Kendi Arkitera'm Kendin Yarat 2006
Kendi Ark襤tera'n覺 Kendin Yarat 2006
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Yayıncı: Arkitera Mimarlık Merkezi Baskı: Esen Ofset istanbul 2006 Arkitera Yayınları Tüm Hakları Sakldıdır.
2
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
LLAFARGE Bu kitabın
basımı için destek veren Lafarge Türkiye ye Teşekkür Ederiz. Arkitera Mimarlık Merkezi
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
3
İ ÇİNDEKiLER
9
Filiz Abaka Ne Olacak Bu Kapalıçarşı'nın Hali?
Haber:
17
29
34
Köşe Yazısı:
Olmak istedikleri
Köşe Yazısı:
Türk Evleri
Havva Alkan Bala Haber:
Genç Tasanmcıya
Köşe Yazısı:
Tasari amak/Uçmak
Söyleşi:
M imaride Yeni Kazanımlar
Burcu Balaban Köşe Yazısı:
Deneysel Tiyatro, Mekan ve M imarlık
Söyleşi:
M imari Tasarım Eğitimi Üzerine Bir Araştırma
Gaye Beter Yeni Köprü, Eski Zaman . . .
Haber: Köşe Yazısı:
Rapor
Söyleşi:
M i marlar Odası Adana Şubesi Genel Başkan Yardımcısı Erkan Karakaya i l e Söyleşi
49
52
Merve Bölükbaşı Haber:
Jalisco için "Uçan Kütüphane"
Haber:
"made i n sishane"
Altan Sinan Cebecigil Haber:
Kamusal ve Özel Mekan
Köşe Yazısı:
Proje Üzerine
Söyleşi:
agihan Gürkan ile Mekansal Bilgi Sistemleri ve Sahne Modellernesi Üzerine Bir Söyleşi
68
İ re m
Çağı I
Haber: Söyleşi:
Tipik Plan Şulan Kolatan ile "Project Muten" Üzerine Bir Söyleşi
74
Nilgün Ersoy Haber:
Viııi l-Mavi ya da Yeşil
Söyleşi:
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ile Söyleşi
4
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
82
Seda Eşkazan Köşe Yazısı:
Herşey Bir Geometriden i baretken . .
Söyleşi :
TMMOB Yönetim v e Yürütme Kurulu Üyesi Y.Müh.Mim.M. Sabri Orcan ile Söyleşi .. M i marlık, M i marlık Eğitimi ve istanbul Üzerine . . .
89
Efe Gönenç Haber:
Berl i n "Cumh uriyet Sarayı " Y ı k ılıyar
Köşe Yazısı :
Zeche Zollverein
Söyleşi :
Kentsel Dönüşüm ve Farklı Süreçler, M i mar N i lgün Kıvırc ı k ile Kentsel Dönüşüm, Katılım ve Deneyimler Üzerine Bir Söyleşi
ıoo
1 09
ı 05
Dilek Muzaffer Haber:
Frank Gehry'n in Eskizleri
Köşe Yazısı :
Çocuk M i nıalığı
Rana Öğüt Haber:
izmir'in Yeni Dış Hatlar Terminali
Söyleşi:
Yakup Hazan ile Söyleşi
Zeynep Onur Söyleşi:
1 26
Ziya Tanalı ile M i marlık Üzerine Söyleşi
Simla Sunay Özdemir Haber:
9/1 1 Gökdelen M i marisini Nasıl Etkiledi? ve Göklere Bakan Bir M üze: Gökdelen Müzesi
Söyleşi: 139
1 57
Boğaçhan Dündaralp ile N P 1 2 Evleri Üzerine Söyleşi
Sema Simav Köşe Yazısı :
Zaman Yok Beklerneye
Söyleşi:
Pop Müzik Üzerinden Tarih Yazılınalı
Yıldız Uçak Haber:
iınparator'un Sığınağı Artık Yasak Olmayacak
Söyleşi:
Akaretler, Vak ı flar ve Yeni Devlet Politikları Üzerine Bir Söyleşi
KENDi ARKiTERA'Nf KENDiN YARAT - 2006
5
6
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
Giriş Yayın çerçevesini daha geniş v e n itelikli hale dönüştürmeyi hedefleyen Arkitera.com'un 2006 yılı Mayıs ayında " Kendi Arkİtera'nı Kendin Yarat!" başlığıyla duyurduğu projeyle, yayıncılık anlayışının daha katılımcı bir boyuta taşınmasının istendiği, bu alanda uzmaniaşmak isteyen kişilerle tanışıp yeni bir çalışma ortamı yaratılmasının hedeflendiği ve çalışmalarını sergilemek isteyenlerin katkılarının beklendiği açıklanmıştı. Yarışmanın ilk duyurusunda, katılmak i steyenlerden biri çeviri olmak üzere en az i k i haber, kendi seçtikleri bir kişi ile yapılmış bir söyleşi, Arkİtera Forum'da açılacak bir konu başlığı ve şart olmamakla birl i kte bir köşe yazısı istenmiş ve gönderilen çalışmalar arasında seçilenleri n kitap halinde yayınlanacağı duyurusu yapılmıştı. Bu duyurunun ardından gelen yaklaşık 60 başvuru ve bu başvurulardan 16 kişi de belirlenen sürede çalışmalarını teslim ederek Arkitera.com'un yeni bağımsız editörleri oldular. Şu an elinizde tuttuğunuz kitap, çağrımıza kulak veren, F i l iz Abaka, Havva Alkan Bala, Burcu Balaban, Gaye Beler, Merve Bölükbaşı, Altan Sinan Cebecigil, irem Çağı!, N ilgün Ersoy, Seda Eşkazan, E fe Gönenç, Dilek M uzaffer, Zeynep Onur, Rana Öğüt, S i nıla Sunay Özdemir, Sema Simav, Y ı ld ı z Uçak'ın "Kendi Arkİtera'nı Kendin Yara!" yarışması için hazırladıkları çalışmalardan oluşuyor. Bu 1 6 kişinin kitap haricindeki güncel çalışmaları da Arkitera.com'da yayınlanmaya devam etmektedir. Yarışmanın fikir aşamasından gerçeğe dönüşmesindeki katkılarından dolayı sevgi l i Gül in Şenol'a, Lafarge Türkiye i letişim Müdürü N ihat Y ı l d ız'a ve yayınlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Emine Merdim Yılmaz Arkitera Mimarlık Merkezi Online Yayınlar Koordinatörü
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
7
8
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Filiz Abaka 1984 yılında Y ıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun oldu, aynı yıl sonunda Bursa Belediyesi'nde göreve başlayıp 2005 yılına kadar 20 yıl çalıştı. Bu süreçte çalıştığı birimler: 1984 Ekim-19871 Bursa Belediyesi Planlama Müdürlüğü, 1987-1989/ Bursa Belediyesi imar Müdürlüğü, 1989-1996/ Nilüfer Belediyesi imar Müdürlüğü Proie-Tetkik Bürosu, 1996-1998/ Bursa Büyükşehir Belediyesi imar Daire Başkanlığı Etüd-Proje Şb. Müdürlüğü 1998-2005 Ocak! Bursa Büyükşehir Belediyesi Fen işleri Daire Başkanlığı Yapı işleri Şube Müdürlüğü. Yapımında katkısı olmasındon hoşnutluk duyduğu yapılar: Şible Semt Donışma Merkezi (Mmori projesi), +
Alocohırko Kadın Aile Eğitim Merkezi (Mimari projesi), Fethiye Dörtçelik Huzurevi (Dekorasyon işleri), Heykel Personel Yemekhanesi (Todilot projesi ve dekorasyon işleri), Zabıta Binosın Çocuk Sanatevi (Todilat projesi ve dekorasyon işleri),
Ve yapmış olmaktan hoşnut olduğu işler: Nitelikli mimari projeleri tetkik işi, Tarihi yapıları tespit işi, Toplam kalite kopsamında iç denetçilik işi ... idi. Bugünlerde, bol bol zamanım oluneo yapacağım dediği, hayal ettiği şeyleri yapıyor, yani düşünmek fotoğraf çekmek, okumak, yazmak, yurtdışında ve yurtiçinde gezmek.
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
9
ER H AB_ L____
__,I N e O lacak Bu
_
Kapalıçarşı'nın Hali? Bursa'nın her seçilen yerel
Hanlar Bölgesi herkes için farklı
yönetimlerin i l k akıl larına gelen
manalar i fade eder..
işlerden biri Hanlar Bölgesi'ne
Bazıları için iş yeridir, yaşanır..
çekidüzen vermek olur, fakat şimdiye
Bazıları için yollannın üzeridir, gelip
kadar tüm yönetimlerin ucundan
geçi i ir, geçerken Koza Han'da, Pirinç
kıyısından değerek bıraktığı atalardan
Han'da bir bardak çayikahve içimidir. . .
kalan miras, içinde Ulucami gibi
Bazıları i ç i n ranı yeridir, dükkaniarın
kentin simgesi camilerin, Koza Han
fiyatı en az 1
gibi hanların olduğu, pek kimselerin
bir milyon YTL) olduğundan alınıp
bilmediği Tuz Han gibi hanların da
satıl ı r. . . Kar edi lir,
.
000 000 YTL ( yazı ile, .
olduğu, tarihin bugünün içinde
Bazıları için ise yani mi marlar, kent
kaybolduğu kent merkezi ! Hanlar
plancıları, sanat tarihçileri için mesleki
Bölgesi .
ilgi alanıdır, hep muhteşem bir tasarım yapacaklarını hayal ederler. .. ve de
Bu günlerde d e bir i lçe Belediye
malı götüreceklerdir,
Başkanı'nın Uzunçarşı'nın üzerin i çelik
Fakat en önemlisi, hala tüm kentin
konstrüksiyonla örtmeye çalıştığı.
t icaretinin can damarı, hayat
Büyükşehir Belediye Başkanının Koza
bölgesidir.
Han'ın Taç Kapısı'nın karşısına yapılan binaya izin veriyor mu, vermiyor mu
Belediye ve esnaf ve halk arasında bir
belirsiz olduğu, başkanlar arasında
türlü uyum sağlanamadığından;
ping-pong topu haline gelmiş
işyerleri Kapalıçarşı'da, Altçarşıda,
kıymetl i miz.
Uzunçarşı'da, c ivar han larda olanlar
" ... Planı var mı?" Derseniz. Varmı ş !
kazançtır elbette. Fakat bu d likkan
Daha kimse göremedi daha!
sahipleri, müşterilerini adeta alışveriş
Başkanlardan biri bir gün aklına
merkezlerine kaçırımaktadırlar. Hep
için amaç daha çok müşteri daha çok
gelen bir fikri, bir başkası yurtdışı
birl i kte hareket etmek, görüntü
gezilerinde gördüğü bir oluşumu pek
yenilernek için hep belediyeden
beğenebil i r. Ve misal, diyebilir k i ;
yardım beklenir fakat o yardım hiç
"Bu Koza Han'ın çevresinde Geyve
gelmez. Gelse de işe yaramaz.
Haııı'nın önünde turist otobüsleri için
( Bakınız: Uzunçarşı üzerine çatı
bir otopark alanı yapalım," diyebilir.
niyetine yapılan lar)
Çünkü, "yapılamaz" diyecek bir genel planı yoktur. Herkes bir öneri
Gelip geçilen yol olarak kullananlar
yapabilir, bir gün tüm Hanlar
içinse artık geçilmez bir yol olarak
Bölgesi'nin üzerin i n uzay kafesi ile
görülmekte, bitmeyen onarım lar, bir
örtme fikri de gelebilir. . . .
tarafın kazısı bitmeden diğer tarafın
B i l inmez!
kazısını başlatan kurumlar arası uyumsuzluk, Han içlerindeki
FiLiZ ABAKA 10
KENDi ARKiTERJ<N/ KENDiN YARAT - 2006
kafeteryalarda tıkış tıkışlık, kaldırımsız
merkezlerinin bileşiminin yaratılması,
sokaklar, yayalara yol vermeyen
kent merkezlerini besleyen sanat
dükkan malzemeleri, eşarp ve
merkezleri, kütüphaneler, yayaların
kuyumcu çarşısına dönüşen çarşıdaki
rahatını sağlayan yürüme aksları
kalabalık bunaltır açıkças ı !
sağlayan planlar için akıllıca yatırım yapanlar, yaptıranlar parayı
Rantiyeler Çekirge- İntamlar'dan ders
kazanacaklar.
almamıştır, yanlış yatırımlar bir günde değerini yitiriverir. Bunca para
Ticaret, doğa kurallarına tabidir.
kazanılan yere yatırım yapılmaz,
Akılsızları harcar... Bugün kazandığını
yapılsa da yanlış yatırımlar yapılır, ya
sananlar, ne kadar zararda olduklarını
han duvarları göçertilir, ya Taç
anladıklarında vakit kendileri çok geç
Kapı'nın karşısına kule yapılır. Halbuki
olacaktır.
kaç kere yanmış kül olmuş Kapalıçarşının yangına karşı bir
Bursa kent merkezi tahammül
tertibatı, yangın muslukları bile yoktur.
sınırlarının sonuna gelmiş, çevresinde
Soğutucuların her dükkanın kapısında
kendisini besleyen birkaç tane sanat
ayrı ayrı olması, merkezi bir
galerisi, bir tanecik işlevsel
soğutma/ısıtma sistemi kuramamanın
kütüphanesi ve alabildiğine, birbirinin
sonucudur. Kablolar her taraftan
aynı ürünlerin satıldığı dükkanlarıyla
sarkar, korkudan kafanızı kaldırıp
bir gün kendi içine göçecek.
bakamazsınız! Vakit çok geç olmadan eldeki var olan Belediye Başkanları ve esnaf ne yazık
malzeme ile en iyi ürünü çıkarabilecek
ki kendi çıkarları doğrultusunda
mimarları, m imarlık öğrencilerini bir
olduğu halde, tasarıının yarattığı farkın
bütünlük içinde parsellerin tek tek
farkında değildirler. Piccinato'ya
tasarımını yapabilecek bir oluşumu
yaptırılan planları rafa kaldıran
harekete geçirip, var olanlara ivme
öncüileri gibi her istedikleri yere
sağlanmalı.
bi lhassa kendi parsellerine en çok imar hakkını i sterler. . . Tasarım da neymiş? Tahayyül edebilmek, projede muhteşem görünebilen tasarımın imal edildiğinde oluşacak garabetini yapılınadan görebilmek yetisine sahip olmayanların yaptıkları yanlış harcamaların sonucunda kamu zararlarını ödeyen halk ise sessiz kalır... Her konuda olduğu gibi! Kapalıçarşı farkında mıdır b i l inmez ama rakipleri çoğalmaktadır; Zafer Plaza . . . AS Merkez . . . Carrefour. . . eski ile yeni olanın, hanlar ile alışveriş
FiLiZ ABAKA KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
11
Ö Ş E _YAZ _ısı_ ---'1 '--K_._
Olmak İstedikleri "Ahh! Nasıl yorgunum bir bilsen,"
Türk evi .. . 1 9.yy yapımı, yanında
diyen bir kadın sesi ... Sesin geldiği
sonradan yapılan apartmanlar evin 3m
yeri tam olarak anlayamadım, sokakta
gerisinde kaldığından cüssesiyle yolda
benden başka hiç kimse de yok. Acaba
bir kavis oluşturan, şakülden kayan ev.
dedim bir evde yardıma ihtiyacı olan biri mi var? Yoksa ani bir kişilik
"Haklısın, dışardan belli olmuyor,
yarılması mı? Prof. Nash sendromu,
duvarianın sağlam görünüyor, fakat
Allah muhafaza ! Yaşadığım yerde
içerde döşemelerim i n ahşapları o kadar
bazen sokaklarda hiç kimse olmaz,
çürüdüler ki, yer yer göçmeler bile var.
çocukluğumdan beri, bu anlarda
Kendimi ayakta tutmakta gün geçtikçe
kendimi hep bir fi lm kahramanı gibi
zorlanıyorum artık."
hayal ederim, dünyanın zor Bana bunları niye anlatıyorsunuz?
zamanlarıdır. .. Sokaklar ıssız ve bir yere yardım götürüyorumdur. Neyse.
dedim. "Sen mimar değil misin?" dedi.
Sesin geldiği tarafa baktığımda solgun
Sustum, "Evet, mimardım, fakat
kızıl boyalı sıvası yer yer dökülmüş
mimarlığı hobi düzeyine inmiş
haşmetli bir yapının yanıpiri duran
mimar ! " demedim elbette. "Benden
kapısının inilti sesinin geldiği yer
isted iğiniz nedir?" diyebildi m sadece.
olduğunu anladım. "Bak!" dedi. "Hal ime bir bak, terk edildim. Dünyaya geldiğimde bu evi
Aman tanrım ! Ev m i konuşuyor!
yaptıranların mutluluğunu " Evet," dedi ses, "benim ben, sana
unutamıyorum. Dileğim o mutluluğu
seslendim, çok yorgunuın, geçen gün
tekrar yaşabii rnek. Bunun için
bahçemin duvarı yorgunluktan yola
yapılması gerekenler aslında o kadar
park eden araçların üzerine yıkılı verdi,
olabilir şeyler k i ; misal, teme l i mi,
bir gün ben de kendimi tutamayacağım
bodrum katımı taş yığına yapınışiardı
ve bahçemin üstüne yıkılıvereceğim."
vaktiyle, o yüzden bir işlem yapılması gerekmiyor. Duvarları mın, biraz
Gayri ihtiyari; Aaa! Yok canım, daha
onların güçlendirilmesi gerekiyor.
çok genç görünüyorsunuz dedim..
Kabul ediyorum, eğri idiler biraz.
ve
anında bir kahkaha attı ev ... "Hadi
Döşemelerimde oluşan çürümeler için
oradan, yalancı," dedi, "Geçen gün
yapı malzemeleri satılan yerlerde yeni
fotoğrafımı çekerken, zavallıcık ayakta
ahşap modüller varmış, onlarla
zor duruyor diye düşünen sen değil
onarılabilir. Pencerelerim i n
miydin?"
güzelliğinin sende farkındasın, ç i ft camlar modaynı ı ş şimdilerde, benim
Gerçekten bu ev geçen gün eski
pencerelerİnı kendiliğinden ç i ft camdır.
konutları belgelemek için
Çatı ise epey ernekle yapılmıştı,
fotoğrafların ı çektiğim evlerden, iınar
kiremitlerimin ve oluklan m ın
çizgisinin çok dışına taşmış, 4 katlı,
yenilenmesi gereken kısımlarını
köşe parselde, pencereleri 90/ 1 80 tipik
yen iledikten sonra yağınurda bir gram
12
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
FiLiZ ABAKA
su sızdırmam. inan! Fakat bunların
hızlandı, herkes dışarıda yiyor.
hepsi birer ayrıntı, asıl beni yaptıran
Bahçeleri olanlar bile sabah erkenden
aile kadar seven bir aile bulunsa, bu
ç ıkarken, çocuklar yu vaya, anne baba
onarımları yaptırıverirler. O kadar çok
işe giderken ev yalnızlaşıyor.
eleştirildim k i ; yok ahşap temizliği m zormuş, ısınmak problemmiş, mutfak
Kim bilir belki bu evcağızın feryadını
ve banyolarını modem değilmiş,
duyup, yakın çevresinde bu tarz bir
merdivenlerim yoruyormuş ... afra
eve ihtiyaç duyan birine haber veren
tafra! Anne ve baba ölünce beni terk
çıkabil ir. Acaba bunu 1 O kişiye
edip yanda ki aparımana taşınan o
forward'lanıazsanız çarpılacaksınız mı
çocuklara diyeceğim şudur: sizler
yazsam . . . vs. diye düşünürken. O Ne?
bahçemde ki meyve ağaçlarından beslenerek büyüdünüz, kendi
Uyandını!
çocuklarınız ise o dairelerin içinde bahçeden korkutarak, böcek var, kedi var, diyerek büyüttünüz. Bahçemin yarısını müteahhite verip yaptırdığınız apartmanda şimdi eski günlerin güzelliğinden, şimdinin betonlaşmasından dert yanıyormuşsunuz. A benim yarım akıllılarım, siz değil miydiniz müteahhitlerin peşinden koşan, arsasını kat karş ılığı vermek için komşularla yarışa giren. mrmmrmnnrm. . . " Kendi kendine konuşur gibi konuşmaya, benim de ilgim de azalmaya başlamıştım. İçimden, ben ne yapab i lirim ki diye düşünürken . . İyi günler dileyip uzaklaşmaya başladım, birden ağlamaklı bir sesle bağırmaya başladı; "Bana bir aile bul ! Çok çocuklu olsunlar, bahçemde, merdiven lerde çocuk koşmaları, gülüşleri, kuşların sesine eşli k eden mırıltılı akşam üstü sohbetleri, akşam yemeklerinde tv izlentisini değil, aile sohbetleri istiyorum" ses benden hızla uzaklaşmaya başladı ... Nasıl anlatabilirim k i ona, yapılar ailenin gereksinimlerine göre oluşur. Artık hayat tarzları değişti, hayat
FiLiZ ABAKA KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
13
KÖŞE YAZISI
" Türk Evleri" Bu yazı ile Bursa tarihi i l e i lgili
ç ıkıyoruz. H ayatta veya sofadayız.
okumalarda Engin Yenal'ın "Bir
Yerler geniş kalaslarla kaplı. Bunlar
Masaldı Bursa" kitabının 1 9 1 .
sabunlana sabunlana kemik gibi beyaz
sayfasında karşılaşıım ... Sedad Hakkı
olmuş. Karşımızda manzara veya h i ç
Eldem'in. 1 944 yılı i lkbaharında, savaş
olmazsa ağaç l ı k, zira evler daima
koşulları nedeniyle kısa süre! i
birbirini kapatmayacak şekilde
yedeksubaylık görevi için Bursa'ya
tertiplenıniştir. Sofanın ucunda veya
gönderildiğİndeki izlenimleridir.
önünde seki! ik. Burada beyaz m inderler seri l i ; oturmağa davet
Okuyalı m ;
ediyor. Sofanın bir tarafında boylu boyunca odalar dizilm iştir. Bunlar
. . . Bursa'ya ait seksen yıllık fotoğraflar
pencereleriyle, kapılarıyla sofaya
mevcuttur. Şehrin karakteri daha hiç
bağlıdır. İnsan kendini herhangi bir
bozulmamış, zevksiz asrımız o
vapurun güvertesinde sanıyor. Kabul
şaheseri kemirememiştir. Dağın
odasına giriyoruz. Bizde odaların bir
eteğine yaslanmış şehir alabildiğine
köşesinden içeriye giril ir. Odanın
uzanmış. B i r tarafta Yıldırım, öbür
duvarlarını yırtmaıııak, havasını
uçta Çekirge. Ev ler hep i k i katlı. Daha
bozmamak için.
doğrusu yükseltilmiş bir kattan ibaret. Damlar renkleri yeşile ve koyu mora
Türk odaların ı n rahatlık, güzel l i k ve
kaçan kiremitlerle örtülü. Duvarlar hep
ferahlığını anlatmak kabil midir? O
koyu renkte. Evlerin utkl hatları
kendine göre ölçüsü, alçak kapısı, hep
arasında yeşi llik, ufak yemiş ağaç ları.
zemine bağl ı l ığı, geniş m inderleri,
Muazzam çınariada ancak kubbeler
duvarlarını i kiye bölen raflar ve
rekabet edebiliyor. Bu yayıl mış ve
n ihayet dekorun zirvesine teşkil eden
seri lmiş şehrin her noktasından sivri
tavan. Pencereler kabil olduğu kadar
selvi ve m inare motifleri fışkırıyor.
çoktur ve her tarafa bakanları tercih
Siyaha ve beyaza yakın renklerde.
edilir. İdeal şekil, kapı ve yüklük duvarlarından maada geriye kalan üç
Sakin ve sessiz sokaklar, yüksek
duvarında pencereli olmasıdır.
duvarlada çevrili. Bunların arasında
Pencereler insan boyuna kadar açı l ır,
bahçelerin taşkın yeşilliği, arada bir ev
şeffaf, üst kısımları sabit ve renkli
cumbaları ve geniş saçaklar. Araları
cam! ıdır. Bu suretle duvar yırtılmamış,
yosun tutmuş veya ot bitmiş kaldırımlı
odanın ınahremiyeti bozulmamıştır...
*
yolun üzerinde geniş bir kapı. Kapının tahtaları havanın tesiri ile gümüş gibi
Yani 62 yıl önce Sedad Hakkı
olmuş, kadife gibi tatlı. içeriye
Eldem'in gördüğü, tanımladığı Bursa
giriyoruz. Taşlık. Üzerinde ev. Ev
böyleyın iş. Sanki bir başka ülke veya
direkler üzerinde oturtulmuş, bahçe
bir masal diyarı gibi değil mi? . . .
evin altına kadar sokulmuş. Akarsu
Yazarlarla okurlar arasındaki o büyülü
fısıltısı. Ya fıskiye veya çeşme, bunlar
arkadaşlığa, zamandan ve zeminden
hiçbir evde eksik olmaz. Üst kata
ayrı ahpablığa güvenerek aynı izleği
14
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
FiLiZ ABAKA
bugüne uyarlamaya ve bugünkü
manav gibi işyerleriyle çevrili.
Bursa'yı Sedat Hakkı Eldem'in
Sokakların perspektivinde bahçelerin
cümlelerini, izleğini taklit ederek
taşkın yeşil l iğini, ev cumbaların ı ve
anlatmaya kalkıştım.
geniş saçakların ı görmek mümkün değil, gayri nizarnİ yapılaşan, girintili
Bugün, yani 2006 yılının Haziran ayında;
çıkıntılı, kimi 2 katlı, kimi 4 katlı, kimi
1 O katlı apartmanlar yanyana ... bazen ise yıkılan eski evlerin arsaları ot
Bursa'nın artık 1 42 yıllık fotoğrafları
bürüınüş halde çocukların oyun alanı
var ve şehrin karakteri tamamen
veya otopark olarak değerlendiri l i yor.
bozulmuş durumda, zevksiz asrımız o
Kaldırımların aralarının yosun
şaheserden eser bırakmadı. Dağın
tutmasına belediyeler müsaade
eteğine yaslanmış şehrin, dağın
etmiyorlar, Işıklar Tuğla ile olan
tepesine kadar çıkmasına çok az kaldı.
anlaşma gereği tüm Bursa'nı n
Bir tarafta Gürsu, öbür uçta Görükle.
kaldırımlarını mutlaka kırmızı Işıklar
Evler/apartmanlar hep beş-altı katlı
Tuğla kaplamaya yemin ettiler. Tahta
hatta kaçak katlarla yedi-sekiz-dokuz
kapısı olan evleri görmek mümkün
on katlı olanlar bile var. Çatı
değil. Hiçbir zerafeti olmayan teneke
renklerinden bahsedemiyoruz çünkü
gibi metaller kullanı larak yapılanları
evlerin/apartmanların çatıları yok. Her
da, amerikan kapılar da, ferforje
seçim dönemi bir kat arttırma
kapılar da görülebiliyor. . . Bursa
olasılığını göz önüne alan vatandaşlar
kapıları n ı n bir karakteristiği yok artık.
çatı yapmak zahmetine girmiyorlar. Duvarların da renkleri alacalı bulacalı,
Evlerin içine daha doğrusu
bazıları örüldüğü gibi bırakarak doğal
apartınanlara girildiğinde yoğun bir
tuğla renkleri tercih ediyor, bazıları
küf kokusu duyu luyor, sakinierin o
"american siding" kaplatıyor, bazıları
gün ne pişirdiğini de anlamak
ise duvarlarını varolduğu bile
mümkün. Bahçeler çok ender
bil inmeyen renklere boyayarak bizi
görülüyor, o da apartman ın zemin
hayretlere düşürüyor.
katında oturan kişinin doğa sevgisi var
Evlerin/apartmanların u tki hatları
ise! Veya tek tük evini aparımana
Bursa genelinde tamamen çok katlı
kurban etmemişlerin bahçeleri.
yapıların girintili çıkınıılı hatlarına
Aparıman girişlerinde fıskıye ve
sahip. Muazzam ç ınariada rekabet
çeşmelerin yeri bile yok, yer kaybı
eden Fomara'da ki M . i . A bölgesinde
olarak düşünüldüğü için. insanları
gökdelenler oluştu, şehrin her
girişte gereklilikleri nedeniyle
noktasından beton yapı moti tl eri
doğalgaz, kablo tv, elektrik, su, telefon
fışkırıyor. Rengarenge yakın renklerde.
sayaçları, posta kutuları karşılıyor.
Ulucami bile gölgede kaldı.
Faturalar çok mühim!
Sokaklar artık araçların, insanların
Ev tanıını aparıman dairesine dönüştü,
gürültüsüyle, apartmanların alt katları
misal; "ev aldık" denilmiyor, "daire
dükkan olması şartmış gibi, her
aldık" deniliyor. Çoğunluk aileler
apartmanı n zemin katının bakkal,
dairelerde yaşıyor. Evlerde değil. Bu
FiLiZ ABAKA KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
15
konuda kavram kargaşası var. Eski evi
M i marlar da kaçak i nşaatların altında
hatırlatan evlere, rezidans, v i l la,
ezildiler... O kadar kısa sürede o kadar
tripleks ev, apartınanların yatay
çok eviaparıman yapıldı ki m i marların
olanlarına da site deniliyor. Fakat
sayısı hepsiyle ilgi lenmeye yetmedi . . .
bunlar kent dışı sayılabilir, çünkü
Kimsenin mimari kaygısı da olmadı.
genell i kle ormanlar, tarım alanları içinde, asırlık ağaçları, zeytinlikleri
62 yıl sonra 2068 y ı lında Bursa nasıl
yok edip felan yapıl ıyor..
olacak acaba?
Apartmanlardaki daireye/eve giriş,
Belki bir sihirli değnek mi marları
antreden oluyor. 2x2 m''! i k bir alan,
"çılgın m imarlara" dönüştürür,
hayat veya sofa kavram olarak bile
m imarlar da bu kabus yaptiaşmayı
yok ... kabul odasının yerine de salon
insana yakışır bir şekle dönüştürür
var! Sekilik de yok, koltuklar var. Her
mü?
ailenin salonunda bir oturma takımı ve yemek takımı oluyor... Bu eşyalarla
Siz ne dersiniz?
yapı birbirine boyutları açısından bir türlü uyum sağlayamadığından evler
'Engin Yenal'ın "Bir Masaldı Bursa"
mobilya mağazası gibi, m imarlarla,
kitabının ı 91. sayfası..
mobilya yapımcı ları arasında iletişimsizlik var. Evler, mobi lyalara küçük geliyor, insanlara kıpırdayacak alan kalmıyor. Salona giriş kapısı konusunda mimarların 1 müteahhitlerin
1 evsahibinin bir kaygısı yok, hangi yön olursa olsun, duruma göre kapıyı açıyorlar, Pencereler konusunda da pek düşünülmüyor. Zaten, genelde bir cephe oluyor. . . Pencereler de mecburen o cephede oluyor. Karşımızda manzara mutlaka diğer bir apartmanın sağır cephesi, veya cephesi, elektrik !elleri, telefon !elleri, sokak lambaları vs. oluyor. Ev sahibi olacaklar da pek müşkülpesent değil ler, başlarını sokacak bi "daire" onlara yetiyor. H iç kimsenin kuş sesleri, su sesleri gibi bir beklentisi, isteği yok.
FiLiZ ABAKA 16
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Havva Alkan Bala 1995 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü'nü, 1998'de "Konut Yakın Çevresinde imar Mevzuatının Dış Mekan Oluşumuna Etkileri" isimli Y üksek Lisans tez çalışmasını bitirdi. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Mimarlık Anabilim Dalında başladığı "Konut Alanlarında Kentsel Arayüzlerin Düzenlenmesine Y önelik Analitik Bir Çerçeve" isimli doktora tezini 2003'te Selçuk Üniversitesi'nde tamamladı. Ulusal ve uluslararası platformlarda mimarlık alanında bilimsel makaleleri olan Havva Alkan Bala, iyi derecede ingilizce bilmekte, fotoğraf ve sinema sanatları ile ilgilenmekte olup evli ve iki çocuk annesidir. Halen Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde Bina Anabilim Dalı'nda Yardımcı Doçent unvanı ile çalışmalarını yürütmektedir.
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT
-
2006
17
H A B E R___,I
_ _ _ L___
Genç Tasarım cıya Okul yıl larınızda "kendi yolunuzu"
hiçbir fayda sağlamayacak ve
bulmaya çalışacaksınız ve bu buluş
güvenebileceğin i z tek kılavuzumız
çabanız, okulun yalnızca nasıl
kendi sezgileriniz olacaktır.
öğreneceğinizi ve sanatın bilinmeyen egemenlik sınırında tek bir bilgi kanalı
Ne kadar vahşi olsalar da kendi
ile değil farklı vizyonlarla ufkunuzu
fikirlerinizden ve ne kadar rahatsız
açarak nasıl çalışacağınızı öğreten yer
edici olsalar da başkalarının
olduğunu keşfeniğinıizde unıutsuzca
düşüncelerinden korkmayın. Korku
sona erecektir. Çünkü sanata
tahammülsüzlüğü doğuran en büyük
ulaşmanın sonsuz farklı yolu olduğu
güçtür ve gerçek sabırlı insanlar
doğrudur ve hepsi özgünse geçerlidir.
korkmaz ve sanatçı kesinlikle sabırlı olmalıdır.
Hoşgörüsüzlükle geçen yıllardan sonra, bir gün kendinizi kurak bir
Bunun doğal bir sonu olarak tehlikeli
çölde ağzınızda buruk bir tatla birlikte
yaşayııı. Dağcılar tırmanış esnasında
en sevgili tabularınızia terk edi l m i ş
pek çok defa yaşamlarını tehlikeye
bulacaksınız. Çünkü şu bir gerçektir
atarlar ve zirveye ulaşmak onların
ki; bir sanatçı her şeye inanmadığı
ödülüdür. Pek çok s igortaya karşı
zaman hiçbir şeye inanmıyordur.
uyanık olun. Gözlerinizi reklamiara ve
Bugün inandıklarınız için ölmeye hazır
dergilere kapayın. Asla unutmayın ki
olun, fakat önyargılarınızı ateşe atmayı
sizin çalışmaların ız dergide yer alabi lir
deneyecek kadar cesur olun.
fakat dergiler asla sizin çalışmaları nızı
inandıklarınızı acımasızca eledikten
yapamaz ve sizin kendinize inancınıza
sonra elinizde kalanları koruyun. Kısa
zarar verebilir.
bir süre sonra diğerlerinden daha iyi olan b i r sanat çalışmasından söz
Ticari, sosyal, politik ve dini her türlü
etmenin boşluğunu keşfedeceksiniz.
beyin yıkamadan kurtulun. Kendinizi
Eğer samimi ise en alçakgönüllü
sürünün bir parçası yapan fakat yanı
çalışmaların sonsuz büyüklüğe sahip
başınızdaki hayvan çiftliğinde yaşayan
olduğunu fark edeceksiniz.
güzel kuzu sürüsünü görmemeniz için gözlerinizi bağlayan " . . izm" lerdeki
E n sonunda her şey bitip istediklerine
gururun tasması ile imlenmenize izin
sahip olduğunda kendinizi yalnız, en
vermeyin. Bir sanatçı olarak her şeye
sevdiği hastasının ölüm döşeğinde
inanmalısınız, özellikle de imkansız
bekleyen bir doktor gibi korkulu ve
olanlara. Asla unutmayın ki, bugün
kendi kararlarının tek yargıcı olarak
imkansız gibi görünen problemlere
bulacaksınız. O zaman size kimse
sezgiyle anlaşılan öngörünüzle
hayatın yeniden akması için ne
çözümler bulacaksınız, fakat bunlar
yapabileceğinizi anlatnıayacak.
gelecek nesil için sıradan olacaktır.
Yaptıklarınızın doğru veya yanlış olduğunu kimse söylemeyecek.
Sizin için anlamı derece, pozisyon,
Geçmiş deneyinıleriniz ve bi lginiz
para veya onur bile olsa asla başarı
18
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
HAWA ALKAN BALA
için çalışmayın. Doğanın akış süreci n i tersine çeviremezsiniz çünkü hiçbir bahar meyvesi güzlin çiçek üreteınez, tohum olgunlaşmadan, tamamıyla büyümeden, hasat gözünde canlandıraınazsınız. Sıcak bir ev ortaını daha hızlı üretim yaptırabilir fakat hiçbiri toprağın ürettiği gerçek (otantik) üretimle mücadele edemez. Eğer siz üreti min doğruluğundan endişeli iseniz, bu davran ış biçiminiz sizi "hayır" cevabını "evet" cevabından daha çok vermeye zorlayacaktır. Sonrasında "evet" leriniz samimiyetle uyuşmaz hale gelebi l i r. En kötü yalan başarı için bir mazeret gibi kendi kendinize söylediğin i z yalandır. Tabularınızı arada bir yakın ve her şeye yeniden başlayın. Sanat arkanızda melek kanatları olana kadar büyüyen ve sizi gülerek mis kokulu bir cennete tatlı keman sesleri ve harplarla taşıyan bir süreç değildir. Kanatların sizi yerden yukarıya kaldırınaya başladığı zaman, bazı şeytanlar onların yeterli kısalığını bi i erek kırpacak ve siz düşüp zarar göreceksiniz. Ancak bu birbirini takip eden uçuş ve düşüşler sanatı yaşatacak ve bir sanatçı olarak itibar kazanacaksınız. Sıklıkla bugünkü inançlarınızı dünkü aşklarınızla çelişki içinde bulacaksınız. Kişil iğiniz asla değişınediği halde dünyaya bakış açın ız değişecektir. Kaynak: Form ond Function and Design Paul Jacques Grille Dover Publicotion New York 1975
HAWA ALKAN BALA KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
19
E_ c___K� öş .__ ı_ ı YAZs
1 Tasariamak/U çma k
----'
Tasarım sonunda yere konmayı
Sabahın erken saatleri . . Kıyıdan bir
başarabi ldiğimiz ve/veya
mil açıkta bir balıkçı teknesi . . . Denize
başaramad ığımız bir uçuş deneyimi
yem için dökülen balık artıklarının
olarak yorumlanabil ir. i lk i ve taklit
kokusu bir anda yayıl ıyor havaya ve
olmayanı estetik ve teknik ölçütlerle
kahvallı sürüsü çağrıyı al ıyor. Bin
yaratma zorludur. Bu zorluğa karşı
martı lık kalabalık, yiyecek parçaları
koyma yürek l iliğinde olanların her şart
için kapışıp kavga etmeye geliyor.
altında ödüllendirildiklerini düşünmek
Ama uzakların yalnızlığında, tekneden
fazla iyinıserli ktir. Tasarını alanında
ve kıyıdan ötelerde, Martı Jonathan
Türkiye şartlarında ucuza i ş yapan,
Livingston tek başına uçuş denemeleri
bağlantı ve ilişkileri iyi kuran, yasal
yapıyor. Otuz metre yükseklikte,
düzeniemelerin bağlayıcılıklarını
parmak araları perdeli ayaklarını
aşabilen, yapıtlarından ödün vermeyi
indi riyor, gagasını kaldırıyor,
"çağın gereği" kabul edenler
kanatlarının acı veren eği m l i
ortamlarda kendisine yer
gerginliğini koruyabilmek için
bulabilmektedir. Diğerlerinin
kasılıyor. Tüm dikkatini toplayıp
yaşadıkları Richard Bach'ın yazdığı
kısıyor gözlerini, soluğunu tutuyor,
Martı Jonattan Livingston'un
zorluyor . . . bir . . tek . . . santim . . .
mücadelesi ile örtüşmektedir .
biraz . . daha . . eğim . . . sonra, tüyleri
Richard Bach ve Martı Jonathan
Bilirsiniz, martılar asla bocalamaz,
Livingston
sendelemezler asla. Havada bocalamak
karınakarışı k, bocalıyor ve düşüyor.
Richard Bach bir yazardır ama aynı
utançtır onlar için, onursuzluktur. Ama
zamanda bir pilottur. Bach'ın yazarlığı
utanmadan kanatlarını yeniden geren -
"uçuş aşkından" beslennıektedir.
yavaşlayan, yavaşlayan ve bir kez daha
Amerikan Hava Kuvvetlerinde pilot
bocalayan - Martı Jonathan
olarak görev yapmış olan Bach uçuş
Livingston sıradan bir kuş değildir.
hakkında teknik bilgi ve becerilere
Martıların çoğu için uçnıak değildir
sahiptir. Henüz çocukken uçak
önemli olan, boğazdır. Bu martı ise
fotoğrafları çekmeye başlamı ş ancak
yemeyi değil, uçmayı önenısiyordu.
uçaklarla, fotoğrafçılığı hiç fark
(Bach 1990 s.9-IO).
etmemiştir. Richard Bach uçnıanın kendisine bağlanmış ve her insanın
Martılar için doğa kanunu olarak
içinde az veya çok yaşayan uçmak,
kabullenilmiş, tüm genellemeleri,
özgürleşmek ve sonsuzluk özlemini de
sınırları ve uçuş i l kelerini hiçe sayarak
fark etmiştir. Bu farkındalık Martı
"uçnıak için uçan, bir martı risk
Jonathan Livingston'yi yaratmıştır.
almaktadır. Denemek, ilk ve tek olmak
Jonathan Livingstone bir ınartıdır. Bu
mücadele gerektirmektedir. Yiyecek
martıyı öyküleştiren ve onu sıradan
bulmak gibi fonksiyonel bir amaç için
martılardan ayırt eden onun uçmayı
"uçnıak için uçmak" ne denli güvenli,
yorumlaması ve algıl aması ile ilgil idir.
bilindik ve kabul görmüş ise uçnıak o
20
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
HAWA ALKAN BALA
denli riskli, gizemli ve yadırganınıştır.
denedi. Onunda da, saatte yetmiş
Zihinsel okuınaların başlangıcı olan
m i l l i k hıza ulaşıyor, sonra
tasarım sürecinde deneyiınlenenler
karnıakarışık bir tüy yumağı halinde,
uçuş fenoıneni i le benzerl ikler
şiddetle suya çakılı veriyordu . . . (Bach
göstermektedir. Olguları düzenleyen
/990 s. /6).
zihinsel planlama olarak tasarım, sonuç ürün üzerinden okunduğunda
Martı Jonathan Livingstone kendi
yiyecek bulmak için uçuş veya uçnıak
bildiği, ona öğretilen ve yaşadığı
için uçuş yaklaşımlarından birisine
grubun uyguladığı uçuş tekniğini
yakın durmaktadır. " H avada ne yapıp
yetersiz bulup havada daha iyisini
ne yapamayacağı nı bilmek" için kanat
yapabileceği yenilikler peşinde emek
ç ı rpnıak özgürlüğe kavuşnıaktır.
verirken oldukça zarar görmüştür. i Iki
Orij inal tasarım için gerekli olan i l k ve
ve denemnemişi denemek onun
gerek şart da budur. Özgürlük zihni
defalarca canının yanmasına, hatta
telikleyen ve yaratıcılığı arttıran bir
hayatını tehlikeye atmasına neden
unsurdur. Özgür düşünce özgün
olmuştur. Ama o yılnıanıış denemeye
tasarımların ön koşuludur. Martı
ve kend ini geliştirnıeğe devanı
Jonathan'ı diğer martılardan ayıran tek
etmiştir. Tasarım da benzer bir sancılı
başına, açık denizlerde, aç bir şekilde
dönemi içermektedir. ilki ve orij inal i
uçınayı öğrenmeğe çalışırken sın ırları
aramak tasarınıemın konuya emek ve
aşarak özgür olmasıdır.
zaman harcamasını gerektirmektedir. Bu gerekl i l i k tasarı memın yaşama
"Uçmak İçin Uçmak"
ve
"Özgün
Tasarım" . Martı Jonathan yine tek başına, açık
biçimi haline gelmezse ürettikleri bil inenierin basmakalıp şekilde tekrarlanması anlamına gelmektedir.
denizlerde, aç, mutlu, öğrennıede, hız
Farklı fonksiyon, biçim, geometri ve
konusunda uğraşıyordu ve yaşayan en
renkler eğer ürettiklerine yeni bir ruh
hızlı martıdan daha çok şey bil iyordu.
kazandıranıazsa, orij inal olma iddiası
Üç yüz metre yükseklikten
i le tekrar tekrar üzerinde çalışılınazsa
olabildiğince hızlı çarparak, dalgalara
bir öncekilerin bir reenkarnasyonu
doğru dimdik bir dalışa geçti ve
olmanın ötesine geçemeınekted ir.
martıların neden böyle dalışlar
Özgürlüğün, orij inalitelin, ilkliğin
yapmadığını öğrenmiş oldu. Yalnızca
peşindeki Jonathan Livingstone uzun
altı saniye içinde hızı yetiş nıile
uğraşların sonunda istediği sonucu
çıkmıştı, bu h ı zda kanatlarını
elde edemeyince bazen hayal
denetleyeıniyordu bir türlü. Her
kırıklığına uğraınaktadır. Vazgeçmenin
seferinde böyle oluyordu. Tüm
eşiğine gelmektedir. Ancak fark eder ki
dikkatine karşın, gücünün yeteneğin i n
havada " martılar yapamaz" denilen i
s o n zerresine kullanmasına karşın,
yapabil mektedir. Kendini ve etrafını
yüksek hızda denetimi yitiriyordu.
saran kodları yeniden çözmesinin
Tırınan üçyüz ınetreye. Tüm hızla ileri.
gerektiğini anlanııştı. Tasanıncı
Çı rp kanatlarını ve dimdik pikeye geç.
kendisine konan engellerden zaman
Ama yine olmuyor, olmuyordu. Bir
zaman bunalmaktadır. Ekonomik,
türlü becerenı iyordu. Belki on kez
sosyal, hukuksal kısıtlamalar, az
HAVVA ALKAN BALA KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
21
zamanda ve genellikle tasarım
keşi ftedir. Daha önce yapı Imamışı
olgunlaşmadan sonuç ürüne ulaşmak
yapmak iddiasında ve arzusundadır.
beklentisi gibi sebepler üst üste gelip
Dolayısıyla daha öncekilerin
ıasarımcıyı sıradan ürünler verme veya
basmakalıp bilgileri, tekrarlanan
işten vazgeçme çelişkisi içinde
deneyi nıleri ve sorgulannıanı ış
bırakabilmektedir. Bu vazgeçi ş bazen
öğretileri O'na katkı sağlamamaktadır.
tasarımcının eseri üzerinden yepyeni
O kendi uçuş ilkelerinin çatkısını tek
bir il işkiyi keşfetmesi ile yeniden
başına kurmak, bu i l keleri tanımlamak,
niteliği arayan bir çabaya
anlamak, anlatmak ve sonuçlarını
dönüşmektedir. Bu vazgeçi ş bazen
tartışmak zorundadır. Tasariananın ilk
gündelik yaşantımızda karşımıza çıkan
ve orij inal olma iddiası varsa kendi
estetikten ve zevkten yoksun ürünler
yöntem ini, kendi içsel tutarl ı l ığını
ile sonuçlannıaktadır.
bütünden detaya sağlamakla
. . . Zafer! Buydu ilk düşüncesi . Son
yüküml üdür. Bunun bedeli bazen
hız! İki yüz on dört milde bir martı!
oldukça ağır olmaktadır.
Bir devrimdi bu. Sürünün tarihindeki en büyük tek andı ve bu anda Jonathan
. . . Yaşlı kurultay başkanı en törensel
için yepyeni bir çağ açıldı. Jonathan,
sesiyle konuşmuştu Martı Jonathan
yeryüzünde akrobati k uçuş yapan i lk
Livingston! Ortaya ç ı k ! Martı
martı olmuştu. O gün diğer martılarla
Soydaşlarının bakışları altında, utanç
konuşmak için zaman yitirmedi.
adına ortaya çık." İşte o an, kaynar
Günbatımından sonraya kadar uçnıayı
sular döküldü başından aşağıya.
sürdürdü. Taklayı, yavaş tonoyu, ters
Dizlerinin bağı çözüldü, tüyleri sarktı,
dönüşü, fırıldak dönüşü öğrendi . Martı
kulakları uğuldadı. Utanç adına ortaya
Jonathan kıyıdaki sürüye katıldığında,
çıkmak? Hayır olamaz' Ya Devri m !
çoktan gece olmuştu. Başı dönüyordu
Anlamıyorlar! Yanı l ıyorlar. . .
ve müthiş yorgundu. Yine de keyifli
Yanıl ıyorlar! " . . bağışlannıaz bir
bir taklay la başladı in işe ve uzun bir
sorunısuzlukla" diye yankı landı o
süzülmeyle tamamladı. Duyduklarında,
törensel ses, "Martı Ailesinin
diye düşünüyordu. Devrimi
geleneğini ve saygın lığını sarsarak
duyduklarında, sevinçten çılgına
Utanç adına ortaya çıkmak, martı
dönecekler. Şimdi yaşam ne kadar
toplumundan dışlanmak ve Uzak
anlamlı! Balıkçı teknelerin in peşinden
Kayalar'a tek başına sürgün edilmek
bezgince ileri geri sürünmenin
anlamına geliyordu. " . . . bir gün, Martı
ötesinde, gerçek bir anlam bu!
Jonathan L i vi ngston, sorumsuzluğun
Bilgisizlikten sıyrı lıp çıkabiliriz,
zararını anlayacaksın. Yaşamın sırrına
kendimizi mükemmel, zeki ve
erilenıez. Yegane bilinen, bu dünyaya
yetenekli yaratıklar haline getirebi liriz.
yemek ve olabildiğince çok yaşamak
Özgür olabiliriz! Uçnıayı
için geldiğimizdir." Bir martın ı n
öğrenebiliriz .. "(Baclı 1990 s 21).
Kurultaya karşı yanıt hakkı kesinlikle yoktu ama Jonathan'ın sesi yükseldi.
Jonathan Livingstone'in uçuşu ilkelere,
"Sorumsuzluk nıu? Yaşamın anlamını,
kanun ve dakıriniere bağlamak olası
daha yüce bir amacını bulan ve ona
değildir. Çünkü o arayıştadır,
ulaşmaya çabalayan bir martıdan daha
22
KENDI ARKlTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
HAWA ALKAN BALA
sorumlu biri olabilir mi? Bin lerce
ortaya çı kmaktadır. Ancak sonucun
yı ldır balık kafaları kavalayıp durduk,
nitelikleri tasarımemın yaratma gücüne
ama şimdi bir yaşama nedenimiz var
bağlıdır. Tasarını girdilerine, sürecine
öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak!
ve çıktıianna bağlı i l keleri ne şekilde
Bana bir şans tanıyın, size buluşlarımı
belirlersek belirleyel im sonuçta önemli
gösterme fı rsatı verin . . . " Sürü, taş
olan insanın kavrayışıdır.
kesilmiştİ sanki. "Kardeşlik öldü" diye haykırdılar hep bir ağızdan ve hep
Son Söz
birl ikte ona sırtların ı dönüp kulaklarını
Martı Livingstone zorlu ve uzun bir
tıkadılar. Martı Jonathan bundan
mücadeleden sonra kendi uçuş
sonraki günlerini tek başına geçirdi
ilkelerini genç mart ılara öğretmeye
ama Uzak Kayaların çok ötelerine
çalışırken tasarımcılar için önemli
gitti . . . (Baclı 1990 s.23).
ipuçları vermektedir.
Alışılagelmişin dışında, anlaşılmayan,
En yüksek uçanı, en uzağı görendir.
yaratıcı düşüncenin ürünü olan
Kendi n iz olma gerçek kimliğinizi
çoğunlukla ilk önce kabul
bulma özgürlüğüne sahipsiniz. İster
görınemektedir. Deneye açık olan ve
boş inançlar ve gelenekler, isterse
kalıplardan kurtulan yaratıcı düşünce
sın ırlamanın herhangi bir biçimi,
eylem ve ürün ne olduğu ile
özgürlüğü sınırlayan ne varsa kaldırıp
ilgileni lmeden karşı çıkışlarla
atılmalıdır. Gözlerinizle
yüzleşmektedir. Yaratıcılık; daha önce
gördüklerinize inanmayın. Dış
kurulmamış i l i şkiler arasında yeni
görünüştür onlar, sınırlıdır.
i lişki ler kurabilme, böylece yeni bir
Kavrayışınızia bakın, öğrendiklerinizin
düşünce şeması içinde, yeni yaşantı lar,
bilincine varın. Ve böylece uçmanın
deneyim ler, yeni fikirler ve yeni
yolunu bulacaksınız. (Baclı. /990. s.95).
ürünler koyabilme becerisidir. Oysaki tasarımcının tasarımın önündeki temel engel kendini an latamadan karşı çıkılına ve yok sayılına durumuna karşı stratej i gel i ştireınemiş olmasıdır. Martı Jonathan'nın yapmak zorunda bırakıldığı "Tek başına ama uzak kayaların ötesine gitmek" gerçek tasarıının peşinde olanlar için bir çözüm olmamaktadır. Kanımca Türkiye gibi kavramların ikincil elden tüketi ldiği ortamlarda serbestliğin karmaşa olarak nıeşrulaşması ve estetik normlarla zevksizlik arasındaki çizginin belirleşnıesi olağandır. Tasanma yaklaşım, zihinsel sürecin işleyişi ile beli rlenmektedir. Bu sürecin işleyişi ne olursa olsun bir sonuç ürün
HAWA ALKAN BALA KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT • 2006
23
Mimaride Yeni Kazanımlar Arkitera M i marlık Merkezi, m i marlık
projeler yeni tasarını arayışları içinde
ortamında, erişi lebilirlikteki kolay lığı
olup mimarlar ve kentte yaşayanlar
ve takip edilmedeki yoğunluğu göz
arasında konuşulmakta, yapıcı ve
önüne alarak yen i likçi genç m imarlara
yapıcı olmayan eleştiriler almaktadır.
kapılarını açmış bulunmaktadır. Ülke
M i marlık adına, yeni ve farklı bir
olarak sanatsal ve teknik gelişmelere
bakış açısı oluşturması ile önemli bir
ve bu gelişimi gösteren çağdaş ve
değer i fade etmektedir.
yen il ikçi tasarımcılara duyarsız kaldığınıız gerçeğini göz ardı edemeyiz. Özellikle mi marlık konusundaki duyarsız! ık, genç tasarımcıların kente yapacağı çağdaş tasarımları engelleyebilmektedir. Arkitera alışılmışın dışında bir tutumu tercih ederek, ürettikleri ile niteliğin peşinde koşan genç mimarları keşfetmek, tanıtmak ve onların sesi olmak üzere bir çalışma başlatmıştır. Bu bağlanıda Y. Mimar Serdar Ekizer'i Arkitera.com okuyucuları ile
Havva Alkan Bala: Sanatm ve tekniğin kesişimindeki uygulamali bir alan olarak mimarlik mesleğinin Türkiye koşullarmda pek çok zorluk/art bulunduğu mimarlık ortam11ıın ortak göriişiidiir. Siz kendine özgii yapısı ve sorunları olan Konya kentinde farklı ve nitelikli tasamn arayışmda genç bir meslektaşmuz olarak lütfen bize kendinizi ve projelerinizi anlatabilir misiniz?
bu luşturduk .
Serdar Ekizer: Sizin sorunuzu cevaplamadan önce, sanat ve tekniğin kesişiminde bulunan nıinıarl ıkla ile ilgili bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Mimari üretimierin niteliğinin artması adına, her şeyden önce, mimarlık eğitiminin çok önemli olduğunu düşünüyorum. M i marlığı tüm etkilerini bir daire ile sembolize edersek, bu dairenin merkezinde. mimarlık eğitimimin olduğuna inanıyorum. Ancak eğitim derken mimarlık okulunda önerilen bir mlifredatı adeta bilgisayar programı Serdar Ekizer, Selçuk Ün iversitesi
gibi yük leyerek veren bir yapıdan söz
M imarlık Bölümü'nden mezun, gelişen
etmiyorum. Her şeyden önce
Konya kentinde, nitelikli ve çağdaş
mi nıarlıkta sanatsal yetenekierin önemi
m i mari tasarı mları i le dikkati çeken ve
yadsınamaz. M i mar olabilecek doğru
aynı zamanda bu çizginin
kişi lerin, doğru yönlendiri lnıeleri iyi
sorumluluğunu üstlenmiş genç bir
bir eğitimin en önemli parçasıdır. iyi
m i mardır. Tasarladığı ve uyguladığı
eğitim, nitelikli nıiınarları, nitelikli
24
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
HAVVA ALKAN BALA
m imarlar ise nitel ikli tasarımları
deneyimlediklerimi okuınalarıınla
gerçekleştirecektir. Kötü ( n iteliksiz)
desteklemeye çalıştım. Mimarlık ve
işlerin birincil derecede sorumlusu ne
estetik felsefesi beni yapılan
siyasi kararlar, ne belediyeler, ne
tasarımların daha derininde olan bilinci
ranıiye sistemi, ne müteahh idi n
araştırınaya itti. Bu durum beni,
isteklerid ir. Sorumluluk her konum ve
sıradan ve yüzeysel, belli bir değere ve
yetkide bulunan mi marlara aittir. Yani
amaca dayanmayan tasarımlar yerine,
mimaride "nitelikli üretimlerin,
evrensel ve kalıcı tasarımlar yapma
nitelikli eğitim almakla gerçekleştiği"
konusundaki bil ineimi geliştirdi. Ama
savını bir ön koşul olarak algıl ıyorum.
mimarlık eğitiminin verınesi gereken en önemli şey herhalde yaşam boyu
HA B: Ancak biliyoruz ki Türkiye 'de mimarlık okullartna öğrenci seçimleri yetenek smavıyla yapılmamakta, mimar adayı öğrencilerin sayısı abartılı olmakta, alt-üst yapı yetersizlik/erine rağmen yeni mimarlık okulları açılmakla dolayısıyla eğitim adına eğitim politikalarmdan kaynaklanan çıkmazlarmuz bulunmaktadır. Avrupa Birliğine girişin sıkça konuşulduğu bugünlerde meslek içi eğitim, sertijikalar ve bireyin yaşam boyu eğitilmesi olgusunun yerleştirilmesi de üniversiteele alman eğitim kadar önemlidir değil mi?
kişinin gelişebilme ve kendini eğitebilme olgusu olmalı .
