kararları esas alması yasal bir gereklilik olduğundan aynen tekrarlanıyar ve fakat ne kadar uygulanıyor? Haberde bahsedilen yerleşim pla nından kasıt 1 / 1 000 i mar Uygulama Planları ise; bu Avusturyalı m imarların 1 7 bin 400 dairelik Toplu Konut i mar Uygulama Plan ı • n ı çizebilmak için hangi grup karne sahibi oldukları , yeterlilikleri, bu kamu işini hangi ölçütleri karşılayarak aldıkları, daha önceki işlerinin neler olduğunun bilgileri, iş olup bitmeden öğrenilmesi gereken başka bir konu. Ayrıca, haberin üzücü olan bir başka yanı ise; tarım alanları nın korunması görevinin ihmal i , kamuya ait alanlardaki imar planl arı nın, m imari projelerin kimlere, hangi ölçütlere göre verildiği, meslek odalarının yasal yollara başvurmala rına ve ilgili meslek sahiplerinin olumsuz tepkilerine yol açsa da kamuoyunda aynı rahatsızl ı ğ ı yaratmıyor. Habere ya pılan yorumlara göre; 1 . Sınıf Tarım Arazileri 'ni yok edecek eylem ve işlemlere en büyük destek halktan geliyor. Türkiye'nin fiziki çevresinin sağ lıklı gelişmesini sağlamakla görevli olan mi marlar, aldıkları eğitim süresince, kamu arsaları spekülasyonları ile kişisel ser vetlerini oluşturmayı sağlayacak yetilerle donanmaktadırlar, fakat aldıkları eğitim bunu yapmayacak ahlakı da sağlar.
;= en c:
,., o -+ o <O< , o ..... -i
;"' �
=
CD
-<
�o
� "C o , o ... c -+ c ,., o
2 2
TMSF'nin 4'üncü kez satışa çı kardığı Toprak G rubu'na ait eski Cariton Oteli arsasına en yüksek teklif komşusu Sait Halim Paşa Yalısı'nın işletmecilerinden geldi . Yeniköy Turizm olarak arsaya 70 m ilyon YTL veren şirketin planı, Boğaz'a Ç ı rağan benzeri yeni bir otel yapmak. Tasarruf Mevduatı S igorta Fonu (TMS F ) tarafından satışa çıkarı lan Toprak G rubu'na ait Yeniköy'deki eski Cariton Oteli arsası için düzenle nen ihalede Yeniköy Turizm i şletmeleri, 70 mi lyon YTL ile en yüksek teklifi verdi. Sait Halim Paşa Yal ısı'nın ortaklarının sahibi olduğu Yeniköy Turizm, yanyana bulunan iki arsayı birleştirerek Çırağan benzeri bir otel yapmayı planlıyor. 4'üncüde Alıcı Buldu: TMSF'nin 4'üncü kez satışa çıkardığı eski Cariton Oteli arsası bu kez alıcı buldu. 60 m ilyon YTL muhammen bedelle sa tışa çı kan arsanın ihalesine Sinpaş Gayrimenkul ve Yeniköy Turizm i şletmeleri A . Ş katıldı. i halede en yüksek teklifi 70 milyon YTL ile Yeniköy Turizm verd i . i hale sonucu Fon Kurulu onayına sunula cak. Eski Cariton Oteli arsası, Sarıyer, Yeniköy'de, Sait Halim Paşa Yalısı ya nında yer alıyor. Toplam arsa alanı 6 bin 674 metre kare olan gayrimenkulün çevresinde Sait Halim Paşa Yal ısı'nın yanı sıra Ayanikola Kilisesi ve bitişik nizam ko nutlar bulunuyor. Proje Zaten Hazır: Yeniköy Turizm'in yönetim Kurulu Başkanı olan Hamit M ü rşid U nat, arsa nın hemen yanı n daki Sait Halim Paşa Yal ısı'nın 46 yıllık üst kullanım haklarını elinde bulunduran Göçtur Turizm'in or takları arasında yer aldıkların ı beli rterek, arsaya otel yapma düşüncesiyle talip olduklarını açıklad ı . Kendilerinin daha önceden Turizm Bakanlığı'ndan onaylı bir otel projeleri olduğunu beli rten U nat, "Her iki arsayı birleştirdiğimizde 1 50 metrelik rıhtımı
28
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ile Boğaz'ın en önemli alanlarından bi ri ne sahip olacağız," dedi. Ç ı rağan Gibi Bir Otel: Burası için düşündükleri projesinin "Çırağan Otel i gibi" olacağ ını dile getiren U nat, "Bir tarafta tarihi yap ı , diğer tarafta modern bir konaklama tesisi olacak," diye konuştu. U nat, bundan sonraki süre ce ilişkin şunları söyledi: " Ö ncel ikle teklifi mizin onaylanması lazım. Ondan sonra biz hemen harekete geçip, bir an önce otelimizi açmak istiyoruz. Bir yıl içinde kazmayı vururuz. Yazın iki bahçeyi birleştirip kullansak, demek ki sonbahar da inşaata başlarız, üç yılda da tesisi tamam larız." Spekü lasyonlar Vard ı : Bugüne kadar talipleri arası nda Rus m i lyarder Roman Abramoviç'ten Şeyh El Maktum'a kadar pek çok isim sayılmasına karşın alıcı bulamayan ar san ın daha önceki ihalelerinde neden girmediklerini ise Unat, şöyle açıklad ı : " i lgilenmedik, çünkü arsa sorunlu görü nüyordu. Bir takım spekülasyonlar çıkt ı , ilanlar verildi. (Arsan ı n eski sahibi Halis Toprak verdiği ilanla arazi için 1 mi lyar Dolar'lık fiyat biçmişti.) Ancak o ihaleler de alıcı çıkmadı. TMSF yeniden satışa çıkı nca, bu kez tali p olduk. O zaman hazır deği ldik, şimdi hazı rız diyebilirim."
İpot-e k s o r u n u çözüldü
i stanbul Bağazı gibi çok değerli bir yerde bul unmasına karşın arsanın bu güne kadar satılamamasında üzerindeki ipotek etkili olm uştu. Arsa üzerinde i ş Bankası , Garanti Bankası ve Etibank ın 96 mi lyon YTL tutarında i potekleri bulunuyordu. O nedenle verilen teklif Ierin ipotek bedeli ve satış masraflarını aşması gerekiyordu. Ancak edi n i len bilgiye göre, bankalarla yapılan anlaş ma sonucunda, ipotek sorunu çözüldü. Yeniköy Turizm'in de ödemeyi peşin yapmaya hazı rland ığı öğrenildi.
Şaban E r d i k l e r de Ort-a k l a r Arasında Eski Cariton arazisini a l ı p üzerine bir otel yapma projesi içinde olan ekibin içerisinde Şaban Erdikler de yer alıyor. Türkiye'de mali danışman l ı k denilince akla ilk gelen isim lerden biri olan, aynı zamanda YASED'in de (Yabancı Sermaye Derneği) eski başkanı olan Şaban Erdikler, gayrimenkul sektöründe
Aralık
2007
de çalışmalarını sürd ürüyor. Yeniköy Turizm'in Yönetim Kurulu Başkanı Hamit M ü rşit U nat ile birlikte Ege Gayrimenkul Yatırım ve i nşaat şirketi nin ortakları arasında olan Erdikler, ciddi bir portföy oluşturmaya başladı klarını belirterek, şun ları söyledi: "Bu arazinin d ışında bugüne kadar Adana'da ve i stanbul 'da satın aldığımız dükkan lar var. Konya'da bir arazimiz var. Bir yan dan kira getirisi olan, diğer yandan da mülkiyet portföyü olmak üzere iki türlü portföy oluşturuyoruz. Bugünlerde halen görüşmelerini sürdürdüğümüz bir başka araziyi de mül kiyet portföyümüze eklerneyi planlıyoruz. Bu aşamadan sonra yerli ve yabancı fonlarla bu port föyü gel iştirmeyi planlıyoruz."
Pa r i s L e s Halle s ' in Ge l i ş im P ro j e s i On ayla n d ı 1 8 Aralık, Architectural Record
YAZAN: ROBERT SUCH ÇEviREN: SAMANEH JAVADI
" Paris'in m idesi" olarak bilinen ve gıda top tan satış alanı olan Les Halles'in yeni lenme projesi kabul edildi. Başkentteki 70'1erin sevilmeyen geçiş merkezi, SO'Ierin al ışveriş merkezi olan bu alan ı n , Patrick Berger ve Jaques Anziutti tara fından tasarlanan parlak kabuk biçimi Paris Belediyesi tarafı ndan onaylandı. Bu dalgal ı , kubbe şekli ndeki oluşu m , Halles Meydan ı'nın yer üstündeki yapı sını ve yeri n beş kat aşağ ısına inen ala nı bir alışveriş kom pleksiyle değiştiriyor. Kubbemsi yapının içi nde kütüphane, sağlık merkezi, 350 kişilik bir konferans salonu, workshop alanları ve cafeler bulunuyor. Kompleksin bodrumu ve bahçeye geçişi, geliştirilecek mekanlar arasında yer alıyor. Yeraltı kısmında çok geri lme yaratmamak için, kendi kend i n i taşıyan, çift b ü k l ü m l ü , yarı saydam b i r cam bileşiğinden strüktür kullanılması düşünülüyor. Berger, formların doğadan esinlene rek yapıldığını ve yağmurun, insan ha reketlerinin, basıncın tasarımdaki il ham veren kavramlar olduğunu söylüyor. Etrafı caddeler ve sokaklarla çevrili olan Les Halles'in 10 dönümlük dikdörtgen
bahçesi de David Mangin tarafından yeniden tasarlanacak. Revizyon için önceki yarışmayı kaza nan Fransız mimar ve kentsel tasarımcı Mangin'in bazı önerileri, başkan tara fından çekici bulun masa da tasarımcı, kentsel yerleşmenin genel kordinatörü olmayı sürdürüyor. 201 0'da başlanması beklenen i nşaatın 201 3 'te de bitiri lmesi bekleniyor.
Ga l a t" a p o rt" ' t" a Ihale i ç i n Onay Be k l e n i y o r .
1 8 Aralık, NTVMSNBC
Özelleştirme i daresi, Galataport'u ikinci kez ihaleye çıkarabilmek için bir yılı aşkın süredir Tabiat Varl ı kları Koruma Kuru lu'nun onayını bekliyor. Kurul, daha önce onay verdiği imar planında bu kez yeni şartlar öne sürdü. Özelleştirme i daresi Başkanlığı ( Öi B), Galataport projesinin ikinci ihalesi için Tabiat Varl ıklarını Koruma Kurulu'na bir yıl önce yaptığı başvuruya halen yanıt alamad ı . Öi B ile kurul arasında i mar p l a n ı ko nusundaki görüş ayrılığı sürüyor. Kuru l , daha önce onay verdiği imar planında bu kez yeni şartlar öne sürdü. Projenin yapılacağ ı alanda bul unan i stanbul Modern' in kaldırılması konusu da çözülebi lmiş değil. Tabiat Varl ı kları Koruma Kurulu, i stanbul Modern' in kal dırılmasını istiyor, Ö i B ise kalmasından yana.
Onay Gelince İhaleye Çıkılacak Yetkililer, kuruldan onay geldiğinde hemen ihaleye ç ı kacaklarını beli rtiyor. Galataport işletme hakkı devri modeliy le i haleye çıkarılacak ancak şartname ekine yatırım taahhüdü verilmesi şartı konulacak. i haleyi kazanan grup, işletmesini ya pacağı alana kruvaziyer l iman, oteller ve alışveriş merkezleri yapma taahhüdü ve recek. i şletme süresi yatırım taahhüdü alındığı için 49 yıl olarak belirlenecek. Yetkili ler, son dönemde gündeme gelen Galataport için yap-işlet-devret yasasın da değişiklik yapılacağı haberlerini ise doğrulam ıyor.
Aralık 2007
" Ke ç i ö re n ' i Ad e "t a Ye n i d e n Ya r a "t "t ı k" 1 9 Aralık
tasarlandığı projenin devam ı nda üst havuzda korkuluk i şlevi görecek "proje nin çevre ile uyumunun sağ lanması, kar şıda kale ile bir ahenk içerisinde olması için" tasarlanan surlar bulun uyor.
DERLEYEN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
Ankara'nın bir milyondan fazla nüfusa sahip ilçesi Keçiören, Belediye tarafı ndan üretilen birbirinden ilginç düzenleme projeleriyle her geçen gün başka bir çehreye bürünüyor. 1 950'1i yılların başına kadar daha çok sayfiye görünümüne sahip olan ilçe, artan n üfusu, getirilen yeni yasalar düzenlemeler ve kent merkezine olan yakınlığının da etkisiyle h ızlı bir yapılaş ma sürecine gird i . Bu yapılaşman ı n en önemli ayağ ın da ise Keçiören Belediyesi yer alıyor. Keçiören Belediyesi Resm i Sitesi 'nde yer alan basın açı k laması nda, on yıl öncesine kadar 3. sınıf bir ilçe olan Keçiören'in, bugün gelinen noktada örnek alınan, insanların yaşamak için tercih ettiği bir kent haline geldiğini; yapılan yüzlerce park, sağlık ocakları ve spor tesisleri ile Keçiören'in adeta yeniden yaratıldığ ı n ı belirten ve 2004 yılındaki yerel seçimlerle üçüncü kez göreve gelen Turgut Altı nok'un Başkanlığ ı'nda tasarlanan ve uygula nan projeler arasında, Estergon Türk Kültür M erkezi, Keçiören Açık Hava M üzesi, Cumhuriyet Kules i , Dev Yeraltı Akvaryum u gibi çok sayıda proje bulu nuyor.
Tamamla n a n Proj eler Est-ergon Tü rk Kült-ü r Merkezi Keçiören ilçe girişinde yer alan Estergon Kalesi'nin yapımı Mayıs 2005 tamamlan d ı , "Selçuklu ve Osmanl ı mimarisinden örnekler alı narak Türk tarihi ve kültürel değerleri n i yansıtacak şekilde inşa edilen," ve altı yılda bilirilen Estergon Kalesi 'nde m üze, restoran ve asma katlı kümbet yer alıyor.
Tu na Gölet-i Estergon karşısındaki Tuna Gölefi 1 1 .500 m2 alan üzerinde 2 adet şelale, 950 m2 üst havuz (gölet) ve 1 . 380 m2 alt havuzdan oluşuyor. Gölette kuğular, alt havuzda ise ördekler için adacıkların
Yed i s i Proj e s i Yaklaşık 8 , 5 dönümlük bir alanı kap sayan Kalaba Vadisi Projesi kapsam ın da Aquapark, Spor Kompleksi, gölet, kuğu havuzu, yürüyüş yolları ve kateter ya bulu nuyor. Aquapark içerisinde; ha vuzların yan ı sıra oyu n alanı , dinlenme alanları ve hayvana! bahçesi yer alıyor. Proje kapsamında oluşturulan Spor Kom pleksi'nde ise, 3 adet tenis kortu, 3 adet basketbol sahası, 1 adet voleybol sahası, 890 metre koşu yolu , 2 . 700 m2 mini golf alan ı , satranç köşesi ve 3.000 metrekarelik üç katlı spor merkezi bu lunuyor.
Belediye Sa rayı Keçiören Belediye Sarayı Türkiye ' n i n en büyük belediye hizmet binası olma özelliği yan ı sıra Türkiye'de i l k defa iç bölü mlerinde duvar bulun mayan şeffaf bina olma özelliği taşıyor. 1 997 birim fiyatı ile 2 , 5 trilyona mal olan ve 33 bin metrekare kapalı i nşaat alanına sahip olan dev hizmet bi nası Fatih ve Kanuni adı nda iki ana giriş ka pısına sah ip.
Keç iö ren Açık Hava Müzesi Belediye Binası'nın karşısında bulu nan meydanda Moğolistan'da bulunan orj i nallerinin birebir protipleri olan Bilge Kağan , Kültigin ve Tonyukuk Anıtları, Oğuz Han rolyelleri ve Demirkapı Formu yer al ıyor.
Selaleler Keçiören'in pek çok farklı noktasını karşılaşılabilcek şelalerden en çok dik kat çekeni ise ilçe gi rişindeki şelale. Bu şelale 27 metre boyu, 1 8 0 metre eni ile Türkiye'n i n en büyük, dünyanı n da yapay en büyük şelalesi .
Pa r k l a r
i lçedeki küçüklü büyüklü çok sayıda ki parkta yapay şelale, kaskatlı havuz gibi çeşitli su elemanlar ı , spor alan ları, çocuk oyun alanları ve oturma birimleri
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
29
yer alıyor. Son 13 yıl içerisinde belediye tarafı ndan yapımı tamamlanmış 24 park projesinin en küçüğü 1 . 1 00 m2, en bü yüğü ise 1 3 . 350 m2 büyüklüğünde: 1. Fatih Terim Park ve Spor Kompleksi 1 3 .350 m2 2. Cem Bul Parkı 1 2 .700 m2 3. Kanuni Parkı 1 2 . 285 m2 4. Şehit Jandarma Er Zafer Serdaroğl u 8. 500 m2 5. Murat Azizo Parkı 7.000 m2 6. Vali Erdoğan Şah i noğlu Parkı 6.300 m2 7. Şehit Yüzbaşı Ali Rıza Sadak Parkı 5.1 50 m2 8. Ş. Piy. Kom. Onbaşı Erkan Alabaş Parkı 5. 000 m2 9. Fetullah Köroğ lu Parkı 4.800 m2 1 0 . Akçakışla Parkı 4.800 m2 1 1 . Şehit Piyade Tankçı Er Nuri Gökçe Parkı 4 . 800 m2 1 2 . Nevzat Şener Parkı 4 . 200 m2 1 3 . Alija i zzet Begoviç Parkı 4.000 m2 14. Ebul Feyz Elçibey Parkı 3. 800 m2 1 5 . Barış Manço Parkı 3.700 m2 1 6 . Ş. Piy. Kom . Er Tümay Aktepe Parkı 3 .400 m2 1 7. Kırg ızistan Manas Parkı 3.325 m2 1 8 . Kerkük Parkı 2 . 800 m2 1 9. Sütçü i mam Parkı 2 .750 m2 20. Levent Karaca Parkı 2 . 500 m2 2 1 . Alpaslangazi Parkı 2 .000 m2 22. Şehit Asteğmen Ali Rıza Bulut Parkı 1 . 850 m2 23. Şehit Er Hakan Eşingen Parkı 1 .650 m2 24. Ş. Ast. Jandarma Çavuş Halil Ü nal Parkı 1 . 1 00 m2
Osmanlı Çeşmele ri Sadaka-i Cariye olan Osmanl ı çeş meleri de Keçiören merkezine konduru lan diğer peyzaj elemanları.
Ta s a rım/Ya pım Aşaması Devam Eden Proj eler Cumhu riyet- Kulesi Yapımının 1 ,5 yıl içerisinde tamam lanması öngörülen kule Estergon Kalesi'nin yan ında i nşa edi lecek. 1 66 metre yüksekliğinde olacağı be lirtilen kulede sergi salonu, kafeterya, restoran ve seyir tribü nleri n i n yanısıra uzay görünümünü andıracak bir de uzay terası yer alması düşünülüyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
30
Aralık 2007
Dev Ye ralt-ı Akva r y u m u Proj e s i
komisyonun raporu, Meclis tarafı ndan da oybirliğiyle kabul edildi. Rapora göre, toplam 267 parseldeki 55 bin 246 metrekare alanda yer alan tescil l i eserlerin rölöve, restitüsyon, restorasyon ve mühendislik bedeli için toplam 12 milyon 555 bin 298 YTL harcama öngörülüyor. Eminönü Han lar Bölgesi'ne ilişkin raporda ise Rüstem Paşa Mahallesi'nde Büyük Çukur Han, Kızıl Han , Küçük Çukur Han, Molla Fenari Mahallesi'nde Vezir Han ile Sarı Demir Mahallesi'nde Ali Paşa Han'ın yeniden ihyası için gereken maliyetin yüzde 60'ının i l Özel i daresi'nden, geri kalan kısm ının da Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanacağı kaydedildi. Rapor Meclis Ü yelerinin oybi rliğiyle kabul edildi. Buna göre, 5 hanın yer aldığı 1 49 parselde, 14 bin 662 metre kare alanda röleve, restitüsyon , res torasyon ve m ühendisli k bedeli olarak toplam 2 milyon 291 bin 982 YTL har canacak.
Etlik Giresun Caddesi üzerindeki Fatih Sultan Mehmet Parkı'nın içine yerleşti rilmesi planlanan akvaryumun büyük bölümünün yeraltında yapılarak 300 değişik türde 400'ü aşkın bal ık ve deniz canlısını barı ndı rması hedefleniyor.
Telefe rik Taşıma ve Gez i Proj e s i Keçiören Belediyesi tarafından ya pı lması düşünülen son projelerden biri de Su bayevleri mevkisi ile G üçlükaya Mahallesi Estergon Kalesi arasında yaklaşık 1 . 300 metre mesafeli, gidiş dönüşlü olarak 1 . 200 kişi/saat taşıma yapabi lecek şekilde planlanan teleferik sistemi projesi.
Em i n ö n ü " H a n l a r Bö l g e s i" v e " Z ey re k" Ye n i l e n i y o r . . . 1 9 Aralık, istanbul Büyükşehir Belediyesi
i stanbul Büyükşeh ir Belediye Meclisi, Zeyrek bölgesinde yer alan 26 yapı adasındaki tescilli 267 sivil mi marlık örneği parsel ile Eminönü Hanlar Bölgesi'nde 5 hanın rölöve, restitüs yon ve restorasyonları n ı n Büyükşehi r Belediyesi 'nce yapı lması nı onayladı . i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi , Saraçhane Belediye Sarayı' nda geçen hafta yapılan Aralı k ayı toplantılarında Hukuk Komisyonu ve Plan Bütçe Komisyonu'nun U N ESCO'nun dünya miras sınırları içine aldığı Zeyrek Bölgesi ve Eminönü Hanlar Bölgesi ile ilgili raporlarını ele aldı . Raporda, Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı Tarihi Çevre Koruma M üdürlüğü'nce Fatih i l çesi Zeyrek Bölgesi 'nde korunması gerekli kültür varl ığı olarak tescilli ya pı ların yeniden ihyası amacıyla çalışma yürüttüğü belirtildi. Söz konusu alanda 26 yapı adası, 267 parseldeki tescil l i sivil mimarlık örneği yapı ların röleve, restitüsyon, restorasyon proje bedel lerinin yüzde 60'a kadar olan kısmının i l Özel i daresi 'nden aktarılması, geri kalan kısmının da yasalar doğrultusun da Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılanması talebini uygun gören
.
I n ş a a t" S e kt- ö r ü , 2 0 0 8 i ç i n Yü z d e :;1;. 5 B ü y ü me On gö r ü y o r 1 9 Aralık, Dünya
i nşaat sektöründe gelecek yıl için yüzde 15 büyüme bekleniyor. i nşaat Malzemeleri Sanayici leri Derneği ( i M SAD) tarafından hazırlanan " i nşaat Sektörü ve i nşaat Malzemeleri Sanayi Ekonomik Değerlendi rme ve Ö neriler" başlıklı rapor düzenlenen basın toplan tısı ile açıklandı. Raporda, inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi nin Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden olduğu vurgu lanırken, 2006 yıl ında yakalanan yüzde 6 ' 1ı k büyümenin yaklaşık yüzde 20'sinin inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi ndeki büyümeden kaynaklan dığı ifade edildi. Rapora göre inşaat sektörü 2006 yıl ında yarattığı 2 1 , 2 mi lyar Dolar' lık katma değer ile 400 mi lyar Dolar' lık G S M H içinde yüzde 5,3 oranında pay al ı rken , inşaat malzeme leri sanayisi 6 , 3 6 mi lyar Dolar'lık katma değer ile sanayi içinde yüzde 5 , 44, G S M H içinde ise yüzde 1 , 37 oranında
paya sahi p oldu. Raporda yer alan bil gilere göre, 2006 yılı sonunda inşaat sektöründe, faaliyet gösteren müteahhit firmaların sayısı 85 bin 290 ulaşırken, yurt dışı müteahhit firmaların sayısı ise 700 oldu. 23 odaya kayıtlı 308 bin 663 mü hendis ve mimar ile 2 bine yakın teknik müşavirl i k fi rması sektörde faaliyet gösterirken, sektörde yer alan 1 50 büyük firma, yurt içi işlerin yüzde 75'ini gerçekleştirdi. Bu firmaları n yurt dışı faaliyetlerindeki payı ise yüzde 90 sevi yesinde gerçekleşti. i nşaat malzemeleri sanayisinde faaliyet gösteren ü reticile rin sayısı ise 6 bin 500 'e ulaştı. Bu firmaların 2006 yılı toplam ü retim leri 27,2 m ilyar Dolar olarak gerçekle şirken, üretimin yüzde 60'ı iç pazarda tüketildi, yüzde 4 0 ' 1 ı k kısmı ise ihraç edildi.
Se kt-ör, 1. , 5 Milyon Kişiyi İst-ihdam Ediyor Raporda inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayinin istihdama katkısı na da yer verildi. Buna göre 2006 yılı sonunda inşaat sektöründe çalışanların sayısı 1 , 3 milyo na yaklaşırken , i nşaat malzemeleri sa nayisinde ise 6 bin 500 üretici firmada 255 bin kişinin çal ıştığı tespit edildi. Her iki sektörde çalışan toplam 1 ,5 m ilyon kişi, toplam istihdamı n yüzde 6 , 84'ünü oluşturdu. Rapora göre, in şaat sektöründe istihdam edilenlerin 344 bini sürekli ücretlilerden, 662 bini ise yevmiyeli-mevsimlik çal ışanlardan oluşuyor.
Döviz gelirle rindeki payı y ü zde 1.0 . 4
i nşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayinden toplam 1 2 ,1 m ilyar Dolar döviz geliri elde edilirken , bu rakamın 2006 yılında Türkiye'nin sağladığı 1 1 6 ,4 mi lyar Dolar'lık gelirin yüzde 1 0,4'ünü oluşturduğunun altı çizi ldi. i nşaat malzemeleri sanayisinin ihra catta da önemli bir yer tuttuğuna işaret edilen raporda, 2000 yılında 2 , 5 milyar Dolar olan toplam ihracatın, 2006 yı l ında 4 kattan daha fazla artarak 1 1 , 2 m ilyar Dolar'a çıktığı ifade edildi. 1 7 7 ülkeye yapılan 1 1 , 2 milyar Dolar'l ı k ihracat ı n , toplam i malat sanayi
Ar-alJ.k 2007 ihracatının yüzde 1 4 , 4' ü n ü , toplam ihracatı n ise yüzde 1 3 , 1 ' i ni oluşturduğu bildirildi. Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde ise şirketlerin 2006 yılında üstlendi ğ i proje tutarı 1 6 mi lyar Dolar'a ulaşırken, 2002-2006 yıllarında üstlenilen toplam tutar ise 39,5 milyar Dolar olarak he sapland ı . Raporda, önemli bir sektörel ve kurumsal rekabetin yaşandığı yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde dünyanı n e n büyük 2 2 5 şi rketi arasında 22 şir ketle ABD ve Çin'in ard ı ndan üçüncü sı rada gelen Türkiye'nin, geçen yıl 880 milyon Dolar'lık döviz girişinin sağlandı ğ ı bu alandan, 2007 yılında daha fazla döviz girişi sağlamasının beklendiği bildirildi.
Yü zde 15 b ü y ü me beklent-isi
i M SAD Başkanı Orhan Turan, ra porun açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, inşaat sektörünün Türkiye ekonomisine katkısının günden güne arttığını ifade ederek, gelecek yıl için sektörde büyüme beklentisi nin yüzde 1 5 olduğunu söyledi. Raporu hazırlayan Dr. Can Fuat Gürlesel ise sektöre iliş kin önerileri sıralad ı . i nşaat sektöründe katma değer yara tılması ve firmaların orta ve uzun vadel i planlama yapabi lmesi ile kamu işlerinde etkinlik ve verimlilik sağlanması gerek tiğinin altı nı çizen Gürlesel, kamuda, sektörle ilgili yetkili tek bir otorite ku rulması, kam u-özel kesim arası ndaki uzlaşmazlı kların çözümünde etkinliğin artı rılması, arsa üretiminde uzun vadeli planlama ve etkinlik sağlanması gerekti ğ i n i vurgulad ı .
. .
U n i v e r s i t- e Ga y r ime n k u l U z ma n l a r ı Ye t- i ş -t i r e c e k 1 9 Aralı, Hürriyet
Ankara Ü niversitesi Fen Bilim leri Enstitüsü bünyesinde, gayrimenkul uzmanı yetiştirmek amacıyla "Taşın maz Geliştirme Anabilim Dalı" açıldı. Taşın maz Gel iştirme Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Harun Tanrıvermiş,
açı l ı ş dolayısıyla düzenlenen törende, bu alan ı n Avrupa ve ABD'de bir çok üniversitede bulunduğunu , Türkiye'de ise pek bilinmediğini söyledi . Gayrimenkul sektörüne akademik an lamda uzman kişi lerin kazandırılmasını amaçlad ıkları nı ifade eden Tan rıverm iş, 2 yıllık eğ itim ard ından mezun olanların finansal kurumlarda, bankalarda, gayri menkul değerlendirme şirketlerinde ve inşaat sektörü gibi alanlarda istihdam edi lebileceğini kaydetti . Anabilim dalı olarak 2007 'nin Şubat ayında eğitim öğretime başladıkları nı ancak resmi açılışın bugün yapı ldığını beli rten Tanrıvermiş, 30 öğretim ele manıyla birlikte şimdilik 50 öğrenciye eğitim verdikleri n i , amaçlarının 200 öğ renciye ulaşmak olduğunu anlattı. Ankara Ü niversitesi Rektörü Prof.Dr. N usret Aras da Türkiye'de son yıllarda emlakçılık ve inşaat sektörünün aşırı gelişme gösterdiğini, bunun için uzman kişilere ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Ankara Ü niversitesi olarak bu ihti yacın g ideri lmesi için yeni bir anabilim dalı açıldığını ifade eden Aras, emeği geçeniere teşekkür etti. An kara Ü niversitesi Rektörlük Ek H izmet Binası'nın 6 . katı nda açı lışı gerçekleştirilen Taşın maz Geliştirme Anabilim Dalı'nın 393 bin YTL'ye mal olduğu öğreni ldi.
B ı ra k ı n M ima r l a r H e r Aç ı d a n Ça l ı ş s ı n 24 Aralık, New York Times YAZAN: NICOLAI OUROUSSOFF ÇEviREN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
"Star m imar" kelimesi bir alay teri mi olarak kulan ıldığında tanımını yapmak oldukça zorlaşıyor. Kaba eleştirmenlerin; tasar ladıkları frapan binaların fonksiyonlar dan çok moda ve parayla ilgili olduğunu d üşünen m imarlarla dalga geçmek için kullandı kları bir teri m "star mimarlar". Bu tür saldı rılar daha çok eski klişele rin tekrar tekrar gündeme getirilmesin den ibaret. Pahalı kaplamalar ve sızdıran çatılar, bizim gibi küçük insanlarla ilgilenme yen kendini beğen miş sanatçılar için eleştirilerinde kul landı kları birer kanıt
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
31
unsuru. (Kural olarak; Frank Gehry'nin yapılarından birinin çatısı akıyorsa bu manşetiere taşınır, fakat eğer bina ticari kaygı lar taşıyan herhangi bir m imar tarafı ndan tasarlandıysa sızıntı gör mezden gelinir) Boston Ü niversitesi'nin eski müdürü John Silber da, çağdaş mimarları ele alarak tasarım larındaki aşırılı kları eleştirdiği, pek de inandrıcı olmayan kitabı "Architecture of the Absurd" (Saçmal ı ğ ı n Mimarisi) ile bu oyuna katıldı. Daha ciddi eleşti riler, hakim eğilimi bir tür pazarlama yöntemi olarak yo rumlayan meslekte profesyonelleşmiş insanlardan geliyor. On lara göre; yük sek mi marlar ile yükleniciler arasındaki bu anlaşma, projeden mümkün olan en büyük kazancı koparmaya çalışan yük lenicinin, kültürel eksikliğini kapatmak için m imarı pazarlama aracı olarak kul landığı bir tür satış yöntemi . Tabi ki b u yorumun haklı olduğu yanlar var. Ö rnek olarak Santiago Calatrava'nın, Aşağı Manhattan'da ta sarladığı abartılı istasyon projesi, kamu gururundan çok mi marı n egosunu simgeleyen bir anıt. Ü stelik mi marlar her zaman kendileri için tasarlamıyorlar. Geçen yıl Gehry, Tiffany için mücevher tasarladığında hayranlarının çoğunu şaşırtmıştı. Kontrplak ve galvanize me tal plakaların zincir gibi sıralandığı kaba kompozisyonuyla tutucu banliyö de ğerlerinin yüzüne bir tokat gibi çarpan Santa Monica'daki eviyle Gehry, nasıl olur da Connecticut'ta yeni evlenen çiftler için adeta bir tür statü sembolü haline gelen bir objeyi tasarlar? Genel olarak ben bu tür saldırı ları şaşırtıcı bu luyorum. Yı llar boyunca in sanlar anonim şirketler tarafından inşa edilen monoton, insan ın ruhunu tüketen binalardan şi kayet ettiler. Bu arada bizim en önemli mi mari yeteneklerim iz ün iversite atölyelerinde ve nadiren gerçek bir komisyon tarafı ndan izlenen yarışmalarda sanatlarını sadeleştirerek, bel irsizlik içinde çalıştılar. Eğer bu çal ışmaları nın bir etkisi olsaydı , yolunu kaybetmiş profesyonell i k , tasarımların ve fikirlerin keskin birer kriti k olarak sunulduğu krallık dönemini yaşardı . Günümüzde çoğu 60-70 ' 1 i yaşlarda olan bu m imarlar, günlük yaşamın et kilerini büyük ölçüde test edebil iyorlar.
32
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Şi mdilerde izlenen, m i marlık tarihinin en son ve en heyecanlı periyotları . Yeniliklerden etkilenen kültürün her yüzeysel ifadesi için, çarpıcı derecede orijinal çalışmalar öne çıkıyor. Hepsinden önemlisi; profesyonellik daha demokratik hale geldi. Manifesto çağ ı öldü ve artık baskın bir stil kalmadı. Bunun yerine sabit bir kültür akışı n ı d e l i p geçecek anlayıştaki, e n i y i v e e n yaratıcı seslerin birbiriyle yarıştığı bir zamanda yaşıyoruz. Ö rnek olarak Rem Koolhaas'ın Seattle Halk Kütüphanesi'ni beğen meyebilirsiniz. Fakat, ancak bir budala, mimarın binanın fonksiyonu hakkında ilgisiz olduğunu iddia edebilir. Binanın formu gergin bir ağ ile sarıl ı uyumsuz panolarıyla, müşterinin eski kitapları korumak ve aynı zamanda bilgi teknolo j ilerini sunmak konusunda çelişen ihti yaçlarını gözler önüne seriyor. Binanın tuhaf yan ı ; birçok çağdaş m imarda ol duğu gibi Koolhaas'ın da tasarımındaki bu gerilimi düzeltmek yerine vurgulamış olmayı tercih etmiş olması. Bana göre eğer bu m imarlar da pas tadan bir pay alacaklarsa niye bunu on lara çok görelim? 1 7. yy Barok heykeltı raş ve mimar G iovanni Lorenzo Berni n i yorulmak bilmeyen, papalar v e prensler tarafından aranan bir şöhretti ve bu durum çal ışmaları nın kalitesin i hiçbir zaman bozmadı . N eden günümüzün
Aralık
2007
m imari yetenekleri de kendi başarıları için kutlanmasınlar? Buradaki asıl konu mimarların egoları değil beraber çalıştıkları müşterilerdeki anlaml ı değişim. Amerika'da yıllar önce m i marlık komisyonlarını oluşturan aydı n e v sahipleri v e yüce gönüllü kültürel enstitüler, günümüzde Forets City Ratner ya da H ines gibi, ünlü m imarlar la çalışman ı n kendi kalitesini artı racağı na ve bu durumun projelerinin kamusal eleştiri sürecinden kolayca geçmesine yardımcı olacağı n ı düşünen, multi m ilyar Dolar' lık yüklenici şirketlere katıldılar. Aynı zamanda daha önce burada bulunan - 1 990'1arın sonunda ve 2000'1erin başında bir dönem etkileyici hükümet binalarının üretilmesini sağ layan, federal hükümetin ünlü " Design Excellence" ( Ü stün Tasarım) programı gibi- az sayıdaki hırslı kamusal mi marl ı k çalışmaları da zamanla tükendi. Geleneksel olarak kamusal m i marinin daha kaliteli olduğu Avrupa'da bile, 1 980 - 1 990'1ardaki önemli kültürel çalışmalar yerin i , BMW ve Avrupa M erkez Bankası gibi birleşik ofisierin yükselen kulelerinin tasarımına bı raktı. Bu yeni dünyada hiçbir el temiz değil, her yanda iyi adamlar ve kötü adamlar var. M imarların dekaratör seviyesine indirgendiği sayısız dava var. Burada amaç, halkın artan ol umsuz gelişimleri sindirmesi ne yardımcı olan kültürel
.,.
�
ı::
_g
a. ,:;ı + ':ı :.:: "" M c :ı: <ll M + + c <ll ın
yağcılar için elverişli ortamlar doğur mak. (Görünüşe göre, proje ne kadar büyükse ve ne kadar çok para içeri yorsa, m imarlara da o kadar uşak gibi davranılıyor.) M imarın perspektifinden baktığımız da; orta karar yüklenicilerle çalışmanın, yüksek kültürün dar sınırlarının dışına çıkmak için iyi bir fı rsat olduğunu ve böylece tasarımlarının, alışveriş mer kezlerinden ofis alanlarına kadar daha önce ulaşamadı kları günlük hayata daha doğrudan etkisi olduğunu görü yoruz. Gelişimler büyümeye devam ettikçe bunun doğruluğu da artıyor. Sadece New York bile önümüzdeki yıllarda ticaret alanını en az 3 m i lyon metrekare artırmayı planlıyor. Bu ticaret alanlarının büyük çoğunluğu Batı Yakası demiryolu istasyonlarında ve yer altında toplana cak. Kentler Orta Doğu ve Çin'de ise neredeyse gelişigüzel karalamalar üze rinden inşa ediliyor. M imarların yüklenicinin ağırlığı ve ölçüsü üzerinde bir kontrolü olamaz. Aynı zamanda bunu şekillendiren ve temelini oluşturan sosyal ve ekonomik gerçekleri de kontrol edemezler. Fakat hangi ciddi m imar bu şansı kullanıp meydan okumak istemez ki? Ve neden böyle büyük bir sorumluluk yanlış kişile re bırakılır? N eden en yaratıcı yetenek Ierin çabaları nezaketle karşılanmaz? Burada önemli olan bu yetenekierin en iyi işlerini üretecekleri bir çevre, ortam yaratabilmek. Sonuçlar her zaman gö rüldüğü gibi olmuyor. Geçenlerde H ines, Fransız m imar Jean N ouvel tarafından tasarlanan enfes bir konut gökdelen projesini halka sundu. i nşa edildiğinde bu bina Chrysler Binası'ndan sonra Manhattan'nın merkezindeki en zarif kule olacak. Bu projeyle karşılaştıra cak olursak, Calatrava'n ı n gösterişli istasyon projesi, kamu yatırımların ı n utanç verici şeki lde boşa harcanması olarak görülebil i r. Bu istasyon binası sözde, hevesli bir yüklenici müteahhit tarafından değ il hükümet bürokrasisinin nadiren oluşturduğu anlamlı bir komis yon tarafından hazı rlanmıştı. i stasyon 2 milyar Dolar'dan fazla tutan maliyetiyle PATH trenlerinin ve metronun az sayı daki yolcusuna hizmet edecek.
Aralık 2007 Tasarı mın ilk modellerinde devasa bir mağaraya benzeyen ana salonda bir kafeterya bile bulunmuyordu. (Pennsylvania i stasyonu onarılıp yenilenseydi, hemen hemen on kat daha fazla yolcuya hizmet edebilirdi.) Sonuçta gizli saklı işleri örtmek amacıy la hazırlanan yüzeysel tasarımlarla, acı masızca gel işen dünyada, aydınlık bir medeni görüş oluşturmay ı amaçlayan samimi ve gerçek çabaları ayırt etmek halka düşüyor.
Binala r Ko n u ş u y o r Mima r l ı k Su s uyo r . . . 24 Aralık, Cumhuriyet YAZAN: ESRA AÇIKGÖZ
Osman lı ve Selçuklu mi marisinin bir leştirildiği bir kültür merkezi, 1 9 . yy Paris'inden bir köprü, D iyarbakır suru şekl inde bir durak, Amerikan mimari siyle yaratılmış bir oku l , Osman l ı evi formunda süslenmiş transformatör . . . Türkiye'nin dört bir yanındaki b u mimari yapıların bir mesaj ı var, kimi tarihim izi hatırlatıyor, kimi inancımızı, kimi de ulaşılmak istenen "Avrupai" çağdaşlığı! Ü stelik hepimiz adına konuşuyorlar, çünkü vergilerimiıle yapılan, hepimizin kullanmak zorunda kaldığı kamu yapıları bunlar. Yaşadığımız kentin kimliğini gösteriyorlar. i stan bul Serbest Mimarlar Derneğ i , işte bu kimliklere dikkat çek mek için bir sergi hazırladı : Binalar Konuşunca M imarlık Susar. . . Binaların neler anlattığ ı n ı , mimarlığın nasıl sustu rulduğunu merak edenler için sergi 29 Aral ık'a kadar AKM 'de. Sergi düzen leme kurulu ndan Doğan Tekeli, Uğur Tanyeli ve Hasan Şener'le konuştuk. Söz önce Doğan Tekeli 'de . . . B u serg i , nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Ankara Keçiören Belediye Başkan ı , mi mar ve yapı sahiplerine özel bir m imari empoze ediyor, Osmanlı, Selçuklu kilim desenlerini kullanmayanlara ruhsat ver miyorm uş. Dolayısıyla çok ilginç, son derece kitsch mimariler ortaya çıkmış. Ankara Serbest M imarlar Derneği de bu yapılar hakkında bir sergi açt ı ; " M imarl ıkta irtica var m ı ? " Ancak sergiyi
iki günde kaldırtı ldı. Biz de " N eden böyle yapılara i htiyaç duyuluyor"u irde lemek istedik. Neden sadece ka mu yapılarını ele a l d ı n ız? Özel sektör kendi yapı larında istediği ifadeyi kullanabilir, ancak erk kamu yapılarını hepimizin parasını, hepimiz adına kullanarak yapıyor, yani bun lar hepimizin ve kent kimliğini bu yapılarla kazanıyor. Ka m u yapılarına nasıl bir ideoloji ya ns ıtı l ıyor? Dört eğilim var; kimlik, tarihsellik, çağ daşlı k ve inanç. M imaride kimliği mizi Selçuklu ve Osmanlı 'da arıyor. Oysa Cumhu riyet kuruluşunda kendine ait bir mimari yaratm ış. Atatürk, 1 925-26'da Osmanl ı sivil m imarisinin devamı nite liğ indeki yapıları görünce "Yepyeni bir Cumhuriyet kurduk, çağdaşlığı amaç l ıyoruz, çağdaş mi mariyi de amaçlama l ıyız," diyerek Clemens Holzmeister'ı davet etti, Genelkurmay\ Savunma Bakan l ı ğ ı ' n ı , Cumhurbaşkanlığı Köşkü ' n ü o yaptı. O da bir ideolojiyi yansıtmıyor mu, dahası sergi meka n ı olarak bir ideo loj iyi ya nsıtan AKM'yi seçmeniz de, ironi değ i l mi? AKM 'yi seçtik, çünkü Cumhuriyet dö nemi yapılarına sahip çıkıyoruz. Ayrıca 1 5-20 gün sonra, A K M ' n i n kent yaşan tısına daha çok nasıl katı labileceğini sorgulayan "S.O.S. i stanbul" yarışma sı ndaki işleri, AKM 'de sergileyeceğiz. Cumhuriyet döneminin önem li yapıları yıkı l ı rsa eğer, sanki Cumhuriyet dönemi hiç yaşanmamış gibi olacak, çünkü medeniyetlerin, kültürlerin en büyük göstergesi m imarlıktır. 80 yıldan sonra bugün tekrar Osmanlı ya da Selçuklu mimarisine dönülmesi saçma. M i m a riye yansıtılan ideolojiler a ra sında tarihselli k oldu kça yoğ u n ... Tarihimizi yaşatalı m diye, U rfa'da yıkılan tarihi evi restore etmek yerine, arka sına yeni bir "tarihi ev" inşa ediyoruz. Diyarbakı r'da sur biçiminde bir otobüs durağı yapmışlar. Bu, kendimize gü venmey i p , tari h i m ize s ı ğ ı n m a m ızdan kaynak l ı . Elimizdeki yetmiyor, tarihe
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
33
tari h ekliyoruz. Bir de çağdaşlık ör nekleri var, Eskişehir Belediyesi 2 1 . yy Eskişehir'i olamazmış gibi 1 9 . yy Paris mimarisini örnek alarak köprü, demir parmakl ı klar yaptırdı. Son çeyrek yüzyı l ı n en ideoloj i k ya pısı hangisi? Selçuklu ve Osmanlı mimarisini yansı tacak Ankara Atatürk Kültür Merkezi projesi. Ankara'da Melih Gökçek' i n yaptırdığı protokol yolundaki 1 9. y y par maklıkları şeklinde, demirdöküm gibi, ancak plastik kalı plarla yapılmış bariyer ler de akıl almaz bir şey. M i marlara nasıl bir soru m l u l u k dü şüyor? Erk ve mimarl ı k i l işkisi, irdelenmesi ge reken önemli bir ilişki. Mimarlar, güce alet olmasınlar istiyoruz. Uğur Ta nyeli (Yı l d ız Teknik Ü n iversitesi) Binalar ne a n l atıyor, kimin adına konuşuyorlar? i deolojik angajmanları dışa vuruyorlar. Aslında buna dünyanın her yerinde sık rastlanıyor, ancak Türkiye'de son yıllar da her ideoloji sahibi kendisini d ışavur mak istiyor. Serginin eleştirdiği de bu, çünkü böyle bir d ışavurum m imarlıktan konuşmayı olanaksız kılıyor. Neden? i deolojik mesaj kaçınılmaz olarak öne çıktığ ından, mimarlık mesajını almak olanaksızlaşıyor. M imariyle ideolojik mesaj verenler bir dayatmada da bu lunuyorlar, yapılara bir dokunulmazlı k kazandırıyorlar, o yapıyı konuştuğu nuıda sanki o ideolojiyi tartışıyor g i bi gözüküyorsunuz, bu yapıları isteğimiz gibi okuyabilme özgürlüğümüzü de elimizden alıyor. Sadece rüküş, kitsch bir yapı demekten başka söz söyleye mez oluyoruz. Belki bir de yapıyı inkar edebilir, görmezden gelebilir, gülüp geçebilirsiniz. Peki, d iğer ü l keler çağdaş, özgü n bir m i ma ri tarzına geçebildiği halde, biz neden bunu başaramadık? Pek çok neden var. Dünyada bunun yoğunlaştığı dönemlere bakarsak Türkiye'deki problemi daha iyi anlarız.
34
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
1 930' 1arda ABD'den Sovyetlere, Nazi Almanyas ı ' na, i talya'ya kadar her yerde yapıların ideolojik mesaj vermesi bekle niyordu. Türkiye'de son yıllarda ideolojik angaj man üzerinden konuşmak tırmanışta, siyasal durumla bağ lantılı bir asabiyet yükselişi var. Bu her alanda olduğu gibi, m imarl ıkta da dışavuruluyor. M i marl ığın ilginç taraf ı , ideolojik mesaj ları unuttuğu nuzda da onun yansıması yapıları hala karşınızda görmeniz, ya pının yaşamaya devam etmesi ve yeni anlamlar bulması. Yapı lara ideolojik anlam yüklemenin işe yaramayışının nedeni de, bu. Bir yandan Avrupai yapılar inşa ed i l i yor, diğer ya ndan Osman l ı m i marisi ni andıranlar ... Evet, demokratik denebilecek dışavu rum var. Komi k olan ı , farklı sözler söyle mek istiyorlar, ancak aslında hepsi ser gide gösterilen dört ideolojik dışavurum aracıyla konuşuyorlar; kimlik, tarihsellik, çağdaşlık, inanç ... AKP'Ii bir belediye de, DTP ' I i , C H P ' l i belediye de bunları kullan ıyor. Sonuçta hepsi esteti k açıdan birbirine benziyor lar, başarısızlar. i nsanları bunları yapmaya ne itiyor? Bu son yıllarda çok gündemde olan kimlik paranayası ile bağlantıl ı . i ster yelpazenin sol ucunda, ister sağ ucun da durun herkes bir şekilde kimliğinin tehlikede olduğuna i nanmak istiyor. Böylesi bir kimlik kaybı korkusu, kaçı nıl maz olarak insanları o kimlik aşınmasını durdurmak ya da tersine çevirmek için eylemde bulunmaya zorluyor. M imarlığı da bu alanda kullanıyorlar. Ayrıca tarihsel olanı kaybediyorum duygusu da sahte tarihsellik üretme biçiminde ortaya çıkıyor. Hayati soru n , bu insan ların kendi kimliği olarak tahayyül ettiği şeyi başkasına gösterme ihtiyacı duyması . Aslında bu çok modern bir i htiyaç, Habermas'ın modern kamusallığın do ğuşu dediği bu. Ancak modernlik dün yanın estetik açıdan daha iyi kılınması deği l , M arks' ın meşhur sözüyle " Katı olan her şeyin buharlaşması". Doğal olarak buna direnen gruplar ortaya çıkıyor.
Aralık
2007
Ancak bu bir parad iye dönüşüyor, Levent' i n göbeğinde, Metrocity'nin ya nı ndaki elektrik transfermatörünü bahçeli bir ev havası nda süslemek gibi ... Evet, başka türlü olsa anlam l ı bir direniş olabi lirdi. Hem elektriği kullan ıyorlar, hem elektriğin nesnesinden rahatsızlık duyuyorlar. Gerçekliğin bir parçasına razı olup öteki parçasına olam ıyorlar. Bir taraftan dünyanın değiştiğini mecburen kabul ediyor, diğer taraftan da o dü nyaya di reniyorlar. Türkiye m i marisinin özg ürl ü k döne m i oldu mu? Bunu keskin biçimde söylemek iste mem. Her dönemde özgürlük alanı buldu. Aksini getirecek bir denetim mekanizması ancak iletişim araçları nın çok gelişmiş olduğu sistemlerde müm kü n , Nazi Almanyas ı ' nda, Stalin dönemi Rusyası' nda olduğu gibi. Türkiye'de hiçbir zaman böylesi güçlü bir kontrol mekanizması olmad ı . Sizce sergideki e n ideoloj i k yapı hangisi? Böyle bir şey söylemek bu yapılara iltifat olur, çünkü öyle eşdeğerler ki. 2 1 . yy'da mimarl ı k aracılığ ıyla ideolojik da yatmanın öldüğünü öyle iyi özetliyorlar ki, hiçbiri diğerinin yanı nda sivri lm iyor, ne kötülüğü , ne de iyiliği bağlamında. Beş dakika sonra hepsini unutabilirsiniz. Belki de temel problem de bundan kay naklanıyor. Artık ideolojik mesajı verenler bile yeterince sam imi değiller, aksi halde o yapıların akı lda kalı r olması sağl anırd ı . Erken 1 930' 1arda Sovyetler'de yapı lmış öyle yapılar var ki, bugün dünya mi marlık tari hinin önemli yapıları arasında seçki n bir yere yerleştiler. Oysa bizdeki bu tür yapıların hiçbiri gelecekte hatır lanmayacaklar. Gerçekten çok absürt yapı lar var, mesela iki ya nına kubbeli yapılar yerleşti rilmiş Harra n Ü niversitesi kapısı . . . Dicle Ü niversitesi'nin kapısı da öyle.
Akademik bir kurumun kendini böyle ifa de etmesi insanı korkutuyar da. Kamu parasıyla siyasal parti m itingi yapmak
ne kadar gayri ahlakiyse, kamu para sıyla ideolojik bina yapmak da o kadar gayri ahlaki . Hasan Şener ( i sta nbul Teknik Ü n i versites i) Bir mimarlık ürününün ortaya koyui ma sürecinde en önemli rolü işveren ve m imar-tasarımcı üstlenir, ancak mimari nin evrensel doğruları yeri ne, işverenin ya da mimarın tek tek veya birlikte belli ideolojileri binalar aracıl ı ğ ı ile insanlara aktarmak istemesi çarpı klıklara yol açıyor. Bu durumda, mimarlık yerine binalar konuşuyor. Özel l ikle tarihsel referansları yorumla yan, bulunduğu çevrenin dokusuyla ve belli ölçülerde kendi içeriğiyle uyumsuz, çağ ı m ızın teknoloj i k olanakları nı ideolo jik bir dış kabuk içine hapseden binalar bence daha fazla konuşuyorlar. Burada önemli olan, kültürel m i ras niteliğ indeki birikimlerin yorumlanmasın daki tutum. Her bina bir ihtiyacın, bir iradenin, sahi p olunan olanakların, kültürün, çev reni n , teknolojinin ürünü olarak ortaya çı kar. Bu binaların anlamını yansıtan ideolojilerin derecesi , toplu mların kül türel yapısına ve gelişmişlik düzeyine bağl ı olarak değişir. Bu yüzden bir kıyaslama yaparak en ideolojik bina gibi bir tespit yapmak kolay değil.
Ka r a d e n i z S a h i l Yo l u Y i n e Ma h keme l i k 24 Aralık, Evrensel
G i resun Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği (GESOB) ile Giresun Şoförler ve Otomobi lciler Odası, tamamlanma dan trafiğe açılan ve ölümlü kazalara neden olan Karadeniz Sahil Yolu'nun Giresun şehi r içi geçişi ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusun da bulundu. G ESOB Başkanı Ali Kara, sah il yolu G i resun şehir içi geçişinde yaşa nan aksakl ı klar neticesinde meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı kazaların sorum luları nın tespit edilmesi ve ce zalandırılması nın sağlanması amacıyla G i resun'daki sivil toplum kuruluşları
Aralık ad ına Cumhuriyet Savcılığ ı'na suç du yurusunda bulunduklarını açıklad ı . Yola işaret v e engel koymama, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, i nşaat ve yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama ve görevi kötüye kullanma gibi suçlar işlendiğini belirten Kara, konuşması n ı şöyle sürdürdü: " Bununla ilgili Karayol ları Genel Müdürl ü ğ ü , Karayolları Bölge Müdürlüğü, yüklenici firma ve diğer ilgili yetkililer hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk. Tamamlanmadan trafiğe açılan Karadeniz Sahil Yolu Giresun şehir içi geçişinde ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı kazalar meydana gel mektedir. Alt ve üst geçitler yapılmayan yol ya yalar için büyük tehlike arz etmektedir. Bulancak durağı kavşağı tekniğe uygun olarak yapı lmamıştır. Boğacık Deres i , Küçük Sanayi S itesi ve Gemilerçekeği Mahal lesi hastane kavşağı nda sinyalizasyon bulunmamak tadır. Toplayıcı yolda trafiğin en yoğun olduğu kısım olan Sazbeyi ile Emniyet M üdürlüğü arası oldukça dar bırakıl mıştır. Sahil yolunda karayolu ile toplayıcı yolu ayıran ve yayaların geçmesini önleyen engeller ile hız kesici engeller yapılmamıştır."
"Yet-kilile r- i n s a n h ayat-ıyla oy n uyor-" Yolun altyapısın ı n tamamlanmadan trafiğe açı lması sonucu bugüne kadar meydana gelen kazalarda 1 7 kişinin hayatını kaybettiğini vurgulayan Kara, "Yolun bu hali ile ölüme ve kazalara da vetiye çıkardığı yadsımaz bir gerçektir. Dolayısıyla kentte yaşayan insanların bu yolu kullan maları halinde hayatları ve malları büyük riskle karşı karşıya kal maktadır" dedi. Şehrin mülki amirleri tarafından da zaman zaman dile getirilen ve uyarılan yetkilileri n , buna rağmen gerekli dü zen lemeleri yapmayarak insan hayatı ile oynad ıkları nı belirten Kara, " H içbir şey insan hayatından daha önemli olamaz. Bunlarla ilgili soruşturmanın yapılmasın ı , s u ç unsurunun tespiti hali nde ilgililerin cezaland ırılması için kamu davası açıl masına karar verilmesini istiyoruz," şek linde konuştu.
Tü r kiye ' n i n Ta s a r l a n mamı ş Cami l e r i 25 Aralık YAZAN: AHMET TURAN KÖKSAL
"Mir-a sye d i"ler-in En Başa r-ılısı Şu andaki Mısır halkının, dünya uygarl ığının zirvesindeki M ı s ı r halkı ile bir bağ ı olmadığı gerçeği kabul edilir durumdadır. Daha üzücü olanı, i slam mimarisini ve estetiğini bir yerden bir yere getirmiş ecdada sahi p bizleri n , sanki onlarla bir bağımız yokmuşçasına " i slam ülkelerindeki en kötü cami m ima risi Türkiye'de"* gerçeğini ortaya koyma halimiz. Evet, tehlike çok büyük , her yönden bir gerileme bu. "Ah eskiden ne güzeldi buraları, ner deee eski mimarlar ya da binalar" di yecek yazacak değ i l i m , ya da Türk'lere "Türk"ler d iyen Türk'lerden olmadığım dan daha objektif bakabilirim sanırım. Objektif olduğum halde Türkiye'de artık neredeyse "tasarlanmış" cami yapı l ma makta diyebi lirim.
Mima r- ve Cami ve Te k noloj i M i mar, aslında halk için vard ı r. Ve tapınakları inşa eder ki, tanrı ile tapı nan arasında mekansal bir köprü kursun . Bu köprü , bir şekildir, hacimdir. i çine girilir h issedilir. i nanan için o anda için de var olduğu haci m , inancı n ı sunduğu bir boşl uktur, m imarın yaptığı sınırlar bu boşluğu kucaklar. Bunlar duvard ı r taştır kubbedir. i nancın sunulması esnasında mekansal kurg u , kullanıcının düşüne med iği göremediği haldedir ama mimar bunu düşünür önceden tahayyül eder. Bu önceden düşünme ve tahayyül etme işi o kadar değerlidir ki mekana kimlik kişilik katar bu katkılar kullan ıcının ben imsernesi ile kemikleşir ve tapınak ölümsüzleşir kutsallaşır herkesin gö zünde. Söz konusu mekan ı oluşturan parça lar değerli değildir. Şu an için Ayasofya gibi bir mabedi değerli kı lan dünyanın her yerinden gelen bilmem kaç ton mer mer midir? Yoksa o kaç ton merrneri oraya kadar taşıyıp onu kutsal olması için kullanıma açan irade ve bu iradeyi kontrol edip mekansal kurguya dönüş türüp onun kutsal sayılması n ı sağlayan
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
35
m imarın eşsiz fiki rleri mi? Bir m imar olarak m imarlara abartı payeler vermi yorum . S ı rtında taş taşımad ığı halde zamanın en önemli kaynağ ı n ı , din adına harcatan yaratıcı kişilik, m imar ola mayan biri için de önemliymiş ki saygı duyulmuş. M i mar Sinan'ımız ve tüm yan ekieri ile beraber dağarcığım ızda o eri şilmez yeri nasıl kazanm ı ş ve nasıl kay beder. Ve asl ında nasıl belki gerçekte olmadığı kadar gerçek ve tartışıl mazdı r art ı k bizim için. Farklı di nler için, farklı hallerdedir. Ancak genel olarak dinin getirdiği inanç yükünü, kültürel ve hal k ı n genel refe rans çerçevesi ile yoğ urup kimlikli bir hale getirir. i slam m imarisinin temel yapıtaşı cami ve bu yapı taşının da çok belirgin olgu ları Osmanl ı Dönemi'nde olgun laşmıştır. Bu olgunlaşma o kadar kemikleşmekte dir ki, betonarme cam i inşaatları o hale benzerneye çal ışmakta ama gittikçe kötü taklitlerinden öte saçmalamaya başlamaktadır. Zaman ı n büyük ustaları, yine zamanın yapım tekniklerini zorlayarak ortaya çı kardıkları mekanları, yetkin olmayan hiçbir şeyden habersiz ehil olmayan kişiler tarafından kopyalanmaktadırlar. Estetik kaygılarının olması nı bırakın caminin formunun değişmemesi ge rektiğini bunu bozmanı n "gereksiz bir saygısızlık" olduğunu kabul etmezler ve bunu tartışmayı hele hele kutsal bir mekan olan camiler konusunda tartış mayı istemezler. Teknolojinin gelişmesi ile artık basit bir betonarme apartmanın yapım teknolojisi ile rahatlıkla mahalle nin cam isi de yapı labi lir. Kalıp farklılığı vard ır o kadar. Ancak teknolojinin gelişimi mimari yönden de bize bas bas bağ ırmaktadır. Bir şeyler söylemektedir. Beylerbeyi Sarayı'nı düşünün. Boğaz kıyısında şa hane bir yapı . Her tarafı süslü, her tarafı ihtişam içinde. Pekiyi . Çatısı saçaklı değil. Çünkü o kadar süslü bir binada saçak yapı lması hele hele çatının gö rünmesi ayıp sayılmış. S ı rf bu yüzden o alın duvarından sonra çatı gözükmesin diye kurşun çatıda bir sürü anlamsız ve yanlış dere işçiliği yapılmış. M i mar nasıl olsa bu çatı gözükmüyor diye mahya kotunu indirmek için bir sürü ufak çatı cık yapm ış.
36
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ancak nereden bilebilirdi ki, bir mil yona yakı n i stanbul lu her gün bu yanlış ve çapraşık çatı çözümünü, hem de kuşbakışı köprüden geçerken seyre decek. Ben her geçtiğimde bu çatıya bakar gülerim. i şte teknolojinin binayı öyle değil böyle göstermeyi becerdiği önemli bir örnek. Dini bir yapının öyle değil böyle bir şekle sokulması ancak evrensel tasarım kurgusuna sahip mekanlar için geçerli. O yüzden Osmanlı Camileri'nin bu yüzüne hayran kalıyor, hala içindeki ilk limlendirmeyi, ışık değerini ve akustiğin i , organikliğini, oranlarını v e insalcılığını övüyoruz. Bu tür iyi öğeler ancak "ta sarlanmış" binalarla, tahayyül edilmiş, tecrübe edilmiş bu birikimin aktarılmış ve U STA elinden çıkmış haliyle müm kün. Artık herkes istediği an cami yapa biliyor. Bunun için sadece arsa tahsis edilmesi gerekiyor. Para da toplanıyor, hatta izin de alınıyor kolaylıkla. Bir şe kilde arsa bulunduktan sonra Diyanet i şleri Başkanlığı'na başvuruluyor, öde nek isteniyor. Genelde kabul görmüyor, bunu başkaları finanse ediyor. Tabi kendi istedikleri şekilde . . .
De r n e k Türkiye'de ciddi sayıda cami inşa ediliyor. Bunların çok büyük bir bölümü nün projesi dahi yok. Kimse de bundan
Aralık
2007
-i .,
o rahatsız değil. Belediyeler camiierin CT N inşaatiarına dokunulmazlık sağlıyorlar. o ::ı "Dernek" denilen bir olgu var. Genelde c isim leri "X Camii Yaptırma ve Yaşatma Nc: :ı <O Derneğ i" yani bu "yaşatma" kavram ı Qo .... ilelebet kalacak v e neredeyse o cami() nin sahibi olacak demek aslında. � Yenihayat isimli yerel gazetenin bir ha- � !-' beri: "Tarakçı Köyü 'ne yaptırılan 1 000 kişilik cami için köy halkı seferber oldu. D iyanet i şleri Başkanlığı tarafı ndan her hangi bir ödenek gelmediği için kendi i m kanları doğrultusunda caminin yapı mına başladıklarını söyleyen, Tarakçı Köyü Cami Yaptırma Derneği Başkanı H üsnü Karakaş, 924 m ilyar Lira'ya mal olacak cami için bugüne kadar 3 milyar Lira para toplandığını belirtti. Ramazan ayında camiye gelen vatandaşlardan yardım talep ettiklerini, ayrıca kapı kapı dolaşarak vatandaşlardan yardım iste diklerini dile getiren Karakaş, ' Tarakçı Köyü 4 parçadan oluşuyor 70 haneli ve 350 kişilik bir nüfusa sahip. Caminin inşaatı hayırseverlerin desteğiyle devam ediyor. Caminin bitirilebilmesi için 30 ton kurşun, 300 metreküp beton ve 20 ton demir gerekiyor' diyor." Dernek başkanı usta bir müteahhit g i bi gereken demir ve kurşun'un he sabını yapmış ama 350 kişilik bir köye neden 1 .000 kişilik cami yaptınldığı hesabını yapmamış. Bir de cami için
gerekli demirden daha fazla kurşun ihti yacı var. Bu da şaşırtıcı. Dernekler ne isterlerse o ol uyor. Kendi kafalarına göre her şeye karar ve riyorlar. Hatta şaka gibi; dernek başkanı hangi futbol takımını tutuyorsa minare ve şerefe o takımın ren klerine boyanıyor ya da alem çift renk boyanıyor. Zonguldak merkez ilçeye bağlı M uslu Beldesi Cumhuriyet Mahallesi Cam ii M i naresi Dernek Başkanı koyu Fenerbahçe'li olduğundan sarı la civert renklere boyanmış. - Trabzon Akçaabat'ta bordo mavi renklere sahi p alemi olan m inare. Hatta Darıca Bayramoğlu'na E-5'ten giderken yol üzerindeki camide, çift mi nare ve her m inarede üç şerefe vardır. Bunda bir gariplik yoktur. Alıştık artık. Ancak işin ilginç yan ı , dernek, söz ko nusu şerefeleri, plastik doğrama ile bal kon kapatır gibi kapattırmıştır. Nedenini sorduk, cevap bulamadık. Yine Darıca'da yapı lmakta olan cami , kendine has özelli kleri olan b i r Boğaziçi camisi, Dolmabahçe Camii'nin nere deyse birebir kopyasıdır. Dernek öyle uygun görmüş, m imarı da bu camiyle, Türk m imarisini Darıca'da da yaşattığ ı için övünmektedir. Birkaç dernek üye siyle ayaküstü sohbet ettik ve çoğu üyenin cami yapılmadan önce fotoğra fını gördükleri Dolmabahçe Camii'nin m imarının Mimar Sinan olduğunu zan netmekte olduklarını fark ettik. Türkiye'de şu anda toplam sayısı 35.000'i geçmiş olan bu derneklerden diyelim biri bir şekilde para topluyor sonra bir arsa bulunuyor. Ancak bun dan sonrası meçhul. Eşten dosttan ya da başka derneklerden A4'1erle fotoko piler geliyor. Bunlar cami planları. Ya da fotoğraflar. Sonra bir kalfa bulunuyor. Kalfanın namazında niyazında olup ol madığı ya da derneğin kurucularından birinin evini yapmış olması ya da belki akrabası olması gerekiyor. Sonra para toplanıyor çimento, kum, tuğla alın ıyor ve cami yapı lıyor. Ne bir statik projesi ne de bir izin alma zorunluluğu . Diyanet sadece ben ödenek ayırmam diyor o kadar. Yapmak isteyenlere de karışmı yor. Cuma namazlarında söz konusu inşaatın evreleri hakkında cemaate bilgiler veriliyor hatta bazen kapı kapı dolaşılıp bağ ış toplanıyor. Bazen bağış
Ar-alık toplayanlar bu hizmetleri karşılığı yüzde ile bile çalışabiliyorlar. Bizim için bunlar şu an için önemli değil bizim önem gös terdiğimiz ama inatla dikkate alınmayan en önemli husus caminin tasarımı. Derneklerin takıntiları da var. Mesela her biri köyüne, semtine, mahallesine, bir "Selatin Camii" yaptırmak ister gibi. " Selatin" kelimesi "sultan" kelimesinin çoğulu. Genelde birden fazla mi nareli ve şerefeli oluyorlar. Sultan setere gittiğinde oradan getirdiği ganimetierin parası ile bu binaları yaptırıyor. Sadece cami değil başka bir sürü bina ile be raber kurgulanıyar ve inşa ediliyor. i şte dernekler, betonarme teknolojisi ellerin de, kendi kafalarına göre bu tür selatin camileri yaptırmak istiyorlar. Sultan soyundan gelmeyen birinin yaptırdığı camide tek minare ve tek şerefe olduğu kural ı n ı bilseler de bilmeseler de çiğni yorlar. Ö rnekler o kadar çok ki: i l k örneğimi zi Diyanet'ten veriyoruz. Merak edilen şu; Diyanet'in tutumu nas ı l . Ö ncelikle Diyanet i şleri Başkanlığı en büyük iyiliği yapıyor, ya "tip proje" veriyor ya da pro je hazırl ıyor. Evet bir mimari büro gibi cami projesi üretiyor. T B M M Genel Kuru l u ' nda Cami ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle gün demdışı konuda cevap veren, Diyanet i şleri Başkanl ı ğ ı ' ndan sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğl u , "Camileri n , ge nel geçerliliği olan m imari tarza uygun, daha derli toplu yapılması için Diyanet i şleri Başkanl ı ğ ı ' n ı n çalışmaları oldu ğunu ifade etti. Cami yaptırmak isteyen hayırsever vatandaşiara tip proje veril diğini" beli rtti .
M a h mut-la r Me rkez Cami Mahmutlar M erkez Cami Projesi, Diyanet i şleri Başkanlığı tarafından hazırlandı. Cami klasik Osmanlı - Türk mimarisi üslübunda 1 ana kubbe, 4 yarım kubbe, 9 tali kubbe, 2 m inare ve 1 şadı rvandan oluşan bir plana sahip.
Ma hmut-la r Me rkez Cam i Proj e s i Ge nel Bilg iler Kapasite: 1 600 Kişi Yapı Cinsi: Betonarme karkas 1 23,40 X 678,6 Metrekare: 5.500 m2 Minare: 2 adet
·n E o u .... o .-4 + :J
E .t: o :ı:
M inare Özellikleri: Çift şerefli , 35 m yüksekliğinde Ana Kubbe Ebatları: 11 m çapında, 5,75 m yüksekliğinde Yardımcı Kubbe Ebatlar ı : 5,30 m yarı çapı nda, 5 , 74 m yüksekliğinde Toplam Kubbe Sayısı: 14 adet Mahfil Sayısı: 3 adet Otopark Kapasitesi: 66 araç Yukarıdaki 1 .600 kişilik caminin yapılacağı beldenin M üslüman nüfusu yakla şık 1 3 .500. Caminin Eylül 2007 'de açıl ması planlan ıyor. Bu arada söz konusu beldede bir hastane bile yok ancak bel deye bir hastane yapılması için yoğun i mza kampanyası devam ediyor. Bir cami için "Osmanlı-Türk m imarisi üslübunda" olması ne demektir. Ve "Osmanlı-Türk m imarisi üslübunda" ol mayan camilerimiz nelerdir? Oranları nelerdir? Bunları bilmek isterdim. Diyanet'in bir m imari ekibi m i var? Varsa diyanet neden böyle bir ekip tu tuyorda söz konusu binaların projelerini yarışma ile beli rlemiyor? i şte burada Diyanet'in "Tip Projesi" var. M imar üre ten bir toplumda nasıl olur da tip proje yapı l ı r. O zaman devlet bir hastane, bir okul, bir cami ve bir de devlet dairesi bi nası tip projesi yapsın hatta bir de ideal konut projesi biz m imarlar başka işler arayalım. M imarın hakkı nı kim arayacak peki? Durum o kadar kötü ki, tip projeyi bile kabul edeceğiz. O kadar vahim.
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
37
Olanlar bitenler bun lar. H e r dernek bu şekilde çalışır bütün camiler de bu şekilde yapılır demiyoruz ama çoğunlu ğunun böyle olduğu aşikar. Peki farklı bir durum yok mu?
Modern Cami ve Mode rnize Form Modern lafı dilimize oturdu. S ı k kulla nılıyor. "Yeni" olan her şey "modern"dir düz mantığı. Bir fırından poğaça al dım, fırın içindeki masalara oturdum. Tüketiyorum. Fırıncı konuşkan . O konu şuyor ben dinliyorum. - Afiyet olsun - Sağolun - Ne işle iştigal? - M imarım - Aaa, iç m i dış mı? - Ben i m içim de dışım da birdir. - Eh anlamad ı m ama peki nasıl olmuş. - Ne nasıl olmuş? - Bak buraları "modernize" ettik. Masalar değişti. Sandalyeler filan. (Masalar plastik beyaz masalardan, ancak sırtlığında pastanenin amblemi oyulmuş KROmaj ayaklı ahşap san dalyeler var) - i yi. Çok iyi. Modernizeleştirdikleri bildi klerinizden olmuş. " M odern" konusu bu kadar yandan yemiş, ortadan ısırılmış ve üstten traş lanmışken bir de "modern cami yapaca ğ ız, sıra dışı olacak" diye
38
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
zorlayanlar var. Tabi gerçekten kötü şey ler çıkıyor. Ve tabi ki Amerika Bi rleşik Devletleri Hava Gücü'nün bize hediye ettiği casus uçaklardan birini kamufle etmek için kullandı ğ ı m ız i stanbul Yedpa Çarşısı Cam i . Modern cami yapma is teği doğuyor tabi ister istemez. Bu istek bir gelişme olarak kabul edilebilir. Yan i artık kubbe v e m inare olmayan cami taşlanmayacak. Ancak bu tür isteklerin yarışmayla projelendirilmesi hem de 1 milyon YTL'ye mal olacak bir bina için çok büyük bir lüks mü sizce? Umarız iyi bir şey çı kar. 15 Mart 2007 tarihli H ü rriyet Gazetesi 'nden alıntı: "Ankara'da zen ginlerin sitesi olarak bilinen Angora Evleri'ne ilginç mimari özeli kleri olan bir cami yapıl masına karar verildi ve 'cami yaptırma ve yaşatma derneğ i ' kuruldu. Al ışılmış cami görüntüsünden uzak olan caminin yapılabilmesi için oluşturu lan kurulda, eski milletvekilleri ve bir de emekl i Yargıtay Başkanı bulunuyor. 1 mi lyon YTL'ye mal ol ması planla nan, 2009 yılında bitirilecek Angora Camii'nin site için bir gerekl ilik oldu ğunu belirten Angora Evleri'ni yapan Kooperatif-1 8 'in Başkanı eski m i lletveki l i Ertekin Durutürk, ' 1 0 bin kişinin otur duğu sitenin ihtiyacını karşılamak için bu camiyi yapıyoruz. 320 kişi kapasite l i , mimarisi tamamen özgün bir yapıda, altında konferans salonu, resim sergisi olan bir cami olacak' dedi." " Benzersiz" Angora Camii'nin mi marı Ahmet Can Ersan " Bittiğinde eşi benzeri olmaya cak" demiş. Nasıl bir cam i ile karşılaşa cağ ı m ızı oldukça merak ediyoruz.
Süs Camide süs takıntısı da fena b i r konu. Süssüz cami ol maz mantığı inanı lmaz yerleşmiş. Her tarafında bir süs, bir bezeme olan camiler var. Artık bun ları Corel Draw formatında i nternetten bulup kesici plotterlar yar d ı m ı ile reklamcıda ç ı kartan, modern cam ii yaptıran dernekler de var. "Süs, felakettir" dem iyoruz ama bu kadarının felaket ötesi olduğunu da bel irtmekten kendimizi alamıyoruz. Dersten sıkı lan çocuk defteri nin her sayfasına saatler ce uğraşıp kenar süsü yapar ya, bu tür binalardaki bu garip süsler de san ırım binaya değer katmış oluyorlar.
Ar-alık
2007
Oran sızlık , Ye r s i z l i k B i r d e i nadına oransızlık var. Ben bunu anlayam ıyorum. Hiç mi çizi lmiyar bu camiler? Belki de hiç çizimieri olmu yor. Yani çizilince bu tür binaların "oran sız" olduğunu görmek çok kolay. Bu hiç mi görülm üyor? Böyle bir camiye bu mi nareler. Oranı yakalamak bir yana, onu doğru dürüst "taklit" edebilmek bu kadar mı zor? Trabzon'da eşsiz bir güzelliği olan Uzungöl yaylasını bil meyenimiz yoktur. Tam gölün dibine ve dibine çirkin oransız bir cami yapıldı. Bu cami hak kında ve yersizliği konusunda bir eleş tiride bulunsam sanki din düşman lığı yapıyorum gibi, gözlerini büyükçe açı p b e n i susturuyorlar. Eleştiremezm işim. Ancak bunu yapan belli ki vasıfsız bir inşaat ustas ı . Eğer m imarı varsa çıksın aniatsın oranları n ı , neden g ö l ü n dibine bu kadar girdi ğ i n i . Hemen arkasından köy içi nde mütevazı ve bir o kadar da yerine uygun bir cami varken hem de. Çok yak ı n . Böyle bir doğa güzelliğini " Bakın biz müslüma nız" diye beton yığını ile ki rletmek çok anlamsız. Ve bunu kutsal saymamız ge reken bir bina ile yapmak ise en balı n da ayıp. Camilere karşı imiş görünmek durumunda kalıyoruz ama bu cami hemen yıkılmal ı . Nası lsa eski bir bina değ i l . Tarihi eseri bırakın, sadece eser bile değil. Hem oransız hem de yersiz. Yersizlik konusuna değinmişken; bu oransız saçma sapan bina aynen Trabzon'da da yapı labi l i r, ayn ısı kal kıp Badrum'da bembeyaz evlerin arasında da olabil i r veya i stanbul Ü mraniye'de gecekondu zamanı nda planlanmamış olarak ortaya çı kan bir mahallede olabi l ir. Her yeri n , her iklimin, her alt kültürün farklı bir camisi olamaz. Selatin camilerinin çoğu i stanbul'dadır. H erkesin derdi kötü bir Süleymaniye kopyasının yapılmas ı . Nerede olu rsa olsun büyük ve heybelli olmas ı . Süslü püslü olmas ı .
İy i Örnekler H e p kötü örnekleri gösterip gülecek miyiz? H iç m i iyi örnek yok? Tabi ki var. Ö ncelikle çok tepki aldığı hatta caminin taşiandığın ı bildiğimiz yüz akım ız var. Derinkuyu Park Cam i i .
Şaşı rtıcı a m a tasarımcısı b i r mimar değil bir heykeltıraş. Ama çok yönlü bir sanatçı . i stanbul'u bırakıp memleketi ne dönüp belediye başkanlığı yapmış Hakkı Atamulu. Sonra Kınalıada'da çok hoş minik bir cami vardır. Ondan sonra Refiye Soyak Camii var. M utlu Çilingiroğlu'nun tasarlad ı ğ ı . Tabi Kocatepe'ye yapılması i ç i n düşü nülen yarışma birincisi Vedat Dalokay'ın tasarı mını saymadan geçmek olmaz. Ü zücü olan, iyi örneklerin sayısı ne ya zık 1 O'u geçmiyor.
Acil Ön e riler H e r önüne gelen cami yapiırma der neği kurmamalı. · Her önüne gelen bağış toplayama malı. Vergiden muaf olmamalı ya da çok iyi denetlenmel i . Her canı isteyen cami yapmamalı . Bunun b i r sosyal planlaması yapı lmalı. Hastane, okul, kütüphane gibi ihtiyaçla rı karşıianmış beldelerin camileri olmalı. Her canı isteyen her yere cami yapa mamalı. i mar planlaması diye bir olgu var. Var değil mi? i zinler, çalışmalar, anketler yapılmalı ve bir şeki lde yöre halkının istekleri toplanmal ı . Cami nin büyüklüğü ve yeri çoğulcu kararlarla kabul edilmeli. Artık ülkemizde saltanat olmadığın dan ve saltanat soyundan olan kalmadı ğı ndan, görmem işlik yapıp 3-4 mi nare onların üzerinde i kişer üçer şerefe yapıp görgüsüzlü k yapı lmamal ı . T i p proje ol mamal ı . Camiler projelen dirilmeli, hatta istisnasız hepsi yarışma lada projelendiri lmel i . Dernek kendi kafasına göre iş yap mamal ı , her kararı kamuoyuna sunmal ı . Ö nemli kararlarda onay almak zorunda olmal ı . · Cami b i r kent mekan ı yaratmal ı , nivel man vermeli, kimlikli ve oran ın parçası olmal ı . · Cami ü retimi kontrol lü olmal ı . Ancak görünen o k i , b u t i p fütursuzca yapılan camiler her yönüyle , m imar olan ol mayan çoğu kişiyi rahatsız etmekte. Çok çok fazla var. Gerçekten çok geç kaldık. i slam m imarisi örnekleri olan ancak pek de çekerneyen ülkeler, Türk'lerin i slam m imarisine olan katkı larını tartışıyor olabil i rler ama tartışıl mayan şey, artık i slam mimarisinin en •
•
•
•
•
•
•
Aralık ulaşımda kullanılacağı n ı söyledi. Bölgede farklı yoğunlukta yapılar ol ma sına rağmen i ETT arazisine verilen imar hakkının farklı yorumlandığ ı n ı belirten Topbaş, "Bunun politikayla ilgisi oldu ğunu d üşün üyorum . Biz ne yaptığımızın farkındayız. 45 bin metrekarelik alan ın yeşil alana çevrilmesini isteyenler oldu. Geçtiğimiz Meclis döneminde, söz ko nusu yerin 1 0 katı büyüklüğündeki, imar talebi olan yaklaş ı k 500 dönüme yakın bir alanı yeşil alana çevirdik. Biz Dubai Towers arazisinin değerlendirmesini yapıp, alınacak bedeli ulaş ı m yatırımla rında kullanı lmak üzere ayırmayı düşün müştük," dedi.
kötü örnekleri ülkem izde bulunmakta ve gittikçe kötüye g idiyor. Bu konuda tartı şı lacak bir durum bile kalmadı. •
Doğan Kuban,
15
Ocak 1 990 Cumhuriyet Gazetesi,
Alpay Kabacalı'yla yaptığı söyleşiden.
D u b a i Towe r s D a v a la r ı U l k e y e Za r a r Ve r i y o r . .
26 Aralık, Yen i Şafak YAZAN: GÖKHAN YILMAZ
i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kad i r Topbaş, i ETT arazisinin satışının m utlaka gerçekleştirileceğini beli rterek, arsanı n satışı hakkında dava açanların ülkeye zarar verdiklerini söyledi. i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, üzerine Dubai Kuleleri inşa edilmesi planlanan i ETT arazisinin mutlaka satılacağı n ı ve gelirinin
ın 1.. Gl ı:
� ·n o ..c :ı o
Kendilerini Düşün üyo rla r Arazinin satışını engellemek için dava açanların ülkeye zarar verdiklerini söyle yen Topbaş, " Konuyu yargıya taşıyanla ra i stanbul'un zarara uğrayıp uğramadığını
2007
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
39
sormak gerekiyor. Ü l keye verdikleri zararın farkında olmayanlar var. Sivil Toplum Kuruluşu 'nun başındaki kişi lerden biri, geçtiğimiz günlerde ya pılan toplantılardan birinde, ' i stanbul bu kadar gelişirse nasıl yaşayacağ ız?' diye sordu. Bu insanlar ülkem gelişiyor diye endişe ediyor. Kendi düzenleri bozulma sın istiyorlar" dedi.
Son Ka ra rı Biz Ve receğiz Topbaş, Kadı köy Belediyesi ' n i n Ataşehir'de 3 0 0 m ilyon Dolar'lık arsayı Fenerbahçe'ye hibe etmesiyle ilgili son kararı Büyükşehir Belediye Meclisi'nin vereceğini söyledi. Ataşehir'de TO K i 'nin plan yaptığı bölgede Kadıköy Belediyesi ' ne ait olan 53 dönümlük arazi olduğunu anlatan Topbaş, "Bunun zaten 1 8 dönümünün spor, bir kısmının da sosyal ve kültürel tesis alanı olarak lejantı var. Yeni yapı lanma çerçevesinde Avrupa ve dünya ölçeğinde müsabakalar yapılabilecek bir kapalı spor salonu inşa edilecek" dedi.
Beled iye olarak s at-ış ka ra rının a rkasındayız Arazinin satış sürecinin mutlaka ta mamlanacağını beli rten Kadi r Topbaş, Büyükşehir Meclisi olarak arazinin satışı doğrultusunda verilen kararın arkasında olduklarını söyledi. Meclis'in kendilerine satış yetkisi verdiğini hatır latan Topbaş, "Zemin altını emsal dışı tuttuk ve zemin altında otoparklar, ma ğazalara izin vererek arazinin değerini artırıp alacağımız bedeli yükseltmek istedik. Meclis ve Başkanlık olarak bu kararda ısrarlıyız. Alıcı yurtdışından bir yatırımcı olduğu için ülkemizin yasalarına güvenmek zorunda. Kararı mızın arkasında durmadığımız takdirde, küresel sermayenin bize olan güveni sarsıl ır. Biz, küresel sermayenin ürkütülmemesine çalışıyoruz" şeklinde konuştu . Fransa Cumhurbaşkanı'nın ve i ngiltere Kraliyet ailesinin küresel sermayenin ülkelerine g irmeleri için za man zaman devreye girdiğini söyleyen Topbaş, firmanın da sürecin bitmesini beklediğini kaydetti .
40
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Aral1.k
2007
Y a ba n c ı Yat- ı r ımc ı Tü r kiye ' de 5 0 Al ı ş v e r i ş Me r k e z i n e Gi r d i 26 Aralık , Hürriyet
Türkiye'de alışveriş merkezlerinin (AVM) sayısı 1 79'a ulaşırken, hızla büyüyen sektöre yeni yerli yatırımcı lar gibi ya bancılar da ilgi gösteriyor. Şu anda 50 AVM'ye sahip olan yabancıların tüm AVM 'Ier içerisindeki payı yüzde 28. Daha çok yeni projeler geliştirerek varlığını gösteren yabancı yatırımcı nın gelecek yıllarda büyük satın almalar yapması da bekleniyor. Türkiye'de sayısı 1 79'a ulaşan alışveriş merkezlerinin (AVM) 50'si yabancı sermaye tarafından yapılmış ya da satın alınmış durumda. Türkiye'de AVM yatı rımı yapan yabancı sermayeli şirketler arası nda en çok Alman Metro G roup, Hallandalı Corio, Fransız Carrefour, M u lti Turkmall ve Krea dikkat çekerken, yeni yabancı oyuncuların g irmesi de bekleniyor. Gelecek 5 yılda yapılacak 12 m ilyar Dolar değerindeki AVM yatı rımlarının yüzde 50 kadarının yabancı şirketlerce gerçekleştirilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Kimin Kaç AVM 'si Var: Türkiye'de AVM yatırımı yapan yabancı sermayeli şirketlerin en eskile rinden biri Fransız Carrefour. Türkiye'de Sabancı H olding ile ortak olan Carretour'ın AVM sayısı 1 1 . i ngiliz Tesco'nun Kipa'yı almasıyla sürdürdüğü Kipa AVM 'Ierin sayısı da 1 3'e ulaştı. Metro'nun M1 ve Meydan olarak 5, Real olarak 3 , Cario'nun 8 , Krea'n ı n 4, Ece G roup'un 2 , Prestige Mall'u alan Ouinn'in ve St. Martins Property'nin 1 'er AVM 'si var. Satılan AVM ' Ier: AVM 'Ierin hızla Türkiye'ye yayılması ve önemli bir yatı rım aracı olarak görülmesinin ardı ndan pek çok yerli yatırımcı gibi yabancı yatırımcı da sektöre ilgi göstermeye başladı . Bazı yabancı şirketler sıfırdan proje geliştirirken, bazıları da tamamlanmış AVM 'Ieri satın almaya koyuldu. Bu kapsamda en çok dikkat çeken satın almalar arasında H allandalı Corio'nun
;u (1) o. (1) < n o " ı:: "
m ., N ı:: ., ı:: 3
'tl ., o
u.
(1) "' fo'·
2005 yılında Akmerkez' in yüzde 46.9'una 1 92 milyon Dolar ve Kuveyt devletinin i ngiltere merkezli gayrimenkul şirketi St. Martins Property'nin i stanbul Cevahir'e 750 m ilyon Dolar ödemesi sayılabilir. i riandalı Ouinn G roup da Bahçeşehir'deki Prestige Mall'ü 55 mil yon Dolar'a satın almıştı. Satın Almıyor, Yapıyor: Yabancılar Türkiye'de AVM 'Ieri satın almaktan çok, sıfırdan yatırım yap makla i lg i lendi. Bunda AVM 'Ierde belli standart ve altyapının aranmasının et kisi büyük. Fakat gelecek günlerde ya bancıların AVM 'Ieri satın almak yönün de daha aktif davranması da bekleniyor. Devam Mesajı Verdiler: Türkiye'de yatırımı bulanan veya yatı rıma yeni so yunmuş bütün yabancı şirketler "AVM yatırı miarına devam" mesajı veriyor. 1 5 ülkede 90'dan fazla AVM yöneten ve Türkiye'de Espark AVM 'ye sahip olan Ece G roup Yönetim Kurulu Başkanı Alexander Otto, Türkiye'de 5 yıl içinde 1 milyar Dolar'lık yatırım planladı klarını açıklam ı ştı . Uluslararası gayrimenkul şirketi Redeveo'nu C EO'su Jaap Gillis, Türkiye'de ilk aşamada 1 milyar Euro'luk yatırım gerçekleştireceklerini bildirmişti. i stanbul Cevahir'i satın alan St. Martins Property ise önce Cevahir'i topariayıp sonra başka yatı rımlarla ilgi leneceklerini söylemişti. Prestige Mali'ün yeni sahibi Ouinn G roup da Türkiye'de yatırıma devam edecekleri ni duyurmuştu.
Al-tın Günleri Ar-tık AVM ' le rde Ya pılıyo r Alkaş Alışveriş Merkezleri Dan ışman l ı k şirketi nin sahibi Avi Alkaş, alışveriş merkezlerinin (AVM) ticari kuruluşlar olmalarının yanında sosyal boşlukları da büyük oranda doldurdukları n ı söyledi .
AVM 'Ierin özel sektör girişimi olmalarına rağmen, belediyecilikte m uhteşem bir performans sergilediklerini vurgulayan Alkaş, "Şehir meydanları yerlerini AVM meydanları na, avluları na, koridorları na bı raktı. Şehirleşmedeki eksiklikleri AVM 'Ier gideriyor. Buluşma, sosyalleşme ortamı sunuyor. i nsanlar AVM ' Ierde buluşup, yürüyor, sinemaya gidiyor, yemek yiyor" diye konuştu. Alkaş, kafelerde buluşan ka dınların ev yerine altın günü mekanı ola rak AVM 'Ieri tercih etmeye başladığını belirten Alkaş, "Oiivium Zeytinburnu'na bir ışık gibi doğdu, çehreyi değiştirdi. Sosyal sorumluluk projeleriyle de AVM 'Ier önemli," dedi.
Redeveo ' n u n 5 Ke n-t-te 6 Proj e s i Va r U luslararası gayrimenkul şirketi Redeveo'nu COO'su Jaap Gillis, Türkiye'de ilk aşamada 1 m ilyar Euro'luk yatırım gerçekleştireceklerini açı kla mıştı. Redevco; Ankara, Erzurum'da birer AVM 'nin temelini attı ve Edirne'de bir, Manisa'da iki AVM için arsa alımını tamamlad ı , Ü m raniye'de bir iş merkezi aldı .
Kre a , S O O Milyon Dol a r Ya-tırdı
Krea Gayrimenkul i cra Kurulu Başkanı Hakan Kodal, Neo ve Neo City markası altında Krea'nın Türkiye'de 4 AVM yatırımı olduğuna d ikkat çekerek şunları söyledi : "Birini satın aldık, 3'ünü kendimiz geliştirdik. Bugüne kadar yaptığımız yatırım 500 m ilyon Dolar'a ulaşt ı . Daha çok geliştir me projeleriyle i lgileniyoruz. Türkiye'de şu anda yavaşlasa da AVM 'Ier gelişimi ne devam edecek.
Aralık 2007 Bazı bölgelerde aşırı rekabet var. Lokasyon, konsept, mağaza karması , yönetimi iyi olanlar hayata geçecek ve ayakta kalacak. Anadolu 'da da rekabet artıyor. i stanbul'da bazı bölgeler doldu. Seçici olmak gerek."
S ı n ı ft-a Ka l a n F i r r:n a y a TOKI ' d e n A rt- ı k I ş Yo k .
26 Aralık, Referans
M üteahhidin işçilerin parasını ödememesi nedeniyle bu yıl ilk kez binasının önün de 1 O gün süren işçi eylemi ile günde me gelen Toplu Konut i daresi (TO K i ) , artık iş vereceği müteahhitler konusun da Kamu i hale Kan unu'na rağmen daha "seçici" davranacak. TO K i Başkanı Erdoğan Bayraklar, " 2008 ' i kalite yılı ilan ettik. M üteahh itler konusunda artık daha seçici davrana cağ ız. Sın ıfta kalan firma 1 O kere de ihaleyi kazansa artık bizden iş alamaya cak," dedi. Bayraklar, Kamu i hale Yasası gereği, en yüksek kırımı veren firmalara i haleyi vermek durumunda kaldı kların ı , bu ne denle bazı sorunlar yaşad ı klarını bel irtti. M üteahhitlerden kaynaklanan sorun lar nedeniyle TOK i ' n in vatandaşlar kar şısında zor durumda kaldığını, TOK i 'ye ve devlete olan güvenin zedelendiğini bel irten Bayraklar, son olarak m üte ahhitten parasını alamadığı için TOK i önünde eylem yapan işçiler nedeniyle de haksız bir konuma düştüklerine i şa ret etti.
22 Firma Ka ra List-ede
TO K i 'nin yürütülen projeler nedeniy le müteahh itler için de bir okul haline geldiğini vu rgulayan Bayraklar, son iki yıldır iş yapılan 400 müteahhidi değer lendirip bun lara puan verdiklerini hatır latarak şunları söyledi: " 2008 yılı kalite yılı olacak. M üteahhit seçimine ağırlık vereceğiz. i hale yasası değişmese bile, bizden i hale kazandığı halde, bu işi yapamayacağ ı n ı düşündüğümüz fir maya biz i haleyi vermeyeceğ iz. i sterse ihaleyi 1 O sefer kazansı n, vermeyeceğ iz, gerektiğ inde işi i ptal edeceğiz." TO K i , son iki yıldır, şimdiye kadar iş verdiği
müteahhitleri iş yapma kriterine göre değerlendirerek " Yüklenici Listesi" ad ı altında kitapçık bastı rıyor. Firmaların " i ş bitirme v e başarı" düzeylerine göre sıra land ığı bu yılki kitapçığa göre 22 firma, bir daha TOK i 'den iş alamayacak. Kitapçığa göre 38 firma, değerlendir me kriterlerinden çok iyi puan aldı. 1 65 firma ise aldığı işi başarı ile sürdürüyor. 62 firma orta seviyede başarılı bulun ur ken 30 firma d ikkatle takip ediliyor. Listede TOK i 'den yeni iş alan firmala ra da yer verili rken başarısız bulunarak "sı nıfta kalan" 22 firman ı n bir daha ihale alması m ümkün görünmüyor. TO K i ' n i n , idareden k i m i n , hangi i haleyi kaça aldığı konusunda şeffaflık sağlamak amacıyla çıkardığı "Yükleniciler Listesi" kitapçığında, geçen yıl 255, bu yıl 347 firma yer aldı .
F u a r Al a n ı n ı n Ca z i b e s i 27 Aralık, Wallpaper
YAZAN: WARREN SINGH-BARTLETT ÇEviREN: PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM
Belki bütün avangard mi marlar gibi Oscar N iemeyer de 20. yy'ın sonunda hepimizin havada olacağ ımızı hayal ediyordu. Petrol krizinden önceki - he pimiz yakında nükleer olacağız -yı l larda mini-kopterler ve uçan arabalar çok iyi fikirler gibi geliyordu. Bu yüzden olsa gerek ki 1 950'1erde Brezilya'daki ba şarısının ard ından Trablus'taki Lübnan U luslararası fuar alanını tasarlarken Niemeyer'in gözleri göklerdeyd i . Bu en çok, alanın ortasında uzanan havuzun üzerine tünemiş gibi duran, akışkan , dairesel helikopter pistinde bel l i ol uyor. Fuar alanının geri kalanı da bu hava ile ilişki fikri ni aşıl ıyor. Beton ve cam sergi salonlarının kıvrımlı hatlarından; girişi çerçeveleyen alçak, yatay, anıtsal giriş kapısı ya da muhkem ayakları ve incecik beliyle Saarinen üslubu anıtsal kemer yüzünden olacak, Niemeyer'in binaları nın her biri bi razdan sağlam bir rüzgarla havalanacak gidecek kadar narin duru yor. Bırakın ait olmayı , bu fuar alanı bu dü nayaya bir yerinden bağlıymış gibi bile du rmuyor. Trablus U l uslararası Fuar Alanı doğrudan hükümet eliyle yaptırıl ıyordu ve inşaat sonunda 1 962 'de başlad ı .
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
41
Lübnan'ın Arap dünyası nın en gelişmiş ülkesi ; bölgenin ekonomik, kültürel ve politik merkezi olduğu zamanda N iemeyer Beyrut'un merkezindeki St. George Oteli'nde bir ay geçirdi. " My Architecture 1 937-2005" kitabında Niemeyer, geçirdiği bu zamandan, kıyı boyunca Trablus'a ziyaretlerinden keyif le bahseder. Trablus'taki fuar alanının inşası pol itik bir olayd ı . Zaman ın Devlet Başkanı Fuad Chehab, birçok vatanda şına göre gizli servisle fazla yakı n i l işki ler içi nde olmuş olabilir fakat, Lübnan'ın Beyrut'tan ibaret olmadığına i nanan bir avuç politikacıdan biriydi. Lübnan'ın ra di kal yeni vizyonunu, bugün bile modern cazibelerinden çok Memlük mirasıyla tanı nan en muhafazakar şehirlerinden birinde kurmak Chehab'a çok mantıklı geliyordu. 1 975'ten beri süren savaşın öncüsü olan 1 974 tarih l i huzu rsuzluk döneminde inşaat durduruldu. 1 976'da Su riye ordusu Trablus'u işgal etti. Fuar alanını yağ maladılar, ıslahevi ve askeri üs haline getirdiler. Yapı 1 994 yılı nda tekrar Lübnan'ın eline geçtiğinde elekt rik kablolarından pencere camiarına ka dar değerli her şey çoktan sınır dışında kaybolmuştu. S uriyeli askerler neredey se 20 yıl boyunca yeni bölücü duvarlar i nşa ederek, yeni pencereler ve kapılar açarak N iemeyer'in binalarında kald ı lar. Giderlerken veda hediyesi olarak fuar alan ı n ı n büyük yeraltı depoları nın girişleri belonla daldurularak kapatıldı, geriye kalan bahçeler ise yakıldı. Bu yüzden bugün Rashid Karami Uluslararası Fuar Kompleksi olarak bili nen Trablus U luslararası Fuar Alan ı , N iemeyer'in Cezayir veya Paris'te daha son raları yaptı kları ndan daha az bilinir. Kitabında bu projeye ait tek fotoğ raf da yanlış isimlendirilmiştir. Daha da acıklısı "Trablus, Lübnan" yerine "Trablus, Libya" yazar. Buna rağmen N iemeyer, bi rkaç yıl önce bir araştırmacıya bu yapının en sevdiği yapı larından biri olduğunu söy ledikten sonra, bu bina hakkında yazı yazmak isteyen bir Lübnan l ı m imarın röportaj isteğine de hemen olumlu yanıt verdi. Bu yapıyı neden bu kadar sevdi ğini anlamak zor deği l . Tamamen farklı bir ölçek ve işievde ol masına rağmen fuar alan ı , kuzey Lübnan'da bir parça Brezilya gibi. N iemeyer'in neredeyse tescilli tüm şekilleri var.
42
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
700 metre boyunda bir mekan olan ana sergi salonu, ağırlıksızl ı k üzerine bir makale adeta. i ki yandan 1 5'er metre çıkan konsol çatının tüm ağrlığı o kadar ince ve o kadar birbirinden uzak ko lonlar üzerinde taşın ıyor ki, i nsan nasıl olup da eğrilmediklerine hayret ediyor. Bundan daha hafifi , Lübnan pavyonu. Çatıya ulaştıkları yerde hafifçe dışa eğilen, sivri kemerli arkadlardan olu şan , eskiden camla kaplı bir küp. Ana salonun bir yan ında yansımalı bir havuz içinde duran bu yapı, fuar alanının odak noktası idi. l şı klandırıldığı nda uzaydan bile görünüyor olmalı. Levanten evle rine olan şık referansıyla bu payvon, N iemeyer'in proje mahalini tan ıdığına dair tek ipucu. Fuar alanı yanl ız sergiler için de ğildi. Bir m ilyon metrekare alanıyla aynı zamanda büyük bir kamusal park olarak tasarlanm ıştı. Alanda iki tiyatro, bir kreş, açıkhava barları, silindirik su kulesi üzerinde bir panaramik kafe, açı khava tiyatrosu ve girişin yanında bir Lübnan restoranı bulunuyordu. Bütün bunların i nşası tamamlanmış olmasına karşı n , hiç kullan ılmadılar. i nşaatı sa vaş döneminde duran deneysel tiyatro, pasianm ı ş kabloların sarktığı, hala ta mamlanmamış geniş bir kubbe. Konser dinleyicisi, yerin altındaki pasajdan geçerek, tavana ası l ı akustik panelierin altından çıkarak ve kayan merdivenler boyunca ilerleyerek dairesel oturma sıralarına ulaşıyor. Tiyatron un ortası nda yer alan sahne, gösteri başlayana kadar aşağıda gizli kalıyor, gösteri başladığında ise hidrolik pompalar yard ımıyla yükseliyor. Bugün ise her kış kendi liğinden bir kapalı havuza dönüşen bu alandan yükselen tek şey yağmur suları. Fuar alanının en yüksek yapısı olan beton kemerin altından geçen bir rampayla erişilen açı khava tiyatrosu , itinayla yapılmış su biriminin üzerinde oturuyor. Tiyatroyu fuar alan ından, dinleyiciyi sahneden ayıran bu birim her ikisini de yüzer hal de bırakıyor. Kavisli çatının tepesindeki basit beton sahneye ise, ilk ziyarette oyuncuların nereye gittiğiyle ilgili merak uyandırabilcek gizlenmiş tünellerden geçilerek erişilebil iyor. Fuar alanının en etkileyici yapısı ise 1 0 metre yükseliğindeki dev anıtsal
Aralık
2007
g i riş kapısı, bu yapı nın bir tarafı kaktüs bahçesinden, diğeri tarafı ise küçük pavyonun üzerinden geçiyor. G irişin sağı ndaki küçük rampanın altında da bilet gişesi yer alıyor. Fuar alanına, fuar ziyaretçilerinin geçebileceği kadar yükseltilmiş fakat üzerinden geçenleri görmeyi engelleyecek kadar da alçaltıl mış bir diğer rampadan da ulaşılabiliyor. Rashid Karami kom pleksi, Lübnan'daki soğuk savaşın kurbanı olarak bekleme de. Kompleks şu anki hükümetle iyi ilişkiler içinde olayan bir yönetimin elinde - bir diğer deyişle yeterli ödeneği yok. Beyrut'un g üney bölgesinde yer alan varoşların rehabilitasyonu 2006 yılı Temmuz ayından beri devam eden savaştan dolayı erteleniyor. Fuar alanı n ı yatırımcılara satmak i ç i n iki defa çeşitli girişimlerde bulunulmuş. Bu girişimlerin ilkinde Lübnanlı ve Amerikalılar ' ı n ortak olduğu bir şirket burayı satın alarak "Cedarland" isimli bir eğlence parkı haline getirmeyi teklif etmiş. i kincisinde ise Çin Hükümeti burayı sürekli bir fuar alanı haline ge tirmeyi düşünmüş. Bu iki teklif de yerel m imarlar, m uhafazakarlar ve eylemciler tarafı ndan soğuk karşılandı . Bunun üzerine alanın yönetimi için geçici bir yönetim kurulu oluşturuldu ve yoğun çalışmalar sonucunda alan, Dünya Anıtlar Fonu (World Monuments Watch Fund) ve Patrimoine Sans Frontieres tarafından yok olmaya yüz tutmuş kültürel m i ras listesine al ındı. N iemeyer'in dehasını tam anlamıyla kavrayabilmek için yansıtan havuzların yağmur suyu ile dolmuş olduğu bir kış günü gelin. Yüzünüz Deneysel Tiyatro'ya dönük, anıtsal kemerin altındaki rampan ın üs tünde durun. Bir zamanlar fuar alanı n ı
kaplayan narenciye bahçeleri artık yok. Solunuzdaki modern Zırvalı k aksini savunuyor ama fuar alan ı n ı n geri kalanı neredeyse 1 960'taki haliyle duruyor. Sağın ııda ise, Akdeniz'in ışıltılı derin maviliği ve Lübnan Dağı'nda bulunan karları erimiş, k ı rm ızı birer beneği an d ı ran evlerin çatıları. Bunu N iemeyer kendisi tasadamış olsaydı belki bu kadar muhteşem olamazdı . Bu gelecek vizyonunu, her şeyden once, masmavi gökyüzü kadar sınırsız olan Lübnan'ı n kendisi ol uşturmuştur.
Mima r l a r ı n E n Iy i I ş v e re n l e r i Od ü l l e r i n i Al d ı .
.
"
28 Aralık
·� Cil "' .,.; ...J
c o � c .,.; O>
U: E Cil ...
� w '::ı ı ·H
Arkitera M imarl ı k Merkezi'nin, işverenlerin kaliteli fiziksel çevre üretimindeki öne mini vurgulamak ve yatırımcı ları nitelikli yapılar üretmeye teşvik etmek amacıyla verdiği i şveren Ö dülleri, 26 Aralık Çarşamba günü santralistanbul'da Gerflor Türkiye sponsorluğ unda ya pılan ödül töreni ile sahi plerine verildi. 2007 'de i kincisi düzenlenen ve nitelikli mimarlık ürünlerinin ortaya çı kmasına destek olan işverenleri onudandırmak amacıyla verilen Arkitera i şveren Ö dülü, mimarlar ve yapı sektöründen firma temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşen tören ile sahiplerini buldu. M imarlar Ersen Gürsel, Cem i lhan, Haydar Karabey ve Doğan Tekeli'den oluşan 2007 jürisi, nominasyon, yani aday gösterme yöntemi ile belirlenen 37 proje arasından Kamu kategorisinde, M imar Özgür Deniz Emir'in (Atölyede M i marlık), H ı d ı rbey Köy Meydanı Çevre Düzenleme Projesi ile H atay
Aralık
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2007
43
RAF Ü r ü n De rg i s i Oc a k Say ı s ı n ı n Kapa k Ta s a r ımı 21.8 Ta s a r ım A ra s ı n d a n Seç i l d i 31 Aralık
- Samandağı Köylere H izmet Götürme � a. Birliği'ni; Özel Sektör kategorisinde � ise, M i mar Selim Velioğlu'nun ve M u u M � (!) '< M i marlık'ın i T Ü Ekrem Elginkan Lisesi ;ı:; ile Elginkan Holding'i ödüle layık gördü. �· Törende Elginkan Holding adına, ;t (!) '< Elginkan Topluluğu i dari Meclisi a. o Başkan Yardımcısı M uzaffer Zeren'e :ı 1-' ödülü, i stanbul Serbest Mimarlar Derneği Başkanı ve 2007 i şveren Ö dülü Jüri Başkanı Doğan Tekeli verdi. Törende, Elginkan Holding'in i stanbul Teknik Ü niversitesi'ne yaptığı bağ ışla, i T Ü Ekrem Elginkan Lisesi gibi bir eğitim yapısının proje ve inşası n ı , m imarı ile işbirliği içerisinde ortaya koyduğu için ödüle layık görüldüğü vurguland ı . Kamu Kategorisi kazananı için ödü lü, Samandağ Kaymakamı ve Hatay Samandağ Köylere H izmet Götürme Birliği adına Samandağ Kaymakamı Tahsin Kurtbeyoğlu aldı . Ö dülü taktim eden 2005 i şveren Ö dülü Kamu Kategorisi Teşekkür Ö dülü sahibi mi mar Ersen Gürsel, Hatay-Samandağı Köylere H izmet Götürme Birliği'nin, toplumsal kalkınmada i nsiyatif ald ı ğ ı , bir uzman olarak m imarı projeye dahil ettiği ve bir kalkınma projesi olan H ıdırbey Köy Meydanı Çevre Düzenlemesi'nin
ortaya çıkması n ı sağl adığı için ödüle hak kazandığını belirtti. " Kamu" ve " Özel Sektör" kategorilerinde verilen ödüllerin dışı nda Devlet Hava Meydanları i şletmesi ve Orta Doğu Teknik Ü niversitesi Rektörlüğü'ne de, bugüne kadar m imarlı k dünyası ile kurdukları olumlu ilişkileri, örgütlenme biçimleri ve nitelikli yapıların ortaya çık masın ı sağ layan ender kamu kuruluşları olmaları nedeniyle, Teşekkür Ö dülü ve rild i . Devlet Hava Meydanları i şletmesi Genel M üdürlüğü Araştırma Planlama Koordinasyon Dairesi Başkanı Funda Ocak'a ödülünü i stanbul Bilgi Ü niversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. i hsan Bilgin verd i . Orta Doğu Teknik Ü niversitesi Rektörlüğü adına ödülü, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşen Savaş kabul etti. Savaş, Orta Doğu Teknik üniversitesi olarak ihale ile proje yapmak yerine zor ama gerekli yolu seçtikleri n i , O DT Ü yapılarında niteliği yakalamak ve genç mimarları teşvik etmek adına projelerini yarışma lada yaptıklarını beli rtti. Arkitera i şveren Ö dülü Ödül Töreni'nde ayrıca, Kamu ve Ö zel Sektör kategorilerinde ödül kazanan yapıların mimariarına da birer plaket sunuldu.
Arkitera M imarlık Merkezi tarafından 2 ayda bir yayınlanan Raf Ü rün Dergisi, 2008 Ocak sayısında yer alacak olan tasarımın seçilmesi için, mimarl ı k , güzel sanatlar, tasarım ve iletişim fakültelerinde eğitim gören ya da bu fakültelerden mezun olmuş kişilerin katılımına açı k olan bir kapak tasarımı yarışması düzenledi . Yarışmaya, farklı kentlerden 1 56 yarışmacı, 2 1 8 tasarım ile katıldı. Genç tasarı medarın isimlerini ve tasarım ları nı geniş bir kesime tanıta bilmesi için Arkitera M imarlı k Merkezi tarafından bu sene i kincisi düzenlenen kapak tasarım yarışmasının sonucunda, Anadolu Ü niversitesi G üzel Sanatlar Fakültesi'nden G rafik Tasarımcı Doğukan Aksu tarafından gönderilen "tuğla" isimli çalışma, jüri üyelerinin değerlendirmesi ile birinci seçildi. RAF Ü rün Dergisi'nin içeriğini ön plana çı karmayı amaçladığını beli rten tasarı mcı , kapakta yer alan kompozisyonda basit :ı "' .:.: bir uygulama kullanıldığını, bununla <( birlikte orjinallik üzerinde durduğunu c: .:.:o sözlerine ekledi . "Tuğla" isimli tasarım :ı >Ol Ü RAF rün Dergisi'nin Ocak sayısının o o kapağında yer alacak.
raf
OCAK 2008 IS.12
ürün dergisi
·==� .. .... - � -- -�
.
·
:"·-"' '
- - - - -==
- - - -·
- - '$ -.. ,
--
. . --- - - ;�
· "
..
-
· - - - "-· � ...!.),.
·.
44
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
B i s i k l e t- i n i Na s ı l Al ı r d ı n ı
ansınız olmuştur. Bu a yüzlerce belki binlerce edilmiş şekilde bekler. Bu sisteminde herkesin r, g ideceğiniz yere kadar götürür uygun bir yere park edersiniz. Avrupa'da bu sistemi farklılaştıran, kendinizin olmasa da bisiklet kullan manıza i mkan veren bir sistem son birkaç senedir giderek yaygınlaşıyor. Çoğunlukla belediye kurumları tarafın dan desteklenen, hepsi özel tasarlan mış, kurumsal bir şekilde tek tip haline geti rilmiş ve özel park alanları bulunan bisikletler yaygın bir ulaşım aracı olarak kullanılmaya başlandı. Barselona'daki Bicing; Lyon'daki Velo'v; Pamplona'daki Cemusa; Londra'daki OYBike; Berli n , Frankfurt, Köln, Stuttgart, Münih, Karlsruhe'deki Call a Bike; Kopenhag, Helsinki, Aarhus'daki City Bike; Sevilla'daki Sevici buna örnek olarak verilebilir. Aşağıda uzunca ele aldığımız bu sis temler Kopenhag, Helsinki, Aarhus kimi şehirlerde gönüllü kurumlar tarafından yürütülürken, Barselona, Lyon ve Paris gibi şehirlerde profesyonel işletmeler tarafından yönetiliyor. Bu sistemler ile evinizden çıktıktan sonra en yakın bisiklet istasyonuna g iderek bisikletinizi alıyor, g ideceğiniz yere en yakın bisiklet istasyonuna park ederek yolunuza baş ka bir araçla devam edebiliyorsunuz. Bu istasyonlar çoğunlukla şehir merkezin de, toplu taşıma araçlarının duraklarına yakın noktalara yerleştiriliyor.
Velo ' v Velo'v, Lyon'daki bisiklet kiralama sistem inin ismi. Reklam şi rketi J CDecaux'un işbirliği ile işletiliyor. Reklam şirketi, sisteminin sürdürülmesi ne ve bisikletler üzerine alı nan reklamlar
nde düşük ücretler ile sistemin Ilanılmasını sağlıyor. Sistem Lyon'da 1 9 Mayıs 2005 yılın da ilk kez kullanılmaya başland ı . Şu an Lyon ve Villeurbanne şehirlerinin dört bir yanına yayılmış 350 istasyon ve 3.000 bisiklet ile hizmet veriyor. Sistemi kullanmak için online olarak satılan kartı ya da istasyonlardan verilen kullanıcı adı ve şifreyi almak gerekiyor. Bu işlem ler tamamlandıktan sonra 30 dakika ile 24 saat arasında bisikletler kullanılabi liyor. 2006 yılının Haziran ayında yapılan değerlendirmede her gün 22 .000 kişinin sistemi kullandığı, 52 .000'den fazla kişinin sisteme üye olduğu ve 6 .400.000 km'den daha fazla yol yapıl dığı açıklandı. 30 dakikalı k kiralamanın bedeli ücretsiz iken, kullanılan her saat için üyelik sistemine bağlı olarak 0,5 ya da 1 Euro'luk ek ücret alınıyor. Ö zel olarak tasarlanan her bir bisikletin üzerinde istasyonunu tanımlayan, kaç kilometre yaptığını hesaplayan, far, fren gibi parçalarının durumunun takibini yapan elektronik bir sistem bulunuyor.
Bicing Barselona'daki bisiklet kiralama programının ismi Bicing. Bisikletin i spanyolca ve Katalancası olan bici ile Barselona'nın kısaltması olan BCN 'den türetilmiş. Sonuna getirilen -ing eki ile Sicing halini almış. Sicing'te belediye ile birlikte yine bir reklam şirketi olan Clear Channel sistemi yönetiyor ve sistemin işletilme sini sağlıyor. Sistemde 300-400 metre
C> c: ri
·
o
ri aı
·
çapı nda bulunan 1 00 istasyon ile 1 . 500 bisiklet bulu nuyor. Toplu ulaşım sistem lerine yakın olarak yerleştirilen bisiklet parkların ı n her birinde 1 5-30 bisiklet yer alıyor. Sisikieti kullanmak için R F I D kartı yu vasından geçird i kten sonra, sistem kartı tanıyarak bisikleti kullan ı l ı r hale getiriyor. Velo'v'da olduğu gibi ilk 30 dakikası ücretsiz olan sistemde 2 saate kadar her yarım saat için 0,30 Euro ekleniyor. 2 saatten fazla kullanımlar için her saat için 3 euro ceza ücreti yansıtılıyor. Bisikletlerin istasyonlardaki döngü sünü sağlamak için Kasım ayından beri üzerinde Sicing yazan araçlar kullanı lıyor. Bir istasyonda eksilen bisikletler, diğer istasyonlardan taşınarak sistemin sürdürülebilirliği sağlanıyor. Bisikletlerin kullanılabilmesi için m ut laka üye olunması ve 24 Euro'luk yıllık bedelin ödenmesi, kredi kartı numara sının geçerli olması gerekiyor. Kartlar daha sonra i spanya'daki adreslere gönderiliyor. Bu şekilde sistem turistlerin değ il, şehi rde yaşayan kişilerin kullanı m ı na yönelik olarak düzenlenmiş oluyor. Sene sonunda şehirde 200 istasyon 3 .000 bisiklet varken 2008 yıl ında 400 istasyon ve 6 .000 bisiklete ulaşılması hedefleniyor. Bisi kletlerin kullanım oranına bakıldığı zaman ise %70'i şehir içinde kullan ı l ı rken , %4'ü ise şehrin M ontjuic ve Tibidabo gibi şehrin tepelik bölgelerinde kullanılmış. 2 ayda 30.000 kullanıcı sisteme katılırken , yakın zamanda Madrid'de ve diğer i spanyol şehirlerinde yaygınlaştı rılması planlanıyor.
rE N i N ES i L YALl T l M CAM LARI •
• •
ISi camsl n e rJ I ISi cam l<o nfo r Büyü k düşü nen m i marlara. Yeni nesil yalıtım camları, ısı ve güneş kontrol özelliğiyle kışın ısı kaybını önler, yazın güneş ısısını azaltır. Standart çift camiara oranla daha fazla yalıtım sağlar. Yeni yaşam alanları tasarlarken yaratıcılığınızı sını rlamadan özgün projeler üretmenize olanak verir.
Trakya Cam bir ŞIŞECAM k u r u l u ş u d u r .
O 800 2 1 1 08 3 3
1
w ww . i s i c a m . c o m . t r
Tra kya Cam CAMA H AYAT V E R I R
46
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
veıib ' Fransızca "velo l ibre" ya da "velo liberte"nin kısaltılmış hali olan Velib' Paris'teki bisiklet kiralama programı nın adı . 15 Temmuz 2007 tarih inde kullanılmaya başlanan sistemde 750 istasyonda 1 0.000 bisiklet bulun uyor. Sayının 1 . 450 istasyonla 20.000 bisik lete ulaşması bekleniyor. Velib', Paris'in metro ve metro servisini işleten RATP tarafı ndan yürütülüyor ve Lyon'da oldu ğu gibi reklam şirketi JC Decaux tarafın dan finanse ediliyor. Sistemi kullanmak için üye olmak gerekiyor. Ü yel i k günlük olabileceği gibi haftalık ya da senelik olabiliyor. Velov ve Bicing de olduğu gibi i l k yarım saat ücretsiz iken sonraki saatler için ücret artıyor. Yoğun bir şe hir içi trafiğine sahi p Paris'te, belediye Radio France l nternationale sitesindeki habere göre araba kullanıcı larına şehri dar etmek için elinden geleni ard ına koymuyorm uş. Park yerleri azaltı l ı rken , kentin dışı ndan veya değişik mahal lerden gelenlere pahallı laştı rıl ırke n , otobüs, tramvay, metro gibi toplu taşı macılık hizmetleri, korumalı yollar eşl i ğ inde nispeten zenginleştirilerek sürekli artırılmış. Trafik cezaları g iderek acıma sızlaşırken, kent saki nlerinin arabaları nı kullanmamaları doğrultusunda teşvik edici bir dizi önlem hayata geçirilmiş. Bun lardan birisi olan Velib' de hizmete sunulduğu tarihten itibaren yoğun bir ilgi ile karşı lanmış.
OYBike Londra'da Reading, Farnborough ve Southampton'daki bisiklet kiralama sistem inin ismi OYBike. Diğer sistem lerde olduğu gibi mutlaka üye olunması gerekiyor. Ü yeler 1 O Pound'luk ücreti ödemeleri, kullanımların bağlı olarak her ay üyelikleri yeni lemeleri gerekiyor. i l k yarım saati ücretsiz olan sistemde b i r saati geçtiğ i zaman 2 Pound ekleniyor. Biraz önce bahsi geçen 3 sistemden farklı olarak kart okutulm uyor. Bisikleti kullanmak için bisi kletin seri numarası nın arama merkezine bildirilmesi verilen şifrenin girilmesi gerekiyor. Bernie Hanning tarafından 80'1erde gelişti rilen OYBike her geçen sene biraz daha büyüyor. Belediye başkanı Ken Livingstone Londra'da bisiklet kiralama sistem inin geliştiri lmesi gerektiğini
Ocak
2008
düşünüyor ve OYBike'ı da potansiyel bir aday olarak görüyor.
Call a Bike Berlin, Frankfurt, Cologne, Stuttgart, M ü n i h , Karlsruhe'de Deutsche Bahn tarafından işletilen bisi klet kiralama sistem inin ismi Call a Bike. OYBike'da olduğu gibi sistem telefon yolu ile öğ renilen şifre yolu ile çalışıyor. Bisikletin kullan ı ı m ücreti her dakika için 8 cent, günlük ve haftalık kullanımlarda bu üc ret düşüyor. Sttutgart'ta ilk yarım saati ücretsiz.
Sevici Sevilla'daki bisi klet kiralama sistemi nin ad ı Sevici. Velo'v, Velib' ve Bicing gibi benzer bir sistem olan Sevici N isan 2007 'de kullanıl maya başlan mış. Belediye ve reklam şi rketi JC Decaux tarafı ndan işletiliyor. 2008 son u ile 250 istasyon ve 2 . 500 bisi klete ulaşı lması hedefleniyor. i stasyonlar, 200 metre arayla şehir merkezindeki önemli toplu taşıma araçlarının duraklarına yakın şekilde yerleşmiş durumda. R F I D kartı yuvasından geçirdikten sonra, sistem kartı tan ıyarak bisi kleti kullanılır hale getiriyor. Bisiklet kullanıldıktan sonra en yakın istasyona bırakılabi l iyor. Sisteme yıllık 1 O Euro ya da haftalı k olarak da 5 Euro'ya üye olunabil iyor. Ü yelik her hangi bir istasyondan satın alınabiliyor. Haftalık üyeliklerde kart yerine üyelik kodu ile oluyor. Bu da turistlere bisik letleri kullanım olanağı sun uyor. Hepsi farklı kullanım sistemlerine sahip olsalar da ortak amaç bisiklet kullan ımının yayg ınlaştırılması, şehi r içindeki trafiğin azaltılması, çevreye salınan karbon m i ktarının düşürülerek, çevre kirliliğinin azaltılması .
To p b a ş D i n l eme d i 1 Ocak, Mill iyet
YAZAN: MEHMET DEMiRKAYA, ÖNDER YILMAZ
Sultanahmet'te Four Seasons Otel i ' n i n tarihi kalı ntılar üzerinde e k b i n a yap masının yolu , 2000 yılında alı nan ka rarla açı ldı. Bu tarihte Kültür ve Turizm Bakanlığı 2000'de, bölgeye "Arkeoloj ik Park, Turizm ve Kültür Alanı " fonksi yonu verilmesini istedi ve bu amaçla
hazırlad ığı planları askıya çıkarması için i stanbul Büyükşehir Belediyes i ' ne gönderdi. Belediye Planlama M üdürlüğü, teknik ve hukuki sorunlar nedeniyle Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş' ı n karara itiraz etmesini, ba kanlığın diren mesi durumunda da dava açı lması nı önerdi . Topbaş, bunu yap mak yerine, dosyayı Belediye Meclisi'ne gönderdi. "Yanlışl ı kla" gönderi ldiği söylenen dosya, yıllarca meclis ile mü dürlük arasında gidip geldi. Bu sırada da inşaat izni çı ktı ve bina yükselmeye başlad ı . Bizans Sarayı kalıntıları üzerinde otel ek binaları nın yükselmesine neden olan sürecin kronolojisi şöyle: Sultanahmet Camisi, Ayasofya, Topkapı Sarayı gibi önemli tarihi yapıların yer aldığı hat üzerinde bulunan ve bir bölümünde eski Sultanahmet Cezaevi 'nin olduğu parseller, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafın dan 1 98 1 'de " kültür varl ığı" olarak tescil edildi.
YeTki Ba kanlıkTa 1 982 tarihli Turizmi Teşvi k Yasası'na dayanılarak aynı yıl çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı ile, söz konusu bölge " i stanbul Sultanahmet Meydanı Turizm Merkezi" olarak ilan edildi. Böylece böl geyle ilgili plan yapma yetkisi Kültür ve Turizm Bakan l ığı 'na geçti ve bugünkü duruma yol açan sürecin ilk adımı atı ldı. Arazi üzerindeki eski Sultanahmet Cezaevi binası Kültür ve Turizm Bakanl ı ğ ı tarafından 1 992'de, otel ya pılmak üzere 49 yıllığına Sultanahmet Turizm A.Ş. 'ye kiralandı . 1 99 1 'de kuru lan şirket, 1 996'da cezaevini otel olarak hizmete açtı. i stanbul 1 N umaralı Kültür ve Tabiat Varlı klarını Koruma Kurulu, 1 995'de Sultanahmet bölgesini de içine alan tarihi yarımadanı n tamamını sit alanı ilan etti. Kurulun kararı gere ğ ince, i stan bul Büyükşehir Belediyesi, tarihi yarımada ile ilgili 1 /5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı çalış malarına başladı . Hazırlanan planlar 2003'de i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi' nce uygun görüldü.
Ay rıcalık Kaz a n d ı Büyükşehir Belediyesi plan çalış malarını sürdürürken, Kültür ve Turizm
Ocak
Bakanl ı ğ ı 2000'de, bölgeye "Arkeolojik Park, Turizm ve Kültür Alanı" fonksiyonu veri l mesin i istedi . Turizm fonksiyonu ve rilen yerler, imar ayrıcal ı kları kazanıyor, kısıtlamalar kaldırılıyor. Turizm Bakanl ı ğ ı kendisi plan yaparak yürürlüğe koyabili yor. Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladı ğ ı koruma amaçlı nazım imar planlarıyla ilgili yasal prosedür henüz tamamlan madan, Turizm Bakan lığı söz konusu parsellerle ilgili mevzii imar planları hazırladı. Bakanlık kendi planlarını, askıya çıkartı lması ve ilgili kurumlara haber veril mesi için i stanbul Büyükşehir Belediyesi ' ne gönderdi. i stanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama M üdürlüğü, Turizm Bakan l ı ğ ı ' n ı n askıya çıkartıl ması için kendilerine gönderilen plan larıyla ilgili olarak Topbaş'a şu görüşü bildird i : "Tarafımıza iletilen söz konusu planların Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Kanunu prose dürünün tamamlanmasına müteakip askıya çıkartı labileceğ i , aksi halde yasa hiyerarşisi, yetki paylaşımı ve uygula ma prosedürü bakı mından tekni k ve hukuki problem yaratacağ ı ndan plan uygun bulunmamış olup yukarıda açık lanan gerekçeler doğrultusunda plana itiraz edil mesi , ilirazın reddedilmesi (Bakani ıkça) durumunda dava açılması gerektiği müdürlüğümüz görüşüdür."
Anlaşma Sağla namadı
"Gö r- ü ld ü " Onayıyla Meclis ' e
Eski Kültür Bakanı i stemihan Talay, Sultanah met ' te Bizans kal ıntıları üzeri ne i nşaat yapılan " kü ltür alanına" aynı zamanda " turizm alanı " fonksiyonu verilmesinin Kültür ve Tabiat Varlı klarını Koruma Kurulu kararıyla gerçekleştiğ i n i , bakanların bu kararlara müdahalesinin söz konusu olmad ı ğ ı n ı kaydetti. Talay, otelin inşaat yaptığı kültür alanı bölgesine, bakanl ı ğ ı dönemi nde 1 3 Ekim 2000'de "turizm alanı" fonksiyonu veri lmesi konusunda, " Kararı bakanlık değ i l , kurullar veriyor" dedi. Kurulların bağı msız çal ıştığını dile getiren Talay şunları kaydetti: " Bunu yasa öngörmek tedir. Eğer söz konusu belgedeki fonk siyon tu rizmin daha öncelikli alanı olarak ortaya çıkmasını gerektiriyorsa, kurul bunu kendi inisiyatifiyle değerlendirebi l mektedir. San ırım bu da öyle olm uştur. Bakan onayı ile yürürlüğe giren bir işlem değildir. Benim bu konuda bilgim de söz konusu değil. O dönem ayrı
Topbaş, 9 Haziran 2005'de, Planlama M üdürlüğü 'nün görüş ya zısıyla birlikte önüne gelen dosyayı , "Görüldü" onayı i l e Belediye Meclisi'ne havale etti. Oysa Topbaş' ı n müdürlüğe, " i tiraz edilsin" veya "Askıya çı karı lsın" şekl i nde talimat vermesi gerekiyordu. Topbaş'ın "yan lışlı kla" dosyayı Meclis'e gönderdiği bildirildi. Büyükşehir Belediye Meclisi 1 7 Haziran 2005'de, sanki Büyükşehir Belediyes i ' n i n hazır ladığı planlara itiraz varm ış gibi değer lendirme yaparak, " i tiraz incelenmiş olup, müdürlüğüne iadesi" diyerek, dosyası Planlama Müdürlüğü'ne iade etti. Planlama M üdürlüğü, dosyanın 'yanlışlı kla' gönderi ldiği Meclis'te yine 'yanlışlıkla' bir kararı al ındığını, al ınmış olan kararın yeni karar ile ortadan kal dırıl ması gerektiğini belirterek dosyayı Meclis'e gönderd i .
i lgili müdürlük ile meclis, dosya hak kında anlaşamadı. Dosya, 1 1 Mayıs 2006'ya kadar meclis ile müdürlük ara sında g itti geldi. 1 1 Mayıs 2006'da dör d ü ncü kez dosyayı i nceleyen Belediye Meclisi , şu kararı aldı: "Say ı l ı i stanbul Büyükşehir Belediye Meclis kararları n ı n iptal edilerek dosyanın müdürlüğüne iadesi oybi rliği i l e kabul edilmiştir." Bakanl ı ğ ı n planiarına iti raz edilmesi gerekirken dosya i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi ve Planlama M üdürlüğü arasında gidip geldi. Bu arada Koruma Kurulu'nun verdi ğ i izinler le, tarihi alan ı n tahribi başladı .
CHP ' li Soysal Mec l i s ' e Taşıdı
CHP i stanbul M i lletvekili Çetin Soysal, olayı Meclis gündemine getirdi ve Soysal, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Gü nay ' ı n yanıtlaması istemiyle şu soruları sordu: " i nşaatın durdurulma sı için herhangi bir girişimde bulunuldu mu? i stanb u l ' u n Dünya Kültür M i rası listesinden çı karı lması riskini bertaraf etmek için bakaniıkça yapılan çalışma var mıdır?"
Talay : Ku r-ul Ka r-ar-ı Ba kan Onaylı İşlem Değildir-
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
47
ayrı olan Kültür ve Turizm bakanlıkları arasında da bir yazışma olduğunu ha tı rlamıyorum. Bana bu konuda sunulan bir bilgi de yok. Bütün bunlara rağmen tarihsel birikimin dikkate alı narak işlem lerin yürütülmesi gerekir. Bu da denet leme ve ilgili kuruluşların dikkatiyle söz konusudur." Talay, sivil toplum örgütleri nin kurul kararlarına karşı görüşleri ol duğu zaman sürecin yargıya taşındığını beli rterek, " Ku rul kararları ancak yargı kararıyla değiştirilebiliyor" dedi.
Zal : UNESCO 2 . Uyg u la maya Geçeb i l i rU N ESCO Türkiye M i l l i Komisyonu Genel Sekreteri Dr. N i hat Zal , Four Seasons Otel i ' n i n Sultanahmet'teki Bizans kal ıntı ları üzerinde genişleme sine izin veren karara ilişkin sürecin işlediğini, Türkiye ' n i n taahhütlerini yeteri kadar yerine getirmemesi halin de i stanbul 'daki U N ESCO listesinde bulunan tarihi varlıkların "Tehlikedeki Dünya Kültür M i rası" l istesine kaydı rıl ma ihtimali olduğunu bildirdi. M illiyet ' i n gündeme getirdiği konuyla i l g i l i açık lama yapan Zal, UN ESCO'nun üç tür uygulaması olduğunu beli rterek, i stanbul 'daki tarihi varl ıkların birinci uygulama olan " Dünya Kültür M i rası" l istesinde olduğun u , i kinci olarak tarihi varlı kların "Tehlikedeki Dünya Kültür M i rası" listesine alınabildiği n i , üçüncü olarak da listeden çı karma uygulaması nın yapıldığını ifade etti. Zal, i stanbul'un tamam ının U N ESCO listesinde olduğu gibi bir izienim olduğunu, aslında tarihi yarımadan ı n listede yer aldığını belirtti .
Ka rt- a l P r o j e s i De v l e r i Te k Ça t- ı d a B u l u ş t" u r d u 1 Ocak, Sabah
YAZAN: MELTEM ERSOY
Eczacıbaş ı , Sabancı , Doğuş, Ü l ker, Demirören, Kibarlar gibi dev holdingler Kartal 'daki 550 hektarlık özel proje ala n ı için biraraya gelerek dernek kurdu. Türkiye'nin dev holdingleri, i stanbu l ' u n Anadolu yakası ndaki yeni gelişme alan ı olarak seçilen Kartal 'da ünlü mimar Zaha Hadid tarafından
48
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ocak
2008
Aksan Metal Teknik Çelik Eşya Seçenler Kauçuk ve Plastik ABB Elektrik Küçükçalık Tekstil Mermerler
Gü n l ü k Nüfus 2 Milyon Kişi Ola c a k Kartal ' ı n mevcut nüfusu 500.000 civarında. Arif Dağ lar, özel proje alanı gerçekleştirildiğinde gün içindeki sıcak nüfusun 1 , 5 ila 2 m i lyon kişi olacağ ı n ı n tahmin edildiğini anlatıyor. Dağlar, ulaşıma ilişkin soru n ların da nas ı l çözüleceği sorusunu şöyle yanıtlıyor: " U laşım çok önemli. Deniz, raylı sistem (metro ve tren) ve kara taşıtları önemli. Halkal ı 'dan 35 daki kada bu raya gelmek mümkün olacak. Ayrıca Sabiha Gökçen Havaalan ı ' na da 5 dakika mesafedeyiz. Tüm ulaşım yollarına sahip olmak bizim için çok büyük öneme sahip."
L e v e n t" Me c i d i y e k ö y H a t"t" ı n d a n Ka ç ı ş
2 Ocak, Akşam
YAZAN: FÜSUN AKAY
planlanan 550 hektarlık özel proje alanı N c için biraraya gelerek dernek kurd u . :J' c Türkiye'de ilk defa bir bölgede yapı la :ı: c cak gayrimenkul yatırımları için aynı çatı c. 1-'· altında toplanan holdingler arasında c. 1-'· Ü Sabancı , Eczacıbaş ı , Doğ uş, lker, :J ;>; Demirören, Elginkan , Mermerler ve c Kibarlar gibi devler yer alıyor. Kent- Der .,-+ c ,_.. adıyla kurulan derneğ i n başkan l ı ğ ı n ı 'll Eczacıbaşı yürütürken, 2008 yılında., o başlanması planlanan yatırımlar için gün '(j;· �sayılıyor. Ayda 2- 3 kez bi raraya gelen dernek üyeleri , bölgede yapmak istedikleri gay rimenkul projeleri n i Kartal Belediyesi ile beraber belirliyorlar. Bölge halkına hizmet verecek sosyal amaçlı faaaliyet ler üzerinde de çal ışan derneğ i n üye leri, Büyükşehir Belediyesi tarafından Merkezi i ş Alanı olarak öngörülen özel proje alanında ağırlıklı olarak alışveriş merkezi, ofis, otel ve konut inşa etme yiplanlıyor. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Kartal Belediye Başkanı Arif Dağlar, özel proje alanı n ı n yaklaşık yarısının özel sektöre ait olduğunu ve burada
milyar Dolar ' l ı k yatırı mların yapılacağ ı n ı söyleyerek , "Çoğu sanayicin i n bölgede 1 00'e yakın fabrikası vardı . Bun lar taşı nıyor. Herkes fabrika arazisine yatırım yapacak ," diyor. Yatırımcı ların istekle rinin bölgeni n ihtiyaçlarıyla uyum laştı rılacağ ı n ı vurgulayan Dağlar, Kartal 'a yapılacak yatırı mların özel proje alanıyla sınırlı kalmayacağ ı n ı da bel irterek, şöyle devam ediyor: " Burası dönüşürken sağ lıklı olsun istiyoruz. Maslak gibi olmak istemiyoruz. Maslak ' ta gökdelenlerin yanında gecekondular var. Trafik felç, hayat baskı altında. O nedenle, Kartal dönüşecekse düzenli bir şekilde altyapı sı ile dönüşsün istiyoruz."
De rneğin 23 Üyes i Va r Günlük nüfus 2 mi lyon kişi olacak Eczacıbaşı Holding Siemens Doğuş Holding M utlu Akü Metal Holding Sunta Tahta Gözütoklar Yapı Kibar Holding. Exsa Export Valfsel Armatür Maki ntaş Vatan Plast i k Törk Makina Böhler Elekıradları Tagi Vatandost Hedef End. Ü r. Ü ni mert Demir Çelik
Ayl ı k ekonomi dergisi Platin, ocak ayı sayısında bir zamanlar şirketlerin en çok tercih ettiği semtlerden olan Mecidiyeköy'ün artık yavaş yavaş terk edildiği gerçeğini ortaya koydu. Bir zamanların kuş uçmaz kervan geçmez bölgelerinden olan, son yıl larda büyük bir değişim geçiren Ü m raniye ise şirket lerin genel merkezlerini bir mıknatıs gibi kendine çekiyor.
Ca s p e r, IKEA' ye Komşu Mecidiyeköy'ü terk eden şirketlerden biri Casper . . . Bu yıl Ü m ran iye'deki 35.000 metrekarelik alanda kurulu Casper Plaza'ya taşı nan şirket, üç farklı lokasyonda bulunan genel merkez, üretim ve lojistik birimlerini tek bir çatı altı nda toplad ı . Bu plazada ayrıca Logosoft, Lafarge Çimento ve Renault Mais şi rketlerin i n genel merkez ofisleri d e bulunuyor. Casper Genel Koordinatörü Yalçın Yı ldırım, " Ü retim kapasitemizi artırma kararı aldığımızda tüm birim leri bir araya getireceğimiz modern bir tesis kurmak için kapsam l ı bir yer araştırması yaptık.
Oc a k
kurulu. Ş irketin i cra Kurulu Başkanı Norbert Klein, 2005 yılının mayıs ayın da taşındıkları bi nada çalışanlar için en ideal çalışma koşulları nın da yaratıldığı nı beli rtiyor.
i htiyaçlarımıza cevap verecek olan yeri de Ü mraniye'de bulduk," diyor. Ü mraniye'nin şi rketin lojistik ihtiyaçla rına çok uygun bir konumda olduğunun altı nı çizen Yı ldırım, " Ü mraniye ve çev resi nin hızlı gel işen bir bölge olduğunu gördüğümüz için uygun yeri bulduğu muzda hiç tereddüt etmedik," diyor. Merkezi konumu, ulaşım kolaylığı ve henüz çok kalabal ı k olmaması nede niyle şirketlerin artık Anadolu yakasını tercih ettiğini vurgulayan Yıldırı m , sözle rine şöyle devam ediyor:
Üç Ba n ka Bir Arada . . . Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olduğu dönemde hazırlanan ve ekonomi kurumlarının i stanbul'a taşı nması konu sunu içeren proje yeniden şekillendi. Kamu bankaları nın merkezlerinin top lu olarak taşınmasını öngören yeni pro jeye göre Zi raat Bankası , Halk Bankası ve Vakıfbank, i stanbul'a birlikte gelecek. Ataşehi r'de oluşturulması planlanan finans merkezinde böylelikle hem tasar ruf imkanı sağlanacak hem de h izmet lerde kopukluk meydana gelmeyecek. Ü ç banka için ayrı ayrı genel mü dürlük binaları nın yapılacağı finans merkezi n i n , tasfiye halindeki Em lak Bankası'ndan TO K i 'ye geçen arsalar üzerinde kurulmasının planlandığı ifade ediliyor.
Mecidiye köy Kalabalık "Avrupa yakasında Mecidiyeköy, Levent ve Maslak gibi bölgeler artık çok kalabalıklaştığı için şi rketler bu böl gelerde ciddi zorluklar yaşıyor. Anadolu yakası daha düzenli ve daha saki n ol ması nedeniyle artık daha çok tercih ediliyor. " Bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteren ve Casper ile ortak olan Logosoft ise Casper Plaza'ya gel meden önce Mecidiyeköy'de hizmet veriyordu. Şi rketin i nsan Kaynakları bölümünde görevli olan Elif Yı ldırı m , " Ü mraniye bölgesinin pek çok yere ula şım kolaylığı sağlaması da taşı nmam ız da büyük etken oldu," dedi.
Re n a u lt- ' u n Te rcihi de Anadolu Ya kası Türkiye'nin önde gelen otomotiv şi rketlerinden olan Renault Mais ise Ü mraniye'deki Casper Plaza'ya taşındı. Bundaki en büyük etken ise taşınılan binanın ileri teknolojiyle donatıl m ı ş ol mas ı , her türlü ihtiyaca cevap vermesi. Şi rketin i nsan Kaynakları Kalite ve Endüstriyel i lişki ler M üdürü Cenap Binici 'ye göre taşınmadaki diğer etken ise operasyonun işletme giderlerini bü yük ölçüde azaltacak olması.
Baye r de Modaya Uyd u Genellikle Beşiktaş ve Levent böl gelerinde konuşlanan ilaç şirketleri de artık yavaş yavaş yerlerini değiştirmeye başladı . Bu şirketlerden biri olan Bayer Türk, Şişli'de bulunan genel merkezini beş yıl önce Ü mraniye'ye taşıma kararı aldı. 1 0.500 metrekarelik kapalı alanda hizmet veren ve 300 kişiye istihdam sağlayan Bayer Türk'ün Ü mraniye'ye taşınma nedeni de diğer şirketlerle örtüşüyor. Bölgenin ulaşım kolaylığı sağlaması , şirketin büyüme planiarına paralel olarak daha geniş bir bi naya olan ihtiyacının artması. Bosch, Siemens, Gaggenau ve Profila markalarıyla Türkiye pazarın da güçlü bir konumu bul unan BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret. AŞ de Ü mraniye'yi genel merkez olan seçen şirketlerden biri. Şirketin yeni yönetim merkezi, yak laşık 1 9.000 metrekarelik bir alanda
.
I s v e ç , ' "t e B i r Bi n a In s a n S ı c a kl ığ ıyla I s ı t- ı l a c a k 3 Ocak, CNN Türk
i sveç'te Stockholm merkez garından her gün geçen binlerce insanın nefes ve vücut sıcaklığının, civardaki yeni bir bi nan ı n kısmen ısıtılmasında kullanılacağı bildirildi. Projeyi yürüten yetkili lerden Karl Sundholm, " Merkez garından bunca insan geçiyor, yeni binanın ısıtıl masına yardımcı olmak için bu
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAC�>I
49
insanların nefes ve vücut sıcaklı klarının bir kısmını toplamak istiyoruz. Herkes sıcakl ık üretiyor, pencereleri açı p bu sıcaklığın dışarı çıkması yerine, hava landı rma sistemi yoluyla bu sıcakl ığı tut mak istiyoruz," ded i . i nsanlardan elde edilecek bu sıcakl ı ğ ı n , suyun ısıtıl ma sında kullanılacağ ı , bu suyun da bi naya pompalanacağı bel irtildi. Sundhol m , eski olan b u teknolojinin, yeni tarzda uygulanacağ ı n ı beli rterek , boru, su ve pompalardan ibaret yeni sistemin bildikleri kadarıyla şu ana kadar hiç ki mse tarafı ndan bu şeki lde kullanıl ma dığını kaydetti . Sundholm, bu sistemin ısınma giderlerinden yüzde 20'ye kadar tasarruf sağlayacağ ını kaydederek , yer leştirilmesinin karmaşık olmayacağını veboruyla pompaları n döşenmesinin yaklaşık 2 1 . 200 Euro'ya mal olacağ ını bel irtti . i nşaatı 201 0 'da bitirilmesi öngö rülen binanın içi � de, bürolar, küçük bir otel ve dükkaniarın bulunacağı bildirildi. Stockholm merkez garından her gün yaklaşık 250.000 kişi geçiyor.
Y ı l d ı r ım : Ma rma r a y P roj e s i , 2 01.1. ' d e Tamamla n a c a k 7 Ocak, Dünya
U laştırma Bakanı Binali Yı ldırım, yaklaşık 13,5 kilometre olan Marmaray ' ı 201 1 yılına kadar tamamlamayı hedefledikle rini bildirdi. Yıldırı m , Asya ile Avrupa'yı denizin altından birleştirecek Marmaray Projesi çal ışmaları nın yürütü ldüğü Ayrı lıkçeşme ile Kız Kulesi açı klarındaki tüp tünel batırılma işlemlerinin yapı l dığı bölgeyi gazeteci lere gezdirerek çalışmalar hakkında bilgi verdi. Bakan Yıldırım, Marmaray ile Anadoluray ' ı birbirine bağlayacak Ayrı lıkçeşme durağının Atatürk tüneli girişinde gaze tecilere yaptığı açı klamada, bu geziyi i stanbullular'a Marmaray'ı daha fazla tanıtmak amacıyla düzenlediklerini be lirtti. Marmaray ' ı n , i stanbul'un en önem li projelerinden biri olduğunu ifade eden Yı ldırım, bugüne kadar Atatürk tünelinin 850 metre, yan tarafındaki tünelin ise 1 250 metreye ulaştığ ı n ı söyledi. Yı ldırı m , " Hedefi miz, 6 ay içinde Ü sküdar'daki
so
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
yaklaşım tüneline varmak. Yaklaşım tüneli de daldırma tüp tünellerine 250 metre mesafede. Dolayısıyla iş bütün hızıyla devam ediyor" dedi. Daha sonra Atatürk tünel i n i n içinde çalışmaların devam ettiği noktaya kadar yürüyen Yıldırım, burada i ncelemelerde bulundu. Kazıyı yapan maki nenin tünelin çevre duvarlarını da çepeçevre yerleştirdiğini anlatan Yıldırım, " B i r yandan tünel kazı sı devam ederken, bir yandan da yüze yin hazırlanması mümkün hale gelecek. Eski usullerle tünel açmalardan çok farkl ı . Bir anda hem kazı, hem kaplama sı yapı lıyor. i ş i lerledikçe tünel ortaya çı kıyor. G i rişten bu tarafa 850 metre gel dik" diye konuştu. Çalışmaların 24 saat devam ettiğ ini beli rten Yı ldırım, arkeo loj i k kazılardan dolayı 1 .5 yıl gecikme olduğunu, onu telafi edebilmek için var güçleriyle çal ıştı kları n ı söyledi. Yıldırım, yaklaşık 13.5 kilometre olan Marmaray Projes i ' n i 201 1 yılına kadar tamam la mayı hedefledikleri n i kaydetti. Lastik tekerlekli araçların geçişi için yapılacak tünelin ise ihale aşaması nda olduğunu beli rten Yıldırım, ihale kapsamında Mart ayı içi nde teklifleri alacakları n ı bildirdi. Yı ldırım, söz konusu projenin yap-işlet-devret modeliyle yapılacağ ı n ı , genel bütçeden kaynak ayrılmayacağ ı n ı , b u tünelle birlikte Sarayburnu ' ndan Haydarpaşa'ya araç geçişinin mümkün olacağı n ı aktard ı. Yı ldırım, ihale işlem le rini bu yıl içinde tamamlayıp yer tesl imi n i yapmayı planladıklarını da beli rterek, bu tünelin çal ışmalarının da 4 yıl içinde bitirileceğini kaydetti. Bakan Yıldırım, amaçları n ı n , gelişmiş ülkelerdeki ulaşım altyapısını Türkiye'nin kalbinin attığı i stanbul'a da kazandırmak olduğunu söyledi.
Ü s k ü d a r - Si rkeci Ara s ı , 4 Da k ika Bakan Yıldırım ve beraberindeki ler, daha sonra Kız Kulesi açı klarındaki tüp tünel batırılma böl ü m ü ne geldi. Deniz seviyesinin 41 metre altındaki tünele inen ve denizin altındaki tüp tünelin en derin yeri n i n 65 metre olacağ ı n ı belirten Yıl d ı rı m , denizin altındaki kısmın 1 , 5 kilometre olduğun u , şu ana kadar yarı sının tamamland ı ğ ı n ı anlattı. Yıldırım, 6 tüp daha yerleşti rildikten sonra denizin altındaki kısmın
Ocak
2008
tamamlanacağ ı n ı kaydetti. Bakan Yı ldırım, bu yılın sonuna kadar kazı işleri n i n bitirilemeyeceğini, 2009'da da devam edeceği n i ifade ederek, proje tamamlandığında Ü sküdar-Si rkeci ara sının 4, Ayrıl ı kçeşme-Kazlıçeşme ara s ı n ı n arasının ise 1 7 dakikaya ineceğ ini söyledi .
A kme r k e z 2 5 Mi l y o n D o l a r ' a Ye n i l e n i y o r 8 Ocak, Dünya
Akmerkez bünyesinde yer alan çarşı ve garaj bloku n u n , yaklaşık 25 m i lyon Dolar karşılığında yen ilenmesi n i n , kat malikleri olağan genel kurulunda onaylanacağı bildirildi. Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ'den Borsaya gönderilen açıklamada, yöne tim kurulunun aldığı kararlara yer verildi. Buna göre, 14 yıl önce inşaatı tamamla narak hizmete açılan Akmerkez bünye sinde yer alan çarşı ve garaj blokunda, günün şartlarına uyabi lmek için geniş çapl ı bir yenilemenin kaçını lmaz olduğu düşü ncesi ile kurulca yapılan öneri n i n , Akmerkez kat malikleri yönetim kuru l u nca değerlendi rilerek gerekli çal ışma ların yapıldığı ve mali kleri nin onayına sunulduğu belirtildi. Açıklamada, söz konusu bloku n , kat malikleri kurulunun, 16 Kasım 2007 tarihli toplantısında önerilen geniş çaplı yen ilemenin elzem ve kaçını lmaz olduğuna karar verdiği, ancak yen i leme için yapılan tahmini büt çeye göre harcanması gereken yaklaşık 25 milyon Dolar'ın bloktaki bağ ımsız böl ümlerin yaklaşık yüzde 94'üne sahip olan şirket tarafından karşı lanması ve bunun Akmerkez kat malikleri olağan genel kurulunda onaylanması şartına bağlanması n ı n kararlaştırıldığı bildirildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Çarşı ve garaj blokundaki yenileme projesi nin hayata geçirilmesin i n Akmerkez kat mali kleri genel kurulunca karara bağ lanması halinde ve bunun Akmerkez Ticaret Merkezinin profesyonel yönetici sinin denetiminde yapılması kaydı ile bu yen i leme için geçici bütçeye göre tespit edilen 25 milyon Dolar'lık harcaman ı n bütünü i l e şirketimiz tarafı ndan karşılan masına karar verilmiştir."
Ma h m u t- p a ş a A r a ç T r efiğ i n e Ka p a n ı y o r 9 Ocak, CNN Türk
Eminönü Belediyesi ile i stanbul Ticaret Odası, "Ad ım Adım Eminön ü " proje sini karşılıklı olarak i mzalad ı . Eminönü Belediyesi Basın Ofisinden yapılan açıklamaya göre Tarihi Yarımada' n ı n yayalaştırma çalışmalarının ilk ad ı m ı i stanbul'un ucuz alışveriş çarşısı olarak bilinen Mahmutpaşa Caddesi ve çevre sinden başlayacak. Eminönü Belediyesi tarafı ndan projelendirilen ve uygulama için startı verilen çal ışman ı n finansmanı ise i stanbul Ticaret Odası ile Eminönü Belediyesi arasında ortaklaşa sağlana cak . "Adım Adım Eminönü" sloganıyla başlatılan yayalaştırma çalışmalarının ilk ayağ ı olan Mahmutpaşa Yokuşu ve çev resi ndeki sokakların düzenlenmesi nin ard ı ndan aşama aşama tüm bölgede yayalaştırma kararları n ı n uyg u lamaya geçirilmesi planlan ıyor.
Ma h m ut"paşa ' d a Yayalaşt"ırılacak Bölgele r Proje kapsamı nda ilk olarak Mahmutpaşa Yokuşu Caddesi ile Aynacı lar Sokak, Hacı Küçük Sokak , Hacı Küçük Cam i i Sokak, Macuncu Sokak, Ketelihan Sokak, Rastıkçı Sokak , Su ltan Mektebi Sokak trafikten arı ndırı lacak. U laşım Koordi nasyon M erkezi ( U KO M E) kararı alınan cad de ve sokaklar için i G DAŞ, BEDAŞ, i S K i ve Türk Telekom tarafı ndan so kak altyapısı yeniden düzenlenecek. Mah mutpaşa'dan başlayacak yayalaş tırma çal ışmalarının bir plan çerçeve sinde devam edeceği bilgisini veren Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, Mahmutpaşa Caddesi ve çevresinin ardı ndan Si rkeci, Alt ve Ü st Laleli ile Tahtakale ve çevresinde de yayalaş tırma uygulamaları n ı başiatacakiarını bildirdi.
Prot"okol İmzalandı
Eminönü Belediyesi ve i stanbul Ticaret Odası ( i TO) işbirliğ iyle gerçek leşti rilecek " Mahmutpaşa Yayalaştırma Projesi" protokolü i mzalandı. "Adım Adım Eminön ü " sloganıyla başlatılan
Ocak
ve Eminönü Belediyesince projelendi rilen, finansmanı ise i TO ve belediye tarafı ndan karşılanacak projeye dola yısıyla i TO 'da bir basın toplantısı dü zenlendi. i TO Başkanı M u rat Yalçı ntaş, toplantıda, oda olarak, iş dünyasına karşı soru mlul uklarını yerine getirirken Eminön ü ' nün tarihsel dönüşümüne de katkıda bulundukları nı kaydetti. Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem verdiklerini anlatan Yalçı ntaş, 2008 yılının i l k sosyal sorumluluk pro jesi olan " Mahmutpaşa Yayalaştırma Projesi"ni Eminönü'nde başlatmaktan mutluluk duydukların ı söyledi. Yalçı ntaş, Mahm utpaşa' nın 20' nci yüzyıl başlarına kadar dünyanın moda merkezi olma özelliğini koruduğunu, aynı zamanda Türkiye için önemli bir ticaret ekolü olduğunu da dile getirerek, şunları kaydetti: "Sözün senet olduğu, ticaretin acımasız bir rekabet ortamı değ i l , aynı zamanda bir dayanışma ve işbirliği fırsa tı olduğunu anlatır Mahm utpaşa. O ne denle Mahmutpaşa yaşatıl ması gereken bir ticaret ortamıdır. Çağ ı n gereklerine, küresel ticaretin ihtiyaçlarına ve kuralla rına adapte edilerek varlığını devam et tirmesi elzemdir. Bunun biri nci yolu da fiziksel ortamın iyi leştirilmesidir. i şte biz Mahm utpaşa için Eminönü Belediyesi ile işbirliği halinde önemli bir başlan gıca imza atıyoruz." Yalçıntaş, imzala nacak protokol gereği i TO 'nun tarihi Mahm utpaşa yokuşu ve çevresindeki cadde ve sokakları düzenleyeceğ i n i , yol ve tretuvarları yapacağ ı n ı belirterek, bu sokaklar arasında Aynacılar, Hacıküçük, Hacıküçük Cami , Kefeli Han, Macuncu, Sultan Mektebi ve Rastıkçı sokakları nın bulunduğunu, düzenleme, sokak düzen lemelerinin yaklaşık 45 günde tamamla nacağ ı n ı da dile getirdi.
"24 Saat- Yaşanır Eminö n ü " Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er de tari hi yarımadayı yayalaştırma çal ış maları nın ilk adım ı n ı n Mahmutpaşa ve çevresinden başlatılacağ ı n ı ifade ederek, proje i le i stanbu l ' u n tari hi ve turistik açıdan en merkezi ilçesi Eminönü'nün yoğunluğunu azaltmayı hedeflediklerini kaydetti . Başta kuyumcu atölyeleri olmak üzere tüm i malathaneleri 2008 yılı sonuna kadar
bölge dışına çıkarmayı hedeflediklerini de anlatan Er, bu çal ışmaların 2 yıldır sürdüğünü, yayalaştırma projeleriyle de motorlu taşıtların Eminön ü ' ne daha az gelmesi nin sağlanacağ ını ifade etti. Mahm utpaşa ve çevresindeki 6 sokağı kapsayan yayalaştırma çal ışmaları, altyapının yenilenmesi , binaların dış cephelerinin boyan mas ı , temizlenmesi, tabelaların indirilmesi ve sokakların ay dı nlat ılması çal ışmalarının yaklaşık 3 ay içinde tamamlanmasının hedeflendiğ ini ifade eden Er, "Çal ışmalar tamam landığı nda Beyazıt'tan Eminön ü ' ne gece gündüz rahatça yürünebilecek. Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı arası 24 saat yaşan ı r hale gelecek," dedi. Nevzat Er, bölgedeki esnafın mağdur edil memesi ve yükleme boşaltma amaçlı araç girişine ise 20:00 - 07:00 saatleri arasında izin verileceğini belirtti. Basın mensuplarının sorularını da ya nıtlayan Er, projenin toplam maliyetinin 1 m i lyon YTL olduğunu beli rterek, ça l ışmalar sırasında sokaklardaki mevcut kaldırım taşları nın kullanılacağ ı n ı , so kaklarda asfalt olmayacağını, tretuvar ların daha geniş yapılacağ ı n ı beli rtti. Er, Eminönü' ndeki tüm yayalaştırma çalışmalarını 2008 yılının ilk 6 ayında ta mamlayacaklarını belirterek, daha sonra cadde ve sokakların çevresindeki yapı ların düzenlenmesine de başlanacağ ı n ı d i l e getirdi. Törende, daha sonra, Er ve Yalçı ntaş tarafından " Mahm utpaşa Yayalaştırma Projesi"nin protokol ü im zalandı.
An ka ra H ı z l ı T re n Ga r ı Al ı ş ve r i ş Me r k e z l e r i n i Ge r i d e Bı ra kac a k 9 Ocak, Hürriyet YAZAN: BEGÜM GÜRSOY
Başkent, yıl lar sonra yeni bir tren garıyla tanışmaya hazırlan ıyor. TCDD, garları yolcu transfer merkezi olmaktan çı karıp cazibe ve alışveriş merkezi haline getir me projesinin ilk ad ı m ı n ı bu çerçevede Ankara'da atıyor. TCD D , hızl ı tren için inşa edeceği yeni gar binasını şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden biri
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
51
haline getirmeyi planl ıyor. Bunun için Ankamai l örnek alı nacak. Yeni gar, loko motif müzesinin yerine yapılacak. Ankara, H ızlı Tren Projesi ile birlikte, yeni bir anlayışla düzenlenecek çağdaş çizgilere sahip bir tren garıyla tanış maya hazırlanıyor. Devlet Demi ryolları (TCDD) , tren garları nı artık yolcu tran ter merkezleri olmaktan çıkarıp birer cazibe ve alışveriş merkezleri ne dönüş türecek. Bunun ilk örneği ise Ankara i stanbul H ızlı Tren Projesi kapsam ı nda yapılacak olan yeni Ankara H ızlı Tren Garı olacak. Türkiye Odalar ve Borsalar Birl iği'nin (TOBB) de yapımına tal ip ol duğu yeni An kara tren garı için, şehrin en büyük al ışveriş merkezlerinden biri olan "Ankamall" örnek olacak. TCDD, yeni Ankara garı nı i hale açarak yap işlet-devret (Y i D) modeliyle yaptıracak. Lokomotif M üzesi 'nin Yerine: Ankara' nın h ızlı tren garın ı n Celal Bayar Bulvan ile mevcut garın arasın daki araziye inşa edi l mesi hedefleniyor. U laştırma Bakanlığı yetki lileri, bu ne denle Lomokotif M üzesi'nin yerinden taşın ması gerekebi leceğini ve şu an için müzenin yeni yeri için ' Mamak' ilçesinin düşünüldüğünü kaydettiler. Yetkililer, tren garını hem yapacak hem de işletecek olan firmanın seçimi için ihaleye çıkılacağ ını belirterek, işletme sürelerinin de özel sektör şirketleri ta rafı ndan fiyatla birlikte teklif edileceğ ini kaydettiler. Bowling de Olacak: Ankara'ya yapılacak h ızlı tren garının şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan "Ankamal l"den daha kapsamlı olması isteniyor. TCDD yetkil ileri, yeni Ankara garında oteller, oyun merkezleri, inter net kateler ve bowling salonları olaca ğ ı n ı belirterek, bunun d ışında giyim ma gazaların ı n da bulu nacağ ı n ı ifade ettiler. TC DD yetkil i leri, tarihi özelliği olan eski garların ise yıkılarak yerlerine büyük alışveriş merkezi tarzında yeni garların yapı lmasın ı n ise planlanmadığını ve bu garları n restorasyonu yönünde çal ışma yapılacağ ı n ı belirttiler.
1937 Yılın d a Açılmışt-ı Başkent'in şu anda kullanı lan gar bi nası 1 937 yıl ında hizmete girdi. Atatürk devrinde hükümet merkezinin günden güne gelişen ve ileride artması kesin
52
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
olan ulaştırma ihtiyacının karşılanması için 1 934 yılında dönemin Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya tarafından yeni bir tren garı inşaatına karar verildi. Garın yapımı için kurulan komisyon, gar planları nın hazırlanması için mühendis mimar Şekip Akalın'ı görevlendirdi. Avrupa'daki istasyonlarda incelemeler yapan Akal ın, yurda döndükten sonra yapımı na başlanan gar inşaatı 2 Eylül 1 93 7 yılında tamamlanarak Cumhuriyetin 1 4'üncü yıl dönümünün kutlandığı gün olan 29 Ekim 1 937 yılın da düzenlenen törenle hizmete girdi.
P r e fa b r i k Ha r i k a mı ? 14 Ocak, New York Times YAZAN: ROBIN POGREBIN ÇEviREN: iLHAN DÜZ
" Prefabrik konut" denince pek çok insan ın aklına karavan parkları gelir. Ama buna rağmen m imarlık okullarında ve konut sektöründe prefabrik konutlar -inşaat alanı dışında imal edilen ve büyük ölçü de bitmiş olarak teslim edilen- oldukça moda olmaya başlad ı . Tasarım alan ında dikkate değer bir meydan okuma gibi duruyorlar. MoMA (Modern Sanatlar Müzesi), beş m i mar ile West 53. Caddesi üze rindeki boş bir alanda, kendi prefabrik konutlarını yerleştirmeleri için anlaştı. 400 kişilik bir gruptan elenerek gelen beş mimar, Temmuz'da açılacak " Konut Teslimi: Modern Evi Ü retmek" isimli sergi için bir arada. Beşli Philadelphia'dan KieranTimberlake Associates; Cambridge'den Lawrence Sass, Manhattan'dan Douglas Gauthier ve Jeremy Edmiston; Avusturya'dan Oskar Leo Kaufmann ve Albert Rüf; ve Londra'dan Richard Horden of H orden Cherry Lee'den oluşuyor. Her firmanın prefabrik konutlarla ilgili bir geçmişi olsa da hepsinin yaklaşım ı farklı. Ö neriler MoMa küratörleri, ça l ışanlar ve m imarlardan oluşan bir jüri tarafından değerlendirildi. Konutların bir araya getiri lişinde danışmanlığı Manhattanil firma Cooper Robertson & Partners üstlenecek, yapıların bir kısmı özellikle bu sergi için tasarlandı, bir kıs m ı ise daha önceden tasarlanmıştı.
Ocak
2008
"Var olan binalarla prototipierin bir bi rleşim i olsun istedi m ," diyor yardımcı küratör Peter Christensen ile birlikte sergiyi hazırlayan Barry Bergdoll; mü zenin m imari ve tasarım baş küratörü. Bergdoll genel bir kanı olan, prefabrike konutların uygulamada işlemediğine dair m iti kırmak istediğini belirtiyor. 1 994'de gemi konteynırlarından konut yapan Wes Jones ve 2004'de M uji 'de kendi evi n i yapan Namba Kazuhiko gibi pek çok mimar dikkate değer başarılar gösterdi. Bergdoll, örneğin yal nızca ekonomik sebeplerden dolayı inşa edilmeleri gibi, prefabrik konutlarla ilgili diğer yanlış ka n ılara karşı da m ücadele etmek istiyor. Ekonomik olmalarının yanı sıra çevre için de yararları bulunduğunu belirtiyor. Ö rneğin Gauthier ve Edmiston için amaç, en az fire ile en karmaşık parça ları kesmek. Horden' in Mikro Kompakt Evinin -Bergdoll "içinde yaşanabilir Sony rad yo" diye tanımlıyor- çatısında elektrik üretimine imkan verebilecek fotovoltaik piller ve cephesinde de rüzgar tribünleri bulunuyor. 7 m2 yaşam alan ı na sahip, muntazam alüminyum küp, öğrenciler, spor veya küçük bir hafta sonu evi olarak tasarlanmış. Bergdoll, Horden ile bu küplerden birinde buluşuyor, öylesine küçük bir mekan ki, mimar yemek masasından kalkmadan, mutfak tezgahının üzerinde espresso yapabi l iyor. Ev ticari olarak kullanımda -şu an Avrupa'da satılıyor- ve helikopter veya vinçle taşı nabiliyor. Stephen Kieran ve James Timberlake'in firmasının öncülüğünde tasarlanan beş katlı konut, geri dönüşe bilir malzemeden yapılmış ve fotovoltaik piller elektrik üretimine imkan sağlıyor. Çelik kafes ve camlar birbirine geçmeli
;o; o :ı c: -+
�
"' 1-' 1-'· 3 1-'· :;:: o a. <D ., :ı m < 1-'·
c' ., <D -+ 3 <D "" (J) <D ., <C 1-'· "' 1-'· :ı a. <D :ı
olarak kullanılıyor, bu sayede kaynağa ihtiyaç duyulm uyor. M IT'de m imarlık profesörü olan Sass, New Orleans için prefabrik konutlar tasarlamış. Lazerle kesilmiş parçaların kauçuk çekiçlerle birleştirilebileceği bir konut öneriyor, bu sayede ev sa hipleri kendi evlerini inşa edebilecekler. " Konut ileri teknoloji bir tasarım ve basit makinelerin olağanüstü bir birleşimi olabilir," diyor Bergdoll. Kaufmann ve Rüf tarafından tasarla nan System 3'te, birimler -her biri kon teynırın içine sığabiliyor- bloklar halinde istif edilebiliyor. Konut yatay veya dikey olarak gen işleyebiliyor ve binayı sara bilecek pencere ve panel sistemlerine i m kan veriyor. Kurulumundan 36 saat sonra Bergdoll, "hiç de kamyonla taşın mış bir şey gibi görünmüyor," diyor. M üze her takıma 1 75.000 Dolar verdi, ama takımlar bu bütçeyi ihti yaçları doğrultusunda artırabiliyor. Rockefeller Vakfı, örneğ i n , Sass'ın projesine yardımcı oldu, aynı zamanda Lily Auchincloss ile birlikte serginin de sponsoru. M oMa'nın konutları açı k havada, hey kel bahçesinde sergilemek gibi bir ge leneği var. Mareel Breuer'in 1 948'deki evini, G regory Ain'in 1 950'deki evi ve 1 950'de Japon Konut sergilenen evler. i lk konutlar daha çok gittikçe büyüyen bir orta sınıfın zevklerini yansıtırken, prefabrik konutlar daha geniş bir sosyo ekonomik çevreyi sergiliyor. Prefabrik konutun ana fikri -tartışmalı bir şekilde türünün eşsiz bir örneği olmaya aday evler bu kadar modayken seri üretim . Fakat bilgisayar destekli müşteri özelleştirmeleri tekil örnekler verilmesine i mkan tan ıyor, diyor Bergdoll ve "düşünce kitle üretimin, tekil artistik ruhla ile barıştırabilmek." "Ortada hiçbir şey yokken, üç gün
Ocak
içinde, mobilyalarınızı yerleştirebilece ğiniz bir ev yaratılabileceğini göstermek istiyoruz," diye de ekliyor. Mart'ın ortasından itibaren mimarlar moma.org'a üretim, nakliye ve kurulum ile ilgili dokümanları haftalık olarak ko yacaklar. Gösterinin iki ana teması arsa dışında kurulum ve nakliye, yani site bu serginin bütünleyici bir öğesi. " Ev bir defa kurulduktan sonra, artık statik bir öğe," diyor Bergdoll. " Bizi ası l cezbeden nasıl oluştuğu." Ziyaretçiler çok küçük olduğu, çok sayıda kişiyi aynı anda barındıramaya cağ ı için Horden'in konutu dışındakileri gezebilecek. i ç mekan sergisinde ise, evlerin gerçek ölçüdeki bileşenleri, Frank Lloyd Wright, Jean Prouve, Richard Rogers, Kisho Kurokawa ve Konrad Wachsmann gibi kişilerin yapıtlarında prefabrikasyonun köklerini araştıran filmler olacak. Lustron ve Sears Roebuck, 1 930' 1arın German Kupferhaus gibi firmalarına da ışık tuta cak projelere de yer veriyor. Prefabrike yüklenen olumsuz anlam lar yüzünden, Bergdoll serginin isminin üzerinde çok durmuyor. " M imari fikirleri araştırıyorum , " diyor. " M imarlığın sade ce lüks bir ürün olmak yolunda marjinal leştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum." .
I s -t a n b u l Izmi r 5 milya r Do l a r ' l ı k O-t o y o l l a Bi rbi r i n e Ba ğ l a n a c a k .
1 6 Ocak, Zaman YAZAN: SELiM KUVEL
Karayollarıyla ilgili en büyük otoyol pro jelerini hayata geçi rmek üzere kolları sıvayan U laştırma Bakan l ı ğ ı , ilk somut adımı attı . i zmir'i i stanbul'a bağlaya cak ve yaklaş ı k 5 m ilyar Dolar'lık (6 milyar YTL) otoyol projesi için Yüksek Planlama Kurulu'na başvuru yapıldı. i zmit- Körfez köprülü geçişi ile 422 kilometrelik Gebze- i zmir Otoyolu'nu içeren proje, yap-işlet-devret mode liyle ihale edilecek. Böylece devletin kasası ndan bir kuruş çı kmadan iki
önemli ekonomi şehri arasındaki bağ lantı daha da güçlendirilecek. Kuruldan onay çıkması halinde, i hale sürecinin derhal başlatılacağ ı n ı belirten Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, " i haleyle ilgili ön hazırlıklarımızı tamamladık," açıklama sında bulunuyor. Yüksek Planlama'dan gerekli izinierin alınmasının ardından ihale süreci res men başlatılacak. Şartnamenin " hemen hemen" hazır olduğunu aktaran yetki liler, " Proje için en kısa sürede ihale duyurusuna çıkabiliriz," bilgisini veriyor. Projenin yaklaşık maliyetinin 6 m ilyar YTL'yi bul ması bekleniyor. Projenin yapı m ı nda kamu kaynağ ının kullanılmayacağına d ikkat çeken yetkililer, "Yap-işlet-devret yöntemiyle gerçek leştirilecek projenin ihalesinde, işletme süresi ve geçiş ücretleri üzerinden yarışma yapılabilir," diyor. i zmit Körfez Geçişi ve Gebze- i zmir Otoyolu projesiyle yerli ve yabancı pek çok şirket il gileniyor. Ankara- i zmir otoyol projesinin çalışmalarının da sürdüğünü kaydeden yetkililer, yetişmesi durumunda bunun ihalesinin 2008 içinde yapılabileceğini ifade ediyor. Ulaştırma Bakanlığı toplam 6 yen i otoyol projesi üzerinde çalışı yor. Otoyol projelerinden en az 4 ' ünün bu yıl ihalesini gerçekleştirilmesi he defleniyor. 6 büyük proje şöyle: K ı nalı Malkara-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu (Çanakkale Boğaz Geçiş Köprüsü dahil). Ankara- i zmir ayrım ı , Afyon-Burdur, Antalya Otoyolu ve Antalya çevre yolları. Gebze-Bursa- Balı kesir- i zmir Otoyolu
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
2008
53
(Körfez geçiş dahil). Ankara- i zmir ayrı mı, Beyli kova- Eskişehir-Bursa Otoyolu. Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Geçiş Köprü). Ankara- i zmir Otoyolu.
B ü y ü k An ka ra OTe l i ' n d e k i I n ş a at" Ça l ı ş m a l a r ı Du rdu ruldu .
1 7 0cak
.... .... Cl> .ı o 0
�
"' c <
3 ,;aı
Çelikler i nşaat ' ı n sahibi olduğu, Büyük Ankara Oteli ' nde sürdürülen inşaat çalışmaları M imarlar Odası Ankara Şubesi 'nin açtığı dava sonucunda durduruldu. Türkiye'deki modern mi marl ı k örneklerinin en önemlilerinden biri olarak kabul edilen bina, 1 960'1ı yıllarda i sviçreli Mimar Marc Saugey ile Y. M imar Yüksel Okan tarafından tasar landı. Ankara'nın en büyük ve prestijli bulvarı olan Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan Büyük Ankara Oteli yapımının ta mamlandığı 1 966 yılından 1 986'ya dek Başkent'in tek beş yıldızlı oteli olarak ün sal mıştı. Yıllarca boş duran Otel 'in onarı m ı için, 2006 yılı Ağustos ayında yapı nın çeh resini tamamen değiştiren bir yenileme projesi g ündeme getirildi. Tadilat adı altında yapı lan yasal olmayan uygulama lardan sonra tanı nmaz hale gelen yapı da sürdürülen çalışmalar için M imarlar Odası Ankara Şubesi 'nin açtığı dava sonuçlandı ve çalışmalar durduruldu.
54
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
M i marlar Odası Ankara Şubesi 'nin resmi web sitesinde de yer alan duyuru şöyle: "Ankara Oteli'nin tescil edi lmesi için M i marlar Odası Ankara Şubesi 3 1 Ağustos 2006 tarihinde Ankara Kültür ve Tabiat Varlı kları nı Koruma Bölge Kurulu'na başvurdu. Kurul, 20 Ekim 2006 tarih ve 1 87 7 sayılı kararı ile M i marlar Odas ı ' n ı n tescil talebini reddetti. M imarlar Odası Ankara Şubesi, bu işlemin iptali ve yürütme sinin durdurulması istemi ile dava açtı. 1 3 . i dare Mahkemesi, 2 Kası m 2007 tari hli kararıyla yürütmenin durdurulma sı kararını verdi. Mahkeme kararında, ' Büyük Ankara Oteli'nin 2863 sayılı yasa kapsamında korunması gerekli taşı nmaz kültür varlığı olarak tescili gerektiğinden, aksi yönde tesis edilen dava konusu kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadı r ' dedi. Bu kararın ardından, Ankara Kültür ve Tabiat Varl ı klarını Koruma Bölge Kurulu'nun mahkeme kararı doğrultu sunda oteli tescil etmesi gerekiyor. Aynı zamanda tescil edilen ada ve parsel üzerinde her türlü inşai ve fiziki müda halede de kurulun onayının al ınması gerekecek. M imarlar Odası Ankara Şubesi , yürütmeyi durdu rma kararından sonra, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çankaya Belediyesi'ni mahkeme kararı hakkı nda bilgilendirdi. 25 Aralık 2007 tarihli di lekçemiz üzerine Çan kaya Belediyesi, i mar Kanunu ve ilgili mev zuat uyarınca, Ankara Oteli'nde devam eden inşaatı mühürled i . M i marlar Odası Ankara Şubesi yakın dönem modern mimari eserlerinin korunması ve yaşatıl ması için yürüttüğü çalışmalarına bun dan sonra da devam edecek." .
I s t- a n b u l ' u n F i n a n s Me r k e z i 3 0 0 Dö n üme Yay ı l a c a k 1 7 Ocak, Sabah
YAZAN: ERCAN SARI KAYA
Başbakan ' ı n " Merkez, i stanbul'a taşına cak, yeri belli," dediği Ataşehir'deki finans merkezi projesi Belediyeye geldi. 2 . 766 dönümlük arazi nin 300 ' ü finansa ayrıldı.
Oc a k
2008
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ' ı n " M erkez Bankası i stanbul'a taşınacak, yeri belli" açıklaması nın ardından işaret ettiği Ataşehi r için hazırlanan proje i stanbul Büyükşehir Belediyesi 'ne geldi. Toplu Konut i daresi ' n i n (TO K i ) 2 milyon 766 bin metrekare alana yaptığı planları onayiatmak için i stanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gönderdi. 300.000 met rekaresinin finans için ayrıldığı projede bölge aynı zamanda önemli bir eğitim ve spor merkezi de olarak konumland ı rıl ıyor. Finans merkezi olarak 300.000 metrekare alan ayrılan projede 2 , 5 emsal (yapılabilecek inşaat alanı için beli rlenen katsayı) üzerinden inşaat izni talep ediliyor. Böylece finans merkezi olarak 750.000 metrekare alana i nşaat yapı labi lecek. Bölgede 41 8.000 met rekare alan kamulaştırılacak. TO K i 'nin planiarına göre, bölgede 6 1 4.000 metrekare arazi konut için ayrıl ıyor. Konutlarda emsal 2 , 24 olarak belirlenir ken 1 milyon 375 bin metrekare inşaat alanı planlandı . Böylece bölgedeki in şaatları tamamlanan binalar yasal statü kazanacak.
27. 500 Kişi Yaşaya c a k Finans merkezinin çevresinde yapı lan konutlarda 27.500 kişi yaşayabilecek. Ataşehir'de spor ve eğitim içinde önem li arazi ayrıldı. 1 1 O dönüm arazi ilköğre tim alanı olarak ayrılırken lise ve meslek lisesi alanı için ise 98 dönüm arazi ve kreş için ise 27 dönüm arazi ayrı ldı. Hastane ve sağlık ocakları için ise için 55.000 metrekare alan ayrı ldı. Park ve spor alanı olarak ise 544 dönüm arazi planiand ı .
İbode-te 16 Dö n ü m Finans merkezi çevresinde 1 6 . 455 metrekare arazi cami ve ibadethaneler için ayrıldı. Sosyal kültürel alanlar için 84 dönüm arazi ayrıl ırken özel kültür alanı olarak da 2 . 448 metrekare arazi ayrı ldı. Toplam donatı alanları 1 mi lyon 835 bin metrekare alan planlanırken konut, ticaret özel spor alanı özel kültür alanı ise toplam 931 .000 metrekare alanı kapsıyor. Finans merkezini de kapsayan Kadı köy Ataşehir Toplu Konut Alanı revizyon imar planının önümüzdeki g ü nlerde Belediye Meclisinde tartışıl ması ve aylanması bekleniyor.
Me r kez ' in Taşınmasında Söz Mecl i s ' in Adalet Bakanı Şahin, Merkez ' i n i stanbul'a taşınmasında, Başbakan'ın, düşündüğü bir icraatı söylediğini belir terek, " Karar T B M M 'nin," dedi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tartışmaya yol açan Merkez Bankas ı ' n ı n i stan bul'a taşınacağ ı açıklaması ko nusunda yetkinin T B M M 'de olduğunu açı klad ı . Başbakan Erdoğan ' ı n yapmayı düşündüğü bir icraatı ifade ettiğini söy leyen Şahin, "Buna Başbakan karar ver mez, T B M M karar verir," dedi. Ankaralı iş ve siyaset çevrelerinin tepkisine yol açan Merkez Bankası'nın i stan bul'a ta şınması plan ı , Meclis Genel Kuru l u ' nda temel ceza yasalarına uyum tasarısının görüşmelerinde de gündeme geldi. Merkez Bankası personeliyle ilgili dü zenlemeler üzerinde konuşan vekiller, Başbakan Erdoğan' ı n "yeri bile hazır" diyerek açıkladığı taşınma projesi konusunda açı klama istedi . Adalet Bakanı Şahin de Merkez Bankas ı ' n ı n yasasında olduğu g i b i Vakıflar Bankası, Halkbank ve Ziraat Bankasının yasa larında da "merkezin Ankara" olarak yer aldığına dikkat çekti. Bakan Şahin, şunları söyled i :
"İs-ta n b u l F i n a n s Old u " " Kamu bankaları olan b u bankalar da i stanbul'a taşın mak istiyor. Çünkü i stanbul, finans merkezi haline geldi. Sayın Başbakan, bu konuda yapmayı düşündüğü bir icraatı ifade etti. Sayın Başbakan karar vermez buna, TBMM karar verir. Bu konuda teklif ya da tasarı hazı rlanır, T B M M 'ye gelir, burada tar tışıl ır. Eğer Genel Kurul böyle bir karar verirse, taşınma o zaman meydana gelir. Tabii ki herkes fikrini söyleyecektir."
Mima r l ı ğ a Yo l Aç ı n ! 1 8 Ocak
Osmanl ı Dönemi 'nden itibaren mimarların örgütlenme ihtiyacını karşılamak üzere açıl an mimar cemiyetleri; Cumhuriyet ' i n ilanı ndan sonra , 1 954 yıl ında çıkarılan 6235 sayılı Türk M ühendis ve M imarlar Birliği Yasası ile " M imarlar Odası" ola rak kurumsallaştı. 54 yıldır çalışmalarını
Ocak
•
M I MARLI K ICIN MIMARLAR •
•
•
sürdüren ve günümüzde 2 3 ilde şubesi, 79 kentte temsilci liği ve 1 45 kentte oda temsilcisi bulunan M i marlar Odası'nın görevleri arasında; mi marları n ortak ihtiyaçların ı karşı lamak , mesleki ça lışmaları nı kolaylaştırmak, mesleğin genel çıkariara uygun olarak gelişimini sağlamak, mimarların bi rbi rleriyle ve halk ile olan i lişkilerinde dürüstlüğü hakim kılmak üzere meslek disipl inini korumak, meslek ve meslek çı karlarıyla ilgili konularda resmi makamlarla işbirliği yaparak yardı m ve önerilerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuat, normlar şartnameleri incelemek, bunlar hakkı ndaki görüş ve düşüncelerini ilgililere bildirmek gibi maddeler yer alıyor. i ki yılda bir yapı lan seçi mlerle kurul üyelerini belirleyen ve bugün lerde yeni bir seçim sürecine giren M i marlar Odası'na yeni ve genç bir yönetim atan masın ı savunan M imarl ı k için M i marlar G rubu; i stanbul Büyükkent Şubesi'nin yıllardır süregelen yönetim anlayışıyla kendisini dar bir alana kapattığını ve mimarlığın gereksini mlerine yanıt ver mekten uzaklaştığını belirtiyor. Yeni bir yönetim anlayışıyla mevcut durumun değişmesini talep eden M i marl ık için M i marlar G rubu şunları savunuyor: " M imarlar Odası ayrımcılık yapmaksızın tüm mimarlarla i letişime giren açık ve kapsayıcı bir meslek örgütü ol malıdır. Bir projeye karşı çı kmadan önce çözüm için üretilecek alternatiflerin önünü açmal ıdır. Mali ve yönetsel şeffaflığı gerçekleştirmelidir. Tel if haklarının ta kipçisi olmalıd ır. M i marl ı k mesleğinin ve mimarların güncel sorunlarına çözüm taşımalıdır. Ve tüm bun ları toplum yara rını öne çıkararak gerçekleşti rmelidir." M imarl ı k için M imarlar G rubu'na imza larıyla destek veren mi marlar şu isimler den ol uşuyor:
Turgut Alton, Emre Arolat, Neşet Arolat, Şaziment Arolat, Deniz Aslan, Ali Işık Aydemir, Emin Mahir Balcıoğ l u , Emin Balkış, Hasan Barutçu, Ö mer Selçuk Baz, i hsan Bilgin, Cafer Bozkurt, Turgut Cansever, Hasan Çalışlar, Candan Ç ı nar, Gonca Çırakoğl u , Alişan Ç ı rakoğl u , Feride Çiçekoğ l u , M utlu Çilingiroğ l u , Can Çinici, Cenk Dereli , Bünyamin Derman, Pelin Derviş, Fahri Doğ u, Boğaçhan Dündaralp, Boran Ekinci , Cemal Emden, Ali Bahadır Erdin, Eylem Erdinç, Kerem Erginoğlu, Uğur Erkman, Mert Eyiler, M u rat Germen, Ersen G ürsel , Melkan Gürsel Tabanlıoğ l u , Tül i n H a d i , Sevinç Had i , C e m i lhan, U mut i nan, Arda i nceoğl u , Necati i nceoğlu, Mine i nceoğlu, Hüseyin Kahvecioğl u , Ö mer Kanıpak, Haydar Karabey, Mine Kazmaoğlu, Adnan Kazmaoğ l u , Ferhat Keten, Hasan Kıvırcık, Güzin Konuk, Saitali Köknar, Aykut Köksal, Yılmaz Kuyumcu, Mehmet Kütükçüoğl u , Si nan Omacan, Tan Oral, Ahmet Ö nder, Kuyaş Ö rs, Orhan Özgüner, Ahmet Özgüner, Suha Özkan , Erdal Özyurt, Şevki Pekin , G ülsün Sağlamer, Yıldız Salman, Nevzat Sayın, Yavuz Selim Sepi n , lşıl Baysan Seri m , Reşit Soley, Zühre Sözeri, Ayşe Şentürer, M u rat Tabanlıoğ l u , Bülent Tanju , Uğur Tanyeli , Han Tümerteki n , Ertuğ Uçar, Belkıs U luoğlu, Ali Emrah Ü n l ü , Murat Vefkioğ l u , Aydan Volkan, Ö mer Yıl maz, Cem Yücel , Atilla Yücel. Savu nduğu ilkeleri hayata geçir meye söz veren grup, " M imarl ığa Yol Açı n ! " sloganıyla Arkitera Forum'da ve Facebook'ta açtıkları " M imarlığa Yol Açın" grubuna destek bekliyor.
Be l e d i y e d e n , FB ' nin Spo r v e Al ı ş v e r i ş Me r k e z i n e Vi z e Yo k 1 6 Ocak, Sabah
YAZAN: ERHAN ÖZTÜRK
i mar Komisyonu , Fenerbahçe'nin al ışveriş merkezi ve basketbol sahası yapmak istediği 58 dönüm araziyle ilgili 4 6 . 4 dönüm inşaat isteğini geri çevirdi v e 1 2
2006
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
55
dönüme izin verdi . Fenerbahçe Spor Kulübü 'nün Ataşehi r'de yapmayı plan ladığı alışveriş merkezi ve spor salonu, i stan bul Büyükşehir Belediyesi ( i BB) i mar Komisyonu' ndan beklenen vizeyi alamadı. Ö nceki gün içinde finans merkezinin de olduğu Ataşehir planlarını görüşen i mar Komisyonu, Fenerbahçe'nin Kadıköy Belediyesi' nden ald ı ğ ı 58 dönümlük araziye yapmayı düşündüğü kapalı spor salonu ve alışveriş merkezi için emsali 0 , 2 değil 0,8 belirlen mesi isteğ ini uygun görmedi . Böylece yerüs tünde kalacak alan için 46.4 dönüm ola bilecek inşaat alanı yeri ne 1 2 .000 met rekare inşaat izni verdi. Ö nümüzdeki günlerde i BB meclisine gönderilecek planların onaylanması bekleniyor.
Rapor Mecli s ' e Geliyor Kadıköy Belediyesi'ne spor alanı yapılması için verilen, belediyenin de yaptığı ihale sonucu Fenerbahçe Spor Kulübü'ne tahsis ettiği 58 dönümlük arazi için i mar Komisyonu bu bölge için verilen 0,2 emsali (yapılabilecek inşaat alanı için kullanılan katsayı) değiştir medi. Ö nceki gün Ataşehir Planları'nın görüşülmesi sırası nda i mar Komisyonu Fenerbahçe' nin i nşaat alanı için istediği 0,80 emsali kabul etmedi 0, 20 emsal izni verdi. Bu durumda 58 dönüm arazi üzerine yer üstünde yapılabilecek inşaat alanı en fazla (58 dönümx0, 2 emsal) 1 1 ,6 dönüm olabilecek. Eğer 0 . 8 emsal değeri kabul edilseyd i , Fenerbahçe'nin yerüstünde yapabileceği inşaat alanı 46,4 dönüm olacaktı. Oysa Fenerbahçe, Kadıköy Belediyesi Fen i şleri M üdürlüğü'nde 4 Eylül 2007 'de yapılan ihaleye tek katı l ı mcı olarak katılıp ihaleyi kazandıktan sonra Yapı Proje Uygulama (YHU) fir masına çizdirdiği ve i BB'ye gönderdiği projelerde sadece alışveriş merkezinin 6 2 . 000 metrekare olacağı n ı beli rtmişti . Y H U ' nun yaptığı projeye göre, kapalı spor salonu için de 42 .000 metrekare inşaat alanı gerekiyor. Ancak i mar Komisyonu'nun uygun gördüğü toplam inşaat alanı sadece 1 2 . 000 metrekare. i mar Komisyonu'nun raporu önümüz deki birkaç gün içinde i BB Meclis i ' nde görüşü lecek .
56
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
TOKİ , FB ' yi Pla na Almadı Finans merkezi olması hedeflenen Ataşehir'deki 2 milyon 776 metreka relik araziyle ilgili planlamayı TO K i (Toplu Konut i daresi), i BB 'ye gönder di. C H P ' l i imar komisyonu üyelerinin plana 'şerh' koydurması üzerine TOK i Fenerbahçe'ye verilen alanı plan dışın da bırakarak belediyeye yen i bir plan sundu. TOK i 'nin verdiği planları karara bağlayan i mar komisyonu, finans mer kezinin emsalini 2 , 5 , konut alanlarının ise 1 , 5-2 olarak belirledi.
Kir-a d a n En Az 202 Milyon Dol a rFenerbahçe'nin hazırladığı projeksi yanda alışveriş merkezi kira gelirlerin den kulübün kasasına 17 yılda 202-230 milyon Dolar arasında para girecek. i lk 8 yıl inşaatı üstlenecek firmadan 64-80 m ilyon Dolar arasında, FB'nin işleteceği sonraki 6 yılda ise 1 38-1 50 m ilyon Dolar gelir sağlanacak. Kad ı köy Belediyesi ' ne cirodan yüzde 1 gelir ak tarılacağı açıklanmıştı. Spor alanı olarak belirlenen arazide FB, 42.000 metreka relik kiralanabilir alan yapacaktı.
Mima r ( l a r ) Ka z a n d ı , Oda Ka y b e t- t- i
21 Ocak
Dünya Mimarlık Kongresi 2005'in i stanbul 'da yapı l ması kararı nedeniyle, Kongre Vadisi için açı lan yarışma 26 Ağustos 2004 tarihinde sonuçlanm ı ş ve Fatih Erduman'ın müel lifi olduğu proje birinci seçilmişti. Ancak yarışma sonu cunda birinci olan projeyi yaptırmak du rumunda olan TMMOB M imarlar Odası, Erduman'la sözleşme imzalamamıştı. Altı ay içerisinde sözleşmenin im zalanmaması durumunda tazminat ödemekle yükümlü olan M imarlar Odası'nın bu tazminatı ödememesin den ve itirazından dolayı Fatih Erduman TMMOB M imarlar Odası'na dava aç mıştı. Erduman; yaklaşık altı ay önce lehine sonuçlanan davanın kararını ve M imarlar Odası ' n ı n bu süreç içerisin deki tutumunu şu sözlerle yorumluyor: " Kongre Vadisi M imari Tasarım Yarışması ' n ı n ardından M imarlar Odası ile tarafı m arasında yaşanan süreçte,
Oc a k
2008
yarışma yönetmeliğinin 30/h No'lu mad desinde ' Yarışmanın sonuçlanmasından en geç 6 ay içinde kurum birinci proje sahibini sözleşme imzalamaya çağır mamışsa birinci proje sahibine yarışma birincilik ödülü kadar tazminat öder' hükmü yer almasına ve anılan yönet melik hükmündeki 6 aylık sürenin de dolmasına rağmen, M imarlar Odası'nın resmen bir sözleşme imzalama çağrısı bulun maması sebebiyle tarafıma ödemekle yükümlü olduğu tazminatın, ihtarnameme rağmen ödenmemesi üzerine mesleki hak ve çıkarlarımı ko rumak adına M imarlar Odası aleyhinde açm ış olduğum ve diğer bütün hakla rımı saklı tuttuğum dava, Ankara 2 2 . Asliye H ukuk Mahkemesi 'nin 2006/ 1 6 1 c nolu, 1 6 .05 . 2006 tarihli kararıyla söz o leşmeye aykırı l ı ktan doğan bedel istemi E:J "O olarak nitelenmiş ve tarafı mın sözleşme ı.. w yapılmamasında kusurlu sayılamaya .c ..... +cağı , M imarlar Odas ı ' n ı n sözleşme 0 LL imzalamadığı aniaşılmakla bundan do ....._ ğan tazminatı avans faizi ve yargı lama ..... "' giderleriyle birlikte tarafıma ödemek G> .,..., durumunda olduğu hükm üne varılmıştır. o ı.. (1. Dahası , M imarlar Odası' nın temyiz o E başvurusu üzerine Yargıtay 1 3 . H u kuk ot> .... ı.. Dairesi Başkanl ı ğ ı tarafından yapılan � i nceleme sonucunda, yerel mahkemece E verilen bu hüküm yüksek mahkemenin � 2007/ 1 307 nolu, 06.02. 2007 tarihli ka- � rarıyla oybirliğiyle onanmıştır. Böylelikle; {:. ..... ı.. M imarlar Odası 'nın kanun, yönetmelik o E ler ve genel kurulca kendisine verilen ..... :::;: görev uyarınca zaten mimarın haklarını ..... "' korumakla yüküm lü olduğu halde -bı ..... "O o rak ı n bu görevi ni yerine getirmeyi- ya > rışma şartnamesine ve yönetmeliğine G> ı.. aykırı davranmak suretiyle mimarın hak O> c o larına tecavüz ettiği bir kez de yüksek �
mahkeme tarafından oybirliğiyle tescil edilmiştir. Ne var ki, sürecin en başın dan bu yana sadece haksızlık yapmakla kalmayıp, bunları hem kamuoyunda hem de mahkemelerde hararetle savu nan ve yaptığı haksızlı kları idrak ede rneyerek daha da vahim bir tablo ortaya koyan M imarlar Odası'nın yetkili organ ları, son bir çaba olarak karar düzeltme istemi ile tekrar Yargıtay'a başvurmuş, fakat bu başvuru da yüksek mahkeme nin 2007/ 7882 nolu, 04.06 . 2007 tarihli kararıyla reddedilmiş ve karar kesin leşmiştir. M imarlar Odası'nın yetki l i organları 40.000 YTL'yi bulan tazminat ı , üyelerinden sağladığı gelirlerle tarafıma ödeyerek bu konuyu da burda kapat m ı ş oldu klarını düşünüyor olsa gerek ki, kararın kesinleşmesinden bugüne kadar aradan geçen 6 aydan fazla süre boyunca ne davanın sonucunu mimarl ı k kamuoyuna duyurma gereği duymuş, ne de M i marlar Odası 'nın tarihine kara bir leke olarak geçen bu sürecin sorum luları hakkında herhangi bir soruşturma, işlem ve hatta hukuki süreç başlatma gereği duymuştur. Daha da kötüsü, biz zat uyulmasını sağlamak ve uygulaması nı denetlemekle yükümlü oldukları yasal düzenlemelere dair bu 'tecrübesiz' mi mardan aldıkları hukuk dersine ve yargı kararına rağmen M imarlar Odası yöne tim kurulu üyelerinin hala koltuklarında oturabilmeyi hazmedebi l iyor, bu kara lekeyi -her nasılsa- görev ve koltuklarıy la bağdaştı rabiliyor olmalarıdır. Tıpkı ya rışma sonrası yaşanan süreçde olduğu gibi hukuki süreç boyunca da M imarlar Odası 'nın yetkili organları gerek eylem leri, gerekse de söylemleriyle dünyayı tersine döndürebilmeyi başarmı ş ama güneşi balçı kla sıvayamamışlardır."
Oc a k
S ü "t l ü c e K ü l "t ü r Me r k e z i Ka p ı l a r ı n ı Ziya ret-ç i le r i n e Aç t- ı ! 22 Ocak
YAZAN: EMiNE MERDiM YILMAZ · ARKiTERA.COM
Tamamlanması bir yılan hikayesine dönen Sütlüce Kültür M erkezi 19 Ocak 2008 Cumartesi günü kapılarını ziyaretçi lerine açtı. Yalnız bu normal bir açı l ı ş değildi. Elimize ulaşan bir davetiyeden yola çıkarak Sütlüce Kültür M erkezi'nin açılacağ ını düşünerek Cumartesi günü büyük bir heyecanla yola düştük. 8 Ocak 2008 tarihinde Radikal ga zetesinde çıkan bir habere göre -1 O seneden beri bitirilemeyen i nşaat belli ki biri lerinin canına tak etmiş- Türkiye'yi ziyaret eden Dünya S u Konseyi Başkanı Dr. Luic Fouchan'in isteğiyle 1 6-22 Mart 2009'da i stanbul'da Dünya Su Forumu'na yetiştirilmek üzere bitirilme sine karar verilmişti. Açı l ışa giderken 10 gün içinde in şaatın tamamlanmamış olma ihtimalini de düşünmüyor değildik. Ana arterlere yerleştirilmiş reklam panolarında Sütlüce Kültür Merkezi 'nin resmi üze rinde "Gidelim Görelim H izmet Yerinde Görülür" sloganı yer alıyord u . Açı lış için sadece bu kadar tantana kopardı klarını düşünerek kültür merke zine vardık. "Şantiye G irişi"
tabelasından içeri girildiğinde asl ı nda kültür merkezinin açılışı için davet edilmediğimiz belliydi. Geçen 1 0 sene içinde % 60'ı ancak tamamlanm ı ş binan ı n inşaatı hala sürüyordu. Bir açıl ışa değil bir şantiyeye davet edilmiştik ama neden olduğunu henüz anlaşılmam ıştı. Her taraf AK Parti bayrakları ile süslenmiş, pek çok otomobilin yan ında AK Parti i lçe başkaniıkiarına ait otobüsler parketmişti. Kalabal ığı taki p ederek bir şekilde binan ın içine, sandalyelerin diziimiş olduğu bir salona doğru ilerledik. Salona girmeden önce aldığımız basın bülteni neden orada toplanıldığını şu şekilde açıklıyordu. "AK Parti i stanbul i l Başkanlığı'nın düzenlediği tanıtım program ları nın ikincisi bu hafta sonu yapılacak. G idelim Görelim H izmet Yerinde Görülür." Belli ki daha önce birincisi yapılmış olan bu toplantı serisi nin i kincisiydi. Sonrasında konuşmacılardan olan AK Parti i stanbul i l Başkanı Aziz Babuşçu'ndan bu serinin ilkinin ulaşım üzerine yapıldığını bir sonrakinin da sosyal belediyecilik üzerine olacağı n ı öğrendik. Babuşçu'nun ardından sı rayla Topkapı Sarayı M üzesi Başkanı Prof.Dr. i lber Ortaylı, Sinan Çetin ve i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş birer konuşma yaptılar. Topbaş konuşmasında kültür merkezi nin biti rileceğini herhangi bir tarih vermeden
2008
�
e
-t
�, ;;:: Cl)
;
�
fo'·
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
57
söyledi. Bu konuşmaların özetinde, Sütlüce Kültür Merkezi ile ilgili söyle nen tek cümle bundan ibaretti. Böyle bir toplantının neden tamamlanmış bir kültür merkezi yerine 400 günde yapı lacağı söylenirken yapımı 1 0 senede bitirilemeyen, artık eskimiş bir binada yapılmış olduğunu kimse açıklamadı. Toplantının sonunda ise beklenenin aksine merkezin i n şaatına bir gezi de yapılmad ı . "Gidelim Görelim H izmet Yerinde Görülür" slogan ının açıklaması "Gidelim Görelim Salonda Konuşma Dinleyelim"di. Bizim için ise bu toplantı bir süredir " i nşaatına nasıl girsek? G irmek için izin leri nasıl alsak?" diye düşündüğümüz kültür merkezini gezmek için büyük bir şans doğurmuştu. Bu sayede elimizi kolumuzu sallayarak, " burası inşaat ala nı tehlikeli g i remezsiniz" uyarısı ile kar şılaşmadan rahatça gezme ve fotoğraf çekme i m kanımız oldu .
Sü-tl ü c e Kü lt- ü r Me r ke z i H a k kında 1 9 Şubat 2007 tarihinde Zaman ga zetesinde yayınlanan Yasin Kılıç tarafın dan yazılan haberde kültür merkezi nin özellikleri şu şekilde sıralanıyor: "Sütlüce Kültür M erkezi Projesi, eski Sütlüce Mezbahas ı ' n ı n yerine yapılıyor. Kültür merkezi projesinde konser ve kongre, sinema, sergi ve toplantı, açı k hava salonu, tiyatro salonu, katlı oto park, gezi alanları, altgeçit ve rıhtım blokları yer alıyor. Toplam inşaat alanı ise 1 57.000 met rekare olan tesisin toplam salon kapa sitesi 8 bin 945 kişi. Tesisin restoran kapasitesi 950 kişi; banket kapasitesi 6 . 500 kişi ve otopark kapasitesi de 700 araç. Sütlüce Kültür Merkezi daha çok kongre ve fuarlar için kullanılacak. Tesisin bütün salonları çok amaçlı ola rak dizayn edildi. Merkez, 1 996 yılı ndaki HAB i TAT l l , NATO Zirvesi, Uluslararası M imarlar Kongresi gibi kongreler ve daha büyük kongrelere ev sahipliği ya pacak kapasite ve nitelikte. Merkezin sergi, tiyatro, geçiş blokları, konser, sinema, otopark binalarının kaba inşaatları ile binaların dış cephe imalatlarının yüzde 95'i tamam lanmış durumda."
58
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Riva P roj e s i ile Ilg i l i Be k l e n e n Aç ı k l ama Ge l d i 23 0cak
YAZAN: GÜL KESKiN · ARKiTERA.COM
i stanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, 22 Ocak 2008 tarihinde i stan bul Metropoliten Planlama ( i M P) bi nasında yaptığı basın açıklaması ile, Koray i nşaat, Galatasaray gibi önemli yatırımcıların arazilerinin yer aldığı Riva bölgesi için geliştirilen " Riva Yerleşimi Kültür - Turizm - Sağlık ve Spor Köyü" projesini tanıttı. Sözlerine " Planlı yerle şimler ol uşturmak kent yöneticileri nin görevidir" diyerek başlayan Topbaş, 1 979 hektarlık, Riva alt bölgesi olarak tanımlanan, kuzeyi nde Karadeniz Sah i l Şeridi, güneyinde ve batısında Riva Deresi, güneyinde ve doğusunda tarım toprakları ve orman alanları bu lunan bölgede gerçekleştirilecek Riva Projesi 'nin 1 /25.000 ölçekli " i stanbul Nazım i mar Planı" kararlarına uygun bir şekilde kurgu landığını belirtti. Temelde aktörleri bir araya getirme prensibiyle hareket edilen projede, Riva Koruma ve Güzelleştirme Derneğ i , Beykoz Belediyesi ve arazi sah ipleri ile işbirliği içerisinde çalışıldığını söyleyen Topbaş; Riva Köyü ve Beylik Mandıra alt bölge sinde, doğa ile uyumlu, kentiiierin kültür, turizm, sağlık ve spor etkinliklerinden yararlanmasını sağlayacak bir proje kurgulandığını açıkladı. Topbaş, 1 998 yılında onaylanan, Koruma Amaçlı i mar Planı'nda, bu alan ın 40.000 nüfuslu bir yerleşim olarak planlandığını ancak bu planın hem turizme yönelik, hem de sosyo-kültürel donatılar konusunda eksiklikleri olduğunu, bu nedenle de bu alan ı n yeniden ele alındığını beli rtti .
Riva Pr-oj esi' nin Sınır-lar-ı Riva Projesi kapsamında e l e alı nan bölgeni n , 472 hektarını tarım ve orman alanı oluşturuyor; 1 47 hektarı ise dere ve dere koruma kuşağı içerisinde yer alıyor. Toplam alanın yaklaşık % 3 1 ' i ne denk gelen bu alanlar projede " m utlak koruma alanları" olarak belirlendi . Bu ölçekte bir projenin i stanbul için bir ilk olduğunu da ifade eden Topbaş,
Oc a k
2008
bölgeye yönelik proje üreti mi konusun da çağrı lı yarışma yöntem ini izlediklerini ve 7 gruba çağrıda bulunulduğunu söy ledi. U luslararası ve ulusal uzmanlardan oluşan jüri tarafından değerlendi rilecek projeler 1 Mart 2008 tarihinde teslim edilecek. Arkitera M imarl ık Merkezi 'ne ulaşan bir duyuma göre çağ rılan bu yedi g ru p içerisinde; ABD'li mimar M ichael Sorkin ile Baran i di!, Ersen Gürsel, Hakan Kıran ve Emre Arolat'ın isimleri geçiyor. Bu alanın i stanbul'un yoğ unluğunu azaltacak bir bölge mer kez olarak değ i l , "daha düşük yoğ un luklu" doğa ile uyumlu, kültür, turizm , sağlık ve spor işlevleri ile kente hizmet edecek bir merkez olmasını öngördük lerini söyleyen Topbaş, i stanbul U laşım Master Planı kapsamında da bu raya yö nelik bir metro hattı öneri ldiğini açıkladı. Yatırımcıların bölgeye şimdiden ya tırım yapmak istediklerini de sözlerine ekleyen Topbaş, Riva Yerleşimi Kültür -Turizm - Sağlık ve Spor Köyü Projesi ile: i kinci konut gelişiminin ve konut alan ların ı n doğal çevreye baskısının en aza indirilmesi , Riva'da yer alacak konaklamalı turizm tesis alanlarının çeşitlendiri lmesi ve kalitesinin yükseltilmesi, Bölgedeki günübirlik turizm tesisleri nin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, spor kampları ve yaz okulları açılması, Ekoloj ik tarım ve ekolojik turizmin teşvik edilmesi, Doğal ve kültürel değerlerin korunması, • Riva deresinde marina kurulmas ı , bölgede bir üniversite açılması nın teş vik edilmesi, Yerel ekonomi n i n güçlendiril mesinin amaçlandığını vurguladı . Topbaş basın açıklaması n ı , yeni hedeflerin Cendere Vadisi, Küçükçekmece i ç ve D ı ş Kumsal, i kitelli Kent Merkezi ile ilgili projeler olduğunu açıklayarak bitirdi. •
•
•
•
Adrese Dayalı N üfus Kayıt Sistem i ' n in 2007 veri lerine göre nüfusu 1 2 mil yon 573 bin 836 olarak açı klanan i stanbul'un en kalabal ık i lçesi 1 milyon 1 3 bin 48 kişiyle Gaziosmanpaşa çıktı . En az nüfusu barındıran i lçe ise 1 O bin 460 kişinin kayıtlı olduğu Adalar. 2000 nüfus sayımına göre birçok ilçenin nü fusu artarken, Büyükçekmece istikrarlı patlaması nı sürdürdü. 1 997 sayımın· da 287.569 olan Büyükçekmece'nin nüfusu, 2000 sayımında 396. 937 'ye, 2007 'de de 688.774'e yükseldi.
Kadın - E r-ke k Eşit"
Yaklaşık 2 m ilyon artan i stanbul nüfusunda kad ın erkek sayısı eşit. i stanbul'un erkek nüfusu 6 . 291 .763, kadın nüfusu 6 . 282.073. i stan bul 'da sadece Adalar, Eminönü ve Şile'nin nüfusu düşerken, Beşiktaş'ın nüfusu neredeyse değişmedi. Diğer tüm i lçelerde nüfus, belirgin ölçüde arttı. Adalar, 2000 sayımına göre 1 7.000'den 1 0.460'a, Eminönü 55. 548'den 32. 557 'ye, Şile ise 32.923 'den 25.1 69'a düştü. Kad ın erkek nüfusu genelde tüm ilçelerde birbirine çok ya kın çıkarken, Kadıköy'de kad ı n nüfusu erkek nüfusunu belirgin şekilde geçti. Kadıköy'ün kadın nüfusu 393 .328, erkek nüfusu ise 351 .342. Maltepe, Bahçelievler, Bakırköy, Beşiktaş, Fatih , Ş i ş l i ve Ü sküdar'da d a kadın nüfusu erkeklerden fazla.
•
•
.
I s t- a n b u l ' d a �lçele r Bile Ille ri Solladı .
23 Ocak, Milliyet
YAZAN: SERHAT OGUZ
i stanbul'un nüfusu yaklaşık 2 m ilyon ar tarak 1 2 ,5 milyona çıktı. En kalabal ı k i lçe de 1 mi lyon 1 3 binlik nüfusuyla pek çok ili sal layan Gaziosmanpaşa oldu.
Nüfu s u n Çoğu nluğu Ge nç Yaş g ruplarına göre değerlendi rmede, i stan bul 'da önceki nüfus sayımında yer almayan 0-4 yaş arasında çocuk sayısı 967.366. 5-9 yaş arasında 1 .042. 909 kişi yaşıyor. i stanbul ' u n en geniş kesimi ise 20-24 yaş arasında. Bu yaşlar arasın daki nüfus 1 .089.594 kişi. Nüfusun 7 milyonu aşkı n bölümü 1 0-39 yaş ara sında. i stan bul'da 80 yaşın üzerinde ise 1 27.336 kişi yaşıyor.
Topbaş : İst"a n b u l Ola r-a k 17 Milyo n u Geçmemeliyiz i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş, T Ü i K tarafın dan açıklanan 1 2 mi lyon 573 bin 836 kent nüfusu nun fazla olduğunu bel irte rek, " N üfus artışı hesaba katıldığında,
Ocak
2008
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANA( ;I
59
i stanbul ' u n 1 6- 1 7 m ilyonu bulması ve onun ötesine geçmemesini öngörüyo ruz" dedi.
Gaz iosman paşa Ülkele r i Geçt-i
i stanbul'un en kalabalık ilçesi olan Gaziosmanpaşa, Türkiye'nin 64 ilini geride bıraktı. Gaziosmanpaşa; Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Artvin, Aydın, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, G i resun , Gümüşhane g i b i i lieri geride bırakt ı . Gaziosmanpaşa, dev nüfusuyla Katar, Kıbrıs, Bahreyn, Lüksemburg, Surinam, Malta, i zlanda, Andorra, M onako gibi 40'tan fazla ülkeden de daha kalabal ık.
s.o. s .
I s t- a n b u l AKM Öğ r e n c i F i k i r ya r ı ş ma s ı ' n ı n Od ü l l e r i Sah iple ri n i Buldu 23 Ocak
YAZAN: GÜL KESKiN, ZEYNEP AL PAY ARKiTERA.COM
AKM üzerine sürdürülen önemli sivil toplum çalışmalarından S.O.S i stanbul "AKM 'nin Yeniden Kent Kültürüne, Taksim Meydanı'na ve i stanbul'a Kazandırılması için Alternatif Ö neriler" öğrenci fikir yarışmasının ödül töreni, kolokyum ve sergi açılışı 22 Ocak 2008 tarihinde i T Ü Taşkışla binası 1 09 No'lu Salon'da yapıldı. S.O.S i stanbul, AKM öğrenci fikir ya rışması n ı n kolokyumu i stanbul Serbest M imarlar Derneği ( i S M D) Başkanı Doğan Tekeli'nin yaptığı açılış konuş masıyla başladı. Tekeli'nin ardından Jüri Başkanı Cem i lhan j ürinin nasıl yönlen diğini, değerlendirmede hangi kriterleri ele aldıklarını anlatt ı . Katılım düzeyinin gerek nitelik gerek se nicelik açısından yüksek buldukları nı beli rten i lhan, yıkıl ması düşünülen bir binaya yapılacak müdahalenin düzeyinin Jüri için anahtar soru olduğunu söyledi ve değerlendirdikleri diğer önemli
en o en H· ın -t o ::> O" ı: ....
)> ;ıı; ;ı:
en <D , .
co ...
ın ....
::> o. <D ::>
'
"Tl o -+ o CO< , o -tı
gı � !-'"
<ı Qo ....
<D ,
....
noktaları şöyle sıraladı : Binanı n ana işlevi olan "Opera Bale" fonksiyonun korunması • Otopark alan ı n ı n değerlendirilme şekli • Binanın yüksek katların ele alınma biçimi • Meydanın yorumlanması • Cephenin arka plan ınının ve kabu ğun değerlendirilmesi Dekor atölyesi gibi hacimsel olarak oldukça büyük yer kaplayan mekanların dönüştürme şekli Cem i lhan'ın j üri değerlendirmesi ile ilgili yaptığı açı klamanı n ardından diğer jüri üyeleri Bünyamin Derman, Kerem Erginoğlu, Ö mer Kanıpak, Haydar Karabey ve M u rat Tabanlıoğlu'nun da sahneye davet edilmesi ile soru-cevap bölümüne geçildi. Dinleyiciler arasından söz alan ya rışma katılı mcısı Kıvanç Başak, kendi değerlendirmelerini yaparken, AKM'nin opera, bale gibi "elit sanat" olarak isim lendirilebilecek fonksiyonlarından sıyrı lıp daha halkla bütünleşmesi gerektiği üzerinde durduklarını söyledi ve jürinin bu fonksiyonların korunması konusunda neden hemfikir olduğunu sordu. Jüri Ü yesi ve Arkitera M imarl ı k Merkezi kurucu ortaklarından Ö mer Kanıpak ise soruya "Opera - Bale'nin korunması temel prensiplerden biri ol rak belirlendi , çünkü AKM 'yi Türkiye'nin •
•
m imarlık tarihinin bir ürünü olarak kabul ediyorsak -sevelim ya da sevmeyeiim içinde barı ndırdığı bu fonksiyon nede niyle de kültür m i rasının bir parçası. Bu fonksiyonlar devlet tarafı ndan korun ması gereken kültürel ögeler olarak gö rülmezse ve hep söylenen özelleştirme kulvarına çekilirlerse daha ticari fonksi yanlara hizmet etmeye başlar. Kültür merkezi bu çağda sözlü k an lamını biraz yitirmiş bir kavram . Çünkü artık bir kültürün merkezi olabilecek bir binayı yapmak çok zor, içine koyacağı nız fonksiyonları tanımlayamıyorsunuz. Bunları tanımlayamadığımız sürece bir kültür merkezi yapmak garipleşiyor. Kendi adıma şöyle de düşünüyorum . A K M bina olarak korunması b i r yana, içerdiği fonksiyonlar itibariyle de Türkiye'nin gelişmişliğinden gelen bir halkası. Bu aynı sizin kişisel albümünüzdeki bir fotoğraf gibi, o anı sevsen iz de sevmeseniz de, onunla ne kadar barışık olduğu nuzia ilgili bir şey. Dolayısıyla da Opera - Bale bir zamanlar Türkiye'nin kültürünün merke zinde ise eğer ve bunu korumamız ge rekiyorsa bunu ancak Devlet yapabilir, özelleştirildiği anda fonksiyonlar daha ticari kaygıyla çözülmeye başlanacak, sonrasında da Türkiye'de Opera ve Bale'yi çok zor bir şekilde seyrede bileceksiniz," şeklinde yanıt verdi.
60
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Oc a k
2008 .
Salondaki bir başka katılımcı Halildun Şenkal tarafıntan yöneltilen soru ise opera ve bale dışında ara kültür ve etkinli klerin bu yarışmada nasıl değer lendirildiğine yönelikti. Bu sorunın yanıtı Haydar Karabey'den geldi. Haydar Karabey, "Çağdaş kültür merkezi nin opera, bale, tiyatroyu içer mesinin yanında bambaşka anlayışlarla ele alınması gerektiyor. M i marlığın bir belası vardır, "esnek lik". Sökülüp takılabiliyor, toplumun taleplerine göre farklı biçim ler alabil iyor ama her zaman vurguladığımız şu var dı: Bu binanın değerli bir kalbi var, bir dinamosu var. Bu kolay kolay yapılabi lir birşey değil. Denenmiş, içerisi nde operasıyla, ba lesiyle, tiyatrosuyla sapasağlam duran bir özü var. Bu özü orada tutarak, bu, başka yöntemlerle, içeriye normalde hiç gelmeyecek kişi leri içeriye çekecek şekilde nasıl değerlendirilebilird i , seç tiğimiz projelerin birçoğu olabildiğince sınırları zorlayan, hem oraya yeni etkin likler ekleyen hem de kültürel anlamda insan sıcaklığı ile buluşturmaya çalışan etkinliklerdi. Biz projelerde fokur fokur kaynayan ve insanları içeriye davet eden me kanlar hayal ediyorduk, çünkü Taksim Meydanı'ndayız. Hayal ettiklerimiz de bulduk," açı klamasını yaptı .Çeşitli so ruların ardından Ö dül Töreni'ne geçildi. Her biri 3 . 500 YTL'Iik ödüle değer bu lu nan projelerin müellifleri nde, Hatice Buşra Al ve Cengizhan Ayd ın'a ödülle rini Doğan Tekeli; Merve Gül Özokç u , Seda Kurt v e Tutku Sevinç'e Prof. Dr. Hasan Şener; Ali Dur'a Haydar Karabey; i pek Sarı ve Serdar Köroğlu'na Ö mer Kanı pak; Mehmet Yiğit Öztürk ve Hakkı Can Özkan'a Cem i lhan; Cem Kozar'a Fi brobeton'un Baş Teknik Elemanı Şahin Koçak takdim etti. Sponsorluğunu F ibrobeton' u n , katalog sponsorluğunu Tabal ıoğlu M i marl ı k' ı n yapt ı ğ ı S.O.S i stanbul "AK M ' nin Yeniden Kent Kültürüne, Taksim Meydanı'na ve i stanbul'a Kazandırılması için Alternatif Ö neriler" Sergisi , 22 -31 Ocak 2008 tarih leri arasında, i stanbul Teknik Ü niversitesi M i marlık Fakültesi, M imar Sinan Holü'nde görülebilir.
" M ima r l ı k I ç i n Mima r l a r " G r u b u Ad a y L i s t- e s i n i v e P r o g ramı n ı Aç ı k l a d ı 24 Ocak
M imarlar Odası i stan bul Büyükkent Şubesi'nin 27 Ocak Pazar günü ger çekleşecek seçimlerine katılacağ ını açıklayan " M i marlık i çin M imarlar" gru bu, aday listesini ve program ını açı klad ı . Türkiye'nin önde gelen 84 m imarı nın " M imarlığa yol açı n ! " başl ıklı bir dekla rasyonla desteğ ini verdiği hareket kısa süre içinde büyük bir ilgi görd ü , özellik le web ortamında oluşan destek grupla rı nın üye sayısı birkaç bine ulaşt ı . G rubun açıkladığı aday liste, Prof. Dr. Atilla Yücel'in önderliğinde, serbest çalışan ve akademisyen m imarlardan oluşuyor. Uzun süre görev yaptığı i T Ü dışında çeşitli Türk ve yabancı ü niversitelerde konuk öğretim üyeli ğ i yapan Prof. D r. Atilla Yücel , M O , U lA , U N ESCO, CIB, AKAA, U N DP, U N C H S , CEAA, AlA gibi ulusal ve uluslararası bir dizi mesleki ve bilimsel kuruluşa üye. Bilgi Ü niversitesi'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Atilla Yücel ' i n mimarlık kuramı, konut ve kent mekanı ile ilgili pek çok ulusal ve uluslararası araştı rma ve yayı nı bulunuyor. Prof. Dr. Atilla Yücel'in önderliğindeki l istenin en önemli özelliği ise genç mi marların çoğunluk oluşturması: Aday yönetim kurulunun yaş ortala ması 43.
Yö net-im Ku rulu şu i s imlerden oluşuyo r : Candan Çı nar, Can Çinici, Tülin Hadi, Arda i nceoğlu, H üseyin Kahvecioğl u , Saitali Köknar, H . Sinan Omacan, Simla Sunay Özdemi r, Zühre Sözeri, Asuman Yeşilırmak, Atilla Yücel. " M i marl ı k i çin Mimarlar" grubunun açıkladığı programda açıklık, şeffaf yönetim, katılımcı yönetim için yeniden yapılanma, demokratik olma ve kent demokrasisi oluşturma gibi başlı klar öne çıkıyor.
Mima rlık İç in Mima rl a r Ekibi Prog ram İlkele ri " M i marın işi, mekanı yeniden üretmek tir. Bu onun asli eylem, sorumluluk ve yetki alanıdır. Verilerini geçmişten ve bugünden al ı r, eyleminin etkisi bugünden yarına uzan ı r, sorumlulukları ise gelecekle i lgi lidir. Mekanı yen iden üretmenin aktörleri olan mimarlar, tasarımcı - yönetici eğ itimci - denetleyici - planlayıcı rol leri ni üslenen tüm m imarlardır. Bunlar, metropolden taşraya tüm mekanın farklı ölçeklerde yeniden üreti minde rol alırlar. Mekanın geleceği, dolayısıyla yaşa mın geleceği, bu aktörlerin yani mimar ların birikim, veri m , toplumsal konum ve mesleki yetkinli kleriyle ilgilidir. On ların yetki , donanı m ve özgürl ü k düzeyleri, geleceğin mekanının kalite, yaşamsall ı k v e sürdürülebilirliğini doğrudan etkiler. Bu ilişki, düşünsel ve kültürel boyutla rının yanı sıra politik boyutları olan bir ilişkidir. Mekanın politikası ve poetikası, dü şünsel ve sanatsal boyutları birbi rinden bu varoluşsal gerçeklik nedeniyle ay rılamaz. M imarların bi rleştirici mesleki örgütü olan Mimarlar Odası'nın varlık nedeni ile işlevi bu politikayla ve aynı zamanda bu düşünselliğin parametrele riyle belirlenebilir ve onu meşru kı lar. M imarlar Odas ı , bu konumu içinde tüm mimarların mekan üretim süreci içindeki farklı kon u m , rol ve ilişkilerinin düzenleyicisi, katılımcı ortam ı , izleyicisi, güvencesi ve birleştirici platformudur. Saydamdır, geleceğe dönüktür, evren sel bilgi, kültür ve değerler sistemine açı ktır ve çağdaştır, kaçınılmaz olarak her eyleminde özgürlükçü ve demokra tiktir. Ü yeleri nin, kategori ve ideoloji gözet meksizin, geleceğin daha etkin, daha yetkin ve daha özgü r mekan üreticisi bireyler olmasını kollar ve kolaylaştırır. Toplumsal ve tarihsel sorumluluğunu mesleğ in asli özünden alır ve onu üye leri nin güncel sorunlarıyla buluşturur. Daha yetkin bir yarına taşımayı hedefler. M i M A R L I K i Ç i N M i MAR LAR ekibi , yukarıdaki Felsefi Yaklaşım ve aşağ ıda özetlenen Program i lkeleri çerçevesin de M i marlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi Yönetimi'ne tal ipti r:"
Ocak
Açıklık , Şeffaf Yö ne-tim Mimarlar Odası'nın tüm süreçleri, tartışmaları ve paylaşımları son aşama sına kadar şeffaf bir yönetim sağlamak amacıyla "açı klık" içinde olmalıdır. Açı k yönetim ortamı v e önceden ilan edilen gündemler M i marlar Odası'nda katılım hukukunun oluşturulmasını sağlar. Uzman çalışma grupları ve bu grupların ürettikleri politika, doküman ve belge lerin Oda süreçlerinde açı klıkla tartı şı lmasından sonra, ilgili, yetkili, yetkin ve sorumlu kamu temsilcileri, merkezi ve yerel yönetim birimleri ve STK ' lar ile paylaşım için temas ve müzakereler yürütmek; bun ları desteklemek ve iletişim sürekliliğini sağlamak M imarlar Odası'nın yükümlülüğüdür. M i marlar Odası bu yüküm lülüğünü en iyi şeki lde yerine getirmek için gerektiğinde uz manlardan profesyonel hizmet alımını gerçekleştirebilir. Mimarlar Odası Yöneti mi, mali şeffafl ığı sağlamak için bilançolarını sanal ortam üzerinden, çalışma sürecinin gerektirdiği sıklıkta açık bir biçimde üyeleri i le paylaşacak tır. Mali denetimin güncel ve evrensel normlarda yapılması için gerekli girişim leri başlatacaktır.
Ka-tılımcı b i r Yöne-tim için Ye niden Ya pıla nma M imarlar Odası kuruluş döneminde, 1 00-200 kişilik oldukça homojen bir grubu temsil ediyordu. Günümüzde, çeşitlenen sektörel bir yapının yanı sıra, kalabalık ve özellikle gençlerden oluşan heterojen bir mimarlar topluluğu söz konusudur. Bu durumda, M imarlar Odası yönetiminin kurgusunun yeniden yapı landırıl ması gereklidir. Uluslararası modellerden alıntı lanarak oluşturulmuş, ancak dönem içinde pek az görev üst lenen Soruşturma ve Uzlaştırma Kurulu ile Denetleme Kurulu gibi birimler etik i l kelerden ödün vermeyecek hatta bu i l keleri daha da etkin olarak uygulamaya koyabilecek hale getirilmel idir. Bununla birlikte, adı konmuş, görevleri belirlen miş, örneğ in ayda bir toplanacak güçlü, sürekli ve farklı alanları temsi len seçil miş bir Danışma Kurulu oluşturulmalıdı r. Dan ışma Kurulu Yönetimde yer alma yan kesimlerden oluşmal ıdır. Danışma Kurul u , deneyimli m imarlar, yönetim deneyim sürekliliğini sağlamak üzere
eski dönem yöneticileri ve diğer sektör temsilcileri; ün iversiteler, enstitüler, öğrenciler, kamuda çal ışan mi marlar, malzeme üretim sektöründe çal ışan mi marlar, müteahhit bürolarında çalışan mi marlar, sektör yayıncıları , m imarl ığa ve kente yönelik çalışmalar yapan sivil topl um temsi lcileri ve benzeri aktörler den oluşmalıdır. Danışma Kurulunun yönetime etkin katılımı ile kentin ve mesleğin gelişen gündemi yakından izieni rken tüm kesimler de yönetim sürecinde demokratik olarak temsil edil miş olacaktır.
Demokra-tik Olma k M i marlık meslek alanının gelişmesin de, meslek pol itikalarının tanı m lanma sında farkl ılı kları yok etmek ve bölmek anlayışı yerine birlikte olma kültürü yaygı n lastırı lmalıdır. Meslek odasından, söylemlerinde, meslek prestij ini gö zetmesini ve uygulama alanı ile barışık ilişkiler kurması istenir. Günümüzde, mi marlar arasında, ayrı mcı l ı k ileri dü zeye ulaşm ış, "piyasa mimarı" "oda mimarı" gibi katılmadığımız ayı rı mlar duyulur olm uştur. M i marlar Odas ı , m i marları ; " rant üreticilerin, yağmacıların kirli araçları" olarak sunmaktan kaçın malı veya mimarlığı ve yapı faaliyetlerini bu anlama gelecek üsluptaki tanımla malarından vazgeçmelidir. Red, kirlilik, yağma söylem ini içeriği beli rsiz " kutsal sloganlar" düzeyinde kullanma alışkanlı ğ ı n ı sona erdirmek, kamuoyu karşısında m imarlığı yeniden prestijli konuma çeke bilmek için artık çağdaş " halkla i l işkiler" yöntemlerini kullanmak gerekmektedir. Demokratik ve bi rleştirici bir sistem kurabilmek için, M imarlar Odası, önce l i kle üyelerinin konum ları , durumları ile ilgili araştırmalar, anketler yapmak, yeni oluşmuş d inam ik üye profilini tan ımak, onlarla ve onların talep, görüş açısı ve söylemleriyle i l işki ve empati kurmak zorundad ı r.
Ke nt" Demo k r a s i s i Olu ş-tu rmak M i marlar Odası kentlerin gelişimin de ve daha yaşanabilir kılı nmasında toplumsal katılım modelleri geliştirmeli, kentsel projelere mimarlık birikiminin en yüksek düzeyde aktarılmasın ı sağla malı ve bunun takibini yerine geti rmel i ;
2008
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
61
kentlerin yenilenmesi ve kalkınmasında m imarlığı devreye sokmalıdır. Mimarlar Odası bu ortamın oluşmasında her türlü mesleki formasyon ve uzmanlar ile yet kili, sorumlu kişi ve birimlerin bir arada ol masına katkıda bulunmalıdır. M i marlar Odası'nın "Sürekli karşı çı kan- alternatif üretmeyen", " yapıcı de ğil- yıkıcı" imajını si lebilmek için kent ve kam u yararına "alternatif" projeler üre tilerek meslek ortamında kamuoyunda tartışmaya açı lmal ıdır. Bunun için, her geçen gün artan, genç ve nitelikli mimar potansiyel i , küçük bütçeli bir seri fikir projesi yarışmaları ile yönlendiri lebi lir. Benzer nedenler ile M imarlar Odası, benzer konulardaki dernek, vakıf ve başka platformlada rakip olmayan iliş kiler kurmal ıdır. Odanın açık bıraktığı boşluğu doldurma çabasında olan bazı kuruluşların , rol kapma yarışına girmesine izin veril meden işbirliği yolları aranabilir. Ü lkemizde gelişmekte olan Sivil i nisiyatifler ile doğrudan kurul ması gereken katılımcı i l işkiler kent demokra sisinin olmazsa ol maz koşuludur.
Herke s i n Oda sı M imarlar Odası herkesin odasıd ır. Toplumun m imarlık h izmetinden en yüksek d üzeyde yararlanabil mesi için gerektiğinde toplumu kendi üyelerinin yanlış uygulamalarından da koruyabil melidir. M imarlar Odası küreselleşen dünyada Türk m imarları n durumunu güçlendirmek için çalışır. M imarlığın toplumda ben imsenmesi ve saygınlığı nın artması için çaba gösterir. M i marlar Odası bir "Açık Platform"dur. M imarlar Odası'nın yönetim birimleri ve kadroları yarım yüzyıldır savunduğu " M i marlar Odası Toplum H izmeti ndedir" ilkesini en güçlü ve yapıcı biçimde savunur ve uygular. Bu ilkeyi mesleğin eti k kuralları, yetki ve sorumlulukları çerçevesi içinde sahiplenir ve gerçekleştirir. Kamuoyuna, m imarlara, özelli kle de yaşama umutla bakan genç m imarlara; "Türkiye'de de nitelikli, insan ve toplum yararına çözüm ler ü retebilen, çevre duyarlığı olan çağdaş mimarlık" (da) yapılabildiğini göstermek de M imarlar Odası 'nın asal görevlerinden biridir. M imarlar Odası, günümüzde m imar lığın bir " Kültürel Ü retim Alan ı" olduğu bilinci ile Kuram-Tasarım- Proje-Yapı
62
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANA G I
Ocak
gibi ayrıştırmalar yapmaksızın; insan, toplum, kent, çevre yararına her türden mimari etkinliğin yanında olmal ı , araç ve olanakları nı zorlayarak bu üretimleri desteklemel i , serg i , yayın, toplantı gibi araçlar ile u lusal ve uluslararası düzey de mi marlığımızın birikim ve üreti mini tüm toplum ve insanlık kültürü ile pay laşmalıd ır. Bu anlamda kültürel birikimin yanı sıra, çağdaş mimarl ı k üretimini de üyeleri ve toplum ile payiaşabiimek amaçlı i letişim platformları n ı oluşturma lıdı r. Yaptığı yayınlarda da bu i l keyi gö zeterek üyeleri ve toplum ile sinerjik bir iletişim kurman ın yollarını aramal ıdır.
2008
beklenir. Uluslararası mesleki ilişki leri yayarak, merkez ülkeler l iginde de söz sahibi olma, en azından varolma, sesini duyurma çabası gösterilmelidir. Bu tür il işkilerde örnek olarak sunulabilecek düzeyde, özgün mimari ürünlerimiz yeterince vardır. Ö nemli olan , nerede nasıl ilişki kurulabileceğini bil mektir. M imarlar Odası , uluslararası ilişkilerde mimarl ı ğ ı m ızı dünya kültür platformla rına taşıayabilmek için çağdaş tanıtım yöntemlerinin de artan biçimde kullanıl ması gerekliğini göz önüne almalı ve bu tür girişi miere destek sağlamalıdır.
Eğit-im ve Öğ renc ile r Et- kin Kat-ılım M imarlar Odası gerek Türkiye gene linde gerekse Avrupa Kültür Başkenti olma sürecindeki i stanbul'da kentsel gelişim ve doğal çevreye yönelik çalış malara, pol itika üretim süreçlerine, plan lara ve projelere baştan veya bittikten sonra reddederek değil, süreç içinde etkin olarak, izleyerek ve kamu yararı nın gerçeklesmesi ad ına katkı sağ layarak faaliyet göstermelidir. Çalışmaları n , politikaların v e projelerin değişimine ya da gelişimine olan katkı larını meslek cam iası ve kamuoyu ile paylaşmal ıdır. Mimarla Odas ı , olumsuz bulduğu konu larda ya da gerekli değ işimierin sağla namadığı durumlarda yargıya başvurur. Yargıya başvurduğu zaman da güçlü ve donan ımlı olmayı gözetir. Böylece olur olmaz kavgalarla adını yı pratmaz, gü cünü eksiltmez, kamuoyunda ve adalet süreçlerinde onurlu ve saygın biçimde yer alır. M i marlar Odas ı , birincil hedef lerinden biri olarak tanı mladığı " koruma cılık" kavramını, "çağdaş yapı faaliyeti düşmanlığı" anlamına çekilmeyecek biçimde doğru içerikli bir kültürel ve politik çerçeveye oturtmalıdır. M imarlar Odası bünyesinde, deprem sonrasında bile kurulamayan " herkese açı k bir danışma masası" (veya danışma hattı, veya "network"ü) artık hem mimarlara, hem toplumun m i marl ık hizmetinden yararlanamayan kesimlerine, hem de işverenlere, barışık ve gü leryüzlü bir hizmet vermek üzere kurulmalıdır. Bu hattın, yerel yönetimlerle de i l işki kuru larak, bazı ülkelerde gelişmiş örnekle rine benzer şekilde daha örgütleşmiş teknik hizmet ortam iarına dönüşmesi
M i marlar Odas ı , m imarlı k eğ itiminin gelişmesine, eğitim kurumları nın mi mar l ı k değerlerini ve becerilerini öğrenciler ve akademisyenlere en iyi şeki lde akta rı lmasına katkıda bulunmalıdır. Konsept Kurmaca- Sunum üçgenine sıkışmış meslek eğitiminin çağdaşlaşması için eğitim kurumlarına öneriler götürülme lidir. Yeni mezun olmuş gençlerin mes leklerini uygulama haklarını kendi öznel kriterleriyle değerlendirip ellerinden alamayacağı gibi, sorgulayıp sınırlaya maz; ancak destekler ve yüceltir. Meslek adam larının mesleki formas yonları nı güçlendirmelerini kendi lerinin talep etmesi durumunda desteklemeli ve sürekl i eğitim bilincinin ol uşması için faaliyet göstermelidir. Meslek içi eğitimin tüm ülkede ve mimarl ı ğ ı n her alanında nitelikli bir biçimde yayg ınlaş ması nı sağlamak için meslek içi eğitim veren girişimiere destek ol malıdır. Bu eğitimin kendi hegemonyası al tında ve üyelerine baskı uygulamak için kullanmayı düşünmeme l i , uygu lanmakta olan mesleki gelişim programları nı ve koşullarını bu perspektiften yaklaşarak, üyelerinin taleplerine göre yeniden kur gu lamal ıdır. M imarlar Odası, mimarlık öğrencileri ne geniş destek sağlamalı , öğrencilerin faydalanabileceği çalışma mekanları ve i m kanları , staj için danışmanlık, yurt vb. olanaklar, burslar ve bursların yön lendiril mesi konularında yardımcı olup, öğrenci yarı şmalar ı , yaz çalısmaları, workshoplar, atölyeler açmalı, yaptık ları projelerin yayınlanmas ı , eğitimin kalitesinin yükseltilmesi için çalısmalar yürütmelidir.
Geniş katılım tabanı ve saygınlığı, bu konularda mali destek ve spansor luklar bulunmasına yardımcı olacaktır. Mesleki eğitimin en önemli bölüm lerin den biri olan staj çerçevesi ve olanakları tartışılıp, gerçek stajların yapı labi leceği yeni alanlar (örneğin, özel bürolara bas kı yapmak yeri ne kamu kuruluşlarında kontenjan edinmek) açı lmalıdır. Staj zorunlukları, hele yeni yasalar ile çok ciddi bir sorun olarak gençlerin önündedir. Ö nerilen "m imar profili" araştırmasın dan da yararlanarak, mimarlık okulları nın sürekli di plamalı işsiz üreten aşırı şişkin kontenjaniarına müdahale yolları aranmalı , bunun da ötesinde mimarlık mesleğ inin ve mimarl ı k eğitiminin ya rınını ve gelişimini sorgulayan ve hem meslek örgütleşmesin i , hem de eğitim kurum ları nın ve Oda'nın geleceğini tar tışan açı k vizyon platformlarına önderli k etmel idir.
Ge n ç Mima rl a r Toplumun mimarl ı k hizmetinden en iyi ve en yüksek düzeyde yararlanması için kamu sektörünün öncelikle "iyi mi marlı ğ ı " talep etmesi; proje ediniminde yürürlükteki Kamu i hale ve Sözlesmeler Sistem i'nin ise genç mimarları teşvik etmesi ve olanaklar tan ı mlaması m imar lığın gelişmesine doğrudan katkı verir. Bu nedenle M i marlar Odası, kamu ihale ve sözleşmeleri ile ilgili yasal düzen lemelerde ve yönetsel yapılarda genç mimarların proje ü retimine engel teşkil eden düzen iemelerin değiştiril mesi için çalışmalıdır. Yarışma takviminin zenginleştirilebil mesi için birçok ülkede var olan belirli büyüklüğün üzerindeki tüm projelerin hem kamu hem de özel sektörde yarış ma yöntemiyle edinilmesi amaçlanmal ıdır. Yaşam kavgasına yeni atılan gençleri aydın latabilmek içi n , büro kuruluşunun yasal ve mali çerçevesinden, proje üretim ve çizim standartlarına, işveren karşısı nda temsile, iş sözleşmelerinden bürokratik yapı karşısındaki süreçlere kadar gençlerin yanında durmak, ay d ınlatıcı ve kolaylaştıncı yayınlar yap mak M imarlar Odasının mesleğe yeni başlayanlar için vermesi gereken temel hizmetlerden biri olmalıd ır.
Ocak
Kam u İhaleleri ile Mima rlık Ya rışmala rı Ba rışt"ırılmalı , Buluşt"u rulmalıdır Kamunun, olanaksız koşullar içeren (adeta m imarlık ile alay eden) ihale şart nameleri gözden geçirilerek eleştiril mel i , belirli nitelikteki ihalelerin müteahhit ol mayan projeci mi marlık bürolarına da şans tanıyacak bir yönteme çekilmesi sağlanmalıdır. Avans ödemeden tem inat alan ve tasarı m ı onayladıktan sonra bile kesintili ödeme yapan şartnameler, hava fo toğrafını bile m imardan isteyen, bitmez tükenmez araştı rmalara seksen gün, tasanma on gün ayıran şartnameler mimarlığın önünü kesmektedir. Değişen ihale yasası içinde, "bilgi üretimi-telif üretimi"ne farklı yaklaşılması sağlan malıdır. Büyük ihalelerde uygulan maya baş lanan ve " kötü projeyi, ucuza" elde etmekten başka işe yaramayan "design build" benzeri yöntemler tartışmaya açı lmalıdır. Yarışmalar yönetmeli ğ i gözden geçi rilerek , g iderek yalnızca bu konuda uzmanlaşan büroların ilgi alan ına giren yarışmaların tüm mimarlık topluluğuna yayg ınlaştı rılabilmesi, daha geniş katılıma açı l ması sağlanmalıdır. Ulusal , ul uslararası, özellikle ülkemiz koşulları içinde bölgesel ve yerel yarış ma kategorileri oluşturulmal ı , Kamuyu ilgilendiren önemli konularda, tek ve iki kademeli yarışma kavram ları getiri lerek; toplumun iki kademe arasında, sonuç ların değerlendirilmesine ve açı k tartış malara katı l ı m ı sağ lanmal ıdır. Tüm kamu yapıları ile tahsis araziler üzerinde gerçekleştirilecek yapı ların projelerinin ve koruma - restorasyon gibi özel boyutlar içeren konuların da, uygun tanımlar çerçevesinde M imari Yarışmalar ile elde edil mesi için ça lışıl malıdır. Yal n ızca genç mi marların katılabileceği yarışma formatları oluştu rulmalıdır.
Özl ü k h a k la r ı , Güve ncele r, Telif Hakla rı M imarlar Odası, mimarları n özlük hakları ve ekonomik güvenceleri için, kamu ya da özel , her sektörde mevcut yaşamsal ekonomik riskleri en aza
indirmek için açı lı mlar oluşturur. M imarlar için i şsizlik Sigortası kurul masın ı sağlar. Dü nya'da ve Türkiye'de tüm meslek odaları, üyelerinin sosyal hakları, ekonomik hakları ve ekonomik durum larıyla ilgilidir. M imarların, iş alanlarıyla, bu alanı n genişletilmesi, zenginleştirilmesiyle ilgili mücadele vermek de M imarlar Odası'nın görevleri arasındadır. Yedi güzel sanattan biri olan ve bir düşünsel eylemi içeren mimarl ı ğ ı n telif hakları güvencesi, tüm Dünya'da ve Avrupa Birliği'nde yeniden şekil lendiri l irken ve kapsamlı düzeniem iere konu olurken , Türkiye'de bu kavram hem be lirsizleşmekte hem de zayıflatıl maktadır. M imarlar Odası telif hakların ı n maddi ve manevi savunucusu ve koruyucusu olmal ıdır. Kamu ve özel sektörde üreti len projelerde proje müellifinin yanı sıra projede etkin görev alan mimarların da proje ekibi kapsamı nda beli rtilmesi n i sağlanmalıdır. Böylece e k i p çalışmaları da desteklenmiş olacaktır. Asgari ücret tarifesindeki "asgari ücret"in, asgari olduğunu, m imarlara ve işvereniere hatırlatmaya çalışmak, ta nımları anlaşılır hale getirmek, hesapla ma yöntemlerini anlaşılır kılmak ve de netleme/güvence mekanizmaları kurmak gerekir. Asgari ücret tarifesi ve içerdiği hizmet tanı mları n ı günümüzün değişen koşulları karşısında güncelleştirmek ve çağdaşlaştırmak gerekmektedir. Telif hakları konusunda da uzman laşm ış bir hukuk bürosunun M imarlar Odası bünyesinde üyelere sürekli olarak danışma hizmeti vermesi sağlan malıdır. Bu konuda hukuk mücadelesine gücü yetmeyen üyeler için bu hizmet gerekirse karşı l ı ksız olarak sağlanma lıdır. Ekonomik Destek: Kredi Olanakları, Tem inatlar, Aktif Meslek Yaşamı Sonrası M i marlar Odası özellikle serbest m imarlık hizmetine yeni başlayan genç meslektaşların m imarlık üretimine ka tılmalarını kolaylaştırmak ve ekonomik destek sağlamak için özel sektörde geri ödeme koşullarında esneklikler taşıyan kredi süreçleri nin yapı lanması için mo dellerin üretilmesinde etkin rol almal ı d ı r. Ü reti mleri büyük bir çoğun lukla dü şünce ürünü olan mimarların mimarl ı k
2008
ARK İTERA M İ MARLIK ALMANAG I
63
hizmeti verebilmesi i ç i n talep edilen "Teminat Mektupları" sistemi yerine Mesleki Sorumluluk Sigortası düzen inin yaygın laşması ve yerleşmesini sağla mak; üyeleri nin ise bu sigortayı kolayca edinmelerinde önderli k etmek, mimarl ı k hizmetini etkinleştirmenin yanı sıra toplumun da hatalı ve eksik mimarl ık üretim inden kaynaklanan zararlardan korunmasını sağlayacaktır. M i marlar Odas ı , meslekteki aktif çalışma dönemi sonrası yaşlılık ve malullük gibi değişik nedenlerle ekonomik olarak kısıtlanan meslektaşların sosyal ve ekonomik gü vence sistemleri nden yararlanabilmesi için anılan özlük hakları , güvenceler ve telif hakları ile ilgili yapı lanmalarda etkin düzeniemelerin yer alması için çalışmalıdır.
Eşi t-l i k , Tem s i l iyetKamu çalışan ı , serbest m imarlık hiz meti üreten, ücretli çalışan, akademik etkinlikte bulunan, aktif işgücü kapsa m ı nda olan ya da işsiz: Tüm m imarlar, M i marlar Odası 'nda kendilerini ifade edebilecekleri ortamı ayrımcısız olarak bulmal ı , eğer bu demokratik ortam henüz sağ lanmamı şsa etkin katılım yöntemleri ile elde etme hakların ı savu nabilmelidir. M i marlar Odası, m imarl ı k alanında faaliyet gösteren t ü m kuruluş larla yakın ve dayanışma ilişkileri içinde olmalıdır. Mimarlar Odası m imarları n mesleki formasyonlarında ve profillerin deki çeşitliliğe yakın durarak, meslek g ruplarının sorunlarının çözü müne etkin ve samimi bir şekilde odaklanmalı ve m imarlık mesleğinin geliştirilmesi için çal ışmal ıdır. Mimarlar Odası örgütlen mesi mimarlığın özgül değerleri ile top lumun yararı kavramları nı her m imarın benliğinde özümsernesi içi n , açıklığı, iyi niyetli ol may ı , samimiyeti ve en iyi gayreti gösterme anlayışını öne çı kar malı ve özendirmelidir. M imarlar Odası mi marlar arasında dayanışma duygusu ve güven bilincinin gel işmesi ni sağladı ğ ı müddetçe içeride ve dışarıda sahip bulunduğu temsil düzeyi etkinleşerek artacaktır. M imarlar Odas ı , ücret ve konu mlar arasındaki cinsel ayı rırncılığa son verilmesi için çaba göstermelidir. Bu amaçla Ü lkemizde sayıları giderek artan kadın mimarların gücünün de her platformda etkin olarak temsiliyeti sağlanmalıdır.
64
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANA GI
Oc a k
Meslek So r u n l a rı M imarlar Odası mimarlık mesleğinin yasal olarak hak, yetki ve sorumlulukla rını kollamak, gözetmek ve iyileştirmek için kamunun yasama, yürütme ve yargı organ larına doğru ve eksiksiz tan ım lar iletmekle, görüş ve itirazlarını zaman ı nda ve en iyi şekilde yansıtmakla sorumludur. M i marlar Odas ı , m imarlık mesleğ inin aşınmasına, değersizleşmesine neden olan her türlü bölü nmeye ve etkinsiz leştirmeye engel ol mak için çalışmalıdır. Her mimar yaptığı eserin sorumluluğu n u taşımakla mükel leftir. M i marın mal sahibine, yükleniciye, kullan ıcıya ve kamuya karşı sorumlu luları n ı n yerine getirilmesi için mesleki sorumluluk konusuna sami m i , etik, ye nilikçi ve çağdaş açı l ı m ların getirilmesi, m imarın tasarımcı olarak sahip ol ması gereken bireysel ve düşünsel özgür lük alan ı n ı n genişletilmesi, M imarlar Odası ' n ı n topluma ve toplumsal kültüre karşı yadsıyamayacağı ve erteleyeme yeceği bir kurumsal soru mluluk olarak ele alınmal ıdır. M imarlar Odası, kendine biçtiği bi rinci! m isyonlardaki başarı düzeyini ve karşı laştığı engelleri , bir özeleştiri ile tartışmalıdır: Yasama süreçlerine daha başarılı yöntemler ile katılabi lmenin yön temleri araştırılmalıd ır. Mesleği ilgilendiren yürürlükteki Yasalar ve Yönetmelikler, mesleği ilgi lendiren telif yasaları ve içtihatları, kap sam l ı bir yay ı n dizisi ile yeniden üyelere ulaştı rılmalıdır. M i marlar Odası ' n ı n bu çerçevede gerçekleştirmeye çalıştığı değişiklikler bu yayın lara gerekçeleri ile net olarak eklenmelidir. M imarlar Odası'nın öner diği ve gerçekte neredeyse hiç uygula namayan "tip sözleşme", toplumun ve çeşitlenen işveren profil i de gözetilerek yenilenmel i , çeşitlendirilmelidir.
2008
mimarl ı k birikimine katkı koyabilecek örnekleri giderek artan sayı ve düzeyde ü retmesi ve çoğalıması için çalışmak; m i marlı ğ ı yapılabilir ve m imarı yapabilir kılmak M i marlar Odası yönetim ve ça lışma birimlerin i n ana faaliyet konusu olarak ele alınmalıdır. Meslek içi eğitim ve sürekli mesleki gelişme çalışmaları bu bağlamda özellik ve derinlik kazan ması gereken konulardır.
Top l u m u n Mima rlıkt-an Be k lent-is i n i Art-t-ırma k
Ü lkemizde kamu yararı kavram ı n ı n , düştüğü dar alandan çıkmasına doğru dan ve etkin katkı verebilecek, özellikle olası afetierin neden olabileceği hasar ve zarariara karşı risk planlaması ve sakı n ı m ted birleri nin alınmasına hizmet edebilecek açı l ı mları sağlamak, m imar l ı k mesleğ inin topl uma karşı öteleye meyeceği bir sorumluluktur. M imarlar Odası bu bağlamda, yerleşme ve konut politikalarından belediye yatırımiarına ve tasarım ölçeği ndeki sorunlar ile diğer ihtisas gru plarıyla olan ilişkilere kadar meslek ve kamuoyu nun bilinçlendirilme sini, kamusal denetimin ise bilgiye daya lı olarak artı nimasını sağlamak için ola nakları n ı en üst düzeyde kullanmalıdır.
yapı üretim i ile ilgili özel sektörün her kademesi nde, kentsel planlama ala nında faaliyet gösteren uzman kişi ve yapılanmalar arasında mimarlık değerle rinin gelişmesi ile sağ lanabilir. M imarlar Odası, buradan hareketle m ü hendislik, planlama, tasarı m , yönetim ve diğer mesleki formasyonundaki kişiler ve yapılanmalada olan ilişkilerini salt bir alan paylaşı m ı gibi dar bir anlayışa hap setmenin ötesine geçerek, toplumun mimarl ı kla beraber diğer uzman l ı k ve becerilerden de en iyi şekilde yararlan ması için her düzeyde işbirliğine açık, samimi ve kapsayıcı olmal ıdır.
Son bir NotEvrensel değerler, özgürlükler, de mokrasi ve i nsan haklarından yana ol mak, M imarlar Odası'nda zaten var olan ve bunun da ötesinde insan olmanın olmazsa ol maz değerleridir, i l keleridir ve elbette tüm yönetimler tarafından onur ve duyarl ı l ı kla sürdürülecektir.
Mima r l ı k On y a r g ı l a r a Te s l im Ol d u . .
28 Ocak
Eleşt-iri M imarlar Odası, mimarlığı ve m imarın değerlerin i ve onurunu en üst düzeyde korur, kollar, savunur ve gözetir. Onaylamad ı ğ ı durum larda üyeleri n i suçlamamal ı , uyarmal ı d ı r. Gerekirse yönetmeliklere göre kendi iç mekaniz malarıyla olayları çözmeli ve üyeleri ni yargısız infaz veya palemikle kamuoyu önüne atmamalıdır. Etik, eleştiri ve denetim gereklerin i n ve toplumsal de ğerlerin yan ı sıra bireye ve bireysel onur ve özgürlüğe saygı ve bu konudaki üs lupsal özen , Oda' n ı n üyeleri ve toplum katındaki sayg ı n l ı ğ ı n ı n önemli bileşeni olarak görülmelidir.
Mima rlığı Ya pıla b i l i r Kılmak
Toplumla İşbi rliği
M imarlığın uluslararası ortamda ulaş tığı düzeyden, ilerlemelerden ülkemizde ki m imarların dışlanmaian na ve yoksun kal malarına neden olabilecek her türlü sürece karşı etkin faaliyet göstermek M i marlar Odası'nın görevi olmal ıdır. Türkiye mi marların ı n uluslararası
M imarl ık Mesleğ i ' n i n gelişmesi ve mimarlığın toplumsaliaşması sadece mimarların ve Mimarlar Odası'nın tek başına başarabi ieceği konular değildir. M imarl ı ğ ı n en iyi şekilde talep edilmesi ve yerine getiril mesi başta kamu yö netiminin merkezi ve yerel birimlerinde,
M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi 40. Dönem Genel Kurul Seçimleri 27 Ocak 2008 Pazar günü Yı ldız Saray Dış Karakol Binası'nda gerçekleşti. Sabah 09:00'dan akşam 1 7 : 00'a kadar süren seçimde m imarlar oy kullanmak için binaya akın etti. Son yılların en yüksek katı l ı m ı n ı n yaşandığı seçimlerde toplam 8 sandı kta 2.527 kişi oy kullandı. Bu oyların 2 .492'si geçerli, 35'i geçersiz oldu. Ati l la Yücel'in başkan adayı olduğu " M imarlık i çin M i marlar (M i M)" grubuna 8 1 7 oy çı karken , Eyüp Muhçu'un başkan adayı olduğu "Çağdaş, Demokrat, Toplumcu M imarlar (ÇDTM)"a da 1 . 679 oy çıktı . Seçim sonuçlarına göre 2002 yılı ndan beri başkan olan M u hçu bir kez daha seçil miş oldu. Beşiktaş i lçe Seçim Kurulu tarafın dan M i marlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi'ne teslim edilen sonuçların kamuoyuna duyurulması ile sayı lar net olarak açıklanmış olacak.
Ocak
Ha reket-li Seçim Sü reci Türkiye'de m imarl ı k gündemi mi marlar odası seçimleri sayesinde hareketlendi ve oldukça hareretli tartışmalara sahne oldu. Televizyonlara sıkça konuk olan adaylar, güncel gazetelerde de köşe yazarlarının gündemindeydi
İki G r u b u n Yö net-im Ku rulu Adayları Kimle rdi? Mima rlık İçin Mima rl a r Ati l la Yücel, Candan Ç ı nar, Kemal Can Çinici, Tünde Tülin Hadi, Ahmet Arda i nceoğl u , Hüseyin Lütfü Kahvecioğl u , Saitali Köknar, H üseyin Sinan Omacan , Simla Sunay Özdemir, Melek Zühre Sözeri , Asuman Yeşilı rmak.
Çağda ş , Dem o k rat-, Toplumcu Mima rla r Eyüp Muhcu, H . H .Günhan Danışman, Cemal Sami Yılmaztürk, Ö mer M utlu, Deniz i ncedayı, Tores Dinçöz, Tuncay Gürpınarl ı , Bahattin Al paslan, Gazanfer Karl ıca, Ahmet Tercan.
Spe k ü la"tö rle rin Gö z ü Ce z a e v i n i n Arsas ı n da 28
Ocak, Yen i Şafak
YAZAN: OKTAY MEHMET
1 9 Aralık 2000 tarihinde, 32 kişinin hayatını kaybettiği Hayata Dönüş Operasyonları ile adı n ı duyuran Bayrampaşa Cezaevi 'nin şehi r merke zinden taşınması için yedi yıl önce baş latılan çalışmalar sonuç verdi. Cezaevi , Mart ayı sonunda Silivri'de yapı lan yeni binasına taşınacak. Henüz nasıl değer lendirileceği kesinleştiril meyen cezaevi binası nın bulunduğu M u ratpaşa ve i smetpaşa semtlerindeki arsa ve evler, arsa spekülatörlerinin iştah ını kabartma ya başladı bile. Bölgeyi mesken tutan arsa spekülatörleri, cezaevi etrafındaki evlerin kamulaştı rılıp yeşil alan yapı lacağı sözünü yayarak, vatandaşın ev ve arsalarını düşük fiyattan kapatmaya çal ışıyor.
Evle rin Yıkılına sı Söz Ko n u s u Değil Vatandaşları uyaran Bayrampaşa Belediye Başkanı H üseyin Bürge, " Evlerin yıkılması söz konusu değil. Arsada, Bayrampaşa'ya yakışır projeler hayata geçirilecek. Arsanın bir kısmına Samatya Devlet Hastanes i ' ne ek tesis yapı lması planları var. Geri kalan arsay la ilgili Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş' ı n bir m imar anlayışı ile herkesi kucaklayacak düşünceleri var," diye konuştu . Bürge, cezaevinin böl gede ol ması nedeniyle yaşanan olum suzluklara da değinerek " i smetpaşa Mahallesi ' ndeki evlerin balkonları ceza evi ile iç içe. Bölgede yaşayan ailelere gelen misafirler polis tarafından kontrol edilip sorgulanıyar ve telefonlar din lene biliyor," dedi .
M u ht"a r : Ya rı Fiyat-ına Alıyo rla r Her gün çok sayıda vatandaşın ev lerinin yıkı lacağı endişesi ile kendisine başvurduğunu anlatan i smet Paşa Mahalle Muhtarı Semih Çelebi de, " M ahallemizde büyük oyunlar oynanıyor. Fı rsatçı speki latörler halkı yanıltarak 1 20 ila 1 50.000 YTL değerindeki evleri , 50 ila 70.000 YTL'ye kapatmaya çalışı yorlar. Buraları yıkılacak olsa belediye yeni i mar izni vermez. i ddialar üzerine evi ni satmak isteyen 5 aileyi zor ikna etik," dedi .
Sporevi' nde Sporun Keyfine Va r-ın Geçmiş yıl lara oranla spora olan ilginin her geçen gün arttığı ülkem izde , hal kın rahat, modern ve bütçelerini zorlamayacak mekanlarda spor yapma larını sağlamak amacıyla Bayrampaşa Belediyesi, Türkiye'nin en modern spor tesisini hazırlad ı . Tesiste fitness salonu, yüzme havuzu, bowling, bilardo, masa tenisi, sau na, jakuz i , Türk hamam ı , Fin Hamam ı , solaryum, masaj, çocuk evi, sinema salonu, vitamin kafe ve oto park olmak üzere on beş ayrı bölümü içerisinde barındırıyor. Bayrampaşa Belediyesi tarafından inşa edilen ve " Bina üzeri stadyu m" olma özelliğinden dolayı " M onaco-2" olarak da adlandı rılan Terazidere Suni Çim Saha' nın al tında bul unan tesis, Bayrampaşa Spor
2008
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
65
Kompleksi (Sporevi) ismiyle biliniyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Bayrampaşa Belediye Başkanı Bürge, geleceği n aydınlık, huzurlu ve idealist toplumunun oluşmasında sporun önemli bir yeri olduğunu beli rterek, " Halkımızın gönül rahatl ığıyla ve keyif alarak spor yapmalarına imkan sağla yacak mekanlar oluşturmanın gayretini veriyoruz," dedi.
S u l u k u le P roj e s i On a y l a n d ı 28 Ocak,
Evrensel
i stanbul Büyükşehir Belediyesi , Fatih Belediyesi ve Toplu Konut i daresi (TO K i ) işbirliğiyle Fatih'te Sulukule ola rak bili nen ve yenileme alanı ilan edilen Hatice ve Neslişah Sultan mahal lelerin de 620 ev, bir otel, bir ticaret, kültür ve eğlence tesisini içeren yenileme projes i , Kültür v e Tabiat Varlı kları Yenileme Kurulu tarafından onayland ı . Projeye ilişkin bilgi veren Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, pro jenin 2 Kasım 2007 tari hinde Yenileme Kurulu 'nda onaylandığını beli rterek, "Bu proje, Türkiye'de Yenileme Kurulu tarafı ndan onaylanan ilk yenileme proje si" dedi. Toplam 91 .496 metrekare alanı kapsayan, 10 sokak ve 3 caddeden oluşan proje alanında 620 hak sahibi, 434 kiracı , 45 de dükkan bulunduğunu belirten Demir, 2005 yılı Temmuz ayın da başlayan çalışma kapsamı nda pro jenin 1 1 kez revize edilerek son halini aldığını söyledi. Demir, yenileme alanı projesinin i stanbul Teknik Ü niversitesi ( i T Ü ) M imarlı k Fakültesi Peyzaj M i marl ığı Bölüm Başkan Yardı mcısı Yrd. Doç. Dr. Selim Velioğlu ile i T Ü M imarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Ö ğretim Ü yesi Yrd . Doç.Dr. Mehmet Ali Yüzer tarafı ndan hazırlan dığını beli rterek, "Orada oturan Roman vatandaşları nın hayat tarzını devam ettirebilecekleri bir mimari projeye dö nüştürdük," diye konuştu . Mustafa Demir, bugüne kadar 620 hak sah ibinden 400 tanesiyle protokol imzalad ıkları n ı , geriye kalanlar için ge çen hafta kanun gereği 15 gün verilen uzlaşma süresinin de bittiğini belirterek,
66
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAih
" Kanun gereği bizi mle gelip uzlaşmayan 220 hane sahibi artık bu projeden ya rarlanamayacak. Biz kendi değer tespit komisyonumuzun onların mül kiyetleri için bel irlediği rayiç bedelin yüzde 20'si ni bankada kendi adiarına bloke et tirip, yolum uza devam ediyoruz. Ondan sonra bizimle uzlaşmayanlar mahkeme ye başvuracaklar. Mahkeme ne kadar değer tespiti yaparsa, biz de onlar da karara uyacağız," dedi. Bu projede kim senin mağdur olmasın ı istemediklerini iddia eden Demir, herkesi aynı yerde konumlandı rmaya çalıştı klarını, ancak bunun mümkün olmadığını savundu. Demir, "Sulukule denince san ki burada sadece Romanlar yaşıyor ve biz onları bu bölgeden göndermek istiyoruz gibi algı landı. Bir taşla birkaç kuş vurulacak projeler," şeklinde konuştu.
Dü n y a ve Tü r k iye ' de Ga y r ime n k u l T re n d l e r i 29 Ocak, Sabah YAZAN: M URAT BiNARK
Yabancı sermayenin kaydığı B R I C grubu ülkelere Türkiye de dahil olmak üzere. Gayrimenkul, öteden beri önem l i bir sektör olmasına rağmen, son seneler de iyice ön plana çıkmıştır. Düşünün ki, birçok kişinin babadan, dededen kalmış gayrimenkulü vardır, ama de deden kalma hisse senedi pek yoktur. Gayrimenkul harici yatırım araçları bir bilgi ve ilgi gerektirir. Gayrimenkulde ise böyle bir ihtiyaç büyük bir oranda yoktur. Dünyadaki gayrimenkul piyasa sına baktığımızda, ABD'de "mortgage krizi" ile birlikte sektörde bir düşüş var. Avrupa'da genel anlamda normal bir seyir var. Avrupa'da gayrimenkul getirileri çok düşmüştür ve yatırımcıları bu getiri miktarları tatmin etmemektedir. Yatırımcılar istikbal vadeden ve gayri menkul getirisi yüksek olan memleket lerin arayışı içindeler. Ayrıca, Amerika ve Avrupa'ya vize almanın zorluğu ve petrol üreten ülkelerin vatandaşları nın kendilerini bu memleketlerde artık çok rahat hissetmemeleri, varlıklarını başka ülkelere kaydırmaları ile sonuçlanmak tadır. Petrol üreten ülkeler ile Çin ve
Ocak
2008
Si ngapur gibi devletlerin elinde dünya ekonomik toplam gücünün takriben yüzde 20'si toplanmış bulunmaktadı r v e bu yüzde gittikçe de artmaktadır. Bu yatırı mlar nereye kaymaktadır? Bir kere zora düşen Amerikan bankaları sermaye yeterlili kleri n i , eski seviyelerine çıkartmak için, bu memleketlerin fonları na büyük m iktarda hisse satmaktadırlar. i kincisi bu meblağlar petrol üreten ülkelerin kendilerine ve hızla gelişmek te olan ülkeler kategorisindeki B R I C ülkelerine kaymaktad ır, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin. Bu memleketlerde ya tırımlar artmakta, gayrimenkul sektörü de çok hızlı bir şekilde gelişmektedir. Türkiye ise B R I C ile tarif edilen bu gruba girmek üzeredir, belki de girmiştir. Bunu senelik 20 m ilyar ABD Dolar'ını bulmuş olan doğrudan yabancı serma ye yatırımlarından görebiliyoruz. BRIC artık B R I CT diye telaffuz edi lecektir. Bu neden böyle oldu derseniz, Türkiye'nin küresel dünyada yeri ve önem inin artması ve adeta i mtiyazlı bir ülke haline gelmesi birkaç sebebe da yanmaktadır: I rak savaşından sonra Orta Doğu'da istikrarlı ve büyük başka bir devlet olmamas ı , bu bölgenin ise dünyanı n ekonomik geleceği hakkı nda önemli b i r söz hakkına sahip olmas ı , Türkiye'de ekonomik gelişmeye ve isti krara duyul maya başlanan güven, Kriziere karşı Türk ekonomisinin de rinlik kazanmış olması, • Uluslararası karşılaştı rmalara göre Türkiye'nin hala ucuz bir ülke olması, Türkiye'nin genç, çalışkan ve dinamik nüfusunun yatırımcı lar için önem i , Rusya, Ç i n gibi ülkelere alternatif bir konumda olması , • Türkiye'nin uygun iklim ve yaşam koşu llarına sah ip ol ması . Bize normal gelen mutedil iklimimiz ve güneşimiz ve suyumuz dünyada her yerde yoktur. Birçok memlekette bunun eksikliğini orada yaşayanlar bilirler. Avrupa'ya yakın, AB mevzuatiarına paralel bir yapıya sahip, ama hala rekabet edebilir bir konumda olması şeklinde sebeplerin önemlilerini sıra layabiliriz. Bu sebeplerden Türkiye'ye; bu yolda büyük hatalar yapmaz isek, yabancı yatırı mlar artarak sürecektir. Gayrimenkul sektöründe bu yatırımları ·
•
•
·
•
•
AVM , oteller, hastaneler şeklinde gö rüyoruz. Konut ve ofis sektörü nün de bu trendlere katılacağ ını öngörebili riz. Hatırlamalıyız ki, gayrimenkul sektörün de en önemli faktör "lokasyon, lokasyon, lokasyon." i stanbul M S 370 ile 1 700 seneleri arasında, 1 . 400 yıl boyunca dünyanın en büyük şehri idi. Bu rekoru başka hiçbir şehir kıramamıştır. Bu bağlamda i stan bul 'da gayrimenkul sek törünün daha da gelişeceğ ini öngörebi liriz. Tarihsel trendler tesadüfler sonucu değil, coğ rafi , morfolojik ve jeopolitik sebepler ile ortaya çıkar. Bütün bu olumlu bulgulara rağmen iki önemli unsura vurgu yapmak istiyo rum: Birinci husus ile genelde kabul gören, "arsa az m üteahhit çok" fikrinin yanlış olduğudur. Kesinlikle güçlü ve iyi gel iştiricilerin sayısı, iyi arsa sayısından azdır. i stanbul'un büyük bir kısmının kentsel dönüşüme konu olabileceğini düşünürseniz, m üteah hitlerin proje ve arsa bulma sorunu yoktur. Gayrimenkul geliştirme şirketleri mevcut konjonktür sebebi ile yapmak istedi kleri projeleri bir eleme sürecine tabi tutmaktad ırlar. Bu eleme sürecinde en etkili olan husus ise arsa fiyatları nın yüksekliğidir. Çoğun lukla makul ölçü lerin üzerine çı kan arsa sahipleri bek lentileri, o arsa üzerinde bir proje yapıl maması ile sonuçlanmaktadı r. i kincisi ise her gayrimenkul projesi nin başarılı olması beklenmemelidir. Bir projenin başarılı olabilmesi için birçok unsurun birleşmesi gerekir: i yi lokasyon, güçlü ve güven ilir geliş tirici (buna toplumumuzda tam doğru ol mayarak müteahhit deniyor. Ama geliştiricinin inşaat yapma kabi l iyetinin olması gerekmez, bu işi yapacak birçok inşaat şi rketi vardır), bölgenin demog rafi k yapısına uyum , müşterinin beklen tilerinden yola çıkılan fonksiyonlar, ka liteli hatta olağanüstü tasarım, yönetim plan ı , güçlü ve becerikli bir pazarlama ve satış faaliyeti. Bunlardan biri eksik olduğunda projenin başarıya ulaşması zordur. Özetle, gayrimenkul sektöründe Türkiye'de heyecan verici bir dönemin başlamış olduğunun bilincine varmalı ve tüm paydaşlar yani arsa sah ibi, geliştiri ci ve müşteri olarak tutum ve davranış larım ızı buna göre şekillendirmel iyiz. •
67
B u r s a Ke n t" Me y d a n ı , Ni s a n ' da a ç ı l ıyo r 30 Ocak, Zaman
YAZAN: FATi H KARAKILIÇ
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı H ikmet Şahi n , yüzde S O ' i tamamlanan Kent Meydanı ve Çarşı Projesi'nde in celemelerde bulundu. Şahin , inşaatın nisan ayında tamamla narak hizmete açılacağı n ı bildirdi. Şahin , Santral Garaj'da yıllardır ken tin merkezinde çöküntü durumundaki yerin Kent Meydanı ve Çarşı Projesi ile Bursa'ya yakışır hale geleceğ ini söyled i . Kent Meydanı v e Çarşı Projesi ' ni n , etrafındaki sosyal yapılaşmalarıyla ya şayan bir alan olduğuna dikkati çeken Başkan Şahin, " i stanbul 'daki Taksim ve Ankara'daki Kızılay'a da, -araç tra fiğinin bulunmasına karşın- meydan adı veriliyor. Yapılaşmaların d ışındaki alanlar dikkate alındığında, Bursa Kent Meydanı'nın, Kızılay ve Taksim 'de mey dan olarak tanımlanan alandan daha büyük olduğu ortaya çıkıyor. i nşaat için çevrilen çitler de kaldırıl d ı ğ ı nda Sursal ılar gerçek bir kent mey danı ile karşılaşacaklar," diye konuştu. Başkan Şahin, yıllardır el atılamamasın dan dolayı çarpık yapı laşmanın olduğu Santral Garaj ' ı n , Kent Meydanı ve Çarşı Projesi ile Bursa'daki kentsel dönüşü mün lokomotifi olacağını vurguladı.
Za h o Az e r b a y c a n P roj e s i ile In s a n Ha k l a r ı Ta rt- ı şma s ı n ı n Iç i n d e 1 Şubat, Building Design YAZAN: RORY OLCAYTO ÇEviREN: HÜLYA MUSTAFAOGLU
Sovyet uzmanlar eski KGB yetkilileri ve Azerbaycan yöneticileri anısına Zaha Hadid tarafından tasarlanan kültür mer kezi projesini kı nadılar. Merhum Azeri başkanının adı n ı alan ve oğlu i lhan'ın yöneticisi olarak atan dığı Bakü'deki Haydar Aliyev Kültür Merkezi 'nde müze, kütüphane ve hey kel parkı yer alacak. Bunların yanı nda
.... N Ql .>< !... <D :ı: !...
o::J .... o::J
+
�
> <D > ....
.... <
!... o "O >-
0 :X:
yaklaşık 22 m yüksekliğinde 2 1 . m 2 konferans salonunu bulunacak. Bakü'nün 201 6 olimpiyatlarına davet edilmesi nedeniyle durdurulmuş olması halen ülke sınırları dışında duyurulma d ı . KGS'nin 2003'te ölen eski lideri Aliyev çok tartışmalı bir figürdü. Genel Af Ö rgütü tarafından i nsan haklarını kötüye kullanmak, oylamada yolsuzluk ve başkanlığı boyunca polise gözdağı vermekten suçlanmıştı. Bunlara rağmen diğer bir kesim tarafından da bağ ımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan yağ rezervlerini batı piyasasına açı p Azerbaycan'ı yeniden canlandı rmasın dan ötürü ulusal kahraman olarak gö rüldü. Geçen Eylül'de, Hadid Aliyev'in mezarına projeye başlaması ile birlikte çiçek b ı rakm ışt ı . Eleştirmenler projenin Aliyev adıyla tasarianmasının gerekçe lerini sorduklarında Oxford Ü niversitesi bölge eksperi Edmung Herzig, Aliyev'in ardı ndan yürütülen bu proje ile Hadid'in onun kimliğinin anlamı n ı güçlendirdiğini söylemişti. Öte yandan Londra Birbeck Koleji tarihçisi Orlando Figes. "Aiiyev son sözü söyleyecek model vatandaş değildi, fakat bu projede yer almak kişi ye kalmış bir etik karardı r," dedi. Felsefeci ve Stirling Ö dülü J ürisi Alain de Batton göre projenin etiğinin dikkatlice değerlendirilmesi gerekiyor ve mimarların güçlü egolara olan hay ranlığı göz önünde bulundurulmalıdır. M imarlar ile d iktatörler arası nda uzun yıllar sıkı bir ilişki bulunduğunu da ayrıca sözlerine ekledi. Zaha Hadid adına konuşan sözcü, " Merkez en üst uluslararası standartlarda tasarianarak Dünya'daki tüm etkinlik ve sergiterin Bakü'ye taşınması ile şehrin yeniden yapılandırılmasında etkin rol oynaya cak," şeklinde açıklamada bulundu, son olarak Hadid'in Aliyev'in mezarı ziyareti sırasında protokol çiçeklerini serdiğini sözlerine ekledi. R I BA yetkilileri Azerbaycan'ın politik d u rumuyla ilgili bir bilgileri olmadığını dolayısıyla sorumlu luk taşımad ıklarını bildirdi.
Sezon Sonu a Al ı n a c a k
Ertuğrul Günay'ın Gülhane içindeki tarihsel için somut adı mlar attı kların ı Günay, birkaç ay önce Topkapı Sarayı 1 . Avlu'da 6 -7 adet lojman gecekondu yıktıklarını hatırlatt ı . Günay, tarihsel do kuyu ortaya çıkarmak için Gülhane'deki diğer eklentileri de yıkacakları nı bildirdi. Topkapı Sarayı'nda depolarda henüz sergilenmeyen çok sayıda eser olduğu nu beli rten G ü nay, "Onların sergilenme si için sayısız yeni mekana ihtiyacımız var. Saltanat arabaları, porselenlerimiz, kumaşlarımız, perdelerimiz depoda duruyor. Darphane'yi teşhire açmaya çalışacağız ve restore edeceğiz," dedi .
%93 kuvarstan oluşan kompakt yapısı ile Ç ı mstone; sıvı emmez, leke tutmaz, yüksek çizilme daya nımı gösterır. Hıjyen belgesine sahip tek banka malzemesidir.
305x 1 40 cm levha boyutları, sınırsız renk ve doku alternatıfleriyle Ç imstone, özgün mutfaklar yaratır .
..
Çi MSTON E Kemalpaşa Caddesi No: 2 3
3 5 0 7 0 Işıkkent lzmir
Tel: +90.232.472 02 72
Fax: +90.232.472 1 2 72
info@cimstone.com.tr www.cimstone.com.tr
Şubat"
Gü l h a n e Pa r k ı ' n d a Ta r i h i Do k u y a Za r a r Ve r e n Bi n a l a r Yı k ı l d ı 1 Şubat, istanbul Büyükşehir Belediyesi
Gülhane Parkı'nın içindeki Türk Telekom'a ait bina ve eklentileri, i stanbul Büyükşehir Belediye ekipleri tarafın dan yıkıldı. Yıkım çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, i stanbul Valisi M uammer Güler ve i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş' ı n nezaretinde yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğ rul Günay, çalışmalar sırasında yaptığı açıklamada Gülhane Parkı içinde ta rihsel dokuyla bağdaşmayan yapı ların ortadan kaldı rı lması konusunda bugün somut bir adı m attıkların ı belirterek, "Burada tescilli eski PTT binasının dışın da duvar, baraka, eklenti ne varsa hep sini ortadan kaldıracağız. Ö nce yıkım yapılacak. Sonra i stanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri buradaki döküntüyü kaldıracak ve burayı adına uygun biçim de gül bahçesi haline getireceğiz," ded i . Zaman içinde Gülhane içindeki benzer bazı eklentileri de kald ırmaya çalışacaklarını ifade eden Bakan Ertuğrul G ünay, Alay Köşkü'nün resto rasyon unun bitmek üzere olduğunu ve burayı i l Kültür ve Turizm M üdürlüğü ile i stanbul'a gelişi nde halkla görüşme mekanı olarak kullanacağ ını söyledi. Eski Has Ahı rlar'ın da i slam Bilimleri Eserleri M üzesi haline getirildiğini ve N isan ayında açılışının yapı lacağı n ı hatırlatan Bakan G ü nay, " Başlamış restorasyonları bitireceğiz. Bir yandan restorasyonlar, bir yandan yıkımlar, bir yandan yeniden yapımlarla tarihsel kent merkezi içindeki S u ru Sultani'yi tarihsel dokuya uygun hale getirmeye çalışaca ğ ız," diye konuştu. Topkapı çevresinde başlamış ve yarım kalmış bazı restorasyonlar bu lunduğunu da belirten Ertuğ rul G ünay, onları da önümüzdeki günlerde ihtilafları gidererek hızlandı rmaya çalışacaklarını kaydetti . Günay, Gülhane içinde, bir dönem kışla, sonra hastane olarak kul lanılan ve Teşvikiye Hastaneleri olarak bilinen 1 0.000 metrekare kapalı alanın
2008
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
69
1 O yıldır yarım kalan restorasyonunu bu yıl yeniden başlatarak 2 0 1 0 yılına kadar bitirmek istedi klerini söyledi.
10 yıldır yarım kalan restorasyonunu bu yıl yeniden başlatarak 201 O yılına kadar bitirmek istediklerini söyled i .
Top ka pı Sa rayı' nda E s e rlerin An c a k Yü zde 10 ' u Sergileniyor
Top kapı Sa rayı' n d a E s e rlerin An c a k Yü zde 10 ' u Se rgileniyor
Topkapı Sarayı M üzesi'nde sergilene meyen ve depolarda bekleyen çok sa yıda eser bulunduğunu beli rten Bakan Ertuğrul Günay, sözlerini şöyle sürdür dü: "Onların sergilenmesi için sayısız yeni mekana ihtiyacımız var. Kısmen teşhir alanı , kısmen depoları m ızın re habilite edilmesi, daha sonra eserlerin korunmasına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Sergi merkezlerine ihtiya cımız var. Topkapı Sarayı M üzesi'nde elimizdeki eserlerin yüzde 5'ini sergile yebiliyoruz. Diyeli m , yüzde 1 0. Yüzde 90 daha sergileyebileceğimiz eser var. Saltanat arabalarının hiç birisi sergi lenm iyor. Araçlarımız depoda d uruyor. Porselenlerimiz, kumaşlarım ız, perdele rimiz depoda duruyor. Çok eserimiz var. Atölyeye ihtiyacımız var. Darphane'de faaliyet gösteren Tarih Vakfı'na yeni yer bulduk. Oraya geçecek. Darphane'yi restore ederek teşhire açmaya çalışa cağız. Halka açı k konferans salonları olacak. Darphanenin projeleri Mayıs'ta bitmiş olacak."
Topkapı Sarayı M üzesi'nde sergilene meyen ve depolarda bekleyen çok sa yıda eser bulu nduğunu belirten Bakan Ertuğrul Gü nay, sözlerini şöyle sürdür dü: "Onların sergilenmesi için sayısız yeni mekana ihtiyacımız var. Kısmen teşhir alanı , kısmen depoları m ızın re habilite edilmesi, daha sonra eserlerin korunmasına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Sergi merkezlerine ihtiya cımız var. Topkapı Sarayı Müzesi'nde elimizdeki eserlerin yüzde 5'ini sergile yebiliyoruz. Diyeli m , yüzde 10. Yüzde 90 daha sergileyebileceğimiz eser var. Saltanat arabalarının hiç birisi sergi lenmiyor. Araçlarımız depoda duruyor. Porselenlerimiz, kumaşlarım ız, perdele rimiz depoda d uruyor. Çok eserimiz var. Atölyeye ihtiyacımız var. Darphane'de faaliyet gösteren Tarih Vakfı'na yeni yer bulduk. Oraya geçecek. Darphane'yi restore ederek teşhire açmaya çalışa cağız. Halka açı k konferans salonları olacak. Darphanenin projeleri Mayıs'ta bitmiş olacak."
Ram i Kışıası Proj e s i Sü r ü yo r...
Rami Kışıası Proj e s i Sü rüyo r. . .
Rami Kışiası'nın da kültür merkezi yapılması konusunda önceden baş lamış bir çalışma bulunduğunu, eski kışianın çevresinde esnafın başka yere taşınmaya çalışıldığını dile getiren Bakan Günay, çalışmayı hızlandı rmak için i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çalışmaları olduğuna dikkat çekti. Ertuğrul G ünay, i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti projesiçerçevesinde i stanbul'un sadece tarihi kent merkezi ne değil, öteki merkezlerine de taşına cak bir kültür etkinliği olsun istediklerini söyledi .
Rami Kışiası'nın d a kültür merkezi yapılması konusunda önceden baş lamış bir çal ışma bulunduğunu, eski kışian ı n çevresinde esnafın başka yere taşınmaya çalışıldığını dile getiren Bakan Günay, çalışmayı hızlandırmak için i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çalışmaları olduğuna dikkat çekti. Ertuğrul G ünay, i stanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesiçerçevesinde i stanbul'un sadece tarihi kent merkezi ne değ i l , öteki merkezlerine de taşına cak bir kültür etkinliği olsun istediklerini söyledi .
Fou r Seaso n s ' d a Arkeoloj i k Pa rk ...
Fou r Season s ' d a Arkeoloj i k Pa rk ...
Bu yıl sahnelerin kapanmasından sonra Atatürk Kültür Merkezi 'ni (AKM) uzun süreli bakıma almayı düşündükleri ni ifade eden Günay, Ayazağa için
Bu yıl sahnelerin kapanması ndan sonra Atatürk Kültür Merkezi 'ni (AKM) uzun süreli bakıma almayı düşündük lerini ifade eden Günay, Ayazağa için
70
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
de "umut verici" temasları nın olduğunu ve sonuç almaları halinde bu yaz so nunda Ayazağa'daki kültür merkezinin hayata geçmesi için somut bir çalışma yapacaklarını kaydetti. i stanbul'da çok sayıda bekleyen eser bulunduğunu ve bunların yılların ihmali olduğunu vur gulayan G ünay, "Biz bu geç kalmışlığı telafi etmeye çalışıyoruz. i stanbul'u yakın bir gelecekte yaşanabilir, adı na, tarihine, uygun bir ortama kavuşturmak için gayret göstereceğiz," dedi. Bakan Ertuğrul G ünay, tarihi kalı ntı üzerine inşa edilen Four Seasons Oteli'nin ek binasıyla ilgili gelişmelerin sorulması üzerine de daha önce U N ESCO temsilcilerinin de katılacağı bir değerlendirme kurulu oluşturacakla rını ve bunun sonuçların ı hep birlikte de ğerlendi receklerini söylediğini hatırlattı. U N ESCO M i lli Komitesi üyeleriyle önü müzdeki günlerde görüşeceklerini be lirten Bakan G ünay, " Four Seasons'da biz de dikkat gösteriyoruz. Orada 1 5 dönüm de 'Arkeolojik Park' çıkıyor or taya. i şin o tarafını herkes biraz gözden kaçırıyor. Ö nümüzdeki gün lerde bu konudaki somut gelişmeleri hep birlikte göreceğiz," şeklinde konuştu.
Mima r l a r Oda s ı ' n d a E l e kt- r o n i k Bilgi Mu ha rebe s i 4 Şubat, Sabah YAZAN: EVRiM ALTUG
M i marlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi, ilk postmodern iktidar savaşına sahne oluyor. Reformcu M imarlık için M imarlar G rubu ile, Çağdaş Demokrat Toplumcu M imarlar arasındaki tartışma lar, i nternet forumları n ı meşgul ediyor. 27 Ocak'taki seçimler, e-Watergate de nebilecek hız ve derinliğiyle elektronik bir bilgi savaşına dönüşmüş durumda.
Oda ' d a Nele r Yaşandı?
TMMOB M imarlar Odası'nın i stanbul Büyükkent Şubesi, geçen hafta 54 yıllık tarihinin en tartışmalı seçimini yaşadı . B i r ay önce i nternette doğan yaklaşık bin kişilik M i marlık i çin Mimarlar G rubu ( M i M ) , odaya üye 1 3.770 kişiyi temsil
ŞubaT
2006 etmek için iktidara talip oldu. Ancak seçimi 8 1 7 'ye karşı 2 . 500'ü aşkın oy ile, Oda'da uzun yıllar boyunca sorum luluk sahibi olan Çağdaş Demokrat Toplumcu M i marlar (ÇDTM) tekrar kazand ı . Ama bu sonuç, son bir ay boyunca gerek yazıl ı , gerek sözlü, ge rekse elektronik medyada birbirlerine sert mesajlar yollayan iki grup arasın daki çekişmeyi bitirmedi: i ddialara göre Yıldız'daki M imarlar Odası merkezinde düzenlenmiş olan Oda seçimlerine beş kala bütün üyelere toplu halde yolla nan AKP karşıtı S M S'Ier, "lekelenen" M i M ' in seçim yenilgisine zemin hazırla d ı ; bu da M i M 'e göre, seçimlere daha yapıldığı sırada gölge düşürdü. Seçim günü Oda'ya giderek, kurum tarihinde ilk defa oy kullandığı söylenen AKP'Ii i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı , Dr. M i mar Kadi r Topbaş'ın, gazeteci ve mimar Oktay Ekinci'yle seçim öncesi bire bir kulis yaptığı ve bir araya geldiği söylentisi ise, internet üze rinden e-postalar aracılığı ile yayıldı ve bu durum iki cephe arasındaki gerçek lik atmosferinin sisini daha da artırdı . M i marlığa Yol Açı n ! başlıklı ilanlarla bir aydı r gündeme gelen, M i M grubu nun iddialarına göre ise, geçen pazar günü (27 Ocak) Oda'nın Yıldız'daki şube binasında yapılan seçimleri Çağdaş Demokrat Toplumcu M imarlar (ÇDTM) çatısı altında 2 . 500'ü aşkın oyla kazananlar, aslında Oda içinde mevki değiştirseler de koltuklarından " 1 0 yıldır vazgeçmemiş." MiM kaynaklı bu e - eleştirilerin oda ğ ı ndaki isim seçimlerden bugün de galip çıkan, eski Başkan Eyüp Muhçu. Seçimlerin ardından " M imarlar Odası M imarlığa Karşı" başlığı ile hazırlanmış, içeriğinden MiM yanlısı olduğu sezilebi lecek kimi imzasız elektronik postalarda ise, ÇDTM lehine biten seçimlerin şaibeli olduğuna ilişkin iddialar, sanal belleklerde uçuşuyor. Buna göre, ÇDTM ve AK Parti'nin " işbirliği" ile, eski yönetimin görevine devam etmesi, bir biçimde zaten "sağ lanmış". Peki bu nasıl olmuş? Seçimlerden bir gün önce, M imarlar Odası'nın i stanbul Şubesi'ne kayıtlı üyelerine, şu kısa mesaj, mobil pro paganda yöntemiyle ileti lmiş: "-AKP, üyelerine gönderdiği mesajda M imarlı k
i çin M imarlar G rubu'nu desteklediğini açıkladı. - Çağdaş Demokrat Toplumcu M imarlar" i şte, 26 Ocak Cumartesi gecesi tüm M imarlar Odası üyelerine yollandığı iddia edilen bu S M S mesaj ıyla mimar lara 'yanlış hedef gösterilmesi' sonucu, AK Parti ile hiçbir i lgisi olmayan ve çoğunluğu akademisyenlerden ol uşan M i M , seçimi açı k ara kaybetmiş. Şimdi ortada yeni sorular var. Bu SMS kam panyasını kim başlattı. Bu SMS'Ier ger çekten seçime gölge düşürdü mü? Ve en önemlisi, bu S M S ' Ieri gönderen ve alan kişilerin varlığı gerçek mi?
Çağdaş, Demok ra-t, Toplumcu Mima rl a r ne dedi? Ok"tay Ekin c i : D r. Mim a r Kad i r Topbaş Ta raflı Oy Kullanmış-tı r ! " Ben e n az altı aydı r Dr. M imar Kadir Topbaş'ı görmedim . Cumhuriyet gazete sindeki köşemde ise mimarl ı k ve şehir cilik açısından kendisinin uygulamalarını eleştiren yazılar yazd ım. Seçimlerden önce ve sonra, M i M üyelerinin önemli bir kısmının siyasi yönlendirme ile ya da çı kar ilişkileri ile listelerde yer almadığı nı biliyoru m . Bugüne kadar hiçbir seçime katıl mayan Dr. Mimar Kadir Topbaş'ı n bu defa seçimlere katılmasının gerçekten mesleği için olduğunu kanıtlaması ge reki rdi. Fakat o böyle yapmadı . Seçi mi kaybeden gruba destek vermek ve oy atmak için M imarlar Odası'na gel di. Bunun kanıtı da şudur: M imarlar Odası'na 27 Ocak'ta gelmeden önce kendisi i stanbul 20 1 0 toplantısında imiş. O toplantıdan Oda'ya gitmek için ayrıldığı sırada, kime oy vereceğini so ranlara aynen şu cevabı vermiş: 'Tabii ki, şimdiki yönetime karşı olan gruba.' ... Kadi r Topbaş'ın Oda'ya gelip oy verdi ğini naklen TV araçları gündüz 1 3: 30'da duyurdular. Oy kullanma 1 7:00'de biti yordu . Topbaş' ı n taraflı oy kullandığını duyan m imarlar, öğleden sonra yoğun bir katılımla adayı ziyaret ederek buna tepki oylarını verdiler. M i M g rubu ise, AKP n i n kendilerini desteklemediği konusunda, seçim so nuçları nı alıncaya kadar hiçbir açıklama
Şubat' yapmadılar ve yalanlamadılar. Seçim sonuçları alındıktan sonra bu spekülas yonu yapmaya başladılar."
Prof. Afife Ba"t u r : Mim a rl a r Odası Devle-t Organı Değil , Olmaya c a k " M i marlar Odası, özerk bir kamu ku ruluşu. Herhangi bir devlet organı değil. Bu yüzden Oda'nın sorunları ile ilgili siyasi bir merci aramıyoruz. M i marların tartışması gereken çok daha ciddi planlama sorunları varken, olayın siya setcilerin seçim kampanyası benzeri bir çizgiye çekilmesi üzücü. Öte yandan, M i M grubunun yen i bir konsept geliş tirip m imarlığı yeni bir tanıma çekmeye çalıştığ ı n ı görüyoruz. Oysa biz, bunu tartışabilirdik. Tartışılmıştır da. Tabii bu meslektaşlarımızın işlerinden vakit ayırıp katılmadı kları toplantılarda. Bir de, bu bizim iç sorunumuz. Ben bunun medyaya malzeme olmasından hiç memnun değilim."
De n i z İncedayı: Mima rlık , M ima rla ra Kalmayac a k Cidd iye"t"te
" M i M oluşumunun meslek faaliyetle rine farklı bir perspektiften de bakması gereğini savunabiliriz. i stanbul'un, 201 0 Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazır lanırken, rant hedefli yapılaşma süreç lerine değil, yeni toplumsal, çağdaş ve kültürel açı lımlara gereksinimi var. Daha çok kurumlar arası iletişime, disiplinler arası diyaloğa ve toplumla güçlü bir dayanışmaya i htiyacı var. M i mari ve kentsel tasarım, kanımca kamu yararını vurgulayan büyük kültür projeleriyle bü tünleştirilmeyi bekliyor. Belki de m imar lık yalnızca m imarlara bırakılamayacak kadar ciddi . . . "
Eyü p M u h ç u (Mima rl a r Oda s ı İ s "t . Ş u b e s i Baş kanı) : Yağma Proj ele rinin Ön ü Açılsın Diye , Bir Araya Gelen Profesyonelle r " M i M söyleminin m imarlık ve kültür çevrelerinde ciddiye alınması bile söz konusu olmadığı gibi, kuramsal bir yaklaşım olarak da değerlendirmek mümkün değildir. M imarlığın yolunu açı n ! şeklindeki şiarın kullanılması
ise; mimarlık toplumu ve i stanbul'un mimarlık ve kentsel değerlerine sahip çıkan çevreler ve i stanbul'un uygar bir geleceğe taşınması için çaba gösteren kesimler tarafından 'Yağma Projeleri' olarak nitelenen ve engellenmeye çal ı şılan Haydarpaşa Limanı, Galataport, Tarlabaşı, Haliç ve Balat gibi dönüşüm girişimlerinin önünün açılması çabasının profesyonel beklentiler içerisinde dile getirilmesinden başka bir şey değildir."
O rh a n Şa h i n le r : Odaya Yö nelik Bu Tavır Bü ro k ra s i ve Siyase-te Malzeme Edilmemeli M imarlar Odası'nın 50'yi aşkın yıldır sürdürdüğü önemli bir geleneği, kamu haklarını ve toplum yararını meslek alan ında yaşatma çabasıdır. Bu yakla şımı, bir kamu kurumu olan M imarlar Odası'nın topluma ve meslektaşiara karşı temel sorumluluğudur. Meslek alanına sadece iş ve uygulama çerçe vesinde bakmak kan ımca yetersiz hatta hatalı bir tutumdur. O nedenle bu karşı duruşu onaylamadı ğ ı m ı , Odamızın kamu otoritesi ve sermaye karşısında bir tür güç kaybı saydığımı belirtmeli yim. Odaya karşı geliştirilen bu tavrın siyasi otoriteler ve bürokrasi tarafından kullanılmasını, toplumun çıkarları ilkesi karşısında gelişebilecek ciddi bir tehli ke olarak görüyorum."
Mima rlık için Mima rl a r Cep h e sinde S o n Du r u m : Prof. S u h a Öz ka n : MiM G r u b u ' n u n Gi rişimi U z u n Sol u k l u Olaca k-tır " M imarlar Odası Yönetimi, neler yap tıkları yerine, neler yapacaklarını basına ilan ederek, bugüne değin pek bir şey yapmadıklarını kamuoyuna sunmuş oldu. Hazırladığımız bu ilan bile, bu girişimin M imarlar Odası Yönetimi'nin kamuoyu önünde eleştirileri yanııladığı anlamına gelir ve bu da, girişimin uzun soluklu olacağ ının açıklamasıdır."
Hü seyin Ka hvecioğl u : Va k i-t Kaybe"tmeye c e k ve Ü re-tken Mima rla r-ız "Bu oluşumu destekleyenlerin büyük çoğunluğunu oluşturan çok genç
2008
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
m imarlar ve mimar adayları, entrikalı, karalamalı çekişmelerle vakit kaybel rnek istemeyecek kadar üretken, ya ratıcı ve aydınlık görüşlü. U marım bu olumsuzlu klardan etkilenerek, zaten kendilerine pek de yakın hissedemedik leri meslek odası ndan daha da uzaklaş mazlar."
E r"tuğ Uça r : Mima rla rın Asıl İh"tiyacı Sosyal So rumlulu kla rıdır " Mimarlar Odası'nın asli varoluş amacı m imarlığı icra etmek, öğretmek, öğren mek, kontrol etmek, eleştirrnek ve ge liştirmek . . . M i marlık i çin M imarlar'ın ise toplum yararı için sosyal soru mlulukları nı yerine getirirken, bu asli görevini de unutmayacağını, hatta enerjisinin çoğu nu buna harcayacağ ını ümit ediyorum. Çünkü, m imarların buna ihtiyacı var."
Arda İnceoğl u : MİM ' e Ka-tıl a n la rın Or"ta k Amacı , " Ra h a-tsız Olm a k "
" M i M 'e katılanların i k i ortak özelliği var: M imarlık mesleğinin tasarı m , eğitim, yayıncılık gibi farklı alanlarında ulusal ve uluslararası mecralarda doğrudan üretim yapmak ve şu anki mesleki orga nizasyondan rahatsızlık duymak. Bu ise meslek odasının şimdiki yöne tiliş biçimi sonucunda, m i marlı k faaliye tinin özünün arka planda kalmış olduğu inancından geliyor."
Hayd a r Ka ra bey : Mima r Ka rabey, Haka re-tle r için Öz ü r Be k l iyo r ! Arkitera m imarlık portalı ndan 29 Ocak'ta seslenen mimar Haydar Karabey, ÇDTM yanlısı m imarlara yöne lik şu mesajı yolladı . " . . . i stanbul Şubesi seçimlerinde demokratik bir alternatif sunmaya ve mimarlık topluluğumuza farklı bir ses ulaştırmaya çalışan bizlere, m imarlık kamuoyuna da yayınladığınız bu sıfatları uygun gördünüz: 'Ya arkası n ı dönen, 'cı , 'cı, 'ci, işbir likçi, rant düşkünü, Viski ve laptopla dolaşan, Dolarla puro yakan, ev sahibi, Çal ı k Holding, Doğan Holding tara fından desteklenen, medyayı tekeline alan, küresel sermayeyle işbirliği içinde olan, i stanbul halkını yerinden eden ,
72
ARK İ T E RA M İ MARLIK ALMANAG I
AKM 'yi yıkıp yerine cami yapmak isteyen, Galataport projesi için çaba layan, menfaal dünyasının kucağ ında, çıkar çevreleri yandaşı, emperyalizm ve sermaye yanlısı, Sevr yanlısı, vatan haini, i stanbul'u yabancı m imarlara peş keş çeken, imzac ı , kentsel dönüşüm aldatmacası ile kulelerine yer arayan, kopyacı . . . 1 . . . tarafıma yönlendirmiş olduğunuz bu mesnetsiz yakıştırmalar ve hakaretler için, benden şahsen ve kamuoyu önünde özür dilemenizi bekli yorum. Saygılarımla, Haydar Karabey"
Seçimler Değil , Mima rlıkt-ır Asıl Ola n Mit- h a t- Akma n : Geçici Ola n E n d işelerd i r ama Mim a rlık Ba k i Kalır
ŞubaT
2008
Saffet Lütfü Tozan adl ı bina yıkılınca yerine 1 O'u zemin üstü , 5'i zemin altı olmak üzere toplam 15 katlı yeni bir bina yapılacak. Eczacıbaşı, yapılacak yeni binadaki ofisleri ya kiraya verecek ya da şu anda başka yerlerde bulunan g rup şirketlerini buraya taşıyacak. Eğer Eczacıbaşı grup şirketlerini buraya taşırsa, Eczacıbaşı yeni bina, Holding binası ve Kanyon'un oluşturduğu üç gene yerleşmiş olacak. 19 N isan 2007 tarihine kadar dolu olan Saffet Lütfi Tozan binasında görev yapanlar farklı aral ı klarla holding binası ve Kanyon'a taşınmıştı. Bir ara binaya M icrosoft Türkiye'nin yerleşeceği söylenmiş an cak bu konuda herhangi bir gelişme olmamıştı. Kası m 2007 tari hinde şalteri indirilerek kapatılan ve klimaları sökülen binanı n şimdi yıkımı bekliyor.
"Ortada bir endişe yok, mimarlık için yapılması gerekenler var. Endişeler ge çicidir, ama mimarlık bizim mesleğimiz ve bir ömür boyu onunla haşı r neşir yaşıyoruz. M imarlar Odası'nın varoluş amacı m i marlı k olduğuna göre, bizim varlı k gerekçemizde m i marl ı k için yö netim anlayışından daha doğal bir şey olamaz."
Mima r l ı k Iç i n Mima r l a r Grubu ' ndan Kamu o y u n a Duyu ru
Ayd a n Balami r (ODTÜ) : MİM , Sırad a n M u h alefet- Gibi Değe rle ndi rilmemeli
M imarl ı k i çin M imarlar G rubu, geçtiği miz haftasonu gazetelerde yayınlanan ilan ile kendileri hakkında çıkan asılsız haberlere cevap vererek, bu gerçek dışı söylemlerin takipçisi olacaklarını açıkladılar.
"MiM katılımcılarının arasında, M imarlar Odası yönetimlerince çeşitli kurullarda kritik görevler verilmiş kişiler olduğu gibi, mesleki başarıları nedeniyle, bizzat Oda tarafından U lusal M imarl ı k Ödülleri ile onurlandırılmış kişiler var. Bu yüzden M i M , sadece bu nedenle bile, sıradan bir muhalefet giri şimi olarak alınmamal ı . "
Eczac ıba ş ı Eme k t- a r B i n a s ı n ı Yı k ı p P l a z a Ya p ı y o r 4 Şubat, Mill iyet YAZAN: BESTE ÖNKOL
i stanbul Levent'te yer alan emektar Eczacıbaşı binasının yıkı lmasına günler kal d ı . Darüşşafaka'dan satın alı nan ve yıllardır Eczacıbaşı'na hizmet veren
.
S Şubat
Mima rlık İçin Mima rl a r Gru b u ' n u n Cevap Nit-eliği n d e k i İla nı Şöyle :
" M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi'nin çok uzun bir süreden beri değişmeksizin görevine devam eden mevcut yönetimi üyelerinin büyük bir kısmı tarafından eleştiriliyor ve yöne tim anlayışının kendini yenileyemediği, kendi üyelerinin odaya yabancilaşmış olduğu, odanın ve m imarlığın kamu nezdi ndeki itibarın ı n erozyona uğrad ı ğ ı , ' mimarlığı' v e 'mimarları' önyargı l ı dar söylemiere hapsederek hem mimarl ı ğ ı , h e m de meslek odası olarak kendisini yalnızlaştırdı ğ ı , çözüm ortağı olarak kentsel süreçlerde söz sahibi olmak yerine dışlanan bir pozisyona düştüğü dile getiriliyordu.
Bu eleştiriler doğrultusunda, gerek duyulan açılımı sağlamak amacıyla ba ğ ı msız bir girişim başlatarak, M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi 40. dönem genel kurul seçimlerinde yöneti me aday olduk ve kamuoyuna ilk duyu rumuzu ' M imarlığa Yol Açı n ! ' ifadesiyle gerçekleştirdik. Ancak kendilerini ' Çağdaş, Demokrat, Toplumcu M imarlar' olarak adlandıran mevcut yönetim, 'AKP'nin M imarlar Odasını ele geçirmesine alet olmak', ' i ktidar yanlısı müteahhitlerden i ş kap mak', 'kent toprağ ı n ı talana açmak' gibi gerçekdışı söylemlerle seçim sürecini sığ bir 'seçim mücadelesi' düzeyine i ndird i . Pek çoğumuzla, çok çeşitli platformlarda birlikte çal ışan, meslek odası faaliyetleri içinde görevler pay laşan , kamu çıkarları ve topluma karşı sorumluluk konusu nda en az kendileri kadar duyarlı olduğumuzu çok iyi bilen bu meslektaşları mızın , seçim sürecinde belirli ve güncel toplumsal hassasiyetler üzerinden yürüttükleri kampanya ve bu kampanyanı n bir kesim meslektaşımızı etkileyebilmiş olması son derece üzü cüdür. Ü stelik seçim yasakları başladık tan sonra da sürdürülen kampanyada, yönetim olarak sadece kendilerinin kullanma olanağına sahi p oldukları üye veri tabanı kullanıldı, tüm üyelerin cep telefonianna gerçekdışı haberler gön derilerek, meslektaşlarımız bize karşı harekete geçirildi. Ü zerimize kondurul maya kalkılan bu yakıştırmalardan ötürü hem bizlere, hem de tercih hakkını yanlış enformasyon ortamında kullanma durumunda bırakılan üye tabanına karşı kamuoyu önünde özür borçları olduğu nu düşünüyoruz. Son dakikalarda seçim telaşı ile dozu şiddetle artırılan bu yanıltıcı kampan yaya kanarak, 'Cumhuriyet' i tehlikeden kurtarmak' veya 'uluslararası sermaye ve iktidar işbirliği ile kentlerin yağmaya açılmasının önüne geçmek' zann ıyla bizlere karşı oy vermeye koşan meslek taşlarım ızın hassasiyetlerini anlıyoruz. Ancak, listeleri ve önerdiğimiz çalışma programı n ı bile incelemeye gerek görmeden önemli bölümünü hepimizin paylaştığı toplumsal hassasiyetleri kont rolsüz bir reflekse dönüştürerek seçim sonucunu etkileyen bu meslektaşlarım ı z ı n , aynı kararlı tavırları n ı , kendi
Şubat" 2006 hassasiyetlerini istismar ederek seçim politikası yürüteniere karşı da göster meleri ve durumun takipçisi olmaları gerektiğini, bunu yapman ın vicdani ve ahlaki sorumlulukları olduğunu ve ancak bunun başarılması halinde, bu 'travma dan' mimarlık ve m imarlar odası için bir kazanı m elde edilebileceğ ini hatırlat mak istiyoruz. Bundan sonraki süreçte konunun takipçisi olacağımızı, geliş meleri büyük bir dikkat ve ciddiyetle izlemeyi demokratik sorumluluğumuzun bir gereği olarak gördüğümüzü, baş langıçta belirttiğimiz eleştiriler doğrultu sundaki yaklaşım ve çalışmaların yoğun bir şekilde sürdürüleceğini duyuruyoruz.
Mima r-lık İçin Mima r-la r Yö net-im Ku r-ulu Adayl a r- ı : Atilla Yücel, Candan Çınar, Can Çinici, Tülin Had i , Arda i nceoğ l u , Hüseyin Kahvecioğ l u , Sait Ali Köknar, Sinan Omacan, Simla Sunay Özdemir, Zühre Sözeri, Asuman Yeşi l ı rmak, Barış Altan , Ertuğ Uçar, Pelin Derviş, Kerem Erginoğlu, Fahri Doğu, Nuran N uhoğlu, Hakkı Yırtıcı, Nuray Togay, Ahmet Turan Köksal, Pı nar Gökbayrak, Nazmiye Ataselim
Sor-uşt-u r-ma ve Uzlaşt-ır-ma Ku r-ulu Ad ayla r-ı :
i hsan Bilgin, Necati i nceoğl u , Haydar Karabey, Aykut Köksal, G ülsün Sağlamer, Belkıs Uluoğl u , Işık Aydemir, Mine Kazmaoğlu, Güzin Konuk Yüksel, Emre Arolat
Denet-leme Ku r-ulu Adayl a r- ı :
i pek Akpınar, Emin Balkış, Aysel Can Ekşi, S inan Mert Şener, Armağan U lusoy, Vedat Akan, Selda Baltacı, Mert Eyiler, Elif Pekin, Hayriye Sözen"
" D u b a i Towe r s " Y ı k ım ı H u k u k a Ay k ı r ı B u l u n d u 5 Şubat, Vatan YAZAN: ÖMÜR ÜNVER
i ETT arazisini 2004'te süresiz olarak, yıllık 1 6 .000 YTL'ye kiralayan - P Organizasyon, yıkım ve tahliye kararı nı yargıya taşıdı, kazandı.
Mahkeme yıkım kararların ı , "hukuka aykırı" buldu. Şirket uğradığı zarar için 6,7 m ilyon YTL'Iik tazminat davası açtı. i stanbul 5. i dare Mahkemesi, Dubai kulelerinin yapımı planl anan eski i ETT Garajı arazisi üzerinde bulunan " Levent Gösteri Merkezi"yle ilgili i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve i ETT Genel M üdürlüğü'nün vermiş olduğu tahliye ve yıkım kararlarını, "hu kuka aykırı" buldu. Dubai I nternational Properties'i n , Dubai Towers' ı inşa edeceği Levent'teki 46.000 metre karelik eski i ETT Garajı arazisinde 2004'ten bu yana faaliyet gösteren S - P Organizasyon'un başvurusu, projenin yargıya taşınmasına yol açt ı . S-P Organizasyon şirketi, gökde lenlerin yapılacağı araziyi 2004'te, süresiz olarak, yıllık 1 6.000 YTL ve yüzde 18 KDV karşılığı kiraladı. Buraya 2 . 200 kişilik Levent Gösteri Merkezi yaptı. Ancak arazinin Dubai Towers'ı yapacak firmaya verilmesinden sonra i stanbul Büyükşehir Belediyesi 1 1 Ekim 2005'de 7 gün içinde tahliye edilmesi için şirkete bildirimde bulundu. 1 0 Kasım'da d a alınan yıkım kararı uygu lamaya geçirilmek istendi. Yı kım için belediyeden 1 00 kişilik zabıta, iş maki neleriyle araziye gitti. Bunun üzerine S-P Organ izasyon i dare Mahkemesi'ne dava açtı. i stanbul 5. i dare Mahkemesi, başvuruyu yerinde bularak, önce yürütmeyi durd urma ka rarı verdi . Ard ından i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile i ETT Genel M üdürlüğü'nden savunma istedi . Büyükşehir' i n , tahliyenin istenilmesine rağmen taşınmazın boşaltılmaması üzerine olay mahall i ne gidildiğinde tah liyenin davacı şirket tarafından yapıldı ğının görüldüğünü, bu nedenle konusu kalmayan davan ın esastan reddinin ge rektiğini savundu. i ETT ise, şirketin söz leşmeye aykırı davrandığını i leri sürdü.
Yıkım Ka r-ar-ı Ya s a l Değil i stanbul 5. i dare Mahkemesi heyeti , savu nmaların ardından, yıkımın hukuka aykırı olduğuna oy çokl uğu ile karar verdi. Taraflar arasında, sözleşmenin feshi ve tahliye talebi ile Şişli 1 . Sulh H ukuk Mahkemesi'nde açılmış bir dava bulunduğu hatırlatılan kararda, bu da vanın kararı beklenmeden i ETT Genel
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
73
Müdürlüğü tarafından zabıta marifetiyle tahliyenin istenmesinde ve bu talep üzerine de Büyükşehir'in yıkım kararı almasında hukuka uyarl ı k bulunmadığı vurgulandı .
Za r-a r- için 6 , 7 Milyon YTL Toz m ina-t İst-e n iyor-
i dare mahkemesinin kararının ardın dan gözler S-P Organizasyon tarafın dan yıkıma i lişkin zarardan dolayı açtı ğ ı , yasal faizi hariç 6 .725.000 YTL'Iik taz m inat davasına çevrildi. Şirket avukatla rının idare mahkemesi kararı n ı , tazminat davasındaki mahkemeye sunacağı öğrenildi.
Ma kt"u m , Dava Bit-ene Ka d a r- Pa r-ayı Ödemeyecek
i ETT'nin Levent'teki arazisi için Mart 2007 'de yapılan ihaleyi 1 , 1 milyar YTL'yle Dubai Şeyhi Maktum'un şirket lerinden Sama Dubai kazanmıştı. i hale sonrası M imarlar Odası'nın açtığı dava "usule aykırı olduğu" gerekçesiyle red dedilmişti . Ancak i ETT arazisinin imar d urumuyla ilgili şehir planlamacıların açtığı davalar sürüyor. Dubaili şirketin de davalar sonuçlanana kadar ihale bedelini ödememe kararı almıştı .
Tami n c e , H a r b i y e Ko n g r e V� d i s i iç i n " I ş b a ş ı Imz a s ı " At- a c a k 6 Şubat, Hürriyet
YAZAN: HASAN AY
i stanbul'da 2009'da I M F G uvernörler Toplantısı'nın düzenleneceği , Muhsin Ertuğrul Sahnesi 'nin yerine inşa edilecek Harbiye Kongre Merkezi'ni Rixos Oteller G rubu'nun sahibi Fettah Tamince'nin şirketi inşa edecek. Tam ince'ye ait Sembol i nşaat ile Taca i nşaat Ortak G i rişimi, önüm üzdeki hafta yer tesliminin ardı ndan inşaata başlayacak. i nşaat, 207 m ilyon YTL'ye mal olacak. i stanbul Büyükşehir Belediyesi, Harbiye Kongre M erkezi inşaatı ihalesini 3 Ocak 2008'de yapt ı . Acil i hale yapı l masına olanak tanıyan 2 1 -b maddesine göre davet usulü yapı lan ihaleye Alarko-Alkim Ortak G irişi m i ,
74
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
Kiska- Özaltın Ortak Girişimi, Tekfen ve Semboi-Taca i nşaat Ortak G irişimi firmaları davet edildi. Pazarlıkta 62 M ilyon: Semboi-Taca i nşaat i haleye 269 milyon YTL teklif verdi . Yapılan pazarl ı k sonucunda teklif 207 m ilyon YTL'ye indirildi. Firmayla bu hafta sözleşme i mzalanacak. 83.000 Metrekare: Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı i stanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nce ( i M P) hazırlanan ve Koruma Kurulu tarafından onay lanan " M uhsin Ertuğrul Tiyatrosuna Bağlı Sanatsal Faaliyetler-Çok Amaçlı Salonlar Alternatifli M imari Ö neri Projesi" kapsam ında, M u hsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkı larak yerine Lütfi Kırdar Kongre binası ile uyumlu ve bu yük sekl iği aşmayacak yeni bir tiyatro i nşa edilecek. Lütfi Kırdar Kongre M erkezi Rumeli Salonu, H ilton Convention Center ve Gümüş Caddesi , Harbiye Orduevi ve Askeri Müze ile Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu ve Taşkışla Caddesi arasında kalan ve i stanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan Şişli'deki 1 7.000 metrekarelik alanı kapsayan projede toplam inşaat alanı 83.695 metrekare olacak. 6 Katı Yeraltında Olacak: Yapılacak yen i tiyatro binası 5 katı yer üstünde, 6 katı da yeraltında olmak üzere 1 1 kattan oluşacak. Mevcut binadaki yönetim biri mleri başka yere taşınacak. Eski binanın oturduğu 1 .525 metrekarelik inşaat alanı , yeni binada 3 .500 metre kare olacak.
" Ya p ı De n et" imi " n d e De n et" l e n e c e k Ala n 3 0 0 . 0 0 0 Met- r e k a r e y e İndi 6 Şubat, Dünya
Yapı denetim kuruluşlarının denetle yebi leceği toplam yapı inşaat alan ı , 720.000 metrekareden 360.000 met rekareye indirildi. Bayındırlık ve i skan Bakanlığının Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği, Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Şubat"
2008
Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlik te, 2001 yılında yayımlanan yönetmelik yürürlükten kalktı. Yönetmelikte, "ilgili idarenin", "yapı denetim kuruluşunun", "denetçi, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol eleman ının", "proje müellifinin", "yapı sahibinin", "yapı müteahhidi ile şantiye şefi nin", görev ve sorumlulukianna yer verildi. Buna göre, ilgili idare tarafından yapı ruhsatı müracaatına esas olan ve ilgili yapı denetim kuruluşunun uygun görüş verdiği belgeler incelenerek, eksiklik veya yanlışlık bulunm uyarsa yapı ruhsatı düzenlenecek . Yap ı ruhsatı v e yapı kullanma izni belgesini düzenleyen ilgili idare gö revlileri, görevlerini gereği gibi yerine getirmemsierinden doğan her türlü yapı kusurundan ve böylece meydana gelen zararlardan dolayı, tabi oldukları mevzu at çerçevesinde sorumlu olacak. Yapıda tespit edilen eksiklikler veya o yapıdan sorumlu bulunan denetçi mimar ve mühendis, kontrol veya yar d ı mcı kontrol elemanları nın görevinden ayrılması gibi nedenlerle, yapı denetim kuruluşunun talebi üzerine i lgili idarece inşaat durdurulacak. Faaliyeti durdurulmuş inşaatta eksik liklerin giderilmesi d u ru munda, inşaatın devamına izin verilecek.
Şant-iye Şefi Bulu n d u r u l a c a k Yap ı denetim kuruluşu, yapının inşa edileceği parseli ilgilendiren imar du rumu belgesi , aplikasyon krokisi, tapu kaydı örneği, zemin etüdü raporu ile ge rekli diğer belgelerin mevzuata uygun olup olmadığını kontrol ederek, kopyala rını dosyası nda muhafaza edecek. Proje ve uygulama denetçisi mimar ve m ühendisler tarafı ndan, proje mü elliflerince hazırlanan projelerin ihtisas alanlarındaki mevzuata uygunluğu, detay ve hesapların doğruluğu, asgari kriteriere uygunluğu ve proje müellif lerinin sicil durum belgelerinin varlı ğ ı denetlenecek. Varsa eksiklik ve hataların gideril mesi sağlanacak. Eksikliği ve hatası bulunmayan projeler, ilgili denetçi mimar ve denetçi mühendis tarafından onaylanacak. Yapı ruhsatının alınması nın ardından, yapı denetim kuruluşunun
ilgili denetçileri, yapı sahibi, yapı müte ahhidi veya yapı müteahhidi adına şan tiye şefi tarafından işyeri teslim tutanağı düzenlenerek, ilgili idarenin onayına sunulacak. Gerçek kişiler ve kooperatifler de da hil olmak üzere, tüzel kişiler tarafından yaptı rılan her türlü yapı inşası işinin bir yapı müteahhidi tarafından üstlenilmesi zorunlu olacak. Ayrıca yapım işleri yürütülen şantiye de, mühendis, m imar, teknik öğretmen veya tekniker diplamasına sahip olmak üzere bir şantiye şefinin bulundurulması mecbur tutulacak. Yapı müteahhidi ve onu temsilen görevlendirilen şantiye şefi, yapım işle rindeki kusurlardan dolayı müteselsilen sorumlu tutulacak.
Denet-im Sınırı Aşağıya Çe kildi Yapı denetim kuruluşlarının v e labora tuvarların çalışma usul ve esasları çer çevesinde, yapı denetim kuruluşunun yetki sın ırı yeniden belirlendi. Ö nceki yönetmelikte yapı denetim kuruluşlarının denetleyebileceği toplam yapı inşaat alanının 720.000 metreka reyi aşamayacağı belirtilmişti. Yen i dü zenleme ile bu sınır 360.000 metrekaye çekildi. Yönetmelikte, teknik personelin de netim yetkisine i lişkin sınırlara ve teknik personelin yapı denetim kuruluşunda istihdam esaslarına yer verildi. "Yapı denetim komisyonunun çalışma usul ve esasları" ile "yapı denetimi hizmet sözleşmesiyle ilgili esasların" belirlendiği yönetmelikte, yapı denetimi hesabı ve hizmet bedelinin tespitine yönelik unsurlar da detaylarıyla yer aldı .
Ye n i Düze nlemeye Uyum Yönetmelikte yer alan geçici madde lerle de uyum sürecine i lişkin esaslar belirlendi. Buna göre, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapı denetimi hizmet sözleşmeleri akdedilerek ruhsat müracaatı yapı lmış işlere ait sözleşme ler, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih ten sonra da geçerli olacak. Bugün itibariyle denetim sorumluluğu altında toplam 360.000 metrekarenin üzerinde denetim işi bulunan yapı
Şubat" denetim kuruluşlarının, sorumlulukları altındaki i ş m i ktarı 360.000 metrekare nin altına düşüneeye kadar yeni iş alma larına izin verilmeyecek. Yapı denetim kuruluşlarının sorum luluğu altı nda bulunan ve belirlenmiş muhtelif fiziki seviyelerde olan i şlerde, söz konusu fiziki seviyelere ait hake dişlerin ödenmiş olması kaydıyla Yapı Denetim Komisyonunca gerekli düzen lemeler, en geç 1 ay içinde tamamla nacak. Bu suretle, hakedişi ödenmiş seviye nispetinde inşaat alanı , yapı denetim kuruluşların ı n sorumluluk alanından çıkarılacak. Yapı Denetim Komisyonunun yapı de netimi izin belgesi, laboratuvar izin bel gesi ve denetçi belgesi verilmesiyle ilgili iş ve işlemlerini yürütecek olan sekre terya, en geç 1 ay içinde Yapı Denetim Komisyonu tarafından oluşturulacak.
Geçiş Sü reci Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih ten önce izin belgesi almış olan yapı denetim kuruluşları, asgari donanımı ve şartları en geç 3 ay içinde sağlayacak ve konuyla ilgili Bayındırlık ve i skan M üdürlüğüne yazılı olarak bilgi verecek. Yürürlük tarihten önce şube aracılı ğ ıyla bir denetim hizmeti üstlenmiş olan yapı denetim kuruluşları, söz konusu işin sözleşmesine göre denetim hizmeti tamamlanana kadar o ildeki faaliyetini sürdürebilecek. Şube aracılığıyla bir başka i ldeki tüm işlerini tamamlayan yapı denetim kuru luşlarının o ilde faaliyetine devam edebilmesi için yönetmelikte "şube arac ı l ığ ıyla faaliyete yönelik" hükümlere uygun biçimde belge alması gerekecek. Bu yönetmelik gereği kurulması öngörülen yapı denetimi çalışma birim lerinde görev alacak personel, Bakanl ı k uygun görüşü alınarak, ilgili Bayındırlık ve i skan M üdürlükleri tarafından en geç 1 ay içinde görevlendirilecek. Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği ta rihten önce alınmış denetçi m imar ve denetçi mühendisiere ait belgeler, vize tarihine kadar geçerli olacak. Söz konusu belgelerin vizesi sı rasında Yapı Denetim Komisyonu Başkanlığınca bu yönetmelik esasları doğrultusunda belge tanzim edilecek.
Be y o ğ l u ' n u n Boy u U z u y o r !
7 Şubat, Milliyet YAZAN: GÜ RKAN AKGÜNEŞ
i stanbul'un gözde i lçesi Beyoğ lu'nun gö beğinde aylardır herkesin gözü önünde kaçak ve ruhsata aykırı katlar yapıldığı ortaya çıktı. Riva isimli bir otel, kaçak olarak üç kat çıktı. i ki yeni otel inşaa tında da ruhsatın dışında katlar yapıldı. Bölgedeki bu kaçak katlara, bitirildiği takdirde m ilyonlarca dolar değer biçi liyor. Sokakları trafiğe kapatılarak turizm için cazibe merkezine dönüştürülen ve çok sayıda otele evsahipliği yapan Taksim Tali mhane bölgesindeki kaçak yapılaşmalar dikkat çekiyor. Talim hane'deki Riva Otel'de yürütülen ilginç inşaat faaliyeti bölgedeki kaçak yapılaşmanın boyutlarını da ortaya koyu yor. Aydede Caddesi'nde hizmet veren 8 katlı otelin çatısına çelik konstrüksi yonla 3 yeni kat daha çıkıldı. Herkesin gözü önünde yükselen katiara 2 ay bo yunca m üdahale edilmedi.
Ot-el Sah iple r i : Ha"talıyız Bina statiğini de tehlikeye sokacak katların nasıl yükseldiğini sorduğumuz otel yetkilileri , gündüz saatlerinde bile çalışma yapılan inşaatı 2 ay önce be lediyeden izinsiz olarak başlattıkları nı belirterek, "Hatalıyız" itirafında bulundu. Otelin üstüne kafeterya yapmak için çalışma başlattı klarını belirten yetkili, "Gecekondu gibi yapmaya kalktık burayı. Bizim statiğimiz iyi, binamızın projesi de o şekilde yapıldı. Demirlerle kolay olduğu için hemen başladık inşaata. Kabahat bizim . Şimdi sökmeye başla dık. Ne yapalım masrafımız gitti, yıkma ya başlad ı k," dedi. 13 yıl önce inşa edilen iskanlı yapının üzerine çelikten ilave yapılı rken inşa atın durdurulduğunu belirten Beyoğlu Belediyesi yetkilileri de yasal işlemlerin yapıldığını, mal sahiplerinin de ilaveleri söktüğünü belirtti.
Yıkıp , Büyüt-t-üle r Bu otele komşu olan Lamartin Caddesi'ndeki 1 6 ve 22 numaralı bina larda da ruhsatta belirtilen kat sınırına uyulmadığı tespit edildi. Caddede yıkı-
2008
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
75
lan 4-5 katlı yapıların yerinde yükselen ve 1 0'1u katiara ulaşan inşaatların yük sekliği bölgedeki kat yüksekliği sınırını da aştı. Belediye yetkilileri, Beyoğlu bölgesinin kentsel sit alanı olması nedeniyle kat yüksekliklerini Anıtlar Kurulu'nun bel irlediğini, her iki i nşaatta da ruhsata aykırı yerlerle ilgili tespitler yapıldığını ve işlemlerin devam ettiğini bildirdi.
Çat-ı Ona rımı Diye Başlamış Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet M i sbah Demircan da, sıfırdan yapılan binaların ruhsatlı olduğunu belirterek, "Yapılan inşaatların birçoğu Anıtlar Kurulu'ndan müsaadeli. Ama eğer bir usulsüzlüğü varsa, ölçümle iskana gel diğinde zaten meydana çıkıyor," dedi. Riva Otel'deki kat artırımının da kaçak olduğunu anlatan Demi rcan, "Çatısını onaracaktı güya. Ama üzerinde durduk, söküyor şu an. Riva'yı biliyorum ve takip ediyorum. Diğerlerine de baka rım, yasal olmayan bir şey varsa cezası nı çeker," diye konuştu.
Yayo la ra Ge ç i "t Ve rme y e n Ka l d ı r ım l a r
B Şubat DERLEYEN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
"Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, o ülkedeki kaldırımların yüksekliğiyle ters orantılı d ı r." Bu söz belki de kent içi yolların iki kenarındaki, yayaların yol boyunca yü rümesi için yapılan yüksekçe platform lar, yani kaldırımlar için söylenmiş en anlamlı ve en bilinen sözdür. Daha önce yurt dışına çıkıp gelişmiş ülkelerdeki gelişmiş kentleri görme fırsatı bulanlar bu yorumun doğruluğunu onaylaya caklardır. Türkiye'de arabaların park etmesini önlemek amacıyla gittikçe yük seltilen ve sıra sıra babalar dikilen kal d ı rı mlarda yürümek, kalitesiz malzeme kullanımı ve hatalı uygulamalar nedeniy le yayalar için işkence haline geldi. Taksim ise, i stanbul'da kaldırım tek noloj isindeki son gelişmelerin ( ! ) takip edilebileceği gözde semtlerimizden biri. Tarihi ve turistik dokusu nedeniyle her gün yüzlerce kişinin adı mladığı i stiklal Caddesi'nin kaplamaları sık sık
ARK İ T E RA M İ MARLIK ALMANAG I
76
değiştiriliyor. Son olarak Arnavut kaldı rımı taşları sökülerek granit döşenen Beyoğlu sokakları gelen itirazlardan sonra belediye tarafından granit kapla ma bloklarının üstleri eşit aralı klarla ka reler halinde çizilerek eski görünümüne kavuşturuldu. Metin M ü nir, Milliyet için 25 Ağustos 2006'da yazdığı " Kaldırımlar Yaratan Bir l rkın Ahfadıyız" başlıklı yazıda Taksim'deki kald ı rım çalışmaları n ı esprili bir d i l l e şöyle anlatmış: " Orada Taksim'den kaldırım yapmaya başlarlar, Tünel'e varınca bir gün dinlenirler, son ra bismillah deyip avuçlarına tükürerek sökmeye başlarlar. Taksim'e varınca, yeni baştan." Türk Standartları Enstitüsü'nün "Şehiriçi Yol lar - Yaya Kaldırımı Koruyucu Engelleri - Tasarım Kuralları" el kitabındaki ideal kaldırım tanım ına bakacak olursak, her gün üzerinde koş turduğumuz kaldı rı mların büyük bir kıs mının belirlenen standartlardan oldukça uzak olduğunu görebiliriz: Kısmen hemzemin kesişmeli, yarı •
Şubar
2008
erişme kontrollü çevre yollarında, yaya kaldırı m ı genişliği en az 1 , 50 metre olmal ı . • Yaya kaldırı m ı yapılması gerekli olmayan hallerde 0,75 - 2 metre genişliğinde banket yapılmalı. Bölge bağlantı , bölge içi toplayıcı, bölge içi ve servis yollarında taşıt yolunun her iki tarafına en az 2 metre genişliğinde yaya yolu yapılmalı. • Ö n bahçesiz yapı düzenine sahip yol lardaki yaya kaldırımı, en az 2,50 metre genişliğ inde, yaya trafiğinin yoğun olduğu ticaret, büro, resmi daireler gibi benzeri kullanım ların yer ald ığı merkezi iş bölgelerinde ise yaya kaldırımı geniş liği en az 5 metre olmalı. • Yaya kaldırımında yayanın emniyetle yürümesine mani olacak çiçeklik, taş veya demir gibi her türlü engellerle, elektrik direği, trafik işaret direği , ilan levhaları ağaç ve benzeri elemanlar bu l unmamalı. Kaldırım üzerine yapılan alt yapıya ait rögar, baca kontrol ve benzeri tesislerin kapakları kaplama yüzeyiyle aynı düzlemde olmalı. • Yayanın ayağ ının takılacağı beton
;;: o c. c () c c. c.