HAB: Bu anlamda tasarımda çıkış noktalarmız nelerdir? Sizin tasartm anlayışmızm ana teması nedir? S E : Tasarım yöntemleriyle ilgili birçok teori var. Ancak şu bir gerçek ki; tasarımda bir " karanlık oda süreci" vardır ve bunu formülize etmeni n güçlükleri bulunmaktadır. Bu bili nmezlere rağmen tasarım, çok da pragmatik ve rasyonel boyutları bünyesinde barındırmaktadır. Ben tasarımlarıında sadece olması gerekenleri yapmaya çalışıyorum. Girdileri iyi analiz etmeye çalışıyorum.
SE: Elbette. Eğitimde d i le getirdiğiniz
Tasarı mlarımda yaptıklarımın mutlaka
sorunların varlığını yadsıyamayız.
bir nedeni olmalı diye düşünüyorum.
Ancak bu çerçeve içi nde de
Her girdinin bir çıktı sı olmalı ve bu
yapılacakların olduğuna inanıyorum.
açıdan bakıldığında bu işin
Aslında m i marlık eğitiminin çok fazla
bil inmezlerine rağmen aslında çok
bilgi verilmesiyle değil kişide var olan
belli olan matematiğe benzer kesin
teknik yetenekierin ve estetik
kuralları da var. Tasarımlarımı akılcı
duyarlılığın geliştirilmesiyle
bir zemine oturtınaya çalışıyorum.
sağlanabileceğini düşünüyorum.
Arsa verilerini, kentin planlama
M i marlık eğitiıniınde, bölümdeki
girdilerini, forınu, işlevi, cepheleri ne
hocalarıının katkıları gerek bireysel
olması gerekiyorsa onu yapmaya
çabaları m ile kendimi yetiştimıeye
çalışıyorum. Girdilerin, sınırlayıcıların
çalıştım. Sizlerin
tasarımlardaki özgünlüğü ve niteliği
katkıları ile tasarım
sürecine dair aldığım derslerde
sağlarlığına inan ı yorum. Yani imar
HAWA ALKAN BALA KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
25
yönetmeliği, müteahhit istekleri ve
yakın çevresi bile tasarım başarısını
toplumun beğen isini mazeret etmeden,
etkileyebil iyor. Açı kçası ben hiçbir
imardan gelen standart kütlelerin
projemi diğerinden ayırt edemiyorum.
dışında farklı lıklara ulaşmanın
Aslında böyle bir başarı kıyası da pek
mümkün olduğunu düşünüyorum. Tüm
doğru gelmiyor bana. Her projede
verileri biz mimar olarak cidden doğru
farklı bir yerde, farklı insanlarla, farklı
analiz edebildiğimizde farklılıklar, sıra
girdilerle çalışıyorsunuz, girdilerin
dışılıklar kendiliğinden gelecektir.
farklılaşması çıktıları da doğal olarak
Aslında tasarım yönteminde
etkiliyor.
oluşturulan sabit değerler standart yapıları oluşturmayacaktır. Bu değişmez değerleri aramak tüm mimarların ortak görevidir diye düşünüyorum. Örneğin benim için "estetik" çok önemli bir değişmez değerdir. Estetiği üç boyutun matematiği olarak algılıyorum. Doğada her şey esietikle var oluyor. Estetikten yoksun bir form, bir nesne yoktur doğada. Bu esıetiğin içimizde var olan bir matematiği olduğunu düşünüyorum ve ben tasarımları ında buna ulaşınaya çalışıyorum.
HAB: O zaman Konya kenti için arsa değeri yüksek olan Meram 'da, köşe parseli kullanarak, kentiiierin ve meslektaşların sıkça üzerine yorum yaptıkları binamzı konuşalım. Tahmin edersiniz ki, mimarlar için ifadelerden çok projeler heyecan vericidir. Tasariadığın ız o bina bir şekilde yaşamımıza girmiş, kente mal obnuş ve Meram 'da bir referans noktası haline gelmiştir. Bize binanın konseptini ve tasarım sürecini anlatabilir misiniz? SE: Konuştuğumuz soyut i fadeleri o bina özelinde soınutlaştırabiliriz. O binada şöyle bir süreç yaşadık. O alanda 3 parsel vardı, önce bunlar tevhit edi ld i . Daha önce o alan için hazırlanmış parçalı ve alışı lagelmiş konut tipoloj ilerinin cepheleri ni ve kurgusunu içeren taslak proje teklifleri bulunmaktaydı. Arsa verileri bana
HA B: Sözünü ettiğiniz anlamda girdileri ve çıktıları estetik/e istediğiniz seviyede buluşturduğunuzu düşündüğüniiz bir projeniz var mı?
ulaşınca, çevre verilerini analiz etmeye çalıştım. Kavşağa komşu bir alan olduğu için kavşağa karşı bir tuıumum olmalıydı. Binan ı n ana yaklaşınıla görsel i lişkisini kurmalıydım. Bu bi nayı talep eden İstanbul merkezli bir
SE: Her proje deneyimi tnde bu
ilaç firmasıydı. Binanın zemin ve
i l kelere bağlı kalınaya çalışıyorum.
bodrum katlarını kiraya venııe
Projenin kent içerisindeki yeri ve
düşüncesindeydiler ve getiri
26
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT
HAWA ALKAN BALA
•
2006
beklentileri vardı. Üst katlarda ise
tasarlandığında çok yaratıcı olmadığını
fırına ofis merkezi ve İstanbul'dan
deneyinılediın. Bu sınırlayıcılar ve
gelen konuklar için misafirhane
girdileri birer müzik aletini gibi
tasarlanacaktı. Doğal olarak firmanın
algıl ıyorum. Bu girdilerden doğru
maksimum ınetrekareyi kullanma,
zamanda doğru sesleri ç ı karan bir
ekonomik lim itleri zorlamama gibi
müzik aleti gibi yararlan ır ve
talepleri vardı. Bu girdilerle nasıl bir
birbirleriyle uyumunu sağlayabi lirsek
neticeye ulaştık?
senfoni oluşur ama bunu başaramazsak büyük bir gürültü oluşur.
Öncelikle binanın geniş cephe yüzeyini en verim l i şekilde ancak insan ölçeğini unutmadan kullanmaya çalıştık. Ofis i le misafirhane fonksiyonları nın gerilimini cephede i fade etmekten çekinmedim. İşievlerin
HAB: Söz konusu binaya tekrar dönersek, bu proje için meslektaşlartnızm, kentlinin yorumları neler oldu, sizin değerlendirmeniz nedir?
tasarıında yerini bulması üçüncü boyuttaki i fadeleri de pekiştird i . Uyumlulukifarkl ı 1 ı k , saydanılıkldoluluk, dinginl ik/devinim, çevreye saygıikendini güçlü şekilde i fade edebilme, gibi zıtlıkların geri limi niteli k l i bir tasarı mı oluşturdu. Büyük alanlara sahip olmamasına rağmen kompleks problemleri i çeren bir ihtiyaç programı vardı. Tüm verileri aynı anda örtUştüren ve sorulara cevap veren bir projeye ulaşmaya çalıştık. Sınırlayıcılar ve girdiler fark lıl ığı da beraberinde getirdi.
HA B: Bu ilginç bir söylem, genellikle mimarların şikayet ettikleri ekonomi, imar kurallart gibi smır/ayıcılara, siz yaratıcılığı arttıran hatta yaratıcılığı kışkırtan birer girdi olarak mı bakıyorsunuz?
S E : İsterseniz tasanın süreci i le ilgili gemi analojisini es geçmeyelim. M i marlıkta analoj iye dayanan yaklaşımları yadsıyamayız. Ancak şunu vurgulamalıyım ki gemi analoj is i sürecin sonunda ortaya çıktı ki ben bunun daha doğru olduğunu düşünüyorum. En başta söylediğim
SE: Kesinl ikle evet. Mimari
tüm o verilerin ve sınırlayıcıların
sınırlayıcılar olmadan yaratıc ılık
değerlendirildiği, cevaplandığı bir
olmaz. Boşlukta bir mimarinin
proje koymaya çalıştık önce ortaya. En
olanıayacağını 3 . boyut dediğimiz
son safhada ortaya konan bu gemi
unsurun başıboş bir arazide, kentsel ve
analoj isi mimarlık formatında
çevresel verilerden yoksun bir şekilde
kabulleni lebil i r diye düşünüyorum.
HAVVA ALKAN BALA KENDi ARKITERA:NI KENDiN YARAT • 2006
27
HAB: Ama bu çıktş noktanız değildi, öyle deği/ mi?
ifadelerle oluşan değil, yapı bitineeye kadar devanı eden bir süreç.
SE: Hayır."Geıni şeklinde bir bina
Dolayısıyla, mimarın görevi uygulama
yapalım" la yola çıkınadık. Bu
ve detay aşamalarında da yoğun bir
projenin son aşamasında belki de biraz
şekilde devam ediyor. Uygulayıcı larla
fark l ı l ı k adına formüle edildi. Bu bir
detay görüşmelerinden, malzeme
deneyiındi . Gemi analoj i s i fikri tek
seçimine ve hana peyzaj tasarı mına
başına bir çıkış noktası olamaz. Bu
kadar tüm detaylada birebir
tarz ıniıııari yaklaşımlar ütopik kalır,
ilgilennıeye çalıştık.
fonksiyonel olmaz ve bence kalıcı bir başarı sağlayanıaz.
Tasarıının uygulama boyutu ve yapının
HAB: Konya gibi denizi bile olmayan bir kentte Atlantik 'e gönderme yapmak çok da gerekli olmayabilir. "0/mast zarar olur " anlammda söylemiyorum ama "olmaması da çok biiyiik kaytp değil" diye diişiiniiyorum.
tasarı mın başarısını etkilemektedir.
içinde bul unduğu çevre verileri Yapı yakın çevresinden bağımsız düşünülemez. Bu artı değeri oluşturmak yalnızca binanın kendi varlığı ile değil kentle kurduğu i lişki ile de ilgil idir. Keşke imkan olsaydı da bu yapın ı n konışuluğundaki yapıları hatta yapı adasının üç boyutlu kütle
S E : Doğan Medya Grubu'ndan
i l işkilerini de etüt edebilseydik.
arkadaşlarla yaptığımız röportajda "Konya i ç denizmiş. O yüzden mi gemi analoj isi yaptınız?" sorusu i le karşılaşınca bu yakıştırıııaya
HA B: Açtklamalartmtz ve söyleşi için, teşekkiir ediyorum. Şahstm ve Arkitera.com okuyucu/art adma.
şaşırnııştını. Aslında bu yakıştırınaları olumlu görüyorum. Tartışılan, referans
SE: Ben teşekkür ederi m.
olan, kentiiierin konuşınalarına konu olan binalar yeni açılımlar getirebilir. Ancak yine söylüyorum ki bizim projede öncel ikli çıkış noktaıııız binamızda estetiğin üç boyutlu matenıatiğini ortaya koynıaktı. Bu sonuç ürüne ulaşırken ınal sahibinin beklentilerini ın' kaybetmemek, ranı değeri oluşturmak anianıında cevap verdik. Yapı, oluşturulan farkl ı tasarını anlayışıyla maliyetinden çok ötede bir değere ulaştı. Oluşan bu katma değer fırmaların veya ki şilerin kazancı değil, kentin, ülkenin kazancıdır diye düşünüyorum. Tabi mimarlık ve tasarım, kağıt üzerinde ve soyut
HAWA ALKAN BALA 28
KENDi ARKiTERA:NI KENDiN YARAT - 2006
Burcu Balahan 1982 yılında istanbul'da doğdu. Mimarlık lisans eğitimini istanbul Kültür Üniversitesi'nde 1999-2003 yılları arasında 4.1ük ile tamamladı. Mezun olduğu sene istanbul Teknik Üniversitesinde Proje ve Yapım Yönetimi programında yüksek lisans eğitimine başladı ve 2006 yılında tamamladı. 2000 senesinde Fenerbahçe Yelken Klubü'nde yelken yaşamına başladı. 420 ve 470 sınıflarında ulusal ve uluslararası yarışlara, 2006 yılından itibaren de yat sınıflarında yarışmaya başladı. 2001 yılından beri Karahan Mimarlık'ta çalışıyor.
KENDi ARKiTER.kNI KENDiN YARAT - 2006
29
K ÖŞEYAZ ISI
1 Deneyse l Tiyatro ,
L-� L---�
Mekan ve Mimarlık bir gerçekleşen İstanbul Tiyatro Festivali t iyatro, mekan ve sahne tasarıını açısından biz izleyici lere çeşitlilik sunuyor. Bu yıl İstanbul'da gerçekleşen U luslararası Tiyatro Festivalinde Dot Tiyatro Grubu " İ k i Kişilik Bir Oyun" adl ı oyunu sahnelediler. Sahne, karemsi mekanın dört duvarına örülınliş bir labirentti. Kadın ve erkek, zemine, tavana ve duvara değıneden, Iabirenlle kendi yollarının onları götürdüğü yere gitti ler. Bazen duvara, Tiyatro mekanı denildiğinde
bazen zemine, bazen de tavana dik
belieğimizde canlanan tipleıne
konuında yürürken, dört duvar
yaklaşık olarak hepiınizde benzerdir.
boyunca kurulmuş Iabiretıtte
Bu öylesine kalıp bir yapıdır ki,
ilerleyebilmeııin "zorunlu" oyununu
mimarlık eğitimimiz süresince
oynadı lar. İzleyiciler mekanın
tasarlaınamız gereken t iyatro
ortasında yer aldılar, sabit zemini i
mekanlarının hepsi birbirinin benzeri
döner taburelerinde, duvarda
ol muştur. Zaten tiyatro mekanları
izledikleri oyuncuların ilerleyiş
tasarlarken tiyatrocuların fikirlerini
hareketleri yönünde, bedenleriyle
almak yerine kalıplaşmış tiyatro
soldan sağa dönerek "yolcul uğa" ve
mekan tasarımlarından
oyuna katıldılar.
yararlanmışızdır. Bu oyunun tasarımı Bülent Erkmen'e Bizlere gelen talepte bu yöndedir.
aitti. Bülent Erkmen'i Devlet Tiyatrosu
Oysa İstanbul'da deneysel oyunlar
adına yaptığı afişlerden ve Garanti
sergileyen tiyatro grupları da yer alıyor
Galeri'de açılan sergisinden
ve bu tiyatro toplulukları mekanı
hatırlayabili riz.
alışılmış tiyatro mekaııının dışında kul laıııyorlar. Bu tür oyunları
Sahne tasarımı ile ilgili Türkiye'de
Taksim'deki küçük mekan larda
kurulmuş bir demek yer alınıyor.
sahneleyen tiyatro grupları, oyunlarını
Sahne Tasarımetiarı Derneği aynı
çoğunlukla izleyici ile i letişim kurarak,
zamanda Uluslararası Sahne
izleyiciyide oyunun bir parçası
Tasarııncıları, Teknisyenleri ve Tiyatro
yaparak oynuyorlar. Çağdaş tiyatroda,
M imarları Örgütü'ne (OISTAT) üyedir.
mekan ve oyun bir bütündür ve mekan
2005 y ı l ın ı n Kasım ayında OISTAT
oyuna göre şekillenmektedir. İki yı lda
eğitim komisyonu toplantısını
30
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
BURCU BALABAN
istanbul'da gerçekleştiri ldi. Etkinliğe
1 7 ü l keden 2 5 delege katıldı ve sahne tasarıını ve ışık tasarımı eğitimleri hakkında paneller düzenlendi. OI STAT bu yıl Haziran ayında uluslararası bir fikir yarışmasını ilan etti. Yarışmanın amacı tiyatro performansı ve mimarlık arasındaki i l işkinin daha derinden aniaşı Iab i 1 ınesiydi. Yapılan tüm bu çalışmalar ve sergilenen oyunlar sayesinde mimarlar ve tiyatrocular arasındaki i l işkinin önümüzdeki dönemlerde daha paylaşınıcı olacağına inanıyorum. Tiyatro gibi renkli bir dünyanın mekan tasarımlarını yapmak m imarlar içinde yeni bir dünya olacaktır.
BURCU BALABAN KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
31
Mimari Tasarım Eğitimi Üzerine Bir Araştırma sistemimizde "Sayısaldan görsele geçişte bir arayüz olarak kullanılabilir mi?" Sorusuna cevap aranıyor. Elbette ileriki sınıflar da görecekleri derslere temel ol uşturan bu dersin "computation" kavramı ile il işki lennıesi gelişen teknoloj i ile değişen mimarlık alanının eğitime sağlıklı biçimde nasıl yansıtılabileceği
Burcu Balaban: Mimari Tasarım Eğitimi üzerine şu anda Yıldız Teknik Üniversitesi'nde bir araştırma yapıyorsun bu araştırmanın içeriğinden söz edebilir misin?
tartışılıyor. M i marinin görsel i l işkisini belirili bir ınantık üzerinden kurduğunu düşünürsek varolan sisteme yeni yöntemler araştırmak veya varolan yöntemlertİ geliştirmeye çabalamak değişen s istem içerisinde oldukça önemli.
Deniz Erkan: Araştırma Türkiye kapsamında mi marlık eğitimi içerisinde "temel tasarım" eğitimini ele alıyor. Bu kapsamda tüm okulların
BB: Bu araştırma kapsamında mimarlık okullarında nasıl bir yöntem izliyorsunuz?
temel tasarını eğitim programları araştırılarak; ODTÜ, YTÜ ve iTÜ'de
DE: Çalışma kapsaınında özellikle
öğrencilerin katılımıyla kapsamlı bir
ODTÜ, YTÜ ve iTÜ'de tüm tasarını
inceleme yapıl ıyor. Temel tasarım
eğitmenleri i le eğitim sistemi birebir
eğitiminin önemi ve içeriğini
tartışılıyor. Bu noktada eğitmenlerin ne
sorgulayan bu araştırma Türkiye'de
vermek istedikleri ve hangi noktada
genel eğitim sistemi içerisinde
durdukları ve kendi eksiklerini ne
mimarlık okumaya hak kazanmak
olarak yorumladıkları çok önemli.
anlamında temel tasarım eğitimini
Çalışmanın bir sonraki adımında şu
inceliyor.
ana dek yaklaşık 350 kişilik bir
BB: Bize Temel Tasarım eğitiminin niteliğinden bahseder misin?
eğitimi üzerine yöneltilen sorular ve
mimarlık öğrencisine temel tasanın değerlendirmeleri yer alıyor. Gerçekten bu değerlendirmeler sistemin eksik ve yanlış yönlerini ortaya koymakla
D E : Temel Tasarım eğitim inin amacı
birl i kte hangi adımların yayarlı
mimarlık eğitimi için gelmiş
olabileceğinin de ipuçlarını veriyor.
öğrencilerin mimarlık eğitimini alınaya
Bunun yanı sıra eğitnıenlerin vermek
hazırlamak yani bir geçiş sağlamak.
istedikleri ve öğrencilerin algılan
Temel tasarımın özellikle bizim eğitim
arasındaki farklar da ortaya konulmuş
32
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
BURCU BALABAN
oluyor. Sonuçta bu öğrencilerin tek bir
söylemek nıüınkün. Elbette gelişmeler bize
ortak yanı var k i o da ciddi bir
yansınıakla birl ikte eğitmenleri ın izin
matematik bilgisine sahip oldukları
çabaları ile bu konuyu daha da ileri
gerçeği . Bu anlamda temel tasarım
götürebi ldiğinıiz alanlar oluyor. Bir çok
eğitimi nıatenıatiğin mantığı i le
okulun sene sonu seminerlerinde ve
görse l l iği getirdiğinde açıklayıcı ve
konferanslarında o seneki eğitim
anlaşılabilir yeni bir sistemde
sistemlerini tartışmaya açtıklarını
doğurabiliyor. Ancak bu oldukça ince
görüyoruz. Ancak bu tartışmalar özel l i kl e
bir çizgi ve son derece iyi
temel tasarını eğitimi başlığı altında
kurgulanması lazınıileriki dönemlerde
gerçekleşnıiyor. Ancak elbette tasarı m
araştırınanın gelişmesi ile belki de
eğitimi adı altında oldukça yoğun
eğitmenler ile tartışılarak sistem tekrar
tartışınalar gerçekleşi yor. Türkiye de bugün
yorumlanabilir ve yeni öneriler
birçok okulun gelişmelere kapalı olarak
oluşturulabi l i r diye düşünüyorum.
halen 1 930'1ardaki programı birebir uygularlığını söylemek de gerekir aslında.
BB: Temel Tasanm eğitimiyle ilgili Türkiye 'de ve Dünya 'da var olan araştmnalar ve Türkiye 'de yaptlan konferanslardan bahseder misin?
Bence bu daha sık tartı şıimalı ve
D E : Dünya'da bu konu üzerine yaphan
ortak bir platformada bu sistemi tartışmaya
araştırınalara bakarsak 1 930'1u yıl lara
her an açıklar.
gel iştiril meye açık olmalıdır. Ben bu araştımıayı yaptığını süreç içerisinde görüştüğünı temel tasarım eğitimi veren eğitnıenlerin herbi rinin d i le getirdiği gibi
Bauhaus dönemine dönmek gerekiyor. Zaten temel tasarım eğitimi Bauhaus eğitimi ve Gestalt kurallarının varlığı ile bir biçim kazanıyor ve mimarlık eğitimi içerisindeki yerini alıyor. Bundan sonra temel tasarım eğitimi bu
BB: Bu araştmmmm sonuçlan tştğmda Ytldtz Teknik Üniversitesi 'nde deneysel bir temel tasamn önerisinde bulunmayt veya uygulamayt planltyor IllilSUn uz?
sistemin geliştirilmesi ve ders programlarının faklı laşnıası ile
DE: Sanırım bu soruya ancak araştırınan ın
gelişiyor. Çalışmalar daha çok Avrupa
bir sonraki adınıında cevap verebileceğim.
ve Amerika'da gelişiyor. Bu ülkelerde
Sonuçlar ışığında eğitıııenlerin de isteği i l e
temel tasarını eğitimi sadece mimarlık
deneysel bir progranı geliştirmek v e bunun
eğitimi içerisinde yer alan bir ders
sonuçlarını almak elbette oldukça key i fı l i
değil birçok bölünıün ortak aldığı bir
olacaktır. Ancak henüz kesinleşıneyen veya
ders olarak eğitimin içinde yer alıyor.
çok geliştirilmesi gereken herşeyden önce
Bumın yanı sıra birçok okulda bu ders
progranı haline getirilmesi beklenen bu
temel tasarım başlığı üzerinden
sistemin oluşması gerekiyor. Ancak bunu
işlennıek yerine eğitim programiarına
yapmanı n bir sonraki adıında hedefını
entegre olmuş biçi mde öğrenc ilere
olduğunu söyleyebi l irim. Elbette bu
farklı şekil lerde veriliyor.
çalışma bu noktada tek kişilik olmanın
Türkiye kapsanıında incelersek
dışına çıknıalıdır. Belki eğitmenler i le
özelli kle ODTÜ ve iTÜ'de bu tarz
tartışmaların sonucunda bu an lanıda yeni
özerk progranıların uygulandığını
bir yol açılabilir.
BURCU BALABAN KENDi ARKlTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
33
Gaye Beler 1976 yılında içel'in Tarsus ilçesinde doğdu. ilk, orta eğitimini Tarsus'ta, lise eğitimini ise Mersin'de bilgisayar donanımı konusunda teknik bir lisede tamamladı. 1994 yılında girdiği üniversite sınavı ile Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliği'nde aldığı bir yıllık eğitimin ardından, sınava tekrar girerek mimarlık eğitimi almaya karar verdi. 1 996-2002 yılları arasında süren mimarlık eğitimi süresince çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştı. Mezun olmasının ardından Adana'da bulunan incirlik Hava Üssü'nde saha mimarı olarak iki yıl görev yaptı. Mezun olduğu üniversitede kısa bir süre, yarı zamanlı olarak; mimari proje derslerine katıldı. Mimarlık eğitimi sırasında katıldığı atölyelerle başlayan tarihi çevre karuma ve restorasyon ile ilgili çalışmalarını; eğitimin bitmesinin ardından, bölgedeki birçok yapıyla ilgili projeye katılarak devam ettirdi. Kayıtlı bulunduğu Mimarlar Odası Adana Şubesi bünyesinde yer alan çeşitli komisyonlarda görev aldı. Halen Kent ve Çevre Komisyonunda görev alıyor. Okul yıllarında başlayan bilgisayar grafikleri tasarımına duyduğu ilgi, okul sonrasında da devam etti ve konuyla ilgili pek çok çalışma yaptı. Şu anda da aktif olarak bu konuyla ilgili çalışmalar yapmakta ve gelecekte tasarımın bu alanında kendine bir dünya yaratmayı ummaktadır. Henüz kimsenin okumadığı pek çok hikaye yazmıştır ve 2004 doğumlu küçük bir kız alan Ada Beler'in annesidir.
34
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Yeni Köprü, Eski Zaman ...
HABER
. . . Gerçek, A uxentios, senin iktidarınm sayesinde bu mucize olmuş/w: Ki ne/u·in kış akmtısı üzerinde demirle bağlanmış bir temelde sarsılmaz direk olarak inşa edilmiş bulunuy01: Bunun üzerine geniş bir sokağı gerdin. Ki buna, tecrübesiz olan çok kimseler teşebbüs etmiş. Fakat bunlar Kydnos 'un(Tarsus Çayı) dalgaları için dahi zayıf olmuş/w: Sen ise bunu kemerler üzerinde ebediyet için kurmuşsun
Ve ha/la taşkm ne/ı ir dahi
bununla. çok meşhur olan Praeses'e itaat ederek zaptediliyor. Ki senin müstakbel şölıretin; Nil dalga/arım mansaptan birleştirmiş olanlarm ki gibi olsun..
B i r diğer adıyla Sarus Köprüsü yani Grekçe bir kiwbeden MS. 384 "Adana Arkeo/oji Müzesi; Taş Eserler Böliimü"
Taşköprü; H ititler döneminden itibaren kullanılan, Roma döneminde de güneydeki eyaletlere bağiantıyı
Adana'da kentin ortasından geçip,
sağlayan önemli bir ticaret yolu olan,
kuzeyden güneye şehirle birlikte yol
Selçuklu ve sonrasında ise Anadolu
alan Seyhan Nehri'nin iki yakasını,
kervan yolunun bir bölümü olan ve
binlerce yıldır bağlayan Taşköprü'de
Adana'yı Antakya - Antalya yol
bugünlerde yoğun bir çalışma var.
güzergahı üzerinde bulunuyor. Köprü
1 998'deki depremden sonra ağır
üzerinden devam eden yol kent
vasılaların bile üzerinden geçmeye
merkezine kadar uzanır.
devanı ettiği binlerce yıllık köprü için Mi marlar Odası Adana Şubesi'nin
Çukurova olarak adlandırılan bölge
katkılarıyla M imar Mehmet Pekcan I ş ı k
içerisinde vazgeçilenıeyecek öneme
tarafından hazırlanan Taşköprü'nün
sahip Adana'da yer alan bu köprü için
rölöve, restitlisyon ve restorasyon
yürütülen çalışmalar, sadece turizm
projeleri tamamlandı ve bugünlerde
açısından değil kentiiierin de sahip
tarihi köprünün restorasyon çalışmaları
oldukları binlerce yıllık eserin farkına
devanı ediyor. Halen restorasyon
varmaları için önem taşıyor. Üzerinde
projesine uygun olarak Karayolları
yaşadıkları kentin aslında binlerce
Bölge Müdürlüğü tarafından köprünün
yıldır insanlara ev sahipliği yaptığının
üst kısmındaki tamir işleri sürdürülüyor.
bilinmemesi ya da unıursanmanıası
Binlerce yıldır adı n ı aldığı yapı
durumuna bir müdahale niteliği de
malzemesi olan taş bugünlerde süren bu
olacak olan bu çalışına i le; her gün
çalışmalarla ortaya çıkarı l ıyor.
üzerinden onlarca kez geçip
GAYE BELER KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
35
HABER
farketmedikleri köprünün
Köprüye yapıldığı günden bu yana çok
malzeınesiyle, rölyefleriyle bütün
kereler tamirat ya da nehri ıslah
ihtişamı ve gerçekliğiyle tekrar ortaya
çal ışmaları için müdahele ed ilmiş.
ç ı kartı lması bizzat bölgede
Büyük çaptaki son müdahele ise 1 948
yaşayanların da farklı bir gözle
yıl ında gerçekleşmiş. Bu onarınıda
görmesini sağlayacak ve seyhan
maalesef köprün ün birçok özgün
nehrinin kıyısında yer alan sıra
mimari elemanı sökülerek yok edilmiş,
konaklar ve tesc i l l i yapılarında
taş korkulukları kaldırılmış, köprüye
restorasyon çal ışınalarının
betonarnıe konsollar ilave edi lerek
başaltılmasında kentl inin desteğini
köprü tabiiyesi genişletilıneye
alınmasında önemli bir etkisi olacaktır.
çalışılmış ve halen kullan ı l makta olan demir profil korkuluklar bu dönemde
Köprü; bir anlamda Adana'nın
köprüye ilave edilm iştir.
geçmişini üzerinde taşıyan bir kitap gibi. Roma, Bizans, Selçuklu ve
Yapılan restorasyon çalışınası ile
Osmanlı dönemi özelliklerini
birlikte kaplama malzemesi 1 900'lu
restorasyon çalışınasından sonra
yıl larda dönemin Adana valisi Bahri
görmek çok daha kolay olacak.
Paşa tarafından döşetilen arnavut
Köprünün geçirdiği deprem sonrası ve
kaldırımı tarzında döşenmiş, serbest
oldukça yoğun bir taşıt trafiği ne maruz
forında taşların ol uşturduğu şekline
kalmasının sonucunda; genel strüktür
geri dönülecek. Evliya Çelebi'nin
elemanları açısından uğradığı hasar da
tasvirlerinde 400 nı uzunl uğunda ve 3
bu çal ı şına i l e giderilecek.
nı
genişliğinde olduğu belirtilen
köprü n ün bugünkü 3 1 O ın'! ik uzunluğu ve 8 ın'! ik genişliği de korunacak. Ayrıca köprünün Seyhan tarafında şehre giriş ve çıkışları kontrol altında tutan kapı, ilgili eski gravürlerden de raydalınalarak yeniden yapılacak. Yapılan tüm bu çalışmalarla; zaten Adana siluelinin neredeyse en önemli parçası olan Taşköprü bulunduğu bölge ve çevresindeki yapıların, rekreasyon alanlarının da yeniden düzenlenmesine önayak olacak. Yapılacak bütün çevre düzenlemeleri ve diğer restorasyon çalı şınalarında da; kentin o bölgesinde bir odak haline gelip yolları ve toplulukları toplayan bir yapıya kavuşacak. Şehir bir anlamda hafızasını tazeleyecek, kendini daha iyi tanıyacak.
GAYE BELER 36
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Rapor Herşey bir halının deseni üzerine
Koruma kültürünü öğrendim
düşen, güneşin izleriyle başladı
öğrenmeye de; bugün hala o taş, o
desenı .. Anlamaz mısınız ne
köşede ve ben onun orda öylece
anlatmaya çalıştığınıı? Çok mu
zerinde dintenecek çocuklar
çocukça olur?
beklemesini seviyordunı. Kötü müdür bu yaptığını?
Eee ben de çocuktum zaten o zamanlar. . . Bir ev yapmak için
Çok sonraları gezindinı de o
kazınaya başlasa konışunuz, toprağın
sokaklarda. Şimdi ne kadar uzaktaşmış
alında su yerine acaip biçimi i taşlar
bana, beni büyüten yollar. İçindeki
çıkardı.
çocuk büyüdü diye midir, yoksa içinde büyüyen başka çocuklar görenıediğim
Sonra yakartop aynarken dinlennıek
için mi bilmiyorum.
için üzerine oturmak kavga ettiğimiz köşe taşı. Tarihi bir eser bizim sokağııı
Mahalle de değişmiş beninıle beraber.
köşebaşında öylece dikilir dururdu. Ya
Sadece ben terketmemişi m O'nu.
biz alıştırnııştık onu bu haline ya da
G irit'ten gelen n i ne bir daha
onu umursanıayan insanların içi nde hiç
dönmeınek üzere göçnıüş. Yaşıtlarını,
değilse çocuklarla beraberim diye
kendilerine yeni ve bu mahalle gibi
mutlu mesut yaşayıp gidiyordu. Bir
yavaş olmayan hayatlar kurmuşlar. Ama sahip oldukları hız b i le yetmemiş onlara hala zaman larının yetmediğinden şikayet edip dunırlar. O gün ki orta yaşlıların çoğu ise, bu malıellenin oturan larının pek çoğwllın ancak yapabildiği üzere; dönemin meşhur kooperatif evlerinden birinde, eski asmalarının kurumasına dertteniyorlar hala. Yattıklarında alçıdan üstlerine düşecekmiş gibi duran bir tavan değil, her seferinde başka bir hayal kurdurtan ahşapların
Romalı bizim için getirmemiştir elbet
damarlarını seyretmeyi özlüyorlar.
onu ama biz o taşları ya da
Silerken kötü sözler sarfettikleri
daın larıınızn üstli nde ki levhalar
nıerdivenleri artık çıkmadıkları için,
uçnıasın diye üzerine koyardık ya da
"tekdüze, pardon, "düzayak"
evierimize çarpmasın diye dar
evlerinin konforunu sürüyorlar.
sakalardan dönerken arabalar, tam
Artık televizyonun başından bile
köşebaşlarıııa. Vakti gelince de güzel
kalkmak için yaşlı olduklarını
birer oturak olurlardı.
düşünüyorlar.
GAYE BELER KENDi ARKiTERJ!{NJ KENDiN YARAT - 2006
37
Uçurtmamı o günlerde bana uçsuz
Düşünüyorum da yaşadığımız gibi
bucaksız görünen bahçesine
yapıyoruz ıniınarlığı da? H issetmeden,
düşürdüğüın yaşlı teyzenin evinde
kaybederek, kaçarak, kabullenerek,
kırık bir camdan içerisi görünüyor.
korkarak, farkına bile varmadan.
Kimseler yok. Lambaları üzerinde bir
Birilerinin ısnıarladığı gibi. Birlerinin
servis tabağını yemek masasında
bize öğrettiği gibi. Sornıadan,
bırakıp gitmiş. Nereye gittiğini bile
değişmeden, dönüştürülnıeyi kabul
bilmiyorum.
etmiş, yen ilmiş bir şekilde. Daha önce gitmediği m bir kente gidiyorum.
Şimdi ben o yollarda yürürken; kendi
Rölöve projesi hazırlanacak bir evin.
kendime sorup duruyorum. Aklımın
Yorulunca derin bir pencerenin
rölövesini çıkartınaya çalışıyorum.
içerisine oturup rüzgarı bekliyorum.
Unutmaya karşı koymak istiyorum.
A l ışık olduğum sessizliği aynı
Bir de mimar olmuşuın ben ..
mahallenin kokusunu duyuyorum.
Öğrendiğim herşey yaşadıklarıınla
Garip geliyor. Sonra giriyorunı içeri
uyuşmuyor. Hayat bana anlatılandan
işinıi bitiriyor ve çıkıp gidiyorum o
başka türlü birşey; 30 yıl sonra
evden. Ben terkediyorunı, hepimiz
anl ıyorum. Bir kere benden daha
terkediyoruz. Çiziyor ve terkediyoruz.
inatçı, kafasının dikine gidiyor
Birilerinin içi nde nefes aldığı nefes
Yaşamak, büyünıek, geri dönmek;
verdiği evi ölçüyor ve bırakıp
düne, bugüne, yarına yetişeceğim diye
gid iyoruz. i şinıizin gereği diyoruz.
bugünü harcanıak.
Raporun projeyle birl i kte yetiştirilmesi lazım. Hemen yazıyorum. " Rölöve raporum şudur ki bir parçam geçmişle beraber yıkılınıştır. Yen isi yapılabilir ama eskiyi yaşatıp yaşatmayacağını zaman gösterecektir. Eskiyi yaşatırsa, iyi mi olacağı da meçhuldur. Restitlisyon için örnek fotoğraflar buldum. Gülen yüzler var. Fotoğrafa değil, kendine gülen suratlar. Yani bayağı bayağı mutlular. Kimse peynir? demeden gülen cinsinden. Eee daha çocuklar tabi ... Bozuk yollarda bisikletleriyle gezip tozalı birkaç saat olmuş. Bugünlerde kurumuş olan derenin üzerindeki köprüden geçerken yarışnı ışlar hatta nerdeyse içine düşüyorların ış. Sinek yapıyormuş dere de. Belediye kurutmuş. Rölöve raporunda bunu da belirtmek lazını
GAYE BELER 38
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
bence. Restitüsyonu daha fazla anlatmak beni hüzünlendiriyor. O mutlu günlerde, geçmişte yaşamaya çalışmak yeni bir hayat kurmaya yardımcı olmuyor. Restorasyomı yapma konusunda hala muhtelif fi kirler var. Bir kere önce bu süreci üstlenecek bir kişi ya da kurum bulmak lazım. Ya da işi başa düşürüp, kendimiz girişmeliyiz. Çok soru sordum raporları çıkartırken kendime. Pek çoğunun cevabını kendime bile itiraf etmedim. Etseydim değişmeın de gerekecekti çünkü. Hala yeni/eski bir apartmanın/kibritin, kutusunda/dairesinde hiç değilse enıek l i liğimi; aşağıya, toprağa biraz daha yakın, denizin dalgasını daha iyi duyabileceğim bir evde geçireceğim düşüncesi i le çalışıyorum. Ama zaman yetmiyor. Zaman yetmiyor. Haa bir de, karşıdaki aparlman yüzünden olsa gerek, artık halımın üstüne güneşin izi hiç düşmüyor.
GAYE BELER KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
39
Mimarlar Odası Adana Şubesi Genel Başkan Yardımcısı E rkan Karakaya ile Söyleşi
başında, eğitimin temelinde fark lı.
Sanat eğitimi ama insana da hizmet eden bir sanat eğitimi. Diğer sanat dalları insana haz duygusu vereb i l ir ama ruhsal etkilerin ötesinde bir müdailelesi yoktur. Ancak bir mimarlık eseri ile insanın direk yaşanıını yönlendiriyorsunuz isteyerek ya da istemeyerek insan sizin yarattığınız atmosfer içinde yaşamlarını sürdürüyor ve tamanı l ıyorlar. Mimarlık eğitimini Selçuk Üniversitesi 'nde aldım. ilk birkaç meslek yıl ıını yarışmalara katılmak için çabalayarak Samsun'da birkaç arkadaşınıla kendi büroınuzda çal ışarak geçirdim. Daha sonra yarışma projelerinden haberdar olabilmek için bir süre Ankara'da
Gaye Beler: Adana 'da mimar/tk yapmak sizin seçiminiz miydi, yoksa hayatmızla ilgili diğer seçimlerin getirdiği bir zorunluluk muydu?
çalıştım. O dönemde iletişim bugünkü kadar kolay deği ldi. En sonunda nıesleğiıni Adana'da sürdümıek kararını aldım. Adana'da mimar olmak kolay değil. Nedeni arz talep dengesi çok farklı.
Erkan Karakaya: M imarlık eğitimini
Ürününüzü talep eden kesimin
seçmek bile bilinç l i bir davran ış ya da
mimarlık kültürü ile i l işkisi yok
kendi seçimiın değildi. Ai lenıde inşaat
denecek kadar az. En azından sizden
sektöründe bir şekilde yer almış hiç
mimarlık talep etmiyor. Sizden talep
kimse yoktu ve ben nıiınarlığı
ettiği prosedürün yerine getirilmesini
kazandığını ı öğrendiğiınde noter de
sağlayan evrakların tem ini. Siz bir
çal ışıyorduın. T cetvelini ilk
evrağı temin ediyorsunuz . . . Proje kişi
görüşümde ne olduğunu bile bi lmeden
için bir evraktır. Ruhsat almak için
bir parçası olduğum mimarlığın bir
gerekli olan birkaç evraktan biri olan
süre sonra kendi kişiliğime en yakın
projeyi ona temin eden kişisiniz. Ve
meslek olduğunu farkettinı. Benim
proje sürecine de, direkt müdahele
hayatı mı çok farklı yönlendirdi.
ediyor. Bu sürece müdaheleyi,
M i marl ı k çok farklı bir meslek. En
entel lektiiellik olarak algılayan bir
40
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
GAYE BELER
kesim de var ki; bu da Adana'da mimar
EK: insanların yaşamlarında; özellikle
olmayı daha da zorlaştırıyor. Bu
eğitimi sürecinde aldıkları herşey daha
anlamda özel yaşantılarında
sonraki yaşamlarında etkili ol uyor. Bu
beklentilerini karşılayan pek çok
orada kalmıyor kimliğine işl iyor. Bu
meslektaşını ız var. Bu evrak ın temini
eğitimde de ortaya çıkıyor Türkiye
ve sonucunda sürdürdükleri yaşanıları
deki eğitimin temelinde özellikle
yeterli oluyor. Ancak pek çoğumuz
mimarlık ve mühendislik eğitimi nde
gibi onlar da aslında mimarlık
hakim olan sistemin izleri vardır.
yapam ıyor.
Eğitimcilerin de bireysel olarak bu izleri silmeleri pek mümkün değil.
Çünkü mimarlık talep edi l ir. Birisi
Bunu somut olarak örneklendirirsek;
sizden mimarlık yapmanızı talep
bir öğrencinin öııline boş bir kağıt
etınezse üretemezsiniz. Talebi
koysak ve köydeki Ahmet Efendi ye
bil meden kime ne için ve nereye
bir ev tasariayın desek eline kalemi
yapacağınızı belirlemeden . . .
alır 4 köşesini belirleyip bir kutu çizer
Adana'da i s e talep edenler; mimarlık
ve köşelerine de birer kolon koyar.
talep etmiyor. Küçük bir azınlık ise
Neden kolon koyar? Bina taşısın diye;
mimarlık talep ediyor ancak bu
oysa dünyadaki taşıyıcı si stem sadece
seferde sürece baskı kuran bir
betonarıııe midir? Biz Türkiye'de ne
yaklaşımla müdahil oluyorlar. Tam
yaparsak yapalım sadece betornarıııe
anlamıyla bir mimarlık ürünün ortaya
olabilir diye düşünürüz. Yığma yapı
çıkması için gerekli şanlar size kolay
sistemini pek bilmeyiz, çel i k ile i lgili
sumılmuyor. Bu nedenle de topluma
altyapıya sahip deği liz. Dışardaki
sunamad ığınız minıarlığı; toplum yine
örııekleri değerlendi rirken hayranlık
bu kentin mi marlarını sorgulayarak
duymanıamıza rağmen . . Ahşap
arıyor.
dünyasına baktığımızda genelde;
Sonuçta, Adana'da mimarlık yapmak
kullanılan bir yöntem olmasına rağmen
diğer şehirlerden farklı değil ancak
burda akl ıımza pek gelmez. Hemen
özellikle de konut uygulamalarında
istanbul ya da Ankara'dakinden daha
yapının köşesine kolon koymakla
zordur. H iç değilse istanbul ve
başlarız işe. Bunu en önemli
Ankara'da s isteme bir noktasından
sebeplerinde biri bizim aldığımız
girme şansınız vardır. Ayrıca bahsini
eğitimin ile; betonarmenin isteyerek ya
ettiğimiz bu şehirlerde az da olsa
da istemeyerek bilinçaltımızda yer
mimarlık talep eden bir kesim de
etmesi sağlanmıştır. Bu yüzden yapıyı
vardır.
tasarlarken genel bir yaklaşım olarak yapının taşıyıcı sistemi ve bununla
GB: Mimar/tk eğitimine yeni ve farklı yaklaşımlarda Mimarlar Odası 'na etkin rol alma firsatı verilmekte mi? Bu konu ile ilgili yeni düzenlemelere ilişkin fikirleriniz neler?
bağlantılı olarak en basit yapıdan en karınaşık yapıya kadar başka si stemler çok zormuş gibi gelir bize oysa en zor ve en riskli sistemlerden birisi betonarınedir. Diğer sistemlerdeki defornıasyonlar gözle görülebilmesine rağmen betonarme kapalı bir sistemdir;
GAYE BELER KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
41
araştırmalar sonucunda bile, yapılış
Biz şu an eğitim süreci konusunda
sürec ininin takibi i l e bile sonucu tanı
MOBBİG ile birlikte aktif olarak
ve kesin biçimde değerlendiremeyiz.
uygulama deneyinıimizle, süregelen
Bu nedenle Türkiye'deki yapı
zamanda gözlediğimiz aksaklı klardan
sektöründe çimento tekerlerinin sürece
çıkarttığımız sonuçlarla beraber
geçmişten gelen bir nıüdahelesi vardır.
eğitimimizdeki boşluklarda müdahil
Eğitim için de vardır. Bunu artık
olmaya çalışıyoruz. Bu konuyla ilgili
kıramıyoruz. Bugün geldiğimiz
bir çalışma grubumuz da var. Ve hatta
noktada teslimiyeıçi biçimde
Genel Başkanımız da ağırl ıklı olarak
betonannenin davranışlarını düşünüyor
bu konu üzerinde çalışıyor. Mimarlık
ve ona göre hareket ediyoruz. İnşaat
eğitiminin 5 yıl olması ; bir
mühend isliği eğitiminin temelinde
kredilendimıe sistemi olması v.s. Biz
betonanne var. Çelik çok az yer
Oda olarak bu konuya dahil olmak
alırken ahşap yok denecek kadar az.
zorundayız da, çünkü bu eğitimin
Eğitim sürecinde genel yaklaşım bu
sonunda mezun olan kişi ler mimar
yönde. Elbette uzmaniaşmak isteyenler
ünvanıyla karşımıza geliyorlar.
sonraki yıllarda bu konularda kendilerini eğitme şansına sahip ler,
Biz eğitimde pek çok konuda eğitim
ancak eğitimin temelinde tek yanlı ve
kurultayiarını sonucunda edini len
betonarnıeye yönelik bir yaklaşım var.
sonuçlar konusunda MOBBIG'le,
Bugün yapı denetim kanunun bütün
YÖK'le mutabakat anyoruz. Pek çok
maddelerini incelersiniz binayı sadece
konuda taleplerimizi ortaya koyduk.
betonarnıe olarak algılayan ve yapıyı
Örneğin eğitimdeki ınüfredattaıı tutun
da sadece strüktür olarak gören bir
eğitim sonrası meslekle ilgili eğitim
yasa olduğunu görürsünüz. Yapının
çalışmalarının devam etmesine kadar.
fonksiyonları kent ölçeğindeki
Bu konuda YÖK i l k adıını atmıştır.
durumu ... O yasada mimari yok çelik
Artık mezun olan öğrenci !erin
yok ahşap yok. Oysa yapı betonarme
di plonıalarında mimar yaznııyor.
demek değildir. Yapı çok gird i l i ; bir
M i marlık eğitimi almıştır denmekte.
sürü disiplinin kontrolünde olan bir
Bu konu ile ilgili mimarlık meslek
süreçtir. Bu süreci sadece
yasasının hazırlanması için bir noktaya
betonannenin sağl ıklı yapılınasına
geldik. Kendi genel kurullan ınızdan
bağlamak, bugünkü kentlere sahip
geçen bu çalışma son aşamasına
olnıamızın önemli sebeplerinden
gelmiş durunıda ve meclise sunmak
biridir. İnsanları bu tip yapılara
üzere hazır durumdadır. Yasal
mahkum eden zihniyet, bu eğitim
mevzuatımızia da eğitim sonrası belirli
sürec inin de bir sonucudur. Bugün
eğitimleri ve slaj ları tamamlamayan
bizlerde bu sektör içerisinde yer
kişilerin büro tesc i llerinin
almaktayız ve bu sürece biz de
yenilenmemesi gibi konularda pek çok
müdahil ol uyoruz. Ama farkında
denetim mekanizmasını geliştinneye
olmak sistemi değiştirmeye tanı
çal ışıyoruz.
anlamıyla yetmiyor. Sistemi gerçekten topluma doğru anlatıp talebin de doğru gelmesini sağlamak gerekiyor.
GB: Sayıları giderek artan, mimarlık eğitimi veren okulları ve
42
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
GAYE BELER
yaratılmasında mimarın neredeyse hiç
mevcut mimar sayısmt gözönüne aldtğtmzda, Türkiye 'de ihtiyacın ötesinde saytda mimar bulunduğuna dair görüşler için ne düşünüyorsun uz?
kenti ol uşturuyor ama orada mimar
EK: Türkiyede mimar sayısı fazla mı
hizmet de tüm dünyanın aksine
sorusunun cevabını vermeye çalışayım.
genel l i kle emlakçılara bırakılını ştır. Bir
Şu an Adana'da 600 kadar mimar var.
emlakçıdan bir yapının gerçek değerini
Bu kadar mi mara ihtiyaç var mı?
bil imsel biçimde ortaya koymasını bir
rolü yok. B i r belediye düşününün ki yok. Bankalarda expertiz yapılmakta. Bu
Gelişmiş Avrupa ülkelerinde nüfusa
mimar ile değerlendirdiğinizde ne
oranla en az mimar sayısı bizde.
kadar bekleyebi liriz. Yapının
Mimar mimar olarak kullanılm ıyor. Bu
yenilenme sürecini, bir kaplama
sayının 7 7 si kamuda çalışanlar.
malzemesinin deformasyonunu yapının
Merkezde bu konu üzerinde bir
gerçek değeri n i . iştigal alaniarım ız
çalışma yapılmakta. Bu yapıyı
başka meslek sahiplerin i n elindedir. Bu
çözümiemek gerekiyor. Eğitim
yüzden genç mimarlar mezun
sürecinde kadın m i mar sayısı fazla
olduklarında ilk önce arayış içine
iken mimarlar odasına kayıtlı
gi riyor. Projecil ikte bir yer edinmeye
mimarlara baktığımızda bu sayı
çalışıyor. En iyi bildiği konu en iyi
erkeklerde daha fazla. Kadınları
yetiştirildiği konu. Ancak kapısı hiç
meslek yaşamından uzaklaştıran
çalmıyor. Kamu da zaten yer
sebepleri öğrenmeye çal ışıyoruz.
edinemeyen yeni mezun mi marlar özel sektörde ise meslekleriyle i lg i l i
77'nin 1 8' i Bayındırlık'ta, 6'sı
neredeyse herkesin bir fi k r i v e bilgisi
bankalarda çalışıyorken, Belediye'de
olduğu ve y ı l larca eğitimini aldığı
çalışan sayısı 20 c i varında. Bölgede
konu ile ilgili kendisine bir etiket
1 00 civarında belediye var iken
olmanın dışında pek de ihtiyaç
belediyede kimlerin çalıştığı
duyulmadığı bir zeminde mesleğini
sorgulanmal ı . Belediye ne hizmeti
yürütmeye çalışıyor. Bu konuda
verir sorusu bize gerekli cevapları
gençleri suçlayamayız. B ir noktada
vermeli. Belediye teknik h izmet verir.
onların da ilk amaçları kendi
Belediye imar hizmeti verir. Bu
hayatlarını kurabi lmek.
hizmetler mimar eliyle veri lmelidir. Devletin herşeyi üstlenmesini
Yapı sistemi başında sonuna yeniden
beklemek anlamına gelmez bu sözünü
kurgulanmaya mahkum bir s istemdir.
ettiğimiz. Belediyec i l i k hizmetleri yine
En altta malzeme üretiminden,
mimar eliyle yapılınıştır ve mi marların
standartların düzenlenmesi de mimarın
kamuda istihdamı yoğundur Avrupa
dahil olması gereken bir süreçtir.
Birliği ülkelerinde. Dolayısıyla bu
M i marlığın çok çeşitli dalları olmasına
bahsettiğıniz rakamlarda mimarların
rağmen, o dallar boş bırakılınıştır.
bir kısmı zaten kamuda görev alarak
Türkiye'de gerekli ve yeterl i malzeme
kentin yaratılmasına direk müdahele
standardı yok. Türkiye'de yapı taahüt
etmel idir. Burada kentin
sistemi yok. Müteahhit Ahmet E fendi
GAYE BELER KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
43
olarak bir tabela sahibi iseniz 1 0.000
yasalarla ve doğru uygulamalarla
konutluk bir ihaleyi alsanız bile teknik
kontrol altına alınırsa yapı m sürecinin
kadronuz sorgu lanmaz. Bünyenizde
iyileştirilmesi ne katkıda bulunulur.
kaç mimar kaç mühendis var sorusu
Bugünkü si stem değiştirilm iyor, çünkü
soru lmaz.
bu sistem değiştiğinde, bugünkü erke sahip kesimler bu erki kaybedecektir.
GB: Gerçekten yasalarda bu kadar biiyük boşluklar var mıdır yoksa genelinde rastladığımız gibi asıl sorun yasalarm uygulanamamasmdan mı ortaya çıkıyor? E K : Hayır yasal düzenlemelerde had safhada boşluk vardır. Bugün gerekli sağl ıklı düzenlemeleri yapmak için yeni keşifler yapmaya ihtiyac ımız
Ve mimarlık da bu sürecin dışında tutulmuştur. Çünkü mimar, mimarlık yapacaktır. Ve mevcut duruma itiraz edecektir.
GB: Mimarlar Odası olmasa ne olurdu? Mimarlık eğiliminde, mimarlık uygulamalarmda, mimarlık kiiltiiriiniin tamnmasmda neler değişirdi? Değişir m�ydi?..
yok. Bunun pekçok yazılı örneği var eli mizde.
EK: M i marlar Odası 1 954 yılında o y ı l çıkan bir yasa ile kurulmuştur.
Gerek Oda olarak süreç içerisinde
Ondan önce de M imarlar Derneği
bizim hazırladığımız raporlardan;
vardır. O yıl diğer pek çok açıdan da
gerekse uluslararası, bu tür sistemlerin
önemli bir yıldır. Önemli bir dönüş
tercümelerinden elde ed ilmiş
noktasıdır. Birçok değişim yasası o
mevzuatlar vardır. Gerekse çeşitli
yıl larda ortaya çıkmıştır. Ancak her ne
üniversitelerin bu konu ile ilgili
kadar TMMOB yasasını her ne kadar
çalışmalarında bulunabilir. Yapım üreci arsa arazi rantıııa dayalı bir
ithal olmakla eleştirsek de; pek çok yönüyle demokratik bir yasadır. Fakat
süreçtir. En küçük araziden en yüksek
gelinen noktada; ülkelerin politik ve
rantı elde edecek bir sürece
ekonomik değişimleri, elbette odalar
indirgenmiştir. Ve bu sürece dahil
üzerinde de etkili olmuştur. 60'1ı
olabilecek tüm aktörler dışarda
yıl larda odalar farklı bir noktada iken;
tutulmuştur. Maalesef bu sistem devlet
70'1i ve SO'! i yıllarda farklı bir kimlik
içerisinde de kendine yer bulmuştur.
edinıniştir. Bugünkü Avrupa Birliği
Bu spekülati f bir süreçtir ve bundan
sürecinde ise bambaşka bir misyon
beslenen toplumun büyük bir kesimi
üstlenmiştir.
i le bu bir yağmaya dönüşm üştür. M i marlık ise evrak boyutuna
Aslında Osmanlı'dan beri, odalar;
indirgenmiştir. Bunu sağlayan direk
benzer faaliyetler gösteren ama farkl ı
i lgili yasalardır. Aslında herşey
isimlerde kurumlar olarak varlardı
mevzuatıır; hiçbirşey kişilerin
zaten. O günlerde "loca" adı verilen bu
insiyatifi ile gelişınez. Her yerde
kurum lar, bir zanaatın ustal ık sürec ine
mevzuat esastır. Mevzuat doğru
geçebilmesi için varlard ı . Herhangi bir
kurgulanırsa müteahhitlik sistemi
zanaatla uğraşan kimseler locadan
44
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
GAYE BELER
·
peştenıal i törenle kuşaııır ve ustalık
ama tam anlamıyla da yasalarla ve
seviyesine geçerlerdi . Bugüne değin
mevcut siyasi idareyle desteklenmediği
M i marlar Odası, ın imarlık nıesleğinin
için, daha önce sözünü ettiğimiz,
uygulanma sürec ini de, mimarların
istenmeyen bir sürecin aktörleri
meslek yaşamlarını da iyileştirmeye
olduğumuz için bir anlamda yasal bir
çalışmak gibi temel görevler
ablukayla odalara güç verilmiş gibi
üstlenmiştir. Farklı döneınierde farklı
gösteril i rken, diğer taraftan odalar
yöntemler kullanmıştır. Dönem dönem
kuşatı larak hareket kabiliyeıleri
uzlaşma yolunu seçerken, bazende
kısıtlanınaktadır. Bugün geldiğimiz
mevcut siyasi idarenin karşısında yer
noktada yağmur gibi nıeslekle ilgili
almıştır.
yasalar çı kmaktadır. Hatta bugünlerde
80'1erin başında yöneticiliğe
çalışmalarıyla i lgili bir yasa Meclis'te
başladığı ın yıllarda Adana'da oda
görüşülüyor, fakat bizim fikrimiz
bünyesinde 71 ın imar vardı; Oda
sorulmuyor. Ama biz yine de fıkriınizi
yabancı mimarların Türkiye'de
üyelerini isim isim tanıyabildiğiıniz bir
belirtmek çin mil letvek i l lerinden
sosyal dayanışma örgütü
randevu aldık. Yoğun bir kulis
niteliğindeydi. Bugün gelinen noktada,
içerisindeyiz. Ki bu işin içinde
Oda kurumsallaşmış, farklı bir evrim
TMMOB'de vardır; çünkü onlarda bu
geçirnıiştir. Fakat yine de, odan ı n
yasalardan etkileniyorlar. Ancak
kendi yasasından kaynaklana
maalesef siyaset direkt bizim
aksaklıklar da yok değildir. Şöyle ki;
hizmetimizde olmadığından çok da
dünyada ıniınarın özlük haklarını
başarı lı olaınıyoruz. Az önce
savunan yapı ile mimarın icra şartlarını
değindiğimiz gibi ülkemizde mi marlar
belirleyen sistemler birbirinden ayrıdır.
mimarlık yapamazken, yabancı
Yani kamu yararına düzenleyen sistem
mimarların mimarlık yapınası konusu
odadır; özlük haklarını düzenleyen
gerçekten tartışılmalıdır.
yapı ise mimarlık sendikasıdır. Dünyada bu iki örgütlenme genelde birbirinden ayrı iken, bizde tek çatı altındadır. Böyle bir durunıda hem masanın bir yanında mimarın kamuya verdiği hizmeti denetlerken; bir yandan da masanın öteki yanında mimarın çalışma şartlarını, yaşanı standardını iyi leştirme çabası vermektedir.