�
f'·
veya demir baba veya diğer herhangi bir çıkıntı , bitmiş kaplama taşı nda to pukların girebileceği genişli kteki delikli yüzeylerden kaçınılmalı. Avrupa kentlerinde yerinde dökme beton, yerinde döküm asfalt, taş döşe me, prekast blok kaplama gibi çeşitli yöntemler kullanılıyor. En yaygı n uygula ma ise yerinde dökme beton kaldırımlar. Beton kaldırımlar; dayanıklılığı, esnek kullanım alanı , onarı mının kolayl ı ğ ı , pürüzsüz bir yüzey sağlaması, uzun ömürlü olması, ışığı yansıtarak kent aydınlatmasından tasarruf sağlaması ve yapı m ından sonra 1 2 saat kadar kısa bir sürede kullanıma sunulabilmesi gibi avantajları nedeniyle tercih ediliyor. Ege Cansen 5 N isan 2003'te Hürriyet Gazetesi'ne yazdığı " Kaldırım kaldırması" başlıklı yazısında medeni ülkelerdeki kaldırımlada i stanbu l'daki kaldırımları karşılaştırıyor: "Geçen gün i stanbul'un Bağdat Caddesi üzerin de, yamru yumru kaldırımlar üzerinde dolaşırken saydım, yaklaşık ikiyüz metre içinde sekiz değişik tip, beton
Şubat" taş kullanılmış. Hepimiz görüyoruz. Bir taş tipi bir defa kullanıldı m ı , derhal üretimden kaldırılıyor. On metre onarım gerekse, taşı n aynısını bulmak mümkün değil. H op, iki kilometre ihaleye çıkıyor. Medeni ü l kelerde, kaldırı mların yüzde doksanı , yerine dökme betondur. Yüz senedir kaldırım böyle inşa edilir. Kum üzerine beton taş döşeyerek yapılan kaldırım yok. Beton kaldırımlar çok dayanıyor, oynamıyor ve gerekirse çok kolay tamir ediliyor. Bunu ben bil iyorum da belediyeciler bilmiyor mu? Ama maksat başka olunca, seçilen teknik de başka oluyor." 2005 y ı lında kaldırım yenileme çalış malarına yaklaşık 37,5 milyon YTL har cayan i stanbul Büyükşehir Belediyesi, bu miktarla Türkiye'deki 1 1 büyükşehir belediyesi arasında kaldırım çalışma larına en çok para harcayan belediye oldu. Sürekli tekrarlanan çalışmalar sa yesinde birçok inşaat fi rmasına kazanç sağlayan kaldırım düzenleme yöntemleri konusunda, Büyükşehir Belediyesi'nin Avrupa'dan son transferi ses emme özelliğine sahip, dayanıklılığıyla tanı nan ve çeşitli renklerde uygulanabilen mas lik asfalt kaldırım kaplaması . Böylece i stanbul kaldırımlarında kilit taşı yerini mastik asfalt kaldırıma bırakıyor, görü nüşe bakı lırsa kald ı rı mlar yine bir ye nileme geçirecek . . . i stanbul'un güzide semtlerinden Moda ve Feneryolu'ndan çektiği m iz fotoğraflar, kaldı rı m ların içler acısı durumunu gözler önüne seriyor. Bu fotoğraflardan da anlaşılabileceği gibi; Ege Cansen'in bundan yaklaşık beş yıl öncesi için tarif ettiği kaldırımlar, geçen zamana rağmen, en gelişmiş semtlerimizde bile hala her adımda aya ğımıza çelme takıyor.
D oğa l g a z i ç i n Küç ü k , Dü n ya i ç i n B ü y ü k Ad a 8 Şubat, Mil liyet YAZAN: TUGBA TEKEREK
i stanbul'a bağlı Adalar'ın yerleşime açık en küçük adası olan Sedef Adası, bir kaç yıl içinde tüm dünyanı n ilgisini üze rinde toplayacak bir bölge olmaya hazır lanıyor. i G DAŞ, 1 3 0 hanel i k Sedef'i gaz taşımak için küçük bulunca, bu bölge
dünyaya örnek olacak b i r hidrojen projesi için en uygun aday oldu. Şimdi, Adalar Vapuru'nun u ğ ramadığı Sedef'in, proje tamamlandığında en çok bilinen ada olması muhtemel. Bunun nedeni, Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknoloj ileri M erkezi U N I DO - I C H ET tarafından geliştirilen proje kapsamında adada enerji tüketimi sonrasında "sıfır kere sıfır" karbon gazı üretilecek olması. Birleşmiş Milletler S ınai Kalkınma Ö rgütü 'ne bağlı U N I DO - I C H ET'in Başkanı Engin Türe, kuru mun hidrojen enerjisinin kullanılabilirli ğini dünyaya göstermeyi amaçladığını beli rterek bunun için geliştirilen pilot projelerden birinin de Sedef Adası pro jesi olduğunu söyledi . Türe, doğalgazın Adalar'dan sadece Sedef Adası'na ekonomik olmadığı için götürül mediğini öğrendiklerini, bunun üzerine projeyi Sedef'te gerçekleştir meye karar verdiklerini belirtti . Projeye göre, adada yer alan tepeye 2 adet 500 kilovatlık rüzgar türbini ve 25 kilovatlık güneş panelleri kurulacak. Bunlardan sağlanan enerj i , adanın elektri k i htiyacını karşılarken, adada üçüncü bir enerji kaynağı olarak hidro jen de üretilecek. Elektrolizle sudaki hidrojen ve oksijen ayrıştırılacak, oksijen havaya salı n ı rken , üretilen hidrojen depolanacak. Hidrojen, merkezden konutlara çekilecek hatlarla hem ısı nmayı sağlayacak hem de rüzgar ve güneş olmadığında elektrik ihtiyacını karşılayacak. Türe, proje gerçekleştiğinde adada "sıfır kere sıfır" karbon üretileceğini be l irtirken, yurtdışı nda böyle proje yerleri nin turistlerin ilgi odağı olduğunu söyle d i . Türe, kaynak bulunması durumunda projenin 1 , 5 - 2 yıl içinde tamamlanaca ğını da kaydetti.
Hid r-oj e n le Çalışan Oca k Projeye katkı sağlayacak şirketlerden Arçeli k , hidrojenle çalışan şofben , ocak, kombi gibi ürünler üretecek. Dizayn, çok hafif bir gaz olan hidro jenin taşınması için özel borular sağla yacak. Projenin diğer ortakları arası nda i stanbul Elektrik AŞ, türbinleri üretecek olan Gama ile boruları döşeyecek olan i G DAŞ da yer alıyor.
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
2008
77
B i s i k l et" Yo l l a r ı n ı n H a l i I ç l e r Ac ı s ı .
8 Şubat, Sabah YAZAN: ÖZGÜR GÜRBÜZ
i stanbul'da resmi rakamlara göre 23 kilometre bisiklet yolu var. Yenilerinin yapılması da gündemde, ancak mevcut yol larda bisikletten çok otomobil, bank ve çukur bulunuyor. Dünyanın büyük metropollerinde bisiklet kullan ımı teşvik edilirken, i stanbul'un trafik ve hava kirli liği sorununa çözüm olabilecek yeni bi siklet yolları devreye sakulamadığı gibi olanlar da kullanılmaz halde. Bisikletliler Derneği Başkanı M urat Suyabatmaz, kayıtlarda 23 kilometre uzunlukta görü nen bisiklet yolları nın aslında daha fazla olduğunu ama yetkililerin bile bazı yeni yollardan haberdar olmadığını söylüyor. Suyabatmaz, başta Beylikdüzü olmak üzere yapılmış onlarca bisi klet yolunun işaretlenmediği ve korunmadığı için kul lanılamaz halde olduğundan yakın ıyor. Bisikleti bir ulaşım aracı olarak kul lanmak isteyen lerin en büyük sorunları arası nda, bisiklet yolları üzerine park eden araçlar, yollarda yürüyen yayalar ve bakımsız yollar geliyor. Yeni yapılan yollarda bile çukurların olduğunu be lirten Suyabatmaz, "Elimizde bir sürü anket var. Şartlar uygun olsa bisi kleti ulaşım aracı olarak kullanmak isteyenle rin oranı , yüzde SO'Iere çıkıyor," açıkla ması nı yapıyor. Bisikletseverler, Türkiye'de bisiklete destekten çok köstek olunduğundan yakınıyor. Motorlu araçların giremediği Büyükada'da caddeler bisiklet Irafiğine kapatılıyor. i stanbul Deniz Otobüsleri bisikletleri taşımayı reddediyor. Feribotlar bisiklet için yük parası alıyor. i skele ve metro çıkışlarında bisiklet parkları yok. Metrolarda ise bisikletlile rin, özürlü asansörlerini kullanmasına izin verilmiyor.
2023 Yılına Kad a r- 1 . 004 Kilomet- r-e Yol Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş onay verirse, 2008'de ilk pro jeler hayata geçecek. i ki yakada 1 50 km'yi bulan ilk projelerden sonra hedef, 2023 yılına kadar 1 .004 kilometreyi bulan bisi klet yolunun tamamlanması .
78 .
A R K İ T E R A M İ MARLIK ALMANAG I
Şubat" 2008
.
IGDAŞ v e IMP ' d e Gö r e v De ğ i ş im i ... 8 Şubat, istanbul Büyükşehir Belediyesi
Başkan Kadi r Topbaş, i M P Başkanlığına Prof.Dr. i brahim Baz'ı , büyükşehir şirketlerinden i G DAŞ'ın Genel M üdürlüğü'ne de Bilal Arslan'ı ata dığını açıklad ı . Saraçhane Belediye Sarayı'nda Tebriz Belediye Başkanı Ali Rıza Novi ve Tebriz Belediyesi Meclis Ü yeleri ile görüşen i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, görüş menin ardından gazetecilere açı klama larda bulundu. i stanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım M erkezi ( i M P) Başkanı Prof. Dr. H üseyin Kaptan'ın b irkaç defa kalp ameliyatı geçirdiğini ve stent takıl dığını beli rterek, şöyle konuştu; " H üseyin Kaptan Bey i M P 'deki yo ğunluk nedeniyle sıkıntılara girdi. i M P Başkanlığı görevinden özür dileyerek istifa etti. Sağlığının söz konusu oldu ğunu ifade etti ve müsaade istedi . Ancak biz yine kendisinden istifade ediyoruz. Şu anda TRAKAP'taki (Trakya Çevre Düzeni Planı) çal ışmasını devam ettire cek. Mart sonuna kadar bu çalışmayı bitirmek üzere söz verdi. 'Onu ben yürüteyim. Artık diğer yarışma ve dönü şüm alanlarıyla ilgili çalışmaları ekipleri niz yapar. Diğerlerini yetiştirdik. TRAKAP 'taki çalışmayı da bitirip biraz daha kendime vakit ayıracağı m . Ama ilmimi her zaman vermeye hazı rım' ded i . Zaten i M P'de çok yoğun çalışmalar bitti. 1 00.000'1ik Çevre Düzeni Planları tamamlandı. 25.000'1ik Nazım i mar Planı'nıda bitire rek Belediye Meclisimize sundular." i M P'de Hüseyin Kaptan'ın yerine onunla birlikte çalışan Prof. i brahim Baz'ın bakacağ ı n ı açıklayan Başkan Kadir Topbaş, "Zaten Hüseyin Kaptan Bey ile beraber çal ışıyorlard ı . Bu ne denle bir başkasını getirme şeklinde düşünmedik. i M P'de kurulan bir düzen var. Değ işik, yeni isimler getirerek farklı bo yuta taşı nmasın . Prof. D r. i brahim Baz orada devam edecek," dedi. Kadir Topbaş, i G DAŞ Genel M üdürü Levent Tüfekçi ile ilgili bir soruya da şu cevabı verdi; "Biz Levent Tüfekçi ile
görüşerek yaptığı başarılı çalışmalar için teşekkür ettik. Kendisi makine mühendisi, i DO'da Genel Müdür danışmanı olarak devam edecek. Zaten i G DAŞ yatırımlarını yüz de 95 oranı nda bitirdi. Yatırımlar aşağı yukarı tamamlandı. şin artık hizmet verme boyutu var. Bizim dönemizde i G DAŞ'ta önceki dönemlerin yüzde 50'si kadar yatırım ve hat çekimi yapıldı. Abone sayısı dönemi m izde 1 ,5 m ilyon civarında arttı. Levent Tüfekçi başarı lı bir arkadaşımız d ı . Ben kendisine teşekkür ediyorum. i G DAŞ'a Levent Tüfekçi yerine daha önce i G DAŞ Genel Müdür Yardımcılığı yapmış, işi iyi bilen Bilal Arslan'ı getiri yoruz. Bu tür değişiklikler zaman zaman gerekiyor. Bunlar çalışmalara bir hare ketlilik getirecektir." Başkan Topbaş, Beyoğlu'nda son za manlarda kat yükselmeleri başladığına ve Tali mhane'de otelierin imar planının üstünde yükselmeye başladığına dair haberler çıktığının hatıriatıiması üzerine, "Bunu ilçe belediyesine sormak lazım. Biz o gelen haberleri, yazıları i hbar ka bul ediyoruz, gerekeni yapıyoruz," şek l inde konuştu.
1 0 0 ' ü n c ü Yı l d a M ü t" e a h h i t" l i k t" e Dü nya Bi r i n c i liği 1 3 Şu bat, Yen i Şafak
Bakan Tüzmen, müteahhitlikte 2023'te dünya birinciliği hedeflediklerini ve 500 m ilyar Dolar'lık iş bitireceklerini söyledi. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, yurtdışı müteahhitlik sektöründe hedefin "dünya birinciliği" olduğunu belirtirken, cumhu riyetin yüzüncü yılının kutlanacağı 2023 yılında, dünyada 500 m ilyar Dolar'lık iş bitirmeyi hedeflediklerini söyledi . Tüzmen, bankacılık sektörünün des tek vermesi halinde hedeflere erken ulaşacaklarını ifade etti. Devlet Bakanı Tüzmen, yurt dışı mü teahhitlik sektörü ile ilgili yaptığı değer lendirmede, Türk m üteahhitlik sektörü nün dünyada herkesin takdirini toplayan bir sektör olduğunu bildirdi. Tüzmen, " G ittiği m her ülkede mü teahhitlerimizle i lgili övgüler alıyorum .
G ittiğim ülkenin başbakanlarından, ba kanlarından, özel sektör kuruluşlarından Türk müteahhitlerle ilgili aldığım övgüler ben gururlandırıyor. Türk müteahhitlik sektörü dünya markası olma yol unda önemli adımlar atmıştır. Bazı firmalarımız artık dünya markasıdır," dedi .
De n i z Al "t ı n d a 7 k a t" l ı Ot" e l I l k Ke z I s t- a n b u l ' d a .
.
1 3 Şubat, Yen i Şafak
YAZAN: ŞÜKRULLAH DOLU
Deniz altında 7 katlı otel, dünyada ilk kez i stanbul 'da yapılacak. Tanrıverdi H olding tarafından yapılacak denizaltı oteline 1 00 milyon Dolar bütçe ayrıldı. Proje, 201 0 yılında tamamlanacak. 2 0 1 0 Avrupa Kültür Başkenti seçi len i stanbul, yeni turizm projeleriyle dünya turizm inin de başkenti olmaya aday. Dünyada ilk kez deniz altında 7 katlı otelin i stanbul'da yapılacak olması, i stanbul'u kültürel değerleri yanı nda tu rizm açısından da iddialı bir konuma ta şıyor. Tanrıverdi Holding'in Beşiktaş'ta 1 00 milyon Dolar bütçeyle yapacağı otel , 201 O'da tamamlayacak. Tanrıverdi H olding Yönetim Kurulu Başkanı Recep Tanrıverdi otelin 7 yıldızlı olaca ğ ı n ı söyleyerek, "Anıtlar kurulu başta olmak üzere bütün ilgili yerlerden izin aldık ve Beşiktaş'taki Deniz M üzesi ile Daimabahçe Sarayı arasındaki eski tütün binasını yıktık. Dünyadada ilk defa denizin altına 7 kat i neceğiz," ded i .
Tüt-ü n De pos u n u n Ye r-ine Otel yapılacak yerde, 1 930'1u yıl ların başında Avustralyalı bir firma tarafından kurulan Astro Türk Tütün Fabrikası binası vard ı . Tekfen Holding'ten Tanrıverdi Holding'e intikal eden bina, 24.04. 2005 gün ve 2005/1 464 sayılı Beşiktaş Belediye Başkanlığı onayı ve i stanbul l l l numaralı KTVK Kurulu'nun 1 3. 1 2 . 2006 gün ve 2 1 5 2 sayılı kararına dayanılarak geçtiğimiz günlerde yıkıldı. Her şeyin kanuna uygun olmasına özel önem verd iklerini belirten Recep Tanrıverd i , 3 yıllık bir süreçte bu izinleri alabildiklerini söyledi. Yatırı m ları nda
Şubat"
ağ ırlık merkezinin tekstil olmaya devam edeceğini belirten Recep Tanrıverdi, enerji piyasasında büyürnek istedi klerini söyledi .
6 Kat-lı Modeli Fij i Ada sı' n d a Ya pıldı Deniz altında 6 katlı otelin yapımına ilk kez Fiji Adası'nda başlanmıştı. Amerikan şirketi Bruce Jones tarafından Fiji Adası açıklarına 1 60 m ilyon Dolar'lık bütçeyle yaptırılan Poseidon'un açılışı için geri sayım başlad ı . Dünyanın deniz altında 6 katlı ilk sualtı oteli bu yıl hizmete açılacak. Mercan kayal ığı manzaralı Poseidon denizin 20 metre altında inşa ediliyor ve otelin odaları denizaltına benzeyecek şekilde yapılıyor. .
4 5 Ye n i I l ç e Ge l i y o r 1 4 Şubat, Türkiye YAZAN: SÜLEYMAN DEMiR
Yerel yönetimlerin zafiyetlerini en aza indi rerek, rasyonel yönetim anlayışını getir mek isteyen hükümet, i çişleri Bakanl ı ğ ı aracılığ ıyla yen i bir kanun taslağı hazır latıyor. Tasiağa göre nüfusu 2 .000'in altındaki 863 belde-belediye yönetim i , en yakın ilçe yönetimine bağlanacak. Bu beldelerde çalışan işçi ve memurlar da, söz konusu ilçelerde görevlendi rilecek. Ayrıca Büyükşehir olmasına rağmen merkez ilçesi olmayan Antalya, Samsun gibi 8 büyükşehir belediyesine yeni merkez i lçeler kazandırılacak. " M inimum Maliyet, Maksimum Fayda Profesyonel Yönetim" anlayışına göre gel iştirilen tasiağa göre, yaklaşık 45 yeni ilçe otaya çıkacak ancak 863 bel de lağvedilecek. Küçük yerleşim birimleri nin adeta para yuttuğunu buna karşılık hizmet sunamadığını ve önemsenecek gelir kalemlerine sahip olamadığını göz önünde bulunduran hükümet, bu küçük biri mlerin lağvedilerek büyük ilçelere bağlanmasını esas alıyor. Bunun için baz alı nan kıstas, nüfu sun 2 .000'nin altında olması . Konunun uzmanlarına göre bu büyüklükteki bir yerleşim biriminde hizmet üretilemiyor. i dari, mali ve teknik yönetim kurulamı yor. Hizmet çarkının dönmesi için bu
küçüklükteki bir yerleşim birim inde, büyük ölçekli bir i lçedeki yönetimin aynısının buralarda da kurulması gereki yor. Böyle olunca da maliyet, faydadan fazla oluyor.
Kimse Mağd u r Olmaya c a k Ayrıca bu yönetimler, hiçbir üretimi ve geliri olmayıp sadece genel bütçeden aldıkları payla ayakta d urmaya çalışı yorlar. Bütçeden aldı kları pay bile, kara delik gibi olan harcama kalemlerine yetmiyor. 2006 yılındaki yapı landırma ve bazı beldelerin borçları nın sıfırlanmasına rağmen bu gün bu küçük beldelerin toplam borcunun 400 trilyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Yeni nüfus sayımına göre, nüfusu 2 .000'in altında 863 yerel yönetim be lirlendi. Eski yüksek nüfusa göre genel bütçeden pay aldığı dönemde bile yö netilemez halde olan bu beldeler, düşük olan yeni nüfusa göre daha da az öde nek alacak. O zaman bu beldeler, iyice borç batağ ına saplanacak. i şte hizmet üretme kapasitesinden yoksun küçük beldelerin yönetimi, bu ve benzeri ne denlerle en yakı n ilçeye devredilecek. i lçedeki il özel idareleri tarafı ndan söz konusu beldelere hizmet götürülecek. H izmet sunumunda aksama olmaması için, bu beldelerde küçük irtibat birim leri kurulabilecek. Bu beldelerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi için, 1 O yıl boyunca genel bütçe payının dışında ekstra ödenek ayrılacak. Bu beldelerde memur olarak çalışan yaklaşık 3.820 civarındaki personel ile işçi olarak çalışan 5 . 800 civarındaki çalışan da bağlandıkları i lçelere tayin edilecekler. Birçoğu parasızlı ktan aylarca maaş ala mazkan artık rahat rahat maaşlarını da alabilecek.
Büyü k İlçeler Böl ü n e c e k B u arada yönetirnde zafiyet oluştu racak kadar büyük olan bazı yerleşim birimleri de bölünecek. Ancak bunun sayısı oldukça sınırl ı olacak. Burada ise nüfus esas alınmayacak. Yönetim zafi yeti oluşturan coğrafik ve idari zorluklar göz önünde bulundurulacak. Ö rneğin i stanbul'da 4-5, i zmir'de ise 1 veya 2 bölünme gerçekleşecek. Adana ve Ankara'da da bölünme ihtimali kısmen
2006
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
79
var ama kesinlik kazanmış değil. Ayrıca 16 büyükşehir belediyesinin 8 'inde mer kez i lçenin bulunmadığını göz önünde bulunduran hükümet, yönetim kolaylığı sağlamak için buralarda merkez i lçeler tayin edecek. Bölünmelerle yaklaşık 45 civarında yeni belediye ortaya çıkması beklenirken, yaklaşık 863 belde ise lağvedilecek.
H e r z og & d e Me u r o n ' u n Ç i n ' d e k i ORDOS 1.0 0 P r o j e s i n e Tü r kiye ' de n M ima r l a r Ta s a r ım d a D a v e t" E d i l d i 1 5 Şubat Gobi Çölü'nün alabildiğine uzanan boşlu ğunda yen i bir kent inşa ediliyor. Çin'in M oğolistan sınırına yakı n Ordos kenti 2 yıl öncesine kadar çölün herhangi bir parçası iken şimdi varlı ğıyla etrafı nda yeni kentlerin oluşmasını tetikliyor. Çin'in en büyük süt üreticisi olan Cai J iang bu gelişmelerin baş kahramanı. Cengiz Han'a, ismini omzuna dövme yaptıracak kadar hayran olan, elinden purosu düşmeyen bu işadamının bir diğer özelliği ise parasını sanata ve mi marlığa yatırma merak ı . Yatırım aracı olarak sanat eserlerini toplayan, hatta kazançların ı n büyük kısmını mimarlığa yatıran işadamları görmeye artık alışsak da, Çin'in bu kesiminde işler alıştığımız ölçekierin biraz da dışına çıkıyor. Öyle ki, Thomas More'un " Ü topya"sı bile bu tip projeleri öğrendikçe bize naif ve daha gerçekçi gelebilir. Her şey bu süt imparatorunun ünlü Çinli sanatçı Ai Weiwei'ye plan larını anlatması ile başlamış. Weiwei, Herzog & de Meuron'un da Çin'deki " kuşyuvası" stadyum projesinde danış man l ı k yapm ı ştı. Weiwei'nin vizyonu süt i mparatoru J iang'ın hayalleri ve parası ile birleşin ce, ütopyalar da gerçeğe dönüşmeye başlamış. Gobi Çölü'nün Moğol istan'a yakın bölgesinde Baotou'nun güne yinde yeniden kurulan kent, bir kültür
80
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
ve sanat kenti olarak planlanıyor. En azından kent sahibinin danışmanı , sa natçı Weiwei kent planını bu şekilde tamamlamış. Altyapısı , yolları hatta kaldırımları tamamlanan 197 hektarlı k alanda tek yükselti; inşaatı tamamlanmış, sanat eserleri içine yerleştirilmiş Çağdaş Sanatlar M üzesi. Bunun dışında Gobi Çölü'nün uçsuz bucaksız kum tepele rini bozan tek bir insan yapısı yükselti yokken, gelecek sene burada alışveriş merkezleri, müzeleri ve konutları ile bir kent yükselecek.
Ordos 100 ' d e Bir Tü rk Mima rın İmzası B u kentin 1 .000 m2'1ik lüks konutla rının tasarlanması işi ise uluslararası mimarlık camiasında şaşkınlıkla karşıla nan bir iş dağıtma projesine dönüşmüş durumda. i şveren Cai Jiang'ın da onayı ile Herzog & de Meuron ikilisi dünyada yıldızı parlayan ancak olağan mimarlı k medyasında kendine hak ettiği şekilde yer bulamam ı ş 29 ülkeden 1 00 mi marl ı k ofisini belirlemiş. i ngiltere'den sadece bir ofisin çağ ı n ldığı bu pro jede Türkiye'den de sadece Han Tümertekin'in ofisi M imarlar Tasarım davet e dilmiş. Davet edilen yüz m imardan eliisi geçtiğimiz haftalarda dünyanın bu uzak ve sakin köşesinde kendilerine ayrılan parselleri görmeye ve kontratiarını imzalamaya gittiler. Avan projelerini ta mam lamaları için önlerinde 1 00 günleri bulunan mimarlar, projelerini sunmak üzere üç ay sonra yeniden Ordos'ta buluşacaklar. Bundan sonra uygulama projeleri Ai Weiwei yönetiminde Çin standartlarına göre Çi n'de üretilecek projeler hızla
Şubat- 2008
o ., a. o "'
� o o
uygulamaya başlanacak. Şaşırtıcı hızda gelişen bu ütopik projenin sounda, süt imparatoru topladığı sanat eserlerini koyabiieceği bir müze etrafında geliş tirilmiş bir kültür ve sanat kenti elde etmiş olacak. Çölde kurulan bu kentin gerçekten yaşayan bir kente dönüşüp dönüşmeyeceğini ise ancak zaman gösterecek.
Ka l e G r u b u , Ya r ım A s ı r l ı k Ç ı n a r Ol d u l S Şubat,
Milliyet
Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluş larından Kale grubunun 50'nci y ı l ı , i stanbul 'da düzenlenen görkemli bir resepsiyonla kutland ı . Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı 'ndaki törende konuşan Kale grubu kurucusu i brahim Bodur, Türk ekonomisine hizmete devam ettik lerini belirterek , kendisiyle Kale grubu bayrağ ı n ı taşıyaniara şü kran borçlu olduğunu ifade etti . Bodur, 27 Temmuz 2007 'de bayrağı kızı Zeynep Bodur Okyay'a teslim et tiğini, Okyay'ın da bu bayrağı çalışma arkadaşlarıyla daha ileriye götüreceğine inandığını kaydetti.
"Da h a Ya p a c a k Ço k İş Va r" Kale G rubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay da 1 957 yıl ında i brahim Bodur'un girişimiyle Çanakkale'nin Çan ilçesinde başlayan yolculuklarında 50 yılı geride bırakırken , 2007 itibariyle seramik başta olmak üzere hammadde, savunma sanayii ve havacılık, yapı kimyasalları, boya, enerji, turizm ve lojistik sektörlerinde faaliyet gösteren bayileri ve iş ortakları ile
yaklaşık 1 0 .000 kişilik büyük aile ya pısına ulaştıkları n ı anlattı. Okyay, Kale ailesinin bugün 60'ın üzerinde ülkeye ihracat yapman ın ve yılda 1 , 2 m ilyar Dolar'lık satış gerçek leştirmenin gururunu yaşadığını ifade ederek, şöyle devam etti: " i brahi m Bodur Bey'in gerçekleştird i kleri, i lkeleri ve vizyonu, Kale ailesinin bundan son raki yolculuğunda düsturumuz olacaktır. Bayrak yarışında biz ikinci jenerasyon olarak geleneksel değerlerimiz ile çağ daş yönetim ilkelerini bütünleştiren viz yonumuz sayesinde kurucumuzun bize bıraktığı çalışma ilkelerine, iş kültürüne sahip çıkarak, dünya çapı nda başanlara imza atarak devam etmeye azimliyiz. Daha yapacağımız çok iş var. i leriye dönük plan ve hedeflerimizde geçmişimiz, geleceğimizin güvencesi olacak. Ö nemli olan sadece büyürnek ve kazanmak değil, sürekli gelişim ile sürdürülebilir rekabet gücünü sağla yacak ve geleceği güvence altına alan stratej i leri geliştirmektir. Ö nümüzdeki 50 yıllara da bu anlayışla yol alacağız."
. Va r y a p , I n ş � a "t Da l ı n d. � En Iy i Ma r k a Od ü l ü n ü Ald ı 1 8 Şubat
Türkiye'nin sınai ve mülkiyet hakları ko nusunda tescil belgesi vermeye yetkili tek kurum olan Türk Patent Enstitüsü, kurulduğu günden bu yana bireylere ve topluma en iyi yaşam alanlarını sunmak için hareket eden Varyap'a 14 Ş ubat tarihinde Türk Patent Enstitüsü'nün 1 36 . yılı kapsamında " 2007 Patent Ö dülleri" organizasyonunda, marka - inşaat dalın da "Türk Patent Altın Ödülü"nü verdi. Türk Patent Enstitüsü, Türkiye'deki firmaların marka, patent ve tasarım konularında Avrupa Birliği (AB) yolunda artan rekabet koşullarında öne çıkmala rı için ürünlerin ve hedeflerin korunması nı hedefliyor. Varyap'ın ödülü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş'a verildi. Başbakan Erdoğan, Varlı baş'ı tebrik ederek, başarıların ı n devamını diledi.
Şubat" 2008
Tü rkiye ' n in Ta kd irini Kaz a n m a kt-an Dolayı Gu r u rl u y u z Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, "Yaklaşık 30 yıldır, Türkiye'nin dört bir yanında üstlendiği miz i nşaat ve gayrimenkul projelerinde önemli başanlara imza attık ve atmaya devam ediyoruz. ' Farklılık ayrıntılarda saklıdır' ilke mizle dürüst, titiz, kararlı ve disiplinli çalışmaları mızia Türkiye'nin takdirini kazanmaktan dolayı gururluyuz. Otuz yıla yaklaşan iş tecrübemizle, başarıyla tamamlayarak Türkiye ekonomisine he diye ettiğimiz projelerimiıle büyük gurur duyuyoruz. Türk Patent Enstitüsü tarafından ve rilen böyle anlamlı bir ödüle layık görül mekten dolayı büyük mutluluk duyduk. Varyap olarak, Türkiye'nin en büyük ve prestijl i projelerinden Konya Adalet Sarayı'nı tamamladık. Halen Uphill Court Ataşehir ve Uphill Court Bahçeşehir konut projeleri ile Avrupa Yakası Adalet Sarayı projesini devam ettiriyoruz. Bu gurur ile bugün aldığımız bu ödül bizlere, dün olduğu gibi gelecekte de gerçekleştireceğimiz projeler için ihtiyacımız olan gücü veri yor," diye konuştu.
Ye n i ve Da h a Büy ü k Başa rıla r için Ta kd i r Edilmek Mot"ive Edici Bir U n s u r Başbakan Recep Tayi p Erdoğan, Türk Patent Enstitüsü'nün (TPE) 2007 Yılı Ödül Töreni'nde yaptığı konuşma da; ister büyük ister küçük olsun, elde edilen başarılar neticesinde takdir edilmeyi beklemenin i nsanı n doğasında olduğunu dile getirdi. Yeni ve daha büyük başarılar için takdir edilmenin, teşvik edilmenin ve ödüllendirilmenin motive edici bir unsur olduğunu ifade eden Erdoğan, bunun için marka ve tasarım sahiplerinin ernekle ürettikleri yeniliklerin korunmasına, sınai mülkiyet haklarının korunmasına büyük önem verdiklerine işaret etti. Ayrıca konuşması nda; günümüzde dünyada söz sahibi olman ın en önemli yollarından birinin araştırma - geliştirme (Ar-Ge) ve inavasyon olduğuna dikkati çekerek, " Başkalarının geliştirdiği bilim
ve teknolojiyi kullanarak, ancak bilgi tüketicisi bir toplum olunabilir. Bu yüz den AR- G E çalışmalarını desteklemeyi, hükümet politikası haline getirdik," dedi .
" Ko n u t" F i y a t- l a r ı 2 0 Kat" A rt-t- ı " 1 8 Şubat, Dünya
i stanbul Serbest M uhasebeci Mali M ü şavirler Odası ( i S M M MO) "Türkiye Değeri ni Katlıyor" başlıklı araştırmasıyla konut fiyatlarındaki artışa dikkat çekti. Rapora göre, 2001 'den bugüne kadar altın fiyatları 3 , 5 kat, enflasyon 3 kat artarken, i stanbul'un birçok semtinde konut fiyatları 7 ile 20 kat arasında de ğer kazandı. i S M M MO'nun, fiili araştı rmasının yanı sıra Deloitte, Colliers gibi ulus lararası denetim ve veri şirketlerinin hesaplamalarından da yararlanarak ha zırladığı incelemeye göre, özelleştirme ve özel sektör ortaklıklarına "akın eden" yabancıların i stanbul'a konuşlanması, milyarlarca Dolarlık yeni ofis inşaatlarını beraberinde getirdi ve ofis kiralarında Dolar bazında son 3 yılda yüzde 1 20'ye varan artışlar yaşandı.
İst-a n bu l ' d a Ko nut Fiyat-la rı 20 Kat- Değ e r Ka z a n dı Araştı rmaya göre, 2001 'den sonraki dönemde altın fiyatları 3,5 kat, i stanbul'un birçok semtinde konut fiyat ları 20 kat değer kazandı. 2001 yılındaki gazetelerin seri ilan larından elde edilen veriler bugünkü benzerleriyle karşılaştırılarak yapılan ve metrekare değeri üzerinden belirlenen verilere göre, i stanbul'da birçok semtte elde edilen değer artışı, daha çok 8-1 0 kat arasında değişti. Elde edilen verilere göre, Şirinevler'de 2001 'de metrekaresi 82 Dolar olan 85 metrekare bir ev, 7.000 YTL'den alıcı bulabiliyorken, aynı bölgede 80 metrekarelik bir ev için bugün yaklaşık 1 25.000 YTL ödemek gerekiyor. Metrekare üzerinden karşı laştı rıldığında ise, 2001 'de 8 2 YTL olan bölgedeki fiyatlar, bugün 1 .563 YTL düzeyinde bulunuyor.
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
81.
Suadiye, Kartaltepe, Maltepe, Maslak, Bahçelievler-Soğanlı bölgeleri nin değerinin 1 6- 1 8 kat arasında arttığı gözleniyor. Maltepe'de 1 20 metrekarelik bir ev 2001 'de 1 5. 000 YTL'den satılırken, bugün benzer bir ev için 220-250.000 YTL arası nda rakamlar belirleniyor. Araştırmaya göre, bugün 80-90.000 YTL'ye ev alı nabilecek yerler olan Pendik Velibaba, Bağcılar, Başakşehir gibi bölgelerde, 7 yıl önce 8-1 0.000 YTL'Iik değerlerle ev satış ilanları ve riliyordu, 200 1 - 2002 yılları nda birçok semtten metrekaresi 1 00 YTL'nin altın da daire alınabilirken , bugün metrekare si 1 .000 YTL'nin altında daire bulmakta zorluk çekiliyor. Araştırmaya göre, lüks proje konutla rında da yüksek değerler yakalanı rken, 3 yıl önce 1 00.000 YTL'ye satılan daire ler için bugün 300.000 YTL' Ieri gözden çıkarmak gerekiyor.
Ofis Kirala rında Yü zde 40 -120 Arasında Art-ış Araştı rmaya göre, Türkiye'de değerini artıran alanlardan biri de ofisler olurken, 2000'1ere girildiğinde prim yapan ofis kiraları, krizle birlikte hızlı bir düşüş dö nemine girdi. Ancak, h ızlı büyüme döne minin yaşandığı 2003-2004'ten itibaren özelleştirme ve özel sektörde birleşme ve satın almaların artışıyla birlikte ofisie rin hem değeri hem doluluk oranı arttı. 2005'ten itibaren doluluk oranı azalışa, getiriler h ızlı artışa geçerken, Colliers' in yaptığı dönemsel araş tı rmalardan derlenen bilgilere göre, i stanbul'un önemli ofis merkezlerinde kiralar, 2005-2007 arası nda yüzde 401 20 arası nda değer kazandı. Metrekare fiyatı ayl ık 24,5 Dolarla en pahalı bölge olan Şişli-Esentepe, Zincirlikuyu hattında A sın ıfı ofis kiraları 2005'te 1 1 ,5 Dolar iken, 3 yılda getirisi yüzde 1 1 7 arttı. Bölgede B tipi ofis kira ları ise, 3 yılda yüzde 80 arttı. Avrupa yakasında A sın ıfı ofis kira ları, 2005-2007 arasında Levent'te yüzde 40, Maslak'ta yüzde 59, Taksim Beşiktaş'ta yüzde 43, Etiler'de yüzde 44, Havaalanı bölgesinde yüzde 84 art t ı . Avrupa Yakası B sınıfı ofislerde kira artışı ise, Levent'te yüzde 60, Maslak'ta yüzde 41 , Taksim- Beşiktaş'ta yüzde 26,
82
ARK İ T E RA M İ MARLIK ALMANAGI
Etiler'de yüzde 64, Havaalanı bölgesin de yüzde 90 olarak gerçekleşti. Anadolu yakasında en çok değer ka zanan bölge Kavacık'ta, A sınıfı ofisierin getirisi yüzde 78, B sınıfının yüzde 62 oldu.
Ç ime n "t o d a
I k i n c i Ya b a n c ı S a t- ı ş ı 1 9 Şubat, Milliyet
Türkiye'de 5 çimento tesisi ve 1 8 hazır beton tesisi bulunan Ciments Français, çimento için yerli ve yabancı yatırımcı larla satış opsiyonu dahil görüşmelere başladığını açıklad ı . Yibitaş Lafarge Orta Anadolu Çimento'nun Portekizli Cimpor'a satıl masının ardından, i talyan çimento devi ltalcementi G roup'a bağlı Ciments Français, Afyon Çimento'nun da ara larında olduğu, Türkiye'deki çimento tesisleri için stratejik satış opsiyonu da dahil olmak üzere yerli ve yabancı yatırımcılarla görüşmelere başladığını açıkladı. Dünyanın en büyük beşinci çi mento üreticisi olan ltalcementi'nin Türkiye'deki faaliyetlerini Set Group Holding yürütüyor. 1 989'da özelleştirmeden aldığı 5 çimento tesisiyle Türkiye pazarına giren ltalcementi, daha sonra hazır beton ve agrega üretimine de geçmişti. G rup son 1 O yılda Türkiye'ye 400 m ilyon Dolar yatırım yapm ı ştı.
Paz a r Payı Yü zde 8 Set G roup Holding bünyesindeki Set Çimento, Afyon, Ankara, Balıkesir ve Pınarhisar - Kırklareli'ndeki 4 çimento fabrikası ve i stanbul Ambarlı'daki çimento öğütme tesisiyle Türkiye'nin en büyük çimento üreticileri arasında bulunuyor. Yine grup bünyesindeki Set Beton da i stanbul, Ankara, Balıkesir, Bandırma, Bursa ve Trakya bölgelerinde bulunan 18 hazır beton tesisiyle Türkiye'nin en büyük hazır beton üreticilerden. Türkiye pazarında yaklaşık yüzde 8 pazar payı olan ve 1 .300 kişi istihdam eden Set G roup'un cirosu 1 40 m ilyon Euro'yu buluyor. Set G roup H olding Genel M üdürü Adnan i ğnebekçili,
Şubat" 2008 Ciments Français'nin yaptığı açı kla manın "şimdilik" bir satış kararı olarak nitelendirilemeyeceğini söyledi. Dünya çapında 60 çimento fabrikası, 1 4 çimento öğütme tesisi, 547 hazır beton tesisi ve 1 54 kırma taş tesisi olan ltalcementi Group'un, 1 7.000 çalışanı ve 4,2 m ilyar Euro cirosu var.
Paz a rda H a n g i Ya b a n cı Fi rmala r Va r Heidelberg Cement (Almanya}, Cementir ( i talya), ltalcementi ( i talya}, Lafarge (Fransız), Vicat (Fransız}, Cimpor ( Portekiz}, Orascom (M ısır).
Ga z i o s ma n paşa ' da Tü r kiye ' n i n E n B ü y ü k H a y v a n a "t Ba h ç e s i Aç ı l ı y o r
ve Orkun Özüer tarafından yapıldı. Gaziosmanpaşa ile Cebeci arasın daki alanda uygulanacak ve 4 aşamada tamamlanması öngörülen projenin ilk etabı 1 9,6, i kinci etabı 1 4, 4 , üçüncü etabı 1 0 , 3 ve son etabı da 62 hektarlı k bir alanı kapsıyor. 2007 yılı birim fiyatlarıyla ilk etabının maliyetinin yaklaşık olarak 15 milyon YTL olması öngörülen projede çeşitli büyüklüklerde gösteri merkezleri, kon ferans salonları, kapsamlı bir hayvanat hastanesi, sergi holü, alışveriş merkezi, kafeterya, gösteri merkezi, Çocuk Hayvanat Bahçesi gibi bölümler yer alacak. Gaziosmanpaşa H ayvanat Bahçesi, öngörüldüğü şekilde yapılandırıldığı takdirde Türkiye'n i n en büyük hayvanat bahçesi olacak.
Tü rkiye ' d e hale n faaliyet- göst-eren 6 adet- hayvana-t b a h ç e s i bulunuyor:
20 Şubat
YAZAN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
Gülhane Parkı'nın yeniden düzen lenmesi sırasında kapatılan H ayvanat Bahçesi'nin yerini alacak Gaziosmanpaşa H ayvanat Bahçesi , 5 yıl süren uzun bekleyişin ardından 2008 yılı içinde ilk ziyaretçilerine kapılarını açacak. i stanbul'un tek H ayvanat Bahçesi olma özelliğine sahip Gülhane Parkı, onarım sürecinde, hayvanların koruna bileceği bir yer olmad ı ğ ı gerekçesi ile kapatılmıştı. Gaziosmanpaşa H ayvanat Bahçesi Projesi ise 2002 yılında ihaleye çı karılmış ancak bazı istimlak sorunları nedeniyle bu zamana dek gerçekleştiri lememişti. Planlama, kentsel tasarım ve peyzaj tasarı mı, i stanbul Teknik Ü niversitesi Mimarlık Fakültesi bünyesinde, Prof.Dr. Ahmet Cengiz Yıldızcı, Prof. Dr. Cengiz Giritlioğlu, Yard . Doç. D r. Mehmet Ali Yüzer, Neslihan Palaoğlu, Erdem Dişli ve Onur Yüzer'den oluşan ekip tarafın dan gerçekleştirilen Hayvanat Bahçesi Projesi'nde yer alan genel tesislerin ve hayvan barınakların ı n mimari uygulama projesi ise Selim Velioğlu, U mut iyigün, M urat Aksu , S unay Yusuf, Erce Funda
At-at-ü rk Orman Çift-liği Hayvana-t Ba hçesi Atatürk Orman Çiftliği H ayvanat Bahçesi 1 933 yılında kuruldu, tesis için ayrılan 32 hektarlık alanı n , şu anda 22 hektarlık kısmı kullanılıyor. 1 9 9 türden yaklaşık 2 5 0 0 adet hayvanın yaşadığı hayvanat bahçesi Türkiye'nin ikinci büyük hayvanat bahçesi. 2000'1i yıllara kadar 1 2 hektarlık alanda hizmet veren Atatürk Orman Çiftliği H ayvanat Bahçesi, son yıllarda eklenen yeni kafes ve barınaklarla daha modern bir görünü m kazandı ve kullanılan alan iki misli büyütüldü. Ankara'da bulunan H ayvanat Bahçesi'nin, Büyükşehir Belediyesi Başkan ı'nın Ocak 2007'de yaptığı ba sın açıklamasıyla, bugün çimento fab rikasının bulunduğu verimsiz bölgeye taşınması gündeme geldi. Yeni H ayvanat Bahçesi'nin yaklaşık 840 dönümlük bir alana kurulacağ ı n ı belirten M e l i h Gökçek "Amacımız, dün yanı n en büyük ve en modern hayvanat bahçelerinden birisini kurmak. Bu amaçla geniş bir alan gerekiyordu. Biz kurulacak bu geniş alanı verimli tarım arazisi üzerinde kurmak istemedik. Bu nedenle hayvanat bahçesini bugünkü
Şuba'l' 2008 yerinden alarak verimsiz tarım arazisi bölgesi olan Çimento Fabrikası alanına taşıyacağ ız. Ve orada muhteşem bir safari park yapacağız. Hayvanlar kafesler içinde değil de doğal yaşam alanına benzer geniş alan larda barınacak. i çerisinde yaklaşık 500 kadar golf arabasıyla dolaşabileceksi n iz. Burada pek çok hayvanın gösteri mekanları olacak. Filler, yunus balıkları, atlar, köpekler ve daha pek çok çeşit hayvan. Ayrıca bu hayvanlar, değişik yapılardaki yerler de gösteriler yapacak ." açı klamasında bulundu.
Ga z ia nt-ep Hayvana-t Ba h ç e s i Mayıs 2001 yılında hizmete giren ve Türkiye'nin en büyük Hayvanat Bahçesi olan Gaziantep Hayvanat Bahçesi, 1 00 hektarlık arazisinde 250 hayvan türü barı ndırıyor. M imari tasarım ı M N G Targem AŞ tarafından yapılan tesiste idari bina, kafeterya, maymun evi, 2 1 bölümlü akvaryum , deve evi, at evi, kanguru evi, devekuşu evi , büyük kuş kafesi, küçük kuş kafesi, tavuk-sülün-kum kekliği-kum tavuğu kafesi ve yırtıcı kuşlar için kafes ve kışlık barınaklar yer alıyor.
Bu r-sa Hayvana-t Ba h ç e s i Yakın Çevre Yolu üzerinde, 2 1 hektar lık bir alanda kurulan Bursa Hayvanat Bahçesi , 55 tür, yaklaşık 500 adet hayvanın yaşadığı bir kompleks. i ki bö lümden oluşan hayvanat bahçesinin i l k bölümünde, Tarihi Cumalıkızık Evleri'nden oluşan Türk Köyü Çocuk Hayvanat Bahçesi ile Afrika Savanna alanı bulunuyor. Hayvanat Bahçesinde geleneksel ve modern m imarinin örnekleri bir arada kullanılmış. Tesiste ayrıca kafeterya, restaurant, kafe, hediyelik eşya satış birimi, çok amaçlı Gösteri M erkezi ile Afrika Kafe bulunuyor. Hayvanların yiyeceklerinin hazırlandı ğ ı ana mutfak, karantina, klinik, atölye, depoların yanı sıra personel sosyal tesisi, misafirhane, veteriner odaları ile veterinerlerin araştırma yapabilecekleri bir laboratuar da tesiste yer alan diğer birimler.
83
tesis içersinde kafeterya, çocuk bahçesi, kütüphane, hayvan müzesi, canlı hayvan satış dükkanı ve eğlence-dinlenme parkı yer alıyor.
Bursa Hayvanat Bahçesi düzenleme projeleri Yüksek M i mar i lkay i ntaş'a, peyzaj projesi Prof.Dr. Ahmet Cengiz Yıldızcı'ya, Bursa Evleri projesi ise Yüksek M i mar H üsrev Tayla'ya ait.
Ant"alya Hayvana-t Ba h ç e s i
İzmir- Hayva na-t Ba h ç e s i 1 936 yılında şehir merkezinde yer alan Kültürpark'ın bir parçası olarak dönemin şartlarına uygun şekilde Türkiye'nin ilk koleksiyon tipi hayvanat bahçesi şeklinde inşa edilen i zmir Hayvanat Bahçesi 88 türe ait 1 .000 adet hayvana ev sahipliği yapıyor. 72 yıldır 1 , 8 hektarlı k alanda hizmet veren tesisin 2008'in ilk yarısı nda Çiğli'deki 42 , 5 hektarlı k alana sahi p Sasalı Doğal Yaşam Parkı'na taşınması öngörülüyor. i zmir Büyükşehir Belediyesi'nin prestij projelerinden biri olarak gösterilen Sasalı Doğal Yaşam Parkı'nda, Tropik Merkez, Çocuk Hayvanat Bahçesi, gezinti bantları, gözetleme kuleleri, dinlenme alanları, çocuk oyun alanları , 8 .450 metrekare büyüklüğünde bir gölet, hayvan mutfağ ı , yem ambarı, atölye, yemekhane, karantina, eğitim-konferans ve sergi salonu, giriş binası ve 500 araçlık otopark alanı yer alacak.
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
3 3 hektarlık alan üzerine kurulmuş olan Hayvanat Bahçesi'nde 87 türde 765 adet hayvan bulunuyor.
Çeşit-li Ülkele r-den Hayva na-t Ba h ç e s i Ör-nekler-i Tie r-pa r- k Be r-lin (Ber-lin , Almanya) 1 60 hektarlık alan üzerinde kurulmuş olan Tierpark, Avrupa'nın en büyük hayvanat bahçesi. Eski Schlosspark Friedrichsfelde'de 1 955 yılında açılan park yaklaşık 1 0.000 caniıyı barı ndı rıyor. Hayvanat Bahçesi'nin en önemli özelliklerinden bir d iğeri de içerisinde çeşitli dönemlere ait eserlerin yer alması. '"
4> � .r: en
o aı
+-
o ı: o > >o
Da r-ıca Boğaziçi Hayvana-t Ba h ç e s i
:ı:
1 99 1 yılında kurulan Darıca Boğaziçi Hayvanat Bahçesi'nde 350 çeşit, 4 .000'e yakın hayvan bulunuyor. Yaklaşık 1 6, 5 hektar kullanım alanına
Q. ı:
""
o
o
o E
en
o ·n
N
o (!)
To r-ongo Hayvana-t Ba h ç e s i Syd ney, Avu st-u r-alya) Mosman'daki Sydney Limanı'nın kıyısında yer alan Taronga Zoo resmi olarak 1 9 1 6 yılında hizmet vermeye başlad ı . 28 , 7 hektarlık alan üzerinde kurulu hayvanat bahçesi, 8 ayrı zoojeografik bölgeden oluşuyor ve 340 farklı türden 2 . 600'ün üstünde canlıya ev sahipliği yapıyor.
84
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
Nü r- n b e r-g Hayva nat" Ba h ç e s i (Nü r- n b e r-g , Alma nya) Almanya'nın bir diğer hayvanat bah çesi de Nürnberg'de bulunuyor. 70 hektar alan üzerine kurulu alanda 200'den fazla hayvan türü barınıyor. Gergsdandan penguene, S ibirya kaplanından kutup ayısına kadar pek çok çeşidin yer aldığı hayvanat bahçe sinde, hayvanların yüzmek için kullan dığı havuzların yan duvarlarına yerleşti rilen pencereler sayesinde ziyaretçiler hayvanları sualtında da izlenebiliyor.
San Diego Hayvanat" Ba h çe s i (Califor-nia , ABD) Kapladı ğ ı yaklaşık 40 hektarlık alanıy la dünyan ı n en büyük hayvanat bahçe lerinden bir olan San Diego H ayvanat Bahçesi'nde 4 .000 civarında hayvan yaşıyor. 1 9 1 5 yılında kurulan parkta, hayvan ların yukarıdan gözlemlenebilmesine olanak tanıyan bir de teleferik sitemi bulunuyor.
Budap eşt"e Hayvanat" Ba h ç e s i (Buda peşt"e , Mac a r-ist-a n ) 1 866 yılında kurulan Budapeşte H ayvanat Bahçesi Avrupa'nın ikinci en eski hayvanat bahçesi. Yaklaşık 2 .000 hayvanın yaşadığı tesis, geçen yüzyıl içerisinde birkaç kez onarımdan geçmiş. Diğer hayvanat bahçelerinden farklı olarak mekanın kurgulanmasında, hayvanların anavatanlarını simgeleyen çeşitli m imari elemanlar kullanılmış. . .
ODTU Kamp ü s ü ' n e O-t omo b i l Gi reme y e c e k 20 Şubat, Birgün
Ortadoğu Teknik Ü niversitesi, kam pus içinde sessiz, güvenli ve çevreyle uyum lu ulaşımı sağlayabilmek amacıyla tek raylı (monorail) toplu taşıma sistemini devreye sokmaya hazırlanıyor. Sistemin tamamlanmasının ardından ODT Ü karn pusunda ulaşım , tramvay benzeri mono rail ile sağlanacak. Yetkililer, kentlerde
Şubat' 2008 hız ve otomobil öncelikli trafik düzenle melerinin yaygınlaştığ ı n ı , bu düzenieme lerin can güvenliği açısından büyük risk yarattığını beli rttiler. ODT Ü olarak, kampus içinde hıza ve otomobiliere öncelik veren ulaşım anla yışından yana olmadıklarını ifade eden yetkililer, bunun yerine modern, sessiz, çevreyle uyumlu ve yavaş bir toplu ta şıma sisteminin inşa edilmesini uygun bulduklarını söylediler. Yetkililer, yapılan araştırmalar sonucunda monorail siste minin aranan şartlara en uygun sistem olduğunun ortaya çıktığını beli rterek, şunları kaydettiler: "Monorail yola bağl ı gitmiyor, avantajı b u . Direkler üzerinde kaldırılıp yukardan da gidebiliyor, eğim farklarından çok etkilenmiyor. Monorail durakları , koltuk tasarı m ı , güzergahı, yoğun kullanılacağı saatler gibi detaylar öğrencilerce araştırılıyor. Proje için öğ renci ve öğretim üyeleri işbirliği içinde çalışıyor. Monorail sisteminin Türkiye'de örneği bulunmuyor." Yetkililer, monorail sisteminin ilk etap çalışmalarının kampus girişi ile rektör lük binası arasında gerçekleştirildiğine işaret ederek, sistemin tamamen fa aliyete girmesinin ardından kampusa araç girmesine sınırlama getirileceğini, araçların girişlerdeki otoparkiara bı rakı lacağını bildirdiler.
" 1.5 Mi l y o n K o n u -t u n Ya r ı s ı Ye n i l e n me l i " 20 Şubat, Zaman YAZAN: FiKRi TÜRKEL
M üteahhitler önceki akşam büyük bir gövde gösterisi yaptı. TOK i Başkanı Erdoğan Bayraktar'ı ağıdadıkları gece de, büyük bir katılım göstererek mesaj larını verdiler. Az konuştular ama birliktelikleriyle yerel yöneticiler ve Ankara'yla dalaylı bir iletişime geçtiler. TOK i Başkanı'nın gelişiyle ilgili kulislerde neler konuşul duğuna değinmek istemiyorum . Ö nemli olan , sektördeki fırsatlar ve yen i döne min stratejisi. Son iki yılın en gözde sektörü inşaat ciddi sıkıntılar içinde. Sermaye yeter sizliği yaşayan pek çok sektör g i bi; mü teahhitler de satışların istediği noktaya ulaşmaması sebebiyle kritik günler
yaşıyor. Başlığa çektiğim ifade Erdoğan Bayraktar'a ait. TO K i 'nin yaptıkları ve yapacakları konusundan çok oluşan yeni vizyonu paylaşmak is tiyorum . Ş imdiye kadar lüks konutlada eleştirilen TOK i yönetiminin yeni strate jisi içinde "dar gelirliye" yönelik projeler ağırlık kazanacak. Ayrıca Bayraktar, yeni dönemde 500.000 konut yapma hedefini açıklad ı . Malum TO K i arsa zengini. Ö nemli projeleriniz varsa, kamu ihalelerini takip ediyorsanız TO K i 'yle yolunuz kesişecek demektir. Konut deyince mortgage akla geliyor, ama Türkiye'nin şartlarında TO K i 'nin yeri daha inandı rıcı duruyor. Bu sebeple üstteki paragraftaki üç cümle, bundan sonra sektörde yer al mak isteyenler için yol haritası olmal ı . TOK i 'yle çalışan 4 0 0 müteahhit var. 1 2- 1 3 müteahhidin işini feshetmişler ve 30 kadarıyla da prensipte iş yapmamayı kararlaştırm ışlar. M üteahhitlerin yüzde 1 O'u " kara liste"de. Fazla sayılmaz. Buna rağmen Bayraktar, müteahhitle rin imajını bozan maddeleri sıralama ihtiyacı duydu: Eğitimsiz, deneyimsiz, yetkin olmayan m üteahhitler ... Sektörün ihtiyacı olan ara elemanı bulamaması . . . Projenin hayata geçmesi için gerekli belge çokluğu ve sorunlar. . . i ç göçün getirdiği aşırı talep ve izinsiz yapılar. . . Yapı malzemelerindeki standart eksik liği . . . i halelerdeki aşırı fiyat kırımları ve tenzilatlar. . . Buradaki ifadeleri i k i yönlü okuya bilirsiniz: Eleştiri veya bundan sonraki stratejilerin oluşma sürecinde Bayraktar ve yönetiminin tavrı.
Başlıkt-ak i İfade Hepimizi İlg i l e n d i r- iyorTürkiye'de her yıl 350.000 konut yapılması gerekiyor. Bunun ötesinde mevcut konutların da yenilenmesi şart. Bu da " Kentsel Dönüşüm Projeleri"nin hızlanması anlamına geliyor. Bu, çok konuşup az iş yaptığımız bir kon u . Anayasal bir h a k o l a n "barınma" çatının örtülmesi, kapının kapanması ile oluşa cak bir yapıdan i baret değildir. Sağ lıklı yaşama alanı diye n itelendireceğimiz yapısı, çevresi , depreme dayanıkldığı ile oluşturulacak sosyal ortamları ifade etmeli. Bu sebeple en az yüzde 50'si
Şubat" 2008 olarak yenilenecek alanları genişletmeli. Trafik yoğunluğundan, sağlıksız bina lardan, çevresiz mahallelerden kurtul manı n yolu kentsel dönüşüm konusunda radikal bir üslup sergilemektir. Kararl ı , iddialı v e h ızlı çalışmalar yürütecek kişilerin iş başında olmasıyla mümkün olacaktır. Şu da unutulmamal ı ; şimdiye kadar şehirlerimizi politikacı lar bu hale ge tirdi. Bundan sonra şehi r plancıları ve mimarları n ufuk görüşlülüğü i le master projeler hayata geçmel i. Eğer inşaatta yen i büyüme dalgası oluşturabilirsek; sadece istihdam so runu çözülmez, pek çok sektörü sürük leyen lokomotif özelliğini de göstermiş olur. M üteahhitlerin varlığı sadece iç pazarla sınırlı deği l . Dünyanın en iyi müteahhitleri arası nda ciddi oyuncu larımız var. i şin farklı bir yönü de şu: Çimentodan seramiğe, armatürden kapı pencere dağramasına kadar pek çok ihracat ürünümüz, yurtd ışına giden mü teahhitlerle yeni pazarlar bulmakta. Müteahhitlerin gecesinde Seramik Tanıtım G rubu'nu da tanıdık. Malum sağlık gereçlerinde Avrupa'da birinci, kaplama grubunda 3. sırada. Yani dünyada seramik deyince i talya ve i spanya'dan sonra Türkiye akla geliyor. Seramikçilerin hedefi, i talya kadar üretim gerçekleştirebiirnek ve marka değerini yükseltebi l mektir. Bunun yolu da müteahhitlerle işbirliğine bağ l ı . E v alacaklardan inşaatla ilgili i ş yapa caklara duyurulur. Yukarıdaki çerçeve de yeni döneme bakmalarında fayda var. .
I l l e r Ba n k a s ı Arsala rı Al ı ş v e r i ş Me r k e z i Ol u y o r 22 Şubat, Kadı köy Life
E5'in Kartal, Tugay Yolu Kavşağ ı'nda bulunan ve eskiden Köy H izmetleri Merkezi olarak kullanılan arsalar, alışveriş merkezi oluyor. Halen i ller Bankası Genel Müdürlüğü'ne ait olan ve kurumun i stanbul Bölge M üdürlüğü tarafından kullanılan yaklaşık 1 5 .000 metrekareden meydana gelen 3 parsel, kat karşılığı sosyal tesis ve alışveriş merkezi yapı lmak üzere ihaleye çıkarıldı.
Bankanı n i stanbul Bölge Müdürlüğü tarafından kullanı lan ve imar planında ticaret alanı kullanımına ayrılan i ller Bankası mülkiyetindeki arsalar üzerinde idari şartnarnede beli rtilen bölümler bankaya bırakılmak kaydıyla, kat karşı lığı gerçekleştirilecek olan sosyal tesis ve ticari kullanımlı tesis inşaatları şöyle: Maltepe Tugay Yolu Caddesi, 1 20 numarada, i ller Bankası H izmet Binası'nın bulunduğu arsa üzerinde, idarece projeleri verilecek olan 4.000 metrekare inşaat alanlı sosyal tesis in şaatı yapılarak, i ller Bankası'na bedelsiz olarak bırakılacak. i marın 1 7 parselinde kayıtlı 2 . 388 metrekare alanlı bölümüne, emsale esas toplam 4.776 metrekare, emsal dışı 3 .000 metrakere inşaat alan lı ticari kullan ı m l ı tesis yapılarak, i ller Bankası'na bedelsiz bırakılacak. Aynı parselde, 7.429 metrekare alan l ı bölüme isteklilerce teklif edilecek pro jeye göre yapılacak olan 1 4 . 858 metre kare emsale esas ticari kullanımlı tesis, emsal dışı alanı ile birlikte yükleniciye b ı rakılacak. i halede, idareye bedelsiz b ı rakılacağı beli rtilen tesisiere ilaveten, idareye en yüksek YTL bedeli ödemeyi taahhüt eden isteklinin teklifi , idare lehine en uygun teklif olarak değerlendirilecek. .
B i r Me y d a n I k i Ta s a r ım 25 Şubat DERLEYEN: EMiNE MERDiM YILMAZ ARKiTERA.COM
2007 senesinde i stanbul Büyükşehir Belediyesi Projeler Dairesi Başkan l ı ğı'na bağlı Projeler M üdürlüğü tarafından Beşiktaş Meydanı ve çevre sini ele alacak şekilde bir plan hazırlan dı. Planda Barbaros Bulvan'ndan akan trafiğin eskiden Tansaş'ın bulunduğu yerin arkasından yer altına alınması, otobüs ve dolmuş duraklarının kaldırıla rak araç trafiğ inden arındırılmış, tama men yayalara ayrılmış bir meydan yapıl ması g ündemde. Bunun ilk çalışmala rından biri olarak sabit pazar, Tansaş ve etrafındaki baraka şeklindeki d ükkanlar yıkıldı. Meydan çalışmasına ne zaman geçileceği ise henüz belli değil. Fakat Akan M i marlık tarafı ndan hazırlanan avan proje kurul tarafından onaylanmış.
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAih
85
Bugünden 1 8 sene öncesine baktı ğımız zaman Beşiktaş Meydanı için bir yarışma düzenlenmiş ve bu yarışmayı Tanju Edige, Bereket U luşahin , S ibel Pazarbaşı, Sami Pazarbaşı , Bülent Tuna, Ruşen Yazdanoğlu, Rüksan Tuna, Mahmut N üvit'ten oluşan ekip kazan m ı ştı. Bu haberde aynı meydan için 1 7 sene arayla hazırlanan iki projeye yer verdik. Yarışmada birinci olan proje uygulansaydı nasıl olacaktı? Şimdi ha zırlanan proje ile meydan nasıl olacak?
Beşikt-aş Meyda nı & Ya kın Çev resi Düze nleme Ava n Proj e s i (2007) Beşiktaş, Daimabahçe Caddesi, Ç ı rağan Caddesi, Barbaros Bulvarı ve Yıldız Caddesi arasında 20 hektarl ık analitik etüd ve 8 hektarlık proje alanı n ı kapsayan, önemli b i r kavşak noktası olması sebebi ile yoğun araç ve yaya trafiğine sahi p olan Beşiktaş Meydanı; yapılan proje ile bölgenin yaya ve araç trafiğini düzenleyen köklü bir ulaşım çözümü ile birlikte, kentsel tasarım pro jesi ile de, yaşan ıl ır, sağlıklı bir çevre oluşturulması hedeflenmiştir.
Beşikt-aş Meyda n ı ve Çev resi Ke nt-sel Ta sa rım Proj e Ya rışması (1990) Beşiktaş Meydan ı'nda taşıt ve yaya ulaşım yoğunluğu ağırlıklı bir sorun oluşturmaktadır. i stanbul Bağazı'nı batı dan kuşaklayan Daimabahçe ve devamı Ç ı rağan Caddesi, şehrin bu yakasın daki Büyükdere Caddesi ile beraber kuzey-güney yönündeki ikinci anayoldur. Aynı zamanda, Barbaros Bulvarı söz ko nusu iki anayolu Beşiktaş Meydanı'nda birleştirerek, bir düğüm noktası ol uş turmaktadır. i stanbul Bağazı'nın her iki yakasındaki bir çok iskele ile irtibatlı olarak yolcu taşıyan Boğaziçi vapurla rının hepsi, Beşiktaş vapur iskelesin den yolcu almakta ve indirmektedirler. i skelenin bu özelliğinden ötürü, büyük bir yaya kitlesi Beşiktaş Meydanı'nı kul lanmaktadır. Deniz yolu ile gelen yayalar karayolu taşıtları ile güney-kuzey ve batı yönlerine dağılmaktadırlar. Dolayısıyla meydan bu yolcuların karayolu taşıtlarıy la hareket ettikleri ilk durak olma görevi ni de yüklenerek, burada dolmuş, taksi, otobüs gibi uzun süreli bekleme yapan
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
86
Şubat- 2008 · Barbaros Anıtı, Barbaros Bulvan ak sında sahile alınarak denize (Akdeniz'e) yönlendirilmiştir.
Meyda n Düzenlemesi · Sinanpaşa Cami 'nin aksında b i r mey dan oluşturularak çarşı içinden iskeleye doğru yönlendirilmiştir Bu meydan bir tarafında tasarlanan deniz müzesi, diğer tarafı nda ise çarşı binasıyla sınırlandırılmış ve bu binalar arasında yeşil alanlardan da geçen bir yaya aksı düşünülmüştür. · Devlet konukevine bitişik istimlak edilmiş arazide beş yıldızlı bir otel ta sarlanmıştır. Bu şekilde kültür, ticaret, konaklama ve rekreasyon işlerinin bir bütünlük içinde meydan yaşamını can landı rması amaçlanmıştır. Meydandaki mevcut ağaçlar önerilen yol sistemi içinde kalanların dışında tamamen korunmuştur. Ö nerilen binalar i stanbul Bağazı'nın d i k olarak kon umlandırılmış ve meyda nın denizle ilişkisi güçlendi rilmiştir. · Akaretler tarafından gelen yayaların meydana ulaşımı müze binasından çı kan rampalı bir köprüyle sağlanm ıştır. · Deniz M üzesi saltanat kayı kları nın boyutları ve diğer çok sayıda kayık ve sandalın yakışır bir biçimde sergilenme sini sağlayacak gibi boyutlandınlmış ve biçimlendirilmiştir. · Şehi r mobilyaları meydana üniform bir görüntü verecek şekilde tasar lanmıştır. Duraklara yolcuların çeşitli gereksinimlerini karşı layabil meleri için satış büfeleri ve telefon kabinleri yerleş tirilmiştir. •
•
1-'
araçlara yer sağlamaktadır. Düzenlenen projede, yayaların güvenlikli dolaşı m ı v e taşıt ulaşımını rahatlatmak amacıyla aşağıdaki öneriler getirilmiştir; Meydan görünüşünü bozan ve kulla nılması çok zahmetli olan yaya köprüleri kaldı rı larak, yaya geçişleri meydan sevi yesine indirilmiştir. · Kara taşıt ulaşımı büyük ölçüde meydanı n altına alınarak, Beşiktaş'ın denizle kesintisiz bağlantısı sağlanm ı ş v e meydana bütünlük getirilmiştir. Vapur iskeleleri ve duraklar arasında kesintisiz yaya bağlantısı kurulmuştur. · Taşıt ulaşımı yarı açık tünellerle çö zülmüş ve yeşil alanla i lişkilendirilmiştir. · Değişik yönlere giden taşıt yolları nın birbiriyle kesişmesi önlenmiştir. · Tarihi Köyiçi Caddesi ve çevresi yaya alanına dönüştürülm üştür. Özürlülerin ulaşımı için meydanda, gereken yerlerde basarnaklann yan ısıra rampalar düşünülmüştür. S inanpaşa Cami için bir servis yolu ve otopark önerilmiştir. · Beşiktaş'ın araç yoğunluğuna yetecek otopark alanı tasarlanmıştır. Otopark alanları için Ç ı rağan Caddesi ve sahil arasındaki kot farkından yarar lanılarak, önerilen otel ve çarşı binaları nın altında i kişer kat ayrı lmıştır. • Yol inşaatı sırasında ulaşırnın aksa maması için, özellikle tünel inşaatlarında tünelden geçecek yolun her iki yanına fore kazıklar i nşa edildikten sonra, yol •
kotunda tabiiyeleri dökmek ve priz den sonra ahinin toprağının hafriya tının yapıldığı sırada, üzerinden de trafiğin geçirilmesini sağlanması şek linde bir inşaat sistemi önerilmektedir. Bir örnek olarak bu sistemde inşa edilen Büyükdere Caddesi 'ndeki Yapı Kredi Plaza önündeki G ü ltepe altgeçidi verilebilir. Bu alt geçit inşa edili rken Büyükdere Caddesi ulaşımı kesilme den sirkülasyon sürdürülmüştür.
•
•
•
Meyda n Ta sa rımı Meydan çevresindeki anıtsal yapı lann çevre ile uyumlu bir bütün lüğünün sağlanması için aşağıdaki öneriler getirilmiştir: Sinanpaşa Cami çevresinde son radan eklenen yapı lar kaldırılarak, cami ortaya çıkarılmıştır. Kaymakamlık binası ve bugünkü deniz arşivi binasına yapılan ekler kaldınlarak bu binalar rahatlatılmıştır. Devlet Malzeme Ofisi'nin yerine bu binanın meydana bakan duvarı ko runarak bir modern sanatlar müzesi önerilmiştir. · Deniz arşivi, bugünkü deniz müze sine taşınarak konservatuvara dönüş türülmüş ve bu bölgenin Dolmabahçe Sarayı ile birlikte bir kültür ve sanat merkezine dönüştürülmesi amaçlan mıştır. •
•
•
"' "' o -<
to'
to'
to'
:> Q. o Q. c N CD :> to' CD :> CD :> -< o ., to' <n 3 o Q. o "" o N o :> o :> "O .,
� CD
•
Kaynak: Tasarım Dergisi, Sayı: 9
Te k fe n L e v e n t" ' e B u S e fe r Mi n i Towe r ' ı n ı Di k e c e k 25 Şubat, Sabah YAZAN: SEÇKiN ÜREY
Tekfen-Och Ziff ortaklığı Levent'teki Milli Reasürans'a ait otoparkı 1 7, 5 m ilyon Dolar'a Sayman Kimya ile birlikte satın aldı . Otoparkın yerine 13 katlı l üks ofis binası yapılacak. Yeni rezidans, alışveriş merkezi ve ofis bi naları inşası için inşaat
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAih
Şubat- 2008 şirketlerinin hücumuna uğ rayan Levent'te bu yönde hareketliliği kulesi 22 katlı Tekfen Tower'la (kule} başlatan lar arasında yer alan Tekfen; bölgeye ikinci bir iş merkezi yapacak. Tekfen'in iştirakleri arasında yer alan ve geçtiğimiz ekim ayında Amerikalı var lık yönetim ş irketi üch-Ziff (üZ) ile or taklaşa kurulan Tekfen-üZ Gayrimenkul Geliştirme, Sayman Kimya ile birlikte Levent'te Kanyon Alışveriş Merkezi ya kınında bulunan M i l li Reasürans AŞ'ye ait bir süredir kullanılmayan çok katlı otoparkı satın aldı . Arsa büyüklüğü 2 . 600 metrekare olan otopark için 1 7.500.000 Dolar ödendi. Tekfen-üz ile Sayman Kimya'n ı n yüzde 50'şer ortaklıkla aldığı otopark yıkı larak, yerine "A plus" sınıfı diye tabir edilen ve içinde lüks ofisierin bulunacağı bir iş merkezi inşa edilecek. Kapalı alanı 7.000 metrekare ola cak iş merkezinin 12 veya 13 katlı olacağı belirtildi. i nşa edilecek kapalı alanı n büyüklüğü ele alındığında Milli Reasürans'tan alınan otopark arsasının metrekaresi için 2 . 500 Dolar ödenmiş oldu. Proje çalışmaları nın halen devam et tiği iş merkezinin inşaatına dört - beş ay içinde başlanması beklendiği öğrenildi. Milli Reasürans, otoparkın bulunduğu arsayı geçtiğimiz yıl satma kararı almıştı. Eylülde yapılan ihaleye Tekfen tek başına girmişti. Tekfen'in verdiği teklif düşük bulunduğu için satış işlemi ger çekleşememişti. Yaklaşık üç hafta önce de iki nci ihale yapıldı. i kinci ihaleye ise Akfen, Tel - Pa gibi şirketler de katıldı. Ancak 1 7.500.000 Dolar'lık teklifle Tekfen-üZ Sayman Kimya ortaklığı arsanın yeni sahibi oldu. Levent'te yapılacak i ş merkezi Tekfen-üZ Gayrimenkul Geliştirme'nin hayata geçme aşamasına gelen ilk pro jesi olma özelliği taşıyor. Şirketin Konya ve Bodrum Aspat'ta başlatmaya hazırlandığı iki projesi daha var. Çok katlı otopark, 45 metre yüksekli ğinde, 1 7 katlı. Çelik konstrüksiyondan yapılan otopark 2003'te Avrupa Çelik Birliği'nden tasarım ödülü aldı.
Mi l l i Re a s ü r a n s A ra z i s i :1. 7 , 6 mi l y o n Do l a r ' a S a yma n K imy a ' n ı n 25 Şubat, Referans YAZAN: NOYAN DOGAN
i ş Bankası'nın iştiraki Milli Reasürans TAŞ'nin Levent'teki 2 . 509 metrekarelik arsasını Sayman Kimya, 1 7. 650.000 Dolar'a satın aldı. Ö nce Zorlu Grubu'nun Zincirli kuyu'daki karayolları arazisine 800 milyon Dolar ödemesi, ar d ından Büyükşehir Belediyesi'nin toplam 46.241 metrekare alana sahip Levent'teki i ETT arazisinin 705 milyon Dolar'a Sama Dubai i stanbul Gayrimenkul'e satılması ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ihaleye çıkartılan HSBC Genel Müdürlük binasına Azeri Palmali Gemi H izmetleri 'nin 93 m ilyon YTL'ye sahip olması ile Zincirlikuyu- Levent hattındaki gayrimenkul piyasası da hareketlendi. Bir taraftan yatırımcılar bu hat üzerinde arsa bulmakta zorlanı rken, diğer taraf tan da fiyatlar tavan yaptı. Son olarak da Levent'te Milli Reasürans'a ait olan, halen otopark olarak kullanılan ve 6 .000 metrekare inşaat alanına sahip arsa, 1 7.650.000 Dolar'a Sayman Kimya'ya satıldı.
Te kfen Holding 12 Milyon Dola r ' da kaldı Milli Reasürans, arsanın satışı için ilk olarak 2007 yılının Eylül ayı nda ihale açtı. 12 m ilyon fiyatla da ihaleye sadece Tekfen H olding katıldı. Arsaya 1 5 m ilyon değer biçen Milli Reasürans, Tekfen H olding'in teklifini beğenmeyin ce ihaleyi iptal etti. M i l l i Reasürans, şubat ayı n ı n başında yeniden ihaleye çıktı ve ihaleye Akfen Gayrimenku l , Sayman Kimya, Tel - Pa'nın yan ısıra Ali Vedat i rdelp ve Reuben Ziper ortaklaşa katıldılar. En yüksek tek lifi de Necip Sayman'ın sahibi olduğu Sayman Kimya verd i . Milli Reasürans, arsayı peşin fiyatına Sayman Kimya'ya sattı . 1 941 yılında kurulan ve 1 982 yılında da boya ve kauçuk sanayiinde
87
hizmet vermeye başlayan Sayman Kimyevi Maddeler AŞ, boya, plastik, PVC, vernik, matbaa, tekstil sanayileri ile birlikte hazır taban ayakkabı, kablo, otomobil , oto kauçuk aksarnı ve profili , iç mekan döşeme sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Şirketin merkezi ise i stanbul, Karaköy'de bulunuyor. Edinilen bilgiye göre de Sayman Kimya, M illi Reasürans'tan satın aldığı arsayı yıkıp, yerine iş merkezi yapmayı planlıyor.
Me r k e z l e r e 1;\ ra ç l a Gi rme k I s t-e y e n Be d e l i n i Od e y e c e k . .
25 Şubat, Sabah
YAZAN: HASAN ERŞAN
Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, kentteki metro yatırımlarının bitmesiyle belli başlı merkeziere özel araçlarıyla g i rmek isteyenlerden ufak bir bedel alınacağını açıklad ı . Londra v e Tokyo'da olduğu gibi i stanbul'da da şehir merkezlerine araç girişi paralı olacak. i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, i stanbul'da kentte metro yatırımlarının bitmesi nin ardı ndan özel araçlarıyla belli merkezlerden geçenlerden ufak bir bedel alı nacağ ını açı klad ı . Topbaş, " i stanbul'la ilgili ileride yetki verildiği takdirde kenti belirli bölgelere ayırmak istiyoruz. i stanbul'u ayırmayı planla dığımız bölgeleri henüz belirlemedik. Buradaki amaç, trafiğin en çok yoğun olduğu saatlerde belirlenen bölgelere araçlarıyla gitmek isteyenlerin çok bü yük rakamlar değil ama ufak da olsa bir bedel ödemesi. Ticaret ve esnaf odala rı mızia birlikte bu ücreti gelecekte be lirleyeceğiz. Ama çok büyük bir rakam olmayacak. Bu uygulamada maksat, sabah ve akşam saatlerinde yoğun böl geleri mecbur olan vatandaşlar kullan sın, oradan geçmek isteyenlerse başka yollar kullansın. Bunu yaparken de toplu taşıma sistemlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Vatandaşa alternatif olarak toplu taşıma sistemlerini sunacağız ki vatandaş trafiğin yoğun olduğu bölgeye aracını kullanarak değil toplu ulaşımla g ideyim desin ," diye konuştu.
88
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
Trafik Sona E rece k Topbaş, kent içinde yapılan otopark Iara da değinerek, "450.000 araçlık otopark alanı planladık. 37.500 araçlık kısmının ihalesini yaptık. 1 80.000'1ik araçlık olanı transfer merkezi ve yap işlet devret sistemiyle ikinci paket ola rak önümüzdeki günlerde başlayacak. Hedeflediğimiz otopark devreye girince vatandaş arac ı n ı park ederek toplu taşı ma sistemlerini kullanabilecek. Trafiğin yoğu n olduğu bölgeye girmeyecek" dedi. Trafikte denetime de talip oldukla rını belirten Topbaş sözleri ni şöyle sür dürdü: " 2008 sonuyla i kitelli Olimpiyat Stadı Hattımız gibi metro yatırımlarımız devreye g i recek. 20 1 2 'de i stanbul ulaşımda ciddi rahatlama yaşayacak. E-5 üzerinde metrobüsle birlikte gelen rahatlama ortada. Avcı lar'dan çıkan bir vatandaşı m ız Beykoz'a metroyla gidebi lecek. Her şeyden önce kurallı bir şehi r olmak önem l i . Denetim öneml i . Trafi kte denetim yetkisini de almak istiyoruz. Elektronik Denetleme Sistemini koyduk. Bu sayede emniyet şeridi kuralı i hlali sona erdi."
Ma rma r a y I n ş a a t- ı n d a y d ı k 26 Şubat
YAZAN: BURCU KARABAŞ, ZEYNEP GÜNEY ARKiTERA.COM
23 Şubat 2008 Cumartesi sabahı Arkitera M i marlık M erkezi olarak 6 kişilik bir ekip halinde inşaat sürecini yerinde inceleyebilmek için, Marmaray projesinin Salacak, Ü sküdar Meydan ve Ayrı l ı k Çeşmesi şantiyelerini ziyaret ettik. i l k durağımız olan Salacak sahilin deki Marmaray tüp tünel şantiyesinde, daha önceden görüştüğümüz, bize şan tiye alanlarını ve tüp tünelleri gezdirecek olan DLH i nşaat Teknikeri Zekeriya Kapancı ve i ş G üvenliği M ühendisi Kadi r Er ile buluştuk. Tüp tünellere girmeden önce bizi 40 metre boyunca merdiven inip çıka cağımız konusunda uyaran Kadi r Er, harcayacağ ımız efordan dolayı yüksek tansiyon gibi kalp rahatsızl ı ğ ı veya dola şım bozukluğu olanlar veya daha önce kalp ameliyatı geçiren ler için bu gezi nin sakıncalı olabileceğini hatırlattı. Verilen baretleri takıp, can yeleklerini giydikten
Şubat" 2008 sonra, saha içi güvenlik kurallarını kendi güvenliğimiz ve çalışanların güvenliği için i hlal etmememiz konusunda uyarıl dık. Olası bir gemi çarpması durumunda şaft kırılacak olursa içeride kalabile ceğimizi hatırlatan Kadi r Er, bunun için içeride 40 kişiye yetecek kadar vitami n , h e r biri 2 .500 kilokalorilik, 5 yıl bek leme süresi olan kuru peksimetler ve i laç gibi ihtiyaç malzemeleri olduğunu anlattı. Er'in açıklamasına göre, sarsın tıyı algılayan strengeçler (Strain Gauge 1 simülasyon sensörü) sayesinde bir çarpma ya da olağan dışı sarsıntı anın da ara kapaklar kapanıyor ve su basma sı engelleniyor. Tüplerin içine g irmeden önce i nşaatın hangi aşamada olduğunu sorduğumuz Er, şu ana kadar 5 tüpün batırıldığını ve geriye 6 tüp kaldığını açıkladı : "Şimdiye kadar 675 metre döşedik. Gemilerimiz diğer yandan backfilling işlemlerine devam ediyor. i çeride şu anda balans tankların ı n söküm ü ve balans betonları nın atı m ı işlemleri sürüyor. i l k ünite Element 1 1 ; yaklaşık -45 ko tuna batırıldı. Sarayburnu tarafında ba tırılacak son tüp ise Element 1 olacak. Sarayburnu civarında en derin noktaya, yaklaşık -54 metreye inilecek. Orası zemin sıvılaşması özelliği olan bir bölge, bunun için tabana çimento enjekte ede rek sağlamlaştırd ık. Böylece elementin çökmesi ya da kayması gibi bir durumu engelledik. Zemin kazıları yapıldı, ele mentler yerleştiriliyar ve backfilling iş lemleri yapılıyor. Çakıl lamalar da halen devam ediyor. Her işin ayrı ayrı progra mı var, her tüp için sırasıyla bu işlemler uygulanıyor. Batı rı lacak 1 1 tüpün 1 . 280 metre uzunluğu olacak, tüple zemin arasın daki boşluk özel bir beton karışı m ıyla doldurulacak ki, TBM (Tunnel Boring Machine) zemin ortamından çıkıp beton ortamına girdiğinde tüple bağlantısı ya pılı rken çalışmalar sı rasında su sızma sını önleyecek dolgu hazırlanm ı ş olsun. Karadan gelen TBM'in denizle yani sıvı ortamla karşılaşmaması gerekiyor." Tüp tünellere ineceğimiz şafta doğru ilerlerken Zekeriya Bey'den de çalış malar hakkında bilgi aldık: "Tüplerin yerleştirileceği güzergahta yaklaşık 30 ton hacmindeki kepçelerle 1 O 1 5 -
metre derinliğinde bir hendek kazılıyor. Kazılan hendeğe 80-1 00 cm kalınlığ ın da mıcır dolgusu yapıldı ktan sonra, tüp dört köşesinde bulunan krikoların üze rine yerleştiriliyor, tüple dolgu arasında kalan 40 cm'lik boşluğa ise sodyum silikat, çimento ve su karışım ından olu şan başka bir malzeme enjekte ediliyor, böylece stabilitesi sağlanıyor. Tüpün kilit montajı yapıldıktan sonra üzeri tek rar kapatılıyor. Şu anda kazı çalışmaları tamamlanmak üzere. Tüpün batırılma işlemleri koordinat larda herhangi bir sapma olaması için G PS ortamı nda yapılıyor. Tüpün dört köşesine yerleştirilen sensörler yardı m ıyla, yeni tüp tam ekseninde yerine oturtuluyor. Tüpler Tuzla'daki tüp tünel imalat sahasında üretiliyorlar. Tuzla'daki kuru havuzlarda alt ve yan bölü mleri imal edilen tüpler, daha sonra açıktaki iske Ieiere yüzdürülerek üst kısımlarının inşa sı tamamlanıyor. Tüpler yerine yerleşti riirnek üzere bu raya getiril meden önce Büyükada'ya götürülüp herhangi bir sızıntı ya da aksaklık olup olmadığının kontrol edilebilmesi için deneme amaçlı batırılıyor. Herhangi bir sorun yoksa tüp indirileceği zaman buraya getiriliyor. i lk tüp şaftın olduğu noktada batırıldı, yani şafttan karaya kadar olan kısımda şimdilik bir çalışma yok. Bütün tüp tüneller batırılıp, montaj ları tamamlan d ığında karada devam eden tünel çalış malarıyla tüp tünellerin bağlantısı TBM tünelleriyle sağlanacak." Zekeriya Bey'in açı klamaları nı dinler ken , şafta u laşmak için yapılan ve daha sonra çal ışmalar bittiğinde kaldırı lacak olan geçici iskelenin üzerinden geçtik ve 45 metre derinlikteki ilk tüpe ineceği m iz 210 basamaklı merdivenlere ulaştık. Sadece bir kişinin geçebileceği dar l ı ktaki merdivenlerden inerek Element 1 1 'in TBM tünelleriyle buluşacağı nok taya vardık. Tünellerde sürekli temiz hava sağla yan havalandırma sistemleriyle içerideki basıncın deniz yüzeyindeki basınçla eşit ol ması sağlanıyor. Bölgeye kata maranlar aracılığıyla getirilen tüplerin her birinin ağırlığı yaklaşık 1 8.000 ton ve her tüpün içinde suya batı rılabilmesi için ağırlık sağ layan deniz suyu tankları bulunuyor. Tanklar, tüplerin stabilitesi
Şubat- 2008
sağlandığında boşaltılarak tünellerden dışarıya taşınıyorlar. Tüplerle, yüzeydeki çalışma alanı arasındaki malzeme akışı borular aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Ayrıca tüplerin tabanında 8 metrede bir tabana dolgu malzemesi enjekte edilebilmesi için enjeksiyon borularının bağlanabileceği çıkışlar bulunuyor. Daha önce batırılmış olan tüple yeni batırılan tüpün aynı eksene getirildikten sonra birbirlerine bağlanması hidrolik kollar aracı lığıyla, krikolarla sıkıştırılarak gerçekleştiriliyor. i ki tüp tünelin bağlan dığı ara bölümde ise Japonya'dan özel olarak getirilen ve tüpler arasındaki su geçirmezliği sağlayan kauçuk bir malze meyle esnek bağlantı sağlanıyor. i l k bir· leşme aşamasında 35 cm genişliğinde olan kauçuk dolgu malzemesi, iki tüpün montajı sırasında kriko aracılığıyla sıkış· tınldığında 5 - 6 cm'ye kadar d üşüyor. Tünellerin her biriminin başında ve sonunda yer alan kapaklar, bütün tüpler
batırıldığında sökülecek. Böylece tü· nel boyunca süreklilik sağlanacak. Element 1 1 ve Element 1 O isimli tüpleri gezerken Kadir Bey'den bilgi al maya devam ettik: " i l k tüp Mart 2007 'de batırıldı, i kincisi ise yaklaşık 2 ay sonra batırıldı. Mart · N isan ayla rında 6. tüpü de i ndireceğiz. Herhangi bir hava muhalefeti veya sorun ol ma ması d u rumunda tüpler 45 gün arayla batırılıyor. 2008' i n sonlarına doğru bütün tüpleri bitirmeyi hedefliyoruz. Daha sonra TBM tünelleriyle bağlan· tıları gerçekleştirilecek. Bunun için tüplerle karadan kazılan tünellerin bağlantısının yapılacağı yerlerde ze minin sağlaml ı ğ ı için dolgu malzeme araştı rması yapı lıyor. Şu anda test· leri yapılan bu malzemeyle tünellerin üzeri kapatılacak ve karadan kazarak buraya gelecek olan TBM 'Ierin gü· zergahı doldurulmuş olacak. Böylece TBM'Ier dolgu malzemesini kazarak
3: o .,
3 c ., c
'< H· :J "" c c -t f"
Co "' " "' c. c .,
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAih
89
suyla herhangi bir temas olmadan tüp tünellere ulaşacak. TBM'Ierle Ayrılık Çeşmesi'nde başlatılan kazı çalışmala rında Atatürk Tü neli'nde 1 .000 metre den fazla, Yavuz Tüneli'nde ise yaklaş ı k 1 .400 metre i lerlendi . Tüneller kullanıma açıldığı nda, acil bir durumda ya da kaza olması halinde yolcuların nasıl tahliye edileceğini sor· duğumuz Kadi r Er, bu tür önlemlerin inşaat bittikten sonra DLH'nin hazırla· yacağı projeyle bel irleneceğini, Manş Tüneli'nde ne yapıldıysa bu tünel için de aynı uygulamaların gerçekleştirileceğini söyledi. " Bizim buradaki çalışmalarımız bittiğinde ALSTO M 'un çal ışmaları başlayacak. Tünelin iç kısımları yanmaz membranlada kaplanacak. Olası bir yangında içerideki i nsanların dumandan boğulmalarını engelleyecek şekilde ha· valandırma tanları yerleştirilecek. Tünel kazalarının envanteri çı karılarak gerekli önlem ler alınacak."
90
ARK İ T E R A M İ MARLIK ALMANAGI
Şubat"
Üs k ü d a r Meydanı' n d a k i İst-a syo n İnşaat-ı Tüp tünellerden çıktıktan sonra istasyon i nşaatını inceleyebilmek için Ü sküdar Meydanı'ndaki şantiyeye gittik. Burada bilgi aldığımız yetkili, henüz istasyon inşaatına başlanmadı ğ ı n ı , istasyonun inşa edileceği derinlikte istinat duvarlarını hazırladıklarını anlattı. "Buraya yaklaşık 50 metre derinlikte bir dikdörtgen kutu inşa ediyoruz. Ortada kazıklar var; bu kazıklar -50 metre deri nliğe kadar sabitlenmiş durumda. Dikdörtgenin tam ortasında, bir çizgi üzerinde belli aralıklarla kayaya soket lendiler. Diyafram duvarların birbirlerine doğru eğilmemeleri için ise diyaframlara dik destek kirişler inşa ediliyor. Bu iş lemler yaklaşık -27 kotuna kadar devam edecek, şu anda 1 2 - 1 3 metrelerdeyiz. Tabi istasyon ve tüneller inşa edilirken bunların hepsi kırılıp alınacak." Ü sküdar Meydanı'nda çalışırken mezarlık ve kilise kal ı ntılarına rastlad ıkların ı söyle yen yetkili, bu bölgeyi arkeoloji ekibine devrettiklerini ve şu anda üzerinde ça lışmakta oldukları, arkeolajik kalı ntilara bitişik arsada hiçbir arkeolajik eserin bulunmadığını belirtti.
Ay rılık Çeşmesi Şant-iyes i
Son olarak, Ü sküdar Meydanı'ndan sonra tüp tünellerle buluşacak TBM tünellerinin giriş noktası, Ayrı l ı k
·n
"'
aı > 'M + c: o
V>
·n
"'
aı
E
...
aı <> .>1. n .-t n ı...
� n +-
0 o
...
c:
H >0 ı... o E ı... o :::;:
2008
Çeşmesi şantiyesini gezdik. Gebze'den Kadıköy'e kadar devam eden diğer bir ulaşım hattı olan Anadoluray'ın da şantiyesi Nautilus AVM 'nin hemen arkasında devam ediyor. Ayrılık Çeşmesi i stasyonu, M armaray ve Anadoluray'ın birleşme noktası olacak. Ayrılık Çeşmesi'nde bize tünelleri gezdirecek olan iş güvenliği mühendisi Evren Altınsu'dan öncelikle çalışmaların durumu hakkında ön bilgi aldık. "Şu an Yavuz Tüneli'nde 1 . 350 m, Atatürk Tüneli'nde ise 1 .050 m uzunluğa ula şılmış durumda. Kazılar devam ediyor ve tüneller bağlanacakları nokta olan Ü sküdar'a doğru ilerliyorlar. Bu tü nellerin Ü sküdar'a bağiayacağı hat, Marmara Denizi'ndeki tüpler vasıtasıyla Avrupa Yakası 'nda Yenikapı, S irkeci, Kazlıçeşme ve Halkalı'ya ulaşacak. Şu anda kazı Ü sküdar'daki Zeynep Kamil Hastanesi ve Burhan Felek Spor Salonu'nun bulunduğu alanları geçm i ş durumda." Bu açıklamaların ardından TBM'in işleyişini görebil mek için 1 .000 m uzunluğundaki Atatürk Tüneli'ne g i rdik. Tünelin girişinde, alanda çalışan ekipten kimlerin o anda içerde olduğu nun anlaşılması için bir tabela bulunu yor. i çeriye girecek olan kişi kendi adı n ı n yazılı olduğu etiketin beyaz tarafını çevirerek içerde olduğunu belirtiyor. Tünelde tek kişinin sığabiieceği yürü yüş ve aynı zamanda bisiklet yolu olarak tasarlanmış dar platformda ilerlerken
çalışmalar hakkında teknik bilgiler aldık: " Kazıyı yapan makinenin ön tarafına pompalar yardı mıyla kil - çamur - su karışımı geliyor. Zemini yumuşatmak amacıyla büyük bir basınçla enjekte edilen bu karışım, TBM'in çalışmasını kolaylaştırıyor. Makinenin zeminden kazarak çıkardı ğ ı malzeme, pompala nan bu karış ı mla birlikte tekrar borular yardı mıyla d ışarıya çıkarılıyor ve arıtma tesisinde katı ve sıvı bileşenlerine ayrış tırılarak tekrar kullanım için hazı r hale getiriliyor. Kazı ile çıkarılan toprağ ı n tekrar kullanı m ı i l e israf önlenmiş oluyor. Kazılan tünellerin iç yüzeyi, "segment" adı verilen beton bloklada kaplanıyor. Gebze'de imal edilen bu bloklar, çelik donatı üzerine beton döküldükten sonra vibrasyon makineleriyle sıkıştırılarak üretiliyor. Daha sonra i stanbul'da da conta ve diğer aksesuar montajları tamamlan ıyor. Bloklar tünelin içine loko motifle taşınıyor ve döşeniyor. Ü ç farklı boyutu bulunan segmentler arasında diğerlerine göre daha küçük boyutlara sahip olanlara ' kilit taşı' diyo ruz. Tünelleri meydana getiren her bir halka 7 adet segmentten oluşturuluyor ve bu halkaların hepsinde 1 adet kilit taşı bulunuyor. Bir segmentin boyu 1 ,5 m . G ünde yaklaşık 5 veya 6 ring monte edilerek ilerleniyor. TBM makinesi, sa hip olduğu pistonlar yardı m ıyla önceden döşenmiş diğer halkalara baskı yaparak öne doğru ilerliyor.
Şuba-t 2008 Kazı bittikten sonra bu pistonlar maki neye doğru geri çekiliyor ve oluşan 1 , 5 metrelik boşluğa segmentler yerleştiri lerek yeni bir halka oluşturuluyor. TBM makinesinin ön kısmı nda bulunan ve dönen bir rnekanizmaya sahip "erektör" yardımıyla segmentler, kazılan bölgeye yerleştirilerek ilerleniyor. Kazılan kısıma önce alt segment, sonra da sağ ve sol segmentler yerleştiriliyor. Bu sıra takip edilerek tünel hem kazılıyor hem de iç yüzeyi beton segmentlerle kaplanm ı ş oluyor. S o n olarak k i l i t taşı ekleniyor. Döner bıçaklı kı rıcılada toprak ka zıl ırken, aynı anda tünele çamurlu su püskürtülüyor. Böylece hem kazılan alandaki toprağın gözenekleri kapatı larak sağlamlaştırılıyor hem de çı kan sert taneli kazı malzemesinin borular vasıtasıyla tekrar arıtma tesisine taşın ması kolaylaştırılıyor." Kazılan tünelin cadde üzerindeki konutların hemen al tından geçmesinin herhangi bir hasara yol açı p açmadığını sormamız üzerine Evren Bey, tünel içine yerleştirilmiş sen sörlerin sürekli yatay ve düşey konumda mesafe ölçümü yaparak kazın ı n gidişa tını kontrol ettiğini ve inşaatın tamamen kontrol altında tutulduğunu belirtti. " Deprem sırasındaki hasarı azaltmak için segmentler şaşırtmacalı olarak yerleştiriliyor. Normalde aynı hizaya dö şenebilecek olan kilit taşları da sürekli değişen bir sıralama taki p edilerek yer leştiriliyor. Segmentler, sağ ve sol ola rak ayrılıyor. Bu iki segment arası ndaki fark, sol segmentin sağ segmentten 256 mm daha uzun olması. ' L' (left) ve ' R ' (right) segmentler, tünelin ilerleyişini de belirliyor. Eğer düz ilerlenecekse eşit sayıda sağ ve sol segmentler kul lanılarak tünelin iç yüzeyi kaplanıyor. Ancak tünelin kavisli olduğu yerlerde bu iki çeşit segmentin farklı kom binasyon ları kullanılarak kavis sağlan ıyor. Tünelin bazı kısımlarında gördüğümüz çelik segmentler ise Japonya'da üretiliyor. Bu çelik segmentlerin bulunduğu noktalar, 'cross passage' denilen Atatürk ve Yavuz Tü nelleri arasındaki acil durum geçiş noktaları nı meydana getiriyor. Bu noktalar, tünellerde her 1 50 metrede bir bulunuyor. Tünellerin inşaatı tamamlan d ı ktan ve Ü sküdar'a ulaşıldıktan sonra şu anda kapalı olan bu bağlantı nok taları açılarak tüneller arasında geçiş
sağlanacak." TBM 'Ierin kazmaya devam ettiği tünelin uç noktasında köstebekle rin kontrol odası bulunuyor. Kazının iler leme yönü ve TBM ile gerçekleştirilen kazı aşamaları buradaki bilgisayar siste miyle kontrol altında tutuluyor. Bir süre TBM'in işleyişini izledi kten sonra 1 .000 m yolu geri yürüyerek tekrar şantiye sa hasına döndük. Günün sonunda etkile yici büyüklüğü ve tasarı mıyla Marmaray projesine hayran kaldık. Özellikle Japon firmaların çalıştığı alanlardaki güvenlik önlemleri ve disiplin dikkat çekiciyd i . Ne yazık ki aynı hassasiyetin Türk firmaların çalıştığı sahalarda da gös terildiğini söylemek m üm kün değil. 1 , 5 yıllık gecikme nedeniyle, 201 1 yılında bitirileceği söylenen Marmaray inşaatı tamamlandığ ında dünyada iki kıtayı bir birine bağlayan ilk ve en derin tüp tünel olarak tarihe geçecek. .
I s t- a n b u l ' a 2 D e v Ko n g r e Me r k e z i Yo l d a Ye r l e r i S ı r Gi b i S a k l a n ı y o r 27 Şubat, Referans
i stanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, i stanbul'a yapmayı planlad ıkları 1 520.000 kişilik kapasiteli 2 yeni kongre merkezinin yerlerini "Arsa fiyatlarında spekülasyon olur" diye söylemedi. i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, i stanbul'a 1 5 20.000 kişilik kapasiteye sahi p 2 yeni kongre merkezi yapmayı planladıkların ı söyledi. "Arsa fiyatlarında spekülasyon olur" endişesiyle kongre merkezlerinin yapılacağı alanları açıklamayan Topbaş, kentsel ulaşırnın en rahat olabileceği yerleri düşündüklerini ve projeyi kafa sında netleştirdiğini ifade etti. Turistik Otelciler, i şletmeciler ve Yatı rımcılar Birliği'nin (TU ROB) 1 9 . Olağan Genel Kurul Toplantısı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay'ın ka tılımıyla dün gerçekleşti. Genel Kurul'a yeniden tek aday olarak katı lan TU ROB Başkanı Timur Bayındır, üçüncü kez başkanlığa seçildi. Toplantıda konuşan Bayındır, Türkiye turizminin dünya tu rizm rakamların ı n üzerinde büyüdüğünü belirterek "Bu yıl dü nya turizmi nde
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAih
91
daralma bekleniyor. Ancak biz, yüzde 1 0'un üzerinde bir büyüme hedefliyoruz. 2006'da kişi başı harcama 7 28 Dolar iken, 2007'de 679 Dolar'a gerilemiş. Ö ncelikli hedefimiz, kişi başı gelir raka m ı n ı artırmak olmalı" diye konuştu.
Riva , Bod rum ' a 5 Çe kece k
i stanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise i stanbul'da 25.000 turistik yatak kapasitesine sahi p otel inşaatının sürdüğünü, 201 5'te şehrin 86.000 ek yatağa ulaşacağı n ı ifade etti. Kongre tu rizminin dünyada 1 50 m ilyar Dolarl ık bir pazar büyüklüğü olduğunu kaydeden Topbaş, " D ü nyada ilk 1 0'da olmak isti yoruz. Bu nedenle kongre merkezi sayı sının artması gerekiyor. Lütfi Kırdar'da ek i nşaat yapıl ıyor. Sütlüce 2009'da faaliyete geçiyor. Bunun yanında Avrupa ve Anadolu yakasında da 2 ayrı yerde yeni kongre merkezleri yapmak için yerleri tespit ettik," dedi. Kongre merkezlerinin, çok maksatlı kullanıma açık olacağı n ı ve projelerin dünyada kendinden bahsettireceğini vurgulayan Topbaş, " i stanbul, 22 ülkeye sabah gelip, akşam dönme mesafesinde. Bu yüzden kongre, fuar ve uluslararası etkinlikler için çok uygun bir şehi r. Bu 2 kongre merkezi fırsatları değerlendir memizi sağlayacak," ded i . Riva bölgesindeki t ü m imarları dur durduklarını da anlatan Topbaş, şunları söyledi : "Burada Bodrum'a beş çekecek bir turizm bölgesi oluşturmak istiyoruz. Burası için yarışma yaptık. Sonuçları 3 N isan'da elime gelecek. i stanbul'da yeni bir turizm destinasyonu oluşturacağ ız. i stanbul'un gizli kalmış tarihi ve kültür mekanlarını yeniden orta ya çıkaracağız. Bu nedenle i stanbul'da hiilii yeni otel iere i htiyaç var."
Tu rizmde Ta h s islerin Yolu Açıldı
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi 'nin kararıyla durdurulan, turizm sektörün deki tahsisierin yolu yeniden açıldı. Anayasa Mahkemesi'nin, "tahsis yapıla cak olan alanların kanunla belirlenmesi" isteğine uygun olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yürüttüğü çal ışmalar sonuçlandı. Yeni kanun taslağının bakanlar kurul unda i mzaya açıldığını
92
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
ve yeni tahsisler için engelin aşılaca ğını belirten Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay, "Yeni yasa, tahsisleri gerçekleştirmemizi sağlayacak," dedi. TUROB Genel Kurulu'nda konuşan Günay, T Ü RSAB dışı nda diğer meslek örgütlerinin bir yasasının bulunmadığını, ancak bu sorunu aşmak için son aşa maya geldiklerini de vurguladı . Bakan G ünay, "Bu hafta sonunda TO BB'un katılım ıyla bir arama konferansı düzen liyoruz. Sektörün tüm taraflarını yasal bir zemine oturtacak çerçeveyi hazırla yacağız," değerlendirmesini yaptı . Kara Harekatı'nın turizme olası etkilerini de değerlendiren G ünay, "Şimdilik olum suz bir etki görmedik," diye konuştu.
Be l k a h v e Tü r k i y e ' y e O r n e k Ol a c a k . .
27 Şubat, izmir Büyükşehir Belediyesi
i zmir Büyükşehir Belediyesi'nin Belkahve'deki maden ocakları bölgesini rehabilite ederek oluşturacağı "yeşil vadi " projesi, arazinin olumsuz koşulları nedeniyle "Türkiye'de bir ilk" olacak. Taşınma işlem leri devam eden taşo caklarından boşalan kireçli ve kalkerli alanı n yüzde 40'ına, çok zorlu bir çalış manın ardından, farklı türlerden 5 . 2 7 1 adet bitki dikildi. i zmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye'ye örnek olacak bir projeyi daha tamamlamak üzere çalışmalarını h ızlan d ırdı. Bornova- Belkahve Bölgesi'nde yıl lardı r çevresel ve görsel kirlilik kaynağı olan taşocakları ile kırma-eleme tesisle rinin "çevresel önlemleri alınmış olarak" daha uygun alanlara taşınma işlemleri sürerken, boşalan bölgenin önemli bir bölümü yeşillendirildi. Bölgedeki taş ocaklarının taşınma işlemlerin i n yaz başında tamamlanmış olacağı bildirildi. Çal ışmış ocak basa makların ı n bitkilendiril mesine uygun olacak şekilde düzeltilmesi ve yeşillen dirme çalışmaları, 24 N isan 2007 'de imzalanan " Belkahve Bölgesi'nde Bulunan Taşocaklarının, Kırma- Eleme Tesislerinin Taşınması Konusunda Tüm Şirketlerin Uyması Gereken Kurallara i lişkin Protokol"ün hemen ard ından
Şubat' 2006 başladı . i l k etapta ön hazırlık çalış maları yapılan alanda ilave basamak düzenlemeleri gerçekleştirildi. Alan ı n kireçli v e kalkerli yapısı dolayısıyla çok zor koşulları olmasına rağmen, hava ve toprak koşullarının uygun olduğu tarihlerde yapılan dikim ve ekimlerle, 1 2 kilometrelik alan ın yaklaşık yüzde 40'ı bitkilendirildi. Halen alanda bulunan az sayıdaki işletmenin de taşınmasının ard ından, yeşillendirme çal ışmalarının tamamı yaz başında bitmiş olacak. Söz konusu araziye, çeşitli çam tür leri, ateş dikeni, ardıç, defne, kartopu, mersin, yalancı akasya, i zmir m imozası, karabiber, kapari , badem , katırtı rnağı , !aden, lavanta g i b i ç o k çeşitli bitkiler ile ağaçlardan oluşan toplam 5 . 2 7 1 adet bitki dikildi. G e r i kalan araziye d e yaklaşık 2 1 .000 adet bitki d ikilmesi planlanıyor. Arazinin yapısı nedeniyle şev d iple rinde ibreliler, kanallarda ise daha çok yapraklı türler, şev tutucu ve örtücü bitkiler tercih edildi. Dikimi tamamlanan bitkileri dona kar şı korumak ve besin katkısı yapmak için hayvan g übresi ile takviye yapı l ı rken , su tutma kapasitesini arttırmak için de per lit takviyesi yapı lıyor.
İşleTmel e r- Ar-'tık Gö r-sel ve Çev r-esel Kir-lilik Ya r-a'tmayacak Bölgede faaliyet gösteren işletmeler, çevresel ve topografik olarak uygun olan arka vadiye taşınacak. Halen bölgede bulunan az sayıda işletmenin taşınması ise Orman Bakanlığı'ndan gerekli izinierin alınması geciktiğinden uzadı . Ancak izinierin alınması i l e taşınma ların kısa süre içinde tamamlanacağı bildirildi. Tesisler yeni alanda, hem görsel hem de çevresel zararları en aza i ndirmek amacıyla, taban seviyesinden yaklaşık 1 5-20 metre aşağ ıda konumlandırılacak. Taşınılacak alanda işletmeler tümüyle kapalı alanlarda tüm tedbirleri alarak, olası çevre kirliliğini minimumda tutacak şekilde yapılanacak. Ü niversitelerin ilgili bölümleri, tesisle rin faaliyetlerini belirlenen periyotlarda denetleyecek.
Philip s , Tü r k iye ' de büyüyecek 27 Şu bat, Yeni Şafak YAZAN: ŞÜKRULLAH DOLU
M erkezi Hollanda'da bulunan ve Türkiye dahil 60'dan fazla ülkede faaliyette bu l unan Philips, Türkiye'de satınalmalarla büyürneyi hedefliyor. "20 1 0 Vizyonu" adıyla başlattığı yeniden yapı lanma sü recini tamamlayarak faaliyetlerini sağlık, bakı m , aydı nlatma ve tüketici yaşam tarzı alanlarında topladı. 2007 'de dünya çapında 27 m ilyar Euro'luk satış hacmi ne ulaşan Philips'in Türkiye ve Kafkaslar CEO'su Fridus Vest, yapı lanma gerek çelerin i , "Büyümekte olan sektörlere odaklanmak ve pazarın taleplerine h ızlı cevap vermek," şeklinde açıklad ı .
Tü r-kiye ' d e Da h a Hızlı Büyüdü Türk Philips'in 2007 'de dünyadaki Philips'in genel büyümesinden iki puan fazla gerçekleştirdiğini kaydeden Vest, "2002'den bu yana büyüklüğümüzü 3 katına çıkardık" dedi. Philips'in geçen yıl Respironics, Partners in Lightning ve Color Kinetics'i satın alarak büyüdüğü ne dikkat çeken Fridus Vest, "Türkiye'de de satınalmalarla büyüyebiliriz" açıkla masını yaptı, ancak bilgi vermedi .
2 0 0 8 Mima rla r Oda s ı Ş u be l e ri Seç im So n u ç la rı 29 Şubat
2008 M imarlar Odası Seçim sürecinin Şube Genel Kurulları ayağı 24 Şubat 2008 Pazar günü tamamlandı. Oda Genel Kurulu ise Çoğunluklu 1 1 -1 3 N isan 2008, Çoğunluksuz 1 8-20 N isan 2008 tarihleri arasında Ankara'da gerçekleştirilecek. TMMOB M imarlar Odası Şubeleri 'nin Yönetim Kurulları'nda görev alacak yeni isimler:
Mimar-lar- Oda s ı Ada n a Şubesi Başkan: Bekir Kamışlı, N usret Baş, Hüseyin Hoşceylan, Kamuran Pekçetin, Murat Kaplan, Kadir Ateşok, Zeynep Çelik
93
Mima rla r Oda s ı An ka ra Şubesi
Başkan: Nimet Özgönül, Ali Hakkan , Alper Kangal , Haluk Kara, Orçun Köken, Tezcan Karakuş, Y. Yeşim Uysal
Mima rlar Odası An-talya Şubesi
Başkan: Osman Aydı n , Özge Köksal, N ilgün Yılmaz, H ü seyin Yaşar, i smail Volkan, Neslihan Kamalak, Ali Yurtseven
Mima rlar Odası Balıkesir Ş u b e s i
Başkan: A . Tevfik Aykul, M . A l i Özerk, Şaduman Ercan, Necati Sayın, A . Avni Ası mgil, S . Cengiz Dikici, Gaye Birol
Mima rla r Odası Bu rsa Şubesi Başkan: N izarnettin Kaya, Şenol Şimşek, Kenan Akan , M u rat Taş, Ali Tuğcu, Gökhan Yıldız, Esma Yazıcı
Mima rla r Odası Ça n a k kale Şubesi
Ü nal Ö mercioğlu, Serpil Aka, Mustafa Kurt, Sevil U ral, Nailan Tül ü , Hüseyin Yılmaz, Soykan Özer
Mima rla r Oda s ı De nizli Şubesi Başkan: Süleyman Boz, Cüneyt Zeytinci, i brahim Şenel, Suat Bilgi, Tahir Dinç, Yusuf Şahin, Arif Balkanay
Mima rla r Oda s ı Diyarbakır Ş u b e s i Başkan: Ramazan Karaşin, G ülay Çetin Tayfun, Deniz Bora Karataş, Hamdullah Kaya, Necati Pirinççioğlu, Elif G üven, M urat Alökmen
Mima rl a r Odası E s k iş e h i r Şubesi Başkan: Halit Halaç, Feride Hande Ayd ı n , Serdar Çavdar, Banu Gürlek, Mehmet i nceoğlu, Selçuk Katı, Cem Ü çer, Hasan Ü nver
Mim a rl a r Odası Gaz ia nt-ep Şubesi Başkan: M . Asım Güzel, Hüsnü Uğur, Erol Sanağ, Namık Mermer, i brahim Çöçelli, Murat Parlak, i lker Nedim Çakar
Mima rla r Oda s ı Gi r Şubesi Başkan: Ahmet Raif Yusufağaoğl u , Serdar Demirkan , Şükrü Henden, M uharrem Öztürk, Uğur Ö m ü r Tarakçı , Gökhan Göksu, Feray Ziyneti Larçın
n Akyurtlaklı, Mehmet , Levent Tanju Uysal, uat Selvi, Vecdet
Mima rlar Odası Hat"ay Şubesi Başkan: M . Yaşar Coşku n , H . Gazanfer Şakar, Armağan Kazım Teköz, Altuğ Karaoğlan, Ali Yavuz, Cahit Top, M . Beyazıt Akgün
Başkan: Ocak, Mehtap Kayserilioğlu, H . Çebi, H . Selin Keler
Mim a rlar Odası İst'a n b u l Büyü k ken-t Ş u b e s i
Mima rla r Odası Şubesi
Başkan: Eyüp M uhçu, H . H . Günhan Danışman, Cemal Sami Yılmaztürk, Özden Kaya, Ö mer M utlu, Deniz i ncedayı, Tores Dinçöz, A. Tuncay Gürpınarlı, Mustafa Fazlıoğlu, Bahattin Alpaslan, Gazanfer Karlıca, Ahmet Tercan
Mima rla r Odası İzmi r Şubesi Başkan: Hasan Topal , Nilüfer Çınarlı M utlu, Alev Ağrı, H ikmet Sivri Gökmen, Necdet U lema, i lker Özdel, Arif Alptürk
Mima rla r Odası Kayse r i Şubesi Başkan: Hakan Mahiroğ l u , Fatih Kiraz, i smail Ruhlukürkçü, Hakan Meneviş, Rıza Gengeç, Pembegül Selman, Eda Velibaşoğlu
Mima rla r Oda s ı Kocaeli Şubesi
Başkan: Yalçın Ergen, i rfan Yıldız, Hakan Özku m , Turgay M uti, Tevfik i lter, Gökay Savaş, Elif Yeşim Özgen Kösten
Mim a rlar Odası Ko nya Şubesi Başkan: M . Serdar Işık, Mustafa Sütiçen, i hsan Kılıçarslan , Zeki Ü nen, H üseyin Başar, Mehmet Koyuncu, A . Betim U lu lar
Mim a rla r Odası Mersin Şubesi Başkan: Sabri Konak, Nadide Akın, Mehmet Ruhi Yüksel, Cem Bulut, Tolga Oğ uz, Mustafa Torna, Fevzi Akın
Başkan: Selami Özçelik, Oktay G ürler, Ö mür Özdemir, Zerrin Özdoğan, Mehmet Büyükalbayrak, Fatma Pı nar Vardar Balcı, Aslan Kasımi
Mima rla r Odası Tra bzon Şubesi
Başkan: M . Salih Akyüz, S inan Özer, Seçil Öztürk, Ahmet Birinci, Alaeddin Genç, Ö mer Bayraktar, Dilek Öztürk Nohut
Mima rla r Odası Va n Şubesi
Başkan: Şahabettin Öztürk, M . Sedat Bekiroğ l u , M u rat Akbaş, Uğur Ulusel Büyükbay, Koray Karabulut, Ahmet Bozkurt, Bekir Yıldız.
Tu z la ' da Arkeolaj i k B u l u n t- u l a r Yo k Ol d u 3 Mart, Hürriyet YAZAN: ALi DAGLAR
H ü rriyet'in "Tarihe Geçen Kurul Kararı" manşetiyle ortaya çıkardığı Tuzla'daki doğal alan yağmasının bir boyutu daha ortaya çıktı. Tuzla'da koruma altında olmasına rağ men, nikah salonu inşaatına kurban edi len anıt ağaçlarla dolu alandaki Bizans dönemine ait pek çok buluntunun da yok olduğu ortaya çıktı. Tuzla, doğal ve tarihi değerleri açısın dan i stanbul'un en önemli bölgelerinen biri . Ama resmi kurumlarca desteklenen çarpı k kentleşme çılgınlığ ı n ı n kurbanı
BEND Geometrik boyutları i l e sodeliği vurgu l aya n Bend, hem klasi k hem de yenilikçi tarzlar ilin tasa rlandı ... Geniş yüzey form u n u n dolup ve etojerle b i rleşimi, d i n a m i k ofisler için görsel bir zenginlik sunuyor. Fonksiyo n e l öze l l i ğ i i l e u r o n o n ra hatlığın simgesi o l o n Bend, m a l z e m e yap ısı v e re n k seçenekleri i l e de benzersiz bir tasar ı m .
www. b u ro t i m e . c o m
bur
t i me® O F F I C E F U R N IT U R E
i ş i K o l a y l a şt ı r ı r
Mar-t
olmaya günümüzde de devam ediyor. Tuzla Belediyesi'nin nikah salonu yapmak için inşaata başladığı koruma altındaki yeşil alanda, yalnızca tescilli anıt ağaçlara zarar verilmediği, temel kazıları sırasında ortaya çıkarılan Bizans dönemine ait pek çok bulgunun da kaybolduğu anlaşıldı. Tuzla Belediyesi'nin, yasaların em retmesine karşı n, Kültür ve Turizm M üd ü rlüğü uzmanlarınca fotoğrafla narak rapor edilen antik kilise kal ıntı ları n ı , su künkleri ve kuyu bileziği gibi bulguları i stanbul Arkeoloji Müdürlüğü ve i stanbul 5 N umaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na bildirme diği ortaya çı ktı. Aynı oturumda iki zıt karara imza atarak tarihe geçen koruma kurulu, bu rapor üzerine Tuzla Belediyesi yetkilileri hakkı nda 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlı kları Koruma Kanunu'na m uhale fetten suç duyurusunda bulunma kararı aldı . Hürriyet'in ulaştığı Orman Fakültesi raporunda ise 14 tescil numaralı ağacın çıkarılıp götürüldüğü, 3 ve 7 numaralı ağaçların kurutulduğu, 1 5, 1 6 , 1 7 nu maralı ağaçların köklerinin zarar gördü ğü bilgileri yer alıyor.
İnşaat- Du r-d u r-d u Aynı oturumda önce Orman Fakültesi raporunun beklenmesi kararı alan, sonra ikinci bir kararla bu rapordan söz etmeyip nikah salonu inşaatına izin veren 5 N umaralı Koruma Kurul u , olayın H ürriyet'te yayınlanmasından birkaç gün sonra yerinde inceleme yaparak inşaatın durdurulması kararı aldı. Koruma alanındaki temel kazıları sırasında antik kal ı ntıları n ortaya çıktığı bilgisi de ilk kez aynı kurul kararında yer aldı . Kurul kararında sözü edilen arkeolajik buluntu ve onlara ait fotoğ rafların Kültür ve Turizm M üdürlüğü uzmanları tarafın dan inşaat bölgesinde yapılan inceleme sonucu tespit edilip çeki ldiği, rapor haline getirilerek Koruma Kurulu'na su nulduğu bildirildi. Koruma Kurulu'nun belediye yetkilileri hakkı nda suç duyurusu kararı aldığı 2863 sayılı yasa 2-5 yıl hapis öngörüyor.
2008
4 9 Kat- l ı Gö k d e l e n I n ş a a t- l a r ı n a D u r De n d i
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
postaya verilen yürütmeyi durdurma ka rarı Taşyapı firmasınca tebliğ alındıktan sonra inşaat çal ışmalarını durdurması bekleniyor. . .
.
3 Mart, Kadıköy Life
YAZAN: KADiR TOPRAKKAYA
Bölge i dare Mahkemesi Göztepede'ki 49 katlı gökdelen inşaatiarına dur dedi. Kadıköy Life Dergisi 'nin son sekiz aydan bu yana her sayısında haber yapıp çevre halkının ve kurumların şika yetlerini dile getirdiği gökdelen projesi için Bölge i dare Mahkemesi yürütmeyi durdu rma kararı verdi. Meteoorloji M üdürlüğünün Göztepe'de bulunan arsası üzerinde inşa edilmekte olan ve her biri 49'ar katlı 4 gökdelenden olu şan proje uzun zamandan beri tartışma konusu olmaktaydı .
Ağu st-os 2004 ' t-e İhale Edilmişt-i
Ü ç buçuk yıl önce, 23 Ağustos 2004 tarihinde Kadıköylü müteahhit Emrullah Turanlı'nın sahibi olduğu Taşyapı firmasına ihale edilen Meteoorloji M üdürlüğüne ait 45 dönümlük arsa'da her bOiri ortalama 260 metrekare bü yüklüğünde 300 adet lüks konut inşa edilecekti.
Kadıköy Belediye s i ve Mim a r-la r- Oda s ı Dava Açmışt-ı Kadıköy Belediyesi ve M imarlar Odası'nın açtığı davalar sonucu yargı yürütmeyi durdurma kararı vermiş, an cak Taşyap ı firması temyiz etmiş bunun sonucunda itiraz konuların ı n yaklaşık 30 konu yerine her konu için tek tek itiraz edilmesi gerektiği kararı verilmişti. Bunun üzerine M imarlar Odası tekrar itiraz ederek yürütmenin durdurulmasını istemişti.
Tozminat- ' a Ma r- u z Kalmama k için Onay Ve r-mişt-i Geçtiğimiz Ekim ayında tazminat davasına maruz kalmamak için projeyi onayiayan Kadıköy Belediyesi uzun süre protestolada karşılaşmıştı. Halen gece leri de aydınlatma kullanılarak 24 saat çalışman ı n yürütüldüğü inşaat sahası 28 Şubat 2008 tarihi itibarıyla
95
.
I s t- a n b u l ' u n Ağa l a r ı y l e Kulla rı 3 Mart, Radikal YAZAN: GÜNDÜZ VASSAF
Bostan'da sessiz sedasız bir mahellede yim. Yazı masam pencerenin önünde. Gece yazdığ ımda, gözüm konu komşuda yanan tek tük ışıklara takıl ıyor. Amerikal ılar erken yatıyor. Akşam do kuzdan sonra pek kimse birbirine tele fon etmez. On dedin mi ışıklar sönüyor. Sabah erkenden herkes işine gider, akşam döner. Yakın zamana kadar gün düzleri sokağımız genellikle bomboşdu. Genç bir kız, elinde dört beş tasma, evlerde yalnız b ı rakılan köpekleri öğleye doğru yürüyüşe çıkarır, ellerinde bas tonları Rus göçmeni yaşlı bir kaç çift kol kola gezinir, postacımız Jane öğleden sonra mektupları getirirdi, o kadar. Son yıllarda gözüm sokaktaki hare ketliliğe takılmaya başlad ı . Çeşit çeşit araçlar gün boyunca cirit atıyor sokakta. Biri gidiyor. Biri geliyor. Şöförler evlerin önünde duruyor, araç larından indirdikleri kutuları, paketleri, bahçe içindeki evlerin kapısının önüne bırakıp g idiyor. Bizim sokakta, başka sokaklarda, internet üzerinden alışveriş yapanların aldıklarını evlerine teslim ediyor. Eskiden alışveriş merkezlerine gidenleri n , dükkan dükkan dolaşmaya ayıracak ne vakti var ne de arzusu. Bilgisayar ekranının başında aradığı malın çeşitlerini bir kaç tıklamayla bula biliyor. Bir kaç tık daha, sipariş tamam. lsmarladığını beğenmezse, gene evinin kapısının önünden alıyorlar iade etmek istediklerini. Dükkaniarda alışverişe har cayacağı vaktini ya işine ayırıyor, daha çok mesai yapı p daha çok para kazanı yor, ya da keyfine göre, canı ne isterse onu yapıyor. Dükkanlar kapanmaya baş lad ı . Dünyanı n en büyük müzik dükkan ı Virgin Records bunlardan biri. Aslında bu satırları i stanbul'un gele ceğini düşünerek yazıyoru m . Belediye ve yatırımcılar el ele vermiş rant sağ lamak için i stanbul'u semt semt koca
96
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
bir alışveriş merkezine dönüştürme peşindeler. Haydarpaşa, Galataport, Tarlabaşı i l k akla gelenlerden. Alışveriş yapmasak bile, biz de zen ginleştik, modernleştik duygusunu ve ren bu merkezlerin yarı nını düşünen yok. Belediye ve yatırımcılar benden son ra tufan anlayışındalar. i ngiltere'de Manchester gibi sanayi devriminin öncülüğüni yaparak fabrika laşan kentlerin bilim kurgu filmlerinden çıkma hayalet şehir merkezlerine dö nüştüklerini, koca koca metruk fabrika ları unutmayalım.
Alışveriş m e r ke z le rini bence aynı o kıbe-t b e k l iyor Kendine yeterli mahallelerin yerini, insan ilişkilerinin anonimleştiği mer kezler alıyor. Şehirlerimizin geleceğini planlayanlar, herkesi katma değeri olan birer istatistik olarak görüyor. Siyaset ve sermayenin isbirliği yaptığı günümüzün totaliter şehir yönetimleri bize sormuyor ne isteriz diye. Ne plan lad ı kları n ı , ne yapacaklarını bile gizli tutuyorlar. Sözleşmeler imzalandıktan, yıkım ve i nşaaat başladıktan sonra ha berimiz oluyor. Dünyada başka bir çok şehir gibi, i stanbul da rant peşinde işgal orduları nın, talanın, yolsuzluğunun ibret verici örnekleriyle dolu. Şehrimizi kendine özgü bitki örtü süyle yeşerteceklerine, ithal çiçeklerle süslüyorlar. Ancak, asıl ibret verici olan, apartmanlarım ızda kimin kaç kalorifer dilimi var gibi konularla ilgili toplantıla rımııda birbirimize girerken, aklım ızdan geçmiyor i stanbul'un bize ait olduğu. Şehrimizin planlanmasına katılmayı talep etmek, totaliter yönetimleri şef faflaştırmanın yolunu açmak, mahalle bazında örgütlenerek demokratik kent yönetim modelleri geliştirmek günde mimizde değil. Demokraside en az oy vermek kadar, hesap sormak ve katılım da elzem unsurlar. i lle de taraflaşma merakımız parti aidiyetimizi pekiştirirken ödümüz kopuyor örgütlenerek yöneten lerden hesap sormaktan. Katılımcı demokrasi mi? Hala bele diye bürokratları nın huzurunda ceketi mizin düğmesini iliklediğimiz bir ülkede yaşıyoruz.
Mart'
2008
Ta k s im - Ş i ş h a n e Met" r o H a t" t" ı Yı l S o n u n d a B i -t i y o r 3 Mart, Vatan YAZAN: MELTEM GÜNAY
1 998 yılı nda temeli atılan ve 2002'de bitirilmesi planlanan Taksim-Şişhane metro hattı 6 yıl gecikmeyle tamamlanı yor. 1 568 metre uzunluğundaki hattın yıl sonunda hizmete girmesi planlanıyor. i stanbul'un trafik keşmekeşine en büyük çözümü getirecek metro projele rinde çalışmalar h ızla sürüyor. 4. Levent- Taksim Metrosu'nu Şişhane'ye bağlayan hatta da sona ge lindi. 1 998'da temeli atılan ve 2002'de tamamlanması gereken proje altı sene gecikmeli olarak yıl sonuna doğru hiz mete girecek. i stiklal Caddesi'nin altından geçen ve bin 569 metre uzunluğundaki hat saye sinde Taksim-Şişhane arası 3 dakikaya inecek. i stanbul Büyükşehir Belediyesi Raylı S i stem M ü d ü r Yard ı m c ı s ı H a m it Ateş : "Elektrik kabloların ı n döenmesi, teknik işler, istasyonlardaki m imari dü zenlemeler, aydı nlatma sistemi, teknik ekip odaları, sinyal odaları ve kontrol haberleşme birimlerinin çal ışmaları de vam ediyor. Bir aksilik olmadığı taktirde bu hattın bu yıl sonuna kadar işlemeye başlamasını hedefliyoruz," dedi.
92 Met-ro Aracı Alındı
Taksim'den başlatılan hattın i stiklal Caddesi'nin altı nı boydan boya katede rek Şişhane'ye ulaştığını bel irten Ateş şu bilgileri verdi: "Burası bittikten sonra hattın Haliç'ten köprü ile geçişi, S üleymaniye'nin al tından U n kapanı ve Şehzadebaşı'nı geçerek Yenikapı'ya ulaştı rılmas ı amaç lanıyor. 4. Levent'ten metroya binen vatandaşlarımız Yenikapı'ya hiç du rak samadan ulaşabilecekler. Şu anda bir yandan da Almanya'da özel olarak Thyssen Firması tarafından yapılan yürüyen merdivenleri monte ediyoruz. Bu arada tüm metro hattında kullanıl mak üzere Kore'den 92 adet yeni metro aracı getirildi ."
.
Bo r u s a n I z m i t" Fab r i ka s ı da Al ı ş v e r i ş Me r k e z i v e Ot" e l Ol a c a k 4 Mart, Referans YAZAN: BÜLENT YOLDAŞ
Yen i projelere ev sahipliği yapan eski fabrika binaları nın sayısı giderek ar tıyor. Tekel'in Şişli'deki likör fabrikası, Deva i laç fabrikası, Edip i plik Fabrikası, Turyağ Fabrikası, Kula Mensucat fabrikası gibi yeni projelere ev sa hipliği yapan eski üretim merkezleri listesine Borusan Mannesmann i zmit Fabrikası da eklendi. 201 O yılına kadar şehir dışına taşı nacak olan Borusan Mannesmann i zmit fabrikasının yerine otel ve alışveriş merkezi yapılacak. Fabrikanı n taşınması için Kocaeli Belediyesi'nin kentsel dönüşüm proje leri kapsamında belediye ile Borusan Mannesmann arasında bir protokol imzalandı. i zmit Seka Fabrikası yıkılarak oluşturulan Seka Park'ın hemen yanın da bulunan Borusan Mannesmann , yeni fabrikasını Uzunçiftlik'teki 300 bin met rekare sanayi imarlı arsaya kuracak.
Ala nı 1.00 . 000 Met-re ka re Boşaltılan 1 00.000 metrekarelik fabrika alan ının ise yaklaşık 35.000 metrekarelik kısmı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 'ne devredilecek. Geriye kalan Borusan Mannesmann'a ait 65.000 metrekarelik arsa ise Kocaeli Büyükşeh ir Belediyesi tarafından imar değişikliği yapılarak turizm alanı ola cak. Arsa üzerine alışveriş merkezi ve otel yapılacak. Kocaeli'ni planlarken 1 /25.000'1ik Nazım i mar Planı'nda bazı bölgelerde dönüşüm öngördüklerini belirten Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili i lyas Şeker, kent içinde kalan sanayi alanlarının şehi r d ı şına taşınacağ ı n ı söyledi . Şeker, Borusan Mannesmann Boru i zmit fabrikasının tamamen şehi r içinde kaldığı ifade ede rek "Borusan Mannessman yetkilileri ile bir protokol imzaladık. Şirket şehrin dışı nda Uzunçiftlik'te sanayi alanı olarak planlanmış bir arsa satın aldı. Borusan Mannesmann 2010 yılına kadar fabri kayı tamamen terk etmiş olacak" dedi.
Mart'
Borusan Mannesmann'ın demiryolu ile deniz arasında kalan yaklaşık 25.000 metrekarelik alan ile yolun üst kısmında kalan 1 0.000 metrekarelik alanı bele diyeye devredeceğini kaydeden Şeker, belediye olarak bu alanları yeşil alan olarak değerlendirecekleri ni, Borusan Mannesmann'a ait 65.000 metrekarelik alan için de plan değişikliği yaparak turizm alanına dönüştürdüklerini anlattı.
Te s i s le rin Birçoğu Taşı n a c a k Şeker, b u arsaya otel ve alışveriş merkezi yapılacağ ı n ı söyledi. Şeker, Gebze Çayırova Mahallesi'nde D - 1 00 Karayolunun sağı nda ve solunda, Derince i zmit istikametindeki demiryolu ve D-1 00 arasında kalan sanayi bölge lerinde ve kent merkezinde kalan küçük sanayi bölgesinde de kentsel dönüşüm planları yaptıkları nı anlattı. Planlama çerçevesinde bu alanlarda bulunan sa nayi tesislerinin tamamen tasfiye edile ceği n i ifade eden Şeker, "Bu alanlarda bulunan mevcut sanayi tesisleri bele diye yetkilileri tarafından i ncelenecek. Görsel kirliliği olmayan, görüntü olarak çevreye rahatsızl ı k vermeyen sanayi tesisler 1 5 yıla kadar burada kalabilir. Ancak çevreyle uyum içinde olmayan tesisler derecesine göre 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl, 1 O yıl, 1 5 yıl gibi belediyenin verdiği süre içinde yeni sanayi alanlarına taşı nacak. Bu değerlendirmeyi alt kademe belediyeleri yapacak. Belirlenen süre içinde bu değerlendirmeler tamamlan mazsa, yetki Büyükşehir Belediyesi 'nde olacak" diye konuştu. Çayırova'da aralarında Sarkuysan, Kroman Çelik, Chrysler, Feniş gibi 1 50 civarında sa nayi tesisi bulunduğunu söyleyen Şeker, Kocaeli Sanayi Odası'nın yapmış ol duğu araştırmaya göre Çayı rova'daki sanayi tesislerinin yüzde 60-70'nin yeni sanayi alanlarına ve organize sanayi böl gelerine taşın mak istediklerini kaydetti.
E s k i Tes i s l e r Alışveriş Merkezi ve Ot-ele Dön ü şüyor
Deva i laç: Maslak Büyükdere Caddesi'ne 10 metrelik cephesi olan Deva i laç'a ait araziyi 70 milyon Dolar'a satın alan Zorlu projeye başlamak için imar durumunun netleşmesini bekliyor.
2008
Tekel Bira Fabrikası: i stanbul Bomanti'deki binayı 60 milyon 250 bin YTL'ye 49 yıllığına kiralayan lC Antbel Şişli 'de fabrikanı n yerine konaklama, kongre ve alışveriş merkezi yapmayı planlıyor. Firma proje için planladığı yatırım tutarı 1 70 m ilyon dolar. Edip i plik Fabrikası: Bağcılar'da bulunan fabrika arazisine " 2 1 2 i stanbul" isimli alışveriş merkezi yapı lıyor. Proje 2009 yılında tamamlanacak. Turyağ Fabrikası: i zmir'deki fabrika H ayat G rubu, Torunlar G rubu ve Sur Yapı'nın kurduğu kurduğu Nokta i nşaat tarafından satın alındı . Mayıs 2008'de Nokta i nşaat'a devredilecek olan arazi ye alışveriş merkezi yapılacak. Kula Mensucat: Kula Mensucat'ın sahibi Eyilik Ailesi de Salhane'deki 1 25 bin metrekare alana ticaret merkezi yapmayı hedefliyor. Merkezin en az 35 katlı yapı lması planlanıyor. i zmir Tütün Deposu: i zmirli G ürel, Karabacak, Küçükbay ve Gökdemir aileleri de daha önce satın aldı kları Bayraklı'daki tütün deposunun bu lunduğu alana, alışveriş ve iş merkezi plan l ıyor. Eskişehir Kurt Kiremit Fabrikası: Yı llardı r kiremit fabrikası olarak kul la nılan alana Espark Alışveriş merkezi yapıldı. Alışveriş merkezinin etrafında fabrikanın bazı unsurları korunarak res tore edildi. Eskişehi r TMO Siloları: Eskişeh ir Büyükşehir Belediyesi Eski Toprak Mahsulleri Ofisi Silolarının bulunduğu yapıda bir yapıyı Avrupa standartları n da bir otele dönüştürdü. Otel, Afken Holding ile dünyaca ünlü Accor Oteller G rubu tarafından işletil iyor. Antalya Sümerbank Dokuma Fabrikası: M ulti Turkmall , Antalya Kepez'de 49 yıllığına kiralad ı ğ ı 480.000 metrekarelik eski Sümerbank Dokuma Fabrikası arazisine, Türkiye'nin en büyük alışveriş ve eğlence merkezini kuruyor. Tekel Likör Fabrikası: Ali Sami Yen Stadı'nın yanı ndaki yaklaşık 24 met rekarelik arazi, bölgedeki son büyük arazilerden biri olma özelliğini taşıyor. Daha ihaleye çıkmadan büyük i lgiyle karşılanan araziye, açık artırmada da yatırımcı ların i lgisinin devam etmesi bekleniyor.
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
97
Samsun eski Sigara Fabrikası: Samsun Büyükşehir Belediyesi, Samsun merkezde yer alan eski sigara fabrikası kompleksi için ihale açmayı plan l ıyor.
Ga y r ime n k u l S a t- ı ş ı n d a H e r 1.0 0 l i r a n ı n 4 9 ' u Ce b e Gi d i y o r 4 Mart, Referans
Hesap uzmanlarının gayrimenkul piya sasında yaptığı denetimler, emlakta her 1 00 YTL'Iik satışı n tapuda 51 YTL olarak beyan edildiğini ortaya koydu . Kaçak oranı nda yabancılar, Türkleri 5'e katladı . Hesap Uzmanları Kurulu, son yılların lokomotif sektörü gayrimenkul piyasasında kapsamlı bir vergi incele mesinde bulundu. Ankara, i stanbul ve i zmir'de gerçekleştirilen inceleme ön cesi, 3 büyük ildeki tapu kayıtlarından başta konut olmak üzere emlak alım satım bilgileri çıkarıldı. Satış adedi fazla olan müteahhitler ve firmalar bel irlend i . Daha sonra da bunlardan emlak alanlar l istelendi. Ard ından da bu kişilerin banka kayıtları ile para transferleri ve diğer para ha reketleri büyüteç altına alındı. i nşaatla ilgili diğer kriterler de göz önünde bulundurularak gayrimenkul piyasasına dönük sektör i ncelemesi daha kapsamlı bir hale getirildi.
Her 2 YTL' n i n 1' i Kayıp Hesap uzmanların ı n 2006 ve 2007 inşaat sektörü incelemeleri, emlak satış değerlerinin, tapu kayıtlarında yarı yarı ya yer aldığı sonucunu verdi. Uzmanlar, 2006 yılında 92, 2007 yılında ise 234 mükellefi inceledi . Bu mükellefler için de 1 203 adet rapor yazıldı. Raporlara göre incelemeye alınan müteahhitler ile inşaat firmaları, 2006 yılı nda 1 milyar 491 m ilyon 757 bin 686 YTL'Iik satış yaptığını beyan etti. Buna karşılık 7 1 7 milyon 1 66 bin 505 YTL'yi ise gizleye rek vergi kaçağına yol açtı. 2007 yılında ise beyan edilen satış değeri 2 mi lyar 228 milyon 361 bin 1 37 YTL olarak belirlendi. Bu satışlarda devletten ka çırılan tutar da 1 m ilyar 1 0 2 m ilyon 92
98
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAGI
bin 6 1 YTL oldu. Bu şekilde incelenen mükelleflerin 2 yılda tapuya 3 m ilyar 720 m ilyon 1 1 8 bin 823 YTL'Iik satış yaptığını bildirmesine karşılık, 1 milyar 8 1 9 milyon 258 bin 566 YTL'yi kaçırdı ğı anlaşıldı. Farklı nedenlerden kaynaklı eksik vergi tutarı da 2006 yılı için 1 5 m ilyon 1 73 bin 652 YTL, 2007 yılı için de 1 8 milyon 1 41 bin 8 1 9 YTL olarak hesap landı.
Yab a n cıla r Tü r k l e r i Geçt-i Hesap uzmanların ı n inşaat sektörü ne yönelik 2007 denetimlerinin içinde yabancılara mülk satışı incelemeleri de yer aldı . Yabancıların yoğ un şekilde mülk aldığı Antalya, Alanya, Didim, Kuşadası ve Badrum'da gerçekleşti rilen incelemelerde, 1 7 1 mükellef için 640 rapor düzenlendi. Bu incelemelerin sonuçlarına göre de geçen yıl inceleme kapsamındaki mükelleflerce, yabancıla ra 890 m ilyon 697 bin 658 YTL'Iik mülk satıldı. Ancak bu mülkierin satış değeri, tapu kayıtlarına 363 m ilyon 244 bin 780 YTL olarak yansıtıldı. Böylece 527 mil yon 452 bin 878 YTL'Iik satış gizlendi ve devletin kasasına giren tapu harcı, olması gereken seviyelerin çok altında kald ı . i nşaat sektörüne yönelik denetim ler sonucunda, sektörde genel olarak yüzde 49'1uk bir kaçak oranı tespit edildi. Söz konusu oranda yabancıların , Türkleri 5 ' e katladığı dikkat çekti. Yerli alıcılarda yüzde 30,8 olan kaçak oranı, yabancılara satışlarda yüzde 1 45, 2'ye ulaştı.
20 Yıld ı r Ya n l ı ş Re s t- o r a s y o n Yap ı l ıyo r 5 Mart, CNN Türk YAZAN: OSMAN ŞiŞKO
Trabzon'daki Sümela Manastı rı'nda 1 987 yılından bu yana yürütülen restoras yon projesinin, eksik ve hatalı olduğu gerekçesiyle yenilenmesine karar ve rildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilim Heyeti'nin incelemesinin ardından, manastırın üzerindeki kaya kütlesinde çatlaklar bulunduğu ve g iderek
Mar"T
V> c;, 3 (!) .... c s: c " c "' -t .... ., ....
2008
büyüyebileceği belirtilerek, gerekli ön lemlerin alınmas ı istendi . Sümela Manastırı'nın restorasyonu konusunda kamuoyunda yaşanan tar tışmalar ve restorasyonun yapı nın tarihi dokusuna zarar verdiği yönündeki eleş tiriler üzerine Kültür ve Turizm Bakan l ı ğ ı , 23 Kası m 2007 tarihinde Bilimsel Danışma Kurulu oluşturularak, hem restorasyon projesi hem de çalışmala rın incelenmesine karar verdi. Çalışmalarını 3 aydı r sürdüren Bilim Heyeti raporunu tamamladı . Raporda 1 98 7 yılında yapılan Sümela Manastırı'nın yenileme projesinin hatalı olduğu ve yeni bir projenin hazırlanması gerektiği vurgulandı . Karadeniz Teknik Ü n iversitesi'nden Prof.Dr. Ayşe Sağgöz, Atatürk Ü niversitesi'nden Prof.Dr. Hamza G ündoğdu, Ortadoğu Teknik Ü niversitesi'nden Dr. Fuat Gökçe, i stanbul Restorasyon ve Konservasyon M erkez Laboratuarı Müdürü G üven Gökçe ve Röleve ve Anıtlar M üdürü Ahmet i mamoğlu'nun yer aldığı Bilimsel Danışma Kurulu'nun hazırladığı incele me raporunda, Sümela restorasyonun da tespit edilen eksiklikler maddeler halinde sıralandı.
Rapordan . . . Rapora göre, S ü mela Manastırı'nın bulunduğu kayalardaki çatlaklar, proje deki eksiklikler, uygulamaya yönelik ye terli bilgilerin verilmemesi ve manastırın bulunduğu S i T alanının çevresindeki kaçak yapılamaların yıkılmaması eleş tirildi. Trabzon M üze M üdürü Nilgün Yılmazer Salihoğlu, manastırdaki restorasyon çalışmalarının projedeki eksiklikler nedeniyle bir yıl önce durdu rulduğunu ifade ederek, "Bilim kurulu nun yaptığı çalışma bu tartışmaları sona
erdirecek. Bundan sonra Sümela'nın tarihi dokusunu yansıtan yeni bir proje hazırlanarak uygulamaya girecek" ded i . Salihoğlu, 2007 yılında 1 m ilyon 700 bin YTL'Iik ödeneğin projenin hatalı ol masından ötürü kullandı rılmadığ ı n ı ifade ederek, " Projedeki eksiklikler nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan talep ettiğimiz heyet çalışmaların durdurul ması istedi. Çünkü mevcut proje eski teknikleri içeren yeni restorasyon uy g ulamalarından uzak bir projeydi" diye konuştu. "Trabzon M üze M üdürlüğü 20 yıllık bir hatanın önüne geçilmesini sağladı" diyen Salihoğlu, Sonuç olarak Sümela ören yerindeki çalışmalar mevcut proje doğrultusunda yapıldığı için teknik bir hata görünmüyor. Ancak proje uygulamaları doğrul tusunda, Sümela ören yerinin bilinen kimliğini kaybetmeye başladığı ve mevcut projenin orij inali yansıtmadığı düşünülüyordu. Mevcut restorasyon ziyaretçilerin ve kamuoyunun sürekli eleştirisine neden oluyor ve Sümela mistizmine zarar verdiği iddia ediliyordu. Biz de bunları gözönüne alarak proje için gönderilen 1 milyon 700 bin YTL'Iik ödeneği kullan d ı rmadık" diye konuştu .
Sü mela Te hlike Alt-ın da Bilimsel heyet tarafından oluşturulan raporda, Sümela Manastırı'nın üzerin de bulunan kaya kütlesinde oluşan ve giderek artabileceği ifade edilen çat laklar ve kopmaların ciddi problemler yaratabileceği ve bu nedenle kapsamlı bir çalışma ve proje yapı l ması gerektiği ifade edilerek, sağiarniaştırma çalışma sı yapı lması gerektiği kaydedildi. Raporda Sümela Manastırı'nın yer aldığı S i T alanı içerisinde bulunan yapı ların da bir an önce yıkılması istenilerek, "23.1 1 . 2001 tarih ve 431 3 sayılı Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları'nı Koruma Bölge Kurulu kararında yer alan Koruma Amaçlı Çevre Düzeni Planı'nın bugüne kadar yapılmamış olduğu ve çevresinde bulunan kaçak yapıların yıkılması kararın ı n uygulanmadığı tespit edilmiştir. Çevre Planı'nın yapılması ve kaçak yapıların ivedi l ikle kaldırılması gerek mektedir" denildi.
M a r t"
Ab a n t" , Da v o s Gi b i Ko n g r e Me r k e z i O l a c a k
Tu rizmcile r Sevinçli K ı ş turizminin merkezlerinden birisi olan Abant yeni oteller yapı ldığında daha çok kişiyi ağırlayacak. Abant'taki beş yıldızl ı , 1 1 6 oda ve 250 yatak ka pasiteli Büyük Abant Oteli'nin yetkilileri, 'Abant, i stanbul ile Ankara arasında olması nedeniyle kongre turizmi ve iş toplantıları açısından tercih edilen yöre lerden biri haline geldi ' ded i . Beş yıldızlı, 1 63 oda ve 350 yatak kapasiteli Abant Palace Oteli'nin yetkilileri de, Abant'ın ' Davos' gibi olması yönünde yapılacak çalışmaları sevindiklerini aktardı .
5 Mart, Yeni Şafak
Bolu'nun doğal güzellikleriyle ünlü Abant Tabiat Parkı , yapılacak yen i düzenleme lerle " Davos" gibi kongre merkezi ola cak. Abant'ı marka yapmak için çalış malar başlad ı . Bu kapsamda, Abant'ın batı kısmında düzenlemeler yapılacak ve bin yataklı bir tesis inşa edilecek. AK Parti Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, Abant'ı " Davos" gibi marka yapmak için çalışmalara başla d ı klarını söyledi. Coşkunyürek, parti toplantıları nı, Abant yeterli olmadığı için Kızılcahamam'da yaptıklarını hatır latarak, " Partimiz 1 . 500 kişiyi bulan toplantılarını Kızılcahamam'da yapıyor. Abant'taki yeni çalışmalarla toplantıları bundan sonra burada da yapacağız," dedi .
Mast-e r Pla nı Hazır M i l letvekili Coşkunyürek, Abant'ta yapılacak olan çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi: "Abant'ı marka yapma çalışmalarına hız verdik. Bu kapsamda, Milli Parklar Genel M üdürlüğü, Turizm Bakanlığı'ndan yetkililer, Vali , Belediye Başkanı'yla değerlendirme toplantısı yaptık. Abant Geliştirme Projesi'ndeki hedefler bu sene sonuçlandırılacak. Abant için Davos örneği noktasında tespitler oldu. Abant'ta milli parklar ala nı dışına çıkılacak ve oraları da turizme kazandırı lacak. Özellikle Abant'ın batı kısmı nda çalışmalar olacak. Abant'a bin yataklı bir tesis inşa edilecek ." Coşkunyürek, Bolu'daki turizmi daha da canlandı rmak için turizm master planı hazırlanması için karar alındığını vurguladı . Milletvekili Coşkunyürek, master planını hayata geçirmek için valilik bünyesinde her ay toplantı yapılacağ ı n ı kaydetti. Bolu'da turizme ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizen Coşkunyürek, şunları kaydetti : "Turizmde Bolu'nun açı l ı m yapması gerekiyor. Bunun için çalışmalar içerisine girdik. Turizmde Bolu'yu bir marka yapmak ve en yüksek noktaya çıkarmak istiyoruz."
2008
.
I s t- a n b u l ' d a Ma r i n a S a y ı s ı 1.3 ' e Ç ı k ı y o r 6 Mart, Vatan
i stanbul, önümüzdeki günlerde hayata geçirilecek projelerle, adeta marina cennetine dönecek . Kapasitesi iki bin olan i ki marinan ın yanına, 5 . 500 yat kapasiteli 1 1 marina daha eklenecek. Yıl lardı r hizmet veren Kalamış ve Ataköy marinalarına, kısa bir süre sonra yenileri eklenecek. Pendi k'te 1 36 .300 metrekarelik alanda devam eden ve 80 m ilyon Dolar'lık 500 yat kapasiteli mari nadan Pendik Belediyesi yılda 1 , 5 mil yon YTL kira geliri hedefliyor. Marinanı n hizmete girmesiyle birlikte 1 .500 kişi d e iş sahibi olacak.
Büyü kşe h i r ' de n 10 Ma rina
i stanbul Büyükşehir Belediyesi de, beşi Avrupa, beşi de Anadolu Yakası'nda olmak üzere 1 O ayrı marina projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Belediye şirketlerinden i spark'ın yürüte ceği 5 bin yat kapasiteli marina projesi ile ilk etapta büyük yatlar için Tarabya, i stinye'ye orta ve küçük boy yatlar için de Beykoz Paşabahçe'ye marina yapı lacak.
İki M a r i n a 12 Milyon Dol a r Projenin i l k aşamasında yapılacak Tarabya ve i stinye marinaları 1 2 m ilyon Dolar'a mal olacak. Yıllık üyelik sistemi uygulanacak marinaya 3,5 metre ge nişliğinde, 10 metre uzunluğunda yüzer
A R K İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
99
iskeleler yapılacak. Elektrik , su, ve tele fon i htiyaçların ı n karşılanacağı marina larda helikopter pisti , mini kateteryalar ve restoranlar da bulunacak. Belediyenin yapacağı diğer marinalar ise Sarıyer'de Büyükdere, Beykoz'da Keçilik, Kanl ıca, Çubuklu ve Göksu ile Beşiktaş'ta Bebek ve Arnavutköy'e yapılacak. Belediye marina işletmele rinden yıllık 15 milyon YTL gelir elde etmeyi hedefliyor.
G ü n l ü k Kira 10 Dola r ' d a n Başlıyo r
i stanbul'da yıllırdır hizmet veren Ataköy Marinası 800, Kalamış Marinası ise 1 . 289 yat kapasiteli. Marinaların günlük kiraları, 1 O dolar ile 27 euro ara sında değişiyor. Bu bedeller aylık 1 94 dolar ile 500 euro arasında değişirken, yıllık bağlama bedeli ise 787 Dolar'dan 2 .000 Euro'ya kadar çıkıyor.
Ece Engellile r için Lavabo '(a p t" ı , It" a l y a n l a r d a Ta l i p 6 Mart, Referans
Ece Banyo engelli, yaşlı ve çocuklar için yüksekliği ayarlanabilir banyo dolabı ve lavabo üretti. Bir i talyan firma, dünyada ilk olan ürünün know-how ve patentini alma talebinde bulundu. Ece Banyo, engell i , yaşlı ve çocuklar için geliştirdiği hareketli banyo dolabı ve lavaboyu piyasaya sürd ü . Dünyada da bir ilk olan patentli ürünle, dolap üzerinde bulunan kumanda sayesinde banyo dolabı ve lavabo 23 santimetre yukarı ve aşağı doğru hareket ettirilip istenen seviyeye ayarlanabiliyor. Şubat ayında piyasaya sürülmeye başlanan ürün için şimdiden bir i talyan vitrifiye firması know-how ve patent talebinde bulundu. Referans tarafından geçen yıl birincisi düzenlenen H ızlı Balı k yarışma sında "ihracat" kategorisinde ödül alan Ece Banyo, geliştirdiği yeni ürünüyle bir ilke imza attı. Ece Banyo'nun patentli 7 'nci ürünü olan asansörlü banyo do labı, sadece Türkiye'de değil dünyada da bir ilk niteliğinde. Ü rünün patentini 2006 yılında aldıklarını, ancak bunu
100
ARK İ T E RA M İ MARLIK ALMANAGI
ticari bir ürüne dönüştürme sürecinin yaklaşık 2 yıl sürdüğünü belirten Ece Banyo Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, " H areketli lavabo sistemini engelliler, hareketli banyo dolabını ise engeliiierin yan ı sıra çocuklar ve yaşl ılar için tasarladık. Aşağı ve yukarı doğru hareket edebilen sistem sayesinde yaşlı ve bedensel engelliler lavabo ve banyo dolabını istediği yüksekliğe getirebiliyor. Dolap üzerinde bulunan kumanda ile lavabo 23 santimetre hareket edebili yor," dedi.
Çoc u k la r için de Kolaylık Türkiye'de 8.5 milyon engelli vatan daşın bulunduğuna, yaklaşık 8 m ilyon kişinin de 60 yaşın üzerinde olduğuna i şaret eden Çenesiz, her iki grubun da banyoda yaşadığı sıkıntıları göz önüne alarak bu ürünü tasarladı klarını söyle di. Hareketli banyo dolabının engell i v e yaşlı ların yanı sıra çocuklar için de önemli bir kolaylı k sağladığını ifade eden Çenesiz, " Ü rün yaşlılara özellikle aptes alırken boyu lavaboya yetişmeyen çocuklara ise ellerini yıkarken kolaylık sağlamayı amaçlıyor. Engelliler için ise ana referans noktamız tekerlekli sandalye oldu. Tekerlekli sandalye lavabonu n altına girebiliyor, bir düğme ile lavabo ve dolabı n boyu ayarlanabi liyor. Musluklar da aynı şekilde engelli vatandaşlarımıza özel tasarlandı," diye konuştu.
15 F a r k lı Re n k ve Model Şubat ayında piyasaya sürmeye başladıkları ürün için şimdiden yurt dışından talep almaya başladıklarını ifade eden Çenesiz, "Bir i talyan banyo ürünleri üreticisi sistemin know-how ve patentini alabilmek için bize başvurdu. Şu anda know-how'ı satmayı düşünmü yoruz. Ancak fason üretim yapabiliriz," ded i . Bu yıl 4 uluslararası fuar da dahil olmak üzere ürünün tan ıtımına odaklan dıklarını söyleyen Çenesiz, asıl satışı ise 2009 'da gerçekleştirmeyi bekledik lerini ifade etti. Çenesiz, 15 farklı ren k v e model seçeneğine sahip ürünlerden hareketli lavabonun 450, hareketli ban yo dolabının ise 950 YTL'den başlayıp 2.000 YTL'ye kadar çıkan bir fiyat aralı ğ ında piyasaya sunulduğunu söyledi.
MarT
2006
Uç u r umda k i Ş e h i r : Koo l h a a s Dubai ' de Büy ü k Bi r Mima r i De n e y e Ha z ı r l a n ıyo r
j
w York Times
7 Mart, Ne
YAZAN: NICOLAI OU ROUSSOFF ÇEviREN: iLHAN DÜZ
Hallandalı mimar Rem Koolhaas'ın Generic City (Genel Kent) fikrini ortaya atmasının üzerinden 12 sene geçti. Birkaç yerel sadakatli insanla, küresel göçebe kabilelerinin ikamet ettiği , bir havaalanının etrafında birbirini tekrar eden binalardan oluşan, sürekli genişleyen metropol. i ddiası Generic City'nin etkileyici tekdüzel iğinin günü müz kentsel gerçeklerine Paris ya da New York'un nostalji k i mgelerinden çok daha uygun olduğu yönünde.Şimdi, elinde kendisininkini yaratmak için bir şans var. Koolhaas'ın Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki en büyük müteahhit firmalarından biri olan Nakheel'e Dubai için deniz kenarında tasarladı ğ ı 1 40 km2 master plan, Basra Körfezi'ndeki yapay bir adada Manhattan kadar bir yoğunluk yaratacak. Nad i r görülebilecek m imari öğelerle ne olduğu belirsiz kulelerin bir birleşim i , Dubai'yi dünyanı n en h ızlı büyüyen metropollerinden biri haline getireceği gibi kentsel deneyierin de merkezi yapacak. Ü rkütücü ölçekte-
ki karma fonksiyonlu proje, sadece bir Generic City olma eleştirisinden öte çok d aha potansiyel bir felakete sah ip; gitgide yaygınlaşan high-end mimarinin reklamını yapmak için bir araç haline gelecek. Koolhaas'a göre bu stratej i , p e k ç o k m imarın Bilbao efekti diye ad landı rd ı ğ ı , şehi rleri mimari biblolardan oluşan tematik parkiara indirgeyerek, tekdüzeliği maskeliyor. Stratejisi gidişa ta tamamen karşı koymaktan çok, her birinin içindeki gizli, ortaya çıkarılmamış potansiyeli keşfetmek ya da kendi deyi şiyle "kaçınılmaz olanın içinde bir iyim serlik" yakalayabilmek. Koolhaas ve ofi si Office for Metropolitan Architecture ilk bakışta Dubai'de iki farklı yaklaşı m ı birleştiriyor g i b i görünüyor, fantastik olanla genelin bir melezlemesi. 25 öz deş bloğa bölünecek ada gelişmenin kalbi olacak. Muntazam hizalanmış ku leler -zonlamaya uyacak şekilde kimi leri uzun ve ince kim ileri ise kısa ve geniş sanki neşterle Manhattan'dan kesilip Ortadoğu'ya yerleştirilmiş gibi duruyor. Monotonluğun önüne mimarlık tarihi nin mitik örneklerinden esinlenen enerj i , muazzam ölçek v e karma fonksiyonlu yapılarla geçiliyor. 82 katlı spiral kule, I rak, Samara'daki dokuzuncu yüzyıla ait m inareden i lham alınmış gibi görünüyor, 44 katlı devasa küre ise 1 8 . yüzyılda yaşamış olan m imar Etienne-Louis Saullee'nin sembolik formları n ı akla ge tiriyor. "Loop" (il mek) diye anılan birbiri üzerine eğimli kuleler ise Koolhaas'ın
-M "' Cl) ...., o L 0.. + c: o L
't Cl) 1; �
-M
_g .5
M a r t"
Pekin'de Çin U lusal Televizyonu için tasarladığı genel merkez binasının daha özenilmiş halleri. Bütün bu farklı elemanlar Koolhaas'ın kompozisyona dair geleneksel sezgisiy le bir araya gelmiş.(Her ne kadar büyük kentsel sorunlarla uğraşma arzusu çoğunlukla bir mimarın hayatının büyük bir kısmını oluşturan tasarım işini hafife alıyormuş gibi görünmesine sebep olsa da, yine de bu sanatın en büyük uygulayıcılarından biri.) Ada muntazam kare biçimiyle, yal ıtımı öne çıkarıyor. i çerideki blokları kızgın güneşten koru mak amacı ile uzun kuleler güney kenarı boyunca sıralanacak. Rizikolu bir şeki lde su kenarında yer alan devasa küre, bütün yapıyı şaşırtıcı bir maharetle tamam lıyor. Spiral kule, kürenin hemen çaprazında, ada ile körfez arasındaki ince kara parçası üze rinde yer alarak bir bariyer oluşturuyor. Koolhaas en zor kısmın yal ıtım olduğu na işaret ediyor. Eğer tıklım tıklım kulelerle dolu ada 20. yüzyılın ruhunu çağrıştırıyor ise, kendi distopyasını da yaratabilir; gecekondu ve fakir kesimlerden yal ıtılmış, barikat çekilmiş küresel bir elitin yaşadığı şaşalı kuleler. [George A . Romere'nun 2005'deki filmi " Land of Dead" ( Ö l üler Diyarı) hatırlayın, tehditkar yöneticilerin yüzsüz zambilere nasıl yukarıdan baktı kları n ı .] Koolhaas bu etkiyi anakarada gelişmekte olan diğer bölgelerle bir şekilde zayıf bağ lantılar kurarak yumuşatıyor. Dört ince köprü boyunca -her kenar da bir tane- Koolhaas adayı Dubai 'nin inşası devam eden ulaşım ağ ına bağ lamayı planlıyor. Şehi r sanki sınırları n ı n dışına saçı lmış g i b i , adan ın karşısında eğimli bir set üzerinde de kuleler yük selecek. Ama stratejisi Gated Community'n i n (kapalı topluluklar) mantığı baş aşağı etmek; yal ıtım şehrin enerj isini söndür mektense yakalamak üzere bir tuzak gibi çal ışıyor. Amacı su kenarları nın etrafını yeterince kompleks bir hale ge tirip, hendekle çevrili bu barınağı büyük metropollerin daha rafine bir versiyonu nu haline getirmek. Adan ın kenarındaki bütün su boyları ahşap bir kaldırım ile çevrili. Adanın or tasından geçen dar bir park, gölgeli yü-
ARK İ TERA M İ MARLIK ALMANAG I
2008
rüme yolları insanları klimalı binalardan çıkarmayı amaçlıyor. Kuzeydoğudaki alanlarda geometrik plan tıpkı gelenek sel bir çarşı gibi kalabalık, samimi yü rüme yollarına imkan veriyor. Koolhaas yapılar konusunda da benzer dokuda bir yaklaşım içinde. Ö rneğin küre, üç boyutlu, kendine yeten bir mahalle olarak düşünülüyor. Daha küçük küre lerden oluşan pek çok kamusal kurum , birbirine uzun tüpler içinde yürüyen merdivenlerle bağlanıyor. Bu küçük kü reler bir rahmin içinde yüzen embriyolar gibi, konutların arasında yer al ıyorlar. Spiral Kule'nin yürüme yolları ve çapraz yürüyen merdivenlerle birbirine bağlanan teraslar kamusal bir atriumun etrafında yükseliyor ve sokaktaki hayatı iç mekanın içine sokmaya çalışıyor. i şieyecek mi? Kimi kamusal alanlar, tasarımın ilk başından beri, park alanların düzenlen mesi dahil, şaşı rtıcı biçi mde gelenek sel, Champs- Eiysees'ye benzetilebilir. Projeyi çevreleyen ahşap kald ı rım kamu sal ve özel alanların bir araya gelmesiyle oluşan çok katmanidıktan uzak. Amacı ne olursa olsun Koolhaas yine de bu topluluğun karakteri üzerinde çok az kontrole sahip, eğer Dubai 'nin su boylarındaki gelişmeyi bir gösterge olarak alacak olursak, çok küçük elit bir kesme hitap ettiğini görebiliriz. Ve tabi ki ölçek sorunu. 17 km2'1ik bir alan ı kap layan bu alan, kabaca küçük bir mahalle büyükl üğünde. Bu Koolhaas'ın peşinde olduğu toplumsal dokuyu yaratabilmek için yeterli mi? Yoksa mimari olarak harikulade fakat yine de derinde yetersiz kuşatılmış alan ların yeni bir türü mü olacak? Acaba kompakt ölçüsü istenmeyenle ri uzak tutmayı kolaylaştıracak mı? Cevaplar ne olursa olsun, Koolhaas'ın tasarımı onun günümüz şehi rlerinin içinde bulunduğu -gitgide büyüyen yüzeyselliğinden donuk sterilliğine kadar- krizle yüzleşmeyi isteyen birkaç m imardan biri olduğunu kanıtl ıyor. Altından kalkarnasa dahi , pek çok mimarın güvenli bir şekilde uzak durmayı tercih edeceği pek çok soruya ön ayak olacak. Eğer başarırsa bizi yalnızca karmaşık olmakla kalmayan gerçekten de katışık bir şehir modeline yaklaştıracak.
101
H a r b i y e Ko n g r e �Y�e r k e z i i ç i n I l k Ka z ma Vu r u ld u 7 Mart, Sabah
YAZAN: ERCAN SARIKAYA
Harbiye Kongre Vadisi Projesi'ne start verildi. i halesini, Sembol i nşaat ile Taca i nşaat Ortak G irişim i 'nin aldı ğ ı , 207 milyon YTL'ye mal olacak ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin yerine inşa edile cek Harbiye Kongre Merkezi için iş ma kineleri çalışmaya başladı . Lütfi Kırdar Kongre M erkezi Rumeli Salonu, H i lton Convention Center ve Gümüş Caddesi, Harbiye Orduevi ve Askeri M üze ile Cemil Topuzlu Açı khava Tiyatrosu ve Taşkışla Caddesi arasında kalan ve Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan Şişl i 'deki 1 7.000 metrekarelik alanı kapsayan projede, toplam inşaat alanı 83.695 metrekare olacak. Proje kapsa mında, M uhsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkıla rak yerine Lütfi Kırdar Kongre Binası ile uyumlu ve bu yükseklikte yeni bir tiyatro inşa edilecek. n +0 o "'" c: ·H n
·
N
Cl) � 1.. Cl) :ı:
Cl) 1.. aı c: o ıı:: Cil > n .o 1.. o :ı: ·
Trafik Ye rin Alt-ın d a n Taşkışla Caddesi'nin b i r bölümü yer altına alınarak , mevcut yol yayalaştırı lacak. Araç trafiği Lütfi Kı rdar Rumeli Salonu ön kısmından itibaren yer altına alınacak. Araçlar, H i lton Convention Center hizasından yüzeye çıkacak. Bu düzenleme ile Açı khava Tiyatrosu önün deki yol da tamamen yayalaştırılacak. Sadece acil durumlar için bir servis yolu bağlantısı yapılacak.
102
A R K İ T E R A M İ MARLIK ALMANAi h
M i l l i E ğ i "t im Ba k a n l ı ğ ı ' n ı n "Tip Tip " Ok u l P roj e le ri 1 2 Mart YAZAN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1 980 tarihli onaylarıyla eğitim yapıların ı n projelen dirilmesi, yapı m ı , kullanılması, geliş tirilmesi, onarımiarına ilişkin esasları tespit etmek, ilgili mevzuat taslakları n ı gerekçeleriyle birlikte hazırlamak ama cıyla eğitim yapıları çalışma grubu oluşturulmuş ve uygulama çalışmalarına başlanılması kararlaştırılmış. Günümüzde ise Milli Eğitim Bakanl ı ğ ı Yatırımlar v e Tesisler Dairesi Başkanlığı 1 992 yılı nda çıkarılan 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Kanununda verilen görevleri yürütmek üzere bugün Milli Eğitim Bakanl ı ğ ı Merkez Teşkilatı'nda yardımcı hizmet birimleri arasında yer alıyor. Milli Eğitim Bakanlığı Yatırımlar ve Tesisler Dairesi Başkanlığı'nın en önem l i görevlerinden birisi ise M i lli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul ve kurumların binaları nı yapmak veya yaptırmak. Proje müelliflerinin belirtilmediği bu binaların projelerinin resi mlerine ve pro je ile ilgili kısıtlı bilgiye M EB Yatırım ve Tesisler Daire Başkanlığı'nın resmi web sitesinden ulaşmak mümkün. Adalet Bakanlığı'na bağl ı Adalet Sarayları bi nalarında olduğu gibi bu binalarda da yöresel Türk mimarisinin izlerini bulunu yor. Binaların hemen hemen tamamında Geleneksel Türk evlerinde kullanılan geniş saçaklar, payandalar ve çıkmalar mevcut. Bunun yan ında kemerlerle süs lenmiş cepheler de görmek mümkün. M EB Yatırım ve Tesisler Daire Başkanlığı tarafından projelendirilen yapı tiplerini şu şekilde sıralamak müm kün, ilköğretim okulları , liseler, meslek l iseleri, pansiyonlar, atölyeler, çok amaçlı salonlar, yemekaneler, özel eği tim okulları, anaokulları, lojmanlar, halk eğitim merkezleri , bekçi kulübeleri ve spor salonları. Projelerin elde edilme yöntemleri ile ilgili M EB Yatırım ve Tesisler Daire Başkanlığ ı'ndan bilgi aldık. Ald ı ğ ı m ız bilgilere göre, okulları n ihti yaç programları nı kurum bünyesindeki
Mar-t
2008 mimarlar, eğitim dairelerinin de görüş lerini alarak hazırlıyorlar. Projeler eğitim dairelerinin de görüşleri alındıktan son ra müşavir firmalara yaptırılıyor. M imari projeleri kurumdaki m imarlar kontrol edip, müşavir firmayı yönlendirerek ta sarı ma katkıda bulunuyorlar. Projelerin mimarileri tip proje fakat mühendislik projeleri uygulanacakları yerlere göre revize ediliyor. Zemin ince lendikten sonra depremsellik ve iklim özelliklerine göre m ühendislik projeleri revize ediliyor. Bütün bölgelerde ihtiyaçlara göre çeşitli kaynaklada yatırımlar yapılıyor. i llerdeki valilikler, yapım programı alı narak merkezi yönetim bütçesinden, i MKB'nin ayırdığı bütçe ve Dünya Bankası ya da Avrupa Birliği'nin verdiği kredilerle yaptırılanlar okullar var. Projelerin m imari proje ile elde edil memesinin sebebi ise yönetim bütçesin den bu iş için ayrılmış bir proje kaynağı olmaması. Ö nceleri üniversitelere projeler yaptırı lmış ama belediyecilik hizmetleri imar planlarında ayrılan alan!arına uygun olmayan projeler oldukları için uygulama şansı bulunamamış. Uygulanan tip projelerin değiştirilecek, geliştirilecek yanları var ama en azından % 50 - 60 ölçüsünde isteğe yakın pro jeler yaptırılmış. Ö ğrencilerin ve öğretmenierin memnuniyetleri ile herhangi bir anket çalışması yapılmamasına rağmen genel olarak binaları kullananların memnun oldukları yönünde.
Engeliiierin eğitimi için tasarlanan okullarda ise özel eğitim rehberlik ve da ışma hizmetleri genel müdürlüğü ile işbirliği halinde çalışılıyor. Onların verdiği ihtiyaç programiarına göre yaptı rılmaya çalışılıyor. Projelerde tercih edilen m imari tarzın mimarın mı yoksa kurumun mu tercihi olduğu yönündeki sorumuz ise cevapsız kaldı.
B u K ü t- ü p h a n e n i n R a f U z u n l u ğ u 1.3 K i l ome t- r e
1 2 Mart, Hürriyet YAZAN: SEFA KAPLAN
...ı
�
c: o � a. '" +'" :.:: c: o c: ·H o ....
� �
:ı: o
::ı
-�
i T Ü M ustafa i nan Kütüphanesi , Türkiye'nin en modern , teknik açıdan da en zengin kütüphanesi olarak hizmete açıldı. 500.000 cilt kitabın yer aldığı kütüphanede nadi r elyazması kitaplar için gazlı söndürme sistemi mevcut. Kütüphanede, 1 5. 000'den fazla elekt ronik dergiye erişim imkanı var. Peki M ustafa i nan kim mi? Onu da Oğuz Atay'ın, "Bir Bilim Adamının Romanı"nı okuyarak öğrenebilirsiniz. i stanbul Teknik Ü niversitesi'nin Ayazağa Kampüsü'nde açılan M ustafa i nan Kütüphanesi, Türkiye'nin en mo dern ve teknik bilimler açısından en zengin kütüphanesi olma özelliğini taşı yor. 500.000'den fazla kitabın yer aldığı M ustafa i nan Kütüphanesi'nin sadece raf uzunluğu 1 3, 4 kilometreyi buluyor. Yedi bin nadir eserin özel bir bölümde
M a r t"
korunduğu kütüphanede üzerinden 800'ü basılı olmak üzere 1 5.000'den fazla bilimsel dergiye de yedi gün 24 saat boyunca ulaşmak mümkün. Kütüphanenin aynı anda 1. 250 öğ renciye hizmet verebildiğini söyleyen i T Ü Rektörü Prof. Faruk Karadoğan, 3 m ilyon YTL'Iik abonelik sisteminin dün yanın her tarafındaki bilimsel makale, kitap ve araştırmaları öğrenci ve öğ retim üyesinin ayağına getirdiğini söy led i . Mezunların projeye büyük destek verdiklerini hatırlatan Prof. Karadoğan, "Sadece 400 i T Ü mezununun 2 m ilyon YTL'Iik katkı yaptığını belirterek, "Bu bile tek başına 60.000 mezunun bir araya geldiği zaman neler yapabilece ğinin göstergesidir" ded i . Kütüphane ile birlikte kitap yazımını destekleyip teşvik etmek için yeni bir atı l ı m içinde oldukların ı belirten Prof. Karadoğan, " Kitap yazacak öğretim üyelerine çeşitli imkanlar tanıyacağız. i steyene dizüstü bilgisayar vereceğiz. Böylece kendi kütüphanemizde kendi kitaplarımızın sayısının artması n ı sağlayacağız" diye konuştu. Prof. Karadoğan, amaçlarının öğrenci ve öğretim üyelerinin vakitleri nin büyük bolümünü kapusta geçirme lerini sağlamak olduğunu vurgulayarak, "Bunun için her türlü imkanı ayaklarına getiriyoruz. Yüzme havuzundan futbol sahasına, internetten alışveriş merke zine kadar her şey kampusta mevcut. Böylece araştırma için daha fazla vakit kalacak," dedi.
Küt- ü p h a ne h a k kında bazı faydalı bilgile r : - 500.000 cilt kitap - 7.000 nadir eser - 7/24 saat internet hizmeti - Yıl l ı k 3 milyon YTL yayın alım bütçesi - Kendi kendine ödünç kitap i m kanı - i T Ü 'de yapılan doktora tezlerinin özetleri
Bir Bilim Adamının Roma nı
Oğuz Atay'ın T Ü B i TAK'ın önerisi ve desteği ile yazdığı "Bir Bilim Adamının Roman ı" isimli benzersiz çalışmanı n kahramanı. Devrin edebiyaçılarıyla olan dostluğu, Türk müziği konusundaki has sasiyeti, geniş birikimi ve kurduğu sıcak i lişkiyle bütün öğrencilerinin zihninde
2008
müstesna bir yer edinen Prof. Mustafa i nan, nüktedan kişiliğiyle de bir efsane ye dönüşmüştü .
Ga y r ime n k u l Mima r l ı k v e I n ş a at" S e k t- ö r ü A r k i PARC ' 0 8 ' d e Bi r Araya Ge l i y o r .
1 3 Mart
ARKiPARC'08 Kentleşmenin üç önemli aktörü olan gay rimenku l , mimarl ı k ve inşaat sektörü, ArkiPARC'08 (Property - ARchitecture - Construction) buluşması ile Türkiye'de ilk kez bir araya geliyor. Arkitera M imarlı k M erkezi 'nin " Kentsel Kalite için D iyalog" ana teması ile 1 5 - 1 7 Ekim 2008 tarihleri arasında Harbiye Askeri M üze ve Kültür Sitesi'nde ger çekleştireceği Arki PARC'08, bu sektör ler arasında bilgi paylaşımını sağlayan kapsaml ı bir platform olmayı hedefliyor. Kentlerin hızla artan nüfusu karşı sında, kentleşmenin sorumluluğu bir kaç mesleki alanın omuzlarına biniyor: Kent plancıları, belediyeler, m imarlar, gayrimenkul yatırımcıları ve geliştiricileri, müteahhitler, tasarım alanında çalışan diğer profesyoneller ve yapı malzemesi üreticileri. Kentsel kalitenin arttırılması ve aktörler arası koordinasyonun orga nize edil mesinde iletişim platformlarının sağlıklı bir şekil de kurulması öncelik taşıyor. "Daha kaliteli olanı elde etme" motivasyonunun hep birlikte sahiplenil mesi için, imar faaliyetlerinde rol sahibi olan tüm aktörlerin bir arada sorun ve çözümleri paylaşacakları ArkiPARC'08 gibi buluşmaların önemli payı bulunuyor.
ARK İ T E RA M İ MARLIK ALMANAG I
ıo3
ArkiPARC'08 etkinlik programının oluşturulmasında i n şaat, gayrimenkul ve mimarlık sektörlerinin önde gelen kurum ve kişileri ile işbirliği yapılıyor. i lgili dernek, federasyon ve odaların yönetim kurulu üyeleri ve bu sektörlerin önde gelen isimlerinden oluşturulmuş ArkiPARC'08 Danışma Kurulu, 29 Kasım 2007 ve 27 Subat 2008 tarihle rinde Atalay Gümrah, H üseyin Kaptan, Tavit Köletavitoğl u , Firuz Soyuer, Haluk Sur ve M u rat Tabanlıoğlu'nun katılımı ile iki toplantı gerçekleştirdi. ArkiPARC'08 Danışma Kurulu'nda bu isimlerin yan ında Emre Arolat, Emre Çamlıbel, Cüneyt Dayıcıoğlu, Levent Eyüboğl u , i lhan Kural , Selçuk Özdil, Suha Özkan, Özkan Şengil , N iyazi Vural, Aydı n Yurdum ve Doğan Tekeli de yer alıyor. 1 5 - 1 7 Ekim 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilecek ArkiPARC'08 da hilinde düzenlenecek paneller, daha n itelikli fiziksel çevrelerin oluşturulabil mesi için makro ölçekten m ikro ölçeğe kentsel kaliteyi ilgilendiren tüm alanları kapsayacak. Ü ç farklı günde, üç farklı alandan konuşmacının da ağırlanacağı etkinlik, 1 7 Ekim Cuma akşamı düzen lenecek ve farklı alanlarda ödüllerin sa h iplerini bulacağı ödül töreni ve kapanış gecesi ile son bulacak. Ana spansorlu kları kesinleşen Siemens Ev Aletleri, Vitra ve spansorlu ğ u kesinleşen Philips'in desteği ile ger çekleşecek ArkiPARC'08'de katılımcı lar, gayrimenkul, kamu ve inşaat sektörü içindeki yeni rollerini ve olası işbirlikle rini keşfetme şansını yakalarken, inşaat sektöründeki yenilikleri görebilecek, Dünya'da ve Türkiye'de g üncel kentsel ve yapı ölçeğindeki sorunları tartışacak lar. Spansorluk görüşmelerinin sürdüğü ArkiPARC'08 katılı mcıları ayrıca, kamu sektöründeki yetki lilerle bir araya gele rek projelerini etkili bir kitleyle paylaşma olanağı da bulabilecekler.
"Tü ket-iciyi Bilinç le n d i rme Yön ü nd e At-ılması Ge reken Önemli Adımla r Va r" ArkiPARC'08'in a n a sponsorlarından Siemens Ev Aletleri yetkilileri, etkinlikle ilgili görüşlerini şu sözlerle dile getiri yor: "Siemens Ev Aletleri sadece
104
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ürünleriyle değil spansorlukları ve sek törel platformlara verdiği destekle de pazarın gelişimine lider ve önder olarak katkıda bulunuyor. Salt tüketicilere de ğil sektöre ve i ş ortaklarına yönelik yap tığı çalışmalarla da öne çıkan Siemens, bu yıl da birçok etkinlikle sektörün nab zını tutmaya devam ediyor. ArkiPARC'08, hızlı kentleşmeni n ve fiziksel çevrenin en önemli üç aktörü olan mimarlık, gayrimenkul ve inşaat sektörünün bir araya geleceği buluş malar serisi olacak. Tüketiciyi bilinçlen dirme yönünde atılması gereken önemli adı mlar var. Son dönemde birçok başa rılı pazarlama projelerinin hayata geç tiğ ini ve artık sektörün buluşabileceği alternatif platformların oluştuğunu gör mek bizim için sevindirici. Toplu konut, m imari yaklaşımlar, konutta farklı laşma, çevre konuları üzerine kurgulanmış yarışma, konferans, paneller sayesinde hızlı kentleşmenin ve fiziksel çevrenin en önemli üç aktörü olan m imarl ı k , gay rimenkul ve inşaat sektörü artık daha çok bir araya gelebiliyor. Bunun da öte sinde bu tip oluşumlar sayesinde stan dartiaşma konusunda önemli ad ı mlar atılıyor. Dileğimiz bu tarz çalışmaların tüm Türkiye geneline ulaşabil mesini ve her yerde bu standardizasyonu sağlaya bilmek. Hiç kuşkusuz bu standartizas yon aynı zamanda kaliteyi de beraberin de getirecek ve bunun sonucunda karlı çıkan taraf tüketicilerimiz olacak."
" Ye n i s a h r a i l e F i k i r t- e p e ' d e Dö n ü ş ü m D e ğ e r i 1.0 ' a Kat- l a r " 1 3 Mart, Sabah
Merr 2008 Öztürk, Fikirtepe, Eğitim ve Dumlupınar Mahalleleri ile Yeni Sahra ve Barbaros Mahalleleri'nde yapılacak kentsel dö nüşüm projelerinin, bölgenin değerini 1 O kat arttıracağını söyledi. Kentsel dönüşüm projeleri için Büyükşehir Belediyesi'nin 1 /5 .000 planını bekle diklerini ifade eden Öztürk, " Özellikle Fikirtepe, Kadıköy merkeze 5 dakika uzaklıkta, E5 üzerinde ve boğaz köp rülerine g idişi rahat olan bir bölge. Bu nedenle, yeniden yapı landırılması du rumunda bölgenin değerinde inanılmaz bir artış olacak," dedi. Yerel seçimler için aday adayı olduğunu dile getiren Öztürk, Kadıköy'ü ve belediyenin yeni projelerini anlattı.
"Bü y ü kşe h i r ' in Pla nını Be k liyo r u z " i stanbul'un aşağı yukarı her i lçesin de, kentsel dönüşüm projeleri ko nuşul uyor. Kadı köy'de bu projelerin ya pılacağı yerler nereler olacak? Fikirtepe, Eğitim, Dumlupınar mahalle leri, 1 00.000 nüfusu kapsayan bir böl ge. Yine şu anda Ataşehir olarak konuş lanan bölgede, Yeni sahra ile Barbaros mahalleleri, kentsel dönüşüm projeleri içinde yer alabilecek bölgeler. Fikirtepe, Eğitim ve Dumlupınar, Büyükşehi r Belediyesi'nin 1 /5 .000 planını yapma sını bekliyor. Yen i Sahra ve Barbaros mahalleleriyle Ü sküdar'dan Ataşehir sını rlarına girecek olan Esatpaşa, Ö rnek ve Fetih mahalleleri var. Bunlar Ataşehir'de, Merkez Bankası olarak düşünülen araziyle TOK i konutları nı çevreleyen mahalleler. Ö nümüzdeki günlerde bu bölgeler, kentsel dönüşüm projelerinin uygulandığı en büyük alan lar olacak.
YAZAN: EBRU ERDOGAN
Kentsel dönüşüm projeleriyle Kadıköy'ün değerinin artacağı n ı dile getiren Belediye Başkanı Öztürk, ilçede bu lunan 1 5 .000 binan ı n olası depreme karşı yenilenmesi gerektiğini söyledi . . . Kadıköy'de kentsel dönüşüm projesinin ilk etapta 9.000 binayı kapsayacağı n ı dile getiren Öztürk, Salı Pazarı'nın önümüzdeki ay kalkacağ ı n ı , Yeldeğirmeni'nin ise yapılandırı lacağı n ı kaydetti . . Kadı köy'ün üç dönemdir belediye başkanlığını yapan Selami
Kentsel dönüşüm projeleri nde, ilçe belediyeleriyle Büyükşeh ir Beled iyesi, ne kadar koordineli ça lışıyor? Ö ncelikle bizim kentsel dönüşüm pro jesinden ne anladığ ımızı belirtmekte fayda var. Uygulama yapılan yerlerdeki genel görünümle, bizim düşündüğümüz kentsel dönüşüm arasında çok ciddi farklar var. Kentsel dönüşüm projesi, o bölgenin, halkın bulunduğu yerde okuluyla, camisiyle, sağlık tesisiyle,
alışveriş merkeziyle, yani sosyal kültürel ve yaşamsal bütün ihtiyaçları nı karşıla yabilecek şekilde planlanması demektir. Ş u anda yapılan, orada oturanların elin den yasayla mülkiyet hakkının alınması . Tamam, oralara güzel binalar yapı lıyor olabilir, ona bir sözüm yok. Ama o de ğerin ve rantın kimin elinden alınıp kimin eline verildiğine bakmak gerekir. AKP'Ii bazı milletvekillerinden aldığımız du yumlar, bu bölge halkının başka yerde konuşlandırılacağ ı yönünde.
" Ke n-tsel d ö n ü ş ü m 9. 000 binayı kapsıyor" Yasada, " Kentsel dönüşüm projesin de herkesin, bulunduğu yerde ikamet etme zorunluluğu yoktur," deniyor. Yan i yapılan, hukuka uygun a m a hakka uygun değil . Ben kentsel dönüşüm projelerini destekliyorum. Bu radan des tekiemiyorum gibi bir anlam çıkmasını istemem. Bu projeler doğru projelerdir. Ama kentsel dönüşüm projeleri, dev letin rant sağladı ğ ı projeler olmaktan çıkarılmalıdır. Kentsel dönüşüm projeleri, bölgenin değerini ne kadar a rttıracak? Fikirtepe- Eğitim ve Dumlupı nar Mahalleleri'nde 5 .000 civarında, Yeni Sahra ve Barbaros Mahalleleri'nde ise 4.000'e yakın bina bulunuyor. Bu bölgeler, Kadıköy merkezine 5 dakika uzaklıkta, E5 üzerinde, boğaz köprüle rine gidişi rahat olduğu için i nanılmaz değerli yerler. Plan uygulandı ktan sonra değerinin 1 O kat artacağı n ı dü şünüyorum . Artık i stanbul'da nereye ne yapsanız, oradaki konutların değeri artıyor. Kadıköy Çarşı'da bir düzenleme yaptık. Orada fiyatlar arttı. Bahariye'de Süreyya Paşa Opera Salonu'nu açtık, yine mağazaların ve konutların fiyatları artt ı .
"Kadıköy ' ü n Böl ü n mesinden Şikayet"çi Değilim" Ataşeh ir'in Kad ı köy'den ayrı lacak olması, beled iyeyi nasıl etkileyecek? Eğer bir kriteriniz varsa, amacınız va tandaşlara daha iyi hizmet vermekse, o anlamda tüm ilçeler gibi Kadıköy'ün de bölünmesini doğru buluyorum .
Mart" 2008 Ama Kadıköy'ü bölerken Fatih'i Eminönü 'ne katıp 1 milyonluk bir nüfus yaratıyorsanız, o zaman bu alanda bir kriteriniz yok demektir. Mesela bura da da Ataşehir'in Esatpaşa'yla değil Fındıklı'yla birleşmesi gerekirdi. i lçe sınırları da bunu gerektiriyor. Bu seçim sonuçlarına göre yapılan bir uygulama ve çok da etik değil. Ama bölünmesin den de çok fazla şikayetçi değilim.
"Ye n ilenmesi Ge l"" e ken :1.5 . 000 Bina B u l u n uyo l"" " Kad ı köy'deki binalar, olası bir dep reme ne kadar dayanıklı? Kadıköy'e son birkaç yılda pek çok yeni proje yapıldı. Fakat yeni binalar, yeni imara açılan yerlere yapıldı. Yani depre me dayanıksız olan binaların bu tehlikesi devam ediyor. i lçedeki binaların 1 5 bininin yenilenmesi gerekiyor. Ş u anda belediye olarak projeli evlerin mevcut durumunu çıkarmaya çal ışıyoruz. Projeli evi n , beton kalitesinin, demir kalitesinin ne olduğunu buluyoruz. Bugüne kadar bazı bölgelerde bu tip inceleme ve araştırmalar yapıldı. Ama hiçbiri sağlıklı olamad ı . Sizin beton kalitesini kötü olarak tespit edip, yıkilması gerektiğini düşündüğünüz binaya, bakıyorsunuz ki çok ciddi bir kurum , -ki bu üniversite olabiliyor- " Demirine, statiğine baktık bu bina dayanıklıdır, ileride bu binanı n güçlendirilmesi gerekebilir" diyor. Yani bunu parçalı uygulamak yerine ge nel bazda kentsel dönüşüm projesi adı altında ya da ada bazında yapacağı m ız plan değişikli kleriyle vatandaşın kendi konutlarını yenilernesi için fırsat yarat mak istiyoruz.
Hayda l"" p aşa ' d a Yü ksek Bina Olmaz Haydarpaşa v e çevresiyle i l g i l i bir gelişme var mı? Haydarpaşa çevresiyle ilgili bir Al man mimar tarafından yeni bir proje yapı l ı yor. Haydarpaşa Garı ile Haydarpaşa Lisesi'nin de o peyzaj ın içinde kalması gerek. Garın işlevinin ne olacağı önemli değ i l . Ö nemli olan, binanın yapısının ve görünümünün bozulmaması . Arkasına büyük binalar yapıp o silueti bozacak larsa çok yazık olur.
"At-aşehi l"" ' d e Tl"" afik So l"" u n u Yaş a n a bili l"" " Kad ı köy'deki yeni projeler, altyapıya bir yük geti rd i mi? Ataşehir'deki projelerde doluluk oranla rı arttığında trafikte sorunlar yaşanmaya başlayabilir. Orada beş altı yere tünel yapılması lazım . Bu kadar yoğun olan bir bölgeden hiç olmazsa Nautilus Al ışveriş Merkezi'ne gelecek bir hattın açı lması gerekir.
"Yeldeği l"" m eni' n i Ye n ileyeceğiz" Yeldeğirmeni'yle i lgili b i r çalışma olacak mı? Rasimpaşa Mahallesi komple planla nıyor. Bizim temel anlayışımız, burayı Haydarpaşa'dan koparmamak. Fakat Haydarpaşa'yı yapanlar, bu konuda bir yaklaşım göstermedi . Çatı üzerleri, sağ ı solu kaçak olan binalar var. Onlar temizlenecek ve taş binalar muhafaza edilecek. Metro gelince minibüs ve otobüs durakları da oradan kalkacak. Dolayısıyla Yeldeğirmeni'nin denize açı lan bölümüne de yen i peyzaj gelecek. Kadıköy'ün denizden görünen bölümün de büyük değişiklik olacak.
"Salı Pa za l"" ı Bi l"" Ay Son l"" a Kal k ıyo l"" " Sa l ı Pazarı ne zaman taşınacak? Salı Pazarı artık kalktı sayılır. Taşyapı i nşaat'a ihale edildi. Kapalı bir merkez yapılacak. Altında kültür merkezi bu lunacak. Pazar, yerin altına taşı nacak ama burada bin 500'e yakın dükkan olacak, yani daha çok semt pazarı gibi bir proje olacak. Ş u anda pazarın taşı nacağı yer düzenleniyor. Bir aya kadar hazır olacak ve pazar taşınacak. Biz Kadıköy Belediyesi olarak pazarın kal d ı rı lmasın ı destekliyoruz. Ama burada olası bir yapılaşmaya çok sıcak baktığı m ızı söyleyemeyiz.
F_e n e r b a h ç e ' y e " Ima r " M ü j d e s i 1 3 Mart, Zaman
Sevilla'yı eleyerek Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale adını yazdıran Fenerbahçe'ye bir iyi haber de i stanbul
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
105
Büyükşehir Belediye Meclisi'nden geldi. Belediye Meclisi, Fenerbahçe'nin Kad ı köy Küçükbakkalköy'deki 57. 7 1 8 metrekarelik arsasında, 42. 547 met rekare inşaat alanı yapılmasına imkan veren plan değişikliği teklifini onayladı. Plan tadilatıyla Fenerbahçe Spor Kulübü, söz konusu alanda alışveriş merkezi, açık ve kapalı spor alanları, sinema, toplantı salonları, kafe, lokanta, huzurevi ile 7.000 metrekarelik otel yapabilecek. Oy çokluğuyla kabul edilen kararın ard ından söz alan AK Parti G rup Başkan Vekili Hüseyin Evliyaoğlu, Fenerbahçe'nin son Sevilla zaferi nden sonra bu kararın tüm grupların katılı mıyla çıkmasın ı n sevindirici olduğunu söyledi. Bu sı rada i mar ve Bayındırlık Komisyonu, değişiklik teklifi nin plan çizim tekniklerine uygun olmadığını, yönetmeliğe aykırı hareket edildiğini beli rterek değişiklikle ilgili olumsuz gö rüş bildirdi. Arazinin Fenerbahçe'ye veriliş şekli tartışmalara neden olmuştu. Kadı köy Belediyesi'nin 57 dönüm büyüklüğün deki araziyi Fenerbahçe'ye hibe ettiği iddia edilm işti. H ibe iddiaları nı reddeden belediye yetkilileri, söz konusu arazi için 2007 Eylül ayında yap-işlet-devret modeliyle kira ve gelirden pay alma şartıyla ger çekleştirilen ihaleyi Fenerbahçe'nin kazandığını belirtmişti.
Çağ l a y a n v e Ka r t- a l ' d a De v Ad a l et Sa rayla rı 1 7 Mart
DERLEYEN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
i stanbul'un iki ayrı noktası, Çağlayan ve Kartal, bugünlerde hummalı inşaat çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Gün içinde çok sayıda iş makinasının gidip geldiği, temeli için kazılarak yığ ılan top raktan etrafında d ikkat çekici boyutta kum tepelerinin oluştuğu bu alanlar daki inşa faaliyetleri tamamlandığı nda, Anadolu ve Avrupa yakasındaki mevcut adiiye binaların ı bünyesinde toplaya cak Anadolu Yakası Adalet Sarayı ve Avrupa Yakası Adalet Sarayı da gün
106
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
yüzüne çıkmış olacak. i stanbul'da son yıllarda gerçekleştirilen en büyük kamu yatırımlarından olan bu yapıların, tasa rım süreci ve projelerin içeriğiyle ilgili detayları öğrenmek için mi marlarıyla gö rüştük. Çağrılı bir yarışma sonucu elde edilen projelerden, biri nci seçilen pro jenin müellifi m imar B. Haldun Erdoğan tarafından tasarlanan i stanbul Anadolu Yakası Adiiye Binası, " megapol ölçeğini aşma sınırı ndaki i stanbul'un dağınık ve yetersiz fiziki koşullardaki Adiiye me kanlarını iyileştirme, kalitesini ve hızını arttırma, yönetsel kolaylık ve birlikteliği ni sağlamak suretiyle adaletin hızlı işle mesine ve daha sağlıkl ı dağıtılmasına yardım etme fikrinden hareketle; hem çalışan personelin verimini artırmak hem de vatandaşı n megapolün belirgin bir noktasında yer alacak olan 'Adliye Kampüsü'nde işlerinin takibini kolaylaş tı rma" fikriyle geliştirilmiş. Anadolu Yakası Adalet Sarayı proje sinin m imari raporunda, "Çağdaş dün yada, adalet yapıları, kentsel mekanlar içindeki en göz alıcı anıtsal yapılardır. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan yargının üstünlüğü, fiziksel olarak söz konusu binaların görkemli görün tüleriyle özellikle vurgulanmaktadır. Bu bağlamda, i stanbul'un yetersiz olan adli mekanları da çağdaş bir yapı ile bu olumsuz durumdan kurtulmak zorundad ı r." ifadesine yer veriliyor. D-1 00 Karayolu'nun bitişiğindeki toplam 1 25.000 m2'1ik bir alan üzerinde yer alacak binaya, D-1 00 yolu tarafından ve 1 . bodrum kattaki otopark ile aynı kottan bağlanacak metro ile de ulaşım sağ lanabilecek. Kapalı otopark alanlarıyla
Mart" 2008
M "' o c: Tl aı + (1) M o "O <( M "' o "' o >-
� .g g
<(
M "
-g
o + "' -H
birlikte 80.000 m2'1ik bir alan üzerinde, toplam 360.000 m2 inşaat alanına sa hip binan ın günde 1 00.000 kişi tarafın dan kullanı lacağı öngörülüyor. Mahkeme salonlarının yer aldığı A ve B bloklardan her biri 1 2 .000 m2 büyük lüğünde. Çağdaş mimari kriteriere uygun olarak tasarlandığı beli rtilen yapının, cephesinde doğal granit, alüminyum konstrüksiyonlu renkli silikon cam cep he elemanları ile tercih edilmiş. Seçilen Türkiye kaynaklı doğal granit, mekanik montaj tekniği ile yapın ı n sağır yüzeylerinde kullanı l m ış. Bu malzeme, uzun ömürlü olduğu ve çok uzun yıllar boyunca bakım gerektirmediği için ter cih edilmiş. Yapının iç bölümlerinde de, özellikle halkın yoğun kullanımındaki yerlerde aynı gerekçelerle, doğal granit döşeme elemanı olarak tercih edilmiş. Bunun yanı sıra, genel ofislerde granit seramik ve üst düzey yönetim alanlarında ise ahşap parke kullan ılmış. Ofisler, çalışan personelin verimliliğini artırmak ve gün
H "' -+ o " O" c: ....
�
, c: "O o
-< o "'" o "' 1-' )> o. o .... (1) -+ IJl o , o -< 1-'
ışığı ndan daha çok yararlanmak için dış cephede sıralanmış. Halkın kullan dığı koridor (iç sokak) ile personelin kullandığı koridor birbirinden ayrılarak personelin verimliliğinin artırılması dü şünülmüş. Yarışma projesinde geliştirilen, hal kın koridordan ulaşabileceği ancak iç koridora doğrudan girmesini önleyecek olan "ön büro" fikrinden ise, Bakanlık yetkililerinin, ofisleri kald ı rarak iç ko ridora her katta 4 adet giriş kontrol merkezi yapılmasını istemesi üzerine vazgeçilmiş. Doğal havalandırma olanağı ndan faydalanan d ı ş cephede yer alan ofis Ierin koridor cepheleri ışığın iç mekan Iara daha çok iletilebilmesi için cam bölme duvarlar şeklinde tasarlanmış. Mahkeme salonları, yargının yüceliğine gönderme yapacak tarzda ahşap ve doğal taş ağ ırlıklı olarak dekore edilmiş. i ç mekan duvarları , işletme maliyeti ve bakım onarım masrafların ı n en aza indirilebilmesi için halkın yoğun olduğu alanlarda h=1 20 cm'ye kadar 5x5 emay cam serami k ile takviye edilmiş. Ofis iç mekanları ve h=1 20 cm'den sonrası su bazlı plastik badana olarak düşünülmüş. Yapının mekanik donanı m yoğunluğu nedeniyle döşemeler kirişsiz döşeme olarak tasarlanmış ve çeşitli yükseklikte asma tavan önerilmiş. Asma tavanlar, ofislerde alçı levha olarak ıslak hacim lerde ise perfore alüminyum panel şek linde tasarlanmış. Yapıda, toplam 326 adet duruşma salonu bulunuyor. Haftada 3 gün ve sabahtan öğlene kadar kullanılacak bu mekanlar, mekanik sistemde bölgelere ayrılmak suretiyle ısıtma, soğutma ve havalandırmada tasarruf sağlayacak.
Mart" 2008 Doğal taş kaplama yüzeyler arasında, yapının m imari özellikleri de dikkate alı narak katlar arası çift cephe birimleri önerilmiş. Ağır ceza girişi büyük bir kapı öğesi olarak yapı nın ön yüzünde tasarlanmış. Başsavcılık girişi ise, ağır ceza girişi ekseninde Abide-i H ürriyet Anıtı tarafın da yer alıyor. i cra m üdürlükleri için iki ayrı yönde bağı msız girişler tasarlanmış. Yapı programı içinde toplam olarak 48 adet icra müdürlüğü ve 30 adet seçim kurulu başkanlığı bulunuyor. Badrum katlarda hakim/savcı , personel, avukat ve halk için toplam 2 . 300 araçlık oto park alan ı ayrılmış. Hakim/savcı ve kalem odaları koridor duvarlarında demontable bölme duvar sistemleri kullanılmış, bu bölümler bek leme salonlarından koridorlada ayrılmış. Bir taraftan bekleme hallerine, diğer taraftan da hakim/savcı koridoruna açı l a n mahkeme salonlarına, tutuklu girişi ise nezarethanelerden düşey dolaşım elemanları ile sağlanmış.
Yapıda enerji tasarrufu için ampullü armatürler, armatürlerin ömrünü uzat mak için de elektronik balastlar kulla nılmış. Yangın güvenliği açısından, enerji dağıtım ı düşeyde ve yatayda bas-bar sistemi ile yapılmış. Yangın esnası nda, sistemin tamamen durmaması için yan gına dayanıklı kablolar tercih edilmiş. Yine yangın esnasında, insanların binayı rahatça tahliye edebilmesi için hoparlör ler ve tesisat, yangına dayanıklı olacak şekilde düşünülmüş. Yap ı n ı n boyutları , içerdiği atriumlar, uzun koridorlar nedeniyle birçok yangın kaçış noktası ve bunlara paralel olarak da yangın perdelerne sistemleri geliş tirilmiş. Yangın alarmı, yangın algılama ve yangın söndürme önlemleri için ayrı bir proje ve uygulama çalışması yapılmış.
İst-a n b u l Av r u p a Ya kası Ada let- Sarayı , Ayt-ö re Ge n ç Proj e ve A Tasa rım 2005 yılında Adalet Teşkilatı n ı Güçlendirme Vakfı'nın, i stanbul Avrupa Yakası Adalet Sarayı projelerini elde etmek için açtığı proje yarışmasını ka zanan Aytöre Genç Proje ve A Tasarım Ortak g i rişimi tarafından uygulama projeleri 2007 yılı başında tamamlanan yapın ı n , inşaat ihalesi 2007 yılı ortala rında gerçekleştirildi. Anadolu Yakası'ndaki ile benzer şe kilde bu yapıda da 326 adet duruşma salonu yer alıyor, bu salonlara farklı cephelerden giriş olanakları sağlanmış. Avrupa Yakası Adalet Sarayı projesi, çift cephe uygulamasının Türkiye'de bir resmi kurum yapısında ilk defa uy gulanması açısından da bir örnek teşkil ediyor. Yapı içerisinde, gün ışığ ından mak simum derecede faydalanabilmesi amacıyla iç bahçeler ve orta avlulara yer verilmiş ve çoğu mekaniara açılabilir kanat ilavesi ile yapı nın doğal havalan dırılmasına olanak sağlayacak cephe düzenlemeleri önerilmiş. Proje detayiandırma çalışmaları sırasında giydirme cephelerdeki açılır kanatların özellikleri incelenmiş ve çift cephe içinde bu detayı önermenin daha uygun olacağı konusunda sistem detay ları geliştirilmiş.
.
I s t- a n b u l Hey kal s i z I s t- a n b u l Me y d a n s ı z ... .
1 7 Mart,
Birgün
YAZAN: ADNAN TÖNEL
Geçtiğimiz yıllarda Danimarka'nın önemli sembolleri arasında kabul edilen küçük denizkızı heykeli, şehir eşkıyalarının ar tan saldırıları yüzünden daha güvende olacağı denizin iç taraflarına bir yere taşınmıştı. i stanbul için de bir sembol heykel olsa, korkarız başına aynı şeyler gelecektir. Hatırlayınız önceleri i stanbul Tarabya'da, Kabataş'ta parklardaki hey keller kırılarak yok edilmemişler miydi? i stanbul'un 90 sonrası gelişimine bakarsanız göç politikalarıyla ya da nüfus artışıyla şehrin nereye gittiği çok açık : Oluk oluk insan akan kaldı rımlar, üst üste otobüsler, tıkanık trafik, meydansızlık, oyuncak metro, plazalar ve i ngilizce tabelalar. . . i stanbul'u ger çekten çok seviyoruz, ama gözlerimiz kapalıyken. Dağ taş ev araba doldu, herkes inşaattan ev alma telaşında, hatta bir nevi proje patlaması şeklinde topraktan
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
107
daire satışları revaçta. Otomobiller sıfır faizle, marketlerde alışveriş altı taksit le . . . Ama olsun sıkın dişinizi 201 0 da i stanbul Avrupa Kültür Başkenti olunca tüm dertler bitecek. O tarih geli nce her şey düzelecek, barajlar da su do lacak, şehir yeni peyzajıyla modern bir kent görünümüne de kavuşacak. Hem Boğaz'da tüp geçit ve 3 . köprü bitecek, Haydarpaşa ve çevresi Manhattan'a dönüşecek, Sivriada'ya 1 1 O metre yüksekliğinde bir semazen heykeli di kilecek, Leonarda da Vinci 'nin köprü projesi "çağdaş bir tasarımla" Haliç'e inşa edilecek. Bu arada i stanbul'un sembolü olacak heykel fikrini neden unuttuk ki anlamış değilim? Temmuz 2005'te i stanbul 'da yapılan U luslararası M imarlık Kongresi'nde " i stanbul'un sembolü ne olmalı?" tartış malarına tan ıklık etmiştim. Ne oldu ne den kapatılıverdi bu kon u , gündemden düştü? Heykellere tüküren, heykellere saldıran, bir dünyada yaşıyor olsak da i stanbul'da bazı yerlere ünlü büyükle rimizin heykellerini anıtları n ı güzelce yerleştirebilmişiz neyse ki . Sem bol Heykel için Haydarpaşa ya da Kadıköy Mendireği konuşuluyordu o süreçte. Ancak bu tartışmanın üze rinden üç yıl geçti, tepkiler üzerine bu projeden neden vazgeçildi bilmiyorum. Çünkü üç yıldır belirsizliğini koruyor. Oysaki Avrupa'da meydan deyince hemen aklımıza heykeller geliyor, bizim meydanlarımızda ise siyah gözlüklü kestaneciler, mısırcı lar nöbet bekliyor. 201 O'da i stanbul Avrupa Kültür Başkenti alacaksa ve bir sembol heykel, bir logo çalışması yapılacaksa bu görev asla üniversitelerin güzel sanatlar fa kültesi hocalarından oluşan komisyona bırakılmamalı . Çünkü üniversitelerin gündemi heykeli tartışamayacak kadar meşgul. Onların dertleri bini aşm ış durumda. Sağlıklı kararlar alacakları durumda değiller. Bu görev profesyo nel isim lere verilmeli. Ö rneğin , Frank Gehry veya Zaha Hadid gibi bir isme. Hiç fark etmiyor musunuz? Çok kültürlülük çok diniilik içerisinde yüz yıllar boyu bu kentte yaşayan , göçeden insanlar en büyük kültürel zenginliğimiz bizim. i stanbul'un sembol heykelinin ne
108
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
olabileceğini düşünürken , elimizde o kadar çok kültürel varlık mevcut ki on lardan beslenmernek olmaz: i stanbul'un silüetinde ilk göze çarpan; camiler, Kız Kulesi'nin masaisı görüntüsü, Rumeli H isarı , Surlar, Sultanahmet, Beyazıt, Süleymaniye, Topkapı Saray ı , Ayasofya, Küçük Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Medusa Heykeli, Galata Kulesi, Adalar, Kadı köy, Ortaköy, Bebek, Sarıyer, bahar sabahlarında Boğaz'da oluşan yakamozlar, akşamları Boğaz'a ger danlı k gibi dizilen köprüler ve erguvan lar . . . Bunlar ilk akla gelenler. i stanbul aylarca gezseniz de bitmeyecek bir şehir. Gezmek için güzel bir şehi r ama yaşamak için girizgahta da söylediğimiz üzere maalesef aynı güzel şeyleri söyle yemeyiz. N üfusunun fazla olmas ı , trafik sorunu ve şehrin güvenliğinin git gide azalması yeter de artar bile. Roma'yı Pantheon'la veya Colosseum'la veya Fontana di Trevi ile veya i spanyol Merdivenleri ile simge leştiremiyorsak, i stanbul'u da tek bir sembolle simgeleştiremeyiz. Onun için tek bir eser, simge olarak i stanbul için yetersiz kalacaktır. i stanbul'u çok yönlü çağrıştı racak bir yapı oluşturmalıyız. Çöplük ve yazı tahtası , çok katlı otel ya da tuval görevi gören tarihi eserler olumlu düşünmemize engel olsa da, i stanbul'a ait göndermelerin olduğu , metaforik olarak kıvrımların , denizin, ya kamozu n , martın ı n içinde olduğu şaşır tıcı birşeyler yapmak zorundayız. i lle de büyük bir heykel yapmamıza gerek yok. Kopenhag'ın sembol heykelinin küçük bir denizkızı olduğunu unutmayın. Artık vakit geçirmeden radikal kentsel kararlar almanın zaman ı geldi de geçiyor. Kenti yaşayan bizlere de korumak, yaşatmak ve geliştirmek anlamı nda çok büyük görevler düştü ğünü hatırlatmak da fayda var elbette. Bir m imar/kent planlamacı/peyzaj m i marın, i stanbul'da serbest alanlara, meydanlara, i nsanları mızın acil ihtiyacı olduğunu çıkıp söylemesi gerekir? Bu görüşleri sadece müşterilerine söyle yerek para kazanma düşüncesindeki şehi r plancıları bu sorumluluğu almak zorundasınız! i nsanlarımızın da, ço cuklarının şehirde oyun aynayamaması konusunda şikayetlerin i , çıkıp yüksek sesle seslendirmeleri gerekir. Bu yaz ı ,
M a ı- "t 2008 şehrin insanlarının rahatça soluyabile ceği meydanları n, estetik boyutta zevk alabilecekleri heykellerin kazandırı lacağı günlerin özlemini taşırken, bu beklentilerimize cevap bulabilmek için daha ne kadar bekleyeceğimizi doğrusu kestiremiyoruz. Ama başka bir kutlama için üç ay süremiz kaldığını da çok iyi biliyoru m . Çünkü, i stanbul'un Fethi'nin 555. yılına şunun şurasında 3 ay kaldı. O yönde hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyordur muhakkak. Böyle anlamlı bir dönemin arifesinde, biz neler söylüyo ruz değil mi? Kaynak: http:/lwww.tate.org.uk/ .
Tü r k iy� ' n i n I l k O rma n I ş l e t-me M ü d ü r l ü ğ ü TOKİ Ko n u t- l a r ı n a Feda Ediliyo r 1 8 Mart
Karabük ilinin tarihiyle yaşıt, Karabük Orman i şletme M üdürlüğü 1 Ocak 1 938'de Türkiye'nin ilk Orman i şletme M üdürlüğü olarak kuruldu. Orman i şletme M üdürlüğü'ne ait yaklaşık 60.000 m2 alanda, H izmet Binas ı , Sosyal Tesis, M i safirhane, lojmanlar ve yaşları 25-80 arasında değişen, yak laşık 1 .550 ağaç bulunuyor. Karabük şehir merkezinde yer alan ve 1 940'1ı yıllardan bu yana yapılan dikimlerle meşçere (küçük orman) niteliğine sahip
..... "' Q) E + Q) ...ı Cl)o ·H c o E ı.. o
.>t. '" .o o ı.. o �
bu alanda halen; 60 adet sedir, 1 00 adet akasya, 70 adet piramidal boylu selvi, kavak, sarıçam , 450 adet kara çam , çınar, mazı, söğüt, ıhlamur, ceviz, dut, incir, menengiç (nadi r tür), porsuk (nadir tür), sofora (nadir tür) gibi farklı türlerde 1 . 550 ağaç bulunuyor. Bugün, bu alanda yer alan 70 - 80 yıllık ağaçların kesilmesi ve yerlerine blok apartmanların yapılması planlanı yor. Orman Genel M üdürlüğü ve TOK i arasında yapı lan protokole göre yakla şık 60.000 m2 alan karşılığında Orman i şletmesi'ne 4 bloklu 48 daire ( 1 34 m2) verilecek. Orman i şletmesi Hizmet Binas ı , Sosyal Tesis ve Misafirhane'nin bulunduğu ağaçlık alana, 18 adet blok apartman inşa edilerek sosyal konut niteliğinde olmayan 1 34 m2'1ik 2 1 6 konut yapılması planlanıyor. T M M OB M imarlar Odası Ankara Şubaesi Karabük Temsilciliği , halen sağlam ve yeterli olarak kullanı lan Orman i şletmesi H izmet Binası, Sosyal Tesis ve Misafirhane'ni n , yapılacak konutlar için yıkılarak, bu binaların TO K i tarafından lüzumsuzca yeniden yapılacak olmasına dikkat çekiyor ve bu proje için yüzlerce ağacın kesilmesine karşı çıkıyor: "TO K i tarafından hazırlanan ve Karabük Belediye M eclisi'nce kabul edilen imar planı değişikliği birçok yön den i mar Kanununa aykırı. Bu alana ila ve 2 . 1 00 kişilik nüfus artışı geti rilmesine rağmen gerekli ilave Sosyal ve Teknik donatılar (okul alanı, yeşil alan, teknik altyapı) ayrılmadan imar tadilatı
Mar-T 2008 onaylandı. Çevre Bakanlığı'nca, Türkiye'nin bütün i llerinde U lusal Ağaçlandırma Kampanyası'nın başlatıl dığı günümüzde, bizzat Orman Genel Müdürlüğü tarafından 70 - 80 yıllık ağaçların kesilmesinin göz ardı edilmesi kabul edilemez. Karabük ilinin kalkınması nda dönü şüme işaret eden en önemli hukuksal belge, Çevre Bakanlığı tarafı ndan 2007 yılı nda hazırlanan 'Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı'dır. Bu planlama yaklaşı mının özünü, ağır sanayiden kültürel ve doğal varlıkların turizmine doğru yöne len bir ekonomik model oluşturuyor. Bu açıdan bugün için Karabük i l i , ekonomik gelişme politikasının kültür ve doğa varlıkları n ı koruyarak ve bunları etkin bir turizm politikası ile birleştirerek geliş mesi n i kabul etmiştir. Karabük Orman i şletmesi, gerek içinde barındırdığı yapılar ve doğal doku ile bir kültürel peyzaj olarak, gerek tarihsel anlamıyla, Karabük kenti için son derece önemli ve değerlidir. Karabük Orman i şletme M üdürlüğü alanı 48 lojman karşılığında heba edilmemeli , Karabük'ün kuruluşu na tanıklık etmiş 80 yaşındaki ağaçlar gelecek nesillere aktarılmalıdır."
}:\l l i a n o i mi , Ill ü z yo n mu ? 1 8 Mart, Yen i Asır
YAZAN: iSMAiL UGURAL
Ö nce Devlet Su i şleri 2. Bölge M üdürlüğü Tarımsal Ekonomi Başmühendisi ve Ziraat Mühendisleri Odası i zmir Şubesi 2 . Başkanı Ahmet Tomar'dan gelen e-postayı okuyalım: " Bergama'da Yortanl ı Barajı göl alanın da kalan Paşa l lıcası'nın, Allianoi olarak tanımlanıp, kamuoyuna yutturulmaya ça lışı lması tamamen Kazı Ekip Sorum lusu Ahmet Yaraş'ın eseridir. Paşa Illeası'nın Allianoi olduğuna dair verdikleri referans kaynakta, söz konusu yer ile ilgili böyle bir tanı mlama yoktur. Berli n Arkeoloji Araştırma Enstitüsü'nde bizzat kendim referans gösterdi kleri kaynağı inceledim, kesin likle böyle bir tanımlama yapılmamış! Zaten yıllardı r Bergama yöresinde çalış ma yapan Alman arkeologlar tarafından
da şimdiye kadar böyle bir bulguya ne rastlanı l m ı ş ne de ulaşılmış . . . Dahası yöre halkı Ahmet Yaraş'ın Allianoi 'yi uydurmasından önce böyle bir kel imeyi duymuş dahi değildir. . . Dünya kam u oyunun uydurma bilgilerle yan ı ltıldığı anlaşılırsa asıl o zaman EXPO 201 5'i kaybederiz."
Oyu n İçi n d e Oy u n Şimdi geleli m sadede . . . Neymiş efen dim, U luslararası Sergiler Bürosu (BIE) Genel Sekreteri Vicente Gonzalez Loscertales'e mektup gönderilmiş ve " EXPO adayı i zmir'in hemen yan ında dünyanın en büyük ve en iyi korunan tarihi termal kenti sular altında kalmak üzere, buna müdahale edin," denilmiş. Tut kelin perçeminden ya da deveye sormuşlar boynun neden eğri diye, deve de " Nerem doğru ki" demiş . . . Bakın görüyor musunuz, bazı ihtirası aklından yüksek i nsanlar nasıl da bir kentin, hatta bir ülkenin geleceğ i ile oynamaktan çekinmiyorlar. Bu ne pervasızlıktır yahu ! Olmayan bir antik kent, hayali bir imaj yaratılmış ve bir avuç insan Bakırçay'da yaşayan on binlerce çiftçi ailesinin hasretle bek lediği bir uygarlı k projesini engellemeye çalışıyor. i şin içinde o kadar çok yanlış var ki, söz gelimi kamuoyunda hala bir çok kişi baraj inşaatı dursun filan diyor. Değerli dostlar, Yortanl ı Barajı inşaatı 1 994 yılında başladı ve çoktan bitti bile. Sadece su tutmayı bekliyor, hepsi bu . . . Hal böyle iken, ü ç beş insan gidecek ve kendi hayal dünyaların ı dış aleme dayatmaya kalkışacak, bu arada i zmir'in dev projesi EXPO 2015'i de istismar ederek, acaba yaşan ılan heyecan at mosferi nden yararlanıp biz aradan sıy rılır mıyız diye kumpas kuracaklar. Pes vallah i ! . . Gözü karalığın bu kadarına el insaf. . .
Ku rallı Ekonomi Değerli okurlar, bundan böyle üzerin de sıklıkla duracağ ı m ız konu ve kavram lardan biri de " Kurallı ekonomi" olacak. Aslında en küçük işletme biriminden en büyüğüne kadar mutlaka titizlikle uygulamamız gereken bir davranış bi çimi bu . . . Şimdi, CHP i zmir M i l letvekili Mehmet Ali Susam'a kulak verelim:
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
109
" Küçük işletmelerin kendini koruyabi leceği yasal düzenleme yok. Paraları büyükle rekabete yetmez, onla rı koruyup kol layacak, kol kanat gerecek kanuni düzenleme yapmak ülkeyi yöne tenlerin görevidir." i şte budur. Daha doğrusu başka bir ifade ile serbest piyasa düzeni, herke sin aklına geleni yapmas ı , yapabil mesi değildir. Ö nümüzdeki yıl ların temel gündemi kurallı ekonomi olmalıdır ve olacaktır diye düşünüyoruz.
Be ş i k t- a ş ' ı n Ba l ı k Pa z a r ı Ye n i l e n i y o r ! 20 Mart, Sabah YAZAN: EBRU ERDOGAN
i stanbul'un en gözde semtlerinden Levent'in konuttan çok işyeri alanına dönüşmesi Beşiktaş Belediyesi'ni ha rekete geçirdi Belediye Başkanı Ü nal, konutları işyeri olarak kullanmak iste yene ruhsat vermediklerini, elektrik ve suları nı kestirecekleri n i söyledi. Beşiktaş, i stanbul'un en değerli i lçelerinden biri. Zira, gündüz nüfusu 2 milyon olan ilçe, kentin iş merkezi olmasının yanında Levent, Etiler, Bebek, Ortaköy gibi mahalleleri, al ıveriş mer kezlerini ve değerli arsaları da sınırları içine alıyor. Beşiktaş bu kadar değerli olunca, şir ketler de ofislerini buraya taşı mak için bi rbiriyle yarışıyor. Sonuçta ise ortaya, konutların "evrilip" ofis haline getirildiği bir bölge çı kıyor. Beşiktaş Belediyesi'nin savaştığı en önemli konulardan bi risi de bu. Belediye Başkanı i smail Ü nal'ın da beli rttiği gibi, özellikle müstakil villaların bulunduğu Levent'te yerleşim yerlerinin birer birer işyeri haline gelmesi, orada oturanlar kadar belediyeyi de rahatsız ediyor. Suranı n konut alanı olarak kalması için mücadele ettiklerini dile getiren Ü nal, bu mücadeleyi sürdüreceklerini ifade ediyor. Ü nal, son dönemde Akaretler'deki S ı raevler projesi ve meydanda yeni ya pılan yeşil park alanlarıyla dikkat çeken Beşiktaş'taki faaliyetleri ve ilçeyle ilgili planlarını anlattı.
110
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
"Fiyat-la r Üst- Seviyede" Beşiktaş merkez ve merkeze yakı n mahallelerde oldukça eski binalar var. Bunlarla ilgili çalışmalar yapılıyor mu? Beşiktaş gündüz ve gece yoğunluğu farkl ılaşan bir kent. G ündüz nüfusu 2 milyon, gece ise 250.000. Eski yapıların bulunduğu bir ilçe olduğu doğru. Tabii burada söylemem gereken bir ayrıntı var. O da, ilçenin ön görünüm, yani kıyıdan görünüm alanlarının imarı nın Büyükşehir Belediyesi'ne ait olduğu. Levent, Etiler, Ulus, Akatlar ve Konaklar mahallelerinin bulunduğu geri görünüm alanlarında ise bizim uygu lamalarımız var. Beşiktaş Ortaköy, Balmumcu, Dikilitaş bölgelerinin 8-1 O yıldır bir planı yoktu; 6 ay önce yapıldı. Bir de yapılma sı gereken Beşiktaş, Köyiçi, Çarşı ile yine Ortaköy'de bulunan sit planları var. Bu bölge şu anda plansız. Yani mevcut yapılaşma plansız. Akatlar'da Akmerkez'den Mustafa Kemal Kültür Merkezi'ne kadarki aks üzerinde ve yan yollarda düzenlemeler yaptık. Aydınlatmasına kadar tüm sis tem aşağı indi. Şimdi, Ortaköy'de de bunu yapıyoruz. Bu çalışma lar, ilçenin değerini nasıl etkiliyor? Bunların hepsinin tabii ki bina değerle rine katkısı oldu. 1 8, 1 2 kilometrekarelik alandaki Beşiktaş'ın 23 mahallesinde de emlak fiyatları gayet üst noktada. Çünkü 8 tane üniversite var, Harp Akademileri var. Mahallelerde yapılan düzenlemeleri de sayarsak, bunların ilçeye önemli katkıla rı olduğunu görüyoruz. Konut alacaklara danışmanlık hizmeti. Beşiktaş'ta bu kadar çok işyerinin olması önümüzdeki dönemde bele diyeyi nasıl etkileyecek? Bu durumun olumlu ve olumsuz yönleri var. Biz, konut alanları olarak planlanan yerlerin konut, işyeri olarak planlananla rınsa işyeri olarak kalmasını istiyoruz. Bunun tersi, özellikle Levent'te yaşa nıyor ve mücadelemiz devam ediyor. Konutu işyeri olarak kullananlara kesin likle ruhsat vermiyoruz.
Mart" 2008 Yine ruhsatları bizim tarafım ızdan verilmeyen okul, hastane ve turistik tesislerle ilgili ruhsatların verilmemesi noktasında ilgili bakanlı klara, bunların suyunu, elektriğini kesme noktasında da ilgili kurumlara yazı yazıyoruz. Bölgenin sit alanına alı nması konusun da çalışmaları mız sürüyor. Bölgede artık konuttan çok işyeri var ve Levent'i kaybetmek istemiyoruz. Bu kapsamda, Levent'ten, Beşiktaş'tan, Etiler'den konut kiralamak ya da satın almak isteyenlere danışmanlık hizmeti veriyoruz.
"Alt-ya pımız Yet-e rsiz Kalıyor" Beşiktaş'ta yapılan konut v e a l ı ş veriş merkezi projelerinin çokl uğu, altya pıyı zorlam ıyor mu? i stanbul'da sadece Beşiktaş değil, di ğer ilçelerin de önemli altyapı sorunları var. Kuleler dikiliyor, yoğunluk artıyor. Altyapıyı düşünmeden gökdelenleri di kip gidiyoruz. U laşım da çok önemli. Ö n ü müzdeki dönemle i l g i l i yenipro jeleri n iz olacak mı? l hlamur Kasrı'ndaki evlendirme dairesi ni yı kmamız gerekiyor. Bunun projelerini hazırlıyoruz. Bölgede üst caddeden sıfır kotunda yeşi l alan yapıp, otoparklarıyla dai reyi aşağıya indireceğ iz. Kambur'un Bahçesi'nin adasında arka dabaşlayan Çaykur arazisinin bulundu ğu yerde düzenleme yapmalıyız; çınar ağaçlarını ve tarihi binaları koruyarak.
Meş h u r "Balık Pa za rı" Başt-an Aşağı Ye nilenip Te k ra r Hayat- Bula c a k Beşi ktaş Balık Pazarı i le i l g i l i yeni projenin yapımına ne zaman başla nacak? Balı k Pazarı, Beşiktaşl ı lar için çok özel bir öneme sahip. Bu nedenle hiçbir zaman tamamen kaldırılmayacak. Balık yasağı başladığı zaman, -ki sanırım bu dönem nisan ayına denk geliyorbiz de planladığımız yeni projenin temellerini atacağız. Bu yeni projenin; aşağı kesim de soğuk hava depoları olan, havalan d ı rma sistemlerinin çalıştırı ldığı, balık
satılan vitrinierin daha h ijyenik bir hale getirildiği özel bir konumu olacak. Kapalı bir alan yapmayacağız. Yan i , Balı k Pazarı y i n e açık, yani pazar halini koruyacak.
Gece k o n d u Bölge s i Sat-ışa Çıka rılac a k Gecekondu sayısı ne? N e zaman yıkı lacaklar? B u bölgelerle i l g i l i uy gulamalar ne olacak? Beşiktaş'ta yaklaşık 800 gecekondu var. 590'ı Karanfilköy'de. Arnavutköy'ün ve U lus'un üst kesim lerinde de var. Suralar düzenienirken i nsanların hakları da gözetilecek. Büyükşehir Belediyesi'yle yazışıyoruz. Levazı m'a g iderken solda 39 gecekondu var. Arazi, Vakıflar Genel M üdürlüğü'nün. Oradaki insanların ara ziyi sahiplenmesi noktasında adı geçen yerde plan gereği imar uygulaması yapıldıktan sonra, yapılaşmaya elverişli net alan ı , metrekaresi 3 .000 YTL'ye satacağız.
Beşikt-a ş ' ın Kü nyesi N üfus: 1 91 . 51 3 Konut sayısı: 77.807 Bir evde yaşayan ortalama kişi sayısı: 3 Yüzölçümü: 1 8 . 1 2 kilometre Yılda toplanan emlak vergisi: 37 m ilyon YTL Belediyenin yıllık bütçesi: 1 60 milyon YTL 2007'de alınan inşaat ruhsat sayısı: 1 09 Kaynak: Beşiktaş Belediyesi
Ma k e t- t- e n S a t- ı ş E s k i d i " Ma n z a r a " Pa z a r ı a n ı y o r 20 Mart, Sabah
YAZAN: MENEKŞE ATASELiM
i nşaata başlamadan konutları maketten satan şirketler, yeni model buldu. Artık binaların her katındaki manzara yapıma geçmeden fotoğraflanacak, müşteri evini buna göre seçebilecek. i nşaat sektöründe son birkaç yıldır hüküm süren "sat-yap" devri, beraberinde
Mart' 2008 değişik pazarlama teknikleri de getirdi. i nşaatı başlamamı ş konutu satabiirnek için görünümünü ve özelliklerini sözle anlatmak yetersiz olunca, çare maketler yaptırmak oldu . Projelerin bitmiş halini ve evlerin konumlarını bu maketierde canlandıran şirketler, zaman içinde teknolojik çizimler, hareketli görüntüler ve hatta animasyonlar kullanarak konut satmaya başlad ı . Bugün ise yepyeni bir teknik kullanılıyor: i nşaattan önce her katın manzarasını fotoğraflamak.
Oyu n c a k Heli kopt-e r"' Kulla n ıyo l""l a l"" Bu fikir sektör temsilcilerinden, pa zarlamacılardan çıkmış, ancak, hayata geçirme işini Flycam Türkiye yapıyor. 4 ortağ ın kurduğu Flycam, 1 4 aylı k bir şirket. Radyo kumandalı helikopterin altına yerleştirilen özel aksamla hava dan fotoğraf çekip video görüntüsü al ıyorlar. Flycam' i n ortaklarından Erdem Köseoğl u , inşaat sektöründen gelen yoğun talebin başlangıçta hobi olarak baktıkları bu işe ticari bir kimlik verdiği ni söylüyor. " 1 30.000 Euro'luk sistem kurduk ve dünyada o mesafelerden bu kalitede bir tek biz çekim yapıyoruz," diyen Köseoğl u , işe nasıl başladıkla rını şöyle anlatıyor: " Fiying Cam adlı Belçika asıllı bir firma vardır; helikop terle havadan çekim yapar. Türkiye'ye 2 kere geldi. 5 gün için 1 5.000 Sterlin fatura kesti. " Biz de yapabilir miyiz bu işi" dedik. Sonra bir inşaat şirketi şantiye fotoğrafı istedi. Ama yüksekten değil . . . Etrafta da bina var. Gerçek he likopter alçalamaz. Model helikopterin altına bir mekanizma yapmak için i M ES Sanayi Sitesi'ne gittik. 3-4 denemeden sonra karbon, alüminyum, titanyum gibi her şeyi kulland ı ğ ı m ız bir kombinasyon oluşturduk ve görüntülerdeki titreşimi tamamen ortadan kaldıran bir taşıyıcı sistem geliştirdik. Gerçek helikopterle çekim yapan fotoğrafçı lar 500 enstan tanenin altına düşemezler. Biz 250'yle çekebilecek hale geldik. Bu da daha fazla ışık ve daha iyi görüntü demek."
5 Met" l"" e de Bi l"" Çekilen Fot"oğ t"" a f He l"" Kat-ın Ma n z a t"" a sını Göst"e l"" iyo l"" Radyo kumandalı helikopterin boyu 1 ,80, genişliği ise 50 cm. 2 kilometre
uzaktan kumanda edilebiliyor, ancak 200 metreden fazla uzaklaşması tehli keli bulunuyor. Flycam'in helikopterini yerdeki ana kumanda masası ndan Mehmet Öztekin ve Sinan Binali kulla nıyor. Erdem Köseoğl u , kameranın o anda ne gördüğünü eş zamanlı olarak yer istasyonunda gördüklerini ifade ederek şu bilgileri veriyor: "Yerden, 200 metre yüksekliğe kadar çekim yapıyo ruz. Bugüne dek Alarko, Makyol, Regnum, Keleşoğlu, Uzunlar i nşaat'ın da arala rında bulunduğu firmalar için havadan çekimler yaptık. Binaların oturumunda karar vermeye yardımcı olan bu fotoğ raflar, hangi yükseklikte hangi manza ranın görüldüğünü de saptıyor. Çok kısa mesafelerden, yakından fotoğraf çekebiliyoruz. Ö rneğin, Regnum'un Koşuyolu'ndaki bir inşaatı için 5 metrede bir fotoğraf istediler. Her kattan manzarayı görüntü ledik. Bu fotoğrafları satışta kullanacak ların ı söylediler, bayıldılar. Bizim de aklı m ıza gelmeyen bir şeydi ama sektörden çok talep var."
Şi l"" ket"le l"" Şimdiden Peşine Düşt-ü Standart b i r çekim için deniz üzeri, riskli bir bölgede fiyatlama bin 500 Euro+KDV şeklinde. Regnum'un istedi ğ i gibi kat manzarası belirleyen spesifik çekimlerde rakamlar 3.000 Euro'yu buluyor. Flycam'in ortaklarından Erdem Köseoğlu, bu yıl düzenlenen inşaat sektörüyle ilgili fuarlara katıldıklarını ve ş irketlerden yoğ un talep aldıklarını an latıyor. " i nşaat sektörüne bir maketçiler, bir de fotoğrafçı lar sürekli hizmet verir. Biz şimdi başka bir çığır açtık," diyen Köseoğlu, artık bu yeni alternatifle daha çok hizmet vereceklerinin sinyallerini aldıklarını söylüyor. Köseoğlu, şirketlerin manzaradan ev satma konusunu ilgi çekici bulduğunu ve görüşmelerinin devam ettiğini be lirterek, " Teknik Yapı, KC G roup çok ilgileniyor mesela. GMO Yapı , Soyak, Mesa, Maksan da var. Ankara temsilcimiz olmak isteyen firmalar var. Bu iş çok tuttu. 4'üncü, 5'inci kattan manzara gören b inalar için eşsiz," diyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
111
"Sat-ış ve Fiyat"la n d ıt"" m ada Ço k Ya l"" d ımcı" Türkiye'de bu uygulamayı talep eden ilk şirket Regnum'un Genel M üdürü Sefa Ö ktem, özellikle yüksek bina larda, konutun manzarasını önceden gösterebilmenin çok iyi bir pazarlama olduğunu vurguluyor. Ö ktem, " Hayal değil, gerçek satıyoruz demeni n yolu bu," diyor ve şunları söylüyor: " Özellikle gökdelenlerde proje aşaması uzundur. Ancak satışlar erken başlar. Ö rnek da irede manzara, konum gösteremezsiniz. Fakat birkaç metrede bir çekilen fotoğ raflar artık satış ofislerinde yerini alacak ve ev sahibi evi bitmeden kaç metrede yaşayacağı n ı , neler göreceğini bilecek. Ya da evi n i bu bilgilere göre alabile cek. Yeni bir pazarlama ve bakış açısı. Satışlarda yardımcı olacak. Ayrıca şere fiye bedelini ve fiyatları beli rlemede de yol gösterici. Bu modeli gelecek proje lerde de kullanacağız."
Ş o k Ka r a r : Ac a ri s t-a n b u l ' u n Y ı k ım Ka r a r ı I p t- a l E d i l d i .
21 Mart, Zaman YAZAN: MELiK DUVAKLI
i stanbul Bölge i dare Mahkemesi, bele diye encümeninin aldığı yıkım kararını iptal edince davada başa dönüldü. Danıştay tarafından ruhsatı iptal edilen Acaristanbul 'daki 833 villa hakkında alınan yıkım kararı yerel mahkemece iptal edildi. i stanbul 4. Bölge i dare Mahkemesi, Acaristanbul ile ilgili Beykoz Belediye Encümeni'nin Mart 2007 'de aldığı yıkım kararını iptal etti. Mahkemenin kendilerini haklı
112
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mart" 2008
çıkardığını savunan Acaristanbul'un sahibi i smet Acar, pazartesi günü açı klama yapacağ ını söyledi . i stanbul 4 . i dare Mahkemesi'nin aldığı kararla Acaristanbul davasında yen iden başa dönüldü. Daha önce aynı konuda iki farklı kararın altına imza atan Bölge i dare Mahkemesi bu sefer de Danıştay tarafından ruhsat iptali kesinleştirilen Acaristanbul ile ilgili yüksek mahke menin aksine farklı bir karara imza attı . Beykoz Belediye Encümeni'nin yıkım kararını Acarlar Ş irketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı i smet Acar mahkemeye götürmüştü. i smet Acar, hem daha önce verdiği izni iptal eden Orman Bakanlığı'na hem de Beykoz Belediye Encümeni'nin verdiği yıkım ka rarına karşı dava açtı. i stanbul 4'üncü i dare Mahkemesi, Temmuz 2007 'de verdiği kararda Acaristanbul için daha önce verilen ancak bakaniıkça iptal edi len izinleri geçerli saymıştı. Yerel mah kemenin bu kararı bir yıl önce almış ol duğu bir başka kararla çelişiyor. Çünkü idare mahkemesi 9 Mart 2006'da verdiği kararda verilen yapı ruhsatları nın hukuka aykırı olduğunu savun muştu. Mahkeme, özel orman alanında Orman Bakanlığı'nın kesin izni olmaksızın yapı ruhsatı verilemeyeceğine hükmetmiş ve ruhsatları iptal etmişti. i dare mahke mesinin Temmuz 2007'de verdiği karar co yerel mahkemenin daha önce verdiği o o N bu kararla çelişiyor. H ukukçulara göre i yerel mahkeme olan stanbul Bölge � i dare Mahkemesi bir üst mahkeme olan � :ı:
Danıştay kararının aksine karar vere mez. Avukat Selva Özkarakoç, Danıştay tarafı ndan ruhsat iptali kesinleştirilen yapılar için verilen yıkım kararı nın yerel mahkemece iptal edilmesinin ilginç ol duğunu söylüyor.
MIPIM 2 0 0 8 ' d e I s t- a n b u l Eksi kliği .
21 Mart YAZAN: EBRU ERSÖZ
Dünyanın en büyük gayrimenkul fuarların dan biri olan M I PI M , 1 1 - 14 Mart 2008 tarihleri arası nda her sene olduğu gibi Fransa'nın Cannes şehrinde düzenlen di. M I P I M , gayrimenkul sektöründeki her tür aktörün bir araya gelerek, dört gün boyunca yeni projelerini ve iş i liş kilerini geliştirdikleri bir ortam. 30.000 kişiye yaklaşan katılımcı sayısıyla da, dünyadaki en büyük birliktelik platform larından biri. Bu anlamda M I P I M sade ce emiakla ilgili bir sergi ortamından öte, 4 gün boyunca süren konferansları , proje ödülleri, sosyal toplantıları ile yeni anlaşmaların imzasına giden u luslarara sı bir tanışma platformu. Fuarda, Avrupa'nın birçok şehrinde geliştirilmekte olan projeler sergilen di. Paris, Londra, Madrid gibi büyük şehirler, şehirlerindeki projeleri tek bir çatı altında topladı ve şeh irlerindeki gelişmeleri en güzel şekilde gözler önüne serdi . Rusya Federasyonu'ndan
Krasnodar, M I P I M açılış partisini üst lenerek adı n ı tüm katılımcılara duyurdu. Büyük şehirlerin yanında, birçok kimse nin adı n ı ilk kez duyduğu şehirler hatta kasabalar bile sergi standlarında yerini ald ı . Bu şehirleri projeleri tanıtma ve ya tırımcılar ile buluşturma fırsatı yakalad ı . Geçen sene o l d u ğ u g i b i bu sene de i stanbul'un bir şehir standı yoktu. Ü lkemizi tanıtmak, geliştirilmesi planla nan projeleri anlatmak ve yatırımcı çek mek için elimize geçen bir büyük fı rsat bu sene de kaçı rıldı. Dünya üzerinde gayri menkul yatırımı yapılması önerilen şehirler arası nda üst sıralarda yer alan i stanbul'un M I PI M 'de temsil edilerne mesi sonrasında herkesin dilinde aynı cümle vard ı . "Seneye i stanbul standını M I P I M 'de görmek istiyoruz."
Şehir Me r k e z i n d e I l k Te l e fe r i k .
21 Mart, Hürriyet
Keçiören'e prestij kazandıracak proje lere ağırlık veren Keçiören Belediyesi ilçedeki güzelliklerin havadan seyrine imkan verecek teleferik projesini de tamamladı . S ubayevleri Mahallesi 'ndeki Atatürk Botanik Bahçesi ile Yaşlılar Köşkü arasında turistik amaçlı olarak hizmet veren teleferik, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı n da katılımıyla çok yakında hizmete girecek. Avrupa ve Türkiye'nin şehi r merkez lerindeki en uzun hatta sahi p teleferiği 1 .680 metre uzunluğunda. Toplam 1 6 kabinden oluşuyor. Saatte 1 . 200 kişiyi taşıyabiliyor. Ayrıca Türkiye'nin en yüksek kulesi olacak olan Cumhuriyet Kulesi'nin yapı m çalışmaları da sürüyor. 1 75 metre yükseklikte olması planlanan kule bir çok aktiviteye de i m kan vere cek. G iriş katında Ankara'nın en güzel sergi salonlarından birinin yer alacağı kulede kafeterya ve müze de bulunacak. Gençleri ve çocukları bilgi ve teknoloji ye yönlendirecek olan uzay katının yanı sıra teleskop ve dürbünlerle gökyüzünü seyretme i m kanı veren seyir teraslarını bünyesinde taşıyacak kulede ayrıca 300 kişilik çok amaçlı salon ve 30-40 kişilik V I P salonu da yer alacak.
Mart- 2008
Ka r a nfil k ö y ' d e Ke n t- s e l Dö n ü ş ü m mü Ra n t- s a l Dö n ü ş ü m m ü ? 24 Mart YAZAN: GÜL KESKiN · ARKiTERA.COM
)> "'" o -+ 1-' o , " c 1-' -+ c , < <D
o o :J o
-;; ""'
1 950'1i yıl ların başında i stanbul'da kurulan � ilk gecekondu yerleşimlerinden biri olan :? , Karanfilköy, TEM otoyolunun hemen :J <D <O< kenarında yer alıyor. Çoğu az katlı ve ..... bahçeli konutlardan oluşan mahalle barı nma amaçlı olarak yapılmış gece kondu yapısını hala koruyor olması ne deniyle de i stanbul'daki çoğu gecekon du bölgesinden ayrışıyor. i l k başta daha çok Karadeniz kökenli ailelerin gelip yerleştiği bölge, daha sonra i ç Anadolu Bölgesi'nden başka insanların buraya göç etmesi ve daha önce yerleşmiş olan i nsanların da kendi akrabaları nı getirmesiyle birlikte giderek gelişmeye başladı. 1 980'1i yıllara kadar yol , su, kanali zasyon gibi altyapı sistemleri olmayan, elektriğini kendi imkan ve katkılarıyla sağlamış bir mahalle durumundaki Karanfilköy, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün buradan geçmesiyle birli kte iki parçaya bölünüyor. Bir kısmı
Beşiktaş Belediyesi, diğer kısmı ise Sarıyer Belediyesi sınırları içerisinde kalan bölgenin , Beşiktaş Belediyesi sı nı rları içinde kalan büyük kısmı -bugün Karanfilköy olarak anı lan alan- zaman içinde kent içindeki arazilerin azalması, bölgeni n değerinin g iderek artmasının da etkisiyle, yatırımcıların göz bebeği haline geldi. Karanfilköy'deki bu ekonomik potansiyele yönelik olarak ilk ciddi dönüşüm projesi girişimi Bedrettin Dalan'ın i stanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı döneminde gerçekleşti. Karanfilköy gibi benzeri yerleşimleri dönüştürmeyi , bu alanlara yüksek katlı yapılaşmayla birlikte, farklı sosyal grup ları çekmeyi planlayan Dalan'ın projesi, yönetimin değişmesi nedeniyle taslak aşamasında kaldı. 1 990'1ı yı lların ortasına alanla i ligili gerek proje üretimi, gerekse de geçmiş dönemlerde üzerinde çalışmış projele rin uygulan masına yönelik herhangi bir hareketliliğin yaşanmadı ğ ı Karanfilköy Mahallesi, 1 996 yılında bir sabah aniden verilen yıkım kararıyla yeniden kent gündeminin üst başlı klarına oturdu. Konuyla ilgili görüştüğ ümüz Akatlar Kültür ve Dayan ışma Derneği (AK-DER) Başkanı Şinasi Yalçın o süreçte yaşa nanları şu sözlerle anlattı: " 1 996 yıl ında
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
113
bir sabah uyandığım ızda Karanfilköy'ün çevresi yıkıma gelen 3 .000 civarında polis, zabıta ve yıkım ekibiyle sarı lmış, sokaklara giriş çı kışlar yasaklanmıştı. Amaçları Karanfil köy'ü yıkıp, burada Akkent adında bir proje gerçekleştir mekti. Mahalle halkını buradan çıkartıp kentin uzaklardaki yeni varaşiarına atan , yani süren, buraya başka sosyal katmanları geti rip oturtmayı hedefleyen, içerisinde birkaç tane gökdeleni olan bir projeyle böyle bir yıkıma geçtiler. Mahalle halkının özverili dayanışması, direnişiyle birlikte geri çekilmek zoru n da kaldılar." 1 996 yılı nda yaşanan bu yıkım giri şiminden beri Karanfilköy Mahallesi, kaldığı yerden yaşam ına devam ediyor. 90'1ı yıllardan itibaren, Akmerkez, Akatlar Kültür M erkezi gibi yapıların yapılmasıyla birlikte hareket kazananan Akatlar semtinde, çoğu yüksek katlı bloklar arasında sıkışıp kalan mahal le, son yerel seçimlerle birlikte i stanbul Büyükşehir Belediyesi ( i BB) Başkanlığı'na gelen Kadir Topbaş'ın gecekondu bölgelerine yönelik olarak gerçekleştirmeyi düşündüğü dönüşüm projesi hedeflerinden biri oldu. Mahalleye yaptığı ziyaretin ard ından Kadi r Topbaş, Karanfilköy'ün kaldırı lma sı, kaldırılırsa nasıl yapılacağı , mahalleli ye borçlandı rarak daire verilirse ödeme veya kira ödeme durumları nın olup ol madığı g i bi konulara ilişkin Büyükşehir Belediyesi ile bir görüşme gerçek leştirerek, Beşi ktaş Belediyesi'nden bu alan ilişkin bir rapor hazırlamasını istedi. Tam da bu noktadan itibaren i stanbul'da benzeri herhangi bir yer leşirnde bugüne kadar sağlanamamış yerel halk projesi filizlenmeye başlıyor. Dönüşüm projesinden bu görüşme aşamasında haberdar oldukların ı dile getiren AK-DER Başkanı Şinasi Yalçın o günden bu yana yaşanan süreci şöyle özetliyor: " Konudan haberdar olduktan sonra, Beşiktaş Belediyesi ile görüştük. Böyle bir şeyi mahalleyle konuşmadan tartışmadan nasıl yaparsınız dedik. Onlar da bizi haklı buldular. Beşiktaş Belediyesi'nden bir teknik heyet mahallemize geldi. Zaten Belediye Başkanımız, bu bölgeye seçim öncesin de geldiğinde, bölgede nefes alınacak alanlardan güzel ve yeşil bir alan
l.l.4
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
olduğunu; yeşilin korunmaya çalışıldığı bir bölge ol ması dolayısıyla da güzel bulduğunu ifade etmişlerd i . Biz de Beşiktaş Belediyesi'nin rapor hazırla ması yerine, mahalle halkıyla birlikte bir çözüm üretmeyi önerdik. Çözüm öneri sini sizinle paylaşacağız, siz ondan son ra raporunuzu Büyükşehir Belediyesi'ne iletin dedik". Beşiktaş Belediyesi'nin A K-DER'in sunduğu bu öneriyi destek lemesi üzerine dernek çalışmalarına başlamış. Dernek yetkilileri önce Şehir Planc ı ları Odası, M imarlar Odası, Harita M ü hendisleri Odası gibi kurum lardan bazı temsilcileri derneğe davet ederek, görüşlerini almış, kendilerinin ham önerilerini onlarla tartışmış. Daha sonra, mahalleyi sokaklara ve evlere ayırarak, sokak ve ev toplantıları düzen lemiş. 2 - 2,5 ay süren bu sokak ve ev toplantılarıyla AK-DER mahalleliye, bu rayla ilgili yönetimlerin ne düşündüğünü, bu düşünme aşamasında nasıl bir proje geliştirilmesi gerektiğini anlatmış ve on lardan gelen önerileri, eleştirilerini dinle miş. Yapılan tüm bu toplantılar da kayıt altına alınmış. Bu görüşmeler sırasında mahalle halkının büyük çoğunluğu ihti yaç ve talepler doğrultusunda, A K-DER tarafından hazırlanmaya çalışı lan taslak ta istedi kleri değişiklikleri söylemişler. AK-DER yetkilileri bu toplantılardan çıkan kararları bir bütün haline getirmiş ve Proje Danışmanı olması için de Şehi r Plancısı Faruk Göksu i l e anlaşmışlar. Çalışmalar belli bir noktaya geldikten sonra, Beşiktaş Belediyesi ile görüşül müş. Beşiktaş Belediye Başkan ı , mec lis üyeleri, muhtarlar ve mahalle halkının tümünün katıldığı yaklaşık 1 .000 kişilik bir toplantıyla da çalışma kamuoyuna sunulmuş. Beşiktaş Belediye Başkanı ve meclis üyeleri bu projeyi sonuna ka dar desteklediklerini, çünkü yerel halk tarafından yapılan ülkedeki ilk proje olduğunu dile getirmişler. 42. I SoCaRP (Uluslararası Şehir ve Bölge Plancıları Birliği ( I nternational Society of City and Regional Planners- I SOCARP) Kongresi'yle birlikte i stanbul'a gelen 45 farklı ülke nin Şehir Plancıları da Eylül 2006'da mahalleyi ziyarette bulunmuş. Daha sonra Bilgi Ü niversitesi ve Yıldız Teknik Ü niversitesi'nden akademisyenler de projeye kendi hazırladıkları önerileri
Mart- 2008 sunarak katkıda bulunmuş. Karanfilköy, bunun d ı şında iki mimarlık öğrencisinin doktora tezinin de konusu olmuş. Alman Hessen Sendikalar Birliği, Alman Siyaset Bilimcileri, Japonya ve i sviçre m imarlık heyetleri gibi çok sayıda yerli yabancı kişi ve kurum mahalleye bu projeyle ilgili konuk olmuş. Arsanı n asıl sahibi olmasından ötürü i BB 'ye yaptığı bu çalışmalarla birlikte başvuruda bulunan mahalleli, ödeyebi lecekleri cüzi m i ktarlada bu alanı ken d ilerine devrilmesi talebinde bulunmuş. Geçmişte gecekondu önleme bölgesi olarak tahsis edilmiş hazine alanı olan bu bölge ile ilgili bu talep, Büyükşehir Belediyesi tarafından Kentsel Dönüşüm M üdürlüğü'ne havale edilmiş. Alanı n b i r diğer özelliği d e Boğaziçi Etkilenme Bölgesi'nde yer al ıyor olması. Buna göre TAKS: 0 , 1 5 , KAKS: 0,75 imar durumu bulunan, yani 5 kata kadar yapı yapılabilecek, taban alanı da O, 15 ola rak belirlenen bir imar koşulu bulunan bölgeyle i lgili geliştirilen projede, 2 katlı sıra bahçeli evler öneriliyor. 600 tane yapının yıkılıp yerine 600 tane yeni yapı yapılmasını öngören projede sosyal donatı alanlarına i l işkin bölgeler de ay rılmış. Burada yaşayan insanların hep sinin bir kez birilerine para vererek bu arsaları aldığını, işgalci gibi söylemlerin doğru olmadığını dile getiren Şinasi Yalçın, 1 950'1erle birlikte kırdan kente göçün yoğun olması, özellikle büyük sermayenin ucuz işgücünü kentlere ya pılmasına göz yumulan bu yapılarla ilgili " Hiçbir altyapı , hiçbir arsa hazırlığı yapıl maksızın bu insanları önce teşvik edip sonra da bu insanları işgalci görmek kadar çirkin bir şey olamaz." sözleriyle ifade ediyor. Sonrasında Büyükşehir Belediyesi 'ndan tayin edilen yetkililerle 5 kez heyetler halinde görüşme yapan dernek, görüşmeler sırasında apartman tipi yapılar yapı lması, halkın kendile rine sunulacak dairelere borçlanarak sahi p olmaları önerisiyle karşı karşıya kalmış. Daireler için öngörülen m i ktarın mahalle gerçekleriyle örtüşmediğini ve önerilen yüksek meblağları kimse nin ödemeye gücünün olmadığını dile getirmiş. "Biz bazı kesimler gibi şunu demiyoruz: ' Para pul da vermiyoruz, hiçbirşey de yapmıyoruz, siz bizim ta pumuzu vereceksiniz.' Vermelisiniz bu
bizim doğal hakkımız ama biz yine de buraya belli bir miktar para da ödeye rek ve ranta yönelik olmayan bir proje sunuyoruz. 5 kat istemiyoruz, 2 kat istiyoruz. Planları da siz buna yönelik olarak geçireceksiniz. Diyeceksiniz ki imar planında bu alanda bahçeli iki katlı evler yapılabilir. Dolayısıyla da kimse 5 katlı yapamaz. Böylece kendi içerisinde daha yaşanan, daha nefes alınabilir, yeşili daha bol olan bir alan haline gelecek" diyen Yalçın, Karanfilköy'de ciddi bir komşuluk ve dayanışma ilişkisi, Karanfilköylülük kültürü olduğuna dikkat çekiyor. Kadi r Topbaş' ı n da, projeyi baştan çok beğendiğini, ama arsan ın değeri itibariyle buranın değerini daha yüksek tutmak zorunda olduğunu dile getirdiğini söyleyen Yalçın "Bu çok ger çekçi bir yaklaşım değil çünkü burası Dubai Towers'ın arazisi gibi boş, ticaret yapı l acak bir alan değil. Eğer gerçek ten kentsel dönüşüm deniyorsa, kentsel dönüşüm insanla yapıyla birlikte dönü şümdür. i nsanı ata n , yapıları değiştiren, başka sosyal dokudan insanları getiren bir dönüşüm kentsel dönüşüm olmaz. Kentsel sürgün ve rantsal dönüşüm olur. Böyle bir şeyi biz asla kabul etmiyoruz. Burayı dönüştüreceksek biz dönüştür ceğiz ve bizim i htiyaçlarım ıza uygu n bir projeyle dönüştürmeliyiz, çünkü burada biz yaşıyoruz." Bugün gelinen aşamada, mahalle halkı ve A K-DER i BB'nin onayını bek liyor. 1 ,5 - 2 sene süreceği tahmin edilen yeniden yapılanma sürecinde insanların barınma sorununun nasıl hal ledileceğine ilişkin ise A K-DER 3 olası lık üzerinde yoğunlaşmış. Bir banka ile hem arsaların alınması hem de yapıların yapılması ile ilgili 2 yılı ödemesiz, geri kalanı 20 yıl vadeli kredi sağlaması ile ilgili öngörüşme yapılmış. Mahalle halkına sağlanacak bu kredi ile 20 yıla yayılmış taksitlerle tapular alınmış ve bi nalarda oturuluyor olacak. Yalçın "Bunu eğer i B B , K i PTAŞ kanalıyla yapmayı düşünürse, onunla yapsın bizim için hiç fark etmiyor. Sonuçta bizim derdimiz bu projenin uygulanması ve bu mahalle halkının burada yaşamaya devam ediyor olması." diyor ve ekliyor " Belki i BB ile anlaşılarak, TO K i ve K i PTAŞ'ın yaptığı boş duran çok sayıda bina, insanlar 6 aylığına yada 1 seneliğine kiralanabilir.
Ma rt" 2008 Orada meydana gelebilecek boya, ba dana gibi bir takım masraflar da müte ahhit firma tarafından karşılanır." Karanfilköy'de bir takı m kesimlerin önünü kestiklerini düşündüklerini ifade eden Yalçın, çok haklı bir proje ürettik lerini, bu projenin çevredeki sitelerde de olumlu yankı bulduğunu, çünkü bir uzlaşı kültürünü yaşama getirmek iste diklerini vurguluyor. 1 992 yılında kurulan AK-DER'in kadın kolları, çevre, eğitim gibi aktif olarak faaliyette bulunan çeşitli komisyonları bulunuyor. Dernek 2 seneden bu yana ÇEK Ü L Vakfı ile işbirliği içinde okuma yazma kursları düzenliyor. Ayrıca baba destek programları, Pazar günleri ilkokul çağın daki çocuklara yönelik olarak i ngilizce kursları gerçekleştiriliyor.
Ce n n e t- e Be ş Y ı l d ı z l ı Çe v r e Ay ı b ı 24 Mart, Radikal YAZAN: YAŞAR ANTER
Güllük Körfezi'nde beş yıldızlı otel yapan şirket, üç hafta boyunca izinsiz olarak denizi doldurdu. Şikayetlere karşın devlet kaçak olarak yapı lan dolguyu durdurmad ı . G ü l l ü k Körfezi'nde tahsisle kiraladığı orman arazisine beş yıldızlı otel inşa eden şirket, üç hafta boyunca denizi izinsiz doldurdu, 1 .300 metre uzunlu ğunda 40 metre genişliğindeki kaçak dolguyu kimse durdurmad ı . Meşelik muhtarı, tesisin üç koyu kapatacağ ı n ı , bölgede yaşayanlara denize girecek yer kalmadığını söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, iki yıl önce M ilas i lçesi'ne bağl ı Meşelik Köyü sınırları ve Güllük Körfezi içindeki Pina Yarımadası'nda 85 dönümlük orman arazisin i , M N G Holding AŞ'ye 49 yıllığı na tahsisle kiralad ı . Şirket, b u alanda beş yıldızlı otel inşaatına şubatta başlad ı . Ancak izinsiz olmasına karşın tesise ait iki motoryat iskelesi inşa etmek ve koyu liman haline getirmek için kıyıdan 40 metre genişliğinde dolgu yapılmaya başlan dı. Meşeli k Köyü M u htarl ı ğ ı , M ilas Kaymakamlığı'na başvurarak şikayetçi oldu.
Göz Göre Gö re İzi n s i z
Ü ç hafta süren dolgu devam ederken, kaymakamlık ve jandarma olay yerine gidip zabıt tuttu. Görevliler, dolgunun kaçak olduğunu söyleyerek, izin alının caya kadar durd u rması nı istedi . Buna rağmen 24 saat aralıksız dolgu devam etti. Yaklaşık 1 .300 metre uzunluğunda, 40 metre genişliğinde dolgu yapıldığını beli rten Meşelik Köyü M uhtarı Tahir Saylak, " i nşaat başlamadan önce bölgen i n koruma altındaki Halep çamı ormanları ile kaplı olduğunu anlattık. Denize girecek başka yer olmadığını belirttik. Güvercinlik Koyu'nda ekolojik dengeni n bozulacağı n ı anlattık. Bizi dinlemediler. Otel üç koyu kapatarak tesisi kuracak, koyun ağzını ve doğal plajı halka kapatacak," ded i . Onlarca kamyon v e iş makinesi denizi doldurmaya devam ederken, Türkiye Yeşiller Partisi kurucu üyesi Bilge Contepe, " i zinsiz, güpegündüz binlerce ton toprağı denizin içine bırakanlara yet kililerin dur diyememesi çok acı . Valinin haberi yok . Dava açacağız." 35 bin metrekare dolgu alanı yaratıp iki iskele ve mendirek yapacaklarını be lirten hafriyat soru mlusu ise " Başvurduk. 10 gün içinde izinleri almış oluruz," dedi . "Ya izin çı kmazsa sorusuna ise, " i şler böyle yürüyor" yan ıtını verdi. M ilas Kaymakamı Bahattin Atçı, soruşturma başlattı klarını beli rtirken Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu olayı DHA muhabirin den öğrendi. n c: o
:i! Şehi r T i y a t- r o l a r ı � B e y o ğ l u S a h n e s i §! M ima r i P ro j e Ya r ı şma s ı ' n a TSMD ' d e n I t- i r a z o
1..
.
25 Mart
i stanbul Büyükşehir Belediyesi Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı Projeler M üdürlüğü tarafından 7 Mart 2008 tarihinde, Şehir Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi için, 6.761 m2'ye yayılan alanda tasarianacak tiyatro kompleksi ve yakın çevresinin düzenlenmesini kapsayan, ulusal ve tek kademeli olarak i BB Şehi r Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
115
M imari Proje Yarışması düzenlendi . S o n başvuru tarihi 7 N isan 2008 olarak belirlenen ve yeni tiyatro binası proje sinin, yapılacağı alanda bul unan tescilli Beyoğlu Vergi Dairesi binası ile enteg rasyonunun da sağlanmasını amaçlayan yarışmanın şartnamesine Türk Serbest M imarlar Derneği (TS M D) itiraz ediyor. TS M D yaptığı yazı lı açıklamada; şart namenin yönetmelik dışı, değiştiri lmesi zorunlu maddeler içerdiğini ifade ediyor. TSMD'nin Yönetim Kurulu Başkanı i lhan Kural'ın imzasını taşıyan, yazılı açıklaması şu şekilde: 1 . " 1 . 1 . 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu mad. 2/a bendinde: ' Belediyeler ile bunlara bağ l ı , döner sermayeli kuru luşlar; mal veya h izmet alı mları ile yapım işlerinin ihalelerini bu kanuna göre yürü tülür' denilmektedir. 2. 1 . 2. 4734 sayılı (K. i . K ) Kanunun 23. maddesinde: ' i dareler, ilgili mev zuatında belirlenecek usul ve esaslara göre . . . yarışma yaptırabilirler' denil mek tedir. 3. 1 . 3. ' M imarlı k , Peyzaj M imarlığı, M ühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehi r ve Bölge Planlama ve G üzel Sanat Eserleri' Yarışmalar Yönetmeliği 1 . maddesinde (amaç ve kapsam) bu yönetmeliğin amacı 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu kapsamındaki idarelerin, m imarlık, peyzaj m imarl ı ğ ı , mühendislik, kentsel tasarım projeleri, şehir ve bölge planlama ve güzel sanat eserleri ile ilgili bir plan veya tasarım projesi elde edilmesine yönelik olarak yaptıracakları yarışmalara ilişkin esas ve usu lleri dü zenlemektir. 4. 2. Şartnamenin 1 . 1 . maddesinde (yarışmanın adı ve türü) yarışmanın
116
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
K . i . K . M i marlık, Peyzaj M i marl ı ğ ı , M ühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve G üzel Sanat Eserleri Yarışmalar Yönetmeliği'ne göre düzenlendiği beli r tilrnek durumundadır. 5 . 3 . Şartnamenin 1 5. maddesinde (yarışmanın amacı) K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'nin 4. maddesindeki (a) ve (b) bendierinin belirti lmesi gerekmek tedir. 6 . 4. Şartnamenin 1 .7 (a) maddesi nin (yarışmaya katılma esasları), K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'nin madde 1 5 (a) bendine göre değiştirilmesi gerek mektedir. 7. 5 . 1 . Yarışmada danışman jüri üyeleri nin (şartname mad. 1 . 8 . 1 ) sayısı K . i . K . Yarı şmalar Yönetmeliği mad. 22 gereğince, asli üyelerin sayısını geçe mez. 8. 5 . 2 . K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'nin 1 9. maddesi gereğince asli ve yedek jüri üyelerinde aranacak mesleki deneyim ve nitelikler belirlen miş bulunmaktadır. 9. 6 . Şartnamenin 1 .9 . maddesinde (yarışmacılardan istenen belgeler) sıralanan istekler arasında, K. i . K . Yarışmalar Yönetmeliği madde 1 3'te belirtilen 1 3-c-2 bendinde maliyet ra poru , 1 3-c-6 bendinde peyzaj m i marl ığı raporu yer almamaktad ır. 1 O. 7. Şartnamenin 1 . 1 O. maddesinde (yarışmacılara sağlanan dokümanlar) yarışmacılara verilecek belgelerin eksik olduğu görülmektedir. K. i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'nin mad. 1 1 (a)'ya göre yeni değerlendirmenin yapılması gerekir. 1 1 . 8. Şartnamenin 1 . 1 1 . madde sinde C D kopyaların kimlik zarfında teslimi istenmektedir. K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği madde 13 (a/4) bendinde kimlik zarfı içinde bulunması gerekli belgeler içinde CD yer almamaktadır. 1 2 . 9. Şartnamenin 1 .1 2 . maddesin de istenen yer görme belgesi karşılığı ödenecek ücret beli rtilmemiştir. K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'nin madde 9 (i) bendi gereğince yer görme karşılığı ödenecek ücretin ve ödeme şartların ı n beli rtilmesi gerekir. 1 3 . 1 0 . 1 . Şartnamenin madde 1 .1 3 . (2) bendinde 'yarışma şartların ı ve proje uygulama aşamasında yetkili merciler ce yapılacak tadilat önerilerini dikkate
Mar-t" 2008 alacakları nı kabul ettiklerini beli rten belge istenmesi' K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'ne aykırıdır. Yönetmeliğin madde 1 3. a/4 bendinde bu ibare 'ya rışma şartlarını aynen kabul ettiklerini beli rten' diye tarif edilmektedir. 1 4 . 1 0 . 2 . Şartnamenin madde 1 . 1 3 . 2 .'de kimlik zarfında yer alacak belgeler içinde şartname alındı belgesi istenmektedir, şartnamenin alınmasında bu belgenin sunulması esas olduğuna göre ikinci bir alındı belgesine gerek yoktur. 1 5. 1 0. 3 . Şartnamenin madde 1 .1 3. 2.'de, kimlik zarfı içinde onaylı yer görme belgesi istenmektedir. K. i . K. Yarışmalar Yönetmeliği madde 1 3 (a/3) bendine göre, yer görme belgesinin ayrı bir zarf içerisinde teslimi gerek mektedir. Zira yer görme belgesi ra portörlerce kontrol edilerek jüriye rapor edilmek durumundadır. 1 6 . 1 1 . K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği madde 17 ve madde 28 gereğince, soruların yanıtlanması için son tarih; şartnarnede belirtildiği gibi 2 1 .04.2008 değil, 1 6.04.2008 ol mak durumundad ır. 1 7. 1 2 . Şartname 1 . 24 maddesinde (ödüller tutarı ve ödeme şekli), ödül lerden % 1 7 vergi kesileceği belirtil mektedir. Oysa ki K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'nin 40.maddesi (a. 1 ) 'de belirtilen hesap tablosunda ödül ve mansiyon tutarlarının net olacağı be lirtilmektedir. Ayrıca, 1 93 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 29. maddesine göre de ödül ve mansiyonlar yarışmacı lara net olarak ödenmek durumundadı r. 1 8 . 1 3 . Şartnamenin 1 . 24 madde sinde 'jüri yapacağı değerlendirmede ödüle layık proje bulamadığı takdirde, ödül kademelerinden herhangi biri veya birkaçını boş bırakabil i r ve mansiyon ödülü sayısı nda sınırlama yapabilir. Boş kalan ödül kadernesi için ödeme söz konusu olamaz' denilmektedir. Bu karar K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'nin madde 3 1 (e) bendine aykırıdır. Madde 3 1 (e) 'sıralama, eleme ler sonucunda ödül ve mansiyon sayısı kadar proje ayrıldıktan sonra sıralama yapılır. J ü ri şartnarnede öngörülen ödül ve mansiyonları vermek zorundadır' ifa desi yer almaktadır. Yukarıda açıkladığımız üzere adı geçen yarışma şartnamesi; K . i . K .
Yarışmalar Yönetmeliği'ne aykırıdır. Bu nedenle yarışma sürecinin dur durulup, yarışma şartnamesinin K . i . K . Yarışmalar Yönetmeliği'ne uygun hale getirilmesi zorunludur. 4734 sayılı Kam u i hale Kanunu'nun 29. maddesi gereğ ince dokümana ilgili yönetmeliğe uymaması nedeniyle itiraz ediyoruz. Aynı kanunun 55. maddesi gereği ilgili i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na, 55 (a) maddesine göre de şartnamenin K. i . K . Yarışma Yönetmeliği'ne uymaması nedeniyle şikayette bulunmaktayız. Diğer yönden, aynı Kanunun 56 (b) maddesine göre de Kamu i hale Kurumu'na aynı nedenle şikayette bu lunmaktayız."
Ba r ı ş I ş a r e -t i 5 0 Ya ş ı n d a 24 Mart, Sabah
i ngiliz nükleer savaş karşıtı hareketinin sembolü olarak ortaya çıkan ve zaman içinde her tür protesto gösterisinin vazgeçilmez parçası haline gelen barış işareti 50 yaşına bastı. 1 958 yılında Londra'daki Trafalgar Meydan ı'nda ger çekleşen nükleer savaş karşıtı gösteri nin düzenleyicileri, dönemin önde gelen tasarı mcı larından Gerald Holtom'a başvurdular. Vicdani ret hakkını kullanarak l l . Dünya Savaşı'na katılmayan Holtom, eğer akıldan çıkmayacak bir sembol yaratmayı başarırlarsa, gösterinin çok daha etkili olacağ ını söyledi. " Kendi kendime çizmeye başladı m . Çaresizli k içinde elleri i k i yana açık bir adam geldi aklıma, Goya'nın asker lerin ateş ettiği köyl üsü gibi bir adam
Mar-t' 2008 figüründen yola çıktı m . " Haltom öncelikle çarm ıha gerilmiş i sa şeklinde bir adam figürü çizecekken, bayrak sallama dil inden harfler kullan maya karar verd i . " N ükleer" kelimesinin ilk harfi N 'in bayrak dilindeki karş ı l ı ğ ı bayrakları iki yanda açm ış bir figür, Disarmament'ın (Silahsızlanma) ilk harfi olan D ise bir bayrağı aşağ ıda, diğerini yukarı kal d ı rmış duran bir figürü resmediyordu. Holtom, bunların birleşiminden oluşan sembolüne "bombayı yasaklayın" ismini verd i .
Cim Bom ' a R i v a Şoku !
Ancak bu borç ödenmedi. Galatasaray Kulübü'ne yakın çevreler, Adnan Polat'ın yeni yönetime giren kişilerden aci l ödemeler için para toplad ığını, Ata Menkul Değerler'in borcunun da bu kapsamda ödeneceğini ve icradan satı şı n engelleneceğ ini beli rtti .
" Av r u p a ' d a n 4 0 Ya ş Alt- ı 4 0 Mima r " L i s t- e s i n d e 3 T ü r k M ima r Ye r Al ı y o r 26 Mart
26 Mart, Vatan
DERLEYEN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Yazan: Tebernüş Kireççi
Avrupa'n ı n başarılı genç m imarları, "Avrupa'dan 40 Yaş Altı 40 M imar" (Europe 40 U nder 40) listesinde toplandı . The European Gentre for Architecture Art Design and U rban Studies ve The Chicago Athenaeum: M useum of Architecture and Design, Avrupa'da 2008 yılının en başarılı genç mimarları nı "Avrupa'dan 40 Yaş Altı 40 M imar" adl ı bir listede biraraya getirdi. Listede, Stüdyo Architects i stanbul'dan Cem Yurtsever ve Ayşin i pekçi ile Melkan Gürsel Tabanl ıoğlu olmak üzere 3 Türk m imar da bulunuyor. 2008'de ilki düzenlenen ve The European Center tarafı ndan geleceğin mekanlarını ve kentlerini şekillendirecek m imar ve tasarımci ları tanımlamak ama cıyla her yıl düzenli olarak hazırlanacak "Avrupa'dan 40 Yaş Altı 40 M imar", tüm genç m i marların, peyzaj m imarlarının, şehi r plancı ları n ı n , endüstri ürünleri, moda ve tekstil ve grafik tasarı mcıları nın katılımına açık. Katılımcı ların 40 yaşın altında ve bir firmada veya bağı msız olarak yürüttük leri bell i bir projenin baş tasarımcısı olmaları gerekiyor. 2007 sonunda New York'ta m imar ve tasarımellardan oluşan bir jüri tara fından hazırlanan l istede, 32 mimar ve mimarlık bürosu ile 8 endüstri ürünleri tasarımcısı bulunuyor. M i marlık ve tasarım alanlarında, aralarında gökdelen, şehir planları ve endüstriyel ürün tasarımı projeleri bulunan yüzlerce başvurunun yapıldığı
Galatasaray'ın "bütün borcu sıfırlar" diye umut bağladığı Riva Arazisi, 2 , 5 m ilyon YTL'Iik borç yüzünden icradan satıla cak. Galatasaray Spor Kulübü'ne ait i stanbul'un en bakir banliyösündeki villa imarlı 1 m ilyon 1 75 bin metrekarelik Riva arazisi icradan satışa çıkarıldı. Tahmini bedeli 1 46 m ilyon 875 bin YTL olan arazinin satışı 28 N isan'da Beykoz i cra M üdürlüğü'nde gerçekleştirilecek. Alıcı çıkmaması durumunda satış 8 Mayıs'ta tekrarlanacak. Toplam 280 milyon Dolar borcu oldu ğ u tahmin edilen Galatasaray Kulübü, üçüncü köprü projesiyle birl i kte değeri ne değer katacak Riva'daki arazinin tüm borçları kapatacak bir değer olduğunu düşünüyor. Ancak söz konusu arazi 2 , 5 m ilyon YTL'Iik bir borç yüzünden icradan sa tışa ç ı karılma tehlikesi ile karşı karşıya. Arazide ayrıca Vakıfbank'ın da 1 00 mil yon YTL'Iik ipoteği bulunuyor. Kulübün Ata Menkul Değerler'e olan borcu ise halka arz döneminden kay naklanıyor. GS yönetimi halka arz projesi kapsa mında Ata Menkul Değerler'le sözleşme imzalamıştı. Ancak daha sonra Kulüp halka arzı başka bir kurumla yapmayı tercih etti. Bunun üzerine Ata Menkul de mah kemeye giderek sözleşmeden doğan hakkının peşine düştü. Dava sonu cunda kulübün Ata Menkul Değerler'e 2,5 m i lyon YTL ödemesi kararlaştırıldı.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
117
listeyi belirlemek, jüri için oldukça zor bir süreç olmuş. M imarlık kategorisinde seçilen projeler arasında gökdelenler, kurumsal ve dini yapılar, kentsel ve politik strüktürler, planlama projeleri, kentsel yenileme, dönüşüm ve resto rasyon çalışmaları, bir ve birden çok aile için konutlar, mağazalar, iç mekan tasarı mları, spor ve ulaşım merkezleri, enstitüler, parklar, anıtlar ve kamusal mekanlar bulunuyor. Endüstri ürünleri tasarımı alanında ise, ofis ve ev mobilyaları, ev eşyaları ve banyo gereksinimleri bulunuyor. Lance Jay Brown (Architecture and Urban Design, City U n iversity of New York), Roger Duffy (Skidmore, Owings & Merrill), Rijk Rieveld (Rietveld Architects), Ronnette Riley (Ronnette Riley Architects) jüriyi oluşturan isimler arasında. "Avrupa'dan 40 Yaş Altı 40 M i mar", Belçika, H ırvatistan, Danimarka, Fransa, Almanya, Büyük Britanya, Yunanistan, i talya, Hollanda, Norveç, Polanya, Portekiz, Rusya, Türkiye ve i spanya olmak üzere 1 5 farklı Avrupa ülkesinden 40 genç tasarımcıyı b iraraya getiriyor: 3 RW Architects: l ngfeld Bennet, Henning Frohsdal, Jakob Rostvik , Susanne Puchberger, Sixten Rahliff, Haakon Rasmussen (Norveç), Odd Klev (M imar, Norveç), N ikita Barinov (M imar, Rusya), Fabrizio Barozzi (Mimar, i spanya), Sasa Begovic (Mimar, H ırvatistan), Marc Botineau (M imar, Fransa), Geeile Brisac ( Mimar, Büyük Britanya), Bita Azimi-Calari (Mimar, Fransa), Stephene Cottrell, Jerôme M ichelangeli ( M imarlar, Fransa), Jan-Hendrik De Groote (Tasarı mcı, Almanya), J ulien De Smedt (Mimar, Danimarka), Patricia Sabin Diaz, Enrique M. Blanco Lorenzo ( M imarlar, i spanya), Marc Eggert ( M imar, Almanya), Paul Flowers (Tasarımcı , Almanya), Raphael Gabrion (Mimar, Fransa), Bjarke lngels ( M imar, Dani marka), Ayşin i pekçi (Mimar, Almanya), Robert Konieczny (Mimar, Polanya), Tomasz M . Konior ( M imar, Polanya), Marc Krusin (Tasarımcı, Büyük Britanya), Gabriele Lelli (M imar, i talya), Marianthi Liapi (M i mar, Yunanistan), Elodie Nourrigat
118
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
(Mimar, Fransa), Kostis Oungrinis ( M imar, Yunanistan), Luke Pearson (Tasarımcı, Büyük Britanya), N iccolo Poggi (Tasarımcı, i talya), Wolfram Putz (Mimar, Almanya), Kristof Pycke (Tasarımcı, Belçika), Roberto Ragazzi ( Mimar, Portekiz), Amir Sanei (M imar, Büyük Britanya), Matthias Schmidt (Mimar, Almanya), Thomas Stein (Tasarımcı, Almanya), O liver Schweizer (Tasarımcı, Hollanda), Melkan Gürsel Tabanlıoğlu ( M imar, Türkiye), Amin Taha (Mimar, Büyük Britanya), Andrew Todd ( M i mar, Büyük Britanya), Alberto Veiga (Mimar, i spanya), Thomas Willemeit ( Mimar, Almanya), Gerhardt Wittfeld ( Mimar, Almanya), Cem Yurtsever (Mimar, Türkiye). Listeye giren tasarımciların projeleri, 2008 yılı yaz başında açılacak olan bir sergiyle de tanıtılacak.
Şehi r T i y a t- r o l a r ı Beyoğ l u Sa h n e s i Mima r i P ro j e Ya r ı şma s ı ' n a B i r İt- i ra z d a M ima r l a r Od a s ı I s t- a n b u l B ü y ü k k e n t" Ş u be s i ' n d e n 27 Mart
i stanbul Büyükşehir Belediyesi Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı Projeler M üdürlüğü tarafından 7 Mart 2008 tarihinde, Şehir Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi içi n , 6.761 m2'ye yayılan alan da tasarianacak tiyatro kompleksi ve ya kın çevresinin düzenlenmesini kapsayan, ulusal ve tek kademeli olarak i BB Şehi r Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi M i mari Proje Yarışması'nın duyurusu yapıldı. Geçtiğimiz günlerde Türk Serbest M imarlar Derneği (TS MD) yaptığı yazılı açıklamada; şartnamenin yönetmelik dışı, değiştiril mesi zorunlu maddeler içerdiğini ifade ediyordu. TSM D'nin bu açı klamasının ardından M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi de i stanbul
Mar-t 2008 Büyükşehir Belediye Başkanlığı Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı Projeler M üdürlüğü'ne hitaben yapılan yazılı açıklama yarışmanı n , kamu kurumlarının h izmet alım yöntemi 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu'nun 23. maddesi uyarınca belirlenen usullerin dayanak olarak be lirtilmeyerek yasal dayanaktan yoksun bırakıldığını belirtiyor. Açıklamanın içe riği ise şu şekilde: " M imarlar Odası'na göndermiş oldu ğunuz 4 Temmuz 2007, 2 7 Tem muz 2007 ve 18 Eylül 2007 günlü yazı larda Beyoğlu Tiyatro B inası Kültür Kompleksi ve Şişhane Meydanı Düzenleme proje yarışmasının ' M imarl ık, Peyzaj M imarl ı ğ ı , Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve G üzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği' uya rınca yarışmaya çıkacağını, bu yönet meliğin 1 8 . maddesi uyarınca asıl ve yedek jü ri üyesi önerisi talep edilmiş ve Odamız 1 3 .09.2007 günlü, 080 1 1 /1 348 sayılı yazı ile asıl ve yedek jüri üye önerilerini kurumunuza iletmiştir. Bu yazılarınııda söz konusu yarışma nın 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu'na dayan ılarak hazırlanan ' M imarl ı k , Peyzaj M i marlığı, M ühendislik, Kentsel Tasarı m Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve Güzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği' uyarınca düzenlendiği açıkça beyan edilmiştir. Yarışmanın kapsamı böylece belirlen m işken 07.03. 2008 günü i lan edilen proje yarışması şartnamesinde bu yasal dayanağ ı n ifade edilmemiş olduğu gö rülmektedir. Proje yarışması şartnamesinin i lan edilmiş olan içeriğ inde 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu'na ve bu yasa kapsamı nda hazırlanan Yarışmalar Yönetmeliği'ne açıkça aykırı l ı k bulun maktadır. Kamu kurumları nın hizmet alım yöntemi 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu ile beli rlenmiştir. Bu yasanın 23. maddesi uyarınca yürürlüğe giren ' M imarl ı k , Peyzaj M i marlığı, M ühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehi r ve Bölge Planlama ve G üzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği' ile 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu kap samında idarelerin , yarışma usul ve esasları belirlenmiştir. Bu yönetmelik idarelerin m imarlık, peyzaj mimarl ı ğ ı ,
mühendislik, kentsel tasarı m projeleri, şehir ve bölge planlama ve güzel sanat eserleri ile ilgili bir plan veya tasarım projesi elde edilmesine yönelik olarak yaptıracakları yarışmalara ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir. 4734 sayılı Kamu i hale Kanunu kapsamında idarelerin yarışma usul ve esaslarına yönelik bu yönetmelik dışın da başkaca usul bulunmamaktadı r. Söz konusu yarışmada ise yasal dayanak belirtilmeyerek yarışma yasal daya naktan yoksun bırakılmıştır. Yarışma şartnamesini alarak yarışmaya katılacak m imarların projelerinin hangi hukuka göre değerlendirileceği n i , değerlendir me yapacak seçici kurulun hangi yasal dayanakla değerlendirme yapacağ ını bilmesi en yasal hakkıdır. Yarışma şartnamesi incelendiğinde zaten yasal dayanağ ı n belirtilmemiş olmasının bir unutmadan çok bilinçli bir tercih olduğu ortaya çı kmaktadır. Bu nedenle yarışmanın türü ve şekli bu çer çevede yeniden düzenlenmelidir. Söz konusu yarışma şartnamesi incelendi ğinde Yarışmalar Yönetmeliğine aykırı ayrıca birçok madde tespiti yapılmıştır.
Bu maddelerden bazıları aşağıda sıralanmışt-ır : 1 . Yarışmalar Yönetmeliğinin 4 . mad desi yarışmaların hedefini tanımlamakta d ı r. Halbuki bu yarışmada hedef belirtil memektedir. Yarışmalar Yönetmeliğinin 4. maddesinde 'Yarışmalarda; kamu yararı esas alı narak, ait olduğu konu özelinde; kültür, sanat, bilim ve çevre değerlerinin rekabet yoluyla geliştirilme sine, çok sayıda seçenekten en ekono mik, en işlevsel ve yenilikçi çözümlerin seçilmesine, müelliflerin saptanmasına ve güzel sanatların teşviki hedeflenir' denmektedir. Yarışmaların amacı ödül alan pro jelerle hedefe uygun müellif ve güzel sanat eserlerinin tespitidir. G üzel sanat eserleri de 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında değer lendirilir. 2. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 8 . ve 29. maddeleri, güzel sanat eserlerinin 'gelir vergisinden müs tesna' olduğunu açı kça ifade etmek tedir. Maliye Bakanlığı Gelirler Genel M üdürlüğü Odamızın yapmış olduğu bir başvuruda, 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Ma rT 2008 Eserleri Kanunu hükü mlerine göre eser n iteliği taşıması ve bu durumun kişi tarafından 'tevsik ve ispat edilmesi' şartı ile söz konusu çalışmalardan elde edilecek hasılata m ünhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 1 8 . madde sinde yer alan istisnadan faydalanması mümkün bulunmaktadır, demektedir. Yarışmaların hedefi zaten güzel sanat eserlerini seçmek olduğuna göre seçil miş eserlerin, yani ödül alan eseriere verilecek ödüllerin net olacağı açıktır. Yarışma şartnamesinde ise ödüllerin Maliyen i n bu doğrultudaki değerlendir melerine ve yargı içtihatlarına rağmen % 17 oranı nda gelir vergisine tabi olduğu beli rtilerek hukuk ve yerleşmiş uygulamalar hiçe sayılmıştır. 3. Şartnamenin 1 . 8 maddesinde danışman jüri üyelerinin sayısın ı n 8 , asl i jüri üyelerinin sayısının ise 7 olduğu gö rülmektedir. Yarışmalar Yönetmeliğinin jüri danışman üyeleri tanı m ı yapılan 22. maddesinde 'danışman üyelerin sayısı asli üyelerin sayısını geçemez' denmek tedir. 4. Yarışma şartnamesinin 1 .1 0 maddesinde beli rtilen 'yarışmacı lara sağlanan dokümanlar'ı n Yarışmalar Yönetmeliğinin 1 1 . maddesine aykırı olarak eksik olduğu görülmektedir. 5. Yarışmalar Yönetmeliğinin 'Yarışma şartnamesi' başlığı yarışma şartnamelerinde tanı m lanması gereken kuralları açıklamaktadır. Bu maddeler den birisi olan 9/i maddesi şartname lerden olması gereken 'yer görme zo runluluğunun olup olmadığ ı , zorunluluk durumunda belgenin nereden ve nasıl alı nacağ ı , ödenecek ücret ve ödeme koşulları' tanımlanmaktadır. Yarışma şartnamesinde yer görme belgesinin tanı mlandığı 1 . 1 2 maddesinde bu şart yerine getirilmemiştir. 6. Yine Yarışmalar Yönetmeliği'nin 1 7. maddesi soru sorma hakkını ve soru sorma ve yanıt verme sürelerini tanımla mış ve sürelerin yarışma süresinin 1 /3'ü olacağı ifade edilmişken, yarışma şart namesinde bu sü reye dikkat edilmemiş olduğu görülmektedir. 7. Yarışmalar Yönetmeliği nde, j üri değerlendirme esasları (madde 29), yarışmadan çıkarma (madde 30), seç me usulü (madde 3 1 ) ve eser sahiple rinin tespiti (madde 32) tanı mlanmıştır.
Yönetmeliğin 3 1 /e maddesi sıralamayı ve şartnarnede öngörülen ödül ve man siyonların verilmek zorunda olduğunu hüküm altına alm ıştır. Halbuki yarışma şartnamesinde, 'J üri yapacağı değerlendirmede ödüle layık proje bulamadığı takd i rde, ödül kade melerinden herhangi biri veya bir kaçını boş bı rakabilir ve mansiyon ödülü sa yısında sınırlama yapabilir. Boş kalan ödül kadernesi için ödeme söz konusu olamaz' hükmü getirilerek açıkça hukuk çiğ nenmiştir. Kurumunuz söz konusu yarışmanın ' M imarlık, Peyzaj M imarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve G üzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği' kural ları çerçevesinde açılacağı beyanı ile jüri üyesi talep etmiş ve bu doğrultuda yapılan değerlendirme sonucunda asıl ve yedek jüri üyesi bildirilm işken yukarıda sıralanan maddelerden de görüleceği gibi ilan edilen yarışman ın bu yönetmeliğe aykırı olduğu açıkça görülmektedir. Şube Yönetim Kurulumuz 25.03. 2008 günlü 40/7-1 numaralı kararı nda 'meslektaşlarımızın müelliflik ve telif hakların ı ve yarışma hukukunu koruyabilmek amacı ile yarışma şart namesinin Yarışmalar Yönetmeliği çer çevesinde yen iden düzenlenerek ilan edilmemesi durumunda jüri üyelerimizin geri çekilmesi için M imarlar Odası M erkez Yönetim Kurulu'na başvurma, yarışmanın iptali için hukuk yoluna baş vurma ve meslektaşları mızın yarışmaya katılmaması için çağrı yapma' kararı alm ıştır."
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
119
bir taşocağı firması tarafından kullanı lan 1 00.000 metrekarelik alan şirketin faaliyetlerini bitirmesinin ardından Orman Bölge M üdürlüğü'nce döküm alanı olarak kullanılmak üzere bir hafri yat firmasına kiralandı. 2005 yılında Büyükşehir Belediyesi'nden gerekli izni alarak, bu alana hafriyat dökümü yapan kiracı firma, eski taşocağının dolmasının ar d ından Ağustos 2006'da faaliyetlerini bitird i . Hafriyat firmasının çalışmalarını tamamlamasının ardından harekete geçen i stanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, yaklaşık 1 ,5 yılda söz konusu alanı ağaçlandırarak, yeşi l alana çevird i . i stanbul 'da benzer birçok alanın bulunduğunu vurgulayan i stanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, eski den bataklığı andı ran bu tür alanların bir bir ağaçlandırılarak yeşil alan olarak çevreye kazandırıldığını beli rttiler.
Bu İlk Ör-nek Değil Ayazağa'da yapılan çalışman ı n ilk olmadığını dile getiren yetkililer, bundan önce de yine Şiie-Sahilköy şeridinde bulunan 50.000 metrekarelik eski ta şocağının ağaçlandırılarak yeşil alana dönüştürüldüğünü söyledi.
Ge c e k o n d u Ma h a l l e s i Tu rla rı : T u r i zm mi R ö n "t g e n c i l i k mi ? 27 Mart, The New York Times
E s k i Ta ş o c a ğ ı Yemy e ş i l Ol d u ! 27 Mart, Milliyet YAZAN: ŞAKiR AYDIN
Ayazağa'da önce taşocağ ı , daha sonra hafriyat döküm alanı olarak kullanılan arazi i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ağaçlandırıldı. i stanbul'da özel firmalar tarafından çeşitli dönemlerde kullanıldıktan sonra terk edilen eski taşocakları i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ağaç landırılarak yeşil alana dönüştürülüyor. Ayazağa Cendere Yolu'nda yıllarca
YAZAN: ERIC WEINER DERLEYEN: BURCU KARABAŞ-ARKiTERA.COM
Daha önce işi gereği birkaç kez yolu Hindistan'a düşen M ichael Cronin, her turist gibi tapı nak, anıt ve pazarlara dü zenlenen gezilere çoğu kez katılmıştı , ta ki son gezisinde "gecekondu turları"na rastlayana dek . . . Taj Hotel'deki gösterişli odası nda bir şişesinin fiyatı birkaç Hindistanlı'nın iki yıllık maaş toplamına eşit şampan yasından yudumlarken bu öneriyi çok çekici bulan Cranin (41 ) , kısa bir süre sonra açık kanalizasyon çukurlarının üstünden atlayarak ve yola sarkan
ı20
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
elektri k kablolarına temas etmemek için eğilerek ilerliyordu bile. Bir m ilyondan fazla nüfusuyla giderek daha geniş bir alana yayılan, hiçbir şeyin "çöp" olarak görülmediğ i ve her şeyin tekrar tekrar kullanıldığı Dharavi gecekondu bölgesi, nakıştan deri tabaklamaya kadar küçük ölçekli endüstri kollarını barındı rıyordu. Tu r sırasında sarhoş bir adam ta rafı ndan gasp edilen Cronin, yine de gecekondu bölgesi "turu"nun Hindistan hakkındaki fikirlerini değiştirdiğini söy lüyor. " Bu radaki herkes çalışmak istiyor ve daha iyi koşullarda bir yaşam için çabalıyor." i ngilizce'de "poorism" olarak ad landırılan gecekondu turizmi , gittikçe daha fazla rağbet görüyor. Rio de Janeira'dan Johannesburg'a ve Meksika'ya kadar dünyanı n birçok yerinde durum ayn ı : Turistler kirli, kar maşık ve sürprizlerle dolu gecekondu mahalleleri için müze ve plajlardan -en azı ndan bir süreliğine- vazgeçiyor. i ki yıl önce M u m bai 'de " Reality Turları" dü zenlemeye başlayan Chris Way, yeterli müşteri bulamazken, şu an günde üç kez, kapsamı genişletilmiş turlar dü zenl iyor. Gecekondu turizminin herkes için olmad ı ğ ı , hatta bu turların turizm kavram ıyla i l işkilendirilmemesi gerektiği, eleştiriler arasında. Yoksu l insanları sömürdüğü ve seyahat etiği ile bağdaş madığı için karşı çıkılan turlara, turizm değil "röntgencilik" (voyeurism) yakışıır ması yapıl ıyor. Onlario'daki Bruck Ü niversitesi'nden turizm ve çevre profesörü David Fennell , gecekondu turlarının turizm sektörünün yeni sömü rü alanı olduğunu belirtiyor. " i nsanların günde birkaç kez evinizin önünde durup fotoğraflarınızı çekmesini ve hayatınız hakkında yo rumlar yapmasını ister miydiniz?" diye ekliyor. Bu turların düzenlenmesindeki esas amacın , Batılı toplumların kendi hayatlarından memnun olmalarını sağla mak ve " Ben ne kadar şanslıyım - onlar ise ne kadar şanssız" doğrulamasını yaptırmak olduğunu vurguluyor. Gecekondu turizmini savunanlar ise, bu kadar hızlı karar verilmemesi gerek tiğini düşün üyor. Yoksulluğu görmezden gelmenin bir çözüm yolu olmadığını ve turizmin yoksulluğun ne demek olduğu nu anlamak için en etkili yollardan biri
Mar-T 2008 olduğunu beli rten I nternational Center for Responsible Tourism başkanı Harold Goodwin, bütün bunlar yaşan m ıyormuş gibi davranmanın insanlığı inkar etmekle eşdeğer olduğunu savu nuyor. Aslına bakı lırsa tartışılan sorun ge cekondu turları nın yapı l ı p yapılmaması değ i l , nasıl düzenlendiği. Mahalle sakin leriyle saygı çerçevesi nde iletişim kuran küçük gruplar mı, yoksa otobüslerle gecekondulaşmış alanlara gelip sanki bir safarideymişcesine pencerelerden fotoğraf çeken " turistler" mi? Birçok tur organizatörü, sömürü iddialarına duyarlı . Tur katılımcılarını mahalle sakinlerine yard ı m etmeleri için teşvik ediyorlar. Meksika'n ı n Mazatlan Bölgesi'nde kilise tarafından oluşturu lan ve üyelerinin çoğu l ü ks konutlarda yaşayan bir grup, çöp toplayarak ha yatını kazanan insanlara yardım etmek amacıyla söz konusu bölgelere turlar düzenliyor. Hatta bu turlar o kadar po püler olmuş ki, kilise grubu katılım baş vurularını geri çevirmek zorunda kalmış. Turlardan sorumlu Fred Collom, kendi lerini turistleri gerçek dünyaya bağlayan bir köprü olarak gördüklerini beli rtiyor. 1 6 yıl önce Brezilya'da başlayan gecekondu turlarının ilkinin Marcelo Armstrong'un birkaç turisti Rio de Janeira'nun en büyük "favela"sı (gece kondu mahallesi) Rocinha'ya gölürmesi olduğu sanıl ıyor. Armstrong'un daha sonra " Favela Tour" adıyla kurduğu şirketin yarım düzine taklidi ortaya çıktı. Bugünlerde Rio'da turistler polisin bile girmeye tereddüt ettiği mahallelerde araçlar ve motosikletlerle macera arıyor. Organizatörler turların gayet güvenli olduğunda ısrarlı , ama aynı zamanda sürekli artan güvenlik önlemleri aldık ları da bir gerçek. Rio'da "Be A Local Tours"u kuran Luiz Fantozzi, yaklaşık bir yıl önce güvenlik nedeniyle bir turu iptal ettiğini itiraf ediyor. Turlar belki de güvenli, ancak kesin olan bir şey varsa o da çoğ u zaman gerilimin yüksek oldu ğu. Turlardan birine katılan New Yorklu avukat Rajika Bhasin , mahalle sakin lerinden birinin elindeki dolu silahla gülümseyerek g ruba doğru yaklaştığını ve rehberin herkese fotoğraf çekmeyi bı rakmasını söylediğini anlatıyor. "Tam olarak korkmadı m , sadece o adamı n
bölgesinde bulunduğurnun farkına vardım," diye ekliyor. Her şeye rağmen bu deneyimin olumlu ve yaşama bakış açısını değ iştirebilecek n itelikte oldu ğunu düşünüyor. Karşı çıkanları anla d ı ğ ı n ı , turun size ne ifade ettiğinin kim ve neden orada olduğunuzia bağlantılı olduğunu söylüyor. Chuck Geston, bir başka " turist." Mumbai'ye çantasına şişelerce antibak teriyel el jeli doldurup setaletin vücut bulmuş halini görme beklentisiyle gelen Geston, çok farkl ı düşüncelerle oradan ayrıldığını söylüyor. Dilencilerle karşılaş mayı beklerken hediye edilen meyveler, el ve yüz boyalarıyla sıcakkanl ı ve cö mert i nsanların onu şaşırttığını ekliyor. Gecekondu turizmini savunanlar, hem mahalleler hakkı ndaki önyargı ları yıktı ğ ı , h e m de bölge halkına hediyelik eşya satarak para kazanma fırsatı yarattığı için turların devam etmesi gerektiğini söylüyor. Organizatör Chris Way'in kii.rının %80'ini Dharavi gecekondu mahallesine bağı şlama kararı da turlara verilen desteklerden biri. Bu desteğin asıl nedeni ise görünen den biraz fark l ı . Hindistan basınından ağır eleştiriler alan Way, kendi parasıyla gecekondu mahallesi nde açtığ ı halk merkezi ile ortamı yumuşatmaya çalışı yor. i ngilizce kurslarının açı ldığı merkez de, kendisi de satranç dersleri veriyor. Brezilya'da favela turları düzenleyen birçok tur şi rketi de kazançlarının bir kısmını gecekondu mahallelerine des tek için kullan ıyor. Luiz Fantozzi de aynı zamanda bir okulun ve gündüz bakım merkezinin ortağ ı . Turların girişimci ruhları beslediği de savunulan görüşler arasında. " i l k baş larda turistlerin çevresin i saran dilen ciler artık yok," diyor bi rkaç kez favela turlarına katılan Bostonlu yasa pro fesörü Kevin Outterson. Fantozzi'nin, mahallelerdeki dilencilere insanlardan yalvararak bir şey alamayacaklarını, ama üretirlerse satış yaparak para kaza nabileceklerini öğ rettiğini düşünüyor. Durumu şiddetle eleştirenler bile gecekondu turizminin mahallelere mad d i katkıda bulu nduğunu inkar etmiyor, ancak bu durumun turların uygulanabi lecek kentsel dönüşüm programlarının yerini alması için yeterli bir sebep ola rak görmüyor.
MarT 2008 Ontariolu turizm profesörü Fennell ise, küçük turist gruplarının bir fayda sının olamayacağı görüşünde ve farklı bir bakış açısıyla karşılık veriyor: " Eğer yardım etmeyi bu kadar istiyorsanız bir çek yazı n . . . "
De ğ i ş e n İma r Pla n ı Bod rum ' u Bi t- i r e c e k
27 Mart, Sabah YAZAN: KEMAL PEHLiVANOGLU
Çok katlı yapılaşmaya izin vermeyen plan değiştikten 5 ay sonra Akyarlar'da yük selen otel Badrum'un geleceğini ortaya koyuyor. i ki katlı, teraslı , balkon ve bahçelerin de pembe, beyaz begonvillerle süslü, beyaz badana boyalı evleriyle dünyaca tanınan ve kıyı yağmacı lığına kurban git memesi için sivil toplum kuruluşlarınca korumaya alınan Badrum'un 5 ay önce değiştirilen imar planının adeta ölüm fermanı olduğu ortaya çıkt ı . Yı llardı r ç o k katlı yapılaşmaya geçit vermeyen eski planı n yerine 1 0 Ekim 2007 'de yürürlüğe giren yeni imar planının ilk uygulaması Ekcan Otel inşaatıyla gözle görülür hale geldi. Denizden bakıldı ğ ında 1 1 kat görünen otel inşaatı adeta geleceğin Badrum'unun nasıl olacağı nın da habercisi. Yeşiller Partisi kurucu larından Bilge Contepe bu olaydan yeni imar planını Ankara'da yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın sorumlu olduğunu söylerken turizm yazarı gazeteci Fehmi Köfteoğlu yeni imar planına uygun ola rak yapı m ı süren bu Ekcan Otel 'in ilk örnek olduğunu ve arkasının geleceğini vurguluyor.
"Arkası Gelecek"
Bodrum Belediyesi i mar M üdürü Şahin Satı geçtiğimiz yıl haziran ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çı karılan yeni imar plan ının 10 Ekim 2007 'de Bodrum Belediyesi'nce yürür lüğe sokulduğunu belirtiyor. Bu plana dayanı larak yapılan 1 /25000'lik Bodrum Çevre Düzeni Planı'nın inşaatlarda kot farkı ve eğim dikkate alı nmaksızın kat çıkılmasına i m kan tanıdığını kaydeden Satı, " Eski planda ise kat yüksekliği belirlenirken eğim ve kot farkı dikkate alınıyordu" diyor. Satı, yapı m ı süren
Ekcan Otel'in inşaatının da yasalara uygun olduğunu ifade ediyor. Ekcan Otel' i n yeni imar planıyla Bodrum koylarında boy gösterecek "çok kat görünümlü m imarinin" ilk örneği olarak gösteri ldiğini belirten gazeteci Feh mi Kötfeoğlu bunun arkasının geleceğini ve çevrecilerin koyların doğal doku sunun bozulmasına tepki duyduğunu söylüyor. Otelin inşaatını yürüten Ekcan i nşaat Proje Müdürü Şenol Aksu ise olaya tek taraflı bakılmaması gerektiğini söylüyor. Her türlü yasal belge ve iznin bulunduğunu ifade ederek, "Otel bitin ce çevre düzenlenecek," diyor.
De n i z Dold u r-uldu S o n zamanlardaki kıyı yağması olay larından biri de Muğla M ilas'a bağ lı Güllük Körfezi'nde yaşanıyor. Güllük Körfezi 'ndeki Pina Yarımadası'nda MNG H olding tarafından yapımı sür dürülen turistik tesis için izinsiz deniz dolgusu yapıldı. Tesise iskele ve doğal l iman yapmak için Çomça Koyu'nda 45 metre eninde 1 200 metre uzunluğunda bir alan dolduruldu. Projeye göre 49 yıllığına kiralanan 85 dönümlük orman lık araziye 1 . 200 kişilik beş yıldızlı tatil köyü yapılmak isteniyor.
B i r Dö n ü ş ü m P roj e s i de Ba ş ı b ü y ü k ' e
27 Mart
Maltepe'nin Başıbüyük Mahallesi 'nde TO K i 'nin " Kentsel Dönüşüm Projesi" kapsamı nda i nşa etmek istediği 300 konutluk projeye Başı büyük Mahallesi halkı itiraz ediyor. 27 Mart 2008 Perşembe günü Maltepe Belediyesi önünde toplanan halk sloganlarla Maltepe Belediye Başkanı Fikri Köse'ye seslendi. Başıbüyüklüler tep kilerini dile getirirken, i stanbul Mahalle Dernekleri Platformu ( i M D P) da üzerin de hiçbir yapı bulunmayan, bundan 2 yıla öncesine kadar "Yeşil Alan" olarak ayrılmış 1 7.000 m2 büyüklüğündeki alan üzerine yaklaşık 34.000 m2 inşaat yapıl mak istendiğini ve bu proje sayesinde oluşacak 35 m ilyon YTL karın yüklenici, TO K i ve yerel yönetimden oluşan üçlü arasında payiaşılacağı n ı dile getirdi.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ı2ı
i M D P 'nin yaptığı basın açıklaması şu şekilde: "30 yıldır Başıbüyük Mahal lesi halkının gözü gibi koruduğu, üzerinde kimsenin yapılaşmasına izin vermediği " Park Alanı" bugün i stanbul Büyükşehir Belediyesi, Maltepe Belediyesi ve TOK i tarafından kapalı kapılar ardında yapılan protokoller ile yoğun bir yapılaşmaya açılmak istenmektedir. Bu akıl dışı uygulamaları dayatmaya çalışanlar karşısında, bizler i stanbul Mahalle Dernekleri Platformu olarak, üç hafta boyunca Başıbüyük Mahallesinde yaşanan insan l ı k dışı gelişmeleri, poli sin ve emniyet güçlerinin mahalle halkı na uyguladığı şiddeti ve mahalleyi işgal etmelerini protesto ediyoruz. Gerilimin ve çatışmanın asıl kaynağı belediyeler ve TOK i tarafından kurul maya çal ışılan şantiyedir. Bu şantiyenin kald ı rı lması ve mevcut alanın mahalleye yeşil alan olarak tahsis edilmesi hem var olan yeşil alan ın korunmasını sağla yacak hem de mahal leyi huzura kavuş turacaktır. Başıbüyük Mahallesi halkı olarak biz lere sanki daha dün mahallemize yerleş mişiz muamelesi yapı lıyor. On yıllarca süren emek ile, soframızdan arttırdıkla rımız ile oluşturduğumuz mahal lemizden hiçbir koşulda ayrılmayacağız ve evleri mizin yıkılmasına m üsaade etmeyeceğiz. Bizlerin görüşü, düşüncesi , onayı alınmadan Maltepe Belediyesi, TO K i ve i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan sözleşmeleri kabul etmiyoruz. Bizler yıl lar boyunca tapula rımızın verileceği sözleri ile oyalandık. Şimdi de tapuları m ızı vermek yerine bizlere mahallemizin yeşil alanında yap mayı planladığınız evleri satmaya kalkı yorsunuz. Yüzlerce yıllık geçmişi olan Başıbüyük Mahallesi'ne ait Zümrütevler, Aydınevler, G irne Mahalleleri'ne hatta Fındıklı Mahallesi'ne imar izni verilirken Başıbüyük, G ülensu ve G ü lsuyu Mahalleleri'ne imar izninin ve tapula rının verilmemesi ni şiddetle kınıyoruz. Maltepe Belediyesi ve TOK i bize daire satmak yerine Başıbüyük halkına verdiği sözü tutmalı ve tapuları teslim etmelidir. Başıbüyük Mahallesi ile daya n ışma içinde olan G ü lsuyu ve G ülensu Mahalleleri'ni, Yakacık ve H ürriyet Mahalleleri'ni kışkırtıcı olarak göste renleri kınıyoruz. Aynı kaderi paylaşan
1.22
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mart 2008
Dö rt" Bina Ola c a k
mahallelerin bir arada durması ndan daha doğal ne olabilir? Mahallelerin dayan ışması bizlerin gururudur. Bizler i stanbul'daki dönüşüm mağ· duru Mahalle Dernekleri olarak bugün Başıbüyük halkının yanındayız, yarında yanında olacağız. Yı kımiara ve rantsal dönüşüme izin vermeyeceğiz."
Projenin yüksekliği konusundaki en önemli kıstası varl ığı korunacak olan Zincirlikuyu'daki Karayolları binası oluşturuyor. 4 binan ı n yüksekliğinin Karayolları binasın ı geçmemesi gere· kiyor. Ancak arazide aşağıya doğru kot farkı bulunduğu için binaların yüksekliğinin 1 00 metre civarında yani yaklaşı k 25'er katlı olması söz konusu. Proje kapsamı nda Zincirli kuyu'nda rezidans, otel, ofis, alışveriş merkezleri ve yaşlllara özel yaşam alanları buluna cak. Edinilen bilgiye göre i stanbul l l l . Numaralı Kültür v e Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na yine dört proje gön· derilecek. Zincirlikuyu'ya i stanbul'un simgesi olacak bir proje gerçekleştir· mek istediğini sık sık dile getiren Ahmet Zorlu'nun sırf bu amaçla Amerika'dan Uzakdoğu'ya kadar bir çok ülkeyi geze rek binaları dolaştığı ve bu anlamdaki bilgisini artırmaya çalıştığı biliniyordu .
Zo r l u Ce n t- e r , Ta b a n l ı o ğ l u v e Em r e A ro l at" ' a Te s l im 27 Mart, Sabah
Zorlu'nun Zincirlikuyu'daki arazisi için açılan proje yarışmasında ipi iki Türk mimar Arolat ve Tabanl ıoğlu göğüsledi. Hazırlanan yeni projede bina sayısı 6 'dan 4'e indirilirken, hafriyat işini de Mak-Yol üstlendi. i stanbul Zincirlikuyu'daki eski Karayolu arazisini 800 milyon Dolar'a alan Zorlu G rubu'nun proje yarışma· sında ipi Türk mimarlar Emre Arolat ve M u rat Tabanlıoğlu göğüsledi. Finala kalan 4 mimarlık bürosu arasından Arolat ve Tabanlıoğ lu'nun projelerini beğenen Zorlu Grubu'nun patronu Ahmet Zorlu'nun iki şirkete birden gö· rev verdiği öğrenildi. Yeniden masaya oturan ve Zorlu'nun istekleri doğrul· tusunda birtakım eklemeler yapan iki m i marl ı k grubunun ortak bir büro kiralayarak çalışmaları için özel bir ekip oluşturacakları konuşuluyor. Bu arada daha önce Ahmet Zorlu'nun proje çer· çevesinde " 25-28 katlı 5 - 6 bina olacak" açı klamalarına karşın yen i projede bina sayısı 4'e çekildi. Yaklaşık 600.000 metrekare alan üzerinde yapılacak olan Zorlu Center'in 201 O yılında tamam lan· ması bekleniyor.
Hafriyat" Mak-Yol' u n
..ı
�
.-i
< o
� C
o >
�
+
�
� �
o N
1 7 Ocak 2008'de 1 32 bin 3 6 sayılı karar ile Beşiktaş Belediyesi'nden ruh· satı alan Zorlu Gayrimenkul , ihalenin ilk bölümü olan hafriyat işini i stanbul'daki M övenpick Otel'in işletmeciliğini de üstlenen Adnan Çebi'nin şirketi Mak· Yol i nşaat'a verd i . Yaklaşık 1 . 5 ay önce h ızlı b i r şekilde hafriyata başlayan Mak-Yol i nşaat, 9 ay içinde ilk fazı tamamlayacak. i lk bölüm· de hafriyat yapılacak, kazıklar çakılacak ve ishale hattı döşenecek. Ardından da Zorlu Gayrimenkul önce kaba inşaat, ardından da ince inşaat için yeniden i haleye çıkacak.
Ya rışt-a Dört" Mima rlık G r u b u Fin ale Kalmışt-ı Zorlu G rubu tarafından açı lan proje yarışmasına ilk önce d ünyaca ünlü 1 4 m i marlık bürosu katıldı. Yapılan incelemeler sonunda ya· bancılar elenirken yerlilerden ol uşan 4 grup finale kaldı. Cafer Bozkurt· Mete Arat-Cem Arat Ortaklığı, Emre Arolat Architects, Han Tümertekin- Hashim Sarkis-George Hargreaves Ortaklığı ve Tabanl ıoğlu M imarlı k finale kalan gruplar arası nda yer aldı . Son elernede ise Zorlu G rubu'nun patronu, Emre Arolat ve M u rat Tabanlıoğlu'nun pro·
jelerini çok beğendi . Birinden birini seçmek yerine işi iki mimarlık şirketine birden verdi. Ardından da Arolat ve Tabanl ıoğlu'ndan ortak bir çal ışma iste· di. Piyasada m imarların pek birlikte ça· lışmaya alışık olmadığı ancak bu proje için ikna oldukları da konuşuluyor.
Dava Sü rdüğü için Proj e Gizleniyo r Uzun süren bir yarışmanı n ard ından iki mimarlı k grubuna proje için onay ve· ren Zorlu G rubu, Şehir Plancı ları Odası, i nşaat Mühendisleri Odası ve M imarlar Odası'nın açtığı davalar sürdüğü için projeyi sır gibi gizliyor. i şi hızlandırmak için hafriyatta davanın bitmesini bek· lemeyen Zorlu Gayrimenkul'un bundan sonra projesi ile birlikte Koruma Kurulu'na giderek onay alması gereki· yor.
"Hafriyat" için Beklenmeliydi" Zorlu Gayrimenkul'ün hafriyata başlama sını M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp M uhcu, "yanlış bir adım" olarak değerlendirdi. Muhcu, "Bunun için yetki belediyede. Ancak dava konusu olan bir arazi var ortada. Bu nedenle geriye dönüşü zorlaştıracak çalışmalara izin verilmemesi gerekiyor. Halen davada bilirkişi raporunu hazır· lamış değil. Yani süreç devam ediyor," dedi .
La ra ve Ku n d u ' n u n Ge r ç e k ü s t- ü Dü n ya s ı 28 Mart, Arkiv, Med i Mimarlık, Turizmde Bu Sabah, Akşam DERLEYEN: EMiNE MERDiM YILMAZ · ARKiTERA.COM
Lara- Kundu sahili Antalya'n ı n son yıllar· daki en gözde turizm yatırım bölgele· rinden bir tanesi . 03.08. 2004 tarihli 2004/7789 sayılı Bakanlar Kurulu kara· rı ile "Antalya Kemerağz ı - Kundu Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi" olarak ilan edilen, şehir merkezine ve havali manına yakınlığı ile d ikkat çeken bölge son yıllarda giderek büyüyor. Plansız bir büyümenin ve altyapı
MarT 2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
123
M i mari Proje: Hasan Sökmen Proje Tarihi: 2000 - 2002 i şveren: M Ö N AŞ Müteahhit Firma: M Ö N AŞ Kapasite: 1 .400 Yatak i nşaat Alanı: 30.000 m2
Tit- a n ic Bea c h & Resort Hot-el
eksikliğinin yaşandığı bölgenin sahil bandını peşi sıra oteller kaplarken, bu bandın arkasındaki bölgede ise konut lar yükseliyor. Toroslar'dan doğarak Kundu'dan denize dökülen Aksu N ehri ve Kundu sahilinin hemen arkasındaki çam ormanları da bu plansız gelişme den nasibini alacak g i bi görünüyor. Lara- Kundu sahil bandının Antalya'daki diğer turizm bölgelerinden ayıran en önemli özelliği son yıllarda oldukça po püler hale gelen "tematik otel"'ere s ı kça rastlanması. 1 999 yıl ında M N G H olding tarafı ndan inşa edilen WOW Topkapı Palace Otel ile başlayan bu akım hız kesmeden devam ediyor. Bölgede do laşırken, kendinizi bir an Concorde uça ğ ı nda ya da Titanic gemisinde bulmanız, başka bir gezegene Satürn'e gitmeniz, Venedi k'teki San Marco Meydanı'nı ya da K remlin Sarayı'nı gezmeniz olası. Adeta gerçeküstü bir atmosfer sunan bu oteliere en son olarak bir de i stanbul dekoru ekleniyor. 1 tanesi i nşa halinde olan toplam 20 adet tesisin 8'inin tasarımı Hasan Sökmen'e ait. Titanic, Concorde, Venezia, Kremlin Palace, Topkapı Palace ve halen inşaatı devam eden Rus Roman Abramovich tarafından satın alı nan Safisa PalaGe i stanbul i stanbul otellerinin m imari tasa rımı tematik otel mimarı olarak ün yapan Sökmen'e ait. Tasarım ı n ı yaptığı otel sayısı bir başka dikkat çeken mimar da 4 adetle Alper Erden Engiz. Bölgedeki bütün otellere, m imariarına ve diğer özelliklerine hızlıca göz atmak gerekir se: (Antalya şehir merkezinden sırayla)
La ra Res o rt- Ot-el Antalya kent merkezine 1 2 km me safede, 1 1 0.000 m2'1ik bir alana kurulu olan tesisteki 400 konaklama ünitesi,
r c ., c
;;o (1) "' o .,
-+
o -+ (1) 1-'
tip oda, suit oda ve aile tipi apart olarak projelendirmiş. 2005'te açılan Ersen Gürsel ve Haluk Erar tarafından tasarla nan tesis S PA merkezi ve tasarımındaki sadelikle dikkat çekiyor. M i mari Proje: Ersen G ürsel, Haluk Erar Proje Tarihi: 2001 -2003 i nşaat Tarihi: 2003-2005 i şveren: Turab Turizm Ticaret AŞ M üteahhit Firma: Turab Turizm Ticaret AŞ Kapasite: 400 konaklama ünitesi Arsa Alanı : 1 1 0.00 m2 i nşaat Alan ı : 57.600 m2
La ra Ke rva n s a ray Ot-eli ve Ko n g re Merkezi
Hasan Sökmen tarafından tasarlanan otel Antalya'nın 15 km güneyinde ve ha vaalanına 20 km uzaklıkta 95.000m2'1ik bir arazi üzerinde yer alıyor. M imarı Hasan Sökmen'in anlattığına göre in şaatına i l k başlandığı zaman mal sahibi tarafından uğursuz olabileceği iddiası ile Titanic ismi verilmeyen Aygün Oteli diye anı lan otel çevredekilerin Titanic Oteli inşaatı diye yol tarif etmesiyle şu anki ismine kavuşmuş. tvlimari Proje: Hasan Sökmen i nşaat Tarihi: 2003 i şveren: Aygün AŞ M üteahhit Firma: Aygün AŞ Kapasite: 1 . 200 Yatak Arsa Alanı: 95.000 m2
Hot-el L a res Pa rk M i mari Proje: Hasan Sökmen i nşaat Tarihi: 2001 i şveren: HAVAŞ M üteahhit Firma: Lares AŞ Kapasite: 534 Oda, 1 . 350 Yatak i nşaat Alan ı : 1 1 2.00 m2 Arsa Alanı: 50.000 m2
Delp h i n Diva Ot-el
E A A Architects tarafından tasarlanan otel Antalya şehi r merkezine 1 2 km, Antalya havaalanına ise 10 km mesafe de. Farklı mimari tasarımı ile diğerlerin den ayrılıyor. M imari Proje: EAA Architects Proje Tarihi: 2000 - 2002 i şveren: Kervansaray Otelcilik A.Ş. Kapasite: 585 oda i nşaat Alan ı : 87.000 m2
Miraele de Luxe Resort Hot-el Hasan Sökmen tarafından tasarlanan otel Kopak Çayı Mevkii'nde yer alıyor.
Delphin Diva Otel Antalya'ya 1 5 k m , Antalya H avaalanı'na 1 8 km uzaklıkta. Yaldızlı kuleleri Galata Kulesi'nden esinlenerek inşa edilmiş. Bu kulelerde teleskopla yıldızlar izlenebiliyor.
Delphin Palace Ot-el Tasarımın ana kriterlerini bulunduğu alanın turizm potansiyeli ve makro ölçekteki turizm olguların ı n değerlen diril mesi oluşturmuş. Otel tasarım ında tematik oryantalizm ve yal ı n modernizm biraradalığının yorumlandığı bir örnek olması hedeflenmiş. M imari Proje: Alper Erden Engiz Proje Tarih i : 2003 i nşaat Tarihi: 2005 i şveren: Botanik Tur.Tic.Yat. A .Ş Arsa Alanı: 40.000 m2
124
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Fame Reside n ce Con c o rde Del u xe ResorT Hasan Sökmen tarafından Concorde uçağı biçiminde tasarlanan otel 2005 yılında açılarak tematik oteller arasında yerini ald ı . Otelde konaklama imkanı yanında 1 . 1 00 m2'1ik kongre merkezi de yer alıyor. M imari Proje: Hasan Sökmen i nşaat Tarihi: 2005 i şveren: Zafer i nşaat M üteahhit Firma: Zafer i nşaat Kapasite: 401 Oda Arsa Alanı: 62.000 m2
Limak La ra De Luxe Re s ort" Tuncay Çavdar tarafından tasarlanan otel havaalan ına 10 dakika şehir mer kezine 1 5 dakika uzaklıkta ve Haziran 2006'da hizmete girdi. Otel Japon mimari ve temasını vurgulayan özellikler taşıyor.
She rwood Breeze Re s o rT Otel havaalanına 9 km, şehir merke zine 1 2 km uzaklıkta yer alıyor. 2005 Mayıs ayında hizmete açılmış ve toplam 349 odası bulunuyor.
Royal Win g s Ot-el Tasarım modeli b i r tema oteli oluş turmaktan çok, kitle yerleşimi ve oda yönlendirmesine alternatif arayışlardan ortaya çıkmış. Odaların %75'inin deniz göreceği , ancak tümüyle güneybatısı açık alanlarla donatılı bir oturum tercih edilmiş. Kitle manzara olarak g üneybatı daki Beydağları'nın siluetine kanat açan bir kuş görünümünde. M imari Proje: Alper Erden Engiz Proje Tarih i : 2003 i nşaat Tarih i : 2005 i şveren: Sertaş Tur.Tic.Yat.A.Ş. Arsa Alanı: 30.000 m2
Ke rva n s a ray Ku n d u Otel Lara Kervansaray Oteli ve Kongre Merkezi 'nde sonra Kervansaray Otelleri'nin bölgedeki ikinci yatırımı. Otelin tasarımı Arolat M imarlık'a ait.
Sat" u rn Palace Proje, 6,5 dönüm b i r arsa üzerine bir şehi r oteli yapmak üzere başlamış,
Mart- 2008 daha sonraki yıllarda yapılan tadilatlar ile bir plaj otel i özellikleri kazandırılmış. Arsayı en ekonomik olarak kullanan ve deniz gören odaları önemseyen M plan şeması uygulanmış ve otel iki uçtan ka demelendirilerek, kitlesel bir hareketlilik elde edilmiş. Kitle küçük olduğundan, piramidal bir görünüm kazanmış. Ortada mini bir atrium ve iki köşede asansör-merdiven çekirdeklerinde kule görünümü kulla nılarak g i riş cephesi vurgulanmış. Tüm genel mekanlar badrum ve zemin katlar da toplanarak, istenilen ölçekte yeterli hacimler elde edilmiş. M i mari Proje: Alper Erden Engiz Proje Tarihi: 2004 - 2006 i nşaat Tarih i : 2005 - 2007 i şveren: Yukka Arsa Alan ı : 6 .500 m2 i nşaat Alan ı : 1 5 .000 m2
L a ra Bea c h Ot-el Arsanı n dar cephe vermesinden dolay ı , ön odaların sabit tutularak, arka odalardan azaltarak yükseltme tercih edilmiş. Yay formundaki çatıların arasın da kalan geniş atrium alanı da yine bu iki yaya paralel küçük yaylardan oluşan bir dalga formunda çelik kontrüksiyon ile kapatılmış. M i mari Proje: Alper Erden Engiz Proje Tarihi: 2003 i nşaat Tarihi: 2005 i şveren: Özyer Tur. Tic. Yat. AŞ Arsa Alanı : 20.000 m2
IC Ho"tels Tropic a n a Res o r t" Fatih Dardağan tarafından Turizmde Bu Sabah'a yapılan açıklamaya göre otelin mimari özelliği iki nci bir plana alı narak daha çok flora ve fauna orta m ında bir tema yaratıl ması amaçlan m ış. Dardağan'ın açıklaması şu şekil de de vam ediyor "Bali tarzı diye adlandı rabi leceğimiz tropik bir yapının içinde bulu nan havuzlar ve bahçelerle çevrelenmiş tamamen bitkisel örtüyle dekare edilmiş bir temayla kuruluyor. Yani ağırlıkla pey zaj dokusunu işieniyor burada. Burada gelen misafirlerin daha ra hat ve dinlendirici bir şekilde tatillerini geçirmelerini hedef alıyoruz. Zaten uzaktan bakıldığında da eklektik bir mi mariye sahi p değildir.
Bizim proje kriterlerimiz yaşanabilir bir mekan , rahat bir oda, fonksiyonları rahat çözülmüş peyzajıyla uyum içinde bir tesis."
Ve nezia Palace Del u xe Re s o rt" Tesis, Venedik, K remlin, Topkapı Saray üçlemesinde ilk sırada yer alıyor. San Marea Meydanı atmosferi yaratılan tesisin tasarımı Hasan Sökmen'e ait. M imari Proje: Hasan Sökmen i nşaat Tarih i : 2003 i şveren: Ü nal AŞ M üteahhit Fi rma: Ü nal AŞ Kapasite: 1 . 300 Yatak i nşaat Alanı: 35.000 m2
WOW Kremlin Palace WOW Kremlin Palace'ın girişine, Kremlin Meydanı girişinde bulunan " Diriliş Kapısı"nın ismi verilerek, aslına uygun olarak inşa edilmiş. Şık lobisi, ana restoranı, resepsiyon ve konferans merkezinin bulunduğu ana bina, "Tarih Müzesi"nin nerdeyse orijinaline yakın bir kopyası. M i mari Proje: Hasan Sökmen i nşaat Tarih i : 2002 i şveren: M N G AŞ M üteahhit Firma: M N G AŞ Kapasite: 837 Oda i nşaat Alanı: 75.000 m2
WOW Top kapı Palace 1 999 yılında inşa edilen WOW Topkapı Palace tematik otelierin ilki. Otelin m imarı Hasan Sökmen neden Topkapı Sarayı'na benzer bir otel yap tığını 2004 senesinde H ürriyet gaze tesinde Cahit Akyol tarafı ndan yapılan haberde şu şekilde anlatıyor "Hem mimarisiyle dikkat çekecek hem de 45 dakikalı k bozuk köy yol u ndan geçip otele varan tu ristte beton yığ ını yerine sarayda kalma mutluluğu yaratacaktı."