GB: Meslek yaşantmız boyunca, mimarlığın yakın çevreniz tarafindan ne kadar bilindiğini düşünüyorsunuz? Mesleğiniz için verdiğiniz çabalarda mimar olmayan kişiler ne kadar yer aldılar? Mimarlar Odası yaptıklarını topluma aklarına konusunda neler yaptı ya da yapmadı?
Oda'ya baktığımızda; bugün geldiğimiz noktada, Türkiye'nin,
EK: Eleştirel bir gözle baktığımızda;
hemen hemen i l lerinin tanıanıında ve
topluma doğru biçimde sunduğunıuzu
pek çok ilçede örgütlü konumdayız.
söyleyemeyiz bu nıesleği.
Bu örgütlü yapımız kurumsal yapınıızı
Bugün yasalarla M i marlar Odası'nı
güçlendirmiş, bel li bir noktaya taşımış
neyi yapıp neyi yapamayacağı konusu
GAYE BELER KENDi ARKiTERXNI KENDiN YARAT - 2006
45
çok kalın sınırtarla çizilmiş. Hatta demoklesin kılıcı gibi mesleki denetimi yaptırıp yaptınnama konusu, Oda üzerinde de bir baskı unsuru olarak kullanılmaktadır. Bu hizmetin Oda için gerekl i l iği sadece denetimin bir parçası olmak değildir aynı zamanda varlığını i danıe ettirnıesini sağlayan en önemli gelir kaynaklarındandır. Bunu yeri geldiğinde serbestleştiren İdareler, duruma itirazlarınızı dile getirdiğİnizde
yerine bir kaç kişinin tasasım duyduğu bir konuya dönüşmüş gibi duruyor. Genele baktiğınızda Mimarlar Odası 'nın bu çabalarmdan aktifya da pasif üyelerini ve hatta üye olmayan mimarları ne kadar haberdar edebiliyor? Bu konularda katılımcı olmak konusunda Mimarlar Odası 'nın çabası mı yetersiz; yoksa mimarlarm mı ilgisiz kaldığını düşünüyorsımuz?
karşınıza her zaman çıkarılan bir konudur. Karşılıklı anlayışla bu
EK: Biz üyelerinıize ne kadar
konular çözüınlenenıez. Bunlar i y i
ulaşabil iyoruz sorusunu, biz de
niyetli kişiere bırakılabilir konular
kendimize soruyoruz. Bu konuyla ilgili
değildir. Bunlar nıevzuatlarla
istatistiki bir çalışınanın da
belirlenmelidir.
içerisindeyiz. Yaklaşık rakamlarıyla,
Ama hiçbir dönemde M i marlar Odası
mezunlar Oda'ya kaydolurken; 1 980
kimliğini kaybetnıenıiştir. Geçmişteki
sonrasında giderek artan bir kayıt
bütün yönetimlere de bu açıdan saygı
eksitınesi var. Bu sayı günümüzde
1 980 öncesinde hemen hemen bütün
duymak gerekir; ki M i marlar Odası
5.000 nıinıara ulaşmış. Yani 5 .000
hiçbir zaman bu rantın ve yağınanın
mimar mezun olmuş ve odaya
bir parçası olmamıştır.
gelmemiş. Biz bu çal ışına dahilinde, bu mezunların mezun olduktan sonra
Bir meslek odası elbet olacaktır. Ama
çalışıp çalışnıadıkları, aktif olarak
asıl soru M i marlar Odası senıbolik bir
yürüttülerse meslek hayatlarında ne
kurum mudur yoksa aktif sürecin bir
gibi işler yaptıkları gibi konuları da
parçasınııdır, ya da niye bu sürecin bir
araştırnıanııza dahil ettik. Bu bizi
parçası değildir? Mevzuat M i marlar
oldukça vurucu bir sonuca götürdü.
Odası'nın önünde büyük bir engeldir.
Kadınlar okulda fazla iken, kaınuda
Mevcut siyasi idare de M i marlar
özel sektörde mimarlık ınesleği nin
Odası'nı, politikaları önünde bir engel
icrasında, kadınların sayısı nerdeyse
olarak görmektedir. Siz İstanbul'da
yarı yarıya düşüyor. Tüm bu süreçlerin
kulelere karşı ç ı karsanız, Adana'da
sorgulanması tamamlandığında, pek
Adi iye'ye karşı ç ı karsanız, Ankara'da
çok sorunıuza da cevap bu lmayı
Akay Kavşağı'na karşı ç ı karsanız;
umuyoruz. Bu sadece bugünkü
siyasi idare sizden hoşlannıaz ve
yönetimin kaygısı değil. Geçmiş
önünüzü keser.
yönetimler de benzer kaygılarla bazı çalı şınalar yaptı.
GB: Bahsi geçen bütün bu konularla ilgili bir bilince sahip olmak mesleğin bir gereği olmak
göreviıniz. Sanal ortanıda bu
46
KENDi ARKiTERJıiNI KENDiN YARAT - 2006
Bu eksikliği gidermekte aslında bizim
GAYE BELER
çalışamalrıınız sürüyor. Düzenli olarak
süreçte; mimarlık eğitimi de, diğer
bültenler de ç ıkarıyoruz. Ancak
eğitim süreçleri kadar ve hatta daha
kamuoyuna aktarma noktasında, geçen
fazla etkilendi. B u eğitimin böyle
y ı l Cumhuriyet ve Hürriyet
mekanik kurgutarla verilmesi çok
gazeteleriyle ekler verildi.
doğru bir sistem deği l. Bunun
Bu konu i le ilgi l i gazetelere tam sayfa
konuda çok sıkıntı çekmekteler; bu
ilanlar ve hatta televizyon reklamlarını
süreci aşmak için ciddi çabalar
eğitimeiter de farkında ve onlarda bu
bile düşünmekteyiz. İzmir M i marlar
içindeler ama önlerinde de pek çok
Odası 'nın otobüsler üzerinde verdiği
engel var. M imarlık eğitimi ve
ilanlar çok güzel sonuçlar verdi. Böyle
mimarlık mesleğinin icra şartlarının
çabaların da toplum düzeyinde
belirlenmesi konusunda dünya
tan ınınam ız ve gerkl i desteği almamız
standartlarının çok gerisindeyiz.
açısından önemli olduğunu biliyoruz.
Yetkilerimiz az, eğitim veren
Topluma kendimizi ifade etmemiz
kuruınlarımızın önleri çok açık deği l.
konusunda bazı eksiklerimiz var ve
Çok dar kadrolarla sınırlı bir eğitim
bunu tamamlamak da amaçlarıınızdan
süreci izliyorlar. Ve bu süreçte eğitim
biri.
alan gençlik mezun olduğunda ülkede
GB: Mimarlar Oda 'sma aktif olarak katılanlar için de benzer bir durımı mu geçerli?
altına girerek, gemisini yürüten kaptan
E K : Maalesef. .. Ayrıca; hemen hemen
ortaya ç ı karıyor. Ancak bu, o nesi in
tüm şubeleri m izde görev olan
suçu değil. Bahsettiğimiz nesi in bir
mimarlar belirli bir yaşın üstündeki
parçası olan arkadaş ların ağı rlıklı
mimarlar. Elbette bunun tek ve kesin
kısmı mezun olduklarında Oda'ya
hakim olan ekonomik sistemin etkisi olmanın, keskin bir bireyselleşmen in, ekonomik kaygıları hayatının en önemli parçası haline getiren bir nesil
bir cevabı yok. Pek çok cevabı var.
geliyorlar. Ancak buradaki
Ama biz bütün bu cevaplara ulaşıp
mücadelenin zor ve kaos içinde, ki bu
elimizden geldiği kadar bir çözüm
kaos ülkenin sahip olduğı genel
üretmeyi hedefliyoruz. Ve bu istatistiki
kaostan kaynaklıyor; olduğunu
çal ı şına tamamlandığında, örgütümüzle
farkederek, hızla odan ı n dışında
de paylaşacağız. Ancak henüz
kendine bir dünya kurmaya çal ış ıyor.
paylaşma noktasına gelecek verileri
Çünkü odanın içi mevcut sisteme karşı
toplamadı k.
mimarlık için çaba veriyor. Kendisi
Ne yazık k i ; okul larıınızdaki mimarlık
bu çaba tatmin etmiyor.
için çabalaınak derdinde olan kişi leri eğitimi süreci artık tekdüze lise eğitimi düzeyinde verilmekte. Mimarlığın
Örgüt olarak sorunlanınızı doğru
üçüncü boyutu ön plana
saptayı p doğru çözümler üretmek
çıkartılınaınakta ve mimarlığın o çok
çabasındayız. M i marlar Odası pek çok
geniş düşünme yelpazesi süreci yerine
yerde pek çok çalışma yapıyor.
eğitimi mekanik bir eğitim sürecine
Yapı üretim sürecinde hazırlanan
dönüştüren bir YÖK süreci var. Bu
yasaların büyük bir kısmı maalesef çok
GAYE BELER KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
47
fazla tartışılarak hazırlannııyor.
Mevzuat değişikliklerinde boşluklar
Mecliste yasallaşmaya gelen bu
bulunmaması, ilgili yasalar çıkarıl ırken
tasarı ların sayıları bugünlerde bir hayli
müdahil olunınası yolunda çalışmalar
fazla.
yapıyoruz. Geçen kasını ayında Avrupa
Yabancı mimarların Türkiye'de
tarama sürecinde; konuyla ilgili
mimarlık yapmasından tutun; kentsel
karşı laştırnıalarda, mevzuatları ınızı
Birliğinde Türkiye'yi nıiınarl ıkla i lgili
dönüşüm yasasına, belediye yasasının
sunma konusunda mimarlar odası aktif
herhangi bir maddesinde bizlerle i l igli
rol aldı. Ve Türkiye'nin nıinıarlıkla
bir bölümlin değiştirilmesi ne;
ilgil i mevzuatlarını sundu. Şu anda
bilirkişilik sistemiyle ilgili çıkarıılan
tarama süreci tamamlandı ve
yasalara değin çabalarımızdan sonuç
mutabakat süreci başlad ı . Bu süreç
alamadığımızda gerekli davaları da
dahilinde bizden uyum sağiamam ız
açıyoruz. Siyasi idarede etkin
beklenen konular var. Bu mesleklerden
olmadığıııızda haklarınızı ancak yargı
bazıları bir grup içerisinde topluca
yoluyla araya ibliyorsunuz. Siyasi
tarıışılırken, mimarlık nıesleği tek bir
idarenin bize kapattığı kapıları yargı
başlık olarak ayrıca değerlendirilecek.
yoluyla açmaya çalışıyoruz ve gereken
Fiziki çevreyi oluşturan ve hayati
her türlü hukuki çalışınayı da bizzat
öenıni olan bir meslek olması bunun
odamız bünyesinde çalışan
en önemli sebebi ve M i marlar Odası
avukatları nıızla yürütüyoruz.
olarak, biz de bu süreçte doğru yerde dunnaya çalışıyoruz. Avrupa Birliğinin
Oda'nın çok yönlü bir çalışma
güdümüne girmiş, onlara bel bağlamış
perspektifi var. Bunlardan birtanesi de
olarak değil; mevcut durumumuzu ve
yasama sürecinin takip edilmesi ve
yanlışlarımızı savunarak da deği l;
mesleğinıizi ilgi lendiren konularda
doğru bildikleriınizi bu çabaları da
müdahil olunması noktası. Yönetim
fırsat bilerek savunmaya çalışıyoruz.
kurulumuzda bu hukuki konularla ilgilenen yönetim kurulu üyesi bir arkadaşımız var. Bu süreci takip eder.
GB: Zamanınızt aytrdtğtmz için çok teşekkür/er.
Bu koldan çalışmalarımız sürerken, diğer koldan da Avrupa Birliği
E K : Ben teşekkür ederim.
sürecinde, mimarlık ınesleği diğer mesleklerden farklı algı lannııştır. İnsan sağlığını ilgi lendiren tıp meslekleri temelinde doktorluk, diş hekimliği hemşirelik gibi mesleklerin yanısıra mimarlık mesleği de var. Tartışma ortamında, bu meslekler ayrı mütalaa edi lecek ve Avrupa Birliğiyle uyum istenecektir. Bu konuda devletin i lgili çalı şınalarına alıyapı oluşturmak için çalışan bir ekibimiz de var.
GAYE BELER 48
KENDi ARKlTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Merve Bölükbaşı 8 Şubat 1986 tarihinde istanbul'da doğdu. ilkokulu Nilüfer Hatun ilköğretim Okulu'nda okudu. Ortaokul ve lise eğitimini Bayrampaşa Anadolu Lisesi'nde tamamladı. Buradaki öğrenimi sırasında okulun bünyesinde bulunan Tarih Kulübü'nün kurucu üyelerinden biri oldu ve kulübün çıkarmış olduğu "Detay" dergisinde yazarlık yaptı. Halen istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde 2004 yılında başladığı iç mimarlık eğitimine devam etmektedir. 2005 yılında Türkiye'de gerçekleştirilen Uluslararası Mimarlık Kongresi UlA'da çalışan ekibin içinde yer aldı. ilkokul yıllarından beri ilgilendiği sinemayla hala aktif olmayan bir şekilde ilgilenmeye devam etmektedir.
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
49
H AB E R____JI
_ L_ _ _
Jalisco için " Uçan Kütüphane " LOT-EK fırmasının yeni Jalisco Kütüphanesi için i leri sürdüğü öneri olan çalışması, kullanı lmayan uçak gövdelerinin üst üste yerleştiri lerek bir bina meydana getirmesine dayanıyor. Yarışmayı kazanan önerinin daha geleneksel bir proje olan ve 2007 yı lında Guadalajara'da inşa edilmesi kararlaştırılan Meksika çal ışması Museotec olmasına rağmen Ada Tolla e G i useppe Lignano, Keisuke N ibe ve Guy Zucker'ın bu maceracı fikri birçok tartışmaya ve hatta başka gelişmelere de neden olacak gibi görünüyor. Grubun önerisi her yıl çölde terk edilen muazzam sayıdaki - büyük bir kısmı Bociııg tarafından üretilen ticari uçaklar olan - 727 ve 73 7'lerin yeniden kullanılınasına yönelik kullanışlı bir düşüneeye dayanıyor ( Uçakların çölde terk edilmelerinin nedeni yıkımları için gereken tutarın devletin alüminyum satışından elde edeceği potansiyel gelirden fazla olması). Amerikalı grup, bu hafif ve dayanıklı malzeme ile jetlerin basit ama sofıstike şeklini tamamı ile kullandı kları binanın tasarıın ında artık malzemeleri minimum düzeyde tutuyor. Önceleri uçak ınürenebatı, yolcular ve eşyalar için kullanılan alanlar binada arşivler, toplantı odaları ve yönetim ofisleri olarak yeniden organize edil iyor. Geniş, canılı giriş, aydınlık okuma odaları ve 2 adet konferans salonu ile bina tamamlanıyor. Ancak ilginç bir şekilde Guadalajara'da 2007 y ı l ı nda yapılacak olan yeni kütüphane bina ının inşası için de 200 adet uçak kullanı lınası gerekiyor. Kaynak: DOMUS
MERVE BÖLÜKBAŞI so
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
" made in şişhane"
HABER
bu gelişimi sağlayabilmesine destek
Tasarımcılar ve Ürünler:
olmak için de proj e, ürünler kadar
Deniz Tunç - Kafes
süreçlerin de vurgulanıııasını
Aylin Gümüşoğlu - Pink
hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda
Towers
ürünlerin yaratıııı, kenneki üretim
Sabahattin Emir - Mayın
süreç ve hikayelerinin gösteri ldiği
Askı
" ıııade in şişhane" sergisi ortaya çıktı.
Nejat Çıııar - Işık Duşu ve Soru işareti
I DW'nin ardından geliştiri lerek
Cem Yücel - Mandrake ve
özellikle Şişhane - Galata bölgesi başta
Steanı Cooker
olmak üzere kentin farklı noktalarına
Aslı Kıyak ingin - Kubbe
taşınacak olan sergiele amaç bölgedeki
Tardu Kuman - Tel
Şişhane - Galata bölgesinin kent,
mevcut il işki leri ortaya koymak. Bu
Aydınlatma
tasarım ve üretim açısından sahip
aıııaç doğrultusunda bölgedeki üretim
Batuhan Yüce - Flanş Toka,
olduğu potansiyellerin bir bütün olarak
kanallarını kullanarak tasarınılar
Doğalgaz ve Sekıııan
değerlendirilmesi gerektiği görüşünü
gerçekleştiren l l tasarııncı, önceden
Daireleri
savunan bir projenin başlangıcı olarak
üret ilmiş olan ve ağırlıklı olarak
Burcu Aksoy - 360 Derece
görülebilecek " ıııade in şişhane"
aydınlatma üzerine gerçekleştiril ıııiş
ve Börek
sergisi, ilk olarak 1 2 - 1 7 Eylül 2006
tasarınıları ile sergiele yer aldı lar.
Murad Babadağ - Recycle
tarihleri arasında istanbul Design Week kapsaın ında yer aldı .
Ol
Sergide; sergilenen ürünlerin yanında,
Oğuz Ayata - Bank l ı Demir
ürünlerin üretim süreçleri bir rota yolu
Yatak Başı
20 1 O Kültür Başkenti Projeleri
ile Şişhane - Galata haritası üzerinden
kapsaınında proje koordinatörü Aslı
aktarıldı. Bu rota doğrultusunda
i> roj e Koordinatörü:
Kıyak ingin'in Korlıan Gümüş ile
tasarımın ortaya çıkışı, üretime geçiş,
Aslı Kıyak ingin
birli kte yürüttüğü proje genel olarak.
üretim süreci ve ürünün elde edimine
günümüzde yok olma tehdidi altında
kadar olan süreç; fotoğraflar, üretim
Proje Ekibi:
olan kent içi üretim bölgelerinden biri
bilgileri ve tasarımcılarla
Sergi:
olan Şişhane - Galata bölgesi nin
gerçekleştirilen diyaloglar yolu ile
Pümur Soğangöz, Gülden
tasarımcılarla kurmuş olduğu, var olan
verildi.
Kala fat, N i l ü fer Sönmez,
ilişkileri görünür kı lmayı ve bu
Gizem Çakır
ili şkileri güçlendirmek adına
Yine I D W kapsamında gerçekleştirilen
geliştiri lecek çözüm önerileri ile
" Kent Merkezindeki Küçük Üretim
Panel:
sürdürülebi lir kentsel gelişime bir
Bölgelerine Farklı Bakışlar" ve "
Korhan Gümüş, Aysim
katkıda bulunmayı hedefliyor.
Kentsel Ölçekte Üretim - Tasanın
Türkmen
i l işkisi, Ağ Deneyimleri" panelleri i le Projeye göre bölge bir değişimin
desteklenen sergi, " ıııade in şişlıane"
eşiğinde ve bu nedenle bölgedeki
projesinin vurgulamak istediği başarılı
potansiyel tasanıncı - üretici il işkisi,
bir şekilde gözler önüne seren, bölgeye
bölgenin kendi içinde gelişerek
katkıda bulunabilecek nitelikte ve
oluşturacağı sürdürülebilir bir gelecek
geliştirilerek devam ettirilmesi gereken
için bir araç. Bölgenin kendi içindeki
bir sergi.
MERVE BÖLÜ KBAŞI KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
51
Altan Sinan Cebecigil 7 Ağustos 1983'te Karabük'de doğdu. Efiani Merkez ilköğretim Okulu'nda ilkokul, 1 994-200 1 yılları arasında Safranbolu Anadolu lisesi'nde ortaokul ve lise eğitimini tamamlad ı . iTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nü kazanarak 2001yılı Ekim ayında istanbul'a yerleşti. Halen aynı üniversitede eğitimine devam ediyor. Mimarlık eğitiminin yanı sıra okulun tiyatro gruplarından iTÜoyuncuları ile sahne performansı ve dekor uygulamaları deneyimi oldu. 2005 Ekim ayında Pelin Tan, Mika Hannula, Minna Henriksson tarafından 9. Uluslararası istanbul Güncel Sanat Bienali çerçevesinde düzenlenen "lost in Translation" atölye çalışmasına katıldı . Dünya coğrafyaları v e kültürlerine karşı merak duyuyor, fotoğraf ve sinemayle ilgileniyor.
52
KENDİ ARKİTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
HABER
Kamusal ve Özel Mekan Winter: Kamusal işlevlere h i zmet eden özel mekanları değerlendirmek istiyorum. Kamusal bir işlevi olan özel bir mekan, gerçekten umuma ait bir mekanla karşılaştırılabilir mi? Bununla beraber, konut siteleri toplum ve birey arasındaki dengeyi nasıl kurabilir?
Plater-Zyberk: A 1 ışveriş merkezi gibi.
Winter: Evet alışveriş merkezi gibi. Peki, bu kamusal alan ihtiyacımızı giderebiliyor mu?
Kieran: Bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum; bu ülkenin çoğu altyapı sistemleri özel teşebbüs ile meydana getiri lmiş ve sonrasında kamu sektörü tarafından devralınm ıştır. Eğer araştırırsak; muhtemelen, daha
Scott Brown: Buna, "sanal" kamusal
fazla hususi inşa edilmiş altyapı vardır.
mekan demek istiyorum.
Bu 1 9. yüzyıla kadar gider. Elektrik tramvayını ele alalım; ilk defa
Plattus: Mevcut müşteri için ne
Atlanta'da, ne yapacağını bilemediği
yapıyorsak -maliyetini kim karşılıyorsa
birkaç em la k arazisi olan ve şehir
ya da ne tasarlan ıyorsa- gelecekte bir
merkezinde ofis binası sahibi bir
gün kamusal olabilir, başlangıçta
girişimci tarafından ortaya atı ldı. Bu
değilse de. Kentlands'taki E lizabeth'in
mülkiyetinin değerini arttırmak için
yaptığı işi örnek vereceğim. Yerel
tramvay hattını inşa etti. Şimdi, soru
halkın kabul edebileceği, daha kamusal
gerçekten şöyle olmalı; böyle bir
bir yönde çalışabilecek bir alışveriş
kalkınma ürünü hangi noktada
merkezi inşa etme çabası i le başladı lar.
kamusal alana dönüşür, ve toplum ne
Çok zor hale geldi çünkü, şartnaınede
için sorumluluk üstlenir? Bir sonraki
belirtilen bu kriterde bir umumiyet
soru ise kişiye ait alışveriş merkezleri
deği ldi. Yatırımcılar 1 O, 20 ya da 30
olur; alışveriş merkezinde sarf ed ilmiş
yıl sonra ne olacağını öngöremediler
birkaç özgür konuşma yüksek
ama bu işten paralarını oldukça hızlı
mahkemeye dava edildi. Bunun
geri kazandılar.
tabiatını sorgularsak; mekan artık bizden önce geliyor.
Koetter: Bana öyle geliyor ki; planlama son derece programlı ve doğrudan doğruya şahsi menfaati öne
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
53
ALTAN SiNAN CEBECiGiL
tercihi olan bir çok konuda şehri el altından zayınatan bir gerçek. Şehrin ana arterindeki yok edi lecek şeylerin belirlenmesi gibi.
Plater-Zyberk: Dile getirmediğimiz önemli bir şey var. Kamusal mekan günümüzde bir problem teşkil ediyor; çünkü, insanlar bu yerlerin korunmasının ve yaşamasının mümkün olmadığını düşünüyorlar. Kentsel bir alanda çalıştığınızda -öze l l i kle parklarda- insanlar size ilk olarak "işini temiz ve güvenilir yap ya da hiç yapma" diyeceklerdir. Bu da özel sektörün inadına işi sal ıvermesine dönüşecektir. Seçim yapabilen insanlar güvenilirliği ve temizliği olabildiğince çı karan bir hale gelmiş. Ama eğer bu
garantilenmiş alanlara terc ih ediyorlar.
projeler zamanından daha uzun sürede
Sonuçta burada bir yönetim ve idare
bitselerdi, açık programlı olmaları
meselesi doğuyor; bizim gibi
gerek irdi. Eğer bir plan bir toplul uğa
mi marların uğraşması çok zor bir
empoze edil irse kötüdür. Bu planın ne
mesel e.
olabileceği ile ilgi l i bir konsensüs yok ise bir uzlaşma modeli ortaya
Scott Brown: Elbette başka bir model
ç ıkmayacaktır. Bana ka lırsa, model ve
var. Ivan l l l ich'in kullan ı m ı n ı tarihsel
yöntem arasında bir fark var.
olarak tanımladığı eski ve yeni ingiliz
Birbirleriyle bağlant ı l ı lar ancak, bir
Avam Kamarası. Halka açıktı, fakat
yöntem -örneğin Bosıon için en uygun
şimdi bizim algıladığımız anlamda
olanı- uzun zamandır oradadır zaten.
umumi değildi. Toplul uğu oluşturan
Bu iki örüntü, zaman geçtikçe
farklı insanların farklı hakları vardı .
uyumluluk gösterir ve çeşitli şartları
Bazıları içinden geçebiliyor, bazıları
sağlar. Fakat, en faydalı şeyi
sığırlarını otlatabi l iyor ve bazıları da
tanımlamaya çal ışıyorsak, bir tasarım
ateş için çalı çırpı toplayabiliyordu.
noktası açısı ndan daha spesifik
Kamu mülkiyet i günümüze göre daha
olmalıyız.
özenli paylaşt ırılıyordu. Bu kamaralar, özel mağazaları kamusal etkinliklerle
Shiffman: Fakat, tam olarak
zenginleştirmek için bir model teşkil
yaptığımız özgün halde kamusal olan
edebilir mi?
şeyi özel leştirrnek oldu. Hepimiz
ALTAN Si NAN CEBECiGiL
banliyölerin ve a l ışveriş eğlence
Plater-Zyberk: Son derece Amerikalı
merkezlerinin ulusal para yardımları
bir model ise -bir yerleşme modeli
ve benzeri aktarımlar aldığını
eğer ilk konuya dönersek artık alan ve
biliyoruz. Bu, halkın değil pazarın
alandaki nesnel yapı modelidir.
54
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Dünyanın bir başka yerindeki
Kieran: Bana kalırsa burada
kentlerde, halk, kendine tahsis edilmiş
konuşul makta olan iki konu hakkında
alanı savunma ve neyin kamusal
bir görüş belirtebiliriz. A l ı şveriş
olduğu ve nasıl edinildiği konusunda
merkezini tartışmak ya da Oscar
ve bu yerlere uygun davranışları
Newman'ın düşük gelir seviyeii iere
tanımlamada daha açık davranır.
yardım etmesi ya da şehrin komşu
Neyin özel olduğu açıktır, aparıman
yerleşimlerinin kendilerini dışa
bahçeleri ve kişisel konutların avlulan
kapatması bir noktada aynılar;
bile. Kim neye dikkat edecek ve kim
günümüzde toplumsal alanı ancak
nerden payını alacak; bu açıkça
küçük ölçeklerde kontrol edebiliriz.
belirtilmiş.
Sın ırları net bir şekilde çizilmiş ve dahili bir yönetim sistemi i le.
Shiffnıan: Fakat, bu kentler s ı n ı fsal
iyisi, bu alanları kullanmamızı
En
fark l ı l ı klarıyla birlikte özgün homojen
sağlayan, bazı sonuçlarını kontrol
yapıdalar. Bu sınıfsal ayrımdan
edebildiğimiz yarı-kamusal
istifade edebiliyorlar. Şimdilerde daha
yatırımlardaki parçalayıp-hakim-olma
heterojen bir hale geldi ler. M i mari bir
( fragmentation) fikrinin ürünleridir.
olguyu bir suç mahalline dönüştürüyoruz. Bu problemi sadece
Scott Brow n : Fairınount Park ilginç
mekan üzerinde ustaca oynamalar
bir sıııırlandırı lmış kamusal mekan
yaparak çözemeyiz. Bir takını temel
örneğidir. Üst orta sınıfa ait kuzey-batı
suç nedenlerini ele alarak başlaınamız
Phi ladelphia konut bölgesine kadar
gerek. Aksi halde, kendimizi daima
uzanıyor. Yaz mevsiminin hafta
savunnıacı bir pozisyonda buluruz.
sonlarında, zengin kişi Poconos'a
Alışveriş merkezleri giderek daha da
giderken yoksul parka gidiyor, piknik
korku verici bir hale geliyor. Bu
yapıyor ve kuzeybatı konut bölgesinin
merkezler araba hırsızlığının yapıldığı
her yerinde partiler yapıyarken henüz
yerler. Artık, insanlar bu yerleri suç
bir protesto işitilmedi. Otuz yıl önce,
işleme bölgeleri olarak biliyorlar.
aynı yerde Afrika! ı Amerikan vatandaşları pek hoş
Koetter: Bence yapı modeli ve suç
karşılannııyorlardı. Irk ayrıını
arasında bir il işki var. Çoğu geleneksel
kaldırıldığından bu yana, henüz bir
kent tehlike özellikleri doğrultusunda
şikayet duymadım. Bunun sebebi
biçimlenmiş. Dışarı çıkmanın imkansız
muhtemelen; parkın, vadi boyunca
olduğu ortaçağ Orta-Avrupa kentleri
uzanması ve bu vadiyi sınırlayan konut
hakkında raporlarda bunu
bölgeleri nin bir parçası gibi
okuyabilirsiniz. Egemenl i k alanı
gözükmemesidir.
( territoriality) kentle birlikte düşünülür ve fakat kentsel bir devinimin parçası
Kieran: Fiziksel bir ayrım ını var�
değil, bir ayrımlaşan-toplum durunıudur. S ı n ı fsal farklar gerçek
Scott Brow n : Evet
olduğunda alt tabaka meydana gelir.
Plater-Zyberk: Shiffınan: 'ın dile getirdiği kritik konuya geri dönmek
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
55
ALTAN SiNAN CEBECiGiL
istiyorum; disiplinlerarası çalışma.
interdisipliner çal ışabileceğimize
Bana kalırsa, okullar (ıııi ıııarl ı k )
inandırabilirsek veya herhangi bir
öğrencilerini b u yönde çalışma ve
yatırım olmadan kend ini kontrol
düşünme yöntemine hazırlanıyorlar.
edebilen bir kamu alanı yaratabilirsek geriye suçlayacak sadece biz kalırız.
Scott Brow n : Bu kolay değil. 1 960'1ardaki disiplin lerarası eğitim,
Kieran: Okul larda neler yapınam ız
ıııiınari alanda kötü bir şöhrete sahip
gerektiği oldukça zor bir soru.
oldu; çünkü, maddi olarak
Öncel ikli konu insanları bir disiplin
desteklerınıedi ve amatörler tarafından
içinde geliştirmek olıııalı, bu üç yılda
idare edil iyordu. İyi bir disiplinlerarası
olur ya da olmaz. Başka bir disipline
programa sahip olmak için,
kaıılıııalarına karışınayalıııı.
disiplin lerarası bağlantı kurabilecek bir fakülteniz olmalı ve çok çalışmalı lar.
Shiffınan: Bu senin, öğrenc ilerine
Faydalı bir disiplin lerarası stüdyo,
olan tavrınla ilgi l i . Kaçımız,
dersin eleştirisine ihtiyacı vardır.
öğrenc ileri s ı n ı fa girdiğinde o gün
Böylece, dersini hazırlarken kendisini
gazetelerde ne okuduklarını
ortaya koyan öğretim görevlisiyle daha
soruyonız? Eğitimleriyle ilgisi
çok vakit geçirebili rler. Bunun
olmayan hangi kitapları okuyorlar?
hazırlığı saatlerce sürebilir. Çoğu okul
Toplum hayatını nasıl
bunun önemini bilmez, aksi halde
değerlendirebi li riz? Öğrenc i leri nı izi
destekleycmez.
çevrelerinden izole etmeye yönleniyonız.
Plater-Zyberk: Bu, hükümetlerce üniversiteyi tanımlayan öğeler arasında
Scott Brow n : Y ı l larca interdisipliner
bir çelişkidir; çünkü, kavramlar son
(ya da sizin deyiıııinizle
derece egemen.
disiplinlerarası ) stüdyolar hayal ettim.
Plattus: Mülk hakkı sistemi de bu
aynı stüdyoyu alnıalarını doğru
M i marlık öğrencilerinin birden fazla disiplin iere dayanır. Fonlar
bulınuyorum; çünkü, alnıaları gereken
kısıtlandıkça kaybed ilen ilk şey
başka dersler de var. Fakat, stüdyo
üzerinde ciddi bir interdisipliner
öğrencilerim, özellikle de i l k
çalışına yapılabi lecek sınır mahalle
yıllardaki ler, beklenildiği g i b i mimar
oluyor; aynı şey projelerin fon
değil; iyi birer yönetici oldular.
planlaınaları için de geçerl i. Öneri talep ve niteliklerine bakıldığında; bir
Slıiffınan: Bu, o kuşakla ilgili olabilir
çoğu, ilk yüklenicinin kim olacağıııın
mi?
tanım larınıası ile birlikte çoktan karar
ALTAN SiNAN CEBECiGiL
verilmiş ol uyor. Kamusal mekanda
Scott Brow n : Muhakkak değildir.
olduğu gibi. Eğer kanunen ( içtenlikle)
Yönetici konuıniarını kendi
gerçek değerini belirlersek, kabul
iradeleriyle belirledi ler, çünkü
etmemiz gerekir ki kendi maliyetini
yönetme yerileri vardı. Bu özellik
karşılamaz. Bu seçimi biz yaparız.
tasarını yeteneğinden daha az görülür.
Bil irsiniz, eğer insanları gerçekten
Aynı zamanda çabaladım da; tasarımı,
56
KENDI ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
3 boyutlu bir yapıda ihtiyaçları ifade
Shiffman: Eğer şehi r merkezinin
etmeyi öğrenmelerine yardımcı
dışına kurulursa bunun tanı tersi olur.
olamadığıını düşünnıüştünı. Bu tarz bir eğitim, bütün bu icap etiird ikleri i le
Kieran: Her zaman kenar yerleşmeler
uygulanıası çok zor.
ile i lgili kent merkezinden neler öğrenebileceğinıizi sorguluyonız. Bana
Winter: Standartiaşma ve
kal ırsa, ekonomik gerçekler ortada ki;
gentrification üzerindeki pazarlama
merkez kenardan çok şey öğreniyor ve
strateji leri toplumun gelişimini ve
şimdiye kadar kent karşıtı diye
tasarı nıını ne ölçüde etkiler? Mimarlar
tartışılan stratej ileri tamamlamaya
ve yatırımcı lar, mimarlığın
başlad ı . Kent karşıtı olduklarından
nesneleşnıesine nasıl katkıda
emin deği lim. Buna bir önıek, kentten
bulun urlar?
bağımsız bir kimliğe sahip duruma gelen bir bölgeye yığılan büyük yapı
Koetter: Bence, iki şekilde yaşanıyor:
grupları. Temelde bunların bir alışveriş
Birincisi, bir çok Amerika şehrinde,
merkezinden çok farklı olmadığını
tarihi bölgenin parçaları alışveriş
iddia ediyorum. Kontrol ve kimlik
merkezlerine dönüştürüldü. Bu olayın
duygusuyla belirli bir talep
hükünıetlerle i l işkili olduğunu
karşılığında yapı adaları inşa
düşünüyonını. Arezzo kent merkezi
ediyorsunuz. Bütünüyle sağl ıklı olup
dev bir alışveriş merkezi gibi . Bu
olmadığı başka bir nıesele.
sadece tüketici baskısı değil; aynı zamanda, insanların kente bakış
Sh iffman: New York şehrinde, bu
açısıdır. Disney dünyası ana caddesinin
yeni iz bırakan katil kutucukları
evrenselleşnıesi gibi. Kentin büyük
barı ndırınayı müzakere ediyoruz.
bölümlerini bu çeşit bir çevreye dönüştürüyorsunuz. Peki, kamusal alan adına bu nedir?
Shiffman: Evrenselleşmenin yaşayan bir yapıya demir atmasıyla, o yapıdan demir alınaya karşı olması arasında fark vardır. Bu yapıdan beslenmemesi yapıyı yok eden yeni dinamikler doğurur. Öte yandan, tasarımcısının ve yöneticisinin hassasiyeti ile yapının doğasına adapte olabilir ya da onu değiştirebi l ir.
Koctter: Yani, Giorgio Armani, Arezzo'ya yerieşliğinde binalar yaşamaya devanı edecek diyorsun.
ALTAN SiNAN CEBECiGiL KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
57
Benim iddianı, bu yeni bir pazar ve ew York kent merkezinde olmalı lar. Yaşayan ticari bölgenin dışına,
Plattus: Fakat, bu çeşit bir planlama için eşi-benzeri görü lmemiş hükınedebileceğinıiz bir hukuk
endüstri alanlarına yerleşıirenıeyiz. Şu
fakültesi deneyinılemeye gönüllü
sıralar, yapı bloklarındaki eski depoları
olmamız gerekir. Bazen düşınan
elde ediyorlar, 6.Caddedeki depoları
girişiıncinin kafasında oluyor.
yeniden işlevlendiriyorlar. Eğer onları
"Bi ldiğim bir yol vard ır; başka bir yol
kırmızı bölgenin dışına, şehrin izole
göstermenize de izin vernıeyeceğiın".
edilmiş bölgelerine yerleştirirseniz; desteğe muhtaç kalacak ve varolan
Shiffman: Aslında New York'taki
bölgelerle rekabetçi duruma gelecektir.
olay, Pazar baskısının emlak yıkımı
Kümelennıe etkisi kaybolacaktır.
sayesinde tekil olanaklara kaymasıdır, kendi başına merke7e hareket etmesidir.
Plater-Zyberk: Soruya geri dönersek, böyle bir dönüşümün cazip olduğunu; çünkü, mekanları bozmadan koruduğumı belirıiyorsun. Ama, günümüzde bir çok insanın maruz kaldığı ayrı bir genırifıcaıion (kentsel dönüşüm) de var.
Sh iffman: Bana kalırsa gentrification insanların zorunlu göç etmelerine zemin hazırlıyor çünkü başka seçenekleri veya ekonomik imkanları yok. Bu ıraj ik bir durum. Ama bu korkunun sayesinde düşük gelirli bölgelere ikinci kalite yerleşim alanları
Plater-Zyberk: Katıl ıyorum. Konu
kuruyoruz. Geleceğin değişmez
önceden konuşmak isıediğim bir
gettosunu inşa ediyoruz çünkü düşük
noktaya gidiyor; var olan alanlar ile
gelirli sosyal kesimin düşük ücretl i
çalışmak ve değişken yerleşim
konut anlamına geldiğini düşünüyoruz.
modellerini sağlamak. Bir çok
Bence mümkün olan en iyi mekanları
sebepten ötürü, henüz bunu iyi bir
yaratmalıyız. Sübvansiyon
şekilde yapamad ık. Bazı şeyleri arkada
programlarını ve kamu güvenlik
bırakınaya hazırlıklı olmalıyız.
yasalarını geliştirmeliyiz.
Kimsenin hiçbir şeyi uımırsanıadığı
ALTAN SiNAN CEBECiGiL
yere gitmek daha zor. Buna değer
Scott Brown: Bunlar var olan iki
deyebilmeliyiz. Fakat, uzun süreli
seçenek değil. Karına kullanını da bir
planlanıalar milli etiğimize uygun
başka yöntem. Eğer, istihdam
değildir; fırsatını bulduğumuıda keser
imkanlarınız varsa; geleneksel yaşama
ve kaçarız.
alanlarında olduğu gibi, ticaret ve
58
KENDi ARKlTERA'NI KENDIN YARAT - 2006
konut alanları bir arada ol ur. Böylece,
gentrijication riski
azalır.
olabiliriz. Kentsel dönüşümü problem olarak ele al ırken -bu gerçek problemi bel irtemememizden kaynaklanabilir
Sh iffman: New York'taki Soho ve
insanlar ikametgahlarında
Tribeca için ne düşünüyorsunuz?
değişmezliğe ulaşaınıyorlar. Pazardaki
Karına kullanı nı mekanları var ama bu
çelişki lerden bahsetıneliyiz.
alanlar düşük maaş lı kesimin tehcir
Vergilerimiz konut edinmek isteyen
edil melerine neden olan en büyük
zenginlerin işine yarıyor. Düşük gelirli
gentrijication örneğidir.
insanların konuılarına göre yüksek gelirli kesimin konutlarına daha çok
Koetter: "Ne çeşit mekanlar kentsel
sübvansiyon hareketi oluyor. Y ı l l ı k
dönüşüme maruz kal ıyor?" sorusu
zengin konuılaşma maliyeti 1 5 yıllık
ilginç. Londra'daki kabine lojnıanları
sosyal konuılaşma ınaliyeline denk
ya da 1 950'1erdeki toplu konutlarda
düşüyor. Bu olgu var olalı, kentsel
olduğu gibi bu dönüşüme karşı ç ı kan
dönüşümlin doğas ını etkileyen sosyal
insan çok yok. O halde ne çeşit binalar
politi kalara bakma lıyız. Bu mimarın
ve kentsel yerler dönüştürmeye daha
problemi değil.
cazip? Bence bu binalar ve çevreleri nin yüksek derecede doğal bir
Plater-Zyberk: Ama, bazen mimarlar
kıymeti var.
bu şeylerin farkına varıp değişimi öneren ve destekleyen insanlar
Plattus: Bu, Connecticut'ta devamlı
olabilirler.
konuşuluyor. Kentin kuzeydoğusu bu kadersiz iınaja sahip. Eğer ahşap
Kaynak: Perspecta, Yal.30, Settlement
kaplanmış bir kiliseniz ve yeşil
Patterns. 1 999, s.92-97
alanların ız yoksa; hiçbir yerdesinizdir. N i hayet fiziksel yapının mükemmel ve ucuz olduğu bu küçük kasabaları keşfedersiniz. Bu sağı solu belli olmadığı kadar doğal olan dalgalanınalarla devam eder. Ama, öngörülen ya da görülmeyen yeniden kullanıma açık net yapılar ve kamusal stratej i ler vardır. Yapmamız gereken bunlardır.
Scott Brow n : Bence bütün yapabileceğin yeniden kullanma sürecini yavaşlatabilirsin. 5 yerine 25 y ı l l ı k bir süreç tasarlamış olsaydık, çoktan başarı kaydederdik.
Shiffman: Soruyu yanlış ilerietmiş ALTAN SiNAN CEBECiGiL KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
59
E_ Y_ AZıs_ı '---_ K- ö ş._
l Proj e Üzerine
__,
çalışması üzerine yazdığım denemeyi okumadan önce köşe yazısı üzerine düşünüyordum. Sonrasında bu metni sizinle paylaşmak istedim. Benim açımdan halen tazel iğini koruyor.
i stanbul Apartınanı Ü zerine... Ödev konusu istanbul olan bu maket çalışması 2005 Ekimi'nde gerçekleştirildi. Ürün yaklaşık bir buçuk saatlik bir emeğin sonucunda meydana geldi. Ödev konusunun açıklanması ile birl ikte, istanbul; kelimesi, kendisi, kenti ve içinde olduğum kadarıyla kendim üstüne dışardan bakabilme çabası ile işe koyuldu m. istenilenler arasında olan istanbul'un zaman ile irdelennıesi adına ilk olarak Bitmesinden aylar sonra geri dönüp
çeşitli katmanlar gözümün önüne
baktığınızda daha farkl ı düşündüğünüz
geldi. Bunlar bir şekilde birbirlerine
çalışmaların ız olmuştur. Projeler,
akraba ama görünüşte farklı
eskizleri, fotoğraflar, deneme yazıları
katnıalardı; çünkü istanbul'un
VS.
üzerinden geçen her ne ise zaman adına; bir olay ya da bir süreç olsun,
" Kendi Arkitera'nı Kendin Yarat"
kaynağın ı tamamen kentin ol uşturduğu
yarışması için benden istenilenleri
bir objeydi. Bu çevrede. yaşamda; tek
öğrendiğimde yaklaşık bir iki gündür
özne, yüklem her ne olursa olsun
adamın altını üstüne getiriyordum.
istanbul'du. Bu yüzden bu konuda da;
Alelade bir bahar temizliği şimdiye
zaman istanbul'u değil, istanbul
kadar yapmadığım detayda bir arşiv
zaman ını etkiliyor ve yaratıyordu.
çalışmasına dönüşnıüştü.
Böylece bu farklı katınanların temelinde dunnası gereken istanbul'un
Kaybettiğiıni sandığım 1 . sınıf
nasıl bir şey olması üzerine düşündüın.
portfolyomla karşılaştını; 2 . sınıf çizimlerimi incelediın, beğendinı
Aslında istanbul, altına koyacağım tek
hepsini, güldüm kendi kendime,
bir gerçek ile bu katınanların tümünün
duygulandım.
ol uşturduğu olacaktı. B u gerçeğin
Geçtiğimiz güz döneminde aldığını
olduğunu düşündüm. Kentin ve
mimari tasarım kuramiarı dersinin bir
insanının merkezi ve bir çok konuda
60
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
istanbul Boğazı, Boğaz'ın denizi ve su
ALTAN SiNAN CEBEciGiL
eşik diye tabir edebileeeğim İstanbul
i nıaj ı ıı Le Corbusier'nin Domino
Boğazı, tarih boyunca İstanbul'da
Evi'ne benzeyeceğini? Ne diyebilirim;
bozulmayan tck şeydi. Gelecekte de
Le Corbusier bir zamanlar
değişmeyen tek olacaktı. Bu bağlamda
İstanbul'dayınış, ona bir atıf olamaz mı
ödevin zaman konusunda istenen;
bu'l Olabilir, k ı l ı f olur aına hoşuma
geçmişi, şimdisi ve geleceği ile ilgili
gitmedi değil.
bir fikir sahibi olmuş oldum. Bu tabakalar, üstüne oturdukları boğazın
Rohe'nin, Berlin Tiergarten'daki, New
tabakası ile bir apanınan olacaklardı.
National Galery yapısıyla olan
Farklı zamanların izlerini taşıyan
benzerl iği ise, yaptığını çoğu işte
katlarında; teker teker bu topraklardaki
olduğu gibi, "yok olma" isteği, bu
geçmişi, toplaıniarında ise geçmişten
absürd ve uyumsuzluk; tamamen
gelen şimdiyi gösterecekti İstanbul
kişisel olmakla beraber Samuel
apartınan ı . Geleceği ise belirsiz, belki
Beckett'le direkt alakal ıdır.
saçına sapan anıa yine değişmeyecek tek gerçeği -boğazııı denizi- ile
Bu kişisel durumdan ve bencill iğimden
görünceekti İstanbul, kaçak bir çıkma
ötürü bağışlanınayı d i lerim. Lafı daha
kat ile.
fazla uzatmadan, sonucu beğendiğimi; ve hatta, ahşap malzeme ile modeli
İstanbul dönem dönem çeşitli
tekrar çalışmak istediğimi belirtmek
doğru ltularda yapılanmış, boğaza
isterim.
paralel, dik ve/veya başka açı larda. A partman katlarındaki döşemeleri ol uşturan bu çizgiler üst üste geldiklerinde şimdiki İstanbul dokusuna çok benziyor. Ancak bu dokunun tamamı n ı gösterebilmek çok zor olduğundan, iki yakanı n da boğaz sırtlarını gören bir fotoğraf karesi ile sıııırlaınak istedim kuşbakışı. Bu çerçeve ise ınegarondur. Bu katları ayakta tutacak olan düşey eleınanların çok narin ve belki estetik olarak maketin geneline bir katkıda bulunmaktan öte bizleri üzerine düşündürmeyecek şeyler olması gerekiyordu. Ayrıca o an, hemen temin edilmesi açısı ndan Mustafa Ağabey'den aldığım plastik beyaz renkteki çay kaşıkları çok işe yaradı . Bunlar apartınanın düşey kolonlarını oluşturacaklardı. Aına nerden bilebil irdİm ki en son meydana gelen
ALTAN SiNAN CEBEciGiL KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
61
LE Ş_. i s öY____
t___ _ _
----1---' N agihan Gürkan ile Mekansal
'---
Bilgi Sistemleri ve Sahne Modellernesi Üzerine Bir Söyleşi oluyor. Nagihan'la iTÜ inşaat Fakültesi mezuniyet gecesi sonrasında söyleştik.
Altan Sinan Cebecigil: Merhaba Nagilıan, mezuniyetini tebrik ederim, geçmiş olsun. Bugün senden bitirme projeni, siireci ve sonrası için planladık/arım aniatmalll istiyorum. Öncelikle kendinden ve projem/en kısaca balısetler misin? Nagihan Gürkan : Teşekkür ederim. iTÜ inşaat Fakültesi Jeodezi ve Fotograıneıri Mühendisliği Bölümü mezunuyum. "Mekansal B i lgi Sistemleri ile Sahne Modelleınesi" başlıklı tez çalışmaını Doç.Dr.Rahmi Nurhan Çelik danışmanlığında Nagihan Gürkan 28 Ekim 1 98 1
yürüttüın.
istanbul doğumlu. B u dönem iTÜ i nşaat Fakültesi Jeodezi ve Foıogrametri Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Eğitimi sırasında okulun tiyatro gruplarından iTÜ Oyuncuları ile de çalışan
ASC: Mekansal bilgi sistemlerini biraz açıklar mısm? Coğrafi bilgi sistemlerinden farkı sadece ölçeği mi yoksa mekansal d(ye nitelemen başka sonuçlardan ötiirii mii?
Nagihan; bu süreçte gerek sahnede gerekse sahne arkasında kazandığı
ALTAN SiNAN CEBECiGiL
N G : B i lgi sistemi kavramını aslında
deneyimini şimdi bitirıne projesinde
hepimiz az çok bil iyoruz. Kütüphane
kul lanıyor. Projede jeodezik tekn iklerle
sistemleri de bir bilgi sistemidir,
ölçülen sahnenin ınodellenerek bir
mekansal olması sadece ölçeğinin
mekansal bilgi sistemine dönüşmesi
büyük olması i le ilgili. Coğrafi bilgi
amaçlanmış. Çalışma sırasında
sistemlerine (CBS) de çok yabancı
mimarlık ve harita mühend isliği
değiliz, buradan evine ulaşırken hangi
öğrencisi arkadaşlarından da yardım
yolu ve hangi otobüsleri kullanacağına
alan Nagihan, ciddi bir disiplinlerarası
karar vermek de bir CBS işlevi
ekip çalışınasının da örneğini vermiş
olabilir. CBS'yi normal bir
62
KENDi ARKiTERKNI KENDiN YARAT - 2006
veritabanından ayıran özell iği sorgu ve
iyi bir model hazırladım -çok yüksek
analiz yapılabiliyor olması. Bu
doğrulukla bir model geliştirdi m
projenin ilk çıkış aşamasında böyle bir
diyelim- ama "bu model ne için
b ilgi sistemi oluşturmak sonraki bir
kullan ı l ıyor" sorusu önemli bence. Ne
pland ı . En başta şöyle düşünnıüştüııı;
işe yarayacak? işte bu noktada
biz harita mühendisleri dünyayı
mühendislik işin içine giriyor.
ölçüyonız, neden bir tiyatro salonunu ölçmeyelinı ki -buna ihtiyacı var tiyatronun.
ASC: O halde dilersen ilk başuı tiyatrodan balısedelim. Bir tiyatro geçmişin var; ve bunun projeye fikir aşamasından sonra ne gibi somut katkıları oldu, bunu merak ediyorum.
ASC: Harita miilıendisliği ile tiyatroyu nasıl karşılaştırabi/iriz? N G : Belki hiç bir zaman birlikte
çal ışacağı düşünülmez ama ben birbirine çok yakın buluyorum. Harita da tiyatro da ilk iletişim araçlarından ikisi. Mağara duvarlarına çizilmiş resimler i l k haritalar olarak kabul edilir. Tiyatroya baktığımızda dilden
N G : Bir mühendis için üretimin
daha önce başladığını düşünüyorum.
kullanılabi lirl i l iği önemlid ir. Amaç ve
Dil yokken de insanlar birbirleriyle
işlev estetikten önce gelir. Bu konuda
anlaşmak için vücutlarını
ben şanslıyıııı, çünkü bu projede bir
kullan ıyorlarmış.
tiyatro sahnesi model leyecektim ve tiyatro da altı yıldır içinde olduğum birşeydi. Bu sebeple çerçeveyi
ASC: Dil ortaya çıktığında da eksik kalmış zaten.
belirlenıenı daha kolay oldu. ilk soru önemlidir; burayı modelleyeceksin
N G : Evet, avcının hikayesindeki gibi.
ama bir ıiyatrocunun buna ihtiyacı var
Avcı yorgun bir şekilde kabilesine
mı? B i r sabah tiyatro çalışmasına
döndüğünde günlerce uğraştıktan sonra
giderken aklıma geldi bu fikir neden
o gün bir aslan avladığını söylemiş.
bir tiyatro sahnesini ölçmeyeyinı ki
Ama kabilesi bunu beklediği gibi
dedim kendi kendime. Bu en ham
coşkulu karşı lamamış. Böylece bunu
haliydi fikrin. Nereye varacağını bile
canlandırmaya karar verimiş; ve
düşünmemiştim. Fotogrametrik
demiş, sen avcısın, sen avsın.
yöntemler mi, jeodezik teknikler mi kullanacağı ııı bel l i değildi. Ama
ASC: Oyun başlıyor yani.
sonuçta böyle bir projeye ihtiyacı vardı tiyatronun. Ayrıca, bu çalışma
N G : Evet, oyun başlıyor' Bu iki
sırasında yaptığım araştırmalarda, daha
disiplinin iletişinıin bu kadar
önce yapılan nispeten benzer
başlangıcında yer alnıası bence ikisini
örneklerde, tiyatrocuların salıneyi
birbirine çok yaklaştırıyor, ki çok daha
dokuza bölerek çalıştığını öğrendim. O
önemli bir şey var; harita
halde böyle bir bilgi sistemi de
mühendisliğinde tek başına
tiyatrocular tarafından kullanılacaktır.
çalışamazsın. En azından bir arkadaşın metrenin sıfırını tutmak zorundır.
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
63
ALTAN SiNAN CEBECiGiL
Tiyatroda da böyle, tek başına yapaıııazsın. Birisi ışık yapıyordur, karşında rol verecek bir arkadaşın vardır. Hepsini geçtim; en azından
korkmasın kimse. " Bu söyledik/erin çok anlamlı, bunu daha spesifik olarak projen/e örneklendirebi/ir misin?
seyirci vardır. Sonuçta bir ekip çalışması var ortada.
N G : Mesela Türkiye'nin bütün
salonlarını içeren bir bilgi sistemi
ASC: Güzel bir noktaya değindin. Yakm disiplinlerin birlikte ça!tşması gerekliliği adma şu hep sevdiğim bir örnektir; bir restoranın mutfağı tasarianırken ekip çalışması içindeki en önemli aktörlerden birinin aşçı olması gibi. bu lıasasiyette projede ne gibi çalışmalar yaptın?
olduğunu düşünelim. Festival için İngiltere'den gelecek bir oyun bu sistemi kullanarak kendisi için en uygun salonun örneğin Diyarbakır'da olduğunu görecek. Bu istanbul'daki kendi salonlarına kapanmış kadroyu, kemikleşmiş seyirciyi alıp Diyarbakır'a götürecektir. Bu bağlanıda ilk çıkış noktası şöyle; biz televizyonda, örneğin Diyarbakır'daki, Tunceli'deki
NG: Kendimi sürekli sorguladım,
veya Japonya'daki bir sürü olaylara
kendimle paslaşt ı nı. Devlet
tanık oluyoruz ve üzülüyoruz ya da
tiyatrolarındaki teknik imkanların ne
seviniyoruz. Bir şekilde bu
durunıda olduğu konusunda onlarla
duygularıınızı tatmin ediyoruz. Aslında
görüştüm. Oyun Atölyesi'ndeki teknik
paylaşmıyoruz. Doğal olarak o yerlere
ekiple görüştlinı. Örneğin Oyun
gitme gereksinimi duymuyoruz.
Atölyesi salon girişine bir mimar i k i tarafa çalışan aç ılır-kapanır bir kapı
Depremden sonra böyle hissetnıiştim,
uygulam ış. Belki bir çok yönden doğru
konuşmuşluk daha önce. Kendimizden
yapmış olabilir, mekansal açıdan iyi
de örnek verebiliriz. İTÜ Oyuncuları
bir çözüm de olabilir ama akustik
yıl lardır Ankara ve İzmir'deki
açıdan olduça zararl ı bir uygulama
şenliklere giderken hep aynı çevrede
olmuş bu. Bana kal ırsa o işi yapan kişi
kendi entellektüelitenıizi doyurduk
hiç oyun izlememiş olabilir.
aslında. Burdan bakınca tatmin ediyorduk. Sonradan Safranbolu'ya
ALTAN SiNAN CEBECiGiL
gittik ve Karabük'te bir salonda
ASC: Anafikre tekrar dönmek istiyorum. Tezin önsözii şöyle diyor; " Yoksulluk, mutsuzluk, yalmz!tk, uzaktan değil; gitmekte, dokunarak ortadan kah/ırılabilir ancak. Ve başka yerlere gitmekten korkmamak için oraları bilmek iyidir. Jeodezi ve Fotogrametri Miilıendisleri, oraları ölçerek tanımlar, çizerek tanıtır, dünyanın bilinmeyen yapısmı araştırır; açıklığa kavuştu mr ki gitmekten
hissetmesi bile çok güzel birşey. Ben
64
KENDi ARKiTEMNI KENDiN YARAT - 2006
aynad ık ve orda çok zorlandı k. Ama bana kalırsa y ı l larca yapılan işlerin çağuna bedeldi o çünkü ordaki insan i ara dokunduğumuzu düşün üyorum ben. Ün iversite sınavına girecek olan bir kız gelip beninıle konuşnı. Ben de birşeyler üreteceği m , ben d e insan larla birşeyler paylaşacağım dedi. Bunu bir lıaf1a sonra unulacak olabilir ama o an bunu
sanatın ve bilimin insanlar üzerindeki
dekor taşıyan aracı n bu yapıya nasıl
birleştirici etkisine inanıyorum.
yaklaşacağı, ve örneğin bir bölgedeki beş fark lı salondan hangisinin herhangi
ASC: Peki, tüm bu düşündük/erin çerçevesinde proje nerden nereye geldi; genel lıatlartyla balısedebi/ir misin?
bir oyuna en uygun olduğunu analiz etmeye kadar gidebil i r. Daha sonra ışık çalışabilir, dekoru bazı noktalarda yeniden tasariayabilir ve bu sahneye daha farklı bir rej i koyabil irsiniz.