Ot-elin özellikleri WOW Ho"tels s it-esinde ise şu şekilde a nlat-ılıyo r : '"Harem' binaların ı andı ran konforlu odalarda konaklamak, 'Saray M utfakları' ve 'Aya i rini'de yemek yemek, Sultan Ahmet Meydanı'ndaki ' l l l . Ahmet Çeşmesi 'nde serinlemek, 'Adalet Kulesi'nde m uhteşem manzara
Mart' 2008 eşliğinde şarabınızı yudumlamak , ' M ecidiye Köşkü'nde su m uhallebisi tat mak ve daha niceleri . . . " M i mari Proje: Hasan Sökmen i nşaat Tarih i : 1 999 i şveren: MNG AŞ M üteahh it Firma: M N G AŞ Kapasite: 1 . 500 Yatak i nşaat Alan ı : 85.000 m2
Safisa IsTa n b u l&IsTa n b u l Palace Re sorT (Ma rd a n Palace)
güzergahı n ı n değişikliğine neden ol muş bu sebeple M uratpaşa Belediye Başkanlığı ve Büyükşehir Belediyesi arasında soruna yol açm ıştı . Bu sebep le çevredeki halk tarafından "yol kesen otel" olarak da biliniyor. M imari Proje: Hasan Sökmen i nşaat Tarihi: 2008 i şveren: AST i nşaat AŞ M üteahhit Firma: Zafer i nşaat i nşaat Alan ı : 1 04.000 m2
P roj ele r i n S e ç imi H e n ü z B i t"me d i 28 Mart, Sabah
Kundu'daki tematik otel akımının son temsilcisi olan Safisa lstanbul&lstanbul Palace Resort ya da inşaat tabelasında ki adıyla Mardan Palace aynı zamanda bölgenin en lüksü olma konusunda da oldukça iddial ı . Roman Abramovich'in inşaat aşamasında satın aldığı otel bu sezona yetiştirilmeye çalışılıyor. Acaba Dolmabahçe Sarayı'na mı gidi yorum dedirtten, yaklaşık 2 km'lik süslü altı n yaldızlı, mermer görünümlü, plastik bahçe duvarının çevrelediği yol ile ulaşılan, Topkapı Palace'a komşu olan otele yine Dolmabahçe Sarayı'nınkine benzer bir kapı ile giriliyor. Boğaz silüetini andıran cephesi, Galata Kulesi, Beşiktaş i skelesi, Haydarpaşa Limanı ve Kız Kulesi otelde i stanbul'dan uzakken özlemi çekilmeye cek unsurlar. Bir başka önemli özelliği de otel yüzünden belediye meclisinde plan değişikliğine gidilmesi. Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 2005 yılı N isan ayında yaptığı toplantı da arsası nda yapılan plan değişikliği ile yolun ayırdığı 29 bin metrekarelik alanın otel arsası ile birleştirilmesi, günübirlik alan ve otopark alanları nın otel alanla rına eklenmesi Kundu Turizm Yolu'nun
Zorlu G rubu'nun i stanbul Zincirlikuyu'daki Zorlu Center Projesi'nin Murat Tabanlıoğlu ve Emre Arolat'a teslim edildiği yönündeki habere Zorlu Gayrimenkul'den yanıt geldi. Zorlu Gayrimenkul Genel M üdürü Levent Ergül yaptığı yazılı açıklamada, "Söz konusu alanla ilgili, 4 seçenekli ve farklı proje müellifi ve dört ayrı proje çalışma sını sürdürmekteyiz. Bu aşamada Zorlu Yapı Yatırım AŞ herhangi bir m imari g rup veya gruplarla proje uygulaması nın yapılması konusunda bir anlaşma yapmam ış ve mimari proje çalışması adı geçen m imari grup veya gruplara veril memiştir," ded i . Açıklamada, hazırlıkla rın N isan 2008'de tamamlanacağ ı ve dört ayrı mimari müellifin hazırlayacağı belirtilerek şöyle devam edildi: " Dört ayrı mimari planın Koruma Bölge Kurulu, ilgili Beşiktaş ve i stanbul Büyükşehir belediyelerince onaylandık tan sonra proje seçimi gerçekleştirile cek ve ardı ndan uygulamaya geçilecek."
Ga r a n t- i �a n k a s ı , . I s t- a n b u l ' a I k i B i n a A rma ğ a n Ediyo r 28 Mart
Garanti Bankası'nın, geniş bir yelpazeye yayılan sergi , faaliyet ve özel projeleriyle dikkat çeken üç kültür kurumu Platform Garanti G ü ncel Sanat Merkezi, Garanti Galeri (GG) ve Osmanlı Bankası
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
1.25
M üzesi (OBM), önemli bir mimari sü rece giriyor. Platform'un 2001 - 2007 yılları arasında 3 katında faaliyet göster diği i stiklal Caddesi üzerindeki bina tü müyle yenilenerek 2009 yılında açılacak. Osmanlı Bankası M üzesi (OBM)'nin Karaköy Bankalar Caddesi'nde yer alan tarihi binası ise i stanbul'un Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerine ev sahip liği yapacağı 201 O yılına kadar yenile necek. Projeyle, iki önemli tarihi binanın kültürel m irasa kazandırılması ve ku rumların bugüne kadar gerçekleştirdiği projelere daha kapsamlı ve yeni lenmiş bir vizyonla açılımlar getirilmesi hedef leniyor. M imari projeyle ilgili ayrıntıları açık lamak amacıyla düzenlenen toplantıda konuşan Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, "Her biri kendi alan ında önemli işlere imza atan Platform, GG ve O B M , zenginleşen programları ve faaliyet alanlarıyla, ken tin kültür ve sanat yaşam ında önemli bir yer edindi. Bundan böyle, misyonlarını ve yapılanmaları nı yeniden tarif edecek olan kurumları m ız, yeni kurulan ' Garanti Kültür AŞ' çatısı altında faaliyetlerini sürdürecekler. Uzmanlık alanlarını derinleştirip, fa aliyetlerini çeşitlendi rerek uluslararası ortamdaki varlıklarını güçlendirecekler," ded i . Karadere sözlerine şöyle devam etti: " i stiklal ve Bankalar Caddeleri'nin içinde bulunduğu Beyoğlu ve Galata bölgesi, geçmişte olduğu gibi bugün de kentin kültürel yaşamı na önemli bir katkı sağlamaya devam ediyor. Yavaş yavaş Karaköy'e doğru yayılan bölgede kültür mekanları, sanat merkezleri açılı yor, yeni bir sivil kent merkezi oluşuyor. Biz de bu dönüşüm sürecine katkıda bulunmak amacıyla, kültür kurumları mızın hizmetindeki binalarım ızı yenile yerek gündelik yaşama kazandırıyoruz." Projenin m imarı Han Tümertekin ise "Zaman içinde, i htiyaçlar doğrultusunda pek çok değişiklik yapılan tarihi bina lardaki müdahalelerim izin görünür değ i l , hissedilir olmasını amaçlad ı k . Benzer nitelikteki p e k ç o k yapının dönüştürme projesinde olduğu gibi, kamusal kullanıma ve ihtiyaçlara cevap verecek işlevsel uygulamalar tasarladık.
ı26
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Binaların sahi p olduğu değeri ortaya çı kartacak m imari çözümler geliştirdik," şeklinde konuştu. Osmanlı Bankası'nın Karaköy'deki 1 1 6 yıllık binasındaki şube ve bölge mü dürlüğünün yeni yerlerine taşınmasıyla, mekan tümüyle i stanbull ular'a armağan edilecek. Beyoğlu'ndaki Platform binasının tamamının çağdaş bir yapılanmayla yeniden kullanıma açılması sonuc u , toplam 1 4.000 m 2 ' 1 i k alan i stanbul'a ve bölgeye kazandırılacak. Garanti Kültür'ün Ankara merkezi de eşzamanlı olarak hayata geçirilecek.
At- a ş e h i r ' i n S o n Ko n u t- l a r ı n a E n Y ü k s e k Te k l i f Te k n i k Ya p ı ' d a n 28 Mart, Sabah
TO K i iştiraki Emlak Konut'un i stanbul Ataşehir'de hası lat paylaşımı modeli ile ihale ettiği 7 ayrı parselden oluşan son arsa için en yüksek teklifi Teknik Yapı verdi. Şirket, ihalenin ilk oturumunda 437,5 m ilyon YTL'Iik toplam hasılat, 1 6 1 ,8 milyon YTL'Iik idare geliri ve yüz de 3 7 idare payı önerdi. Toplam 1 06 .735 metrekarelik arazi için gelen teklifierin beklentilerin altın da kaldığını ifade eden Emlak Konut Başkanvekili Vedat Demiröz, idare için 260-280 m ilyon YTL civarında bir pay öngördüklerini kaydetti. "Bu rakamı açık artırmada en azından istenen düzeye yakı n bir noktaya çe kemezsek ihaleyi iptal edebiliriz" diyen Demiröz, " Daha iyi teklifler alabilirdik fakat şu anda içinde bulunduğumuz belirsizlikte firmalar da geleceği gö remiyor" yorumunu yaptı. i halenin dün gerçekleştirilen ilk oturumunda 9 ayrı teklif yapıldı. Teknik Yapı'nın dışında Emay i pek i nşaat Ortak Girişimi, Akdeniz i nşaat, Mesa Mesken-Makyol Ortak G irişimi, Kosifler-Baytur Ortak Girişi m i , Varyap, Gestaş-Tu lip Ortak G irişimi , i h las Holding A.Ş ve Artaş- Öztaş-Doğu i nşaat Ortak Girişimi de ihaleye katıldı. Arazinin konuta ayrılan parsellerinde 1 5 1 .350 metrekarelik yapı labilecek. i hale edilen bölgenin hemen
Mart- 2008 yanında yer alan TO K i 'nin diğer ha sıtlat paylaşımı projelerinden Ağaoğlu My World'deki konutlarda metrekare fiyatının 4 bin YTL'ye kadar çıktığı göz önünde bulundurulursa, yalnız konut satışı ndan 605 milyon YTL civarında bir hasılat gelebileceği öngörülmüştü. 1 1 dönümlük ticaret imarlı bir par selin de yer aldığı arsanın i halesinden toplamda ise 700 milyon YTL'ye kadar çıkabilecek bir gelir beklendiği ifade edilmişti. Emlak Konut, ticaret imarlı parseli daha önce 45 m ilyon YTL bedelle tek başına satmak istemiş, ancak düzenle nen ihaleye katılım olmamıştı.
2 0 0 8 P r i t" z k e r Od ü l ü J e a n No u v e l ' i n Ol d u . .
31 Mart
Lord Palumbo'nun başkanlığındaki bu seneki ödül ün jürisinde, Rolf Fehlbaum, Carlos J i menez, Victoria Newhouse, Renzo Piano ve Karen Stein yer alıyor du. Hyatt Vakfı'nın Başkanı Thomas J . Pritzker bu seneki j ürinin tercihini "Jean Nouvel 'in kariyerini açıklamak için pek çok cümle kurulabilir fakat en iyi 'yeni fikirleri cesaretli bir şekilde kovalaması ve alanın çevresini genişletmek için kabul edilmiş ilkelere meydan okuması' anlatabilir," şeklinde açıkladı. Nouvel ise kendini şu şekilde tanımlı yor " M odernizmi yansıtan mimarlığa her zaman ilgim olmuştur, bizim çağımız her zaman tarihi referansları reddetmiştir. Benim uğraş alan ı m , şimdi ne oluyor? teknikler, materyallar, bugün ne yapa biliriz." J üri başkanı Lord Palumbo jürinin görüşlerini Jean Nouvel ise " 1 970 yı lında ofisini kurduğundan beri Nouvel her zaman kendini ve çevresindekileri bir adım ileriye taşımış, geleneksel m imari problemlere yeni yaklaşım lar düşünmüştür. N ouvel için mimaride 'stil'olmaması bir önceliktir." Her sene Dünya'nın başka bir ken tindeki bir mekanda verilen ödül bu sene 2 Haziran 2008'de Washington DC'deki Kongre Kütüphanesi'nde sahi bine verilecek.
Jean Nouvel H a k kında
2008 Pritzker Ö dülü Fransız Mimar Jean Nouvel'e verildi. Dünyanın en prestijli m i marl ı k ödüllerinden biri olan Pritzker her sene yaşayan bir mimara yeteneğini tanı mlayan projelerine ve vizyonuna bakılarak veriliyor. Nouvel bu ödülü kazanan ikinci Fransız mimar. ( i lki 1 99 4 yılında Christian de Portzamparc'a verilmişti .)
Nouvel uluslararası alanda i l k ününe 1 987 yılında Paris'teki Arap Dünyası Enstitüsü ile kavuştu . Bunu ABD dahil olmak üzere başka ülkelerde inşa edil miş pek çok proje takip etti. M i nneapolis'teki Guthrie Tiyatrosu, MoMA'nın yanı ndaki 75 katlı Tour Verre, Los Angeles'taki Suncal Tower, Paris'teki Cartier M odern Sanat Vakfı, Branly M üzesi, Barselona'daki Torre Agbar, Nantes'daki Mahkeme Binası, Lucern'deki Kültür ve Kongre Merkezi, Lyon'daki Opera Evi ve i sviçre Expo 2002 binası bu projelerin arasında yer alıyor. Halen Kopenhag'da i nşaatı devam eden bir konser salonu projesi de bulunuyor. Bunların yanı sıra Japonya, i ngi ltere, Avusturya, i tala, Çek Cumhuriyeti, Kuveyt'in arasında bulun duğu 26 ülke için tasarlanmış projesi bulunuyor.
127
İ z m i r 2 3 Da k i k a Sevindi , Expo 21. O y F a r k l a Mi l o n o ' y a GiTT i
oyu alamıştı. O anda kapıda bizi bekleyen i talyan gazeteciler zafer çığl ı kları atmaya başladı , Türk heyeti üyeleri üzüldü.
1 Nisan, Hürriyet
151 Üye Oy Kullandı
YAZAN: MUAMMER ELVEREN
Oylamanın yapıldığı genel kurula Cumhurbaşkanı Abdullah G ü l , D ışişleri Bakanı Ali Babacan, C H P Genel Başkanı Deniz Baykal , Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğl u , T Ü B i TAK Başkanı Prof. Dr. N ü khet Yetiş de katılarak konuşma yaptı. i zmir'den Paris'e gelen 720 kişilik heyet sonucun açıklanmasıyla hüsrana uğra d ı . BIE genel kurulunda 1 51 üye ülke oy kullandı. Genel kurulda ilk sunumu M ilano yaptı. M ilana'nun sunumundan sonra verilen aranın ardı ndan bu kez kürsüye i zmir çıktı. Sunumların sona ermesiyle geçilen oylamada i zmir 65, M ilano 8 6 oy aldı.
i zmir, büyük umut bağladığı Expo 201 5 yarışını, dün Paris'te gerçekleşen son oylamada 21 farkla kaybetti. Delegelerin oylaması nı kapı pencere sinden izlemeye çal ışan birinin, işaret leri yanlış anlaması üzerine 23 dakika kadar " i zmir kazandı" sevinci yaşan d ı , televizyonlar canl ı yayında duyurdu. Resmi sonuç açı klanı nca ipi M ilana'nun 86 oyla göğüslediği ortaya çıktı.
İzmi r ' de Ya rım Saat-li k Sev i n ç Dünyan ın e n büyük organizasyonu olarak gösteri len Expo'ya aday i zmir, Paris'te yapılan oylamada büyük hayal kırıklığı yaşadı . Expo'ları düzenleyen Uluslararası Sergiler Bürosu'nun ( B I E) Paris'teki genel kurul toplantısının yapıl dığı salonun kapısında bekleyen birinin içerdeki bir işareti yanlış aniayarak " i zmir" diye bağırması canl ı yayında olan televizyonların yanlış haber vermelerine neden oldu. Resmi haber tam 23 daki ka sonra açıklanınca i zmir'in 21 oy fark la kaybettiği ortaya çıktı, yarışta gülen taraf M ilano oldu.
At"lamayalım Telaşıyle Ya n lışlık :
i zmir ve M i l ano heyetleri sunumlarını yaptıktan sonra oylama için salon bo şaltılıp kısa bir ara verildi. Ardından sa dece oy kullanacak 1 5 1 delege salona davet edildi. Gazeteciler oylama yapı lan salonun kapısında beklerken Türk heye tinden birinin kapı nın küçük cam ından içeri bakarken oylamayı izleyen bir arka daşının el sallamasını yanlış değerlendi rip " i zmir" diye bağırması üzerine canl ı yayındaki televizyonlar Expo 201 5'i i zmir'in kazandığını duyurdu. Ard ından ajanslar da "atlamayalım" diyerek haberi bir cümle ile teyit etti. Oysa elektronik oylamanın sonucu henüz bell i değildi ve üyelerin tek tek kimlik tespitinin yapıl ması uzun süre almıştı. Yanlış haberin üzerinden 23 dakika bir süre geçtikten sonra resmi açıklama geldi, i zmir yeterli
İkt-id a r - M u halefet" Ke n et"len d i : Expo 201 5 projesi kapsamında hükü metinden, yerel yönetimine, sivil toplum kuruluşları ndan vatandaşiara kadar tek yürek olundu. D ış işleri Bakanl ı ğ ı döneminde de i zmir'in Expo adaylığı na büyük destek veren Abdullah G ü l , sunumda B l E delegelerine seslendi . Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte kabinedeki tüm bakanlar ı n , mil letvekillerin desteğini verdiği proje kap samında, i zmir'deki yönetim CH P'de olmasına rağmen iktidar ve muhalefet Expo 2 0 1 5 için kenetlendi. C H P Lideri Deniz Baykal da, sunuma katılarak des teğini gösterdi.
Dü nya nın So n u Değ i l : Expo 201 5 yarışı n ı 2 1 oy farkla Milana'nun kazandığının ortaya çıkması nın ard ı ndan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sunumdan önce de i zmir'in ka zand ı ğ ı n ı söylediğini hatırlatarak, " i zmir kazandı demiştim . i zmir, dünyaya tanıtıl d ı . Birileri kazanacakt ı , birileri kaybede cekti. i zmir yine kazandı," dedi.
Meyd a n d a k i Sevi n ç S o n r a H ü z n e Dönüşt-ü
i ZM i R Cumhuriyet Meydanı'nda 6 bin kişi, Expo sonucunu Sertap Erener'den sonra Kıraç'ın verdiği konserle
Konser devam ederken, Vali n da yer aldığı protokol inç çığl ıkları yükseldi. meydana kurulan an TRT 2'de hem
Resmi değil Sunucu Abay, Vali Kıraç'ı çağırdı . Kıraç, Büyükşehir Başkanı Vekili Yusuf Ali Karaman'la birlikte sahneye çıktı. Sertap Erener Kıraç da ellerine Türk bayrakları alarak sevince ortak oldu. Vali Kıraç, "Bunu siz kazandınız. Bu başarıyı bebeklere armağan ediyoruz. i zmir'in geleceğine yön verilecek. i zmir takımını da kutluyorum . Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere Paris'teki tüm ekibi kutluyorum," dedi. Bu sırada, Sunucu Abay, Kıraç'ın kulağına eği lerek, " Resmi sonucun açıklanmadığı" uyarısı yaptı. Bunun üzerine Kıraç da i zmirliler'e " H enüz resmi açı klama yok. Ama, kazanacağız" diyerek, sahneden indi
Ve İzmir Kaybet-t-i Habe ri Expo 201 5'i Milana'nun kazandığı haberi kısa süre sonra Vali Kıraç'a i le tildi. Kıraç, Karaman ve protoldekilerin sevinçli yüz ifadeleri birdenbire değişti. Coşku, hüzne dönüştü. Aynı anda, su nucu Korhan Abay, sahnede i zmir'in kaybettiğini açıkladı. Meydandan önce şaşkınlık, daha sonra ise "Yuh" sesleri yükseldi. Vali Kıraç sahneye çıktığında da "Yuh" sesleri devam etti. Vali Kıraç, i zmirliler'i sakin olmaya davet ederek, Ü " zülmeyin. G üzel mücadele verdik. Hiç üzülmeyin. Bu sonuç, azim ve kararlılığı m ızı arttırdı," ded i .
İt-alya Rü şvet" Gibi Ya rdım Lobisi Yapt-ı
EXPO 201 5 Yürütme Kurulu Ü yesi ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Tamer Taşkın, "Bu bir oylama. Şunu gördük ki i talya müthiş bir şekilde
ı28
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Nisan 2008
Afrika'ya oynadı . M üzikleriyle, sunu muyla, getirdiği misafirleriyle Afrika'ya oynad ı . Afrika'ya proje bazı altından 1 00 m i lyon euronun üzeri nde para teklif etti. Bu paralar neticede rüşvetin kılı fıyd ı . Afri ka'nın oyları zannediyorum ki oylamayı değişti rdi , " dedi.
askerlerin Agamemnon kaplıcalarında iyileştirdiği bölge burası. Buradaki mo dern tıp sağlığı insanlara ulaştı rmaya devam ediyor. M ordern tıbbın sembol leri bu bölgede. Bilindiği gibi Meryem Ana da hayatının son bölümünü bu böl gede yaşadı."
İzmi r-, Oylama Öncesi S u n umda Nel e r- Ya pt-ı
20 Milya r- Dol a r- Yat-ır-ım 50 Milyon Tu r-ist Gelecekt-i
i zmir'in sunum unda konuşmalar arasında gösteri len kısa filmlerde Türkiye'de farklı dallarda başarı lı olan i zmirli i şadamı Lucien Arkas, i şadamı Ü m it Boyner, Sanatçı Sezen Aksu, Manken Güzide Duran, i zmir Valisi Cahit Kı raç, modacı D ice Kayek i zmir'in Expo 2 0 1 5 adayl ığını destekleyen me sajlar verd i . Sunuculuğu Mehmet Ali Alabora ile i ngiltere'de yaşayan dilbilimci ve tiyat rocu Esin Harvey yaptı. Anadolu Ateşi dansla delegelere görsel şölen yaşattı . S u n u m u n sonunda tema şarkısı Expo ren klerini taşıyan yeşil beyaz kıyafetli koro tarafından i ngilizce hep birlikte seslendirdi.
i zmir adaylığını duyurduğu 2006 Mayıs ayından bu yana verdiği Expo 201 5 yarı şını kazanabilseydi , 6 aya kadar uzayabilecek dev fuara ev sa hipliği yapacak, hazı rlık çal ışmaları çerçevesinde 20 m ilyar Dolar'lık yatırım çekecekti. i zmir, Expo hatırası olarak Fransa'n ı n Eyfel Kulesi gibi bir de yapıt kazanabilecekti. Şehrin fuar kapsamı n da en a z 3 9 m ilyon kişiyi ağarlaması bekleniyordu . Bu sayının 50 milyonu bulabi ieceği de konuşuluyordu.
i zmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğl u , "Bu kadar fark bek lemiyordu m . 3-5 oyla kazanacağ ımızı umuyord u m . Seçim sonucu üzerine bu saatten sonra yorum yapmanın faydası yok. Expo'nun dünyaya vermek istediği bir felsefesi vard ı . Barış, kardeşlik bun ların başında geliyordu . Benim düşün eerne göre B i E delegelerinin sayısı son dönemde 98 'den 1 51 'e ç ı kı nca oylama öncesi sıkışık dönemde yeni üyelerin bu felfese arasında kopukluk oldu. Dayanı şmayı sürdürdüğümüz sürece bu kenti 201 5'e kadar istenilen düzeye getirebileceğ imizi düşünüyoru m , " dedi.
Nisan
Güzel Sanatlar Akademisi 1 940 mezunu, Türkiye'nin ilk önemli kadı n mimarları n dan ve Bayındırlık ve i skan Bakanlığı i mar Dairesi başkanlığı yapm ış olan Neriman Birce 2 N isan 2008 tarihin de vefat etti. Cenazesi 3 Nisan 2008 tari hinde Maltepe Cami'nde kılı nacak öğle namazı n ı n ard ı ndan Karşıyaka Mezarl ığ ı'nda toprağa verilecek.
Ma s l a k K ü l t- ü r v e Ko n g r e Me r k e z i Ihaleye Çı ka r ı l d ı .
4 Nisan, Yen i Şafak
Baykal , Me r-yem Ana ' yı Hat-ır-lat-t-ı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal , Expo 201 5 için yaptığı kon uşmada, delegelere şöyle seslendi: " S izleri dün yan ı n değişik bir kısmına götürmeye davet ediyorum. Matematiğin oluştuğu gerçekleştiğ i , adalet biincinin geliştiği nokta Homeros ' u n , Heredot'un doğdu ğu bölge. Truva savaşlarında yaralanan
Co r b u ' y u Yo r u m l ama k 4 Nisan, ARCHITECT Magazine YAZAN: KENNETH FRAMPTON ÇEviREN: ARiF ÇAGATAY SÜKAN
Ne r ima n B i r c e Ve fat- Et-t- i 2
Kocaoğlu : Delegele r Felsefeyi An layamadı
ihtiyacının artacağ ını kaydetti. G ünay, i stanbul Maslak (Ayazağa) Kültür ve Kongre Merkezi'nin kültürel faaliyetler de kullanılmak üzere işlevlendiri lerek, kentin kültürel ve sanatsal mekanlarına bir yenisini kazandı racaklarını bildirdi. 2000 yılı ekonomik krizinden bu yana atı l vaziyette kalan Ayazağa Kongre ve Kültür Merkezi Projesini hayata geçir meyi düşündüklerini belirten Günay, kaba inşaatının yüzde 85'i tamamlanan merkezde, korunması gerekli kültür varlığı nitel iğinde tescilli Ayazağa Kasrı , Çinili Köşk (Av Köşkü) ve Süvari Alayının bulunduğunu ifade etti.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, içinde korunması gerekli kültür varl ığı niteliğinde tescilli Ayazağa Kasrı , Çinili Köşk ve Süvari Alayı bulu nan i stanbul Maslak (Ayazağa) Kültür ve Kongre M erkezi ' n i yeniden ihaleye çı kardı kları n ı söyledi. i stanbul ' u n AB tarafından 2 0 1 0 Yı lı Kültür Başkenti olarak seçildiğini anımsatan Bakan Günay, i stanbul'un kültürel faaliyetlerine yönelik mekan
o 'M u <ll a. 'M "" 'M 3::
.... o ı.. >Ol o .f o LL
"' ı.. <ll 'M
"' " .o ı.. o u <ll
_J
Le Corbusier'nin " Vers une architecture" eseri nin yeni i ngilizce çevi risinde, bire bir çevi ri, şiirselliğe ağır basıyor. Dünya üzerindeki son 85 yıllık mimari pratik ve teorinin i lham kaynağı veya kimilerinin de söylediği gibi "uğ rak nok tası" olan Le Corbusier'nin " Vers une architecture" eseri , Getty Araştırma Enstitüsü (Getty Research I nstitute) Metin ve Belge d izisinin, sayısı şim d i lik 18 olan, i ngil izce'ye çevrilmiş önemli mimari meti nlerinin son uncusu. Fransızca orijinali 1 923'te, Paris'te yayımlanan "Vers une architecture", ilk defa birebir çevi riyle, John Goodman tarafından , "Toward an Architecture" adıyla i ngilizce'ye çevrildi. Bu dizinin d iğer cilllerinde olduğu gibi, bu
Nisan 2008 çeviride de, en az sunduğu metine eşdeğer önemde aydınlatıcı bir sunuş yazısı, bu kez mimarlık tarihçisi Jean Louis Cohen tarafından kaleme alınmış. Bu sebeple, Good man'ın titiz çeviri sinin hoşluklarına girmeden önce, Le Corbusier'nin özgün işinin doğuşuna eşlik eden koşullara, Cohen'in rehberli ğinde göz atmamız yerinde olur. "Vers une architecture" 20. yüzyıl ı n ilk çeyreğ inin "mondain" (Fransız moda dünyasına ait) Paris avangardının bir yan ürünüydü. Bununla birlikte, ütop yacı sosyalizm akımının 1 9. yüzyılın ilk çeyreğ ine tarihlenebilecek gelişim süreci içinde, eserin öncellerine rast lamak mümkün. Metin , ilk olarak, Le Corbusier (Charles-Edouard Jeanneret, 1 887), pürist ressam Amedee Ozenfant ve Dadaist şair Paul Dermee'nin birlikte çıkardıkları " L' Esprit N ouveau" dergisin de, bir makale dizisi olarak gün ışığına çıktı. L' Esprit Nouveau yayımcıları baskıda gelenekselci, söylernde marjinal bir mi zanpajda karar kıldılar. Kalı n sans-serif karakterle -ki 1 9. yüzyıl reklamcılığının kullandığı teknikleri fazlaca anımsatan bir biçimdi- büyük harflerle atılan baş l ıkların ayı rdığı hakim aniatımlı metinler, bu mizanpajın sonucuydu. 1 927 'de, eserin ilk i ngilizce çevirisini yayımiayan John Rodker'in çeviri met ninde koruyamadığı bu kısıtlayıcı tipog rafik ayrı m , daha sonraki çevirilerde de, Le Corbusier'nin kendini içinde bulaca ğı çatışmaları tetikleyen, kabul edilemez kural haline gelmiştir. Rodker'in tereddütleriyle, çevirmeni mimar Frederick Etchells'in, bir nitele me sıfatı olan "new" (yeni) kelimesini -kimilerine göre Le Corbusier'nin tezinin etkileri, geç 20'1i yılların i ngiliz beğeni sinin Edward dönemi tenöründen uzak tutmak için kullanılmıştır- başlığa ekle rneyi seçmesinin bir ilgisi olabilir. Benzer bir kaygı , Etchells'in ( 1 9 1 5 London Vorticist sergisinde katılımcı ressam), Le Corbusier'nin önsözü yerine, ondan biraz daha uzun olan bir savunmayı çeviriye koymuş olmasından çıkarılabilir. 1 927'de, kendi ekiediği şekliyle: "Towards a New Architecture" özgün olarak, el bette, Fransız okuyucusu için yazılmıştır ve i ngiltere ve Amerika'daki
koşullara uymayan noktaları vardır. Ancak, kitap sadece, biz mimarları düşünmeye zorlad ı ğ ı , durumu tartma ya, hangi yöne gittiğimizi anlamaya ve girmek zorunda kalacağımız beli rsiz yolları farketmeye zorladığı için bile çok değerlidir. "Vers une architecture"ın anlatımı, mühendislik ve m i marlık alanlarında dönüşümlü gezinirken, bir yandan da bütüncül bir ritm içinde çerçevelidir: Yedi bölümünün ilki dualistiktir, mühen dis estetiğ iyle m i marl ığı birlikte anlatır. i kinci böl ü m , dördüncü ve beşinci gibi üç parçaya ayrılmıştır. Ü çüncü ve altıncı bölümler akış içinde araya giren, kendilerine has konuları içerir (" Regulating Lines" ve " Mass Production Houses"). Metin, tüm toplum için üretilecek rasyonel, saf laştırılmış, stilsiz mimarlığın, muhtemel şiddetli bir değişimi, devrimi bertaraf edebileceğini savunan, dualistik bir sonia bütünlüğe kavuşur. Gustave Eiffel'in çelikle, Auguste Perret'nin betonla yaptıklarıyla temsil olunan Fransız inşaatçılığının gör kem l i geleneği bir tarafa, "Vers u ne architecture"ın içerdiği birçok esasın ilham kaynakları, 1 90 7 'de Alman tasa rımcılar tarafından, devlet desteğiyle kurulmuş bir dernek olan Deutsche Werkbund'un gelişim sürecinde yatar. Bu hareketin habercisi kabul edilen metinler, öncelikle, geç 1 9. yüzyıl his torisizminin " biçem tüccarlığ ı"na karşı bir duruşun ürünleri olmuştur ve zuhur eden modern dünyanın teknolojik ka l ıplarına itibar gösteren, yeni bir tavrı savunmuşlardır. Le Corbusier'e özellikle tesir eden " Deutsche Werkbund Jahrbuchen" (yıllıklar) ciltlerinden ikisi olan "Art in lndustry & Trade" ( 1 9 1 3) ve "Transport" ( 1 9 1 4) , kendisinin kaleme aldığı kitaplar bölü münde (Goodman çevirisinde) " Eyes That Do Not See . . . " adı altında verilmiştir. Ciltlerin i lkinde, Walter G ropius'un modern endüstriyel yapılar üzerine yazd ığı makale ile Kuzey Amerika tahı l siloları konu edil miştir. i kincisinde ise, modern hareket yetene ğinin (locomotion) aygıtları olan çeşitli gelişmiş mühendislik ürünlerine (otomo bil , uçak, transatiantik gibi . . . ) değinile rek , bunlara itibar kazandırılmıştır.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
129
Metnin "Three Reminders to Architects" ve "Architecture" başlıklı bölümleri, Etchells ve Goodman çe virilerinde çokça hissedilir farklılıklar taşıyor ki bu farklı lıklar çoğunlukla Goodman'ın çevirisinin yalınlığ ından ve birebir ol masından kaynaklanıyor. Öte yandan Le Corbusier'nin " L' I IIusions des Plans" başlığının çevirisinde Etchells' i n "Pians" şeklindeki çoğul kullanımının, Goodman'ın, aksinde ısrar ederek kullanmayı seçtiği "The l l l usions of the Plan" çevirisinden daha çok metne sadık olduğu tartışılabilir veya Etchells'in, Le Corbusier'nin " Maisons en serie" başlığı için kullandı ğ ı " M ass Production Houses", kulağa Goodman'ın versiyonundaki " M ass Production Housing" ifadesinden çok daha doğru gelmektedir. Ancak , esas itibariyle, Goodman'ın başarıs ı , Etchells'in de "volume" ve "mass" kelimelerini karıştırması veya " M aison en serie" kısmındaki bütün bir parçayı atiarnası gibi, yapılmış bazı çir kin, hatalı çevirileri onararak, parlak bir iş çıkarmasında yatıyor. Eğitimli bir bakış açısıyla, i ngilizce konuşan bizlerin bunca yıldır elimizde olandan başka, daha kel imesi kelimesi ne, titizce yapılmış bir çeviriye kavuşma mız iyi bir gelişme. Elbette söz konusu olan, şii rselliğin sınırında, retorik bir düzyazı olduğunda, birebir çeviri pek tercih edilir olmaz. Zira hiçbir metin sahi p olduğu retorik ritmden bir şeyler kaybetmeksizin tam anlam ıyla birebir tercüme edilemez. Ö te yandan, benim görüşümce, hangi versiyonun daha cazip olduğuna da her zaman kolayca karar verilemez. Yeri gelmiş bir örnek olarak, Etchells'in çevirisinde, aşağıdaki şek liyle geçen meşhur kısım, Good man'ın çalışmasındaki haliyle, okuyucuda te reddüt uyandırıyor: " But suddenly you touch my heart, you do me good, 1 am happy and 1 say 'This is beautiful . ' That is architecture. Art enters in . . . " [Fakat aniden yüreğime dokunursun, beni iyi edersin, mutluyum ve derim ki "bu güzel." O, m i marl ı ktır. Sanat dahil olur. . . ] Goodman, orijinal Fransızcası ve Etchells'in çevirisi, her iki metinde de olan "and" kel imesini izah edileme-
130
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
Nisan 2008 ISTANBUL ILI IDARI SINIRLARI HARITASI (S747+S216)
KOCAELI
.
yecek şekilde atlayarak, "c'est beau" ifadesini en düz şekliyle, "it is beauti ful" olarak çevirerek ve son olarak Le Corbusier'nin " L'art est ici" ifadesi için "Art is present" kullanarak yaptığı hata ları öylece bırakıyor. Benim görüşüme göre Etchells'in "Art enters in" ifadesi orijinal Fransızca metnin lirizmini çok daha iyi yakalamıştır. Herhangi bir şiirin çevirisinde kar şılaşılabilecek, tanınması gereken, Fransız dilinin doğasından olan ses d üşmesi özelliği, Etchells tarafından içgüdüsel algılanmıştır. Fakat, görünen o ki, Goodman'ın çalışmasında gözden kaçırılmıştır. Dolayısıyla Etchells'in yaratmış ol duğu ifadesiyle " En gineer's Aesthetic", Goodman'ın birebir çevirisindeki "The Aesthetic of the Engineer" ifadesinden kesinlikle daha uygundur. Bu yeni çeviri çalışmasında gösteri len özenin, titizliğin, yukarıda sıraladık larım ve onlara benzeşen durumlarda ulaştığı sonuç, orijinal metindekini ancak anımsatacak yeterlilikte bir dilin, üzüntü veren tekdüzeliği olmuştur. Tüm çeviri çalışmalarında olduğu gibi, buradaki çelişkiler için de bir tek doğru yanıt yoktur, fakat kesin olan şudur ki, tercüme edilen metnin ortaya çıktığı kültürel bütüne mümkün olduğunca
hassas yaklaşmak zaruridir. Kabul edilemez hataları, hatta cüreti bir yana, Etchells' i n , çalışmasında, hedefini çok fazla şaşırdığı söylenemez. Son söz olarak, Reyner Sanham' ı n berrak bir zihin ürünü olan "Theory and Design in the First Machine Age" çalışmasında gözlemlediği gibi: "Vers une architecture" gerçek an lamda hiçbir tartışma içermiyor. Onun yerine sınırlı sayıda tema üzerine yazı l mış, temaların birbirleriyle kaçınılmaz ilişkilerini hissettirecek şekilde bir araya getirilmiş, retorik ve coşkun makaleler serisi içeriyor. Banham her ne kadar Le Corbusier'nin eserinin çeşitli bölü mleri arasındaki zorlayıcı mecazi bağıntıları tam anlamıyla çözümleyememiş olsa da, metnin yadsınamayacak şiirsel ka rakterini vurgulamakta çok hakl ıdır. Zira modern mekani k paradigmaların, klasik referanslada oluşturdukları alternatif eşleşmeler, günün sonunda doğruyu ortaya çıkaracaktır. Hatta öyle ki, paradoksal olarak, bir yandan Avrupa'nın akademik mirasının güvenilirliğini zayıflatarak, diğer bir yan dan ise tüm dünyadaki genç m imarların 20. yüzyılın en iyi dönemine dair iş ta nımları n ı , görevleri n i tespit ederek, her iki yol la hizmet vermeyi sürdürecektir.
I s t- a n b u l ' u n Ye n i " I l ç e " H a r i t- a s ı Çiz il d i .
4 Nisan, istanbul Büyükşehir Belediyesi
i stanbul'da 41 olan ilk kademe beledi yelerinden 37 'sinin tüzel kişiliği sona erdilerek 8 ilçe belediyesi oluşturuldu. 32 olan ilçe sayısı da Eminönü'nün kaldırılması ve 8 yeni ilçeyle birlikte 39 oldu. " B üyükşehir Belediyesi Sınırları i çerisinde i lçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun" çerçevesinde i lçe sayısı 39'a çı kan i stanbul'un yeni hari tası hazırland ı . 32 ilçesi 1 5 1 köyü, 8 1 7 mahallesi ve 41 ilk kademe belediyesi bulunan i stanbul'da, Eminönü'nün tüzel kişiliğine son verilerek Fatih ilçesinin sınırlarına katıldı. i l k kademe belediye lerinden 37 'sinin de tüzel kişiliği sona erdirilerek yeni 8 ilçe belediyesi oluş turuldu. Bu 8 ilçeden 4'ü ilk kademe belediyesinin ilçeye dönüştürülmesiyle oluşturulurken, 4'ü de ilk defa kuruldu. Böylece i stanbul'un toplam ilçe sayısı 39 olurken, ilk kademe belediyeleri de tamamen kaldırılmış oldu. i lk ka deme belediyeleri arasında yer alan 9 adet bucak teşkilatı da kaldırıldı.
Nisan 2008 Toplam nüfusu 1 2 m ilyon 573 bin 836 olan i stanbul 'da, yeni düzenlemeyle Boğazköy, Bolluca, Durusu, Hadımköy, Haraççı ve Taşoluk ilk kademe be lediyelerinin tüzel kişiliğine son veri lerek Arnavutköy i lçesi oluşturuldu. Arnavutköy'e bu düzenleme ile 29 ma halle ile 9 köy bağlandı. Ataşehi r i lçesi: Ü sküdar'a bağl ı 3 , Kadıköy'e bağlı 7, Ü m raniye'ye bağl ı 3 , Samandıra'ya bağ lı 1 mahallenin katılımıyla oluşturuldu. Başakşehir i lçesi: Küçükçekmece'ye bağlı 6 , Esenler ve Bahçeşehir'e bağlı 2'şer mahallenin katılımıyla kuruldu. Bahçeşehir ilk kademe belediyesinin tü zel kişiliğine de son verildi. Beylikdüzü i lçesi: G ürpınar ve Yakuplu ilk kademe belediyelerinin katılımı ile oluşturuldu. Beylikdüzü 'ne bağ l ı 5 mahallenin yanı sıra Gürpınar'a bağlı 3, Yakuplu'ya bağ lı 2 mahalle ile birlikte toplam 1 0 ma halle Beylikdüzü'ne katıldı. Çekmeköy i lçesi: Ö merli, Alemdağ ve Taşdelen ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri nin sona ermesi ve bu belediyelere bağ lı 1 7 mahalle ile 5 köyün katılması ile oluştu. Esenyurt i lçesi: Kıraç, Yakuplu, Avcılar ve Bahçeşehir'e bağlı 22 mahal lenin katılım ıyla kuruldu. Anadolu yaka sında oluşturulan Sancaktepe i lçesi ise Samandıra, Sarıgazi ve Yenidoğan ilk kademe belediyelerinin tüzel kişiliğinin kald ı rılması ve 20 mahalle ile 2 köyün bağlanmasıyla oluşturuldu. Sultangazi i lçesi de Gaziosmanpaşa'ya bağlı 1 4 , Eyüp'e v e Esenler'e bağlı birer mahal lenin katılımıyla kuruldu. Düzenleme kapsamı nda tüzel kişiliği kaldırılan ilk kademe belediyelerinden Çavuşbaşı Beykoz'a, Mimar Sinan, Tepecik, Kumburgaz, Celaliye- Kamiloba ve M uratbey Büyükçekmece'ye, Binkılıç, Çiftlikköy ve Karacaköy Çatalca'ya, Bahçeköy Sarıyer'e, Büyükçavuşlu, Çanta, Değirmenköy, Gümüşyaka, Ortaköy, Kavaklı ve Selimpaşa Silivri'ye, Ağva Şile'ye, Akfı rat ve Orhanlı Tuzla'ya, Göktürk ise Eyüp'e bağland ı .
12 İlç e n in Nüfu s u Düş"tü
Yeni düzenleme i l e i stanbul'un 1 8 i lçesinin nüfusunda bir değişiklik olmaz ken 1 2 ilçenin nüfusu düştü, Eminönü i lçesi'ni bünyesine katması nedeniyle sadece Fatih'in nüfusu artt ı . Buna göre, i stanbul'un en yüksek nüfusuna
sahip ilçesi olan Gaziosmanpaşa'nın nüfusu 1 milyon 1 3. 048'den 464.1 09'a i nerek, en fazla nüfusu azalan ilçe oldu. Bunu sırasıyla 897. 260 nüfusu olan Ü m raniye 551 .091 'e, 744.670 olan Kadıköy'ün nüfusu 553.602'ye, 688.774 olan Büyükçekmece'nin nü fusu da 1 52 . 1 06'ya inerek izledi . Yeni düzenleme sonucunda i stanbul'un nüfusu en yüksek ilçe sıralamasında birinciliği 7 1 9. 267 ile Bağcılar alırken bunu sırasıyla 662.566 nüfusuyla Küçükçekmece, 553.062 nüfusuyla Kadıköy izledi . N üfusu en düşük ilçe sıralamasında da 1 0.460 nüfusuyla Adalar s ı ralamadaki yerini korurken, bunu sırasıyla 25.1 69'1a Şile, 6 1 .566 ile de Çatalca izledi . Yeni düzenleme ile oluşturulan ilçelerin mahalle, köy sayısı , nüfusu ve yüzölçümü şöyle;
Nüfu s Ya pıla rı Değişen İlç e l e r ve Nüfu sla rı da Şöyle Bununla birlikte Adalar'ın 1 0.460, Bağcılar'ın 7 1 9.267, Bahçelievler'in 57 1 .7 1 1 , Bakırköy'ün 2 1 4 . 82 1 , Bayrampaşa'nın 272.1 96, Beşiktaş'ın 1 9 1 .51 3 , Beykoz'un 241 . 833, Beyoğlu'nun 247. 256 , G ü ngören'in 3 1 8 . 545, Kağıthane'nin 41 8 . 229, Maltepe'nin 41 5.1 1 7, Pendik'in 520.486, Sarıyer'in 276.407, Sultanbeyli'nin 272.758, Şile'nin 25. 1 69 , Şişli'nin 3 1 4.684, Tuzla'nın 1 65 . 239 ve Zeytinburnu'nun 288.743 kişilik nüfusunda değişiklik olmadı.
Gay r ime n k u l S e k t- ö r ü n e Fa r k l ı Bi r Ba k ı ş Aç ı s ı "Arkipa rc . com . t" r " 4 Nisan
ARKiPARC
.com.tr
Arkitera Mimarlık Merkezi, kentlerin yapılanmasında önemli role sahip olan gayrimenkul sektörüne farklı bir açıdan bakmayı hedefleyen yeni yayını
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
131
"ArkiPARC.com .tr" ile geniş bir iletişim platformu yaratıyor. 3 N isan 2008'de yayın hayatına başlayan www.arkiparc. com .tr hızla gelişen sektörün nabzını tutarak kısa zamanda etkin bir buluşma noktası olacak. www.arkiparc.com.tr'nin içeriğini sektörden ve sektöre yön verecek gün cel haberler, yetkililer ile yapılan söyleşi ler, uzmanlar tarafından kaleme alınmış köşe yazı ları, u lusal ve uluslararası platformda gerçekleşen etki n likler ile sektörün ilgisini çekecek ayrıntılı dosya konuları ve g üncel projeler hakkında detaylı bilgiler oluşturacak. Bu online i letişim platformunun rehber bölümüyle, sektörün ihtiyacına yönelik başvuru kaynakların ı n l inklerine rahatlı kla ulaşılabilecek, arama motoru sayesinde vakit kaybetmeden gayrimen kul siteleri içerisinde arama yapı labile cek, Arkitera Forum'daki tartışma konu larına katılma ve ilgi alanlarına yönelik haberlerden bülten üyeliği ayrıcalığ ıyla haberdar olma i m kanı sağlanacak. 3 N isan 2008'de açılan www.arki parc.com.tr'nin, zamanla yüksek bir izleyici oranına ulaşması, benzerlerin den ayrılan yönleri ve zengin içeriğiyle internetteki diğer yayınlar arasından sıyrılarak zirveye oturması bekleniyor. Arkitera Mimarlık M erkezi 'nin 1 5 - 1 7 Ekim 2008 tarihleri arası nda Askeri M üze ve Kültür Sitesi'nde bu yıl ilkini gerçekleştireceği ArkiPARC'08 buluş ması ile ilgili güncel haberlerin de yer alacağı yayına www.arkiparc.com.tr adresinden ulaşılabilir.
Go n i "t a Ye n i d e n Pla n l a n ıyo r
7 Nisan, Yeni Şafak YAZAN: KAM i L ANAHAR
Ganita ve Gazipaşa üst geçidi arasında kalan ve 10 dönüm alanı yeniden planlamak için KT Ü Peyzaj M i marlığı Bölümü son sınıf öğrencileri arasında açılan tasarım yarışması sonucunda juri üyelerinin belirleyeceği proje Trabzon Belediyesi'ne sunulacak . Trabzon Belediye Başkanı M .Volkan Canalioğlu'nun da Danışman J uri üyesi olduğu yarışmaya 8 proje katıldı. KTÜ Peyzaj Mimarlığı Bölümüne giderek öğrencilerin hazırladığı projeleri tek
132
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
Nisan 2008
tek inceleyen Başkan Canalioğ l u , Belediye olarak h e r zaman KT Ü i l e işbirliği içerisinde olduklarını belirterek, "Ganita Trabzon'un önemli simgelerin den birisidir. Tarihi bir özelliği vardır. Böylesine önemli bir alanı n yen iden planlanması için KT Ü Peyzaj M i marl ı k Bölümü ile işbirliği içerisindeyiz. Açılan yarışmada juri üyeleri en iyi projeyi seçeceklerine inanıyorum. Buradan çıkacak projeyi de Ganita'ya uygula ma noktasında harekete geçeceğiz" dedi . KT Ü Orman Fakültesi Peyzaj M imarlığı Bölümü Başkanı Prof. D r. Ali Özbilen," Ö ğ rencilerle birlikte Ganita'yı yeniden planlamak için proje yarışması açtık. Sayın Başkanımız da bize büyük destek veriyor. Buradan çıkacak projeyi Belediye'ye sunacağız." dedi.
E l v i n Te k s t- i l ' e R e d Dot" Ta s a r ım Od ü l ü . .
7 Nisan
Yarım asırı aşkın süredir dünyanın önde gelen markalarının katıldığı Red Dot Design Award'da, bu yıl 51 ülkeden farklı ürün kategorilerinde toplam 3 . 203 tasarım yarıştı. Elvin Tekstil de 3 . 203 tasarımın arasından sıyrılarak, tekstil alanında Red Dot Tasarım Ö dülü'nü kazanan ilk Türk firma oldu. Elvin Tekstil , ödülünü 23 Haziran 2008 tarihinde, Almanya'da tasarım, sanat ve siyaset alanı ndan ul uslararası ·� Gl 1 . 200 konuğun katılacağı gala gecesin- � de alacak. Düzenlenecek ödül töreninin � :ı: ardından, Elvin Tekstil'in ödül alan "Alev" ,., adlı tasarım ı , diğer kategorilerde ödül � .-i kazanan ürünlerle birlikte 1 yıl boyunca � dünyanın en büyük çağdaş tasarım mü- � .>1. zesi olan " Red Dot Design M useum"da <> c '" sergilenecek. o
XI . U l u s a l Mima r l ı k Şe rgi s i Od ü l l e r i v e Od ü l Ad a y l a r ı Be l i r l e n d i
Ya pı Dalı Öd ü l Adayları
Koç Ü niversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi, i stanbul 1 Fahrettin Ayanlar i pekyol Tekstil Fabrikası, Edirne 1 Emre Arolat Teni Evleri, Bodrum - Muğla 1 Harndi Erdoğan Ö Evi, Bodrum - M uğla 1 Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar, Jurg Weber Ontur Otel, i zmir 1 U mut i nan, Efe i nan Olive Park Evleri - Ece Evi , Urla i zmir 1 Metin Kılıç, Dürrin Süer TESKO M B H izmet Binası, Ankara 1 Mehmet Soylu, Mete Öz • D M C Ankara 1 Melkan G ü rsel Tabanlıoğlu, M u rat Tabanlıoğlu ESK i M Boya Yönetim Binası Yenilemesi, Eskişehir 1 Cem Ü çer, Tunga Çağlayan ODT Ü Kuzey Kıbrıs Kampüsü Yurtları , G üzelyurt - KKTC 1 Semra Teber Yener •
•
. .
•
B Nisan
•
M imarlar Odası'nın her iki yı lda bir düzenlediği ve bu yıl Xl. dönemi gerçek leştirilen U lusal M i marlık Sergisi ve Ö dülleri'nde Seçici Kurul çalışmalarını tamamladı . Bu dönem, 1 28 m imarı n , 1 34 eser v e 1 69 pano ile yaptığı katılım lar değerlendi rmeye alınd ı . Atilla Yücel başkanlığında, Abdi Güzer, Tül i n Had i , Cengiz Kabaoğlu v e U ğ u r Tarhan'dan oluşan Seçici Kurul, " Büyük Ödül" (Sinan Ö dülü), " M imarlığa Katkı Dalı Başarı Ödülleri" ve "Anma Programı" için ödüle değer görülen isimleri ve Yapı , Proje ve Fikir Sunumu dallarındaki ödül adaylarını belirledi . Ödül sahipleri ise, 18 N isan 2008 tarihinde saat 1 9 :00'da Ankara'da, ODT Ü Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılacak törende açı klanacak.
•
•
•
•
•
Ya pı Dalı Çevre Öd ülü Adayla rı
Atabay Sokak Dönüşümü, i stanbul 1 Bünyamin Derman, Tanju Özelgin, Fırat G ü lmez Bursa Uzun Çarşı Ü st Ö rtüsü 1 Şenol Şimşek ·
Öd ü l l e r ve Öd ü l Adayları Şöyle Beli rlen d i :
Büyük Ödül (Sinan Ö dülü): Ziya Tanalı Anma Program ı : Seyfi Arkan Mimarlığa Katkı Dalı Başarı Ö dülleri: M imarlar Derneği 1 927, Jale Erzen M i marlığa Katkı Dalı Başarı Ö dülleri Seçici Kurul Özel Ö dülü: M ualla Eyüboğlu Anhegger
·
Ya pı Dalı Ko ruma Yaşat-ma Öd ü l Adayla rı .-i Gl +0
... :ı + c o
Vehbi Koç Vakfı italyan Hastanesi, i stanbul 1 Fahrettin Ayanlar •
Osmanlı Devlet Arşivleri Binası (Hazine-i Evrak), i stanbul 1 Acar Avunduk •
Proj e Dalı Öd ü l Adayları
Çeşme 7800, i zmir 1 Emre Arolat Raif Dinçkök Kültür Merkezi, Yalova 1 Emre Arolat Sabiha Gökçen U luslararası Havaalanı, i stanbul 1 Emre Arolat, Gonca Çırakoğlu • Kükürtlü Dericiler Bölgesi Kentsel Dönüşümü, Bursa 1 Em re Arolat, Kerem Piker Akhisar M ustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi Ek Binası, Manisa 1 Ali Cem Aslantaş Tripoli Park ve Konferans Merkezi, •
•
•
•
•
N i s a n 2008 Libya 1 Hakan Dalokay TC Berlin Büyükelçiliği Kançılarya Binası , Almanya 1 Bünyamin Derman, Ali H ızıroğlu Turkcell Ar-Ge Binası, Gebze, i stanbul 1 Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar Eka Yapı , i stanbul 1 Hayzuran Hasol , Doğan Hasol, Ayşe Hasol Erktin, Cem Yapça • Terracity Alışveriş Merkezi ve Konut Kompleksi, Antalya 1 Enis Ö ncüoğlu, Ö nder Kaya, Cem Altınöz, Cumhur Keskinok • Badrum Ortakent'te Hastane, Muğla 1 Esin Tercan, Erdal Özyurt, Ahmet Tercan · Trabzon Tenis Kulübü 1 Ayhan Usta
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
133
•
•
•
F i k i r S u n u m u Dalı Öd ü l Adayla rı · Kent Göçebeleri 1 Boğaçhan Dündaralp • Cihangir'in Çocukları 1 Seda Bildik Erdoğmuş, Esra Carus Gülaydı n · Toplama Ev 1 Hakkı Yırtıcı, i lke Tekin, Gürsu Altunkaya
Mima r l ı k Öğ r e n c i s i n d e n " A r k i"t e ra Mima r l ı k Me r k e z i " P roj e s i 8 Nisan
Arkitera.com'un mimarlık öğrencilerinin projelerini yayınlandığı " Öğrenci Projeleri" bölümünde bu hafta "Arkitera M imarlık M erkezi Projesi" yayı nlanıyor. Türkiye'de daha nitelikli bir fiziksel çevre oluşması için çalışmalarını 7 se nedir kesintisiz olarak sürdüren Arkitera Mimarlık Merkezi'nin en büyük hedefi Dünya'daki benzerleri gibi bir binaya sa hip olmak. Bu amaçla çalışmaları n ı sür düren merkezin fiziksel olmasa da proje bazında ilk binası 2004 yılında i stanbul Mimarlık Festivali kapsamı nda ger çekleştirilen Charette'de tasarlanmıştı. Katılan ekiplerden Galatasaray'daki arsada Arkitera Mimarlık M erkezi bi nasını tasariamaiarı istenmiş, yarışta ipi Arda i nceoğ l u , i pek Yürekli, Sevim
.(J)
Aslan, Cem Altu n , Deniz Aslan'dan oluşan ekip göğüslemişti. Aradan geçen 4 senelik zaman dilimi içinde merkezin binasına farklı bir bakış açısı da bu se fer profesyonel bir m imarlık ekibinden değil bir m imarlık öğrencisinden geldi. M imar S inan G üzel Sanatlar Fakültesi M imarlık Bölümü'nde öğrenci olan Şefik Karakoç'un 2007 - 2008 Güz Dönemi M imari Proje 1 dersi kapsamındaki proje konusu Arkitera M i marlık Merkezi'ydi. Projesinin ta sarı mına başlamadan önce Arkitera M i marlık Merkezi'nin şu anki ofisini ziyaret eden Şefik Karakoç, merkezin yöneticileri Ö mer Yılmaz ve Ö mer Kanıpak'ın görüşlerini alarak merkezin ihtiyaç programı n ı belirled i . Yard . Doç. Dr. Ahmet Tercan yürütücülüğünde tasarlanan bina toplam 6 kattan oluşu yor, içinde ofis alanları, kütüphane, çok amaçlı salon, arşiv ve depo gibi bölüm ler yer alıyor.
L i kö r ' ü n T a d ı n a Ba kma k i ç i n En Az 2 7 5 M i l y o n YTL Ge r e k ! 8 Nisan, Sabah YAZAN: HACER GEMiCi
Emlak GYO, Mecidiyeköy'deki Likör Fabrikası'nın arazisini 275 m ilyon YTL muhammen bedelle satışa çıkardı . Plan tadilatıyla emsalin 4'e ulaştığı arazinin ihalesine yerliler de katılabilsin diye
� "'
;ı; o ., o "' o <> ' )> ., "' ....
-+ (D .,
o
:;: 1-'· 3 o ., 1-' 1-' "'
:;: (D ., "' (D N ....
"'O ., o w. <D "'
....
başlangıç fiyatı düşük tutuldu. Tekel'in sigara bölümünün 1 , 7 m ilyar Dolar'a British Amerikan Tobbacco'ya satışının ardından Mecidiyeköy'deki Likör Fabrikası'nın arazisi de ihaleye çıktı. 25 N isan tarihinde açı k artırma ile satışa çıkarılarak 23. 7 1 1 metrekarelik arazi için KDV hariç 275 milyon mu hammen bedel biçildi. Bölgede daha önce yapılan alışveriş merkezleri ve rezidanslarda metrekare fiyatının 4 ile 8 bin Dolar arasında değişmesi ihale için beklentilerin de yüksek olmasına neden oluyor. i hale sonucunun 300 ila 500 milyon Dolar arasında gerçekle şebileceği konuşuluyor. Toplu Konut i daresi'nin Emlak Konut GYO aracılığı ile başlattıği ihale sürecinde yerli ve yabancı çok sayıda grubun yer alması bekleniyor. Ali Sami Yen Stadı'nın komşusu olan ve Mecidiyeköy'deki son en geniş arazi olarak nitelendirilen Likör Fabrikası yaklaşık bir yıldır Büyük M ü kellefler Vergi Dairesi olarak kullanı lıyordu.
95 . 000 Met- re ka re İnşaat" Ala nı
i hale sürecini gerçekleştiren Emlak GYO yetki li leri arazide 3 emsal olduğu nu belirtseler de Toplu Konut i daresi 'nin (TOK i ) i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi için yaptığı plan değişikliği 1 3 Şubat itibarıyla kabul edilmiş durumda. Tartışmalara neden olan bu plan deği şikliği ile özel koşullu ticaret alanı i lan edilen Likör Fabrikası'nın arazisi nde inşaat alanı 95 bin metrekareye yani 4 emsale ulaşmış duru mda. Tadilat ile
134
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ofis, büro, al ışveriş merkezi, otel, sine ma, tiyatro gibi birimlerin yapı lmasına bölgeye gökdelen dikilmesine de izin verilmiş olun uyor. 23.7 1 1 metrekarelik arazide 95 bin metrekare i nşaat ya pılabi leceğ i nden , metrekaresi 5 . 000 Dolar'dan hesaplandığı nda arazinin değeri n i n 475 milyon Dolar'a kadar çıktığ ı görülüyor. Bir süredir arazi için ihale çalışmaların ı yü rüten Emlak Konut GYO'nun Yönetim Kurulu Ü yesi Vedat Demiröz, arazinin taliplisinin çok ol duğunu ifade ederek, "Türk firmaların yanı sıra özellikle Körfez ve Hollanda menşei l i yatırımcı lardan büyük ilgi var. Son g ünlerde yerliler biraz tedi rgin göründükleri için biz muhammen bedeli bilerek bi raz düşük açıkladık. Yoksa daha yüksek fiyattan ihaleye çı kmayı düşü nüyorduk," diye konuştu. TOK i tarafı ndan i hale sürecine sokulan eski Tekel Likör Fabrikası ve M ü ştemilat ı ' n ı n bulunduğu araziyi M i marlar Odası yakın takibe almış durumda. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz M imarlar Odası i stanbul Büyü kkent Şubesi Başkanı Eyüp M u hç u , "Biz bu işi takip altına aldık. Koruma Kurulu'ndan alınan ka rarların örnekleri n i istedik. Plan paftası, plan notları inceleniyor. Buna göre bir karar vereceğiz," diye konuştu . i hale süreci ile ilgili görüştüğümüz Emlak Konut GYO Yönetim Kurulu Ü yesi Vedat Demiröz, bodrum dahil arazide 95.000 metrekarelik i nşaat ya pı labileceğini ifade ederken, "Yükseklik sın ırı yok," dedi. Bir süre Büyük Mükel lefler Vergi Dairesi olarak kulla n ı lan 8 bin metrekarelik binan ı n boşai tıldığı ve Ataköy'de vergi dairesine yer veri ldiğini anlatan Demiröz, "Buradaki mevcut bina restore edilerek koruna cak," ded i . Vedat Dem iröz arazi ve ihale süreci ile ilgili şu bilgi leri verdi : 5-6 Şirket Yakından i lgili: Bugüne kadar 5-6 şi rket gel ip arazi hakkı nda bilgi ald ı . i hale sürecini yeni başlattık özellikle ya bancılardan i lgi bekliyoruz. Ali Sami Yen Stadı da buradan gidiyor ve bu bölgede bu büyüklükte arazi yokYeriilere Jest: Yerli yatırımcılar son dönemde biraz tedirgin görünüyor. Biz sırf yerliler de girsin diye mu hammen bedeli 275 mil yon YTL olarak daha düşük belirledik. Asl ında 300 m ilyon YTL' n i n üstünde d üşü nüyorduk.
Nisan 2008 i kiz Kule Olabilir: Burada ote l , ticaret merkezi, alışveriş merkezi yapabilir. Büyük ihtimalle bodrum katı büyük bir çarşı olacak. 95.000 metrekarelik inşaat izni içi nde iki kule yapılma imkanı da var.
� p a rt-ma n
daha iyi durumda ve ekonomik büyü me göstergeleri güçlü. Bu bağlamda, Türkiye'deki uzun soluklu iş ortağ ım ızla anlaşmayı tamamladığımız için çok mut luyuz ve firmamız adına büyük stratej ik öneme sahip bu ülkede i l k ofisimizi aç mış bulunuyoruz," dedi.
Tic a r i Gay rimen kule 2 , 7 milya r E u ro
� n ş a E "tme k I s t-eme d im 9 Nisan, Sabah YAZAN: YASEMiN TAŞKIN
i talya' n ı n ünlü dekorasyon dergisi "Abitare" nisan sayısında Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un yarım kalan mimarl ı k serüvenine ait bir yazıyı ya zarın kaleminden yayımladı . Orhan Pamuk, yazısında mimarlık okuduktan sonra okulu yarıda bıraktığ ı n ı belirte rek " N eden mimar olmadın?" sorusunu yöneltenlere "Apartmanlar i nşa etmek istemiyorum," diye yanıt verdiğini anlattı. M imarlığı reddeden Pamuk yazısına şöyle devam etti: " 25 yıllık yazarl ı k ha yatı mdan sonra o kağıtların beyaz olma dığını anlad ı m . Masaya oturduğumda gelenekler ile tarihin ve kuralların eze mediği insanlar bana eşlik ediyor."
C u s hma n& Wa k efie l d ' ı n Tü rk iye ' de k i Iş O r"t a ğ ı P&D .
9 Nisan, Referans
D ü nyan ı n önde gelen özel ticari gayrimenkul hizmetleri şi rketi Gushman&Wakefield Avrupa çapında genişleme stratejisi doğrultusunda P&D Gayrimenkul Dan ışmanları şir ketini bünyesine kattı . 1 998 y ı l ı nda kurulan ve 1 99 1 y ı l ı nda Türk pazarında Gushman&Wakefiel d ' i n iş ortağı olan P&D Gayrimenkul Dan ışmanları şir ketinin Genel M üdürü Rahşan Gebe, Gushman&Wakefield Türkiye yönetici ortağı oldu. Gushman&Wakefield Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi GEO 'su Paul Bacon Türkiye'nin Avrupa'n ı n en dinamik piyasalarından biri old uğunu söyleyerek "Türkiye, ge niş bir kesimden müşteri n i n ilgisini çeki yor. Kazançlar ve getiri oranları itibariyle birçok gelişmiş Avrupa ü l kesinden
Türk pazarı n ı n potansiyellerini de ğerlendiren Gushman&Wakefield Türkiye Yönetici Ortağı Rahşan Gebe ise 2007 'de ticari gayrimenkule yüzde 70'i perakende sektörü ol mak üzere 2 , 7 mi lyar Euro yatırım yapıldığını ifade etti. Yatırım larda 2006'ya göre yüzde 1 63'1ük bir artış kaydedildiğini söyle yen Gebe, i stanbul'un kazanç-getiri oranları n ı n göreceli olarak yüksek bir piyasa olduğuna işaret ederek i stanbul , Ankara, i zmir, Adana, Bursa ve Antalya'da kazanç getiri oran ı n ı n yüzde 7-8,5 seviyelerinde, ofis piyasası nda ise bu oran ı n i stanbul Levent bölgesin de yüzde 7, 5-8 seviyelerinde olduğunu kaydetti. Gebe, Türkiye'nin geçen yıl dü nya daki en h ızlı ofis ve endüstriyel kira büyümesi yaşayan ü l keler arasında yer aldığını vurgulayarak özellikle Levent bölgesinde ofis kiralarında yüzde 95'1ik bir artış yaşandı ğ ı n ı , end üstriyel kirala malarda ise yüzde 60'a yakı n bir artış yaşandığı bilgisini verdi.
Ve s t- e l , E n d ü s t- r i y e l Ta s a r ım " De v l e r L i g i " n e Gi r d i 1 O Nisan, Referans
Vestel Elektronik, endüstriyel tasarım alan ı nda dünyan ı n en önemli birlikle rinden olan U luslararası Endüstriyel Tasarı m Kuruluşları Konseyi 'ne (IGSID} Türkiye'den kabu l edilen i l k ve tek ku rumsal üye oldu . Vestel Ar-Ge Genel Müdürü M u rat Sarpel, "Vestel'in I G S I D'ye üyeliği endüstriyel tasanma verdiğimiz önemin daha iyi aniaşılmasına katkıda bulunur ken tasarım alan ındaki yetki nliğimizin de geniş kitlelerce bili nmesi n i sağlayacak," diye konuştu .
N i s a n 2008 50 ülkeden 1 50 kurum u bir araya ge tiren ve Türkiye'den sadece i T Ü , ODT Ü ve i zmir Ekonomi Ü niversitesi'nin üyesi olduğu I C S I D bünyesinde 1 50.000 endüstriyel tasarımcı bulunuyor.
Mima r S i n a n Evinde Dü z e n le n e n Et- k i n l i k l e r l e An ı l d ı 1 0 Nisan YAZAN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
M imar S inan ölümünün 420. yıl dönü münde memleketi Ağımas'ta Belediye ve ÇEK Ü L Vakfı işbirliğiyle düzenlenen etkinliklerle anıldı . Ağı rnas Belediye Başkanı Mehmet Osmanbaşoğlu, yaptığ ı açılış konuşma sı nda tarihi ve kültürel m i rası korumak adı na, katkı larından dolayı ÇEK Ü L Vakfı Başkanı Metin Sözen'e, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mehmet Özhaseki, Kayseri Valisi Mevlüt Sil ici 'ye teşekkür etti. Osmanbaşoğlu'nun konuşmasın ı n ardından kürsüye gelen M imarlar � > Odası Kayseri Şubesi Başkanı Hakan w Mahiroğl u , M imar Sinan'ı anlamak c: c için, ilk olarak onun içinde bulunduğu .� dönemin özelliklerini i ncelemek gerekti- (/) 'ği ne dikkat çekti. Osmanl ı Dönemi'nde � mimarlığa verilen önem sonucunda inşa ;l
edilen önemli yapıtlar gibi günümüzde de gelecek nesillere aktarılacak eserle rin inşa edilmesinin mümkün olduğunu ancak bunun mimariye o dönemdeki gibi gerekli önemi göstermekle gerçek leşebileceğinin altın ı çizdi. Mahiroğlu'nun ardı ndan kürsüye gelen bir diğer konuşmacı ise Oktay Ekinci'ydi. Ekinci, "Ağ ırnas artık sa dece Sinan'ı yetiştiren bir kent değil, Türkiye'nin uygarlık öğretmeni , S inan akademisi, geçmişten geleceğe yara tıcı lığın nasıl akması gerektiğini anlat makta örnek olan bir yerleşim haline geldi. Sinan'dan ders almak demek, kubbesine bakıp ne kadar muhteşem yapmış demek değildir. M imar Sinan'ın o kubbeyi yarattığ ı o düşünceyi çağdaş laştırmamız gerekir. Geçmişteki dü şünce elbette ki aynen değerli değildir, ama o düşünceni n çağdaşlaştırılması, uygarlığın gelişmesinin temel kuralı dır. Dünyada geçmişteki uygarlıkların çağdaşlaştırılması çok az yerleşime nasip olan bir kavramdır. Amerika dendiği zaman mesela 1 00 -1 50 yıllık, Avrupa dendiğinde ise 800 yıllık bir tarih aklıma gelecek. Oysa Türkiye için 1 3 .000 - 1 4.000 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. 1 3.000 yıllık bir dönemi çağdaşlaştıramıyorsak, çağ ın gerisine giden bir mantığı durmadan izlemeye çalışıyorsak, Sinan iyi ki bunu görmüyor. Ne zaman M i mar Sinan'ı ansak ketleri mize, basma kalıp geliştirilen kişiliksiz binalara, mimarlarımıza bakıp hayıfla nırız. M imarlarımız da biraz mahcup boyunlarını eğerler, ki şu şartlarda eğ meyen zaten m imar değildir. Ama bana kalırsa hafif yüzleri kızarması gereken siyasetçilerdir. Günümüzde mimarlık ve şehi reilikle ilgili gelişmelerin nedenini oluşturan yasalara baktığımızda, bu yasaların hiçbirisinde mimarlık ya da şehireilik kurum larından görüş alınmış değildir. Oysa Sinan Dönemi'ni, Sinan Dönemi yapan Kanuni Sultan Süleyman zamanında da dahi mimarlık ve şehir eilikle ilgili fetvalar Hassa M imarlar Teşkilatı'nın önerisi ile padişah tarafın dan yayınlanm ıştır. Şimdi ise M imarlar Odası'nın önerdiği yasayı ellerinden gelse yı rtıp atacaklar," yorumunda bu lunduğu konuşmasında çağdaş yakla şımlarla geçmişe ait değerleri buluştur manın asıl meziyet olduğunu vurguladı.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
135
Ekinci'nin dikkat çekmek istediği bir diğer konu ise Türkiye'deki yönetimlerin süreksizliğiydi. ÇEK Ü L Vakfı Başkanı Metin Sözen, "Si nan eğer bugün vasiyetini yazsaydı , benim yaptıklarıma süreklilik, çeşitlilik kazındırın, çağ ın gerektirdiklerini de göz önüne alarak gelecek nesillere bir umut kapısını açın derd i . Çünkü süreklilik bir toplumsal isteklik, ayakta kalma, küresel dünyada yer bulma anla mına gelmektedir. Geçmişini unutan bir toplum, bugününü gözden geçirirken umut aşılamayan bir yönetim, geleceği n varlığını, zaman zaman sınırları aşan bir i htirasla üstümüze gelen dünyanın geliş miş ü lkelerinin baskısını göğüsleyemez. Bunu göğüsleyen üç şey var: uygarlık, kültür ve yaşama sevinci. Bu üçünün süreklilik kazanması gerekli." Sözen ay rıca, yapılan bu etkinliklerin uluslararası platform lara da taşı nması gerekliliğinin altını çizdi. Tarihi Kentler Birliği Başkanı ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mehmet Özhaseki, M imar Sinan'ın tarihe iz bırakan eserler bıraktığını ve bugün de ancak bu yaklaşımla benzer eserlerin ortaya konabileceğini belirtti, Sinan'ın eserlerinin kopyalarını yaparak bu etkinin yaratı lamayacağına değindi. Oktay Ekinci 'nin siyasetçilere yönelik yaptığı yoruma atıfta bulunan Ö zhaseki, değerlerin korunamamasındaki suç ve sorumlulukta herkesin eşit paya sahi p olduğunu söyled i . Medeniyetin b i r bilgi birikimi oldu ğunu, bu bilgi birikiminin de oldukça önemli bir kısmını mimarlığın oluştur duğunu belirten Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, bu anlamda M imar Sinan'ın uygarlığa yaptığı katkının yadsınamaya cağ ı n ı söyledi . Silici'nin yaptığı konuşmanın ardından, Sinan'a Saygı Fotoğraf Yarışması'nda kazanan yarışmacılara ödülleri takdim edildi. i stanbul Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün de katılım ıyla Ağırnas ile Büyükçekmece arasında kardeş be lediye protokolünü imzalandı. Kon uşmaların tamamlanmasının ardından M imar S inan Fotoğraf Sergisi'nin açı lış töreni gerçekleştirildi. Etkinlikler kapsamında bölgeye gelen ziyaretçilere araları nda Mimar Sinan'ın
136
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
evi n i n de bulunduğu tarihi yerler gezdi rildi . Gezi nin ardı ndan Ağı rnas Belediye Başkanl ı ğ ı'nda gerçekleştirilen basın toplantısında ÇEK Ü L Vakfı Başkanı Metin Sözen ve Ağı rnas Belediye Başkanı Mehmet Osmanbaşoğ lu, pro jenin gelişim sürecine dair açıklamada bulund u . i l k kez 1 956 yılında Kayseri'ye geldiğini belirten Sözen, o yı ldan iti ba ren Ağırnas'ta M imar Sinan'ı anmak için çeşitli etkinlikler d üzenlediklerini beli rtti. M imar Sinan'ın eserleri ile ilgili 2 ciltl ik bir eser yayıniayan Sözen , yolları n ı n Mehmet Osmanbaşoğlu i l e gelişme siyle beraber çalışmalara başladı klarını dile getirdi . Si nan gibi bir simgenin yetiştiği bir yerin, sıradan bir kasaba halinde bırakılamayacağ ı n ı ifade eden Sözen, bilim insanların ı n güzel kitaplar yazarak " Ben yazdı m , S i nan'ı iyi bi l iyo rum , " demelerinden çok, "Sinan için şu kavramları geliştirdik, şu mekanları yarattık, şu coğ rafyaların kültürel hare ketinde Sinan'ı bütünleştirici, bağlayıcı öge olarak kullandık," diyebilmeleri gerektiğini belirtti . Sözen ayrıca M imar Sinan'ın mimarisini kültürel değerler arasında ortak bir dil arayışı içinde, çağdaş, işlevsel, bulunduğu yere uyg u n , yal ı n v e anıtsal olarak tanımlad ı . M imar S inan G ü n leri Afiş Yarışması'nda dereceye girenierin ödül lerinin takd im edildiği tören ile M imar Sinan'ı Anma Etki nl ikleri 'nin ilk günü tamamlanmış oldu.
TOKI ' n i n Ke n t- l e r i 1 0 Nisan, Türkiye YAZAN: BEKiR YENiAY, ZiYA SANDIKÇIOGLU
Türkiye'yi şantiye alan ına çeviren Toplu Konut i daresi, hem şehirlerin modern yüzü oluyor, hem de milyonlarca insanı n ekmek kapısı . . .
Hedefe Doğ r- u : 12 Şe h i r Da h a Geliyo rGecekondu sahiplerinin ilk başlarda art n iyetli kişi lerin kışkırtması sonucu kendilerine zorluk çıkard ı ğ ı n ı bel irten TOK i Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Şimdi benim evimi de devlet yapsın diye ayağ ı m ıza geliyorlar," dedi. Büyük kent lerdeki çarp ı k yapılaşmanı n çözü mü olan kentsel dönüşümde Başbakanl ı k
N i s a n 2008 Toplu Konut i daresi {TO K i ) , en önemli aktör olarak öne çı kıyor. Türkiye'de bir uçtan bir uca kentsel değişim , dönüşüm projeleriyle yüz binlerce konuta bir anda i mza atan TO K i , şim diye kadar ülke genelinde 904 şanti yede 280.000'den fazla konut üretti. Türkiye'nin bütün illerinde faaliyet gös teren TO K i 'nin yeni hedefi ise 500.000 konut. TO K i projeleri özellikle son yıl lar da i nşaat sektörünü adeta şaha kald ırd ı . Sadece TO K i projelerinde 800.000 kişi istihdam ediliyor ve bundan 3 , 2 milyon kişi ekmek yiyor. Bu projeler den yaklaşık 300 alt sektör besleniyor. i şçisinden sıhhi tesisatçısına, tuğlacı sı ndan halıcısına ve boyacısına kadar herkesin işleri açılmış d u rumda.
120 Belediye ile Çalışma
TOK i 'nin ülke genelinde yürüttüğü devasa toplu konut projeleri yapıldığı her yere adeta hayat veriyor, şehirlerin çehrelerinin değişimine katkı sağl ıyor. Çarpı k yapı lardan, şekilsiz binalardan, caddesi, sokağ ı , yeşili ol mayan mahal lelerden kurtu lma hamlesinde TO K i ' i n yan ı nda, belediyeler de var. Onlar d a bu i ş i n önemli b i r tarafı ndan tutuyor. Hangi belediyenin i nternet sitesini aç sanız hemen bir kentsel dönüşüm pro jesi n i n adı geçiyor. Bu güne kadar 1 20 belediye i l e TOK i arasında 1 00 .000 konutluk " Kentsel Dönüşüm" projesi başlatıldı. Ve 22.500 gecekondunun dönüşümü tamamlanarak hak sahipleri ne teslim edildi. 2003 yılı ndan bu yana ürettikleri yaklaşık 280.000 konutun nü fusu 1 OO.OOO'i aşkın 12 şehre denk gel diğini belirten TO K i Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Yeni dönemdeki hedefi mizle birlikte 12 şehi r daha kurmayı planl ıyoruz" dedi. Kentsel dönüşüm konusunda dört yılda çok ciddi tecrü beler edindi kleri ni anlatan Bayraktar " Gecekondu kanununu yeniden hayata geçirdik. TOK i 'nin mevcut kanu nlarına yeni maddeler ekledik. Bayı ndırlık Bakanl ı ğ ı ' na bağl ı bazı yetkiler TOK i 'ye geçti. Kanunlar elimizi güçlendirdi ve Türkiye'nin her tarafına el atıyoruz şimdi. D iyarbakır, Samsu n , Trabzon , Denizli, Karabük, Erzu rum, Kars, Gaziantep gibi birçok ili mizde çalışmalarımız h ızla devam ediyor" diye konuştu.
Dalga Dalga Yayılıyor" Vatandaş başta tepki liyd i . Çalışmayan, ü retmeyen, sorumluluk duymayan, vatan ve millet ekseni olma yan bazı kimseler dolandırmak için gidip buradaki i nsanları provoke ediyorlardı , " d iyen TOK i başkanı sözlerine şöyle devam etti: " Halbuki şimdi gecekon duda oturan vatandaş devletin elinden tuttuğunu görünce 'Gel benim gece kondumu da al. Bana doğru d ürüst ev yap' demeye başladı . Halk ayağ ı olan haktan yana yardımcı olan bir görüşle bu işi döndürmeye çalışıyoruz. Halk dönüşüme sahip çıktığı zaman dalga dalga bütün yurda yayılıyoruz."
Ka r-a rlılık Ge rek Kentsel dönüşümün d ü nyanı n en zor işi olduğ unu söyleyen Bayraktar sözleri n i şöyle sürdürdü: " Bi r defa gecekondu da yaşayan insanları ikna etmek onları ordan kaldırmak çok zor. Bun ların çoğu da kaçak zaten. Bu adımların atı lması tek başına olmaz. Bunun bir ayağı dev let, biri hükümet bir diğeri de yerel yö netimlerdir. Belediyeler halkı ikna etmeli, halkın gecekondularını yıkmada enkazı n ı kaldı rmada devreye girmeli. Bu ndan sonra planların yapılması onlara yen i konut inşa edi lmesinde TO K i devreye g iriyor. Devlet de bu işin babacanlığını, cidd iyet ve kararlılık ile yürütmeli."
Sosyal Proj ele r de Ü ret-iliyor
TO K i sadece konut üretm iyor. Bugüne kadar 342 oku l , 59 spor salo nu, 36 kütüphane, 257 ticaret merkezi, 2 1 8 cam i , 8 hastane ve 65 sağ l ı k oca ğ ı n ı n i nşaatına başlayan TO K i , projele rin büyük bir kısmını tamamlad ı .
Ga z be"to n c u la rı n Ye n i Ba ş k a n ı L e v e n t" A k g e rma n 10 Nisan, Referans
Türkiye Gazbeton Ü reticileri Birliği'nin (TG Ü B) 3 Nisan'da yapılan genel kurulunda yönetim kurulu başkanlı ğ ı na AKG Gazbeton Yönetim Kurulu Görevli Üyesi Levent Akgerman seçildi. Akgerman görevi 2 yıl boyunca
Nisan 2008 sürdürecek. i zmir'de 1 975 yılında doğan Levent Akgerman, ABD'deki Lehigh Ü niversitesi Endüstri M ühendisliği Bölümü'nden 1 997 yı lında mezun oldu. Babson College'de işletme mastırını tamamladı. Park Avenue Bankası'nda Genel Müdür Yard ı mcılığı'na kadar yükselen Akgerman, 2003 yıl ından bu yana AKG Yalıtım ve i nşaat Malzemeleri Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Ü yesi.
Ülke Çıka rla rı Önde Tut-ulacak Akgerman, yeni yönetim olarak TG Ü B'nin amaçları doğrultusunda hareket edecekleri n i , Türkiye'nin çıkar ları nı ön planda tutacaklarını söyledi . Kendisiyle birlikte yönetime giren ekibe de başarılar dileyen Akgerman, TG Ü B üyelerinin sayısının artmasını istedikle rini söyledi. Kuruluş amacı, ülke sınırları içinde Türk standartlarına uygun olarak bu harla sertleştirilmiş donatılı ve donatısız gazbeton yapı malzeme ve elemanları üretmek, sanayi ve ticaret odalarına kayıtlı kuruluşların ortak sorunlarına çözüm aramak ve mesleki ilerleme ve dayanışmayı sağlamak suretiyle teknik ve ekonomik gelişmeleri ulusal çıkar lar doğrultusu nda yönlendirmek olan TG Ü B , 1 988 yılında kuruldu. 1 O Avrupa ü l kesinin üye olduğu Avrupa Gazbeton Ü reticileri Birliği'ne üye olan birliğin 2 1 üyesi bulunuyor.
Cam i l i Amb lem Gi d i y o r An k a r a H i "t i "t ' e Dö n ü y o r
1 1 Nisan, Akşam
Ankara 3. i dare Mahkemesi, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 2005'te aldığı kararla Ankara'nın amb leminin değiştirilmesine yönelik kara rını iptal etti. Böylece şu an kullanılan cami , m inare ve yıldızlardan oluşan kent amblemi yerine eski " H itit G üneşi Kursu"nun kullanılmasına karar verilmiş oldu. Avukat Rahm i Kumaş, belediyenin amblemi değiştirmesi üzerine kara rın iptali istemiyle Ankara 3. i dare Mahkemesi'nde dava açm ıştı.
E g e S e r am i k ' "t e S a t- ı ş i ç i n D ü ğme y e Ba s ı l d ı 1 1 Nisan, Referans
Ba n ka Bo rc u Öde n d i B u tutarın tamamı ile Ege Seramik'in banka kaynaklı borçlarının 47,1 milyon dolar'lık kısmı kapatı larak, şirketin 79,8
137
milyon Dolar olan banka borcu 30 mil yon Dolar'a indirildi . Tahsisli sermaye artırımı sonrasında Polat Holding'in şir ketteki payı yüzde 68,75'ten 60,92 'ye gerilerken, Morgan Stanley'in şirketi payı yüzde 1 7, 1 5 oldu. Halka açı klık oranının yüzde 28,75'ten 20, 1 7 'ye ge rilediği Ege Seramik'te, Adnan Polat'ın yüzde 1 ,05, i brahi m Polat'ın yüzde 0,35, Murat Polat'in yüzde 0,35 payı bulunuyor. Sermayesi 75 m ilyon YTL olan Ege Seramik'in piyasa değeri 1 1 1 m ilyon dolar seviyesinde bulunuyor. Ege Seramik, geçen yılın dokuz aylık döneminde net karı n ı , 2006'ya göre yüzde 41 6 oranında artırarak 1 1 milyon 874 bin YTL'ye çı kardı . Satış geliri 1 39.6 mi lyon YTL olan şirketin aktif büyüklüğü 238 milyon YTL seviyesinde bunuluyor. Ege Seramik'i bünyesinde bulundu ran Polat G rubu, 1 955 yılında inşaat sektörüyle başladığı faaliyetlerine, 1 3' ü yurtiçinde 6'sı yurtdışında ol mak üzere toplam 19 şirketle devam ediyor. Holding şirketleri iş merkezleri ve l ü ks konut inşaatları, gayrimenkul yatırım ı , inşaat, seramik, vitrifiye gereçleri, ma den ve enerji üretimi, uluslararası otel işletmeciliği , g üzellik merkezi gibi alan larda faaliyek gösteriyor.
Mahkeme, belediyenin Hitit G üneşi'nin değiştirilme amacına yönelik savunması nı inandırıcı ve hukuka uygun bulmayarak, kararda kamu yararı olma dığına işaret etti. Kararda, şu görüşlere yer veril d i : "Tarihsel geçmişindeki H itit, F r i g , Bizans, Selçuklu ve Osmanl ı etkileriyle kültürel dokusu şekillenen Ankara günümüze yansıyan kent kimliğini ağırlıklı olarak ulusal kurtuluş savaşı mız sırasında da yönetsel merkez olarak kullanılan T B M M 'nin bulunduğu yer olmasından ve Ulu Ö nder Atatürk öncülüğünde yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti n iteliğine kavuşmasından al maktadır. Buna karşın uyuşmazlık konusu amb lemde (Belediyenin seçtiği) kullanılan görsel ögeleri n Ankara'nın kendine özgü karakteristiğini, tarihsel ve kültürel kimliğini yansıttığından söz edilemez."
i brahim Polat Holding, iştiraki Ege Seramik'teki hisseleri ile ilgili olarak özellikle yabancı yatırımcı lardan gelen satın alma taleplerinin ticari olarak de ğerlendirilmesi ve bu konuda strateji k ve/veya finansal yatırımcılarla görüşme yapılması amacıyla Standart Ü nlü Menkul Değerlerler'i yetkilendirdi. Ege Seramik'te banka borçların ı n azaltıl ması için mart ayında yapılan tahsisli sermaye artırı m ı ile Morgan Stanley şi rkete ortak olmuştu. Ege Seramik'in sermayesi 52 milyon 632 bin YTL'den 75 m ilyon YTL'ye çıkarı lırken , artı rımı temsil eden h isselerden 1 2 m ilyon 866 bin YTL neminal değerli kısmı M organ Stanley'e, 9 milyon 502 bin YTL nominal değerli kısmı ise ibrahim Polat Holding'e satılmıştı. H isse başına 2,6 YTL'den gerçekleşen satışla Ege Seramik'e yaklaşık 47.1 milyon dolarlık nakit g i rişi sağland ı .
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ke h a n e "t i B i l e Ye"t i y o r 1 4 Nisan, Sabah
�
YAZAN: YAPRAK ARAS ŞAHiNBAŞ
Q) o. o.
Tasarım dünyasının "yıldız" ismi Philippe Starck, "Tasarladığım her şey gereksizdi . i ki yıl içinde mesleği bırakıyo rum," diyerek günah çıkardı ve tasarım mesleğinin sona ereceğini iddia etti .
1.. o + V) .... ri ....
.ı: Cl.
138
ARKİTERA MİMARLIK ALMANA(>I
Türk tasarı mının önde gelen isimlerine, Starck'ın bu açıklaması hakkı ndaki görüşlerini sorduk. Coco Chanel ' i n ç ı k ı p "Şimdiye kadar yaptığım t ü m kı yafetler işe yaramazd ı . Moda, tüketimi teti kleyen bir araçtan başka bir şey de ğ i l . i şi bırakıyoru m . Herkesten de özür diliyorum , " dediğini düşünün. Sonra da " Moda yok olmaya mahkum," diye eklediğini . . . Tasarı m dünyası nın yıldızı Phi lippe Starck, geçen hafta Die Zeit dergisine verdiği röportaj ında, i şte tam da buna benzer şeyler söyleyerek mes lektaşları nı şoke etti. "Tüketim dünyası nın bir üreticisiydim ve bu gerçek beni utandırıyor," diyen Starck, şöyle devam ediyordu : "Tasarlad ığım her şey gerek sizdi. i ki yıl içinde mesleği bırakıyorum . Başka b i r şeylerle uğraşmak istiyorum ama şu anda ne olduğunu bi lmiyoru m . Kendimi ifade edecek yeni bir şeyler bulmak istiyorum. Tasarı m , bunun için korkunç bir araç." Evet belki kendisin den bile ünlü limon sıkacağı ' işe' yara mıyor, belki birçok tasarı m ı işlevden öte estetik kaygılar taşıyor. Ama 'tasarım' denince akla ilk gelen isimden bunları duymak ilginç. Starck bununla da yetin miyor, tasarım mesleğinin geleceğiyle ilgili ilginç kehanetlerde de bulunuyor: "Tasarım ölm üştür. Gelecekte tasarı mcı lar ol mayacak. Geleceğ in tasarımedarı kişisel koçlar, egzersiz eğitmenleri, diyet danışmanları gibi kişiler olacak." Starck'ın "asl ında" ne demek istediğini, bu hezeyan ının nedenlerini ve sektörün geleceğiyle ilgili kaygıları n ı , Türk tasa rımının önde gelen isimlerine sorduk . . . Kimi "star" mertebesindeki tasarımcıya katılıyor, kimi ise bu çıkışı d ikkat çek mek için yaptığını düşünüyor. . .
Pop ü l e r Ta s a rımıa ra İht-iyaç Yo k i NCi MUTLU, TASARIMCI
"Bunu d ürüstçe söyleyebilen çok az meslektaşımız var. Starck gerçekleri gönü l rahatl ığıyla söyleyebiliyor çünkü popüler ve medyatik tasarımdan çok kazan d ı , popüler oldu, aradığı saygıyı görd ü , dünyayı şekillendirdi. Kabul ede lim ki d ünya 1 980'1erdeki dünya değil. Artık insan lığın küresel ısınma, H IV, savaşlar, yok edilen dünya kaynakları gibi ciddi başka problemleri var. Bu dü nyada ise artı k popüler ve medyatik
Nisan 2008 tasarımiara ihtiyaç yok . Artık çevresel duyarlılık, paylaşma, sorunlara çözüm arama ve alternatif yaşama biçimleri g ü ndemde. Kişisel gelişim de el bette eşya sahibi olmaktan çok daha önemli olacak. Ki oldu bile! Tasarımedarın ve eğitimci lerinin kendilerini sorgulaması l azım. Tasarım eğ itiminin yeni dünya gerçeklerine göre yeniden şekillenmesi gerekiyor. Gelecek biyoteknolojide, gen teknolojisinde, mikro teknolojilerde, genlerde, klonlamada . . . Dünyayı bunlar değiştirecek. Popüler ve medyatik tasa rım, üzerine düşen görevi Starck'ın da söyled iği gibi tamam lamıştır."
St"a rc k ' ın Ta s a rıma İht"iyacı Kalmadı PROF.DR. ALPAY ER, iTÜ ENDÜSTRi ÜRÜNLERi TASARIMI BÖLÜM BAŞKANI
"Samimiyetine inananlar için, Starck'ın günah çıkarıp 'hidayete erdiği' söy lenebilir. Benim gibi şüpheciler için ise, Starck önce geçmişte yaptıklarını eleştirerek tasarımın sonunu ilan ediyor, ard ından iki yıl içinde işi bırakacağ ı n ı söyleyerek, tasarımın sonunu kendi k i şisel tasarım kariyeri ile özdeşleştiriyor! Yaptı kları ve söyledikleriyle medyanı n ilgisini e n fazla çeken tasarımcı olan Starck, yine medyan ın gündeminde ye rini al ıyor. Sürpriz mi? Hayır. Etkili mi? Bizlere bu satırları yazd ı rdığı na göre, cevabı siz verin . . . . Tasarım , insanoğlu ile beraber var oldu ve insan var olduğu sürece devam edecek . Ancak Starck'ın tan ımladığı anlamda, yani merkezine bizzat kendisini koyduğu ve tasarlad ı ğ ı ü rünlerle d e somutlaşan şekliyle 'tasa rım' zaten bir şekilde sona erececekti. Çünkü bu, 1 980' 1erde başlayan ve artık sona eren iktisadi bir büyüme modeline özg ü , bu modelin ü rettiği bir tasarım an layışıydı. Starck'ın kafasındaki tasarımcı imgesinin - ki özünde kendi i mgesidir - bir ' kişisel j imnastik hocasına' dönüş mesi kesinlikle süpriz ol maz, Türkiye'de bile saç ve etkinlik tasarımcılarından geçilmiyar artık."
Yine Adın d a n Söz Et-t-irir ZEY N EP FADILLIOGLU
"Starck, kavramsal ve fütüristik an lamda yoğun hayallerini gerçekleştirme imkanına sah ip olmuş ve hem zihinsel
hem de maddi doygunluğa ulaşm ış farklı tasarımiara imza atmıştır. Hayatın anlam ı n ı n , malzemeleri dönüştürerek farklı kimlik vermekten daha derinde ol duğunun farkına vardı herhalde. i nsana faydal ı , farklı bakışla ve farklı yaratıcılık la kendinden yeniden söz ettireceğine inan ıyorum."
Bu Çıkışa Sa nat" Dü nya sı Güle r ADNAN SERBEST, TASARIMCI
"Starck moda ve trendierin usta ta sarı mcısıdır. Tasarı mcılar arasındaki kabulü ise popülaritesine pek uymaz ve kabul de görmez. Starck'ın anlayışı ve yaptı kları tasarım kriterlerine uymaz. Bu açıklamanın orijinali, i talyan tasarı mcı Ettore Sottsass'a aittir. Sottsass, dokuz yılın ard ından 1 980' 1erin sonunda herkesten özür dilemiş, ' i nsanlık ad ına daha yararlı ola bil irdi m , ' demişti. Bunun ard ı ndan çok popüler ol masına rağ men , bu sözleri onu bitirmişti. Tasarım geleceğiyle ilgili öngörüde bulu nmak ise, Starck'ı aşar. Bu yüzyılın tasarımcı ları sadece biçimler ile oyna mıyor; düşü nce de ü retiyor. Starck'ın yetenekleri ise düşüncesinden önde gid iyor. Böyle bir çıkışa sanat d ünyası g üler bence. Ben de öyle yapıyorum."
Te b r i k Ediyo rum C A N YALMAN, TASARIMCI
" Ö ncel ikle Starck'ı tebrik ediyoru m . Endüstriyel tasarı m , belli bir süre sonra kendini ifade etme biçimi olarak sanat çıya yetmeyebilir. Rolünüzü ve yaratmak istediğiniz etki yi sorgulamaya başlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra günümüzde, içinde tasarım kelimesinin geçmediği işkolu kalmad ı . Bu da ' iyi tasarım'ı biraz sulandırıyor. Ama insanlar yenilik ve değişiklik pe şinde oldukları sürece birileri tasarım yapacaktır. Tasarı m , toplum üzerinde pozitif etki etme, kullan ıcıya farklı duygular yaşata bilme gücüne sahip. Starck , bu etkilere ileride geleneksel tasarım yöntemleri ile değil de kendini gelişti rme yöntemleriy le ulaşabi leceğ imize inanıyor. Ama iyi tasarlanmış bir objenin insan hayatına gerçekten pozitif etki edebileceğini dü şünüyoru m."
Nisan 2008
Ço k Bi reysel ERAY S ERTAÇ ERSAYIN, TASARIMCI
"Starck'ın tavrı çok bireysel . Bazı ta· sarım larının işlevselliğin önüne geçmesi de bunu düşündürtmüş olabilir. Bu dönemde değ işimin sürati , kişiye özel uygulamaların hayata geçirilmesi bek· lentisi, Starck'ın söylemlerine paralel. Ü rün ve hizmetlerin gittikçe kişiye özel çözümler haline geliyor olması, uzun zamandı r tartışılıyor. Tatminsizleşen, şımaran bireyler, ihtiyaç duydukları ürün ve hizmetleri kendileri beli rliyor. Belki yakı n gelecekte kişisel koçlar hayatımıza yön verirken, yeme, giyim , objeler konusundaki inisiyatifi de diğer uzmanl ı k gruplarına bırakacağ ız. Bu durumda duyguların , ilişkilerin yönetimi· ni de uzmanlara emanet etmiş olmuyor muyuz? Kişisel mutlu l ukları yakalamaya çalışırken protatip hayatların sadece adedini artırmış oluyoruz fakat lezzetini azaltıyoruz."
Da h a Samimi Bir Uya rıya İht"iyacı Va r KORAY MALHAN, TASARIMCI
"Tasarımın popülarize edildiği süre· cin tetikleyicisi, ilk ve baş kahramanı Philippe Starck'tır. Bu açıklamayı da, batılı ların geleneksel günah çıkarma kültürünün bir parçası olarak görüyo rum. Bahsettiği (diyetisyen, koç gibi . . . ) yeni figürler de tasarım sürecinin ge lişimi bir anlamda. Eskisi gibi insanın uzantısı olan aletler, eşyalar yerine insan ın kendisi tasarianıyor artık. Yani temelde hiçbir değişimden bahset· miyar; sadece daha vahşi bir sürecin başlangıcını müjdeliyor! Belki bu yeni aşamanın da başrolüne adaydı r kendisi! Ama tasarım dünyasının bundan daha samimi ve derin bir uyarıya ihtiyacı var. Gerçekten kontrolden çıkmış üretim gücünün taleplerine göre mi yol almalı? Yoksa " i nsan" ı tekrar hatırlayarak, ger çek i htiyaçlara mı yönelmeli? Starck'ın açıklaması tasarım dünyasını çok fazla etkilemez. Çünkü eski gün lerdeki etkisi ne sahi p değil."
Elaleme Ve r i r Tal kını . . . SERHAN ADA, SANTRALiSTANBUL DiREKTÖRÜ
"Yı llar önce, New York'ta, Starck'ın tasarı mını yaptığı bir otel odasında
kalırken, yatağın sivri kenarına her dizimi vuruşta, hangi hi kmetle keskin kenarlı tasarı mlar yaptığını kendi kendi· me sorup, durm uştum. Sonra da, ' U l u Starck'ın elbet benim anlamadığım b i r bildiği vardı r,' deyip, konuyu kapatmış· tım. Neden sonra, bembeyaz, minimal evinde kırmızı Anadolu kilimlerinin üzerine basarak yaşadığını görünce, ' Eialeme verir talkını . . .' demekten kendimi alamad ı m . Haklıdır Starck, 'Tasarı mlarımın tümü gereksizdir,' de· diyse . . . Türkiye'de muhtelif otel, rezidans, konut · vari müteşebbis ve müteahhit· lerinin ondan bir karakalem çizgi olsun (sonra da başka uygulama planlarını başka ünlü m imar tasarımcı larımıza tamamiatmak kaydıyla!) alabilmek için nelere katland ıkların ı biliyorum . Ancak istediği rakamları öğrenince, tornistan ettikleri n i de. Starck , çekildiği köşesin de bizim gibi ülkeler için çizim defterine birşeyler karalayıp, hayatını idame etti· recektir. Kuşkum yok."
Tü r k iye ' n i n E n Yü k s e k Bi n a s ı " Gö k d e l e n " Gö r k eml i Gü n l e r i n i Arıyo r 14 Nisan, Zaman
i nşa edildiğinde Türkiye'nin en yüksek binası olduğu için "Gökdelen" olarak ni telendirilen Ankara'nın sembol binaların· dan Emek i şhanı'nda, özelleştirmeden sonra bir türlü bitmeyen tadilat çalışma ları ve mal sahibinin açtığı tahliye dava ları nedeniyle sadece 1 O kiracı kaldı. Alınan bilgiye göre, iş yerinden çıkmayı kabul etmeyen, aralarında Carrefour, PTT ve Ziraat Bankası'nın da bulunduğu 1 O kiracı, "tahliye dava sının mal sahibi aleyhine sonuçlanması" üzerine kalma konusundaki ısrarını sürdürüyor. Emekli Sandığı'na ait iken 2006 yılında özelleştirilerek yak· laşık 55,5 m ilyon Dolar bedelle Talip Kahraman AŞ'ye satılan, geçmişte Ankara'daki en yüksek bina olması ne· deniyle "Gökdelen" olarak adlandırı lan binada, yeni sahibinin girişimleriyle
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
139
tamirat çalışmaları başlad ı . Mal sahibi· nin, buradaki çalışmalar ve yangın yö netmeliği gerekçesiyle binan ı n boşaltıl· ması için tahliye davası açtığını belirten kiracılar, "Bu süreç içinde binanın çev· resi ve girişlerine, tadilat kapsam ında vatandaşların giriş-çıkışlarını zorlaştıran iskeleler kurulduğunu" ifade ettiler. Kiracılar, tadilat nedeniyle uzun süre çalışmayan asansörler, klima ve kalori· terierin de sıkıntı yarattığını belirttiler. Bu nedenle işleri aksayan, aralarında M ELBO Restoran'ın da bulunduğu bazı esnafın çareyi taşınmakta bulunduğunu anlatan kiracılar, dava açılan yaklaşık 200 kiracıdan yalnızca 1 O'unun yerlerini terk etmediğini ifade ettiler.
Ki racıla rd a n Tazminat" Davası Binadaki uygulamalar nedeniyle sıkın· tı yaşayan kiracılar, binayı tahliye etme leri için çalışmaların bilinçli olarak uzatıl· dığını ve bitirilmediğini i leri sürdüler. Mal sahibinin doğrudan "çıkın" uya· rısında bulunmadığını, ancak getirdiği kısıtlamalada iş yapmalarını zorlaştır· dığını öne süren kiracılar, aylarca aidat vermelerine karşın hizmet alamadı klarını savundu lar. " i şlerin in aksadı ğ ı n ı ve müşteri kaybet· meye başladı kları n ı ," ifade eden bazı kiracıların mal sahibine tazminat davası açtığı belirtildi. "Mal sahibinin kendilerine açtığı tahli· ye davasının reddedildiği n i , bu aşama· dan sonra yalnızca geçici tahliye davası açabileceğini," öne süren kiracılar, ken· di istekleri dışında buradan çıkarılama· yacaklarını ve kalma konusunda ısrarlı olduklarını kaydettiler.
Ba ka n lıkla ra Şi kayet" Kiracılardan Ali Atayata, gökdelenin başkentin en merkezi binası olduğunu beli rterek, PTT ve Ziraat Bankası'ndan günde yaklaşık 1 5 .000 kişinin hizmet aldığını, tadilat çalışmalarının vatandaş ları mağdur ettiğini savundu. Binada önceden Körler Derneği bulunduğunu, bu nedenle bazı görme özürlü vatandaşların buraya geldiğini belirten Atayata, " B u vatandaşlarımız önceden çubuklarıyla gidecekleri yerle ri bulabiliyorlardı . Şimdi bariyerler nede· niyle labirente dönen alanda sağa-sola
140
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Nisan 2008
çarparak yaralanıyorlar," dedi . Atayata, üç asansörden birinin çalıştırıldığını, bu asansöre önündeki iskele nede niyle tekerlekli sandalye kullananların binernediğini kaydetti. Tadilat izninin 2007 Ocak ayında alındığını ve bu yıl Ağustos ayında son lanacağı n ı belirten Atayata, bu süre içinde neredeyse hiç çalışma yapılmamasının anlaml ı oldu ğunu söyledi. Atayata, "binadaki yasa dışı uygulamaların sonlandırılması," için i çişleri Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal G üvenlik Bakanlığına başvurduklarını kaydetti. Talip Kahraman AŞ yöneticile ri ise " i ddiaların doğru olmadığını, kasıt taşıdığını" öne sürerek, bu nedenle "cevap vermeye değer bulmadıklarını" ifade ederek, konuyla ilgili açıklama yapmayacakları n ı bildirdiler.
" 1. 3 . 0 0 0 Yı l l ı k Ge ç m i ş i O l a n B i r O r-tamda I s t" e r I s -t eme z Fa rklı B i r T u t" u m Be k l e n i y o r " .
.
1 5 Nisan YAZAN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
M imar Sinan'ın ölümünün 420. yıldönümü sebebiyle 9-1 3 Nisan 2008 tarihleri arası nda "2008 M imar Sinan Günleri" etkinliklerine evsahipliği yapan T M M O B M imarlar Odası Kayseri Şu besi Başkanı Hakan Mahiroğlu ile Sinan'dan Bugüne Kamu M imarl ığı " Devlet ve Uygarlık" Konulu Afiş Yarışması'nın ödül töreninde, Kayseri'nin değerlerini, yapılan faaliyetleri ve yeni projeleri ko nuştuk. Gül Keskin: M imarlar Odası Kayseri Şubesi'nin örgütlen mesinden ve ça lışmalarından bahseder misiniz? HAKAN MAHiROGLU: M imarlar Odası Kayseri Şubesi, 1 986 yılında göreve başlad ı . Yaklaşık 8 dönemdir bu görevi ne devam ediyor. Tabi ilk kurulduğunda taşra teşkilatı olarak küçük bir şubey di, şimdiyse 401 üyesi bulunuyor. Bu üyelerden yaklaşık 220 tanesi serbest çalışan m imar, geriye kalan ı kamuda ve
" o -< (/) (D ., '"'" " o 1-' (D (/) 1-'< (D " (D ::ı -+ :;:: (D -< a. o ::ı 1-'
özel sektörde ücretli çal ışıyor. M i marlık ortam ı n ı , mesleki anlamda temsil edi yoruz. Şu an yönetirnde olan arkadaş larla son 2 dönemdir görev yapıyoruz. Türkiye'de ilk defa geçen yıl en genç yönetim kadrosunu oluşturduk. Bu yıl artık ben öyle bir polemiğe girmek is temiyorum . 2 yıl geçti çünkü biraz yaş landık (gülüşmeler) . Ama tabi bu işin esprisi çünkü yaş göreceli bir kavram, insanın beyninde nihayetleniyor. M imarlık adına yaptığımız bir takı m et kinlikler var. Bu etkinliklerin en başında da M i mar Sinan Gü nleri geliyor. Son iki yıldır bunu özellikle ön plana çıkarıyo ruz. i lk göreve geldiğimizde Kayseri'de Genel Merkez ile işbirliği içinde, Türkiye'deki mimarl ı k kongrelerinin ilk ayağı n ı oluşturan , " M imarlık ve Turizm" başl ıklı bir kongre düzenledik. Oldukça da başarılı geçti. Bu kongre bizden sonraki kongrelerin nasıl olacağ ına dair bir konsept oluştur du. Herkes bu kongreyi örnek alarak bir şeyler yapmaya, en azından bizi geç meye çalıştı. Yaptığımız her işte başarı lı olduğumuzu düşünüyoruz, aldığımız tepkiler de bu doğrultuda. Bu süreçte şubemize, müstakil bir bina da kazan d ı rdık, çok hoş bir mekan . Kendine özgü tavırları ve düşünceleri olan bir şubeyiz. Geleceğe yönelik hedeflerimiz var, m i marl ı k ortam ının, m imarlığın ve mes lektaşları m ızın gelişmesine dair. Genel Merkez ve yakın diğer m imarlar odası
şubeleriyle birlikte yapmayı düşündü ğümüz bir takım projeler var. Başarı paylaşıldıkça büyür ilkesinden hareketle, biz her şeyi paylaşmak istiyoruz. Bu anlamda şubemizin faaliyetleri devam ediyor. Bugün de, yıllardır devam eden ama son iki yıldır " M imar Sinan Günleri" olarak adlandırdığımız etkinliğin 2 . Afiş Yarışması'nın ödül törenindeyiz. Yarışma artık gayet iyi bir noktaya geldi. i ki yıldır Türkiye genelinden en az 1 20 kişi katılım gösteriyor. Siz de gördüğünüz, gayet güzel hoş eserler. Bu eserleri ve etkinliklerde alınan kayıtları yayın haline getireceğiz. M i mar Sinan Günleri hakkında bir basılı yayı n oluşturmayı hedefliyoruz. Kayseri, mimarlık adına binlerce yüz yıllık bir geçmişin, kültür medeniyetinin üzerinde yer alan bir şehir ve ortamla ister istemez bir takı m sıkıntıları da var. Ama bugüne kadar idare edilir şekil de kabullenilmişti. Yani çok fazla mevcut dokuya aykırı yapılaşma olmamıştı. Ama bu son yıl lardaki toplu konut gelişimi maalesef Kayseri'yi de etkileyerek standart, tip ve kimliksiz binalar yığını haline getirdi. Bununla ilgili m ücadelemiz d üşünsel anlamda var ama uygulama anlamı nda çok fazla birşey yok. GK: Çoğu ilde ve onun etkileşim bölgesindeki i l çelerde, yerel yöne t i m lerin planları üretme aşaması nda Mimarlar Odası gibi önemli meslek
Nisan 2008 odala rını, s ivil topl um örgütleri n i sü rece çok da d a h i l etmed i klerini gözlemliyoruz. Bu konuda söz sa h i bi olması gereken kurumlar, üretilen projelerden çok geç haberdar olu yorlar. Kayseri'de yerel yönetimler ile olan diyalog nasıl? HM: Planlama anlamında, 1 /25000'1ik planlar hazırlanı rken özellikle bizim odamızı davet ettiler. Orada plancılar, Belediye Başkanı , diğer konuyla ilgisi olan katılımcı lar ile birlikte, planlar hak kında kendi görüşleri miz doğrultusunda öneriler sunduk. M imarlar Odası olarak ilk önerimiz, Kayseri'deki inanılmaz in şaat yoğunluğunun düşü rülmesine yö nelikti. Plancı lar da zaten yeni yerleşim bölgelerine yönelik olarak bu şekilde karar aldıklarını söylediler. Biz i lişkileri mizi genelde sadece yerel yönetim lerle değ i l , tüm kurumlarla sıcak tutmaya çalışıyoruz. Çünkü diyaloğa inanıyo ruz. Sorunun çözülmesi aşamasında karşılıklı etkileşimin olması gerektiğini düşünüyoruz. Onun için de gerek yerel yönetimlerle olsun, gerekse de farklı disiplinlerle diyalog ortamını oluşturduk. Yani işi gererek deği l , diyalogla çözme ye çalışıyoruz. GK: Kayseri'n in tümüne hakim olan b i r yapılaşma şekli deği lse de, kent çeperlerinde yüksek katlı binaların gelişi g üzel kon umlandığı gözlem leniyor. Siz bu yapılaşmayı nası l de ğerlendi riyorsunuz? H M : Bundan önceki yasama döneminde "etkileşim bölgesi {hinterland)" diye bir kavram geliştirildi. Bu yasa çıkmadan önce etkileşim bölgesi dışındaki ilçe lerin, Büyükşehir Belediyesi'nden ba ğ ımsız karar almaları sonucunda böyle bir gelişim yaşandı. Şimdi Büyükşehir Belediyesi'nin etkileşim bölgesi içine girmesiyle biraz daha düzene g i recek. Takdir edersiniz ki Büyükşehir'deki imar durumunun diğer ilçelere nazaran daha planlı olması gerekiyor, diğer ilçeler bunu daha az sağlayabiliyor. Bu nedenle il merkezinin etrafında sizin de bahsettiğiniz bir yapı laşma gerçekleşti. Tabi bununla ilgili artık iş işten geçti ama bu yasanın çıkmasından sonra onlar bir nebze daha azalacak diye düşünüyorum . Bu nedenle yeni çıkan Belediyeler Kanunu'nu olumlu buluyo-
rum aslında, çünkü tamam tarihi bele diyelerimiz de var kapatı lanlar arasında, bunları belki nitel i ksel olarak ayırmak m ümkün müydü onu bilmiyorum ama bu 2000'den az nüfusa sahip olan yerler, kendi iç masraflarını karşılamaya çalışır ken bir taraftan da imar planı kararları alıyor ve uyguluyor. i mar adına karar alıp uygulamaları, kendi bütçelerini, kendi prestijlerini koruyamazken müm kün değil bana göre. Tabi ki buna karşı çıkılabilir ki bu da zaten demokrasinin gereğidir ama ben olumlu görüyorum . Bu tabi benim kendi şahsi fikrim. GK: Nüfusu 2 .000'den az olan i lçe lerin ya nı sıra, bir de merkeze 15 km mesafede yer alan belediyeler de Büyükşehir Belediyesi'nin yönet i m i s ı n ı rlarına içine a l ı nıyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsu n uz? HM: Plan bütünlüğü olması adına olumlu olduğunu düşünüyorum . Çünkü öyle durumlar oluşuyor ki, kimi zaman siyasi sebeplerle, kimi zaman da iş bilmezlikten çok farklı kararlar alınabili yor. Yol ların bile kesişmediği olabiliyor zaman zaman. Bunu önlemek ve plan bütünlüğü oluşturulması açısından bu kararın olumlu olduğu görüşündeyim . G K : Kayseri'de, kent merkezi n d e k i ta rihi dokuya odaklanan bir m i ma ri ya rışma süreci devam edi yor şu anda: Kayseri i ç Kalesi'nin Korunarak Kültür ve Sanat Orta mına Dönüştürülmesi için i ki Kademeli U l usal Mimarlık Ya rışması. Bundan da biraz bahsedebilir misiniz? Ya rışma n ı n kente ne gibi katkılar sunması bekleniyor ve şimdiye ka d a rk i katılım ne d üzeyde? H M : Tarihi i ç Kale binlerce geçmişi olan bir alan. Bu alan zaman içerisinde farklı farklı fonksiyonlara bürünmüş. Tab i ilk olarak savunma amaçlı olarak inşa edilmiş daha sonrasında ise kimi zaman konut olarak kullanılmış, kimi zaman da boş kalmış. En son gelinen süreçte de çok n itel iksiz, demir barakalarla kurulu bir ticari kimliğe sahip. Şehrin merke zinde böyle bir yapılaşma herkesi rahat sız ettiği gibi Büyükşehir Belediyesi'ni de rahatsız etti. i lk olarak burada bir kültür-sanat projesi yapılması fikriyle ortaya çıkıldı, biz de tabi bu konuda
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
141
destek olduk kendilerine. Bu anlamda bir yarışma açı lması önerildi. Bu yarış ma sonucunda buraya Kültür ve Sanat M erkezi yapılması düşünülüyor. Tabi bu yarışma gerek jüri oluşumu açısından, gerekse de işleyiş açısı ndan oldukça verimli çalışıyor. Şu ana kadar gayet güzel bir katılım var, alınan dosyalardan biliyoruz. i yi bir sonuç çı kacağ ı n ı da um uyoru m . Ç ü n k ü bu kadar tarihi b i r çevrede kültür ve sanata odaklanarak işin ticaretten arındırı lması zaten başlı başına hoş bir düşünce. Buna bir de m imari proje yarışması ile odaklan ıp, bunun netice sinde çıkacak projeyi gerçekleştirmek bana inanılmaz büyük bir düşünce gibi geliyor. GK: Bugünün Mimar Sinan'ı Anma Günü olması nedeniyle biraz da Ağımas'ta yapılan çalışma l a rdan bahsedelim isterseniz. Bugünkü etkin i l kiere ciddi bir katılım vardı. Siz Ağı mas'ta yapılan etkin likler ve ÇEK Ü L Vakfı 'nın verd iği des tekle ilgili neler düşü nüyorsu nuz? Sürdü rülen çalışmaların i leride Kayseri kenti ve mimarlık üzerinde ne g i bi ya nsımaları olabilir? HM: Zaten düşünüldüğünde, Türkiye'nin d ünyaca bilinen çok fazla ismi yok. Ağırnas ise dünyaca bilinen isimlerden birini çı karmış kendi halinde küçük bir kasaba. Fakat bugün de gördünüz, altı binlerce yıllık geçmişe sahip yeraltı şehi rlerinden kurulu, üstü de son za manlarda burada geliştirilen taş ustalığı sebebiyle yapı lan yapılaşma ile var olmuş bir yer. Sanırım Oktay Ekinci demişti bu sözü: " Böyle bir yerde yaşayıp da mimar olma mak mümkün değil". Karşınızda Erciyes, evinizin altında binlerce odalardan olu şabilecek bir yeraltı şehri, üstünde ina n ı lmaz bir taş ustalığı ile yapılmış evler. Şimdi burada M imar Sinan olunmaz da ne olunur?! Ama biz bunu işleyemiyoruz. Çağ ımız teknoloji çağı ve bu çağda insanlar artık teknolojiye son derece doymuş duru mdalar, artık sonu yok gibi geliyor. Bundan sonra ne yapılabilir ki soruları sorulmaya başlad ı . Bu soruların so rulduğu anda da, insanlar artık geriye dönüp bakmaya başladılar.
142
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Geçmişe duyulan özlem ya da merak dersiniz ama sonuç itibariyle böyle bir değerimiz var. i nsanlar bu soruyu sor duklarında, bu sorunun karşılığı olarak Ağınas'ı koruyabilirsek inanı lmaz bir sinerj i yaratabileceğiz. Bunun reklam ının yapılması gerekli. Ağımas bizim elimizde bulunan bir de ğer, sadece Ağımas değil Kapadokya bölgesi zaten bir değer, Anadolu uygar lıklar beşiği. Bugünkü konuşmasında Oktay (Ekinci) Bey de ifade etti, bizim geçmişimiz 1 3.000 yıl. En bildiğimiz Amerika 400 yıl önce keşfedildi, 300 yıl önce uygar lık oluşmaya başlad ı . 1 3.000 y ı l l ı k geçmişi olan bir ortamda ister istemez farklı bir tutum bekleniyor. Ama maalesef biz bu değerlerin kıyme tini bilmiyoruz. Umuyoruz ki bir gün bu değerlerin kıy meti anlaşılır, dünyaya da bunlar anlatı larak burda bir paylaşıma açılır, çünkü bunlar dünya değerleri.Geçtiğimiz gün lerde Nafi Çil hocamız da bizi ziyarete geldi, Ağırnas'a götürdüm kendisin i , hayran kaldı. Dünyada neredeyse gezmediği yer kalmam ış, Anadolu'ya yeni açılmış, di yecek kelime bulamad ı . Bu bağlamda umarım Ağı mas ve Anadolu hakettiği değeri görür ve dünyaya açı lır. GK: Mimarlar Odası Kayseri Şubesi olara k ileride gerçekleştirmek iste diği niz projelerden de biraz bahse der misiniz? H M : Tabii ki sonsuza kadar hayal kur mak mümkün. Kayseri M imarlar Odası olarak bugüne kadar iyi şeyler gerçek leştirdiğimizi düşünüyoruz, en başta iyi niyeti iyiz. M imarlık adına her şeyi gerçekleştir meye çalışıyoruz Tabii ki bazı eksik yaniarım ız da var. Bir taraftan bunları gidermeye çal ışırken, bir taraftan da yeni ufuklara doğru yol almak istiyoruz ama önemli olan mimarlığın bir noktaya gelmesi. Bizim yapm ı ş olduğumuz etkinlikler ile m i marlı k bir yol alıyorsa, bizim için önemli olan bu. Yaptığımız çalışmalarla da sanırım bunu sağlıyoruz, yeni açıl ı m l a r yaratıyoruz. B u n u n neticesinde de üyelerimizden ve çevreden aldığımız tepkiler de oldukça olumlu.
Nisan 2008
S am s u n ' a Ot- e l v e Al ı ş v e r i ş Me r k e z i 1 S Nisan, Cumh uriyet YAZAN: NERiMAN ÖZCAN
Alışveriş merkezi proje geliştiricisi Acteeum G roup'un i stanbul , Adana, Şanlıurfa, Tokat, Kahramanmaraş ve Samsun'da kurmayı düşündüğü otel projesin i n ilkinin temelini 1 3 N isan'da Samsun'da attı. Mavi Akım Petrol Boru Hattı 'nın geti rilmesinden sonra strate jik önemi artan Karadeniz'in merkezi Samsun, yatırımcıların ilgi odağı haline geldi . Proje geliştirme portföyünün değeri Türkiye, U krayna ve G ü rcistan'da 1 m ilyar Euro üzerinde bulunan Acteeum G roup Türkiye yatırımlarına, Karadeniz'in en büyük alışveriş merkezi ve 5 yıldızlı oteli olacak olan 1 60 mil yon dolar değerinde Aneara Samsun projesiyle adım attı . 2009'un sonunda açıl ması planlanan Aneara Samsun Kompleksi'nin temel atma töreninde ko nuşan Acteeum G roup Türkiye Genel M üdürü Tomazs Szewczk, Samsun'un Karadeniz'de hava deniz ve karayolu ulaş ı m ı na sahi p tek şehir olduğunu dik kat çekti .
Me i n h a r d v o n Ge r k a n ' d a n Ya l ı n l ı k , Ge omet- r i v e S ü rd ü r ü lebili rlik Uze rine . .
1 6 Nisan
YAZAN: DERYA KARADAG - ARKiTERA.COM
Arkitera Mimarlık Merkezi'nin düzenlediği A R K I M EET Konferansları'nın 20.'si 1 5 N isan Salı akşamı, Almanya'nın köklü mimarlık ofislerinden GMP M i marlık'ın kurucusu Meinhard von Gerkan'ın katılımıyla gerçekleşti. ECA&Serel'in sponsorluğunda gerçekleşen konfe ransta, mimarın konuşmasından önce Arkitera M imarlık Merkezi'nin kurucu larından Ö mer Kanı pak, 2008 senesi içerisinde planlanan arkiPARC etkinliği ve geçtiğimiz sene faaliyete geçen
Arkitera Eğitim Merkezi hakkında bilgi verd i . Sonrasında ise Elmor AŞ Genel M üdürü Hakan G ü nderen, firma ve ürünleri hakkında bir konuşma yaptı. Harbiye Askeri M üze ve Kültür Sitesi'nde gerçekleşen konuşmada, Meinhard von Gerkan, salonun dolu luğundan ve dinleyici kitlesinin genç ve dinamik oluşundan etkilendiğini söyleyerek sözlerine başladı . Konferans süresince, m imarlı k felsefesi ve faaliyet lerini anlatacağı n ı belirten von Gerkan, ilk olarak Türkiye'de gerçekleştirdiği projeleri nden bahsetti. M imarın Türkiye'de uygulanan ilk binası 20 yıllık bir yapı olan Ankara Sheraton Oteli. Bu 20 yıllık süreçte binaya eklemeler yapıldığını ve büyü tüldüğünü söyleyen m imar, binanın uygulandığı senelerde imar kanunlarının bu yüksekliğe izin vermediğini beli rtti. Ankara Sheraton Oteli Projesi'nden sonra uzun yıllar Türkiye'de proje yap mamış olan m imar, bunun nedeninin çok fazla yarışma açılmaması olduğunu söyledi . M i marın Türkiye'de projelendir diği bir diğer yapı ise Antalya Belek'teki Calista Oteli. Finans probleminden dolay ı , otelin iç mekanları n ı kendilerinin tasarlamadığını belirten von Gerkan, bu tip durumların yapının d ışarıda hissettir diği etkiyle içerisi arasında fark yarattı ğını söyledi . Meinhard von Gerkan , Türkiye'deki çalışmalarından kısaca bahsettikten sonra, m imari bakış açısını proje örnek leri ile destekleyerek anlattı.
Yalınlık M imaride yalınlığı , yumurta görseli ile örneklendiren m imar, yumurta formu nun işlev, estetik ve bileşenleri bakımın dan yal ınlığı ile ideal bir form olduğunu, bunun mimariye de uyarlanabileceğini belirtti. M imarın aynı zamanda doğum yeri de olan Riga'da, Krasovicky Ailesi için ta sarladığı Jurmala Evi , mimaride yal ınlığa iyi bir örnek. 1 998 senesinde tamam lanmış olan konutun sahiplerinin lüks yapı denildiğinde akıllarına başka bir şeyler geliyor olmalı ki inşaat aşama sındayken yapının yıkılmasın ı istemişler. Şantiye bittiğinde ise yapının karşılaş tığı büyük övgüler, işverenin Meinhard von Gerkan ile pek çok projede birlikte
Nisan 2008
ARKIME3T \
A R K T E R A �·· "'"!�
�--- �
----� ---
çal ışmasına vesile olmuş. Çin'de pek çok projeye imza atan von Gerkan , Asya'n ı n kendisi için yepyeni bir dünya olduğunu söyled i . Çin'in m imari açıdan, keyfi ve heterojen bir yapısı olduğunu, övünme ve zenginlik gösterme çaba sının mimariyi olumsuz olarak etkileyip çirkinleştirdiğini beli rten m imar, kendi lerinden de bu tip yapılar istendiğinin altını çizdi. Çin'de gerçekleştirdiği, CYTS Plaza, yal ınlığı ve sürdürülebilir liği ile dikkat çekerken, Pearl Nehri kıyı sındaki G uangzhou Kalkınma Merkezi, mimarinin kendi bileşenleri ile ekolojik mimariye örnek oluyor. Meinhard von Gerkan , m imarinin kendi bileşenleri ile enerji tasarrufuna büyük katkı larda bulunulabileceğinin altını çizdi. Çin'de uyguladığı pek çok mimari projenin, bu bölge için devrim niteliğinde olduğunu beli rten mimar, buna örnek olarak Pekin'deki Alman Okulu'nu gösterdi.
Mikroçip ve Ka r Krist"ali Meinhard von Gerkan , m ikroçip ve kar kristalinin karşılaştırmalı görseli üzerinden, doğa ve teknikteki yapıların birbiriyle içiçe geçmiş olduğunu belirtti. Bunun m imariyi de etkilediğini savunan m imar, geometrinin önemi üzerinde durdu. Şangay'da 2005 senesinde tamamlamış olduğu müze yapısı, yalın lığı ve baskın geometrisiyle bu görüşü destekliyor. Bir kaide üzerinde yük selen camdan küp, esas sergi alanını
3: Cil
.... oluştururken, diyagonal bölümler ile :ı ayrı lmış. Sergi katında, duvarlar açılıp c-:r ., c. kapanabiliyor, gerektiğinde kapalı bir < kutuya dönüştürülebiliyor. Sıkı sıkıya o :ı geometri kural larına bağlı olan bir ([) Cil diğer yapısı ise Leipzig'deki yeni fuar ., 1C c merkezi. Betonarme ve camdan ana :ı galeri , mantıklı ve sistematik bir yapıya , -n sahip. Herhangi bir sanatsal formdan o kaçındıklarını belirten von Gerkan , bi- o-+ <C< nanın saf geometri eseri olduğunun ve d yapının karakterinin bir kar kristaline ya -tı da mikroçipe benzetilebileceğinin altını g' çizdi. Kendilerine yol gösteren tek mantığı n , yapısal mantık olduğunu söyledi . :ı
€
Yepye n i Bi r Ke nt" : Lin g a n g 201 0 yılında tamamlanması planlanan Lingang Kenti, Şangay'ın nüfus artı şından dolayı yaklaşık 8 milyon kişinin i kamet edeceği şekilde kurgulanmış. Yüksek yoğunluğa sahip bir bölgeden se, Avrupa'daki kentlerin olumlu özel liklerini üzerinde barındıran bir kurguya sahip. Kentin tam ortasında 2 , 5 kilo metre çapındaki göl ve etrafındaki 8 m genişliğinde gezinti alanları bulunuyor. i şveren gölün tam ortasına kentin sem bolü olacak bir sembol tasarianmasını istemiş. Meinhard von Gerkan , bunu "mimaride pek karşılaşılmayan olağanüs tü bir durum" olarak nitelendiriyor. Von Gerkan'ın, sembol önerisi ise etrafında dalga şeritleri ile su damlası olmuş. "Cioud Needle" (Bulut i ğnesi) olarak
{) Oo f-' Cil ., ....
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
143
nitelendird ikleri sembolik yapı, ince şe rit şeklindeki bir konstrüksiyon üzerinde yer alan bir bulut. Bu sembolik yapının maaliyetinin fazla olması , işvereni dü şündürmüş ve finansmanı sağlamak için buraya bir de bulutun içinden geçecek asansör koyarak hediyelik eşya satı lma sını kabul etmişler. Picasso'nun portre fotoğrafını gös teren m imar, yüzünün çok karakteristik olduğunu söylerken, kendisi için mi marinin de karakterinin olmasının çok önemli olduğunu belirtti. Mei nhard von Gerkan , konuşması nın sonlarına doğru , mimar olarak yeni kimlikler ya ratmaktan keyif aldığını belirtti. Japon Şemsiyesi'nden bir detay gösteren von Gerkan , bu yalın ve kendine özgü strüktürün 1 00 sene öncesinden bu güne geldiğini ve 1 .000 sene sonra da estetiğinden bir şey kaybetmeyeceğini söyledi . Bu sürdürülebilirliğin m imaride başarı labilmesi durumunda, m imar ola rak topluma karşı görevlerin de yerine getirilmiş olacağı n ı söyleyerek sözlerine son verdi .
F a t- i h ' t- e K ü lt- ü r Ba ş k e n t- i Ha z ı rlığı
1 7 Nisan DERLEYEN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
G ü n geçtikçe i stanbul'un farklı bölgelerin den yeni kentsel dönüşüm haberleri ge liyor. i l k olarak yabancı mimaların davet edildiği yarışmayla hazırlanan , " Kartal ve Küçükçekmece Kentsel Dönüşüm Projeleri"yle gündeme gelen yenileme ve dönüşüm çalışmalarının sayısı gide rek arttı. Yenileme alanı olarak belirle nen gecekondu bölgelerinde yaşayan i nsanların, tapu verme vaadiyle oy top layan belediye başkanlarının kapısının önünde düzenledikleri protesto göste rileriyle ya da yıkım için gelen ekiplere karşı koyan görüntüleriyle medyadan takip ettiğimiz kentsel dönüşüm kavra mı, artık TO K i 'nin boş arsalara diktiği levhaların üzerinde de kendine yer bulu yor. Tarihi yapıyı koruyan, insan hakları na sayg ı l ı , kentsel dokuyu iyileştirmeye yönelik projelerin , 2 0 1 0 Kültür Başkenti seçilen bir metropol için zorunlu olduğu yadsınamaz ancak ne yazık ki kentsel dönüşüm adı altında gerçekleştirilen
144
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
bazı uygulamalar sadece o bölgede yaşayan halkın değil, kent hakkında söyleyecek sözü olan herkesin tepkisini çekecek niteli kte. 201 O Kültür Başkenti i stanbul'da, özellikle Tarihi Yarımada için hazırlanan yen i leme projeleriyle bu bölgenin ye n iden düzenlenerek, kültür başkentine yakışır hale getirilmesi amaçlan ıyor. Bu nedenle Eminönü'de olduğu kadar Fatih'te de çalışmalar hızla sürdürü lüyor. Giderek vasfını yitiren ve birer çöküntü bölgesi haline gelen Fatih ilçe sinin birçok mahal lesi, Fatih Belediyesi tarafından kentsel yenileme alanı olarak beli rlendi . Bu kentsel yenileme alan larında, TOK i tarafı ndan tarihi dokuya uygun, çağdaş standartlarda konutlar yapılacağ ı ve bu bi naların , Tari h i Yarı mada Koruma Amaçlı N azım i mar Planı ile Fatih i lçesi Koruma Amaçlı Uygulama i mar Planı kararlarına ve hedeflerine aykırı olmayacağı söyleni yor. Bu yenileme projeleriyle, ilçenin hem Haliç hem de Marmara kıyıları n ı n alışveriş y a da turizm bölgeleri haline dönüştürülerek daha iyi kullan ı l ı r hale gelmesi, depreme dayanı ksız yapı ların yıkılarak yenilerinin i nşa edilmesi ve Zeyrek Cam i , Tekfur Sarayı, Anemas Zindanları , Zeyrek Sarnıcı ile Zeyrek Evleri gibi önemli tarihsel yapı ların tarihi değerleri n i n ortaya çıkarılması amaçla n ıyor. Fakat, günümüzde "ucube"ye ben zetilen , Romanlar'ın i stanbul'un tarihi kadar eski yerleşim bölgesi, Sulukule için hazırlanan kentsel yenileme projesi, kamuoyuna duyurulduğu i l k günden itibaren eleştirilerin odak noktası haline geldi. Halen aralıklarla yıkımların ger çekieşii rildiği Sulukule'de bölge halkı için, kentsel dönüşüm kavram ı n ı kabu sa dönüştüren uygulama basında da oldukça geniş yer buldu. Fatih ilçesinde, Su lukule örneğinde olduğu gibi, kentsel yeni leme alanı ka rarı al ındı ktan sonra yarışma açılmasına gerek duyul madan , ihale yoluyla farklı şirketlere veri len yenileme projelerinden bazıları ve belirlenen şirketler şunlar: H üsambey - Kı rkçeşme ve Şeyh Resm i Mahalleleri Yenileme Alanı Yeni leme Avan Projesi, LandArt G roup 1 Haksal Proje Dan ışmanlık • Küçük Mustafa Paşa ve Haraççı •
Nisan 2008 Kara Mehmet Mahalleleri Yenileme Avan Projesi, Ü topya M imarlık (Serhan Sarı pı nar) Yenikapı - Yedikule l l l . Etap Yenileme Alanı Yenileme Avan Projesi, i lke Planlama Beyazıt Ağa (SUR-1} Ereğ l i Mahalleleri Yen i leme Alanı Yen i leme Avan Projesi, Proje Yönetim Bulgur Palas Bölgesi ve Davutpaşa Mahallesi Yen ileme Alanı Yen ileme Avan Projesi , Halktaş AŞ Fener - Ayvansaray Arası ve Sahil Kesimi Yenileme Alanları Yenileme Avan ve Yenileme Uygulama Projesi, GAP i nşaat Yenileme alanı ilan edilen bu mahal lelerden bazıları n ı n projeleri hazı rland ı , bazıları n ı n ise çal ışmaları sürüyor. Sulukule'de yaşanan durum da göz önünde bulundu rularak hazırlanan veya hazı rlanacak olan projeleri n nasıl bir etki yaratacağ ı n ı ve amacına uygun olup olmayacağ ı n ı zaman gösterecek. •
·
•
·
Mu h s i n E rt- u ğ r u l ' d a Pe r d e K a p a n d ı 1 7 Nisan, Hürriyet
i stanbul'un kültür hayatı nda bir devir kapand ı . . . Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nun, i stanbul Büyükşehir Belediyesi i stanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezince ( i M P) hazırlanan " Harbiye Kongre Vadisi Projesi" kapsamı nda yıkımına başlandı. " i stanbul Büyükşehir Belediyesi Muhsin Ertuğrul Tiyatrosuna Bağ l ı Sanatsal Faaliyetler- Çok Amaçlı Salonlar Alternatifli M i mari Ö neri Projesi" inşaat işi i halesini 207 m ilyon YTL fiyat teklifiyle kazanan Taca i nşaat Ticaret Limited Şi rketi ile Sembol i nşaat ortak girişi mi, 14 Şu bat 2008'de yer teslimini aldıktan sonra, Mart ayı n ı n ilk haftasından itibaren inşaat çalış malarını başlattı. Çalışma kapsam ında ilk aşamada, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi nin yayaya açı k olan ön giriş kısmının altında yer alan otopark yıkıldı. Kongre merkezine giriş ise yan kapıdan verildi. Hilton ile Cemal Reşit Rey Konser Salonu arası ndaki yolda
da çalışma yapılacağı için her iki binaya g i riş, itfaiyen i n olduğu arka bölgeden sağ lanmaya başlandı. Mart ayı sonuna kadar faaliyetlerine devam eden Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun yıkımına ise yeni başlandı. Çok h ızlı bir şeki lde sürdürülen yıkım çalışmalarının birkaç gün içinde tamam lanması planlan ıyor. Yı kım çalışmaları nedeniyle bu cadde araç Irafiğine ka patıldı. Harbiye Cemi! Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu önündeki yol da yerin altına alınacağı için burada sürdürülecek çalışma nedeniyle Haziran ayına kadar açık hava tiyatrosunda faaliyet yapılama yacak. Ancak Temmuz ayından itibaren etkinli kler yeniden başlayacak. Açı k hava tiyatrosunun üstü kapatılmadan mevcut kullan ı m ı , amacına uygun olarak sürecek.
Pr-oj e n i n Uyg ulama Pla n l a r-ı Kur-ulda Onayla ndı
Avan projesi 6 Eyl ü l 2007 'de i stanbul 2 No'lu Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Kurulunca onaylanan "Harbiye Kongre Vadisi"nin uygulama projeleri de onaylandı. Proje uyarınca, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yeri ne Lütfi K ı rdar Kongre Binası ile uyumlu ve yüksekliğini aşma yacak yen i bina yapılacak. Lütfi Kı rdar Kongre Merkezi ve Rumeli Salonu, H i lton Convention Center ve G ü m üş Caddesi, Harbiye Orduevi ve Askeri M üze, Cemi! Topuzlu Açı k Hava Tiyatrosu ve Taşkışla Caddesi arası nda kalan ve i stanbul Büyükşehir Belediyesi m ü lkiyetinde olan Şişli 'deki 1 7.000 metrekarelik alanı kapsayan projede, toplam i nşaat alanı 83.695 metrekare olacak.
ıı Kat-lı Tiyat-r-o Binası Ya pılac a k Yapılacak yeni tiyatro binası, 5 katı yer üstünde, 6 katı da yer altında olmak üzere 1 1 kattan oluşacak. Mevcut bi nadaki yönetim birimleri başka bir yere taşınacak. Eski binanın oturduğu 1 . 525 metre karelik i nşaat alan ı , yeni bi nada 3 . 500 metrekare olacak. Mevcut bi nadaki 600 kişi lik seyirci kapasitesi de yen i binada
N i s a n 2008 kattaki M uhsin Ertuğrul Sahnesini de içine alan meydan arasındaki yeşil bant korunacak. Ancak, inşaat faaliyetleri sırasında inşaat sınırına giren ağaçlar, hazırlanan raporlar doğrultusunda ve tekniğine uygun olarak buradan taşına cak. Hazine M üsteşarlığının " H arbiye Kongre Vadisi"nin 2009 yılı Ekim ayında i stanbul'da yapılacak I M F Guvernörler Toplantısı'na yetiştirilmesini istemesi nedeniyle çalışmalar çok hızlı bir şekil de sürdürü lerek, 2009 yılı Mayıs ayı nda tamamlanacak. Dünya Bankası, Haziran ayından itibaren yeri teslim alarak, test çalışmalarına başlayacak.
696'ya çıkarılacak. Yeni tiyatro binasın da zemin dahil, üst katlarında 6 sanatçı odası, 368 metre karelik fuaye alanı, ses, ışık kontrol, sahne ve sahne arkası oyuncular için lobi, prova odası ve diğer teknik birimler yer alacak. Tiyatro binasının altında yapılacak 6 katta da hem M uhsin Ertuğrul Tiyatrosunu, hem de Lütfi Kırdar Kongre Merkezini destekleyecek 4 adet çok amaçlı salon, 2 katta 759 araç ka pasiteli kapalı otopark, kateteryalar ve bin ofis bulunacak.
Yen i Meyd an Olu şt-u ruluyor Projede, araç trafiği Taşkışla Caddesi Rumeli Salonu'nun ön kısmın dan itibaren yer altına alınarak, H ilton Convention Center hizasında yüzeye çıkarılacak. Böylece Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosunun önünde bulu nan alan araç trafiğine kapatı larak, ta mamen yayalaştırı lmış yeni bir meydan oluşturulacak. Bu alanda sadece acil durumlar için servis yolu bağlantısı yapılacak. Oluşturulacak meydan, kent içinde ka muya açık her türlü sanatsal açı k hava etkinli kleri ve festivalierin düzenlenebile ceği bir dolaşım alanı olacak. Taşkışla Caddesi üzerindeki trafik akışı yine çift yönlü olarak çalışacak. Rumeli Salonu'na ulaşırnın bağ ımsız hale getirildiği projede, tünel üzerinde araçlara dönüş verilerek, tekrar Taşkışla Caddesine katılım sağlanacak. Ü st meydan kotunda yer alan Gümüş Caddesi, Lütfi Kırdar ile H ilton arasın da sadece servis yolu işlevini yüklene cek ve bunun dışı nda alan tamamen yayaların kullanımına ayrılacak.
Açık Hava Tiyat-ro s u ' n u n Üzeri Kapat-ılmayac a k Projede, yapı alanı n ı n büyük bir kısmının yer altında yapılacak olması nedeniyle siluet etkisinin korunacağı belirtiliyor. Projede ayrıca, bu meydana en büyük katkıyı yapacak olan Açık Hava Tiyatrosu'nun üzerinin hiçbir şekilde kapatılmayacağı ve mevcut kullanımının amacına uygun olarak sürdürüleceği ifade ediliyor. Açık Hava Tiyatrosu önünde oluşturulacak meydan ile üst
T r u mp Towe r s }:\v r u p a ' y a I l k Ad ımı I s t- a n b u l ' d a n At- ı y o r .
1 6 Nisan, Hürriyet
ABD başta olmak üzere, Honolulu, Dubai, Panama City gibi dünyanın önemli merkezlerinde lüks yatırımlara imza atan Trump, Avrupa'ya i l k adım ı n ı , Doğan Ailesi, Taşyap ı , Trump Organization ve Yeşil i nşaat ortak projesi ile i stanbul Şişli 'de inşa edilecek Trum p Towers ile atıyor. Başta Amerika'da New York
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
145
olmak üzere, Las Vegas, Chicago, New Orleans ile Dubai, Honolulu ve Panama City gibi şehirlerde kendine özgü lüks konseptiyle farklı bir yaşam tarzı sunan Trump Towers, Avrupada ilk olarak, Doğan Ailesi, Taşyapı , Trump Organization ve Yeşi l i nşaat ortak projesi ile i stanbul Şişli'de yükselecek. Biri ofis, diğeri rezidans olarak proje lendirilen iki kule ve büyük bir alışveriş merkezinden oluşacak Trump Towers kompleksi, i stanbul'un merkezinde, yüksek kaliteli , prestij l i , lüks ve modern mi marisiyle dünyanın önde gelen Trump yapıları arasında yerini almaya hazır lanıyor. i mzalar Atı ldı: "Trump Towers, i stanbul-Şişli" projesinin ilk adı m ı , New York Trump efisindeki imza töreniyle atı ldı. Törende Trump Organization adına Donald J. Trump ve kızı ıvanka Trump, Doğan Ailesi adına Meh met Ali Yalçındağ, i lder Tokcan ve Barbaros Çağa, Taşyapı adına Emrullah Turanlı ve Trump Organization'ın Türkiye li sansörü olan Yeşil i nşaat adına Engin Yeşil ve Burak Dururnan hazı r bulundu. i nşaat Taşyapı'dan: i ki kule, bir alış veriş merkezinden oluşacak olan ve m imari projesi Brigitte Weber M imarlık tarafından hazırlanan Trump Towers, i stanbul-Şişli'nin inşaat projesi Taşyapı tarafından yürütülüyor.
146
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Tamamlandığında çeşitli büyüklükler de rezidans, ofis üniteleri ile alışveriş merkezinin bulunacağı Trump Towers, i stanbul-Şişli, sinema salonları, dün yaca ünlü güzellik ve fitness merkez leri, dünyan ı n önde gelen restoranları ile katelerini ağırlamaya hazırlanıyor. Trump standartlarında sunulacak hizmet ve prestijli mekanlarıyla özel tasarlanan Trump Towers i stanbul Şişli, i stanbul'un gelecekteki lüks ve prestijli yaşam tarzına yeni bir tanım getirecek. 201 0'da Tamamlanacak: i stanbul'un gelecekteki yaşam merkezi Mecidiyeköy'de yaklaşık 23 bin met rekarelik alan üzerinde inşası süren özel konseptli bir proje olarak yükselen Trump Towers i stanbui-Şişli'nin, 201 0 yılı nda tamamlanarak h izmete girmesi planlanıyor. Lansmanı 1 9 Nisan'da: Trump Towers i stanbul Şişli projesinin lansman partisi 19 N isan 2008'de i stanbul'da yapılacak. Doğan, Taşyapı, Yeşil ve Trump ailelerinin ev sahipliğin de düzenlenecek geceye; Türkiye'den ve yurt dışından davetli misafirler, "Trump Dünyası"na i stanbul'da merhaba diyecek. Donald J. Trump'un kızı ıvanka Trump'ın da bizzat katılacağı V I P parti, H ilton Convention Center'da yapıla cak. Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydı n Doğan'ın da katı lacağı özel gecede yaklaşık 1 .000 kişi ağır lanacak. 1 960'1ı yılların New York J azz Club'u teması ile hazırlanan gecede davetliler; The Rat Pack Revue Tribute Show ile Demet Tuncer'in performans ları eşliğinde 60'1ı yılların N ew York at mosferinde keyifli bir gece geçirecek.
U z u n Sü r-e Ar-aşt-ır-dık Tr-u m p ' a u yg u n u b u ld u k Trump Organization'un Türkiye Lisansörü Yeşil i nşaat Yönetim Kurulu Başkanı Engin Yeşil, " Uzun araş tırmalardan sonra Trump Towers'a i stanbul'da uygun bir lokasyon bulmak tan dolayı çok mutluyuz. Bu projenin i stanbul'a layık olduğu Trump kalitesini ve şehrin hakettiğ i değeri sunacağına inanıyoruz" dedi.
Dü nyanın En Büy ü k Emla k Ma r-kası The Trum p Organization, 1 980 yılın da tüm gayrimenkul geliştirme ve diğer
Nisan 2008 Trump kurumsal iştiraklerini tek bir şem siye altında toplamak amacıyla kuruldu. Trump, lüks residans binaları , dünya sınıfı hotelleri, ofis binaları, golf kulüple ri, casino, ticaret ve eğlence alanların da ilgiyi genişletirken, yeni standartlar ortaya koydu . Standartlarını ö d ü n vermeden sürdür mesi, Trump'ın dünya çapında seçkin ve kaliteli gayrimenkul geliştiricisi olarak tanınmasını sağladı. Trum p imzası, dünyada lüks gayri menkulün adı olarak bilinir ve güvenilir oldu. The Tru m p Organization yenilikçi yaklaşımıyla, kendine değer katacak girişimlerde bulunmaya devam ediyor. Trump, New York'ta en büyük gayri menkul geliştirme yöneticilerinden biri olmasının yanısıra, Las Vegas, Chicago, Miami, Los Angeles, Karayipler, Hawaii, Westchester, N Y; Bedminster, N J ; Aberdeen, i skoçya, Dubai, B A E v e şim d i Dominik Cumhuriyeti, Copa Cana'da residans, hotel ve golf kulübü projeleri ni inşa ediyor.
İst-a n b u l' u n Ulu s la r-a r-a s ı Ta nıt-ımına Kat-kı Sağlaya c a k Doğan Yayın Holding Yürütme Komitesi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, şunları söyledi: "Trump Towers'ın artık i stanbul 'da yükseleceği ni bildirmekten g u rur duyuyoruz. Tüm dünyada yapıtları, kalite, prestij ve lüks kelimeleri ile tanımlanan Trump adına yakışır bir m imari proje, yüksek inşaat standartları ve doğru konu mlan d ı rılması için Taşyap ı yetkilileri ile birlik te mimarlarımız ve Trump ekibi yoğun bir çalışma süreci geçirdiler. Trump markasının, Avrupa'da i ki kıtayı birleştiren yegane şehi r konum undaki i stanbul'da yükseliyor olması ayrı bir gurur vesilesi. G lobal turist ziyaret merkezine dö nüşme yolunda hızla ilerleyen ülkemizin bu önemli şehrinin her geçen gün hak ettiği marka değerine ve uluslar arası itibara bu gibi önemli yatırımlarla ulaşa cağ ına inanıyoruz. Trum p Towers'ın i stanbul'un ulus larararı marka tanı m ı na büyük katma değer getireceği m uhakkaktır. Bu proje, Istanbul'un dünya markası haline geldi ğini kanıtlamaktadır."
Av r-upa ' ya İst-a n b u l Üze r-i n d e n Gir-diğimiz için Heye c a n lıyız
i stanbul projesinin Trum p Organization'un Avrupa'da i l k girişimi olduğunu vurgulayan Donald J. Trump, "Avrupa pazarına, i stanbul gibi tarihi bir şeh i rde yükselecek Trump Towers ile girmekten dolayı heyecanlıyız. Trump Organization'ın, yüzyıllardır dünya tarihinin merkezi olmuş bir şehir olan i stanbul'dan Avrupa'ya açılıyor olmasını çok anlaml ı buluyoruz. Bu büyüleyici şehirde bu önemli projen i n çok büyük başanlara ulaşacağ ı na eminiz," dedi.
Tü r- k iye ' n in Adını Duyu r-m a k için At-ılmış Büy ü k Bir- Adım Taşyapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı, "Taşyapı olarak imza attığımız her projenin modern Türkiye'ye yaraşı r bir prestij sem bolü olması için çalışıyoruz. Kalite, lokasyon ve güvenilirlik i lkemizden ödün verme den sürdürdüğümüz çalışmalarım ız Taşyapı markasının başka ülkelerden, hatta Atiantik ötesinden bile duyulma sını sağlamıştır. Bu bağlamda, Taşyapı, Trump, Yeşil ve Doğan Ailesi işbirliği ile yükselecek olan Trump Towers sade ce Şişli'nin değil, Türkiye'nin en farklı ve ayrıcalıklı yapılarından biri olacak. Türkiye'nin önde gelen inşaat firmala rından biri olarak, gayrimenkul alanında sadece en kaliteli projelerde yer alan dünya devi Trum p ve Türkiye'nin seçkin ailelerinden biri olan Doğan Ailesi ile yaptığımız iş birliği ülkemizin adını dün ya çapında duyurmak için atılmış büyük bir adımdır. Taşyapı, elde ettiği başa rılar ile asla yetinmeyip, daha görkemli, daha kaliteli, daha prestijli eserler orta ya çı karmak için çalışmaya, Türkiye'ye kazandırmaya devam edecek," dedi .
B u r s a r a y Ke n t" Me r k e z i n e Ula şacak 1 8 Nisan, Yeni Şafak
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı H ikmet Şahi n , 4 yılda şehre yaptığı yatırımları anlattı. Şahin BursaRay'ı Merinos, stadyum , Altıparmak, Heykel,
Nisan 2008 Setbaşı hattına kadar ulaştıracaklarını söyledi . Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı H ikmet Şahi n , BursaRay'ı ken t i n merkezine ulaştıracak projeyle i lgili çalışmalara başladıkların ı bildirdi. Belediye Başkanı Şahin, yerel bir te levizyon kanalında katıldığı programda, 4 yıllık görev süresince yaptığı yatırım ları ve yeni projelerini anlattı. Bursa gibi misyonu olan şehirlerin rutin belediye cilik hizmetleriyle değil vizyon projelerle gelişip kalkınabileceğini ifade eden Şahin, günümüzde metropol kentlerde yapılacak çalışma ve yatırı mların o ken tekatma değer sağlaması gerektiğini söyledi . Bu çalışmaların "kenti uçuran, yıldızını parlatan" projeler olması ge rektiğini kaydeden Şahin , " Büyük işler yapmaktan keyif alıyoruz. Marka kent Bursa'yı oluşturmak için hayallerimizi de büyük tutuyoruz,"dedi .
Ye n i At-ılımla r Yolda Bursa'n ı n modern dünya kentleri ara sında yerini almasını sağlayacak yenip rojelerin çalışmalarını sürdürdüklerine d ikkati çeken Şahi n , her zaman üzerin de durdukları ulaşımı daha da kaliteli hale getirmek için yeni atılımlar içinde olduklarını vurguladı. Bu çerçevede BursaRay'ın şehir merkezinde de kullanımını sağlamak için yeni bir proje üzerinde çalıştık ları nı beli rten Şahin, şunları kaydetti: "BursaRay'ı Merinos'tan başlayarak Stadyum, Altıparmak, Heykel ve Setbaşı'na ulaştıracak yeni bir yer altı güzergahı için fizibiliteçalışmalarına başladık. Bu çok zor bir çalışma olacak. Söz ettiğimizgüzergahta yerin altında Telekomdan TEDAŞ'a, doğal gazdan su vekanalizasyona kadar birçok altyapı ekipmanı bulunuyor. Bunların düzenlen mesiyle ilgili çalışmalar var. Ö ncelikle projenin olabilirliği nigörmek istiyorum . Engelleri aşıp fizibilite çalışmalarını olumlu şekildetamamlarsak projemizi halkımızla da paylaşacağız. Ancak kimse unutmasınbu söz aşamasında bir proje değildir, eyleme geçilmiştir."
Trafik Rahat" Nefes Ala c a k H ikmet Şahin, kent içi ulaşımı rahatla tacak yeni bir düzenleme için deçalışma yaptı kların ı , Altıparmak- H eykel arasın-
da trafiğin rahatlatılması kapsamında Altıparmak'tan gelen trafiğin Haşim i şcan Caddesi'ne verilmesinin plan landığını söyledi . Bunun için ilk etapta 1 5-20 gündeneme güzergahı oluştu rulacağı n ı bildiren Şahin , denemenin ardından alınacak sonuçlara göre yeni güzergah ın belirleneceğini ifade etti.
Kamulaşt"ırmaya 150 Milyon YTL Bursa'nın tarihini ön plana çıkarmak için de yeni adı mlar attıkları nı belirten Şahin, Zafer Plaza ile Ulu Cami arasında düzenleme yaparak, Hanlar Bölgesi'ni gün ışığına çıkarmak için kolları sıvad ı klarını bildirdi. Yaklaş ı k 1 50 m ilyon YTL'ye m a l olması beklenen kamulaştırma çalışmasıyla bölgenin açılabileceğini kaydeden Şahin, "Bu proje, Osmanlı'yapayitahtlık yapmış, Bitinyalılar'dan bu yana büyük bir tarih barındıranBursa'yı gerçek kimliğine kavuşturacak bir projedir," dedi.
Ta s a r ım ı n S e r ü ve n i 22 Nisan
i stanbul M odern'in, Londra Tasarım M üzesi işbirlğiyle gerçekleştirdiği Tasarım Kentleri sergisi 22 N isan 2008 Salı günü yapılan basın toplantısıyla tanıtıldı. Basın toplantısına i stanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, Londra Tasarım M üzesi Direktörü ve serginin küratörü Deyan Sudjic, i stanbul Modern Tasarım Küratörü Paul McMillen, sergi spansor ları VitrA Yapı Ü rünleri G rubu Başkanı H üsamettin Onanç ve l ntercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak katıldı. S ponsorluğunu VitrA ve l ntercity'nin üstlendiği, başta i stanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Tepta Aydınlatma, Marshall, C N N Türk, Mas Matbaa, Acarlar Makine, Bluechip Creative Events, Borsa Lokantaları AŞ tarafından desteklenen ve British Council, Goethe - l nstitut Istanbul ve Finlandiya Büyükelçiliği'nin katkıda bu lunduğu Tasarı m Kentleri sergisi, dünya tasarım anlayışını değiştiren en önemli sanatçıların yapıtlarını bir araya getire rek, 1 9. yüzyıl ortalarından günümüze
u ..... ....,
"O :ı vı
c: o > Cl) o
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
147
kadar tasarım tarihini yansıtıyor. Londra Tasarım M üzesi işbirliğiyle gerçekleşen serginin küratörlüğünü Londra Tasarım M üzesi Direktörü Deyan Sudjic üstle niyor. M imariden endüstriyel ürünlere, mobilyadan grafik tasarımına, modadan otomotive uzanan çok geniş bir yapıt seçkisini içeren sergide, 64 tasarım cının 1 09 yapıtı, 7 markanın 12 ürünü yer alıyor. 23 N isan - 10 Ağustos 2008 tarihleri arasında i stanbul Modern'de iz leyicilerle buluşacak olan serg i , 5 Eylül 2008 - 14 Ocak 2009 tarihleri arasında da Londra Tasarı m M üzesi 'nde yer alacak. Tasarım Kentleri sergisi çağdaş tasarı mın serüvenini, uluslararası an lamda yedi önemli kente ve bu kentlerin tasarımın gelişimindeki belirleyici ko numlarına odaklanarak anlatıyor. Sergi, kentlerin farklı zamanlardaki konumları nın, tasarımın gelişimini yönlendirmeye nasıl katkıda bulunduklarını göstermeye çal ışarak, tasarımın çağdaş kültürü bi çimlendirmesini inceliyor. Aynı zamanda tasarım ı n , seri üretimin ve tekil üretimle rin, yüksek teknolojinin, yeni malzemele rin ve bu alandaki iletişimin kilit yönlerini bir araya getiriyor. Tasarım Kentleri sergisinde, Charles ve Ray Eames'in sandalyeleri gibi tasarım klasiklerinin yanı sıra, dönem lerini en çarpıcı biçimde gözler önüne seren William M orris, Owen Jones, Christopher Dresser, Adolf Loos, Le Corbusier, Eileen Gray, Achille Castiglioni, Ettore Sottsass, Gio Ponti,
148
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Otto Wagner, Josef Hoffman, Paul Smith, Ron Arad, Zaha Hadid ve Ross Lovegrove gibi ünlü tasarımcıların çalış maları yer alıyor.
Saba n c ı ' n ı n İ l k Gö z Ağ r ı s ı Al ı ş ve r i ş Me r k e z i Ol a c a k 23 Nisan, Yeni Şafak
Adana'da 1 951 yılında 1 m ilyon lira ser maye ile kurulan ve Sabancı ailesinin ilk göz ağrısı olarak nitelenen Bossa-1 tesislerinin yıkım çalışmalarına başlandı . Avusturya kökenli Mel-6 Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından 20,5 m ilyon Dolar karşılığı satın aldığı yaklaşık 1 39.000 metrekarelik alana Adana'nın en büyük alışveriş merkezinin kurulaca ğı bildirildi. Sabancı Topluluğu'na bağlı olarak 24 Mart 1 95 1 'de kurulan ve ailesi nin ilk göz ağrısı olan Türkiye'nin en büyük entegre tekstil kuruluşlarından Bossa Ticaret ve Sanayi i şletmeleri TAŞ, 450 çalışanıyla birlikte yaklaşık 3 yıl önce modernizasyon çalışmaları kapsamı nda dokuma işletmelerinin bulunduğu Ceyhan yolundaki Bossa 2 tesislerine taşındı. 1 milyon lira serma ye ile kurulduğu bildirilen Bossa 1 'i n yaklaşık 54 y ı l l ı k üretiminin ardından atıl kalan ve içerisinde personel lojmanları nın da bulunduğu 1 39 bin metre karelik alan ise geçtiğimiz aylarda Avusturyalı Meinl Bank'ın hissedarı olduğu be lirtilen Meinl European Land Ltd 'nin Türkiye'deki iştiraki Mel 6 Gayrimenkul Geliştirme Yatırım i nşaat ve Ticaret A .Ş'ye 20 milyon 500 bin Dolar karşılı ğında satıldı .
H i lt" o n ' a Ra z i d a n s Ko n d u rma k i ç i n Ço k U ğ ra ş m ı ş 23 Nisan, Akşam
Nisan
2008
rezidans yapmak istediği H i lton Oteli arazisinin imar planı değişikliği talebi i stanbul Büyükşehir Belediyesi ile Şişli Belediyesi arasında düğümlendi. Kurumlar arasında gidip gelen dosya, i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nce yapı lan itirazları ayrı ayrı ele alması için Şişli Belediyesi'ne iade edildi. Şişli Belediyesi de Hilton arazisinin S i T alanı içinde bulunması nedeniyle Koruma Kurulu'nun kararını bekleme kararı alarak topu i stanbul 2 N umaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na attı . Ancak yasaya ve koruma i lkelerine göre, kurul kararı ve görüşü için dosyanın Büyükşehir ya da ilçe belediyesinden geçmesi gerekiyor. Doğan'ın imar planı değişikliği talebi nin bulunduğu dosya 1 25 vatandaşın daha itirazını içeriyor. Şimdi, 1 25 itiraz ayrı dosyalar olarak ele alı nacak. Bu nedenle i stanbul Büyükşehir Belediyesi, Aydın Doğan'la birlikte imar planiarına iti raz eden 1 25 vatandaşın dosyasını Şişli Belediyesi'ne gönderd i . Aydın Doğan'ın arazisi de S i T alanında kaldığı için vatandaşları n dosyasından ayrıla cak. 3 1 Mart'ta i BB i mar ve Şehireilik Daire Başkanı Davut Çakır imzasıyla Şişli Belediyesi'ne gönderilen yazıda, "Söz konusu itirazlara ilişkin tek meclis kararının alındığı görülmüştür. Her itiraz için ayrı ayrı meclis kararı alınmasının daha uygun olduğu görülmektedir," ifa deleri yer aldı .
SO Yıllık Ot-elin Çeh re s i n i Boz a r Şişli Belediye ilçe meclisinde, vatan daşların ayrılmış itiraz dosyaları karara bağlanacak. Araziyle ilgili i stanbul 2 N umaralı Kültür ve Tabiat Varlı klarını Koruma Bölge Kurulu'nun görüş ver mesi de bu aşamada mümkün değil. Çünkü, yasa ve koruma ilikelerine göre kuru l , planın i lçe ve büyükşehir beledi ye meclisinde karara bağlanmasından sonra kararını bildirebiliyor. i stanbul'un en köklü yapı larından biri olan H i lton 1 955 yılında hizmete açılm ıştı.
YAZAN: N EBAHAT KOÇ
i şte Aydı n Doğan'a ait Ortadoğu Otomotiv' i n H i lton'un yeşil arazisine rezidans yapmak için belediyeye yazdığı yazı: Mecidiyeköy'de Trump Towers'la sevinen Aydı n Doğan' ı n ,
SİT Ala nında 3 Milya r Dol a r Peşin d e
i stanbul l l . N umaralı Kültür v e Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 1 1 N isan 2007 tarihinde aldığı kararla,
bölgeyi S i T alanı ilan ederke n , H i lton Otel Binası'nı da taşınmaz kültür varlığı olarak tescil etti. Bu kararla uzmanlar, hem otel binasına hem de araziye bir çi vinin bile çakılamayacağı n ı ifade ediyor.
SO Yıl Önce O , 7 Ola n İma r
Pla n ı , 2 , 7 ' ye Çıksın Diye Belediyeye Mekt-up Yazdı
Doğan'ın 2 5 5 m ilyon Dolar'a aldığı H i lton Oteli'nin 63 dönümlük arsasının O, 7 olan emsal i Şişli Belediyesi Meclisi'nce 9 Şubat 2007'de 2,7 'ye çıkarı lmıştı. i stanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gönderilen bu karar da aylarca bekletildikten sonra Şişli Belediyesi'ne geri gönderildi. i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi i mar ve Bayındırlık Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş, gazeteci lerin soruları üzerine, "dosyada eksiklik olduğu gerekçesiyle" Şişli Belediyesi'ne geri gönderi ldiğini açıklamıştı. i BB'nin gönderdiği yazıda ise gerekçe olarak, itirazların ayrı ayrı dosyalarda oluşturulması gerektiği belirtildi.
:ı. , 2 M i l y a r
Do l a r ' l ı k De v S a t- ı ş Ba ş l ı y o r !
24 Nisan, Sabah YAZAN: EBRU ERDOGAN
Beykoz'daki Paşabahçe Cam ve Göztepe'deki DMO arazisi, Özelleştirme i daresi Başkanlığı tarafı ndan i haleyle satılacak Haliç Tersanesi'nin henüz ne amaçlı kullanı lacağı belli değil. Arazinin 350 m ilyon Dolar olduğu tahmin ediliyor. i stanbul'da çekilen arazi sıkıntısı ve artan fiyatlar karşısında devlete ait pek çok arazinin de satışına başlandı . Zorlu G rubu tarafından rekor fiyatla 800 mil yon Dolar'a alınan Karayolları arazisinin ardından, i stanbul'un değerli bölgeleri arasında yer alan Beykoz, Göztepe, Haliç ve Mecidiyeköy'deki arazilerin bazılarının satışı önümüzdeki günlerde yapılacak, bazılarının satışı için ise ça lışmalar sürüyor. 295. 7 1 1 metrekarelik arazinin satışa çıkacağı i stanbul'da bu arsaların toplam değerinin, 1 mi lyar 1 60 milyon Dolar civarında olacağı belirtiliyor. Beykoz'daki Paşabahçe ve
Nisan 2008 Göztepe'deki Devlet Malzeme Ofisi de poların ın bulunduğu alan, Özelleştirme i daresi Başkanlığı (Ö i B) tarafı ndan i ha leye çıkarı lırken , Mecidiyeköy'deki Likör Fabrikası'nın arsasını Emlak Konut GYO, Haliç'teki Haliç Tersanesi'ni de i stanbul Büyükşehir Belediyesi satacak.
İDO ' yla Bir-likt-e Sat-ıla c a k
i stanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden i DO'nun özelleştirme süreci başlarken, özelleştirmenin Haliç Tersanesi'yle birlikte yapılacağı belir tiliyor. Bu kapsamda, Emlak i sti mlak Daire Başkanlığı'nın teklifi Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş'ın oluru ile 30 yıl süre ile işletme hakkının devri için karar alınmak üzere Belediye Meclisi'ne getirildiği ifade ediliyor. Tersanenin, özelleştirilmesiyle ilgili Emlak i stim lak Daire Başkanlığı'nın Topbaş'a yazdığı ifade edilirken satışla ilgili tekiitin onaylandığı ve Büyükşehir Belediye Meclisi'ne gönderildiği dile getiriliyor. H ukuk Komisyonu'nun i nce lemesinin ardından teklif mayıs ayında Meclis gündemine alı nacak. 75.000 metrekarelik arazi üzerinde yer alan Haliç Tersanesi'nin tersane olarak kullanılmak üzere satılıp sa tılmayacağına henüz karar verilmedi. Ama tersaneyi i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nin taşınması nı istediği bili niyor. Haliç'in kıyısı nda yer alan tersaneyle ilgili olarak değerleme uzmanları , emsal değerinin 1 , 5 civarında olacağını tah min ettiklerin i , bu emsalle ve ticari vasıf şartıyla, başka bir imar sınırlaması geti rilmemesi durumunda fiyatın 350 milyon dolara çı kabileceğini belirtiyor.
Toplam 1.1.7. 000 Met- r-e ka r-elik Ar-sası Bul u n u yo rPaşabahçe Cam'ı n Beykoz'daki 1 1 7.000 metrekarelik arazisi Ö i B tarafından satışa çıkarı ldı. Boğaz'ın yanında yer alan arazi için uzmanlar, 3 .000 ile 4.000 Dolar civarında yani toplamda yaklaşık 400 milyon Dolar'lık değer biçiyor. Satış için i ş Yatırım'ın görevlendirildiği Beykoz'daki arazi, 1 1 parselden oluşuyor. Şirketin fabrikası nın da bulunduğu arazi için herhangi
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
149
çı kması beklenirken, bedelin isıenilenin altında kalması durumunda, ikinci bir açık arttırma yapılması ya da gelir pay laşımı modeline dönülmesi planlanıyor. 3 emsalden oluştuğunu ifade edilen araziye, i ş merkezi, ofis, büro, çarşı, alışveriş merkezi, otel ve rezidansların yapı labileceği kaydediliyor.
bir muhammen bedel belidenmed i . Her parselin imar durumunun farklı olduğu arazinin satışı için de herhangi bir satış tarihi belirlenmedi . Başvuruların ta mamlanmasının ardından olası alıcılada gizlilik sözleşmesi yapılacağı , imar ve emsal bilgilerinin payiaşıiacağ ı belirti liyor. Arsa üzerinde otel yapılabileceği ifade ediliyor. Paşabahçe'nin arazisi üzerindeki fabrika, 2002 yılında, 1 9982001 yıllarını kapsayan 4 yıllık dönemde 7 1 , 5 m ilyon Dolar zarara yol açması nedeniyle kapatılm ışt ı . Beykoz'da deniz kenarında bir konumda yer alan arazinin turizm imarı bulunuyor ve Karayolları ile i ETT arazilerinden sonra en değerli yerlerden biri olarak gösteriliyor.
}:\v r u p a ' n ı n I k i n c i Bü y ü k L ima n ı n a S a h i p B i r E lma s Ke n t- i : An t-we rp 25 Nisan
YAZAN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
Met- r-ekar-esi 2 . 500 Dola r- ' d a n Alıcı Bula c a k
Yine Özelleştirme i daresi Başkanl ı ğ ı tarafından satışa çı karılan Göztepe'deki Devlet Malzeme Ofisi'nin depoları, 80.000 metrekare üzerinde yer alıyor. Geçen yıl metrekaresi 2 .000 Dolar'dan satılan komşu araziden hareketle metrekaresinin 2.000-2.500 dolar ci varında olduğu beli rtilen arazinin, 1 80 milyon Dolar civarında olduğu kayde diliyor. E-5 üzerinde yer alan arazide, özelleştirme çal ışmaları son aşamaya gelirken , arsa üzerinde konut, otel ve alışveriş merkezinin bulunacağı belirtili yor. Planda yapılanmanın çevreye zarar vermemesi için büyük yeşil alan şartı yer alıyor.
Likör- Fa b r-ika sı' nın Mu h ammen Bedeli 275 Milyon YTL Ola c a k Mecidiyeköy'deki eski likör fabrikası arazisi, Toplu Konut i daresi'nin (TOK i ) iştiraki Emlak Konut Gayri menkul Yatırım Ortaklığı (GYO) tarafı ndan yarın satışa çıkarılacak. Galatasaray'ın Ali Sami Yen Stadı'nın yan ında yer alan 23. 7 1 1 metrekarelik arazinin ihalesi, Emlak Konut GYO'nun Ataşehir'deki merkezinde açı k arttırma yöntemiyle yapılacak. M uhammen bedelinin 275 m ilyon YTL artı KDV olarak belidendiği araziden elde edilecek gelirin Konut Edindirme Yardı m ı (KEY) geri ödeme lerinde kullanılacağı dile getiriliyor. Açı k arttırmayla satış bedelinin 300 m ilyon YTL'nin (230 m ilyon Dolar) üzerine
a. .... Q) :ı: + c: -ı:
Belçika'nın kuzeybatısı nda bulunan ülkenin ikinci büyük kenti, 1 6. ve 1 7. yüzyıl larda Avrupa'nın ticaret merkezi olarak altın çağ ı n ı yaşayan Antwerp, aynı zamanda Avrupa'nın ikinci büyük liman kenti. Gücünü Avrupa'nın ikinci büyük ırmağı olan Scheldt Nehri'nden alan kent, başkent Brüksel'e yalnızca 35 km uzaklıkta bambaşka bir dünya. Kuzey Denizi'ne açılan nehir, kıyısına gemilerin ve tankerierin girmesi için oldukça el verişli. Limana giden yollardaki kamyon trafiğ i ve limana paralel yoldaki trafik yoğunluğu limanın potansiyeli hakkında da bilgi veriyor. Çok eski tarihlerden itibaren özellikle ! imanıyla Avrupa'nın sanat ve ticaret merkezlerinden birisi olan kent 1 5 . yy'da politik sebeplerle limanın kapatılmasının ardı ndan eski günlerindeki kimliğini yitirmiş. Sivri çatılı aparlmanları ve görkemli katedralleriyle hala eski günlerin izlerini taşıyan kentte yeni olan her şey eskiyle uyum içinde . Antwerp kenti deyince akla ilk gelen şeylerden birisi de el mas. Kısa zaman
150
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Nisan 2008 1 5. yy'da kaybettiği itibarını tekrar ka zanmış görünüyor.
XI . U l u s a l M ima r l ı k Od ü l l e r i Şe rgi s i i le I l g i l i TSMD ' n i n Gö r ü ş ü . .
28 Nisan
önce restorasyonuna başlanm ı ş olan görkemli tren garında ve çevresi nde konumlanan d ükkanlar Avrupa'nın her yerinden elmas merakl ıları nın ilk uğrak yerlerinden birisi. Antwerp'e Brüksel H avaalanı'ndan girdiğiniz zaman küçük bir kasabayı ziyaret ediyormuş hissine kapılmak m ümkün. Kentte toplu taşıma tramvay, metro ve otobüslerle sağlanıyor. Bunun ya n ında bisikletler de kent içi ulaşımda önemli bir yere sahip. Yol kenarlarında ki özel park alanları dışında her konut bi nası nın giriş ya da badrum katı oto park alanı olarak düzenlenmiş. Tren garı civarının ve gar g i rişinden limana kadar devam eden caddelerin hareketi bu liman kentinin potansiyelini göz önüne seriyor. Bu aks ve ona d i k uzanan sokaklar aynı zamanda Flaman moda tasarım cıları sayesinde dünyadaki "moda şe hirleri" arasında yer edinmiş. Alışveriş aksı üzerinde yer alan tarihi binaların altında konumlanan ünlü giyim mağa zalarının binalarla uyum içinde olduğu görül üyor. Kentin merkezinde bulunan bu tarihi bi naların kimisinin içinde dışarıdan baktığınızda anlayamaya cağınız büyük alışveriş merkezleriyle de karşılaşmak mümkün. Kentin tarihi bölgesi 1 4 . yy'da inşa edilen Onze
)> :ı -+ :ı: CD , 'O
Lieve Vrouwekathedraal'in ( Meryem Ana Katedrali) ve Flemenkçe'de büyük pazar anlamına gelen G rote Markt adlı meydanın etrafında konumlanıyor. Kentin çekim merkezlerinden birisi olan G rote Markt, meydanın etrafı ndaki sivri çatılı ve altın kaplamalı tarihi binala rın da bulunduğu bir açık hava müzesini andı rıyor. Günümüzde 18 müze, 4 tarihi kilise ve 1 O anıtın bulunduğu, bir zamanlar sanat başkentlerinden biri olan Antwerp sokaklarında neredeyse adım başı bir heykelle karşılaşmak m ümkün. Bunun yanı sıra binalarla bütünleşen küçüklü büyüklü heykeller de dikkat çekiyor. G rote Markt'ın ardından kuzeye doğ ru yürüdüğ ünüzde soğuk kuzey rüzgarı nın hakim olduğu büyük l i mana ulaşmak mümkün. Tarihi liman binasının hemen yan ında d ı ş cephesiyle daha çok bir sanat yapı sını andıran hangarlar bulunuyor. Scheldt Nehri'nden kente yaklaşırken kentin silüetini bozacak herhangi bir yapılaşmaya gidilmemiş. N ehir kıyısı boyunca yer alan yeni binalar ise çoğunlukla sade bir dille yorumlanm ış. Hangariarın tam karşısın da 2010'da açılacak olan tersane-müze " Rijn- en Binnenvaartmuseum"un inşaatı yer alıyor. Haftasonları yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğrayan Antwerp
Türk Serbest M imarlar Derneği, 2008 Yıl ı X l . U lusal M i marlık Ödülleri Sergisi'ne Yapı Dalı'nda katılan 70 kadar projeyi M imarlar Odası'nın "Ruhsatsız ve Oda denetiminden geçmemiş eserlerin Yapı Dalı'nda sergiye katılamayacağ ı" koşu lunu yerine getirmediği gerekçesi ile elemesi üzerine görüşlerini bildirdi. "2008 Yılı X l . U lusal M imarlı k Ö dülleri Sergisi bu sene tam bir skandala sahne oldu. Yapı Dalında sergiye katı lan 70 kadar proje -ki katılımın yüzde ellisini oluşturmakta idi- daha jüri önüne çıkmadan M imarlar Odası tarafından elendi. Nedeni, Oda'nın Katılım i lkeleri arasında yer alan bir maddeye daya n ıyor: Bu madde ' R uhsatsız ve Oda denetiminden geçmemiş eserlerin Yapı Dalı'nda sergiye katılamayacağ ı' koşulunu getiriyor. Sergiye yollandığı halde elenen binaların arasında 'Ankara Esenboğa H ava Limanı i ç ve Dış Hatlar Terminali', ' i stanbul Modern' ve ' Santral i stanbul' gibi önemli ve ödül kazanmış yapıların da oluşu, işi daha çarpıcı ve vahim bir hale sokuyor. Aynı şartname de 'Yurtdışı nda uygulanan yapılar için bu kısıtlamalar geçerli değildir' dendiği halde, Sergi'ye katılan yurtdışı proje lerinden de elenen panoların olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. U lusal Sergi'nin başlangıcından beri, benzeri kısıtlama ve denetim g i rişimle rinin gündeme geldiğini, ancak çoğu kez düzenleme komitelerinin ve bazen de doğrudan jüri üyelerinin bu girişim leri engellediğini biliyoruz. Xl. U lusal Sergi 'nin hazırlanışı sırasında böylesi bir kısıtlamanın önlenememiş olmasını ise talihsizlik olarak nitelernek mümkün dür. Burada asıl vahim olan ve vurgu lanması gereken konu şudur: M imarlar Odası yıllardı r serbest m imarl ı k
Nisan 2008 bürolarından kestiği vize harçları, büro tescil belgeleri ve diğer sicil kayıtları için ödenen paraların yanısıra, yıllık aidatiardan elde ettiği gelirlerinin büyük bir kısmını sağladığı serbest büro sahi bi m imarları n hiç bir sorununa eğilmedi ği, hiç bir sorununu çözmediği gibi, tam tersine, bu kesime karşı olan hasmane tavrını sürdürmeyi devam ettirmektedir. Özellikle, TSMD olarak düzeltilmesini istediğimiz ve mevcut Oda Yönetimi ile görüşmelerde bulunduğumuz S M G M Yönetmeliği sayesinde, serbest çalışan m imarlardan elde ettiği gelir karşılı ğında, Oda'nın bu kesime ne verdiği, nasıl bir hizmette bulunduğu ve serbest mimarlık ortamının gelişmesine nasıl bir katkıda bulunduğunu anlamak da olası değildir. M imarlığın pratiğini yürü ten serbest mimarlık bürolarına kucak açması gereken ve şefkatle yaklaşması beklenen Oda, tam tersi bir tutumla serbest mimarlık bürolarına uzak d urmakta, üstelik mesleklerini proje üreterek gerçekleştiren kesime 'tüccar' gözü ile bakmayı sürdürmekle ve bu bakış açısı muhtelif toplantı ve ortam larda Oda temsilcileri tarafından dile
getirilmektedi r. Dünyanın hiç bir yerinde meslektaşını ve üyesini bu kadar engel leyen ve bir hası m gibi gören bir başka meslek kuruluşu yoktur. Türkiye'de inşa edilen yapıların Oda vizesi almış olmaları n ı , Sergi'ye katılımın ön koşulu olarak öne sürmek, Türkiye'nin gerçeklerini ve dolayısı ile üretilen yapı stokunun en az yarısını görmezden gelmektir. Elenen yapıların arasında, devlet ve resmi kurumlar ile özel kuruluşlar tarafından ihale, yarışma veya doğrudan iş verme yöntemi ile yaptırı lan binaların yer alması tesadüf değildir, çünkü pek çok resmi kurumun Oda vizesi uygulaması yapmadığı bili nen bir gerçektir. Bunun yanısıra kırsal alanlarda, M imarlar Odası vizesinin alın masının gerçekçi olmadığı da bilinmek tedir. Oda'nın özellikle büyük kentler deki tüm belediyelerle mesleki denetim protokolu imzalayamadı ğ ı n ı , dolayısı ile de bu protokolu imzalamayan belediye lerden projelerin Oda denetimi olmadan geçirilebildiği gerçeği n i de u nutmamak gerekir. Bu durumda çoğu yerde asgari ücretierin uygulanmasını bile denetle yemeyen bir Oda'nın tek yapabildiği, büro sahibi olan üyesi üzerinde baskı kurmaktır. Hal böyle iken Oda vizesi nin Sergi ön koşulu olması, Oda'nın sürdürdüğü baskıcı tavrın ve serbest m imarı S M M Yönetmeliği'ne koşut olarak denetim altında tutma çabasının göstergesi olduğu kesindir. Oda'nın görev ve misyonları arasında 'Türk mimarlığ ının ilerlemesi ve daha iyi bir yere getirilmesi' varsa, Sergiye yollanan tüm yapı ların sergilenmesi gerekirdi. Bir yapının ' iyi' olmasının koşulu, Oda'dan 'vize' almış olması ve Oda'nın denetiminden geçmiş olması olamaz. Oda vizesinin amacı zaten bir yapı nın 'güzel' veya 'işlevsel olduğunu irdelemek değildir. Projelerin asgari çizim standartlarına uygunluğuna bakıp, m2 bazında harç kesmek, bir yapının m imari kalitesinin onaylanması anlamına gelmemektedir; ayrıca Oda'nın 'güzel'i ve 'doğru' olanı seçmek gibi bir yetkisi de yoktur ve olamaz da. O zaman 'vize almış olma' koşulu da sadece Oda'nın aşırı denetirnci tavrını yansıtan ve gelir elde etmeye yönelik bir koşul olmanı n ötesine geçememektedir. M imarlar
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
:1.5:1.
Odasının amacı şayet Türk m i marlığının çıtasını yükseltmekse, bunun yolunun vize uygulaması ndan geçmediğini her kesten önce Oda'nın bilmesi gerekird i . Serginin amaçları arasında Türk mimarlığının belgelenmesi, arşivlen mesi ve Oda'ya uzak duran üyelerin katılımının sağlanması ve böylece bir uzlaşma, ilişki kurma ortamının hazırlan ması olması gerekirken, bu son tutum, maalesef üyelerin Oda'dan sağumasını ve Oda'yı karşısına almasını gündeme getirebilecek bir hata olmuştur. Bir sonraki sergi, bu koşullar devam ettiği sürece, amacından uzaklaşmış olacak ve muhtemelen katılım da dü şecektir. O zaman da bu ödül ' U lusal M imarlık Ö dülü' olmaktan ziyade ' M i marlar Odası Ö dülü' haline dönü şecektir. Düzgün işleyen bir sistemin bozulması n ı n ardından neyin geleceğini kestirrnek ise mümkün değildir. . . "
M i l o n o ' d a Ye ş i l Ta s a r ım l a r 28 Nisan, Sabah YAZAN: BURCU ALOiNÇ
Geçtiğimiz hafta M ilana'da düzenlenen "Salone l nternationale del M obile" ve "SaloneSatellite" U luslararası M obilya ve Dekorasyon Fuarı'na yeşil tasarımlar damga vurd u . 348.000 kişinin ziyaret ettiği fuarın en ilginç tasarı m ı ise vajinal bölge aynasıydı . Milano h e r y ı l nisan ayında uluslara rası mobilya ve dekorasyon fuarına ev sahipliği yapıyor. Bu yıl 1 6-21 Nisan tarihleri arasında, şehrin farklı noktalarında düzenlenen Salone l nternationale del Mobile ve SaloneSatellite fuarını Sabah Cumartesi olarak biz de takip ettik. Katılım geçen senekinden yüzde 28 daha fazlaydı . Yaklaşık 348.000 kişi nin ziyaret ettiği fuarın ana teması ise "küresel ısı nma" ve "ekoloji"ydi. Fuarın aslında iki amacı var. Karim Rashid, Philippe Starck, Fabio Novembre, Borek Sipek, Ross Lovegrove gibi dünyanın önde gelen tasarımciları son ürünlerini bu fuarda sergi leme şansı buluyor. Tasarımcılar için bir nevi yarış arenası olan fuar, müşterilerin de son yenilikleri takip edebilmeleri için iyi bir fırsat oluyor.
152
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Firmalar ve tasarımcılar fuarda sergi leyecekleri ürünleri aylar öncesinden hazırlamaya başlıyor, ofis, yatak odası, mutfak, banyo gibi farklı bölümlerden oluşan fuar, 47 yıldır yapılıyor.
İşıevsel Obj eler Geçtiğimiz y ı l düzenlenen fuarda bü yük ve uçuk objeler, pop-art tasarı mlar ön plandaydı . Öyle ki birçok tasarım cının hazırladı ğ ı devasa objeler, görsel güzellikleri dışında işlevsel olmamakla eleştirilmişti. Bu yıl ise fuara, ekolojik dengeyi ko ruma fikri hakimdi. Geri dönüşüm plas tikten lambalar, koltuklar, fazla su israfı yapmayan lavabolar, organi k kumaştan koltuklar, LED (çevreyi ısıtmayan) aydın latmalar ön plandayd ı . Çevresel prob lemlerden etkilenen tasarımcı lar, günü müz yaşam şartlarını ön planda tutmuş ve tüketicilerin enerj i , su ve ekonomi tasarrufu yapabilecekleri ü rü nler tasar lamışlard ı . Ayrıca 'fazla yer kaplamama' da fuarın bir diğer felsefesiydi . Bu yıl tasarımların boyu iyiden iyiye ufalm ı ş ve iç içe geçen, katlanabilen ve geniş alan işgal etmeyen objelere ağırlık verilmişti.
Ga zet-eden Sandalye Fuarda genç tasarımcılar farklı ma teryalleri kul lanmaya da özen göstermiş lerdi. 29 yaşındaki i spanyol tasarımcı Nacho Carbonell, eski plastiklere metal çerçeve giydirmiş ve üzerini eski gazete kağıtlarıyla kapiayarak bir koltuk elde etmişti. 30 yaşındaki Alman tasarımcı Julia Lohmann ise deniz yosunundan bir lamba tasarlamıştı. Bunun dışında yün yumakları ndan koltuk takımları, mermerden sandalyeler, köpü kten vazolar gibi ürünler ön plana çıkıyordu . Özellikle genç tasarımcılar, ü rünlerinde siyah renge ağırlık vermişti. Savaş, kötü yaşam koşulları, ekonomik krizden et kilenerek siyahı kullandıklarını beli rten tasarımcılar, umut olması adına tasa rımiarına beyaz, turuncu, pembe gibi renkleri de katmışlard ı .
Çini Moda s ı Çini deseni d e fuarda ö n e çıkan bir başka unsurdu. Özellikle Mooi firması objelerinde sık sık çini desenine yer vermişti. Çini desenli heykeller, tuzluk karabiberlik, vazolar birçok farklı firma
Nisan 2006 ve tasarımcı tarafından kullanı l m ıştı . Klasik banyolara i s e b u y ı l ahşap ve mozaik girmişti. Beyaz banyo duvarları mavi ve kırmızı mozaik taşlarla süslen mişti. Banyo küvetlerinde son moda ise ahşap kaplamaydı . Banyolarda ahşap tan sonra en çok kullanılan ise kırmızı renkti . Banyo küvetleri ve lavabolar fark lı şekil, renk ve desenlerdeydi.
ağırl ıklı olarak siyah ve doreye yer ver miş. Taşlı koltuk takımları, kristal hey keller dışında, Swarovski taşlarla süslü duvar resimleri göze çarpan parçalar arasındayd ı . Bunun dışında Swarovski taşlarla kaplı yer süslemeleri de öne çı kan bir diğer detaydı .
Çiçe k l i Tost'
Türk firmaların da yoğun ilgi gös terdiği fuara, Vitra bu yıl ikinci kez katıldı. Vitra fuara, Ross Lovegrove'un tasarladığı MOD koleksiyonu ile katıl dı. Lovegrove'un daha öce Vitra için hazı rladığı i stan bul koleksiyonu birbiri ardına birçok tasarım ödülüne layık gö rülmüştü. Modern, modüler ve mütevazı kelime lerinden esinlenen MOD, endüstriyel tasarımın iç dekorasyona yansıyan modern çizgilerini taşıyor. Koleksiyanda özellikle lake, mat alüminyum ve bambu ön plana çıkıyor. MOD koleksiyonu da çevresel fak törlerden etkilenerek hazırlanmış. S u tüketimini kontrol altına alan tasarı m , daha a z hammadde ve enerji kullanı la rak üretilmiş. M ü D 'da kullanılan seram iği incelt mek ve ağ ırlığını azaltmak için üretim süreci üzerinde ayrıntıl ı bir araştı rma yaptığını söyleyen Ross Lovegrove, daha az su tüketimi için de ince musluk lar kullanmış.
M utfaklarda da işlevsellik ön plan daydı . Gömme dalapiara çok yer veril mişti . Birçok firma, mutfakta ahşap ve ayna tercih etmiş. Yerlerde ise bu yılın hakimi desenli granit taşlardı . M utfak araçgereçlerinde de pop-art tasarı mlar ön plandaydı. M utfak bölümünün en ilgi çeken aleti ise hiç kuşkusuz ekmeğin üzerine çiçek deseni çı karan tost maki nesiydi.
Hamile Sa nda lyesi Vaj ina Ay na s ı Ufak detaylar da unutulmamışt ı . Hamileler i ç i n özel yataklar v e geniş sandalyeler, kısa boylular için yüksek tabureler, sanat eseri ni andıran ama gerçekte dolap olan objeler, fuarın en dikkat çeken ürünleri arasındayd ı . Fuarın en alışılmadık tasarımı ise Christin J ohansson'a aitti. Johansson, vaj inal bölgeyi incelemek için bir ayna tasarlamıştı.
Çev reye Duya rlı Ba nyola r
Pop -Art' Yine Va r
Özellikle Karim Rashid gibi tasarım c ılar bu yıl da kaideyi bozmadı ve fuşya, pembe, mor gibi renklerle pop-art tasa rı miara yer verdi . Rashid'in tasarladığı eliptik lambalar ve balonu andı ran oval koltuk takımlarının farklı renk ve de senleri vardı . Hem sandalye hem dolap olabilen 'işlevsel sandalye', çizgi film karakterlerinin yer aldığı duvar panoları, rengarenk kilimler, popart tasarımların devam ettiğinin kan ıtıydı . Ü stelik pop art modası sadece evlerde değil, ofis lerde de ön plandaydı . Çiçek desenli ofis panelleri, sandalyesiyle birleştiğin de top şeklini alan bilgisayar masası ilgi gören tasarımlar arasındaydı.
En Göst-erişli St-a nd Fuarın en gösterişli stantlarından biri, hiç kuşkusuz Swarovski'ye aitti. Firma
Eczacıba ş ı Alma n Ba n y o De v i n i Al d ı 28 Nisan, NTVMSNBC
Eczacıbaşı Yapı Gereçleri, lüks banyo mobilyaları pazarında Avrupa lideri Alman Burgbad ' ı n yüzde 47, 1 6 hissesini 33,4 m ilyon Euro'ya satın almak üzere anlaşmaya vardı . Toplam 70,8 m ilyon Euro şirket de ğeri üzerinden imzalanan ve düzenleyici kuruluşların onayına tabi olan satış işle minin, yılın ikinci yarısında tamamlanma sı bekleniyor. Eczacıbaşı , onay ve devir işlemlerinin ardı ndan, halen Frankfurt ve Düsseldorf borsalarında işlem gören hisseler için küçük hissedarlara çağrı yapacak.
Nisan 2008
Eczacıbaşı : Ulu s la ra ra s ı Oy u n c u Haline Geld i k
i stanbul'da imzalanan satın alma anlaşmasında konuşan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Yapı Ü rünleri Grubu'nun kapasitesi , ürünlerinin kalitesi , tasarım düzeyi ve coğrafi yaygınlığı ile bugün bir uluslararası oyuncu haline geldiğini belirterek, "Bu niteliğe ulaşmamızda Burgbad'ın topluluğ umuza katılma sının da önemli bir katkısı var," dedi. Burgbad'ın, 40 yılı aşkın geçmişi ile, sektörün en saygın kuruluşları arasında yer aldığını ifade eden Eczacıbaşı, "Biz de, ortaklık görüşmelerimiz sırasında, Burgbad'ın sadece ürün ve hizmetleri i le değil, kurum kültürü ve toplumsal sorumluluk anlayışı ile de seçkin bir ku ruluş olduğunu yakından gördük," diye konuştu. Bülent Eczacıbaşı, iki kurulu şun ortaklığ ının sadece ticari ilgi değil, aynı zamanda kültürel uyum nedeniyle de çok yerinde olduğuna inandıkların ı söyledi .
Wa rwiTz : Güve n i l i r Elle re Te s lim Ed iyo r u z Anlaşmayı imzalamak üzere i stanbul'a gelen Burgbad AG ana hissedarı Annelie Ruddies-Warwitz de, Burgbad ' ı n kurucusu Dieter Ruddies'in banyo mobilyaları üretmeye başladığı 1 966 yılında, Eczacıbaşı Topluluğu'nun kurucusu Nejat Eczacıbaşı'nın da VitrA markası ile seramik üretimine başladı ğını hatırlatarak, "Aradan geçen 40 yılı aşkın sürede; banyo mobilyaları nın yanı sıra, korozyona ve suya dayanıklı özel bir malzemeden geliştirdiğimiz banyo ürünleriyle Avrupa'da pazar liderliğine ulaştık. Bugün, Burgbad'ı güvenilir ellere teslim etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Yapı ü rünleri alanında yal n ız Türkiye'de değil dünyada da önemli bir yer edinen Eczacıbaşı'nın, Burgbad' ı n büyümesinde v e yeni pazarlara açı lma sında büyük rol oynayacağına inanıyo ruz," dedi.
Engers'i ve ardından da dünyanı n en eski v e bilinen serami k markası Villeroy&Boch'un kara bölümünü satın aldı klarını hatırlatan Eczacıbaşı Topluluğu CEO'su Erdal Karamercan ise, " Burgbad ' ı n dört fabrikasının da eklenmesi sonucunda, yapı ürünleri ala n ında Avrupa'daki üretim tesislerimizin sayısı dokuza, Türkiye, i rlanda, Almanya ve Fransa olmak üzere dört ülkedeki toplam tesislerimizin sayısı ise 1 9'a yük selecek," diye konuştu. Yapı Ü rünleri G rubu'ndaki stratejilerini, organi k büyü menin yanı sıra, küreselleşmiş markaları bünyelerine katmak üzerine kurdukların ı beli rten Karamercan, " H edefimiz, ban yo alanında dünyanın en büyük üreticile rinin başında yer almak," dedi.
2007 Ciro s u 74 Milyon E u ro Banyo mobilyaların ı n yanı sıra, ko rozyona ve suya dayanıklı özel bir mal zemeden geliştirdiği banyo ürünleriyle Avrupa'da pazar l iderliğine ulaşan Burgbad, Burgkama G m b H , S . E . P. ve M i ra! Gmbh adlı iştirakleriyle faaliyet gösteriyor. Almanya'da üç, Fransa'da bir olmak olmak üzere toplam dört üretim tesisinde 600 çalışanı bulunan Burgbad, net karını yüzde 83 artırarak tari hinin en başarı lı performansı n ı sergi lediği 2006 yılının ardı ndan, 2007 yılın da da başarısını sürdürdü. Kısa ya da uzun vadeli borcu bulunmayan Burgbad, 73,7 milyon Euro'luk cirosunun yüzde 50'ye yakı n bölümünü yurtdışı satışla rından elde ediyor. Burgbad 'ın i ngiltere, Hollanda, Avusturya, Danimarka ve ABD'de satış ofisleri bulunuyor.
TMMOB M ima r l a r Od a s ı 41. . Dö n em Me r k e z Yö n e t- im K u r u l u Gö r e v Dağ ı l ım ı n ı Ya p t- ı 29 Nisan
Ka rame rca n : Toplam Tes i s Sayımız 19 ' a Çıka c a k Son 1 , 5 yıllık dönem içi nde Almanlar'ın 94 yıllık seramik kuruluşu
18 - 20 N isan 2008 tarihleri arasında Ankara'da yapılan T M M O B M imarlar Odası 41 . Dönem Genel Kuru lu'nda se çi len Merkez Yönetim Kurulu, 28 N isan 2008 günü yapılan ilk toplantısında
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ı53
2008 - 2010 döneminde görev alacak isimleri şu şekilde belirledi: Genel Başkan: H. Bülend Tuna Genel Başkan Yardımcısı: Erkan Karakaya Genel Sekreter: Necip M utlu Genel Sayman: Aysel Çetinsoy Ü ye: Kubilay Ö nal Ü ye: Cengiz Bektaş Ü ye: Emre Madran Merkez Yönetim Kuru lu, önümüzdeki döneme ilişkin öngörülerini ise şu şekil de dile getirdi: "Hem dünyam ız, ülkemiz, hem m imar lığımız, mimarlarımız, hem de örgütlen memiz önemli günlerden geçiyor. 41 . dönem (2008 - 201 O) bu g ündemlerin kesiştiği bir dönemeç olacak . . . Bütün ekonomik veriler, günümüz dünyasında tek egemen sistem haline gelen küresel kapitalizm i n , devresel krizleri nin ötesinde derinleşen bir krize ve büyük bir çöküşe doğru yol aldığını gösteriyor. Finansal karların tüm değer leri yok ettiği , hemen her şeyi metalaş tırdığı bu pazarın sonuna doğru, doğa m ızia birlikte tüm hayat kaynaklarımız da kurutuluyor. . . N e yazık ki bu süreçte umudun ol gunlaşmasına şimdilik kapı aralanamı yor, dünya genelinde olası karşı duruş politikaları n ı n yeterli güveni sağlayacağı düğümler henüz atı l m ış değil. Dünya genelinde yaygı nlaşan mutsuzluk, işsiz lik, açlık, yoksulluk ve göç dalgaianna rağmen insanlık, uluslararası dayanış maya değ i l , yitirilen değerlerin arayışıyla dinsel köktenciliğe, şovenizme ve kül türler arası çatışmaya yöneliyor. Daha doğrusu, çöküşünü gerili mlerle uzatmak isteyen egemen güçler, bu yönelimi körüklüyor, dünyan ı n geleceğini bir çık mazın içine sokuyor. . . Ü lkemizin bağ ı m l ı finansal yapısıyla, derinleşen ve süreklileşen dünya krizin i en sancılı yaşayacak ülkelerden biri olacağı anlaşıl ıyor. Ü stelik dinsel köktenciliğin ve şovenizmin girdabında debelenirken, Cumhuriyet değerlerimiz le birlikte, yeterli olgunluğa ulaşamam ış demokratik değederimizi kaybetme teh likesinin baş gösterdiği bir süreci yaşa maktayız . . . Mimarlığımız, bir yandan kü resel em lak komisyoncularının emrinde yeni m imarl ı k düzeninin taşeronluğ una soyunuyor ve neo-liberal ideoloji ile uz-
154
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
!aşmı ş iktidar çevresinde yükselen yeni sermaye gruplarına yen i rantlar yarat manın yolu olarak ortaya çıkan kentsel dönüşüm projelerine sarılıyor, bir diğer yandan m imarlarımız bu sürecin ücret lileri ve g iderek işsizleri hal i ne geliyor. Ekonomik kriz bu gidişin h ızlanacağı n ı göstermektedir. . . Ne yazık ki, tüm bu gelişmelere karşı Mimarlar Odası ve benzeri yapılanmalar dışında, inandırıcı bir muhalefet zemini de kalmamıştır. Bu yüzden bu gibi yapıların bir yandan yasal alt yapısı ile ilgili düzenlemeler yapılarak işlevsizleştirilmesi ve yok edilmesi istenmektedir. . . i şte böylesi ağır gündemlerin kesiştiği bir döne meçte yapı lan TMMOB M imarlar Odası 4 1 . Dönem Genel Kurulu'nu, yeni bir başlangıç noktası olarak kabul ediyor, dönem çalışma programının, aşağıdaki kabullere dayalı olarak geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz: 1. Yaşadığımız küresel sorunlara karş ı , 'barışın, doğam ızın, kültürel ge lişmenin ve yaşamın savunulduğu bir gelecek için' küresel dayanışmayı öne çıkarmak mesleki sorumluluğumuzdur. 2. H izmet ticaretinin kuralsız biçim de serbestleşmesine karşı savundu ğumuz 'eşit ve eş saygınlıkta mesleki etkileşim' politikasının uluslararası gündeme taşınmasında ve gündemin izlenmesinde daha etkin olmayı hedefliyoruz. 3. Kentsel dönüşüm ve yenileme başlıkları ile ülkemize dayatılan kentsel projelere karşı çıkarak, 'çağdaş ve bi limsel planlama ve yapılaşma ilkeleriyle bütünleşen bir mimarlık meslek düzeni' oluşum mücadelesine devam edeceğiz. 4. M esleki, kentsel, toplumsal ve siyasal gündeme daha doğrudan ve etkin biçimde müdahale edebilmek için, her türlü işlevsizleştirme ve yok etme girişimine güçlü bir biçimde direne bilmek için yapısal bir değişim süreci yaşamamız gerekmektedir. 5. Bu niteliği ve etkinliği artırmak için, 40. dönemde arayışına başladığı mız mesleki ve örgütsel gündemimizle bilimsel alanı buluşturacak araçları ge liştireceğiz. 6. Bu süreçte temel dayanağ ımız, m i marlık mesleğinin toplu msal sorum luluğu , bu sorumluluğun belirlediği toplumsal gücü ve bu gücü taşıyan
Nisan 2008 meslektaşları mızdır. 7. Bu yüzden, g iderek işlevsizleşen, ücretiileşen ve işsizleşen tüm üyeleri kucaklayacak ortak platformları n oluştu rulması gerekmektedir. 8 . 40. dönemde ilk belgesi üreti len Türkiye M i marlı k Politikası {TM P) sürecinin, strateji k bütünlüğe eylem programlarıyla kavuşması ve ortak reh berimiz haline gelmesi hedefi, g ündemi mizdeki yerini sürdürecektir. M imarlar Odası'nı tarihsel birikimiyle hak ettiği örgütsel kon uma ulaştırmak için, farklı düşünceler taşısak bile mesleki soru mluluğumuzun birleştirici liğine, yaşanan bütün sorunlara karşın mimarlar arası dayanışmaya güvenerek dönüşüm sürecinin örülebileceğine ina nıyoruz. Bu çerçevede 'Oda Yapısının Geliştirilmesi' temelinde yapılacak örgütsel hazırlıkları dönem çalışma programının esası olarak kabul ediyor, 1 960'lı yıllardan beri vazgeçmedi ğimiz ' M i marlar Odası Toplum H izmetinde, Toplum H izmetinde M i marlı k ! .. ' hedefini geleceğe taşımak istiyoruz! . . . "
Me"t r o b ü s H a -t-t ı n d a n 1. 0 0 M i l y o n E u ro ' l u k Usulsüzlük Iddia s ı .
29 Nisan, Sabah YAZAN: HASAN ERŞAN
M üfettişler, 50 metrobüs, 50 otobüs, metro inşaatı ile reklam alanlarını ihalesiz verilmesinin yaklaşık 100 mil yon Euro'luk bir usulsüzlüğe neden olduğunu ileri süren bir rapor hazırladı. i stanbul Büyükşehir Belediyesi bünye sindeki i ETT'de şubat ve mart ayında rutin inceleme yapan i çişleri Bakanlığı M üfettişleri, 4 ayrı işte usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla rapor hazırladı ve bakanlığın da bilgisi dahilinde adli iş lem yapılması için Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Savcılık da rapor doğrultusunda yaklaşık 1 00 mil yon Euro olduğu iddia edilen usulsüzlük iddiasıyla ilgili adli soruşturma başlata rak, işlemlerde imzası ve sorumluluğu bulunan başta i ETT'nin vekil genel müdürü Mehmet Öztürk olmak üzere kurum üst yöneti minin ifadelerini aldı .
Hat-l a r İhale s i z Ve rildi Müfettişler, ekieriyle birlikte toplam 8 klasörden oluşan müfettişler rapor da, ilk olarak i ETT'nin şehir içi taşıma ve trafik sorununu çözmek amacıyla H ol landa'dan 63 m ilyon Euro'ya satın aldığı 50 Phileas metrobüsü ihale yapmadan "doğrudan temin yoluyla" satın alarak usulsüzlük yaptığını öne sürdü. Yine 15 m ilyon 750 bin Euro bedel ödenen 50 Mercedes Capacity otobü sün de "doğrudan temin yoluyla" alındı ğını ve bu işleminde işleminde usulsüz olduğunu iddia eden müfettişler, ayrıca yaklaşık 40 milyon Dolar maliyeti olan Topkapı- Edirnekapı-Sultançiftliği tramvay hattın ı n da usulsüz ve ihalesiz olarak bir firmaya verildiğini ve maliye tinin daha da artmasının beklendiğini vurguladılar.
Re k lam İşleri Aynı Fi rmaya
i ETT büyük getirisi olan reklam iş lerinde de usulsüzl ük yapıldığını öne süren m üfettişler, otobüslere reklam giydirilmesi işinin ihale edilmeksizin 1 O yıllığına bir firmaya verildiğini ve bunun yasalara aykırı olduğunu iddia tiler. Bu işlemin iptal edilerek ihaleye çıkılması gerektiğini ayrıca sürenin de çok uzun olduğunu belirten müfettişler, i ETT duraklarının yapım ve reklam iş lerinin de 10 yıllık süreyle aynı firmaya verildiğini, bunun da yasalara aykırı olduğunu ve yeniden ihaleye çıkılması gerektiğini öne sürdüler.
"Met-ro b ü st-e İhale İmka n s ızdı"
i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada ise ku rumların periyodik teftişlere uğradığını belirterek " Soruşturmada Topkapı Sultançiftliği denilen hat Topkapı Edirnekapı hattıdır ve 2 kilometrelik bir yerdir. Suranı n ihalesi de yapılmıştır. Reklam konusunda ise zaten bir dava vardı ve devam ediyor. Metrobüslerin alımında da bu alanda tek bir üretici firma var ve bu nedenle ihale yapmak mümkün değil. Bunu da bildirmiştik," denildi.
Nisan 2008
"Biz Savcılığa Sav u n m amızı Ve rdik" Rapor v e soruşturmayla ilgili olarak görüştüğümüz i ETT'nin vekil genel müdürü Mehmet Öztürk, Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'nın kendileri hak kında 4 konuda soruşturma yürüttüğü n ü doğruladı . " M ül kiye M üfettişlerinin şubat v e mart ayında yaptığı rutin incelemelerde or taya çıkardı kları bir durum," olduğunu kaydeden Öztürk, kendilerinin i ETT'nin yöneticileri olarak Beyoğlu Cumhu riyet Savclığına gidip ifadelerini verdiklerini söyledi.
Rapora ya n sıya n 4 usulsüzlük 1. 5 0 Phileas marka metrobüsün alımı ihalesiz yapıldı 2. 50 Mercedes marka otobüsün alımı ihalesiz olarak gerçekleştirildi. 3 . Topkapı- Edirnekapı Sultançiftliği tramvay hattı usulsüz ve ihalesiz olarak bir firmaya verildi 4. Otobüslere reklam giydirme işi 1 O yıllığına bir firmaya ihalesiz verildi
Da n ı ş "t.a y ' a S e lam I n ş a a 't a D e vam ! 30 Nisa n, Milliyet
ilgili Danıştay 6 . Daire verdiği yürütmeyi durd urma kararı henüz etkisini göste remedi . Roma- Bizans-Osmanlı kültür m i rası'nın yok sayıldığı ve " Ku l lanım kararlarında hukuka uyarlık görülmediği" şeklindeki Danıştay kararına rağmen çalışma sürüyor. Otel inşaatını yürüten Kovuk i nşaat yetkilileri, Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Kurulu'ndan kendilerine "inşa atın durdurulması na" ilişkin bir tebliğ yapılması gerektiğini ancak henüz böyle bir tebliğde bulunulmadığ ı n ı söylediler. Bir firma yetkilisi, " Kurulun, Danıştay'ın kararı üzerine hukukçulara danıştığını biliyoruz. Açıkçası inşaat durdurulur m u , durdurulmaz mı bu bi linmiyor. Ankara'ya, hukukçulara görüş sorulmuş. Kararı bekliyoruz," dedi . Four Seasons Oteli işletmecisi Astay Gayrimenkul i nşaat'ın sorumlusu Atilla Öztürk ise, kararın inşaatı d u rdurmakla ilgili olmadığını savundu.
" Ka ra rd a n Habe rimiz Yok"
i stanbul 1 N o ' l u Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu yetkilileri ise, şu anki süreçle ilgili genel müdürlüğün izni olmadan açı klama yapamayacaklarını söylediler. Prof. D r. Fehmi Kızıl ise mahkeme ka rarından haberi olmad ığını açıklayarak, "Tabii ki mahkeme kararı varsa, gereğini yaparız."
YAZAN: MEHMET DEMiRKAYA, ŞÜKRAN PAKKAN
M i lliyet'in ortaya çıkardığı " Four Seasons" inşaatıyla ilgili olarak Danıştay'ın ver diği karar etkisini gösteremedi. Karara rağmen bölgedeki hummalı çalışma sürüyor. Sultanahmet'teki Four Seasons Otel 'in kapasitesi n i artırmak amacıyla Osmanlı ve Bizans dönemi kalıntılarının üzerinde yükselmeye başlayan inşaat için Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı vermesine rağmen, inşaat alanın da çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Branda ve tentelerin ardında devam eden inşaat çal ışmalarını yürüten firma kendilerine durdurma uyarısı gelmediği ni beli rtirken, M imarlar Odası i stanbul Şube Başkanı Eyüp M uhçu, ilgili kurum lara yazı yazarak gereğinin yapı lması nı istediklerini açıklad ı . Milliyet'in ortaya çı kararak ısrarla taki p ettiği inşaatla
Bakan Gü n a y : Ya rgı Ka ra rını Uyg ulayacağız Kültür Bakanı Ertuğrul G ünay, M i lliyet muhabirine yaptığı açıklamada şöyle dedi : "Yargı kararını uygulayacağ ız. Geçmişten gelen bir süreç yaşanmıştı. Konuyu bilim çevreleriyle görüştük. Onlar da geç kalındığını söylemişlerdi. Ancak, Danıştay, yürütmeyi durdur ma kararı vermiş. Bu konuda, Bakanlık olarak ilgili belediyeye gerekli talimatları verdik. Yargının vereceği nihai kararı hep bera ber bekleyeceğiz." Danıştay'ın kararına itirazda bulun duklarını belirten i stanbul Büyükşehi r Belediyesi yetkilileri, kararın uygulan ması n ı , inşaat ruhsatını veren ilçe be lediyesinin değerlendirmesi gerektiğini söyledi .
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
155
Hemen D u r d u rulobilir Eyüp M u h ç u , Dan ıştay'ın verdiği yürütmeyi durdurma kararının gereğinin yapı lmasını bekled iklerini belirterek, Büyükşehir ve Eminönü belediyelerinin inşaatı hemen durdu rması nın müm kün olduğunu söyledi. M uhçu şöyle konuş tu: " Danıştay 6 . Dairesi 14 Mart 2008'de yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak kararın yazımı ve dağıtımı için bir zama na ihtiyaç duyuluyor. Kültür Bakan l ı ğ ı , i stanbul Valiliği ara cılığı ile inşaat faaliyetinin durdurulması nı sağlayabilir. " Eminönü Belediyesi yetkilileri, Belediye Başkanı Nevzat Er'in henüz yargı kararını görmediğini ancak mah keme kararının yerine getirileceğ i n i açıkladı.
Sedad Ha k k ı E ldem I : Ge n ç l i k Y ı l l a r ı 30 Nisan
20. yüzyıl Türk m imarisinin önemli ustala rından Sedad Hakkı Eldem, doğumu nun 1 00., ölümünün 20. yılında, 2 sergi ve 2 kitap aracılığıyla Osmanlı Bankası M üzesi'nde (OBM), anılıyor. 30 N isan - 30 Ağustos 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilenen "Sedad Hakkı Eldem 1: Gençlik Yı lları" başlıklı ilk sergi, ünlü m i marın yaşamının ilk 24 yılına odak lanıyor. Uğur Tanyeli, B ülent Tanju ve Edhem Eldem'in küratörlüğünde
156
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Nisan 2008 EDHEM ELDEM
hazırlanan serginin ve kitabın tasarım ı ise Bülent Erkmen'e ait. Sergi, Sedad Hakkı Eldem' i n çocukluk ve erken gençlik yılları n ı , istisnai niteli kteki görsel ve yazıl ı , özgün kişisel belgeler eşliğinde sunuyor. Bu yı llar ünlü m ima rın, Güzel Sanatlar Akademisi 'ndeki hocal ı k döneminin öncesin i , yetişme evresini ve henüz mimar olmuş halini tanımlıyor. Söz konusu dönem aynı za manda, ülkeler, diller, kültürler arasında adı m adı m yürütülen bir kimlik inşasını konu alıyor. Sergide, önce bir çocuğun, sonra m i marl ı k heveslisi bir gencin , ar dından m imarlık öğrencisinin ve nihayet Avrupa'da uzun bir bilgilenme turu atan genç mimarın gelişimi, zengin bir gör sellik içinde izlenebiliyor. Ekim ayında açılacak " Sedad Hakkı Eldem l l : Olgunluk Yılları" başlıklı i kinci sergi ise Eldem'in, Türkiye gündemini belirleyici hale geldiği dönemini ve ya pıtlarını eksen alacak. Hoca ve tasarım cı olarak Türkiye'deki m i marlı k ortamı n ı yönlendiren, aynı zamanda belirgin ve çarpıcı bireyselliğiyle tepki çeken ünlü mimarın hayatı , sergiler aracılığıyla su nulacak.
Proj e E k ibinin Kaleminden UG U R TANYELi
Sedad Hakkı Eldem kim? O, cumhu riyet döneminin yetiştirdiği en karmaşık
kimlikli mimar. 1 93 1 'den 1 988'deki ölümüne dek aralıksız sürdürdüğü ka riyeriyle, Türkiye'de yarım yüzyılı aşkın süre m imarlık i ktidarının merkezinde konumlanmış tek tasarımcı. 50 yıllık hocalık yaşamı boyunca alanı doğrudan etkilemiş bir öğretim üyesi. Özellikle Osmanlı konut geleneği hakkında yazdı ğ ı kitaplarla ortamı hala etkileyen bir yazar. Mesleğe i l k başladığı andan itibaren etkili olmuş, ancak erişilmez bir rol modeli . Hep merkezi tanı mladığı halde, yanına hiç ulaşılamazm ış gibi gözüken bir "uzak" kişilik. Yerine yenisini kendisi yapacaksa, Süleymaniye'yi yıkmaktan kaçınmayaca ğına inanı lan adam. Bir gün bile kaba konuşmadığı hal de, yıkıcı mizah duygusuyla d üşmanlar edinmiş bir beyefendi. En az bildiği dilin Türkçe olduğu iddia edilen, ama en uzun ömürlü ul usalcı argümanları icat eden m imar. U luslararası ortamda adı en çok bili nen çağdaş Türk tasarımcısı. Kırılganlığını küstahl ı k zırhıyla örten yapayalnız bir utangaç. Kısacası, bir birey. Çelişik, zor, özellikle trajik, ama çok çekici bir birey. i şte bu ilginç insan ı , doğumunun 1 00. yılında, birincisi gençlik, i kincisi olgun luk dönemine odaklanan iki sergi ve iki kapsamlı kitapla anıyoruz.
(/) <D a. a a.
� � 3
(/) <D ,
<C f'· "' f'· :ı a. <D :ı
Sedad Hakkı Eldem'in ailesinin neredeyse tamamı ressam, arkeolog , müzeci, nümizmat, maden mühendisi, jeolog, kimyager, sanat tarihiçisi, yazar, çevirmen, m üzisyen, besteci , mimar ve diplamatlardan oluşurken , aynı ai leden tek bir askerin veya girişimcinin çıkmamış olması bir tesadüf müdür? Dedesinin nümizmat Galip Bey, büyük dayılanndan birinin ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey diğerinin jeolog ve arkeolog Halil Edhem Bey, dayısının Hars (Kültür) M üdürü ve nümizmat M ü barek Bey, kuzeninin m imar Edhem Hamdi Bey, diğer kuzenlerinin besteci Ekrem ve Cemal Reşit Rey kardeşler oluşu ne kadar manidardır? Babasının edebiyata ve özellikle Fransız edebiyatına düşkün, Voltaire, Baudelaire, Verlaine çevirmeni bir dip lomat; annesinin ise Fransızca yazıp hesap tutan ve kocasına soyadı n ı ve rebilecek güçte bir kadın olması neye işaret eder? Kısa aralı klar dışında 1 yaşından 1 6 yaşına kadar yurtdışında yaşam ış ve öğrenim görmüş olması, uzun bir süre Fransızca ve Almanca'ya Türkçe'den daha hakim olmuş ol masıyla kendi kariyeri arasında bir bağlantı kurmak gerekir mi? Sedad Eldem'i başarıl ı bir mimar yapanın her şeyden çok kendi istidat ve kabiliyeti olduğu muhakkak olmakla birlikte, içinden çıkmış olduğu son dö nem Osmanl ı "kültür aristokrasisi"nin bu kabiliyetin kendini ifade edebileceği bir ortamı bulmasında payı büyüktür. Genç m imar adayı Sedad Hakkı'yı anlamak için kendini Batı kültürüne adamış ve bu sayede kendine ülkesinin bilim ve sanat dünyasında neredeyse bir tekel oluşturmuş olan bir ailenin üçüncü nesiine ait olduğunu unutma mak gerekir. BÜLENT ERKMEN
Bu sergide Sedad Hakkı Eldem' i n 1 6 -24 yaş arasındaki, henüz m imar olmadığı, mimar olmaya hazırlandığı döneme ait çalışmalar yer alıyor. Bir başka deyişle, sergi Sedad Hakkı Eldem'in m imar olarak "kullanıma" gir mediği döneme ait. Bu dönem Sedad Hakkı Eldem'in "under construction"
157
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI dönemi, bir tür "inşaat" dönemi . Bu nedenlerle sergileme tasarımının temel malzemesi olarak; mimarın mimar olma halinin "şantiye" dönemini simgeleyecek ondüle levhalar kullanılmıştır. Yazı l ı bilgiler doğrudan bu ondüle levhalardan oluşan sergi yüzeylerinin üstünde, orijinal fotoğrafların, belgele rin ve kitapların kendileri koruyucu bir şeffaf malzemenin arkasında, çizimler ise defter sayfalarından çekilen ve büyütülerek basılan röprodüksiyonlar halinde ondüle sergi yüzeylerinin önün de yer alır.
S o n A ra z i AK P ' l i K i l e r ' e 30 Nisan, Birgün
i stanbul Mecidiyeköy'de, Ali Sami Yen Stadı'nın yanındaki eski TEKEL Likör Fabrikası arazisi de, tek katılımcılı i ha lede, AKP H ü kümeti'nin 23. Dönem Milletvekili Vahit Kiler'in Kiler GYO şir ketine satıldı. Toplu Konut i daresi'nin (TOK i ) işti raki Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A . Ş tarafından ihale edilen i stanbul'un en değerli son kamu ara zileri arasında gösterilen ve yoğun ilgi olması beklenen ihaleye sadece Kiler GYO katıldı ve arazi için 295 , 7 milyon YTL teklif verdi. Arazinin muhammen bedeli 275 m ilyon YTL'ydi . A l i Sami Yen Stadı'nın yanındaki yaklaşık 24.000 metrekarelik arazi, böl gedeki son büyük arazilerden biri olma özelliğini taşıyor. Konumu dolayısıyla daha ihaleye çı kmadan büyük ilgiyle karşılanan ara ziye, açık artırmada da yatırımcıların ilgisinin devam etmesi bekleniyordu. Arazi nin satışından elde elde edilecek gelirin, Konut Edindirme Yardı m ı (KEY) geri ödemelerinde kullanılacağı iddia edilmişti. i hale sonrasında bir televizyon ka nalına konuşan Kiler H olding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler, ihalede tek katılımcı olmasın ı değerlendirirken, "Buraya gelirken yoğun bir katılım bekli yordum. Yalnız biz varmışız, burada öğrendim. Sebebin i bilmiyorum ancak iyi bir arsay d ı , o yüzden biz geldik," dedi.
XI . U l u s a l Mima r l ı k Ö d ü l le r i Ş e rg i s i i l e I l g i l i Mima r l a r Od a s ı Ge n e l Me r k e z i ' n i n Aç ı k lama s ı ı Mayıs
T M M O B M imarlar Odası Genel Merkezi, " X l . Ulusal M imarlık Sergisi ve Ö dülleri" sergisinde yer almayan eserler ile ilgili yapı lan tartışmalara bir açıklık getirmek amacıyla bir basın bülteni yayınlad ı . Yapılan basın açıklamasında 1 72 eser {220 pano ile) katılım başvurusunda bulunulduğu, 35 eser değerlendirmeye sunulamadığı ve bunların gerekçeleri projelerin isimleri verilmeden sayıları ile özetleniyor. " M imarlar Odası, bu yıl, Ulusal M imarlı k Sergisi ve Ö dülleri program ı n ı n Xl. dönemini tamamlamıştır. Ö dül töreni, Ankara'da 18 N isan 2008 tari hinde 1 .000'i aşkın m imarın coşkulu katılımı ile gerçekleşmiştir. Serg i , henüz katılım çağrısı yapıldığı tarihten itibaren yurtiçi ve yurtdışından taleplerle kar şılaşmış ve ' başarılı genç mimarların ortaya çı kmasına olan katkısının yanı sıra Türk mimarlarının yurtdışında tanıtı mı' hedefi doğrultusunda birçok kentte açılması planlanmaktadı r. 1 988 yılı ndan beri 1 1 dönemdir ger çekleştirilen, Türkiye'nin gelenekselle şen az sayıdaki m imarlık sergi ve ödül programlarından biri olması ve gü ncel mimarlık üretimini yansıtmayı amaçlayan "sergi"nin her zaman "ödül"den öncelikli tutulması konuları nın, Oda'nın benimse diği ilkeler açısı ndan yen iden vurgulan ması gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü, bir süredir, sergiye katılım şartlarında açıkça ifade edilmiş gerekliliklerin yerine getirilmemiş ol ması nedeniyle, Seçici Kurul değerlendirmesine sunu lamayan eserler konusunda spekülatif bilgiler 1 bilgilendirmeler kamuoyunda yer bul maktad ır. Sergi ve ödül prog ramına ilişkin her türlü resmi bilginin yayımlandığı Oda'nın süresiz yayınları beklenmeden ve programın web site sine başvurma gereği duyulmaksızın
cağ ını düşünüyoruz. de ayrıntı lı biçimde iz X l . U lusal M i marlık
programı öncesindeııan 'l_.. koşullarını sağlamayan değerlendirmeye sunulam Bu 35 eserin değerlendirm mama gerekçeleri şunlardır: Ö dül programının X. 1 2006 dön minde aynı dalda katılan 2 eser, • M üellifi, katılı mda belirtilen kişi olma dığı tespit edilen 9 eser, M imarlar Odası mesleki denetimin den geçirilmeyen 22 eser, Hakkında ÇED çekince raporu düzenlenmiş ve/veya Oda'nın ÇED çe kincesi kapsamında değerlendirdiği bir bölgede tasarlanmış olan 2 eser. Sonuçta, 1 3 7 eser ( 1 7 2 pano) de ğerlendirilmiş ve 8 eser ödüle değer görülmüştür. U lusal M imarl ı k Ö dülleri Seçici Kurulu'nun isteği doğrultusunda, değerlendirmeye alınmayan başvurular, gerekçeleriyle birlikte X l . U lusal M imarl ık Ö dülü yayınında özellikle belir tilecektir. Böylelikle hangi eserlerin baş vurduğu ve ne gibi gerekçelerle değer lendirmeye alı nmad ıklarının belgelenme si sağlanm ı ş olacaktır. M imarlar Odası, sergi ve ödül programını 1 1 dönem 1 22 yıldır yürütmektedir. Dolayısıyla, kurum sallaşmış olan bu programda değerlen dirilecek eserlerin, Oda'nın savunduğu i l keler doğrultusunda belirlenmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu düşünü yoruz. M imarlar Odası'nın mesleki de netim uygu lamaları , yerel yönetimlerin veya ilgili idarenin isteğine bağlı olmak sızın sürdürülen, en başta meslektaşla rımızın hukukunu korumayı hedefleyen düzenlemelerdir; geliştirilmesi ve daha etkin hale getirilmesi her zaman günde mimizdedir. Ü lkemizde düzenlenen farklı ödül programları nın, ödüle aday olacak eserlerde, hukuka uygunluk konusunda benzer bir endişe taşımıyor olmaları , M imarlar Odası'nın uygulamasının yanlış veya haksız olduğunu göstermez. •
•
•
158
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mayl.S 2008
Pe n d i k ' t-e Ke nt- s e l Dö n ü ş üm Tep k i s i 2 Mayıs, Sabah YAZAN: HASAN ERŞAN
Ayrıca, bir yapı nın kaliteli mimarlık hizmeti almış olması nın, o yapıdaki hukuksuzluğun giderilmesi veya perde lenmesini sağlayamayacağı gerçeğinin yanısıra, meslektaşlarımızın bunu salt bir hukuk sorunu olarak görmesi ve dış sallaştırması da özellikle üzerinde durul ması ve irdelen mesi gereken bir konu olmaktadır. H ukuku n , özellikle de bizi birbirimize bağlayan meslek hukukunun önemsenmesini, korunmasını, geliştiril mesini diliyoruz. M imarlar Odası olarak meslektaşlarımızın performansından, başarılarından gurur duyuyoruz. Gerek yurt içinde, gerekse uluslararası ortam larda U l usal M i marl ı k Ö dülleri sergileri ni açıyoruz, gerçekleştirilen sunuşlarla ülkemizdeki modern m imarlık uygulama ları nı tanıtıyoruz. Dileğimiz kentlerimizin, yapılı çevremizin oluşumunda mimarinin daha etkin olabilmesi, kaliteli tasarı m ı n , kaliteli m i marl ı k hizmetinin aranması ve uygulanmasıdır."
Has - nbbj P roj e s i ile Ye n i l e n e n Swi s s o t- e l Gra n d Efe s I z m i r Aç ı l d ı .
1 Mayıs
Büyük Efes Oteli, Has - nbbj'in yenileme projesi sonrası "Swissotel G rand Efes i zmir" adıyla hizmete açıldı. TC Emekli
Sandığı'nın 2006'da özelleştirme kap samında sattığı otelin yeni mimari projeleri Has M i marlık ve ABD'li mi mar l ı k firması nbbj'nin oluşturduğu Has - nbbj tarafından hazırlandı. Nida i nşaat firması nın çalışmaları ile hızla tamamlanan ote l , 29 N isan 2008 tarihinden itibaren yeniden hizmet ver meye başlad ı . Otelin yenileme projeleri, Has M imarlık yönetimindeki çok uluslu bir ekip tarafından gerçekleştirildi. Standart, suit ve kral dairesi olmak üze re üç farklı özelliğe sahi p toplam 406 odası bulunan otel, önümüzdeki aylarda açılacak Kongre M erkezi ve spa ile de desteklenecek. Has M imarlı k ortaklarından Ayşe Hasol Erktin, Büyük Efes Oteli'nin yen i leme projesi ile ilgili olarak " P roje hazırlanırken en çok Efes Oteli'nin i zmir için taşıdığı simgesel anlam üzerinde duruldu. Otelin g i rişinde yaptığımız de ğişiklik sayesinde, Cumhuriyet Meydanı ve merkezindeki Atatürk Anıtı'yla, otelin ön ve iç bahçesini görsel yoldan bağla mış olduk. Artık, Atatürk Anıtı'ndan bakı ldığında, otelin iç bahçesini, iç bahçeden bakıl dığ ında da meydanı ve denizi görmek mümkün olabilecek. Ayrıca, daha ön ceden otel bünyesinde bulunan, Atila Galatalı'dan Bedri Rahmi Eyüboğlu'na birçok değerli sanatçıya ait sanat eser leri otelin ve Kongre M erkezi 'nin çeşitli ortak alanlarında sergilenerek değer lendirildi," dedi.
Sapanbağları mahallesi sakinleri, Büyükşehir'in yaptığı planla, 60 yıldır oturdukları imarl ı , tapulu yerlerinden olacaklarını söyledi . i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nce Pendik Sapanbağları mahallesi'nde 82 parselin kentsel dönüşüm kapsam ı na alınması mahalle sakinlerini isyan ettir di. Evleri nin imarlı ve ifrazlı olduğunu beli rten mahalle saki nleri, yapılacak kentsel dönüşümün kentsel sürgün olduğunu söyledi . Mahallelinin seçtiği temsilciler dün Büyükşehir belediyesine gelerek dertlerini anlatacak yetkili ara dılar. Pendik Belediyesi, Sapanbağları mahallesi 'nde Behçet Kemal sokak, Şehit Miralay Nazım Bey caddesi, Karaağaç sokak ve Süreyya Paşa cad desi arası nda kalan 82 parselin kentsel dönüşüm kapsamına alınmasıyla ilgili proje hazı rlad ı . Hazırlanan plan i stanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğü'ne gönderildi.
Haber- Ve r-ilmedi Kendilerine haber verilmeden hazırla nan kentsel dönüşüm projesini tesadü fen öğrenen mahalle sakinleri ilk anda bir şaşkınlık yaşad ı . Hazırlanan planla ilgili Büyükşehir Belediyesi'ne gelen mahalle sakin leri, dönüşümün ger çekleştirilmesi için hazırlanan 1 /5000 ölçekli planlara itiraz etti. Mahalle sakinleri adına konuşan, Pendik Yeşilbağlar, Sapanbağları ve Yeni Mahalle Geliştirme ve Koruma Derneği Başkanı i hsan Turnalar, " Pendik Belediyesi bize haber vermeden mahallemizle ilgili kentsel dönüşüm pro jesi hazırlamış. Proje hazı rlandı ktan ve Büyükşehir Belediyesi'ne sunulduktan sonra bir kaç eve gidilerek proje hakkında bilgi verilmiş. Biz buradan duyduk ve konuyu araştırdı k. Hazırlan imar planı değişikli ğ i askıya çıkı nca da hak sahipleri olarak plan ın değişikliğinin iptali için başvuru da bulunduk," dedi. Evlerinin tamamının tapulu ve ifrazlı olduğunu kaydeden Turnalar şöyle devam etti:
Mayıs 2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
159
Pla n Değil , S ü r g ü n " Bize gecekondu bölgesinde oturu yormuşuz gibi muamele yapıldı. Biz 60 yıldır orada oturuyoruz. Tapulu arazimiz. Planl ı , imarlı, ifrazlı yerler. Söz konusu plan bu bölgede plansızlığı getirdi. Mahallede büyük infial yarattı. Sosyal yönü hiç düşünülmemiş bir plan. Eğer bu plan hayata geçerse i nsanlar yer lerinden yurtlarından olur. Bu kentsel dönüşüm olmaz, kentsel sürgün olur."
Sabiha Gö k ç e n , Re s me n L ima k ' ı n
2 Mayıs, Türkiye YAZAN: CEMiL YILDIZ
Sabiha Gökçen U luslararası Havalimanı'ndaki mevcut terminaller, otopark, kargo ve yer hizmetleri ile uçak yakıt ikmal operasyonlarının H EAŞ Yatırım, Yapım ve i şletme A . Ş'den Limak Holding'e devri dün gerçekleşti. Devirle birlikte 1 .000'i aşkın H EAŞ çalışanı da Sabiha Gökçen Havalimanı bünyesine geçti. i SG U luslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve i şletme AŞ CEO'su Yeti k K. Mert, " i stanbul Sabiha Gökçen konforlu, süratli ve yolcu odakl ı b i r havalimanı. Varolan tesisleri kaliteli ve profesyonel insan kaynakları ile des tekleyerek büyütüp geliştireceğiz," ded i .
" T ra n s p a r a n l ı ğ a Gi d i ş Va r " 5 Mayıs, Radikal
sı nıfında okurken başlamış. Ardından Barselona'ya giderek M etropolitan Katalunya Politeknik Ü n iversitesi'nde master yapmış. 1 995'te de ortak olarak Tabanlıoğlu M imarlık'a katılmış. i halesi iptal olan Galataport projesi nin yanı sıra Büyükdere Caddesi'ndeki dönüşümün de baş aktörü olan Tabanlıoğlu, Zorlu'ya ait karayolları arazisi için yapılan dört ayrı m imari pro jeden birinin de sahibi. i smi başka bir yerden hatırladığınız konusunda ısrar cıysanız, kendisinin hem eşi hem iş or tağı olan M u rat Tabanlıoğlu'nun babası nın AKM'nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu olduğunu söylemekte fayda var. Melkan Gürsel Tabanl ıoğlu, 4. Cumhurbaşkanı Cemal G ürsel'in de torunu.
YAZAN: SEDA NiGBOLU
i stanbul'un en yüksek binası (Sapphire), ilk üstü açı k alışveriş merkezi ( Kanyon) ve ilk modern sanat müzesinde ( i stanbul M odern) onun imzası var. Avrupa M imari, Sanat, Tasarım ve Şehi reilik Merkezi'yle The Chicago Athenaeum M imari ve Tasarım M üzesi'nin "40 yaşı n altında gelecek vaat eden 40 m imar"dan biri seçtiği Melkan G ürsel Tabanl ıoğlu bu unvanı özelde i stanbul Modern, Ankara Doğan Medya Center ve Levent Loft için gerçekleştirdiği proje ve genel m imari profiliyle aldı. 1 969, i stanbul doğumlu ve Galatasaray Lisesi mezunu olan Tabanlıoğlu'nun mimarlık kariyeri henüz i stanbul Teknik Ü niversitesi'nin ikinci
Galataport, i stanbul Modern, Kanyon gibi kent yaşamının akışını değiştirmek üzere tasarlan m ış pek çok proje size ait. Bu projelere yak laşırken k i prensi pleriniz neler? Ana felsefem binanın dışarıdan bir tu tarl ılığı olması. Bir dil oluşturmak çok önemli. Minimalizm demek istemiyorum buna ama sadelik ve mümkün oldu ğunca mekan ın i nsan için kullanıldığı planlamalada hareket etmek öneml i . Yani daha transparan olmak, mekanlar arası sürpriz geçişler yaratabilmek her projeye yaklaşırken ana fikirlerimizden. M imarları n en önemli görevlerinden biri oradaki yaşantıyı daha i leri götürebilme nin i m kanların ı araştırmak.
Artık sürdürülebilirlik çok önemli. Yaptığınızın iyi bir bina ol masın ı n ya n ında, çevreye kattığ ı değer önemli. Sadece orayı kullanan çevreden de söz etmiyorum. Mesela lokal bir malzeme kullanıyorsanız Türkiye'deki istihdama destek oluyorsunuz. Dönüşüm projeleri daha m ı çok ilgi nizi çekiyor? M imarl ıkta böyle bir kural yok, ama dö nüşüm böyle bir ülkede yaşadığım için ilgimi çekiyor. S ıfırdan proje yapmaktan daha zor. Hele de i stanbul gibi tarihi şehirlerde. Şehrin geçmişten gelen ka rakterinin korunması ama bugün ekle nenlerin de katman olarak hissedilmesi gerekir. Geçmişe, m imariye verdiğiniz değer ülkeye verdiniz değerdir. Mesela A K M . Onun bile korunması için ne ka dar çaba sarf ettik. Baştan beri AKM 'ye sahip çıkanlar arasındasınız. Birçok insan sahip çıktı . Beğenirsiniz beğenmezsiniz, bunlar kişisel şeyler. Ama şehirleri şehi r yapan binalar dedi ğiniz zaman başka şeyler söz konusu. AKM yapıldığı dönemi temsil ediyor. Avrupa'da o zaman giydirme cephe tek nolojisiyle yapılan bir AB Genel M erkezi, bir Nestle Genel M üdürlüğü, bir de AKM vardı . O dönemi temsil etmesinin yanında şehrin hafızasını da oluşturuyor. Dönüşüm projelerinde hafızayı kaybet memeliz. Mesela Markiz iyi dönüşmedi,
160
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mayıs 2008
yaşamıyor. Plastik dönüşüm olmamal ı , tepeden inmemeli. O tahribat olur.
yaşantıya özlem bu i nsanları geri getirdi. O zaman da şehi r dışındaki korunaklı sitelerde buldukları konforu şehrin mer kezinde de yaşamak istediler. Sapphire bunu sağ lıyor. Yataydaki yeşilliği d ikeye taşıdık.
Kentsel dönüşüm bu bölgelerdeki farklı toplumsal s ı n ıfları dışiarnıyer m u peki? S ı n ıflar arası ayrı m ı uçurum haline ge tirmek yerine daha birleştirici projeler üretmek gerekiyor. Projelerin, merkez lerin yaşaması için her türlü kullanıcıya ihtiyaç var. Bunların bütünleşmesini sağlamak, hem şehre hem topluma katkıda bu lunmak demektir. Ö rneğin Kanyon'u ilk planlarken kapıda güvenlik bile yoktu, herkes geçebilecekti. Tam da Gültepe'yi Levent'e bağlayan noktada şehrin bir parçası olarak cesur bir ha reketti. Ama 1 1 Eylül'ün ardı ndan bütün güvenl i k sistemleri değişti Türkiye'de. M imari, toplumların sosyal yapısıyla da çok ilintili. Levent'teki 64 katlı Sapphire projesi ne zaman tamamlanacak? i nşaatı 201 0 'da bitmiş olacak. Sapphire'deki özellik şu: Özal döneminde yeni finans sektörünün getirdiği paralanmayla farklı yaşam taleplerinin ortaya çıkınca şehir merkezlerinden kaçanlar etraftaki kı rsal alan yerleşimle· ri ne yöneldi. Artan trafik ve merkezdeki
·� G) "" .... G) :::;:
�
>
::.::g
Sapphire ekoloj i k mimariye göre tasarla nmış bir gökdelen olmasıyla da öne çıkıyor... Küresel ısınma sorununa karşı biz m imarlara çok büyük görev düşüyor, enerji sarfiyatına artıran binalar yapma malıyız. Sapphire, işletmesi boyunca yüzde 30 oranı nda elekıramekanik tasarruf sağlayacak şekilde tasarlan mış bir bina. Bir de seyir terası var. Şu anda i stanbul'u bu kadar yükseklikten göreceğiniz başka bir yer yok. Alışveriş merkezi katından asansörlerle yukarıya çıkıp i stanbul'un silüetiyle kucaklaşabi leceksiniz. Sadece bina kullanıcılarına yönelik değil; orası herkesin kulandığı bir bina haline gelecek. Buna, ' binaların aynı zamanda çevreye h izmet etmesi mantığı' diyoruz. Mimarlığın geleceğ i n i nerede görü yorsun uz? Teknolojiyle birlikte malzemelerin hafifle rnesi ve daha özgür formların oluşmaya başlamasıyla akıcı bir m imari var artık, her şey transparanlığa doğru gidiyor. Daha samim i , kendini ifade eden binalar ortaya çıkıyor. Tasarladığınız bi nalara bakınca alışveriş ve medya merkezleri, gökdelenler gibi modern yapılar karşı m ıza çı kıyor hep. Geçm işi ve gelenekseli red mi edi· yorsunuz? i lerlemeye karşı gelmeye inanmıyorum. Ş u an içinde bulunduğumuz dönemdeki akımlar çok daha sade, mekanların akışkanl ı ğ ı söz konusu. Böyle bir gidi şatta bunlara ters durursak kendimizi inkar etmiş oluruz. Bugünün mimarisi samimi, i nsanı içeriye davet eden bina lar. Bu da eski formla olmuyor. Ama es kiden bugüne taşı nması gereken en önemli konu metreküp. Binalar geç mişten bugüne hep alçalmış. Şimdi tavanları yeniden yükseltmek için çok uğraşıyoruz. Bunun dışı nda eskiyi taklit
etmek, plastik şehirler kurmak kendine güvensizlik. Ama eskiye saygı duyarak onu renove etmek çok önemli.
Ta r i h e Ta n ı k l ı k Et-mi ş Me y d a n l a r & Mayıs YAZAN: BURCU ÖZTAŞKıN - ARKiTERA.COM
Bir kentin merkezi sayı lan meydanlar, diğer kentsel mekan elemanları olan cad de ve sokak ağiarına göre, sosyal yaşa mın daha fazla yansıtıldığı alanlar olma özelliğini taşıyor. Kullanıcının duygusal deneyim yaşadığı fiziksel ve psikolojik fonksiyonu olan bu alanlar, kullanıcıyı cadde ve sokaklardaki akıştan uzaklaş tırıp koruma sağlayarak bir nevi özgür lük olanağı yaratıyor ki dünyadaki pek çok meydan Özgürlük Meydanı olarak adlandırılıyor. Sosyal yaşantının geçtiği mekanlar tarih boyunca Eski Yunan şehrinde agora, Roma döneminde fo rum olarak karşımıza çıkıyor. Dünya tarihinde yer alan önemli olaylara sessizce ev sahipliği yapan bu iletişim mekanlardan bazılarını inceledik.
Kızıl Meyda n (Mos kova , Rusya) Red Sq u a re 73.000 m2'1ik bir alanı kaplayan ve Rusça'da aynı zamanda "güzel" an lamına gelen - Krasnaya Ploshchad , Kızıl Meydan'ı, Kremlin Sarayı'na ait 20 m yüksekliğ indeki duvarlar, yapımı 1 930'da tamamlanan Lenin Mozolesi ve çarpıcı soğan kubbeleri ile Aziz Basil Katedrali çevreliyor. 1 5 . yüzyılda Kremlin'in duvarları tamamlandıktan sonra yapılan ve yapıldığı tarihten bu yana idamlara, gösterilere, geçit tören lerine ve mitingiere sahne olan meydan, U N ESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. Son olarak dün tanklar, 1 00 tonluk kıtalararası gelişmiş füzeler ve diğer ağı r silahlar eşliğinde Rus ordusu 9 Mayıs Zafer Günü provası için Kızıl Meydan'da gösteri yaptı.
Saray Meyda nı (Sa int" Pet"e rs b u rg , Rusya) Palace Sq u a re Saray Meydanı , adı n ı yaklaşık 3 milyon sanat eseri barındıran ve dün yanın en önemli müzeleri nden bir olan Hermitage M üzesi'nin bulunduğu,
Mayıs 2008 eski Rus i mparatorluğu'nun merkezi Saint Petersburg kentinde 1 8. yüzyıl da inşa edilen Kış Sarayı'ndan alıyor. Merkezinde 47,5 m yüksekliğinde bir sütun bulunan meydan 25 Ekim 1 9 1 7 'de Ekim Devrimi - Bolşevik Devrimi ve 22 Şubat 1 905'de Kanlı Pazar'a sahne oldu.
hem de dünya çapında bir simge olma özelliği taşıyor.
Trafa l g a r Meydanı (Lond ra , İn g i lt-e re) Adını 1 805 yılında Fransız ve i spanyol donanmaların ı n yenildiği Trafalgar Savaşı'nda ölen Amiral Horatio Nelson'dan alan Trafalgar Meydan ı , U lusal Sanat Galerisi'nin ana giriş kapısı üzerinde yer alıyor. Meydanı n ortasında 46 m yüksekliğin de, üzerinde Nelson'un 5,5 m boyunda heykeli bulunan granit bir sütun bulu nuyor. 1 820 yılı nda pek çok binan ın yıkılması ile düzenlenen meydan, politik amaçlı gösterilerin sıkça sahne oluyor.
Tic na nmen Meyda nı (Pe k i n , Çin)
1 5. yüzyılda inşa edilen ve " i lahi Barışın Kapısı" anlamına gelen Tiananmen Meydan ı , Yasak Şehi r ile kentin diğer kısmı n ı ayırmak amacı ile yapıldı. 1 m ilyon kişinin sığabiieceği 440.000 m2'1ik bir alana sah ip dün yanın en büyük açı k alanı ünvanına sahi p meydan iki kez yangın geçirdi ve 1 61 5'de yeniden düzenlendi. 1 989 yılı nın 15 N isan'ında başlayan ve yaklaşık 5 Haziran'a dek süren, toplumun farklı kesimlerinden yoğ un katılımın olduğu Tiananmen Meydanı Olayları olarak anı lan ve yüzlerce kişinin ölümü ile sonuç lanan olaylara tan ıklık etti.
Times Meyda n ı (New To r k , ABD)
i smini, 1 904 yılında meydanda bulunan yeni binasına havai fişek kutlamaları ile taşı nan New York Times gazetesin den alan Times Meydan ı , ışıklı reklam tabelaları ile anımsanıyor. Gazete'nin başlattığı bir gelenek haline gelen havai fişek kutlamaları her yıl başında binlerce insanı bir araya getiriyor. Meydan hem New York kenti için bir sembol
Co nco rde Meyda nı (Pa r i s , F r a n s a ) Place de la Conco rde
E o o c: o +"' o .o If o ı. >Ol
�
o u.. n
§ � <ll
::;:
"' <ll E -M ı-
1 975 yılında yaptırılan ve çeşmeler ve heykellerle dolu olan meydan sekiz gen bir forma sahip. Champs Elysees ile 250.000 m2'1ik Tuileries Bahçeleri arasında kalan meydanı n ismi Fransız i htilaili sırasında bir süre Devrim Meydanı olarak değiştirildi. i htilal sıra sında gerçekleştirilen ve 1 4 . Louis ve Marie Antoinette'in de aralarında bulun duğu 1 .000'den fazla kişinin giyotinle idamı bu meydanda gerçekleştirildi.
Aziz Mic h e l Meyd a n ı (Pa ri s , F r a n s a ) Place Saint--Mic h e l Fazla sert ve tutucu yönetim şekli ile eleştirilen Charles de Gaulle ikti-
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
161
darına karşı üniversiteli gençlerin 6 Mayıs 1 968'de gerçekleştirdiği Kanlı Pazartesi olarak anılan gösteri ve grevler Sorbonne Ü niversitesi'nde baş layarak Aziz Michel Meydanı'na kadar sürdü. Meydan, 1 855'de yaptırılan ve üzerinde iki ejderha bulunan çeşme ile tanınıyor.
Pot-sdam Meyda nı (Be rlin , Almanya) Pot-sdame r Plat-z
i kinci Dünya Savaşı döneminde Amerikan ve Sovyet sektörleri arasın daki sınır kontrol noktası olan Potsdam Meydanı , tarihinde dördüncü kez baş kent olan yeni Berlin'in simgesi olma özelliğini taşıyor. Meydan bugün iki dünya savaşı sıra sında da ağır hasarlar alan kentin mer kezi olma niteliğinde. Potsdam M eydanı alışveriş, kültür ve eğlence aktivitelerine ev sahipliği yapıyor.
Pa ris Meyd anı (Be rlin , Almanya) Pa r i s e r Plat-z Brandenburg Kapısı'nın 1 790'da tamamlanmasının ardından, 1 81 4'de Napolyon'a karşı kazanılan zaferi sim gelemek adına Paris Meydanı olarak adlandırıldı. Brandenburg Kapısı ll. Dünya Savaşı sırasında ağır hasar gördü ve 1 898 yılında yeniden yapıldı . Avrupa'nın en prestijli meydanların dan olan Paris Meydanı bugün pek çok gösteri ve kutlamaya ev sahipliği yapıyor.
ı62
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mayıs 2008
Aziz Pet-e r Meyda nı (Roma , İt-alya) Saint" Pet"e r ' s Sq u a re
30.000 kayıp kişiyi arayan ve askerler tarafından Perşembe Delileri olarak nitelendirilen Mayo Meydanı Anneleri her perşembe bu meydanda toplanma ya devam ediyor.
Vatikan kentinde Aziz Peter Bazilikası'nın önünde yer alan Aziz Peter Meydanı , 1 656-1 667 yılları ara sında G ian Lorenzo Bernini tarafından tasarlandı . M erkezinde 25,5 m yüksek liğinde bir Mısır obeliski bulunan mey dan, Katalikler için büyük önem taşıyor.
Özg ü rl ü k Meyda n ı (Ta h ra n , İra n ) Azadi Sq u a re (Sh a hyaad Sq u a re)
San Ma rco Meyda nı (Ve n ed i k , İt-a lya) Piaz z a San Ma rco Her yıl Paskalya Bayramı'ndan 40 gün önce Venedik Karnavalı'na ev sahipliği yapan San Marco Meydanı, etrafını çevreleyen han ile Venediklilerin deniz ticaretinin merkeziydi . Adını San Marco Kilisesi'nden alan ve Venedik'in ulaşım, ticaret ve eğlence merkezi olan meydan dünyanın en güzel meydanları arasında yer alıyor.
Mayo Meydanı (Buenos Ai res , Arj a nt-in) Pla za de Mayo Arjantin'in başkenti Buenos Aires'in ünlü Mayo Meydanı, adını 1 8 1 0 yılında gerçekleşen Mayıs Devrimi sonrasında aldı . 1 6 . yüzyılda yapılan meydan, ilk günden beri politik yaşamı n sahnesi oldu. 1 976'da askeri cuntanın yokettiği
.... c: o "O ,.. Cl> :E
� o c: o :.::
ı.. .....
E N ·H
i talyan heykeltraş Pietro Canonica'ya yaptırılarak, 1 928 yılında yerine yerleş tirildi. Aynı zamanda kültür,eğlence ve büyük bir alışveriş merkezi olan i stiklal Caddesi'nin girişinde yer alan Taksim Meydanı , 1 Mayıs 1 97 7 'de onlarca kişinin öldüğü Kanlı Pazar gibi pek çok olaya sahne oldu. Meydan aynı zaman da çeşitli festival ve kutlarnalara da ev sahipliği yapıyor.
Meydana 1 97 1 yılında Pers i mparatorluğu'nun 2 . 500. yılı kutlama ları şerefine kentin g i rişini sembolize etmesi adına S hahyaad Kulesi yaptı rıldı. "Şahları Anma" anlam ı na gelen Shahyaad ismi 1 979 i ran Devrimi ile Özgrülük Anıtı olarak değiştirildi . Meydanın ismi de bu gelişmelere paralel olarak Özgürlük Meydanı oldu. Meydan, i ran i slam Cumhuriyeti'nin kurulması sırasında Şah Rıza Pehlevi yönetimine karşı yapılan gösteriler sıra sında sert çatışmalara sahne oldu.
Bizans Dönemi'nde kentin e n büyük forumu, Osmanlı Döneminde ise bir saray meydanı olan , Tarihi Yarımada'nın merkezinde bulunan Beyazıt Meydanı'nda Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok gösteri ve protesto düzenlen di. Bunların en önemlilerinden biri de 16 Ş ubat 1 969'da ABD'nin i stanbul Bağazı'na demir atan 6 . filoyu protesto mitingi oldu .
Tü r k iye ' d e n Meyda n Örne k leri
Kızılay Meyd a nı (An ka ra)
Ta k s im Meydanı (İst-a n bu l , Tü r k iye) Meydan adı n ı , eskiden Galata Beyoğlu suyunun taksim edildiği, Taksim Maksemi'nden aldı . Meydanın ortasında bulunan Cumhuriyet Anıtı,
Beyazıt" Meyda n ı (İst-a n b u l )
Kızılay Meydanı, Ankara'nın e n işlek caddelerinden Atatürk Bulvan'nın Ziya Gökalp Caddesi ve Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ile kesiştiği noktada yer alıyor. Adını Kızılay kurumundan alan meydanı n hem Metro hem de Ankaray bağlantısı bulunuyor. H aftanın her günü kalabal ık ve hareketli olan meydan da kutlarnalara ve gösterilere tanıklık ediyor.
Kon a k Meyda nı (İzmir) Kemeralti Çarşısı, hükümet konağı , saat kulesi, ilk kurşun anıtı g i b i tarihsel ve sembolik öğeler barındıran meydan en son 14 N isan 2007'de yoğun katılım olan Cumhuriyet Mitingi'ne tanı klık etti. Tarihsel süreç içinde Türk kentle rinde, gerçek anlamda meydan kavra mının gelişernemiş olduğu görülüyor. Günümüzde sınırlayıcı yapı kütlelerinin meydan ı kapatmaya yönelik ele alın maması, aralarında cephe düzenleri açısından bir bütünlük bulunmaması ve alanların iyileştirilmesine yönelik giri şimlerde, çevre yapıların bu g i rişimlerin dışında tutulması gibi nedenlerden dolayı, mekansal tanıma sahip olmayan geniş açıklıkların ve büyük kavşakların meydan olarak adiandı nidığı bir süreç yaşanıyor. Bu alanlar, yalnızca transit
May:ı.s 2008 geçiş alanı olmaktan kurtarılarak, insan ların kültürel, politik ve ticari aktiviteler için biraraya gelebileceği kentsel odak noktaları haline getirilerek toplumumuz da meydana olan ihtiyaca cevap verebi lirler. 1 1 Dağistanlı, Ö . , 1 997, Meydanın Evrim i , Mekansal Analizi Ve Sosyal Açıdan Ö nemi , i T Ü - Yüksek Lisans Tezi, i stanbul
Ba ş k a n 1.0 Gü n S ü re İ s t- e d i 5 Mayıs, Milliyet
YAZAN: ŞENOL DEMiRCi, MEHMET DEMiRKAYA
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, Four Seasons Otel'deki inşaatın mühür lenmesi için U N ESCO'nun 1 0 Mayıs'ta yapacağı incelerneyi beklediklerini söy ledi ve " Bir haftada i nşaat bitmez" dedi . Başkan Nevzat Er'e göre otel inşaatı durmuş durumda. Ancak başkan mü hürlemek için acele etmiyor. Danıştay'ın, Sultanahmet'te Four Seasons Otel'in tarihi kalı ntılar üzerine otel binası yapmasıyla ilgili olarak "yü rütmeyi durdurma" kararı vermesine rağ men, Eminönü Belediyesi mü hürleme işlemini yapmıyor. Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, " Bize 1 0 gün müsaade edin. Bir haftada burada ki inşaat bitecek değil" ded i . Danıştay 6 . Daire'nin, Four Seasons Oteli'nin bahçesinde yapı lan inşaatların yasal dayanağı olan planlarla ilgili yürüt meyi durd urma kararı vermesine karşı n , yetkili kurum lar hala harekete geçmedi . Mahkeme kararın ı n uygulanıp inşaatın durdurulması için harekete geçmesi beklenen i stanbul Büyükşehir Belediyesi , tam aksine, yürütmeyi durdurma kararının iptal edilmesi için itirazda bulundu . Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, "Yargı kararı nın uygulanması yönünde ne yapacaksınız?" sorumuz üzerine de, " konunun öncelikli olarak inşaat ruhsatını veren Eminönü i lçe Belediyesi'ni ilgilendirdiğini" söyledi. Konu hakkında söyleyecek çok sözü olduğunu belirten Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er şöyle konuştu: " Bize 10 gün müsaade edi n . Söz konusu alanda ayrıca arkeolajik bir çal ışmanın yapıldığını da unutmayınız. Ekiplerimiz buradaki çalışmayı
durdurması konusunda otel yönetimini uyard ı . i nşaat şu anda durmuş durumda. Mühür konusu ise Anıtlar Kurulu'nun vereceği karar ve U N ESCO'nun bölgede yapacağı araş tırmadan sonra uygulanacak. Neden mühürlenmediği sorusuna vereceğimiz yanıt budur. Köklü bazı şeyler yaşa nacak. Bir haftada buradaki i nşaat bitecek değ i l . Ayrıca söz konusu yer sürekli olarak denetleniyor. Bu nedenle kamuoyundan 1 O Mayıs tarihine kadar anlayış bekliyoruz." Bu arada Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Ö rgütü ( U N ESCO) heyeti, Dünya Kültür Mirası listesinden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan i stanbul'da incelemelerde bulunmak üzere 10 Mayıs'ta geliyor. Heyet, Four Seasons'un inşaatında da i ncelemelerde bulunacak.
İnşaat-ın Bedeli Kül-t ü rel Değe rle rin Sergilenmesi Olamaz Danıştay 6 . Daire'nin verdiği "yü rütmeyi d u rdurma" kararında özetle bahsedilen " Bilirkişi Raporu"nda şöyle denildi: " Ü st ölçekli planlarda 'arkeolo jik park ve sergi alanı ' olarak beli rlenen kamu mülkiyetindeki taşı nmazın , Astay Gayrimenkul Yatırım Şirketi'ne kullan ı m amaçlı olarak tahsisli o l a n bu alanda, adı geçen şi rket sponsorluğunda ya pılan kazı çalışmaları i le söz konusu kültürel değerlerin sergi amaçlı olarak insanlığa kazandırı lmasına yönelik eyle minin, üzerine yapılacak ek otel yapıları nın bir bedeli olmaması gerektiği görüş ve kanısındayız."
S u l u k u le ve De z e n fo rma s y o n 6 Mayıs , Radikal YAZAN: MUSTAFA ÇiFTÇi•
Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri Yen ileme Projesi, medyamızda çoğun lukla projeye muhalefet eden küçük bir grubun kamuoyunu yanlış bilgilendiren yorumlarıyla gündeme geliyor. Fatih Belediyesi olarak, bu eleştirilere, üni versitelerde, sivil toplumca düzenlenen organizasyonlarda ve görüşümüze baş vuran medya mensuplarıyla yaptığımız röportaj larda, projemizi payiaşarak ya nıt verdik. Ancak "soylulaştırma", " rant
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
163
projesi" gibi sözcüklerle başlayan etik dışı itharnların dozajı artırılarak, "ayrım cılı k", "asimilasyon" iddialarına ulaşınca, bu bilgilendirmeyi yapma gereği duy duk. Projeye muhalefet eden kimseler, yapılan toplantılarda uzlaşmaya yönelik hiçbir adı m atmad ı . Birçok prosedür den geçen ve tarafların ı n üzerinde an laştığı projenin baştan ele alınması gibi makul olmayan isteklerde bulunup böl ge halkının refahı için birlikte çal ışman ın koşulunu, Fatih Belediyesi yetki l ilerinin mevcut projeyi yok sayan bir protokolü imzalamasına bağladılar. Bu dayatma kabul görmeyince bölgede villaların yapı l acağı , insanların sürüleceği gibi gerçekdışı bilgileri kamuoyuna yaydılar. Sulukule, iddia edildiği gibi 1 .000 yıllık bir yerleşim birimi olsa da projenin gerçekleşeceği Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri, tarihi Sulukule değildir. Tarihi Sulukule, birçok tarih sel dokümanda da gösterildiği üzere Vatan Caddesi ile Topkapı arasındaki bölgededir. Prof. Dr. i lber Ortaylı ve birçok tarihçimiz bunu doğruluyor. Romanlar 1 950'1erde Vatan Caddesi inşaatı sırasında Neslişah ve Hatice Sultan Mahallelerine geldiler. Bölgede yaşayanların üçte ikilik bir bölümünün kiracı ve işgalcilerden oluşması ve bir çok evde mülk sahipleriyle yaşayanların birbirlerini hiç tanımıyor olmaları da projeye muhalefet edenlerin bölge için "yeni bir tarih" yazmaya çalıştıklarını gös teriyor. Bölgede zenginlerin oturacağı viiialar değil, brüt alanı 75, 90, 1 05 ve 1 20 m2'1ik konutlar yapılacak. Ü stelik proje bölge halkının istekleri doğrultu sunda defalarca değiştirildi.
B u g ü n e De k Nele r Ya pıldı? Binlerce yıllık bir tarihi olan, ancak yoğun göçle sağl ı ksız yapılaşarak bu eşsiz m irası tükenen Fatih'te, böyle pro jeleri hayata geçirmek her şeyden önce bu şehre borcumuzdur. Fatih'in halen yüzde 20'1ik bir bölü m ü yenileme alanı olarak ilan edildi ve proje alanı bunun küçük bir parçasıdır. Fatih Belediyesi, 2005 Temmuz'unda bölgede sosyal doku analizi yaptı. Bu çalışmada, çeşitli demografik veriler, hangi evde kaç nüfus yaşadı ğ ı , ko nutların tapu ve i mar kayıtlarında kime
ı64
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ait göründüğü tespit edildi. Yaklaşık 91 .000 metrekarelik alanda 3 . 430 kişinin yaşadığı ve bunların sadece yüzde 1 7 'sinin kendisini Roman olarak tanımladığı belirlend i . N üfusun geri kalanı Anadolu'nun bir mozaiği gibidir. Bölgede 383'ü kiracı toplam 620 aile yaşıyor, ev sahiplerinin bir kısmı başka yerlerde yaşıyor ve buradaki evlerini kullanamıyor, hatta evinde kimin oturdu ğunu bilm iyor. Birçok kiracı , avlulardaki baraka ve odunluklarda barın ıyor. Tarihi sokak siluetlerinin korunduğu avan proje bölge halkının yaşam alış kanlıkları dikkate alı narak hazırlandı . Hak sahipleriyle önce ada bazında, sonra tek tek görüşüldü ve bugüne dek mülk sahiplerinin yüzde 82'siyle, ara larında projeyi eleştirenierin kurduğu derneğin başkanının da bulunduğu 340 kiracıyla anlaşma sağlandı .
Kir-acıla r-a Ko n u t Ve r-iliyorProjenin hedefi mahallede ikamet edenlerin mahallede kalmasını sağla maktır. Alanda mevcut hane sayısı ka dar hane üretilecektir. Bu da, buradan hiçbir ailenin başka bir yere gönderil mediğine açık delildir. Yeni yapılacak konutlar, mülk sahiplerine verilecek. Alanda konut edinmeleri mülkiyet açı sından m ümkün olmayan 340 kiracıya TO K i 'nin Taşoluk konutlarından çeki lişsiz edinme hakkı sağlanarak, 15 yıla yayılan makul taksitlerle ev sahibi olma seçeneği sunuldu. i steyen kiracılar kura çekerek evle rinin kapı numaralarını beli rledi.Proje kapsamı nda ev sahiplerine 400, kiracı lara 300 YTL yardı m yapılıyor. Kiracı ve mülk sahipleri yeni konutlarının ödeme lerine, bu konutlara taşındıktan sonra başlayacak. Proje, halen ev sahipleriyle anlaş maların sürmesi, kirac ı ların evleri bo şaltmasının beklenmesi gibi nedenlerle bekleme aşamasında.
Pr-oj e nin Sosyal Ayağı Platformun bölge için sosyoekonomik bir çözüm olarak önerdiği "kapasite ge liştirme" teklifinin müzisyenliğe ve dan sa indirgenmiş olması ironiktir. Bölgede yaşadığı iddia edilen eğlence kültürü, 1 990'1ı yıllarda sona erdi.
Mayıs 2008 Bölge halkının kalkınması nı yalnız müzik ve dansa bağlamak, buradaki yoksulluğu romantize ederek çözümsüz lüğe bir düğüm daha atmaktır. Projeden etkilenecek ve bu hüner lere sahip olmayan yüzlerce aileyi hiçe saymaktır. Kaldı ki, projede bu nokta gözardı edilmedi ve çok amaçlı salon ların yanı sıra faaliyetlerini üniversite desteğiyle yürütecek meslek edindirme ve müzik eğitimi atölyelerini kapsayan bir kültür merkezi öngörüldü. Muhalif platformların yapıcı katkıda bulunmaması nedeniyle, Fatih Belediyesi daha fazla zaman kaybet meden projenin sosyal ayağ ını güç lendirecek çalışmalara başlad ı . Halen 50 genç kadı na, sertifikalı genel dikiş kursu veriliyor ve programa devam ede bilmeleri için i Ş K U R desteğiyle günlük 8-1 0 YTL harçlık sağlanıyor. Ayrıca 20 genç erkeğe, i BB'nin Zeyrek'teki Ahşap Atölyesi'nde ahşap ustalığı kursu verilecek. Bu gençler Zeyrek ve S üleymaniye'de ahşap evlerin yenilen mesi çalışmalarında istihdam edilecek. Bölgede isteyen lere i TK i B desteğiyle kurs verilmesi için bir çalışma devam ediyor. AB'nin istihdam hibe programia rına da bir projeyle başvuruldu.
Bölge Halkı Pr-oj eyi Dest-e k l iyorBölgedeki vatandaşların ç o k büyük çoğunluğu, yapılan dezenformasyona karşın projeye inandı. Konut sahipleri nin dörtte üçüyle, kiracıların tamam ıyla anlaşma yapıl ması kamuoyu desteğini gösteriyor. Bölgede mülkiyet hakları na, kültürel haklara, insan haklarına, şehir hak ve hukukuna uygun bir proje gerçekleşti riliyor; kimseyi mağdur etmeyecek ve dışarıda bırakmayacak bir anlayışla çalışılıyor. Hem mülk sahiplerini hem de kiracıları gözeten seçenekler sunulması , projeyi dünyada uygulanmış örnekler arasında sosyal yönü en güçlü proje kılıyor. Yenileme projelerinin tüm dünyada olduğu gibi Fatih'te de tartışılması ola ğandır. Ancak, bu tartışmanın gerçekler maniple edilerek yürütülmesi , her şey den önce bölge halkına zarar veriyor. Projenin sosyal ayağı bugün hala sami mi katkı lara açıktır.
Şehrin özgün kimliğinin sürdürülebilir kılınması n ı isteyen herkes, projenin te melde kent ve kentli ler adına pozitif bir girişim olduğunu anlayabilir. *Fatih Belediyesi, Yenileme Projeleri Koordinatörü
Me s l e k Od a l a r ı n d a n Ka r a y o l l a r ı Ara z i s i ' ne I l i ş k i n O rt- a k Bild i ri .
7 Mayıs
T M M O B Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası i stanbul Şubesi, i nşaat M ü hendisleri Odası i stanbul Şubesi ve M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi'nin, 06 Haziran 2007 tarihinde Özelleştirme i daresi Başkanlığı'nca hazırlanan ve Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca onaylanan 1 /5000 ölçekli planın iptali ve öncelikle yürütmesinin durdurulması talebi ile açtığı davan ın sonuçlanmasının ardından ortak bir bil d i ri yayınlad ı . Söz konusu plan 9 Mart 2007 tarihin de askıya çıkarılmasının ard ından, askı dan inmesi beklenmeden, Özelleştirme i daresi Başkanlığı tarafından açılan ihale ile, Zorlu Yapı Yatırım AŞ'ye satılm ışt ı . Zincirlikuyu'daki Karayol ları Hizmet Alanı E=2 , 8 yapılaşma emsal i ile "Turizm, Kongre Merkezi, Ticaret, Kültürel Tesis ve Rezidans" yapılaşma sına açan 1 /5000 ölçekli plan hakkında açılan dava Danıştay 6 . Dairesi verdiği "yürütmeyi durd urma" kararı ile sonuç lanmıştı. TMMOB Harita ve Kadastro M ü hendisleri Odası i stanbul Şubesi, i nşaat Mühendisleri Odası i stanbul Şubesi ve M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi yayınladıkları ortak bildiride şu ifadelere yer verdi : " i stanbul i l i , Beşiktaş ilçesi sınırları içerisindeki eski Karayolları 1 7. Bölge Müdürlüğü alanı , önce, Bayındırlık ve i skan Bakanlığı tarafından 6 Ocak 2006 tarihinde onaylanan 1 /5000 ölçekli Nazım i mar Planı ve 1 / 1 000 ölçekli Uygulama i mar Planı tadilatı ile 'Turizm · Kongre M erkezi ve Kültürel Tesis Alan ı'na dönüştürülmüş, ardı ndan,
Mayıs 2008 söz konusu Hazine alanı Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 1 1 .08.2006 tarih ve 2006/70 sayılı kararı ile özelleştir me kapsamına alınmış ve 4046 sayılı kanunla 3194 sayılı i mar Kanunu'nun 9. maddesine eklenen fıkra ile idareye verilen plan yapma ve onama yetkisi uyarınca yeni bir plan tadilatı günde me getirilmiştir. Özelleştirme i daresi Başkanlığı'nca yapılan ve Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından 27. 1 2 . 2006 tarihinde onaylanan ' Beşiktaş Ortaköy, 30 Ada, 1 57 Parsel 1 /5000 ölçekli Koruma Amaçlı (!) Nazım i mar Planı Değişikliği' ile alan, 'Ticaret' fonksiyonu da ilave edilerek, 'Turizm Kongre M erkezi - Ticaret - Kültürel Tesis Alanı'na dönüştürülmüş, plan notlarına ise, bu alanda 'rezidans' da yapılacağı notu eklenmiştir. Plan, 09.03. 2007 tari hinde askıya çıkmış, hemen ardından , askı süresinin bitimi ve plana ilişkin yapılacak itirazların görüşülmesi bile beklenmeden, söz konusu alan, plan değişikliği ile elde edilen ayrıcalıklı imar hakları üzerinden, 1 1 .03. 2007 tarihinde, TC Başbakanlık Özelleştirme i daresi Başkanlığı tara fından ihale yoluyla satışa çı karı lmış ve Zorlu Yapı Yatırım AŞ tarafı ndan satın alınm ıştır. Söz konusu parsel Boğaziçi Doğal ve Tarihi Sit Alanı'nın Etkilenme Bölgesi'nde kalmakta olup 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Kanunu ile 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu'na tabidir. Planın adında ' Koruma Amaçlı' ifadesinin yer alması da, bu nedenledir. Ancak, yapılan plan değişikliğinde, ne bu kanunlar çerçeve sinde tanı mlanan onama prosedürüne ne de Boğaziçi Kanunu'nun Boğaziçi alanı için belirlediği yapılaşma koşulları na uyulm uştur. i stanbul metropolünün çok önemli bir noktasında Boğaziçi alanında ve silüet açısından önem arz eden bir bölgede bulunan, konumunun yan ında büyüklü ğü ve kamu elinde bulunması nedeniyle planlama sürecinin öngördüğü çalışma lar açısı ndan daha hassasiyetle yaklaşıl ması gereken bu alanda yapılan 1 /5000 ölçekli Nazım i mar Planı Değişikliği'nde, bırakınız hassasiyeti, yönetmeliklerin öngördüğü ve planlama bilimi ile süreci açısı ndan zorun l u olan kurallara
bile uyulmamıştır. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik'in 6 . madde sinde, Plan Değişikliği ' Plan ana karar ları n ı , sürekliliğini, bütünlüğünü, teknik ve sosyal donatı dengesini bozmayacak nitelikte, bilimsel nesnel ve teknik gerekçelere dayanan, kamu yararı nın zorunlu kı lması halinde yapılan plan düzenlemeleridir' olarak tan ımlanm ıştır. Koruma Amaçlı i mar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterim i , Uygulamas ı , Denetimi ve M üelliflerine i lişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmelik'te ise, ' Koruma amaçlı imar planlarında sit alan ının bütününü olumsuz etkileyecek, mevcut korun ması gerekli değerleri bozacak ya da yok edecek, geleneksel kentsel doku özelliklerini olumsuz yönde değiştirecek yeni işlev dönüşümlerine ilişkin plan de ğişikliği yapılamaz' hükmü bulunmakta dır. Yapılan plan değişikliği ise bu yasal hükümleri açıkça çiğneyerek gerçekleş tirilmiş, plan değişikliği çalışmaları plan bütünü içerisinde değerlendirilmemiş, yeterli analitik inceleme yapılmamış ve yönetmelikte belirtildiği üzere plan de ğişikliğinin sit alanı bütününe etkisi de belirtilmemiştir. Söz konusu plan değişikliği ile parse le getirilen yüksek ve yoğun yapılaşma hakkı ile nüfus yoğunluğunu arttırıcı kullanım fonksiyonları, halihazırda zaten çok yoğun olan çevresi için sakıncalı sonuçlar yaratacaktır. Bu büyüklükte bir yatırı m ı n bu alanda gerçekleşmesi durumunda, zaten yetersiz olan ulaşım alt yapısı daha da yetersiz hale gelecektir. Getirilen Turizm - Kongre M erkezi - Ticaret ve Kültürel Tesis Alanı fonksiyonu ile sadece çal ışanların sevis araçları ile taşınması bile bölgede ciddi bir trafik sorunu oluşturacaktır. Bu sayılara alışveriş merkezi kullanıcı ları ve bu alanda ikamet edeceklerde ek lendiğinde ulaşım sorunları bölge için içinden çıkıl maz bir hal alacaktır. Sorun sadece ulaşım altyapısı ile de sınırlı değildir. Sonuçta da, oluşan altyapı ihti yacının maliyeti yine kamuya ödetilecek ve satıştan elde edilen gelirden daha fazlası yüksek altyapı maliyetlerine har canacaktır. Mevcutta Karayol ları Genel M üdürlüğü 1 7. Bölge M üdürlüğü 'ne ait yapı ve tesislerin bulunduğu alan, 1 970'1i yıllarda Boğaz Köprüsü ve
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
1.65
bağlantı yolları inşaatları için kamulaş tırılmıştır. Bu alanı kamu kullanım ına açmak, kamu yararına kullanmak yerine bu biçimde pazarlamak, spekülatif amaçlara tahsis etmek geri dönülmesi olanaksız zarariara neden olacaktır. Söz konusu plan değişikliği ile burada açık ça ' kamu yararı' özel sektöre kurban edilmektedir. Alanın çevresi de düşünüldüğünde, halihazırda arazi fiyatları çok yüksek olan bölgede bu alan ın satışı ile birlikte kamu mülkiyetinde olan başkaca bir alan kalmamıştır. Bu nedenlerle, planla ma ilke ve esasları çerçevesinde, alan daki mevcut yapılara i stanbul halkının ihtiyaçlarını karşılayacak, kamu yararına olan sosyal ve kültürel amaçlı fonksiyon lar getirilmesi, boş alanların ise özellikle de bölge parkı gibi yeşil alan fonksiyon Ianna ayrılması gerek planlama ilkeleri, gerekse de kamu yararı açı sından bir gereklilik olarak görülmektedir. Yargının verdiği 'yürütmenin durdu rulması' kararın ı n yerine getirilmesi, bu anlamda arazide devam etmekte olan inşai çalışmaların bir an önce durdurul ması ve oldubittilere meydan verilmeme si için sorumluları görevlerini yapmaya davet ediyoruz."
Koc a e l i Büyü k ş e h i r ' den R e k o r F i y a t- a A r s a S a t- ı ş ı 7 Mayıs, Yeni Şafak YAZAN: DAVUT ŞAHiN
Karayolları Bölge Müdürlüğü'nden dev ralı nan Perşembe Pazarı bitişiğindeki 27.634 metrekarelik araziyi ihaleye çıka ran Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, bu satıştan rekor kıracak bir gelir elde etti. Metrekaresi 2 . 7 1 4 Dolar'a satılan ara ziyi alan Tabossan Firması, turizm kenti olma yol unda emin adı m larla ilerleyen Kocaeli'nin en büyük ihtiyaçlarından biri olan 5 yıldızlı otel inşa edecek. Şirket ayrıca araziye verdiği rekor fiyatın dı şında, 1 4.000 metrekarelik Perşembe Pazarı alan ı n ı , kentin en büyük eksiği olan Kent Meydan ı'na dönüştürüp, al tında da 4.000 araçlık oto park inşa edecek. Kent Meydanı'nda süs havuzla rı, konser alanları, dinlenme mekanları ,
166
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
çocuk oyun grupları, sosyal etkinlikler merkezi gibi mekanlar bulunurken, oto park da kentin en büyük sıkıntıları nın başında gelen park sıkıntısına çözüm olacak. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, araziyi eski yönetimlerin aynı bölgelerde yaptığı arazi satışlarına göre rekor fiyat tan satmayı başard ı . Büyükşehir Belediyesi eski yönetici leri, 1 997 y ı lında aynı arazinin bitişiğin de olan Real Alışveriş Merkezi arazisi nin metrekaresini sadece 91 Dolar'a, CarrefourSa Alışveriş Merkezi'nin arazisinin metrekaresini ise 1 1 7 Dofar'a sattı . Yapılan satışlarla, Real Alışveriş M erkezi 'nin 35 bin metrekarelik ara zisinden 3 m ilyon dolar, CarrefourSa Alışveriş Merkezi'nin 55.632 metreka reli k arazisinden ise sadece 6 milyon Dolar gelir elde etti. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, aynı bölgede ve aynı değer deki arazinin metrekaresini Real arazisi ne göre 30, CarrefourSa arazisine göre ise metrekaresini 23 kat daha pahalı satmayı başard ı . Yapılan satışla Büyükşehir Belediyesi kente 75 m ilyon Dolar ile birlikte, Kocaeli'nin sembolü haline gelecek olan Kent Park ve 4.000 araçlık otopark da kazandırd ı .
Co r i o ve Ma y a O rt- a k l ı ğ ı Bu r s a ' da " Al ı ş v e r i ş e " Ç ı k t- ı B Mayıs, Sabah
M aya Holding ve Cario'nun ortak projesi Anatolium Bursa Alışveriş Merkezi'nde bugüne kadar Türkiye'de bulunmayan markalar da yer alacak. M aya Holding ve Hallandalı gayri menkul şirketi Corio tarafından inşa edilen Anatolium Bursa Alışveriş M erkezi (AVM), 2009'un son çeyreğin de müşterileriyle buluşacak. 94.500 metrekarelik alana kurulu olacak AVM , Türkiye'ye i l k defa gelecek markalara da ev sahipliği yapacak. M aya G rubu tarafından geliştirilen "Anatolium Alışveriş M erkezleri"nin büyük şehirler de yer alacak olan ilki, Bursa'da inşa edilecek. Bursa- i stanbul yol u üzerinde,
Mayıs 2006
Özg ü l : Cor-io ' n u n Yat-ır-ımlar-ı Devam Edecek
Yeni Otogar binasına komşu olacak ve planlanan Bursaray hattı üzerinde yer alacak projede, 78.000 metrekarelik ki ralanabilir alan ve 2 . 500 araç kapasiteli kapalı ve açı k otopark bulunacak. Bursa'nın en büyük AVM 'Ierinden biri olacak Anatolium Bursa'da yaklaşık 40.000 metrekarede iki alışveriş katı ile 200 mağazadan oluşacak bir pera kende karması bulunacak. M i mari pro jesinin Portekizli CPU Retail Architects tarafından yapıldığı Anatolium Bursa'da, kentin geleneksel dokusuna yer verile cek.
Corio Türkiye i cra Kurulu Başkanı Koray Özgül, alışveriş merkezlerinin sayısının her geçen gün arttığını, fakat doğru lokasyon ve perakende karma sıyla riskierin azaltılabileceğini söyledi . Cario'nun Türkiye'deki olası b i r kriz nedeniyle yatırımlarının hızını kesme yeceğini dile getiren Özgül, şöyle ko nuştu: "Şu anda Türkiye'de Corio gibi oyuncular, 1 -2 yılla uğraşmıyor, 1 5 yıllık bir süreci göz önüne alıyor. Sonuçta bu tür ufak tefek döngülerle, raporlama yaptığım şirket merkezindeki insanlar d u raksamadı. Biz ağaçlara değil ormana bakıyoruz."
Best- Buy Tü r- k iye ' ye GeliyorBu kapsamda Türkiye'ye ilk defa ge lecek olan yıllık 40 milyar Dolar'lık ciro lu dünyaca ünlü elektronik hipermarket zinciri Best Buy da 4.000 metrekarelik bir alanda hizmet verecek. Şu ana kadar kiralanabilir alan ın yüz de 60'ının müşterilerinin belli olduğu projede, I KEA, Carretour ve henüz adının gizlendiği uluslararası bir yapı marketi zincirinin de kiracı olacağı be lirtiliyor. I KEA Bursa'n ı n bu yılın son çeyre ğinde açılacağı proje, iki katlı olarak ve L şeklinde geniş bir alan üzerinde pro jelendirildi . 94. 500 metrekarelik alanda 1 74 bin 585 metrekarelik alışveriş mer kezinin inşa edileceği projede, 88.800 metrekarelik bir de otopark bulunacak. Alışveriş merkezinde I KEA, 24.500 metrekare, Carretour 8 . 59 1 metrekare, yapı marketi zinciri ise 10 bin metreka relik alanda hizmet verecek. Bugüne kadar 2 m ilyon metrekarelik inşaata imza attıkları n ı dile getiren Maya Holding Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Özsüer, " 2 1 0 m ilyon Dolar'lık ya tırımın yüzde 30'unu öz kaynaklarım ız dan, yüzde 70'ini ise proje finansman anlaşması yaptığımız Akbank'tan kar şılayacağ ız. Global kriz ortamı nda inşa edeceğimiz bu projeyle bir sorumluluk aldığımızın farkındayız ve yeni istihdam yaratacak olmaktan memnunuz" dedi . Ö nümüzdeki dönemde hayata ge çecek 2-3 proje üzerinde çal ıştıkların ı ifade eden Özsüer, arsa geliştirme işlemlerinin sürdüğünü, yoğun alanlar dışı nda her bölgede proje düşündükle rini de sözlerine ekledi.
.
. .
ITU M ima r l ı k Bö l ü m ü NAAB " S u b s "t a n "t i a l E q u ivale n c y " Be l g e s i Alma y a H a k Ka z a n d ı 9 Mayıs
NAAB ekibinin 29 N isan 2008 tarihinde gerçekleştirdiği son değerlendirme toplantısı nda, i T Ü M imarl ı k Bölümü'nün, uluslararası eşdeğeriilik belgesi olan "Substantial Equivalency" belgesi alma ya hak kazandığı belirtildi. NAAB "substantial equivalency" bel gesi, i T Ü M i marlık Fakültesi M imarlı k Bölümü Lisans v e M imarlı k (tezsiz) Yüksek Lisans Program ları n ı n , ABD de NAAB tarafından akredite edilen mi marl ı k lisans ve m imarlık yüksek lisans program iarına eşdeğer olduğu anlamı taşıyor. i T Ü M imarlık Fakültesi M imarlık Bölümü tüm dünya ülkeleri arasında NAAB den "substantial equivalency" belgesi alan ilk m imarlık bölümü olacak. i T Ü M imarlı k Fakültesi M i marlık Bölümü 2002 yılında NAAB (National Architectural Accrediting Board) akre ditasyon çalışmaları sürecine başlad ı . NAAB'nin 2 0 0 7 Temmuz ayında A B D dışı ndaki ü l kelerdeki mimarlık program Iarına "subtantial equvalency" belgesi vermeye karar vermesi üzerine, 27-29 N isan 2008 tarihlerinde NAAB ekibinin ziyareti ile son aşama gerçekleşti.
Mayıs 2008 Ziyaret takımının tümüyle olumlu taslak raporunun i T Ü Mimarlık Bölümü' nün " NAAB' den "substantial equiva lency" belgesi alması için NAAB üst kuruluna sunulması aşamasına gelindi. NAAB üst kurulu Tem muz 2008 de toplanacak ve ziyaret takımının taslak raporunu onaylayacak. .
IMÇ ' y e Y ı k ım Yo l u B i r Ke z Da h a Aç ı l d ı 9 Mayıs, Hürriyet
Danıştay i dari Dava Daireleri Kurul u , i stanbul'un i l k alışveriş merkezi i stanbul Manifaturacılar Çarşısı ( i M Ç) Blokları'nın yıkılmasını öngören imar planların ı n yürütmesinin d u rdurulması kararı nı kaldırd ı . i M Ç yetkilileri, blokların yıkılmasını öngören i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Tarihi Yarımada Koru ma Amaçlı Nazım ve Uygulama i mar Planları'nın iptali ve yü rütmenin durdurulması için dava açmıştı. Danıştay 6'ncı Dairesi, yürütmeyi dur durmuştu. Ancak Danıştay i dari Dava Daireleri Kurulu, bu kararı bozd u . Şimdi Danıştay 6'ncı Dairesi dosyayı yeniden inceleyecek ve i MÇ'nin geleceği için karar verecek.
Be n v a n Be r k e l ' i n Ame r i k a ' d a k i +, l k B ü y ü k Olç e k l i � roj e s i n i n I n ş a a t- ı n a Ba ş l a n ı y o r .
9 Mayıs DERLEYEN: BURCU KARABAŞ • ARKiTERA.COM
Hcllandalı mimarlı k bürosu U N Studio'nun kurucularından Ben van Berkel, 1 998 yılında Het Gooi 'de tasarladı ğ ı M öbius Evi ile tasarım dünyasının dikkatlerini üzerine çekmişti. Amsterdam'ın ku zeydoğusunda, ormanl ı k bir alanda konumlanan Möbius Evi , içiçe geçmiş özel ve ortak alanların alışılmışın dı şında kesiştiği aydınlık mekanlarıyla tüm kurallara meydan okuyor, beton
ve camın döngüsel formlarıyla modern yaşamdaki kararsız ev hayatının fiziksel ifadesini oluşturuyordu . Bu tasarımıyla van Berkel, dönüşüme ve değişime olan inancını anlatıyordu . M i marlık da aile de değişken kavramlardı , katı gö rüşler onlara karşı çıkılması için vardı ve bu katı görüşlere modernizmin "bayat mecaz anlatı mları" da dahildi. New York'taki M odern Sanatlar M üzesi'nde (MoMA) 1 999 yılında düzenlenen The U N - Private House sergisinden sonra M öbius Evi'ni ondan ilham alan, hatta daha da ileri giden tasarımlar izledi . Bu müzeler, üniversite binaları, konstrüksiyonlar, konutlar ve endüstriyel tasarım projeleri, Ben van Berkel'in çağının en önemli ve başarılı mimarlarından biri olarak gösterilmesi ni sağlad ı . Kamusal ve özel d ünyaları birbirine bağlayan tasarımlarıyla van Berkel, i talyan m imar Ernesto Rogers'ın "ideal M i lanolu m imarın" tasarı m alanın da çokyönlülüğünü tanımladığı " kaşık· tan kente" (from the spoon to the town) sloganının vücut bulmuş hali olarak görülüyordu . Ş i m d i ise, -tam da M öbius Evi'nin tamamlanmasın ı n onuncu yıldönümün de- van Berkel'in New York'taki son tasarımı, aynı zamanda U N Studio'nun Amerika'daki ilk büyük ölçekli projesi Five Franklin Place'in inşaatına baş lanıyor. Broadway'e paralel ilerleye n ve Manhattan'ın Franklin ve White Sokakları'nı birbirine bağlayan bir 1 9 . y y koridoru olan Franklin Place'te ko numlanan Five Franklin Tower, 20 katlı bir konut projesi. Kulenin göz yanıltıcı biçimde yer değiştiren, yer yer i neelen ve kalınlaşan yatay siyah metal şeritlerin sarmaladığı cephesi, aynı zamanda 1 9. yy döküm demir mi marisine saygı anlamını da taşıyor. Yapıya eğrisellik katmak ve kaynaklanm ı ş etkisi yaratmak amacıyla köşelerde yum uşak dönüşler yapan metal "kurdeleler", değişken günışığını, bulutları ve kentin renklerini yansıtarak Manhattan'ın güncel i nşaat patlaması içinde farklı bir cephe meyda na getiriyor. Bu cephe sadece grafik bir kendini beğenmişlik olarak görülebilir, ancak değil. Planlanmış dönüş ve eğimler sayesinde aynı zamanda fonksiyonel birer eleman olan metal bantlar, bina
Cl> o a M a. ı: ..-t M .>1. ı: o ... LL Cl> > ..-t LL
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
167
kullanıcısının yarısından fazlasının yaradanabiieceği balkonları, çatı katın daki dairelerin teraslarını, iç mekanı ve binan ı n strüktürünü sıcaktan ve aşırı güneş ışığından koruyan gölgelikleri oluşturuyor. Aynı zamanda kentin panoramik görüntülerini "çerçevelemek" ve cam cepheli binalarda ulaşılması pek de kolay olmayan mahremiyeti sağlamak da tasarımemın bantlarla amaçladıkları arasında. Cephedeki geometri, aynı zamanda binanın iç mekanıyla da doğrudan bağlantılı. Değişken cephe bantları, düzenleyici bileşenlere dönüştüğü iç mekanda genişleyerek devam ediyor: Dış cephedeki yumuşak köşe dönüş lerini yansıtan kavisli duvarlar iç mekan kullanımında farklı i mkanlar sunuyor, balkon kıvrımları kullanıcıyı iç mekana yönlendiriyor, van Berkel tarafından tasarlanan ve B&B ltalia tarafından giydirilen mutfak ve banyo elemanları, binan ın dış cephesinin iç mekandaki karşılığını oluşturuyor. i ç mekanın her bileşeni , ışığı ve kent silüetini maksimum düzeye çıkarmak
168
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
amacında birleşiyor. Ö rneğ in banyolar, dairesel sürgülü kapıların açılmasıyla yatak odaları ile bütünleşebiliyor ve aynı kent manzarasına hakim ol uyor. Böylece, çizgisel hatların biçimlendirdi ğ i günümüz New York apartmanlarına da bir alternatif oluşturuluyor. Ü ç farklı kısımda toplam 55 daire içeren Five Franklin Place, tarihi Tribeca bölgesinin sınırı nda yer alması nın yanı sıra Soho, West Village, Finans Merkezi, Chinatown ve Doğu Yakası gibi hareketli bölgelere yakın. B u , Tribeca'nın önemini daha da arttırıyor. Five Franklin Place'i n daireleri , 1 . 200 m2 ile 3 .400 m2 arasında değişen bü yüklü klere sahip. Bir, iki, üç ve dört adal ı olarak ta sarlanan daireler, dubleks veya tek katlı olarak düşünülmüş. En üst katta ise özel asansörü ve terası bulunan üç d ubleks çatı dairesi var. Fiyatlar ise 2 milyonla 16 milyon Dolar arasında değişiyor. Projenin yüklenicileri David Kislin ve Leo Tsi mmer, Sleepy H udson LLC şirketi olarak 2007 yılında Batı Chelsea'deki High Line 51 9'un da i nşa atını tamamlayan ekip. U N Studio'nun Five Franklin Place'in tasarımındaki öncelikleri hakkında soru ları yanıtlayan Ben van Berkel, binanın tarihi Tribeca bölgesinde bulunması n ı n , batı doğrultusunda etkileyici bir seyir imkanı yarattığını belirtiyor. Ö nceden var olan iki bina arasına inşa edilen Five Franklin Place'in kent silüeti bağ lamında yapılabilecek deği şikli kleri simgelediğini de ekliyor. l ş ı ğ ı v e manzarayı olabilecek en i y i şekilde kullanmanın öncelikleri olduğunu söy leyen van Berkel , herhangi bir bina ta sarlarken cevap aranabilecek sorularla yola çıktıklarını anlatıyor: "Bu binada yaşamak, çalışmak ve oynamak kullanıcıya ne gibi deneyimler sunmalı?" U N Studio, bu soruların cevaplarını Five Franklin Place'i üç farklı bölümden meydana gelen bir kule olarak düşüne rek bulmuş. M imarlar, binanın farklı katlarında mümkün olan gün ışığı kullan ı m ına göre her bölüm için farklı renk ve malzeme şernaları kullanmış. Işığın kullan ı m ı ve diğer bi leşenlerle tamamlanması
Moy:ı.s 2 0 08 üzerine kurulu bir tasarım sözkonusu: "Alt katlarda ışıktan maksimum düzeyde yararlanmamız gerektiğinden en açı k renkleri kullandık. Orta katlar etrafta bulunan binalar dan yüksekte kalıyor ve daha fazla ışık alıyordu , bu alanlarda da krem tonları kullandık. Binanın en üst katları ise bol ışık ald ı ğ ı ndan mekanlarda daha koyu ve zengin tonlar bulunuyor." Alt katlar olarak nitelenen kısım, 2. ve 7. katlar arası. Bu katlardaki daireler, 5m tavan yüksekliğine sahip loft daire ler. Yine gün ışığının içeriye girmesini sağlamak için asma katlar kullan ı lmış. New York aparımaniarında genellikle yapının bir tarafına sabitlenen ve dolayı sıyla evlerin büyük bir kısmını karanlı kta bırakan asma katlar U NStudio'nun Five Franklin Place'inde kat plan ının tam ortasında bulunuyor. Loft dairelerde ayrıca, mekanın farklı böl ümlerinde farklı işlevleri olan bir "iç mekan duvarı" söz konusu. M utfak duvarı, bell i bir mesafeden sonra kütüp haneye dönüşüyor. Ortak mekanlardan, banyo ve yatak odası gibi özel mekan Iara kadar her yer ışığın girebilmesi için tasarlanmış. 8 . - 18. katlar arasındaki daireler ise 270 derecelik seyir imkanına, doğu ve batı taraflarında geniş terasiara sahip. New York'un savaş öncesi binalarının geniş giriş alanlarından esinlenen van Berkel, 2 1 . yy yorumunu binaya uyar lamış. Her konutta, giriş bir panel tarafından çevreleniyor. Aynı zamanda bir sergi alanı olarak kullanılabilecek bu duvar dan sonra birbiriyle içiçe konumlanan odalar sıralanıyor. Binanın en üstündeki çatı daireleri ise, Manhattan'ın batısından Hudson Nehri'ne kadar geniş bir manzaraya sah ip. Dairelerin silindirik formda tasarlan mış özel cam asansörü, konsol merdi venler tarafı ndan çevreleniyor. "Tribeca, gerek mimarlık gerekse de sanat açısından önemli bir tarih mer kezi," diyor van Berkel, "mekanların alışılmad ı k biçimlerde değerlendirilmesi, bu rada sıradan bir durum. B u , aynı zamanda bölgenin karakteri ni oluşturuyor. Bu düşünceden yola
çıkarak, günlük yaşamda aynı 'sıradan lığı' yaratmak istedik. Aşırı tanımlama lardan kaçındık, çünkü günümüzde kullan ıcının özgür olmak ve -ne kadar lüks olursa olsun- mekanı kendi bakış açısıyla yorumlamak istediğini bil iyoruz. Görevimiz sadece manzarayı iç mekana taşı makt ı , belki de 'evde olmanın' anla m ı n ı genişletmek . . . "
Keç i ö ren ' e Ye n i S imge S a at Ku le s i 9 Mayıs, Hürriyet
Keçiören'in simgeleri arasına Saat Kulesi de eklendi. Selçuklu mimarisinin özellik lerini taşıyan 30 metre yüksekliğindeki saat kulesinin üzerine Sivas'ın Divriği i lçesindeki tarihi Ulu Cami ile Darüşşifa yapılarındaki motifler işlendi. Şelaleleri, Estergon Kalesi ve tele feriğ i ile tan ınan Ankara'nın Keçiören ilçesine, belediye tarafından yaptırı lan saat kulesi, i zmir'deki tarihi saat kulesine benzerliği ile dikkat çekiyor. Keçiören Belediyesi tarafı ndan Etlik semti Giresun Caddesi'ndeki Fatih Sultan Mehmet Parkı'na yaptırı lan saat kulesinin inşaatı tamamlandı. i zmir'deki tarihi saat kulesine benzer l iğiyle dikkat çeken kulenin 4 köşesine yerleşti rilen saat çalışmaya başlarken, alt kısmına yapı lacak olan 2 katlı kafe terya için çalışmalar sü rüyor. Selçuklu m imarisinin özelliklerini taşıyan 30 metre yüksekliğindeki saat kulesinin üzerine, Sivas'ın Divriği i lçesindeki tari hi Ulu Cami ile Darüşşifa yapıları ndaki motiflerin işlendiğini belirten yetkililer, yapı n ı n , i lçenin yeni sembollerinden biri
Moy:ı.s 2008 olduğunu söylediler. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, i lçenin cazi besini artı racak prestijl i projeler ortaya koydukları n ı belirterek, " i zmir'deki saat kulesi nasıl bir simge haline ge lerek i zmir'e ayrı bir güzellik katmışsa, Keçiören'deki saat kulesi de ilçemiz için bir simge olacaktır" dedi. Açılışı önümüzdeki günlerde yapılacak olan saat kulesinin, ilçe halkı tarafından bü yük ilgi gördüğünü dile getiren Altınok, Keçiören'in çehresinin hızla değiştiğini vurguladı .
T r u mp ' t- a M i l y a r Do l a r l ı k " U n u t- k a n l ı k " 9 Mayıs, Sabah
Mecidiyeköy ve Levent hattındaki yapı laşmalara 70'in üzerinde dava açan M imarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası, Doğan'ın Trump Towers proje sine zamanında dava açmayı nedense unuttu. Başta Zorlu Holding'in Karayol ları arazisinde yapılacak olan proje olmak üzere Mecidiyeköy ve Levent civarın daki yapılaşmalarla ilgili 70'in üzerinde dava açan M imarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası, Doğan G rubu'nun Mecidiyeköy'de planlarda eğitim ve spor alanı olarak görülürken ticaret ala nına çevrilen arazisine zamanında dava açmayı nedense unuttu. Araziye bugün Taşyapı- Doğan ve Yeşil i nşaat ortaklığı ile 35 katlı Trump Towers dikiliyor. M i lyar dolarlık projede 398 lüks daire bulunacak. Ortaklığa sadece arsayla katılan Doğan Grubu kazancın yüzde 50'sini alacak. Planlarda eğitim ve spor alanı olarak görülen Doğan G rubu şirketlerinin adına kayıtlı olan Mecidiyeköy'deki 23. 370 metrekarelik arazi Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nin 16 Nisan 2005'te yapılan oturumunda çok özel kişilere uygulanan, ' parsel bazında münferit plan tadilatı' ile onaylanarak askıya çıktı. i mar Komisyonu'ndan Meclis'e ge len "özel plan tadilatıyla" ilgili olarak AK Parti, C H P, ANAP'lı üyeler ile grup toplantısında tek tek görüşülerek "itiraz edilmesin" telkininde bulunuldu. i mar
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
169
tadilatında arazinin yapılaşma izni 0 , 50'den 3 emsale çı karılırken , i nşaat yüksekliği serbest bırakıldı.
gerekiyordu. Kaçırıldığına üzüldüm. Mecidiyeköy ve çevresi bu kadar büyük bir yükü kaldıramaz" ded i .
Yas a l Dava Sü re s i 1.20 Gü n
Bölge için Fiyat Spe k ü la s yo n u Ya pıldı
Zemin altı hariç 70.188 metrekare, zem in altı dahil 1 87.000 metrekare inşaat yapılabilecek. Başkan Topbaş ve Meclis Birinci Başkan Vekili i dris G ü llüce'nin imzaladığı kararda " U laşım Daire Başkanlığı ve Planlama Müdürlüğü'nün 13 N isan 2005 günlü talebi yapı , nüfus ve trafik yoğunluğunu artırıcı, spor alanı ve ortaöğretim tesis alanı donatısını azaltıcı, plan bütünlüğü nü bozucu, emsal teşkil edici nitelikte olup, ayrıca talep hakkında Milli Eğitim Bakanl ı ğ ı , Gençlik ve Spor M üdürlüğü, Zem in ve Deprem i nceleme M üdürlüğü, i S K i 'nin görüşü bulun mamaktadır," de nildi. Araziye yapılacak olan ikiz kulelerin altına metro transfer merkezi konuldu. Böylece metrodan gelecek yolcuların tamamı alışveriş merkezlerinden geçe cekti. i ki kule ve alışveriş merkezi yapı lacak alanla ilgili Şehir Plancılar Odası i stanbul Şubesi i dare Mahkemesi'ne dava açtı. Büyükşehir Belediyesi'nin 1 /5000'1ik planlarıyla ilgili dava açan Plancılar Odası'na, M imarlar Odası'da müdahi l oldu. Ancak mahkeme davayı yasal süresi olan 1 20 günde açmadıkları ge rekçesiyle kabul etmedi . Bunun üzerine oda Danıştay 6 . Dairesi'ne temyiz başvurusu yaptı. Ancak Danıştayda i dare Mahkemesi'nin kararını haklı bularak temyiz başvurusu nu reddetti.
Mu h ç u : Mut-la ka Dava Açılması Ge re k iyordu Kaçırıldığına Üzüldüm ABD'li emlak devi Trump'la ortaklık anlaşması imzalandıktan sonra çalışma larına hız verilen projeyle ilgili dava açıl mamasının özel bir nedeninin olmadığını belirten M imarlar Odası i stanbul Şube Başkanı Eyüp M uhçu, "Biz i stanbul'un beton yığınına dönüşmesini istemiyoruz. Bugüne kadar 70 ana dava açtık. H i lton arazisinin S i T alanı ilan edil mesi için mücadele ettik. Söz konusu projeyle ilgili mutlaka dava açılması
Satışa çı karılacak projenin daha yüksek fiyatla satı labilmesi için Doğan G rubu gizli reklama da başladı . H ürriyet gazetesi geçen aylarda sayfalarında Mecidiyeköy bölgesine yapılacak alt yapı çalışmalarına gönderme yaparak, bölgenin tamamen değişeceğini yaza rak gayrimenkul fiyatlarının metrekaresi nin 1 0.000 Euro' lara çı kacağı spekülas yon u yapıldı.
A rt- ı k " U l a ş ı lma z " Olma y a n Bi r Ya r ıma d a : Dat- ç a 1 2 Mayıs
YAZAN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
Kuruluşu M . Ö 2 . 000'1ere uzanan Datça Yarımadası için, "Allah sevdiği kulunu Datça'ya gönderirmiş, çok yaşası n diye" demiş ünlü coğ rafyacı Strabon. Datça, 1 990 yılında "özel çevre koruma alanı", 1 999 yılında ise Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından "acil olarak koruma altına alı nması gereken" 1 00 sıcak nok tadan birisi olarak seçilmiş. Geçtiğ imiz yıllarda ulaşırnın da elve rişsiz olması nedeniyle turizm açısından kazançlı bir bölge olmayan Datça Yarımadası, yolunun da yapılmasıyla bugünlerde özellikle yabancı turistlerin ve turizm yatırımcılarının ilgisiyle karşı karşıya. Bu ilgiyi Datça'nın doğal ve tarihi güzelliklerini bozmadan olumlu hale dö nüştürmek ise ilçe belediyesinin birincil konularından. Datça'nın bu gelişimle ilgili hazırlıkla rını ve yapı lan çalışmaları, 1 999 yıl ından itibaren Datça Belediye Başkanlığı görevini yürüten Erol Karakullukçu'ya sordu k. GÖKÇE ARAS: Sizin de bildiği niz g i bi
Datça Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından "acil olara k koruma a ltına alınması gereken" 1 00 sı cak noktadan birisi olarak seçildi.
170
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mayıs 2008
Belediyenizin bu konu ile ilgili çalış malarından bahsedebilir misiniz? EROL KARAKULLUKÇU: Datça Yarımadası 1 999 'dan da önce 1 990 yılında "özel çevre koruma alanı" olarak i lan edildi ve o yı ldan itibaren koruma altında. Türkiye'de bu şekilde 14 adet bölge var. Ayrıca dediğiniz gibi 1 999 yılında da WOW tarafından koruma altına alınması gereken bölge olarak seçildi. 1 990'dan bu yana imar planları yenilendi. G örevde olduğum dokuz sene boyunca şehir planları haricinde 6 adet de koruma amaçlı i mar planı hazır ladık. Bunun gibi çalışmalarımız devam ediyor.
GA: Ya bancıların Datça'daki gayri
menkul a l ı mları üzerine medyada çe şitli haberler çıkmıştı. Ya bancıların yatırım a maçlı a l ı m ları var mıdır? Yoksa bu a l ı m l a r sadece konut veya arsa a l ı m ı şeklinde m idir? EK: Bu tür yabancı yatı rımcılar söz konusu değil. Bireysel olarak alınan arsalar ve konutlar var. Datça'da yaban cılar tarafı ndan alınan konutların sayısı 1 50'yi geçmez. GA: Bu tür büyük a l ı mları engelleye cek bir yaptırım va r mıdır? EK: Şu anda bu şekilde bir yaptırım yok. GA: Belediyenizin bu tür bir ya ptırım
GA: Sizin hazırlam ı ş olduğunuz
Koruma Amaçlı i mar Planları'n ı n yanı sıra hazırlana n turizm planla rından ve bu iki planın uyuşmazlığın dan söz ediliyor. EK: Şu ana kadar Turizm Bakanlığı'nın Datça Yarımadası ile ilgili hazırladığı bir plan yok. Fakat Turizm Bakanlığı'ndan daha çok yeni olan bir istek yazısı aldık. Bu yazıda da ekoturizm ile ilgili bir çal ışma yapmak ve bu konuda elimizdeki dökümanları kendileriyle paylaşmamızı istediler. Biz de bu isteği değerlen dirmeye aldık.Görev yaptığım dokuz sene içerisinde hem mevcut imar plan ları nı revize ettik, hem de eski Datça Mahallesi, Reşadiye, Kargı , Surgaz gibi sit alanı olan bölgelerin koruma imar planları nı hazırladık. Ayrıca turizm bölgelerinin de planların ı hazırladık. Dolayısıyla o şekilde bir çelişki yok . Turizm alanlarımızda yükseklik maksi mum 9,5 m, emsal değeri ise 0,40. Bu nedenle çok yoğ un bir yapılaşma olması mümkün değil.
E M 1..
-8 �
.-i
�
isteği var mıdır? EK: Katıldığım bir sempozyumda da bunu dile getirmiştim. Tabii ki yaban cıya satışta belirli kısıtlamalar olması lazım . Bana göre bir yabancı Türkiye'de bir konuttan fazlasını alamamalı. Arsa alımlarında ve imar planları içerisindeki alanlar için de metrekare bazında kısıt lamalar olmalı.
� w
� o 1..
'g> +-
(i
, M c: o -o > Q) :E + Q) > ..... 1.. :ı ı::. E :ı u o
GA: Va liliğin denetimi nde olan bölgelerde öze l l i kle Mesudiye ve Palamutbükü koylarında yapılan kaçak ya pılar ile ilgili bir çalışma ya pıldı m ı ? EK: Bu bölgeler belediye sınırları dışa rısında olduğu için pek bir şey yapma şansımız yok. Ama gördüğümüz kadarıyla valilik zaman zaman mühürlemeler yapıyor. Valiliğin çalışmaları devam ediyor. GA: Belediye sınırları içerisi nde bu
ı tür kaçak yapılaşmalarla ka rşılaşıo o
yor musu nuz?
EK: Belediye sınırları içerisinde bu tarz şeyler olmuyor. Kaçak yapı yapılması mümkün değil çünkü sürekli denetliyo ruz, bize gelen konular genelde balkon kapatmaktan ya da uzatmaktan ibaret oluyor. Fakat 1 990 öncesi yapılanlar var, onlar tabi ki başımızı ağrıtıyor. GA: Datça Yarımadası'nın sah i l ke simi için 1 999 yılları civarında Can Çinici tarafından bir proje hazırlan mış. Bu kon u ile ilgili gel işmeler var mıdır? E K : Yat limanı için hazırlanan o proje, DLH tarafından 1 997 tarihindeki ihale sonucunda ihaleyi alan firma tarafından Can Çinici'ye tasarlatılmış. Fakat hazır lanan proje ile imar planı örtüşmediği için o proje uygulanamadı . GA: Datça Ya rımadası yat limanı ile
i lgili yen i bir proje va r mıdır? EK: Yat liman ı müteahhitliğini yapan
firma yeni bir proje hazırlattı. Hatta yat l imanının daha önce kaya dolgu olan yapım şekli n i de değiştirerek beton keson olarak öngörd ü . Çalışmalar ner deyse son aşamalarda, sadece çekek yeri ile ilgili bir sorun kaldı onu da çöz düğümüz zaman kısa süre içerisinde yapımına başlanacak. GA: Bu proje tamamlandığı zaman
Datça da Göcek gibi yatçılar için bir merkez haline gelecek diyebi l i r m iyiz? EK: Datça, Marmaris ve Bodrum ara sında tam orta noktada yer alması sebebiyle yatçılık açısından çok önemli bir yerde duruyor. Bu nedenle yat l imanı projesinin hayata geçmesi için 1 999 'dan bu yana ciddi manada uğraş lar veriyoruz. Bu proje tamamlandığ ı zaman Datça öncelikle tercih edilecek bir bölge olacak. Şu anda yat liman ı olmamasına rağmen mevcut rıhtıma senede 3 . 500 civarında yat uğruyor. GA: Turizm sezonunun açıldığı dö
nemlerde n üfus artışından kaynaklı soru nlar yaşıyor m usunuz? EK: Datça'nın 232 km uzunluğu nda bir sahili ve 52 adet birbirinden güzel koyu var. Bu koylardan sadece 1 O tanesi yerleşime açık. Bu nedenle hem yat turizmine hem de normal turizme uygun.
Mayıs 2008 Bana göre Datça bugün Türkiye turiz minde çok önemli bir noktada olmalıyd ı . Ancak yolun kötü olmasından dolayı yatırımcılar buraya gelmedi. Yolumuz iki sene önce tamam landı artık yatırımcı ların gelmemesi için bir sebep yok . Biz imar planı çalışmalarımızı bitirdik ve yatırımcının yatırım yapmasına açı k hale getirdik. Bunun yanında alt yapı çalış malarımızı da devam ettiriyoruz. Bundan sonra Datça, turizm yatırımları açısın dan gelişecek. Fakat bir yanda koruma ilkeleri miz, bir yanda da yatırımcının gelmesi gibi bir isteğimiz var. Bu bir çe lişki gibi gelebilir. Ancak biz imar plan larımızı yaparken doğayı bozmayacak şekilde bir yapılaşmayı önerdiğimizden böyle bir çelişki yaşanmayacak. Datça Yarımadası'nın yaklaşık % 8 7 'si hazine arazisi ve orman. Dolayısıyla dağ taş bina olmayacak. Yükseklik sınırımız da belli, dolayısıyla Datça'da yüksek ya pılar görmeniz de m ümkü n olmayacak. Datça'da doğanın içerisinde bir turizm olacak.
önemli sivil mimarlı k örneklerinden bi risi olan eski bir değirmeni yeniliyoruz. Bu değirmeni de etnografik müze olarak h izmete açmayı planl ıyoruz. Bunun yanında inşasını bitirdiğimiz ama resmi olarak hizmete açmadığımız bir kültür merkezimiz var. Datça genellikle emekiiierin tercih ettiği bir bölge olduğundan yaşlılara yönelik bir yaşam evi yapmak gibi bir planımız var. Bunun yanında gençlere yönelik bir su sporları merkezi ve kapalı spor salo nu yapmayı da planlıyoruz. GA: Datça Belediyesi olarak projeleri elde etme yönteminiz ned i r? EK: Genellikle bu projeler Datça'daki m imar arkadaşlarımızın özverisi sa yesinde gerçekleşiyor. 8.839 nüfuslu bir belediyeyiz ve bütçemiz çok kısıtlı . Doğrusu projelerimizi yarışma yoluyla elde etme yolunu maalesef ekonomik nedenlerle gerçekleştiremiyoruz.
ilgili düşü nceleri nedir? EK: Büyüme derken Datça'da bir şe hirleşme kesinlikle söz konusu değil. Datça bir Antalya, Marmaris ya da Bodrum değil ve gelecekte de hiçbir zaman olmayacak. Ö lçeği çok değiş tirmeden bir yandan da turizm yatırım larının gelmesini sağlayarak Datça'nın gelişmesini sağlayacağ ız. Koruma - kullanma dengesini bulmaya çalışıyo ruz. Datça gelecekte turizmde istediği noktaya gelecek ama bu hiçbir zaman doğasını bozarak ol mayacak. Kısacası Datça h içbir zaman bir şehi r olmayacak. GA: Datça'da şu anda yap ı l makta olan ve planlanan çalışmalardan bahsedebilir misiniz? EK: M imar Can Kaya ile birlikte ger çekleştirdiğimiz bir kent meydanı çalış mamız var. Daha önceden de meydan olarak kullanılan 3 .000 m2'1ik bu alanı komple yeniliyoruz. Çok önemli bir proje olduğunu düşünüyorum , çünkü meydanlar kentin kimliğini simgeler. Yapımın en geç 1 5 Haziran'da bitmesini planlıyoruz. Böylece Datça çok çağdaş bir meydana kavuşacak. Bunun yanı nda tatlı su göletimiz civarında bulunan ve
17:1.
T r u mp Towe r s ı Ça r p ı t-may ı n Biz Asla Ricayle Iş Yapma y ı z .
1 2 Mayıs, Hürriyet
Türk M ühendis ve Mimar Odaları Birliği (TM M OB) Şehir Plancıları Odası i stanbul Şubesi Yönetim Kurul u , Sabah Gazetesi'nin Doğan G rubu'nun Trump Towers projesine yönelik haberleri üzerine açı klama yaparak, " H erhangi bir konuda odamızın rica vb. taleplerle karşılaşması ve yapılacak işlemlere telkinler sonucu karar vermesi gibi bir durum söz konusu değildir," dedi. TMMOB Şehi r Plancı ları Odası i stanbul Şubesi Yönetim Kurulu, Sabah Gazetesi 'nde Trump Towers projesi hakkında iki gündür çı kan haberler üze rine yaptığı yazılı açıklamada şu görüş lere yer verdi:
GA: Enerj i ile ilgili çalışmalarınız va r
mı? GA: Datça halkının bu büyüme ile
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Bir yatırımcı firma Datça'ya 38 adet rüzgar enerjisi santrali kuruyor. Tahmin ediyorum bundan sonra da girişimler devam edecek. Ruhsat alanlar var ama henüz başka bir girişim yok. EK:
GA: Datça'daki a rkeolajik çalışmalar
ne aşamada? EK: Datça Yarımadası'nın burnunda yer alan çok önemli bir antik kent olan Kn idos'da kazılar yıl lardı r devam ediyor. Çalışmalar Konya Selçuk Ü n iversitesi tarafından yürütülüyor. Burgaz dedi ğimiz yerde Eski Knidos kazıları ve Ernecik'de ören yeri kazısı devam edi yor. Bu iki kazı da ODT Ü tarafından yü rütülüyor. Bu ü ç yerde kazı sürekli devam ediyor. Bu konudaki en büyük sıkıntımız Datça'da m üze olmaması. Bu kazılardan çı kan eserler çevre m üzelere gönderiliyor onlarda da yer olmadığı için depolarda bekletiliyor. Bu konuda bir girişimimiz oldu ama resmi bir m üze kurmak için izin alamad ık. Bunun üzerine yaklaşık bir senedir Datça Belediyesi Özel M üzesi kurmak için çalışıyoruz. Eğer bunun izinlerini alabilirsek Datça'daki eserleri burada sergilerneye çalışacağız.
Yayınlar Daya n a ksız ve Spekülat-if "9 Mayıs 2008 tarihli Sabah Gazetesi'nde ' B i r Milyar Dolar'lık Unutkanlık' başlığıyla yayınlanan haber de ' M ecidiyeköy ve Levent hattındaki yapılaşmalara 70'in üzerinde dava açan Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası, Doğan'ın Trump Towers proje sine zamanında dava açmayı nedense unuttu' ifadelerine yer veriliyor. Aynı gazetenin 10 M ayıs 2008 günlü sayısın da ise 'dava açmama sebebi unutkanlık değil, rica çıktı' denilerek, Odamızın kurucularından Tavit Köletavitoğlu'nun Odamıza bu yönde ricada bulunduğu iddia ediliyor. Ö ncelikle, herhangi bir konuda Odamızın rica vb. taleplerle karşılaşması ve yapılacak işlemlere telkinler sonucu karar vermesi gibi bir durum söz konusu değildir." "Tartışma konusu dava işlem inde de bu şekilde bir rica söz konusu değil dir" denilen açıklamada, şöyle denildi: "Gazetenin bu yöndeki yayınları , kaynak gösterilmeden yapı lan, dayanaksız ve spekülatif değerlendirmelerdir. Gazetenin yaptığı yayınlar, gerçeklerle ilgisi bulunmayan, yanlı ve soru işaret leri oluşturan ifadeler taşıyor. Trump Towers olarak adlandı rılan yerle ilgili
172
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mayıs 2008 .
imar planı değişikliği öğrenme süreci nin hemen ardından, Odamızca dava konusu edildi. Ancak Mahkeme dava ile ilgili başvurum uzu süre yön ünden de ğerlendirmeye tabi tuttu, takdir yetkisini bu yönde kullandı . i mar Mevzuatı'na aykırı imar planı değişikliğini onayiayan i stanbul Büyükşehir Belediyesi yerine Odamızın açtığı davanın mahkeme tarafından 'süre yönünden reddi' işleminde sorumluluk aramak, konuyu çarpıtma anlamı na gelmektedir."
Soru mlu İma r Pla nı Değişi k liği Açıklamada, şöyle denildi: "Sabah Gazetesi'nin ani bir ilgiyle, yapılan yanlışlığın sorumluluğunu i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyeleri yerine Odamıza ve M imarlar Odası'na yüklerneye kalkışan tutumunu basın camiasının ve kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz. Tartışma konusu alanda bugün süre gelmekte olan yoğun yapı laşma ve çar pıklığın geçmişi 2005 yılında i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanan bir ' i mar Planı Değişikliği'ne dayanmakta olup, sorumluluk bu kuru ma aittir."
2004 ' -ten Beri 4 . 000 İma r Pla nı Değişikliği Ya pıldı
i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2004 yılı ndan bu yana yaklaşık 4.000 imar planı değişikliğini onayladığına ve bu sayının önceki dönemlerde onay lanan tüm imar planı değişikliklerinin birkaç katı olduğu belirtilen TMMOB Şehir Planciları Odası i stanbul Şubesi Yönetim Kurulu açı klamasında, şu nok talara d ikkat çekildi : "Odamız tarafından, t ü m plan onama, askıya ç ı karılma ve itiraz süreleri nin takibinin yapılması ve hepsi için yargı yoluna başvurulması konusunda kuşkusuz güçlükler bulunmaktadır. Ancak, Odamız, Levent i ETT alanı ve Zincirlikuyu Karayolları arazisi ör neklerinde olduğu gibi, imar koşulları değiştirilerek satışa konu edilen kamu arazilerine özel önem vermekte, bu tür kararları meslek ilkelerinin gerektirdiği duyarl ılıkla yargıya götürmektedir."
Öğ renme Ta r i h i n e Gö re Ya rgıya Göt"ü rüyo r u z Kentleşme ve planlama esasları bakı m ından sakı ncal ı gördükleri imar planı değişikliklerinin, öğrenme tarihine bağl ı olarak yargıya götürüldüğüne dikkat çekilen TMMOB Şehir Plancıları Odası i stanbul Şubesi Yönetim Kurulu açıkla masında, şöyle denildi: "Odamız, Mecidiyeköy'de özel mül kiyet üzerinde yapılan imar planı deği şikliğini, arsa sahibinin kimliğinden ve benzeri boyutlarından tümüyle bağı msız olarak değerlendird i . Kamu yararı , şehireilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı bularak, askı süresi içinde i stanbul Büyükşehi r Belediyesi'ne itiraz etti. i stanbul Büyükşehir Belediyesi plan değişikliğine yaptığımız itirazı reddetti. Bu kararını Odamıza yazılı olarak bil d irmesinden itibaren yasal dava açma süresi içinde Odamızca mahkemeye başvuru yapılmadı."
Ya rgı "Sü re" Koşu l u n u Dik kat-e Almayabilir T M M O B Şehi r Plancıları Odası i stanbul Şubesi Yönetim Kurulu açık lamasında, sözkonusu davada yargının takdir yetkisini süre yönünden kullandığı bel irtilerek , şöyle denildi: " Birkaç yıl öncesine kadar, Odamızın çıkarı zedelenen taraf olarak değil, Anayasa'nın 1 35'inci maddesine göre ' kamu kurumu niteliğ inde meslek kuruluşu' kimliğ iyle ' kamu adına' yargıya götürdüğü i mar planları 'süre yönünden' değerlendirilmiyordu . i mar planını 'süresi içinde' tespit etme imkanı her zaman bulunamadığın dan, değerlendirmenin bu yaklaşımla yapılması doğruydu. Halen bu tür davalarda süre koşulu yargı makamı tarafından dikkate alı nma yabilmekte, farklı hukuki değerlendirme lere konu olmaya devam etmektedir. Trump Tower olarak adlandırılan yer ile ilgili imar planı değişikliği de öğrenme sürecinin hemen ardından, Odam ızca dava konusu edilm iştir. Ancak Mahkeme dava ile ilgili başvurumuzu süre yön ünden değerlendi rmeye tabi tutmuş, takdir yetkisini bu yönde kullanm ıştır."
2 0 0 8 MIMED Mima r l ı k Öğ r e n c. � l e r i P ro j e Od ü l l e r i Sah iple r i n i Buldu
1 2 Mayıs YAZAN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
Mimarlık Eğitimi Derneği ( M i M ED) tarafından, Hatele ana sponsorlu ğunda düzenlenen 2008 M i M ED M i marlık Ö ğrencileri Proje Ö d ül leri, 8 Mayıs 2008 tarihinde i T Ü M imarlı k Fakültesi'nde düzenlenen ö d ü l töreni i l e sahiplerini buldu. M i marl ı k Eğitimi Derneği Başkanı Prof. Dr. G ü lsün Sağlamer ve Hatele fir ması adına Eda Başar Uytün'ün yaptığı açılış konuşmalarının ardından j ü ri adı na kürsüye gelen Yard . Doç. Dr. Nu rbin Paker Kahvecioğlu, jürinin, değerlendir meye başlamadan önce yarışma rapo törlerinden Birinci S ı nıf Ketagorisi'nde 59, i kinci S ınıf Kategorisi'nde 1 1 2 , Ü çüncü Sınıf Kategorisi 'nde 1 1 2, Dördüncü S ınıf Kategorisi 'nde 53 olmak üzere toplamda 336 projeyi de ğerlendirilmekle yükümlü oldukları; bu projeler arasından 1 57 sıra numaralı projede ise teslim sonrasında proje sahibi tarafından bir değ işiklik yapıldığı için diskalifiye edildiği bilgilerini aldık larını belirtti. Kahvecioğlu, jürinin ilk üç
lK INd YIL MIMARUK �RENdWll OOOL.O
0Ç0NC0 YIL MIMARUK MRENCILIRI ODOLO
DÖRDÜNCÜ Yil MIMARUK 0GRENCIURI öoOLU
Mayıs 2008
elerneyi yapmak üzere kendi arası nda soyadı sırasına göre ikiye ayrıldı ğ ı n ı ; birinci grupta 1 . v e 3 . sınıfları değer lendiren soyadı sıralamasında ilk 5 kişi, 2 . grupta ise 2. ve 4. sınıfları değerlen diren 5 kişi olmak üzere çal ışmalarına başladığını söyledi ve 4. elernede ise ortak karar verildiğini ifade etti. Kahvecioğlu, j ü ri değerlendirmesine ilişkin yaptığı açıklaman ı n ardı ndan M i M ED 2008 M imarlık Ö ğ rencileri Proje Ö dülleri kazananlarının isimlerini okuyarak kendilerini ödüllerini almak üzere sahneye davet etti. 2008 M i M E D M imarl ı k Ö ğrencileri Proje Ö dül leri ka zananları şu isimlerden oluşuyor:
Bi rinci Sınıf Ka-tegorisi
Başarı Ö dülü: Bihter Çelik ( i T Ü ) Teşvi k Ö dülü: Türkan Oya Ekmekçi ( iTÜ) J ü ri Özel Ödülü: Atilla Ali Taşan ( i T Ü ) , Saime Gümüştaş (Kocaeli Ü niversitesi), Ahmet i lyas Bilgin (Uludağ Ü niversitesi)
İkinci Sınıf Ka-te g o r i s i Başarı Ö dülü: Çağrı Helvacıoğlu ( i TÜ ) Teşvi k Ö d ü l ü : Nil Tuzcu ( i T Ü ) Jüri Özel Ö dülü: Onur Akın (YT Ü ) , Merve Avcı (Uludağ Ü niversitesi)
;;:
H·
;;: m o "' o o O>
U> (!) ., co .... "' .... :J Q. (!) :J
Ü ç ü n c ü Sınıf Ka-te g o r i s i Başarı Ö dülü: N i l Tuzcu ( i T Ü ) Teşvik Ö dülü: Çiğdem Köseoğlu ( iTÜ) Jüri Özel Ödülü: Ayşin Büyükyanbolu (Uludağ Ü n iversitesi), Şefik Karakoç (MSGS Ü ) , Caner Bilgin ( i stanbul Kültür Ü niversitesi), Çiğdem Karamürsel (YT Ü )
Dörd ü n c ü Sınıf Ka-tegorisi
Başarı Ö dülü: i brahim Türkeri (Kocaeli Ü niversitesi) Teşvi k Ö dülü: Didem Özkızılcık (YT Ü ) J ü ri Özel Ödülü: Çiğdem Sivri (ODT Ü ) , Senem Çağ ı n ( i T Ü )
Ga l a -t a p o r-t P ro j e s i n e Me c l i s ' -t e n V i z e Ç ı k -t ı 1 2 Mayıs, Vatan
Kamuoyunda "Galataport" olarak bilinen Karaköy ve Haydarpaşa limanlarını tu rizm komplekslerine dönüştürecek pro jelerin önünü açacak şekilde "yap-işlet devret modeli"nin kapsamını genişleten d üzenleme TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı .
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
173
Yasa uyarınca, bundan böyle trafiği yoğun olan karayolu, gar, lojistik mer kezi, havaalanı , yük, yolcu, yat limanı ve kompleksleri, sınır kapıları, milli parklar ile haller de "yap-işlet-devret modeli"yle yapılabilecek. Galataport ihalesi, yat limanı ve komplekslerinin yapımı "yap işlet-devret modeli " kapsamında olmadığı için iptal edilmişti. Karaköy Liman ı'nın yıkılarak yerine dev alışveriş merkezleri ile 5 yıldızlı oteller yapılma sını öngören Galataport ihalesini i srailli işadamı Sami Ofer'in de yer aldığı kon sorsiyum kazandı. Konsorsiyum bölge nin 49 yıllığına kiralanması karşılığı 3 , 8 m ilyar Euro ödeme taahhüdünde bu lundu. Ancak i hale hakkında Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi daha sonra da ihale iptal edildi. Yasayla artık Galataport projesinin tekrar hayata geçmesinin önü de açılmış oldu. i halesi iptal edilen Galataport projesine göre Karaköy-Salıpazarı l imanı yıkılarak yeri ne dev alışveriş merkezleri ve 5 yıldızlı oteller inşa edilecekti.
Soka kla r De k o r a -t i f K ü l l ü kle rle Do n a -t ı l a c a k 1 2 Mayıs, Vatan
1 9 Mayıs'tan itibaren kamu binaları, koridorları da dahil olmak üzere her türlü eğiti m , sağlık, ticaret, sosyal , kültürel, spor v e eğlence yerlerinin kapalı alanlarında sigara içilemeyecek olması girişimcileri harekete geçirdi. ABD'de 35 yıldır kuyumculuk yapan Türk işadamı John F. Can ile turizmci Recai Delibaşıoğlu bir şirket kurarak ABD'de yaygı n olarak kullanılan "sokak küllükleri"ni Türkiye'de üretmeye baş ladı. Görüştüklerin belediye başkanlarının "sokak küllükleri"ne çok olumlu yaklaş tıkları nı söyleyen Delibaşoğlu şu bilgiyi verdi: " Kapalı mekanlarda sigara içilemeye ceği için herkes sigara içmek için soka ğa çıkacak. i çilen sigaraların izmaritleri de işyerle rinin önüne atılacak. ' i zmarit Can' adı n ı verdiğimiz sokak küllükleri, binaların
174
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
önleri nin ve sokakların izmarit çöplüğü ne dönmesini engelleyecek. Kullan ı m ı da ç o k pratik olan sokak küllüğünün içindeki su dolu kovayı 15 günde bir temizlemek yeterli."
Ko r u n a c a k Duva rı Bi r Ge c e d e Y ı kt- ı l a r 12 Mayıs, Sabah YAZAN: DENiZ DERiN
i stanbul Beşiktaş'ta, restore edilerek denizin altı nı gören 7 yıldızlı bir otel yapılması planlanan ve " kültür varlığı" olarak tescil edilmiş tarihi tütün depo sunun korunması gereken dış duvarı, bir gecede yıkıldı. i stanbul Beşiktaş'ta Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Kurulu'nun izni doğrultusunda restore edilerek yerine deniz altını gören 7 yıldızlı bir otel yapılması planlanan ta rihi "Astro Türk Tütün Deposu" Kültür Bakanl ı ğ ı i stanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nda alınan kararla tarihe karıştı. Projeyi yürüten firma, binanı n korunması gere ken dış duvarlarını bir gecede yerle bir etti. Yaklaşık bir buçuk ay önce sessiz sedasız gerçekleştirilen yıkımı öğrenen i stanbul M i marlar Odası, suç duyuru sunda bulunmaya hazırlanıyor.
Ka r-a r-a Rağmen Yıkım Kurul'un 25. 1 2 . 2005 tarihli ve 1 054 sayılı kararı ile "taşınmaz kültür varlığı" olarak tescil edilen tütün deposu bina sının yıkımını öngören 2 1 52 sayılı karar, yine Kurul tarafı ndan 1 3 . 1 2 . 2006 tari hinde alındı. Bina tescilli olduğu için bir bütün olarak anı lan değerleri korunarak, restore edilmesi gerektiği yönünde bir karar varken, hiçbir teknik gerekçe gös terilmeden binanı n taşıyıcı sistemi ve fonksiyonu tamamen değiştirild i . Otel binası nın son kalan d ı ş cephesi de bir gecede yok edildi. Bir ay önce gerçekleşen yıkımı öğrenen i stanbul M imarlar Odası, konuyla i lgili suç duyu rusunda bulunmaya hazırlanıyor. Anıtlar Kurulu'na da başvuruda bulu nacak olan M imarlar Odası yetkilileri de, binanın dış cephesinin korunması ge rektiğini, ancak tarihi binanın tamamen yıkılmasının şaşkınlığını
Mayıs 2008 yaşadı kları nı kaydetti . M ülkiyeti Tanrıverdi Holding'e ait olan binanın işletmesi için ise Mariott, Bvlgari, St. Regins ve Shangri l l gibi dünyan ın önde gelen otel zincirleri talip.
Üç Yıl Önce Sa"tın Alın dı 1 930'1u yılların başı nda Avustralyalı bir firma tarafından Astro Türk Tütün Fabrikası olarak kurulan bu bina, daha sonra özel sektörde birçok kez el de ğiştirdi. Binayı Tekfen Holding'den 3 yıl önce satın alan Tan rıverdi Holding, 7 yıldızlı ve sualtını gören bir otel yapmayı hedefliyor.
O rg a n i k M ima r i y l e Ta n ı şma Va k t- i 1 2 Mayıs, Akşam YAZAN: EYÜP TATLlPlNAR
Gökhan Avcıoğlu, projeler arası nda süren hayatını i stanbul-New York hattı nda mekik dakuyarak geçiren, bu arada verdiği dersler için Paris'teki atölyesine uğramayı ihmal etmeyen, Türkiye'nin önde gelen m imarlarından biri. 1 994'te i stanbul'da kurduğu m imarlık ofisi GAD 'da (" küresel mimari gelişim" anlamında; G lobal Architectural Development) işler iyi gidince bir şu besini de 2001 'de New York'ta açmış. i stanbul'dan Ankara'ya, Bursa'dan Buenos Aires'e, Prag'dan New York'a uzanan geniş bir eser portföyüne sahip Avcıoğ l u , bugünlerde Badrum Göltürkbükü 'nde imzasını attığı projeyle genellikle başka alanlardan aşina oldu ğumuz "organik" kavramını mimariye ta şıdı. i rfan Kuriş'in yatırımıyla gerçekleş tirilen organik otel projesinin adı Ku um. "Organik" tanı mlamasının bugüne kadar yarattığı alışkanlıkla otelin mesela saz lardan yapıldığını düşünebilirsiniz ama tabii öyle değ i l . . . Orga nik binadan ne anlamamız ge rekiyor? Bu laflar klişe oluyor aslında bir süre sonra. Kuum'u örnek verirsek mesela, Badrum'un topografyası eğimli ve ha reketli, d üz bir arazi değil. Biz de yola çıkarken yapıda klasik dikdörtgen ya da kare formları uygulamayalı m dedik.
Normalde 90 derecelik açı larla çalışılır, bu aslında geleneksel bir durum değil ama geçen yüzyılda modernizmin yan sı ması olarak böyle bir şey çıktı mima ride, tek bir açıyla çalışmak daha kolay. Buradaysa 1 80 farklı açı var, oradaki çevrenin hareketliliğini ve çeşitliliğini yansıtıyor yani . Organi k tanımı buradan geliyor. Tabandan yükseldikçe hareket eden bir tasarım , bölgenin topograf yasına göre bu hareket güç de veriyor, örneğin deprem karşısında daha daya nıklı duruyor bina. 7-8 yıl önce olsaydı yapamazdım bu yapıyı, yatırımcının da oraya gelecek insanların da makul bulması, beğenmesiyle ilgili bir şey bu, farklı bir anlayışın ü rü n ü çünkü .
Dü nyanın En Ü r- k e k İş İn s a n la r-ı Tü r- k iye ' d e Org a n i k a nlayış şehir için d e geçerli olabilir mi? i stanbul'un en cazip yeri Levent'i dü şünün, orada bina yaparsan ız neye dikkat edersiniz? Trafik sıkışıkl ı ğ ı , 60 kilometre hızla geçen insanlar, binaya 3 kilometre uzaktan bakan insanlar, orada çal ışanlar, karmaşık ve hareketli bir akış . . . Binayı yaptığınızda herkesin 'tamam beni m bu binayla i lişkim var' de mesi gerek. Bir kartpostaldan i stanbul hakkında bilgi almak isteyen biri gibi, o bina da, organi k bir ilişkisi varsa bakan lara çevresi hakkında fikir verir. Bu tür m imari maliyetten mi yoksa anlayış ta rkından dolayı mı yaygın değil? Maliyetli değil, anlayış farkından. Görg ümüz tabanından tavanına kadar hareketsiz yükselen yapılarla sınırlı kalmış. Tek düze bir durum hakim bizim mimarlık anlayışımıza, şehi r planiarına bakın mesela, Bilecik neyse Amasya da öyle olsun, Amasya neyse Aydın öyle olsun istiyoruz. Farklılıklar ortadan kalkı nca kültürel bir sığlık meydana geliyor. Bir de işin ticari boyutu var, pro jenin başarısının bir ölçüsüdür sonuçta bu. Dünyanın en ürkek işadamlarının bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz. Farklı bir proje risk barındırır sonuçta, o riski almak gerek. Kuum için başka bir iş insanı olsaydı mesela 'şurası boş kalm ı ş oraya da bir bina ekleyin, şu
Mayıs 2008 binayı üç kat daha büyütün' gibi şeyler isteyebilirdi. Bu projen i n cazip bir i ş ol maktan öte anlamı var mıydı sizin için? Çocukluğumdan beri yazları gelirim Bodrum'a, mimar olmayı civardaki antik kentleri gezerken kafama koym uştum . Dolayısıyla işin manevi boyutu var, in san iyi bildiği ve sevdiği yerlere bina yaparken işe farklı bakıyor, oraya bir değer katmak istiyor.
yaratıcı fikrin tembellikten çıktığını an ladık. Kuum projesinin karakteri böyle mesela, bu köydeki kimi formlar bizi yavaş olmaya, dinginliğe, düşünmeye daha fazla teşvik ediyor."
Ema a r , L i badiye i ç i n 5 M ima r d a n Te k l i f Al d ı 29 Mayıs, Akşam
Mimarlık diplamanızı Selçuk Ü niversitesi'nden aldın ız, mesleğe pek görkeml i bir adım sayılmaz, ge lişimin izde neler etkili oldu? M imarlık merakım çocukken başladı, diplama için okudum yalnızca. Okulda zorla eğitildim, öğrendiklerimi unutmak için de bir o kadar zaman harcad ı m . Okuldan sonra gittiğim Bektaş M i marlı k bana daha iyi okul oldu. Şimdikiler beni m çektiğim sıkıntıyı çekmesin diye öğretmenlik yapıyoru m , en sevdiğim şeylerden biri bu; başkaların ı n eğittiği kişilerle uğraşmaktansa öğrenciyi baş tan zehirlemek . . .
Din g i nliği -teşv ik eden bir form Aslında anlatırken otel dememek ge rek belki de, zira tasarımıyla da işletme anlayışıyla da klasik bir otel değil Kuum. Kocaman bir binadan değil de bir kö yün evleri gibi dağ ılmış, toplam 67 oda ya sahip iki üç katlı yapılardan oluşuyor. 300 metre sahili olan otel Spa'sından kapalı yüzme havuzuna kadar her türlü konfora sahip. 67 oda birbirinden farklı dizayn edilmiş ve tamamı geniş cam cephelerinden denizi görüyor. Klasik anlamıyla bir resepsiyonu bulunmama sı, iddialı oldukları balıkçı lokantasının salaş bir havaya büründürü lmesi gibi bazı 'aykırılıklara' da sahip. Projeye, Avcıoğlu'nun modern m imariye bir eleş tirisi olarak bakılabilir. Ona göre geçen yüzyılda yaygınlaşan Avrupa ve Amerika merkezli m imari başka yerlerdeki mimari tarzları ezdi . Modern diye bildi ğimiz yerlerin dışında da medeniyetler olduğunu ise daha yeni keşfetmeye başlıyoruz; "yavaşlığı keşfettik mesela, tembellik gibi görünen şeylerin aslında insanlar için daha iyi olabildiğini, birçok
Emaar Türkiye, Taskana Vadisi projesin i n ardı ndan ikinci yatırımı olan Libadiye projesi için u luslararası 5 mimarlık şir ketinden teklif istedi. Emaar Türkiye'nin, Libadiye'deki arazisi için proje tasar layacak olan m imarlık şirketleri Foster and Partners ve Skidmore, Owings and Merrili LLP, Cesar Pell i , Frank Owen Gehry ve Jean Nouvel olarak belirlendi . Libadiye projesin i n , dünya çapı nda bir proje olacağını dile getiren Emaar Türkiye CEO'su Ozan Balaban "Her projemizde, her zaman en iyiyi he deflediğimiz için, Libadiye'de d ünyaca ünlü m imarlarla görüşüp proje teklifle rini iletmelerini istedik. Şimdi gelecek olan teklifleri bekliyoruz. Dünyada öyle binalar vardır ki, sadece o binaya özel turistik geziler yapılır. O şehrin d ünyaya tanıtımına katkıda bulunur. Bu projede de hedefimiz bu," dedi.
B i n a la rda E n e r j i Kiml i ğ i Z o r u n l u Ol u y o r 1 3 Mayıs
Ev alırken ya da kiralarken konum una, depreme karşı dayanıklılığına, büyüklü ğ üne, manzarasına, güvenliğine, otopar kına ve daha birçok faktöre önem veri l iyor. Satın alı nan evin oturmaya başla dıktan sonra ekonomik olması gerektiği veya evin ne kadar enerji harcayacağ ı ise genellikle ilk aşamada akla gelen konular arasında bulunmuyor. " Enerji Kimlik Belgesi" ile artık binanı n aydın latma, ısıtma ve soğutmada ne kadar enerji tüketeceğini ve yal ıtım durumunu önceden bilmek m ümkü n olacak. 2009 yılında yürürlüğe girmesi bek lenen " Binalarda Enerji Performans
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
175
Yönetmeliği" kapsamındaki Enerji Kimlik Belgesi, asgari olarak binan ın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sın ıflan d ı rmas ı , yal ıtım özellikleri ve ısıtma ve 1 veya soğutma sistemlerinin verimiyle ilgili bilgileri içeriyor. Dolayısıyla, tüketi ciler enerji karnesine bakarak bu bilgile re ulaşabilecek. XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneğ i Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Topçu, şu an yürürlükte olan Isı Yal ıtım Yönetmeliği'nde benzer bir belgenin bu lunduğunu belirtiyor. " I sı i htiyacı Kimlik Belgesi" adı verilen uygulama gereğin ce; binayı yapan kişi ya da kuruluşun, yapılan projeye göre hesapiayıp "Bu bina ısınmak için şu kadar enerji har car" şeklinde bir bilgilendirme levhasını binan ın görünür bir yerine asmasının zorunlu olduğunu hatırlatan Topçu , de netimde yaşanan aksaklı klar nedeniyle uygulaman ı n etki l i olarak gerçekleştiri lemediğini vurguluyor. Ancak yeni Enerji Kimlik Belgesi ge reğince sadece yalıtım değil, konutların yıllık enerji ihtiyacı hesabı da yapı labile cek. Bu hesapta ise konutun ısıtılması, soğutulması, sıhhi sıcak su üretimi ve aydınlatma için kullanılan enerji miktarı da dikkate alı nacak. Enerji Kimlik Belgesi'nin ilk etapta, yönetmelik yürürlüğe girdikten sonra ya pılacak yeni binaları kapsayacağ ını be l irten Topçu, mevcut binalar için de 1 0 yıllık bir geçiş sürecinin öngörüldüğünü ve bu sayede Türkiye'de enerji verimli liği alanında önemli bir adı m atılacağını ifade ediyor. Enerji Kimlik Belgesi olmayan bina ların projelerinin onaylanmayacağını bildiren Topçu, i htiyacının yüzde 70'ini ithal enerji ile karşılayan Türkiye'nin sadece ısı yalıtımı ile yılda ortalama 7 milyar dolar tasarruf sağlayacağının da altını çiziyor. Enerji Kimlik Belgesi'nin ekonomik yönünün yanı sıra bir de çevre boyutu var. Çünkü belge, konutların yıllık C02 emisyon salı miarı nı da belgeliyor. Aynen beyaz eşyalarda olduğu gibi, konutlar A'dan G'ye kadar sınıflandı rılıyor. A sınıfı tasarruflu ve SEG (Sera Gazları Emisyonu Göstergesi) emisyonu düşük konutları, G sınıfı ise enerji israf eden ve SEG emisyonu yüksek konutları işa ret ediyor.
:1.76
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Enerji Kimlik Belgesi, bünyesinde bu konu ile ilgili sertifika almış en az bir mühendis bulunduran ve Bayındırlık ve i skan Bakanlığı tarafından onaylanan kurum ve kuruluşlar tarafından verilebi lecek.
3 . 5 0 0 Yı l l ı k � a y a Me z a r ı Uze rine Villa Ya pt- ı l a r 1 3 Mayıs, Hürriyet
Mayıs 2008
Müt-e a h h it" : He rkes Ya pıyor Viiiaları 1 40.000 Pound'a satışa çı kardığını belirten i sa Şahin kaya, " Biz inşaatları kaba halinde aldık, bitirip satmaya başladık. Ayrıca bu mezarlar bizim tapulu arazimiz üzerinde. Şimdiye kadar birçok villa mezarların bulundu ğ u alana yapıldı, satıldı, kimse bir şey demedi. Mezarlar inşaat yapı lırken tah ribata uğramış olabilir, ama inşaat için gerekli tüm izinleri aldık. Ayrıca mezar ların üzerine sadece biz inşaat yapmıyo ruz ki herkes yapıyor" diye konuştu.
YAZAN: YAŞAR ANTER
Son g ü nlerde aşırı yapılaşma ve doğa tahribatıyla gündeme gelen Türkiye'nin en önemli turizm merkezi Bodrum'da, 3 .500 yıllık Karya kaya mezarları ve odalarının üzerine yüzme havuzlu villa yaptılar. Yaptı ğ ı viiları 1 40.000 Pound'a satışa çıkaran müteahhit, "Her şeyimiz yasal. Ayrıca mezarların üzerine sadece biz inşaat yapmıyoruz, herkes yapıyor," diye konuştu . Bodrum'da geçen cumar tesi " M iken Uygarlığı ve Badrum'daki i zleri" isimli bir konferans veren Akdeniz Ü niversitesi Tarih ve Arkeoloji Bölümü Ö ğretim Ü yesi Prof. Dr. Fahri Işık, 3500 yıllık Karya kaya mezarları üzerine ya pılan yazl ı kları örnek göstererek tarih yağmasına isyan etti. Mezar odalarının merdivenlerinin kırı cılarla tah rip edildiği , mezarların üzerine yüzme havuzu yapıldığını, oda duvar ve zeminlerinin kırılarak atık su boruları geçirildiği , üzerlerine demir çakılarak tel örgüyle çevrilip duvar örüldüğünü ak taran Prof. Fahri Işık, böylesine sağdu yusuz, yağmacı ve fı rsatçı olunmasına büyük tepki gösterdi .
Belediye İncelernesi
Turgutreis Belediyesi F e n i şleri ekip leri ise dün sabah kaya mezariarına kon durulan villalarda inceleme yapt ı . Kaya mezarların ı n etrafına yapılan, inşaat ruhsalı al ınmış 6 villadan sadece birinin yüzme havuzunun kaçak olduğu tespit edildi , tutanak tutuldu. Villalara, kaya mezarları nın henüz tescilinin yapılmadı ğ ı 2002 yılında inşaat ruhsalı verildiği ortaya çıktı. Karya mezarlarının bulunduğu böl gedeki viiiaları yapan m üteahhit i sa Şahinkaya ise iddiaları reddetti.
So ruşt-u rma Başlat-ıldı Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan , olayı duyduktan sonra Bodrum Sualtı Arkeoloji M üzesi Müdürü Yaşar Yı ldız'ı arayıp bölgede arkeolog ve uzmanların araştı rma yapması için talimat verdiğini bildirdi. Kaymakam Kalkan , "Soruşturma başlattım . Uzmanların hazırlayacağı raporun sonucunda suçlular hakkında hem idari hem adli soruşturma başlatıp savcılığa suç duyurusunda bulunacağız ve bölge yi koruma altına alacağız" ded i .
De l ft- Te k n i k U n i v e r s it- e s i Mima r l ı k F a k ü l t- e s i Ya n d ı
1 3 Mayıs, Nu.nl DERLEYEN: PlNAR SEYREK • ARKiTERA.COM
Hollanda'nın en büyük mimarlık okulu Delft Teknik Ü n iversitesi M imarl ı k Fakültesi binası 1 3 Mayıs 2008 Salı sa bahı başlayan yangın sonucu tamamen kullanılamaz hale geldi ve birkaç saat sonrada yıkıldı. 7. Kattaki su tesisatın dan sızan suyun bir alt kattaki kahve makinasında meydana getirdiği kısa
devre sonucu başayan yangında ölen ya da yaralan olmad ı . 1 3:30'da meyda na meydana gelen patlamadan sonra yangın büyüyerek binan ı n tamamı n ı kapladı . Taşıyıcı sistemi de zarar gör düğünden itfaiye ekipleri yanan binayı terk etti, çalışmalarına dışarıdan devam ediyor. Yangın sonucu etrafa yayılan zararlı maddelere rastlanmad ı . Ö nlem olarak karşısındaki öğrenci yurtları ve binanın çevresi boşaltıldı .
S u l u k u le ' ye UNE SCO Vi z e s i Kad i r To p b a ş ' ı R a h a t- l a t- t- ı 1 5 Mayıs, Referans YAZAN: ARAM EKiN DURAN
Sulukule'de gerçekleşen yıkımlar dola yısıyla eleştirilerin hedefi olan Kadi r Topbaş, U N ESCO'nun " Kentsel Dönüşüm ve Yenileme" çalışmaların ı "demokratik" olarak nitelemesi üzerine rahat bir nefes aldı . Birleşmiş M illetler Eğitim, Bilim ve Kültür Ö rgütü'nün ( U N ESCO) Sul ukule'de yürütülen " Kentsel Dönüşüm ve Yen ileme" çalışmalarını "gayet demokratik" olarak nitelemesi, Sul ukule'de gerçekleşen yı kımlar do layısıyla eleştiri okiarının hedefi haline gelen i stanbul Büyükşehir Belediyesi'ni rahatlattı. i stanbul Büyükşehi r Belediye Başkanı Kadi r Topbaş, dün yaptığı açıklamada U N ESCO heyeti gelmeden önce yapılan manüpülasyonların kendi sinde bile endişe yarattığını belirterek, " Ben şuna bakıyordum. Bilimsel bir kuruluş, bilimsel bakarsa bunlar zaten problem değil. Tabii bilimsel bakildığı için sorun çık madı. Yani onların beklediği sonuç çık mad ı . Ve rahatladık tabii ki. Sonuç ola rak bir stres vardı . O sıresin verdiği bir sıkıntı, çalışan arkadaşlarımızın özellikle ne kadar strese g i rdiklerini biliyorum," diye konuştu. Projeye haziran sonunda başlamayı planladıklarını beli rten proje koordina törü Fatih Belediyesi Yenileme Alanları Danışmanı M ustafa Çiftçi farkını ödeme kaydı ile bölgedeki mal sahiplerine pro jede m ü l k edinme hakkı
Mayıs 2008 tanınacağını söyledi. Ancak Sulukule Platformu Sözcüsü Hacer Foggo ise " Yıkım kapsamına alınan 40-50.000 YTL' I i k evlerini belediyeye devreden m ü l k sahiplerinin yeni yapılacak 1 601 70.000 YTL'Iik l ü ks konutlardan alma "fırsatı" tanınacakm ış. M ül k sahibinin iki ev arasındaki fiyat farkı n ı 1 5 yılda ödemesi öngörülüyor. Ama Sulukule halkının tamamının geliri 500 YTL'nin altında. Kimsenin bu pa rayı ödeyecek durumu yok. Buradaki evlerin çoğunu üçüncü şahıslar satın aldı," iddiasında.
H a z i r-a n ' d a Hız Kaz a n a c a k Tarihteki i l k Roman yerleşim yerle rinden biri olarak bilinen ve i stanbul'un eğlence kültürünü derinden etkileyen Sulukule'nin " Kentsel Dönüşüm" pro jesi kapsamında yeniden yaratılacak olması, projenin kamuoyuna duyurul duğu 2006'dan beri sıkça tartışıldı. Fatih Belediyesi ve Toplu Konut i daresi (TOK i ) önderliğinde hayata geçirilecek proje, Sulukule'de yaşayanları olumsuz etkileyeceği ve bölgenin ruhunu zedeleyeceği gerekçesi ile Avrupa Birliği (AB) yetkililerinden ABD Helsinki Komisyonu'na kadar birçok kişi ve kuru luş tarafından eleştirildi. Türkiye'de de "Sulukule'de Yıkıma Hayır" diyerek bir araya gelen müzis yenler ve sivil toplum örgütleri düzenle dikleri etkinliklerle Fatih Belediyesi'nin tavrını protesto etti. Tüm gözler i stanbul'un D ünya Kültür Mirası Listesi'nden çıkarılıp çıkarılma yacağı n ı belirleyecek bir rapor yazmak üzere yaklaşık 1 hafta boyunca incele melerde bulunan U N ESCO heyetine çevrilirken, heyet başkanı Francesco Bandarin'in " Burada fiziksel ve sosyal dengenin iyi ayarlanması gerekiyor. Şehirleri orada yaşayanlar oluşturur. Oradaki halka dan ışıimalı ve fikirleri alınmal ı . Ş i mdiki uygulamanın gayet demokra tik olduğunu d üşünüyorum" şeklindeki açıklaması dikkat çekti. U N ESCO'dan "projeye onay" anla mına gelen bu sözlerle rahatlayan Fatih Belediyesi'nin, okulların kapanacağı haziran ayından sonra projeye hız ver mesi bekleniyor.
M ü l k iyet" Sah ibine Ev Ve r-ilecek Sulukule'de yaşayan 1 .0 1 6 ailenin tek odalı evlerde, tuvaleti, banyosu ve hatta mutfağı olmayan çok kötü şartlar da yaşad ıkları n ı , bölgenin bir sur bandı olduğunu dile getiren Kadir Topbaş, dün yaptığı açıklamada şöyle konuştu: "Sur bandında, bu tarihi çevrede siz bu kadar aileyi alacak kadar büyük yapı lar yapamazsınız. Katlı binalar yapamıyor sunuz. Yapabileceğiniz şey koruma amaçlı imar plan ında öngörülen boyutta. Bu da 2-3 kat. Bunu yaptığınız zaman da oradaki barınabilecek aile sayısı 600-700'1ere düşüyor. Aradaki farkı bir yerde konuşlandı rmanız lazım . Bütün mesele bu. Bu insanlar gidip başka i nsanlar gelecek değil buraya. Heyet bu çalışmayı doğru buldu. Bu bir sosyal proje. Orada yaşayan insanlar kendi kültürünü devam ettirecek. Yine darbu kasını çalacaksa çalsı n . Kemanını çala caksa çalsın. Kim kemanı n ı darbukasını bıraksı n diyor ki . . . " Fatih Belediye Başkanı M ustafa Demir de amaçlarının bölgede nezih , oturulabilecek b i r yapılaşma ortamı ha zırlamak olduğunu belirtti ve " Bölgenin yeniden oturulabilecek nezih ortama dönüştürülmesiyle birlikte yapılacak evierden oradaki mülkiyet sahiplerine de verilecek," dedi . Çiftçi son 2 yılda tüm proje kapsa mında 759 mülk sahibinin 649'u ile anlaşmaya vardıklarını vurgulayarak, Sulukule projesine karşı çıkanların "asi milasyon yapılıyor" eleştirilerine şöyle yanıt verdi: " Buradakilerin tasfiye edildiği iddiaları doğru değil. Mal sahibi ve kiracılar an laştıkları takdirde, burada oturma hak ları var. Mal sahibi ile anlaşamayan ki racıya da konut edinme hakkı tanıyoruz. H içbir kiracı ve ev sahibi ile sorumuz yok. Problem, boşaltılan evleri işgal eden bazı kişilerden kaynaklanıyor."
"Evler-i Yaba ncıla r Alıyo r-"
Öte yandan, Sulukule projesini protesto eden kesimler de proje ile Sulukule'deki Roman vatandaşların asi mile edileceğini ve evsiz kalacağ ını id dia ediyor. Sulukule Platformu Sözcüsü Hacer Yı ldırım Foggo, yıkım kapsamına
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
177
alı nan 40-50.000 YTL'Iik evlerini bele diyeye devreden mülk sahiplerinin yen i yapılacak 1 60-1 70 b i n YTL'Iik l ü ks ko nutlardan alma "fırsatına" sahip olduğu nu hatırlatarak, " Fatih Belediyesi, mülk sahibinin iki ev arasındaki fiyat farkını 15 yılda ödemesini öngörüyor. Ama bizim yaptığımız araştırmalar, Sulukule halkının tamamının gelirinin 500 YTL'nin altında olduğunu gösteriyor. Kimsenin bu parayı ödeyecek duru m u yok. Buradaki evlerin çoğunu üçün cü şahıslar satın aldı. 620 evden 450 tanesinin üçüncü şahıslar ve şirketler tarafından satın al ındığını biliyoruz. Bu projenin Suluku leliler için hazırlanmadı ğ ı ortada," diye konuştu. i stanbul Şehir Planlamacıları Odası Şube Sekreteri Tayfun Kahraman ise, yerleşim profilini değiştirecek bir kentsel dönüşüm projesinin asla desteklenemeyeceğinin altını çizerek, " Belediyenin Sulukule'de yapmak iste diği şeyin Sulukule halkını bölgeden çı karmak olduğu açıktır," dedi. Sulukule Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Ş ükrü Pündük de Sulukule'deki projenin sos yal bir proje olabilmesi için M imarlar Odası'nın, şehir planlamacılarının, STK'ların işin içinde olması gerektiğini vurgulad ı .
90 . 000 Met- r-ekar-elik Ala n Ye nile ne ce k - Fatih'te 2006 yılında uygulamaya konulan Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projesi, Yedikule'den Yenikapı'ya kadar olan sahil bandı, Ayvansaray, Fener Balat, Fatih'in kenarları ve sur diplerin deki çöküntü alanlarını kapsıyor. Proje ile Fatih ilçesinin yüzde 22'sine denk gelen, 10 sokak ve 3 caddeden ol uşan 90 bin metrekarelik alan yenile necek. Sulukule'nin proje içindeki ağırlı ğ ı ise yüzde 4. • Sulukule adıyla anılan Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerindeki yeni leme çalışmaları sonucunda, 370 par seldeki 620 hane ve 44 işyeri yıkılacak. H anelerin 361 ' inde kiracılar yaşıyor. • Yeni binalar 75 ve 95 metrekare, iki katlı, sur bandından uzaklaştıktan sonra da 3 katlı olacak. Proje için bölgeye 40 milyon YTL'Iik yatırım yapılacak. M ü l k sahipleri, bölgede inşa edile•
•
:178
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
cek 1 60-1 70.000 YTL değerindeki l ü ks konutlardan almak istedi kleri takdirde, belediyeye devrettikleri evlerinin değe rini yeni yapılacak konutların fiyatından düşerek, geriye kalan bedeli 180 ayda ( 1 5 yıl) ödeyecek. Belediye, mülk sahibi ile anlaşama yan kiracıya da konut edinme hakkı tanıyor. Gaziosmanpaşa Taşolu k'ta 1 97.923 metrekarelik alanda i nşa edilen bu konutların fiyatları 50.000 YTL ile 1 00.000 YTL arasında değişiyor. • Fatih Belediyesi yetkilileri bugüne kadar 620 dairenin 500 tanesi ile, 44 dairenin 34 tanesi ile anlaşma yapıldığı n ı , 759 mülk sahibinin 649'u ile el sıkış tıklarını belirtiyorlar. Sulukule Platformu ise 620 evden 450 tanesinin üçüncü şahıslar ve şirketler tarafından satın alındığını iddia ediyor. •
S u l u k u le Ta r i h i Ta rt-ışması Sulukule'deki yıkımlarla evlerinden olan Roman vatandaşların durumu, yeni bir tartışmayı da g ündeme taşıdı. Fatih Belediyesi ile Sulukule'de "kent sel dönüşü m"e karşı olanlar arasında "Sulukule Romanların ilk yerleşim yeri mi?" kavgası çıktı. Sulukule Platformu ve Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği, Sulukule'nin Romanların tarihte yer leşik hayata geçtikleri ilk bölgelerden biri olduğunu savunurken, belediye "Osmanlı döneminde Sulukule'de üst tabaka yaşıyordu," diyor. Sivil toplum kuruluşları, Bilgi Ü n iversitesi Ö ğretim Ü yesi Adrian Marsh tarafından yazılan "Sulukule Tarihi" adlı araştı rmada Sulukule'nin "çingene tarihinin kalbi" olarak n itelendirildiğine dikkat çekiyor. Söz konusu araştı rmada, Romanların, Fatih'in i stanbul'u fethinden sonra şehi r hayatını v e ticari yaşamı canlandırmak amacıyla bugün Sulukule olan bölgede iskan edildiği anlatılıyor.
Sulu k u lelile r Ne Diyo r? Sevt-ap Gala z a : Dü nya Roma n l a r Gü n ü ' n de evim yıkıldı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalı kları Hastanesi'nde tedavi gören ve yüzde 40 oranında engelli olduğuna dair
Mayıs 2008 raporu bulunan 45 yaşındaki Sevtap Galaza, kiracısı olduğu evin yıkılma ması için birkaç ay önce belediyeye bir dilekçe ile başvurdu. Fatih Belediyesi yetkilileri, kızı ve tarunu ile birlikte yaşayan Galaza'n ı n okullar kapanana kadar evde kalabileceği kararına vardı . Sevtap Galaza'nın evi tam da Dünya Romanlar Günü olan 8 N isan'da beledi ye ekipleri tarafından yıkıldı. Yıkım kara rını evindeki tüm eşyaları kapı önünde yakarak protesto eden Galaza, yıkı lan evinin duvarına da "Burada i nsan yaşı yor" yazmış ve o dönemde medyada da yer almıştı. Şu anda yıkılması beklenen başka bir binanın tek göz odasında yı kım gününü bekleyen Galaza, " Doğma büyüme Sulukuleliyim . i ki ay sonra ne olacağ ı m belli değil," diyor.
Sa b r iye Po laf" ka n : Bizi neden sokağa at-ıyorl a r, öcü m ü y ü z ? Sabriye Polatkan ise korku içinde oturduğu evin yıkılacağı günü bekleyen bir başka Sulukule sakini. 49 yaşındaki Polatkan, eşini 10 yıl önce kaybetmiş. Bir oğlu, bir de kızı var. Oğlu 2 yıldır uyuşturucu kullanmaktan hapis yatıyor. H içbir altyapısı olmayan tek gözlü bir odada yaşayan anne-kız, 1 00 YTL'Iik kiralarını çıkarabilmek için kimi zaman mendil satttıklarını kimi zaman ise dilen cilik yaptı kların ı söylüyorlar. Oturdukları evin Sulukule'nin kentsel dönüşümü gerekçesi ile yıkılacak olmasın ı aklı almıyor Sabriye Polatkan'ın. Başbakan Erdoğan'ın "Sulukule'yi ucube halinden kurtaracağız" diyerek savunduğu pro jenin kendilerini sokakta bırakacağını söyleyen Polatkan, " Bizi neden sokağa atıyorlar? Biz öcü müyüz?" diyor.
ve Sultanahmet Four Seasons Oteli ile ilgili projelerin "onaylandığı na" ilişkin basında yer alan haberler üzerine bir açıklama yaptı. Bandarin , " Ü zerinde hala çalışılması gereken bir projeyi U N ESCO'nun 'onayladığı' şeklinde açıklama yapılması uygun değildir" dedi . Bandarin'in i kinci düzeltmesi de şu oldu: Sultanahmet Four Seasons Otel alanında yapılmış yen i yapılar konusuna da " Kimi basın organlarında çıkan 'onaylandı ' haberlerinin aksine U N ESCO bu projeyi 'onaylamamıştır."
Ya n lış Anlaşıla n İki Ko n u d a Uya rı Geldi Anadolu Ajansı'na dün açıklama yapan i stanbul Büyükşehi r Belediye Başkanı Kadi r Topbaş, Birleşmiş M i l letler Eğitim Bilim ve Kültür Ö rgütü U N ESCO'dan Dünya Kültür M i rası heyetinin i stanbul'daki incelemeleri nin 'olumlu' sonuçlandığını açıklam ıştı. U N ESCO heyetinin raporun "olumlu" çıkacağ ını söylediğini anlatan Topbaş, denetimin ardı ndan Türkiye'de bu konuda çalışan görevlilerin üzerindeki "stresin de kalktığını" beli rtmişti. Bugün açıklama yapan Bandarin, bu konuda bir yanlış aniaşılma olduğunu belirtti: " H alen Türkiye'de bulunduğum için, yap tığımız basın toplantısı ardından yerel ve ulusal basında yayınlananları izleme fı rsatı buldu m . Birçok yayının doğrulu ğunun farkında olmakla birlikte, yanlış anlaşıldığımı düşündüğüm iki temel konu hakkı ndaki düşüncelerimi yeniden açıklamak isterim."
Bond a r-in ' in açık lama met-n i n i n t-amamı şöyle : SAYIN BELEDiYE BAŞKANI
Kad i r Top ba ş U N E SCO ' y u Ya n l ı ş An l am ı ş 1 6 Mayıs, NTVMSNBC
Sulukule'deki "dönüşüm" projesi de da hil i stanbul'un U N ESCO sınavından geçtiğini açıklayan i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a U N ESCO Heyeti'nden "yanlış anlaşıl dı" açıklaması geldi. U N ESCO Heyeti Başkanı Francesco Bandarin, Sulukule
SAY I N VALi
Ö ncelikle, U N ESCO Heyeti'ne i stanbul'da bulunduğu süre boyunca gösterdiğiniz sıcak i lgiden dolayı teşek kür ederim . Gerçekten, halen tartışılan birçok konu hakkında oldukça detaylı ve tam bilgi edinebildik. Tüm şeffafl ığı n ızı ve içtenl iğinizi, i stanbul'un m i rasının etkin bir biçimde korunması adına gösterdiğiniz tüm çabaları nızı gönülden takdir ediyorum. Ayrıca, 2006 yılındaki U N ESCO Heyeti ziyaretinde dile getiri len hassas konulardaki
Mayıs 2008 arkeolajik S i T'in yakın zamanda kamuya açılacak olması hususunda memnuni yetlerimi i lettim . U marım bu açıklama, olaylar karşısındaki duruşumuzu netleş tirmiştir ve yine umarım ki aynı şeffaflık anlayışı ile olağanüstü şehrinizin korun ması üzerine ortak çalışmalarımızı de vam ettiririz. Daha önce de belirttiğim üzere, tarafım ızca hazırlanacak nihai rapor, en son karar verici kurum olan Dünya Kültür M i rası Komitesi tarafından incelenecektir.
gelişmeyi görmekten de çok mutlu oldum. Özellikle, kentsel peyzajı n korunması yönündeki kararlılığınızı ve Galataport ile Haydarpaşa projelerini iptal etme yönündeki kararınızı özellikle tebrik ediyorum. Ziyaretim boyunca basının da bize eşlik etmesi memnuni yet vericiydi. Umarım, UN ESCO'nun misyonu hakkında net bir görüş ortaya koyabilmişizdir. Halen Türkiye'de bulun duğum için, yaptığımız basın toplantısı ardı ndan yerel ve ulusal basında yayın lananları izleme fırsatı buldum. Birçok yayının doğruluğunun farkında olmakla birlikte, yanlış anlaşıldığımı düşündü ğüm iki temel konu hakkındaki düşünce lerimi yeniden açıklamak isterim. 1 . Sulukule Projesi hakkındaki tar tışma sırası nda; koruma kavramı ve sosyal ihtiyaçlar arası nda bir dengenin bulunması gerektiğini net bir şekilde belirttim . U N ESCO; bir kentin yalnızca anıtlar ve yapılardan oluşmadığını; kent içindeki toplu lukların, tüm koruma süre ci içerisinde temel bir rol oynadıkları nı ve kentiiierin yaşamlarının iyileştiril mesinin kentsel korumanın önemli bir temel hedef olduğunu savunmaktadır. Bu nedenle, bir takı m basın organları nın yayınladığı gibi, verimli bir şekilde dengelenmiş hale gelmesi için üzerinde hala çalışılması gereken bir projeyi , U N ESCO'nun "onayladığı" şeklinde açı klama yapılması uygun değildir. Demokratik ve katılımcı bir sürecin, bu alandaki tüm kararlarla beraber yürütül mesinde ısrarcıyız. 2. Sultanahmet Four Seasons Otel alanında inşa edilmiş yeni yapılar konu suna gelindiğinde, UN ESCO'nun bu denli önemli arkeolajik S i T alanlarında ek yapılar inşa edilmesinin en iyi çözüm olduğunu düşünmediğini belirtmiştim. Ancak, ek yapıların tamamlanmış olduğu gerçeği göz önünde bulundu rulduğunda, yapı ların boyutu itibariyle kent silüetini büyük oranda etkilemediği beli rtilmiştir. Fakat hala, hem kentsel mirasa saygılı hem de otelin ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanabileceği farklı bir çözüm yolu izlenmiş olabilirdi ve olması da gerekirdi diye düşünüyorum. Bu nedenle, yine bu konuda da, kimi basın organlarında çıkan 'onaylandı' haberlerinin aksine U N ESCO bu proje yi "onaylamamıştır." Yine bu konuda, bu
ı79
edilen Akaretler S ıraevler, Beşiktaş Belediye Başkanı i smail Ü nal 'ın yoğun çabaları sonunda, çağdaş bir görü nüme kavuştu. 1 9'ncu yüzyıl Osmanlı Mimarisi'nin en önemli anıtsal projesi olan Akaretler S ıraevler'in, tarihini ve kişiliğini koruyarak, yeni bir kültürel doku yaratacak şekilde kente kazandırıl ması, sadece Beşiktaş'ı canlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda i stanbul'un uluslararası bir marka haline gelmesine de katkı sağlayacak. Vakıflar Genel M üdürlüğü'nün en büyük restorasyon projesi olan S ı raevler'le Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın restore ettirdiği tarihi bina sayısı da 4 bine ulaştı. Kentin bir anda m imari ve kültürel dokusunu değiştiren S ıraevler, dünyanın önde gelen otel zincirlerinden W Hotels Worldwide'ın işleteceği W Istanbul Oteli'nin yanı sıra, dünyaca ünlü mar kalara ait mağaza, restoran, rezidans, cafe ve barlarıyla bir anda i stanbul'un çekim merkezi konumuna geldi.
Saygılarımla, Francesco Bandarin
S ı raevle r I s t- a n b u l ' u n Ye n i Çe k im Me r k e z i O l d u .
1 6 Mayıs, Hürriyet
Restorasyonu tarihi doku korunarak gerçekleştirilen Akaretler S ıraevler, bir anda Beşiktaş'ı i stanbul'un yeni çekim merkezi konumuna getirdi. S ı raevler'in tarihini ve kişiliğini koruyarak, yeni bir kültürel doku yaratacak şekilde kente kazandırılması, sadece Beşiktaş'ı can landırmakla kalmayacak, aynı zamanda i stanbul'un uluslararası bir marka haline gelmesine de katkı sağlayacak. Vakıflar Genel M üdürlüğü'nün en büyük resto rasyon projesi olan S ı raevler, dünyanın önde gelen otel zincirlerinden W Hotels Worldwide'ın işleteceği W Istanbul'un yanı sıra, d ünyaca ünlü markalara ait mağaza, restoran, rezidans, cafe ve barlarıyla dikkat çekiyor. Tarihi dokusu korunarak restore
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Kült- ü rel Değişim
ı.. G> .-ı > G> a ı.. n vı
ı.. G> .-ı + G> ı.. a .>1. <(
Serdar Bilgili'ye ait Akaretler Otel i şletmeciliği ve Turizm AŞ'nin Garanti Bankası'ndan devralarak, toplam 75 milyon Dolar'a hayata geçirdiği Akaretler S ıraevler, i stanbul'un en bü yük restorasyon projesi olma özelliği taşıyor. Toplam 55.000 metrekare alanı kapsayan Akaretler S ı raevler'de, bah çeli daireler, çatı dubleksleri, stüdyo ve tek katlı farklı büyüklükte 56 dairelik bir de rezidans yer alıyor. Toplam alanı 1 1 .000 metrekareye ulaşan dünyanın en tanınmış markaların ı n da yer aldığı
180
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
34 seçkin mağazası, 450 araç kapasi teli otopark ı , aralarında Konyalı , Cafe Nero, S pice Market, Pastorito, lt is a Joke, Cafe City gibi cafe ve restoran lardan oluşan yeme-içme mekanlarıyla şehrin merkezinde yeni bir kültürel de ğişimi beraberinde getiriyor. Akaretler S ı raevler'de Cornelliani, J immy Choo, Bottega Venetta, Paul Smith, Marc by Marc Jacobs, Etro, Fred Perry, Haaz, N ux, Mandarina Duck, 1 930 Antika, Tumi, Piaget, Chronos, Kent Optik, Damas, Stark gibi d ü nyan ı n tanınmış v e seçkin markaları da yerini alıyor. Ayrıca, aralarında Sevan Bıçakc ı , Vertu, Hareml ique, Marc Jacobs, Sergio Rossi , Alberta Feretti , Marni, Lanvin, D-Squared ve Berlutti'nin de bulunduğu markalar ise, S ı raevler'de ilk mağazalarını açarak, i stanbullular'la buluşuyor. Bu mağazaların kiraları, metrekarelerine göre 1 00 Euro ile 1 20 Euro arasında değişiyor. Özellikle ulus lararası şirketlerin tercih ettiği Akaretler Sıraevleri'ndeki ofis alanlarında da, daha şimdiden yüzde 90 doluluk oran ı yakalanmış durumda. 45 ile 450 metre kare arasında değişen bu ofisierin ki raları ise metrekare başına 35 Euro'yu buluyor. Bu da, i stanbul'daki en yüksek ofis kira bedellerini oluşturuyor.
49 Yıl lığına Kiralanıye r Akaretler S ıraevler'de farklı büyüklük teki 56 daireden oluşan ve 1 1 .000 met rekare alanana sahip olan rezidansta da, yüzde 85 doluluk oranına ulaşıldı. Uzun dönem kiralama yönteminin uygulandığı rezidansta, daireler 5 yıldan başlayıp, 49 yıla kadar uzanan dönemlerde ki ralama yoluna gidiliyor. Tarihi binada yüksek tavanlar, özel bahçeler, merkezi havalandırma, 24 saat resepsiyon ve güvenlik, W i stanbul Hotel hizmetleri, housekeeping, room service, valet parking, 450 araclık kapalı otopark yer alıyor. Rezidans dairelere ise ağırlıklı olarak yerli ve yabancı işadamları ile sanatçılar ilgi gösteriyor.
Ta r i h le Mod e r n i Kay n a şt-ırdık
i stanbul Hotel'de ise toplam 1 34 oda bulunuyor. Otelde büyüklükleri 30 met rekareden başlayan değişik oda kate gorileri 1 70 metrekareye kadar
Mayıs 2008 ulaşabiliyor. Odalarda konaklama ücretleri 300 Euro'dan başlıyor. W i stanbul'un hedef kitleleri arasında moda, medya ve finans dünyası yer alıyor. S ı raevler'in, W Hotels konseptine son derece uygun olduğunu bel irten W i stanbul Genel M üdürü Göktuğ Ö zdemir, tarihi ve modernliği birleştiren bir mekan oluşturu lduğunu söylüyor. Özdemir, " Biz de bu anlayışla en i nce detaylarına kadar bu dokuyu yansıtma ya ve bu dokunun birbirinden değişik tatlarını otelimizin atmosferine entegre etmeye çalıştık. Özellikle otelimizin iç tasarımı Geomim tarafı ndan bu anlayış la titizlikle gerçekleştirildi," diyor.
At-at-ü rk M ü z e s i Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın yaşadığı B Blok 36 numaralı ev, Atatü rk M üzesi olarak düzenlendi. Toplam 1 1 bin metrekarelik alan ise aralarında Cornelliani, J immy Choo, Bottega Venetta, Paul Smith, Marc by Marc Jacobs, Etro, Marn i , Alberta Feretti , Fred Perry, Haaz, N u x , Mandarina Duck, 1 930 Antika, Tum i , Piaget, Chronos, Damas, Stark, Haremlique gibi markaları nın bulunduğu toplam 34 mağazaya ayrıldı. Proje kapsamın da ofislerle sakinler ve konu klar için yapılmış 450 araçlık bir de otopark bulunuyor.
Sa ray Çalışa nları için Ya pıldı Akaretler S ı raevler 1 874 yılında Sultan Abdülaziz'in emriyle Daimabahçe Sarayı'nda görev yapan memurlar ve " Saray Ağaları" için inşa edildi. M imarlığını, Daimabahçe Sarayı'nda da imzası olan, 1 9. yüzyılda ki pek çok Osmanlı eserinin yaratıcısı Balyan ailesinden Ser M i mar-ı Devlet unvanı n ı taşıyan Sarkis Balyan gerçek leştirdi . M imar; bugün Süleyman Seba ve Şair N edim caddeleri olarak adlan d ı rılan, farklı eğime sahip iki yol u , de ğerlendirerek balkanlar, cumbalar, kat silmeleri gibi yapısal öğeleri art arda yineleyip, bir ritim yarattı. 66 tekil ünite ve altı apartmandan oluşan Akaretler S ıraevler, 1 9'ncu yüz yıl sonunda bir prestij alanına dönüştü. Pek çok ünlü isim burada yaşamaya
başlad ı . Bun lar arasında Osmanl ı dö neminin ünlü Saray Ressamı Fausto Zonaro ve M ustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım da bulunuyor. Atatürk'ün kendisi de bir süre burada kalarak, Kurtuluş Savaşı'nın planlarını hazırladı. Akaretler S ı raevler, Net Holding tarafından Vakıflar Genel M üdürlüğü'nden 15 Ekim 1 987 tari hinde 49 yıllığına "Yap- i şlet- Devret" modeli ile kiralanmasının ardı ndan Net Holding'in altında kurulan Akarnet Konaklama Tesisleri Yatırım ve i şletme A.Ş. tarafından restore edilmeye baş land ı . Akaretler S ıraevler, 2003 yılında Garanti Bankası'na devredildi, 2006'da ise Akarnet hisselerinin Akaretler Otel i şletmeciliği ve Turizm AŞ tarafından satın alı nmasının ard ı ndan Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün en büyük resto rasyon projesi olarak hayata geçirildi.
Ga y r ime n k u l d e n Ç ı kma y a H a z ı r l a n a n Koç , Ko r a y ' ı S a t- ı y o r 1 9 Mayıs, Radikal
Koç Topluluğu odaklandığı dört ana sek tör dışında kalan gayrimenkul sektörün den çı kma kararı doğrultusunda Yapı Kredi Koray'ı satıyor. Yapı Kredi Bankası ve Koray G rubu, Yapı Kredi Koray Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı'ndaki hisselerinin muhtemel elden çı karma dahil birlikte değer lendirilmeye alınmasına karar verdi. Bankan ın i stanbul Menkul Kıymetler Borsası'na yaptığı yazıl ı açıklamada, Yapı Kredi'nin yüzde 30,45 ve Koray G rubu'nun yüzde 25 hisseleri için Rothschild Kurumsal Finansman H izmetleri şirketinin müştereken finan sal danışman olarak atandığı belirtildi. Yapı Kredi Koray GYO hisseleri, Yapı Kredi Bankası ve Koray G rubu'nun muhtemel hisse satışı açıklamasının ar dından i M KB'de ilk seans yüzde 1 0.73 artışla 2 . 27 YTL olan tavan fiyattan güne başlad ı . i kinci seansta da a l ı ş ağırlıklı olan Yapı Kredi Koray günü yüzde .. .'lık artış la . . . . YTL'den kapattı . Yapı Kredi Koray GYO Yapı Kredi Bankası'nın şirketteki h isselerinin
Mayıs 2 0 0 8 muhtemel satışının, Koç Topluluğu'nun; odaklandığı 4 ana sektör d ışında kalan gayrimenkul sektöründen çıkması niteli ğinde olduğunu açıklad ı .
Nede n Sat-ıyo r-? Ş irketten yapılan yazılı açıklamada bu konuda şu bilgi verildi: "Yapı Kredi Koray'daki, Yapı Kredi Bankası iştiraki olarak yüzde 30,45 oran ındaki hissele rin m uhtemel satış ı , büyüme stratejisinin bir parçası olarak Koç Topluluğu'nun odaklandığı dört ana sektör dışında kalan gayrimenkul sektöründen çıkması niteliğ indedir. Temel hedef, hedeflenen sektörlerde sağlıkl ı bir büyüme ve l i derliktir. Şirketi satın almak isteyen yatı rımcıların yönetirnde daha etkin strateji izlemek için şirketin halka açık bölümü dışına yatırım yapmak istedikleri takdir de, Koray G rubu da muhtemel teklifleri değerlendirecektir."
Beykoz Ar-sasını da Sat-ışa Çıka r-mışt-ı Yapı Kredi Koray GYO'da, sürecin yeni başladığını belirterek talipler ve görüşmelerle ilgili gelişmelerin "önü müzdeki günlerde" kamuoyu ile payia şı iacağı n ı duyurdu. Şirketin arsa alımı ya da satışı üzerinde çalışmalarının devam ettiği ve iş yapışı ile ilgili süreç lerin en verimli sonucu üretmek üzere, planlandığı gibi piyasa dinamikleri çerçevesinde ele alındığı belirtilen açık lamada, Beykoz'daki mart ayında satışa çıkarılan arsaların da bu doğrultuda değerlendirildiği ifade edildi.
Gö k t- ü r k ' t- e Dı ş a r ı y a Ka p a l ı " L ü k s " Ya ş amla r 21 Mayı s YAZAN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Son zamanlarda birbirinden oldukça farkl ı konseptlerde, ancak aynı zamanda birçok açıdan benzerliğe sahip kapalı site projelerinin ardarda inşa edildiği Kemerburgaz'ın Göktürk Beldesi, belli bir gelir seviyesinin üstündeki kullanıcı nın yaşam mekanı haline gel miş durum da. Belde olma özelliğini 1 994 yılında
181
Uygulama projesinin Mar M i marlı k ta rafından yapıldığı i stanbul i stanbul'un tasarı m ı , C . M . L . A Architects & Planners ekibinin Amerikalı ve Fransız m i mar ve peyzaj m imarları tarafından yapılmış. Konsepti, "modern Akdeniz m imarisi ile geleneksel Türk m i marisinin birleşimi" şeklinde tanı m lanan projeyi güvenlik nedeniyle dışarıdan görüntü leme imkanı bulamamamız, "duvarlarla sınırlandırılmış siteler" (gated commu nities) kavramının en çok eleştirilen tipik yönlerinden birini gezimizin ilk dakikalarında karşımıza çıkarttı. Birer i stanbullu ve tasarımcı olarak, yaşadı ğımız kentin bileşenlerinden haberdar olma ve kentteki yaşam mekanları nın m imari niteliklerini inceleme özgürlüğü ne sahip almadığımız, yoldan geçerken koşarak bize doğru gelen telaşlı gü venlik görevlileri tarafından hatırlatıl ıyor. Fotoğ rafladığımız siteler arasında i stanbul i stanbul'un olmadığını makine mizden göstererek onları rahatlatıyor ve gezimize devam ediyoruz.
kazanan Göktürk, sayıları gün geçtikçe artan lüks konut projelerine rağmen onu bir " köy" yapan n itelikleri hala taşıyor, tabii birkaç farkla: Hafriyat veya otlak alanı olarak kullanılan boş çayırların hemen yan ında ünlü mimarların tasarla dığı yüz binlerce Lira'dan başlayan fi yatlarıyla "dışarıya kapalı lüks yaşam lar" sürüyor. Lüks konut sakinlerinin nüfusu nu gün geçtikçe arttırdığı beldede, gelir farkı belirgin bir biçimde görselleşiyor. Kemerburgaz Göktürk'teki gezimize konutların yoğun bir şekilde sıralandığı i stanbul Caddesi'nde ilerleyerek baş lıyoruz. Dikkatimizi Anadolu mimarisi model alınarak inşa edilen S inases Alışveriş M erkezi çekiyor. Beldede giderek artan yüksek gelirli nüfusun taleplerini karşılamak amacıyla al ışveriş merkezlerinin de sayısı tıpkı konutlar gibi artıyor ve Göktürk ilginç bir köy kent olarak kendi kendine yetebilen bir yaşam mekanı olmaya çalışıyor.
İst-a n b u l İst-a n b u l
i stanbul i stanbul, incelemek ve fo toğraflamak istedi ğimiz ilk konut sitesi. Yapı Kredi Koray GYO AŞ tarafı ndan 1 999 yılında tamamlanmış bir proje ve Göktürk'te uzun zamandı r yaşamakta olan bir mekan . Dairelerin 2001 yılın da teslim edildiği proje, 2002 yılında M I PI M tarafından " Konut Geliştirme Birincilik Ö dülü"ne layık görülmüş.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
İst-a n b u l Zen c: Cl) N � :ı .o c: o +-
"' ·H
Yap ı Kredi Koray GYO AŞ'nin bir di ğer projesi olan i stanbul Zen, i stanbul i stanbul'un hemen güneyinde konu mla nıyor. Tasarımını Jean Pierre LeCief ve Han Tümertekin'in yaptığı konutlar, kul lanıcıya Zen felsefesini günlük yaşama taşıma amacıyla tasarlanmış.
1. 8 2
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Sele n i u m Cou nt" r y
Mayıs 2008
IJ> CD
M i mar Adnan Kazmaoğlu'nun ta sarladığı ve Etem Zengin i nşaat tara fından yapı lan Zenginbahçe Konutları , Göktürk'teki bir diğer toplu konut pro jesi. Proje, tonoz çatıları ve fransız tipi balkonları i le dikkat çekiyor.
MESA Proj ele ri M ESA Yamaç Evler, beldede birçok konut projesi bulunan M ESA Şirketler Topluluğu'nun Kemerburgaz'da gerçek leştirdiği ikinci proje. Konutlar, Papatya, Akasya, Kamelya, Gardenya adı verilen 4 ayrı tipten oluşuyor ve alanları net 80 m2 ile 300 m2 arasında değişiyor. M ESA Studio Plaza ise yine M ESA'ya ait 1 6.000 m2'1ik bir yapı . Mağaza ve bankaların bulunduğun zem in ve biri nci katlar dışındaki 3 katta alanları 80 m2 ile 1 00 m2 arasında değişen 24 adet, bir ve iki odalı stüdyo daire bulunmak tadır. Bodrum katlar ise kapalı otopark ve teknik hacimler için ayrılmış. M ESA Yankı Evler ise Kemerköy'ün hemen yanı başında, Yamaç Evler ve Studio Plaza'nın karşısında yer alıyor. Proje 4 bloktan oluşuyor ve satışa sunulan 5 katlı ilk blokta net alanları 80 m2 ile
i stanbul Caddesi'nde E mr e Arolat ' ı n d i ğ e r projesi olan Arketip Evleri'nin 2007 yılında başlanan i nşaatı devam ediyor. Yunanca "arkhetypos" (başlangıç modeli - asıl örnek) ve "kollektif bilin çaltı kuramına göre insanoğlunun dav ranışlarını yönlendiren temel dayanak" kavramlarından yola çıkarak tasarlanan yapılan Arketip Evleri'nin, yaşam mekanı kavramının da "temel" özelliklerini taşı ması amaçlanmış. Dış mekandaki yaşama ağırlı k verildiğini gözlemlediğimiz projede, konutların birbiri ile olan ilişkisi ortak mekanlar sayesinde yoğun olarak kurgulanmış.
1-'
CD
:ı Aşçıoğlu i nşaat, i nsa Yapı ve N et 1-'• M imarlık'tan oluşan Doğa Gayrimenkul � () tarafından gerçekleştirilen bir proje o c: :ı olan Selenium Country, i stanbul -+ ., i stanbul ve i stanbul Zen'e oldukça '< yakın. M imari projesi ise Boran Ekinci ve Hakan H ab if tarafından hazırlanmış. Tasarımı nda sadel iğin amaçlandığı projede, yaşam mekanlarında camın birçok yüzeyde kullanılması ve terasların geniş tasarlanması ile ışık ve doğa kavramları n ı n ön plana çıktığı, kullan ıcıya yapılan tanıtımlarda anlatı lanlar arasında.
Ze n g i n b a h ç e Kon ut-la rı
Arket-ip Evle ri
1 25 m2 arası nda değişen iki odalı ve üç odalı 34 adet konut bulunuyor. 2. etap ta 6 adet 220 m2 net alanlı d upleks ile 84 adet 1 50 m2 net alanlı dairenin yer aldığı 3 blok satışa sunuluyor. Dairelere biri kapalı, diğeri açı k olmak üzere iki şer otopark veriliyor ayrıca yerleşimin ortasında açık yüzme havuzu bulunuyor. i nşaatı başlamı ş bulunan ilk bloktaki da ireler 2005 yılı sonunda, 2. etaptaki üç blok ise Ocak 2007 'de teslim edilmiş.
Art"ell Forum Boytorun M i marlı k tarafından tasar lanan Arteli Forum, yalınlığı amaçlıyor. Projenin peyzaj tasarımında ise "kalig rafi" kavramından yola çıkılmış .
Ay-Te k Evle ri
Keme rlife XII Emre Arolat tarafından tasarlanan ve peyzaj projesi Deniz Aslan'a ait olan Kemerlife X X I , 2004 yılında tamamlan mış. Arsa sınırları arasındaki kot farkın dan yararlanılarak, farklı katlarda özel ve ortak dış yaşam mekanları oluşturul muş. S ı ra ev ve apartman gibi bilinen konut tipolojileri yatayda ve düşeyede uygulanan parçalanmalar ve eklemlen melerle kırılarak daha gevşek ve geçirgen bir yerleşme düzeni sağlanmış. D ı ş cephede kullanılan ahşap kaplamalar, projeye karakter katan önemli n iteliklerden biri.
H a n Tümertekin tarafından tasarla nan ve Ay-Tek i nşaat tarafından yapılan Ay-Tek Evleri, Kemerburgaz'da yı llardır var olan bir toplu konut projesi. Metal çatı kaplamaları detayları göze çarpıyor.
Pa n o rama Evleri
-M ı.. CD
�
w
-"'
�
> <(
i stanbul Caddesi üzerinde bulunan bir diğer proje ise i npaş i nşaat tarafın dan yapılan Panorama Evleri, bölgedeki diğer konut sitelerinin aksine, kullanılan malzemeler ve bina çizgileriyle alışıla gelmiş apartmanlara yakınlığıyla dikkat çekiyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mayıs 2008
Kem e r Count"ry M i mari tasarım ekibinde Andreas Duany, John Carney, Abdel Wahab EI-Wakil, Tony Phillipson, TRIAD, Mark & Nedret Butler, Cemal M utlu, Ertür Yener, Tuncay Çavdar, N üvit Yeğ i n , Emir Uras, Hans Van Veldhoen, Allisan Hainey, ve Lord Kennilworth gibi isimler bulunan ve M imar Sinan örnek alı narak gerçekleştirildiği şeklinde tanıtımı yapı lan Kemer Country, Kemerburgaz'ın en eski projelerinden ve KC Ormanboyu, KC Lalebayırı, KC Kemeriçi, KC Köymeydan ı , KC Kemerboyu Konakları, KC Kemerboyu Villaları, KC Kemerboyu S ı raevleri, KC Yalıkonaklar, KG & CC (Kemer Golf & Country Club), KC Lale Kasrı, KC Sedir, KC Magnolia Drive, KC Residence, KC S u Evleri 1 , KC Su Evleri 2, KC Kemerbahçe, KC Beyaz Konaklar, KC Kemerköşk ve Kemer Gardens olmak üzere 19 farklı proje içeriyor.
İst-a n b u l Bis Yapı Kredi Koray tarafından gerçek leştirilen diğer bir proje ise i stanbul Bis. M i mari projesi i stanbul i stanbul'un tasarımcısı Charles Legler'e ait olan proje, yine yalın m imari ve doğa kav ramlarıyla eşleştirilerek tanıtılıyor.
Fant"asia Eli"te Residence
Ditaş i nş. San . Gayrimenkul tara fından gerçekleştirilen Fantasia Elite Residence'in mimari Jak Rodikli. 2009 yılı başında sahiplerine teslim edilmesi planlanan proje tamamlanmak üzere.
Keme rlife XXII " H ibrit" veya "melez" evler olarak ta nımlanan Kemerlife XXI I ise yine Emre Arolat'ın tasarladığı ve Kemerlife XXI'in devamı niteliğinde bir proje. 2 parsel üzerine kurulu projede toplam 1 7 blok ve 1 33 daire bulunuyor. Aynı sitede bu lunmasına rağmen birbirinden bağı msız ve her bloğun farklı özelliklere sahip olması, projenin tanıtım ı nda öne çıkıyor. Arolat tasarı mını " H ibrit Projesi'nin içerisinde bulunduğu kontekst, daha önce tasarlanmış olan yerleşme proje lerinin tümünde devrede tutulan ızgara, tekrar, çoğaltma ve modül gibi, sistem kurmaya yönelik unsur ve kavramları,
bu proje için gevşetti . Her biri kendi içinde artiküle edilerek tasarlanan farklı büyüklükteki kitleler, arazi nin tan ımı zor sınırlarından koşullanan bir düzensiz likle yan yana getirildi. Bu çoğulluğu hakikate yaklaştırma çabasının bir aracı olarak, her farklı yapı yüzeyi, farklı bir mimar tarafından tasarlandı. Ofis içinde düzenlenen bir 'charette' ile seçilen bu tasarımlar, küçük revizyonlar ve uyar lamalar sonucunda bir araya getirildi" şeklinde anlatıyor.
Doğa Meşe Pa rk Evl e r i Boran Ekinci ve Çinici M imarlık Ltd . Şirketleri tarafından tasarlanan Doğa Meşe Park Evleri, sadelik ve kullanışlılık kavramlarından yola çıkan bir proje.
Ted ke nt" Kem e r 50 Evle ri Y i n e Boran Ekinci'nin tasarladığı Tedkent Kemer 50 Evleri'nde ise kont rol l ü bir çevre yaratma amacı ön planda tutulmuş. Ortak servisler ve kullanım rasyonali tesi, tasarımcının önem verdiğini beli rt tiği öğeler arasında. 3 odadan 6 odaya faklı büyüklüklerde tasarlanan konut biri mleri bahçe veya teras şekli ndeki açık alanlar, merdiven evi ve galeriler den erişimler ile çeşitlendirilmiş.
Gö k y ü z ü Res i d e n c e A Tasarım G rubu'nun b i r projesi olan ve Keleşoğlu i nşaat tarafından gerçek leştirilen Gökyüzü Residence'ın tasarı m ında gezegenlerden yola çıkılmış.
Yeşil Belg rad Evleri Yeşil Belgrad Evleri ise Ayçoka i nşaat'ın Kemerburgaz'da hayata geçir diği ilk büyük proje. 1 1 bloktan ve 1 24 daireden oluşuyor. Çıkış noktas ı , bina oturum alanlarının sınırlı tutularak yeşi lin ön plana çıkması olarak belirti liyor. Ancak yüksek yoğunluğu, kı rma çatıları , monoton cephe düzeni ve sağ ı r kalan yan cepheleriyle vasat toplu konut pro jelerinden farklı değ i l .
Sıraevl e r Sit-esi S ı raevler Sitesi ise yine aynı inşaat firmasına ait. 3 bloktan oluşan Kemerburgaz S ı raevler'de 230 m2 ve 350 m2'1ik alan büyüklüğüne sahi p top lam 24 daire bulunuyor.
183
Sadece I s t- a n b u l d a Lalele re 6 Yı l d a 5 5 3 O k u l Pa ra s ı Ha rca n d ı ! .
21 Mayıs, Vatan YAZAN: MUSTAFA MUTLU
Hani, i stanbul Büyükşehi r Belediyesi son 5 yıldır kentin her tarafını lale bahçesine dönüştürüyar ve bunun için ömürleri en fazla 20 gün olan soğansız laleleri önü ne gelen her yere dikiyor da . . . Hani; biz o laleri görünce "Aaaa ne güzel olmuş" diyoruz ... Hani; o laleler de dikildikleri gibi yine bir gecede bele diye görevlileri tarafından sökülüp çöpe atılıyor ya . . . i şte, i stanbul'un bu 5 yıllık " Lale Devri"nin maliyeti tam 670,5 m ilyon YTL'ymiş . . . N ereden mi biliyorum? C H P Bursa M i lletvekili Kemal Demirel'in soru önergesine yanıt veren i çişleri Bakanı Beşir Atalay'ın açıklamaların dan! 2003'te 80,8 ... 2004'te 1 44 , 1 . . . 2005'te 1 40,4 . . . 2006'da 1 47,5 . . . 2007 'de 1 57,7 m ilyon Y T L harcanm ı ş "laleme" çalışmalarını. . . B u n a en a z 1 6 0 milyon Y T L de 2008 için ekleyin; etti m i 8 3 0 m ilyon YTL . . . Yani; bugünkü kurla 675 milyon Dolar! Peki; i stanbul Büyükşehi r Belediyesi bunca parayı lale yerine kal ıcı yatı rımla ra yatırsaydı , bugüne kadar neler yapa bilirdi? i şte bu sorunun yanıtları: Tanesi 1 , 5 m ilyon YTL'den, her biri 1 6 derslikli 553 i l köğretim okulu . . . 2 milyon YTL'den 1 6 derslikli v e labo ratuvarlı 41 5 1ise . . . • Orta ölçekli vakıf üniversiteleri bü yüklüğünde 42 ü niversite . . . • H e r biri 70'er yataklı ve tam dona nımlı 638 hastane. . . Kilometresi 1 5 milyon dolardan 45 kilometrelik metro. . . Kilometresi 1 ,9 milyon YTL'den 437 kilometre duble karayolu . . . • H e r biri 1 ,5 m ilyon dolardan 450 de niz otobüsü . . . • Her biri 5 5 milyon dolardan 1 2 adet lüks feribot . . . • H e r biri 2 3 m ilyon dolardan 1 2 ton su kapasiteli 29 yangın söndürme uçağı. . . • H e r biri 1 20 m ilyon Euro'dan, yılda 5 m ilyon yolcu kapasiteli orta ölçekli ·
•
•
•
184
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
(Bodrum benzeri) 3 , 6 adet havaalanı . . . B u listeyi uzatabilirsiniz . . . Ama Kad i r Topbaş yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi bunları yapmaktansa, i stanbullular'ın gözlerini "20 günlüğüne de olsa boyamayı" tercih etti! Diğer büyükşehir ve il belediyelerinin "lale savurganlıkları"nı da merak ediyorsan ız, i stanbul örneğini en az beşle çarpın! Çok değil, en geç 10 ay sonra yerel seçimler yapılacak . . . Göreceksiniz halkımız yine laleci AKP'Ii belediyelere oy verecek! Neden? Nedeni yok . . . Az gelişmiş toplumlarda "neden"de, sorgu da, sual de olmaz . . . Kısacası bu laleler, bizim gibi lalelere az bile! '
I l k " De n i z Ta k s i " Bo ğ a z i ç i i l e B u l u ş t- u . . . 22 Mayıs, ista nbul Büyükşehir Belediyesi
Büyükşehir Belediyesi i DO'nun projelendirdiği " Deniz Taksi" i stanbul Boğazı ile buluştu. Yapımı devam eden 5 ara cın gelmesiyle taksilerin Eylül ayında hizmete g i receğini beli rten i DO Genel M üdürü Paksoy, "Full teknolojiyle dona tılmış deniz taksiler, i stanbullulara hızl ı , güvenli v e kaliteli hizmeti aynı anda su nacak" ded i .
İlk "De n i z Ta k s i" Tu zla Te rsanelerinde Ü re-tildi i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Şirketlerinden i DO A . Ş . tarafından Başkan Kadir Topbaş'ın talimatıyla projelendirilen ve Türkiye'de Tuzla tersanelerinde ü retilen " Deniz Taksi" uygulamasının ilk aracı tanıtım amacıyla i stanbul Bağazı'na indirild i . Türkiye'nin ilk deniz taksisi Ortaköy i skelesi'nde i DO Genel M üdürü Ahmet Paksoy, Teknomar Denizcilik AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas ve şirketin Genel M üdürü Gürkan Çanga'n ı n katılım ıyla d üzenlenen törenle basına tan ıtıldı. Deniz Taksi uygulamasın ı n yapımı devam eden 5 aracında tamam lanmasıyla birlikte Eylül ayından itibaren seteriere başiayacağını belirten i DO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, "Bugün i DO için tarihi bir gün. Deniz taksi pro jesi 4 aydı r üretim sürecindeydi. Bugün ilk deniz taksiyi denize indiriyoruz. i lk
Mayıs 2008 etapta 6 taksi ve 27 durakla başlayacak uygulama, sistemli ve planlı bir şekilde büyüyecek. Sürekli kontrol altında tu tup zamanla tüm i stanbul'a yayacağ ız. Ulaşımda denizin kullanılmasını sağla mış olacağız. Deniz Taksi, denizde ta rife dışı hizmet almak isteyenlere cazip bir fı rsat sunacak" diye konuştu.
İs-ta n b u l' u n De niz Ta ksileri Dü nyaya Örnek Ola c a k ... Deniz taksi uygulamasıyla denizde kişiye özel taşımacılık hizmeti vere ceklerini kaydeden Ahmet Paksoy, " i stanbullular Başkanımız Kadi r Topbaş'ı n kendi projöesi olan deniz tak si ile 24 saat denizden ulaşım i m kanına sahi p olabilecekler. Bu projede nihai hedef i stanbul'un her noktasına ulaş mak, bizim ana hedefimiz bu. D ünyan ın birçok şehrinde deniz taksi var. Ancak bizim projelendirdiğimiz bu tekneler, teknolojisiyle ve kalitesiyle d ünyaya örnek olacak," dedi. Deniz taksilerin beli rlenen iskeieiere telefon ya da S M S i l e çağrılabileceğini v e taksiye binen va tandaşlara en kısa rotaların verileceğini anlatan Paksoy, sözlerini şöyle sürdür d ü : " Deniz taksiye binen vatandaşiara yolculuk süresi, ücret bilgisi gibi her türlü yolculuk detayı verilmiş olacak. 'Akıl l ı Sistem' denilen işletim sistemiyle yolcular yönlendirilmiş olacak. Bugün deniz taksinin prototipini gös terdik. Yaklaşık 4 ay süren bir üretim süreci sonunda sizlerle deniz taksiyi tan ıştırmış olduk. Deniz Taksi full tek nolojiyle donatılmış i DO standartlarına sahi p bir tekne. Denizde güvenliği sağlayan hizmet kalitesini üst düzeyde vermek amacıyla tasarlanmış bir tek ne. Teknede seyir cihaziarından yolcu konforuna ergonomiye, panoramik gö rüntüye kadar her şey düşünüldü. Yolcu talebine göre taksi sayısı kademeli ola rak artırılacak."
G ü n d ü z 15 Gece 20 YTL' den Açılış... Törende konuşan Teknomar Denizcilik AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas da i DO ile birlikte i stanbul'u yeni bir ulaşım aracına kavuş turdukları nı beli rterek, i stanbullular'ın bir telefonla deniz taksiye ulaşabile-
ceklerine dikkat çekti. Manas " Deniz taksilere nakit ya da kredi kartı ile ödeme yapılabilecek. Deniz taksiler günd üz 1 5 YTL'den açılarak her deniz mili 1 5 YTL ile gece ise açı lış 20 YTL ve her deniz mili YTL'den ücretlendi rilecek," diye konuştu. " Deniz Taksi" i stanbul Büyükşehir Belediyesi U laşım Koordinasyon M erkezi'nin 13 Eylül 2007 tarihli kararı ile ( U KO M E) " Deniz Kara Entegrasyonu ve Deniz Payın ı n Arttırılması Projesi" gerçekleştirildi. i DO deniz taksi işletmeciliğini ilk etapta 27 durakta 6 taksi ile uygulayacak. i DO deniz taksi uygulaması için 1 2 Şubat'ta çıktığı ihaleyi Teknomar Denizcil i k AŞ almıştı. i haleyi kazanan firma i DO denetiminde 1 0-1 1 yolcu kapasitel i 6 deniz aracı ile i stanbul Boğazı'nda, kent içindeki kıyılarda beli rlenen noktalarda ve Adalar arasında 8 yıl boyunca hizmet verecek. Deniz taksiyi hizmetini vere cek araçların her birinin maliyeti 250 bin dolar. i lk etapta altı adet üretilecek taksiler 1 0-1 2 metre uzunluğ unda, 4-5 metre genişliğinde, 10 yolcu kapasiteli ve saatte 1 8 mil hız yapabiliyor. i stanbul genelinde hizmet verecek deniz taksilerde, deniz otobüslerindeki güvenlik donanımı bulunacak. Taksiler vatandaşlar tarafından telefonla ya da S M S (Cep telefonundan kısa mesaj) ile çağrılabilecek. Deniz taksiler g ündüz tarifesi nde 15 YTL, gece tarifesinde 20 YTL ile açılacak. Taksilerde her mil için günd üz 10 YTL, gece ise 15 YTL ücret ödenecek.
Gü z e rg ô h Mesafe Fiya-t Sü re Beylerbeyi-Ortaköy 1 ,7 mil, 32 YTL, 6 dakika Kalarn ış- Bebek 1 ,7 m i l , 86 YTL, 23 dakika Çengelköy-Beşiktaş 2,3 m i l , 37 YTL, 7 Dakika
May:ı.s 2008
Alt-y a p ı Yat- ı r ıml a r ı i ç i n Yat- ı r ım O rt- a k l ı ğ ı Ku r u luyo r 22 Mayıs, Referans
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), kamu altyapı yatırımlarının finansmanı dönük olarak üzerinde çalıştığı Altyapı Yatırım Ortaklıkları'na (AYO) ilişkin tebliğ tasla ğını kamuoyunun görüşüne açt ı . Altyapı Yatırım Ortaklıkları'nın, kamu ya ek bir mali yük getirmeden altyapı yatırımlarının finansmanını kolaylaştıra cağ ı n ı beli rten SPK Başkanı Turan Erol, sermaye piyasalarındaki araç çeşitliliği nin ve piyasa derinliğinin de gelişeceği ni söyledi . Söz konusu taslakta, başta belediyeler olmak üzere kamu sektö rünün altyapı yatırımların ı n sermaye pi yasaları yoluyla finansmanında, yatırım ortaklığı şeklinde faaliyet gösterecek yeni bir şirket modeli öngörül üyor.
Birden fazla altyapı projesini de bün yesinde toplayabilecek AYO'Iarın ku rulması, daha geniş kapsamlı ve daha büyük ölçekli altyapı projelerinin ger çekleşmesini mümkün hale getirecek. AYO'Iarın kurulup yaygınlaşması ile bütçe üzerinde yaratı lan yükün azalması , sermaye piyasasında ürün çeşitliliğinin artması bekleniyor. Ayrıca, altyapı konusundaki mevzuat hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan, bu suretle yatırım yapmaktan çekinen ya bancı yatırımcıları n , S PK'nın gözetimin de faaliyette bulunacak AYO'Iara yatırım yapması bekleniyor.
Ahmet- M i s b a h Dem i r c a n : Ta r l a b a ş ı E k o n om i k B i r De ğ e r O l a ra k Gö r ü lm ü y o r d u 26 Mayıs
Finansman İm kanı Art-a c a k
Ö ngörülen modele göre Hazine garantisi gibi kamu finansman ı n ı zora sokacak bir güvence gerekmeyecek. Özel sektör şirketleri gibi yönetim ba kımı ndan Kurul düzenlemelerine uyum aranacak, fizibilitesi ve değerlernesi yapılmış altyapı projeleri şirketin ana faaliyet konusunu oluşturacak. Bu model le, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde kamu tarafı ndan yaptırılan veya özellikle belediyeler tarafından yürütülen altyapı yatırım ve h izmetlerinin özkaynakla finanse edilmesi, böylece şirket payları nitelikli yatırımcılara, önce den belirlenmiş yatırımcılara veya halka arz edilmek suretiyle sermayenin taba na yayılması sağlanacak. Ayrıca, şirket tarafı ndan yapılacak borçlanma senetleri ihracıyla finansman olanakları çeşitlendirilecek.
Uyg u lama Ge n işleye c e k
Öte yandan, kamu-özel işbirliği mo dellerine ilişkin yasal çerçevenin oluş turulması ve kamu kesiminin özel sek törün katılımını teşvik edici politikaların benimsenmesiyle birlikte bu modelin uygulama alanı genişletilmiş olacak.
YAZAN: BURCU KARABAŞ · ARKiTERA.COM
i hale süreci 2007 yılının ilk yarısında başlayan Tarlabaşı Yenileme Projesi, Anıtlar Kurulu'ndan alınan onay sonrası halkın ve uzmanların görüşüne sunuldu. Aralarında proje alanında yaşayanlar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel sektörden uzmanların bulunduğu bir çevrenin katkı larıyla, deneyimli da nışmanlar ve mimari gruplar tarafından hazırlanan ve şu anda avan proje aşa masında olan proje, son hali n i almadan önce halkın ve uzmanların öneri getire bilmesini sağlamak amacıyla "Tarlabaşı
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
185
Geleceğ ini Paylaşıyor" adıyla sergi lenmeye başlandı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet M i sbah Demircan'ın ev sahipliğini yaptığı bir davetle açılan sergi, 22 Haziran 2008 tarihine kadar Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde görülebilecek. Yapılan bu açılış, aynı zamanda Beyoğlu'nun ihtiyacı olan bir sanat mekanını da bölgeye kazandı rması açısından önem taşıyor. TC Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay'ın da katıldığı açılış ve tanıtım toplantısı, Beyoğlu'ndaki Markiz Pastanesi'nde basın mensuplarının da katıldığı kısa bir kahvaltıyla başlad ı . Yetkililer arası nda i stiklal Caddesi 'ndeki tarihi binalar hakkında görüş al ışverişi yapıl ırken Beyoğlu Sanat Galerisi'ne geçildi ve ilk olarak Tarlabaşı'nın dünü, güncel fotoğraflada bugünü ve 3 boyutlu görsellerle planla nan geleceğinin tanıtıldığı kısa tan ıtım filmi gösterild i . Filmin ardından Ahmet Misbah Demircan , projenin amacını, ilkelerini ve geçirdiği aşamaları an latan bir konuşma yaptı. Gap i nşaat'ın uygulama yönetimini üstlendiği Tarlabaşı Rölöve Restitüsyon - Restorasyon Projesi'nin tanıtım fil m i , Tarlabaşı'nın Pervititch tarafından hazırlanan haritasıyla başlad ı , bölgenin havadan fotoğraflarıyla devam etti. Bugün harap durumda olan tarihi bina ve eserlerin gösterimiyle süren fil m , dönüşüm değil de "yenileme" ama cı taşıdığının sürekli vurgulandığı proje nin 3 boyutlu tanıtım görselleriyle sona erdi . Filmden sonra Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, ·
186
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mayıs 2008
projenin başiayabiimesi için 2,5 - 3 yıllık bir hazı rlık sürecinden geçtiğini belirterek konuşmasına başladı. Ş u anda ise avan projelerin Anıtlar Kurulu tarafından tasdi k edildiğini ve bölge sakinleriyle anlaşma süreci içinde bulu nulduğunu belirtti. (Toplantıda sunulan belgelerde, 18 Şubat 2008 tarih inden beri " Beyoğlu Belediye Başkanlığı Yenileme ve Uygulama Birimi" Tarlabaşı Binası'nda bire bir görüşmelerin sür düğü belirtiliyor.) Bölgede sadece m ü l kierin yen i lenmesi değil, bir kültür m i rasın ı n da ihya edilmesi söz konusu olduğu için bugüne kadar geçirilen sü reçte sivil toplum örgütleri, vatandaşlar ve tarihi eserlerin korunmasına yönelik organizasyonların aktif katılımcılar ola rak yer aldığını ve bu katılı mcıların ke sintisiz olarak bilgilendiri lerek önerilerini dinleme ihtiyacı hissettiklerini ekledi. Demircan , projenin önemini ve ha yata geçirilme sebeplerini anlatırken, i stanbul'da " M etruk binalar neden onarılmıyor?" sorusunun çok sık duyul duğunu, bu sorunun en fazla dile geti c: o o rildiği bölgelerden birinin de Beyoğlu, 1.. Tl özellikle de Tarlabaşı olduğunu vur E G> c guladı. Yapılan bilgilendirmelere göre, .c: restorasyon sonucunda % 52'si konut o .o "' alanı , % 1 2'si ticaret, % 1 7 'si turizm Tl yapısı ve % 1 4' ü ofis yapısına ayrılacak :ı: + G> şekilde bir dağ ı l ı m söz konusu olacak. E .c: i htiyaç duyulan bu yenileme projesine c( başlayabilmek için öncelikle bugüne >kadar neden gerçekleştiril(e)mediğini g :ı anlamanın gerekli olduğunu, bu amaçla � .-ı :ı da bazı analizler yaptıkların ı anlattı: 1.. "Yaptığımız analizlerde karşılaştığımız 'gl ilk sonuçlardan biri, bölgede parsellerin t o
w
çok küçük olmasıydı. Buradaki 28 - 30 m'lik parseller geçmişte halkın ihtiyaç larını karşılıyord u , evet. Fakat çağ ı mız da yaşam koşullarının değişmesiyle oldukça yetersiz kaldıklarını gördük." Fonksiyonel kullanımlar için daha geniş parsellere ihtiyaç olduğunu beli rten Demi rcan, sokakların dar olmasının ise otopark yapılmasını i m kansız hale getir diğini, ortaya çıkan ulaşım problemleri nin sokakların kullanımını engellediğini anlattı. Yen ileme Projesi'nde ise konut edinen her mal sahibine birer otopark alanı tahsis edilmesi planlanıyor. Ticaret ve turizm yapılarının bodrum katiarına ise yeterli kapasiteye sahip otoparklar inşa edilecek. Bu faktörlere bölgenin zamanla geçirdiği yozlaşmanın da ek lenmesi sonucunda, binalar onarılsa dahi çevresel koşul ların yaşam olanak larını indirgediğini gözlemled iklerini vurgulayan Demircan, Tarlabaşı'nın sit alanı olmasın ı n da projeleri engelleyen nedenlerden biri olduğunu söyledi. Belediye Başkanı'na göre bürokratik engeller nedeniyle yatırımcının bölgeye eğiliminin az olması veya hiç olmama sı, yenilemenin gerçekleşememesinin önemli sebeplerinden bir diğeri. Bu durumu "Tarlabaşı ekonomik bir değer olarak görülm üyordu, yıl larca 'Yenilense dahi kullanılmaz' düşüncesi hakimdi," şeklinde açıklayan Demircan, bu analizierin sonucunu vatandaşların da katıldığı toplantılarda elde ettiklerini ve bölgenin en az % 80'i toplu olarak ele alınmadan bir dönüşüm yapılmasın ı n i m kansız olduğunu vurguladı . Aşıl ması gereken en önemli engellerden birinin mali külfet olduğunu anlattı ve " B u du rum karşısında devletin tek seçeneği kamulaştırma idi," diye ekled i . Yapı lan gözlemler v e alınan kararlar sonucunda, 5366 sayılı kanuna göre mülk sahiplerinin belediye ve yatırımcı ile buluşmasının ve " kat karşılığı meto du" ile yeni projelerde tekrar mal sahibi ol maların ı n esas alındığını anlatan Demircan , pozitif tepkiler aldıkları nı an lattı ve içinde bulunduğumuz g ünlerde vatandaş - belediye - yatırımcı üçlüsü nün yeni projeler üzerinde görüşmeye devam ettiklerini ekled i . Bu süreçler ve karar mekanizmaları oluşturulurken Beyoğlu Belediye Başkanlığı, Beyoğlu Kaymakaml ı ğ ı , i lçe Emniyet Müdürlüğü,
Koruma Bölge Kurulu, Mahalle M u htarları, Tapu ve Kadastro M üdürleri ve Tarlabaşı Derneği ile d üzenli toplan tılar yapıl ıyor. " B u problem çözülmüş gibi, ancak bir de kiracılar var," diyen Demircan, "Bu sorunu çözmek için ise belediyemiz TOK i ile bir ön protokol imzaladı," şek linde devam etti. Yapılan anket çalışma larında bölge sakinlerinin % 7 1 'inin kira cı olduğu hazırlanan tan ıtım kitapçığın da belirtiliyor. Belediye Başkanı , TOK i ile yapılan bu anlaşmanı n yenileme bölgesinde kiracı konumunda bulunan vatandaşların projeye başlandığında çe kilişsiz kurasız daire sahibi olması için yapıldığını anlattıktan sonra projenin detayları ve takvimiyle ilgili bilgi verdi.
"Şu Anda Ta rla başı' nın Tamamınd a Bir Ye n i leme Proj e s i Söz Kon u s u Değil . . . " Sözlerine böyle devam eden Ahmet Misbah Demircan , bölgenin yaklaşık % 3 , 5'ine denk gelen bir alanı n yenilen mesini hedeflediklerini anlatt ı . Bu proje, aslında bir deneme niteliği de taşıyor. Alınan sonuçların nitelikli olmasının pro jelerin devam etmesi için gerekli koşul ları oluşturacağı n ı d üşünen Demircan , ilk etapta yenilenmesi planlanan bina ların bir kısmının şu anda zaten kullanıl madığını ve olası bir depremde yıkılma riskinin çok büyük olduğunu söyledi . Alandaki yapı stoğunun %40'ının ta mamen boş olduğu da bölgeye ilişkin verilen sayısal bilgiler arasında. Demircan'ın bahsettiği % 3,5'1ik alan , "Tarlabaşı 1 . Etap Yen i leme Projesi" adı altında Bülbül, Çukur ve Şehit M uhtar Mahalleleri 'ni kapsıyor. Yaklaşık 20.000 m2'1ik bu alanda bulunan 278 bina yeni leme kapsamına giriyor. Tarlabaşı'ndaki binaların tarihi özellikler taşı ması, ala nın bir "dönüşüm" değil de "yenileme" projesine tabi tutulmasının sebebi. Yapıların çoğunu 1 870 i stanbul yangın ları sonrası ucuz malzeme kullanılarak ve kagir yapı tekniğiyle yapılan hizmetli konutların ı n oluşturduğu belirtiliyor. Bu amaçla bina yüksekliklerinin ve cephe lerinin değişmeyeceğini ve korunacağı nı vurgulayan Demircan , bu özellikleri taşıyan bir yenileme projesi olarak yine Beyoğlu'nda bulunan Pera M üzesi'ni
Mayıs 2008 örnek gösterdi: " M üzenin dış duvarları muhafaza edildi, ancak içi günümüz koşul ve ihtiyaçlarına cevap verecek şe kilde yenilendi. Bizim de Tarlabaşı'nda hedeflediğimiz bu şekilde bir değişim . . . " Beyoğlu Belediyesi'nin sunduğu dö kümanlara göre, alandaki yapılara m ü dahale kararları, özgün m imari değerleri, değişmişlik, yapısal durumu ve tarihi doku içindeki konumu dikkate alınarak veriliyor. Tescilli yapı ların nitelik kaybına uğramamış olanlarında plan ve cephe muhafaza edilecek. i ç mekanlarında taşıyıcı duvarları kaldırı larak özgün yapısı bozulmuş olan ancak cephesiyle sokağı n kimliğine katkıda bulunan yapıların cephesi korunması, ancak planların yeni projedeki işlevlere göre yeniden yorumlanması planlanıyor. Strüktürünü ayakta tutması mümkün ol mayan yapıların bazı ların ı n sadece cep hesi, bazıları ise plan şemalarıyla bir likte aslına uygun olarak inşa edilecek. Proje alanındaki sokakların morfoloj isi nin ve adlarının aynı kalması da amaç lananlar arasında. Konuşmasının so nunda, konuyla ilgilenenlerin ve öğretim üyelerinin sergiyi gezdikten sonra proje ile ilgili görüşlerini sunmak ve öneri ge tirmek için bu amaçla oluşturulan i rtibat noktalarına başvurabileceklerini beli rten Demircan, " i lgililerin ve halkın görüşleri bizim için çok öneml i " cümlesiyle bunu vurgulad ı . Ahmet Misbah Demircan'dan sonra kürsüye çı kan TC Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay, konuş masına " Kıymetini bilmediğimiz bir kent te yaşıyoruz. Böyle projeler i stanbul'un değerini anlamamızı sağlayacak." cüm leleriyle başladı. i stanbul'un 201 O yı l ında Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi için çalışmaların hızla devam ettiğini ve zamanla yarışıldığını anlatan G ü nay, bu kapsamda yapılan fiziksel mekan yenile meleri ve sanat etkinliklerinin önem ta şıdığını, bu bağlamda hem Beyoğlu'na kazand ı rılan bu yeni sanat merkezinin, hem de açılışının böyle önemli bir proje ile yapılmasının i stanbul için anlamlı olduğunu beli rtti. Yen ileme projesinin şeffaf bir ihale sürecinden geçerek halkın ve bilim i nsanlarının desteğiyle yine saydam aşamaların kaydedilmesini olumlu bulduğunu söyleyen G ünay, özellikle bu niteliklerinin de proje sergi sini görülmesi gereken bir etkinlik
haline getirdiğini ekledi. Toplantıda sunulan dökümanlarda, uzlaşma süre cinin tamamlanması ve kamulaştırma işlemlerinin tescilinin gerçekleşmesi sonucunda 2008 yılı sonunda i nşaatla rın başlaması planlanıyor.
" 2 01. 0 K ü l t- ü r Bo ş k e n t" 1 iğ i ' ' n i n S t- a r t- ı Ve r i l d i 26 Mayıs, istanbul Büyükşehir Belediyesi
i stanbul, 2 0 1 0 Avrupa Kültür Başkenti sürecinde yapılacak çalışmaların start aldığı tanıtım toplantısı Daimabahçe Sarayı'nda yapıldı. 201 O Avrupa Kültür Başkenti seçilen i stanbul'da yapılacak çalış maların start aldığı tanıtım toplantısı Beşiktaş'taki Daimabahçe Sarayı'nda yapıldı. Toplantıya Türkiye Büyük M i l let Meclisi Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı H ayati Yazıcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay, Milletvekilleri, i stanbul Valisi M uammer G ü ler ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın yanı sıra iş, sanat ve akademisyenlerden oluşan seçkin bir davetliler topluluğu katıldı.
Başbakan E rdoğa n ; "İst-a n b u l Küresel Ba rış için Çok Önemli ..."
i stanbul 201 0 Avrupa Kültür Başkenti Projesiyle ilgili düzenlenen toplantıya mesaj gönderen Başbakan Erdoğan, i stanbul'un, i nsanlığın küresel barışı için taşıdığı öneme işaret ederek, kentin 2 0 1 0 kültür başkenti seçilme sinin anlam ının büyük olduğunu söy ledi. Başbakan Erdoğan, " i stanbul'un 201 O'da kültür başkenti olmasıyla Avrupa ile farklı zeminlerde bir bağ kurma fırsatımız doğuyor. Avrupa'nın kültürü n ü , tarihte olduğu gibi bugün de zenginleştirebileceğ imizi birlikte göste receğiz" dedi. Herkese düşen görevin, el birliğiyle 201 0 yılına hazı rlanmak ve 2010 yılın dan başlayarak i stanbul'u sürdürülebil i r pek ç o k projeyle Avrupa'nın önemli ca zibe merkezlerinden biri haline getirerek bunun devamını sağlamak olduğunu ifade eden Erdoğan, mesajını şöyle
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
187
sürdürdü; " i nanıyorum ki bugünden başlayarak hepimiz bir köşesinden tu tup bu büyük projeye destek vereceğiz. H ü kümetimiz, i stanbul 2 0 1 0 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında yürütülen çalışmaların sonuna kadar arkasında olacaktır. i stanbul'u, bir Avrupa kültür başkenti yapmak ve hedeflerimizi gerçekleştirebilme sürecini hızlan d ı rabiirnek için, sizlerin de bu eşsiz fırsatı değerlendireceğine inanıyorum. Unutmayalım ki i stanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi i stanbul'un geri kazanım projesidir. Bu sürecin sonunda salt i stanbul değil Türkiye kazanacaktır."
TBMM Baş kanı Topt-a n : "TBMM Proj e n i n Ya nındadır..."
2 0 1 0 yılına kadar i stanbul için ya pılacakların tanıtıldığı programda ko nuşan Meclis Başkanı Köksal Toptan, i stanbul'un Avrupa Kültür Başkenti hatta dünya kültür başkenti olmak için en uygun aday olduğunu belirterek, "TB M M olarak i stanbul'un kültür baş kenti olduğu bu projenin yan ındayız. Bu görevi için gerekenleri yapacağız," dedi . i stanbul'un sahip olduğu ihtişam ve büyüklüğüne yaraşır, kent altyapısını oluşturmuş, eğitim , güvenlik, sağlık gibi sorunları nı asgariye indirmiş ve kent kimliğini oturtmuş bir şehi r olması gerektiğini ifade eden Köksal Toptan, " i stanbul başta olmak üzere yurdun her karışındaki tarih ve kültür zenginliğine sahi p çıkmalı, bu eserlerin değerini bilmeliyiz. i stanbul'un Avrupa'ya ve dünyaya çok şey katacağına i nandığımı bir kez daha belirtmek istiyorum" diye konuştu.
Bakan Ya zıc ı : "Kült- ü r Başkent"liği Demo k r a s iye Kat- k ı Sağlaya ca k . . ." Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti Koordinasyon Kurulu Başkanı H ayati Yazıcı da devlet-sivil toplum işbirliğini büyük bir titizlikle sürdürerek yürüttükleri çalışmalara medya ve kamuoyunu da etkileyerek güçlendir mek istediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: "Yahya Kemal'in ifadesiyle 'sade bir semtini sevmek bile bir ömre
188
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
bedel' olan bu şehri 2010'a hazırlarken öncelikli hedefimiz, i stanbul halkının, yani bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, hatta buradan gelip geçen herke si i stanbullukla i stanbul kültürü ile en önemlisi kültür ile yüzleştirme olmalıdır. Onların kültürel faaliyetlere, kültür eserlerine saygı l ı olmaya, yaşadıkları bu kadim şehre sahi p çıkmaya, taşına toprağına altın gibi değer vermeye alıştırmamız gerekiyor. Bu şehre sahi p çıkmanın şehri zapt etmek olmadığını, 'taş ı , toprağı altın' sözünü bu şehrin har canabilir bir baba m i rası demek olmadı ğını, herkese ama herkese anlatmamız, öğretmemiz, benimsetmemiz gerekiyor. Peygamberin ev sahibine ev sahipliği yapan i stanbul . . . M u kaddes emanetleri koruyan m u kaddes şehirdir i stanbul . . . Ü ç dinin mukaddeslerine sahip çıkan şehirdir i stanbul . . . Yed i tepesi dünyanın yedi harikasıdır bu şehrin. . . B u şehrin işportacısı da, taksicisi de, hamalı da, esnafı da yaşadığı yerin ayak bastığı toprağı n dünya için insanlık için ne derece önemli olduğunu bilmek durumundadır. i stanbulluluk herkesin gururla taşıdığı bir sıfat olmalı. Kimse i stanbul 'da yaşadığı ndan dolayı utan mamal ı . Kimse i stanbulluları utandı racak bir davranışa cesaret etmemeli , edememe li. Kültür Başkentliği projesi Türkiye'nin bütün projesidir. Kam u, sivil toplum kuruluşu, özel ke sim ile ' i stanbul için ben de varı m' diyen herkesin dahil olabileceği çoğulcu bir projesidi r. Bu anlamda da demokrasiye büyük katkı sağlayacaktır."
Ba kan Gü nay : "İst-a n bu l ' a Vefa Bo rc u m u z Bir Ta kvime Sıkışt-ı ..." Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay ise i stanbul'daki tarihi eserlerin restorasyonu 201 0 yılına kadar yapı lacak çalışmaların hız kazanacağ ı n ı , kente yen kültür merkezlerinin kazan dırılacağını vurgulayarak, " i stanbul'un kültür başkenti seçilmesi aslında bize çok önemli bir vefa borcunu hatırlat m ıştır. Bu kenti çok tahrip ettik. Şimdi bu süreç nedeniyle tarihi yapı ları m ızı
Mayıs 2008 yeniden i hya ederek bu vefa borcumuzu ödemenin vakti gelmiştir. 201 O projesi, bizim vicdani hesaplaşma ihtiyacımızı bir tak vi me, tarihe sı kıştırdı" şeklinde konuştu. Projenin sadece kamunun tek başına başaracağı bir şey olmadığını, özel sektör, sivil toplum örgütleri , gençler, yeni duyarlılıkları temsil eden toplum kesimleriyle birlikte yapılması gerektiği ni beli rten Bakan Ertuğ ru l G ünay, şun ları kaydetti; " Beyazıt Kütüphanesi için spansor desteği arıyoruz. Süleymaniye Kütüphanesi 'nin yanına bir doğum evi sıkıştırılmış ve duruyor. Külliyeler terk edilmiş gibi çoğu evsizlerin yatakhanesi şeklinde duruyor. Tarlabaşı duruyor. i stanbul'un ciğeri ortada duruyor. Topkapı Sarayı'nın altında zührevi has talı klar hastanesi var. Bunların acilen buradan çıkarılması gerekiyor. Sadece Taksim Sahnesinde, AKM çevresinde etkinlikler yaparsak, 201 0 projesi bir saman alevi olmaktan öteye geçemez. i stanbul'un tarihsel mekanına sahi p çıkmalıyız. Tuzla'dan Büyükçekmece'ye kadar ecdattan, Bizans'tan, Roma'dan, Osmanlı'dan, Cumhuriyetten ne kal mışsa hepsinin üzerindeki tozu silker, hepsini restore edip, fonksiyonlandırıp hayata katarsak insanlarımız hangi mü cevherlerle iç içe yaşadıkların ı görmeye başlarlarsa, o zaman i stanbul 201 O pro jesi gelecek için çok anlam ifade eder. Böyle bir mücevherin yakasına !akıldığı bir toplumun kültür etkinliklerinden uzak kalması düşünülemez. Ü zerindeki tozun silkindiği, değerin ortaya çıkarı ldığı bu mücevher, bizim sanatçılarımızı ve dün ya sanatçıların ı n i lgisini çekebilir." i stanbul'a gelen ziyaretçi sayısı artarken, buna uygun konaklama yer lerinin yanı sıra gelenlerin kentin mistik havasını da hissedeceği alanları günlük yaşama katmak gerektiğini ifade eden G ünay, bütün bu nların yapılması halin de i stanbul'a gelmenin dünyada bir iti bar, bir prestij konusu olacağı n ı söyledi. G ünay, " Bunu yaptığımııda i stanbul'a borcumuzu yerine getireceğiz. 2010 çok önemli çünkü bu da geçer alışkan l ı ğ ı içinde olan bir toplumu zamanla yarıştırmaya teşvik ediyor. Bu zamanı iyi kullanabileceğimizi umut ediyorum. Başka şansı mız yok" diye konuştu.
i stanbul Valisi M uammer G üler de kentin benzersiz kültür eserleriyle tari hin gözlerinin nuru olduğunu dile geti rerek, 2010 projesi kapsamında 90'a yakın eserin restorasyon ve bakımının yapıldığını anlattı. G üler, çalışmalar kapsamında binin üzerindeki projenin portföyü alındığını, 300'e yakınına 1 00 m ilyon YTL'Iik kaynak temin edildiğini ve şu ana kadar 300 milyon YTL'Iik bir bütçenin söz konusu olduğunu kay detti. Tanıtım toplantısı konuşmaların ardından 2 0 1 0 Avrupa Kültür Başkenti çalışmalarından görev alanların toplu fotoğraf çektirmesiyle son buldu.
Z o r l u Yat- ı r ı m AŞ , Ka r a y o l l a r ı Ara z i s i ' n d e k i Ça l ı ş ma l a r ı n ı Du r d u rd u 27 Mayıs
Zorlu Yapı Yatırım AŞ, Danıştay 6 . Dairesi'nin Zincirlikuyu Karayol ları arazi sinin imar planının yürütmesinin durdu rulması kararının resmen tebliğ edilmesi üzerine arazide gerçekleştirdiği zemin iyileştirme ile buna bağlı iksa ve sondaj çalışmalarını 27 Mayıs 2008 tarihi itiba riyle durdurduğunu açıklad ı . Zorl u Yapı Yatırım A Ş Genel M üdürü Levent Ergül, yaptığı açıklamada, 27 Mayıs 2008 tarihi itibariyle Beşiktaş Belediyesi Başkanlığı'nca iksa çalışma ların ı n durdurulması yönünde yapılan resmi tebligat öncesinde Zincirlikuyu Karayolları arazisinde yapılan zemin iyileştirme ile buna bağlı iksa ve sondaj çalışmaları n ı durd u rdukları nı vurgulaya rak, " Danıştay 6. Dairesi'nin almış oldu ğu karar kesinleşinceye kadar arazide inşai bir yapı faaliyetine g i rmemiz söz konusu değildir," ded i . Ergül , sözlerini şöyle sürd ürdü:
"Hu k u ka s a ygılıyız" " Daha önce de vurguladığımız gibi h u kuka sayg ı lıyız v e bu konuda yargı mer ciierinin aldığı kararlar yönünde hareket edeceğimizden kimsenin şüphesi olma malıdır. Danıştay i dari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilecek karara göre çalışmalarımıza yön vereceğiz."
Mayıs 2008
E r ke n C u m h u r i y e -t M i ra s ı S ü me r b a n k Ka y s e r i Be z Fab rika s ı Te h d i-t Al -t ı n d a 28 Mayıs YAZAN: BURAK ASiLiSKENDER
Erken Cumhuriyet Dönemi'nin en önemli miraslarından biri olan S ümerbank Kayseri Bez Fabrikası içindeki birkaç yapı için, Ü niversite Rektörlüğü ve Kayseri Büyükşehi r Belediyesi işbirliği ile hazırlanan rekreasyon alanı düzen lemesi kapsamında Kayseri Koruma Kurulu'na yıkım kararı için başvuru yapıldı. Yı kılması önerilen yapılar içinde, sadece işletmenin değ i l aynı zamanda bir süre Kayseri kentine de elektrik üreten, Rus konstrüktivizminin dünya üzerindeki sayılı örneklerinden biri olan Elektrik Santrali binası da bulunuyor. S ümerbank Kayseri Bez Fabrikası kapandıktan sonra yaşanan süreç şöy le özetlenebilir: Fabrika 1 999 yılı nda, dönemin Dışişleri Bakanı ve Kayseri Milletvekili i smail Cem'in girişimleri so nucu, hem kent kültündeki hem de milli kimliğin kurulmasındaki öneminden do layı, 1 999 yılında -özelleştirilmek yerine kamulaştırılarak Erciyes Ü niversitesi'ne devredildi. Ancak, kapanan işletmeye ait borçlardan dolayı, futbol, tenis ve basketbol sahaları ve yüzme havuzunun bulunduğu kısım bu devir sürecinin dışında bırakıldı. Erciyes Ü niversitesi , devrin ardından i şletme Binası'nı bünye sinde yeni açacağı fakülteler için eğ itim amaçlı yeniden düzenleme girişiminde bulundu. Ancak bu girişim kapsamı nda, bir restorasyon projesi üretilmeden, sadece bölgesel onarı m lar adı altında döşeme, duvar gibi eklemeler yapılarak, çoğ u kullanılır durumda olan dağra malar aslından bağımsız biçimde PVC esaslı elamanlar ile değiştirildi. Diğer taraftan tescil sürecinin ger çekleştirildiği günlerde, ülkede nadir görülen bir örnek olan ve işletmede çalışan bekarların barınması için inşa edilen Bekar Apartımanı (1 935), çevre sinde bulunan S ümer i lköğretim Okulu, Ortaokulu ve Lisesi'nin bulunduğu
alana hizmet etmek üzere Kayseri i l Milli Eğitim Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi'nin girişimleri i le Gençlik M erkezi olarak yeniden düzenlendi. Yapıya, aslında bulunmayan bir çatı eklendi, giriş şeması tahrip edilerek yeniden düzenlendi. 2005 yılının son aylarında Erciyes Ü niversitesi Rektörlüğü, Sümerbank Yerleşkesi'nin dış lojmanlarından bir kısm ı n ı , 1 935 tarihli Dış Usta Evleri'nin hepsini ve 1 942 tarihli Dış Vazife Evleri 'nin bir kısmını Kayseri Emniyet M üd ürlüğü'ne devretti. Emniyet Müdürlüğü ise ilk olarak, tescilli !oj manların çamaşırhanelerini güvenlik sorunu oluşturuyor bahanesi ile yıktı. 2006 Şubat ayı başında ise, Erciyes Ü niversitesi Rektörlüğü ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi arasında, işlet menin bul unduğu arazinin Belediye'ye devrini ve 600 yataklı bir araştı rma hastanesi yapılmasını içeren bir pro tokol anlaşması imzalandı . Büyükşehir Belediyesi ve Emniyet M üdürlüğü, tescilin iptali için yeni bir dava açtı, ancak bilirkişi raporları sonucu iptal gerçekleşmedi. Ancak, itiraz ve iptal davası sürecinin sona erdiği söylene mez. Koruma Kurulu'na yapılan başvuru bunun bir göstergesi. S ümerbank Kayseri özeli nde tartışı lan belgelerne ve koruma girişimleri ve tescil sürecinden sonra açılan -ve hala süren- tescil iptali ve temyiz davaları, başta yerel yönetimler ol mak üzere mi mari m irasa ve kentleşme kültürüne ve rilen önemi yansıtıyor. Ardında, Kayseri kentini -ve neredeyse tüm ü l keyi- sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda yeniden var eden bu anıtı hiçe sayarak sadece konumlandığı araziyi kentin içinde kal mış önemli bir rant alanı olarak görme düşüncesi olan bu yaklaşı mlar, hem bu ü lkeyi kuranlara, hem de bugün bu kentte gerek sanayileşmeyi gerekse de kentleşmeyi Sümerbank Fabrikası'ndan öğrenen Kayseri halkına karşı yapılmış büyük bir saygısızlıktan öte bir şey değil.
Süme rba n k Kay s e ri Bez Fa brikası Nede n Önemli? S ümerbank Kayseri Bez Fabrikası , Birinci Beş Yıl l ı k Sanayileşme Planı (1 930) kapsamında Sovyetler
M U) o .>1. 'M ı. .o o u.. N G> a:ı 'M ı. G> U) )o. o :.: .>1. c: o .o ı. G> E ':ı (J)
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
189
Birliği'nden alı nan 8 , 5 M ilyon Türk Liralık krediyle kuruldu. Temelleri, 20 Mayıs 1 934'te dönemin Başbakanı i smet i nönü tarafından atıldı ve inşası 1 6 ,5 ayda tamamlanarak 1 6 Eyl ü l 1 935'de hizmete açıldı. Sovyetler Birliğ i'nde tasarlanan yapılar, beto narme ve yığma karma teknikle inşa edildi. Halk tipi, ucuz pamuklu kumaş ü retmek için kurulan Sümerbank Kayseri Fabrikası, i şletme (34.262 m2), Müdüriyet (462 m2), Tamirhane ve Elektrik santrali gibi işletmeye yardımcı binalar (yaklaşık 4.000 m2), depolar ve sosyal tesislerin oluşturduğu 2 1 8 .000 m2'si kapalı toplam 922.500'1ik oturuma sahip. Hizmete açıldığı yıllarda, fabrika da 2 . 1 00 işçi ile 1 55 memur çal ıştı. Türkiye'de sanayileşme hareketini başlatan, devlet tarafından yapılmış ilk tesis olan S ümerbank Kayseri Bez Fabrikası, yapıldığı dönem ve konumu itibariyle, büyük bir devrimin eseri. Yapılış amacı, ekonomik ve sosyal işlevi, Türkiye Cumhuriyeti'nin u l uslaşma ça balarıyla doğrudan ilgili. Bu ndan dolayı tesis, sadece Kayseri merkezli değil, o dönemde oluşturulmaya çalışılan
190
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
"modern" Türkiye hakkında genel bir değerlendirme olanağ ı sağl ıyor. Tesis, sadece bir sanayi yapısı değil, ardı nda "modernleşme" hareketinin tetiklendiği kentsel ölçekte bir d üzen leme olarak değerlend i ri lmeli. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, modernleşme he defi için, " Batılı" bir kent kurdu. Fabrika ve lojmanları bu "modern" ütopyanın somutlaştırılmış halidir. Tesis, o dö nemde büyük bir gurur kaynağı oldu. Dolayısıyla "modern" olma ideali, top lumsal ü l kü haline dönüştürüldü. Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, toplumun Batılılaştı rılmasında etkili oldu. Başta lojmanları olmak üzere tüm mekanları, kentin m imari ve sosyal kültürünü yeninden tanımlayarak; me kansal ve kültürel bir devrim gerçekleş tird i . Bundan dolayı Sümerbank Bez Fabrikası'nın, Kayseri kent kültürü için önemli bir mekansal "eşik" tanımladığı öne sürülebilir. Tesis, kentsel rnekanına olduğu kadar, ekonominin gelişimine de katkıda bulun du. Fabrika, işçisini çalıştırmaya başla madan önce eğitti, onlara "zanaat" ka zandırd ı ve işlerinde uzman bireyler ye tiştirdi. Bu bireyler, fabrikadaki çalışma sürelerinin ardı ndan, özel girişimleri ile yeni tesisler kurdular ve başta Kayseri kenti olmak üzere tüm yurdun ekonomik gelişimine katkıda bulundular. Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, aynı zamanda toplum düzenini de etki ledi. " Batılı" bir kent merkezinde bulu nabilecek eğitimden, barınmaya her tür sosyal donatıyı içeren mekanlar, hem Sümerbank Yerleşkesi içinde yaşayan ların, hem de kentin sosyalleşmesini sağladı . Fabrikada çalışmak için farklı yerlerden gelen herkes, ortak "çağ daşlaşma" hedefi için bir araya gelerek, yaşam ritüellerin i , "modern" ülkü lerle güncelleştirdiler. i nşa edildiği dönemde hem mekansal hem de kültürel olarak bir devrim özel liği taşıyan tesis, zaman içinde Kayseri kent kimliğinin önemli bir öğesine dönüştü. Ö zetle, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, çağdaşlaşma arayışında olan bir toplumun, kendini yönetenler tarafından kurgulanan -yeni- "modern" kimliği içselleştirmesini ve yeni ilerleme geleneğinin benimsemesini sağlad ı . Özellikle, 1 935-1 945 yılları arası nda
Mayıs
2008
işletme binaları ile birlikte inşa edilen S ümerbank Kayseri Bez Fabrikası Lojmanları'nı sadece, bir sanayi tesisi nin "sosyal konut" uygulamaları olarak değerlendirmek yetersizdir. Devlet, loj manlar özelinde, -o dönemde- ulaşmaya " Batılı" ü l ke kentlerinin birinin bir örne ğini inşa etti. 1 930'1ar Türkiye'si için bir ilk olan lojmanlar, aynı zamanda ü l kenin ilk topl u konut uygulaması olarak da değerlendirebilir. Lojmanlar, sosyal donatılarıyla birlikte Kayseri kentinin -aynı zamanda yeni ü l kenin de- m imari hafızası için mekansal bir devrim tanım lıyor. Konutlar, "modern" bireyin içinde gerçekleştireceği işievin gerektirdiği büyüklüğe sahi p mekanlardan oluşuyor. Lojmanları oluşturan konut bloklarının düzenlemeleri ise, kentin ilk şehireilik uygulamasıdır. Lojmanlar aynı zamanda, çevresini de şekil lendirdi. 1 950'1i yılla rın başından 1 97 1 'e kadar, fabrikada çalışanların kurduğu kooperatifler ile, işletme çevresinde ü retilen konutlara bir örnek oldular. G ü n üm üzde, Yeni Mahalle, i kiyüz Evler, Bebek olarak bili nen mahalleleri kurdular.
Süme rba n k Kay s e r i Ye rleşkesi Neden Ko r u nmalı? Bir kenti yaşamak, kültürü ile bütün leşmeyi ve içeriğini oluşturan her değeri içselleştirmeyi gerektirir. Kenti oluştu ran m imari öğeler ise bu içselleştirme sürecinin mekansal deneyim aktarım merkezleridir. Bu bağlamda, Cumhuriyet'in ilanının ardından kentin yeniden kurgulanmasını sağlamış olan Sümerbank Yerleşkesi, Kayseri kent kültürüne dahil olmak için deneyim lenmesi gereken önemli rne kanlardan birisi. Sümerbank Yerleşkesi, işletme binaları, sosyal tesisleri ve lojmanları ile ayrılmaz bir bütün. Konumu ya da günüm üzdeki yıpranmış fiziksel durumu ise, burada yapılmak istenenleri hiçbir biçimde haklı çıkaramaz. Yerleşkeyi var eden değerler, zamanın yıpranmışlığı ile yapılar üzerinde oluşmuş bozulmalar dan çok daha öneml i . Elbette, korumak sadece basit anlamda restore ederek, onararak, kullanılmayan, anlamsız boşluklar yaratmak anlamına gelemez. Ö nemli olan, "modern" Türkiye'nin
kurulmasında önemli rol oynamış, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası ve Lojmanları'nın yıpranmışlıkları gideri lerek kentin yaşam ına dahil edilmelidir. Bu aslında, -başta Kayseri'de yaşa yan- herkesin "çağdaş" bir kentli olarak, yaşadığı kentin tarihi ile yüzleşmesi; Sümerbank Yerleşkesi ve benzeri anıt ları, onlarla mekansal paylaşımlar kura rak onurlandı rmasıd ı r.
F ra n s a ' d a E y fe l ' e Ra k i p Ge l i y o r 28 Mayıs, Radikal
Bu yılki Pritzker Mimarlık Ö dülü'nün sa hibi olan Jean Nouvel'in yapacağı 301 metre yüksekliğindeki gökdelenin adı S ignal Tower olacak. Fransa'n ı n yıldız mimarlarından Jean Nouvel, Paris'te ünlü Eyfel Kulesi'ne rakip olacak yeni bir gökdelen dikme görevini üstlendi. 201 5'te tamamlanması planlanan ve La Defense Bölgesi'nde inşa edilecek gökdelen, başkentin 50 yıllık iş merkezi olan bölgenin yenilenmesi projesinin parçası. Bu yılın Pritzker M i marlı k Ö dülü'nün sahibi de olan Nouvel'i, b i r g r u p yerel v e ulusal yetkiliden oluşan jüri seçti. Nouvel'in rakipleri arasında yine dünyaca ünlü m imarlar Narman Foster, Daniel Libeskind, Jean-Michel Wilmotte ve Jacques Ferrier yer alıyor du. "Signal Tower" adı verilen gökdelen 301 metre yüksekliğinde olacak. B u , 3 2 4 metre uzunluğundaki Eyfel'den daha kısa olacağı anlamına geliyor. Medea et Layetana adlı yatırım grubu nun işbirliğiyle inşa edilecek dikdörtgen beyaz kulenin içinde ofisler, daireler, otel odaları, mağaza ve restoranlar yer alacak.
" Ba k Oğ l u m Bu ra s ı E s k i d e n S i n em a y d ı " 29 Mayıs YAZAN: iLKNUR ŞENTÜRK
"Kılıçoğlu i nisiyatifi, 27 Eylü l 1 959'da açıl dığ ından beri Eskişehir'in kültür hayatı na katkıda bulunan Kılıçoğlu Sineması için " Kı lıçoğlu Yıkılması n i " diyor. Kılıçoğlu i nisiyatifi tarafından yapılan
Mayıs 2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
l.9l.
geçtikleri, Eskişehir'in kamusal belle ğinin simgesi ve insanların buluşma koordinatların ı n izdüşümü olan, her türlü duygulanımlarını yaşadı kları bina boşaltıldı. Yı kımına ve yerinde "mali" yükseltilmesine ramak kaldı. Zaten öz gün m imari ve imarlaşma yoksunu olan bir kent için ne acı . . .
"16 Mayıs 2008 Kılıçoğlu Sinema sı' nın Faaliyet-i Sona E rmişt-i r"
;>;
basın açı klaması nda Kı lıçoğlu Sineması :::, � için geç kalınmasından endişe edildiği o vurgulanıyor. Yaklaşık 48 yıla sığdırılan 'e c: kültür hizmeti, önümüzdeki günlerde (fl fo'· son bulacak. Yarım yüzyıldır izleyici:ı ID 3 lerin, yeni ya da eski şehirlinin, şehrin o "' Kılıçoğlu Sineması artık bilinmeyen bir fo' geleceği barındırıyor. Yıllarca buluşmalara, görüşmelere, tanışmalara ev sa hipliği yapmı ş , yeme-içme mekanlarıyla gelenlerini kaynaştırmış, gözlükçüleriyle adres olmuş, yer bildirmiş. Şehi r tari hiyle, kendi tarihiyle, kültürel geçmişiyle, geçmişteki kimliğiyle buluşma ve yüz yüze gelme rnekanına dönüşmüş. Artık şehre ve şehirliye bir başka bakan, ken di zamanlarıyla var olan yapılardan biri olmuş. Yapılaşmış çevredeki standart mi mari dili yansıtan yapılarla karşılaş tırı nca da geçmiş olmuş, kimlik olmuş, bellek olmuş." . . . derken 1 6 Mayıs 2008 tarihinden itibaren Kıl ıçoğlu Sineması'nın faaliye tine son veril d i ! Her türlü konuşma, tar tışma, bir araya gelme, eyleme, i nisiyatif oluşturma çabalarına rağmen elinizde kalan donup kalakalma, yerinde yeller esme, öfke. K ı l ıçoğlu Sineması'nın ye rine, alışveriş merkezi yapılarak, hayatı unutma, kimliksizleşme, belleksizleşme, daha çok tüketme arzusu ile mutsuz olma alanlarına bir yenisi eklenecek.
Varoluşlarını tamamen geçicilik üzerine kuran alışveriş merkezlerinin akıbeti bir yana, sözüm ona muktedirlerin ekonomik sermayelerinin öncelikleri ile toplumsal ve kamusal yaşamı güzelleş tirme, sayiuiaştırma iddiasıyla yaygın laştırdıkları kültürel sermayeleri ile nasıl baş edilecek? Althusser1 , devletin baskı aygıtları ile ideolojik aygıtları arasındaki "iş bölümü" aracılığıyla üretim i lişkilerinin yen iden üretildiğini vurgular. Bir anlam da mekanlar, alanlar üretim ve tüketim tarzının kendini yeniden üretmesini sağ layan ideolojik bir aygıt halini alm ıştır: Kalite, nitelik, standartlar sunulan her neyse, sahi p olduğu sınıfsal ve finansal ideolojik aygıtla bizi bönleştiriyor, usul usul, uysal uysal bu aygıta gönüllü tes limiyeti getiriyor. Kapitalist toplumsal formasyonun elini uzattığı, egemen ideolojinin kendini gerçekleştirdiği ayrıcalıklı alanlara artık kültür, sanat, edebiyat evrenleri de müthiş bir şehvet le ekleniyor. Ü stelik öylesine sessiz se dasız, umarsız . . . Tüm inisiyatif ve irade oluşturma çabalarına rağmen, egemen ideolojiye tabi olan, egemen ideolojinin soylulaştırıcı, güzelleştirici, süsleyici, tektipleştirici, ehlileştirici tüketim ritüel lerinin kurbaniarına dönüşen öznelerin, önünden hızl ı , telaşlı, umarsız adımlarla
Kişisel, kentsel v e toplumsal tarihi mizde nice m ilatlar var bu ve benzeri. Asla yavan, gözü kör korumacı ve kültü ralist zihniyet ve yaklaşımlardan medet ummadı m . Beni huzursuz ve mutsuz eden belleksizleştiğimiz, donuklaştığı mız, çok kolay " normalleştirebildiğimiz" düşüncesi. Kı lıçoğ lu Sineması'nın yıkılacağ ının duyulması ile birlikte oluşan Kı lıçoğlu i nisiyatifi'nin, i nternet erişim adresi (kiliçoğluinisiyatifi@gmail . com), Arredemento M imarl ı k Dergisi, Arkitera Foru m , yapi .com .tr, Radikal (30 Temmuz 2007), Ankara M imarlar Odası Bülteni ve birçok kanalla yayım ve iletişim alanlarındaki duyurma ve güç birliği oluşturma çabalarına rağmen "fı rsatçı lar", "mall 'cular", iktisadi tapınç2 halinde olanlar ve sahip oldukları eko nomik sermaye ile kültürel sermayeyi de yozlaştıranlar muradına erdi! Sineman ı n dış kapısının önünde ka lakal mış iken, bir kadın çocuğu ile gird i pasaj ı n içine v e oğluna "Bak oğlum burası eskiden sinemaydı," ded i . Tarih 1 7 Mayıs 2008. Sineman ı n kapandığına ilişkin i lan tarihi 16 Mayıs 2008. O an aklıma düştü. Belleksizleştirmenin jet hızı ile yaşandığı ve gönül rahatlığı ile onaylandığı an. Pes! Demek ki mücadele alanı ekonomik sermayesi ile ideolojik aygıtını işe koşan
192
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
m u ktedirlerle deği l de Baudrillard'ın3 tanımlad ı ğ ı , cam küre misali her türlü etkiyi, baskıyı emen, egemen ideolojinin ışınlarını olduğu gibi nsıtan, nereye yuvarlarsan oraya ıaen ehlileşmiş kitle halimiz olması erekiyor. Aksi takd'rCJe iktidarın ve sermayenin gözü, kö edici ışınlarıyla b u halimizden nas·p enmeye devam edecek. Ekonomik, kültürel her türlu sermaye biçimi böylesi bir kitle fizerinde meşrulaştırılıyor ve egemenli ğini sürdürebiliyGr. Nuri Bilge eeylan Cannes'da En i yi Yönet en Ö dülü'nü alırken, ödülü yalnız ve güzel ülkesine ithat etmişti. Yal ız ve güzel ülkesinde, Ceylan'ın 'lmleri afilli, gıcır gıcır ve soylu sinema larda gösterime giremiyor ne yazık ki. Ö nünden geçerken en şımarık ve gev rek tavrımızla "Yaaa kapanmasın yaaa Kılıçoğlu Sineması" diye m ızıldanırken bize verili olmayan türde bir yaşamı sa vunamayacağımız kesin. Sivil iradeyi ve bireysel, kamusal vicdanı nasıl güçlendirelim, etkin kıla lım? Bugünümüzü, geleceğimizi tasar lama erkini elinde tutanların , iktisadi tapınçla atan yüreklerini nasıl sızlata l ım? Toplumsal kazan ı mları ve kentin kamusal belleğini küçümseyenleri n , toplumsal dayanışmayı kıranların bile ğini nasıl bükelim? Neoliberal kurgu ve uygulamalarla sürekli direnci azaltılan kitleden; kamusallığa olan inancın yeni den beslendiği, özgür, egemen, yürekli dayanışma, işbirliği ve örgütlenmenin var olduğu topluma nasıl ulaşalım? Yan ıt bulunması ve harekete geçilmesi gereken asli sorun alanlarımız bunlardır. Bizleri daha soylu , daha güzel, daha kaliteli mekaniara kavuşturma vaadiyle yanıp tutuşanlar, soylulaştırdığınız; emeğin ve işgücünün sömü rüsünde sınır tanımadığınız mekanların gelip ge çiciliği bir hayaletin ıslığı gibi ensenizde iken siz ürkmüyor musunuz? Sermayenin ideolojik aygıtına dönü şen kültür, sanat, edebiyat ve bireysel ve kamusal yaşam evrenimizi geri istiyoruz. 1 i deoloji ve Devletin i deolojik Aygıtları . Çev: Y. Alp, M. Özışık. i letişim Yayınları, 1 99 1 , i stanbul. 2 Bourdieu, P. (2007) Karşı Ateşler. Yapı Kredi Yayınları, i stanbul. 3 Baudrillard, J . (2001 ) Tam Ekran. Yapı Kredi Yayınları, i stanbul.
L i l< ö r F a b r i k a s ı , r e z i s i Ye n i d e n S at- ı ş t- a 29 Mayıs, Hü rriyet
25 N isan 2008'de yapılan ihaleye sa dece Kiler G rubu katılmıştı. Kiler Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO), 23.7 1 1 metrekarelik arsa için 295,7 mil yon YTL teklif vermiş, ancak ihale tek katıl ımcı olması nedeniyle iptal edilmişti . Vadeli muhammen satış değeri KDV hariç 297,5 milyon YTL'ye çı karılan arazinin satışından elde elde edilecek gelirin, Konut Edindirme Yardımı (KEY) geri ödemelerinde kullan ılması planlan ıyor. Arazi, vadeli muhammen bedel veya ihale sonucu oluşan satış bedelinin asgari yüzde 40'ı, peşin kalan tutar için ise 24 aya kadar vade, kalan borç bakiyesine T Ü i K tarafından yayınlanacak 6 ayl ı k T Ü FE uygulanarak oluşturulacak T Ü FE'Ii satış sistemi ile satılacak. Ancak açık artırma sonucu oluşan vadeli satış bedeli üzerinden yüzde 7, peşin ödeme iskontosu ile söz konusu gayrimenkulü peşin olarak satın almak isteyen olması durumunda peşine öncelik verilerek açık artırmaya devam edilecek. Emlak Konut GYO Genel Müdürü Feyzullah Yetgi n , ikinci açık artı rmaya birden fazla firmanı n katılımını bek lediklerini ifade ederek, " i haleye bu sefer daha fazla ilgi olması nı bekliyoruz. Beklentimiz, birden fazla katılımcının ve rekabetin olması, rakamın da biraz daha yukarıya gitmesidir, " dedi. Yetgi n , arazi nin satışından e l d e edilecek gelirin
Ro s k i l d e ' d e k i A"t ı k Dö n ü ş t- ü rme Te s i s i Ya r ı ş ma s ı ' n ı E ric k van E g e r a a "t Ka z a n d ı 2 Haziran, Eaa-architects.com ÇEviREN: BURCU KARABAŞ • ARKiTERA.COM
Danimarka'nın Roskilde kentinde yeni bir atık yakma ve dönüştürme tesisi için düzenlenen yarışmayı Erick van Egeraat kazandı. Yerel atık malzeme değerlendirme şirketi Kara/Noveren'in "geleceğin ikonik ve fonksiyonel atık dö nüştürme tesisi" için açtığı yarışmada, arazinin de büyüklüğü nedeniyle tesi sin Roskilde'nin silüetinde öne çıkan bir yapı olması bekleniyordu. "Tesisin, bölgenin tarihi ve endüstriyel özellikle riyle iletişim içinde olmasını istiyordum. Binanın zemine yakın kısımları, çevredeki açılı fabrika çatılarını yansıtacak şekilde biçimlendirildi," diyor van Egeraat ve ek liyor: " Bina 1 00 m yüksekliğinde bir ku leyle sona eriyor. Bu kule, var olan tarihi değerlere ve iki kulesiyle sembol haline gelmiş, malzeme olarak sadece tuğla ve taş kullanılarak inşa edilmiş Roskilde Katedrali'ne saygı amacı taşıyor." Toprak rengi alüminyum cephede keskin daire sel açıklıklar bulunuyor. Bu "delikli" cep henin gece içeriden ışıklandırılması, atık dönüşüm tesisini enerji üretimini temsil eden bir ışık kaynağına dönüştürüyor. i nşaatının 201 3 yılında tamamlanması beklenen bina, kent için elektrik ve ısı üretecek.
Haziran 2008
Tü r kiye ' n i n 5 0 0 Milya r Dola r ' l ı k I h r a c a tH e d efin d e Ye n i Bi r P roj e : " De s i g n T u r k e y E n d ü s t- r i y e l Ta s a r ım Od ü l l e r i " .
. .
2 Haziran
iyi
Ta sa rı m
2008
Ödülü
Türkiye'nin tasarı mla markalaşmasında önemli açılımlar sağlayacak "Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ö dülleri", Dış Ticaret M üsteşarlığı'nın 2023'teki 500 milyar Dolar'lık ihracat hedefine de çok önemli katkılarda bulunacak. Proje için 585.000 Euro tutarında kaynak ayrıl d ı . Ü lkemiz sanayisinde tasarım kültürünü yaygınlaştırmak ve ulusal ile uluslararası pazarlarda ürüne katma de ğer ve rekabetçi üstünlük kazand ı ran iyi tasarımı ödüllendirmek amacıyla hayata geçirilen " Design Turkey Endüstriyel Tasarı m Ö dülleri", Türkiye'de tasarımla markalaşmanın yolunu açmaya hazırla nıyor. TU ROUALIT Y® Programı dahi linde Dış Ticaret M üsteşarlığı, Türkiye i hracatçı lar Meclisi ve Endüstriyel Tasarımcı lar Meslek Kuruluşu'nun işbirliği ile düzenlenen ve nitelikli ta sarı mların ödüllendirileceği " Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ö dülleri"ne, toplam 1 2 sektörden tasarımcılar ve üretici firmalar piyasaya sundukları ürünleriyle katılabilecek. Ü lkemiz tasa rım kimliğinin oluşturulmasında katkı
sağlayacak "Design Turkey Endüstriyel Tasarı m Ö dülleri", tüm Türk tasarımcı ların, marka sahibi firmaların ve firma yetkililerinin katıl ı m ı na açı k olacak . i nternet üzerinden www.designturkey. org.tr adresinden başvuruların alınacağı proje kapsamı nda değerlendirmeye alınacak ürünlerde, en fazla üç yıl önce ü retilmiş ve piyasaya sürülmüş olması ile tasarımının, ü retiminin veya marka sahipliğinin TC kökenli olması özellikleri aranıyor. Ö n elerneyi geçen ü rü nler, ödül töreninden iki gün önce, ulusal ve uluslararası seçkin uzmanlardan olu şan 30 kişilik bir j ü ri heyeti tarafından sektörel bazda değerlendirilerek " i yi Tasarım Ö dülü"; " Ü stü n Tasarım Ödülü" ve "TUROUALITY® Tasarım Ödülü" olmak üzere 3 kategoride derecelendiri lecek. 2 1 Ekim 2008'de yapılacak ödül töreniyle, " Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ö dü lleri" sah iplerini bulacak. Ö dül alan ürünler ayrıca, projenin gücünü, " Design Turkey" logosu ile ü rünlerine taşıyarak, ürünlerinin tasarım değerini ulusal ve uluslararası arenada belgeleyebilecek. Böylelikle, pazardaki strateji k konum larını g üçlendirerek, " Design Turkey" organizasyonunun sunacağı yurtiçi ve yurtdışı tanıtım olanaklarından fayda lanarak, ulusal ve uluslararası alanda tasarım dünyasına açılma fırsatını yaka layabi lecek. Tasarım ı n kazandıracağı rekabetçi üstünlükle Türkiye'nin tasarımla marka laşması nda ve ihracatının gelişiminde önemli açıl ımlar sağlayacak olan proje 30 Mayıs 2008 tarihinde Dış Ticaret Kompleksi'nde d üzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna tanıtıldı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in de katılı mıyla gerçekleştirilen toplantıya, Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar, Dış Ticaret M üsteşarlığı i hracat Genel Müdür Yardımcısı ve TU ROUALITY® Çalışma G rubu Başkanı Ziya Altunyaldız, Türkiye i hracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı, Türkiye i hracatçılar Meclisi Yürütme Kurulu Başkan Vekil i S üleyman Orakçıoğlu, i M M i B Başkanlar Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Başkanı G ülay Hasdoğan ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu i stanbul
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
193
Şube Başkanı Sertaç Ersayın'ın yanı sıra Türk tasarımcılar da katıldı. Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen konuşma sı nda, son 1 yıllık dönemde 1 20 m ilyar doların üstüne çı kan ihracat rakamların daki artışa dikkat çekerek, firmaları mı zın uluslararası pazarlarda sürdürü lebilir başarıyı yakalamasının ancak etkin ü retim yöntemleri ve pazar özelliklerini de içeren tasarımlarla oluşturulmuş ve doğrudan bir yaşam tarzına dönüştü rülmüş markalı ürünler ihraç etmesiyle mü mkün olabileceğini beli rtti . Ü lkemizin kendi tasarımcilarını yetiş tirmesinin önemini vurgulayan Tüzmen, " F i rmalarımızın teknolojilerini geliştirerek kendi tarzların ı içeren, zekice tasarlan m ı ş markalı ü rü n ler ü retmesi büyük bir önem arz etmektedir. Tasarı mcılarımızın doğrudan destek lenebilmesi için Dış Ticaret M üsteşarlığı tarafından yürütülecek olan tasarım destekleri, uygulama esaslarının belir lenmesiyle birlikte yakın zamanda haya ta geçirilebilecektir," dedi.
12 Sekt-örü Ka psıyor
" i yi Tasarım Ödülü", " Ü stün Tasarım Ö dülü" ve "TUROUALITY® Tasarım Ö dülü "nden oluşacak " Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ö dülleri", 1 2 sektö
rü kapsıyor. Tasarımla ilgili Türkiye'de başlatılan en geniş kapsamlı projenin ilkinde am balaj, aydı nlatma, elektronik ü rü nler, ev cihazları, ev ve ofis gereçleri ve akse suarları, kamusal ve ticari ü rünler, mo bilya, spor, hobi, oyun ve kişisel ürünler, ulaşım ve taşıma araçları, yapı gereçleri, yatırım ürünleri ve tıbbi gereçler sektör lerinin tasarlanmış ü rünleri değerlendir meye alınacak. Değerlendirme, aralarında yurtdışın dan üyelerin de bulunduğu j ü ri üyeleri tarafından yapılacak.Yarışmaya başvu ran ürünler, getirdiği yenilik ve sunduğu farklılık, kullanıcının ihtiyacına cevap verebilme özelliği, işlevselliği ve taşıdığı estetik değer gibi ölçütler açısından değerlendi ri lecek. Değerlendirme süzgecinden geçerek ödül alan tasarımlar, iyi tasarımın taşı ması gereken nitelikler konusunda sa nayiciyi yönlendirecek, ü rü n geliştirme sürecinde doğru tasarım stratejilerini belirlemelerinde yol gösterecek.
:1.94
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Başv u r u l a r, l.S Ağu s "to s ' a Kad a r Sü rec e k " Design Turkey Endüstri Tasarım Öd ü lleri"ne başvurular, internet üzerin den www.designturkey.org.tr adresine girilerek, 1 5 Ağustos'a kadar yapı labilecek. 1 8 Ağustos - 1 2 Eylül 2008 tarihleri ara sında yapılacak ön elemenin ardından sergiye katılmaya hak kazanan projeler 17 Eylü l 2008'de internet üzerinden açıklanacak.
Kavramsal Ta s a rım Öd ü l l e ri de Ve r i lec e k " Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ö dülleri" kapsamında, gelecekte en düstriye yön gösterecek yaratıcı fikirleri desteklemek amacıyla, " Kavramsal Tasarım Ö d ü l leri" de verilecek. Bu ödüller, her yıl belirlenen tema çerçevesinde, üretim için programa alınmamış tasarım projelerini değerlen direrek verilecek. " Kavramsal Tasarım Ödülleri"nin bu yılki teması ise, " Eko-Tasarım: Sürdürülebil i r çevre için tasarım". Kavramsal tasarım ödüllerinin de ğerlendirmesinde de, Ü rün Tasarım ı Ö dülleri'nde olduğu gibi, başvuru , ö n eleme, ödüllendirme v e tanıtımdan olu şan dört aşamalı bir süreç izlenecek.
Ge n ç l e r d e n Be-t o n a Ya r a t- ı c ı Ya k l a ş ım l a r 2 Haziran
Türkiye organizasyonu Türkiye Ç imento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) tara fından gerçekleştirilen 2007 - 2008 Beton Tasarım Yarışması ödül töreni 27 Mayıs 2008 tarihinde i stanbul Bilgi Ü niversitesi Santral i stanbul Kampüsü 'nde yapıldı. i hsan Bilgin, Atilla Yücel, Nevzat Sayın, Şebnem Yal ınay Çinici ve Deniz G üner'den oluşan Türkiye ulusal jürisi yarışmaya katılan 30 projeyi üç aşamalı olarak değerlendirdi. J ü ri üyeleri " l mplicit Performance (Gizli Kalmış Performans)" olarak be lirlenen yarışma temasını başarılı bir biçimde yorumlayan 3 projeyi ödüle layık görd ü .
Hoziron 2008
"Te p k i s el Be-ton" Setonun malzeme özellikleri üzerine odaklanan K091 1 kodlu proje, farklı coğrafyalar ve mevsimlerde görünümü n ü değiştiren "tepkisel beton" fikri ve i nsan eylemleri ile etkileşime girebilen duvar önerisi ile jürinin takdirini kazandı. i zmir i leri Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Fakültesi öğrencilerinden Kadi r Öztürk'ün geliştirdiği "tepkisel beton" insanların yaydıkları enerji ile ren k de ğiştiren, havanı n sıcaklığı soğukluğu, yağ murlu ya da g üneşli olmasına göre görünümünü farklılaştıran binaların ya ratılmasına imkan veriyor.
"İç i n d e Bi-t k i Ye-tişen Be "ton"
i stanbul Teknik Ü niversitesi M imarlık Fakültesi öğrencileri Halidun Şenkal ve Ege Özgirin'in toprak damlı çatılarda bitkilerin yetişmesi fikrini beton malze me ile birleştiren EH 307 kodlu projeleri jürinin büyük ilgisini topladı. Ö ğ renciler, betonun ü retimi aşamasında agrega içerisine kattıkları hidrokültür sayesinde "içinde bitki yetişebilen beton" yaratmayı öneriyor. Topraksız bitki yetiştirmede kullanılan g ranülleri agregasında barın d ı ran betonun "yeşermesi" ve bu yeni melezliğin zaman içinde betonu boşluk lu bir yapıya dönüştüreceği fikri doğal dengeye sağlayacağı katkılar açısından da önemsendi .
" Hafif Be-to n "
i stanbul Teknik Ü niversitesi M imarlık Fakültesi'nden Ahmet i rfan Ertiş, Emre Can Korkmaz ve Zeynep Ceren Erdinç ise betonu hem hafifletecek hem de da yanıklılığını artıracak bir proje ile beğeni topladı. i nşaatlarda betonun birlikte kullanıldığı diğer malzemelerin bir kısmı yerine betonun içine plastik hava kese cikleri katmayı önerd ikleri G0427 isimli projeleri ile öğrenciler betonu gazla buluşturuyar ve performansını artırıyor.
Başa rılı Ola n Öğ re nciler Tü rkiye ' y i Belç ika ' d a Tem s i l Edecek Başarılı olan öğrenciler, paylaştıkları 4 .000 Euro değerindeki ödülün yanı sıra 3 - 9 Ağustos 2008 tarihleri ara sında Belçika'da Antwerp'te altı günlük
uluslararası yüksek lisans programına katılacaklar. Türkiye'den yarışmaya da vet edilmeye hak kazananların yol, ko naklama ve program maliyetleri Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği tarafından organize ve finanse edilecek. Bu ödülle rin yanı sıra kazanan tüm projeler, yarış manın genel yay ı m ı ile Master Class'tan sonra yayımlanacak temanın bir parçası olarak Beton Tasarım Kitabı'nda yer alacak.
J ü r i Nasıl Değe rl e n d i rd i? Performans olgusunu, farklı malzeme ve tekniklerin bir araya gelebilme ola naklarını araştırmak, melezlik potansi yellerinin peşinden gitmek olarak gören jüri, parçalardan nasıl bütünsel tasa rımlar kurulabildiğine, teknik çözümler kadar, hareketli veya canlı elemanların nasıl bir bütünsellikle ya da parçalılıkla kullanıldığına dikkat etti. Bu nedenle, materyallerin, tasarım araçlarının, tek niklerin , iletişim biçimlerinin nasıl enteg re edildiği, bütünlük içinde kullanıldığı veya bir sistem inşa ettiği yarışman ın değerlend i rme kriterlerini oluşturdu. 2007 - 2008 Beton Tasarım Yarışması'na, ü niversitelerin m imarlık, m ühendislik, tasarım fakü lteleri ve ilgili disipliniere kayıtlı öğrenciler tarafından hazırlandı, birbirinden oldukça farklı tasarımlardan ve ufuk açıcı fikirlerden oluşan toplam 30 proje katıldı. Projeler, j ü ri tarafından üç elemeden geçirilerek değerlendirildi.
B i r Va rmı ş B i r Yo kmu ş " S ü me r Ma h a l l e s i " Diye Bi r Ma h a l l e Va rmı ş 3 Haziran
YAZAN: EMiNE MERDiM YILMAZ
Marmara depreminin ardından 2003 yılında tamamlanan i stanbul Master Planı'na göre pilot bölge seçilen Zeytinburnu, bu tarihten beri sivil top lum kuruluşları n ı n , ü niversitelerin ve belediyenin gündeminde. Zeytinburnu S ümer Mahallesi i stanbul'u etkileyecek bir depremde zemin yapısı ve mevcut binaların yetersizliği sebebiyle en çok
Haziran 2008 hasar alması beklenen bölgelerden bir tanesi olarak kabul ediliyor. Bölgede yapılacak yenileme projesi ile binaların tamamen yı kılması ve daha sağlıklı bir fiziksel çevrenin inşa edilmesi bekleni yor.
KİPTAŞ ' ın S ü m e r Ma hallesi Yo rumu
Bu sebeple i stanbul Büyükşehir Belediyesi öncülüğ ünde K i PTAŞ tara fından Sümer Mahallesi için bir kentsel dönüşüm projesi hazırlandı . Uzun sü reden beri konuşulan proje geçtiğimiz günlerde yapılan bir basın toplantısı ile kamuoyuna sunuldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın geçtiğ imiz sene Kası m ayında yaptığı açıklamada "Zeytinburnu yeni N işantaşı olacak! .. " şeklinde özetiediği projenin özellikleri K i PTAŞ'ın internet sitesinde şu şekilde açıklanıyor: " Dönüşüm alanı olarak ele al ınan 63.300 m2'1ik bölge, halihazırda 1 .038 adet konut, 2 1 2 adet d ükkandan oluşmaktadır. Yapılan tespitiere göre, mevcuttaki bu oluşumda, %43'1ük önemli bir orana karşılık gelen 536 adet bağımsız birim deprem açısından risk taşımaktadır. Bölgenin sahip olduğu mahalle dokusu korunarak hazırlanmış Sümer Kentsel Dönüşüm Projesi'nin planlama alanı 54.415 m2'dir. Toplam inşaat ala nı 1 67.000 m2'yi bulan, 292 adet 1 +1 , 790 adet 2+ 1 , 432 adet 3+ 1 , 22 adet 5+ 1 olmak üzere 1 .536 adet konut; iç bahçeler, çocuk oyun alanları, kapalı otopark ve 1 00.000 m2 büyüklüğünde bir alışveriş merkezini içermektedir."
Mima rla rın Sümer Ma hallesi Yo rumu Hafızamızı biraz zorlayınca b u pro jenin Sümer Mahallesi için hazırlanan ilk proje olmadığı çok rahat bir şekilde hatırlanabilir. Bu bölge 2005 yılından Türkiye'de ilk kez düzenlenen Europan Yarışması'nda verilen iki araziden biri siydi (Diğeri Antalya Kepez). Europan, Avrupa'da iki yılda bir 40 yaşın altında Avrupalı mimarlara yöne lik, kazanan projelerin uygulanmasını amaçlayan bir mimari proje yarışmas ı . Avrupa'da p e k ç o k genç m imarın ismi nin duyulmasında önemli yarışmalardan
biri olarak kabul ediliyor ve 20 yıla yakı n bir süredi r düzenleniyor. Arkitera M imarlık M erkezi tarafından Europan U luslararası Komitesi ile yapılan uzun süreli görüşmeler neticesinde yarışma nın 8. döneminin Türkiye'deki sorunlu görülen bölgeler üzerinde de yapılması konusunda karar verilmişti. Yarışma, i stanbul Büyükşehir Belediyesi ' nin Saraçhane'deki bina sında i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kad i r Topbaş' ı n yanı sıra, Zeytinburn u Belediye Başkanı M u rat Aydı n , Beylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı, Antalya Belediyesi Başkan Danışmanı'nın, mimarların ve basın mensuplarının katıldığı bir basın toplantısı ile ilan edilmişti. Topbaş, top lantıda yaptığı konuşmada yarışmanın Türkiye için bir umut ve bir ışık olduğu nu vurgulam ış, " i nanıyorum ki bu yarış manın sonucunda bir anlayış bir bakış ortaya çıkacak. Bu bir şablon belki ola cak. Bu gelecek için bir ışıktır umuttur. Bu konuda fikirlerin bize getireceği bek lentilerimizin belki ötesinde farklılıklar getirecektir. Hayalierinizi istiyorum diye bahsederken bunları kastediyordu m . Kent için heyecanlar oluşması lazım. Yoksa birileri birşeyler yapıyor, d iğerleri ' Yapın bir görelim bakalım nerede eğrisi doğrusu var' diyor. Artık ' Sonra konu şuruz' yerine içinde olmak mantığının geliştiğini görüyorum. Bu da sevindirici kent adına . . . i stanbul 'da yapılacak her türlü doğru adımın yansıması da aynı şekilde olacaktır. Bu kollektif bir adım. Dünya mimarların ı n i stanbul'da bulu şacak olması çok önemli bir farklılık. Demek ki bir şeyler oluyor bu kentimiz de ülkemizde . . . " demişti. Bu sürecin ard ı ndan açılan yarış mada Türkiye'deki arazilere geziler dü zenlenmiş, gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından yarışmacılar bu gezilere katılmıştı. 17 Ağustos 2005 tarihinde Sümer Mahallesi'ne yapılan geziye ya rışmacıların soruları cevaplamak üzere gerek Büyükşehir Belediyesi'nden ge rekse ilçe belediyesinden yetki l i isimler yer almıştı. Emre Arolat, Massimiliano Fuksas, M u rat G üvenç, Abdi G üzer, Francine Houben, Suha Özkan , i lhan Tekeli, Han Tümertekin'den oluşan jüri üye leri ilk toplantıda ilk aşamayı geçen
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAiÜ
195
projeleri belirlemişti. Emre Arolat, M u rat G üvenç, H üseyin Kahvecioğl u , Sefer Kocabaş, Tansel Korkmaz, Han Tümertekin'in katılımıyla gerçekleşen ikinci jüri toplantısında kazananlar be l irlenmiş, yarışmaya Fransa'dan katılan Carole Pralong ve yardımcılar Kevin Joutel , Nathanaelle Baes'den oluşan ekibin Sümer Mahallesi için önerdikleri " U rban Sliding" projesi birinci seçilmişti. Türkiye'de ilk ve son kez düzenlenen Europan Yarışması'nın sürecini birkaç paragrafta bu şekilde özetleyebiliriz. i ki sene gibi uzun bir zaman dilimine yayı lan ve uluslararası olarak düzenlenen Europan yarışması genç m imarlara kendi coğrafyaları d ışındaki kentsel dönüşüm alanlarında fikir beli rtme şansı sunuyor. Gerek bu özelliği gerekse de kentsel yönetimler ile yapılan işbirlikleri neticesinde seçilen projelere uygulama şansının sunulması yarışmayı farklı bir noktada konumlandırıyor. Yarışman ın sonuçlanmasının üzerin den geçen iki senelik zaman zarfında gelinen noktaya bakıldığında, bir mimar tarafından önerilen proje tozlu raflara kalkarken, yerini m imari tasarım ı kimin tarafından yapıldığı bile belli olmayan bir proje alıyor.
Ya p ı K r e d i Ko r a y , Doğ u ş ' l a O rt- a k Ş i r k e t- i n d e n Ay r ı l ı y o r 3 Haziran, Milliyet
Yapı Kredi Koray Gayrimenkul Yatırım Ortakl ı ğ ı , Doğuş-GE Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile yüzde 50'şer his se sahibi oldukları GYK Real Estate l nvestment'taki payının olası satışı için, Doğuş-GE GYO ile birlikte değerlendi rilerek, potansiyel alıcılarla görüşülme sine karar verdiğini açıklad ı . Şirketin i M K B'ye yaptığı açı klamada, gelecek teklifiere göre, satışın yapılıp yapılmamasının karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verileceği belirtildi. Öte yandan, Yapı Kredi Koray i M KB'ye yaptığı diğer bir açıklamada, Ziraat Bankası'nın New York Şubesi'nden 4 milyon dolar tutarında işletme kre disi kullandığını açıkladı. Yapı Kredi
196
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
H a z i r a n 2008 . .
Koray Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı hisseleri g ü n ü yüzde 8,51 , Doğuş-GE Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı h isseleri ise yüzde 8 , 1 6 değer kazanarak tamam ladı. . .
B u r a k Oyme n · A k d e n i z ' d e 1. 0 Yı l ı n E n B ü y ü k P ro j e s i 3 Haziran, Mil liyet YAZAN: SERPiL YILMAZ
Şöyle düşünün: Bir yerleşi m , tüm ihtiyaç ları nı 20 kilometre mesafe içinde kar şılayacak. Badrum'daki evinde Şili'den ithal edilen kirazları yemeyecek. Fransız şarabı istisna . . . Bodrum-Didim arasın da 5 m ilyon metrekare alanda gerçek leştirilen Kaplankaya projesi, dünya zen ginlerinin bu yeni m imari talebine uygun olarak inşa ediliyor.
Köy ve Ke n-t Buluşuyor7 Ta ne Koyu Va rC H P Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in oğlu Burak Öymen ile Kazak ortağı Serzhen Zhu mashov'un şirketi Capital Partners'in kurduğu Bodrum A.Ş'nin, 2005 yılında satın aldığı arazide yapılanan 1 ,5 m ilyar Dolar' lık Kaplankaya projesine, bugüne kadar 1 ,6 m ilyon Dolar harcandı. Burak Öymen "Akdeniz'de önümüzdeki 1 O yılda Kaplankaya ölçeğinde bir yatırım projesi bulunmuyor" diyor. Öymen'i n , okul arkadaşlarının ağırlıkta olduğu iyi eğitimli ve genç bir kadrosu var. Kaplankaya'daki şantiyede, Ö ymen ile birlikte Capital Partners'in CEO'su Hasan Arat, Genel M üdür Cem Çelik, yaptıkları Ritz Cariton Oteli nedeniyle Moskova'da gayrimenkul yatırımları alanında "Yılın Yöneticisi" seçilen Erkan Erkek ile sohbet ediyoruz. 7 koyu, 6 kilometrelik kesintisiz sahili bulunan arazide kurulan hayatı anlatıyorlar.
Kapla n kaya ' ya İlk Aya k Ba s a n Gaze"te c iy i m ! İ h a l e Eyl ü l Ayında
i nşaat ihalesi eyl ülde açılacak. 2 .000 yatak kapasiteli 5 otel , 20 hektarl ı k
alanlara kurulan malikanelerin de içinde yer ald ı ğ ı , 2 . 800 villa inşa edecekler. i nşaatların taban alanlarının araziye ora nı yüzde 7 'yi aşmayacak.
Bi r U r ü n ü " Çe v r e Do s t- u " Ya p a n Ne d i r ? 5 Haziran, BuildingGreen.com
Zey"tin cilik de Ya pılan Ar-a z inin 5 ' -te Bir-i Or-g a n i k Ta r-ıma Ay r-ılıyo rBalıkçı tekneciliği, ahşap ve taş işle meciliği gibi yerel yetenekle hedefleni yor. Kaplankaya şantiyesinde, toplam 2 .600 kişinin yaşadığı Bozbük, Kazıklı, G ü rçamlar, Kızılağaç köylerinden 200 kişi istihdam ediliyor. Öymen'in ekibine "kuyrukluyıldız" adını takan köylüler, ilk kez SSK'lı oluyorlar. Taksitle alışveriş yapıyorlar. Bodrum A.Ş'nin yaptığı Kazıklı Kültür Evi 'nde halıcılık, sepetçi lik kursu veriliyor. Köyün okulu onarıldı, kapasitesi geliştirildi.
Ha r-va r-d ' la Gö r-üşüyo rRitz Cariton gibi otelierin yanı sıra, sağlık alanında da 5 yıldızlı hizmet planlanıyor. Monaco Life Check Center açılacak. Harvard ve Haileybury üni versitelerinin yanı sıra,Türk ü niversitele riyle de Kaplankaya'da bölüm açmaları için görüşmeler sürüyor. Dünyanın ve Türkiye'nin ünlü 1 O mimarıın eseri ola cak Kaplankaya, Türkiye'nin gayrimen kul alanında ilk uluslararası markası ola cak . B u proje gerçekleştiğinde, Bodrum koylarında tatil yapan d ü nya starları göreceğiz. Evlerinde parti verecekler!
Ba basının Oğl u !
Öymen'i kamuoyu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün " Kazakistan'daki yatırımiarına destek verdiğim C H P m illetvekilinin oğlu," açıklamasıyla tanıdı. Konferans için Bodrum'a giden Gül, burada da Öymen'e zaman ayırdı. Öymen' i n G ü l ile kurduğu "yakınl ıktan" siyasi sonuç çı karmaya çalışanlar boşu na heveslenmesin. 35 yaşındaki bu genç adam ı n , Kazıklı Köyü i lköğretim Okulu'na yaptırdığı Atatü rk anıtında madde madde "Atatürk i lkeleri", "Atatürk Devrimleri" ve Ata'nın şu sözü yazıyor: "Okul, genç beyinlere, insanlara say gıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir." Burak Ö ymen "baba sının oğlu" işte!
YAZAN: DERYA KARADAG - ARKiTERA.COM
D ünya hızla değişti ve değişmeye devam ediyor. 1 8. yy'ın ikinci yarısında gerçek leşen Endüstri Devrimi sonrasında h ızla gelişen sanayileşme olgusu, doğanın dengesinin bozulmasının ve çevre kir liliğinin başlangıç noktası oldu. Yaşam standartlarını yükseltmek adına enerji kaynakları nın ve doğanın bilinçsizce kullanımı, dünyan ı n doğal dengesini geri dönüşüme el vermeyecek kadar yı kıcı bir şekilde bozuyor. 1 972 yılında Stockholm'de bu duruma karşı ger çekleştirilen Birleşmiş M il letler Çevre ve i nsan Konferansı'nda alınan kararla, 5 Haziran günü, D ünya Çevre G ü nü olarak kabul edildi. Günümüzde, yapılı çevreyi şekillendiren baş aktörlere, yani m imarlara doğal çevrenin korunması ko nusunda çok fazla görev düşüyor. Eka mimari ve ekolojik planlama; tasarımdan planlamaya, uygulamadan malzerneye uzanan tüm aşamalarda ekolojik i lke lere uygun, doğa dostu uygulamaları temel alıyor. Bu temellendirme ile eka m imarinin ve ekolojik planlaman ın pek çok açılımı, farklı uygulama şekilleri var ve üzerinde birçok araştırma yapı l ıyor.Peki bu farklı açılımlardan önemli birisi olan ekolojik yapı malzemeleri ve tasarım alanı ndaki gelişmeler neler? Bu sorunun cevabı n ı verebilmek için gelişen ekolojik yapı malzemelerini ve ü rünleri araştırdık. Çevre dostu ü rü n kapsam ında değerlendirilen p e k çok ürün ve bunları anlatan pek çok rehber var. "Buildinggreen.com"a göre çevre dostu ürünler, beş ana başlık altında toparlanabiliyor.
Ge r-i Dönüşümlü ve Ar--tık Malzemele r-den Ü r-e-tilen Ü r- ü n l e rHammaddeyi tüketerek üretim yapmak yerine varolan eski ürünlerin dönüştürülmesi, kaynak ve enerji ta sarrufu için kullanılan bir yöntem. Geri dönüşümlü malzeme kullan ı m ı ise, pek çok "çevre dostu" ü rünün ortak özel liği. Ü rünlerde olması gereken geri dönüşüm oranını belirleyen bir kural ya
Haziran 2008 da madde yok, fakat gelecekte bu tip standartların uygulamaya geçirilmesi bekleniyor. Bazı duru mlarda, geri dönü şümlü ü rünler üzerinde, dikkat edilmesi gereken bir takı m uyarılar yer alıyor. Ö rneği n , otomobil lastiklerinin ye niden kullan ımı sonucunda ü retilen kauçuk zemin kaplamalarının kullanımı ile ilgili uyarı , iç mekanlarda kullanı m ları sırasında gaz sal ınımı yapabilecekleri yön ünde. Konuyla ilgili üzerinde durulan bir diğer konu ise, bazı ürün toplama ve geri dönüşüm yöntem lerinin enerji israfı ve çevre kirliliğine yol açması. Geri dönüşümlü ü rünler ve ü retim yöntemleri konusunda dikkatli olmak gerekiyor. 2006 senesinde BuildingGreen tarafından seçilen en iyi on ekolojik yapı malzemesi arasında yer alan PaperStone, yoğu n , sert ve su geçir mez yapısıyla, mutfak tezgah ı , zemin kaplaması, dış cephe panelleri olarak kul lanılabiliyor. Ü rünü n , % 60'ı geri dönüşümlü kağıt l iflerinden, gerisi ise maun reçinesinden elde ediliyor.
Doğal Kay n a k la r-ı Ko r-uyan U r- ü n l e rGeri dönüşümlü ya da artık malze melerin kullanımından başka, doğal kaynakların korunmasına katkıda bulu nan ü rünler de var. Standart çözümlere göre daha az malzeme kullan ımı ile işle vi ni gerçekleştirebilen, dayanıklı, sürekli yenilenmesi, değiştirilmesi gerekmeyen ve hızlı yenilenebilir kaynaklara sahip ü rünler bu kapsamda değerlendiriliyor. Ö rneğ i n ; ahşap, ekolojik tasarım kriterleri ile birebir uyuşan malzeme lerin başında geliyor. Bununla birlikte, ahşap elde etmek için kesilen ormanlar göz önünde bulundurulduğunda, elde edilen ahşap malzemenin çok iyi korun ması ve uzun süreli kullan ımı da şart. Günümüzde ahşabın korunması için pek çok teknoloji gelişti rildi. lsıl ahşap teknolojisi, yüksek ısı ile ahşabın nem içeriğini, dolayısıyla da kimyasal bile şimini değiştirerek, küf mantarlarından korunmasını sağ lıyor. lsıl ahşabın üretim süresince hiçbir kimyasal madde kullanılmaması ve ısıl işlem sırasında açığa çıkan su buharı ve yüksek ısının, ü retimin diğer aşamalarında geri dönüşümlü olarak
kullanılması, doğaya saygılı bir tutum içerisinde olunduğunun bir diğer göstergesi. Kompozit ahşap sistemleri de, ahşabın korunması ve bakım ı açısın dan avantajlı ve içeriğinin tamamı doğal ahşap olmadığından dolayı daha az ağaç kesimini de beraberinde getiriyor. Kompozit ahşap malzemeler, genellikle bakım gerektirmiyor. H ava şartlarına ve dış mekan koşullarına karşı dayanıklı ve uzun ömürl ü olması ise, kullanıldığı ya pının sürdürülebilirliği açısından avantaj sağlıyor. Ahşap koruma boyaları ve bakım malzemeleri ise zararlı kimyasallar içer medikleri takdirde, yapı ömrünün eko lojik tasarı mda önemli bir kriter olduğu düşünülürse atianmaması gereken bir diğer konu.
Ze h i r-l i Maddele r- ve Emisyon d a n Uza k Du r-an Ü r- ü n l e rBazı yapı malzemeleri, üretim aşama sında çevreye etkileri az olduğundan , problem yaratan kimyasallar içeren eski ürünlere alternatif olarak sunuldu ğundan ya da yapının bakımı sırasında çevreye yaydığı kirliliğin indirgenmesine yardımcı olduğundan çevre dostu kate gorisinde yer alıyor. Ü retim aşamasında, çevreye daha az zarar veren ürünler arasında, ahşap, tarım kaynaklı yapı malzemeleri, doğal taş ya da kayrak taşı yer alıyor. Teh likeli ürünlere alternatif olarak, daha az civa içeren florasan lambaların kullanı m ı geliyor.
E n e r-j i ve Su Ta s a r-r-ufu Sağlayan Ü r- ü n l e rısıtma ve soğutma yükünü azaltan ü rünler, harcanan enerjiyi de aza indiri yor. Strüktürel yal ıtım panelleri, otoklav gaz beton blokları ve yüksek performan sa sahip cephe sistemleri, bu ü rünlere örnek olarak verilebiliyor. Statik cama alternatif olarak üretilen, güneş ışığının yoğunluğuna göre ko yulaş ı p açılabilme özelliğine sahip olan camlar ve cam filmleri, yaz koşullarında soğutma için harcanan enerjiden tasar ruf sağlıyor. Aynı mantıkla üretilen gü neş koruma filmleri de soğutma giderle rini düşürüyor. Time Dergisi tarafından 2006 yılının en iyi buluşu seçilen LEC
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
197
Teknolojisi ile üretilen LEC Paneller, herhangi bir yüzeyi, çok az enerji ile büyük bir ışık kaynağı na dönüştürerek enerji tasarrufu sağlıyor ve hiç ısı ü ret miyor. Paneller, döşeme, duvar, tavan kaplaması ve büyük reklam panolarında kullanı labiliyor. Sanyoda suyu çok kısa bir sürede istenilen sıcaklığa getiren termostatik bataryalar, %80' 1ere varan tasarruf oranlarıyla fotoselli armatürler ve her kul lanımda akan suyu aza indirgemiş rezervuar sistemleri, su tasarrufu sağ layan ürünlerin başında geliyor. Yeni sistemleri sayesinde bazı bulaşık ma kineleri, kirlilik d üzeyini tespit ederek, etkin temizlik için gerekli su m i ktarını ayarlıyor.
Sağlıklı ve Güve nli Bir Ya pılı Çev r-eye Ka-t k ıda Bul u n a n Ür-ünlerKayda değer kirleticileri yapı içerisine taşımayan, gelişimine ve yayılımına izin vermeyen, iç mekandaki kirliliği yok eden, kullanıcıları tehlikeli durumlara karşı uyaran, mekandaki aydınlatmanın kalitesini artıran, ses kontrol ü sağlayan ve toplum sağlığını iyi yönde geliştiren ü rünler bu kategori altında inceleniyor. Bir yapının inşaat aşamasında harca dığı enerj i , yapı inşasından sonraki süreçte harcanan enerjiye göre çok daha fazla. Bu nedenle, yapıda kullanılan ürünle rin doğru seçilmesi de önem kazanıyor. Hallandalı mimar Willem Neuteli ngs, " B u açıdan bakılınca, Piramitler tarihteki en sürdürülebilir binalardır" diyor.
Tü r kiye i:<Y O T O ' y u Imz a l ı y o r v e A rt- ı k H e r Ş e y De ğ i ş i y o r ! 5 Haziran, Radikal YAZAN: ÜMiT ŞAHiN
Türkiye hükümetleri Kyoto'yu imzalama mak için yıllarca kendilerini ve halkı kand ı rd ılar; anlaşılan protokolü uygula mamak için bahane ü retmeyi sürdüre cekler. Ancak Kyoto'yu imzalamanın bir şeyi değiştirmediğini iddia etmek hata,
198
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Türkiye artık d ünya iklim politikalarının tarafı. Nihayet Türkiye Kyoto'yu imza l ıyor. Yıllardı r süren bir mücadelenin sonunda, "Türkiye Kyoto'yu i mzala! " diyerek imza veren, mitinglerde, kon serlerde, toplantılarda ve Türkiye'nin her yerinde yapılan binlece etkinlikte bir araya gelen yüzbinlerce insan, şu anda hep bir ağızdan bu haklı talebini dile getirmiş ve hükümeti adım atmaya zorlamış olduğu için mutlu ve kıvançlı olmal ı . Ö nce sonucun adını koymak lazım : H ükümet, son yılların en dirençli sivil m ücadelesinin ardından, dünyanın ikiimin korunması için adım atmakta en geç kalmış ikinci ülkesi olarak, ulusla rarası mekanizmanın bir parçası olmaya ikna olmuştur. Kendimizle ne kadar övünsek azdır.Ama bu durum, ne yazık ki AKP hükümetinin iklim değişikliğinin ne olduğunu ve Kyoto'nun ne anlama geldiğini hiila anlamamı ş olduğu gerçe ğini ortadan kaldırm ıyor. Bunun en önemli göstergesi hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'in, Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nü çekince koymak için imzaladığını söylemesi. Demek ki hükü met Kyoto'yu iklim değişikliğinin durdurulmasında Türkiye'nin de sorum luluğu olduğunu anladığı için deği l , bazı bürokratların " imzalayalım ki, Kyoto sonrası süreçte kaçmamız daha kolay olsun" demesi üzerine imzalamış. Bu vahi m durumun bir diğer kanıtı, yine Cemil Çiçek'in "Türkiye, bu protokolü kendine has nedenlerle başlangıçta imzalamamıştır. Ancak imzalanmamış olması, bu görüşmelerin de belli ölçüde dışı nda kalmasını mümkün kılmaktadır." demiş olması. H ü kü met süreçten uzak kalınmış olmasını bir avantaj olarak yo rumluyor. i nanılır gibi değil! i şin bir başka tuhaf yan ı , Çevre Bakanlığı m üsteşarın ı n " Kyoto Protokolü'nü imzalamak hiçbir şey de ğiştirmeyecek" demiş olduğunu öğren memiz. Aynı 'çevre' bürokratları, bizim Kyoto kampanyalarım ıza cevap olarak "Türkiye Kyoto'yu imzalarsa 20 milyar do lar zarara girer " diyorlardı . Şimdi, imza lasak da bir şey değişmez dediklerine göre bir yerlerde bir hata , olsa gerek. i kisi de yanlış elbette. Durum yeterince açı k görünüyor. Türkiye hükü metleri protokolü imzalama mak için yıllarca hem kendilerini, hem
Hoziron 2008 de halkı kandırdılar ve bahane ü rettiler. Anlaşılan bundan sonra da imzaladı kları protokolü uygulamamak için benzer bahaneler üretmeye devam edecekler. AKP hükümetinin iklim konusunda izlediği bu politikaya 'aktif sorumsuzluk politikası'ndan daha başka bir isim bu lamıyoru m . Bundan sonra gerçekte neler olması gerektiği, yani Kyoto'yu imzalamanın ne anlama geldiğini anlamak için ise Kyoto Protokolü'nün kendisinden daha iyi bir kaynak düşünemiyorum. Kyoto Protokolü'nü karbon ticaretin den ibaret sananlara bu uzun anlaşma metninin en temel madde lerini hatıriat makta sonsuz fayda var. Bakalım Kyoto Protokolü'nü imzala mış olan Türkiye bundan böyle neler yapamayacak mış? Daha önemlisi Kyoto'ya taraf Türkiye bakalı m neler yapmalıymış? 1 Kyoto Madde 2 Paragraf 1 -a-(v)' e göre termik santallar, çimento fabri kaları, rafineriler gibi sera gazı salan sektörlere hiçbir teşvik, vergi muafiyeti, sübvansiyon vb. verilemez. H ü kü met, 2007 'de çıkarttığı nükle er enerji yasasına koyduğu bir geçici maddeyle 1 000 MW'nin üzerindeki kömürlü termik santraliara teşvik ve rilmesinin önünü açtı. Ş u anda Enerji Bakanlığı'nın önünde binlerce me gavatlık kömürlü termi k santral lisans başvurusu var. Çoğu Yatağan'dan bile daha büyük olması planlanan bu köm ü r santrallarının Samsun , Sinop, Zonguldak, Bartın, Kahramanmaraş, Adana, Çanakkale gibi iliere kurulması söz konusu. Buna 12 yeni çimento fabrikası proje sini de ekleyip, bu projelerin Türkiye'nin karbondioksit emisyonunu nerelere ta şıyacağı n ı hesap edebilirsiniz. Kyoto'yu imzalamış bir Türkiye'nin bu projelerden vazgeçmesi, köm ürle elektrik ü retimini ve çimento fabrikası sayısını artırma planiarına son vermesi gerekeceği açık. - Kyoto Madde 2 Paragraf 1 -a-(iv)'e göre yenilenebilir enerji ve çevre dostu teknoloj ilerin kullanımı artırılmalıdır; bu yöndeki araştırmalar teşvik edilmelidir. Enerji Bakanlığı'nın hesaplarına göre 80.000 MW'Iık rüzgar potansiyeli olan ve Avrupa'nın en çok rüzgar alan ikinci ülkesi olan Türkiye'de, halen sadece
250 MW'Iık rüzgar santralı çalışıyor. Bu m i ktar Türkiye'nin toplam kurulu gücünün yaklaşı k yüzde yarımı na denk düşüyor. Kyoto'yu imzalamış Türkiye'nin büyük bir hızla rüzgar ve g üneş yatırımı yapması gerekeceği de açık. - Kyoto Madde 1 0-b'ye göre enerj i , ulaşım, sanayi, tarım , ormancılık, atık yönetimi gibi alanlarda "sera gazı sal ı m ı azaltıcı" önlemler alınmalıdır. Bu maddeye uyan bir Türkiye'nin üçüncü köprüye, yeni otoyollara, tarım alanlarının sanayiye tahsis edilmesine kapı aralaması m ümkün değildir. Ü steli k Türkiye enerjiyi hala O E C D ortalaması nın iki misli verimsiz kullanmaktadır ve Kyoto'yu imzalamış bir Türkiye büyük bir hızla enerji yoğunluğunu en azından Avrupa ülkeleri düzeyine düşürmelidir. Türkiye, dünyanın en kalabalık 1 7. ü l kesi ve en büyük 1 9. ekonomisi ola rak, dünyada en fazla karbondioksit emisyonu yapan ilk 20 ü l ke arasındadır ve emisyonunu en h ızlı artıran ülkedir. Türkiye'nin kişi başına karbondioksit emisyonu (ki emisyon indirim pazarlık ları için önemli olan kişi başına emis yondur) 2004 yılında 4,5 ton civarın daydı ve yıllık emisyon miktarı yaklaşık olarak yüzde 5,5 oranında artmaktadır. Yapılacak basit bir hesapla, Kyoto'nun birinci yükümlülük döneminin sonu olan 201 2'de kişi başı emisyanun 6 tonu geçeceği görülmektedir. Bugün Avrupa ülkeleri 8-1 O ton civa rındaki kişi başı emisyonlarını düşürme ye başladılar. Türkiye eğer gündemin deki kömüre, çimentoya ve atamabile dayalı kalkınma modelini gerçekleştir mekte inat ederse, birkaç yılda Avrupa ortalamasını geçebilir. Bu durumda da h ükümetin Türkiye'nin sahi p olduğunu iddia ettiği 'özel durumu' ve pazarlık g ücü buhar olup uçacaktır. Türkiye, Kyotu'yu izleye cek olan Kopenhag sürecinde en fazla emisyon indirimi yükümlülüğü altına girecek, en dezavantajlı ü l kelerden biri olmaya doğru dört nala gitmektedir. Yapı lması gereken şey ortada. Türkiye 1 1 yıldır kurnazlık yaptığını sanarak içine d üştüğü fosil yakıt batağ ından kurtulmak zorundadır. Fosil yakıtla kalkınma politikasını değiştirmeli, enerji tasarrufuna, enerjinin verimli kullanımı na ve yenilenebilir enerjilere yönelmeli,
Hazinın 2008 çimento üretimini ve otomobil kullanımı nı körüklemeyi bırakmalıdır. Türkiye'nin Kyoto'yu imzalamasının hiçbir şeyi de ğiştirmediğini iddia etmek bir yanılgıdır. Türkiye artık dünya i klim politikaların ı n tarafıdı r v e yenilenebilir ekonomiye geç me yolunda ciddi ve sorumlu bir politika izlemekle yükümlüdür. Kyoto sürecine girdiği halde yanlış politikalarda ısrar eden hükümetler birkaç yıl sonra halka da, uluslararası camiaya da hesap vere mez duruma düşebilirler. •
Türkiye Kyoto'yu i mzala! kampanyası sözcüsü. Yeşiller üyesi, KEG aktivisti.
Tü r k iye n i n Dö r d ü n c ü B ü y ü k H a v a l ima n ı K ü t- a h y a ' y a Ya p ı l ı y o r 5 Haziran, Zaman YAZAN: MUSTAFA GÜN
Afyon , Uşak ve Eskişehir'deki hava trafi ğini tek bir merkezde toplamayı amaç layan Kütahya Zafer Havalimanı'nın proje ihalesi, önümüzdeki eylül ayında gerçekleştirilecek. Yaklaşık 80 m ilyon YTL'ye mal olması beklenen Türkiye'nin dördüncü büyük havaliman ı n ı n 201 0'da h izmete açıl ması bekleniyor. Demiryollar Limanlar ve Hava Meydanları i nşaatı Genel M üdürlüğü ( D LH) tarafından inşa edi lecek yeni havalimanının Kütahya'ya 40 kilometre uzaklı ktaki Altıntaş ilçesine kurulması planlanıyor. Yeni havalimanı için şu ana kadar 3 milyon metrekarelik alanın kamulaştırıldığı ifade ediliyor. Hükümetin şubatta onayladığı havali manının 2009'da tamamlanması öngö rülüyor. i ki yıl içinde faaliyete geçmesi beklenen havalimanı, i stanbul Atatürk, Ankara Esenboğa ve Antalya'dan sonra Türkiye'nin dördüncü büyük havalimanı olacak. Dört ilin ortasında (Eskişehir, Afyon, Kütahya ve Uşak) kurulacak yeni ha valimanı n ı n , bölgede yaşayan 2 m ilyon insana hizmet vermenin yanı sıra termal turizmin gelişimine de büyük katkı sağ laması hedefleniyor. Bu sayede daha önce küçük çaplı inşa edilen ve yolcu sayısı oldukça düşük havalimaniarındaki
zararın da azaltılması planlanıyor. Kütahya'da sivil uçuşlara kapalı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı bir ha valimanı bulunuyor. Türkiye'nin en büyük askeri birliklerin den birisi olan Hava Er Eğitim Tugayı'na ait ve oldukça uzun bir piste sahip bu alanın sivil ulaşıma açılması da daha önce gündeme gelmişti. Sivil ulaşıma müsait duru mdaki Afyon , Uşak ve Eskişehir'deki havaalanların ı n yolcu trafiği ise yoğun d e ğ i l . U şak'a sadece Atlasjet'in haftada 6 gün, Eskişehir'e ise THY'nin günlük uçuşları bulunuyor. Afyon'a da THY ve özel havayolu şirketleri uçuş düzenlemiyor. Yeni inşa edilecek Zafer Havalimanı'ndan ilk etap ta yurtdışına charter (tarifesiz) uçuşlar yapılması, daha sonra da tarifeli uçuş ların başlatılması hedefleniyor. Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (K i TSO) Başkanı Nafi G ü ral, son yıllarda hava taşımacılığına talebin artmasına karşın, işler bir havalimanı olmaması nedeniyle Kütahya'da sanayicilerin karayolunu kul lanmak zorunda kaldığını ifade ediyor. Eskişehir, Afyon, Kütahya ve Uşak'ı ortak noktada buluşturacak uluslararası yeni bir havalimanı inşa edilmesinden büyük memnuniyet duyduklarını belirten Güral, yeni havalimanının Kütahya'ya 40 km uzakl ıkta inşa edileceği n i ve bölge sanayicisine büyük kolaylık sağlayaca ğını bildird i . G üral , bölgedeki sanayileşmenin ol dukça yoğun olduğuna dikkat çekerek, "Sadece benim grubumdan karayolu ile i stanbul'a gidip gelen, yaklaşı k 50 transfer var. U laşım karayolu ile 5 saat sürdüğünden çok zor şartlarda gidip geliyoruz. Dört ilin ortak bir havalimanı na kavuşturulması ile illerimizde toplam 2 m ilyon olan nüfusa da hizmet edilmiş olacak." dedi. G üral , havalimanının yapımı için şu batta karar çıktığını ifade ederek, bu ko nuda yaklaşık 80 milyon YTL'Iik bütçe ayrıldığı n ı söyledi. Bölgenin tek bir ha valimanına kavuşması ile mevcut havali manlarının kapatılmasını beklemedikleri ni ifade eden G üral , " H alen Eskişehir'e her gün uçuş var. Başlangıçta haftada üç gün yapılan seferler, yolcu talebi ar tı nca artırıldı. Günümüzde hava ulaşımı olmazsa olmaz ihtiyaçlardan artık," dedi.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
199
Uça n Yolcu Sayısı Gid e r e k Art-ıyor
i ç hatlarda THY tekelinin kırılması ve yeni havayolu şirketlerinin sektöre girmesiyle hava ulaşımında rekabet dönemi başladı. Bilet fiyatları n ı n ucuz laması yolcu sayısının artmasını, bu da sektörün büyümesini sağladı . Uçak yolculuğunun lüks olmaktan çıkması Anadolu'da atıl vaziyette bekleyen havaalanları nın da yeniden ekonomiye kazandırıldırılmasına imkan sağladı . Devlet Hava Meydanları i şletmesi ( D H M i ) Genel M üdürlüğü verilerine göre, Türkiye'deki 38 havalimanından geçen yıl 66 milyon 962 bin 587 yolcu geçiş yaptı. Uzmanlar, 2008'de bu rakamın 73 m ilyon 1 1 5 bin 7 76'ye ulaşmasını bekliyor. Geçen yıl 649.806 olan uçuş sayısının da bu yıl yüzde 1 0 artışla 7 1 6 bin olarak gerçekleşmesi öngörülüyor.
Me k s i k a ' n ı n TOK İ ' s i 3 5 . 0 0 0 YTL ' l i k U c u z Ko n u t" i ç i n Tü r kiye ' ye Ge l e c e k 5 Haziran, Hürriyet YAZAN: ALPER YOLDAŞ
Meksika'nın Toplu Konut i daresi, ucuz konut projeleri gerçekleştirmek amacıyla Türkiye pazarına girmeye hazırlanıyor. Ö nümüzdeki 4 yıl içinde 4 milyon yen i konut inşa etmeyi hedef leyen Meksika, Türkiye'de de konut üretmek için Başbakanlık Toplu Konut i daresi Başkanlığı (TOK i ) ile görüşüyor. Meksikalılar'la birlikte 35.000 YTL ile 50.000 YTL arasında değişen fiyatlarla "ödenebilir konut" üretmeyi planlayan TOK i , önümüzdeki 3 yılda 1 85 bin adet yeni konut inşa etmeyi hedefliyor. TOK i Başkanı Erdoğan Bayraktar, 2000 yılında büyük bir konut hamlesi başlatan Meksika'yı iki ay önce ziyaret ettiğini beli rterek, " M eksika çok h ızla gelişen bir pazar. Ucuz konut üretme konusunda çok başarılılar," dedi. Kuzey Amerika'da yaşanan mortgage krizinin Meksika'yı etkilemediğini söyleyen Bayraktar, " Meksika'nın en büyük şansı
200
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
kaynak sıkıntısı çekmemesi. Uluslarası fonlar konut projelerine milyarlarca dolarl ı k kredi sağlıyorlar," diye konuş tu. Türkiye'nin Meksika ve Brezilya'ya benzediğine işaret eden Bayraktar, "Finansman açısından Meksika ve Brezilya bizden daha şanslı. Dünya Bankası'nın da önemli krediler sağla dığı Meksika'nın başarısını incelemek ve fırsatlardan yararlanmak amacıyla bazı ziyaretlerde bulunduk" şeklinde konuştu. Meksikalllardan büyük ilgi gördüklerini anlatan Bayraktar, şunları söyledi: "Meksika'n ı n TO K i 'si ile görüştük. Türkiye'deki potansiyelden etkilendiler ve bizimle ortak proje ger çekleştirmeyi teklif ettiler. Zaten TO K i olarak biz de dışarıdan veya içeriden faizle kredi ya da kaynak bulmak yerine iki tarafında kazanabiieceği ortak projeleri tercih ediyoruz. Bu nedenle Meksikalı lar ile görüşmeye başladık. Ö nümüzdeki günlerde Türkiye'ye gele cekler. "TOK i 'nin aktifleri nin büyü klüğü nün 1 2, 5 milyar YTL'yi bulduğuna dikkat çeken Bayraktar, " Kasamızda 8 m ilyar YTL var. 4 , 5 m ilyar YTL ise yaptığımız projelerden alacaklarımız bulunuyor. Elimizdeki bu kaynağı faizle çarçur et mek istemiyoruz. Aktiflerimiz üzerinden tahvil çıkartıp içeriden veya dışarıdan faizle kaynak yaratmayı benimsemiyoruz. Ortak projeleri tercih ediyoruz," şeklin de konuştu.
GAP ' a 20 . 000 Ko n utBaşbakan Tayyip Erdoğan tarafından geçtiğimiz günlerde açı klanan "GAP Eylem Projesi" kapsamında konut hamlesinin de bulunduğunu söyleyen Bayraktar, "Güneydoğu Anadolu Bölgesi 'ndeki yeni yatırım planı kam parnında önümüze ilk etapta 20.000 konutluk bir proje konuldu. Meksikalılar GAP'ta üretmeyi planladığımız konut projelerinde de yer almak istiyorlar" ded i . TO K i olarak son 5 yılda 3 1 5.000 konut ürettiklerini belirten Bayraktar, " Ö nümüzdeki 3 yılda 1 85 bin yeni konut üreteceğiz. Bunun önemli bir bölümünü ucuz konutlar oluşturacak. Ucuz ko nuttan kastımız 35.000 YTL ile 50.000 YTL arasındaki konutlar. Dar gelirlinin önemli m i ktarda konut talebi var. Bu tip gerçekleştirdiğimiz projelere konut sa yısının 1 0 katı talep geliyor" diye
HazJ.ra n 2008
İht-iyacın Yü zde 7 ' s i n i Ka r-şılıyor-
konuştu . M eksika'nın Toplu Konut i daresi, ucuz konut projeleri gerçekleş tirmek amacıyla Türkiye pazarına g i rme ye hazırlanıyor. Ö nümüzdeki 4 yıl içinde 4 milyon yeni konut inşa etmeyi hedef leyen Meksika, Türkiye'de de konut üretmek için Başbakanlık Toplu Konut i daresi Başkanlığı (TOK i ) ile görüşüyor. Meksikalılar'la birlikte 35 .000 YTL ile 50.000 YTL arasında değişen fiyatlarla 'ödenebilir konut' üretmeyi planlayan TO K i , önümüzdeki 3 yılda 1 85.000 adet yen i konut inşa etmeyi hedefliyor. Başkan Felipe Calderon'un desteğiy le büyük bir konut hamlesi gerçekleştir meyi hedefleyen Meksika'nın yıllık konut ihtiyacı 1 milyon adeti buluyor. Devlet destekleri fonlarla konut ihtiyacını karşı lamayı amaçlayan Meksika, 2030 yılına kadar 16 m i lyon yeni konut üretmeyi plan l ıyor.
Türkiye'nin h e r yıl 550.000 civarında yeni konut ihtiyacı bulunduğuna işaret eden TOK i Başkanı Erdoğan Bayraktar, şöyle konuştu: "TO K i olarak biz bu ihtiyacın ancak yüzde 7'1ik kısmını kar şılıyoruz. Gerisini özel sektörün karışıla masın ı bekliyoruz. TOK i olarak sadece konut yapmıyoruz. Okul, hastane, cam i , bakım evi, köprü g i b i birçok proje ger çekleştiriyoruz. Yani demiryolu ve duble yollar dışında herşeyi yapıyoruz diye bilirim. 3 yılda için ise 1 85.000 konut üreterek, 500.000 adetlik hedefimize ulaşmış olacağız."
Mey d a n Al ı ş v e r i ş Me r k e z i ' n e U. L I Av r u p a. .' d a n I k i Çe v r e Od ü l ü
İspa nyolla r- ' la H a r- r-a n ' a 2 Kat-lı Kon ut-la r Ya pacağız Başbakan'ın açıkladığı "GAP Eylem Projesi" kapsamında Harran Bölgesi için ilk etapta 20.000 adet yeni ko nut i htiyacı bulunduğunu söyleyen TO K i Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Sadece Meksikalılar ile görüşm üyor, i spanyalar'la da GAP 'ta konut üretmek için temaslarda bulunuyoruz," dedi. Geçtiğimiz hafta i spanya'ya gittiğini beli rten Bayraktar, "Çimento bloklar dan prefabrik kadar çabuk ve ucuz konut i nşa eden Essentium şirketi ile görüştük. Şantiyelerini gezdik, firmayı tanıdık. Bu şirket gerçekleştirdiği pro jelere milyarca doları bulan kredi de sağl ıyor. Essentium kredi bulur gelirse, Harran'da 2-3 katlı ucuz konut projesi ne başlayacağız," şeklinde konuştu .
6 Haziran, Referans
c o 'O > Q) ::ı:
Türkiye'nin yüzde 1 00 açı k havada hizmet veren ilk alışveriş merkezi Meydan, sı radışı m imarisi ve kullandığı enerji kaynakları ile ödül leri toplad ı . Kentsel alanların en iyi şekilde kullanımı için liderlik yapma hedefi ile kurulan Land lnstitution ( U L I } dünyan ın en prestijl i ödül leri arasında gösterilen U L I Avrupa M ükemmellik Ödülü'nü 2007 yılında açılan Meydan Alışveriş Merkezi'ne ver di. Çatısındaki 33.000 metrekarelik çim alan ve sahi p olduğu sıradışı mimari yapısı ile ödüle layık görülen Meydan Alışveriş Merkezi, ekim ayında U L I G lobal Ö dülleri'nde Avrupa'yı temsil edecek. Ö te yandan, alışveriş merkezi Avrupa Birliği Çevre Ö dülleri Türkiye Programı "Süreç" kategorisinde
Hazi.ron
birincilik ödülüne de layık görüldü. Meydan Alışveriş M erkezi 'nin yenilikçi mimari yapısı ile tüm projelere örnek olarak gösterildiğini belirten Metro G roup Asset Management Genel Müdürü Gündüz Bayer, "Türkiye'nin öncü şirketlerinin katıldığı, çeşitli çevre dostu projelerin kıyasıya rekabet ettiği Avrupa Birliği Çevre Ö dülleri Türkiye Programı 'nda toprak enerjisiyle sağ ladığımız ısıtma ve soğutma işlemleri örnek olarak gösterild i . Yüzde 1 00 açı k havada hizmet veren v e dünyanı n e n çevreci alışveriş merkezlerinden biri olan Meydan, bu kapsamda biri ncilik ödülüne layık görüldü. Bu ödülün he men ardından da ULI Avrupa tarafından verilen " M ü kemmellik Ö dülü"ne layık görüldük. Burada da sahi p olduğumuz sıra dışı m imari yapı ile diğer projeler arasından sıyrıldık," dedi.
Göz ü m ü z Glob a l Ödü lde Metro G roup Asset Management CEO'su Prof. M ichael Cesarz ise "Geleceğin enerji kaynaklarını kullanıyor olması ve akıllı m imarı yapısı Meydan'ı biri nci sınıf bir alışveriş merkezi haline getirdi. Şimdiden ekim ayında belirle necek olan ULI G lobal Ö dülleri'nin so nuçları nı da merakla bekl iyoruz," dedi. Metro G roup Asset Management'in bundan sonraki inşaat projesinin 2009'da açılacak olan Merter projesi olduğuna da değinen Cesarz, "Bu pro jeyle ekoloji alanında bir adı m daha ileri gitmeyi plan l ıyoruz. Bu kez jeotermal enerji yerine güneş enerjisi kullanaca ğ ız," açı klamasını yaptı. Toplantıda ko nuşan ULI Türkiye Başkanı Haluk Sur ise "Bu ödül için her yıl dünya üzerin den başarı lı projeler seçiliyor. Projeler seçilirken öncelikle m i mari estetiğe ve çevreye olan duyarlılığa bakılıyor. Meydan'ın yeni enerji kaynaklarını kul lanması oldukça önemliydi," dedi.
Pa r k E t De vam Et9 Haziran, iSPARK, Wikipedia, Norfolk City Council DERLEYEN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
Kent merkezlerine ulaşmak i steyen kişileri n , özel araçların ı kent merkezi dışında düzenlenen otopark alanlarında
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2008
bırakarak toplu taşıma araçları nı kul lanımını teşvik eden Park and Ride sisteminin, " Park Et Devam Et" adıyla Türkiye'de de uygulanmasına başlandı. Aracını gün boyunca bu otoparkiara park eden kişiler, otobüs, metro ya da deniz yolunu kullanarak kent merkezin de gitmek istedikleri noktalara ulaşıyor, gün bitiminde de tekrar otopark alanına dönerek araçların ı alıyorlar. " Park Et Devam Et" sisteminin uygulamasının ilk kez, uzmanların yeryüzünde yaşanan çevre tahribatların ı n çözümlerini daha çok düşünmeye başladığı 1 960'1ı yıllara rastlaması tesadüf değil. Temelde yo ğun araç trafiği nin, kent merkezlerinde yarattığ ı hava ve g ürültü kirliliğinin yan ı nda, trafikte sıkışıp kalan yolcuların yaşadı kları stres, karmaşa duygusunu hafifletmeye; kullanım yoğunluğundan ötürü kentlerde fiziksel olarak en çok yıpranmaya maruz kalan bu alanların korunmasına yönelik olarak üretilmiş bir çözüm. " Park Et Devam Et" siste minin ilk kez uygulanmaya başladığı yer, 1 950'1i yıllarda artan özel araç sahipliği ve konut alanların ı n kent çeperlerine dağılması sonucunda, merkeze gidiş gelişlerin kentin önemli problemlerden biri haline geldiği Oxford. H ü kümet ve yerel yöneticilerin, konu hakkında bu kadar hassas olma nedenlerinden biri de Oxford kent merkezi nde çok sayıda tarihi binanın bulunması ve ana konut bölgesi ile merkez alan arasında nehrin yer alması. Ö nce deneme amaçlı olarak A34 yolu üzerindeki bir matelden yarı zamanlı olarak işleyen otobüs ile başla nan " Park Et Devam Et" uygulamasının 1 973 yılı ndan itibaren tam zamanlı uy gulanmasına geçilmiş. Bugün ise kent deki 5 ayrı park alanında uygulamaya devam ediliyor. Ü lkenin en büyük Park Et Devam Et sistemine sahip Oxford'da 4 .800 araçlık otopark alanı bulunuyor. Benzer şekilde Norveç'te de 4.9 1 2 araçlık otopark alanıyla kent merkezine hizmet eden ve geçtiğ imiz yıl 3 , 4 mil yon yolcu tarafından kullanılmış olan otopark alanları bulunuyor. Norveç'teki Birleşik Krallık'ın en büyük park et de vam et sistemi olan uygulama kentin 6 farklı noktasından yürütülüyor. G ü n için de belirli arakit kiar ile sürekli g ü ncelle nen Norfolk Kent Konseyi internet site sinden de otopark alanlarının doluluk
20ı
oranını taki p etmek m ü m k ü n . Türkiye'de ilk kez, i stanbul Büyükşehir Belediyesi şirketi i SPARK tarafından Ü mraniye Haldun Alagaş Otoparkı'nda hayata geçirilen Park Et Devam Et Projesi ise sürücüleri transfer merkezlerinde toplayarak ulaşım vasıtalarıyla şehir merkezlerine taşıyor. Haldun Alagaş Otoparkı'na gelen sürücüler, sigortalı olarak 5 saat süreyle araçlarını ücretsiz olarak park ediyorlar ve otopark içinde bekleyen özel donanımlı servis araçları ile gidiş yönünde Alemdağ Caddesi'nden Ü m raniye Belediye Binası'na, dönüş yönünde ise S ütçü Caddesi'nden hareket ederek otoparka geliyorlar. Sürücüler, Haldun Alagaş Otoparkı'ndan 08:00 - 1 7:00 saatleri arası nda 5 saati ücretsiz, 1 7: 00'dan sonra 3 YTL ücret karşılığında faydala nabiliyor. Bu uygulamayla, toplu taşıma nın teşviki, daha az zararlı egzoz emis yonu ve küresel ısınma (C02 Emisyonu) etkisi, daha az yol işgal i , daha az yakıt tüketimi, trafik odaklı stresin azaltılması, zaman kazanımı ve yol kenarı otopark larda daha fazla sirkülasyon olanağı hedefleniyor. Türkiye'de ilk kez uygula nan Park Et Devam Et sistemiyle ilgili görüştüğümüz i S PARK yetkilisi M u rat Demir, i S PARK'ın i stanbul genelindeki i DO iskelelerine yakın otoparkları Park Et Devam Et Projesi kapsamında potan siyel olarak kullandığını, bu otoparkları n , araçları bu noktalarda toplayarak deniz ulaşımı kullan ımına teşvik ettiğini ve araçların trafiğe çıkmasını önlediğini ifade etti. Demir, ayrıca, projenin kent geneline yayılması için Ar - Ge çalışma ları nın devam ettiri ldiğini; Şişli, Bakı rköy Meydanı , Beşiktaş, Ü sküdar Meydanı , Tepeüstü, Altunizade ve Göztepe gibi kilit noktalar ile dış ilçelerde de benzer " Park Et Devam Et" projelerinin uygula nabilirliğinin araştırıldığı n ı belirtti. .
Ikinci Sınıf �i r Şeh i r I s t- a n b u l 9 Haziran, Radikal YAZAN: GÜNDÜZ VASSAF
Kompleksiz şehirler kendilerine benzer. Stockholm'da oturan bir arkadaşı rnın bana övünçle buradan Kuzey'in
202
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Venediği diye söz ettiğini hatırlıyorum. i stanbul'u i stanbul'dan başka herşe ye benzetmeye çal ışıyoruz. Mesele ne i stanbul'u geçmişine benzetmek, ne de başkalarına özenmek. Yamalı bohçadan beter, bir yeri diğerini tutmayan hilkat garibesi bir şehir karşım ıza çıkarı lmakta. Nasıl bir i stanbul istediğimizle ne kadar ilgileniyoruz? i lgileniyorsak bizi kim, nerede, nasıl dinleyecek? Yarı nın i stanbul'unun kararları nasıl alınmalı? i stanbul'da yaşayanlara so ran yok nasıl bir i stanbul istedikleri n i . Anlatan yok ne planlad ı kların ı . Şehrimiz Avrupa'n ı n kültür başkenti olacak hiç olmazsa yapılacakları paylaşsalar. Büyükşehi r belediyesi gitmiş Belçika'da büro tutmuş. Oradan öğrenebiliriz belki. Her hangi bir şehrin niteliği yaşayan larıyla kurduğu ilişkiye bağl ı . i nsanına yatırım yapmayan şehirler yaptıklarının taşlarının altında ezilmeye mahkum. 2 1 . yüzyıl ı n i stanbul'u yaban cılar için planlanıyor. Şehrin geleceği i stanbullular için değil , buradan gelip geçecek, rant sağlayacak, insanlar üze rine kurulu. i stanbul uluslararası kongre turizmini çekebilir, formula 1 otomobil yarış meraklıları buraya gelebilir, yeni oteller yabancıları ağırlayabi l i r. Bunların hiç birisi şehri yaşanır kıl maz. G ü n gelir, başka şehirler moda olur, çekip g iderler, elimizde yaşamdan yoksun merkezi metruk bir şehi r kal ır. Bir şehrin ölçüsü ziyaret edilecek, alış veriş yapılacak deği l yaşanacak bir şehi r olmasıdır. Dünyada herkesin orada oturanlara özenmesidir. i stanbul fiziki konumu ve tarihiyle d ü nyan ı n en başta gelen yaşanacak şehri olmaya layık. Bir zamanların dünya başkenti, yabancılar için ayak basılacak bir yer olmaktan öteye gidemeyen, burada ya şayanları sinir küpüne çeviren ikinci sı nıf bir şehir ol maya mahkum bu gidişle. Sorun maddi değil, yatırımların insana, kültüre yatırım olarak kullanılmaması, dev projeler için hepimizi borca da sokarak kredi alanların şehrimizde çöp toplamayı bile becerememesi. Sorun, yanıbaşımızda Dubai, Abu Dhabi'nin dünyanı n önde gelen m imarların ı n 2 1 . yüzyıl şehi r tasarımlarıyla, m üzeleriyle, bir bütün olarak evrensel yerleşim merkezleri olurken, i stanbul'un yapılan her yeni şeyle giderek daha da sıradan
Haziran 2008 bir üçüncü dünya şehri halini alması. i stanbul'a yatırım yapabilmek fırsat de ğil ayrıcalık olmal ı . Zamanı çoktan gelip geçmedi m i i stanbul'un fethini kutlamak yerine i stanbul'un geleceğine sahip çıkmamızın?
D i p l ama J ü r i le r i ' n d e n I z l e n imle r 4 .
10 Haziran YAZAN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da farklı ü niversitelerin m imarlık bölümü diplama jürilerine izleyici olarak ka tıldık. Katıldığımız ilk jüri, 4 Haziran 2008 tarihinde gerçekleştirilen Kültür Ü n iversitesi M ühendislik ve M i marl ı k Fakültesi M imarlık Bölümü'ne aitti. i çinde bulunduğumuz yıllarda mezun olacak mimar adayların ı n m imari proje ye yaklaşımları n ı , diplama j ü rilerinde ne gibi eleştirilerle karşılaştığ ı n ı yansıtmak amacıyla yaptığımız bu ziyaretler, aynı zamanda jürilerdeki benzerlik ve faklılık ları da ortaya koymayı amaçlıyor. Yürütücüler ile bir proje dersinin söz konusu olmadığ ı ü niversitede mezuni yet süreci, üç ara jüriyi kapsıyor. Soru cevap yöntem iyle bilgilendirme yapılan projede, konular ilan edildikten sonra içinde yer alacakları g rubu seçmeleri için tercih formlarını teslim eden öğ renciler, gruplar açıklandıktan ve proje dosyalarını teslim aldı ktan sonra eskiz çalışması yapmak için bir kez bi raraya
geliyor. Birçok ü niversitenin mimarlık bölümünde olduğu gibi dönem bo yunca proje atölyesinin yürütülmediği bitirme projesi için bu buluşma, aynı zamanda projenin konumlandığı yer ile ilgili analiz çalışmalarının teslimi ve soruların cevaplanması anlamına da geliyor. Yaklaşık birer ay ara ile yapılan üç ara j ü riden sonra çalışmalar teslim ediliyor ve teslimin hemen ardı ndan da final j ü risi gerçekleştiriliyor. Proje konu larının seçilmesini ve alanla ilgili bilgilen d irme sürecini izleyen iki hafta boyunca öğrenciler proje alanının, konusunun ve tasarımın sorgulanmasını amaçlayan ilk j üriye, 1 / 1 000 ölçekli vaziyet planı, 1 /500 ölçekli kat planları, kesit, görü nüşler ve maket ile katılıyor. Tartışmak ve olasılı kları değerlendirmek açısı ndan önemli olan ilk j üriye katılım zorunlu. i kinci jüride ise öğrenciler, düşünceleri ni ayrıntılı olarak projelendiriyor. 1 /500 ölçekli vaziyet planı ve maket ile 1 /200 ölçekli kat planları, kesit ve görünüşler, ikinci j ü ride istenen dökümanlar arasın da. Ü çüncü j ü ride ise projelerin m imari tasarım, kent, yakın çevresi ve tarihi ya pılarla kurduğu ilişkiler, taşıyıcı sistem ve fiziksel çevre kontrolü bağlamında ayrıntılandırılması bekleniyor. Bu bağ lamda öğrencilerden sunum paftalarına ek olarak 1 /50 veya 1 /20 ölçeklerinde sistem detayları ve çizimieri isteniyor. Katıldığımız proje grubunun çalış ma konusu " H aliç'te i stanbul Kent Araştırmaları Merkezi" olarak be lirlenmişti. Prof.Dr. Mehmet Şener
Haziran 2008 Küçükdoğu , Prof.Dr. Zafer Ertürk, Prof. Dr. Nur Akın, Yrd. Doç. Dr. Esra Fidanoğlu, Yrd. Doç.Dr. Emel Düzgün Birer, Yrd . Doç. Dr. Evren Burak Enginöz, Yrd . Doç. Dr. Esin Kasapoğlu ve Araş.Gör. Selen Yazıcı'dan oluşan jüri ekibi , otururnun başlangıcında, fi nal jürisinin eleştirmeyi ve değiştirmeyi değ i l , son halini almış bir projenin olumlu ve olumsuz bulunan özellikleri, sunum ve çizim teknikleri üzerine yo rum getirmeyi amaçlaması gerektiğini vurguladı . Projenin konumlanması i ç i n Haliç'te Tekel Genel M üdürlüğü Binası, Kadir Has Ü niversitesi ve U n kapanı Köprüsü tarafından çevrelenen alan seçi lmiş. Kent hafızasındaki yeri ve barındırdığı birçok farklı işlev nedeniyle i stanbul için oldukça önemli olan bu alana sahip olması gereken özellikleri tekrar kazan dı rmayı amaçlayan bitirme projesi ile, tekrar yapı landırma ve i stanbul'un tari hine ve bugününe i lişkin bilgiler edinile rek bu doğrultuda araştı rma yapı lması hedef olarak belirlenmiş. Küçük ölçekli ticari yapılar, plansız yapılaşma ve ge cekondulaşma nedeniyle bir çöküntü alanı haline gelen söz konusu bölgenin bir Kent Araştırmaları Merkezi'ne sahip olmasının, alanı kente yönelik yeni yak laşım larla tekrar yaşama katması, öğ rencilerin projeleri ile ulaşması gereken bir diğer hedefti. Araştırma merkezinin Haliç'te konum lanması, öğrencilerin bir kısmının tasarı mını "su" bileşeninden yola çıkarak yap masıyla sonuçlanmış. Jüri üyeleri, her ne kadar alanın konumunun bu şekilde değerlendirilmesini olumlu bulsa da, bu öneriye odaklanman ın yanı sıra mekan sal çözümlerneye aynı önemin verilmesi gerektiğine dikkat çekti ve proje aşa malarında çalışma maketleriyle mekan gözlemleri yapmanın önemi n i vurgulad ı . Alana konumlanması istenen binanın i stanbul için bir kent araştırmaları birimi işlevini yerine getirecek olmas ı , projelerin tasarımında önem verilmesi gereken noktaları belirginleştiriyordu. Tahmin edilebileceği gibi, jüri üyeleri öğrencilerin önceki aşamalarda kaydet tiği ilerlemeleri de dikkate alarak yaptığı eleştirilerde projelerin tarihi çevreyle olan i lişkisine odakland ı . Bu özellikleri taşıyan tarihi ve çok işlevli bir çevrede
konumlanacak araştı rma merkezinin " herhangi bir yerde" olamayacak kadar alana özel tasadanması gerekliliği, tüm j üri oturumu boyunca altı çizilen bir noktaydı . Bu bağlamda, bi naların su ile ilişkileniyor olması veya bu amaçla yola çıkılması yeterli görülmedi. Araştırma Merkezi'ni konumlandığı bölgeye ait hale getirebilecek önemli yaklaşımlardan birinin zeminle ilişki ku rulması olduğu beli rtildi. Alanı yaşama katabilmek için mutlaka ele alınması gereken bileşenlerden biri olan zemin kotu, aynı zamanda yapının tarihi çevre ve kentle olan bağlantısı anlamına da geliyordu . Yapılan çalışmaların çoğun da bu yaklaşımın eksikliği, jüri üyelerinin sık tekrarladığı bir görüştü . Binanın tek başına değil, çevresiyle birlikte ele alındığ ında ve tasarlandığı nda anlam kazanacağı vurgulandı . Yapının inşa edileceği kentin i stanbul olması, projeden farkl ı beklentiler olmasına yol açan başka bir özellik. Tasarlanan binalarda herhangi bir dep rem güvenlik önlem inin bulunmaması ve konstrüksiyonun i stanbul gibi bir dep rem bölgesine uygunsuzluğu eleştirildi. Kent ve proje alanının yanı sıra , su num tekniklerinde de öne çıkan bazı eleştiriler vardı . Paftalarda kullanılan 3 boyutlu görselierin proje alanı n ı gerçek te olduğu şekilde yansıtmıyor ol ması bunlardan biri. Görselierin projenin sunumu için mutlaka gerekli olduğunu, ancak konsept anlatımına verilen bu
203
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
önemin projenin teknik detaylarına d a verilmesi gerektiği jüri üyeleri tarafından vurgulandı . Düşünülenlerin çizimle ifade edilmesindeki yetersizliğin yanlış anla rnalara neden olabileceği ve projede teknik zayıflı klar yaratacağ ının altı çizildi. Ayrıca, öğrencilere sunumlarına hazır lanmaları, anlatmaları gereken önemli noktaları kurgulayarak projelerini anlat maya başlamaları yönünde tavsiyelerde bulunuldu. Arkitera editörlerinin Kültür Ü niversitesi M i marlı k Bölümü ile başla yan diploma j ü risi izlenimleri, iki gün bo yunca Yeditepe ve U ludağ Ü n iversiteleri ile devam edecek.
D i p l oma J ü rile ri ' nden I z l e n irn l a r 5 .
1 1 Haziran YAZAN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
Bu yılki d ipioma jürisi ziyaretlerimizin i kinci durağı Yeditepe Ü niversitesi 'ydi. 1 996 yılında açılan Yeditepe Ü n iversitesi M i marlık Bölümü bu yıl 8 . mezunlarını veriyor. Doç.Dr. Orhan Özgüner, Prof.Dr. Zekiye Abal ı , Yrd . Doç. Dr. Engin Ü nal, Ö ğ r. Gör. M . Arman Güran, Ö ğr.Gör. Ayla Karacabey ve Öğr.Gör. Yaşar Marulyalı'dan oluşan jüri bu dönem, 54 öğrencinin bitirme projesini 5 6 Haziran 2008 tarihleri arasında, 2 gün boyunca değerlendirdi. Bu dönemki -
204
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
d ipioma j ürisinin koordinatörlüğ ü n ü ise Ö ğr.Gör. Cem Yücel üstlendi. Yeditepe Ü niversitesi M i marlık Bölümü'nde okulun kapanmasından sonra iki haftalık final sınavları döne minin sonunda diplama projeleri teslim ediliyor ve teslimden iki ya da üç gün sonra jüri gerçekleştiriliyor. D ipioma jürisinden önce ise dönem içerisinde iki ara j ü ri gerçekleştiriliyor. Teslim g ü n ü maket hariç bütün paftalar hazırlanıp teslim ediliyor, kalan 3 gün içerisinde de maket tamamlanıyor ve j ü riye sunu luyor. Teslimde özel sınırlamalar olma makla birlikte sunulan çizimierin projeyi en iyi şekilde anlatıyor olması gerekiyor. Bunun için proje bilgisayar ortamı nda hazırlanabileceği gibi, el çizimleriyle de jürinin takd i rini kazanmak mümkün. Ayrıca maketi de titizlikle inceleyen jüri, yapısal farklılıkların farklı malzemelerle aniatılmasına dikkat ediyor. Bitirme projesi j ürisinde öğrencilere yaklaşık 20'şer dakika süre tanı nıyor. Ö ncelikle öğrenciyi dinleyen j ü ri kalan süre içe risinde de proje hakkındaki görüşlerini dile geti riyor. Diplama projesi için bu dönem 3 arsa ve tek bir konu belirlenmiş. Biri Kartal'da, biri Hasanpaşa'da ve d iğeri Haydarpaşa'da bulunan üç arsa 54 öğrenci arasında olabildiğince eşit bir şekilde paylaştırılmış ve öğrencilerden seçtikleri arsa üzerinde kültür merkezi projesi tasariamaiarı istenmiş. Bununla birlikte diplama projesi öncesinde öğ renciler yaklaşık 1 8'er kişilik üç gruba bölünerek birer grup eğitmeni seçiyor lar. Bu dönem Yaşar Marulyalı, Engin Ü nal ve Cem Yücel'in yürüttüğü proje grupları, haftaiçi Salı ve Cuma günleri grup eğitmenlerinde tashih alabiliyorlar. Sadece grup hocasıyla görüşülebilece ği gibi j ü ride bulunan diğer hocalardan da jüri öncesinde istenildiği zaman fikir alınabiliyor. Diplama j ürisinden önce gerçekleştirilen ve tam bir gün süren eskiz sı navında ise programıyla birlikte bir konu ile arsa veriliyor ve çizimlerinin 1 gün içerisinde tamamlanması isteniyor. Ders programında diplama projesiyle birlikte 4 teorik ders daha bulunuyor an cak öğrenciler mümkün olduğunca bu 4 dersi önceki dönemlerde tamamlayarak, 8. dönemde sadece diplama projesine yoğunlaşmayı tercih ediyorlar.
Haziran 2008 Jüri sırasında görüşlerini aldığımız, diplama projesi jüri üyelerinden Engin Ü nal 54 kişinin sayı olarak çok fazla olduğunu ve zamanın yetersiz olduğunu ifade ediyor: " Ö ncelikle bu kadar ka labalı k diplama projesi olmaz. 54 kişi diplama projesi alıyor, 3 hoca arası nda 1 8'er kişi olarak bölünüyorlar. Bu sayı çok fazla. i kincisi 15 haftalık süreç çok kısa diye düşünüyorum . Diplama pro jesi bir sömestr içerisinde bitebilecek bir proje değil. Konsepti geliştirdikten sonra strüktür ve tesisat kararlarının en doğru şekilde alınması gerekir. Sonuçta bu öğrenciler buradan mezun olduk larında teknik ressam olarak kollarını bir kaptırırlarsa 3 4 sene kolay kolay kurtulamıyorlar." Bitirme projelerinde nelere dikkat et tiklerini sorduğumuz Yaşar Marulyal ı ise, projelerin belli bir düzeye ulaşması ge rektiğini söyledi ve hem yaratıcılığa hem de konsept olarak yapılabilirliğine dikkat ettiklerini ifade etti: "Çünkü artık mezun oluyorlar, çizdikleri projelerin yapılabilir olması gerekir. Bir de projelerin belli bir standarda, seviyeye ulaşmış olması gerekir." Diğer yandan Yaşar Marulyalı da grupların kalabalık olduğunu ve jüri sırası nda öğrencilere yeterli süre ayıra mad ı kları nı belirtti: " Ben 5 senedi r dip lama projesi veriyorum. Bu sene biraz sınıf kalabalık, 1 8 öğrenci yönetiyoru m . B u g ü n 26 kişiye bakacağız, herbirine 20 dakika ayırsak 9 saat ediyor. Bu ye terli bir süre değil bana göre." Diplama projelerinin hazırlanma ve değerlediri lme süreci hakkında bilgi aldığımız Yeditepe Ü niversitesi M imarl ı k Bölümü öğrencisi Yasemin Gökyiğit ve Orhan Özgüner'in asistanı Araş.Gör. Evin Eriş okullarında diplama projesine verilen önemi şu sözlerle dile getiriyor lar: " Bitirme projesin i n stresi çok farklı. Bu proje okulda yaptığım son proje deyip geçemiyorsunuz. Okulumuzda bitirme projesi için 5 projeden sonra bu da 6 . proje gibi düşünülemez, diplama projesinin ağırl ı ğ ı farklıdır ve o farkı öğ renciler de hisseder. Diğer beş projede bazı şeyler tolere edilebiliyor ama bitir mede her şey en ince detayına kadar i ncelenir." Diplama jürilerinde Orhan Özgüner'in mutlaka yer aldığını belir ten Gökyiğit ve Eriş, bundan önceki j ürilerde Orhan Özgüner'in oğlu Ahmet -
Özgüner'in koordinatörlü k yaptığ ını ve bu j ü rilerin çok keyifli ve öğretici geç mesi açısı ndan Ahmet Özgüner'in öğ renciler için özel bir yeri olduğunu vur guladılar. Yeditepe Ü niversitesi M imarlık Bölümü'nü diğer okullardan ayıran diğer önemli bir diğer özelliği, diplama projesi aşamasına gelen öğrencilerine 3 4'er kişilik, içerisinde çizim masala rının bulunduğu odalar ayırarak, öğren cilerin projelerini ve maketlerini burada hazırlamalarına imkan sağlaması. Yeditepe Ü niversitesi'nden mezun olan M imarlı k Bölümü öğrencilerinin iş bulmak konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadıklarını dile getiren Yasemin Gökyiğit ve Evin Eriş, yurtdışına yüksek lisansa gidenlerin de sayısının oldukça fazla olduğunu söylediler. Ö zel bir ü niversitede okuman ın avantajları nı ise şöyle açıklad ı lar: "Okulumuza d ışarıdan seçilerek öğretmen getiriliyor. Ders saati başına ödeme yapılarak öğ ret men çağınldığı için Türkiye'den ya da yurtdışından seçilmiş, idealist mimarlar ve akademisyenlerden ders alma fır satımız oluyor. Tabii bunların arasında hem piyasada aktif olarak çalışan mimarlar hem de ODT Ü , YT Ü , i T Ü ve MSGS Ü 'de ders veren akademisyenler var, bunun avantajı n ı yaşıyoruz. Burada hocalarımızla usta çırak ilişkisiyle ders işleniyor. Ayrıca mezun olduktan sonra da hocalarımızla ilişkilerimiz sürüyor, yurtdışı nda yüksek l isans ayarlanması ya da iş bulma konularında bize çok yar d ı mcı oluyorlar. Diğer yandan m i marl ık camiasında da özel ü niversite olgusu kırılmaya başlad ı . Zaten bu imaj ı değiş tirmek için biz de aşırı bir efor sarfede rek kendimizi ispat etmeye çalışıyoruz." -
Kı raç , Bü ro k ra s id e n B ı k t" ı K ü lt- ü r Komp l e k s i n d e n Va z g e ç i y o r ı O Haziran, Radikal
Suna- i nan Kıraç ailesinin Tepebaşı'nda TRT binası ve çevresinde yaptırma yı planlad ı ğ ı , üstelik projesi Bilbao Guggenheim'la tanı nan ünlü m imar Frank Gehry'ye yaptı rılan dev kültür kompleksi bükokratik nedenler
Hoziron 2008 yüzünden yapılamıyor. i nan Kıraç, dün akşam Kanal D Haber'e yaptığı açı kla mada kültür kompleksi projesiyle ilgili problemler bir türlü halledilemediği için projeden vazgeçtiğini açıkladı. "Bir yandan i stanbul 201 O için proje, girişim çağrıları yapılıyor, diğer yandan 200 milyon dolarlı k projeye 40 aydı r start verilemiyor," diyen Kıraç, bu sorunlarla uğraşmaktan '" bıktığını" söyledi. Suna- i nan Kıraç Vakfı'nın açtığı Pera M üzesi ile i stanbul Araştırmaları Enstitüsü'yle birlikte Tepebaşı'nı bir kültür adasına dönüştürecek proje için Kıraç'lar 200 milyon Dolar'lık bir bütçe ayırmıştı. Projeye onay vermesi gereken Başbakan, Kültür Bakanı, i stanbul Büyükşehi r Belediye Başkanı dahil herkesin yanıtı olumluydu. 2005 yılında Bilbao'daki G uggenheim M üzesi, Walt Disney Konser Salonu, Weisman Sanat M üzesi gibi önemli yapılara imza atan ünlü mimar Frank Gehry ile görü şüldü. Gehry'nin de yanıtı olumluydu. i stanbul'a böyle bir kültür kompleksi tasariarnaktan dolayı heyecan duyan Gehry, bunun son projesi olacağı n ı söylüyordu. Frank Gehry, aralı k 2005'te konsept projeyi hazırlayıp Kı raçiara verdi. Proje gerekli merciiere iletildi. Ocak 2006'da Başbakan Erdoğan, i nan Kıraç'a, ara zinin TRT'den belediyeye devrinde sorun olursa, konuyu AKP i stanbul i l Başkanı Mehmet M üzezzinoğl u ve Kadir Topbaş'la taki p edip, kendisini bilgilendirmesini söyledi. Ama inşaat bir türlü başlamıyord u . i nan Kıraç, 2005 yılı ndan beri ara ziyi satın almayı, bunun için TRT'nin kendi payını Belediye'ye devretmesini bekliyor. Ancak TRT'nin yeni yerleşkesi için Büyükşehir Belediye'sinin önerdiği beş farklı yerden hiçbirinde TRT ve
Büyükşehi r Belediyesi anlaşamayınca çoktan başlamış olması gereken proje, 40 aydı r askıda kalmaya mahkum oldu. Oysa birkaç ay önce Kültür Bakanı Ertuğrul G ünay, yurtdışı gezisinden dönüşte gazetecilere TRT'nin devir işlemiyle ilgili hiçbir engel kalmadığı ve projenin yakında başlayacağı açıklama sını yapmıştı. Yal nızca inşaat bedeli yaklaşık 1 36 milyon dolar olarak belirlenen ve içe risinde konser ve tiyatro salonu, yeşil alanlar, restoran olarak planlanan cam dan bir kule, otoparklar, sergi salonları ve dükkaniarın yer alacağı projenin baş laması için Başbakan Tayyip Erdoğan, ' Bu proje yapılacak' diyerek talimat verdi. Ancak TRT binası hala boşaltıla mıyor. i nan Kıraç "Bu proje 40 aylık bir çocuk ama TRT binası için, 'Satamayız çünkü genel müdürümüz yok. Genel m üdürü m üz olmadığı için idari heyeti miz yok' denildi. Bunları halledemedi k . B e n halledemediğim gibi, sistem hal ledemedi . Her şeyimiz hazırdı. Ben bu işten bıktım" diye konuşuyor. Suna ve i nan Kıraç Vakfı Kültür i şletmesi Genel M üdür'ü Özalp Birol ise "Dersimizi çal ıştık, projemizi hazırlattık, maketi mizi hazırlattık, sunumlarım ızı yaptık, projenin mimarını olabilecek en üst düzeydeki devlet yöneticileri ile görüş türdük. Bütçemizi de hazırlattık, bek liyoruz. Hala bekliyoruz," diyor. Kadir Topbaş da soru nun kendilerinden değil TRT'den kaynaklanmadığını belirtiyor. Bu tartışmalar sürerken 201 O i stanbul Avrupa Kültür Başkenti için girişim çağ rıları devam ediyor.
D i p l oma J ü rile ri ' nden I z l e n irn l a r 6 .
12 Haziran YAZAN: PlNAR SEYREK · ARKiTERA.COM
Bu yıl katıldığımız diploma j ürilerinin sonuncusu U ludağ Ü niversitesi ( U Ü } , M imarl ı k Fakültesi, M imarlık Bölümü'ne aitti. Okuyacağınız izienimler hem i stanbul dışından, hem de bir devlet ü niversitesine ait olması bakımından farkı ile önce işlediğimiz iki j üri ile kar şılaştırmalı bir değerlendirme yapmaya olanak sağlıyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
205
Bu y ı l k i j ü ri ler sonunda 1 4. mezunları nı verecek olan U Ü M imarl ı k Bölümü, ilk mezunların ı 1 998 yılında, i T Ü M imarl ı k Fakültesi, Mimarlık Bölümü diploma j ü rileri ile yapılan paralel çalışma ile vermişti. Bunu taki p eden yıllarda bu yaklaşım devam ettirilerek daha sonra başka okullarda da benimsenen bir sitem oluşturulmuş oldu. Bölümün öğ retim görevlilerinin dışında diğer ü niver sitelerden öğretim görevlileri ve serbest çalışan m imarların katılımıyla gerçekle şen j ürilerden hem öğrenciler hem de jüri üyeleri memnun görünüyor. U Ü Mimarlık Bölümü'nün yıllık kapa sitesi olan 40 öğrenci için, bir konuk üye ve bir danışman üye ve öğretim kadrosundan beş üyeden meydana gelen iki ayrı jüri oluşturulmuş. i ki jü ride eşit seviye yakalanması amacıyla öğrenciler, kura yönetimiyle fakat proje dersi not ortalamaları göz önünde bu lundurularak bu iki j üriye dağıtılmışlar. J ü ri kadroları ise şöyle: A J ü risi - Ü yeler: Prof.Dr. N eslihan Dostoğl u , Ö ğ r. Gör. Dr. Yusuf Civelek, Ö ğr.Gör. D r. Arzu Çahantimur, Öğ r.Gör. Çiğdem Yücel, Arş.Gör. Sibel Polat, Konuk: Y. M imar Ersen G ü rsel, Danışman: Y. Şehi r Plancısı Hakan Koyunlular. B j ü risi Ü yeler: Prof. Dr. N i l üfer Akıncıtürk, Öğ r. Gör. Dr. Rengin Öztürk, Ö ğ r.Gör. Dr. Yavuz Taneli, Ö ğr.Gör. Selay Yurtkuran Tok , Arş.Gör. Özge Tümer, Konuk: Y. M imar Mehmet Konuralp, Danışman: Ö ğr.Gör. D r. M u rat Özyaba.
Sü reç Bitirme çalışmasının amacı " Mimarlı k Bölümü'ndeki eğitim ve öğreti min bütü nünü oluşturan tüm disiplin alanları nda öğrencinin gerekli bilgi ve gelişime sa hip olduğunu ve istenen mesleki düzeye ulaştığını kanıtlayan bir çalışmanın or taya koyulması, diğer yandan da genel eleştiriler yolu ile öğrencinin yetişme olgusunun bu aşamada da gelişmesinin sağlanması" şeklinde ifade ediliyor. i ki ara jüri, bir eskiz sınavı ve son jüri den meydana gelen bitirme süreci için de, proje dersi şekli ndeki haftal ık tas hihlere yer verilmiyor. Bu şekilde hem öğrencilerin kendi başlarına proje süre cini yönlendirmeleri test ediliyor hem de projelerin -Prof. Dr. Nilüfer Akıncıtürk'ü n deyimiyle- " g ü d ü m l ü " olmasının engel lenmesine çalışılıyor. Birinci sınıftan
206
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
itibaren tüm j ü rilerde de olduğu gibi bi tirme j ü rilerinin hepsi açı k jüri şeklinde yapılıyor. Bu sayede öğrenciler kendi konularında arkadaşlarının çalışmalarını ve tashih lerini gözlemleyebildikleri gibi üst grupların çalışmalarından da fayda lanabiliyorlar. Bölüm başkanı Prof.Dr. Neslihan Dostoğl u , öğretim kadrosu olarak bu açık jüri sisteminin faydaları na fazlasıyla i nandıklarını, uygulamada da çok iyi sonuçlar aldıklarını belirtiyor. i T Ü 'nün ardından Türkiye'de ikinci olarak Amerikan National Architectural Accrediting Board (NAAB) tarafından akredite olacaklarını belirtirken mezun larının kazand ıkları ödüller ve çalışma hayatındaki başarılarıyla da gurur duy dukları nı söylüyor. Bitirme ödevi sürecinin başında, konuk mimarların da katkılarıyla gerçek leştirilen seminer programlarıyla öğren cilere konunun farklı boyutları hakkında bilgi veriliyor. i lk ara jüride konu, arsa ve ihtiyaç programı gibi verilere hazır olarak ulaşan öğrencilerin analiz çalış maları ve kavramsal yaklaşımları üzerin de durulurken, ikinci ara j üride sistem detayları gibi istenenlerde bu kavramsal yaklaşımların, hangi tasarımsal çözüm lere ulaştığına bakıl ıyor. Son j üride ise öğrencilerin belirle dikleri yolda ne kadar i lerieyebildikleri değerlendiriliyor. Eskiz sı navı ise daha birçok başka ü niversitede de olduğu gibi, öğrencilerin verilen kısa süre için de tasarım yapma yetilerini test etmek amacıyla yapılıyor. Ö ğrencilerin başarısı sadece projelere bakılarak değ i l , tüm bu süreç değerlendirilerek ve oy çoklu ğu ile belirleniyor.
Haziran 2008
Kon u M ümkün olduğunca eşdeğer olması na çalışılan iki jüride ele alı nan konular da aynı: "Sürdürülebilir Kentsel Konut Yerleşmesi Tasarımı". Bursa'nın yeni gelişim bölgelerinden Eski Merinos Fabrikası'nın batısında ve kuzeyinde yer alan iki arsadan biri üzerinde yapacak ları tasarı mlarla öğrencilerden, sürdü rülebilirlik kavram ı n ı ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel, boyutuyla ele almaları istendi . Dönem başında Prof. Dr. i hsan Bilgin, Prof.Dr. Atilla Yücel'in de arala rında bulunduğu konu k uzmanlar tara fından verilen seminerde konut tasarımı konusu ve sürdürülebilirlik kavram ının farkl ı yorumları üzerinde duruldu, tar tışmalar yapıldı. Bu konu başlığı altında öğrencilerden cevaplamaları beklenen soru "endüstrileşme ile birlikte başlayan h ızlı kentleşme sürecinde karşı karşıya kalı nan ve pek çok farklı boyutta yaşa nan konut sorununa nasıl bir çözüm ge tirecekleri" şeklinde; istenenler ise şu şekilde ifade edilmiş: " Belirlenen arsa da, öğrencilerin , farklı sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel seviyedeki kullanıcı gruplarına yönelik, daha iyi nitelikli yaşam sunan konut alanları ve bu alan ları oluşturacak alternatif konut tipleri önermeleri beklenmektedir. Ö ğrenciler Bursa'da tarih boyunca konut mimarisi ni ve kent mekanını oluşturan değerle rin, mekan ve yaşama biçimi ilişkileri nin, 21. yüzyılda yeniden nasıl tanı m lanabile ceğini araştıracaklar, önerecekleri yeni mekan kullanı mları nın, çevre ilişkilerinin, ölçek ve doku özelliklerinin, tipolajik ve teknolojik çözümlerin; Bursa kentindeki tarihsel gelişim çizgisiyle nasıl ve hangi
düzeyde buluşabileceğini inceleyecek lerdir. Bu irdelemenin, sürd ürülebilir kentsel gelişmenin sağlanması nda etkin rol alan kentsel konut alanları planlama ve konut birimleri tasariama sürecine katkıda bulunacağı düşünül mektedir. Bu bağlamda, Bursa kentinin sürdürülebilir gelişmesi için strateji k öneme sahip alanlardan biri olan proje arsasında uygu lanması öngörülecek kentsel yaşam alanları alternatiflerinin, yerel yönetimler tarafından bu amaçla yapılacak olan çalışmalara ışık tutacak nitelikte olması beklenmektedir. Bu anlamda mevcut plan ve imar tanımlarının değil; sürdürülebilir kentsel gelişme kriterlerinin, çalışı lacak çevreye ait silüet, topografya ve yakın çevre ilişkilerinin ele alınması beklenmektedir. Ö ngörülecek sürdürülebilir yaşam alan ları nı oluşturacak program ve bu alan ların temel öğesi olan konut kavramı , Bursa'nın doğal v e kültürel verilerinin tarihsel/g ü ncel analizinden kaynaklanan yen i yorumlar, yapılacak tasanma esas olmalıdır. Ekolojik, ekonomik ve sosyo kültürel sürdürülebilirlik, kentsel geliş me, yüksek yaşam kalitesi, insan-çevre ilişkileri, kent kimliği, aidiyet, paylaşım ve katılım bu çalışmanın temel kavram larıdı r." Ö ğrencilerin oluşturacakları senaryo lar doğrultusunda farklılaştırılabilecek olan ihtiyaç programının kapsamı nda farklı büyüklüklerdeki konut birimleri ve gruplarının yanı nda ticari tesisler, sos yal ve kültürel tesisler, açık spor alanları ve bunlara h izmet eden tesisler ve rek reasyon alanları var.
So n u ç l a r ve İzle n imle r : Sunum lar sırasında öğrencilerin genelde heyecanlı j ü ri üyelerinin ise ilgili ve projelere hakim oldukları göz leniyordu. B J ü risi'nde projelerin kav ramsal niteliklerinin yanında, makette ve çizimierde ifade ve imla gibi detaylar ile taşıyıcıya dair sorular da sık sık gündeme geldi. Projelerin sürd ürülebi lirlik boyutunun daha iyi ele alınmasını sağlamak amacıyla önceki senelerden farklı olarak bu konunun işlendiği bir eskiz sı navı yaptıklarını ve seminerleri daha kapsaml ı hale getirdiklerini vurgu layan Prof. Dr. N ilüfer Akıncıtürk " Fakat sürdürülebilirlikle ilgili bize dönen ne
Haziran derseniz, bence çok zayıf. Çoğunlukla bu kavram bir söylem olarak var, proje lerde görü n ü r hale geçemedi," ded i . A J ü risi'nde ise yapıcı eleştiriler dikkat çekiyordu. Bu konu hakkında yönelttiğimiz soru karşısında A J ürisi konuk jüri üyesi Y. M imar Ersen G ü rsel "Hepimizin m imarlıkla ilgili dünya görüşü var ama j ü ri üyesi olunca durum çok farklılaşıyor. Burada projeleri anlamak, düşün celeri iyi kavramak lazım. Başlangıçta kafanızda olan ölçütlerin dışında bir değerlendirme yapmak durumunda kalabiliyorsunuz. Mesela bir öğrenci istenenleri yerine getirmemiş olabiliyor. Ama önerisinin kendine ait bir düşünce yapısı olduğunu görebiliyorsunuz. Bunu ifade edebiliyor. O zaman bu öneriyi olumlu değerlendiriyorsunuz. Çünkü bitirme ödevi bir sınav değil, eğitimin son eşiği. Bu eşikten atiayaniar meslek hayatına adım atarlar," ded i . B i r gün süren sunumların hemen ardından aynı gün yapılan değerlendir meler sonucu iki j ü ride toplam 25 kişi bitirme ödevi sürecini başarıl ı olarak tamamlamış oldu. Projelerini teslim eden 34 kişi olsa da toplam 40 öğrenci için bu sayı %62'1ik bir başarı oranına işaret ediyor. Bitirme ödevi konu ve süreciyle ilgili görüşlerini aldığımız öğ renciler, bu başarı oranı hakkında gayet olumlu. Bitirmeden önceki proje derslerinde daha çok tökezlediklerini, bitirmeye geldiklerinde artik j ürilere alışkın olduk larını ve daha rahat olabildiklerini anlat tılar. Bu seneki ödev konusu hakkında ise görüşler çeşitli. Çoğu çalışmak durumunda kaldıkları ölçeğin alışkın olduklarından büyük olduğunu söyler ken, konut tasarımı konusunu faydalı ve nispeten kolay bulduklarını ifade ettiler. Projelerin sürdürülebilirlik boyutunu ise zorlayıcı unsurlardan biri olarak görd ü k lerini söylediler.
F lo rya Köş k ü Ye n i d e n Doğ d u 1 6 Haziran, Hürriyet YAZAN: M USTAFA KINALl
Erken Cumhuriyet dönemi mimarlığının simge yapılarından, 73 yıllık Florya Atatürk Deniz Köşkü'nün, " Köşke
yakışmıyor" diye eleştirilen 30 yıllık kir lenmiş ve eskimiş halı tabanı kaldırıldı. Yerine 1 76 metrekare ithal, altı kauçuklu karo halı ve 261 metrekare lamine par ke döşendi. Köprü ve iskeleleriyle birlikte 602 metrekare alan üzerine oturan ve halen müze olarak kullanılan köşkün çürüme ye başlayan ayaklarına yeni harç tak viyeleri yapıldı, kolon ve kirişlerindeki paslanmayı önlemek için demirlerine rutubeti çeken piller yerleştirildi.
Galoş Şart-ı Geld i Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın bağlı olduğu T B M M Bilim Kurulu'nun aldığı kararla yapılan iç mekan düzenle mesiyle köşk sağlam laşırken, halılardan kaynaklanan toz da önlendi. Karo ha lı larla, binaya galoşla g i rebilen ziyaret çilerin gezi güzergahı da çizilmiş oldu. Böylece karmaşa önlendi.
Kralla r Ağırlandı Atatürk'ün yatak odası, çalışma oda sı, kabul salonu ve misafir odaların ı n bulunduğu köşke kara tarafından 90 metre uzunluğunda bir köprüyle ulaşılı yor. Kabul salonunun önündeki terasta bir iskele var. Köşkte kaldığı s ı ralar halka birlikte denize giren, kumsalda dinlenen, san dal gezilerine çıkan Atatürk, burada aynı zamanda devlet işleriyle de ilgilenmiş, siyasal ve bilimsel toplantılar d üzenle miş, aralarında i ngiliz Kralı VII Edward olmak üzere birçok devlet adamını bura da ağırlamıştı.
1993 ' t-e El Değmişt-i Projesini mimar Seyfi Arkan'ın çiz diği Florya Atatürk Deniz Köşkü'nün ahşap yapısı 1 993 yılında restore edildi. Atatürk'ün ölüm ünden sonra cumhur başkanları i smet i nön ü , Celal Bayar, Cemal G ürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Kenan Evren tarafından da kullanılan Deniz Köşkü, 16 Eylül 1 988'de Kenan Evren'in emriyle TBM M Milli Saraylar Daire Başkanl ığı'na bağ landı ve 1 993'de m üze statüsüyle ziya rete açıl d ı . Hafta için tam biletin 2, öğ renci biletinin 1 YTL olduğu giriş ücreti cuma, cumartesi ve pazar günleri Türk vatandaşlarına 1 YTL. Köşk, pazartesi ve perşembe g ü nleri ziyarete kapalı.
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
207
La ra - Ku n d u Ala n ı n d a Y ü r ü t-me y i D u r d u rma Ka r a r ı 1 6 Haziran
Antalya'nın Lara Bölgesi'nin (Kemerağzı - Kundu) 3 Ağustos 2008 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından " Kü ltür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi" ilan edilmesinin ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığı bölge bütü nünde plan çalışmaları yapmaya başladı . Bunun üzerine Bakanlığın yapmış oldu ğ u plan değişikliklerine ve revizyonlara karşı M imarlar Odası Antalya Şubesi ve diğer odalar tarafı ndan toplam 1 3 tane dava açıldı. Geçtiğimiz günlerde, M imarlar Odası Antalya Şubesi Başkanı M. Osman Aydın bir bildiri yayınlayarak, alan bütününü kapsayan ve 09. 1 1 . 2007 tarihinde onaylanan Revizyon i mar Plan ı'na karşı açtıkları davada yürütmenin durdurulması kararı alındığını duyurdu: " Lara Bölgesi 'nde Bakanlar Kurulu kararı ile Kemerağzı Kundu Kültür ve Turizm, Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilen alanda bilindiği gibi, planlama yetkisi de Kültür ve Turizm Bakanlığ ı'na geçmiştir. Bakanlık bu yetkisine dayana rak, Lara ve Kundu'nun Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilme sinin hemen ardından , yasa, yönetmelik ve kamu yararına aykırı, alan bütü n ünde veya parsel ölçeğinde onlarca plan re vizyonu veya plan değişikliği yapmıştır. M imarlar Odası Antalya Şubesi, ön celikle alanı n Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ile bu kararın dayanağı olan Yönetmeliğin iptali için Dan ıştay'da dava açmıştır. Ve yine yönetmeliğin dayanağı olan 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun iptalini teminen Anayasa Mahkemesine baş vurulması istemiyle Danıştay'da dava açılmıştır, yargı süreci devam ederken Bakanlık Lara Kundu Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi'ne dava açarken ortaya koyduğumuz gerekçeler den birisi olan Bakanlığın "kent halkının ve sivil toplumun bilgisi olmadan plan yapacaktır" iddiamızı doğrularcasına alan bütününde 1 /25000 ve 1 /5000 ölçekli planlarda revizyon yapmıştır.
208
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
(Büyükşehir Belediye Başkan ı'nın Belediye Meclisi 'nin onaylamadığı hiçbir planı kabul etmeyiz açıklamala rının yorumunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.) Yapı lan bu revizyon planın iptali istemiyle açılan davada Danıştay iptal kararı vermiştir. Bu dava devam ederken bakanlık yine planlarda reviz yon yapmaya devam etmiş, her revizyon sonrası öncelikle sahil kesimini ve de nizi kent halkının kullanımına kapatmış, daha sonra g ünübirlik alanları, yol ları, yeşil alanları ve kent halkının bugün ve gelecekte dinlence i htiyaçların ı kar şı lamak üzere ayrı lmış olan Lara kent parkını ve Kundu Sakızbucak Orman alanı içerisi nde ayrılmış olan kent parkı nı kaldırmak, yatırımcılara tahsis etmek suretiyle kent halkının elinden almıştır. Bu planlara açılan bu davada da, yargı süreci devam ederken parsel ölçeğinde ve alan bütününde parçacıl plan deği şiklikleri ve plan revizyonları yapılmaya devam edilmiş, her değişiklik ve her revizyonda da Anayasa'ya, yasalara, yönetmeliklere ve kamu yararına aykırı, doğal ve kültürel değerler ile kıyı ve de niz ekasistemini yok edici plan kararları getirilmeye devam edilmiştir. Ancak bakanlık daha önce yürütmeyi durd urma kararı verilen bölge içinde yine yargı sürecini beklemeden yeni plan değişiklikleri yapmış ve bir turis tik tesisin bitişiğindeki bir yeşil alanı kaldırarak turistik tesis alanına dahil etmiş, bir başka tesisin önündeki, yapı yasağı olan ve Anayasa ile kamu yararı güvencesi altına alınmış ve yapı yasağı getirilmiş, sahil kesiminin birinci elli metrelik yeşil alan olan kısmında E 0,20 emsalle yapılaşma kararı getirmiştir. Yapılaşmaya açtığı bu alanı turistik tesis alanına dahi l etmiştir. Bakanlık doğal ve kültürel değerler ile orman ve kıyı ekasistem inin yok olmasına neden olacak uygulamalarına hızla devam etmekte, açılan davaları düşürmek amacıyla her seferinde yeni bir plan onaylamakta, açılan davaları konusuz bı rakmaktadır. Bakanlığın son uygulaması ise deniz ekasisteminin yok olmasına ve Lara sahil kesiminde kent halkının denizden yararlanmasının ve kent halkının turistlerle buluşma alanı olan, sahil kesiminin kent halkına tama men kapatılmasına yönelik bir ilave plan
Hcıziron 2008 daha yaparak, turistik tesislerin önüne iskele yapılmasına olanak tanıyan yen i b i r plan daha onaylamıştır. Bu planlarla Lara sahil kesiminin tamamı turistik te sislere ve her şey dahil sistemi ile çal ı şan bu turistik tesislerin kullanımına tah sis edilmiştir. Bakanlığın bu işlemlerinin iptali istemiyle de dava açılmış ve yargı süreci devam etmektedir. Şubemiz ya tek başına veya diğer odalarla birlikte alan için toplam 13 adet dava açmıştır. Son olarak, alan bütününü kapsayan ve 09. 1 1 . 2007 tarihinde onaylanan Revizyon i mar Planı'na karşı açılan davada da Danıştay Altıncı Dairesi'nce 04.04. 2008 tarihinde oybirliği ile yürüt menin durdurulmasına karar verilmiştir. Danıştay'ca verilen son yürütmeyi durd urma kararıyla 1 /25000, 1 /5000, 1 /1 000'1ik planların uygulanmasında da yürütme durdurulmuştur. Belediyelerin bu planlarda verdikleri ruhsatları iptal etmeleri gerekmektedir. Tespit etti ğ imiz iptal edilmeyen ruhsatlarla ilgili belediyeler hakkında gerekli işlemlere başvuracağ ız. Bu yürütmeyi durdur mayla birlikte bakanlığın yaptığı bütün planların yürürlü ğ ü durmuştur. Yasal olarak yürürlüğü durdurulan bölgede yeni plan yapılamaz, ruhsat verilemez. O nedenle yeni plan yapılması halinde bakanl ı k sorumluları ve hatta Kültür ve Turizm Bakanı hakkında da suç duyuru sunda bulunacağı mızı kamuoyuna say gıyla duyuruyoruz. Kent halkının yararına olmayan her türlü yanlış karara karşı her türlü m ücadelemize, kent halkı kazanın caya kadar devam edeceği n i halkımızın bilgilerine bir kere daha sunuyoruz, bir kere daha tekrar ediyoruz, bizi izlemeye devam ediniz ve kentlilik bilinciyle des tek olunuz."
S ü me r b a n k ' ı n Ka ra k ö y Ba n k a l a r Ca d d e s i ' n d e k i Ta r i h i B i n a s ı Ye n i l e n i y o r 1 7 Haziran
1 933 yılında Atatürk tarafından kurulan ve adını Anadolu uygarlığının temel taşla rından Sümerler'den alan, Türkiye'nin
"sanayi mektebi" Sümerbank'ın tarihi bi nası yenileniyor. S ümerbank'ın, Karaköy Bankalar Caddesi'ndeki genel müdür l ü k binası nı alan Simurg Turizm, kökleri Cumhuriyet'in ilk dönemlerine dayanan ve ekonom i k gelişmenin mihenk taşla rından olan Sümerbank'a tarihi boyunca emek vermiş olan kişileri ve Sümerbank ile her türlü arşiv malzemesini yen iden taparlamayı planlıyor ve " i stanbul'a sa dece gökdelen yapmak kimliğine ihanet olur" düşüncesiyle yola çıkarak tarihin kaybolması nı önlerneyi hedefliyor. 1 933 yılında devletin yatırım bankacı lığına başlamasına öncül ü k etmiş olan Sümerbank ; dokuma, kağıt, seramik ve demir-çelik iş kol larında birçok sınai girişimin sahipliğini de üstlenerek, uzun yıllar boyunca sanayide önemli bir rol oynad ı . S ümerbank'tan önce 1 9 1 0 - 1 928 yılları arasında Deutsche Bank Genel Merkezi olarak kullanılan binanın Sümerbank'tan ayrılışı 1 999 yılında TMSF 'ye devri ile gerçekleşti ve bina bu tarihten günümüze kadar kendi hali ne bırakıldı. Simurg Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Timur Özdemir, binanın köklü geçmişini su yüzüne çıkarmak amacıyla başlattıkları projeyle ilgi olarak binanın geçm işteki çalışanlarını bir araya top layacaklarını ve ellerinde Sümerbank tarihine ait arşivler bulunan ve bu arşiv leri paylaşmak isteyen kişilerle de görü şülerek binada Sümerbank'ın geçmişini konu alan bir sergi açmayı hedefledikle rini belirtti . Sergide aynı zamanda arşivin oluş ması nı sağlayan eski personelden ko leksiyonerlere kadar herkesin isimlerinin yazılı olacağı teşekkür tabelası da yer alacak. S ümerbank'ın adını daima yaşatmayı hedeflediklerini beli rten Timur Özdemir, binada hayata geçirmeyi planladığı yeni otelde "change-exchange" tabelala rından kiral ı k kasalara kadar bankaya ait anı lara yer verileceği n i , www.su merbank.com adresinde ise gerek bi nan ı n tarih i , gerekse de Sümerbank'ın Türkiye ekonomisindeki yeri hakkında yapılan bütün çalışmaları yayınlayacak larını ve bu sitenin Türkiye'nin önemli ekonomi portailanndan biri olmasını amaçladıklarını belirtti.
Haziran 2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
209
Ye n i Ke n t" 1 8 Haziran, The New York Times YAZAN: NICOLAI OUROUSSOFF ÇEviREN: ÇAGLA GÜRDRAMA, DERYA KARADAG, PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM
Rem Koolhaas bundan birkaç yıl önce, New York'tayken bana, " Kimseye söyleme" demişti. "Fakat 20. yy kenti artık bitti. Bize öğ retecek yeni hiçbir şeyi kalmad ı . Bizim işimiz yalnızca onu basitçe sürdürmek." Koolhaas'ı n bakış açısı, kentlerin gelişimini araştı ranlar ta rafından da paylaşılıyor. Fakat görünen o ki, Koolhaas bile gelecekte olacakla ra hazırlıklı değil. Çin ve Basra Körfezi 'nin her ikisinde de bir gece içinde kentler New York ile yarışabilen bir büyüklüğe sahip oluyor. Yal nızca 30 yıl önce, Shenzhen birkaç yüz kişinin yaşadığı küçük bir bal ıkçı kasabasıydı ve Dubai'de yalnızca çey rek m ilyon kişi yaşıyordu. Bugün ise Shenzhen 8 milyon nüfusa sahip ve Dubai'nin parlayan kuleleri düzensiz bir şekilde çölün ortasında yükseliyor. Daha eski bir geçmişe sahip olan Pekin ve G uangzhou gibi kentler, mevcut bü yüklüklerini kısa sürede ikiye katiad ı lar ve orj inal kent dokusu yeni gelişim da ireleri tarafından yutuldu . Bu kentlerde meydana gelen olağandışı h ızlı yapı laşma, tanımlanabilir bir merkeze ya da bir kimliğe sahip değil. Bazen bunların tamam ı n ı kent olarak tanımlamak ve düşünmek bile zor. Dünyanın en pahalı özel adalarına, en yüksek yapılarına ve en büyük tema parkına sahi p olduğu iddia edilen Dubai , zengi nlerin duvar ların ardı nda kendilerine hizmet eden fakirlerden uzak yaşadığı bir türbe olarak dalga geçilesi bir duruma sahip. Shenzen ise fabrikadan bozma işçi ko nutlarıyla, düzensiz büyümesiyle eleştiri topluyor. M imarlar için bu kentler, uçsuz bucaksız deney alanı . "Eski bağlamsal modeller artık anlamlı değil," diyor Dubai'de çalışan Amerikalı mimar Jesse Reiser, " Bundan onlarca yıl önce ortaya çıkmış bağlarnlardan bahsediyoruz. Asıl üzerinde durulması gereken problem, bundan sonra ne yapacağ ımızı ortaya koymak." Altyapıya yapılan yatırımlar, inşa ha lindeki projeler, yeni altgeçit ve metro sistemleri, kanallar, kocaman havaalan ları ve otoparklar, yeni dünya düzeninde
her şeyin mümkün olabileceği izlenimini veriyor. Tüm bunlar, Amerika'nın gele ceğe doğru kendinden emin bir şekilde ilerlemiş olduğu geçmiş yüzyılı hatırlatı yor. Fakat günümüz Amerikan kentinde, tek bir metro çizgisini bile genişletmek, kahramanca bir hareket olarak algı lan dığ ından, bu durum tasavvur edilemez. "Amerika'da asla burada çalıştığım gibi çalışamazdı m ," diyor Çin'de pek çok büyük projeye imza atmı ş olan New York'lu m i mar Steven Holl, " Biz geç mişe çok fazla bağ l ıyız. Çin'de ise her şeyin yepyeni görünmesini istiyorlar. Onların zamanı geldi. 2 1 . yy'ın kendi yüzyılları olmasını istiyorlar. Bazı ne denlerden dolayı, bizim toplumumuz her şeyin eski olmasın ı istiyor. Bence, duyarlılığımızı yitirdik." Holl'un coşkusunun bir nedeni var. Pekin'deki "Linked Hybrid" projesi, sekiz asimetrik kulesi, köprü bağlantıla rıyla oluşan gökyüzündeki yaya yoluyla dünyanın en yenilikçi konut kompleksi. Bununla birikte, heyecanı aynı zamanda Pekin'in en varlıklı insanların ı n otura bileceği bu projenin bedeline de bağ l ı . Holl'un kulelerinin birine çıktığ ınızda, lüks konutlardan birinin etrafını saran sis manzarası aslında burada yaşaya cak insanları kent merkezinden koparı yor ve insani olmayan bir gelişimi ifade ediyor. G üvenlik görevlileri tarafından korunan, yüksek katlı bu yaşam birimle ri, çevredeki ucuz ve kalitesiz yapıların hemen yan ında yükseliyor.
r ..... :l
" <» a.
:ı: -< O" , ..... a.
"Venturi'nin kentle ilgili düşüncelerini alırsanız ve bunları Pekin ya da Tokyo'da uygularsanız olmaz," diyor Holl, Robert Venturi'nin " Learning From Las Vegas"ını örnek vererek ve ekliyor, "Bu ölçekte çalıştığınızda, kurallar yeni den yazılmalı. Yoğunluk inanılmaz." Bu yoğunluk yüzünden, Pekin g i bi kentlerin sadece bir kısmı geleneksel metro pollere benziyor. Bu kentler, Paris ya da New York gibi bir tarihi merkezden yayıl mıyorlar. Bunun yerine, ruhen Los Angeles'a yakın, inanılmaz büyüklükle riyle merkezi olmayan, tekil ve işlevsel komşuluk serileri ortaya çıkıyor. i nşaatların nefes kesen hızı, kentin katmanlardan mahrum kaldığını ifade ediyor. Ö rneğin Dubai'de, 1 00 yılda ortaya konabilecek kentsel büyüme on yiiık bir zaman dilimine sığdırıldı. En yetenekli m imarlar bile yeni modellerde bocalıyorlar. H içbirisi Modernizm'in planlama stratejilerine geri dönmek istemiyor. Le Corbusier'in görüntüsü Paris'in üstünde bir tanrı gibi asılı du rurken, cam kuleler kentin tarih i doku suna Modernizm'in saldırısının amblemi oluyor. Hemen hemen 30 yılda yayılan metropol alanında "otantik" olanı bul mak absürd görünüyor. Böyle bir ölçek te bir projeye nasıl hayat verilir? Sağlıklı bir toplum için nasıl tohum atılır? M uazzam bir ölçekte inşa edilen bu g i bi kentler, ne kadar eşsiz olduğu önemsenmeden birçok kentsel modeli içine alacak gibi görünüyor.
2:10
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
New York'un karakterine belirgin bir etki yapacak olan bir yapı, Pekin için bir şey ifade etmeyecektir. " Postmodernizmi n , modernizmin sonu mu olduğunu ya da yalnızca önünü mü kestiği n i bilemiyor oluşumuz ironik," diyor Koolhaas. " B u yaln ızca özet bir boşluk m u ve bizler zaten süregelen bir şeyin içinde miyiz ya da birşeyler radikal olarak değişti mi? Şu anda henüz anla yamadığımız bir durumun içindeyiz." Geniş kentsel gelişim alanları ndaki yapılaşma ile karşılaşan m imarlar için zor olan, hiçbir şey olmayan bir yerde bir şeyler yaratmak. Eğer çağdaş mi marlık, kültürel ve tarihi katmanlara göre elemeye dayanıyorsa, neoklasik anıtlar ya da sosyalist dönem konutları gibi, kumdan başka elenecek bir şeyin olma dığı bir yerde ne yapı labilir? Yakın zamanlarda tasarımı yapılan, Dubai'ye altı buçuk m i l uzaklığında, " Kıyı Şehri" olarak adlandırı lan projede Koolhaas, Midtown Manhattan'ın bir kesitinden i lham alarak bir kentsel ada yapma önerisinde bulundu. Tasarım yoğun bir ızgara sistemden oluşan gele neksel kuleleri anakaraya köprü sistem leri ile bağlıyordu. Bir dizi hayret verici ikonik yapı , devasa ve ada sını rları içinde oyulan Piranesian çember, spiral şeklinde bir kule, çevresinde açık ha vada kamuya ait bir avlu önerisi, şehre değişik bir tat verme niyetiyle yapılmış. Koolhaas, bu yolla yeni gelişi me eski bir şehir hissi vermeyi u muyord u . Fakat taslaklar bu derece ilgi çekiciyken Koolhaas, hala organik bir bütün yarat manın peşindeydi. Tasarımın ilk aşama larında, Koolhaas kamu alanlarında ol dukça geleneksel modeller tecrübe etti. Adanın çevresinde tahta kaldırım, tam ortasından kesen dar bir park, şehi r merkezindeki sokaklada birleşen klasik kemerler. Fakat Dubai'de ikamet eden lerin çoğunluğu başka yerlerde doğmuş oldukları için kemerli sokaklar kolaylıkla geleneksel Arap şehrinin eğlenceli bir park versiyonu önerisi olarak düşünü lebil irdi . Koolhaas soydan kaçışın ne kadar zor olduğunu üzülerek fark etti. " D u bai gibi bir şehir tam anlamıyla bir çöl üzerine inşa edildi," diyor Koolhaas projesi sorulduğunda. "Yoğunluk ile boşlu k arası nda garip bir nöbetleşme durumu vardı .
Hazir-on 2008 Çok seyrek olarak tasarım ı gerçekten orada olan insanlar için yaptığınızı his sediyorsunuz. Aslı nda henüz toplanmış bir topluluğa yapıldığı h issi var. Ana dilleri çok belirsiz, m imari bir tabana oturtmak için çok kararsız." Koolhaas planı n , yapıların işlevleri nin çalışmad ı ğ ı , karmaşık olduğu zaman kazanacağına inandığını söylüyor. Ayrıca, devletin adada hem hükümet binası hem de cami yapılmasını istedi ğini duyunca heyecanlandığını anlatıyor. Koolhaas, " Başka bir seçeneği de çok ilgi çekici buldum. 1 970'1erin modern dilinde olan yapılar, Singapur'da ya da Dubai'de inşa edildiğinde tamamen farklı anlamlar kazanıyor. Asya'daki bazı modern tipoloji çalışmalarının iyi olmasına rağmen Amerika'da tamamen işlevsiz olması gibi. Reddettiğimiz tipolojiler, başka içeriklerde uygu lanabiliyor olabilir." Binanın meydan okuyuşu, karalamadan küçük ölçekli bir şehire, evrensel pazarda çalışmanı n gerçekleriyle birleşiyor. Koolhaas'ın mimarlarından biri prestijin Pekin'deki televizyon genel merkezi kompleksiyle yakalandığını, Shenzhen'de bir stok değişimi ve Dubai 'de 20 bloklu bir site nin, Avrupa'da bir düzine kadar binanın yapı ldığını anlattı. Bu komisyonlar için şiddetli bir yarışma ortamı olduğunu, m imarları n genellikle seri üretim halinde çekici tasarımlar yapmaya zorlandığını ve tasarı mların bölgenin yerel şartlarına uymasının haftalar veya aylar aldığını anlattı. Birkaç yıl önce, I rak'ta doğan Londra'ya yerleşen m imar Zaha Hadid, Çinli bir müteahhitten Singapur'daki 500 hektarlık bir kentsel gelişim alan ının tasarımıyla ilgilenip ilgilenme yeceğine dair bir telefon aldı. Hadid daha önce bu müteahhit ile hiç karşılaş mamıştı. O sırada Zaha Hadid, "One North" adını verdiği 1 40.000 nüfuslu bir karışık işlevli bir master planı üzerinde çalışıyordu. Hadid'in tasarım ı , eskiden askeri sit alanı olan, yüksek teknoloji ile donatılmış dağ l ı k bir alanda yer alıyor. Geleneksel katı çizgilere sahip ızgara şeklinde sokak sistemleri, projede yol ların kıvrımlı hatlarıyla daha akıcı olarak önerildi. Bir parça buruşmuş kumaş gibi görünen çatılar, sıkı yönetmeliklerin konusu oldu. " Modernizmin monotonlu ğ u ya da çağdaş şehirlerde
bulabileceğimiz kaos yerine kompleks bir düzen yaratmak istedik," diyor Hadid. Henüz i nşaatın başındayken, ya pıların tasarımı müteahhit tarafından ki ralanan yerel m imarlara b ı rakıl d ı . Alana kümeler halinde serpiştirilen kulelerin, resmi açıdan okunması zord u . 20 blok tan fazlası tamamlanmış olan şehrin parçaları, sürpriz bir şekilde geleneksel görünüyordu. Hadid birkaç yıl sonra i stanbul'un varoşlarında, 1 .360 hek tarlık eski bir sanayi bölgesinde bir iş bölgesi yaratarak kazandığı bir yarışma ile bu kavramı yeniden canlandırdı. Bu sefer içerik daha umut vericiydi. Deniz kenarında tepelik bir kır alanda bir tarafı eski bir işçi sınıfı mahallesi ile çevrilmiş bir alan. Gelişimin "One North"a göre daha doğal bir yolla ilerieyebilmesi için, aşamalar halinde i nşa edilmesi, kıyıda başlayıp içerilere doğru yayılması, sonunda da sokak ızgara sisteminin eski mahallelerle birleşmesinin sağlan ması. Oriji nal kavram dokusunu koru mak için Hadid, yıldız şeklinde bir kule ve merkez avlu etrafında konut blokları ve yükseklikleri şaşırtıcı bir biçimde var olan araziyi yansıtan bir dizi yapı prototi pi geliştirdi. Hadid'in planı resmi olarak yaratıcıysa da modern kentsel yenileme projelerinin imzası olan homojenlikten kaçışı ile hala net değil. Gerçekte, çağdaş mimarların kent sel planları, uygulandıkları bölgelere daha az bağ l ı . Foshan'da Pearl River Deltası'nda 1 . 235 hektarlık bir gelişim alanı tasarlayan New York tabanlı Jesse Reiser ve Nanako Umemoto'yu Çinli müteahhitin seçme neden i , kentsel "mat" sistemi ile gelmiş olmaları. Geçen sene, Çin'deki projenin uygulanmaması sonucu Reiser ile U memoto, bu fikri Dubai'deki bir müteahhit için yeniden çal ıştılar. Yerleşim yeni kıyı alanına uy ması için yeniden şekillendirildi. Yöresel gelenekiere uygun olarak çarşılar eklen di. Sonuç olarak, kentsel hayatın çeşitli elemanlarını sıkı sıkıya birleştirmesi ve her yerde uygulanabilirliğini göstermesi dikkat çekiyor. Jane Jacobs'un yürünebilir, karma kullanım mahalleleri ulaşı lmaz görü nebilir, fakat daha dakul u bir şehi rsel gerçekliğin yüreklendirici işaretleri hala bulunabiliyor. Ö rneğin, Steven Hall'un Pekin'deki i nanılmaz açı k , komünel bir
Haziran 2008 duyguya sahi p "Linked Hybrid" binasını ele alal ı m . Kompleksin, mevcut çevreyle birleşmesini sağlayan bir dizi devasa kapı sokaklardan, tanımlanmış avlulara, restorana, tiyatroya ve kreşe açılıyor. Yerden 1 2- 1 9 kat yüksekliğindeki körp rüler, kuleleri birbirine bağlıyor ve üze rinde şehrin ışıltılarına bakan barlar ve gece klüpleri ile bir asma havuz da bu lunan sürekli bir kamusal bölge olarak algılanıyorlar. Holl, " i şverenin açı k fikirli liği inanılmazdı . Projeye ilk başladığı mız da benden istedikleri sadece konuttu. Ben, bir sinematek , bir kreş, 80 yataklı bir otel ve bir de yüzme havuzu ekledim. Başka bir yerde bunu parça parça ve birkaç yıla yayarak inşa ederlerdi, çün kü çok büyüktü . Toplantıdan sonra hep sini bir kerede inşa edeceklerini söyle diler, inanamad ı m . H içbir yerden ödün vermek zorunda kalmadık. Ama böyle bir şeyi mümkün kılan yoğunluk. Sosyal etkileşim yeri olan, Modernist, havada sokak fikri Avrupa'da hiç çalışmam ıştır. Pekin'deki yoğunluk öyle yüksek ki, so kak seviyesindeki tüm dükkaniarı çalışır haldeyken tutarken, yukarıdaki köprüleri de aktive edecek enerji var," diyor. Holl, bu fikirlerini, bu kez Shenzhen'in hemen kıyısında, bir başka mega projede araştırmaya devam ediyor: Hayalsi bir kamusal bahçeye yer yara tan , çelik kolonlar üzerinde yükseltilmiş zigzag şeklinde bir ofis kompleksi. Shenzhen'in büyük kısmındaki yoğun luk, Pekin'i ferah gösterebilir. Ufukta görünen elektronik ilan tabelaları ile kaplı çelik-cam kuler, SO'Ierin başı nda buranı n özel ekonomik bölge ilan edil mesinin ardı ndan, yabancı yatırımları takip eden patlama sonucu, çoğu son on yıl içinde i nşa edildi. Başta Çin hükümeti, deltayı çevreleyen köylerin topraklarında kalmalarına izin verdi. Köylüler, çevrelerinde arsa fiyatları yükseldikçe yoğunluğu artan kendi bölgelerinde kaldılar. Buralara ucuz ve dolayısıyla hemen yıpranan kuleler inşa etmeye başladılar. Bunları o kadar bir birine yakın yaptılar ki, bu kuleler "toka laşma kuleleri" olarak anılmaya başlandı çünkü yan yana iki kulenin cam larından uzanan iki kişi birbirinin ellerini sıkabili yordu. Bu köyler, kırsal kesimden gelip yeni Çin'de zorluklar yaşayan genç işçi lerin dokunaklı
hikayelerine tanıklık ediyor. Çoğu, için de yarım düzine, bazen daha çok insan olan bir odalı apartmanlarda yaşıyorlar. Ama eğer Schenzhen serbest pazar ekonomisi zıvanadan çıktığında neler olabileceğinin bir amblemi ise, aynı zamanda insanların kendilerini m üdata etmek zorunda kaldıklarında ortaya çıkan ani yaratıcılığın da bir örneğidir. Son ziyaretimde, dar ve klostrofobik ara sokaklar, dükkanlarla dolup taşıyordu. Yaşlı i nsanlar kumar masalarında mah jongg oynuyorlardı ; iki küçük çocuk aynı zamanda yatak odaları görevini gören bir minik vitrinin önündeki masada ödevlerini yapıyorlardı. Beni, U rbanus isimli Çin firmasında çalışan genç mi mar Wenyi Wu gezdirdi. Urbanus bir süredir burada, günlük hayatın sponta neliğiyle sıkı bağları olan bir şehireilik modeli oluşturma umuduyla, hiç de da vetkar görünmeyen ortamlarda insanla rın nasıl kendilerine bir yaşam alanı ya ratabildiklerini i nceliyor. Wu beni şehrin hemen dışında, U rbanus'un tasarlad ığı küçük bir müzeye götürdü. Ü stte şehir sel bir köy ile bazı banal konut grupları arasında, bir tepenin eteklerinde bir dizi basamaklı galeri var. Bir dizi uzun ram pa bu iki d ünyayı birleştirecek şekilde binayı deliyor. Hafifçe bağlanmış ara sokaklarda geziniyormuş hissi uyandı racak şekilde, başka rampalar binanın dışını sarmalıyor. Projenin ana fikri, şe hirsel köyün düzenlenmemiş karakterini daha resmi ve insancıl kılmak; sefaleti fazla romantize etmeden bu karakterin özünü çı karmak imiş. Dolambaçlı rampalar çevredeki ara sokaklara, galerilerin dizilişi de göçmen işçilerin konutlarına gönderme yapıyor.Yükselen yerellik fikrini yansıtan şekillerde yapı yapmayı ümit eden başka m imarlar, yine benzer yaklaşımlar sergiliyorlar. i lham için daha mütevazi ve daha gayri resmi şekillerde inşa edilmiş kentsel mahallelere bakıyorlar. Londralı eleştir men ve serbest küratör Shumon Basar, Dubai içinde ve çevresindeki bir takı m küçük v e plansız yerleşimleri tanımladı . Ö rneğin yoğun ve yaman Deira'nın, Sheikh Zayed Yolu ve korunaklı cam kuleleriyle neredeyse hiç ortak noktası yok. Deira'daki, çoğu 70'1erde yapılan alçak betonarme yapı lar ve labirentimsi ara sokaklar G üneydoğu Asya'lı birçok
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
211
işçiye sığınak sağlıyor. Benzer şekilde, Birleşik Arap Emirl ikleri 'nin en büyük üçüncü şehri Sharjah'ın geleneksel M üslüman orta sınıf mahalleleri son gelişmelerin pı rıltısından uzak inşa edilmişlerdi. Basar kendine şunu soru yor: Tüm mütevaziliklerine rağmen, bu alanlar ne ithal Batı modellerine ne de yerel açı k çarşılara dayanmayan yep yeni bir şehirsel stratejiye temel oluş turabilirler mi?Holl'ün geçenlerde New York ofisinde dediği gibi, büyük ölçekte çalışmak yerin özelliklerini önemsizleş tirmez. "Ben Modernistlerin düşündüğü gibi, yaptı klarımın başka bir şeyler için model oluşturacağı n ı düşünmüyorum. Eğer işe yarıyorsa kendi özel bağ lamın da yarıyordur. Onu oradan alıp başka yere koyamazsınız." Ama arsa yeterince spesifik midir? "Yapılar plansız olunca inşa edilen m i ktar ahlaksız oluyor," dedi Koolhaas. " H er seferinde, şunu soru yorsunuz kendinize: Eğer dünyanın nasıl olması gerektiğine dair bir fikriniz yoksa, bu ölçekte bu kadar fazla yapı yapma hakkınız var mı? Bunu gerçekten hisse diyoruz. Ama bir manifesto için vakit var mı bilmiyorum ."
Re z i d e n s a Ah ı r K o y a b i l i r Miyi z ? 1 8 Haziran, Yen i Şafak YAZAN: GÖKHAN YILMAZ
Ö nce işgalci sayıldı kları bölgede hak sahibi oldular, sonra da bir firmayla an laşıp rezidans sahibi oluyorlar. Şişli'ye bağlı Ayazağa Köyü'ndeki Kazdal ailesi yapılacak rezidansa bir de ahır istiyor. Bir tarafı i stanbul'un en gözde yaşam merkezlerinin olduğu " M ashattan" ola rak adlandırılan gökdelen semti Maslak, diğer tarafı, köy yaşamının sürdüğü Ayazağa. Askeri arazide kalan gecekonduların sahipleri, yıllardır verdikleri hukuk mücadelesini kazanman ı n ardından Ağaoğlu i nşaat şirketiyle, arazilerine rezidans yapımı için anlaştılar. 1 9 40'ta Ayazağa'daki 26.000 metrekarelik as keri araziye yerleşen Kazdal, Coşkun ve Bozkurt aileleri, önce arazinin mülki yetini, ardından da lüks konut ve ticaret merkezi yapımını sağlayacak imar planı n ı Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nden
212
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
geçirmeyi başard ı . Arazinin mülkiyetini elde edebilmek için anlaştıkları Ağaoğlu i nşaat firmasından aldı kları 1 0 , 5 m ilyon YTL ile oturdukları arazinin mülkiyetin i kazanan gecekonducular, işgalci sayı lırken bir anda i stanbul'un en değerli arazilerinden birine sahi p oldu.
25 Pay Ailelere Ağaoğlu ile arazilerine yapılacak ko nutların yüzde 25'ini almak üzere ania şan gecekonducular, toplamda bin ko nutluk büyük bir yaşam sitesi ve ticaret merkezinden pay alacak. Gecekondu sakini M uharrem Kazdal, " Bizi bu büyük rakamlar ilgilendi rm iyor. Konutlarda da gözümüz yok. Konutu satıp buradaki rahatımı sür düreceği m başka bir yere gideceğim," diyor.
Haziran 2008 sahipleri 2001 yılında birleşerek S . S . Yeşil Maslak Koru Konut Yapı Kooperatifi'ni kurdu ve çalışmaları so nuç verdi . Milli Savunma Bakanlığı, 3 1 Mart 2006'da arazi üzerindeki askeri tahsisi kaldırdı. 1 4 Mayıs 2007 'de i stanbul Defterdarlığı'nca yapılan ihaleyi 1 0,5 m ilyon YTL ile kazanan kooperatif, mücadelesinde mutlu sona ulaştı. i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 1 3 Haziran'daki toplantısın da 26 .000 metrekare büyüklüğündeki araziye 65.000 metrekare konut ve ti caret merkezi yapabilme hakkını tanıyan plan geçti.
Doğa , " M ü z e l i k " Olu rsa 1 9 Haziran, ilkka.halso.net YAZAN: ÖZLEM SAHADIR KEBABCI
Rez i d e n st-o Ahır Proj e s i
i stanbul'un e n değerli arazilerinden biri haline gelen topraklarından kop mak istemeyen Rizeli Kazdal Ailesi'nin fertleri, bugün halil. geçimlerini tarım ve hayvancılıktan sağlıyor. Maslak'ın dev kulelerinin göründüğü tarlalasında çapa yapan Hamide Kazdal, "Yeni yapılacak konutlar 20 katlı olacakmış. Ben 5 veya 6. katından daire isterim. Arkadan ona bir de merdiven yap tım m ı , koyunumu tavuğumu rahatça besieyecek bir ahırım da olur," diyor. "Yeni konutlarda hayatta yapamam . Biz burada rahatız," diyen 49 yaş ındaki Adem Kazdal üzgün. 18 yaşı ndaki Halil Kazdal ise sülale olarak aynı yerde yaşayan aile fertlerinin yeni konutların yapılmasıyla dağ ılacağı ndan dolayı pro jeye karşı çıkıyor.
As ke r Ara z i d e n Va zgeçmişt-i Şişli Ayazağa Hadım Koru mevkiine ilk gecekondu, 1 940'1ı yıllarda yapıldı. 75 gecekondu bulunan arazinin de için de olduğu 320.000 metrekarelik alan, 1 969'da 3 . Kolordu Komutanlığı'na tahsis edildi. Arazide, gecekonduların yanısıra bir de mezarlı k bulunuyor. Tahsis tarihinden bu yana " işgalcilerle" askeriye arasında birçok temas kuruldu. Kolordu Komutanlığı'ndan önce araziye yerleştiklerini savunan gecekonducular hak talebinde bulundu. Gecekondu
N azım Hikmet, "müzeyi gezmek iyi, mü zelik olmak fena" demiş bir hikayesinde. Bir şeyin "müzelik" olması, artık onu müze dışında kolay kolay göremeyece ğimiz anlamına geliyor. Bir de göreme yeceklerimiz vaktiyle en sevdiklerimiz olursa, gerçekten "fena". Finli sanatçı l lkka Halso, son sergisinde Doğa'yı müzede sergileyerek, izleyicileri doğal ortamların gerçekten de artık müzede sergilenebilecek kadar azalacağı n ı var saydığı dönemlere götü rüyor. Halso, bir nehrin kıyısında oturmanı n , bir ağacın gövdesine sırtını yaslamanın gerçek ten "lüks" olacağı günlerden söz ediyor. Bu Halso'nun ilk projesi değil. Doğa M üzesi Projesi, 2000 yılında restoras yon sergisi ile başlayan " Doğa Projesi" sürecinde bir sonraki adım. Halso, 2000 yılında gerçekleştirdiği restoras yon serisini, doğal öğelerin teknolojinin de yard ı m ıyla tedavi edilmesi, yeniden canlandırı lması projesi olarak ifade edi yor. Halso, Doğa M üzesi Projesi kap samında, dijital teknolojinin i m kanlarını kullanarak, doğal öğeler ve ortamları geçmişten birer hatıraymış gibi koruyan hayali strüktürler tasarlamış. Doğal öğeleri ve büyük ekasistemleri kuşatan bu etkileyici strüktürleri, kirlilik tehlike lerinden ve daha önemlisi i nsanoğlunun eylemlerinden korumak üzere tasarla dığını söylüyor. Doğa'nın müze benzeri bir yer olduğu ve Doğa'yı deneyimle menin kontrol altında mümkün olduğu
bu gelecek tablosunda Halso, i nsanı n Doğa'yla değişen i l işkisini d e anlamaya çalışmış. Gerçekten de Doğa, doğal ortamları müzede deneyimleyenler için bugün bize ifade ettiğinden daha farklı anlamlar ifade edecektir. Halso, böyle bir durumda tehlike altındaki nadide bir güzellik olarak Doğa'nın, ziyaretçiler için eğlenceli bir otomobil gezisi veya güzelliklerle dolu bir peyzaj anlamına geleceğini, doğal ortamların düşündü rücü bir tiyatro şovuna dönüşeceğini iddia ediyor. Bidgblog, bu çarpıcı gö rüntülerin üzerinden bir ekolojik felaket romanı yazılmasını önerm iş. l nhabitat yazarı Kate Andrews ise, bu provoke edici projelerin, özellikle kentsel çevre lerde dünyanı n neye dönüşmekte oldu ğunu hatırlatan kehanet işaretleri olarak gerçekten uygulanmalarını öneriyor. Bu öneriler gerçekleşir m i ya da sorunların çözüm sürecinde etkili olur m u bilemi yorum ancak Halso'nun bu çalışmasıyla, gerçekleşmemesini dileyebileceği miz bir gelecek tablosunu başarıyla çizdiği kesi n . Bu güzellikleri çağaltmak yerine nasıl olup da "müzelik" hale getirdiğimizi, sonraki nesiller büyük ihtimalle bir türlü anlayamayacak. Biz de "sürdürü lebilir" kelimesinin kimsenin dilinden düşmediği bugün lerden nasıl olup da o günlere geldiğimizi, korkarım çocukla rımızın gözlerinin içine bakarak anlata mayacağız.
Bat- ı k Al ı ş v e r i ş Me r k e z l e r i 20 Haziran YAZAN: BURCU ÖZTAŞKIN - ARKiPARC.COM.TR
1 5. yüzyılda i nşa edilen i stanbul'daki Kapalı Çarşı , i nsanlık tarihinde alış verişin geçmişinin ne kadar eskilere dayandığına dair ipuçları verse de "alış veriş merkezi" 20. yüzyılın ürünü olan bir kavram. Alışveriş merkezleri, çeşitli ticari birimleri ve bu birimleri birbiri ne bağlayan yaya akslarını içeren bina veya bina toplulukları olarak tan ı mlanı yor. Bu tanıma uyan ilk AVM 1 955 yılın da i sviçre'de Ralph Erskine tarafı ndan tasarlanan Lulea . Erskine, kışın yaptığı Kanada gezisi sırasında sokaklarda alışveriş yaparken bu fikir aklına gelmiş ve insanların soğuk havada bile rahat ça alışveriş yapıp sosyal leşebileceği
H a z i ra n 2008
bir mekan yaratmak istemiş. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki iklim kontrollü, kapalı ilk AVM ise 1 956 yılında Edina, Minnesota'da yapılan Southdal e. Yer seçimi kararlarından marka seçimlerine, işletmesinden tasarımına kadar AVM 'Ier karmaşık bir yapıya sahip. Özellikle ABD'deki bu yapılar 1 950' 1erden bu yana çeşitli değişim süreçlerinden geçmiş. Bugün ABD 'de 50.000'e yakın AVM ve 13 milyon civarında çal ışan bulunuyor. i şte bu süreçte ortaya yük sek boşlu k oranına veya düşük tüketici trafiğine sahip, bir şekilde eskimiş veya bozulmuş dead mali veya greyfield olarak adlandırılan AVM 'Ier çıkıyor. Pek çok AVM kurtarıcı bir anehor store olmaması nedeniyle batık olarak n ite lendi rilecek hale geliyor. Batık AVM ' Ier çevrelerindeki sosyo-ekonomik çöküş veya yakınına açılan daha büyük bir AVM nedeni ile güç kaybediyor. Dükkan seçimindeki yapısal değişimler de bu AVM 'Ierin kurtarılmasını zorlaştıran faktörlerden biri. Wai - M art ve Target gibi ABD'deki büyük mağaza zincirleri kendi binalarında tek başlarına durmayı tercih ediyorlar. Batık AVM ' Ier genel likle yenileniyor. Leasing veya işletme şirketleri AVM 'Ierin mimarisi, dekorunu veya içeriğini değiştirerek daha fazla kiracı çekmeyi ve karlılığı arttırmayı sağlıyor. Kimi zaman yenileme, binan ın kullanım ında ofis veya eğitim gibi fonk siyon değişiklikleri ile sağlanıyor. Son çare olarak geliştiriciler bu kompleksleri yı karak yepyeni bir bina inşa ediyorlar. Kent merkezindeki, arsaların çok değerli olduğu büyük şehirlerde yeni arsa üretmek yerine bu yöntemi tercih etmek smart growth ve sürdürülebilirlik açısından daha olumlu görülüyor.Batık AVM 'Ierin yeniden tanı mlanması kolay lıkla yapılabiliyor. Bit pazarı ya da araba mezarlığı olarak kullanılmaları olası. Ancak bu yöntem AVM 'nin çevresinde sosyo-ekonomik sorunlara yol açabili yor. i şlev değiştirmeleri de yeni bir konu değil. Depo alanları ofislere, ofisler loftlara, loftlar konaklama alanlarına dönüştürüldü. Sınırsız seçeneği olan bu i şlev değişimleri, finansal açıdan da yatırımcıları zorlamayan bir seçenek. AVM 'Ierin bulunduğu bu büyük alanlar da halihazırda bir altyapı yatırımı mevcut olduğu için yeni bir altyapı yatırımı
gerekmiyor. Batık AVM 'Ierin en bilinen lerinden biri olan lllinois-Harvey'deki Dixie Square Mali, 1 966 yılında açıldı. i lk 4 yıl hiç bir sorun yaşamayan Dixie Square Mali, 1 970'1erde yaşadığı yanlış marka seçimleri ile bir çöküş dönemine girdi. Yeni mağazalar ve yeni tasarım ile bu dönemden kurtulmaya çalışsa da 1 978 yılında kapanmak zorunda kal dı. Kapandıktan bir sene sonra Blues Brothers filminde araba yarışı sahnele rinde kullanılan mekan , film çekimlerin den sonra yine boş olarak kaldı. 1 984 yılında vandalların saldırısına uğradı ve büyük zarar gördü. AVM 'deki tüm metal elemanlar çalı n dı. 1 990'1arda uyuş turucu satış ı , cinayet ve tecavüz gibi suç olayiarına tanıklık etti. Bu olayların ardından Harvey Polis M erkezi Dixie Square Mali'un park alanına bir birim kurdu. 2000'1i yıllara dek evsizlerin ya şam alanına dönüştü ve pek çok yangın geçirdi. 2005 yılı nda Amerika M utfak Ü rünleri'nin mağazası olarak kullanılma sı konusunda anlaşmalar yapıldı. Binanın bir kısmının yıkılarak yeni lenmesine karar verildi. Ancak yapının asbest içerdiği anlaşıldı ve bu nedenle yıkılmayan kısımlar plastikle kaplanarak bu sorunun çözümü için arayışlara gi rildi. Projeyi alan firmanı n inşaat izninin olmadığının anlaşılmasının ardından izinsiz olarak binayı yıkmaya kalkışan firma çalışanları nın üzerine çöken Dixie Square Mali'un yenilenmesi konusunda ki şans tamamen ortadan kalktı. 2006 yılında başka bir şirkete satılan Dixie Square Mali hala bir çöküntü alanı ola rak kentteki varlığını sürdürüyor. AVM 'Ierin kompakt karma kullan ı m merkezlerine dönüştürülmesi i s e yeni sayılabilecek bir konu ve finansal açı dan karmaşık bir süreç. 1 980'1erde Amerika'da ortaya çıkan yeni şehir leşme hareketi, kentsel büyümeye alternatif olarak, yapılaşmış çevrede kentsel gelişmeyi hedefliyor. Bu ha reketin temsilcilerinin 1 993 yılı nda Şikago'da oluşturdukları C N U - Yeni Şehirleşme Meclisi (Congress for the New U rbanism) Batık AVM 'Ierin kentsel yaşama yeniden kazandırıl ması için çözüm önerileri sunuyor. C N U 'nun PrivewaterhouseCoopers ile birlikte hazırladığı Batık AVM ' Ierin yeniden canlandırılmasında başarıl ı örnekleri
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2ı3
konu ettiği "Greyfields into Goldfields" isimli çalışmasında ABD'nin farklı eya letlerinden seçilen 1 3 örnek anlatılıyor. Bu örneklerden biri olan Chattanooga, Tennessee'deki Eastgate Alışveriş M erkezi, ilk olarak 1 962 yılında açık bir AVM olarak yapılan, 1 970'de tamamen kapalı bir hale getirildi . 1 990'1arda inişe geçen merkez, 2000'1i yıllarda bir dönüşüm geçird i . 2000' 1i yıllarda Eastgate Yaşam M erkezi adıyla yeniden hayata dönen ve bugün karma kullanım alanları ile donanan Eastgate'de, ofis, çağrı merkezi, sağlık merkezi, gezici üniversite kampüsleri, yerel yönetim birimleri gibi işlevler bulunuyor. i lk kullan ım alanının % 25'i halen boş olan merkez bulunduğu kent için yepyeni bir merkez haline geldi. Sayıları bugün yaklaşık 1 60'a ulaşan Türkiye'deki AVM 'Ierin ilk 1 988'de i stanbul 'da açılan Galleria. Ü lkemizde 1 00.000 kişinin istihdam edildiği bu merkezlerin sayısı nın 201 0'da 290'a ulaşması bekleniyor. Ö zellikle i stanbul'da, Zincirlikuyu ve Kozyatağı - Ü m raniye bölgelerinde AVM sayısında bir yoğunlaşma gözleniyor. Benzer konseptlerle aynı bölgelerde yoğunlaşan AVM 'Ier altyapı yükünü de ciddi anlamda arttırıyor. 20 yıllık AVM geçmişi olan ülkemizin, AVM ' Ier konu sunda 50 yılık deneyimi olan ABD'nin yaşadığı süreçleri iyi incelemesi, ge lecek sıkıntıları kolayl ıkla aşabilmesi açısından gerekli gözüküyor.
A r k i PARC Ga z et- e Ga y r ime n k u l S e k -t ö r ü n d e Ola n ı B i "t e n i Ya z ı y o r ! .
.
20 Haziran
ç::::gaZete Arkitera M imarlık M erkezi 'nin kentlerin yapılanmasında önemli role sahi p gayri menkul sektörüne farklı bir açıdan bak mayı ve ilişkili tüm sektörlerdeki geliş meleri yakından takip etmeyi amaçlayan
214
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Türkiye'nin ilk gayrimenkul gazetesi "ArkiPARC Gazete" çok yakında çıkıyor. Gündemi oluşturan konu ve konukları ile zengin bir içeriğe sahi p olacak ArkiPARC Gazete üç ayda bir yayınla nacak ve ücretsiz olarak dağıtılacak. 3 N isan 2008'de yayın hayatına baş layan, h ızla gelişen gayrimenkul sektö rünün nabzını tutacak bir iletişim platfor mu olmayı hedefleyen, Arkitera M imarl ı k Merkezi'nin yeni yayını www.arkiparc. com.tr'nin kısa zamanda yüksek bir okuyucu oranına ulaşmasının ardı ndan ArkiPARC Gazete de yayın hayatına başlıyor. Ü ç ayda bir yayımlanacak ArkiPARC Gazete'nin içeriğini www. arkiparc.com.tr'den derlenen önemli haberler, gayrimenkul sektöründe söz sahibi konuklar ile yapılan söyleşiler, ulusal ve uluslararası platformlarda gerçekleşecek etkinlikler, sektörün ilgi sini çekecek ayrıntılı dosya konuları ve güncel projeler hakkında detaylı bilgiler oluşturacak. ArkiPARC Gazete'de gayrimenkul sektörünün ihtiyacına yönelik farklı konularda uzmanlaşmış kurum ve yayın gibi oluşumları bir arada toplayan bir veri tabanı niteliği taşıyan Arkiparc.com. tr'nin rehber bölümünden seçilen ko nular da yer alacak. Ayrıca ArkiPARC Gazete'de finans analizleri , etkinlikler den görüntüler, finans ve i nşaat sektö rünün tabanı n ı oluşturduğu gayrimenkul sektörü nün birbirinin dilini daha iyi aniayabilmesi için terimler sözlüğü ve Arkitera M imarlık M erkezi'nin 1 5- 1 7 Ekim 2008 tarihleri arasında Askeri M üze ve Kültür Sitesi'nde bu yıl ilkini gerçekleştireceği ArkiPARC 2008 buluşması ile i lgili g üncel haberlere de yer verilecek. ArkiPARC Gazete'nin, zamanla daha yüksek bir okuyucu oranı na ulaşması ve zengin içeriğiyle zirveye oturması bekleniyor.
ANAP Al ı ş v e r i ş Me r k e z i 20 Haziran, Milliyet YAZAN: AYDIN HASAN
Hazine yardımı alamadığı için sıkıntı ya şayan ANAP, arsasına sahi p olduğu genel merkez binasının yerine yap-işlet devret modeliyle bir alışveriş merkezi inşa ederek mali kaynak yaratmak için
Haziran 2008 düğmeye bastı. ANAP Genel M erkezi binası yıkılarak, partinin mülkiyetinde bulunan arsa üzerinde yap-işlet-devret modeliyle bir alışveriş merkezinin i nşa edilmesi planlanıyor. ANAP'ın önceki gün yapılan M erkez Karar ve Yönetim Kurulu ( M KYK) top lantısında, Hazine yardımı alamadığı için sıkıntı içinde olan partinin mali so runları da değerlendirildi. Toplantıda, mali kaynak yaratmak için bölgede alışveriş merkezlerinin son yıllarda yoğunlaşması nedeniyle arsa değeri yükselen genel merkez binasının değerlendirilmesi yönünde karar alındı . Bu çerçevede, M KY K üyesi Oltan Sungurlu'nun başkanlığında, proje ve teklifleri değerlendirmek üzere bir heyet oluşturuldu.
Yap -İşleT- Dev reT
-M N Q) :< ı... Q) :ı: ri Q) c Q) <D a. <( z <(
ANAP Genel Başkan Yard ı mcısı Esat Bütün, şu bilgileri verdi : " 1 989'da mer hum Turgut Özal tarafından açılışı yapı lan genel merkez binamızın bulunduğu arsa, dört yol ağzında kalıyor. Bölgenin alışveriş merkezi bölgesi haline gelmesi nedeniyle arsa değerlen di. 1 3 .600 metrekarelik arsa üzerinde, toplam 40 bin metrekare inşaat izni var. Bizim tercihimiz, yap-işlet-devret mo deli. Bir g i rişimci, bu arsa üzerinde bir alışveriş ve iş merkezi veya başka bir proje de olabilir, inşaatta bulunsun. Bize her yıl beli rli bir kira ödesin. Ayrıca, maliyet ve kar hesabını da yapıp mesela 8 veya 10 yıl sonra da binayı bize devretsi n . Biz bu yolla hem her yıl belirli bir gelire sahip olmuş oluruz hem de mülkümüzü kaybetmeyiz. Bizim için ekonomik özgürlük çok önemli." M KY K toplantısında, ANAP Genel Başkanı Erkan M u mcu'nun daha önce yaptığı 28 Haziran'da olağanüstü kongre ya pılması önerisi de ele alındı. M KY K , oy
birliğiyle olağanüstü kongreye gerek ol madığı kararını aldı . 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal , daha önce olağanüstü kongrede genel başkanlığa aday olacağı n ı açıklamış, Semra Özal da ANAP'a yeniden üye olm uştu . .
.
TOKI , I h "t a r n ame Çe k t- i E re n Ta l u , " S e y r a n "t e p e Ge c i kme z " Ya n ı t- ı Ve r d i 23 Haziran, Hürriyet YAZAN: AYŞEGÜL AKYARLI GÜVEN
Galatasaray'ın Seyrantepe Stad Projesi ile ilgili tartışmalar bir türlü bitmiyor. TO K i Başkanı Erdoğan Bayraktar, ih tarname çektiği stadın müeahhidi Eren Talu'yu " i ş ilerlemezse ihale temmuz sonlarında i ptal edilebilir," şeklinde uyardı . Eren Talu da Bayraktar'a ce vap olarak "TO K i 'nin ihtarnamesini cuma günü aldık. Ama biz zaten re vizeli iş programına uyuyoruz," ded i . Galatasaray'ın 1 72 milyon Dolar'a mal olacak. Seyrantepe Stad Projesi ile ilgili tartışmalar bir türlü bitmiyor. Toplu Konut i daresi (TO K i ) Başkanı Erdoğan Bayraktar dün Eren Talu'ya yönelik olarak, " Projede müteahhitten kaynak lanan sorunlar var. i htarnemeyi çektik. Kendini düzeltmezse iptal ederiz," diye rek hem suçladı , hem uyardı . Projenin müteahhidi Eren Talu da, Bayraktar'a cevap olarak "TO K i 'nin i htarnamesini cuma günü aldık. Kamuoyundan geç m i kaldı baskısı oluştu. Ama biz revizeli iş programına uyuyoruz. Proje 29 Ekim 2009'da bitecek," dedi .
Başka sıyla Devam
i dare mevzuatı gereğinde yükleni cinin ihale şartnamesi ve sözleşmeye göre işi yürütmediği durumlarda önce ihtar çekildiğini, daha sonra sözleşme iptaline gidildiğini ifade eden Bayraktar şöyle konuştu: " Başka bir lüksümüz yok. Böyle durumlarda sözleşmeyi fes etmek zorundayız. Seyrantepe Projesi 'nde işlerin programın gerektirdiği hızda
Haziran 2008 yürümüyor. Düzeltmezlerse kendilerine temmuzun ortalarında ikinci bir ihtar çe keceğiz. Kule vinçler çalışıyor m u buna bakacağ ız. i kinci ihtardan sonra yine işler düzelmezse 20 gün sonra, temmuz sonlarında ihaleyi iptal ederiz. i ptal olur sa da hiç problem olmaz. 1 4 gün içinde yeni bir i hale açarak yolumuza devam ederiz. TOK i bu işleri iyi bilir. "
Biz Geç Kalmadık Ancak, verilen bu süre dolmadan TOK i , Eren Talu'ya projeyi zamanında teslim etmesi konusunda uyaran bir ih tarname gönderd i . TO K i 'nin gönderdiği bu ihtarnamenin cuma günü ellerine geçtiğini dile getiren eren Talu, şunları söyledi: " Revize programda beli rttiğimiz gibi statik, mekani k ve elektrik projesini 90 dün içinde tamamlamamız gerekiyor. TO K i projenin ön çalışması kapsamın da bunu bi ritmemizi bekliyor. Ancak biz geç kalmadık. i ş programında da gerekli gelişmeleri yaptık."
Sü re Hat-ırlat-ması
i l k programda önlerine çıkan zemin sorununun 15 Nisan'a kadar önlerini kestiğini, TO K i 'nin onayının ardı ndan hiçbir duraksama yaşamadıkların ı ifade eden Talu , şöyle konuştu: "TOK i bize gönderdiği ihtarname ile uyarıda değil 'Süreyi aşmayın' hatırlatmasında bulu nuyor. Bunlar zor işler değil. Stadı bitireceğiz. Kamuoyundan bir baskı oluştu ama bence biz 1 5 N isan'dan bu yana iyi gidiyoruz. Projenin 29 Ekim 2009'da bitmemesi için hiçbir neden yok. Bu kadar değişime rağmen projenin tama mı için yeni süre bile istemedik."
Çü r ü k Zemine Ta kılmış"tı Geçen yıl eylül ayından Talu-Aike Ortak G irişim G rubu'nun ihaleyi kazanmasının ardından i nşaatının ta mamlanması için 720 günlük bir süre bulunduğu açıklanmıştı. Eren Talu, ihale bitiminde Seyrantepe stadı n ı za manında, mükemmel bir şekilde tamam layacakların ı vurgulamıştı. Ancak i l k sorun . Seyrantepe'nin zemininde yaşan d ı . Zeminin çürük çıktığ ını belirten Eren Talu, zemini yükseltip d ışarıya yapmak istediği otoparkları da alt kata yerleş tirmek için ek süre istedi . Talu'nun yeni hazırladığı projeyi 1 5 N isan'da
onayiayan TO K i yenilenecek statik, me kanik ve elektrik projelerinin teslim süre sini de 15 Temmuz'a kadar uzattı.
Sıkınt-ıyla Boğ uşuyo r u z B u n a C a n Dayanmaz
i stanbul'da 1 1 O, Ankara'da ise 4 0 şantiyeleri bulunduğuna işaret eden Erdoğan Bayraktar, TOK i 'nin mali tab lolarına ilişkin de şu bilgileri verdi: "8 m ilyar YTL alacak portföyümüz var. 4 m ilyar YTL'Iik malımız, yani arsa konut ve işyerimiz var. Ama sıcak paramız yok. Bir yerde istih kam köprüsüne ihti yacımız var. Ayda 350 milyon YTL rutin akarımız var ama ayda 650 m ilyon YTL ödeme yapıyoruz. S ıkıntılarla boğuşu yoruz. Buna can dayanmaz. Bu tip para sıkıntımız var. Ama bugüne kadar geldik. Son dönemdeki peşin ödemeli indiri m kampanyasından 3 5 0 milyon YTL geldi. Borcumuz yok gibi. Yeni doğmuş çocu ğa anası nasıl sarıl ırsa, bizde çocuğu muza sarılıp onunla yatıp kalkıyoruz."
Yü zde :l.S ' i Bit-sin , Kredi Kulla nırız Eren Talu, 1 70 milyon Dolar'a mal olacak proje için belirli kredi hakların ı n bulunduğunu söyleyerek, "Bu kadar büyük çaplı projeyi kimse kredisiz yapa maz. Projenin yüzde 1 5'i tamamlanınca TOK i 'den alacağımız belge ile kredi kullancağız," ded i .
İndi rim Kampanyasına :10 . 000 Başv u ru Geldi Gayrimenkul piyasasının en erken 8 ay, en geç 1 ,5 yıl içinde açılmasını bek lendiğini dile getiren Erdoğan Bayraktar, " B u sürenin sonunda fiyatlarda patlama yaşanacak. Gerçekleştirdiğimiz indirim kampanyasına 1 .600'ü son gün olmak üzere toplam 1 0.000 kişi m üracaat etti. 1 5.000 başvuru beklernemize rağmen işin ciddiyeti açısından uzatmadık. 5-6 ay sonra belki 2009'un başlarında yeni bir indiri m kampanyası yapabiliriz," dedi.
Diya rba kır ' d a Belediye Proj ele re Engel Oluyo r Diyarbakır'da 41 8 m ilyon YTL'Iik yatırımlarımız bulunduğunu söyleyen Erdoğan Bayraktar, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin engellemele rinden yakı ndı. Belediyenin, hastanenin
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
215
elektrik ihtiyacının karşılanmasına mani olduğunu, konut projelerinin altyapı iha leleri içinde sorun yarattığını ifade eden Bayraktar, "Biz belediyeden para pul istemiyoruz. Sadece bize engel olma sınlar. ' Başbakan bana problem değil, iş getirin' diyor. Belediyenin çı kardığı engellere rağmen projelerimizi gerçek leştirmekte kararlıyız. Devam eden ve ihale edilecek projelerle bölgeye 9 bin 9 1 2 konut, 1 4 ilköğretim okulu, 19 spor salonu, 6 ticaret merkezi kazand ırıla cak."
Rusya ' d a.n Tayla nd ' d a n TOKI' ye Iş Te k l ifi Va r Erdoğan Bayraktar, Cezayir, Tunus gibi ülkelerde kendilerini model alan ku ruluşlara "Cezayir'in TOK i 'si, Tunus'un TOK i 'si" denildiğini dile getirerek, "Cezayir, Romanya, Ukrayna, Rusya, Kazakistan ve N ijerya ve layiand gibi ülkeler TOK i 'ye ' beraber iş yapalım' teklifinde bulunuyorlar," ded i .
Son Arsanın F i y a -t ı P l a n Ta d i l a -t ı y l a U ç -t u 23 Haziran, Yen i Şafak
YAZAN: GÖKHAN YILMAZ
Gayrettepe metro istasyonun üstünde bulunan arazinin ulaşım yatırı miarına kaynak sağlamak amacıyla satılacağı beli rtiliyor. Levent'teki i ETT arazisinin satışın dan gelecek parayı bekleyen i stanbul Büyükşehir Belediyesi ulaşım yatırımia rına kaynak sağlamak amacıyla yeni bir değerli arazi daha üretti. Şişli Esentepe Mahallesi'ndeki 48. 000 metrekarelik arazi, hazırlanan 1 / 1 000' 1ik planla iş kulesi yapılabilecek i mar haklarına ka vuştu.
İş Ku lesi Ya pılabilecek "Arazi üzerine iş merkezleri, ofis, büro, çok katlı mağaza alışveriş merkezi kul lan ı mları n ı n yanı sıra banka ve finans kurumları gibi fonksiyonlar yer alabilir," plan notu eklenen 1 / 1 000'1ik plan Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 1 6 Mayıs'taki toplantısında oy çokluğuyla kabul edildi .
216
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Haziran 2008
Met-re ka resi 2 . 000 Dol a r
lazım . Tıpkı Kızıl Meydan gibi. Ufkumuzu geniş tutmalıyız. G üney Deniz Saha Komutanlığı'ndan (Konak'taki bina) katlı otoparka kadar meydandaki her şeyi kaldı racağız. i zmir Büyükşehir Belediye binası, defterdar lık, kaymakaml ı k gibi resmi kurumların hepsi yıkı lacak ve gökdelenler bölgesi dediğimiz Bayraklı'da yapılacak. i zmir Saat Kulesi, Yalı ( Konak) Cami , Hükümet Konağı da yıkılacak bu bi nalar taşları numaralandırılarak, aslına uygun bir şekilde meydanın kenarlarına kurulacak. Kemeraltı girişindeki ma ğazalar da yıkı lacak, meydan, 1 'inci Beyler Sokak'a kadar genişletilecek. Genişleyen meydana Cumhuriyet tarihini yansıtacak iddialı görkemli heykeller yapılacak. Meydanı gezen turistler, ülkenin kurtuluş mücadele sini heykelleri inceleyerek anlayacak." Karataş'ın projesinde Moskova'nın yanı sıra Paris'ten de esintiler var: "Ayrıca meydanda Paris'teki gibi zafer takı da olacak. Ayrıca Agora'ya kadar uzana cak Şanzelize (Champs- E iysees)'ye benzeyen cadde yapılacak. O zaman i zmir'e de, Agora'ya da turist yağar. Büyük projeler pısırıkl ı k değil, cesaret ister. Bir kente vizyon kazandırmak için cesur adım lar atmak lazı m . i zmir'in tarihini yeniden yazacağ ız. Bu, kentin bin yıllık projesi olacak. Projeyi partinin önümüzdeki ay yapılacak program ku rultayında dile getireceğim."
Yaklaşık 50.000 metrekarelik arazinin şu anki metrekare fiyatı 5.000, toplam bedeli ise 250 milyon Dolar. Bölgenin en kıymetli arazisinin metrekare fiyatı nın, plan tadilatından sonra en az 7 bin Dolar'a çı kabileceği , toplam fiyatının da 350 milyon Dolar'a yükselebileceği belirtiliyor. Satılık i ETT arazisinin 200 metre uzağında bulunan Karayol ları ara zisi , Zorlu G rubu'na metrekaresi 8 .000 Dolar'ı n üzerinde satılm ıştı. .
I z mi r ' e K ı z ı l Me y d a n Ge l i y o r ! 23 Haziran, Radikal YAZAN: ELiF DEMiRCi
Projeye göre Konak, M oskova'daki ünlü Kızıl Meydan gibi genişleyecek. Saat Kulesi, Yalı Cami ve H ükümet Konağı yıkılarak, meydanın kenarına yeniden inşa edilecek. Yerel seçim öncesi AKP i le C H P 'nin " i zmir savaşı" kızışırken, CHP i l Başkanı, Konak'ı Rusya'n ı n ünlü Kızıl Meydan ı'na benzetecek bir proje hazırlatıyor Rusya korkulduğu gibi Türkiye'ye komünizmi ihraç edemedi ancak yıllar sonra Türkiye, bu ülkenin simgesi olan Kızıl Meydan'ı i zmir'in göbeğine getirmeye hazırlanıyor. C H P i l Başkanı Kemal Karataş, Konak Meydanı'nda Saat Kulesi, Yal ı (Konak) Camii ve Hükümet Konağı'nın yerlerini değiştirip, diğer binaları yı karak alanı, Rusya'daki Kızıl Meydan gibi değiştiren bir proje hazırlatıyor. Yerel seçim önce si, AKP'nin i zmir'i kazanmak için yaptığı ataklar sıklaşırken, C H P de ilginç proje lerle savunmaya geçti. Genel Merkez'e sunmak üzere belediye başkanlarından yeni projeler isteyen C H P i zmir i l Başkanı Kemal Karataş, kendi projesini de m imarlara hazırlatıyor. Karataş'ın projesi, i zmir'e Kızıl Meydan yapmak.
Ya pıla r Ke n a ra Çe kilecek Konak Meydanı'nın yıkılıp, Rusya'daki Kızıl Meydan gibi büyütülmesi görüşünü savu nan Karataş, i zmir Saat Kulesi 'nin, Yalı (Konak) Cami'nin, Hükümet Konağı'nın yıkı larak, meydanın kenarla rına yerleştirilmesi gerektiğini söylüyor: " Konak Meydanı , i zmir'e yakışmıyor. Bu meydanı n daha büyük olması
.
Is lam M ima r i s i n i n Av r u p a ' d a k i Po z i s y o n u 24 Haziran, Archined YAZAN: TOM EBAMi ÇEviREN: PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM
Batı Avrupa'da i slam mimarlığının kökeni ve şekil dili hakkında birçok yanlış anlaşma söz konusu. M i marlık tarihçisi Christian Welzbacher ile mimarlar H üsnü Yeğenoğlu, Wilfried van Winden ve Paul Böhm geçtiğ imiz günlerde, Martien de Vletter yürütücülüğünde, Hollanda M imarlık Enstitüsü'nde (NAi) bu konuyu tartıştı lar. "Osmanlılar 1 453'te i stanbul'u fet hettiklerinde Ortodoks Katalik bir kilise
olan Ayasofya'yı camiye dönüştürdüler. Binanın m imarisi büyük oranda korundu. Daha sonra, yeni camiierin yapımı nda kubbe önemli bir stil elemanı olarak kopyalanmaya başladı. Bu nedenle bugünkü cami formu Katalik etkilerden bağımsız düşünülemez. Demek ki, dini mimarlığın kimliği statik değildir, zaman içerisinde değişebilir," sözleriyle başla dığı tartışmayı Hallandalı - Türk m imar H üsnü Yeğenoğlu bu yönde sürdürdü. Batı'daki yen i camiler hakkında bir kitap hazırlayan Christian Welzbacher ise, i slami ibadet mekan ının karakte ristik kullanım şeklinin, binanın m imari temsilinden daha önemli bir parçası olduğunu savundu. Karakteristik kullanıma örnek olarak ayakkabılık, Mekke'ye yönelik ibadet mekanı ve doğuya dönük olmaması gereken tuvaletleri gösterdi. Köln'deki cami yarışmasını (Zentralmoschee Köln) kazanan projenin m imarı Paul Böhm, cami mimarlığının evriminin, çok yavaş ilerlediğini ve Katalik mimarlı ğ ı n çok gerisinde olduğunu düşündüğünü söy ledi. Rotterdam'daki Esselam Camisi'nin m imarı Wilfried van Winden ise son olarak, cami mimarisinin büyük oranda, çoğu zaman tutucu kesimden gelen iş verenin elinde olduğunu belirtti: " M imar olarak, işverenin isteklerini yerine getir mek zorundasınız." Tartışmanın başında bu şekilde sı ralanan görüşler cami m imarisinin şekilsel özelliklerinin tartışı lacağı bir tartışmayı zorlaştırdı . Kimlik, statik olmadığına göre tartışma için ge çersiz oldu. Özel likle, cami tipolojisinin minimal bir evrim geçirdiği kabulü, katı lımcıların tartışma temeli oluşturmalarını güçleştird i . Le Corbusier'in Ronchamp Şapeli görüntüleriyle, bir ibadethane için ibadet deneyiminin, tipik bina for m undan muhtemelen daha etkili olduğu nu anlatan Martien De Vletter, Christian Welzbacher'in varsayımını destekled i . Bildiğimiz kilise tipolojilerine uymayan, atipik diyebileceğimiz bir kilise olan Ronchamp Şapeli'nin, ışığın, mekanın ve heykelsi formların organizasyonu ile dini bir deneyim yaşanmasını mümkün kıldığını savundu. Cengiz Bektaş'ın ca misinin (Etimesgut Camisi}, benzer şek lide, tarihsel stil elemanlarının kopyalan masıyla değ i l , yine ışığın ve gölgelerin organizasyonu ile, bir dini deneyim ya-
Haziran 2008 şattığını söyledi. Bahsi geçen tarihsel stil elemanlarının, başka sosyo-kültürel şartların ürünleri olduklarından, bugün yeniden üretilmelerinin söz konusu ol madığını belirtti. Hüsnü Yeğenoğl u , bu tür tarihsel elemanların kopyalanarak kullanılmasının bir çeşit Disneyland1 mimarisi oluşturduğunu söyleyerek bu fikri destekledi. Tartışmanın sonuna doğru, Batı'da giderek etkisi artan i slam'ı n toplumsal değişimlerle ilişkisi ne değinildi. Laik Batı modernitesi ile dindar gelenekselcil i k arası nda karşı laştırma yaparken herkes dikkatli dav rand ı . Yeğenoğlu, Batı diskurunda bu tür karşılaştırma ve değerlendirmelere gereğinden fazla anlam yüklendiğinden, bu nedenle tartışmaların yüzeyselleş tiğinden dem vurdu. Türkiye'de ise bu tartışmanın daha geniş tutulabildiğini, Batılı ve i slam mimarilerinin sözde kar şıtlıklarındansa, cami mimarisinin formu üzerinde duru labildiğini anlattı. Özet olarak, i slam'ı n Avrupa m imarl ığına olan etkisinden bahsetmek mümkün olmad ı . Cami mimarisi, minare v e kubbe gibi kültürel kal ı ntıları kopyalamak yerine, dini deneyimlere dayandınlarak jenerik bir değer m i oluşturmalı? Cami m i mari si, Batı gerçeği ile bir ilişki kurmalı mı? Yoksa, m imar işverene boyun eğip onun isteği doğrultusunda kimliği korumaya mı çalışmalı? Tartışma boyunca bu sorulara tam bir cevap verilememekle birlikte, araştırılması ve tartışılması fayda sağlayabilir formulasyonlar olarak algılanabilir. 1 Çeviranin notu: Yeğenoğlu, aslında Disneyland'ın Hollanda'daki daha eski versiyonu olan Efteling'i referans veriyor.
Kamb o ç y a ' n ı n Yo k Ol a n M o de r n M ima r l ı ğ ı 25 Haziran, Baunetz YAZAN: MORiTZ HENNiNG ÇEviREN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Kızıl Kmerler'in iktidardaykan uyguladığı şiddet, Tarihi Angkor Bölgesi ve Angkor Wat Tapınağı, Kamboçya düşünüldü ğünde ilk akla gelenlerden. Ancak, bu Güneydoğu Asya ülkesinde, ilerleme inancı nın ve idealizmin gözle görülür hale geldiği bir dönem de yaşandı. Bugün yok olmaya terkedilen 1 945 -
-< o
tr 1 970 yılların ın Kamboçya mimarisi, bu o :ı dönemin tek kalıntısı. Ancak Kmerler o ,... Dönemi'nin modern mimarl ı ğ ı , henüz o ,.... keşfedilmeden yok olmak üzere. ,.... ,.... <D Bir Fransız Kolonisi olan ., m Kamboçya'nın 1 954 yılında bağım :ı "' sızlığa geçişi, ülke için bir altın çağ ın -+ ,.... -+ başlangıcı niteliğinde. Dünyada gü c' "' nümüze kadar benzeri uygulanmayan c' :>: bir modernizasyon çalışması başlatan o :ı Prens Norodom Sihanouk, sergiler, .... <D konferanslar ve spor karşılaşmaları dü .,o :ı zenledi . Hiç ara veril meden inşaatiarına "' devam edilen havaalanı , tren istasyon u , (/) o ,.... okul v e bakanlık binası projeleri , ülkenin o :ı ,.... tüm dünyada tanınmasını sağladı. Bu o ., ,... çalışmalar sonucunda oluşan m imari ...... dil, yeni bir toplumsal ve kültürel an "'l o layışın temelini oluşturd u . i lk adı mları -+ o 1 930'1arda atılan modernizasyon ça CO< ., o lışmaları , kolonyal stilden uzaklaşan .... Fransız şehir planetları tarafından başla;;:: tıldı. Ancak "mimari atılım", ilk kez henüz o ., ,.... -+ 30 yaşında olan ve eğitimini Paris'te N tamamlamış mimar Vann Molyvann'ın :ı: <D :ı 1 957 yıl ında Kamboçya Krallığı'nın şef :ı ,.... m imarı olmasıyla gözle görülür hale :ı co geldi. Devletin üstlendiğ i tüm inşaatlar dan ve dolayısıyla "Yeni Kamboçya"nın m imari kimliğ inden sorumlu olan Molyvann, 1 0 0 binanın tasarımına imza attı. M olyvann ve onun takipçisi olan plancı lar, bugün Kamboçya'nın sahi p olduğu kendine özgü m imari kimliğin yaratıcıları. Kamboçya m imarlığını yaratan en önemli isimlerden biri olan
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
2:17
Vann Molyvann, dönemin tek m imarı değil elbette, ancak yarattığ ı farklar nedeniyle en önemlisi olduğu söylene bilir. Geçmişte de bugünkü gibi ülkenin başkenti olan Phnom Penh, 1 950'1erde bir inşaat patlamasının merkezi oldu. 1 953 yılı nda 300.000'e çıkan kent nüfusu, 1 960'1ı yılların sonlarında nere deyse bir milyona ulaştığ ında, kentin bir inşaat alanı haline gelmesi kaçınılmaz bir sonuçtu. i dare binalarının yanı sıra konut üretimi ihtiyacının g iderek artma sı, parsellenan arazilerin yeni kurulan birçok inşaat şirketine verilmesiyle ve bu alanlara geleneksel görünümde konut ve dükkan projelerinin yapılma sıyla sonuçlandı. Bugün "altın zamanlar" olarak tanı mlanan kültürel yaratıcıl ı k döneminde gelişen mimarlık anlayışı, modern Avrupa mimarisi ile yerel mi mariyi " Kamboçya Modernizmi" olarak adland ırılabilecek bir tasarım başlığı altında birleştiriyord u . Vann Molyvann'ın her binasında hissedilebilen bu "yerel modernizm" oluşumu, ünlü tapınak kenti Angkor'un yerleşim planından ge leneksel iç mimariye kadar m imari kül türün her bileşeninde mevcut. Elbette ülkede yüzyıllardır yaşamı ve dolayısıyla m imari kültürü biçimlendiren iklim faktörün ün etkisi de oldukça önem l i . Molyvann'ın yapı ları arası nda bulunan Ulusal Spor Kom pleksi, katı simetri siyle Siem Reap kentinin yakı n larında bulunan ve 9. ve 1 5 . yüzyıl lar arasında Kmer i mparatorluğu'nun merkezi olan
218
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Angkor bölgesinin m imari strüktürlerini yansıtıyor. Bir başka altın çağ olarak tanı mlanabilecek bu yüzyıllar boyun ca inşa edilen Bayon ve Angkor Wat Tapı nakları, günümüze dek korunmuş. Samıçiarın çevrelediği kent silü etinden doğadan koparıl m ışcasına yükselen tapınak duvarları, topoğrafya üzerinde katı bir geometri oluşturuyor. Geleneksel Kam boçya m imarisinin M olyvann'ın tasarımiarına çıkış noktası oluşturduğu gözleniyor. 1 972 yılında tamamlanan Yabancı D iller Enstitüsü Binası ise birbirinden farklı biçimlere sahip yapısal bileşenlerin mekan hissi oluşturacak şekilde konumlandırılmış bir kompozisyonu. Fransız, Rus ve Çinli plancıların ortak çalışmasıyla ortaya çıkmış bir üniversite kampüsü olan Yabancı Diller Enstitüsü'nün yaratıcı bir konstrüksiyonla oluşan kabuğu, başarılı bir m ühendislik ve m imari tasarım eseri . Enstitüde, konferans salonları ve kütüp· hanenin bulunduğu binalar ile ana bina, yükseltilmiş dairesel bir yolla bağlanıyor. Modern m imarinin önemli örneklerinde de rastlanan bu durum, aynı zamanda Angkor'un havuzlar etrafında konumla· nan geçitlerinde de söz konusu. Birkaç yüz metre uzunluğundaki bir köprüyle devam eden giriş, iki "naga" (yılan · in· san karışımı mitolojik varlık) heykelinin "nöbet tuttuğu" ana bina kapısında son buluyor. Bu da, ülkede "korunmuş" olarak nitelenebilecek birkaç örnekten biri olan dünyaca ünlü Angkor Wat Tapınağı'nın kilometrelerce uzunluktaki girişine bir gönderme. M olyvann'ın bir
Haziran 2008
:ı: o ,
1-' -t N :ı: CD :ı :ı 1-' ::ı (Q
ri olan Chaktomuk Konferans 'nda ise daha farklı göndermeler algılamak mümkün. Tarihsel gelişimi boyun?a Kamboçya'nın simgelerinden biri haline gelmiş palmiye ağacı nın yapradı , bina planının çıkış noktası n ı oluşturuyor. Doğadan a l d ı ğ ı referansları "Dünyada gördüklerimizi basitçe tekrar· layamclzdık, yeni fikirler üretmeliydik. Bunu da tabii ki bir Kamboçyalı bakış açısıyla yapmal ıydık," cümleleriyle açıklayan Molyvann , her tasarı m ında bu ilkesini korumuş görünüyor. M olyvann , sadece başkent Phnom Penh'te değil, diğ e r kentlerde de birçok binanın 1 tasarı1ını yaptı. M i n imalist Avrupa'n ı n etkisiyle gelişen bakış açılarını rahatsız edebilecek bu mimarinin yakından ince lendiğ+de benzeri olmayan bir dünya olduğu ortaya çıkıyor. Günümüzde Avrup1da ulaşılmaya çalışılan ve sürek li tartışılan "sürdürülebilirlik", aslında bu binalar tarafından uzun yıllar önce konu edildi. Bugün, her ne kadar G üneybatı Asya'da "iklim koşullarına uyumlu ya şam mekanları", mümkün olabildiğince büyük alanlara etki edebilen klima sistemleri anlamına gelse ve soğutucu cihazlar binaların vazgeçilmez "tasarım" bileşenlerinden olsa da, Molyvann ve çalışma arkadaşları daha akıllıca çö· zümler bulmuş. Evlerin ayaklar üzerinde yükseldiği ve böylece zeminin altından hava akımı meydana getiren tasarımlar bu çözümlerden biri. Binaların çevresin de bulunan ve çatılarda toplanan yağ mur suyunun doldurduğu süs havuzları ise bir �iğeri.
l
i
Pencereler, balkonlar ve çatılardaki koruyucu örtüler de hem iç mekan ı aşırı güneşin etkisinden korumak, hem de kentte gölgelik alanlar yaratmak için uyguladıkları bir diğer yöntem. Odalar ise, tüm gün boyunca mümkün olduğu kadar güneşten korunacak şekilde ko· numlanmış. Söz konusu dönemde dün· yada birçok örneğine rastlanan çizgisel yapı laşmanın aksine, Kamboçya'da, özellikle de Phnom Penh'in tamamında yapıların bloklar halinde olması dikkat çekiyor. Çizgiselliğe örnek oluşturabi· lecek birkaç tasarımdan biri ise Vann Molyvann'ın öğrencilerinden Lu Ban Hap'a ait. 300 metre uzunluğundaki bu bina, tasarruflu inşaat modeline bir öneri olarak yapılmış. Konutlardaki tüm mutfak ve banyoların oturma odasın ı n bir uzantısı niteliğindeki terasa açıldığı ve böylece çapraz hava akımının sağ· landığı bu bina, bugün kentin marjinal sanatçıların ı n yanı sıra fahişeler ile kadın ve uyuşturucu tacirleri arasında paylaşılmış ve yıkı lmak üzere. Ayl ı k ortalama geliri 30 Euro olan Kamboçya halkı, bugün adeta hayatta kalma mücadelesi veriyor. Her alanında bozulma, yozlaşma ve baskın ı n hakim olduğu ülkede az sayıda kişi koloniyal mimarinin gösterişli l iğine değer biçmeye çalışırken, modern Kmer m imarisinin savunucusu yok gibi görünüyor. Bu kültürel değerlerin -dünya farkında olmasa da- henüz keşfe dilemeden tamamen yok olmasının tek sebebi, ülkenin son 30 yıldaki politik durumunun tasarım ve mimarlık bili nci· nin oluşmasına fırsat vermemiş olması değil. Bunun temelinde, genel eğitim sisteminin ve genç m imarların yetiştiği ortamın yetersizliği yatıyor. Şu anda 82 yaşında olan Vann M olyvann ise m i rası nın korunması ve ülkenin sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesi için çabalarını sürdürüyor. M imarın en önemli bazı ya· pılarından birkaçı çoktan yıkılmış, kalan· ları da yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Kamboçya'nın geleceğinin "unutulmuş· luğa" dönüşmesi bir yana, geri getirile· meyecek şekilde yok olması söz konusu. Ü l keye altın çağ ı n ı yaşatan kalkınmaya yönelik politik çabalardan, kendini işine ve kente adamış m i mar ve plancılardan, en önemlisi de i lerleme inancından geri· ye bugün hiçbir şey kalmad ı .
Hoziı-on 2008
Ye n i k a p ı A r k e o l o j i k Ka z ı Ala n ı ' n d a y d ı k 26 Haziran YAZAN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
24 Haziran 2008 Salı günü Yenikapı Marmaray ve Arkeolajik Kazı Alanı'nda gelinen son durumun incelenmesi amacıyla i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti Kentsel Uygulamalar Direktörlüğü önderliğinde bir gezi düzenlendi. Yaklaşık 58 .000 metrekarelik bir alanda 3 , 5 yıldır sürdürülen çalışmaları Arkitera Mimarlık Merkezi olarak yerinde gözlemledik. i stanbul Arkeoloji M üzeleri Müdür Yardımcısı Zeynep Kızıltan'ın eşliğinde gerçek leştirilen gezide Arkeolog Mehmet Ali Polat ve Arkeolog Metin Gökçay kazı alanı ve çalışmalar hakkında bilgi verdi. Langa Bostanları olarak bili nen bölgede, Marmaray ve metro istasyonu inşaat çalışmaları sırasında Theodosius Limanı'nın ortaya çıkarılmasından sonra başlatılan arkeolajik kazılarda, 4,5 metre genişliğinde ve 51 metre uzunluğundaki 1 . 700 yıllık Konstantin Suru kalıntıları, 26 adet batık tekne, bir deniz feneri ve çeşitli dönemlere ait mimari buluntular günışığına çıkarıl d ı . Bu zamana kadar i stanbul'un başka bir yerinde, Konstantin Surları'na ait bir kalıntıya rastlanmamış olması açı sı ndan, Yenikapı'da gerçekleştirilen arkeolajik çalışmalar büyük önem taşıyor. i stanbul'un 8 .000 yıllık tarihini belgeleyen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait eserlerin bir arada bu lunduğu kazı alanı hakkında bilgi veren Mehmet Ali Polat, açığa çıkarılan geniş
.-ı
�
.-i <
·n o .-i o CD "' ._ <( .... Q. o "' -M c:
�
.... ..... o o </)o c: -H >0 ._ o E ._ o :ı:
taşl ı k alanın i stanbul'un en eski dönem lerine ait tabakası olduğunu ve bu alanı kaplayan taşların Marmara Denizi he nüz bir göl iken Bosphorus'un bir kolu tarafından buraya taşındıkları nı anlattı. " Ö nemli bir doğa olayı sonucunda bu taşların buraya gelmiş olabileceği n i düşünüyoruz. Neolitik dönemde, taşla rın biriktiğ i bu alanda, taşların bir kısmı temizlenerek, temizlenen alanda topra ğ ı n üzerine ufak bir yerleşim kurulmuş." Burada, M Ö 6000 yıl larına ait m imari kalıntılara rastlad ı kları nı beli rten Polat, deniz yükseldikten sonra sular altında kalan N eolitik Dönem eserlerinin üzerini zamanla kum tabakasının örttüğünü ifade etti. "Alanda bulduğumuz malze melere bakarak, yaklaşık 3 .000 sene önce, Demir Çağı döneminde suların geri çekildiğini tahmin ediyoruz. -6 m kotunda bütün alana yayılmış Demir Çağ ı buluntuları ortaya çıkardık. Bu böl gede denizciliğin Demir Çağ ı dönemin de başlamış olabileceğini düşünüyoruz . Roma Dönemi'nden sonra su seviye sinde belirgin bir yükselme olmuş ve 4 . yüzyıldan itibaren Bizans Dönemi'nde bu bölge liman olarak kullanılmaya baş lanmış." -7 metre kotunda sürdürülen çalışmalarda, Fore kazıklar yardı m ıyla alanda su çıkması engellenmiş. Diğer yandan henüz konservasyon işlemleri için yerinden kaldırılmamış gemi bu luntuları, düzenli olarak yağmurlama sistemiyle ısiatıiıyor ve üzerierin i örten çadırların içerisi sürekli nemli tutuluyor. Ç ıkarılan gemiler ise, parçalarına ayrıla rak havuzlara yerleştiriliyor, arşivleniyor ve daha sonra kamyonlara yüklenerek konservasyonu yapı lmak üzere Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü'ne (I NA) veya
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
219
i stanbul Ü n iversitesi'ne götürülüyor. Gemi havuzların ı n hemen yanı nda birik tirilmiş, kazı alanından çıkarılan Osmanlı Dönemi'ne ait yol taşların ı gösteren Metin Gökçay, 1 6 . - 1 7. yüzyıla ait bu taşların metro istasyonu yapıldıktan sonra, istasyonun içinde insanların üzerinde gezebilecekleri şekilde yere döşenmesini önerdiklerini söyledi. Ü stlerinde açılan delikiere halatlar bağlanarak yerine taşınan rıhtım taşla rıyla inşa edilmiş mendireğin üzerinden geçerek vardı ğ ı m ız Yüzada Bölgesi'nde ise tarihi sur kalıntıları arasına atılmış çöpler dikkatimizi çekti. Gökçay, çevrede yaşayan insanlar ta rafından atılan bu çöpleri sürekli temiz lettiklerini ancak başa çıkamad ıklarını söylüyor. Yüzada Bölgesi , 4 . yüzyıldan itibaren kullanılan !imanın bitiş nokta sında bulunan mendireğin ve bu men direğin üzerinden geçen Konstantin ve Theodosius S u rları'n ı n bir arada bulunduğunu bir düğüm noktası olarak tanımlanabilir. "Bizim burada yaptığ ımız kazılardaki en önemli buluntularımızdan biri, Theodosius Suru'yla paralel inşa edil miş Konstantin Suru'nun başlangıç nok tasıdır. Mendirekle sur arasında bir ka nal var. Daha sonra Theodosius Limanı yapıldığında, !imanla deniz arasında su sirkülasyonunu sağlayan bu kanal kapanmış," diyen Metin G ökçay 51 ,5 metre uzunluğa ulaştığı tespit ettikleri Konstantin Suru civarında i nşa edilmiş depoları, 4 odadan oluşan H ipoje'nin ve surun içerisine inşa edilmiş mezar odasının yerlerini gösterdi . Bu surların altından geçen ve kuzey doğu yönünden gelerek denize doğru inen gizli bir geçit bulduklarını anlatan Gökçay, bu geçidin içerisinden 1 6 tane yağ kandi l i çı kard ı kların ı anlattı. Gezinin sonunda, üç buçuk sene önce Yüzada Bölgesi'nde kazı çalışmalarına başla d ı kların ı , fakat DLH 'nin, surların korun masına karar verilmesi üzerine kazıyı durdurmasından sonra bölgede hiçbir çalışma yapılmadığına dikkat çeken Metin Gökçay, bu süre boyunca, üzer lerindeki basınç kalktığı için duvarlarda oluşan ve g iderek genişleyen çatlakları gösterdi. "Bir iki sene sonra, koruyama dığımız bu yapı ları slayt gösterilerinden anlatacağız muhtemele n ! "
220
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Haziran
Y ü z me Hav u z umu z u Gö r e n e Ka d a r Be k l ey i n ! 26 Haziran, Guardian
YAZAN: JONATHAN GLANCEY ÇEviREN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
Tımar odaları ile, birbiriyle doğrudan bağ lantılı duşlar ve çift kubbeli üst örtü . . . Narman Foster'ın Kopenhag Hayvanat Bahçesi için tasarladığı ek bina, yalın bir til keyfi. Kopenhag Hayvanat Bahçesi 'ndeki yeni Fil Evi 'nin arka sındaki itici güç Fosters and Partners mimarı John Jennings, "Bunu yaptıktan sonra, huysuz insanlara ofis blokları tasarlamak için nasıl geriye dönebilirim bilmiyorum . Onlarla çalışmak büyük keyif. Uzmanlar, hayvanların bize her şeyden daha çok mutluluk verdiğini söy lüyor. Dolaşırlarken, kasları gelişiyor. Ve daha iyi yemeye, daha önce hiç yapma d ı kları gibi oynamaya başlıyorlar," diyor. Jennings, hayvanat bahçesindeki H int tilleri için yeni bir ev üzerinde çalışırken , son 4 y ı l ı aşkın b i r süredir d e t i l dav ranı şları konusunda uzmaniaşmak için bazı şeyler yapıyor. Yıllar boyunca, bu hayvanlar Yunan tapınaklarının erken 20. yüzyıl i skand inav versiyonlarına hapsedildi -inkar edilemez derecede hoş bir bina c: ama hortumunuzu sallandı rabileceğiniz : tek bir alan bile yok. Şimdiyse, bu sürü � c devasa cam kubbenin içinde, tam bir If aile gibi yaşayabilirler. "Sürü, mutlu bir oı.. >O> aile oldu. Kumda ve çamur havuzları o +içinde gezin irlerken ayakları gelişiyor ıZ -filler tuğla, taş, beton veya herhangi bir ' sert yüzeyde yürümekten keyif almaz- ·� w lar ! " diyor Jennings. Bu yeni Fil Evi , til- ..ı lerin ihtiyaçlarını göz önünde tutan son �
yakla�ımı temsil ediyor. Çift cam kubbe li barı�aklar -biri 6 inek ve buzağı için 45 m �reye 23 metre büyüklüğünde, d iğeri ise iki boğanın çiftleşme mevsimi süres ce kavga etmesini önlemek için ayrı agı llarda tutulduğu 30 metreye 1 5 metre büyüklüğünde- büyük pas rengi çelik k!apıyla, hayvanların yuvarlandı ğ ı , oynad " ı , ziyaretçileri e karşılaştığı v e 3 metre derinliğinde 60 metre boyunda içine alıp çıktıktıkları havuzun yer aldı ğ ı çim nliğe açılıyor. Kraliçe'nin eşi ve Prens Christian, Fil Evi 'nin açı lışında sürünün iç ve dış mekanlarda ücretsiz olarak ziyaret edilebileceğ ini beyan et mişti. Fil Evi, hayvanat bahçesinin top lam alanının yaklaşık % 1 0'unu kaplıyor: fillerin gezinmeye ihtiyacı var. Foster ekibi, l<raliyet parkı Frederiksberg BahçJıeri 'nin devamındaki Fil Evi'nin tasarı�ı için Danimarkah peyzaj m imarı Stig L A ndersson ile birlikte çalıştı. i kiye arrılan 3 metre yüksekliğindeki duvarlardan biri basit çitin yeri ne geçti, bu sa+de parkın içindeki insanlar, fil lere anlık bir bakış yakabiliyor. Bu, aynı şekilde, fillerin de uzaktan ziyaretçile rini setredebilmelerini sağlıyor. Etrafı çevrili klan yavaşça yükselerek parktan uzaklaııyor ve kubbenin yüksekliğine erişiyor. Uzaktan bakıldığı nda, etrafı nı saran ğ relti otları, köknarlar ve bahar sonu çlçekleriyle zemine gömülmüş l gibi gözüküyor.Gerçekte, F i l Evi , yer yüzünJ kaplayan masif, kırmızı beton bir beton strüktür. Kubbelerin arası nda yer aıah hafif eğimli giriş, ziyaretçileri gölgeli iç mekana doğru yönlendiriyor. Buradfn, ziyaretçiler, dönemeçli yollar aracılığıyla iki kubbeye, sergi alanına ve öğr�tmenler, bekçiler, küratörlerin filler üzerine konuşmalar yaptığı küçük bir amfitiyatroya ulaşıyor. Sadece 6 yıl ö�ce, James Robson, Londra Hayva�at Bahçesi'ndeki Fil Evi'nin -2. Derece Binalar* listesi ndeki 1 964 yılından kalma Casson Cander tasa rımı bi a- bekçisi 4 ton ağırlığındaki Burma fili Mya'nın altında ezilerek hayatını kaybetti. O zamandan beri , yeni til bvıerinin tasarımı nda en önemli kriter düvenlik. Mya'nın da aralarında bulund�ğu Regent Park'taki filler son rasında Bedfordshire'daki Whipsnade Hayvarlat Bahçesi'ne nakledildi. Kopenhag'da, kırmızı beton direkler
r
İ \
l
!