NG: İ l k aklıma gelen şey, "Ben bir sahneyi ölçüp onu modelieyebilir miyim?" oldu. İ stediğim şey insanların bu salınelere gelmesiydi. Ben onlara
ASC: Bu bir bilgisayar programına kadar gitlebilir mi peki?
bu mekanları göstereyim, böylece gitmekten korkınasınlar. Tiyatronun bir
NG: Bu sistemleri çalıştıran bilgisayar
tarafı da elinde var olan alanı ya da
programları elbetteki var; ben oturup
olmayan hiçbir şeyi sahneye
baştan bir program yazacağım
dönüştüren birşey; bu anlamda en
demiyonını ama böyle bir sistem için
azından "geliyorsun ama böyle bir yere
kullanılan program sana ne derece
geliyorsun" da diyebilıneli. Ya da
cevap verebi liyor bu önem l i . Mesela
elindeki oyumı o sahneye nasıl
şu an 3 boyutlu şeh ir modelleri
uydurursun? Aslında projenin geldiği
yap ı l ıyor bildiğim kadarıyla, şehir bilgi
nokta bu tip sorulara cevap verebi len
sistemleri bunlar. Aslında en sade
bir örneği teşkil ediyor şu anda. Ancak
şekliyle tabandan belirli bir ölçüde
hocamla konuştuğuında 3 boyutlu bir bilgi sistemi de eklemeye karar verdik. Çünkü bilgi sisteminin bu proje için önemi şu; aslında şöyle düşünebiliriz, bu 3 boyutlu model üzerinden yapacağım yine 3 boyutlu sorgular.
_
cci-" . , Jll .. . ,, :�
_,
" Daha önce tasariadığın bir dekor bu
..
salona girebilir mi?" Şimdi bizde salon
,
.-.;;·
kapısının ölçü leri var ama bu yetmez. Bu aşamada, bildiğimiz bir bilgi sistemi evet ya da hayır diye cevap verirdi bu soruya. Ama salon kapısından geçlin ve hemen önünde sabit bir eleman ile karşılaştığında artık o kapıdan geçmiş olsan da, dekoru salona kadar taşıyaınayacaksın. Aslında bu sorgulama salon kapı ölçülerinden, sonraki merdiven boşluğundan ya da koridor aralığı gibi i ç mekan özelliklerinden başlayıp
KENDİ ARKİTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
ALTAN SiNAN CEBECiGiL 65
yükseltilmiş ve üzerlerine cephe giydirilmiş nesnelerden ol uşuyor. Binanın üstüne tıklayıp çeşitli verilere
ASC: İ TÜ Kültür Sanat Birliği Oditoryımıu 'nda yapmayı neden tercih etmediniz?
ulaşabil iyorsun. Bu durumda sistem o binayı tek bir obje olarak algı l ıyor;
NG: Belki o yazışınalarla uğraşmak
hem kendi içinde her bir köşesini
isteınedik; sen de b i liyorsun, oyun
sorgu lamaınızı, hem de çevresiyle
çalı şınaları için bile vermiyorlar
ilgili soruların cevaplarına ulaşınamızı
oditoryuınu. Böyle bir çalışmayı
sağlamıyor.
okulda yapmayı çok isterdim,
ASC: Az önce bir parça değindin ama daha ayrıntılı belirtmek gerekirse; bu çalışmada kullandığın araç-gereç, sistem ve yöntemlerden bahseder misin?
birşey. Ama sanırım o yazışına
nihayetinde çok ihtiyacımız olan
NG: Bu çal ışmada kullanılan başlıca
trafiğinden ve ç ıkartabilecek leri zorluklardan korktum.
ASC: Neden Oyun Atölyesi? "Ermiş/er ya da Günalıkarlar "la bir ilgisi var mı? (giilüşmelet)
ölçme arac ı, açıları ve uzaklıkları ölçebilen total station denen optik ve
NG: O sahnede izlediğim ilk oyundan
elektronik bir cihazdı. Yardımcı
çok etk.ilenmiş olmamın payı var tabi.
ekjpınan olarak da, elde taşınabil ir,
Bu bir tarafa, az önce bahsettiğim
lazer ışı n ı sayesinde uzaklıkları hızlıca
prosedürlin bir benzeri devlet ve şehir
ölçebilen bir uzaklık ölçer kullandık.
tiyatroları gibi ödenekli tiyatrolar için de geçerl i. Bu yüzden en kestirme yol
Sonuçta jeodezik teknikler kullanılarak
Oyun Atölyesi idi. Sonuçta, Oyun
bu çalışmanın ilk aşaması
Atölyesi bu projeyi çok sıcak karşıladı.
gerçekleştirildi. Böylece istenilen detay ların 3 boyutlu koordinatları elde edilmiş oldu.
ASC: Küçük bir sahne olması da Oyun A tölyesi 'ni tercih etmende etkili oldu mu?
ASC: Peki, bu süreç nasıl başladı? NG: Genel olarak, Oyun Atölyesi bu NG: Proje fikri 2005 Mayıs ayında
çalışma için çok rahat bir sahne
ortaya çıktı. Ağustos'ta danışmanı m
olmadı. İlk aşamada bunun kolay
Rahmi Nurhan Çel ik ile görüştüm.
olacağını düşünüyorduk. Ama projenin
Hocamla konuşmaya gitmeden önce
i l erleyen safhalarında daha büyük
beni nasıl karşılayacağını hiç tahmin
örnekleriyle aynı ihtiyaçlara sahip dar
edemiyordum; hatta olumsuz bir tepki
bir alanın çok zor ölçüldüğünü
ile karşiiaşmayı bekliyordum. Oysa,
farkettik. Seyirci kısmı oldukça küçük
tam tersine çok büyük bir heyecanla
ve bazı noktalarda görüş açısını
karşılad ı . ilk aşamada salonlarla
kısıtlayan ve zor çözülmüş noktalar
yazışmaya başladık.
var. 700 kişilik bir salondaki kontrol konfor ve tüm yapı eleınanları 200 kişilik bir salona sıkışmış ol uyor. Bu
ALTAN SiNAN CEBECiGiL 66
KENDi ARKiTERA:NI KENDiN YARAT
·
2006
projede geliştirilen sonuçlardan bir
dilekçe ile gitmemize rağmen bize
tanesi de bir tiyatro sahnesini ölçerken
yardımcı oldukları son nokta festival
en çok nelere dikkat edilmesi gerektiği
programı üzerinden şu oyunları
oldu. Sonuçta 3 boyutlu ölçülmüş bir
izleyebilirsiniz veya bu oyunların
mekanın nokta bulutunu elde
biletleri tükendi-izleyeınezsiniz
ediyorsunuz.
tavsiyelerinden öteye gitmedi. Bu sebeple ve okuldaki yoğunluğumdan
ASC: Karşılaştığm başka sorunlar oldu mu peki?
da ötürü ben şahsen çok fazla katılamadım; ama, senin de bu konuda sahne arkasıyla görüşernediğini
N G : Evet oldu; tiyatro salonları
biliyorum.
genelde koyu renkli yüzeylere sahip mekanlar. Bu ve sahne aydınlatma elemanları arkasında kalan yüzeylerde hedeflenen lazeri göreınediğimiz için el feneri kullandık. Ahşap zeminlerde
ASC: Evet bu konuda sana yardımcı olmayı çok istemiştim. Peki bu konuda alternatif planlarmdan söz et biraz istersen.
lazer yansıma yaptı ve başka bir plaka ile yönlendirme gereği duyduk.
N G : Bu çalışmayı bir sonraki
festivalde yapmayı düşünüyorum.
ASC: Yurt dışmdan gelecek olan ekipterin bu bilgi sistemi sayesinde sahneler ile ilgili bir ön bilgiye sahip olacaklarmdan balısediyorsun. Bu sene Mayıs ve Haziran aylarmda uluslararası bir organizasyon düzenlendi. Bildiğim kadarıyla sen de bu konu da İstanbul Kültür Sanat Vakfı ile de görüşmelerin olmuştu. Bunun projeye ne gibi katkıları oldu?
Ayrıca her sene çeşitli üniversitelerde düzenlenen tiyatro şenlikleri de bir diğer çalışma alanları olacak.
ASC: Mezuniyetini tekrar kul/arım. Zaman ayırdığm için teşekkür ederim.
N G : İ K SV'den oyunları izleyip teknik
ekipleriyle görüşmeyi talep ettik. Böylece yurt dışından gelen bir oyunun önceden hangi bilgi lere gereksinim duyacağını söyleşecektik. İ K S V'nin ilk tepkisi bu ekiplerle görüşmek için oyunu izlemenin ne gereği olduğuydu. Onlara bir oyunu izleyip, ışık kullan ı m ı ve dekor çalışmasıyle ilgili bir ön izienim olmadan teknik ekiple görüşmenin çok yararlı olmayacağını aniatmayı denedi k; ve hatta, İTÜ'den resmi bir
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
ALTAN SiNAN CEBECiGiL 67
İrem Çağıl 1981 yılında Ankara'da doğdu . Bilkent Üniversitesi'nde "iç Mimarlı k", Politechnico di Milono'da "Sivil Mimarlık" lisans eğitimi aldı. Scuolo Politechnico di Design'da "Görsel Tasarım" yüksek lisansını yaptı. 2005 yılındon T ürkiye'ye döndükten sonra çeşitli mimarlık-tasarım stüdyolarında çalıştı. Bir süredir serbest tasarımcı.
68
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Tipik Plan "Tipik Plan" b i r Amerikan buluşudur. Sı fır-derece mimarlıktır, mimariyi kendine özgü ve özel yapan bütün izlerden arındırılmıştır. "Tipik Plan" yeni dünyaya aittir.
HABER
S,M,L,XL
"Tipik Plan" kavramı iyileştiricidir, mimarlık tarihinin sonudur, tipik olmayan bir plan ı n h isterik bir biçimde
O.M.A.
fetişleştirilmesinden başka bir şey değildir. "Tipik Plan" kabul edi lemeyen ütopyanı n bir parçasıdır, mimari sonrası geleceğin vaadidir.
and
Aynı "Nitel iklerden Yoksun Adam"
Bruce Mau
(The Man Without Qualities)'ın Avrupa ı u • tuctu ı uı u
Edebiyatı'nı ele geçirmesi gibi, "nitelikten yoksun plan" da Amerikan inşasının en yüce arayışıdır. 1 9.yy'ın sonlarından 1 970'1erin
yoksundur; iş taleplerde bulunmaz.
başlarına, "Tipik Plan"ın en basit loft
"Tipik Plan"ın mimarları işin sırrını
tipinden (verilen alanın doğrudan
bilir: ticaretin sırrını anlamışlardır:
çoğaltılması üzerinden yapılan
Ofi s binası öncelikle tam bir soyut
acımasız taban planı yaratı s ı ) akışkan
programı temsil eder- özel bir
mekan ın son dönem başyapıtı olan
mimarlığı talep etmez- sadece
RCA Binası'ndan, Exxon Binası'na ve
çalışanların bina içinde varolmasına
Dünya Ticaret Merkezi'ne doğru
izin verir. Ticaret her çeşit mimariyi
geliştiği bir "Amerikan Çağı" vardır.
işgal eder. Bu belirsizliğin dışında,
Bugün, bu yapıların hepsi keşiflere
oluşturur.
"Tipik Plan" kendi karakterini tan ı k l ı k ederken, yeni mimarlığın ( s ı k sık ilan edilen ama "Tipik Plan"
Tipik Plan'ın i l k yaratıcılarından olan
ölçeğinde asla anlaşılmamış) geç
Raymond Hood, onu kendini gereksiz
kalmış hakimiyetini de temsil eder.
yere tekrar eden bir müzik parçası
"Tipik Plan"ın amacı yeni süreçlerin
önem sırasında en başta gelir çünkü
olarak görür ve şöyle tanımlar: "Plan kendiliğinden ortaya çıkması için yeni
zeminde insanların tüm aktiviteleri
alanlar yaratmaktir, bu bağlamda bu
gerçekleşmektedir". (Tipik Plan 20.yy
yeni alanlarla kastedilen iş için ideal
demokrasisinin çeşitli platformlarda
mekanların oluşturulmasıdır. Peki i ş
icra edilmesine olanak tanır.)
nedir? Sözde sınırlandırılmış bir programdır, aslında tamamen fonndan
"Tipik Plan" dikdörtgenin mimarisidir;
iREM ÇAGIL KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
69
"Tipik Plan" ın içinde uyuyamaz, beslenemez, sevişemez, sadece varolabi lirsiniz. "Tipik Plan" derindir. İnsanın mutluluğu ve hayatta kalması için gerekli koşulları sağlayan -sözde gerçekl ik denilen- dış dünya ile iletişimde olan saf insani tasarının ötesinde, gelişmiştir. "Tipik Plan " ı n olmazsa olmazlarından havalandırma sistemi, görünmeyen topluluklar yaratan bir (hava) paylaşma düzenini empoze eder. Manyetik bir alan oluşturan demir molekülleri gibi, havayla birbirine bağlanmış olan bu homojen yapının parçaları da daha güçlü bir bütün oluştururlar. Kahramanca, "Tipik Plan" y ı kanmış bir ego doğurur.
.. ll
-
"Tipik Plan" Batı 'ya aittir. Başka hiçbir kültürde karşılığı yoktur. Modernliğin damgasıdır. Tenden öze doğru gittikçe artan -kabul ed ilsin ya da edilmesin- yapay olanın gerçekliğe olan üstünlüğünü vurgular, Batı
diğer bütün şekiller -kare bile- onu
meden iyetinin inancı, onun evrensel
tipik olmayan bir şekle sokar. Yerleşim
çekiminin kaynağıdır.
alanlarının bulunmadığı, tersine yapıldığı yeni dünyanın bir ürünüdür.
"Tipik Plan" Avrupa mimarisinin asla
"Tipik Plan " ı ıı en iyi şekli Platonsu bir
öğrenmeyeceğini b i lir: "modüler
tarafsızlık gerektirir; pragmatizmin
koordinasyon olsa olsa ertelenmiş bir
katıksız bir rasyonell i k ve faydac ı l ı k
başarı sızlıktır, kaos öncülerinin geçici
üzerinden neredeyse mistik bir statü
olarak gerisin geri yuvarlanmasıdır."
kazandığı noktayı temsil eder. "Tipik Plan" önceleri faydacı keşiflerin
( ...)
çirkinliği içinde gizl i kalmış, çağın
KAYNAK: "S,M,l,Xl", O.M.A Rem Koolhaas
sonlarına doğru ise kitleler için bir
and Bruce Mau, The Monacelli Press
sadelik ifadesine dönüşmüştür.
1 995"
70
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
iREM ÇAGIL
Şulan Kolatan'la "Proj ect M u ten " Üzerine bir Söyleşi
KOLIMA C Silidio 'nun kurucu
ŞK: M UTEN kavramını ilk olarak
mimarlarından Şu/an Kolatan 'la
2003'te Paris'te Centre Georges
Galataport için önerdiği sena1yo ve
Pompidou'da yapılan Architecture
Garanti Galeri'de sergilenen "Project
Non-Standard konferansındaki
MUTEN istanbul" projesi üzerine bir
sunuşunıuzda kullandık. Bu kavramı
söyleşi gerçekleştirdik.
hem bizim genel yaklasım tarzımızı özetlemek, hem de bizden bu
İrem Çağı/: Project MUTEN 30 Mayıs-22 Temmuz tarilı/eri arasında İstanbul Garanti Galeri 'de sergi/endi. Peki bu tarihten sonra serginin izleyeceği rota ne o/ucak?
konferans için isten i ldiği gibi içinde bulunduğumuz diskura katkıda bulunmak amacıyla ürettik. MUTEN yöntemi o zamandan beri üzerinde çalıştığımız bütün projeleri etkiledi ve aynı zamanda projeler de M UTEN
Şulan Kolatan: Genelde sergilerimiz
yönteminin evrimine sebep oldu.
birkaç değişik yerde arka arkaya
Galataport da bu projelerden biri . . .
gösteriliyor ve birkaç y ı l l ı k rotaları ol uyor. Örneğin iki y ı l önceki Venedi k Bienali'nde A B D pavyonunda yer alan "Resi Rise" projesi en son bu yıl Yale
İÇ: Muten Şelıirciliği 'ni uygulamayı düşündüğünüz başka şehir boşlukları var mı?
Üniversitesi Galerisi'nde izlendi. Project MUTEN Galataport ise gelecek y ı l
ŞK: ilk fırsatta istanbul'da tekrar
Fransa ve Alnıanya için hazırladığımız
uygulanıayı düşünüyoruz. Önümüzdeki
iki KOLIMAC sergisinde tekrar
yı llarda burada daha fazla
gösterilecek.
çalışmalarımız olacak gibi gözüküyor.
İÇ: Muten olarak kısalttığınız "Mutualistic Environmentality (Karşılıklı Çevreci/ik) yöntemini çalışmaya Galataport Projesi'ni düşünerek mi başladınız, yoksa Muten Şe/ıirciliği fikri evrensel bağlamda kurgulandık/an sonra, Galataport yöntemin ilk uygulama alanı olarak mı seçildi?
yaklaşımını tekrardan istanbul'a
Bu projeler vasıtası ile MUTEN getirip, bu kez sergi değil uygulama olarak sunnıayı ümid ediyoruz.
İÇ: Projenin görmeye alıştığımız biçimsel bir dil üzerinden okunamayacağı çok açık. Tasarım olmayan,bilgi üreten bir modellemeyi izleyicilerin akımıası iREM ÇAGIL
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
71
için izlenmesi gereken yola nasil karar verdiniz? Bu bağlamda sergideki görselierin 1 videoların 1 yerleştirme/erin önemi nedir? ŞK: ilginç bir soru . . . Zira her sergi için kendi kendimize de soruyoruz bunu. Fikirlerin iletilmesi ve projenin algılanmasında sunuş çok önemli bir yer tutuyor. Konvansyonel projelerde genelde anlaşılmış bir baz olduğu için böyle bir konu yok. Fakat yeni
İÇ: Projenin 3 bileşeninden biri olan Yapay Zeka Programt 'nda yer alan "intelligent agent"lara girilen parametreler nelerdir? Bu parametrelerin hangilerinin seçileceğine nastl karar verdiniz? Bu noktada, mimarın içgiidiisel seçiciliğini diişiinerek -söyleşinizde izleyicilerden birinin kullandığt " Yaşayan Birşeye Kiiratör/iik Yapan Mimar" tanmıı hakkında ne diişüniiyorsunuz?
yaklaşınılarda, gerek estetik gerekse fi kirsel açıdan sunum çok büyük
ŞK:Girilen parametreler bu projede
sorumluluk taşıyor. Projeyi tanı olarak
"patch dynamics"den esinlenerek
açıklamak için metin, görseller ve
belirlendi. Aslında ekoloj i k bir kavram
video ( I N VERSAbrane videosunda
olan şehirsel "paıch" in unsurları
Galataport Projesi'ne de değinen
fizikselden toplunısala kadar uzanan
bilgiler var) bir arada iş yapıyor.
ve en geniş çapta çevreyi oluşturan
Amacımız projeye kaynak olan
şeyler. Çeşitli zeka gruplarına bu
düşünce, metod ve hedefleri bir arada
unsurlardan yola çıkarak parametreler
açıklayabilmek. Video'nun bunda özel
verildi. Ayrıca zeka grupları arasındaki
bir rol oynadığını düşünüyoruz.
iletişimi belirleyen 'ilişki"parameıreleri
Yapıığımız sergilerden aldığımız
de verildi, "şu gruba rasılarsan kaç, bu
yankı lara bak ı l ı rsa seyirciler video'dan
gruba rasılarsan peşlerine ta kıl . . gibi.
aldıkları bi lgiden çok faydalanıyorlar.
Bu yöntemin tasarımı otonıatik leştirmekle hiç alakası yoktur. Software ile çalışmak hem mantık hem de içgüdli gerektiren bir şey. Parametreler ne kadar belirlenirse belirlensin sonuç belirli değildir. Fakat bu sonuç tamamen mimarın kontrolü dışındadır anlamına gelmez. Biz bunu doğal/yetiştirme
(naturelnurture)
iki lenıesiyle açık l ıyoruz. Bir çesit bahçıvanlığa benzer. . .
İÇ: Sergi kitapçtğmda "Bu projeyle yeni bir tür İstanbul 21.yüzytl için eşsiz bir biçimde ve cesurca oluşturulmuş bir kimliğe sahip, görkemli bir kent-kurma yönünde diişiince ve eylemiere yol açacağm11zt ummaktaytz " iREM ÇAGIL 72
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
diyorsımuz. Sergi okumalarım da gözönünde bulımdurursak, sergi beklediğiniz ilgiyi uyand�rdı 1111? Genel bir değerlendirme yapabilir misiniz? ŞK: Hemen hemen her serginin kendine ait bir gelişmesi ve yankıları oluyor. İstanbul'da ilk sergimiz olduğu için ne bekleyeceğimizi hiç bilmeden girişlik bu işe. Garanti Galeri'nin ileri görüşü ve ince anlayışı çalışmalarımızı İstanbul'a getirme kararımızda son derece etkili oldu . . . İ lk hamlede gördüğümüz i lgiden çok memnunuz, uzun vadeli etkisi ise ancak zamanla belli olacak. Tecrübeye dayanarak değerlendirdiğinı zaman sergi ve basın etkinliklerinin ne kadar uzun yaşamlı olduğuna her defasında yeniden hayret ediyorum . . .
i REM ÇAGIL KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT
-
2006
73
Nilgün Ersoy 1955 yılında Sivas'ta doğdu. 1961 yılında babasının görevi nedeniyle Almanya'ya taşındı. ilkokulu Hessen eyetetinin Sehatten kasabasında bitirdi, orta öğreniminin bir kısmını Baden Würtemberg eyaletinde Bad Mergentheim şehrindeki Deutschardensghymnasium'da aldı ve 1969 yılında istanbul Erkek Lisesi'nde eğitim hayatıma devam etti. 1 980 yılında i T Ü Mimarlık Fakültesi'nden yüksek mimar olarak mezun oldu . Erol Aydıncıoğlu (çeşitli dekorasyon işleri), Uran Holding (Kadıköy, Karaköy iskeleleri, Basın Müzesi inşaatı, Uranlar Çiftliği, Anadolu sahil yolu düzenleme) ve REM restorosyanda (Emirgan yalısı) mimar olarak çalışmalara katıldı. Şu sırolar Telos ve Erko yayıncılık için kitap çevirileri yapıyor. Çok iyi derecede Almanca, iyi derecede ingilizce ve başlangıç düzeyinde Fransızca biliyor. Bir oğlu ve bir kızı vardır. Kitap okumosını çok seviyor, yazı yazmayı da (bir ara Gebze'de bir yerel gazete için köşe yazartığı yaptı), eskiden iyi piyano çalardı -şimdi ancak dinlemekle yetiniyor- her türlü iyi müziği dinler ve de kedileri çok seviyor (omatörce kedi resimleri çiziyor).
74
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
Vinil-Mavi ya da Yeşil
HABER
PVC ile ilgili problem üretim
phtalatların yüzeye ve havaya
aşamasında başlıyor. "Mavi Vinil"
geçmesine olanak sağlıyor. Örneğin bir
belgesel inde, PVC üretiminde
PVC duş perdesi, bir ay içersinde evin
kullanılan ve güçlü birer kansorejen
iç hava kalitesine etkilemektedir.
olan vini lklorid ve dioksin'e maruz kalmış kansere yakalanan işçiler ele
Ya nan Vinil
alındı. Üreticiler ise bu tür
PVC'nin yanması aynı derecede
kimyasaliara maruz kalınanın kabul
rahatsız edicidir. PVC, çoğunlukla
edilebilir bir seviyeye indirgenm i ş
%50 den fazla klorin ihtiva ettiği için
olduğunu öne sürmektedir. Aynı
yangın sırasında klorin gazı açığa
tehlike, vinil üretim yerlerinin
çı kar. Bu gaz rutubetle birlikte göz,
yakınında yaşayanlar için de geçerl i .
boğaz ya da su püskürtme sistemleri
N e w York Times'ın 2003 y ı l ındaki bir
ile i l işkiye girdiğinde yoğunlaşmış bir
ilk sayfa haberi, oturanların çocuk
hidroklorik asit türü oluşturur.
düşürme sayısındaki aşırı artışı
Braungart, bu maddenin esas olarak 1 .
bildirınesiyle, Lousiana
Dünya Savaşı'nda kullanılan yıkıcı
Piaquemin'deki 300 kişilk bir treyler
kimyasal silahının aynısı olduğunu
parkının yan ürün v i n i l klorid'in
savunuyor: "Sadece yangının sonuçları
aquifer'i zehiriediği tespit edildikten
bile yeşil mi marların ürünü kabul
sonra kapatıldığını yazdı.
etmemelerinin bir nedeni olmalıdır." Avents, plastik ve diğer metal olmayan
Phthalat olarak bilinen katkı
malzemelerdeki yangın güvenliği ve
maddeleri, kaplama ve elektrik
radyasyon direnci ile ilgili CERN
tesisatında kullanılan malzemeleri
belgesini deli l olarak gösterir: "Ne
daha esnek hale getirebi lmek için
yazık ki PVC yandığında
PVC'nin içine karıştırılmaktadır. Vin il
organokloridler, uyuşturucu etkisi
üreticilerin sözcüsü Tony Sain,
gösteren karışınılar oluşturur," diyor.
phtalatların kansorejen olmadıklarını
" B u ise açığa çıkan kalın dumanın ve
ispat etmek için ayrıntılı detaylar
yakıcı asidin kapının dışına çıkma
sunmaktadır. Ancak DNA hasarı,
güdünıüzü engellediği anlamına gelir."
phtalat ile ilgili birincil problemi gözler önüne seriyor ve bu özellikle
Vini l üreticilerin savunması yanan
erkek üreme sistemini etkiliyor.
PVC'deki dioksin seviyelerine
Center for Maksimum Potential
odaklan ır: " ... Her yanan yapı
Building System ( Maksimum
malzemesi, zehir yayar ( buna bazen
Potansiyel Yapı Sistemi Merkezi)'dan,
dioksin de dahildir). Zaten bu nedenle
araştırmacı biyolog John Avent'e göre,
itfaiyeciler oksijen maskesi taşımak
phtalat ve diğer katkı maddeleri ile
zorundadır," diyor Tony Sa in.
ilgili problem, polimerle güçlü bir
" Kahraman itfaiyecilerinıizin yanan bir
şekilde bağlanmaın ı ş olmalarından
binaya girdiklerinde dumanın kimyasal
kaynaklanıyor. Bu gevşek karışım,
tertibinden ziyade basınç kaygıianna
NiLGÜN ERSOY KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
75
maruz kaldıklarını söylemek daha
yağından yapılan, doğal anti bakteriyel
akı ll ıca olur." Ancak bu toksik etki
ve biyoloj i k olarak parçalanan
yüzünden birçok itfaiyeci ve
linolyunıun, vinilden daha düşük bir
Uluslararası itfaiyeciler Birliği, PVC
eınisyona sahip olduğunu gösterdi .
yapı malzemelerine karşın sunulan
Ayrıca b u enı isyonlar, ınantar gibi
alternatifleri destekliyor.
diğer malzemeler kadar düşük değildir.
PVC'nin imhası da risklidir.
Dünyadaki PVC'nin büyük bir kısmı
Malzemenin yakılması, dioksin ve
borularda- çoğunlukla su gelir ve
diğer tahrip edici kimyasalları açığa
giderlerinde kullanıl ır. Bakır dağıtım
çıkartır. Sadece A B D'de her sene
kabloları da tercih edilse de, PVC'nin
kabaca 1 ,5 milyon ton atık vinil,
alternatifi olan polietilen ( P E ) kablo
phtalat ve ağır metalleri açığa ç ı kartır.
daha ucuz ve daha fazla çevre
Toprak doldurmalar çoğu zaman
dostudur. PVC gibi hali f olan PE
dolgusuz yapıldığı için maddeler yer
kablo, ek yerleri sızdırmaz ve yüksek
altı sularına karışabilir. Belirlenen
basınç uygulamalarına karşı daha
toprak doldurmaların çoğunda PVC
dayanıkl ıdır. PVC'nin aksine
dolgu maddesi kullanı lır.
soğuklarda kırı lınaz. Sıcak su
PVC'nin geri dönüşümü zordur.
endeksli polietilen ( Pex)
iletiminde daha pahalı olan çapraz Sağl ıklı Yapı Network'un tahminine
kullanılmaktadır. Polietilen çok esnek
göre, atık PVC'nin sadece yüzde O, 1 -
olup, köşeleri dönebi liyor. Yapıda daha
3,0 geri dönüştürülmektedir. Ayrıca
az ek ile dönebildiği için lesisat
diğer geri dönüştürülebilen plastiklere
maliyet tasarrufları devre dışı kalır.
kimyasal ve ağır metalleri bulaştırma
PVC için diğer bir apli kasyon, elektrik
riskinin de var olduğu gözüküyor.
tesisatı etrafındaki izolasyondur.
PVC'ye Altenatifler
olmayan kablolar üretiyor. H alojenler,
Houston Wire gibi şirketler halojen Piyasa tarafından belirlenen
çoğunlukla PVC de bulunan klorin ve
ekonoıninıizde, PVC'yi bu kadar
aynı zamanda broın inli yangın
yaygın yapan düşük maliyetidir. Tuft
geciktiricide ( BFRs) bulunan bronı in
Üniversitesi'nin PVC'yi üretimini
yüksek reaktif, genelde zehirli
soniandı rmak için yapılan
elementler ailesine dahildir.
araştırmasına göre düşük maliyetinin en önemli sebebi masif miktardaki
Tartışma Devam Ediyor
üretime dayanır. Alternatif malzemeler
Vinil endüstrisi, çevrec ilerin güvenli
pazarda daha geniş bir yere sahip
ve ucuz bir ınalzeıneye karşı ınantıksız
oldukları zaman daha fazla rekabet
bir kanıpanyaya girişliklerini
edebileceklerdir. Tuft araştırınası
savunarak, üretim sırasında işçilerin
bunun dışında genel ömür devirleri
zehiri i malzemelere karşı korunınaları
incelendiğinde, birçok malzemenin
için anlam l ı gelişmeleri sunuyorlar.
vinil'den gelmiş olduğunu gösterdi. Kaliforniya Sağl ık Bakanlığı'nın bir
Baunıgart gibi bilim adamları, vinil
araştırması doğal keten tohumu
üreticilerini klasik bir "tütün
76
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
N i LGÜN ERSOY
endüstrisi" tipinde bir kaınpanyayla hareket etmekle suçl uyor: "Üreticiler, tartışmalı araştırınalar için üni versiteler kuruyor. Tartışmalı araştırınalar olduğu müddetçe herhangi bir olayı haklı ç ıkarmak için yeteri derecede kanıt olmayacak. Sorumluluk sorunu olmadığı gibi araştırınacılar da tatmin edi l iyor. Bu tam anlamıyla bir zehir koalisyonudur." Birçok modern tartışmada olduğu gibi, mimarlar belirleyici malzemelerdeki nitelikler hiperbolünü ayıklamakla karşı karşıyadır. USGBC'ye aldırmadan, PVC'nin ömür döngüsünün her evresinde ciddi sağlık ve çevresel endişe etmenlerinin varlığı, mi marları daha güvenli alternatiflere yönlenmesi için yeterl idir. KAYNAK: Architecture Week Environment
P. l 2 \lwlwt'l C uc/.. rıım
)ardtmn /'n�fı:.,t}l:
Uregon L 111\·cnllc\i \ lımar/1k ita!ru nan Okul progronu ha,,J..am
NiLGÜN ERSOY KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
77
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ile Söyleşi Nilgün Ersoy: Mimar gözüyle İstanbul'a bakllğmızda olumlu ve olumsuz gözlemlerinizi sıralayabilir misiniz? İsmail Ü nal: Binlerce y ı l l ı k tarihi bulunan ve geçmişte pek çok uygarlığa
NE: Bir belediye başkanı olarak olumsuzluklara ne kadar müdahale edebiliyorsunuz, karşılaştığmız sorunlar nelerdir? Tüm bunlara rağmen başardığmız projeleri kısaca özetieyebilir misiniz?
başkentlik yapmış olan istanbul'a bir mimar gözüyle baktığını zaman
İ Ü : Başkan olarak olumsuzl uklara tek
gördüğüm en önemli sorun özel l i kle
başıma müdahale etmediğimi özellikle
son 50 y ı l içinde gerçekleşen plansız
vurgulamak isterim. Belediye
ve çarpık büyümedir Bunun
Başkanlığı hiçbir zaman tek adam
sonucunda. altyapısı itibarı ile
gösterisi değildir. Ben 800 kişilik bir
yerieşi me elverişli olmayan
ekibin başındayını. Çal ışmaları ekip
bölgelerde yoğun yerleşimler, kentin
olarak yürütüyoruz Belediyecilik
merkezinde plansız ve kalitesiz
anlayışımız, kentiiierin olabi lecek en
yapılaşmalar ve kentin kaldırnıakta
geniş şekilde yönetime katılmaları
zorluk çektiği bir araç trafiği
doğrultusundadır Bu nedenle sorunlara
yoğunluğu ortaya çıktı. Ağırlıklı
çözüm ararken, sürece mümkün olan
olarak ekonomik nedenlerden otürü
en geniş katı lımı da sağlamaya
istanbul'a göç edenlerin büyük
çalışıyoruz. Çözümleri Beşiktaşlılarla
çoğunluğu çağdaş kent standartlarının
biri ikte arıyoruz. Bu bakınıdan
çok uzağında yaşanıaya mahkum
Beşiktaş'ta olumsuzluklara müdahale
edildi ler.
etmekte sıkıntı çekmediğinıizi
Tabloya baktığınıda gördüğüm en
olarak Avrupa Birliği'nin sürdürülebil i r
söylemek isterim. Beşiktaş Belediyesi olumlu nokta ise bu sorunlar hakkında
kentleşme politikalarıyla uyum içinde
bir görüş birliğinin oluşmuş olması ve
bir kentleşnıe için stratej i k planımızı
siyasi kaygılara kapılınadan bunların
lıazırladık. Beşiktaş'ın kentsel
çozunıü için adınıların atıl maya
dönüşümü. Beşiktaş Kent Kimliği'nin
başlanmış olmasıdır. Kentsel
nasıl biç inıleneceğine odaklanan bu
dönüşüm projelen yürürlüğe
plan temelinde gerçekleştiri l i yor.
konulmuştur. İstanbul coğrafYa ve
Trafik akışından bina cephelerinin ve
doğa olarak dünyanın sayılı örneklen
ana arterierin düzenlenmesi ne,
arasında yer almaktadır. Geçmişte
kaldırını taşlarından, oturulacak
yapılan yaniışiara rağmen bu kent
banklara ve gecekondu bölgelerindeki
asla kaybedi l m iş değildir. Bence son
konutların dönüşümüne kadar bütün
y ı l larda olumlu gelişmeler
uygulanıalar Beşiktaş'ın kimliğini
yaşanıyor ve istanbul'un çehresi
ol uşturacak bir bütünlük içinde ele
düzeliyor
alınıyor
78
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
NiLGÜN ERSOY
Hayata geçirdiğimiz projelerin hepsini
Merkezleri, kentli lerimizin her türlü
aniatınaya zaınan ıınızın ve yerimizin
başvurusunu onlar adına takip ediyor.
yeteceğin i sanmıyorum. Yine de birkaç
Vatandaş İ l işkileri Yönetim Sistemi
örnek vermek isterim
( VIYOS) kapsaınında çalışınaya
Stratej i k planıınız doğrultusunda
başlayan Çağrı Merkezi miz, 444 44 55
Beşi ktaş\ tarihi dokusunu koruyarak
no'lu hat üzerinden 7 gün 24 saat
geliştirmek için çalışmalarımız
hizmet veriyor. E-belediye web sitemiz
sürüyor. Bu çerçevede. Beşiktaş ve
ile kenti ilerimizin Belediyemiz'den
Levent Çarşıları ile Ortaköy ve
hizmet alması, sadece bir bilgisayar
Arnavutköy tarihi yerleşimlerinde
ekranı mesafesine indi. Tele-belediye
cephe düzenleme tasarımlarını
ile sabit telefon, mobil telefon, kısa
aınaınladık. Ortaköy'de cephe
mesaj, faks gibi iletişim araçlarıyla
düzenleme çalışınaları da tamamlandı.
işlemler çok hızlı yürütül üyor.
Uzun y ı llardır çözülemeyen Beşiktaş
Sağlık hizınetleriınizde nıtinin ötesine
meydan düzenlemesi konusunda yetki
geçtiğimizi ve heınşeri leriınıze çağdaş
sahibi iki kuruluş olan Büyükşehır
kentsel standartiara uygun hizmetler
Belediyesi ve Koruma Kurulu'nun
vermekte olduğumuzu söyleyebiliriz.
görüşlerini alarak hazırladığıınız
Özellikle Acil Sağlık Güvencesi bu
ulaşım çozüınü kabul edildi. Bu proje
konuda önemli bir ad ı nı
uygulanma aşamasına geldi. Ana
oluşturmaktadır. Bu hizmet
arterleri düzenleme konusunda
çerçevesinde bütün heınşeriieriınize
ilerleme kaydettik. Nispetiye, Adnan
ücretsiz aınbulans hizmeti veriyoruz.
Saygun, Nüzhetiye ve Şair Nedim
Bu hizmetimiz, yüksek ateşten, kalp
Caddeleri'nin tasarı mları ihale edildi,
krizine, ciddi alerj i den astım krizine
Dereboyu Caddesi'nin yapıın ihalesi
kadar, uluslararası parametrelerde acil
gerçekleştirildi.
olarak kabul edilen pek çok durumda
Kültür ve sanata verdiğimiz önem
44 55 numaralı hattıınızı arayanlar
doğrultusunda kültür ve sanat
günde 24 saat, haftada 7 gün tıbbi
platformunu oluşturduk. Bu platform
danışma n l ı k h izmeti de alabil iyorlar.
müdahale olanağı sağl ıyor. Ayrıca 444
son derece başarılı etkinlikler gerçekleştiriyor. Mustafa Kemal Merkez'inde gösteri salonunu ve genel ınüze konseptine sahip, 2.500 ın''lik alanıyla Avrupa standartlarında bir sanat merkezi olan Beşiktaş Çağdaş'ı h izmete sunduk. Kuruçeşme'de 1 0.000
NE: Yurt drşında gözlemlediğiniz şehirler ile İstanbul arasında bir kryas/ama yaptığrmzda belediyeci/ik açrsmdan hangi farkirirk/ar ortaya çrkmaktadır, nedenleri sizce nedir?
kişinin konser izieyebildiği Arena'yı devreye soktuk.
i ü : Ben Avrupa'ya yaptığım ziyaretlerde belediyeleri incelediğim
Yaptığımız çal ışmalarla Beşiktaşlı
zaman iki önemli nokta görüyorum.
heınşerilerıınıze daha etkin ve h ı z l ı
Birincisi, belediyelerin sahip olduğu
hizmet verme olanaklarıınızı
kaynakların çeşitliliği ve çokluğudur.
genişlettik. Kurduğumuz Hizmet
Bu belediyeler büyük ölçüde kendi
NiLGÜN ERSOY KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
79
ayakları üzerinde durabiliyor ve
projeler gel i ştirmek temel
projelerine ciddi kaynaklar
yaklaşınılarımız arasındadır. Bugüne
ayırabi li yorlar. ikinci önemli nokta ise
dek üniversitelerinıizle eğitsel ve
katılımcı belediyec ilik anlayışıdır
kültürel pek çok ortak projeyi hayata
Avrupa kentlerinde, kararlara ve
geçirdik
çözüm uygulaınalarına kentiiierin katılım düzeyi son derece yüksektir.
Beşiktaş Belediyesi olarak gençlerin
Katılını yüksek olduğunda
yönetime ve karar oluşturma
uygulamanın başarılı olma şansı da
süreçlerine katı l ı mına büyük önem
artıyor. Ben Türkiye'de de
veriyoruz. Bunu gerçekleştirmek
belediyec i l iğin bu standartiara er geç
yönündeki çalışmalarımız çerçevesinde
ulaşacağına inanıyorum.
Beşiktaş Gençlik Platformu'nu oluşturduk. Böylece gençlerin politika
NE: Yurt dışındaki şehirli olma bilinciyle istanbul/u olma bilinci arasındaki fark nedir? Beşiktaş 'ta bilinçlenme ne düzeydedir?
ve kararların oluşturulma sürecine
i ü : Eğitim ve kültür seviyesi, kentsel
faal iyetlerine katılımlarını destekliyor,
standartları itibarı ile istanbul'un
teşvik ediyoruz. Zaten, Beşiktaş gibi ,
katılınalarını, seslerini duyurabilmelerini sağlad ı k. Bunun yanı sıra gençlerimizin spor
aydınlık ve çağdaş yüzü olan
Türk sporunun temel taşları arasında
Beşiktaş'ta kent l ı l i k bilinci çok
yer alan bir spor kulübüne sahip bir
yüksektir. B i ldiğiniz gibi, Beşi ktaş
ilçede bunun aksi de düşünülemez
istanbul'un en eski yerleşim bölgeleri
i lçenıizin spor alanına sahip olmayan
arasında yer al ıyor 1 9. yüzy ı l ı n
semt ve mahallelerinde çeşitli spor
ortalarından itibaren Osmanlı
alanları ol uşturmaya yönelik
imparatorluğunun son döneminde
çalışmalarımız sürüyor.
başkentlik yapmış bir kenttir. Bunun getirdiği siyasi ve kültürel bir formasyonu, bilinci vardır. Beşiktaşlı hemşerilerımııı kentl i l i k bilincinin yüksek olması Belediye olarak bizim
NE: Beşiktaş güzel organizasyonlara imza atıyor, gelecek etkinlikleri sıralayabilir misiniz?
proje ve uygulamalarımızın verinıli sonuçlar verınesinde en önemli
İ Ü : Belediyemiz bünyesinde
etkenlerden birini oluşturuyor.
oluşturduğumuz Kültür Sanat Platformu gerçekten çok güzel işlere
NE: Beşiktaş üniversiteler açısından yoğun bir yerleşim, gençlere yönelik projelerinizi anlatabilir misiniz?
imza atıyor. Profesyonellerden oluşan bu platfom1la Beşiktaş'ta sanatsal ve kültürel etkinliklerin kalite çıtasını en üst düzeye çıkarttık. Mustafa Kemal Merkezi'ne St. Petersburg Senfoni gibi
İ Ü : idari sın ırlarımız içindeki
dev bir orkestrayı . Arena'ya Sting,
üni vers itelerin sorun larının çözümüne
Roger Y Yaters ve Guns N'Roses gibi
katkıda bulunmak ve onlarla ortak
dünya starlarını getirebi i iyoruz. Bebek.
so
KENDi ARKlTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
NiLGÜN E RSOY
Arnavutköy ve Ortaköy'de yine uluslararası üne sahip grupların yer aldığı festival ve etkinli kleri gerçekleştiriyor, bunları geleneksel hale getiriyoruz. Amacımız Beşiktaş'ı her yönüyle marka yapmak, kültür sanat alanında uluslararası bir cazibe merkezi haline getirmektir. Gerçekleştirdiğimiz dev organizasyonlar bu yönde ne kadar önemli bir mesafe kat ettiğimizi ortaya koyuyor. Beşiktaş'ın böylesine bir cazibe merkezi haline gelmesi İstanbul'un markalaşmasına da olumlu bir katkı olacaktır. Bu çalışmalarımız bütün hızıyla sürecek. Sürprizleri bozmamak için burada isim açıklamak istemiyorum, ancak dünya şöhretlerini ağırlamaya devanı edeceğimizi bilmenizi isterim.
NiLGÜN E RSOY KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
81
Seda Eşkazan 1 982 yılında istanbul'da doğdu. ilk v e orta öğrenimimi Melohot Şefizade ilköğretim Okulu'ndo, lise öğrenimini Haydarpaşa Anadolu lisesi'nde tamamladıkton sonra Yeditepe Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde başladığı mimarlık eğitimini Y ıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde tamamladı . Bu zaman içerisinde çeşitli mimari ofis çalışmalarında yer olmakla birlikte bir dönem Y T Ü Çevre Düzenleme Anabilim Dalı'nda öğrenci asistan olarak görev yaptı.
82
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Herşey Bir Geometriden İbaretken ... Kent merkezli mimarlık çemberi y a da
Peki yapılınası gereken ne? Neyi
mimarlık merkezl i kent. .
çeıııberin içine alıp neyi dışarıda bırakmak gerekiyor? Zamanı çenıberin
Kent merkezli mimarlık çemberinde o
teğetinden geçirip nasıl bir denge
kenti olduğu haliyle, olduğu şekliyle
kurmalı acaba?
korumaya ve olanı yeniden değil tekrardan yapınaya odaklı lar,
Birbirine yakın merkezli iki çeıııber
mimarlık merkezli kent çemberinde
çizdiği m izi düşünelim. Biri A diğeri B
kendi mimarisi uğruna kent
kümesini temsil etsin. A kümesinin
çehresini başkalaştırnıaya çal ı şanlar
elemanı kent, B kümesinin elemanı mimarlık olsun. Çemberierin birbirini
Sonuç aslında ikisinde de aynı. Biri nde
kesmiş olduğu alana da C diyelim. İşte
zamanın gerisinde kalan, diğerinde
problematik bir yaklaşımın sadece
zamanın önünden gitmeye
küçük bir yola çıkışı bu ve "C" alanı
çalışan iki farklı çizginin
sorunun çözümüne ne kadar da yakın
bul uşturulaıııadığı, kaybolmuş bir
değil m i?
denge . . . Sonuç feda edilen bir şehir, kaybolan bir miras, yokolan bir
Aslında mimarlık kümesinin eleınan
kültür. . .
sayısı arttıkça kent elemanında
Bir söz vardır: " Satrançta şah ve mat
bil inçli mücadeleler başlatmak yerine
inanı lmaz kayıplar yaşanıyor. Sorun en önemli taşlardır ama oyun
üst üste yapılan bilinçsiz
bittiğinde piyonlarla birlikte aynı
müdahalelerin bir sonucu. İşte bu
kutuya girerler. Şah ve mat sadece
bil inçsiz müdahaleler, yanlış seçilen
geçici bir oyun kazandırır ancak kalıcı
merkezlerden çizilen ve birbirini
kutularında, bir diğer oyunda
kesnıek şöyle dursun teğet bile
h issettirecekleri hakimiyetlerine kadar
geçmeyen ve kendince yürüyen, i l işki
kaderleri aynıdır."
kurma çabası gütıneyen, başı boş kentleşme hareketleri.
Yani evlerinde . . . Yani kentte. Yaratınaya çalıştığımız hakimiyet
Halbuki herşey bir geometriden
uğruna yok ettiğimiz geleneksellikte,
ibaretken. Ve geometri kesinlik kaideli
kabul ettirenıediğinıiz ınodernl i kte.
bir disiplinken. H i potez ve tearenıleri
Yıkıp yeniden yapmayı ınarifet
takiben yapılan ispatlar ve ulaşılan tek,
saymakta . . . Kenti parçalayarak ele
net ve kesin sonuç ortadayken.
almakta, yapı lacak olanın sadece
M imarlık doğru bir geometriyle yola
kendini etkileyeceğini sanınakta,
çı kılması gereken bir araç, kent doğru
çevresini, birlikteliği, bütünlüğü
bir geometriyle yarat ılması gereken bir
unutnıakta yokettiğimiz kentte.
aınaçken.
e m i demek istiyorum?
SEDA EŞKAZAN KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
83
Bil inçsiz çizilen doğrular bir kare ya da dikdörtgen yaratmıyor, bilinçsiz çizilen çemberierin yayları kapanmıyor. Adınılar atılıyor, tamanılananııyor ama yürünen yere kadar olan izler de sil inenıiyor. Hesapsız yada eksik hesaplada çıkılan yollarda sonuca ulaşı laınadan, yarım yamalak dönüştürülenıenıişlikler kenti her geçen gün kimliksizleştirmekten öteye gitmiyor. Başımızda bir zamanlar geometriden sınıfla kalmış olduğunu düşündüğüm yönetici vasıflı katiediciler bu kentin sonu olnıanıalı. Çünkü bu kent tek, yok edersek hiçtir ve onu geri dönüşüm kurularına atabilecek kadar küçük parçalara ayırarak yok etmek gerçekten büyük bir m ari fetlir ( ? ) Kağıtlarımızı b i l e geri dönüştüreınediğiıniz bir ülkede ise bir kenti dönüştürebilmek gerçekten nıucizedir.
SEDA EŞKAZAN 84
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
TMMOB Yönetim ve Yürütme Kurulu Üyesi Y. Müh. Mim. M. Sabri Orcan ile Söyleşi. .. Mimarlık, Mimarlık E ğitimi ve İstanbul Üzerine ... Seda Eşkazan: Mimarlığın seçici ve zor dönemlerine rast/ayan Teknik Üniversite eğitimli bir mimar olmanın yanında özellikle son dönemlerde TMMOB ve Mimarlar Odası bünyesinde oldukça yoğun yönetim faaliyetleri içindesiniz. Bu da sizi mimariıktu yaşanan gelişmelerin ve mimari hareketlerin gündeminde tutuyor. Bu durumda mimarlık adına mücadele veren bir mimar ve bir TMMOB yönetim kurulu üyesi olarak yani bu hareketleri en yakından yaşayan ve takip eden bir göz olarak Türkiye 'de mimarlığm geldiği son nokta nedir? Kan kaybı nerede yaşandı? Kayıplar tekrar kazanılabilecek ölçüde mi yoksa bir şeyler için artık geç mi?
Hatta yeni yeni başlayan yap-sat yapı sektöründe, konut projelerinde bile bir rekabet ortamı sağlıyordu. Ayrıca TMMOB örgütlülüğü artık sağlam temellere oturmuş ve mimarlık diğer disiplinlerle birlikte konut, yerleşim ve diğer yapı sektörlerinde de çözümler üretiyordu. Yoğun bir şekilde yaklaşım politikalarına bilimsel ve estetik yorumlar getiriliyordu, yani mimarlar şimdi olmayan birşeyi yapıyorlardı . Mesleğin ilgi li h e r konusunda hem
Sabri Orcan: Okuldan mezun
bil imsel hem politik katkı
olduğum 72-73 yılları ile günümüzde
sağlıyorlardı. 70'lerin sonunda
mimarlık ortamında farklılıklar var.
yerleşim politikaları ranı üzerine
B i z aslında mimarlık mesleği nin,
şekillenmeye başlayınca, mimarlığa
toplum içinde gerekli saygı nlığının
yapı standardını arttıran bir meslek
olduğu son dönemleri yaşad ık.
değil de ruhsat ekinde olması gereken
Kamuya ait binalar, özel sektörün
bir h i zmet olarak bakılmaya başland ı .
prestij l i binalarının projelerinin çoğu
Bu anlayışa karşı yapılan mücadele; 1 2
yarışmalarla elde edi liyordu. Bu
Eylül 1 980 sonrası toplumun her
mimarlık mesleğine, en azından yapı
kesiminde olduğu gibi büyük bir darbe
sektöründe bir önem kazandırıyordu.
gördü. Kent planları, arsa üretimleri,
M imarlara da bir heyecan sağlıyordu.
parsel bazında çözümlere dönüştü. Bu
SEDA EŞKAZAN KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
85
arada b i r programa bağlı olmadan
tartışabiliriz. Bir kere her mimar
hızla açılan "ıniınarlık okulları" ;
öğrencilik döneminden mesleği
mimarlık mesleğini yüceltmek yerine,
bilirineeye kadar -bu ölümdür
yapı sektöründe sanki ıniınar adı
mesleğinin meşruiyeti yani kabulü için
olması gerek l i liği için var olması
mücadele etme! i . Bunun yolu da sıkı
gerekli düşüncesini daha kabul görür
örgütlenıneden geçer. Hepimiz oda
hale getirdi. Ve sizin söylediğiniz gibi
çalışınalarına katkı koyarak,
mimarlık çok kan kaybederek
mesleğimizin güçlülüğünü
günümüze geldi. Ancak ben hiçbir
oluşturmalıyız. Basit bir örnek:
zaman geç olduğuna inanmıyorum.
Türkiye'de 3 .000'in üzerinde belediye
İnadına ıniınarl ı k vardır. Bu da bize
var. Buralarda en az 1 mimar kesin
mücadele gücü vermektedir.
olmal ı . Bu da en az 5 .000 mimara iş sağladığı gibi, ınimarlığı da gündemde
SE: Gerek teori gerek uygulama yönünden oldukça geniş olduğunu gözlemleyebildiğimiz mimarlık geçmişinizi göz önünde bulundurursak bu size günümüz mimarları ve mimar adaylarmı çok dalıa profesyonel bir gözle yorumlayabi/me olanağı veriyor kuşkusuz. Peki bu konuda bir durum değerlendirmesi yapmamz istenirse Türkiye 'de mimarlık eğitiminin ve mimar adaylarmlll en biiyük açığı nerede? Mimarlığm lıer konusu kendi bünyesinde ayrı ayrı önemli ama sizce en önemli eksiği nerede yaşıyoruz? En hızlı hangi noktadaki eksiğimizi tamamlamamız gerekiyor?
tutar. Örgütlü ve dayanışma içinde
SO: Şunu söylemek isterim.
daha değersiz bir yapıya dönüştürüyor.
Programsız açılan mimarlık okulları,
Standarı düşüyor, fıyatlar geriliyor.
olursak en azıııdan bunu sağlayabiliriz yani aslında sayısal fazlalığımız sorun değil, bizlerin olmamız gereken yerlerde olınaınız sorun. Bu örnekleri çoğaltabi l iriz. Örneğin bakanlıklarda yapılan, her bölgeye uygulanan standart projel erden vazgeç i l mesi gibi. Ancak bir de nitelik durumu var. Maalesef açılan okulların çoğunda eğitim standardı çok düşük, hatta kaos içinde. Bu geçeği de kabul etmel iyiz. Bu dumm şunu getiriyor; zaten az olan iş ortaını daha popüler okullardan mezun olanlara ve deneyimii lere gidiyor. Bu diğer meslektaşlarımızı meslekten soğuturken, ekmek parası adına, proje standartlarını düşürerek çok düşük fiyatlara iş yapmaya zorluyor. Bu da toplumda mesleğimizi
nicelik ve niteliği tartışınamızı
Demek ki örgütlü çalışmamız yanında,
gerektirmiştir. N icelik olarak bakarsak;
bireysel olarak da proje standartlarını,
nüfusuınuza göre ın imar sayısı,
meslek standartlarını yükseltmek en
gelişmiş ülkelerin mimar oranından
önemli konularıınızdan.
oldukça aşağıdadır. Aslıııda ülkemizde sorun, mimarın olması gereken
tartışacağıınız gibi birlikte de
SE: Ve Türkiye 'nin olduğu kadar mimarfığlll da olmazsa olmazı istanbul. Öğrencilerin mimarlığı öğrenmeye çalıştığı, Türkiye 'nin
86
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - :?006
yerlerde olamaması ve nitelik sorunudur. Bunu ayrı ayrı
SEDA EŞKAZAN
bir vitrin misali siislemeye çalışılırken aslında söndiirdiiğii, hataların başlangıç noktası, yanlış müdalıale/erin deneme tahtası haline gelmiş ve sonunda kültür mirası olma özelliğini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış bir İstanbul. Son dönemlerde özellikle üzerinde duru/an ve çalışmaların yoğunlaştırı/dığı kentsel dönüşüm için neler düşünüyorsunuz? İstanbul ne kadar kent ya da İstanbullll ne kadar kentli?
önceleri kent dışında kalan, kötü yaptiaşmış alanların boşaltı larak, buralara, eksik olan kent asgarilerini yerine getirmeden yoğunluk arttırarak daha fazla para verene vermek şeklinde oluyor. Bunun dozu öyle bir kaçtı ki . . Bunlarla da yetinmeyip, kente kişilik vermiş, onunla özdeşleşnıiş olanlar dahi kentsel dönüşüm adına ranta çevrilnıeye çalışılıyor. Haydarpaşa gibi, Galata Limanı gibi, Tarihi Yarınıada gibi . . . Ancak buna karşı koyacak kentli bilinci gerçekten yok. Çünkü çoğu kent yaşayanı da (kentli diyemiyoruııı)
SO: Hala gözbebeğimiz olan İstanbul,
bu rannan ne pay alırını yolunda.
Dünya'nın da gözbebeği. Ancak
Bugün bu konularda anketler yapı lsa,
onların başka gözlerle baktığı İstanbul.
kent yaşayanları İstanbul aleyhine
Bir kere İstanbul'da okuyan mimarlık
görüşler bildirecektir. B i ldiğim bir
öğrencileri çok şansl ı . Güzel l i klerle
örnekte son yapılan bir ankette 3 .
çirkinlikleri, olumlu yaklaşım larla,
köprü yapılsın yönünde o y verenlerin
bozulmanın birlikte bu kadar yaşadığı
oran ının %60 olduğu. O köprüler ki
bir kent herhalde zor bulunur.