I
[
i
fillerin -hortumlarını bütünüyle uzatabii seler de- ziyaretçilere çok yaklaşmasını engelliyor. Ayn zamanda, direkler, bek çilerin herhangi bir tehlike karşısında tilden kolaylıkla kaçıp kurtulabilmesini sağlıyor. Böyle bir durum H int fillerinde ne kadar az görülse de, kimse risk al mak istemiyor. Ayrıca, herkes tilleri kub benin içinde veya dışındayken çok rahat bir şekilde görebiliyor olmasına rağ men, hiçbiri onları besleyemiyor. i klim kontrollü yeni Fil Evi sayesinde onlar için kendi anavatanlarında yaşadı kları ortama benzer en iyi koşullar sağlandı. Masif beton duvarlar, sıcaklığı 16 22°C arasında sabit tutuyor. Duvarların içine yerleştirilen ısıtıcılarla birlikte, kubbenin içine püskürtülen buhar, hava daki nem oranını yüksek tuturak fillerin ciltlerinin sağlıklı kalması nı sağlıyor. Kubbenin duvarları arkasına gizlen miş, çok büyük m iktarda erzakların depolandığı dairesel odalarda, filler tımar ve tedavi de edilebiliyor. Yetişkin fillerin her biri, eğitim için kullanı lan muz ve elmalarla birlikte, çoğunluğu yaprak, kuru ot ve kök sebzelerden oluşan günlük yaklaşık 75 kilo yiyecek tüketiyor. Bu göz alıcı yeni Galler U lusal Botanik Bahçesi'ndeki muhteşem cam sera, Carmarthenshire, British M u seu m'daki G reat Court gibi Foster tasarımlarıyla aynı mi mari köklere sa hip- Fil Evi Almanya'nın dört bir tarafın dan, ulusal ve özel fonlardan sağlanan yaklaşık 25 m ilyon Sterlin'e mal oldu. Son yıllarda, hayvanat bahçesi sahip olduğu fonlardan daha fazlasına ge reksinim duyduğunda, yeni Fil Evi için para toplamak pek de zor olmadı çünkü Dani markal ılar kadar dışarıdaki insan ları da şaşırtan bazı garip nedenlerden ötürü, filler Danimarka kültüründe çok özel bir yere sahip. Kraliyet ve politika cı larla sınıriandırıian en önemli monarşi ödülü Fil N işanı . Kopenhag'ın herhangi bir yerinde, filler tarihi binaların doku suna dağılmış şekilde bulunabilir. Şehir, fillerle arasındaki bu özel ilişkiyi özenle besliyor. Yeni Fil Evi , sadece Hint tilleri üzerine dünya otorisi tarafından onay lanmış bir hayvanat bahçesi değ i l , aynı zamanda Dünya üzerindeki en iyi "yeni hayvanat bahçesi yapısı" olacakmış gibi görünüyor. i lk işaretleri iyi olmasına rağmen , geriye sadece bu iri cüsseli
Haziran 2008 bina -fakat maymunlar için o kadar da ilgi çekici olmad ı : büyük bir kısmı taşın d ı ve geriye yal nızca orangutanlar kaldı.
H e r ke s için Eğle nce 1 988 yılında açılan Sydney Akvaryumu cömert, planlanmış bir cazi beye sahip. Burada utangaç ördek gagalı ornito renkler bulunuyor. Binalar gösterişsiz fakat suyun altında yer alan tüneller, köpekbalıkları ve Büyük Mercan Resifi canlılarının içinden geçiyor. Londra Hayvanat Bahçesi'ndeki Mappin Terası (Peter Chalmers M itchell ve John James Joass, 1 9 1 3 - 1 4) yabani keçiler için düzenlenen yapay bir dağ oluşumu. Dağ , suyu biriktiriyor, alt kısmında da bir akvaryum yer alıyor. • Bronx Hayvanat Bahçesi'ndeki kaplan dağı (Cetra/Ruddy Architects, 2006), S ibirya kaplanları için önemli bir yenilik getirdi. Kaplanlar, şimdi 1 6 . 1 85 m2'1ik bir alanda serbestçe dolaşabili yorlar. Londra H ayvanat Bahçesi'ndeki zü rafa evi (Decimus Burton, 1 836-1 837), uzun sakinleri için doğru ölçekte yapıl m ı ş etkileyici bir bina ve hala kullanılıyor. ·
hayvanların nasıl içine yerleşeceğini m görmek kaldı. H int fillerinin sayısı gün < 1-'geçtikçe ürkütücü bir şekilde azalıyor. H ayatta kalan 35.000'den az filin "Tl o yaşam alanı i nsanlar tarafından tahrip ci edilmeye devam ediyor. Kopenhag � c Hayvanat Bahçesi 'ndeki yeni Fil Evi , iyi ..., niyetli bir "geri ödeme"yi temsil ediyor o <D N aslında. Ve filler, hatırl ıyor, asla unut <D <D :ı mazlar.
•
Diğe r Başa rı l a r ve Eksiklikler Hayva nlardan Ço k İn s a nla r için Eğlence - 1 934'de Londra Hayvanat Bahçesi 'nde Berthold Lubetkin tarafın dan yapı lan penguen havuzu, 1 . Derece Binalar* listesinde yer alan hoş bir bina olsa da, penguenler için çok uzun ömürlü olmad ı : beton ayaklarına çok zarar verdi. Lubetkin, sempatik kayrak ve kauçuk bir zemin yapmak istemişti ama kabul edi lmedi . • Casson Conder'a a i t Londra Hayvanat Bahçesi 'ndeki Fil Evi ise 1 964 yılında açıldı. Bir filin kendisine benzetebileceği bu beton dev yaratı k, sözde hayvanların su içmesine elve rişli bir yer olacaktı. Sonrası nda, filler, Whipsnade'e nakledildi. Havana Hayvanat Bahçesi 'ndeki deniz asianı havuzu ise dünyadaki en az hayvan dostu barınaklardan biri olarak ünlendi. Deniz aslanları nın, onlara yiye cek atan ve tezahürat eden çok uzak larındaki ziyaretçileri, palyaçolar gibi eğlendirmesi bekleniyor. Dudley H ayvanat Bahçesi'nde 1 962 yılında yapılan ve "devin pisuarı" olarak tanı mlanan maymun evi ilginç beton bir ·
•
•
•
i ngiliz Mirası tarafından koruma altına alınan binalar mimari ve tarihi özelliklerine göre derecelendiriliyor.
Kamu Arazile rini Işgal Suç Olma k t- a n Çı k ıyo r .
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
22:1.
1 84. madde değişikliğiyle yansımıştı. Yürürlükteki madde; iskan ruhsatı çıka rılmayan binalara elektrik, su vb. altyapı hizmetleri sağlanmasını suç sayıyor, bu hizmeti veren belediye başkanlarına 5 yıla kadar hapis cezası getiriyordu. Cezayı kaldırarak, bu tür bir "suç" işleyen belediye başkanları nı atfeden teklifin sahibi AK Partili milletvekillerin den Veysi Kaynak, NTV'de "Zorunluluk yok. Sadece hizmet veren belediye başkanlarımız cezalandırılma derdinden kurtuluyor," savunması yapmıştı. Bugün TBMM Adalet Komisyonu'nda yapılacak görüşme öncesinde, tekiifte gizli bir af maddesi daha olduğu ortaya çıktı. Yeni TCK'nın mimarlarından Prof.Dr. Adem Sözüer, NTVMSNBC'ye teklifle 1 54. maddedeki " kamu" kelimesinin çıkarıldı ğını, böylece kamu arazisi işgalinin suç olmaktan çıkarı ldığını açıkladı. Sözüer şunları söyledi:
İşg alci Tu rizmcile r İst-emiş "TCK'nın 1 54. maddesini değiştiriyor lar, kamu arazilerini işgal etmeyi suç olmaktan çıkartıyorlar. 1 84 . maddeyi değiştiriyorlar, iskansız binalara elektri k, su bağlanmasını suç olmaktan çıkartı yorlar. Yani reform tamamiyle ortadan kaldırılmış oluyor. Milletvekilleri de maalesef imzalamış bu teklifi. Antalya'daki turizmcilerin şikayeti varmış bu maddeden. Çünkü onlar da oradaki kamu arazilerini işgal etmişler. 3 sene önce konmuş kuralı , 3 sene sonra tam bir kaçak yapılaşmayı, affetme ve destekleme maddeleri haline getiriyorlar."
26 Haziran, NTVMSNBC
NTVMSN BC'ye konuşan Prof. Sözüer, Antalya'da kamu arazilerini işgal eden turizmcilerin talebi üzerine "işgalin suç olmaktan çı karı ldığını" açıklad ı . Teklif T B M M 'de görüşülürken, muhalefet de " Kıyı larda talan başlayacak," diyerek kar şı çıktı. TBMM Adalet Komisyonu'nda bugün kritik bir teklif görüşülüyor. AK Parti milletvekillerinin verdiği yasa teklifi, TCK'nın " Hakkı olmayan yere tecavüz" başlıklı 1 54 ve " i mar kirliliğine neden olma" başlıklı 1 84. maddelerinde deği şiklikle, kaçak yaptiaşmayı destekliyor, kamu arazilerini işgali suç olmaktan çıkarıyor. Teklif, geçen hafta basına
"Tü rkiye Kıyıları Talan Edilecek" Teklifin komisyonda görüşülmesi sırasında m uhalet üyeleri de, teklifin Türkiye kıyıları nın talan edilmesine ne den olacağını savundu. C H P milletvekili i sa Gök, denize 20 metre giren tapula rın olduğunu, düzenlemeyle boğazdaki üç bin villaya, Acarkent ve Beykoz Konakları'na da tapu verilebileceğini söyledi . Geçmiş yıllarda alınan tapular Hazine ya da orman l ı k arazisinde ise Milli Emlak Genel M üdürlüğü dava açı p tapuyu geri alabiliyordu. Yeni düzen leme ile dava açma sınırı 10 yıl olarak
222
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
belirleniyor. Kıyı şeridini 'ecrimisil' yani ' işgaliye' ödeyerek kullanan oteller hak kında ise yasa nedeniyle işgalci konu muna geldikleri için dava açılabiliyordu. Yapılan düzenleme ile özellikle Antalya bölgesinde açılan benzer birçok dava nın düşebileceği belirtiliyor.
Yü r ü rlü kt-e k i Hü kümle r H a k kı olmayan ye re t-ec a v ü z MADDE 1 54. - ( 1 ) B i r hakka dayan maksızın kamuya veya özel kişilere ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası verilir. (2) Köy tüzel kişiliğine ait olduğunu veya öteden beri köylünün ortak yarar lanmasına terk edilmiş bulunduğunu bilerek mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşı nmaz malları kısmen veya tama men zapt eden, bunlar üzerinde tasar ruHa bulunan veya sürüp eken kimse hakkında birinci fıkrada yazılı cezalar uygulanır. (3} Kamuya veya özel kişilere ait sula rın mecrası n ı değiştiren kimse hakkında birinci fıkrada yazılı cezalar uygulanır.
İma r Ki rliliğine Neden Olma MADDE 1 84. - ( 1 } Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalan dırılır. (2} Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatı lan i nşaatlar dolayısıyla kurulan şantiye lere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarı daki fıkra hükmüne göre cezalandırılı r. (3} Yapı kul lanma izni alınmam ış bina larda herhangi bir sınai faaliyetin icrası na müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırıl ır. (4) Ü çüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları için de veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır. (5} Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı
binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale g etirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra 1 hükümleri gereğince kamu davası açı l maz, Jçılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıy la ortadan kalkar.
Selç u kl u Be l e d i y e s i Ya p ı l a ş m a d a Tü rk iye O rt- a lama s ı n ı n Uza rinde . .
27 Haziran, Yeni Şafak YAZAN: S EM RA HOYRAZ
Selçuklu Belediyesi, 2008 yılının ilk 6 ay l ı k döneminde 2.098.956 m2 yen i yapı , 484.000 m2 yapı kullanma izin belgesi verdi . Geçtiğimiz yıl toplamda bir mil yon metrekare iskan ruhsatı ile Türkiye ortalamasının üstünde bir yapı laşmanın yaşandı ğ ı Selçuklu'da 2008 yılı so nunda bu rakamın geçileceği tahmin ediliyor. Konya'da yapı laşmanı n yoğun olarak yaşandığı Selçuklu, her geçen gün daha da büyüyor. Yeni yapılarla birlikte tamamlanan ve iskana açılan yapı sayısında da artış yaşanıyor. Bu nedenle Konya'da tapu işlemle rinin büyük bir kısmı Selçuklu sını rları içinde yapı lıyor. Selçuklu Belediyesi i mar ve Şehireilik M üdürlüğü tarafı ndan açıklanan veriler Selçuklu'da yaşanan bu gelişmeyi ve büyümeyi gözler önüne seriyor. 2008 yılının ilk 6 aylık döneminde 1 9 2 adet Yeni Yapı Ruhsatı verildi. Tadilat, yenileme ve yeni yapılar toplam 2 .098 .956 m2 olurken bunlar 1 1 28 adet daire, 387 adet dükkan olur ken, 2008'in ilk 6 ayl ı k döneminde 295 adet Yapı Kullanma i zin Belgesi ( i skan Ruhsatı) düzenlendi . Yatırım ve iskan amaçlı olarak tercih edilen Selçuklu i lçesinde konut üretiminin hızla artması şehrin ekonomisine de büyük katkı sağ l ıyor. i nşaat sektörü ve bu sektöre bağl ı olarak faaliyet gösteren alt sektörlerde bu gelişmeden olumlu yönde faydala n ıyor. TOK i ve büyük inşaat firmaları da yapım için Selçuklu ilçesini tercih edi yor. i skan dışında alışveriş merkezleri, oto plazalar, sanayiler ve tanıtım binaları
için de Selçuklu tercih edilen yer oldu. Yapı güvenliği , sağlamlığı ve kullan ı m ı konusunda h e r türlü ayrıntının incelen diği inşaatlar, imar planları nda öngörü len şekilde yapılıyor.
Ge n ç Mima r l a r ı n Gö rme s i Ge r e k e n 2 0 E s e r 30 Haziran, Zaman
Topkapı Saray ı , Ayasofya M üzesi , Sadullah Paşa Yal ısı, küçük Rüstem Paşa Camisi ve daha birçok yapı bu gün genç mimarların görmesi gereken eserler arasında yer alıyor. Yıllara mey dan okuyan bu yapılar aynı zamanda m imari estetiğin zirve noktaları. M imar Sinan Genim, Cafer Bozkurt, Aykut Köksal genç m imar adaylarına görmele ri gereken yirmi eseri listeledi . Rüzgarın ılık estiği bir yaz günü sırt çantasını ya n ı na bırakarak yere bağdaş kurmuş bir Japon turist, hayranlıkla S üleymaniye Camisi'ni izliyor. M imar Sinan'ın kalfalık döneminin eseri olan S üleymaniye Cami , Japonya'da mimarlık eğitim i alan genç adamı nazlı bir gelin gibi kendine hay ran bırakmıştı. Eline aldığı kalemle bir yandan caminin resmini çizerken diğer taraftan da bir mimar adayı olarak bu yapının gördüğü en güzel yapılardan biri olduğunu ifade etmekten kendini alamıyord u . S üleymaniye Cami, Japon m imar adayını kendine hayran bırak mayı başarm ıştı. Gelişen kent hayatı ile birlikte m imarlar da modern binalar tasarlamaya başlad ı . Dört bir yanımız siteler, alışveriş merkezleri ile dolmaya başladı . Bir güzergaha yolumuz altı ay düşmemişse orada yeni yapılan bir yapı bizi bekliyor olabil i r. Büyük sofalı gele neksel Türk evlerine ise neredeyse artık romanlarda rastlar olduk. Yaşamlarımız her geçen gün sitelere hapsolurken evler de geleneksel mimariden nasiple rini alamaz oldu. G ittikçe gelenekten uzaklaşan mimari anlayış, yapılan her yapıda kendini göstermeye başlad ı . Ne Ankara'da bulunan Hacı Ö mer Öztürk Camisi ne de Kozyatağı'ndaki modern Mehmet Çavuş Camisi S üleymaniye'den,
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI Selimiye'den bir iz, bir ruh taşıyor. Oysa usta m imarlar, mesleğe yeni adım atan gençlerin görmesi gereken yapıları sayarken geleneksel mimari eserleri başköşeye yerleştiriyorlar. M imar Cafer Bozkurt, Aykut Köksal, Sinan Genim'e genç m imarlara mutlaka görmeleri ge reken on yapın ı n neler olacağını sorduk. Kırk yıllık meslek tecrübesi ile mimar Cafer Bozkurt, Batı tipi, modası geçmiş site mimarilerinden, yakın gelecekte hiçbir fonksiyonun kalmayacağı na inan dığı alışveriş merkezlerinden ve doğa nın özelliklerini hiçbir şekilde göz önün de bulundurmadan yapılan otellerden uzak durulması gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden gençlerin gözlerini gele neksel yapılara çevi rmelerini öneriyor. Aykut Köksal, Antik Çağ'dan Bizans uygarlığına, Selçuklu döneminden Osmanl ı'ya uzanan, hem farklılıklar taşıyan hem de bir süreklilik oluşturan kültürel üretim i içinde mimar adayların ı n birçok eserden istifade edebi leceğini düşünüyor. Sinan Genim ise şehir ya pısını görmek isteyenlere Kapalıçarşı'yı tavsiye ediyor. Tabii Balat, Fener ve Sultanahmet'in dar sokaklarından girip eski evleri görmeden de olmaz. Topkapı Sarayı, Ayasofya Camisi, Divriği Ulu Camisi gibi birçok yapı üç mimarın gençlere önerdikleri ortak yapılar ara sında yer alıyor. i şte üç ismin belirlediği listeden mimar adayları nın mutlaka gör mesi gereken on sekiz eser.
Sas kia Sessen v e Ke n t" s e l Kü re s e lle şme n i n Yü k s e l i ş i 1 Temmuz, Urban Land YAZAN: N. J. SLABBERT ÇEviREN: CANSU CÜRGEN, DENiZ BORAN
·
ARKiTERA.COM
Saskia Sassen, değişen yen i Dünya düzenine şekil veren en önemli isimler den biri. Bilgeliği ile küresel değ işimin karmaşıklığı üzerine yeni ve çok titiz bir farkı ndalı k yarattı . H e r çağ , bir süreliğine de olsa po püler tartışma konuları çerçevesinde moda olan yeni terimler yaratıyor. Bu çarpıcı kelimeler, popülerliklerini ol dukça kısa bir süre sonra yitirerek, ilk
zamanlarındaki kadar parlak olmu orijinal çağrışımlarından uzaklaşarak, yalnızca uzmanların anlayabildiği esrarlı terimiere dönüşüyorlar. Beatnik, Demir Perde, Atom Çağı ve Reaganomik gibi bazı kel imelerin akılda kalmaları nın nedeni ise, yitip giden bir dönemi tarifiemeleri oluyor. Benzer şekilde küreselleşme sözcüğü de gü nümüzde sıkça kullanılan fakat ileride tarihe karışması muhtemel bir sözcük, ancak kullanım gücünü yitirmezse, bunda Saskia Sassen'in büyük bir payı olduğunu kanıtlamış olacak. Hollanda asıllı bir Amerikalı olan Sassen, London School of Economics ve Columbia Ü niversitesi'nde sosyoloji profesörü. Küreselleşme sözcüğünü ve arkası ndaki düşünceleri o yaratmadıysa da küresel kent konseptini destekleyen önde gelen isimlerden. Kelimelerin nasıl evrimleşeceğini tah min etmek ne kadar zor olsa da, eninde sonunda medenileşme ile birbirine o kadar bağlantı l ı olacak ki bu şartlara dikkat çekmek bile abes duracak. Öyleyse küreselleşme, günümüzdeki popüleritesini, karşıladığı derin anlam lar ve kullanım devamlılığı ile bir retro terim haline dönüşerek sürdüreceğe benziyor. Sassen'in küresel şehir düşüncesi ise bu bakış açı ların ı çoktandır ortaya koyuyor. Çalışmalarındaki bilgi yapısı, insanlara hem küreselleşme hem de kentlerin geleceği hakkında nasıl dü şünülmesi ve konuşulması gerektiği ile ilgili farklı bir pencere açıyor. Sassen'in bu konudaki payını anlayabilmek ve hak ettiği takdiri gösterebilmek için, onun alışılagelmiş üç düşünce akım ı ndan nasıl farklllaşarak sıyrıldığını görmek gerekir. Kendisinden önce yerleşmiş olan ve günümüz medyasında bolca yer alan küreşelleşme görüşü daha basit küre sel trendlere, genel olarak kabul gören kent tanımına referans oluyor. Küresel Kent (The Global City) - 1 99 1 , 2001 'de revize edildi- adlı kita bında, küresel sorunlar üzerine dönen kem i kleşmiş tartışmalara yeni ve önemli bir öğe katmıştır Sassen. Bir asırdan fazla zamandır ekono mistler ve politikacılar, uluslar ve u l usal egemenliğe bakış açısı arasında karşı-
223
diğer ortaklıklar üzerine sınır ar uygulayan Birleşmiş i lletler Topluluğu, · pek çok , başlangıç
c: CD "' "' o fJ) o .... .Y.
"' o fJ)
Sassen, düşüncelere, Şehirler (1 994, 20 Küresel leşme Ç {1 996), Emeğin ve Uluslararası Yatırım ve i Akımı Ü zerine Bir Araştırma {1 Küreselleşme ve Yarattığı T i nsan ve Paranın Yeni Devinimi Ü zeri Yazılar {1 998), Toprak, Otorite, Haklar: Ortaçağ'dan Küresel Topluluklara (2006) ve Küreselleşme Sosyolojisi {2006) kitapları ve seri olarak yayımiadı ğ ı değerli sayfaları nda karşı çı kıyor. Sassen, bir şehrin yeterli kritik büyük lüğe ulaşması halinde, diğer ülkelerin benzer büyüklükteki kompleks şehirle riyle, kendi ülkelerininkilerden daha çok
224
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
paylaşım içine girdiğinin altın ı çiziyor. Buna örnek olarak ise Hong Kong gös teriliyor. i ngiliz Krallığı'nın bir kolonisi olarak 1 843'ten, hükümetinin Çin'e devredildiği 1 997 'ye dek kapitalist ekonominin merkezi olan Hong Kong, günümüzde de aynı etkinlikte. Halk Cumhuriyeti, şehre 2047 yılına dek sadece dış ilişkiler ve savunmayı hariç tutarak efektif bir özerklik tanımıştır. Teleteknoloji ile daha da yetkilendi rilen bu küresel kentlerin ortaklıkları arttırması, kentlerarası ortaklıklarda, uluslar aşırı alanlara şekil vermesi dü şünülüyor. Dünya Bankası ve Habitat tarafından organize edilen, Cities Alliance gibi, şe hirlerin küresel ortaklı klar geliştirebildiği girişimlerin artması bekleniyor. Küreselleşmeye doğru kayan trend, önemsizmiş gibi gözükebilir. Bu nokta da Sassen'in, günümüz dev medyasını da saran bazı düşüncelerden sıyrılarak farklılaşan bakış açısı kendini gösteri yor. Yazı l ı basın karakterlerinin bir çoğu, küreselleşmeyi muğlak, birleştirici ve zorlayıcı bir güç olarak görüyor. Bu inanç, Thomas Friedman'ın "Dünya Bir Apartman Dairesi: 2 1 . Yüzyılın Kısa Tarihi" adlı 2005 yılında yayımlanan kita bı üzerine verdiği düşüneeli röportajın da da, basit ve son dakika manşetlerine yansıyan düşüncelerle bir kanıt olarak yer alıyor. Ancak Sassen, küreselleşmenin çözümü oldukça zor ve tamamiyle ka ri katürize edilmiş bir süreç olduğunun farkındadır. Vardığı sonuçlar büyük kentlerdeki kapalı alışveriş merkezleri ve uluslararası bayilik veren marka adlarındaki gelişigüzel benzerlikler üze rinden değil göç üzerine yapılmış titiz çal ışmalardan ve kentlerin esas inşası n ı sağlayan derin toplumsal doku üzerin den temel alır. Sassen, yayımlamakta acele etmek yerine halka açmadan önce savunula rı nı formülize edebilmek için uzun yı llar çalışır. Bu temkinli yaklaşım onu küresel leşmenin yen i yapılar yaratırken aynı zamanda küresel kent ve yerel halk arası nda ortaya çıkan farkl ı l ı klar gibi yeni farklılıklar da ortaya çı kardığı konusunda ikna eder. Bu farkına varış, telekomüni kasyon bir düzeyde dünyayı
Temmuz 2006 küçültse de bölgeselciliği besleyen internet teknoloj isinin büyümesi üzerine yapılan birbirinden bağımsız çalışmalar ca desteklenmiştir. Küresel kentlerin kendi kentlerinden ayrı bir biçimde sahneye çıkışı ve bu yeni politik alan internetin sağlad ığı geniş kapsamlı sosyal parçalanmanın sadece bir örneğidir. Küresel ticari işlemler, her ne kadar ulusları birbirine daha sıkı bağlıyor gibi gözükse de, internet ve World Wide Web sayesinde, önemsizleşen grupla rın, küresel iletişim olanakları ve ekono mik kaynakların ya da populasyonun da etkisiyle ayrı ayrı i lgilerin peşine düşme sini sağladı . Aslında, bu araçlar oldukça küçük birtakım ideoloji k zümrelerin, etnik grupların , dinlerin, kentlerin, köylerin hatta bireylerin kullanımına açıktır. Sosyal ve politik açıdan bakıldığında ise, aslında yeni teknolojiler dünyayı basitleştirmeye değil daha da karmaşık laştırmaya yarar. Bu durum bizleri Sassen'in üçüncü yenilikçi kavrayışına getiriyor: Kentte olup bitenler yalnızca yerel ilgiye yö nelik değildir. Aynı zamanda toplumun evrimine dair önemli ipuçlarını da içeri sinde barı ndırır. Kentler sadece geniş bir populasyonu barındıran yerler de değildir. Bir kentin büyümesi , bölgenin ya da ülkenin geri kalanını da etkiler ve çoğu zaman onu değiştirir. Aynı zaman da, ülkenin geri kalan kısımlarına i leri düzeyde örnek olarak, muhtemel atılım lar için seçenekler sunar ve uyarılarda bulunur. Bu noktada Sassen, bizi yerel yönetimin ileri sürdüğünden çok daha fazla olan kentsel problemler, fırsatlar ve felaketler üzerine düşünmeye çağırır. Öte yandan, 20. yüzyıl ı n en ilham ve rici kent yazarları Jane Jacobs ve Lewis M u mford , benzer fikirler ortaya koya rak Sassen'in öncüleri olurlar ancak Sassen onlardan 2 ana konuda ayrıl ı r teorisinde; küresel kentler özgün politik ekonomik alanlardan meydana gel mek tedir, kendisinin ekonomist ve sosyolog akademik kimliği ise ne Jacobs'ta ne de M u mford'da bulunur. Onların bu eksikliği ise, Sassen'i bugünün entellek tüel atmosferinde eşik noktasına taşır. Sassen'in çalışmalarının bu bilimsel karakterinin de bir bedeli var. Dikkat
çektiği sorunlar o kadar geniş bir alanı kapsıyor ve ifade edilmesi o kadar güç ki kolayca felsefi spekülasyonlar yaratabiliyorlar. Bu farklılık, Sassen Kanadalı dev medya teorisyeni, 20. yüzyıl ı n en ilgi çe kici küresel leşme ilahlarından Marshall Mcluhan'la karşılaştırıldığında ortaya çıkıyor. Mcluhan, araştırmaları istatiksel ko mutlardan yoksun kalmış fakat edebiyat ve hümanite üzerine profesyonel bir bilgindir. Aslında çalışmaları nın gene linde, alışı lagelinmiş bir duyarl ılıktan yoksundur. Sassen'le karşılaştı rıldığın da, Mcluhan kızd ı racak şekilde tutarsız, kelimeleri kalın bulutlar ardında kaybol muş bir yazardır. Mcluhan ve Sassen'i yanyana oku mak, insanoğlunun etrafı, cevapları talepleri tetikleyici, göze çarpıcı ve sez gisel imgelemler içeren büyük sorularca çevrilmeye devam ettiğinden aynı felsefi sahada geniş bir alanı n ı n di kkatini çe kici etki yaratmada ısrarcı olduklarını farketmektir. Kural tanımaz bir düşünür olmasına rağmen Mcluhan'ın rahatsız edici özgürlüğü ve dağ ı n ı k düşünceleri ara sından, i leride Sassen'in çalışmalarını geliştirmesini bekleyen kimselere karşı küreselleşme ve medya teknoloj ilerinin ayrılmaz bir biçimde birbirlerine bağlı oldukları ve küresel köy gibi iki görüş açığa çıkm ıştır.Sonraki fikir ise açık bir biçimde ve direk olarak Sassen ile ilgilidir. Küresel köyün daha popüler yorum lanışı, tüm halkın paylaşılan ortak bir medya kültürü ve altyapı tarafından kendi içinde birbirine benzeyen bir köy haline geldiğidir. Daha derin bir yorum getirilecek olursa, Mcluhan'ın çalışma ları süresince geri planda kalan gelişen teknolojinin bugün en ufak topluluğun dahi ekonomik ve diğer ilgi alanlarını küresel bir biçimde projelendirmelerine olanak yaratmasıdır. Küreselleşme ve teknoloji şu an be raber, Sassen'in de belirtmiş olduğu gibi toplumun parçalan ması hakkı nda artan bir farkındalığı desteklemek üzere beliriyorlar. Ama Mcluhan'ın fikirleri kent hak kındaki bazı çok temel kabullerimizi tekrar gözden geçirmemizi rica ediyor.
Temmuz 2008 i nternet teknolojisi bizi şehir ve kent kelimeleri ile gerçekte neyi kastettiğimi zi tekrar düşünmeye sevk ediyor. Ekonomik ve politik anlamda çok kapsamlı ve prestijli olmasının yanı nda yalnızca yüksek yoğunlukta insanların bir mekanda toplanması ile oluşan yer bugün köyler olarak da adlandırılabile cek olan kentlerdir. Bu "küresel köy"e birçok insan ın tasavvur ettiğininin tam tersi bir anlam verir. Bu anlam aynı zamanda Sassen'in, küreselleşmenin i lerideki gelişmelerinin belki de sadece kentsel olmayacağ ı , gelişimin küresel şehirlerce yürütülece ği, ama bizim en sonunda nerede yaşı yor olduğumuza bile kayıtsız olacağ ımız yönündeki şaşırtıcı beklentiler içeren küresel kent formulasyonları ile anlatıl mak istenendir. Bu düşünceler, özellikle medya teknoloj ileri, teknolojinin deği şen doğası ile hız kazanı p Mcluhan'ın diğer esas küreselleşme ve medya teknolojilerinin ayrılmaz bir biçimde bir birlerine bağlı oldukları temasını takip ederek şüphesiz Sassen'in tezleri ile alakalı hale geli r. Bugün küreselleşme üzerine çalış mak ekonom i , planlama, kültür alan larında beklenen değişiklikler üzerine çalışmak demekken, kentsel yaşam sosyolojisi ise yeni teknolojilerin etki ve gelişimleri üzerine çalışmaktır. Kent felsefesinin , teknolojik ve küre sel çalışmalara ilişkin konuların ekono mik ve politik anlamda eşi benzeri görül memiş biçimde biraraya geldiği yeni bir dönemin başlangıcı ndayız. Teknolojik anlamda yayılma ve toplum üzerindeki etkisi en belirgin kaynak olarak inter net, medenileşme yolundaki anlamı n ı yeni algıladığımız v e daha ileri düzeyde felsefi anlamını kavrayacağ ımız, sınırsız yayılma alanına sahip bir fenomendir. Öyle ya da böyle Sassen bu geniş tarihi ve felsefi bağlamda medenileşme adı altında neler olduğunu anlamiandırma da kolaylaştıncı ve merkezi rol oynamayı sürdüreceğe benziyor. Küreselleşmeyi anlama yönünde, özellikle kentsel bağ lamdaki bağlılığı ile küresel değişimin karmaşıklığına daha titiz bir bilinç ve yeni bir yol gösterici olan Sassen, yeni dünyanın bugün almakta olduğu şekil hakkındaki araştırmalarda emeği olan başlıca kişi.
Li kö r ' e 3 0 7 M i l y o n YTL Ve r d i l e r , 3 2 3 M i l y o n YTL Da h a Yat- ı r a c a k l a r 2 Temmuz, Hürriyet
YAZAN: DEMET CENGiZ BiLGiN
Ü çüncü kez satışa çıkarılan Mecidiyeköy'deki eski li kör fabrikası arazisinde en yüksek teklifi 307 mil yon 500 bin YTL ile Aşçıoğlu-Ofton Meydanbey-Omak ortak girişimi verdi . Aşçıoğlu i nşaat'ın sahibi Yaşar Aşçı, yapılacak açık artırmada araziyi kesin alacaklarını belirterek, " Rezidans ve elektronik alışveriş merkezi bulunacak Selenium markası ndaki projemizi arsa bedeli dahil 630 milyon YTL'ye mal edeceğiz" dedi Toplu Konut i daresi {TOK i ) iştiraki Emlak Konut GYO tara fından gelir paylaşımı yöntemiyle üçün cü kez satışa çıkarılan Mecidiyeköy'deki eski likör fabrikası arazisinin ihalesinde, 307 milyon 500 bin YTL ile en yüksek teklifi, Aşçıoğlu i nşaat-Ofton i nşaat Meydanbey i nşaat-Omak i nşaat ortak girişimi verdi. Daha önceki ihaleleri yurt dışı nda olduğu için kaçıran Aşçıoğlu i nşaat Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Aşçı, "Bir ay içinde yapılacak açı k artır mada araziyi kesin alırız. Çok kararlıyız. Aldığımız taktirde arazi üzerinde rezi dans ve elektronikçilerden oluşan bir alışveriş merkezi yapacağız. Selenium markasına sahi p olacak projeye arsa bedeli dahil 630 m ilyon dolar yatırmış olacağız" ded i .
Bu Proj e Bize Ya kışır Konsorsiyumun pilot firması ol dukları n ı vurgulayan Aşçıoğlu, " Ben Mecidiyeköy çocuğuyum. O arazide bir proje bize yakışır. Selenium markası da o araziye yakışır," diyerek karar lılıklarını açıkladı . Selenium Towers, Selenium Twins, Selenium Panarama ve Selenium City projesine sahip olan Aşçıoğlu, bölgedeki beşinci Selenium projesini Mecidiyeköy'de ortaklarıyla birlikte gerçekleştirmeyi istiyor.
Sat-ış List-emiz de Hazır Araziyi aldıkları taktirde rezidans sa tışlarına hemen geçebileceklerini dile
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
225
getiren Aşçıoğlu şunları söyledi: "O kadar iyi organizasyon yaptık ki elimiz de listelerimiz bile hazır. Rezidansların satış organizasyonuna kadar hazırız. Ofis kısmını vereceğimiz şirketle bile görüştük. Civarda çok alışveriş merkezi olduğu için bizimki elektronikçiler çarşı sı olacak. Farkl ı bir konsept uygulayaca ğız. Daha önceki ihalelere yurtdışında olduğum için giremedik, kaçırdık."
İst-a n b u l ' u n Sim g e s i Olu r Konsorsiyumda yer alan şirketler den, Kurtuluş civarında yaptığı Elysiu m markalı konut projeleriyle tan ınan Ofton i nşaat Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Yusuf Ş imşek ise hedeflerinin likör fabrikası arazisi üzerinde i stanbul'a yakışan, şehrin sembolü olacak bir proje ger çekleştirmek olduğunu söyledi. Şimşek, " Riske girmeyelim dedik, projeyi bölüş tük. Aşçıoğlu ile ilk kez konsorsiyum ya pıyoruz. i kinci aşamada alacağı mızdan çok umutluyu m . Bizim kazanmamamız için hiçbir heden yok. Türkiye sıkıntıda ama biz Türkiye'ye güveniyoruz. Çok güzel bir proje gerçekleştireceğ imiz için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam," diye konuştu. i halede teklif vermeyen Göçay i nşaat ise ihaleye katılmayaca ğını belirterek, komisyona bir teşekkür mektubu gönderd i .
Rakibe 101 Milyon YTL Fa rk At-t-ı 25 N isan 2008'deki ihale tek firma nın katılımı nedeniyle onaylanmayan, 30 Mayıs 2008'deki ihalede ise teklif gelmeyen 23 bin 7 1 1 metrekarelik ara zinin gelir paylaşımı yönetimiyle yapılan ihalesinin birinci etabında Aşçıoğlu i nşaat-Ofton i nşaat-Meydanbey i nşaat Omak inşaat ortak girişimi 6 1 5 milyon YTL satış toplam geliri üzerinden yüzde 50 şirket payı gelir oranı ile 307 milyon 500 bin YTL teklif etti. Kiler G rubu'na bağlı Biskon Yapı- KLR i nşaat ortak girişimi ise 750 milyon YTL satış toplam geliri üzerinden yüzde 27.5 ş irket payı gelir oranı ile 206 milyon 250 bin YTL şirket payı geli ri teklif etti. Aşçıoğlu-Ofton-Meydanbey-Omak ortak girişimi, Kiler G rubu'nun teklifinin 101 milyon 250 bin YTL üzerinde teklif vermiş old u .
226
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
İkinci Et-apt-a Açık Art-ırma
i hale Komisyonu Başkanı Hakan Akbulut, i halenin iki etap halinde yapı lacağı n ı , birinci etabın ardından, istekii Ierin yeterlilik belgelerin i analiz ettikten ve ilgili yazışmaları gerçekleştirdikten sonra ikinci etabın yapılacağı tarihin ilan edileceğini bildirdi. Akbulut, ikinci etabın açık artırma usulüyle gerçekleşti rileceğini beli rterek, " i kinci etap ihalede 3 tane sözlü turla teklif alınacak. Daha sonra kapalı teklife geçilecek," dedi.
Kile r Grubu Te k l ifin i 90 Milyon YTL Düş ü rd ü
i l k ihalede tek katılımcı olan Kiler Grubu 295,7 m ilyon YTL teklif etmişti ancak tek katılımcı olduğu için ihale onaylanmamıştı. i kinci ihalede ise tek katılımcı olduğu için Kiler G rubu çekil mişti. Dün yapılan üçüncü ihalede de Kiler Grubu, 206 m ilyon 250 bin YTL ile önceki teklifinin 89,7 m ilyon YTL altında fiyat verdi.
M ü z e k a r"t T u "t "t u , On Gü n d e 1.5 0 . 0 0 0 K i ş i Ka rt" S a h i bi Oldu 2 Temmuz, Zaman YAZAN: ALi PEKTAŞ
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 1 85 müze ve 1 30 ören yerini bir yıl boyunca 20 YTL karşılığında sınırsız ziyaret imkanı veren "müzekart" uygulaması başlayalı henüz 1 0 gün oldu. M üzelere ilgiyi artırmayı amaçlayan müze kartı almak için 1 O gün içinde 1 50.000 kişi müracaat etti. Halkın müzelere ilgisi, beklenenin üzerinde oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (T Ü RSAB) işbirliğiyle müzelere ilgiyi artırmak için başlatılan "müzekart" uygulaması büyük ilgi görüyor. Uygulamanı n başlatıldığı 1 8 Haziran'dan bugüne kadar yaklaşık 1 50.000 kişi müzekart sahibi oldu. " Müze müze gezdiren kart" sloganıyla bakanlığa bağl ı 1 8 5 müze ve 1 3 0 ören yerini bir yıl boyunca 20 YTL karşılığın da sınırsız ziyaret imkanı veren karta sahip olmak isteyenler, özellikle "www. muzekart.com" internet sitesiyle müze
Temmuz 2008 gişelerine yoğ un ilgi gösterdi . Aynı zamanda T Ü RSAB ve birliğe bağlı acenteler de önemli oranda satışlar gerçekleştiriyor. Projeyi yürüten Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye i şletmesi Merkezi (D Ö S i M) M üdürü Tolga Yusuf Tuyluoğlu, uygulama başlayalı 10 gün olmasına rağmen beklediklerinin üzerinde rakamlara ulaş tıklarını söyledi. Bakanlık, önümüzdeki haftadan itibaren m üzekartla ilgili yeni bir uygulamayı daha hayata geçirmeye hazırlanıyor. Satışları müze gişeleri, T Ü RSAB merkezi, seyahat acenteleri ve internetle sınırl ı tutmak istemeyen bakanlık, halkın ayağına giderek tanıtım etkinlikleri düzenleyecek. Ö nümüzdeki haftadan itibaren büyük alışveriş mer kezlerinde müzekart standı açılacak ve dans gösterileri g i bi etkinlikler düzenlenerek halkın ilgisi çekilecek. Tolga Yusuf Tuyluoğlu, bu çalışmanı n i k i amacı olduğunu söylüyor: "Birincisi, müze kartı tanıtmak ve bir imaj oluştur mak, i kincisi de satış gerçekleştirmek. Müzeye gelmiyorsanız biz sizin ayağını za geldik demek." Bakanlığa bağlı 1 85 müze ve 1 30 ören yerinin gezilebileceği m üzekart yalnızca üç yerde geçerli değil. Topkapı Sarayı Harem Dairesi, Göreme Açıkhava M üzesi'ndeki Karanl ı k Kilise ve Bod rum Kalesi'ndeki Karyalı Prenses Salonu, taşıma kapa siteleri sınırlı ve hassas yerler oldukları için müzekart uygulamasından muaf tutuluyor. Ö nceki dönemlerde de bura larda ayrı bilet uygulaması geçerliyd i .
Bir Milyon Öğrenciye Ka rt- Ve r i le c e k Bakanlık, müzekart projesinin bir ayağı n ı da okullarda yürütmek için çalışmalar yapıyor. Özel likle ilköğre tim çağı ndaki öğrencileri kapsayacak uygulama kapsamında, ilk etapta bir m ilyon öğrenciye müzekart verilecek. Türkiye'de öğrenciler zaten ücretsiz olarak müzeleri gezebil iyor ve bu uy gulama önümüzdeki yıllarda da devam edecek; ancak müzekart uygulamasının amacı öğrencilerin ilgisini müze ve ören yerlerine çekmek. Ö nümüzdeki eylül ayından itibaren spansor desteğiyle 1 milyon öğrenciye müzekart vermeyi dü şündüklerini söyleyen D Ö S i M M üdürü Tuyluoğlu, " M üzeler öğrencilere zaten
ücretsiz ve ücretsiz olmaya devam edecek. Ö ğ rencilerin i lgisini müze ve ören yerlerine çekmek için, hayatların da aldıkları ilk kart kredi kartı olmasın, m üze kartı olsun diye böyle bir çalışma yapacağ ız," diyor. M üzekart proje sinden nihai beklentilerinin i nsanların müzelere ve kültürlerine ilgilerinin art ması olduğunu belirten Tuyluoğlu, "Bu, tek başına bir müzekart projesi değ il. i nsanımızı kültürümüzle tarihimizle ve bize miras bırakılan değerlerle buluştur ma projesidir." diyor. Projenin devamı n ı n da olduğunu ifade eden Tuyluoğlu, müzelerin daha iyi tanıtılması, daha iyi hizmetler sağlaması gibi çalışmaların sürdüğünü belirtiyor. M üzeler ve ören yerlerinin önümüzdeki dönemde daha kolay erişilebilir yerler olacağ ı n ı söyle yen Tuyluoğ l u , bu mekanların kültürel ve sosyal etkinliklerin alternatifi olacağını sözlerine ekliyor.
M ü z e ka rt- ' a Nasıl Sahip Olu n u r? M üzekart sahibi olmak isteyenler, tüm müze ve ören yerlerindeki gişelerden, Ankara M üzekart Merkez Ofisi 'nden, D Ö S i M i stanbul i şletme Müdürlüğü, T Ü RSAB merkezi ve belirlenmiş se yahat acentelerine m üracaat ederek kimliklerini göstermek suretiyle 40 saniye içinde müzekartlarını alabiliyor. Ayrıca "www.muzekart.com" adresine istenen bilgileri girerek kredi kartıyla müzekart başvurusu yapıbiliyor. Sistem onay aldıktan sonra internet başvuruları üç gün içinde kurye ile beli rtilen adrese gönderiliyor.
B ro o k l y n Köp rü s ü ' n e Şela le 3 Temmuz, Milliyet
ABD'nin New York kentinde, şehrin de nize kıyısı olan doğu bölgesindeki 4 farklı noktaya inşa edilen dev yapay şelalelerden biri, geçen hafta Brooklyn
Temmuz 2008 Köprüsü'nden geçen hafta akmaya baş lad ı . Danimarka doğumlu sanatçı Olafur Eliasson tarafı ndan tasarlanan şelaleler, Doğu Nehri 'nden pompalanan su ile ça lışıyor. Şelalelerin ekim ayının ortalarına kadar çalıştırılacağı beli rtiliyor.
Me r k e z Ban ka s ı ' n ı n Gö n l ü Leve nT ' Te 4 Temmuz, Referans YAZAN: NEŞE KARANFiL
Merkez Bankası yetkilileri hükümetin ban ka merkezini Ataşehir'e taşıma fikrine sıcak bakmıyor. Levent'te arazileri oldu ğunu hatırlatan yetkililer, yer konusunda kararı da Banka Meclisi'nin vermesi gerektiğini belirtiyor. M erkez Bankası'nın i stanbul'a taşın ması planı ortaya çıktığında hükümetle Banka yetkilileri arasında yaşanan taşınma krizine şimdi de yer krizi eklenmek üzere. Hükümet, Banka'yı Toplu Konut i daresi {TOK i ) tarafından finans merkezi olarak projelendirilen Ataşehir'e taşımak isterken, Merkez Bankası Ataşehir'e soğuk bakıyor. M erkez yetkilileri yer kararının Banka Meclisi'nde olması gerektiğini beli r terek Levent'te 1 8 dönümlük arazileri olduğunu söylüyor. i stanbul'a taşınma konusundaki yasa çıktı ktan sonra, Merkez Bankası'nın da taşınmaya ilişkin çalışmalara başlaması bekleni yor. Bu çalışmaların başında da i dare Merkezi'nin nereye i nşa edi leceği konu su yer alıyor. i stanbul'un Anadolu Yakası'ndaki Ataşehir hükümetin yen i finans merkezi projesi. TO K i bu amaçla burada proje lendirme çalışmaları yaptı. Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank TOK i ile yer konusunda gö rüşmelerini sürdürüyor. Ataşehir'e ayrı ca M erkez Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK}, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) için bina yapılacağı söyleniyor. Ancak Banka yetkilileri TOK i ile şim diye kadar bir görüşme yapmadıklarını beli rterek, aslında Ataşehir'e taşınma fikrine çok sıcak bakmad ıklarını ima ettiler.
Leve n t- ' t-e Ar-sa Va rBanka merkezinin hangi ilde olacağı na Meclis'in karar vereceğini ama hangi semte yerleşeceği kararı nın detay oldu ğunu dile getiren yetkililer, kam u banka ların ı n i stanbul'a taşınmasının sıfırdan başladığını ancak M erkez'in Levent'te arsası olduğunu kaydetti. Merkez'in i stanbul'a taşın ması Rüşdü Saracoğlu döneminden beri gündem de. Levent'te bulunan arsa için Gazi Erçel döneminde bir gökdelen projesi bile çizdirildi. 36 katlı proje inşaata geçilme aşamasındayken füze atış menzilinde bulunduğu belirtilip güvenlik açısından sakıncalı bulunarak 24 kata i ndirildi. Ardından bu arazinin Merkez'in i stanbul'daki şubelerini bir araya top lamakta kullan ılması gündeme geldi. Ancak, halen arsa üzerinde başlamış bir inşaat çalışması yok. Merkez için tasarianacak yeni bir binanı n maliyetinin ise en az 1 00 m ilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor ve hemen başlansa bile inşaatın 3 yılı bulabiieceği ifade ediliyor.
Sadece Mer-kezden 2 . 578 Pe r-sonel Taşın a c a k M erkez Bankası'nın taşınmasında en önemli konulardan birisini de personel oluşturuyor. Banka'nın 2007 yılı faaliyet raporuna göre halen 4 . 43 6 personel çalışıyor. Bunlardan 2 . 578'i Ankara'da. Çal ışanların yaş duru mlarına bakı ldığın da ise çoğunluğu genç yaştakilerden oluşturuyor. Ankara'da 1 8-30 yaş grubu arasında 679, 3 1 -35 yaş arasında 342, 36-40 yaş arasında 246, 41 - 45 yaşta 5 1 3 , 46-50 yaşta 473, 51 -55 yaşta 294, 56-60 yaşta 23 ve 61 üstü yaşta 8 kişi bulunuyor. 41 -50 yaş grubunda Ankara'da çalışan personelin sayısı 983. Bu kişiler emekliliği gelmemiş ama orta yaş grubuna gelen personel. Banka'nın genelinde ise lisans ve lisans üstü öğrenim görüş elemanların payı da yüzde 6 1 ,79.
Eşle r-in de Tayini Ge r-e k iyorAnkara'da çalışanların çoğunun orta yaş grubunda olması d ı şında 292'sinin de eşi banka d ışında başka bir kamu kurumunda çalışıyor. Banka personeli gittiğinde eşleri de i stanbul'a tayin ol mak zorunda kalacak.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
227
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, bu yıl şubatta M H P Karaman Mil letveki l i Hasan Çalı ş v e C H P Malatya M i lletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun soru önergelerini yanıtlarken, Ankara'da çalışan personelden 292'sinin eşinin başka kamu kurumlarında çal ıştığını belirtti. Şimşek, anonim şirket olarak kurulan ve örgütlenen Banka'nın "bütünüyle kendine özgü bir hukuki statüye sahi p" olduğunu kaydetmiş, " M B'nin Maliye Bakanlığ ı , Hazine ve kamunun diğer kurum larıyla sürekli işbirliği yapması gerekiyor mu?" şeklindeki bir soruya da, " Bankanın kanunla belirlenmiş görev ve yetkileri, ekonomik ve finansal tüm birimlerle i l işki içinde olunmasını gerek tirmektedir" karş ı l ığ ı n ı vermişti.
Çu k u rova Havaa la n ı Me r s i n ' d e ku rulacak 4 Temmuz, Referans
Ulaştırma Bakanı Binali Yı ldırım, bölgede ticari faaliyetlerin arttığını, bu nedenle bir bölgesel havaalanı kurulması ihtiyacının gittikçe önem kazandığını ifade ederek " Bölgesel Çukurova Havaalanı'nı Mersin'de kuracağız," dedi. Mersin'de dün Vali Hüseyin Aksoy'u ziyaret eden Bakan Yıldırım, burada yaptığı açıklamada, Adana'n ı n Ceyhan ve Hatay'ın i skenderun i lçesinin, yen i yatı rımlarla endüstri havzaları haline geleceğini beli rtti. Yıldırım, "Buralar, önüm üzdeki 10 yıl içinde Türkiye'nin sanayi üretiminde gelişmenin en fazla yaşanacağı bölgeler olacak. Bu nedenle altyapı, havaalanı ve demiryolu yatırımlarındaki eksiklikle rin giderilmesi ön plana çıkmakta," dedi. Yı ldırım, lojistik merkezinin Mersin'de yeni bir sektör olacağı n ı ifade ederek şöyle devam etti: "Tarı m , endüstriyel ü rünler ve hizmet sektöründeki altyapılar bütünlük sağla malı. Bu nedenle bir dağıtım zincirinden oluşan lojistik merkezinin Mersin'e ku rulmasına destek vereceğiz. Ayrıca, tüm bunları destekleyecek olan bölgesel Çukurova Havaalanı'nı Mersin'de kurmaya karar verdik ve adını
228
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
da 'Çukurova Havaalan ı' olarak belirle dik. Havaalanının nereye yapılacağı konusunda çalışmalarım ız sürüyor. Ö nceden belirlenmiş bir yer yok. Bu konuda rant sağlamak isteyenlere sağ gösterip sol vurabiliriz. i şe başladı ğ ı mızda yer belli olur."
Lima n d a Ka p a s i-te Ar-"t"tı Mersin-Anamur arasındaki Akdeniz sahil yolu çalışmalarının sürdüğünü, projenin en zor kısmı olan ve tüneller den oluşan 34 kilometrelik bölümün önümüzdeki günlerde ihale edileceğini kaydeden Yı ldırı m , " i hale bedeli 1 00 milyon YTL olacak. Mersin'e kara yolu yapımı konusunda yılbaşında ayrılan ödenek m i ktarı 5 m ilyon YTL idi. Şimdi 30 m ilyon YTL ek ödenek koyduk. Bu ödeneğin büyük bölümünü de Anamur yoluna harcayacağız," dedi. Yıldırım, 6 7 kilometre uzunluğundaki Adana- Mersin demiryolu hattında altya pı çalışmalarının büyük ölçüde tamam landığı n ı belirtti.
Ha r b i y e Aç ı k h a v a T i y a t- r o s u Ye n i l e n e re k H i zmet-e Al ı n d ı 7 Temmuz, istanbul Büyükşeh i r Belediyesi
I M F ve D ünya Bankası ortak Genel Kurul Toplantısı Harbiye Kültür Vadisi'nde yapılacak. Aralarında hazine bakanları, finans kululuşları yöneticilerinin de bulunduğu 23.000 kişi katılacak. i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı 2009 yılında dev bir orga nizasyona daha ev sahipliği yapacak. I M F ve Dünya Bankası ortak genel kurul toplantısı harbiye kültür vadisinde yapılacak. Toplantının yapılabilmesi için vadi şantiye alanı na çevrildi. Şantiye alanının ortasında kalan Harbiye Cemil Topuzlu Açı k Hava tiyatrosu da 61 yıldır ilk defa tepeden tırnağa bakımdan geçirildi. Tiyatro bu sene de sanatseverlere hiz met verecek. Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu her yıl ülkemizin ve dünyanı n
Temmuz 2008 önemli sanatçılarının ağırlandığı buluş ma noktası. Harbiye M uhsin Ertuğrul ve Kongre Vadisi Projesi'nin uygulamaya alınması ile Cemil Topuzlu Açı khava Tiyatrosu'nu üstten geçen Taşkışla Caddesi'nde trafiğin yeraltına alınması sebebiyle Açıkhava Tiyatrosu'nun seyirci giriş ve çıkış kapıları iptal edil mişti.
Tiya-tr-o Ye niden Doğd u 1 947 yılında hizmete açılan 4.000 koltuk kapasiteli Açıkhava Tiyatrosu kuruluşundan itibaren ilk defa bakım ve onarıma alındı . Yapı i şleri Müdürlüğü tarafından yapılan proje kapsamında 4 adet olan tuvalet sayısı 60 adete çıkar tıldı. Taş duvarlar kimyasal madde ile temizlendi. Kapalı alanların çatısının izolasyonu yapıldı. Taşıyıcı sistemlerin tamamı de ğiştirilerek elektrik sistemi yerin altına al ındı. Koltukların sıra başları ve çürü meye yüz tutmuş taşların tamamı yeni lendi, başta sanatçı odaları olmak üzere bütün odaların bakım-onarım ı yapılarak kapı, pencereler ve taban döşemeleri değiştirildi, protokol kapısı ve büfeler yenilendi, uzay çatı sökülerek yenisi yaptırıldı, peyzaj projesi yaptınlarak çev re ile uyumlu hale getirildi. i stanbul Büyükşeh i r Belediyesi sa natseverlerin Açıkhava Tiyatrosu'ndan 2008 yaz sezonunda mahrum kalmaları nı önlemek için yapı nın tarihi dokusunu bozmadan Hilton Oteli ve Maçka Parkı tarafından yan yollar açarak seyirci giriş ve çıkışlarını hiçbir sıkıntıya meydan vermeyecek şekilde düzenledi . • 321 m boyunda 2 , 2 m genişliğinde toplam 706,2 m2 çam kerestesinden imal edilmiş ahşap yol yapılarak bruns wick ren k koruyucu ile boyandı. · Ahşap yol iki taraftan 1 00 cm korku luklada çevrelendi. Seyirci ana g i rişine 88 m2 ve 224 m2 olmak üzere toplam 312 m2 sahanlık yapıldı. • 254 m merdiven basamağı ile 312 m2 sahanlık tarakl ı mozaik ile kaplandı. • 45 m demir korkuluk yapıldı. 17 m betonarme parapet yapıldı. • Mevcut parapetler sıvanmış ve bo yandı. 3 tane (boyutları 2,1 7x2 , 40 m-8 ,00x2,50 m-3,00x2,50 m) demir •
•
•
kapı yapıldı. • 1 , 50x2,50 m boyutlarında 2 adet prefabrik gişe temin edildi. • Yeni yapılan yol güzergahları aydın latıldı. Harbiye Cemil Topuzlu Açı khava Tiyatrosu yaz etkinli klerinde seyircilerin sorunsuz bir biçimde programları izle meleri sağlandı. i stanbul Büyükşehir Belediyesi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nun hemen yanı başında de vam eden çok kapsamlı Kongre Merkezi ve M uhsin Ertuğrul Tiyatrosu inşaatının 2009 yılına yetiştirilmesi için gece gündüz 24 saat kesintisiz çalışmalar sürdürüyor. Böyle kapsamlı ve süreli projeye rağmen Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosunu açı k tutarak i stanbullu sanatseverlerin 6 1 yıldır yaşadığı gele neğin kesintiye uğramasına müsaade etmedi. Harbiye Cemil Topuzlu Açı khava Tiyatrosu'nda ulusal ve uluslar arası etkinli kler ara vermeden kesintiye uğra madan devam edecek.
TSMD Ka r um Dava s ı n ı Ka z a n d ı 7Temmuz, TSMD
2006 yılında Karum Alışveriş Merkezinde açıldıktan bir gün sonra Karum Yönetimi tarafından hiç bir gerekçe gös terilmeden kaldırılan TSM D " M imarl ı kta i rtica Var mı?" konulu sergi için Karum Yönetimine açı lan davayı kazanm ı ş bu lunuyoruz. Karum'un hiç bir gerekçe göster memesine rağmen, kaldırılma olayının Keçiören Belediye Başkanı Tu rgut Altınok'un girişimi ile olduğu biliniyor. Serginin bir haftalı k sergileme ücretinin defaten ödenmiş olmasına karşın, 2 günde baskı ile kaldırı lmasına tepki olarak açılan dava ile ilgili olarak 30 Haziran 2008 tarihinde yapılan duruş mada mahkeme Karum'a karşı iddiaları m ızın haklılığına karar vermiş, Karum'un bakiye kira bedeli olan 51 4,28 YTL'nin TSM D'ye iadesine, 5.000 YTL manevi tazminata mahkum edilmesine karar vermiştir.
Temmuz 2008
Mima r l a r ı n U l u s la ra ra s ı B i r l i ğ i ( UIA ) To p l a n t- ı s ı
karnımızı doyurabildik. Kısacası, dedim ya, tam bir başarısızlık . . . Katılanlar i stanbul'u konuşuyorlard ı : Nerede i stanbul, nerede Torino . . . Biz de kendimize ne çok haksızlık ediyor duk . . . Bu yazıyı yazarken hiç tadı m yok . Tatsızlığımın, sıkı ntım ı n , mutsuzluğumun başka nedeni olmalı. . . Biliyorum nedeni aslında . . . Usumda hep "2 Tem muz" . . . Sivas . . . Torino'da değil, Sivas'ta olma l ıydı m o günlerde . . . Ama ödevlerimiz var işte . . . Ayrıca o g ünlerde olandan bitenden de bilgimiz olmadı . . . Oysa ilginç günler yaşanmıştı bizim italya'da olduğumuz sırada . . 3 Tem muz'da dönüş uçağına binerken öğrendik olanları ... U l A top lantısını aniatacağı m size gelecek ya zımda gene de . . . Neden mi? Varllların varsıziara kilim dokumayacaklarının bu toplantıda bir kez daha görüldüğünü aktarabilmek için . . .
7 Temmuz, Evrensel
YAZAN: CENGiZ BEKTAŞ
29 Haziran-3 Temmuz 2008 günleri ara sında i talya'nın Torino kentindeydi m . M i marların U luslararası Birliği'nin 23. toplantısı gerçekleşti orada ... Ü ç yılda bir yapılan bu toplantıların 22'ncisi i stanbul'da yapıldı biliyorsunuz . . . Neredeyse bütün i stanbul çalkalanmıştı 2005'teki bu toplantıyla . . . 2 8 Haziran'ın erinde, i stanbul'dan M ilana'ya uçtuk önce. Türkiye'den M imarlar Odası adına katılan 30 kişiy dik sanıyorum. Münih'te öğrenciyken birçok kez gitmiştim M ilano'ya. Ö nce, Pirelli için yapılan ünlü gökdeleni gör mek için . . . Sonra Leonardo da Vinci'nin "Son Yemek" yapıtını görmek için ... Kimi toplantılar için ... i ş gereğince . . . Kapkara M ilano Dom'u (Baş K i lisesi) hep etkilemişti beni. Bu kez temizlen mişti . . . Apak koskoca bir mermer kitle görünce karşımda, şaşırd ı m . Gizinden bir şeyler yitmişti . . . M ilano, ü ç milyonluk b i r kent... Bütün Akdeniz kentleri gibi sokakları, alanları insan kaynıyor. . . Oradan otobüsle Torino'ya geçtik. Torino'da bir milyon kişi yaşıyormuş . . . Agnelli'nin " Fiat" ara balarının üretim yeri . . . " Po" ı rmağı kıyı sında, Alpler'in eteğinde, yeşillikler için de . . . 29 Haziran , toplantıya katılabilmek için yazılma (kayıt) günüydü . . . O akşam da açılış töreni vardı . Kentten bir saat uzakta, bir ortaçağ sarayında . . . i ster is temez, olanları i stanbul toplantısıyla kar şılaştırıyoruz . . . Ö rneğin açılış törenini . . . Torino toplantısının açılış töreni tam anlamıyla "başarısızlı k" idi. Açık havada düzenlenmişti . . . i talya'da "meteoroloji" yok m u ne? Biz daha Türkiye'deyken biliyordu k 29 Haziran'da Torino'da yağmur yağacağı n ı . . . Yağdı da . . . Hem de bardaktan boşanırcasına .. . Dört i talyan, açılış konuşmaları yap tılar. Ama i talyanca . . . Bizim gibi yaban cıları düşünen olmamıştı hiç . . . Yiyeceği , içeceği hiç sormayın . . . (Hepsi d e ödenmişti katılanlarca oysa. . . ) Dönecek araç bulmak gerçek bir başarıyd ı . .. Gece yarısı, kentte bir nöbetçi pizzacı bulup
UNE SCO ' d a n I s "t a n b u l ' a 2 0 0 9 ' a kada r m ü h l e "t .
7 Temmuz, CNN Türk
B M 'nin Eğitim , Bilim ve Kültür Ö rgütü ( U N ESCO) Dünya Mirasını Koruma Komitesi , eksikliklerini tamamlaması konusunda i stanbul'a 2009'a kadar mühlet verdi . Komite'nin Kanada'nın Ouebec kentinde yaptığı toplantıda, i stanbul'un Dünya M i rası Koruma Listesi'nden çı kartılması konusu gündeme geldi. Toplantıda, bir süre önce i stanbul'u ziyaret eden U N ESCO heyetinin raporu görüşü ldü. Komite, i stanbul'a giden heyetin ha zırladığı rapor doğrultusunda, i stanbul'a eksikliklerini tamamlaması konusunda 2009'a kadar m ühlet verilmesini karar laştırdı. Dünya Mirasını Koruma Komitesi, iki yıl önce Litvanya'n ı n başkenti Vilnius'ta düzenlediği, " Dünya Kültür M i rası" lis tesine alı nacak veya bu listeden çıkarı lacak site ve şehirlerin durumuyla ilgili toplantıda i stanbul'un durumunu görüş müştü. Komite, i stanbul'un yapması ve alması gereken önlemler konusunda bir dizi öneride bulunmuş ve görülen eksik-
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
229
likleri 2008 yılına kadar g idermesi için i stanbul'a süre vermişti. i stanbul'un tarihi alanları, kültürel varlık olarak 1 985 yılında Dünya Kültür M i rası l istesi ne kaydedilmişti. Dünya Mirası nı Koruma Komitesi'nin, kentsel gelişim ve sit alanlarının korun masına yönelik endişelerinin ardı ndan, i stanbul'un bu listeden çıkarılması gündeme gelmişti. Birleşmiş Eğitim Bilim ve Kültür Ö rgütü Dünya M i rasını Koruma M erkezi heyeti üyeleri, 2 ay önce i stanbul 'daydı . Heyet, i stanbul'un kültürel varlıkları n ı inceledi, raporunu hazırladı ve kentin dünya mirası listesin de kalması için görüşlerini ortaya koydu . Raporda Haliç üzerinde planlanan Metro Köprüsü, Süleymaniye'de yıkılan ahşap evlere ve Sulukule'deki uygula malara yönelik eleştiriler var.
At- a t- ü r k H a v a l ima n ı ' n d a P i s t" U z a y o c a k Ya n ı n a Ye d e ğ i d e Ya p ı l a c a k 7 Temmuz, Hü rriyet
Atatürk H avaliman ı'nda 2 . 300 metrelik boyu kısa geldiği için sık sık çıkmalara neden olan pistin, başından ve sonun dan 1 50 metre uzatılmas ı öngörülüyor. Sivil Havacılık Genel M üdürü Ali Arıduru, önerilerinin en geç 201 O'a yapılması gereken bu işlem için, önce bu pistin yedeğinin yapılması gerek tiğini kaydetti. i stanbul Atatürk Hava Limanı'nda kısa olması nedeniyle sık sık pisten çı kmalar yaşanmasına neden olan 06/24 pistin uzatılması gündeme geldi. Baştan ve sondan 1 50'şer metre uzatılarak 2600 metreye çıkarılması düşünülen pistin, önce bir yedeği ya pılacak. Bu çal ışmaya i l işkin planları nı anlatan Sivil H avacılık Genel M üdürü Ali Arıduru, en geç 201 0'a kadar bu işlemlerin gerçekleştirilmesini öngör d ü klerini açıtladı.
Ça-tla k l a r-ı Ka pat-m a k l. Ay
i stanbul H avalimanı'ndaki 06/24 pis ti nde sıklıkla çatlaklar oluştuğunu anla tan Arıduru, şöyle konuştu: "Bu pistin boyu 2.300 metre olduğu için sık sık
230
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Temmuz 2008
pistten çı kmalar yaşıyoruz. Başından ve sonundan 1 50'şer metre uzatarak pisti 2 . 600 metreye çı karmayı planlıyoruz. Pistin tadilatını ve uzatmasını beraber yapacağız ama öncesinde trafiğe herhangi bir kota koymak istemiyoruz. Pistin yan ında askerlerin koruganlarının olduğu bir yer var. 06/24 pistinin yanına, 08/36'da olduğu gibi acil durumlara yö nelik bir pist yapmayı planlıyoruz. Ö nce yedeğini yapıp daha sonra 06/24'ü bakıma almak gibi bir düşüncemiz var. 06/24 pistinin üzerindeki çatlakları ka patal ı m dediğimizde, bu bile 1 ay süre alıyor. Buna şu anda i stanbul trafiğinin tahammülü yok. Bizim önerimiz en geç 201 O'A kadar 06/24 pistinin yanına yedek pistin yapı lması ve 06/24 pistinin rehabilite edilerek uçuşlara açık tutul ması."
1 Saat-t-e 40 U ç a k
i stanbul Atatürk Havalimanı'ndaki slotun (1 saatte iniş ya da kalkış ya pan uçak sayısı) 40 olduğunu anlatan Arıduru, 06/24 pistinin, yedek pist yapı lmadan onarıma alınması duru munda slot kapasitesinin 20'ye düşe ceğine dikkat çekti. Arıduru, Atatürk Havalimanı'nın 20 slot ile ayakta dur masının mümkün olmadığını belirtti ve "06/24 pistinin 2 . 600 metreye uzatılması ve yanına yedek pistin yapı lmasıyla i stanbul Atatürk Havalimanı'ndaki slot kapasitemizi de 50'ye yükseltmeyi plan lıyoruz" dedi.
Havalimanı Gen işleyecek
i stanbul Atatürk Hava Limanı yanın dan geçen yolu Ayamama Deresi'nin kenarına çekileceğini, Maliye Bakanlığı'nın Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne (SH G M ) tahsis ettiği 862 .000 metrekarelik alanı n Atatürk Havalimanı'na katılacağını söyledi. Havaliman ının eklenecek bu yeni alan ile rahatlanacağ ı n ı anlatan Arıduru, " Böylece, 3 'üncü havalimanı yapmak için son derece fizibil bir alan bulmak ve iyi bir yatırım yapmak konusunda zaman kazanmış olacağız" dedi . Arıduru, bu arada i stanbul'a yapı lacak 3 'üncü havalimanın aynı anda 3 uçağın iniş, 3 uçağ ın kalkış yapabilecek kapasitede olmasının düşünüldüğünü açıkladı .
Havaala nı Olmaya n İlıe re Kü ç ü k Pist- Pla nı Türkiye'de 7 merkezden 41 noktaya i ç hat uçuşu yapıldığını, 2002'de 8 , 5 mil yon olan iç hat yolcu sayısının 2007'de 32,5 milyona çıktığ ı n ı hatırlatan Ali Arıduru, havaalanı olmayan illere, küçük gövdeli uçakların kalkıp inebileceği bir pist yapmayı planlad ıklarını açıklad ı .
Sivil Havacılık da İst-a n b u l ' a Taşın a c a k M erkez Bankası ve diğer kamu ban kaların ı n i stanbul'a taşınmasının gün demde olduğu bir dönemde, bir kamu kuruluşunun daha benzer bir hazırl ı k içinde olduğu öğrenildi. Genel M ü d ü r A l i Arıduru, Sivil H avacılık Genel Müdürlüğü'nün (S HGM) 20 1 0'a kadar i stanbul'a taşınacağ ını beli rtirken, bu nun gerekçesini de, Türkiye'de gerçek leşen hava trafiğinin yüzde 50'sinin ve bütün havayolu şirketlerinin genel mer kezlerinin i stanbul'da oluşuyla açıklad ı .
A r k iv Saç k i le ri 2007 So n u ç la n d ı 8 Temmuz YAZAN: PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM
Arkitera M i marl ı k Merkezi'nin, Türkiye'deki m i marlık üretimini belgelemek amacıyla bu yıl ilkini gerçekleştirdiği Arkiv Seçkileri projesinin sonuçları bell i oldu. Amacı, Türkiye'de bir yıl içinde üretilen m i marl ığı kayıt altına alıp, okunabilir bir kaynak oluşturmak olan Arkiv Seçkileri
+-
� o
�
projesi, Türkiye'nin tek m imarlık baş vuru kaynağı olan Arkiv üzerinden yürütüldü. M imarlara yapı lan çağrılar, projelerin toplan ması, düzenlenmesi ve değerlendirilmesiyle birlikte toplam 4 aylık yoğun bir çalışman ı n ürünü olan belirleme süreci, geçtiğ imiz hafta ya pı lan ikinci etap değerlendirmeleriyle tamamlandı. Değerlendirmeyi, Türk Serbest M imarlar Derneği'nden M ü rşit Günday, i stanbul Serbest M imarlar Derneği'nden Haydar Karabey, i zmir Serbest M imarlar Derneği'nden Metin Kılıç, Arkitera Mimarlık Merkezi'nden Ö mer Yılmaz ile serbest mimar temsilci olarak Suha Ö zkan'dan oluşan seçici kurul gerçekleştirdi. 30 N isan 2008 tarihinde Arkitera M imarlık Merkezi 'nde yapılan ilk toplantıda 1 42 proje i ncelen di. Kültürel, sosyal, ekonomik, çevresel ve estetik deger ölçütleri göz önüne alınarak yapı lan, seçici kurul üyelerinin kişisel yaklaşımlarının da yansıtıldığı değerlendirmenin sonucu oy çokluğuy la belirlendi . Ü ç turda geçekleştirilen birinci etap oylaman ın sonunda 74 proje elendi, ek sik görülen dökümanların toplanmasına ve bunların internet üzerinden yapılacak bir oylamayla tekrar değerlendirilmesi ne karar verildi. Geçtiğimiz hafta Arkiv üzerinden yapılan ikinci etap değerlendirme so nunu nda ise 62 proje Arkiv Seçkileri 2007 'de yer almaya değer görüldü. Biri KKTC'de olmak üzere Türkiye coğ raf yasında 1 5 farklı kentten yapı ların yer
Temmuz 2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
231
--�--- -
�-·
aldığı seçkide, 24 yapı ile en çok temsil edilen kent i stanbul. Bunu 10 yapı ile Ankara takip ediyor. En çok örneği bulunan proje tipi ise 20 proje ile konut. Diğerleri 8 alışveriş merkezi, 6 fabrika, 5 kültür yapısı, 5 eğitim yapısı, 4 ofis, 2 konaklama yapısı , 2 spor tesisi, 2 ticari serg i , 1 belediye binası , 1 konstrüktif kule, 1 medya yapısı, 1 sosyal tesis ise seçkide yer alan diğer yapılar. Seçkide 52 ofise bağlı toplam 1 52 proje müellifi bulunuyor. Arkiv Seçkiler 2007 'de yer alan projeler alfabetik olarak söyle: A&B i nşaat Ofis Binası (Gül Güven) • Açı Lisesi (Hasan Çalışlar, Kerem Erginoğlu) · Ada Alışveriş M erkezi (Cem Altı nöz, Ö nder Kaya, Cumhur Keskinok, Enis Ö ncüaği u) Adolis Konut Projesi (Celal Abdi Güzer) • Aegean Hills Konutları (Doğan Hasol, Ayşe Hayzuran Hasol, Ayşe Hasol Erktin) Afrodisyas Ek M üzesi (Cengiz Bektaş) A i B Ü Yabancı Diller Yüksek Okulu (Erdal Sorgucu) • Akfı rat Belediye Binası (Kenan Geyran) Antares Alışveriş, i ş ve Yaşam Merkezi ( N u rten Asil , Filiz Cingil, Eser Çengel, Ali Osman Öztürk) • Antriu m Residence (Mutlu Çilingiroğlu, Hakan Saraç, Hü lya Torunoğlu, Tülin U laş, Hasan Yılmaz) Balçova Tesco Kipa AVM 1 Sinema Kompleksi (Semra Teber Yener) • Beykoz i ş Merkezi (Gökhan Aktan Altuğ, Tatsuya Yamamoto) • Beylerbeyi Rakı Fabrikası (Binnur •
•
•
·
•
•
Demirtaş, Şükrü Kocagöz) • Burç Koleji (Kamil Gürbüz) • Büyükada'da Konut Projesi (Murat Arif Suyabatmaz) • Cepa Alışveriş M erkezi (Cem Altınöz, Ö nder Kaya, Cumhur Keskinok, Enis Ö ncüaği u} • Gerçelik Demir, Çelik Fabrikası G i riş Ü n itesi (Deniz Dokgöz, Orhan Ersan, Ferhat Hacıalibeyoğlu} • Çakan Evi (Durmuş Dilekç i , Emir
Um�
Daa Süt Ü retim ve Yönetim Tesisleri (Sevim Aslan , Deniz Aslan , Suna Birsen Otay, Arda i nceoğl u , i pek Yürekli} • Doğa Meşe Park Evleri (Can Çinici, Boran Ekinci) • Doğan Medya M erkezi (D M C) (Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, M u rat Tabanlıoğlu} • Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu (Emre Erkal) • Feyziye Mektepleri Vakfı Eren köy Güneş Kampüsü (Banu Karabey, Haydar Karabey) • Galyum Blok (Aiişan Çı rakoğlu) • Goldenkay Otel (Emir Drahsan, Lorenzo Sangiorg i , Alexandre Schrepfer) Göcek Portville (A. Fitnat Eylü l , Cemal M utlu, Türkiz Özbursalı, Ferhat Sürek} • H uysal Evi (Durmuş Dilekçi, Emir Uras) i T Ü Mustafa i nan Kütüphanesi ( H üseyin Kahvecioğ l u , Mine i nceoğlu} Kırklareli Atatürk i lköğretim Okulu Bahtiyar Yılmazer Ek H izmet Binası ( Kurtul Erkmen) • Kırmızı Konutları (Derya Akdurak, •
•
•
•
o o o
� -+
c'
� -+ � < <D -<
g' <D
;!: 3
� "'
�
to' <D ., 1-'-
Liane Bencuya) • Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları Kahve Ü retim Tesisi, Yönetim Yapısı (Banu Karabey, Haydar Karabey) L Binası (Kıvanç G ürtaş, Onur Özsoy, Yüksel Öztürk) Levent Loft (Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, M u rat Tabanlıoğlu} Marmara Adası , Bozcaada ve Armutlu Trafik Gözetierne i stasyonları (Ragı p Buluç, Burak Güven) Mercanköşk Sosyal M erkezi (Selim Velioğlu, Erce Funda, Orkun Özüer) Meteksan Sistem-Finansbank Sistem Ortak Binası ( H üseyin Bütüner, Hilmi G üner) Meydan Alışveriş Merkezi (Farshid Moussavi, Alejandro Zaera Polo} • Millenium Park Evleri (Onur Dayıoğ l u , Ferda Dedeoğlu, Adnan Kazmaoğlu, Göksel K ı l ı nç, Mehtap Kocaman, Melda Olcayto) Nova Fabrika Binası (Melkan G ü rsel Tabanlıoğ l u , M u rat Tabanlıoğlu} • Novron Belek Evleri (Mehmet Kütükçüoğlu, Ertuğ Uçar) Novron Badrum Evleri ( Mehmet Kütükçüoğlu, Ertuğ Uçar) • ODT Ü Kuzey Kıbrıs Kampüsü Kapalı Spor Salonu, Yüzme Havuzu ve G iriş Kapısı (Eren Başak, Meral Özdengiz Başak) ODT Ü Kuzey Kıbrıs Kampüsü Yurt Blokları (Semra Teber Yener) • Ontur Otel (U mut i nan, Efe i nan) • Ottoman Life Konak Evleri (Ali Kural , i lhan Seli m Kural, Nerkis Kural, Tuğba Özbay) Park 3 1 2 Evleri Satış Ofisi (Hüseyin Bütüner, H i l m i G üner) ·
·
·
•
•
•
•
•
•
·
232
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
• Parkoran Satış Ofisi (Nilgün Deniz, Ahmet Can Ersan, Orçun Ersan) • Prestige Mali ( Durmuş Dilekçi , Emir U ras) Sanovel i laç Fabrikası (Mehmet Emin Çakırkaya, Meltem Eryazıcı Özcan, Ayşe Nasır, Belkıs Somer, Doğan Tekel i) Santral i stanbul Çağdaş Sanat Müzesi (Emre Arolat, Kerem Piker, Nevzat Sayın, Natali Tombak) SE Evi (Ersen G ü rsel) • Süreyya Paşa Konser ve Opera Binası (Cafer Bozkurt, i lhami Kurt) · TC Maliye Bakanlığı Ankara Maliye Kursu Ek Binası (Mete Öz, Mehmet Soylu) • Tedkent Kemer 50 Evleri (Boran Eki nci) · Tepe Narcity Konut Yerleşkesi (Atılgan Algan, Emre Çetinel, Onur Eroğuz, Mert Eyiler, Bahar Lakerta, Sibel Özdoğan, Nevzat Sayın) · Teras Park Alışveriş M erkezi (Cem Altınöz, Ö nder Kaya, Cumhur Keskinok, Enis Ö ncüoğlu) TOS B (TAYSAD -Araba Yan Sanayi Derneği- Organize Sanayi Bölgesi) Yönetim Merkezi (Şevki Pekin) Uluç Evleri (Bilal Ateş, Oya Ateş) Umur Basım ve Kırtasiye Fabrikası (Onur Eroğuz, i brahim Eyüp, Nevzat Sayın, Ebru Tabak, Bahar Ü nlü) • U rla Olive Park Evleri ( M etin K ı lıç) Yeşil Vadi Konakları (Onur Dayıoğl u , Adnan Kazmaoğl u , Melda Olcayto, Turgay Yaz) • Yeşilyurt Alışveriş M erkezi (Cem Altınöz, Ö nder Kaya, Cumhur Keskinok, Enis Ö ncüoğlu) i nternet üzerinden izianebilen Arkiv Seçkileri 2007 'nin kitabı sonbahar ay larında piyasaya çı kacak. Tüm bilgilerin Türkçe ve i ngilizce olarak iki dilde yer alacağı seçkiler, Türkiye'de güncel m imarlık üretimi ile ilgilenen m imarlara, inşaat sektörün deki diğer profasyonellere ve mimarlık öğrencilerine kaynak bir yayın olacak. Arkiv Seçkileri'nde projeler detaylı çi zimler, fotograflar ve metinler yardı mıyla anlatılırken, müelliflerin özgeçmişlerine de yer verilecek. Her yıl tekrarlanacak olan Arkiv Seçkileri projesi ile engin bir bilgi kaynağı olan Arkiv'deki bilgiler değerlendirilmiş olacak. ·
•
•
•
•
•
•
Te mmu z
2008
Ba ş k a n Top b a ş ' ı n Te p e b a ş ı ' n d a k i Hay a l i Ge r ç e k l e ş i y o r ... 8 Temmuz, istanbul Büyükşehir Belediyesi
Tepebaşı'nda TRT stüdyolarının ve i M P'nin bulunduğu alana, projesini dünyaca ünlü m imar Frank Gehry'nin çizdiği ve içinde d ram tiyatrosu ile kon ser salonunun da bulunacağı muhteşem bir kültür merkezi yapılacak. Başkan Topbaş, projenin m üjdesini merkezin yapımına talip olan i şadamı i nan Kıraç ile birlikte verdi. Tepebaşı'nda TRT stüdyoları i le i stanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nin ( i M P) bu l unduğu alana, avam projesini d ünyaca ünlü m imar Frank Gehry'nin çizdiği, m imari estetiğiyle dünyanın ilgi odağı olacak muhteşem bir kültür merkezi inşa edilecek. Toplam 1 4.000 metreka relik alanda 200 m ilyon dolarlı k dev bir yatırımla, içinde Başkan Topbaş'ın ha yali olan tarihi dram tiyatrosu ile 1 . 850 kişilik konser salonu ve 4 bin araç ka pasiteli otoparkın da bulunacağı kültür merkezi hayata geçecek.
TRT ile Pre n s ipt-e Anlaşıldı
i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, projenin müj desini merkezin yapımına talip olan i şadamı i nan Kıraç ile birlikte i M P'de düzenlediği basın toplantısında verdi . 2005 yılının Ocak ayında i nan Kıraç ile toplam 1 4.000 metrekarelik bu alana TRT stüdyo binası yerine kültür merkezi yapılması konusunda görüştüklerini belirten Başkan Kadi r Topbaş, TRT'ye stüdyolarını taşıyabileceği bir yer önerdiklerini ve prensipte anlaştı kları nı söyledi. TRT'nin ve i M P'nin birkaç ay içinde taşı nacağını ifade eden beli rten Başkan Topbaş, "TRT kendi h issesini satacak. Biz de yap-işlet olarak i haleye çı kacağız. TRT'nin hissesiyle ilgili sancı l ı bir süreç yaşandı . 2005'te bir adım attık. Sadece biz olsaydık bugüne kadar bu işi 50 kere bitirirdik. 2005'te adı m atabilseydik 2010 Avrupa Kültür Başkenti'ne yetişebilirdi.
Ancak israf edilen zamanı telafi etmek için birlikte hızla adım atacağ ız. Sayın Başbakanımızın da bu konuyla ilgili talimatı var. i stanbul'un böyle önemli bir eseri kazanma yönündeki heyeca nım ızı yeniledik. Burada yapılacak eser i stanbul, Türkiye ve dünya için önemli bir kazanım olacak. Yeni yılla birlikte kültür merkezinin temelini atarız diye dü şünüyorum . Sayın i nan ve Suna Kıraç'a da teşekkür ediyorum. Büyük bir meta net ve sabır gösterdiler. Bu süre içinde azimlerinden hiçbir şey kaybetmediler" diye konuştu.
Proj e için Açık İhale Ya pılac a k .. -
Şehirlerin kentsel ifadelerle yeterli olmadığını, kültürel ve sanatsal aktivite leriyle insanlığın ortak l isanı olan sanat sal çevreleriyle tanışmasın ı n ve bunun yansıtmasının çok önemli olduğuna dik kat çeken Başkan Kadir Topbaş, opera, müze ve kültür merkezi gibi yerlerin o şehi rlerde yükselen değerler olarak ve insanlığa yansıyan önemli mekanlar olarak ortaya çıktığına dikkat çekti. i stanbul'un 2 .700 yıl yönetim merkezliği yapmış dünyanın en önemli şehirlerin den biri olduğunun altın ı çizen Kadir Topbaş, kültür ve medeniyetlerin buluş tuğu i stanbu l'da geçmişten günümüze kadar gelen d ünyaca ünlü eseriere bir yenisini daha eklemek istediklerini, böylece geçmişteki değerleri geleceğe taşırken yeni eserlerle şehrin m imarisini güçlendireceklerini anlattı. " i stanbul'u dünya ile yarışan bir şehi r haline getirmeyi hedeflerken sadece şehi r içindeki yaşam kalitesini düzelt mek değil, onun ötesinde kültürel ve sanatsal aktivitelerle dünya ile yarışan bir şehir yapmayı hedefimize koyduk," diyen Başkan Topbaş, i stanbul'un 201 0 kültür başkenti olma talebinin kabul edildiğini ve 201 0'a h ızlı bir şekilde ha zırlandıklarını hatırlattı. Kültür merkezi projesi için herkese açık ihale yapacaklarını, ancak ihale şartnamesine dram tiyatrosu ve kon ser salonunun yapımı ile M imar Frank Gehry'nin çizdiği projeye uyulması şartını koyacakları nı vurgulayan Kadi r Topbaş, konuyla ilgili çalışmaların e n kısa sürede başiayacağı n ı da sözlerine ekledi.
Temmuz 2008
" F r-a n k Geh r-y İs"ta n b u l ' a v e Mima r- Sina n ' a Hayr-an ..."
Toplantıda konuşan i şadamı i nan Kıraç da Başkan Topbaş'ın önerisiyle böyle bir projeye başladı kları n ı , çıkan bazı sorunlar nedeniyle kültür merke· zinin yapımının geciktiğini belirterek, "Buraya inşa edilecek kültür merkezi 200 milyon Dolar'lık bir projedir ve 2 üniteden ibarettir. Bir tanesi eski tiyatrodur, dışı yenidir ama içi eski kala· caktır. i kincisi de 1 .850 kişilik büyük bir konser salonu. Bu konser salonunda dünyanın en i leri teknolojisi kullanılacak· tır. Böyle bir yatı rımı Su na Kıraç adına yapı lması için Suna i nan Kıraç Vakfı içinden böyle bir fon ayırd ı k . Projeyi biz gerçekleştirirsek merkezin adı Suna Kıraç Kültür Merkezi olacaktır," diye konuştu. Kültür Merkezinin yapımıyla ilgili 2005 yılında dünyaca ünlü m i mar Frank G rehry ile görüştüklerini ifade eden Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü; "Gecikme nedeniyle bizim projemiz Gehry'nin kendi internet sitesinde en alt sırada durmakta. Kendisiyle 1 senedi r temasım yok. Gehry d a h a önce Sayın Başkanıma ve Başbakanıma geldi. Konuşmalar yapt ı , hepsinden teşvik aldı . Fakat buranın sahibi olamadığımız için buna başlayamadık. O nedenle de ben iş adamı olarak, ilk defa sözünde duramayan iş adamı şekline döndüm. Bu formaliteler tamamland ı ktan sonra kendisini tekrar ikna etmeye çalışa· cağ ı m . Eğer ikna edemezsem sizle· rin önünde söz veriyorum, dünyaya, Türkiye'ye yakışı r dünyanın çok mühim mimarlarından birisi bu projeyi yapacak· tır. Tek gayem bu projenin bizler hayatta iken bitirilmesidir. Bu projeyi eğer za· manında bitirsek i stanbul, dünya çapın· da bir esere yapıya sahip olacaktır. Öte yandan, bu merkezin bakı mının seneler· ce sağlanması için ilave 5 milyon dolar· lık bütçenin lazı m . Bunun içinde 75-80 milyon Dolar'lık bütçeli fon oluşturulma· sı gerekiyor. Suna i nan Kıraç Vakfı 'nun bu yapı için ayı rdığı rakamın 300 milyon Dolar'ın çok üstü ndedir." Frank G rehry'in i stanbul'u çok sevdiğini, Mimar Sinan ve Ayasofya hayranı oldu· ğunu anlatan Kıraç, "Onların arasına kendi eserini koyma heyecanını yaşıyor. Bütün heyecanı bu beni m son eserim
olsun heyecanıdır. Bu işi konuşmaya başlad ı ğ ı m ızda 76 yaşındaydı şimdi aşağı yukarı 80 yaşı nda. '80 yaşımda bu işi bırakıyorum ' diyordu ancak bir süre daha çalışacakmış. Bir işadamı olarak ilk defa sözünde d uramayan biri oldum. Arazinin tahsisi sağlandığ ında hemen atlayıp kendisiyle görüşerek ikna edeceğim," dedi.
UNE SCO , D ü n y a M i ra s ı L i s t- e s i n e Ye n i Ye r l e r E k l e d i 1 O Temmuz, Radikal
Fransa'daki eski askeri bina Vauban Kalesi ve Meksika, G uanajuato'daki San M iguel de Alende Mahallesi (altta) Dünya M i rası Listesi'nin yenilerinden. Geçen hafta i stanbul'a listeden çı ka· rılmaması için beş ay ek süre tanıyan U N ESCO Dünya M i rası Komitesi, tüm dünyada korunacak mekanlar listesine 1 9 yerleşim yeri ve sekiz doğal alan ek· led i . Böylece Dünya M i rası Listesi'nde 1 45 ülkeden 878 yerleşim alanı oldu. Papua Yeni Gine, San Marina, Suudi Arabistan ve Vanuatu listeye ilk kez giren ülkeler. Doğal yaşam alanlarından çok, m imari değeri yüksek yerlerin ter· cih edildiği bu yılki listeye Türkiye'den eklenen yer yok. Yeni listedeki yerler· den bazıları şöyle: Eski Osmanl ı yerle· şim yeri Arnavutluk'taki Berat, modern apartmanlara ilham veren Erken Alman Dönemi evleri, i ran Ermeni Manastırı, Fuji dağ evleri, Suudi Arabistan'daki arkeolaji k alan EI-Hicr, Kanada'daki Joggins Fosil Kayalı kları, i zianda'daki volkanik dağ Surtsey.
Ta r i h i Me z a r l a r ı n Uze rine Ya p ı l a n 2 H a v u z Yı k ı ld ı ..
1 0 Temmuz, CNN Türk
Badrum'un Turgutreis beldesindeki Kaya Mezarları'nın üzerine izinsiz yapıldığı iddia edilen 2 havuz, belediye ekiple· rince yıkıldı. Turgutreis beldesi i naltı mevkiinde, Karya dönemine ait 3 .500
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
233
yıllık Kaya Mezarları'nın üzerine yapılan 2 havuz, kepçe yard ı mıyla yıkıldı. Yı kım çalışması esnasında, Badrum Müze Müdürlüğü'nde görevli, arkeolog Ece Benlibağcı hazır bulundu. Tarihi mezarların üzerine "havuzlu villa" yapıldığı haberlerinin basında yer alması üzerine, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurul u , "ka· çak havuzun ve duvarın yıkılmasına, vii· laların da yapı kullanma izinlerinin iptal edilmesine" karar vermişti.
B ü t- ü n P l a n l ama Yet- k i l e r i H ü k ü met- i n Oz e l Ku rumla r ı n a ! ..
10 Temmuz
TMMOB Şehi r Plancı ları Odası, kamu arazilerinin ayrıcalıklı planlama hakları sağlanarak satılması ve bu amaca yöne· lik olarak hükümetin ayrıcalıklı kurumları olan Özelleştirme i daresi Başkanlığı ve TO K i 'nin sın ırsız planlama yetkileri ile donatılması hakkında bir basın açıkla· ması yayı nlad ı : " Kamu arazilerinin ayrıcalıklı planlama hakları sağlanarak satılması turyası devam ediyor. Bu amaca yönelik olarak, belediyeler ve diğer planlama kurumları devre dışı bırakılarak, hükümetin ayrıca· lıklı kurumları olan Özelleştirme i daresi Başkanlığı ve TO K i sınırsız ve denetim · s i z planlama yetkileri ile donatılıyor. Bu hafta içerisinde ' Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı', Türkiye Büyük M illet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonundan jet hızıyla geçirilmiş bulunuyor. Tasarı TOK i ve Özelleştirme i daresi Başkanlığı'nın planlama yetkilerini fütursuzca genişletip, denetim dışı bıra· kıyor. Tasarı ile, Toplu Konut i daresi'nin (TO K i ) kamu arazileri üzerinde her ölçek ve nitelikte planı yapıp, uygulama· ya sokmasın ı n önündeki son engeller de ortadan kaldırılmakta, TO K i için kentlerdeki tüm hazine arazileri planla· ma alanı haline getirilmektedir. Benzer biçimde, tasarı Özelleştirme i daresi 'ni 1 980 sonrasında görülmemiş genişlikte
234
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
planlama yetkileri ile donatmaktadır. i dareye her ölçek ve türde planı re'sen yapma yetkisi tanını rken, bu planların vatandaşların bilgisine sunulması için askı ve ilana çıkarılma şartı ortadan kaldırılmakta, i darece yapı lan planların beş yıl boyunca değiştirilememesi şartı getirilmektedir. Ayrıca sit alanlarında 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun en önemli kazan ım larından olan 'alana özgü teknik ekip lerin planlama yapması' ve ' planlama sürecinin halkın katılım ıyla gerçekleşti rilmesi' şartları Özelleştirme i daresi için delinmektedir. Sit alanlarının talanından i stanbul'un U N ESCO Dünya Kültür M i rası Listesinden çıkarılmasına kadar çok ciddi kayıplara sebep olabilecek bu değişiklikler göz ardı edilmektedir. Tasarı yasalaşırsa Özelleştirme i daresi elindeki tüm hazine arazilerini kimseye söylemeden ve duyurmadan kapalı ka pılar arkası nda planlayıp satma, sattığı yerin planlama yetkileri n i de beş yıl elin de tutma yetkisine kavuşacaktır. Tasarı ile ayrıca ellerinde ciddi m i k tarda kamu arazisi bulunan Devlet H ava Meydanı i şletmeleri ( D H M i ) ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) ellerindeki kamu arazilerini sat mak için her ölçek ve türde plan yapma yetkisine kavuşturul maktadı r. Bugün kentlerimizin ulaşım, altyapı, deprem ve afet riski, konut sorunu ve benzeri içinden çıkılmaz hale getirilen sorunları, büyük ölçüde, kentlerin ku ralsız gelişmesi, planlama kurumların ı n dağ ı n ı k v e etkisiz kalmasından kaynak lanmaktadır. Bu kuralsızlık, plansızlık ve dağ ı n ı klığı ortadan kaldırmak bir yana mevcut ikti dar bu sorunları daha da ağı rlaştıran bir kuralsıziaştırma ve planlama kurumlarını dağ ınıkiaştırma uygulamalarında devam etmektedir. Mevcut tasarı bu yönde atılmış bir başka adımdır. Mevcut iktidarı sağduyu lu davranmaya çağ ırmıyoruz. Her yaptıklarını bilerek yapmaktadır lar. Çağ rımız kentsel toplumsal yaşamı ayakta tutmaya çalışan tüm toplum güçleri nedir. Bu kuralsıziaştırma ve (kentsel) top lumsal yaşamı tasfiye etmeye çalışan bu anlayışa dur deme zamanı gelmiştir."
Temmuz 2008
Yo r k ' u n S imge s i Ab u Da b i ' n i n 1 1 Temmuz, Taraf
Prudential Financial, binadaki yüzde 75 hissesini Abu Dabi Yatırım Konseyi'ne (ADIC) sattığını doğruladı . Abu Dabili şirketin, Manhattan Adası'ndaki "art deco" tarzı binanın çoğunluk hissesi için 800 milyon Dolar ödediği tahmin ediliyor. Son aylarda Manhattan sema sının pek çok ünlü binası, Ortadoğulu yatırımcılar tarafından satın alındı . Bu yatırımcılar genellikle, petrol ve doğal gaz gelirleri yüzünden bütçe fazlası olan devletlerin kurduğu fonlard ı . Geçen ay Dubaili bir şirket, Boston Properties ve Goldman Sachs ile birlikte General Motors Binası'na 2,8 milyar Dolar ödedi . "'
� Ge h ry ' n i n
K ı v r ım l ı � P a v y o n u Aç ı l d ı g>
·� �o
� G> c: ...ı + c: G> a. ı.. G> (/)
11
Temmuz, Building
Design
YAZAN: EMiLY CADMAN ÇEviREN: iDiL YÜCEL
Frank Gehry'nin i ngiltere'deki ilk yapısı olan Londra Hyde Park Serpentine Gallery'deki enstelasyonu, Çarşamba qünü vai'ımur altında basının karşı-
sındaydı. Yapı, Kaliforniya ladiniyle kaplı dört büyük çelik kolona sahip ve karmaş ı k bağlantılı üst üste bindirilmiş cam yüzeyler Gehry'e göre kelebeği andırıyor. Gehry, yapısının ilham veya tasarım süreci hakkında konuşmak is temedi ve basitçe: "Söylemem gereken her şey ortada," dedi. Sıkıştığı zaman larda, Geleneksel i ngiliz Bahçeleri'nin ruhundan ilham ald ığını beli rten mimar: " Bahçe partilerini, ahşabın sıcaklı ğ ı nı ve pavyonlardaki şeritleri düşünüyordum," şeklinde konuştu. Yapısındaki formun hızla çoğalan bilgisayar tasarımı bi nala ra tepki olarak ortaya çı ktığ ını belirtti : "Birçok m imar bilgisayarla tasarım yapıyor. . . Şekillerin bu programlarla daha tandık bir hale büründükleri n i görüyorum, belki de bu bir şekilde tepki ama şiddetli bir tepki değ il." Yağ ışlar, işçilerin darbeleri nedeniyle bina olabileceğinin en iyisini sergilememiş ve diğer Gehry yapıların ı n akışkan formunu verememiş olsa da bağ ımsız bir ihtişama sahip. Tüm Serpentine enstelasyonları g i bi, davetin gelişinden yapının tamamlanmasına kadar olan süreç bu yapıda da sadece altı aydı . Gelecek üç ayda ise b i r kafe v e pana ramik manzarayla akşam sohbetleri ve etkinliklerine gün boyunca ev sahipliği yapacak. Gehry'nin Birleşik Krallık'ta bugüne kadar yaptığı diğer bina ise i skoçya'daki Maggie's Center.
Mima r-ın Ra por-u "Serpentine Galeri Pavyon 2008 ahşap bir iskelet olarak tasarlandı ve parktan galeriye kentsel bir sokak oluş turuyor. Pavyonun içinde iskeletin üzeri ni kaplayan cam güneşlikler, iç mekanı rüzgar ve yağmu rdan korumakta ve gü neşli günlerde gölgelik alanlar sunuyor." " Pavyon , daha çok bir amfitiyatroyu andı rıyor.Canlı müzik ve sanat perfor mansiarına alan sağlamak amacıyla tasarlandı . Ziyaretçiler pavyonda yürürken, bu kentsel sokağı n her iki yan ında oturma alanlarına erişebilecekler." "Oturma alanlarına ek olarak, 2 adet yükseltilmiş oturma bölmesine pavyo nun çevresi boyunca erişilebilir. Bu bölmeler yolu çevreleyen görsel işaret lerneler yapıyor ve özel seyir ve yemek alanları oluşturuyor."
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Temmuz 2008 n ı labilir. Bu sayede metan sal ı m ı yüzde 25 oranında azaltılabilir" Uzmanlar bu sayede, küresel ısınmaya yol açan za rarlı gazların oran ının azaltı labi leceğini düşünüyor. .
De n i z i I z i n s i z Do l d u r a n Ka yma k am Gö r e v i n e Dö n d ü
.
I n e k Ga z ı B i r i k "t i r i l e c e k K ü re s e l I s ı n ma Aza lac a k 1 1 Temmuz, NTVMSNBC
Arjantinli araştırmacılar, atmosfere sa l ınan zararlı gazlarda önemli bir paya sahi p ineklerin gazlarını özel balonlarda biriktirerek beslenme alışkanlıkları n ı izleyecek. B u n a göre ineklere yen i b i r beslenme programı uygulanacak ve karbon sal ımı azalacak. Arjantin'de bir grup araştırmac ı , at mosfere salı nan zararlı gazları azaltmak için i neklere özel kontrol uyguluyor. Yöntem, "ineklerin çıkardığı gazı", özel balonlarda birikti rmek. Arjantinli bilim adamları, ülkede at mosfere salınan metan gazının yüzde 30'undan inekleri sorumlu tutuyor. i neklerin dünyadaki zararlı gaz salımı na katkısı ise yüzde 20, yani oldukça yüksek bir oran. Bunu engellemenin yollarını arayan uzmanlar, tüp şeklindeki balonları ineklere bağladı ve ineklerin gün içinde çıkard ı kları gazları biriktirme ye başladı . Amaç, biriktrilen gazları inceleyerek ineklerin beslenme alışkanlıkları nı de ğiştirmenin yolunu bulmak. Uzmanlar, " Beslenme alışkanlıklarını değiştirmek için katkı maddeleri ve benzerleri kulla-
235
F e t" h i y e Be l e d i y e s i Al ı ş v e r i ş v e Ya ş am Me r k e z i U l u s a l Mima r i P r o j e Ya r ı ş ma s ı l:(o l o k y u m u ' n d a n I z l e n irn l a r 15
Temmuz
1 4 Temmuz, CNN Türk
YAZAN: KIVANÇ BAŞAK
M uğla'nın M ilas i lçesindeki Pina Yarımadası'nda denizin izinsiz doldurul masıyla ilgili başlatılan incelemede gö revden alı nan Kaymakam Bahattin Atçı görevine döndü. Özel bir şirketin, Güllük beldesindeki Pina Yarımadası ve Çomça Koyu'nda yapacağı otel için denizi izinsiz doldur duğu yönündeki iddiaların ardından, Muğla Valiliği 'nce M i las Kaymakam ı hakkında başlatılan inceleme tamam landı. Muğla Valil iği'nde görevli bir vali yar d ımcısı tarafından yürütülen inceleme sonucu, görevden el çektirilen Milas Kaymakamı Atçı'nın göreve iadesine ve hakkında soruşturma izni veril memesi ne karar verildi. Soruşturman ın selameti açısından görevden uzaklaştırıldığını belirten Atçı, " H akkımda soruşturma izni verilmediği için göreve iade edildim. Başından beri kendimden ve sonucun böyle olacağı n d a n emindim. Böyle bir durumla karşılaştığım için üzüldüm. Mülkiye müfettişleri de beni m bir kusurum olmadığı yönünde karar vermişlerd i ," dedi. Atçı , "Artık görevi min başındayım. M ilas'a ve M i lasl ılara hizmet etmeye devam edeceğim," diye konuştu.
Yoğun sayılmayacak bir katılımla gerçek leşen Fethiye Belediyesi Alışveriş ve Yaşam Merkezi U l usal M imari Proje Yarışması Kolokyumu, saygı duruşu ve ardı ndan i stiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı . i lk konuşmacı olarak kürsüye davet edilen Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçi, konuşmasına Fethiye'nin tari hinden ve tarihi öneminden bahsederek başladı . Bu geçmişe mimarları n da kat kı yapması gerektiğini hatırlatan Saatçi , "Mimarlar b i r şehrin ruhudur," dedikten sonra belediyenin bu yarışmayı düzenle mekteki amacını anlattı. Saatçi konuşması nın devam ında, kolokyumun gerçekleştirildiği Fethiye Kültür Merkezi 'nin de ulusal bir yarış mayla projelendirildiğini, ancak tam 1 3 yıl sonra i nşa edilebildiğini söylerek, temennisinin birinci seçilen projenin bir an evvel i nşa edilmesi olduğunu söyledi. Başkan Saatçi juri üyelerine ayrıca teşekkür etti ve yarışmanın sonuçları hakkında negatif eleştiri almad ı kları n ı , bunun d a ancak j u r i ekibinin çalışmala rıyla mümkün olabileceğini belirtti . Sözlerine devam eden Saatçi , Fethiye olarak kazançların ı n , Türkiye'de m imarların nasıl proje yapabildiği ko nusunda hemfikirlik yaratmak ve Türk m i marlığının tespitini yapmak olduğunu ekledi ve sözlerini toplantıya katılan her kese teşekkür ederek bitird i . Juri üyelerine, Belediye Başkanı ve M imarlar Odası Temsilci liği tarafı ndan plaketierinin verilmesinin ard ından ödül törenine geçildi. Tüm ödüllerin genç m imarlara ait olması, tören boyunca katılımcıların d ikkatini çekti. Birincilik ödülünü Belediye Başkanı Behçet Saatçi , ikincilik ödülünü J üri Başkanı M ü rşit G ünday, üçüncülük ödülünü
E rg ü n A k s e l ' i Ka y b e t- t- i k 1 4 Temmuz
M imar Ergün Aksel'i, 1 1 Temmuz 2008 günü kaybettik. 1 96 1 i stanbul Teknik Ü niversitesi mezunu olan Aksel, 13 yıldır rahatsızdı . Aksel 'in cenazesi, 1 5 Temmuz 2008 tarihinde i kindi nama zını takiben, Ü sküdar Bülbülderesi Camisi'nden kaldırı lacak.
236
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Çevre Koruma Kurulu Başkanı Cengiz Kaman, birinci ve ikinci mansiyonları i nşaat M ühendisleri Odası Temsilcisi Mustafa Şıkman, üçüncü, dördüncü ve beşinci mansiyonları Bora Borçin ve satınalma ödüllerini ise M imarlar Odası Fethiye Temsilciliği'nden Cahit Engin'in sahiplerine vermesinin ardından kalak yuma geçildi. Cahit Engin'in moderatörlüğünde başlayan kolokyumun ilk konuşmasını J üri Başkanı M u rşit Günday yapt ı . Günday, konuşmasının başında, aynı anda düzenlenen üç ulusal yarışmanın Fethiye Belediyesi Alışveriş ve Yaşam Merkezi Yarışması'nın katıl ımcı sayısın da azalmaya neden olacağı n ı düşündü ğünü, ancak 1 09 projenin katılmasıyla bu düşüncesinde yanıldığını söylerek başladı . Eleme sürecini anlatan Günday, tüm katılımcılara saygı duydukları için hiçbir projeyi elemeden 2 . eleme aşamasına getirdiklerini belirtti. 5 gün boyunca günde 11 - 12 saat çalıştıkları nı anlatan G ünday, çalışma tem posunun yoğunluğunu her projeye gereken önemi gösterdiklerini söyleye rek açıkladı . i l k üç dereceyi alan projeler konusunda kimseni n tereddüt etmediğini söyleyen Günday, mansiyon alan projelerin de oldukça nitelikli olduğunu, satınalma ödüllerinin ise 4. turda elenen tüm
Temmuz 2008
3 ,;g
'� ,5 ;g
projelere verildiğini söyled i . G ünday'dan sonra söz alan jüri üyesi Ali Osman Öztürk, esnek içeriğe sahip bu yarış manın eleme aşamalarında projeleri değerlendirirken hem iklim, hem de yaşam faktörlerini ön planda tutmaya çal ıştıklarını, katılan projelerin çoğ unun da bu faktörleri "alışveriş merkezi" bağ lamında ele aldığı n ı söyledi . Hayri Anamuroğlu ise Öztürk'ün söz lerine ek olarak, bu esnek içeriğin aynı zamanda iklimsellik ve yöresellik gibi iki olguyla birleştiğini, bu durumun ise ya rışmayı diğerlerinden ayıran bir özellik olduğunu belirtti. Diğer juri üyeleri Attila Eser, Gönül Tavman ve Zafer Akdemir, yarışmaya katılan herkese teşekkür etti ve ödül alan genç mimarları kutladı. Moderatör Mürşit G ünday'ın salona söz vermesiyle konuşmasına başlayan Suat Selvi, herşeyden önce projelerin sergilendiği alanı Fethiye'ye yakıştır madığını ve ilçenin bir sergi salonuna ihtiyacı olduğunu söyledi. Hemen hemen tüm yarışma kolok yumlarında gözlendiği gibi katılımcıların tek tek konuşmakta zorlanması so nucunda söz alan Hayri Anamuroğl u , ikinci olan projeyi kendisinin birinci ödül için önerdiğini söyledi . Birinci ödülü alan projenin oldukça nitelikli, arsaya yaklaşımının, çevreyle ilişkisinin ve programının ise oldukça doğru oldu ğunu belirten Anamurluoğ l u , ikincilik ödülünü alan projenin de bütün bu özel li klere sahip olduğunu söyledi . Tüm bunlara ek olarak mekansal özelliklerini de daha mütevazi bulduğu için bu öneride bulunduğunu açıklayan Anamurluoğ l u , birincilik ödülünü alan projede fast food servisinin iyi çözül mediğini ve garaj ı n tek giriş çıkışının olmasının sorun doğurabileceği nden bahsetti . Cevap olarak söz alan J üri başkanı Murşit G ünday, ikinci projenin
c: o > ...ı "' c: c :ı;;
daha temel sorunlarını olduğunu ve Anamurluoğlu'nun bahsettiği sorunların ufak dokunuşlada telafi edilebileceğini söyledi . Açıklamalarına devam eden G ünday, üçüncülük ödülü ile üçüncü mansiyo nu alan projelerin d iğerlerinden farklı olduğunu ve kendi aralarında benzerlik gösterdiklerini beli rtti. Buna ek olarak birincilik ve ikincilik ödüllerini alan pro jelerin de birbiriyle benzer yaklaşımiara sahi p oldukların ı ekleyen G ünday, bi rinci projenin kullanıcıyı üst kota davet ettiğini anlattı. G ü nday'ın ardından söz alan Gönül Tavman, birinci proje gerçekleştirildiğin de içinde bulunmak istediği çok fazla mekan olduğunu ve böyle nitelikli bir proje başarılı bir şekilde uygulanırsa Fethiye'nin çok güzel bir binaya sahip olacağını söyledi . J uri üyelerinin ardından üçüncülük ödülüne layık görülen projenin müellif lerinden Korhan Torcu , bellirli sınırlar içinde kompakt bir tasarım peşinde olduklarını anlatarak, hipermarketi alt kota almalarının binan ı n yaşamadığı anlamına gelmediğini, oluşturulan sokakların binanın yaşaması amacıyla düşündüklerini söyledi. Projenin diğer müellifi Ali Akarsu, Torcu'dan hemen sonra söz aldı ve eski den yapılan yarışmalarda birinci ile ikin ci projeler arasında gözlenen farkın bu yarışmada söz konusu olmadığını be lirtti ve bu nedenle jürinin bu duruma farklı yaklaşması gerektiğini hatı rlattı . Cevap olarak söz alan M ü rşit Günday, böyle bir ayrımın mümkün olmadığını, nitelikli bir projenin birinci veya ikinci olabileceğini söyledi ve kendisinin üçüncü projeyi ikincilik için önerdiğini ekledi . Minimuma indirilmiş sirkülasyon ağı nın üçüncü projenin en büyük avantajla rından biri olduğunu, ancak bu ağın her an işlevini yitirebilecekmiş gibi bir izie nim verdiğini söyleyen G ünday, proje sunuşunun mimari düzeyde daha etkili olduğunu düşündüğünü ekledi. Yine bu projede, doğru ele alınmasına rağmen çatı için düşünülen metal kabuğun 3 boyutlu görsellerde yeterince anlatıla madığını, yarışmacıların opak metalden değil, tül bir üst örtü düşündüğünü bildiğini söyledi. Ali Osman Öztürk,
Temmuz 2008 binanı n yapı labilmesi için bir yatırımcı bulunması gerektiğini ve seçilen proje nin kar etmesi beklentisinin oluştuğunu belirterek , yaz - kış senaryoları dışında göz önğnde bulundurdukları durumlar dan birinin de bu olduğunu hatırlattı. Birinci mansiyon ödülünü alan pro jenin müelliflerinden Ufuk Berberoğlu, Fethiye'ye yayılmış dü kkaniarın onu şaşırttığını, ve bölgede bir alışveriş merkezi yapılmasını geleceğe yönelik bir yatırım olarak gördüklerini açı klad ı . Katılımcıların bazılarını eleştirileren Berberoğl u , şartnarnede eksiklikler olduğunu, 1 0,50 katundan denizin görülmediğini, batıda bulunan dere yatağ ının kurudu ğunu, bunun bazı paftalarda akıyormuş gibi gösterildiğini, bazı projelerde mevcut i mar planın d ikkate alınmadığını farkettiklerini söyledi. M ü rşit G ünday ise söz konusu kattan denizin görülebildiğini, dere yatağının kuru olup olmamasın ı n proje niteliklerini değiştirmeyeceğini, imar planına uyma yanları ise zaten elediklerini beli rterek bu eleştirilere cevap verdi . Daha sonra söz alan Cahit Engin, 1 5 yıl önce Fethiye'ye yerleştiğinde akşam ekmek alacak bir d ükkan bulmanın ne kadar zor olduğundan bahsetti . O dönemde bölgede söz konusu olan bu eksikliğin günümüzde yavaş da olsa giderilmeye başlandığını, ancak yine de ileriye yönelik bir yatırıma ihtiyaç duyul duğunu söyledi . Fethiye'de yaşayan bir mimar da söz alarak proje alanından denizden önce bina çatıların ı n ve bu çatılardaki güneş enerjisi sistemlerinin görü ldüğünü be lirtti. Denizin görülmesinin şartnarnede bir yaptırımı olmad ı ğ ı n ı , bu konuda sadece bilgi verildiğini hatırlatan M ü rşit Günday, son sözü birinci projenin müel liflerine bırakarak tartışmaya son verdi . Birinci grup adına söz alan N ihai Şenkaya Akkaş, ulusal yarışmaların açılmasının desteklenmesinin ülke mi marlığı adına önemli olduğunu söylerek sözlerine başladı. Projedeki teknik sorunların konuşu larak giderilebileceği n i ekleyen Akkaş, önemli olanın yapının bıraktığı etki oldu ğunu söyledi. Kolokyum , katılımcıların birbirine teşekkür etmesiyle son buldu.
" Te s e t"t" ü r " l ü B i n a l a r Ke n t- i Izmi r . . . .
17
Tem m uz, Yeni Asır
YAZAN: DURMUŞ ODABAŞI
i zmir'de çirkinlikleri örtü ile kapatmak, geçtiğimiz yıllarda yapılan U luslararası Akdeniz Oyunları sırası nda icat edildi. Yabancı sporcuların geçeceği güzer gahlardaki çirkinlikler örtü ile kapatıldı. Aynı "moda", Çankaya'nın göbeğindeki iki çirkinlik abidesi bina için de uygu landı. Bazı hanımların, güzelliklerini giz lemek için kullandığı giyim tarzının bir benzeri, burada çirkinlikleri kapatmak için kullan ı ldı. Oysa, bu kenti bu çirki n liklerden kurtarmakla görevli olanların, i mar Kanunu'nun 39. ve 40. maddeleri ni biliyor olmaları laz ı m . Ayrıca, bu maddeleri "es" geçerek, resmen suç işlediklerini de unutma maları gerekir. Bilmeyenlere bildirecek makamların harekete geçmemiş olması da bir başka "görevi savsaklama" ör neği olarak önümüze çıkıyor. Ö rneğin i zmir Valiliği ile Çevre ve Orman i l Müdürlüğü gibi . . .
Vat-andaşa Bu İşkence Neden?
i şte o 2 5 y ı l l ı k "çirkinlik, pislik, insana ve kente saygısızlık" anıtı tesettürlü binanın kaldırımı. Her gün yüzlerce insan bu kaldırımı kullanı rken, başlarına, yüzlerine dalgalanan "belediyecilerimi zin son icadı" olan "çirkinliği gizleme örtüsü"ne dikkat etmek zorunda. Bu içi fare, dışı çirkinlik dolu binayı, mal sahipleri , istedikleri imar plan ı n ı ala madıkları için yıkmıyor; gelmiş geçmiş belediye başkan ya da bürokratları da yıktırmıyor. Ya da yı ktırıp, mal sahibine faturayı göndermiyor. Kanunda mad desi olduğu halde . . . Biz de "bu kent neden geri gidiyor" diye üzülüyoruz. Cevabı çok ama, biraz ağır . . .
Dü nyanın En Büy ü k Me rme r - Faya n s Sergi Ala nı . . . 47 yıldır bu kentte yaşarım; kentte yaşam kurallarının bu kadar askıya alın dığı bir döneme rastlamad ı m . Merkezi yerlerdeki tüm dükkanlar kaldırırnlara taşınmış. i nsanların elindeki kağıt
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
237
parçasını buruşturup atacakları bir çöp kutusu bile yok. Yı llar önce sökülen büfelerin kal ı ntı fayansları, kesilen de mirlerin fazlalıkları hala ayağa takı lıyor. Bir de kaldırırnlara döşenen kaplama malzemelerinin çeşitliliği . . . Mermerden, ham b etona kadar ... Vatandaş bu konu da da o kadar özgür ki . . . Sanki sokaklar, kaplama malzemesi teşhir yeri gibi . . . Şu iyi biline k i ; bu fotoğraf ve ya zılardaki amac ı m , kimseyi karalamak ya da kötülemek değil. Sadece, daha kurallı ve düzenli bir kentte yaşamayı istemek . . . Görevliler görevini yaparsa, bu da neden olmasın . . . Ayrıca; dünkü köşemizde yer alan " i zmir manzaraları"ndan sonra çok sayıda te lefon aldık, "Bir de bizim buraları görün, yazın" diye. Bornova'dan, Alsancak'tan, G üzelyalı'dan, Hatay'dan . . . Hangi birine yetişelim. Ü stelik bizim köşe güzellik amaçl ı . . .
Sevg i Yolu , "Sevg i Ot-oparkı . . . " Çankaya'daki Sevgi Yolu'nun bir bölümü, artık "Sevgi Otoparkı ... " Bir zamanlar rengarenk çiçeklerin açtığ ı , ulu palmiyelerin gölgeledi ğ i , oturma banklarında sevgii iierin gelecek plan ları yaptığı o yolun yarısı artık otopark. Çiçeklerden, süs bitkilerinden ise eser yok. Şimdi birisi çıkar da " i zmir şehi rci likte, eskiye göre daha i leride . . . " derse, şu Sevgi Yolu'na bir baksın . . . B u "Sevgi Otoparkı(!)"nın karşısında ise dizi dizi kafeler, restoranlar var. Siz dünyanın hiç bir ülkesinde merdivenle inilip, merdivenle çıkılan kaldırım yük sekliği gördünüz mü? . . . Belediyelerin imar müdürlüklerinde görevli "okumuş insanları", bu binalara nasıl olup da "oturma ruhsatı" veriyor, anlamak müm kün değil.
Gi riş Me rd ive ni Kaldırırnda . . .
Bu da, i zmir'in göbeğinde yer alan Doktor Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nin dibine jet hızıyla yaptırılan i ı Sağ l ı k M üdürlüğü binası. "Jet hızı i l e " demem, i zmir ilçelerinde bir çok devlet hastane si ya da sağlık ocağı binasın ı n ödenek sizlikten çürümeye terkedildiğini bil memdendi r. Neyse ... Bugüne geli rsek , binanın g i r i ş merdiveni kaldırımı işgal
238
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ediyor. Acaba bu mühendislik hatası m ı , "kabul " veren belediyeci hatası m ı , y a da "şark kafası. .. " mı?
Bu "Ese r"e İsim Bile Bulamadım . . .
Burası, i zmir Ticaret Lisesi'nin yan ta rafı. M i n i bir kaldırım parkı, iptal edilmiş ve bordürlerle kesilmiş bir oto geçidi. Belediyelerin kadrolu mühendisleri ne yapacaklardı da yapmadı lar bilen yok. Ne zamandan beri?. . . En az 8-1 O yıldan beri . . . Hadi biz bu çarpıkilkiara alışık olduğumuz ve dayatılan "düşük şehir cilik standartları"nı kanıksadığımız için aldırmıyoruz. Ama, bu kentte dolaşan yabancılar, bu şehri yönetenlerin notunu çoktan verip gidiyor: Zayıf . . .
Hava ray Ra h at- l a t- a c a k
1 7 Temmuz, Türkiye YAZAN: ZiYA SANDIKÇOGLU
i stanbul'da trafiğin yoğun olduğu bölge lere yapılacak havaray sistemiyle araç kalabal ığı engellenecek. Ki lometre ma liyeti 25 milyon YTL olarak hesaplanan havaray, toplam 55 km olacak. Trafik meselesi ni çözmek için çal ışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, havaray projesini hayata geçi riyor. i stanbul'da 2000 yılında gün deme gelen havaray projesi çalışmala rına bu yıl içinde başlanacak. i stanbul Büyükşehir Belediyesi , havarayı trafiğin yoğun olduğu ve kentin dar sakaklı böl gelerinde yapmayı planlıyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından havaray projesi kapsam ında 55 km'lik 9 bölge belirlendi. Buna göre i stanbul'un ilk havarayı Şişhane-Kulaksız-Cemal Kamacı Spor Kompleksi arasında yapılacak. 300 milyon YTL'ye mal ol ması planlanan projenin 201 0 yılında tamamlanması öngörülüyor. Havaray kapsamında, Cemal Kamacı Spor Kompleksi'nin yanındaki parkın altına otopark yapılacak. Otoparka araçlarını park edecek i stanbullular, havaray sistemiyle şehi r merkezine ulaşacak. Bu hat, Şişhane Metro i stasyonu'ndan Cemal Kamacı Spor Kompleksi'ne ka dar gidecek. Havaray sistemiyle kentte araç trafiğinin yoğun olduğu bölgelere daha fazla araç girmesinin
Temmuz 2008 engellenmesi hedefleniyor. Havaray hattın ı n kilometre maliyeti ise 25 m ilyon YTL. i stanbul'un trafik meselesinin çö zümü için üretilen sistemlerden havaray projeleri 2000'1i yılların başında günde me gelmişti. O yıllarda havaray sistemi Beşiktaş-Etiler-Boğaziçi Ü niversitesi güzergahı için önerilmişti. Daha sonra aynı sistemin Bakırköy sahil ile i ncirli arasında yapılması düşünülmüştü. Şişhane-Kulaksız-Cemal Kamacı Spor Kompleksi'nin ( 1 2 km) dışı nda yapılması düşünülen hatlar ise şunlar: Maltepe- Başıbüyük (3,5 km), Kartal E5- Kartal i DO (3 km), Sabiha Gökçen Havaalanı - Formula 1 pisti (7,4 km), 4 . Levent-Sanayi M ah . - G ültepe M a h . (5,5 km), 4. Levent-Çeliktepe M ah. ( 1 ,5 km), Sefaköy- i kitelli- i STOÇ (7,7 km), Ataköy-Bahçelievler- Mahmutbey (7,3 km), Göztepe-Akdeniz Cad .-Çakmak (7,1 km). . .
. .
Gö k ç e k ODTU y u y ı k"t ı r a c a k ! 1 7 Temmuz, Vatan
Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Çankaya Belediye arasındaki kavga ODT Ü 'ye uzandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, ODT Ü 'deki "uygula ma imar plan ı , yapı ruhsatı ve iskan bel gesi bulunmayan" binalarla ilgili, " Eğer kaçak yapılarla ilgili aykırıl ıklar düzeltil mezse bu yapılar yıkı lacak. Yasa bunu emrediyor," ded i . Türkiye ve Orta Doğu ülkelerinin kalkınmalarına katkıda bu lunmak üzere yaklaşık yarım asır önce kurulan ve halen 2 1 bin öğrencinin öğrenim gördüğü ODT Ü 'nün rektörlük binası, birçok fakültesi ve enstitülerinin de aralarında bulunduğu tesisler yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Gökçek, 521 6 sayılı kanunun, bü yükşehir belediyelerine imara aykırı yapılarla ilgili, ilk kademe belediyelerini uyarma, eksiklerini gidermesini isteme, 3 ay içinde gereken düzenlemeler ya pılmazsa ilçe belediyelerinin yetkilerini üstlenme imkanı tanıdığını belirtti. Ankara Büyükşehir Belediyesinin, ODT Ü 'deki yapılarla ilgili, Çankaya Belediyesine ikazda bulunduğunu ancak belediyenin bu konuda ge reken işlemleri yapmadığını öne süren Gökçek, bu nedenle Çankaya
Belediyesi'nin bu konudaki yetkilerinin Büyükşehir Belediyesine geçtiğini kay detti. Gökçek, üniversite yönetiminden ODT Ü kampüsündeki yapıların imara uygun hale getirilmesini istediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: " i mar Kanunu ne diyorsa o yapılacak. Her da vaya bilirkişilik yapan ODT Ü 'nün, kaçak yapı yapmasını anlayabilmek m ümkün değil. Neden yasal yollara başvurma d ılar? Bize yasal planlarını getirselerdi gerekeni yapardı k. Biz üniversitelere yardımcı oluyoruz ancak yasa tanımaya rak binaları kaçak yaptılar. Eğer kaçak yapılarla ilgili aykırılı klar düzeltilmezse bu yapılar yıkılacak. Yasa bunu emredi yor." Öte yandan, ODT Ü Rektörü Prof. Dr. U ral Akbulut'un yurt dışında olduğu, önümüzdeki günlerde konuyla ilgili üni versiteden açı klama yapılacağı belirtildi.
İşt-e Yıkıla c a k Ye rle r Büyükşehir'den yapılan açı klamaya göre, 3 1 94 sayılı kanunun 32. maddesi gereğince mühürleme işlemi yapılan ve her birisi için 40 bin YTL para cezası uygulanan yapılar şöyle: " M imarlık, Fen Edebiyat, i ktisadi ve i dari Bilimler, Eğitim Fakülteleri, H avac ı l ı k ve Uzay M ühendisliği, Kimya Mühendisliği, i nşaat M ühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Elektrik ve Elektronik M ühendisliği, M ühendisli k Bilimleri, Çevre M ü hendisli ğ i , G ı d a M ü hendisliği, Jeoloji M ühendisliği, Endüstri M ühendisli ğ i , Makine M ühendisliği, Metalurji ve Malzeme M ühendisli ğ i , Maden M ühendisliğ i , Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Bölümleri, Enstitüler, Meslek Yüksekokul u , Yabancı Diller Yüksekokul u , Rektörlük Binası, Yemekhane, ODT Ü Kültür ve Kongre Merkezi, Kent Konukevi, ODT Ü Doğu Lojman ları, ODT Ü Batı Lojmanları, Alışveriş Merkezi, Ö ğrenci Yurtları, Ö ğ renci Konukevi, Spor Merkezi, Açı k ve Kapalı Yüzme Havuzu, Spor Salonu , M i marlı k Amfisi, O DT Ü Kreş, ODT Ü Ü çlü Amfi, Sağlık Merkezi, Mikrobiyoloji ve Biyokimya Laboratuvarı, Petrol Araştırma Merkezi, ODT Ü Kütüphane, Arkeoloji M üzesi, i nşaat M ühendisliği Laboratuvarı, ODT Ü Yaşam Merkezi, Baraka Spor Salonu, ODT Ü Rasathanesi."
Temmuz 2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
239
verdi. Konuyla ilgili bütün işlemlerin ev rakının Çankaya Belediyesi'nde olduğu nu söyleyen Akbulut, çalışmalarının de vam ettiğini yineledi . Akbulut, "Çok en teresan bir zamanlama. Melih Gökçek kaç yıllık belediye başkanı , ona bakalı m . Birdenbire b u g ü n mü akl ınıza geldi? B u operasyonu 2 ay önce başlattı. 2 ay öncesine kadar Büyükşehir Belediye Başkanı bilmiyor muydu O DT Ü 'nün imar durumunu?" diye ko nuştu.
" Hayda rpa şa Ma n h at"t" a n " i ç i n I l k Ad ım At- ı l d ı .
o o
ODTÜ Re kt-ö rü Ne Dedi?
ODT Ü Rektörü Prof. Dr. U ral Akbulut, ODT Ü 'deki " kaçak yapı" iddialarıyla ilgili olarak, "Görüntüye bakarsanız, Büyükşehir Belediyesi ne yapmaya çalışıyor: Çankaya Belediyesi ve ODT Ü
işi bitirmesin de Büyükşehir'e mahkum kals ı n , Büyükşehir de imar karşılığında ODT Ü 'den büyük bir arazi koparsın. Bizim , öyle verecek bir arazimiz yok," dedi. Akbulut, AA muhabirine yaptı ğ ı açıklamada, ODT Ü 'nün 1 956 yılında kurulduğunu belirterek, "3 ay öncesine kadar T B M M 'nin de imarı yoktu. ODT Ü büyük bir kampüs olduğu için geçmiş te herhangi bir sorun olmadan kendi iç planlamasını kendisi yaptı," diye konuştu. Daha sonra çıkan yasalarla planlamanın nasıl yapılacağ ının ortaya konulduğunu söyleyen Akbulut, bu çerçevede 1 990'Iı yıllarda Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yaparak 1 /25000'1ik imar planları nın yaptırıldığı nı ve bunun onaylandığı n ı söyledi. Bunun arkasından 1 /5000'1ik imar planlarının da hazırlandığını ve bunun da onaylandığını ifade eden Akbulut, şöyle konuştu: "Şimdi de 1 / 1 000'1ikleri bitiriyoruz. Çankaya Belediyesi ile birkaç yıldır üzerinde çalışıyoruz. Sonuçlanmak üzere şu anda. Çankaya Belediye Başkanı ile de görüştük. Gecikmenin nedenlerinden birisi, 2001 yılında Teknapark Yasası çıktı. Tabii dolayısıyla o bile yeni bir farklı laşma yarattı . Neticede 45 bin dönüm
araziden bahsediyoruz. 45.000 dönümlük arazi 45 kilometre karelik imar planı demek, bu öyle kolay değil. Daha dün olmuş gibi Büyükşehir Belediyesinin zamanlamasını manidar buluyorum . ODT Ü hiçbir şey yapmamış olur da dersiniz . . . Öyle birşey yok. ODT Ü 1 0 yı ldan fazlad ır zaten imar planları nın üzerinde çalışıyor ve işlem leri de ağ ır ağır hepsini yerine getiriyor. Çankaya Belediyesi ile çalışmalarımız devam ediyor." " Bundan sonraki süreçte ne olacağın ın" sorulması üzerine Akbulut, şöyle konuştu: "Türkiye bir hukuk dev leti . Mahkemeye gideceğiz, belgelerle göstereceğiz. Biz yıllardır Büyükşehir Belediyesinin onaylarını almışız, Çankaya Belediyesi ile işlem yürüyor ve bitirme aşamasındayken bu iş . . . Görüntüye bakarsanız, Büyükşehir Belediyesi ne yapmaya çalışıyor: Çankaya Belediyesi ve ODT Ü işi bitirmesin de Büyükşehir'e mahkum kalsın, Büyükşehir de imar karşılığında ODT Ü 'den büyük bir arazi koparsın . Bizim, öyle verecek bir arazimiz yok çünkü ODT Ü 'nün arazisi büyük oranda orman olarak tescilli ve aynı zamanda birinci derece doğal S i T alanı."
" Ent-e rasan Bir Zamanlama" Para cezasının ödenip ödenmeyece ği sorusuna Akbulut, " N e münasebet, mahkemeye gideceğiz. H u kuksal olarak biz hakl ılığımıza inanıyoruz" yanıtını
c;!, ı::
3
�f-' ... "'
"Tl c "' "' f-' -+ ID ., .... ' > f-' -+ c: CO<
(ll ID ::r ., c: N
o() ....
�o
. ,..
1 8 Temmuz,
Milliyet
YAZAN: MEHMET DEMiRKAYA
i stanbul Büyükşehir Belediyesi, H ükümet tarafından hazırlanan ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çeken "Haydarpaşa Manhattan" projesi için Haydarpaşa Garı ve çevresini kapsayan 1 1 O hektarl ı k alan için ilk ihaleyi açtı. Kamuoyunun büyük tepki gösterdiği proj e , 2004 yılında gündeme geldi. 1 7 Eylül 2004'te kabul edilen 5234 sayılı " Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un Geçici 5. maddesiyle, Haydarpaşa ve çevresiyle ilgili devir ve imar yetkilerini hükümet üzerine aldı. Yapılacağı iddia edilen 70 katlı gökdelen otellerle Haydarpaşa'n ı n , gökdelenleriyle ünlü Manhattan'a ben zeyeceği için kamuoyunca " H aydarpaşa Manhattan" adı takılan proje, uzun aradan sonra yeniden gündeme geldi. Bugüne kadar hükümetin bir projesi olarak bakılan işe, i stanbul Büyükşehir Belediyesi ( i BB) de önceki gün yaptığı ihaleyle dahil oldu. i BB Şehir Planlama M üdürlüğü'nün söz konusu işle ilgili i hale ilanında işin ad ı şöyle tanı mlandı: " 1 /5000 ölçekli Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası KAN i P (Koruma Amaçlı Nazım i mar Planı) ve 1 /1 000 Ö lçekli Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası KAU i P (Koruma Amaçlı Uygulama i mar Planı)na Yönelik Analitik Etüdler, Danışmanlık ve 3- Boyutlu Kent Modelleme." i şin süresi 1 20 gün olarak belirlenen söz konusu ihale i lanında
240
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Temmuz 2008
ayrıca alınacak olan hizmetin niteliği ve türü için de şöyle denildi: " i BB sınırları dahilinde Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahasını Kapsayan 1 1 O Hektarlı k Alanda Özel Uzman l ı k Gerektiren Araştırma i nceleme Etüd i şi." Belediyenin şartnamesine göre yüklenici firma, söz konusu iş için se kiz şehir plancısı, iki m imar, iki harita mühendisi, bir peyzaj m imar, bir sos yolog ve bir sanat tarihçisin i bu iş için çal ıştıracak. i BB Basın Danışmanlığı yetkilileri ihale konusu işin Bayındırlık ve i skan Bakanlığı'na ait olduğunu, ya pılan bir protokol gereği ihaleyi i BB'nin yaptığını, ihale bedelinin bakanl ı k tara fından ödeneceğini söyledi. Söz konusu işin tarafı olmad ı kları nı beli rten yetkililer, açı k i haleye sadece, i BB'nin bir şirketi olan Simtaş-Boğaziçi Peyzaj i nşaat M ü şavirlik Teknik H izmetler Sanayi Ticaret AŞ'nin teklif verdiğini, teklif zarfın ı n ise teklif dosyası i ncelendikten sonra açılacağı n ı söyledi.
Mes l e k Od alar-ı Ka r-şı ÇıkıyorHaydarpaşa bölgesinde yapılacak projenin detayları bugüne kadar net ola rak açıklanmadı. Meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları yetkililerin tatmin edi ci açı klama yapmasını isterken, projeyle birlikte Kadıköy ve Ü sküdar'a gelecek yaklaşık bir milyon insanı bölgenin kal dırmayacağı n ı , altyapının yetmeyeceğini, tarihi dokunun elden gideceğini savu nuyor. Şehir plancıları yüksek ve geniş binaları içeren projenin, i stanbul'un silüetini ezeceğini, zeminin sağlamlaştı rılması için çakılacak kazıkiarın bölgeyi tahrip edeceğini iddia ediyor.
At- a t- ü r k H a v a l ima n ı Ke n d i �n e rj i s i n i U r e t- e c e k 1 8 Temmuz, NTVMSNBC
i stanbul Atatürk Havalimanı'nda uygu lanacak projeyle havaalanının tüm elektrik ihtiyacı, ısıtmanın yüzde 40, soğutmanın ise yüzde 35'i karşılanacak. Enerji Piyasası Denetleme Kurumundan
(EPDK) Şubat 2008'de "Otoprodüktör Lisansı" alan TAV i stanbul, Atatürk Havalimanının enerjisini trijenerasyon sistemi kurarak üretecek. i stanbul Atatürk Havalimanında yapı m çalışmala rına başlanan Otoprodüktör Santralinin yıl sonunda devreye girmesi planlanı yor. Projenin tamamlanmasıyla birlikte i stanbul Atatürk Havalimanı, kendi elektrik ve i klimlendi rme enerj isini kendi üretir konuma gelecek . Projeyle elektrik üretimi sağlanırken , atık ısı geri kaza nım kazanıyla elde edilen ısının terminal iklimlendirilmesinde kullanılmasıyla da enerji harcamasında yüzde 25'1ik tasarruf sağlanacak. 9 , 9 megavat gü cünde ol ması öngörülen tesis, Atatürk Havalimanın tüm elektrik ihtiyacı ile ısıtmanı n yüzde 40' ı n ı , soğutmanı n da yüzde 35'ini karşılayacak. TAV i stanbul Genel M üdürü Kemal Ü nlü, hava liman ları nın stratejik noktalar olduğunu be lirterek, kendi elektrik enerjisini üreten bir hava l iman ının olası elektrik kesintisi krizlerinden en az düzeyde etkilenece ğini kaydetti.
Ünlü , Ş u n l a r-ı Söyled i : " Kurumumuz sürdürülebilir gelişim politikalarına paralel olarak işletmesini üstlendiği hava l imanlarında en az tüketim ile en kaliteli servisi vermeyi prensip edinmiştir. Daha önce Ankara Esenboğa Havalimanı'nda da aynı teknolojinin ürünü Otoprodüktör Santralini hayata geçirmiştik. Atatürk Havalimanında da sosyal sorumluluk bili nci, çevreye duyarlı yapımızia hizmet vermeyi sürdüreceğiz." Türkiye'deki havalimanları arası nda ilk kez Esenboğa'da hayata geçirilen Otoprodüktör Santrali, Devlet Hava Meydanları i şletmesi tarafından diğer hava limanlarında kullanı lmak üzere örnek olarak gösteriliyor. Türkiye'de kurulu trijenerasyon tesisleri sayesinde, karbondioksit gazı salınımında 9 milyon ton azalma sağlandığı hesaplanıyor.
karşıya kalması ve i stanbul Büyükşehir Belediyesi ( i BB) Başkanı Kadir Topbaş'ın " Daha az duş alın" g i bi su ta sarrufu taktikleri vermesi sadece kamu oyunu değil, i BB Meclisi'ni de karıştırdı. Ü ç meclis üyesinin birleşerek Topbaş'a verdiği iki önergenin birinde susuzluğun hesabı sorulurken, diğerinde beledi yenin turistik tesislerinde neden alkol satılmadığının cevabı istend i .
Topba ş ' ı Topa Tut- t- u l a r-
i BB Meclis üyelerinden H üseyin Sağ , Zeki Çakır ve Ali Lütfü G ü ndoğdu 1 4 Temmuz 2008'de ortaklaşa verdikleri önergelerle yapılan yanlış uygulamaların hesabını sorarak, cevapsız kalan bazı soruların altını çizdi. Verdi kleri biri nci önergede i stanbul'un su sorununu ele alan meclis üyeleri, " i stanbul'un su rezerv lerinin yeterli olmamasına rağmen su havzalarının korunmaması , i stanbul Su ve Kanalizasyon i şleri ( i S K i ) M üdürlüğü"nün olumsuz rapor vermesi ne rağmen bir çok plan tadilatının i BB tarafından onaylanmasının" i stanbul"u susuzluğa sürüklediğini beli rterek bu uygulamaların neden yapıldığını sordu lar. i S K i 'nin i stanbul'un su sorununu çözmek için hayata geçirdiği "Yeni i çme Suyu Kuyuları Projesi"nin ağırlıklı olarak uygulandığı Silivri'deki yeşil alanlarda uygulandığının beli rtildiği önergede, kuyuların açıl masından sonra yeşil alan daki i marın h ızla artması ve betonlaş masına işaret edilerek, "kuyuları açmak buraları rezidans yapabilmenin taktiği miydi" diye soruldu. " Neden bu kuyuları Kartal'da, Kadıköy'de açarak, suyu daha yakından temin edip masrafları n ızı da düşürme tekniğini kullanmadınız" sorusunun yer aldığı önergede, 2008'de açılacak 40 kuyunun nerelere yapılacağı sorusu da yer aldı .
S u s u z l u ğ u n Mat-emat-iği
To p b a ş '. .a To k a t Gi b i 2 O n e r g e 1 8 Temmuz, Birgün YAZAN: ONURKAN AVCI
i stanbul'un onca yatırıma rağmen aylar sonra tekrar susuzlukla karşı
Susuzluğu masaya yatıran önergede ayrıca şu sorular yer aldı : " i stanbul"da kaç bin abone var ve ne kadar su bedeli toplanıyor? Melen suyu pro jesine ne kadar para yatırıldı? Melen Çayı'nın Trakya'ya giden kolunu i stanbul'a aktarırken, Tarım bölgesi
Temmuz 2008
Dı ş i ş le ri Ba k a n l ı ğ ı Ko n g r e Me r k e z i B i n a s ı Mima r i P ro j e Ya r ı ş ma s ı Ko l o k y u m u ' n d a Mima r l ı k Ad ı n a H e r Ş e y Oz g ü r c e Pa y l a ş ı l d ı
olan Trakya'nın susuz kalmaması için ne gibi önlemler alındı? Medyada da ses getiren Karadeniz"den su aktarım ı pro jesinde, Tuna Nehri yüzünden kirlenen Karadeniz suyunun sağ l ı k açısından gerekli tahlilleri yapıldı mı?" Başkanlığa verdikleri ikinci önergede ise belediyenin turistik tesislerindeki alkol yasağ ı n ı ele alan meclis üyeleri, bu uygulamanın turizmi vurduğunu söy lediler.
..
Belediyede Alkol H a ram
Ö nergede, i BB bünyesinde bu lunan Arnavutköy, Beykoz, Çamlıca, Dolmabahçe, Fethipaşa, Florya, Gözdağı , Haliç, i stinye, Dragos, Kasımpaşa, Küçükçekmece Turistik sosyal tesislerinde alköllü içki yasağı uygulandığı belirtilerek, nedenleri sor gulandı . Bazı tur düzenleyicilerinin içki servisi olmadığı için turistleri tesisiere getir mekte zorlandığı bilgisinin ortada oldu ğunu beli rten meclis üyeleri, tesis per sonelleri arasında yaptı kları araştırmada da personelierin içki yasağını insanlara anlatmakta güçlük çektiği bilgisini verdi ler ve içki servisinin yapılması önerisin i Başkanlığa sundular.
"AKP Zih n iyet-inin Dışa Vu r u m u "
i BB Meclis Ü yesi H üseyin Sağ , ver d ikleri önergeyle ilgili şunları söyledi: " 20 1 0 yılı kültür başkenti olmaya aday i stanbul'daki turistik tesislerde içki ya sağ ı n ı , turistlere nasıl açı klayacağız? Ö nünde Avrupa Birliği bayraklarının dalgalandığı tesislerde alkol yasak olunca, ' Bu rada AKP zihniyeti hakim' demekten başka çare kalıyor mu? Öte yandan susuzlukla ilgili i S K i "nin elini kolunu bağladılar. i S K i 'nin olumsuz rapor verdiği bir çok yapılaşmaya onay veren başkanlık, görev süresi boyunca su havzalarına yaptırdığı 1 . 5 m ilyon metrekarelik inşa atı nasıl açı klayacak? i S K i 'nin suç duyurusunda bulunduğu bir çok yere işlem yapılmaması nasıl açıklanacak? Su havzalarında 24 bin kaçak yapı var ama gereğini yapan yok, yani i S K i 'nin de elini kolunu bağlayıp, be tonlaştırdılar."
21 Temmuz YAZAN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
1 0 Tem muz 2008'de sonuçları açıklanan Dışişleri Bakan lığı Kongre Merkezi Binası M i mari Proje Yarışması ko lokyum u 1 8 Temmuz 2008 tarihinde yoğun bir katılı mla Gazi Ü niversitesi c G> Mühendislik - M i marlı k Fakültesi'nde u c düzenlendi. Tt Ö dül kazanan kazanmayan birçok ,:l � yarışmacının katıldığı kolokyum ve ser G> ın giye okullar tatil olmasına rağmen çok n en sayıda öğrencinin ve genç mimarın da c E katıl ması d ikkat çekti. U> n ı... Kolokyum öncesinde proje sergisi � izleyicilerin çoğu tarafından gezildi. ·n N Serginin gezilmesinin ardından kolok G> "" ı... yum katılımcıları nın konferans salonuna G> :ı: geçmesiyle kolokyum belirlenen saatte G> ı... başlad ı . J üri Başkanı Doğan Hasol, cı c yarışmayı düzenleyen ve emeği geçen o � bütün kurumlara ve yarışmaya katılan n � m imarlara teşekkürlerini sunarak baş M g ladığı konuşmasında jürinin uyumlu bir çalışma yaptıldığını, çoğu kararı oybir liğiyle aldıklarını ve tarihlere uyduklarını ...ı ı... dile getirdi. Hasol, bütün jüri üyelerinin � tam katılım ıyla gerçekleşen değer� ., n lendirme aşamasında danışman jüri o
�
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
24:1.
üyelerinin de kendileri için yol gösterici olduğunu ekledi . Hasol jürinin genel değerlendirme kriterlerini ise şu şekilde sıraladı : Kuruma i lişkin m imari kimlik, mimari dil olgunluğu, yerleşme ilkeleri, yönelme, ulaşım uygunluğu, kitle kom pozisyonu, iç ve dış mekanların düzeni, işlevler, strüktür ve teknoloj i . Ö dülleri bütün bu kriterleri sağlayan uygulanabilir projelere verdiklerini be lirten Haso l , mansiyonları ise değişik fikirlere verdiklerini beli rtti. Bu dağılımı mansiyonlar arasında benzer bir şema bulunmamasının da açıkça görünmesin den anlaşılabileceğini beli rtti. Daha sonra sözü diğer bir j üri üyesi Özgür Ecevit aldı . Yarışma müessesinin evlilik müessesine benzediğini sürekli eleştiri aldığını ama daha iyi bir çözü mün bulunamadığını söyledi. Bu yarış mada dikkat çeken özelliklerden bir ta nesinin de peyzaj mimarl ı ğ ı , akustik çö zümü ve kontrolörlüğün de proje müel lifine verilmesi olduğunu belirten Ecevit, yarışmacı genç m imarlara kazanmak için birkaç defa kaybetmek gerektiğini söyleyerek heveslerinin kırılmaması gerektiğini söyled i . Bu konuşmaların ardından jüri başkanı Doğan Hasol söz almak isteyen dinleyicilere mikrofonu uzattı . i l k olarak sözü yarışmada ikincilik ödülünü alan M imar Cem Açıkkol aldı . Seçilen ilk sekiz projeyi oldukça olumlu bulduğunu belirten Açıkkol bu sekiz proje içinde biri nci projeyi aralarında en zayıfı olarak bulduğunu söyledi . Yarışma şartnamesinde yer alan v e ken disinin de tasarım esnasında oldukça önemli bir veri olarak d ikkate aldığı "ko nukevinin sonradan yapılmasına olanak verme" maddesinin birincilik ödülü
242
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
kazanan projede dikkate alınmadığını belirterek kendisi gibi şartnarneyi dikkate alan yarışmacıların kendilerini kirlenmiş hissedebileceğini belirterek mekansal eleştirilerini dile getirdi. Daha sonra sözü yarışmadan ikinci mansiyon alan projenin m üelliflerinden Hasan Özbay ald ı . Yarışmaların artma sının oldukça iyi bir gelişme olduğunu kaydeden Özbay, genel olarak yarışma ların şartnameleriyle ilgili eleştirilerini ve önerilerini dile getirdi. Daha sonra birinci ödülle ilgili mekansal eleştirilerini söyleyen Özbay, birinci projenin tasarım kurgusunun başarılı olduğunu ama de taylarına müdahale edilmesi gerektiğini vurguladı . Özbay ayrıca, birinci ödülde yer alan Dışişleri şehitlerinin isminin yazılı olduğu duvarı da eleştird i . Eleştirilerin ardından eleştirilere cevap vermek adına sözü alan Doğan Hasol, birinci projenin bir konsept pro jesi olduğunu ve detayların ı n değişebi leceğini söyledi. Jürinin değerlendirme yaparken dikkate aldığı tek bir yatırımla ele alma d üşüncesini dikkate aldığını ve danışmanların da bunu onayladığını vu rugulayan Hasol, birinci projenin çözü münü başarılı bir çözüm olarak gördük lerini belirtti. Jüri adına sözü alan Ö zgür Ecevit, Hasan Özbay'ın şartnamelerle ilgili eleştirilerine katıldığını beli rterek, yarışma açan kurumların iyi bir sonuç elde edebilmeleri için teknik ve estetik açıdan ayrı ayrı değerlendirme yapacak iki jüri oluşturmalarını önerd i . Ö düllerle v e yarışmalada ilgili eleştiri ler genç m imarların da katılımıyla yakla şık 1 , 5 saat tartışıldı. Bütün eleşirilerin ardı ndan jüri sözü birinci ödülü kazanan projenin müelliflerinden Orhan Ersan'a verd i . Ö ncelikle yarışmaya emeği ge çen herkese teşekkürlerini sunan Ersan, insanların zihninde hala m i marlığın in sanların gözünde meşruiyeti olmadığını belirterek Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde en azından kamu yapıları nın yarışma yoluyla elde edilmesiyle m imar lığın kurumsal bir zemine oturacağı n ı söyledi . Ersan, Süleyman Demirel Ü niversitesi M imarlık Bölümü 2003 mezunu olduğunu ve 2005'den itibaren 1 7 tane yarışmaya g i rdiğini söyledi. Bu süreç zarfında şartnarneyi inceledikten sonra bir kenara bıraktığını çünkü şart narnelerin ölçülebilir şeyleri verdiğini
Temmuz 2008 j ürinin tasarımda ölçülebilir şeylerden ziyade ölçülemeyen şeyler görmesi gerektiğini söyledi. Bu projede o ruhun olduğunu düşündüğünü vurgulayan Ersan eleştiri alan anıtsal duvarı öğren ci olduğu dönemde de yaptığını, hoca sı ndan eleştiri aldığını ve o duvardan vazgeçtiğini söyledi. Bu projede ise o duvarı bir barış duvarı olarak gördüğü nü acıyla başlayan duvarın arkasında konferans salonuna dönüşerek insanla rın demokratik olarak konuşabilecekleri bir mekana dönüşmesi fikri olduğunu söyledi. Ersan konuşmasını şu sözlerle bitird i : "Yapılan eleştirileri mimarlığın yararını gözeterek çözeceğime dair buradaki m imar arkadaşlarım ve jürinin önünde söz veriyorum." Bu konuşmanın ardın dan kolokyumun sona ermesiyle katılım cılar projelerle ilgili fikir alış-verişlerine konferans salonunun d ışında devam ettiler.
durum oluşturduğuna kanaat getirmiş ve her şeyden mühimi, bunu etrafına da söylemişti. Radikal'in Cumartesi eki de geçen hafta mevzuyu almış, büyütmüş, yazar, tasarımcı ve gazetecilere köprü nün cinsel tercihleri hakkındaki görüş lerini sormuştu! Peşinen söyleyeyim, beni m evde ne kadar renkli ve yanarlı dönerli ışık, abajur falan varsa söktüm , bir kenara kaldırdım. Sonra paniğe kapıldım; homofobik insanların asl ında homoseksüel eğilimleri olduğu yönünde tezler vard ı r ya, işte bu tezler hatırıma geldi , "Yoksa eşcinsel eğilimlerim mi var?" diye paranoyalara gark oldum. Neyse efendim, sizi kendi deliliklerimle sıkmak istemem ama bu köprünün 'gay'liği meselesini 40 yıl düşünsem aklıma gelmeyeceği için, ister istemez sarsıldı m.
Kim Kafa Ya pıyor
Binala rın Ci n s el Te r c i h l e r i 21 Temmuz, Sabah YAZAN: SAMi TOSUN
Boğaziçi Köprüsü "gay" ise, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü kullanırız da, diğer binaları ne yapacağız? Acaba girip çık tığımız binaların cinsel tercihleri nedi r? Şimdi efendim, biliyorum, çok acayip ama işin müsebbibi ben değilim. Caz Festivali kapsamında i stanbul'a gelen müzisyen Rufus Wainwright, " Boğaz Köprünüz ne kadar da gay ! " dedi ve olanlar oldu. Yani , elin cazcısı gelip bizim bilmem kaç senelik köprümüzü eşcinsel ilan etti, 40 akıllı bu lafı çıkaramadı. Konser aralarında kendi eşcinselliğinden de sık sık dem vuran Wainwright, köprünün "rengarenk ışıklarına ve yanardöner görüntüsüne" bayı ldığını söylemiş, bunun "gay" bir
o .... 'O CD Q. .... � .... 3::
'10 1.. >O> o +0 u. ' o:J "' o:J 1.. Q. oo :.:
.... <> .... N o >O> o aı
Aslında, " Köprüm üz için şöyle böyle diyorlar, siz ne dersiniz? " diye görüş alınan kimselere daha fazla şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Yani , biri bana telefon açıp böyle bir soru sorsaydı, hani ga zeteci kontenjanından, acaba hangi saçma arkadaşım kafa yapıyor diye ayrı bir paranayaya kapılır, "Telefon sapı k lığının manası yok kardeş i m ! " diyerek telefonumu kapar, pilini bir süreliğine çıkarıp kenara koyardı m . Halbuki, pek çok kimse köprünün cinsel tercihleri hakkında cevap vermiş, hadiseyi gayet ciddi bir kentsel olgu olarak ciddiye alıp değerlendirmelerde bulunmuştu. i şte biz zaten bundan dolayı çok acayip bir memleketiz . . . Peki, madem öyle, ben de buradan diğer bazı mimari yapı ların cinsel yönelim lerini ifşa ediyorum: Ankara Sıhhiye'de dikili Adiiye Saray ı : Sado-mazoşist eğilimleri olan, hatta grup seks esnasında Formula 1 'in pat ronu Max Mosley gibi Nazi üniforması giyebilen ve fakat aslı nda atraksiyon geliştirmekten uzak, kütük gibi sevişen bir hali var.
Temmuz 2008 Gökkafes: " M ühim olan boyu değil işlevi," özdeyişini haklı çıkarır gibi, ho mofobik ve aslında gizli homoseksüel bir maço gibi halleri var. . . Eski Galata Köprüsü: Haliç kıyısında, üstü gaze telerle örtülü yaşlı bir muhabbet telialı ölüsü görüntüsü var. Kıvrımlarında ne pazarlı klar gizli! . . Yeni Galata Köprüsü: Travesti ... Atakule: Ses var, görüntü yok bir erkek figürü. Yatakta başarısız. Döner denilen kule başl ığı dönmüyor ama o bir başkentli sosyete " playboy"u havası nda. Artık başkentte ne kadar sosyete ve ne kadar "playboy" olun uyor sa. . . i zmir Saat Kulesi: Kart zam para! Genç kızları baştan çıkarabilme kapa sitesini hiç kaybetmemiş. Yatakta tec rübesiyle var olma savaşı veriyor ama dışarıda d üşman çatlatıyor. Konuyla i lgisi yok ama " M illi Çapkın" Süha Özgermi de Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde sık sık görülüyor son dö nemde . . . Cevahir Alışveriş Merkezi: i çip içip karısını, çocukları nı döven, diline vurmuş bir sonradan görme. Cep tele fonlarında kaydı var ama aslında cinsel eğilim çeşitliliğine bile mecali yok . . . Düden Şelalesi: Çok erkek egemen ! . . Akmerkez: Boyalarını, makyajlarını fa lan aşıp da bir türlü sevişilemeyen orta yaş üzeri bir Etiler kad ını. Zaten estetik nedeniyle yüzünden ne hissettiği belli olmuyor. Orgazm taklidi yaptığı söyle niyor. . . Haydarpaşa: Kentsel dönüşüm projesi kapsamında bildiğiniz transsek süel olma yolunda ilerleyen bir hali var. Sürükleniyor. Kendi istemi dışında . . . Levent civarı banka kuleleri: Hafta sonu cinselliğiyle ömür tüketen fevkalade "straight" ve hatta pozisyon zenginliği bakı m ı ndan fukara, nizam i sevişgenler. . . Ü tülü i ç çamaşırıyla dolaşmaları da cabası . . . Daimabahçe Saray ı : Bildiğiniz randevucu "madam" . . .
B a y ramp a ş a Ce z a e v i Pa r k v e K ü l t- ü r A la n ı n a Dö n ü ş ü y o r ... 2 1 Temmuz, istanbul Büyükşehir Belediyesi
Türkiye'nin en büyük cezaevlerinden Bayrampaşa Cezaevi'nin kapısına törenle kilit vuruldu. Cezaevinin yerin de ağırl ıklı yeşil alanların yer alacağ ı ,
kültür-sanat ve rekreasyon alanlarından oluşan bir projeyi hayata geçireceklerini açıklayan Başkan Topbaş, " i nsanların gelmek için can attığı, soluk alınacak bir alan ortaya çıkacak," dedi. Türkiye'nin en büyük cezaevlerin den biri olan ve yaklaşık 40 yıldır hizmet veren Bayrampaşa Cezaevi, yeşil alanların yoğ unlukta olduğu kültür-sanat ve rekreasyon alanına dönüşüyor. Bayrampaşa Cezaevi 'nde düzenlenen kapanma törenine Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın yanı sıra, i stanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, AK Parti i l Başkanı Aziz Babuşçu, Bayrampaşa Belediye Başkanı H üseyin Bürge ile vatandaşlar yer aldı.
Baka n Şa h i n ; "Cezaevle ri ve Adliyeleri Ye niliyo r u z " Törende konuşan Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, son 5 yılda Türkiye'de kötü şartlarda hizmet veren 1 50 civarında cezaevinin kapatıldığını belirterek, bunların kapanışıyla i lgili hiç tören yapılmadığını söyledi . i l k kez bir cezaevin i n kapanışı için tören düzenlen diğini anlatan Bakan Şahin, "Neden bir cezaevi nin kapan ışı için tören düzenli yoruz? Bir defa, Bayrampaşa Ceza i nfaz Kurumu, bizim cezaevi tarihimizin sem bolüdür. 40 yıllık geçmişi var. Binanın 1 956'da temeli atıl m ı ş ve 1 968 'de hiz mete g i rmiş. 40 yıldır Türk infaz sistemi ne hizmet ediyor. Bugün Bayrampaşa Cezaevini kapatıyoruz, terk ediyoruz. Aslı nda sadece Bayrampaşa Ceza i nfaz Kurumunu terk etmiyoruz, onun şahsı nda çağ dışı kalmış olan bir ceza i nfaz sistemini de terk ediyoruz. Koğuş sistemine dayalı, hükümlü ve tutuklula rın 50-60-70 kişilik, üst üste ranzalarda bazen de yer yataklarında yatmak zorunda kaldı kları infaz anlayışını terk ediyoruz," diye konuştu. Bayrampaşa Cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlüleri, inşa ettikleri çağdaş ve modern ceza infaz kurumla rına naklettiklerini anlatan Mehmet Ali Şahin, aslında bu törenin, bir anlamda bu çağda bulundurulmaması gereken
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
243
bir infaz sistemini bı rakarak, yeni bir i nfaz sistemine geçişin töreni olduğunu kaydetti. Bir daha böyle bir tören yapı labileceğini zannetmediğini ifade eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: " Bana, 'yeni , modern ve çağdaş anla yışla hazırlanan Silivri'deki cezaevinin açılışı yapılacak mı?' diye soruyorlar. Cezaevlerinin kapatılması nı içime sin diriyorum da bir cezaevine ne kadar çağdaş ve modern olursa olsun açılış töreni yapmayı içime sindiremedim . Hayır, böyle b i r açılış töreni yapılmaya cak . Çünkü biz insanımızı cezaevlerinde görmek istemeyiz. Cezaevlerinin boş olmasını isteriz. Vatandaşlarımızın iyi insan olarak hayatlarını sürdürmelerini, buralara hiç ihtiyaç duyulmamasın ı arzu ederiz." Son yıllarda mevzuatta yapılan deği şikliğe paralel olarak prestij binaları an lamında yeni adiiye sarayları da yapma ya başladıklarını belirten Şahi n , 2003 yılı başında Türkiye'deki 70 müstakil adiiye binasının bugün 1 60'a çıktığ ına dikkat çekti. "Bizim dönemi mizde 90 civarında yeni adiiye binası hizmete girmiştir. Bir o kadarının da proje çalışmaları ve i nşaatı devam etmektedir," diyen Şahin, i stanbul'da biri Kartal'da, diğeri Çağlayan'da olmak üzere inşaatı devam eden iki adiiye binasının da 2010 yılında h izmete gireceğini söyledi. Adalet Bakanı Şahi n , 2003 yılı başında adliyelerin toplam 569 bin metre kare alana sahi p olduğunu, son 5 yılda buna 802.000 metrekare eklendiğini anlata rak, inşaatı devam eden adiiye sarayları da bittiğinde Türkiye'de müstakil adi iye binalarının toplam kullanım alanlarının 2 milyon metre kareye çıkacağ ı n ı kaydetti. Bakan Şahin, "Bu, son 5-6 yıl içinde, Cumhuriyet tarihinde yapılan müstakil adiiye saraylarının 4 misli adiiye sarayı yapma anlamına gelir," dedi. Türkiye'nin, çağ ın içinde bulundu ğ u değişimi ve dönüşümü yargıda da ceza infaz sisteminde de yakala ması çabası içinde oldukları nı ifade eden Şahin, şunları kaydetti ; "Bugün Bayrampaşallların sık sık bana ifade ettiği noktaya geldik. Biraz sonra ka patacağız, kilit vuracağız ve anahtarını da Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş'a teslim edeceğiz.
244
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Adil , hızlı, erişilebilir, güven duyulan, insan haklarına saygı l ı etkin bir yargı ve infaz sistemini ortaya koymayı amaçlıyo· ruz. Bunu da büyük ölçüde başarmak· tayız. Neyi özlerim biliyor musunuz? Bir gün Ceza ve Tevkifevleri Genel M üdürü Kenan Bey bana gelsin ve desin ki "Sayın Bakanım, bizim şu anda 29.000 ceza infaz koruma memurumuz var. En son aldığımız bilgiye göre, cezaevle rinde kalan hükümlü ve tutuklu sayısı 29.000'e inmiş. Bu personel biraz faz· la. i sterseniz bunların bir kısmı n ı arzu ettikleri kurumlara gönderelim desin . Bugün böyle bir noktaya gelmiş olayı temenni ediyorum. Acaba Türkiye'de çok mu suç işleniyor? Ü lkemizde bugün itibariyle bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı 97.000. Acaba Türkiye nüfusuna göre bu çok mudur? Ben tabii ki çok diyorum , ama uluslararası bir m ukayese yaptığımızda ABD'de cezaevlerinde bulunan kişi sayısı 1 00.000'de 600, i ngiltere'de 300, Almanya-Fransa'da 250, bizde 1 28'dir. Ben bunu dahi yük· sek buluyorum. Çünkü bizim toplumu· muzun kendine has özell i kleri, kültürü ve hayata bakışı, iyi insan, iyi vatandaş olmaya müsaittir. O nedenle bir gün Kenan Bey'in bana veya bir başka ge· nel müdürün bir başka adalet bakanına bu düşünceyle gelmesini temenni edi· yorum."
Baş ka n Top b a ş ; "Bay r-ampaşa ' d a Ye ni Bir Dön ü şü m Başlıyor-..."
i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da şehrin çok önemli yatırımlarla dünyanın en modern kentlerinden biri haline geldiğini belir· terek, " i stanbul'un birçok noktasında kentsel dönüşüm çalışmaları başlattık. Karta! Alt Bölge, Kağıthane Cendere Vadisi ve Küçükçekmece i ç-Dış Kumsal dönüşüm projeleri bunlardan en önem· !ileri. Şimdi Bayrampaşa'da da cezae· vi nin kapatılmasıyla yeni bir dönüşüm başlıyor" dedi. Cezaevi de olsa insanın yaşadığı her yerde hayatını en m ü kem· mel idame ettirecek şekilde mekanlar hazırlanmasının mutlaka gerektiğ ine dikkat çeken Başkan Kad i r Topbaş; " i stanbul Büyükşehir Belediyesi olarak asla kurumsal taassup göstermeden hizmet ediyoruz. Çağlayan'daki arazimiz
Temmuz 2008 çok kıymetli ve kupon yer olmasına rağ· men, Sayın Başbakanımızın başlattığı 'Adalet Sarayları' projesinin en önemli noktasını oluşturacak bir adalet sarayı yapımı için burayı banaklığımıza devret· tik. Karşılığında Sultanahmet Adliyesi ve Bayrampaşa Cezaevi önümüze kon· du. Ü lkemizin ve şehrimizin menfaatleri· ni düşünerek bu değişime evet dedik, el sıkıştık. Şimdi Çağlayan'da Türkiye'ye örnek olacak bir adalet sarayı inşaatı hızla yükseliyor. Buradaki cezaevinin daha iyi koşullarda hizmet verecek bir alana taşınması i stanbul için çok önemli bir gelişme" diye konuştu.
Büyü kşe h i r- ' de n Bayr-ampaşalıla r- ' ın Kaygılar-ını Gid e r-ecek Bir- Pr-oj e ... Bayrampaşa Cezaevi'nin acı ve tatlı hatıralarıyla yıllarca yaşandığını, şimdi kötü hatıraları silecek güzel bir projeyle i lçenin dönüşümünü sağlayacaklarını anlatan Kadir Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü; " Biz 1 20 dönümlük bu arazi· nin Bayrampaşa ve i stanbullular'a hiz· met veren, yapı yoğunluğu getirmeyen, insanı esas alan ve buradaki esnafımızı da düşünen bir projeyi önümüzdeki günlerde kamuoyuna takdim edeceğiz. i stiyoruz ki burada, kötü hatıraların güzelliklere dönüştüğü güzel bir mekan ortaya çıksın . Burada yeşil alanlarıyla, kültür-sanat aktivite merkezleriyle, ye· raltı otoparklarıyla bölgenin solu k aldı ğ ı , insanların gelmek i ç i n can attı ğ ı , ağırlık· lı yapıların yer almadığı soluk alınacak bir alan ortaya çıksın. Burada gelecek kuşakların konuşacağı bir tarih düşü· yoruz. 41 yıl acı tatlı hatıralarıyla hizmet veren cezaevinin nasıl güzel bir alana dönüştüğünü anlatacaklar. i nsanların 'Allah kurtarsın' dediği bu cezaevinin nasıl modern bir alana dönüştüğünü hep birlikte göreceğiz. i nşallah böyle bu mekanın açılışında da birlikte olacağız. Bayrampaşalı vatan· daşlarımız tedirg i n , biliyorum . Ama bu· raya bir yapı yoğunluğu getirmeyeceğiz. Yeraltına yer yer kapalı otoparklar, kül türel aktivite alanları bulunacak.Ağırlıklı bölgedeki ağaçların korunacağı yeşil bir projeyi hayata geçireceğiz. Bölge insanlarının yıllardan beri sıkıntı yaşa· dığı bu alanı , gelip soluklanabilecekleri,
mutlu olacakları bir alan haline getire· ceğiz. Bu alan içersine konut düşünmü yoruz. Parkları n, rekreasyon alanlarının, kültür-sanat aktivite alanlarının ve yeral tında kapalı otoparkların bulunacağı bir proje." Törende konuşmaların ardından Bakan Mehmet Ali Şahin ve Başkan Kadir Topbaş, basın mensuplarıyla birlikte cezaevini gezdi. Bakan Şahin, " Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım" filminin oyuncuları Vural Çelik ve Okan Tangücü i le koğuşta bir süre sohbet etti. Ardından Mehmet Ali Şahin ve Kadir Topbaş tarafından cezaevinin kapısı ki· litlendi ve Bakan Şahin anahtarı Başkan Topbaş'a teslim etti. ..
Uze rindeki H e r Ya p ı n ı n " Ta s.� r l a n d ı ğ ı " ODTU Kamp ü s ü Yı k ı l ı y a r m u ? 22 Temmuz YAZAN: GÜL KESKiN · ARKiTERA.COM
Geçtiğimiz hafta Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından O DT Ü Ankara Kampüsü'ndeki 45 binaya "uygulama imar planı, yapı ruhsatı ve iskan belgesi bulunmadığı" öne sürülerek 1 m ilyon 800 bin YTL'Iik para cezası kesilme· si, dahası yasayla belirtilen koşulların sağlanmaması halinde yıkılacağının dile getirilmesi başta m imarlık camiası ol mak üzere çoğu kesim tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Türkiye'nin tartış· masız en önemli eğitim kurumlarından, yarım asırlık bir geçmişe sahip Orta Doğu Teknik Ü niversitesi (ODT Ü ) aynı zamanda Türkiye'nin ilk kampüs ü niver· sitesi. 1 956 yılı nda Kızılay'da M üdafaa Caddes i ' nde Emekli Sandığı'na ait kü· çük bir bina ile TBMM arkasındaki ba· rakalarda eğitime başlayan O DT Ü 'nün bugünkü mevcut arazisine taşınması 1 963 yılında gerçekleşti. Dönemin idari heyeti tarafından uzmanların görüşleri alınarak önerilen Balgat, Etimesgut gibi Ankara'nın az gelişmiş bölgeleri arasın dan seçilen kampüs arazisi, o dönemde ODT Ü 'nün bugünkü görüntüsünden oldukça uzak, üzerinde yer alan bir kaç yapı dışında uçsuz bucaksız Anadolu bozkırının el değmemişliğine sahi p
Temmuz 2006 Salonu , M imarlı k Amfisi, ODT Ü Kreş, ODT Ü Ü çlü Amfi, Sağlık Merkezi, M ikrobiyoloji ve Biyokimya Laboratuarı , Petrol Araştırma Merkezi, ODT Ü Kütüphane, Arkeoloji M üzesi, i nşaat M ühendisliği Laboratuarı, ODT Ü
bir alandı.' 1 960'1ı yılların ortasından itibaren ise dönemin rektörü Prof.Dr. Kemal Kurdaş tarafından başlatılan ağaçlandırma kampanyasıyla yeşerme ye başladı ve orman kuran ilk üniversite olma ünvan ını kazand ı . 1 9 6 1 'den bu güne yapılaşmaya devam eden ODT Ü Ankara Kampüsü ve binalarının en önemli özelliklerinden biri de, kampüs planlaması da dahil ol mak üzere çok sayıda projenin mimari yarışmalar yoluy la elde edilmiş olması. Bu nedenledir ki, Prof. Dr. Uğur Tanyel i de, ilk kez günde me gelmesinden itibaren, temelindeki akademik farklılık yaklaşımıyla ilişkili bir m imariye sahip olması; bir yerleşke olarak tasarlanması, sadece öğretim yapılarını değ i l , akademik camiayı top lumsal tesisleri de içermesi öngörülen; üzerindeki her yapının "tasarlandığı" ODT Ü 'nün, hemen her yapının proje lendirildiği ama pek azının tasarlandığı bir ortamda ender bir Türkiye istisnası olduğunu ifade etmektedir.2 Aradan geçen yarım asırda, hatta Melih Gökçek'in de 1 4 yıl boyunca Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı görevini sürdüğü uzun dönem boyunca, bu "yasadışı" duru mun bugüne kadar neden gündeme taşınmadığı önemli bir soru işareti olsa da, maalesef Türkiye'nin önemli modern m imari örnekleri arasında sayılan 45 bina yıkım tehlikesiyle kar şıya karşıya. M imarlık Fakültesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, i ktisadi ve i dari Bilimler Fakültesi, Eğitim Fakülteleri, Havacılık ve Uzay M ühendisliği, Kimya M ühendisliği, i nşaat M ühendisliği, Bilgisayar M ühendisli ğ i , Elektrik ve Elektroni k M ühendisliği, M ühendisli k Bilimleri , Çevre M ühendisliği, Gıda M ühendisliği , Jeoloji M ühendisliği, Endüstri M ühendisli ğ i , Makine M ühendisliği, Metalurji ve Malzeme M ühendisliği, Maden M ühendisli ğ i , Petrol v e Doğalgaz M ü hendisliği Bölümleri, Enstitüler, Meslek Yüksekokul u , Yabancı D il ler Yüksekokul u , Rektörlük Binası, Yemekhane, ODT Ü Kültür ve Kongre Merkezi, Kent Konukevi, ODT Ü Doğu Lojmanları, ODT Ü Batı Lojmanları, Alışveriş Merkez i , Ö ğ renci Yurtları, Öğrenci Konukevi, Spor Merkez i , A ç ı k v e Kapalı Yüzme Havuzu, Spor
Yaşam M erkezi, Baraka Spor Salonu, O DT Ü Rasathanesi , Gökçek'in "Gerekirse yıkarım" açıklamasında bu lunduğu 45 bina.Çankaya Belediyesi sınırları içerisinde yer alan O DT Ü
'ri u 'ri c ·.-4 <.> N :ı .. .c Q) m
Kampüsü'yle ilgili Çankaya Belediye Başkanı M uzaffer Eryılmaz da, pek çok kişi gibi Gökçek'in sert ve zamansız çıkışına tepki gösterenler arasında. Eryılmaz, Gökçek'in aksine O DT Ü ile imar problemleri çözüldüğünü, imar izni verilmesine de günler kaldığ ı n ı ifade ediyor. ODT Ü Rektörü Prof. Dr. U ral Akbulut'un "Yıkabiliyorsa yıksın. Ben kapıda bekliyor olacağım" diyerek tep kisini dile getidiği uygulama üniversite öğrencileri, akademisyenleri ve ODT Ü mezun ları tarafından olduğu gibi sivil toplum örgütleri arası nda da yankı uyandırdı. Bahsi geçen kampüs plan laması ve çok sayıda fakülte binasın ı n yarışma yöntemiyle elde edilen proje lerinin sahibi Behruz Çinici, yaptığımız görüşmede Melih Gökçek'in yaptığı açıklamayla ilgili şunları söyledi: " B i lindiği gibi kampus -devletçe O DT Ü 'ye tahsis edilen (Eymir Gölü da hil)- 4 . 200 hektarl ı k bir arazi içinde en çok 800 hektarlık yer seçimi kararın ı n kazanan müellifine bırakılacağı ulusal bir konkur açılmış, projemiz katılan 25
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
245
proje arasından seçilmiştir. (Eylül 1 96 1 ) Burada yaklaşık 1 00 mimarın katılımı söz konusudur. O yıllarda mimar sayı mıza göre oldukça ilgi gören bir kon kurdu. 18 kişilik jürisinde üç yabancı mimar vardı . Biri de ünlü Spreckelsen - Paris'teki G rand Arche'ı yapan Danimarkah m imar. Projemiz onun çok özel ilgi ve takdirlerini kazanmış, yapım başlarından itibaren de bizleri des teklemişlerdi . . . Ne yazık ki genç yaşta yitirdik. Konkur şehircilik, genel vaziyet planı ile üç yapıyı kapsıyord u : M i marlı k Fakültesi, Rektörlük ve Yurtlar. Ancak şartname mimarın meydana getirdiği eserin beğenilmesi halinde tüm yapıların kendisine verileceği veya verilmemesi halinde dahi bu yapıların yer seçim ve yapılaşma kararlarında mutlaka görüşlerimizin alınacağına amirdi. Topografik verileriyle de m ü kem mel hazırlanmış arazi üzerinde yerleşim planları -1 /2000 ölçekli isteniyordu , yani sadece 1 /5000 veya 1 /500 ölçekli de ğil. Projeleri istenen üç yapı dışındaki diğer yapılar programiarına göre: • M erkez yapılar -laboratuvarlar ve derslikler, spor tesisleri, lojmanlar vb. gibi- tüm fonksiyonlar 1 /2000 ölçekli planda en ince detayları düşünülerek hesaplarıyla çizilmiş blokların en-boy kesitleri, silüetleriyle istenilen maket üzerinde de gösterilmiş idi. • U laşımda oto ve yaya yolları en kesit leriyle açıklanarak gerçek-bilimsel kural lar doğrultusunda kurgulanan şehirciliği jüri ve yönetime sunuldu. Planlama
246
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
1 96 1 'den bu yana 1 8 yıl boyunca büyük bir saygı n l ı kla uygulandı. Başta Sayın Rektör Kemal Kurdaş'la geçen ilk 8 yıl ve yaratılan 300.000 m2 lik yapılar ve ülkede yine ilk kez uygulanan çağdaş altyapısıyla. Yapılar i lerledikçe gelişime göre revizyon planları da yapı lıyor -fa külteden gelen programlar doğrultusun da tüm bloklar konkurla beli rlenen ve müellifine tan ı nan haklar çerçevesinde dikkatle işleniyor- ağaçlandırma da hızla gelişiyordu . . . Böyle bir site hala ülkem izde hüküm süren çağdışı -içerik siz- imar plan ve kuralları . . . TAKS'Iar! KAKS' Iar! M AKS'Iarla elbet de çözüm lenemez, oluşamazdı da . . . Aksi halde bu kurullada kampüs kentlerimizin bu günkü durumuna düşerd i . H e l e b i r d e M e l i h Gökçek g i b i be lediye başkanları da eklendiğinde ( ! ) , Atamızın yarattığı dünyada yönetim değişi kliği sonucu kurulan ilk planlı başkenti Ankara . . . Bakınız bugün nasıl değişim (!), dönüşüm (!) tuzaklarıyla ne hale geldi . . . Ne demeli bil mem ki? Belki yen i adı Gökçekkara olmalı -vaftis babalığını da üstlenebilirim. Hayrettir .. ! Bir "dur" diyen de yok . . . Ç ı kmıyor veya çıkamıyor. . . Pekiyi Devlet nere de? Bayındırlık Bakanlığı -Planlama Teşkilatı- tüm hukuksal kurumlar ne rede? Bir de yenilerde bir kent şurası toplandı. Biz de vardık, dinledik, konuş tuk . . . Dışarıda yeni kentsel cinayetler işlenirken . . . Tepkiler de boşuna artık. Elbette hiç kuşkusuz burada bizlere bü yük görevler düşüyor. Tüm mimarlık -bi lim ve sanat dünyamızı- karartan, çöker ten yıkıcılara zaman kaybetmeden karşı çıkılmalı . . . Ö ncelikle Ankara, i stanbul ve tüm kentlerde şu TOK i vandaliz mine -kimliksizlik- rant blokları ile bu korkunç ' i m ha' hareketlerine son veril melidir diyorum . Haykırıyorum ... Tekrar ODT Ü 'ye dönersek; 1 980'1erden sonra elbette her yönüyle yasal eserimizin (daima tartışmaya hazır olarak) arasına benden görüş alınmadan -sözleşme ve projeye aykırı 'sorumsuzca' ekler yapıldı. i şte ben de bunlara karşıyı m . . . Bu kaçakların yıkılmasını da isternek hakkım . . . Bunları yapan ve yaptıranları -yöneticileri ve mimarlarıyla- da yakın dan tanırım . . . Ama, i nancı m şudur ki: Bunların düzeltilmelerinin ancak yasal zeminlerde sağlanabilir. Barbarlıkla
Temmuz 2008 değil asla . . . Bence Başkan Gökçek kuru sıkı atmayı bıraksın da uluslararası tanı nan, övülen yasal eserlerimi değil, bunların dışında olanlardan birini yıksın da görelim. ODT Ü değirmenlerine karşı gücü yeterse tabii . . . O zaman ben de Panço'su ol maya hazırım. Hodri mey dan! Ancak, hiç değilse ODT Ü kam pusümüzü 1 980'1erden sonra bozan yıkımcı -sökümcü takımının- yüzlerinin bir kez daha kızarmasını isterim doğru su. M imarlı k etiğini hiçe sayanların i lgili haysiyet divanlarınca da yargılanması gerekir. Tekrar Sayın Melih Gökçek'e dönersek, onun Ankara ölçeğinde Neronus Urbanistica Gökçekus olarak geniş bir spekturumla i ncelenip irdelen mesi gerekiyor. . . "
(Grimshaw ve Arcadis Architecten) Nordpark Cable Railway (Zaha Hadid Architects) Building Design Editörü Ellis Woodman, listeye giren bazı binaları değerlendirdi. •
Accordia (Feilden Clegg Bradley St-u d io s , Mac c re a n o r Lavingt-on ve Alison Brooks Arc h it-ect-s) "Accordia Bi nası, asl ı nda geçtiğimiz yıl finale kalmalıyd ı . R I BA J ürisi'nin planları incelemesi sonucunda konut girişlerini eksik bulması ve bu nedenle ödül için aday gösterilemeyeceğini be lirttiği Accordia, bu yıl adaylar arasında. Stirling Ödülleri kapsamı nda bugüne kadar nitelikli konut projelerinin değer lendirmeye alınmadığı da bir gerçek. Accordia, BedZed Projesi dışında ödü lün tarihinde finalistler arasında yer alan ikinci konut projesi. Ancak bence oldukça önemli bir pro je. i nşaat sektörünün kent merkezindeki projelere odaklandığı bir dönemde Accordia, büyük ölçekli ve sürdürülebi lir nitelikte konut projelerinin önemine dikkat çekiyor."
' Doç.Dr. Ayşen Savaş, " Ü niversite Sosyal Bir Topluluktur", ODTÜ Mimari Projeler
1 , 2008.
' Prof.Dr. Uğur Tanyeli, Giriş Yazısı, ODT Ü Mimari Projeler
1 , 2008.
?, 0 0 8 S"t i r l i n g Od ü l ü F i n a l i s t- l e r i Be l l i O l d u 21 Temmuz, Building Design
ÇEviREN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
2008 Stirling Ö dülü finalistleri açı klandı: Royal Festival Hall (AIIies ve M orrison) Westminster Academy (AIIford Hall M onaghan Morris) Manchester Civil J ustice Gentre (Denton Corker Marshall) Accordia {Feilden Clegg Bradley Studios, Maccreanor Lavington ve Alison Brooks Architects) Amsterdam Bijlmer Arena Station •
•
•
•
•
>0
3: M ·� o Q: Q) M .o o u
""' ..
o a.
"O .. o z
Ma n c h e st-e r Civil J u st-ice Cent-re (Dent-on Co rke r M a r s h al l ) " Manchester Civil J ustice Gentre ( M CJ C) , farklı bir bakış açısıyla biçim lendirdiği yoğun kullanım programıyla 'devlet binası' kavramını yeniden yara tıyor. MCJC, sadece yenilikçi yaklaşı m ıyla değ i l , ' Smart P F I ' yaptırımianna uygun olarak projelandirilen ilk binalar
Temmuz 2008 larındaki ününe yapılan bir gönderme. Projeyi diğer okul binalarından ayıran, tasarımcıların ı n oldukça önem verdiği detaylar. G rafik Tasarı m Ofisi Studio Myerscough ile yapılan i ş birliği, dikka te değer sonuçlar yaratmış. Bu sonuçlar, özellikle maddi yetersiz liklerin söz konusu olduğu birimlerde gözle görülür hale geliyor. Stirling Ödülü'nün daha önce bir okul binasına verilmemiş olması, Westminster City Academy'nin bu yılki adaylar arasında favori olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ödülün başka bir binaya değil de aka demiye verilmesi, mimarlığın toplumdaki rolüne ilişkin önemli mesajlar verilmesi ni sağlayabilir." Ö düle aday gösterilen diğer projeler ise şöyle: Amsterdam Bijlmer Arena Station (Grimshaw ve Arcadis Architecten) Nordpark Cable Railway (Zaha Hadid Architects)
arasında yer almasıyla da öne çıkıyor. M i marların başlangıçta yola çıktığı karmaşık planı savunabilecek nitelikte olan bina, aynı zamanda yüksek inşaat kalitesine sahip. Ancak proje, cephe anlatımında hayal kırıklığı yaratıyor. Gelişigüzel konumlan dırılmış ' modaya uygun' konsollar, bina ya dev bir dosya dolabı izieni mi veriyor, bu da binanın toplumdaki rolünü olması gereken noktaya taşımaktan çok uzak. MCJC, listedeki en iyi değil ancak en gösterişli bina ve bugüne kadar Stirling Ödülü'nün en iyiye değil en gösterişli olana verildiğine çok sık rastladık. Fakat ödül MCJ C Binası'na verilirse, bu yine de bir hayal kırıklığı olur."
Royal Fes-tival Hall (Allies ve Mo r r i s o n ) " Royal Festival Hall Restorasyon Projesi'nin finalistler arasında yer alma sı beklenmiyordu. Çünkü bu, birinci derece listelenmiş bir binaya uygulanan ve yapılan deği şikliklerin oldukça yoğun tartışmalara neden olduğu bir proje. Zemin katta konumlandırılan mağaza üniteleri, binanın çevresinde bulunan kamusal alanların niteliğine zarar ver diği nedeniyle eleştirilen önerilerden sadece biri. Konser salonunun kendisine uygula nan değişiklikler de bu oranda tartış malı. Salonun akustik performansını iyi leştirse de, salonun tavanı nda bulunan kontrplak tabakanın kaldırı lmasının ge rekliliği çok sorgulandı. Eğer bu gerekli idiyse bile, onun ye rini alan kanvas 'yelkenlerin' sunulabile cek en iyi alternatif olduğu şüpheli . "
Wes"tmin s "t e r Academy (Allfo rd Hall Mo n a g h a n Mo rris) "AIIford Hall M onaghan Morris'in Londra'nın Westway Bölgesi'nde yer alan turunçgil renklerindeki binası, i ngiltere'nin saliantıdaki okul binaları program ında bir referans noktası ola cak nitelikte. Bina, büyük şirketlerin merkez binalarına benzerliğiyle dikkat çeki yor, bu da Westminster Bölgesi'nin U luslararası Ticaret ve i şletme alan-
•
•
.
IsTanbullula r ' ın SeçTiği Mode rn Vap u r Yıl Son u nda HizmeTe Gi riyo r... 23 Temmuz, istanbul Büyükşehir Belediyesi
i stanbullular'ın " H aydi i stanbul Vapurunu Seç" kampanyası nda oy kullanarak belirlediği modern Şehir Hatları vapu runun ilki, 23 Temmuz Çarşamba günü törenle suya indiriliyor. Dünyanın en gelişmiş manevra kabiliyetine sahi p " Fatih" adlı vapur, yı lsonundan itibaren i stanbullulara hızı, konforu ve nostaljiyi bir arada yaşatacak. i stanbul'un sembolü haline gelen Şehir Hatları vapurların ı devraldıktan sonra vapurlarla, iskeieierin yenileme çalışmalarını sürdüren i stanbul Büyükşehir Belediyesi , deniz ulaşı rnı ndaki payını arttırmak için de vapur, deniz otobüsü, feribot, arabalı vapur gibi yeni gemi alımlarını aralıksız sürdü rüyor. i stanbulluların, " H aydi i stanbul Vapurunu Seç" kampanyasında oy kullanarak 8 model arasından beli rledi ğ i 4 numaralı Şehir Hatları vapurunun ilki, 23 Temmuz Çarşamba günü Tuzla
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
247
Çeliktrans Tersanesi'nde düzenlenen törenle suya indiriliyor. Yapımı tamam lanarak " Fatih" ismini alan vapur yıl sonunda da i stanbul sularında hizmet vermeye başlayacak.
Tü rk Te r s a n e s i n d e Tü rk M ü h e n d i s l e r İnşa E"t"ti 24 N isan 24 Haziran 2006 tarihleri arasında düzenlenen ve 368.575 oyun kullanıldığı kampanyada, i stanbulluların yüzde 41 'i 4 numaral ı model için oy kullandı ve vapurların Tuzla'da üretimine hemen başlandı. Türk mühendislerce kendi tersane lerimizde ilk etapta 5 adet inşa edilen vapurların her birinin maliyeti 9,3 milyon Dolar. Fatih'in ardı ndan üçer ay ara ile her bir gemi hizmete girerek 5 gemi teslim alınmış olacak. -
Hızlı , Konforl u , Çev reci ... G ünümüz Şehir Hatları formuna en yakın model olan 4 numaralı vapurun boyu 68 metre, eni 1 3 metre. 1 . 800 yolcu kapasiteli ve 14 knot deniz mili hız yapabilen vapur, dünyan ın en gelişmiş manevra gücüne ve kabiliyetine sahip sistemlerden birisiyle donatıldı. Mevcut vapurlardan çok daha kısa zamanda seferlerini tamamlayacak olan gemi; 4 ana jeneratör, elektrik motoru tahrikli azimut pervane siste m i , gelişmiş seyir cihaziarı ve yüksek ivmeli yavaş lama ve h ızlanma özellikleri ile de son derece güvenl i .Geniş ve ferah salo n , panoramik camlar, klima sistemi v e m i n i m u m titreşime sahip geminin üst, ön ve arkası açık. G üvertede oturma yerleri mevcut ve otomatik kapı sistemi ile iskeleye yanaş madan kapılar açılmayacak. Her türlü konforun düşünüldüğü vapur, minimum yakıt sarfiyatı ve ideal egzost emisyon değerleri ile de çevreci özelliğe sahip.
248
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
İn s a n ve Hayvan Hakla rına Özel Saygı...
i çinde; revir, bebek bakım odası, evci l hayvan barınakları , büfe, 6 adet plazma televizyon ve 1 adet DVD player, G PS üzerinden uyduya kilitlenebilen dijital anten sistemi gibi sosyal donatı alanların ı n da bulunduğu gemilerde, fiziksel, görme ve işitme engelliler için de tasarı mlar yer alıyor. Engelliler için uygun rampa, engelli tuvaleti, özel ışık ve ses düzeni zemi n kaplaması g i b i özellikler bunlardan ba zıları. Yeni gemilerde, gemicilerin halat mahalli de yolculardan ayrılarak ol uşa bilecek herhangi bir tehlikenin önüne geçildi.
Ma h k eme y e Al d ı rma y a n Ta ş y a p ı , Ku lele ri O n a y l a t- t- ı 23 Temmuz, Sabah YAZAN: ERHAN ÖZTÜRK
Emrullah Turan l ı ' n ı n sahibi olduğu Taşyapı i nşaat, Göztepe'deki dev kulelerine mahkeme yürütmeyi durd urma kararı vermesine, Kadıköy Belediyesi inşaatı mühürlemesine karşın yeni planı n ı i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi' nden oy çokluğu ile geçirmeyi başardı. Sabah'ın, "Olmadı Başkan" başlığı ile 23 Eylül 2007 'de manşetten duyurduğ u Taşyapı ' n ı n i stanbul Göztepe'de bulunan eski Meteoroloji Bölge M üdürlüğü'ne ait arazide 1 56 metrelik 4 blok projesi mahkeme kararı nı bile aşmayı başard ı ! Kadıköy Belediyesi'nin i stanbul 4. i dare Mahkemesi 'nde açtığı yürüt meyi durdurma davasında, mahkeme "Yüksek yoğ unluğun bölgeye telafisi mümkün olmayan yükler getirmekle birlikte kamu yararına uygunluk yoktur," diyerek planları, ocak ayında oybirl iğiyle iptal etm işti. Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına itiraz eden Taşyapı'nın itirazı da reddedildi. Mahkemenin kararından sonra inşaat alanına giden Kadıköy Belediyesi ekipleri, tabligatı yaparak, harfiyat çalışmasının durdurulması yö nünde tutanak tutup, inşaatı m ühürledi.
Temmuz 2008 Ancak Taşyapı, mahkemenin durdur ma kararına, Kadıköy Belediyesi'nin mührüne rağmen aynı plana bodrum katları da ilave edip değiştirerek ye niden konuyu bir kez daha i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ne getirdi. i BB Hukuk Müşavirliği " Konut bölümü, konut için verilen alan {1 9.338 metreka re) üzerinden hesaplanacak" şeklinde rapor yazmasına karşın geçen ay proje, i BB Meclisi' nden üstelik inşaat alanları da artırılarak oy çokluğu ile geçti ve askıya çıktı. Edinilen bilgiye göre mahkeme böl gedeki yükü artırır uyarısına karşın yeni planlara bodrum da dahil edildi.
şerh koydu. C H P ' l i Sağ, Meclis'te yaptığı konuşmada da "Hem ilçe be lediyesinin kararın ardından i nşaatı mühürlemesi, hem de i BB'nin Hukuk Komisyonu başta olmak üzere birçok müdürlüğünün ' hayır' demesine rağmen dosyanın tekrar getirilmesi utanç verici bir durum," dedi.
Mima r Kad i r To p b a ş " I n atKö p r ü " s ü n ü Di k iyo r .
23 Temmuz, Akşam YAZAN: HASAN AY
Anadolu Ya ka sının En Yü ksek Kuleleri Taşyapı, yaklaşık 3 y ı l önce Göztepe'deki Meteoroloji Bölge M üdürlüğü'ne ait 44.738 metrekare araziyi kat karşılığı satın almıştı. Bittiğinde Anadolu yakasının en yüksek kuleleri olacağı beli rtilen projeye göre kuleler 1 56 metre olacaktı. Taşyapı'nın, anlaşmasına göre ya pılacak 288 rezidans konutun yüzde 60'ını vermeyi ve Meteroloji Bölge Müdürlüğü'ne Kartal 'da yeni bir bina inşa etmeyi taahhüt etmişti.
Mima rla r Odası Dava Hazırlığında
i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi' nden kararın yeniden geçmesi üzerine M imarlar Odası 'nın bu kararı mahkemeye götüreceği öğrenildi. Mimarlar Odası Anadol u Yakası Şube Başkanı Arif Atı lgan, "Arsa 44.738 met rekare . . . 25.400 metrekare yol, yeşil alana, 1 9.338 metrekare ise inşaata ayrılmış. Fakat şirket 2,07 emsal üzerin den inşaat alanını hesaplarken 1 9.338 metrekareyi değ i l , 44.738 metrekareyi çarparak hesaplamış. Planlama ve şe h i rcilik ilkelerine karşı bir hile yapılıyor" ded i .
H u k u k u by - pa s s Edeme z s i n i z
i B B 'de oy çokluğu i l e geçen plana itiraz eden tek meclis üyesi olan C H P 'l i H ü seyin Sağ " Hukuku by-pass edemez siniz. Aynı plana bir de bonus olarak bodrum katlarını eklemişsiniz," diyerek
U N ESCO'nun S üleymaniye Cami i silüeti ni olumsuz etkilayeceği gerekçesiyle ya pılmasını istemediği Haliç Metro Geçiş Köprüsü'nün i nşaatına başlanıyor. i stanbul Metrosu'nun en kilit nokta sında bulunan ve yapı m ı yıllardı r yılan hikayesine dönen Haliç Metro Geçiş Köprüsü 'ne nihayet başlanıyor. Konsept tasarımını i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yaptığı, U N ESCO heyeti nin de eleştirdiği köprünün yapımı için belediye ihaleye çıkıyor. 1 6 Eylül'de yapılacak i haleni n ardın dan, 600 gün içinde köprünün yapımı hedefleniyor. i stanbul'un "Dünya Kültür M i rası Listesi"nde kalı p kal mayacağı na karar verecek, raporu hazırlayan U N ESCO heyeti tarihi surların olduğu bölgede incelemelerde bulunmuştu . Belediye yetkili lerinden Haliç Metro Geçiş Köprüsü ile ilgili bilgi de alan U N ESCO yetkilileri, köprünün taşıyıcı ayakların ı n çok yüksek olduğunu, köp rünün Süleymaniye Camisi silüeti n i olumsuz etkileyeceğini belirterek, proje ye karşı çıkmıştı.
1.0 Yıl Gee ik-ti Yaklaşık 10 yıllık gecikmenin ardın dan köprüye başlama noktasına gelindi. Proje kapsamında 2. 500 mm çapında çelik kazıklar üzerinde inşaa edilecek eğik gergin kablo askılı tipte 387 metre uzunluğ unda çelik köprü, kendi ekse ninde açı lır-kapanır köprü, betonarme yaklaşım viyadükleri, U n kapanı ve Beyoğlu tarafında metro istasyonu giriş binaları inşaat edilecek, betonarme platform yapılacak.
Temmuz 2008
KUD E B ' l e r i n Ko r uma i:( u r u l l a r ı y l a Ili ş k i s i
25 Temmuz YAZAN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
Yaklaş ı k 40.000 tarihi eser bulunan i stanbul'da, yapıların sorunlarının tespi ti, onarım ve restorasyon çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve denetimi konu larında destek vermek üzere kurulan Koruma, Uygulama ve Deneti m Büroları, belediye bünyesinde faaliyet gösteriyor. i stanbul'da i l k olarak S üleymaniye'de kurulan, i T Ü Restorasyon Bölümü Başkanı Prof.Dr. Ahmet Ersen, Doç. Ahmet G üleç ve N imet Alkan'ın danış man olarak yer aldığı KU D EB, konser vasyon ve restorasyon laboratuvarıyla da hizmet veriyor. i stanbul Büyükşehir Belediyesi Eski Eser Koruma Uygulama Denetim M üdürü Yüksek M imar Mehmet Şimşek Deniz, Çatı & Cephe Dergisi'nin 1 3 . sayısında yayınlanan röportaj ında, KUDEB'i M ilana Politeknik'ten yola çıkarak kurdukları nı ve eski eseriere i l işkin onarım izi nlerinin süresini oldukça kısalttıklarını söylüyor. " i ki hafta içerisinde söz konusu yapıyı inceleyip, restorasyon koşullarını tayin ettikten sonra bir rapor tanzim ederek onarım ve izin belgesini ve yapı iskele belgesini veriyoruz. Verdiğimiz onarım ön izin belgeleri bir sene geçerli. Daha sonra eğer koşullara uygunsa onarım uygunluk belgesi veriyoruz. Dolayısıyla eski eserdeki bu bürokratik zorluklar yerel yönetimler bünyesinde kurulan KUDEB'Ierle bir nebze de olsa aşılmış olacak ... " Ancak bu izin verme yetkisi, " KU DEB'Ier Koruma Kurulları'na destek olup, yükünü hafifletmek için mi yoksa Koruma Kurulları'ndan alınamayan izin Ierin önünü açmak için m i kuruluyor?" sorusunu akla getiriyor. Konu hakkın da bilgi aldığımız MSGS Ü M imarlı k Fakültesi Şeh i r ve Bölge Planlama Bölümü Öğ retim Ü yesi Doç.Dr. Gülşen Özaydı n , KU DEB ( Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları) sürecini şöyle de ğerlendiriyor: " KU DEB'Ier ülkemizde, 3386 ve 5226 Sayılı Kanunlar ile değişik 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 10, 1 1 ve 57 'nci maddeleri-
ne bağlı olarak yasal dayanakları belirle nen yeni kurumlar olarak ortaya çıkmış bulunuyor. 11 Haziran 2005 tarihinden itibaren KUDEB'Ierle ilgili yönetmeliğin resmi gazetede yayınlanmasıyla birlikte de kamuoyunda teliiffuz edilmeye baş landı. Bu kısa dönemde yaşanan yetki alanları karmaşası, KU D EB'Ierin sorun lu uygulamaları ve kurumsal nitelikleri gibi konular karşı m ıza oldukça tartışma lı ve sorgulanması gereken bir durumu ortaya çı kartıyor. Konuyla ilgili yapı lan yeni yasal düzenlemelere bakıldığında şöyle bir tablo ile karşılaşılıyor: En son 1 4 Tem muz 2004 tarih ve 5226 Sayılı Kanun ile yapılan değişik likle 'yetki ve yöntem' başlıklı Madde 1 0'da, K U DEB 'Ierin tanımı şöyle yapılı yor: ' Büyükşehir belediyeleri, valilikler, Bakani ı kça izin verilen belediyeler bünyesinde kültür varlıkları ile ilgili iş lemleri ve uygulamaları yürütmek üzere sanat tarih i , mimarlık, şehi r planlama, mühendislik, arkeoloji gibi meslek alanlarından uzmanların görev alacağı koruma, uygulama ve denetim büroları kurulur. . . Bu bürolar koruma bölge ku rulları tarafından uygun görülen koruma amaçlı i mar planı, proje ve malzeme değ işiklikleri ile inşaat denetimi de dahil olmak üzere uygulamayı denetlemekle yükümlüdürler.' Yasanın tamamlayıcısı olarak, 1 1 Haziran 2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak uygulamaya g i rmiş olan ' Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim Biri mlerinin Kuruluş, i zin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik' ile tanımlanan bu büroların görevlerine bakıldığında, taşın maz kültür ve tabiat varlı kları n ı n tadilat ve tamiratları ile ilgili işlemleri yürütmek, uygulamayı denetiemek gibi konularda ilk bakışta ' Koruma Bölge Kurulları'nın işlerini hafifletmek amacıyla kurulmuş oldukları anlaşılabilir. Ancak, uygula manın bu büroların kuruluş amacından farklı bir biçimde gerçekleştiğ i görü lüyor. Süreçte ortaya çıkan sorunları şöyle sıralayabiliriz: En temel sorun tadilat ve tami rat kavramının korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının yapı esasları ve denetimine dair yönetmelikte '3 Mayıs 1 985 tarihli ve 3 1 94 Sayılı Kanun'un 2 1 . maddesi uyarınca ruhsata tabi olmayan; •
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
249
derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk, dere, doğrama, döşeme ile mimari öğe olarak ve sanat tarihi açısından özellik arz etmeyen tavan kaplamaları , elektrik ve sıhhi tesisat tami rleri ve çatı onarımı ve kiremit aktarılması ve yörenin özel liğine göre belediyelerce hazırlanacak imar yönetmeliklerinde beli rtilecek ta şıyıcı unsuru etkilemeyen müdahaleler' olarak bel irtilmiş olmakla birlikte zaman zaman yapılan uygulamalarda bu tanım sını rları dışına çıkıldığı, rölöve, restitüs yon ve restorasyon projeleri olmadan yapılan uygulamalarla tescilli kültür var l ıklarında ciddi tahribatlara yol açıldığı görülüyor. Kaldı ki, tadilat ve tami ratın tescilli kültür varlığ ı n ı n niteliğine bağl ı olarak çoğu kez rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerini gerektirdiği ve bu kapsamda yapılmasının zorunlu olduğu durumlar da olabilir. Bu durum da söz konusu uygulamanın basit bir tadilat - tami rat kapsamında ele alınma ması gerektiği, henüz yeterli ve nitelikli kadroların olmadığı KU DEB'den nasıl beklenebilir? · Yukarıda yasanın 1 0. Maddesi'nde altı çizilmiş olan ifadede belirtilen KU DEB'Ierin uygulamayı denetleme yetkilerinin olması konusunda da ciddi problemler yaşanıyor. Özellikle res torasyon uyg ulamalarının projesine uygun olarak i nşa edilip edilmediğinin denetimi kesinlikle projeyi onayiayan ihtisaslaşmış ve akademik kimliği olan Koruma Bölge Kurulları tarafından olumlu görüş verilerek yapılmalıdır. Bu konuda i stanbul'da KU DEB'Ier tara fından verilmiş hatalı iskan kararları nın olduğu biliniyor. Yine uygulamada i stanbul 'da bazı belediyelerin bünyesinde kurulmuş olan KUDEB'Ierde yetki alanlarının dışına çıkılan duru mlarla karşılaşılıyor. Tescilli kültür varlıkları nın rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanma sürecinde adeta koruma bölge kuru lunun yetkilerini almış gibi çalıştıkları, uzmanlık ve yetki alanları dahilinde olmadığı halde bu konuyla ilgili olarak proje müellifi ile i l işki içine girdikleri görülüyor. Oysa rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin ilk m uhatabının Koruma Bölge Kurulu olmasına rağmen, böyle bir uyg ulaman ın yapılıyor olması, K U D EB'Ierin yetki alanları konusunda •
250
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
tamamen bir karmaşanın yaşandığını gösteriyor. Korunması gerekli taşın maz kültür varlıklarının yapı esasları ve de netimine dair yönetmeliğin 1 O. madde sinin belirlediği, yapıların fen ve sağlık şartlarına uygunluğu maddesi altında ' koruma bölge kurulları nca değerlendiril mesi gerekli projeler, öncelikle ilgili imar yönetmeliğine uygunluğu açısından ilgili idarece incelenerek görüşleriyle birlikte Koruma Bölge Kurulu M üdürlüğü 'ne gönderi lir' ifadesine dayanı larak yapılan uygulamada bu tanımın dışına çıkılmış olduğu açıkça görülüyor. Kamuoyunda pek bilinmeyen ve bu nedenle de tartışılamayan diğer bir konu da koruma amaçlı imar planla rında, korunması gerekli kültür varl ığı bulunan parsel dışındaki parsellerdeki avan projelerin denetiminin koruma böl ge kurulları ndan alınarak KU D EB'Ierin izin ve denetimine bağlı tutulmasıdır (Kanunun 57. maddesinin 7. fıkrası). Bu konuda koruma bölge kurulları arasın da bile farklı uygu lamaların yapıldığı biliniyor. Bazı kurullar söz konusu avan projeleri değerlendirirken, bazı kurullar ise değerlendiremiyor. S i T alanlarındaki avan projelerin değerlendirilme sürecin de yaşanan bu çelişkili durum lar, avan projelerle getirilen kentsel ve m imari düzen üzerine dikkatleri çekiyor. K U DEB'Ierin kadroların ı n niteliksel olarak ilgili uzmanlık alanlarına sahip olmadan uygulamaya başlanmış olması da endişe verici. Yasada belirtildiği üze re bu bürolarda sanat tarihi, mimarlık, şehir planlama, mühendislik, arkeoloji gibi meslek alanlarından uzmanların ne kadarın ı n bulunduğu, bulunsa bile mes leki deneyimlerinin görev ve sorumluluk larını yerine getirecek yetkinlikte olduğu konusunda da soru işaretleri bulunuyor. Sonuç olarak, çok parçalı ve çoğu kez birbiriyle entegre olamayan mevcut kurumsal ve yasal yapılanma içinde yeni bir 'yapı' olarak KU DEB 'Ier; sistemin daha da parçalanmasına yol açarken, kültür varlı klarının bir daha geri dönüşü olmayan olgularla karşı laşmasına neden oluyor. Bu durumda hala korumadan bahsetmek mümkün müdür?" Konu hakkındaki görüşlerini aldığı mız, N evşehir Koruma Kurulu Ü yesi ve i T Ü M i marl ı k Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Öğ retim Ü yesi Yrd. Doç. •
•
Temmuz 2008 Dr. Gülsün Tanyeli de KU D EB'Ierin kuruluş amacı hakkında sorduğumuz "Sizce onarım konularında Koruma Kurulları'na destek olup, yükünü hafif Ietecek bir oluşum mu, yoksa Koruma Kurulları'ndan alınamayan izinleri kolay laştırmak mı hedefleniyor?" sorusunu "Her iki yöne de çekilebilir. Hangi amacı hedef tayin ederseniz o yönde kullanıla bilir. Tabii kuruluş amacının alınamayan izinierin önünü açmak olmadığı kesin ama siz bunu icraatta farklı yönde ele alırsanız amacın ı n tersine de kullanıla bilir," diyerek yanıtlıyor. Gülsün Tanyeli Koruma Kurulları'yla KUDEB 'Ierin ilişki si hakkında ise şunları söylüyor: " H enüz Nevşehir'de herhangi bir K U D EB kurulmad ı . Diğer yandan biliyorsunuz devletin istihdam konusunda bazı sı kıntı ları var. Uzmanlığı olan kişiler ne Koruma Kurulları'nda ne de diğer alan larda görev alm ıyor. Nevşehir Koruma Kurulu'nun mimar raportörü yok ve biz bu nedenle projelerin değerlendiril mesi konusunda bile zorluk yaşıyoruz, daha mutfakta hazırlanması gereken birçok iş yapılm ıyor. K U DEB' Ier de bu eksiklik duyularak oluşturuluyor. Koruma Kurulu'nda bir karar alındığı zaman o kararın taki p edilmesinden sorumlu olan birim belediyelerde fen işleri müdürlüğü, yapı işleri olarak ta n ı mlanan birimler. Oralarda da koruma konusunda eğitim almış uzman insanlar yok. Hele de küçük belediyelerde fen memurunun ötesinde, mühendis veya m imar bile yok. K U D EB'Ier belki bu kadar alt ölçekli belediyelerde değil ama büyükşehir belediyelerinde uzman insanların istihdam edilebileceği bir yer olarak görülebilir. Ü stelik Koruma Kurul ları'nın bir yapının projesine uygun yapılıp yapılmadığı n ı denetleme görevi de yok. Bu yetki i mar Yasası çerçeve sinde belediyeye ait. Koruma Kurulu projeyi onaylar ama o projeye uygun luğu ancak belediye denetleyebilir. Bu nedenle KUDEB, Koruma Kurulu'yla belediyenin bir anlamda ara kesitinde görev alacak bir birim olarak düşünülü yor. Bu birim doğru çal ıştırılırsa, özel likle uzman eleman da istihdam edilirse, kurullarda zaman kaybetmeye sebep olabilen bazı projelerin onaylanmasının yanı sıra, asıl görevi diğer uygulamaları da denetiemek olması açısından önemli
bir görev üstlenebilir. Ama tabii bunun, izinierin önünü açmak gibi bir yola dönüştürülmemesi kaydıyla.Şu anda 1 00 kişiden fazla kadroya sahi p olan Süleymaniye'deki KUDEB, en azından bir takım hedefler beli rtilerek bu işi ciddi bir biçimde yapmak için örgüt lenmiş durumda. Başarılı olup olma yacağını zaman gösterecektir. Bunun yanı sıra küçük küçük birçok kentte ve i stanbul'daki i lçe belediyelerinde kuru lacak KUDEB'Ierin onun kadar doğru biçimlendirildiğini, oradaki elemanların bu konuda uzmanlığı olan kişilerden se çilip seçilmediğini ya da özel kurslarla yetiştirilip yetiştirilmediğini bilmiyorum . Yasa zaten KU D E B kurulmadan önce bütün bu çalışacak elemanların , üç ay kadar bir süre kurullarda görev yapma sını öngörüyor. Ama tabii ki kurullarda ne kadar bilgileniyorlar, o bilgi yeterli oluyor m u diye soracak olursanız bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değil."
TSMD Camia s ı n ı n Ço k Ac ı Ka y b ı 25 Temmuz, Türk Serbest Mimarlar Derneği
Türkiye Serbest M imarlar Derneğ i'nin Aftan Yatman'ın vefatı ile i lgili açıklama sı: " Derneğ im izin eski başkanlarından ve çok sevdiğimiz üyemiz, arkadaşımız, kardeşimiz Aftan Yatman ' ı kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Kendisine Tanrı 'dan rahmet, başta sevgili Nesrin Yatman olmak üzere tüm kederli ailesine sabır lar diliyoruz. Merhumun cenaze namazı 27 Temmuz Pazar günü ikindi namazını müteakip Kocatepe Camisi'nde kılına caktır. 28 Tem m uz Pazartesi günü de Badrum Yahşi Camisi'ndeki törenden sonra Yahşi 'de defnedilecektir."
Temmuz 2008
Da r ı c a ' n ı n R ü z g ô r S a n t- r a l i E l e kt- r i k U ret"me y e Ba ş l a d ı . .
28 Temmuz, Zaman YAZAN: MEHMET GÜLER
Kocaeli'nin Gebze ilçesine bağlı Darıca beldesinde belediye tarafından kurulan rüzgar türbini ile elektrik üretilmeye başlandı. Dünyada enerji kaynaklarının hızla azalması karşısında alternatif enerji ara yışları artıyor. Özel l ikle Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke, rüzgar ve güneş enerjisi üzerinde çalışıyor. Türkiye'de ise Darıca Belediyesi, bu alanda önemli bir adı m atarak kurduğ u rüzgar türbinini faaliyete geçirdi. Kurulan türbin ile birlikte Sancaktepe Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi' ndeki bütün ışıklandırma cihaziarı ve tesisle rin elektrik ihtiyacı karşılanacak. 200 kV (kilovolt) gücündeki rüzgar türbininin kulesi 35 metre ve 3 kanatlı . Korozyon v e paslanmaya karşı boya narak muhafaza edilen türbinin sensor verileri bir ekran aracı lığı ile operatör tarafı ndan izleniyor. Ayrıca, kule içe risinde koruma kafesli ve aydınlatmalı merdiven sisteminin yanı sıra yıldırım koruma tesisatı ve uçak ikaz lambası , rüzgara yönelimi sağlayan yay sistemi ve rüzgar hız ve yön sensörleri bulunu yor. 200 kV gücündeki rüzgar türbini, 3 m/s (saniyedeki hızı 3 metre) rüzgar hızında devreye girecek. Rüzgar h ızı 25 m/s olduğu zaman (aşırı fırtınalı havada) sistem otomatik olarak devreden çıkıyor. Rüzgar türbininin optim u m çal ışma rüzgar h ızı 13 m/s olacak. 35 metrelik kuleye sahi p olan sistem, çelik kons trüksiyon üzeri fiberglastan oluşuyor. Konik şekilde tasarlanan ve imal edilen kule, korozyon ve paslanmaya karşı boyand ı . Kule içerisinde koruma kafesli ve aydınlatmalı merdiven sistemi bulunuyor. Merdivene erişim, kule önünde bulunan bir adet yal ıtımlı ve kilitli demir kapı ile sağlanıyor. Türbin 3 yıl garanti kapsa m ında. Belediye, bu tür alternatif enerji üzerinde çalışmalarını sürdürecek.
Ş e v k i Va n l ı ' y ı Ka y b et-t- i k 29 Temmuz
Şevki Vanl ı M i marlı k Vakfı 'nın kurucusu, 1 992 U l usal M i marlık Sergisi, " Büyük Sinan Ö dülü" sahibi Şevki Vanlı'yı 29 Tem muz 2008 tarihinde kaybettik. Vanlı'nın cenazesi, 30 Temmuz 2008 Çarşamba günü saat 1 0:30'da Çağdaş Sanatlar Merkezi' nde düzenlenecek törenin ardından Kocatepe Camisi'nde kılınacak öğle namazını takiben toprağa verilecek.
Zo r l u Ce n t- e r i ç i n N e fe s l e r T u t- u l d u 30 Temmuz, Radikal YAZAN: ERKAN AKTUG
Ahmet Nazif Zorlu'nun "50 yıl geçse bile i stanbul'da parmakla gösterilecek" söz leriyle simgesel değerine işaret ettiği Zorlu Center için açılan yarışmada fina le kalan Emre Arolat, M u rat Tabanlıoğ l u , H a n Tümertekin v e Cafer Bozkurt'un projeleri 1 9 Ağustos'ta i stanbul 3 No'lu Anıtlar Kurulu'nun huzuruna çı kacak. Zorlu G rubu'nun 800 milyon Dolar g i bi astronomik bir ücretle satın aldığı Zincirlikuyu'daki eski Karayolu arazisin de yükselecek Zorlu Center için açılan proje yarışmasında son düzlüğe girildi. Açılan uluslararası yarışmada finale kalan dört Türk m imar Emre Arolat, Han Tümertekin, M u rat Tabanlıoğlu ve Cafer Bozkurt'un projeleri, 3 No'lu Anıtlar Kurulu'nun huzuruna çıkıyor. Kurul, 19 Ağustos'ta toplanarak Zorlu Center'da hangi projenin uygulanaca ğına karar verecek. Zorlu'nun patronu Ahmet Nazif Zorlu'nun "Soyadı m ızı verdiğimiz bu proje aradan 50 yıl geçse bile i stanbul'da parmakla gösterilecek" sözleriyle simgesel değerine işaret etti ğ i ettiği, ama bugüne kadar sır gibi sak lanan projeleri ilk kez Radikal yayımlıyor. Yıllarca Ağa Han M i marl ık Ö dülleri 'nin genel sekreterliğini üstle nen Dr. Suha Özkan'ın ş irketi World Architecture Community tarafından organize edilen Zorl u Center M imarl ı k v e Kentsel Tasarım Yarışması geçen yıl haziran ayında ilan edilmişti. 1 1 7 ulus-
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
25:1
lararası firmanı n yeterlilik için portfolyo gönderdiği yarışmada Suha Ö zkan başkanlığında Köksal Anadol (mimar}, Emre Aysu (kent plancısı}, Deniz Çağlar Duman (mimar}, Levent Ergül (inşaat m ühendisi) ve Doğan Tekeli'den (mimar) oluşan danışma kurulu 14 ünlü uluslararası m i marlı k ofisini proje hazır laması için yarışmaya davet etti. Bu 1 4 m imarl ık ofisi arasında dünyan ın ikinci yüksek binası Petronas kulelerinin mi marı Cesar Pell i ; Helsinki'deki Kiasma Çağdaş Sanat M üzesi, Cambridge M I T'deki Simmons Hall'a imza atan Steven Holl; Küçükçekmece kentsel dönüşüm projesini kazanan Ken Yeang, Pirelli ve Siemens yönetim binalarının m imarı Vittorio G regotti, BMW servis merkezi ve Avrupa M erkez Bankası'nın m imarı Wolf Prix, American Airlines Arena, New York Westin Times Square Hotel gibi dev projelere imza atan Arquitectonica da yer alıyordu.
Dev Ofis leri Ge ride Bıra kt-ıla r Onlardan gelecek projeleri değerlen d i rmek üzere kurulan jüride ise Pritzker ödüllü Fumihiko Maki, efsane H intli mimar, aktivist Charles Correa, mi mari eleştirmeni Martin Filler, Arkitera M imarlık M erkezi'nin kurucularından mimar Ö mer Kanıpak, ODT Ü Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Haluk Pamir yer aldı . Seçici Kuru l , dünyaca ünlü mimarlar arasından Emre Arolat Architects, Han Tümertekin- H ashim Sarkis-George Hargreaves ortakl ı ğ ı , Tabanlıoğlu M i marl ı k i l e Cafer Bozkurt Mete Arat-Cem Arat ortaklığının proje lerini finale bıraktı. Ayrıca yedek finalist ise ERA M i marlı k olarak belirlendi . Yarışmada finale kalan Tabanlıoğlu M imarlık, Kanyon'un proje müellifi ve Kiler grubunun Levent'te inşa ettiği Sapphire gökdeleninin mimarı olarak tanı nıyor. Cafer Bozkurt, Kadıköy'deki Süreyya Sineması binasını Süreyya Operası'na dönüştürmüş, Mete Arat ise 96 Dünya Kupası için Stuttgart Gottlieb-Daimler Stadı'nı yenilemişti. Yine finalistlerden Han Tümertekin , 2004 yılında Ağa H a n Mimarlık Ö dülü'nü kazanan mimar olarak tanı nıyor. Zorlu Center için Tümertekin'le ortak proje hazırlayan ABD'li mimar
252
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
George Hargreaves ise ABD'nin Detroit şehrindeki General Motors merkezindeki Riverfront Plaza'nın m imarı olarak biliniyor. Aynı ekipte yer alan Lübnan l ı Hashim Sarkis'in Lübnan, ABD ve Türkiye'de çeşitli eserleri bulunuyor. Emre Arolat ise Dalaman Uluslararası H avalimanı, santralistanbul çağdaş sanat müzesi gibi binaların mimarı.
Dava l a r Devam Ediyor Aslında Ahmet Nazif Zorlu'nun, Emre Arolat ve M urat Tabanlıoğlu'nun projele rini çok beğendiği, birini seçmek yerine her iki m imardan ortak bir proje istediği basına yansımış, ancak haber, Zorlu G rubu tarafından yalanlanm ıştı. Zorlu Gayrimenkul Genel M üdürü Levent Ergül , yaptığı açıklamada, "Söz konusu alanla ilgili, dört seçenekli ve farklı pro je müellifi ve dört ayrı proje çalışmasını sürdürmekteyiz. Bu aşamada Zorlu Yap ı herhangi bir m imari g rup veya gruplarla proje uygulamasının yapılması konusunda bir anlaşma yapmamıştır," ifadelerine yer vermişti. Hangi projenin uygulanacağına, bu dört proje An ıtlar Bölge Kurulu ve Beşiktaş, i stanbul Büyükşehir belediyelerince onaylan dıktan sonra karar verilecek. Şimdi top i stanbul 3 No'lu Anıtlar Kurulu'nda. Bu arada Karayolları arsasının Zorlu grubuna satılması üzerine sivil toplum kuruluşlarının açtığı davalar da sürüyor. Karayolları arsasının özelleştirilmesine karşı Yol i ş Sendikası tarafından açılan dava, Zorlu g rubu lehine sonuçlanmışt ı . Ancak Ş e h i r Plancıları Odası, M imarlar Odası gibi kurumların arsadaki imar durumuna ilişkin açtıkları davalar de vam ediyor.
Pe k i n ' i n De ğ i ş e n Y ü z ü · Ye n i Ç i n ' e B i r Ba k ı ş 30 Temmuz, The New York Times YAZAN: NiCOLAi OUROUSSOFF ÇEviREN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
Pekin'in yeni havaalanında Batılılar'ın yaşadığı şaşkınlık, bir sürpriz değil. Bunun nedeni , sadece yapının inanıl maz büyüklüğü deği l , aynı zamanda
Temmuz 2008 mekanın neden olduğu "Batı dünyasını değişimleriyle gölgede bırakan bir baş ka dünyaya açılan bu kapıdan bir daha geri dönememe hissi . . . " Bu deneyim, yüz yılı aşkın bir süre önce Viyanalı mimar Adolf Laos'un New York Limanı'nda buharlı bir gemi den indiği anda hissettiklerine benziyor olmal ı . Geleceğe açılan bir kapıdan geçen Loos, Avrupa kültürünün "eskidi ğini" de o anda algı lamıştı. Narman Foster'ın tasarladığı Peki n Havaalanı'na kentin diğer kayda değer binaları eşlik ediyor: Paul Andreu'nün yumurta biçimli U lusal Tiyatro Binası, Herzog & de Meuron'un "kuş yuvası" olarak bilinen Ulusal Stadyumu, yarı saydam cephesiyle PTW'nun U lusal Su Sporları Merkezi ve Rem Koolhaas'ın eğik ve birbirine bağlı bileşenleriyle son zamanların en başarı lı mimarlık eserleri arasında gösterilen CCTV Televizyonu için tasarladığı merkez binası bu listede yer alıyor. Eleştirmenler, "önemli profile sahip" bu projeleri ülkenin yeni gelişmekte olan sektörlerinin bir sembolü olarak yorum luyor. Yine de bu binaların ba sit birer güç simgesi olmaktan farklı özelliklere de sahip olduğu görmezden gelinmemeli . 1 6. yy Roma'sı veya 1 9. yy Paris'ine ait anıtlar gibi, Çin'in yeni mimarlığının da ekonomik gelişmelerle olduğu kadar zihinsel ve kültürel i lerle meyle de yakından ilgisi var. Her bina, kendine has bir şekil de
..-t N Q) "" ._ Q) � O'i ._ o
�
o o. ın :ı ın c: ..-t "" Q) a.
"Yeni Çin"in kamusal mekan anlayışını yansıtıyor. Ö lçekierin büyüklüğü ise, her ne kadar kullanıcı açısından bazen ürkütücü olsa da ülkenin yeni gelişmek te olan bir u l usal kimliği şekillendi rme çabasının bir sembolü olarak yorumla nabilir. Narman Foster'ın Pekin Havaalanı , Çin'in modernizm anlayışını yansı tan en büyük ve en katıksız proje. Binanın yan yana konumlandırılmış iki "bumerang"tan oluşan formu , biçimsel olarak birçok kez ejderhayla kıyaslandı . Albert Speer'in 1 930'1u yıllarda hava ta şımacılığının sembolü olarak tasarladığı Berlin'deki Tempelhof Havaalanı ise, "Yeni Avrupa'ya G iriş Kapısı" anlamı n ı taşıması v e "hareket eden" toplumların vizyonunu yansıtması açılarından Pekin H avaalanı'yla ortak özellikler taşıyor. Pekin Havaalanı, "hareket eden" top lumların vizyonunu yansıtması açısından, "Yeni Avrupa'ya Giriş Kapısı" anlamını taşıyan, Albert Speer'in 1 930'1u yıllarda hava taşımacılığının sembolü olarak tasarladığı Berlin'deki Tempelhof Havaalanı ile ortak özellikler taşıyor. Tempelhof gibi Pekin H avaalanı da hava taşımacı lığını simgeleyen büyük ve kıvrı mlı yapısal bileşenlere sahip. Ancak yapının iç mekanı sürprizler ba rındırıyor. Narman Foster ise, tasarımın da hareketlilik idealini farklı bir düzleme taşımış. Terminalin tavanı ndaki ışı kların yön lendirdiği kullanıcılar, rampaları ve ge-
Temmuz 2006 niş yaya köprülerini kullanarak yerden yükseltilmiş toplanma alanı na varıyorlar. Bu noktadan sonra, yol , tren ve metro ağları i le, uzantıları tüm bölgeye yayı lan kanallara ve parkiara ulaşmak mümkün. Tüm kenti birbirine bağlayan bu ağ, yedi yıl önce olimpiyatların düzenlene ceği duyurulan Pekin'i tamamen değiş tirdi. Tüm bu büyük kamusal projelerin 20. yy'ın ortasında teknolojiye duyulan inancın sınırsız olduğu ABD'de değil de Çin'de gerçekleştirildiğine inanmak güç. Bu teknoloji rüyası nın, Amerikalılar için anlam ını yitireceği ve 2 1 . yy Çin'inde eskisinin on katı büyüklüğün de tekrar doğacağını önceden tahmin edebilmek ise imkansız gibi. Havaalanından uzaklaştıkça, Çin'in dönüşüm rüyası kolayca etkisini kay bediyor. Çünkü tek görebileceğiniz, her iki yanı yeni fakat niteliksiz kuleler tarafından çevrelenen sıradan yollar. Bu kuleler bir araya gelerek zengin ve fakir arası ndaki uçurumu gittikçe daha da belirginleştiren d ışarıya kapalı ve güvenlikli siteler oluşturuyor. Neredeyse hepsi olimpiyatlara ha zırlık amacıyla inşa edilmiş olmasına rağmen, konstrüksiyon malzemelerinin düşük kalitesi, onlarca yıllık ve yıpran mış bir görüntü sergilemelerine neden oluyor. Bu, Çin'in modernizm anlayışının diğer yüzü. Başlangıçta, savaş sonrası ABD'yi ve Avrupa'yı da etkileyen Çin'in mimari deneyimleri, bir yandan ümit verirken diğer yandan da sefalet çağ rı şımları yapıyor. Görünüşe bakılırsa, bu ülkede her şey mümkün: Ü topyaların gerçekleşmesi hiç zor değil, ancak insan hayatına aldırmazlığın en üzücü örneklerine de burada rastlanıyor. Bu gerginlik ve çelişkiler Tiananmen Meydanı'nın hemen batısındaki Andreu'nün Ulusal Tiyatrosu'nda kodla nıyor. Oval titanyum-cam kubbesi ve et rafını çevreleyen sığ yansıtıcı havuzuyla tiyatro kompleksi, Tiananmen Kapısı'yla sonianan doğu-batı koridoru -Eternal Peace Bulvarı- üzerinde bulunuyor. Bulvar üzerinde G reat Hall of the People'dan, Pekin Tren i stasyonu ve Devrim M üzesi'ne kadar 1 949 Çin Devrimi'nin 10. yıldönüm ünde inşa edil miş çok sayıda Sosyalist yapı bulunuyor. Tiyatro, 30 yıl önce Forbidden Palace'ın
(Yasak Saray) karşısında inşa edilen Maa'nun mozolesinden beri bu tarihi o bölgede yükselen bir kaç temel kültürel f-' .... 3 anıttan biri. "O .... Andreu geçtiğimiz günlerde Pekin'de -< c -+ kahve sohbeti sırasında buray ı , "sıra dan vatandaşiara açık" bir mekan olarak c� c. tanımlamıştı. -< c 3 Andreu, "Burası çok sakin bir yer. c Dokunulmaz bir bina, bu gizemi yok etmek istemedi m . Suyun kenarından, ağaçların içinden geçerek varıyorsunuz. i çine de giriebilirsiniz. Ben i nsanları n, bunun kendileri için var olduğunu anla maları nı istedi m ," diyor. Binan ı n simetrik düzeni ve yekpare ölçeği şimdiye kadar başka yorumları da beraberinde getirdi. Etrafını saran yansıtıcı havuzla dayatılan tecritliği, gi riş dizisiyle de güçleniyor: Ziyaretçiler havuzun altından geçip büyük ve derin kubbenin içinde tekrar ortaya çıkmadan önce, heybetli merdivenlerle toprağı n içine doğru ilermek zorunda. Bu sanki tiyatroyu kente bağ layan dev bir göbek bağı gibi. G iriş pasaj ı unutulması güç benzer likleri akla getiriyor. Kültürel Devrim'in sonrasında Pekin'de büyümüş Çinli mimar Yan M eng, 1 9 70'1erde ve 1 980'1erde Tiananmen Meydanı'nın pek çok açıdan kentin sosyal kalbi olduğu nu anlatıyor: "Çok daha az araç vardı ve çok daha erişilebilird i . Bir öğleden sonra arabanızla meydandan geçerken, iskarnbil oynayan insanlar ve havada
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
253
uçurtmalar görebilirdiniz." 1 989 yıl ında yaşanan Tiananmen Meydanı protestoları ve hükümetin sert müdahelelerinin ard ından kent meyda nın çevresine yaya bariyerleri eklendi. Bugün yalnızca güvenlik güçlerinin dev riye gezdiği meydana, korkutmasa da, kasvetli ve soğuk bir his veren alt geçit aracılığıyla u laşılabiliyor. Yer üstüne çıktığın ızda adeta bir turizm bölgesi izlenimi veriyor, Çinliler bu rada çoğunlukla ucuz hatıra eşyaları alıp satıyorlar. Yan Meng, Ulusal Tiyatro'nun dolam baçlı girişinin, 1 989'da yaşanan kıyım sonrasında kam u hayatına getirilen kısıt lamayı yansıtmasını öneriyor. Meydanla ilgili olarak "Artık kimseye ait değil. Bu kontralle ilgili," diyor.
Ola sılıkla rı Zo rlamak Çin'in yükselen prestijinin e n gös terişli mimari sembollerinden bazıları ise geleceği göz önüne seren daha aydın yorumları yansıtıyor. Yüksek öz güvenleriyle olabilecek bütü n detayları irdeliyorlar. Olimpiyat Stadı ve Ulusal Su Sporları Merkezi, Yasak Kent ve Maa'nun mo zolesi ile eşdeğer ulusal öneme sahip tarihi tören aksı üzerinde ve kent merke zine 1 O mil uzaklıkta yer alıyor. Jacques Herzog ve Pierre de Meuron'un stad yumu, Olimpiyat Oyunları'nı anlatan daha tanıdık bir sembol olarak diğer iki yapıdan çok daha fazla fotoğraflandı.
254
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Devasa elips formu, sık kafes çelik ko lonlarla destekleniyor. Yükselirken dönen ve bükülen kolon lar, çok büyük bir kamu heykelini andı rıyor. Kolonlara d ışardan bakıldığı nda içerideki aktiviteyi kapsamak için sanki gerildiği izlenimini veriyor. Yapı boşken, yoğunluğu sanki o kitlesel etkiliğin bek lentisi içinde titriyormuş gibi garip bir şekilde yükseliyor. Şimdiye kadar stad yum un geleceği üzerindeki soru işareti yeni Çin'in nasıl tanı mlanacağı üze rindeki gerilim leri vurg u lad ı . Stadyum , düzenli sıralanmış konut kuleleri ile çev relenen geniş bir parkın ortasında bulu nuyor. Oyunlardan sonra, Herzog ve de Meuron, binanın büyük bir kamu foru muna ve toplum için görsel bir nirengi noktasına dönüştürülmesini u muyor. H ü kümet, projenin en cazip yerlerin den biri olan açı k alana park edilmesi nin önüne geçebilmek için, yapının et rafı nı parmaklıkla çevirmek istiyor. Yerel geliştirederden biri ise tasarımın ka musal ruhunu tamamen kenara iten bir teklifle, yapı nın altına bir alışveriş mer kezi yapmayı öneriyor. Tek yapabildiği yapının esnekliğini korumaya çalışmak olan Herzog , "Yapı açı k olacak şekilde tasarlandı. Bu kamusal bir heykel ça l ışması ," diyor ve umutla ekliyor: "Bir parmaklık koysalar da, en azından onu gelecekte bir gün yine kaldı rabilirler." Pekin'in birkaç mil g üneyindeki yeni ofis bölgesinde yer alan, bölge televizyon yönetim i CCTV'nin M erkez Binası'nı tasarlayan Koolhaas da benzer taleplerle karşılaşıyor. Uzun görüşmeler sonucunda, yapı nın ne kadarının halka açılacağı ortaya çıktı: M imarın en büyük endişesi, CCTV yöneticilerinin, alanda kesişen iki yolu kapatmak istemeleriydi . Meydanın muazzam b i r k ı s m ı da şirket çalışanlarının kullanımı için sınırlandı rılmış olacak. Tamamlanmasından bir yıl önce bile CCTV binası oldukça ilgi çekiyordu ve birtakım tartışmalara konu olmuştu. Kimi leri, 1 93 1 -33 yılları nda Stalin Rusya'sında Sovyet Sarayı için açılan yarışmaya benzeterek , Koolhaas'ı bu işi kabul ettiği için ayıplıyorlardı . Asl ında Koolhaas'ın propaganda aracı için devasa bir anıt tasariarnakia suçlad ılar. Fakat proje, bizim anıtsal bir yapıya ait bütün beklentilerimize meydan okuyan bir çalışma. Herzog ve
Temmuz 2008 de Meuron gibi Koolhaas da, şimdi geç 50'1erinde ve erken 60'1arında olan, ça l ışma yaşantılarının başında Modernizm akımının sıkıcı, resmi sadeliğine muha lefet eden bir m imarl ı k jenerasyonundan geliyor. Dışianmış ve uygunsuz olana yer açmak ve devasa yekpare boyutu kırmak için anıtlara asimetrik formlarla şekil verdiler. Şimdi de otoriter yönetim lerin ve çokuluslu şirketlerin de içinde bulunduğu müşteri kitlesi için ortak bir dil arayışındalar. Koolhaas CCTV mer kez binasının tasarı mına, yapının dışın dan algılanabilecek insani ölçü izlerini silerek başlad ı . Cephede geleneksel pencere türlerine ya da döşemenin baş langış - bitiş çizgilerine ait herhangi bir ize rastlamanız mümkün değ i l . Yapının formu, binaya baktığın ızda tamamen çarpı k bir perspektif sunuyor. Bazı nok talardan yapı ezilerek yassı laşıyormuş gibi görünürken, diğer noktalardan da yana eğilmiş izlenimi veriyor. Sonuçta yapıyı sabit bir ölçüde ta nımlamak m ümkün değil. Çevresindeki standart cam ve çelik sistem gökdelen lerin arasından, bazen bir çocuk oyun cağı kadar küçükmüş gibi algılanırken, başka bir açıdan konsol çıkan katların dayanılmaz ağırlığına karşı Herkül kuv vetiyle savaşı rken görülüyor. Bu sadece bir oyun değil. Koolhaas, yen i global kültürün esnekliğini ve mimarlığın bireysel hayatın samimi ölçü leriyle, toplum ların karmaşık gelgitleri arasındaki boşluğu doldurma yolunu keşfetme sürecini vurguluyor. Yapının aktardığı otoriter görüntü maksatlı olarak belirsiz bırakılmış. Bir an kararlı, sonra utangaç ve çekingen olabilen değişken form , yansıttığı merkezi gücün etkisi kadar, ortak endişeler hakkında da birçok şey söylüyor. Koolhaas büyük oyuklar açarak sosyal değişimlere yer açmış. Yapının içi, kamusal aktiviteler, kafeteryalar, seyir terasları ve galerilerin, bir ayaktan d iğerine uzanıp, yer altında metroya bağlandığı sonsuz bir döngü halinde tasarlanmış. M i mar, kamusal ve özel alanların arasında ayrım ı , toplumun normların ı n değişimi ve gelişiminde olduğu gibi, sürekli yer değiştiren ve yeniden düzenlenen aktif bir savaş alanı olarak görüyor. Şimdilik CCTV'deki kullanım şeklini m imar değil, şirketin
hükümet tarafı ndan beli rlenen yönetim biri mleri belirliyor. Bu durum devam edecek gibi görü nüyor. M i marlar yüzyıllarca, medeniyet leri aydınlatan ya da dönüştüren, so nunda da toplumun büyük bir kısmında istenen etkiyi yaratamayan , dışianmış bir ihtişam kalıntısına dönüşen yapılar tasarladılar. Bu durum aynı zamanda, Çin'de yaşananların da kanıtı. Tabii şüphe yok ki, mimari fikirlerin gelişimi için büyük bir laboratuvar sağ layan Çin'in bu rolü yıllarca sürecek. Batı'nın bunu ne zaman yakalayacağı ise merak konusu . . .
TRT i ç i n A r a n a n Ye r B u l u n d u , TRT D ü ş ü n ü y o r 31 Temmuz, CNN Türk YAZAN: NiHAN GÜNAY
Suna- i nan Kıraç Vakfı ' n ı n i stanbul Beyoğl u ' nda yaptırmaya çalıştığı kültür merkezinin önündeki engel kalkıyor. Merkezin yapılacağ ı yerde bulunan TRT stüdyolarının taşınması için aranan yer bulundu. TRT stüdyoların ı n bulunduğu Tepebaşı ' ndaki arazi, i stanbul'un en değerli arazileri arasında. 1 4.000 metrekarel i k araziye 200 m ilyon Dolar' l ı k bir kültür merkezi yapıl ması planlan ıyor. Kültür merkezini Suna i nan Kıraç Vakfı yapmak istiyor. Suna Kıraç ' ı n adı n ı taşıyacak merkezde bir tiyatro ve i leri teknolojinin kullanılacağı bin 850 kişilik konser salonu yer alacak. Belediye ile vakıf arasındaki anlaşma geçtiğimiz günlerde duyuruldu, ancak TRT Tepebaşı 'ndaki binayı boşaltmak için stüdyolarını taşıyacağı bir yer isti yor. Sonunda, belediye TRT'ye bir yer gösterdi; Vatan Caddesi'nde bul unan i stanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kompleksi. TRT'ye spor kom pleksinin kapalı spor salonu tahsis edildi. TRT yetkilileri, taşınacakları yeri görüp prensipte kabul etti. Ancak henüz kesin karar verilmedi. TRT yetkililerin i n kararlarını kesin leştirmesinden sonra, Tepebaşı' ndaki stüdyolar Fatih'e taşınacak, ardından da kültür merkezinin yapımına başi anacak.
Temmuz 2008
B i r Ke n t- i n Ye n i d e n Va r o l u ş Öy k ü s ü · H i r o ş ima 3 1 Temmuz, city.hiroshima.jp, arch-hiroshima, Wikipedia DERLEYEN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
Batı Japonya'nın Çugoku Bölgesi'ndeki, hafızalara "ilk atom bombası" saldırısıy la kazınan H i roşima, felaketin üstünden geçen 63 yılda "Su Şehri" ünvanına yakışır bir yeniden yapılanma öyküsüne ·n ., CD imza attı . .o .o Dönemin e n güçlü derebeylerinden :> ::.:: Mori Terumoto'nun Ota Nehri ağz ında n ., kendisine bir kale i nşa ettirmeye karar o .o E vermesiyle (1 589} şehirleşme yolunda o aı ilk adımın atıldığı H i roşima'ya içinden E geçen altı nehir nedeniyle "Su Şehri" ve o � " 1 00 Köprülü Şehir" de deniyor. o H i roşima Kalesi'nin 4 yıl gibi kısa bir ..-ıE .,. süre içerisinde tamamlanmasının ardın o 1.. ·n dan Terumoto bölgeye yerleşt i , fakat :ı:
Sekigahara Savaşı'nın kaybedenlerin den olunca, kalenin yönetimini de 1 6 1 9 yılında Asano Nagaakira'ya devretmek zorunda kaldı. Edo Dönemi (1 6001 868} boyunca Hiroşima Hanlığı'na başkentlik yapan şehirde ekilebilir arazi lerin genişlemesi ve nüfusun artmasıyla canlanan ticaret, kentin yapı lanma süre cini de hızlandı rd ı . Büyük tapınaklar bu dönemin m ima risini temsil eden en önemli yapıtlardı. 1 540 yılında tamamlanan Japonya'nın en büyük Budist tapınaklarından Kondo ve 1 67 1 'de tamamlanan bir başka Budist tapınağı Kokuzen-ji bu döneme ait bombalama sonrasında Hiroşima'da ayakta kalan önemli iki m imari eser.
Japonya ' nın Mod e r n leşme Ha re ket-i Hiroşima, Japonya'nın ul usal geliş mesi için Batı'yı bir model olarak kulla narak toplumsal, ekonomik ve siyasal sistemini yeniden örgütlediği ve Batı örneğine göre köklü bir modernleşme
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
255
sürecine girdiği Meiji Dönemi ' nden' (1 868-191 2} de payına düşeni aldı ve ülkenin önemli merkezlerinden birine dönüştü. 1 894 - 1 895 yılları arasında Çin'e karşı sürdürülen savaş sırasında meclis ve karargah olarak kullanılan H i roşima Kalesi, şehrin askeri kimliği nin oluşmasının da başlangıcı sayılabilir. Savaş sırasında Sanyo Demiryolu'nun H i roşima'ya kadar uzatılması , ana istas yondan limana kadar askeri bir ulaş ı m hattının kurulmasının da bu anlamda etkisi büyük. N itekim, kale 1 904 - 1 905 yılında Rusya ile yapılan savaş sı rasında da yine karargah olarak kul lanıldı. H i roşima'nın modern dönemini sim geleyen i l k yapılardan biri Çek m imar Jan Letzel tarafından tasarlanan ( 1 9 1 5} " H i roşima Endüstri Teşvik Evi" -son rasında Atom Bombası Kubbesi adını alm ıştır. Japonya'da görevlendirilen diğer pek çok art- nouveau mimarı gibi Jan Letzel'in yarı Japon yarı Batılı tasarla dığı bina, yerel ürün lerin tanıtıldığı ve salıldığı bir merkez olarak kullan ıl ıyordu. Nehir kenarındaki konumuyla mükem mel bir manzaraya açılan yapı , Mart 1 944'te Japonya'n ı n 2 . Dünya Savaşı mücadelesine devam ettiği sürede bu fonksiyonunu kaybederek devlet dairesi olarak kullan ılmaya başladı . 2 . Dünya Savaşı öncesinde askeri yeye yönelik pek çok tesisin işlediği H i roşima'da 1 9 1 1 yılında tamamlanan Paketierne Fabrikası bu dönemde yapıl mış ve "Batı" etkisinin gözlemlenebildiği bir başka bina. Şehi r merkezinde olmaması ne deniyle yapı atom bombasından çok fazla hasar görmedi ve bugün 2/3'1ük bölümü bir yemek firması tarafından diğer kısmı ise müze olarak kullanılıyor. Bir yıl arayla tamamlanan Honkawa i lkokulu (1 928} ve Taisho-ya Kimono (1 929} mağazasının tasarımı ise Kiyoshi Masuda'ya ait. Japonya'nın en eski okullarından olan H onkawa ilkoku l u aynı zamanda H i roşima'n ın demirli beton ile inşa edilen ilk eğitim yapısı. Orijinal halinde L formuna sahip yapının, 1 95 1 ve 1 987 yıllarında parça parça yıkılması nedeniyle geriye kalan dikdörtgen bölümü şu anda müze ola rak hizmet veriyor.
256
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Betonerme binalar konusunda uz manlaşm ış Masuda'ya ait diğer Taisho ya Kimono mağazası ise, yine kullanılan demirli beton sayesi nde patlamadan diğer binalara nazaran daha az gördü. 1 943-1 957 yılları arasında Yakıt Evi , sonrasında rekonstrüksiyon ofisi olarak kullanılan bina şu anda Turist Bilgi M erkezi olarak hizmet veriyor ve geçirdiği tadilatlarla birlikte ilk tasarımı üzerinde pek çok değişiklik olmuş. Felakete farkında olmadan adı m adım yaklaşan H i roşima kentinde Batı'nın etkisinin hüküm sürdüğü yapıların hızla inşası da devam ediyordu. Avrupa klasik m imarisi konusunda uzman Uheiji Nagano tarafından tasar lanan banka binası da H i roşima'daki bir diğer önemli örnek. Rönesans sti linde, birinci katta Dorik kolonlar, ikinci katında Korint üslubunda kolonları n , iç mekan düzenlemesinde ise i talyan merrnerinin kullanıldığı yapı bombalama sonrasında ciddi derecede hasar gör müştü, fakat başarılı bir onarım süreci sonrasında bugünkü halini aldı. 1 936 yılında tamamlanan Nippon G i n ko Bankası Şubesi de Nagano tarafı ndan tasarlanan i yonik kolonlu Rönesans stilinde yapılmış bir başka bina.
A-tom Bomba s ı : Ha ri-tada Yo k Ola n Hiroşima Teknoloj i , kültür, sanat, eğitim gibi pek çok alanda h ızla ilerleyen Japonya'nın ekonomik anlamda da Batılılar ile eş paya veya fazlasına sahip olma dürtüsü, oldukça büyük maddi ve manevi kayıplara neden olacak uzun bir mücadele dönemini de beraberinde getird i . 1 . Dünya Savaşı sonrasında değişen ekonomik dengeler silah endüstrisin de birbiriyle kıyasıya mücadele eden devletleri kaçınılmaz olarak tekrar karşı karşıya getirdi. Japonya'nın 1 940 'da Nazi Almanyası ve Faşist i talya ile üçlü anlaşmayı imza layarak "mihver" devletlerini oluşturması üzerine, Birleşik Devletler hurda metal ve akaryakıt üzerine ambargo koydu ve Panama Kanalı'nı Japon gemilerine kapattı . Bunun üzerine Japonya, tarihin en kanlı ve sürpriz saldırısını 7 Aralık 1 941 'de Pearl Harbour'a düzenledi. Pek
Temmuz 2008 çok tarih bilimcinin, 2 .403 Amerikan askeri ve 68 sivilin ölümüne neden olan bu saldırı n ı n Amerika tarafından Japonya'ya beli rlenen diyeti olarak yorumladı ğ ı , 6 Ağustos 1 945'te yerel saatle 08: 1 5'de gerçekleştirilen atom bombası saldırısı ise Hiroşima'da ilk anda 1 40.000 kişilik bir katliama neden oldu. Yapıların yaklaşık % 69'unun tama men yıkıldığı, % 6 ,6'sının da ciddi şekil de hasar gördüğü kent saniyeler içinde tanınamaz hale geldi.
Bomba d a n Son ra Yaş a m : Re s-torasyon Sü reci Bombalamadan bir ay sonra geçici sağlık ve eğitim yapıları hazırdı . Patlamayla birlikte kent dışına kaçmayı başarabiimiş az sayıda insan da yavaş yavaş dönmeye ve kendine barınacak basit konutlar inşa etmeye başlad ı . O günlerde dünya basınında yer alan haberlerde, H i roşima toprakları nda gelecek 70 yıl süresince bitki yetiş meyeceğ i söyleniyordu. Oysa bir grup hibakuşkanı n (saldırıdan sağ kurtulan i nsanlara verilen isim) başlattığı yeşil lendirme hareketi yıllar sonra olumlu sonuç verecekti. 22 Şubat 1 946'da H i roşima Başkanı Tsunei Kusunose, bir grup lideri H i roşima'nın geleceği ve rekonstrüksi yon hakkında konuşmak için yuvarlak masa toplantısına davet etti. Liderlerin toplantıdaki konuşmaları şu sözlerle kayıda geçti: Başkan Kusunose: " Restorasyon kelimesi yerine rekonstrüksiyonu kullan mayı tercih ederim. i ki tür rekonstrüksi yon yaklaşımı olmalı . Biri araç yollarının onarı lması, köprüler ve geçici konutların i nşa edilmesi gibi olabildiğince hızlı yapılması gereken kısa vadeli rekons trüksiyon; d iğeri ise yapı malzemeleri konusunda şu anda yaşanan sıkıntı nedeniyle yapılamayacak uzun vadeli rekonstrüksiyon. Adım adı m çalışma mız gerekiyor. Dünyadan H i roşima için rekonstrüksiyon planları toplamaya ne dersi n iz?" Yoshiro Saeki (Din Tarihçisi): " Hiroşima'yı büyük bir şehir olarak inşa etme fikrine karşıyı m . Küçük ölçekte, iyi planlanmış bir H i roşima çok daha iyi. Tokyo metropolünün bugünkü durumu,
yanlış izlenen politikaların sonucudur. Böyle bir durumdan kaçı nmalıyız. Benim fikrime göre H i roşima'nın kendi kendine büyümesine izin vermeliyiz." Yoko Ota (Roman Yazarı): " H i roşima nehirlerinin kıyıları yeşil alan ve park olarak düzenlenmeli. Kentin dış etek lerinde sald ırıya maruz kalmış ve şu anda kulübelerde yaşayan insanlar için konutların i nşa edilmesi zaruri bir ihti yaçtır. Şehre çok sayıda ağaç dikilmeli. Düş ile gerçeğin uyum içinde bir araya getirilmesi halkın yaşamına zenginlik katacaktır." Tomiko Koura (Kure Şehri Belediye Başkanı Yardımcısı): " Patlamanın ger çekleştiği alanın, dünya barışını simge leyen bir anı mezarlığı olarak geniş bir boşluk halinde bırakı lmasını istiyorum. Sayısız i nsanı n hayatını kaybettiği bir alanda şehri kurmak konusunda şüp helerim var. Yen i H i roşima'nın eski kent üzerinde i nşa edilmesine gerek yok. Kentin dışı nda yeni bir yer aramamız gerektiğini ve yen i H i roşi ma'yı orada kurmamız gerektiğini düşünüyorum." H i kojiro Oshio ( N H K Hiroşima Merkez Radyo-TV i stasyonu Yayın Departmanı Müdürü): "Güçlü bir şe kilde kültür seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Derme çatma bile olsa bir kütüphane i nşa edilmeli. Ayrıca en kısa zamanda vatandaşların kültür gereksiniminin karşılanması için bir an önce sinema ve tiyatrolar kurulmalı."Hayashi (Hiroşima Betsuin Tapınağı'nın Başkeşiş Yardımcısı): " Kapsamlı bir kent planı olmaması re konstrüksiyonun gecikmesine sebep oluyor. Hiç değilse ana yolların güzer gahıyla ilgili kararın ilk olarak verilmesi lazım . Tapı nakların savaş öncesinde olduğu gibi tek bir alanda toplanmak yerine çeşitli bölgelere dağıtılmalı. Sonrasında yerel insanlar tarafından çeşitli aktiviteler için ve kamu odi toryumu olarak kullanılabilir."Yoshiro Fukui (Sanatçı): " N ehir kenarlarında geniş yolların ve yeşil bantların i nşa edildiğini görmeyi isterim . H i roşima'yı Japanya'nın yüksek nitelikli yaratıcı kül türünü yansıtan modern bir kent olarak görmek istiyorum. O rtaya konan düşün celer, herkesin H i roşima'yı barış içinde, yeşil, modern bir kent olarak kurma ko nusunda hevesli olduğunu gösteriyor.
Temmuz 2008
Yine de, şu anda bu fikirlerin düş olduğu kabul edildi."Yapılan bu toplan tının ardından, hızla yeniden yapı lan masına ve yeşillendirilmesine başlanan Hiroşima'da artık hayat yeniden başlı yordu.
Hi roşima Ba rış Hat-ıras ı M ü z e s i ve Pa rkı 2 . Dünya Savaşı sonrasında Japonya'da m i marinin bu yapı ile başla dığı söylenebilir. 1 955 yılında tamam lanan ve toplam 1 .6 1 5 m2 alana sahip kompleks Japon modern m imarisinin başyapıtı olarak kabul ediliyor. Kenzo Tange'nin Londra'ya giderek C I AM'a sunduğu ilk H i roşima projesinin, ünlü Marsilya konutları U nite d ' Habitation'ı anımsattığı söy lenebilir. Hiroşima yetkilileri 1 949 yılında Nakajima Bölgesi ' nde bir park düzenlenmesi için yarışma açmaya karar verdi . Yarışma Nakajima deltasını ve Atom Bombası Kubbesi çevresini kapsamaktaydı. Yarışma sonucunda Birincilik Ödülü'nü Kenzo Tange, i kincilik Ö dülü'nü Toshiro Yamashita, Ü çüncülük Ö dülü'nü ise Ryuzo Arai kazandı. Tange, Atom Bombası Kubbesi 'ne kadar uzanan 1 0 0 metre
:ı:
.... uzunluğundaki Barış Bulvarı üzerinde ., o "" çalışmaya başladı ve bugün Barış .... 3 Bulvarı (a), M üze (b), Anıt Mezar ve o ID Atom Bombası Kubbesi'ni kapsayan o H i roşima Barış Hatırası M üzesi ve Parkı � "" ortaya çıktı. :ı: Her yıl 6 Ağustos'ta burada toplanan o-+ "" binlerce insan kayebettikleri yakınlarını ., o .. "" burada düzenlenen geleneksel törenle anıyor. 2005 yılında H i roşima Barış Hatırası M üzesi ve Parkı'nın girişine Jean Michel Wilmotte, Clara Halter ve < e Obayashi Corp. tarafından tasarlanan evrensel bir " Barış Kapısı" inşa edildi. 'J ., 902,5 cm yüksekliğinde, 264 cm geniş- � liğinde ve 1 60 cm derinliğindeki kapının ......_ 'Tl üzerinde 49 ayrı dilde yazılmış "barış" o -+ o kelimesi yer alıyor. 10<
Diğ e r Önemli Yapıla r 1 954 yılında yapımı tamamlanan Tohgo M urano tasarım ı g ri tuğla kulla nılan ve betonarme iskelete sahip ka tedral ise yarışma sonucunda seçilerek uygulanan bir başka önemli m imari eser. M urano ve Tange'nin m imari üslu pla rındaki ölçeğe dair farklı yaklaşı mları neredeyse aynı zamanda zamanda i nşa edilen bu iki binada gözlemlenebiliyor. Kenzo Tange tarafından tasarlanan
., o ...
:e .... '1< .... 3 e o. .... o
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
257
H i roşima'daki bir başka yapı da konser salonu ve otel olarak kullanılan Welcity H i roshima ( 1 985).
Yeşille n d i rme Ha re ket-i Kente atılan atom bombasıyla, 4 kilo metre çapı ndaki alana yayılan ışınlarla ağaçların gövdeleri yandı, dalları ve yaprakları patlamanın etkisiyle havaya uçtu . Şehirin yeşili yerini kül rengi bir çöle bıraktı. Hiroşima'ya, yaralarının sarılması adına çok sayıda ağaç geti rildi ve ilk olarak 1 948'de zarar gören H ijiyama Parkı yenilendi. Ardı ndan da belediye tarafından erozyon kontrolü projesi gerçekleştirildi . 1 957 v e 1 958 yıllarında şehi r çapın da, sloganı " Hiroşima'nın 20 yıllık rüya sı" olan bir ağaçlandırma kampanyası başlatıldı. Barış Bulvarı boyunca, Barış Anıtı ve Chuo Parkı'nda, 4 farklı ülkenin 23 şeh rinin belediye başkanlarının yardımıyla ağaçlandırma kampanyaları yürütüldü. Kampanya için bağışlanan 1 . 200 ağaç 1 957 'de Barış Bulvarı'na ve 1 958 yılın da ise 1 .300 ağaç çok sayıda çalılığa dikildi. ' Hakkı Büyükbaş, Meiji Döneminde Japonya'nın Dış Politikası ve Bölgesel Rolü Ü zerine,
2004
258
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
New Yo r k ' u B i ç im l e n d Ta s a r ımı Se rg i s
Ara z i s i Yıllığına GSGM ' n i n 1
Ağustos, NTVMSNBC
Atatürk Orman Çiftliği'nin 258 . 1 86 met rekare arazisi ile bu arazi üzerinde bulunan spor tesisleri n i n , yapılacak bir protakale 49 yıl sureyle bedelsiz olarak nın, Gençlik ve Spor Genel M üdürlüğü'ne iren tasarım devrini öngören kanun teklifi, kabul edi rgiye evsahipliği lerek yasalaştı . Atatürk Orman Çiftliği M üdürlüğü , Peter Eisenman, Kuruluş Kanunu ile Bazı Kanunlarda Hans H ollein ve diğer Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna çağdaş mimarların eserlerinin göre, AOÇ sınırları içinde bulunan ı " Dreamland" (Düş Diyarı) 258 . 1 86 metrekare arazi ve bunun üze ı sergide, m imarların yaptığı gerçek rinde yer alan spor tesisleri ve müşte projelerin çizimleri, belgeleri ve örnek milatı, AOÇ ile yapılacak bir protokolle, modelleri sergileniyor. 49 yıl süreyle bedelsiz olarak Gençlik Serginin küratörü Andres Lepik tara ve Spor Genel M üdürlüğü'ne tahsis fından yapılan açı klamada, " 1 930'1u ve edilecek. 1 940'1ı yılların göz kamaştı rıcılığının ar Genel M üdürlük, spor alanlarının dından, 1 970'1erde New York'un daha spor hizmeti ve faaliyetlerinde kullanıl yal ın bir duruma büründüğü, ancak aynı mak üzere spor kulüplerine veya spor zamanda, 1 974 yılında, Dünya Ticaret federasyonlarınca amacına uygun kulla Merkezi'nin, kapitalizmin zirveye ulaş n ı m ı n ı teminen her türlü tedbirin alı nma masın ı n simgesi olarak inşa edilmesiyle, sı, denetimin yapı l ması ve gerektiğinde ekonomik gücün de başkenti durumuna tahsisierin kaldırılması konusunda geldiği," bildirildi. c: ll) ı:ı yetkili olacak. Açı klamada ayrıca, New York'un c: ..-4 Bu alanda yapılan spor tesisleri, 1 970'1erde, m imarların cazibe merkezi ın sporun geliştirilmesi dışında ticari bir olduğu, alanı n önemli isimlerinin kentte ..-4O> ı.. ll) amaç için kullanılamayacak, tahsis edil dersler verdiği ve kentin, o dönemin V) meyecek. Genel M üdürlük tarafı ndan mimarları tarafından bugünkü görüntüı:ı c: yapı lacak spor tesislerine verilecek süne kavuştuğu bilgilerine de yer verildi. ;: izinden bedel alınmayacak. Kanun, Kıyı Sergi, 27 Kası m tarihine dek gezile5 � Kanununda da değişiklik yapılmasını b ilecek. cı
da öngörüyor. Siyasi parti gruplarının verdiği ortaklaşa verdiği ve kabul edilen önergeye göre, U luslararası spor otori telerinin, Türkiye'de spor faaliyetlerinin düzenleneceğine dair kararı gereğince Gençlik ve Spor Genel M üdürlüğü'nün bağlı olduğu bakanlığın izni doğru l tusu nda kamu idareleri, özel bütçeli idareler, belediyeler ile il özel idareleri tarafından her türlü spor faaliyetleri ve organizasyonların gerçekleştirilmesine yönelik, spor tesisleri ile konaklama tesisi yapabilecek.
"So r u ms u z Kişile re Ve r i r s e n i z , Elimiz Ya.kanızda . . . " Tasarının görüşülmesi sırasında söz alan C H P Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Atatürk Orman Çiftliği Nazım i mar Planı'nı kuru ma bilgi vermeden hazırladığını belirtti. Planın açı klanmasından sonra sivil toplum örgütlerinin konuyu yar gıya götürdüğünü, Ankara 1 3 . i dari Mahkemesin i n de bu planın yürütmesini bu ay içinde durdurduğunu beli rterek, " 1 5 yıldır belediye başkanı olan zat, bu nun üzerine 'ODT Ü binalarını yıkacağım' diye ortal ığı birbirine kalktı," dedi. Ankara polisi ve jandarmasıyla birlikte AOÇ'un kaybedilen 30.000 metrekare lik alanı n ı arad ı kların ı , ancak bulamad ı k larını ifade eden Ateş, şöyle devam etti: "Aslında biliyoruz. Bu, iktidar partimizin genel merkez binasının hemen karşısında, ucube bir demir yığını var. O demir yığını olan bina, 60.000 metrekarelik alanda ve kaçak. Bu bina, utanç abidesi olarak gözler önünde duruyor. Neden yıkılmı yor? Kaybolan 30 dön ü m , Büyükşehi r Belediyesinin yaptığı 60 dönümlük ticaret merkezinin içine katıldı . Bu iktidar haktan hukuktan yanaysa, o binayı yı kar ve AOÇ'un işgal edilen bu 30 dönümlük arazin i , Kuruma iade eder." C H P'li Ateş, yapılan düzenle meyle Gençlerbirliği ve Ankaragücü Spor Kulüpleri'nin halen kullandığı 1 26 dönüm arazinin yanı sıra, 1 3 2 dönüm alanın da G S G M 'ye devredildiğini dile getirdi. Ateş, "Bu alanı yine sorumsuz kişilere verirseniz, iki elimiz yakanızda olur," dedi.
A!ju s"t o s 2008
"Düze nleme , Ciğe re Saplanmış Bir H a n ç e r . . . "
DSP i zmir M i lletvekili Harun Ö ztürk de sporun öneminin hiç kimsenin yadsı masının mümkün olmad ı ğ ı n ı , ancak bu düzenlemeyle söz konusu alanda disko hariç her türlü yapılaşmaya gidilmenin yolunun açıl masına i m kan tanındığını öne sürdü. Düzenlemey i , "Ankara'n ı n ci ğerlerine saplanmış bir hançer" olarak değerlendiren Öztürk, düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü.
"An ka ra Nefes Ala c a k " Kanunun kabul edilmesinin ardından teşekkür konuşması yapan Devlet Bakanı M u rat Başesgioğlu, milletvekil lerine, komisyon üyelerine Türk sporuna gösterdikleri i lgiden dolayı teşekkür etti. Türkiye'de kişi başına düşen spor tesisinin çok az olduğunu ifade eden Başesgioğlu, " Özellikle başkentimiz bu anlamda çok geride, Anadolu kentlerin den bile geride. Bu düzenlemeyle kişi başına düşen tesis alanı artmış olacak. i ki spor kulübünün yaşadığı soru nlar çözülecek, Ankara'da nefes alınacak yeşil alan yapılacak," diye konuştu. Başesgioğlu, C H P ' li Ateş'in iddiala rına da yanıt vererek, imar planlarının sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafı ndan değil, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ile müştereken hazır landığını beli rtti. Başesgioğlu, Ateş'i n iddia ettiği 3 0 dönümlük arazinin ise Gazi Ü niversitesi'nin arazisi olduğunu bildirdi.
Mo r "t g a g e K r i z i n i n Yo k Et-t- i ğ i Gü, y e n 5 Yı l d a n O n c e Ge lme z 4 Ağustos, Sabah
ABD'de mortgage krizi şu ana kadar 400 milyar Dolar zarara mal oldu. Krizin atlatılması için 3 yıl, piyasalara güvenin gelmesi için ise 5 yıl gerekiyor.Geçen yaz aylarında patlak veren ve ağustos ayında ABD M erkez Bankası (FED) başta olmak üzere dünyanın önde ge len merkez bankalarının piyasalara mü dahale etmeleri ile küreselleşen mort-
gage krizi dünya piyasalarını etkilerneye devam ediyor. Merkez bankalarının i l k etapta 2 5 0 m ilyar Dolar akıttıkları dünya piyasaları ise tüm müdahalelere rağmen krizin etkisiyle şu ana kadar 400 m ilyar Dolar zarar etti.
Berna n ke Ya nıldı ABD M erkez Bankası Başkanı Ben Bernanke'nin 5 Haziran 2007 'de yaptığı ve "yaşanan krizin reel sektör veya fi nans piyasalarına yayılma gibi bir ihtima li yok" açıklamasından iki ay sonra piya saların karışması FED'e olan güveni de zedeledi . Uzmanlar piyasalara yeniden güvenin gelmesi ve bankaların yeniden korkusuzca birbirlerine kredi vermeye başlaması için en az 5 yıl daha geç mesi gerektiğini ileri sürüyor. Geride kalan 1 yıl içerisinde ise krizin merkezi durumda olan ABD ekonomisi ağır yara aldı . N ew York Borsası yüzde 14 değer yitirirken bazı bölgelerde ev fiyatları yüz de 40' 1ara varan değer kaybına uğradı . Uzmanlar özellikle ABD'li tüketicileri zor günlerin beklediğini belirterek krizin mortgage krizinin etkilerinde 20 1 1 yı lı ndan önce düzelmenin beklenmemesi gerektiğine işaret ediliyor.
Mort-gage Krizinde Sıra AB ' ye Geliyor Toplam 8 ABD'li bankanı n iflasına neden olan krizin Avrupa'ya doğru yayılmaya başladığı belirtiliyor. Yapılan açıklamalarda aynı kriz öncesi ABD ekonomisinde olduğu gibi AB ekono misinin de kredi sı kıntıları yaşamaya başladığına dikkat çekilerek bir sonraki aşamada bölge ekonomilerinin büyüme konusunda sıkıntı yaşamaya başlaya cakları vurgulandı . ABD'de patlak veren mortgage krizinin henüz üçte birlik bölümünün atiatıidığını belirten uzmanlar 2008 ve 2009'un küresel piyasalar için zor ge çeceğini söylüyor.
İlk İşe ret-ler 2007 ' d e Geldi 8 Şubat: HSBC, ABD mortgage kağıtları nedeniyle uğradığı zararı ka patmak için yeniden sermaye artışına gideceğini duyurdu . • 1 7 Temmuz: Bear Stearns i k i hed ge fon şirketinin iflas ettiğini bildirdi. ·
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
259
• 1 0 Ağustos: FED, bankalara destek için gerektiğinde sisteme kredi sağlaya bileceği n i duyurdu. • 24 Ekim: Merrili Lynch 8,4 m ilyar dolar zarar ettiğini duyurdu.
Met- r o Ka z ı s ı n d a Ço ğ u Git-t- i Az ı Ka l d ı 5 Ağustos, Zaman YAZAN: YASiN KILIÇ
i stanbul'un altında, yer üstü ndekilerin farkında olmadığı hummalı kazılar ya pılıyor. Yüzlerce işçi , toprağ ın altında Kadıköy'ü Kartal'a bağlayacak metro tü neli inşaatını 2 0 1 0 yılına kadar tamamla mak için gece gündüz çalışıyor.Taksim Levent, Aksaray- Havaalanı güzergah larına Anadolu yakasında yapılacak metroyla üçüncü bir metro güzergahı eklemek için 2005'te çal ışmaya başla yan i stanbul Büyükşehir Belediyesi, 21 kilometre uzunluğunda projelendirdiği Kadı köy-Kartal metrosunu 201 O yılında ulaşırnın hizmetine sunmayı hedefliyor. Tamamı yer altında yapılacak 16 istas yon la Anadolu yakas ındaki trafik akışı n ı rahatlatacak olan Kadıköy-Karta! met rosunun inşaatı, halen 6 farklı noktada hızla devam ediyor. Kadı köy-Karta! met rosunun tünel çalışması, yerin 42 metre altında dev TBM makinesi (köstebek) ile 24 saat esasına göre sürdürülüyor. Büyükşehi r Belediyesi, Kadı köy-Karta! arasını 29 dakikaya indirecek metro hattını 5 kilometre daha ileri götürerek Pendik'e kadar zatmayı hedefliyor. Marmaray Projesi'ne de entegre edil mesi planlanan Kadı köy-Karta! met rosu, Kartal'dan Maslak'a, Bağcılar'a, Yenikapı'ya ve Atatürk Havalimanı'na raylı sistemle kesintisiz ulaşım imkanı sağlayacak. Böylece Kartal'dan binen bir yolcuyu 29 dakikada Kad ı köy'e götürecek olan sistem, buradan da bir dakikada Ü sküdar'a, oradan Avrupa Yakası'na ulaştıracak. Başlangıçta cadde üstü tramvayı olarak planlanan Kadıköy-Karta! güzergah ı , daha sonra yapılan etüt çalışmaları ile tamamen yer altına alınarak metroya dönüştürülmüş tü. Kadıköy-Karta! metro hattı temeli, 29 Ocak 2005'te Başbakan Recep
260
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Tayyip Erdoğan tarafı ndan atı lmışt ı . Çift hatlı 2 1 .663 metre hat uzunluğundaki Kadıköy-Kartal Metrosu, hizmete gir diğinde bir saat içerisinde aynı yöne 70.000 yolcu taşıyabilecek ve günde bir m i lyonun üzerinde yolcuya hizmet verecek. .
I s t- a n b u l De rg i s i n d e n Ve d a S a y ı s ı 6 Ağustos, Radikal
Tarih Vakfı tarafından 1 6 yıldır ya yımlanan i stanbul dergisi, mali neden lerden dolayı 64. sayısıyla okurlarına veda ediyor. Söyleşiden araştırmaya, i stanbul'u farkl ı renkleriyle işleyen bir veda sayısı niteliğindeki dergi, son sa yıda i stanbul dergisiyle bir şekilde ilişki de bulunmuş kişilerin kısa gözlemlerine de yer veriyor. M u rat Belge ise dergi için yaptığı son gezisini, 1 968'in 40. yılına selam niyetine dönemin i stanbul H ukuk öğrencisi Mehmet Tansuğ'la Beyazıt ve i stanbul Ü niversitesi'ne ya pıyor. Dergi son dokuz sayıda olduğu g i bi i stanbul'un köklü liselerine konuk olmayı da i hmal etmiyor ve bu kez Vefa Lisesi'ne uğruyor. Söyleşi ağırlıklı son sayıda yer alan söyleşilerden biri de Mayıs ayında Türkiye'ye gelen Leiden Ü niversitesi'ne bağlı M odern Dünyada i slam Araştırmaları Enstitüsü akademi k müdürlük görevini yürüten Asaf Bayat ile kent, modernite ve yoksulluk üzerine yapılmış. Ayrıca, " kentsel dönüşüm" süreci de u n utulmayarak Başıbüyük Mahallesi'ne konu k olunuyor. i stanbul dergisinin son sayısı, birkaç merkezi ga zete bayisi ( Beşiktaş, Karaköy, Kadıköy, Ü sküdar iskele bölgesi bayileri) ve kila bevlerinden temin edilebilir. .
I s "t a n b u l ' a Ikinci Tüp Ge ç i ş , 1. , 5 Milya r Dola r ' a Ot- o l a r i ç i n Ge l i y o r .
6 Ağustos, Hü rriyet YAZAN: AYŞEGÜL AKYARLI GÜVEN
Denizin altından iki kıtayı birleştirecek ve
Ağust-os 2008 sadece lastik tekerlekli araçların kullanı m ı na sunulacak olan tüp tünelin yapım ihalesine en iyi teklifi Cengiz i nşaat Makyol- Doğuş i nşaat ve Fransa'dan Vi nci'den oluşan ortak girişim verdi. 1 , 5 milyar Dolar'a mal olacak 5,4 kilometre lik tünelin inşaatı 3 yılda tamamlanacak. i stanbul'un iki yakasını denizin al tından birleştirecek ve sadece lastik tekerlekli araçların kullanımına sunula cak yeni tüp tünelin yapı m ihalesine en iyi teklifi Cengiz i nşaat-Makyol-Doğuş i nşaat ve Fransa'dan Vinci'den oluşan ortak girişim verdi. 5,4 kilometrelik tünel 1 ,5 m ilyar Dolar'a mal olacak. Tünelin 3 , 3 kilometrelik bölümü denizin altından geçecek ve inşaatı 3 yılda ta mamlanacak.
İki Ka-tlı Boğaz'ın altından geçen tünel , iki kat lı ve ikişer şeritli olacak. Katlardan birisi giden araçlara, d iğeri gelen araçlara ayrı lacak. Sadece hafif araçlar tünelden geçiş yapabilecek, ağır vasıtalar ise tüneli kullanamayacak. Karayolu Boğaz Tüp Tünel Geçişi Projesi, Avrupa ya kasında, Florya-Sirkeci Sahil Yolu'nun Kazlıçeşme mevkisinden başlayarak, Anadolu tarafında Ankara Devlet Yolu'nun Göztepe Kavşağı mevkisinde bitecek. Proje kapsamında, Avrupa ve Anadolu tarafında havalandı rma şaftları, Avrupa yakasında ücret toplama gişele ri, tünel işletme binası da inşa edilecek.
İki Te klif Ulaştırma Bakanlığ ı'na bağlı Demiryolları, Limanlar ve H ava Meydanları i nşaatı Genel Müdürlüğü'nce (DLH) yap-işlet-devret modeli ile yapılacak Karayolu Boğaz Tüp Tünel Geçişi Projesi'ne iki teklif geldi. Yapı M erkezi i le Güney Kore'den TKJV g rubu birinci konsorsiyumu oluş tururken Cengiz i nşaat-Makyol- Doğuş i nşaat ve Fransız Vinci ortak girişimi de tekiifte bulunan diğer konsorsiyum oldu.
Değe rle n d i rme Teklifierin teknik değerlendirmesi tamamlandı. Bu değerlendirme so nucunda Türk-Kore ortaklığı 2 7 puan üzerinden 24. 1 7, Cengiz i nşaat- Makyol Doğuş i nşaat ve Vinci ortak girişim i ise 2 1 .64 puanla yeterlilik ald ı .
i hale komisyonunu mali teklifleri 70 puan, fizibiliteyi de 3 puan olarak değerlendirdikten sonra sonuç be lirlenecek. Türk-Kore ortaklığı 4 yıl 7 ay yatırım, 25 yıl 1 1 ay 9 gün işletme süresi olmak üzere toplam 30 yıl 6 ay 9 gün sözleşme süresi teklif ederken diğer ortak girişim yatırımı 6 yatı rım 1 3 yıl işletme süresi teklifi verdi .
Ma rma ray ' d a n Derin Projenin Türkiye için büyük önem ta şıdığını dile getiren DLH Genel Müdürü Ahmet Arslan, "Projede batıralacak tünellerin derinliği itibariyle dünyada bir ilk olacak. Batırma tüp tüneller Marmaray'dan daha derine yerleşti rilecek. i hale, teknik, mali ve fizibilite yönü nden en iyi teklifi sunan firmaya verilecek" ded i . Ulaştırma Bakan l ı ğ ı , daha önce tünelden geçiş ücretlerini maksimum tek yön için 4, çift yönlü ise KDV hariç 8 dolar olarak belirlemişti.
Ma rma ray ' d a Ta rih Bir Yıl İle ri A-tıldı Asya ile Avrupa'yı denizin altından bir leştirecek Marmaray Projesi'nin temeli 2004 yılı nda atıldı. 201 0'da tamam lanması öngörülen proje i stanbul'daki arkeolajik kazılar yüzünden çalışmalar zaman zaman durdurulmak zorunda kal d ı . Toplam uzunluğu 1 3, 5 kilometre olan projenin yeni hedef bitiş tarihi 201 1 oldu. Ü sküdar'dan S irkeci'ye 4 dakikada gidebilmeyi sağlayacak proje Ayrı l ı kçeşme'den Halkalı 'daki Kazlıçeşme'ye 17 dakikada geçiş sağ layacak.
Tü p Tü nellerin En E s k i s i 36 Yıllık , En De rini 287 Me-t re Denizin altı ndan geçen tüp tünel projelerinin geçmişi oldukça eskiye da yanıyor: En eskisi 1 972 yılından bu yana faaliyete gösteren tünellerin en derini ise sdenizin 287 metre altında: Cross H a rbour Tüneli: Dünyada ilk sualtı tünel projesi olarak anılan Cross Harbour Tüneli 1 972 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Hong Kong'daki bu tünel hala Hong Kong'da en fazla kullanılan yolların başında geliyor. 1 , 8 kilometre uzunluğ undaki tünel Kowloon ile Hong Kong Adası arasındaki ilk yol
A�U STOS 2008 modern yüzüyle yeniden canlanacak . . . i stanbul'un 27 iskelesi arasında de n iz taksileri devreye sokan Büyükşehir Belediyesi i DO, Haliç'te turistik amaçlı hizmet verecek 600'er kişilik 3 yolcu teknesi almak için çalışma başlattı. i DO'nun Yenikapı'daki binasında düzen lenen ihaleye 3 teklif verildi. Haliç'e özel 3 yolcu teknesinin yapımı için en iyi tek lifi 9 m ilyon 570 bin Euro ile Almar-Atlas Ortak G irişimi verdi. i haleye Çeksan firması 1 2 milyon 300 bin Euro teklif ve rirken, Onur Denizcilik- Labranda Ortak G irişimi 1 1 m ilyon 850 bin Euro teklif verd i . i DO Yönetim Kurulu'nun onayının ardı ndan ihaleyi kazanan firma, gemile rin üretimine başlayacak. i lk yolcu ge misi 1 yıl sonra, diğer gemiler ise 3'er ayl ı k periyatlarla teslim edilecek. Haliç hatlarında ve Haliç- Ü sküdar hattında çalışacak özel gemiler, Haliç'teki Tıpkı Venedik ve Amsterdam'daki gibi köp rülerin altından geçebilecek. 42 metre boyunda ve 8 , 5 metre eninde olacak tekneler, 1 2 deniz mili hız yapabilecek. Haliç'e özel olarak üretilecek teknelerin tavanı tamamen cam olacak, pence reler de yolcuların Haliç manzarasını rahatlıkla izleyebilmeleri için panoramik şeki lde yapılacak. i DO'nun standart gü venlik donanımına sahip olacak klimalı gemiler, engeliiierin kullanımına uygun olacak, içinde büfe ve hayvan barınağı da olacak.
olma özelliği taşıyor. 1 999 yılına kadar projeyi gerçekeltiren Cross-Harbour Tunnel Company'nin işlettiği tünel 9 yıldır devletin kontrolünde bulunuyor. Seikan Tüne l i : 1 988 yılından bu yana fasaliyette olan Japonya'daki Seikan Tüneli 23,3 kilometresi yer altında olmak üzere 53,85 kilometre uzunluğa sahip. Dünyanın en uzun deni zaltı tüneli olarak anılan proje 3,6 m ilyar Dolar'a mal olmuş. Ancak tünelin bu uzunluk rekorunu 2 0 1 8 yılında tamam lanacak olan Gotthard Base Tüneli'ne kaptırması bekleniyor. Eiksund Tuneli: Geçen şubatta açı lan tünel 287 metrelik derinliği ile dün yanın en derin tüneli . Norveçe bağlanan bu tünel 7,7 kilometre uzunluğa sahip.
İhale Al"tı Kez E r"telenmiş"ti Ulaştırma Bakanlığı'nın en büyük projelerinden biri olan ve denizin al tı ndan iki kıtayı birleştirecek karayolu tünelinin ihalesi, firmaların jeoteknik çalışmaları nın uluslararası standartlarda gerçekleştirilmesi ve daha rekabetçi bir ortamın sağlanması amacıyla 6 kez ertelenmişti. U laştırma Bakanlığı'nın en büyük projelerinden birisi olan karayolu tünelinin ihalesinin geçen yıl yapılması planlanıyord u . Ancak, erteleme talebi katılımcı firmalardan geldi. Şartname alan firma sayısı ise 1 4' ü buldu.
H a l i ç ' "t e Mo d e r n " S a n d a l S e fa l a r ı " � � Ba ş l ıy o r ... 11
Ağustos, istanbul Büyükşehir Belediyesi
�
el
Büyükşehir Belediyesi i DO, Haliç'te turis- 8 .Y. tik amaçlı h izmet verecek 3 yolcu tek -� E nesi yaptırmak için ihale açtı. i lki bir yıl o 1.. sonra h izmete alınacak panoramik caml ı g teknelerle Sadabad'daki sandal sefaları g_
H i t- l e r ' i n K i "tl e T u r i zm i Te s i s i R ü y a s ı : P ro r a 11
Ağustos, German-architecture.info, Die
Zeit, Spiegel Wissen, Rügener Anzeiger, Architectural Review, Bundesimmobilien.de DERLEYEN: BURCU KARABAŞ
Rügen, bir diğer adıyla Rugia, Almanya'nın en büyük adası. Mecklenburg-Vorpommern kıyısı yakın larında, Baltık Denizi'nde konum lanan ada, diğer birçok adayı kapsayan Rügen Bölgesi'nin de en büyük bölü münü oluşturuyor. Rügen, günümüzde Almanya'nın diğer tüm bölgelerinden daha fazla turist çeken en popüler rek reasyon alanlarından biri. Ancak, i kinci Dünya Savaşı'ndan önce de yine ünlü
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
26ı
bir tatil bölgesi olan ada, bu özelliğin den çok Nazi mimarlığının önemli mer kezlerinden biri olmasıyla ilgi çekiyor. Bu ilginin nedeni, Adolf H itler dönemin de kurulan " Haz Aracılığıyla Dayanıklılık" (KdF: Kraft durch Freude) organizasyo nu lideri Robert Ley'in fikriyle planlanan fakat hiçbir zaman tamamlanamayan Prora Dinlenme Tesisleri. 1 936 - 39 yılları arasında modern tarzda inşa edilen Prora'nın m imarı Clemens Klotz (1 886 - 1 969). Tesis için açı lan yarışmada birinci olan ve Bauhaus etkisinin de yoğ un olarak his sedildiği devasa dinlenme kompleksi, aynı zamanda kaplıca özelliği de taşıyor ve birbirinin aynı toplam 8 binadan oluşuyor. Nazi Almanyası'nın en önemli mimarlı k örneklerinden biri olan Prora, hem bu sebeplerle, hem de ilk kitle tu rizmine yönelik girişimlerden biri olması nedeniyle m imari miras l istesinde koru ma amacıyla kayıt altına alınan yapılar dan. Savaş yılların ı n beklenmedik şart ları n ı n , tesisin çıkış noktasıyla tamamen ilgisiz bir biçimde kullanılmasına neden olması ise ilgi çekici bir diğer durum. Deniz kıyısına 1 50 m uzaklıkta olan tesisi meydana getiren binalar, 4 , 5 k m ' l i k b i r hat oluşturuyor. Robert Ley'in, Butlin tarafından orta gelirli i ngilizler için planlanan tatil kamplarından esin lendiği tesisler, m imar Klotz tarafından "her işçinin plajda tatili hak ettiği" fik rinden yola çıkı larak aynı anda 20.000 kişiyi barı ndırabilecek kapasitede i nşa edilmiş. Odaların tamamı deniz manza rasına sahip ve 5 m x 2 , 5 m ölçülerinde. 6 katlı 8 binanın tamam ı , hepsi tıpatıp aynı olan ve içlerinde iki yatak, bir gardrop ve bir lavabonun bulunduğu bu odalardan oluşuyor. Bu da, bir cephede tam 1 .1 1 8 pencere olduğu anlamına ge liyor. Odaların 10 m derinliğinde olmas ı , blokların büyüklüklerine oranla oldukça yassı görünmelerine neden oluyor. Tüm ziyaretçilerin eşit koşullarda ağırlan ması amacıyla düzenlenen binalarda tuvalet ve duşlar ise ortak kullanım için odalardan ayrı konumlandırılmış. Tesis, turizmin aktif olduğu bölgedeki yen i otellerle ilgi çekici b i r kontrast oluşturu yor. Ayrıca " Prora Modeli", 1 937 yılında Paris'te düzenlenen Dünya Sergisi'nde G rand Prix ile ödüllendirilmiş. M i marın bu ihtiyaç programına uygun
262
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
olarak tasarladığı Prora, H itler için çok daha büyük bir idealin parçası olma özelliğini taşıyor. Dünya üzerindeki en büyük sahil tesisini inşa etme hayalini kuran H itler, tasarı mın aynı zamanda, bir savaş çı kması halinde bu binaların askeri hastaneye dönüştürülebilmesine imkan verecek nitelikte olmasını isti yordu. Tesisin tümünde merkezi ısıtma sistemi bulu nması, Prora'nın sadece bir tatil kompleksi olmadığının ve H itler'in farklı amaçları bulunduğunun bir kan ıtı. Diğer yandan H itler, Prora'nın "patetik" bir u lusal sosyalizm anıt mimarisi örneği olmasın ı da istemiyordu . Bu nedenle blokların tam ortasında, d iğerlerinden oldukça büyük bir binan ı n yükselmesini planiadı ve komplekste, m imar Erich zu Putlitz tarafından tasarlanan dev bir " kapalı meydan" olması konusunda ısrar etti ( M imari proje yarışmasını Klotz kazanmıştı ancak Putlitz'in bu yapısının da projeye dahil edilmesi, birinci olan projenin i nşaatına başlanması için şart koşul muştu). Aynı zamanda bir festival salonu işlevine de sahip olması gereken bu mekan, tüm tesisin kapasitesi olan 20.000 kişiyi aynı anda ağırlayabilecek büyüklükte olmalıyd ı . H itler'in planları, iki yapay dalgalı yüzme havuzu ve bir tiyatro salonu, ayrıca yolcu gemilerinin yanaşabi leceği büyük bir l imanı da içeriyordu. Prora, Avrupa'nın "sanayi leştirilm iş" ilk tatil köyüydü ve Nazizm'in sivil hayatı askerileştirme çabasının tipik bir örneğini oluşturuyordu. Temeli 2 Mayıs 1 936 tarihinde atılan Prora'n ı n iskeleti rekor sayılabilecek bir sürede, 17 ayda tamam land ı . Bu süre boyunca, dönemin tüm büyük inşaat firmaları ve neredeyse 9.000 inşaat işçisi ve asker bu projede çalıştı. 1 939 yılında i kinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla inşaatı duran tesisin o ana dek tamamlanabilen
Ağust-os 2008
�
8 bina, tiyatro ve sineması terkedilmiş birer kabuk görünümü aldı. H itler'i n çok � önem verdiği havuz ve festival salonu projeleri ise hiçbir zaman gerçekleşti rilemedi. Hamburg'un bombalanması sırasında kaçan kentliler, binaları barınak olarak kullandı. Savaşın sonunda ise Prora, hava kuvvetlerine ait yedek kadın personelin kaldığı lojmanlara dönüşmüştü. Tesise hiçbir tatilci ayak basamad ı . Savaş sonunda kaba yapının bazı böl ümleri önce tekrar onarım dü şüncesiyle, fakat daha sonra aci l ihtiyaç duyu lan barınak ve evlerin inşasında malzeme olarak kullan ılmak amacıyla söküldü. G üney kanadının tamamı ve kuzey kanadının büyük bir bölümü ise havaya uçmuştu. 1 945 yılında Sovyet Ordusu, bölgenin kontrolünü ele geçirip tesisi üs olarak kullandı . 1 950'1i yıllarda Alman Ordusu, binalardan kışla ve askeri okul olarak yararland ı . Al man Demokratik Cumhuriyeti'nin sınırları belirlendi kten sonra ise Prora, "Walter Ulbricht Evi" ad ı altında ordu mensup ları nın yararlanabildiği bir tatil tesisine dönüştürüldü. 1 990 yılında alanı n bir kısmı askeri bölge niteliği kazand ı , fakat tesis Silahlı Kuvvetler tarafından üstle nilmedi. 1 994'ten beri bir "anıt" olarak koruma altında olan Prora'da bugün, vandalizme terkedilen 8 binadan sadece 5'i ayakta. Alt katlardaki kapı ve pencerelerin kalaslarla kapatıldığı ve çatısız bölümlerde ağaçların büyüdüğü binalarda şu anda geçici sergiler dü zenleniyor. Erich zu Putlitz'in tasarladığı festival alanı için ayrılan arazide ise huş ağaçları büyüyor ve geçici bir arabalı sinemada "Simpsons" gösteriliyor. Bu karmaşıklığın oluşmasında, blokların kışla olarak kullan ılmasının nedeni olarak haritalarda belirtilmemiş olması n ı n da payı var. Bir k ı s m ı da müze, galeri ve
hatta disko olarak kullanı lan kompleks, metruk bir " kabuk"tan ibaret olmasına rağmen gücü simgelernesi amacıyla tasarlandığı halen ilk bakışta algı lan ıyor. 1 920'1i yılllarda Demokratik Al manya Cumhuriyeti 'nin (Doğu Almanya) ünlü kabare sanatçılarından birinin oğlu ve Berlinli bir müteahhit olan U l risch Busch'un Ostbau G m b H 'dan ortağı D ieter Zeuke ile Prora'nın 1 . ve 2. blok larını satın alarak yenilerneyi planladığını açıklaması ise, uzun yıllar boyunca turistlerin ziyaret ettiğ i metru k tesis hakkında yeni sayı labilecek bir haber. 2006 yılı nda ortağıyla birlikte bu anıtsal tesisin söz konusu kısımları nı tatil mer kezine dönüştürmeyi planladığını açık layan Busch, aynı zamanda Nazi karşıtı bir kampanya yürütücüsü ve yıllardır Rügen'de faaliyet gösteriyor. Satın almak için Anıtları Koruma Yasası ile korunan tek Nazi eseri olan Prora'nın iki bloğunu özellikle seçtiğini beli rten Busch, tesisin sadece parça parça ele alınarak yenilenebileceği n i düşündü ğünü anlatmış. Bu kararı vermesinde, babasının Nazilere karşı uzun yıllar mücadele etmiş ve iki yıl boyunca da bir Gestapo (Alman G izli Servisi) hapisha nesinde tutulmuş olmasının büyük etkisi olduğunu eklemiş. Her binada yaklaşık 80 m2 büyüklü ğünde 540 oda bulunması ve 3 yıldızlı olması planlanan yeni tesisler, Prora'nın 6 katlı blokları 1 0.000 üniteye bölen ve iki yatak, bir gradrop ve bir lavaboyu 1 2 m2'ye sığdıran eski planlara göre oldukça "terah" olarak nitelendiriliyor. Dükkan ve asansörlerin de bulunacağı yeni tesislerde d ikkat çeken bir diğer nokta da, yatırımcı ların odaları n her birine birer balkon ekieyecek olmaları . Satın alınabilecek, kiralanabilecek veya devremülk olarak kullanılabilecek tesi-
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
AğUSTOS 2008 sin inşaatına 2007 yazında başlandı ve yine 2007 yılı sonunda kiracıların taşın ması öngörüldü. Kompleksin 3. bloğu ise aslında bu gelişmelerden oldukça önce, 2004 yılında l nselbogen G m b H şirketi tarafı ndan satın alınmış. Gençler için "spor oteli" olarak tanımlanabilecek bir tesisin hayata geçirilmesi planlanan bu blokta, aynı zamanda kültürel faali yetler düzenlenecek ve yemek pişirme sanatı gibi farklı konularda eğitim ve rilecek. Herhangi bir pürüz çıkmadan i lerliyormuş gibi görünse de bu süreç asl ında m imarl ık, özelleştirme ve tarihi değer gibi bir arada telaffuz edilmesine alışık olduğumuz kavramları barındıran birçok tartışmayı da beraberinde getird i . Ulrich Busch, "Bu tesis, birikim yapan ve iyi vakit geçirmek isteyen herkes için. Tatil yapmak için ayrılan zamanı mi ma riden daha değerli bulan birçok alıcının çıkacağ ına da eminim," dedi. "Yeni Kültür Derneği " tarafından 2000 yılında Prora'nın tarihini araştırma amacıyla tesisin 3. bloğunda kurulan Belgelerne Birimi'nden J ü rgen Rostock buna, "Bu ürkek anıt kültür turizmi için bir çekim alanı . Tesisi Naziler'in başarısını hatırla tacak izlerden koparmak gerekli , ancak binalara balkonların eklenmesi tüm di daktik değerini yitirmesine neden olur," şeklinde yanıt verd i . Gerçekten de Prora, görünenden fazla anlamlar barın d ırıyordu. Belgelerne Birimi tarafından yapılan araştırmaya göre, H itler'i n ver diği "eşit şartlar altında tatil" sözü, dön güsel bir kullanım amacına dayanıyordu . Ü retimin sürekliliği sağlanmalıydı v e bu nedenle de ana fikir, "insan" kavramı nın bir malzeme olarak kullanı lmasıyd ı . Aslında bu "tatil makinesi", diktatörün büyük amaçlarından birinin parçasıyd ı . Gerçekten d e , tesisin temeli atıldıktan 4 ay sonra savaş zamanı nda askeri has tane olarak kullanılmasın ı n tamamen bir rastlantı değil, öngörülen bir amaç oldu ğu ortaya çıktı. Rostock, 90'1ı yıllardan bu yana bölgede "kültürel iletişimin ön planda olduğu uluslararası bir buluşma
c '-
0 ' a.
noktası" oluşturmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ancak pek başanya ulaştığı söylenemez. 2001 yılına kadar 1 . blokta bir öğrenci oteli işletmiş: "Otelde bir yılda yaklaşık 65.000 kişi kalıyordu, üs telik otel kışın bile doluydu. Kapatılması tam bir ticari delilik." Tartışmalar, görüşünü " M üzeler kaybetmeye mahkum işletmelerdir. Yönetim Prora'yı zorla satmadı ya . . . " cümleleriyle açıklayan 3. bloğun sahibi yatırımcı Hans-Dieter Lahne ile sürdü. Lahne, açıklamalarına tarihi duyarlılığı gereksiz bulduğunu da ekledi . Bölgenin iç işlerinden sorumlu birimin yöneticisi Karl Winands ise açıklamaları ile yatı rımcılara desteğini açıkça ortaya koydu : " B inaların denize bakan cephelerine balkon yapılamayacağı düşüncesini aklımızdan atmalıyız. Otel odaları pa zarlamak istiyorsanız insanlara odadan dışarı çıkma fırsatını da vermelisiniz." Bu tartışmaların dışında kalan 5. blok, bölge yönetimine ait. Burada 700 yatak kapasiteli bir öğrenci oteli yapılması planlanıyor. Binanın çevresi ise yine gençlerin kullanımı için 250 ayrı konaklama alanına bölünmüş bir çadı r alanı olarak düzenlenecek. Rotterdamlı Kempe Thill Mimarlık Bürosu tarafından önerilen proje, yaratıcı ve hassas bir şekilde tarihi binayı ele alıyor. Başlangıçta Mecklenburg Vorpommern Eyalet Yönetimi'nin elden çıkarmak istediği ve bölge derneği tarafından satın alınan Prora hakkında, işte bu karşıt açı klamalara sahne olan birçok görüşme yapıldı. Sonuçta, tarih le ters düşecek bir dönüşüm planının yanlış olacağı konusunda fikir birliğine varıldı. Bu "suç m imarisi"nin yatırımcı lara teslim edilmesi ve yaşanabilecek tesisler olarak korunması gerektiğine karar verildi. Özel şirketlere satılan blokların yeni leme süreci ve geliştirilen farklı kullanım programları kamu tarafından olumlu bulununca bölge yönetimi geriye kalan 4. blok ve H itler'in kompleksin merkezi
263
olmasını planladığı geniş alanı da satışa çıkardı . Heyecan verici fikirlere sahip güçlü alıcı ların başvurması amacıyla duyurulan satışa birçok başvuru çok tan yapıldı bile. Bu süreç de tamam landığında dev tesis alanının başarı lı olarak nitelendirilen özelleştirme süreci tamamlanmış olacak. Tarihi değeri ve anıtsal niteliği olan yapıların yeni işlev lerle şimdiki zamana katılabilmesi elbet te üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Prora hakkındaki tartışmalar halen sürse de tarih ve m i marlık çev relerinin görüşü yatırımcılardan farkl ı : " Prora, toplumsal g i rişimler açısından oldukça önemli . . . Söz konusu olan, aynı zamanda U lusal Sosyalizm ideolojisinin en büyük yapısı." .
IBB Ş e h i r Tiyat- r o l a r ı Beyoğ l u S a h n e s i Ya r ı ş ma s ı Ko l o ky umu ' n a H a ra ret- l i Ta r t-ı şmala r Damg a s ı n ı Vu rd u 12
Ağustos
YAZAN: ÇAGLA GÜR D RAMA - ARKiTERA.COM
i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 7 Mart 2008'de açılan Şehir Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi Projesi M imari Proje Yarışması 28 Temmuz 2008'de sonuçlandı. " i stanbul'un kül türel açıdan en yoğun bölgelerinden biri olan Beyoğlu'nda, 94 yıllık tarihi ile Türkiye'nin en eski tiyatro kurumu olan i stanbul Büyükşehir Belediyesi Şehi r Tiyatroları i ç i n bir tiyatro yapısının proje sini, yaratıcı fikirler ile elde etmek ve ha len Beyoğlu Vergi Dairesi olarak kullanı lan tescilli eski eser bina için ise tiyatro fonksiyonu ile uyumlu bir entegrasyon sağlanarak fonksiyonel açıdan öneri getirilerek ilişkilendirilmesi ve projede bir bütün olarak çözümlenmesi," amacı nı taşıyan yarışman ın ödül töreni, sergi ve kolokyumu 1 1 Ağustos 2008 tarihin de i stanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nde düzenlen di. Yarışmacıların projelerinin yer aldığı serginin gezilmesinin ardından yoğun
264
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ağust-os 2008
H ..,; 1-'· :ı o 1-'·
3: c :ı "' 1-'· <
o :ı
bir katılımın olduğu kolokyum başlad ı . Oldukça hararetli geçen bu bölümde yarışmacılar ve kolokyuma katılanlar yarışmayla ilgili soruların ı ve eleştirileri ni jüriye iletme ve bu ortamda tartışma olanağ ı yakaladılar. Söze ilk olarak kolokyumda modera törlük görevini üstlenen danışman jüri üyelerinden i BB Şehi r Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya başla d ı . Alkaya, 1 935 yılında da bir tiyatro yarışmasının düzenlenip sonuçlandığını ancak uygulanmad ı ğ ı n ı , 2008'de yapı lan bu yarışmanın sonuçlanmasının ar d ından uygulanmasını da bekledi klerini dile getirdi. Daha sonra sözü jüri başkanı Prof. Dr. Sümer Gürel aldı. G ürel , jüri olarak birbirleriyle uyumlu ve ortak kararlar aldıkları, danışman jüri üyelerinden destek aldıkları bir süreçte değerlendir me yaptıklarını açı klamasının ardından kolokyumun soru cevap kısmına başla yabi leceklerini açıklad ı . i l k soruyu yarışmaya katılmayan izleyicilerden M imar Nejat Yard ımcı " Kolokyum lar neden yarışmalar so nuçlandıktan sonra yapılıyor?" diye sordu. Daha sonra yarışmaya katı lan ekiplerden birinde olan Kami l Kaptan, tiyatrocuları bütün işlerin toprak altında olduğu projelerin rahatsız edip etme diğini ve -1 1 , -27 gibi katlarda yapı lan
projelerin ne kadar gerçekçi olduğu çözümlerinin yeterince incelenip i nce lenmediği sorusunu yöneltti. Jüri üyeleri kolokyumların yarışmalar sonuçlanmadan düzenlenmesi önerisi nin düşünülebileceğini söyledi. Kotlarla ilgili ikinci soruya ise Orhan Alkaya projelerin gömük olmasının kendilerini rahatsız etmediğini, özellikle birinci projenin duvar çözümlerinin sorunsuz , soyunma odalarının kullanımlarının problemsiz ve fonksiyonlarının çok iyi çözülmüş olduğunu söyledi. Jüri başka nı Sümer G ürel de oy birliğiyle uzlaşım sağlandığını, teknik olarak bir mahsur olmadığını ve seçerken fikre önem ver diklerini açıklad ı . B u n u n üzerine soru sormak için Boğaçhan Dündaralp söz aldı ve Sümer G ürel'in fikre önem verdiklerini açıklamasıyla ilgili birinci elernede hangi kriterleri ele aldıkları nı sordu ve i stanbul'un göbeği nde bu kadar önemli bir proje açılmamış olduğunu, emeğin karşılığı olarak gerekli cevapları alama d ıkların ı düşündüğünü sözlerine ekled i . J ü r i n i n bu soru karşısındaki cevabı ise değerlendirme kriterlerini okumak oldu. Bu kriterler: Yerleşim, yaklaşım, fonksiyon, mimaride özgünlük ve teknik özell iklerdi. Bir sonraki soruyu ikinci mansiyon ödülünü alan ekipten Ece Ceylan Baba, bu mimari proje yarışma-
sında fikrin önemli olduğunun açıklan dığı ancak değerlendirme kriterlerinde istenen özellikleri eksik bulduğunu söyledi ve kendilerine gönderilen jüri raporunun 2 satırdan oluştuğunu, ra porda geçen ve "vergi dairesi ile öneri binan ın arasında kalan rampa . . . " cüm lesini içeren bölümdeki rampanı n kendi projelerinde hiç olmadığını, bu nedenle kendilerine yanlış rapor gönderildiğini düşündüğünü söyleyerek jüri üyelerini ve salondaki izleyicileri şaşırttı. Orhan Alkaya bunun büyük bir iddia olduğunu, bu yüzden kolokyumdan sonra sergide ası l ı olan proje üzerinden konuşmayı önerdi . Daha sonra yine yarışmacılardan Yı lmaz Kuyumcu en çok tartışılan konu lardan biri olan 49. parselin "yarışma alanı dışında" şeklinde belirtilmesine rağmen birçok yarışmacının bu parsele girdiğini gördüklerini buranı n önemli olduğunu ve bu parsele girmekle gir mernek arasında çok fark olduğunu söyledi . Bu durumda haksızlık yapı lmış oldu ğunu düşündüğünü sözlerine ekledi . Bir de yarışma öncesinde yarışmacılardan prosedür olarak birçok gereksiz rapor ların istendiği bunların hem çok fazla vakit hem de maddi açıdan da yarışma cı ları yıprattığı eleştirisinde bulundu. Bu soruya cevabı raportörlerden Arzu Çetin Dursun verdi. Bu sorunun kendilerine çok sorulduğunu ve şart narnede 1 5. sayfa 1 1 . soruda bunun cevabının verildiğini, bir takas veya mül kiyet değişikliği ile mümkün olduğunu belirttiklerin i söyledi . Yarışmacı lardan istenen gereksiz ve zahmetli raporlar konusunda jüri başkanı Sümer G ürel haklı oldukları n ı , işin bürokrasi ve kır tasiye kısmını oluşturan bu bölümün bundan sonraki yarışmalarda değedendirileceğini söyledi. M u rat
AğU STOS 2008 Polat adlı yarışmacı Sümer G ürel'in "fikre baktık" açı klamasına yönelik olarak fikirle değil teknik çözüme yönelik şey ler istendiğini, vakit kaybı yaşadıklarını ve birinci projeye bakıldığında bunların çok da fazla irdelenmediğinin ortaya çıktığı eleşti risinde bulundu. Bu proje nin Ankara'da, Beylikdüzü'nde çok ra hat uygulanabileceğini ancak buradaki dokuya uymadığını söyledi . Daha sonra Sinan Omacan kendisi nin yarışmaya katılmadığını, raporları saçma bulduğunu, akustik raporu, yan gın raporu gibi isteklerin yarışmacıyı külfete sokmaktan ibaret olduğunu ki birinci projeye bakı ldığ ında bunların külfet olduğunun açı k olarak görüldüğü nü söyledi. Bu yarışmanın i stanbul ve i stanbul'daki m imarlar için önemli oldu ğunu, tiyatrocu danışmanların tiyatroyu yerin altına gömüp üstüne havuz yap man ın ne kadar doğru olduğunu dü şündüklerini ve bütün m imari sorulara cevap verdi ğ i için bu soruyu da Orhan Alkaya'ya sormak istediğini imalı bir şekilde dile getird i . Bu soru üzerine danışman j ü r i üye lerinden sanat danışmanı Kenan Işık " Danışmana gerek yoksa ben gidiyorum," diyerek salonu terk etmek istedi ancak diğer mimarların bu hareketin kendisi ne yakışmadığını ve yanlış anladığını söyleyerek yeniden yerine dönmesini sağladılar. M oderatör Orhan Alkaya ti yatrocuların bu işin ev sahibi olduklarını ve onlara saygı gösterilmesi gerektiğini dile getird i . i l k elernede elenmiş olan m imarlardan Ceren Balkır Ö vünç buna itiraz etmediğini, eksiklerini gördüğü nü, yarışma sürecinde danışmanlara i htiyaç olduğunu düşündüğünü söyledi ve ekledi " M adem fikir yarışması olarak değerlendiriliyor o zaman iki aşamadan oluşmalıymış ilki fikir, elemeden ge çenler istenen teknik şartları da yerine getirirlerdi," dedi. Bu eleştiriden sonra jüri başkanı Sümer Gürel "fikir" sözünü geri aldı ve "Mükemmel bir proje olduğu için seçtik" dedi. Bu açı klama salonda tartışmalara neden oldu. Mert Eyiler " M ü kemmel bir proje değil tutarsızlık projesi olmalıymış," eleştirisinde bulundu, şartname ve is tenenlerin tutarsız olduğundan, birinci
ödülü alan projedeki eksikliklerden ve elemelerdeki tutarsızlıklardan bahsetti ve "Şartnameye bu kadar teslim olmak neden?" diye bir soru yöneltti . S inan Omacan da teknik şeylerden bahsedil diğini ama birinci projede yapının kent sel duruşu ve bütündeki oturuşundan bahsedilmediğini " Etrafında bulunan tarihi Galata Kulesi ve Tünel Binası g i bi çok önemli binalardan hepsinin içinde tiyatro yapısı daha önemli oluyor, zemini havuzla kaplamak i stiklal Caddesi'nin ortasına havuz yapmak gibi, mükemmel bir proje komik oluyor," eleştirisini yaptı. Hatice Ü sküdar Özmen kolokyum ve yarışma sürecinde sürekli risk alındığını ama sonuçta tüm yarışmacıların eşit şartlarda yarışmak istediğini belirtti ancak burada farklı arazilerde çalışacak kadar çok riske girilmiş olduğunu söy ledi. " B u ortamı jüri reva görmemeliydi" eleştirisinde bulundu. Jüri başkanı Sümer Gürel mükemmel proje söyleminin "her şeyi olmuş bitmiş" bir proje olmadığ ı n ı , fikir düzeyi çok zengin bir proje olduğunu bu anlamda ikinci projenin de aynı olgunluğa eriş miş bir proje olduğunuve bu iki proje arasında karar vermekte zorlandıkları nı açıklad ı . Kolokyum katılımcı larından Ö mer Kanıpak i BB'ye kamu yapılarının yarış mayla yapılması konusunda teşekkür etti ve bunun bir öğrenme projesi ol duğunu düşündüğünü söyledi Kanıpak sözlerine bunu kaçan bir fı rsat olarak gördüğünü de ekledi. Danışman üyele rin bu proje içerisinde olması nı olumlu bulduğunu, bunun da öğrenilmesi ge reken 2 . süreç olduğunu düşündüğünü söyledi. Birinci projenin kente kattığ ı hiçbir şey olmad ı ğ ı , tiyatroyu kentin ve halkın kullanacağ ı bu bağlamda mimarlık olarak doğru çözülmediğini ve kentin ihtiyaçların ı n yeterince karşılanmadığı ve bu değerin yeterince verilmediği eleştirisinde bulundu. Ayrıca böyle bir yarışmaya 56 katılımın çok az olduğunu ve bunun nedeninin jürinin doğru olmamasından kaynaklandığını düşündüğünü sözlerine ekledi. Bu konuşma salonda bulunan katılımcılar tarafından alkışianarak des teklendi. Raportör Arzu Çetin Dursun asli j üri üyelerini bağl ı oldukları odaları n
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
265
seçtiğini, danışmanları kendilerinin seç tiğini açıkladı. Bunun üzerine S inan Omacan itiraz etti ve M imarlar Odası'ndan bir bireyin açıklama yapmasını istedi o da kendile rinin sadece bir m imar seçtiklerini asli jüride bulunan diğer 4 mimarı kendileri nin seçmediğini dile getird i . Oldukça hararetli v e gergin tartışma ların yaşandığı kolokyum bu soru-cevap bölümünün ardı ndan kazananlara ödül lerinin dağıtılmasıyla son buldu.
Ka y s e r i l i Bö y l e s i n i Gö rme d i 1 2 Ağustos, Vatan YAZAN: OKTAY ENSARi
Kayseri'de 498.000 metrekarelik alana oturacak ve yaklaşık 30 milyon Dolar'a mal olacak oyun merkezi 2 ay içinde ihaleye çı kacak. i talya'nın Venedik kentindeki benzeri Gardaland'dan daha i leri projesi olacak oyun merkezine açılacak yarışma ile Türkçe isim verilecek. Venedik kentinde incelemelerde bulunan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı , proje için Gardaland oyun merkezini örnek aldıklarını, tesisin Kayseri-Sivas karayolundaki Kumarlı Mevkii'nde yapılacağını söyledi. i talya'daki incelemelerin ard ı ndan yurda dönen Başkan Özhaseki, " Kayseri'de, Türkiye'nin en büyük ve çok amaçlı oyun merkezin i açacağız. Oyun alanının 1 50 .000 metrekaresi hayvanat bahçesi, kalanı eglence ve oyun parkları, binicilik tesisleri, atlıspor kulübünden oluşacak. Merkezimizin çevresinde nostaljik tren turlayacak. Türkiye'nin en büyük ve en nitelikli oyun merkezinin yapımını 2 ay içinde ihale ye çı kartacağ ız. Merkezin yapılış yeri konusunda alan ı n büyüklüğü hem de kent merkezinin bu yöne doğru kayması önemli rol oynadı. Oyun merkezi, raylı sistemin uzanaca ğı Sivas Caddesi yönüne dogru alındı," diye konuştu. Özhaseki, merkeze yabancı isim ver mek istemedi klerini, o nedenle ihalenin ardından oyun merkezinin Türkçe ismi nin beli rlenmesi için ödüllü bir yarışma açacaklarını ekledi.
266
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ağust-os 2008
An k a r a ' d a k i B ü y ü k Dö n ü ş ü m d e Son Du rum 1 3 Ağustos, TOBAŞ DERLEYEN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
04 Mart 2004 tarihinde kabu l edilen " Kuzey Ankara G irişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu" kapsamında Kuzey Ankara Girişi'nde bulunan " Protokol Yolu" olarak adlandırılan alanda kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde fiziksel durumun ve çevre görüntüsünün ge liştirilmesi, güzelleştirilmesi ve daha sağ l ı kl ı bir yerleşim düzeni sağlanması ile kentsel yaşam düzeyinin yükseltilme si amaçlan ıyor. Kanu n 05 N isan 2006 tarihindeki değişikl i klerle son halini almış. Bu değişikliğin en önemli kısm ı n ı i s e kanunun i l k halinde Bayındırlık ve i skil.n Bakanlığı'na verilen onama yetki sinin Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne verilmesi oluşturuyor. Kanuna ek olarak 14 N isan 2006 yılında yasan ın çalışma yöntemini belir leyen yönetmelik de Resmi Gazete'de yayınlanmış. Yönetmeliğin büyük bir kısmı bölgedeki hak sahipleri ile ilgili detayları içeriyor. " Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu" ile Kuzey Ankara girişi ve çevresini kapsa yan alanlarda kentsel dönüşüm proje sinin yönetimi için, projedeki müşavirlik ve kontrollük hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla TOBAŞ adı verilen bir şirket kurul muş. Sermayesi 1 0 m ilyon YTL olan şirketin, %49 lık hissesi TOK i 'ye,
:ı M
� M
o -" o
-10 ı... 0.. o ı... o
-" c <
%49 An kara Büyükşehir Belediyesi, %1 'i Emlak Pazarlama Proje Yönetimi AŞ, %0,05 Ankara Elektrik Otobüs Havagazı i şletme M üessesi, %0,05 Ankara S u ve Kanal izasyon i daresi'ne ait. i lgili kanunlarla belirlenmiş olan pro je alanı 1. Etap ve l l . Etap olmak üzere iki kısma ayrılmış. 380,81 hektarl ı k 1 . Etap Ö ncelikli Proje Alanı uygulamaları na 2005 yılının Mart ayında başlanmış. TOK i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi, proje kapsamında 650.000 m2'1ik rekreasyon alanı ve büyük ticaret merkezi ile yaklaşık 8 .000 adet hak sa h iplerine, 9945 adet finansman amaçlı olmak üzere yaklaşık 1 8.000 konut üretmeyi planl ıyor. Özel rekreasyon alanı içerisinde, yaklaşık 5.000 kişiyi alabilecek kapasitede 1 kongre mer kezi, 5 restora n , 2 açık amfi, 1 ote l , 4 kafeterya, 1 alışveriş merkezi, pastane, çok sayıda büfe, 1 spor merkezi, çeşitli sosyal etkinliklere i mkan verecek sosyal tesisler, 1 adet tan ıtım ve sergi salonu, çeşitli sportif etkinliklere imkan verecek spor tesisleri (basketbol sahas ı , futbol sahası , tenis sahası, mini golf sahası}, çok sayıda işyeri, yaşlılar, hanımlar ve gençler için aktivite ve kültür merkezleri yapılması planlanıyor. Bütün bu üstyapı projeleri nin yanı sıra bölgede gerçekleştirilecek en bü yük dönüşüm altyapı sistemlerinde ger çekleştiriliyor. 380, 8 1 hektarlı k bir alanı kapsayan Kuzey Ankara Girişi Protokol Yol u Kentsel Dönüşüm Projesi 1 . Etap Proje alanı nda ASK i Genel Müdürlüğü,
yaklaşık 40 km tali yol, yaklaşık 10 km yaya yol u , ayrıca atık su, yağmur suyu ve içme suyu, elektrik, telekom gibi alt yapı hizmetlerini yapıyor. Ayrıca 3 , 5 km. uzunluğunda yol, viyadük ve tünelden ol uşan yeni protokol yol da yine AS K i tarafından yapılıyor. Projenin bir diğer önemli ayağı ise hak sahiplerinin bu konutların yapımı esnasında ne yapacakları? TOBAŞ yetkilileri konuyla ilgili hak sahiplerine yönelik kira ve lojman yardımının konut lar teslim oluncaya kadar devam edece ğini beli rtiyorlar. Hak sahibi konutlarıyla finansman konutlarının bütün bu sosyal donatıları ortak kullanmaları hedefleni yor. B u iki konut tipi arasında m2 ve ko nut tipi d ışında bir farklı l ı k olmayacağı beli rtiliyor. TOBAŞ'tan aldığımız bilgiye göre planlı ve koordineli bir şekilde bölge bölge yürütülen çalışmalar kapsa m ında hak sahibi konutlarının 2009 yılında tamamen bitmesi hedefleniyor. Bahsedilen diğer bütün alanların ise projeleri tamamlanmış fakat yapı mına başlanması için kanun gereği Başbakanlık Toplu Konut i daresi tara fından ihale edilmesi bekleniyor. Proje oldukça büyük bütçeli olduğu için bu işe talip olan büyük gayrimenkul fir malarıyla görüşmelerin de halil. devam ettiği belirtiliyor. Finansman konutlarının konumla nacağı alanda genel altyapı ve yol uygulamalarına ise geçtiğimiz günlerde başlanmış. ..
ODTU ' d e Y ı k ıma D u r d u rma 1 3 Ağustos, Milliyet
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ODT Ü 'deki 40 bina için verdiği para ve yıkım cezasına mahkemeden durd urma kararı geldi. ODT Ü 'nün, üniversite kampusu içi ndeki 40 binanın yıkım kararına karşı açtığı davada Ankara 1 0 . i dare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. 1 0 . i dare Mahkemesi'nin baktığı davalarda her başvuru için ayrı ayrı yü rütmeyi durdurma kararı çıktı. Kararda şöyle denildi: " Davanın durumuna ve
AğUSTOS 2008 uyuşmazlığın hukuki niteliğine göre dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığı bu aşamada saptanamamakla birlikte işlemin uygulanması halinde te lafisi güç zararın doğacağı anlaşıldığın dan, yürütmenin durdurulması isteminin davalı idarenin birinci savunması ve ara kararı cevabı alındı ktan sonra yeniden karar verilineeye kadar, 2577 sayılı i dari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27/4. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın kabulüne, cevap verme süresinin 30 gün olarak beli rlenmesine oybirliğ iyle karar verildi."
CCTV ' n i n Ye n i Bi n a s ı Çin ' i n Yü k s e l i ş i n i Ya n s ı t- ı y o r 1 3 Ağustos, Times Online
YAZAN: TOM DYCKHOFF ÇEviREN: ILGIN KÜLEKÇi
Çin televizyonunun muhteşem merkez binası yüzyılın bugüne kadarki en kayda değer yapısı. Dün tüm dünya Pekin olim piyatlarının açılış törenini izledi . Atletler kameraların önünden flaşların bir dahaki setere yalnızca kendileri için patlamasını dile yerek geçtiler. Ama bu yaz ekranlarda göreceğiniz tek bir yıldız olacak, o da tüm dünyadaki sporcuları her haliyle gösterecek olan CCTV. Çin'in yeni yerel televizyon merkezi. Rem Koolhaas tarafından tasarlanm ı ş dünyadaki en bü yük ikinci ofis binası ve şimdiye kadar gördüğünüz hiçbir binaya benzemiyor. Binan ı n içinde yaklaşık 200 metre genişliğinde bir boşluk var ve etrafını saran kollar bükülerek anormal bir şek le sokulmuş ve olağanüstü büyüklükte açısal bir döngü oluşturulmuş. Escher resimleri gibi her bir kol d iğerine uzak olarak ya da diğerinin üzerine doğru eğilerek yukarı doğru kıvrılıp kendi için de bir doruk noktası yaratıyor ve bina, şehi rde de öne çıkan bir yapı olarak göze çarpıyor. Binayı beğenmeyebilirsi niz. Orwell kitaplarından fırlamış gibi ve işlevsel olarak çok da sevilesi bir bina değ i l . Fakat gücünü inkar edemezsiniz. Bu çok iyi bildiğiniz bir kültürün gözü nüzün önünde bambaşka ve yepyeni bir şeye dönüştüğünü görmek gibi
bir şey. M imarl ı k da, Çin de bu ndan sonra eskisi gibi ol mayacak. CCTV 2 1 .yüzyı lda yapılmış bugüne kadarki en kayda değer bina. Alman yardımcı mimarı, uzun boylu, esmer, yakışıklı , iyi giyimli ve Çin'in en meşhur film yıldızı Maggie Cheung'la beraber olan Ole Scheeren'a Peki n'in kralı diyebiliriz. " Daha kolay bir yoldan gidebilirdik," di yor, "ve d iğerleri gibi çok daha yüksek bir bina önerebilirdik. Fakat bu daha ilginç değ il m i ? " i lginç olan "benimki seninki nden daha yüksek" yarışından sıyrılmış olmak ve aklın yaratıcılığı sonu cunda "yeni bir gökdelen tipi yaratmak." CCTV sadece 234 metre. Scheeren altı yıl once semti gezdiğin de bomboşmuş. " Pekin kentinin plan cı ları bize Pekin'in olası görüntüsü nü gösterdiler." Çoktan karar vermişlerdi, sıkıcıyd ı . " Bununla karşı karşıya kalı nca bir soru ortaya çıktı. Bu yıl Asya'da batı dakinden daha fazla gökdelen var. New York'ta bir tipoloji yaratıldı ve Chicago 1 00 yıl önce Asya'dakinden daha başa rılı bir şekilde kendi çağdaşlaşma sim gesi olarak bunu sahiplendi ve kullandı. Dolayısıyla Asyalı ya da Çinli gökdelen n .. yapan bir mimar artı k ne yapabilir?" o c i şte. Bir mimar bir şeyi yeniden ya ·aın ratmaya çalışırsa, neredeyse hiçbir şey N <D .>t. elde edemez. Ama Scheeren'i n şirketi, ı... <D Koolhaas tarafından kurulan the Office :ı: > for Metropolitan Architecture bu konu ı da başarılı olabiliyor. Koolhaas'ın betes u u
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
267
noires'larından biri m imari simgeler. Koolhaas onların "yeni ve gösterişli bir biçim kabul ettirme hevesini" küçüm süyor. Bunları "antiikon" olarak adlan d ırmayı tercih ediyor ve değişik formu ile turistleri hem uzaklaştıran hem de çeken Portekiz Porta'daki Casa da M usica'ya benzetiyor. CCTV de öyle yapıyor. Evet, garip görünüşü, görenlerin önceden bildikle rinin ve tahmin etti klerinin ötesine geç meyi amaçlayarak, bilerek tasarlanmış. "Ama bu hem bir ikon hem de bir i kon değil," diyor Scheeren. " i konların belirli bir görünüşü vardır. Bir kere bakarsınız ve odur. Geleneksel çin m imarisi de sadece bir göz atmayla anlaşılacak basitlikte değildir, alanı n kıvrımları nı açmanız, gözünüzün önüne getirebil meniz gerekir," CCTV de buna benzer çalışıyor, devasa boyutta bir Çin kalig rafisi gibi, pek çok simgesel parçadan oluşan tek bir imaj. Binanın etrafında dolaşınca "açılıyor, biçimi değişiyor, derinliği farkediliyor" Daha da önemlisi, ikonları kıran bu biçim kasten yapılmı yor, binan ı n işlevinden geliyor -dünyaca ünlü bir kurumun kamusal binası, doğru m u yanlış m ı bilinmez ama, tek partili bir sistemin esas propagandacısı olarak gözüküyor. Çin'deki pek çok şey gibi, medya da dehşet verici bir hızda deği şiyor. Mayısta hükümet, bugüne dek ilk defa Sichuan deprem bölgesine g irme iznini CCTV'ye ve yabancı gazetecilere
268
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
verdi. CCTV bir başkalaşım geçiriyor. "Bu projenin yürütücüleri genç" diyor Scheeren, "30-40 yaşlarında, iyi eğitimli, batıya dönük. Evrensel bağ lamda kendini daha sorumlu hissediyor. BBC, örnek aldıkları modellerden biri. CCTV'nin bir bölümünü daha bağ ımsız bir şekilde yürütmekten bahsettiler. Heyecanlandırıcı, denemeye ve destek lemeye değer gözüktü." "Evet, pek çok sorunu var fakat ya değiştirmeyi seçeceksiniz ya da ken dinizi izole edeceksiniz. Bir kere Çin'i gördükten ve yaşadıktan sonra hiçbir şey artık siyah beyaz gözükmeyecek," diyor. Olimpic Stadium'un m imarları Herzog & De Meuron gibi Scheeren da inancı sayesinde adı insan haklarında kötülenmiş bu ülkeyle olan uğraşını haklı çı karmış ol uyor. Şimdiden şehrin içine yerleşmiş ve devletin esas propa ganda aracını barındıran CCTV, bence, Herzog & De Meuron'ın soyutlanmış "Bird's Nest"inden çok daha şanslı." Bir diğer yandan, Scheeren çalışan ların koşulları konusunda son derece sert: " Bizim burada hiç kaybımız olmad ı . E n başından beri amaçlarımız v e niyeti miz kesindi. Bu bir örnek oldu; binanın içine bir "kamusal alan" yapal ı m ve dün yanı n en transparan televizyon kanal ı olsun dedik" Böyle cümleler, burada, batıda zararsız gözükse de Çin'de olay yaratacak sözler. Scheeren bu değişimi binanın nasıl düzenlendiğini göstererek aşmayı umuyor. " i şbirliği ve eşitlik" için çabalamış. Binanın döngüsünü bir i p olarak hayal e d i n , ç o k sayıda v e de vaml ı dolaşan teller, bi rbirin i n üstünden dolanan, bağ ımsız, bambaşka dünyaları barındıran, bazen birleşen döngüler -biraz aristokratların alt-üst dünyaları ve sürekli evde olan hizmetçileri gibi. Esas döngü personelin "TV'yi yapan döngü"sü, bunun etrafında halka açı k olan "genel döngü" -çin m imarisinde eşi benzeri görü lmemiş bir durum- tem sili merdivenler, toplu kullanıma uygun yollar ve bir tarafı şehre bakan, diğeri televizyonun dumanını ve aynalarını ortaya çıkaran pencerelerle bir an gözüken stüdyoları ve yayının hazır landığı odalarla bitmeyen bir "medya müzesi ."Çok şiddetli deprem bölge sinde ve de bu kadar büyük bir ölçekte şimdiye kadar denenmemiş bir mi mari
Ağust-os 2008 biçim tasadamak kolay bir iş değil diye açıklıyor sonunda Arup'tan Koolhaas'ın mühendislik gurusu Cecil Balmond. Scheeren "Belki bunu en iyi boşlukta katlanmış bir tüp olarak tanı m layabiliriz" diyor. "Tüm dış yüzeyler köşegenel çe lik ağlarla kaplanm ı ş ve bu kıvrık ağlar, ağırlıklarını ağ üstünde dolaşarak zemi ne bırakacak en iyi yeri buluyor." Binanın biçimi ve çelik kafesin yer leştiri lmesi sürekli olarak denenmiş ve sonunda doğrusal olmayan hareketleri simüle eden algoritm i k bilgisayar prog ramlarıyla üç çapraz kontrol sonucu yeri belirlenmiş. Aynı zamanda 64 tonluk bakır reproduksiyonlarla deprem sim ulatorunden de geçmiş. Şimdiye kadar hiç insan eli değmeden bu kadar büyük bir bina şekli uygulanmam ıştı. Aslında şu anki inşaat bütünüyle insan gücüyle devam ediyor. Olimpiyatlar için cephesi tamamlanmış olsa da, CCTV bir sonraki yıla kadar tamamıyla açık alamayacak. Binanın iç yapısına -direkt "The Cabinet of Dr Caligari"yi gören çarpık merdivenler- ancak tamamlan d ı ktan sonra göz atabi lirsiniz Nasıl bir şeyle karşılaşacağınız ile ilgili bir ipucu bulabilmek için içinde Koolhaas'ın "yoğun boşluğu ndaki" "gezinti yeri"ne benzer bir yer olan Portekiz'deki Casa da M usica'yı gezmelisiniz. Merkezdeki bir oditoryum etrafına sarılmış bir dizi sinernatografik atlamalar gibi sıralanmış bir bina bu ve içinde insana zaman zaman rahatsız edici mimari deneyimler yaşatıyor. Koolhas, m imarlığa dönme den önce bir gazeteci ve film yazarı gibi çalışmış. Öyle gözüküyor. Ona gore m i marl ı k sadece başka bir çeşit medya. CCTV çığır açan bir olay değil çünkü büyük, garip görünümlü ve bilgisayar üretimi ya da üç tane 4 metre genişli ğindeki dairesel cam zeminden oluşan çıkmada beyaz yakalı misafirlerin 1 62 metre yükseklikte havada d urması bile yeterli bir neden olabilir. CCTV çığır açan bir olay çünkü mimarl ığın ne olabileceğini yeniden şeki l lendi rmeye çalışıyor, gerçeğin ve sanalın bi rbiri içine geçtiği bir alan yaratıyor. "Tüm özelli kleri geleneksel olarak Çin" diyor Scheeren. Bu rasyonal bir batı ülkesi değil, doğunun belirsizliğinde bir ülke. Tabii ki başarısız olabil i r. Acımasız bir rejimin en büyük simgesi haline gelerek
sonuçlanabilir. O zaman hem Çin'in hem de batının görüntüsünü değiştire bilir.
F o s t- e r + Pa rt- n e r s ' d a n I"t a l y a ' y a Ye n i B i r Çe v re c i Ya k l a ş ım .
14
Ağustos, lnha bitat.com
YAZAN: JORGE CHAPA ÇEviREN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
Foster + Partners ekibinin i talyan liman kenti Rimini için tasarladığı gelişim pro jesi uygulandığı takdirde bu bölge sahil leriyle olduğu kadar görkemli mimarisi ile de ünlü olacağa benziyor. 2008 Tem muz ayının ilk günlerinde, dünyaca ünlü mimarlık firması Foster + Partners, i talyan sahillerinin kent ve liman bölge siyle ilişkisini sağlamayı öngören yeni bir kentsel gelişim projesi önerdi. Bu projeyle şüphesiz bütün dünyadaki tu ristler için bir cazibe merkezi ve gözde bir tatil mekan ı olacak olan bu alan, yeşille insanları buluşturmayı da vaade diyor. Bu öneri sadece özgün binalarla sınırlı kalmıyor. Bu proje Rimini'nin varolan yeşil bulvarlarıyla i lişki kuran yeni bir sah i l gezinti alanını da kapsıyor. Projede aynı zamanda okyanusun 300 metre içine kadar konumlanan bir otel kulesini de var. Otelin armut şekli ndeki uzun bağlantısı otelden okyanusun içi ne kadar uzanıyor. Kulağa hoş gelen ve görünümü olağanüstü olan bu gelişim projesinin tasarımı sırasında yağ mur suyunun toplanması ve fotovoltaik güneş panelleri gibi son teknoloj i lerin kullanıl ması planlanmış. Proje aynı za manda kent için uzun vadeli çevresel bir strateji ol uşturmayı da hedefliyor. . .
AM NAi Od ü l ü F i n a l i s t- l e r i Be l l i O l d u 13
Ağustos, NAi
DERLEYEN: PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM
Hollanda M imarlık Ensititüsü (NAi) ve gayrimenkul geliştirici AM tarafından 2002 yılından beri birlikte verilen AM Nai Ö dülü'nin finalistleri geçtiğ imiz
Ağus'l'os 2008 günlerde bell i oldu. NAi Ö dülü adıyla ilk olarak 10 sene önce verilmeye başlayan ödül , Hollanda'nın en prestijli mimarlık ödüllerinden sayılıyor. Her yıl sayıları artan m imarlar, Hollanda'da diğer ül kelere nazaran çok daha genç yaşta projelerini gerçekleştirme fırsatını elde ediyorlar. Bu ödül, yurtiçinde olduğunu kadar yurtdışında da takdir toplayan bu duruma dikkat çekmek ve m imarları daha da fazla teşvik etmek amacıyla veriliyor. Son iki yılda teslim edilen bir yapıyla ödüle başvuran mimarların 40 yaşın altında olması gerekiyor. NAi başkanı Ole Bouman'ın başkan olarak görev yaptığı ödül jürisi bu yıl, Mariet Schoenmakers (AM Başkanı), Tracy Metz ( N RC gazetesi yazarı), Jeroen van Schooten (BNA Başkanı ve Meyer en van Schooten'ın ortağı) ve Jacob van Rijs'tan (MVRDV'nin ortağı) oluşuyor. G önderilen projelerin düzeyini çok yüksek bulduklarını belirten jüri başkanı Bouman, ayrıca önceki yıllarda yoğun olan kavramsal yaklaşı mların tersine bu yılki projelerde kullanıcının konforunu ön planda tutan tasarımiara doğru bir yönelme olduğunu tespit et tiklerini söyledi. Değerlendirilen 76 projeden aşağıdaki 4 tanesini finalist olarak belirlendi: - Witbrant West (Tilburg) tasarımı ile JMW - Maas Plaj Pavyonu (Rotterdam) tasarım ı ile Monadnock Villa Overgooi (Aimere) tasarımı ile Next Architects Villa 1 (Veluwe) tasarımı ile Powerhouse Company •
•
D � y a n et" Cami s i VIP Değ i l 0"'!0 Tü r k iye ' de Ilk 1 5 Ağustos, NTVMSNBC YAZAN: YASEMiN ARPA
Diyanet i şleri Başkanlığı'nın " V i P için cami" yaptıracağı haberi üzerine Başkan Yardımcısı Er NTVMSN BC 'ye açı kladı: i badetin V i P ' i olmaz. V i P değil, ama Türkiye'de ilk olacak, ne oklasik bir cami yapılacak. Prof. Er, Diyanet'in camisinin maketini de NTV M S N BC 'ye verdi. " Diyanet i şleri Başkan l ı ğ ı V i P için 1 5 .000 kişilik cami
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
269
sığdığını düşünecek olursak, tam 5 bin kişi içeride ibadetini rahatlıkla yapabi lecek." Prof. Er, " i badetin V i P ' i olur mu" sorumuzu, "Hayır, hayır. Kesinlikle öyle birşey yok. i badette herkes aynı safta yer alır. i badette herkes eşittir. V i P ' i yoktur bu i ş i n . Allah katında en yüksek protokolde bulunan insanlar da sıradan bir insanda aynıdır," yanıtını verdi. Er, şöyle devam etti:
VİP için Cami Ya pmamız Söz kon u s u Değil
yaptırıyor," haberi üzerine, Diyanet i şleri Başkan Yardımcısı i zzet Er'i aradık. Er, bu haberi yalaniadı ve ası l haberi NTVMSN BC'ye verdi. Yapımı 15 milyon Dolar'ı bulacak cam i için " i badetin V i P ' i m i olur! Kesinlikle V i P için cami yapmamız sözkonusu değil. Protokoldekiler de gelir, vatandaşlar da. Herkes aynı safta durur," diyen Er, Türkiye'de ilk kez neoklasik tarzda bir cami yaptıracaklarını açıklad ı . Prof.Dr. i zzet Er, Diyanet i şleri Başkanlığı'nın 2000 yılı nda taşın dığı Eskişehir yolu üzerindeki bina sının yanında yapılacak cami için NTVMS N BC'ye şu bilgileri verdi :
15 . 000 Değil , 5 . 000 Kişilik " B i z öncelikle kendi ihtiyacımız için bir cami düşündük ve bunu projelen dirmeye çal ıştık. Bizim (Diyanet i şleri Başkanlığı'nda) 1 .000'e yakın persone limiz var. Bunlar şu anda bir spor salo nunda namaz kılıyor. Dolayısıyla bunlar için bir ihtiyaç var. Arkamızda Atatürk Hastanesi'nden gelen hasta yakınları var. Zaten orası her geçen gün büyüyor, bir sağ l ı k sitesi de olacakmış. Arkadaki Mustafa Kemalpaşa Mahallesi 'nde hiç cami yok. Danıştay binası yapılacak, Tarım Bakanlığı için de 20 katlı bina yapılacağı söyleniyor. Dolayısıyla bu çevredeki potansiyeli de düşünmek zorundayız. Çünkü cami her zaman her yere yapılmıyor. Böyle bir düşünceyi realize etmeye çalıştık. Cami 1 5.000 kişilik değil, 5.000 kişilik olacak. Kapalı alan olarak içeride yaklaşık 5.000 kişi namaz kılabilecek. 3 .098 metrekare caminin içi. 0,60 metrekareye bir insan
< H "'D () c 3 >'·
"Diyelim ki, sayın Cumhurbaşkanı bu camiye gelmek istedi. Hangi camiye giderse gitsin, orada güvenlik tedbirleri alın ır. V i P durumunda olanlar için ge rekli tedbirler alınır. Kesinlikle V i P için cami yapmamız sözkonu değil. Ama vatandaşlardan protokole dahil olanlar da gelir, herhangi bir vatandaş da gelir. Camide bunlar için yer ayrılmış değildir. Herkes aynı safta durur ve namazını, ibadetini eda eder. V i P cami , şu cami , bu cami diye bir düşüncemiz yok."
Kocat-epe Camis i ' ne Alt-e r-nat-if Değil "Gazetelerde, internet sitelerinde Kocatepe Camisi'ne alternatif olduğ u yazdı . Kesinlikle böyle birşey yok. Burada bir i htiyaç belirdi. Çevredeki potansiyel d ikkate alınarak 5 bin kişilik düşünüldü. Zannederim Kocatepe daha büyüktür. Ona alternatif diye birşeyimiz olamaz, fiziken de olamaz."
2 . 000 Ar-açlık Ot-opa r- k Ala nı Va r"Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı şehitlerim izi Kocatepe Camisi'nden kald ı rıyor. Cenaze sahibi hangi camiden cenazesini kald ı rmak istiyorsa önceden onu ilan ediyor za ten . Savunma Bakan l ı ğ ı , Genelkurmay Başkanlığı şehitlerim izi isterse yeni ya pılacak camiden de kaldırabilir. Çünkü cami , trafiği rahat bir bölgede bulunu yor. Altında da 2 .000 araçlık otopark alanı var."
Ya pımını Sosyal H izmet" Va kfı Üst-le ndi "Caminin yapımını Sosyal H izmet Vakfı üstleniyor. Biz Diyanet i şleri Başkanlığı olarak cami yapı mına bütçe ayırmıyoruz.
270
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Temel atma töreni Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nda olacak. Bu hafta 1 -7 Ekim'de oluyor. Ancak bu yıl Ramazan Bayramı tatiline isabet ettiği için 1 3- 1 9 Ekim'e çektik. Davetii ierin genel durumunu d ikkate alarak temel atma töreni için bir tarih tespit edece ğiz."
U IA Ko n g re l e r i n i n Bi r Son ra k i Du rakla rı : To k y o v e D u r b e n Tarih:
19
I s t- a n b u l Bo ğ a z ı ' n d a Tü r k iye ' n i n � l e k"t r iğ,i n i U re "tme k I s t- i y o r
ve Kent Tarihi Enstitüsü (I nstitute of History of Art, Architecture and U rbanism - I HAAU), 600 metre uzunlu ğunda yer kaplayan ve yaklaşık 5 .000 ciltten oluşan kitapların ı , araştırma arşivlerini, dergilerini, tarihi fotoğraflar koleksiyonunu ve yaklaşık 40.000 diası nı kaybetti. Her yıl binlerce mimarlık öğrencisi için bir eğitim merkezi olmanın yanında Hollanda'nın en geniş ve en eski sa nat, mimarl ı k ve şehi r planlaması tarihi araştırma merkezlerinden birisi olan I HAAU 'nun yeniden inşası için yardım kampanyası başlatıldı. Kampanyaya, kitap ve dergi bağ ışiayarak ya da maddi yardımda bulunarak katılmak mümkün. Kita p Bağışları için: I HAAU Faculty of Architecture U niversity of Technology Delft Berlageweg 1 N L 2628 CR Delft Para Bağışı için: I HAAU "Project Account" Account nr. 1 28 1 1 95 01 at Deutsche Bank Dortmund (bank nr. 440 700 50) I BAN: D E 64 4407 0050 0 1 28 1 1 95 01 B I C : DEUTDEDE440 Prof. Dr. Franziska Bollerey ( I HAAU Başkan ı) : " Desteğiniz, sanat, mimar lık ve kent tarihi alanındaki eğitim ve araştırman ı n yeniden inşası için olduğu kadar, hala bu yerine konmaz kaybın şokunda olan çalışan ve öğrencilere güç vermek için yardımcı olacaktır."
Ağustos, UlA Resmi internet Sitesi
DERLEYEN: EMiNE MERDiM YILMAZ
.
18
Ağus-tos 2008
•
ARKiTERA.COM
U lA 201 1
T O KYO
Ağustos, Zaman
YAZAN: iSMAiL EFE
i zmir'de yaşayan Mehmet Yazgan, i stanbul Bağazı'ndan elektrik üretecek bir proje geliştird i . Patentini de aldığı buluşuyla akan sudan baraj kurma dan elektrik üretilebileceğini söyleyen Yazgan , çevresi nde "mucit" olarak biliniyor. Sisteminin 20 santimetrelik bir boru içinden geçen helezonlardan oluştu ğunu anlatan Yazgan, buradan geçen suyun döndürmesiyle elektrik üretmek için gerekli hareketin elde edildiğini söylüyor. Suluşunu Ayrancılar'da bulu nan piknik alanında denediğini beli rten Yazgan , makinenin her akan suda kolay lıkla çalı ştığ ı n ı ifade etti. Yazgan, bir ev için klimalar dahi l gerekli 5 KW'Iık bir enerjinin 7-1 0.000 YTL'Iik yatırımla elde edilebi leceğini savundu. " i mkan verilsin i stanbul Boğazı'nındaki akıntıdan elde edeceğim elektrikle Türkiye'nin ihtiyacı nı karşılarım. Bu buluşumda baraja veya setiere gerek yok . Suyun h ızlı aktığ ı , rafting yapılan yerlerde dahi elektrik elde edilebilir," dedi. M ucit Yazgan, en büyük isteğinin ödül almak olduğunu vurgulad ı . Yazgan, 30 yıl önce keşfetti ği altın ı ısiatan çocuğu haber veren zil sisteminin bugün daha geliştiriidiğini söyledi. Yazgan, Kahramanmaraş'ın Afşin i lçesinden 1 958'de i zmir'e geldi . Memlekette gramafon ve radyo tami riyle uğraşan Mehmet Yazgan , baba mesleğini i zm ir'de devam ettirdi. Eşi ev han ı m ı olan Yazgan, üç çocuğun dan Timuçin ve G ülçin'in diş doktoru, Yalçın'ı ise iktisat mezunu yapmayı başardı .
2008 senesinde Torino'da düzenlenen UlA Kongresi'nin bir sonraki toplantısı 201 1 'de Tokyo'da düzenlenecek . 22 Eylül-1 Ekim 201 1 tarihleri arasında Japon M imarlı k Enstitüsü tarafından Tokyo'da gerçekleşecek kongrenin te ması " Design 2050". G üney Afrika'daki Durban ise 2014 senesinde düzenlenecek kongrenin ev sahibi şehri olacak. Durban'da ger çekleşecek 25. kongrenin teması ise M ultipliCITY olarak belirlendi. Durban , 1 951 Rabat, 1 985 Kahire'den sonra U l A kongrelerine ev sahipliği yapan 3 . Afrika şehri .
Ya n a n De l f"t Te k n o l o j i U n i v e r s it- e s i Mima r l ı k F a k ü lt- e s i Ya r d ım Çağ r ı s ı n d a Bu l u n u yo r 20
Ağustos
1 3 Mayıs 2008 tarihinde birkaç saat içinde tamamen yanan Delft Teknoloj i Ü niversitesi M imarlık Fakültesi bina sının kontrollü yıkımı sürüyor. Bir van den Broek ve Bakema ( 1 970) eseri olan binada bulunan Sanat, M imarlık
.
I n g i lt- e re M ima r l ı k Va k f ı ' n ı n Ba ş ı n a 2 9 Ya ş ı n d a Yö n et- i c i 21
Ağustos, World Architecture News
i ngiltere M imarlık Vakfı'nın başına Mayıs ayında istifa eden Rowan Moore yerine 29 yaşındaki Sarah lchioka getirildi. Kentsel tasarımcı ve tarihçi ünvaniarını Yale ve LSE'den aldı. lchioka daha önce 1 0. Venedik M imarlık Bienali içeri ğinin oluşturulmasında, London School
Al:ju s1'os 2008 of Economics (LSE)'te pek çok disip linler arası projenin koordinasyonunda ve çeşitli Şehir Programı eğitimleri nde çalıştı.
TSMD ' n i n U l u d a ğ M i l l i Pa r k ı Ya r ı ş ma s ı i l e İlgi l i Rapo ru 21 Ağustos
Türk Serbest M imarlar Derneği (TSMD), Uludağ Milli Parkı 1 . ve ll. Gelişim Bölgeleri Peyzaj Planlama, Kentsel Tasarım ve M imari Proje Fikir Yarışması ile ilgili bir inceleme raporu yayınlad ı . Yarışmaların kurumsal b i r nitelik kazan masını hedefleyen TSM D , Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan yarışma şartna mesinin tekrar gözden geçirilmesini ve düzeltmelerin yapı lması nı istiyor. TS M D Yarışma i zleme Kurulu'nun raporunu ve bakanlığa gönderdiği belgeyi aynen aktarıyoruz: " 1 8.08. 2008 2008 - 1 6 8 Çevre v e Orman Bakanl ığı'na Bakanlığınızca açılan "Uludağ M i l l i Parkı 1 . v e l l Gelişim Bölgeleri Peyzaj Planlama, Kentsel Tasarım ve M imari Proje Fikir Yarışması"nın ülkemizin tasa rım ve planlama deneyimlerinde yeni ve çağdaş yorumlara ulaşıl ması çabasının edinilmesinde önemli katkılar sağlaya cağ ı inancındayız. Bu nedenle de Bakanlığın ıza Türk Serbest M imarlar Derneği olarak teşek kür etmek istedi ğ imizi i letiyoruz. Ancak yarışma şartnamesinin, kabu l ve içeriği açısı ndan tekrar gözden geçirilerek, ekteki raporla belirttiğimiz konularda gerekli düzeltmelerin yapılması nı zorun luluk olarak gördüğümüzü duyurmak istiyoruz. Gereği için bilgilerinize sunarız. Saygı larımızla. i l han Kural , Yönetim Kurulu Başkanı TSMD Yarışma i zleme Kurulu'nun " U l udağ Milli Parkı 1. ve l l . Gelişim Bölgeleri Peyzaj Planlama, Kentsel Tasarım ve M i mari Proje Fikir Yarışması Şartnamesi" ile i lgili i nceleme Raporu 1. " Mimarlık, Peyzaj M imarlığı, M ühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehi r ve Bölge Planlama ve G üzel
Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği" incelendiğinde adı geçen yarışmanın türünün "Ortakçıl Yarışma" olması gerektiği, adı n ı n ise " U l udağ M i l l i Parkı 1 . v e l l Gelişim Bölgeleri Ortakçıl Yarışması" olarak düzeltilmesi gerektiği kanısındayız. Zira, yönetmeliğin 7. maddesi gere ğ ince birden fazla mesleki disiplinin bir birine yakın ağırlıktaki katkısı ile çözüme ulaştırılabilecek konu, fikir değil ortakçıl yarışmalar alanında tanı m lanm ıştır. 2 . 1 /25.000 ile 1 /5 veya 1 / 1 0 (kent mobil yası) ölçeklerini kapsayacak bir yarışma düzenlenmemel idir, çünkü yarışman ın değerlendi rme ölçütleri, bu kadar bü yük ölçek farkını içeriyorsa teorik olarak farklı disiplinlerdeki jüri üyelerinin uzlaş ma ortamını ortadan kald ı rı r. 3. Yarışma takvimine göre sorulara verilen cevapların, yarışmacılara ulaştırılacağı tarih (ilandan sonra 47 gün) dikkate al ındığında ve yönetmelik gereği olarak bu sürenin de tüm yarışma süresinin 1 /3 'ünden az olmaması zorunluluğu dü şünüldüğünde, teslim tarihinin 7 Kasım değil 25 Aralı k 2008 olarak değiştiril mesi gerekecektir. 4. Yer görme belgesin i n , ilgili yönetmeli ğin 1 3. 3 maddesi gereği olarak ki mlik zarfı içinde değil, ayrı bir zarf içinde yer alması gereklidir. Yer görme karş ı l ı ğ ı (yarışmaya kat ılabilecek proje sunan her yarışmacıya) bedel ödenmesi zo runludur. 5. Jüri, yarışma takvimini şartnamenin 1 .7.8 maddesinde belirlemiştir. Ancak soruların sorulmasını takiben yarışmacı lara yanıtların gönderil mesi içi n ayrılan sürenin 1 2 gün değ il 3 gün olarak belirlenmesi zorunludur (yönetmelik 28. madde)." TSM D Yarışma i zleme Kuru l u Neşe i tez M ü rşit G ünday Mete Öz Eren Başak Yurdanur Sepkin
K u ra k l ı k H a r it- a Değ i ş t- i r d i
21 Ağustos, Şafak
Küresel ısınma, kuraklık ve bilinçsiz su lama yüzünden Tuz Gölü'nün 90 yılda
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
27l.
yüzde 85 küçülmesi coğrafi bilgileri alt üst etti. Beyşehir gölü Tuz Gölü'nün yerine Türkiye'nin ikinci büyük gölü oldu . Küresel ısınma, kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama yüzünden Tuz Gölü'nün 90 yılda yüzde 85küçülmesi nedeniyle Beyşehir Gölü, Türkiye'nin iki nci büyük gölü oldu. Aksaray Ü niversitesi M ühendisli k Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri M ühendisliği Bölümü Ö ğretim Ü yesi Yrd . Doç . D r. Semih Ekercin, doktora tezi çalışmaları kapsa mında Tuz Gölü ve Beyşehir Gölü'nün kıyı çizgilerinde yaşanan değ işimleri ineelediğini söyledi. Bu çalışma kap samında NASA'dan bile destek aldığını vurgulayan Ekercin, son yüzyıla ait ABD, Japonya ve Fransa uydu görüntüleri ile askeri haritaları i nceleyerek göllerdeki küçülmeyi tespit ettiğini bildirdiYaptığı araştırma sonucunda Türkiye'nin i kinci büyük gölü olarak bilinen Tuz Gölü'nün 1 9 1 5 yıl ında haritalara göre 2 1 6 .400 hektar olduğunu ifade eden Ekercin, şunları kaydetti :"Tuz Gölü o yıldan bu yana ciddi anlamda küçüldü. Tuz Gölü'nün su yüzeyalan ının 1 987 yılında 92.600 hektara gerilediğini tespit ettim . 2005yıl ı nda da g ö l ü n suyla kaplad ığı alanın 32.600 hektara gerilediği uydu fotoğraflarıyla açıkça görülebiliyor. Kuraklık, bilinçsiz tarımsal sulama, göle ulaşan kaynakların kuruması gibi etken ler adeta gölünsonunu getirdi. Gölün suyla kaplad ığı alanın kış aylarında art tığ ısöyleniyor. Böyle bir durum yok. Kış aylarında kıyı kesim leri bataklıkhalini alıyor. Suyla kaplanan alan artık değiş mez oldu. Kışın kıyıda suyerine çamur görüyorsunuz."
Coğ rafya Bilgileri Sil Başt-a n Tuz Gölü'nde suyla kaplı alan ının 30.000 hektara kadar gerilediğini vurgulayan Ekercin, şöyle devam etti: "Türkiye'nin üçüncü büyük gölü olarak bilinen Beyşehir Gölü'nün kapla d ı ğ ı alan ise 65.000 hektardan 50.000 hektara geriled i . Buna göresuyla kap ladıkları alanlar olarak ele alındığı nda Beyşehir Gölü 50.000 hektarlık alanıyla Tuz Gölü'nden oldukça büyük. Özel likle 2000 yılından sonraki uydu görüntüleri i ncelendiğinde göllerin büyüklük sı ralamasın ı n değiştiği görülüyor. Artık
272
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Türkiye'nin i kinci büyük gölü Beyşehir Gölüoldu. "Türkiye'nin önemli gölleri arasında yer alan Akşehir Gölü'nün de kuruduğunu anımsatan Ekercin, " Kuraklık, coğ rafya bilgilerin ideğiştiriyor. Bazı bilimciler göllerin yataklarının dur duğunu bu yüzden suyla kapladığı alan olarak sıralama yapılmasının yanlış ol duğunu söyleyebilir. Bu durumda 1 m i l yon yıl önce var o l a n Konya Gölü'nün dehalen durduğunu söyleyebiliriz," dedi. Göllerin, sı rayla hızla kuruduğunu beli r ten Ekercin, "Artık ciddi önlemlerin alın ması gerekiyor. Böyle g iderse bırakın ikinci, üçüncülüğü Tuz Gölü 201 5 yılına kadar varlığını sürdüremeyecek," diye konuştu.
H a y d a r p a ş a 10 0 Ya ş ı n d a 2 1 Ağustos, Evrensel
1 9 1 7 yılı ndaki sabotaj sonucu patlamaya, 4 büyük depreme ve 1 9 1 8 yılındaki i ngiliz uçaklarının bombardı manına rağmen sapasağlam ayakta duran Haydarpaşa Tren Garı, 1 00 yaşına girdi. Toplum ve Kent i çin Haydarpaşa Dayanışması tarafından yapılan basın açıklamasında, Haydarpaşa'nın trenlere kapatılmasına kimsenin gücünün yet meyeceği ve Haydarpaşa'dan daha yüz yıllarca tren sesinin eksik olmayacağı söylendi. Demiryolu çalışanları ellerinde tek tek harflerden oluşan ve üzerinde "Haydarpaşa 1 00 yaşında" yazan döviz leri taşıyarak, "Haydarpaşa halkındır satılamaz" ve Haydarpaşa trenlere kapatılamaz" sloganlarıyla Haydarpaşa Tren Garı'nda dolaştılar. Renkli görüntü lere sahne olan Haydarpaşa'da, turistler ve halk alkışlarla demiryolu çalışanları nın eylemine destek verdi . Daha sonra "Geçerken Senfoni" grubu küçük bir müzik dinletisi sundu. Haydarpaşa Garının merdivenlerinde bir araya gelen Toplum ve Kent i çin Haydarpaşa Dayanışması bileşenlerin den BTS 1 No'lu Şube Başkanı Hasan Bektaş ve M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp M uhçu basın açıklaması yaptı. Haydarpaşa'n ı n trenlere kapatılarak otel yapı lmak is tendiğini ve şu ana kadar konuyla ilgili yaptı kları çalışmaları anlatan Bektaş, " Ü l kemizin ve dünyamızın kültür m i rası
AğU STOS 2008
Kolma n s kop (Namibya)
olan Haydarpaşa gar ve l iman çevresini, her türlü yasa ve yönetmeliği , bilimsel ve etik kuralı hiçe sayarak, ' Ö nce
Kolmanskop, Namibya'nın gü neyinde, Lüderitz Limanı'na birkaç kilometre uzaklıkta bulunan bir kent. 1 908'de Lüderitz'in el mas arayıcıların ı n akınına uğraması, Nam ibya çölleri nin zengin olma hayali kuran binlerce kişiyle dolmasına neden oldu. Sadece iki yıl içinde çölün ortasında bir kent gelişti: Elektrik santrali , okulu, hastanesi, özel konut siteleri, spor, balo ve tiyatro sa lon ları, fabrikaları, Lüderitz'e demiryolu bağlantısı ve hatta bir kumarhanesi olan Kolmanskop. Fakat Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra düşen elmas talebi, kuruluş nedeni ortadan kalkan kentin sonunu getirdi . 1 950'1i yıllarda tamamen terkedilen Kolmanskop'ta kumullar bir süre sonra zaten kendilerine ait olanı geri almaya başlad ı . Metal konstrüksiyonlar çürüdü , evler çöktü, bahçe v e sokaklar kurnun altına gömüldü. Kal ıntıları hala ayakta duran binalarıyla teatral bir görüntüye bürünen Kolmanskop, şimdi hayalet bir kent. Bölgeyi ziyaret eden turistler dizlerine kadar gelen kurnun içinde iler leyerek evleri gezebiliyorlar. 2000 yılı yapı m ı "The King is Alive" ve 1 993 yapı m ı " Dust Devil" filmleri, ilginç atmosferi nedeniyle Kolmanskop'ta çekilmiş.
Manhattan, sonra da Venedik yapaca ğ ız,' deyip, yüksek yoğunluklu yapılaş maya açarak, küresel emlak tacirlerinin kul lan ımına sunmaya çalışanların, her türlü yöntem, arayış ve oyunlarını bu güne dek boşa çı karttık, bundan sonra da boşa çıkartacağız. N ice 1 00 yıl lara Haydarpaşa gar,'' şeklinde kon uştu. Birilerinin 4 yıldır Haydarpaşa'yı yağma projeleri hazırladığını vurgulayan M uhçu ise, kültürel anlamdaki sorumlu ları göreve çağırarak, Haydarpaşa'nın geleceğine dair umutlu oldukları nı söy led i . Basın açı klamasının ardı ndan söz alan BTS Genel Başkanı Yunus Akıl ise, Haydarpaşa ile birlikte demir yolları nın da özelleştirilmek istendiğini dile getirdi .
H a y a l e t' Ke n t' Hi kayele ri 22 Ağustos, Wikipedia, Oddee,
Electro Pla n kton DERLEYEN: BURCU KARABAŞ ARKiTERA.COM
Genellikle tükenen ekonomik kaynaklar veya savaş gibi insan kaynaklı yıkımlar nedeniyle terkedi l m i ş yerleşkeler "ha yalet kent" benzetmesiyle tanı mlanıyor. Her ne kadar nüfus yoğ unluğu geçmiş yıllara göre önemli ölçüde azalan veya içinde artık insanların yaşamad ı ğ ı bazı bölgeler bulunan kentler de b u kavramla nitelenebilse d e , tamamen terkedilmiş bazı dünya kentleri gerek sosyal ve tari hi, gerekse de m imari ve kültürel anlamda oldukça dikkat çekici özelliklere sah ip. Bazıları turistik gezile re açık, bazıları ise güvenlik veya çeşitli sorunlar nedeniyle tamamen kapatılan "hayalet kentler"in ortak özell i ğ i , kayda değer sanat veya m imarlık eserleri ba rındırmaları.
Prypiat- (Uk ray n a )
'10 1.. >Ol o +0 lL '0 "' :ı >Ol o E ·.-4 N o (!)
Ukrayna'n ı n kuzeyindeki Prypiat kent i , Çernobil Bölgesi 'nde bulunuyor. Çernobil Nükleer Santrali çalışanlarını barı ndıran ve 1 986 yılındaki nükleer faciadan sonra terkedilen kentin kaza dan önceki nüfusu 50.000'di. Aslında alan, Sovyetler Birliği'nin son dönemle rini belgeleyen, kendiliğinden oluşmuş bir müze işlevine sahip. Dördü kazanın gerçekleştiği dönemde henüz tamam lanmakta olan apartman blokları, yüzme havuzları, hastaneler ve diğer kam u yapıları büyük bir hızla terkedildi v e b u
A!ju s"t o s 2008
ani kaçış, televizyonları n , oyuncakla rın, mobilyaların, giysilerin ve bir evde bulunabilecek değerli ve değersiz tüm eşyanı n olduğu gibi bırakılmasına neden oldu. Çünkü kentten kaçanlar, beraberlerinde sadece bir valize sığa cak kadar eşya alma hakkına sahipti , bu eşyaların da radyoaktiviteye maruz kal mamış olması gerekiyordu. Bu trajik duruma rağmen, evlerin neredeyse tamamının 2 1 . yy başlarında yağmalandığı söyleniyor. Klozet kapakları da dahil olmak üzere herhangi bir ücrete satıla bilecek herşeyin yağmacılar tarafından götürüldüğü kentte terkedildiği günden bu yana hiç dokunulmamış binalar bulunsa da, binaların çoğu vandalizm ve yağmacılığın hedefi haline gelmiş. Çatılar çöktüğü için bahar aylarında odaların suyla dolması , binaların içinde ağaçların yetişmesine neden olmuş. Yıpranmayı hızland ı ran bu durum, 2005 yılının Temmuz ayında dört katlı bir okul binasının çökmesiyle sonuçlanmış.
Sa n Zhi (Tayva n ) Tayvan'ın kuzeyinde bulunan San Zhi, fütüristik yaklaşımıyla dikkat çeken küçük bir yerleşim yeri . Yüksek gelirli kesim için lüks bir tatil köyü olarak inşa edilen San Zhi, inşaat sırasında ilginç bir şekilde meydana gelen ölümcül kazalar sonucunda tamamlanamamış. Projenin d urmasına neden olan önemli bir etken de bu söylentiler yüzünden kimsenin bu siteye yatırım yapmak ve hatta ziyarette dahi bulunmak isteme mesi. i nşaat kazasında ölen işçilerin hayaletlerinin San Zhi'de dolaştığı da söylentiler arasında. Maddi kaynak ye tersizliği ve çalışanların " isteksizliğinin" inşaatın durdurulmasına sebep olması sonucunda terkedilen garip formlardaki strüktürler, adeta kazalarda hayatını kaybedenierin anısını yaşatıyor.
o ,
o o. o c: ,
' "' c: ,
Gl
1-' o :ı (!)
''Tl
o -+ o
<C<
;:ı
-ı.
o
o. o. (!) (!) o
o
3
Gu n kanj ima (Ja ponya)
Craco (İt-alya)
Orado u r - s u r-Gl a n e (Fra n s a ) Fransa'nın Oradour-sur- Giane kasa bası, kolay dile getirilemeyen bir deh şete sahne olmuş. i kinci Dünya Savaşı sırasında Silahlı SS Ö rgütü'ne mensup Alman askerlerinin, başkald ı rd ı kları için 642 kişiyi öldürdüğü kasaba, bu kor kunç olayı asl ında bir "hata" sonucunda yaşamış. Yakındaki Oradour-sur-Vayres Bölgesi'ni hedefleyen fakat yanlışlıkla kasabayı işgal eden askerlerin herkesi öldürdükten sonra yakı p yıktı ğ ı ve sa vaştan sonra katliamı n gerçekleştiği bölgeden uzakta tekrar inşa edilen Oradour-sur-G iane, bugün 2 .025 nüfuslu bir yerel yönetim. Eski köy ise ölenlerin anısına olduğu gibi korunuyor:
273
Sahipleri bulundukları binada yanarken duran ve tam o anı gösteren kol saatleri, evler yanarken aşırı sıcaktan eriyen cam ve çeşitli malzemelerden yapılmış eşyalar ile paralar da sergilenenler ara sında.
Bölgeyi ihaleye çı karan devlet ve kazaların sorumlusu inşaat şirketi , olayı örtbas edip temize çı kmayı başardı. Gerçekten de, sebebini kimseni n bilme diği bu kazalar ve gitgide artan söylenti ler nedeniyle yarım kalan projeye devam edilemedi, geçen zaman içinde değeri düşen araziye yeni alıcı bulunamadığı için de yeni bir proje geliştirilemedi . Bu durumun oluşmasında "yalnız ruhların evlerine zarar vermenin iyi sonuçlar doğurmayacağ ı" inancı da etki l i . Asya kültüründe kayıp ruhların evlerine zarar vermek çok yanlış ve sonuçlarından korkulan bir hareket olduğundan buraya yeni bir yatırım yapılmayacağı kesin gibi.
Craco, i talya'nın Basilicata Bölgesi 'nde yer alan etkileyici bir Ortaçağ kenti. Taranto Körfezi'nden 40 km uzaklıktaki kent, oldukça dik bir zirve üzerinde yer alıyor ve etrafındaki verimli toprağa sahip i nişli çıkışlı vadiler arasında zıtlık oluşturan sert hatlarıyla d ikkat çekiyor. Savunma amacıyla inşa edilen kentte, 1 060 yıl ında tüm arazile rin Tricarico Başpiskoposu Arnaldo'ya ait ve kent sakinlerinin de kilise ile uzun zaman boyunca yakın i lişkiler içinde olmasının etkisi görülüyor. 1 89 1 yılında 2.000'in üstünde olan Craco'nun nüfu su, kuraklık, deprem, heyelan ve savaş lar nedeniyle oldukça azaldı . Bölgenin son yerlilerinin de 1 963'te göç etmesi sonucunda kent bugün çürümeye terke dilmiş durumda.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
c:
o ..... :.! c: c M a.
o
ı... ..... o (!) M w '1c ı... ıcı
o ..... o lL
''" .ı: N c: c
"'
G u n kanjima, Nagazaki'den 1 5 k m uzaklıkta bir ada. Japon Nagazaki Yönetimi'ne bağl ı ve üzerinde yerleşim olmayan 505 adadan biri olan Gunkanjima, 1 887 - 1 974 yılları arasında aktif olan kömür madenieri nedeniyle girdiği hızlı gelişim süreciyle dikkat çekiyor. Bu sürecin kömürün bir endüstriyel hammadde olarak önemini yitirmesiyle aniden d urması ve üzerinde yükselen kale duvarları nedeniyle " Savaş Gemisi Adası" olarak da bilinen Gunkanjima'yı "hayalet ada" haline getirmesi ise adanın bu listede yer almasının sebebi. 1 890 yılında Mitsubishi firmasının adayı satın alıp deniz dibinden köm ü r çıkartmaya baş laması, G u n kanjima'ya olan ilginin gide rek artması ve 1 9 1 6 yılı nda Japonya'nın ilk büyük beton binasının burada inşa edilmesiyle sonuçlandı. Yapı, adadaki maden işçilerinin ikamet etmesi ve aynı zamanda tayfunlardan korunması için geliştirilen iki apartman bloğundan oluşuyord u . 1 959 yılında nüfus, adanın tamamında her hektara 835 kişi, yerleşimin olduğu bölümünde ise her hektara 1 . 391 kişi düşecek şekilde arttı. Dünyada kaydedilmiş en yüksek nüfus yoğunluğu oranlarından birine sahne olan Gunkanjima'daki kömür madenierinin önemi, tüm dünyada olduğu gibi Japonya'da da petrolün 1 960'1ı yıllarda kömürün yerin i almasıyla azalmaya başladı. 1 974 yılında firmanın madenieri kapatacağ ını açıklamasın dan sonra ise tamamen terkedilen
274
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
adada bugün kimse yaşamıyor. Geçici olarak seyahatin de yasaklandığı Gunkanjima'da 2003 yılında " Battle Rayale l l : Requiem" filmi çekilmiş ve ada, Asya'da oldukça popüler olan vi deo oyu n u " Killer 7"nin son seviyesine ilham kaynağı olmuş.
Kad y kc h a n (Rusya) Kadykchan, Sovyetler Birliği dağıldı ğ ı nda çürümeye terkedilen birçok küçük Rus kentinden biri. Su, sağlık hizmetleri ve okul gibi ihtiyaçları nı karşılayabilme leri için göç etmeye zorlanan kentliler, iki hafta içinde devlet tarafından başka bölgelerdeki yeni evlerine yerleştiril miş. Bir zamanlar 1 2 .000 nüfusa ve alüminyum madenierine sahip olan kent, yaşamaya elverişli olmasına rağmen şu anda ıssız. Evlerini aceleyle terk etmek zorunda kalan halkın geride bıraktığı oyuncaklar, kitaplar, giysiler ve diğer eşyalar ise hala o günkü gibi d uruyor.
Kowloon Walled Cit"y (Çi n ) Kowloon Walled City, Çin i ngiltere'nin yönetimi altındayken Hong Kong'un hemen yan ında kurulan ve duvarlarla çevrelenmiş bir kent. i kinci Dünya Savaşı'nda bölgeyi korumak amacıyla Japonlar'ın yönetim altına aldığı kent, ülkenin yenilmesiyle teslim alındı. N e Çin'in ne de i ngiltere'nin so rumluluğunu almak istemediği Kowloon, bağımsız ve kanunsuz bir kent haline geldi. N üfus yıllarca artmaya devam etti ve bölgede oturanlar, çöplerle tı kanan sokakların üstünde yükselen labirent koridorlar inşa etti. Binalar o kadar yükselmişti ki gün ışığının alt katiara ulaşamaması nedeniyle tüm kent gece - gündüz floresan lambalarla ışıklandı rılmaya başlandı. Genelev, kumarhane, uyuşturucu i malathaneleri ve d ükkanları , köpek eti satan restoranlar ve kanun d ışı üretim yapan tesislerle dolan Kowloon Walled City, 1 993 yılı nda bu sağlıksız ve anarşist kentten ve onun kontrol edilemeyen nüfusundan yorulan i ngiliz ve Çin hükümetlerinin ortak kara rıyla boşaltıldı ve kısmen yıkıldı.
Gaz imağu s a (KKTC) Gazimağusa, Kıbrıs'ta 1 960 yılında i ngiliz mandasından kurtulup bağımsız-
Aijus'l'os 2008 lığa kavuştuktan sonra hızla kültürel ve ekonomik olarak gelişen bir bölgeydi. 1 960'1ı yılların sonlarında dünyanın en çok tanı nan eğlence ve turist merkez lerinden biri olan Gazimağusa, i ngiliz koloniyal tarzında ve modern mimarlık örneklerine sahip önemli bir kent olan Maraş'ı da barı ndırıyor. Söz konusu dönemde Gazimağusa m imarisinin kültürel gelişim amacıyla tarih ve modernizmi bir araya getirdiği söylenebilir. 7. yy'da sadece küçük bir liman kenti olan Gazimağusa'nın 20. yy'da global m imari eğili mleri yansıtan bir vitrine dönüşmesi bu çabaların bir sonucu. 1 974'teki Kıbrıs Barış Harekatı'nda halk tarafından tamamen boşaltılan ken ti Türk Ordusu bombaladı . Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ( K KTC) ait diğer bölgelerden farklı olarak Gazimağusa, harekat sırasında koruma altına alındı ve bugün de tam olarak aynı durumda. Bölgede yaşayan Yunan halkın evle rine geri dönmesine izin verilmedi ve gazetecilerin de kente girişi yasaklandı. Reyonlardaki kıyafetlerin bile o günkü haliyle mağazalarda ve boş otelierin de 1 970'1erin mobilyalarıyla dekare edilmiş halde durduğu Gazimağusa'yı "hayalet kent" olarak ilk tanımlayan kişi ise kentteki Birleşmiş Milletler Birliği'ndeki i sveç askerlerini ziyaret eden i sveçli gazeteci Jan-Oiof Bengtsson. Doğu Akdeniz Ü niversitesi'nin de bulunduğu Gazimağusa'nın Maraş ken tinde Kıbrıslı Türkler yaşamaya devam ediyor. Yaklaşık 30 yıldır hayalet kent gö rünümünde olan Maraş'ta 1 970'1i yıllarda sayı ları gittikçe artan turistleri ağırlayabilmek için yapılan çok katlı otel binalarına 34 yıldır bakım veya onarım yapılmıyor ve binaların hepsi çürümeye terkedilmiş durumda.
Ağdam (Aze r-bayc a n ) Ağdam, bir zamanlar 1 50.000'1ik nüfusuyla h ızla gelişmekte olan bir Azerbaycan kentiydi . 1 993'te Ermeni Kuvvetleri tarafından Dağlık Karabağ Bölgesi sorunları nedeniyle işgal edilen Ağdam, şu anda bir hayalet kent. Hiçbir zaman bir cepheye dönüşmemiş olma sına rağmen vandalizm nedeniyle olduk ça zarar gören ve terkedilen
kentteki binalardan tek sağlam olanı , geçen zaman içinde duvarları graffitiyle kaplanmış bir cam i.
Gö k ç e k ' l e r Mat- r u ş k a Gi b i 21
Ağustos, Vatan
Baba Gökçek, Büyükşehir'e oğlu Çankaya'ya talip ... Gökçekler Ankara'da hanedanlık peşinde . . . Melih Gökçek 2009 yıl ında yapılacak yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne 4. dönemde yeniden aday. Oğlu Osman Gökçek ise Çankaya Belediye Başkan adayı olma sevdasında. Henüz Başbakan Erdoğan'dan küçük Gökçek'in adaylı ğına onay çıkmadı ama baba-oğul ek ranlardan arz- ı endam etmeye başladı . . Kampanya çalışmaları tam gaz.
Osman Gö kçek Kim? Osman Gökçek kendi web sitesinde kendisini aşağıdaki gibi tanımlıyor: "12 Ekim 1 983 yılında Ankara'da doğan Osman Gökçek i lkokulu Hamdullah Suphi i lkokulu'nda oku duktan sonra ortaokulu TED Ankara Koleji 'nde tamamlad ı . Lise öğretimine Samanyolu Koleji'nde devam etti. Başkent Ü niversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü'nden mezun oldu. 2002 senesinde kurulmuş olan Keçiören Gençlik Derneği'nin 9 Mart 2003 ta rihinde olan kongresinde başkanlığa seçilen Gökçek, Keçiören'in ardından Ankara'da birçok ilçede derneğin örgüt lenmesine yardımcı olmuş ve daha son ra 1 5 gençli k derneğini bir araya geti rerek Başkent Gençlik Federasyonu'nu kurmak için öncülük etmiştir ... "
2009 Yılında l:Jy g u l a n a c a k I n ş a a t Ma l i y e t- l e r i Be l i r l e n d i 25
Ağustos, Sabah
Emlak vergisine esas olmak üzere 2009 yılında uygulanacak "bina metre kare normal inşaat maliyet bedelleri" beli r lendi. Maliye Bakanlığı ile Bayındırlık
A!jus"tos 2008 ve i skan Bakanlığı'nın 53 seri numaralı Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısı nda yayımlandı. Buna göre, Emlak Vergisi Kanununun 29'uncu maddesinde yer alan binalar için vergi değeri , Maliye, Bayındırlık ve i skan Bakanl ıkları tarafın dan müştereken tespit ve ilan edilecek. Hesaplama, bina metre kare normal inşaat maliyetleri ile arsa ve arsa payı değerleri esas alı narak hesaplanacak. 2009 yılında binaların metre kare normal inşaat maliyet bedelleri, çelik karkas, betonarme karkas, kagir, yığma, ahşap, taş duvarlı , gecekondu tarzı ve diğer basit binalar şeklinde kategorilere ayrılarak yapılacak.
Me s ke n l e r Tebliğe göre, 2009 yılında mesken olarak lüks inşa edilen çelik karkas binalarda ortalama maliyet bin 1 51 ,24 YTL, betonarme karkas binalarda 701 ,36 YTL olacak. Betonarme karkas binalarda 1 . sınıf mesken inşaatlarında 438 YTL, 2 . sınıf mesken inşaatlarında 292,43 YTL, 3. sınıf mesken inşaatla rında da ortalama maliyet bedeli 207,09 YTL olacak. Gecekondu tarzı bi naların ortalama metre kare maliyet bedeli de 3. sınıf inşaatlarda 69,48 YTL, basit inşaatlarda ise 35,39 YTL olarak uygu lanacak. Ortalama metre kare maliyet, 1 . sınıf fabrika ve imalathanelerde, çelik karkas binalar için 477,64 YTL, beto narme karkas binalarda 391 , 28 YTL, kagir binalarda ise 284,61 YTL olacak. Tebliğe göre, lüks inşa edilen otel binalarında ortalama metre kare maliyet bin 1 65,30 YTL, betonarme karkas binalarda 979,81 YTL, kag i r binalarda 866,78 YTL, yığma kagir binalarda 628 , 9 1 YTL, ahşap binalarda bin 24,42, taş duvarlı binalarda 854,99 YTL olacak. Sinema tiyatro binalarında lüks inşaatlarda bin 1 65 , 30 , betonarme karkas inşaatlar için 941 ,35 YTL, kagir binalar için 866,78 YTL, yığma kagir binalar için de 607,43 YTL olarak belir lendi. Hastane-klinik binaların ı n metre kare i nşaat maliyet bedelleri ortalama lüks inşaatlar için bin 1 5 1 ,24 YTL, beto narme karkas inşaatlar için 926,95 YTL, kagir inşaat için 775,58 YTL, yığma kagir inşaat için de 600,1 8 YTL olarak öngörüldü.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
275
Diğe r Bin ala r Banka-sigorta binalarının metre kare inşaat maliyet bedelleri de bin 205,77 YTL ile 3 1 , 6 1 YTL, idare binaları için bin 3 , 41 YTL ile 26,1 9 YTL, benzin istasyon u , yıkama ve yağlama b inaları için 952 , 1 2 YTL ile 25,83 YTL, yeraltı garajları için 345,02 YTL ile 1 4 , 1 6 YTL, müstakil garajlar için 223 , 28 YTL ile 24,07 YTL, çok katlı garaj lar için 503,808 YTL ile 1 07,85 YTL, yurt binaları için 383,01 YTL ile 24,07 YTL, okul binaları için 289,61 YTL ile 24,07 YTL , yüzme havuzları için 653,51 YTL ile 85,20 YTL, banyo ve hamamlar için 906,66 YTL ile 1 41 , 1 2 YTL, pazar ve fuar yerlerindeki yapı lar için 1 48,91 YTL ile 48,61 YTL, soğuk hava depo ları için 350 YTL 55,23 YTL, kurutma yerleri için 249,44 YTL ile 34,92 YTL, silolar için 574,63 YTL ile 227,50 YTL, transformatör binaları için 290,97 YTL ile 64,66 YTL, diğer ticarethane ve iş yerleri için de bin 1 65,30 YTL ile 28,31 YTL arasında değişiyor. Özellik arz eden binaların vergi de ğerinin hesab ında, kul lan ış tarzına göre (otel, sinema, tiyatro, işyeri ve mesken binası gibi) varsa bir üst inşaat değeri nin ortalama rakamı esas alınacak. Bir üst sınıfa ait inşaat değeri yoksa tespit edilen inşaat sınıfındaki ortalama değer yüzde 50 olarak artırılmak sure tiyle değerlendirme yapılacak. i nşaat türü için metre kare normal inşaat maliyet bedeli belirlenmemiş ise bu sı nıfın altında yapılmış ilk sın ıfa ait ortalama rakam yüzde 50 artırılarak nazara alınacak.
Aç ı l a n D a v a l a r S ü re r k e n Co r n e r Ot- e l Gi d e r e k Yü k s el iyo r 27
Ağustos
YAZAN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
Taşyapı'n ı n , Kadıköy'ün merkezinde, tüm Kadıköy'e ve deniz manzarasına hakim olarak konu mlanan Corner Otel projesi, Atkins Limited tarafından 250 oda ka pasite l i , 5 yıldızlı otel olarak tasarland ı . Otelin biri nci v e zemin katlarında otel müşterilerine ve aynı zamanda d ışarıya hizmet verecek cafe ve restoranlar ı n ,
() o ., :ı � .,
o -+ � ..... H· :ı .., c c -+ "'
bodrum katlarda ise teknik ofisierin ve otoparkların yer alması planlanı yor. Corner Otel'in projesi Kadıköy Belediyesi tarafı ndan 1 6 Ağustos 2006'da askıya çıkarıldığı nda, parsel bazında gerçekleştirilen plan tadilatları nedeniyle tepki çekmiş ve M imarlar Odası, 1 /500 imar planı n ı n iptali ve yü rütmesinin durdurulması için 1 O Ocak 2007 tarihinde Kadıköy Belediyesi'ne dava açm ıştı. Yaklaşık 8 ay önce dava ların durumu hakkında bilgi almak üzere görüştüğümüz M imarlar Odası Anadolu Yakası Şube Başkanı Arif Atı lgan , aç tıkları yürütmeyi durdurma davasının reddedildiğini, bunun üzerine 8 Ekim 2007'de temyiz davası açtıklarını ve bu davanın sonucunu beklediklerini söy lemişti. Geçen 8 ay içerisinde, Corner Otel projesinin inşaat çalışmalarının sürmesi üzerine, tekrar görüşerek açı lan temyiz davasının durumunu sordu ğumuz Arif Atı lgan , bu süreç içerisinde yaşananları anlattı : "Açtığımız davalar sürüyor, henüz bir gelişme yok , bekliyoruz. Yürütmeyi durdurma davası açm ıştı k ama 18 Eylül 2007'de yürütmeyi durd urma isteğimiz reddedildi. Bunun üzerine 8 Ekim 2007 'de temyiz davası açtık, buna da henüz bir cevap gelmedi. Bu zaman içerisindeki tek gelişme, geçtiğimiz Temmuz ayında mahkemenin bilirkişi incelemesine karar vermiş olması. Ancak daha bilirkişi tayin edilmedi, onu bekliyoruz. Bilirkişi heyetinin vereceği rapordan umutluyuz. Maalesef yürütme yi durdurma kararı alınamadığı için i nşa atlar devam ediyor. Fiziki olarak inşaat yükseldikçe insanlar daha iyi görmeye
276
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
başladı lar. Biz mimarlar, kağıt üstünden de onun nasıl bir yapı olabileceğini aniayabiliyoruz ama insanlar ancak bina ortaya çıktıkça Kadıköy'e etkisini göre biliyorlar. Kadıköy'ün silüetini rezil eden bir görüntü var ortada. Bu süre içerisinde bazı sivil toplum kuruluşları yürüyüş yaparak, protesto gösterileri düzenlediler. Ayrıca Corner Oteli inşaatının tam arkasında ofisleri bulunan Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu (T Ü RÇEK) da bir dava açıyor. Bu bizi oldukça sevindiren ve umutlandıran bir gelişme. Bu tür ko nularda o bölgedeki vatandaşların so rununa sahip çıkması, dava sürecinde daha etkili oluyor. Ü mitliyiz, eğer açılan davalar inşaat bitmeden sonuçlanırsa, belki Corner Otel'i yıktırabiliriz. Geçen hafta Haydarpaşa Garı'nın 1 00. yıldönümünde bir etkinlik düzen ledik. Oradan Kadıköy'e doğru bakıl dığı nda, Corner Otel'in Kadıköy'ü bir bıçak g i bi kestiği rahatlıkla görülüyor. Ü stelik i nşaat daha da yükselecek. Bir tarafta, Kadıköy'le özdeşleşmiş nefis bir Haydarpaşa Garı silüeti varken, Kadıköy'ün diğer yakasında yükselen otel, Haydarpaşa'yla yarışır hale geliyor. Ü stelik Haydarpaşa'nın arkasına da yüksek yapılar inşa etmeyi planlıyorlar böylece Haydarpaşa'nın silüeti tama men silinmiş olacak. Diğer yandan 6 katlı binaların arasından yaklaşık 50 metre yükseklikte, 12 katlı bir otel yükselerek Haydarpaşa'yı bastırıyor. Demek ki Kadıköy'ün silüetini öyle bir binayla 'süslemeyi' daha doğru bulu yorlar." Türk Hukuku'na güvendiklerini dile getiren Arif Atı lgan, yürütmeyi d u rdur ma kararı alamamı ş olmalarının sıkıntı yarattığını ancak bilirkişi raporlarından umutlu olduklarını belirtiyor. Ayrıca Kalamış Oteli konusunda da bir gelişme olmadığına değinen Arif Atılgan, parsel bazında plan tadilatı yoluyla projelendirilen bir başka proje olan, Suadiye Oteli projesine dikkat çekiyor: " Kalamı ş Oteli'nde de bir değişiklik yok. Orada da 4.000 metrekare inşaat alanı izni varken, plan tadilatıyla 1 2 .000 metrekarelik bir proje hazırlandı . Bu projeye de itiraz edeceğiz fakat henüz
Aj)us-tos 2008 askıya çıkmad ı , hala askıya çıkmasını bekliyoruz. Sanıyorum ki halihazır du ruma göre ruhsat alındı ve bu ruhsata göre başlatılan bodrum katların inşaat çalışmaları sürüyor. Corner Oteli ve Kalamış Oteli gibi bir başka proje de Suadiye Oteli. Suadiye Oteli yıkılıp yerine yen i bir otel yapıla cak. Burada da denize bakan cephede 3 kat, arka yola bakan cephede ise 4 kat inşaat izni varken, 1 /5000'1ik plan da plan tadilatı yapılarak H serbest bırakıldı ve 5 .500 metrekare inşaat alanı olabilecekken, 1 5. 370 metrekare inşaat alanı olacak şekil de düzenlendi. Suadiye Oteli projesine de askıya çıktıktan sonra Haziran ayında iti raz ettik. Bu davanı n iyi yanı otelin hemen arkasında oturan Suadiyeliler'in de bir araya gelerek bir dava açıyor olması. O bölgede yaşayan insanların sorununa sahi p çıkması, daha doğrusu oradaki insanların bu konuyu kendileri için bir sorun olarak görmeleri dava sürecinde daha etkili olacaktır. Ancak bu tür davalarda ne yazık ki hemen sonuç alınamıyor. Biz süreci prosedüre uygun bir şekilde takip edi yoruz ve açtığımız davaların sonuçların ı bekliyoruz. Kamu v e toplum yararı felsefesi içerisinde bu konuları takip ediyoruz." Corner Otel hakkında protesto gös terileri düzenleyen, basın açıklamaları yapan ve bir dava açmaya hazırlanan Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu (T Ü RÇEK)'den, M ita M imarlık Teknik M üdürü ve aynı zamanda yapı öğretmeni olan Aslıhan Deniz'le de gö rüşerek çalışmaları hakkında bilgi aldık: " Corner Otel'in i nşa edildiği arsa i nterbank'ın yeriydi, sonradan devlete geçti ve bu nedenle Taşyapı çok ucuza aldı bu arsay ı . M oda sahilinde 6 katlı konut izni vardı ve saçak kotunun da 1 8,50 m olması gerekiyordu, imar planı bu şekildeydi fakat Taşyapı, imar planını değiştirtti ve burayı hem turizme açtı, hem de 50 metre bina yüksekliği aldı . Böylece 1 2 katlı b i r otel projesi hazırlad ı . Bu otel her bakımdan buraya yapılmaması ge reken bir yapı : Birincisi, sahilde b u şekilde emsal bir bina daha yok, ikincisi, boğazın girişin de çok kötü bir kütle olarak görünüyor,
üçüncüsü ise o bölgede zaten trafik sorunu varken bu projeyle daha da kötüleşecek olmas ı . i mar planlarının bir ş irket bazında, bu kadar kolay değiştiril mesine karşı çıkıyoruz ve dava açıyoruz. Hem i stanbul Büyükşehir Belediyesi, hem de Kadıköy Belediyesi'nde red ka rarı veren meclis üyeleri bize davamııda destek veriyor. Avukatım ız, aynı zamanda i nşaat M ü hendisleri Odası'nın da avukatı ve imar planlarıyla ilgili davalara bakıyor. Şimdiye kadar basın bildirileri, yürüyüş ler yaptık, ayrıca oturma eylemi yapmak istedik fakat izin verilmedi. Biz şimdi döküman toplama aşa masındayız. Dökümanları topladı ktan sonra dilekçemizi yazıp davayı açacağız. Aldığı mız meclis kararlarına göre yapı nın yoldan çekilme mesafesi 5 metre, yan ve arka bahçe mesafeleri 4 metre ve TAKS 0,40 olarak belirlenmiş. Oysa bizim gördüğümüz kadarıyla uygulanan proje, bu ibarelerin hiçbirine uymuyor. Yani hem keyfe göre imar planı değiştirip hem de ona uymamaları söz konusu. Konu hakkında M imarlar Odası'nın açtığı bir dava var ama dava 1 /5000'1ik planlara açı ldığı için, duruma bir üst ölçekte bakıldığında uygu n görülerek yürütmeyi durd urma kararı reddedilmiş. Biz de davamızı i stanbul Büyükşehir Belediyesi'ne açarak, 1 /25000'1ik plan lara bakıldığında uygun olmadığının görülmesini ve inşaatın durdurulmasın ı amaçlıyoruz. Ü stelik sadece burası hakkında de ğil Haydarpaşa için de çalışmalarımız sürüyor. Bir platform oluşturuyoruz, bu platform sonucunda Kadıköy'le ilgili bir dernek kuracağız. Böylece bu tür olum suz projelere ve Kadıköy'ün aleyhine gelişebilecek durumlara karşı çalışma larımızı dernek olarak yürüteceğiz." i stanbul'un 201 O'a hazırlandı ğ ı bu dönemde bir yandan bir şeyler düzeltil meye çalışılırken bir yandan da bozul duğunu vurgulayan Aslı han Deniz şuna dikkat çekiyor: " i mar planı tadilatı yapılırken ada ba zında ahenge bakılır. Nasıl oluyor da çevresiyle, ne kültürel, ne sosyal, ne de trafik yönünden, hiçbir şekilde uyum sağlamayan bir proje için imar planları şirket bazında değiştirilebiliyor?"
AğusTOS 2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
277
. .
Gö k ç e k ODTU y u Y ı kama z s a I ç i n d e n Yo l Ge ç i re c e k .
27 Ağustos, Radikal
Projeye göre O DT Ü arazisinden (işaretli alan) geçirilecek yol Mevlana Bulvarı ( Konya Yolu) ile Anadolu Bulvan'nı birbirine bağlayacak. ODTÜ içindeki ruhsatsız binaları yı kacağı n ı söyleyen Gökçek, yürütmeyi durd urma kararına rağmen üniversiteden yol geçirme pro jesinde ısrarlı. Ortadoğu Teknik Ü niversitesi'nin (ODT Ü ) ruhsatsız binalarını yıkma tehdidiyle tartışma yaratan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, üniversitenin içinden yol geçirme kararını dün bir kez daha tekrarlad ı . ODT Ü Rektörü Ahmet Acar, mahkemenin Gökçek'in yol projesinin yürütmesini durdurduğunu beli rtirke n , Gökçek, " O DT Ü istese de istemese d e b i z bu yolu açacağız. Bir yasa var ve buna göre de yolları terk etmek zorun dalar," dedi. Ankara'da yapı m ı devam eden ve ta mamlanan köprülü kavşak çalışmalarına ilişkin bilgi veren Gökçek, çalışmaların önemli bölgelerdeki büyük kısmının okulların açı lmadan, bir kısmının da ey lül ayının ortalarına kadar tamamlanaca ğ ı n ı vurguladı. Konya Yolu üzerindeki Eti Köprüsü'nün eylül ayında tamamlanaca ğ ı n ı söyleyen Gökçek, köprüyü yıkıp ye niden yaptırmasın ı eleştireniere " Birisini zengin etmek için i lla köprü m ü yıkmak lazım? Şu anda Ankara'da planlamada, ilk etapta yapılacak 50 tane köprü var. Öyle olsa onları yaptırırım , " ded i .
"Trafik Rahat-laya c a k " Dikmen'de inşası devam eden köprü lerin tamamlanmasıyla birlikte buranın Ankara'nın çok ciddi bir trafik yükünü kaldıracağını savunan Gökçek, bu köprülerin tamamlanması nın ardı ndan Konya Yolu'nun karşı tarafında yer alan ODT Ü 'nün içerisinden yolu devam etti receklerini ve burayı Anadolu Bulvan'na bağlayacaklarını söyledi . Gökçek şöyle devam etti: "ODT Ü istese de istemese de biz bu yolu açacağız. Bir yasa var ve buna göre de yolları terk etmek zo rundalar. Zaten bizden çok öncesine
kadar bu planlama var. Çalışmalarla birlikte vatandaş ODT Ü 'den girecek ve Konya Yolu'nda Çırağan Lokantası'nın bulunduğu yere çı kacak. Orası da bu altgeçitiere bağlanacak. Çok ciddi bir rahatlama olacak ve Ankara çok ciddi anlamda nefes alacak. Bu alt geçitleri damarlar halinde yayarak trafiğe katkı sağlamış olacağız." Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) üzerin de yapımı düşünülen altı adet altgeçidin M imarlar Odası ve Çankaya Belediyesi tarafından açılan dava sonucu durdu rulduğunu hatı rlatan Gökçek, bilirkişilik yapan ODT Ü 'Iü öğretim elemanlarını suçladı : "Mahkemeye müracaat ettiler, ODT Ü 'den bilirkişi tayin edildi. Savunduklarının tam tersini savunup, ' Buraya hayvanat bahçesi yapamazsanız, buraya rekreasyon alanı yapamazsınız, spor alanı ve kültür alanı yapamazsı n ız,' dediler. ' Ne yaparız?' dedik, ' Burası tarım alanı olacak. Arpa ve buğday ekeceksiniz,' dediler. Başkentin orta sında arpa ve buğday yetiştirin diyorlar bize. i şte ODT Ü 'nün dünya görüşü. ODT Ü 'nün bilirkişilerine 1 00 dava ver sinler Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilgili olarak, mübalağa etmiyorum 99'unda aykırı karar verirler." ODT Ü Rektörü Ahmet Acar ise Melih Gökçek'in üniversitenin içinden yol geçirme projesinin mahkemeye taşıdık larını hatırlatarak, " Mahkeme bu konuda yürütmeyi durdurma kararı verdi" ded i .
Köp rülü Kavşak İnşaat-ı Tam Ga z Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre başkentteki köprülü kavşak sayısı 80'e ulaştı. 1 7 yeni köprülü kavşağın çalışmaları sü rüyor. Konya yol u üzerindeki Eti Köprüsü'nün Emniyet Sarayı tarafından gelen bölümü 30 Ağustos -5 Eylül, diğer tarafı da 1 5-20 Eylül'de tamamla nacak, Konya Yolu üzerindeki Ahiatlıbel köprüsü de 30 Ağustos'ta hizmete gire cek. Gimat yakını nda inşa edilen kavşa ğın Anadolu Bulvarı-ASK i Spor Salonu istikameti 30 Ağustos'ta, Yen i mahalle ve Ostim yönü 15 Eylül'de trafiğe açılacak. Ostim Alınteri Bu lvan üzerin deki üstgeçit inşaatının 30 Ağustos ile
Eylül'ün ilk haftası arasında tamam lan ması bekleniyor. Ayaş yolu üzerindeki üç altgeçit 3 0 Ağustos, Eylül başı ve 30 Ekim'de tamamlanacak. Mamak Demiryolu Köprüsü 30 Kasım'da hizme te girecek. Dikmen civarındaki kavşak çal ışmaların ı n tamamlanması n ı n ardın dan yol , Konya yolunun karşı tarafında yer alan ODT Ü 'nün arazisi içinden devam ettirilecek ve Anadolu Bulvan'na bağlanacak.
At- e ş MNG ' n i n İ s t- e d i ğ i Ye r i Ya k ı y o r 27 Ağustos, Vatan
M N G Holding'in ormanlık alanı n tahsisi için yaptığı başvurular reddedildikten sonra "tesadüfen" bu bölgelerde yan gınlar çıkıyor ve yine "tesadüfen" bir yıl sonra aynı alanlar M N G Holding'e veriliyor. 1 999: Antalya'da Topkapı Palace'ın arkasındaki ormanlık alanın tahsisi için başvuru reddedildi. Bir yıl sonra yangın çıktı, o alan M NG 'ye verildi. 2006: Badrum'da M NG'nin iki şirke tine ormanlıkta otel izni verildi. Bir yıl sonra yangın çıktı. MNG aynı bölgede koyu toprakla doldurdu. Turizmin gözbebeklerinden Badrum'da geçtiğ imiz yıl yetkililerin " Kesinlikle orman kalacak" diye açık ladıkları yanan ormanlık alanı n , ikisi MNG Holding bünyesinde, toplam 3 şirkete otel için tahsis edildiği ortaya çıktı. Tahsisten bir yıl sonra ormanda yangın çıkması, kafalarda soru işaret lerine neden oldu. M N G bir süre önce aynı yerdeki koyu toprakla doldurmuş ve olay ortaya çıkı nca " Cezası neyse öderiz" demişti . M NG'nin 1 998'de Antalya'da Topkapı Palace'ı yaptığı ala nın arkasındaki ormanlık alan ın tahsisi için başvurduğu, ilk anda reddedildiği ortaya çıktı. Bir yıl sonra ise bölgede çı kan yangında orman l ı k alanı n bir kısmının yandığı ve bölgenin M N G 'ye tahsis edildiği belirlendi.
3 Ay rı Şirket-e Ta h s i s Badrum'da geçtiğimiz y ı l yanan Pina Yarımadası'nda, G üvercinlik köyü çev resindeki ormanlık alan ı n bir bölümünün
278
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
turistik tesis için ikisi M N G Holding bünyesinde olmak üzere 3 ayrı şirkete tahsis edildiği ortaya çıktı. Başvuruları üzerine 2006'da, Mehmet Nazif Günal'ın sahibi ol duğu M N G bünyesindeki G ünal i nşaat Ticaret ve Sanayi A .Ş.'ye 85 dönüm ve G üvercinlik Enternasyonal Otelcilik Turizm AŞ'ye ise 80 dönüm lük alan tahsis edildi. Aynı yıl Erhan Boysanoğlu'nun sahibi olduğu Mesa Holding bünyesindeki M i A Turistik Tesisleri AŞ'ye de 95 dönüm alan tah sis edildi.
Bir Yıl Sonra Ya ngın Hazırlıklar sürerken, geçtiğimiz yaz Güvercinlik köyü yakınları nda orman yangı n ı çıktı. 238 hektarlık ormanlık alanın yandığı yangının 3 ayrı noktadan başlaması nedeniyle sabotaj iddiaları ortaya atıldı. Ancak yapılan soruştur mada herhangi bir bulguya rastlanmad ı . Ormanın turistik tesis yapmak i ç i n kas ten yakıldığı iddialarını gündeme getiren "Yurtsever Cephe Bodrum i nisitiyatifi", "Tahsisler Dursun" eylemi yaptı. ve yak laşık 5 bin Bodrumlu'nun imzasının yer aldığı dilekçeyi Kültür ve Turizm Bakanı G ünay'ın Bodrum ziyareti sırasında ken disine sundu. Bu bölgedeki otel izin leriyle ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri şu bilgileri verdi ler: G üvercinlik'te orman mülkiyetinde bulunan 1 , 2, 3 ve 4 numaralı tahsisler ilk olarak 1 1 .1 1 . 1 997 tarihinde tahsis yapıldı. G üvercinlik Turizm alanı kesin tahsis işlemi ise 0 1 .06. 2006 tarihinde yapıldı. Yapılaşma izninde bina yüksekli kleri nin 5 kat olacağı kayda bağlandı. Daha sonra kıyı kenar çizgisinden itibaren 50 metre park olarak düzene ceği ve "bu alanların halka açı k olması" zorunlu olduğu için planda revizyon yapıldı. ·
•
•
·
"Ta h s i s 1.997 ' d e Ve rildi Revizyo n u Onayladık" 2007'deki yangında ç o k sayıda ağacın kül olduğu Badrum'da şimdi de yapılaşma endişeleri yaşanırken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay en dişelerin yersiz olduğunu söyledi. Yeni bir izin vermediklerine dikkat çeken
AğUSTOS 2008 G ünay, " B izden önce yapılmış işlerle ilgili hukuki durumlar ortaya çıkabil iyor. Ancak, kazanılmış hakları hukuki olarak görmezden gelme şansımız yok" dedi. G ünay, M NG'nin kıyıyı doldurmasıyla ilgili, " Başvuruları incelemeye almad ı m , eski duruma getirmelerini v e sonra i n celeme yapılacağı n ı söyledim," dedi.
"Orma n , Orma n Kal sın Dem e k Ço k Doğ ru Değil" Çevre ve Orman Eski Bakanı Osman Pepe: Orman, orman olarak kalsın de mek çok doğru değil. Ormanın koruma kollama dengesini gözetmek lazım. Ama her şeyi turizm , para, ticaret olarak görmeye başladığı nııda iş şirazesinden çıkıyor. Kontrol mekanizmasının çok güçlü olması lazım. Bu sahada güçlü olursak istismarlar minimize edilecektir. Doğa tahrip edilirse turist neden gelsin? O zaman yapılan gecekondu olur, turizm olmaz. Çevrenin çok iyi kullanılması, altyapı üstyapı uyumlu olması lazım . Hiç turizm tesisi yapmayalım demek yanlış. Maden de aranacak, tesisler de yapı lacak. Ama, yok pahasına tahrip doğru değil.
tahsis kavgası sürerken, 1 999'da or manlık alanda büyük bir orman yangını çıktı. Köylülerin o dönemdeki iddialarına göre bu alanı , bu bölgeyi tahsis almak isteyen firma yakmıştı. Yangında or manlık alan ı n büyük kısmı tamamen kül oldu. Çok geçmeden M N G , Orman Bakan l ı ğ ı mülkiyetindeki bu alanı yeni den tahsis almaya çalıştı ve sonunda 18 delikli golf sahası ve tatil köyü yapı lmak üzere tahsisini aldı .
Da nış-tay Dava Aç-tı Ancak Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Antalya Barosu, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi, Kundu M u htarl ı ğ ı ile Kundu köylüleri bölgeye ilişkin planların ve tahsisin iptali için Danıştay'a dava açıl d ı . Danıştay 6. Dairesi, bu alana ilişkin planları Türkiye'ye emsal olacak çok önemli gerekçelerle ve oybirliğiyle iptal etti. Ancak tahsis halen M N G Holding'de.
UNSt" u d i o ' d a n De ğ i ş e n Oda
28 Ağustos
DERLEYEN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
AnTalya ' d a k i Orman Ya ndı , İzin Çık-tı
U N Studio Eyl ül'de ziyaretçilerine kapılarını açacak olan Venedik M i marl ı k Bienali i ç i n " Değişen Oda" adı n ı taşı Antalya'da Bodrum'dakine benzer bir yan bir enstalasyon tasarladı. Aaron tahsis olayının gerçekleştiği ortaya çıktı. Kundu Beldesi'nde MNG tarafından Betsky'nin küratörlüğünü üstlendiği bienaldeki " Out There: Architecture 1 998'de Topkapı Palace Oteli yapıldı. Beyond Building" başlıklı ana serginin Ancak MNG, denize sıfır yaptığı bu tu ristik tesisle yetinmedi. bir parçası olan enstalasyon , malzeme dünyasının dönüşebilme potansiyeli n i Holding, tesisin arkasındaki bin dö araştırıyor. nümün üzerinde alanı kapsayan ve imar o u Tıpkı moda tasarımciları gibi, m imar planlarında " Kundu Kent Parkı" olarak o lar da yaş ve gelir gruplarına uygun işlenen 1 m ilyon 40 bin 955 metrekare- cQ) -� lik alan ı n da kendisine tahsis edilmesini >Ol alternatif görünüşler ve kimlikler sun istedi . Ancak tahsis izni çıkmad ı . Bu � mak zorunda. Bu konstrüksiyonlar iç ve
Ağusi'os 2008 dış kaynaklı değerlerden -kendinden m i marlığa ve mimari geleneğe ait iş ve fikirler ile m imariye ve m imari geleneğe ait olmayan yine de m imariyi derinden etkileyen iş ve fikirler- oluşan karmaşı k bir paketi içeriyor. Bununla nasıl mücadele edilir? M i marlık hala bir otonamiye sahip olabilir mi? U N Studio'ya göre mesele otonamiyi bulmak için "aç ve kapat" yani özetle kurtuluş anları. Enstalasyonun birbirinin içine doğru akan zeminler, duvarlar ve tavanlardan oluşan strüktürü, mimarlığın tekstil kadar esnek olduğunu gösteriyor. Ziyaretçileri, içeriye g i rdiklerinde dö nüşen odan ın kendi kavramsallaştır masındaki şaşırtmal ı insan görüntüleri, davetkar röntgencil i k , dönüşüm arayı şının sunduğu kaleidoskopik bir dünya bekliyor.
Bay r a k t- a r At- a k ö y Ara z i s i n i Ad re s e Te s l im d e Ka r a r l ı 28
Ağustos, Referans
YAZAN: BÜLENT YOLDAŞ
Ataköy arazisinin satışı için ihale günü yaklaşırken tartışmalar da yoğunlaştı . Referans'ın geçen yıl "adrese teslim ihale" haberi ile duyurduğu Ataköy arazisinin satışı için Toplu Konut i daresi Başkanı (TO K i ) Erdoğan Bayraktar, " M u htemelen Denizciler Ataköy Turizm ve i nşaat (DAT i ) burayı alır," derken, emlak uzmanları arazi için belirlenen 450 milyon YTL'nin çok düşük bir rakam olduğunu savundu. Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, arazinin çıplak değerinin en az 2 milyar 550 milyon Dolar olduğunu vurgulayarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan ihalenin iptal edilmesini istedi . TOK i Başkanı Erdoğan Bayraktar, dün bir televizyon programında Ataköy arazisinin satışına ilişkin ilginç açıkla malarda bulundu. 4 Eylül'de yapılacak ihaleye DAT i Holding dışında bir firma nın girmesinin "çok mantıklı" olmadığını vurgulayan Bayraktar, " M u htemelen DAT i burayı alır" dedi. Ataköy arazisinin
kim tarafından alı nacağının kendilerini ilgilendirmediğini ifade eden Bayraktar, amaçlarının DAT i 'yi sıkıştırarak şu anda çok ucuza kullanılan bir arazinin devlete toplu para getirebilecek bir yapı ka zanması olduğunu savundu. Bayraktar, devletin bu kadar değerli bir araziden yıllık 2 m ilyon YTL gibi bedava sayı labilecek bir kira geliri elde etmesine gönülleri razı olmadığı için araziyi satışa çı kard ıkları n ı söyledi . "Burası sorunlu bir arazi" diyen Bayraktar, kiralama işle mi ile devlete ait olan Ataköy arazisinin 30 yıl boyunca düşük bedel ödenerek kullanılmasının önüne geçmek istedikle rini kaydetti. Ö te yandan, TOK i tarafı ndan ikinci kez satışa çı kartılan Ataköy arazisi için beli rlenen 450 milyon YTL'Iik muham men bedelin kom i k bir rakam olduğunu beli rten Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, Ataköy arazisinin çıplak değerinin en düşük 2 m ilyar 550 milyon Dolar olması gerektiğini ifade etti. Ateş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda duyarlı olduğunu ve böyle bir ihaleyi de iptal edeceğ ini bildiğini söyleyerek, " Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da seslenmek isti yorum . Ben bu konunun uzmanıyı m . Ataköy arazisi 2 m ilyar 5 5 0 b i n Dolar altında satı lamaz. Başbakanım ızdan bu ihalenin iptal edilmesini arz ediyorum," çağ rısında bulundu. Metrekare Fiyatı 20.000 Dolar Olmalı Ataköy arazisin i , bir ay önce satılan Mecidiyeköy'deki Tekel Likör Fabrikası arazisiyle karşılaştırarak bir değer lendirme yapan Ateş, " Kuşkusuz iki arazinin birbirinden farklı özellikleri bu lunuyor. Ataköy arazisi çok çok değerli bir arazi. i stanbul'un en nadide yerinde ve üst gelir grubunun ikamet ettiği bir bölgede yer alıyor. Havalimanına çok yakın bir konumda, ayrıca deniz taşı macılığına müsait, yat l imanının yanı başında. Likör Fabrikası arazisinin met rekaresi 1 4 . 700 Dolar'dan satıldı. Bana göre Ataköy arazisin metrekare fiyatı 20.000 Dolar. Likör fabrikasından daha değerli olan Ataköy arazisini boş olarak düşündüğümüzde, mevcut imar yapı sıyla metrekare fiyatı 1 5.000 Dolar'dan hesaplandı ğında, arazinin 2 milyar 550 bin Dolar muhammen bedelle satışa çıkması gerekiyor," diye konuştu.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
279
Ateş, bugüne kadar hiç emlak işiyle uğraşmamış, gayrimenkulle hiç i lgisi olmamış Ağrı Dağı'ndaki bir köyde ya şayanların bile 450 milyon YTL'Iik fiyatı komik bulacaklarını dile getirerek, ara zinin yüzde 15 peşin geri kalanı 48 ay vade ile satıld ı ğ ı n ı , üzerindeki yapı ların taksitleri ödeyecek kira geliri potansiye line sahi p olduğunun altını çizd i .
İhale ile Da h a Ço k Ye rli Firmala r İlg ilenecek TSKB G ayrimenkul Değerleme AŞ Genel M üdürü lşıl Dinçer de Ataköy Turizm Kompleksi arazisinin bulunduğu konum nedeniyle çok değerli olduğuna değinerek, katılımcı sayısına bağlı ola rak, açı k arttırmayla yapılacak i halede arazinin fiyatının muhammen bedel olan 450 milyon YTL'nin çok üzerine çıkabileceğini kaydetti . Dinçer arazinin üzerinde üst kullan ı m ve işletme hakkını 2038 yılına kadar elinde bulunduran bir şirket olmasaydı , arazinin daha yüksek bir muhammen bedelle satışa çıkabile ceğ ini vurgulad ı . Dinçer, kendileriyle çalışan bazı yatı rımcı firmalara bu ihaleyle ilgilenip ilgi lenmediklerini sordukların ı , ancak çok sıcak bakan firmaya rastlamadı klarını ifade etti. i haleye ilgi gösterebilecek yerli yatı rı mcıların daha fazla olacağ ı n ı tahmi n ettiğini d i l e getiren Dinçer, yabancıların Türkiye'yle i lgili 7-8 ay önceki gibi istekli olmadıkları n ı , hala beklernede oldukla rını söyledi .
İhale TBMM Gündeminde Cumhuriyet H a l k Partisi (CHP) Trabzon M i lletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Ataköy arazisi ihalesini hazırladığı soru önergesiyle T B M M gündemine taşıdı. Hamzaçebi TO K i 'ye ait i stanbul 'daki bir arazinin satışına iliş kin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı cevaplandırı lması iste miyle dün Türkiye Büyük M i llet Meclisi Başkanl ığı'na soru önergesi verdi. Hamzaçebi, TOK i 'nin 4 Eylül'de yapacağı ihalenin de iptal edilmesi gerektiğini söyledi. CH P'li milletvekil i , 2007 yılında d a TO K i 'nin Ataköy Turizm Kompleksi arazisi için yapmayı planla dığı ihaleyi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cevaplaması için verdiği
280
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
soru önergesiyle T B M M 'ye taşı m ıştı. Geçen yıl iptal edilen ihale koşullarıyla bu yıl ilan edilen i hale koşulları arasın da bir farklılık olmadığını vurgulayan Hamzaçeb i , ihalenin takipçisi olacağı n ı , b u amaçla Erdoğan tarafından yanıt lanması istemiyle T B M M Başkanlığına soru önergesi verdiğini anlattı. Hamzaçebi, 2007 'de yapılan ihalenin adrese teslim şeklinde, rekabetin oluş mayacağı bir ihale olduğu için iptal edildiğini hatırlatarak, "Arazinin mülki yetine sahi p olacak firmanı n 2038 yılına kadar arazi üzerinde hiçbir tasarrufunun bulunamayacağı bir arazinin ihale edil mesi doğru değ i l . Arazinin üst yatırım ve işletme hakkının DAT i 'ye ait olması, başka şirketlerin i haleye katılmalarının önünde doğal bir engel oluşturmakta dır. 2007 'deki ihalenin iptal edilmesine neden olan koşullarda bir değişiklik olmadığı için TOK i bu i haleden vazgeç melidir," dedi.
İn g i l i z ve Hollan dalı İki Yat-ır-ımcı Ar-a ziye Talip 2038 yılına kadar Ataköy arazisinin üst kullanı m hakkına sahip olan Denizciler Ataköy Turizm ve i nşaat AŞ (DAT i ) , kesin olarak ihaleye katılıp katıl mama kararı vermemesine rağ men, i hale girecekmiş gibi, finansman arayışlarına ve fizibilite çalışmalarına başlad ı . Diğer yandan Ataköy arazisi ile iki yabancı ve 3 yerli firma da ilgileniyor. Araziyle i lgilenen firmaların ismi açıklan mazken, i ngiliz ve Hallandalı iki ş irketin araziyle ve ihale şartnamesi ile ilgili Eskidj i 'den kapsamlı bilgi aldığı belir tildi. Eskidji Gayri menkul Departman Başkanı Ferhan Yazıcıoğl u , Ataköy ara zisi ile ilgili 3'ü yerli 2'si yabancı olmak üzere 5 firmanın kapsamlı bilgiler aldı ğını belirterek, francaishinglerden de bilgi alan firmalar olduğunu ancak onlar hakkında detaylı bilgileri olmadığını kaydetti. DAT i Yürütme Kurulu Başkanı Gökhan Kıran da, üzerinde 2038 yılına kadar kiracısı oldukları Ataköy arazisi ihalesi için finansman ve fizibilite çalış maların başladıkların ı , DAT i olarak he nüz ihaleye girip girmeme konusunda net kararı vermediklerini söyledi . Son günlerde ihale üzerinde yürütülen tartış malara da değinen Kıran, " Biz arazinin
A{jus"tos 2008 tek alıcısıym ışız gibi haberler çıkıyor, böyle bir şey söz konusu değ i l . Biz 3 , 5 yıl önce buradaki şirketleri satın alırken, bu ş irketleri bu araziyi satın alal ı m diye almadık. Bizim iki master planımız vardı. Birincisi burayı 33 yıllık kalan bakiye süresini kullanmak üzere olan planla mamızd ı . Daha sonra arazinin satışı gündeme geldi . Biz illaki bu araziyi alacağız diye bir şey yok. Daha önceki i hale sürecinde bu arazinin alınmaması doğrultusunda karar vermiştik," dedi.
Z o r l u Ce n t- e r P ro j e s i Em r e A r o l a t" - M u r a t" Ta b a n l ı o ğ l u Imz a s ı n ı Ta ş ı y a c a k 29 Ağustos
.>1.
,.;
'-
ri
0 E ..-1 :ı; +-
0 Tüm Türkiye'nin merakla beklediği, ri o ' Karayolları arazisi üzerine yapılacak <( olan Zorlu Center projesi belli oldu. G> ' i stanbul l l l Numaralı Kültür ve Tabiat E w Varl ıklarını Koruma Kurulu, 4 proje ara sındaki tercihini Tabanlıoğlu M imarlı k � AŞ-Emre Arolat M i marlı k Ltd. Şti. Ortak � o G irişim Grubu'ndan yana kullandı . � :ı; Zorlu Gayrimenkul'ün geçen yıl hazi:ı ran ayında açtığı "Zorlu Center M imarl ı k ;d, o ,.; ve Kentsel Tasarı m Yarışması"na 1 1 7 ri c: firma başvurmuştu. Bunların arasından o .o 13 uluslararası m i marlı k ofisi seçilerek � yarışmaya katılmaya hak kazanmıştı. ' ' Yapılan değerlendirmede ERA G> + Şehireilik M imarlık M ü şavirlik Ltd . Şti . , c: G> u M imarlar Yapı Tasarım Mühendislik :ı ve Danışmanlık H izmetleri Ltd. Şti . ri '0 ALUD (Architecture, Landscape & N
U rban Design) Ortak G irişim G rubu, Tabanlıoğlu M imarlık AŞ-Emre Arolat M imarlık Ltd. Şti. Ortak G irişim G rubu ve Cafer Bozkurt M i marlık Ltd. - asp Architekten Stuttgart Ortak G irişim G rubu projeleri ile finale kalm ı ştı. Zorlu Gayrimenkul Yatırım ve Geliştirme AŞ Genel M üdürü Levent Erg ü l , konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, seçilen projenin 96.000 metrekarelik inşaat alanında 50.000 metrekarelik yeşi l alan öngördüğünü vurgulayarak, şunları söyledi: " Projemizin başta i stanbullular olmak üzere tüm Türkiye'ye hayırlı olmasını diliyorum. i stanbul'a kazandırmak istediğimiz ' kendisinden 50 yıl söz ettirecek anıtsal yapı' gerçekleştirme hayalimizi Emre Arolat ve M u rat Tabanlıoğlu'nun yapacak olması bizi de çok mutlu etti. Zorlu Gayrimenkul olarak finale kalan tüm projeleri benimsemiştik. Hangisi seçilirse seçilsin büyük bir zevkle inşa edecektik. i stanbul l l l N umaralı Kültür ve Tabiat Varlı klarını Koruma Kurulu'nu, kamusal alan kullanımının maksimum düzeyde olacağı bir projeyi seçtikleri için kutluyorum. Ayrıca yarışmaya katılan diğer m imar arkadaşlarımı da başarı lı projeleri nedeniyle tebrik ediyor, verdikleri yoğun emek için kendilerine teşekkür ediyorum."
İlk Beş Değişik Fo n ks iyonlu Ka r-ma Kullanım Pr-oj e s iyle "Tr-e n d s et-t-e r- " Ola c a k
i stanbul l l l N umaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan geçen proje onayının ardından, ilgili belediye lerden onay alı narak çalışmalara devam
A!jus"tos 2008 edecek. " 20 1 0 Avrupa Kültür Başkenti" çalışmalarına yetiştirilmesi planlanan Zorlu Center projesinde sosyal ve kültü rel çalışmalar ön plana çıkıyor. Proje; konferans salonları, konser salonu, müze ve kütüphane gibi sosyal ve kültürel yapıları kapsamasının yanı sıra otel, iş merkezi, alışveriş merkezi ve rezidansları ile Türkiye'de ilk kez beş değişik fonksiyonu içinde bulunduracak olan " karma kullan ım" projesi niteliğini taşıyor. Tabanlıoğlu M imarl ı k AŞ - Emre Arolat M i marlı k Ltd. Şti. Ortak G irişim Grubu'nun projesi, i stanbul'un kamusal mekan kurgusuna yeni bir halka olarak ekiemienmeyi hedefliyor. Zengin yarı açık alanlarla bilindik alışveriş mer kezlerinin yapısal ve sosyal normlarını kırıyor ve özgün bir kent meydan ı tarifi getiriyor. Bu özell ikleri ile gayrimenkul sektöründe " trendsetter" olmaya da aday. Yapımına zemin ıslahı ile başla nan projede, 201 0'da sosyal ve kültürel merkez ile alışveriş merkezi, 201 1 yılın da ise otel, iş merkezi ve rezidans fonk siyonları nın tamamlanması plan lanıyor. Zorlu Gayrimenkul , eserin sahibi olan mimarları n da katılımıyla önümüzdeki günlerde bir lansman yapmayı planlıyor. Ş irketten yapılan açıklamada, proje ile ilgili tüm detaylı bilgilerin bu lansmanda iletileceği bildirildi.
Ne u "t r a ' n ı n Ma xwe l l E v i ' n i n Ad re s i Değ i ş -t i
29 Ağustos, LA Times.com YAZAN: MORRiS NEWMAN ÇEviREN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Ü nlü m imar Richard Neutra'n ı n 1 941 yılında tasarlad ığı Maxwell Evi'nin bir yük kamyonuna yüklenerek Kaliforniya'nın Sunset Bulvan'nda taşınması, son günlerin görül meye değer olayları ndandı .
·.-ı
>
w
�
aı
�
�
Ev, yeni arazisinde yenilendikten sonra satışa çıkarılacak. Maxwell Evi'nin "seyahati", bir kara van dolusu Neutra hayranı , bir gayri menkul aracı kurumu çalı şanları ve ol dukça gergin olduğu dikkatlerden kaç mayan bir ev sahibinin tedirgin bakışları eşliğinde gece yarısı Brentwood'dan başlad ı . i l k seterde üçte biri taşınan 1 . 700 m2'1ik ahşap Maxwell Evi'nin kalan parçalarının da önümüzdeki günlerde 3: o taşınması planlanıyor. Pek de fazla ta X :ı: aı nınmayan fakat önemli bir m imari eser 1-' 1-' olan evin yeni adresi ise Los Angeles'ın m < merkezine yakında konumlanan ve boş 1-'-+ bir arazi olan Angelino Heights. o ., Evin sahibi ve yatırımcısı, " Prenses 1-' :ı 1-' Bovlana" takma adıyla ticaret yapan ., "' aı Barbara Behm. Bazı söylentilere göre :ı evi olduğu gibi korumayı bir takıntı ha line getiren Beh m , onu satmadan önce her ayrıntısının olduğu gibi kalması için elinden geleni yapacağı n ı söylemiş. 6 . 750 Dolar'a malolan Maxwell Evi, bir dönem koruma kurulların ı n yoğun ilgisiyle karşılaştı. Daha önceki sahiple ri Jeffrey ve Karen Brandlin, 2002 yı lında evle birlikte yaklaşık 1 . 226 m2'1ik arazisini 1 , 6 milyon Dolar'a aldıklarında binanın önemini henüz kavramam ışlardı. Çiftin evi yıkıp yerine 492 m2'1ik bir ko nut inşa ettirmek istediğinin duyulması, koruma kurullarının devreye girip itiraz etmesiyle sonuçlandı . Los Angeles Koruma Kurulu'nun baskısıyla ev, 2005 yılında tarihi ve kültürel anıt kategorisin de listelendi. Bunun üzerine Brandlin çifti, evi açı k arttırmayla alışveriş sitesi EBay'de 1 Dolar'lık başlangıç fiyatıyla satılığa çı kard ı . Barbara Behm, evi n ikinci sahibi olarak bu aşamada devreye g i rd i . 2004 yılında evi satın alan fakat arsasını al mayan Behm , gizli tuttuğu meblağ hak kında ise "1 Dolar'dan oldukça fazlaydı," esprisini yapmakla yetindi. Satın alma sürecinden sonraki yılları ve -detaylarını açı klamak istemese de binlerce Dolar'ı aralarında Los Angeles Kültürel Miras Komisyonu'nun, komşu larının ve hatta kentin ağaçlarına bakım yapan ekibin bile bulunduğu karma bir "yetkililer" grubunun onayını alabilmek için harcadı . Onayianmasın ı istediği ise, tek katlı evin yerini değiştirme isteğiydi .
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
281
Behm, evi taşıyacak kamyonun park edebilmesi için arazideki ağaçların bu danması gerektiğini ve sadece bunun için 3 ay izin almayı beklediğini söyledi. 1 892 - 1 970 yılları arası nda yaşayan Richard Neutra, Maxwell Evi'ni piyano öğretmenliği yapan Sybil Maxwell ve kocası Charles Maxwell için tasarla mıştı. Evin arka tarafında bulunan giriş holüne müzik dersliği işlevini yükleyen Neutra, çelik ve camı bir arada kullandı ğı, ahşabı n metale benzeyecek şekilde boyandığı, şık, sıvalı konut projeleriyle tanınmasına rağmen Maxwell Evi'ni ta mamen ahşap malzemeyle tasarlamıştı. Brentwood'daki bina yapım kuralları ah şap malzeme kullan ılması nı gerektirdiği için bu şekilde tasarlanan Maxwell Evi, sonuçta Neutra'nın diğer birkaç ahşap tasarımı g i bi eğik çatılı ve kutuya benzer konutlardan hoşlanan modernistlerin beğenisini kazanm ıştı. Neutra hakkında hazırlanan kitaba katkıda bulunan mimarlı k tarihçisi Barbara Lamprecht, Behm'i evi taşıma sı için yüreklendirenlerden. Lamprecht, Maxwell Evi'nin m imarın tasanma olan esnek yaklaşımını yansıttığını söylüyor ve ekliyor: " Birçok kişi Neutra'nın küçük evleri geniş mekan lar gibi göstermek için kullandığı teknikleri bilir, ancak onun ahşap ve camı bir araya getirdiği eğik çatılı evler hakkında çok az kişinin bilgisi var. Bu alışılmışın dışı ndaki ta sarım lar, bize modernizmin malzemeyle ve çatı sistemleriyle yorumlanarak daha ulaşılabilir ve gerçekçi sonuçlara ula şı labileceğini gösteriyor. Ü stelik hiçbir detay atianmadan ve iç ve dış mekanlar arasındaki bağlantılar gözden kaçırılma dan . . . " Koruma kurullarına h içbir taviz vermeyen ve evi önce satma, sonra da
282
Eylül 2008
yıkma isteklerinde direnen : . nasıl olduysa Barbara : . •
•
- .. . -. .. .
: Beh m , süreci "B pirniz biri - • Maxwell ..
'. • •
..
: .
...
"Aş k Evliliğine Cebi de Kat-t-ık"
var m ı , onu görmek istiyorlar. uslararası yatırımcı ve perakendeci lerden Türkiye ile ilgili çok talep alıyor duk. Biz Türkiye'nin ekonomik gücüne çok inanıyoruz. Orta ve uzun vadede kararlar alıyoruz. Orta vadede gördüğümüz kadarıyla ekonomik veriler çok kuvvetli ve genç bir nüfusunuz var. Bunlar buraya gelme mizde etkili oldu," değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'de gayrimenkule talebin arttı ğ ı n ı , ancak bina kalitesinin beklentileri nin biraz altında bulunduğunu kaydeden H ughes, 5-1 O yıl içinde çok kaliteli yapılar yapıldığını dile getirdi. H ughes, "Türkiye ekonomisi büyüdükçe bu bize fırsatlar getirecek ve Türk markalarını yurtdışına açabileceğiz," diyerek, Türkiye'de bulunan kaliteli iş gücünün kendileri için bir şans olduğunu, bunun büyümelerine yardımcı olacağı n ı söyle d i . Alastair Hughes, geçen yıl 2,7 milyar Dolar ciro gerçekleştiren ve dünyan ın en büyük gayrimenkul danışmanl ı ğ ı şirketlerinden biri o l a n Jones Lang LaSalle'in 60 ülke ve 700 şehirde faali yet gösterdiğini anlattı. ·
..
:
ve taşıma işlemine çok etkilendiğ i n i Bu projeyi kurtarmak için bu kadar ileri gideceğini ezdi m . U marım bunları göze ığına değer, çünkü sonuçta ne kadar kar elde edi leceği n i kestiremiyorum." Barbara Beh m , her ne kadar bu süreç onu oldukça yormuş olsa da espritüel yaklaşımından birşey kaybetmiyor: "Sanki üç yıldır karnı mda bir bebek taşı yor gibiyi m . . . " ..
Al k a ş Da n ı ş ma n l ı k Jones Lang L a S a l l e ' i n Ol d u 29 Ağustos, Radikal
"Ye n i Sat-ınalmalar Olab i l i r "
Türkiye'de ve dünyada pek çok şirkete 1 997 yılından bu yana planlamadan ya tırım yönetimi ve operasyon aşamasına kadar hizmet veren Alkaş Danışmanlık, dünya genelinde gayrimenkul ve finan sal yönetim hizmeti sunan J ones Lang LaSalle ile birleşti. Söz konusu birliktelik, iki şirket arası nda mart ayında proje geliştirme, kiralama ve Türkiye'nin önde gelen alışveriş merkezleri nin yönetimi ile i lgili gerçekleştirilen işbirliğinin devamı nite liği taşıyor. J ones Lang LaSalle Türkiye'nin ta nıtı m ı , Jones Lang LaSalle EMEA i cra Kurulu Başkanı Alastair H ughes, J ones Lang LaSalle Türkiye Ü lke Başkanı Avi Alkaş ve Jones Lang LaSalle Türkiye Yönetici Direktörü Alan Robertson'un katıldığı bir toplantıyla yapıldı. Jones Lang LaSalle EMEA i cra Kurulu Başkanı Alastair H ughes, niye Türkiye'yi seçtiklerine ilişkin olarak " U luslararası yatırımcılar belli bir bölgeye kaymak istediklerinde orada bizim bir
Alastair H ughes, Türkiye'de başka şirket satın alıp almayacaklarına ilişkin olarak, "Açıkçası buna ' kesinlikle ha yır' diyemem, ama 'evet' de diyemem. Ancak kısa vadede belli bir pazarda farklı şirketleri satın alıp önüne Jones Lang LaSalle adını koymuyoruz. Şu anda önceliğimiz Avi ve ekibini şirkete tam olarak entegre etmek," dedi. Organik büyürneyi hedeflediklerin i , ancak zaman zaman birleşme v e satın alma yoluyla da büyüdüklerini aktaran Alastair Hughes, dünya genelinde satın aimaiara devam edeceklerini dile getirdi. Hughes, "Türkiye'deki bu ortaklık saye sinde çok daha hızlı büyüyeceğiz. Bu ortaklık bizim için 1 artı 1 eşittir 2 değil, 3," diye konuştu. Bu arada Jones Lang LaSalle geçen hafta Martı Otel i şletmeleri ile bir danış manlık anlaşması imzalam ıştı . Avi Alkaş, Martı ile anlaşmanı n şirket satış ından çok gayrimenkul yönetim ve danışmanlık hizmetlerini kapsadığını söyledi.
Jones Lang LaSalle'la 2001 yıl ında Miami 'de Isiand Gardens projesini yürütürken tanıştıklarını ve M iam i'de başlayan aşkları n ı Cevahir Alışveriş M erkezi 'ndeki işbirliği sırasında evliliğe dönüştürme kararı aldıkları nı anlatan Avi Alkaş, "Jones Lang LaSalle bizi iyi tavlad ı , ikna etti," dedi. Gayrimenkulün Türkiye'de en çok yabancı yatırım çeken sektörlerin ba şında geldiğini aktaran Alkaş, J ones Lang LaSalle'nin davetine kayıtsız kala madıklarını ve Alkaş'ın yüzde 1 00'ünü bu şirketle birleştirdiklerini söyledi. Birleşmeyi "başarılı bir satış" olayı ola rak nitelendiren Alkaş, birleşmeyle ilgili rakamsal veri vermedi. Alkaş, "Aşk evliliğine biraz mantık, biraz da cebi kattık," diyerek, i stanbul'u Jones Lang LaSalle'nin merkezlerinden biri yapmaya azimli ve kararlı olduklarını söyledi. Birleşme sürecinde hiç bir Alkaş çalışanının kaybedi lmediğini ifade eden Alkaş, "Bu bir Türk şirketi için önemli bir aşama," dedi .
Gö z t- e p e n i n Me ç h u l Gö k d e l e n l e r i Ya k ı n d a S a t- ı ş a Çı kıyo r 1
Eylül
YAZAN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
23 Ağustos 2004'te açılan kat karşılığı ihaleyi kazanan Taşyapı'nın, Göztepe'de bulunan Meteoroloji Bölge Müdürlüğü'nün yerine inşa edi lecek 49'ar katlı dört bloktan oluşan lüks konut projesi, mahkemenin yürütmeyi durd urma kararı vermesine ve Kadı köy Belediyesi'nin i nşaatı mühürlemesine rağmen i stanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde oy çokluğuyla onaylandı .
Sü reç Na s ıl İşledi? Göztepe'nin göbeğindeki proje de, toplam inşaat alanı , Kad ı köy'deki 2,07'1ik emsal değeriyle 1 9 . 338 met rekarelik net alan değil, brüt 44.738 metrekarelik alan çarpılarak hesap landığı içi n , 1 1 3.644 metrekare konut
E y l ü l 2008 alanındaki satış ofisinde hazı rlık çalış maları hızlandı .
alanı ve 35. 540 metrekare otopark alanıyla birlikte toplam 1 49.788 metre kare i nşaat alanı belirlenmişti. Böylece badrum katlarıyla birlikte toplam 1 56 metre yüksekliğe ulaşan lüks konut bloklarının 1 2 katlı apartmanların or tasında oldukça ürkütücü bir görüntü sergileyerek, bölgeye yeni altyapı so runları getirmesi bekleniyor. Projenin ihalesinden sonra M imarlar Odası ve Kadıköy Belediyesi'nin açtıkları ihale iptali davası , 17 Aralık 2004 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı ile sonuçlan mıştı. Ancak karar 3 1 Mart 2006 tari hinde temyiz edildi. M imarlar Odası'nın tekrar dava açması üzerine, mahkeme geçtiğimiz Ocak ayında yen iden yürüt meyi durdurma kararı verdi . Bu süre içerisinde, tazminat davasına maruz kalmamak için projeyi onaylad ığını söyleyen Kadı köy Belediyesi'nin verdiği ruhsat sayesinde, hafriyat işlerine ve badrum katlarının inşaat çalışmalarına devam edilmişti . Mahkemenin kararın dan sonra inşaat alanına giden Kadı köy Belediyesi ekipleri, hafriyat çalışması nın durdurulması yönünde tutanak tutup, inşaatı mühürledi. Ancak mahkemenin yürütmeyi durdur ma kararı vermesine ve Belediye'nin in şaatı mühürlemesine rağmen, Emrullah -ti Turanlı'nın sahibi olduğu Taşyapı, c projenin son halini i stanbul Büyükşehir � ı. Belediye M eclisi 'ne sunarak, oy çok:J luğu ile onaylattı . Bunun üzerine inşaat �
Proj e Ha k kında " Four Winds" adıyla satışına hazırlanı lan projenin inşaat çalışmaları durmuş görünüyor, fakat satış ofisinde lüks konut projesinin tanıtımları başlamak üzere. Bilgi almak üzere girdiğimiz ofiste bizi karşılayan görevli henüz pro jenin kesinleşmediğini, örnek daireler tamamlandığında satış ekibiyle görüşü lebileceğini söyledi. Aldığımız bilgilere göre, örnek daire lerin 1 - 1 , 5 ay içerisinde tamamlanması bekleniyor. 44 kat konut ve 5 kat oto parktan oluşan dört bloklu projede 1 + 1 , 3+ 1 ve 4+ 1 daireler olacak. Görevlinin yoğun bir talep olduğunu söylediği, üst gelir grubuna hitap eden l ü ks konut pro jesinde henüz fiyatlar belli değil. Model evleri gezip satış ekibiyle görüşen m üş teriler dairelerini kendi isteklerine göre düzenleyebilecekler. Böylece alt alta ya da yan yana iki dai reyi birleştirmek, mutfakta ya da banyoda kullanılacak ürünleri seçmek m ü mkün olabilecek. Sosyal tesislerin de olacağı söylenen projede, alışveriş merkezi, spor salonu ya da restoran gibi biri mlerden hangile rinin, ne kadar büyüklükte olacağı yine müşterilerin taleplerine göre belirlene cek. Bulunduğu bölgenin imar planların dan bağı msız, parsel bazında plan tadi latıyla yasallaştırılan imar hakkına örnek teşkil eden " Four Winds" projesinin 3 yıl içerisinde tamamlanacağı söyleniyor.
10 0 E s k i B i n a y ı Top l ad ı , 7 5 Kat- l ı K u l e y i S e y r a n t" e p e ' y e Di kec e k 1
Eylül, Sabah
YAZAN: MEN EKŞE ATASELiM
Seyrantepe'de yüzden çok eski binanın sahibi ile anlaşıp kendine 32 dönümlük arsa yaratan Taşyapı'nın patronu Turanl ı , 3 5 0 milyon Dolar'a 2 5 5 metrelik rezi dans yapacak. Galatasaray'ın stat projesi ve Ağaoğlu'nun yapacağı rezidans kulesi ile gündemden düşmeyen i stanbul Seyrantepe'ye bir kule de Taşyapı
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
283
dikecek. 75, 60 ve 50 katlı 3 blok görü nümünde tek binadan meydana gelen projenin en yüksek noktası 255 metre olacak. " R usya'nın en büyük inşaat şirketi ile ortak olduk ama adı n ı şimdi açı klamam" diyen Taşyapı ' n ı n patronu Emrullah Turanit ile yeni projelerini ko nuştuk.
H a k Sa h iplerine Da i re Ve rec e k Seyrantepe'de pek çok eski bi nayı sat ı n aldığınız konuşuluyor. B u arsa ları nasıl değerlendireceksin iz? Bölgede yüzden fazla eski binanın sa hibi ile anlaşmaya vardık. Şu anda hep sini yıktık. 32 dönümlük bir yerde rezi dans projesine başlayacağız. Altında alışveriş merkezi ve otoparkların yer ala cağ ı ofis ve rezidans projesi yapacağız. Daireler modül şeklinde olacak. Yani birbirine eklenip çı karılabilecek. 400 kadar daire olabilir. 350 m ilyon Dolar'lık bir yatırım olması nı düşünüyoruz. Yüzden çok bi nada kaç hak sahi bi vardı ? Nasıl ikna ettiniz? O kadar zor ki, 3 yıl sürd ü . Toplantılar yaptık. N e yapacağı m ızı anlattık. i nsanları otobüslere koyup yaptığ ı m ı z inşaatları, projeleri gezd i rdim. Nerelerde yaşayacaklarını gördüler. Ö yle oluyor ki bir konutta 1 O hisse var. 500 kişiden çok insan ediyor hepsi. Herkes bu projeden hissesi kadar pay alacak. Onlara ev vereceğim. O bölgenin bir değeri var. Rayiçiere göre hesaplama yapacağ ız. Yükseklik kaç metreye kadar ç ı ka cak? Fiyat ne olacak? Metrekaresini en az 1 0 bin dolardan sa tarız. Şartlara göre 1 5 bin dolara kadar çıkabiliriz. 3 farklı binan ın en yükseği 75 kat. Yüksekliği 255 metre olacak gibi. Ancak projenin mimarı Hakan Kıran daha revizyonlar yapacak. Yükseklik artabilir, ufak değişiklikler olabil i r.
Ru s la rla Ort-a k Old u 2009'da gayrimen kule n e kadar yatı raca ksı nız? Bu yıl tamamlandığ ında 4 . 500 civarın da konut teslim etmiş olacağız. Almond
284
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E y l ü l 2008
H i l l , Mashattan, Bağdat Caddesi'ndeki konutlar ... Hepsi bitiyor. Yerlerine yeni lerini koyacağ ız. 1 milyar Dolar'ı bulan yatırım planlıyoruz. Bomanti'deki proje miz de sırada. Bu yatırım larda yal nız m ı olacak sınız? Enerj ideki gibi veya Donald Tru m p g i bi ya bancı orta klar olacak mı? Yabancı ortağ ımız olacak ama her proje için değil. Rusya'nın en büyük gayrimenkul şirketi ile ortak olduk. Hem i stanbul 'da hem Rusya'da hem de gelecekte dünyanın pek çok yerin de proje yapacağ ız. i lk projemiz de Seyrantepe'deki bu proje olacak. Sektörün durgun gidişi sizi hiç etki lemedi mi? Etkiledi tabii. Bu yılki satışı m ız 1 00 m ilyon Dolar henüz. Ama biz üst gelir grubuna yönelik çalışıyoruz. Lüks konut yapıyoruz. Yavaş da olsa satılır. i htiyacı olan kişiye ev satıyoruz. Lüks konut da ihtiyaç. Bu hepimizin hakkı. Lüks de hakkı m ız. i yi yemek, iyi giyinmek de . . . Ama çalışmaya da mecburuz. Çalışıp kavuşacağız bunlara. Yatırı mlarınızın ne kadarı öz kay nak? Bu oran yüzde 20'yi geçmez. Finansman modelleri kul lan ıyoruz. Ortaklarımız var. Ben zengin değilim demiyorum ama daha çok mülk zen giniyim, arsam ve gayrimenkulüm var. Nakitim çok yok.
600 Milyon Dola r ' a D u b a i ' d e 2 . 000 Kon u-tlu k Proj e Yapacak Yurtdışındaki i l k yatırımınız nerede olacak? Dubai'de Taşyapı şubesi açtık. Burada 2.000 konutluk proje hedefimiz var. Satın aldığımız arsalar da var. Birinde 1 20.000 metrekareli k inşaat yapacağ ız. Yine tek bina şeklinde görünecek ama çatal gibi iki kola ayrı lacak. 50 kata kadar çıkacağ ız. Yüzde 40'ı ofis , geri kalanı rezidans olacak bu proje, şu an ruhsat bekliyor. Metrekaresini 1 0 .000 1 5. 000 Dolar'dan satacağız. Yine i kinci bir proje daha eklenecek ve bunlar
2009'da başlayacak gibi görünüyor. i kinci proje de eklendiğinde 600 m ilyon Dolar'l ı k yatırım yapmış olacağız ve 2 m ilyar Dolar'lık satış geliri bekliyoruz. Peki, Bomanti'deki proje ne zaman başlıyor? Detaylar neler? Orada 3 arsa var. Birinde hissemizi kat karşıl ı ğ ı Sinpaş'a verdik. Diğer arsa lardan birinde 40 katlı rezidans bloğu ve alışveriş merkezi inşa edeceğiz. 1 2 dönümlük arsada TAG O M imarl ı k ' ı n projesini yapacağ ız. Metrekare fiyatı 6.000 - 1 0.000 Dolar arasında değişe cek. 200 milyon Dolar'lık bir yatırım ve bu yıl başlar.
Çin in En Yü k s e k Bi n a s ı Ya r ı n Aç ı l ı y o r •
1
Eylül, CNN Türk
Çin'in en yüksek binası olan Şanghay Dünya Ticaret M erkezi yarın açılıyor. 1 01 katlı, 492 metre uzunluğundaki merkez 14 yıllık bir çalışmanın ürünü. Projenin m imarları binanın kullanılabi len çatısıyla hesaplandı ğ ı nda aslında dünyanı n en yüksek binası olduğunu açıkladı . Şanghay Dünya Ticaret Merkezi, kentin en yüksek binası olarak bilinen 421 metre yüksekliği ndeki Cinmao Kulesi'nin hemen yanında yükseldi. Bina ayrıca Şanghay'ın si mgelerinden olan Televizyon Kulesi'ne de uzak değil. Merkezin depreme, yangına, sert fırtınalara ve 1 1 Eylül benzeri saldırır Iara korunaklı inşa edildiği açıklandı. Çin Yapı Bakanlığı'nın Sismik G üvenlik Dairesi, binanın 9 ve üzerindeki bir dep reme dayanıklı olduğunu bildirdi. Yarın resmi açılışı yapılacak olan kule halka da açılacak. i nsanlar binanın 94, 97 ve 1 00 ' üncü katların ı gezebilecekler ve bu gezi için 1 50 Yüen (yaklaşık 26 YTL} ödeyecekler. 1 00 ' üncü kat 55 metre uzunluğunda kalın camlarla çevri li. Bu noktaya çı kan insanlar, insan ı n bir binada dünyada çı kabileceği en yüksek noktasına çıkmış olacaklar. Park Hyatt Şanghay ise otelin 79 93. katlarında bulunuyor ve 1 Eylül tarihinde açılacak. Otelin 85. katındaki yüzme havuzu dünyanın en yüksağinde ki havuz olma özelliğini taşıyor.
'�-
�
! o u.
--.... '" N Gl "" ı.. Gl ::;: + Gl ı.. o
o
'" ı-
> o
g' o
t/)o
Ayrıca 9 1 . kattaki restoran, 92. kattaki bar ve 93. kattaki özel yemek sa lonu da dünyan ın en yükseğinde olma özelliklerine sahip. Restoran 1 Ekim tarihinde açılacak ve bir partide kişi başına en az 600 Yüen (yaklaşık 1 04 YTL} alınacak. Otel odalarıysa 5 .000 88.000 Yüen (yaklaşık 864 - 1 5 . 200 YTL) arasında olacak. Ofis katları nın yüzölçümü 3 . 300 metrekare ve binanı n her noktasında cep telefonu kullanılabilecek. 28 ve 29. kat lar medya merkezi olarak düzenlendi ve canlı televizyon yayını dahi yapılabilecek. Yer altındaki iki katla birlikte toplam beş kat yani 1 0.000 metrekarelik alan kafe ve restoraniara ayrıldı. Yer altında ay rıca 1 . 1 00 adet araba kapasiteli araba parkı da var ve araba parkı için saatine 1 O (yaklaşı k 1 ,8 YTL} Yü en sonraki
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E y l ü l 2008
285
her 30 dakikasına 5 Yüen alı nacak. Şanghay Dünya Ticaret M erkezi 'nin günlük metrekare kirası 3 ABD Doları dolayında. Ofisierin şimdilik yüzde 45'i kiralanmış durumda ve bir yıl içinde yüzde 90'ının kiralanmış olacağı san ı l ıyor.
2 0 0 8 Dü n y a Be l e d i y e Ba ş k a n ı Olma y a Ad a y :ı.:ı. F i n a l i s T Be l i r l e n d i 1
Eylül, City Mayors Resmi Web Sitesi
DERLEYEN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
i l k turu 2007 yılında tamamlanan 2008 Dünya Belediye Başkanı oylaması sonucunda belirlenen 50 finalist ara sında Asya'dan 1 1 , Kuzey Amerika'dan 1 O, Latin Amerika'dan 1 1 , Avrupa'dan 1 5, Afrika'dan ise 3 aday bulunuyordu. 2008 Dünya Belediye Başkanı'nın be lirlenmesinden önce son aşama olarak, i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş'ın da aralarında bulunduğu bu 50 aday arasından 1 1 finalist seçildi. 2008 Dünya Belediye Başkanı Ödülü için halk oylaması 1 Temmuz'da kapan dı ve Ocak ayından itibaren oylamaya tüm dünyadan 200.000'den fazla kişi katıldı. 1 4 Ekim 2008'de açıklanacak olan sonuçlar merak uyandırmaya devam ederken, yılın ilk yarısında oluşturulan 50 kişilik aday l istesinde yer alan i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş, bugün açıklanan finalist ler arasında değil. 11 kişiden oluşan bu finalist listesin deki belediye başkanlarının,
C:
haklarındaki destekleyici demeçler ve aldıkları ayların çokluğu sonucunda bu aşamaya geldikleri beli rtiliyor. Belirlenen 1 1 Belediye Başkanı (kent isimlerine göre alfabetik sırayla): Helen Zille, Cape Town Belediye Başkan ı , G üney Afrika Leopoldo Eduarda L6pez, Chacao Belediye Başkanı , Venezuela Göran Johansson , Gothenburg Belediye Başkan ı , i sveç Jaime Nebot, G uayaquil Belediye Başkanı, Ekvator Marides Fernando, Marikina City Belediye Başkanı , Filipinler U lrich Maly, Nürnberg Belediye Başkanı, Almanya Phil Gordon, Phoenix Belediye Başkanı, ABD Jose Fogaça, Porto Alegre Belediye Başkanı, Brezilya Mohammad Baqer G halibaf, Tahran Belediye Başkanı , i ran Salvador Gandara, Villa N ueva Belediye Başkanı , G uatemala Elmar Ledergerber, Zürih Belediye Başkan ı , i sviçre Dünya Belediye Başkanı Projesi'nin yaratıcıları Eylül ayında birinciliği hangi belediye başkanının alması gerektiğine ilişkin araştırmalarını sürdürecek ve halktan görüş almaya devam edecek. Başlangıçta herkese açık olan oylama şu anda kapalı, ancak yerel yönetimle re ve aday başkanların kentlerine ilgi duyan kişi ve gruplar i letişim bilgilerini vererek puanlama yapabiliyor veya başkanlar hakkında yazılı görüş belir tebiliyor. •
•
•
•
·
•
•
•
•
·
•
� � � �
• •
U n y e Be l e d i y e s i Ke n t- Me y d a n ı Ke n t- s e l Ta s a r ım F i k i r P roj e � Ya rışma s ı J ü ri s i ; Te k ra r Topla ndı
-<
(1) -< a. o :ı .... ıı ., o
u.
(1) "' .....
' )> -< :r o :ı c "' -+ o z (1) o 3 (1) -+ -+ ..... :ı rJ) (1) 1-' ..... 3 o CO< 1-' c: ;ı: o :r 3 c: -+ " o a. .... o CO< 1-' c:
1
Eylül
Şartnamesi jüri üyeleri tarafından hazırlan madığ ı için düzenlendiği 2005 yılında iptal edilen, 2006 yılında tekrar açıldıktan sonra ise " beklenen mekansal, mi mari, peyzaj mimarlığı düzeyini tuttura mamış olmaları nedeniyle" katılan hiçbir projeye ödül verilmemesiyle sonuçlanan Ü nye Belediyesi Kent Meydanı Kentsel Tasarım Fikir Proje Yarışması'nın jürisi, yarışmacılardan Kaan Özer, Demet Badem ve Cem Açıkkol , yarışmanın so nuçland ırılmas ı ve ödüllerin belirlenmesi istemiyle Ü nye Belediye Başkanlığı'na açtığı davayı kazanması sonucunda tek rar toplan d ı . Özer, Badem ve Açıkkol ' u n açtığı dava sonucunda mahkemenin verdiği kadar Arkitera.com'da yayı nlan m ıştı. Yarışmacıların yarışman ın sonuç landın iması talebini haklı bulan mahke me, bu yönde karar vermişti. Bu karar doğrultusunda Asli Jü ri Ü yeleri Prof. Dr. Halim Perçin, Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, Prof. Dr. Ö ner Demirel, Prof. Dr. Sümer Atasoy, Y. M imar Ergin Subaşı , Doç. D r. Baykan Günay, Dr. Oktan Nalbantoğlu; Yedek Jüri Ü yeleri Hamza Ertunga, Erkan Uçkun, Dr. Oya Akkan; Danışman Jüri Ü yeleri Ahmet Cemal Can ve Zerrin Gümüş ile Raportörler Vuslat Varol Çolakoğl u , i rfan Orhan
286
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ve Vural Yıldırım'dan oluşan ekip, 25 Ağustos 2008 tarihinde toplandı . Yayınlanan tutanağa göre, önce jüri üyeleri tarafından zarfları açılan pro jelerden layık görülenierin mansiyonla ödüllendirilmesine karar verildi.
Man s iyon Ala n Ya rışma E k iple ri (Proj ele ri n Sıra Numa rala rına Gö re) Doç. Dr. Ayhan Usta (Y. M i mar - Ekip başı) Necmettin Selimoğlu (Mimar) Mahmut Kad ıoğlu ( M imar) Şakir Babacan (M imar - Ekip başı) Hümeyra Pı nar Dinçer ( Yavuz) ( M imar) Özgür Çetin (Mimar) Burak Peri (Y. Mimar) Özlem Dengiz Uğur ( Mimar) Özge Erpolat ( i ç M imar)
Danışma nlar Ekrem Kurum ( Peyzaj M imarı) Cem Cüneyt Uğur ( i nşaat M ühendisi) Kaan Özer ( Mimar, Ekip başı) Cem Açıkkol ( Y. M imar) Demet Küçük ( Mimar) Hatice Ü sküdar Özer ( Y. M imar, Danı şman)
Ya rdımcıla r Aydın Alikayahan i ren Elçisoy M ithat Tekin (Grafik Tasarımcı)
5 0 Ya ş ı n d a k i B r o n z Te n l i Gü z e l : S e e g ram 3 Eylül, galinsky, Great Buildings, Market Watch YAZAN: SIMON GLYNN, DANIELLE MCAULEY DERLEYEN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
"Gökdelenler kendilerini, inşaat süresince kaba strüktür dokuları ile ele verir. Dev çelik örgü etkileyici gözükür. Dış du varlar yerine koyulmaya başladığında, tamamen sanatsal tasanma dayanan strüktürel sistem, anlamsızlı k kaosunun ve entipüften formların arkasına saklanır. Bu eski formların sorunlarını çözmekle uğraşmak yerine, çok yeni sorunların niteliğinden yeni formlar geliştirmeliyiz. Dış duvarlar yerine bina iskeletini
Eyl ü l 2008 hafiflettiğ i için bugün daha kullanışlı olan cam kullan ı ldığ ında, yeni strüktür prensiplerini net bir şekilde görebiliriz. Cam kullan ımı yen i çözümler getirir." M ies van der Rohe. Martin Pawley'den, giriş ve notlar. Library of Contemporary Architects: M ies van der Rohe, s 1 2 . 5 0 . yaşını kutlayan Seagram Binası, açıldığı 1 958 yılından bu yana m imarı nın ünlü "less is more" sözünü haklı çı karırcasına, en ince detayına kadar zarif ve pür güzelliğini koruyor. Kimi zaman önemli dizi ve televizyon şovlarında yar dımcı rolü de üstlenen bu zarif, bronz güzellik, Empire State Binas ı , Flatiron Binası ve Chrysler Binası gibi diğer anıtsal ikonlarla birlikte Manhattan'ın önemli mimari yapıları arası nda sayılıyor. Her gün 52. Cadde, Park Avenue üzerinde konu mlanan şaheserin meyda nına, g üneşe tapar gibi yüzlerce m imari turist akın ediyor. Dünyaca ünlü Alman mimar Ludwig M ies van der Rohe'nin, Pritzker M imarlı k Ö düllü Laureate Philip Johnson ile birlikte tasarladığı binanın yapımı yaklaşık 4 yıl sürdü. Strüktürün, Avrupa'dan taşınan gös terişli tasarımı ve klasik, hafifletici zera feti, Birleşik Devletleri etkisine alarak m imari çevrede sonsuza dek sürecek bir değişimi beraberinde getird i . B i n a inşa edildiği dönemde, tasa rımında kullanı lan pahalı malzemeler ve cömert iç dekorasyonu -bronz, tra verten ve mermer- nedeniyle dünyanın en masraflı gökdeleniyd i . 36 m ilyon Dolar'a mal olan gökdelenin yapımında yaklaşık 1 .450 ton bronz kullanıldı. Röportajı sırasında " Seagram Binası, bronz duvarlarıyla metropolitan şehrin ilk modern binası ," diyen Seagram'ın gayrimenkul yöneticisi Frank Farella " Pek çok mimar kopyalamaya çalıştı, fakat hiçbiri onunla karşılaştırılamaz," açı klamasında bulundu. Uluslararası Mimarlık Stili'nin ka tışıksız manifestolarından biri olarak anımsanan ofis kulesinin cephesinde birbiri nden bronz renkli L profiller ile ayrılan bronz bantlar ve amber renkli camlar kullanıldı, N ew York Times'ın " M ilenyumun Binası" ilan ettiği Seagram, ilk bronz giydirme cephesine sahi p gök delen ve muhtemelen de türünün son örneği olacak. Mies benzer çelik L pro filleri ilk kez 1 951 yılında Chicago, Lake
o
"" lJ Q) E
"" "' ..... �
'10 ı. >O> o +0 ıı.
'E
�
oı
g
If)
Shore Drive'daki bir konut kulesinde kullanmıştı. Farella "Bugün herhangi bir modern gökdelene baktığınızda, cephesinde bronz kullan ılmış olan bir tane bina dahi bulamazsınız. Bakır işleme tesisi yeterince büyük olmadığı için bakır üretilemiyor ve bu malzemeyi kullanarak yapı yapmak da m ilyarlarca Dolar'a mal oluyor," diye ekliyor. Dünyanın en büyük içki üreticisi Kanadalı Seagram & Sons firmasın ı n merkez ofisi olmak üzere tasarlanan bina, bugün 65.000 m2'1ik alanda çok sayıda uluslararası ticari kuruma ev sahipliği yapıyor. Bu kurumlar arası nda önemli bankalar (9. katta Wachovia Bank) ve finans enstitüleri de yer alıyor. 2000 yılında R F R Realty tarafı ndan satın alınan Seagram her gün yaklaşık 3 .000 çal ışan tarafı ndan kullanı lıyor. Cadde seviyesinden bakıldığ ında binanı n meydanı oldukça etkileyici bir manzaraya sahip. i şlek caddeden içeriye çekilerek oluşturulan bu geniş açık alanda 2 1 metre uzunluğunda ikiz havuzlar yer alıyor. 1 9 6 1 yılı nda, New York şehrine çoğu ofis bölgesini yeni den şekillendirmek konusunda i l ham
E y l ü l 2008 veren bina, yeni projelerde benzer açık mekanların kurgulanmasında da teşvik edici oldu. Çalışanların öğlen randevu ları, yaz aylarında mini konserler ya da kış ayları nda yıllık tatiliere denk gelen, ağaçların ışı klandırıldığı festivaller için kullanılan kamusal alan sosyal bir mer kez haline geldi. Zaman zaman sanatçı lar v e heykeltraşların çalışmaları d a bu rada sergileniyor. Binanın zemin katında bulunan ve Philip J ohnson tarafından tasarlanan Four Seasons Restaurant bugüne dek en az kendi kadar ünlü pek çok ismi -eski başkan John F. Kennedy, hayırsever Brooke Astar, ünlü aktörler Spike Lee ve Denzel Washington- ağ ır lad ı . Four Seasons'ın iki yemek salonu nu birbirinden ayıran koridorda Pablo Picasso'nun orjinal " Le Tricorne" tab losu bulunuyor. 2006 yılında National Register of H istoric Places listesine de eklenmesiyle birlikte resmi bir refe rans noktası (landmark) haline gelen Seagram Binası'nın bu ünvanı alma sıyla birlikte tüm süslemeleri en ince detayına kadar -aydınlatma elemanları, donanım ve banyo tesisatı dahil olmak üzere- orijinalleri ile değiştirildi. " Lobide herhangi bir cilaya dokunamazsınız. Percerelerdeki jaluzilerin hepsi aynı ayardadır: Ya hepsi kapalı ya yarı açı k y a da tamamen açık. Meydandaki ging ko ağaçları bile tescillenmiştir." Seagram Binası aynı zamanda American I nstitute of Architects, New York State Association of Architects, M unicipal Art Society ödüllerine lay ı k görüldü. 2008'in başında da 50 ya şındaki yapı, gayrimenkul sektörünün en prestijli ödüllü olan BOMA/NY Pin nacle Award'la onurlandırıldı. Farella Seagram için "Belki de dünyadaki en çok fotoğrafı çekilen binalardan bir tanesidir," diyor. Bugün, mimarl ı k öğrencilerinin modern mimarlık stiline örnek olarak i ncelediği bina için, The NYC & Company, New York State and American lnstitutes of Architects, Landmark Commission ve uluslararası tasarım gruplarının spansor olduğu ve dünyanı n pek çok yerinden mimarın katıldığı turlar düzenleniyor. Copper Development Association'ın batı bölgesi yöneticisi mimar Wayne Seale "Yıllar sonra Seagram Binası hala zamanı m ızın klasik m imari ikonla-
U laştırma Bakanlığı ve Karayol ları Genel Müdürlüğü'nün çok gizli olarak yaptığı çalışmalar son aşamaya geldi . Pekçok alternatif üzerinde çalışan Karayolları Genel M üdürlüğü teknik ekipleri, iki köprü arasındaki bir güzer gah ın i stanbul ' u n trafik sorununa çözüm olamayacağ ı n ı tespit etti. 3 . köprünün iki köprünün kuzeyine yapılması, böylece transit geçişlerde bu köprünün kullanılmasıyla i stanbu l ' u n trafik sorununun çözümüne katkı sağ layacağı düşüncesi ağırlık kazand ı . Uzman ekipler i stanbul'un gelişim i , tra fik yoğunluğu, çevre ve arazi durumunu göz önünde bulundurarak 3 . köprü için en uygun güzergah ın Tarabya-Beykoz hattı olduğuna karar verdiler.
Tra n s it" Geç işle r Ye n i Köp rüden
Film çekimleri için mekan arayan kişi.
3 . Köp r ü Piya ngo s u Ta r a b y a Bey k o z ' a 3 Eylül, Yeni Şafak YAZAN: HAMDi ATEŞ
Ulaştırma Bakan l ı ğ ı , merakla beklenen 3 . Boğaz köprüsünün güzergah ı n ı Tarabya-Beykoz olarak belirledi . Son kararı Başbakan Erdoğan'ın vereceği köprü, i stanbul 'dan transit geçen taşıtların kullanımına ayrılacak. Başbakan Tayyip Erdoğan' ı n onayına sunulan güzergaha yapılacak yeni köprünün 2 katlı ve trenlerin de geçeceği şekilde yapıl ması öngörülüyor.
287
Büt-ün Alt"e rnat"ifie r İncele n d i
rından bir tanesi. Bronz cephe hoş bir şekilde yaşlanıyor, bilmeseniz binanın yarım asırlı k olduğunu tahmin edemez siniz." diyor: " Keşke hepimiz 50 yaşında bu kadar güzel görünsek ! " Tarihe yaptığı m imari katkının yanı sıra Seagram Binası dev ekranda da gösterilerek , " Breakfast at Tiffany's" "The Best of Everything" ve " Birth" gibi filmlerde de rol oynad ı . 2008 baharında gösterime giren, Julia Roberts ve Clive Owens'ın rol aldığı " D uplicity" filmi Seagram Binası'nın içinde çekildi, 20. kattaki ofis, film için birkaç günlüğüne sete dönüştürüldü . Farella, "Her hafta en az 2-3 mekan dedektifinden* te lefon alıyorum. Bina tamamen filmler tarafından bloke edilmiş durumda. Ben sadece bir bina yöneticisi değil aynı zamanda yer bulucusu koordinatörü yüm ! " diyor. •
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
.ı .c o
Ol
1. Cl) N
o:ı (.!)
� � o
Çalışmayı değerlendiren U laştırma Bakanlığı ve Karayolları Genel M üdürlüğü ' nün de Tarabya-Beykoz güzergahını benimsediği öğrenildi. Bakanlık yetkilileri, üçüncü köprüde gü zergah seçeneklerinin Başbakan Tayyip Erdoğan'a sunulduğunu söyled i . Yetkililer "Başbakanı mız, sunulan güzergahlar içinde bir seçim yapacak. Köprünün inşa edileceği güzergahı be l irleyecek" dedi. Yap- i şlet-Devret modeli ile yapılacak 3. köprü için önümüzdeki aylarda ihale ye çıkılması bekleniyor. Köprünün daha çok i stanbul 'dan transit geçişler için kullanılması öngörülüyor.
Aka s h i Gibi İki Ka"tlı Olacak Tre n de Geç e c e k Yeni Boğaz köprüsü Japonya'n ı n Kobe kentindeki Akashi Kaikyo Köprüsü gibi iki katlı olacak. Yeni köprü, karayolu araçlarının yanı sıra trenlerin de geçeceği biçimde inşa edilecek . Bunun için de iki farklı uygulama plan lanıyor. Bunlardan biri köprünün iki katlı ola rak yapı lması. Yani altından demiryolu üstünden de karayolunun geçmesi. Bir diğeri ise köprünün mevcuttan daha geniş yapılarak otomobillerin gidiş geliş güzergahların ı n ortasına iki hat olarak demiryolu yapılması.
288
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E ylül 2008
O"tomobille r için Tü p Geç i"t İhalede
satacak. Teknik raporlar düzenlene cek. Daha sonra da TRT'nin Taksim Stüdyosu'nun Edirnekapı 'ya taşınma sına başlanacak. TRT Binası'nın yıkımı ise taşınmanın tamamlanmasının ardın dan gerçekleştirilecek. 201 0 Avrupa Kültür Başkenti i stanbul için en önemli projelerden biri olarak gösterilen "Suna Kıraç Kültür Merkezi" projesi için Suna i nan Kıraç Vakfı yaklaşık 300 m ilyon Dolar bütçe ayırdı.
Boğaz ' ı n iki yakasını birbirine bağ layacak ve sadece trenlerin geçeceği Boğaz Tüp Geçişi 'nin ( Marmaray) yapımı sürerken i stanbul trafiğini rahat Iatacak lastik tekerlekli tüp geçiş projesi ise ihale aşamasına geldi. Y i D modeli ile gerçekleştirilecek proje için açı lan ihaleye Yapı Merkezi, Güney Kore'den TKJV grubu ile Cengiz i nşaat- Makyol Doğuş i nşaat-Fransız Vinci ortak giri şimi teklif verdi. Ö nümüzdeki günlerde sonuçlanması beklenen projeye göre, tüp geçiş Ü sküdar-Harem arasında bir noktadan yerin altına giriş yaparak, Kumkapı'da yerin üzerine çıkacak. 4 , 6 k m ' l i k geçidi n maliyeti, 2 , 5 milyar YTL'yi bulacak. 3. Boğaz köprüsü, oto-tüp ge çit ve Marmaray'ın bitirilmesiyle i stanbul trafiğinin önemli ölçüde rahatlayacağ ı beli rtiliyor.
1 . 850 Kişilik Kon s e r Salo n u Projesini dünyaca ünlü mimar Frank Gehry'nin çizdiği kültür merkezi bittiğin de bünyesinde bir dram tiyatrosu, bin 850 kişilik bir konser salonu ve 4 .000 araç kapasiteli otopark olacak. Bina, hem Pera Müzesi'ne hem de i stanbul Araştırmaları Enstitüsü'ne alttan bağ lanacak. M imar Gehry, Aralı k 2005'te kültür kompleksi projesini hazırlayıp, Suna- i nan Kıraç Vakfı'na verdi. Ocak 2006 'da Başbakan Erdoğan, i nan Kıraç'a, arazinin TRT'den belediyeye devrinde sorun olursa, konuyu AK Parti i stanbul i l Başkanı Mehmet M üzezzinoğlu ve Topbaş'la taki p edip, kendisini bilgilendirmesini söyled i . TRT' nin yeni yerleşkesi için Büyükşehir Belediyesi'nin önerdiği beş farklı yerden hiçbirinde TRT ve Büyükşehir Belediyesi anlaşamayınca kültür projesi askıda kalmıştı.
TRT Ta k s im St- ü d y o l a r ı Ed i rn e ka p ı ' ya Ta ş ı n ı y o r 3 Eylül, Sabah YAZAN: ÇAGDAŞ ÇETINDEMiR
Tepebaşı' nda yer alan TRT Taksim Stüdyoları, i stanbul Büyükşehir Belediyesi ' ne ( i BB) bağl ı Spor AŞ'nin Edirnekapı 'daki Genel Müdürlük Binas ı ' na taşınacak. Tepebaşı'nda 1 4.000 metrekarelik alana i nşa edilecek Suna Kıraç Kültür Merkezi 'nin temeli yeni yılda atılacak. Arazin i n 3 yıldır bo şaltılması bekleniyordu. TRT'nin, bina sını tahsis etmemesi nedeni ile bir türlü başlayamayan proje ile ilgili i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş, bir süre önce projenin yapıla cağı 1 4.000 metrekarelik alınan sadece 1 /5'inin TRT'ye, geri kalanının ise ken dilerine ait olduğunu beli rterek, TRT'nin kendisine yen i yer aradığını söylemişti.
Anlaşma Ya pılac a k Topbaş'ın sunduğu seçenekleri in celeyen TRT yönetimi Edirnekapı 'daki Spor AŞ Genel M üdürlük Binası'nı uy gun buldu. Bu kapsamda, önümüzdeki günlerde önce i BB 'yle TRT arası nda anlaşma yapılacak. TRT, kendi hissesini
4 0 . 0 0 0 Ko n u t- l u k T u z l a Değ i ş imi 4
Eylül, Sabah
i stanbul 'da arsa arzı eksikliği nedeniyle şehir merkezinin dışına çıkan konut alanları , yeni ve modern ilçelerin oluş masına da katkı sağ lad ı . Bunlardan biri de Tuzla. Son yıllarda Formula 1 yarışları nın da ilçe sınırları içinde yapıl masıyla atağa kalkan bölgede, TOK i ve K i PTAŞ, inşa ettikleri konut projeleriyle itici güç olurken , Tuzla'ya önümüzdeki 5 yılda 20.000 konutun daha yapı l ması planlanıyor. 1 65.000 nüfusu olan, her gün 30.000 kişinin çalışmak için geldiği ve yaz aylarında bu rakamın 250.000 ulaştığı Tuzla'nın Belediye Başkanı Mehmet Demirci'yle gelecek yıllardaki planlarını konuştuk.
Gö reve geldiğiniz g ü n d e n bugüne Tu z la n a sıl g e lişt-i? Geçen yıl bütçemiz 34 m ilyon YTL idi. 4 yılda Tuzla'ya gerek Büyükşehir Belediyesi'nin, gerek merkezi yönetimin de katkısıyla yapılan yatırımın tutarı ise 550 milyon YTL. Bu 4 yılda Tuzla bele diye bütçesinin 1 7 katı bir tutarı ilçeye çektik. Bunun ağırlıklı kısmını konut yatırımları oluşturuyor. 2004 seçim program ı mııda Tuzla'da 5.000 konutluk bir yeni yerleşim ve modern kent hedef lemiştik. Ama 2-3 yılda 5.000 konutu realize edince, 1 0.000'e çı kardık. Konut projelerinde hangi bölgelere öncelik verildi? Şu anda yaklaşık 3 .000 konutun K i PTAŞ ile Şifa M imar S inan bölgesin de, 3 .000 konutun da TO K i ile Aydınlı bölgesinde inşaatları devam ediyor. Aydınlı bölgesinde son 1 .000 konut daha ihale sürecinde. Yani 7.000 konut realize edilmiş durumda. Diğer 3 .000 konut için de fizibilite çalışmaları sürü yor.
"Arsa Fiyat-ları 3 Kat" Ar"t"tı" Tüm bu gelişmeler, ilçede gayrimen· kul fiyatlarını nasıl etki ledi? Bölgede metrekareleri 50 YTL olan arsaların fiyatları, 3 kat arttı. Özellikle çarpı k yapılaşmanın hakim olduğu yerlerde, kentsel dönüşümün olmasını istediğimiz yerlerde model projeler orta ya çıktı. Yakın süre içinde bu projelerin çevresinde de bir dönüşüm mutlaka olacak. " Buradaki bir konut en fazla 5060.000 YTL eder" diye düşünülüyordu. Ama şimdi TO K i ve K i PTAŞ' ı n konut üretimiyle, konutların değeri 1 50.000 YTL'ye çıktı. Orta vadede i lçeye ne kadarlık yeni konut yapacaksınız? Tuzla'da en az 20.000 konut dönüşmeli . Bunun 2020'ye kadar gerçekleşebile ceğini düşünüyorum . 20.000 ek konuta da ihtiyaç var. Bu da 5 yıl içinde olacak. i lçede özellikle lüks konut alanları geli şiyor. TEM üzerinde daha az katlı lüks projeler, TEM altında ise çok katlı lüks konutlar oluşuyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Eyıüı 2008
289
E s k i Evle ri Rest-ore Edip Tu rizme Aça c a k Ö nüm üzdeki dönemde i l çede n e tür projeler yapacaksın ız? Tuzla gölü ve kuş cenneti projemiz var. Buraya 5 mi lyon YTL harcayıp altyapısı nı tamamlad ık. 8 milyon YTL' I i k ihale ya pıldı, onay sürecinde. 1 5 m ilyon YTL' I i k yatırım olacak v e onayın ardı ndan 7-8 ayda hizmete girecek. Öte yandan eski evleri restore ederek turizme açacağız.
Demi rc i : 2050 Yılının Planını Bile Şimd iden Yapıyo r u z Te r s a n e l e r Taşınmıyor, Şekil Değişt-i riyo r
Tu z la ' nın Künyes i N üfus: 1 65.000 Konut Sayısı : 50.000 Yüzölçümü: 1 3 . 500 hektar 2008 Bütçesi: 45 m ilyon YTL 2007 'de Alı nan i nşaat Ruhsatı Sayısı: 3.000 •
•
•
·
•
30 Kilomet- relik Tramvay Hat-t-ı Proj elendirildi i lçedeki en önem l i sorun ne? Ulaşım. U laşım problemi nedeniyle ticaret de gelişmemiş. Bu soru nu çöz mek için i lçenin kendi iç ulaşımını raylı sistemle sağlamaya karar verdik. Bir proje yaptık. Bunu da üyesi olduğumuz Stuttgart Belediyes i ' ndeki bir şehi rler ağı programı çerçevesi nde ele aldık. Finansmanı AB fonlarından karşı laya cağız. Ne kada rlık bir yatırım olacak? 1 80.000 Euro' luk bir ihalesini yaptık, Switch adlı bir Alman firması aldı . Buradaki U laşım AŞ konumunda bir fir ma. Toplam 30 kilometrelik bir hattın iç ulaşımı sağlayacağ ı düşünülüyor. Ama tabi bu etaplar halinde olacak. i ki ya da üç etap halinde uygulanacağ ı n ı dü şünüyorum. Tuzla'da çok yoğun sanayi alanları var. Burada 30.000 insan çalı şıyor ve bunların ulaşımı da çok öneml i . dolayısıyla bu raylı sistemin bir kolu d a tersanelere doğru uzanmış olacak. 1 1 Eylül 'de ikinci toplantıyı yapacağız; böylece güzergahlar ortaya çıkmış olacak.
"Tl
� Son g ü n lerde tersa nelerin ilçeden o � taşınacağı konuşuluyor. Bununla � ilgili bir d üzenleme yap ı l ıyor mu? -1 ı: N 1-' c c:ı CD 1-' CD c. .... -< CD "' ....
Tersanelerin taşınması, ölüm olayla rından sonra gündeme geld i . Burada sanırım farklı bir algılama söz konusu oldu. Bakan, san ırım tersanelerin tama mının Tuzla'dan kalkacağ ı n ı söylemek istemedi. Sadece tedbir almayan tersanelerin kal d ı rı lacağı ndan bahsetti . Zaten tersane lerin bu radan kaldırılmas ı , kısa vadede olacak şey değil. Şu anda gemi inşaat sanayisi en parlak dönemlerinden birini yaşıyor. Öte yandan bu tersanelerde bir dönüşüm yaşanacağı kesin. Ağır yük gemilerinden ziyade yatlara yönelik projelerin Tuzla'ya yönlendiğini gözlem lerneye başladık.
1 0 y ı l sonra Tuzla nasıl olacak? Artık dünyada, ülkelerin yarışı yanı nda şehirlerin yarışı da başladı . Tuzla'nın bu yarıştan geri kalmamasını istiyoruz. Bunun için orta ve uzun vadeli senaryo hazırl ıyoruz, i lçenin 2050'ye kadarki geleceğini kurguluyoruz. Tuzla'nın ge leceğinde ulaşım çok öneml i . Çünkü dağ ı n ı k yerleşime müsait. Bin hektarlı k askeri alanı n ortada olması dolayısıyla dağ ı n ı k oluşmuş. Şifa, M i mar Si nan gibi iki mahalle, Tuzla' nın doğusunda kalmış, merkeze ulaşımı zorlukla sağlanabilen mahalleler, ki yaklaşık 40-50.000 kişi yaşıyor. Aydınlı da yine böyle.
Şe h i r Pla n c ıla r ı n a Ge re k Yo k , Tayyip Bey Yet-e r !
Eylül, Vatan Dün hükümete yakı n bazı yayın organla rında (Yeni Şafak, Sabah vs.) i stanbul'a yapılacak 3. Boğaz Köprüsü'nün güzergah ının Tarabya-Beykoz olarak belirlediği haberi yer almıştı. Bugün, hem U laştırma Bakanı hem de i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı köprü güzergahının kesin olarak belirlenmedi ğini belirttiler. Çünkü köprü nün kaderi Başbakan ' ı n iki dudağının arasında! Bir dünya metropolünde ulaşım ağının nasıl planlanacağına, köprülerin hangi nokta lara kurulacağına kim karar verir? Şehir planlamacıları, mi marlar, mühendisler diyeceksiniz değil mi? Hayır yanılıyorsunuz!
5
1 00 Dönü m l ü k Turizm Alanı Oluştu Planlanan AVM ve turizm yatı rımları var m ı ? Şu anda, b i r i outlet center olmak üzere beş alışveriş merkezi yapılıyor. Ü çünün inşası sürüyor, ikisi ise hazırlık aşama sında. i lçede 1 00 dönümün üzerindeki bir alanı turizm alanı olarak beli rledi k. Kamuya ait bir arazi olan turizm bölge sinde, bir de yat limanı olacak. Monaco merkezli, özellikle yat limanı konusunda uzman bir firma, bu projeyle ciddi olarak i lgilen iyor. Aydınlı bölge sinde bir otel projesine de yakında başlanacak.
290
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Eylül 2008 ve tıpkı Bakan Yıldırım gibi karar merci olarak aynı adresi gösterdi.
Türkiye'de buna yalnızca Başbakan Erdoğan karar verir. Kendisi i mam Hatip mezunu ama olsun. Helikopteriyle şehir üstünde tur attı, bilgiler ald ı . Şimdi son karar o n u n . B u n u b i z söyle miyoruz. i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve U laştırma Bakanı Binali Yıldırım söylüyor. i şte bu gün ajansiara düşen beyanatları . . . . .
"RanT" Amaçlı DemişTi Bu açıklamalara ilk tepki, M imarlar Odası i stanbul Şube Başkanı Eyüp M uhçu'dan geldi . M uhçu öncelikle 3. köprünün i stanbul trafiğini çözmeyece ğini, aksine içinden çıkı lamaz bir hale getireceğini savunuyor: " Biz M imarlar Odası i stanbul Şubesi olarak boğaz ge çişleriyle ilgili çalışma sürdürüyoruz. Bu kapsamda köprülü boğaz geçişlerinin ulaşıma katkı sağlamayacağını, tam ter sine içinden çıkı lmaz hale getireceğini saptadık. Geniş bir tabana yayılan uz man topluluğu ve üniversitelerin katıl ı m ı ile gerçekleştirdik bu çalışmayı. Sayın Başbakan da 1 996 yılında belediye başkanıyken, 3. köprü projelerinin siya sal ve rant amaçlı olduğunu söylemişti. Başbakan olduktan sonra yasalara, hu kuka, şehi reilik ilkelerine aykırı olmasına rağmen gerçekleştirmek için çalışıyor."
3 . Köp r ü n ü n Ye rini Be rl i rlemek Başba ka n ' ın İşi mi? "Padişa h la r Bile Böyle Bir YeT k i Ku lla nmad ı ! "
i stanbul Bağazı'na yapılması planla nan 3 . köprü için beli rlenen 6 güzergah seçeneği önce 4'e son olarak da 2 'ye indirildi. Bu seçeneklerden köprünün nereye kurulacağına Başbakan Erdoğan karar verecek. Ancak şehi r planlamacıları, uzmanlar v e b i l i m adam ları, kararın tek bir kişiden çıkmasına tepkili. Son birkaç yıldır "yapılsın ya pılmasın" tartışmalarıyla ve olası gü zergahlarıyla gündem yaratan 3 . köprü yine kriz konusu oldu. Hem U laştırma Bakanı Binali Yıldırı m hem de i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş'ı n köprünün yerinin hazırlanan alternatifler arasından Başbakan Erdoğan tarafından seçileceğini açık laması meslek odaların ı ve kentin eski yöneticilerini ayağa kaldırdı. Köprünün yerinin Başbakan'ın seçimine bırakılma sını eleştiren uzmanlar bu uygulamanın demokrasiyle bağdaşmayacağının altı nı çiziyor.
Hiçbir Uzma nlığı Yok Muhçu, köprünün nereden geçece ğine Başbakan'ın tek başına karar ver mesine de tepki gösterdi: "G üzergah ile ilgili U laştırma Bakanı'nın yaptığı açıklama tarihe kara leke olarak geçe cek açıklamadır. Osmanlı'da padişahl ı k dönemlerinde bile padişahı n kendisini bu denli bir yetki içinde görmediği gibi, tebaası da bu yetkiyi kendisine reva görmemiştir. Kaldı ki çağdaş hukuk değerlerini referans alan ülkelerde bu tür uygulamalar asla yapılamaz. Konuda hiçbir uzmanl ı ğ ı bulunmayan sayın Başbakan'a güzergah seçme hakkını vermek, i stanbul için talihsizliktir."
Seçe n e k l e r İki G ü z e rg a h a İndi Kamuoyunda tspkilere neden olan i l k açıklama yeni köprü projesiyle ilgili ola rak belirlenen 6 güzergah ın 4'e indirildi ğini ve Tarabya- Beykoz güzergahı n ı n da alternatiflerden biri olduğunu belirten Ulaştırma Bakanı Yıldırım'dan geldi. Köprünün yapılacağı alandaki yapılaş maların orman dokusuna zarar vermesi ni istemediklerini, güzergah seçiminde hassas davrandıklarını ifade etse de köprünün yerin i konusunda karar merci olarak Başbakan'ı gösterdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş da dün al ternatiflerin ikiye indirildiğini açıkladı
Me r k e z Ba n k a s ı ' n d a Ta ş ı n ma Ha z ı r l ı ğ ı Ba ş l a d ı S
Eylül, NTVMSNBC
YAZAN: AHMET ERGEN
M erkez Bankası Başkanı Yılmaz, banka merkezinin Ankara'dan i stanbul'a taşın ması için çalışmalara başladıklarını açık lad ı . i l k adı m Levent'teki arsaya hizmet binası yapılması olacak. i kitelli'de de bir
em isyon merkezi kurulacak. H ükümetin M erkez Bankası'nın An kara'dan i stanbul'a taşı nmasın ı gündeme ge tirdiği andan itibaren Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz karşı yönde açıklamalar yapıyordu. Yılmaz, banka merkezinin Ankara olmasının daha yararlı olacağına dair son açı klamasını i stanbul'da geçen ay yapılan finans merkezi değerlendirme toplantısında gündeme getirmişti. Merkez Bankası Başkanı , Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası'ndaki konuşmasında taşınmayla ilgili bu kez farklı açıklamalar yaptı. i stanbul ve Marmara Bölgesi'nin eko nomideki ağırl ı ğ ı na dikkat çeken Yılmaz, taşınma hazı rlıklarına başlad ı klarını ilk olarak kurumun Levent'teki arsasının değedendirileceğini açıklad ı .
İkiTe ll i' ye Emisyon Merkezi Yı lmaz, hizmet binasının yanı sıra i kitelli'deki Kuyumcu Kent'te de bir emisyon merkezi kurulacağını söyledi. Yılmaz ayrıca finans merkezi kurulması düşünülen Ataşehir'e de vezne merkezi ni taşımak üzere bir arsa edi nmeyi dü şündüklerini kaydetti. Hükümet Merkez Bankası'nı taşıma projesi n i ilk olarak 2006 yılı sonunda gündeme getirmişti. Kamuoyundaki tartışmaların ardından taşı nmayla ilgili yasa tasarısı bu yılın Tem m uz ayında Meclis'e sunuldu. Tasarı Meclis Ekim ayında açı ldığ ında öncelikli olarak ele alı nacak.
4 Bin 800 ' e Ya kın Pe rsoneli Va r M erkez Bankası 3 Ekim 1 93 1 tarihin de Ziraat Bankası binasında faaliyete geçti. Merkez Bankası günümüzde Ankara Şubesi olarak kullanılan hizmet bi nasına 1 933 yılında taşındı. Bankan ın yaklaşık 4 . 800 personeli bulunuyor.
Silivri Ka p ı s ı ' n ı n I k i F o t- o ğ r a f ı .
7 Eylül, Radikal YAZAN: AYKUT KÖKSAL
Bugüne dek i stanbul surlarının restoras yonu pek çok haklı eleştirinin konusu oldu, ne var ki bu onarımları -öncelik le- kendi dışındaki olguların göstergesi
E ylül 2008
olarak okumak gerek. Bu onarımlar, sadece "onarım"ın kendi gerçekliği içinden görüldüğünde ve yalnızca teknik bir restorasyon eleştirisiyle ele alındı ğ ı nda eksik bir değerlendirme yapılmış oluyor. 1 950'1erde gerçekleşen sınırlı restorasyonları bir yana koyarsak, surların sistematik onarımı 1 986'da projelendirildi ve bir yıl sonra başlayan çalışmalarla önce bir dizi sur kapısı onarıldı, bunları diğer sur bölümlerinin " restoras yonu" izledi . 1 98 7 'de onarımına başlanan kapılardan biri de Silivri Kapısı idi. Silivri Kapısı, i stanbul'un kara surların ı n güney kesiminde Mevlevihane Kapısı ile Belgrad Kapısı arası nda bulunuyor. Bizans döneminde, kapının hemen dışında yer alan ve önemli kült merkez lerinden biri olan Balıklı Ayazması'ndaki "can veren kaynak" dolayısıyla Pighi Kapısı diye adlandırılıyordu. Bizans'ın son döneminde ise Silivri'ye giden yolun üzerinde olduğu için Selybria Kapısı adını aldı ve bu ad günümüze dek ulaştı. S ilivri Kapısı'ndan söz etme nedenim, yaklaşık yirmi beş yıl arayla çektiğim iki fotoğraf. i lk fotoğrafın tarihini tam anımsamıyorum, 1 980'1erin başları olmalı. i kincisi ise dijital bir fotoğraf, bu yüzden tarihi de büyük bir kesinlikle belirli: 22 Ağustos 2008, saat 1 4:22. Her i ki fotoğraf da Silivri Kapısı'nın sur dışından görünümü, hemen hemen aynı noktadan çekilmiş. i l k fotoğraf surların restorasyonuna girişilmeden birkaç yıl önce çekilmiş
U> 1-'·
� < ;ı s � en
'"'
ama neredeyse zamansız bir fotoğraf. Belirli bir zamanı işaret eden yalnızca Anadol otomobil, ama o da oldukça geniş bir zaman aral ığını gösteriyor. Giysilerden, ağaçlardan, ışıktan , fotoğ rafın sonbaharı kışa bağlayan günler den birinde çekildiği anlaşılıyor. Tüm fotoğrafa sızmış bir hüzün var, i stanbul sonbaharın ı n o bilinen hüzn ü . Belki fotoğrafı i stanbul'a ait kılan da öncelikle bu hüzün. Fotoğrafın solunda, surlara yaslanmış bir kahve görülüyor. Hafif strüktürüyle surlara zarar vermekten uzak eski bir ahşap yapı, yüzyıla yakın bir tarihi olduğunu kestirrnek zor değil. Kahve, surların bir parçasına dönüşmüş,
n ll) n a. o :.:
..... ı... > ·n ri ·n fJ)
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
291
sanki surlarla birlikte yapılmış ve hep orada var olmuş gibi. Bu kahve M u rat Belge'nin de dikkatini çekmiş, i stanbul Gezi Rehberi 'nde " kapıya d ı şarıdan bakıldığında, solda, şirin bir kahve duruyordu" diyor. Kahveden çıkan bir kişi sur kapısına doğru yönelmiş; şurası çok açık, kahve sur içindeki mahallenin yaşamını sur dışına taşıyor. Resmi n sağ ındaki Anadel'un sahibi de ya kahvede, ya da sur içindeki evin de. Anadel'un hemen yanında, fotoğ raf ta yarısı görünen bir at arabası d uruyor. Her ikisi de aynı ortamı sorunsuz paylaşıyor, her ikisine de " park etmek" yasak değ i l . Sur içindeki yaşam kapı dan sur dışına sızıyor, sur üzerindeki tabelalara yansıyor. Yani " kapı" içeriyle dışarıyı bağlıyor, ayınrken birleştiriyor. Kapının hemen yan ı nda bir dizi tabela, hepsi sac üzerine yazılmış: Eczane, Nalbur, Sur Elektrik, Baca Temizlik i şleri, Azim Ter Jeneratör, G üvenal Mermercisi. Doğrusu ya, mahallenin bu " i letişim" öğeleri de çevresini rahatsız etmiyor. Hepsi belirli bir yerde toplan mış, bunları da artık surun kendisinden ayırmak zor. Tabelasının boyutlarıyla üste çıkmaya çalışan, üstelik mezar taşı örneklerini sur dibinde sergileyen G üvenal Mermercisi bile alçakgönüllü ortamın bir parçası. Fotoğrafın odak noktasında, yolun tam ortasında kapıya doğru kol kola yürüyenler büyük bir olasılıkla bir ana-kız. Yürüyüşleri yolu
292
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E ylül 2008
öncelikle yayaların kullandığını, büyük bir otomobil trafiğ i olmadığını gösteri yor. Ama bu ana-kız mahalleye ait başka bir öykü anlatıyor. Sonbaharın hüznünü umursamayan ama daha görünür kılan bir öykü. Bu ana-kız, Roland Barthes'ın adlandı rmasıyla fotoğrafın punctum'u, delip geçici noktası. Fotoğrafta, kapının içinde, ahşap bir i stanbul evinin cum bası -zorlukla da olsa- bir karartı halinde fark ediliyor. Bu ev M u rat Belge'nin belleğinde de iz bırakmış, yine i stanbul Gezi Rehberi'nden okuyalım: " Kapıdan girer girmez, solda, üstü teneke kap l ı , duvara yaslanmış, küçük ahşap bir ev vardı . Cum basında bir yaşlı kadı n otu rur ve gelen geçeni öfkeli öfkeli süzerdi." i çeriye ait bir başka görüntü ise surların üzerinden kendini daha açıkça göste riyor: Had ı m i brahim Paşa Camisi'nin m inaresi. Silivri Kapısı Camisi adıyla da anılan Sinan döneminin bu camisi kapının hemen ardında yer alıyor, m ina resinin görüntüsü ise "kapı"nın ötesine geçiyor. Bu fotoğrafı, aktardığım bu sahneyi görüntülemek için değil, kapıyı belgelemek için çekmiştim. Yani fotoğrafın asıl nesnesi Silivri Kapısı. Ama Silivri Kapısı'nı aktardığım bu sah neden yalıtmaya olanak yok. Her şey bir bütünün anlamlı bir parçasını oluş turuyor. Bu bütün ise yaşamı n kendisi. i stanbul'un tarihsel gerçekliği de bu yaşamın içine kuvvetle sızmış olarak du ruyor. Bu fotoğ raf çekildikten birkaç yıl sonra Silivri Kapısı (Mevlevihane Kapısı ve Belgrad Kapısı ile birlikte) onarıma alındı . Bu onarımlardan yirmi yıl sonra -geçtiğimiz günlerde- ikinci fotoğrafı çektim. Bu ikinci fotoğraf çok daha yalın: Bir sur kapısının önündeki yoğun trafik. Bu yoğ unluğu anlamak için fotoğ rafta görülmeyen bir ayrıntıyı aktarmam gerekiyor: Sur dışındaki işlek çevre yoluna bağlanan noktaya trafik ışıkları yerleştirilmiş. Yeşil ışığın süresi trafiği rahatlatmaya yetmiyor ve kapı sürekli aynı taşıt sıkışıklığını yaşıyor. Hiç kuş kusuz sur içinden çıkan bu trafik güçlü bir gösterge: Sadece yaşam biçiminin değişimini değil, sur içinin de alabildi ğine yüklendiğini gösteriyor. N itekim , sur içinden yükselen (ama fotoğraf dışında kalan) çok katlı konutlar bu yüklenmenin bir parçası n ı oluşturuyor. Bu konutların inşası da restorasyonlarla
hemen hemen eşzamanl ı . Ama daha da önemlisi "Sil ivrikapı Mahallesi"nin ken disiyle ilgisiz transit bir trafiği n altında ezildiği anlaşılıyor. Fotoğrafta görülen tek bir yaya var, o da arabalara su sat maya çalışıyor, mahalleden olduğu ise kuşkulu. Restorasyonla birlikte koruma cı ların "muhdes" olarak tanımladığı tüm eklentiler yok edilmiş: Kahve kaldırılmış, tabelalar sökülmüş, kapı içindeki cum balı ahşap ev yıkılmış. i çerideki ya şamdan dışarıya sızan tek bir öğe yok. Ü stelik " restorasyon" sırasında kapı da tamamlanıp yükseltildiği için Had ı m i brahim Paşa Camisi'nin minaresi de gözükmüyor. Şurası çok açık, ilk fotoğ rafla karşılaştırıldığında bir yaşamın yok olduğu, yerini başka bir "yaşam"a bı raktığı saptanıyor. Kısacası iki fotoğrafa birlikte bakıldığında, i stanbul'un son yir m i beş yıl içindeki değişimi, dönüşümü görülüyor. i şte Silivri Kapısı'nın resto rasyonu da ancak bu dönüşümle birlikte okunduğunda anlam kazanıyor: Surların ilk fotoğraftaki otantik görüntüsünden geriye sadece kapın ı n ufak bir bölümü kalmış. Öteki bölümler ise ya yeniden örülmüş ya da tamamlanmış yani sözde "özgün" hallerini canlandırmak için yeni den i nşa edilmiş. Başka bir deyişle, yok olan yalnızca yaşama, içeriye ait gös tergeler değil, tarihsel olan ı n kendisi olm uş. Evet, yeniden başta söylediğime dönebilirim: i stanbul surlarının onarımını anlamiandı rmak için bir gösterge olarak okumak gerek. Bu okuma ise restoras yonun sadece "restorasyon" olmadığını gösteriyor. Surların 1 987 sonrasındaki onarımları da yaln ızca bir "restorasyon" olgusunu deği l , i stanbul'un tümel dönü şümünü anlatıyor.
İh s a n Bilgi n ile Eu ropan S ü re c i v e S ü me r Ma h a l l e s i Üze rine 9
Eylül
YAZAN : BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Zeytinburnu Sümer Mahallesi, Arkitera Mimarlık Merkezi'nin 8. döneminin Türkiye'de düzenlenmesini sağladığı Europan yarışmasına konu olan alan-
lardan biriydi . Ü zerinden zaman geç tiği için "unutulan", fakat şu günlerde tekrar gündeme gelen Europan süreci ve Sümer Mahallesi'ni ele alarak bi rincilik ödülü kazanan proje, bölgede K i PTAŞ'ın gerçekleştirmeyi planladığı " kentsel dönüşüm" projesi nedeniyle tekrar gündeme geldi. Europan 8'in Türkiye U lusal Komite Başkanı Prof.Dr. i hsan Bilgin ile yarışmanın getirilerini ve bu getirilerin kentsel dönüşüm bağla mında taşıdığı değeri konuştuk. BURCU KARABAŞ: 2005 yılında Türkiye'nin de katıldığı Europan yarışması nın Ulusal Komite Başkanı'ydınız. Fikirleri nizi almak isted iğim konuları daha önce mut· laka tartıştığ ı n ı z ı ve konuştuğ unuzu ta hmin ediyorum, ancak ya rışma ve yaşa nanlar hakkında en fazla bilgiye sa h i p kişilerden biri olarak süreci bir de sizden dinlemek iste· d i k . . . Başlang ıçta belediyelerin ve özellikle de i sta nbul Büyükşe h i r Belediyesi'nin i ş b i r l i ğ i ile başlaya n süreç, yarışmanın u n utul masıyla so nuçlandı. Arkitera Mimarlık Merkezi'nin ya rışmaya konu olan alanlardan bazılarının Türkiye'den seçi lmesi konusunda görüşmelere başladı ğ ı tari hten itibaren yaşanan sürece
Eylül 2008 baktığım ızda, aslında Europa n'ın sadece bir ya rışmadan iba ret olma d ı ğ ı n ı görüyoruz. Düzenlendiği dönemde her şey planlandığı g i bi gitseydi bugün i stanbul ve Türkiye'de kentsel dönü şüm ve m imari yarışma kavra m ları na farklı bir bakış açısı söz konusu olacaktı diyebi lir miyiz? Sürecin ba şında vizyonunuz ne yöndeydi? iHSAN BiLGiN: Europan ilk ortaya çıktığı 1 980'den beri ilgimi çeken ve izledi ğim bir etkinlikti. 2 yılda bir Avrupa'da tekrarlanan bu yarışma ağının en cazip yanı , Avrupa coğrafyasının sorunlarını -ve özellikle de jenerik değil somut ve yerel sorunlarını- mimar çevresinin gün demine taşıması idi. Europan'ın kalıcı bir merkezi, hiyerarşisi yok. 1 980'1er sonrası postmodern dünyan ın tipik örgütlenme tarzı içinde kurgulan mış. Ü lkeler her seferinde değişen ulusal komiteler kuruyorlar. Görevleri, yerel yönetimlerle ve müdahale gücü olan ku rumlarla i şbirliği içinde, çeşitli kentlerin üzerinde çalışılmaya değer ve dönüşme potansiyeli taşıyan kritik noktaları n ı saptamak. Saptanan alanları , yine değişken bir koordinasyon kurulu aracılığ ıyla Avrupa mimarlık kamuoyuna bir yarışma prog ramı ile duyuruyorlar. Böylelikle bir çok Avrupa şehri, sorunsallaştırılmış parça ları ile mimarlık kamuoyunun karşısına konmuş, uğraşılacak bir sorunlar silsi lesinin parçası olarak yeniden gündeme getirilmiş oluyor. Geniş bir 40 yaş altı m imar kesiminin 50 civarında şehrin 1 00 civarında yeri ve konusuyla aynı anda karşı karşıya gelmesi i l ham verici bir ortama aracılık ediyor. M imarlarla şehirler ve sorunları, adeta bir sanal panayır ortamında karşılaşmış oluyor. Europan'a konu olan sorunların öyle tek dokunuşta çözülüp kenara konacak cinsten ol mamaları tercih ediliyor. Bir süreç olarak tasadanması ve çeşitli ak törlerle işbirliği içinde gündeme alınma sı gereken sorunlar seçiliyor. Bu neden le, yarışmalar sonucunda birinci seçilen projelerden, gelecekteki müzakere sürecinin başlangıcı olma kapasitesini taşımaları bekleniyor. M imarın da proje sini süreci tetiklemeye yatkın bir başlan gıç olarak görmeye hazı r olması gereki yor. Hemen inşa edilmeye yönelik proje-
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
293
c
ler elde etmeyi hedefleyen Türkiye'deki yarışmalada Europan'ın farkı tam da bu noktada. Türkiye'den alıştığ ımız ve esasen 1 950'1er Almanyası'nın yenideninşa zamanlarından devralınmış yarışma formatı katılımcısını soru sormaya teşvik etmez, sorulmuş sorunun yanıtını bekler. " F i kir yarışması" olarak adlandırı lan ve gençleri hedefleyen diğer formatta ise bağlam yoktur: Gençlerden yüzer-gezer bir uzay-zamanda "düşünce" üretmeleri beklenir. Europan ise hem somut bir bağlama işaret etmesi, hem de yanıt kadar soruları yeniden tanımlamaya teşvik etmesi bakım ı ndan farklılaşıyor alıştığımız yarışmalardan . . . 8 . Europan yarışmalar zincirine Türkiye kentlerinin de katılmasına aracı lık eden öncü kuruluş Arkitera M i marl ı k M erkezi o l d u . O n a bu cesareti veren ise yerel yönetimlerdi. Başta i stanbul Büyükşehir Belediyesi ve Başkanı Kadi r Topbaş olmak üzere katı l ı m yerel yönetimlerce de teşvik edildi. U lusal Komite olarak teknik çalışma lara başladık, konuları saptadık, takvimi ve jüriyi oluşturduk. Şunu da hatırlatma lıyım ki, bu süreç konunun ilan edilmesi ve projelerin teslim alınması ndan ibaret olmuyor. Yarışmacıların katılabildiği geziler ve seminerler düzenleniyor, kurullar top lanıp tartışıyor. Yani sürecin akademik bir çalışmaya dönüşmesi teşvik ediliyor. i l k aşama olarak nitelendirebileceği m bu dönemde i ş l e r oldukça i y i gitti. Gerek i B B , gerekse de Antalya ve Zeytinburnu Belediyeleri süreci teşvik ettiler. . . .
cio
"
(/) f-' f'o
�
::> co
-...._
:;ı
, o f-' o
�
o f-' o ::> co ;ı; aı < .... ::> L o c -+ aı f-' z o -+ ::>" o ::> o aı f-' f-' aı aı o aı "'
BK: Kadir Topbaş da bir tan1t1m top lantısı düzenledi öyle değil mi? iB: Evet, Kadir Topbaş Europan' ı n tanıtımını bizzat kendisi yaptı. i BB i mar Komisyonu Başkanı ve U lusal Komite üyesi Sefer Kocabaş'ın adını özellikle zikretmek isterim . Kendisi başından sonuna kadar sürecin en içten destek çilerinden oldu. Ulusal komitedeki ve jürideki belediye temsilcileri zamanla "bizden biri" olmaya başladılar. Onlar bize yaklaştılar, ancak belediye örgütle rinin rutinleşmiş iç mekanizmaları yavaş yavaş bu işten soğumaya ve uzaklaş maya başladılar. Bence esas mesele bu süreçten ne beklemeleri gerektiğini bilmemeleriydi . Başkanları nın, lider lerinin öncülüğünde bu işe heyecanla dahil olmuşlard ı , ancak bünye böyle bir süreci yaşamaya yatkın değildi. Belediyelerin işten soğuduğu aşama da işler yürümeye devam ettiyse, bu Arkitera Mimarlık Merkezi 'nin fedakar lı klarıyla oldu. Arkitera M i marlı k Merkezi, başlanan işin tamamlanması için irade kullandı ve yarışma sonuçlandı. Zaten sonuna doğru suni teneffüsle ilerletilen süreç yarışmadan sonra iyice unutuldu ve sadece Arkitera.com'da ilgi lenilen bir konu haline geldi. Halbuki iş tam da bu noktada başlayacaktı. Uygulanmaya değer görülen proje seçildikten sonra, kentsel dönüşümü örgütleyecek kurum olan belediyeler başta olmak üzere tüm aktörlerin inte raktif bir ortamda bir araya gelmesi ge rekiyordu. Fakat sanki amaç proje elde edilmesiymiş gibi davranıldı. Bu arada yarışmacılara ödenen ödül miktarların ı n
294
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
da -ödüllerin sahiplerine epey geç öde nebi ldiğini hatırlatmalıyım- çok sınırlı olduğunu belirtmeliyim. Yani Europan ödül miktarı nedeniyle katılı nacak bir ya rışma değil. Cazibesi, çağ ırdığı ortamı n hareketliliğinden geliyor. Yarışma unutulduktan bir süre sonra bizde şok etkisi yaratan bir gelişme ile karşılaştı k: Yarışma alanlarından biri olan Zeytinburnu Sümer Mahallesi'ni "dönüştürecek" projeler ilan edilmeye başlandı . K i PTAŞ tarafından üretilmiş bu projeler mimarlı k kamuoyunun yakından tanıdığı klişelerle üretilmiş lerdi. Tipik K i PTAŞ projesiyle karşı karşıyaydık. Sanki hiç böyle tartışmalar yapılmamış, süreci ile birlikte böyle bir yarışma hiç düzenlenmemiş gibi, aynı cepheler, pencereler, çatılar, renkler yine karşımızda duruyordu ... Seçtiğ imiz yarışma alanlarına gelince: Belediyenin gündeminde bulunan ve h ızlı dönüşüm şansı olan alanlar üzerinde dur duk. i stanbul 'dan Zeytinburnu'nda, Antalya'dan da Kepez'de karar kıldık. Zeytinburnu, hem deprem bölgesi olması , hem de tüm aşamaları hala bün yesinde barındıran i stanbul'un ilk gece kondu bölgesi olması açısından öncelik li ilgiyi hak ediyordu . Antalya'daki Kepez bölgesi ise, gecekondulaşmanı n ilk aşamasına tekabül eden bir durumda idi ve imar baskıları ile sert dönüşümle re maruz kalman ı n eşiğindeydi . Türkiye kentlerinin modernleşme tarihlerinin tipik sorunların ı temsil etmeleri bakım ı n d a n Europan Koordinasyon Komitesi'ne de çekici göründü bu alanlar ve diğer konularla birlikte Avrupa kamuoyuna ilan edildi. BK: Ta m da siz "kentsel dönüşüm"den ba hsetmişken bu kavra m ı n algılanması ha kkındaki fikirlerinizi almak istiyorum. B u ta· n ı mlama, yarışman ı n düzenlendiği dönemde Türkiye'de şimdi olduğu kadar sık ve içi boşa ltı l m ı ş olara k d i le geti rilmiyordu. Kentsel dönü· şüm tartışmaları nda iki konuşma· cının aynı kavra mdan bahsederken aslında çok fa rklı şeyleri kastettiği· ne ta n ı k oluyoruz. Peki o dönemde bu kavrama nasıl yaklaş ı lıyordu? iB: Evet, o dönemde " kentsel dönüşüm" henüz belli kal ıplara dökülmüş bir kav-
Eylül 2008 ram değildi. Zeytinburnu ve Kepez ile yapılacak bir " iyi uygulama" başlangıcı çok önemli olabilird i . Zaten bizi u mut landıran da buydu . Kentsel dönüşüm bu tür tecrübeler üzerinden pozitif bir tanım kazanabilecekken bu gerçekle şemedi . U luslararası ortamiara taşınmış bir deneyimin görgüsünden mahrum kalındı ve bilindik usullere dönüldü. BK: Bu işler de "kentsel dönüşüm" şeklinde nitelendiri lebi l iyor tabii ... iB: Evet ve maalesef bu fırsat şimdilik kaçmış gibi görünüyor. Ama bunu tartışmak için hala çok geç değ i l , yarış man ın üzerinden sadece birkaç yıl geçti. Tekrar geri dönülüp ders çıkarılmaması için bir sebep yok. Zeytinburnu'nda başlamış bir uygulama henüz yok. Sümer Mahallesi'ne K i PTAŞ'ın tip projesini uygulamak yerine, yarışma sürecine kulak veren deneyimler yeni den gündeme alı nabil i r. Aynı şekilde başka bölgeler için hazırlanabilecek projelerde de bu modelin arkasındaki birikimden ders alınabilir. Bunlar hala mümkün . . . BK: Türkiye'nin katıldığı 8 . Europan ya rışmasını ele a l d ı ğ ı m ızda gözüme çarpan noktalardan biri de, konu başlığının "European Urbanity and Strateg ic Projects" gibi ta m da çözümlenmesinde sorun yaşanılan kavra mlarla i l g i l i olduğ uyd u . Zeytinburnu v e Antalya'nın dahil olduğu kategori n i n başlığı ise "Renewal for Which l n habitants" idi, ki bu da kentsel dönüşüm kav· ra m ı n ı n yanlış algılanmasının veya a l g ı lanamaması nın a lt ı nda yatan sosyal çeşitlilik sorununa deği nmek a n l a m ı na geliyor. Ya klaşımların de· ğ işebilmesi açısından bu başlıklar Türkiye için önem l i kaza nımlar sağ layabilir sanırım ... i B: Türkiye kentleşmesinin son yüz yıldaki temposu modern kentleşme sorunlarının hepsiyle birden yüzleştirdi içinde yaşadığı mız çevreleri. O nedenle Europan' ı n tüm temaları bizim için zen gin açı lımlar sağlayabilir. BK: Yarışmada birinciliğe layık gö rülen projeyi incelediğim izde de Zeytinburn u bölgesinin dönüşümü
için ele alınması gereken önemli noktalardan meseleye yaklaştığını görüyoruz. Sosyal çeşitlilikten yola çıkılması, ayrı mcılığı engelleme ça· lışmaları ve TOK i , K i PTAŞ gibi ku· ru mları n spekü lasyon üzerinden ger çekleştirdiği bazı "kentsel dönüşüm" projelerinin bölgedeki kullan ıcıya ne gibi zararlar verebileceği ve sonuçta işe yara maz hale geleceğ inden bah· sed ilmesi bu yönde oldukça olumlu sonuçlar doğurabil irdi. Bu ya klaşım, kentsel dönüşüm kavra m ı n ı şu anda olduğundan çok başka yerlere götü· rebilirdi değ il mi? iB: Evet. Bu nitelikte bir projenin gel mesi ve seçilmesi de tesadüf değildi. Konunun problematize edilmesinden ve sunulmasından da kaynaklanıyor. Başlangıçta yapılan problem tanımı ile en yakından alışverişe geçen proje seçilmiş oldu. Tabii şunu da hatırlatmak gerekir ki, bir proje hiçbir zaman büyük bir sosyal dönüşümü kendi başına başlatamaz. Buna ancak zemin hazır layabilir. Bu bağlamda da belediyeler, kamu kuruluşları ve sivil toplum ağları önemli roller üstlenebiliyorlar: Kentsel dönü şüm süreci, dışlamayı ve sınıf ayrı mını teşvik edecek şekilde de işletilebilir, bunları telafi edecek ve dayanışmayı güçlendirecek şekil de de. Kuşkusuz sü recin sınıf ayrımını teşvik edici şeki lde m i , yoksa telafi edici şekilde mi yaşana cağı tarafsız bir "iyi"nin yönlendireceği teknik bir süreç değildir. David Harvey gibi yazarların çoktandır üzerinde durdukları gibi sınıfların somut kent mekanları üzerindeki mücadeleleri, göreli kazanımları ve kayı pları söz konu sudur. Ancak ben yine de bu süreçlere zemin hazırlayan yönetim mekanizmala rının ciddi deneyim eksiklikleri olduğunu ve bazı fırsatların bu deneyimsizlik nedeniyle kaçı rıldığını, sonuçta da -bazı kesimlerin göreli kazançları söz konusu olsa da- herkese birden kaybetti ren sonuçların ortaya çıkabildiğini düşünü yorum. Zeyti nburnu'nda Europan'ın d ikkat çek meye çalıştığı konulara odaklanılabilse, herkes için ciddi bir tecrübe olurdu diye düşünüyoru m . Zaten yarışmanı n başlangıç aşamaları bu gayret i ç i n uy gun bir zemin oluşturm uştu.
Eylül 2008 BK: Bu noktada farklı bir konuya daha değ inmek istiyorum. Sanırım bu kaçınılmaz, çünkü bahsett i ğ i m iz kent i stanbul. 201 0 i sta nbul Avrupa Kültür Başkenti ka psamında ya pılan çalışma larda da yetkililerin sürekli dile getirdiği bir nokta var: "Yerel yönetimlerin ne kadar öneml i oldu ğunu anladık ve bunu ispatlamaya çalışıyoruz." Değişim süreçlerinin uzaması, d i le getirilen bu farkı nda lığa rağmen yine Europan yarışması gibi unutulmakla sonuçlanabilir mi sizce? iB: Bizim en büyük sorunumuz yaşadı ğımız sosyal değişimin hızı. Türkiye şu anda önceki kuşaklarda modernleş meye başlamış coğrafyaların çoktan geride bıraktığı bir değ işim temposu içinde. Biz ise hem dünyanı n güncel değişimlerine ayak uydurmaya, hem de yapısal sosyal değişimi gerçekleştirme ye çalışıyoruz. Değişimi yönetme tecrü besi n i, bu değişimi yaşarken edinmeye çalışıyoruz. Ü stelik dünya da yerinde durmuyor ve sürekli yeni mekanizma larla yüzleşrnek gerekiyor. Bir tecrübe daha siz onu edinirken eskimeye yüz tu tuyor. Dolayısıyla, özellikle de iç sosyal değişimi yaşarken çok sancılı bir süreç söz konusu oluyor. O herkesin diline dolad ığı "unutkanlık"ı buna bağlıyorum ben, yoksa ul usal 1 kültürel bir kendine özgülüğümüze değil. Modernleşme tarihi üzerine yaptığım karşılaştırmalı araştırmalar bu durumun sonsuza dek böylece sürmeyeceği n i , tecrübenin birikmesine izin veren göreli bir istikrara kavuşulabildiğini gösteriyor. Sonuçta mutlak bir istikrara varacağı mızı düşün müyorum , ancak bugünün tecrübesizl i k lerinin sonsuza kadar tekrarlanmayaca ğ ı n ı da biliyorum. Ö rneğin 201 0 süreci dolayısıyla üniversite atölyeleri ile bele diye organları eskiden hayal bile edile meyecek alışverişler gerçekleştirmeye başladılar. Planlama ve yönetim erkleri ile akademik ortamların yaklaşma eği liminde olduklarını gözlüyorum . Zaten eğer böyle olmasaydı , Arkitera M imarl ı k Merkezi 'nin Europan yarışmasını Türkiye'ye getirmesi de pek mümkün olmazd ı . " Yarışma açılması gerekince zaten biz açıyoruz, bununla ilgilenen büroları m ız var, dolayısıyla yeni bir usule hiç gerek yok." şeklinde yanıtlar
verebilirlerdi. Öyle olmadı; her ne kadar devamı getirilemese de bu organizas yona dahil oldular. Sürdürülememesinin nedenini ise tecrübe noksanlığı olarak görüyorum ben. Tecrübe eksikliği nedeniyle ne beklemeleri gerektiğini bilemiyorlardı . BK: Evet, a maç gerçekten de "iyi"
bir şeyler yaratmak olabilir, Sümer Mahal lesi'ne yap ı l ması plan lanan K i PTAŞ projesinin de bu ya rışma sü reci gerçekten hiç yaşanmamış gibi tanılılması bunu gösteriyor sanırım. i BB Başka n ı Kadi r Topbaş'ın " B u mahalleyi yen i lemektense yeni b i r ş e h i r yaratal ı m dedik. Zeytinburnu yeni N işantaşı olacak," şeklindeki açıklamalarını nasıl yorumluyorsu nuz? iB: Bu benzetmelerin de tecrübe ve hedef noksanlığından kaynaklandığını düşünüyorum . Zeytinburnu neden N işantaşı olsun ki? N işantaşı ayrı, Zeytinburnu ayrı yerler. Nasıl her semtin kendine özgü özellikleri varsa, Zeytinburnu da kendi tarihini yaşamış, kendi özelliklerini yüklenmiş bir semt olsun. Kentsel dönüşüm konusunda kayda değer deneyimlere sahip olunsa, bu tip benzetmeler yapmak zaten kim senin aklına gelmeyecektir bence. BK: Bu benzetmelerin yanı sıra " Hollanda'yı, i sviçre'yi örnek alıyo ruz," şeklinde açı klamalara da sık sık rastlıyoruz. Yarışmadan birincilik ödülünü alan projede ise özell ikle bunun tam tersi bir ya klaşım söz konusu. Başka yerleri örnek almanın, "alın tılamanın", başka şablonları kop ya lamanın bir bölge için çok yan l ı ş bir karar o lacağ ı n ı ve orayı bir süre sonra yaşanmaz hale getireceğini vurgul uyor tasarımcılar. Tam tersine o bölgeyi özel olara k ele almayı ve yerel sorunları özelleşmiş strateji lerle çözüm lerneyi öneriyorlar. iB: Bu meseleler gerçekten ciddiye alı nacaksa ve enine boyuna düşünülecek se, evrensel kentleşme tarihinin ve tec rübesinin iyi tan ınması gerekiyor. Tabii bu evrensel tecrübenin içinde Hollanda da, i sviçre de, N işantaşı da var. Bu evrensel deneyim sindirildikten sonra
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
295
zaten herhangi bir yer, ne N işantaşı , ne Zeytinburnu, n e d e i sviçre veya Hollanda kentleri böyle jenerikleştiril mez. Zeytinburnu'nun değişim hızına hiçbir zaman yetişilememiş aslında. Daha ilk gecekondular yapılırken kent plancıları , m imarlar burada kökl ü so run bölgesinin yeşermekte olduğunu farketmiş, konuyu tartışmış, ama daha onlar bunu yaparken mahalle büyümeye devam etmiş. Genişleyen sınırlar tartışı lırken gecekondular apartmanlaşmaya başlamış ve bugün orada yepyeni bir post-fordist ekonomik düzen var. Yapısal sorunlarla baş edilmeye çalışılır ken kendi içinde büyük bir sosyal deği şim geçiren bir bölge Zeytinburnu. i şte bu hıza hiçbir zaman yetişernemiş yö netim ve planlama erki. Bu yetişememe telaşı ile dünya deneyim i n i sindirememe birleşince "Şurayı bir temizleyelim, gü zel bir kent kural ı m , iş bitsi n ! " şeklinde yaklaşıveriyorlar. Sorun da bu rada za ten. Evet, "güzel" çevreler yaratmak her iradenin nihai amacıdır, fakat o hedefe ulaşmak dolambaçlı yollardan geçmeyi gerektirir. Bir sürü parametreyi hesaba katarak ve farklı sistemleri birlikte çalış tı rarak bir sonuca varabilirsiniz. Bugün "güzel" diye nitelediğimiz kent parçaları sırf güzel olsun diye yapılmam ıştır, tüm bu süreçler başarılı işletildiği için o sonuç elde edilmiştir. Nişantaşı da, Hollanda ve i sviçre kent parçaları da kimi spesifik sorunlarla uğraşarak, ve elbette birçok olumsuzluğu da yan ürün olarak üreterek oluştular. Ki bunların hiçbirisi de birer ideal olarak algılan mamalı . Kopyalayıp yapıştırmak hiçbir zaman doğru değil . Birinci olan proje, alana özgü çözümler getirmişti ve Avrupa modern yerleşme tarihinin görgüsünü iyi sindirmiş tasa rımcı lar oldukları belliydi. M eslek sahibi olmak, bu unsurları alıp başka yerlere yapıştırmayacak kadar iyi bilmek de mektir zaten. Bu perspektifle projenin tekrar ince lenmesinin iyi olacağ ını düşünüyorum . Özell ikle de yarışmada derece alan mi marların hiçbirinin şöhretli kişiler olma d ı klarının altını çizmek istiyoru m . 40 yaş altı genç m imarların katıldığı bu nitelikte bir yarışman ı n , klişelerini yarıştıran şöhretlerarası ortamiara göre farklı po tansiyeller barındırdığını düşünüyoru m .
296
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Benzer bir kapasite, Türkiye'deki yeni kuşak mi marlarda da var. Meseleleri kavrayabilen, farklı para metreleri hesaba katabilen ve sonuçlar üretebilen yen i bir kuşak yetişti. Onların eksiği tecrübe. Europan benzeri süreç ler hakkıyla yaşanabilse, onlar da derin lik kazanacaklar. BK: Bu açılardan düşündüğüm üzde Türkiye'deki m i mari yarışma an layı ş ı n ı da fa rklı yerlere götürebilecek bir yarışmaydı diyebiliriz değ i l mi? ie: Evet öyleydi . U marım tekrar g ünde me gelmesi sadece bizim aramızdaki bir konu olarak kalmaz, kamuoyunun ve yönetim organlarının i lgisini çeker. Sadece Zeyti nburnu'ndaki dönüşümün K i PTAŞ klişeleriyle yapı lmaması için değil, anlayış farklılığının enine boyuna yaşanabilmesi için . .
Sü rdü rülebilirlik S ı k ı c ı mı ? 1 0 Eylül, Abitare YAZAN: MICHAEL BRAUNGART ÇEviREN: GiZEM KAHRAMAN
Ben o kadar zeki sayılmam. Aslında daha çok orta düzey biriyim : H içbir zaman soğ uk duş almam, spor yapmam. Tırnakları m ı yerim . Yalnızca bir molekü ler tasarımcıyım. M oleküllerle başiarım ve sonra büyük resme bakarım . Ama ikisinin ortasında endüstriyel tasarı ma, grafik tasanma ve m imarl ığa ihtiyaç var. Genelde, insanlar çevreyi korudukların da daha az kötü olduklarını düşünürler. Alman Çevre Koruma Kurum u'nun söylediği gibi: " Lütfen çevreyi koruyun. Arabanızı bu kadar sık kullanmayın ! " B u şunu söylemekten çok farklı değil: " Lütfen çocuklarınızı koruyun. Onları bu kadar sık dövmeyin ! " Daha azı nı mahvetmekle hiçbir şeyi korumuyoruz. Yani bu daha az kötü olmakla ilgili değil, doğru şeyi yapmakla ilgili. Bütünsel güzellikle ilgili. Bugün M ilana'nun merkezi gibi bir kentsel bölgede, kapalı alandaki ortala ma hava kalitesi, dışarıdaki hava kalite sinden neredeyse üç kat daha kötü. Ve biz bu durumu daha da kötüleştiriyoruz, şimdilerde binalarımızı kapiayarak enerji tasarrufu yapmaya çalışıyoruz.
E ylül 2008 Sonuçta Naziler kazanıyor. Almanya'da eğer binan ızı kaplatırsanız vergi kredisi alıyorsunuz - aslında özel gaz odaları inşa etmek için para desteği alıyorsu nuz. Geleneksel tasarımımızdaki hiçbir ürün, hiçbir ayakkabı , hiçbir mobilya bir binanın içinde kullanılmak için tasarlan mad ı , yalnızca ucuz olmaları ve güzel görünmeleri için tasarlandı. Ama aynı zamanda size olumlu haberler de ver mek istiyorum: Herhangi bir lüks marka n ı n sahte bir kopyası , normalde daha az toksik madde içeriyor. Başka bir deyişle, eğer sahte bir ürün alırsanız, sağlığınız için yararlı olabilir - ya da en azından daha az za rarlı . Çocuk oyuncaklarından ve Mattel gibi büyük bir imalatçıdan konuşal ı m . Amerikan Başkanı Bush tarafından 2003'te Yeşil Kimya Ö dülü'nü aldığım da, Mattel'ın nasıl olduğunu gösterme tırsatım oldu -ve hala var- çocukların sağlığını bozarak para kazanma. 1 5 yıldan uzun bir süredir ürünlerini analiz ediyoruz ve rahatlıkla söyleyebiliriz ki geçen yılın tehlikeli Barbie bebekleriyle ilgili haberler bir hata değildi, bebekle· rin standart kaliteleri bu. Toksik gazların miktarı, herhangi bir gaz istasyonunda yaşayan bir çocuğun maruz kalabilece ği nden çok daha fazla. Bu oyuncaklar üst statüdeki çocuklar için tasarlanma mış. Ben de dedim ki: "Sayın Başkan, kimyasal silah bulmak için l rak'a gitmek zorunda değilsiniz. i şte buradalar. Bu doğrudan terörizm ve yurt savunması kesinlikle yok. Bunlar bağışıklık siste m imize karşı üretilen kitle imha silah ları." Ancak bütün plastiklerin ismini lekelemek istemiyorum. Lego veya Playmobiller çok güzel oyuncaklardır. Onlar d ışarıya gaz vermiyorlar. Veya, çocukları n ız hiç ağı r metal içermeyen F I M O'yla oynadı mı? B u , iyi tasarımla ilgili bir soru. Al Gore'un fil m i , " l nconvenient Truth"u (Uygunsuz Gerçek) izlediniz mi? Gerçekten uygun olmayan üç şey var. Birincisi: Al Gore sekiz yıl iktidar daydı ancak çevre için iyi hiçbir şey yapmayı beceremedi. Hatta endüstrinin tutsağı olarak Kyoto'daydı ve Kyoto Protokolü'ne taş attı . i kincisi: Gore sera etkisinin etik bir problem olduğunu düşünüyor. Ama insanlar krizde olduk larında ahlaki değerleri unutuyorlar.
Etik bir problem haline getirmek, bunu unutacağ ımız anlamı na gel iyor. Sera etkisine karşı önlem almayan kişi geri zekalıdan başka bir şey değildir. Yani bunun için etiğe ihtiyacınız yok. Ü çüncü nokta en kritik olanı: Al Gore aşırı nüfusun asıl sorun olduğunu söylüyor. Bu temelde, bir çocuk görür görmez , " Kahretsin, aşırı nüfus. Varolmasan daha iyi olurdu. Ben de varolmasam daha iyi olurdu" diye düşünmek anlamına geliyor. Amacımız gerçekten ayak izim izi sıfıra indirmek m i olmalı? Tabii ki, her ayak izi toprak yıkımı ve erozyon demek. Ama aynı zamanda suyun toprakta daha uzun süre kalması anlamına geliyor. Her ayak iziyle yeni bir sulak arazi üretiyor sunuz. O zaman neden bunun yerine daha büyük bir ayak izi istemiyorsu nuz? Bu gezegende her zaman yeterli enerjimiz olacak. Güneşi nasıl hasat edeceğimizi öğreneceğiz -ve Stanford Ü niversitesi'nde gördüğüm kadarıyla, bundan çok uzak değiliz- ama henüz sınırsız sayıda kullanılabilen malzemeler üretemedik . " Beşikten mezara" anlayışı nı sürdürürsek, uzun vadede iki milyon i nsan bile çok fazla gelecek. Bütün bunlar sürdürülebilirlikle ilgili bugünkü tartışmayı doğurdu . Ama size şunu söy leyebilirim, sürdürülebilirlik sıkıcıdır. Sürdürülebilirlik minimumdur. " Kız arkadaşınızia ilişki niz nasıl?" sorusuyla karşılaştığın ızda ne dersiniz? Sürdürülebilir mi? O zaman " Senin için üzgünüm," derim. Tasarım ise sür dürülebilirliğin tamamen zıttıd ı r. Eğer sürdürülebilir olsaydık hala ağaçlarda yaşardı k . Sürd ürülebi lirlik aynı şeyleri tekrar tekrar devam ettiriyor. Bunun ye rine sürdürülebi lirlikten çok daha önemli olan i nsan oluşumuzu ve yaratıcılığımızı övmeliyiz. Bu yüzden bana inan ı n , bu gezegende fazla değiliz. Gezegendeki karıncaların toplam ağırl ığını bir elinize ve insanların toplam ağırlığını da diğeri ne alırsanız, karıncaların ağırlığının dört kat fazla olduğunu görürsünüz. Yalnızca sayı ları değil, karıncaların dünya üzerindeki toplam ağırlığı da insanları nkinden fazla. Dahası, yaşam süreleri çok daha kısa. Ve fiziksel ola rak bizden çok daha ağı r çalıştıkları için, karıncaların enerji tüketimi 30 milyar insanınkine karş ı l ı k geliyor. Görüldüğü gibi, durum sayıca fazla olmamızla
E ylül 2008 ilgili değ i l . Karıncalar atık üretmiyor. Onlar atıklarını aza indirmek zorunda değiller. Onlar gıda üretiyorlar. Bu yine bir tasarım sorusu. Biz doğru tasarımı yapmak için çok aptalız. Eğer " beşikten mezara" yaklaşımını sürdürürsek, her zaman azaltma, sakınma, küçültme ve suçluluk yönetimine bağlı kalacağız: Daha az kötü hissetmek de çevresel verimlilik olabilir. Aslı nda çevresel ve rimlilik gerçekten çirkin. Biliyorum, son zamanlarda tasarım dergilerinde tam tersini okuyoruz. Ama verimliliğin hiçbir şeyi çözmediği noktasına dikkat çekmek istiyorum. Yaln ızca her şeyi kusursuzca yanlış ya pıyor. Bir şeyi yanlış yaparsanız, kusur suz yapmayın, çünkü o zaman kusursuz bir yanlış elde etmiş ol ursunuz. Güzel tasarım ise kusursuzca verimsiz oluyor. Mozart ya da Van Gogh'u düşünün: Tamamen verimsiz. Birine aşık olmayı düşünün: Tamamen verimsiz. Verimli seksi düşünün: N e kadar da çirkin . Mesela, b i r demet çiçeği düşünün: Tamamen verimsiz. Yani verimlilik ve etki leyicilik arasında önemli bir farklılık var. Etkileyicilik bir şeyleri doğru yap mak demek, ne olursa olsun. O zaman neden "siz" tasarımcılar iyi şeyler yapmaya başlamıyorsunuz, on yıl içinde yalnızca besin üretecek şeyler? Bundan sonra gerçekten gezegeni ve üzerinde yaşayan herkesi destekleye bilirsiniz. Hemen mükemmel olmanıza gerek yok , ama gelecek hedeflerinizi beli rleyebili rsiniz. Karı ncalardan öğre nin. Gıda, teknoloji için olduğu kadar bi yosfer için de iyidi r, bir arabanın frenleri, yiyecekler, hatta deterjanlar bile biyos fere yararlı olacak şekilde tasarlanabilir. Çamaşır makinesi, televizyon veya bilgisayar gibi tüketici ürün leri teknoloji için yararlı hale gelebilir. Gerçekten bir şey tüketiyor olmasalar bile tüketiciler hakkı nda konuşmaya devam ediyoruz. Tuttuğunuz futbol takımı kazanmadı ğ ı i ç i n televizyonunuzu ısırsanız bile, o n u tüketiyor olmazsınız. B e n toprakta ayrışabilirim, sen ayrışabilirsin. Ne var bunda?! Bu yine de sadece en azı. Artık yararlı olmak istiyoruz. 2000'de Unilever içi n yalnızca ayrışabilir olma yan bir dondurma paketi geliştirmeye başladık. Donduğunda ince bir zarken, oda sıcakl ığında zararsız bir sıvıya
dönüşüyor. Birkaç saatte ayrışıyor. Çöplerin hala büyük bir mesele olmayı sürdürdüğü i talya için bu bir gelişme olabilir. Başka bir örnek de MoMA ta sarım koleksiyonunun bir parçası olan yenilebilir kumaş. Sizin işinizi yapmamanız yüzünden ta sarımcı olmam acınacak bir durum de ğil mi? Çok zehirleyici oldu kları için çöp yakma fırınına iki defa gönderilen mobil ya döşemeciliğinde kullanı lan kumaşlar, yenilebilir malzemelerle değiştirilebilir. Yan i temelde koltuğ unuzu kullanırken bir yandan da onu "yiyorsunuz". Kolay bir şeymiş gibi görünüyor. Ama bu sizin konunuz olmal ı ! Tasarımcılar sizlersiniz. Neden sizin sorumluluğ unuzken, bunu ben düşünmek zorundayım? Eğer koltuğun atığı zeh irliyse, tasarımemın kendine saygısı nerede? Müşterilerinize zehirli atık m ı satıyorsunuz? Ne kadar garip. Bu durum, "beşikten beşiğe" dü şüncesinden geliyor. Bu zevk almakla, her şeyi yeniden keşfetmekle ilgili. Artık daha az kötüyle değ i l , iyiyle ilgili. Kötü yalnızca iyi tasarımın eksikliğinden kay naklanır. Ve bütünsel kalitenin eksikliği de toplam güzelliğin eksikliğidir. O za man hep beraber iyi tasarım yapalı m .
2 0 0 9 Yı l ı P r i "t z k e r M ima r l ı k Od ü l ü v e Av r u p a Bi r l i ğ i Mode r n M ima r l ı k Od ü l ü Ad a y l a r ı Be l i r l e n i y o r ..
. .
10
Eylül
Arkitera M i marlı k Merkezi, 2009 yılı Pritzker M imarlık Ö dülü ve Avrupa Birliği Modern M imarl ı k Ödülü aday larını belirlemek üzere geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da iki kurumdan nominatörlük (aday gösterme) teklifi aldı ve çalışmalarına başladı. Ö dül jü rilerinin değerlendirilmesine sunulmak üzere Avrupa Birliği Modern M i marlı k Ö d ü l ü ' ne aday projelerin belirlenme si için iki yılda bir, Pritzker M imarlık Ö d ü l ü ' ne aday m imarların belirlen mesi için ise her yıl farklı ülkelerden
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAiÜ
297
mimarlara, eleştirmenlere, uzmanlara, müze yöneticilerine, yazariara ve akade misyenlere nominatörlük teklif ediliyor. Arkitera M imarlık Merkezi yöneticile rinden Ö mer Kanıpak da, Türkiye'den nominatörlük teklifi alan isimlerden biri.
Prit-z ke r Mima rlık Öd ülü
·.-t "' Q) N ':ı �
ı.. c .-i + c c: c "' c: ı.. Q) u o � c: o Q) ...J
The Hyatt Foundation tarafı ndan 1 9 79'dan beri her yıl verilen Pritzker M imarlık Ö dülü, yeteneği, önsezileri ve sorumluluk bilinciyle, topluma ve m imar lığa anlam l ı katkılar sağlayan m imarları onurlandı rıyor. " M imarlı ğ ı n Nobel Ö dülü" olarak tanımlanan Pritzker, her sene, adaylar arasından kimin, hangi projeleriyle ve hangi nedenlerle bu büyük ödüle layık görülebileceği üzerine mimarlık cami asında tartışma yaratıyor. Mimarlığın en prestijli ödülü olarak kabul edilen Pritzker M i marlık Ö dülü'nün nominatör leri, her milletten; devlet memurları , ya zarlar, akademisyenler, m imarlar, m imar l ı k kurumları ya da sanayiciler arasından seçiliyor. Bugüne kadar 47 ülkeden, SOO'den fazla naminatör belirlendi.
Av r u p a Birl iği Mode r n Mima rlık Öd ülü Avrupa Birliği Modern M imarlı k Ö dülü ( M ies van d e r Rohe Ö dülü) ise Avrupa Komisyonu ve Fundaci6 M ies van der Rohe tarafından iki yılda bir,
298
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E ylül 2008 (2003), Florian Nagler 1 Kaufmann Holz AG Dağıtım Merkezi, Bobingen, Almanya (2001)
Pritz ke r Öd ülü Kaz a n a n Mim a rl a r
r
�kusursuz ve yüksek nitelikli yapım tekcr niğini yenilikçi bir anlayışla ortaya koyan � c Avrupa'daki mimarlık eserlerine veriliyor. :ıc Bu kapsamda iki yılda bir, iki ayrı ödül c :ı .... veriliyor: Tüm Avrupa'da profesyonel < ID ., m imarların uluslararası çalışmalarını "' ,.,. teşvik etmeyi amaçlayan Avrupa Birliği -t ID Ö Modern M i marlık dülü, konsepti, tek "'.... nik ve konstrüksiyon kalitesiyle öne çı ;ı: c kan projelere veriliyor. Yükselen M i mar ID-t Özel Ödülü ise, başarılı genç mimarları 3c -t destekleyerek kariyerleri için iyi bir baş- � langıç sağlıyor. Avrupa Birliği M odern Mimarlık Ö dülü adayları, Avrupa'daki farklı ülkelerden uzmanlar ve ulusal mimarlık derneklerine üye m imarlar ta rafından nomine ediliyor. Nominatörlerin belirlediği adaylar, Ödül J ürisi'ne su nuluyor. J üri'nin finalistler arasından seçtiği projeler ödül katalogunda ve sergide yer alıyor. 2005 yılında Avrupa Birliği Modern M imarlı k Ö dülü için, Türkiye'deki nominatörlük görevini üstlenen Arkitera M imarlık M erkezi tara fından Yükselen M i mar Özel Ödülü'ne aday gösterilen isimlerden Emre Arolat, Antalya'da 2004 yılı içerisinde tamamladı ğ ı M inicity projesiyle ödül sergisine ve kataloga girmeye hak ka zanm ışt ı . 2007 'de ise, Han Tümertekin ve Eylem Erdinç tarafı ndan tasarlanan Çanakkale'deki SM Evi projesi yine Arkitera M i marlık M erkezi Yöneticisi Ö mer Kanıpak tarafından aday göste rilerek, finalist olarak seçilmiş ve ödül katalogu ile sergide yer almıştı.
Jean Nouvel 1 Fransa (2008), Richard Rogers 1 i ngiltere (2007), Paulo Mendes da Rocha 1 Brezilya (2006), Thom Mayne 1 ABD (2005) , Zaha Hadid 1 i ngiltere (2004), Jorn Utzon 1 Dani marka (2003), G lenn M u rcutt 1 Avustralya (2002) , Jacques Herzog ve Pierre de Meuron 1 i sviçre (2001 ) , R e m Koolhaas 1 Hollanda (2000), Sir Norman Foster 1 i ngiltere ( 1 999), Renzo Piano 1 i talya (1 998), Sverre Fehn 1 Norveç ( 1 997), Rafael Moneo 1 i spanya (1 996), Tadao Ando 1 Japonya ( 1 995), Christian de Portzamparc 1 Fransa (1 994), Fumihiko Maki 1 Japonya ( 1 993), Alvaro Siza 1 Portekiz ( 1 992), Robert Venturi 1 ABD ( 1 9 9 1 ) , Aldo Rossi 1 i talya (1 990), Frank O . Gehry 1 A B D (1 989), Gordon Bunshaft 1 ABD ve Oscar N i emeyer 1 Brezilya (1 988), Kenzo Tange 1 Japonya ( 1 987), Gottfried Boehm 1 Almanya (1 986), Hans Hollein 1 Avusturya (1 985), Richard Meier 1 ABD ( 1 984), leoh Ming Pei 1 ABD ( 1 983), Kevin Roche 1 ABD ( 1 982), J ames Stirling 1 i ngiltere ( 1 98 1 , Luis Barragan 1 Meksika ( 1 980), Philip Johnson 1 ABD ( 1 979)
Av r u p a Bi rliği Mode r n Mim a rlık Öd ü l ü Ka z a n a n la rı
Emilio Tunon A lvarez ve Luis M . Mansilla 1 M USAC, Castilla Lee'ın'da Çağdaş Sanat M üzesi , i spanya (2007), Rem Koolhaas 1 Berlin'de Hollanda Konsolosluk Binası, Almanya (2005), 2003 - Zaha Hadid 1 Kuzey Hoenheim Terminali ve Otoparkı, Estrasburg (2003), Fransa, Rafael Moneo 1 Kaplıca Merkezi, San Sebastian, i spanya (200 1 ) , Peter Zumthor 1 Bregenz Sanat M üzesi, Avusturya (1 998), Dominique Perrault 1 Fransa U l usal Kütüphanesi, Paris, Fransa (1 996), N icholas G rimshaw & Partners 1 Waterloo i stasyonu, Londra, i ngiltere (1 994) , Esteve Soneli ve Francesc Rius 1 Belediye Stadyumu, Barselona, i spanya (1 992), Sir Norman Foster & Partners 1 New Stansted Havalimanı, Londra, i ngiltere ( 1 990), A lvaro Siza 1 Banco Borges e l rmao, Vila do Conde, Portekiz (1 988)
Yü kselen Mima r Özel Öd ülü Ka z a n a nları Matija Sevk, Vasa J . Perovic Matematik Fakültesi, Ljubljana, Slovenya (2007), NL Architects; Pieter Bannenberg, Walter van Dijk, Kamiel Klaasse, Mark Linnemann 1 Basketbol Sahası, Utrecht, Hollanda (2005), Jürgen Mayer H. 1 Scharnhauser Park Belediye Binası, Ostfildern, Almanya 1
Ye n i New Yo r k 1 1
Eylül, Financial Times
YAZAN: EDWIN H EATHCOTE ÇEviREN: GiZEM KAHRAMAN
M u hammed Atta, Dünya Ticaret Merkezi'nin Kuzey Kulesi'ne doğru Boeing 767 'yle uçarken, m i marlığın bir şehri tanı mlamaktaki gücünü belki de Manhattan'da yaşayan birçok i nsandan daha iyi biliyordu . Kahire Ü niversitesi M imarlık Bölümü 'nden mezun olan Atta, Hamburg'da şehi r planlamada öğrenciyd i . Onun ve topluluğunun şeh rin silüetinde bıraktığı boşlu k ve New York ruhu, şehrin bina kültüründe en alışılmadık değişimlerden birini teşvik etti: Dünya şehirlerinin silüetlerini şekil lendiren, sürekli olarak dünyanı n farklı yerlerinde bulunan, birçok ödüller ka zanan uluslararası m i marların katkıların ı
Eylül 2008 sağlad ı . Rogers, Piano, Nouvel, Herzog & de Meuro n , Koolhaas gibi çağdaş mimarinin büyük isimlerinin hepsi şimdi burada i nşa ediyor. New York mimarlığa yeni uyanmış değ i l . Büyük ihtimalle, modern çağ ı n herhangi b i r metropolünden çok daha güzel ve dikkat çekici binalara sahip. Hatta, bir yüzyıldır çağdaşlığın şehri. Kent her zaman kendi mitolojisiyle sap Iantıiı oldu ve uzun zamandır mimarlığı için kendi içine döndü. Empire State ve Chrysler gibi profilinde manyetik etkisi olan önemli anıtları, başka bir yerde neredeyse bilinmeyen, yerel mi marlar (Shreve, Lamb & Harmon and William Van Alen) tarafından tasarlandı. M üteahhitleri etkilerin bir karışımı olan alışılmad ı k bir ortak dil yarattı. Bunlar M <1) arası nda: lzgara plan, demir çerçeveM 1.. ler, büyük tavan arası pencereleri, Art M ı::ı Deco Aztec stili, ışığın sokağa ulaşma- Mo tJ) sını sağlayan ve kanyon etkisini önleyen M o;;ı girintiler, demir yangın merdivenlerinin M > matrisleri göze çarpıyor. Sonra, moder- w nizmin kusursuz çizgi leri Deco'nun �
azalan piramitlerinin yerini alırken , ana d i l , ucuz ve hızlı bir şekilde yapılan yüksek, dilsiz kuleler dikme mekaniz masına alçaltıldı. Sendikalara rağmen, ağı r yönetmelikler ve hukuk davalar ı , "düşük ortak payda" mimarlığına ve yenilik korkusuna neden old u . Yerel mimarlar sonucu biliyord u , müteahhitler tekelieşebilmek için çaba harcadı lar ve yüklenici şirketler şehrin dışına bakmayı önemsemediler. Yarım yüzyılda, mima risi alışılmış ve büyümesi engellenen bir hal aldı. i kiz Kuleler bu geleneğin zirvesiyd i , daha büyük, daha kalı n ve dilsiz kulelerin tek dikkat çeken özelliği boyutlarıyd ı . Gökdelenler krizle birlik te yükselmeye devam ettiler: Empire State ve Chrysler Binaları Wall Street çöktüğünde tamamlandı , Rockefeller Merkezi Roosevelt'in 1 930'1ardaki anıt sal yapı çalışmalarının bir örneğiydi ve Dünya Ticaret Merkezi ağır borçlarla ve suçlarla boğuşan New York'un en zayıf döneminde bitirildi. Dünya Ticaret M erkezi büyük ve d ilsiz olabilir ama
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
299
bu Manhattanl ılaşmış bir büyüklük ve dilsizli kti. Kuleleri o kadar çok yükseldi ki şaşırtıcı bir hal aldı . James Marsh'ın filmi Man on Wire'da, Philippe Petit kabioyia kuleler arasındaki boşluğu ge çerken, kulelerin gücü bize bir kez daha hatırlatıldı. Ama bu boşluk 2001 'de kulelerin yıkı mıyla yaratılanla karşılaş tırıldığında hiçbir şey değildi. Boşluk ve onu doldurmanın hikayesi, binaların ticari bir mekandan veya mülkten daha fazlası olabileceğini unutan bir şehi rde, mi mariye olan ilgiyi artırmak için bir ka talizör oldu. Lower Manhattan Development Corporation (Aşağı Manhattan Geliştirme Kurumu), yerel bir firma olan Beyer Biinder Selle'yi arazinin master planı n ı yapmakla görevlendirildi. Onun heyecan yaratmasa da mantıklı olan altı önerisi protestoya neden oldu: Gerçekten bu arazi daha fazlasını m ı h a k ediyordu? Geliştiriciler yarışmaya zorlandı ve sert bir tartışmadan sonra, Polonya doğ u m l u , Alman asıllı ve bir za manlar New York'lu olan, hafıza ve tra jedi hakkındaki düşünceleri , Berlin'deki Yahudi M üzesi gibi etkileyici binalarını şekillendiren avangard mimar Daniel Libeskind seçildi. Libeskind'in 1 1 Eylül'ün acımasızl ı ğ ı n ı gösteren krateri korumaya yönelik orjinal fikrinden vazgeçildi. Onun yerine Libeskind'in kristal gökdeleni , Larry Silverstein'ın gözde m imarları olan S kidmore, Owings & Merrili (SOM) tarafından Dubai veya G uangzhou'ya aitmiş gibi görünen şahsiyetsiz ticari bir kuleye dönüştürüldü. Arazi için planla rının m imari hırstan yoksun olduğuna dair üstü kapalı bir onayla Silverstein, Norman Foster, Richard Rogers, Fumihiko Maki gibi uluslararası yıldızları arazinin etrafına kuleler inşa etmekle görevlendirdi. Sadece 10 yıl önce, bu tip uluslararası bir m imari karışım kabul edilemezdi, sadece yerel m imari kabul görüyordu. Şimdilerde ise kendi imajına esir olmuş kent diğer kentlere bakmayı öğreniyor. Ö nemli yabancı işverenler den Silverstein sadece New York'lu diğer büyük geliştiricileri taki p etti. Bu değişimin sebeplerinden biri ise 1 1 Eylül'e meydan okuyarak kuleleri canlandırma azmi . 1 1 Eyl ü l suçluların dan M uhammed Atta ve işbirlikçileri
300
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
yüzünden ise kulenin formu mahkum hale geliyor. Son gelişmelerin ayırt edici özelliği olan artan tasarım bilinci ve ticaret teşviği ile değişim kısmen gerçekleşti. Ama bu gelişim uluslararası mimari nin benimsendiği kentler olan gelişen, dinami k Londra ve Berlin'den Abu Dabi ve Tokyo'ya kadar birçok kentte gizli bü yük bir krizin de işaretiydi. New York'ta ise durum bu değil. New York'ta d ina mizmle titreyen yaya yollarında büyük bir hücum gibi olan sıkışıklıktan dolayı sokaklardan dumanlar çıkıyor. Şimdi ise 1 1 Eylül'den dolay ı , finans merkezi ya da üstü örtülmüş sayiuiaştırma gibi üs tünlükle ilgili güvensizlikten dolayı kent şaşırtıcı kibrini kaybetmiş görünüyor. Artık N ew Yorklular kendi yurttaşlarına güvenemiyor ve dünya mimarlığının gü venilir radikallerine başvuruyor. Şu anda New York'taki büyük ano nim şirketleri ve kültür enstitüleri aynı çizgi üzerinde yer alıyorlar. Şehrin merkezindeki yeni kuleleri tasarlamak için öncelikle Hearst Anonim Şirket i , Foster Ortaklığı ile birleşti v e Art Deco kent binasının gövdesinden gelişen bir kesme kule inşa edildi. 2006 yılında açı lan bina bilindik boş kutulardan oldukça farklıyd ı , yaşayan bir elmas kafesi andı rıyordu. Daha sonra Renzo Piano tarafından tasarlanan New York Times Binası ise nerdeyse görünmez bir gökdelendi . Ve kültürel yapılar. Yoshio Taniguchi'nun m i nimalizmle yeniden şekil verdiği MoMA. Bu yeni müze binası Bowery binasıyla parlayan Japon m imarisinin parlak zekalarından SANAA tarafı ndan yapıldı. Ve tabii ki apartman projeleri. Manhattan'ın geliş tiricileri bunun için öncelikle star mimar arayışına g i rdiler. Jean Nouvel'in Andre Balazs için tasarladığı 40 Mercer, karlı bir ün kazanmayı sağlayan Herzog & De Meuron'un, lan Schrager için tasar lad ı ğ ı , melez kahverengi kumtaş ı , l oft ve apartman projesi, 40 Bond, SaHa'nun eski püskü endüstrisini de etkilerneye başladı . Fakat gerçek değişim henüz başlamadı . Ü ç gökdelen halen çağdaş mimari içinde çok merak uyandırıyor ve tartışılmaya devam ediliyor. Oyun , Fransız m imar Jean Nouvel'in tasarla dığı 75 katlı kafes sistemden yapılan MoMA kulesi ile başladı . Strüktürü
Eylül 2008 açı k bırakılmış olan bina tamamlandığı zaman konstrüksiyonun iç güzelliği de açığa çı kacak. Herzog & de Meuron'un Tribeca'daki Leonard Caddesi Gökdeleni (proje önümüzdeki ay yayınlanacak), şehrin si lüetine yeni bir hareket getiriyor: Kristal kutular yığını ve bu yığın ın sı kıştırdığı Anish Kapoor'un ilginç heykeli. Bir de Rotterdam'dan , Office for Metropolitan Architecture'ı n (OMA) One Madison Park' ı . Bu eksantrik ve akıllı bina, izdiham kültürünün karak teristik Manhattan mimarisine katkı sını değerlendiren, 1 978 tarihli enfes " Delirious New York" kitabını bize geti ren Rem Koolhaas'ın projesi. O MA'nın Metropolis, Dada ve Busby Berkeley arası nda, piramitlerden ve ziguratlardan oluşan yeni bir dünya öne ren kışkırtıcı projesi, Manhattan etkisi taşıyor. Şehrin karakteristik özelli klerine uygun ama tamamen ters yönde merdi venler ve teraslar göze çarpıyor. Komşu binalara doğru sendeleyerek eğilen gökdelen, temiz hava sirkülasyonu için geniş mekanlar yaratırken, çevredeki yapıların ışık almasın ı engellemiyor. 1 960'1arın başında ortak ifadenin patlama yaşamasıyla Manhattan m ima risinde görülen entelektüel, strüktürel ve estetik kaygı eksikliğini geri getiren One Madison, dünyan ın en ünlü m imar l ı k ofislerinin yaratıcılığının doruk nokta sını oluşturuyor. Şehri tanımlayan rolüy le proje, m imarlığa karşı takınılan tavrı biraz öteye götürüyor. Peki bu yeniden tanı mlama New York'un karakterini ge liştirecek mi, yoksa kötüleştirecek mi? Farklılığıyla ve çeşitliliğiyle övünen birçok kozmopolit kentte olduğu gibi New York da en azından her gün, sağlam bir yapı ve garip rastlantısal bir güzellik sunuyor. Karmaşık demir yangın merdivenleri dokusunun, hotdog standlarının ve yangın muslukları nın renklendirdiği sokaklarının, yükseltilmiş demiryolu sistemi n i n , ihtişam l ı ölçüleriy le engebeli kent silüetinin ve pej mürde manzarasının uyumu ve sağlam lığı kanıtlan mış. Fakat gün geçtikçe şehrin yı pranmış, fonksiyonel ve etkileyici kal d ı rımları giderek soluyor. Yapım aşamasında olan High Line'ı canlandırma projesi, New York için ol dukça önem taşıyor. Proje süreci kentin
birçok sorununa çözüm kaynağı olacak nitelikte. Diller, Scofidio ve Renfro'nun Field Operations ile birlikte tasarladığı ve düzenlemesinde biyolojik çeşitlilik sergileyen egzotik bitkilerin kullanıldığı lineer park, bina yoğunluğuyla dikkat çeken Chelsea için olumlu bir gelişme. Çünkü park, bir konstrüksiyon üzerinde yükseliyor ve yayalara "Geçilmez" tabe lalarıyla karşılaşmadan bölgenin sadece tüketime değil üretime de katkıda bu lunduğu günlere ait endüstriyel yapıların arasında gezintiye çı kma i m kanı tanıyor. Etrafını saran konut kuleleri ise, her ne kadar kul lanıcıya farklı maceralar vaat etse de bölgeye kişiliğini kazandı ran yapıların kalitesine sahi p değ i l . N e w York'ta güncel tarzları v e " terke dilm işliği", göz alıcı lık ile sıradanl ı ğ ı bir arada tutan şey, kentin karmaşık yapı sı. " Fiat I ran" olarak adlandırılan Fuller Binası ve Guggenheim M üzesi gibi öne çıkan yapılar, sert mizaçlı, anonim ve "günlük yaşama ait" başka yapılar tarafı ndan çevreleniyor. Sadece bina ların dikkat çekmesi ve bir bütün olarak bölge farklı l ı kları nın zamanla önemini yitirmesi ise katı bir yaklaşım. Bu yapı ların bulunduğu bölgelerin "potansiyel kuleler sergisi"ne dönüşebileceğ i , bu konuda ortaya atılan düşüncelerden biri. Star konut kuleleri sisteminin git tikçe daha yavaş işlemesi ve dairelerin eskisi gibi hızlı satı lamaması bu düşün ceyi doğrulasa da, kule trendinin hala devam ettiği söylenebilir, en azından şimdilik. i kiz Kuleler'in kaybı, N ew York'un ifşa ol ması ve d ünyaya karşı korunmasız kalması anlamına geliyor. Kentin kendini algılama biçi mini değiştiren bu dönüm noktası , 1 949 yılında E. B. White ta rafından öngörülmüştü. Soğuk savaş başlangıcından önce kaleme aldığı bir makalesinde " Kent, tarihinde ilk kez yok edilebilir durumda. Uçakların bir kez uçması bile kuleleri yıkabilir, köprülerin çökmesine neden olabil ir, bu rüyayı sonlandırabilir," diyen White, " Dünyada, tüm kentliler her an yok olma ihtimalinin sertliğiyle yaşamak zorundadır, New York'ta ise bu gerçek diğer kentlere göre daha yoğ un. Çünkü zaten New York diğer kentlere göre daha yoğun bir yapıda, bir hedef olarak her zaman öncelik taşıyor ve sapkın hayalleri olan
Eylül 2008 kişileri cezbediyor," sözleriyle makalesi ni bitiriyor. White'ın öngörüsünün gerçekleşmesi için 50 yıldan fazla bir süre yeterli oldu. 1 1 Eylül 'deki patlama sadece bu keha netin akıllardan silinmeyecek bir sahne sini yaratmakla kalmadı , kuleler kentinin yeni bir bakış açısıyla algı lanmasına da neden oldu. H ızla değişen New York'un "Manhattansı" imajını korumak ise önem li hedeflerden biri olacak. Bölgeyi yeni den inşa eden yabancılar, kentin ruhunu bir şekilde tekrar yakalayabilmeli, her ne kadar Amerikalılar bunu başarama mış olsa da. Bu, New York için kritik bir dönem: i stikrarlı olmalı ve "diğer her yere" benzeme tehlikesinden korunmalı.
Ba ş k a n To p b a ş · " H i l"t o n a ra z i s i n e y e n i yapıya izin ve rme y ı z .1 . . " •
11
Eyl ül, istanbul Büyükşehir Belediyesi
i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kad i r Topbaş, Kentsel Sit Alanı'nda kalan H i lton arazisiyle ilgili imar planı değişikliğini Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Kurulu onayiasa bile kendileri nin onay vermeyeceğini söyledi . CRR'de " 2008-2009 Tiyatro Sezonu ve Yeni Sahne Projelerinin Tanıtım Toplantısı"na katılan i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadi r Topbaş, toplantı sonrası gazetecilerin sorularını cevaplandı rd ı . Başkan Kadi r Topbaş, H ilton arazisi i m a r planına ilirazla ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti: " Bölge zaten Kentsel Sit Alanı olarak ilan edilmişti. Kurul buna onay verse bile biz planlarımııda bunu işleyeme yiz. Çünkü bu bölgedeki emsaller bell i . Ciddi b i r yoğunluk gelebilir. Talep edi len emsal uygulamaya konduğu taktirde burada Gökkafes'e benzer rezidans adı altında büyük yapılar çıkar. Burası i stanbul Bağazı'nın silüetinde çok etki leşim noktasında. Esasında i stanbul'un Galata Pera Bölgesi ve Beyoğlu sırtları yüksek yapıları kaldırmayacak noktalar. Çünkü burada yükseklik olarak Galata Kulesi var. Onunla hiçbir yapının yarış maması lazım."
Maslak hattındaki yüksek yapılardan bir hat bulunduğunu bildiren Başkan Topbaş, ancak Beyoğlu bölgesinde yoğunluk getireceği , yeşil alanları azaltacağı için izin yüksek yapılara izin verilmeyeceğ ini kaydetti. Bazı siyasi çevrelerin i stanbul 'da yeşil alanları yok ederek imara açtı kları iddia ettiğini be lirten Kadi r Topbaş, "Bir takı m alanların imara açı ldığı bütün yanlış. Böyle bir şey yok. i mar planlarıyla ilgili 4-5.000 imar tadilatı yapıldığı söyleniyor. Böyle bir şey asla yok. Bin civarında tadilat yapıldı. Yapılan tadilat sayısına yol düzenlemeleri, köprü, kavşak düzenle meleri de dahil. Ancak ilçelerden gelen talepler doğrultusunda arazilerde par sel boyutunda düzenlemeler yapılabili yor" diye konuştu.
Sü reç Devam Ed iyo r Topbaş, Şişli Belediye Meclisi'nin Hilton arazisiyle i lgili talebi onaylama sını nasıl değerlendirdiği yönündeki bir soruya ise şu cevabı verdi; "Onu artık Şişli Belediyesi'ne sormak lazım. Ana planları, 5000'1ik planları Büyükşehir yapar. Metropoliten planları Büyükşehir yapar. Şehrin tamamı n ı görür. i lçe Belediyesi kendi ölçeğinde görür. Kendi ölçeğinde baktığ ında bunu göremeyebilir. Kent bütünü içine baktığımız zaman değerlendirmeyi plan cılarımız ona göre yaparlar. Bu yapılan itirazlar vardı tekrar belediyesine iade edildi. Prosedürün bir süreci var. Süreç işliyor. Şişli planları içinde planlarda mevcut emsali koruyan planları itiraz edilerek farklı bir talep gelmiştir. Şişli Belediyesi ' nden geçmiş dahi olsa, bunun esas değerlendirmesini kent bütünlüğü içinde Büyükşehir Belediyesi yapacaktır. Kaldı Şişli Belediye Başkanı ve bazı meclis üyeleri bizim meclis üye lerim izdir. Değerlendirme birlikte yapı l ı r."
AKP ' n i n Pa r k O"t e l ' i Ya n l ı ş Ye r e Pa r k E"t"t i 1 2 Eylül, Birgün YAZAN: ONURKAN AVCI
i stanbul Taksim'de bir hayalet gibi boş duran Park Otel için geri sayım başla d ı . i stanbul Park Oteli'nin temeli 1 989 yılında Bedrettin Dalan'ın başkanlığı
ARKİTERA MİMARLIK ALMANACh
301
döneminde atılmış, N urettin Sözen'in i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasından sonra kentin "silüetini ve tarihi yapısını" bozduğu gerekçesiyle önce inşaat durdurulmuş ardından da 20 katı yıkılmıştı. i stanbul Taksim'deki Park Otel'i 2005 yılında Sürmeli ailesinden satın alan G lobal Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman , otelin yerine rezidans ve alışveriş merkezi yapmayı planlıyordu. Daha sonra i stanbul'da uzun yıllardır yapı m ı yarım kalan Taksim Park Oteli'ni dünyan ın ikinci zengin ismi Warren Bufett, G lobal Yatırım Holding' i n sahibi Mehmet Kulman'la birlikte aldığı açıklansa da iş dünyasının köstebekleri Tüpraş'ın % 1 4'1ük hisse darı i srailli Sami Ofer'in gizli ortak oldu ğuna işaret etmişti. Park Otel'de imar haklarını artırdığı gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine Şehir Plancıları Odası tara fından açılan davada, önce Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi , sonra mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi heyeti şehi r plancılarıyla hemfikir olan bir rapor sundu. Oysa AKP i ktidarı Turizm Bakanlığı eliyle 2006 yılında Park Otel'in içinde bulunduğu alanı turizm bölgesi ilan etmiş ve Park Otel'in bulunduğu arsada turistik tesisin yanı sıra konut ve alışveriş merkezi yapılabil mesinin de önünü açmıştı.
Şe h i r Pla ncıları Umut-lu
Şehir Plancıları Odası i stanbul Şube Sekreteri Tayfun Kahraman, bilirkişi heyetinin kararından memnun oldukları nı söyleyerek bu güne kadar ki durumu şöyle özetledi: " i stanbul'da imar için en fazla 3 emsal verilir ama Turizm Bakanlığı i stanbul'un silüetini bozacak projelerin önünü açmak pahasına bu oranı 6 emsale çıkardı . Biz de buna itiraz ederek yargıya başvurmuştuk. Bilirkişi raporu sevindirici ve yargının bu rapor doğrultusunda karar verece ğinden umutluyu m . Bilirkişi bizimle aynı kanıya vardı . Ö rneğin raporda, kulla nılan bir çok katın bodrum kat olarak gösterildiği ve böylece yok muamelesi yapıldığı, yapının ve ilgili projelerin yo ğunluk arttırıcı olduğu ve ulaşım ilişkile rini bozacağı gibi tespitler var ki biz de yıllardık bunları söylüyorduk."
302
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
B i r Ke n t- i Ne Ku s u r s u z Ya p a r ? 12
Eylül, Times Online
YAZAN: DEYAN SUDJIC ÇEviREN: GÖKÇE ARAS · ARKiTERA.COM
Koşuşturma, kültür, temiz sokaklar, olim· piyatlar. Design M useum'un direktörü Deyan Sudjic cennet bir metropol için böyle bir menü veriyor. Kent plancı ları bir sonraki savaşlarda kavga etmek için son savaşın taktik· lerini kullanmakla meşguller. Design M useum'un arşivindeki 20 yıllık mek· tupta eski bir Southwarklı plancı eğer gücü olsaydı muz rengindeki depoyu müzeye dönüştürme uygulamasını veto edebileceğini ve bu yüzden de konseyin koruma politikasına da itiraz ettiğini anlatıyor. Neyse ki konsey bu dönüşüm· deki duyarl ılığı gördü. Böylece Design M useum bu hafta kentlerin planlanması ve gelişmesi üzerine bir sergi olan "Tasarım Kentleri: Dünyayı Değiştiren 8 Ö nemli An"a ev sahipliği yapabiliyor. M uz depoları bugünlerde gündem dışı ama bu alan bütün d ünyadaki kıskanç plancılar tarafından çalışılıyor, Tate Modern'in başarısına dayanan kül tür odaklı kentsel yenileme stratejisinin de onunla rekabet etmesi bekleniyor. Avustralya'ya yaptığım bir gezide ilk defa "geçici cennet sendrom u"nu duymuştum. Bunu kolayca şöyle ifade edebil iriz, sevdiğimiz şeyleri tahrip etme eğilimi. Kentin geleceği ile ilgili olan bu konferanslarda bu konu öne çıkıyor. Eğer bir kent kendine iyi gelecek ze· kice bir fikre sahipse, bu fikirleri inşa etmeye başlayacak olan yarışmacılara bu zekice fikirleri aşılamak sadece bir konferans uzaklığında. Brisbane'nin plancıları kentin ben zerleri olan Seattle ve Vancouver'daki plancılarla, bu bölgelerin hava kirliliği, trafik, ekonomik durgunluk ve bozulma· dan kaçan serbest kent nüfusunun sığı· nağı haline gelmesiyle nasıl ilgilendikle ri hakkında konuşuyorlar. Kısa vadede; doğal kademelenme, ucuz konut, kısa mesafeler ve temiz havaya sahi plermiş gibi görünüyor. Fakat birçok insan bu· rada yaşamak istediğinde, çoğ u n lukla evler pahalılaşıyor, ev ve iş arasındaki mesafeler ve kentteki hava kirliliği art· maya başlıyor. Gelecekte başı dertte
Eylül 2008 olan kentleri belirlemek zor değil. Bu kentlerin; yoksulluk, yüksek oranlı be bek ölüm leri, bıçakla yaralanma fazlalı ğ ı , çokuluslu şirketlerin işten çı karmaları ve kapanmaya doğru gitmesi ve arızal ı kent ulaşım sistemleri gibi çok yönlü yoksunlukları var. Bozulan kentler tanımlanan strateji· >leri zor benimseyebiliyorlar. Bu öneml i , 0 "' U> çünkü çoğumuzun planlanmış durumun o:ı üzerinde dağ ı n ı k canlılık gibi değiştirile- E:ı <.D mez bir tercihimiz var. Tokyo, çok büyük, çok kalabalık ve ezici bir şekilde çirkin. Fakat aynı zamanda Tokyo'da yaşam c: o oldukça eğlenceli. Brezilya Rio'dan "' o daha sağlıklı ve boş. Fakat ikisi arasın :ı: da bir tercih yapmak gerekirse kimse M o .. isteyerek Brezilya'yı seçmez. Yani :ı > kusursuz bir kent varolamaz: Bir kentin c: o tıpkı Tokyo'nunki gibi yeraltı metroları, ı: .. Venedik'teki gibi ilham veren kayıkları, w 'Stockholm'deki kadar güzel gün batışı olmalı. New York M üzesi ve onun 24 sa- � Q) .,.., atlik kültürü, Berlin'in ucuzluğu, yüksek o .. tavanlı apartmanları ve Hong Kong'un a. o enerjisi olmal ı . Londra'daki gibi bütü E U> nüyle değişik yaşamiara toleransı olmal ı , .i.. bu değişik yaşamların hepsi yan yana � .i birlikte görülebilmeli. Nepal'deki gibi "' .i U> sokak hayatı ve Zürih'teki gibi sokak .. o temizliği olmal ı . Geçenlerde yerel yöne <.> .i tim versiyonu çıkan Dale Carnegie'nin + M " Dost Kazanma ve i nsanları Etkileme o .. Q) Sanatı" adlı kitabı son iki 1 O yıllık döne E Q) min kent politikalarını tan ımlıyor. Yeni :.:: o
nesil belediye başkanları yerel yönetim sanatını tıpkı i ngiltere Premier Ligi'ne mükemmel forvet arayan menajer gibi ele alıyorlar. Bir yaklaşım da olimpiyat· larda sergileniyor. Fakat Atina'nın stad yumların etrafındaki yabani çiçekleri püskürtmesi gibi, bu sistem çoğunlukla çalışmıyor. Başka bir güvenilir yedek leme ise, frapan mimarinin şubesi G uggenheim Müzesi'nin bayisinde yapıldı. Bilbao'ya kadar, i spanya'daki bütün iddialı kentler m imari bir simge yapma konusunda takıntılılar. Özellikle mühendis mimar Santiago Calatrava'n ın doğum yeri Valencia, bu tartışmaya açı k olguya odaklanmış. Calatrava b i r yaya köprüsü, bilim müzesi, planetaryum ve kullanışlı olmayan ıstakoza benzeyen bir opera evi inşa etmesi için Valencia'ya davet edilmiş. Körfez bölgeleri şim dilerde fena halde devasa ölçekli bir müze binasına kilitlenmiş durumda. Araştırmalara göre, bunlar müzelerin inşa edilebi ldiği ve başarı lı olduğu kent ler değiller, sadece boşlukların doldu· rulduğu tasarımlar yapmak yeterli. Bu Tasarım Kentleri sergisi için bir başlangıç noktası . Tasarım kültürünü şekillendirmiş dünyadaki bir avuç ken tin tarihlerindeki önemli anlara nasıl bakılması gerektiği . Great Exhibition, Londra dünyanı n en büyük kenti oldu ğ u zamanlarda 1 851 tarihinde açıldı. Modern dünyan ı n imajını oluşturan ser gi 1 908'de Viyana'ya taşındı - Freud ve
Eylül 2008 Mahler'in tasarı mlarının yanında, Otto Wagner modern kent treni i nşa etti, Adolf Loos ve Josef Hoffmann sosyal kafe binasına şekil verdiler. Savaş son rası Los Angeles'da, Charles ve Ray Eames popüler modüler evlerini inşa ettiler ve atomlardan evrene uzanan bir de film çektiler. Sergideki bazı kentler zayıf. Ö rneğin Bauhaus'un yedi yıllık evi olan Dessau'nun sadece 80.000 nüfu su var. Fakat Dessau her yerdeki sanat ve tasarım eğitiminin doğasını değiş tirmiş. Bugünlerde bunun mümkün ola bileceği ise kuşkuya açık. Günümüzde büyük kentlerin , kültür konusunda baskınlıkları var. Belli bir yoğunluk de recesinin kent çalışmasına ne yaptığını biliyoruz. Ama bize asıl zahmet veren herkesi bu çalışma için teker teker ikna etmek. Özellikle geçmiş yıllarda bele diyeleri ödeme yapmaya ikna etmeye gücümüzün yetmemesi. Başarılı kentler öncelikle değişime açık olmalılar. Katı kalıplarla kıstırılmış ve gelecekteki ola nakları kısıtlanan kentler ise başarısız olmaya mahkumlar.
. Izmi r Büyü kşeh i r Belediyes i �erne. ral-tı Ça rşısı Ust" Or-tü ve Kent" Mobilyala rı Ulu sal Fi kir Ya rışması Kolokyumu Yapıldı 1 2 Eylül YAZAN: BATU KEPEKÇiOGLU
i zmir Büyükşehir Belediyesi Kemeraltı Çarşısı Ü st Ö rtü ve Kent Mobilyaları Ulusal Fikir Yarışması ' n ı n üç ana tartış mayı kapsayan kolokyumu, jüri başkanı Cem Açıkkol'un konuşması ile başladı. Birinci tartışma, hali hazırdaki üst örtünün otantikliği ve yeni bir üst ör tünün meşruluğu ekseninde gelişti. Tasarımın meşruluğu kabul edildiğinde bu yeni tasarım ı n nasıl bir dile sahip olacağı i le ilgiliydi . Ü çüncü olarak ise katılımcılar ödüller verilirken yarışma şartnamesindeki ilkelere sadı k kalınıp kalınmadığını masaya yatırdı. Ne bele diye yetkililerinin, ne de jüri üyelerinin
kolokyum boyunca yarışma şartname sinde tanımlanan ilkeler üstünde tam bir mutabakata varamad ı ğ ı , zaman zaman kendini gösterdi. Bölgedeki üniver sitelerin akademisyenleri, varolan üst örtünün yeterli olduğun u , ayrıca bunun Kemeraltı'na karakter veren öğelerden biri haline geldiğini hatırlatırken, yeni örtünün bu bağlamda gereksiz ve ya bancılaştırıcı olacağı n ı savundu. Jüri başkanı Cem Açıkkol'un, yeni bir örtüyü meşru kılacak ve varolan örtüyü tasfiye etmek için şartnarnede belirtilen gerekçelerle çelişen " Biz eski örtüden rahatsız değ iliz," ana fikrini taşıyan açık lamasının salondaki bazı dinleyicileri şaşırttığı gözlendi. Cem Açıkkol, açık lamalarında ayrıca -şartnamede belirtilen özgünlük ilkesine rağmen- yabancı bir m imarın projesine çok benzeyen bir projenin ödül grubunda yer almasının bir problem olmayacağını öne sürdü. i zmir Konak Belediye Başkanı Ali Muzaffer Tunçağ, binalardan bağ ı msız bir taşıyıcı sistemin uygulama problem lerinden dolayı asma-germe sistemden çok daha zor gerçekleştirilebileceğini ve asma-germe sistemlerin şartnamedeki ilkelere aykırı olmasını anlaya madığını belirtirken, i zmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Kemeraltı Tüccar Odası Başkanı , asma-germe sistemlerden oluşan imaj ı n kabul edilemeyeceğini ısrarla vurguladı . Karamsar bir havanın hakim olduğu söylenebilecek kolokyumda, j üri üyeleri ve belediye yetkilileri katılımın bekle nenden az olduğu ve projelerin genel olarak tatmin edici olmadığı konusunda
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
303
hemfikirdi v e b u n u h e r fırsatta d i l e getir di. Bu tavır, jüri olarak yaptıkları seçim lerin dolaylı olarak tartışılmayacak kadar önemsizleştirilmesi demekti. Bu durum, yarışma kolokyumunda doğrudan orta ya konan projelerin ele alınması yerine, toplantının " Kemeraltı'nın gelişim i " ve "yarışmanın meşruiyeti" odaklı tartışma larla sürmesine neden oldu.
1.1. . Ve n e d i k Mima r l ı k Bie n a l i ' nden İ z l e n im l e r 1. -
1 5 Eylül
YAZAN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
1 3 Eylül 2008 tarihinde Teatro Piccolo'da yapılan açılış ve Altın Aslan Ödül Töreni'yle 14 Eylül'den itibaren ziyarete açılan 1 1 . Venedik Mimarlık Bienali için hazırlanan projeler ana etkinlik mekan ları G iardini ve Arsenale'in yanı sıra şehrin farklı yerlerine dağılmış diğer sergi salonlarında 23 Kasım 2008 tari hine kadar görülebilecek. Venedik Lagünü kenarında eski bir tersane olan Arsenale'in doğu bölü münde yer alan önemli binalardan bir kısm ı , eski dok ve antrepolar, 1 999 yılında "dAPERTutto" başlığ ıyla ger çekleştirilen 48. U luslararası Sanat ._ � Serg isi'yle birlikte kapsamlı bir res c o-l torasyon programından geçirilerek .o o-1 Gl sergi alan ına dönüştürülmüş. Arsenale _J içindeki Corderia, Artiglierie ve Tese, ;ı o .>f. o tarihten bu yana Venedik M i marl ı k '0 Bienali'nin sıra d ı ş ı sergilerine ev aı
· ·
304
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
sahipliği yapıyor. 1 1 . Venedik M imarlık Bienali'nin Arsenale ziyaretçilerini ilk olarak bienalin ana temasıyla aynı adı taşıyan "Orada: Binanın Ötesindeki M imarlık" sergisi karşılıyor. Frank Gehry, Zaha Hadid, Massimiliano Fuksas, MVRDV, U N Studio, Asymptote Architecture, N igel Coates, Coop Himmelb(l)au gibi yıldız isimleri tek bir çatı altında toplayan sergi toplam 30 ayrı projeden oluşuyor. David Rockwell, Casey J ones ve Reed Kroloff'un "mimari evrenleri" birbiri ardına sıraladığı film projesi serginin ilk ayağı . Rockwell, Jones ve Kroloff, bu interaktif enstalasyonla, fiziksel kısıtlar dan kurtulmuş bir sinema özgürlüğünün, davranışları ve sezgileri nasıl etkilediği ni araştırıyor. Asym ptote Architecture'ın takip eden enstalasyonunda ise bilinçaltına yönelik 3 evle geleceğin bir prototipi kurgulan mış. Bir bilimkurgu filminden çıkagelmiş bu pürüzsüz plastik ve loş ışıkla yaratı lan evler, arzuları ve korkuları sindirerek, onlara somut ve huzursuz edici bir görünüm kazandırmayı teklif ediyor. An Te Liu tarafından tasarlanan bir başka enstalasyon ise "Cioud (Bulut)" ismini taşıyor. Çok sayıda hava temizleme aletiyle oluşturulan obje, gerçekte kor kularımızın en temelinde yatan bakteri, alerjen, rahatsız edici duman ve kokuya atıfta bulunuyor. Coop Himmelb(l)au'nun "Astrobal lon 1 969 Revisited Feed Back Space" ismini taşıyan enstalasyonu içine girilebilen dev, şeffaf bir " beyin" balonu. Bu dev balonun içine girip hazırlanan kolları
Ey1ü1 2008
U) o
U)
"" :J u..
o c: o
....
1. o o Q) >
g
;:
.... E
....
U) U)
o :ı:
tuttuğunuıda karşınızdaki ekranda kan bası ncınız beliriyor. 1 969 yılında Coop H immelb(l)au tarafından kağıt üzerinde tasarlanan ancak dönemin teknolojik olanakları dahilinde hayata geçirileme yen " Feedback Space" projesi, sınırları kesin olarak bell i olmayan fakat içinde çevremizi değiştirebileceğimiz teknoloji leri barındıran bir odanı n prototipi. Arsenale'de yer alan bir diğer ens talasyon da " P ritzker Ö düllü i lk Kadı n M i mar" Zaha Hadid'e ait. Hadid'in " Lotus" adını verdiği mobilyalar, din lenme, oturma, saklama ünitelerinden oluşuyor. Eğri çizgileri ve dairesel formlarıyla bu sarı mobilyalar daha ilk gözünüze iliştiğ inde bile Hadid'e ait diyebilirsiniz. Hadid'in tasarımının biraz ilerisinde 1 3 Eylül Cumartesi günü gerçekleştirilen açı lış töreninin hemen ardından 2008 Altın Aslan Yaşamboyu Başarı Ö dülü 'yle onudandırılan Frank Gehry'nin enstalasyonu bulunuyor. Gehry, bienal için tasarladığı enstalas yonda, 2008 Serpentine Pavyonu'nun tasarımında da kullandığı uzun ince ah şaplarla adeta bir Bilbao Guggenheim M üzesi iskeleti çıkartmış. Gehry'nin bienal kapsamında 12 Eylül 2008 günü Teatro Piccolo'da yaptığı konuşmasının ardından salondan bir dinleyici kendi sine bu enstalasyonun yeni bir projenin habercisi olup olmadığını sordu, ancak Gehry'nin yan ıtı, merakla bekleyen din leyicilerinin beklentilerini boşa çıkarttı: " H ayır, Aaron (Betsky) bienal için bir şey tasariamamı istemişti ve ben de öyle yaptım." Bienalde, "Dij ital çağda büyük kurttan kim korkar?" sorusuyla
"C o .,
-t :J Q) ., (/)
projelerini adlandıran Penezic & Rogina Architects'in enstalasyonu ise "sadece duvarlardan ibaret olmayan" evlerimizin, su, hava, ısıtma ve soğutma sistemini çıplak bırakan yeni bir ev tasarımıyla karşımıza çıkıyor. UN Studio'nun bienal öncesi nde basına yansıyan imajlarıyla merak uyandıran " Değişen Oda"sı ise Arsenal'deki en büyük tek parça obje lerden bir tanesi. Minimalist çizgilere sahip " Değişen Oda"nın içinde ziyaret çileri farklı laşan , küçülüp büyüyen imaj lar karşılıyor. G uallart Architects / IAAC 1 C BA tarafından tasarlanan ve klav yeler aracılığıyla kontrol edilebilen bir dünyan ı n kurgulandığı " Hyperhabitat", bienalin görsel anlamda etkileyici bö lüm lerinden bir tanesi . Enstalasyon i le bilgisayar gücünün sadece i letişimi ko laylaştıran bir araç değil aynı zamanda ilişkileri yönlendiren bir araç olarak da gösterilebilmesi amaçlanmış. Matthew Ritchie Aranda 1 Lasch'ın, Arup AG U işbirliği ile tasarladığı projede yerden, duvarlara hatta mekan boşluğuna taşan bir desen kurgulanmış. Bu dev desen Ierin hemen bitişiğinde ise MVRDV'nin artık hayatın içine g i rmesinin vaktinin geldiğine i nandığı "gökarabaları"nın test sürüşü yapılıyor. Philippe Rahm
Eylül 2008 Architects'in biri ısınan diğeri sağuyan iki farklı plakayla yarattığ ı minimalist nesne ise iklimi yeniden düzenlemeye yarıyor. Arsenale koridorlarında üzerlerinde " Küresel Fırsatçı" gibi ibarelerin bulunduğu evleriyle tavana asılı cansız mankenler, çöp kovaları, plastik bira kasaları gibi nesneleri görürseniz Droog & Kesselskramer'ın "Yalnız Kasabası"na gelmişsiniz demektir. Teknolojiyle bera ber kentlerde iletişimin giderek azaldı ğına, bu nedenle de 2020 yılında artık herkesin yalnız olacağı gibi bir düşü somutlaştıran kasaba, tercih edilen malzeme, ren k ve yerleşimiyle "bina ların ötesindeki mimari"yi sorgulayan bienale oldukça sade fakat etkileyici bir yorum katmış. Arsenale'in en büyük enstalasyonu olan devasa yeşil kutunun tasarım ı ü n l ü mimarlar Massimiliano v e Doriana Fuksas'a ait. Kutunun üzerindeki ufak bölmelerden içeriye baktığınızda her gün yanından hiç farketmeden geçti ğimiz günlük yaşamdan basit kesitleri yakalıyorsunuz. 1 1 . Uluslararası M imarlık Sergisi'nde G reg Lynn Form'un renkli, sürdürülebi lir ve birbirinden ilginç oyuncakları nın yanı sıra, Diller Scofidio + Renfro ise iki dev ekranda gösterilen kent imaj larıyla, oturduğunuz yerden görsel bir seyahat imkanı sunuyor. "Orada: Binanı n Ötesindeki M imarlık" sergisi kapsamında Atelier BOW-WOW'a ait " Fu rnivehicle" ı n karşısında bir başka dikkat çekici enstalasyon yer alıyor: Barkow Leibinger'i n metal borular ara cılığıyla tasarladığı " N omadik Bahçe". Arsenale'deki ana temayla aynı adı yaşıyan sergiyi Estonya, Hırvatistan, Costa Rica - Ekvator - El Salvador Panama - Peru , Şili, Arjantin, Karadağ ve Meksika pavyonları izliyor. Ayrıca Domus Academy ve Everyville Yarışması için ayrılmış iki ayrı bölü m bulunuyor. Domus Academy pavyo nunda bienal süresince çeşitli paneller düzenlenecek. Everyville Yarışması için ayrılan alanda ise ödül için aday göste rilen projelere ait detaylı bilgi ve görsele erişmek m ümkün. Estonya'nın Arsenale'de bulunan "Gas Pipe" projesi, aslında bienalin ana mekanlarından bir diğeri olan
G iardini'de yer alan geniş sarı bir boru nun içindeki kameradan ekrana yansı yan görüntülerden ibaret. Şili pavyonu için hazırlanan ahşap yüksek sehpaların üzerinde Şili mimarisinin önemli eserle rine ait küçük maket örneklerini görebi liyorsunuz. Hallandalı grafik tasarım firması Thonik'in bienal için basitleştirilmiş semboller, koyu çizgiler ve renkler kul lanarak ürettiği grafik kimliklerin üzerine işlendiği büyük Çin el yapımı halılar da Arsenale'daki son pavyonu oluşturuyor. Bienal hakkındaki izlenimlerimizi yarın da size aktarmaya devam edeceğiz.
Be l e d i y e d e n Ac a r i s t" a n b u l ' a Ye n i R u h s a -t 1 5 Eylül,
NTVMSNBC
Eski Çevre Bakanı Osman Pepe ile Acarlar firmasını karşı karşıya getiren Acaristanbul Viiları'na Beykoz Belediyesi'nden yeniden ruhsat verildi ğ i ortaya çıktı. Geçen yıl Acaristanbul'da villa inşa atları n ı n orman arazisine verilen izinden fazla yayıldığı iddia edilmişti. Beykoz Belediyesi önce yıkım kararı vermekte zorlandı. Ancak Orman Bakanı Osman Pepe'nin ısrarı ve resmi itirazlarıyla be lediye encümeni çekişmeli bir ayiama sonucunda viiialar için yıkım kararı aldı. Bunun üzerine Acar i nşaat, i dare Mahkemesi'ne alınan yıkım kararı için itiraz etti. i stanbul 4. i dare Mahkemesi, Acaristanbul için verilen yıkım kararı ile ilgili olarak yürütmeyi durdurma kararı
"C <D :ı lll N
"" o ;o
o cc f'· :ı o )> ., o :r "" -t lll o -t "'
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
305
aldı . Bu karar, h e m Acarlar'ı h e m de yıkım sonrasında tazminat davalarıyla karşı karşıya kalacağ ını düşünen ama bakanlığın ısrarı ile yıkım kararı alan Beykoz Belediyesi 'ni rahatlattı. Mahkeme, daha sonra karar vererek belediyeni n verdiği para cezalarını da kaldırd ı . Acarlar bu karara dayanarak ruhsatın yeniden verilmesi talebiyle be lediyeye başvurdu. Beykoz Belediyesi daha önce orman katliamı yapıldığı iddi asıyla yıkım kararı verdiği 1 44 villa için tekrar ruhsat verilmesine karar verd i . Belediyenin, idare mahkemesinin kararına dayanarak ruhsatı verdiği be lirtiliyor. Ancak Beykoz Belediyesi'nin yerel mahkemenin kararına itiraz hakkı n ı kullanmadan ruhsalı tekrar verdiği be lirtiliyor. Şimdi gözler Osman Pepe'nin ardından Çevre ve Orman Bakanı olan Veysel Eroğlu'na çevrildi.
ıyla rma r a y I n ş a a t- ı Du rdu r u l d u 1 5 Eylül,
Evrensel
Cumhuriyet tarihinin en pahalı ve en çok tartışılan ulaşım projelerinden Marmaray, Tabiat Varlı kları nı Koruma Kurulu tarafından " ruhsatı olmadığı" gerekçesi ile durduruldu. 550 konutun 5 ila 15 metre altından geçmesi plan lanan tünelin güzergahı , kağıt üzerinde yapılan bir plan değişikliğiyle 25 metre kuzeye kaydırıld ı . Tarihi yarımadada ça kılacak bir çivi için bile Kültür ve Tabiat Varlıkların ı Koruma Kurulu ya da bilinen adıyla Anıtlar Kurulu'ndan izin alınması
306
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
gerekirken, tünelin adanın yer yer bina ların 5 ile 10 metre altından geçmesi planlanıyor. Ancak bu plan için ruhsat alınmadığı bildirildi.
Ça n � a y a ' n ı n ODTU P l a n ı ' n a Büy ü k ş e h i r ' de n Ret" Ç ı k t- ı 15
E ylül 2008 aya yetişir. Eğer yardımcı olmazsa biz iki aya kadar planı yaparız. Anadolu Bulvan ' nda Konya Yol u ' na (Çırahan Lokantası ' na) çıkan yol önceki yıllarda planlara geçmiş zaten. Biz de bu sene yapacağ ımız planla yolu açmak istiyoruz. Armada'n ı n önünde sıkışan trafik de açılacak. Eymir için de ayrıca bir plan lama yapacağız. Yen i plan içine al ınıp Ankara halkına kazandırılacak. Eymir'in bu yıla yetişeceğini sanmıyorum . "
Deniz Baykal'ın da onay verdiğini öne sürdü. Saltoğl u , " Bi r buçuk yıl önce Sayın Baykal'la görüştüğümüzde kendi si ODT Ü 'den yol geçirilmesi için ODT Ü yönetimini arayacağını söylemişti. Kendisi de yard ı mcı olacağı n ı söylemiş ti" diyerek ortaya ilginç bir iddia attı. ODT Ü 'nün siyasi çekişmelerin kurbanı yapılmaması gerektiğini sa vunan C H P ' l i Fethi Yaşar, "Gökçek ODT Ü 'nün %40'ını alacağ ı m diyor. Elinizi vicdanı nıza koyun. Ankara' n ı n iki akciğerinden biri. Birisi AOÇ yı llardır talan edildi. ODT Ü 'yü korumak, orayı ol uşturanlara teşekkür etmek gerekir" diyerek planı nın iptali n i eleştirdi .
Eylül, Hürriyet
YAZAN: DENiZ GÜREL
" Gökçek O DT Ü 'yü yıkacak m ı " tartışmaları son buldu derken, Büyükşehir Belediye Meclisi önce 1 992 yılında yapılan planı iptal etti, sonra Çankaya Belediyesi 'nin geçen ay tamamlayarak Büyükşehir'e yolladığı O DT Ü planını reddetti. Başkent' i n gündemini uzun süre meşgul eden "Gökçek O DT Ü 'yü yıka cak m ı " tartışmaları son buldu derken Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül ayı olağan toplantısının son gününde aldığı kararla O DT Ü 'yü tam anlamıyla plansız bıraktı. Çankaya Belediye Meclisi ' nde geç tiğimiz ay geçirilen O DT Ü 1 / 1 000 ve 1 /5000 ölçekli planlarını " mevzuata uygun olmadığı ve teknik eksikliklerinin bulunduğu" gerekçesiyle Büyükşehir Belediyesi'nde oy çokluğuyla reddedi lirken , 1 992'de yapılan 1 /5000 Ö lçekli Nazım i mar Planı da güncelliğini yitir diği gerekçesiyle yine oy çokluğuyla reddedildi. Meclis, ODTÜ 'ye yönelik koruma amaçlı imar planını Büyükşehir Belediyesi'nin yapmasına karar verdi. Çankaya Belediyesi konuyu mahkeme ye götürmeye hazırlanırken, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, " B u yıl sonuna kadar Anadolu Bulvan'ndan Konya yoluna geçişi sağlayacak yolu açmak istiyoruz" dedi. Çankaya Belediyesi'nin Büyükşehir Belediyesi'ne gönderdiği imar planının sekiz ayrı maddede aykırılıklar taşıdığını iddia eden Gökçek şunları söyledi:
Eymi r Yei"işmez "Çankaya'nın gönderdiği karar sekiz ayrı maddede kanuna aykırı. Biz koru ma nazım imar planını yapacağız. Plan toplantılar sonucunda oluşacak. Eğer ODT Ü yard ı mcı olursa önümüzdeki
ODTÜ Ta r-tışması
Ö te yandan Meclis'in Çankaya Belediyesi 'nin planı n ı ve 1 992 yılında iptal edilen kararı iptal etmesi tartış malara yol açtı. C H P G rup Başkan Vekili Fazı! G üleken, " O DT Ü her zaman Türkiye'nin yüz akı olmuştur. Bozkır bir alanı Ankara'nın nefes alınan bir alanı haline getirmiştir. Bu iptal kararı doğru değildir" ded i . Kararın ODT Ü 'nün K ızılırmak suyu konusundaki çıkışı ndan ve ODT Ü 'deki profesörlerin Büyükşehir Belediyesi aleyhine verdiği bilirkişi kararları yüzünden alındığını iddia eden G ü leken, "Tıpkı Hacettepe' nin imar sorununun çözüldüğü g i bi ODT Ü 'nün sorunu da Çankaya Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ve O DT Ü iş birli ğiyle çözülmeli" diyerek kararın iptaline karşı çıktı.
"Baykal onay verdi" İddiası Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Seyfi Saltoğlu O DT Ü 'den yol geçiril mesi konusunda CHP Genel Başkanı
1.1. . Ve n e d i k Mima r l ı k Bie n a l i ' n de n 2 I z l e n irn l a r .
1 6 Eylül
YAZAN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
1 895 yılından bu yana Venedik Bienali'nin tarihi sergi mekanı olarak kullanılan G iardin i , i talyan Pavyonu'nun yanı sıra farklı dönemlerde yapılmış 30 ülke pavyonuna daha ev sahipliği yapıyor. 60'ın üzerinde projenin sergilendiği i talyan Pavyonu, G iardini'nin diğer ülke pavyonlarıyla kıyaslandığında daha ön ceki bienalierde de olduğu gibi gerek içeriği gerekse de m imarisiyle göz dol duruyor. Pavyon , " D eneyim Masterları", " Deneysel Mimarlı k" ve " Kenti Yüklemek"
Eylül 2008
)>
başlığını taşıyan üç ayrı bölüm halinde kurgulanmış. Dev i talyan pavyonundan içeri girdiğinizde karşınıza ilk olarak Jürgen Mayer H. tasarımı canl ı turuncu deseniere sahip duvar kağıdıyla gözünüzü alan bir bölü m çıkıyor, hemen ar dından da bambu sırıklarla hazırlanmış dev bir enstalasyonla karşılaşıyorsunuz. Geometrik bambu forma yer çekiminden bağ ımsızmış gibi tutunan bambu sandalyelerin mucidi Ai Wei Wei ve Herzog & de Meuron. Ai Wei Wei ve Herzog & de Meuron'ın bambu enstalasyonuyla birlikte, i talyan pavyonu " Deneyim Masterları" başlığıyla sergilen ve Coop Himmelb(l)au, Gehry Partners, Zaha Hadid Architects ve M orphosis, Ila Beka - Louise Lemaine tarafından ta sarlanan üç farklı projeyi ve Madelon Vriesendrop'a ait çizimieri de kapsıyor. " Deneysel Mimarlık" bölümünde ise mimari deneyimin sınırlarını zorlayan 55 davetli firmanın projelerine yer ve riliyor. Bu bölümde Lebbeus Woods, Ecologicstudio, IAN+, l nterbreeding Field, Jurgen Mayer H . , Simparch gibi pek çok uluslararası firmanın proje ve maketlerini yakından incelemek müm kün. i talyan Pavyonu'nun ikinci katı ise Saskia van Stein işbirliğiyle düzenle nen " Kenti Yüklemek" isimli sergi için ayrılmış. Sergi , Youtube ve benzeri
1-'·
::e CD ..... ::e CD ..... < CD :ı: CD ., N o
co Ro
a. CD 3: CD c ., o :J
kaynaklardan alınan ve geleneksel yapı kanunları ndan sıyrılmış gelecek neslin deneysel m i marlık üretimine odaklanan profesyonel ve amatör video gösterile rinden oluşuyor. G iardini'de birbiri ardına sıralanmış ülke pavyonlarından, Rus Pavyonu'nun zeminine yerleştirilmiş satranç tahtası üzerindeki Zaha Hadid, Will iam Alsop, Erick van Egeraat, Norman Foster, Jean Nouvel, S O M , Dominique Perrault gibi dünyaca ünlü mimarların adeta piyonlar gibi diziimiş binalarının maketleri dikkat çekiyor. Mısır pavyonu nun hemen girişinde, geleneksel mısır evlerinin yapımında kullanılan yapı mal zemesini inceleyebiliyorsunuz, içeride de M ısırlı ustaların bir binayı i nşa etme süreci n i anlatan kısa bir film gösterimi bulunuyor. "Binadan Kağıtsız M imariye" başlığ ıyla hazırlanan i spanyol pavyonu ise m imarl ığı farklı yöntemlerle öğrenen iki ayrı jenerasyona atıfta bulun uyor: Kağıt üzerinde çizim yapanlar ve yalnız ca bilgisayar ekranında çalışanlar. Hollanda Pavyon u , bu yıl binasında çı kan yangın sonucunda arşivinin önem l i bir kısmını kaybeden Delft Teknik Ü niversitesi M i marlı k Fakültesi'nden hareketle, "Archi Phoneix - Faculties for Architecture" başlığını taşıyan sergile rinde yakı n gelecekte karşı karşıya kala bileceğimiz fiziksel ve sosyo-ekonomik
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
307
sorunlara çözüm sunan binalara odaklanıyor. M i n imalist bir yaklaşımla kurgulanan Brezilya pavyonunda, kent te yaşayan 1 00 farklı kişinin kente dair görüşlerinin yazılı olduğu posterler yer alıyor. Hemen pavyonu n ortası nda oluşturulan okuma masasında da kent ve ulusal mimarlığa dair pek çok önemli proje ve yayını incelemek mümkün. Venedik Pavyonu ise tamamen Carlo Scarpa'nın çizimieri için ayrılmış, raylı bir düzenek üzerinde ahşap vagonlara yerleştirilen eskizleri ve planları , birbiri nin üzerinden kaydırarak inceleyebilirsi niz. Ü lke pavyonlarının en rahat gezile bilen sergisi ise S ı rbistan'a ait. Yerden biraz yükseltilmiş oldukça rahat yatak lara uzanarak sizin için oraya bırakılan i Pod'dan tüm sergiyi dinieyebiliyor ve gezebiliyorsunuz. "Abundant" başlığını taşıyan Avustralya pavyonunda ise ülke mimarisini gösteren 300 m imari tasa rım kaleidoskopik bir düzenlenmeyle sunuluyor. i l k kez 1 907 yılında Venedik Bienali'ne kabul edilen Belçika ise bu önemli olayın 1 00. yıldönümüne ithaten " 1 907. . . Partiden Sonra" başl ıklı sergiyi hazırlam ış. Moritz Küng'ün küratörlüğü nü üstlendiği sergideki 1 907 rakamı ise yılı değil, pavyonun metreküp hacmini gösteriyor. Danimarka'nın " Ecotopia"sı uluslararası iletişime dikkat çekiyor ve küresel iklim değişikliklerine yönelik çözüm projelerinin bu ortak akıldan üretilebileceği fikrini savunuyor. Fransız Pavyonu'nda üç ayrı zaman -dün, bu gün ve yarın- Francis Lambert' i n seçtiği 1 00 ayrı projeyle yansıtılıyor. U krayna tarafından G iardini'nin bahçesine yerleştirilmiş "Tanrı için Barınak" ise doubleNegatives isimli araştırma şirke tinin fiziksel mekan ile insan etkileşimi üzerine yaptığı bir araştırmanın ürünü. G iardini'nin bahçesinde yer alan bir başka enstalasyon da Norveç'in kırmızı küçük karavan ı . 13 Eylül 2008 tarihin de gerçekleştirilen Altın Aslan Ö dül Töreni'nde En i yi Ulusal Enstalasyon Ö dülü'nü kazanan Polanya pavyonu ise ödülünü zeka ve teknolojiyi bir araya getiren, binaların olası yaşam döngüsü üzerinde polemik yaratan düzenleme siyle kazandı. Altın Aslan En i yi U lusal Enstalasyon Ö dülü'nün kazananı ise deneysel dönüşebilir-oyuncak mobilya larıyla Greg Lynn oldu.
308
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
M ü k e mme l Mima r l ı k · CE RN ' i n Pa r ç a c ı k De d e k t" ö r ü 17
Eylül, Building Design
YAZAN: CHARLES JENCKS DERLEYEN: EMiNE MERDiM YILMAZ ARKiTERA.COM
CERN 'de Big Bang deneyinin yapılma ya başlandığı şu günlerde, Building Design'da 13 Tem muz 2007 'de Charles Jenks tarafından kaleme alın mış yazıya yeniden göz atmakta fayda var. M imarlar da bilim adamları gibi kendi alanlarında, sonrasında bedellerini öde yecekleri düşünceler geliştiriyorlar. Bu eğilim birkaç nefes kesen düşünce ve iddialı kelime olarak başlıyor, fakat esa sında meslek için konsepti keskinleştiri yor ve risk aldırıyor. Reyner Sanham'ın "A House is Not a Home" isimli 1 965 tarihli " G edanken Deneyi" [Düşünce Deneyi] de bu tarz spekülasyonlardan birisi olarak sayılabilir.
Fiz i ks e l Teo r i B u uç bir fikirdi fakat yüksek tekno lojinin, Archigram'ın Lloyd Binası'nın arkasındaki temel düşünce haline geldi. Bu fikrin Avrupa N ü kleer Araştırma Enstitüsü (CERN)'ne davetli olarak gi derken 80'1erdeki "görünmez mimarlık"
Eylül 2008 fikrine çok yakın olduğunu düşündüm. G idiş bahanem bu en büyük yüksek teknolojili mekanizmanın tamamlanma sının yakın olmasıydı . Atlas, şimdiye kadar inşa edilmiş en büyük parçacı k dedektörü. 2008 yılında çalışmaya baş layınca fizikçiler, kainatın nasıl bir arada durduğuna dair fotoğrafı tamamlamayı amaçlıyorlar. Bu büyük hadron parçacı k hızlandı rıc ı n ı n , maddenin basit mimarisini ve yakalaması zor H iggs parçacığını orta ya çıkarması umuluyor. Bu sonuç aşa ması, M Ö 500 yıl ındaki Democritus'un " kainattaki en ufak obje atomdur ve parçalanamaz" antik araştırmasına ka dar geri gidiyor. Onun ortaya çıkardığı sonuç, " her şey atomdan ve boşluktan yapılm ı ştır"dı. Bu acayip bir düşünce olarak geriye kaldı. Parçalanamayacağı düşünülen atom , proton ve nötron olmak üzere parçalara sonra quark denilen kuramsal zerrelere, elektronlara ve birkaç küçük parçaya daha ayrıldı. Bugün bakıldığı zaman basit inşaat blokları nı 2.500 yıllık bir araştırma sonunda anladığımızı görüyoruz. Eğer gerçekten bunlar asgari nok taysa, bu uzun ve en cesur araştırma projesinin sonucu olacak. Eğer değilse parçacık fiziğinin şimdiye kadar üretilen en başarılı teorisi olan "Standart M odel" dikkatli bir şekilde m ilyonlarca patla mayla test edilecek. 1 967 yılında formü le edilen, basit doğanın bir tanımı olan
Standart Model, gerçekten m i marl ığın kavramsal bir parçası. Matematiksel açıdan bakıldığı zaman, minimal ve parçaları bir arada tutman ın zarif bir yolu olduğu için sıkl ıkla "güzel" olarak tanı m lanıyor. Her şeyin temelini oluştu ran bu içerideki simetri m imarlar ile de çok ilişkili, bununla birlikte basit bina parçaların ı da açıklıyor. Vitrivius, "mi marlar mutlaka fiziğin temel prensipleri ni öğrenmeli", ve "onların sanatı diğerle rinin yanı nda 'düzen ve simetriye" dayalı diye yazm ıştı. 1 960'1arın sonunda onun gelecekten haber veren gücü hemen ortaya çıktı. Fakat araştırmacılar, sonradan zarif yapbozun önemli bir parçası n ı buldular: Higgs parçacığı neredeydi? Edinburgh'dan alışılmadık derecede alçakgönüllü bir bilim adamı bu parçacı ğının gerekliliğini gösterdi ve ona ismini verdi. Eğer bu parçacık atom parçala yıcı tarafından bulunmaz ise Standart Model yeniden düşünülmek zorunda.
Ta n rı Ma k i n e s i Standart Model'de olduğu gibi CERN'nin kalbindeki fiziksel mimarisi de görünmez. Kavramsal olduğu için değil, yerin altında olduğu için. 1 0 0 milyon silikon pikselli dedektörü ve pek çok diğer ölçü aletiyle Atlas, beş katlı bir denetleme merkezi. Yeni bö lümü ekienirken görme şansına sahip oldum. Roket motorunun kesiti çok güzel ve karmaşı k görünüyordu. Bu Le Corbusier' in 1 922 tarihli Towards a New Architecture'da tanımladığı mühendisliğin estetiğindeki gibi bir gü zellikti. Makine ya da mühendisliğin es tetiği, mimarlığın başlıca sorunlarından birisi olarak bilinir. M ühendislik sadece güzel olan gerçekleri değil çirkinli kleri de üretir. Fakat Atlas'ı n kesitine baktığınız zaman mühendislik estetiği görülebilir. Sadece uzunluğundan da anlaşılabilir.
İdeal Şeh i r Biz, devasa silindirin sonunu, par çacık dedektörünü ve altın panelierin iki tanı n ı gördüğümüz için şanslıydık. Sokak ya da bulvarlar gibi dairesel bölümleri ile Rönesans'ın ideal şehrinin sanki bir yansımasıydı. Parçacıkların ışık hızına yakın olarak birbiri ile yarış
Eylül 2008
etti ğ i , çarpıştığı ve sırları nı ortaya çı kardığı merkeze odaklandıldığı zaman şehrin kilisesi orada olabilirdi. H iggs ya da "Tanrı'nın Parçacığı"nı tartışırken dini metaforları kullanmak zor. 80 yıldan uzun zamandır parçacı k hızlandırıcıda harcanan paraya bakıldığı zaman 1 1 50 - 1 284 yılları arasındaki yıldızlara ulaş mak için yapılan, sonunda da yıkılan Beauvais katedral deliliği akla gelebilir. Bir gerçek var ki bu araştırmanın yan ürünleri sağlık ve toplumda kullanılıyor. Fakat araştı rmanın esas amacı ruhsal. Kainatın nasıl olduğunu bilmek ve anlamak için yapı lıyor. Bu da Tanrı'nın aklının şifresini çözmek için yapılan katedral ile şaşı rtıcı bir benzerli k taşıyor.
İngiliz Ta kınt-ısı Şüphe yok ki beş katlı dedektörün ağı r metal mimarisinin ulaştığı nokta Richard Rogers ve Morphosis'in en iyi çabalarına bile baskın çıkıyor. Atlas'ı n merkezindeki gibi çelik inceliğine asla ulaşamazlar. Brunel ile başlayan, Rolls- Royce motoru, Lloyd's Binası ve Foster'ın Hong Kong Bankası ile de vam eden bir bakıma i ngiliz takıntısının bir sonucu. Pek çok i ngiliz üniversitesi ve fizikçisi Atlas'ı inşa etme ve can landırma işi içinde. Bu da Douglas Stephen'ın 60'1arın büyük kitabından üretilen m i marlı k kültürünü ve James Stirling'i düşününce şaşırtıcı gelmiyor. Yüksek teknoloj i l i detaylar ve binanın ta mamı gerçek mesajı anlamaya yardı mcı oluyor. Aksonometrik perspektife bakıl-
dığı zaman, zarif, ince çizgiler binan ın nasıl çalıştığ ı n ı ve bir araya geldiğini, neden farklı fonksiyonlar ve malzemeler kullan ıldığını gösteriyor. M imarlar ve halk, yerin altındaki görünmezlikten ve üstü ndeki çirkinlikten dolayı hüsran içinde. Bu uluslararası, idealist ve Avrupa Birliği'nden sadece 4 yaş daha yaşlı organizasyon için temel mesaj ı n iletiminde v e doğanı n basit sırları nın keşfedilmesinde anlaşılması güç olan şey, "sıfır doğa". Bu hata anlaşılabilir ve normal. Bilimadamları ve politikacılar, estetik planlama kurulları tarafından engellenmeden kendi işlerini yapmak istiyorlar.
4 . U l u s l a ra r a s ı Rot"t" e r d am Mima r l ı k Bienali ' n i n Tema s ı " Aç ı k Ke n t" " Ol a c a k 1 7
Eylül
DERLEYEN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM I NTERNATI ONAL ARCHI TECTU R E B I ENNALE ROTTEROAM
Uluslararası Rotterdam M imarl ı k Bienali'nin dördüncüsü, 2 4 Eylül 2009 - 10 Ocak 2010 tarihleri arasında "Açık Kent - Bir Arada Varoluşu Tasarlamak"
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
309
(Open City - Designing Coexistence) temasıyla düzenlenecek. "Hangi kent strüktürleri çeşitliliği ve farklıl ıkların bir arada bulunmasını te tikliyor?" sorusu etrafında şekiilenecek olan bienalde ele alınacak "açık kent" kavramı , durağanlığı değil, farklı kültür lerin ve yaşam tarzları nın bir arada var olmasını sağlayan güçlerin oluşturduğu bir "durumu" simgeliyor. Bileşenleri birbirine karıştırmaktansa binalar ve kamusal alanlardan ol uşan bir i letişim ağı meydana getirerek toplulukları ve bireyleri etki leşime ve "kentlilik" olarak tanımlanabilecek bir dinamik i lişkiler bü tününü oluşturmaya davet ediyor. Kentin bir araya getirme ve bağlantı kurma özellikleri, bugün sosyal ayrımcılık ve mekansal parçalanmalar tarafından sekteye uğratılıyor. Kent kavramına en başta ilham veren çeşitlilik, bu meka nın çözünmesine neden olabilecek bir tehdit haline gelmiş durumda. Kentler, birbirinden gittikçe kopan adalara bö lünüyor, kamusal alanlar zor u laşılan ve bozulmaya terk edilen mekaniara dönüşüyor. Zengin ve yoksul arası ndaki büyük fark, etnik gruplar arası ndaki sorunlar ve dışarıya kapalı , güvenlikli sitelerin sayısındaki artış, "açık kent" kavramının tekrar ele alınmasına ve yeni stratejiler için çıkış noktası oluşturacak şekilde yorumlanmasına duyulan acil ihtiyacın birer göstergesi. Bu bağlamda "açık kent", sürdürülebilir hale getirilmesi, araştırılması ve yeniden tanımlanması amaçlarıyla 4. U luslararası Rotterdam M imarl ık Bienali'nin ana teması olarak belirlendi. Konu, altı uluslararası ekibin beli r lenen coğrafi, mekansal, tipolojik ve sosyo-kültürel özelliklerin farklı potansi yel leri ortaya koyduğu altı farklı durumu ele almasıyla işlenecek. Kü ratörlüğünü Kees Christiaanse'nin yaptığı bienalin alt temaları ve bu temaların küratörleri şu şekilde: 1 . Toplum: ABD - l nterboro, New York 2. Kolektif: Rusya - Bart Goldhoorn, Project Russia 3. Barınak: i stanbul, Beyrut, Amman, Kahire, Dubai - Philipp Misselwitz, Can Altay, i stanbul 4. Gecekondu: Addis Ababa, Sao Paolo - Jörg Stollmann , Berlin Teknik
310
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Eylül 2008
Ü niversitesi Konuk Profesörü 5. Diaspora (Daha sonra açıklanacak.) 6 . The Maakbare Samenleving {The Make-able Society): Crimson M imarlık Tarihçileri, Retterdam Rotterdam'ı bir sahneye ve test ala nına dönüştürecek olan 4. U luslararası Retterdam Mimarlık Bienali kapsamın da düzenlenecek etkinliklerin , somut projeler geliştirebilme ve kente gerçek müdahaleler yapabilme amacıyla sergi ve konferansların ötesine geçmesi plan lanıyor. Yardımcı Komisyon Ü yesi: Zofia Machnicka
1.1. . U l u s l a r a ra s ı Mima r l ı k Ş e rg i s i Od ü l l e r i Ka z a n a n l a r ı Aç ı k l a n d ı 1 7
G reg Lynn Form " Recycled Toys Furniture"
Polonya Pavyonu " Hotel Polonia. The Afterlife of Buildings" N icolas G rospierre, Kobas Laksa Komisyon Ü yeleri: Agnieszka M orawir\ska Küratörler: G rzegorz Piqtek, Jaroslaw Trybus
., o -tı
ıı CD -+
Gümüş Aslan � Ulu s la ra ra s ı Sergi � Umut- Vadeden Ge nç Mim a r �· > Öd ülü ., Şili Grubu " Eiemental"
Alt-ın Aslan Yaşamboyu Başa rı Öd ü l ü Frank O. Gehry
Alt-ın Asl a n Mim a rlık Ta r i h i Yaşamboy u Başa rı Özel Öd ü l ü James S . Ackerman
H ı z la Yay ı l a n Yava ş Şe h i rle r 19
Eylül, Spiegel, Strans.org, Slowmovement.
com, Matogmer.no, Treehugger ÇEviREN:
Alt-ın Aslan En İyi Ulu sal Kat-ılımcı Öd ü l ü
Gl CD ::r .,
Alt-ın Aslan -< Ulu s la ra ra s ı Sergi En İyi En st-ala syo n Proj e s i !) ci Öd ü l ü CO<
Eylül
1 1 . Venedi k M imarlık Bienali'nin resmi açılışının yapıldığı 1 3 Eylül 2008 tarihinde Teatro Piccola'da yapılan törenle 1 1 . Uluslararası M i marlık Sergisi Ö dülleri de sahiplerini buldu. Eleştirmen ve akademisyen Jeffrey Kipnis'in başkanlık ettiği ve M useum of Modern Art'ın mimarlık küratörü Paola Antonelli, Stadelsehes Kunstinstitut ve Schirn Kunsthalle Başkanı Max Hollein, Foreign Office Architecture'ın kurucu su aynı zamanda Harvard Ü niversitesi Tasarım Okulu akademisyeni Farshid Moussavi ve kentsel planlama konu sunda uzmanlaşmış eleştirmen, tarihçi ve akademisyen Luigi Prestinenza Puglisi'den, oluşan 1 1 . Uluslararası M imarl ı k Sergisi Kurulu'nun belirlediği ödül sahipleri şu isimlerden oluşuyor:
., ., o :ı "
GiZEM KAHRAMAN DERLEYEN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
i talya'nı n "Yavaş Şehi r (Siow City)" hareketini destekleyenler, şehi r merkezle rinde araba kullanımını yasaklayarak ve McDonald's şubeleriyle süpermarketle ri kapatarak yaşanı r kentler oluşturmaya çalışıyorlar. Asya'ya da sıçrayan bu akım, tüm Avrupa'da h ızla yayılıyor. Teskana'nın minik C hianti şehri, 1 999 yılında ilk "Citta Slow" [ i talyanca
�
....
'"'
yavaş şehir] kenti oldu, ard ı ndan Bra, Positano ve Orvieto geldi. Zamanla, yavaşl ı k dalgası diğer şehirler arasın da yayıldı. Artık italya'daki 42 Yavaş Şehir'le birlikte, i ngiltere, i spanya, Portekiz, Avusturya, Polonya ve Norveç'te de birçok Yavaş Şehir var. Almanya'dan, ara larında Hersbruck, Lüdinghausen, Schwarzenbruck, Waldkirch ve Ü berlingen'in de bulunduğu bazı şehir ler, sadece 50.000'den az nüfusu olan kentlerin kabul edildiği harekete seçile bilmek için başvurdu . Yavaş Şehir'in i talya'da ortaya çık masına şaşırmamak gerek. " La dolce vita"nın [tatlı hayat] ülkesi italya, özelikle yemekle ilgili geleneklerine çok bağ l ı . i talyanlar'ı n dilleri bile yavaşlığa çok daha yatkı n . 1 991 - 2004 yılları arasında Orvieto'nun Belediye Başkanı olan Stefano Cimicchi , bu görevinden sonraki birkaç yıl " Siow Food ( Yavaş Yemek)"un başarılı konseptinden yola çıkılarak hazırlanan Yavaş Şehir hareke tinin başkanlığını yürüttü. Yavaş Şehi r hareketi, küçük kentlerin geleneksel yapıları n ı , sıkı kuralları dik katle uygulayarak korumaları gerektiğini savunuyor: Arabalar şehir merkezlerinden çı ka rılmalı, insanlar sadece yerel ürünleri tüketmeli ve sürdürülebilir enerji kullan mal ı . Bu küçük şehirlerde, süpermarket ya da McDonald's aramanın bir anlamı yok. Cimicch i , "Amacımız yaşanır şehir ler yaratmak," diyor, "Tıpkı yazar ltalo Calvino ve m imar Renzo Piano gibi, bir ütopya şehri konsepti üzerinde çalışı yoruz". Yavaş Şehirler, ekoloji ve sürdürülebi lirlik alanında bilimin son buluşlarından da faydalanarak, Ortaçağ'dan ya da Rönesans Dönemi 'nden kalma kentsel öğeleri korumaya çal ışıyorlar. Eğer kentin bu amacına yard ı mcı alacaksa, modern teknolojiye bile izin veriliyor. Mesela Cimicchi , Orvieto'da sadece yayaların geçişine izin veren elektronik kapılar kullanmak istiyor. Pisa'da da benzer bir sistem var: Eğer kameralar parkmetrenin süresinin dol duğunu tespit ederse, bir dakika ya da tüm gün de olsa, park cezası kesiliyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E ylül 2008
Yavaş Şe h i rle r ' in Kat-ı Ku ralla rı Yavaş Şehir bildirisi, gürültü kirliliğini ve trafiği kesmek, yeşil alanları ve yaya bölgelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçilerle bu ürünleri satan d ükkan ve lokantaları desteklemek ve yerel este tik öğeleri korumak gibi, 50'den fazla taahhüt içeriyor. Yavaş Şehir olarak adiandınimak ve salyangaz logosunu kullanabilmek için de, şehrin önce kont rol edilmesi, daha sonra da dedektifler tarafından düzen l i olarak denetlenmesi gerekiyor. Bu bildiriye göre bir kentin Yavaş Şehir olup olmadığını belirleyen hareket, "Citta Slow"un, genel kuralların beli r tildiği bir manifestosu, bu vasfı almak isteyen kentlerin imzaladığı kurum söz leşmesi , üye şehirler listesi ve bir yıllık toplantı programı bulunuyor. Bu hareketin en önemli etkenlerin den biri de, kentsel yaşamdaki yoğun tempoyla mücadeleye hız kazandırıyor olması. i talya'nın Yavaş Şehi r yöneti cileri yılda bir kez buluşarak, notlarını karşılaştırıyorlar ve yeni inisiyatifler ge tiriyorlar. U rbino Ü niversitesi de, geçen lerde bir anlaşma i mzalayarak hareketin resmi danışmanı oldu. Kasım 1 999'da Orvieto'da hazırlanan sözleşmeye göre Yavaş Şehirler'in şu şartları sağlaması gerekiyor: 1 . Etrafını çevreleyen bölgenin ve kentsel düzenin niteliklerini korumak ve geliştirmek için, yeniden kullanma tek niklerini araştırarak, çevresel politikalar uygulaması, 2 . Toprağı n işgali için değil, kullanımı nın geliştiril mesi içi n , işlevsel bir altyapı politikası yürütmesi,
3 . Çevrenin ve kent düzeninin kalite sini geliştirmek için teknoloji kullan ı m ı n ı teşvik etmesi, 4 . Doğal , çevreyle uyumlu tekniklerin kullan ı m ıyla üretilen yiyecek maddeleri nin tüketimini desteklemesi, genetik ya pısıyla oynanmış ürünleri hariç tutarak, Slow Food Ark ve Presidia projeleriyle işbirliği içerisinde, zor durumlar için gereken tipik ürünlerin üretilmesi, 5. Bir bölgenin kültür ve gelenek lerinin korunarak, simgeselleşmesine katkıda bulunup, yerli üretimi teşvik et mesi ve tüketicilerle, kaliteli üreticiler ve satıcılar arası nda doğrudan temas ku rulabilmesi için tercih edilebilir ortamlar ve mekanlar yaratmayı desteklemesi, 6 . Konukseverlik kalitesini ve yerel toplum ile onun belirli özellikleri arasın da gerçek bir bağ kurmayı destekleme si, bir şehrin kaynaklarının eksiksiz ve yaygın olarak kullan ı m ı n ı önleyen fiziksel ve kültürel engelleri kald ı rmas ı , 7 . Gençlerin v e okulların sistematik bir biçimde lezzet eğitimiyle tanışması na özel bir dikkat göstererek, yalnızca iç işletmecilerinin değil, bütün vatan daşları nın Yavaş Kent'te yaşadı klarına dair farkı ndalıklarını sağlaması.
Bra ' da Ye ni Bir Yaşam Ta rzı Yavaş Şehirler'den biri olan Bra'nın Belediye Başkan Vekili Bruna Sibille, küreselleşmeye karşı hareket etmenin kolay olmadığ ı günümüzde, bir kenti yönetmenin en iyi yolunun yavaşlık fel sefesi olduğunu söylüyor: " Yavaşlık ha reketi, önceleri iyi yemekler yiyip içmek isteyen birkaç kişinin fikri olarak ortaya çıktı. Fakat, her şeyi daha az telaşla ve daha az homojenize bir tutum la yap manın faydaları hakkındaki tartışmalar giderek daha geniş bir alana yayıldı." Bra'da da diğer Yavaş Şehirler'de ol duğu gibi, tarihi kent merkezinde araba kullan ı m ı , süpermarketler ve parlak reklam ışıkları yasaklandı. Elişleri ya da özel yetiştirilmiş yiyecekler satan küçük aile işletmeleri, en iyi ticaret biri mleri haline geldi. Belediye binası, Piedmont bölgesinin tipik bal rengi sıvası kulla nı larak onarılıyor. Okullarda çocuklara yerel üreticiler tarafından yetiştirilen organi k meyve ve sebzeler servis edili yor. Fazla çalışmanın zararlarından ko-
311
runmak amacıyla, Bra'daki bütün küçük marketler Perşembe ve Pazar günleri kapatılıyor. i nsanlar bürokratik işlerini, Cumartesi sabahı açılan Belediye'de acele etmeden halledebiliyorlar. Sibille, " Böylece yavaş yavaş yeni bir ortam, yeni bir hayat anlayışı oluşturuyoruz," di yor. "Bir şeyi netleştirelim: Yavaş Şehi r olmak, h e r şeyi durdurup zamanı geri almak anlamına gelmiyor," diye vurgulu yor Bruna Sibille, " M üzelerin içerisinde yaşamak istemiyoruz, tek istediğimiz modern ile geleneksel arasında, kaliteli yaşamı destekleyen bir denge oluştura bilmek".
Tü r kiye Pavyo n u , Z a ra g o z a ' d a Dü z e n le n e n EXPO 2 0 0 8 ' d e Ikinci Oldu '
19
Eylül
i spanya' nın Zaragoza kentinde 22 Haziran - 14 Eylül 2008 tarihleri ara sında düzenlenen "Su ve S ü rdürülebilir Kalkınma" konulu EXPO 2008'de 1 .1 00.000 konuk ağırlayarak ziyaretçi rekoru kıran Türkiye standı, içeriğe uy gun dekorasyonuyla ikinci oldu. 750 metrekare üstü büyüklüğe sa hip pavyonların kendi aralarında "dış cephe giydirme, iç dekorasyon, su nulan içerik ve bu içeriğin temayla uygunluğu" dalı nda değerlend i ri ldiği elernede Japonya'nın ardından ikinci olan Türkiye, 102 ülkenin katıldığı EXPO 2008 'de Çin, Fransa, Belçika, Avusturya, Polonya, Hollanda, Portekiz, H ırvatistan ve i talya gibi ü lkeleri ge ride bıraktı. Ü çüncülük Öd ü l ü ' nü ise Meksika Pavyonu aldı. G ünde 80.000 ila 1 00.000 kişinin ziyaret ettiği EXPO 2008 Zaragoza'da yaklaşık 1 .000 m2' 1ik alanda kurulan Türk Pavyonu' nda, Türkiye'nin tarihi öneme sahi p çeşmeleri, su kemerleri, şadı rvanları ve hamamları nın tanıtımı yapıldı ve ebru sanatı eğitimi verildi. Türkiye'nin 4 ayrı mekandan oluşan pavyonlarının büyük ilgi görmesinin ken dilerini çok mutlu ettiğini belirten EXPO Zaragoza 2008 Türkiye Genel Komiseri
3ı2
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ey1ü1 2008 amacına yönelik projeler, söz konusu bölgelerdeki vadilere, şehirlere ve kasabalara bereketliliği geri getirmeyi amaçl ıyor. Sergi alanının sonundaki çok işlev li " Suyun Zevkleri" adlı mekanda ise Ebru Sanatı Atölyesi, Turizm Ofisi ve Hediyelik Eşya bölümü yer aldı.
1. 0 . U l u s la ra ra s ı DOCOMOMO Ko n fe r a n s ı 22
Eylül
YAZAN: PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM
Büyükelçi Sencar Özsoy, "Türkiye'nin önemli su varlığını ve bunun geçmişten günümüze ülkemiz için taşıdığı önemi, çeşmelerin Türk kültüründeki yerini, GAP projesi nin ayrıntıların ı , suyun hayat verdiği ebru sanatının incelikleri n i , Türkiye'nin tarihi ve turistli k bölgelerinin suyla nasıl bütünleştiğini 4 ana temada birleştirdik. Bu temalarımızın bu kadar büyük ilgi görmesi bizi çok gururlandırdı. Bizim bölümümüzü gezmek için kapıda kuyruklar oluştu" dedi .
Tü r k iye Pavyon u , Dö rt" Ay rı Me ka n d a n Olu şt-u Pavyonun birinci bölüm ü , " S u Hayatın Kaynağ ı : G iriş" olarak adiandı rıldı ve bu mekanda Türkiye'nin önemli su varlı ğ ı , geçmişte ve günümüzde Türkiye için taşıdığı önem izleyicilere aktarı ldı. "Hayat için Çeşmeler" bölümünde ise Türkiye'deki su kullanımının tarihsel geleneği; büyük altyapısı, sosyal, sanat sal, politik ve mitolojik bakış açılarından yorumlanarak sergilendi. Ü çüncü bölüm, " Herkes için S u v e Hayat: Burada" adı n ı taşıyord u . Türkiye'de gerçekleştirilmiş altyapı çalışmaların ı n da yer aldığı bölümde sergilenen ve suyun az bulunduğu böl gelerdeki kaynakları yeniden kazanmak
m X "ll o N
� c 'g �
::5 o
"'
2
..,
� � "ll c <
'< o :l c:
Modernizm Hareketi'ne ait bina ve bina gruplarının korunması amacıyla çalışan DOCO M O M O grubunun iki yılda bir gerçekleştirilen konferansı geçtiğimiz hafta 1 O . kez, doğum yeri olan Hollanda'da yapıldı. Bundan 20 yıl önce korunması ve yeniden kullanımı, grubun kurulmasına tekabül eden ve bir anlamda sebep olan Rotterdam'daki Van N elle Fabrikası'nda gerçekleştirilen konferansta 55 farklı ülkeden katılımcı bulundu. 13 Eylül'de atölye öğrencileri nin gezileri ile başlayan organizasyonda 3 gün süren sunumların yanında konsey toplantıları, tartışmalar ve saha gezileri de gerçekleştirild i . DOCOMOMO prensiplerinin geçerli olduğu en başarılı örneklerden kabul edilen Van Nelle Fabrikası'nın, saygın Europa Nostra Avrupa Birliği Kültürel Miras Ö dülü'nü alması konferansa damgasını vurdu. Avrupa'nın kültürel mirasını koruma amacıyla kamuoyu oluşturmak ve politikacılar ile karar me kanizmalarına etki etmek üzere çalışan Europa Nostra, koruma dalı ndaki 3 ödülden birini, örnek teşkil eden res torasyon yaklaşımı ve yeniden kullanım konusundaki yaratıcı çözümleri için Van Nelle Fabrikası'na verd i . Tema: " Değişimin Meydan Okuması" 1 3 - 2 1 Eylül tarihleri arasında gerçeklesen 1 O. U luslararası DOCOMOMO Konferansı'nın teması Değişimin Meydan Okuması olarak belirlenmişti. Konferans programında Modernizm Hareketi'ne ait olan m imarl ık ürünlerinin dayandı kları kavramlar ve ait oldukları dönemden
kaynaklanan özel durumları nedeniyle genel koruma prensiplerine uymayan prensipierin oluşturulması zorunlu görünüyor. DOCOMOM O'ya göre: " M odernizm Hareketi'nin mirası, büyük ölçüde başyapıtların ve vizyoner m imari konseptlerin takdi rinin bir so nucu olarak efsanevi bir itibar kazandı. Ancak günlük yaşamın gerçekliğinde, Modernizm Hareketi 'nin mi mari eser lerinin, yaratıcılarının esas niyetlerini yansıtır biçimde korunmaları zor oldu. Modernizm Hareketi'nin birçok binası aslı nda zaten korundu. Bunlardan bazı ları öyle ikonlaştı ki , günlük kullanı mdaki binalardan çok sanat eserleri gibi mu amele gördüler. Kazanılan başanlara rağmen birçok bina ve bina topluluğu hala yıkılma ve kötü muamele görme riski taşıyor. Yılda iki kez gerçekleşen uluslararası DOCOMOMO konferansı, DOCOMOMO grubunun amaçlarına ulaşmanın yolları ndan biri. Birçok mo dern mimarın işlevsellik ve değişkenliği amaçladığını bilerek, bugün zor olan , modern miras ile sürekli değişen bağ lamda nasıl başa çıkılacağı . Fiziksel, ekonomik, işlevsel, hatta sosyo-kültürel, .... "' politik ve bilimsel değişim leri içeren c "" ..... bağlamda, genelde koruma ve özelde ı. .tl modern mimarinin korunması yeni bir c lL zorluk olarak karşımıza çıkıyor. Modern Cl> .-t .-t bir binayı farz edilen özgün durumuna Cl> z döndürmektense söz konusu olan mü c: cadele, modern mimarinin çeşitli g
Eylül 2008 göstergelerinin niteliklerine yeniden değer kazandırmak ve dijital devrim , dünya çapında mobilite ve çevresel bilinç kavramlarıyla değişen dünyada, bu göstergeleri yeniden tanı m lamak. Modern M i marlık, gelişim olasılıklarına sıkı sıkıya bağlılığı ve iyimserliği ile her zaman geleceğe dönük olmuştur. Günümüzde bu mimarlığın başarıları hala hoşumuza gidebilir ama gerçekte 20. yy. binaları geçmişe aittirler dolayı sıyla listelenme ve korumaya adaydırlar. Bu evrim " M odern Anıtın Paradoksu" ile koruma, yenileme ve dönüştürmeye ilişkin soruları karşımıza getiriyor. Bu, Modernizm hareketine ait temel fikriler ve kavramların yen iden gözden geçiril mesini gerekli kılıyor. Orijinal fikirler ve kavramlar her zaman rekonstrüksiyon işlemleri ile uyum sağlamıyor. Ö rneği n , M odern Hareket'in çekirdeğinde, işlev selciliğin ve Zeitgeist'i ifade eden bir mimarinin halen kışkırtıcı olan fikirlerin i buluyoruz. Ancak, modern b i r bina esas işlevini yitirdiğinde iyi bilinen, bi çim işlevi izler gibi ilkelerle nasıl başa çıkacağız? Bir zamanlar yenilikçi ve özel olan ancak şu an modası geçmiş teknolojilere nasıl değer biçebiliriz? " Modern Anıtın Paradoksu", "değişim" ve "devamlılık"ın çeşitli ikilemierini içeriyor. Değişimi seçmekle, geçmiş nesillerin olağanüstü kazanımları kay bedilebilir, devamlılığı seçmekle bu kazanımlar korunabilir. Ama koruma onların arkasındaki düşüncelere ihanet anlamına da gelebilir. Peki, yapı lması gereken ne? " Değişim ve devaml ı l ı k ikilemi çeşitli faktörlerle daha da karma şı klaşıyor. Kullanım tarihiyle ilgili genel meselelere ek olarak, kentsel hafıza ve eski ile yeninin birleşmesiyle, modern m imariye özgü su sorulara d ikkat çeke bilir: M odern Hareket'in, evrensel niyet lerine dayanan uluslararası bir kapsamı vardı . Fakat biraz geç olmakla birlikte bugün görüyoruz ki, M odern Hareket'in dünya çapındaki gerçek ifadeleri ina nılmaz derecede zengin ve çeşitli bir uygulamalar koleksiyonunu içeriyor. Politik, ekonomik şartlar ve hatta yapı m geleneği ve sosyal bağlama dayanan çok farklı yerel şartlarda pek çok farklı uygulama yapıldığını biliyoruz. Başka bir karmaşıklaştıncı etken de, bireysel yetenekierin başyapıtları ve günlük
Modernizm mimarisinin anonim ürünleri arasında yapılan basmakal ı p ayrım. Eşitlik ve özgürlük modern ideallerini aklımızda tutarak, bunun arkasındaki ayrım ve değerlend i rme sistemini ve bunlar için geliştirilmiş olan farkl ı yaklaşımları sorgulayabiliriz. Hassas bir kon u , M odern Hareket'in m imarların daha iyi bir toplum planlarken tarih, var olan şehir ve peyzajı algılayışları ilgili. Özellikle i kinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda M odern m i marl ı k tarafından gerçekleştirilen yıkma ve yerine yapma uygulamalarının, Modern mirasın değer sizleşmesine katkısı oldu. Özellikle bu gruba dahil olan büyük ölçekli sosyal konut projelerine yönelik çözümlerin
< o :ı z tl> 1-' 1-' tl> -n o tT .,
..... ><; o
�
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
3:13
bulun ması için özel yaklaşı mlar üretilme si gerekiyor. "Bu ilkelere ek olarak, hızlı değişen toplumumuzdaki daha geniş birçok mesele de göz önünde bulundu rulmal ı . Bu meseleler arası nda ekolojik sürdürülebilirlik ve ilgili dallar, yen i teknoloji v e malzemelerin kullanılabilir l i ğ i , aynı zamanda bugünün şehirlerinin ciddi sosyal problemleri var. Modern binaların yıkılmasına karşı , koruma, yenileme ve dönüştürme sorunsalı , bu bakış açılarından değerlendirilmeli."
Açılış Konferansın çekirdek aktivitele ri, 16 Eylül akşamı Delft Teknoloji Ü niversitesi'nin, geçtiğimiz Mayıs
314
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ayında yanarak yok olan binasının ge çişi olarak yerini alacak olan binada yapılan açı lış konuşmalarıyla başladı . B i r süredir kullan ı lmayan binanın res torasyonu öğrencilerin de yardı m larıyla bundan 1 hafta önce tamamlanmış, ilk kez bu etkinlik için kullanıma açı l m ıştı. M imarl ı k Fakültesi Dekan ı Wijtze Patijn yaptığı konuşmada, bundan 1 0 yıl önce Rotterdam'daki özgün konut yerleşimi Kiefhoek'un restorasyon çalışmaları dahilinde parçası olduğu DOCOMOMO'ya yeni binalarında ev sahipliği yapmaktan sevinç duydukla rını belirtti. Dekandan sonra söz alan Uluslararası DOCOMOMO Başkanı Maristeila Casciato, 20 yıl içinde ge linen noktayı özetlerken, dünyan ı n en uzak köşeleri de dahil olmak üzere 55 ülkenin temsil edildiği bu konferans için organizasyonun ana vatanına dö nülmüş olmasından ve bu hareketin i kenlarından Van N elle Fabrikası'nda çalışabilecek olmaktan büyük m utluluk duyduğunu beli rtti. DOCOMOMO Hollanda Organizasyon Komitesi Başkanı Janneke Bierman, Modernizm Hareketi'nin paradoksunu oluşturan değişim ve süreklilik kavramları ile nasıl başa çıkılabileceğini konu alan toplam 55 makale ve 35 poster sunumunun yapılacağı 3 günlük yoğun konferans programına paralel olarak, uluslararası 50 öğrencinin katılımıyla gerçekleşecek olan atölye çalışmasında Rotterdam'ın savaş sonrası önemli m imarlı k mirası örneklerinin üzerinde bulunduğu ana ulaşım aksı Coolsingel üzerinde çalışılacağ ını belirtti. Daha sonra Hollanda'da Modern M i marlık ile öz deşleşmiş, hala üretimini sürdüren isim lerden biri, Harman Hertzberger açı l ı ş konferansı i ç i n söz ald ı . M odernizm ' i n çeşitli ikonlarına ait görüntüler eşliğin de Modernizm'in kendisi için nereden geldiğini ve ne ifade ettiğini anlattı. Bir başka "stil" olarak M odernizm'e kar şılık bir "durum" olarak Modernite'nin savunuculuğunu yaptığını dile getiren Hertzberger, çağdaşları ve kendine ait pek çok binaya ait görsellerle, formdan ziyade değerlerin korunmasının önemli olduğunu vurguladı . Victor Horta'nın Brüksel 'deki eseri Palais de Peuple'un çelik Art Nouveau kirişlerini örnek gös tererek, şekilsel özellikleri için
E y l ü l 2008 korunmasına çalışılmasının hem sürek lilik hem de anlama pek fazla bir geti risi olmadığını anlattı. Benzer şekilde m i marlı ğ ı n bir cepheden ibaret olduğu fikrine dayanan, sadece dış cepheyi korumaya yönelik restorasyonlara örnek olarak Tokyo'daki l mperial Palace örne ğini verirken, bu tür bir restorasyonun bir kültürel suç teşkil etmesi gerektiği nin altını çizd i . Diğer yandan, M odern yapıların dış kabukların ı n korunmasında, özellikle günümüz kullanım şartları ve yönetmelikler göz önüne alınmak zorun da kal ındığında karşı laşı lan güçlüklere de di kkat çekti. Katlanarak tamamen açı iabilen tek camlı bir diş cepheye sa hip Arnhem'deki bir okul binasının res torasyonunda kapıların günümüz norm Ianna göre çift cam l ı yapılması halinde ağırlığı sebebiyle hareketliliğini yitirmesi sonucunun, modern yapıların karşı kar şıya olduğu ikilemierden biri olduğunu dile getirdi. Bu anlamda, özellikle dış kabuğa ilişkin bu tür problemierin ana lizinin doğru yapılması ve her yeni res torasyon projesi için kriterlerin baştan belirlenebileceğini belirtti. Modernizm hareketine ait yapıların belli görünümle rinin ikenlaşmasının tehlikelerine örnek olarak ise, Yunanlı Modern mimar Takis Zenetos'un Atina'daki okulunun resto rasyonunda korunan betonarme güneş kırıcılarına karsın korunamayan açı k kat planını gösterdi . M odern yapıların korunmasında karşılaşılan bir başka bilindik sorunun ise, çok yaşlı olmayan bu binaların hala hayatta olan m imaria rına danışıldığında, bu m imarların her zaman doğru kararlar verememesi oldu ğunu belirtti. Çağdaşı Aldo van Eyck'in Yetimler Yu rdu'nda yaptığı gibi tutucu koruyucu bir yaklaşım ile Richard Rogers'in Centre Pom pidou'nun restorasyonunda korunamayan temel tasarım kararların ı bu tür tehlikelere örnek gösterdi. Kendisinin ise Lahey'deki Centraal Beheer binası ve Utrecth'teki konser salonu örneklerinde bu hataya düşmernek ve " modernite"yi " modernizm " in üzerinde tutmaya çalışa rak üretimine devam ettiğini söyleyerek sözlerine son verdi.
Ko nfe rans Gü nleri Açılışı takip eden 3 g ü n boyunca 3 paralel oturumda, Değişim ve Süreklilik,
Şehirlerin ve Peyzajı n Yeniden Yapılandırılması, Program ve Esneklikte Kaymalar, Değişmekte Olan Eğitim ve Teknoloj i , i lerleme ve Sürdürülebilirlik alt başlıkları altında sunumlar yapıld ı . Türkiye'den, Erciyes Ü niversitesi M imarl ı k Fakültesi M imarlı k Bölümü Ö ğr.Gör. Hikmet Eldek ve Ö ğr.Gör. Burak Asiliskender Kayseri S ümerbank Fabrikası örneğini bir poster sunumuyla anlatarak bu bölüme katkıda bulundular. " Değişim ve Süreklilik" baslığı altında deneysel veya geçici yapılar ile deği şime yönelik orijinal tasarı miara nasıl yaklaşılması gerektiği sorunsalı irde lendi. "Şehirlerin ve Peyzaj ın Yeniden Yapılandırılması" baslığı altında ise Modern Hareket'le gelen büyük ölçekli tasarımların bugünkü kentler için oluş turduğu sorunlar ile bunlara çözümler tartışıldı. Yine Burak Asiliskender, Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası'nın yanı nda Kayseri Tayyare Fabrikası ve bunlar etrafında yapılmış olan lojman larla i lgili poster sunumuyla katkıda bulundu. " Program ve Esnekli kte Kaymalar" konusunda orijinal fonksiyo nunda kullanım sansı kalmayan binalar ve bina toplulukları ile neler yapılabi leceği ve bunun önündeki engelleri tartışıldı. " Değişmekte Olan Eğitim", DOCOMOMO prensiplerinin m imarlık eğitimindeki yeri hakkında konuşmala ra sahne oldu. "Teknoloj i , i lerleme ve Sürdürülebilirlik" başlığı ise restoras yon ve renovasyonun günümüz teknik şartlarında ne şekillerde yapılabileceği konusuna eğildi. .
TOKI ' d e n I s t- a n b u l l u y u Eğle n d i re c e k TEMA Pa r k i ç i n I l k Ad ı m .
22
Eylül, Sabah
Toplu Konut i daresi (TOK i ) , Halkal ı Atakent'te yapımı öngörülen doğa ve eğlence parkının da içinde yer alacağı 1 . 429.000 metrekarelik arazi nin satışı için ihaleye çıktı. i hale, 20 Ekim'de saat 1 4.00'te TOK i merkezinde yapı lacak. Arazi, "arsa satışı karşıl ı ğ ı gelir paylaşımı usulü" ile satılacak. Arazinin 1 . 241 .000 metrekarelik bölümüne doğa
E y l ü l 2008 ve eğlence parkı yapılacak. Diğer alan lara ise lüks konut ve iş merkezleri i nşa edilecek. i hale yerli ve yabancı inşaat firma larına, bunların kendi aralarında veya finans kuruluşları ile yapacakları ortak girişime açık olacak. Ana teması "su parkı" olarak belirlenen doğa parkın da, egzotik bir orman kurulması da planlanıyor. Kurulacak doğa parkının, i stanbul 'daki en büyük yeşil alanlardan biri olacağı vurgulanıyor.
"Bir Ku ruş Çıkmayaca k "
TO K i Başkanı Erdoğan Bayraklar, Halkalı doğa ve eğlence parkı kapsa m ında 1 , 5 milyar Dolar yatırım yapıla cağ ı n ı beli rterek, "TOK i 'nin cebinden bir kuruş çıkmayacak" dedi. Bayraklar, Halkalı'da yapılacak doğa ve eğlence parkın ı n , " Kültür Başkenti "ne yakışır bir yatırım olacağı n ı ve i stanbul'un ağırlık merkezini değiştireceğini söyledi. Bayraklar, Halkalı 'da, 20 Ekim'de satışa çıkarılan 1 ,4 m ilyon metrekarelik arazinin 1 , 2 m ilyonu üzerinde, "masal dünyasını andı ran eğlence ortamı" ya ratmayı hedeflediklerini belirtti.
Çoc u kl a r için Eğlenceli Ola c a k " Çocuklar ve yetişkinler için 4 ayrı açık ve kapalı alan, su coasterı, 2 adet korku ve macera tüneli, 1 adet açı k 1 adet kapalı arena (şov alanı), 1 adet Türk ve Osmanlı tarihi simülasyon merkezi, 1 adet sinema tüneli, çocuklara yönelik, geçmiş önemli buluşların ve günümüz teknolojisinin daha basit düzeyde anlatılması ve vizyonların ı n gelişmesi hedefine uygun, eğ lenceli deneyler ya pabilecekleri ve buluş mantığını görebi lecekleri 1 adet bilim evi , hız asansörü, dönel mancınık, cüceler ormanı , alanı gökyüzünden izlemek için uçan balonlar, ekspres tren, rafting , 4 boyutlu sinema, atlıkarınca, top havuzları, su oyunu havuzları, eğ lence bölgeleri yer alacak. i haleyi kazanan firma, isterse şartna rnede beli rtilenlere uygun olarak 1 O ayrı daha eğlence planlayabi l i r. Balina ve Yunus Gösterileri Olacak Park alan ı nda, balina, yunus ve fok gösterilerine uygun ölçülerde planlan mış gösteri havuzu ile buna göre düzen lenmiş 500 kişilik tribünün yapılacağ ı n ı
kaydeden Bayraklar, içinde büyük boy balıkların görülebileceği , kapalı alan içerisinde bir cam tünelle 3 boyut do laşıma imkan tanıyan dev bir akvaryum kurulacağı açıklad ı . " Kış sporları için kapalı alanda buz veya kayak pisti ile penguen ve kutup ayısı kutup hayvanların ı n ziyaret edile bileceği bir alan oluşturulacak" diye konuştu.
Mima r Re s t- o r a t- ö r D r . S e r p i l Çe l i k ' i Ka y b e t-t- i k 22 Eylül
M imar Restaratör Dr. Serpil Çelik, 1 1 Eylül 2008 Perşembe günü hayatını kaybetti. 1 988 yılında i T Ü Mimarlık Fakültesi, M i marlık Bölümü'nden mezun olan Çelik, "Ahi Çelebi Camisi 'nin Restorasyonu ve Çevre Düzenlemesi" isimli çalışması ile 1 992 yılında i T Ü Fen Bilimleri Enstitüsü'nden Yüksek M imar Restoratör, " M evcut Belgeler ışığında Süleymaniye Külliyesi'nin Yapım Süreci" isimli çalışması ile ise 2001 yılı nda Doktor unvaniarını aldı. 200 1 2003 yılları arası nda New York Devlet Ü niversitesi'nde Osmanl ı M imarisi Bilim ve Teknoloji Tarihi üzerine araştırmalar yaptı ve yayınlad ı . Dr. Serpil Çelik, Süleymaniye, Kula, Ayvalık, Hasankeyf, Perge ve Arykanda gibi kentsel koruma projeleri yanında Dolmabahçe Sarayı, Aynalı kavak Kasrı, Zindan Han, Sultan Sencer Türbesi, Tahtakale Hamam ı , Bulgar Kilisesi ve Bulgar Hastanesi, Sultan Vahdeddin Köşkleri, Köçoğlu Köşkü, Afif Paşa Yal ı s ı , Hasip Paşa Yalısı ve Boğaz çev resinde çok sayıda irili ufaklı tek yapı koruma proje ve uygulamalarında görev aldı . 1 992-1 995 yılları arasında i T Ü M imarlık Fakültesi M imarlı k Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Çelik, pek çok sevdiği bu işten kendi isteği ile ayrılmak zorunda kaldı. Bunu izleyen 1 997-2001 yılları arasında Dolmabahçe Sarayı ve Aynalıkavak Kasrı restorasyonlarında çalıştı. Son olarak M u karnas Yapı M i marlı k
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
3:1.5
Bürosu ile mesleki çalışmalarına de vam ederken aynı zamanda MSGS Ü Restorasyon Yüksek Okulu'nda gönüllü olarak ders veriyord u . TMMOB Mimarlar Odası, Arch Net, American Oriental Society (AOS), Society of Architectural Historians (SAH) ve College Art Association (CAA) mesleki kuruluşları üyesi , Doç. Dr. Oğuz Cem Çelik'in eşi ve Yağmur Peli n Çelik'in annesi Dr. Serpil Çelik'in 1 O'un üzerinde basılmış yayını bulunuyor.
K ü ç ü k ç e kme c e Ke n t- s e l Ta s a r ım Ya r ı ş ma s ı K o l o �y u m u , J ü ri Uyele ri ve Ya r ı şma c ı l a r ı n Fiki r Bi rliğine Sahne Oldu 23 Eylül YAZAN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Geçtiğimiz hafta sonuçlanan Küçükçekmece i lçesi Kent M erkezi Ulusal Kentsel Tasarım Yarışması Kolokyumu, 20 Eylül 2008 tarihinde Küçükçekmece'deki Cennet Kültür Merkezi'nde yapıldı. Jüri Başkanı Prof. Dr. Zekai Görgülü, yarışmaya katı lan ekiplere teşekkür ederek ve kamusal alan tasarımlarının yarışmayla seçilme sine verdiği önemi vurgulayarak yaptığı açılış konuşmasın ı n ardı ndan sözü Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yen iay'a verdi . Sözlerine yarışmanın Küçükçekmece i lçesi için önem ini belirterek başlayan Yeniay, belediye olarak 3 ay süren bir hazırlık ve değerlendirme süreci boyunca j üri üyeleriyle verimli bir çalışma ortamı nda bulunduklarını söy led i . Yarışmaya katılan tüm projelerin Küçükçekmece'nin değ işimine katkıda bulunacağ ı n ı beli rten Yen iay'ın katı lımcılara teşekküründen sonra Zekai Görgülü yarışmaya konu olan alanı değerlendirdi: " i stanbul metropoliten alanını doğu - bat ı , yani 'iş - ikamet' ola rak ikiye ayırdığımızda, Küçükçekmece kentin batı yakasında önemli bir iş merkezi olmasıyla di kkat çekiyor. Ancak görüyoruz ki, ilçe aynı zamanda konut
3:1.6
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ağırlıklı," dedi ve düzenlenen bu yarış manın Küçükçekmece için herhangi bir ilçeden daha önemli olduğunu vurguladı . Bunun nedenini, ilçenin yoğun ve karma kullanımına karşın henüz planlamayla tanışmamış olması şeklinde açıklayan Jüri Başkanı , hem merkez konumda bulunan hem de farklı fonksiyonları barındıran Küçükçekmece için böyle bir yarışma düzenlenmesinin i stanbul'un batı yakası adına harekete geçirici özellik taşıdığını belirtti. Yarışmaya katılan toplam 25 projenin tamamının nitelikli ve bölgeye uygun olduğunu ve yakalanması gereken çizgiyi tutturduğunu söyleyen Görgülü, çalışmaların tümünü Küçükçekmece ve i stanbul adına önemsediklerinin altı nı çizdi. Değerlendirme sürecinde hem şartname kriterlerini, hem de teslim edilen projelerden kaynaklanan spantane kriterleri göz önünde bulun durduklarını anlatan Görgül ü , "3 eleme gerçekleştirdik. Son elemedeki tüm projeler ödüle layıktı, zaten katılan 25 projeden 1 3'ünün ödüllendirilmesi de bunun bir göstergesi," dedi. 5 projeye Satınalma Ö dülü verilmesini olumlu olarak değerlendiren Görgülü, "Birinci projenin uygulanması elbette uzun bir sürece yayılacak, bu oldukça doğal . Ancak projenin hayata geçmesinin Küçükçekmece'ye önemli katkıları ola cak. Küçükçekmece Belediyesi'ni bu yarışma organizasyonu için tekrar kutlamak istiyorum," cümleleriyle söz lerini bitirdi. Konuşması nın ardı ndan
Eyl ü l 2008
OJ .... ., .... :ı o ....
izleyicilerin sorularını yöneltmesi için çağ rıda bulunan Görgülü, salondan uzun bir süre herhangi bir sorunun yöneltilmemesi üzerine "Bir problem olmaması olumlu. Bu, ortak paydada buluştuğumuzu gösteriyor," yorumunu yaptı ve soru sorulması nın da olumsuz bir durum olarak yorumlanmaması ge rektiğini ekledi. Uzun süren bir suskunluğun ardın dan izleyiciler arasında bulunan Şehir Plancısı Melih Birik, katılımcı ekipler den birine dahil olduğunu belirterek söz istedi. Yarışma sürecinin başından beri üze rinde durdukları "mülkiyet" konusunun sergide yer alan projeleri inceledikten sonra tekrar aklına takıldığını söyleyen Birik, ödül alan projelerde kentsel me kan kurgulamasını başarılı bulduğunu, ancak mülkiyet sorununun "genelgeçer" olarak nitelendirebileceği yaklaşımlarla ele alındığını düşündüğünü belirtti . Birik'in "Sanayi dokusunun alanı tanı mladığı bir sistemde mülkiyet çok önemli, jüri olarak mülkiyeti nerede konumlandırd ınız?" sorusuna "Bu bizim de tartıştığımız bir konuydu," şeklinde cevap veren J üri Başkanı, mülkiyet kavramını önemsememenin mümkün olmad ı ğ ı n ı , ancak programı bu kadar yoğun olan bir yarışmada bazı model eksikliklerini normal karşılad ıklarını be lirtti ve ekled i : " Ekonomik v e sosyal koşulların be lirlediği alanlar da oldukça önemliyd i , mülkiyet bölgede baskın unsur olma dığı için bir sonraki aşamada, yani
uygulama sırasında halledilebileceğini düşündük." i zleyicilerden başka bir soru gelmemesi üzerine, J üri Başkanı Birincilik Ö dülü'nü alan proje ekibinden Ervin Garip, Banu Garip ve M. Türker Emeklier'e söz verdi. Ervin Garip, Küçükçekmece Belediye Başkanı 'na, jüri üyelerine ve yarışmaya katılan ekip lere teşekkür ederek sözlerine başladı. 1 40 hektarlık yarışma alanında işlevsel bir proje geliştirmenin kolay olmad ı ğ ı n ı , 1 / 1 0000 ölçeğinden başlayan çalışma larını 1 /500'e kadar detaylandı rmanın 1 aydan fazla sürdüğünü vurgulayan Garip, " Projede insan ölçeğini kaybet meden bir kurgu oluşturmak ve alanı çevreleyen yoğun konut dokusuyla ilişki kurmak üzerinde d u rduğumuz önemli noktalar oldu," dedi. Sundu kları proje nin henüz başlangıç aşaması olduğunu, uygulama aşamasına geçildiğinde jürinin ve belediyenin talepleri doğrul tusunda bu proje temel alınarak gerçek projenin şekilleneceğ ini düşündüğünü söyleyen Garip, j ürinin başlangıçta 1 /2000 maket talep etmesi gerektiğini, ekibinin çalışırken bu ölçekte makete ihtiyaç duyduğunu belirtti . Bu ölçeğin alanı n algılanmasında oldukça önem taşıdığının altını çizen Garip, projeyi ge liştirme aşamasında ilk olarak 1 /2000 ölçeğinde bir maket hazırlayacaklarını belirtti. Toplantı , ödüllerin sahiplerine verilmesiyle devam etti ve törenin ardın dan düzenlenen kokteylle son buldu.
S "t o n e h e n g e ' i n Ya ş ı Be l l i Ol d u 23 Eylül,
Q) Ol c Q) .t: Q) c o + en
NTVMSNBC
i ngiltere'nin en ünlü tarihi yapısı gizemli Stonehenge'de yapılan son kazılar, buranın M Ö 2 . 300 yıllarında inşa edilmeye başladığını ortaya koydu . Esrarengiz yapının neden v e nasıl inşa edildiğini anlamak için önemli bir adım
E y l ü l 2008 olarak görülen ve radyo karbon yönte miyle yapılan tarihierne işlemi sonucu, buranın inşaatına başlangıç tarihinin önceden sanılanın 300 yıl sonrası oldu ğu anlaşıldı. Bilim adamları, daha önce, bu tarihi yapının ilk dairesinin taşları nın M Ö 2.600 - 2 .400 yılları arasında d i kilmeye başladığını düşünüyorlardı. i ngiliz arkeologlar Tim Darvill ve Geoff Wainwright tarafından 1 946'dan bu yana Stonehenge içinde ilk kez yürütü len kazılarda tarihierne işlemi en önemli bulgu olarak ortaya çı karken, iki bilim adamı buranın aynı zamanda bir şifa merkezi olarak kullan ıldığını düşündüre cek önemli kanıtlar buldu. Arkeologları yüzyıllardı r hayrete düşüren, atalara tapınmak için bir tapınak veya gündönü müne işaret eden bir takvim olarak inşa edildiği düşünülen Wiltshi re yakınları n daki bu tarihi yapıda yürütülen m ineral analizleri de, orijinal dairenin "mavi taşları nın" 240 kilometre ötedeki G üney Galler' in Preseli bölgesinden getirildiği ni ortaya çı kardı .
" Neoli"t i k Şifa Me r ke z i" Stonehenge'in bir " Neolitik Şifa Merkezi" olduğunu ve hastalar ile ya ralıların mavi taşların gücüyle iyileşrnek amacıyla çok uzaklardan geldiğini düşü nen Darvill ve Wainwright, Stonehenge yakınlarındaki mezarlarda, "anormal sayıda" fiziki yara ve hastalı kları bulu nan ceset kalı ntıları teşhis ettiklerini belirttiler. Mezarlardaki dişierin analizi sonucu, cenazelerin "yarıya yakı nının" Stonehenge bölgesinde doğmuş insanlardan olmadığının anlaşıldığını kaydeden arkeologlar, Stonehenge'i n sadece hasta insanları değil, şifa da ğ ıtma özelliği bulunanları da çeken bir merkez olduğuna inandı klarını ifade ettiler. Son kazılarda, halen tarihi anıtın altında gömülü bulunan orijinal mavi taş oyuklarında 1 00 kadar organi k mater yali de gün yüzüne çıkaran arkeologlar, buran ın inşa tarihini yakında daha kesin bir şekilde açı klayabilecek durumda olacakları nın altını çiziyorlar.
"Alple r ' den Şifa Bulmaya Gelen Okç u " i ngiliz bilim adamları, tarihi yapıya 5-6 kilometre uzakl ı kta ortaya çıkarılan ve "Amesbury Okçusu'nun Mezarı" adı
verilen yapıda ortaya çıkarılan bulgula rın ilginçliğine işaret ederek, mezardaki ölü ve buraya bırakılan eşya üzerinde yapılan incelemeler sonucu, bu kişinin Avrupa Alpleri'nden gelen, varlıklı ve güçlü, aynı zamanda metal işlerneyi bilen biri olduğunun anlaşı ldığını beli rt tiler. Bu ölü üzerinde yapılan analizlerde, Amesbury Okçusu'nun her iki dizinden de sakat olduğu ve önemli bir diş so runu olduğunun anlaşı lması , Darvill ve Wainwright'ı, Okçu'nun Stonehenge'e uzaklardan iyileşrnek için geldiğine inandırdı.
Ma rma r a y ' d a Son Tüp T ü n e l De n i z e Sat- ı r ı l d ı 24
Eylül, NTVMSNBC
Asya ile Avrupa'yı denizin altından bağ layacak M armaray Projesi'nde son tüp tünel U laştırma Bakanı Binali Yı ldırım'ın katılımıyla denize batırıldı. Ü sküdar Marmaray i skelesi'ne gelen Yıldırım, bası n mensuplarıyla römorkör lere binerek tüp tünelin bağlı bulunduğu " Ecem Sultan" platformuna gitti. Burada düzenlenen törende konuşan Yı ldırım, i stanbulluları bu sabah vaktinde güzel bir sürprizle uyandırd ıklarını beli rterek, "Tarihi proje Marmaray'da önemli bir aşamayı geride bırakıyoruz" dedi . S o n t ü p elemanı n d a denize indirildi ğini ve yerine yerleştirildiğini kaydeden Yıldırım, indirilen parçanın 1 00 metre uzunluğunda, 1 5, 5 metre eninde, 9 metre yüksekliğinde ve 1 5 .500 ton ağır lığında bir tüp tünel parçası olduğunu söyledi . Yıldırı m , yerleştirilen tüp tünel parçasıyla Ü sküdar'dan Sarayburnu arasında 1 .400 metre uzunlukta ve denizin 60 metre altındaki tüpün gidişli gelişii olarak tamamlandığını bildirdi. Kazlıçeşme'den S irkeci'ye, Ü sküdar'dan Söğütl üçeşme'ye yerin al tından tünel açma çalışmalarının devam ettiğini beli rten Yıldırım, şunları kay detti: " Proje bununla bitmiyor. Bundan sonra Söğütlüçeşme'den Gebze'ye, Kazlıçeşme'den Halkalı'ya, yüzeyde 3 hat halinde devam eden 30'dan fazla istasyonu olan proje tamamlandığında 1 ,5 m ilyon i stanbulluya hizmet edecek.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
317
Ö nemli bir projeyi tamamlamış olacağız. Sadece i stanbulluya toplu ulaşımda de ğil, aynı zamanda Asya'dan Avrupa'ya asırlar boyu hizmet veren tarihi i pek Yolu Projesi'ni de 2 kıta altından kesinti siz birleştirecek bu projeyi tamamlam ı ş olacağız." Yıldırım, Marmaray Projesi'nin Japonya - Türkiye ortaklığında gerçek leştirildiğini hatırlatarak, emeği geçenle re teşekkür etti. " Projenin bir sevindirici yanı da bugüne kadar bir i ş kazasının yaşan maması" diyen Yıldırım, çalışmalar sırasında dünyanın en zor su yolu olan i stanbul Bağazı'nda trafiğin devam etmesini sağlayan Kıyı Emniyeti Genel M üdürlüğü ve deniz yolları kılavuz kap taniarına da teşekkürlerini iletti.
Ma rma ray ' ın Ruh sa"tsız Old uğu Ge rçek Dışıdır Bakan Yı ldırım, bir gazetecinin " Yenikapı 'da bundan sonraki çalışmalar ne aşamada, Marmaray'ın ruhsatsız ol duğu söyleniyor, doğru mu?" sorusuna, şu yanıtı verdi: " R uhsatsız olduğu tamamen gerçek dışıdır. Bilgisizliğe dayalı bir haberdir. Tünel ve yol gibi ulaşım amaçlı yapılar ruhsata dahil değildir. i mar Kanunu'na göre güzergahın belirlenip, imar planına işlenmesi gerekiyor. Marmaray'da bu işlem ler gününden önce yapılmıştır. i lgili belediyelerin planiarına işlenm iştir. Bu haberler gerçek dışıdır. Yenikapı ile Kazlıçeşme arasındaki çalışmalar ise burada 2 kilometreye yakın bir yer altı tüneli var. Bu tünel üzerinde de binalar var. Bu tüneli yaparken bu binaların zarar görmemesi ve oradaki insanların burnunun kanamaması için gerekli ted birler alınıyor. Bu yüzden projenin bu kısmı biraz uzad ı . G üzergah boyunca her yerde kamulaştırma var. Tehlike arz eden bina kamulaştırılıyor. Ondan sonra gerekli işlemler yapılıyor. Kamulaştırma olmayan hiçbir işlem yaptırmayız." Binali Yıldırı m , projenin hızıyla ilgili soru üzerine şunları söyledi: "Arkeolojik kazılardan dolayı projede 1 ,5 yılın üzerinde bir zaman kaybettik. Bizi teselli eden nedi r? Bu proje gecikiyor ama i stanbul'un hazinelerin i , tarihi ve kültürel mirasın ı , çeşitli medeniyetlerin izlerini de böylece açığa çı kartıyor. Bu
316
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
bizim tesellimizdir ama biz kurullardan, arkeologlardan, tarihçilerden beklen timiz bu işi daha fazla geciktirmeden bize yardımcı olmaları. Bizim tek başına geldiğimiz kararlarda hiçbir gecikme yoktur. Amacımız projeyi 20 1 2 yılı içinde ta mamlayıp i stanbulluların hizmetine sun maktır. Böylesine zorlukları olan proje için böyle bir zaman makul bir zaman diye düşünüyoruz." Bakan Yıldırım daha sonra, Sarayburnu açıkları ndaki " Ecem Sultan" platformuna bağ l ı 1 1 . ve son tüp tünelin batıniması için Japon ve Türk mühendislerle düğ meye bast ı . 1 1 adet çapa ile sabitlenen tüp tünel , i l k aşamada 1 5 metre derinliğ kadar indirildi. Kademeli olarak 55,5 metreye kadar i ndirilen tünelin diğer tü nellerle bağlantısı yapılacak. Tünellerin bağlandığı noktada su geçirmezliği sağlamak için "Gina Gasket" adı verilen kauçuktan üretilen bir conta kullanıla cak. Tünellerin bağlantı bölgesi beto narme bir iç kaplamayla kapatılacak. .