İstanbul'u bugünkü haline getiren en
Bakabilmeyi beceren bir öğrenci
büyük faktörlerdir.
içinde, meslektaş içinde tam bir
İstanbul örneğinde kamu adına
SE: İstanbul için dönüşümün çok biiyük bir parçası olan Tarihi Yarımada üzerinde yürütülmeye çalışılan ve uygulama aşamasına gelmesi belki lle hayal olan dönüşüm projeleri hakkında nasıl bir yorum getirirsiniz? İstanbul tarihinin en biiyük kısmını Tarihi Yarımada içinde barındırıyor fakat göçler, akıl almaz yapılaşma ve korumaya çalışma örnekleri durumu içinden çıkılmaz bir hale getirmiş. Tarih boyunca kim bilir kaç kültürün kök saldığı bölgede şimdi kendi kültiiriimiiziin izlerine dalı i rastlamak giiçleşiyor. Tarihi Yarımada için yapılabilecek en doğru hamle sizce nedir?
kullanılır hale getirmektir. Bu bizde
SO: Tarihi Yarınıada'ya yapılan en
laboratuvar. 1 950'1er sonrası, İstanbul'a şehire i l i k yaklaşımı çok hoyrat oldu. Bir Paris, Roma, Londra, Moskova gibi tarihi kente yaklaşım biçimiyle yaklaşılaınadı. Bilim ve meslek insanlarının görüşü a l ınmadan "burayı yıkın, buraya yol açın" diye siyasi görüşün erk i yle hareket edildi. Ama kent yine de direndi. Ancak son dönemde sanki son darbeyi vurmak için hazırlıklar var. Bu da kentsel dönüşüm adına yapılıyor. "Kentsel Dönüşüm" demekle ülkemizde ne anlaşılıyor hala belli değil. Kentsel dönüşüm; özelliğini ve fonksiyonlarını yitirmiş kent alanlarına müdahale edi lerek, onları kent ve kentli hatta
SEDA EŞKAZAN KENDİ ARKİTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
87
büyük haksızlık, yeni yapılan planlarda
uygulamalarda doğruyu yakalamak
dahi içine hala yoğun ulaşım
hayal ol ur.
şebekelerinin sokulnıasıdır. Artık Tarihi Yarınıada'ya servis hizmetleri dışında trafik asgaride tutulmalıdır. Transit geçiş kesinlikle olmamalıdır. Yayaya dönük bir planlama tarihi yarı nıadaya doğru yaklaşımdır. Cengiz Bektaş Hoca 'nın dediği gibi İstanbul'un tarihi boyunca 400 milyon kişi burada yaşamıştır. Her noktasında bunun özümsennıesi vardır. Burada oluşmuş her kültür bizi md ir. istanbul'a sadece bir Osmanlı kenti olarak
SE: İstanbul üzerine yapılan ve son dönemlerde oldukça yoğun bir gündem teşkil eden ve çoğunlukla planlama aşamasında değil uygulamaya başlama oşamasmda haberdar olduğumuz ulaşmı hareketleri -Marmaray Projesi, vapurlarm yenilenmesi, İstanbul için 116 çözüm, 3. köprü vs. hakkmda bir değerlendirme yapabilir misiniz?
yaklaşmak yanlıştır. Son planlar maalesef sadece Osmanlı Dönemi'ni
SO: Bir kere İstanbul'da önce projeler
önenısemektedir. Bu arada söylediğiniz
ardından planlama geliyor. Projeler de
gibi bilhassa Enıinönü,
cin fikirli ( ! ) insanların ürünü. Onların
Süleymaniye'de şekillennıeler
fikirleri oluşmadan bizim projeleri
oluşmuştur. Bunları da reddedenıeyiz.
öğrenmemiz imkansız. N iye 1 1 6
Ancak günümüze kadar gelen
çözüm de 1 25 çözüm değil bilemeyiz.
şekillenmesi bugün buradan
Bir önceki dönemde de 550 proje
çı kartılmak istenen fonksiyonlarla
vardı. Durtım böyle olunca yıl larca
oluşmuştur. Tarih i Yarımada'ya
savunduğumuz raylı s istem ulaşımı
yaklaşırken bu fonksiyonları buradan
olan Marnıaray projesine bile güvenle
tamamen kovanıayız. Yani burası da
bakanııyorum. Hala güzergahı ne,
para kazanılacak bir bölge değil bir
nerde, hangi sistem le entegre olacak
mücevher gibi üzerinde çalışmamız
bilemiyoruz. Çünkü kentin büyüme
gereken çok çok önemli bir yerdir.
veya büyümeme politikaları yok.
SE: Koruma kavramının algılanışında ya da uygulanışında nerede yanlışlık yapılıyor? Eskiyi korımıa ve yeniyi yaratma ikilisi birlikte ne ölçüde doğru uygulanıyor?
kulak tıkıyorlar. Büyük umutlarla
olarak en son şunu söyleyebi lirim; bu
SO: Önceden söylediğim gibi
köprüyü ya da her bir kavşak yeni bir
Bununla ilgili bil imsel yaklaşım iara benimsediğimiz İ M P bürosu İstanbul Nazım imar Planı'na yön vereceğine sayıları her gün değişen projelerine planda yer arıyor. Ben şahsi fikrim durumda yapılacak her köprü yeni bir korunulacak yerler para kazanılacak
kavşağı getirecektir. Belki şu an
yerler değildir. Önce böyle üreti lmiş
istenen de od ur. Sözlerimi biraz espri l i
projelere karşı çıkmalıyız. Kentin tüm
ama üzerinde düşünülmesi gereken bir
tarihini göz önünde tutmalıyız. Tarihi
öneri i le bitirmek istiyorum: 3.
kenti kent yapan yaya faktörünü öne
köprüyü yapmak bir yana mevcutları
çı kartnıal ıyız. Böyle yaklaşılmadıkça,
da yıkalım.
88
KENDi ARKiTERA'Ni KENDiN YARAT - 2006
SEDA EŞKAZAN
Efe Gönenç 21 Mayıs 1 980'de Ankara'da doğdu. T ED Ankara Kaleji'nde lise eğitimini tamamladıktan sonra AFS kanalıyla Berlin'de değişim öğrencisi olarak bir sene bulundu . 2003 yılında OD T Ü Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu. Akabinde Almanya Bauhaus Üniversitesi, Avrupa Kentsel Çalışmalar Enstitüsü'nde kentsel tasarım, kentsel sosyoloji ve proje geliştirme gibi farklı disiplinlerde yüksek lisansına devam ederken, Bremen Limanı Dönüşüm Projesi'nde çalıştı. Yüksek lisansını "istanbul, Kamusal Mekanlar, Tophane Örneği: Tartışmalar, Analizler ve Bir Öneri" başlıklı teziyle 2005 yılında tamamladı. Halen istanbul Metropoliten Panlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nde, Kentsel Tasarım ve Yarışmalar Bölümü'nde çalışmaktadır. Çalışmaları, kentsel kamusal mekanlar, dönüşüm projeleri ve sanatın kentleri dönüştürme süreçleri üzerinde devam etmektedir.
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT . 2006
89
ER H AB_ __
.___
__JI Berlin " Cumhuriyet Sarayı "
_
Yıkılıyor Prusya M ilitarizıni'nin bir sembolü olduğunu söyleyerek bu yapının restore edilmesini istememiş, burada bir kültür merkezi, bir Volkhaus ( Halkevi) kurulması kararını verdi . 1 97 6 y ı l ında inşa edilen yapı, geniş fuayeleri ve salonları, tiyatrosu, restaurantları, cafeleri ve sergi alanlarıyla birçok kültürel etkinliğe ev sahipliği yaptı. Binanın önünde oluşturulan ıneydanda gerçek leştirilen askeri yürüyüşler, gösteri ler ve festivallerle, sosyalist rej i m buradaki kamusal alanda boy gösterisi yaptı Berlin'deki varl ığını kutladı, ta ki 1 989'da yerini Batı kapitalizmine Eski Doğu Berl in'in kült binalarından,
bırakana kadar.
sosyalist devirde inşa ed i l m i ş olan Cumhuriyet Sarayı ( Palası der
Batıyla Beraber Gelen Değişim . . .
Republ i k ) yıkı lıyor. İkinci Dünya
Duvarın 1 989'da yıkılınası ve sosya list
Savaşı sırasında bombalanan Berlin
rej i min çökmesinden sonra, eski Doğu
Sarayı'nın yerine sosyalist hükümetçe
Alınanya'da hayatın her alanına
inşa edilmiş olan ve kültür merkezi
yayılan Batı rüzgarı , kendini kentsel
olarak kullanılan bina, kendinden önce
alanda da h issettiriyordu. Sosyalist
o araziye oturmuş olan Berlin
rej imin simgesi çok katlı prefabrik
Saray ı'nın orada yeniden inşa edilmesi
konut bloklarının boşalması, çöküntü
adına yıkıl ıyor. Almanya'nın başkenti
alanları haline gelmesi ve hatta
Berlin'in en önemli tarihi ve yönetim
bazılarının yıkılması, yine sosyalist
merkezi M i tte'de gerçekleşen bu
rej imin ilgi lenınediği tarihi mirasın
kentsel müdahale, birçok yönüyle
elden geçmesi ve eski Doğu Alınan
Alınan kamuoyunca ve uluslararası
şehirlerinin alt ve üstyapılarında kısa
mimarlık camiasınca tartışılıyor.
zamanda gözle görülür değisiklik ve bu şehirlerdeki refah artışı, sosyalist
Kentsel Alanda Temsiliyet Yarışı ...
rej imde yaşamış Alman lar' ı
İkinci Dünya Savaşı sonrasında
sevindiriyordu. Ama " Batı"nın
bölünen Berlin'in sosyalist Doğu
get irdiği değişiklikler sadece kentsel
kanadında kalan ve tipik 1 8 . yy.
yenilemeyle kalmıyordu. Aynı
Prusya mimarisini yansıtan Berlin
zamanda Sosyalist rejimin kamusal
Sarayı, savaştaki bombardıman altında
alanda kendini i fade ettiği yapılar ve
kısmen yıkılmıştı. Sosyalist rej i m ise
temsil niteliği taşıyan heykellerin de
90
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
EFE GÖNENÇ
değişime ve hatta yıkıma uğraması, bu
Ve Merkel Dönemi...
sosyalist kültürde büyümüş bir nesi in
En son seçim lerde H ıristiyan
tepkisini de çekiyordu. İşte bu tepki,
Demokratlar'ın Angela Merkel
en sonunda, hükümetçe alınmış karar
liderliğinde başa gelmesiyle hükümet,
doğrultusunda Cumhuriyet Sarayı'nın
özell i kle 1 7 . ve 1 8. Yüzyıl eski Prusya
yıkımıyla vücut buldu ve toplumsal bir
Krallığı'nın tarihsel miraslarının
insiyatife dönüştü. Kuşkusuz ki,
değerlendirilmesine çok önem
savaştan sonra başkentini Bonn'a
vermeye başladı. Bütün bu süreçler
taşıyan Batı Alnıanya'nın tersine Doğu
göz önüne alındığı nda, bu hükümet
Alnıanya başkenti Berlin'de kendi
için, senelerce atı l kalan görüntüsüyle
ulusal kültürünü yaratmış, bu da
özellikle eski Batı Berli n'de yaşamış
Doğu Alnıanlar'in bu kente karşı
olan kent sakinlerinin gözünde imaj ı
aidiyet duygularının gelişınesine
cok kötülenı iş Cumhuriyet Sarayı'nın
sebep olmuştu.
yıkım kararının verilmesi, aslında sürpriz sayılmamal ı.
Bu noktada Cumhuriyet Sarayı, bir neslin gençl iğinin anılarını saklayan,
Bu yıkını kararıyla beraber
devlet eliyle de olsa Doğu A l ınanya'da
kamuoyunda yine çok tartışı lan başka
kültürün oluşmasına büyük katkıda
bir olay, bütün hükümet binalarını
bulunmuş, birçok kültürel aktiviteye,
çağdaş mimarinin başarı l ı örnekleriyle
kutlamaya, sosyal ve politik olaylara
inşa eden Berlin'in, yıkmak istediği
sahne olmuş, kentin ortasındaki bir
Cumhuriyet Sarayı'nın yerine, eski
kültür merkezi olarak kentsel bellekte
Berlin Sarayı'nın bir kopyasını inşa
çok kuvvetli bir imge oluşturnıuştu.
etme kararını vermiş olduğu. Tam bu
330.000 ın' inşaat alanına sahip olan
noktada; kentsel aidiyet, kentsel
ve zaman ının modern mimarisini
bellek, restorasyon, tarihi mirasın
yansıtan yapı, duvarın yıkılnıası ve iki
korunması - yeniden inşası konularında, Cumhuriyet Sarayı'nın
Berlin'in birleşmesini izleyen süreçte
yıkılınası ekseninde gelişen tartışma
dereceli olarak atıl kalmis ( veya
büyüyeceğe benzer.
bırakılmış), özellikle 1 990' lı y ı l ların ortalarından itibaren hızla dönüşüm
Duvarı n yıkılınasının üzerinden 1 7
geçiren ve büyük bir şantiyeye
sene geçmesine rağmen hala birleşme
dönüşen Berlin'de, bakımsız, işlevsiz
ve aidiyet sorunu yaşayan Berlinliler,
ve atıl duruşu ile sosyalist rej i min
bu konuda da farklı görüşler oluşturan
kentsel alanda bir temsilcisi gibi
insiyatifler ol uşturdular. Eski Doğu
kalmıştı. Eski Doğu Berl inliler
Berlin' i yaşamış olanların ve onların
yapının restore edi lerek tekrar
çocuklarının başı çektiği sosyalist
kullanılmasını istiyor, Batı Berl inliler
sosyal demokrat kanat, medya ve
ise böyle bir hantal yapının kent
internet kanalından kendi
merkezinde ne işi olduğuna akıl
propogandasını kentsel aidiyet ve
erdirenıiyorlard ı . Çünkü Berlin'in iki
ekonomik değerler üzerinden
ayrı halkı, onyıl larca aslında başka
yaparken, hükümet destekli "Berlin
şehirlerde yaşanı ışlardı.
Sarayı " kanatı, bu yıkımı ve yapımı
EFE GÖNENÇ KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
91
meşrulaştırmaya ve klasik mimarinin kent merkezine vereceği güzellikle halkı ikna etmeye çal ı şıyor. Kentsel mekandaki değisimin, mimari, sosyal ve politik açı lardan gözlemlenebileceği bu süreç, bizi, tarihin değişim evrelerinde kentsel aidiyet ve bellek konularında düşünmeye çağırıyor. Tarihsel mirasın kimin kime mirası olduğu, onu neden ve nasıl yaşalmamız gerektiğine dair sorgulama, kök salıp yaşadığımız kentlerimizde kültür birik imi de yaratabi lmemiz adına faydalı olsa gerek. Kaynaklar: http://www.polostbuendnis.de/ http://www. polostwiederoufbou.de/ http ://www. berliner-schloss.de/ Herol Bodenschotz. (ed . ) .
2005,
Renaissance der Mi He: Zentrumsumbou in London und Berlin, (Berlin: Vorlogshous Brounl
Fotoğraf: Susanne Prehl
EFE GÖNENÇ 92
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Zeche Zollverein Zeche Zollverein, I BA Emscher Park çerçevesinde ele al ınan projelerin sembolik olarak en anlamlı olanı. I B A Emscher Park Yapı Sergisi'nin, işlevini yitirmiş yapıları yenilikçi ve yaratıcı bir yaklaşımla ele alması, bu yolla hem bu yapılarda vücutlaşmış toplumsal kimliği ileriki nesil lere aktarmak, hem de buna paralel olarak yeni iş alanları yaratma ve yeni "iş kültürünü" destekleme amaçlarını bünyesinde toplaması sebebiyle proje, IBA'nın işleyişini anlamak ve değerlendirmek için önemli bir referans noktası oluşturuyor.
büyük rolü oldu. Çevresindeki kömür nakliyesine dayalı altyapı, işçiler için inşa edilen konut, hastane, okul, kreş
Böylesine büyük bir kompleksi n, hem
ve kil iseler hala kentin ana strüktürünü
de eski bir kömür ocağıysa,
oluşturuyor. Ama bugün kömür
fonksiyonunun değisiıni, arka planda
ocağının dönüştürülerı ve mimarisiyle
önce imaj dönüşümünü, sonra da
öne çıkan ana yapısınin fikri, ! 932'de,
fizi ksel-mimari dönüşümünü
Birleşmiş Çeli k Üreticileri
gerektiriyor. Zeche Zollverein,
Konfederasyonu'nun kompleksi çatısı
programında geçmişin, sadece
altına alması ve dünyadaki ekonomik
"ınüzeleşmesinin" ve sunumunun
buhrana rağmen burada bir büyük
değil, aynı zamanda geleceğe
kuyuyu, günde 1 2000 ton kömür
deviniminin de kurgulandığı bir
çı karına kapasiteli Schacht 1 2'yi kurma
eksperiment olarak öne çıkıyor.
kararıyla ortaya çıkıyor. Yapının tasarıını için görevlendirilen mimarlar
Zollverein Kömür Ocağı, A l ınanya'nın
Fritz Schupp ve Martin Kreınıner,
Essen kentinin sınırlarındaki
yapının tasarıınında, hem
arazisinde, 1 842'de ilk kömür
konfederasyonun kurum kimliğinin
fil izlerinin bulunmasıyla 4 tane ayrı
bina yoluyla vücutlaşmasını, hem de
kuyuda kömür ç ı karma, isti lleıne,
endüstrinin ve üretimin
gruplama ve y ı kama işlemlerine
rasyonalitesinin yansıtılması ve bunun
başladığı zaman, bölgedeki yoğun
estetize edilmesini amaçlamışlar.
endüstriyel üretim, öze ll i kle çel i k üretimindeki yoğun enerj i talebi
Sonuçta, yapı, üretimin değişik
sebebiyle hızla 1 2 kuyuya büyüdü ve
kanalların ı bütünclil bir mimaride ele
çevresindeki en öneml i işveren kurum
almasıyla, strüktürdeki ve
olmakla kalmayıp bölgenin ve
malzemedeki basit ve tutarlı yapısıyla
A l ınanya'nın endüstriyel gelişmesinde
ve de kuyunun girişteki devasa destek
EFE GÖNENÇ KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
93
ünitesinin anıtsal etkisiyle endüstri
kalan ise 258. 730m' alanda işlevsiz
mimarlığının en güzel örneklerinden
kalan endüstri binaları, yüzlerce işsiz
biri n i teşkil ediyor. Bina basit ve
insan ve göç veren, prestiji kaybolmuş,
başarılı çözümlemeleriyle daha sonra
kriz içerisinde Essen kenti. Kentsel ve
da özellikle A l ınanya'daki diğer
federal yönetimlerin uzun süren
endüstri binaları için referans oluyor.
tartışmaları, mali hesaplar, karamsal
Çelik strüktür ve koyu kırmızı
sosyal araştırmalar bu krizden çıkış ı n
kiremitler, yapıya tavizsiz bir kübik
ç o k kolay olmayacağının belirtileriydi.
geometri veriyor. Modüler açıklıklar
Ancak 1 990'1ı yılların sonunda, geniş
kütleleri yatayda ve dikeyde
çaplı, bölgesel stratej i arayışları IBA
vurgulayarak bütüncüllük icinde
Emscher Park Yapı Sergisi
fark lılaşmayi sağlarken, içindeki
çalışmalarında vücut buluyor ve
fonksiyonu dışa vurmayan rasyonel
bölgeyi karamsarlıktan kurtarıp
cepheler ve simetrik organizasyon
yenilikçi bir anlayışla "geçınisten
binanın anıtsal etkisine katkıda
geleceğe" taşımayı amaçlıyor ve bütün
bulunuyor.
Ruhr Havzası gibi Zeche Zollverein için de yeni bir dönem başlıyor. Alınanya'daki eski endüstri alanlarının bölgesel ve kentsel gelişim stratej i lerinde sık kullanılan bir yöntem, "deniz feneri" projeleri (Leuchnurnıprojekten). Bu konsepte göre, bir bölgenin içerisindeki tarihsel ve senıbolik anlami olan bir noktaya yoğun laşılıyor, oraya yapılan yatırımın ve sağlanan gelişimin enerj isinin zaman içerisinde bölgenin geneline yayılması planlanıyor. Kullanılınayan alanlar bir öncü projeyle değerleniyor, bunun yarattığı hareket ve imaj
Ne var ki, ilerki yı llardaki endüstriyel
dönüşümüyle bölgedeki turiznı i n
gelişmelerle beraber kömürlin enerj i
artırılıp v e daha sonra y e n i i ş v e konut
kaynağı olarak önemini yitirmesi, ağır
alanları için çekici koşullar
endüstri üretiminin az gelişmiş
yaratılmaya çal ı ş ı l ıyor.
ülkelere kayması ve buna karşı Batı Avrupa'da gelişen servis sektörüne
Zollverein, UN ESCO tarafından dünya
verilen önem, Ruhr Bölgesi'ndeki
mirası l istesine alınd ıktan sonra, I BA
birçok sanayi kompleksi gibi
da tanı bu rol için buraya odaklanıyer
Zollverein kömür madeninin de
ve bu eski sanayi yapısına, hem
sonunu hazırlıyor. 1 965' 1erde azalan
geçmişteki üretim kültürünün
üretim ve işçi çıkarımlarıyla gerileyen
müzeleştirilınesi, hem de yapı
aktivite, 1 986'de maden ocağının
kompleksinin tekrar üretime
kapatı lmasıyla son buluyor. Geride
döndürülmesi vizyonuyla yeni bir
94
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
EFE GÖNENÇ
dönüşüm öngörüyor: Fakat öngörülen
finansal etüdleri yapılan bu proje,
üretim artık kömür değil, yeni
tamamlanınca yine "yaratıcı sektöre"
fikirler. . . Eski sanayi bölgesinin
yönelik bürolar, atölyeler ve orada
yeniden canlandırılması için sürece
çalışanların kullanım ına açık restoı·an,
katılan Hollandalı mi mar Renı
alışveriş ve rekreasyonel kullanımların
Koolhaas, hazırladığı master planında
olacağı bir "kaınpüs" niteliğinde
Zollverein'in yeni üretimini tasarım
olacak.
üzerine kuruyor ve burada projeye yön verecek 4 ana unsur tanımlıyor:
I BA tarafından Zollverein'da kentsel yönetimden destek alan ama özerk
1- Zollverein School of Managenıent,
çalışan kurumlar da oluşturuluyor.
tasarınıla yönetimi birleştiren
Zollverein Vakfı, vizyonun
disiplinlerarası eğitim anlayışıyla ve
sürdürülmesi ve kurumsal idarenin
genç öğrenc ileriyle yenilenen
yanında, yapı içerisinde yenilenen
atnıosfere can l ı l ı k ve enerj i
geniş hol lerde tiyatro, konserler,
getinneliydi. Bu özel yüksek okul,
gösteriler ve sanat enstalasyonları
2005 Şubat ayında eğitimine başladı.
organize ediyor: kültürün ve sanatın
2 - Ruhr müzesi, bütün Ruhr havzasının
yapının can l ı l ı k içerisinde olması hem
tarihsel gelişimi interaktif bir ortanıda
de imaj ın ı n dönüşümü için hayati rol
ziyaretçiye sunarak, geemişteki
oynuyor. Boş yapılar bir taraftan
üretimin kültürünü "sahneleyerek"
yenilenirken de tasarım ofisleri ve
dönüştürücü gücü Zollverein için hem
tarihsel mirasın yaşatılmasında rol
sanatçı atölyeleri olarak sunuluyor ve
oynarken, Tasarını Müzesi ise çağdas
pazarlanıyor.
tasarıının öne çıkan ürünlerini sergileyerek bulunacağı eski sanayi
Eski binaların restorasyonu icin Essen
binasının içerisinde yaratacağı
şehrinden Heinrich Böll ve Hans
karşıtlıkla Zollverein'in yeni
Krabel görevlendiriliyorlar. Eski
vizyonunu yansıtacaktı. Ruhr
yapılarla çalışırken dikkatli ve mevcut
Müzesi'nin açılışı 2006'da
m i mariyle yarışınayan bir tutum
düşünülürken, Tasarını Müzesi ise
sergileyen mimarlar, yenilemeler ve
2003'den beri ziyarete açık.
ekierin kendilerini malzeme yoluyla ortaya çıkarmasını anıaçlanıışlar.
3- ENTRY insiyatifi, her 5 senede bir
Binaların içerisindeki eski nıakinelere
Zollverein'de düzenlenecek
ve diğer gereçlere geçm işi anlatan
etkinliklerle tasarını ve mimarlık
"şahitler" gözüyle bakan m imarl ar, iç
kültürünü ortak bir tartışmaya davet
mekanlarda bıraktıkları, işlevini
ediyor. l i k ENTRY forunıu ve sergisi
yitirmiş basınç göstergeleri, tavandan
2006'da yapılacak, yaklaşık üç ay
sarkan kablolar ve aydınlatılmış
sürecek.
nıakinelerle, korumacı ve eski kimliği yansıtmacı niyetlerini gösteriyorlar.
4- Designstadt ( Tasarım şehri) ise kompleksi n yanına kurulacak olan yeni
Benzer yaklaşım kazan dairesini
bir yapılaşmanın adı. Henüz mi mari ve
Tasarım Müzesi'ne dönüştüren mimar EFE GÖNENÇ
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
95
Normarı Foster'ın çalışmasırıda da
Yoksa işsizierin büyük oranının eski
gözüküyor. "Yapı içinde yapı"
maden çalışanlarının ve onların
monosundan hareketle mimar, tasarım
ailelerinin oluşturduğu kentte sadece
objelerirıin sergilendiği binasırıda
üst-orta sınıfa yönelik elitist bir
gerekli yerlere eski duvarlardan
gelişme mi?
mesafeli durarı beyaz sergi duvarları yerleştiriyor ve ziyaretçinin eskiyle
Madeıı ocağından tasarım ve sanat
yeninin farketmesi kolaylaşt ırılıyor.
merkezine dönüşüm sosyal yapı için
Eski kullanımda makine ve boruların
nasıl bir değişim getirecek?
dolu olduğu binanın içinde açılan boşluklara alt döşemede ve
Bu soruların cevaplarını görmek için
yükseltilmiş platformlarda sergi
Zollverein henüz cok genç, bunu
mekanlarını duvarlardan bağımsız
değerlendirmek için de, bu konudaki
yerleştiren Foster, kullandığı basit
akademik çalışmaların da bir araştırma
beton döşeme ve camdan korkuluklarla
zemini hazırlayabilmesi için de zaman
"geri duruşçu" yaklaşımını
gerekiyor.
güçlendiriyor. Ziyaretçi, açı k galerilerde yürürken hem sergilenenleri görebi liyor, hem de kendini sergileyen
Fotoğraf: Zeche Zollverein Halkla ilişkiler
binayı değişik açı lardarı deneyi mleyebi 1 iyor. Zeche Zollverein'ndaki bütün bu aktivitelere, yapı lanlara ve planlananlara rağmen, bu proje, bitmiş veya % 1 00 planlanmış bir süreç değil, bir deneyim ve gelecek için bir laboratuvar. Kritikler ise işin maddi boyutunun yani sıra, anlamı üzerine yoğunlaşıyor: Kentin ve insanların kimliğini, kollektif belleği koruma iddiasındaki Zollverein, geçm işi estetize eden, onu sahneleyen ve ışıklada sunan yaklaşımla eskiden işçilerin zor şartlarda calıştığı maden ocağını üst sınıfa pazarlamanın ötesine gidebiliyor mu? Çevresine ve kente yeni bir çehre kazandırma iddiasında olan Zollvereirı, kentin içinde bulunduğu krizden çıkmasına yardımcı olabilecek mi?
EFE GÖNENÇ 96
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Kentsel Dönüşüm ve Farklı Süreçler, Mimar Nilgün Kıvırcık ile Kentsel Dönüşüm, Katılım ve Deneyimler Üzerine bir Söyleşi Efe Gönenç: "Kentsel döniişiim " bizim ülkemizde de, yurtdtşmda da çok tarttştlan bir kavram... Gecekondularm ytktltp yerine bloklarm yaptlmasmdan, belli bir bölgenin potansiyellerini kullanarak orada yeni fonksiyonlar yaratmaya kadar, kente yaptian birçok müdaltale kentsel döniişiim adt altmda amltyor. Sizin kentsel döniişiimden anlacltğtmz ve bu müdahalelerden beklediğiniz nedir?
alan var, ya da boşaltılabi l ir gibi bir alan var," dedik ve bunu yapmaya çalıştık. Ama gerçekten dünyadaki dönüşümlerde amaç farklıdır; örneğin orası bir sorun alanıdır, ekonomik olarak çöküntü alanıdır, suç oranı çok artmıştır, girileıneyen getiolar oluşmuştur veya kullanı lmayan sanayi alanlarıdır. 1-iakikaten bunun geri planda toplumsal bir teması vardır, Türkiye'de bu hiç anlaşılmıyor ve sadece fiziksel bir dönüşüm listünden kentsel donüşüm tartı şıldı. .. Bu doğru değildir, işte bu yüzden kentsel
Nilgün Kıvırcık: Tabi , Türkiye'de
dönüşüm slizüne karşı büyük bir tepki
kentsel dönüşüm alanlarına, " Burası
var. Kamuoyu kentsel donüşüm
hoş ve rantabıi değil, biz burayı
deyince hemen "evimiz yıkıl ıyor"
yı karız, göze daha hoş gelen alanlar
düşüncesiyle bir tepki ve itiraz
yaratırız," mantığıyla yaklaşıl ıyor.
sürecine başlıyor. Kamuoyunun büyük
Dönüşümün dünyadaki örneklerine
bir tepkisi oluşuyor. Ben, kentsel
baktığımız zaman, dönüşüm sosyal
dönüşümü, toplumun ve ekonominin,
politikaların doğdugu bir süreç aslında.
toplumsal refahın artirilmasıyla il işkili,
Kentlerin dönüştürülmesi; ekonominin
kentsel devinimin ve toplumsal
canlandırılması, insanların refah
devinimin birl ikte olması gereken bir
düzeyinin artırılınası gibi sosyal
süreç olması gerekl iymiş gibi
politikalarla eşgüdümlü olarak ortaya
algıl ıyoruın.
çıkıyor kentsel dönüşüm kavramı. Asıl amaç aslında orada yaşayan insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve bununla birlikte ekonom inin canlandırılması, kentin etki alanlarının genişletilmesi, h i nterlandının beslenmesi gibi farklı etkileri de amaçlanıyor. Ama biz bunu hiç böyle anlaınadık. Noktasal olarak, "hadi burayı dönüştüreliın, burada boş bir
EG: Kentsel döniişiimiin fiziksel yöniiniin yanında ekonomik ve özellikle toplumsal yönünün de irdelenmesi gerektiğini diişiiniiyorsımuz, Buradan katı/mı sorunsalma geçebiliriz as/mda. Kentsel döniişiim acimdaki miidalıalelerin, o çevredeki insanlara yapacaği etki ve onlarm EFE GÖNENÇ
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
97
tartışınal ı süreçler ortaya
aslında kendilerini etkileyen bu sürece nasıl katılması gerektiği de tartışma konusil oluyor. Aslında kentsel dönüşümü geliştiren politikalar için de, katılımın sağlanması, dönüşümün uyglllanabilirliği açısından bir avantaj yaralmaz mı?
planlanacak, birlikte yapılacak, orada
N K : Kesinlikle öyle ama bizde
yoksa hiçbisey yapamazsınız.
koymalıdırlar. Örneğin, yatırımcılar bulacaklar, bunları yerel halkla bul uşturacaklar, proje yapanı farklı aktörlerle bir araya getirecekler... Bu tarz farklı süreçler işlemeli. Ben katılımdan bunu anlıyorum, birlikte yaşayanlar mutlaka ikna edilecek,
katılımda da birtakım aksamalar olduğunu düşünüyorum. Bizim şu ana kadar öğrendiğimiz katılım modellerinde, belediye ve sivil toplum örgütleri, belediye ve meslek odaları buluşmaları ile çok az esnaf toplantıları ölçeğinde katılıını öğrendik. Bize böyle öğretti ler. Katıl ı m aslında çok farklı aktörlerin bir araya geldiği bir süreç. Bunun içinde oraya yatırım yapacak olan kuruluşlar var, sivil toplum örgütleri var, orada yaşayan insanlar var. Bunun içinde tabi k i kamunun ve yerel yönetimin aktörleri var ama katılı mda, çok farklı kesimleri, farklı talepleri ve
EG: Kentsel dönüşüm alanında Türkiye 'deki mevcut uygulamaların problemlerinden ve nasıl çözümle geliştirilebileceğinden bahsettik. Sizce yeni ketsel dönüşüm yasası b11 problemierin çözümü için bir yol gösterebilir mi? Yeni yasanın gelmesiyle belli kentsel dönüşüm alanlarında yaşayan insanların bu dönüşümlere tabi tutilimasi söz kon11su olacağı tartışılıyor. Siz b11 eksende yeni hazırlanan kentsel dönüşüm yasasına nasıl bakıyorSUIIIIZ?
ihtiyaçları bir araya getirmek kaygısı olmasi gerekir. Biz katılıını böyle
'K: Tabi şunun iyi irdelenmesi
anlamadık. Kamu yetkilileri
gerekiyor: Tabi ki halkı korumalıyız,
girişimcilerle görüştü, kapalı kapılar
ben mutlaka halk tabanlı ve halkın
ardında sivil toplum örgütleri ikna
desteklediği bir sürecin yaşanmasından
edilmeye çalışıldı ve sonra halkın
yanayım ama Türkiye enteresan bir
önüne çıkıp hoş sözler söylendi ve
ülke ... Türkiye'de, Avrupa'nın da çok
katılım toplantıları yapıldı. Ama süreç
anlayaınadığı bir kaçak yapı kavramı
böyle işlememeli. Bu projelerin
var. Hangi halkı tanıyacaksınız?
yürütücüleri ve yöneticileri, hakikaten
Yasalara saygı 1 ı ve yasal konutları olan
şeffaf olmaya cesaret edip, bunu göze
bir halktan mı sözediyoruz, yoksa
alacaklar ve süreçleri gerçekten
tamamen yasadışı, yasalarla ve
ortaklaştıracaklar. Bu sürecin lideri
toplumla uzlaşmadan kendi başına
değil, belki bir öznesi ve üyesi, bir
konutlarını yapmiş olan halktan m ı
parçası olmayı göze alacaklar. "Tek
bahsediyoruz? Burada d a net bir
yetki bendedir", "Astığım astık
ayrıını koymamız lazım. Tabi ki bu
kestiğim kestik" demekten
yasalarla barışamamış insanların
vazgeçecekler. Kamuoyu önünde şeffaf
yaptığı konutlar da bizim suçumuz,
98
KENDi ARK/TEMN/ KENDiN YARAT - 2006
EFE GÖNENÇ
yani onlar da ken d i l iğinden ortaya çıkmadı; birçok ekonomik ve sosyal politikaların e ksikliğinden ve yanlışlığından ortaya çıktı. O insanlar suçludur anlamında söylemiyorum ama yasal süreçlere tabi kalmış insanlarla onları yine de aynı kefeye koynıadan, bu politikaları cok doğru oturtmak lazım. Kentsel dönüşüm yasası hızla kanıulaştırma yetkisi getiriyor. Dahil olursan olursun, yoksa
ilişkin bau çalışmaların yapılması, kentsel dönüşüme dair yeni bir yasanın çıkacak olması, sizce Türkiye 'de bu konuda belli bir tecrübe birikiminin oluştuğunu gösteriyor mu? Bu birikim, bundan sonraki uygulamalarm daha iyi olması için bir potansiyel oluşturabilir mi sizce? Çünkü bir bilinç/enme yaşamlıyor bu konuda.
ben seni kanıulaştırırını. Şimdi bu yetki, bazen çok gerekli olabilir, doğru
N K : Türkiye'de iyi projeler yapıldı
kullan ılırsa, doğru ellerde olursa
aslında. Ben İ M P'nin, Karta! ve
avantaj l ı olabilir. Ama bunun
Küçükçekmece için yaptığı projeleri
doğruluğu nasıl kontrol edi lecek,
de çok önemli buluyorum aslında. Bu
bunun doğruluğu, şeffaf süreçlerle
bütün topluma bir fikir j i nınastiği
kontrol edilecek. Nasıl ki kamu, daha
yaptırd ı . Plan ve projeyle hiç ilgisi
sürecin en başında, daha elini ilk attığı
olmayan insanlar bile bununla
günden itibaren orada yaşayanları,
ilgilendi, bu hayatları nın bir noktasına
proje ve planlama gruplarını, sivil
girdi. Bu çok önemli aslında ama
örgütleri ve planlanıanın farklı
farkındaysan ız, biz hala bir dönüşüm
aktörlerin i bir araya getirip, bu süreci
projesi gerçekleştirenıedik Türkiye'de.
tartıştırırsa, oradaki insanları ikna
Deneyimimiz proje bazında var ama
etmek çok daha kolay olur. Zaten
uygulama alanında yok. Asıl sorun
insanlar çok kötü ve sağlıksız
uygulanıada bence. Bir sürü hayal
koşullarda yaşıyorlar. Herkes, banyosu,
kurabiliriz, bir sürü şeyi düşleyebiliriz.
ınutfağı olan bir evde yaşamak ister.
Ama elle tutulur gerçek aslında yapılan iştir. Şu ana kadar Türkiye'de
Dolayısıyla; Barselona'da da bunu
böyle bir deneyim yaşanmadı. O
yaptılar, insanları ikna ettiler, daha iyi
deneyimin yaşanınası lazım. Doğru
koşullardakı konutlara taşıdılar ve
proje, doğru girişimci modelinin
kimse de hayır demedi, orası yenilendi
oluşturulması, sürece herkesi en
ve dönüştürüldü. Türkiye'de de bu
başından dah i l eden modelin
yapılabilir ama yasayı doğru
oluşturulması, doğru ve adil davranan
yorumlamak ve onun katı l ı nı ayağını
kamu otoritesi ve sürece yine en
doğru kurgulamak gerekiyor. Şu anda
başından dahil olan yerel halkın
o hiç yok, hiç görünmüyor ve bu çok
oluşturduğu ortaklık modellerinin
büyük bir tehlike.
baştan iyi kurgulandığı süreçlerle bu
EG: Kentsel dönüşüm kavramllllll çevresinde bunca tartışmalilii olması, Türkiye 'de eğrileri ve doğrularıyla bu konunun pratiğine
yaşanmış, gerçek projelerimiz olur.
mümkün. Bunu başarırsak da elimizde Bahsettiğim tabi ki tasarım projeleri değil, dönüşüm projelerine sahip oluruz.
EFE GÖNENÇ KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
99
Dilek Muzaffer 1976 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde Lisans eğitimini tamamladı. Aralarında Bektaş Mimarlık ve Emre Aralot Architects'in de alduğu çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştı. 2006 yılında Damus Academy'de tamamladığı "lnteriar Design" eğitiminin ardından çalışmalarına serbest alarak devam etmektedir.
1 00
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
" Frank Gehry'nin Eskizleri "
HABER
Bir fi lm ya da herhangi bir başka şey
Michael S. Ovitz, Guggenheim
için girilmesi en zor yerlerden biri de
yöneticisi, Thomas Krens ve ve New
sanatçı n ı n zihnidir. Kamerayı o zihnin
York Times'ın mimarlık eleştirmeni :
ürettiği somut ürünün üzerine
Herberi M uschamp ile söylesiler
doğrultmak da, röporıajlar kaydedip,
gerçekleşti riyor.
açıklamak ve tercüme etmek de mümkün olsa bile yaratıcı süreç uzun
" Eskizler" sadece ünlülerle
süreli bir gizem olmayı sürdürecektir.
konuşmanın ötesinde ünlü kişilerin
"Frank Gehry'nin Eskizleri" her ne
diğer ünlü kişi ler hakkında
kadar onun, form, mekan,
söyledikleriyle karşılıklı bir
konstrüksiyon hakkındaki düşünce
değerlendirmenin yapıldığı bir belgesel
biçimini yansıtsa da, konusunun
görünümünde. Fi im de Gehry'nin
başlıca esrarına sadık kalıyor.
Almanya'daki bir binasının önünden
Başlığından da anlaşı lacağı gibi, bu
geçişini aktaran Bob Geldof gibi
sürükleyici belgesel ( "Out of Africa",
sadece uzmanların tanıklı kianna yer
"The Way We Are" gibi filmierin de
verilmediği de görülüyor.
yönetmeni olan) Sydney Pollack tarafından çekilmiş. F i lm, bir katalog
Aleyhte konuşanlardan, sanat
ya da tam ölçekli bir portre o lmaktan
eleşıirmeni ve Princeton'da profesör
çok, mi mara ve çalışmalarına
olan Hal Foster, ad ının temsil ettiği
bakabilmek için mütevazi bir girişim.
kültürel damgalamadan dolayı, yalnız
Gehry'nin yapılarının merkezden
başına Gehry'nin çalışınalarından çok
kopuk ve katlanmış yüzeyleriyle tek
şöhretini eleştirdiğini söylüyor. Daha
bir seferde algılanabilmesinin imkansız
da ilginç söyleşiler ise, mimari
olmasından dolayı, bu girişimin uygun
kurumlar kendisini görmezden
olduğu görülüyor. Kağıt üzerinde
geldikleri bir dönemde ortaklık ettiği
karalamalar ve mukavvanın
Kal i forniya'lı sanatçılar Ed Ruscha ve
yapıştırıcıyla montajlanması gibi duran
Chuck Arneldi ile Gehry'nin grup
ve sonunda ( herşey yolunda giderse)
terapisti olan ve kendisine, dünya
cam ve titanyum olarak son hallerini
çapında mimar olmak üzere
aldığında "dönüşüm" tamamlanmış
geldiklerini söyleyen hastaları
oluyor.
reddetmek zorunda kalan, Dr. M i lton Wexler ile yapılan söyleşi ler.
Sydney Pollack, Gehry'nin, Walt Disney Konser Salonu'ndan B i lbao'ya,
Filmi sürükleyici kılan bir başka
bir Kanada yeri isi olarak N HL'in
neden, yıllardır arkadaş olmalarından
"Anaheim M i ghty Ducks" takımı için
dolayı, kendini benzer bir ruh olarak
yaptığı hokey pistine kadar önemli
gören yönetmenle konu arasındaki
yapılarını ziyaret ediyor. Gehry ve
ilişki. Bu ilk bakışta akla uygun bir
ortaklarına ek olarak, film yapımcısı,
kanı gibi durmasa da en azından benim
arkadaşları, hayran ları, Disney'in resmi
düşünceın, bir sure sonra açıklık
yöneticileri, M ichael D. Eisner ve
kazanan "Tootsie" ve " B i lbao
DiLEK MUZAFFER KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
101
Guggenheiın" arasındaki benzeşiıni
diyarına nasıl yükselttiğini gösteren
hiçbir eleştirel forınülün,
hızlı ve dokunaklı bir montaj la
kuraınayacağı .
keserek, "Evet, doğru" diyor.
iz bırakınakla ilgili özel durumları
Yönetmen: Sydney Pallock
olan her iki adamı da, ortak bir
Görüntü yönetmenleri: George Tiffin,
noktada birleştirenin, ticari kaygılarla
Claudio Rocha ve Marcus Birsel
dolu bir alanda ve başkalarının paraları
Yayına Hazırlayan: Koren Schmeer
tarafından kontrol ed i l irken, yaratıcı
Müzik: Sorman & Nystrom
bir özgürlüğe sahip olmaya duydukları
Yapım: Ulton Guilfoyle
ihtiyaç. " Eskizler" tanıklığında
Sony Pictures Classics.
Gehry'nin yıl larca süren ve
Süre: 83 dakika
mi lyonlarca dolara mal olarak hiç gerçekleşmemiş bir evin sahibi de
Kaynak: The New York Times Yazan:
dahil olmak üzere, tatmin olmuş
A.O. Scott
müşterileri olduğu anlaşılıyor. Sydney Pollack, el kamerasıyla kendini "resmin dışında" rutınaya d ikkat ederek mimarın ofislerinin etrafında dolaşıyor. O ve Gehry, uzun kariyederi n ispetinde, pekçok başarıyı ve keskin kenar! ı bir "yabancı l ık" duyarl ı l ığının izlerini paylaşıyorlar. Karşılıklı konuşmalarından Gehry'nin, gösterdiğinden çok bahseıtiği, hırçın ve dikenli bir tarafı olduğu da görülüyor. Bu film bir yanıyla, Gehry'nin kişi liğiyle, işine olan hayranl ı k arasında b i r denge arayışı. Pollack, değer bilen bir amatör olarak, konuşmalar kuru kaldığında, eğitilmiş gözünü kullanarak kavramayı kolaylaştıran bir gezi rehberi de olabil iyor. Bir noktada Gehry, ressamiara olan iınrenişinden bahsediyor ve onların yapabi ldikleri görsel etkiyi kendisinin gerçekleştiremediğinden yakın ırken, Pollack, arkadaşının binalarının, yüzeylerinin, güneş ışığını yansıtışını, yağmuru çekişini ve çevrelerini sanatın
DiLEK MUZAFFER 1 02
KENDi ARKiTERA'NJ KENDiN YARAT - 2006
Çocuk Mimarlığı Koşullar ne olursa olsun e n gözden
merdiven kaydırağa ç ıkmaktan başka
kaçınlamayacak varlıklardır
nasıl bir işe yarayabilir ki? Bir çocuk
çocuklar . . Herkes bir süre çocuk olur.
mekanda fark etmeden ilk göz göze
Bu sürecin nasıl geçtiğine dair
gelinen kişi mekanın tasarı mcısıdır
hepimizin az ya da çok fikrimiz vardır.
asl ında . .
Tüm şartları kendine özgü olan bu sürecin renkleri, dokuları, boyutları
Çocuk için gerçek anlamda mimari
farklıdır, ve bu kocaınan dünyaya
açıdan kurgulanmış ilk mekan
atılan ilk adıında macera başlar. . . Her
neresidir? Bu kurgulanmış mekanlarla
şey küçükten büyüğe, adım adım
her gün yenilenen çoçuk dinamizm i
günden güne büyür ve değişir. .
nerelerde kesişir ve ayrılır? Kendi
Mekan la çocuk arasında kunılan i l işki
ne zaman ve hangi koşu llarda
i l k andan itibaren kendini farklı
verilebilir bu özel kullanıcıya? Bir
mekanların ı seçme ve yaratma hakkı
biçimlerde gösterir. Son derece
masanın 85 cnı'lik dört ayağından
korunaklı bir alanda başlayan serüven
ötesine geçildiğinde tasarıının sihirli
daha sonra hep kendi boyutlarını
gücü ona neler vaad edecektir?
arayacak ve fazlasını rededecektir. Bebeklerin i l k 1 ay sadece 25 cın'e
Her biri bir zamanlar çocuk olan ve
kadarlık bir görüş alanı olması küçük
yaratıc ı l ıklarıyla dünyayı farklı
bedenin büyük dünyadaki mekanı
açılardan gören ve yorumlayan bütün
algılama adıınlarıdır. Çoğu kez
tasarımcıların önceleri aynadıkları
çocukları belirli bir yaşa kadar
oyuncaklar zamanla büyükler dünyası
masaların altında aynarken bulınaınız
ve yaşam için tasarlanmış mekan ve
ortalama 2,5 ın'' l i k tavan yükseliğine
nesneler olarak çıkar karşımıza. Çocuk
sahip bir haciınde en çocuk mekan ı n 2
olup "oynamak" tasariamanın
m'' lik bir masan ı n 85 cm
başlangıcıdır. Hayal gücünün kapıları
yüksekliğinde oluşturduğu alan
açıldığında oyunun keyfi başlar.
olmasıdır. Kendi ölçeğinde mutludur çocuk . . .
Amerika' l ı mimar Charles Eames ve iıalyan tasanıncı Enzo Mari çocuklar
Zamanla çocuk mekanları, renkleri
için oyuncak tasarlayan
değişir. Dokunulan yüzeyleri
tasarınıcılardan sadece ikisi. Bu alanda
başkalaşır boyutlar değişir. .. i !ko ku la
Hollanda'lı mimar Aldo Van Eyck da
başlayan çoğu çocuğun yaşadığı olası
sayı lıabi !ir.
en büyük hayal kınklığı bu yeni mekanın pek de beklendiği kadar
Eyck, Amsterdam ve pek çok kentte
eğlenceli görünmemesidir belki de . . .
700'ün üzerinde tasarladığı oyun
Dünyayı henüz ortalama 1 20 c m ' ! ik bir
alanlarıyla yaşı ne olursa olsun tüm
yükseklikten algılayan gözler biranda
"çocukları" bu özel rnekanlara taşımış
uzun koridorlarla ( ! ) ve geniş
ve korunakl ı ev kavramıyla başlayan
merdivenlerle ( ! ) kaşılaşır, hem
oyun alanını kent ölçeği ne taşı mıştır..
DiLEK MUZAFFER KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 03
Çocuklara kendilerine ait olduğunu
kurarlar. Günümüzde pek çok
hissedebilecekleri mekanların
yapılarıyla kendilerinden söz ettirecek
sunulması, onların kişisel becerilerini
olan bu iki iyi arkadaş Pritzker ödüllü
algılamaları ve yaratıcılıklarını
Jacques Herzog ve Pierre de
geliştirmeleri için ilk adımdır.
Meuron'dan başkası değildir . . .
Yüzeyler, ışık ve renk beraberinde keşfı getirecektir. Dünyayı keşfetmek
Tasarım çocuk olmakla başlar, ve
gibi hazır bir dürtüsü olan bu kaşif
hayat boyu devam eder. . . Çocuklar
kullanıcı için doğru mekanların ve
keşif için i lham veren mekanlarda
tasarımların hazırlanması da önemli bir
dolaştıkça oyuncak kutularından
uğraş gerektiriyor..
zamanla yaşamı kışkırtan ve bizi gülümseten oyuncaklar ç ı kacaktır. .
Dünya'da pek çok örneğini görebileceğimiz, çocuklar için
Çocukluk yalınlıktır ve bu kelime başlı
tasarlanan müzeler, çocukların
başına tasarımda uğruna en çok
keşfederek öğrenmeleri ve kişisel
düşünsel çabayı gerektiren kavramken
gelişimleri açısı ndan son derece
kullanıcısının tüm pedagoj ik,
önemli. Bu konuda rasyonal izmin ve
psikoloj i k, ergonoınik ihtiyaçlarını
pürizmin katı bir temsilcisi olan ve
başarıyla karşılamak ne yazık ki
total mekan için öneri le bi lecek en
tasanıncı için her zaman çocuk
uçan tasarımı "cam evi" sunan mimar
oyuncağı değildir!
Philip Johnson, Alan Ritchie i le birlikte geçtiğimiz yıllarda bir çocuk evi tasarladı. Johnson, geometrik şekilli , konik piramit ve küp biçimli girift bir strüktür sisteminden oluşan bu yapı için "büyük görünmesi ve küçük hi ssetirınesinin" önemli olduğunu vurgulaın ıştı. Bu çocuk dünyasında, renklerle formlarla kullanıcının mekanı kavramasını sölyediğinde 95 yaşında olan mimarın diğer bir müzesi olan Kreeger müzesinde ise çocuk kullanıcı lar, Monet, Rodin, Picasso, M iro, Moore, Kandinsky gibi sanatçılarla bu çocuk
( 1 ) yaşlarında karşılaşabilınekteler. . İsviçre'nin Basel kentinde aynı yıl doğan, aynı çocuk parklarında oynayan ve aynı okullara giden iki iyi arkadaş
I O yaşından sonra m inyatlir maketler yapmaya başlar ve kendi tasarladıkları
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
atlıkarıncaya binerek çocuk hayaller
1 04
KENDi ARKiTERJ>:NI KENDiN YARAT - 2006
Rana Öğüt 1981 yılında izmir'de doğdu. ilk v e orta öğrenimimi Maniso'da tamamladı. 19992003 yılları orasında Dokuz Eylül Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde lisans eğitimini, 2003-2006 yılları orasında ise, aynı fakültenin Yapı Bilgisi Anabilim Dolı'ndo,
"Az
katlı yapılarda taşıyıcı sistem olarak çelik malzemenin kullanımı"
konulu yüksek lisans tez çalışmamı tamamladı. Çalışma hayatı süresince; endüstriyel yapılar ve giydirme cephe, Tepe Mutfak tasarım ve uygulaması, todilot ve dekorasyon işlerinde görev aldı. Son bir senedir Adnan Menderes Havalimanı Yeni Dış Hatlar Terminal Binası Şontiyesi'nde uygulamoya yönelik mimari proje hazırlanması ve tokibi görevini yapan mimari ofiste çalışıyor.
KENDi ARKiTERA:NI KENDiN YARAT - 2006
1 05
HABER
1 İzmir'in Yeni Dış Hatlar
� ------�
Terminali TAV Grubu icra Kurulu Başkanı Sanİ Şener, "Son yıl larda Anadolu'nun sanayi ve ticaretteki hareketliliği sayesinde, ihracattak i ve uluslararası iş trafiğindeki payı artı. izmir'den de Türkiye'nin diğer şehirlerine ulaşım önem kazandı. Adnan Menderes Havalimanı bu anlamda Anadolu'da artan ticari trafiği karşılayan bir merkez olacak" dedi. R . Y. M i mar Yakup Hazan tarafından tasarlanan ve modern bir mi mariye Tarih boyunca Batı Anadolu için
sahip Adnan Menderes Dış Hatlar
önemli bir kültür ve ticaret merkezi
Terıninali'nde, çağın malzemesi olarak
olan i zmir, her dönemde kara ve deniz
tanımlanan çeliğin, küçük en kesitlerle,
ulaşınıı açısından i leri düzeyde ulaşım
büyük açıkl ıklar geçebi lmesinin
imkanlarına sahip oldu. Hava
mimariye sağladığı yararları ve yapı
ulaşımında ise, izmir'de uzun zamandır
yükünü hafifletmesi gibi özellikleri
ihtiyaç duyulan modern mimariye ve
kullanılmış. Ayrıca geniş hacimler elde
daha fazla yolcu kapasitesine sahip
etmek istenen mekanlarda cam ile
yeni dış hatlar terminali, izmir'in
birlikte kullanımı, bizlere ferah bir
kurtuluş günü olan 9 Eylül tarihinde
ortam sunuyor. Giden yolcu katı
Başbakan Recep Tayy ip Erdoğan
check-in ho! ünü kolonsuz geçebi lınek
tarafından açı ldı.
için tasarlanan tonoz ile görsel açıdan zengin mekanlar elde edilmiş. Modem
Konusunda deneyimli TAV Yatırım
ve teknoloj i k bir yapı olan yeni dış
Holding tarafından, ana taşeron IC
hatlar terminali, izmir'in dünyaya
içtaş inşaat'a yaptırılan i zmir Adnan
açılan penceresi olmayı hedefliyor.
Menderes Havalimanı Yeni Dış Hatlar Terminali Binası'nın temel atma töreni 22 Eylül 2005'te Ulaştırma Bakanı Binali Y ı ldırım'ın da katıldığı bir törenle gerçekleşmişti. Tenninal, taahhüt edilenden 8 ay önce ve 1 yıl gibi kısa bir sürede tamamlandı . 1 50 mi lyon Euro'luk bir yatırımla inşa edilen yapı; 1 07.699 m2 toplam kapalı inşaat alanı ve 69. 1 68 nı' otopark alanı ile yılda 5 m i lyon yolcuyu hedefliyor.
RANA ÖGÜT 1 06
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
Yakup Hazan ile Söyleşi Son yıl larda ülkem izde kullanıını yaygınlaşan "yarışmacı mimar" kavramını, katıldığı bir çok yarışnıada önemli dereceleri olan Restaratör Y. M imar Yakup Hazan'Ja tartıştık. Kendisiyle Türkiye'de yarışmalar ve yarışmacı mimarlığın oluşumu üzerine yaptığımız sohbet sırasında mimarın projeleri ve geleceğe dönük programiarına da değindik.
Rana Öğüt: Sizin için yarışmalar ne ifade ediyor? Yakup Hazan : Hayatıın yarışınalar
Gruba bizler de dahil olduk. Bu on
üzerine kurulu, benim için yarışınalar
yıllık süre içerisinde benim de Tip
her şey demektir. Öğrencilik
Konut Projesi ve Antalya Belediyesi
yıl iarımdan başlayarak, önce
Şehirlerarası Otobüs Terminali Projesi
yarışınalara katılan m imarların yanında
olmak üzere ikj birinciliğim oldu. Ayn ı
çalıştım, tasarım ortam larında bulunup,
zamanda i d i ! Grubu, C e m Açıkkol,
o heyecanı yaşadı m . Okulunı bittiği
Semra-Özcan Uygur v.b arkadaşlar bu
zaman girdiğim ilk yarışmada ise
dönemde birincilikler almışlardı. Daha
birincilik aldım. Yani benim mimarlık
sonra Bünyamin Derman ve Selim
hayatı m yarışına ile başladı,
Velioğlu gibi isimler de dahil oldular.
yarışnıalarla da bitsin isterim.
Ve halen çoğumuz yarışma ortaın ındayız.
R Ö: Son yıllarda Türkiye 'de "yarışmacı mimar" diye bir tanınılama oluştu ve öğrencilik döneminden itibaren mimarlar yarışmalara yöneldi. Bu durumu nasıl buluyorsun uz. ?
Ben "yarışmacı mimar" yerine "tasarınıcı m imar" demek istiyorum. Elbette yarışınalara fazlaca ilgi gösteren ve teklif veren bir grup oluştu. Tasarını yapan m imarlar, yarışınaları deniyorlar, birinci olanlar
Y H : Bu kavram aslında son yıl larda
da daha çok tanınıyorlar. Tasarını
oluşınadı . Biz de öğrenciliğimiz
yapmak isteyen insanların yarışmaları
sırasında yarışmalara katılan
seçmesini doğru buluyorum. Çünkü
mimarların yanında staj yapmayı,
yarışma, insanın doğasında olan,
çalışmayı, onlar gibi olup adımızı
günlük hayatında olan bir şey.
duyurnıayı isteıniştik. Bizim örnek
Tan ı nıyar olmak, ınesleğe yeni
aldığımız kişiler 1 980 öncesi
başlayan ıneslektaşlarıınıza çekici
ıninıarlarıydı. Daha sonra 1 980'ler
geliyor. Onlarda yarışına ortamına
90'1arda yarışmacı profı l i değişti.
dahil olmak, katkıda bulunmak
RANA ÖGÜT KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 07
istiyorlar. Ancak yarışmalara katılmak çok zahmetli bir iştir, birikim i ster, emek ister. .