I s t- a n b u l 2 01.0 i ç i n 8 0 0 Mi lyon 25
Eylül, Radikal
i stanbul 2 0 1 0 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Koordinasyon Kurulu Başkan ı , Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, ajansın bütçesinin gelecek yıl 700-800 milyon YTL civarında olmasını öngör d ü klerini söyledi. Kurul, Başbakanl ı k M erkez Bina'da Hayati Yazıcı başkan lığında toplandı. i çişleri Bakanı Beşir Atalay, Maliye Bakanı Kemal U nakıtan , Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, i stanbul Valisi M uammer Gürel, i stanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş gibi isimlerin de katıldığı toplantıya ara verildiğinde açıklama yapan Yazıcıoğl u , "2009 y ı l ı bütçesini görüşüyoruz. Bütçesin gelecek yıl 700-800 milyon YTL civarında olmasını öngörüyoruz. Ajans öneml i , Türkiye öneml i , i stanbul önemli. Ajans çalışmalarını tüm kültürel katmanlar ve sosyal gruplarla birlikte icra edecek. Bütün sivil kuruluşlar, inisiyatifler bu projeye sahi p çıkmalı. Burada, iş adamlarımızın, kültüre tahsis ettikleri bütçelerini, bu ajansta yer alan projelere de katkı vermek üzere tahsis etmelerini bekliyoruz" dedi .
Eyl ü l 2006
Slogan "Sa h n e Se n i n İst-a n b u l"
Özg ü n İşıevin Ko ru nduğu E s a s lı Ona rım Öd ü l ü
Ajansın Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu da bir soru üzerine, gelecek ay başlayacak tanıtım kampanyasının "Sahne Senin i stanbul" sloganıyla yapı lacağı n ı dile getirdi.
Mehmet - Alev Ağrı Evi, Göztepe, M üellif ve Yapımcı M i mar Mehmet Ağrı • Meltem - M ichael - Defne Evi, Foça, M üellif M imar Ercüment Kuyucu, Yapımcı Meltem Özkan • Sayıner Evi, Varyant-Konak, M üellif M imar Dürrin U lema, Yapımcı Yalçın Kezer •
" Ta r i h e S a y g ı " y a Od ü l . .
26
Eylül, izmir Büyükşehir Belediyesi
i zmir Büyükşehir Belediyesi'nin kentteki tarihi yapı ların korunmasını teşvik ama cıyla 6. kez düzenlediği "Tarihe Saygı Öd ülleri"nde kazananlar belli oldu. i zmir'de geçmiş uygarlıklara ait kültürel ve mekansal mirasa hak ettiği saygının gösterilmesi ve tarihi yapıların korunmasını teşvik amacıyla Büyükşehir Belediyesi tarafından dü zenlenen "Tarihe Saygı 1 Yerel Koruma Ö dülleri"nde kazanan isimler belli oldu. Geçtiğimiz g ünlerde toplanan ve eser leri yerlerinde inceleyen jüri üyeleri, 30 katılımcının yarıştığı bu yılki yarışmada ödüle hak kazanan 15 başvuruyu be lirledi. Yarışmanın bu yılki Seçici Kurulu'nda Prof . D r. H . Çetin Türkçü, Yrd. Doç. Dr. Yıldırım Oral, Yrd. Doç.Dr. Erdem Erten, Yrd. Doç.Dr. M üjgan Bahtiyar Karatosun, Yrd. Doç.Dr. Zehra Ersoy, Dr. Levent Ü nverdi ve Yüksek M i mar Salih Seymen yer aldı. Tarihi m irasa sahip çıkılması konu sunda yerel yönetimlerin üstlendiği sorumluluğu gösterme açısından büyük önem taşıyan ve "tarihe saygı" bilincini taşıyan kişi ve kuruluşların örnek gös terilmesinin hedeflendiği yarışmada, bu yılki ödül sahipleri şöyle sıraland ı :
Emek Öd ülü •
Ta r i h s e l Çevre ve Kült- ü r Varlıkla rını Ko ruma Dalında Kat- kı Öd ü l ü
Levant ' ı n Yıldızı i zmir (Bülent Şenocak) i zmir Tarih ve Toplum (Şenocak Yayınları) Foça ( Özel Karşıyaka Piri Reis i lköğretim Okulu Ö ğrenci Çalışması) • Dünden Yarına i zmir Yahudileri (Sara Pardo) • Kemeraltı'nın i zmir' i (Hakan Kazım Taşkıran) Efes Büyük Tiyatro Onarım ve Sağiı kiaştırma Projesi Spansariuğu (Selçuk Belediyesi) • Kent Karıncaları ( Ö zel Yöneliş Koleji Ö ğrenci Çalışması) Yorumlar •
•
•
•
At-a köy A r a z i s i ' nde de Sinpaş ' ın O rt- a ğ ı Kat-a r l ı Ba r v a 26
Ke nt-li İzmirli Öd ü l ü • • •
Enver Yılmaz Evi, Buca Mehmet Cila Evi, Yeni Foça Ali Ortakaşıkçı Evi , Yeni Foça
Özg ü n İşıevin Değişt" i rildiği E s a s lı Ona rım Öd ü l ü •
Latife Hanım Köşkü Anı Evi , Karşıyaka Belediyesi , M üellif M imar Sibel Marmasan, Yapımcı Anıt Yapı i nş. San. ve Ltd . Şti.
Kemal Korkmaz (Taş Ustası)
Eylül, Referans
YAZAN: BÜLENT YOLDAŞ
Toplu Konut i daresi 'nin (TOK i ) satışa çıkardığı Ataköy sahil şeridindeki 1 24.980 metrekarelik arazi ihalesine 850 milyon YTL ile en yüksek teklifi veren Sinpaş G rubu şirketlerinden Kat Turizm Gayrimenkul AŞ, burada yapa cağı projede Katarlı gayrimenkul şir keti Barva ile ortaklık yapacak. Sinpaş G rubu Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, " Daha önce Kartarlı gayrimenkul geliştirme şirketi Barva ile TOK i 'nin iştiraki olan Emlak Gayrimenkul Yatırım
E y l ü l 2008 Ortaklığ ı ' ndan (GYO) Zeytinburnu sa hilinde bir arazi satın almıştık. TO K i 'nin Ataköy i halesini onaylaması sonrasında Katarlı gayrimenkul şirketi Barva ile burada da bir ortaklık yapabiliriz diye düşünüyorum. Kesinleşince net bir şey ler söyleyebiliriz" dedi. Çelik, "Bir ara ziyi aldığım ızda üzerinde en az 6 ayl ı k çal ışma yapıyoruz. U laşım, manzara, topografik yapı , hakim rüzgar yönü gibi parametreleri analiz ederek nasıl bir proje geliştireceğimize karar vereceğiz. Çelik, TO K i 'nin ihaleyi onaylamasının ardı ndan geriye kalan tutarı taksitle ya da peşin ödemek için TO K i ile müzake re edeceklerini ifade etti. Ataköy sahil kesimi arazisi ihalesine bir ortak girişim olarak katılmad ıkları n ı , TO K i yetkilisinin yanlış ifadesinden dolayı sanki ihaleye Sinpaş ile Kat isimli şirketlerin ortak gi rişim olarak katıldı kları algı lamasının or taya çıktığını anlatan Çelik, " Kat Turizm Gayrimenkul AŞ, Sinpaş G rubu çatısı altında sadece bu ihaleye katılmak ve bu işi yapmak üzere kurulmuş bir şir kettir" diye konuştu. Daha önce Barva ile birlikte aldıkları Zeytinburnu' ndaki arazinin bitişiğinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğ i ' ni n (TOBB) arazisi, TAV 'a ait bir otel ile şahsa ait 40.000 metrekarelik bir arazi bulunduğunu kaydeden Çelik, " Gayrimenkul sahipleri olarak görüşüyoruz. Bu 4 gayrimenkulü birlikte değerlendirecek, ortak ve daha büyük bir projeyi hayata geçirmek isti yoruz" açıklamasında bulundu. Arsayla ilgili bilgi veren Çelik, Zeytinburnu sahil şeridi üzerinde bulunan bu arsanın turizm ve konut imarına sahip olduğunu belirterek şunları söyledi: " Buranın imar plan ında bir problem var. i mar pla nının onaylanması sürecini bekliyoruz. Onaylanıp bittiğinde ve daha önceki plan kararları aynen uygulanırsa bu arsa üzerine rezidans ve otelden oluşan karma bir proje yapılabilir. "
Mima r ı n ı n Ağ z ı n d a n Mas umiye"t Müzes i
ll
29 Eyıüı YAZAN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Orhan Pamuk'un geçtiğimiz Ağustos ayı sonunda piyasaya çıkan " Masumiyet
ll
M üzesi " adlı kitabı, yazarın uzun za mandır beklenen ve merak uyandıran bir eseri olmanın yanı sıra, Pamuk'un henüz kitabına başlamadan görüştüğ ü Prof.Dr. i hsan B i l g i n ' i n romana adı n ı veren müzenin dönüşüm projesini tasarlamasıyla m i marl ı k camiasının da dikkatini çekti. Bir romanda kurgulanan mekanın dünyada gerçekleştirilen ilk örneği olan Masumiyet Müzesi ' n i , m imarı i hsan Bilgin'le konuştuk. BU RCU KARABAŞ: Orhan Pamuk'un
Masumiyet Müzesi romanında bah sedilen ve kita bın sonundaki ha rita da işaretlenen Çuku rcuma'daki ev gerçekten var m ı ve müzeye dönüş türüldü mü? iHSAN BiLGiN: Roman kahramanı Füsun'un ailesi ve kocasıyla birlikte yaşantısının ince ince tasvir edildiği apartman Çukurcuma Caddesi üzerin deki 24 no'lu Brukner Apartmanı . Bina, caddenin Dalgıç Ç ıkmazı ile kesiştiği köşede bulunuyor. Kitabın ortalarından itibaren anlatının odağına yerleşen bina 1 999 yılında Orhan Pamuk tarafından bu romanın nesnesi yapılmak üzere satın alındı. Kemal'in, kitabın ikinci yarısı boyunca Füsun ve ailesiyle vakit geçirdiği ortam burası . Aniatısını bu apartmanın mekan düze nine göre, bu binada geçecek şekilde kurguladı. Sonra da, yine tıpkı romanı n devamı nda anlatıldığı gibi, hazırladığımız m imari projelerle müzeye dönüştürüldü; apart mandan müzeye dönüşme sürecinde Kemal (adına Orhan Pamuk!) d ünya daki müzeleri görmek, ilham almak için seyahatler yaptı. Şu anda inşaatı tamamlanmış durumda. Açılmak için sergilenecek nesnelerin toplanmasını ve sergilerneye ilişkin ince işlerin tamamlanmasını bekliyor. . . BK: Nasıl başladı çalışma ve prog ram nasıl tarif edildi? iB: 1 999 yılının Ekim ayında Orhan bü roma geldi. Kar'dan sonra yazmayı plan ladığı roman ı n , Masumiyet M üzesi'nin hikayesini anlattı. Sapiantıiı bir aşk h ikayesi olacaktı bu. Gerçek zaman ve mekanda geçecek, sahnesi i stanbul,
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
3:1.9
ağırlı kla da Teşvikiye ve Çukurcuma olacak, 1 970'1erin ortasında başlayıp 2000' 1erde bitecekti. Kemal ve Füsun kısa süren tutkulu bir ilişki yaşadıktan sonra ayrı düşecek ler ve sonra roman boyunca Kemal Füsun'u sapiantıiı bir biçimde yeniden kazanmaya çal ışacakt ı . Sapiantısı Füsun ile sınırlı kalmayacak, onunla doğrudan veya dolaylı gördüğü nesne lere de sirayet edecekti. i lişkinin bir yandan iyice rutinleşmiş biçimde sürmesi, öte yandan bir türlü özlenen aşka dönüşemernesi nesne sapiantısını pekiştirecek ve patalojikleş tirecekti. Birlikte geçirdikleri zamanları hatırlatacak her türlü nesneyi al maya ("çalmaya") başlayacak, Füsun'u tama men kaybettikten sonra da bunlardan bir müze yaparak sapiantısını madde leştirecekti . . . Henüz yazılmamış hikayenin o g ü n için anlatılabilecek tüm ayrıntılarını birkaç saatte anlatıp bitirdikten sonra, bu mü zeyi gerçekten yapmak istediğini söyle di. Çukurcuma Caddesinde bu müzeyi yapmak üzere aldığı apartmana götürdü beni . 60 m2 taban alanı üzerine oturan, 3 katlı, 3 cepheli küçük bir 20.yy başı apartmanı idi. B K : Apartmanı gördüğün üzde i l k dü şünceleriniz nelerdi? iB: Doğrusu bir m imar olarak karşı laşa cağı mı hiç düşünmediğim bir problemle yüz yüze gelmiştim. Çünkü mimarl ı k pratiği gerçek mekanlar üzerinde i şlem yapar. Hayali mekan üzerinde işlem yaptığında da, ya ütopyalarda olduğu gibi gerçekleşmemiş bir i m kanı, bir ide ali temsili düzlemde maddeleştirmeyi hedefler, zorlanabilecek sınırlara işaret eder, ya da distopyalarda olduğu gibi bir endişeyi , tehlikeyi ifade eder. Kuşkusuz ütopyanı n ve karşıtı dis topyanın ötesinde tutumlarla, mesela sinizm vurgusuyla da mekan temsilleri yapı labilir. Mimarlığın gerçeklikle i lişkisini ne kadar zorlarsak zorlayayım, Orhan'ın önüme koyduğu problemin benzerini bulmak güç oluyord u : tanımı gereği hayali olan edebi bir üründe tasvir edilen mekan gerçekliğe taşı nacaktı. .. Sadece mimar lık açısı ndan değil, edebiyat açısından da karşılaşılmasına alışık olunmayan bir
320
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
duru m söz konusuyd u . Edebi aniatılar hayali mekanlarda geçebildikleri gibi, gerçek mekaniara referansla da kurgu lanabiliyorlardı . Bir romanın tamamen hayali, yani yazarının zihninde şekillen miş bir ortam tasviri yapmasına alışığ ız. Romanların -tıpkı Orhan Pamuk'un sık sık Teşvikiye için yaptığı gibi- gerçek bir yeri kullandığına da çok şahit olduk. Ü stelik gerçek ile hayali arasındaki iliş kiyi istediği ağırlıkta temsil edebilir, yeri hem kullanır hem de kurgusuna göre eğip-büker vs. Bu roman da hayali bir apartmanda, hayali bir yüzyı l dönümü Beyoğlu apartmanı nda, hatta düpedüz Brukner Apartmanı'nın kendisinde geçebilirdi. Bu örnekte bütün bildiğimiz edebi form ları alt-üst eden şey, romanın bizzat mekanın kendisine müdahale edecek olması idi: Hayali bir edebi ortamda öyle yazılmış olduğu için bir apartman dönüşecek, ev olmaktan çıkıp müze ha line gelecekti . . . Bu ters-yüz olma d uru mu edebiyat ve mimarlığın yanı sıra mü zecilik pratiği açısından da geçerliydi. Bambaşka dünyalara işaret eden ulusal müzeleri ve büyük müessese müzelerini bir yana bırakıp özel müzeleri düşünür sek, bunların ya özel koleksiyonlarla ya da özel kişiliklerle ilgili olduğunu görürüz. Yani ortada ya onu toplayan dan, toplayanın kendine özgü ilgisi nden
Eylül
rt c o E -l L o a. <( .... Gl c ""' :ı .... aı
2008
kaynaklanan biriktirilmiş bir koleksiyon vardır, ya da bir biçimde sergilenmeye değer olduğu düşünülen -Goethe gibi, Soane gibi, Freud g ibi- özel bir kişilik. Kısacası ortada ya nesne(ler) vardır, ya da özne. Burada ise hayal edilmiş bir ortam içinde geçen yaşantılar ve olaylar ile onların maddeleşmiş şekli olan ro mandan çıkılacaktı yola . . . Aslında hepsi aynı kapıya çıkıyor: Her biri açısından da hayal ile gerçek ara sı ndaki ilişkiyi ters-yüz eden, çarpıtan, yamultan bir durumla karşı karşıyaydık. Kuşkusuz hiçbir koleksiyonun nesnesi (ulusal müzelerinki bile} onu toplayanın m uhayyilesinden bağ ımsız düşünüle mez. Dolayısıyla biriktirme ve teşhir işle rinde m uhayyile ile madde, kurgu ile gerçek, özne ile nesne arası ndaki kar maşık dolayımları akılda tutmak gerekir. Ö rneğin biriktirme ve teşhir tarihinin en ilginç örneklerinden olan ortaçağı n Wunderkammer'leri (Ali Artun, müze tarihi kon usundaki kapsamlı ve titiz çalışması olan " M üze ve Modernlik" kitabında " nadire kabineleri" olarak çeviriyar bu sözcüğü) sapiantıiı m uhay yilelerin en esrarlı ve en çekici sahneleri olarak değerlendirilirler. Masum iyet M üzesi vakasını istisnai kı lan ise, toplayan ve teşhir eden öz nenin dolayımlı varlığıdır: Evet, adres
eninde sonunda Orhan Pamuk'tur. Ama "eninde-sonunda". Çünkü bu nesneleri önce hayalinde, sonra da gerçekte bir araya getirmek için -onu kendi de yaratsa- bir başka sına, Kemal'e gereksinim duymuştur. Bildiğim kadarıyla tarihte gerçek bir müze kuran ilk hayali kahraman olacak tır o . . . BK: Nasıl başa çıktınız b u karmaşık l ı k ile? iB: Ö ncelikle şundan emindim: Bu ters-yüz olmalarla, yamu lmalarla başa çıkmak için mimarinin gücünden yarar lanmak gerekiyordu . Hiçbir şey yokmuş gibi davranmak, yani sanki o hayali insanlar orada yaşamış gibi davranıp binayı olduğu düzeniyle m uhafaza edip, içine toplanacak eşyaları yerleştirmek cazibe yaratmaya yetmeyecekti . i ki nedenle: Bi rincisi, bina oldukça sıradan bir apartman yapısıydı . Odaları, merdi ven i , safası zaten içinde yaşamakta olduğumuz evlerinkinden farkl ı değildi. i kincisi ve daha önemlisi burada yaşa mış olanların hayali olması ile ilgiliydi. Biz Edgar Allan Poe'nun veya Anna Frank'ın m üzeye dönüşmüş sıradan yaşam mekanların ı ziyaret ediyorsak, bu onları n yaşam ını ilginç bulmaya hazır olmamızla ilgilidir. Onlar hakkında bir şekilde merakı mızı uyand ı rmış şeyler biliyoruzdur ve yaşa d ıkları yerlerde, değdikleri eşyalar üze rinden daha fazla keşif yapabileceğimizi u m uyoruzdur. Yani onlar hakkında hem merakımız bir kere uyanm ı ştır, hem de geride bilmedi ğimiz, hiç bir zaman da tam olarak bile meyemeceğ imiz şeyler kalmaya devam edecektir. Merak, ilgi, esrar bu aralı kta oluşur. Oysa en dikkatsiz okur bile bir roman kahramanı n ı n kitapta yazılanlar dan ve ima edilenlerden öte bir yaşamı olmadığının farkındadır. Zihnimizde kurmaya devam edebiliriz kuşkusuz, ancak onun nesnel, bizim zihnimizin dışındaki hayatı yazılanlarla başlayıp bitmiştir. Dolayısıyla o mu hayyel hayatı temsil eden nesneler de, zaten o yaşan tı hakkı nda bildiklerimizin tekranndan öte bir şey olma şansına sahip değildir. Dolayısıyla ister istemez kapalı bir dev renin içinde hareket etmek durumunda
Eylül kalacaktık bu projede . . . Kuşkusuz tek bir hamle ile üstesinden gelinebilecek bir problem değildi bu. Ama mimarin i n gücün ü n bir başlangıç olabileceğini düşündüm daha işin en başında. M imarin i n gücü ile şunu kastediyorum : Öyle bir proje yapılmalıydı ki, b i n a hem sınırları, ölçüleri ve sentaksı ile bildiği miz sıradan apartman yapısı olmayı sür dürmeliyd i , hem de bu ilk göze çarpan özelliklerinden beklenmeyecek, onları zorlayan bir hamle yapmalıydı . Tansiyon bu özdeşiik-farklılık aralığında oluşabi lirdi ancak. Orhan başta mekan düzeninin olduğu gibi muhafaza edilerek "enstelasyon"larla müzeye dönüştürülme fikrinde olmasına rağmen, bu kaygılara hak verdi. Daha ilk karşılaşmada konuş tuk bütün bunları. Sorun " mimarinin gücü" olarak adlandırdığım bu hamlenin ne olacağı idi. Toplam 3 katlı 5 x 12 metrelik bir binanın sınırları içinde yapılması gere kiyordu bu hamlenin üstelik. Birkaç görüşmeden ve binayı içten dönüştürme fikrinin Orhan tarafından benimsendiğinden emin olduktan sonra, bina kabuğu nu tüm unsurlarıyla ayakta tutup iç düzenini ters-yüz edecek mimari strateji zihnimde oluştu. Yapısı gereği farklı dairelere ve odalara bölünmüş apartman binası , iki yeni unsur aracılığıyla, binayı dikine kesen bir galeri ve bir merdiven ile içten bütünleştirile cekti. Parçalı bir mekan kurgusundan yekpare bir mekan kurgusu türemiş ola caktı böylelikle. Merdiven sağır dördüncü cepheye yaslanacak, dairelerin ortasındaki servis grubu da boşaltılıp binayı merdivenden sonra bir kez daha dikine bütünleştiren bir galeriye dönüşecekti. Böylelikle küçük birimlerin artikülasyonu ile kurgulanmış apartman mekanı birbiri ne bağlanacak, yekpareleşecek, apart rnan müzeleşecekti. Kabuğun ima etme ye devam ettiği apartman olma hali ile iç mekanı n apartman düzenini imha eden yekpareliği arasındaki tansiyonla kurgulan mış oldu böylelikle yeni mimari tasarım ... B K : Bu süreçte Orhan Pam u k ' u n dü şünceleri ne yöndeydi? iB: Orhan da severek benimsedi bu yen i kurguyu. Projeyi çizdik ve gerekli prosedürleri tamam ladı ktan sonra
2008
i nşaata başladık. Proje bina kabuğu n u n ayakta tutularak içinin tamamen yıkılmasını gerektiriyordu. Yığma bina olduğu için cepheleri geçici desteklerle birbirine bağlayıp ayakta tutarak içini boşalttık. i çi boş bir kabuk kaldı geride. Sonra içine yen i kurguya göre Zihni Tekin tarafından yapılmış statik projeyle yeni bir çelik iskelet inşa ettik ve ayakta kalan cepheleri yen i iskelete bağlad ık. 2003 yılında tamamlandı kabuğun res torasyon u ve içerideki iskeletin i nşaatı . . . Binanın içi böylelikle galeri etrafında dönen ve merdivenle birbirine bağlanan yekpare bir sergileme alanına dönüş müş oldu. Çatı katı Kemal'in müzeyi ku rarken yaşadığı ve zemini ndeki camdan müzeyi seyrettiği bir odaya, parselin arkası ndaki küçük bahçeye açı lan bod rum katı da müzenin kahvesine dönüştü. BK: Nesneler nasıl serg ilenecek? iB: Sergileme konusu Orhan'la aramız daki bir başka gerilime işaret ediyor. Her şeyden önce ben bu işin m ima rıyım . Sürecin kurucusu, yaratıcısı ve küratörü o. Beni m rolüm, belki de bir daha hiç tekrarlanmayacak bu senar yonun gerçekleşmesine uygun zem i n
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
321
oluşturmakla sınırlı. Ancak tahmin edi lebileceği gibi sergileme konusuna hiç kafa yarmadan ilerlemem de mümkün değildi. Bir noktada, projenin tamam landığı ve i nşaatın başlamasına yaklaşıl dığı bir noktada bir sergileme stratejisi önerdim. Oldukça radikal bir öneriyd i . Zem i nler, duvarlar v e tavanlar içeriden kumianmış camlarla kaplanacaktı ve nesneler şeffaf/ince sicimlerle tavanlar dan sarkıtı lacaklard ı . Böylelikle x, y ve z koordinatların ı n birbirine karıştığı, ışığın kumianmış camların süzgecinden kon tursuz olarak süzüldüğü, keskin çizgile rin eridiği uzaysı bir mekanda izleyiciler nesnelerle birlikte yüzeceklerdi . Yerçekimi n i , ağırl ı ğ ı , koordinatları askı da bırakan bir al ımlama dünyası oluşa caktı. Nesneleri izleyicilerden olduğu kadar birbirlerinden de koparacak bu öneriyi fazla soyut buldu Orhan. Vurgunun nesnelerden ziyade mekana yapılmış olması rahatsız etti onu. Fazla estetize edilmiş buldu . Nesneler tesadüfileşiyor, herhangileşiyor, ara larındaki romanda ince i nce işlenen örüntüler askıya alınmış oluyord u . Kahraman ı n ı n ı , onun tek tek nesneler aracılığıyla yaşadı kları n ı ciddiye
322
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
almamakla suçladı beni. Kendi açısın dan haklıydı . Ben kendi kurguladığım mekan senaryosunu izleyerek, senar yoyu sonuna kadar zorlayarak çözmeye çalışıyordu m sorunu. B K : Kemal'in müzeyi kurmaktaki a macı "zamanı mekana dönüştürmek"se (s.564), bu "soyut lamak" ve somuttan uzaklaşmak anlam ına gelm iyor mu? iB: Evet, ben de öyle düşünmüştüm başlangıçta. O zaman roman henüz ya zılmamıştı. Roman yazıldıktan, Kemal'in ne yaşadığı belli olduktan sonra anla dım ki, Kemal öyle yaşamıyor. O tek tek nesnelere işaret ettikleri hatıralar üzerinden anlam vermekten vazgeçmi yor hiç bir zaman. Füsun'a olan sap lantısından özgürleşip, onun üzerinde işlem yapıp başka bir faza geçmiş ol muyor. Sanatsal yaratıyı kışkırtacak bir epiphany yaşamıyor. Bir aşık olmaktan sanatçı olmaya doğru evrilmiyor. Yaşad ı kların ı n sanatsal temsilini Orhan Pamuk'a devretmesi tesadüf değil bu bakımdan. M üze yapma sürecini , sap Iantısını pratik bir faaliyete dönüştürme olarak yaşıyor. Sözünü ettiğin " .. tek tek eşyaları değil, mekanı n derinliğini geceleri içinde hissetme .. " ve "zamanı n mekana dönüşmesi" i l e ilgili sekans da zaten müzeyi kurmaktaki amacı değil, müze bittikten sonra nesneleri yukarı dan seyrederken hissettikleri . . . BK: Kemal'in eve deği l , eşyalara bak maya i htiyacı var. O halde bu m üzeyi kurarken kendi i htiyacını m ı , ziya retçinin i htiyacını mı gözetmesi ge rekiyor? Ziya retçi için ne öngörüyor, kendi h issettiklerini algılamasını mı, yoksa sadece objeleri izlemesini mi? iB: Yaşadığı obsesyonu, sapiantıyı ebedileştirmeye çalışıyor. Bunun için d ünyada erişebildiği tüm müzeleri geziyor. Özellikle de tuhaf ve sapiantıiı olanlara odaklanıyor. Bununla da kal mayıp meczupluğun sınırında dolaşan koleksiyonerleri buluyor. Yani müze kuracak imkanı bulamamış olanlarla da ilgileniyor. Kendine benzettiğ i herkesle, kendi yaşadı ğ ı na benzeyen her şeyle ilgileniyor. Dolayısıyla müzesindeki ob jelerin yaşadıklarından bağımsız objeler
Eylül
2008
olarak değ i l , sapiantıiı dünyasını ebedi yen dışa vuracak aracılar olarak izlen mesini isteyecektir kuşkusuz. Kemal'in yaratıcısı Orhan Pamuk'un roman tamamlandıktan sonraki kararı da bu yönde oldu zaten. Objeler romandaki anlatıya ve bölümlenmeye sadı k kalarak sergilenecekler. Birbirleriyle romanda anlatıldığı şekliyle ve sı rayla ilişki kuracaklar. Tabii bina çok küçük ve toplanan eşya çok fazla olduğu için bölümler ve bölümlerin içer diği eşyalar anlamlı istifler teşkil edecek şekilde sergilenrnek zorunda. Boyutları nedeniyle veya aniatı içindeki konumları nedeniyle bu gruplanmadan kopacak olanlar da ya tavana asılacak, ya da dolaşılan zemin üzerinde konum lanacaklar. Perspektiflerde temsil edilen sergileme düzeni buna göre hazırlanm ı ş jenerik bir kurgudur. Orhan Pamuk tarafından belirlenecek nesne gruplarının sırala masına ve kaplayacakları büyüklüklere göre yeni bir uygulama projesinin hazır lanması gerekiyor.
Ve rg i Da i re l e r i n i d e TOKI Ya p a c a k .
29 Eylül, CNN Türk
Kamuya hastane, okul ve lojman yapan Topl u Konut i daresi (TO K i ) , vergi daire leri konusunda da devreye g iriyor. Gelir i daresi Başkanlığı (G i B) ile imzalanan protokol uyarınca, G i B ' i n illerdeki hiz met binalarını da TOK i yapacak. TO K i ayrıca mevcut hizmet binalarının onarı mını da gerçekleştirecek. G i B ile imzalanan protokol kapsa mında, TOK i toplam 1 5 vergi hizmet binası ile i lgili çalışmaları tamamladı . Bunlardan i stanbul Pendik H izmet Binası ve Konya Yedekleme Merkezi'nin ihalesi Ekim ayında yapılacak. Ankara, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Muğla vergi daireleri hizmet binaları, i stanbul 'daki Ataköy, Bayrampaşa, MARS i M (Bilgi i şlem Merkezi), Ü sküdar, Vatan ve (Kartal) Büyük M ü kellefler Vergi Dairesi (Kartal) hizmet binaları, i zmir Vergi Dairesi Başkanlığı ve Bornova Vergi Dairesi hizmet binası ile ilgili ihale çalışmaları ise sürüyor. TO K i , ilgili bakanlıklar ve kamu
kuruluşları ile imzaladığı protokoller ve uyguladığı toplu konut projeleri kap samı nda, 31 hastane, 72 sağlık ocağı , 1 3 yurt v e pansiyon, 1 2 sevgi evi, 1 0 engelsiz yaşam merkezi, 35 kütüphane, 41 5 spor salonu, 1 1 .753 derslikli 409 okul yapıyor. Ayrıca, 4. 947 'si askeri kurumlara, 8 . 230'u polislere olmak üze re 1 3.000'den fazla konut lojman olarak verildi. TOK i 'nin ilgili kamu kuruluşları ile imzaladığı protokoller uyarınca, okul, hastane, sevgi evleri, lojman gibi hizmet binaları, bu kuruluşların atıl durumdaki arazileri karşılığ ında yapı lıyor. TOK i arazileri alıp değerlendiriyor, karşıl ı ğ ı nda i l g i l i kurumlara istedi kleri hizmet binalarını yapıyor. Bazı hastane ve okul ların bedeli ise bütçeden eşit taksitler halinde ödeniyor.
S i g a ra Ya s a ğ ı Mima r i De ğ i ş -t i r -t i y o r 30
Eylül, CNN Türk
Kapalı alanlarda sigara içme yasağı alış veriş merkezlerini (AVM) olumsuz yönde etkiledi. Yasak nedeniyle merkeziere giriş sayısı ve kalma süresi yüzde 50 oranında düştü. Dünya genelinde gayrimenkul ve finansal yönetim hizmeti sunan J ones Lang Lasalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş, alışveriş merkezlerinin hem kent ekono m isine önemli faydalar sağladığ ı n ı , hem de ticari potansiyeli artırdığını söyledi. Alışveriş merkezlerinin ziyaretçi sayılarının merkezin büyüklüğüne, ko numuna ve sunduğu seçenekiere göre değişkenlik gösterdiğini belirten Alkaş, yaklaşık 30 bin metre kare kiralanabilir alan büyüklüğüne sahi p ve merkezi ko numda olan bölgesel bir merkeze yılda ortalama 13 m ilyon ziyaretçinin giriş yaptığını ifade etti. Alkaş, kayıtlı istihdama da büyük çap ta katkı sağlayan alışveriş merkezlerinin 19 Mayıs'ta yürürlüğe giren kapalı alan larda sigara içme yasağ ından olumsuz yönde etkilendiğini belirterek, "Alışveriş merkezlerine g i riş sayısı ve kalma sü resi tahminlerimizden fazla oldu. Yasak nedeniyle alışveriş merkezlerine giriş sayısı ve kalma süresi yüzde 50 oranın da düştü" ded i .
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Mima rile rde Değişiklik Alkaş, yasak nedeniyle AVM ' Ierin mimarisinde büyük değişimierin ya şanmaya başlandığını beli rtti. Alkaş, " Kafeterya ve restoran bölü mleri AVM ' Ierin dış bölümüne yakın alanlara taşın ıyor. i nşaatı devam eden alışveriş merkezlerinde mimar planiarına özel teraslar ekleniyor. i stanbul Galleria Alışveriş M erkezi ' n i n , dışarıdaki alana kafeterya açma hazırlığı devam ediyor. Yeni i nşaatlardan Ankara'daki Kent Park'ta Food Court'un şekli değiştiril di ve teras eklendi . B u tür projelerde eskiden ortada bulunan kateteryalar ve restoranlar dışa doğru konumlandırı l ı rken dışa açı iabilen yeni alanlar kaza nılmaya çalışılıyor" dedi . Alkaş, sigara yasağının herkes için geçerli olmad ı ğ ı n ı , caddelerdeki restoranlarda 1 yıl süre tanındığını, bu durumdan dolayı oluşan haksız rekabetin biran önce önlenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Ye n i k çı p ı ' y a M ü z e I s t- a s y o n F ı r s a t- ı Doğ d u 30 Eylül, Radikal YAZAN: FUNDA ÖZKAN
i stanbul 'daki trafik keşmekeşinin kurtu luşu olarak gösteriliyor, bir yakayı di ğerine denizin altından bağlayacak tüp geçit projesi Marmaray. Yenikapı, hem Marmaray'ın Avrupa yakasındaki çıkış istasyonu olacak, hem de Taksim metro hattının bitiş noktası. i stanbul u laşı m ında önem arz edecek bu iki istasyonun aynı zamanda müze olduğunu şöyle bir gözünüzün önüne getirir misiniz? Marmaray inşaatının bir arkeolaji k ka zıya dönüşmesiyle birlikte çı kan şimdilik 10 bini aşkın tarihi eserin bir kısmının sergilendiği bir müze. 60.000 metrekarelik Marmaray ve metro inşaat alanının halen 30.000 metrekaresi nde arkeolajik kazı yapı lıyor. Arkeologlar kazıların tamamlanabilmesi için en az iki yıla ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Buna karşılık 2009 yılında bitirileceği planlanan Marmaray inşaat ı , arkeolajik kazı nedeniyle 201 1 ' e erte leniyor. i stanbul Büyükşehir de trafik sorununun tez elden çözülmesi için sabırsızlanıyor.
Oysa Yenikapı'da dünyanı n en yecan verici kent arkeolojisi çalışm rından biri yapılıyor. Neredeyse kentin 1 0.000 yıllık tarihine ışık tutuluyor. Bu kazı buldozerler kapıdayken, bir " kurtar ma kazısı" şeklinde mi olmalı? i nşaata kadar kurtarılabilen kurtarılsın, geri ka lanının üstünden iş makinaları mı geç sin? Baraj inşaatı nedeniyle Zeugma'nı n başına gelenler, b i r kez daha mı tek rarlansın? Bugüne kadar bulunmuş en büyük Roma limanı Theodosius ve liman kenarındaki su rlar için bakın ne diyor i stanbul Arkeoloji M üzesi M üdürü Dr. i smail Karamut: "Bu surlar Konstantine'ye ait olabilir. Yenikapı'da surların ucunu bulduk ama sonu nereye gidiyor bilinmiyar çünkü binaların altına doğru devam ediyor." O zaman o binalar kamulaştırılsın, yıkılsın. i stanbul'un geleceği orada çün kü. Uzun zamandır kamuoyunun dik katini çekmeye çalışanlardan, i stanbul 2 0 1 0 Kentsel Uygulamalar Direktörü Korhan Gümüş " i stanbul'a gelen turist kadar turist günyüzüne çıkarılacak ta rihi kalıntilara gelecektir" diyor. Haksız mı bir dünya m i rası var Yenikapı'da. Sözü Korhan G ü müş'e bırakıyorum: " Marmaray geciksin, m imari bir müdaha le yapılmasın dem iyorum . M imarlıkla arkeolojinin birbirine rakip olmayacağ ı bir durum yaratmak mümkün. i stanbul'un tarihi orada ye niden yazıl ıyor. Arkeoloji i le mimarlık niye birbiriyle çelişsin? Neden birini tercih edelim ki? Kolaylıkla deniz feneri , Bosforus ı rmağı'nın taşları , bir mozaik gibi yanyana duran amfora kalıntıları, jeolojik katmanlar, bunların hepsi mi mari programa dahil edilir. Arkeoloji ile m i marlık birbiriyle iletişim içinde yara tıcılık temelli ele alınsa, bugün çelişki olarak yaşadığımız konular muazzam bir tasarım konseptine dönüşür, bütün dünyanı n ilgisini çeker, i stanbul zengin leşir. Bu projenin ihtiyaç karşılansın, i ş görülsün diye bu şekilde e l e alınması i stanbul halkına atılmış en büyük ka zıktır. Kenara da bir müze yaparız, olur biter diye düşünüyorlar. Oysa biz en az iki senedir konuların birbiriyle ilişkili olarak ele alınması gerektiğini ve çoklu ortama açılması gerektiğini söylüyoruz. Zaman kaybetmeden projeyi geliştire cek çok taraflı bir proje yönetim organı
323
hazır. ce yazd ığım ya in i talya'da
yerel mimarlarla bi rışmaya çağı ralım dedim. bu işi layıkıyla yapabilecek bir tasarım programı geliştirme oluşturduk. Bundan iyi bir 2 0 1 0 p jesi olur mu? Göz göre göre önümüze çıkan bu fırsatı heba etmemiz lazı m ." Uluslararası bir yarışmadan söz ediyor, Korhan Gümüş. Ne de olsa günyüzüne çıkarı lan dünya kültürel mirasına kayıt olacak.
B i n K o n u t- l u k S i "t e y e Yı k ım Ka ra r ı 3
Ekim, Zaman
YAZAN: MELiK DUVAKLI
i stanbul Sarıyer'de bulunan bin konutluk Boğaziçi Koru Evleri, yıkım kararı şoku yaşıyor. Sarıyer Belediyesi, Acarlar Şirketler Topluluğu tarafı ndan inşa edilen sitedeki 570 ev hakkında yıkım kararı çıkardı . Sitenin bir bölümü yetki alanında olan Boğaziçi i mar M üdürlüğü'nün de kaçak yapı lan evler için yıkım kararı çıkarma hazırlığında olduğu öğrenildi. Beykoz'daki Acarkent ve Acaristanbul 'daki skandallardan son ra Acarlar'ın yaptığı Sarıyer Boğaziçi Koru Evleri'nin de kaçak olduğu tespit edildi. Olay, daireleri satın alan vatan daşları n belediyeden oturma izni ala maması üzerine ortaya çıktı. Boğaziçi Koru Evleri sitesinde bulunan ve eski adı Acarlar Koleji olan ancak şu an Doğa Koleji'ne devredilen okul binası nın da 2,5 kat olması gerekirken 5 katlı olarak inşa edildiği belirlendi. Sarıyer Belediye Başkanı Yusuf Tülün imzasıyla 24 Temmuz 2008 tarihinde Boğaziçi Koru Evleri sakinlerine gönderi ldiği be lirlenen yazıda kaçak yapıların yı kılması
324
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
istendi. Yazıda şu ifadelere yer verildi: "Bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 1 5 gün içerisinde kaçak yapınızı yıkmadı ğ ı n ız takdirde 2960 sayılı Boğaziçi i mar Yasası'nın 1 3 . maddesi uyarınca yıkım işlemi belediyemizce yapılacak olup, yıkım masrafları yüzde 20 fazlası ile tarafınızdan tahsil edileceği hususunda bilgi edinilmesini rica ederim." Site sakinleri adına, Boğaziçi Koru Evleri Site Yöneticiliği tarafından 26 Ağustos 2008 tarihinde evleri yapan Acarlar'a ait Dost i nşaat'a bir ihtar yazısı gönderildi. Yazıda planlara aykırı yapılan evlerin yıkılması durumunda sorumlunun Dost i nşaat olacağı belir tilerek, mağdu riyetlerinin giderilmesi istendi. Evleri Acarlar'dan satın alan vatandaşlar, Belediye'ye başvurarak yıkım kararına itiraz etti. Belediye yö neti m i , yapılan itirazın değerlendirme aşamasında olduğunu kaydetti . 1 989 yılında Sarıyer Belediyesi'nce onaylanan i mar Planı'na göre Boğaziçi Koru Evleri'nin havuz çevresinde ikişer dubleks daireli 15 binadan oluşması gerekiyor. Ancak, sitenin mevcut hali 8'er katlı 1 4'er daireli bloklardan oluşu yor. Edinilen bilgilere göre 6 pafta 226 parsel üzerinde inşa edilen sitede E tipi 63 blokta 861 daire, 34 adet villa tipi yapıda ise 66 bağ ımsız bölüm bulunu yor. Sitede 28 adet de işyeri yer alıyor. i smet Acar'a Boğaziçi Koru Evleri için 1 989 yılında ruhsat veren ANAP'lı eski Sarıyer Belediye Başkanı Ali Sandıkçı'nın da Boğaziçi Koru Evleri'nde deniz manzaralı 4 katlı bir viilada oturduğu tespit edildi. Boğaziçi Koru Evleri 'nde, i stanbul Ü n iversitesi Orman Fakültesi Öğ retim Ü yesi Prof. Dr. Kadir Erdin ile aynı fakültede öğretim üyesi olan Prof. Dr. Gökhan Eliçin de oturuyor. .
TOKI , ' ' Köy Şe h i rle r " Ku ruyo r
E k i m 2008 modern yerleşim alanları oluşturuyor, şehi rlere göçün nedenlerinden biri olan altyapı ve sosyal olanakları köylere taşı yarak, çarpık kentleşmeyi engellerneyi hedefliyor. "Tarımköy Projesi" ile ayrıca, köy m imarisinin geliştirilmesi , köylerin ve köyl ülerin yerinde iskanı ve sağlıklı, yaşanabilir konutlara ve düzenli gelire kavuşturulması, dağınık durumda bulunan yerleşim birimlerinin bir araya getirilmesi , üretimin teşvik edilmesi de amaçlanıyor. i dare, projenin uygulaması sırasında kı rsal bölgelerin arazi yapısını, köyün su kaynaklarını, çayır, mera ve orman alanlarını göz önüne alıyor, mevcut köy mimarisi ve dokusunun korunmasına özen gösteriyor.
Ta rım Kon u t- İnşa Edilen Ye rleşim Ye rle ri
TO K i 'nin sürdürdüğü Tarımköy Projesi çerçevesinde bugüne kadar 20 ildeki 3 1 yerleşim yerinde, 3 .472 tarı m konut inşa edildi . Proje kapsamında tarım konut yapılan i l , ilçe ve köy bazında 31 yerleşim yeri ve konut sayıları şöyle: Adana-Yüreğir-Buruk 1 1 3, Adana Kürkçüler 97, Afyon-Çay 95, Afyon-Susuz 44, Aydın- i ncirliova 1 42 , Batman-Merkez-Kuyubaşı 1 96 , Bayburt-Arpalı 80, Bilecik Pazaryeri 1 22 , Bingöl-Kiğ ı-Yazgünü 89, Çankırı-Merkez- i nançköy 222, Çankırı-Çavundur 63, Erzincan Çukurkuyu 42, Erzincan-Altınbaşak 6 1 , Erzincan- Bayırbağ 40, Erzincan Yayiabaşı 277, Erzurum-Aşağı Çat 68, Gümüşhane- Kale 60, Isparta-Senirkant 1 05 , Kahramanmaraş-Türkoğlu 1 1 9, Karaman-Yeşildere 50, Konya- i mrenler 1 35 , M u ğla-Yeşilbağcılar 1 27, Siirt Bostancık 62, Siirt-Dol uharman 1 63, Şan l ı urfa-Halfeti 1 58 , Şanl ı urfa- Halfeti (2. Etap) 363, Şanlıurfa-Halfeti-Argil 1 00 , Şanlıurfa-Yu karıgöklü 90, Van Yeşilköy 78, Yozgat-Çandı r 60.
3 Ekim, CNN Türk
Toplu Konut i daresi (TO K i ) , köy yaşamı n ı cazip hale getirmek i ç i n "Tarımköy" isimli bir proje geliştirdi ve hayata ge çirdi. Türkiye'nin dört bir yanında 3 . 500 tarım konutu inşa etti. TOK i , projeyle, kırsal kesimde altyapı sorunu çözülmüş
Sist-em Nasıl İşliyor? Projeyi, iki sistem çerçevesinde ha yata geçiren TO K i , ilk sistemde TOK i ile kapatılan Köy H izmetleri Genel Müdürlüğü 'nün görev ve yetkilerini devralan Afet i şleri Genel M üdürlüğü
işbirliğinde, baraj yapımı ve benzeri nedenlerle istimlak edilen köylerde ya şayanlara yeni yaşam alanları yaratıyor, ikinci sistemde ise valilik, kaymakamlık veya belediyelerin başvurusunu değer lendirerek, tarım konutları inşa ediyor. Talep olması halinde projeye ilişkin imar ve yerleşim planlarını hazırlayıp, konutların yaklaşık satış fiyatlarını tespit ederek, i lgili kurumlara gönderen idare, bunun ard ı ndan, belirlediği satış kriter leri doğrultusunda konut almak isteyen vatandaşlardan, beli rlenen tarihler ara sında ve açıklanan banka şubesine baş vuru bedelini yatırması nı istiyor. TO K i , talebin yetersiz olması halinde ise projeyi iptal ederek, yatırılan ön peşinat bedellerini geri ödüyor.
Bu Yıl Dü nya Mima r l ı k Gü n ü Çoc u k l a ra Ad a n d ı 6
Ekim, uia-architectes.org
1 985 yılı ndan beri her sene Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanan Dünya M imarlık Günü'nün, i talya Torino'da U lA Genel Kurulu'nda belirlenen bu yılki teması, Genel Kurul seçimlerinden bir gün önce vefat eden UlA Başkan adayı G iancarlo l us'un sözlerini yazdığı şarkı ya ithafen, " Daha G üzel Bir Geleceğin M imarı Çocuklar Olsu n ! " olarak belir lendi. U l A Başkanı Louise Cox, 2008 Dünya M imarl ı k Günü için yayınladığı kutlama mesajında şunları söylüyor: " U marım Dünya M imarl ı k Günü adına düzenlenen kutlamalardan siz ve ço cuklarınız keyif alıyorsunuzdur. Dünya çapında düzenlenen etkinliklerde yanı nızda olamadığım için üzgünüm. italya, Pordenone'de ailem , arkadaş larım G iancarlo, Rod Hackney, U l A Kurulu üyeleri, U l A M imarlık ve Çocuk Programı yöneticileri, UlA i talya Şubesi üyeleri, şehir temsilcileri, yöneticiler, Pordenone M imarları ve çocuklarla birlikte olacağı m . Hepimizi n , doğuştan renk, şekil ve tasarım duygusuyla -ço cuklarımızın ürettikleri işlerde görebi leceğimiz gibi- doğduğumuzu düşünü yorum. Sürdürülebilir bir çevrede, nasıl sürdürülebilir bir hayat yaşayacabilece ğimizi anlamak için eğitilebiliriz. Ö yleyse
Ekim neden bir yetişkin olduğumuzda, kent lerimizin ve kasabalarımızın, gerçekten korkunç bazı binalar ve duyarsız kent planlamasıyla biçimsizleşmesine izin veriyoruz? Ortak çevremiz üzerindeki bu lekeleri onayiayan politikacılar ve uzmanları suçlamak yararsız. Zaten, biz, toplum olarak bu kent suçları için kendi adı mıza sorumluluk üstlenmek zorundayız. Dünya M i marl ı k Günü, bize, m imarlarımızın yaptığı iyi şeyleri kutlayabilmemiz, çocuklarımızın ne düşündüğünü -düşüncelerin i ve sahip oldukları büyük idealleri- anlamamız ve yeşil, küresel ve kentle bağlantılı vizyo numuzu gerçekleştirmemize yard ımcı olacak tüm bu fikirleri geliştirebilmemiz için mükemmel bir fı rsat sunuyor. Sizin kentiniz ya da kasabanızdaki çocukların da, geleceğe yönelik vizyonları n ı ortaya koyabileceğini, vizyonları nı kendi ağızla rı ndan açıklayabileceklerini ve bu kutla ma kapsam ında da gösterebileceklerini umut ediyorum." 2008 Dünya M imarlı k Günü kut lamaları sayesinde, " Daha Güzel Bir Geleceğin M i marı Çocuklar Olsu n ! " temasının anlaşılması v e yayılması he defleniyor. Bunun için de, tüm UlA Ü ye Şubeleri, dünyadaki bütün çocukların ve G iancarlo lus'un bu ortak dileğini yorumlamaya davet ediliyor. G iancarlo l us'un çocukların ağzı ndan tüm mimarlara seslendiği , eski U l A Başkanlarından Rod Hackney tarafın dan i ngilizce'ye ve Aydan Erim tarafın dan Türkçe'ye çevrilen şiiri: Ey m imar, sesimi duyuyor musun? Çok şey istemiyoru m , daha güzel bir çevre, planlama ve peyzajdan başka Ey m imar, dünyayı kurtarmama yard ı m et Tek isteğim sıcak bir yürek, temiz su ve solunacak temiz hava Ey m imar, mekanları dönüştürmeme yardım et Bilgini dikkatle kullan, çevrem dost bir mekan olsun Ey m imar, güvenli bir yuva istiyorum Teknolojiyi özenle kullan, yaşam kalitem daha iyi olsun Ey m imar, belieğim izi korurnama yardım et Tarihle bağlarımızı koru, geçmişin güzelliklerine saygı duyulsun Ey m imar, planların demokrasimizi kutsasın
2008
Ne r e y e ?
7 Ekim, Radikal
YAZAN: EFE GÖNENÇ, MERT KAYASÜ
Ankara'nın kimlik krizini, Kızılay PTT'de satı lan kartpostallara bakarak anlamak mümkü n : Anıtkabir, Atakule, Kızılay Meydanı, Estergon Kalesi, Ulus'taki Atatürk heykeli, Keçiören şelaleleri, az sayıda da Ankara Kalesi'nin eski fotoğrafları. 20'1i ve 30'1u yıl ların Ankara'sı nın fotoğrafları, insan ın gözünü yaşartıyor. O dönemde Ankara, " kasaba"l ı ktan " kent"liğe geçiş sürecini, bütün heye canı ve sorunlarıyla yaşarken , müthiş bir imar hareketi kentin yeni çehresini çiziyordu . M isak-ı Milli'nin çeşitli köşe-
, , ...,,.... -�.,:;�),--=:- � �
·
•
-
.
..-.,o��
--�ıı��::;-�.:�r
325
lerinden Ankara'ya taşınan bürokratlar, memurlar, müteahhitler, iş sahipleri, şehrin yeni sakinleri olarak, şehre yeni ruhunu ve kimliğini kazand ı rd ılar. Onlar Ankara'nın çehresini değiştirirke n , Ankara da onların yaşam tarzını de ğ iştirdi. Ankara Cumhuriyet'in kentiydi. Haliyle hem Ankara'yı Cumhuriyet'e layık olarak inşa etmek hem de Cumhuriyet'in yaşam tarzı her neyse burada ona uygun yaşamak lazım gelir idi. Bu sürecin sancılarını, açmazlarını , dertlerini, komikliklerini , Yakup Kadri'nin Ankara romanında okumak mümkün. Ama olsu n , bu hi kaye Ankara'n ı n h ikayesidir, haliyle de Cumhuriyet'in bürokrasisi n i n , burjuvazisin i n , işçisinin, halkının hikayesidir. Balolarda, çay günlerinde sosyal hayat gelişmiş, spor müsabakaları, Cumhuriyet Şenlikleri düzenlenmiş. i şler bağ lanmış, işler bozulmuş, binalar yıkılmış ve yapılmış. Sonunda Ankara, tiftik keçisinden ve zeybeklerinden ayrı bir "kimlik" sahibi olmuştur. Cumhuriyet'le birlikte geliş miş, o Cumhuriyet'i, Cumhuriyet de onu değiştirm iştir. Fakat nesiller değişiyor. Aynı ırmağa tekrar giremeyeceğimiz gibi, yeni nesiller de dedeleriyle aynı kentte yaşamıyorlar. Kimlik ise tekrar şekiilenrnek zorunda, her kentte olduğu gibi Ankara da, eski ve yeni sakinle rince tekrar benimsenrnek zorunda. Ankaralı, kente özgü yaşam tarzlarını ve ritüellerini yeniden tarifiemek duru munda. Bu durum, dünyadaki bütün metropoller için geçerli. Bütün kanalları ve tarihine rağmen Venedik,
Bırak ben de katı layım - bırak oyun oynayayım, kentim umutla dolsun Ey mimar, birbirimize ve çeşitliliğe saygı duyalım Ö ne çık ve becerilerini kullan, komşularım dostlarım olsun Ey mimar, kültürel farklılı kları koru Çalışmaların insani değerleri yücelt sin, tasarı mların eşitlikçi ve anlayışlı olsun Ey m imar, ben geleceğim, bırak arkadaşın olayım Bırak yeni çevrelerinde başım dik dolaşayı m Düşlerimi bozma, ihtiyacım olduğunda seni bulayım Küreselleşmeye evet, eğer barış içinse Gel, bu geleceğ in m imarı ol. . .
An k a ra
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
'10
� +0 u.
L .... .o o "' +-
... ı: <
_.,. ..
•r., -...,.ı .. -�ırı.""" . · o4 � •• � ı,.. · � �· · ��.1· #
��..�-�:·-�- -:�-�jj��
._ _
.....>:rı:::.
'��
---
326
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
festivallerini canlı tutmak istiyor; New York, Sıfır Noktası'yla yüzleşti bile; Berlin artık Love Parade'le ve yeni mer keziyle anılıyor; Paris kentin en önemli aksının uzantısına La Defans'ı kurarak kentin sürekliliğini sağlad ı ; Pekin ise dünyanın en eski imparatorluklarından Çin'in nasıl yeniden kurulmakta olduğu nu dünya tarihinin en büyük seremonile rinden biriyle, m ilyarların gözü önünde ilan etti. Bu, toplumların d ünyaya ken dileri n i , kentleri üzerinden ifade edişidir. O kentlerde yaşayanlar, bu ritüeller ve "event"ler üzerinden d ünyada bu lundukları yeri tanımlıyorlar. Genelde, " Ben dünyanı n neresindeyim?", "Dünya ben im farkımda mı?" gibi metropol insaniarına özgü soruları kendi kendi lerine cevaplıyorlar. Pekin'de, Ulusal Stadyum'un etrafında havaya atılan binlerce havai fişeğe bakan Çinliler'in parlayan gözlerindeki gurur, görülmeye değerdi. Kimse Pekin'in günlük yaşa mında her şeyin yolunda gittiğini ve herkesin mutlu olduğunu iddia etmiyor, fakat artık istesek de istemesek de, kentler birer sahne, kendimizi bulduğu muz, ifade ettiğimiz ve bütün dünyan ın bizi izlediği veya kimsenin bizi izlemedi ğ i sahneler.
An ka ra ' nın Kiml i k Krizi Pek i , bütün b u kentler üzerinden kurulan küresel rekabette, Ankara ne rede? Sah i , Ankara geçmişinden gele ceğ ine nasıl uzanıyor? Yeni Ankara'nın kimliği nedir? Ankara'yı sever misiniz? Neden? Ankara'nın kimlik krizini, Kızılay PTT'de satılan kartpostallara bakarak anlamak m ümkün: Anıtkabir, Atakule, Kızılay Meydanı , Estergon Kalesi, U lus'taki Atatürk heykeli, Keçiören şelaleleri, çok az sayıda da Ankara Kalesi'nin eski fotoğrafları. Her Ankaralı başka bir Ankara'da yaşıyor ve başka bir Ankara düşlüyor. Ankara'ya gelen her turist ve misafir de Ankara hakkında aklında ne kaldığı konusunda çok emin değil. Tabii ki, metropollerdeki bütün kentiiierin o kente aynı bakması, aynı şeyleri yaşaması düşünülemez ancak, onları ortak bir noktada buluşturmayan bir kentte yeni kimlik nasıl yaratılabil ir? Ne üzerinden kurulacak An kara? Eskişehir Yolu'nda sıra sıra dizilen
Ekim
2008
birbirinin aynısı alışveriş merkezleri üze rinden mi? Kent içinde boş kalan, ya şam içinde varolmayan parkiarına tezat, kent dışındaki "pazar günü arabayla ailecek gidilen" rekreasyon alanları üzerinden mi? 23 N isan'da ortaya çıkan, lunaparktan sökülmüş absürd oyuncak lar üzerinden mi? Reai-Praktiker-Ankuva üçgenine ne dersiniz? Çayyolu'ndaki viiialardan boz ma barlar sokağından mı çı karacağız Ankara'nın yeni kimliğini, yoksa alt-üst yan geçitler sayesinde üçüncü vitesten düşmeden geçilen kent merkezinden mi? Sahi , Ankara nereye gidiyor? Ankara'nın geleceğe dair kurgusu ne dir? Ankaralı, "Cumhuriyet'in Kenti"nde olmanın tadını nasıl çıkarıyor? Aslında Ankara'n ı n yen i sembollere, hatta denize bile ihtiyacı yok. Yeni kulelere, kalelere, "en büyük parklara", "en ihti şaml ı heykellere", "en güzel altgeçitlere" i htiyacı yok. Ankara tekrar kurul uş amacına dönse? Onu kutlasa? Onun tadı n ı çıkarsa? Bozkırın ortasında, ne yüzyıllara dayanan emperyal bir tarihsel mirasla ne de coğrafi güzelliklerle yara tılmış Ankara, her kent gibi ona anlamı n ı veren geçmişiyle yaşayamamaktan ve yen i bir şey üretirken hep baştan yeni lenmekten yorgun düşen bir kent halini alıyor. Sadece kullanım ve yatırım kaygılarıy la üretilen ve kentsel kültüre bir katkıda bulunmayan konforlu binalarına, alt ve üstgeçitierinden arabasıyla ulaşan, hafta sonunu alışveriş merkezlerinde geçiren, sanatı, kültürü bile buralarda tüketen, doğayı da her gün yanından geçilip gidilen bir parkta değil de şehi r dışındaki "tematik" rekreasyon alan larında gören Ankaralı, kentle bağ ı n ı koparmak üzere. Peki Ankara, tarihi veya yeni şehi r merkezine varıl dığ ında, kentin tad ını çı karabi leceğimiz nasıl mekanlar sunu yor bize? Ne zaman bir tiyatrodan çıkıp hemen karşısındaki meydana bakan kafede bir kahve içtik? Dükkaniarın ve mağazaların arasında bir sanat galerisi nin afişi çağırdı m ı bizi içeri? Tüketimin sunulduğu binalar (apartmanlar) ve onların arasında kalan açı k mekanlar (sokak) bize nitelikli bir kentin parçası olduğumuzu hissettiriyor mu? Pek i , bu sokaklar nasıl?
Ü stgeçitierin merdivenleriyle işgal edilmiş Kızı lay ve araba tamponlarının arasında yürünen Tunus Caddesi kaldırımlarında, Ankara şehri, bireyle ilişkisini kurabiliyor mu? Konforlu binalarım ıza ulaşmamız için sokaklar cazip değilse, 3 . vitesli in-çık geçitler üzerinden m i i lişki kuruyoruz kentle ve böylece kenti geçip g idiyor, ıskalıyor muyuz? Sokaklardan, meydanlardan, n itelikli açık alanlardan kopmayı kan ıksı yor muyuz? Sorular hepimizin kafasını kurca larken, Ankara hakkında tartışmamız gerekenleri tekrar güncellememiz ge rekiyor. Bir kentte yaşamakla bir kenti yaşamanın arasındaki fark, Ankara için çok önemli görünüyor. .
TOKI Ka r a k o l Ya p a c a k 8
Ekim, Cumhuriyet
Toplu Konut i daresi (TO K i ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün akşam üzeri kendisini arayarak, "güvenli ka rakol" projesi konusunda bir çalışma yapmalarını istediğini söyledi. Toplu Konut i daresi (TOK i ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, bu talep doğrultusunda sadece bombalara değil , nükleer ve biyolojik saldırılara da dayan ıklı karakol lar konusu nda inceleme başlattı klarını belirtti. Konu hakkında ABD, i ran gibi ülke lerdeki uygulamalara baktı kları nı anlatan Bayraktar, ayrıca bu işi yapan müteah hitlerle de görüştüklerini, stratejik bir konu olması nedeniyle firmaların ismini açıklayamayacağı n ı kaydetti. Çalışmayı 1 -2 gün içinde tamamlama yı öngördüklerini dile getiren Bayraktar, kaynak sağlanması halinde en güvenli karakolu yapabilecekleri n i , Türkiye'nin bu imkana sahip olduğunu vurguladı. Halen, askeri kurumlar için lojman ve harekat iskan tesisleri yaptı kları nı anım satan Bayraktar, "Sadece bombalara değil, nükleer ve biyolojik saldırılara da dayanıklı, elektromanyetik dalgalar dan etkilenmeyen tesisleri inceliyoruz. Akaryakıt, mühimmat depolarından su kaynaklarına kadar her yönüyle güvenli karakollar yapılması için i ncelemeleri miz sürüyor" dedi.
E k im
Arki-te ra Mima rlık Me r kezi 8 Ya ş ı nda ! 9 Ekim
Türkiye'de m imarlık alanında birçok ilki gerçekleştirerek, m i marlı k kültürünün geliştirilmesi ve çağdaş ülkeler seviyesi ne ulaşması için sayısız etkinlik ve proje düzenleyen Arkitera M i marlık M erkezi 8. yaşını kutluyor. Türkiye'de mimarlığın nitelikli bir şekilde uygulanmasını amaç edinen M erkez, 9 Ekim 2000'de yayına açılan i l k yayın organı Arkitera.com ile faaliyetlerine başl ad ı . Dünyadaki ben zerleri nin aksine hiçbir kuruma bağlı olmayan Arkitera M i marl ı k Merkezi, ba ğ ımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışmaları nı sürdürüyor. Türkiye'nin tek mimarlık merkezi konumundaki kuru m , isminin d e getirdiği sorumlulukla attığı her adımda, mimarlık sektörü için yeni açılımlar yaratıyor.
Ekim 2000 Ark i"tera . com Açıldı -
M i marlık alanında çeşitli yayınları bulunan merkezin her gün düzenli olarak güncellenen, en önemli yayın organı, Arkitera.com, Türkiye'den ve dünyanın dört bir yanı ndan derlenen, gündemin nabzını tutan yaklaşık 50.000 haber, 250 köşe yazısı, 1 OO'den fazla söyleşi, 300'e yakın proje, 2.500'den fazla etkinlik duyurusuyla dinamik bir yayıncılık hizmeti sunuyor. Türkiye'nin ilk ve en çok izlenen online m imarlı k yayını Arkitera.com, sekiz yıllık yayın hayatı süresince, giderek gelişen ve zenginle şen içeriğiyle, mimarlık ve kent gündemi için önemli bir başvuru kaynağı haline geldi . M imarları n ve yapı sektörü pro fesyonellerinin düzenli olarak takip ettiği bu yayın, Alexa ve Google Ranking is tatistiklerinde Türkiye birincisi. Arkitera. com'un içeriğinden derlenen haber, duyuru ve etkinlikler her hafta Arkitera Haber Bülteni ile, yeni ürün ve hizmetler ise her ay Ü rün Bülteni ile, e-mail olarak yaklaşık 70.000 üyeye ulaştırılıyor.
Oca k 2001 Arki"tera Fo rum Açıldı -
Binlerce üyesiyle m imarlık ve yapı sektörü için önemli bir tartışma plat formu haline gelen Arkitera Forum ,
Arkitera.com'un interaktif yapısını des tekliyor. Yeni proje ve etkinliklerin tartı şıldığı Arkitera Foru m , 40.000'den fazla üyesi, 1 7.000'den fazla konu başlığı ve yaklaşık 1 20.000 mesaj ıyla mimarlık alanında bugünkü ilk ve tek tartışma ortamını sağladı. Blog kültürünün bü tün dünyada giderek yaygı nlaşmasıyla artık sadece kişiler değil, firmalar da kendileri ile ilgili haberleri, duyurulan daha samimi bir ortamda herkes ile pay Iaşabiimek için blog siteleri açıyorlar. Bu amaçla açılan, Arkitera'nın informel yayını Arkitera Blog ise, Türkiye'nin en kapsamlı mimarlık ve tasarım blogu olma özelliğini taşıyor.
Eyl ü l 2002 İlk Arki"te ra Plat-fo rm Toplant-ısı Yapıldı -
Arkitera kullanıcılarının Forum'da belli bir konu üzerinde tartışarak, görüşleri n i d i l e getirmelerini amaçlayan bir "online buluşma" olarak başlayan Platform toplantıları daha sonra konuları ve ko nuşmacılarıyla gerçek bir buluşmaya dönüştü. Arkitera Platform toplantıları 2003 yılı sonu itibariyle, "Değişenler Değişmeyenler", " Daha Kaliteli Bir Fiziksel Çevre", "Sorunlar" temasıyla i stanbul'da, 2004 - 2005 yıllarında " M imarlık Kentleşmenin Neresi nde? " temasıyla 9 farkl ı kentte ve " M imarlı kta Yol Ayrımları" temasıyla 2006'da i stanbul'da düzenlendi. Toplam 1 1 4 panelistin konuk olduğu ve binlerce izleyicinin katıldığı Arkitera Platform toplantıları ile Türkiye'de eksikliği hisse dilen m imari tartışma platformuna yeni bir destek yaratıldı.
E k im 2003 Tü rkiye ' n in Mima rlık Arşivi Arkiv Yayına Başladı -
Arkitera M imarlık M erkezi'nin, çağ daş Türk mimarlık üretimini taki p eden, sürekli kendini yenileyen yayını Arkiv (Arkitera M imarl ı k Arşivi), mimarlık dünyası n ı n temel başvuru kaynakların dan biri. Cumhuriyet sonrası m i marl ı k çalışmalarını belgeleyen, 8 . 3 6 5 proje, 1 2 .001 mimar, 808 m imarlı k ofisi, 234 yayın ve 1 99 okul ile Türkiye'nin tek m i marl ı k arşivi konumundaki Arkiv, ekle nen yeni projeler, m imarlar ve haberler le gün geçtikçe büyüyor.
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
327
M imarlar, projeler, mimarlık ofisleri, işverenler, yarışmalar, ödüller, yayınlar ve makaleler hakkı ndaki bilgilerin, coğ rafi konumdan kronolojik ve alfabetik düzene dek farklı parametrelere göre sınıfiandınidığı Arkiv'den, aynı zamanda Arkitera M i marl ı k M erkezi'nin diğer on line yayı nlarındaki bilgilere de ulaşılabi liyor. ARKI M EET Konferansları Arkitera M imarlık Merkezi'nin en iyi bilinen etkinliklerinden biri olan A R K I M EET konferansları da 2003 yılında atılan yeni adı mlardan biri. Dünyaca ünlü m imarların Türkiye'ye gelerek konferanslar vermesini sağla yan ARKI M EET konferansları, yurtdı şındaki mimarl ı k ortamı ile köprü oluş turması açısından önemli bir misyonu üstlendi. Arkitera M imarl ı k Merkezi'nin, spansor desteği ile hayata geçirdiği A R K I M EET ve Bilgi'de A R K I M EET kon feransları sayesinde, uluslararası mi marlık alanında önemli m imarlar, Türkiye mimarlık ve tasarım ortamı ile buluştu. i lki 18 Mart 2003'de Wolf Prix ile baş layan ARKIM EET konferansları için 25 mimar ve m i marlı k ofisi konuşmacı ola rak i stanbul'a geldi ve Arkitera Mimarlık M erkezi'nin konuğu oldu.
E k im 2004 Tü r k iye ' d e İ l k Kez Gen ç Mim a r Öd ülü Ve rildi -
i lki 2004 yılında sahibini bulan Arkitera Genç M i mar Ö dülü, nitelikli ürünler veren genç m imarların işleriyle tanınmasını sağlamak amacıyla veriliyor. Genç m imarların meslek hayatlarını teşvik etmek, tanınmaianna önayak ol mak ve çalışmalarının değerlendirilmesi için ortam oluşturmak amacıyla verilen Ö dül, dünyada pek çok örneği bulunsa da, Türkiye'de 40 yaşın altındaki mi marlara verilen ilk ödül olma özelliğini taşıyor.
E k im 2005 Tü rkiye ' d e İlk Kez İşve ren Öd ü l ü Ve rildi -
N itelikli mimarlık ürünlerinin ortaya çıkmasına destek olan işverenleri onur landı rmak amacıyla verilen "Arkitera i şveren Ö dülü" de Türkiye'deki mimarlı k ödüllerinin ilklerinden. i şveren Ö dülü, ilk kez 3 Ekim 2005 Dünya M imarlı k Günü 'nde sahibini buldu.
328
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E k im
Oca k 2006 - Tü r- k iye ' n in o En Ço k Ta k i p Edilen Ya pı � Malzeme De r-g i s i RAF � >Yayınlanmaya Başladı "' Arkitera.com'un en yoğ un taki p edilen bölümü haline gelen Ü rün Tanıtımı bölümünün başarısından ve deneyimleri nden yola çıkılarak ve pek çok mimarlık ofisinin görüşleri alı narak hazırlanan Raf Ü rün Dergisi, kısa zamanda sektörde önemli bir yer edindi. M i marlı k ofislerinin yeni ve seçkin yapı malzemelerine kısa zamanda ulaşmasını sağlayan dergi, m imarların yapı malzemesi
·� � '� "" ,..,
�
.,..,� ::ı:
� G) :!:; ""
�
2008
seçiminde bir numaralı kaynağı haline geldi. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada ilk kez uygulanan konseptiyle, yapı kataloglarından farklı olarak ürünler hakkında çok daha detaylı bilgiler içe ren RAF 'ta ayrıca, tüm detaylarıyla ve kullanı lan ürün bilgileriyle proje dosyası yayınlanmaya başlad ı . i lk olarak RAF Ü rün Dergisi'nin 2007 Mart sayısında, Türkiye'de uygulanmış bir mimari proje, konsept aşamasından nokta detaylarına kadar 1 6 sayfalık bir dosya ile tanıtıl d ı . Yapı ve detay içerikli kaynakların ülkem izdeki eksikliğinden ortaya çıkı la rak hazırlanan bu bölüm ile RAF Ü rün Dergisi, yine bir ilki gerçekleştirip bu açığı kapatmayı hedefliyor.
Ke n d i Ar-kit"e r-a ' nı Ke n d in Ya r-at" 2006 yeniliklerinden bir diğeri de Arkitera M imarl ı k M erkezi'nin yayın çerçevesi n i daha geniş ve nitelikli hale dönüştürmek amacıyla başlattığı " Kendi Arkitera'nı Kendin Yarat! " projesi. M imarl ı k dünyası için daha katı lımcı, daha nitelikli işlere imza atmak isteyen okurlarını, birlikte çalışmaya davet eden Arkitera M imarl ık Merkezi, bu projeyle yayıncılık anlayışını daha katılımcı bir boyuta taşımayı ve yayıncılık alanında uzmaniaşmak isteyen kişilerle tan ışıp yeni bir çalışma ortamı yaratmayı he defledi.
E kim 2007 - Ar-kit"e r-a Eğit-im Me r-kezi Açıldı Daha kaliteli bir fiziksel çevre oluş turulmasında mimarlığın lokomotif ro lüne inanan Arkitera M imarl ı k Merkezi, bu rolün önemli parçası olan eğitim hizmetin i vermek için Arkitera Eğitim Merkezi'ni hayata geçirdi. Kentsel çev renin oluşumunda önemli rol oynayan m i marl ık, gayrimenkul ve inşaat sektör lerine hizmet vererek, m i marlık fakülte lerinde verilen temel bilgileri pratik eği timlerle destekleyen ve başlıca eğitim konusu bilgisayar ortamı nda yapı bilgi sistemleri olan Arkitera Eğitim Merkezi, 3 Kasım 2007 günü Kad ı köy'de faali yetlerine başladı . Yaln ızca öğrencilerin değ i l , aktif mesleki yaşam ların ı sürdü renierin ve kurumların da yararlanabil diği AEM , bu özelliğiyle benzeri eğitim
kurumlarından ayrılarak, bir yandan çalışmalarının sosyal boyutunu akılda tutarken, öte yandan eğitim alacak her birey için günümüz dünyasının çağdaş eğitim standartlarını göz önünde bulun duruyor.
Se kt-ör-el Por-t"al l a rArkitera M imarlık Merkezi, 2007 'de inşaat sektörünün temel taşları olan sektörleri , "Sektörel Portallar" ad ında yepyeni bir platformda bir araya getird i . Sektörel Portallar grubunda seri ola rak açılan internet siteleri , sektördeki profesyonellerin en önemli i letişim plat formu haline geldi. Bu bağlamda açı lan, www.islakmekan.com.tr, www.aydinlat ma.com.tr ve www.caticephe.com .tr si teleri ile firmalar kendi sektörleri ile ilgili haberlere, etkin l i k duyurularına, sektör çalışanları ile söyleşilere, dosya konula rına, projelere, dernek ve firmaların ile tişim bilgilerinin yer alacağı rehberiere ulaşabiliyorlar. Sektorel PortaUar'ın ilki olan www. islakmekan .com .tr'nin konu başlıkların ı , inşaat sektörünün lokomotif sektörlerinden mutfak, banyo ve sera m i k üreticileri ile ilgili haberler, sektör çalışanları ile söyleşiler, içeriğini sektör le ilgili önemli konuların ve etkinli klerin oluşturacağı dosya konuları ile yurtiçi ve yurtdışı ndan projeler oluşturuyor. www.aydin latma.com .tr'ni n başlıca konularını, aydınlatma sektöründeki firmalar, tasarımlar, yeniliklerle ilgili haberler, sektör çalışanları ile söyleşiler, aydınlatma sektörünü ilgilendi ren önem l i konuların ve etkinliklerin ele alı nacağı dosyalar ile yurt içi ve yurt dışı ndan pro jeler oluşturuyor. www.caticephe.com. tr'nin içeriğini, çatı - cephe sektöründe ki firmalar, tasarı mlar, yen i l i klerle ilgili haberler, sektör çalışanları ile söyleşiler, çatı - cephe sektörünü ilgilendiren önemli konu ların ve etkinliklerin ele alı nacağı dosyalar ile yurt içi ve yurt dışın dan projeler oluşturuyor. Sitenin proje bölü münde teknik çizimieri ile beraber yayınlanan çatı ve cephe projeleri, aynı zamanda mimarların başvurabilecekleri önemli bir veritabanı niteliği de taşıyor.
Ar-kit"e r-a Mima r-lık Alm a n ağı Arkitera M imarlık Merkezi'nin resmi yayın organı Arkitera.com'un bir yıllık
E k i m 2008 içeriğinden derlenerek hazırlanan ve 2007 yılına ait mimarlık dünyasındaki gelişmeleri, m imarlık, inşaat, gayrimen kul, şehi reilik ve tasarım alanlarında gerçekleşmiş önemli olayların ve etkin liklerin basılı olarak arşivlendiği Arkitera M imarlık Almanağı , önemli haberlerin özetleri, farklı gündemiere i lişkin konu ların gelişim süreçleri, önemli söyleşi ve köşe yazılarından alı ntılar, yeni baş layan projeler, tamamlanan yapılar ve sonuçlanan yarışmalara ait bilgilerin de yer aldığı önemli bir başvuru kaynağ ı . Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından 2007 yılında ilk kez hazırlanan Arkitera M imarlık Almanağı'nın ikincisinin hazır lıkları başlad ı . 2008'nin sonunda çıkma sı planlanan, 2008 yılının özet bir res mini verecek olan almanak ilk sayısında olduğu gibi bu senede Arkitera.com'un içeriğinden derleniyor.
Arkit- e ra Mima rlık Ha rit-ası Google Maps servisinden sağlanan harita bilgisi ve Arkiv'den sağlanan veri tabanı ile düzenlenen Arkitera Harita 1 0 Eylül 2007'de yayına açıldı. Türkiye'nin i l k kullanıcı destekli (interaktif) dijital mimarlık haritası olan Arkitera M imarl ı k Haritası'nın Arkiv'le entegrasyonu sayesinde, kullanıcılar, sınıflandırılmış yapı tiplerinden dilediklerini seçerek o yapı tipine ait projeleri Türkiye haritası üzerinden takip edebiliyor, d iledikleri bir alana yaklaşabiliyor, isterlerse harita üzerinde var olan bir yapıya tıklayarak o yapının Arkiv üzerindeki sayfalarına ulaşabiliyor.
Arkiv Seç kileri B i r y ı l içinde tamamlanan nitelikli binaların tek başlık altında toplandığı Arkiv Seçkileri projesi, ilk olarak 2007 yılında tamamlanan yapılarla başladı . H e r geçen g ü n artan kapasitesiyle sürekli büyüyen Arkiv'de yer alan pro jeler arasından; içinde bulunduğu çev reye kattığı değerler, ihtiyaç programını doğru oluşturabilme veya yorumlayabil me, hem bina hem de kent ölçeğinde doğru çözümler üretebilme, uygulama aşamasında temel tasarım ilkelerini devam ettirebilme ile yenilikçi malzeme kullanı m ı gibi çeşitli açılardan değer lendirilen yapı lar Arkiv Seçkileri'nde
yayınlanıyor. Her yıl gerçekleştirilecek olan Arkiv Seçkileri, o yıl içinde üretilen m i marl ığı kayıt altına alan, okunabilir bir kaynak oluşturmayı hedefliyor.
Ekim 2008 Tü r k iye ' d e İ l k Kez Gay rime n k u l , Mima rlık ve İnşaat Sekt-ö rl e r i n i Buluşt- u ra n Ark iPARC , Düzenlenmeye Başla ndı! -
H ızlı kentleşmenin v e fiziksel çevrenin en önemli üç aktörü olan mimarl ık, gay rimenkul ve inşaat sektörünün ilk kez bir araya getirecek iletişim platformu ArkiPARC (Property - ARchitecture - Construction), 2008 senesinin en önemli projelerinden biri olmaya aday. i letişimin, gelişirnde en önemli etken lerden biri olduğuna inanan Arkitera M i marl ı k Merkezi , ArkiPARC buluşma sıyla, bu sektörler arasında bilgi ve ilişki paylaşımı sağlayan bir platform yarata rak daha nitelikli çevreler için diyaloğu n başiatıimasını hedefliyor. i lk ArkiPARC buluşmasının bu nedenle ana teması kaliteyi ve iletişimi vurgulayacak şekil de " Kentsel Kalite için Diyalog" olarak beli rlendi. " Kentsel Kalite" için söyleyecek sözü olan herkesin katıl ı mına açık olacak bu profesyonel buluşma ile Arkitera M i marlık M erkezi daha nitelikli kentler, daha kaliteli binalar üretme yolunda önemli bir adı m daha atmayı hedefliyor. Bu konuda standartların geliştirilmesi ve aktörler arası koordinasyonun orga nize edilmesinde i letişim platformları nın sağlıklı bir şekilde kurul ması öncelik taşıyor. " Daha kaliteli olanı elde etme" moti vasyonunun hep birlikte sahiplenilmesi için, imar faaliyetlerinde rol sahibi olan tüm aktörlerin bir arada sorun ve çö zümleri paylaşacakları, ilki 1 5 - 1 7 Ekim 2008 tarihleri arasında Harbiye Askeri M üze ve Kültür Sitesi'nde düzenlene cek ArkiPARC gibi buluşmalar büyük önem taşıyor. Gayrimenkul, mimarlı k ve inşaat sektörlerinin bir araya geleceği bu bü yük etkinlikte, yerli ve yabancı onlarca mimarın katıl ı m ıyla ulusal ve uluslararası konferans ve paneller düzenlenecek. Ayrıca ilki 2004 yılında veri len Genç M i mar Ö dülü ve ilki 2005 yılında verilen
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
329
i şveren Ö dülü'yle birlikte, ArkiPARC Ödülleri kapsamında Raf Ödülü ve Gayrimenkul Ö dülü de verilecek. Fiziksel çevrenin niteliğinin iyileştiril mesine katkı sağlayan kişi ve kurumların onurlandırılması amacıyla verilen ödüller ArkiPARC Ö dülleri Ö dül Töreni'nde sahi plerini bulacak. Katılımcı lar ara sında birebir i lişkilerin kurul ması için fırsatların sunulması ve uygun buluşma ortamlarının yaratılması hedeflenen ArkiPARC buluşmasına paralel olarak hazırlanan ve 3 N isan 2008'de yayın hayatına başlayan yeni web sitesi www. arkiparc.com .tr kentlerin yapılanmasın da önemli role sahip olan gayrimenkul sektörüne farklı bir açıdan bakıyor. www.arkiparc.com .tr h ızla gelişen gayrimenkul sektörünün nabzını tutacak bir iletişim platformu olmayı hedefliyor. www.arkiparc.com.tr'nin içeriğini sektöre yön verecek güncel haberler, yetkililer ile yapılan söyleşiler, uzmanlar tarafından kaleme alınmış köşe yazıları, ulusal ve ul uslararası platformlarda gerçekleşen etkinlikler ile sektörün i lgisini çekecek ayrıntılı dosya konuları ve g üncel projeler hakkında detaylı bilgiler oluştu ruyor. www.arkiparc.com. tr'nin kısa zamanda yüksek bir okuyucu oranına ulaşmasının ardından, sitenin içeriğinden derlenerek hazırlanan ArkiPARC Gazete'nin ilk sayısı 1 0.000 adet basılarak 2008 Temmuz ayında yayı nland ı . Gayrimenkul alan ında vaz geçilmez bir haber kaynağı olmaya aday, kentlerin yapılanmasında önemli role sahip gayrimenkul sektörüne farklı bir açıdan bakmayı ve ilişkili tüm sektörler deki gelişmeleri yakından taki p etmeyi amaçlayan ArkiPARC Gazete, üç ayda bir yayımlanacak ve ücretsiz olarak dağıtılacak. Yoğun temposuyla ve genç kadrosuyla m i marl ı k kültürüne değer katan Arkitera M i marl ık M erkezi m imar, akademisyen ve inşaat sektörünün ihti yaçlarına cevap vermek adına çalışma ları nı sürdürüyor. Başarı lı ve kaliteli işlere imza atan Arkitera M i marlı k Merkezi, ortaya çıkan kollektif başarıya emek veren, bugün ve geçmişte Arkitera M imarlık M erkezi bünyesinde görev alan çalışanları, kulla nıcıları , spansorları ve her daim yanında olan dostları sayesinde her geçen gün h ızla büyümeye devam ediyor.
330
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E k im
C i -t y s. � a p e 2 0 0 8 Od ü l l e r i Sahiple rini Bu ldu
alan projeler arasında Türk mimarlara ait tasarı mlar da bulunuyor. Ö dül alan tüm projeler ise kategorilerine göre şu şekilde:
Tic a r i 1 Ka rma Kulla nımlı Ya pı (Tamamla n a n )
Ekim, Cityscape.ae DERLEYEN: BURCU KARABAŞ ARKiTERA.COM 9
Bu yıl yedinci kez düzenlenen Cityscape Dubai 2008, dünyanı n en önemli gayrimenkul yatırım ve geliştirme et kinliklerinden biri olarak kabul ediliyor. 1 20'den fazla ülkeden profesyonel katılı mcıların yer aldığı ve 1 . 500'den fazla kuruluşun fuarda kendini tanıttığ ı Cityscape Dubai, gayrimenkul uzman larının yanı sıra mimar, tasarımcı ve plancıları da uluslararası bir iletişim ortam ında bir araya getirmesiyle tanını yor. Ayrıca, etkinlik kapsamında ticaret/ karma kullanım, kamusal yapılar, rekre asyon, konut ile turizm ve u laşım yapısı alanlarında verilen ve Royal I nstitute of British Architects ( i ngiliz M imarları Kraliyet Enstitüsü) ve American I nstitute of Architects (Amerikan M imarlar Enstitüsü) tarafından destek lenen Cityscape Ö dülleri, m imarlık ve gayrimenkul camiası için önem taşıyor. Belirlenen bu ödül kategorileri dışında, jüri üyeleri katı lan projelerden bazılarını "Çevre Ö dülü", " i slam M imarisi Ö dülü" ve "Master Plan Ödülü" başlı kları altın da özel ödüllere de layık görüyor. Bu yıl, Cityscape Dubai 2008 Ö dülleri'ni
2008
Doğan Medya Merkezi (DMC), Ankara - Türkiye (Murat - Melkan Gürsel Tabanlıoğlu)
Tic a r i 1 Ka rma Kulla nımlı Ya pı (Tamamla nmaya n ) Signature Towers (Zaha Hadid Architects)
Kamu Yapısı (Tamamla n a n ) l nkwenkwezi Secondary Schoo l , Cape Town (Sonja Spamer Architects)
Kamu Yapısı (Tamamlanmaya n) National Kaohsiung Performance Arts Center, Taiwan (Mecanoo Architecten)
Rek reasyon (Tamamla n a n ) c o >O> o c
City Art Square, Shatin - Hong Kong (Barrie Ho Architecture l nteriors ve Sun Hung Kai Architects & Engineers)
Re k rea syo n (Tamamla nmaya n) Xanadu I siand Resort, Badrum Türkiye (DSA Architects I nternational)
Kon ut (Tamamla n a n )
Levent Loft, i stanbul - Türkiye ( M urat - Melkan Gürsel Tabanlıoğlu)
Ko nut (Tamamlanmaya n) Putrajaya Kıyı Gelişimi , Kuala Lumpur ( Manfred N i coletti)
Tu riz m ve Ulaşım (Tamamla n a n ) The Tay Museum, Singapare (Chan Soo Khian)
Tu rizm ve Ulaşım (Tamamla nmayan) Bab' Bhar Resort, Fujairah ( D raw Link G roup)
Özel Öd ü l l e r Çev re Özel Öd ülü Masdar Headquarters, Abu Dhabi (Adrian Smith ve Gordon Gill Architecture)
İslam Mima rlığı Özel Öd ü l ü Tarihi Shindagha Camisi Renovasyonu (Dubai Belediyesi)
Dubai Old Souq Canlandırma Proj e s i Özel Öd ü l ü Dubai Old Souq Canlandı rma Projesi (Dubai Belediyesi)
Dubai Ta r i h i Ba st-a kia Canlandırma Proj e s i Özel Öd ü l ü Dubai Tarih i Bastakia Canlandırma Projesi (Dubai Belediyesi)
Mast-e r Plan Özel Öd ülü Zorlu Center, i stanbul - Türkiye (Tabanlıoğlu Architects Co. - Emre Arolat Architects Ltd.)
E k im 2008
Ş e h r i n Çe k im Me r k e z i Bomo n "t i ' y e A k ı n Va r 9 Ekim, Sabah
Bomanti bölgesi, i stanbul'un finansal merkezi i ş alanı ( M i A) olarak bilinen ve Şişli - Sarıyer aksı üzerindeki Büyükdere Caddesi'nin kıyısında, yani şehrin en merkezi noktalarından birinde bulunuyor. Bu özelliği de son 2-3 yılda inşaat şirketlerini buradan arazi alarak proje yapmaya iten sebepler arasında geldi. Daha çok konut ve rezidans projeleri ile dikkat çeken bölgede yatırımcılar açısından en önemli sıkıntı ise bölgede ki arazi yetersizl i ğ i . Bu da birkaç y ı l öncesine kadar eski tekstil ve sanayi fabrikalarının yer aldığı bölgedeki, eski arazi sahiplerinin yü zünü güldüren bir unsur. Çünkü inşaat şirketlerinin pek çoğu bu eski arazi sa hipleri ile anlaşarak yeni projelerini eski araziler üzerinde yapıyor.
l. . OOO Dola r ' a Alan l.O
Kat- Kaz a n dı
Bu arada arazi metrekare fiyatlarının son birkaç yılda adeta roket hızıyla ar tışa geçmesi inşaat şirketlerini bir kere daha düşünmeye itiyor. Yıllar önce bölgeden 1 .000 Dolar'a arazi satın alan firmalar bu işten en karlı çı kanlar. Çünkü bölgedeki arazi metre kare fiyatları 1 0.000 Dolar'a kadar çıktı. Bazı arazi sahi pleri ise Aralı k ayında tamamlanması planlanan Piyalepaşa'dan başlayan, Okmeydanı ve Çağlayan'dan geçerek Kağıthane'ye ulaşacak tünel projesi ile 201 O'da bi tecek Daimabahçe ile Bomanti arasını 3 , 5 dakikaya indirecek tünel projesini ile arazi fiyatlarının daha da yükselme sini bekliyor. Bu arada eski Bomanti Bira Fabrikası'nın yerine l C Holding tara fından yapılacak olan kültür merkezi ve otel projesi ile yeni inşa edilen M i mar Sinan Ü niversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi de bölgenin değerini daha da artıracak bazı projeler arasında yer alıyor. Bölgede proje yapan yatırımcı lar arasında Ant Yapı , Ofton , Tekfen ve Hoffman ve Taşyapı i nşaat var.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
331
.
Fiyat-la r 3 . 000 Dola r ' d a n Başlıyor •
•
•
·
Entensa Bomonti: 3 . 500 Dolar Elysium Fantastic: 3 . 500 - 4.975 Dolar Anthi l l Residence: 3 .000 - 7.000 Dolar Palms Studies & Shopping: -
54 Kat- ve Akıllı Ola c a k Ant Yapı tarafından inşa edilen Anthill Residence 54 katlı ve iki kulede toplam 800 daireden oluşuyor. Projenin alt katları ise butik çarşı ve gelişmiş sosyal tesislerden oluşacak. Akıllı ev sistemleriyle donatılacak dairelerin metrekare fiyatları 3 .000 ile 6 .000 Dolar arasında. Tekfen üz Emlak Yatırım da, Bomanti 'de G ürcü Katalik Kilisesi 'nin olduğu arazide bölgenin yapısına uygun rezidans projesine başlayacak.
OMA I l k Ke z New Yo r k ' t- a l D Ekim
ArkiPARC'a özel konuşmacı olarak ka tılacak olan Rem Koolhaas'ın kurucu ortağı olduğu Office for Metropolitan Architecture'ın (OMA), en g üncel iki projesi geçtiğimizde günlerde kamuoyu na sunuldu. One Medisan Park'ın ge liştiricisi Slazer Enterprises ve Creative Artists Ageney (CAA) ile ortaklaşa or taya konan proje 2 2 . ve 23. Caddeler'in kesişim noktasında yer alacak bir l ü ks konut projesi. New York'un bilinen mahallelerinden " Fiatiron bölgesi"ndeki _, 'Madison Square Park'a çok yakın bir g_ yerde i nşa edilecek projede 24 katta 1 8 c: o "' l üks konut gerçekleştirilecek. Creative '" Artists Ageney'ye ait gösterim mekanı , -g :::;: ana lobi, havuz v e spor salonu g i b i ser Cl) c: visler, bitişiğindeki One Madison Park o
332
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
isimli ikinci konut kulesi ile ortak kullanı ma açık olacak. OMA'nın ortaklarından Shohei Shigematsu "One Madison Park ve civardaki pek çok diğer yeni konut kulesinden daha mütevazi boyut lara sahip olmakla birlikte içinde bulun duğu mahalleden daha büyük olan bina nın ölçeğinin potansiyelini, olabildiğince kullanmak istedik," diyor ve devam edi yor " B u orta yükseklikteki kule durumu, mekansal ve programatik olarak sıradışı bir çeşitlilik yakalamamızı sağlıyor." Sadece 1 0 7 m yüksekliğe ulaşacak olan kulenin doğu yönündeki komşu sunun üzerinden 1 0 m'ye yaklaşan konsolu , inşaat ve kullanım alan ı n ı art tınrken aynı zamanda Madison Square Park'taki manzaraya yöneliyor. Koolhaas'a göre " New York kulele rinin geleneksel çekmeli tipolojisiyle birlikte düşünüldüğünde, binan ın formu hem tanıdık hem de farklı. Bu form her adımda, üstlerdeki balkonlar ile altlar daki döşeme pencereleri gibi beklen medik anlar yaratıyor ve konut tiplerinde çeşitlilik sağlıyor." OMA'nın ortakları Shohei Shigematsu ve Rem Koolhaas ile proje mimarı Jason Long tarafı ndan yürütülen projenin 2 0 1 0 yılında tamam lanması planlanıyor.
OMA Ve nedik Bie n ali' nde İki Ke nt-sel Dön ü ş ü m Proj e s i S u n u yo r OMA, 1 1 . U luslararası Venedik M imarlık Bienali'ne de iki kentsel dönüşüm projesi sunumuyla katıl ıyor: Paris'teki iş bölgesi La Defense ile i talya, Cagliari'deki ihmal edilmiş bal ıkçı l imanı Saint' Eiia.
La Defe n s e Ma st-e r Pla nı O MA'n ı n La Detense için hazırladığı tasarım, Carlo Scarpa tarafı ndan resto re edilen Ouerini Stampalia binasında, Francis Rambert küratörlüğünde, aynı bölge için yapılmış diğer 1 2 proje i le birlikte sergileniyor. OMA'nın planı, La Defense'ın uluslararası arenada varl ığı nı koruma ve genişletme mücadelesinin tanınması temeline dayanıyor. Master plan, bölgenin ortasında, bitişiğindeki Les G roues bölgesine de hizmet edecek dahili bir hat da sunan yeni bir merkezi transit durağı yaratarak La Defense'ı kompakt ve verimli bir iş
E k im
2006
bölgesi haline getirecek bir düğüm nok tası oluşturmayı öneriyor.
CN Kulesi 553, Rusya'nın başkenti Moskova'daki Ostankino Kulesi 533 ve Çin'in Şangay kentindeki The Oriental Pearl Kulesi 468 metre ile dünyanı n en yüksek yapı ları olma özelliklerini sürdü rüyor.
Saint- ' Elia ' nın Dö n ü şü m ü O MA'nın Saint' Eiia için hazırladığı ta sarım , italyan Pavyonu'nda Francesco Garofalo küratörlüğünde hazırlanan " Housing ltaly - 1 2 Projects for lnhabiting and Re-in habiting the City" başlıklı bölümde sergileniyor. Garofalo konut üretimi için devlet desteğinin ortadan kalktığı dönemde kaliteli konut üretimi sağlanması karşısındaki güç lükleri araştırmak için bir grup i talyan m imara davette bulunmuştu. O MA'n ı n önerisi davet edilen bu firmalar arasın da bulunan Salottobuono tarafından kul lanılarak kavramsal bir öneri oluşturuldu. Diğer katılımcılar, endüstri bölgelerinin konut alanlarına dönüştürülmesi ve i talya'ya göç eden yabancı toplulukların yerleşimleri gibi konuları işlediler. i talyan Pavyo n u , Venedik Arsenal 'in ilk Tesa delle Vergini 'sinde, Ouerini Stampalia ise Castello bölgesinde bulunuyor. Her iki sergi de 23 Kasım 2008 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. O MA'nın La Defense katkısı EPAD ve Amsterdamlı mimarlık ve şehireilik ofisi One architecture ile işbirliği sonucu gerçekleşmiştir, i talyan Pavyonu ve i talyan Kültür Bakanlığı tarafından des teklenmektedir.
Dü n ya n ı n En Yü k s e k 4 . Ku le s i İ ran ' da
1 0 Ekim, CNN Türk
Başkent Tah ran'da 1 1 yıl önce inşasına başlanan M ilad Haberleşme Kulesi'nin birinci etabı törenle hizmete gird i . i ranlı mimar v e mühendislerin imzası n ı taşıyan v e i ran- i slam M i marisi esas alınarak yapılan kule için şu ana kadar 1 94 m ilyon Dolar harcandığı belirtildi. Şehrin her yerinden görülebilen 435 metre yüksekliğindeki kulenin 7,5 bü yüklüğündeki depreme dayanıklı olarak i nşa edildiği ifade edildi. Televizyon ve haberleşme merkezi, konferans salonu, restoran, ticaret ve iş merkezi , kütüp hane, sergi salonu gibi bölümlerden oluşan kulenin tüm birimlerinin hizmete açılması için çalışmaların sürdüğü kay dedild i . Kanada'nın Toronto kentindeki
H at" t" a t" ' ı n Ku lele r i Ya r g ı y a Ta ş ı n d ı 1 3 Ekim, Sabah YAZAN: ERHAN ÖZTÜRK
.-i :J .o c: o +-
"' H
..... o 'O c: o E o ·n c
Maslak'ta ünlü işadamı Mehmet Hattat'a ait 1 50 m ilyon Dolar'lık proje için savcı lığa suç duyurusunda bulunuldu . . . Maslak'ta yapımı devam eden D iamond of i stanbul projesi yargıya taşındı. Ü nlü işadamı Mehmet Hattat'ın sahibi olduğu Hema Endüstri tarafın dan yapılan, 1 50 mi lyon Dolar'l ı k , 200 metre yüksekliğindeki kulelerin mevcut plana aykırı olarak kaçak inşa edildiği öne sürülmüştü. CHP Şişli i lçe Başkanı Dursun Çaltı, projeyi yapanlar ve yapı m ı na göz yu man sorum lulada ilgili Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Sabah, yerin altında 15, üstünde ise 50 kat olan Diamond of i stanbul projesini geçtiğimiz hafta "En G üzel Bayram Hediyesi Hattat'a" başlığ ıyla duyur muştu. Şişli Ayazağa Transfer M erkezi 2 pafta, 1 1 ada 95 parselde bulunan 1 2 dönümlük araziye yapılan proje dört
E k im
2008
kez reddedildi. Beşinci kez i stanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'ne ge tirilen proje, planlama müdürlüğünün olumsuz görüşlerine rağmen meclisten oy çokluğu ile geçtiğimiz Haziran ayın da geçirildi. Avrupa'nın ilk 1 00 binası arasında gösterilen kulelerin yapımı, askı sürecinin bitmemesine, itirazların bir sonuca bağlanmamasına rağmen bütün hızıyla sürüyor.
Suç Duyu r u s u Projeyle ilgili hem Şişli Belediyesi'ne hem de i stanbul Büyükşehir Belediyesi'ne 17 Temmuz'da itirazda bulunarak 1 / 1 000 ve 1 /5000'1ik planlar da yapılan değişikliğin mevcut planlara aykırı olduğunu öne süren C H P Şişli i lçe Başkanı Dursun Çaltı , şimdi de projeyi yargıya taşıdı. Çaltı'nın yaptığı suç duyurusunda şu görüşlere yer veril di: " i nşaatın yapı ruhsatların ı n savcıi ıkça getirtilerek, bilirkişi vasıtasıyla halen devam eden inşaatın konumuyla uygun olup olmadığı saptanmalı ve inşaat sa hibi Mehmet Hattat hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 1 84-1 gereğince işlem ya pılmalı. Diğer sanıkların inşaata müsa ade etmeleri, göz yummaları nedeniyle aynı gerekçelerle görevi kötüye kullan dıkları son derece açıktır. Bu itibarla haklarında gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir."
Kay b e d i lm i ş 4 0 ' l ı y ı l la r ve Ça k ı r h a n 1 5 Ekim, Referans YAZAN: NABi YAGCI
Ö lüm haberini Radikal gazetesi " Komünist şair ve ödüllü mimar öldü" başl ığı altında, " Ü nlü şair, edebiyatçı ve Uluslararası Ağa Han M i marlı k Ö dülü sahibi Nail Çakırhan 98 yaşında hayata veda etti" diyerek verdi . i nsan acı duy madan edemiyor, acı duygum parıltılı bir değerin yitirilmesinden değil yalnızca, esas olarak bu ülkenin değerbilmezliği nin verdiği esef duygusundan kaynak lan ıyor. Bu duygum onlara reva görülen eza cefa nedeniyle de değil; eza cefa o tarihlerde solcu , sosyalist, komünist ve hatta demokrat olanlar için olmazsa olmaz bir şeydi, tutuklanmayan , işkence görmeyen, hapis yatmayan kimse yok
z
gibiydi. Fakat ülkeye bilim, kültür, sanat gibi pek çok alanda katkı verebilecek insanların katkılarının yok edilmesinin ülkemiz için yarattığı kayıplard ı r üzücü olan. Hala ülkemizde salt düşüncelerinden dolayı insanlar yarg ılanabiliyorlar. Ondan da geçtik, aynı nedenle bir gencim iz (Engin Ceber) hem gözaltında hem cezaevinde yediği dayak ve gördü ğ ü işkence sonucu ölüyor. Ama iktidar da muhalefet de ayağa kalkmıyor, failie rinden hesap sormuyor. Nail Çakırhan l940 ' 1 ı kuşağın bize miras kalmış ve artık sayı ları iyice azalm ı ş parlak değerlerinden biriyd i . O yıl ları yaşamış değilim ama solcu olup da o tarihleri iyi bil meyenler bu ülkenin demokrasisinin ve solunun kaderini doğru anlayamaz, bugününü de doğru yorumlayamazlar. Bana göre 40' 1 ı yı llar sol açısı ndan ve daha ziyade demokrasi açısından çok önemli bir tarihsel tırsatın yitirildiği yıllardır. Başkası da bu yorumu yapm ı ş mıdır, bilmiyorum fakat bana göre o tarihte tek parti rejimine karşı çok partili ve sola açı k bir demokrasi için liberal aydınlada Marksistlerin gelişmekte olan ittifakı n ı önleyen büyük bir provokasyon yapılm ıştı: 1 945 Tan Matbaası baskını. " Görüşler" dergisi bu yakı n laşman ın ve hatta ittifakın organı olma eğilimi taşıyordu. Derginin ilk sayısı 55.000 gibi rekor bir tiraj elde etmişti. Fakat ikinci sayısı çıkamadı . 4 Aralık 1 945'te C H P ' n i n kışkırttığ ı gençler bu der ginin çıktığı Tan Matbaası'nı basmış ve yakm ışlard ı . Böylece l iberallerle Marksistlerin yakıniaşması dinamitlend i . Tarih böyle gelişmeseydi demokrasimiz büyük bir olasılıkla daha ileri bir nokta da olabilirdi. Bu nedenle bugün dünya finansal krizini n rüzgarına kapılıp ucuz
�
1-'
{)
� f'
;ı. g
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
333
l iberalizm eleştirisi yapanlar biraz tarihe bakmalı lar. Nail Çakırhan işte o meşhur Görüşler dergisinin sekreteriydi . Daha 1 7 yaşındayken toprak ağaları nı eleşti ren bir şiiri nedeniyle gözaltına alınmıştı . Nazım Hikmet'in yakı n arkadaşıydı , birlikte hapis yatm ışlar v e ortak b i r şiir kitabı bile yayımlam ışlard ı . O tarihlerde komünistler i ç i n tutuk lanmak, hapis yatmak olmazsa olmaz bir şeydi, o da aynı rutinden geçti, bu nedenle uzun boylu bunları anlatmak gerekmez. Kimse bu nedenle meşhur olmazdı . Nail Çakırhan 'ı meşhur eden ise mimar olmadığı halde U luslararası Ağa Han M imarl ık Ö dülü'ne sahip olma sıdır. Aslında bir filme konu olacak denli renkli bir yaşamı vardı r onun. U marım böyle bir filmi birileri yapar. i nançların ı n konusu olan sosyalizmi öğren meye karar verir ve gizlice Sovyetler Birliği 'ne gider. Orada hem öğrenir hem fabrika işçiliği yapar. Fabrikada bir Rus kızıyla evlenir, çocuğu olur ama i kinci Dünya Savaşı patlam ıştır, orada tutmazlar onu, geldiği gibi gizlice Türkiye'ye döner. Çocuğunu kırk yıl göremez. Sonra ken disi gider bulur. Türkiye'ye döndüğünde henüz genç bir arkeolog olan Halet Çambel ile evlenir. Halet Çambel daha sonra Türkiye'nin çok tanınmış bir arkeoloğu olur. Nail Çakırhan işsizdir zaten , eşinin Karatepe'deki arkeolajik kazılarına katı lır. Kazılarda çıkan eserlerin korunması için bir bina yapı m ı gereklidir, müteahhit işi bırakıp gitmiştir, bu binanın yapım işine soyunur Çakırhan ve böylece ilk m imari deneyini kazan ır. Sonra arkası gelir. 1 963'te kendisi gibi şair olan mimar Turgut Cansever ile Türk Hava Kurumu binasını yaparlar. Ardından Alman Elçiliğ i ' ne bağl ı Alman Lisesi 'nin yapımı gelir. 1 970'te sağ l ı k sorunu nedeniyle Akyazı'ya yerleşmeye karar verirler. i ki dönüm arazi satın alırlar ve bir usta yardı mıyla kendi evlerini yapar Çakı rhan. Gelenekle modernin birleşmesi olan ve son derece i nce bir sanatsal duyarlılığı yansıtan evleri böylece ortaya çıkar. M imar olmayan Nail Çakırhan mimarlığa kendi imzasını atmıştır. i şte bu imza hiç beklemediği halde kendisine 1 983 ' te Ağa Han Büyük Ö dülü'nü getirir. Böylece ünü artınca ardından benzer pek çok yapı -
334
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ya da imzasını atar. Yitirdiğ imiz büyük şair Can Yücel sevgili arkadaşı Nail Çakırhan için şöyle der: "Yüksek mi mardan geçilmeyen bu ülkede yüksek olmayan m imar bir M imar Sinan diyor dum. Bir ikincisi var, yüksek olmayan bir m i mar Nail." .
IETT Ara z i s i n i n I h a l e Pa ra s ı 2 0 Ay d ı r Ya-t ı r ı lma d ı .
15
Ekim, Mil liyet
i stanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi, 2 . Başkan Vekili Mehmet Ergün Turan Başkanlığı'nda dün topland ı . Meclis oturumunda C H P ' l i üyeler Zeki Çakır ve H üseyin Sağ , Levent'teki i ETT Arazisi ihalesine ilişkin bir önerge vere rek, 20 ay önce Sama Dubai firmasınca 980 milyon YTL artı KDV bedelle kaza nı lan ihaleni n , bedeli ödenmediği halde neden hala iptal edilmediğini sord u . Ö nergede, 2 8 8 6 sayılı kanuna göre, açık ilgilisine tebliğ edildikten sonra 1 5 gün içinde ihale bedelinin yattığı, aksi halde hiçbir tebligat yapılmadan ihale nin iptal edildiği vurgulandı . i halenin üzerinden 2 0 ay geçmiş olmasına rağmen, ihale sürecinin hala devam ettiği beli rtilerek, " i haleler mah keme sonucu garantili m i yapılıyor? Al ihaleyi, parayı ne zaman ödersen öde . . . Kadi r Topbaş görevini kötüye kul lanıyor" denildi. Kabul edilen önerge, oybirl iğiyle Başkanlık makamı na havale edildi.
A r k i PARC 2 0 0 8 Ka p ı l a r ı n ı Aç -t ı ! 15
Ekim
YAZAN: GÜL KESK i N - ARK iTERA.COM
Arkitera M i marlık Merkezi 'nin iki yıllık hummalı çalışmasın ı n ürünü, Türkiye'de ilk kez mimarl ı k , inşaat ve gayrimenkul sektörlerini tek çatı altında birşetiren en kapsamlı etkinlik olma özelliğine sahip ArkiPARC 2008, 15 Ekim Çarşamba günü gerçekleştirilen açılış töreniyle
Ekim
2006
başladı . Dünya'dan ve Türkiye'den pek çok önemli kurumun temsi lcileri, gayrimenkul profesyonelleri, planlama uzmanları ve m imarları n katıldığı tören, Arkitera M imarlık Merkezi 'nin kurucu ortaklarından Ö mer Yılmaz'ın açı l ı ş konuşmasıyla başlad ı . Konuşmasında, ArkiPARC 2008 'in hayata geçmesine destekleriyle katkıda bulunan ana spansorlar VitrA, Siemens Ev Aletleri ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı; spansorlar Philips, Marshall , Duman kaya, Sur Yapı , N urus, Feniş, i stanbul Mortgage, Thea/Viko, Işık Yapı Denetim, Eroğlu Yapı , Tuna Ofis ve Soyak Yapı; i stanbul 20 1 0 Kültür Başkenti Ajansı'na destekleri için te şekkür eden Yı lmaz, geçtiğimiz hafta 8. yaşı n ı kutlayan Arkitera M i marlık Merkezi'nin, m imarl ı ğ ı n Türkiye'de nitelikli bir şekilde uygulanabilmesi ve mimari kalitenin çağdaş ülkeler seviyesine gelmesi için çal ışmalarını sürdürdüğünü, gelecek yıl ArkiPARC etkinliğini aynı şeki lde düzenlemeyi planladı kların ı ifade etti. Ö mer Yı lmaz'ın kürsüyü devrettiği U LI Türkiye Başkanı Haluk Sur, ABD'de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz le ilgili olarak mortgage sistemine yük lenmenin yanlış olduğunun, krizin daha çok yanlış yönetim ve planlama kaynaklı olduğunun altını çizdi . Sur, Türkiye'nin 2001 yılında yaşadığı ekonomik kriz sonrasında alınan önlemler sayesinde, küresel krizden, diğer ülkelere naza ran daha az etkilendiğini; bu nedenle Türkiye için pek çok fı rsat doğdunu, bu fırsatların iyi değerlendirilebilmesi için yen i yatırım alanları yaratarak serma yenin yurt içinde kalmasını sağlamak gerektiğ ini beli rtti. Haluk S ur'dan sonra i stanbul Büyükşehir Belediyesi ( i BB) Başkanı Kadir Topbaş'ı temsilen sözü alan, i BB Başkan Danışmanı ve i stanbul Metropolitan Planlama M erkezi ( i M P)'nin Başkanı i brahi m Baz, sürdü rülebilir ve plan l ı kentleşmenin önem ini, Türkiye'nin yaşadığı tecrübelerle far kındalığının arttığını, hızlı kentleşmenin beraberinde getirdiği sorunların tek başına yönetim ya da planlama ile çö zülemeyeceğini ifade etti. Açılışın bir diğer konuşmacı ise TOK i (Toplu Konut i daresi) Başkanı Erdoğan Bayraktar'dı. Bayraktar, TOK i 'nin Türkiye genelin-
:ı ri >Ol o -M u ı.. Gl > c: c c � .... c ı.. >Ol o +0 lL ' ı.. c + -"' c ı.. > c ııı c: c >Ol o u ı.. w
de yürüttüğü çalışmalara değinerek, Türkiye genelinde de i stanbul'un çevre sindeki i zmir, Bursa ve Yalova gibi yeni cazibe merkezleri yaratılması gerektiğini söyledi . Çoğu kent düzenlemesinin m imarlık ilkelerinden yoksun olduğunu, bu kentlerin ekonomik ve yasal düzen lemelerle desteklenmesi gerektiğini ve her kentin kendine özgü bir kimliğinin olması nın zorunluğunu ifade etti. ArkiPARC 2008 Açı l ış Töreni'nin tamamlanmasının ardından etkinliğin özel konuşmacılarından i stanbul Bilgi Ü niversitesi M ütevelli Heyeti Ü yesi Prof. Dr. M u rat G üvenç, " kentsel kalite" meselesinin nasıl kavramsallaştırması gerektiğiyle ilgili bir konuşma yaptı. " Kentsel kalite" deyiminin sık ancak yan lış kullanıldığını, kentsel kaliteden ne anlaşılması gerektiğinin bilinmediğini belirten G üvenç, bunun nedeninin de kentsel kalitenin ne olduğunu belirleye cek herhangi bir uluslararası standart bulunmaması olarak açıklad ı . G üvenç, kentin d ünyada tanımlanması en zor formasyon olduğunu, kentsel kalitenin belidenebilmesi için evler, ticaret, ula şım gibi kentsel yapı bileşenlerinin bir araya geliş biçimlerine bakıldığını dile getirdi. Türkiye'de 1 946-1 980 yılları arasında yaşanan hızlı kentleşme sonu cunda, Osmanlı'dan kalan pek çok sivil m imari eserin yıkılarak, yerine bugünkü müteahhit eliyle yapılmış çok katlı bina ların inşa edildiğini söyledi. Özellikle bu dönemde pek çok inşaat malzemesinin yurt dışından ithal edildiğine dikkat çeken Güvenç, 1 958'de yaşanan de valüasyon sonucunda bu malzemelerin yurt içinde üretilebilmesi için Türkiye'de
Ekim
sanayi yatırımlarının yapıldığını, bunun sonucunda da çoğu kentin sanayileşme ile birlikte geliştiğini, 1 980 sonrasında ise altyapı yatırımların ı n h ız kazandığını beli rtti. i stanbul özelinde Avcı lar-3. Köprü Kartat üçgenindeki alanın artık nüfusu nun artmadığına dikkat çeken Güvenç, konuşmasını "kentsel kalite"nin, projeler mi, projeler demeti dahilinde mi irde lenmesi gerektiğine yönelik sorusuyla tamamladı . ArkiPARC 2008 etkinliği 1 7 Ekim 2008 tarihine kadar panel, case study, workshop ve konferanstarla devam edecek.
A r k i PARC 2 0 0 8 ' d e İ l k Gü n Hey e c a n ı 1 6 Ekim YAZAN: GÖKÇE ARAS, DENiZ BORAN, BURCU KARABAŞ, GÜL KESKiN, BURCU ÖZTAŞKIN, PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM VE ÖZLEM YILMAZ
Türkiye'nin gayrimenkul, mimarlık ve inşa at sektörlerini bir araya getiren tek et kinliği ArkiPARC 2008, ilk gününü geri de bıraktı . Arkitera M i marlı k M erkezi 'nin VitrA, Siemens Ev Aletleri ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ana sponsorluğ unda, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi'nde gerçekleş tirdiği etkinlikte, Nezih Eldem, Sedad Hakkı Eldem ve Şevki Balmumcu Salonları'nda tüm gün farklı konu baş lı klarıyla paneller düzenlendi . Açılış Konuşmaları'ndan ve Ana Konuşmacı M u rat Güvenç'in konuşmasından sonra başlayan panellerde, yerli ve yabancı pek çok önemli kurumun temsilcileri, gayrimenkul profesyonelleri, planlama uzmanları ve m imarlar konuşmacı ola rak yer aldı.
Çev re Dos-tu Binala r Nezih Eldem Salonu'nda gerçekleş tirilen ilk panel "Çevre Dostu Binalar", William J. Clinton Vakfı Direktörü mo deratör Duygu Erten'in yaptığı açı l ı ş konuşmasıyla başlad ı . Türkiye için henüz yeni sayılabilecek bir kavram ol masına rağmen sürekli tartışılan "yeşil" ve "sürdürülebilir" gibi tanımlamaların
2008
alanları nda uzman konuşmacıların de neyimleriyle daha anlaşılır hale gelmesi ni umduğunu belirten Erten, panelin bu kavramiara farklı anlamlar yüklenmesi nedeniyle oluşan kavram kargaşasını sonlandırması nı dilediğini belirtti ve sözü ilk konuşmacı olan Soyak Holding i letişim Koordinatörü Fatma Çelenk'e bırakt ı . Konuşmasında şirketlerin mar ka değeri oluşturma sürecinde "yeşil" bakış açısının önemine değinen Çelenk, kavramın sadece bina ölçeğinde değil, yaşam biçimine temel oluşturacak bir sürdürülebil irlik anlayışı olarak algı lan ması gerektiğini söyledi . Bu anlayışı hayatın her alanına yerleştirebiirnek için şirketlerin kurumsal anlayışiarına "çevre dostu" ve "sürdürülebilirlik" kavram ları n ı n katılmas ı gerektiğini söyleyen Çelenk , çevre dostu binalar söz konusu olduğu nda üç aşamayı dikkate aldıkla rını ekledi . Fatma Çelenk'ten sonra söz alan Çaba Tasarım'dan mimar Çelik Erengezgin, konuşmasına çevre dostu uygulamaların sadece kalite amacına yönelik faaliyetler değil, insanlığın var olma savaşı olduğuna dikkati çekerek başlad ı . Türkiye'nin her yıl enerjiye har cadığı 52 m ilyar Dolar'ı n 2020 yılında 1 50-200 m ilyar Dolar'a yükselmesini ön gören Erengezgi n , Türkiye'nin bu mas rafı karş ı lamasının i m kansız olduğunun altını çizd i . Bu olumsuz durumun, de vam etmesi halinde, ülke için önemli bir
..... ı.. Gl M 'o <>
c: .....
cı M Gl aı .... o ı.. >C> o +0 LL
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
335
tehlike anlam ına geldiğini, fakat çeşitli siyasi olaylarla bu teh likenin kamudan gizlenmeye çalışıldığını anlattı ve ekled i : " Kendi enerjisini üretmek, Türkiye'nin hayati ihtiyacıdır. Yaptığım konuşmadan sadece bu cümlenin akıllarda kalmasını rica ediyoru m." " Manzaraya göre mi marlık" anlayışının ise yapılan en önemli yanlışlardan biri olduğunu beli rten Erengezgin, binalar konumlandırılırken kuzey - güney doğrultularının değil de manzara ve yolların temel al ındığını söyledi ve sözlerini şu şekilde bitirdi: "Bu sorunların tek çözümü, insanların ve devletin bilinçlenmesidir." Sözü alan Braunschweig Teknik Ü niversitesi 'nden Prof. Norbert Fisch, konuşmasına m imar değ i l , bir mühen dis olduğunu belirterek başlad ı . M imar ve mühendislerin uyum içinde çalışarak gelecğin binaları nı oluşturacağ ına inandığını söyleyen Fisch, bu bağlamda Avrupa genelinden ve Almanya'dan ör nekler vereceğini ekledi . "Ticari binalarla, yani ofisler v e üre tim binalarıyla daha çok ilgileniyoru m . Konut v e rezidanslar ilgimi çekmiyor, çünkü bunlar bir mühendisi üzerinde fazla düşünmeye zorlamayan alan lar," diyen Fisch, birçok ünlü mimara ait yeşil bina tasarımlarını ise "çılgın" olarak nitelendirdi ve eleştirisini şöyle sürdürdü: "Bu binaların neden 'yeşil' olarak nitelendirildiğini anlamıyoru m .
336
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Gerçeklerden yola çıkmamız gerekiyor. Gerçek hayatta bu bi naların işlevleri ni yerine getiremediğinden eminim." Bina Bilgisi ve Güneş Enerjisi Enstitüsü Direktörü Fisch, konuşma sının bundan sonraki bölümünde da nışmanlığını yaptığı birçok ofis binası projesinde, analiz sürecindeki aşa maları dinleyicilerle paylaştı. " Sü rekli dile getirilen 'akıllı bina' kavramına ise i nanm ıyorum," diyen Fisch, bir binanın çevre dostu olarak nitelendi rilebilmesi için konsept enerji tasarı mının hazırlan ması, performans denetiminin yapılması ve son durumunun bütünsel bir bakış açısıyla kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı. Sözü alan Feniş Teknik Ü rünler Genel Direktörü Nuri Celal Toroğ l u , su numuna günlük hayatta farkedi l meden boşa harcanan enerji miktarını konu alan kısa bir film göstererek başlad ı . "Sürdürülebilir Medeniyet" başlıklı sunu muna bu tamlamanın anlam ını izleyici lerle payiaşarak başlayan Toroğlu, kenti binalarla doldurmak ve buna bağlı ola rak yaşam kalitesini düşü rmenin mede niyetle ilgisi bulunmayan eylemler olduğunun altın ı çizdi. Türkiye'nin kullandığı enerjinin %73'ünün ithal olduğunu beli rten Toroğ l u , sürdürülebilir kentleşmeni n çevre dostu binalarla ulaşılabilecek bir hedef olduğunu belirtti . Bu bağlamda, güneş m imarisi, yalıtım, ısıtma ve çatı sistemleri başlı kları
Ekim
2008
altında gereklili kleri açıklad ı . Siemens Gayrimenkul Enerji ve Konstrüksiyon Direktörü Cemi! Yaman ise, Türkiye'nin ilk LEED setritikalı binasını inşa eden Siemens'in çalışmalarından bahsetti . Çevreye sayg ı l ı , sağlıklı ve tasarruf kriterleri gözetilerek inşa edilen bina lara verilen LEED sertifikasının özellik lerini açı klayan Yaman'ın sunumunun ard ından söz alan AEB Design'dan mimar Peter Backer, sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlı l ı k konularında örnek teşkil edebilecek projelerinden bazıları nı dinleyicilerle paylaştı.
Ken-tsel Kal i"te için Mima rlık Kül"türü
ı:
·g, .-1 Jı ..... o ı..
>Ol
o ... o LL
Aynı saatlerde Sedad Hakkı Eldem Salonu'nda ise " Kentsel Kalite için M imarlık Kültürü" başlıklı panel düzen lendi . Arkitera'nın kurucu ortaklarında Ö mer Kanıpak'ın moderatörlüğünü üstlendiği bu oturumda mimarlık kül türü için çalışmalarda bulunan, 3 isim bir araya geldi. Panele, Londra tabanlı formasyon Urban Age'i n Projeler Koordinatörü Pamela Puchalski'nin sunumu ile başlandı. 2002 yılında kurulan U rban Age'in bu süre zarfında gerçekleştirdiğ i konferanslar ve to parlanan verilerden bahsederek söze başlayan Puchalski, günümüzde dünya nüfusunun % BO'inin artık şehirlerde yaşadığını ve bu şehi rlerin bu yoğunluk dolayısıyla şimdiye kadar olandan daha
farklı bir şekilde ele alı nması gerektiği ne inandıklarını, bunun için çalışmalarını sürdürdüklerini dile getirdi. Londra Ekonomi ve Siyaset Bi l i mleri Okulu'nun g i rişimi olarak ortaya çıkan U rban Age'in aslında dünyan ı n farklı şe hirlerinde, bu şehirlerin sorunlarını ele alan konferanslar düzenlediğini anlatan Puchalski sunumuna geçtiğ imiz N isan ayında piyasaya çıkan "The Endless City" isimli kitaptan bilgilerle devam etti. Bundan sonra söz alan yine Londra'dan CABE'in başkanı Matthew Beli, kurumundan bahsetti ve çalışmala rını anlattı. CABE'e göre yapısal çevre nin iyileştirilmesi için şart olan hükümet desteğinin sağlanması için m imarlık ve şehireilik disiplinlerinin yasalarla olan i lişkilerinde iyileştirmeler yapılabilece ğinden anlattı. Devlet destekli, fakat bağ ımsız bir kurum olan CABE' i n en önemli hizmetlerinden biri olan Tasarım Eleştirisi (Design Review) çalışmaların dan örnekler vererek sunumuna devam etti. Amacı tasarımları objektif olarak değerlendirmek ve tavsiyede bulunmak olan Tasarı m Eleştirisi yaklaşımının geçtiğimiz 9 yılda meyvelerini vermeye başladığını dile getirdi. Son olarak söz alan N S M H 'den mimar Nevzat Sayın, diğer iki konuğun sunumlarından yola çı karak m imarlık kültürü konusunun Türkiye'de ne anlam ifade ettiğinden ve önündeki engellerde bahsetti . Türkiye'ye has bir problem ol duğuna i nandığı kacak yapı sorununun yetkililer tarafından oluşturulduğunu, bunun kendi başına incelenmesi gere ken bir başlık olduğuna inandığını söy ledi. Türkiye'de özellikle 1 950'1erden itibaren kaydı olmayan mimarlık aktivite lerinin olduğunu, bundan sonraki her 1 O yılda, bugün bizim için farklı sonuçları olan farklı uygulamalara yer verildiğini, bunların araştırılması ve anlaşılması için Ataköy örneğinin incelenmesinin Türkiye'deki mimarl ı k kültürüne büyük katkıda bulunacağı n ı ifade etti.
Mima rla rdan Gelecek Öngörüleri 1. "Çevre Dostu Binalar" Paneli'nden sonra Nezih Eldem Salonu'nda dünyaca ünlü iki mimarın konuşmacı olarak yer aldığı M imarlardan Gelecek Ö ngörüleri 1 isimli konferans düzenlendi.
E k im 2008 ArkiPARC 2008'de, Amerika'dan Danimarka'ya dek uzanan farklı coğ rafyalardan 8 ünlü mimarın kentlerin ve mimarlığın geleceğine dair öngörülerini paylaşacakları M imarlardan Gelecek Ö ngörüleri konferans serisinin ilkinde SOM Architects'den Mustafa Kemal Abadan ve LAB Architecture'dan Peter Davidson deneyimlerini ve analizlerini izleyicilerle paylaştılar. Ö ncelikle sözü alan Mustafa Kemal Abadan, kentlerin yoğunluğu hakkında ki analizlerini grafik anlatımlada destek leyerek, bu yoğunluk bağlamında ön celikle altyapılar hakkında düşünülmesi gerektiğini belirtti . SOM Architects'in beş farklı karmaşı k kullanı m i ı binasının tasarım kriterlerini kentsel, strüktürel, fonksiyonel ve tarihi bağlamda ele alış şekillerinden bahsetti . SOM Architects olarak yüksek kuleler için yaptı kları optimizasyon çalışmalarını örneklerle anlattı. Binalarda sürdürülebilirliği ele alış biçimlerinin yanı sıra bu optimizas yon çalışmalarını kentsel çözümlere nasıl uygulamalıyız sorusunun cevabını arad ı kları Seul'deki dönüşüm projesiyle ilgili verileri ve önerileri izleyenlerle paylaştı. Bu projede düşünülen ulaşım sistemiyle toplam enerji tüketimini % 50 oranında azaltmayı öngördüklerini söyledi . Abadan, kentlerde artan yo ğunluğun i stanbul'a nasıl yardımcı ola bileceği konusundaki düşü ncelerini ise şöyle özetledi ; "Marmaray, i stanbul için çok büyük bir fırsat. Marmary tamam landığında Dünya'da 3. en yoğun toplu ulaşım kullanımı i stanbul'da yapılıyor olacak. Fakat Marmaray'ı destekleye cek tasarı mlar henüz yok. Bunun yanın sıra i stanbul'un korunması gereken bir kültürel mirası var. Yoğunlaştırma çalış malarını ve ulaşım sistemlerini bütün bu kültürel mirası ve çevreyi dikkate alarak yapmak lazım ." Abadan'ın konuşmasının ardından sözü alan Peter Davidson konuşmasına konuklara "Tasarımlarında bilgisayar programlarını kullanan var mı?" sorusu nu yöneiterek başladı . i l k projeleri olan Melbourne'deki Federasyon Meydanı Projesi'nde kullandıkları bilgisayar programıyla oluşturdukları yeni tasarım paradigmalarından ve aynı şekilde oluş turdukları farklı desenlerden bahsetti. Bu projenin açılışında 90 yaşındaki bir
kadının bu binaya bakarak geleceği hayal adebildiğini söylemesinin kendi sini çok mutlu ettiğini belirtti. Davidson, " Bağlantılar", "Yapışmalar", " Fiamentler" ve " D üzenli - Karmaşık" başlıkları altın da tasarım larından örnekler gösterdi. Dünyadaki iklim ve kentleşme so rununu ele alan Davidson, Çin ve Hindistan'daki inşai gelişmelerin altya pısız yapıldığını ve bu yapı m sürecinin ekolojik bağlamdaki etkilerinin bütün dünyayı etkileyeceğini söyledi. Bu altyapısızlığa bir cevap niteliği taşıyan Çin'deki kentsel tasarım projelerinden bahseden Davidson, bu bağlamda şehirleşmenin evrimiyle, çeşitliliğin de artırılabileceğini örneklerle gösterdi .
Ke nt-sel Kal i"te ve AVM Yat-ırımla rı Eş zamanlı olarak Sedad Hakkı Eldem Salonun'da ise Kentsel Kalite ve AVM Yatırımları başl ıklı panel düzenle niyord u . KREA Gayrimenkul Geliştirme i cra Kurulu Başkanı Hakan Kodal'ın mo deratörlüğünde gerçekleşen panelde Ö ncüoğlu M imarlık Şehireilik'ten Enis Ö ncüouğlu alışveriş merkezlerinin gelişimi ve değişiminden bahsederken, AVM ' Ieri GSM operatörlerine benzetti. Birinci janerasyon AVM'Ierde yalnizca tek tip hizmet verildiğine değinen Ö ncüoğl u , ikinci janerasyon AVM 'Ierde eğlence, sinema gibi ek servisierin de bulunduğunu, yaşam merkezi denilen
-o (1) -+ (1) .., o o <
.... a. ın
o :J
' "Tl
o -+ o <O< .., o -lı ;ı; o o :J
� ..,
a. ....
o <O< 1-' c:
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
337
üçüncü janerasyon AVM ' Ierin ise tüm sosyal gereksinimiere hitap ettiğini söz lerine ekledi. Torunlar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Toru n , AVM ' Ierin özellikle Anadolu'da gelişen şehirlerin modern yüzü olduğunu söy lerken, bu merkezlerin eğitim ve sosyal leşmeye de katkılarının büyük olduğunu belirtti. Torun, AVM gelişimlerinin kayıt dışı ekonomiyi de ortadan kaldırdığına d ikkati çekti. Abdullah Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı ise, peraken deciliğe nasıl geçtiklerini anlatırken, AVM'Ierde en önemli konulardan birinin mağaza karması olduğuna değindi. Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntının, hayal satarak oluştuğunu belirtirken, Türkiye için faydalı olduğunu ekledi. Kiğılı, kent merkezine yapılan outlet merkezlerinin ciddi bir tehlike yaratacağından dıyduğu endişeyi dile getirdi ve yeterli analiz yapılmadan yer seçimi yapılmış AVM gelişimlerini eleş tirdi. Kiğılı'nın ardından söz alan Cenor G roup Başkanı Anthony Khoi, Türkiye'de sektörün yavaş yavaş doygunluğa ulaştığ ı n ı bu nedenle de rekabetin arttığını söyledi. Khoi, 1 .000 yıl önce en önemli mimari yapıların ka tedrallerken şu anda AVM'Ier olduğuna d ikkat çekti. Oyun kural ına göre dahi aynansa hükümetin ortam yaratması nın gerekli olduğunu vurgulayan Khoi, Haramidare ve Balı kesir Carretour
338
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ekim
2008
sahi p Swiss Re (1 997-2004) , 53 katlı Avrupa'nın en uzun binası ve dünyanın ilk ekolojik ofis kulesi Com merzbank M erkez Ofisi ( 1 9 9 1 -2007), Calgary'nin alt bölgesindeki Gentre Street'in do ğ usunda yer alan ve tamamlandığ ında ilk dikkat çekici karma kullanı m yapısı olacak The Bow (2005-20 1 0) ve Abu Dhabi'de geleneksel planlama ilkeleri kullanılarak, sıfır atık üretimi ve tama men yenilenebilir enerji sistemlerinin kurgulandığı 6 milyon metrekarelik ala na sahip sürdürülebilir yerleşim birimi Masdar, Dancey'in izleyicilere aktardığı projeler arasındaydı .
Ke n-tsel Kali-te ve Ofis Ya-tır-ımla r-ı
projelerindeki sıkıntılara nasıl çözümler buldu kları nı anlattı.
z ..... 10 (!) f-'
o o :ı
Yapı Se k-tö r- ü n d e � Geliş-t i r-ici - Ta s a r-ırncı -< İliş k i s i �
Ö ğleden sonra oturumiarına Şevki Balmumcu Salonu'nda bir workshopla başland ı . "Yapı Sektöründe Geliştirici - Tasarımcı i lişkisi" başlığını taşıyan etkinlik, inşaat sektörünün aktörleri; yatırımcı, geliştirici ve tasarı mcıyı bir araya getirdi. M oderatörlüğünü, Yıldız Teknik Ü niversitesi'nden Yrd . Doç. Dr. Candan Çınar Çıtak ve Yrd. Doç. D r. Almula Köksal'ın üstlendiği yuvarlak masa toplantısı, bu aktörlerin birbirleri ile olan ilişkilerinin yeniden tanı m landığı günümüzde yeni diyalog zeminleri için adı m atmayı hedefliyordu. 90'1ı yıllar ön cesinde m imar, müteahhit ve mal sahibi üçgenindeki inşaat sürecine, 1 990'1ı yıl ların başından itibaren yeni katılımcıların da dahil olduğuna dikkat çeken Köksal, konuşmacılardan b u sürece ilişkin de neyimlerini aktarmasını istedi. Konuşmacılardan, Ertun H ızıroğl u , 1 990'1ardan önceki dönemi, m imarlı k mesleğinin kendi diğer mesleklerden soyutladığı bir dönem olarak nitelendiri lebilceğini, oysa günümüzde bu inşaat sürecinin disiplinlerarası işbirliklerle ve farklı bileşenlerle var olma zorunluluğu nun altını çizdi . Toplantının tasarımcı ayağını temsil eden Mar M imarlık'tan Osman Elliiki
o -+ o <O< , o -tı
" o o :ı
� ,
Q. fo'· o <O< f-' c:
ve Ö ncüoğlu M i marlık Şehireilik'ten Ebru Aras ise 1 990'1ardan sonraki sü rece i lişkin deneyimlerini aktardı . TAI B Yatırım Bank Başkan Yardı mcısı i l hami Akkum, bu ilişkiler zincirinde en önemli eksikliğin tasarımcı ayağında, bazı yazılı şartların yerine getirilememesi olduğu na dikkat çekti. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı süre cini tan ı mlayan i ş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı'ndan Kaan Özsoy ve Gökhan Temel, tasarı mcılarla anlaşma sürecin de, kendi içinde çeşitli yan disiplin leri de barından kurumlardan yana tercih yaptıklarını ifade etti.
Mima r-la r-d a n Gele c e k Öngör-üler-i 2 Dünya çapında tanınan ve başarılı işlere imza atmı ş m imarların gelecek öngörülerini aktardı kları konferansın yine N ezih Eldem Salonu'nda gerçek leştirilen ikinci oturumunun konuşmacı sı, yaklaşık 40 yıl önce Norman Foster tarafından kurulup sadece i ngiltere'nin deği l , dünyanın en üretken ve öncü mimarlı k ofislerinden biri haline gelen Foster and Partners m i marlı k ofisinin ortaklarından N igel Dancey'di . Dancey, sürdürülebilir tasarımın önemini vurgu ladığı sunum unda, dünyanın çeşitli yer lerinde gerçekleştirilmiş projelerinden bazı örneklere yer verdi . Berlin'deki Alman Parlamentosu Binası ( 1 992- 1 999), Londra'nın ilk ekolojik yüksek binası olma ünvanına
Sedad Hakkı Eldem Salonu'nda gerçekleşen günün son panelinin konusu bir önceki oturumu takiben, " Kentsel Kalite ve Ofis Yatırımları" oldu. Moderatörlüğünü DTZ Pamir & Soyuer Genel M üdürü Firuz Soyuer'in üstlendiği panelde, Giz Yapı Harita & Emlak Danışmanlığı Yönetim Kurulu Başkanı Can Elgiz, Türkiye'de hemen her konuda olduğu gibi, uygulamanın plandan önde gittiğini belirtti. Parayla para kazanılan bir ortamda, gayri menkul yatırı mların ı n artamayacağına değ indi. Doğuş G E Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Genel Müdür Hakan Eren, ofislerde kira mertebelerinin şu anki sıkışıklıktan ötürü yükseldiğini, ancak tıpkı AVM 'Ierde olduğu gibi bu de ğerlerin düşebileceğini söyledi. Eren, Levent- Maslak hattı üzerinde bulunan sanayi sitesinin de M I A'ya katı lması ge rektiğini ekled i . E R I A Gayrimenkul Yatırım'ın ortağı Frithjof Fuchs ise, ekonomideki iyi gidişin devamldığının ve nüfus artışının talebi daha da arttıracağ ına değindi. Dünyada yaşanan krizierin Türkiye'de birkaç ay sonra hissedildiğini şu anda bu gecikmeyi beklediklerini belirtti. Enerji yönetim i konuları nın i leride şart olacağının altını çizen Fuchs, yeşil ener jiye harcanan bütçenin, toplam yatırımın % 2 'sini kapsadığını söyledi . Fuchs'dan sonra sözü alan YKS Tesis Yönetim H izmetleri Genel M üdürü veYönetim Kurulu Ü yesi Taman S inan Fındıkoğlu, tek parçalı mülkiyet ve trafik
Ekim sorunların ı n yanında, proaktif olarak planlama yapışamadığını söyled i . Tesis yönetimi, Gayrimenkul yönetimi ve varlık yönetimi konularına da değindi.
Fiziksel Çev renin Olu ş u m u n d a Ya rışmalar Şevki Balmumcu Salonu'nda, birinci günün son panelinde, moderatör Haydar Karabey, Arkitera M imarlı k M erkezi 'nin "Tüm K a m u Yapıları Yarışma ile Yapılsın" kampanyası n ı yü rüttüğü sırada Şehir Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi M i mari Proje Yarışması ile ilgili Arkitera Forum'da "kanlı-bıçaklı" tartışmaların sürdüğünü hatırlatmak suretiyle konunun ne derece sorunlu bir alan olduğuna dikkat çekerek söze başladı . Büyük oranda ödül alanların dışında konuyla ilgili tarafları n sonuç tan memnuniyetsizliği ile sonuçlanan yarışma olgusunun farklı aktörlerin temsilcilerini bulunduran böylesi bir ortamda tartışılmasını çok anlaml ı bul duğunu da sözlerine ekled i . Daha sonra sırasıyla Türkiye' de gerçekleştirilen m i marlık yarışmalarında aldığı ödüllerle adı ndan sıkça bahsettiren mimar Hasan Özbay, yatırımcı kanadı temsilen TSKB Gayrimenkul Yatırım Ortakl ığ ı'ndan Yatırım M üd ü rü F. Aslı Yı lmaz ve konunun en önemli coğrafyası sayılabilecek Almanya'daki yarışmalarda 1 960'1i yıllardan bu yana aldığı ödüllerle gündeme gelen Hans-Georg Brunnert söz aldı. Ayrıca Stuttgart'taki ASP Architecten'in
..... ı.. aı ..-1 oo <> c: ..... Ol ..-1 aı m
'+
E
ıcı
� �
kurucu ortağı m imar Mete Arat ve yine yarışmalarda adını sıkça duyduğumuz Yavuz Selim Sepin'in konuya getirdiği açıl ı m lar oldukça dikkat çekiciydi. M i mar Hasan Özbay Almanya'da her yıl açılan 300-350 yarışmaya kar şılık 1 930'1u yıllardan günümüze değin Türkiye'de sadece 572 ulusal yarışma gerçekleştirildiğine dikkat çekerek söz lerine başladı. 1 952'den bu yana yarış malarda tarafların haklarının çerçevesini çizen bir dizi yetersiz yönetmeliğin oluş turulmasının ardından 80 sonrasında oldukça kapsamlı hale getirilmiş yönet meliğe rağmen uygulama aşamasının içselleştirilememesi nedeniyle yarışma ların çoğu zaman yarışmacıların hakla rının ihlali ile sonuçlandığını örneklerle belirtti . Hali hazırdaki yönetmeliğin jüriyi yarışma sonrası süreci de yönetmekle sorumlu tuttuğunu ayrıca başta ilan edi len ödüllerin konuyla ilgili olabilecek "en ideal" projeye değ i l , gönderilen projeler arasında en ideal olanlara dağıtmakla yükümlü olduğunu bu nedenle i lan edilen ödüllerin verilmesinin zorunlu olduğunu da ekled i . Yarışma sonrası uygulaman ı n da sağlıklı bir denetim altında ilerlemesi gerektiğini ekleyen Hasan Özbay yarışma sonrası taraflar arasında gündeme gelen hukuki müca delenin benzerlerinin sürekli yaşandığını da örneklerle hatırlattı . Hasan Özbay'in ardından söz alan F. Aslı Yılmaz, temsil cisi olduğu TSKB Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı'nın geçtiğimiz günlerde
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
339
gerçekleştirdiği davetli Alışveriş M erkezi Proje Yarışması'nı sunmasıyla "davetli yarışmalar" içerik ve uygulama açısı ndan "yarışma" olarak nitelendirile bilir m i sorusunu tartışmaya açm ı ş oldu. F. Aslı Yılmaz "neden davetli yarışma?" sorusuna, temsil ettiği kurumun ilk kez bir alışveriş merkezi yapısı inşa edecek olmasını ve söz konusu arazinin zor bir bağlamda olmasını sebep gösterdi. i yi bir yapı elde etmek için iyi bir yaklaşım ve iyi çözülmüş bir projeye ihtiyaç duy duklarını beli rtti. Birinci seçilen projenin işveren kurumun üst düzey yöneticile rinden oluşan bir jüri tarafından giriş çıkış, fonksiyonellik, iç mekan, uygula nabilirlik gibi temalardan oluşturulmuş bir listeyi notlandı rarak seçilmiş ol ması konuyu "Tasarım sayısallaştırılabilir mi?" gibi esasen oldukça felsefi bir soruya getirdi . M oderatör Haydar Karabey bu soruyu dile getirdikten sonra işverenin istediği kişiye, istediği yöntemle iş ve rebilecek sonsuz özgürlükte bir kurum olup olmadığının ve bu türden davetli yarışmaların "yarışma" olarak nitelendi rilmesi konusunun da önemli bir tartış ma alanı olduğunu belirtti. F. Aslı Yılmaz'ın ardından söz alan Hans-Georg Brunnert söze kendi kari yerinde yarışmaların ne derece önemli bir payı olduğunu belirterek başlad ı . Bu konunun açı l ı mları i l e ilgili yaklaşık 20 yıldır iyileştirme amaçlı çeşitli etkin liklerde bulunduğunu ve tüm d ünyada yarışmalada ilgili anlaşmazlık konuları nın Türkiye'dekiyle hemen hemen aynı olduğunu ancak anlaşmazlıkların yarış malarda bağlayıcılık sağlayacak kuralla rın oluşturma ve içtenlikli uygulamasıyla çözüme kavuşturulabileceğini ekledi. Almanya'daki mimari proje yarışmalarını düzenleyen ilk yönetmeliğin 1 867 yılın da oluşturulduğunu ve bu yönetmeliğin şeffaflığı ve yolsuzluğa engel teşkil etmeyi hedef aldığını beli rtti. Uzunca bir süre her Avrupa ülkesinin konuyla i lgili kendine has uygu lamasının devam ettiğini beli rten Brunnert, günümüzde Avrupa Konseyi tarafından üye ülkeleri bağlayıcı bir prensipler bütünün oluş turulduğunu ve gecen yıl Türkiye'nin de üye olması ile birlikte aynı prensipierin Türkiye'deki yarışmalar için de artık bağlayıcılık teşkil ettiğini dile getird i . Yayınlandı ğ ı tarihlerde Avrupa
340
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ülkelerinde bir şok etkisi yaratan bu prensipler temel olarak ihalenin şeffaf olması, jürinin bağ ımsız üyelerden oluş ması, alınan kararlara itiraz edilebilecek bir mu hatap kurum teşkil edilmesi ve iti razın, taraflardan d ileyen herkesin kulla nabi leceğ i bir hak olması zorunluluğunu şart koşuyor.Günümüzde Avrupa'daki yarışmaların %20 ye varan bölümünün kentsel ölçekte yenileme (ya da kentsel dönüşüm) projelerinden oluştuğunu ifade eden Brunnert, eleme yöntem inin de sonuç ile d i rekt ilişkili bir konu oldu ğunu belirtti. Davetli yarışmalarda işve ren tarafın iyi fikirler üretebilecek genç ekiplerin katıl masına ön yeterlilik göze terek engel olması ya da yol açmaması nın genç mi marlar adına fı rsat eşitsizliği yaratacağını da sözlerine ekledi. Tartışma genel olarak yönetmelik ve yönetmeliklerin uygulanması üzerine eleştirel ancak son derece olumlu bir havada geçti. Hans- Georg Brunnert konuşması nın bir noktasında yarışmaların kullandığı bütçelerin , projelerin toplam yatırım bedellerinin yalnızca %6'sına mal oldu ğu bilgisini verdi. Bu bilginin de işaret ettiği üzere yarışmaların mali yönden caydırıcı olmamasından güç alarak, gerekli dü zen lemeler ve yaptırımlar uygulanarak sayısının artırılmasının olumlu olacağı katılımcıların ortak görüşüydü.
A r k i PARC 2 0 0 8 I k i n c i Gü n ü n ü Ge r i d e B ı r a k t- ı .
1 7 Ekim YAZAN: BURCU KARABAŞ, ÇAGLA GÜRDRAMA, DERYA KARADAG, GÖKÇE ARAS, GÜL KESKiN, PlNAR SEYREK - ARKiTERA.COM
Türkiye'nin gayrimenkul, m i marl ı k ve inşaat sektörlerini bir araya getiren tek etkinliği ArkiPARC 2008, ikinci gününü geride bıraktı. Arkitera M i marlık M erkezi'nin VitrA, Siemens Ev Aletleri ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ana sponsorluğ unda, Harbiye Askeri M üze ve Kültür Sitesi'nde gerçekleş tirdiği etkinlikte, Nezih Eldem, Sedad Hakkı Eldem ve Şevki Balmumcu Salonları'nda tüm gün farkl ı konu baş l ıklarıyla paneller düzenlendi. Bütün
E k i m 2008 etkinlik katılımcı ları tarafından ilgiyle beklenen Rem Koolhaas konferansının yanı sıra gün boyunca yerli ve yabancı pek çok önemli kurumun temsilcisi, gayrimenkul profesyonelleri , planlama uzmanları ve mi marlar konuşmacı olarak yer ald ı .
Met-ropolit-en Pla nlama Deney imle r i & İst-a n b u l
i kinci günün ilk panellerinden biri olan Nezi h Eldem Salonu'ndaki " M etropoliten Planlama Deneyi mleri & i stanbul", Çelen Kurumsal Gayrimenkul Değerleme ve Dan ı şmanlık Yönetim Kurulu Başkanı ve otururnun moderatö rü Güniz Çelen'in açı lış konuşmasıyla başlad ı . Ö ncel ikle, çok saygın ve alan larında uzman misafi rleri ağırlamaktan onur duyduğunu beli rten Çelen, dünya nın gelişmiş bölgelerinde metropoliten planlama alanında önemli çal ı şmalara imza atan panelistleri dinieyecek katı lımcıların çok şanslı olduğunu belirtti. Çelen, ilk sözü Manuel de Sola Morales Architecte'den mimar Manuel de Sola-Morales'e vermeden önce mimarı kısaca tan ıttı. Sözü alan Sola Morales, yapacağı sunumun panelin konusuna giriş niteliği taşıdığını söyle di kten sonra Barselona kentinde ger çekleştirdi kleri planlama projelerinden bahsetti. Barselona'da oldukça kap samlı ve etkili bir dönüşümü çok kısa zamanda gerçekleştirdiklerini söyleyen Sola-Morales, projesi nin, temeli uzun zaman önce atılan bir kentin yenileme sürecini kapsadığını açıklad ı . Strateji k yaklaşı mların günümüz kent leri için hayati önem taşıdığını vurgula yan Sola- Morales, klasik planlar yerine strateji , strüktür çal ışmaları yerine ise kalitenin ön plana alın ması gerektiğini söyledi . Panelin ana konusunun tasa rımın kente nasıl kalite katabileceğ i olduğunu ve gerçekleştirilen projelerin sadece o an için kararlar değil, gelecek için de öngörüler içermesinin zorunlu olduğunu belirtti. Sola-Morales, kent sel dönüşüm projelerinde başrolde kamusal mekanlar olmak üzere farklı fonksiyenlara sahip bileşenlerin bu mekanlarla bütünsel bir sistem oluş turması gerektiğini de sözlerine ekledi ve devam etti: "Bir otoyol tasarlıyorsa nız, bunu sadece basit bir yol olarak
değil,etrafı ndaki yapılar ve alanda var olan kullanıcı ile değerlendirmelisiniz." Sola-Morales'ten sonra söz alan Citi Development yönetici ortaklarından S idney Rasekh, gerçekleştirme süre cinde yer aldığı Vancouver kentinin dö nüşüm projesi ile ilgili bir sunumu izle yicilerle paylaştı. " Bi l iyorum Vancouver dünyanı n en yeni kentlerinden, i stanbul ise belki de dünyanın en eski kenti. Ancak yine de bu dönüşümden i stan bul için bazı çı karımlar yapıiabdeceğini dü şünüyorum, çünkü iki kentin topografik yapı ları birbirine çok benziyor," diyen Rasekh, sunumunda Vancouver'in dö nüşümden önceki ve sonraki hal lerine yer verdi . Sözü alan R u h r Bölgesi Yatırımcı Servisi Direktörü M i chael Schwarze Rodrian, 1 5 yıldır çeşitl i departmanların da görev ald ı ğ ı Ruhr Bölgesi dönüşüm projesi ile ilgili sunumunu izleyicilerle paylaştı. Konuşmasına başlamadan önce i stanbul 'da gezme fırsatı bulduğu santralistan bul'da çektiği fotoğraflar üzerinde konuşan Schwarze- Rodrian , sergi ve eğitim amacıyla kul lan ılan bu eski trafo alanının dönüşüm felsefesinin kavrandığ ı n ı kanıtladığını ifade etti ve i stanbul 'da böyle bir projenin gerçek leştirildiğini görmenin kendisini mutlu ettiğini ekled i . Güncel kentsel dönüşüm projelerinin uyguland ığı bölgeleri de ziyaret etme şansı bulduğunu an latan peyzaj mi marı, "Aslına bakarsanız i stanbul'da dönüşüm konulu bir sunum yapmaya biraz da çekiniyorum . Çünkü gördüğüm kadarıyla burada süreçler iç içe geçmiş durumda ve karmaşıklık söz konusu," ded i . Başarılı ve sürdürülebilir dönüşüm projeleri geliştirebilmek için aşılması gereken aşamaları maddeler hali nde sı ralayan Schwarze- Rodrian, " i lk kavramamız gereken ise dönüşüm gerçekten ' mümkün' olduğu," dedi ve sözlerini sürdürdü: " Mantı klı vizyonlar ve sürdü rülebilir projeler, bölgede ya şayan hal kın güveni, süreç yönetimi ve verimli bir disiplin lerarası çal ışma ise dönüşümün diğer vazgeçilmez bileşen leri," dedi. Çok merkezli bir bölge olan Ruh r'da hayata geçirilen dönüşüm pro jesinin başarısını iş birliğine bağlayan Schwarze-Rodrian, bu iş birliği atmos ferinin ise değişen politik bakış açısına dayandı ğ ı n ı vurgulad ı . Konuşmasında,
Ek im endüstriyel m i rasın üzerinde de duran Schwarze- Rodrian, "dönüşüm" sözcü ğünün asla endüstriyel m i rası "kirlilik" olarak değerlendirip temizlemek anlamı na gelmediğinin altını çizd i . Aksine, bir bölgenin endüstriyel mirası n ı n o bölge nin kimliği demek olduğu n u , sürdürüle bilir dönüşüm projelerinin ise bu potan siyel değerlendiri lerek yaratı labi leceğ ini Ruhr Bölgesi'nde gerçekleşen değişimi izleyicilerle payiaşarak kanıtladı . Sözü alan Atelye70 Şehi r Planlama'nın kuru cusu m i mar ve kent plancısı Hüseyin Kaptan , i stanbul'un 201 O'lu yıl lar için sahip olduğu vizyona sunumunda yer verdi . Sürdürülebilirlik, kalkınma, su planlamas ı , ekoloji başl ı kları altında i stanbul haritaları ve çeşitli şemalarla konuşması nı destekleyen Kaptan, ilerle yen yıllarda gerekli hedeflere ulaşı labil mesi için yapı l ması gerekenleri sıralad ı . S o n olarak Promer Planlama'dan yük sek şehi r plancısı Ahmet Turgut, sürdü rülebi lirliğin geleceğe yönelik bir bakış açısıyla yakalanabilecek bir hedef oldu ğunu, bunun da ancak doğru planlama metodlarıyla başarılabi leceğini kaydetti.
Ke nt-sel Ka lit-e ve Ko n u t Yat-ırımlar-ı Yine ayn ı saatlerde Şevki Bal mumcu Salonu'nda gerçekleştirilen " Kentsel Kalite ve Konut Yatırımları" panelinin moderatörü Em lak Kulisi'nden Tebernüş Kireççi, konuşmacıları ise Siemens Ev Aletleri 'nden Haluk Çelebioğ l u , DB M imarlık'tan Bünyam i n Derman v e Du mankaya i nşaat'tan U ğ u r Dumankaya'yd ı . H a l u k Çelebioğ l u , kentsel kaliteyi yaşan ılan şehrin n e kadar insana dair olduğuyla i l g i l i b i r o l g u olarak tan ımlarken, sadece ulaşım ya da konutta kaliteyle de bunun tam anlamıyla gerçekleştiri lemeyeceğini beli rtti. Son üç yıldaki Türkiye'deki ko nut gelişimlerine bakıldığında bir takı m standartların sunulmasında Siemens'in tamamlayıcı ürünlerinin kullanıcı lara sunu lması nın öneminden bahseden Çelebioglu , Siemens tarafından dö şen miş bir mutfağ ı n güven vermesi nedeniyle konut satışlarını da olumlu yönde etkilediğini sözlerine ekledi . Haluk Çelebioğlu'ndan sonra sözü alan Bü nyam in Derman, günümüzde birey lerin yaşam kalitesinin ve kaliteli yaşam
2008
talebinin arttığını anlattı. Yatırımcı lar açısı ndan en risksiz bölgenin kent çe perleri olduğunu beli rten Derman, kent içindeki yatırı m ı n zorluklarından bahset ti. Maslak üzerinden binalar arasındaki ilişki lerin, yayalar açısından zorl ukları n ı anlatan Derman, bölgenin master planı nın yapı l mamış olmasının probleme yol açtığından bahsetti . Uğur Duman kaya ise Türkiye'deki konut sektörü nün de ğerlendirmesini yaptı. 1 9 99'daki depre m i n yeni sitelerin oluşumunu hızlandı rdı ğı ndan bahsetti .
Mima rlar-dan Gelec e k Ön gö r ü l e r- i 3 Nezih Eldem Salonu'nda saat 1 1 : 30'da başlayan Mimarlardan Gelecek Ö ngörüleri Konferansları ' n ı n üçüncüsünün konu kları, Emre Arolat M imarl ık'tan Emre Arolat ve Ecosistema Urbano'dan Jose Luis Vallejo'ydu. Sözü ilk alan konuşmacı Emre Arolat, mimarlardan gelecek öngörüleri başl ığının bir tür falcı l ı k ya da kehanet gibi algıland ı ğ ı n ı fakat bu tip konferansların m imarlık dünyasında yapılan işlerin algılan ması ve tartışılma sı için doğru yerler olduğunu söyleyerek konuşmasına başlad ı . M imarlık eğiti mi nin öğrencilere steril bir m i marlık ortamı sunduğundan bahseden Arolat, bir takım problemierin öğrencilerin önüne meslek hayatına atılana kadar hiç çıkartılmadığını söyledi. M imarl ığın limit sizce kullandığı tabiat, psikoloj i , sosyal bilimler, mantık, diyalektik, felsefe, hissiyat, sanat, metofor, politika ve ser maye kavramları üzerinden projeleri ni anlatan Arolat, tüm bu kavramlar düşü nülmeden sadece i konik yapılar ortaya koymanın ve progressive m i marlığın doğru olmadığının altı nı çizdi. M i marın bir çizgisi olması diye bir durumun söz konusu olamayacağ ı n ı , çünkü m i marinin uyg ulandığı bölgenin çeşitli şartlarına göre şeki l lenmesi gerektiğini belirten konuşmacı, bu şekilde ver i m l i m ima rinin ortaya çıkacağ ını savundu. i kinci konuşmacı Jose Luis Vallejo ise Madrid çevresinde yaptı kları kentsel dönüşüm araştırmaları ve projelerinden bahsetti . Büyük projeleri daha a z bütçeyle yap mak konusundaki çal ışmalarından bah seden Vallejo, kamuya açı k alanlardaki eylemlerin önem i n i anlattı. Yaptıkları
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
341
projelerde, çeşitli mekanizmalar ile vatandaşların katıl ı m ı n ı sağlayarak ve kent dokusuna uyumu düşünerek çalıştıklarını anlatan mimar, ofis içinde bilgi ve deneyim leri paylaştıkları bir araştırma yöntemi izlediklerinden bah setti. Ecosistema Urbano'nun Madrid'in çeperlerindeki bölgeler için ortaya koydukları projelerin esasının sürdürü lebi lirlik kavram ı olduğundan bahseden mi mar, bölgede yaşayan vatandaşların sürecin bir parçası olması nın önemini vurgulad ı . Jose Luis Vallejo, konuşması na Madrid 'de uyguladıkları projelerden örnekler vererek son verdi.
Ke nt-sel Dön ü şüm Aynı saatlerde Sedad Hakkı Eldem Salonu'nda moderatörlüğünü Faruk Göksu'nun yaptığı " Kentsel Dönüşüm" başlıklı panel düzenlend i . Pane l , Torti & Gallas and Partners'dan John Torti'nin sunumuyla başladı . Türkiye'de Kemer Country projesiyle tan ındıkların ı söy leyen John Torti i stanbul'u yakı ndan tanıdığını ve sürdürülebil i r ve yayalara dönük yerleşim ierin i stanbul'a uygu n olduğunu söyledi. Dü nya'nın sürdürüle bilir bir çevre hareketi için geç kaldığını fakat zararın neresinden dönülürse kar olduğunu belirtti. Kendileri için hayatın nasıl tasarlandığının çok önemli oldu ğunu vurgulayan Torti, ABD'de geçmiş yıllarda birçok hata yapıldığını ve kendilerine böyle dönüşüm projeleri geldiğinde zaman zaman yıkım ları n doğru tercih olduğunu söyledi. Bu tarz dönüşüm projelerinde sürecin bütün aktörlerine ihtiyaç olduğunu ve herkesin birbirini dinlemesi ve birbirine saygı duyması gerektiğini ekledi. " i yi bir kentsel tasarım binalar arasında güzel mekanlar yaratır ve araçları saklayarak yayalara önem verir" diyen Torti bu sözüne de örnek olan battal bi nalardan ol uşan ve 1 950 - 1 960' 1 ı yıl larda hiçbir kentsel kaygı içermeden tasarlanan Crystal City'de yaptıkları dönüşüm pro jesinden bahsederek sunumunu bitird i . J o h n Torti 'nin ardı ndan sözü alan GAP i nşaat tarafından yapı lan Tarlabaşı Projesi 'nin yürütücüsü olan Nilgün Kıvırcık öncelikle tarihsel bağlamda kentsel dönüşümün tarifini yaparak i stanbul'a kısa bir bakış yaptı. Dönüşüm ve yenileme faaliyetleri nin
342
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
günümüzde kentsel ölçeğe kavuştuğu n u söyleyen Kıvırcık Tarlabaşı Kentsel Dönüşüm Projesi'nde izledikleri yolu fiziksel planlama maliyetleri, sosyal plan ve maliyetierin planlaması ve yenileme süreç yönetimi başlı kları al tında izleyicilerle paylaştı. Daha sonra sözü Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi'ni yürüten TO BAŞ'ın Genel Müdürü Ferhat Ertürk oldu. 6,5 mi lyon metrekarelik projenin bugünkü durumu hakkında çeşitli sayısal ve görsel bil giler veren Ertürk bölgedeki en önemli mesele olan "mül kiyet"i nasıl çözdükle rini aşamalarıyla anlattı. Ertürk, bölge deki yıkımları hak sahiplerine yaptırarak alışı lagelmiş yıkım görüntülerinin önüne geçtikleri n i belirtti. Bölgede hak sahibi konutlarında 2.500'ünün tamamland ı ğını, 4.500' ünün Mayıs 2009'da teslim edileceğini, 3 . 500'ü için ise i halelerin devam ettiğini söyleyen Ertürk, 1 0.000 tane fi nansman konut için ise yabancı şirketlerle görüşmelerinin devam ettiği ni belirtti. Bölgedeki altyapı çalışmaları ndan bahseden Ertürk konuşması n ı bölgeni n eski h a l i n i gösterdiği sunumuyla son verdi . Avrupa Birliği tarafından des teklenen Fener - Balat Rehabilitasyon Projesi 'ndeki çalışmalarını an lattığı su numuyla sözü alan Burçin Altınsay 5,5 yıl süren çalışmalardaki tecrübelerini dinleyicilerle paylaştı . Tari hi Balat Çarşısı, sosyal merkezler ve 1 2 1 yapıyı içeren ve restorasyon pra tiği açısından ciddi bir örnek olduğunu vurgulayan Altı nsay i hale açısından da farkl ı bir yol izlendiğini ve restorasyon sürecinde bölge sakinlerinin evlerinde yaşamasının öngörüldüğü söyledi. Bu 5,5 yıllık çalışman ı n kendi disiplinleri sorgularnalarına fırsat tanıdığını söyle yen Altınsay bu tür bölgelerin ru hunu korumanın en önemli misyonumuz ol ma sı gerektiğini beli rtti. Altı nsay, bölgeyle ilgili spekülasyonları önlemek için mal sahi pleriyle satış yapılmayacağına dair 5 yıllık sözleşmeler i mzaland ığını ve bu sürecin tamamı nda şeffaf olmaya çalış tı kları nı ekled i . Panelin s o n konuşmacısı sürdürü le bilir kal kınma ve hükümetler, bankalar ve çok uluslu şi rket ve m üşteriler için kurumsal soru mluluk konularında uz manlaşmış u luslararası bir danışman l ı k
E k im 2008 firması olan Smart Futures Ltd.'nin başkanlık görevini yürüten Charles R . H ughes'tu. Hughes konuşmasına bütün bu " Kentsel Dönüşüm" projelerinin en önemli konusunun para olduğunu vur gulayarak başlad ı . D ünya'da m a l i krizin olduğunu ama ol masa bile kentsel dönüşüm projeleri için para bulmanın çok zor olduğunu ve yıllar boyunca uygulanamayan pek çok kentsel dönüşüm projesi olduğunu be lirtti. 5 yıl boyunca Yunanistan' ı n AB'ye katıldıktan sonra gerçekleştirdiği en büyük proje olan Paris Limanı projesin den bahseden H ughes burada hükü met, l iman işletmesi ve Atina yerel yöneti mi arasındaki süreçlerin önem ini an lattı. 3 yıl danışman l ı k yaptığı kültürel mirası gelişmiş Malta adası ndaki kentsel tasa rım projelerinin maliyetinin yüksek oldu ğunu, Malta'nın tıpkı Türkiye gibi AB'ye katı lmak için böyle bir projelere ihtiyacı olduğuna değindi. Türkiye'de olduğu gibi diğer ülke lerde de bu tür projeler için bürokratik engellerin çok fazla olduğunu beli rtti ve 30 yıllık deneyimleri sonrasında bu konuyla ilgili yapılması gerekenleri şu sözlerle an lattı: " Kentler büyük projeleri mal sahi plerine yaptırmamalı lar. Bu durumda kurmlar birbi rileriyle iletişim halinde deği lse proje ölecektir. Arazi kullanımı konusunda ise sorumlu l u k özel sektörün değil devletin olmal ı . M imari ekip nazım planla ilgili finansman konusunda bilgilendirilmeli. Esnek bir plan lama yaklaşımı olmalı. Altyapı finansman ı , gelişimi ve şeffafl ık bu tür projelerde çok önemli."
Alt- Gel i r Grubu için Ko n ut- ve Mort-gage Y i n e aynı saatlerde Şevki Balmumcu Salonu'nda ise "Alt Gelir G rubu için Konut ve Mortgage" oturumu gerçek leşti rildi . Affordable housing (edin ilebilir konut) konusu etrafında şekillenen ve moderatörlüğünü Bahadır Teker'in üstlendiği toplantıda, konut sektörünün büyük kısmını oluşturan gerçek ihtiyaç sahibi halkın ev sahibi olması n ı n ne ka dar mümkün olabi leceğ i ortaya kondu. Toplantıda, ilk sözü alan Soyak Genel Müdürü Emre Çam lıbel, GYODER tara fı ndan geçtiğimiz yıllarda konut ihtiyacı üzerine yapılmış olan bir çal ışmadan ha-
reketle Soyak olarak affordable housi ng üzerine yürütmeye başladıkları araştır malar ve araştırmaların bugün gelmiş olduğu noktaya değindi. Araştırmalara göre Türkiye'de çeşitli nedenlerle her yıl ortaya çı kan 600. 000 yeni konut ihti yacını, ihtiyaç sahiplerinin yalnız % 25'i karşı layabilir durumda olduğunun orta ya konulduğu toplantıda, nüfusun geriye kalan %75'1ik çoğunluğu için neler yapılabilceği n i n üzerine araştı rmaların sürdüğü kaydedildi. Bostan'da bul unan Affordable Housing I nstitute i l e dünyan ı n yoğu n gecekondu barındıran ülkelerinden M ısır ve M eksika'da yapmış oldukları araştı rmaların bir benzerini Türkiye'de yapmaları üzerine anlaşmada bulunduk larını ekleyen Çam l ıbel, araştırmaların sonucunda sorunun alım gücü yeter sizliği nde olduğu sonucunun çıktığ ı n ı vurgulad ı . Çamlıbel , TO K i ' n i n s o n 5 yılda yü rüttüğü çalışmalar neticesinde oluşan konut arzında yeni modeller üzerinden affordable housing sistem inin yürütüle bilirliği ve kiralama modelinin geliştiril mesi üzerine de görüş bildirdi. TO K i 'nin sadece arz değil aynı za manda talep tarafı nda da bulunduğuna işaret edilen toplantıda ikinci konuş macı olarak söz alan Bi reysel Krediler Müdürü Ö mer Çelebi, Türkiye'deki mevcut piyasa şartlarında orta gelirl i n i n konuta ulaşmasının zor görü ndüğünü beli rterek başladığı konuşmasında sos yal güvence anlamında risk unsuru teş kil edebilecek ailelerin kredi almasının da zorlaşacağ ı n ı beli rtti . TO K i i l e K i PTAŞ'ın düşük faizlendir me (%0,88 aylık faiz) konusundaki ba şarılarını takdir ettiğ ini belirten Çelebi, bir banka olarak kendilerinin bu riske girmediklerini kaydetti. Toplantı , dar gelir grubunun konut edinimini kolay laştırmak için bina yapı m maliyetlerin i düşürmek adına devlet- özel sektör işbirliğinin gerektiğine, TO K i 'nin eleş tirilen yönleri olsa da büyük ölçüde bu ihtiyacı karşılamaya yönelik olarak faali yet gösteren bir kurum olduğuna, devle tin birtakı m teşvi kler ile konut maliyetini arttıran unsurları bertaraf ederek (vergi harçlarında teşvik, arsa tem i n i .. vb) uzun vadede daha büyük kazanç sağlanaca ğ ı na işaret edilerek sonlandırıldı.
Ekim
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
343
hazırlayan Adil Khan aldı, " i yi tasarı mın ekonomi k değeri var mıdır?" sorusuna cevap niteliği taşıyan sunumunda eğer bir projenin başarılı olması isteniyorsa para harcanması gerektiğini vurguladı. Ticari alanların kalitesi kiraları yükseltir, mekan kalitesi çok olursa sosyal hayat gelişir ve fırsatlar artar, sonuç olarak iyi tasarım karl ıdır sonucunu izleyeniere anlatan Khan, farkiıiaşmak için kent sakinlerine o bölgenin onların olduğu nun hissettirilmesi gerektiğini söyleye rek konuşmasını tamamladı .
Ka r-t-al Kent-sel Dön ü ş ü m Pr-oj e s i 1 4: 30'da başlayan günün üçüncü oturumlarından olan Vaka Etüdü'nde, Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi ile bütün paydaşlar M u rat Vefkioğlu mode ratörlüğünde buluşma i m kanı buldular. Ö ncelikle sözü alan Kartal Belediye Başkan Yardı mcısı Zeyyat Gümüş 1 992'den beri düzenli bir planlama sü reci olmayan Kartal'ın planlarını tamam ladıklarını söyledi. Çoğu M i A (Merkezi i ş Alanı) olarak tasarlanan bölgedeki konut yüzdesinin %50 olmasını öngör düklerini belirtti. Turizm ve ticaretim teş vik edildiği bölgede en yüksek emsalin de yine bu fonksiyonlar için olduğunu vurguladı. Açılan plan iptal davaların ı n bilirkişilerin olmaması nedeniyle düş tüğünü ve süreci sekteye uğrattığını söyleyerek bu tür davalar açı l ı rke uzman bilirkişilerden yardı m alınması gerektiği ni belirterek sözlerine son verdi. Kartal Projesiyle ilgili süreçlerde i M P Başkanlığı görevini yürüten Hüseyin kaptan konuşmasına 1 984 yılında bu bölge için yaptığı analiz çalışmaları esnasında doğu yakasında hizmet sek törünü canlandırman ın gerekliliğini gör düğünü söyleyerek başlad ı . Yaptı kları analizlerden örnekleri sunan Kaptan bölgenin stratejik planının ekonomik, ekolojik ve sosyal sürdürülebilirlik çer çevesinde geliştiğini belirtti. Bu projeyi Kartal halkıyla ilk paylaştı klarında onla rın kendilerine inanmadığını ve projeden vazgeçme noktasına geldiklerini söy leyen Kaptan o sırada Kadi r Topbaş'ın projeye sahip çıktığ ı n ı vurguladı. Bu bölgenin kruvaziyer yat !imanıyla des tekleneceğini, Marmaray'a kapı niteliği
'Tl
o -t o 10< ,
c .... " c c " < (1) , c. ....
o 10< 1-' c:
taşıdığını ve işlevsel anlamda eşitlikçi bir sekilde 4,5 milyon insana hizmet edeceğinden bahsetti. Kaptan'ın ko nuşmas ından sözü alan Zaha Hadid Architects'den Saffet Bekiroğl u Zaha Hadid'in çalışmalarından bahsetti . Kartal - Pendik projesinde e l e aldıkları esnek bağlantılardan ve yaptıkları analiz çal ışmalarından bahseden Bekiroğlu Sinan'ın mimarisi ve morfolojiden esin lendiklerini sözlerine ekledi. Bekiroplu ayrıca bu proje tamamlandığında Avrupa'ya gitmeye gerek kalmayacağ ı n ı da sözlerine ekledi. Daha sonra sözü Kartal Kentsel Geliştirme Derneği Başkanı Namık Kemal i zler 22 yıldır plansız olan bu bölgenin 2 ay önce 1 /5000 planiarına kavuştuğunu ve bu sürecin zorluklarından bahsederek ko nuşmasına başladı . Danışmanlık şirketi aracılığıyla yapılacak çalışmalara altlık n iteliği taşıyacak hazırlıklar hakkında bilgi verdi. Adil Kahn'a arazi kullanım şemasın ı hazı rlattı kları n ı , bunun yanı sıra zemin etüd çalışmaları yaptı kları nı sözlerine ekledi . Yine bu alanda " Katılımcı Planlama Uzlaşma Yönetimi" çalışmasını yapan Faruk Göksu Kartal için oluşturduğu uzlaşma yönetim sürecinin bileşenlerini söyle sıralad ı : Bilgilendirme, bilinçlen dirme, buluşma, birleşme ve benim seme. Bu başlıklada gerçekleştirilen toplantıların sonunda hazırlad ıkları ra porları sürecin tarafları olan Zaha Hadid Architects, i B B , Kartal Belediyesi, Kartal Kentsel Geliştirme Derneği ve mülk sahipleriyle paylaştıkları nı söyle yen Göksu süreçlerin ayrıntı larını da izleyicilerle paylaştı. Daha sonra sözü bölgenin arazi kullanım şemasını da
Mima r-lar-dan Gelece k Öng ö r-üler-i 4 ArkiPARC 2008 etkinlikleri kapsa m ında yapılan m imarlardan gelecek ön görüleri konferanslarının 4.'sünde Mete Arat ve John C. Portman l l l konusmacı olarak yer aldı lar. i l k olarak Mete Arat konuşmasına başladı ve 1 959 yılı ndan beri Al manya'da yaşadığını bu süre zar fında Türkiye'de artan nüfusla birli kte ihtiyaçlarında değiştiğini gözlemlediği n i beli rtti. Mete Arat, spor binaları ve spor tesisleri içinde sosyal ve ekono mik faktörlerden dolayı değişikliklerin olduğunu sözlerine ekledi. Ancak tarihe bakıldığında da spor merkezlerinin şu andakilerle birçok ortak özellik taşıdı ğından bahsetti. Bir araya gelmenin bütün toplumlarda temel ihtiyaçlarından biri olması ve binlerce kişinin aynı anda sevinmesi, aynı anda üzülmesi gibi or tak duyguları taşı masından kaynaklanan benzeriikierin m imariye planlara da yansıdığını, en basit şekliyle ortada bir şeyler oynandı ğ ı n ı , etrafında insanların izlediğini spor merkezlerinde m imarinin bu yaklaşımdan ortaya çıktığ ı n ı anlattı. Son 20 senede sporun toplumun etkinlik noktaları haline geldiğini ve bu nun da farklı spor kompleksleri içinde farklı ihtiyaçlar doğ u rduğunu sözlerine ekledi. Restaurantlar, fuayeler, personel soyunma odaları, mutfaklar da planladı ğ ı n ı eskiden spor salonlarına yaklaşımla bu anlamda çok farklı olduğunu ve artık çok fonksiyonluluğun öneminden bahsetti.Konuşmasında, m imari ba kımdan spor tesislerine yaklaş ı m ı n bazı parametreleri olduğunu, onları % 1 00 yerine getirdikten sonra mimari gelişme, m imari yapmanı n yol larının başladığını anlattı. Stadların sahalarının belli
344
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
büyüklükleri olduğunu buna göre izleyici sayısı ihtiyacının bir parametre oluş turduğunu görüş hizaların ı n başka bir parametre olduğunu ve büyük açıkl ık lardaki konstrüksiyon var. Bunlar yerine getirildikten sonra ancak form arayışına girilebileceğine değindi. Kendisinin yalnızca spor salonları değil milli kü tüphane, okullar, yüzme havuzları gibi birçok projeleri olduğundan bahsetti . Mimarlığın yalnızca form arayışı, ikon lar değil kendi içinde işleyen mütevazi tasarımlar ol ması gerektiğini düşündü ğünü sözlerine ekledi.Türkiye'de gün demde olan projesi Seyrantepe Stadı ile i lgili yol problemlerinin belediyenin işi olduğunu metroya yakı n olması nda dolayı 32.000 kişinin metro ile stada gelebileceği n i anlattı. Türkiye'nin ilk üstü açı l ı r kapanı r il stadı olduğunu ve 52.000 izleyici kapasiteli bir stad oldu ğunu aktard ı . Ö lçekierin büyüdüğünü, zamanın azaldığını, teknik imkanların büyüdüğünü, maket tekniklerini n , bütün bunların m imarları asıl yapmaları gere ken şeylerden uzaklaştırıp uzaklaştır madığı sorusunu soran m imar kamusal alan yaratmayan büyük binalar şehi reilik açısından dağınık olduğunu i nsanların orada dolaşmak istemeyeceğini ekono mik gelişmenin verdiği büyük projelerin bir yerde "urban space"i öldürdüğünü düşündüğünü beli rtti. M imarinin değil, içeriğin önemine i nandığını belirterek konuşmasını sonlandı rd ı . Daha sonra John C. Portman l l l konuşmasına başla d ı ve geçmiş, bugün, gelecek konularını ele aldı . Atlanta Giorgio'dan bahsede rek başlayan m imar bugun 1 00.000 m2'1ik alanda 1 0 tane 60-70 katlı bina n ı n olduğunu ve 2 m ilyon m2 kapalı alan olduğunu belirtti . Ofisler ve konutlar her ünite birbiriyle bağl ı yeni bir alan oluştu ğunu beli rtti. Eskiden buranın mezbaha olduğunu 300.000 m2 kapalı alan ı olduğunu belirtti . Aynı bölgeye i nsanları çekebilmek için bağlantı noktası olması gerektiğini bu açıdan bu projede finan sal zarara uğrad ıklarını anlattı. Pekin'de Park Hyatt Oteli ile 1 O m ilyon m2 ofis, otel ve diğer tür kullanım alanları içeren bir proje. 350 m'ye kadar yükselen projeler Çin'in bir milyondan fazla nü fusu olan 1 00 tane şehri olduğunu en basit çözümün yüksek kuleler olduğunu anlattı. Projelerinde Çin Hükümeti'nin
Ekim
2008
kendilerine çok büyük destek olduğunu anlattı. Projelerinde işieve çok önem verdiklerini belirten konuşmacı bu şekil de konuşmasını sonlandı rdı.
Müt-e a h h it-likt-en Yat-ırımcılığa Dön üşüm Hikayele ri Aynı saatlerde Şevki Bal mumcu Salonu'nda Soyak Holding CEO Vekili ve Gayrimenkul G rup Başkanı Emre Çamlıbel moderatörlüğündeki " M üteahhitlikten Yatırımcılığa Dönüşüm Hikayeleri" başlıklı panelin konuşma cıları, Türkiye ve yurdışı nda yürüttüğü müteahhitlik çalışmalarının yanı sıra faaliyet alanları arasına yatırımcılığı da ekleyen, Hektaş i nşaat Ş irketler G rubu Yönetim Kurulu Başkanı i brahi m Ekşi, Yapı M erkezi Yönetim Kurulu Ü yesi Ü lkü Arıoğlu, Varyap Varirbaşiar CEO'su Erdinç Varlıbaş'tı. Emre Çamlıbel, pa nelistlere sözü bırakmadan önce kısaca Türkiye'de müteahhitlikten yatırımcılığa geçiş sürecinin nasıl gerçekleştiğini aktardı . Sermayenin sınır tan ımadığı günümüzde, çoğu firmanın yurt dışına açı l ı m gösterdiğine dikkat çeken Çamlıbel, özellikle Türkiye'de 1 960'1ı yıllardan itibaren inşaat sektöründa bazı firmalar için bir dönüşüm yaşandığını ve bunun sonucunda da bazı firmaların müteahhitlikten yatırımcılığa doğru kaydığını belirtti.Çamlıbel'in ilk olarak söz verdiği, bu yıl inşaat sektöründe 50. yaşı n ı kutlayan Hektaş i nşaat Ş irketler G rubu Yönetim Kurulu Başkanı i brahim Ekşi, kurumun yatırımcılığa yönelme den önce müteahhit olarak gerçekleş tirdiği, çoğunluğunu kamu yapıların ı n ol uşturuduğu projelerinden bahsetti . 2004 yılında Çekmeköy'de gerçek leştirilen " i dealist Kent" projesiyle ilk kez yatırımcılığa başladıklarını söyleyen Ekşi, konuşmasında m üteahhit-işveren arasındaki ilişkinin aksine yatırımcı m üşteri arası ndaki ilişkinin daha riskli ve zor olduğuna dikkat çekti. Ekşi'nin ardından sözü alan Varyap Varirbaşiar CEO'su Erdinç Varlıbaş, Türkiye'de ilk kez bir viski fabrikasının anahtar teslim projesi n i tamamlad ıkları, ardın dan 2004 yılında Ataşehir bölgesinde gerçekleştirdikleri Uphill Cort proje siyle yatırımcılığa soyunduklarını ifade ederek, yatırımcılığın en cazip tarafla-
:ı M >O> o Tl 'O ı...
� c o o :.::
..... o ı... >O> o +0 lL
---.. Cil o o .ı: M o o :.::
E Q) cı:
rından birinin müteahhitliğe oranla daha yüksek kar oranları sağlaması olduğunu, ancak yatırımcılığa geçiş yapan firma ların farklı departmanlar da geliştirmesi gerektiğini ve bu departmanların firma kimliği ile uyumunun sağlanmasının çok önemli olduğunu vurguladı . Gayrimenkul gelişim sektöründe e n önemli şeylerden b i r diğerinin süreklilik olduğunu ifade eden Varl ıbaş, firmala rının farklılık yaratmak istediği önümüz deki aylarda da oldukça farklı yeni bir projeleri nin lansman ını yapacaklarının tüyosunu verdi . 1 965 yılı ndan bu yana i nşaat sektörüne gerek Ar-Ge faaliyet leri ile kazandırd ı ğ ı yenilikler, gerekse de önemli projeleriyle Türkiye'de ve dünyada adından sıkça söz ettiren Yapı M erkezi Yönetim Kurulu Ü yesi Ü lkü Arıoğlu , sürdürülebilir kentleşmenin önemine, bunun için yasa ve yöentme liklerin doğru uygulanması gerektiğine değindi. Yapımı devam eden Ankara Konya hızlı tren projesinde ilk rayların döşendiği haberini de veren Arıoğlu, Türkiye'de emek ve bilginin yeterli bede li alamad ı ğ ı n ı , tasarımdan uygulamaya uzanan süreçteki bürokraktik işlemlerin oldukça ağı r olduğunu söyledi.
Rem Koolh a a s Konferansı n m imarlar tarafı ndan en çok beklenen konuğu Rem Koolhaas, Siemens Ev Aletleri sponsorluğunda gerçekleştirilen basın toplantısında günlük gazeteler ve mimarlık dergilerin den gelen basın mensuplarının
E k im sorularını yanıtlad ı . Yoğunlukla i stanbul ve Türkiye ile ilgili fikrileri sorulan Koolhaas burası hakkında herhangi bir turistten daha fazla bir şey bilmediğini ancak öğrenmek için istekli olduğunu beli rtti. Yakın zamanda Türkiye'de bir iş veya ortakl ı k olup olmadığı sorusuna " H ayır, bunun olmasını çok istiyoruz ancak sıradan bir alışveriş merkezi projesi de yapmak istemiyoruz, bu konuda ihtiyatlı davranmak zorundayız" yanıtını verdi. Basın toplantısından sonra saat 1 8:30'da Nezih Eldem Salonu'nda özel konuşmacı olarak verdiği konferansta kendisi ve ofisinin son zamanlarda üret tiği projeler üzerinden, kurucusu olduğu AMO - OMA oluşumunun global ge lişmeler ve eğilimiere olan yaklaşı m ı n ı özeti edi. Dünyan ı n dört bir yanından çarpıcı fotoğraflar ve etkileyici grafiklerle mi marlıkta güncel olan "yıldız m imar" ya da popüler adıyla "starchitect" tanımı ve bu tanıma uyan 1 uymayan m imar ların ürünleri karşılaştırıldığ ında arala rında çok fark görünmediğini anlatan Koolhaas, bu birliğin yıldız mimar kav ramının bir ürünü olduğunu ifade etti. Kendisinin de sıkça içine dahil edildiği bu tanımın aslında son derece sınırla yıcı olduğunu ve sadece spektakülerin peşinde koştuğunu anlattı. Son 20 yılda yükselen pazar ekono misinin kamunun görevlerini azalttığını ve bunun da bambaşka bir mimarlık doğurduğunu beli rten Koolhaas, şimdi ki krizi bir anlamda olumlu değerlendir diğini çünkü bu krizin yıldız m imarlığın bildiğimiz şeklini ortadan kaldıracağı n ı söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
TOKI Ba ş k a n ı ' n d a n Kriz Değ e r le n d i rme s i 1 7 Ekim, Milliyet
Toplu Konut i daresi (TO K i ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye'nin küresel krizi en az sıyrıkla atiatacağını söyledi. Arkitera M i marlık M erkezi tarafından Askeri M üze ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ArkiPARC 2008 kong resinin açı l ışında konuşan Bayraktar,
2008
20 Ekim
Gayrimenkul, mimarlık ve inşaat sektörle rindeki en büyük ödül projesinin kaza nanları, görkemli bir törenle açı klandı. Finalistlerin oldukça heyecanlı görün düğü törende, sırasıyla RAF Ö dülü, Genç M imar Ödülü, i şveren Ö dülü ve Gayrimenkul Ö dülleri sahiplerini buldu. Sektörlerinde fark yaratmış kişi, kurum ya da ürünlere toplam dört ana dalda verilen ArkiPARC 2008 Ö dülleri'nin finalistleri ve kazananları yoğun tartış malarla geçen Seçici Kurul toplantı ların da belirlenmişti. Ödül töreni öncesinde, Nezih Eldem Salonu'nun bahçeye açı l a n kapısından g i ren Mehter Takımı'nın gösterisi etkileyici bir atmosfer yarattı.
"Ço k İş ve Ço k Hat-a"
c:
o ı..
'" u
.ı...... .c:
o :::;; M o
u
ı.. w �
o ı.. >O> o +0 u..
' N o E M
....
>
"Binala r İht-iya rladı" Şehirlerdeki 13 m ilyon konutun %60'ının " i htiyarladığını" vurgulayan Bayraktar, " B u yapıların 6.5 şiddetinin üstündeki depremiere dayanması müm kün değil" dedi . Urban Land I nstitute ( U L I ) Türkiye Başkanı Haluk Sur da mortgage sis temine getirilen eleştirilerinin haksız olduğunu söyleyerek , "Aslında olay, ödenemeyen, geri dönmeyen konut kredi lerinden çok, sorumsuzca, dik katsizce, yönetilemeyen finansal risk olayıdır" dedi. Sur, bu krizden sonra dünyanın, denetimden uzak, başıboş küresel ser maye hareketlerinden ders çı karacağını vurguladı .
345
A r k i PARC 2 0 0 8 Öd ü l l e r i S ü r d ü r ü le b i l i rliği Taç la n d ı rd ı
Türkiye'nin küresel krizi "az hissettiğini" belirterek şunları söyledi: " Dünyada kriz var. Para ürkek bir cey lan gibidir. Çok çabu k ürker, çok çabuk kaçar. Ceylan şimdi kaçtı. Ceylanı kapitalist zali mler kaçırdı. Şimdi önemli olan, bu parayı yeniden yatırıma kazan dırmak." TO K i 'nin Hazine'den bir kuruş al madan 16 milyar YTL'Iik iş yaptığ ı n ı belirten Bayraktar, " B u kadar işi başka bir kuruluş yapm ı ş olsaydı ancak 35 m ilyar YTL'ye mal ederdi . 1 kuruş yar d ı m almadık ama bize de Başbakanlık ve Maliye yardı m etti. Bize arazi verdi , biz de sattık ettik ama çoğu da Emlak Bankası'nın sorunlu arsalarıydı ."
TOK i 'nin sık sık eleştiriidiğini kay deden Bayraktar, "TOK i çok iş yaptığı için çok da hata yapıyor" ded i . Anıtlar Kurulu'nun önlerini çok fazla tıkadığını belirten Bayraktar, "Tarihi dokuyu kulla nırsanız korumuş olursunuz, kullanmaı sanız tahrip olur, ören yeri haline gelir" diye konuştu. Şehirlere göç yerine turist getirmek gerektiğini belirten Bayraktar şöyle konuştu: " Bütün ülkeyi çok iyi planlamamız gerekiyor. Kentlerde ne varsa köylerde de aynısı olmal ı . Bunu Almanya çok iyi başarmış. Çok iyi bir ulaşım ağı kur muş. Köylerin diskosu da var, alışveriş merkezi de. Biz de bunları örnek alarak göçü önlemeliyiz."
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ı.. Q) E
oQ
Gay r im e n k u l Öd ü l ü Alt-ı Fa rklı Kat-ego ride Sa h iple rini Buld u Altı farklı kategoride yüz iki proje arasından seçilen Gayrimenkul Ödülü kazananları , kamusal proje katego risinde başarı lı bir kentsel dönüşüm örneği olan santralistanbul, otel katego risinde metruk bir Osmanlı sarayından ultra l üks bir otele dönüştürülen Four Seasons Hotel at the Bosphorus, ofis kategorisinde özgün bir medya yapısı olarak planlanan D M C Ankara, AVM kategorisinde alışveriş merkezlerine yepyeni bir yorum getiren ve Anadolu yakasının buluşma merkezi olan Meydan Alışveriş Merkezi, konut
346
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E k im
2008
mimarlar, Arkitera M imarlık Merkezi'ne kendilerine yı llardı r verdikleri destekten dolayı teşekkür ettiler.
RAF Öd ü l ü ECOCARAT ' ın Old u
"Tl
kategorisi "yenileme" alanında Galata'yı gençleştiren projelerden olan Ali Hoca 6 ve "yeni gelişme" alanında Türkiye'deki konut biçimine yeni bir yo rum getiren Evidea oldu. Avrupa'nın en büyük hali olan Bursa Sebze Meyve Hali ile Bursa Büyükşehir Belediyesi ise Jüri Özel Ö dülü'ne layık görüldü. Gayrimenkul Ö dülleri Karma Kullanım kategorisinde başka finalist belirlenrneksizin Akaretler S ı raevleri, ödüle değer bulundu. Ö dül verenler arasında Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, U L I Türkiye Başkanı Haluk Sur, ArkiPARC Ana Sponsorlarından Emlak Konut GYO AŞ Yönetim Kurulu Ü yesi Vedat Demiröz, Eroğlu Yapı Genel M üdürü Ramadan Kumova, ArkiPARC ana konuşmacıla rından Erman I lıcak bulunuyordu . Ö dülleri, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Recep Akyıldız, Başkan Teknik Danışmanı Recai Coşkun , Akaretler Turizm Yatırımları A Ş Proje Koordinatörü Levent Abay, i stanbul Bilgi Ü niversitesi Rektörü Aydı n Uğur, Four Seasons Hotels & Resorts Genel Müdür ve Bölge Başkanı Markos Bekhit, Astay Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Toprak, Doğan Yayın Holding Danışma Kurulu Ü yesi Yalçın Balcı , Metro G roup Asset Management Genel M üdürü Gündüz Bayer, Galata AŞ Yönetici Ortağı Sarp Tiryakioğlu, Doğuş GYO AŞ Proje Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yezdan Kanaat ve Yapı Kredi
o -+ o CO< .,
GYO AŞ Projeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erdem Tavas aldı.
;ı:; c c :ı
İşve ren Öd ü l ü ' n de Özel Se kt-ö r Kam u y u Solladı
c ....,
< (1)
ri. �
CO<
l:'
2008 yılında i şveren Ö dülü'ne özel sektörün ilgisi kamuya göre daha yo ğundu. Gayrimenkul dalında Ali Hoca 6 Yenileme Projesi'yle ödül alan Galata AŞ, başarılı işverenin yapısal çevrenin oluşumundaki önemini vurgulamayı amaçlayan i şveren Ö dülü'nün de mer kezindeydi . Farklı m imarlar ile gerçek leştirdikleri iki ayrı proje dolayısıyla, özel sektör kategorisinde i şveren Ö dülü'ne layık görülen Galata AŞ adına ödülü şirketin yönetici ortağı Sarp Tiryakioğlu, ArkiPARC 2008 Ana Sponsorlarından Siemens Ev Aletleri 'nden Bahriye Bayraklı'nın elinden aldı . Kamu kate gorisinde ise ödül az sayıdaki finalist arasından, yine bir yenileme projesi olan Datça Cumhuriyet Meydanı Düzenlemesi'ne verildi. Ö dülü, Datça Belediye Başkanı Erol Karakullukçu aldı .
Tü r k iye ' n in En İyi Ge n ç Mima rı Alişan Çırakoğlu Dünyanın pek çok yerinde kırk yaş altındaki m imarlara verilen ve Türkiye'de bu sene üçüncüsü düzenlenen Genç M imar Ö dülü, 33 yaşında pek çok başarılı projeye imza atmış olan Alişan Ç ı rakoğlu'nun oldu. Ö dülün finalistle rinden Kerem Yazgan ve Cem Yücel, Seçici Kurul tarafından özel ödüle layık görüldüler. Ödüllerini alan genç
RAF Ödülü'ne başvuran seksen iki ürünün, seçici kurul tarafından değer lendiri lmesi sonucunda, finale çıkan dokuz ürünün ortak özelliği çevreye karşı belirli bir kaygı taşımaları ve bu kaygı ile geliştirilmiş olmalarıydı. Dokuz finalist ürün arasından, ECA Topaz Lavabo Sataryası Jüri Özel Ö dülü'ne, ECOCARAT i ç Cephe Kaplama Malzemesi ise RAF Ödülü'ne layık görüldü. J üri Özel Ö dülü'nün sahibi ECA Valfsen Yapı G rubu Koordinatörü Muzaffer Zeren, EGA'nın çevre bilin ciyle senelerdir yaptığı çalışmaların bir sonucu olarak burada bulunduklarını söyledi RAF Ö dülü sahibi Global G roup Genel M üdürü Cüneythan Ergene, ECOCARAT'ı Türkiye'ye getirmiş olmaktan dolayı duydukları gururdan bahsetti. Ödüller sah iplerini bulduktan sonra, kazananlar ve jüri üyelerinin de katılı mıyla Harbiye Askeri M üze ve Kültür Sitesi'nin muhteşem atmosferinin eşlik ettiği Nezahat S .Arıkoğlu Avlusu'ndaki yemekte katılımcılar üç günlük bilgi maratonunun yorgunluğunu atıp sohbet etme fırsatı buldular.
Bizans Ka l ı n t- ı l a r ı n d a B i r Ot- e l Da h a Yü k s e liyo r 20 E k i m , Milliyet
YAZAN: GÜRKAN AKGÜNEŞ
Sultanahmet'te Bizans kalı ntıları üzerinde yükselen Four Seasons Otel ek bina inşaatının bir kilometre uzağ ında, tarihi Bizans Sarayı'nın kal ı ntı ları üzerinde bir otel inşa ediliyor. Otelin sahibi, kal ıntılara zarar verilmediğini savunu yor. Cankurtaran Mahallesi, Amiral lafdil Sokak, 57 numaralı parselde yapı m ı süren otelin odaları, 1 . 500 yıllık Bizans tarihinin üzerinde yer alacak. Sultanahmet'te Bizans kal ı ntıları üze rinde yükselen Four Seasons Oteli
E k im ek bina inşaatının bir benzeri de Four Seasons'a 1 kilometre uzakl ı ktaki bir başka parselde yükseliyor. Tarihi Bizans Sarayı'nın kalı ntıları üzerine otel yapan Ekrem Sümengen, kalıntılara zarar vermediklerini ve çelik konstrük siyon kullanarak inşa ettikleri otelin üst katı ndan bile müşterilerin kalıntıları gö rebileceğini savundu. M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhçu, Bizans eserlerine karşı bir tutum sergilendiği n i öne sürerek, "in şaatın derhal durdurulması gerektiğini" söyledi . Cankurtaran Mahallesi, Amiral lafdil Sokak, 57 numaral ı parselde yapımı süren otelin odaları , 1 . 500 yıllık Bizans tarihinin üzerinde yer alacak. Cankurtaran bölgesinde çok sayıda oteli bulunan Ekrem Sümengen, parse le ilk olarak betonarme bir bina yapmak istediğini, ancak temel kazısı sırasında çıkan kalıntılar nedeniyle inşaatın dur duğunu söyledi . Kazıyı i stanbul Arkeloji Müzeleri Müdürlüğü'nün denetiminde yaptıkları nı anlatan Sümengen, " Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na gittiğimiz zaman Eminönü'ndeki planlar iptal edilmişti. Planlar onaylanıncaya kadar bekledik. Kurul da bizim teklif ettiğimiz projemizi onaylad ı . Sekiz yıllık bir gecik me sonrası inşaata başlayabildik" dedi. Tarihi kalıntılara, inşaat sırasında za rar verilmeyeceği n i söyleyen Sümengen, parselde daha önce i ki küçük binanın bulunduğunu ve bu binaları da kurul kararıyla yıktıklarını anlattı. Sümengen, kal ınttiarın Bizans Sarayı'nın temeli olduğunu kaydetti. Kalı ntılar üzerindeki otel inşaatına, i stanbul 4 N umaralı Kültür ve Tabiat Varlı klarını Koruma Bölge Kurulu'nca izin verildi. Kuru l'un 18 Temmuz 2007 tarihli toplantısında verilen kararda, şöyle denildi: "Yürürlükteki planların onayından önce derin temel kazısı yapılıp tamamlanm ı ş olan parselde, halihazırda i nilen kotta yer alan arkeolaji k buluntuların sergilen mesinin uygun olacağı ve planda yapı laşma hakkı verilmiş olması hususları göz önünde bulundurulduğunda, kal ıntt ların yaşam katı ndan algılanabilecek bir planlama ile otel lobisinden algı lanabile ceği şekilde düzenlenen projenin uygun olduğuna karar verildi."
2008
İz n i 4 . Numa r-alı Ku r- u l ver-di Kurul Başkanı Fehmi Kızı l ' ı n bu l unmadığı toplantıda karar, kurul üyeleri Ahmet Ersen, Ahmet Tanyolaç, N usret i lker Çolak, Cem Eriş, Feridun Özgümüş, Özlem G üney, Mustafa Karasu ve M u rat Tuncay tarafından imzalandı . Eriş, Tuncay ve Karasu, Four Seasons projesine de onay veren kurul üyeleri arasında yer alm ıştı. Çelik direkierin üzerine kondurulan otel, bodrum katında Bizans Sarayı'nın kalı ntılarını barındıracak.
"Osm a n lı Öne Çıka r-ılmaya Çalışılıyo r- " Eyüp M uhcu ( Mimarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı): "Yapı lan uygulama, Four Seasons Otel'de olduğu gibi, arkeolajik kalıntıları ezen kitlelere izin verilerek, inşai faaliyetin devamı sağlan maktadır. Bunun da kabul edilebilir bir tarafı yok. Arkeolajik kalıntıların çıktığı andan itibaren derhal inşaatın durdurul ması, ruhsatın iptal edilmesi (yasal kılı fına uydurulmuş olsa dahi) ve koruyucu tedbirlerin alı nması gerekir. Başbakan Erdoğan'ın 1 994 yılı nda Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinin ardın dan özellikle Bizans ve Roma dönemine ait eseriere karşı bir tutumun adım adı m sergilendiği v e b u n a i l işkin somut adım ların uygulandığını görmekteyiz. Buna karşın şovenist bir yaklaşımla Osmanl ı ö n e çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bunu dahi yaparken, acemilikler nedeniyle Osmanlı kültür mirasına da zarar veril mektedir."
H a n l q ,r Bö lg e s i i ç i n U ç P ro j e Hazı rlan ıyo r 21 Ekim, Olay
Büyükşehir Belediye Başkanı H ikmet Şahin, Hanlar Bölgesi ile ilgili 3 ayrı proje çalışması yapıldığını beli rterek, bunların içinden kurulacak değerlendir me komitesiyle en uygun olanının belir leneceğini söyledi. Gemlik Taşıyıcılar Kooperatifi ile Bursa Terziler Odası'nın yönetim kurulu üyeleri Başkan H i kmet Şahin'i Tarihi Belediye Binası'nda ziyaret etti. Gemlik
·ı-1
"'
Q) C> .-1 'o aı ... o
.-1 c:
o
:ı:
o "' ...
" aı
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
347
Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Fehmi Arslan , ziyarette Başkan Şahin'e yap tığı hizmetlerden dolayı teşekkür etti. Arslan, Başkan Şahin'in hem Bursa'ya hem de ilçelerine yaptığı hizmetlerle iz bıraktığını belirterek, " Başkanı mızın yeni dönemde Gemlik, M udanya, Kestel ve Gürsu gibi büyükşehir beledi yesine sonradan bağlanan ilçelere yö nelik büyük projeleri olduğunu duyunca çok heyecanlandı m . Başkanı m ızın her zaman yanındayız" diye konuştu. Gemlik Deniz Derin Deşarj ı , içme suyu ve kanalizasyon gibi birçok altyapı ve çevre yatırımına bu dönemde baş landığına dikkat çeken Arslan , "Gemlik özlediği hizmetle bu dönemde kavuş tu" dedi. Başkan H ikmet Şahin de, Gemlik'e yapılacak yatırımların bitmedi ğini söyleyerek, "Gemlik'te yapacak çok işimiz var" dedi. Gemlik Terminali'nin çalışmalarıyla ilgili konuklar bilgi veren Şahin, "Terminal binasının i nşaatı bitti. Tefrişatıyla ilgili çalışmalarımııda son aşamaya geldik. Bi nadaki ufak tefek eksiklerin tamamlanmasının ar d ından termi nal faaliyetine başlayacak. Terminaldeki esnafın da Gemlikli 'lerden oluşmasını istiyoruz ve bu anlamda çalışmalarımız sürüyor" ded i . Gemlik'te yıllardı r konuşulan bir konuyu daha çö züme kavuşturmanın heyecan ını yaşadı ğ ı n ı dile getiren Başkan Şahin, "Gemlik Term inali'nin Kasım ayında hizmete açmayı planlıyoruz. Terminal faaliyete geçtiğinde, Gemli k'ten gerek şehirle rarası gerekse köy ve beldelere ulaşım rahatlayacak" şeklinde konuştu. Şahin, Bursa Terziler Odası Başkanı Ferit Elseven ile yönetim kurulu üye lerinin ziyaretinde yaptığı açıklamada, Hanlar Bölgesi Projesi hakkında bilgi verdi. Halen konuyla ilgili 3 ayrı proje çalışması yapıldı ğ ı n ı , kurulacak değerlendirme komitesiyle en uygun olanının belirleneceğini anlatan Şahi n ,
348
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E k i m 2008 .
"Bursa'mız için daha güzel işler yapa bilmek adına, tek başı mıza değil ortak akılla yola çıkıyoruz. Amacımız, hanların ve tarihin önünü açarak, hak sahiple rini mağdur etmeden tarihle bugünü buluşturmaktır" diye konuştu. Bursa'da yaşayan güzel insanlara hizmet etme nin büyük onur olduğunu ifade eden Başkan Şahin, " Biz, bu milletin efendi liğine değil, hizmetkarlığına soyunduk. Hep birlikte güzel işler yapmaya ça balıyoruz. Ö nemli olan yaptıkları m ızia arkamızda iz bırakmaktır" dedi. Terziler Odası Başkanı Elseven de, Başkan Hikmet Şahin öncülüğünde, Büyükşehir Belediyesi'nin Bursa'da yaptığı hiz metlerin takdire değer olduğunu ifade ederek, "Çalışmalarınızla Bursa'da köklü değişimlere imzanızı atıyorsunuz. Yatırımlarınızı , gönülden tebrik edi yoruz" dedi. Elseven, Hanlar Bölgesi Projesi'nin de kendilerini heyecanlandır dığını söyledi .
Tema Pa r k ' "t a 3 F i rma " F i k i r P roj e le r i " n i Sundu 21
Ekim, CNN Türk
Toplu Konut i daresi'nin {TOK i } , i stanbul Halkalı Atakent'te yapılacak "uluslarara sı doğa ve eğlence parkı"nın da içinde yer aldığı proje için düzenlediği ihaleye 4 firma katılırken, bunlardan sadece 3'ü "fikir projelerin i " sundu. i dare, projeleri değerlendirdikten sonra, projelerini uygun bulduğu fir maları, 3 Kasım'da ikinci oturuma ça ğ ı racak. TO K i 'nin, Halkalı Atakent'teki toplam 1 .429.000 metrekarelik arazinin "arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı usulü" ile satışı için açtığı i halede teklifler bu gün alınd ı . i haleye, N u rol i nşaat dışı nda 3 girişimci grubu dosya verdi. Nurol i nşaat, sadece ön proje sunup, teklif hazırlamak için 1 ay süre isterken, teklif sunan firmalar ve teklifleri şöyle: 1 . Astay Gayrimenkul i nş. Yat. Tur. AŞ - Özyazıcı i nş. Elek. Mak. Müş. ve Taah. ve San. Tic. Ltd. Şti . i ş Ortaklığı: Firma, proje kapsamında öngörülen rekreasyon yatırımlarını bedelsiz yap tıktan sonra, TOK i 'ye 5 . 292 .000 YTL gelir vermeyi teklif etti. Ayrıca, konut ve
ticari yatırımlardan 560.000.000 YTL gelir bekleyen firma, geliri bu tutarın üzerine çıksa bile TO K i 'ye bu gelirden herhangi bir pay vermeyecek. 2. Biat i nş. San. ve Tic. AŞ Akdağlar Mad. San. ve Tic. AŞ - Eko Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti . i ş Ortaklı ğ ı : Firma, proje kapsamı ndaki rekreasyon yatırımlarını bedelsiz yaparken , TOK i 'ye 72.892.000 YTL kaynak vermeyi teklif etti. Konut ve ticari yatırımlardan 364.486.500 YTL gelir öngören firma, gelirin bu tutarın üzerine çıkan bölü münden TOK i 'ye % 20 pay verecek. 3. Türkerler i nş. Tur. Mad. Ener. Tic. San. - Makro i nş. Tic. Ltd. Şti. Durmaz i nş. Taah. Tic. Ltd. Şti . i ş Ortaklığı: Firma proje kapsamı ndaki rekreasyon yatırımlarını bedelsiz yap tıktan sonra TOK i 'ye 70.382. 500 YTL kaynak vermeyi önerd i . Ayrıca, ticari yatırımlardan 485.398.700 YTL gelir bekleyen firma, gelirin bu tutarın üzeri ne çı kması halinde, artan gelirden % 4 TOK i 'ye pay vermeyi teklif etti. i hale Komisyonu Başkanı ve TOK i Başkan Yard ı mcısı Çağatay G öktayoğl u , pro jelerin değerlendirilmesinden sonra, projeleri uygun bulunan firmaların 3 Kasım'da yapılacak ikinci oturuma çağ rılacağını ve burada pazarl ı k sürecinin de işleyeceğinin söyledi. Göktayoğlu, N urol i nşaat'ın teklif hazırlamak üzere istediği ek sürenin, şartname gereği verilmesinin m ümkün olmadığını belirtti. Toplam 1 ,4 m ilyon metrekarelik ara zinin 1 . 241 .000 metrekarel i k bölümüne doğa ve eğlence parkı yapı lması öngö rülüyor. Arazinin doğa ve eğlence parkı alanı olarak ayrılan bölümü dışındaki alanlara, lüks konut ve iş merkezleri ya pılacak. TOK i , i haleye katılımı artırmak amacıyla, sürenin kısalığını da dikkate alarak, isteklilerden uygulama projesi istemezken, "avan proje" veya 'fikir pro jesi" ile ihaleye teklif sunma imkanı ge tirmişti. Bölgede 20.000 yakı n değişik konseptte konutun ve iş merkezlerinin yanı sıra " ' tam bir masal dünyasını and ı ran eğlence ortamı" yaratmaya yönelik uluslararası doğa ve eğlence parkı ya pımı öngörülüyor. Proje kapsam ındaki parklar, havuzlar, sinemalar, kafeler, büfeler, eğlence ve kültür alanları, iha leyi kazanan firma tarafından bedelsiz yapılacak.
TOKI Ya b a n c ı l a r a Ya z l ı k v e Tat- i l Köy ü Y a p a c a k 22
Ekim , Radikal
TOK i , yabancılar için inşa edilecek tatil köyü ve yazlıklar için Maliye'den 41 6 adet arazi talep etti. Maliye, TOK i 'ye bedelsiz arazi verecek, karşılığında da satış gelirlerinin yarısını alacak. Toplu Konut i daresi {TO K i ) yabancılar için inşa edilecek tatil köyü ve yazl ı klar için Maliye Bakanlığı'ndan 41 6 adet arsa ve arazi talebinde bulundu. Kamuoyunda i spanya modeli olarak da adlandırılan projede, yabancılara yönelik yazlık ve tatil köyleri , Aydın, Muğla, i zmir, Bursa, Antalya, Balı kesir ve Adana'da i nşa edilecek. TOK i , bu i llerde gerçekleştireceği projeler için Maliye Bakanlığı'ndan 41 6 adet arsa ve arazi istedi . Maliye'den Bursa'da merkez i lçe Nilüfer'de bir, Karacabey-Kurşun lu'da ise beş olmak üzere altı adet, M uğla'da M ilas- i smetpaşa'da iki, Bodrum Ortakent'de de bir olmak üzere üç, Balıkesir'de de yine Burhaniye Çoruk'ta iki, Edremit-Zeytinlik Aitınkum'da da bir olmak üzere üç arazi talep edildi. Proje kapsamı nda Aydın'da Kuşadası-Tü rkmen'de 1 , Didim-Akbük'te de dokuz olmak üzere 1 0 parça arazi isteyen TOK i , Antalya'da ise Finike-Kale-Kordon'da 334 adet taşınmaz üzerinde villa ve tatil köyü in şaatı için M aliye'ye başvurdu. TOK i 'nin i zmir'de gerçekleştireceği projeler için de Maliye'den Çeşme'de 29, Karaburun'da ise 29 adet taşınmaz istendi . Adana'da inşa edilecek yazlık ve tatil köyü için seçilen yer Yüreğir Köprülü olarak belirlendi ve burada da iki parça taşı nmazın devri için Maliye'ye m üracaat edildi.
Prot-okol İmzala ndı Maliye Bakanlığı'ndan istenen yer lerle ilgili değerlendirme çalışmaları devam ederken, TOK i 'nin talep ettiği taşın mazların toplam büyüklüğü de 8.776.550 metrekare olarak tespit edil di. Bu yerler içinde en geniş arazinin 4 . 272.046 metrekare yüzölçüme sahip
E k im M ilas- i smetpaşa'daki arazi olduğu beli rtildi. Yabancılara mülk satışında i spanya modelinin Türkiye'de de hayata geçirilmesi amacıyla Maliye Bakanlığı i le TO K i arasında bu yılın Mart ayında bir protokol imzalanmıştı. Protokol uyarınca, Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından TO K i 'ye dev redilen Hazine taşınmazları üzerinde "arsa karşıl ı ğ ı gel i r paylaşımı" yoluyla villa kent ve tatil köyleri inşa ettirile cek. Maliye Bakanı Kemal U nakıtan'ın i spanya'da yaptığı incelemelerin ardın dan hayata geçirilmesini istediği proje kapsamında inşa edilecek konutlar, yur tiçi ve yurtdışında pazarlanacak.
Mima r i n i n S e s i B u Not" a l a r d a Gi z l i 22 Ekim, Radikal
M imarlar, örgütlenmelerinin 1 00. yı lını kutluyor. Etkinlik çerçevesinde bu akşam besteci Kamran i nce'nin "Geçmişten Günümüze Anadolu'nun Yapı Ustaları na" adanan " M imarın Düşü" adlı eseri ilk kez seslendirilecek. i nce, "Çok ruhani bir iş oldu" diyor. M imarlar Odası, 1 908 yılında l l . Meşrutiyet' i n ilanı ve sosyal yaşama getirdiği reformlarla eşzamanl ı olarak gerçekleşen m i marlık örgütlenmesini bu akşam saat 1 9:00'da i T Ü Maçka Tesisleri, M ustafa Kemal Amfisi'nde özel bir geceyle kutluyor. Mimar Kemalettin Bey imzası ile Tanin gazetesinde çı kan birleşme çağ rısı ve bu çağrıya uyan mühendis ve m imarların 28 Ağustos 1 908 tarihinde Sirkeci i stasyonu bahçesinde bir araya gelerek Osmanl ı M ühendis ve M imar Gerniyeti'ni kurma kararı vermelerinden bu yana 1 00 yıl geçti. Kurulduğunda 21 üyesi bulunan cemiyetin attığı ilk adımlar sayesinde, bugün M imarlar Odası örgütlülüğü için de 34.000 mimar bulunuyor. M imarlar Odası, mimarlık örgütlenmesinin bu anlamlı yıldönümü nedeniyle, Ekim ayına yayılacak Dünya M imarlık Günü etkinlikleri çerçevesi nde bu akşam bir anma gecesi düzenliyor. Bu akşam saat 1 9: 00'da besteci Kamran i nce tarafından özel olarak bestelenen ve 'Geçmişten G ü nü müze Anadolu'nun
2008
Yapı Ustalarına" adanan "Mimarın Düşü" eserinin ilk seslend i rilişi gerçekleştiri lecek. i stanbul M odern M üzik Topluluğu ve Cihat Aşkın ile seslendirilecek bu özel bestenin ardı ndan Kamran i nce'nin " Kayıp Dünya için M üzik" eseri de çal ı nacak.
Mima rlığa Aş ina M ü z isyen
Kamran i nce'ye " M imarın Düşü" adlı eserini nasıl hazırladığını sorduk. i nce besteyi mimarlar edasıyla yaptığı gö rüşmelerden sonra hazırlam ış: " Bana m imarlar odasın ı n geçmişini anlattılar. M i mar S inan hakkında yazılmış bir şiir gönderdiler ve o şiirin özellikle bir m ıs rasından çok etkilendi m . O etkilendiğim m ısra eserde çok enteresan bir şekilde kullan ılıyor. Ne olduğunu söylemeyeyim süpriz olsun". M imarlık hakkında beste yapmak Kamran i nce için çok uzak bir konu da değil. i nce, uzun zamandır Anadolu medeniyetlerini araştırıp bunlarla ilgili "Çizgiler", "Kubbeler" gibi eserler üret miş. M imarlarla daha önce de çalışmış. Ama m imariye olan ilgisi Roma'da yaşa masıyla başlamış: " Roma'daki m imariye bakı p devamlı düşündü m . Orada yavaş yavaş başladı ilgim. Türkiye'nin yapılarıysa müthiş bir ilham kaynağı oldu." Bu gece ilk kez seslen dirilecek " M imarın Düşü" eseriyle ilgili olarak ise Kamran i nce "Çok ruhani bir iş oldu" diyor: "Bir sesten çıkan bir bütün duyguları irdeledim. Açılımını yaparsanız, bir sesin dünyasında neler olabilirden yola çıktım. M imaride en çok taş kullanılıyor. Taşla ortaya ne çıkabilir diye düşündüm.
Ay Sezo n u n a Kad a r S ü r ü yo r Gecede, mimarl ı k örgütlenmesine ilişkin görsel sunumlar ve serg i ler de yer alacak. M imarlık Haftası Etkin likleri 27 Ekim Pazartesi saat 1 6: 00'daki "Torino'dan i stanbul"a başlıklı söyleşiyle devam edecek. 30 Ekim Perşembe saat 1 9 : 30'da M imarlar Odası'nda m imarlı k öğrenci lerinin buluşması, 31 Ekim Cuma saat 1 6:00'daysa " i stanbul ve Şiir" başl ıklı panel gerçekleşecek.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
349
Ga y r ime n k u l e K r i z Da r b e s i : Büy ü k P roj ele r E rt" e l e n i y o r 22 Ekim, Milliyet
YAZAN: FEHiM GENÇ
i nşaat şirketleri, krizi nakitte kalarak at latma yolunu seçti. Binlerce konutl uk yeni projeler "şimdilik" rafa kaldırıld ı . Küresel krizin Türkiye'de etkilediği i l k sektör gayrimenkul oldu. 2006 Mayıs ayından itibaren adı m adı m durgunluğa giren gayrimenkul sektöründe birçok şirket, ekim başından itibaren krizin derinleşmesi üzerine yeni projelerini erteleme kararı aldı . M i mari projeleri hazırlanan , inşaat ruhsatı çıkan ve şan tiye kurulması aşamasına gelen birçok proje, ekonominin iyileşme belirtileri göstereceği ileri bir tarihe ertelendi. Yeni projelerdeki konutlarını satmak için satış ofisi kurma hazırlı klarını da tamamlayan bu şirketler, kriz nedeniyle talebin düşük kalacağı endişesiyle satı şa çıkmaktan son anda vazgeçtiler.
Ma keti Bile Hazırdı Küresel krizin dünyayı sarstığı ekim ayı başından itibaren Türkiye'deki inşaat şirketleri, satış aşamasına gelen birçok projeyi ertelemeye başladı . Projesini askıya alan i l k şirket Yapı Kredi Koray Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı oldu. Şirket, Esenyurt'ta 54 dönüm arazi üzerinde yaklaşık 40 dö nüm peyzaj alanına sahip Mor Ada adl ı projesinde toplam 7 8 0 daireli b i r site kurmak için maket dahi hazı rlatm ıştı. Talebin düşük kaldığı gerekçesiyle şirket 2007 yılı Kası m ayında projeyi durdurduğunu açıkladı .
Ta nıtım Topla ntıla rı İç in Ta rih Belirle nmişti
· Tepe i nşaat, Ankara'da Eskişehir Yolu'nda inşa edeceği Tepe Prime adlı iş merkezi ve rezidans projesinin satışını ileriki bir tarihe erteledi . Şirket Ekim ayı ortasında satışa başlamayı planl ıyordu. • Soyak i nşaat, i zmir Karşıyaka'da başlayacağı az katlı binalardan oluşa cak 2.000 konutluk yeni projesinin tan ı tımını Ekim ayı ortasında iptal etti.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
350
• G lobal Holding'e bağ lı Pera Gayrimenkul Yatırım Ortaklı ğ ı , Denizli 'de konut, alışveriş merkezi, otel ve hastaneden oluşan S ümerpark pro jesini erteledi . • Doğuş-GE Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Maslak'ta Doğuş Power Center'ın yanı ndaki projesini ve Maslak'taki Doğuş Holding binası n ı n yerine yapılacak ofis binası yatırım ı n ı , "ekonomide iyileşme sağlan ı ncaya kadar" durdurdu. Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklı ğ ı , Başakşehir'deki Deposite Al ışveriş Merkezini portföyüne katmak tan vazgeçti. Şirket, alım yapmak için daha önce Çelik ailesine verdiği 25 milyon Dolar'ı da sözleşme tarihindeki kurdan geri aldı. •
S ü t- l ü c e H i l t- o n Ga r d e n I n n i ç i n P r o j e Ya r ı ş ma s ı 22 Ekim, Referans
Türkiye'nin 81 iline H ilton Garden I n n açmayı hedefleyen Amplio Yönetim Kurulu Başkanı Alaeddin Babaoğlu, Sütlüce'ye yapılacak otelin Türk ve Osmanlı m imarisi özelliklerini taşıması için proje yarışması düzenlediklerini bildirdi. Türkiye'deki iş oteli açığ ı n ı kapatmak i ç i n geçen yıl H i lton i l e strateji geliştirme anlaşması imzalandı ğ ı n ı belirten Babaoğlu, 2009'a kadar 20 ilde arsa alıp i nşaata başlamayı düşündüklerin i , önümüzdeki 10 yılda da diğer illerdeki otelleri inşa ede ceklerini söyledi. Babaoğlu, bugüne kadar i stanbul, Çorlu, Bursa, M anisa, Çorum, Diyarbakır ve M alatya'da arsa alındığını ifade ederek i stanbul'daki Hilton Garden l nn'ı Sütlüce'de aldıkları araziye yapacaklarını kaydetti. Otelierin H i lton ile imzaladı kları anlaşma gereğin ce aynı özellikleri taşıyacağı n ı vurgula yan Babaoğl u , ancak Sütlüce'de inşa edilecek otelin d ı ş görüntüsün ü n Türk ve Osmanl ı m imari özelliklerini taşıması amacıyla m imari yarışma düzenledik lerini anlattı. Mimari proje yarışmasına mimarlar Mehmet Alper, Cem i lhan, Tül i n Had i , Yavuz Selim Sepin, Kerem Erginoğ l u , Hasan Çalışlar, Ayşe Akyıl ve Aydan Volkan'ın katılacağ ı n ı belirten
Ekim
2008
Babaoğl u , yarışmaya katılmak isteyen m imarların 1 Aralık'a kadar projelerini teslim edebilecekleri n i , sonuçların 26 Aralı k'ta açıklanacağı n ı söyledi. Babaoğlu, yarışmada birinci olan m ima ra 50 bin lira ödül verileceğ i n i , ayrıca projesinin de gerçekleştirileceği n i aktardı . Babaoğlu " Kült b i n a olmasın , güzel b i r görüntü olsun, diğerlerine de örnek teşkil etsin, o yöre o şekilde ge lişsin istiyorum. Sütlüce'deki otelin 50 m ilyon dolara mal olmasını bekliyoruz" dedi.
AKM Ye n i d e n ! 23 Ekim
YAZAN: ZEYNEP GÜNEY - ARKiTERA.COM
Geçtiğimiz günlerde, onarılmak üzere boşaltılan Atatürk Kültür Merkezi ' n i n yenileme projesi için Kültür v e Turizm Bakanlığı ile i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arası nda bir protokol imzalandı. Anlaşmaya göre i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın yürüteceği yenileme pro jesinin hazırlanması işi de M u rat Tabanlıoğlu'na verildi. Atatürk Kültür Merkezi'nin, 201 O süreci içerisinde yenilenerek kullanıma açılması n ı görüş mek üzere projenin paydaşları, kullanı cı ları ve yetkililer i stanbul 20 1 0 Avrupa Kültür Başkenti Ofisi 'nde 22 Ekim 2008 Çarşamba günü bir araya geldiler. Bir çalışma toplantısı olarak tanımla nan buluşmayı başlatan i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet G ürkan, Kültür Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile yapı lan görüşmeler, verilen ödenek, resmi sürecin başlangıcı ve projenin işleyişi hakkında bilgi verdi. Mehmet Gürkan' ı n kullanıcıların bütün ihtiyaçlarına yönelik bir proje yürütüiabilmesi için tasarım ekibi n i n , performans ekibinin ve diğer bütün ilgili paydaşların bir araya getirilmesi nin amaçlandığını söylediği toplantıda, i stanbul 20 1 0 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu Başkanı Nuri M. Çolakoğlu da AKM'nin yenilenerek yüzakı bir proje olarak tekrar kullanıma açılması için önlerinde 1 0 ay gibi kısa bir süre olduğunu dile getirdi ve böyle bir toplantıda proje üzerinde söz sahibi kurum ve kişilerin bir arada bulunması nın sürecin hızlandırılması adına
öneminden bahsetti. Çolakoğlu'nun açıklamalarına göre, 2008 yılı Aralık so n unda projenin süre, maliyet ve tasarım açısı ndan genel çerçevesinin belirlen mesi ve yenileme çalışmalarının 2009 yılı Ağustos sonunda tamamlanması öngörülüyor. Böylece Ağustos ayında, sanatçı ların 2010 yılı için repertuvar çalışmalarına başlamaları amaçlan ıyor. Toplantıda bir sunum yaparak AKM'nin yenileme projesini anlatan M u rat Tabanlıoğlu, bütün binanın teknik olarak tekrar modellandiğini söyledi ve yapının son deprem yönetmeliklerine göre kalıcı olarak güçlendirileceğine dikkat çekerek tekni k çalışmalar hak kında açıklamalarda bulundu. Binayı salonları n bulunduğu ana bina (Faz 1) ve depoların bulunduğu yan bina (Faz 2) olarak, iki ayrı bölüm halinde ele aldıklarını belirten Tabanl ıoğlu, Faz 1 ' i n 201 0'a ilk yetiştirilmesi gereken kısım olduğunu ifade etti ve Faz 2'nin daha sonra projelandirileceğ i n i belirtti. Buna göre Faz 1 'de yapılaması düşünülenler şöyle: Tüm binanın tesisatı, ışık ve ses sis temi yenilenecek . • Dış cephe v e çatı yeniden e l e alına rak ısı ve ses izolasyonu yapılacak. Ö n cephe tamamen sökülerek günümüz teknolojisine uygun olarak, ses ve ısı yalıtımı sağlayacak çift cam uygulanacak. O zaman ı n teknolojisini yansıtan alüminyum elemanların yerine, Avrupa'da birçok alüminyum restoras yon çalışmalarında olduğu gibi, aynı grid sistem cam strüktür kullanı larak yenilenecek. Böylece ön cephe daha transparan hale getirilecek. Ayrıca, ön cephenin tamamı yeni bir LED tekno lojisi sayesinde, gündüz ve gece farklı yayınların yapı labileceği , sanatsal ça lışmaların sergilenabiieceği büyük bir ekran olarak kullanılabilecek. G irişin üzerini tamamen kapatan cam bir saçak kullanılacak. Ana giriş, sanatçı ve dekor g irişleri yeniden düzenlenecek. G irişteki gişeler kaldırılarak geniş bir karşılama alanı oluşturulacak, böylece alüminyum kons trüksiyonuyla dönemin simgelerinden biri olan girişteki döner merdivenin etra fı açılarak, merdiven ortaya çıkartılacak. Salonlara ulaşımda yaşanan sirkülas yon sorunu çözümlenecek. •
•
•
E k im
Ana salonun tüm teknik donan ımı elden geçirilerek yenilenecek, salonun girişinde tek ve büyük bir fuaye oluştu· rulacak. Faz 1 içerisinde konser CD'Ieri, ser g i katalogları, defterler, kartpostaUar gibi hediyelik eşyaların satılacağı küçük bir satış ofisi açılarak AKM 'nin marka laşmasına katkı sağlanacak. Merdivenler yangın yönetmeliğine göre yeniden düzenlenecek. Arka kısımdaki merdivenlerden biri camla kapatılarak yangın merdiveni olarak kullanılacak. Prova salonlarının yetersizliği ne deniyle binanın arka tarafında yeni ve çağdaş prova salonları hazırlanacak. Prova salonlarında doğal ışığın içeri alınabilmesi için yeni bir uygulama ge liştirilecek. • Sanat galerisi, hareketli panellerle büyütülecek, tüm tavan ve ana sistem restore edilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın öne risiyle, yapının üst katlarında, boğaz manzarasına bakan, sanatçıların ve diğer çalışanların da kullanabileceği bir restoran düzenlenecek. Ayrıca Faz 2 için de bazı önerileri olduğunu dile getiren M u rat Tabanlıoğlu, Faz 1 'in yenileme çalışmaları tamamlandı ktan sonra Faz 2'nin yeniden işlevlendirile rek i stanbul Teknik Ü niversitesi Taşkışla Kampüsü ve Atatürk Kütüphanesi doğrultusunda bir kültür yoluyla birleşti rilmesini planladıklarını ifade etti. M u rat Tabanl ıoğlu'nun sunumundan sonra yenileme projesine dair endişelerini, soruları nı ve taleplerini dile getiren katı lımcılardan Beral Madra, Faz 2'de giriş katta düzenlenebilecek , tamamen sade ve herkesin girip gezebileceği bir sanat galerisinin çok daha faydalı olacağ ını dile getirdi ve yine Faz 2'de yer alan Aziz Nesin Sahnesi için bir çalışma yapılıp yapılmadığını sord u . Madra'n ı n sorusu üzerine i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti Kentsel Uygulamalar Direktörü Korhan G ü m üş, Faz 2 için henüz bir proje hazırlanmadığını be lirtti ve Faz 2'nin yenileme projesi için ayrıca danışma toplantıları yapılacağını haber verdi. Tescilli bir yapı olan AKM 'nin ön cephesindeki alüminyum strüktürün değiştirilmesini eleştiren i stanbul Devlet Tiyatrosu oyuncuların•
•
•
•
·
dan Orhan Kurtuldu, bu değişikliğin yapının si mgeselliğini olumsuz yönde etkileyeceğini dile getirdi ve bir ekran olarak kullanılmasının cepheyi, kontrol dışı kullanılarak reklam panosu haline getirebileceğine dikkat çekti. M imarlar Odası i stanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp M uhçu ise, demokratik katılım sürecinin doğru örgütlenmediğini ifade etti. Yenileme projesine genel olarak bakıldığında bir ticarileşme anlayışı içerisinde yorumla nabilecek kafeler ve restoranların öne çıktığını belirtti. Kültür varlığı olarak tescil edilmiş bir yapıya müdahalelle rin minimumda tutulması gerektiğini, özellikle de restorasyon adı altında gerçekleştirilen bir projede cephenin korunmasın ı n en önemli unsurlardan biri olduğunu ve değişikliklerin sadece zorunluluk halinde yapı l ması gerektiğini vurgulad ı .
2008
·.-1 U) Q) ......
Ana Salon Yen ilernes i A K M 'yi kendi evleri olarak tanım layan, Kültür Sanat-Sen Emekçiler Sendikası'ndan gelen katılımcılar ve sanatçılar da görsel açıdan estetik çözüm yoluna gidilmesini ve kendi ihtiyaçları nın gözardı edilmesini eleştirdiler, haklı endişeleri olduğunu ve bu endişelerin dikkate alı narak mazur görülmesi gerektiğini belirttiler. Yıkım kararıyla ilk m uhatap olan kurum olarak güvensizlik sorununu kendilerinin de yaşadığını dile getiren i stanbul 2 No'lu Kültür ve Tabiat
o 1.. a.
<D E <D � ..-t c <D >·.-1 N
� 1.. �
._ ':ı + � ':ı �
f
; o
�
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAC3I
35ı
Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mete Tapan , AKM 'nin yıkılmamasın da sivil toplum örgütlerinin çok büyük katkısı olduğunu hatırlattı. H içbir binanın bu kadar topluma mal edilmediğine ve hiçbir yapı için bu kadar tartışılmadığı na dikkat çeken Tapan, eski eserlerin kullanı lmadan korunmasının mümkün olmadığını, bu nedenle AKM 'deki mekanların da, yapı nın önemi göz önünde bulundurularak ihtiyaçlara göre yeniden işlevlendirile bileceğini söyledi . Tüm bu çalışmaların çok kısa süre içerisinde tartışılarak gerçekleştirilmesi gerektiğ ine değinen Mete Tapan , yapı nın projesinin onaylan masının bile uzun bir zaman alacağını, dolayısıyla AKM'nin yenilenmesinin 8 - 9 ay içerisinde tamamlanmasına ihtimal vermediğini de sözlerine ekledi. Koruma Kurulu'nda onaylanan 1 /200 ölçekli avan projeden de bahseden Tapan , M u rat Tabanl ıoğlu'nun sunu munda gösterdiği projenin kendilerine getirilen avan projeden farklı olduğunu ve bunun gibi bir toplantının avan proje nin hazırlanmasından önce de yapılması gerektiğini ifade etti. Mete Tapan , el birl iği ve iyi niyetle eksikliklerin belirlen mesi için bu toplantıların daha fazla ve daha sık yapılması n ı önerd i . Son olarak söz alan i stanbul Bilgi Ü niversitesi M i marlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. i hsan Bilgin, restoran ve kafe düzenlemeleri ile ön cephenin LED sistemli büyük bir ekran olarak kullanılması konusundaki
352
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
eleştirileri yorumlad ı . Ticaretin baskın bir unsur hal i ne gelmesinin endişe ya ratabileceğini fakat AKM'nin yenileme projesinde böyle bir durum olmadığını belirtti. Kafe ya da restoran dendiğin de akıllara kapitalizmin son noktasının gelmemesi gerektiğini, sirkülasyon açısından bu tür mekanların önem taşı dığını ifade eden i hsan Bilgin, restoran ve kafeterya gibi birimlere bir ihtiyaç gözüyle bakılması gerektiğini söyledi. Bir reklam panosuna dönüşmesinden endişe edilen ön cephe konusundaki soruları ise AKM 'nin inşa edildiği dö nemlerde bulunmayan dijital teknoloj i le rin, günümüzde hayatın birçok alanında olduğu gibi sanat alanında da yoğun bir şekilde kullanı ldığını hatırlatarak cevap lad ı . D ijital teknolojilerin bir propaganda aracı olarak kullanılabileceğini söyleyen Bilgin, bunun kategorisine karşı çıkma n ı n , sadece kendimize olan güvensizli ğimizi göstereceği n i vurguladı . Sanatı bienaliere ve bienalieri de salonlara hapsetmemek gerektiğini beli rten i hsan Bilgin, böyle bir teknolojinin AKM 'nin yapım yılı ve mimarisi açıdan oldukça uygun olduğunu, bir Viyana Opera Binası'nın üzerine uygulanamayacağını örnek vererek açıkladı. Toplantı boyunca yöneltilen soruları ve önerileri toplantının sonunda cevaplayan Murat Tabanlıoğlu, AKM'nin yenileme projesi
E k im
)> -+ c -+ co ., "'
;;:: (!) ., "' (!) N >'-
�
:::> >'· f-' (!) 3 (!) -o ., o u. (!) "' >'·
2008
için Bakanlık ve i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti arasında imzalanan protokolden çok daha önce gayriresmi olarak çalışmaya başlad ı klarını anlattı ve yapının simgeselliğini kaybetmeden teknik yapısıyla daha iyi performans gösterecek şekilde, son deprem ve yangın yönetmelikleri dikkate alınarak yenileneceği konusunda güvence verdi. Toplantı sırasında dile getirilen bütün i htiyaçların özümsenerek projenin tekrar gözden geçirilmesi kararı alan katı lımcı lar, 2. toplantıda projenin son hali üze rinde konuşabilmek için tekrar bir araya gelmek üzere anlaştılar.
Kaya baş ı ' n da S i l Ba ş t- a n 24 Ekim YAZAN: ASLI CANBAL ÖZDEM i R - ARKiTERA.COM
Bu yıl teması "Ahenkli Kentler" olarak belirlenen 2008 Dünya Habitat Günü ile ilgili olarak TOK i 'nin 8 Ekim 2008 tarihinde düzenlediği ve "Toplu Konut Alanlarında Kentsel ve Çevresel Standartları Oluşturmak için Gerekli i nsan-Çevre i lişkileri Verilerinin Derlenme Yönteminin Geliştirilmesi Araştırma Çalışması" adlı ODT Ü MATPUM projesinin de sunumunun yapıldığı yarım gün süren etkinlikte i stanbul Kayabaşı Toplu Konut Projesi
için yapılan kentsel planlama çalışma ları ön plana çıktı . Etkinlik açılış ko nuşmalarında TOK i Başkanı Erdoğan Bayraktar ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay'ın başlangıç aşa masına dair kısaca bilgi verdikleri pro jeye dair detayları Proje Koordinatörü Avukat P. Özkan Aydem i r yaptığı su numunda aktardı . Aydemir, i stanbul'un Avrupa yakasında, kent merkezinin kuzeybatısında, kentin mücavir alanında yer alan Kayabaşı'nın yoğun nüfuslu iskan ve ticaret alanlarına yakınlığıyla, ana ulaşım aksiarına bağlanma olana ğ ıyla ve yoğ un kam u mülkiyeti bulunma sı nedeniyle bu bölgedeki 1 2 . 886.870 m2 yani yaklaşık 1 3000 dönüm büyüklü ğü ndeki arazinin toplu konut iskan alanı olmaya son derece müsait bir bölge olduğunu beli rterek sunumuna başladı. Kayabaşı Bölgesi'nin Başakşehir toplu konut alanının hemen sınırında bu lunduğunu ve bölge arazilerinin büyük çoğ unluğunun atıl durumda olup kul lanılmadığını beli rten Aydermir, yoğun kamu mül kiyeti olmasına; 6 . 742 . 4 1 8 m2 ' s i yani yaklaşık % 6 5 ' i TOK i 'ye ait olmasına rağmen imar planlaması çalışmaları devam ettiği için bölgede herhangi bir yapılaşma sözkonusu ol madığını ifade etti. " Buna rağmen uzun yıllar Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay'ın da belirttiği gibi bir atalet ve sahipsizlik nedeniyle bölge arazile rinin kuzeyden başlayarak gecekondu laşması tehlikesi sözkonusudur. 7000 dönüme yakın kamu arazisinin değer lendirilmeyerek atıl durumda bırakılması ve uzun yıllar imar planlaması yapılma masının yol açtığı bu gecekond ulaşma tehlikesi için en doğru çözüm bölgenin i stanbul'un dönüşümüne de katkı sağla yacak şekilde toplu konut alanı ilan edil mesi ve planlan masıd ı r," diyen Aydemir sunumuna i mar planının ne olduğunu açı klayarak devam etti: " Planlama deyince imar planı n ne olduğunu kısaca açıklamakta fayda gö rüyorum , çünkü çağdaş, insan ve çevre odaklı sürd ü rülebilir, ahenkli bir kent yaratmanın biri nci adımı imar planlama sıdır. i mar planı kentlerin geleceğinin tasarlanmasıd ı r. i mar planlaması n ı taki ben imar uygulaması işleminin yapılması gerekir. Çağdaş, insan ve çevre odaklı , sürdürülebilir, ahenkli bir kent yaratmak
Ekim için imar planlaması ve uygulaması süreçleri sadece bir başlangıçtır. Bu çalışmaların kentsel ve mimari tasarım süreçlerin takip etmesi gerekir. Sayın Başkanımız da bu çalışmaların devam ettiğini ve bu konuda TOK i olarak duyarlı olduklarını vurguladı . Aynı imar planı ndan onlarca farklı kent yaratılması mümkündür. i şte biz temellerini imar planlarıyla ve uygulamasıyla attığımız kentlerin nasıl olması gerektiği hakkın daki bilincimizle, uzmanlarla beraber hazırlayacağı mız kentsel tasarımda o kentlere kimlik ve karakter vermek az mindeyiz. Bununla birlikte i mar planla ması, imar uygulaması, kentsel tasarım, mimari tasarım süreçlerinin tümünün imar kanunlarının i lgili mevzuatiarına uygun olması bir başka zorunluluktur. Türk imar mevzuatında imar planlaması sürecinin nasıl ve hangi kriteriere göre yapılacağı konusunda detaylı hükümler vardır. Sözgelimi plan yapım yönetme liğinde planlama alanlarında belirlenen nüfusa göre kişi başına kaç m2 yeşil alan , sağ l ı k tesisi, sosyal donatı alanı ayrılması gerektiği ayrıntılarıyla belir lenmiştir." Sunumunun bundan sonraki kısmına Kayabaşı Bölgesi için yaptıkları çalışma sürecini anlatarak devam eden Aydemir, bu planla daha önce i M P ta rafından yapılan 1 1 N isan 2007 onanlı plan ın detaylı olarak karşılaştırmaianna sunumunda geniş yer verdi : " Kayabaşı Bölgesi 'nde TOK i çalışma lara başlamadan önce yürürlükte olan bir imar planı vardı . 1 1 Nisan 2007 onanlı bu plan i M P tarafından hazırlan mış ve i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanm ı ştı. Bir başka deyişle TOK i Kayabaşı Bölgesi'nde bir toplu konut yaratma hedefiyle yola çıktı ğ ı zaman yürürlükteki bu planlara daya narak inşaat projelerine başlayabilir ve bugüne gelene kadar bir senelik süreç te ciddi bir zaman kazanmış olabilirdi. Fakat Sayın Başkanımızın bize verdiği görev üzerine yaptığımız analizlerde 1 1 N isan 2007 onanl ı b u planın çağdaş, insan ve çevre odaklı, sürd ü rülebilir, ahenkli bir kent yaratma kapasitesine sahi p olmadığını hatta bu konuda bazı engeller barındırdığını gördük. Sözgelimi bu planlarda yapı adala rında, ticaret ve konut adalarında 2.00, 1 . 85, 1 .75 ve 0.65 emsal kararları
13.02.2008
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
353
ONANLI YENi PLAN (TOKi)
KULLANIMA ELVERIŞLI ADA FORMLARI
STANDARTtARA UYGUN SOSYAL DONATI ALANLARI
YEŞIL ALAN VE DONATILARDA SÜREKLILIK
TOPOGRAFYA ILE UYUMLU ULAŞIM AKSI
HAVZA SINIRINDA DÜŞÜK YoGUNLUK
KONUT DIŞI KENTSEL ÇALIŞMA FONKSIYONU
olmakla beraber plan bütünde 1 .45 emsal yoğunluğu söz konusu ki bu bölge ve i stanbul 'da etkileşeceği diğer bölgeler için bu emsalin oldukça yoğun olduğunu, birtakım kentsel sorunlar do ğuracağı n ı tespit ettik. Bununla birlikte, onbinlerce kişinin yaşayacağı böyle bir yerde konut dışı kentsel çalışma alanı planlamasının olmaması bir başka eksiklikti, çünkü böyle bir durumda insanlar sabahları i stanbul'a çal ışma ya gidecek akşamları otel kent olarak Kayabaşı'na dönecekti. Bu da ulaşım, çevre vb. sorunlarına yol açabilirdi. Havza sınırında yer alan batı yakasında ise planın 1 .85 ve 2.00 emsall i yoğun yapı adalarının yer aldığını ve bunun da birtakım sağ l ı k ve çevre sorunların ı doğuracağını tespit ettik. Yine ileride yapılacak kentsel ve mimari tasarım çalışmaları için elverişsiz geometrik formlarda kimi 30 m genişliğinde, 1 km uzunluğunda yapı adalarının olduğu ve bunun ileride geliştiriirnek istenen şehi r dokusuna engel oluşturacağını gördük. Kayabaşı son derece canlı ve hareketli bir topografyaya sahi p bir bölge. Buna rağmen maalesef planlama sürecinde cetvelle çizilerek hazırlanmış yollar ve bölgenin bütününde neredeyse 1 0- 1 5 tane 1 km uzunluğu geçen çıkmaz yollar olduğunu belirledik. Devamı nda plan yapı m yönetim yönetmeliğinin
standartlarıyla 11 N isan 2007 tarihli planların karşılaştırılması nı yaptığı m ııda daha acı bir tablo ile karşılaştık çünkü yönetmelikte kişi başı na asgari standartlar belirlenmişken, planlama alanı da belliyken, ayrılması gerekenler alanlar hesaplanabiliyorken, onbinlerce çocuğun kreş ihtiyacının doğacağı bu yerde kreş alanı ayrılmadığını ve top lamda da olması gerekenle olan donatı alanları arasında 3 .0 1 9 . 760 m2 fark olduğunu gördük. Bu çervevede başka nımızın bize verdiği görev ile biz bir ekip oluşturduk. Türkiye'de şehi r planlaması sürecinin yanlış bir döngüsü var. Şehir plancı ları imar planların ı çiziyor, harita mühendisleri bu planları planlama çalışması içinde yer almadıkları halde düzenlemeye çalışıyor, nihayetinde hukukçular bunu bozuyor. Asl ında bu üç disiplinin birbirleriyle ekip çalışması yapmamasından kaynaklanan bu kısır döngüyü biz başkanımızın da desteğiyle aştık. Kayabaşı Bölgesi için yaptığımız çalışmada şehi r plancılarından, harita mühendislerinden ve hukukçulardan oluşan bir ekip kurduk. TO K i tarafın dan oluşturulan bu ekibin hazırladığı plan 1 3 Şubat 2008 tari hinde i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onay landı ve yürürlüğe g i rdi. Bu planın orta lama inşaat emsali 1 . 1 9'dur. Özellikle kentsel ve m imari tasarımlarda
354
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
kullanılmaya elverişli yapı adaları oluşturmaya özellikle dikkat ettik. Standartiara uygun sosyal donatı alan ları sadece yönetmeliğe uygun olması için değil, yüzbinlerce insanın birarada yaşayacağı bir yerde yaşamaktan m utlu olmaları, kent dokusunu oluşturabilmek, kentin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için önemliyd i . Yeşil alanlarda ve dona tılarda sürekliliği sağladı k aynı zamanda bölgenin büyüklüğünü gözeterek böl geyi planlama sürecinde alt mahallelere alt bölgelere bölerek, yeşil alanların ve donatıların bu alt bölgelerde dengeli olarak dağılması nı sağlamaya çalıştık. Topoğrafyaya uyumlu bir ulaşım aksı yaratmak bizim için önemliydi, çıkmaz yollar hem mevzuata hem de planlama tekniğine aykırıydı bu nedenle bizim pla nımııda çıkmaz yollar söz konusu değil. Havza sınırı nda hem ticaret hem konut alanlarında emsali 1 .00 sınırında tuttuk, çünkü ancak bu şekilde i stanbul için önemli olan bu çevreye zarar veril meyecekti. i nsanların istihdam ve diğer ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde konut dışı kentsel çalışma alanları oluşturma ya özen gösterdik. Sonuçta plan yapı m yönetmeliğinin standartlarıyla TO K i 'nin 13 Ş ubat 2008 onan l ı planı n ı karşılaştır dığımızda farklı bir sonuçla karşılaştık; plan yapım yönetmeliğinde belirtilen fonksiyonların tamam ının karşılan masının ötesinde 1 .844.471 m2 fazla sosyal donatı alanı ayırdı ğ ı m ızı gördük. Böylece bu plan yapılan ekip çal ışması sonucunda şehir planciları tarafından çizilmekten, harita mühendisleri tarafın dan uygulanmaktan, hukukçular tarafın dan savunulmaktan keyif alınan bir plan haline geldi. TOK i idaresi Kayabaşı Bölgesi ile ilgili projelerine başladığı zaman yürürlükte olan ve uygulama şan sı bulunan 1 1 N isan 2007 onanlı eski planla, bir yıl gecikmeyi göze alarak yeni bir ekip oluşturularak başkanımızın talimatıyla oluşturulan yeni 13 Şubat 2008 tarihli planı karşılaştırdığım ızda, sosyal donatı alanlarında 1 .1 53.007 m2 fark olduğunu görüyoruz." Sunumunun sonuna yaklaşırken hazırladıkları planların topl u konut kanununun 4 . maddesinin TOK i 'ye verdiği yetkiyle hazırlandığını ve i stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylandığını be lirten Aydemir, kamuoyunda TOK i 'nin
E k im 2008 4. maddedeki bu planlama yetkisinin zaman zaman eleştirildiğini, ancak bu eleştirilerin ne kadar haksız ve yersiz olduğunun bu karşılaştırmalarla açıkça görülebileceği n i vurguladı .
E s k i Bi r I s t- a n b u l Ma s a l ı n d a Final .
24 Ekim, Radikal YAZAN: CEM ERC i YES
Ayazağa'da temeli 20 sene önce atılan , yedi yıldır devasa bir inşaat halinde bekleyip duran i stanbul'un en büyük Kültür ve Kongre M erkezi için bir umut ışığı yandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ayazağa'yı 49 yıllığına Turkmall'a dev rediyor. "Bir i stanbul masalının umutlu bir aşa masına geldik," diye sözlerine başladı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul G ünay. ..-1 N Gl Hakikaten tam yirmi yıl süren, müzik, ""' .... Gl kültür-sanat insanlarını pek heyecanlan :::;: dıran ama bir türlü sorunlardan kurtu Gl .... Ol lamayıp sonuna ulaşamayan bir masal c o kahramanı, Ayazağa Kültür ve Kongre � Gl Merkezi. Dün, tam 10 yıldır tek bir çivi > dahi çakılmadan bekleyen devasa in .... ':ı + şaatın yanındaki Çinili Köşk'te, projeyi M ,:;ı üstlenen şirketin yetkilileriyle Kültür � o Bakanı buluştu . Toplantıya gelenlerden ıcı o N biri de projeyi başlatan ve 2006 yılına o > kadar taşıyan i stanbul Kültür ve Sanat <
Vakfı'nın ( i KSV) Genel M üdürü Görgün Taner'di . Taner, "Gelirken baktık, tam 20 yıl önce 1 0 Ekim 1 988'de bu proje ye başlamışız" diyordu. Vaktiyle, Nejat Eczacıbaşı'nın girişimiyle ordunun kulla nımında olan Ayazağa'daki arazi tahsis edilmiş, 1 988'de i KSV devletle proto kol imzalamış, projeler tamam lanmış, 1 993'te arazinin içindeki üç tarihi köşk restore edilmiş, inşaat yavaş yavaş yük selmiş ama 2000 yılında işler çıkmaza g i rmişti. O zamanki krizin de etkisiyle ödenekleri kesilen i KSV projede zorlan mış ve destek istemiş, bu arada Kültür Bakanlığı inşaatta proje değişiklikleri ol duğu için i KSV 'yle ihtilafa düşmüş der ken i stanbul masalı uzun bir duraklama ya g irmişti . Tam altı yıl sonra 2006'da i KSV bu projeden tamamen çekildi, işi Kültür ve Turizm Bakanlığı devrald ı . 2007 'de Bakanlık, 49 yıllığına kiralayıp projeyi tamamlayacak birilerini bulmak için ihale açtı. i şadam larının da katıldığı bir toplantıda Bakan Atilla Koç, o ken dine has üslubuyla, herkesi " kemiksiz et haline getirdik" dediği kültür merkezine sahip çıkmaya çağ ırmıştı. Ama o zaman 87 milyon Dolar daha masraf edilmesi gerektiği söylenen projeye sahi p çı kacak kimse bulunamamıştı. 2000'de bir kriz döneminde duran Ayazağa inşaat ı , şimdi bir başka kriz döneminde kendine yeni bir sahi p buldu. Alışveriş merkezleri kuran M ulti Turkmall , projeyi tamamlayıp işletmesini üstlenmek üzere Bakanlık'la aniaşmı ş durumda.
E k im
Tic a r-et" Mer-kezi Olmayac a k M ulti Turkmall'u, i ş çevreleri "yaşam merkezi" dedikleri büyük alışveriş mer kezi komplekslerinden tanıyor. Bugüne kadar Forum i zmir, Forum Mersin , Forum Aydı n , Forum Trabzon g i b i pek çok alışveriş merkezi yapan ve yapma yı sürdüren Turkmall yabancı ortaklı bir şirket. Bakan G ünay, Turkmall'un Ayazağa'yı "bir ticaret ya da konaklama merkezi"ne dönüştürmek gibi talebi olmadığının altını özellikle çizdi. Şirketin CEO'su Levent Eyüboğlu da ticari ak tivitelerin sınırlı olacağını ama özellikle merkezin kendi kendine ayakta durabil mesi için gerekli olan restoran, kitapçı, sinema gibi unsurlara yer verileceğini anlattı. 2007 'deki ihalede Kültür Bakanlığı, projedeki "ticari alanlar"ın oranını artırmasına rağmen ilgilenen birilerini bulamamıştı. Çünkü ihale koşullarına göre merkezin 50 gün i KSV'ye, 1 20 gün de Kültür Bakanlığı'na ücretsiz tahsis edilmesi gerekiyordu. Şimdi yeni anlaşmada bu kullanım süresi toplamda 52 g üne indirilmiş durumda. Bakan G ünay, bu süreyi i KSV'yle de paylaşacaklarını, zaten daha fazlasına ihtiyaç olmadığını, böyle bir merkezi hemşeri derneklerinin gecelerine tahsis etmek gibi bir niyetleri olmadığını söy ledi . . .
2008
inşaatın tamamlanması için 2007 yılında telaffuz edilen rakam 8 7 m ilyon Dolar'dı . Dünkü toplantıda Levent Eyü boğlu, 3040 mi lyon Euro tutabileceğini söyledi. Salon fakiri i stanbul için Ayazağa Kültür ve Kongre M erkezi çok önemli bir proje. Tek büyük konser salonu, yarım asır lık AKM bakıma girdiğinde kendi ope rasına yer bulamayan , uluslararası dans ve bale projelerini festivallerine davet edemeyen bir şehi r i stanbul. Tabi bu haline şaşırmamak gerek; 1 940'1arda başlayan AKM inşaatı da fasılalar ve proje değişiklikleriyle ancak yirmi sene de bitirebilmişti. Kültür yatırımı için ne devletin ne de başkalarının pek hevesli olmadığı bir ü l ke burası. Neyse ki yıllarca kurumlar ve kuru luşlar arasında bir çekişme hali n i alan , Türkiye sermayedarlarının "karlı" bulma yıp ilgilenmedikleri Ayazağa, artık bir masal kahramanı olmaktan çıkacak gibi gözüküyor. Şimdilik bunun için sevin mek gerek.
E rken C u m h u r i y et" I s t- a n b u l ' u B i r M ima r i D i re nme Od a ğ ı m ı ? .
27 Ekim
2 . 500 Kişilik Salon Turkmall henüz yeni projelerini ta mamlamış değil. Koruma kurullarının da onayı alınarak tamamlanacak pro jelerden sonra imzalar atılacak ve kul lanım hakkı Aralı k itibarıyla Turkmall'a geçecek. Bakan G ünay, Ayazağa Kültür ve Kongre Merkezi'nin 201 0'a kadar yetiştirilmesini çok önemsiyor. Levent Eyüboğlu da 201 O'a yetiştirmek için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyor. Planlarda ne tür değişiklikler yapılaca ğını bilmiyoruz. Şimdilik kesin olan tek şey i stanbul'un en büyük konser salo nuna sahip kültür merkezinin tamamlan ması için önemli bir adım atıldığı. Eski planlara göre merkezde 2.500 kişilik büyük, 450 kişilik küçük konser salonları, 950 kişilik çok amaçlı salon ve çok sayıda toplantı, sinema salonu nun olacağı n ı biliyoruz. % 85'i bitmiş
YAZAN: GÖKÇE ARAS - ARKiTERA.COM
Suna ve i nan Kıraç Vakfı i stanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Arka Oda Toplantıları", 2008'in ikinci yarısına Prof. Dr. Uğur Tanyeli'nin " Erken Cumhuriyet i stanbul'u Bir M i mari Direnme Odağı mı?" sorusuna cevap aradığı toplantıyla başladı . Tanyeli, Cumhuriyet Dönemi öncesi ve sonrasında i stanbul'un geçirdiği değişiklikleri birçok açıdan özetleyerek başladığı konuşmasına, m imarları n ü l kedeki konumu hakkında bilgilerle ve dönemin i stanbul'undaki m imari faaliyetler ile Ankara'daki m imari anlayış arasında yaptığı kar şılaştırmalarla devam etti. Ö ncelikle uzun yıllar Osmanlı i m paratorluğu'nun başkentliğini yapmış bir metropolle önemli bir taşra kenti arasındaki gerili m i , ikinci olarak ise Erken Cumhuriyet
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
355
M imarlık Tarihi yazarken ülkede tek üsluplu bir anlayıştan bahsetmenin m ümkün olmadığını anlamak zorunda olduğumuzu beli rten Tanyeli, bunun Erken Cumhuriyet Dönemi'nin m imari çoğulculuğunu anlama meselesinden ibaret olduğunu söyleyerek sözlerine başladı. Tanyeli, "Bu olağan çoğulcu luk içinde Doğu Akdeniz'in en önemli m imari üretim odaklarından birisi olan i stanbul'un önemli bir yeri var. i stanbul ve Ankara'daki m i marlığın birbirle rinden farkı olduğunu, birbirleriyle uzlaşmadığını çok keskin bir çizgiyle anlatmayacağım" diyerek konuşması hakkında ipuçları verdi. Tanyel i , ön celikle Erken Cumhuriyet i stanbul'u ile ilgili bilgi vermesi gerektiğini söy leyerek sözlerine devam etti: " Erken Cumhuriyet i stanbul'u hakkındaki ilk veri, i stanbul'un nüfus kaybeden bir yer olduğu. 1 925 - 1 927 arasında nerdey se %30 denebilecek bir nüfus kaybı var. Özellikle Rumların bir terki söz konusu, sadece psikolojik olarak bile burada d u rmanın bir anlamı olmadığını düşünmüşler. Bu terk sırası nda tabii ki Rum m imarlar da gidiyorlar. 1 940'da ise çok az bir artış var. i kinci bir etken ise yönetimseL 1 958 yılına kadar i stanbul'un bir yerel yönetimi yok . Bu, kentin Ankara'dan yönetildiğini gös teriyor. Diğer bir etken ise ekonomik. O dönem merkezi yönetim, kaynakla rını Ankara'daki yönetimsel altyapıya harcıyor. Kamu kaynaklarının önemli bir kısmı Ankara tarafından yutuluyor. Dolayısıyla i stanbul, yüzlerce yıldır ya rarlandığı kaynaklardan yararlanamıyor. 1 929 yılında dünya çapında yaşanan ekonomik buhran da i stanbul'u etkiliyor. Dördüncü veri g rubu ise yapılaşmaya ilişkin. Cumhuriyet'in hemen öncesinde i stanbul birçok yangınla hırpalanıyor, kentin nerdeyse 4/5'i 1 9. yy içinde yanı yor ve kent tekrar planlanıyor. Bu kayıp la bağlantılı olarak i stanbul ahşaptan da vazgeçiyor. Bu da i stanbul'un en planlı kent olduğunu gösteriyor. Beşinci veri grubu duygusal nitelikte. Atatürk, 1 9 1 9 - 1 92 7 arası i stanbul'a gelmeyerek bir nevi i stanbul'u cezalandırıyor. i stiklal Savaşı'na katılanlar katılmayanlara sıcak davranmıyor. i stanbulluların da Ankara'daki yeni iktidara karşı bir hoş nutsuzlukları var. Altıncı veri grubu ise
356
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
mimarlı k hizmeti yapan uzmanların ner deyse tamamının i stanbul'da yaşıyor ol ması. Ankara'yı imar eden m imarlar bile i stanbul'da yaşıyor. Rum m imarların ise önemli bölümünün hayatı i stanbul'da başlıyor, Atina'da sona eriyor. Bütün Türkiye'de serbest çalışan m imarların nerdeyse tamamı i stanbul 'da yaşıyor. Direnmeyi ise birçok mekanizmada görmek mümkün. Bürokrasi içinde bir m uhalefet var. Bu muhalefet, merkezi yönetimin i stanbul içindeki faaliyetleri sırasında vakıflarla karşı karşıya gel mesi şeklinde gerçekleşiyor. Vakıflar sık s ı k mahkelemelerde merkezi yönetimin aleyhine eylemde bulunu yorlar. Mezarlı klar vakıflardan alınıyor, sözgelimi belediyelere veriliyor. Vakıf mülklerinin çeşitli mekanizmalarla satışa çıkarılması gibi durumlar var. H içbir zaman gazetelerde ya da başka bir yer de karşımıza çıkmayan küçük bir direniş söz konusu. Ancak başbakanlık arşiv lerinin derinli klerinde satır aralarında karşımıza çıkan bir direnme var. Vakıflar hemen hiçbir dönemde başarılı ola mıyorlar. Gayr-i müslim gruplar içinde de bir direnme karşı mıza çıkıyor. Aynı dönemde gayri müslim grupların me zarlıklarının kamulaştırılması g ibi çeşitli girişimiere d i renmeye çalıştıkları ve bu nedenlerle de mahkemelerde dava aç tıkları ama hiçbir zaman başarılı sonuç alamad ı kları görülüyor. Erken Dönem Cumhuriyet'in mimari etkinliklerinde sivil toplum düzeyinde bir muhalefetten de söz edilebilir. Ö zellikle Süreyya Paşa'nın çekingen bir liberal m uha lefeti söz konusu. S üreyya Paşa Geç Osmanlı'dan başlayan bir süreçte bir tür liberal sivil toplum önderi gibi çalışı yor. Çeşitli biçimlerde uğraşlar veriyor. Erken Cumhuriyet Dönemi'nde meclis üyeliği ve yasa teklifleri var, bunların çoğu merkezi yönetimin taleplerinin d ı şı nda. i sti mlakların rayiç değer üze rinden değerlendirilmesi gibi bir yasa teklifi var ama kabul edilmiyor. 1 927 yılında, kentsel h izmet altyapı kuruluşla rının merkezi yönetim yerine belediyeye devredilmesi hakkındaki kanun teklifi ise kabul ediliyor. En yoğun muhalefet mimarlı k meslek çevrelerinin muhalefeti. Ankara'daki büyük kamusal yapıların Türk mimarlara verilmediğinden şikayet ediliyor. Bu muhalefet 1 930'1ardan
E k im
2008
1 950'1ere kadar devam ediyor. Arkitekt Dergisi'nin nerdeyse bütün sayılarında bu muhalefet söz konusu. Çekingen bir karşı çıkış var. Bunu açıkça zikredenler pek sevilmeyecek. Yabancı mimarlara neden iş verildiği konusunda bir muha lefet var. M i marların Erken Cumhuriyet yönetimiyle gerilimli bir ilişkilerinin oldu ğunu söylemek pek yanlış değil. Genel basında m imarlık anlamında bir muhalefetten söz etmek ise pek mümkün değil. Çok ender m uhalif sesler çıkıyor. i stanbul bası nında, Ankara'da Hermann Jansen Planı yapıldığı zaman , 'bu plan yanl ış' diye yazılıyor. Ankara'daki Hakimiyet-i Milliye ise 'tamamen yan ıl ıyorlar, dünyaca ünlü bir şehi rci asla yanlış yapmaz' diye bir yazı yayınlıyor. Bir daha da gazete lerde imarla ilgili pek m uhalif bir sesle karşı laşılm ıyor. En sonunda i stanbul burjuvasının üslupsal diyebileceğimiz bir muhalefetinden söz etmek müm kün. Bu, merkezin arkasında durduğu mimari tavırlara katılmamak biçiminde dışa vurulan bir muhalefet. O dönemde merkezi temsil eden güçler hangi üslup sal tavrı öneriyorlarsa, hangi tavrın gün demde olmasını istiyorlarsa, i stanbul m imarisi bunların dışında başka bir mimari yönelimle evriliyor. Ü slupsal homojenlik beklentilerini genellikle görmezden gelerek bir tür pasif direniş gösteriyor. Keskin bir direnmeden bah setmek ise mümkün değil. Vedat Bey'in Büyük Postane Binası'nda görülen ulusalcı romantik bir yönelim esnasında i stanbul'da bu üslüpla yapılmış yapıyla karşılaşmıyorsunuz. i stanbullular ge nellikle birbirinden farklı üsluplara yöne liyorlar. 1 . Ulusal diye adlandırılan dö nemde Art Nouveau'nun 1 920'ye kadar olan uzanımlarını bile görmek mümkün. i stanbul'un bir kesiminde özellikle Rum bölgelerinde bu üslupla karşılaşıyoruz, bunu etnik bir direnme olarak da nitelendirebiliriz. Türkler'in yaşadığı bölgelerde ise oldukça farklı bir mima riyle karşılaşıyoruz. O dönemde çağdaş tekniklerle üretilmiş, ulusalcı tavra hiç de uygun olmayan ama üslupsal tavrının ne olduğunun da altı nı çizemeyeceğimiz örnekler var. 1 930' 1ardan başlayarak Ankara'da bir tür modernist akımın egemen olduğu bir dönem başlıyor. Bu, yönetimin
iftiharla sunduğu bir şey. i stanbul buna da direniyor. i stanbulluların Ankara'da iş yapan m imarlarla çalışmadığı görülü yor, H olzmeister ve Taut'un i stanbul'da nerdeyse hiç yapısı yok. Bu iki mimar da i stanbul'da yaşıyor ama Ankara'da ürün veriyorlar. O dönemde i stanbul'da devletin bu modernist mimarisini bul mak istiyorsanız devletin doğrudan doğ ruya yaptırdığı binalara bakmak gereki yor. Ender örneklerden birisi Bebek'te Ernst Egli'nin yaptığı Devres Villası. O dönemin i stanbul 'unda 1 9 . yy yapısı havası veren yapılar var. Bunlara örnek olarak Teşvikiye Camisi 'nin karşısı ndaki dizi gibi belirgin Art Deco izleri taşıyan yapılar verilebilir. 1 940'1arda merkezi yönetim yeni bir üslupsal yapıdan yana tavrını koyuyor. i stanbul bu dönemde yine bu uslupla yapı yapmıyor. O dö nemde bu şekilde yapılan tek yapı var o da Sedad Hakkı Eldem'in Elmadağ'daki kendi evi. i stanbul, Ankara merkezli olarak üretilen mi mariyi görmezden geli yor. Bunun dikkate alınması gereken bir tarafı var. Erken Cumhuriyet'in homojen ve herkesin üzerinde ortak fikir birliği içinde olduğu bir yer olduğunu düşün me alışkanlığı mızı terk etmemiz gereki yor. Çeşitlilik ve fikir farklılıkları var. O dönem m imarları hem bu mimariyi benimsemiyorlar, hem de yazılarında, ulusalcı mimarlık yapı lması gerektiğini ve kendilerinin de herkesten daha ulu salcı olduğunu yazıyorlar." Toplantının sonunda izleyicilerden gelen soruları yanıtlayan Tanyeli konuşmasına, bu di renme gerçeği n i görmezden gelmernek gerektiğini, bu tür bir çoğ ulculuğun dünyanın her yerinde karşımıza çıktığını ve bunu bugün görmek isterneyişimiz bir sorun olduğunu dile getirerek son verdi .
Pa u l F i n c h ' i n F e s t- i v a l i S o n a E rd i 27 Ekim YAZAN: Ö MER KANIPAK - ARK i TERA.COM
i l k kez bu yıl düzenlenmeye başlayan ve arkasında i ngiltere kökenli Architectural Review ve Architects' J ournal gibi yayınların da sahibi EMAP'nin olduğu World Architecture Festival (WAF)
Ekim
organizasyonu, 24 Ekim Cuma günü yapılan ödül töreni ile sona erdi. Daha çok AJ editörü Paul F inch'in sahiplen diği ve her etkinlikle birebir ilgilendiği organizasyon ilk kez Barselona'da yapıl d ı . Temel olarak 2007 başından itibaren tamamlanmış yapıların ödüllendirilmesi üzerine kurulu festival kalabalık bir jüri mekanizmasının paralel toplantıların ı n yanı sıra devam eden panellerden o l u şuyordu. 63 ülkeden toplam 722 projenin başvurduğu ödül, festivalin çekirdeği idi. i l k iki gün 8 ayrı salonda toplam 1 7 kategoride i kinci elemeye kalan proje ler değerlendirildi. i lan edilen bazı jüri üyelerinin değerlendirmede bulunma ması büyük bir itiraza yol açmaz iken, dağıtılan kataloglarda hangi kategorinin hangi jüri üyesi tarafından değerlendi rildiği yer almadığı için bunu öğrenmek için ancak tüm salonları tek tek ziyaret etmek gerekiyord u . Jüri üyelerinin bü yük bir kısmı ise ikinci elemeye kalan projeleri, jüri toplantılarından hemen önce 722 projenin sergilendiği labirenti andıran sergileme düzeninde inceleme fırsatı bulabildiler. Projelerin sergilenmesi için m imarla ra verilen A2 pafta sınırlamasının, pek çok açıdan yetersiz olduğunu ve doğru değerlendirmenin önünde büyük bir engel oluşturduğu ise katılımcılar açı sından tartışılan konulardan biri idi. Ö te yandan m i marlık basınının daha çok ilgilendiği orta Avrupa ülkeleri, ABD veya Çin'in yanı sıra dünyanın ilk akla gelmeyen pek çok ülkesinden de hatırı sayılır m iktarda proje başvurusu yapıl mış olması, festivalin iyi bir iletişim ağı veya beklenti yarattığını kanıtlıyordu. Türkiye'den Tabanlıoğlu M imarlık (Levent Loft ve Ankara D M C yapıları), Emre Arolat M imarl ı k (Maximum Evler, Kemerlife Evleri, santralistanbul ve i pekyol Fabrikası), Egeli M i marlı k (Oiive G reen Evleri), MARS M imarlık (Süngü Apartmanı), Dizayn Yapı (G1 Housing), Cafer Bozkurt M imarl ı k (Süreyya Operası Restorasyonu ve Merinos Park), Nevzat Sayın M imarlı k (sant ralistanbul ve Umur Matbaası Binası), U ras Dilekçi M imarlık (Prestige Mali), Ö ncüoğlu M i marlı k (365 Alışveriş Merkezi, Ada Alışveriş Merkezi, Cepa Alışveriş Merkezi, Teraspark Alışveriş
Merkezi), Özsoy M i marl ı k (L Binası), Tektonika M imarlık (ODT Ü Kuzey Kıbrıs Yurt Binası), Geomim M imarlık (Akaretler Sıra Evler ve W Oteli), K M i marlık (Gemlik Vergi Binası) ofisle rinin başvuruda bulunduğu ödülde iki proje ikinci elemeye kaldı. Emre Arolat M i marlık'ın i pekyol Tekstil Fabrikası projesi ve Uras Dilekçi'nin Prestige Alışveriş Merkezi'nin j üri önüne çıktığı Ü retim ve Alışveriş kategorilerinde ka zananlar Coophimmelblau'nun BMW Welt Binası (her ne kadar bir üretim yapısı olmasa da) ve Stockholm'deki Winga rdh Architektkontor tarafından tasarlanan K :fem Alışveriş M erkezi kategori birincileri seçildiler. Küresel m i marlığın, sürdürülebirliğin ve iken laşmanın ağı rlıklı olarak tartışıldığı pa nellerin en çok ilgi çekeni hiç şüphesiz Norman Foster'ın da katılacağının du yurulduğu " Mimarlık ve Küresel Durum" adlı ikinci gün oturumu idi. Keynote Addresses adı altında duyurulması na rağmen bir panel şeklinde düzenlenen bu oturumda ilan edilen konuklardan Yung H o Chang'in bulunmaması nedeni i le, Chang'ın yerine Suha Özkan dahi l oldu. Ancak t ü m panelde Foster'dan daha çok Charles Jencks'in daha provakatif ve aktif olduğu gözden kaçmaz iken panelistler dünya mimarl ığının ikonlaşma sendromu ile başetmekte olduğu konusunda hemfikir oldular. Suha Özkan' ı n genç m imarların yaratıcılıklarını yeterince sergileyebilecekleri imkana çok geç kavuşabildikleri görüşüne Foster katılmazken, her yaştan m imarları n aslında ne kadar yaratıcı
2008
-M .-1 o >
�
"'
ıf ""' ..t .-1 .. o
;; ::;;
o ,..
c: ':ı Cl
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
357
o l u p olmadıklarını sorgulamaları gerek tiği konusunda hem Foster hem Jencks anlaştılar. Foster özellikle ödül başvuruları için m imarların yollamış olduğu A2 pahala rın hemen hemen hepsinin aynı düzen de tasarlanmış olmasını örnek göstere rek mimarların gerçekten yaratıcı olup olmadıklarını bir kez daha düşünmeleri gerektiğini ima etti. Jencks ise nere deyse tüm başvurularda kullanılan bina fotoğraflarının öğleden sonra 3 civarı, masmavi bir gökyüzü altında ve nere deyse içinde hiç insan bulunmayan bir anda çekilmesinin küreselleşen m i marlı ğın bir göstergesi olduğunu ifade etti. Öte yandan festivalin kendisinin, sü per jüri(!) oluşturduktan sonra dünyanı n en süper ( ! ) binasını seçmeye çalış masının da ikenlaşma ve küreselleşme sendromuna katkıda bulunduğu çok da fazla tartışılmadan ve izleyicilere söz hakkı verilmeden panel sona erdi. Neyse ki, ödül töreni gecesi pek çok kişinin korktuğu gibi, büyük ödül ikon m imarların eserleri yerine, i rianda kö ken l i G rafton Architects'in M ilane'daki Luigi Bocconi Ü niversite binasına verilerek Charles Jencks, Suha Özkan, Robert Stern, Richard Burdett ve Ceci l Balmond 'dan oluşan süper jüri b i r an lamda kendilerine gelebilecek eleştirile ri önlemiş oldu. Gerek panellerde gerekse son günkü j üri toplantısında salondaki izleyicilere söz hakkı verilmemesi ise festivalin aktif katılı mcı bir ortamdan çok izlemeye dayalı pasif bir ortam yaratması na, do layısı ile kimi zaman festivale gelenlerin
358
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
bir kısm ı n ı n gün içinde kendilerini Barselona sokaklarına atmalarına ne den oldu. Sponsorluk mekanizması ile de desteklenen ödüllerde kimi kategorilerin (pleasure gibi) anlamı ciddi anlamda eleştirilirken , bazı yapıların iki kategoride birden değerlendirilmesi, kimi yapıların ise aslında değerlendirildiği kategoriye ait olmaması da izleyenlerce tenkit edildi. Ü ç ana spansorun bulunduğu fes tivalde, ayrıca mimarlar tarafından önerilen super ürün (!)lerin koridorlarda sergilendiği 19 ayrı firma da festivale destek verdi. Bu firmalar arasındaki tek Türk firması ise Kaleseramik, Reptile ve Sinterflex ürünlerini 3 gün boyunca festival izleyicilerine gösterme şansı n ı e l d e etti. G ü n boyu devam eden ödül j ürileri toplantıları , m imarlar arasındaki genel m imarlık konularının tartışıldığı paneller, beş üniversitenin öğrencile rinin katıldığı Charrette ( i spanya San Pablo Ü niversitesi, festival i spanya'da düzenlenmesine ve önceden katılacağı ilan edilmesine rağmen katılmayan tek okuldu), 1 2 yüksek binanın sergilendiği mini sergi ve 722 projenin sergilendiği ödül başvuruları sergisi ile yine sadece mimarlar için m imarlar arasında bir et kinlik daha organize edilmiş oldu. Her an m ikrafonda veya sahnede ev sahipliğinin yanı sıra işin başında olduğunu da gösteren Paul Finch ve koridorlarda acele ile bir yere yetiş meye çalışan ve Finch'in ricaları ile festivali himayesi altına aldığını hisset tiren Narman Foster ile üç gün süren etkinlik, yüksek giriş ücretlerine rağmen vaat ettiği festival havasından çok, i l h a m vermeyen , k i m i zaman bunaltıcı
E k im
3: .... 3
�
::'
"'
'11 (!)
"' -+ 1-'· < o 1-' ....
2008
ve sadece mimarlığın ciddi varlığının koridorlarda ve salonlarda havada ası l ı durduğu, üç g ü n l ü k bir mesleki kongre gibi h issedildi. Barselona'da etkisi ve varlığı hiç hissedilmeyen festivalin, ulus lararası alanda talep görmesi ise orga nizasyonun hemen hemen her ülkeden dahil ettiği mesleki medya yayı nların ı n v e EMAP'nin yaygın uluslararası mecra ları sayesinde gerçekleşmişti. Yaklaşık 1 . 500 kişinin izlediği bu ilk festivali n gelecek sene ne zaman v e hangi şehi r de yapılacağı ise ne açılışta ne de fes tivalin son etkinliği olan ödül töreninde açıklanmadı.
Da n y a l Te vfi k Çipe r ' i Ka y b et- t- i k 27 Ekim
1 932 i stanbul doğum l u , Ankara Ostim i ş Merkezi, Özkanlar Evi (Gemi Ev), Erzincan Otobüs Terminali, Ersan Yavuz Evi, Akşehir Otobüs Terminal i , Yavuz Cengiz Evi g i b i yapılarıyla bilinen
usta mimar Danyal Tevfik Çiper, 25 Ekim 2008 Cumartesi günü hayata göz lerini yumdu. Çiper'in cenazesi 27 Ekim 2008 Pazartesi günü öğle namazı nın ardı ndan Ankara Kocatepe Cami 'den kaldırılacak. Uygulamacı mimarlar arasında Danyal Çiper gibi tasarladığı binalarla gurur duyan ve seven az sayı da m i mar olduğu söylenebilir. Bunda en büyük etken okuldan mezun olduktan sonra kendi bürosunu kurmuş olmasına karşın uygulayacağı projeler konusunda seçici olması ve ancak kendi mimarı anlayışı kabul görüyorsa işi kabul et mesidir. M i marlık büroları nın hayatta kalma savaşı verdiği günümüzde bu tür bir tutarlılığı sürdürmek zor ancak her ne olursa olsun işi yapmak amacıyla yapılan binalar ve mimarların verdiği ödünler sonucunda m imari değerler ve buna bağ lı olarak m i marlı k mesleğinin saygınlığı da gittikçe kayboluyor. Selda Başbuğoğlu, M imarl ık, 264, 1 995.
Ma ç k a Pa l a s Ta r i h i n d e Ot- e l Dö n em i Ba ş l ı y o r ı.. (!) c.
<3.
"" :ı:! >
{!!. ,....
o
� g
27 Ekim, Hürriyet YAZAN: AYTEN SER i N
Tarihi Maçka Palas binası, konut olarak yapılmıştı. Sonra banka genel merkezi oldu. i ki hafta sonra ise yeni bir işlevle yeniden kapılarını açacak: Hyatt G rubu'nun bir oteli olacak. Kaldığı otele bir gecede ne kadar verdiğini önemsemeyecek kadar parası olanların , sakin v e gözlerden uzak olmayı sevenle rin oteli. Amerikalı mimar Randy Gerner, eski dokuyu koruyup modernize etmiş. i çeride ceviz, bej ve grinin hakim oldu ğ u şık bir dekorasyon var. Otel, gökde len oteliere kıyasla dışardan küçük gibi görünüyor ama 90 odaya ve geniş iç mekaniara sahip. Maçka Palas 1 922'de toplu konut olarak yapılmış, tipik mimariye sahip, etkileyici bir bina. Apartmanın daireleri yıllarca konut olarak kullan ıldı. Sonra restore edildi ve banka genel merkezi oldu, altında şık dükkanlar açıldı. Bina bir süre önce yeniden kapand ı , aylar süren çalışmalardan sonra şimdi yeni yüzüyle otel olarak açılmaya hazır lanıyor. Bu otelin adı Park Hyatt Maçka
Ekim Palas olacak. Otelin Genel M üdürü Tashi Takang binada iki yıldır süren restorasyonun getireceklerini şöyle anlatıyor: " Biz onu, otel olarak tekrar toplumun bir parçası haline getiriyoruz. i stanbul halkına neredeyse 24 saat süren bir hizmet sunacağız. Daha önce banka idi ve şimdi yaşayan kültürün bir parçası haline geliyor. Bu tarihi önemi olan binaya yeniden hayat vermekten büyük onur duyuyoruz."
Ta rihi Binada Çağdaş Konfor Binanın dışı aynen korunurken için de hemen herşey yenilendi. Amerikalı m imar Randy Gerner'in de ilk otel tec rübesi bu bina. Takang restorasyon sü recini şöyle anlatıyor: "Tüm amaç, otele rezidans havası vermekti. M imarımız binaya, tarihi görünümünü koruyarak modern bir dokunuş yapmak isted i . Odaların bir bölümü hala eski görünümünde, tavanlar, avizeler orijinal şekli n i koruyor, yani binanın ruhu ile çağdaş ruh harmaniandı ve bu, çok göze sokulmayan bir şekilde yapıldı. Biz konuklarımıza tarihi bir binada çağdaş konforu sunmak istiyoruz. " Art-Deco binada otelin lobisi daha girişte müşterileri geniş bir bar edasıyla karşılıyor. Oturma bölümlerinin kenar larına arkideler yerleştirilmiş. M imar Gerner'in bir dönem görüp etkilendiği i spanyol tarzı koltuklar tek tek merdiven basarnaklarına yerleştirilmiş.
Spa He r ke s i n Ke ndi Od asında Otelde 9 0 oda var, bunların 1 0'u süit, 50'si delüks, ama burada delüks odalardan, standart oda olarak bahse diliyor. Her katta 17 oda var ve her oda birbirinden farklı . En üst katta ise 5 süit oda bulunuyor, bunlardan biri presiden tial süit. Otelin en önemli özelliklerinden biri da S PA odaları. Bunlardan 25 tane bulunuyor. Bu odaların genişlikleri 52- 65 metrekare arasında. Takang bu odalarda banyoya verdikleri önemi şöy le anlatıyor: " N ormalde banyo yapmak herkes için bir gereklilik ama biz burada gerekliliği hoş bir tecrübeye çevirmek istiyoruz. SPA banyolarımızda mini hamam , buhar banyosu, duş bölümü, küvet ve
ışık banyosu (terapisi) imkanı var. S PA hissini misafirlerimize odalarında yaşat mak istiyoruz." Işık banyosu ilginç bir terapi yöntemi . Kişi uzaktan kumanda ile küvetin içindeyken banyoya değişik renkte ışıklar verebiliyor. Takang ışığın beyni ve vücudu uyardığını söylüyor. Banyo zemini yerden ısıtmal ı , Türk hamamını müşteriler kendi odasında yaşaması için sadece oturma ve kurna kısmıyla buraya konmuş Banyo küve tinde yatarken kitap okuma detayı bile düşünülmüş. Banyoda kozmetikler veya i laçlar için soğutmal ı bir dolap da var. i ki ayrı lavoba bulunuyor ve küçük olanda çeşmeden filtre edilmiş, içilebilir hale getirilmiş su akıyor. Otelin bunu kullanma sebeplerinden biri de plastik şişe kullanımını azaltmak, Takang "Her odaya günde iki şişe su koyarsanız günde 1 80 atık pet şişe çıkar, bunu azaltmak istedik" diyor.
Ev Gibi Ama Ot-el Kon foru Va r Odalar tasarianırken düşünülen en önemli şey kendinizi evinizde gibi hissettirmek olmuş. Bu yüzden otel misafirleri odaya girerken kapıyı açtı ğ ında girişte doğrudan yatak bölümünü değil bir ev g i rişi gibi holü görüyorlar. Sanyoda Türk traverteni, mobi lyalarda doğal ceviz kaplama kullanılmış. Oda mobilyaları otel için özel tasarlanmış. Koltuklar, şifonyer ve hatta televizyon ayağı bile özel tasarım. Prizler masa dan çıkan özel tasarı mlı bir panelde bir araya toplanmış. Panel masanın içine gizlenebildiği için de görüntüyü bozmu yor. Otelin odalarında ve koridorlarında Ara G üler'in çektiği birçok fotoğraf var. Koridor kolonları binanı n orijinal halindeki gibi aynen yeniden imal edil miş. Kartonpiyerler, kalıpları çıkarılarak yeniden orijinal binadaki gibi yapılmış. Parkeler hatta duvarın boya rengi bile binanın konut olarak kullandığı dönem dekiyle aynı tonlarda seçilmiş. Otelde ceviz renginin ağırlığı hissedi liyor. Gri, bej ve ceviz kombine edilmiş. Odalarda yatak bölümlerinde eski doku korunmaya çalışılmış sadece banyo bölümleri yen i . Binanın mimari ekibi eski fotoğraflarda gördükleri avi zelerin benzerini bulabilmek için hayli uğraşmış.
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
359
Feng S h u i' ye Uyg u n Açık Böl ü m Aradıkları müşteri , hem parası olan hem de çok fazla görünmek istemeyen bir kitle. Takang " Bu rada hem kendileri ni evlerinde gibi hissedecekler, hem de iyi bir otelin tüm imkanlarından ve hiz metlerinden faydalanabilecekler" diyor. Park Hyatt Maçta Palas'ın, i stanbul'da sürekli yaşayanları belki de en çok ilgilendirecek kısmı The Prime isimli restoran bar. Burası aynı zaman da otelin yüzme havuzunun da bulun duğu açık bir bölüme sahip. Takang burada Feng Shui terimlerine göre tüm elementlerin var olduğunu söylüyor: Avizelerde asılacak mumlarla ateş, çiçek düzenleme bölümü sayesinde toprak, dekorasyon ile ağaç, havuz sa yesinde su ve açı k hava nedeniyle hava. Restoranda vurgu yemeği n üzerinde, bu yüzden tabaklar bile dümdüz beyaz. Teras katı, binanın konut olarak kulla nıldığı dönemde hizmetiiierin katıymış. Ama şimdi The Terraca adlı bir restoran bar, Boğaz manzarasıyla konukları ağır layacak.
Tibet- Asıllı İsviç reli
Park Hyatt Maçka Palas i stanbul Genel M üdürü Tashi Takang Tibet asıllı bir i sviçreli. N isan ayından beri Türkiye'de. Daha önce Hyatt Regency'nin Varşova Oteli 'nde genel müdür yard ımcısı olan Takang artık Türkiye'deki otelin başında. Türkiye'deki dostluk havasından çok hoşlanmış, " Herkes yabancılara yardım cı oluyor, temel insani değerler kaybol mamış" diyor.
Abd ü l h a k Hamid ve Ke rime Nad i r Bu rada Kalmışt-ı
20. yüzyılın başında i stanbul'da daire daire kiraya verilmek üzere apartman olarak yapılan ilk binalardan biri Maçka Palas. Türkiye'ye demiryolu müteah hitliği yapmak için gelen Vincenzo Caivano tarafından 1 922 yılında i talyan asıllı mimar Guilio Mangeri'ye yaptırıldı. 1 849 yılı nda i stanbul'a göçen italyan levanten bir ailenin torunu olan M ongeri, Maçka Palas'ı yaparken M ilano sarayla rından etkilendi. Birinci U lusal M imarl ı k Dönemi olarak tanımlanan akımın öncü
360
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
mimarlarından olan Mangeri'nin inşa ettiği Maçka Palas, yapıldığı senelerde civarın en yüksek, en büyük binasıydı . Yapıldığı dönemde karşısında i talyan Konsolosluğu (şu anda Maçka Teknik Meslek Lisesi) vardı ve buraya gelen diplomat veya misafirlerin Maçka Palas'ı kullanacağı düşünülmüştü. Ama kısa süre sonra Cumhuriyet ilan edilip başkent Ankara'ya taşınınca ve bü yükelçilikler bir bir Ankara'ya gidince bina asla bu amaç için kullanılamad ı . Vincenzo Caivano'nun 1 96 7 'de ölümüy le Maçka Palas'ın idaresi oğlu Achille Caivano'ya geçti. Caivano, eşi Jozette ile Büyükada'dan Maçka Palas'a taşındı, ancak bina eski i htişamı n ı kay betmeye başlad ı . Bahçesi 1 972 yıl ında i brahim Polat'a satılan Maçka Palas'ın tenis kortu bir süre sonra otopark oldu, alt katları dükkan olarak kiralandı. Maçka Palas'ı 1 994 sonunda Doğuş Holding satın ald ı . Doğuş Holding bu rayı önce banka yönetim merkezi olarak kullanmak üzere restore etti, şimdi de otel yapıyor. Bina, Kasım başında açı lacak. Ü nlü romancı Kerime Nadir, Türk müziğinin ünlü çifti Fahire- Refik Fersan, şair Abdülhak Hamid Tarhan, gökbi limci Abdülfeyyaz Tevfik Yergök, cum huriyetin yetiştirdiği ilk operatörlerden Doktor Hazım Bumin, i stiklal Marşı'nın bestecisi Osman Zeki Ü ngör, ses sanatkarı Necmi Rıza Bey, 1 950'1erde Demokrat Parti i stanbul M i l letvekili Salih Fuad Keçeci, Turgay Şeren, i l k spor spikeri Sait Çelebi, Prens Reşit Benayat, i ttihat ve Terakki'nin maliye nazı riarından ve Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Tahir Erer, Maçka Palas'ın ünlü kiracıları arasındayd ı . Abdülhak Hamid Tarhan'ın odası otelde de müze olarak korunacak.
R u h r Bö l g e s i n i Ba ş a r ı y l a Dö n ü ş t- ü r e n P roj e n i n Sı rla rı 28 Ekim
YAZAN: BURCU KARABAŞ - ARKiTERA.COM
Arkitera M i marl ı k M erkezi 'nin VitrA, Siemens Ev Aletleri ve Emlak Konut GYO ana sponsorluğunda düzenlediği ArkiPARC 2008, m imarlık, gayrimenkul
Ek im
2006
ve i nşaat sektörlerini bir araya getirdiği ortak platformda kentsel dönüşüm uzmanlarının fikir paylaşımına sahne oldu. " M etropolitan Planlama Deneyimleri & i stanbul Tecrübesi" panelinde Ruhr Bölgesi'ndeki deneyimlerini aktaran M ichael Schwarze- Rodrian, sürdürü lebilir kent gelişimi, endüstriyel miras ve dönüşüm alanları ile bölgesel park lar hakkında otorite sahibi bir peyzaj m i marı. Endüstriyel alan dönüşümleri konusunda tüm dünyaya örnek olan Almanya'daki Ruhr Bölgesi için hazır lanan Emscher Landschaftspark 2010 projesinin master plan direktörlüğünü yürüten Schwarze- Rodrian , aynı za manda 1 980'li yılların başından beri Ruhr'da yaşıyor. 2007 yıl ından bu yana ise yeni kurulan Ruhr Bölgesel Geliştirme Ajansı Metropoleruhr G m b H 'da proje yürütücülüğü yapıyor. Emscher Landschaftspark 201 O pro jesini başlangıcından beri yönlendiren Schwarze- Rodrian, bu master plan dahilinde ekonomik değişime dayanan sürdürülebilir bir kentsel doku yaratma amacıyla 20 kenti ve yerel kuruluşları aynı platformda buluşturmasıyla dikkat çekiyor. Farklı stratejilerin bir araya getirilmesi sonucunda gerçekleştirilen bu projeler, tüm dünyaya kentsel kalite ve endüstriyel alanların yerel dönüşümü konularında örnek olmaya devam edi-
N
o f-' f-' <
"'
�
fo'· :ı
m "' "' "' :ı
'-.. "Tl o -+ o
CO< .,
o �
:;:: 1-' n
yor. Schwarze- Rodrian, ayrıca peyzaj m imarl ığının kentsel tasarım disiplinleri arasında sahip olduğu konumun algılan ması ve asl ı nda tüm tasarım ve planla ma dalları nın hem birbirleriyle, hem de özel sektörle entegre bir çalışma içinde olması zorunluluğunun farkedilmesi açı sı ndan da önemli sözler söyleyen bir uz man. ArkiPARC 2008'in konuğu olarak i stanbul'a gelen Schwarze- Rodrian'la Ruhr Bölgesi hakkında konuştuk ve bölgede gerçekleşti rilen başarılı proje nin temelini oluşturan koordinasyondan bahsetti k.
g- BU RCU KARABAŞ: Ruhr Bölgesi'nde � gerçekleştirilen dönüşüm proje � sinde 20 kentin koordi nasyo n u n u
:r
� sağ ladınız. Bu old u kça karmaşık � bir süreç olmalı, ya da en azından "' � şu anda Türkiye'de böyle algılan ıyor. g_ Bu i letişimi sağlamanın önemli nok., �- taları nelerdi?
:ı
MICHAEL SCHWARZE-RODRIAN: Aslında Ruhr Bölgesi'nde toplam 53 kent bulunuyor. 90'lı yıllarda düzenlenen U luslararası Bina Sergisi ( I BA l nternationale Bauausstellung) sırasın da 1 BA ve Emscher Landschaftspark organizasyonları, bu kentlerden 1 7 'sini içeriyordu. IBA, 1 999 yılında sona er diğinde ise 3 kent daha katıldı ve yerel parkın gelişiminde yer almak istediklerini
E k im 2008 beli rtti. Bahsettiğiniz 20 kent böylece bir araya gelmiş oldu. Ancak bu 20 kent bölgedeki tüm kentlerin sayısının neredeyse yarısı demek. Anlatmak iste diğim, bu çalışman ın zorlayıcı ve resmi bir anlaşmalar süreci sonunda ortaya çıkmad ı ğ ı . Aksine, tamamen özgür iradeyle karar verilen, proje odaklı bir çalışma söz konusu. Bu nedenle de, farklı kentler arasındaki koordinasyon da resmi aşamalarla ve bürokratik kurallarla değil, gayriresmi bir şekilde oluşturulan takı mlarla sağ landı. Farklı stratejiler entegre edildi. Yani , şu anda projeye dahil olan 20 kent, kendi istekleriyle orada bulunuyor ve çalışıyor. Birinci önemli nokta bu. Ayrıca, 20 kenti aynı noktada buluş turmak, her kentin yapısına özel olarak gösterilen ilgi ve saygıyla mümkün. Şehirlerden her biri, kendi başına bir paydaş niteliğinde. Bu süreci yürütmek için her kentin kendine özgü çalışma alanları , nitelikleri, eksiklikleri ve problemlerini iyi tanımalı ve kendimi bu açıdan yeterli h issetme l iydi m . i kinci öneml i nokta, projenin h e r parça sıyla kendi başına tek bir projeymiş gibi özenli bir şekilde i lgilenmek. Ü çüncü önemli nokta ise tabii ki şeffaflık. Birçok ortağı olan büyük bir projede başarılı olman ın yolu kesinlikle şeffaf bir süreç yaratmak. Sadece beni m kentler hakkında bilgi sahibi olmam yetmiyor, ayrıca her kent teki yönetim birimleri ve bireyler de beni m ne yapmakta olduğum hakkında açıkça bilgi sahibi olmalı. H içbir yetki l inin bir diğerinden bilgi veya gelişme saklamadı ğ ı , kulis çalışmalarının olma dığı bir ortamdan bahsediyorum. Çünkü gerçekleştirilen proje, kamuya ait. BK: Bu gerçekten de önemli ve Türkiye'de sürekli g ündemde olan bir konu. Bahsettiğ iniz şeffaflığa nasıl u laşıyorsunuz? MS: Görevim bu 20 kent arasında mo deratörlü k yapmak olarak tan ımlanıyor, evet. Ancak bu görevin en önemli bile şenleri de şeffaflığa ulaşmak için yapı lan bildiriler. Sürecin ilerleyişi hakkı nda kamuyu kesintisiz olarak bilgilendirmek. Elde edilen ara sonuçlar hakkında bildiriler yayınlamak ve hazırlanan bu
protokolleri tüm paydaşiara ulaştırmak. Paydaş kentlerin iletişim kurabileceği platformlar hazırlamak. Tüm bunlar, şeffaflığı oluşturuyor. Özellikle üzerinde d urmam gereken bir nokta ise bu iletişi min "zamanında" sağlanması gerektiği. Çünkü şeffaflık geciktirildiğinde özelliği ni yitiriyor. Projenin başlangıcından iti baren bu şeffaflık yakalanmalı. i lerleyen aşamalarda iletişimi sağlıyor görünseniz bile amacına ulaşmayacaktır. Kam unun gerçek anlamda projeye katılımı, ancak bu şekilde sağlanabilir. BK: Sunumu nuzda özel likle üze rinde durduğunuz noktalardan biri de endüstriyel mirastı. Endüstriyel m i rasın bir kentin kimliğini oluştur duğunun a ltını çizdiniz. Dolayısıyla kentin barındırdığı po tansiyel de temelini bu kimlikten a l m ıyor mu? M S : Evet, Ruhr Bölgesi'nde gerçekleş tirdiğimiz projeye baktığımızda da ana hedefin bu potansiyelin açığa çıkarılma sı olduğu görülebilir. ArkiPARC 2008'e katılmak için geldiğim i stanbul'da gün demdeki yapı ve bölgeleri ziyaret etme şansım oldu. santralistanbul da bunlar dan biri. Endüstriyel kimliğin oldukça önemli bir göstergesi olan bu yapının korunarak farklı fonksiyonlar üstlendiği ni görmek beni çok m utlu etti. BK: Asl ında santra lista nbul gibi örneklere pek fazla rastlad ı ğ ı m ı z söylenemez. End üstriyel tesis ve alanların kullanım sonrası terked il mesi ve bu alanlardan "uta n ı l a rak", arazinin bir an önce "yeşille örtüi meye çalışıl ması" ise sürekli tekrar layan gelişmeler a rasında. Old u kça büyük bir endüstriyel m i ras alanının düzen lenmesinde yöneticilik ya pmış bir peyzaj mimarı olara k bu konuda ne düşünüyorsunuz? MS: Bir bölgede yapılacak düzenle meler, elbette o bölgenin öne çıkan özelliklerine göre şekilleniyor. Ruhr'da endüstriyel üretim amacıyla kullanı lan alanlar ve endüstri devriminin bölgedeki kal ıntıları, bildiğiniz gibi oldukça bas kın. Tüm bunları yok sayarak yapılacak sıradan bir bitkilendirme projesi, kentin kimliğini yok etmek anlam ına gelirdi. Tarihi değerler de bu bağlamda öne
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
361
çıkıyor. Ruhr Bölgesi'ndeki endüstriyel m i rasın tarihi önemi de bölge için olduk ça yüksekti. BK: Bu tip dönüşüm projelerinde ala n ı n eski fonksiyonunun ne derecede korunması gerektiğ i n i düşünüyorsu nuz? Yani dönüşü mün s ı n ı rı olmalı mı? M S : Geçtiğimiz günkü " M etropolitan Planlama Deneyimleri ve i stanbul Tecrübesi" başlıklı panelde, " Yavaş dü şün, h ızlı hareket et" (Think slowly, act quickly) cümlesi kullanıldı. Bu felsefeyi , tarihi yapı v e endüstriyel mirası e l e alma bağlamı nda yorumlarsak, bir benzerini de 90'1ı yıllarda dönüşüm çalışmaları başlatılmış olan Ruhr Bölgesi'nin yakla şım ında da bulabiliriz: "Bugün yıktığım bir şey için yarın yeni fikirler üretme tırsatım olamaz". Gerektiği gibi dönüş türebil mek için iyi bir fikir bulana kadar alanı olduğu gibi bı rakmak, " hiçbir fikrim olmadığı için yıkıp temizlemeliyim" g i bi bir anlayıştan çok daha sağlıklı ve doğrudur. Bu i stanbul için de oldukça önemli bir nokta. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmayı amaçlayan bu kentte boş alan bulabilmek artık mü mkün değil . Büyük bir kültür ve tarih birikimi söz konusu. Sonuç olarak, bir yerleri "temizlemeye" başlamadan önce iyi ve çok düşünmek gerekiyor. Elbette eski fonksiyonun korunması n ı , aşılmaması gereken bir tabu olarak yorumlamıyo rum, demek istediğim farklı ve yen i fikir lerin aranması gerektiği. Sizin de bahsettiğiniz gibi, yeni fikirlere ulaşabilmek için kentin şeki l l enmesi nde söz sahibi olan a ktörler a rasındaki i letişim old u kça önem li. Türkiye'de i l k kez m i marlık, inşaat ve gayri menkul sektörlerini bir araya getiren ArkiPARC 2008 hakkında ne düşün üyorsunuz? MS: Bu soru nlar için, kamusal ve özel oluşumların gerçekten bir araya ge leceği bir platform dışında bir çözüm olabileceğine inanmıyorum. Kent, diğer özelliklerinin yanı sıra, bu sektörlerin paydaşı olduğu bir pazar olarak al gı lanmalı ve bu paydaşlar arasındaki ilişkileri düzenlemenin de tüm oluşumun önemli bir parçası olduğu unutulmamalı. Ark i PARC 2008, bu nedenle özel ve kamusal sektörün bir araya gelerek BK:
362
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
E k im
2008
"
i letişim kurmayı amaçladığı bir platform olarak önem taşıyor. Ayrıca, bu farkl ı aktörlerin kendilerini en iyi şeki lde temsil edebilecek yetkililerin söz sahibi olarak seçilmesi de, organizasyonun profesyonelce ele alındığını gösteriyor. Tıpkı şirketlerin ürünlerini tanıtması gibi, m imarları n, peyzaj m imarların ı n ve plancıların projelerin i bir rekabet orta m ında tanıtabilmesine zemin hazırlamak gerekiyor. Çünkü bu yöntem, bir bölge için hazırlanan en başarı lı dönüşüm projesinin diğerleri arasından seçilme sini sağlar. Başkalarıyla bir rekabet ortamı içindey ken veya bir yarışmaya katıl ıyorken nasıl çaba gösteriliyorsa, kentsel dönüşüm projeleri için de aynı çaba ve özenle çalışı imalı ve farklı alternatifler ü retilmeli. Eğer yetki sadece devlette, mimarlarda veya bir diğer meslek grubunda olursa hep aynı sorunların ele alındığı tartış malardan öteye gidilemez. Ancak farklı disiplinlerin ve farklı toplumsal görüşle rin bir araya geldiği ortamlarda çözüm üretilebilir. Hiç çaba gösterilmediği sürece ise bu disiplinler asla bir araya gelmez ve süreç kendi kendine işlemeye devam eder. Bu yüzden ArkiPARC 2008 gibi buluşma platformları, mutlaka bilinçli şekilde ve profesyonel bir yaklaşımla hazırlanmak zorunda. BK: Verd i ğ i n i z bi lgiler ve paylaştığ ı nız deneyi m leriniz i ç i n çok teşekkür ederiz. B i r peyzaj mimarı olarak siz· den bunları duymanın ilham verici olacağına inanıyorum. M S : Ben teşekkür ederim . Peyzaj mimarlığı eğitimi aldı m , peyzaj mimarı ve plancısıyım. Başlangıçta sadece yaşadığımız mekanların nasıl şekillen dirilebileceği üzerine kafa yoruyordum. Zamanla anladığım şey ise, çoğunluğun bu konuyla doğrudan ilgilenmediği oldu. " Nasıl kentsel mekanlar istiyoruz?" sorusuna adeta bir ürün pazarlıyormuş gibi cevap araman ın ve farklı paydaşları sürece dahil etmenin doğru olduğunu farketti m. Bir kentsel alan tasarı mının gerçekten iyi olduğu konusunda bir yatırımcıyı ikna edebilecek duruma geldiğim anda da, doğru yaklaşı mların gerçekleştirile bileceği n i anladım.
Uç U s t-aya Cumh u rba ş ka n l ı ğ ı Bü y ü k Ö d ü l ü
Alôeddin Yavaşca
30 Ekim, Zaman
Türk kültür ve sanatına önemli katkıda bu lunan isimlere verilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ö dülü'nün bu yılki sahipleri yazar Yaşar Kemal, mi mar Turgut Cansever ile müzik dalında Alaeddin Yavaşca oldu. Cumhurbaşkanl ı ğ ı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, bu sene, edebiyat da l ında Yaşar Kemal, m i mari dalında Turgut Cansever ve müzik dalında Dr. Alaeddin Yavaşca'ya verildi. Cumhurbaşkanı Abdullah G ü l , Doğan H ızlan, Beşir Ayvazoğl u , Prof. Dr. Mustafa i sen, M. Emin Kuz, H. Gürcan Türkoğlu, H. Ahmet Sever, Zeynep Damla Gürel 'den oluşan değerlendi rme kurulunun önerisi üzerine, ödüllerin Yaşar Kemal, Turgut Cansever ve Alaeddin Yavaşca'ya verilmesini uygun gördü. Ödüller, Türk kültür ve sanat yaşa mına önemli katkı larda bulunan, kültür ve sanatının yücelmesine çalışan Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişiler ile kurumlara, devlet adına onudandırmak ve özendirmek amacıyla veriliyor. Geçtiğimiz yıl verilmeyen ödüller, Abdullah Gül'ün talimatıyla bundan sonra her yıl kültür ve sanatın farklı dallarında verilecek. Ödül töreni daha sonra duyurulacak bir tarihte Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilecek. i lk romanı " i nce Memed" ile tan ınan ve eserleri dünyanın birçok diline çev rilen yazar Yaşar Kemal, 1 993 yılında da Kültür Bakanlığı Büyük Ö dülü'nü almıştı . Binboğalar Efsanesi, Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Yer Demir Gök Bakır'ın yazarı olan Kemal, 40'a yakın ulusal ve uluslararası ödülün de sahibi. M i marlık dalında ödüle layık görülen Turgut Cansever, d ünyada Ağa Han M i marlı k Ödülü'ne üç kez layık görülen tek isim. Cansever, 2005 yılı nda da Kültür Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ö dülü almıştı. M üzik dalında ödül alan Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca'nın 600'den fazla bestesi bulunuyor. Yavaşca, solist, koro yöneticisi ve öğretim görevlisi olarak 60 yıldır Türk müziğine hizmet veriyor.
" Ö dülü, 60 senelik bir mazi içerisinde hekimliğimin yanı başında Türk kültürü nün önemli bir dalı olan Türk musikisine hem solist olarak, hem koro şefi olarak hem de hizmet adamı olarak geçirdiğim yılların muhasalası olarak kabul ediyo rum. Lütfetmişler, bu hizmetleri nazar-ı itibara almışlar. Bu yaşımda böyle bir iltifatla karşılaşışım bende derin bir şevk yarattı. Tekrar gençleştim herhal de. Bundan sonra hizmetlerime hizmet katmak için Mevlamın vereceği ömürle bir şeyler yapmaya çal ışacağ ı m ."
Yaş a r Kemal
"Bu ödülün bana verilmesini, Türkiye'de siyasal duruşun, barış ve insan hakları mücadelesinin d ışlanma ması konusunun ve toplumsal barışa giden yolun açı lmak üzere olduğunun bir işareti olarak görmek istiyorum . Bu ödülün siyaset ve partilerüstü bir kurum olan Cumhurbaşkanlığı tarafından veril mesi bu açıdan ümidimi güçlendiriyor."
E k im
Tu rgut" Can seve r
Dünyada Ağa Han M imarlık Ö dülü'nü üç kez alan tek mimar olan ve gazete mizin eski yazarlarından bilge mimar Turgut Cansever, uzun süredir rahatsız olduğu ve tedavi gördüğü için ödülle ilgili duygularını bizimle paylaşamadı .
Japon E s "t e "t i ğ i n i n 8 Be l i rt- i s i
31 Ekim, nextmaruni, Wikipedia, Mongabay.com, Stanford Encyclopedia of Philosophy
DERLEYEN: GÜL KESKiN, PlNAR SEYREK • ARKiTERA.COM
Japon mimarisi nin dönüm noktas ı , Batı in şaat teknikleri, malzemeleri ve stillerinin ülkeye girmesiyle yaşandı. Japonya'da geleneksel stille tezatlık yaratan yeni çe· lik ve beton yapıların inşa edilmeye baş lanmasıyla, dünya genelinde de Japon mimarisi etkisini, özellikle ağır tapınak ların çatılarındaki çıkma prensiplerine aşinalığı nedeniyle modern gökedelen tasarımlarında gösterdi. Modern m imarinin önde gelen isimle· rinden Frank Lloyd Wright'un mekansal kurgusundan önemli ölçüde etkilendiği Japon mimarisi, 20. yüzyılın sonlarına kadar özellikle konutlarda ve dini yapı larda kullanılmaya devam edildi. Tokyo gibi Japon kentlerinde yük· selen modern gökdelenler ise, Batı kültürünü özümsediklerinin ve modern Batı formlarına geçişin bir gösterge siydi. Japonya M u kogawa Ü niversitesi M i marlı k Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Shigeyuki Okazaki 30 Ekim 2008 tarihinde Bahçeşehir Ü niversitesi 'nde Frank Lloyd Wright gibi modernizmin önde gelen isimlerinin tasarımları nda
2008
önemli ölçüde etkilendigi Japon mi marisindeki estetik kuralları ve Japon mekanını tanı mlayan bir sunum yaptı. Batı'nın, Japon m imarisini tam olarak özümseyemediğini ve yanlış yorumladı ğı nı, M odernizm'in mihenk taşlarından Şelale Evi 'nin bile Japon inanışına tama men ters şekilde, Japonlar'ın ruhu oldu ğuna ve kutsallığına i nandıkları kayalar üstüne inşa edildiğini dile getirdi. Yüzyıllardır harika sanat eserleri veriyor ve bunlarla ilgili yazılar yazıyor olmalarına rağmen Japonlar, Batı'daki "estetik" dalını karşılayacak felsefe me· tinlerini ancak 1 9 . yy'ın sonlarına doğru üretmişlerdir. Japon estetiği hakkında yapılan bu araştırmalar ve yazılan yazılar, çoğulcu bir yaklaşımla Japon kültüründe neyin güzel ve zevkli olduğuyla i lgileniyor. Japonya'da estetik üzerine yazılmış ve yazılmaya devam eden felsefe metinle rine bir örnek de, Masayuki Kurokawa Architect & Associates'in başkanı ve Nihon Ü niversitesi'nde öğretim üyesi Prof. Dr. Masayuki Kurokawa'nın metni.
Japon Est"et"iğinin 8 Belirt-isi - Ma sayu k i Ku ro kawa 1 . Det-ayla rda Büt-ü nlü k : Bi Bütünü sarmalayanın tam da detaylar olduğuna i nanıyorum. i nsanlar söz ko nusu olunca, genel uyurnun Tanrı tara· fından tanı mlanmış günahın farkında olmalarından değil de, utanma ve mec buriyet gibi diğer insanları düşünme ve kollamaya yönelik duygulara sahip ol maları; bir başka deyişle, toplumu oluş turan can alıcı parçalar olan bireylerin sosyal bir doğaya sahip ol maları . Sukiya'nın dışı nda olmasına rağmen bahçenin her detayında odanın içinde olduğu kadar özen gösterilir. Bahçenin her köşesinin dünyanı n kendisi kadar değerli olduğu kabul edilir. Mekan söz konusu olduğunda, bütün dünya, belirli bireylerin "burada" ve "orada" şeklinde ifade edildiği belirli yerlere yoğunlaş mıştır. Zaman düzeyinde de "şimdi"yi meydana getiren bireysel anlar, geçmiş ve gelecek tarafından kuşatılm ıştır. Sukiya'nın iç mekanı, oda, bahçe, dı şardaki mekan, uzaktaki manzara da
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
363
dahil olmak üzere, çay ustasının oturdu ğ u yerden görünenierin hepsini kapsar. Bir şişe dizilir gibi, içerden d ışarı doğru uzanır. Batı'nın dini inanışına göre Tanrı en küçük detaylarda gizlidir. Japonya'da ise bütünün kendisi tam da bu detayla rın içindedir. Detaylar bütünün parça· ları değildir; detaylar bütünü içlerinde barındırırlar. Bu nedenle sukiya (çay seremon isinin yer aldığı kulübe) bütün evreni temsil eden bir mekan olarak dü şünülür. S ukiya kendini bahçeye doğru ışınsal olarak yansıtır, onun da ötesine geçerek ardındaki araziye ulaşır, ora dan da tüm dünyaya yayılır. Yani dünya odadan dışarıya, (koridora, bahçeye ve daha ötesindeki araziye) doğru genişler ve dünyanı n odadaki tek bir noktadan kademeli ve katmanlı olarak genişle mesi sonucunu doğurur. Japon mekan anlayışı d ışarıya doğru genişleme için de, evren de dahil olmak üzere, her şeyi kapsar. Bir tek nokta, tüm dünyanın yoğ unlaşmış şeklidir. Toplumda birey, yerleşirnde bireysel binalar, mekanda "burada" ve "orada", zamanda ise "şimdi" ile temsil edilen andır bütünlüğü kucak layan.
2 . Det-ayla rın Pa ralel Ye kG n ü : Hei Tam d a bu nedenle, yan i , bütünün detaylarda bulunmasından ötürü, de taylar birbirleri arasındaki mesafeyi koruyabilirler. Bu şekilde sedece detay lardan oluşan bir yekun içinde bir uyum yaratırlar. Detaylar bir bütünün parçaları olduklarında, bir altyapı tarafından uzlaştırılmaları gerekir. Fakat paralel olarak organize olduklarında kendi başlarına detaylar olarak aynı anda var olabilirler. Paralellik (Hei), katmanları olmayan düz bir yapıyı ifade eder. Fakat aynı zamanda bi reysel detaylar hiçbir zaman bütün için kurban edilmezler. Japon mekanlarında her bir detay eşit öneme sahip kabul edilir. Mekanlar, çeşitli bireysel detaylardan elde edilen perspektifierin aynı anda var olmasına olanak sağlayan bir yapıya sahiptirler. Tanrı gibi, kural oluşturan (normative) yapılardan farklı olarak, Japon değer lerinin yapısı, bireyler arasında mevcut izan ve utanç gibi faktörlerle şekillenen norm lara dayanır. Bu, paralel ilişkilerin sürdürülebildiği bir mekanizmadır. Bu
364
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
bir şeyin, diğeriyle arasında uygun bir mesafe bırakırken aynı zamanda nasıl başka bir şeyle uyum içinde var olabildiğini gösterir. Altyapısı bir ağaca benzeyen Batı şehrini paralel network şeklinde kurulmuş olan Japon köyüyle karşılaştırabiliriz. i nsan beyni de benzer sekilde, nöronların paralel ağ oluşturmasından meydana gelir. Keza internet, bireylerden meydana gelen bir paralel ağdı r. Demokrasi paralel ilişkiler demektir. i nsan beynindeki hücreler -nöronlar- birbirine paralel var olan aynı zamanda bağımsız, dağ ı n ı k birimlerdir. Gerekli olan her durumda, uyarılar yoluyla ilişki kurarlar. Kazuyo Sejima tarafından tasarlanan 2 1 . Yüzyıl Sanat M üzesi, dairesel bir cam duvarın içine yerleştirilmiş dikdörtgensel sergi oda ların ı n paralel birlikteliğinden meydana gelir. M üzenin içi aynen bir köy gibi düzenlenmiştir. Mekanı oluşturan sergi odaları birbirlerine olan mesafelerini korurlar. Bu bireysel odaların serbest bağlanmasıyla sergiler düzenlenebilir.
3 . Civa rla rın d a k i Det-ayl a r Ta rafınd a n Oluşt-u rulan İmala r : K i Mimarl ığın iki çıkış noktası vardır: Mağaralar ve dikmeler. Mağaralar, iç lerinde belirgin kavranabilir mekanlar oluştururken, dikmeler m uğlak ve karar sız imalarla mekanlar oluştururlar. Japon mimarlı ğ ı , dikmelerle oluşturulmuş me kana dayanır. Bu nedenle geleneksel Japon mimarl ığında odanın bir konsepti yoktur, sürme kapılarla {fusuma ve sho ji) ayrı lmış mekan tamamen muğlak ve kararsızdır. Hem insanlar hem de nes neler imalarla doludur ve Japon insan ve nesne bilinci onları çevreleyen meka nı da kapsar. i nsanlar ve nesneler tara fından oluşturulan bu m uğlak atmosfere Japonlar büyük önem verirler. Japon insanının bilinci " kendilik" fikrinden ve otonamiden uzak görünebilir. Bunun nedeni Japon bilincinin, ima ruhunun bir manifestosu olmasıdır ve Japon bilinci diğerleriyle olan imalı, gizli ilişkilerin devamlılığ ına önem verir. Bu duyu, ma fikrini doğurur. M odern mimarlık kolon kirişli strüktürlerle duvarları taşıyıcı sistemden bağımsız hale getirdi. Fakat bu gelişmenin başlangıç noktası Japon ahşap mi marisinde kullanıldığı şekliyle
E k im
2008
dikmelerin yarattığı yaşamsal enerji mekanıdır. Japon mimarisinde başından beri imalarla oluşturulmuş bir çeşit mimarlıktan bahsedilebilir. Strüktürlerin sadece kolonlar ve kirişlerle oluşturul duğu, mekanın mağaradaki gibi kapalı olmadığı bir mimarlık. Bu estetik, ahşap ile inşa etme estetiğidir. M imarlıkta iki temel form vardır: mağaralar ve dikmeler. Di kmeler çevrelerine dalaylı bir önermede bulunurlar ve insanlar bu tür önermelerle sarmalandıklarında kendilerini güvende hissederler. Japon mimarisi temel olarak, dikmelerin imala rıyla ifade olunan ma prensibine dayanır. Japon evi açık, akışkan ve devamlı olma eğilimindedir, içerisi ile d ışarısı arasında ayrım yapmaz. Japon evinin bu özgürlüğü dikme ve kirişlerden oluşan strüktürün bir ürünüdür. Batı mimarisi başlangıç noktası olarak mağarayı görür, Japon mimarisi ise dikmeleri. i malarla oluşturulan mekanda iç ve dış arasında bir karşıtlık yoktur.
4 . Det-ayları n g ö r ü n üşüyle ya rat-ılan ka rşılıklı uyum : Ma Japonya'da sosyal uyu m , izan ve utanç duyguları gibi insanların birbir lerine olan ilişkileriyle ilgili faktörlerce yaratılır. i nsanların, aynı anda var olabil meleri ve uyum içinde yaşamaları için tek tanrılı toplumlarda, kesin değerlere dayanan normlar vardır. Tanrıların doğa da ve nesnelerde olduğuna inanılan çok tanrılı Japonya'da ise bu tür normlara rastlanmaz. i nsanlar arası uyumu sağla manın anahtarı izandır. Utanca eğilimleri olan, uyuma değer veren, zorunluluklara önem veren, ge nel olarak doğayla bir olmaktan keyif alan Japonlar için bu mesafe koyma etkisinde yaşayabilecekleri önemli bir norm oluşturur. i nsanlarda olduğu gibi, nesneler, sesler ve resimler arasındaki i lişki konu olduğunda da bunlar dü zenlenirken aralarındaki mesafe önem kazanır. Bu şekilde dünyada bir uyum yaratılır. Uyum yaratmak için gerekli olan mesafeye Japonca'da ma denir. Utanç ve uyum duygusunun insanlar da yarattığ ı görüntü diğer insanların, nesnelerin , seslerin , resimlerin görün tüleriyle uyum sağlar. Ma konseptinin Batı dünyasında oluşmasının ihtimali
düşüktür çünkü mutlakiyetçilik Batı'daki baskın prensiptir. Dünyanın ayrı köşele rinin çevresi , varoluşu ile adı bulan ık ve anlaşılmazdır. Bir dağın nerede bittiği belli değildir. i nsanlar, civadarında bir alan duygusuna sahiptirler ve insanlarla nesneler arasında tanımlı sınırlar yoktur. Ma, bu periferideki bir araya gelmeler den oluşur. Bir insanı n kalçasının nerede bittiği belli değildir. Kalça, sırta belirsiz bir şekilde bağ lanır. Bir kadının vücudunun güzelliği, anlamın belirsizliğinden kay naklanan ma hissinden doğar.
5 . Giz lerneyle Ya rat-ılan İht-işa m : H i Japonlar, karşılıklı uyuma önem verirler. Bir ifade, karşıdaki insanı n aklında ortaya çıkacak tepki bazında değerlendirilir. Sanatsal izlenimlerin güzelliği ve gücünü ifade etmeye gerek yoktur. i nsanlar bir sanat eseriyle karşı karşıya kaldıklarında, bu fikirlerin kendi liğinden oluşmasının sağlanması, esas uğraşılması gerekendir. Hiçbir sanat eserinin, izleyici tarafından, sanatçının niyetine eş olarak yorumlanması ge rekmez. i zleyici, eseri kendi inançları ve duyguları doğrultusunda yorumlar. Bir anlamda, eserin yaratılmasında rol alır da denebilir. Burada önemli olan, izleyicinin kafasında ol uşan düşüncüler ve duygulardır. Bir sanat eserinin, esas meselesinin bastı rılması ve gizlenme siyle izleyicinin, yaratıcı süreçteki rolü artırı labilir. Böyle olunca, ifade şekli müphem leştikçe, izleyicinin hayal gücü uyarı lır ve eser, izleyicinin kendi tahay yülü altında tasvir edilmiş olur. Japon evi iç mekanı , tüm aşırıl ı k lardan arındı rılmış malzemelerden oluşur. Sudare ismi verilen bölme elemanları mekanı bell i belirsiz bölerken, sanki sise tutulmuş gibi bir gizem hissi uyan d ı m. Tipik bir Japon evinin iç mekanın da arka planda akari-shoji adı verilen, ahşap ve kağıttan mamul duvar var. Figürlerin arkasından gelen ve yerden yansıyan ışık zengin bir mekan oluştu ruyor. Masayuki Kurokawa tarafı ndan tasarlanmış bir kol saati bir yandan sa deleştirmenin sınırlarını zorlarken, diğer yandan buzlu camdan imal ekranı ndan kaynaklanan sisli d uruşuyla karmaşık detayların ipuçları nı veriyor.
E k im
6 . Dü nya Başla n g ıçt-a Ahe n k l iyd i : So Japonların , doğan ın gerçekte ahenkli olduğuna dair yerleşik bir inançları var. Japonların doğaya olan yaklaşımı çatış macı değil, bazen bize zarar da veren ama diğer zamanlarda nimetler sunan doğaya karşı uygun bir mesafede dur mak önem taşıyor. Aynı his açı k olarak Japonlar'ın birbirleri ve diğer insanlar arası nda kurdukları mesafede de söz konusu. i nsanlar doğayla aralarına bir mesafe koyarken, doğadaki uyumunun bir parçası oluyor ve katışıksız doğa nın sahi p oldukları en m ü kemmel şey olduğunu hissediyorlar. Bu yüzden doğa, kendi haline bırakıldığı, etrafında hoşnutsuzluğa yol açmadığı bir uzak lıkta olmal ı . Kimono, en minimal kesim ve dikişlere sahip kumaştan yapılan, furoshiki ise tek parça kumaştan olu şan ve herhangi bir şekildeki nesneleri sarmak için kullanılan bir giysi. Sukiya, odaların birbirine bahçelerle bağlandığı bir bütünün parçası. lssey Miyake tara fından tasarlanan ve " lchimai nu nuno" başlığını taşıyan seri tek parça kumaş tan üretilen, kol ların eklendiği giysiler den oluşuyor. Dört mevsimin kendini hissettirdiği Japon ikliminin, "doğanın kendisi" olarak ortaya çıkan bu yaklaşı mın temeli olduğu düşünülebilir. Sukiya doğanın karşısında kurulmaz ve bahçe Sukiya'n ı n bir parçası olarak kabul edilir. Bu yaklaşım, kesinlikle dünyanın gerçekte ahenkli olduğuna dair yerleşik bilinçten kaynaklan ıyor. Japon evleri, ahşap, bambu, toprak ve kağıttan yapı lır. B u , malzemenin bozulmamış halini kullanarak bir nevi doğa ile birleşme girişimi olarak görülebilir. Onarılan du varlar ise doğal güzelliklerini yansıtmak için kullan ı l ı r.
7 . Dire n işsiz Aka n Güzellik : Ka
i nsan yaşamı ve evren aslında bir süreksizlik fikri olarak, mütemadiyen de ğişmeye devam ediyor. Bu his kesinlikle dört mevsimin net bir şekilde hissedildi ğ i Japon iklimine dayanıyor. Sonbaharın, geçici bir uykunun hüküm sürdüğü kışa sırasını vermesi gibi bahar da sonunda yaza dönüyor. Japon estetiğinin sonsu za dek aynı kalmama durumu bu deği şimierin bir yansımas ı . Ayrıca, devaml ı
2008
değişimin can l ı l ı k hissi negatif bir anlam ifade etmiyor, aksine insanlar, kendileri ni bu sürekli değişime emanet etmekten keyif alıyor. Taş, fusuma sürgülü kapı, hareket edebilen ve dış mekanda bütü nün bir parçasını oluşturan byobu pa ravanları gibi kalıcı malzemelere oranla kolay tutuşabilen, kolay bozunan ahşap, bambu, toprak ve kağıt dışındaki malze melerle yapılan evler, Japon estetiğinin içermekten memnun olduğu değişken kaliteye sahip. Geçicilik ve süresizli k hissi (ka), bir taraftan doğayla arası nda mesafe bıra karak, diğer taraftan doğanın akışına kendini emanet ederek pozitif yaşamak konusundaki gönüllülüğü yansıtıyor. Bu, kısa süreli bir teslimiyet hissinden değil, evrensel bakıştan ve her şeyin aslında geçici ve süresiz olduğunu kabul eden düzen hissinden kaynaklanıyor. Burada, estetik bili ncin doğanın akışına güven mek konusunda gönüllü ve olduğu gibi kabullenmeye hazır olduğunu görüyo ruz. Bu yaklaşım yaşamın doğanı n zıt tında yol aldığı kabul eden Batı'daki uyarlamadan tamamen farklı. Sukiya, başlıca doğasındaki füzyon aracılığıyla gelişebilen ahşap, bambu, toprak ve kağıttan yapılan bir bina. Burada, her hangi bir kalıcılığa duyulan özlemden öte doğal bozulmadan keyif alma ruhu nu görüyoruz. Bu, geleneksel Japon evindeki tipik bir iç mekan. Dış duvarlarda düzen lenen akari-shoji kapılarında olduğu gibi, iç mekanı bölen fusuma sürgülü kapıları kağıttan yapılmış. Buradaki fikir, D ışarıyla bağlantılı iç mekanda geçici bir mekan yaratmak.
8. Ya rat-ma Yok E"tmedi r : Ha
i nsanların kendilerini doğanı n akışına bırakmaya hazırladığı yaşama biçimin den ortaya çıkan yaklaşımla yan yana duran bir başka estetik yaklaşım bulu nuyor. Bu yaklaş ı m , var olan kavramlar ve önyargıları yıkarak, onlara direnerek olanaklı hale gelen yaratıcılık inancına dayanıyor. Ha (yok etme) estetik kavramı, tanım lanan diğer Japon estetik manifestola rını güçlendi riyor ve yeniden canlandı rıyor. Jo-ha-kyu ve shu-ha-ri üçlü kon-
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
365
septlerinin içinde gibi gözüken ha fikri, devrimci bir fikir. Bu bağlamda, mevcut akışı yıkacak ve ileriye dönük atı l ı miara izin veren bir araç olarak düşünülebilir. Muhalefetle uyarlanan ve yıkım süreci boyunca gerçekleştirilen yaşam güçleri bu fikri oluşturuyor. Yıkım sırasında hayati bir güce dönü şen afet ve güzelliğin özünü oluşturan, kendi kendini yıkma fikri, 1 6 . yüzyılın ortasında Sen no Rikyu tarafından ya ratı lan sukiya çay kulübesinde sunuldu. Yıkık dökük kulübe imajının kopyalandı ğ ı , en temel ve ilkel malzemelerin, dışa vurumculuk biçimlerinin kullanıldığı yer değiştiren modüller fikri, düzen ve savurganlıkta önemli rolü olan askeri samuray sınıfına bir direniş şekliyd i . H a , Japonlar'ın düşüncelerinde gizli bir çeşit yaşam üretme aracı olarak da tan ımlanabilir. Sukiya, askeri sınıfın te pesindeki Toyotomi H ideyoshi 'ye karşı tüccar Sen no Rikyu tarafı ndan yönelti len bir isyan mesaj ıydı . Bu yıkıcı mesaj, Japon estetiğinin önemli görüşlerinden birinin kurulmasıyla sonuçlanan ege men sınıfa yönelmişti. Kiraz çiçekleri, sadece tamamen bir çiçeğe dönüştüğü an değil, aynı zamanda dökülmeye başladığı an da Japon estetiğinin manifestoları. Ö lümü sembolize eden bu doğal değişim, aynı zamanda yeni mevsimin habercisi. Shiro Kurarnata tarafından tasarlanan sandalyede, tasarımcının var oluş doğa sına karşı bir ayaklanma öneren güçlü yıkım niyeti hissedilebiliyor.
Ga l at- a p o r-t i ç i n F o rm ü l A ra n ı y o r 31 Ekim, Yen i Şafak
Özelliştirme programına ilişkin önümüz deki iki plan açıklandı. Buna göre, Galataport özelleştirmesi için çalışma lar sürerken, Sümer Holding'e ait inşa atı yarım kalan tesis ile Doğusan Boru Sanayi AŞ'de, ihale i lanına yılın son çeyreğinde çıkılması bekleniyor. 2009 yılının önemli özelleştirme pro jelerinden biri olan otoyol ve köprülerin işletme hakkı verilmesi yöntemi ile özel leştirilmesi için, seçilen danışman firma ile alt teknik danışmanların yürütmekte olduğu teknik çalışmalar devam ediyor.
366
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Be r l i n ' i n Ta r i h i H a v a l ima Ve d a
leyen kaptan pilotlar ve hastesler havalimanı nda çalışan yer hizmetlileri, yaşanan duruma bir anlam veremedik lerini ve oldukça üzgün olduklarını dile getird i .