R Ö: Bize yarışma seçiminizdeki kriterlerinizden, yarışmalara katılma nedenleriniz ve hazırlık sürecinizden bahsedebilirmisiniz?
R Ö: Mimarlık hayatınız boyunca kaç yarışmaya katıldınız? Yarışma projelerinizden kaçı hayata geçti ve Türkiye 'de bu aşamada zorluklarla karşılaştınızmı? Y H : Sanıyorum 90'a yakın yarışmaya katıldım ve yarıya yakınından da ödül ve mansiyon aldım. Kazanm ı ş
Y H : Daha çok yapı ağırl ık l ı
olduğum 7 birincilikten, şu a n halen
yarışmaları tercih ediyorum.
inşaatı devanı etmekte olan Adnan
Türkiye'de, Batı Ülkeleri'nde olduğu
Menderes Havalimanı Yeni Dış Hatlar
kadar çok yarışma açılmadığı için,
Terminali Binası da dahil olmak üzere
yarışmayı seçmemiz diye bir durum
üç tanesi uygulandı. Diğer uygulanan
söz konusu olanııyor. Zaman varsa,
yarışma projelerim ise; Antalya Otobüs
nıevcuttaki yarışmaya teklif
Terminali ve Manavgat Belediye
veriyorsunuz. Başka bir deyişle zaman
Binası'dır. Çorum Esnaf Sarayı Projesi
ayırabilme ile i lgili diyebilirim.
ve Çorum Kü ltürpark ve Fuar Alanı
Yarışmalara katılma nedenlerimin
yarım kaldı. Ulus Tünel i Projesi ve Tip
Projesi'nin inşaatı başlaınıştı ama başında yarışma pratiğinden kopmak
Konut Projesi ise uygulanmadı.
i sıemernem gelir. Yarışmalar kendine
Türkiye ortanıında yarışma projelerine
has bir kültürdür ve o kültüre katkıda
bakıldığında, uygulanmamaları nın
bulunmak gerekir, bugün bizler yarın
neden inin genelde yarışmayı açan
ise genç mimarlar tarafından devam
idareleriıı değişmesi ya da yeterli
ettirilecektir. Bir yarışma konusu
finansmanın sağlanaması olduğunu
üzerine değişik sözlerin söyleniyor
görürüz. Ancak, şunu da
olması, ortamı dinamik tutmak
söyleyebil irim k i yatırımcı fırmalar ya
demektir. Mimarlık ortamındaki
da kamu kuruluşları yarışmalardaki
yarışma dinamiğini önemsiyorunı.
performaııslarımızı önemseyip, bizlere
Ayrıca yarışma yoluyla iş alıp
i ş veriyorlar. Mesela İzmir Bomova
düşündükleri m izi hayata geçirmek
Kültür Merkezi ve Opera Binası bu
diğer bir katılma nedenidir.
anlamda gerçekleştirdiğimiz bir projedir, umarıın uygulanıası da
Yarışmalara hazırlık safhasında, yoğun
gerçekleşir.
bir çalışma süreci geçiririz. Zihinsel çal ı şma, şartnameyi aldığımız an başlar ve teslim ettiğimiz ana kadar devanı eder. Fiziksel çalışma ise ekibinıle birlikte düşünceleriınizi ç izerek i fade edebildiğimiz kadar sınırsızd ır.
RANA ÖGÜT 1 08
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Zeynep Onur Doç. Dr. A . Zeynep Onur, 1987 yılında araştırma görevlisi olarak göreve başladığı Gazi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde 19932002 yılları orasında Temel Eğitim dersinin yürütücülüğünü yaptı, mimarlık kültürü, çağdaş mimarlık teorileri ve mimorlıkto anlam üzerine lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. Yaratıcı düşünce, tasarım eğitimi, mimarlık eğitiminde ilk yıl, semiotik, renk ve mimaride anlam konularında ulusol ve uluslarorası dergilerde makaleleri yayınlanmış, konferansiara ve seminerlere katılmış, ulusol ve uluslarorası mimari proje yarışmalarında ödül almıştır. Halen Girne Amerikan Üniversitesi'nde öğretim üyeliğinin yanı sıra Rektör Yardımcısı, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölüm Boşkanı olarak görev yapmaktadır.
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 09
Ziya Tanalı ile Mimarlık Üstüne Söyleşi Zeynep Onur: Sizce mimarlık nedir?
ZT: Üç-beş yıllık öğrenci l i k dönemi ve başlangıçtaki birkaç yılın dışında, başından beri böyleydi sanırım. Belki
Ziya Tanalı: Nas ı l baktığınıza bağlı.
işin başlarında içinde bulunduğum
Bir görüşe göre, profesyonel üretim
durumu, neye inandığımı, neye
alanlarından biri. Bir başka görüşe
inanmadığıını bu kadar net olarak
göre yapı zanaatı . . . Bir diğeri, para
göremiyor ve böyle anlatamıyordum . . .
kazanacakları bir iş, yine bir başkası
Ayrıca, başından beri olduğunu
istediği yere tırmandıracak bir
söylediğim bu inanç, yine başından
merdiven ya da saygın bir meslek
beri hatta bugün bile, böyle "asil" gibi
olarak görüyor. Bazı ları da içinde
görünen bir tutum la ve böyle bir
yaşanan bir heykel olarak bakıyor
tutarl ıl ıkla yapı tasariayabildiğim
ıniınariye . . Bunların bir kısmı doğru
anlamına da gelmiyor. Şimdi, "nası l
da olabilir. . . Bana en yakın gelen tanını
yani?" diye soracaksınız, şöyle
ise, "kişil iğimizi sorgulayabildiğimiz
anlatal ım . . . Yaşama ilişkin
alanlardan biri" olabileceği düşüncesi.
sorumluluklar var. Her işe büyük bir
Sanırım mimarlığa sanat dememin
iyi niyetlerle başiasanız bile, sizin
nedeni de bu. Gösterişli bir kişil iğe
yapmak istedikleriniz, sizden o
meraklı olmadığını için de yaptığını
tasarımı isteyenlerin düşündükleri ile
işe, kendimle kurduğum bir i l işki
uyuşmuyor, ya da siz onların
olarak baknıakta bir sakınca
istediklerini kendi istediğiniz biçimde
görmüyorum.
yorumlayamıyorsunuz. Aslında becerebilmeniz lazını ama olmuyor,
M i ınarinin, içinde gerçekleri
yeteneklerinizle sınırlısınız. Durmak
barındıran diğer tanınıları daha sonra
istediğiniz çizgiyi tutturaınadığın ız
geliyor benim için . . . Bir i ş i yapma
işler çıkıyor ortaya. Sorgulama
sürecini, kendi kişil iğiıni inşa etmede
morgulanıa kalmıyor orta yerde ama
kullanınakla bir hata yaptığıını
para kazanmak ve yaşamı sürdürmek
sanmıyorum, sizce de bunda yan l ı ş
zorundasınız, "ben yapmanı"
olan p e k birşey yoktur h e r halde . . .
diyeıniyorsunuz.
Tasarım işini kendinizle kurduğunuz bir i lişki olarak algılayınca, ki mseye
Yine de, bir işin böyle gelişmiş olması,
hesap vermek zorunda da
bir sonraki işte tekrar, inandığın ız ve
kalnııyorsunuz, sadece kendinizle
kendiniz için "maxinıa" olarak
hesapiaşıyor ve rahat ediyorsunuz.
kabullendiğiniz o yerden başlamamza engel olmuyor. Yaşanı kör topaJ sürüp
ZO: Başından beri böyle miydi, yoksa bu düşünce son yillarda vardığınız bir çizgi mi?
gidiyor, her zaman aynı tutarl ı l ığı sürdüremiyor insan. Bu i temeyerek yaptığın ız işler yine de çok uzağa düşnıese de, siz beceremediğinizi
ZEYNEP ONUR 110
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
biliyorsunuz. Hele kullandığınız dil,
bilsem de, onun sinemaya yaklaşış
sizden önce kullanılmış olan bir dil ise,
tarzıyla benim hayata bakışını arasında
yaptıkların ız sıradan şeylere
örtüşen noktalar olduğunu
dönüşüyor. Böyle çok sayıda işim var
söyleyebilirim. Ne garip çelişki değil
benim.
mi? işiniz, hayatınızın ayrılmaz bir parçası olunca, "makyavelcilik" gibi
ZO: Bazı işlerinizin böyle sonuçlanmış olması sizi rahatsız etmiyor mu?
duran bir durum kaçını lmaz oluyor! . . .
ZO: Yeninin ne olması, nasıl olması gerektiği, sorguladığımz
ZT: Bu, başkaları tarafından kabul
kavramlardan biri, anlatır mısımz?
görme gereksinmesi olan her yaratı alanında da böyledir sanırım. Örneğin
ZT: Eskiye meydan okuyabilmek için
si neınada .. De Sica'yı düşünün. Bir
gelenekleri yani sizden önce
sürü ipe sapa gelmeyen filmi vardır
yapılanları iyi bilmek gerekiyor.
ama Bisiklet H ırsızları'nın yönetıneni
Benim sözünü ettiğim yerel gelenekler
de odur. Yaşamını sürdürmesi için
değil, evrensel kültür birikimi ile ilgi li
gerekl i kazancı sağlaması gerektiği
olan ı . . . Geleneksel sözcüğü bizde,
yerde gerekeni yapar, sıradan
"ulusalcılık" anlammda da kullanıldı . . .
beğenilere filmler sunmaktan
Ulusal olanla, sözünü ettiğim
kaçınmaz. Ama, yaptığı i ş aracıl ığı ile
geleneksellik arasında çok büyük fark
bir hakikati ya da kendini
var. Bize benzeyen bazı ülkeler ulusal
sorgulayabi leceğini gördüğü anda,
olma uğruna çok zaman kaybetti .
örneğin Bisiklet H ırsızları'nı koyuverir ortaya. . . Ayrıca, sinema alanında, çok
"Gelenek" derken, asırlar boyu taşı
farklı kişilikleri de çekinmeden ve
taşm üstüne koyarak elde edilen bir
utanmadan yüklenmiştir sırtına, iyid ir
biriki mden, yani evrensel kültür
kötüdür, yönetmendir-oyuncudur,
birikiıninden, bu birikimin vard ığı
neşelidir-hüzünlüdür, ucuzdur-asildir,
ınaksimadan söz ediyorum. "klasik"
komiktir-hüzünlüdür. . . Kendinden
denen çizgiden bahsediyorum. Sizden
utanmaz, yaşanan o an, neyi
önce varolan bir birikimin ufacık bir
gerektiyorsa, neyse odur. Aksine,
parçasını yenilemek, bunu kimsenin
kendini olduğu gibi gösterip,
ruhu bile duymadan yapabilmek çok
hatalarıyla ele vermekten de çekinmez,
zor bir iştir aslında. Çok kişi dener,
yani ahlaklıdır ve ahlakçıdır. Her işin
ancak pek az kişi başarabilmiştir. Daha
sizce olumlu sonuçlanması gerekmez,
doğrusu, soyu olmayan bir yeni l iği
ama her gün kı l ı k değiştirip,
yaratmaktan daha zor ve sorumluluk
karşınızdakini aldatmaya kalkışmak
gerektiren bir yaklaşımdır.
ciddi bir ahlak sorunudur. Etrafıınız böyle düşünüp, şöyle yapan bir sürü profesyonelle dolu . . .
"Soyu olmayan bir yeni l i k " derken, "soysuz" demek istemiyorum. Çünkü, benim avangard'a da saygıın var. Zira
Kendi becerilerimi D e Sica'nınki lerle
o, bir doyınuşluğa yaklaşıldığını,
karşılaştırma olasılığı olmadığını
kı pırdanmaların olduğunu, geleneksele
ZEYNE P ONUR KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
111
karşı çıkma zaman ının yaklaştığını
olmasaydı G iza olur muydu dersiniz?
hatırlatıyor olabi l i r bizlere. . .
M ies'in Seagram'ı ile Yamasaki'nin
Değiştireceğimiz şeyleri değiştiriken
"rahmetli" Dünya Ticaret Merkezi
kullanabileceğimiz alternatif araçlar
arasında da böyle bir i l işki görmek
sunuyor, eskiyi sorgulamamızı
mümkün, isterseniz daha ileri gider
sağlıyor. Bütün çabasına karşın kendi
M ies'in de nereden başladığını
değiştiremiyor. Eskiyi değiştiren yine
gösterebilirinı size. Seagram ile Ticaret
de kendinden önce olup bitenleri iyi
merkezi arasında yirmi y ı la yakın
hazmetmi ş biri oluyor sonunda.
zaman var. . . Önce insana bir temanın çeşitiemelerinden bahsediyor ve bunu
Sahici ve geri dönüşü olmayan
abanıyormuşum gibi gelebilir, hayır
değişim, girifı ve çağımızda bile yavaş
öyle değil. . . Taşın taş üstüne konarak
işleyen bir süreçtir. Eskinin değişmiş
biriktirilmesinden, geleneğin pratik
olduğu, ancak bel l i eşiklere
içinde sorgulanarak sürdürülmesi nden,
vanldığında algılanabil ir. Şayet,
sizden öncekilerin sorduğu soruları
karşınızda eskiyle hiç ilgisi olmayan
sorarak farklı cevaplar almaktan söz
bir "yepyeni" duruyorsa, bilin ki
ediyorum. Einstein'ın düşündüklerinde,
yarınlarda "yeni" denecek şey, o,
Newton'un etkisi yok mudur. .. Adım
"yepyeni" gibi duran şey
adım geliştirmek nedir, "zamanın
olmayacaktır . .
süzgec inden başarıyla geçmek" ne demek, bu iki kavramı yan yana
Bu anlayış neye benziyor bil iyor
koyuyorum. Tanı da burada hatam
musunuz? Örneğin geriye, bir zaman
varsa, suç biraz da Newton ve
aralığına, baktığımız zaman diyelim ki
Einsıein'ındır da, ben suçsuzum sizin
Ona Çağı görüyoruz, kendine özgü bir
anlayacağı nız!
estetiği var, sonra bakıyoruz Rönesans var. Birinden ötekine nasıl geçilmiştir, ne kadar çok şeyin hazır olması gerektiğini pek düşünmeyiz. Sanki
ZO: Bu düşünceler, kendi yapttk/arımza ve yaşamımza nasıl yansıyor?
Orta Çağ yaşanırken bir grup insan bir hafta içinde Rönesans'ı sundular gibi
ZT: Benim "yeni" dediğim şey, benden
geliyor biri lerine. Oysa bu değişim ne
öncekilerin bıraktığı yerden başlayarak
kadar uzun sürdü, arada neler yaşandı,
elde edilecek bir "şey", bir sürek l i l i k .
kimler emek verdi bir düşünün.
Ancak böyle olursa, "yeni"nin kalıcı,
Rönesans' ı var eden o rahvan
köklü ve insanlık macerasına katkıda
değişimler dizisi değil miydi?
bulunabi lecek bir yenilik olacağını düşünüyorum. Herkes, bu maceraya
Bir başka örnek vereyim. Toulous'dan
kendi becerebildiği kadar katılıyor. Bin
St. Denis'e varmak için altmış beş yıl;
yıl önce benim gibi düşünen adamlar
St.Denis'den Amiens'e varmak için de
vardı yeryüzünde, bin yıl sonra da
bir seksen beş yıl daha gerekti.
olacak.
Bugün hiç birinin adı sanı da
yok ortada, ama onlara soruyorum da, Saqqara ile Giza arasında sanırım iki
hiç pişman değillerıniş! . . Benim de hiç
yüzyıla yakın zaman vardır. Saqqara
acelenı ve pişmanlığını yok bu yüzden.
1 12
KENDI ARKlTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
ZEYNEP ONUR
Geri dönüp bakıyorum, kalıcı lı bir
dolaşıııamanız gerekiyor . . . O zaman
yenil iğe varanlar işe böyle başlamışlar
gidin, sizi "star" yapacak şeyler ortaya
gibi geliyor . . Kaldı k i insanın bir
koymaya çalışın, o yolu seçin. Ama
yaratıcı olarak algılanması, kendine
hevesinizi kıracak. birşeyi
bağlı ve bağımlı da değil sadece . .
anunsatmadan edemem, bilin k i pek az
Yarınların da ona bir yaratıcı gözüyle
star hatırlanır yarınki günlerde,
bakması gerekiyor. Oturup, çok uç
ölümsüzlük, genellikle başkalarının
noktalarda birşeyler yapmak hiç de
hak.k.ıdır. . Değişime hakını veren,
gerekli değil. Herşey ağır ağır
hakkını al ıyor. .. Avangard bir ak.ıma
değişirken siz o değişime tanıklık
ekleınlenmek, benim için ç ı kar bir yol
ederek. bek.lemel isiniz, işte bu tanıklık
değil . . Ancak, avangardın önerdiği
ederek beklemek ve beklerken
cevaplardan çok, gündeme getirerek
yapmak, "yeni" olabilmenin ön
sorduğu soruları kullanmamak için h iç
koşullarından biri . . . B i rşeyler sürekli
bir neden yok, kullanıyonım da . .
değişiyor, ancak bir eşiğe ulaşılınca bu değişiklik algı lanmaya başlanıyor.
Ben ne yapıyorum diye sanıyorsunuz
Algılandığı çizgide belki siz varsınız
ya, örneğin bir bina yere nasıl oturur
ama sizden öncekiler de var, onları
onu araştırıyonıın. Bir başka durumda,
"yok." saymak olur mu? Sizin, "yeni"
"çıkma" ile alttaki kitlenin i l işkisi ne
olarak algılanınanız, değişimin bir
olabi lir diye bakıyorum. Cephe ile
doygunluğa ulaşmasından ibaret, biraz
arkasında yer alan işlevleri n, bize öyle
da rastlantı. Tam olarak size bağlı
anlatıldığı için değil de salıiden il işkisi
bağımlı değil, algılayanların da onu
var ını diye sorguluyorum. Parapet
görıneye hazır olmaları, zamanın da
denen şey, cepheye nasıl katkıda
hazır olması gerekiyor. B i lmem
bulunur, bunu deniyorum. Camı, iki-üç
yanıldığı m söylenebilir mi . .
malzemenin önünden geçi rıııeyi
Kal ıcılıkla süreklilik arasında bir bağ
deniyonım, yani kaplama olarak da
olduğu inkar edilebi lir mi? Kavram
kullanmayı deniyoruın, "niye sadece
olarak birbirlerine çok yakındırlar.
ışık almam gereken yerlerde
Kalıcı olan şey, sürekliği olan
kullanayım ki?" diye soruyorum.
birşeydir, ya da sürekli varolan da
M imarlıkta bunları kendi dilimin
kalıcı olarak adlandırılır değil m i ?
döndüğü biçimde denemeye çalışıyorum. Bunları da özgürlük
Ayrıca, böyle bir inanca sahip olmanın,
kazanmak için, kendi sın ırlarımla
biraz hüzünili bir yanı olduğunu da
çarpıştırıyorum. Başkalarının anlamsız
söyler dururuııı. Gelin bu hüzün
bulabileceği, böyle bir yığın " ıvır
dediğim şeyi bir şaka ile anlatalım . . .
zıvır" la uğraşıyoruın. Kalıcı olanı
Bir düşünün, değişim sürecinde, sizin
bulmanın koşulu, sizden önce kalıcı
değil de örneğin sizden bir önceki
olanların; nerede, hangi soruları
birinin adı anılacak . . . M imarlığın
sorduğuna, nelere cevap aradığına
kaderini siz değil de "o", sizden önceki
bakmaktır, ya da bana böyle geliyor.
değiştirdi diyecekler, yazık değil m i
Başka bir deyişle yaptığım iş arac ı l ığı
size? . . Değil işte . . . Eğer "yazık"
ile, benden öncekilerin sordukları ve
diyecekseniz, bu bahçelerde
benden sonrakileri de ilgilendirecek
ZEYNEP ONUR KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
113
sorular soruyorum. Her zaman yeni bir
kabullenmekte ve hazmetmekte
cevap bulamıyorum tabi . . .
zorlanıyorum . . . Yapılabi lecek tek şey, yaptığınız iş arac ı lığı ile kendi
Niye yeni bir cevap bulmadan,
kişiliğinizi sorgulamak ve bunları
yeniden, yeniden, boyuna yeniden
ürünler halinde ortaya koymak, sonra
sorulur aynı sorular bil iyor musunuz?
da hatıriarımayı ummak. inanarak
Çünkü yanıtların, yapılan işin kendi
yapıyorsanız ve yaptıklarınızda bakılıp
içinde olduğuna, onun doğasında saklı
görülecek şeyler varsa, birgün
olduğuna inan ı l ı r, kendini ele vermesi
görülmesini umuyorsunuz . .
beklenir de ondan. Bir sabır işidir.
Şarlatan lıkların nasıl çabuk tükendiğini
Yaptığınız şeyin doğasını
izleyince, kendinizi benim yürümeyi
kabullenmek, soracağınız soruları
seçtiğim gibi bir patikanın üstünde
orada bulmak, cevapları orada aramak
bulabilirsiniz. Her yol da Roma'ya
gerekir. "Yaparken" sormak,
çıkmazsa, "kader utansın" ne
"yaparken" yanıt aramak gerekir.
yapalım . . . O zaman biz de, " iyi ki
Ancak, yaparken ararsanız, ararken
denedi k" deriz olur biter. Ölüınsüzlüğe
yaparsanız, teknikle estetiği
vardığını bugünden bilen var mı acaba,
özdeşleştirebi lme şansınız çıkar ortaya.
şayet varsa aman gösterin, yanına
Bu konuya daha önce de yazarak
varıp soralım bakalım, bu işi nasıl
değindi m . .
kıvırmış . .
ZO: Bunlart yaparak ölümsüz olmayı 1111 düşlüyorsunuz?
ZO: Değişim konusunda, evrimin daha tutarlr bir yol olduğunu söylüyorsunuz hatta rsrar ediyorsunuz, başka bir değişim türünü kabullemniyorsunuz anlaşrlan.
ZT: Yakalandık galiba ... Yarınlarda da geçerli liğini sürdürebilecek, kalıcı olabilecek birşey ortaya koyabilmek için neler vermezdim ki . . . Buna hakkım olmadığını biliyorum elbette
ZT: Dışardan öyle görülüyor olabi lir.
ama düşlemeden de edemiyorum.
Ama çağınıza tanık olarak yaşarken,
Sorunun bir "ironi" barındırdığının da
çok iri bir adım atmamak için de bir
farkındayım. Belki de ölümsüzlüğe
neden yok. Şayet koşullar buna hazırsa
vamıaktan çok, "bir temel direk"
ve siz, sizden önce yaşananları içinize
olarak anımsanmayı isterdim . . .
sindirebi lmişseniz, ayrıca yetenekliyseniz, bir de zaman size
Benim hayatımda, hele son yı llarda,
kullanabileceğiniz olanaklar
"ölüm" düşüncesi büyük yer tutuyor.
hazırlayabilmişse, örneğin endüstri
Sanatı da doğanın insanoğlunu
devrimi gibi, bir sıçrayışla bütün
ölümlül üğe ikna edeıneyişinin ta
rekorları tuzla buz edebil irsiniz . . .
kendisi olarak görüyorum. Bu
Arıcak bundan önce çok uzun ve statik
düşüncemi çok yerde tekrarladım.
bir dönem yaşanmış olması gerektiğini
Öncesi ve sonrası olmayan, adına
düşünüyorum tıpkı Ortaçağ karanlığı
hayat denilen bir imtiyazın bizlere
gibi, tıpkı endüstri dönemi öncesi
neden verildiğini anlamakta,
teknoloj isinde olduğu gibi . . .
1 14
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
ZEYNEP ONUR
teknoloj isine uygun cevapları bu gün Ama şayet, sözü edi legelen devrim,
için geçerli değildir artık. Hatta
içinde yaşadığınız toplum yaşamının,
ulusallığı savunmak, "nasıl olsa ben
sıradan akışını değiştiren bir kopuşu
kendim başka birşey bulamam" gibi
ifade ediyorsa o zaman işiniz zor. .
bir yeteneksi l iğin itirafıdır bile
Yaşamınızın sonraki yıllarında bir
denebil ir. Biz ülkemizde bu ulusalc ı l ı k
yığın "kircsh" kapınızda sizi bekliyor
v e yerelcilikten ç o k çekti k hala da
olacak, çiirıki değerlendirmeler
çekiyoruz. "Muasır medeniyetler"
konusunda hiç bir ölçüt kalmayacak
lafından hiç birşey anlamadı k, oysa
kimsenin elinde . . Ne yapan ne
söylemişti bizlere, hala da
yaptığını tam olarak bi lecek, ne de
anlamamakta d iren iyoruz . . .
algılayan ya da değerlendiren . . . Ne dinlediğiniz şarkıdaıı, ne seyrettiğiniz
Ama yanlış inanışlar her yerde ortaya
fılmden, ne içine girip yaşadığınız
çıkabiliyor, eklemlenenler utansın.
yapıdan, ne okuduğunuz kitaptan pek
Örneğin Postmodern'in çözüm
birşey anlamayacaksınız. Hangi
önerileri de bizim ulusalcılığımıza
ucundan tutmanız gerektiğini
benzer. Sınırlıdır ve geric idir. Ancak,
bi lemeyeceksiııiz. Çünki, "yeni" diye,
verdiği cevapla değil de, sorduğu
salına salına ortaya ç ıkarı şey, özellikle
soruyla ilgilenirseııiz, yeniyi
başlangıcında, neye yaslanacağını
bulabilmek için bulunmaz bir fırsat
bi lemeyecek. Kimsenin eli nde örnekler
geçer elin ize. Postmodern'in "eski
de olmayacak. El yordamıyla
cepheleri, yeni binaların listüne
deneyerek başlayacak işe ... Oturması
yapıştırınakla" sonuçlanan önerisini
yıllar alacak, yani i ş i n iz zor. Özellikle
düşünün ... Sorulan soru, "cepheyle
bize benzeyen ulusların sıradan yaşam
arkasında yer alan işievin bu kadar sıkı
serüven i, zaman zaman zorla
sıkıya bağlı olması gerekir mi ... " gibi
değiştirilir. Bu değişiklik, bir kültür
bir sorudur. O "hayır" der, ama eskiyi
değişimini de gerekli kılabilir, işte o
yapıştırır. Siz de "hayır" diyebilirsiniz
zaman değerlendirmek için elimizde
ama bu sizi, cephe üretme konusunda,
bir ölçüt kalmadığın ı farkederiz. Ne
daha özgür kı lar, o kadar . . Sizi,
eğridir, ne doğrudur, ne güzeldir,
arkasından oldukça bağımsız, bir
hangisine çirkin demek gerekir karar
cephe üretmeye dürtebil ir. Siz de kendi
veremeyiz.
cephenizi ararsınız. Zira, kim olduğunuzu, ne istediğinizi
Örneğin bizde olduğu gibi
b ilmezseniz, hiç kimse olamıyorsunuz.
"ulusalcı lık" diye bir öneri çıkar orta yere, eskiyi kiralayarak, eskiden
Evrensel kültür çizgisine ait
aklararak tekrarlamak erdem bilinir. . .
olduğunuzu düşünmek daha çıkar bir
Böyle şeyler şaşkınlık dönemlerinde
yoldur. Evrensel olmanın ön koşulu da
olur. Üstelik, "yeni birşey yapıyorum"
bu güne ait olmak, çağdaş olmaktır
zaıınedilir. Bu yaklaşım yobazlığın bir
diyebilirim. Ayrıca bu düşünce
türüymüş gibi gelmiştir hep bana. Eski
etrafınızdaki yerel unsurları
bir zaman aralığında sorulan soruların,
kullanmanıza mani de değildir, şayet
sorulduğu günün anlayışı ve
onların ne için yapıldığını
ZEYNEP ONUR KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
115
anlayabil iyorsanız, pekala onlardan da
sırttıyor zira. Etrafını ız bunlarla yüklü.
başlayabilirsiniz işe, niye olmasın ..
Hemen elimizin altında duran yerel,
ZO: Yerelle evrensel arasındaki tart1şmay1 m1 gündeme getiriyorsun uz?
geliyor bana. Tanımadığınız
ZT: Pek öyle değil ama orada da
olası görünmüyor.
yaratıda kullanılan konuynıuş gibi bilmediğiniz yaşanıadığınız alıııtıları kullanarak onların arkasına başka şeyler koyabilmek anlatabilmek pek söylenebilecek şeyler var. .. Uzun y ı l lar bu işe bir dil sorunu olarak bakıldı,
Güncel deneyimlerin arkasına evrensel
tabi öyle bir yanı var. . . Benim için
bir duyarlılık, bir içerik yerleştirme
yerelli k, bir araç ise, evrensel i k amacın
işine gelince . . . Yine örnekleyel im,
ta kendisidir diye düşünüyorum.
daha önce de kullandığım bir iki örnek
Örneğin bir yazar ya da bir ressam,
var. . . Örneğin, Anıonioni'nin Kızıl
yazarken ya da boyarken, güncel
Çöl'ü sinema dil ine oturturken, konu
yaşamından kaynaklanan bir konuyu
olarak sıradan bir kadının gündelik
işlemiyorsa, yaptığı işi becerebilme
yaşanıını seçtiğini ancak amacın
şansı çok az. Ama, o güncel
"yabancılaşma" gibi bir içeriği ortaya
deneyimlerin arkasına evrensel bir
koymak olduğunu hemen
duyarl ı l ık, bir içerik yerleşt irilememiş
farkediyorsunuz. Ya da Orhan Peker'in
ise yapılan o işin, bir kere baktidıktan
sürekli at, kuş, koyun, kedi resmi
sonra bir daha anımsanmayacağına da
yaptığını onları konu olarak seçtiğini
emin olabilirsiniz.
ama yaptığı şeyin arkasına evrensel bir
Güncel yaşamdan kaynaklanmak ne
konduğunu, yaptığı resmin bunların
demek örnekleyel im isterseniz ... Şimdi
resmi olduğunu çok yerde söyledim.
içerik olan yalnızlığın ve hüznün
Dostoyevski Rusya'da oturduğu yerde, Yeraltından Not'ları yazarken örneğin
Ben yerel olanın "konu" ile ilintil i
konu olarak kutuplarda yaşayıp, bir
olduğunu, bir başlangıç noktası
iglo da hayatını zar zor sürdürebilen
olduğunu; evrensel niteliğin ise
birini, böyle birinin gerçeklerini
"içerikle" bağlanı ılı bir olgu olduğunu
anlatmaya kalkışsaydı rezil olmaz
düşünüyorum. Bu yüzden de, konu,
mıydı? Ya da tanır nııydık onu bugün,
yani yerellik, bir araç ise, içerik başka
atıınısar nııydık Dostoyevski'niıı adın ı.
bir deyişle evrenselliği yüklediğinıiz
Buna karşın Gaugiıı'i düşünün bir an,
şey ise amacın ta kendisidir
Tahili'li kadınları boyarken hemen
diyebil iyorum. Böyle bakınca bunların
etrafında olup biteni gündeme
önceliği ve sonralığı yokmuş. İkisi de
getirirken, Fransız olmasına karşın
pekala el ele mutlu yaşarlarm ı ş gibi
yerel değil miydi dersiniz. Yaşad ığınız
geliyor bana. Hatta i leri gidip bu
bir konu seçmek, oradan başlamak,
durumun kaçınılmaz olduğunu, birinin
aşağı yukarı kaçınıl mazdır. Herhangi
eksik olmasının yetersiz bir sonia
birşeyi yapmaya çalışan bir kişi,
n ihayetleneceğini görür gibi oluyorum
yaşanmamış bir olayı konu olarak
inanın. İşte söylemek istediğim böyle
seçenıiyor. Eğer bu hatayı yaparsa,
bir h i kaye. Nasıl ki seçtikleri
1 16
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
ZEYNEP ONUR
"konu" larda Orhan Peker de,
ınimarlıkta buna "yaşanan yer"
Antonioni de, Gaugin de, Dosıoyevski
diyerek, mimarlığın özü üstüne bir
de "yerel" ise, içerikle hepsi de
spekülasyon üretme olasılığı var
evrensel bir gerçeğe, bir hakikale
sanırım.
dokunma unıudundaydılar gibi geliyor bana. Hepsi de hemen yanı başlarında
Töz yani "substantia" ise, varlığı
olana el sürerek, el süremeyeceğiııiz
ortaya çıkaran ve "fiziksel" olaııdır.
ama hep var olan ve hep varolacak
Ama bu öyle bir fiziksel varlıktır ki en
evrensel hakikatleri anlatmaya
temel olanların bir araya gelmesinden
kalkıyorlardı.
oluşur. Değişen durumlara karşın kalıcıdırlar, değişen şeylerin içinde
Bu elbet mimarlığımız için de böyle.
değişmeyen şeyler, kendi kendine
Ama yerelliği "amaç" olarak görmeye
varolabilen şeylerdir. Bir başka deyişle
yokum. Bu ilkel ve eksik bir tutum
biçimler değişse de bunlar biçim leri
olarak görünüyor bana. Ertesi günlere
barındıran taşıyıcı lar, formlardır (biçim
kalma şansı hiç yok . . . Eğer yerel bir
demek istemiyorum). Bunu ben
simgeyi kullanıp, evrensel bir iıngeyi
söylemiyorum felsefe söylüyor.
çağrıştırabi l i yorsaııız o zaman, o
Biçimler zaman içinde değişir, ama
yerellik de anlatımı becerebilen
taşıyıcıları değişmez.
yaratıcı da akıl lardan çıkm ıyor. . . Yerellikten ç ı k ı p evrensel b i r masalı
İşte mimarlık, bir şey bile olmayan bir
anlatıyor bizlere. Benim pencerenıden
töze sahiptir. Onu ç ı kartırsanız
dışarı bakınca görünen manzara bu.
mimarlık kalmaz ortada, bu da mekan denen şeydir. M imar! ı ğın sanat
ZO: " Tasarım objesi kullanım içindir. Bir objeyi tasartm objesi yapan ardmdaki nedenselliktir, ama tasarım objelerinin arasmda mimarlık bir sanat objesi olmaya en fazla yak/aşma ihtimali o/andır" diyorsunuz. Bir binayı bir vazodun potansiyel olarak sanat objesi olmaya daha yatkm yapan yapınlll "ne "sidir?
olmasının nedeni böyle bir taşıyıcı ya sahip olmasıdır diyorum. Mekandır bu. Burada sözünü ettiğimiz töz, beğenilere bağı m l ı olmayan birşey, güzel olsun çirkin olsun hep olan b irşeydir. Gününe, çağına, işlevine uygun olarak yeni baştan biçim kazanır. Duyarl ı lıkları sırılayacak ve aklaıma görevi yüklerıecek bu töz, edebiyatta da, müzikte de, resimde de vardır. Ama birinde şöyle, ama birinde
ZT: Bana kalırsa Tözliııün kapsaını ve
böyle, hepsinde vardır, onlar sanat ise
vazoya kıyaslaııdığındaki taşıyabilme
mimarlık da sananır. Ayrıca töze biçim
kapasitesidir. i ki düşüneeye değinmek
verıne süreci de aynıdır hepsinde . . .
gerekiyor. İlki "öz" kavramı, ikincisi ise "töz" denen şey. Bil inen şeyler
Sizden önce yapılanları yürüten biri
aslında . . . Öz yani "essentia", bir
değilseniz, sizin için her sanat türünde,
varlığın temel özelliği, nesnenin
tözün de içinde yer aldığı bir boşluk
arkasındaki nedeıısellik . . . Kalıcı ve en
vardır. Bu boşluk, bizim içi nde
değişmez olan şey . . . Örneğin
"başımızı çevirmem izi" sağlayan, içine
ZEYNEP ONUR KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
117
birşeyler koyarak, tözü yeni baştan
böyle bakınca mekan'ın kapsama alanı
biçimlendirdiğimiz, derdimizi
daha geniş bir araç gibi gelmiyor mu
anlatmak için kullandığımız, soyut,
size de?
çok boyutlu bir yerdir. Her yaratıcı, kendi inançları doğrultusunda, tözü, o
Arayan, vazoyu yapmak için de bir töz
boşluğun içinde biçimlendirir, görünür
sapıayabilir belki ama güncelliğe
ve algılanır kı lar. Bu sanatç ının iç
yakınlığı ve sınırlılığı, modayı, güncel
dünyasıdırTüm sanat alanlarında tözü
"beğen i"yi de birlikte getiriyor,
biçim olarak algılamamıza ve
"beğeni" denen şeye çok daha bağımlı.
okumamıza katkıda bulunan, önayak
M i maride ise, farklı mekanları
olup ortaya ç ıkartan unsurlar, o soyut
yaşarken elde ettiğim duyarl ıl ıkların
boşluğa, kendimizce yerleştirdiğimiz
sınırsızlığı zaman zaman beni
şeylerdir. Duyarl ıl ıklarınızı neyle ve
korkutmuştur. Neyi aniatacağınız da
nasıl iletebileceğinizi düşünüyorsanız
önemli elbette, Tanrı'yı vazoyla
onlar işte, örneğin edebiyatta
hissettirmeye kalkışırsanız
sözcükler, cümleler, formlar, kurgu;
zorlanacağınıza eminim, ama bütün
müzikte sesler ve benzerleri gibi
gotik bunu anlatıyor, Sinan'ın camileri
şeyler . . . Aklınıza ne geliyorsa onlar. O
de öyle . . . Bu yapıtlar, "işte burada
boşlukta kullanılan kelimeler, renkler,
kafayı duvara toslamıyor musun?" diye
sesler ya da biçimler yani "kullanılan"
hala soruyor bizlere . . . Libeskind'in
şeyler duygu iletme yükümlülüğünü
Soykırını Müzesi'ndeki kırıklıklam
üstlenir. Edebiyatta romanı, müzikte
bakın, Töz-işlev-anlam bütünü değil
senfoniyi, mi marlıkta bir amaca hizmet
mi bize o yaşanan acıları anımsatan.
edecek mekanı var edebilmek için
Bil inen hiçbir "rasyo" bunu
kendinıizce koyduğumuz sın ırlar orada
açıklayamıyor. O mekanlar kendimizi
oluşur.
küçücük hissettiriveriyor bizlere.
Yaratıyı oluşturan forınel niteliklerin
bir olanak sunuyor kullanmasını
ve niceliklerin birleştirildiği bu yer
bilenlere, kullanabilen lere . . .
Sanırım mimarlık, vazodan daha geniş
sanatçının iç dünyasıd ır. Önce orada yaparsınız. Herşey orada yapılır,
Ya da söylemek istediklerimi şöyle
zamanı gelince, çıkartıp ortaya
anlatay ı m : Vazo, pekala George Jensen
koyarsınız. Böyle bakınca da hepsi
gibi bir "star" olabiliyor, çok zaman,
aynı şeymiş gibi geliyor bana.
çok kişiye satılacak bir
M i ınarlıkta diğerlerinden farklı, artı
optimizasyondan öteye gidemiyor.
birşey daha var. Kullanacaksın . . .
Şayet ileri gidebilm işse zaten ona vazo
İçinde ya da dışında ama onu
gözüyle bakmıyoruz artık, örneğin onu
kul lanarak oturacaksın, kalkacaksın,
yapanın adıyla an ıp, "O bir Alev
yatacaksın, barınacaksın yani
Ebüzziya" diyoruz ve çoğu zaman
yaşayacaksın. Hatta içine vazoyu da
içine çiçek koymaya bile kıyamıyoruz,
koyacaksın. Hem kullanacaksın hem
kendi verdiği mesaj yetiyor da artıyor
de duyarl ı l ı k aktarmak için bir araç
bile . . . Aslında M imarlıkta da böyle
olarak kullanacaksın. Vazoya
galiba, belki de "mimarlık, tasarım
saygısızlık etmek istemiyorum ama
alanları arasında, bir sanat objesi
118
KENDi ARKiTERP:N/ KENDiN YARAT - 2006
ZEYNEP ONUR
olmaya en fazla yaklaşma ihtimal i
Oradan başlanılnıazsa, varı lmış olan
olandır" derken yan ı l ı yorum ama 11 ÖZ"ü, "töz"ü düşündürdü, fena mı
sın ırlar aşılamaz.
oldu? Düşündüklerinizi, geniş
Diye l i m ki Rönesans'a hayransınız,
ömeklemelerle sı namaya
oradan işe başladınız ve belki de
kalkıştığınızda, yanlış düşündüğünüzü
dahisiniz.. 1 6.yy i l e bugün arasında
bile farkedebiliyorsunuz . . .
yapılanların hepsini yeni baştan keşfettiniz. Bunların hepsi birer
ZO: Tüm düşünceleriniz ve önerileriniz dönüp dolaştp, "çağstz olanla uğraşmaya " yöneliyor. Oysa ytllardtr herkes, "çağdaş " ve "özgün " olanın pesinde. Bu iki kavramın birlikte kullamlmast yanltş mt sizce? Ya da söyledikleriniz, "Çağdaşlığa " ve "özgünlüğe " karşı olmayt 1111 gerektiriyor? Özgün olam neden çağdaş olanda anyoruz?
tek.rardır, insanlık macerasına katkıda bulunan şeyler değild ir. Sizin adınızla değil onu i l k yapanın adıyla anılacaktır. Keşfedilen şeyleri yeni baştan niye keşfedelim ki . Bir başka örnek verelim, Yunan Mimarlığını düşünün. Bugün çağdaş Yunan M i marisi diyeıııezsiniz ama o da kendi gününde çağdaştı. Zira o gün varılan son çizgi oydu. Kültürün uygulaması olan medeniyelin vardığı
ZT: Hiç olur mu? Tam aksine
maksinıa oydu . . Çağdaşlığı sadece,
Çağdaş dediğimiz yer, bir şeyin
günümüze ait teknoloj in i n vardığı, bir
"geçirdiği aşamalar sonucu gelip
sonuç olarak görmeyelim, bir toplanı
dayandığı son çizgi"yi temsil ediyor.
birikim çizgisi olarak algılayal ı m .
İ nsanoğlunun bütün kültür birikimini
Kültürel bir nıaksinıa olarak bakal ım.
içeriyor, kültürün yaşama dönüşmesi sonucu elde edilen bir olgudur.
"Özgün lük" kavram ına gelince, bakın
Denenebilecek herşeyin denenerek
bu kavramın, "görülmedik",
vanldığı son çizgidir. Duygu, teknik,
"i şitilnıedik", "duyulmadık" gibi
değişim ve sayılabi lecek pek çok
anlamlarla özdeş olduğunu
nitelik ve nicelik açısından elde edilen
sanmıyorum . . Az önce tözden söz
kazançların bütünü bu "çağdaşlık"
ettik, "değişen durumlara karşın
çizgisinde duruyor, insanoğluna
kalıcıdırlar, değişen şeylerin içi nde
sunul uyor. Bir adım geri çekilmek bile
değişmeyen şeylerdir" dedim. Hani
büyük bir hata. Ömeğin burada daha
hep "değişenin içinde değişmeyen
önce de anlattım, "ulusal! ık, yanlıştır"
birşeyler vardır" diye sakız gibi çiğner
dedim, niye? Zira ulusallık sınırlı bir
durunım ya, buna felsefe dil inde töz
durumdur, insanoğlunun tüm
deniyor ya, işte özgün! ük, sahici
biriktirdiklerini içernıez de ondan . . .
olduğuna inandığını özgünlük, bu tözü
Tüm dünya üstlinde yaşayanları bir
kendince nesnelleştirmede, nesneye
aile gibi görmek gerekiyor. Bu büyük
dönüştürnıede gösteri le n başand ır.
ailenin vardığı son çizgiden işe
Eski bir şarkının sizin içinizden geldiği
başlamak gerekiyor, o çizgiden sonra
gibi söylenen yeni versiyonudur.
birşeyler kalmayı denemek gerekiyor.
İnsanoğlunun sizin gününüze
ZEYN EP ONUR KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
119
varıncaya kadar elde ettiği tüm
"original" olduğunu notlarınızda siz de
deneyimleri kul lanarak yeni baştan
söylemişsiniz. Bunun da " kaynağa
yaptığı düzenlemedir. Eğer bu, kendi
i l işkin" anlamına geldiğini de
gününe kadar yapılanların ötesine
belirtınişsiniz. Şimdi siz söyleyin
geçerek, çağdaş çizgiden yola çıkılarak
özgün kavramının "kaynakta bulunan
yapılmaya çalışılmamışsa zaten
ve değişmeyen" şeylerle i linıisi yok
yapılanları bir kere daha yeniden
mu. Zaman içindeki tüm etkilerden
keşfeımekten, tekrarlamaktan öteye
arındırarak baktığınızda görebildiğiniz
gidemez. Az önce örnek verdim,
şey varsa o kaynağa i l işkin olan yani
" 1 6.yy i le bugün arasında yapılanların
"original" olandır ve tözdür. Sadece o
hepsini yeni baştan keşfetmenin
şeye "has" olandır. Özgüıılük, yaratıcı
anlamı yok" diye ... Bu yüzden
bir zihnin, o değişmeyeni, sadece o
"çağdaş" ve "özgün" düşünceleri
şeye has olanı yaşadığı günlerin
gerçekten bir birin i tamamlayan,
birikimi ile, kendince biçimiendirmesi
ötekine yakışan iki kavramdır. İkisinin
olgusundan başka ne olablir ki ..
bir aradalığı iyi bir evlil i ktir diye düşünüyorum!
Orj i nal'in günde l i k kullanımdaki anlamı da aynı kaynaktan geliyor her
Çağdaşlık, kültüre i l işkin bir olgu ise,
halde ama iyice sulandırılmış biçimi
özgünlük de kişinin tercihlerinin bir
olsa gerek. Gündelik bir kullanıınla,
sonucudur. Bu durumun her sanat
aslından farklı bir anlam yüklenmiş
alanında geçerl i olduğunu bile
sırtına. "Aman, ne orj i rıal şey" diyen
düşünebilirsiniz. Oysa günümüzde
biri, onu ilk defa gördüğü için böyle
birilerinin yaptığı ve ileri kabullenilen
diyor, kaynaktan maynaktan haberi
şeyleri yürütıneye de "çağdaş! ık"
yok, önce yapılanları bilmiyor, ne
denebil iyor. Örneğin Koolhaas gibi
bilsin . . Bizim orj inal ya da özgün
yapmaya karşıyım el bette ..
dediğimiz şey biraz daha derin
Eklem leneceksem, ki bir yere
düşünmeyi ve o konuda yapı larıları
rurunınak kaç ı n ı l mazdır, "güneşin
bilmeyi gerektiriyor sanırım.
altında yeni birşey yok der" dururum; günümüze kadar getiri lebilmiş ve kabullenilmiş olan ortak dile eklemlenmek bana daha doğru gibi geliyor. Buna da bazıları nın sıradanlık
ZO: Bir başka sorwıun tam sırasıdır belki de... Çağdaş ile avangarde arasmdaki ilişkiyi nasıl görüyorsunuz?
dediğini iyi bil iyorum! Aleladeliğe düşmeyen bir sıradanlığı severim ben.
ZT: Günümüzde çağdaş ile avangard
İkisinin arasındaki farkı, tıpkı basit ve
özdeş iki kavram olarak görülüyor ve
sade arasındaki fark gibi görürüm . . .
gösterilmeye çal ışıl ıyor. Avangard'ın geri siyle ilerisiyle, özle, tözle pek bir
ZO: Sizce özgün olan şey, bugün orjinal denen şey mi?
i lgisi yok. istese olabilir ama o, böyle bir il işkiye girmeyi red ediyor, bu inkar onun yapısında var, aksi takdirde avantgard olmaz. Genellikle geriyi
ZT: Özgün kelimesinin aslının
h içe sayan bir tutum sergi liyor.
1 20
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
ZEYNEP ONUR
Popüler kültüre sevdalı, ileri at lam ı ş
ZT: Beni hiç şaşırtm ıyor. "Yaşananlara
görünsün de n e olursa olsun. Yani b i r
sabırla tanıklık etınek"ten söz etmiştim
tür sorumsuzluğu d a içeriyor. Modaya
ya. İşte o büyük farklılaşma M ies'in,
daha yakın . . . Böyle düşünenler de
Corbusier'nin, Gropious'un değişen
olacak elbette, kendimiz için
çağda neyin salıiden değiştiğini
koyduğumuz sınırların herkes için
kavramalarından kaynaklanıyor.
geçerli olması gerektiğini savunacak
Endüstri dönemi ile birlikte yeni
hal imiz yok, isteyen istediği gibidir. .
malzeme kullanımları çıkıyor orta
Ben kendi tercihlerimin nedenlerini
yere. Bu dunım çok yüz yı lda bir ve
aç ıklıyorum. Şimdi kullanılan bir
seyrek oluyor her halde. Zaman ileri
tanımla, olup biteni kendimce böyle
sıçrayınca, büyük bir değişim
okuyorum. Avangard'ı üreten kimlik,
olduğunda, siz de büyük bir adım
yaptığı işten çok kendi popülerliği ile
atmış oluyorsunuz. Onlar da oturup,
ilgil iyıniş gibi gelmiştir hep bana, o
yığma bir yapı yapar gibi
kadar . . . Amacı o güne kadar varılan
kullanmıyorlar çeliği, beton u onun
çizgiyi yıkıp ötesine geçmektir ve
sınırlarını sorguluyorlar. Modem'in
biraz da küstahtır bu yüzden. Benim
değeri belki de buradadır, hiç birşey
sözünü ettiğim değişim ise,
yapay değildir. Herşeyiyle "cuk
kendiliğinden, bazınede ede oluşan
oturtulmuş" bir sonuçtur, zamanın
köklü bir değişim. O zaman herşey
getirdiklerinin bir sonucudur. Değişim,
salıiden değişmiş oluyor, geri dönüşü
her keresinde "zamanı geldiğinde"
olmuyor gibi geliyor bana . .
yaşanan birşey. . . Değiştirebildi kleri de
Bilm iyorum belki de yanıl ıyorum . .
d i ldir ve graınerdir. Yoksa bakınayı n,
Ama yine de görüyorum k i avangard,
aslında İmhotep'le ya da Palladio ile
çoğunlukla popüler kültürün
aynı şeyleri söylerler, aynı hikayenin
istekleriyle yüklü . . Kendi
bir başka çeşitlemesini anlatırlari
isteklerinizin yerine piyasanın isteklerini koyarsanız, çağdaş mağdaş demezler adama, "iyi tezgahtardır" derler. Yani avangard' ın çağdaş olduğu düşüncesi de bir yutrurmacadan ibaret gibi görülebilir böyle bakınca . . .
ZO: Gerçek değişim ile avangard olan arasmdaki farkt n asti koyacağtz o zaman? Nasıl anlayacağtz zamanm sahiden geldiğini?
Tezgahtarlığı örtmeye çalışan bir örtü bile denebilir.
ZT: Benim bildiğim kadarıyla, hap olarak yutulacak bir i laç yok. Çağın
ZO: Yüzyil başındaki mimarlık geliyor akla... Mies, Corbusier, Gropious... Ortaya koyduk/an mimari ne kadar yenilikçi ve ne kadar şaştrtıct idi o zaman düşünüldüğünde. İleri atlamış gözükmüyorlar mıydt o zamtma baktldtğmda?
gerçekten değişip değişmediği de mimarlığa bakı larak aniaşı lamaz sanırım. Daha çok sosyal ve sosyo ekonomik olguların değişimine bağlı olduğunu düşünüyorum . . . Benim için mimarlık herşeyin başladığı ve bittiği yer değil yan i ! .. Ayrıca değişim denen şey, o eşik
ZEYNEP ONUR KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 21
aşıldıktan sonra farkedilen birşey ya
tutturabilmek pek kolay değil,
Sadece bu yüzden bile avantgard'ın,
kolaylıkla kaybolup gidiyor gibi
"herşey bitti, bundan sonra benim
geliyor bana ve "tanrıyla zar alışmak"
söylediklerim olacak" gibi bir yönerge
istemiyorum ! "
ile ortalarda dolaşmasını aptalca bulabilme olasılığı var. "Nereden
Kendine benzeyeni yapmadan d a sanat
bil iyorsun" diye soru verirler adama
olmaz. Sanatı sanat yapan o içgüdüsel dürtü, istektir. Başka bir deyişle
ZO: Hem "varolan bir yerden başlamaktan " lı em de "sadece kendine benzeyen i yapmaktan ", "kaynağa ilişkin o/am " göz önünde bulundurmaktan söz ediyorsunuz. Bunlarm arasmda bir çelişki yok mu?
ıniınarl ığı sanat yapan şeylerden biri, ona i l i şkin olguyu ortaya koyanın bu içgüdüsel dürtüsüdür de . . . Böyle değilse ona " icracı" diyoruz. Beceriksizler, icrac ı l ı k aşamasında pineki iyorlar, belki benim yerim de orası olacak, bilmek için daha çok erken! . . .
ZT: O güne getirilmiş olan çizgiden
işe başlamak kaç ını lınazdır ama başladığınız yerde kalmışsan ız, zaten hiç umut yok demektir. Bach, gençliğinde yaşamı n ı sürdürmek için Vivaldi çeşitiemelerini icra edemıiş.
ZO: "Bilinen bir yerden başlamak " diyorsunuz, bu bir "usta-çtrak " ilişkisi, "ustamn btrakttğt yerden devam etme/i " önerisi mi?
Sonra da "bunlardan kurtulmanın kendisi için zor olduğundan" söz eder.
ZT: Hayır. Benziyor ama o değil.
Bach'ın aradığını bulmasında
Usta-çırak i l işkisi, erken günlerde, bu
Vivaldi'nin yeri büyüktür ama "Bach"
sürekl i l i k anlayışının aktarılması için
diye bir ölümsüzlük anıtı var ortada.
kullanılan bir araç. Ben, başlangıç
Ondan sonra da Haendel denen büyük
çizgisi derken bir kişinin
yaratıcıyı Bach'dan ayrı ve bağımsız
yaptıklarından değil, kültürün vardığı
düşünme olasılığı var mı dersiniz.
son noktadan söz ediyorum. Örneğin
Tıpkı Yamasak i'yi M i es'den, Giza'yı
Mies'den değil Modem'den
i ınhotep'den bağımsız
bahsediyorum. Yani benim ustam,
düşünenıeyeceğiniz gibi . . .
kültürün vardığı son çizgi, evrensel kültürün son durağı . Bu durak
Bil inen bir yerden başlamak
avangard'dan bir önceki durak ... Onun
kaçınılmazdır ama önemli olan, ne
biçi msel ortamına erişmeden hemen
aradığınızı saptayabilmek ve ona
önce trenden ini yorum . . . Hem alçak
kendinizce cevap arayabilmektir
gönüllü davranmak ister, hem de sokak
diyorum . . . Bu tutLıınu daha soylu
çocukluğumu kuşanırsam, o zaman da,
buluyorum. Sanki, avangard o
etrafınıdaki pek çok kişinin yaptığı
bil inenden başlanııyor mu? Başlıyor
gibi, ayağıma üç numara büyük gelen
da, inkar ediyor, o kadar. Beninıki ise,
ve seveınediğinı bir ayakkabıyla
"kabul lenerek işe başlamak da fena
dolaşamak istemiyorum ortalarda.
değil" önerisi . . . Ötekinde doğruyu
ZEYNEP ONUR 1 22
KENDI ARKiTERANI KENDiN YARAT . 2006
Siz M ies'i değiştirebilirsiniz. Onun
deseydi, onu da hakettiği başka bir
bıraktığı yerden başlayıp başka yerlere
yere koyar, sonraki günlerde de
varabil irsiniz. Ama Modern'i
söylediklerinin gerçekleşmediğine
değiştirebilmek için, çağın da buna
tanık olurduk.
hazır olması gerekiyor. Daha önce de söyledim, sadece size ve
Ben, Libeskind'in Yahudi Müzesi'ne,
yetenekterinize bağlı, bağınılı değil.
acıyı anlatabilen bir sonuç gözüyle
Bunun için de çağınızın yaşadıklarını
baktığını için başarı l ı buluyorum.
içimize sindirirken, neye inan ıyorsak
Yaptıklarında bulunduğunu söylediği
ona ilişkin denemeleri sürdürmemiz
anlamın bundan sonra tüm m imarlar
gerekiyor, tabii iş bulma olasılığımız
için geçerli olabileceğini hiç mi hiç
olursa ! . .
düşünmüyorum. Yahudi Müzesi' nde
ZO: Gehry'nin mimarlığmdan bahsederken, "Mimarlıkta, mimarlığm araç/arım kullanarak ortaya konan bir değişimin değerli olduğundan bahsetmiştiniz Bu ne anlama geliyor, malzeme kullammmdan mı kaynaklamyor? Ya da Libeskiml'in soykırım miizesindeki teknoloji-malzeme birlikteliğinin vardığı sonuç mu bu sonucu vareden ? Koollıas 'm yaptıklarmm neden sadece "popüler" olduğunu söylüyorsunuz? Koolhaas 'ı, Libeskind'den farklı kılan nedir?
acıyı d i le getirmek için yaratılmış gibi
kullandığı o sözlük, o gramer sanki geliyor bana ve bu yüzden, bu dili her yere ıstanıpa gibi basınaya başladığında da ona kızıyorum aslında, ne yaptığının hiç farkında olmadığını düşünüyorum. F.Gehry'ye de böyle bakıyorum, kendine özgü bir dil geliştirmiş yoluna devanı ediyor, aferin ona ... "Çağı değiştiriyorunı" gibi büyük savlar koymuyor ortaya, "gelin hep beraber dekonstrüktif olalım, benim anlayışıma uymazsan ız olmaz" falan demiyor. Akıllı adam, uyanık ( ! ), sıradışı olup para kazanmaya çalışıyor, böyle bir
ZT: Tek tek sıra dışı şeyler yapılabilir,
yol seçmiş kendine, kendi bilir, bana
yapılmalıdır, yapılıyor da .. Yanlış
kendi söyledi . . . Bireysel bir tutumu var
olan, bu tekil yaklaşımların "bir akıma
ve böylelikle kendini "benzersiz
dönüşmesi gerektiği ve günümüzde, bu
yeniler" arasına yerleştirebiliyor.
son söylenenden başka doğru olan birşey olmadığı" savıdır. Örneğin
Ama, Graves'e, Koolhaas'a, Hadid'e,
Gaudi, "herşey bitti, bugüne kadar
Eisenmann ve H i ınmelblau gibi
yaptığınız herşeyi unutun. Artık benim
dekonstrüktif m i l itaniara baktığınıda
gibi yapmaya, bu anlayışla tasartamaya
ve bakarken söylediklerini
nıecbursunuz, ben dünyayı
dinlediği mde, hiç de öyle mimarlığın
değiştiriyorum" demedi. Yaptı, çevirdi
ana göreviyle, unsurlarıyla örtüşen,
başını yürüdü gitti, katılınasak da saygı
kişi lik li bir "yaklaşım-uygulama"
duyuyoruz. Gaudi bana, "sen de
bütünü ve sorum luluğu göremiyorum
mecburen benim gibi yapacaksın,
doğrusu. Merdivenin ortasına kolon
çünkü bundan sonra böyle olacak"
indirmenin erdemine, bir yere
ZEYNEP ONUR KENDİ ARKİTEMNI KENDiN YARAT - 2006
1 23
çıkınayan bir ınerdiven yapmanın
mesela M edici'ler var, onların istekleri,
fantazisine kimse beni pek
ruhhanların isteklerinden tamamen
inandıraınaz.
farklı . . . Ya da Yunan ile Roma arasında
ZO: Değişim için çağumz haıtr deği/ mi? Herhangi bir çağda değişen anlayış/arın, mimariılda da değişim ile sonuçlanabilmesi için mimarlığm malzemelerinde bir değişim olmadali olmaz mı? Çağdaki değişimlerili mimarlıkta bir dil değişimi yapması. için ne gerekli? Ya11i, "Mimarlıkta, mimarlığın araçtarım kulla11arak ortaya konan bir değişimin değerli olduğu " ko11usunda henüz bir cevap alamadığımı düşünüyorum. Bu söylenen nedir, malzeme kullammından mı kaynaklamyor? Modern yep yeni duruyordu, "bir iki asırda olabilecek bir şey " diye, onun nede11 öyle olduğunu açıklıyorsun uz, A ma Gotik 'te örneğin malzeme değişmeden Rönesans dil değişitirmişti.