"Alma n Ta r i h i n i n Bir Pa rçası"
Ilan'na ait pervaneli yerel saatle 22:00 sıralarında 'a doğru uçuşa geçti ve bu elhof'tan yapılan son sefer oldu. minde yaşanan sıkıntılardan payını alan çocuklara umut vermek için paraşüt lerle havadan şeker yağdıran bir DC-3 de görev aldı ve Berliniiiere bir nostalji yaşattı.
Yoğ u n Prot-e st-o Havalimanına kilit vuran Berlin Belediyesi ise halk tarafından protesto edildi. Uçuşa kapatılan Tempelhof'un U N ESCO tarafından Dünya Kültür M i rasları'na dahil edilmesi için g i rişim lerini sürdüreceklerini kaydeden 500 dolayındaki eylemci Belediye Başkanı Klaus Wowereit'a yönelik protestoları nı da dile getirdi. Soğuk ve yağışlı havaya aldı rmaksızın ellerinde mumlarla, yaşad ıkları hatıraları anlatan eylemciler, Berlin Belediyesi tarafından alınan kararın bir tarihi yok ettiğini iddia ettiler. Ellerindeki kamera ve fotoğraf maki neleri ile Tempelhof'u ölümsüzleştirmek isteyen bir grup eylemcinin her açıdan hızla görüntü almaya çabalaması sı rasında yaşanan kaos ortamında son uçağa yetişrnek isteyen yolcular da bazı güçlükler yaşad ı .
H ü z ü n ve Şaşkınlık H a k imdi B i r televizyon kanalı tarafından canl ı olarak yayınlanan kapanış seremonisin de duygusal anlar da yaşandı . Resmi kimliğiyle orada bulunan kişiler ve resmi töreni n davetiileri havalimanının içinde şampanyalar patiatarak kapan ışı kutlarken, yıl larca Tempelhof'a sefer
Yolculardan Joerg, "Gayet hüzünlü bir gün. Tempelhof özel bir yer. Burada bir tarih var ve kapatıl ması tamamen yanlış. Burası diğer modern havalimaniarına benzemiyor; hiç stres yok, son derece hoş ve rahatlatıcı. Ayrıca buradaki nos taljik atmosferi seviyoru m " diye konuştu. Bir hastes ise, " Buna inanamıyorum. Tempelhof'un kapatılması utanç verici. Burası Alman tarihinin bir parçası ve yöneticiler burayı kapatıyorlar. Dünya üzerinde bunun başka bir örneği daha var m ı ? " ded i . Germania Havayolları'nın yer operatörü Alexander Rodger ise, "Tempel hof'u uçuş planlamalarımııda kullanıyorduk. Burası büyük bir hava l imanı ve her şey olması gerektiği gibi. Check-in masalarıyla kapılar arasındaki mesafe, kapılarla uçaklar arası ndaki mesafe çok kısaydı . Bu, yolcular açısın dan büyük bir konford u . Tempelhof'un kapatılması kararı çok yanlış. Havayol u şirketleri Tempel hof'u kullanmaları için özendi rilmedi, şimdi de zarar ediyor diye kapatılıyor" dedi.
Halk Oy u n a S u n uldu Havaliman ının kapatılmasına yönelik eleştiriler bu yılın başı nda iyice yoğun laşm ıştı. Tem pelhof'un Türk nüfusu
'f o L. >Cl o +0 u. -..... ... ı:: c E .... rl c > c :ı: 'f o .ı:: rl Q) c. E
�
havalimanının kapatılmasını "şehrin orta yerinde havalimanı olmaz" savıyla des teklemekte, buna karşıl ı k iş çevreleri de " kısa mesafeli uçuşların bu alandan sür dürülmesiyle zaman kazanıldığı" gerek çesiyle karşı çıkmaktaydı . Bu iki görüşü savunanların ağırlığının saptanması için bu yılın nisan ayında bir halk oylaması gerçekleştirilmişti. Öte yandan, halk arasında, kapatma kararın ı n kesinlik kazanmasının, oylama sonuçlarından ziyade kapitalizmin dayatmalarıyla ilintili olduğu görüşü hakim. Zira Berlin'deki diğer iki havalimanı ile rekabet edeme yen ve kentin ortasında olması nedeniy le uluslararası uçuşların da gerçekleş tirilemediği Tempelhof'u bir yıl içinde kullanan yolcu sayısı 200.000 civarında. Ancak bir ticari işletme olarak zarar etmemesi için, havali manının yıllık yolcu sayısının en az 1 , 5 milyon olması gere kiyor. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde 1 50 m ilyon Euro'dan fazla zarara neden ol duğu öne sürülen Tempelhof'un varolan uçuş yükünü de devralmak üzere i nşaa tı süren Brandenburg havalimanının ise 201 1 yılında hizmete girmesi bekleniyor.
Akıbet-i Belirsiz Tempelhof'un muazzam binalarının ve devasa alanın ne yapılacağı konusu ise hala netlik kazanmamış durumda. Berlin Senatosu havalimanının pistini parka çevirmeyi planlarken, binalarında devlet dairesi olarak da kullanılabilece ğ i öne sürülüyor. O rtaya atılan iddialara arasında havalimanın bulunduğu bölge nin yerleşim alan ına çevrilip, yüksek
Kasım ve boşaltması gözetilerek tasarlanmış. Yolcuların pasaport kontrolünden geçer geçmez çıkış kapısına ve oradan da doğrudan uçağa erişiminin birkaç dakikada tamamlandığı yegane havali manı olan Tempelhof'u, tüm bu özellik leri nedeniyle, devrin önde gelen i ngiliz mimarı Sir Narman Foster "tüm havali manlarının anası" olarak tanı mlamış.
katlı binalar yapılacağ ı , futbol sahası inşa edileceği , müze oluşturulacağı , f i l m stüdyosuna çevrileceği , hayvanat bahçesi yapılacağı gibi çok sayıda se naryo var. Ancak kesin olan bir şey var, o da Tempelhof için bir dönem sona erdi .
Adı Tapınak Şövalyeleri' nden Havalimanının bulunduğu bölge, Ortaçağ Berlin' inde Tapınak Şövalyeleri'nin yerleşkesi olması ne deniyle " Knights Templer" adından m ülhem olarak Tempelhof olarak anı lagelmiş. Sonradan bu alanda, Prusya güçleri, ve 1 720'den Birinci Dünya Savaşı'na kadar olan dönemde de Birleşik Alman G üçleri, kalabalı k halk kitlelerin i n izleyici olduğu geçit törenleri gerçekleştirmiş.
Ta rihi Uç u ş l a r Bölge hal k ı , 1 909'da, Armand Zipfel adlı bir Fransızın gösteri uçuşu ve takiben yine aynı yıl içinde Orwille Wright'ın gösteri uçuşuyla uçaklarla tanışmış. Tempelhof'un bir havalimanı olarak yapılandırılma kararı nın tarihi ise 8 Ekim 1 923. i lk terminal binası 1 927'de inşa edilen havalimanı, 1 930'1u yıllar boyunca dünyanın dört bir yan ındaki sa natçı , siyasetçi ve işadamlarının geçiş noktası olmuş. Nazi döneminde Albert Speer'in Berlin'i yeniden yapılandırma planı çerçevesinde, 1 934 senesinde Prof. Ernst Sagebiel bu eski yapıyı yeni den inşa etmekle görevlendirilmiş.
Dü nya nın En Uz u n Bi n a sı 300.000 metrekarelik oturumu ile en geniş ve aynı zamanda en geniş alanda kurulu yapı kompleksi olma özelliğini günümüzde hala koruyan ve Hitler'in "Dünya Başkenti" ideasının sembolü olarak görülen havalimanı binasındaki haller ve çevre yapıları, kentin Avrupa'ya açılan kapısı olmuş. Tempelhof Havalimanı'nın terminal bina sının 1 936'da başlatılan inşası 1 941 'e kadar devam etmiş.Bir uçtan d iğerine 1 , 2 kilometre uzunluğ unda ve 1 /3 çem ber formunda olan bu dairesel yapı , kışların uzun v e hava şartları nın sert olduğu bölgede uçakları n doğrudan terminal binasına yanaşarak yolcu alma
2008
Ba"tı Be rlinliler Nezdinde Ço k Özel Havalimanının " Batı Berlin" tarihinde ise farklı bir yeri var. i kinci Dünya Savaşı'nın ardı ndan Doğu Almanya'n ı n v e Berlin'in doğusunun Sovyetler tara fından işgaline karşı direnişin simgesi sayılıyor Tempelhof. Zira, Alman-Sovyet savaşı döneminde 1 948 yılı Haziran ayından itibaren Berlin'de yaşayan halkın ihtiyaçları nı karşılamak için oluş turulan hava koridorunda, Tem pelhof kritik derecede önemli bir rol üstlenmiş. Sovyetlerin ambargosu altında kalan kente hava yoluyla kömür, yiyecek, ilaç ve diğer insani yardı m malzemeleri ulaştırılmıştı. Bu dönemde her 90 sa niyede bir uçağın inişine tanıklık eden Tempelhof, 1 1 ay süren ambargonun sonuna kadar Batı Berlin'de yaşayan insanların hayatını kurtarmışt ı . Dönemin askeri savaş uçaklarından olan DC-3, abluka altındaki çocuklara şekerleme kol i leri atması nedeniyle bölgede "Şeker Bom bardımanı" olarak anılmaya başlandı ve söz konusu uçak modelleri bu adla tarihe geçti.
Cami Gi b i O k u l I n ş a a t- ı .
3 Kasım, Vatan
M EB'nın " Eğitime fiziksel katkı projesi" kapsam ında Erzurum'da yaptırdığı i nönü ilköğretim Okulu inşaatı görenleri şaşırttı. Vatandaşlar "Bu nasıl okul inşa atı , camiye benziyor" yorumunda bulu nurken, müteahhit firma, son dönemde Türkiye'nin çeşitli kentlerinde yaptırılan okul inşaatında Selçuklu mimarisinden esinieniidiğini beli rtti. Selçuklu mimarisine göre, inşaatta kemerli olan okul girişi camlarla kaplanacak ve çi nilerle süslenecek. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 2005 yılında Erzurum'u
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
367
ziyareti sırasında Kazım Karabekir Caddesi'ndeki 66 yıllık i nönü i lköğretim Okulu'nda incelemelerde bulundu. Çevresi işyerleri ve büfelerle sarıl ı oku lun ekonomik ömrünü tamamladığını söyleyen Bakan Çelik, okulun yıkılıp yerine "Selçuklu-Osmanlı mimarisine uygun" bir okul yapılması talimatını ver d i . Çevresindeki bazı ev ve işyerlerinin boşaltılmasından sonra 32 derslikli okul inşaatı için geçen yıl Ekim ayında ihale yapıldı. 3 . 700.000 YTL bedelle işi alan VBZ i nşaat ve Ticaret Limited Ş irketi, Ankaralı Prakon-Beşer M ühendislik firması tarafı ndan hazırlanan projeyi uygulamaya başladı .
Dış Yü zeyi Çinile rle S ü s le n e c e k Okul inşaatının ön cephesinde Selçuklu m imari tarzında kemerierin bulunduğunu görenler, cami inşaatı olduğunu düşündü. i nşaatın okul oldu ğunu öğrenince de şaşkınlıklarını giz leyemedi. M üteahhit firma yetki lileri ise, okulun camla kaplanacak olan girişinin ve dış yüzeyin çinilerle süsleneceğini belirterek şu açıklamayı yaptı: "Son dönemde Türkiye'nin çeşitli kentlerinde yapılan okul inşaatlarında Selçuklu m imarisinden esinleniliyor. Okullarda sadece giriş kapısında Selçuklu motiflerin i n yer almasının gör sellik adına önemli olduğu düşünülüyor. Ancak iç dizaynda tamamen modern bir görüntü var. i nönü i lköğretim Okulu'nun i nşaatı önü müzdeki yılın Mayıs ayında tamamlanacak."
Ka d ı k ö y ' ü n " S a l ı Pa z a r ı " Ta ş ı n ı y o r 3 Kasım, Zaman
Kadıköy'ün sembolü semt pazarların dan "Salı Pazarı", i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nce ( i BB) inşaatı tamamla nan Hasanpaşa'daki yeni pazar yerine taşınıyor. i BB'den alınan bilgiye göre, Kuşdili'nde yaygın ve dağ ı n ı k bir halde kurulan "Salı Pazarı"nın, " Kuşdili Çayırı Sabit Pazar, Kültür ve Rekreasyon M erkezi Kentsel Tasarı m Projesi" kap samında kaldırılması planlandı. Bu kapsamda, Hasanpaşa'da altyapısı
368
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
tamamlanan, otopark ihtiyacı karşıla nan, çevre düzenlemesi yapılan, D-1 00 Karayolu'na yakınlığı dolayısıyla da ulaşım açısı ndan elverişli olan yaklaşı k 40.000 metrekarelik b i r alan oluşturul du. Yeni pazar yerinin ortasında, alışveriş yapan vatandaşların dinlenmeleri için elips geometrili yaklaşık 500 metrekare alan l ı , 20 çeşme bulunan bir meydan yapıldı. Toplam 1 0.000 metreküp saha betonu, 20.000 metreküp stabilize dolgu çalışması yapılan alan üzerinde 4.000 adet pazar yeri birimi, Pazarcılar Derneği'ne ait 400 metrekare büyüklü ğünde bir çalışma ofisi ile büfeler, zabı ta binası ve güvenlik birim leri yer alıyor. 4.000 metrekare yeşil alan düzenle mesi, Kurbağalıdere tarafı ndan pazar alanına ulaşırnın sağlanabilmesi için de 2 adet çelik köprü yapılan pazar yerinin güneyinde 1 00 araç kapasiteli otopark bulunuyor. Pazar yeri alanı ile aynı kotta, fakat fiziki olarak pazar yerinden ayrılan 3 metre genişliğinde bir bant, bisiklet yolu ve koşu bandını, çevre sakinlerinin sal ı ve cuma günleri dışı nda sportif amaçlı kullanmaları sağlanacak. Toplam 3 . 500.000 YTL'ye mal olan yeni pazar yerine pazarcıların bu ay içinde taşın ması için Büyükşehir Belediyesi 'nin şir ketlerinden i S PARK koordinasyonunda görüşmeler yürütülüyor. i stanbul Büyükşehir Belediyesi'nce "Salı Pazarı"nın kurulduğu Kuşdili Çayırı'nda katlı otopark ve çevre düzen leme işini içeren " Kuşdili Çayırı Sabit Pazar, Kültür ve Rekreasyon M erkezi Kentsel Tasarım Projesi" i halesin i , yap-işlet-devret yöntemiyle 3 0 yıllığına Taşyapı i nşaat'ın sahibi Emrullah Turanlı'nın sahibi olduğu "Salı Pazarı i nşaat Sanayi ve Ticaret AŞ" kazan mıştı . Burada yapılacak ve 50 m ilyon Dolar'a mal olması planlanan projeye göre, pazar 45 .000 metrekarelik alanda 22.000 metrekareye kuru lacak. Alışveriş ve yemek alanlarının üzeri dev bir kubbeyi andı ran çadırla kapatıla cak. i çinde pazar tahtası konseptine uygun 3 cepheli d ükkanlar bulunacak. Kubbenin ortasından yükselen kulenin tepesinde ise 700 metrekarelik özel bir restoran yer alacak.
Ka s ım 2008
Ka z a k i s t- a n ' ı n E n e rj i S e r v e t- i n i n M ima r i S embo l l e r i 4 Kasım, Architectural Recard YAZAN: WILLIAM HANLEY ÇEvi REN: BURCU KARABAŞ, G Ö KÇE ARAS, G Ü L KESK i N, ZEYNEP G Ü NEY - ARK iTERA.COM
Tarihinin temeli n i göçebe uygarlı kların attığı Kazakistan, bugün New York'a yakın nüfusuyla 5 m i lyon kilometrekareden fazla bir alanı kapl ıyor. Bu özellikler göz önüne alındığında kentsel mimarinin en başarı lı örneklerinin hayata geçiri lebileceği bir ülke olarak görünmeyen Kazakistan, Sritanyalı komedyen Sacha Baran Cohen'in 2006 yapımı Borat adlı filminde "geri kalm ı ş bir köhnemiş kul übeler ülkesi" olarak dahi tan ımlanı"' yor. Ancak çağdaş Kazakistan kentleri 1.. Q) hakkındaki gerçeği, ülkenin başkenti c: Astana üzerinde yükselen Huzur ve t o Barış Sarayı'nın cam pirarnidi yansıtıyor. a. Tasarım ı Foster & Partners'a ait 1.. Q) olan bu anıtsal yapı, geniş bir taban + "' o üzerinde yaklaşık 60 metre boyunca u. yükseliyor ve atriu m u , zirvesindeki bir ' ·rl pencereden giren gün ışığıyla aydınla N Q) n ıyor. Dini liderlerin üç yı lda bir yapılan �1.. özel buluşmasına da ev sahipliği yapan ::;:Q) Q) bir toplantı salonu, piram idin zirvesin o c: de asılı duruyor ve zemininde bulunan Q) .-i büyük, dairesel camdan atriyumun ışık >O> w almasına imkan veriyor. 2006 yılında 1.. > tamamlanan ve yaklaşık 61 milyon b Dolar'a mal olan piramit, Sovyet geçmi- � şinden sıyrılan ve bölgesel ekonomide bir lider haline gelen Kazakistan'ın +
simgesi haline geldi. Kazakistan 1 991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasın dan kısa bir süre sonra bağ ımsızl ığını i lan ederek başkenti n i Astana'ya taşıdı. O tarihten itibaren hükümet, gelişmiş petrol ve gaz endüstrisinden kazandığı milyarları kenti görülmeye değer hale getirmek, hatta bazı gözlemcilere göre ise " Bozkırda bir Brasilia"ya benzetrnek için çaba harcadı . 2008 yılının başın da petrol fiyatların ı n tavan yapmasıyla gelişim dalgası ülke geneline yayıldı . Kent, bozulma konusundaki ününe ve kötü insan hakları yönetimine rağmen, Massimiliano Fuksas Architetto ve Behnisch Architekten gibi üst düzey Batılı mimarlar için oldukça cazip hale geldi. Birçok proje, kendine özgü Kazak kimliğini ortaya koyacak şekilde tasar Ianıyor ve inşa süreçleriyle de dünyanın en hızlı gelişen ülkelerini taklit ediyor. Astana gelecek yıllarda Foster + Partners tarafından tasarlanan iki pro jeyle kendini gösterecek . Bunlardan ilki Birleşik Arap Emirlikleri'nden Aldar Properties tarafından geliştirilen karma kullanımlı Abu Dhabi Plaza. i kincisi ise yaklaşık 1 50 metrelik bir direğe asıl mış, tenteyi andı ran kumaş cephesiyle Khan Shatyr Eğlence Merkezi. Merkez 2009'da tamamlandığında, inşası sade ce üç yıl süren kentin en büyük binası olacak. Kış sıcaklığının yaklaşık -1 8°C olduğu bir şehi rde, enerji-tutucu poli mer ETFE'den yapı lmış şeffaf bir şem siyenin altında yaratılan kentsel park ve 30. 200 metrekarelik Khan Shatyr Eğlence Merkezi, perakende satış birimleri, restoran, sinemalar ve bir su parkını kapsayacak. Projenin başındaki büyük ortak N igel Dancey " Bu kadar
Kasım büyük bir binayı, kısa zaman çerçevesi içinde inşa edebilmek için yenilikçi i nşa at metotlarına ihtiyacımız olacağı açıktı. Dev bir çad ı r yaratarak, tasarımda da Kazakistan halkına Yurt Çadırı'nın tarihi önemini anımsatmış olduk," diyor. Tasarımında, Kazakistan'ın göçebe geçm işinden elemanlar barındıran bir başka proje de, ülkenin diğer bir böl gesi Aktau Limanı'nda yer alıyor. Şehir, ilk başta Sovyet Rusya tarafı ndan Hazar Denizi'ndeki petrol çalışmalarına destek olması için geliştirilmişti. Şehrin alçak yatay bloklarla sınırianan çok sayıdaki sert bulvarlar dizisi, büyük askeri araçlara ev sahipliği yapmak için tasarlandı. Bostan Koetter'daki Kim & Associates'in başkanı Susie Kim "Caddeler insanlara değ i l , yalnızca tank Iara yönelik tasarlandı," diyor. Kim'in şirketi, M illennium Uluslararası Gelişim tarafından şehrin kuzeyindeki büyümenin master planı n ı hazırlamakla görevlendirildi. Yoğun bloklardan uzaklaşan, denize bakan villa tipi evle rin oluşturduğu geniş ve açık yürüme yollarıyla plan, Aktau'ya daha insancıl bir ölçü getirdi. " Karma kullanımil bi naların sade bir modeliyle çevrelenmiş kamusal bahçe ve parklar, plan ın birçok yerinde tekrarlanıyor. Böylece kamusal alana güvenli geçişle, özel mülk h issi dengeleniyor," diyen Kim ekliyor: "Hem çevrelenmiş, hem de genişleyebilen alanlar yarattık." Planı n tamamı , silüeti belirleyen Yen i Aktau Şehri Enerji Kulesi'nin ve kanallar, sokaklar aracılığıyla semt teki yapı ları soğutacak olan yenilikçi deniz suyu pompalama sisteminin bulunduğu bir merkezin etrafında ko numlan ıyor. M imarlar, bölgenin göze çarpan kamusal yapılarından biri olan ve Kazakistan'ın tarihi göçebe çadırla rından yola çıkılarak inşa edilen, camla çevrili perakende satış alanı "Crystal Souk"un ( Kristal Çarşı) bir modelini yaptılar. "Geleneksel olan tek yapıları dairesel çad ı rları," diyor Kim. Kazak yetkililer, birkaç test çalışması tamamlandıktan sonra, kentin önemli bir kısmının on yıl içerisinde geliştirilmesi için çabalıyorlar. Kim, bu gelişmeleri birçok gözlemcinin de paylaştığı dü şüncesini dile getirerek tanımlıyor: " Dubai'nin h ızını örnek alıyorlar."
S a it Ko z a c ı o ğ l u ' n u K a y b e t- t- i k 4 Kasım
1 948 Tarsus doğumlu, Belek Orman Otel, Pamukkale Ü niversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, MSB Savunma Sanayi Müsteşarlığı Hizmet Binası, Azerbaycan Büyükelçiliği, Park 28 Villaları, Dedeman Sapanca Turizm Tesisleri , Büyükçekmece Alışveriş Merkezi, Ankara Ansera Alışveriş ve Kültür M erkezi projeleriyle tanınan mimar Sait Kozacıoğl u , 3 Kasım 2008 günü hayatıın ı kaybetti. Kozacıoğlu 2002-2004 yılları arasında TMMOB M imarlar Odası 2 . Başkanlığı görevini de yürütmüştü. Sait Kozacıoğlu için bugün saat 1 0:30-1 1 : OO'de T M M O B M imarlar Odası Genel Merkezi önün de bir tören düzenlendi . Ailesi, ya kınları, meslektaşları ve sevenlerinin katıldığı törende yapı lan konuşmalar sırasında hüzünlü anlar yaşandı . Sait Kozacıoğ lu'nun cenazesi alkışlar, göz yaşları ve çiçekler arası nda sevenleri tarafından uğurlandı. Törenin ardından memleketi olan Tarsus'a götürülen Sait Kozacıoğlu'nun cenazesi 05 Kasım 2008 Çarşamba günü öğle namazının ardından Tarsus U lucami'den kaldırılacak.
Ka d ı n Do s t- u Ke n t" Ö n e r i s i 4 Kasım, Hürriyet
T B M M Dilekçe Komisyonu Başkanı Dedegil, şehirlerin dizayn edilirken kadınların hayatını kolaylaştırmayı değil zorlaştırmayı amaç edindiğini belirterek, " Parklarda saatlerce çocuk-
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
369
larını bekleyen kadı nlar için ergonomik koltuk konsun. Ü st geçitler kald ırılsın. Otobüs durakları dışında da kadınlar otobüslere alınsın" önerilerinde bulun du. TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Alev Dedeg i l , belediyeler ve bakanlıkla rın bütçelerini "cinsiyetçi bütçe" çerçe vesinde hazırlamaları gerektiğini söyledi . M i lletvekili seçilmeden önce i stanbul'da 30 arkadaşıyla birlikte kurduğu i stanbul Kadın Araştırmaları M erkezi ( i KAM)'nin kadınlara yönelik hazırladığı ve yürüttüğü bazı pro jeler hakkında bilgi veren Dedegil, "Cinsiyetçi bütçeleme" konusunda AB ile ortak proje yaptı kları nı kaydetti . Dedeg i l , "Cinsiyetçi bütçe, sonucu direkt olarak kadının hayatına yansıyan hizmetleri üretebilmek için gerekli olan bütçedir" dedi. " Bütçeyi hazırlarken, kadını bir veri olarak, ana hizmet noktası olarak görmek ve buna bir kaynak ayırma ile bütçenizi o hizmetleri oluşturacak biçimde, kadının hayatına yansıyacak şekilde oluşturma konsepti Türkiye'de yeni başlayan bir süreç" diye konuşan Dedegil, bu konuda eğitim çalışmaları yaptıkları nı kaydetti. Kadınlara yönelik projelerden birisinin de "Tomografi i stanbul" projesi oldu ğunu anlatan Dedegil, projenin, şiddeti besleyen kaynaklar ve şiddet mağduru kadınların destek beklentileri konusun da ölçüm yapan bir saha araştırması olduğunu söyledi. Komisyon Başkanı Dedegi l , bu çalışmayla kadınların so runlarını tespit etmeyi amaçlad ıkların ı belirterek şunları söyledi : "Yani kadınlar, bu şehrin üst geçitle rinden, kaldırım yüksekliğinden mem nunlar mı? Tüm il ve ilçeler kadın dostu haline getirilmeli. Ü st geçitler kad ı nlar için bir felaket. Yüksek topu k , hamilelik, kem i k erimesi, kucakta çocuk, evde çocuk ve bebek arabası ile bir kadın üst geçidi nasıl kullansın? Kent, erkeklerin çok mutlu ve rahat yaşaması için plan lanmış. Ü st geçitierin tümden kaldı rı lması ve atılması gerekir. Ben bu durumu kendi bölgemdeki yöneticileriyle konuşup tar tışıyorum . Bunu tespit etmek ve buna göre önlem almak gerekiyor. Kadı n ku cağı nda çocuk , elinde alışveriş yaptığı araba, belki elinden tuttuğu bir çocuk
370
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
daha, geliyor üst geçin önüne, karşıya geçmek istiyor. Ama nasıl geçecek? Kadı n bakı ş açısının kamu politikalarına yansıması lazım . Bu politika, Avrupa'da bir çok ülkede var." Dedegil, "kadın dostu kentler" oluşturulması gerekti ğini beli rterek, kadınların sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yapıldığı zaman bu kentlerin yaratılabileceğini söyledi . Kanada'da belediyenin kadınlara yö nelik bir uygulaması n ı anlatan Dedegil, "Otobüslerin hava karardıktan sonra, kadın yolcular için iki durak arası nda durma mecburiyeti var. Bu basit bir olay ama o saatte dışarıda olan kadının gü venliği için çok önemli bir şey. Bu uygulama bizde de yapılabilir" diye konuştuYerel yöneticiler, şehir planlaması yaptıklarında kadınları 'do ğal partner' kabul etmesi gerektiğini belirten Dedegil, " Belediyeler mutlaka kadınlarla ortak karar almalılar. Şu anda belediye meclislerinde yeteri kadar kadı n olmamamsı buna gerekçe olamaz" diye konuştu.
Ka s ım
2008
bazen üç saat oturuyor. Biz ise hala üç tane ızgaradan oluşan bir tahta bankı koyuyoruz ve bu da o kadın için işkence gibi oluyor" dedi. Kadınlar, çocukları için uzun süre parklarda oturmak zo runda kalıyor. Kitabını veya örgüsünü de yan ı na alıyor kadı nlar. Çocuğunu beklerken, daha rahat oturma imkanı sağlayacak koltuklar konması gerekir. Bu konuda yeteri kadar bütçe ayrılmalı" diye konuştu.
Gü n e ş , K u m v e Bi r Nü klee r Re a k "t ö r 5
Kasım, Guardian, World Nuclear Association,
Wikipedia, Refera ns DERLEYEN: G Ü L KESKi N - ARKi TERA.COM
Tükiye'de ilk kez 1 960'1ı yıllarda yapımı gündeme gelen nükleer santraller ko nusunda, ilk ciddi adı m geçtiğimiz ay Mersin Akkuyu Nükleer Santrali için gerçekleştirilen ihale ile atılmış oldu, Enerji Bakanlığı'ndan yapılan açıklama ya göre S inop'ta kurulması planlanan bir diğer nükleer santralin ihalesi için Bizde Hala Üç Izga ralı ise hazırlıklar devam ediyor. Her ne Ba n k kadar tek bir firmanın katılım gösterme Komisyon Başkanı Dedegil, şehir;ı si nedeniyle ihalenin iptal edilebileceği lerde bir hizmet yapı l ı rken , daha proje � ;:söylentileri yayılmış olsa da, önümüzde aşamasında, il ya da i lçe meclis genel � ki yıllarda Türkiye'de de nükleer santral kurulunda yer alan kişilerin , "Bunu yap- � inşaatları başlayacakmış gibi gözüküyor. mayalım. Çünkü bu kadı nların hayatını '+ Nükleer santralierin dolambaçlı poli zorlayacak bir çalışma" demesi gerekti- � >O> tik çizgisinden biraz d ışarı çıktığımızda ğini ifade etti. _e bugün özellikle i ngiltere'de mimarlık Kad ınları n , çocuklarını götürdükleri � camiasını meşgul eden başka bir konu parklarda uzun vakit geçirdiklerini ifade ' g ündeme taşı n ıyor: Nükleer santralierin eden Dedegil, "AB'de bir çok belediye tasadanmasında m imarların rolü olmalı çocuk parklarındaki standart bankları mı? G uardian'dan Steve Rose konuy kaldı rd ı ve onların yerine ergonomik la ilgili olarak kaleme aldığı "Güneş, koltuklar koydu. Çünkü kadın o bankta
Kum ve Bir Nükleer Reaktör" başlıklı makalesinde konuyu farklı yönleri ile değerlendiriyor. " Kü resel ısınma, azalan petrol ve gaz rezervleri, ağırdan alı nan enerji politikaları sayesinde nükleer günler tekrar hayatımıza girdi" diyen Rose, 1 995 yılında açılan i ngiltere'nin en yeni ve iyi görünümlü nükleer santra li Sizewell B için " K ı rm ızı trabzanları ve parlak beyaz kubbesiyle dalgalı elektrik mavisi yapı, bir nükleer santralin olabi leceği kadar çekici. St. Paul kadar ol masa da yeni bir lkea ya da modern bir cami olduğunu yan ılgısına düşebilirsiniz -eğer büyük uyarı işaretleri, toprak dre najları, tel örgüleri, CCTV kameraları ve düzenli güvenlik ekipleri olmasaydı" yo rumunu yapıyor. Sizewell B'nin hemen yanı nda çok daha çirkin, 1 960'1ardan kalma sıkıcı, lekeli bir endüstriyel enkaz, Sizewell A bulunuyor. Diğer tarafındaki tellerle çevrili boş alanda ise muhteme len i lerde Sizewell C yer alacak. Eylül 2008'de, i ngiltere'de sekiz nükleer enerji santralini işleten British Enerji Grubu'nun 1 2 ,5 m ilyar Sterlin'e, Fransa'daki 58 nükleer santralı işleten ve dünyanın önde gelen nükleer santral işleticisi konumundaki EDF G roup'a satıldığını hatılatan Rose'a göre, EDF hükümet onayıyla en az 4 tane daha nükleer santral kuracak. Nükleer santralierin tarihine baktı ğım ızda ise ilk ticari nükleer santralin 1 950'1i yıllarda işletilmeye başlandığını görüyoruz. Bugün 30 ülkede, 435 ticari nükleer güç reaktörü aktif olarak enerji üretiyor ve nükleer santraller tarafından üretilen enerji d ünyadaki toplam enerji üretiminin % 1 6'sını oluşturuyor. 56 ülke ise, toplam 284 araştırma reaktörü ve ilave 220 reaktör gücüyle gemileri ve denizaltılarını i şletiyor. Bugünkü mevcut kapasitenin % 6'sına denk gelen 30 güç reaktörünün inşası da devam edi yor, ayrıca ilave 70'in üzerinde nü kleer santral kurulması da uzun vadeli planlar arasında. N ü kleer enerji konusunda politik çiz ginin net bir şekilde çizilmiş olmasına rağmen, nükleer santralierin tasarımı hakkında hala bir takım soru işaretleri bulunduğuna değinen Rose, yalnızca bir güvenl i k önlemi olarak değil, aynı zamanda modern tasarımlı soğutma da suya gereksinimleri olduğu için
Ka s ım nükleer santralierin uzak kıyı bölgele rinde kurulmaları gerektiğini beli rtiyor: " i ngiltere'deki çoğu nükleer santral doğal rezervlerin veya ulusal parkların yanında, onları bulmak isteyeceğiniz son yerde bulunuyor" Günümüz mimarlarının konuyla ilgili ikileme düştüğünü de ifade eden Rose, " Bu yapıların daha hoş görünmesinde mimarlar rol aynamalı mı, yoksa etik olarak bunun bir parçası olmayı kabul etmemeli mi?" sorusunu yöneltiyor ve bu tip binaların portfolyolarda düşük enerji kullanımlı yeşil bir okul gibi hoş gözüken türden projeler olmadığına dikkat çekiyor. Ü stelik nükleer santral Ierin çirkin olması gerektiğini çünkü hoş gözükmelerinin, nükleer santralierin yapılmasıyla ilgili sözlü bir onay ifade ettiğini düşünen taraflar da var. Rose, " Eğer çevremizde nükleer santraller olmak zorundaysa, neden onların daha makul -politik açıdan olmasalar bile- bir estetiğe sahi p olmasını denemeyelim?" diyor. EDF, aralarında Narman Foster ve Richard Rogers'ın da bulunduğu bazı i ngiliz m imarlara gelecekte yapılacak santralierin tasarımında rol almaları için teklif götürdü, hem Foster, hem de Rogers bu teklifi reddetmiş olmalarına
2006
rağmen Rose'un yaptığı görüşmeler bu konu hakkında gönüllü pek çok adayın olduğunu gösteriyor. Rose'un yazısına göre; " N ükleer tesisler, her şeyin sonunda temelde i nşaat mühendislerinin alanına giriyor. Yalnızca dünyadaki az sayıdaki şirket bu tesisleri nasıl inşa edeceği bilgisi ne sahip. Sizewell B gibi basınçlı su reaktörleri (PWR), önceki tasarımiara göre teorik olarak daha az risk taşıyor. Sellafield, Çernobil ve Sizewell A gibi ilk reaktörler için grafit, likit sodyum veya karbondioksit gibi riskli malzeme ler gerekliydi . PWR'Ier ise nükleer re aktörü yönetmek, ısı geçişini sağlamak ve sistemi soğuk tutmak için yalnızca suyu kullan ıyor. Ayrıca, daha gelişmiş güvenlik sistemlerine sahip ve reaktör çekirdeğinin çevresinde kale gibi beton tabakalar bulunuyor". EDF halen Avrupa Basınçlı Reaktörü (EPR) adıyla bilinen, son PWR tasarımının ilk örneğini, Finlandiya, Olkil uoto'da inşa ediyor. Başlangıçta 2009 yılında elektrik üretmeye başlaması öngörülen santralde, inşaat zorlu kları nedeniyle bu tarih 20 1 1 yılına ötelendi. Bazı ra porlara göre, maliyet beklenenin %50 oranda üstüne çıkacak. Normandiya, Flamanville'de 2006 yılında halkın
� 'O
� �
·rl :ı:
't ,& o t u.
' c ı.. Q) 'O o :ı: Q) +-
�
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
371
protetostoları arasında başlayan bir başka EPR inşaatı ise ertelendi. "EDF için yapıların görünüşü ne kadar önemli?" sorusunu şirket sözcüsüne yöneiten Rose; " Ö nemsediğimiz ilk şey teknik kriteler, çünkü güvenlik her zaman EDF'nin ilk önceliği oldu. Estetik kriter de projenin başında hesaba katı l ıyor. Çevre üzerindeki etkisi hakkında tasarımcılar ve m imarlarla birlikte çalışı yoruz" yanıtı aldı . Doğu Londra'daki olimpiyat alanı için iki konvansiyonel güç istasyonunun tasarımını sürdüren i ngiliz m imarlı k firması John McAslan a n d Partners m imarı Kevin Lloyd'a göre, nükleer se naryolarda uygulanan benzer prensiple re ilaveten " M ühendislik sürecinin nasıl işlediğini anlayabiliyor, nasıl etkileyece ğinizi de biliyor olmanız lazım". Lloyd, "Bu binalara getirmek zorun da olduğumuz başka şeyler de var. . . Ö lçekleri ve heykelsi nitelikleriyle dışın da kazandırı labilecek nitelikler ve nasıl çevrenin bir parçası haline gelebilece ğine dair. Tüm bunların m imarlar için heyecan verici olduğunu düşünüyorum" diyor. ED F'nin i ngiltere'deki nü kleer planlarıyla ilgili olarak ismi anılan bir diğer mimar Will Alsop ise, "Birinin yapabileceğinden daha fazlası var. Ben
372
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
daha güzel olmaları gere ktiğini düşü· nüyorum. Wotruba isimli bir sanatçının Viyana kıyısında devasa brüt beton bir kilisesi var ve bence çok daha güzel. Neden bunun gibi bir şey yapılamadığı nı anlamıyorum" yanıtını veriyor. Rose, elektrik santrallerinin, m imarı düşüncede kayda değer bulunma· sının çok eski olmad ı ğ ı n ı , yalnızca bugün Tate Modern'e ev sahipliği yapan Battersea ve Bankside'a bile bakman ın yeterli olduğunu söylüyor: "G iles G ilbert Scott'ın 1 930' 1arda gerçekleştirdiği tasarım, endüstriyel tesisleri, kilise veya belediye binası gibi sivil asaletle aynı seviyeye yükseltti ve Londra'ya en sevilen i ki simgesini ka· zandırdı. Bu gelenek erken nükleer dö· neminde Galler'deki Trawsfynydd'i ta· sarlamak için görevlendirilen Coventry Kathedrali'nin m imarı Basil Spence ile devam etti. Aynı Scott gibi Spence de içindeki işleyen müthiş teknolojiyi yan· sıtmak için küstah anıtsallığın rotasını benimsed i . Spence'in Snowdonia'nın ortasındaki 20 katlı tek parça anıtı, çev resindekilerden belirgin şekilde ortaya çıktı. 1 959 yılında Trawsfynydd'in inşası başladığı nda, bu yaklaşım tamamen uygundu: sembolik olarak, nükleer güç i ngiltere'nin hala en ' Büyük' olduğunu gösteren birkaç şeyden bir tanesiydi. Bu zafer takıntısı 1 957 Windscale Yangını sonucunda baş gösteren nük· leere karşı çevre ve barış hareketleriyle kan kaybetti. Bu değişimi görmek için 1 970'1i ve 1 980'1i yıllarda i nşa edilen Hartlepool veya Dungeness gibi en· düstriyel görünümlü nükleer çirkinlikleri i ncelemek yeterli. Her yerinde görü lebilecek bu çirkin binalarla döşenen i ngiltere'de, British Enerji 1 990'1ı yıllar· da Sizewell B ile ortaya yenilenmiş bir görüntü çıkardı". Rose'un yorumuna göre " Gelecek nesil nükleer mimarları , yen i estetik noktalara ulaşsa ve hepimiz için güvenli, ucuz güç sağiasa dah i , bu hikayenin sonu olacağı anlamına gelmiyor. Onlar verim l i ömürlerinin sonuna geldiğinde, çevrede nükleer santraller dolanıp dura cak". Basil Spence 1 960'11 yıllarda ge· !eceği önceden görmüştü, Trawsfynydd tasarımındaki temel sorularından biri şuydu: "G üzel bir kallntı olabilecek mi?"
Ka s ı m
2008
1 99 1 yılında Trawsfynydd'in faali· yetine son verildiğinde, endüstri ne yapabileceklerine dair teklifiere açı ktı. 1 990' 1arda BBC, m imarların ve tasarım· ciların davet edildiği bir televizyon prog· ram ı düzenledi . Film stüdyosuna dö· nüştürmek veya moloz yığıntısın ı n altına gömmek gelen öneriler arası ndaydı . M ühendislik firması Arup tarafından tasarımlar hazırlandı , ancak plan akta· rılan kaynaklar damla damla akarken 201 8'den önce bitecekmiş gibi gö· rünmüyor. i ç reaktör 2088 yılına kadar söküm için hazır alamayacak. Bu da binanın o zamana kadar hiçbir pratik amaca hizmet etmeyerek olduğu yerde kalacağ ını gösteriyor.
"Nü k leerin Teşvi k i n e Kat- kısı Ola n H e r h a n g i Bir Mima r, Bir Da h a Asla Ra hat" Uy k u Uyuyamaz" Rose çeşitli m imarlara yönelttiği " Bi r nükleer santral tasarlar mısınız?" soru· suna şu yanıtları aldı :
üslup, bunu yeniden piyasaya sürülmüş bir uygulama olarak adlandı rabilir. Peki aslında ne olduğunu bil iyor musunuz? Hoşlansanız da hoşlanmasanız da, markalaşma bir ihtiyaç ve görsel kültü· rümüzün anlaml ı bir parçası haline geldi. N eden nükleer santraller, iyimserlik ve insan zaafıyla iletişim kuran, şimdiki ve gelecek zamanın kayda değer bir gü zellik ya da güç nesnesi olmasın? Ben bunun için hazırım. " Evet"
Will Alsop
Kesinlikle. i kinci kez düşünmem bile. Benim prensipierime zıt değil. Çevresel ve ahlaki açıdan değerlendirdiğimde, işin içinde olmamız gerektiğini düşü nüyorum. 1 950'1ı ve 1 960'11 yıllarda i ngiltere nükleer santral konusunda dünyada lider konumundaydı ve yıkıma izin verdik, şimdi Fransa işin başına geçmek zorunda. Tabiri caizse ne yazık ki oyunun zirvesinde kalamadık. " H ayır"
" Hayır"
And rew Mo rri s , Üst Düzey Yö net-ic i , Rog e r s St-i r k Harbo u r & Pa rt-ners Bize göre, b u çok zor bir konu . Enerji üretimi için alternatif metotların gelişti· rilmesi gerektiğine büyük bir inancımız var, ayrıca verilen senaryo içinde nükle er enerjiye olan ihtiyacı ve arzuyu kabul ediyoruz. Bu konuda teklif aldık ama reddettik. Yine teklif edilse aynı şeyi yapardı k diye düşünüyorum, kalbimizde yeri olduğuna inanm ıyorum . " Hayır"
Lord Fost-e r, Fost-e r a n d Pa rt-n e r s 1 999 yılında EDF'nin Bordeaux'taki ilk yeşil merkez ofisini inşa ettik ve biz· den nükleer santral de tasarlamamızı is· tediler. Çeşitli sebeplerden ötürü teklifi geri çevirdik, işverenimiıle aramızdaki görüşme tabii ki gizli. " Evet"
Ama n d a Levet-e , Yö net-ici , Fut"u re Syst-em s M imarların , nükleer santralierin tasa rımına büyük katkıları olabilir. Alaycı bir
Bill D u n s t" e r, ZEDfact-ory Hiçbir zaman nükleer santralleri des· tekiernedik ve tasarlamadık. N ükleere yatırı m , yenilenebilir enerji kaynakları için önceden ayrılmış stokları fiilen bo şaltıyor. Radyoaktif atığın yanlış kullanı· m ı n ı durdurmak için arttırılan güvenlik yatırımları, nüfus merkezlerinden uzağa bırakılan atık ürünlerin ısısı ve nükleer canlanma günümüzün kazanı l m ı ş haklar ve büyük mühendislik konsorsiyumlarıy· la desteklenen en büyük oyunu haline geldi. Bu teknolojiyi destekleyen ve ka· ran l ı k güçlerle Faust vari bir sözleşme imzalayan hiçbir mimar bir daha asla rahat bir uyku uyuyamaz. Eğer istikrarlı bir finansal sistem kuramazsak, nük leerden miras kalan zehirli toprak altı suyu, denizler ve tarımdan bin yıllmızı korumak için milyarlar harcayabilmek için şansı mız olacak mı? " Evet"
C h r i s Wil k i n s o n , Yö net-ic i , Wil k i n s o n E yr e Nükleer santralleri tasarlamak konu· sunda hevesliyim . Kısa zamanda, elde edebileceğimiz en temiz enerji kayna-
Ka s ım ğını sağlıyorlar. i deal dünyada, yeterli jeotermal, rüzgar ve güneş enerjisini elde edebilirdik. Gerçekte ise bu şimdi ki zamanda mümkün değil. " Evet"
Kevin Lloyd , John McAslan & Pa rt-ners Katılmakla ilgili b i z d e kendi ara m ızda tartışıyoruz. Bence yapabi lirdik. Hükümetin gündeminde olan bir şey ve yeni santraller gerekiyor. Bunu yapmak konusunda kaçı nılmaz bir durum söz konusu ise, yüksek nitelikli mimarinin etkileyici bir parçası olarak elimizden gelenin en iyisini yapmak konusunda soru mluluğumuz olduğunu düşünüyo rum.
F ra n k f u rt- Ki "t a p Fua rı ' nda M ima r l ı k Ya y ı n l a r ı 6 Kasım
YAZAN: iREM ÇAGIL
1 4 Ekim'de Orhan Pamuk'un Türkiye'deki internet yasaklarından dem vurduğu konuşmasıyla açı lan ve bir hafta boyunca dünyanın dört bir yanından yüzlerce yayıncıyı, yazarı, çevirmeni, çizeri aynı çatı altına toplayan Frankfurt Kitap Fuarı biteli neredeyse 2 hafta oluyor. Türkiye'nin bu sene onur konuğu olduğu fuar ile ilgili basında birçok haber yayınland ı . Bu yazıların çoğu, -G ündüz Vassaf'ın Radikal'deki 26 Ekim tarihli yazısında bahsettiği gibi Türkiye'nin fuardaki başarısı ile sınırlı kalsa da, Frankfurt Kitap Fuarı, aslında, Pakistan'dan Küba'ya yüzlerce yayıncı nın ve çizgi romandan edebiyata birçok konu başlı ğında kitapların yer aldığı dev bir organizasyon olarak gerçekleşti. 4 gün boyunca izleyici olarak katıldığım fuarla ilgili olarak burada ele alacağ ı m yazı i s e fuar alanının önemli bir kısmını kaplayan sanat, m i marlık, tasarım ya yıncılığı ve bu alanlarda en son çı kan kitaplada ilgili.
Öne Çıkan Yayınevle ri Frankfurt Kitap Fuarı'nın birbirine koridorlarla, geçitlerle bağlanmış ve her biri içinde barındırdığı konulara göre
numaralanmış 5 büyük yapısından biri "Sanat" başlığı altında toplanan kitapla ra ayrılmıştı. Bu alanda görsel kültürü yönlendirebilecek güçteki büyük yayı nevlerinin yanı sıra az sayıda kitaplar üreten küçük ve bağı msız yayı nevlerinin de stantları yerleşmişti. Fuarın en renkli kitaplarının görülebileceği bu böl ü m , özelli kle mimarlı k üzerine yayı nladıkları kitaplada öne çıkan yayınevlerini de barındırmaktaydı . Bu uluslararası alan da 85 yıllık geçmişiyle ve çoğu alanında devrim yaratan kitaplarıyla " Phaidon"un standı hemen farkediliyordu. Phaidon Yayınevi'nin fuarda tanıtımını yaptığı ve geçtiğimiz yıllarda çıkmış "The Phaidon Atlas of Contemporary World Architecture"ın devamı olan, "The Phaidon Atlas of 2 1 st Century World Architecture" yaşadığımız çağ ın mimari pratiğini özetleyen en önemli kaynaklardan biri olarak öne çıkıyordu. Dev boyutlu (31 x45cm) bu kitap, 2000 yıl ından itibaren dünyanın önde gelen mi marlarınca projelendirilmiş, 1 .000'in üzerinde yapıyla ilgili bilgileri içeriyor. Daha detaylı incelemeler için yayı nevi özel bir web sitesi de hazırlamış, http:// www. phaidon.com/21 stcenturyatlas/ adresinden bu çok kapsamlı kitabın sayfalarının bir kaçına göz gezdirilebi liyor. Phaidon'un stand ındaki bir diğer önemli mimarlı k yayını, modernizmi en çok etkileyen mimarın; Le Corbusier'in ismini taşıyordu. " Le Corbusier Le Grand" 2000'den fazla görsel ve daha önce yayımlanmamış fotoğraflada bera ber, Le Corbusier ile ilgili en kapsaml ı eser olmaya aday, dev bir kitap. Görsel kültüre dair önemli kitaplar yayıniayan bir diğer yayınevi olan Alman "Taschen"de fuarda en son çıkard ığı kitaplada gövde gösterisi yapıyordu. Bunlar içinde Fransız m i mar Jean Nouvel'in bütün işlerini bir araya top layan ve pleksiglas bir kutunun içinde toplam 898 sayfalık iki cilt olarak ya yınlanan kitap en dikkat çekici olanıyd ı . 1 .000 adet basılan v e 5 0 0 Euro fiyat biçilen bu özel edisyanun meraklısı ol dukça çoktu. Taschen son zamanlarda dünyaca ünlü tasarım ve m i marlı k dergilerinin eski sayılarını ciltler halinde yayınlamaya başlam ıştı. Bu seri içinde en son çıkan Domus Vol. 1 , i talyan Domus dergisinin
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
373
1 928-39 yılları arasında yayınlanan sayı larını içeriyor ve tasarım tarihi meraklıla rını zamanda yolculuğa çıkarıyor. i smini "Activity" ve "Architecture" ke l imelerinin ilk harflerinden alan "Actar" özellikle mimarlık alanında yayınladığı yenilikçi kitaplarıyla bilinen Bareelona merkezli bir yayı nevi. M imarlıkla ilgili görsel özelliği öne çıkan kitapların yan ında mimarlık teorisi, analizi ve tarihine dair bas ımlar da yapan Actar Yayınevi'nin en son gözdesi Çinli m imar lar. Fuardaki standı nda bu konuya dair hazırladıkları 2 yeni kitap ziyaretçi lere sunuluyordu . "MAD Dinner" Pekinli mi marlık ofisi MAD hakkında hazırlanmış bir ilk kitap. " Positions" ise aralarında MAD'in de bulunduğun 13 Çinli mimarlık ofisinin 2003-2008 yılları arası nda gerçekleşti rilen 40 projesi üzerinden giderek yeni nesil Çinli m imarlara derinlikli bir bakış açısı sunuyor. Frankfurt Kitap Fuarı'nın i ngilizce konuşan ülkelere ayrılan kısmı nda da mimarlık alanında önemli kitaplar yayın layan, çoğ unluğu üniversitelere bağ l ı yayınevleri bulunuyordu. Bunlar içinde Columbia ve Princeton Ü n iversiteleri Yayı nları es geçilmemesi gerekenler. Orhan Pamuk'un da halen " Kelimeler ve Renkler" başlıklı bir seminer dersi vermekte olduğu Columbia Ü niversitesi'nin yayınladığı " M odernism and the Architecture of Private Life" domestik mekanlar ile modern edebi yat, mimarlık ve tasarı mın ilişkisine dair oldukça i lginç bir perspektif sunuyor. Yazar Victoria Rosner m imari planlama üzerinden giderek orta sınıf hayatlarda ki biçim, fonksiyon ve estetik anlamların keşfine çıkmış. Princeton Ü niversitesi'nin de yaklaşık 25 senedi r m i marl ık, tasarım, fotoğraf, peyzaj ve görsel kültür üzerine kitaplar yayıniayan bir yayınevi var. Buradan güncel akımlara dair, oldukça yenilikçi, grafik tasarımı özenli kitaplar çıkıyor. 600 yayınlık bir liste içinde fuardaki 2 kitap özel likle dikkat çekiciydi . " More M obile: Portable Architecture for Today" giderek yersiz-yurtsuzlaşan bir dünyada daha çok ihtiyaç duyulacak taşı nabilir m i marlı k sistemlerini analiz ediyor. "Building (in) the Future" ise günümüz mimarlığ ında vazgeçilmez
374
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
hale gelmiş olan bilgisayar kullanımı, mimarinin insan emekli bir üretimden zamanla uzaklaşmasının etkileri ve bilgisayar destekli tasarımın çağdaş m i marlık pratiği üzerindeki dönüştürücü rolü üzerine yazılmış benzersiz bir kitap olarak meraklılarını bekliyor.
De ğ i ş e n D ü n y a v e Ke n t" P l a n l ama s ı 7 Kasım, lsoCaRP, TMMOB Şehir Plancıları Odası, Canadian I nstitute of Planners, American Planning Association, Planning Institute of Australia DERLEYEN: BURCU ÖZTAŞKIN, DEN i Z BORAN, G Ü L KESK i N - ARK i TERA.COM
Dünya Şehireilik Günü, her yıl 8 Kasım'da, dört kıtada aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 30 farklı ülkede düzenlenen etkinliklerle kutlanıyor. Bu özel gün, ya şanabilir toplumlar yaratmak konusunda planlamanın rolünün aniaşılmasını sağlamayı amaçlıyor. Dünya Şehireilik Günü, planlamaya küresel bir çerçeve den bakmaya olanak tanıyor. Dünya Şehireilik Günü için dü zenlenen uluslararası organizasyon, ilk kez 1 949 yılında Buenos Aires Ü n iversitesi'nden Prof. Carlos Maria della Paolera tarafından planlama konusundaki hem yerel hem de dünya ölçeğindeki toplumsal ve profesyonel ilgiyi geliştirmek amacıyla kuruldu. Genel merkezi Hol landa'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Şehir ve Bölge Planlancıları Birliği - lsoCaRP ( I nternational Society of City and Regional Planners) tarafından destek lenen Dünya Şehi reilik Günü bu yıl da çeşitli etkinliklerle kent planlamayı farklı boyutlarıyla ele alacak. Dünya Şehireilik Günü, bu yıl Amerikan Planlama Birliği - APA (American Planning Association) tarafı ndan Nisan ayında Las Vegas'ta düzenlenen " Planlama ve i klim Değişimi" konulu U lusal Planlama Konferansı ele alındı. Kanada Plancılar Enstitüsü - C I P (Canadian I nstitute of Planners) ise " Planlamada Yenilikler Daha i yi Toplu mlar" başlıklı bir etkinlik düzenliyor. Yeni Zelanda Planlama Enstitüsü (New Zeland Planning Institute) tarafı ndan Dünya Şehi reilik Günün kapsam ında düzenlenecek etkinlik ise " Değişen Perspektifler -
Kosım
2008
Kentsel Çevreden Farklı Görüntüler" başlığını taşıyor. Malezya'nın Kuala Lumpur kentinde gerçekleşecek et kinliklerin konusu " Sürdürülebilirliğe G iden Yol" ve "Ahenkli Kentler". Türkiye'de ise bu yıl 32.'si düzenle necek Şehi reilik Kolokyumu'nun ana temasını, " Kentsel Yen iden Yapı lanma: Kazananlar, Kaybedenler" olarak beli r ledi. 6-8 Kasım 2008 tarihleri arasında i stanbul M imar Sinan G üzel Sanatlar Ü n iversitesi'nde gerçekleştirilecek ko lokyum süresince planlama kurumların ı n yeniden yapılanması , yeni toplum yapısı, kentin yeniden yapılanmasıi kentsel top l umsal muhalef gibi konular tartışılacak. Planlama alanında dünyanın en önemli örgütlenmesi olan l soCaRP, ta nınmış ve çok nitelikli plancıları uluslara rası bir ağ içerisinde bir araya getirme E o girişimiyle 1 965'te kuruldu. Mekansal o süreçler içerisinde rol oynayan ve karar- � verici konumdaki aktörlere danışmanlık g' yapan meslek adamları olan ve görevle- g, ri arasında, toplumun içerisindeki genel .oQ) 3:: o ya da özel aktörler adına mekansal U) o müdahale biçimleri ve planlar önermek o ·.-1 a. ya da desteklemenin yer aldığı şehir ,._ ve bölge plancılarını bir araya getiren o lsoCaRP'ın bugün 70'ten fazla ülkeden ,:;, o +hem bireysel hem de kurumsal üyesi 0 u. bulunuyor. Birleşmiş M illetler (BM), Birleşmiş Milletler i nsanYerleşmeleri M erkezi ( U N HCS) ve Avrupa Topluluğu _g g (AT) tarafından tanınan bir hükümetler+"' dışı kuruluş olan lsoCaRP ayrıca ·H
:
U N ESCO tarafından da kabul edilmiş resmi bir konuma sahip. Bilgiyi, bilimi, tasarımı ve stratejiyi birleştiren, ortak girişim gerektiren işlerde ve çok disip linli ekiplerle çalışmaya alışık olan şehir ve bölge plancı larını biraraya getiren l soCaRP'ın hedefleri küresel ve aktif bir plancı ağı yaratarak planlama prati ğinin geliştirilmesini kapsıyor. l soCaRP, 2005 yılı ndan bu yana Dünya Şehireilik Günü Kapsamı'nda planlamaya katkı sağlayan kurum ve projeleri ödüllen diriyor. Bu yılki lsoCaRP Ö dülleri i spanya'nın Sitges kentinde düzenlene cek Dünya Şehireilik Günü kutlamaların da sahiplerini bulacak.
IsoCaRP 2008 Üst- ü n Başa rı Öd ülü Kaz a n a nları Tü m başvuruları dikkatli b i r biçimde değerlendiren jüri üyeleri " 2008 Ü stün Başarı Ödülü (Award for Exeellence 2008)" için aşağıdaki kurumları layık görd ü :
Amst-e rda m , Hol l a n d a Amsterdam Belediyesi, Fiziki Planlama Departmanı adı na Amsterdam Metropolitan Alanı Proje Başlığı: " Bölgenin 2040 Yıl ı ndaki Gelişimine Yönelik Bir i maj" Çok uzun vadeli olmasına rağmen sürdürülebilirlik için gereklilikleri yerine getirmeye önem veren bu vizyon, iç sel bir bütünlük sağlaması, projedeki
Ka s ım tutarlı l ı k , hak sahipleri ve halka büyük oranda danışarak doğru ölçekle düşün meye sevk ediyor olması ile ödüle layık görüldü.
Ant-we rp , Belçi ka Antwerp Belediyesi - Gewon Gemeentebedrijf Planningscel Proje Başlığı: Antwerp, "Yüzyılın Mekan ının Nazım Planı" S u öğesine duyulan saygı , komşuluk boyutunun d ikkate alınması, en küçük ölçekte dahi yeşil alan yeşil alan yara tımına özen gösterilerek kentin bütü nündeki yeşil alan stoğunun arttırılmas ı , terkedilmiş endüstri bölgelerinde yeni park alanlarının yaratılması ve tasarımı Bernardo Secci ve Paola Vigano ta rafından hazırlanan mekansal stratejik planın kalitesi gibi kentin can alıcı nok talarında somut projelere dönüşen plan lama kararları ile ödüle layık görüldü.
Ca nc u n , Me k s i ka l nstituto de Planeacion de Desarrollo Urbano ( i M PLAN)- Benito J uarez Belediyesi Proje Başlığı: "2030 Cancun Stratejik Planı" Kısa bir süre önce kurulan bağımsız bir planlama enstitüsü olan I M PLA N , hızlı büyüme gösteren kentsel mekanı n daha sürekli hale getirilmesini sağ laya cak yeni mekanizmaların geliştirilmesini sağlama yönünde çalışmalar yapıyor. I M PLAN tarafından hazırlanan plan , kentteki dönüşümün ayrıcalıklı turist güzergahı ndan alınarak kent merkezine de taşınması ve nüfusun kentsel doku üzeri ndeki erişil ebilirliğinin geli ştiril mes i , sürdürülebilir erişim sistemleri yaratılarak kentsel işlevierin yeniden organizasyonunu sağlıyor olması ile ödüle layık görüldü.
Del h i , H i n d i st-a n Delhi Geliştirme Makamı (Delhi Development Authority) Proje Başlığı: 2021 Delhi Master Planı Dünyan ın en kompleks yapıya sahi p metropolitan alanlarından birinde bü tünselliğin tüm açıklığ ıyla ortaya kon duğu planda, diğer tüm metropolitan alanlarına da ortak ipucu teşkil edecek kararlar alarak, barı nma imkanlarından,
ticari faaliyetlere, endüstriden çevreye, kültürel m i rası n ve yapılı çevrenin ko runmasından kentsel tasarıma, kentsel gelişimin yönetiminden takibine kadar pekçok noktaya dikkat çekiliyor.
Va rşova , Polonya Varşova Gelişim Master Planı Proje Başlığı: M iasteczko Wilanow Master Planı - Varşova - Polanya Plan, Doğu Avrupa ülkelerinin zorlu şartlarında gerçekleştirilmiş olması ve özellikle; - Tüm kentin yararlanması için özel yatırımcıların çal ışmalarının kamusal hedefler ile birleştirmesi, - Kente tamamıyla entegre olmuş bir toplumun oluşturulmasını destekleyen bir master plan olması, - Karma kullan ı m aktivitelerinin destek lenmesi prensibinin uygulanması, civar kentler ile kentsel doku ve yapısal bağ lantıların kurulmasına dikkat etmesiyle d ikkat çekti.
Ya n g z hou , Çin Rusan Yisan Kültürel M i rası Koruma Vakfı Proje Başlığı: Büyük Kanal (Grand Canal) Koruma Çalışmaları Plan, G rand Canal çevresinde yapı lan çok kapsamlı bir etüt çalışması ile Çin'in kentsel gelişiminde omurga işlevi görecek bir alan tüm kentlerde alternatif turizm alanlarını desteklemesi, tarımsal aktivitelere canlılık kazand ı rması, yük sek kaliteli konut oluşumlarının sağla ması ve bu alanın aynı zamanda kültürel bir rota olacak biçimde düzenlenerek halkın, akademisyenlerin ve kuruluşların bir araya geldiği bir iletişim ve eğitim platformu haline getirilmesini sağlama sıyla öne çıkıyor.
Tü r k iye ' d e Şe h i r Planlama Eğit-imi ve Örgüt-lenme Dünyada ilk olarak 2 0 . yüzyılın baş larında ortaya çıkan şehi reilik hareket lerinin temeli, sanayileşmenin getirdiği sağl ı ksız yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla başlayan saği ı kiaştırma çalış malarına dayanıyor. Buna bağ l ı olarak planlama eğitiminin de akademik ortam da yerini aldığı, önemli üniversitelerde planlama alanında dersler verilmeye ve
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
375
planlama bölümlerinin açılmaya başlan dığı görülüyor. Türkiye'deki planlama eğitimin kö kenleri ise 1 930'1u yıllara uzanıyor. O dönemde Yüksek Mühendislik Mektebi (bugünkü adıyla i stanbul Teknik Ü niversitesi - i T Ü ) ve G üzel Sanatlar Akademisi'nde (bugünkü adıyla M i mar Sinan G üzel Sanatlar Ü niversitesi - MSGS Ü ) mimarlık eğitiminin bir parça sı olarak verilmeye başlayan şehireilik derslerinin ardından, 1 946 yılında i T Ü 'de ilk şehireilik kürsüsü kuruldu. 1 950-1 960 yılları arasında şehi rciliğin, m imarlıktan ayrı bir bilim dalı olarak düşünülmeye başlanmasıyla birlikte ise, mimarlık ve mimarlık/mühendislik fakültelerinin altında ayrı bölümler ola rak Şehi r ve Bölge Planlama Bölümleri kurulmaya başlad ı . B u anlamda Türkiye'de ilk kez 1 96 1 yılında Orta Doğu Teknik Ü n iversitesi'nde Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü kuruldu. Günümüzde toplam 12 üniversitenin Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü l isans, yüksek lisans ve doktora düze yinde planlama eğitimi vermeye devam ediyor. 1 960'1arın başında Türkiye'de de planlama eğitiminin başlamasının ar dından, şehi r planlamanın ayrı bir mes lek olarak tanınması, geliştirilmesi ve meslek alanının düzenlenmesi amacıyla 1 969 yılında Türk M ühendis ve M i mar Odaları Birliği (TM M OB)'ne bağlı olarak Şehir Plancıları Odası kuruldu. Genel M erkezi Ankara'da bulunan Şehi r Plancıları Odası'nın 1 2 şubesi, 3 1 temsiliğine bağlı toplam 4.638 üyesi bulunuyor. Türkiye'nin çeşitli kentle rinde Şehir Planel iarı Odası'na kayıltlı toplam 480 adet tescilli büro ve şirket bulunuyor.
K ü l t- ü r v e E ğ i "t im Y a p ı l a rı S e rg i s i Tarih: 7 Kasım YAZAN: ASLI CANBAL ÖZDEM i R - ARKiTERA.COM
Türk Serbest M imarlar Derneği'nin (TS M D) düzenlediği " Kültür ve Eğitim Yapıları" Sergisi 2 1 -27 Ekim tarihleri arasında Pimeks G roup'un katkılarıyla Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Galerisi'nde sergilendi. 24
376
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ka s ım
2008
M ima r l ı ğ ı n Ke n d i n i Gö s t- e r d i ğ i " A n ı "t Me z a r l a r " 1 0 Kasım, Wikipedia DERLEYEN: G Ö KÇE ARAS - ARK iTERA.COM
;ı;;
S M D üyesinin proje ve yapı ları n ı içeren 46 panonun bulunduğu sergiye i stanbul ve i zmir Serbest M imarlar Dernekleri üyeleri de katılım gösterdi. Serginin açılış konuşması nı yapan TSM D Yönetim Kurulu Başkanı i lhan Kural serginin ilk amacının dernek üyelerinin projelerini kamuoyuna su narak günümüzde mimarlık mesleğinin hangi noktada durduğunu belgelemek olduğunu belirterek "Bu sayede belirli bir tema çerçevesinde, daha geniş bir perspektiften Türk m i marlığının yerinin saptanmasına katkıda bulunmak istiyoruz. Ama çok daha önemlisi, Türkiye'nin güncel toplumsal sorunları nın, mimarlık mesleğininin uygulanmasına nasıl tesir ettiğini de yansıtmaya çal ışıyoruz," dedi. i ki yıl önceki serginin teması " Konut" iken bu seneki temanın " Kültür ve Eğitim Yapıları" olduğunu beli rten Kural, devletin kültür ve eğitime ayırdığı mad di olanakların yetersizliğini vurguladı : " Böylesine önemli v e ülkenin geleceği n i şekillendirecek b i r yatırım alanına, büt çeden bu derecede küçük bir diliminin ayrılması, ne yazık ki ülkemizde müze, kütüphane, konser salonu, tiyatro gibi kültür yapılarının da projelendirilip, inşa edilmesini kısıtlıyor. Yurdışından gelen mimarlık dergilerinin nerede ise tüm sa yılarında görmeye alıştığımız ve sadece büyük kentlerde değil, kasaba ve daha küçük ölçekli yerleşmelerde de yapıl dığı na şahit olduğumuz böylesi kültür yapı larına g ı pta ile bakıyoruz. Yı llardı r bitirilemeyen opera binaları, projeleri hazır olduğu halde uygulanmayan konser salonları, yıkılmaları için gayret sarfedilen müze ve konser salonları, master planlarda kültür işlevine ayrıldığı
� -+
�' < CD m
CO< .... -+ ....
3
-< o 'O ... f-' o ., ...
V> CD .,
<O ... C/) ....
.
:J Q. CD :J
halde ticari amaçlara peşkeş çekilmek istenen kamu arazileri, yapılması söz konusu bile olmayan müzeler ve kütüp hane binaları ile ü lkemizin kültürel yönü nün ne kadar fakir kaldığı acı bir gerçek olarak ortaya çıkıyor. Eğitim yapı larında durum biraz daha farklı olmakla birlikte, yine de vakıf üniversiteleri ve bazı özel duru mlar hariç, görünüm hiç de iç açıcı değil. i şte böyle bir ortamda TS MD'nin misyonu ve açtığı serginin önemi daha da beli rginleşiyor: Burada sergilenen eserler, Türkiye'de yapılan nitelikli kültür ve eğitim yapı ların ı n bir kısmını içeriyor, belki de atipik bir kesit sunuyor bizlere." TSMD'nin amaçları arasında " M imarl ı k mesleği v e mesleğin uygulanmasın ı geliştirmek, toplumda saygınlığını ve etkinliğini arttırmak, topluma karşı sorumluluk anlayışı ile planlama ve in şaatın niteliğini yükseltmek" olduğunu, TS M D Tüzüğü'nde "TS M D iyi bir çevre oluşturulmasında, mimarlığın sanatsal ve kültürel bir öncelik olduğu bilincinin toplumda yerleşmesini hedefler" mad desinin yer aldığını, bunu da "Sürekli eğitimi sağlamak üzere amaçları doğrul tusunda kongreler, seminerler, sergiler, açık oturumlar, ödüller, inceleme gezileri düzenlemek, yayınlar yapmak ve yapılan çalışmalara katkı koymak" sureti ile ger çekleştirdiğini belirten Kural, bu amaç larla açılan serginin, pek çok açıdan bir eksikliği gidereceğine inandıklarını belirtti. i ki yıl önce açılan " Konu: Konut" ve Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Galerisi'nde sergilendiği hafta boyunca yoğun ilgi gören " Eğitim ve Kültür Yapıları" sergilerinin basılacak kitaplarıyla da Türk mimarlığı arşivine katkıda bulunulması amaçlanıyor.
Anıt mezar, ölünün gömüldüğü alanı da kapsayan ya da ölülerin gömüldüğü odalardan oluşan harici bir yapı olarak n itelendiriliyor. H ristiyanların anıt mezarları sıklıkla kiliselerin içinde yer alır. i çerisinde ünlü kişilerin gömülü bulunduğu anıtsal tarihi mezarlar için müslümanlar ise "türbe" kelimesini kul lanır. Anıt mezar (mausoleum) keli mesi, Badrum'da konumlanan Halikarnas M ozolesi olarak da bilinen Pers Valisi Kral Mausollos'un mozolesinden geliyor. Halikarnas M ozolesi, Kral Mausolos adı na karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından yaptırılmış. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan, kolonlarıyla Yunan mimarisin i , piramit şeklindeki çatısıyla da Mısır m imarisin i birleştiren mozolenin m i marının Pytheos olduğu söyleniyor. Geçmişte hatta günü müzde anıt mezarlar, önemli kişilerin ya da lider lerin mezarlarının bulunduğu büyük ve etkileyici binalar oldular. Roma i mparatorluğu'nda anıt mezarlar genel likle toplu mezarlarda ya da yol boyunca konumlanırdı. Birçok özel anıt mezarın hala ayakta durduğu Eski Roma'nın en ünlü yollarından birisi olan "Via Appia Antica" buna örnek olarak verilebilir. Bu alan, H ristiyanlık'ın kabulünün ardından kullanılmaz olmuş. Daha sonra anıt mezarların özellikle Avrupa'da ve koloni lerinde erken mo dern ve modern dönemler boyunca oldukça popüler olduğu gözlemleniyor. Oldukça küçük olan bu yapılar genel likle duvarları, çatısı ya da ziyaretçilerin g i rmesi için bir kapıdan oluşan basit binalard ı . Bu anıt mezarlar ya tamamen yerin üzerindeki ölü odası ya da binan ı n altında konum lanan kemerli ölü odası şeklinde yapılıyordu ve buradaki ölü bedenler muhtemelen lahit ya da defin nişi içine konuluyordu. M odern anıt me zarlar aynı zamanda ölüyü yakmak için bir alan ve küllerin konulduğu vazolar için nişlerin de bulunduğu krematoryum görevi de görüyor.
Ka s ım Amerika'da ise anıt mezarlar genel likle kilisenin alt katlarında konumla nıyor. Ö rneği n Los Angeles'daki The Cathedral of Our Lady'nin alt katların da 6.000 kişilik mezar alanı ve kül oda sı bulunuyor. Anıt mezarların bilinen en eski hali olan Eski M ısır uygarlığında, toprak altına gömülen ölülerin anısına, mezarın hemen üstüne kurulan tepesi düz odacık olarak tanı m lanan masta balar, piramitlere bir geçiş olarak da nitelendiriliyor. Bu odacıkların kullanım amaçları mezarın yerini belli etmek, ölünün ruhu için dua edilen bir ufak tapınak sağlamak ve ölünün yaşarken yaptı kların ı anarak yaşatmak olarak sayılabilir. Ayrıca mastaba yapmanı n , k u m a gömülen ö l ü n ü n zaman içerisinde rüzgarlada üzerinin açı lmasını önlemek gibi pratik bir sebebi de olabilir. Özel likle Firavun Djoser'in mimar - dok tor l mhotep'e yaptırd ı ğ ı bir çok odacığı üst üste koyarak yapılan mastaba çok ünlüdür. Basamaklı piramit olarak da bilinen bu yapı mastabadan piramite geçişi gösterir. Bir diğer önemli anıt mezar olan Taç Mahal ise, Babür i mparatorluğu'nun 5. hükümdarı Şah Cihan tarafından, o zamanki imparator luğun başkenti olan H indistan'in Agra şehrinde, Yamuna Nehri'nin kıyısında yaptırılmış. Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Arcümend Banu'nun, doğum sırasında ölümü üzerine, onun hatırasına yaptırı lmış. Yapının mimarları, Mimar Sinan'ın talebelerinden Meh met i sa Efendi ve Mehmet i smail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapı m ı için Şah Cihan tarafından i stanbul 'dan davet edilmiş ler. 1 630'da inşasına başlanan eser, 22 yıl sonra 1 652'de tamamlanmış. Taç Mahal'in yapımında da kullanılan parlak, ince mavi damarları olan beyaz mer merden yapılan ve yerden yüksekliği 8 2 metre olan kubbe, M i mar i smail Efendi tarafından yapılmış. Türk kağanlarının mezar abideleri ise dağ şeklindeydi. Ö len kimsenin hayattayken savaşta öldürdüğü kişilerin simgesi olan taşlar veya heykellere balbal deniyor ve bunlar da sin adı verilen mezar abidelerinin et rafına dikiliyordu. Ö lenin, onun maiyeti nin ve balballar ile kurbanlık hayvanların
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
377
{') tasvirleri dikili taşa oyulmuş bir heykel veya kabartma olmaktaydı . Ö lenin hayat safhaların ı temsil eden levhalar da taşa naklediliyor veya az kabartmalı şekilde oyuluyor ya da kırmızı boyayla çiziliyordu. Bu eserlerin üslubu i l kel, fakat çarpıcı bir ifade biçimiyle kendini gösteriyord u . Osman l ı i mparatorluğu'nda ise padişahların mezarları i mparatorluğun ilk ve son dönemlerinde yaptırılan tür belerde devletin güçlü olduğu dönem lerde ise genellikle kendi yaptırd ıkları ya da o dönemde yaptırılan camiierin içinde konumlan ıyor. Cumhuriyet Dönemi 'nde ise anıt mezarların mimari özelliklerinin öne çıktığı ve çoğu zaman yarışmalar neticesinde elde edildiği görül üyor. Anıtkabir başta olmak üzere bu anıt mezarlardan bazı ları nın mimari ve genel özellikleri aşağ ıda sıralanıyor.
Anıt-kabir 1 942 yılında sonuçlanan "Anıtkabir U luslararası M i mari Proje Yarışması"nın birincisi Emin Onat ve Orhan Arda'nın projesi olan Cumhuriyet Dönemi'nin en önemli anıt mezarı Anıtkabir, Türk Kurtuluş Savaşı'nın ve inkı lapların ı n önderi v e Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ilk cumhurbaşkanı M ustafa Kemal Atatürk' ün, Ankara Anıttepe'de (eski adıyla Rasattepe) konumlan ıyor. Ayrıca dördüncü cumhurbaşkanı Cemal G ü rsel ve i smet i nönü'nün kabri de
g
�
� �
<.n
�
to'·
� �
" 'Tl o -+ o
CO< .,
o .....
Anıtkabir'de yer alıyor. Anıtkabir'in genel mimarisi, Türk mimarlığ ında 1 940-1 950 yıl ları arasındaki " l l . Ulusal M i marlık Dönemi" olarak adlandırılan dönemin özelliklerini yansıtıyor. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapıldığı görülüyor, Anıtkabir de bu özelliklere uyuyor. i l k projede mozole iki katlı olarak tasarlanmış, ancak eko nomik nedenlerle ikinci katın yapımın dan vazgeçilmiş. i nşası 1 Eylül 1 953 tarihinde tamamlanan Anıtkabir'de, döneminin özellikleri ile birlikte Selçuklu ve Osmanl ı m imari özelliklerine ve süs leme ögelerine sıkça rastlanır. Ayrıca Anıtkabi r'in bazı yerlerinde kullanı lan çarkıfelek ve rozet denilen taş süsleme ler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpıyor. Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi mimari örnekle rinden biri olarak nitelendirilen Anıtkabir yaklaşık 750.000 m2'1ik bir alanı kapla makta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrıl ıyor.
Ça n a k kale Şe h it-le r i Anıt-ı Çanakkale Şehitleri Anıtı, Çanakkale il sını rları içindeki Gelibolu Yarımadası'nda, Çanakkale Bağazı'nın ucunda M orto Koyu önündeki Hisarlı k Tepe üzerinde yer alıyor. 1 9 1 5 yılında
378
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
1 . Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşları'nda hayatını kaybeden 253.000 Türk askerin anısına yaptırıldı. Yapımı na 1 952 yılında karar verilen ve temeli 1 7 N isan 1 954 tarihinde atılan anıt, 6,5 yılda tamamlanarak 2 1 Ağustos 1 960 g ü n ü açı ldı. A n ı t i ç i n 1 944 yılında yapılan yarışmayı mimar Doğan Erginbaş, i smail Utkular ve mü hendis Ertuğrul Barla'nın projelendirdiği eser kazand ı . Finansal nedenlerden dolayı yapı m ı birkaç defa durdurulan anıtın 1 5 Mart 1 958 tarihinde gövde kısmı tamamla nabildi. Resmi açılışı 21 Ağustos 1 960 tarihinde yapılan anıtın altında Savaş Eserleri M üzesi, yan ında Mehmetçik Anıtı ve Türk Şehitliği bulunuyor. Ü zerinde 25x25 m kaide yer alan 4 ayak üzerine oturtulmuş olan yapının yüksekliği 41 , 7 metre ve ayakların ge n işliği 7,5 metre. Anıt tümüyle 625 met rekarelik bir alanı kapsıyor.
Celal Baya r Anıt- Meza rı Celal Bayar'ın Anıt Mezarı ile yakın ve uzak çevre düzenlemesi projelerinin elde edilmesi konusu, 1 989 yılında serbest, ulusal ve tek kademeli olarak yarışmaya çıkartıldı. Yarışma sonu cunda uygulanan anıt mezar, Bursa - Gemlik'teki Umurbey Köyü 'nde ko numlanıyor. Celal Bayar Anıt Mezarı ve etrafındaki geniş bir park, Celal Bayar Vakıf Müzesi, Kütüphanesi ve Bayar'ın anıt heykeli Umurbey'in meydanında yer alıyor.
Duyg u Asena Anıt- Mez a rı 30 Temmuz 2006'da hayatını kay beden gazeteci , yazar, kad ı n hakları savu nucusu Duygu Asena için bir anıt mezar yapılması planlanıyor. Kardeşi i nci Asena'n ı n girişim leriyle mezarın tasarım ı n ı Haydar Karabey, grafiklerini Bülent Erkmen, modeliemelerini Tanj u Özelgin, illüstrasyonlarını Selim G üner ve uygulaması n ı Sancar Uçar gerçek leştirdi . Haydar Karabey tasarımını şu sözlerle tanıml ıyor: " Böyle konularda kalem kağ ıda sarılmadan önce düşünmek iyidir. Toprağ ın üzerine öylece bırakılmış bir ' kurdele'nin yeterli olacağ ı n ı düşündüm. Nedense aklıma Stevie Wonder'ın ' Ribbon in the Sky' şarkısı geldi.
Kasım
2008
Elimdeki kağıt bükülüp ' möbius eğrisi' dediğimiz biçime giriverdi."
Mima r Kemaleddin Bey Anıt- Meza rı 1 870-1 927 yılları arasında yaşamış olan ve M imar S inan'dan sonra, yapıt larıyla toplum tarafından en çok tanı nan ve saygı duyulan m imarları mızdan biri olan Kemaleddin Bey, Osmanlı Hassa M imarları Ocağı'nın yaklaşık yüz yıllık sükütundan sonra, 20. yüzyıl başların da, çağdaş anlamda modern mimarlık mesleğine katkıda bulunmaya başlayan ilk Türk m imarlarından. Uzun yıllar Evkaf Nezareti Sermimarı olarak hizmet ettiği Vakıflar Genel M üdürlüğü'nün kapsamlı desteğiyle sürdürülen Anma Programı etkinlikleri çerçevesinde, m imarın Bayezid Camisi Haziresi'nde bulunan mezarı Zeynep Mennan ve Can Çinici'nin özgün tasa rımı ile düzenlenerek, yürütülen çalış malar sonucunda ayrıcal ıklı bir kimliğe kavuşturuldu. Mezar anıtı nın açı l ı ş ı , m imarın ölüm yıldönümü olan 13 Temmuz 2007'de Bayezid Camisi Haziresi'nde bulunan mezarı başında düzenlenen anma etkin liği ile gerçekleştirildi.
Tu rgut- Özal Anıt- Meza rı Tasarımı Sanlı M imarlık tarafından ya pılan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal' ı n anıt mezarı 1 998 yılında tamamlandı . Anıt mezar, sekiz adet 3 5 metre yüksek liğ inde bakır kaplanmış konstrüksiyon ayak, kurşun kubbe ve kubbenin altında ayaklara asılmış üç metre çapı nda kur şun küreden oluşuyor. Yapının m imarları projeyi şöyle tanım l ıyorlar: "Bu yapıda hedef, Özal'ın kişisel özel likleri ve Türk- i slam sentezinin Batı lılıkla bağdaşabiceğinin ispatı." M imari özellikleriyle öne çıkan bu anıt mezarların yanı sıra yapı m ı planlanan anıt mezarlardan bazı larını ise şöyle sıralayabiliriz: Kemal Türkler Anıt Mezarı ' n ı n 2007 yılında düzenlenen yarışma neticesin de uygulamasının yapı l ması planlıyor, Bülent Ecevit'in anıt mezarı için yer se çimi yapıldı, Sarıkamış Harekatı Anma Alanları için ise Eylül 2008'de yarışma açı ldı.
C u m h u r i y e t M ü z e s i Aç ı l ı ş a Haz ı r
ı O Kasım, Zaman YAZAN: YAS i N KILIÇ
Trafonun kaldırılması ile ilgili 2004 yılın dan beri BEDAŞ ile yazışmaları süren Büyükşehir sonunda muradına erdi. M üzenin yan ında bulunan elektrik trafo su için BEDAŞ'a yeni trafo binası yeri tahsis edildi. Elektrik kabloları için BEDAŞ ile protokol yapılıp, bağlantıları için ilgili müdürlüklerle yazışmalar tamamlandı. Yapılan görüşmelerin olumlu so nuçlanmasının ardı ndan Cumhuriyet M üzesi'nin yanında bulunan trafo geç tiğimiz gün kaldırıldı. Belediye son dü zenlemeleri yaparak müzeyi önüm üzdeki günlerde açmayı planlıyor. i stanbul Büyükşehir Belediyesi 2007 yılı Ağustos ayında Taksim'de Maksem diye anı lan ve su terazisi diye bilinen bölgedeki 1 .000 metrekarelik alanı Cumhuriyet M üzesi olarak projelen dirmişti . Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na müzenin projesini onayiatan Büyükşehir, açılışı 29 Ekim 2007 'de yapmayı planlıyordu. Ancak m üze, restorasyon çalışmaları ta mamlanmadığı için 1 yıldır açılamıyor. Restorasyon çalışmaları tamamlanması na rağmen müzenin açılması için yan ın da bulunan elektrik trafasunun kaldırıl ması gerektiğini kaydeden Büyükşehir yetkilileri, müzenin restorasyonunun ge çen ağ ustosta tamamlandığını kaydetti . Elektrik bağlantısı için müzenin yanında bulunan trafo binasın ı n kaldırılması çalışmaların ı n uzun sürdüğünü aktaran yetkililer, " 2004 yılı ndan bu yana yazış maları devam eden trafonun bu projede ele alınıp kaldırıl ması gerekiyordu. Yeni trafo binası için Beyoğlu Belediyesi ve Koruma Kurulu ile yazışmalar yapı larak yeni yeri tahsis edildi. Trafonun kaldı rı lması için BEDAŞ ile i stanbul Büyükşehir Belediyesi arasında ya pılan protokol yeni i mzalandı. Elektri k kablo hattını yapabi lmek için i G DAŞ, i S K i , BEDAŞ, Türk Telekom , Şehir Aydınlatma ve Yol Bakım M üdürlükleri ile yazışmalar yapıldı. Yazışmaların ta mamlanması ile birlikte trafo geçtiğimiz gün kaldırıldı" açı klamasında bulundu.
Kasım M üzede sergilenecek eserler ile ilgili öğretim üyeleri, çeşitli kurum ve kuru luşlar ile görüşmelerin devam ettiğini belirten Büyükşehir Belediyesi müze nin önümüzdeki günlerde açılacağ ını söyled i . Büyükşehir Belediyesi, Taksim Maksemi ve su deposuna yapılacak müze için üçü Yapı i şleri, biri Tarihi Çevreyi Koruma M üdürlüğü olmak üze re 4 ihale yaptı. Belediyenin yaptığı 4 i hale kapsamında Taksim Cumhuriyet M üzesi için KDV dahil 3 .036 . 1 40 YTL harcan d ı .
An ı t- l a r Ku rulu ' n a By - Pa s 1 o Kasım, Olay YAZAN: SEYiT GÜNDOGAN
Anıtlar Kurulu'nun Hanlar Bölgesi'nin Kentsel Yenileme Alanı ilan edilmesine olumsuz görüş bildirmesi üzerine Kentsel Yenileme Kurulu kurulması gün deme geldi. Anıtlar Kurul u , Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından Hanlar Bölgesi'nin " Kentsel Yen ileme Alanı" olarak i lan edilmesinin uygun olmadığı yönünde görüş bildirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ise, Anıtlar Kurulu'na, " Bu konuda kararı Anıtlar Kurulu değil Bakanl ı k verebilir" şeklinde sözlü yanıt verdi . Yaşanan gelişmeler üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı i stanbul ve Ankara'da olduğu gibi Bursa'da da " Kentsel Yenileme Kurulu" kurmak için harekete geçti. Bu gelişme, bu tip projelerde söz hakkının Kentsel Yenileme Kurulu'na verilmesi ve Anıtlar Kurulu'nun by-pas edilmesi anlamına geliyor. Büyükşehir Belediyesi'nin Hanlar Bölgesi'ni gün yüzüne çıkarma çalışmaları kapsamında i nönü Caddesi, Cumhuriyet Caddesi ve Atatürk Caddesi sınırları içinde kalan 2 1 0 dö nümlük alanı "Kentsel Yenileme Alanı" olarak i lan etmesinin ardı ndan, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu, bu bölgenin, 1 / 1 000 ölçekli Koruma Alanı i mar Planı içinde kaldığı gerekçesiyle, Kentsel Yenileme Alanı olarak ilan edilmesinin uygun olmadığı yönünde görüş bildirdi. Büyükşehir Belediyesi, bölgenin sit alanı olması n dan dolayı Hanlar Bölgesi ile ilgili aldığı kararı Anıtlar Kurulu'na sundu. An ıtlar
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2008
Kurulu da, 16 Ekim'de gerçekleştirdiği toplantısında gündeme gelen konuyla ilgili olarak bu bölgenin " Kentsel Yen ileme Alanı" olarak görülmesinin uy gun görülmediği yönünde görüş bildirdi. Toplantıda kurulun tüm üyelerinin aynı görüşte birleştiğ i öğrenildi. Ancak daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anıtlar Kurulu'na sözlü olarak, "Bu konuda kararı Anıtlar Kurulu değil Bakanl ı k ve rebilir" şeklinde görüş bildirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anıtlar Kurulu üye leri arasında yaşanan bu sözlü diyalog üzerine, Anıtlar Kurulu'nun önümüzdeki günlerde gerçekleştireceği toplantı sında Hanlar Bölgesi'yle ilgili konuyu yeniden değerlendirmesi bekleniyor. Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varl ıkların Yen iylenerek Korunması ve Yaşatı larak Kullanı lması Hakkında Kanun"a istinaden, Bursa'da " Kentsel Yen ileme Kurulu" adı altında yeni bir kurul kurmak için girişimiere başladığı öğrenildi. i stanbul ve Ankara'da da birer örneği bulunan Kentsel Yenileme Kurulu'nun Bursa'da da kurulmasıyla bu tip projeler Anıtlar Kurulu'na gitmeden yeni kurulda görüşülecek ve oradan da direk bakanlığa g idecek. Bu da bu tür projeler de Anıtlar Kurulu'nun by-pas edildiği anlamına geliyor. Bundan sonra Büyükşehir Belediyesi'nin bu tür proje leri Kentsel Yen i leme Kurulu'na gidecek olması, projelerle ilgili olumsuz görüş çıkmayacağı anlamı taşıyor. Ancak yeni kurulması planlanan kurul ile ilgili resmi yazışmalar henüz başlamad ı . Konunun önümüzdeki günlerde netleşmesi bekleniyor. Öte yandan Büyükşehir Belediyes i , Hanlar Bölgesi ile ilgili mec lis kararını Anıtlar Kurulu'na gönder meden önce, gerekli Bakanlar Kurulu kararı alınması için i çişleri Bakanlığı'na gönderd i . Büyükşehir'e yanıt veren i çişleri Bakanlığı da, yen ileme alanı i lan edilecek yerlerin mahalle adı , pafta, ada ve parsel numaraları nın meclis kararın da bel irtilmediğ i , belediye meclis top lantısına katılanların l istesinin gönderil mediği, yenileme alanı i lan edilecek yer ile igili olarak Anıtlar Kurulu'nun olumlu görüşünün bulunmad ı ğ ı , yen ileme alanı ile ilgili tasdikli 1 /5000 ölçekli haritan ın bulunmadığını beli rterek, gerekli eksik Ierin tamamlanarak tekrar gönderi lme-
379
sini istedi . Büyükşehir Belediye Meclisi de, Ekim ayı olağan toplantısında konu yu görüşerek Hanlar Bölgesi Kentsel Yen ileme Alanı içinde kalan parsel nu maralarını yeniden belirleyen kararı aldı. . .
Uç ü n c ü Havaal a n ı S i liv ri ' ye Ya p ı l a c a k 1 O Kasım, Yeni Şafak YAZAN: GÖKHAN YILMAZ
i stanbul'a yapılacak üçüncü havaalanın nereye yapılacağı tartışmaları sürerken kent için hazırlanan "Çevre Düzeni Planı"nda Silivri için karar kılındığı öğre nildi. i stanbul'un gelişimine yön verecek plana göre Tuzla ve S ilivri yeni çekim merkezleri olarak planlanırken, üçüncü havaalanı n ı n yeri de gün yüzüne çıkmış oldu. Plana göre Silivri'nin batısında bir havaalanı bölgesi ayrıldı. Ağustosta Silivri'deki açılış töreninde konuşan Başkan Kadi r Topbaş, "Si livri'yi gele cekteki modern yaşam merkezi yapmak için olimpiyat köyü, metro ve havaalanı yapılmasını planlıyoruz" demişti.
Son Ka ra r Hü küme-tin
Ü çüncü havaalanı için son kararı hükümet verecek. Bu konuda atılacak adımları takvime bağlayan hükümetin, aralığa kadar yer seçimini sonuca bağ Iayacağı belirtiliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın i stanbul'a yapıl masını istediği üçüncü havaalanı hükümetin " 2009 Yılı Programı"na girerek Resmi Gazete'de yayınlanmışt ı . Programa göre havalimanı için yer seçimi mese lesi, aralı k sonuna kadar karara bağla nacak.
D ü n ya n ı n Se s s i z F e l a k et- i · Çö l l e şme
1 1 Kasım, NTVMSNBC
Dünyada 250 m ilyon insan çölleşmenin olumsuz sonuçlarından doğrudan etkilenirken, 1 milyardan fazla insan ise çölleşme riski bulunan topraklarda yaşam ını sürdürüyor. Çölleşme, dün yada 11 O ülkeyi etkiliyor. Bu ülkeler arasında 18 gelişmiş ülke de bulunuyor.
380
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Çölleşme; erozyon, aşırı otlatma, iklim değişikliği, ormanları n tahribi, toprağı n aşırı kullan ımı v e yanlış sulama yöntem leri kullanı lması nedeniyle ortaya çıkıyor. " Kurak, yarı kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişimleri, insan aktivitelerinin de dahil olduğu çeşitli etmenlerin sonucun da oluşan arazi bozulum süreci" olarak tanımlanan çölleşme, kıtlı k , yoksulluk, sağlıksız beslenme, sel, taşkın felaket leri, göçler, toprak anlaşmazlıkları ile sa vaşlara bile neden olabiliyor. Dünyada her yıl, toprağ ın üst tabakasının 24 milyar ton u , başta erozyon olmak üzere çeşitli sebeplerle kaybedilirken, 6 m ilyar hektar alan çölleşiyor. Bu süreç d ünya ya, 42 m ilyar Dolar'dan fazla mali yük getiriyor. Çölleşme, dünyada 1 1 0 ü lkeyi etkiliyor, bunlar arası nda 1 8 gelişmiş ülke de bulunuyor.
Tü r k iye ' d e k i D u r u m Doğal çöl şartları nın mevcut olmadığı Türkiye'de, belirli bölgelerdeki düşük yağış oranları, tarım alanlarındaki çoraklaşma, verimliliğin azalması, or manlar, meralardaki tür çeşitliliğinin ve doğal yapı nın bozulması, yanlış arazi kullanı m ı uygulamalarından kaynakla nan betonlaşma, toprak kirliliği ile ülke toprakları n ı n %86'ya varan kısımlarında erozyon, toprak kaybının yaşanması "çölleşme riski göstergeleri" olarak ka bul ediliyor.Çölleşme ile mücadele için arazi sınıflandırı lması, sürdürülebilir ara zi yönetimi, erozyon kontrolü, çölleşme hakkında bilinçlenme, halkın katıl ımcılı ğı, ormanların korunması gibi çalışma lar yapılmas ı gerekiyor. Çölleşmenin, i nsanların neden olduğu bir afet oldu ğunu vurgulayan yetkililer, Türkiye'nin, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü faali yetlerinde dünyada ilk 1 0 ülke arasında yer aldı ğ ı na dikkati çektiler.
Ke n d i K ü ç ü k De r d i B ü y ü k Sedef
ı 2 Kasım, Radikal YAZAN: YONCA CiNGÖZ
Marmara Denizi'ndeki en sessiz sakin sayfiye olan Sedef Adası'nda, 1 950'1i yıllarda ağaçlandırı lan bölgeye i nşaat izni verilmesi için düğmeye bası ldığı iddia ediliyor. Marmara'daki Prens
Kasım
2008
Adaları'nın ineisi Sedef Adası'nı inşaat telaşı sardı . Topu topu 329 dönümlük adanın 30 dönümünde imar değişikliği önerisinin önümüzdeki günlerde i stanbul 5 No'lu Koruma Kurulu'nda karara bağlanacağı söylentisi Adalar'ı hareketlendird i . i mar değişikliği sonrası Sedef Adası'nın "villalarla dolacağı" iddia ediliyor. Radikal, önceki gün imar değişikliğinin içeriği ve takvimiyle i lgili bilgi almak için aradığı 5 No'lu Koruma Kurulu'na ulaşamad ı . Ama Adalar Belediye Başkanı Coşkun Özden bir başvurunun olduğunu doğ ruladı . Özden'in verdiği bilgiye göre 30 dönümlük arsanın sahibi 1 ,5 yıl önce izin için belediyeye geldi. Belediye de müracaatı Koruma Kurulu'na havale etti. Bundan sonra kararın kurula ait oldu ğunu vurgulayan Başkan Özden'in içi rahat: " Projeyi görmedim ama sürecin yasal mevzuata uygun i şleyeceğinden şüphem yok. Öyle imara açmak gibi bir şey değil. Vatandaş ' mevcut planlar dah ilinde' Anayasal hakkı nı kullanıyor. Kurul da değerlendiriyor." Özden, yapı kurulmak istenen alan "yeşil alan"sa, zaten izin verilmesinin mü mkün olmadı ğ ı n ı vurguladı . Sedef Adal ılar Derneği üyelerininse içi o kadar rahat deği l . Derneğin adı n ı vermek istemeyen bir üyesi, imar değişikliğinin çıkması nın sa dece Sedef deği l , diğer Prens Adaları için de emsal olacağı n ı iddia etti: "Burada inşaat yapılabilmesi için, ara ziye 'otel' izni veren 1 956 tarihli imar planında değişiklik gerekiyor. Adanı n otel açısından rantabilitesi olmad ı ğ ı n dan, bu izni 36 adet eve çevirmeye çalışıyorlar. Ayrıca, 1 0 dönümlük, 1 9 50'den bugüne ormana dönüşmüş bir arazide de inşaat isteniyor. Buranı n altında Bizans Manastırı var. Şu anda i stanbul Büyükşehir Belediyesi Şehi r Planlama Müdürlüğü adalar i ç i n 1 /500 planları nı hazırlıyor. Sedef'te bir imar planı değişikliği çok önemli bir emsal oluşturacak. Bu, adayı mahvedecek bir proje çünkü mevcut 1 1 O evden sadece 80'i yazın dolar ve dolduğunda üç taraf tan kanalizasyonlar taşar. Lodosa baktı ğ ı için adaların güneyinde hiçbir zaman yapılaşma olmaz. Söz konusu viiialar ise lodosa bakacak , yazın hepsi klima taktıracak, elektrik altyapısı bunu kald ıramayacak. Arazi, Marmara'daki
büyük fay hattına da en yakın yerde." Koruma Kurulu'na havale ettikleri konuyla ilgili henüz önlerine gelen hiç bir şey olmadığını vurgulayan Adalar Belediye Başkanı Özden ise, dernek üyesinin bu iddialarıyla ilgili olarak "Adalarda suyumuz da dört dörtlük, doğalgaz da geldi, öyle bir sıkıntı yok. Zaten i nşaat da yok denecek kadar az. Bizim senede verdiğimiz inşaat izni beş adada toplam 1 0'u geçmez" yanıtını verdi.
Biz a n s ' ın S ü r g ü n Ye riydi Bizans döneminde "sürgün yeri" ola rak kullanı lan Sedef Adası, 1 850'de Sultan Abdülmecid tarafından damadı Fethi Ahmet Paşa'ya hediye edildi. Ada 1 950'1erin sonuna kadar Reyan Şehsuvaroğlu ve Şehsuvar Menemencioğlu kardeşlere aitti. i ki kardeş 1 . Dünya Savaşı'nda neredeyse bütün ağaçları kesilip odun yapı lan adayı 40.000 zeytinle ağaçlandırdı. Ard ından üzerine kooperatif kurup imara açtı. Yı llarca i stanbul'un en ses siz sakin, içine kapalı sayfiyesi olan ada, 1 ,5 yıl önce Şehsuvaroğulları'nın mirasçıları Esra Bereket ve Mehmet Birgen'in Aşçıoğlu i nşaat'la adada lüks viiialar yaptırmak istediği haberiyle yeni den gündeme geldi. Bereket'in avukatı Fuat Tokdemir villa planlarını doğru layarak, bunun müvekkilinin anayasal hakkı olduğunu söylemiş, Aşçıoğlu i nşaat'ın başkanı Yaşar Aşçıoğlu ise Anıtlar Kurulu'nun onaylaması halinde planı "memnuniyetle" uygulayacaklarını belirtmişti.
.
I n ş a a t" S e kt- ö r ü n ü n E n B ü y ü k S ı k ı n t- ı s ı N i t- e l i k l i Işg ü c ü Eksi kliği .
1 2 Kasım, KPMG Küresel inşaat Raporu 2008
DERLEYEN: GÜL KESKiN - ARKiTERA.COM
Geçtiğimiz Eylül ayından bu yana önce Amerika Birleşik Devletleri, ardından tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, Türkiye'de de inşaat sektöründe
Kasım planlanan büyük projelerin askıya alın masıyla etkisini göstermeye başladı . Çoğu uzman, küresel krizin Türkiye'yi diğer gelişen ülkelere göre uzun dö nemde olumlu etkileyeceği yolunda görüş beyan etse de denetim, vergi ve danışmanlık şirketlerinden K M PG tarafından, tüm dünyada ve Türkiye'de yapılan araştırma, inşaat sektöründe Türkiye'nin konumuyla ilgili önemli so nuçlar ortaya koydu . KPMG'nin gerçekleştirdiği Küresel i nşaat Araştı rması sonucunda, sektörü etkileyen dört temel konunun, kaynak eksikliği, risk yönetim i , maliyet artışı ve sürdürülebilirlik olduğu ortaya çıktı. Dünya genelinde 2008'in başlarında yıllık cirosu 30 m ilyar ABD Doları ile 250 m ilyon ABD Doları arasında deği şen; küresel, bölgesel ya da tamamıyla yerel faaliyetlerde bulunan şirketlerin CEO'Iarı ve üst düzey yöneticileri ile yapılan görüşmeler sonucunda oluştu rulan rapor, müteahhit firmaların özel likle kalifiye proje müdürleri ve nitelikli saha personeli eksikliği yaşadığını, h ızlı maliyet enflasyonu karşında zorlandığı nı gösterdi. Katılımın % 64'ünü Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi, % 2 1 'ini Amerika Kıtası ve % 1 5'ini de Asya Pasifik ülke lerinde faaliyet gösteren müteahhit fir maların oluşturduğu araştırma katılımcı ların ı n % 84'ü inşaat sektörünün nitelikli işgücü sıkıntısının üstesinden gelmek için yeterli çabayı göstermediğine ina nırken, % 49'u büyümenin engellenme sinin en önemli sebebini nitelikli işgücü sıkıntısı olarak görüyor. Araştırmaya katılanların % 66'sı yürüttükleri istihdam süreçleri sayesinde şirketlerinin sorun yaşamadığını düşünüyor.
Kayn a k Eksiklikler-i ve Ka r-iye r- Pla nlaması Katılımcılar kendilerine yöneltilen " Kaynak sorunlarının işiniz üzerinde yara tacağı olumsuz etkiler nelerdir?" soru suna, büyümenin engellenmesi {%49}, şu anki projelerin riskin i n artması ( % 2 1 ) v e proje maliyetlerinin yükselmesi { % 1 9} şeklinde yanıt verdi . "Şi rketiniz, doğru işgücünü kendine çekmek için yeterli çabayı gösteriyor mu?" sorusuna % 6 6 oranında " Evet" yanıtını veren katılımc ı ların, " Sektör,
2008
nitelikli personel eksikliklerini gidermek için yeterli çabayı gösteriyor mu?" soru suna yanıtı ise olumsuz yönde. Katılı mcıların % 54'ünün, yeteneği geliştirmek ve ödüllendirmekle ilgili dü şündüklerini öğrenmek için kendilerine yöneltilen " Rekabetçi bir ücret ve yan haklar paketini nasıl sunarsınız?" so rusuna yanıtı " Rakiplerle kıyaslayarak", %28'inin yanıtı ise " Pazardaki gelişme lere göre hareket ederek" oldu. Yapı lan araştı rma, ayrıca, çoğu şirke tin üst düzey yöneticiler için yaptıkları kariyer yedekleme planının ne formal ne de informal boyutta olduğunu gösteri yor. Görüşülen şirketlerin % 8 1 'i riskleri etkin bir şekilde tanımlayıp etkilerini hesapladığını iddia ediyor ve %70'in üzerindeki bir kesim risk tanı mlamasının proje ömrü boyunca etkin olduğunu düşünüyor.
Ris k Yön et-imi Bireysel proje üretme konusunda CEO'Iar ve üst düzey yöneticlerin , risk leri azaltmak için planlar uygulamak, riskleri tanımlamak ve etkilerini hesapla mak konusunda daha etkin rol aldıkları görülüyor. Görüşülen kişilere, maliyet aşımında en sık rastlanan 3 nedenin ne olduğu sorulduğunda ise, malzeme fiyatların daki artış {% 60}, kapsarnın baştan ye terince iyi bel irlenememiş olması {%55} ve sözleşmeye bağl ı ortaya çıkan anlaş mazlıklar {% 40} öne çıkıyor. Katılımcılar gecikmelerin nedenini ise büyük oranda kapsarnın baştan yeterince iyi belirle nememiş olması ve tasarım eksikliğine bağlıyor. Ş irketlerin risk yönetimi uygulamala rında, risk matrisi hazırlayarak, önemli bir projenin yürütülmesi esnasında ortaya çı kabilecek riskierin maliyetini belirleyerek, önemli sözleşmeler için projedeki beli rsizlikleri değerlendir mede maliyet-risk analizi kullanarak ve potansiyel müşterileri belirlemede risk yönetimi prosedürü kullanarak önlem ald ı ğ ı , ancak risk yönetim i sürecinde dış danışman kullanmayı pek fazla ter cih etmediği görülüyor. Araştırmaya göre, risk değerlendi rme etkinliği, özellikle fiyat teklifi aşama sında ve riskierin projeyi tehdit eder hale gelmesi durumunda etkili oluyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
381
Şirketlerin risk yönetim stratejisi sorum l ul uğunun büyük oranda CEO'Iar ve Yönetim Kurulu 1 Komiteler tarafından üstlenildiği görülüyor. %70'i maliyet artışları için yeterli tahminlerde bulunan katılımcıların büyük bir kısmının iha lelerde indirim yapma arzularına karşı koyduğu gözlemlendi ve araştırmaya katı lanların yalnızca 2/5'inin düşük fiyat lardan faydalanmak için imtiyazi ı ortaklı k yaptığı beli rlendi.
Maliyet- Ar-t-ışla r-ı Katılımc ı ların büyük bir çoğunluğu, geçen yıl yaşanan maliyet artışları için yeterli ödenek ayı rd ıklarını söyledi ve uzmanlara göre bu durum, müteahhit firmaların, beklenmedik bir anda birden fazla bölgede artan enflasyon nedeniyle 2006'da yaşananları tekrar yaşamak istemediğinin bir göstergesi. Bölgesel bazda incelendiğinde ise, Asya Pasifik bölgesindeki şirketlerin bütçelerinde maliyet artışlarını daha doğru tahmin ettikleri görülüyor. Araştırmaya göre, şirketler maliyet artışının en çok çelik, taşeronlar, iş gücü maliyetleri/ticareti ve inşaat malzemelerini etkileyeceğini öngörüyor. "Geçen yıl imzaladığınız sözleşmelerin ne kadarı maliyet artışını konu alan sözleşme maddeleri içermek tedir?" soruna verilen yanıt ise, şirket lerin 1 /4'ünün sözleşmelerinin çoğunda, 1 /4'ünün de sözleşmelerin çok azı nda veya hiçbirinde maliyet artışıyla ilgili maddeler bulunmadığını gösteriyor. Ş irketlerin beş yıl içinde aldıkları pro jelerde sözleşmeyi imzalama aşamasın da nadiren hedef kar marj ında indirim yaptığı, ancak sıklıkla indirilen kar marjı ile projeyi tamamlanabildiği görülüyor. Katılımcı lar " Neden taşerenlar ile {formal ya da informal) imtiyazlı ortaklık anlaşması yaptınız?" sorusuna ise, işi uygulamak için hazırda kaynak bulun d urmak {%66}, teklif verme safhasında d ikkat çekmek {%51} ve sözleşme lerden doğan ödeme istemi riskini düşürmek {% 49} yanıtın ı verdi. Maliyet artışını kontrol etmek için ise ş irketlerin önceden satın alma, fiyatlarında dalga lanma olan malzemelerin işin başı nda satın alınması, uzun süreli tedarik an laşmaları ve oluşabilecek riski tedarik zincirine aktarma yöntemlerini izledikleri belirlendi.
382
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
K a s J. m 2008
Sü rdü rülebilirl i k
• Maliyet artışı gerçeğini yönetmek için proje sahipleri, tedarikçiler ve ta Sürdürülebilirlik konusuna inşaat şeron firmalar ile riskierin ve ödüllerin şirketlerinin yaklaşımı ise oldukça umut paylaşılması, verici. Katılımcıların %70'i sürdürülebilir Sürdürülebilirliği benimsernek adına bir inşaat yaklaşımının karlılığı arttıra verilen taahhütler ile yapılan işlerin bir cağ ına inanıyor ve yüzde 94'1ük büyük bir çoğunluğu, sürdürülebilirliğin üst birini tutmasını sağlamaya, düzenleyici kurumların bir adı m ilerisinde olmaya ve yönetim kadernesi için "çok önemli" paydaşların talepleri n i yerine getirme veya "önemli" olduğunu düşünüyor. ye gayret edilmesi gerekl iliğini ortaya Bu nedenle araştırmaya katı lan müte koydu. ahhit firmaların %78'i bu konuda bir politika sahibi olması, hatta %94'nün Çevre Yönetim Sistemi'ne (şirketlerin çevresel sorumlulu klarını yerine getire bilmelerine yardım eden tam entegre bir sistem) sahip olduğunu iddia et mesi uzmanlara göre hiç de şaşırtıcı değii."Sürdürülebilirli kle i lişkili görüşle 'O Q) rinizi aşağıdaki grup veya kişilerden en o. 1 2 Kasım, CNN Türk 'M .>t. çok hangisi etkilemektedir?" sorusuna 'M T B M M Milli Saraylar Daire Başkanı Yunus 3:: Ayd ı n , Sultan l l . Abdülhamid dönemin ise katılımcılar çoğunlukla müşteriler, de yapılan Daimabahçe Sarayı Saat yerel toplum ve çalışanlar yanıtını verd i . ':; 'Kulesi'nin restorasyonunun, i talyan tek Şirketlerin sürdürülebilirlik projeleri 'g' t noloj isi ve Türk ustalarının el emeğini konusundaki çal ışmalarına, yıllık faaliyet LL birleştirdiğini söyledi. Hava ve denizin raporunda veya ayrı bir rapor olarak yer , etkisiyle taşlarının yapısı bozulan 1 1 4 verdiği görülüyor. yıllık kulenin, "Türkiye ile i talya arası nda kültürel ve ticari ilişki leri geliştirme ça Gelece k Pla nları + lışmaları kapsamında" yapılan restoras Gerçekleştirilen Küresel i nşaat a a rJ) yonuna ilişkin, Daimabahçe Sarayı'nda Araştırması ileriye dönük olarak; M basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda Sektörün profilini yükseltme konu >0 'konuşan Yunus Ayd ı n , 2007'de i talyan sunda okullarla, üniversitelerle ve mes 0 rJ) Ticaret M erkezi ile tarihi kulenin resto lek okulları ile işbirliği yapılması, Q) "' rasyon u konusunda görüşmelere başla Riskierin bilincinde olan bir kültür .ı: o d ıkları n ı , bu yıl Haziran ayında restaras yaratılması için proje süresince kontrol .o o E yanun detayları tamamlanarak protokol lerin tutarlı bir şekilde uygulanması ve ri o hazırlanacak hale geldiğini bildirdi. portföyün dengelenmesi, o •
" S a a t" K u l e s i " � ç i n Tü r k It- a l y a n � İş b i rliği
•
•
TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, i talyan Ticaret M erkezi ve i talyan Koruma ve Onarım Kuruluşları Birliği (Assorestauro) ile üçlü bir protokol im zalandığını anımsatan Ayd ı n , protokolün üçüncü paragrafı gereğince hazırlanan teknik bir protokolle restorasyonun na sıl yapılacağ ına ilişkin kararlar alındığını kaydetti. Ayd ı n , çalışmalar kapsam ında i talya'dan bir ekibin tanı ve rölöve ça lışması yaptığını, restorasyonun 2009 Mart sonunda biteceğinin tahmin edildi ğini aktardı . Yunus Ayd ı n , "Bu restoras yon ortak bir çalışma. i talyan teknolojisi ve Türk ustaların ı n el emeğini birleştiri yor" dedi.
Robe rt-o Luongo ' n u n Gö rüşleri
i talyan Ticaret M erkezi M üdürü Roberto Luongo da i talya-Türkiye arasındaki ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkilerin en iyi durumda ol duğunu, i talya'nın Türkiye'nin dış ticaretinde üçüncü sırada yer aldığını ve Türkiye'deki beşinci yatırımcı ülke konumunda bulunduğunu ifade etti. Luongo, kısa süre önce başladıkları Daimabahçe Sarayı Saat Kulesi Restorasyonu çalışmasında, " i stanbul 20 1 0 Avrupa Kültür Başkenti" öngö rüsüyle yola çıktıklarını dile getirerek, i talya'nın dünya lideri olduğu restoras yon teknolojileri konusunda ortak bir ça l ışma gerçekleştirmeyi amaçlad ıklarını söyledi . i talya'nın restorasyon teknoloji lerini Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın mühendis ve teknisyenlerinin el emeğiy le birleştireceklerini vurgulayan Luongo, i talyan restorasyon sektörünün temsil cisi Assorestauro ile çalışmayı tercih ettiklerini anlattı.
So r u l a rı Ya nıt-ladılar Basın toplantısının ardından basın mensupları nın sorularını cevaplandı ran Yunus Ayd ı n , "ortak restorasyon projesi için neden saat kulesinin tercih edildi ğine ilişkin" soru üzerine, sarayın diğer bölümlerinde restorasyon çalışmaların ı n olduğunu beli rterek, " Başlayıp bitirilebilecek tek varlı k saat kulesi seçildi" dedi . Aydı n , başka bir soruyu yanıtlarke n , Türk mühendislerin eğitim çalışmalarına önümüzdeki hafta başlanacağı n ı , restorasyon projesinde
Kasım 3-4 kişilik tek bir ekibin çalışacağını söyledi Yunus Aydın, kulenin durumu na i lişkin soru üzerine, kulede hava kirliliğinden dolayı tahribat olduğ unu, denizden gelen olumsuz etkilerin de taşların yapısını bozduğunu anlattı. Restorasyon çalışmasının bütçesine ilişkin Aydı n , restorasyonun işçiliğini kendilerinin karşıladığını, gerekli malze melerin ise i talyanlar tarafından getirile ceğini bildirdi. Roberto Luongo da saat kulesinin tercihine i l işkin şunları söyledi : "Saat kulesi gerçekten çok güzel b i r anıt yapı. i stanbul'a gelenler ve i stanbull ular için simge bir anıt yapı. Kulede çok çeşitli taş yapı örnekleri kullanılmış. Daimabahçe'deki taş örneklerini temsil eden numune bir yapı. Kulede uygula nan inceleme yöntemleri diğer kısımlar için bir tür ön çalışma olacak." " i talyan Ticaret M erkezi olarak benzer başka çalışmalar hedefliyor musunuz? " sorusu üzerine, Luongo, " M illi Saraylar Daire Başkanlığı'yla ortak çalışma larımız sürecek. 201 O Avrupa Kültür Başkenti çerçevesinde saraylar ve ca miler gibi başka kültürel varlıklarda da birlikte çalışma olanakları yaratacağız" diye konuştu.
Saat- Ku les i Daimabahçe Sarayı Saat Kulesi Sultan l l . Abdülhamid döneminde 1 890-1 894 arasında yaptırıld ı . Belgelere göre 3 2 , 5 metre yüksek liğindeki kulenin yapım ında Sultan Abdülaziz'in tahttan indiri lmesiyle yapımı yarıda kalan Aziziye Camisi 'nin taşları kullanıldı. Taşlarında önemli bo zulmalar meydana gelen kule, 1 978-79 yıl larında kapsamlı bir onarım geçirdi.
Av r u p a Ke n -t l e r i n i n " Me r k e z S e n d romu " 1 3 Kasım, Baumeister YAZAN: JENS S. DANGSCHAT ÇEvi REN: BURCU KARABAŞ · ARK iTERA.COM
Büyük kentlerin çevresinde gelişen yerleşim birimleri, kent gündemini yeni meşgul etmeye başlayan bir konu değil. Özel likle de bu durumun kent mer kezlerinde yarattığı politik tartışmalar
2008
düşünüldüğünde, söz konusu gelişme lerin ilk örneklerini hatırlamak dahi pek kolay olmasa gerek. Ancak bu " kenar oluşumları" nedeniyle iç kentlerin tekrar canlandırılması gerekliliği, yeni farkedi len bir ihtiyaç. Kalıcı ve uzun döneme yayılmış kent canlandırma projeleri, yeni kent parça· ların ı n geliştirilmesini gölgede bırakmış d u rumda. Değişime yol açan sebeple· rin farklı bölgelerde hızlı ve kalıcı etkileri olduğu, bu farklı kentlerde çekirdek ve periferi olguları arasındaki i lişkinin yere le özgü bir şekilde geliştiği düşünülürse, devam eden gelişmelerin sonuçları da her kentte farkl ı olacak. Geçmişte daha iyi yaşam koşulları isteyen genç aileler için önemli avantajiara sahip olan ban liyöler, müstakil evler i nşa etmek için idealdi . Arazi değerl i , taşınma masrafla rı az ve "yeşil içinde yaşamak" kavramı toplumsal olarak yeterince çekiciydi. Söz konusu dönemde, banliyölerin gi derek genişlemesi de bu pozitif özellik lerin bir sonucu olarak gösterilebilir. Ancak, süreci n işleyişi zamanla değişti. Kent merkezinden çok daha uygun fiyatlara satın alınabilen banliyö arsalarına taşı nmak, kentten uzaklaşıl d ı kça daha masraflı hale geldi. Artan ihtiyaç ve daralan yer nedeniyle kent çevresinde yapılaşman ın i l k örnekleri olan m üstakil konutlar yıkıldı ve yerleri ne apartmanlar i nşa edildi . Kentsel gelişimi doğru yönlend irebil mek ve planlamayı kontrol edebilmek bu girişimlerin her zaman temel amaçları olsa da, gelişmeler arazi fiyatları nın ani yükselişine neden oldu. Buna ek olarak, artan enerji sıkıntısı, enerji tasarrufu k ısıtlamaları ve ulaşım harcamaları, banliyö yaşam ı n ı oldukça pahalı laştırdı . Böylece, uzun zaman önce pozitif bir imaja sahip olan banliyö, bu özelliğini çözüm olarak önerilen " kompakt" iç kentlere kaptırdı.
Ye niden Keşfedilen İç Ke nt-le rde Değişen Yaşam Koşulları Bu gelişmelere bağl ı olarak çekiciliği artan kent merkezine yakın bölgelerde yürütülen kapsamlı bina yenileme çalış maları , kültür merkezleri ve sosyal birim lerle kalitenin yükseltilmesi, rekreasyon alanlarının yeniden düzenlenmesi gibi
'O
.-i Ql
....
't
Ql o. o. ·.-4 � u 'O
·.-4 > o c � o
... >Ol o +0 lL
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
383
değişimler, iç kentte arazi değerlerinin ani yükselişine neden oldu. Bu ekonomik, teknolojik, kültürel ve finansal değişimler, tüm kentin yapısını etkileyen sosyal bir değişim anlamına geliyor. i çinde bulunduğumuz süreçte, iç kentin yeniden canlandırılmasına ve rilen önem nedeniyle arka planda kalan yavaşlamış banliyö gelişimi, tüm bu de ğişimlerin başlangıcı. Artık banliyölere yerleşmeyi tercih eden ailelerin bu bölgelerin oluşum dönemindeki ailelere oranla sosyo- de mografik ve ekonomik yapısındaki deği şim ise oldukça dikkat çekici. Geçmişe oranla çok daha küçük konutlarda yaşayan aileler, daha yaşlı bireylerden oluşuyor, eğitim düzeyleri eskiye oranla çok daha düşük, ka zançları daha az ve konut satın almayı değil, kiralamayı amaçlıyorlar. Kent çevresinden kentin merkezine taşınan insanlar ise tamamen zıt özellikler taşıyor. Genellikle yüksek bir eğitim düzeyine sahi p veya halen eğitim süre cinde bulunan "yeni kentli ler"in uzun bir süre kentte kalma veya kent merkezi ile çevresine tamamen yerleşme ihtimali yüksek olarak değerlendiriliyor. Kent merkezi ve banliyö arasındaki bu nitelik "değiş tokuşu" ve kullanıcının söz konusu yer değiştirme tercihinin sebepleri, farklı katmanlı bir i ncelerneyi gerektiriyor. Kent içine yerleşen üniver siteli gençlerin çoğu için eğitim süresi, eskisine oranla çok daha uzu n .
384
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Her jenerasyondaki üniversite mezu nu sayısı da bir öncekine göre çok daha yüksek. Dolayısıyla, kentli gençlerin ailelerinin yan ından ayrı lıp kendi ailele rini kurmaları arasındaki zaman dilimi giderek daha da uzuyor. Evli ve çocuk sahibi olmadan geçirilen bu dönemdeki bir kullanıcı içinse, konut seçiminde eğitim-öğretim kurumlarına, sosyal alan lara ve rekreasyon alanlarına yakınlık birinci kriter olarak belirleniyor. Yüksek öğrenim görmüş kadı nların sayısının erkeklerden daha fazla olduğu ve %40'ı ilerleyen yaşlarda dahi çocuk sahibi olmayı tercih etmeyen eğitimli kadınların toplum içinde öncelikli olarak kariyeri hedeflediği de göz önünde bulundurul duğunda, kent merkezine olan talebin azalmayacağı çok açık. Kent algısını değiştiren sebepler dizisinin önemli bir katmanı da, kent ekonomisinin temelini oluşturan sektörlerin değişikliğe uğra ması. Uzun zamandı r ü retimde görevli insan gücüne odaklı üçüncül sektör tarafın dan yönlendirilen kentlerde, proje odak l ı , b ireysel ve yaratıcı iş gücünün öne çıkması, "sabah 9 - akşam 5" şeklinde tan ı mlanan alışılagelmiş iş anlayışını değiştirdi. Sadece hafta içi değ i l , ge celeri ve hafta sonu da çal ışan kullanıcı, kent yaşam ının tem posunu değiştiriyor. Kente dahil olmak isteyen mekanlar, daha esnek imkanlar sunma i htiyacı hissediyor ve kent içinde ulaşımın, sı nırlayıcı özell i k taşımaması gerekiyor. i ç avluya bakan pencereleri ve çatı bahçe si olan bir daire, yan sokağında temel ve sosyal i htiyaçların karşılanabileceği birimler, eğ lence mekanları ve hatta "ekolojik fırın" bulunuyorsa, modern kentli için ideal bir yaşam mekanı anla m ı na geliyor.
"Ye n i Ke nt-"lerden Kim Kaz a n ç Sağlıyo r? Kent merkezinde yakınlığıyla öne çıkan konutlar, birbirinden oldukça farklı ödeme kapasiteleri olan kesimler tara fından talep ediliyor. Kent yapısındaki değişiklikler, loft özelliğine sahi p ofis ve konut binaları na giderek artan ilgi, üst-orta sı nıfı da sosyal hayatın tercih edilen mekanlarını barındıran kent merkezine çekmek için yeterli oluyorYeni fonksiyonlar katmaya
Ka s ım
2008
yönelik canlandırma projeleri, kentsel mekaniara yeniden değer biçilmesiyle sonuçlanıyor. Yeni amaçların yarattığı yen i tüketim ve talep şablonu , farklı kariyer hedeflerine sahip kullanıcının kültürel i htiyaçları nı karşılayacağı kent ler ol uşturmak için şekilleniyor. Kent merkezi ve bu merkezin yakın çevresi, tasarım endüstrisi için de sosyal i lişki leri canl ı tutması ve önemli mekaniara ulaşılabilirliği sağlaması açısı ndan ideal olarak tan ımlanıyor. Bu bağlamda, farklı kültürlerden gelen ve farklı yaşam biçimleri söz konusu olduğunda açık görüşlü olan insanların yaşadığı çok katmanlı bölgeler öne çıkıyor. Kentli bir tasarı mcının yaşamında önemli yer tutan esneklik ve kendininki dışı nda bir başka sosyal sınıfla bağ kurmak gibi kavramlar, bu bölgelerin avantajları arası nda. Değişmekte olan kentler ara sındaki rekabet, g üncel kentsel gelişim ve yen i leme projeleriyle sürüyor. Bu projeler de, yeni merkezler olarak ni telenebilecek "sosyal hayatın eğlence mekanları"na, geçirdiği sosyal deği şimle öne çıkan değerlenmiş alanlara, kullanım dışı endüstriyel tesisiere ve l i manlara yönelmiş durumda. Bu alanlarda yaşam ını sürdürenler arasında kentsel bütünlüğe önem ver meyen, yerel ekonomiye fazla katkıda bulunmayan ve yaşad ı kları kentten çok başka bölgelerle bağlantısı bulunan kişilerin olması ise bir dezavantaj olarak yorum lan ıyor. Yenileme projeleri sü rer ken bölgede yaşayan halkın bu nite likleri, bölgenin farklı sınırlar çizilerek çok fonksiyonlu, fakat sosyal anlamda "homojen kaleler" olarak tanı mlanabile cek parçalara ayrılması eğilimini akla getiriyor. Kentsel dönüşümün başarılı ve kalite li olabilmesi için göz ardı edilmemesi ve engellenmesi gereken bu ihtimal, aynı zamanda önemli bir çıkış noktası olarak da değerlendirilmeli. Ancak bu parça lanmanı n , dışarıya açı k ve farklılıkları bir arada barındıran "Avrupa kenti" içinde nasıl konumlandırılabileceği halen tar tışma konusu. Kentsel dönüşüm projeleri, mimarlık, tasarım, kent yaşamına ilişkin yeni şab lonlar ve farklı kültürleri yeni toplum dü zenleriyle bir araya getirmek gibi araç larla kentin çekiciliğini arttırıyor. Kent
merkezindeki alanların değerlendirme kriterleri ve bu değerlendirmenin ölçeği, doğru tanımlanması gereken bileşenie rin başında geliyor. Farkl ı kültürlere sahip kentiiierin bir araya gelerek oluşturacağı yeni yerel kültür, değişmekte olan iç kentleri ol ması gerektiği gibi biçimiendirecek tek öge gibi görünüyor.
Ye n i l e n e n CSO S a l o n u Ko n s e r l e Aç ı l d ı 1 3 Kasım , NTVMSNBC
Dünyan ın en eski orkestralarından CSO'nun yenilenen modern binası, gala konseriyle seyirciyle buluştu. Orkestrayı CSO Genel M üzik Direktörü Şef Rengi m Gökmen'in yönettiğ i konserde piyanist i dil Biret sahne aldı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın (CSO), Doğuş Holding tarafından yenilenen konser salonunun resmi açı lışı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de izlediği gala konseriyle ger çekleşti. ll. Mahmut devrinde " M ızıka-ı Hümayun" adı ile kurulan ve 1 924'te Atatürk'ün isteği ile Ankara'ya taşınarak 1 932'de " R iyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası" adı n ı alan dünyanı n en eski orkestralarından CSO'nun gala konse rinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu ile Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası da sahneye çıktı. CSO'nun yenilenen salonu için düzenlenen gala konserine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yard ı mcısı Cemil Çiçek ve eşi G ülşen Çiçek, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile eşi G ülten G ünay, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri M ustafa i sen, Doğuş Grubu Başkanı Ferit Şahenk ile davetliler katıldı. Sunucu Yekta Kopan'ın yaptığı konuşmanın ard ından salonun yeni lenme çalışmalarını üstlenen Doğuş G rubu'nun Başkanı Ferit Şahenk, CSO'nun Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli sanat kurumları arasında yer al dığını beli rtti. Ulu önder M ustafa Kemal Atatürk'ün "Sanatsız kalan bir milletin
Ka sım hayat damarlarından biri kopmuş de mektir" sözlerini anımsatan Şahenk, orkestran ın Atatürk'ün büyük desteğini alarak yola çı ktığı n ı ve bugünlere kadar geldiğini kaydetti. Doğuş G rubu olarak sanata destek verdiklerini ve bu desteğin süreceğini vurgulayan Şahenk, CSO Teknik i yileştirme Projesi'ne destek vermekten de büyük mutluluk duyduklarını söyle di. CSO Genel Müzik Direktörü Şef Rengim Gökmen de konuşmasında 1 1 Mart 1 924 tarihinin CSO için önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade etti. O tarihte orkestranın Atatürk'ün em riyle ilk konserini milli sinemada verdiği ni aktaran Gökmen, Ankara'ya taşınan CSO'nun o tarihten bu yana Türkiye'de çağdaş müziğin en üst düzeyde tanı tılmasına katkıda bulunduğunu belirtti. Gökmen, CSO'nun dünyanın en eski orkestralarından biri olduğunu vurgula yarak, aynı zamanda orkestranın en eski sanat kurumu olduğunu kaydetti. Buna rağmen CSO'nun uzun yıllar ihtiyaçlarına yanıt vermeyen yetersiz bir salonda konserlerini sürdürdüğünü be lirten Gökmen, "Şimdi biz sanatçılara düş gibi geliyor. Çünkü CSO yıllardır unutulmuştu" ded i . Orkestranın yüksek düzeyde standartiara sahi p bir salona sahi p olmasından duyduğu mutluluğu dile getiren Rengim Gökmen, "Bu zan nediyorum ki devlet kurumlarına müzik alanında yapılmış en büyük destektir" diye konuştu.
B i "t l i s Me r k e z H ü k ü met Ko n a ğ ı B i n a s ı M ima r i P ro j e Ya r ı ş ma s ı ' n d a Ge n ç M ima r l a r ı n Ba ş a r ı s ı D i k k a t Çe kt- i 1 7 Kasım YAZAN: ASLI CANBAL ÖZDEM i R - ARKiTERA.COM
7 Kasım 2008 tarihinde sonuçlanan Bitlis Merkez Hükümet Konağı Binası M i mari Proje Yarışması Kolokyumu 14 Kasım 2008 tarihinde Ankara Atatürk Kültür Merkezi Toplantı Salonu'nda gerçekleşti.
Kolokyumu izlemeye gelen katılımcı lar, öncesinde yine aynı salonda düzenle nen proje sergisini incelediler. Kolokyumun açılışında söz alan jüri başkanı Mustafa Aytöre jüri üyeleri adına yarışma katılımcılarını ve kazanan ları tebrik ederek, teşekkürlerini i letti. Salondaki elverişsiz şartlar nedeniyle jüri çalışmalarında zaman zaman çok zorlandıklarını ve buna rağmen uzun i ncelemeler yaptıklarını belirten Aytöre, bundan sonraki yarışmalar için de şim diden başarılar diledi. Daha sonra söz alan jüri üyesi Mete Öz, yarışmaya katılan tüm eserlerin bir fikri olduğunu belirterek başka bir jüri tarafından daha farklı ele alınabileceğini söyledi. Yarışmaların sadece ödül ka zanan projeler üzerinden değil, katı lan projelerin tamamının üzerinden tartışıl ması gerektiğini söyleyen Öz, yarışmaya katılan 89 projenin tamam ının internet ortamındaki bir platformda yayınlanarak daha etik ve eğitime yönelik bir tartışma yapı lması önerisini getirdi. Bu şekilde bundan sonraki yarışmalar için de daha iyi bir tartışma ortamı yaratılacağı n ı söy leyen Öz, yarışma amacı nın da yerine geleceğini beli rtti . Konuşması nın devam ında genç ve deneyimli mimarlar arasındaki çatışma ya değinen Öz, bunun çok doğal bir süreç olduğunu ancak sürecin saygı ve sevgi çerçevesi içerisinde yaşanması gerektiğini, çeşitli platformlarda etik ku ralların aşılmaması gerektiği vurguladı . B i r diğer jüri üyesi Faruk Eşim, yarış malada ilgili kişisel deneyim lerini payia şarak başladığı konuşmasında okuldan
2006
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
365
mezun olduktan sonra yarışmalar saye sinde ofis açı p iyi işler yapabildiklerini söyleyerek, yarışmaların sürd ü rülebilir olması için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini beli rtti. Daha sonra gerek soru-cevaplarda, gerekse inter net ortamında çok tartışıldığın ı beli rttiği yarışmada perspektif istenmemesi ko nusuna değinen Eşi m , kişisel düşünce sinin perspektifle kaçınılmaz olarak bina nasıl gösterilmek isteniyorsa o şekilde sonuçlar alındı ğ ı n ı , son zamanlarda üç boyutlu görseller arasında proje arar hale geldiklerin i , oysa ki ne kadar sade bir sunum yapılırsa o kadar başarı lı olunduğunu ve jürinin yorulmad ı ğ ı n ı belirtti. Ayrıca perspektif istememele rinin bir sebebinin de katılımı arttırmak olduğunu beli rten Eşim, yer görme şartı koymamalarının da sebebinin bu oldu ğunu, başlangıçta bu kadar çok katılım olacağ ını düşün medikleri n i , sonuçtan çok memnun olduklarını söyledi . Daha sonra kolokyum, salondaki katılımcılara söz verilmesiyle devam etti. i l k olarak söz alan Cemal Ercan projelerin sergilenmesindeki olumsuz şartlara değinerek, bunun hem yoğun emek harcamış katılımcı lara saygısızlık olduğunu hem de incelerneyi güçleştir diğinden j üri kararlarında bazı hatalara yol açmış olabi leceğini söyledi . Ercan, daha önce de yaşandığı gibi şartna rnede belirtilen bazı noktalara uymayan projelerin ödül almış olduğunu, bu yarışmada da şartnarnede özelli kle be lirtilen yöresellik konusu için önem ta şıyan çat ı , yağmur, kar soru n larının jüri seçimlerinde d ikkate alınmadığını ve
386
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
bu şekilde şartnameye uymaya çalışan katılımcıların ihmal edildiğini söyledi. Katılımcıların ve ödül kazananların ne kadarının Bitlis'e yer görmeye gittiğini sorgulayan Ercan, eğer gidildiyse ülke gerçeklerine bu denli uymayan proje lerin burada değerlendirmeye g i rme sinin şaşırtıcı olduğunu belirtti .Cemal Ercan'ın eleştirilerine cevap vermek için söz alan Mustafa Aytöre, proje seçim lerinde ihtiyaç programında belirtilen istekler çok i ncelenirse hiçbir projenin seçilemeyeceğini söyledi. i l k başta se çilen ve özellikle ilk üç dereceye giren projelerde çatılara çok dikkat ettiklerini belirten Aytöre, M oskova'da tüm çatı ların teras çatı olması örneğine dikkat çekti. J ürinin yarışmaya katılan projeler içinden en iyi olanları n ı , en kolay yoldan düzelebilecek, gelişebilecek olanların ı seçmek zorunda olduğunu söyledi. Ayrıca sunumlardaki eksikliklere deği nen Aytöre bundan sonraki yarışmalar için katılımcı lara önerilerde bulundu. Faruk Eşim ise sergi ve kolokyu mun düzenleneceği salon için Gazi Ü niversitesi'nin başlangıçta söz ver miş olduğunu ve şartnarnede de bu şekilde yer aldığını fakat daha sonra vazgeçtiklerini, aslında bu tür sergi ve kolokyumların üniversitelerde yapılması gerektiğini belirtti. Bitlis'e kendilerinin de gittiğini söyleyen Eşim , Bitlis'te çatı ve duvarın aynı malzemeden inşa edil diğini, dereceye giren projelerde de bu özelliğin olduğunu belirtti. Daha sonra salondan söz alan Hasan Özbay, dereceye girenleri tebrik etti. Hükümet Konakları'nın açı lan yarışmalarda önemli bir yüzdeye sahi p olduğunu belirten Özbay, son zamanlarda yarışmaya açılan Hükümet Konağı projelerinde bir azalma olduğu tespitinde bulundu. Özbay, sergileme sorunu için sunumların 1 /500 ölçeğinde yapılması önerisini getirdi. Hükümet Konakları'yla ilgili olarak kendi deneyim lerini paylaşan Özbay, bu programda adiiye ve hükümetin ayrı olmasının talep edildiğini ve kendi deneyimlerine göre bu konunun önemli olduğunu vurgulaya rak dereceye giren projeleri bu açıdan değerlendirdi. Yöresellik konusunda jürinin son zamanlardaki akımlara kapıl madığı için memnun olduğunu beli rten ancak ikiimin önemini vurgulayan Özbay,
Kasım
2008
yarışma projelerinin bitmiş projeler olmad ı ğ ı n ı , birinci olan projeyi olumlu bulduğunu söyledi. Özbay'ın eleştirilerine cevap olarak söz alan Mete Öz, projelere yöresellik konusunda ön yargılarla yaklaşma d ı kların ı , binanı n Bitlis'e katkısı nokta sında çok beklentili oldukların ı beli rtti. Mustafa Aytöre ise birinci olan projenin geliştirilebilir olduğunu, raporlarında da beli rttikleri sı kıntılar giderildiğinde Bitlis'e yakışır bir bina olacağını düşün düğünü söyleyerek ekibi tekrar tebrik etti. Salondan gelen " Ü çüncü olan pro jenin Bitlis'e katkısı nedir?" sorusunu, bu projenin kesitinin ve arayışının ken dilerini etki lediğini belirterek yanıtlayan Mete Öz, amaçları nın projelerle ilgili olarak gelişen bir yola gitmek olduğunu, bitmiş projelerde aynı heyecanın olma dığını söyledi. Salondan Cemal Ercan'ın söz alarak tekrar yöresellik ve çatı konusuna de ğinmesi üzerine şartnameden bu konuy la i lgili madde okunarak sınırlayıcıl ı ğ ı tartışıldı. Daha sonra söz alan Cem Açıkkol ise ödül alanları tebrik etti ve Bayındırlık Bakanlığı'na teşekkür ederek yarış maların devam ını diledi . H ükümet Konakları yarışmalarıyla ilgili kendi deneyimlerini aktaran Açıkkol, uzun bir aradan sonra Bitlis H ükümet Konağı Yarışması'nın kendilerini heyecanlandır dığını beli rtti. Açıkkol, sergileme konu sunda daha kötü örnekler gördüğünü söylerek, kolokyum ve serginin yapıldığı Atatürk Kültür M erkezi'nin mevcut durumuyla ilgili üzüntülerini ileterek, yarışmayla yapılan projelerin bu şekilde kötü kullanılmasına değindi. Açıkkol, yarışmada üç boyut istenmemesi g i bi bir kısıtlama getirilmesi durumunda bu şekilde sunum yapanların elenmesi ge rektiğini söylerek aynı şekilde metreka reyle ilgili kısıtlamalara da tam uyulması gerektiğini belirtti. Projelerin genelini değerlendiren Açıkkol, çoğunlukla avlu lu projeler olduğunu ve bu tip projelerin artık çok sıkıcı geldiği için jürinin değer lendi rmesinde yen i arayışlara gittiğini düşündüğünü söyledi. Mustafa Aytöre, Cem Açıkkol'un metrekareyle ilgili eleştirisine cevaben, eskisi gibi yarışma d ı şı nda bırakma dıklarını söyledi. Mete Öz de Aytöre'yi
destekleyerek rapörtörlerin bu konuda çok hassas çalıştıklarını belirtti. Salondan üçüncü olan projeyle ilgili gelen eleştiriyle ilgili olarak Mustafa Aytöre yarışmalarda birinci ve ikinci projelerde çok dikkat edildiğini ancak üçüncü seçilenlerin daha cesur, ileriye yönelik olanlardan seçildiğini belirterek bu eleştirilere katılmadığını beli rtti. Tekrar söz alan Hasan Özbay'ın internet ortamında teslim tarihiyle i lgili yapılan tartışmaları hatırlatması üzerine Mete Öz bu konudaki geçmiş dene yimlerini paylaşarak, aynı gün yapılacak teslimlerde dakiklik konusunda çok faz la katı olmadıkların ı , şehirdışı ndan olan katılımlar için de kargo teslimi aldıkları nı beli rtti. Dereceye gi ren projelerle ilgili eleş tirilerin tartışılmasına bir süre daha devam edildikten sonra üçüncü ödülü alan ekipten Fatih Erduman söz alarak, gelen eleştirileri doğal karşıladığını an cak doğru bulmadığını belirterek çeşitli mecralarda projeyi anlatmaya devam edeceğini bildird i . Birinci ö d ü l ü alan ekipten Abdullah Erdoğan yarışmaları teşvik eden her kese teşekkür ederek, projelerinin bazı eksiklikleri olabileceğini ama bunların düzeltilebi lir olduğunu, projelerinin ge nel olarak sade, net ve istenenleri kar şılayan kompakt bir kütle olduğunu dü şündüklerini söyledi. Aynı ekipten Evrim i şlek, yarışma ortamını sevdirdikleri için ayrıca Gazi Ü niversitesi'ndeki hocala rına teşekkür etti. J ürinin yarışmaların devamı konusundaki dilekleriyle kapa tılan kolokyumun ardından tartışma bir süre daha sergi alanında devam etti.
Ge l e c e ğ i n B ü y ü k F i k ri Küç ü k Ya p ı l a r 1 4 Kasım, Guardian
YAZAN: STEPHEN BAYLEY ÇEviREN: iREM ÇAGIL
Yorkshire Dales'den New York'taki Central Park'a kadar, zarif tek kişilik "eco pod"lar tüm dünyadaki m imarlara ilham veriyor. " Bayan, eviniz kaç kilodur biliyor musunuz?" Bu soruyu, m i marlığın teknoloji olarak en saf ifa desi olan 1 928 Dymaxion House'un m imarı olan m uhalif teknokrat polemikçi
Ka s ı m
Buckminster Fuller sordu. Elbette, bü- � o tün germe teller, metaller ve diğerleri "C o düşünülünce, bu soru anlamlandırıla a. mad ı . Fuller kendisi için bir evi, ders verdiği G üney lllinois'deki Carbondale kam püsünde inşa etmişti ve epey bir müşterisi de olmuştu. Fuller'in fikirleri de geleneksel inşaat malzemeleri yerine teknolojinin bariz bir şekilde kullanılmasındaki kararlı l ı kta bir çeşit kefaret gören Foster-Rogers jenerasyonu m imarlar üzerinde büyük bir etki yarattı. Böylece, gelişkin, kendi kendine yetebilen pod'lar katı gelenekçi mo dernistler için alışılageldik bir temaya dönüştü. Büyük mimarlı k yazarı Reyner Banham (illüstratör François Dallegert ile birlikte) 1 965 yılında bir Çevre Kabarcığı (Environment Bubble) önerdi . Banham b i r modern binada çok fazla mekani k ve elektrikli nesnenin olduğu nu, binaların bu kadar kablo, borulama, havaland ı rma, ses sistemi ve ısıtma sistemleriyle nasıl ayakta kalabildiği n i sordu: "Bir e v mekani k pudendanızı saklamaktan başka ne işe yarar?" Ve sembolik bir kişisel ifşa olarak, havalan dırmanın basıncıyla d ikleştirilmiş plastik bir kabuğun içinde çıplak halde oturur ken resmi çizildi. Banham'ın bu özgürleştirici tutum u 6 0 ' 1 ı yı lların mantrası o l d u , daha sonra 70'1i yıllar Gentre Pompidou'sunda mimari bir fikire dönüştü, fakat içinde yaşanılacak kişise l pod' lar sıkça m imar ların fikirlerinde yer bulsa da hiçbir za man gerçek bir şekilde hayat bulmadı. Future Systems'dan (Paris'te Richard Rogers'la da çalışan) Jan Kaplicky "Bir Helikopter Pilotu için Ev"i (House for a Helicopter Pilot) 1 979 yılında yayınladı . Çatısındaki helikopter pisti ve zeminindeki mafsallı ayağıyla, high-tech'in kutsal kitabı oldu. Belki onların zamanı geldi, ama 60'1arın ve
70'1erin kahinierinin beklediği şeki lde değil. Her şeyi atmak bir yana, 2008 Stirling Ö düllü Feilden Clegg Bradley Stüdyoları her şeyi yeniden içeri tıkıştı rıyor. Bu idealist ve aydı nlanmış oluşu mun, "eco pod"ları nı yakınlarda piyasa ya süren bir yeniden üretim stüdyosu var. Yorkshire Dales'in güzel ve metruk çiftlik ahırlarına yeniden hayat kazan d ırmak için özel olarak tasarlanan "eco pod", bir anda dönemin ruhuyla ahenkli bir fikre dönüştü. " Eco pod", mevcut bir binanı n içine yerleştirilen, bağ ımsız ahşap bir yapı ve dışardan bakıldığında hiçbir görsel kar maşası yok. Yazlı k ev olarak tasarlanan bu hücrelerde hizmetler çiftliğin sahibi tarafından bölgeye yerleştirilen bir römork tarafından sunuluyor. Bu "eco pod"lardan şu anda yalnızca bir adet (Harrogate yakınlarında, Devonshire Dükü'nün Bolton Manastırı arazisinde) var, fakat FCB tüm yapılara ve du rumlara uyarlanabilecek bir modüler tasarım geliştiriyor. Aşırı tüketim ve abartılı ifadelere yönelik iştahlı tutumu yeniden düşünmek gereken bir anda, mütevazı "eco pod"ları n bir yazlık ev olmanın ötesinde anlamları ortaya çı kıyor. Bir noktada, bu ahşap yapı ların muazzam basitliği m imari teorinin " ilkel gecekondu"sunu andı rıyor. FCB ta sarımcısı Geoff Rich'e düşüncelerini sordum: " Evet, temel i htiyaçlarım ızı karşılaması anlamında ilkeller, ama 'eco pod'lar bunu tasarım ve oluşturma aşa masındaki müthiş gelişkinlikleriyle ger çekleştirebiliyorlar. Malzemeler (ahşap ve koyun yünü yal ıtımı) oldukça basit, ama "eco pod" bizim en derindeki içgü dülerimize yöneliyor: Sessizlik ihtiyac ı , yalnızlık, düşünme v e yeni deneyimler." Geliştirilen farklı cins pod'lar da var. Aidan Ouinn, Eco Hab isimli firma için bir tane tasarladı. Tutkulu bahçe cinleri ilkel bir Apulia trulli'sini yeniden yapmış çasına kendi kendine yeten, ısı yetkinliği olan bir prefabrik ev. Daha stilize bir şekilde, Front Architets of Paznan isimli genç bir Polonyalı şirket, Single Hauz olarak adlandırd ı kları , çekirdek ailenin parçalanmasına modernist bir tepki olarak tasarladı kları bir ürünü piyasaya sürdüler. Bilgisayar destekli görüntüler Single Hauz'un serbest duruşun u , kendine yeterliliğini v e yaln ız sahibinin
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
387
tabiat içindeki halini göstermektedir. Bu arada, pod yaşantısının örtük sade liğine tamamen ters düşecek biçimde, uçakların içi ndeki birinci sınıf kabinler, gösterişli yolcularına özel alanlar, engin bir gökyüzü manzarasının içinde küçük binalar sunmakta. Bayan Bush geçen lerde bir askeri C 1 7 Globemaster l l l uçağıyla Afganistan'a seyahat ederken, bunu mağaramsı bir katesin içine sak lanmış pod'la tecrübe etti. Bir şeyler olmakta ve bu pod'lar için psikanaliz modeli geliştirmek kaçınılmaz duruma geliyor. Bu zor zamanlarda, gü venliğe ihtiyaç duyuyoruz ve pod'lar bir rahi m ya da bir mağara gibi bu içgüdü sel ihtiyacı karşılamakta. Çocuklar iç güdüsel olarak kapatma oyunları oynar, masaların altına saklanmayı sever, vs. Bu aedicule (küçük bina}, temel yapısal birim arayışı, John Summerson'a göre tam da m imari düşünme biçiminin te melini oluşturuyor. Ayrıca, arabanın için deyken duyduğumuz haz, A'dan B'ye gitmeye yönelik bir haz olmaktan çok, arabanın sunduğu kapalılık halinin ya rattığı haz duygusundan türer. Buna ek olarak, yaln ızlık bir dezavantaj olmaktan ziyade, bir değer olarak görülür. Pod m imarisi, hepimizin içinde derinlerde bir yerde bulunan münzeviyi harekete ge çiriyor: Thoreau'nun ormandaki yaşamı l kea'ya alışverişe gitti. Fakat bu küçümsenen pod'larda meşhur insanların m imarisinin kabal ığı ve ilgisizliğinin yarattığı hoşnutsuzlukla ilgili bir şeyler de var. i şe bakın ki, Zaha Hadid daha geçenlerde N ew York'daki Central Park'da nautilus kabuğundan ilhamla, pod benzeri özellikleri olan bir bina yaptı. Bu Chanel Köşkü, safdil zenginler için, sahte sanat için bir tapınak. N ew York Times'dan N i colai Ouroussoff, Hadid'i yaratıcı zekası ndan dolayı methetti, fakat projeyi, pod'ların albenisini m ü kemmel şekilde anlatan bir cümleyle lanetledi: " Ekonomik krizimizin bizi yeni bir içe bakış seviyesine yön lendirmesi ve m imarların yeteneklerini daha dişe dokunur -idealist deme cüre tini de gösterebilirim- şeylere adamaya mecbur hissetmeleri umulabilir." FCB, Eco Hab ve Single Hauz pod'ları yönlenimler, yorumlar ve dü şünceler olarak o kadar korkutucu değil. Buckminster Fuller'in bir evin ağırlığıyla
388
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
ilgili sorusu, kendi döneminde çok aşi na olan atık materyalierin bir eleştirisine dayanıyordu. Bugün, pek çok bina ikin cil ağırlıklar ve atıkla zorlanıyor: Abartılı tutkular, hayrat ifadeler, etkilerneye yö nelik acemi arzular, kaynakların perva sızca kullan ılması. Pod tasarımının mi mari kaynaklı disiplinleri, mutluluk verici ve etkin bir barınak sunarak m imariyi özüne döndürüyor. Buckminster Fuller, malzemeler hakkında yanl ı ş bir yorum da bulunmuştu, ancak şunu söylemekte haklıyd ı : "Bir ev, tıpkı bir insan gibi, tamamen bağ ımsız ve kendine yeter olmalıdır. Evin kendi karakteri, asaleti ve güzellik ya da harmanisi olmalıdır." Yorkshire Dales'i n , Londra'n ı n yerine, geçmiş yılların en ilginç mimari bulu şuna ev sahipliği yaptığını bildirmek mutluluk verici.
Av r u p a K ü lt" ü r ü Na s ı l Ta n ıml a n ma l ı ? 1 7 Kasım YAZAN: BURCU KARABAŞ - ARK iTERA.COM
i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve i stanbul Kültür Sanat Vakfı ( i KSV) iş birliğiyle 1 3 - 1 5 Kasım 2008 tarihleri arasında düzenlenen "Avrupa Kültürü Nedir?" başlıklı sempozyum kapsamında, "Avrupa Kültürü'nde Kent ve Mimarlık" başl ıklı bir oturum düzenlendi. Avrupa M imari Planlama Forumu Başkanı ve Rotterdam'daki li sansüstü mimarlık laboratuvarı Beriage Enstitüsü'nün yürütücüsü olan Rob Oacter'ın açılış konuşmasıyla başlayan oturuma, M i mar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden Prof. Dr. Sümer Gürel moderatörlük yaptı. Dublin Belfield Ü niversitesi Peyzaj ve i nşaat M ühendisliği Bölümü'nden Prof. J . Owen Lewis, Avrupa Tarih i Kentler ve Bölgeler Birliği Genel Sekreteri Brian Smith, m imar Cengiz Bektaş ve M i mar Sinan G üzel Sanatlar Ü niversitesi Mimarlık Fakültesi'nden Doç. Dr. Deniz i ncedayı'nın konuşmacı olarak katıldığı sempozyum, Avrupa kentlerinin m imari kültürünün yanı sıra, Avrupa kültürün den anlaşılması gerekenler de tartışıldı. Sümer G ü rel'den söz alarak kürsüye gelen Rob Docter, "Avrupa Kültürü'nde
Kasım
2008
Kent ve M imarlı k" başlıklı sunumunda, Avrupa kentlerindeki mimari kültür söz konusu olduğunda bir "Avrupa standardı"ndan söz edildiğini, bu stan dardın ise klasisizm ve modernizmi de içinde barı ndıran tarihi referanslara da yandığını vurguladı . Ancak, günümüzde "kent" kavramının Avrupa bağlamında bell i özellikleri olmad ı ğ ı n ı , fotoğrafına bakılan neredeyse her kentin dünyanın herhangi bir yerinde konumlanabilecek kadar g lobal özellikler taşıdığını söyle yen Docter, kültürel kimliklerin yeniden kazanılmasının sosyal kalkınma için de bir itici güç olacağ ı n ı beli rtti. Bu değişimi gerçekleştirmek için kentlerde vizyon sahibi yöneticilerin gerekliliğinden bahseden Docter, ör nek olarak Tiran Belediye Başkanı Edi Rama'yı gösterdi. Rama için, " Kentlileri yaşadı kları mekanlada yeniden gurur duyabilmeleri için destekledi. Bu amaç la sanatçıları kenti ren klendirmeleri ve Beriage Enstitüsü yetkililerini de yeni bir master plan hazırlamaları için davet etti," diyen Docter, yerel nüfusla pay laşılabilecek bir vizyonun bu şekilde yaratılabileceği n i vurguladı. M imarl ığın sosyal adalet ve sürdürü lebilirliği yakalamak için bir kolaylaştı ncı olarak kullanılabileceğini ve hazırladık ları master planda da bunu amaçladık larını söyleyen Docter, kamusal farkın dalığın ve politik katılımın da projede önemli yeri olduğunu ekledi. Brüksel'de gerçekleştirdikleri bir kentsel tasarım projesi örneğinde de, m i marl ığın sosyal ve ekonomik kalkınmaya olan katkısının görmezden gelinmemesi gerektiğinin altını çizd i . " M imarlı k politik b i r oyundur," diyen Docter, başında bulunduğu Avrupa M imari Planlama Forumu'nun farklı m imari yaklaşımlar üzerinde çalışmalar yaptığını anlattı. " Sürekli sürdürülebi lirlikten bahsediyoruz, ancak durum sadece politik bir düzeltmeden ibaret," diyen Docter, m i marl ığın bir toplumun kültürünün kesiti olduğu saptamasıyla konuşmasını sonlandırd ı . Avrupa kültürü ile ilgili düşüncelerini kısaca dile geti ren Sümer G üler, sözü Rob Docter'a bir soru yöneltmek isteyen Oktay Ekinci'ye verdi. Dinleyiciler arasında bulunan Ekinci, "Sunumunuzda kültürü değil, gücü simgeleyen binaları eleştirdiniz.
Fakat bu bi nalar Türkiye'de Avrupa sermayesiyle inşa ediliyor. Avrupa'da sorgulanan ve engellenmeye çalışılan bu durum Türkiye'de neden teşvik edi liyor?" sorusuna ek olarak, Türkiye'nin AB müzakere sürecinde mimarlık ve şehi reiliğin neden bir müzakere başlığı olarak belirlenmediğini çok merak ettiğini de sözlerine ekledi . Docter bu soruları, inşa edilen güç simgesi bi naların devletin değil, özel sektörün maddi desteğiyle gerçekleştirildiği, bu sektörün ise kültürel değil, sadece ticari amaçlar güttüğü şeklinde yanıtla d ı . AB sürecinde görüşülen m üzakere başl ı kları nın beli rlenmesi konusunda ise yetkisi olmadığını ekledi. i kinci ko nuşmacı olarak söz alan Prof. Owen Lewis, Avrupa kentlerinin nüfusu ve tipolojisi hakkında tarihi belgelere da yanarak bilgi verdiği sunumunda, akılcı kentleşme prensiplerini belirleyen ve uygulayan kuruluşlardan ve projelerden bahsetti. Sürdürülebilirliğe ulaşmak için iklim değişikliklerine adapte olmanın ve binaların kendi içinde sürdürülebilir sistemlere sahip olmasın ı n önemi n i vurgulayan Lewis, kamusal karakteri zedelenen alanlara da değindi. Brian Smith ise, mimarlık ve kent hak kındaki saptamalarını dinleyicilerle pay laştı. Tarih boyunca savaşlar, seyahatler ve farklı kıtalara yapı lan yolculukların şekillendirdiği Avrupa kentlerinin kültü rel bir çeşitliliğe sahi p olduğunu, ancak bugün globalleşme nedeniyle "ikon" bi naların her kentte gözlemlenebileceğini beli rten Smith, "Artık kentlerden çok binaları tasarlayan mimarlar hakkında konuşuyoruz," ded i . Kültürel kimliğin var olan fiziksel çevre mirası ile yaşatıla bileceğini vurgulayan Smith, genel sek reterlik görevini yürüttüğü Avrupa Tari hi Kentler ve Bölgeler Birliği'nin bu amaç doğrultusunda belirlediği ana hedefleri sıraladı ve ekled i : "Tarihi m irasa yapılan doğru yatırımlar, toplumun ekonomik ve sosyal açılardan kalkı nmasını sağlar." Sürekli m imarların ön planda olduğu binalarda, aslında kullanıcının çok daha kritik bir konumda bulunduğunu söy leyen Smith, toplumsal bilinç ve yerel kültürlerin gelişme için birer katalizör niteliği taşıdıklarını vurguladı . S m ith'ten sonra söz alan m imar Cengiz Bektaş, konuşmasına Avrupa kültürünü
Kasım tanı mlayan elemanların neye göre be lirlendiği sorusunu sorarak başladı. Bu tanımı, i stanbul Bağazı'nın ortasından geçirilen bir çizgiye göre Avrupa'nın sınırlarını çizmekle deği l , kültürle yap manın doğru olacağ ı n ı belirten Bektaş, " Öyleyse bu sınırların bizi kesmesine izin vermemeliyiz," ded i . Avrupa ülkelerinin atı klarını başka ülkelerin denizlerine döktüğünü, fakat kendi içlerinde sür dürülebilirliğe ulaşmayı hedeflediğini vurgulayan Bektaş, "Türkiye h içbir za man AB'ye kabul edilmeyecek, çünkü Avrupa Türkiye'yi sömürülecek bir kay nak olarak görmekten vazgeçmeyecek," sözleriyle noktaladığı konuşmasında dinleyiciler tarafından sık sık alkışlandı . Otururnun son konuşmacısı Deniz i ncedayı, çok geniş ve çok aktörlü Avrupa kültürü konusunu küresel leşmenin özel bir problematiğine değinerek incelemek istediğini beli rtti. "Küreselleşmenin, mimarlık ve kentsel tasarım alanlarında ne gibi etkileri ola bilir?" sorusuna yanıt arayan i ncedayı, içinde bulunulan dönemde mimarlığın yanı sıra "mimar olma"nın getirdiği sorumlulukların tartışı lması gerektiğini söyledi ve bu bağlamda önem taşıdı ğ ı n ı düşündüğü projeleri dinleyiciyle paylaştı. Dinleyicilerin konuşmacılara yönelttikleri soruların cevaplanmasıyla oturum sona erdi.
Av r u p a " Ta d i lat" " Ba ş k e n -t i 1 7 Kasım, Sabah
YAZAN: EVRiM ALTUG
2009 Bütçesi 805 . 1 67.000 YTL'ye u laşan i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti projesi, "Sahne Senin i stanbul" mesajı ile görücüye çıkıyor. Projelerin onda yedisi , onarıma ayrı lmış. i stanbul 201 O Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı Genel Sekreteri Eyüp Özgüç, AKB Yürütme Kurulu Başkanı Nuri M . Çolakoğlu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı i stanbul i l M üdürü , AKB Yürütme Kurulu Ü yesi Doç.Dr. Ahmet Emre Bilgili, önceki akşam özel bir buluşma ya ev sahipliği yaptı. Ü çlü önümüzdeki iki yılın i stanbul 201 O AKB kültür ve sanat projelerini 24 Kasım'dan itibare n , 1 0 ayrı artistik proje yönetmeni eşliğin de yapılacak bir "anons maratonu" ile
2008
kamuoyuna açı klayacaklarını i lan etti. Çolakoğlu, Özgüç ve Bilgili , bu dört gün zarfında önce kültür-sanat camiası, ardı ndan müstakbel proje sponsorları, daha sonra reklam sektörünün aktörleri ve en son olarak ise, Türkiye'de faaliyet gösteren dış kaynaklı kültür merkezle rinin temsilcilerinin, 2009 yılı bütçesi 805.1 56.000 YTL'ye erişen i stanbul 201 O proje ve etkinlik takvimini bu su num lar ile ajandalarına kaydedecekleri ni belirtti.
"Gu c c i Yo k , Ma n d a l Va r" Çolakoğlu, yüzde yetmişi restorasyon projeleri, yüzde otuzu ise kültür sanat faaliyetlerine ayrılan onlarca proje adına hem heyecanl ı , hem de tedirgi n . Heyecanl ı , çünkü kentsel uygulamalar, kültürel m i ras ve turizm ve tanıtım başlığı altında sunulacak onlarca proje arasında adeta yok, yok. Çolakoğlu tedi rgin, çünkü kendisinin "tut şunun ucunu, döşeyelim abi," reklam sloganına referansla beli rttiği biçimde, i stanbul 2010 projesinin başa rılı ol ması için bilhassa i stanbullu'ların projelere aktif katılım ve deste ğ i , maddi katkının önüne geçecek bir hayatiyet taşıyor. Bu yüzden de, i stanbul 2010'un ilk kampanyas ı , aktör Haluk Bilginer'in davetkar sesiyle, Sahne Senin i stanbul diye TV'Ierde yankı lanıyor. Kültür Bakanlığı mensubu Bilgili de, aynı kaygıyı taşıyarak şunu belirtiyor: " Bu şehri, bu şehi rde yaşayanlarla tan ış tırabilirsek, en büyük kazancı elde etmiş olacağız." i stanbul 201 0 AKB Genel Sekreteri Özgüç ise, konuyu farklı bir eleştiriyle perçinliyor: " i stanbul'u yıllarca ekonomik rant alanı haline getirirken, aslında elimizdeki en büyük değeri kaybettiğimizin farkı nda olmamışız. Türkiye gibi yalnız ve hızlı büyüyen ülkeler bazen bunun farkı nda olamayabiliyor. Ama biz tarihi yarıma dada hala çerçöp, mandal, çamaşır ipi satıyoruz. O raya bir G ucci, bir Prada'yı geti remiyoruz. Tarihin içinde, bir açı khava müzesindeyiz ama bunun farkında de ğ iliz." Özgüç ayrıca dev bir depo-m üze projesinin Büyükçekmece'de 35.000 dönümlük bir alana kurulacağına işaret ediyor. Tek merkezde toplanacak bir devasa müzeler deposu hali n i alacak
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
389
olan bu proje, i stanbul'da depolama ve koruma sıkıntısı yaşayan tüm müzelerin arşiv ve bakım faaliyetlerini kapsayacak.
At-at-ü rk "Kült- ü r E k ra nı" Geliyor Tabanl ıoğlu M i marlık ofisi imzalı ücretsiz mimari projesi Atatürk Kültür Merkezi, Anıtlar Kurulu'nda imzaya sunulmuş durumda olan ve Kültür Bakanlığı'nın da onayından geçmesi beklenen 201 O projeleri arasında belki de en fazla merak edileni. Yeni tasarımı önceki gün ilk kez açıklanan merkezin güçlendi rme ve statik projeleri hazır. Bürokratik süreç aşıldıktan sonra AKM'nin 2009'un ilk ayında resmen restore edilmeye başlanması öngö rülüyor. Proje kapsamında AKM'nin ön cephesinin devasa ince bir LED cam ile kaplanarak, istendiği takdirde içerinin dışarıyı, d ışarısın ı n ise içeriyi görebileceği bir tasanma ulaşılması amaçlanıyor. Bu sayede yapıdaki etkinli klerin "canlı yayını" veya türlü görsel sunumlar, Taksim'e yapılabilecek. Arkasındaki atı l bale stüdyosunun restarana dönüştü rüleceği AKM 'de, üst kat yine güncel sanat ve plastik sanatlara ayrılacak. Yapıda, bale stüdyosunun altı nda bu lunan boya atölyesi ise, prova alanları olarak kullanı lacak.
17 Yıllık Büy ü k İs keleye Veda
" i stanbul'un çok ciddi bir altyapı so runu var," diyen Özgüç, Çolakoğlu ve Bilgili'nin anlattıklarına göre "acil du rum" eylem planı kapsamı nda, 17 yıldır Ayasofya'nın içinde adeta kendi kendi ne bir güncel sanat eserine dönüşmüş vaziyette duran dev iskele, i stanbul 2 0 1 0 faaliyetleri kapsamı nda önümüz deki üç ay içinde mekandan taşınacak. Buna göre, 2009 yazından itibaren, Ayasofya'nın kubbesinin yeniden görül mesi mümkün olabilecek.
Top kapı' ya 2 . 700 . 000 YTL' l i k Dest-ek Topkapı Sarayı deprem güçlendirme sistemi, i stanbul 2010 ajandasında. Sarayda rölöve çal ışmaları yapılıyor ve bir aya kadar da tamamlanacak. Saraydaki Çin ve Japon porselenleri
390
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ka s ım 2008
Süleyma niye ' n in Geçmişine Övg ü
koleksiyonu, 1 999 Depremi'nden sonra gazete kağıtlarına sarı lı duralit ahşap kontraplakların içinde, mutfağ ın bodru munda "korunmaya çalışılmış". Yaln ızca bu kısmının onarım ve bakım bütçesi 2.700.000 YTL tutan ve i ngiliz bir fir man ın imzasıyla yapı lan iyileştirmeler kapsam ı nda 2009'da tamamlanacak Sur-i Sultani iyileştirme çalışmalarıyla, Topkapı Sarayı'na yeniden sahi p çıkılabilecek. Saray alanındaki Zührevi Hastalı klar Hastanesi ve Matbaacılık Meslek Lisesi ile askeriyenin de bölge den tahliyesi gündeme gelmiş d u rumda.
Süleymaniye Camisi çevresinde, ço ğunlukla rant kaygısıyla dikilmiş kötü ya pılar veya otoparklar, yerlerini i stanbul 2010 projesi bünyesinde " i stanbul'u i stanbul yapan evler" olarak tarif edilen eski konakların yeni hallerine bırakacak. M imari projesinde Kiptaş'ın imzasının bulunduğu proje, şu anda yarı yarıya ortaklıkla, bu eski konakların tümünün, rölöveleri üzerinden yeniden üretimi ve kötü durumda olanların ise iyileştirilme sini amaçlıyor.
Da Vinci' nin Süt-lüce Köp r ü s ü
Res im Heykel M ü z e s i de Gidici
Rönesans dehası Leonarda da Vinci'nin tasarımını yaptığı, ancak haya ta geçirilemiş olan Haliç-Sütlüce yaya köprüsü projesinin de, 201 O'a dek i nşa edilmesi öngörülüyor. 240 metrelik köp rünün bir benzeri daha önce Norveç kentinde i nşa edilmiş, ancak Leonardo Da Vinci tasarı mı asıl olarak Osmanl ı Dönemi'nde i stanbul için üretmişti.
Koo l h a a s Dev rede
i stanbul 2010'un takviminin önemli bir hamlesi, kentsel uygulamalar başlığı altında sunulacak olan, Theodosius Limanı Arkeo- Polis ve Yenikapı Transfer Noktası Projesi. Projenin i l k aşaması , çok işlevli ka musal alanlar üzerine tecrübeli güncel m imarlık yıldızı Rem Koolhaas'ın mas terplan çalışmasını öngörecek. Bu sayede, bölgenin i stanbul M üzesi başlığ ıyla, güncel, cam ve çelikten ma mul şeffaf bir açı khava müze kompleksi ne, bir tür arkeoloji parkına dönüşümü sağlanacak.
Diğ e r Proj ele r Arkeoloj i M ü z e s i Da r p h a n e ' ye Doğ ru
i stanbul 201 0 A K B Yönetim Kurulu Başkanı N uri Çolakoğlu'nun verdiği bilgiye göre, Tarih Vakfı'nın boşalttığı Darphane-i Am ire Binaları da, Arkeoloji M üzesi'nin kapsam ında kullanıma ve teşhire açılacak. Bu bölge, Ö nasya Arkeolojisi temelli bir şekilde, bir kısmı saraya, bir kısmı müzeye dahil bir komp leks haline dönüştürülecek.
i stanbul Devlet Resim v e Heykel M üzesi'nin geleceği , i stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. M i mar Kadi r Topbaş'ın Hasköy tersa ne bölgesinde müzeye bir alan tahsis etmesi gerçekleşecek olursa, yeni bir döneme girecek. Teklif edilen 1 5.000 metrekarelik bir yapı ile, Atatürk' ün emriyle 1 937'de Daimabahçe Sarayı veliaht dairesinde yer alan, ancak depo larında sergilenmeyi bekleyen 1 2 .000 civarındaki "Türkiye sanat tarihi" ürünü, izleyicilerle buluşabilecek. Ancak müze idaresiyle yükümlü M imar S inan G üzel Sanatlar Ü niversitesi, yapının Tophane-i Amire Kültür M erkezi yakınındaki "usta mektebi"ne naklinden yana tavır almış görünüyor.
Mima r l a,r , K r i z de I ş i n Bat-ma s ı n ı Na s ı l Engelle r? 1 8 Kasım,
Building Design ÇEvi REN: GÜL KESK i N - ARK i TERA.COM
Su yüzünde durmak için, mi marlar işlerinin her yönünü dikkatle gözden geçirmek zorunda. Belirsiz zamanlarda " N akit kraldır" sözü klişeleşmiş olsa da çoğu firma, sağlam sipariş defterleriyle birlikte iflas etti. Building Design'ın köşe yazarlarından Paul Morrell, gelişti rici Roger Zogolovitch'in de katkılarıyla, uygulaman ın finansal sağlığını kontrol edebilmek için yapılması gereken 20 hayati adımı sıralad ı .
1.. Zam a n Sü rec inde Geliri Değe rle n d i rin Projelerinizi, "bilinen" (devam ede ceğinden oldukça emin olduğunuz) , "olması muhtemel" (devam etmesi, etmemesinden daha olası) ve "spe külatif" (belirsizlik derecesi oldukça yüksek) projeler olmak üzere 3 'e ayı rı n . Ardından , her projenin gelirini, en azından ay bazında ücretinin tam olarak ne zaman alınabileceğini gösteren (fa turalanmışlardan ziyade) bir çizelgede toplayın. D ikkatli olun: Nakitin ne zaman ban kaya yatacağıyla ilgili fazla iyimser davranmak oldukça kolaydır.
2 . Aynı Çizelgede Maliyet-i de Değe rle n d i r i n Aynı zaman çizelgesi boyunca olabil diğince detaylı bir şekilde işin maliyeti nin sın ırların ı da çizin .
3. Na k it- Akışınızı Önceden Planlayın Dönem boyunca, gelirden düşü len ürün masrafı pozitif ya da negatif nakit akışınızı gösterir. Eğer negatifse, açık bir şekilde faturaların ız ödemeniz için bir plana ihtiyacınız vardı r, stoklarınız ve borçlarınız hariç.
4. Alt-ernat-if Se n a ryol a r Çiz in Kaynaklara, kestirebileceğiniz ger çekçi minimum ile maksimum arasında sıralanan farklı iş hacimlerini tamamla yabilmek için ihtiyacınız olacağını -mali yeti ve nakit akışınızı nasıl etkileyeceğini göz önünde tutun. Bu, hangi projelerin ilerleyeceği ve hangilerinin bir kenara bırakılacağı kesin olmadığı için, hare ketli bir hedefi vurmaya benziyor. Kesin yargı için en iyi ve en kötü senaryoların nasıl başanya ulaşabileceği hakkında karar vermek gerekiyor. Bir veya iki önemli müşteriye açı k olan uygulamada kısmi bir hassasiyet söz konusudur.
5 . Ve rg i Uzmanları Ta rafından Köşeye Sıkışt-ırılmayın Ortaklıklar genellikle bir yıllık öden memiş vergi leri öder. Gelecek nakit akışı için bu ödemenin yapılabileceğini u mmak cazip gelebilir, ama pazar geri
Kasım Benzer şekilde, ücretini ödeyecekle rine dair açık bir taahhüt olmadığı süre ce, ek işler yapmayın.
9. Yapılan İşin FiyaTını Sü r-eç İçinde KonTr-ol Edin
çevirdiğinde bu pek de mümkün olma yacaktır ve o zaman vergilerin ödenme si ve nakit akışını düzeltmek için ayrıl mış fonlar hayati önem taşıyacaktır.
6 . Se r-maye İhriyaçla r-ınız için Çöz ü m Ü r-erin
i htiyaç duyulan sermaye miktarı, işin boyutuna bağlıdır. Sürekli olarak bor çalanırsan ız, ardından kaçar ve geri dönerseniz, yetersiz sermayelisinizdir. Daha çok sermaye, işin yönetici ve kimi zaman da personel bölümündeki, dış hissedarların -ortak "özkaynak", fiilen iş sahipliği- yatırımları veya mortgage, açık kredi ya da başka ödünçler ("borç") ile sağlanabilir. Açıkça söyle mek gerekirse, başınız sıkıştığınızda ne kadar az borcunuz olursa, o kadar çok dayanma gücünüz olur.
7. Ba n ka Mü d ü r-ü n ü z ile Ko n u ş u n Banka herhangi bir zamanda, kredi nin geri ödenmesini isteyebilir ki eğer paraları nı geri almak için en iyi ya da son şansları olduğuna inanıyorlarsa bunun olması muhtemeldir. Bu risk saklanarak düzeltilemez, bu yüzden nakit akışınızı kapsayan ve veri len hizmet ya da borçları nasıl ödeyebilir konumda kalacağın ızı gösteren bir iş plan ı n ızın olması gerek. Son zamanlar da bankalar da yollarını kaybedebiliyor olmalarına rağmen, yaşamak için kredi vermek zorundalar.
8 . Üc r-eT Anlaşmala r-ını NeTleşTir-in Eğer net b i r anlaşma yoksa, borcu kanıtlamak zor olacaktır ve bazı müşte riler bu şüpheyi, ödemenin ertelenmesi için kullanabilir.
Ü cret tarafından karşılanacağı varsa yımı üzerinde, rezervasyon maliyetleri projeyi idare edebilir, ancak i ş tamam landıktan sonra toplam maliyete bakın ve kar payından ol ması gerekenden fazlasını götürmediğinden emin olun. Ne kadar erken davranılırsa kayıplar o kadar az olacaktır.
1.0 . Kr-ediyi Konr r-ol Edin Maliyetleri toplamadan önce, müşteri nin para konusunda yeterli olduğundan ve hesapların zamanında ödendiği nden emin olun. Ü cretleri sistemli bir şekilde (ideali aylık) düzenleyin, bu olası bir ödenmeme durumu için erken uyarı ola caktır. i şin tamamlanacağı konusunda iyimser olabilirsiniz ama borçların fatu ralanması ödeneceği anlamına gel mez. Eğer müşteriniz iflas etmek üzereyse, borcun ödenemediğini düşünün ve ne rede kaldığınıza bakın .
1.1. . Bo r-c u n Peşine Düşün
Ü cret anlaşmanız ne diyor olsa da, çoğu uygulama karşılığını, hesaplarda iki (iyi) ila üç (kötüye giden) ay arasında bulabilir. Bu, müşterilerin kötü teminatlarından çok, hesaplarının yapılacak işler arasın da sıkışıp kalması veya daha önemsiz sorulara taktiması nın bir sonucudur. Bu yüzden borçların takibi konusunda bi reysel sorumluluk yaratın.
1.2 . MaliyeTle r-i Ko nTr-ol Edin ve AzalTın Azalan maliyet eğriniz, hangi gi derlerin sabit (iş gelmiyor olsa bile faturalar yağmaya devam edecektir) ve hangilerinin değişken (öneml i ölçüde personel maliyetleri) olduğunu gösterir. Tasarruflar, personel azaltımı anlamına gelebilir, ama unutmayın ki işten çıkar ma ve yeni personel temini pahalıdır. Başka bir uygulamayla paylaşılan kaynaklar, size daha fazla hareket alanı sağlayacaktır.
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
39ı
1.3 . Zo r- Ama Ku r-ra r-ıcı Seçimler- Ya pın
i şten çıkarmayla yüz yüze gelmeniz halinde, personelinizle ortak çalışma konusunda konuşarak orta bir yol bul maya çalışın. Kendilerini özelleştirmek isteyip istemediklerine bakın ve onlara ait ama kısmen yalnızca sizin için çalı şan m i n i uygulamalar kurun.
1.4 . . . . ve Eğe r Zo r- u n luysa nız , Ser-T Olu n Her personel kendini kilit olarak gör düğünde, ödemeleri azaltarak tasarruf etmeyi göz önünde tutun , ancak bu, ödemelerin yalnızca karı korumak için kesilmediğini gösterecek yüksek dere ce şeffaflığı gerektirir.
1.5 . Pe r-son elle İleTişim Ku r- u n Gelecekle ilgili kesin şeyler söylemek nadiren mümkün olsa da, doğru ve iyi bir iş için insanlara en iyi görüntüyü sunun ve yalnızca acıdan ziyade sorun ları paylaş ı n .
1.6 . Mü şTe r-ile r- i n i z i Harır-layın M ü şteriler de firmanız gibi aynı eko nomik baskılarla mücadele ediyor ola caktır, bu yüzden teslim edilen hizmeti nasıl değerlendirebilecekleriyle ilgili fikir verin. Binayı minimum maliyet ve maksimum değer noktasına nasıl getiri riz? Akıllı bir m imar, standart bazı teknik özellikleri sorarak, yeni ve daha ekono mik inşaat sistemleri bulmak konusunda ne yapabilir? Müşterilere, pazarın ne is tediği ve hemen yan saflarında kimin yer aldığ ıyla ilgili danışmanlık h izmeti veren acenteler, kendi öngörülerini mimarın yazılı belgesine aktarmay ı , durgunluk günleri içinde unutabilir. Bir mimar olarak, yeteri kadar "sağduyulu"ysanız, söyleyecek bir şeyleriniz olmalı.
1.7. Paz a r-lamayı Besleyin En zor zamanlarda bile, dışarıda inşaat için mi lyar Sterlinler var olmaya devam edecektir, bu yüzden araştır maya devam edin. Gerçi herkes, enerj i , altyapı, okullar v e yeni süper yarı hükü metdışı örgütlerini (örneğin Konut ve
392
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Toplum Kurumu) kapsayan aynı sektörü hedefleyecektir. Bu kadar kalabalık bir ortamda, anlatacak bir hikayeye ve ye teneğe ihtiyacınız olacaktır.
:1.8 . Ciro Ed ilemezleri Beli rleyin Son 10 yılı nızı markanızı ve öne çıkan farklı l ıkların ızı kurmak için harcamış olacaksınız. Uzun vadeli stratejinizi, kısa zamanlı taktik avantajına tercih ederek, bu emeğinizi 6 ayda harcamayın. Eğer tam ödeme konusunda ısrarlı değilseniz, bunu karşılamak için ne kadar çalışa bileceğinizin bir sınırı yok, ancak yalnız başına fiyat rekabeti hizmet işletmesini bozacaktır. Her işletme farklılıkları araş tırır ve mimari bir uyguluma için bakıla cak tek bir yer var: Tasarım, model.
:1.9. Tu-t k u n u z u Ko ruy u n Ş u anda kısa bir oyunun içindesiniz, ancak vizyonuzu terk etmeyin. Bankalar, sizi kurtarmak için borç verme konusun da çok da hevesli değiller: Gerçek bazı emeller görmeyi istiyorlar. Eğer tüm bunlar mümkünse, eğitime, araştırma ve geliştirmeye ve orta ve uzun vadeli planlara yatırım yapmaya devam edin. Pazarlar moda gibidir: Benzer şekilde geri gelirler ama asla tıpatıp aynı de ğildirler. Kalite ve fiyat rekabetinde yüz yüze gelebileceğiniz tüm bu farklılıklara karşı hazırlıklı olmanız gerekir.
20 . H e r Zaman Aydınlık Ta rafa Ba kın Bir kez, kurtarıcı parçaya sahi p oldu ğunuzda, problemleri çözmek için yeni düşünceler ve yöntemler üretmek için fırsat doğar. Yeniden keşfetmeniz için bu mücadele gereklidir. Bu artık, yeni cevaplar ve bir kereliğine dinleyen bir seyirciyle birlikte kendinizi üstün gördü ğünüz bir noktadır.
Diğ e r Ak-tö rl e r Krizle Nasıl Başa Çıkıyor? Ko n u -t Üre-ticile ri Ç o ğ u konut üreticisi krizden c i d d i an lamda etkilendi, ama bazıları nın durumu d iğerlerinden çok daha kötü. Krizden ilk etkilenenlerden biri, Temmuz ayında iflas eden kuzeyli konut üreticisi City Lofts oldu.
Ka s ı m
2006
Liverpool, Kings Waterfront'da yüzlerce daire üreten David McLean Holdings ise geçen ay 1 00 m ilyon Sterlin borçla devrilerek, çatırdayan kredilerden kaynaklanan şimdiye kadar ki en büyük inşaat kaybını yaşadı . U rban Splash ise Eylül ayında, düşük satışlar nedeniyle işlerde kesinti yoluna gittiğini açıklad ı , bu hafta daha çok i ş kaybı yaşad ıkların ı açı klayacakları tahmin ediliyor, Barratt' ı n bu yıl, karı % 68'e geriled i . Lüks emlak geliştiricisi Candy & Candy de zor zamanlar geçiriyor, ilk olarak Londra'daki en iyi projelerinden Noho Square'i bıraktı, ard ından karma kullanımlı Beverly Hills proje kredisi için borçlandı. Amerika'nın en büyük konut üreticisi, Taylor Woodrow da bir önceki seviyeye göre inşaat oranlarının yakla şık %40 gerilediğini açıklad ı .
Geliş-tiricile r Ticari emlak sözleşmelerinde bunlar vardı ama durduruldular ve geliştiriciler, portfolyalarının değeri ciddi oranda azaldığı için, kendilerini kötü günlerin beklediğini gördüler. Foster tarafından tasarlanan Londra'daki Sishop Square projesinin gel iştiricisi Hammerson, Ağustos ayı nda, gayrimenkul portfolyo sunda 407 mi lyon Sterlin'lik bir düşüş yaşadığını açı klad ı . Düşen ofis kiraları, Land Securities'i de, uzun zamandı r devam eden projeleri ni üç farkl ı gruba ayırmaya zorlad ı . Portfolyolarında da 1 ,7 milyar Sterlin'lik bir değer kaybına neden oldu. Gayrimenkul devlerinden British Land bile krizden nasibini aldı, Richard Rogers'ın tasarladığı Cheesegrater'ı en azı ndan 2009 yılına ertelemeye karar verdi , Fruit & Wool Exchange gelişimi anlaşmasından geri çekildi. Stuart Lipton'un Chelsfield ise Olimpiyat Köyü 'nün yanındaki 40 hektarlık alan için Lend Lease'in yeterli finansmanı sağlayamamasının ardından verdiği teklifle mücadele devam ediyor gibi gözüküyor.
Mü-te a h h i-tle r Orta Doğu'daki altyapı çalışmaları ve projeleriyle, durgunluğun etkisini azaltmaya çalışıyor. Carillion, Londra 201 2 'ye yönelik medya merkezinin
arkasındaki isim, Eylül ayında son 6 ay içinde vergi öncesi karlarda % 42 artış olduğunu ve 600 m ilyon Sterlin'lik pro jelerin Abu Dhabi ve Dubai'de gerçek leştiğini açıklad ı . Balfour Beatty, ortak değer artışını devam ettirebilmek için M25 g i bi proje ler üreten altyapı koluna sırtı nı dayadı . Laing O' Rourke gibi inşaat şirketleri, konut pazarına minimum arz göstere rek , yükseltikieri karları ile övünüyor. Tem muz ayı nda, geçen yıla göre %76 kar artışı olduğunu açıklad ı , gelecek 4 yılda, 2 katına çıkacağının bir gösterge si. En kötü darbeyi yaşayan şirketlerden biri ise hala 1 50 m ilyon Sterlin'lik pro jelerinin iptal ol ması nedeniyle geçen ay çalışanların ı n % 1 5'inin işine son vermek zorunda kalan ve ortakları dibe vuran Rok.
EAA Ta s a r ımı I p e k y o l Te k s t- i l Fab rika s ı Ba u me i s t" e r ' d e .
19
Kasım
Almanya'nın en prestijli m imarlık ve iç mi marlık dergilerinden Baumeister, Kasım 2008 sayısının mimari teması olan "ça l ışma mekanları" arasında, EAA - Emre Arolat Architects tarafından tasarlanan i pekyol Tekstil Fabrikası'na da yer verdi. i pekyol Tekstil Fabrikası, derginin hem kapağında hem de içeriğinde toplam 8 sayfada tüm ayrıntılarıyla ele alındı .
Kasım " Das G rosse Nahen (Büyük i lmik)" başlığı altında yer verilen makalede i pekyol Tekstil Fabrikası'nın, üretim ve yönetimi aynı çatı altında çözerken çal ı şanları merkezde tutan, sosyal alanların yaratımında hayli cömert davranan tasa rımı övgüye değer bulunuyor. Alman fotoğrafçı Thomas Meier'in fotoğrafları eşliğinde yer alan makalede, üretim mekanları nı birbirinden ayırırken , onları aynı zamanda görsel anlamda i l işkilendiren, sosyal alan kullanımının yanı sıra günışığı ve doğal havalandır ma da sağlayan iç bahçelerin yapının tasarım ındaki en belirgin olgular olduğu dile getiriliyor.
Me r k e z v e Doğ u Av r u p a Met- r o p o l it- e n Bö l g e l e r i ' n i n Ka r ş ı la ş t- ı k l a r ı So ru n la r 1 9 Kasım, Structurel Change in Euro pe - 5 YAZAN: HANS JOACHIM, SABIRE ZILLMER ÇEviREN: DENiZ BORAN - ARKiTERA.COM
Avrupa kentsel sisteminde bölgesel uyum ve politikaların konu edildiği 2004 yılı Ratterdam Bakanlar Kurulu toplantı sı nda, metropoliten alanlar, özellikle Lizbon hedeflerine bağlı kal ınarak böl gesel uyum u güçlendirmede anahtar rol oynayan birer gelişme motoru olarak tanı miandı (Dutch Presidency, 2004). 1 999 yılında da Avrupa Mekansal Gelişim Stratej ileri ( ES D P) , karşılıklı bölgesel uyum ve dengeli rekabeti des tekleyen ana mekansal hedefler olarak kabul edilerek metropoliten bölgeler ve kentlerin aynadı kları önemli rol vur gulandı (European Comission, 1 999). Rotterdam'da yapılan bu buluşma, Avrupa'nın gelişiminin, Batı Avrupa çekirdek bölgesini oluşturan Londra,
Paris, M ilano, Münih ve Hamburg gibi metropollerce çevrelenmiş metropoliten yığılma (aglomerasyon) alanlarına bağl ı olduğu gerçeğini ortaya koydu. B u bağlılık, sosyoekonomik göstergeler ve diğer bölgesel şartlar ile ilişkili olarak genişleme gösteren Avrupa Birliği'ne üye 27 ülke (AB-27) arasında beli ren hatırı sayılır farklılık ile beraber ortaya çıktı . Bu farkl ı lı klar yalnızca tüm Avrupa perspektifinden bakıldığında değil, M erkez* ve Doğu Avrupa ülkelerinde de belirginleşiyor. Ö rneğin, Varşova ve Prag gibi yeni üye eyaletler ile birlikte metropoliten yığılma alanlarının sayısı ülkelerdeki bölgesel gelişirnde baskın olarak kendini gösteriyor. Kuramsal bir çerçeveden bakı lı nca bu gelişmelerin bölgelerdeki gelişime bağ lı olarak ileri de karşılıklı farklı laşmaları n da geleceği yönünde üretilen model tahminleri ile örtüştüğü görülüyor. Bu modeller, ilk bölgesel dengesizliklerin mekansal anlamda yatırımların yoğ unlaştığı alan larda kendini göstereceği varsayımları üzerinden temel alıyor. Bu nedenle, ESDP ve özellikle Lizbon Antiaşması hedefleri nin genişleti lerek AB-27 sınır ları içerisinde tam başarıya ulaşılma sının mümkün olmad ı ğ ı , yapısal fonlar dışında da destek alınması gerektiği ortaya konuyor.Ana sorulardan biri ise M erkez ve Doğu Avrupa'da hangi özel li klerin esas sosyoekonomik gelişimin işareti olduğu hakkında geliyor. Hangi şartlar ya da ilkeler bu konuda yararlı ve bölgesel gelişimi, yayılmayı artırmaya yönelik? Acaba bu ülkelerin metropoliten bölgelerinin, bir yandan Avrupa standartları nı yakalamaya çalışırken diğer yandan ülkelerinin bütününe birer kalkınma motoru olarak hizmet etmeleri m ümkün mü? Bu sorulara cevap ara n ırken, bu çalışmanın esas parçasını Merkez ve Doğu Avrupa Metropoliten Bölgeleri 'nin ekonomik perspektifinin,
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
393
güçlü ve zayıf yönlerinin oluşturacağı sonucu ortaya çıktı. Böylelikle Avrupa'ya özgü ve daha u l usal olan perspektifierin ayırdına varılacak ve res min bütünü görülebilecekti. Sonuçlar metropollerin karşı karşıya kaldıkları sorunlara ve beklentilerine d ikkat çeke rek çözüm önerileri getirebilecekti.
Doğu ve Bat-ı Av r u p a ' nın Ekonomik Pe rspe kt-ifle ri
0
� CD -� ;i �
'10 ı.. >O> o
6 u.
--.... CD + <l)o CD o. o "O :ı lll
M erkez v e D o ğ u Avrupa Metropoliten Bölgeleri hakkında kapsamlı bir değer lendirme gerçekleştirebiirnek için bütün bir Avrupa perspektifinden bakmak fay dalı olur. Böyle genel bir değerlendirme yapı l masını sağlamak için Harita-1 'de görülen ve birkaç ekonomik gösterge üzerinden yapılan Avrupa bölgelerine ilişkin bir kümelenme analizinden (clus ter analysis) yararlanılabilir. Harita, çok net bir şekilde eski AB15 bölgelerinin büyük bir kısmı ile yeni üye bölgelerin ekonomik durumları arasındaki farklılıkları ortaya koyuyor. Avrupa'nın önde gelen metropoliten gelişme alanları ( M EGAs) özellikle Batı Avrupa merkez bölgesinde ko numlanıyor. Avrupa perspektifinden bakıldığ ında, yeni üyeler arasında yer alan Budapeşte, Bratislava, Prag sadece ekonomik anlamda deği l met ropoliten bölge olabilme anlamı nda da Batı Avrupa'yı oldukça geriden takip ediyor. i statistiki Bölge Biri mleri S ı n ıfland ırması (The Nomenclature of Territorial Units for Statistics - N U TS) ile oluşturulan bölgelernelerin oluşturul masında izlenen değişken sınırlarnalara rağmen Merkez ve Doğu Avrupa metro politen bölgeleri hala Batı Avrupa'daki benzerlerinden onları ayıran birkaç zayıf yönün etkisiyle ayrılıyor. Tüm AB-27 'yi kapsayan analizlerde metropoliten alan ların hepsinin çevrelerini saran bölge içinde farkedilir derecede bir ayrılma
394
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
gösteremediği görülüyor. Polanya incelendiğinde, Varşova çevresindeki Poznan, Szczecin ve Krakow gibi kentlerin her biri birer metropol olarak tan ı mlansa da, birçok Merkez ve Doğu Avrupa ülkesi için bu araştırma yaln ızca ülkenin geri kalanı n ı ndan ayrılarak göze çarpan ekonomik performansı ortaya koyuyor. Yeni üye devletlerin içinde yer alan diğer metropoliten bölgelerin değişken ekonomik önemleri, bu devletlerin yalnız kendilerine yönelik bir analiz yapılması ya da her ülke için daha ulusal ölçekte analizler yapılması ile belirgin hale gelebiliyor. Bu nedenle Merkez ve Doğu Avrupa metropoliten bölgeleri için sorun ların neler olduğu belirlenirken bölgelerin her birinin kendi içinde çok iyi bir biçimde tanı mlanmış ve analiz edilmiş olması gerekiyor. Genellikle, bu tarz metropoliten bölgeler Berli n , Budapeşte ve Varşova arasında yer alan üçgen alan içerisinde konumlanıyor. Avrupa perspektifinden bakıldığında, bu üçgenin içerisinde ve yakın çevresinde yer alan met ropoliten bölgelerin, bu -özellikle Prag, Bratislava, Krakow, Paznan ve Varşova'nın- Avrupa kıyaslamalarında öne geçme hususunda şans sahibi olduğu görünüyor. Aynı zamanda, bu bölgelerin biri ya da birkaçı arasındaki ya da M erkez ve Doğu Avrupa ülkeleri arasındaki ekonomik farklılaşmalar, birçok Batı Avrupa ülkesinde görülen ayrışmalardan çok daha derin hissedilir hale geliyor. Bir yandan da, Freiburg ve Tübingen gibi güneybatı Almanya'da yer alan bir metropole sahip olmayan ülkeler ve hatta i skandinavya periterisi nin yüksek gelir seviyeleri ve ekonomik güçleri Lizbon Antiaşması'nın hedefleri ne ulaşma sürecinde onları avantajl ı bir konuma getiriyor.
Doğu Av r-upa Me"t r-opoli"ten Bölgele r-i' nin Gü ç l ü ve Zayıf Yö nler-i Yukarıdaki Avrupa perspektifine da yalı değerlendirmeden sonra M erkez ve Doğu Avrupa metropoliten bölgelerinin karakteristik özelliklerine daha yakından bakmak faydalı olacak. Belirgin bir şekilde, M erkez ve Doğu Avrupa'daki yapısal ekonomik değişiklikler bilgi
K a s ım
2008
ekonomisinin de devreye g irmesi süreciyle beraber atağa geçti. Batı Avrupa'da yakın zamanda görülen geliş melere benzer olarak, Merkez ve Doğu Avrupa metropoliten bölgeleri bilgi ekonomisine dayalı enformasyon top lumunun bir parçası olarak gerçekleş tirdiği faaliyetlerle yükseliş gösterirken bilginin işlenmesi ve yayılması gibi yeni ekonomik faaliyet alanları Varşova, Prag ve Budapeşte gibi şehirlerde gelişme gösteriyor. Yayg ın Ar-Ge faaliyetleri yürüten yüksek teknolojili endüstriyel teşebbüslerin yanında bu birbirine bağlanm ı ş bilgi ekonomisi (knowledge based economy) metropoliten hizmet ağlarını da destekliyor. Lojistik , hukuk, yönetim, yazılım, finans, Ar-Ge, medya, tasarım ve pazarlama sektörü, kentler de yeni bilgi ekonom i lerinin bir parçası olarak kendini gösteriyor. Kurumsal hizmet komplekslerinin (corporate service complexes) nere deyse tüm Merkez Avrupa Metropoliten Bölgeleri'nde gelişiyor olması, ulus lararası bağlantıları olan girişimlerde kullanı labilen yüksek uzmanlık bilgisini sağlıyor. Bu bağlamda, metropoliten bölgeler u luslararası kontrol ve karar alma fonksiyonları n ı ellerinde tutan merkezler haline geliyorlar. Bu faaliyet ler, bölgeler arası ekonomik gelişmeye katkı sağlıyor olmasına rağmen, daha önce yukarıda da belirtilen birkaç kent te ağırlık gösteriyor. Bu metropoliten bölgeler, bilgi ekonomisinin çalışma havuzu, teleko münikasyon altyapısı, ekonomik çeşit lilik ve geleneksel bağlar anlamında, ekonomik faaliyetlere katkıda bulunma adına çok avantaj l ı yerler olsalar da, Batı Avrupa'nın üstünlüğü ile henüz yarışamıyorlar. Zayıflı kları ise sadece bir pazar ekonomisi için uygun olmayan planlı ekonomi modelleriyle üstesinden gelmeye çalıştıkları ekonomik yapıların dan kaynaklanmıyor. Tarihten de gelen yapılanmaya bağlı olarak gayrisafi milli hasılayı oluşturan gelir ve verimlilik sevi yeleri Batı Avrupa'daki karşıtlarının çok altında bir değer gösteriyor. Endüstriyel sektörün büyük bir kısmı nın çöküşe geçmesinin sonucu olarak Doğu Avrupa'nın metropoliten bölgele rini de kapsayan -örneğin Polanya- alan lardaki işsizlik oranları son yıllarda çok
yüksek oranlarda seyrederken, gelişen yeni ekonomik sektörler birçok bölge deki mevcut i ş gücünden yararlanamı yor. Ü stelik bilgi yoğun hizmetler hala üçüncül işgücü olarak gelişme göstere miyor. Batı Avrupa ile kıyaslandığında, modern endüstriyel sektörlerdeki yük sek teknolojiye dayalı istihdamın düşük seviyede olduğu görülüyor. Bu zayıf yönler, Lizbon hedeflerinin gerçekleş tirilebilirliğini değerlendirmeye yönelik yapılan çalışmalara ve ilgili gösterge lere de (Ar-Ge harcamaları , yüksek eğitim seviyesine sahi p nüfusun yüzdesi vb.) yansıyor. Ö nemli oranlarda altyapı yatırımiarına rağmen birçok ulaşım ve telekomünikasyon bağlantısı örneğin Varşova çevresinde yetersiz kalabiliyor. Altyapının niceliği ve niteliğinin bilgi ekonomileri için ne derece büyük bir öneme sah ip olduğunu kavramada ve Batı Avrupa metropollerindeki standart ların yakalanmasında ne yazık ki geç kalı nıyor. Bu nedenle, bilgi ekonomileri, firmaların Batı Avrupa'daki benzerleri ile yarışmalarına i m kan sağlamada önemli temel gereksinimierin yokluğunu çeki yor. Özellikle, metropoliten bölgeler ve bu ülkelerin diğer bölüm lerindeki zayıf bölgesel ve ul usal ulaşım, iletişim altya pıları bölgeler arası farklı lıkların artma sını tetikliyor ve Batı Avrupa'n ı n küresel entegrasyon bölgelerine erişmede sınır lı kalan bu bağlantılar, Batı Avrupa'nın ekonomik seviyesini yakalayabilme süre cini daha da uzun ve güç hale getiriyor. Yine de, M erkez ve Doğu Avrupa'daki metropoliten bölgelerin çoğu , ülkelerin de sosyoekonomik gelişim için itici birer güç halini alıyor. Bu metropoliten bölge ler ülkelerindeki diğer bölgeler ile kı yaslandıklarında, Avrupa'nın merkezi ve doğu kesiminde önemli bir güç unsuru olan potansiyel zenginlik alanları olarak beliriyor. Genel olarak, diğer şehirler ve kırsal alanlar ile karşılaştırıldı kları zaman bu metropoliten bölgelerde ça lışan nüfusun yüksek eğitim seviyeleri, yüksek emek pazarı hareketleri, görece düşük işsizlik oranları ve yüksek üçün cü! sektör işgücü ile karakterize edilmiş durumda oldukları görülüyor ve ölçülen yenilenme potansiyelleri, örneğ in, Ar Ge istihdamının toplam istihdama oranı birkaç bölgede güçlü gözüküyor. Oysa, metropoliten bölgeler dışındaki ar-ge
K a s ım faaliyetlerinin özellikle düşük olduğu gözden kaçmıyor. Ayrılık gösteren ka rakteristik özelliklerin bir diğer sonucu olarak mekansal farklılıklar dramatik boyutlara ulaşıyor. Bu aynı zamanda Harita-2'de gösterilen metropoliten üç geni için de geçerli. Ü çgen içerisinde metropoliten bölgeler yer alıyor olsa da, bazı bölgelerin beli rgin zayıflıkları oldu ğu net bir şekilde okunuyor. Bu bölge lerin birçoğu (Polonya'daki Slaskie gibi) ekonomik yapıları ve çevresel sosyal yapılan malarının etkisiyle sektörel ta rihlerinde bilgi ağırlıklı endüstriler ve hizmetlere hızlı geçişi sağlamaya uygun koşulları yaratamadı. Bu durum, çalışan nüfusun kayda değer bir kısmının düşük eğitim seviyesine sahip olduğu gibi hala üstesinden gelinmeye çalışı lan farklı eksikliklerle de yüz yüze gelmelerine sebep oldu (Zilmer, 2002} . Bu nedenle, Batı Avrupa'nın " Pentagon"undan farklı olarak bahsedilen " Ü çgen"'de ekono mik göstergelerin çeşitlilik gösterdiği ve potansiyel zenginiikierin öne çıktığı görülüyor. Yüksek gelir ve ekonomik anlamda bir potansiyel yaratan merkezler ana yığılma alanlarında kendini gösterirken , eski sanayi bölgeleri ve kırsal alanlar ekonomik yeniden yapılanma ve iş bulmada zorlu k çeken çok yüksek işsiz nüfus oranının sorunlarını halen taşıyor. Halbuki, " Pentagon" bölgesinde ekonomik kümelenmeler ve dengeli alansal gelişim eğilimlerinin baskınlığı dikkat çekiyor. Merkez Avrupa " Ü çgen"indeki metropoliten bölgeler ve diğer bazı yı ğılma alanları ise makro-bölgesel
ölçekte ekonomik farklılıkları derinleşti recek derecede güçlü ekonomik geliş me gösteren adalar halinde düşünülebi lir. Doğu Avrupa'da da Batı Avrupa'daki Pentagon'a ya da Mavi Muz'a benzeyen bir yapı oluşturmada Doğu Avrupa metropoliten bölgelerinin de süreci yakalaması için öne çıkabilecek daha çok sayıda bölge oluşumuna gidilmesi gerekiyor. Bu görüşün , Dolnoslaskie ve Opolskie gibi eski sanayi bölgeleri ve Kaliski veya Koninski gibi tarımsal ak tivitelerin yoğ unlaştığı bölgelerde etkili olması bekleniyor.
Son u ç
o
B G> .� � �
.... o ı.. ıcı o +
:1.
o > o U> ı.. o >
Toparianacak olursa, Doğu Avrupa metropoliten kentlerinin Batı Avrupa'daki benzerleri ile karşılaştı rıldığı nda bazı zayıf yönlerinin olduğu apaçık ortada. Ama bu bölgeler aynı zamanda diğer ü lkelerin farklı bölgeleri ile kıyaslandığındaysa, bilgi ekonomileri için birer büyüme kutbu ve zenginleşti rilmeye müsait bir altyapı , Ar-Ge, insan kaynakları potansiyeli taşıyor. Doğu Avrupa'n ı n atağa geçme sürecinde gelir artışına yönelik olumlu etkileri olacak olan bu göstergeler Avrupa ekonomik bağlılığına katılmaya çalışırken artan bölgesel farklılıklara tezat teşkil ediyor. Bunlar akla şu soruyu getiriyor: "Bu ü l keler bölgesel birleşme hedeflerini farklı mekansal düzlem lerde gerçekleş tiremezler mi?" Şu an için geçerli olan mekansal düzlem lerdeki farklı gelişi mie rin üstesinden gelmede, Doğu Avrupa ekonomisi aktörlerinin yarışmacılığını
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
395
besleyen kurumsal politikaların getiril mesi hayati önem taşıyor. Bu merkez bölgeler dışında da, yeniliklerin ve Ar Ge faaliyetlerinin güçlendirilmesi anla mına gelecek ve eksikliği büyük ölçüde hissedi len metropoliten merkez alanları ve hinteriandı arasındaki bağlantıların güçlendirilmesi ni sağlayacak politikaları destekliyor. Bu noktada, bağlantıların yalnız ulaşım ve telekomünikasyon altya pısında değil daha gen iş metropoliten bölgelerde çok yön l ü ekonomik bir yapı inşa etmede de güçlendirilmesi, böy lelikle karşılıklı ekonomik dayanışmaya da önem verilmesi gerekiyor. Gelişimin etkilerinin ise ancak böyle bir bağlılık ile komşu bölgelerde de kendini gös terebilmesi bekleniyor. Ancak henüz bu ülkelerdeki bölgesel politikalar, ana düğüm noktalarında yarışmacılık ve gelişim teşvik edilirken kırsal alanlarda yaşayan büyük oranlardaki nüfusun tüm b u gelişmelere zorlukla dah i l olabildiği, bunun da gelir düşüşlerini beraberinde getirdiği çıkmazından sıyrılamadılar. Bu nedenle, büyük ya da orta ölçekli kentsel merkeze sahip bölgelerin yerel ekonomik farklılaşmanı n üstesinden gelmede, bölge kalkınma enstitülerinin ve hem insan kaynakları hem de yerel altyapı bağlantılarının geliştirilmesine gereken desteği verecek gelişim pers pektiflerine i htiyaç duydukları açık. * Merkez Avrupa: Doğu ve Batı Avrupa arasında yer alan ve onlardan farklıla şan bir bölge. M erkez Avrupa sınırları içerisinde, Avusturya, Çek Cumju riyeti, Almanya, Macaristan, Lihtenşayn, Polanya, Slovakya, Slovenya, i sviçre, Voyvoda (kuzey Surbistan}, Batı Ukrayna, Rusya ile kara bağlantısı olmayan Kaliningrad Oblast, Lorraine, Alsace (Fransa), Kuzeydoğu i talya yer alıyor. H ı rvatistan, Romanya'nın da bu bölgeye g i rmesi mümkün.
Ola s ı D e p rem i n Ma l i y e t- i 6 0 M i l y a r Do l a r 20 Kasım, NTVMSNBC
i stanbul 'da, 7,5 büyü klüğünde bir dep remin olması halinde, bina kayıplarının maliyetinin yaklaşık 20 m ilyar Dolar, ekonomi k kaybın ise 40-60 m ilyar Dolar
396
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
olacağı tahmin ediliyor. Bayındırlık ve i skan Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'nin büyük bir bölümü, 1 . Derece Deprem Kuşağ ı'nda yer alıyor ve dep rem kuşağının %66'sı aktif fay hatları ile kaplı. Toprakların %96's ı , farklı oran larda deprem tehli kesine sahi p bölgeler içinde bulunuyor. N üfusu 1 .000.000'un üzerindeki 1 1 şehir de dahil olmak üzere, ülke nüfusunun %70'i ve büyük sanayi tesislerinin %75'inin kurulduğu bölgeler, sürekli deprem teh l i kesiyle karşı karşıya.
50 Yılda Bi r Ort-a Şiddet-li Deprem Yaln ızca 1 9 . yüzyılda 32 deprem geçiren, ortalama her 50 yılda bir orta şiddette depremin meydana geldiği i stanbul 'da, olası bir depremin maliyeti çıkarıldı. i stanbul'da, 7,5 büyüklüğünde bir depremin olması halinde, bina ka yıplarının maliyetinin yaklaşık 20 milyar Dolar, ekonomik kaybın ise 40-60 mil yar Dolar olacağı tahmin ediliyor. S igortalanm ı ş kayıpların ise toplam ekonomik kaybın % 1 0-15'i arasında gerçekleşebileceği beli rti l iyor.
. ".I s t- a n b u l Pa r k " Ima r P l a n De ğ i ş i k l i ğ i n e " Y ü r ü t-me D u r d u rma " Ka ra r ı 20 Kasım, Hü rriyet
Danıştay, " i stanbul Park Otel Turizm Merkezi" kapsamı nda kalan i stanbul'un, Beyoğlu i lçesi Gümüşsuyu Mahallesi 731 ada 32 sayılı parsel ve 735 ada 23 ve 24 sayılı parsellere ilişkin 1 /5000 ölçekli Nazım i mar Planı değişikliğinin yürütmesini durdurdu. Kararda, bodrum katlarda öngörülen otopark haricindeki kullanım alanlarının yoğunluk artışına yol açtığı, sosyal ve teknik altyapıya yük getirdiğ i , ulaşım etütlerini etkilediği ve kentsel maliyetleri artırdığı belirtilerek, " Planlama yapılır ken 0.00 kotu altında bulunan bodrum katların emsal hesabına dah i l olma yacağı n ı kabul ederek anılan katların
Kasım
2008
plan bütünlüğü içinde ele alınmaması suretiyle onaylanan bir plan ı n , şehi reilik i l keleri ve planlama esaslarıyla bağdaşır bir yönü bulunmamaktad ı r" denildi.
TMMOB Şe h i r Pla n cıla rı Dava Açt-ı TMMOB Şehir Plancıları Odası, 8 Eylül 2006 tarihinde onaylanan ve " i stanbul Park Otel Turizm Merkezi" kapsamında kalan i stanbul'un Beyoğlu i lçesi G ümüşsuyu Mahallesi, 731 ada, 32 sayılı parsel ve 735 ada, 23 ve 24 sayılı parsellere ilişkin 1 /5000 ölçekli Nazım i mar Planı değişikliğinin iptali ve yürütülmesi nin durdu rulması istemiyle dava açtı. Danıştay 6 . Dairesi, söz ko nusu plan değişikliğinin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Dava dosyası nda yer alan bilgi ve belgeler bilirkişi rapo rundaki tespitlerle birlikte değerlendi rilmesi üzerine, dava konusu 1 /5000 ölçekli plan değişikliğinde şehireilik ilkelerine planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlı k bulunmadığı sonucu na varılmıştır. Davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı, karara itiraz ederse dosyayı Danıştay i dari Dava Daireleri Kurulu görüşecek.
Mo d e r n T ü r k Mima r l ı ğ .ı RIBA ' d a I l k Ke z Tems i l E d i l i y o r 20 Kasım YAZAN: ZEYNEP G Ü NEY - ARK i TERA.COM
1 9 Kası m 2008 Perşembe günü R I BA'da (Royal I nstitute of British Architects), Tabanlıoğlu M imarlık'ın, " I stanbul and Beyond" başlıklı sergisinin açı lış gecesi düzenlendi . 20 Kası m - 22 Aralık 2008 tarihleri arasında Gal lery l 'de görülebilecek olan sergi, ilk defa Türkiye'den bir mimarl ı k ofisinin ca l ışmaları nın yurtdışında sergilenmesi açısından büyük önem taşıyor. Farklı ülkelerden birçok davetlinin katıldığı gecede, eski R I BA başkanı Dennis Sharp, Tabanlıoğlu M imarlık Ofisi'nin Türkiye'deki yerinin önemini vurgula dığı konuşmasında, i stanbul Atatürk Havaalanı ve Atatürk M üzesi projelerin den övgüyle söz etti.World Architecture Community'nin kurucusu Suha Ö zkan,
ı:: Q) "O ı:: .... "' .... O> ı... Q) (J) "O ı:: o > Q) aı "O ı:: a rl ::J .o ı:: o
"' ·H
+-
serginin küratorü Kosuke Oho (WOW I ne) , sergilenen projelerin g rafik tasarı m ı n ı üstlenen Shun Kawakami (artless) ve T-Projects kitabını hazırlayan I rma Boom da kısa birer konuşma yaparak serginin hazı rlanma sürecini anlattılar ve ilk defa Türkiye'den bir m i marlı k ofisi nin çalışmaları n ı n R I BA'da sergilenmesi hakkındaki düşüncelerini dile getirdiler. Tabanlıoğlu M imarlı k Ofisi'nin ku ruluş öyküsü ve çalışmaları hakkında bilgi veren M u rat ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu ise, RI BA'da sergi açm ış olmanın kendileri için önemine değindi ler ve bu sergide emeği geçen tüm ofis çalışanlarını kürsüye davet ederek, gös terdikleri emek için teşekkür ettiler. Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği Elçi M üsteşarı Atılay Ersan ile Türk modacı H üseyin Çağlayan' ı n da katıldığı Açılış Gecesi'nde, konuşmaların ardından konuklar sergiyi gezdiler. Gallery 1 salonunda düzenlenen sergi , karşılıklı iki duvara ve salonun tam ortasına yerleşti rilmiş iki büyük ekrana yansıtılan enstalasyonlardan oluşuyor. Sergide, Tabanlıoğlu M imarlık'ın portfalyosun dan seçilen 8 proje: Kanyon Konut Ofis ve Alışveriş M erkezi ( i stanbul), Levent Loft ( i stanbul), Levent Loft l l ( i stanbul), i stanbul Sapphire ( i stanbul), Doğan Baskı Tesisleri (Ankara), Doğan TV Center ( i stanbul), Doğan Medya M erkezi (Ankara) ve i stanbul M odern Sanatlar M üzesi ( i stanbul) yer alıyor. Masato Hatanaka tarafından sergiye
Kasım özel olarak hazırlanan müzik eşliğinde sunulan projeler; videolar, 3 boyutlu modellerneler ve panorami k enstalas yonlar aracılığıyla, projenin son duru mundan tasarımın baslangıç aşamasına doğru, süreci tersine çeviren bir an latımla sunuluyor. Sergi açı lışında ko nuklara tanıtılan, editörlüğünü Pamela Johnston'ın ve grafik tasarı mını I rma Boom'un üstlendigi T-Projects kitabın da ise, Tabanl ıoğlu M i marlı k projelerinin, Helen Binet, Cemal Emden, Murat Germen, Thomas Mayer ve Jeroen M usch tarafindan çekilmiş fotoğrafları nın bir derlernesi yer alıyor. Türkiye'deki modern m imarlığın gelişiminin kendi sini oldukça şaşırttığını dile getiren, " I stanbul and Beyond" sergisinin kü rato rü Kosuke Oho, iki boyutlu görsel anla tım yerine 3 boyutlu enstalasyonları ter cih etmesinin nedenini şöyle açıklıyor: " M imarl ığı fotoğraflardan, resimlerden ya da metinlerden anlayamazsınız. Bir m imari projeyi aniayabilmeniz için, içine g irmeniz, gezmeniz ve onu 3 boyutlu olarak deneyimierneniz ge rekir. Biz de bu sergide sizi, mimariye dahil etmeyi amaçladık. Kullandığımız videolar ve enstalasyonlar sayesinde size projenin içerisinde bir gezinti imkanı sunuyoruz. Böylece fotoğraf larda göremeyeceğiniz detayları ve mimarın bakış açısını, ayrıntıl ı olarak yaşamanızı amaçlıyoruz." R I BA'da bir ilki gerçekleştiren, Türkiye'nin tanınmış mimarlık ofisleri nden Taban l ıoğlu'nun, izleyicileri projelerin içerisinde küçük bir yolcul uğa çıkaran sergisi " I stanbul and Beyond" sayesinde, Türk modern mimarisi Avrupa'da kendini gösterme şansı buluyor.
As l a n -t e p e n i n Ç i m le r i n d e Kö r f e z Top Ko ş -t u ra c a k 20 Kasım, Sabah
Galatasaray'ın Aslantepe Stadı projesinin yapımı ve Ali Sami Yen Stadı yerine yapılacak olan alışveriş merkezi ve rezidans projelerini alan Eren Talu Aike ortaklığının % 5 1 'ine Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah Bin Zayid El Nahayan'ın şir-
2008
keti ortak oldu. Abu Dhabi merkezli Dhabi G roup ve Al Zarooni G roup'la yapılan ortaklıkla 75 milyon YTL öden miş sermaye ile kurulan yeni ş irketin adı Dhabi- Eren Talu-Aike i nşaat AŞ olarak değiştirildi. Ortaklı kla beraber Toplu Konut i daresi (TOK i ) ile yapılan sözleşme de TO K i 'nin onayıyla yeni kurulan şirkete devredildi. Buna göre yeni şirketin %51 ' i Dhabi G roup ve Zarooni G rup'a, % 49'u da Eren Talu Aike i nşaat'a ait olacak. Çoğunluk his sesinin Abu Dhabili gruba geçmesiyle birlikte Aslantepe ve Ali Sami Yen pro jelerinde söz hakkı Araplar'a geçecek. Dhabi- Eren Talu-Aike i nşaat, her iki projeye toplam 700 m ilyon dolar yatırım yapacak.
En Bü y ü k Se rmaye Bu yatırım Türkiye'ye Körfez'den gelen en büyük sermaye olarak ka yıtlara geçecek. G rup, Seyrantepe Stadı'na 200 m ilyon Dolar, Ali Sami Yen Stadı'nın yerine yapılacak alışveriş merkezi ve rezidansa 300 m ilyon Dolar yatıracak ve TO K i 'ye 200 m ilyor Dolar katkı payı ödeyecek . Projeye ortak olan Dhabi G roup'un BAE ve Ortadoğu'da telekom şirketi, banka, otel ve gayri menkul yatırımları bulunuyor. Al Zarooni G rup ise Dubai'de 5,5 milyon metreka re alanda yapılacak Sports City projesi nin ortakları ndan.
Şey h in Kişisel Se rve-ti 19 Milya r Dol a r E l Nahayan, Forbes'un yaptığı, ül kelerini yöneten " En Zengin 10 i sim" listesinde 19 milyar Dolar'lık servetiyle üçüncü sırada gelmişti. El Nahayan'ın şirketi Dhabi G roup'ta Warid Telecom, Bank Alfalah gibi şirketler bulunuyor.
9 2 Ya ş ı n d a Ama Ge l e c e k On d a n So ruluyo r 21 Kasım, Hürriyet YAZAN: AYTEN SER i N
Jacque Fresco m imar, endüstri mühendisi, tasarımcı ve fütürist. Çağımızın filozof larından biri. Geleceğin dünyasını düşü nüyor, tasarlıyor. 92 yaşında ama sürekli teknolojik gelişmeleri takip ediyor,
L o o .o c: .,
'Tl ., ., 1/0 o o
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
397
g ü n ü n ü icatlar üzerine çal ışarak ve toplumla i lgili tasarımlar yaparak geçi riyor. Son 33 yıldır partneri Roxanne Meadows ile birlikte Florida, Venüs'te yaşıyor ve çalı şıyor. Bugün i stanbul'da Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı'nda yapılacak Fütüristler Zirvesi 2008' i n o n u r konuğu. Nasıl fütürist oldunuz? Amerika'da 1 929'da yaşanan Büyük Buhran sırasında gördüklerim sosyal vicdanımın şekillenmesine yardımcı oldu. Fabrikalar bozulmamıştı, kaynaklar yerinde duruyordu ama bankalar hata yapmıştı ve insanların çoğunun birşey alacak parası yoktu. Bunun bende uyandırdığı sorulara, Venüs projesiyle cevap verdi m . Kendimi insanların iyiliği i ç i n çalışan b i r "m ultidisipliner" olarak tanımlayabiliri m . N e w York'ta uyuşturucu bağımlıları, alkolikler ve "suçlu çocuklar" olarak tanımlanan gençleriyle çal ışmanın çok etkisi oldu . Venüs projesi sizin i ç i n neden b u kadar öne m l i? Barışçıl ve sürdürülebilir bir medeniyet için sosyal değişim planları öneriyor. Birkaç ülke kaynakların çoğunu kontrol eder ve ana nokta kar olursa, aşı lama yan sorunlar döngüsü devam edecek. Devam eden uluslararası ve sosyal problemlere son vermek istiyorsak dün yayı ve kaynaklarını tüm insanların ortak mirası ilan etmeliyiz.
398
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Ka sım
2008
ABD uzun süre d ünya l iderl iği rolü n ü sürdürecek mi? Yoksa Ç i n g i b i bir ü lkenin gelecekte bu r o l ü a l ması bekl iyor musunuz ? Açgözlülüğü, sertlik ve yetersizliğinden dolayı ABD'nin ekonomik liderliğini sürdüreceğini düşünmüyorum . Ama Çin ekonomik yönden ABD'ye üstün gelebilir. Venüs projesini kaç kişi destekliyor? Mesela www.venusproject.com "D ., sitesine kaç kişi kayıtlı? �. 85 .000 üyemiz var. Bazıları geleceği n � 1-'• kentlerinin, ulaşımının bilgisayarlı animasyonlarını yapıyor, bazıları projeyle i lgili belgeselleri gösteriyor. Ö ğrenciler Venüs projesi kulüpleri kuruyor. Yeni bir web sitesi hazırlıyorlar, e-kitabımız ve sitemiz 25 dile çevriliyor. Bazı düşünceleri niz M a rx'ın fikirleri ne benzetiliyor. Ma rksist m isiniz? Kesinlikle hayır! Komünizm parayı , ban kaları, orduları, polisi, hapishaneleri ve karizmatik kişilikleri kullanır. Venüs projesinin amacı ise paraya du yulan ihtiyacı geride bırakmak. Herkese sağlık ve eğitim gibi hizmetler sağla nırsa polise, bankalara ve hükümetlere ihtiyaç kalmaz. Komünizm tıpkı kapitalizm, faşizm ve sosyalizm gibi başarısız bir sosyal de neme olarak tarihe gömülecek. Venüs projesi az sayıda çalışanla üretim yaparak iş gücünü ortadan kaldırmak istiyor. Amacı m ız bir keyif toplumu ya ratmak değil. Aksine insanlar keşfetme, yaratma, katılma ve öğrenme fırsatları yakalayacak. Bugün yaşanan küresel mali krizin görüşlerinizi doğru ladığını düşünü yor m usunuz? Evet, yıllardır bu sistemin sürdürülebilir olmadığını anlatıyorum. Kurulu düzen kendini sürdürmeye eğilimli. Siz de Obama'dan ümitli misiniz, sizce ABD'nin dü nyadaki rolü değ i şecek m i ? Açık ara en i y i seçenekti. A m a tek ba şına yüz yüze olduğumuz i kilemleri aşa bilecek bilgide olduğuna inanmıyorum. Belki ehil danışmanlarla bazı pozitif değişimler yapma şansı olabilir.
Geleceğin Şe h ri Halkala r Şe klinde
Ö nerdiğimiz yenilikçi, çok boyutlu ve halka şeklindeki şehirler en sofistike inşa tekniklerini ve kaynakları kullanıyor. Parklar ve bahçelerle çevrelenmiş dairesel düzenleme, minimum enerji harcayacak ve insanlara en üst stan dardı sunacak şekilde tasarlandı. Yürüyen merdiven ve asansörler her yöne hareket edecek. Böylece şehrin her yerine çabuk ulaşım sağlanacak. Tam ekipmanlı makine d ükkanları , bilim laboratuvarları, hobi ve spor merkezleri, eğlence ve üretim bölgeleri olmal ı . Bu yeni şehirler aynı zamanda konut ala nına yakın mesafede turizm imkanı da sağlayabilir. Atı k geri dönüşüm ü , yenile nebilir ve temiz enerji sistemleri ve diğer hizmetler entegre sibernetik metotlarla sağlanabilir. Yaşam tarzları ve kişisel tercihlerse kişilere kalmış.
İst"a n b u l ' a Ön e r i : Her Gün Nüfu s u n 1/7 ' s i İzin Ku llansın Eğer haftanı n h e r g ü n ü kent nüfusu nun yedide biri izin kullanırsa, bu trafik sıkışıklığını ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Bazı trafik problemleri hızlı ulaşım sistemleri ya da yüksekten giden mono rail trenleriyle çözülebilir.
M ima r l a r : Me y d a n O n a r i s i S a ç ma l ı k ..
21 Kasım, Hürriyet YAZAN: UTKU BOLULU
C H P i zmir i l Başkanı Kemal Karataş'ın Konak Meydanı'nı Rusya'daki Kızıl Meydan gibi yapmak için hazırlattığı projeye mimarlardan sert tepki geldi. M imarlar Odası i zmir Şubesi Başkanı Hasan Topal, meydan ın tarihi özellikleri ne, kimliğine yakışır şekilde
projelendirilip, uygulandığını beli rterek, " Kemal Karataş'ın, kamuoyu tarafından benimsenen ödüllü bir projeyi hiçe sayarak, görevi olmadığı halde proje önerisi tamamen saçmalık" dedi.
Öd ü l Aldı Hasan Topal, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevin deyken kendisinin de katkıda bulun duğu Konak Meydanı Projesi'nin yerel yönetimler ve meslek odaların ı n konsen susuyla yapıldığını söyledi. Meydan'ın tarihi sit olarak tescilli olduğuna dikkat çeken Topal , " M eydan , Saat Kulesi, cami gibi çok önemli binalara ve özellik lere sahip. Bu meydan, tarihi özellikle rine, kimliğine yakışır şekilde projelen dirilerek, uygulandı. Kentii ierin benim sendiği meydan bir de ödül aldı" ded i . Topal, "Garip b i r öneri . Kentin böyle bir gereksinimi de yok. Uygulanabilirliği de tartışmalı" dedi.
Sedad Hakkı E l dem Y ü z Ya ş ı n d a 21 Kasım YAZAN: G Ö KÇE ARAS · ARK iTERA.COM
1 25 yıllık bir geçmişe sahip olan M i mar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi'nin tarihinde önemli bir iz bırakan Sedad Hakkı Eldem, 1 00 'üncü doğum yılında M S G S Ü M imarlık Fakültesi tarafından düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılıyor. 20 - 21 Kasım tarihleri arasında düzenlenen panel ve sempozyum ile 20 Kası m - 05 Aralık tari hleri arasında MSGS Ü M i mar Sinan Holü'ndeki Sedad Hakkı Eldem'in çalışmalarının sergileneceği bir sergiyi kapsayan etkinlik programının açılış oturumu MSGS Ü Rektörü Prof. Rahmi Aksungur ve MSGS Ü M i marlık Fakültesi Dekan ı Prof. Dr. i lgi Yüce Aşkun'un teşekkür ve takdim konuşmalarıyla başlad ı . Yoğun bir katılımla başlayan açı l ı ş oturumunun davetli konuşmacıları Prof. Dr. i hsan Bilgin ve Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Sedad Hakkı Eldem'i farklı bakış açıları ile ele aldılar. i hsan Bilgin konuşmasına, Sedad Hakkı Eldem'in mimarlığın kabuk değiştirdiği ve meslek tanımla rının yapıldığı bir yüzyıl olan 20. yy'da
Kasım Türkiye'de akla gelen ilk m imar olduğu nu söyleyerek başladı ve şöyle devam etti: " Sedad Hakkı Eldem bir efsanenin başına gelen her şeyin başına geldiği, zaman zaman ilişkisi ol mayan şeylerle ilişkilendirilmiş bir mimar. Kendisini çocukluğundan itibaren özenle inşa etmiş bir birey, başka bir deyişle kendi kendini tasarlamış bir i nsan. Süper egosu baskın ve ne yaparsa yapsın önemli olması, mutlaka bir iz bırakması gerektiğini düşünüyor. Daha çocukken büyüklüğünü kurguladığı için bizler onu çocuk olarak düşünmekte zorlanıyo ruz. Aile durumuna baktığımızda ise o dönem Türkiye'sinde iki seçeneği var, ya devlet adamı olacak ya da sanatla uğraşacak. Fakat o iktidar ile istidat arasında ve dışında kalan bir alanı , mi marl ı ğ ı seçiyor. O dönemde mimarlığın iki önemli özelliği var, mimarlık alanında çok az kişi çalışıyor ve yeni kurulmuş bir devlet olan Türkiye'nin bu alana yatı rım yapacağı belli. 1 6 - 1 7 yaşlarında eğitimine başla dığı mimarlık alanı nda büyük zikzaklar çizmeden iki karar verdiği söylenebilir. Bunlardan ilki güncel mimari eğilimleri içinde hangilerine göz d i keceği , ikincisi ise özgünlük yatırımını icat üzerine değil keşif üzerine yapacağı. Ait olduğu kül türün ve coğ rafyanın kapasitelerinden bir şeyler üretecek. G ü ncel m imari eğilimlerinde, mimari eğitimin de ona kazandırdığı mimari vurguyu okuma ye teneğiyle Auguste Perret, Le Corbusier ve Frank Lloyd Wrigt'ın çalışmalarını okuyor. Fakat özgünlüğü yakalamak için bu üç ismin vurgularını okumanın yeterli olmayacağı n ı n , dünyan ı n gözü önünde olmayan bir şeyi bu tablonun içine katması gerektğinin de farkında. Daha staj yıllarında Ankara evleri içinde do laşmaya başlıyor ve hayran olunacak bir şey arıyor. Alman bir arkadaşının ona verdiği Selani k evleriyle ilgili albümle beraber rölöve serüveni de başlıyor. Rölöve çalışmalarını Milli M imarl ı k Seminerleri, rölöve kürsüsü ve kendi bürosu olmak üzere üç kollu olarak yü rütüyor. Peki ası l motivasyonu tasarım olan birisi neden bu kadar çok rölöve alır? Bu rölöveler, tekrar eden unsur ları belirleme çal ışması. Bu çalışma, Eldem'in hayatı boyunca sürecek olan içten içe sindirilmiş derin bir faaliyet.
2008
H· "'
Eldem'in rölöve çalışmaları nın öne -+ c " çıkan özelliği çok yalın bir çizim dilinin O' c olması. Bu rölövelerle, tarihi olan unsur- .... larla, ikincil unsurları ayırt etmeyi amaç- �' l ıyor. Eldem, modern mimarlıkla entegre ;;: olamayan bir şey keşfetseydi mutlu 1-'· olmayacaktı , zaten öyle bir şey de keş� fetmeyecekti. Neredeyse hepsi rölöve � olan çalışmalarını birçok kez yayınl ıyor. 1 950'1erle birlikte modern mimarlık dünyası onun dünyasına yaklaşmaya başlı m g. yor. ' Rasyonel Mimarlık' ve biçim yeniO' den keşfediliyor. O dönemde 'rasyonel ..ı;::· m i marlık'ın iki tane hamlesi var, mimarlık � zihinlerde özerkliği olan bir yapıya kavu- 'Tl c "' şuyor ve m i marlığın krizi kentin kriziyle ::; ilişkilendiriliyor. ' Rasyonelist eğilim' ide- � "' ..... alist, materyalist ve pragmatist eğilim olmak üzere üç kutba çekiliyor. Dolayısıyla o dönemde d ünyada mi marlık adına oynanan oyunların Eldem'e oldukça yakın olduğunu söylemek mümkün. Bütün bu tutarlı olduğunu düşündüğüm profilin yani Sedad Hakkı Eldem'in bir stil i nsanı olduğunu düşü nüyoru m . M imarlığın stiliyle meşguldü ve yaşamı boyunca tanınabilir, çeşit lendirilebilir ve baz alınabilir bir mekan grameri arıyord u . Bunu başarmanın özgüveniyle beslendiğini ve başta koy duğu hedefler doğrultusunda başarılı olduğunu iki şeyden anlıyoruz: Hem en başından öngördüğü kulvarların
�
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
399
dışına çıkmasına gerek duymuyor hem de mimarlık yazını sayfalarında farklı çekmeeelere sakulabilecek vurgu farklılıklarına sahip ürünler verebiliyor. En büyük şansı ise dünyayla senkrona gidebilmesi. Bir de madalyonun öbür yüzü var. Sedad Hakkı Eldem'in başarı lı yatırı mlarının i m kanları kadar tarihsel sınırları da mevcut. 1 960'1arda dünya ona yaklaşıyor ama 1 980 - 90' 1arda dünya ondan uzaklaşıyor. Bu kopma tam da onun esas yatırımını yaptığını iddia ettiğ i m imari stiller dünyasının geçirdiği dönüşüm üzerinden oldu. Stil beklentisi modern dünya içinde 20.yy boyunca beyhude bir çaba olarak görülüyordu. Hatta modernizmin farklı kolları ancak stil karşıtı olma konusunda birbirleriyle birleşebiliyorlardı . Fakat bu durum ne onları zamanla stil haline gelmekten kurtardı ne de stil arayışını tamamen devreden çıkard ı . Stile asıl darbe, ondan vazgeçilmesiyle değil abartılmasıyla ve çoğaltılmasıyla oldu. 1 980'1erin sonundan itibaren kabuk de ğiştiren gayrimenkul piyasası , sti l i azal tarak, işlevsizleştirerek değil, apaçık bir reklam ve adiandırma enstrümanı haline getirerek, çoğaltarak, yayarak, anlam ve işlem m uğlaklığını aşikarlıklarla yer değiştirterek i m kansız hale getirdi . O nedenle Sedad Hakkı Eldem'in ilgiyle izlenmeye değer bulduğu maddi ve
400
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
Kasım
zihinsel yatırımlarıyla oluşturduğu ürünlerinin de yeni kuşaklara 20 yıl öncesinden çok daha uzak durduğu kanısındayım. Bunu yeni kuşakların geçmişe ilgisizliklerine bağlamak yerine, geçmişle şimdi arasında son 20 yılda açılan uçurumun derinliğine yarmaya yatkınım. Eğer bu tespitlerim geçerliyse mu hayyilesi, araştırmaları ve tasarı mlarıyla Sedad Hakkı Eldem m imarlı ğ ı artık bir ' kültür mirası' olmaktan öte nasıl bir anlam taşıyabilir kestirrnek zor."
Tü rk Ev i ve Sedad H a k kı Eldem Evi : Bu Çelişki Neyi İfade Eder?
i hsan Bilgin'in konuşmasın ı n ardın dan sözü "Türk Evi ve Sedad Hakkı Eldem Evi: Bu Çelişki Neyi i fade Eder" başlıklı konuşmasıyla Uğur Tanyeli ald ı . Tanyel i sözlerine, konuşmasın ı n rahatsız edici gelme eğiliminde ve Sedad Hakkı Eldem'i önemsiz bulduğu, eleştirdiği ya da değerini küçümsediği gibi bir sonuç çıkma ihtimalinin olabileceğini ama tam tersine Sedad Hakkı Eldem'i 20. yy Türk m i marlı k tarihinin en önemli figürü ve söylediklerinin hala etkisi olduğunu düşündüğü ender insanlardan birisi rl olduğunu iddia edebileceğini belirterek � 'ri. başladı . o + Sedad Hakkı Eldem'le öznel ve ·rl ıı:: nesnel olmak üzere iki defa karşılaşma imkanı bulduğunu belirten Tanyeli, öz nel olarak akademideyken bir dönem
2008
öğrencisi olduğunu ve daha sonra bir yayın hazırlanması konusunda kendi siyle evinde bir görüşme gerçekleştir diğini söyledi. Yıllar sonra ise Osmanlı Bankası Müzesi için gerçekleştirilen ça lışmalarda evrak-i metrukisi üzerinden karşılaştığını ekledi. Nesnel olarak kar şılaşmasının ise 20. yy'ın en önemli mi marı olduğunu düşündüğü Sedad Hakkı Eldem'le ilgili olarak yazdığı yazılar yo l uyla olduğunu beli rtti. Bu konuşmasın da ise Sedad Hakkı Eldem'in kendi evi üzerinden, üretim inde herkesten fazla emek harcad ı ğ ı "Türk Evi" söylemleri ve kendi evinde gerçekleşen reel m imarlık arasındaki i lişkiyi sorgulayacağı n ı beli r ten Tanyeli sözlerine devam etti: "Sedad Hakkı Eldem 1 950'den baş layarak Elmadağ'da kendi yaptığı bir apartmanın en üst katındaki d ubleks dairede oturdu, bürosu da ordaydı . Söz konusu binayı bir defa kendi deneti minde 1 982'de MSGS Ü tarafından hazırlanan 50. meslek yılı jübilesinde yayınlad ı . Yine kendi denetiminde, Ev & Dekorasyon dergisinde 1 980'1erin so nunda iç mekanlarıyla yayınlandı . Fakat evin Sedad Hakkı Eldem'e ait olduğunu anlamak için görmüş ol mak gerekiyor, hiçbir yayında bu açıkça belirtilmiyor. Bu apartmanın m imari çizgileri i stanbul Fen - Edebiyat Fakültesi'ne büyük öl çüde benziyor. Apartman aynı zamanda söveli düşey pencereler ve genişçe bir saçağa sahip ve Sedad Hakkı Eldem'in o dönemdeki mimari çizgisine paralel
olarak verneküler konut m imarl ığı ile de ilişkide. Bu söylediklerim d ı şında dairenin geri kalan kısımları 'Türk Evi' kavram ıyla hiçbir ilişkisi olmayan bir görsellikle ve morfolojiyle karakterize oluyor. Evin iç rnekanına bakarsak; duvara gömük yatay dikdörtgen biçimli bir şömine, üzerinde bir tablo, tavan ayrıtlarını dolanan kartonpiyerler, çiçekli ve düz kılıflı hantal koltuklar, sehpalar, yemek masası ve sandalyeleri ile nerdeyse her şeyin geleneksel 'Türk' barınma kültürünün alışkanlı kları nın d ışında kaldığını görüyoruz. Fakat 'Türk' olarak nitelendirilebilecek birkaç ayrın tıyı da gözden kaçırmamak gerekiyor: Sehpalar üzerindeki gülabdanlar, divit, kama, salon duvarındaki Edirnevari ka vukluk ve üst kattaki çalışma odasında duvara ası lmış ahşap bir tavan göbeği. Kısacası bildiğimiz ' Batı Avrupa' apart rnan plan ına sahip bir daire. Daire; sa lon, salona eklemlenen bir yemek bö lümü, yemek bölümüne açı lan mutfak, mutfağın arkasında bir hizmetçi odası, arka tarafında ise bugün Türkiye'nin her yerinde görebileceğimiz koridor üzerine diziimiş yatak odaları ve banyodan olu şan bir plan imetriye sahip. Sedad Hakkı Eldem'in hiçbir zaman geleneksel bir 'Türk Evi'nde oturmadığını bütün adres leri n i n apartman daireleri olduğunu bi liyoruz. Ama Sedad Hakkı Eldem 'Türk Evi' kavramının söylemsel şampiyonu. Sedad Hakkı Eldem yaşama kültürü bağlamında her zaman bir " Batılı" gibi yaşamayı seçmiş biri. Türkiye'de bu eve benzeyen yüz binlerce ev var. Ama o yüz binlerce evde oturanların büyük bir bölümü 'Türk Evi' söylemleri ortaya koymadılar. Bu çelişki üzerine konuş mak zorundayız. Birinci soru şu: Sedad Hakkı Eldem bu çelişkiden rahatsız mıy dı? M u htemelen Sedad Hakkı Eldem bu çelişkiyi görmüyor, bu çelişkinin kendisini rahatsız ettiğini gösteren hiçbir ipucu yok. 'Türk Evi ' geleneğinin sürdürülmesini istiyor ama ilginç bir şekilde 'Türk barınma kültürü'nün sür dürülmesini istemiyor. 'Türk Evi' icat edilmiş bir gelenek. Bu icat edilmiş geleneği icat edenlerin ara sındaki en önemli kişi ise Sedad Hakkı Eldem . Bunun neden sadece morfolojik bir şey olduğunu asla barınma kültü rüne yansı madığını kendimize sormak
Ka s ım zorundayız. Dünyada geleneksel konut kavramının icat edildiği ilk yer Türkiye deği l . Eldem'i n de ilişkili olduğu Alman kültürü, bu ev icadı konusunda aktif bir yer. Japon Evi de icat edilmiş bir kavram. H er ikisinde de konut morfo lojisiyle, konutun içinde gerçekleşen yaşam kültürü arası nda bir ilişki oluş turulduğunu görürüz. Fakat bunu en iyi Japon kültüründe görmek mümkün. O konutlarda Japon gibi yaşandığı için de onlara Japon Evi deni r. Ö rneği n , Eldem'le aynı dönemde yaşamış olan Kenzo Tange kendisine bir Japon Evi yapıyor ve içinde Japon gibi yaşıyor. Bu çelişkiyi, Eldem'in kökenierine mi bağlama gerekiyor? Sedad Hakkı Eldem'in ailesi Batılılaşmış Osmanlı elitine mensup bir aileyd i . Ama bunu Eldem'in ailesi üzerinden konuşmak bana hiç anlaml ı gelmiyor. Tam tersine en fazla mesafelenerek bakması ge reken bir alandan bahsediyoruz. Asıl problem demek ki bu değil. Peki neden böyle bir şey yapıyor? Bir taraftan 'Türk Evi'ni çok seviyor, bir ta raftan o evin içindeki yaşama kültürünün artık ölü olduğuna ve artık Batılı gibi yaşamamız gerektiğine inanıyor. Ama bu bir ölü sevicilik. Bu ölü seviciliğin nedeni ne olabilir? Bu doğru bir sapta ma değil tabi i ki? Çünkü Sedad Hakkı Eldem'in yaşadığı dönemde insanlar, Eldem'in öldüğünü düşündüğü yaşama kültürüyle yaşıyorlardı. Ö lmemiş olanı ölmüş olarak takdim etmek biçiminde ideolojik bir trüf gerçekleşiyor. Ortada 'Türk Evi' denilen ideolojik bir inşaat var. Sorun, ölmüş olanı sevmek teki çelişkiden kaynaklanıyor. Bence, bunun cevabı n ı 'ortada ne ölü var, ne de ölü seven birisi var' diyerek vermek mümkün. Biz 'Türk Evi'ni estetik bir olgu üzerinden inşa etmedik. Biz büyük ölçüde geleneksel sevgi formatların ı n içinden sevgiyi anlamaya çalışıyoruz. Sedad Hakkı Eldem'in 'Türk Evi'ne sev gisi Mecnun'un Leyla'ya olan metaforik sevgisine benziyor. Eldem, zihninde inşa ettiği 'Türk Evi' ideasını seviyor. 'Türk Evi'nde bir gün bile oturmayan Eldem'in, binlerce dökümandan oluşan 'Türk Evi' çalışmalarına bakarak bile bunu anlamak mümkün. Onun Leyla'sı 'Türk Evi'ndeki imgeler." Tanyeli bu konuşmasının ardından dinleyicilerin
soruları nı yanıtiayarak oturuma son ver d i . Sempozyum bugün de oturumlarla devam edecek ve etkinliğin sonunda 20. yy Türk M imarisi'nin en önemli isimlerinden " Sedad Hakkı Eldem" adı mimarlı k eğitimini aldığı ve yıllarca eği tim verdiği Mimar Sinan G üzel Sanatlar Ü n iversitesi Oditoryu mu'na verilecek.
D i v a n O"t e l Yı k ı l ıyo r 19 Ka"t l ı Ye n i s i Yo l d a 24 Kasım, Sabah
Taksim Elmadağ'daki Divan Otel'in yıkı mına başlanıldı. Rahmi Koç'un sahibi olduğu ARK i nşaat tarafından yıkımı gerçekleştirilen otelin yerine temelden 7 kat aşağıda ve 12 kat yer üstünde olmak üzere 1 9 katlı yeni otel inşaatının başlayacağı beli rtildi. Ö nceki gün yıkımına başlanan otelin hafriyatının kaldırılmasının hemen ar d ından yen i binanın inşaat çalışmasının h ızla başlatılacağı kaydedildi.
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
40ı
tarihi anıt mahallesinin m imari karakte rine uygun, modern bir yen i bina olarak aynı uslubu 2 1 'inci yüzyıla getirebiimiş olmasını beğendiğini söyleyen m imar Karahan, " Binanın dış yüzünün detayla rında Soho'nun dökme demir uslubunu ustaca bir yorumla sunduğumuzu be l irttiler" dedi. Karahan, projenin 7.000 metrekare civarında, 1 9 modern ve geniş loft mekanı ile 2 mağazayı kap sadığını, Wooster Caddesi'ne bakan arka yüzünde yer alan 1 9. yüzyıldan kalma 2 binanı n dış görünüşlerinin de tüm m imari detaylarının korunarak restore edildiğini ve iki binanın ortasın daki avluyuda sakin bir "zen" bahçesi olarak düzenlendiklerini söyledi. New York ve çevresinde birçok itfaiye ve kamu binası yapan Karahan, Harlem Hastahanesi'nin acil servis binasının üzerinde çalışıyor.
Ka ra k ö y . ' e Ge ç i c i I s k e l e Yap ı l ıyo r 24 Kasım, CNN Türk
T ü r k Mima ra New Yo r . . k ' "t a E n B ü y ü k Od ü l 24 Kasım, Hürriyet YAZAN: RAZ i CAN i KL i G i L
New York Eyaleti M imarlar Odası (AlA) tarafından 1 96 8 yılından beri Amerika ve dünya çapında layık görülen en üs tün kalitedeki mimari projelere verilen M ükem mellik Ö dülü'nü Türk m imar Beyhan Karahan kazandı. Yaklaş ı k 40 yıldır ABD'de yaşayan Karahan, 2008 yılı ödülünü yardımcıları Aslı Çevikçe Dağlıoğlu ve M ichael J . Siano i l e birlikte New York'un Soho semtinde The Chocolate Factory isimli konut projesi ile kazand ı . En saygın m i marlı k ödülllerinden bi risi olan AlA 2008 Ö dülileri'ni bu sene büyük ticari binalar kategorisinde New York Times gazetesinin Manhattan'daki yen i binasını tasarlayan mimar Renzo Piano, büyük konut projeleri dalında ise Beyhan Karahan M imarlı k Firması kazand ı . Bu yılki seçici jürinin, Soho'da yapm ı ş oldukları binalarının Soho'nun
Şiddetli lodos nedeniyle 3 gün önce alabora olan Karaköy Vapur i skelesinin yerine, kara bağlantılı "geçici iskele" yapılıyor. i stanbul Deniz Otobüsleri AŞ ( i DO) yetkililerinden alınan bilgiye göre, şiddetli lodos nedeniyle balans tankları hasar görerek önce yan ya tan, ardından da batan Karaköy Vapur i skelesi'nin gece saatlerinde römorkör lerle çekilmesinin ardından aynı bölge ye "geçici iskele" yapımına başlandı. Gemilerin yanaşabileceği bir duba konularak yapılacak iskelenin, yıllardır kullanılan Haydarpaşa vapur iskelesin deki sistemin aynısı olduğu ifade edildi. Asıl iskelenin yapımına kadar yolcuları mağdur etmemek amacıyla yapıldığı belirtilen 10 metre genişliğinde ve 30 metre uzunluğundaki kara bağlantılı "geçici iskele"nin, bugün saat 1 2: 00'ye kadar yetiştirilmesinin planlandığı ve ilk seferin Kadıköy'e yapılacağı kaydedildi.
Es k i İs kele Tu zla ' ya Çekildi Karaköy'de şiddetli lodos yüzünden batan yüzer iskele ise römorkörler yar dımıyla Tuzla'ya çekildi.
402
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
K a s ım
2008
G ü n boyu süren çalışmalarda dal gıçlar iskelenin bazı parçalarını söktü; sulara gömülen iskeledeki para kasa ları vinçlerle çıkarıldı. Dalgıçlar önce iskeleyi kıyıya bağlayan zincirleri kesti, halatların bağlanabilmesi için gerekli kaynak işlemlerinin ardından dengele me çalışması yapıldı. Çalışmalar gece yarısından sonra bitti. K ıyı Emniyeti'ne ait 3 römorköre bağlanan iskele Tuzla Tersaneler Bölgesi'ne götürüldü.
' 'Sü rdü rülebilirlik A rt- ı k Mo d a " 25 Kasım YAZAN: DERYA KARADAG - ARK i TERA.COM
Ecosistema Urbano, sürdürülebilir gelişim üzerine yenilikçi ekolojik projelere ve araştırmalara odaklanmış bir mi marlık ve mühendislik ekibi. Genç bir profile sahip olan ekip, 2000 yılından bu yana 30'un üstünde ödülün sahi bi oldu . Yaptıkları işler, pek çok ulusal ve uluslararası enstitüde sergilendi. Ecosistema Urbano'dan Jose Luis Vallejo, ArkiPARC 2008 etkinlikleri kap samında gelecek öngörüleri üzerine bir konferans verdi. Konferans sonrasında bir araya gelme fırsatı bulduğumuz m imarla, Ecosistema U rbano ekibi, sürdürülebi lirlik, kentsel dönüşüm ve ikonik yapılar dan bahsettik. DERYA KARADAG : Ecosistema Urbano, çok genç bir kadroya sahip. Bize bi· raz kendi nizden bahseder misiniz? JOSE LUIS VALLEJO: Ecosistema U rbano olarak çok büyük bir mimarlı k ofisi deği l iz ama küçük de değiliz. i spanya'da çok fazla küçük ofis bulunuyor. On kişilik bir ekibimiz var ve ekibimiz Avrupa'nın ve dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen kişilerden oluşuyor.
Uluslara rası projeleriniz va r mı? Evet, şu anda Şangay'da Expo 201 O için çalışıyoruz. Bunların dışında Philedelphia ve Meksika gibi dünyanın farklı yerlerinde de projelerimiz var. Bununla birlikte, Madrid'de alışveriş ve farklı işlevierin bir arada bulunduğu ta rihi bir sokakta gerçekleştirilen kentsel canlandırma süreci içinde çalışıyoruz. Bu sokak, tarihi kentin bir parçası ve
DK:
JLV:
bölgede yöntem olarak soylulaştırmayı doğru bulmuyoruz. Projemizde, sayiu Iaştırmadan kaçınmaya ve bölgeyi bu kavramdan uzak tutmaya çalışıyoruz.
L o
"' CD r c: .... "' < o .....
..... CD
aslında mimaride ve diğer disiplinlerde projeden bağımsız olarak düşünülmü yor. M u hteşem bir strüktür yapıyorsanız, sürdürülebilirlikle ilişkisinin olmaması söz konusu değil. En basiti, yapının kesinlikle enerji tasarrufu düşünülerek inşa edilmiş olması gerekiyor. Binayı kullanacak olan insanlar da bir şekilde eğitilmeli ve yeniliklere açı k hale geti rilmeli .
....... Sürdürülebilirlik, Ecosistema o U rbano'nun projeleri için önemli b i r ' .., bağlam v e bu kon u üzerinde pek o -+ çok proje ve a raştırmalarınız var. o CO< ., Günümüz m i marlığını bu bağlamda o -i> nasıl değerlendiriyorsun uz? JLV: S ü rd ü rülebilirlik, günümüz m i marlı gı DK: Peki dünya nın pek çok yerinde karşı m ıza çıkan i konik yapılar hak ğı için konuşulduğunda halen gelişmeye � .... devam ediyor. Fakat sürdürülebilirlikten " kındaki düşünceleriniz nelerd i r? sadece mimarlık alanında bahsetmek J LV: i konik yapılar, moda şekillerle bağlantılıysa, bu tip işlerle hiç ilgilenyanlış olur. H erkes bu konu üzerine � .... odaklanmış durumda. m iyorum. Çünkü bu, kesinlikle işlevsiz bir projelendirme biçimi. Yapılar h içbir Bu bir tür moda. Fakat eskiden moda olan kavramiara baktığımızda, bu tip bir bağlamı olmadan ortaya konuyor. En modayı tercih ederi m . Her şey değişi önemlisi de kentle hiçbir bağı olmayan yor. Böyle ilginç bir dönemde çalışmak bu yapıların, şehir içinde de yanlış konumlandırılmaları. tan m utluyum aslı nda. Genç insanların Bu tip yapıların, ortaya konmasının önü daha açık ve bizleri güzel şeyler bekliyor. ardı nda yalnızca tek bir düşünce tarzı var. Megalemanyak politikacıları n, Bunun nedeni, son zamanlarda bilginin daha açık bir şekilde payla gelecekte kendilerinden söz edilmesi için yüzyılın yeni piramitlerini inşa etme şılmas ı . Birdenbire 30 yaşında ya da istekleri, yapı ların ardında yatan fikri 1 5 yaşında birinin fikirleri, çok güzel gelişmelerin kaynağı olabiliyor. Herkes tanımlıyor. Bizler m imarlar olarak ikonik değil, yüzyıllarca kullanılacak yapılar görüşlerinde daha açık . Bizler modern inşa etmeliyiz. dünyada yaşıyoruz ve sürdürülebilirlik
DK:
B
Kasım DK: i stanbul'u nasıl buldunuz? Burada proje yapmak ister miydiniz? JLV: i stanbul, büyük ve yoğun bir kent. Aslında pek çok kentin sahi p olması gereken hayat dolu bir hali de var. Burada gördüğüm önemli bir konu ise, kamusal alanların mobiliteye çok fazla bağ l ı olması. Arabalar kentin kralları olmuş durumda, fakat bu konuda da iyimser olacağı m . Kolayca yeniden yapılandırılabilecek gibi görünüyor. Burada bir proje yapmaktan keyif alırd ı m . Madrid gibi kamusal alan kul lanımının fazla olduğu kentleri severim. i stanbul da hayat dolu hali ile kamusal alanların daha yoğu n olarak kullanılabi leceği gerçekçi bir bakış açısı edindirse, herhangi bir yıkıma gerek duyulmadan , doğru ve güçlü kararlarla çok fazla şey değişebilir. Kentsel tasarımcı ve m imar Jaime Lerner'in çalışmaları bu duruma örnek alı nabilir. Bence i stanbul'da kimse mobilite kavram ı için başka çözümler bulmaya çalışmamış. Belki araştırıyorlardır ama büyük değişiklikler yapı lmamış. Aslında, öncelikle düşünce tarzları değişebilmeli . Yalnızlığı değil sosyal toplum içinde varolmayı daha çok sevmek lazı m .
de konuşmacı olarak yer aldığınız Gelecek Ö ngörüleri 3 Konferansı'nda Dubai'den bahsed i l · di. M i m a r l ı k v e i nşaat a l a n ı nda çok fazla kon uşulan bu kent h a kkı nda neler düşünüyorsunuz? J LV: Gördüğüm en çılgın kent, fakat aslında bir hiçliğin ortasında Romalılar gibi davranmaya çalışıyorlar. Kent asl ın da başlıbaşına bir çöplük. Fakat m imar olarak, belki de dünyan ı n en kötü bölge lerinde de işler yapıp, bu bölgeleri de düzene sokmamız gerekiyor.
Mahallesine sahip çıkan Tozkoparan Halk Birliğ i , dün i stanbul Büyükşehir Belediyesi Merter Ek H izmetler Binası önünde bir basın açıklaması yaparak, halkı dayanışmaya çağırdı. Tozkoparan Halk Birliği adına konu şan Sadık Turguteli, belediyenin anket yapıyoruz bahanesiyle insanlardan tapu fotokopilerini ve imzalarını istediklerini beli rtti. "TO K i ve Belediyenin sicili bozuktur. Tuzla'da yaptıkları evler harap, tavanla rından su damlar vaziyette teslim edildi" diye konuşan Turguteli, yapılmak istene nin Tozkoparan'da oturanları şehir dışı na itilerek, arsaları zengin lere peşkeş çekmek olduğunu söyledi . Tozkopan mahallesi sakinleri ise, "Sonumuzu Sulukule'ye benzetecekler. Evimizi başım ıza yı kacaklar. Biz başka daire istemiyoruz" diye isyan etti. Tozkoparanlıları temsilen konuşan Ü mit G üvercin ise, "TOK i imar planlarını asar asmaz dava açacağız ve bu konuyu yakından taki p etmek için dernek kuracağız" dedi. G üngören Belediyesi'nin Basın Danışmanı Halit Peltek, "Halka 1 00.000 YTL değerindeki evlere karşı lık 300.000 YTL değerinde ev verece ğiz" diyerek belediyeyi savundu .
DK: Sizin
S u l u k u le ' den S o n ra S ı r a Toz kopa ran ' da 26 Kasım, Birgün
YAZAN: ECEM ENGiN
TOK i ve G üngören Belediyesi'nin işbirli ğiyle, Tozkoparan Mahallesi de kentsel dönüşüm adı altında parselleniyor.
2006
" Gö k ç e k D ü n y a d a Ke n d i Yo l u n a K i r a Od e y e n Te k Ba ş k a n " ..
27 Kasım, Dünya
S H P Genel Merkezi, Ankara'daki bir yola bedeli olarak 80 bin dolar ödendiğini açıkladı . SHP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in "dünyada kendi yoluna kira ödeyen tek belediye başkanı" olduğu ileri sürüldü. Açıklamada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in hukuki sorunları çözmeden, kimseyle görüşmeden, anlaşmaya gerek duyma dan, plansız ve programsız davranmayı alışkanl ı k haline getirdiği savunuldu. Başkentteki yol genişletme çalışma ları sırasında yaşanan soruna değinilen açıklamada, şöyle denildi:"Ankara'da kiralık bir yol var. Mal sahibi Rusya
c Gl 1.. C> C> c -M 1c Cl> C> 1.. o:ı .,
c
g
c
�
a. Cl> c >Cl>
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
403
Federasyon u . Kiracı Ankara Büyükşehir Belediyesi. Kira bedeli 80.000 Dolar. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek yeni bir beceriksizlik re koru kırarak, dünyanın kendi yoluna kira ödeyen tek belediye başkanı u nvanını kazandı. M ü lkiyet yapısına bakmadan yol ge nişletme inşaatına girişti ama yol geçir mek istediği alan çaresiz bir vatandaşa değil Rusya Sefareti'ne aitti. Kendi yarattığ ı soruna bir çözüm de getiremedi ve Rusya Federasyonu'na Ankaralıların parasıyla yol kirası ödeme ye başlad ı . "Açı klamada, 1 970'1i yıllarda Vedat Dalokay'ın belediye başkanlığı döne minde de benzer bir sorunla karşılaşıldı ğı, Dalokay'ın Polonya Büyükelçiliği ile protokol yapma yoluna gittiği ve yolun "hiç kimseye para ödenmeden" kullanılmasının sağlandı ğ ı ifade edildi.
..
: ooTu
� M ima r l ı k ' a : sc h i n d le r ' den � Öd ü l o
�
g o ı::ı 1.. :ı o ., Cl> c Cl> .... Cl> :ı: ' Cl> "' .... o o c o 1.. u.
2 7 Kasım, Sabah
Schindler 2007-2008 U luslararası M i marlık Yarışması sonuçları belli oldu. 1 7 Avrupa ülkesinden 975, Türkiye'den ise 1 25 öğrencinin katıldığı Schindler Uluslararası M i marlık Yarışması'nın ödül töreni, i sviçre'nin Luzern gerçek leştirildi . Toplam 3 6 9 projenin katı ldığı, yarış mada Ü niversite Kategorisinde ODT Ü M i marlı k Bölümü Ü çünücülük Ö dülü almaya hak kazand ı .
404
ARKİTERA MİMARLIK ALMANA(h
2008
E n e rj i n i z le daha fa z la s ı . . .
Electric
Faaliyet gösterdiği 1 OO'den fazla ülkede enerji yönetimi konusunda dünya çapı nda bir uzman olan Schneider Electric, konut uyg ulamalarındaki geniş faaliyet alanının yanı sıra, enerji ve altyapı , endüstriyel prosesler, bina otomasyonu ve veri merkezleri gibi alanlarda sunduğu entegre çözümlerle de lider konumundadır. Bireysel ve kurumsal müşterilerine enerjinin daha verim l i , daha güvenli ve daha güvenilir kullanımına olanak sağlayan çözümler sunan
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2008
Schneider Electric, " Enerjinizle daha fazlası . . . " sloganına odaklanmış 1 20.000 çalışanı ile 2007 yılında 1 7,3 milyar Euro'yu aşan satış rakamına ulaşmı ştır. Her gün iş ortaklarına ve müşterilerine, daha farkl ı , daha üstün bir hizmet sunmak için çalışan Schneider Electric, ihtiyaçları analiz ederek her zamankinden daha basit ve daha yenilikçi çözümler sunma kabiliyetiyle m i marlı k projelerinde de özel destek sağlayabilen çok kültürlü bir şirkettir.
Ene rj iyi daha güvenli , daha güvenili r , d a h a v e r iml i v e d a h a ü re t- k e n k u l l a n ma k . . . Her türlü iş, çevre ve toplum konuları için bu yaklaşı m ı temel alan Schneider Electric, elektri k lesisat malzemeleri ve kontrol sistemleri, ev otomasyonu, bina otomasyonu, güvenlik ve enerji kontrolü gibi alanlardaki çözümleriyle büyük mimari projelerde önemli bir iş ortağı nızdır. Rakamlarla Schneider Electric 2007 satışları 1 7, 3 m ilyar Euro • 1 02 ülkede 1 20.000 çalışan • Satış ortakları kanalıyla 1 90 ülkede ürün ve çözüm satışı • 200'den fazla endüstriyel tesis • 25 ülkede 7.300 A R- G E çalışanı •
Da h a a z k ay n a k k u l la n a ra k d a h a fa z l a ü ret-me k . . . Temel kaynağı enerji olan bir dünyada yaşıyoruz. Her gün daha fazla değişen, hızla gelişen ve her gelişimle birlikte daha fazlasına ihtiyaç duyan dünyamızda, enerji hiç olmadığı kadar önemli bir rol oynuyor.
Hepimiz bu temel ihtiyacı karşılarken gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmak, daha az tüketirken daha fazla üretmeyi başarmak zorundayız ve bunu yaparken de çevre üzerindeki etkilerimizi minimum düzeye indirmenin yollarını bulmalıyız. i şte Schneider Electric'in misyonu budur. Herkesin enerjiyi en etkin şekilde kullanmalarını, daha üretken olmalarını ve faaliyetlerini daha sürdürülebilir kılmalarını sağlamaktır.
405
E n e rj i yönet- imi nde d ü nya ç a p ı n da b i r u zma n . . . Enerji yönetim i konusunda sunduğu çok çeşitli çözümlerle dünya çapında bir enerji uzmanı olan Schneider Electric, enerjinin üreti mi nde, iletiminde ve dağıtım ı nda en yüksek verimliliği sağlar. Enerj iyi: Güç kontrol çözümleriyle ile güvenli • Kritik enerji çözümleriyle ile güvenilir • Enerji verimliliği çözümleriyle ile etkin • Konut, bina ve endüstri otomasyon çözümleriyle üretken kılar. •
406
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2008
Gelecek vaat" eden s egme n t' l e rde be n z e r s i z "t e k l ifle r . . . Schneider Electric, kesintisiz güç kaynağ ı , enerji verimliliği, iletişim ve otomasyon alanlarında yüksek kalitede ve çevreye uyumlu çözümler sunarak müşterilerinin sermaye ve işletme giderlerini optim u m hale getirken onlara rekabet avantaj ı sağlıyor. Mevcut ekipman ve sistemlerinin kullan ı m ömrünün h e r aşamasında sunduğu müşteri odaklı çözümler ile müşterilerinin yan ı nda oluyor ve enerji yönetim i konusundaki vaadini yerine getiriyor.
Enerj i "tasarrufu hem çevre , hem de maliyet'ler açısından gereklidir . . . Aydınlatma ve ısıtma elemanlarının daha az kullanılmasıyla çevreye yardımcı
olunabilinir ancak bu C02 salınımının sadece çok küçük bir bölümünü temsil etmektedir. Konutlar, ofis ve sanayi binaları günümüzdeki enerji tüketiminin %70'inden , hatta daha fazlası ndan sorumludur. Schneider Electric bu pazarlardaki enerji kullanımında % 30'a varan oranda azalma sağlayabilen son derece kapsamlı enerji tasarrufu çözümleri sunmaktadır. Dört adımlı bu yaklaşımda: Tasarruf alanları ve işletim hatalarını tespit etmek için enerji kullanımını ölçer, • Düşük seviyede enerji tüketen ekipman ve sistemler kurar, • Yüksek performans sağlamayı sürdürürken, otomasyon yönetimi, danışmanlık, eğitim ve takip i m kanları sunarak uzun vadede kullanı m ı daha iyi hale getirir, • Bakım, denetim ve izleme konusunda sunduğu müşteri odaklı çözümlerle enerji tasarrufları n ı sürekli analiz eder. •
2008
K r i t" i k g ü ç v e s o ğ u t-ma : Da h a g ü ve n l i b i r d ü n y a , h em de g ü ç k e s i n t- i s i o lma d a n . . . Veri merkezlerinden hastanelere, konutlardan otel ve alışveriş merkezlerine kadar sayısı giderek artmakta olan birçok kritik uygulamada akım kalitesindeki en küçük bir sapmaya bile tolerans gösterilemez. 2007 yılında Amerika'nın 1 numaraları kesintisiz güç kaynakları ( U PS) şirketi APC'nin alınmasıyla birlikte Schneider Electric, kuruluşlara her zaman için kesintisiz ve son derece saf güç sağlayabilecek benzersiz bir ürün portföyüne sahip oldu . Sunulan çözümler arasında e n gelişmiş entegre kritik güç ve soğutma sistemleri yer alıyor. M i mari tasarımlar, tesisat denetimleri, online izleme ve analiz, eğitim ve bakım gibi konularda çözüm getiriliyor.
Bağ l a n t- ı v e 0-toma s y o n · He r ye rde e ri ş im ve yönet-im olanağı . . . Dünya nüfusunun üçte biri elektriğe sahip değilken, kalan üçte ikisi sürekli olarak telefon veya internet üzerinden bağiantıda kalıyor ve bunu yaşam larının bir parçası haline getiriyor. Sonuç olarak modern dünyanın insanları online bankacılık gibi servisleri evlerinden de işyerlerinden de aynı rahatlıkla kullanabilmek istiyor. Elektrik, otomasyon ve iletişim teknolojilerin i n kesiştiği noktada yer alan benzersiz Schneider Electric çözümleri, üretkenlik ve bağlantı
olanağını bir arada sunuyor. Bina ve tesis performansı n ı garanti ederken, altyapı dahilindeki diğer sistemlere bağlantı olanağ ı da sağlayan açı k sistemlere dayalı otomasyon çözümleri sunuyor. Ayrıca, müşterilerine hem yerinde hem de internet üzerinden aydınlatma, ısıtma erişim kontrolü, üretim hatları ve her tür altyapıda yönetim ve programlama olanağı sağlayan denetleme yazılımları da sunabiliyor.
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
407
408
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2008
Schneide r Elect-ric Çözümleri ene rj i verimliliğinin hizmet-inde . . .
Schneider Electric, ekolojik tasarım ve ekolojik üretim kavramları nı tam bir bütün olarak ele alıyor. Temel değerler olan sürdürülebilir ge lişim, yaşam kalitesi ve evrensel erişi lebilirlik, Schneider Electric'in başlıca AR- G E faaliyetlerinin merkezini oluştur makta. Bu ilkeyle geliştirilen çözümler
yüksek performans, konfor ve güvenlik garantisi sunarken, % 30'a varan enerji tasarruflarıyla çevreye olan etkiyi minimuma indiriyor. Schneider Electric, "düzensiz üretkenlik yerine ekolojik veri mlilik" yaklaşımıyla hareket ediyor ve bu yolda sunduğu yaratıcı ve uzman çözümler ile müşterilerinin yanında yer alıyor. M üşterileri için bir kavramdan çok daha teknik bir anlam taşıyan "enerji verimliliği", Schneider Electric tarafından çok geniş bir alanda sunulan çözümlerle birlikte bir referans noktası haline getirilmiştir.
2008
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAih
409
Otopark Egzoz Gazı Atım Otomasyonu, Yangın Algılama Sistemi, Duman Yönetim Otomasyonu, Otel Odası ve Toplantı Odası Otomasyonu, Ev Otomasyonu, Enerji i zleme Sistemi, Enerji Yük Kontrol Otomasyonu, CCTV Sistemi, Karti ı Geçiş Sistemi, Hırsız Alarm Sistemi gibi bir çok otomasyonu Schneider Electric bir arada çözüm olarak sunabilmekte ve bunların hepsini aynı altyapıda entegre çalıştırabilmektedir. Bütün bu sistemlerin kontrolunu ise tek bir program altından yapmaktadır.
Schneider Elec"tric Çözümlerinin diğer sis-temlerden farkı . . . Schneider Electric konut ve bina sektörüne sunduğu enerj i , konfor ve güvenlik çözümlerini enerji veri mliliğini sağlamak üzere açık sistemlerle tasarlıyor. Açık sistemlerin kullanılmasının avantaj ı diğer firmaların sistemleriyle kolaylıkla entegre olmasıdır. Aynı zamanda bu sistemleri müşterilerine hem çözüm hem de mühendislik hizmeti olarak entegre bir paket ile sunabiliyor. Bugün Schneider Electric, Türkiye'de bir binan ı n ihtiyacı olan Alçak Gerilim, Orta Gerilim, Elektrik Tesisat Malzemeleri, Bina Otomasyonu, Enerji Yönetimi ve G üvenlik Sistemlerinin tüm ürünlerini birarada sunabilan ve bunları projenlendirip entegre otomasyon sistemleri olarak kurabilen tek firmadır. Isıtma Soğutma Otomasyonu, Aydınlatma Otomasyonu, Garaj ve
410
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
2008
elektrik, su ve gaz gibi kamu h izmetleri faturalarının tekrar değerlendiri lmesine yönelik olarak kontrol stratej ilerinin gözden geçirilmesi için kullanılabilir. Bir başka yönden de binada yapılmış olan otomasyonun kalitesinin sürekli kontrol altında tutulmasını sağlar. Entegre bina yönetim sistemleri ile bir taraftan binanın gerekli konfor ve güvenlik seviyesi garanti edilirken diğer taraftan da enerji tasarrufu yapılır ve böylelikle sera gazların ı n küresel ısınmaya olan etkisi de azaltılmış olur.
Bi r binada ki e n e rj i n i n ko ru nmas ı . •
•
Enerj i Yönetim Sistemleri: Enerji kontrolu ile bina ekipmanlarının daha etkili ve verimli çalıştırılması sağlanır.
En-tegre binaların avant-aj ları . . .
Ayd ı nlatma: Normal bir binanın aydınlatma için kullandığı enerji m i ktarı % 3 5 oranındadır. Bu tüketimin büyük bir bölümü ise yan l ı ş aydınlatma dizay n ı , yeterince etkili olmayan aydınlatma ekipmanlarının kullanılması ve kontrol sistemlerinin olmamasından kaynaklanır.
Entegre bina yönetim sistemleri kullanılan binalarda çok daha fazla enerji tasarrufu ile daha az maliyet, iyi bir teknoloji ile maksim u m güvenlik sağlanır.
HVAC/Meka nik: H VAC (ısıtma/ soğutma) sistemleri bir binadaki enerjinin %30 ile % 50 arasındaki tüketiminden sorumludur. Kullanılan ekipmanların etkinliğinde yapılacak en ufak bir iyileştirme büyük oranda enerji tasarrufu sağlayacaktır.
Ö rneğin bir yangın durumunda kame ralar hemen devreye girer, olası yangın alanını sonradan incelemek üzere kaydetmeye başlar. Diğer bir deyişle daha iyi güvenlik senaryoları ortaya çıkarır.
Bina Yal ıtımı: Bir binadaki ısı transferini azaltmak için binanın dış cephe duvarların ı , pencerelerin i , kapı larını yalıtmak gerekir.
Diğer ek bir fayda, enerji dağıtımının ve binanın çeşitli bölümlerindeki sayaçlar ve analizörler ile enerji tüketimini görünür hale getirmesidir. Bu veri
Yalıtıma ek olarak enerjinin izlenmesi ve ölçülmesi, ısı kayıplarının tespit edilerek gerekli iyileştirmalerin yapılması için çeşitli senaryoların ortaya çıkmasını sağlar.
2008
Uluslararası Mimarlar Birliği ve Schneide r Elect"ric , profesyonel mü kenme llik ot"aklığı . . . Dünyanın dört bir yanındaki m imarları n partner olarak tercih ettiği, elektrik ve otomasyon yönetiminde d ünya lideri olan Schneider Electric, Uluslararası M imarlar Birliği {UlA) tarafından belirlenen profesyonel m ü kemmellik kriterlerine bütünüyle adapte olmuştur: Kavramsal adaptasyon , yenilikçilik, yeni ihtiyaçlara cevap verebilme kabiliyeti ve sürdürülebilir gelişime bağlılık. U luslararası M imarlar Birliği ve Schneider Electric, ortak değerlerinin yanı sıra aynı hedefleri de izlemektedir : Çok iyi tasarlanmış projeler, yüksek performanslı binalar, konforlu ve kaliteli bir yaşam arayışı ve çevren i n korunması.
-
- -· -- ------- �:::::::= - -=�= - -
ARKİTERA MİMARLIK ALMANAGI
411
Anahtar Kelime 1 1 . Venedik Mimarlık Bienali 303.
306. 3 ı 0. 33ı 2008 Dünya Belediye Başkanı 285 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları 252 2010 Avrupa Kültür Başkenti 143. 3 ı 8, 350. 388. 389 3. Köprü 287, 288 4. Uluslararası Ratterdam Mimarlık Bienali 309
A
a + u ı2 A&B inşaat Ofis Binası 230 Abalı, Zekiye 203 Abant 99 Abraham, Raimund 258 Abu Dabi Yatırım Konseyi (ADIC) 234 Acar, Ahmet 277 Acar, ismail 323 Acaristanbul ı ı ı • 305 Accordia 246 Acteeum Group 142 Açı Lisesi 230 Açıkkol, Cem 24 ı . 385 Ada Alışveriş Merkezi 230 Ada, Serhan ı 3 7 Adalar 58, 380 Adalar Belediye Başkanı 380 Adalet Saraylan 105 Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 99, 301 Adana 148 Adolis Konut Projesi 230 Aegean Hills Konutları 230 Afrodisyas Ek Müzesi 230 Ağdam 272 Ağırnas 135 Ağrı, Alev 92 Ahır 2 1 ı Ai Wei Wei 79 AiBÜ Yabancı Diller Yüksek Okulu 230 Aka, Serpil 92 Akan Mimarlık 85 Akan, Kenan 92 Akaretler Sırsevler 1 79 Akarsu, Ali 235 Akbaş, Murat 92 Akdemir, Zafer 235 Akdurak, Derya 230 Aklırat Belediye Binası 230 Akgerman, Levent ı 36 Akgün, M. Beyazıt 92 Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi Ek Binası ı32 Akın, Fevzi 92 Akın, Nadide 92 Akın, Nur 202 Akıncıtürk, Nilüfer 205 AKM (Atatürk Kültür Merkezi) 59. 67. 350. 389 AKM CSO Konser Salonu ve Koro Çalışma Binaları 384 Akman, Mithat 70 Akmerkez 50. 242 Akozan, Feridun 26 Aksel, Ergün 235 Aksu, Doğukan 43 Akyıl, Ayşe 350 Akyurtlaklı, Sinan 92 Akyüz, M. Salih 92 Al, Hatice Buşra 59 Algan, Atılgan 230 Alışveriş Merkezi 40. 95. ı42. 200, 2 1 2, 2 ı 4. 283. 322 Ali Sami Yen Stadyumu 397 Alison Brooks Architects 246 Alkaya, Orhan 263 Alke inşaat 397 Allford Hall Monaghan Morris 246 Allianoi ıo9 Allies ve Merrisan 246 Almanya 26 ı , 360. 366 Alökmen, Murat 92 Alpaslan, BahaHin 64. 92 Alptürk, Arif 92 Alsop, Will 370 Altın Aslan Ödülleri 306. 3 ı O Altınöz, Cem 132. 230 Ahuğ, Gökhan Aktan 230 Altunkaya, Gürsu 1 32
Altunyaldız, Ziya 193 Altyapı ı85 Altyapı Yatırım Ortaklıkları 185 AM 268 AM NAi Ödülü 268 Amerika Birleşik Devletleri 95 Amsterdam Bijlmer Arena Station 246 Anadol, Köksal 25 ı Anatolium Bursa Alışveriş Merkezi ı 66 Anavatan Partisi (ANAP) 2 ı 4 Andreu, Paul 252 Anel Yapı 24 Anıt Mezar 376 Anıtkabir 376 Ankara 5 1 . ı 37. 258. 266, 269. 274. 325. 355. 403 Ankara Büyükşehir Belediyesi 266. 306. 403 Ankara Hızlı Tren Garı 5 1 Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü 3 ı Antalya Dokuma Fabrikası 96 Antalya Hayvana! Bahçesi 82 Antares Alışveriş, iş ve Yaşam Merkezi 230 Antrium Residence 230 Antwerp ı49 Arat, Cem 251 Arat, Mete 25 1 . 340. 350 Arazi 2 ı 5 Arcadis Architecten 246 Architectural Review 1 2 Architecture 1 2 architektur.aktuell ı 2 Arda, Orhan 376 ARK inşaat 401 Arkan, Seyfi ı32. 207 Arketip Evleri ı 8 ı ARKIMEET ı42 ArkiPARC 2008 ı 3 1 , 2ı3. 245. 334. 335, 340. 345. 360. 402 ArkiPARC 2008 Ödülleri 345 ArkiPARC.com.tr 1 3 1 Arkitera Mimarlık Merkezi 1 33. 297. 327 Arkiv 230 Arolat, Emre 1 2, 1 22, 1 25, 132, 230, 2 5 1 ' 340, 392
Arquitectonica 251 Arslan, Bilal 78 Arteli Forum ı 8 1 Asımgil, A . Avni 92 Asil, Nurten 230 Aslan, Deniz 230 Aslantaş, Ali Cem 132 Astro Türk Tütün Deposu 78. ı 74 Aşçı, Yaşar 225. 380 Aşçıoğlu inşaat 225. 380 Atabay Sokak Dönüşümü ı32 Ataköy 279 Ataköy Arazisi 3 ı 8 Atakule 242. 325 Ataşehir 54. 55. ı 26. 130 Atatürk Havalimanı 229. 240 Atatürk Orman Çiftliği 258 Atatürk Orman Çiftliği Hayvana! Bahçesi 82 Atçı, BahaHin 235 Ateş, Bilal 230 Ateş, Oya 230 Ateşok, Kadir 92 Atılgan, Arif 10. 1 3 Avcıoğlu, Gökhan ı 74 Avrupa 383. 393 Avrupa Birliği 388 Avrupa Birliği Modern Mimartık Ödülü 297 Avrupa Mekansal Gelişim Stratejileri (ESDP) 393 Ayanlar, FahreHin ı32 Ayasofya Müzesi 222. 389 Ayazağa Cendere Yolu ı 1 9 Ayazağa Kültür Merkezi 354 Aydın, Cengizhan 59 Aydın, Faride Hande 92 Aydın, Osman 92 Aykul, A. Tevfik 92 Ayrılık Çeşmesi 88 Aysu, Emre 25 ı Ay·Tek Evleri 1 8 1
Aytöre, Mustafa 385 Azerbaycan 67. 272 Aziz Peter Meydanı 160
Ji
Baba, Ece Ceylan 263 Bahçelievler 58 Bakırköy 58 Balamir, Aydan 70 Balçova Tesco Kipa AVM 1 Sinema Kompleksi 230 Balkanay, Arif 92 Balkır Övünç, Ceren 263 Barış işareti ı 16 Barselona 44 Baş, Nusret 92 Başak, Eren 230. 27 1 Başakşehir ı 30 Başar, Hüseyin 92 Başıbüyük 1 2 1 Satur, Afife 70 Bauen + Wohnen 1 2 Baumeister 1 2 Baunetz ı 2 Bauwelt ı 2 Bayındırlık v e iskan Bakanlığı 395 Bayındırlık ve iskan Bakanlığı Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği 74 Bayraklar, Erdoğan 84. 2 1 4, 245. 279. 3 1 4. 326. 334 Bayraklar, Ömer 92 Bayr�mpaşa Cezaevi 65, 243 Baz, lbrahim 78. 334 Bekiroğlu, M. Sedat 92 Bektaş, Cengiz 153. 2 1 6. 230. 388 Belkahve 92 Beli, MaHhew 335 Bencuya, Liane 230 Berberoğlu, Ufuk 235 Berkel, Ben van 167 Berlin 44. 366 Beşiktaş 58. ı 74 Beşiktaş Balık Pazarı ı 09 Beşiktaş Meydanı 85 Beton ı94 Beyazıt Meydanı 160 Beyhan Karahan 40 ı Beykoz 287. 288. 305 Beykoz Belediyesi 305 Beykoz iş Merkezi 230 Beylerbeyi Rakı Fabrikası 230 Beylikdüzü 23. 130 Beyoğlu 75. 396 Beyoğlu Belediyesi 22 Beyşehir Gölü 27 ı Big Bang Deneyi 308 Bildik Erdoğmuş, Seda ı 32 Bilgi, Suat 92 Bilgin, ihsan 42. ı 94. 292. 3 1 9. 350. 398 Silici, Mevlüt ı 35 Binalar Konuşunca Mimarlık Susar... 33 Birce, Neriman 128 Birinci, Ahmet 92 Birol, Gaye 92 Birol, Özalp 204 Bisiklet 44 Bisiklet Yolu 77 Siskon Yapı 225 Bitlis 385 Bitlis Merkez Hükümet Konağı Mimari Proje Yarışması 385 Bizans 93 Badrum 1 2 1 . 1 76. 233 Boğaziçi Koru Evleri 323 Boğaziçi Köprüsü 242 Bolu 99 Bomonti 33 ı Bomanti Bira Fabrikası 33 ı Borçin, Bora 235 Bornova 92 Borusan izmit Fabrikası 96 Bostan 95 Bouman, Ole 268 Boz, Süleyman 92 Bozkurt, Ahmet 92 Bozkurt, Cafer 222, 230. 251 Böhm, Paul 216 Bra 3 ı O Brezilya 66. ı 1 9
BRIC 66 BRICT 66 Brooklyn Köprüsü 226 Budapeşte Hayvana! Bahçesi 82 Buluç, Ragıp 230 Bulut, Cem 92 Burç Koleji 230 Burgbad ı52 Bursa ı46. 347. 379 Bursa Büyükşehir Belediyesi 379 Bursa Hayvana! Bahçesi 82 Bursa Kent Meydanı 67 Bursa Santral Garaj 67 Bursa Uzun Çarşı Ust Örtüsü 132 BursaRay ı 46 Bütüner, Hüseyin 230 Büyük Ankara Oteli 53 Büyük Efes Oteli 158 Büyük Mükellefler Vergi Dairesi 322 Büyükada'da Konut Projesi 230 Büyükalbayrak, Mehmet 92 Büyükçekmece 58. 389
_k
Cami 35. 269 Can Özkan, Hakkı Can 59 Cansever, Turgut 362 Capital Partners 196 Cariton Oteli 27 Carreleur 40 Carus Gülaydın, Esra ı32 CCTV Merkez Binası 252. 267 �endere Hamidiye Pompa Istasyonu ı 4 Cepa Alışveriş Merkezi 230 Gerçelik Demir, Çelik Fabrikası Giriş Unitesi 230 CERN 308 Cesar Pelli 9. ı 75. 251 Cevahir Alışveriş Merkezi 242 Chianti 3 1 0 Christiaanse, Kees 309 Ciner Grubu 22 Cingil, Filiz 230 Cityscape Dubai 2008 330 Civelek, Yusuf 205 Concorde Deluxe Resort ı 22 Concorde Meydanı 160 Corio 40. 166 Corner Otel 275 Correa, Charles 25 ı Coşkun, M. Yaşar 92 Coşkunyürek, Yüksel 99 Craco 272 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü 362 Cumhuriyet Müzesi (Taksim) 378 Cushman&Wakefield ı34
_ç_
Çağdaş Demokrat Tapiumcu Mimarlar (ÇDTM) 64. 70 Çağlayan 105 Çağlayan, Tunga 132 Çahantimur, Arzu 205 Çakan Evi 230 Çakar, iıker Nedim 92 Çakırhan, Nail 333 Çalışlar, Hasan ı32. 230. 350 Çanakkale Şehitler Anıtı 376 Çankaya Belediyesi 306 Çavdar, Serdar 92 Çebi, Halit 92 Çekmeköy ı 30 ÇEKÜL Vakfı ı 35 Çelik, Serpil 3 ı 5 Çelik, Zeynep 92 Çengel, Eser 230 Çeşme 7800 ı 32 Çetin Dursun, Arzu 263 Çetin Tayfun, Gülay 92 Çetinel, Emre 230 Çetinsoy, Aysel ı 53 Çevre Planı 7 Çınar, Candan 60. 64 Çınarlı Mutlu, Nilüfer 92 Çırakoğlu, Alişan 230. 345 Çırakoğlu, Gonca 132 Çilingiroğlu, Mutlu 230 Çimento ı 8 . 82
Çin 66. 209. 267. 272. 284 Çinici, Altuğ 244 Çinici, Behruz 244 Çinici, Can 60. 84. 230 Çiper, Danyal Tevfik 358 Çolakoğlu, Nuri M. 389 Çöçelli, ibrahim 92 Çölleşme 379 Çukurova Havaalanı 227
JL
Dalakay, Hakan 132 Dancey, Nigel 335. 368 Danışman, Günhan 64. 92 Danıştay 396 Darıca 25ı Darıca Boğaziçi Hayvana! Bahçesi 82 Datça ı69 Davidson, Peter 335 Dayıoğlu, Onur 230 Dedegil, Alev 369 Dedeoğlu, Ferda 230 Delft Teknoloji Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 1 76. 270. 3 1 2 Delphin Diva Otel ı 22 Delphin Palace Otel ı 22 Demircan, Ahmet Misbah 185 Demirci, Mehmet 288 Demirkan, Serdar 92 Demirören 47 Demirtaş, Binnur 230 Deniz Taksi 184 Deniz, Nilgün 230 Deni�ciler Ataköy Turizm ve inşaat (DATI) 279 Denton Corker Marshall 246 Deprem 395 Derman, Bünyamin 132. 340 Design Museum 302 Design Turkey Endüstriyel Tasarım Odülü ı 93 Detail 1 2 Deva ilaç 96 Devlet Hava Meydanları işletmesi (DHMI) 42. 233 Dışişleri Bakanlığı Kongre Merkezi Binası Mimari Proje Yarışması 24 ı Diamond of istanbul 332 Dikici, S. Cengiz 92 Dilekçi, Durmuş 230 Dinç, Tahir 92 Dinçöz, T ores 64. 92 Dini Yapı 98 Divan Otel istanbul 40 ı Diyanet işleri Başkanlığı 269 Diyarbakır 2 1 Doa Süt Üretim v e Yönetim Tesisleri 230 DOCOMOMO 3 ı 2 Docter, Rob 388 Doğa Meşe Park Evleri 1 8 1 . 230 Doğalgaz 77 Doğan Holding ı 45 Doğan Medya Merkezi ı32. 230. 330. 345. 396 Doğan, Aydın 26. ı 48 Doğuş·GE GYO 47. 195. 349 Dokgöz, Deniz 230 Daimabahçe Sarayı 242 Daimabahçe Sarayı Saat Kulesi 382 Domus 1 2 Dostoğlu, Neslihan 205 Drahsan, Emir 230 Dubai 100. 209 Dubai International Properties 73 Dubai Towers 39. 73 Duman, Deniz Çağlar 25 ı Dumankaya inşaat 14 Dumankaya, Ali 14 Dumankaya, Uğur 14. 340 Dur, Ali 59 Dural, Ulaş 92 Durban 270 Düden Şelalesi 242 Dündaralp, Boğaçhan ı 32. 263 Dünya Çevre Günü ı 96 Dünya Mimarlık Festivali 0/VAF) 356 Dünya Mimarlık Günü 324 Dünya Şehireilik Günü 374 Düzgün Birer, Emel 202
_f_
EAA Architects ı 22, 392
Ece Banyo 99 Ecevit, Özgür 24 ı Eecsistema Urbano 402 Eczacıbaşı 47. 72 Eczacıbaşı Yapı Gereçleri ı 52 Edige, Tanju 85 Edip iplik Alışveriş Merkezi 96 Ege Seramik ı 3 7 Egeraat, Erick van ı92 Eisenman, Peter 258 Ekinci, Boran 12. 230 Ekinci, Oktay 70. 135. 388 Eko Yapı ı32 Ekolojik Mimari 386 Ekonomik Kriz 245. 349. 390 Eldem, Edhem ı 55 Eldem, Sedad Hakkı ı55. 398 Elginkan 47 Elginkan Holding 42 Eliasson, Olatur 226 Emaar ı 75 Emekli Sandığı ı 39 Emin, Mehmet Çakırkaya 230 Eminönü 30. 50. 58. 163 Eminönü Belediyesi 50 Emir, Özgür Deniz 42 Endüstriyel Yapı 96 Enerji 240. 270 Enerji Kimliği ı75 Engelli 99 Engin, Cahit 235 Enginöz, Evren Burak 202 Engiz, Alper Erden ı22 Er, Alpay ı37 Er, izzet 269 Er, Nevzat ı63 ERA Mimarlık 2 5 ı Erar, Haluk ı 2 2 Ercan, Şaduman 92 Erdinç, Zeynep Ceren ı 94 Erdoğan, Abdullah 385 Erdoğan, Hamdi ı32 Erdoğan, Recep Tayyip 288. 326. 379 Erduman, Fatih 56 Eren Talu Mimarlık 397 Erengezgin, Çelik 2 ı Ergen, Yalçın 92 Erginoğlu, Kerem ı 32, 230. 350 Ergül, Levent ı 88. 25ı Erkal, Emre 230 Erkmen, Kurtul 230 Eroğuz, Onur 230 Ersan, Ahmet Can 230 Ersan, Orçun 230 Ersan, Orhan 230. 24 ı Ersayın, Eray Sertaç ı37 Ersayı n, Sertaç ı 93 Ertiş, Ahmet irfan ı94 Ertürk, Zafer 202 Eryazıcı Özcan, Meltem 230 Erzurum 367 Esenyurt ı30 Eser, Attila 235 Eski Galata Köprüsü 242 ESKiM Boya Yönetim Binası Yenilamesi ı32 Eskişehir ı 90 Eskişehir Kurt Kiramit Fabrikası 96 Eskişehir TMO Siloları 96 Esselam Camisi 2 ı 6 Eşim, Faruk 385 Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu 230 Etimesgut Camisi 2 ı 6 Euro-islam 2 ı 6 Europa Nostra 3 ı 2 Europan Türkiye 1 94. 292 EXPO 2008 Zaragoza 3 ı ı EXPO 2015 ı27 Eyiler, Mert 230 Eylül, A. Fitnat 230 Eymir Gölü 306 Eyüboğlu Anhegger, Mualla 132 Eyüp, ibrahim 230
_E
Fadıllıoğlu, Zeynep ı 37 Fame Residence 122 Fantasia Elite Residence 1 8 1
Fatih 58. ı43 Favela l l 9 Fazlıoğlu, Mustafa 92 Feilden Clegg Bradley Studies 246 Fenerbahçe Spor Kulübü 55. ı 05 Fethiye Belediyesi Alışveriş ve Yaşam Merkezi Ulusal Mimari Proje Yarışması 235 Feyziye Mektepleri Vakfı Erenköy Güneş Kampüsü 230 Fikirtepe ı 04 Filler, Martin 25 ı Finans Merkezi 54. 290 Finlandiya 2 ı 2 Fisch, Norbert 335 Five Franklin Tower ı 6 7 Florya Atatürk Deniz Köşkü 207 Foster and Partners ı2. ı 75. 220. 268. 368, 370 Foster, Norman 9. 220, 252 Four Seasons Oteli 46. ı55. 163. 345. 346 Francesco Bandarin 1 78 Frankfurt 44 Fransa 272 Fresco, Jacque 397 Fuksas, Massimiliano 368 Funda, Erce 230
J:i
Galata AŞ 345 Galataport 28. 95. ı 73 Galatasaray Sayrantepe Stadı 2 ı 4 . 397 Galatasaray Spor Kulübü ı ı 7 Galyum Blok 230 Garanti Bankası ı25 Garanti Galeri ı 25 Garanti Güncel Sanat Merkezi ı25 Gayrimenkul 3 1 . 66. 97. ı 3 ı Gazete 2 ı 3 Gaziantep Hayvana! Bahçesi 82 Gazimağusa 272 Gaziosmanpaşa 58. 82 Gecekondu ı ı 9 Gehry, Frank 9. 3 ı. ı 75. 232. 234. 288. 306. 3 ı o Genç, Alaeddin 92 Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü 258 Gengeç, Rıza 92 Genim, Sinan 222 Gerkan, Meinhard von l 42 Geyran, Kenan 230 Ginza 23 Global Yatırım Holding 30 1 . 349 Goldenkay Otel 230 Göcek Portville 230 Gökçay, Metin 2 ı 9 Gökçe, Fuat 98 Gökçe, Güven 98 Gökçek, Melih 238, 244. 274, 277. 403 Gökçek, Osman 2 74 Gökdelen ı39. 284 Gökkafes 242 Göksu, Gökhan 92 Göktürk ı s ı Gökyüzü Residence 1 8 1 Görgülü, Zekai 3 ı 5 Göztepe 95. 248 Göztepe DMO Arazisi ı 48 Göztepe Meteoroloji Bölge Müdürlüğü Arsası ı3. 248. 282 Grimshaw 246 Gunkanjima 272 Gül, Abdullah 384 Güler, Muammer ı87 Gülhane Parkı 69 Güllük Körfezi ı ı 5 Gülmez, Fırat ı32 Gümüş, Korhan 323 Günay, Ertuğrul ı87. 384 Günday, Mürşit 230. 235. 27 ı Gündoğdu, Hamza 98 Güner, Deniz 194 Güner, Hilmi 230 Güneş Evi 2 1 Güngören Belediyesi 403 Güran, Arman 203 Gürbüz, Kamil 230 Gürel, Sümer 263. 388
Gürlek, Banu 92 Gürler, Oktay 92 Gürpınarlı, Tuncay 64. 92 Gürsel Tabanlıoğlu, Melkan l ı 7. ı 32 . ı 59. 230. 396 Gürsel, Ersen 42, ı22. 205. 230 Gürtaş, Kıvanç 230 Güven, Burak 230 Güven, Elif 92 Güven, Gül 230 Güvenç, Murat 334 Güzel, M. Asım 92 Güzer, Abdi 230 GYK Real Estate lnvestment ı95
li
Hacıalibeyoğlu, Ferhat 230 Hadi, Tülin 60. 64. 350 Hadid, Zaha ı2. 67. 209 Hakkan, Ali 92 Halaç, Halil 92 Haliç 26 ı Haliç Metro Geçiş Köprüsü 248 Haliç Tersanesi ı48 Halkalı 3 ı 4, 348 Halso, llkka 2 ı2 Hanlar Bölgesi 30. 34 7. 379 Harbiye ıoı Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu 228 Harbiye Kongre Vadisi 56. 73. 228 Hargreaves, George 251 Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası istanbul Şubesi 164 Has · nbbj ı 58 Hasdoğan, Gülay ı93 Hasol Erktin, Ayşe 1 2 . 230 Hasol, Ayşe Hayzuran ı32. 230 Hasol, Doğan ı32. 230. 24 ı Hatay 42 Hatta!, Mehmet 332 Havaalanı 1 99, 3 79 Havaray 238 Haydarpaşa 95. 239. 242 Haydarpaşa Tren Garı 239. 272 Hayvana! Bahçesi 82. 220 Henden, Şükrü 92 Herzog & de Meuron ı 2 . 79. 252 Heykel ı07 Hıdırbey Köy Meydanı Çevre Düzenleme Projesi 42 Hızıroğlu, Ali ı32 Hi�on Oteli 148, 30 ı Hindistan 66. ı 19 Hiroşima 255 Hitler, Adolf 26 ı . 366 Hall, Steven ı 2 . ı6. 209, 25 ı. 258 Hollanda Mimarlık Enstitüsü (NAi) 2 ı 6. 268 Hollein, Hans 258 Hoşceylan, Hüseyin 92 Hotel Laras Park ı22 HSBC Binası 23 Huysal Evi 230
..L
lC Holding 33ı lC Hotels Tropicana Resort ı 22 lchioka, Sarah 2 70 IF Tasarım Ödülleri ı 3 Işık, Kenan 263 Işık, M. Serdar 92 Ilc, Yoyo ı 2
l IETT Arazisi 39. 73, 334
iGDAŞ 77, 78 ilçe 58. 79 iıhan, Cem 59. 350 iller Bankası 85 iıter, Tevfik 92 imamoğlu, Ahmet 98 inan, Efe ı 32. 230 inan, Umut ı32. 230 incedayı, Deniz 64. 70. 92. 388 inceoğlu, Arda 60. 64, 70 inceoğlu, Mehmet 92 inceoğlu, Mine 230 ingiltere Mimarlık Vakfı 270 inşaat Maaliyeti 274 inşaat Mühendisleri Odası istanbul
Şubesi ı64 ipekçi, Ayşin ı ı 7 ipekyol Tekstil Fabrikası ı32. 392 iSKi 1 4 islam Mimarisi 2 1 6 ispanya 3ı ı istanbul 4 Numaralı Kühür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 346 istanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 93. 380 istanbul 7. ı 2 . 53. 54. 58. 79. 87, 9 1 . 93. 95. 99. ıo7. l l2. 130. ı87, 20 1 . 229. 238. 247. 260. 355. 379. 396 istanbul Arkeoloji Müdürlüğü 93 istanbul Bis ı s ı istanbul Boğazı 270 istanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 282 istanbul Büyükşehir Belediyesi 22. ı 2 ı . 183. 2 ı 5 . 239. 288. 367, 378 istanbul Çevre Düzeni Planı 20. 379 istanbul Deniz Otobüsleri (i DO) 26ı , 40ı istanbul Dergisi 260 istanbul istanbul 1 8 1 istanbul Manifaturacılar Çarşısı (iMÇ) 167 istanbul Metropoliten Planlama Merkezi (iMP) 7. 78 istanbul Modern ı47, ı 59. 396 istanbul Otopark işletmeleri Ticaret AŞ (iSPARK) 201 istanbul Park Otel Turizm Merkezi 396 istanbul Serbest Mimarlar Derneği (iSMD) 33 istanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (iSMMMO) 8 1 istanbul Teknik Üniversitesi (iTÜ) 3 1 5 istanbul Ticaret Odası 50 istanbul Zen I 8 ı isveç 49 işveren Ödülü 42 italya 268. 272. 3 10 italyan Ticaret Merkezi 382 itez, Neşe 2 7 ı iTÜ Ekrem Elginkan Lisesi 42 iTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü ı66 iTÜ Mustafa inan Kütüphanesi 102. 230 izmir 53. 92. ı27. 237. 3 ı 8 izmir Büyükşehir Belediyesi Kemeraltı Çarşısı Üst Örtü ve Kent Mobilyaları Ulusal Fikir Yarışması 303 izmir Hayvana! Bahçesi 82 izmir Kemeraltı Çarşısı 303 izmir Saat Kulesi 242 izmir Tütün Deposu 96
.1..
Jameson, Frederic 1 8 Japon Estetiği 363 Japonya 272 Jennings, John 220 JMW 268 Johnson, Philip 286
..K_
Kadıköy ıO. 58. ı04. 259. 275. 367 Kadıköy Belediyesi ı 3 . 95, 282 Kadın Dostu Kent Projesi 369 Kadykchan 2 72 Kahvecioğlu, Hüseyin 60. 64. 70. 230 Kaldırım 75 Kale Grubu 80 Kamalak, Neslihan 92 Kaman, Cengiz 235 Kamboçya 2 ı 7 Kamışlı, Bekir 92 Kangal, Alper 92 Kanıpak, Ömer 59. 25 ı. 263. 297 Kanyon ı59. 396 Kaplan, Murat 92 Kaplankaya ı 96
Kaptan, Hüseyin 78. 340 Kara, Haluk 92 Karaaslan, Merih 1 2 Karabey, Banu 230 Karabey, Haydar 42. 59. 70. 230, 376 Karabulut, Koray 92 Karabük 108 Karacabey, Ayla 203 Karadeniz Sahil Yolu 34 Karakaya, Erkan ı 53 Karakoç, Şefik ı33 Karakol 326 Karaköy 401 Karaköy Bankalar Caddesi 208 Karaköy iskelesi 40 ı Karakullukçu, Erol ı 69 Karakuş, Tezcan 92 Karanfilköy ı ı 3 Karaoğlan, Altuğ 92 Karaşin, Ramazan 92 Karataş, Deniz Bora 92 Karlıca, Gazanfer 64. 92 Karlsruhe 44 Karta! 47. ıo5. 259 Karum Alışveriş Merkezi 228 Kasapoğlu, Esin 202 Kasımi, Aslan 92 Katı, Selçuk 92 Kaya, Hamdullah 92 Kaya, Nizamettin 92 Kaya, Önder 132. 230 Kaya, Özden 92 Kayabaşı 352 Kayalar, Tuncer 193 Kayseri ı40, 265 Kayserilioğlu, Mehmet 92 Kazakistan 368 Kazlıçeşme ı6 Kazmaoğlu, Adnan 230 Keçiören 29. ı ı 2. ı68 Keler, H. Selin 92 Keleşoğlu Group 23 Kemal, Yaşar 362 Kemer Country ı s ı Kemerlife XII ı s ı , ı s ı Kentsel Dönüşüm ı 2 ı . 1 58 Kentsel Dönüşüm ve Yenileme 360. 383 Kentsel Gelişim 393 Karvansaray Kundu 1 22 Keskinok, Cumhur ı32. 230 Kılıç, H. Atakan 92 Kılıç, Metin ı32, 230 Kılıçarslan, ihsan 92 Kılıçoğlu Sineması ı 90 Kılınç, Göksel 230 Kıraç, inan 204. 232 Kıraç, Suna 204 Kırklareli Atatürk ilköğretim Okulu Bahtiyar Yılmazer Ek Hizmet Binası 230 Kırmızı Konutları 230 Kıyı 22ı Kızıl Meydan ı 60. 2 ı6 Kızılay Meydanı 1 60. 325 Kibarlar 47 Kiler Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ı 57. ı92 KiPTAŞ 288 Kiraz, Fatih 92 KLR inşaat 225 Kocaeli 96 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 96. ı65 Kocagöz, Şükrü 230 Kocaman, Mehtap 230 Kocatepe Camisi 269 Koç Topluluğu ı 80 Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi ı 32 Koçak, Şahin 59 Kolmanskop 2 72 Konak Meydanı ı60. 2 ı6. 398 Konak, Sabri 92 Kongre Merkezi 9 ı. 10 ı Konuralp, Mehmet 205 Konut s ı Konya 24, 222 Koolhaas, Rem 3 1 . 100, 209, 252. 267. 33 ı. 340 Kopenhag 220
Koray Grubu ı80 Korkmaz, Emre Can ı94 Kowloon Walled City 272 Koyuncu, Mehmet 92 Koyunlular, Hakan 205 Kozacıoğlu, Sait 369 Kozar, Cem 59 Köken, Orçun 92 Köknar, Saitali 60. 64 Köksal, Aykut 222 Köksal, Özge 92 Köln 44 Köroğlu, Serdar 59 Köseoğlu, Osman 92 Krea 40 KUDEB (Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları) 249 Kula Mensucat 96 Kundu ı22, 207 Kural, Ali 230 Kural, ilhan Selim 230, 2 7 1 , 375 Kural, Nerkis 230 Kurt, ilhami 230 Kurt, Mustafa 92 Kurt, Seda 59 Kurtbeyoğlu, Tahsin 42 Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumlan Kahve Üretim Tesisi, Yönetim Yapısı 230 Kuyumcu, Yılmaz 263 Kuzey Ankara Girişi 266 Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu 266 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 272 Küçükçekmece 3 ı 5 Küçükçekmece ilçesi Kent Merkezi Ulusal Kentsel Tasanm Yarışması 3 1 5 Küçükdoğu, Mehmet Şener 202 Kükürtlü Dericiler Bölgesi Kentsel Dönüşümü ı32 Küllük ı73 Kültür Üniversitesi 202 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 305, 378. 379 Kültür ve Turizm Bakanlığı 354. 379 Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilim Heyeti 98 Küresel isınma 235, 2 7 ı Kütahya ı99 Kütükçüoğlu, Mehmet 230 Kütüphane ı 02 Kyoto Protokolü ı9. ı97
__!,__
L Binası 230 Lafarge ı 8 Lakerta, Bahar 230 Lale ı83 Langa Bostanları 2 ı 9 Lara ı 22. 207 Lara Beach Otel ı 2 2 Lara Karvansaray Oteli v e Kongre Merkezi ı22 Lara Resort Otel ı22 Le Corbusier ı28 Lepik, Andres 258 Les Halles 28 Levent 23, 48. 86, 87. 227 Levent Loft 230. 330. 396 Lewis, J. Owen 388 Limak ı59 Limak Lara De Luxe Resort ı22 Londra 44. 234 Londra Tasanm Müzesi 14 7 Lübnan 4 ı Lynn, Greg 306, 3 ı O
_M_
Maas Plaj Pavyonu 268 Maccreanor Lavington 246 Maçka Palas 358 Maden Ocağı 92 Madran, Emre ı 53 Mahiroğlu, Hakan 92. ı35, ı40 Mahmutpaşa 50 Maki, Fumihiko 25 ı Malhan, Koray ı37 Maltepe 58 Maltepe Belediyesi ı 2 ı Manchester Civil Justice Gentre 246
Manhattan 286 Mansimov, Mubariz 23 Marc Saugey 53 Mariet Schoenmakers 268 Marina 99 Marmara Adası, Bozcaada ve Armutlu Trafik Gözetierne istasyonları 230 Marmaray 49, 88. 2 ı9, 305. 3 1 7 . 323 Marulyalı, Yaşar 203 Maslak 332 Maslak KUltür ve Kongre Merkezi ı28 Master Plan 99 Masumiyat Müzesi 3 1 9 Maya Holding ı66 Mayne, Thom ı O Mayo Meydanı ı60 Mecidiyeköy 48 Meneviş, Hakan 92 Mercanköşk Sosyal Merkezi 230 Merkez Bankası 227. 290 Mermer, Namık 92 Mermerler 47 Mersin 227 MESA Studio Plaza ı 8 ı MESA Yamaç Evler ı 8 ı MESA Yankı Evler ı 8 ı Meleksan Sistem-Finansbank Sistem Ortak Binası 230 Meteoroloji Bölge Müdürlüğü 95 Metro 96. 259 Metro Group 40 Metrobüs 1 2, ı54 Metz, Tracy 268 Meydan ı07 Meydan Alışveriş Merkezi 200, 230. 345 Meydanbey inşaat 225 Mies van der Rohe, Ludwig 286 Milad Haberleşme Kulesi 332 Milano ı 27. ı 5 ı Milas 1 15, 235 Millenium Park Evleri 230 Milli Eğitim Bakanlığı 102. 367 Milli Reasürans Arazisi 87 Mimar Sinan ı 35 Mimarlar Odası Adana Şubesi 92 Mimarlar Odası Ankara Şubesi 53. 92 Mimarlar Odası Antalya Şubesi 92, 207 Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi 92 Mimarlar Odası Bursa Şubesi 92 Mimarlar Odası Çanakkale Şubesi 92 Mimarlar Odası Denizli Şubesi 92 Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi 92 Mimarlar Odası Eskişehir Şubesi 92 Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi 92 Mimarlar Odası Genel Merkezi ı3. 56. 95. 157 Mimarlar Odası Giresun Şubesi 92 Mimarlar Odası Hatay Şubesi 92 Mimarlar Odası istanbul Büyükkent Şubesi 54. 70. 92. ı ı8, 164. ı69. ı 74. 282. 288. 346 Mimarlar Odası izmir Şubesi 92. 398 Mimarlar Odası Kayseri Şubesi 92. ı40 Mimarlar Odası Kocaeli Şubesi 92 Mimarlar Odası Konya Şubesi 92 Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu ı53 Mimarlar Odası Mersin Şubesi 92 Mimarlar Odası Muğla Şubesi 92 Mimarlar Odası Ordu Şubesi 92 Mimarlar Odası Samsun Şubesi 92 Mimarlar Odası Trabzon Şubesi 92 Mimarlar Odası Van Şubesi 92 Mimarlar Tasarım 79 Mimarlığa Yol Açın 54 Mimarlık için Mimarlar Grubu (MiM) 54. 60. 64. 70. 72 MiMED Mimarlık Öğrencileri Proje Ödülleri ı 72 MiPiM 2008 ı ı 2 Miraele d e Luxe Resort Hotel 122 MNG Holding 277
Modern Sanatlar Müzesi (MoMA ) 52. 258 Molyvann, Vann 2 ı 7 Monorail 84 Moore, Rowan 270 Mortgage 259 Moussavi, Farshid 230 Möbius Evi ı 67 Muğla ı ı 5. 235 Muhçu, Eyüp 64, 70. 92. 169. 288, 346 Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu 9. ı44 Multi Turkmall 40. 354 Muti, Turgay 92 Mutlu, Cemal 230 Mutlu, inci ı37 Mutlu, Necip ı53 Mutlu, Ömer 64. 92 MuuM Mimarlık 42 Münih 44 Müteahhitlik 78 Müzekart 226
_H_
Namibya 272 Nasır, Ayşe 230 National Architectural Accrediting Board (NAAB) ı66 New York ı 5. ı 6. 234, 258. 298, 33ı New York Dünya Ticaret Merkezi 298 New York Times 9 Next Architects 268 Nida inşaat ı58 Niemeyer, Oscar 41 Nordpark Cable Railway 246 Nouvel, Jean ı2, ı 5 . 3 ı . ı26. ı 75, ı90 Nova Fabrika Binası 230 Novron Belek Evleri 230 Novron Bedrum Evleri 230 Nurus 1 3 Nüfus 58 Nükleer Santral 370 Nürnberg Hayvanat Bahçesi 82 Nüvit, Mahmut 85
_Q__
Ocak, Funda 42 Ocak, Olgun 92 ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Kapalı Spor Salonu, Yüzme Havuzu ve Giriş Kapısı 230 ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Yurt Bloklan 230 ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Yurtlan ı32 Office for Metropolitan Architecture (OMA) ı 2 . 267. 33 l Ofton inşaat 225 Oğuz Satıcı, Oğuz ı93 Oğuz, Tolga 92 Okan, Yüksel 53 Okul 102 Olcayto, Melda 230 Olive Park Evleri - Ece Evi ı 32 Omacan, Sinan 60. 64. 263 Omak inşaat 225 Onat, Emin 376 Ontur Otel ı32. 230 Oradour-sur-Giane 272 Orakçıoğlu, Süleyman ı93 Orascom 18 Orbay, Ayşe ı2 ORDOS 1 00 79 Orman 277 Orman işletme Müdürlüğü ı 08 Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) 84. 238. 244. 266. 277. 306. 403 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü 42 Osmanbaşoğlu, Mehmet ı35 Osmanlı Bankası Müzesi 125 Osmanlı Devlet Arşivleri Binası 132 Otay, Suna Birsen 230 Otel ıO. ı42 Otopark 2 0 ı Otoyol 53 Ottoman Life Konak Evleri 230
ö
Ö Evi ı32 Ömercioğlu, Ünal 92 Önal, Kubilay ı 53 Öncüoğlu, Enis ı 32. 230 Öymen, Burak ı96 Öz, Mete ı32. 230, 2 7 1 . 385 Özaydın, Gülşen 249 Özbay, Hasan 2 4 1 . 385 Özbay, Tuğba 230 Özbursah, Türkiz 230 Özçelik, Mehmet 92 Özçelik, Selami 92 Özdel, ilker 92 Özdemir, Ömür 92 Özdemir, Timur 208 Özden, Coşkun 380 Özdengiz Başak, Meral 230 Özdoğan, Sibel 230 Özdoğan, Zerrin 92 Özelgi n, Tanju ı 32 Özer, Sinan 92 Özer, Soykan 92 Özerk, M. Ali 92 Özgen Kösten, Elif Yeşim 92 Özgirin, Ege ı94 Özgönül, Nimet 92 Özgüner, Orhan 203 Özgürlük Meydanı 1 60 Özhaseki, Mehmet ı35 Özkan, Suha 70. 230. 25 1 . 356 Özkanlar Evi (Gemi Ev) 358 Özkum, Hakan 92 Özokçu, Merve Gül 59 Özsoy, Onur 230 Öztiryaki, Tahsin ı93 Öztürk Nohut, Dilek 92 Öztürk, Ali Osman 230. 235 Öztürk, Kadir ı94 Öztürk, Mehmet Yiğit 59 Öztürk, Muharrem 92 Öztürk, Rengin 205 Öztürk, Seçil 92 Öztürk, Selami ı 04 Öztürk, Şahabettin 92 Öztürk, Yüksel 230 Özüer, Orkun 230 Özyaba, Murat 205 Özyurt, Erdal ı32
_e_
P&D Gayrimenkul ı34 Pamir, Haluk 2 5 ı Pamuk, Orhan ı 3 4 , 3 ı 9 Paris ıo, ı 5. 2 8 . 44 Paris Meydanı ı 60 Park 3t 2 Evleri Satış Ofisi 230 Parkoran Satış Ofisi 230 Parlak, Murat 92 Paşabahçe Cam Fabrikası 148 Pazarbaşı, Sami 85 Pazarbaşı, Sibel 85 Pekçetin, Kamuran 92 Pekin 252. 267 Pekin Havaalanı 252 Pekin Olimpiyat Stadyumu 252 Pekin Ulusal Su Sporları Merkezi 252 Pekin Ulusal Tiyatro Binası 252 Pekin, Şevki 230 Pendik ı58 Pepe, Osman 305 Pera Müzesi 204. 288 Philips 92 Piano, Renzo 9 Piker, Kerem ı32. 230 Pina Yanmadası 1 ı 5. 235 Pirinççioğlu, Necati 92 Polat Holding ı 3 7 Polat, Mehmet Ali 2 ı9 Polat, Sibel 205 Portman lll, John C. 340 Potsdam Meydanı ı60 Powerhouse Company 268 Prefabrik Konut 52, 386 Prestige Mali 230 Pritzker Ödülü 126, 297 Prix, Wolf 25 1 Prora 26ı Prypiat 272 PTW 252 Puchalski, Pamela 335
R
RAF Ürün Dergisi 43 Raif Dinçkök Kültür Merkezi ı 32 Ranı 95 Rasekh, Sidney 340 Red Dot Tasarım Ödülü ı32 Redevco 40 Reiser, Jesse 209 Restorasyon 98, 290. 3 ı 5. 382 Rezidans 2 ı ı . 283 Rijs, Jacob van 268 Rimini 268 Rio de Janeiro ı ı9 Riva 58, ı ı 7 Royal Festival Hall 246 Royal institute of British Architects (RIBA) 396 Royal Wings Otel ı 22 Rönesans Yatırım AŞ ı 6 Rugia (Rügen) 2 6 ı Ruhlukürkçü, ismail 92 Ruhr Bölgesi 360 Rusya 66, 272 Rüstem Paşa Camisi 222 Rüzgar Santrali 251
_s_
S.O.S istanbul 59 Saatçi, Behçet 235 Sabancı Topluluğu 47, ı48 Sabancı Vakfı 25 Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı ı32, ı 59 Sadullah Paşa Yalısı 222 Safisa lstanbul&lstanbul Palace Resort ı 22 Sağgöz, Ayşe 98 Sait Halim Paşa Yahsı 27 Salacak 88 Salı Pazarı 367 Salone lnternationale del Mobile 1 5 1 Salone Satellite ı 5 ı Samandağı 42 Samandağı Köylere Hizmet Götürme Birliği 42 Samsun ı42 Samsun Eski Sigara Fabrikası 96 San Diego Hayvana! Bahçesi 82 San Marco Meydanı ı60 San Zhi 272 SANAA ı 2 Sanağ, Erol 92 Sanovel ilaç Fabrikası 230 Santiago Calatrava 3 1 Santral istanbul Çağdaş Sanat Müzesi 230 Sapphire Tower ı59, 396 Saraç, Hakan 230 San, ipek 59 Sanyer Belediyesi 323 Sarkis, Hashim 2 5 ı Sassen, Saskia 223 Saturn Palace ı22 Savaş, Ayşen 42 Savaş, Gökay 92 Sayın, Necati 92 Sayın, Nevzat ı94, 230. 335 Sayman Kimya 87 Scheeren, Ole 267 Schooten, Jeroen van 268 Schwarze-Rodrian, Michael 340. 360 SE Evi 230 Seagram Binası 286 Seçer, Vecdet 92 Sedef Adası 77. 380 Selçuklu Belediyesi 222 Selenium Country ı 8 ı Selman, Pembegül 92 Selvi, Suat 92 Sepin, Yavuz Selim 350 Sepkin, Yurdanur 27ı Serbest, Adnan ı3 7 Serpenline Gallery 234 Sevilla 44 Sevinç, Tutku 59 Sayrantepe 283 Shenzhen 209 Sherwood Breeze Resort ı22 Shigeyuki Okazaki 363 Sıraevler Sitesi 1 8 1 Sigara Yasağı ı 73. 322
Signal Tower ı90 Silivri 379 Silivri Kapısı 290 Simurg Turizm 208 Sinpaş 3 ı 8 SiT Alanı 98 Sivri Gökmen, Hikmet 92 Siza, Alvaro ı 2 Skidmore, Owings and Merrili LLP ı75 Sola-Morales, Manuel de 340 Somer, Belkıs 230 Sorgucu, Erdal 230 Soyak Holding 349 Soylu, Mehmet ı32, 230 Sökmen, Hasan 122 Sözen, Metin ı35 Sözeri, Zühre 60, 64 Sözüer, Adem 2 2 1 Star Mimar 3 ı Starck, Philippe 1 3 7 Stirling Ödülü 246 Stockholm 49. 20 ı Stonehenge 3 ı 6 Stuttgart 44 Sudjic, Deyan 302 Sultanahmet 46 Sulukule 65, 163. 1 76, 403 Suna-inan Kıraç Vakfı 254, 288 Sunay Özdemir, Simla 60. 64 Sur, Haluk 334 Suyabatmaz, Murat Arif 230 Süer, Dürrin 1 32 Süleymaniye Camisi 222. 389 Sümela Manastırı 98 Sümer Mahallesi ı94, 292 Sümerbank 208 Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası 189. 3 1 2 Sürdürülebilirlik 296. 402 Sürek, Ferhat 230 Süreyya Paşa Konser ve Opera Binası 6. 230 Sütiçen, Mustafa 92 Sütlüce Hilton Garden Inn 350 Sütlüce Kültür Merkezi 57
_ş_
Şahin, Mehtap 92 Şahin, Yusuf 92 Şahinler, Orhan 70 Şakar, H. Gazanfer 92 Şangay Dünya Ticaret Merkezi 284 Şehir Plancılan Odası istanbul Şubesi 169, ı 7 1 . 233 Şehir Tiyatrolan Beyoğlu Sahnesi Mimari Proje Yarışması 1 1 5. 1 1 8, 263 Şeker, iıyas 96 Şenel, ibrahim 92 Şener, Hasan 33, 59 Şenkaya Akkaş, Nihai 235 Şenkul, Halidun 194 Şıkman, Mustafa 235 Şile 58 Şimşek, Şenol 92. 132 Şimşek, Y usul 225 Şişhane 96 Şişli 58 Şişli Belediyesi 332 Şişli Esentepe Mahallesi 2 ı 5
ı
Tabak, Ebru 230 Tabanlıoğlu Mimarlık 25 1 , 330. 389. 396 Tabanlıoğlu, Murat 1 2 , 122. I 25. ı32. 230. 350. 396 Tabossan I 65 Taç Mahal 3 76 Tahran 332 Taksim 96. 40 ı Taksim Maksemi 378 Taksim Meydanı ı60 Taksim Park Otel 30 1 Talu, Eren 2 1 4 Tamince, Fettah 73 Tanalı, Ziya ı32 Taneli, Yavuz 205 Tanju, Bülent I 55 Tanrıverdi Holding 1 74 Tanyeli, Gülsün 249
Tanyeli, Uğur 33, ı 55. 355. 398 Tarabya 287, 288 Tarakçı, Uğur Ömür 92 Tarımköy Projesi 324 Tarihe Saygı Ödülleri 3 1 8 Tarihi Kentler Birliği 135 Tarlabaşı 95. ı85 Taronga Hayvanat Bahçesi 82 Tasarım ı93 Taş, Murat 92 Taşocağı I ı9 Taşyapı 95. 145. 248. 275. 282. 283. 367 Tavman, Gönül 235 Tayvan 272 TBMM Adalet Komisyonu 22ı TBMM Dilakçe Komisyonu 369 TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı 207. 382 TC Berlin Büyükelçiliği Kançılarya Binası 132 TC Maliye Bakanlığı Ankara Maliye Kursu Ek Binası 230 Teber Yener, Semra I 32, 230 Tedkent Kemer 50 Evleri 1 8 1 . 230 Tekel Bira Fabrikası 96 Tekel Likör Fabrikası 96. 133. ı48. ı 57. 192. 225 Tekeli, Doğan 12, 33. 42, 59. 230. 25 1 Tekfen 86 Tekin, ilke I 32 Teknik Yapı I 26 Teköz, Armağan Kazım 92 Teleferik l l 2 Tema Park 3 ı 4. 348 Tempelhof Havalimanı 366 Teni Evleri ı 32 Tepe Narcity Konut Yerleşkesi 230 Tepebaşı 232. 254, 288 Teras Park Alışveriş Merkezi 230 Tercan, Ahmet 64. 92, 132 Tercan, Esin 132 Terracity Alışveriş Merkezi ve Konut Kompleksi ı 32 TESKOMB Hizmet Binası t 32 The American Institute of Architects (AlA) 40 ı Theodosius Limanı 2 1 9 Tiananmen Meydanı ı60 Tierpark Berlin 82 Times Meydanı 160 Titanic Beach & Resort Hotel 122 TMMOB Mimarlar Odası 349 TOBAŞ 266 TO Ki (Toplu Konut idaresi) ı 8. 4 1 . 84. ıo8, 1 2 1 . 136. ı 99. 2 14. 245, 279. 288. 3 ı 4 . 3 ı8, 322. 324. 326. 348. 352. 397, 403 Tokyo 270 Tombak, Natali 230 Top, Cahil 92 Topal, Hasan 92. 398 Topbaş, Kadir 46, 78, ı 76. ı78. ı87. 232. 240. 248. 30ı. 379. 389 Topkapı Sarayı 69. 222. 389 Toptan, Köksal 187 Torcu, Korhan 235 Torino 229 Torna, Mustafa 92 Torti, John 340 Torunoğlu, Hülya 230 TOSB (TAYSAD -Araba Yan Sanayi Derneği· Organize Sanayi Bölgesi) Yönetim Merkezi 230 Trablus 4 1 Trabzon 98 Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 98 Trabzon Tenis Kulübü 132 Trafalgar Meydanı 160 Trakya 7 Tripali Park ve Konferans Merkezi 132 TRT254. 288 Trump Towers 145. 169, J 7 ı Tuğcu, Ali 92 Tuna, Bülend 85. 1 5 3 Tuna, Rüksan 85 Turanlı, Emrullah 95, 283, 367
Turkcell Ar-Ge Binası ı32 Turyağ Fabrikası 96 Tuz Gölü 2 7 ı Tuzla 9 3 . 288 Tuzia Belediyesi 93 Tüfekçi, Levent 78 Tülü, Nailan 92 Tümer, Özge 205 Tümertekin, Han ı2. 125, 25ı Tüp Geçiş 260 Türkiye 3 ı ı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yollan (TCDD) 5 1 . 233 Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) 1 94 Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği ı36 Türkiye Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) ı ı 5, ı50, 228, 27 1 . 375 Tüzmen, Kürşad 78
JL
Uçar, Ertuğ 70. 230 Uğur, Hüsnü 92 UlA 2008 229 UlA 270. 324 Ukrayna 272 Ulaş, Tülin 230 Ulaştırma Bakanlığı 287. 3 1 7 Ulema, Necdet 92 Uluç Evleri 230 Uludağ Milli Parkı 1 . ve ll. Gelişim Bölgeleri Peyzaj Planlama, Kentsel Tasarım ve Mimari Proje Fikir Yarışması 27 1 Uludağ Üniversitesi 205 Ulular, A. Betim 92 Ulusal Mimarlık Ödülleri ı32. 150. ı57 Ulusel Büyükbay, Uğur 92 Uluşahin, Bereket 85 Umemoto, Nanako 209 Umur Basım ve Kırtasiye Fabrikası 230 UN Studio ı2. 167, 278 UNESCO 1 76. 1 78, 229. 233 UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi 233 Ural, Sevil 92 Uras, Emir 230 Urla Olive Park Evleri 230 Usta, Ayhan ı32 Uysal, Levent Tanju 92 Uysal, Y. Yeşim 92
ü
Üçer, Cem 92. I 32 Ülker 47 Ümraniye 24, 26 Ünal, Engin 203 Ünen, Zeki 92 Ünlü, Bahar 230 Ünver, Hasan 92 Ünye Belediyesi Kent Meydanı Kentsel Tasarım Fikir Proje Yarışması 285 Üsküdar 58 Üsküdar Meydanı 88
}}_
Vallejo, Jose Luis 340. 402 Vanh, Şevki 25 ı Vapur 247 Vardar Balcı, Fatma Pınar 92 Varhbaş, Süleyman 80 Varyap 80 Vassaf, Gündüz 95 Vehbi Koç Vakfı italyan Hastanesi 132 Velibaşoğlu, Eda 92 Velioğlu, Selim 42, 230 Venedik Mimarlık Bienali 278 Venezia Palace Deluxe Resort 122 Venüs Projesi 397 Vergi Dairesi 322 Vers una architecture 128 Vestel ı34 Villa 1 268 Villa Overgooi 268 Vittorio Gregotti 25 ı Vletter, Martien de 2 ı 6
Volkan, Aydan 350 Volkan, ismail 92
.Y'L
W Hotels ı 79 Weber, Jurg ı32 Welzbacher, Christian 2 1 6 Werk 1 2 Westminster Academy 246 Wettbewerbe Aktuell ı 2 Winden, Wilfried van 2 1 6 Witbrant West 268 WOW Kremlin Palace 122 WOW Topkapı Palace ı 22
y
Yalınay Çinici, Şebnem 194 Yalman, Can 137 Yamamoto, Tatsuya 230 Yapça, Cem ı 32 Yapı Denetimi 74 Yapı Kredi Koray GYO ı80. ı95. 349 Yapı Malzemesi ı 96 Yardımcı, Nejat 263 Yaşar, Hüseyin 92 Yatman, Aftan 250 Yavaş Şehirler 3 ı O Yavaşça, Alaeddin 362 Yavuz, Ali 92 Yaz, Turgay 230 Yazdanoğlu, Ruşen 85 Yazgan, Mehmet 270 Yazıcı, Esma 92 Yazıcı, Hayati I 87, 3 1 8 Yazıcı, Selen 202 Yeang, Ken 25ı Yeditepe Üniversitesi 203 Yeğenoğlu, Hüsnü 2 1 6 Yeldeğirmeni 104 Yeni Galata Köprüsü 242 Yenikapı Marmaray ve Arkeolajik Alanı 2 ı9. 323 Yeniköy 27 Yenisahra 1 04 Yenisu, Mehmet 92 Yeşil Belgrad Evleri ı 8 ı Yeşil inşaat ı45 Yeşil Vadi Konakları 230 Yeşilırmak, Asuman 60, 64 Yeşilyurt Alışveriş Merkezi 230 Yıldırım, Binali 49, 288, 3 1 7 Yıldız, Bekir 92 Yıldız, Gökhan 92 Yıldız, irfan 92 Yılmaz, Hasan 230 Yılmaz, Hüseyin 92 Yılmaz, Nilgün 92 Yılmaz, Ömer 230, 334 Yılmazer Salihoğlu, Nilgün 98 Yılmaz1ürk, Sami 64. 92 Yırtıcı, Hakkı I 32 Yurtkuran Tok, Selay 205 Yurtseven, Ali 92 Yurtsever, Cem 1 1 7 Yusufağaoğlu, Ahmet Raif 92 Yücel, Atilla 60, 64, 194 Yücel, Cem 203 Yücel, Çiğdem 205 Yüksel, Mehmet Ruhi 92 Yürekli, ipek 230
_z_
Zaera-Polo, Alejandro 230 Zaha Hadid Architects 246 Zenginbahçe Konutları 1 8 1 Zeren, Muzaffer 42 Zeyrek 30 Zeytinburnu ı 6. 194 Zeytinci, Cüneyt 92 Zincirlikuyu Karayolları Arazisi ı22. 125. 164. ı88. 25 1 Ziyneti Larçın, Feray 92 Zorlu Center 251 Zorlu Yapı Yatırım AŞ ı88 Zorlu, Ahmet Nazif 25 1 Zümrüt Apartmanı 24