Yunan la Roma arasında da büyük bir
dil değişimi de var ama .. Ayrıca anlayış farkı da var. Bir de tanı o zaman aralığında anık kemer var, kubbe var. . . Mutlaka hepsinin birden olması şan değil her halde. Yine de bakınca, değişen asal şeyler olduğu görülüyor. Belki günümüzün, Modem'den en büyük farkı sanallık, bilgi ayarın sağladığı olasılıklardır. Anıa Koolhas gibi kullanımına karşıyını. Koolhaas'ın, bilgisayar rahat çizebilİyor ve tarifieyebil iyor diye yaptığı yapıların içinde o ranıpaları falan kullanılmasını bir yapaylık olarak algı l ı yorum. Örııeğin ben, özürlü bir insan olarak çok zor yaşarım oralarda. insan için değil bunlar, tasariayanın kaprisleri sadece ... Olur nıu, beyefendi kendi kaprislerini
ZT: Sizin de söylediğiniz gibi yeni bir
tatmin edecek ama ben
teknoloj in i n varlığı, işlev, ışık
yürüyemeyeceğinı, yağma yok bu
anlayışının, strüktür ve/veya talepleri
yenilik men i l i k değil, böyle mimarlık
değiştirecek olan toplumsal, ekonomik
olmaz. Bu şarlatanlığın ta kendisi.
anlayışların farkl ı laşması ve benzeri
Kolonu eğriitmekle de yeni falan
gibi faktörler sanırım ... Ama sadece
olunnıuyor, pek çok kişi de bu ayakları
biri ya da öteki, ya da "mutlaka hepsi"
yutup hazmediyor. Bana kalırsa
değil herhalde ... Gotik'ten Rönesans'a
Koolhaas ve benzerlerinin yaptıkları
geçişten söz ediyorsunuz ... "Orta
kendine özgü bir tarz bile değil, yeteri
Çağ'ın karanlığından kunulnıak"
kadar zeki bile değiller. Sonra da
derken neler neler diyoruz bir
oturup, "tarih bitti" gibi manavallar
düşünün. Değişimi anlatan bu kısacık
sunuyorlar bizlere . . .
dört kelime uğruna bin lerce kitap yazıldı. Az buz şey mi bunlar, belki
daha neler neler var. Yeni müşteriler,
ZO: Kullandıkları dillere ve önerme/erine bakınca Gelıry, Utzon, Gaudi gibilerin "Barok " gibi ama Koolhaas, Eisenmann, Himme/b/au 'ların birer "Rokoko "
1 24
KENDi ARKiTERA:NI KENDiN YARAT - 2006
içinde yeni teknoloji yok ama değişen bir toplum anlayışı, kil isenin etkisinin azalması, para tutan elierin değişmesi
ZEYNEP ONUR
olduğu söylenebilir mi... Ayrıca, kendi düşüncelerinizin aksayan tarafları var mı, bunlar neler sizce?
bıraktığı yerden başlamaktan söz ediyorsunuz. Siz kendiniz nereden başladımz? ZT: Çok yerde, çok farklı zaman
ZT: Düşünmek, düşündüklerini
aralıklarında rastlanabilecek
anlatabilnıek, anlaşılır olabilmek çok
birşeyden ... Önıeklenıem gerekirse,
zor iş doğrusu, ya da ben anlatırken
onyed inci yüzyıl Meksika
çok zorlandığıını biliyorum.
yoksulluğunda, ya da yirminci yüzyıl
Düşüncelerimin aksayan taraflarına
İskandinav sadeliğinde, bir su yolunda
gelince . . . Olmaz olur mu? Sizinle
çıkar karşınıza .. Başlangıçta ne
atışırken bile yanılgılar çıkıyor orta
olduğunu pek anlamazsınız, ama sonra
yere, "vazo" konusunda olduğu gibi . . .
farkedersiniz ki hepsi huzurlu ama
Biliyor musunuz bugünlerde n e
oldukça hüzünl üdür, "zaman"sız gibi
düşünüyorum? Düşündüklerimin
dururl ar.
karşıtı doğru olsa bile, bu durum, benim düşündüklerimin yanlış olduğu
Bugün pek çok kişi onu M i n i nıaliznı'le
anlamına gelmiyor sanırım. Tıpkı
kanştırıyor ama onun biçenıe ilişkin
Aristo'nun düşüncelerinin Platon'u
bir söylemi yoktur. Belki, önce siz de,
haksız çıkarınadığı gibi . . . İki düşünce
rastladığınız boşlukları daha çok
öbeği de kendi bakışları doğrultusunda
kullandığın ı zannedersiniz, sonra onu
önemli hakikatleri barındırıyordu.
daha iyi tanıdıkça, iki şeyin yan yana gelmesinin bir sonucu olduğunu
Kendi düşüncelerimin doğru olduğuna
düşünmeye başlarsınız. Aym duygu
inanı yonını ama karşıtların ı n varl ığını
Orta Anadolu bozkırında da vardır,
da görmemek için ahmak olmak
biraz küçük ve çaresiz hissettirir
gerekir, söylediklerim elbette tüm
kendinizi, size ... Bazen de köşeyi
hakikatleri içernı iyor.
dönünce rastlarsınız. Bazen bir kilisenin duvarındadır. Belki de sadece
Benim düşünceleriın de yanılgılarla
sizi şaşırtnıak uğruna( ' ) hiç
dolu olabilir. Ancak, doğrularının da
ummadığınız yerlerde gizlenir ve farklı
küçümsenemeyecek kadar çok
zamanlarda da çıkıverir karşınıza.
olduğunu görüyorum ve baş konulacak kadar da tutarlı olduğunu
Değişen şeylerin içindeki değişmeyen
düşünüyorum. Bu yüzden de rahatını.
şeylerden biridir. Bunca yıl peşine
Keşke daha çok kişi, düşünceleri ile
düşüp kovalanıış olmaktan hiç pişman
yaptıkları arasındaki ilişkinin tutarlı
olmadım, en çok onu sevdim sanırım.
olup olmadığını benim kadar
Şimdi, eskisinden daha da yakınız
irdeleyebilseler. . . Bir başka gerçek
birbirimize, daha iyi tanıyoruz
daha var. Bu günlerde, klasisı bir
birbirimizi . . .
tutumdan yana olmak neredeyse avangard olmak gibi birşey! Bir cesaret işi, bir yalnızlığı yaşamak . . .
ZO: Bir son soru... Birilerinin ZEYNEP ONUR KENDi ARKiTERP{N/ KENDiN YARAT - 2006
1 25
Simla Sunay Özdemir 1976 yılında istanbul'da doğdu. 1 998 yılında Y ıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden dördüncülükle mezun oldu. 2001 yılında, Y ıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimari Tasarım Anabilim Dalı, Bina Araştırma ve Planlama Programında Y üksek Lisans eğitimini, "20.Yüzyıl Mimarlık Mirası; Ankara Opera Binası ve 1923-1950 Y ılları Arası T ü rk Mimarlığında Yüksek Mimar Şevki Bolmumcu'nun Yeri" adlı teziyle tamamladı. Mimar Nevzat Sayın'ın yonında büro ve şantiye stojı yaptı. Mezun olmadon Haydar Korobey'in yonında çalışmaya başladı. Mimar Cana Döloy ile City Form Mağazaları tasarım ve uygulamolarında yer aldı. 2001'den bu yana eşi mimar Alpay Özdemir ve mimar Ali işeri ile birlikte A-Mimorlık'to serbest mimarlığa geçti. Moslok Giz 2000 Plozo'do, Fresenius Medical Core ve Fresenius Kobi ofis dekorasyon projelerini, Osmonbey'de, Ansonte-Fovorito-Tor Mağazalarının renovosyon proje ve uygulamalarını, Fresenius Diyoliz Hizmetleri Avcılor Diyoliz Merkezi ve Gaziantep Diyoliz Merkezi dekorasyon projelerini ve Kastamonu, Evrenye, T3 Evi projesini gerçekleştirdi. "Endüstri Kentinden Turizm Kentine-Leeds", Arkitekt, Ağustos-Eylül 1999, Sayı: 468, Yıl: 67, So:46-56, "Çengele Tokılı Bir Çocukluk ya do Çengelköy , Arkitekt, Aralık 1999, Sayı: 470, Yıl:67, So :46-56, "Mimar Uyonırso-Kuruluşunun 60. Y ılında Köy Enstitüleri" , Arkitekt, Temmuz 2000 Sayı: 00-07, Y ıl:67, So:32-42, adlı araştırmaları yayınlandı. 1995 yılında beş adet çocuk öykü kitabının Salon Yayınları'nca yoyımlonmosındon bu yana çocuk öyküleri yazmaya devam etmektedir ve dört yaşında Kuzey adında bir oğlu vardır.
1 26
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
9/1 1 Gökdelen Mimarisini N asıl Etkiledi? ve Göklere Bakan Bir M üze; Gökdelen Müzesi. . .
HABER
" 1 1 Eylül", 5 . yılında törenlerle anıldı.
kiralanmamış ofis katları bulunurken
l l Eylül 2006'da New York Halk
ve bunlar konuta çevril irken neden
Radyosu sunucularından Leonard
hala yeni gökdelen ofis binaları inşa
Lopate'i n programına konuk olan,
edilmekte?" diye sorduğunda
mimar Eugene Kohn; Amerika ve
Gökdelen Müzesi kurucu ve yöneticisi
ingi ltere'de pek çok gökdelen inşa
Carol Will is, paranın gökdeleni
eden Kohn Pedersen Fox M i marlık'ı
sürüklediğini ve pazarlama
temsilen, Leslie Robertson; Dünya
süreçlerinin her zaman en karlı ya
Ticaret Merkezi ikiz Kulelerinin inşaat
doğru aktığını, bu akışta gökdeleninde
mühendisi ve Carol Willis; mimarlık
işlevlerinin değişebileceğini söyledi ve
tarihçisi ve Manhattan'daki Gökdelen
günümüzde gökdelen konutların da
Müzesi (The Skyscraper Museunı)
yapıldığını ekledi.
kurucusu ve yöneticisi, "Architecture Post 9/ 1 1 " başlığında, 9/ 1 1 'de i kiz
Lopate, "Gökdelenlerin yapımında
Kuleler'in yıkılışının gökdelen
işverenin egosunu yüceltmek istediği
mimarisini nasıl etkilediğini tartı ştı .
düşünülebilir nı i?" diye sorduğunda
Lapote, b i r kesim mimarın 9 / 1 1 'in
sembolizınin etkilerinin Amerika
Gökdelen Çağını sona erdirdiğini
dışında görülebileceğini, Amerika'da
söylediğinden, 5 5 katın üstünde artık
gökdelen mimarisini fınans sektörünün
konuklar, gökdelen mimarisinde
yapı yapılnıayacağından, bir kesimin
tetiklediğinde hemfikir olduklarını
de buna katılmadığından bahsetti ve
belirttiler. Lopate, Dünya Ticaret
Eugene Kohn'a " Bir gökdelen nasıl
Merkezi'nin de inşaat mühendisi olan
oluşur? Müşteriniz gelip size ben
Leslie Robertson'a "ikiz Kulelerin
dünyanın en büyük gökdeleni n i
yıkılınasında mühend islik hatası yoktu
istiyorum mu der?" d i y e sordu. Kohn,
ancak, olaydan sonra kariyerinizin
9/ 1 I 'in Gökdelen Çağını kapattığı
bittiğini düşündünüz mü?" diye
fikrine katılmadığını ve bir gökdelenin
sorduğunda, Robertson; "Evet! İşim
oluşumunu ekonomi k faktörlerin ve
bitti diye düşündüm." diye cevapladı
nüfus dinamiğinin belirlediğini ve
ve devanı etti; "Aslında kuleler
oluşumunda şehirlerin mastır
onlardan beklediğimizden daha iyi
planiarına bağlı kaldığını söyledi
dayandı, ancak sonrasında inşaat
ayrıca insaniann hala yüksek yapılara
mühendisi olarak işimle ilgili endişe
karşı heyecan duyduklarını ekledi.
duydum". Konuklar, 9/1 1 'den sonra gökdelen mimarisinde yangın ve terör
Program sunucusu Leonard Lopate ise,
olayiarına karşı alınan önlemlerin
New York ve Wall Street'i
arttınldığı bilgisinde birleştiler. '
ömekleyerek, "Gökdelenlerde pek çok
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT • 2006
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR 1 27
İkiz Kuleler'in yıkılmasıyla New York
Teknik Ün iversitesi'nde Şehir
kenti binlerce metrekare ofis ve iş
Planlama okumak üzere Alnıanya'ya
merkezinden de olmuştu. "Özgürlük
taşındı.1
Kulesi" projesi, kamuoyuna açıklandıktan sonra birçok kez dava açıldı.
Gökdelen M üzesi 1 3 Eylül'de 91 1 1 'in 5. yıl anısına "GIANTS: The Twin Towers & the Twentieth Century"
Terörist saldırılar sonucu I I Eylül
adında bir sergi açtı. 25 Mart 2007'ye
200 I tarihinde yerle bir olan Dünya
kadar açı k olacak sergide İkiz
Ticaret Merkezi'ne ait İkiz Kuleler'in
Kulelerin tasarını ve uygulama öyküsü
yerine yapılacak "Özgürlük Kulesi",
anlatılıyor. Mart 2004 tarihinde,
bomba yüklü kamyonlada
Manhattan's Battery Park City'de
düzenlenecek terörist saldırı lara karşı
açılan Gökdelen Müzesi'nin kurucusu,
zay ı f olacağı düşüncesiyle yeni
yöneticisi ve küratörü, mimarlık
tasanma göre Batı Caddesi'nden 27,5
tarihçisi Carol Willis, Giant Sergisi ile
metre içeriye inşa edilecek. İptal edilen
ilgili konuşmasında, eskiden aşağıdan
tasarını ise "Özgürlük Kulesi"nin söz
İ kiz Kulelere baktığında, onların
konusu caddeden 7,5 metre içeride
bulutların içinde kayboluşunu
inşa edilmesini öngörüyordu. Yeni
izlediğini ve bu dev gücün karşısında
tasarınıda binanın, yerden 6 1 metre
tüylerinin ürperdiğini söyledi.'
yüksekliğe kadar çelik ve titanyumla kaplanmış beton duvarla
M üzenin tasarınıını Skidnıore, Owings
güçlendirilmesi öngörül üyor.
& Merrili (SOM ) üstlenmiş. Tasarım,
"Özgürlük Kulesi", 54 1 metrelik
ayna, parlak çelik ve canı gibi
yüksekliğiyle Amerikalıların I 776
nıalzenıelerle düşeylik duygusunu,
yılında İngilizlere karşı
gökdelen mimarisine gönderme
bağımsızlıklarını i lan etmelerini
yaparak vurgul uyor. Bir dizi ranıpa ile,
simgeliyor.'
geçici ve kalıcı sergi alanlarına, kitap
M imar Yaptı, Mimar Yıktı
ulaşılıyor. Eserler tekerlekli vitrin ierde
satış noktasına ve giriş-çıkışlara Muhammed Atta, I 1 Eylül terörist
sergileniyor böylece mekanların esnek
saldırısıııda Amerika'daki Dünya
kullanımı sağlanıyor. Müze,
Ticaret Merkezi'ne çarpan uçağı
gökdelenlerin tarihini, gelişimlerini
kaçıran, Birleşik Devletler Adalet
inceleyip aklarınayı amaçlıyor.
Bakan lığı tarafıııdan teşhis edilen 5 teröristten biri. Saldırının lideri olduğuna inan ı l ıyor.
Kaynaklar
1
New York Halk Radyosu, Architecture
Post
Muhammed Atta, 1 Eylül 1 968'de
9/1 1 "
Radyo Programı, Leonard
Lopate Show
M ı sır, Kafr E l Slıeikh'de ( N i l
2 www. ntvmsnbc.com
Deltası'nda b i r şehir) doğdu. Kahire'de
3 www. k i m kimdir.gen.tr
büyüdü ve Kahire Ün iversitesi'nden
4 Richard Pyle, Associoted Press Writer
mimar olarak mezun oldu. Daha sonra,
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
1 993 - 1 999 yılları arası Hamburg
1 28
KENDİ ARKİTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Boğaçhan Dündaralp ile N P 1 2 Evleri Üzerine Söyleşi Son dönemde aldığı 1 0. Ulusal M imarlık Sergisi Yapı Dalı ödülüyle adı sıkça anılan Boğaçhan Dündaralp ile eseri N P 1 2 Evleri odaklı, "yeni konut" üzerine bir söyleşi.
Simla Sunay: 10. Ulusal Mimarlık Sergisi'nin Yapı Dalı ödülünü NP/2 Evleri ile aldın. Öncelikle tebrik ederim. Geçen yıl Proje dalmda aday olan 6 blokluk ikiz konut grubu, tipotojik bir arayışın uzantısı olma, kullanıcı katılımit esnek mekan kurgusu, modüler sistem bir üretim yöntemi, basit ve kolay uygulama detaylandırması, mahremiyeti koruması ve bulunduğu alandaki tescilli ağaçlara göre duyarlı bir yerleşim göstermesi gibi ana nedenlerle bu ödüle layık görüldü. Jüri raporunda okuduğumuz bu kriterler proje başlamadan önce de ana hedef miydi yoksa proje sürecinde kendi kendini mi doğurdu?
Yapı Merkezi'nde çalışmakta olduğum o dönemde zaten yapı malzemelerini bir yapı sistemine dönüştürülmesi konusunda AR-GE çalışmalarının içindeydi m. NP I 2 Evleri de bu AR GE'nin bir ürünü haline dönüştü. Temelde sorguladığım teknik veriler dışında bir şeydi. Şu anda Türkiye'de çılgın bir ticari konut gerçekliği var. Konut çok özel bir alan. Kullanıcı mülkiyet hakkına sahip olduğu anda her şeyi değiştirebilir dolayısıyla ona ne gibi olanaklar sunulduğunu iyi tarif etmek gerekiyor. Ben öyle bir şey
Boğaçhan Dündaralp: Teşekkür
sunmalıydım k i onlara gerçekten
ederim. Bu kriterlerin pek çoğu
ihtiyaçları olanı değiştirebilsin ler. O
tasarımsal niyetler olarak görülebil ir.
zaman bir sabit ve bir de değişken
Fakat proje, süreç içindeki koşullar ile
oluştu. Sabit değişkene, değişme
daha da gelişti. Çünkü projenin
olanakları sunnıalıydı . Bu sistemin
tasarianma ve yapını süreci birbiriyle
üzerine kurulacağı temel düşünceyd i .
çok paralel ilerledi. En azından temelde
Sabite takılan ahşap, çelik ve bakır
karşı karşıya kalı nacak durumlara yanıt
gibi doğal nıalzenıelerse yapım
üretecek bir sistem kurma düşüncesi
sürecinde gelişti. Dar alanda tescilli
vard ı. Arazi yerleşiminden blok sayısına
ağaçlara göre yerleşim ve yere ait
kadar çok net veriler vard ı . Benim
olıııa isteği bu esneklik dışında sabitler
yaptığını şey o verilere sorular yoluyla
üzerinden araştırılan, teknikleri ve
yanıt aramak oldu.
malzemeleri belirleyen bir diğer
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR 1 29
önemli noktaydı. Evet, bu anlamda jüri
planlanmadığı ile i lgili bir mesele.
raporunda belirtilen kriterler farkında
Oysa kullanıcıya olanaklar iyi tarif
olunan ve araştı rılan konulard ı . Ancak
edildiğinde ve olanaklar içersindeki
belirtmek lazım ki bunlar onların
olasılıklar netçe açıklandığında o,
sadece anlatı labilir tarafları.
kendisine neyin gerekl i olduğunu terci h edebil iyor. Tümüyle tanınmış bir
SS: Bu esnek mekan kurgusu aslında kullamcıyla tasuruncı arasında kuralları paylaşılmış bir oyun. Binamn dış kabuğu prefabrik beton bir kutu olarak delilıemez ve kırılamazken içinde kullamcıya kendi beğenileri doğrultusunda terkedilmiş bir özgür alan var. Bu mimarların diğer yapı tiplerinde pek yapmadıkları bir davramş. Konut yapılarmda biraz da yaşunu yaşayanların özeline bıraktıkları ya da buna mecbur ettikleri düşünülebilir. Bu nedenle üretimi seri olup içinde insan ölçeğinde farklılaşan yapı tipi için başka çıkar yol da yok gibi görünüyor. Ancak NPJ2 Evleri'nde 6 yapı, 12 ev, 300 farklı yaşam derken bu özgürlüğü bir seçeneğe mi dönüştürmeyi amaç/adın? Başka bir değişle özgürlükleri mi tasarladın?
özgürlükle ise belirsizliğin içinde kendi beklentilerini çaresizce çözmeye çalışıyor. Ayrım orada, onlara bu seçenekler ve olasılıklar dünyasını mümkün olduğunca sunmak ve sunarken de oyunun kural larını belirlemekti önemli olan . . .
SS: NP/2 Evleri'nin b u esnek plan kurgusu teknik olarak, mekanik ve elektrik lesisat sistemleri açısından zor olmadı mı? BD: Yapı fiziği ve mekan ik ile ilgi l i konular çözümlenmeyi bekleyen e n zor problemler olarak karşıınızdaydı. Çözüm şöyle gelişti; plan kurgusu genel olarak sıhhi tesisat gerektiren hacimler ve yaşam mekanları olarak iki ayrı bölümden oluşuyor. İ k iz yapı, içinde şaftlar bulunan ortak lesisat duvarıyla birbirinden ayrılıyor. Bu şaftlar yapısal boşluklar ve boş kanallar bırakılarak zaman içinde farkl ı taleplere de karş ı l ı k verebilecek
BD: N P 12 Evleri'nde aslında insanlar
bir alı yapı oluşturuyor. Tesisat
tamamıyla özgür nlamıyor. Onları
duvarında yer yer kapaklar var ve
sınırlayan bazı koşullar var. Veri lerin
müdahale olanağı veriyor. Tüm ıslak
getirdiği koşullar içinde, onun !aradığı
hacimler bu şaft duvarının iki
alandaki olanaklardı bu özgürlük. Aksi
yanındaki aksta büyüyüp küçülerek
takdirde sınırsız ve tarifsiz bir
sıralanabiliyor. İstendiğinde bu alan
özgürlüğü kullanıcı da pek fazla fark
yaşam alanı olarak da kullanılabiliyor.
edemiyor. Aslında şu anda aldıkları
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
başka bir evde NP 12 Evleri'nde
D ı ş kabuk her tür mekansal bölünmeye
olduklarından daha özgür olabil irler
izin veriyor. Döşemeden ısıtma
çünkü duvarları rahatça kırabilir ve
sistemine göre döşemede bir takım
değiştirebi l irler. Bu onları y ıkınaya
izler üreti ldi. Her katın izleri, tüm
iten ihtiyaçların önceden planlanıp
elektrik mekanik projeler superpoze
1 30
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
edilip yapısal boşluklar belirlenerek
yaratılmas ı , organizasyonlarının
oluşturuldu. Kullanıcı mahalleri
araştırılması vb. gibi alışkın
bölerken belli prensiplerle ve
olduğumuz proje süreçlerinden farklı
olasılıklara göre belirlenen döşemedeki
uygulama zorlukları ve geri dönüşler
izlere uymak durumunda bırakıldı
içeriyordu. Ben iki yıl boyunca sadece
böylece.
bu işle uğraştırıı . Tüm tasarını ve
Hasan Çaliş/ar: NP/2 Evleri ticari amaçla yapılmış bir "development"(arazi değerlendirme) projesi. Bu anlamda ortaya çıkan sonucun pazar hedefleri ile de ilişkisini tanımlamak gerekli diye diişiiniiyorum. Planlarm esnekliği, değişebilirliği gibi teoride hep konuşulan, okullarda alışfırma olarak sıkça yapılan bir yaklaşım bu projede can bulmuş. Öncelikle, samimiyel/e bunun çalışıp ça/ışmayacağma dair fikrini sormak isterim. Yoksa mimari bir fantezi gerçekleştirmekle mi kaldı?
bire bir bulundum. Şunu kendime hala
yapım aşamasındaki organizasyonlarda soruyorum, eğer bir proje ofisi olarak diğer işlerin paralelinde yürütseydiııı bu projeyi, üretim sürecinin ne kadar içinde olabilirdi ın? Bilemiyorum ... Bu işin yapım-tasarını i l i şkileri ile ilgili olan kısmı, sonrasında kullanıcıların yaşama kısmıyla bağlantı l ı süreçler var. Örneğin, bu esneklik ev sahiplerine daha kolay değil aksine daha zor geldi. Onlara söylediğimiz şuydu ;"B irinci etap bu, ikinci etap içinse rehberiniz bu, bu işi yalnız başınıza yapamazsınız, mahalle tesisatçı n ızla, elektrikçinizle bunu yapamazsınız.
BD: Şu anda evlerin yüzde sekseninde
Bunu ancak profesyonel bir hizmet
yaşanı yor. Beni şaşırtan, benim bile
alarak yapabi lirsiniz" . Beklenmedik bir
öngörıııediğim farklı kullanımların
biçimde bu zorlaşma hali onlara, kendi
ortaya çıkması. Ben olasılıkları, kat
evleri hakkında bilrııeyi
planı alternatifleri ile bir rehber ile
beklediklerinden daha çok bilgiyi
sunmuştum ama benim olasıklarını
edindikleri bir süreç doğurdu.
dışında da farklı plan kullanımları oluştu.
SS: Yani bu 300 yaşam modelinin de dışına çıkıldı. B D : Evet ç ı kanlar oldu. Bu Türkiye'de daha önce uygulanmış örneği fazla
SS: Sonrasında başka iç mimarlarla devam eden kullanıcılar oldu mu? Sen bu devamda yer almayı diişiinmedin mi? Bu biraz da mimar nerede çekilmeli ve iç mimar nerede başlamalı ayrımını örnekliyor mu?
olan bir sistem değil ve neden uygulanmadığını da çok iyi anlıyorum.
BD: Evet sonrasında başka
İş gerçek yaşamla temas etmeye
içmirııarlarla devam edenler oldu. Ben
başladığı zaman kağıt üzerindeki
sonrasında yer alnıayı hiç
projeden öte pek çok olası bilginin üst
düşünmediııı. Benim için önemli olan
üste çakıştırılıııası, olanaklarının
bu olasılıklar dünyasının çal ışıp
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR 1 31
çalışmadığıydı. Yoksa merdiven
beğenmeyen ler, ilginç bulanlar vb.
korkuluğunu ferforjeden güllü yapı lıp
Herkesin bakma biçimi farklı,
yapmadığı hiç uınurunıda olmadı
yorumları farklı idi. Ama herkesin
açıkçası. Bir kısım bu esneklikten en
ortak bir görüşü vardı k i beni
son sınırına kadar yararlandı bir kısım
ilgi lendiren kısmı burasıydı; evlerin
da faydalanınama konusunda direndi
kendine has bir kiml iği vardı,
fakat sonrasında yaşadığı sorunlar
beğenilsin ya da beğeni ı nıesin bu saygı
nedeniyle sisteme uydu. M i mar nerede
gördü. Bu bence çok önemli bir
biter iç mimar nerede başlar konusuna
noktaya i şaret ediyordu. N P 1 2 Evleri,
gelince aslında mimar kendine bu
içinden geçtiği süreçler çerçevesinde
oyunda ne kadar rol biçiyorsa o kadar
kendi kimliğini oluşturdu. Bu nedenle
var. O nedenle koşul lar, durumlar ve
iş, beğen ip beğennıeıne meselesinin
tasarım probleminin ötesinde, karşı
ötesinde bir konu bence. Yapının o
karşıya kalınacak şeyin kendisine göre
kimliği ve ortadaki ile bir i l işki
o rolün tarif edilmesi, bir duruş
kurarsınız ya da kurmazsan ız. Bunlar
oluşturulması gerektiğine inanıyorum.
da farklı derinlikte kurulan i l i şkilerdir.
Ev konusu özel bir alan ve fark l ı
O nedenle ben mimar olarak o kimliği
durumlar içeriyor.
oluşturacak koşulların hangisiyle nasıl yüzleşi ldiği ve o kimliği açığa
HÇ: İkinci merak ettiğim nokta ise yapının kazandığı mimari başarı, aldığı ödüller ile orantılı baktığımızda yapınm mimar olmayanlar tarafindan nasıl değerlendirildiği. Son iki yılda Türkiye 'deki bütün jüri üyelerinin kararı olumlu yönde iken yapıyı gezen alıcı kitle mekanı cephe vesaire konularında jürilerle paralel bir tavır izliyor mu? Duyumlarım ve dinlediklerim diğer yönde. Bu anlamda söyleyecek/erin önemli açılımlar yapacaktır diye düşünüyorum. Türkiye 'deki alıcının beklentilerini en üst seviyede karşılayacak ve jiirileri de taviayacak projelerin nasıl yapılabileceği belki bu cevapta saklı olacaktır.
buluyorum. Dolayısı ile yapıların alıcısına göre tasarianınasını değil, yapıların kendi kimliğine göre kendi alıcı ını üretmesi gerektiğine inanıyonım. N P 1 2 Evleri süreci boyunca da tüm pazarlama stratej i lerine karşı da aynı düşünceyi savundum. Ödüller ya da jüri değerlendirmeleri konusuna gelirsek de bence tüm bu değerlendirmeler benzer biçimde yapıya ait kimliğin okunabilmesine ve değerlendirilebilmesine dayanıyor. O kimlik nasıl ifade edil iyorsa, nitelik, nicelik içinden ne kadar okunabil iyorsa, yapı kendini o kadar açığa çı karıyor diye düşünüyorum.
fikirler çok farklıydı. Beğenenler ve
SS: Neden geçen yıl proje dalında aday olduğu halde bu yıl yapı dalmda bu ödülii aldı? Pafta bazında ikisinin arasında büyük bir fark yok. Tasarım safhası değil
1 32
KENDI ARKlTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
B D : Uygulama süresince yapıyı gezenler, bunlara yapııncı fırıııanın yönetici leri de dahil yapıyla ilgili
SiMLA SU NAY ÖZDEMiR
çıkaracak çalışınaları değerli ve önemli
de uygulama saflıası mı belirleyiciydi ve tabi ki jürilerin kullanım safhasını test etme gibi bir zamanlan ya da imkanları da yok? BD: Proje pafta üzerinden okunurken,
Modernizimle birlikte evrenselleşen mimariıktu konut, yeninin ve eskinin yanmda zamanım yitirmiş gibi mi duruyor? Akıllı evlerin dışından bakmca bu güvenli ve kolay kullanmılılığı okuyabiliyor muyuz?
yapıların kendisi; proje imaj ları ve dertlerinden daha iyi kendini i fade
BD: Konut üzerine m i mar olarak
ediyor. Gerçekleşmiş olanın niteliği
yeterince düşünmüyoruz. Ticari
daha okunur olabiliyor. Geçen sergi
amaçlar kullanıcı ihtiyaçlarının
paftasında esnek olma hali,
dışında, kensine başka referanslar
alterııatiflerin sunulması özelliğini
geliştirmiş durumda. Büyüklükler,
vurgulamaya çalışmıştım. Bu esneklik
nerede olduğu, değiş tokuş bedeli gibi.
durumu fıkren yeni bir durum değil,
Konut sorununda yaşam biçimi bir veri
proje olarak da üretilebilir, fazlası ile
olarak kendi alternatiflerini üretmiyor.
üretildi de. Fakat zor olan o fikirleri n
Çünkü bir projeyi iş hayatında başarılı
bir bağlam içinde, yapı i le hayat
kılan onun ticari başarısı. Yoksa
bulabiimiş olması. Bu proje olma
sunduğu yaşamın ürettiği değerler
ötesinde pek çok sorunun da
değil. Hayata yapılan katkının alıcısı
aşılabildiğini gösteriyor zannediyorum.
tarafından bir bedelinin ödenip
Yapı ödülünde ise yalnızca esneklik
ödenmediği önem taşıyor. Bu durumda
değil, yer duygusu ve yapını gibi
oda sayısı, parkenin maun mu ceviz mi
konularla birlikte tasarianma durumu
oluşu, gibi nicelikler bir dayatma
ve karşılığında yapı olarak orada
olarak da karşımıza çıkınca m i mar da
duruyor olması, yapıların kimliğini
yapacak bir şey yok, elimiz kolumuz
daha iyi i fade ettiği düşüncesindeyim.
bağlı diye şi kayet ediyor. Bence
O nedenle bu sene Ulusal M imarlık
mimarlar bu durumlara karşı stratej i ler
Sergisi'nde N P 12 Evleri'nin kendini
geliştirmeli ki farklı bakış biçimleri
daha iyi anlattığını düşünüyorum.
doğsun. Kullanıcı, mülkiyet hakkı gereği her şeyi değiştirme gücüne
SS: Türk Evi tak/idi cumbalı viIlalarm yerini, isim yapmış mimarlara projelendirilen, deprem güvenilirliği bir reklam unsuru olarak sunulan, İngilizce isimlerle yabancı hayranlığmı lıortlatan ya da yurtdışında eğitim almış, yabancı şirketlerde çalışan, düzenli gelirli aydın gençliği müşteri profili olarak belirleyen, "Avrupa kenti tema/ı " turistik konutlar aldı. Konut yerel kimliğini şişman bir balina olan metropo/e kaptırdı.
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
sahipken bu stratej i leri uygulama olanaklarının zorlaştığı söylenebi l i r. Bu nedenle de birbirine benzer konutlar türüyor çoğunlukla. içimize sızan bu durumdan da beslenmek gerek ki bu pek yapmadığımız bir şey, içinden yeni yollar açılabiisi n.
SS: Prefabrik yapı sistemleri çirkin ve çarpık yapılaşma için neden bir umut vaat etmiyor? Yaygınlaşamamasmm nedenleri
1 33
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
nelerdir? Yapı Merkezi bu rolde ürünlerini sadece kendine saklar oldu. Ürettiği prekast yapı malzemelerini kendi yap-sat bünyesinde kullandığı için stok sorunları yaşadı. Müteahhitliğin dayanılmaz cazibesi, üretim coşkusunu köreitmiş olabilir mi?
dezavantaj l ı konuma düşüyor. Bu organizasyonların eksikliği onu kullanacak olan tasarımcıyı sistem bilgilerinden kopardığı gibi, üreticilerde elindeki bilginin nasıl tasarımcıya aktarılacağı konusunda da problem yaşıyorlar. Kısaca şöyle diyebiliriz: Yapını
BD: " Prefabrik yapı sistemleri,
sistemleri üreticileri-tasarınıcı ve
Türkiye'deki uygulama alanlarına ve
uygulanıacı arasındaki organ izasyonel
ürün yelpazesine baktığımızda yapı
sorunlar, bizi pek çok üretimden
üretim sektöründe rol alma alanını
mahrum bırakıyor.
bugün iyice daraltmış durumda. Hatta kendini endüstriyel yapı üretimi alanına hapsettiği bile söylenebilir. Bu sistemler yatırım olarak pahalı ve yaygın kullanımı ise standartiaşma biçimlerinin olanakları ile sınırlı. Farklı problemlere, farkl ı yanıtlar üretecek üretim kıvraklığına da sahip olamadıkları gibi, kendini çözüm gibi sunan paket sistem arayışları i le bu kırılmaya çal ışılıyor. Türkiye'de
SS: Konut mimarlığında / 999 Marmara Depremi'ni bir km/ma noktası olarak görebilir miyiz? Topoğrafik ve statik kaygı yapı üretim sistemlerini etki/edi mi? Bu etkileşimierin estetik bir sonucu var mu/tr? Son dönemde artan Amerikan Evi adıyla hazır ahşap sistemli konut üretimi için ne düşünüyorsun?
know-how çalışmalarına ayrılan bütçe, profesyonel kadro ve proje geliştirme
BD: Deprem bir kırılma etkisi
hizmetleri, deneme yapıları gibi
yaratınadı bence. O dönemde yıkılan
ardında başka organizasyonların
evlerin yerine hızla geçecek çok farklı
eksikliği sistemleri günümüz
bir takım öneriler geliştiriidi fakat
değişkenlerine uygun hale
onların hayata geçenleri de kötü oldu.
getirilemiyor.
M i marlar o zaman da bugünkü gibi konut üretiminin içine sızaınadı lar.
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
Bugünün dijital teknoloj ileri ile üretim
Statik kaygı yönetmeliklerde kaldı
teknoloj i leri arasında Türkiye'de büyük
sadece. Yeni malzemeler kullanıldı mı?
boşluklar var. Profesyonel destek ve
Evet, kullan ı ldı. Çeliğe bakış açısı
kontrol ile niteliği denetlenebi l i r bir
değişti belki. Belli fırınalar belli
sistem olduğundan N P I 2 Evleri'nde
ürünlerin patentlerini aldı ve ürettiler,
benim know-how çalışmaları içinde yer
ancak oradan bir mimarlık üremed i
aldığım fab-tek sistemi kullan ı ldı. Bu
belli tipler üredi, bunların ne kadarı
sistem, Yapı Merkezi dışında da
uygulamaya devam etti, ne kadarı battı
yaygınlaşanı ıyor. Sistemin sağladığı
bilemiyorum. Yapı Merkezi'nde biz de
avantaj lar niteliği sağlayacak gerekli
deprem sonrası tip sistem geliştirdik,
organizasyonlar nedeniyle
tip proje değil tip sistem. Konut için,
konvansiyonel s istemler arasında
okul için belirlenmiş tip si stemler.
1 34
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
Çünkü yerel verilere göre kendini
duruyoruz. Yasarn kendi etki leri ile
projeye dönüştürecek bir anahtardı
kendi alışkanlıklarını kuruyor. Biz, bir
hedeflediğimiz. Kitapçıklar ürettik,
takım ezber ve alışkanlıkları k ı rmaya
çok da başarı olmadı maalesef.
yönel i k en azından sorular sorab i liriz
Organizasyon sorunları da vardı . Tip
ve bunlara yeni yanıtlar arayab i l iriz,
sistem anlaşı lanıadı . B i r konut, bir
düşüncesindeyim. Bu da hayat
okul çiz getir dediler. Bunlar bugün
tarafından onaylanır ya da
ancak tez olabiliyor. Fikir üretme
onaylannıaz. Bunu kestirrnek çok güç.
anlamında kurumlar m imarlara
Yaşadığımız çevrede insanların çoğu
başvunnuyor. Nerede hazır bir
denenmiş, sonucunu hemen alabileceği
organizasyon varsa oraya gidiyor.
şeyi farklı olana terci h ediyor. Kullanıcısının belli olmadığı bir seri
M imarlara başka gözle bakılıyor.
üretim olan konutta bu farklığı
M imar sorunlara her defasında yeni
yaratmak çok zor çünkü yatırımcının
yollarla fikir üreten ve çözüm yolları
da onu satmak için bel l i ispatlanmış
arayan kişi değil de, söyleneni proje
referanslara ihtiyacı var. Ancak o
olarak çizen teknik adam ya da kendi
farklıl ığı bir yerde görmüşse
çizgisi marka gibi satın al ınan biri gibi
deneyimlenıişse hemen adapte
görülüyor.
olabil iyor.
SS: Türkiye 'de bir ''yeni konut"tan söz edebilir miyiz? Türk Evi'ndeki harem/ik, selamlık/a iç mahremiyetin koşulduğu, "hayat" adıyla kadının içe kapandığı ya da kapatildığı, ağa odasıyla bir lıiyerarşi içerdiği olgu, esnek ve modüler mekan/ı, eşiyle sabah aym anda evden çıkan, akşam aym anda eve gire11 çalışan kadının Virgi11ia Woolj'ım belimiediği gibi "kendine ait bir oda "sının olduğu kurguya dönüşebiidi mi? Şu an için ebeveyn banyolarmdaki ikiz lavaboları düşüniirsek buna yakın mı? Dönüşebilecek mi? Ya da üç oda bir salo11 kalıbı bu esnek ve özgür seçenekler/e km/abi/ecek mi? NP12 bunun gecikmiş bir ilk ömeği olabilir mi?
N P I 2 Evleri'nde yaşayanların profil ine baktığınıda da birbirinden çok farklı olduklarını görüyorum. i çerde yaptıkları düzende de bu böyle. Tek ortak yanları N P I 2 Evleri'nde oturuyor olmaları. Plan kurgusu onlara ebeveyn hanyolu bir oda da sunarken, boya dahi yapmadan tek bir yaşama alanı olarak da kul lanabilme olanağı sun uyor. İ bre nerede duruyor? İ bre hep alışanın üzerinde duruyor. N P I 2 o olas ı l ı kları taşıyor ama ne kadarı onları kullanıyor bilmiyorum. Ama benim için önemli olan o olas ı l ıkları hala taşıyor olması. "Yeni konut"tan söz edebilir miyiz? Dünyada da Türkiye'de de yeni bir şey var mı dersen? Benim gördüğüm kadarı i le yok. Yeni lenen şeyler var ama bunlar yeni bir yaşanı
B D : Yanıtlanması iddialı bir soru.
önerıniyorlar sonuçta . . . Karşı karşıya
Çünkü biz, o hayatın
kalacağımız yeni koşullar tarafından
denetleyemediğimiz bir boyutunda
belirlenecek bir yazgımız var. Ben bu
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT
-
2006
1 35
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
yazgıyla yüzleşme biçimlerini, o
yapıldı ama 2004'te ne oldu? Oradaki
yazgıyı belirleme iddiasına göre daha
bilgi sonra da NP 1 2 için bir veri oldu.
değerli buluyorum. Benim eğitim sürecinıde tan ıdığım
SS: Nevzat Saym ve Mert Eyi/er ile Narcity ii zerine yapttğmız söyleşi, Mert Eyiler 'in; "Kullanıctsı belli olmayan bir işte, yapmm yaşaltun gereklerine uyum sağlamast için öngörülerimiz var, yaşama ait sonra burada o/acaklarla ilgili ise öngöriimiiz yok. Ben, yaşamt takip etmek istemiyorum, " Sözleriyle kapamyor, bu konuda sen ne diişiiniiyorsun, mimar elbette bir kahin değildir ama geleceğin kabuğunu planladtğma göre, bu kabuğu üzerine giydirdiği boşluğun nastl dolacağtm da öngörmiiş o/mast gerekmez mi? Girişimeiyi yön/endirebi/en ileri görüşiii mimar/tk herhalde yapımt tamamlanmiŞ binalarm boş boş, dirilmeyi bekleyen ölii gövdeler gibi şehirlerde yer işgal etmelerini önler. Mimar doğmadan önce girdiği yaptya bittiğinde sırttm döniip çıkarken bir sorumluluk taşımaz mt?
fotoğrafı önünde, "Bu benim yapım ama şimdiki halini görmek bile istemiyorum ! " , dediğini hatırlıyorum. Bana o zaman çok tuhaf gelmişti. Oysa benim için bu, nıimarlığı öğrenme biçimlerinden biri. Yapının başına bir şey gelnıişse bu bilgiyi paylaşalıın. Bu tasarımın hayat karşısında sınanma biçimi. Buradan beslennıeyeceksek nereden besleneceğiz? Bu paylaşım yapılmadığında yapı kutsal bir nesneye dönüşüyor. Tartışma kanallarını, bilgi üretim alanlarını kapatıyor. Sorumluluk, mimarın bu süreçlerde rolünü yok saymamasıyla başl ıyor. Bence mimar, "nesnesi" olarak sahiplendiği yapıya karşı değil, onun açığa ç ı kardığı, hayata kattığı deneyimler üzerinden sorumlu. Bu sorumluluk edinilen bu deneyimlerin tekrar bilgi olarak dönüştürü lmesi, paylaşımı ile ifade bulduğunda değer kazanıyor.
yıl ında hangi tasarınısal niyetlerle
SS: Residence olarak Türkçe 'ye ve şehirlere ithal edilen çok katlt yapt!artn modern çağ insamn gereklerinifiziki anlamda giderdiğini diişiinebilir miyiz? Niifus arttıkça toprak azalıyor. Toprak azaldtkça zaman azaltyor. Saati yapan İsviçre 'nin yiizö/çümii de bize bunu söylemez mi? Zaman azaldtkça yiikseliyoruz. Ancak niijiıslarm yaşlandtğt diişiiniiliirse, gelecekte bu tiir yiiksek katlt yapılarm lı aya/et şehirler olarak kalabileceği diişiiniilebilir mi? Yaşlt niifits nasıl
1 36
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
BD: M imar evet bir sorumluluk taşır ama bu paylaşılan bir sorumluluktur. Biz ya mimarı her şeyden sorumlu tutuyoruz ya da dışında bıraktığıınızda "nıimarsız bir şey" diyoruz. Benim mi mar olarak hep yapmaya çalıştığını bir şeydir; yapı uygulanırken yaşadığımız yapısal deneyimin benzerini, yapıda yaşanırken yaşanısal bir deneyim olarak kullanmak. Bu anlamda benim Feneryolu'ndaki tuvaleıle ilgili bir yazını var. 2000
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
bazı nıimarların, yapısının siyah beyaz
ev/er isteyecek? Son günlerini 33. kattaki dairesinde mi geçirecek? Son dönemde Türkiye 'nin de lıızla yaşianma sürecine girdiği ki bunu Avrupa ülkelerinin aksine gelişimini tamamlamadan yaptığı tartışılmaya başlandı. BD: Residence'lar Eti ler, Maslak bölgesinde, genç çalı şan nüfusa geçici bir konut işlevini sunuyor. Kentin
konutun, içinde ayrık y a da birleşik yaşamları kendi biricikliklerinde tanımlaması açısından önemli bir yeri var. Sence, mimar bir felsefi beslenmeden yararlanmadan doğru bir yaratı kurabilir mi? Seni diğer mimarlardan ayıran bu düşünce gücünün izlerini sürmen olabilir mi?
hangi noktalarında nasıl konumlandığı öneml i .
BD: Teşekkürler. Ben kendime hiç böyle bakmamıştım. insan olarak yeni
SS: Ataşehir çevresinde de yoğunlaşmaya başladı.
her şeyi kavramsallaştı rıyoruz asl ı ııda. Öznenin nesnelere ya da yaptığı şeylere hangi araçlarla ve nasıl baktığı
BD: Bu yoğun i ş merkezi M aslak'ta
nitel i k belirleyeci bir durum
böyleyken, Ataşehir'e taşındığında
oluşturuyor. Gözlediğim ya da
bağlam ı değişiyor tab i i . Ama ben yine
deneyimlerliğin şeyleri olduğu gibi
de yüksek katlı alçak katl ı, yatay düşey
ezberlemek yerine, sorularla başka
yapılanmayı karşılaşılan durumlara
türlü bir kavramsallaştırmayı terc ih
bağımlı buluyorum. Çoğunlukla da
ediyorum ki bu benim elimdeki
mimar olarak bunlara veya şunlara
tasarımsal araçları nasıl kuracağımı
karşı yı m dememeye çalışıyorum.
belirl iyor. Bu araçlar her insan için
Genelleme ve soyutlamalar içi nde
başkadır. Ben yapmak kadar
bağlamları atlayıp, nicel iklere takılıp
d i llendirıneyi de önemsiyorum.
nitelikleri atiayabii iyoruz, hele ardında
Yazmanın ardmda o var.
aniaşılmayı bekleyen o kadar parametre varken...
Kavramsallaştımıayla ortaya çı kan şey, ardındakileri ne kadar açığa ç ıkarıyor
SS: Senin sunumlarında göze çarpan diğer bir unsur da kavramsal, açıklayıcı metinler. Mimarın dili yalnızca çizgi dili değildir ve olmamalu/ır ki yazı dili son dönemlerde sıkça kullamlan bir silah. Senin tasaruna bir düşün ür gibi yaklaştığın ve böyle bir kaygıyı derin taşıdığın söylenebilir. "Mimari Yazın ", artık mimarla mühendisi ayıran estetik dışı bir nokta. Daha önce konuştuğumuz gibi yapıyı mı yaşamı mı tasariama önceliğinde
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
bu önemli. Ben yazarak ortaya çıkarıyorum. Ama benzer bir i fadeyi Renzo Piano detay maketleriyle oluşturuyor. Dünyayı yazarak ve çizerek kavramaya çalışmak benim dışımdaki dünyayla iletişim kunna biçimim. Dil lendirmeyle ve kavramsaliaştırma meselesini ortaya koyduğunda kendi kendine yetmemeye başlıyorsun. Yeni araçlar yaratıyorsun ya da ödünç alıyorsun. Ben ödünç almamaya çalışıyorum. Pek çok insan zihninde pratik olarak çözümler üretir. Ben hiçbir zaman bir bankta oturup
1 37
SiMLA SUNAY ÖZDEMiR
ufka bakarak düşünmedim. Hep elimde kağıt ve kalem vardı.
SS: Araya başka isimler girmeden birinci ağtzdan, doğru işleri doğru anlathn. Bu insanlan geriye çekilip bakmaya itti ve seni daha net görmelerini sağladı belki de. B D : Öyle olabiliyorsa bu benim icin önemli, teşek.kürler.
SS: Son olarak; "Ağtrltk, lıafijlikle yüz/eşebildiğinde hafiftir. Bu yüzleşme bir yapt kurar. Ağtr, hafifgibi kavramları atfettiğimiz nesnelere ait rollerin bu yapı içinde değişebildiği, değiştirilebildiği. . . Ttpkı olduğunu sandtğunız şeylerin, asimda başka şeyler olabildiklerini görebilmemiz gibi, " derken, NP1 2 'yi işaret edip mimarın zamanla bir savaşı olduğunu mu vurgulamak istiyorsun? Bu zamana uyma savaşt değil, zamanın aktşından beslenen bir değişimle biricik durma. BD: B i r taraftan böyle i fade etmenin yolu olarak söylenmiş ya da bu amaçla yazılmış bir metin olmamasına karşı, senin bu okumana yakın bir düşüneeye de yatkın olduğumu söyleyebi l irim. Benim açtından biricik durma kaygısı ile de değil ama diğer taraftan da hepimizin kendi biricikliğimizi arama yollarından biri belki de; tıpkı bu okuınayı biricik kılan, hepimizin biricik olduğumuzu bilmemize yardımcı olan o senin yorumun gibi.
SS: Çok teşekkür/er. SiMLA SU NAY ÖZDEMiR 1 38
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Sema Simav 1976 yılında Antalya'da doğdu. Yaşamının ilk onyedi yılını Antalya'da sonraki yedi yılını Ege Üniversitesi Peyzoj Mimorlığı bölümünde öğrenci olması dolayısıyla izmir'de, çoğunlukla Bornova'da geçirdi. Bu sürede öğrenciliği, Radyo-TV progromcılığı, seslendirme, reklomcılık, gorsonluk, müzik ve kendi ile didişmelerinin ardısıra devam etti. Peyzoj Mimorlığı'nın bahçe düzenleme boyutunu hiç benimseyemedi, aklı fikri peyzoj planlamada, kent plonlonndoydı. Nitekim inat etti ve tezini Antalya'nın peyzoj planlama açısından sorunları ve çözüm olonakları üzerine hazırladı. Aslında o hazırladığını düşündü bir süre oma tez hocasının deyişiyle "Yasa doldurmak bu. Bir tez ortoya atmış almakton bilimsel bir çalışmadan bahsedilemez"di. 2000 yılı Şubat ayında, arada devam edilmeyen iki yılla birlikte mezun oldukton sonra okudukça, oroştırdıkça, öğrendikçe forketti, hacası hoklıydı. Peyzaj planmaya ve kent dinomiğine olon bu ilgi ve araştırma isteği giderek sosyolojik bir boyuta taşındı ve nihayetinde sosyoloji olonında yüksek lisans yaparak, bunu sistemli bir bütünlük içerisinde sürdürme koranno uloştırdı. Müziğe olon ilgisi de pratik olarak içinde olmakla başlayıp sosyolojik olarak izlemeye dönüştü. iki yıldır istonbul'do, yüksek lisensa hazırlanıyor, şu sıra çokça okuyar arada yazıyor, bir süredir su yüzüne çıkan arşiv merakının yanısıra, vonlacak bir yerin olmadığı sokak gezmelerini, sokaktaki herhangi bir insanla sohbet etmeyi, daha çok dinlemeyi tercih etse de dinieyecek birini bulunca konuşmayı, kedi cinsinden alan ev arkadaşı ile iktidar çatışmalarını, perdeleri dış dünyanın kopısı almayon evleri, geceyi ve kuşluk voktini seviyor, istanbul'da en çok vapurların her iki yakoya do denk uzaklıkta olduğu yerden, çay ve kahve içmekten, yeni birşeyler öğrenerek geçirdiği her günden, keyif alıyor. Fotoğraf çekebilmeyi ve bir ses kayıt cihazı edinmeyi, Anadolu'yu bir baştan bir boşa gezip görmeyi, belgesel çekmeyi hayal ediyor. Yaptığı her işe insanlığa kaşı sorumluluğunu yansıtmaktc inat ediyor.
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 39
Zaman Yok Beklerneye Kentleşme. Ne büyük sorun dünya
ulaşabilen bir çalışma alaııında eğitimli
için. Oysa bu konuda ne kadar çok
ve sorumlu olduğunun birden bire
"uzmanımız" var! Tüm mi marlar şehir
kabul edilmesi mümkün değil tabi. Her
plancıları, mühendisler kent
uzmanlık alanının gelişimi
planlamayı da kentsel alan tasarımını
mensuplarının bizzat meslek ed inmesi
da b i liyor halbuki. Öyle değil mi? Hoş
ile mümkün. Bir diğer deyişle ancak
biz mil let olarak bir konuda bir şey
peyzaj mimarlığı yapılarak dönüşüm
öğrenince o konu hakkında her şeyi
ve gelişim sağlanabilir. Ve geçen 33
bildiğimiz sanrısına varınakla
yılda peyzaj mimarlığı mezunlarının
karakterize ediliriz sıkça. İğneyi
peyzaj mi marı olarak kendini
kendine çuvaldızı başkasına batırmak
varetmesinin tek yolu bahçe
da var bildiğimiz şeyler arasında.
düzenlemesi yapmak. Dolayısıyla
Güdümde birbirine eşlik etmemek için
halkın peyzaj mimarına "peyzajcı"
de bir çok sebebi miz!
demesi boşuna değil.
Kendi Tarihine Bakmak
Peki bu algılama şekli yalnız peyzaj
1 993 y ı lıydı mimarlıkla tanıştığımda.
mi mariarına mı has? E l bette ki değil.
Ön tanımlı tanışıklıklardandı benimkisi
Bugün halka mimarın ne yaptığını
de, içinde bulunduğum çevre değişene
sorsan ız cevabı bina yapmak olacaktır
kadar onlarca kez duydum "mimarı
hatta yapmak da değil çizmek. Bugün
anladık da peyzaj ı ne oluyor?"
yaşad ığımız birçok şeye soru sorarken
sorusunu. Şimdi bu soru sorulmuyor
geçm işine, gelişimine bakmak
pek ama Peyzaj mimarlarının halk
araştırma yapmanın gereği olmasıııın
arasındaki karşılığı "peyzajcı", mimarı
yanı sıra ayrı bir keyif verir bana. Kısa
düşmüş peyzaj ı kalmış bir algılama.
bir süre önce edindiği m bir dergi de bir
Kahve yapıp satana kahveci dendiği
süredir okuduğum en key i fl i
gibi, bahçe yapana "peyzajcı" deme
yazılardan birine ulaştırdı beni.
hali. Bu i fade şekli konuşma
M imarlar Odası'nın M imarlık adlı
tembe l liğine de bağlanabilir elbette
yayınının 1 9 8 1 tari h l i 1 63 . sayısı bu.
ama hiçbir algılama şeklinin tepeden
Dergi mimar H i kmet Koyunoğlu'nun
inme olmadığı gerçeği bu olasılığın
mektubu ile açılıyor. Ne yalan
karşısında daha güçlü bir gerekçe.
söyleyeyim insanın bu mektuptan sonra derginin kalanına bakmak
Türkiye'de peyzaj mimarlığı adı
gelmiyor içinden bir süre. Koyunoğlu
altında ilk olarak 1 968 y ı l ında eğitim
o tarihte 92 yaşında, mektuba vesile
verilmeye başlamış. Dolayısıyla
olan da M i marlar Odası'nın bir yıl
ülkenin ilk mezunları 1 973 y ı l ında
önce kendisini ziyaret etmiş olması.
verilmiş. Bir başka deyişle halk peyzaj
Bütün bir mektup boyunca yüzünüze
m imarları ile karştiaşmaya başlayalı 33
ı l ı k bir hava yerleştiriyor. Mesleğini,
y ı l olmuş. Bu sürecin tamamına,
topluma karşı sorumluluğunun aracı
kendini kabul ettirme mücadelesi de
olarak gören birinin, bilgisini ve
denilebilir. Uluslararası ölçeğe kadar
tecrübesini, yaşıııa ve sağlık
1 40
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
SEMA SiMAV
problemlerine rağmen meslekdaşları
diyerek derslerine giren hocaları
ile paylaşma arzusunu bunu hiç
anlatıyor sonrasında. Mektubun bu
abartmadan nai f bir bir uslupla i fade
kısmını ilgil isine bırakarak bu yazının
edişinin esiniisi bu. B u sebeble H ikmet
asıl konusuna dönelim.
Koyunoğlu'na bir teşekkürü borç bil iyor saygıyla anıyorum kendisini.
1 900'1ü y ı llar görüldüğü üzere mimarları yapı yapma sanatçısı olarak
Bu yazıda mektubunu hatırlamama
yetişti riyor. Evet mimarların asıl
neden olan ise mektubuna ekiediği bir
sorumluluğu binalar k i halkla birebir
yaz ı : " 70 Sene Evvel M imari
yüz yüze olduğu konu da bu.
Öğrenimi" Sanayi Netise Mektebi'ne
Dolayısıyla mimarın "binaçizen"
1 908 senesinde girmiş. Koyunoğlu
olarak algılanması da son derece
yani bundan yaklaşık 1 00 yıl
doğal. Ama tek işi bu mu? E lbette ki
öncesindeki mimari öğrenimini
hayır.
anlatıyor. Öğrenimleri boyunca aldıkları dersleri başlıklarla sıralıyor:
" G üzel kent" Anlayışının
" M ektepte ilk sınıf, hazırlayıcı
Tü rkiye'de Yayılmaya Başlayışı
( Preparaıuar) idi. B u sınıfta klasik
Mektupta anlatılan dönemin hemen on
mimari sti lierindeki inşai ve tezyi n i
iki yıl sonrası Türkiye Cumhuriyeti'nin
parçaların desen halinde resimleri
kurulduğu yıl. Şimdi bu döneme k ı saca
yapılırdı. Sene sonunda buradan
bir göz gezdirelinı. Cumhuriyetin
mi mari birinci sınıfa başlanırd ı . Bu
kuruluşu imparatorluk ideoloj isinden
sınıfla, evvelce öğrenilen inşai
ulus-devlet ideoloj isine geçiş
aksamın, tezyinatın nerede ve nasıl
dönem inin de başlangıcı.
kullanılacağını öğrenmek üzere basit
Sanayileşmemiş ve kentleşmemiş bir
bina kısımlarının tatbikat, plan ve
toplunıla modem bir ulus inşa
projelerine ça lışı lırdı.
edilecektir. Bu dönem modem kent anlayışında da önemli dönüm noktaları
İ kinci sınıfla Grek, Grekoronıen ve
içeriyor. O zamana kadar ki mimarlık
diğer klasik tarzlarda türlü bina plan
anlayışının temsilcileri kamu
ve projeleri yapı l ı r ve tek renk -La vi
binalarının yapımından hatta kendi
şeklinde ışık ve gölge tertibatı
görüşlerini yeniden inşa edebilecekleri
yapılmaya başlanırd ı . Üçüncü sene
eğitim kurumların da
Rönesans stilinde bina projelerine
uzaklaştı rılıyorlar. Dünya'da çok yeni
ça lışılır ve sulu boya ile
olan modern mimarinin temsilcileri
renklendiri lerek birer anlamlı tablo
çağrı larak, Ankara'da yeni binaların
haline konulurdu. Dördüncü sınıfla
yapılması onlara bırakı l ı yor, eğitim
Türk mimarisi projeleri ve bazı eski
kurumlarının programları da bu yönde
kıymetli Türk M i mari eserleri nin
değiştiril iyor. Kent Planlaması
rölöveleri yaptırılırd ı . Her sene
anlayışının kurumsallaşması da 1 930
sonunda öğrencilerin eserleri bir
y ı lında çı karılan Belediye, Umumi
salonda sergilenirdi. M imarlık dersleri
H ı fzısı hha, Yapı ve Yollar kanunları ile
şunlardı: San'at tarihi, inşaat ve keşif,
gerçekleşiyor. Ayrıca mühend i s l i k ve
matematik, perspektif ( nıanazır) . . . "
mimarlık mesleği için ç ı kartılan yasa
SEMA SiMAV KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
141
kentlerde bina yapımını bu meslek
arasında bir söylem yok haliyle ya da
daliarına veriyor. Yani m imarlar için
ben rastlamadım şimdiye kadar,
Türkiye Cumhuriyeti sürecinde yasal
sonuçta mesleklerinin uygulaması
kazanım bu dönemde. Yapı ve Yollar
halkla birebir teması gerektirmiyor.
Kanunu'nu modern kent imaj ın ı daha ayrıntılı olarak belirleme isteğinin bir
Bilip de Yapmamanın Parçası
i şareti olarak değerlendiren İ lhan
Olmak
Tekeli, planlamanın harita
Bu mesleklerin görevlerini toplumun
mühendislerince değil, mimarlarca
nasıl bildiğini kendi halinde
yapılınası gereken b i r iş olarak
gözlemlerle açıklayab i l iyoruz. Bu
görülmeye başlanışını yeni dönemdeki
konuda yapılmış b i l i msel bir çalışınaya
"güzel kent" anlayışının Türkiye'de
şu ana kadar rastlamadı m. Mesleğin
yayılınaya başlamasına bağlıyor.'
bir şekilde içinde olanlar ve onların yakınları dışındaki insanlara çıkıp
Bu dönem kent planlama anlayışının,
sorsak, örneğin "bu meydanlar,
konut yapıını na ağırlık veren bir
caddeler, parkları düzenlemek hangi
yaklaşımla gelişmesi, bugün
mesleğin görevidir?" desek alacağım ız
mimarların kent planlamasında
yanıt çoğunlukla "belediye ya da
kendilerini yetkin görmelerini anlaşılır
belediye başkanı " olacaktır. Haksız da
kılıyor. Şüphesiz geçen sürede
değiller han i . Her belediye başkanının
mimarlık öğrenimine kent
seçim konuşmasında mutlaka, şehri
planlamasına dair birçok dersin
nasıl yeşillendireceğinin, alt yapı,
eklenmiş olması da uzun y ı l lar kent
ulaşım gibi sorunları nasıl çözeceğinin
planlamasının mimarlarca tartışılmış
i fadesi vardır. Bazılarının "toplumun
ve yapılmış olması tek tek mimarları
bunu öğrenmesine kadar yapılacak çok
olmasa da mimarlığın genelini diğer
şey var" düşüncesini aklından
alanlara göre daha tecrübeli kılıyor.
geçirdiğini h issediyorum niyeyse.
Kentleşme ile ilgili kitaplarımızın
Hakiısınız da bir bakıma, öyle ya
hemen hepsinin yazarı da m imar. Bu
meslek mensupları ve temsilcileri,
anlamda verilen emeğe, yapılanlara
içinde yaşadığımız toplumun
saygı duymamak mümkün değil.
geleceği n i belirleyecek bir sürece tek
Konunun bir diğer tarafı Şehir ve
yaklaşıyor öncelikle ve d i ğer
Bölge Plancıları. 1 96 1 y ı lında ODTÜ
mesleklerle bunun savaşını veriyor.
başına kendini yetki l i kı larak
M i marlık Fakültesi bünyesinde kurulan Şehir ve Bölge Planlama
Her meslek grubu, toplumun
Bölümü ile karşılaşıyoruz ilk defa bu
dolayısıyla insanın ihtiyaçlarına cevap
ıneslekle. B u bölümün mimarlık
vermek üzere oluşmuştur. B i lgisinin de
fakültesi bünyesinde kurulmuş olması
uzmanlığının da dönüşlüğü yer
mimarlığın, kent planlamanın, artan
toplumdur, kentlerdir, giderek ülkedir
dinamikler karşısında daha verim l i
hatta dünyadır. Kentin biçiminde,
yapılabilmesinin arayışı sonucunda
dönüşümünde söz sahibi olmak içinde
getirilen bir çözüm olduğu
yaşad ığı toplumun 20 yıl, 50 y ı l
düşünülebilir. Şehir Plancıları için halk
sonrasının d a sorumlul uğunu almak
1 42
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
SEMA SiMAV
demektir. Sorunun da bilginin de bugünkü yoğunluğu karşısında bir meslek grubunun tek başına yetkin olması kağıt üstünde mümkün olsa da sonuçları açısından hazin. Bugün yaşadığımız kentlerden de açıkça görüldüğü gibi kentler yapı lıp yıkılabilecek oluşumlar değil, çoğu zaman yapmanın geri dönüşü yok yapabi leceğiniz ancak yenilemek, ıslah etmek o da o ana kadar yapılanların izin verdiği kadar. Yapılan her tercihin, çizilen her çizginin, vurulan her kazmanın toplumun iliklerine işleyeceğinin bilinci, ufl<un çok daha geniş olmasını olmazsa olmaz olduğu tecrübelerle sabit. Evet Türkiye "gelişmekte" olan bir ülke, birçok doğruyu da "gelişmiş" ülkelerden ediniyor. Buna karşılık kendine has dinamikleri ile "dışardan gelen" doğruyu harmanlamasının da zamana ihtiyacı var denilebil ir. Bence artık zaman kalmadı beklemeye. Bugün geldiğimiz yer bilgiye de tecrübeye de yeterince sahip olduğumuz, birbirimizin ulaştığı sonuçlara rahatlıkla erişebildiğimiz bir noktada. M i mar ya da mühendis ya da şehir plancısı hangi alanda uzmanlaşmış olursak olalım egolarımızdan sıyrılamayarak meslek şoven liği yapmak bütün bilgim izi, deneyimimizi boşa çıkarıyor. Hatta birbirimizle uğraşırken toplum bilimciler, veterinerler vb. meslek disiplinlerinin verilerine bile yüzümüzü dönemiyoruz. Tüm gerekçelerimize rağmen bilip de yapmamanın parçası olmak insanlık adına da Türkiye adına da utanç verici sadece!
1 illımr Tekeli \ loderııire ..!.)ılırken /\eni .
Plan!amast, imge Kitahel'i )(ıymlan. 1001 SEMA SiMAV KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 43
Pop Müzik Üzerinden Tarih Yazılınalı 1 923 ve 1 950 arasındaki dönem
bile olabilir. Bu söyleşi ile amaçlanan
Türkiye Cumhuriyeti ideoloj isinin ve
modernleşen Türkiye'ye moderııleşen
dünya görüşünün belirlendiği dönem
kente müziğin içinden bakmak.
olması dolayısıyla hayli önemli. l l .
Kaynağıııı müzikten alan bir aynada
Mahmut i l e başlayan aydııılanma
görebilmek için yansımamızı, ışığı
hareketinin devamı olmasının yanısıra
"Pop Ded i k Türkçe Sözlü Hafif Batı
ideoloj i k olarak bir kopuş yaşanıyor:
Müziği" adlı kitaptan aldık ve Murat
i m paratorluktan ulus devlet
Meriç'e sorduk. Biz sorduk o seve seve
ideoloj i sine geçiş. Avrupa devletleri ve
ve uzun uzun yanıtladı.
Avrupa kültürü model alın ıyor bunun için ancak Avrupa'da kendi dinamikleri ile gelişen ulus devlete karşııı Türkiye'de sanayileşmemiş ve kentleşmemiş bir toplumdan ulus inşa edilmek durumunda. Aydınlanma içerisinde modem bir Türkiye inşası bu. Bu anlamda topluma önderl i k etme misyonunu üstlenmesi ile meşrulaşan bir tek parti dönemi aynı zamanda. Her siyasal rej im i n kendi ideoloj i sinin yaygınlaştırılmasında ve benimsetilmesinde topluma do lay lı olarak nüfus edebilen aygıtlardan yararianelığını da biliyoruz. Türkiye'de özellikle 1 926'dan sonra çok yönlü bir modernleşmeye gidilmiş ve pek çok alanı etkisi altına almış bir yönelim bu. Bunun kentleşme açısından en dikkat çeken karşılığı İstanbul'a rağmen Ankara'nın başkent olması, o dönem
Sema Simav: "Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk dönemlerimfeki dönüşümün müzikteki karşılığının ne olduğuyla başlayalım. Bu söyleşiye de vesile olan kitabınızın Cumhuriyet Döneminde Müzik Modaları başlıklı bölümünde "Cumhuriyeti geliştirme ve Türkiye'yi m11asır 'medeniyet/er seviyesine ulaştırma ' yolunda kültür alumnda atılacak biiyük adımlardan birisi müziği geliştirmek olarak belirlenmiş, bu yüzden de Batı 'nm çok sesli müziğinin yaygınlaştırı/ması öngörülmüştü " tespitinde bulımuyorsunuz. Batı 'nın çok sesli miiziğini öngörmenin yaptırımları nasıl oldu ? "
dünyada meşhur olan mimarların çağırılarak Ankara'da yapılacak yeni
M u rat Meriç: "Açıkçası pek iyi
binaların yapımının onlara bırakılması
sonuçlar getirmedi bu. Batılı laşma
hatta ü l kede o döneme kadar mimarlık
alanında yapılabilecek en büyük
yapanların yalnızca kamu binalarınııı
hareketlerden birisinin müzik yoluyla
yapımından değil eğitim
olacağı öngörüldü hep. l l . Mahmut, bu
kurumlarından da uzaklaştırılmaları
hareketi Yeniçeri Ocağı'nı kaldırarak
olmuş. Modernleşme hareketinin etki
başlattı. Batılı bir ordu kurdu ve
edeceği en güçlü araçlardan biri
Mehterhane'yi "bu orduya ayak
şüphesiz müzik. Hatta en güçlü aracı
uyduramad ığı" gerekçesiyle kapattı .
1 44
KENDI ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
SEMA SiMAV
Sonra Guiseppe Donizetti'yi getirtti, ona her türlü yetkiyi verdi ve onun önderliğinde bir Bat ı l ı bando kurdu. Batılılaşma alanında müzikte yapılmış
çok sesli müziği ile harmanlaytp halka sunmak düşüncesinin ortaya çtkmasına neden oluyor. B u sunuma halk nastl tepki verdi?
ilk icraat budur. Bunu söylerken Kanuni'nin getirttiği opera
M M : Dediğim gibi, halk bununla çok
kumpanyasını ya da İstanbul'a gelerek
ilgilenmedi. Çok halka u laşan
temsiller veren başka toplulukları
çal ışmalar da olmadı açıkçası bun lar.
unutmuyonım elbette. Belki de buna,
Meşhur bir h i kaye vardır,
halk nezdinde ilk hareket demek daha
cumhuriyetin i l k y ı llarında Sivas'a
doğru olacak. Sonrası hızla geldi.
senfoni orkestrası götürülür, halka
Y üzümüzü hepten Batı'ya döndük,
dinlettirilir ve sonrasında da "nasıl
onlar gibi olmaya çalıştık, onların
buldunuz" diye sorulur. Gelen cevap
müziğin i benimsedik ve bizim
ilginçtir: "Sivas Sivas olalı böyle
geleneksel müziği m ize sırt çevirdi k.
zulüm görmed i ! " Değişik iller için
Hatta geleneksel müziğimizi araştırma
anlatılır bu h ikaye ama bence halkın
işini bile bir Batılı'ya verdik: Bela
tepkisini çok güzel dile getiriyor. O
Bartok geldi, türküleri deriedi ve gitti.
akademik bir sunumdu ve halktan
Bunun ötesinde Batılı plak fırmalarının
gelen tepki buydu. Sonrasında gençler
gelip yaptığı kayıtlar, derlemeler var.
Anadolu-pop'u yarattılar, türküleri
Bizim yok saydığımız değerler
keşfettiler ve memleket müziğinde
Batılı lar'ın i lgisini çekti o dönemde ki
bambaşka bir dönüşüm yaşandı. Batı
bu hala böyle.
müziğinin popüler olması yine türküler sayesinde geçekleşti ama çok çok
Cumhuriyet döneminde bu iş daha da
sonra. Zaten o arada yapılan hatanın
abartı ldı. Alaturka müzik radyolardan
farkına varılmış, alaturka yeniden
kaldırıldı, günün her saatinde radyodan
radyolarda kabul görmüştü . .
halka çok sesli müzikler dinletildi. Bu, halkın bu müzikten uzaklaşmasına neden oldu ve radyoların kulağı "yeni" bir şeyler bulmak amacıyla büküldü. Sonrasında Arap radyoları keşfedildi, Mısır fi lmleri geldi, bunlara özgün müzikler yazıldı ve böylelikle arabesk denen türle tanıştık. Ama bu apayrı bir h i kaye . .
SS: Çok seslifiği benimseyen ve yaygınlaştmlmasmt hedefleyen yapttrımlarm yanıstra Bela Bartok 'un Adnan Saygun ile halk müziği araştmnalart yapmast sizin tespitinize göre kendi öz kültürümüzün ürünlerini Batt 'mn
SS: ll. Dünya savaşt sonrast tüm dünyada ciddi dönüşümler yaşamyor. Türkiye'deki en önemli değişiklik çok partili döneme geçilmesi. Bu durum siyasal ideolojilerde bir çeşitliliği, uluslararası etkileşimler ve piyasa etkisinin önemli hale gelmesini de beraberinde getiriyor. Türkiye için ise 1 950 ile başlayan 1 0 ytlltk dönem çok büyük dönüşümlerin ve ciddi ça/kantıların yaşandtğı bir süreç keza 1 960 ihtilali ile sonuçlanan bu sürecin sonunda 2 7 Mayts tarihi bir süre demokratikleşme hareketinin SEMA SiMAV
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 45
miladi olarak kabul ediliyor. Liberalleşen bir ekonomi, luzll sanayileşme, başta inşaat olmak üzere özel sektöre verilen izinierin oluşturduğu yeni iş alanları ve tamndaki makineleşme ile beraber köyden kente göçün teşvik edilmesiyle nüfusu htzla artan şehirlere paralel olarak alt yap1 sorunu, gecekondu/aşma ve çarp1k kentleşme gibi günümüze kadar gelen pek çok sorunun ortaya çıktığı dönem. Aym dönemde Türkiye A BD ve NA TO 'nun da yanında yer aliyor. MM: Evet, yanında yer al ıyor,
Amerika'yı müttefik olarak kabul ediyor ve şarkılar arac ı lığıyla da bunu duyuruyor.
SS: "Zaten Bir Milletin İki Yüzü Plaklarda Şarktlarda A merika " başlıklı yazımz hayli ilgi çekici detaylar içeriyor. Hiç gitmediği A merika 'mn çiftlik hayatml kendince anlattiği ve çok sevilen Kovboy şarkiSI bir yana 1 954 tarihli Dostluk Şark1s1 çok dikkat çekici biraz bu şarkıdan bahseder misiniz?
yankısıdır 1 Kore'de olduk kan kardeşi
1 Sönmez bu dostluğun ateşi ll . . .ll Senin New York'un 1 Yükselir göklere
1 Senin İstanbul'un 1 Destandır d i llere ll Ankara i le Washington 1 İzmir ile San Francisco'n 1 Benzer derler birbirine 1 Doyul ıııaz güzelli klerine ll
O muhteşem beldelerin 1 Pınarların nehirleriıı 1 Ünlü şelalen N iagara 1 Haykırır gücünü dünyaya" şeklindedir sözleri . . .
SS: Kitapta yer verdiğiniz bir başka detay bugünden bakmca hayli enteresan, dönemin cumlıurbaşkam Celal Bayar 'm 1957 tarilı/i konuşmasmdan aktanlan bölüm: "Biz memleketimize Amerikalılar'm i/erleyişleri seyrini takibe çallşmaktayrz. Öyle ümit ediyoruz ki 30 sene sonra bu mübarek memleket 50 milyon nüfusu ile küçük bir Amerika olacaktir" Celal Bayar'm 30 yil sonrasma uzanan öngörüsünün yorumunu ve milletin diğer Amerika yüzünü okuyucuya b�rakarak ihtilal sonrast Türkiye 'ye dönelim. M M : Aslında dönmesek daha iyi!
Çünkü bir dönem sonra yapılan plaklar M M : Bu şarkı bir ı sınarlama şarkı
bambaşka bir hal al ıyor ve
aslında . . . B i raz da Celal İnce'nin
Amerika'nın ne "kat i l l iği" kalıyor ne
Amerika'ya olan zaafından
"kötülüğü" . . Hala da memleketteki
faydalanılmış. Amerika'da Türkçe
Amerikan imaj ı budur: Amerika
yayın yapan Türkiye'nin Sesi Radyosu
sevilmez, ondan nefret edi l ir. Dostluk
ısmarlamış bu şarkıyı. Celal İnce de
halk nezdinde tarihe karıştı, artık
yapmış. Sonra da bir propaganda
Amerika neredeyse baş düşmanımız!
malzemesi olarak Türkiye'de ücretsiz
"Bu bir dostluk şarkısıdır 1 Kardeşliğin
S.S: ihtilal sonrast Türkiye 'de müzikte bir çok ilk yaşamyor. Bu aym zamanda bir araytş dönemi sanki hayli de zengin bir dönem.
1 46
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
dağıtılmış bu plak. Enteresan bir plaktır bu, kağıt bir 78'lik. Celal İnce Amerika'ya resmen i lan-ı aşk ediyor.
SEMA SiMAV
/ 96 1 tarihli Litt/e Lucy mesela. Erol Büyükburç'u Türkiye 'nin ilk pop yıldızı, Little Lucy 'i de popüler Batı müziğinin ilk hiti olmasının yanı sıra ilk yerli beste olarak tanımlıyorsımuz. Erol Büyükburç 'li Türkiye 'nin konserleri dolup taşan ilk kült yıldızı, genç kızların sevgilisi yapan ne? Dönemin diğer isimlerinden farklı olarak ne yapıyor?
Altın Tasta Üzüm Yar. . Bora Ayanoğlu'nun bestesi Fabrika Kızı'na kadar k i A lpay plak yapınıştı bu şarkıyı, popüler şarkıların hepsi Erol Büyükburç'un. Popüler derken bestelerden söz ediyorum elbette. Yoksa, Berkant, Ertan Anapa, Ay-feri, Gönül Turgut gibi isimler "aranj ınan" söyleyerek bel l i bir popülarite sağlıyor o dönemde, plakları çok satıyor. Ama Eroy Büyükburç'un farkı, hep ilerici olması. Başta da söyledim, kendisi "cinlik" olarak tarif ediyor bunları ama
M M : Hep önde gidiyor! Diğer
Türkiye popüler müzik tarihini göz
isimlerin bir adım önünde . . . Erol
önüne aldığımzda bunların birer
Büyükburç, bugün "reklamlara ç ıkan
"devrim" olduğunu rahatl ıkla
ihtiyar adam" olarak görünse de
söyleyebiliyoruz.
memleketin en kültürlü, en zeki insanlarından biri aslında. 60'1ı yıllarda girdiği arayışlar onu bu kadar popüler yapan. Adam o dönem için "devrim" sayılabilecek şahane cinlikler yapıyor:
SS: "Batı müziğini en iyi Batılılar yapar" diyerek ifade ettiğiniz ayyuka çıkmış Batılılık hallerimiz nedir?
Bir Türkiye turnesine çıkıyor ve gittiği yerlerdeki konserlerine o yörenin
M M : Birincisi, Batılı orkestralara
türküleriyle başlıyor. izlemeye gelen
fazlasıyla yüz veriyoruz o dönemde.
insanlar "tanıdık" şeyler duyunca bir
Neredeyse bütün gece kulüplerinde
anda sarıp sarmalayı veriyorlar onu.
Batılı arkesıralar çal ışıyor. Öyle ki
Dolayısıyla bu sevgi çığ gibi büyüyor.
bizim müzisyenler i ş bulamıyor. Neyse
O kadar ki, dönemin gazetelerini
ki Müzisyenler Sendikası başkanı
karıştırırsanız, Erol Büyükburç'un
Muammer Yeşil'in girişinıleriyle Batılı
arabasının omuzlarda taşındığı
arkesıralar çal ıştıran bütün kulüplere
haberlerine rastlarsınız. Fotoğrafları da
bir de yerli arkesıra çal ı şıırma
var bunun . . . Adamm kendisi değil,
zorunluluğu getiriliyor da bu engel
arabası omuzlara alınıyor,
ortadan kalkıyor. ikincisi, onlar gibi
düşünebiliyor musunuz? Bunun
söylemeye gayret ediyoruz. Bir dönem
ötesinde, bizim ınüziğimizle i l k
bizim arkesıraların "iyi" olarak
ilgilenen i s i m o, bunu Batılı formlarda
anılmasına neden olacak yegane koşul
seslendirmeyi ilk düşünen o, ingilizce
ecnebi şarkıları söylerken orij inaline
sözlü olmasına rağmen ilk popüler
alabildiğine sadık kalmak. Yani
besteyi, az önce adını andığın ız Linle
"yorunı"dan tümüyle kaçını lıyor. Bir
Lucy'yi plak yapma cesareti gösteren
şarkı orij inaline ne kadar yakın
o . . Sadece bu kadar da değil üstelik.
söylenirse o topluluk en iyi oluyor.
Popüler i l k Türkçe plaklar da Erol
Sonradan bu da aşılıyor ama bu i k i
Büyükburç'un: Ağlarını, Kırık Kalp,
durumun getirdiği ç o k tuhaf bir hal var
SEMA SiMAV KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 47
memlekeııe: Biz Türkçe şarkı
Buri'nin Ruhi Su'dan feyz alarak
söylemeyi de ecnebilerden
yaptığı bir çal ı şma. Düzenlemesini
öğreniyoruz! Adamo'nun Her Yerde
Doruk Onatkuı yapıyor, Tü lay Gerınan
Kar Var plağıyla birlikte patlıyor bizde
seslendi riyor. Bir de Balkan Melodileri
pop müzik. O güne kadar el
Festivali'ne Türkiye'yi temsil etmesi
yordamıyla giden çalışmalar bunun
hali var elbette bu türk ünün. Tü lay
sonrasında ayyuka çıkıyor. Adamo bu
German, yanına Erol Büyükburç ve
şarkıyı söyledikten sonra herkes onun
Tanju Okan' ı da alarak festivale
gibi söylemeye başlıyor. İ l k dönem
gidiyor ve M i l l i Orkestra eşliğinde bu
pop plaklarına bakacak olursanız bel l i
türküyü seslendiriyor. M i l l i Orkestra
belirsiz b i r aksan vardır hepsinde. Bu
dediğim sahiden milli takım
da o sözünü ettiğiniz ayyuka ç ı km ı ş
oluşturulur gibi yapılmış bir orkestra.
Bat ı l ı l ı k haline en güzel örnek. Şunu
Bütün enstrüman çalanlar arasında en
da ekleyeyim: Batı l ı topluluklar gelip
iyileri seçil iyor ve gönderi l iyor.
bizim şarkılarımızı Türkçe söylerken
Burçak Tarlası festivalde büyük sükse
bizim topluluklar aynı şarkılara
yapınca ekibin memlekete dönüşü
İngilizce söz yazıyor! Örneğin
oldukça şaşaalı oluyor. Dolayısıyla
sonradan Türkiye'ye yerleşecek
plak çıkar ç ıkmaz çok satıyor. Sonra
Juanito'nun solistliğini yaptığı Los
da yepyeni bir yol açıyor ve m i l let
A lcarson ilk plağında Gözleri Aşka
türkülere saldırıyor. Bunun üzerine
Gülen'i söylüyor. Aynı şarkı Şevket
Altın M ikrofon yapıl ıyor, bu bir tür
Uğurluer tarafından da plak yapıl ıyor
haline geliyor ve sonradan adı da
ama Uğurluer şarkıyı İngilizce
Moğollar tarafından konu luyor:
söylüyor.
Anadolu-pop.
SS: Tü/ay German ismi ve "Burçak Tarlası " türküsüyle neredeyse 30 yılın ardından "kendi öz kültürümüzü Batı müziği ile harmanlama " düşüncesi "yerli metodileri Batı sazlarıyla yeniden yorumlama " şeklinde bir dönüşümle Pop müzikte buluyor ifadesini ve 1964'e getiriyorsunuz bizi, önemini sizden din/eye/im.
gidilmemiş. Burçak Tarlası ise Erdem
SS: 1960'/ı yılların en önemli olaylarından biri Altın Mikrofon Armağan Yarışması. Bu yarışmanlll diğer yarışmalardan farklı bir yeri var. Öncelikle yarışma Hürriyet Gazetesi tarafindan düzenleniyor. "Batı müziğinin zengin teknik ve şekillerim/en faydalamlarak yine Batı müziği aletleriyle çalmmak suretiyle Türk musikisine yeni bir yön vermek için hazırlanmıştır, " ifadesi ile gerekçelendiriliyor. Bugünkü yaklaşımlar içerisinden baktığumzda özel bir girişim olan bir gazetenin, bu tür bir misyon edinmiş olması bunu ilk bakışta bir hizmet olarak algılamama ket vuruyor. Anadolu 'ya yönelmek
1 48
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
MM: Önemli çünkü i l k kez bilerek ve isteyerek yapılan bir düzenleme bu. Daha öncesinde kimi türkü düzenlemelerine rastlıyoruz ama onlar bir arayış sonucunda tesadlifen yapılmış şeyler. Bunun için üstüne
SEMA SiMAV
moda, pop da yükselen bir değer o dönemde ve bu rant sağlamaya, kar elde etmeye çok açık bir durum. A ltın Mikrofon A rmağan Yarışması gerçekten bu misyonu üstlenen bir hizmet miydi yoksa ticari bir yaklaşım mıydı?
etkilen iyor, çok güçlü bir sesi de var. Sadece bu değil ama bir de diğer ekipler Cahit Oben Dörtlüsü, Slüetler, Mavi Işıklar vs. halkın "bitl iler" diye tarif ettiği gruplar. Hem saçlar hem tavırlardan dolayı. Çünkü Slüetler çıkıp inanı lmaz bir şov yapıyor ve bütün şovları sahnedeki çılgın
M M : Başta elbette ticari bir
hareketler. Keza Mavi Işıklar da öyle.
yaklaşımdı çünkü arkasında Hürriyet
Ama Y ı ldırım Gürses gayet ağır bir
gazetesi vardı . Reklam amaçlı bir
şekilde gibi çıkıp arkada bir orkestra
yarışmaydı bu. Ama bir taraftan hizmet
ile uslu uslu şarkısını söyleyip gidiyor.
amaçlıydı çünkü yarışma sonunda
O sırada Zeki Müren'i din leyen bir
katılan ekiplerin plakları "karı tümüyle
halk kendisine daha yakın olana oy
yarışmacıya bırakılmak suretiyle"
veriyor. Evet 26 k i ş i l i k bir orkesıra dev
piyasaya sürülüyordu. Bunun ötesinde
gibi cüsse etk i l i ama diğer yandan
yarışmac ıların Türkiye'yi dolaşma
adam çok efend i efend i geliyor. Yani o
hadisesi var k i bu da memleketin i l k
aslında fabrikatör Ahmet Bey'e
büyük çaplı turnesine tekabül ediyor.
benziyor. Bir saygı olayı da var, niye
SS: 1 965 yılında Adana, İzmir, Ankara ve İstanbul'da gerçekleştirilen ilk yarışmanın birincisi Gençliğe Veda şarkısı ile Yıldırım Gürses. Bu şarkımn özgün bir beste olması dolayısıyla şaşkınlıkla karşıtanan birinciliğine " . . . 26 kişilik orkestra ve dağ gibi etkili cüssesiyle çıktığı düşünülürse bu yadırganacak bir durımı olmaktan çıkar, " diyerek farklı bir yönden de değerlendiriyorsunuz. Bunu biraz açabilir misiniz?
dönemde meşhur olmasının da etkisi
"bitli ler" kazansın diye algılıyor tab i i o var, Y ı ldırım Gürses adı radyolardan duyulmuş, diğerlerinin hiçbiri meşhur değil. Enteresan bir şekilde yarışmanın as ı l amacı h a l k türkülerinin batı müziği formuyla seslendirmek olmasına rağmen birinci altın mi krofonun birincisi bir alaturka şarkıdır ve Y ı ldırım Gürses'in kendi bestesidir. Tümüyle i l k amacın dışında. Hürriyet farkına varıyor bu durumun ve ertesi yıl katılacak ekiplere beş ya da altı kişilik ekiplerle sınıriandırıyor ve M M : Olay halk oylaması ile
mutlak surette türkü düzenlemesi
gerçekleştiği için halk da doğal olarak
olması bekleniyor yanşmacı lardan.
kendisini en etkileyici şovu yapan insanlara oy vereceği için Y ı ldırım Gürses burada bir adım önde çünkü diğerleri dörder beşer kişilik gruplar halinde katılırken adam koca bir senfoni orkestrası i le katılıyor. Ayrıca şişman ve halk doğal olarak
SS: 1 970'li yıllar müzikte olduğu kadar başka alanlarda da algılarm hayli dönüşlüğü yıllar. Popım yükselişi kadar sonrasında yıllarca tartışılacak olan arabesk müziğin yükselişi, televizyonun SEMA SiMAV
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 49
yaşamlarımıza girişi, sinemanın adının Yeşilçam oluşu bu yıllara denk düşüyor. Diğer yanda politik çelıremiz değişiyor, batıdan çok dünyaya bakmaya başlıyoruz, 70 '/er biraz da yarma inancın umudım yıllar sanki. . . Bu konuda sizin değerlendirmeleriniz ne?
dolduruyor. Yani mlizikte de solculuk durum görülüyor. 70'1erdeki tek sağcı halin 74'de yapılan Kıbrıs Plakları olduğunu söyleyebiliyoruz. Herkes solcu. Bir de Metin Ersoy'un çok enteresan bir plağı vardır. " İ şçi grevde, memur grevde, PTT idaresi de grevde, ben ne yapacağını kardeşim nasıl geçecek bu hayat, hadi değiştirin şunu
M M : Kesinlikle çünkü 70'1er hem her
grevler bitsin ben istemiyonım bunu
şeyin çok iyi gittiğine hem de daha iyi
her şey berbat." Tam o dönemde İlhan
gideceğine inanılan bir dönem. Orhan
Şeşen " Kavga" diye bir plak yapıyor.
Gencebay şarkılarında da bir umut
Sağcısı solcusu oluk oluk, kardeş
vardır. Bir Teseli i Ver plağı o dönemde
kardeşi vurur mu hadi birlik olun
yapılır. Batsın Bu Dünya derken
diyen bir şarkı. Bir taraftan da bunlarla
aslında dünyanın kötü gidişine karşı
hiç alakası olmayan bir pop durumu
ç ıkar, böyle gidiyorsa batsın ve bizim
var 70'1erde. Bir tarafta sağ sol
bunu değiştirmemiz lazım der. Biz
çatışması var bir tarafta müzikte sağın
görmesek kim görecek mutlu yarınları
çok fazla neferi yok ama diğer
yeter ki birlik olalım, bir şeyler
tarafıada herkes bombili bom, hoptiri
yapalım değiştirelim biz görmesek de
lay lay !om diye eğleniyor. Tanı
önümüzdeki kuşaklar mutlaka görecek.
Yeşilçam'ın çıkışı da denk geliyor.
70'1erin ortalarında Ecevit'in
Yeşilçam filmlerinde bu şarkılar
yükselmesi zaten halkın umut
söyleniyor. Ertenı Eğil mez'in meşhur
arayışına tekabül ediyor, o s ırada
komedileri bu dönemde yapılıyor. Pop
"barış adına" yapılan Kıbrıs Harekatı,
müzik de salıiden pop oluyor, 70'1er
Türkiye'nin Eurovision'a katılması gibi
şahane yıllar pop açısından. Bugün
birçok şey var. Böyle olunca sanki
45'1ik gecelerinde insanların dans ettiği
aydınlık bir yarın hal i varmış gibi
bütün şarkılar neredeyse 75-76
düşünülüyor ki popçular bile buna
yıl ından.
takılıyor. Ali Rıza B inboğa "Yarınlar Bizim" şarkısını yapıyor. Füsun Önal hiç alakası olmamasına rağmen fak i r insanların sorunlarını anlatan şarkılar yapıyor. Tanju Okan "Ben Artık Parkta Yatıyorunı" diye şahane bir şarkı
SS: "Birden yürürlüğe girdi o yok olma duygusu " 12 Ey/ii/ 1980 ile başlayan dönem müzikte neyi yürürlüğe soktu da neyi yürür/iikten kaldırdı?
yapıyor:" Ne elektrik ne ev sahibi parkta yalıyorum kardeşim, işte
M M : Her şeyi yürürlükten kaldırdı bir
özgürlük bu" gibi şarkılar yapıyor.
kere. Çünkü 12 Eylül mlizisyenlere
Barış Manço "beni sağcı sanıyorlar
çok acı çektirdi. İyi müzik yapanların
ama ben aslında solcuyum" diyip sol
hepsi ya yurt dışına gitti ya hapse
yumuruğu havada şarkılar söylüyor
girdi. Az önce bahsettiğim pop
çünkü trend o. Malısuni Şerif üç gün
durumunu yaratan insan Şanar
list liste kapalı spor salonunu
Yurdatapan'dır, Atilla Özdemiroğlu ile
ı so
KENDI ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
SEMA SiMAV
birl i kte sahibi oldukları ŞAT Yapımla.
80'lerin ortasında tekrar patladı.
SS: Ve 90'/ı yıllar, tüm kavramların birbirine girdiği, neyin doğru neyin yanlış olduğunun ayırt edilemediği, anlık çözümlerle sorunlara yak/aşı/an, toplumsal olmanın demode olduğu, her alanda hem tüketicinin hem de talebin iiretildiği, oturma odalarının televizyonu göre yerleştirildiği, düşündüğü gibi yaşanılan değil yaşandığı gibi düşünülen bir dönem sizi deyişiniz/e "Bir keşmekeşin öyküsü, " Müzikteki keşmekeş ne?
SS: 80 '/erde bir de arabeskin yükselişi var . . .
türler çok ayrıyd ı . 90'ların başalaması
M M : Aslı nda arabesk 70'1er de
Sevda gibi şarkılar vardı arabeske
yükselişini tamamladı. 80'lerde itibar
alternatif olarak yapılmış Sen Ağlama
Nerdeyse tüm şarkılar bu şirketten çıkmıştır. O yurt dışına ç ıkınca bir kere pop durumu bitti dolayısıyla politik pop durumu bitti. Cem Karaca, Selda Bağcan, Timur Selçuk gibi birçok isim ya tutuklandı ya yurt dışına ç ı ktı. 1 2 Eylül sonrasına bakarsak pop müzik dediğimiz şeyler TRT'nin sunduğu şeyler. Atilla Atasoy, Neco, Coşkun Demir gibi isimler. Bunlara karşı deği lim ama pop müzik çok büyük bir durağanlık dönemine girdi neredeyse emekleyerek yoluna devam etti ve
M M : Türler birbirine karıştı. Eskiden
ile her şey birbirine girdi. Firuze,
kazandı. Çünkü o güne kadar devlet
ve hemen arkasmdan Yemin Ettim
televizyonunda asla yayınlanmayan,
şark ısı ile arabesk popun içine girdi ve
kötlilenen bir müzikten Turgut Özal'la
!ega i leşti. Şimdi bir tür ayrımından
birlikte devlet nezdinde kabul gördü.
bahsetmek mümkün değil. Arabeskçi
Resmi olarak devleti m müziği olduğu
dediklerimiz pop müzik yapıyor popçu
bile söylenebilir çünkü Turgut Özal
olanlar bir bakıyorsunuz arabesk
arabesk seviyordu. 29 Ekim 23 Nisan
yapıyor. Türkiye'nin i l k stadyum pop
gibi resepsiyonlara arabeskçileri
konserini veren Emrah'tır mesela k i
çağırmaya başlad ı . İbrahim Tatlıses
ç o k enteresandır. Keşmekeş dediğim o .
Özal karşısında konser verdi ve onun sayesinde televizyona çıktı. SO' ler sonrasında poptın yükselişini de Özal iktidarına bağlamak mümkün. Çünkü bir çok elektronik ürün Türkiye'ye girmeye başladı. 80 öncesinde insanların ulaşamadığı birçok şey ulaşılabilir hale geldi ithalatla. insanlar bir çeşit refah hal i yaşad ı . Ama bu bir refah mıydı yoksa bir göz boyama mıydı tartışı i ır ki bence göz boyamaydı.
S.S: 1 950'/iler de başlayan köyden kente göç ilerleyen dönemde hızla yayıldı. Kentlerin kıyısmda kendine yer edinmeye çalışan bir kesim kente rağmen kendini varetmek durumunda, ne köyiii olabiliyor ne kentli, ama köy çok geride kent de olanca cazibesiyle karşısında ve kentli olmaktan yana çabası. Kente karşı kendini sürekli kabul elfirmek durumunda. A rabesk de bu kesimin müziği olarak çıkıyor karşımıza ilk olarak. SEMA SiMAV
KENDi ARKiTERA'N/ KENDiN YARAT - 2006
151
Başlangıçta "barınak/ar" olarak tanımlanan gecekonduların sağlıksız ve denetimsiz konutlar olarak tüm kente yayı/ışı gibi ki bugün gerek köylerde gerekse kentlerdeki konutların biiyük kısmı aparlman daireleri böyle. Tam da bu noktada Ali Akay'ın arabeski kültür ve alt kültür arasında bir katianma modeli olduğu tanımlaması geliyor aklıma. Bu durum miizikte nasıl ifade ediyor kendini? M M : Ne köylü ne kentli olan insanlar
ne doğulu ne batı l ı bir müzik icra ediyorlar. Ve bu halk nezdinde çok büyük i lgi görüyor. Bugün arabes k
yararına kullanılmamasma dayandırılmakta, doğayı da insanı da tüketim nesnesi olarak gören kalkınma anlayışı ve bu anlayış içerisinden biçimlenen yaşam alanları insanın kendisine de doğaya da yabancılaşmasını beraberinde getiriyor. Nüfusun biiyük çoğunluğu kentlerde yaşıyor ve bu gelişmeler sonucunda kentler insana yabancılaşan mekanlar haline geldi. Bugünün pop müziği kendine çevresine giderek yaşadığı topluma yabancılaşan bir kitlenin müziği olabilir mi? Ya da bir başka deyişle yabancılaşmanın müzikteki karşılığı pop müzik olabilir mi?
arabesk olmaktan çıktı. Özcan Deniz Nazan Öncel şarkısı söylüyor, Emrah
M M : " Yabancı laşma" kavramını
popçu olarak biliniyor bir sürü insan
sorudaki gibi algı larsak, evet. O
tarafından. Müslüm Gürses rock
zaman, "pop, yabancı laşmanın
albümü yapıyor. İbrahim Tatlıses artık
müzikteki karşıl ığıdır" cümlesini
halk nezdinde kendini kabul ettird i .
rahatl ıkla kurabiliriz. Kentte
Eskiden tukaka iken herkes İbrahim
algıladığımız ya da algılamadığımız ne
Tatlıses'in dünyanın en iyi
varsa popta da o var. Tüketim kültürü
yorumcularından biri olduğu
bu müziği ele geçirmiş durumda. Pop
konusunda hem fikir artık, öyle
tüketime yönelik bir müzik
sanılıyor ya da belki de öyle sahiden.
olduğundan, doğrusu da bu esasen . . .
Böyle bir kabul etme hali var artık
Bir tarafta insanların yabancılaşmasına
herkes arabesk söylüyor.
hizmet ediyor, diğer taraftan
SS: Düşünüş olarak biz sizi aşağıladık hor gördük ama aslında size dön ii k bir yiiziimiiz de var derken bir çeşit vicdan muhasebesi durumu da var galiba?
dil lendiriyor. Bunun için popa iki
yabancılaşma sonucu doğan durumları yönden de bakmak gerek. "Götürmeyi n beni kente, köyümde mutluyum ben" dizesi de bir pop şarkısından, "ne alemde çıkıp bir dolaşalım İstanbul gecelerini" dizesi M M : Çok büyük olasılıkla.
de . . . Arada y ı llar var belki ama her an
SS: Kent ve çevre sorunlarınlll kökeni, hızlı ve çarpık sanayileşme, sürekli kar olgusuna, teknolojinin insan ve doğa
l iteratüründe. Bunun için pop bu kadar
böyle şarkıtarla karşıtaşabi l iyoruz pop önemli ve mutlak surette sosyoloj i k olarak değerlendirilmesi, değişimler dahilinde düşünülerek tarihe
SEMA SiMAV 1 52
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
oturtulması ve belki de onun üzerinden farklı bir tarih yazılması gerek.
asla şehri göz ardı etmeden yazıyor şarkılarını bütün şarkılarında bir şehir algısı vardır keza Bul utsuzluk Özlemi'nin
SS: "Bu şehir arkandan gelecektir" başitk/ı yazınııda "pop, şehirli bir müzik olmasına rağmen şehre hep uzaktan bakmış. Şehir özne olmuş kimi zaman ama olaylar genellikle mekandan bağımsız gelişmiş. " diyerek içinde şehir geçen şarkılara geçiyorsun uz. Nedir bu şehre uzaktan bakan şehir müziğinin nedeni?
Nejat Yavaşoğulları'nın şarkılarında mutlaka bir şehir durumu vardır. Bu hem şehirde yetişmiş olmaları ndan kaynaklı hem de Ortaçgil kimya mühendisidir, Nejat Yavaşoğulları nıimardır. Bunun getirdiği bir şey. Mutlaka ve mutlaka şehrin içerisindedir Ortaçgi l, aşkı anlatırken" . . . belki de Köhne'de aynı köşeye oturmuşuzdur" der ya da " . . . sabah 7:30 vapuruna sen koşa koşa yelişirken ben yürüdüğümden kaçırmışınıdır" gibi durumlar var. Ortaçgil'i çok ayrı bir yere
M M : Şehre uzaktan bakma hali
koymak gerekiyor, bu yönüyle kenti
olaylara mekandan bağımsız anlatılına
yazan doğrudan kenti yazan tek adam
haline tekabül ediyor kitapta. Olaylar
Ortaçgil'dir. Onun Bozburun algısı bile
nerede başlayıp nerede bitliğine dair
oranın şehirden daha sessiz olması
bir şey yok. Bir aşk h i kayesi barda
üzerine kuruludur. Mesela "Deniz
başlar parkta devanı eder vs. Şarkıların
Kokusu" şarkısında da "Yarım gün uzakta
çoğunda onun bir şehirde geçtiğini
Ankara/sokaklarında uslu kentiiyi
h issediyor olmana rağmen bunun bir
oynamak için" gibi dizeler var. Bu
şehir olduğu sonucuna varam ıyorsun.
anlamda Ortaçgil'i şehir şarkıları yazarı
Oradaki kastım olayların mekanlardan
olarak görmek ve değerlendirmek
bağınısızlaşması. Şehri ön plana
gerekiyor galiba. Kent ozanı tanımını hak
çıkartan şarkılar da var, bunlar şehir
eden Bülent Ortaçgil, bir de şimdi
şarkısı olmakla birlikte şehir şark ısı
düşününce akla gelen Nazan Öncel.
değiller yani şehri anlatan şarkılar deği ller. Şehirden bağımsız durum ları
azan Öncel şarkılarında çok ciddi bir şehir vurgusu var. B u i k isini çok
anlatan şarkılar bunlar. Doğrudan şehri
önemsiyorum bu anlamda. Ki Sezen
anlatan şarkı çok az, şehrin
Aksu'yu da buraya koymak gerek.
keşnıekeşini, şehrin hallerini anlatan
Şinanay şarkısı mesela. Melih Cevdet
şarkı çok azdır.
Anday'ın o kadar şi iri arasından bunu seçmesi bile çok nıühinı. M FÖ çok şehirli
SS: Daha çok dekor gibi mi?
bir topluluk olmasına rağmen çok ciddi bir şehir durumu yoktur. M FÖ şarkılarına
MM: Evet dekor ama olması gereken
bakarsan çok şehir adı var, Bodrum,
bir dekor değil hani o dekor başka bir
İstanbul, New York, Paris ama şehirli
yerde olabilir dünyanın herhangi bir
değildir bu şarkılar. Mesela "bu sabah
yerinde olabilecek bir şey, bu anlamda
yağmur var istanbul'da" bir İstanbul
şehir algısı çok gelişmiş değil şehirli
şarkısı değildir aslında. Şehrin içinde
şarkılarımızda. Ama kimi şarkıcı larda
olmuş ama hep uzaktan bakmışlardır.
şehir ön planda mesela Bülent Ortaçgi l
SEMA SiMAV KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 53
SS: İçinde şehir geçen şarkılarmdan kendi dönemi içinde dikkate değer olanlarmdan örnekler verebilir misiniz?
Kent Yaşamı şarkısı çok önemlidir. Bir coverdır, şehrin gürültüsünün üzerine gelmesinden bahseder aynı dönemde Bulutsuzluk Özlemi'nin " Lagara Lugara" şarkısı vardır.
M M : Az önce de bir dizesini
alıntı ladım, Sel ma Devrim'in "Toprağın Kızı" şarkısı bence çok
SS: Şehir başa çıkı/amayan bir şey mi?
önemlidir. 1 976 yıl ında Reyman Eray tarafından bestelenmiştir bu şarkı ve
M M : Evet başa çıktiamayan bir şeye
"Götürıneyin beni kente 1 Değişernem
dönüşmüştür ve şarkılar bunun üzerine
buyum ben 1 Götürmeyi n beni kente 1
yazı lmıştır.
Köyümde mutluyum ben 1 Kentte herkes alay eder 1 Taşra lı kız der bana 1
SS: 90 'larda nasıl?
Köyü m yaban olsa bile 1 Toprağını yeter bana . . . " gibi sözleri vardır.
M M : Aynı durum devam ediyor. Bir
Bunun yakııı tarihlerdeki benzerini
taraftan şehirden bıknıışlık hadi köye
arabeskle Ferdi Tayfur yapmıştır:
dönelim ya da taşraya kaşal ım ki
" Hadi gel köyümüze geri dönelim . . "
bunun son dönem örneği Panıela'nın
Ama arabeski ayrı değerlendirmek
" İstanbul'dan Gitmek Lazım" şarkısı,
lazım elbette. Şenay'ın '80'lerin başıııa
" İstanbul'dan gitmek lazını 1 Özümüze
tekabül eden "Kent Yaşamı", kentin
dönmek lazım 1 Mardin görmek lazım
keşmekeşi n i anlatan güzel bir şarkıdır.
1 Tayland görmek lazım 1 Başka şeyler
" Kent yaşamı acı bir çığlıktır 1 i lkin
yapmak lazım" artık şehrin üstümüze
sizi saran bir şaşkınlı ktır 1 Sonra gelir
gelmesi halinden kurtulmak lazım k i
yavaş yavaş kızgınlık 1 Sonra
b i r önce d e " i stanbul seni mahvetmiş 1
çöreklenir bıkkınlık . . . " 1 960'Jarda pop
Eski bir banda hapsetmiş" diyordu.
Türkçe söylenmeye başladığında İ stanbul merkezli de olduğundan illa ki
Geçmişe özlem hal i her yerde var.
İstanbul'a bir gönderme yapılır
Nostalji denilen şey her yanım ıza
plakJarda. " İ stanbul'un kızları B i lsen
yayıldı, eski film iere gıpta i le
Ne Şeker" mesela.
bakıyoruz eski şarkıları dini iyoruz her yerde arkasından çocukluğumuza
60'1arda i stanbul algısı var şarkılarda,
dönme hali , onu hayırla anma hal i , on
70'1i yıllarda göçün ortaya çıkmasıyla
beş yaşındaki insanlar bile "ah o eski
birlikte bir köye dönüp bakma hal i var
bayramlar " lafını söylüyorlarsa bunda
ama popçuların şarkılarında. 80'lerin
sahiden tuhaf bir durum var. "Eskiden"
başından itibaren de bir şehir
diyor "dedemizin elini öperdik bize
karmaşa ı hal i var. Şehrin
mendil, para verirdi", e şimdi de öp
keşmekeşinin üstüne üstüne gelme hal i
şimdi de versin, o gelenek devanı
var şarkı larda. O dönem şarkılarda bu
ediyor. Bunu yürütecek olan sensin. O
şehir durumu çok barizdir. Hemen
kadar kaptırmış ki kendini o nostalji
arkasından bir rock patlaması var
hali n i n güzel liğine "ah eski bayramlar"
80'1erin ikinci yarısında. Ama Şeııay'ııı
deyip çıkıyor. 20 yaşında manken
1 54
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
SEMA SiMAV
kızlar çıkıyor "bizim zaman ımızda
düşünüldü taşınıldığı çok belliydi,
bayramlar çok değişikti" d iyor, bunu
Muazzez Ersoy çok akıllı bir kadın,
sen söyleyemezsin, Sezen Aksu bunu
çok kötü bir yorumcu, düzenlemeler
söylese tamam. Böyle yakınmaktansa
korkunç ama buna rağmen sattı çünkü
gidip dedenin elini öpersen o mendili
insanların duymak istediği şarkıları
alırsın ama o mendili almak yerine
söyledi.
bayram gecesi n i barlarda geçirnıeyi terc ih eden ekipler bu cümleyi kuruyorlar.
SS: O halde gelelim eski 45 'lik meselesine. Sizin de öncüleri arasında bulunduğunuz eski 45 '/ik aktmından balısedelim son olarak. Bugün hemen her albümde eski bir şarkt var. Bu konuda birçok albüm yaptltyor barlarda haftanın en az bir günü eski 45 '/ik geceleri düzenleniyor. Hemen her radyonun 45 '/iklere ayrılmtş bir programı var. "Nostalji yapmak " diye bir deyim yerleşti neredeyse dilimize. Bu akmı neden bu kadar sevi/di sizce?
SS: Eski 45 'lik akmu da bu insaniann istedikleri içerisinden çıkan bir akım 1111 oldu? M M : Kesinlikle. Çünkü onlar bizi
çocukluğumuza döndüren şeyler. Ben ilk geceyi anlatayım, 3 1 Ocak 1 999 gecesiydi. Daha önce radyoda Eski 45'1ik programı yapıyorduk. Radyo kapandı sonra. Çevrimizdeki eş dost "aa niye yapmıyorsunuz artık" diye soruyordu "çünkü radyo yok" diyorduk biz. "E ama bizi niye mahrum bırakıyorsunuz hadi dinieyeJim bu şarkıları" denildi. O dönem daha CD yazıcılar yeni gelmiş, biz oturduk o programda en çok söylenen şarkıları bir CD' de topladık, yirmi ya da otuz
M M : Eski45'1ik meselesi de buna
tane çoğalttık bu CD'Ierden ve
tekabul ediyor. Bunun tuhaf nedenleri
dağıttık, başka insanlar da istedi ya da
var, art ı k şarkı üretilemiyor. Herkes
toplanıp bir yerlerde dinleyel im
kendi şarkısını söylüyor albümünde,
dediler, evlerde müzik dinleme
kendi şarkını yap kendi albümüne al
seansları oluşmaya başlamış biz de o
sonra çek i l . Bunu ilk yapan Gökben'dir
dönemin en meşhur barlarından biriyle
1 978'de. 80'1erde Beş Yıl Önce On Y ı l
bir parti yapmak için konuştuk. Bize
Sonra diye tuhaf bir grup çıktı v e eski
en ölü saati verdiler Pazar günü beşten
şarkıları arka arkaya potbori halinde
sekize kadar buyurun istediğinizi
söylediler ve çok tutuldular. Çünkü
yapın. Biz kendi halimize sakin sakin
çok kısır bir ortamdı. 88'de N i lüfer
dinleriz diye düşünürken tıklım tıklım
"Geceler" şarkısını yayın ladığı
doldu orası, dahası insanlar şarkılara
albümünün geri kalanını eski şarkılada
eşlik etmeye ve dans etmeye
doldurdu. O da çok tuttu. Onun
başladılar. Bu benim algı layamadığım
arkasından herkeste eski şarkıları
bir dunımdu çünkü "Delisin" çalıyer
meyil hali başladı. Derken 1 995'te
ve "Delisin"i ben b i liyorum, benim
M uazzez Ersoy bambaşka bir kanaldan
çevremdeki insanlar bil iyor ama
girdi ve Yeşilçam şarkıları söyledi. O
oradaki genç kızın bilmemesi
çok iyi bir çalışmaydı, üzerinde
gerekiyor. Sonradan öğrendik ki
SEMA SiMAV KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 55
Hababam Sınıfı gibi filmlerden öğreniyorlar bunları. Çok eğleııiyorlar ve eğleııdikleri için dans ediyorlar. Sonra bunu devam ettireJ im dedik ve Ankara'da başladı bu iş.
S.S: Bu müziğin dinleyicisi yirmi/i yaşlardaki insanlar mı? M.M: Evet öyle onlar ve onlara yönelik bir durum var. Artık ben de açıkçası ilk olarak yeni çıkan albüınlerde cover var ını? diye bakıyorum ve önce onu dinl iyorum.
S.S: Biraz da geleceğimizi göremiyoruz da kendimizi geçmişle ayakta tutuyoruz gibi bir şey var mı? Çiinkii bu durımı sadece miizikte değil edebiyafta da var, tarihi nitelikli yayınlara ilgi de bu dönemde başlıyor. M.M: Her şey çok hızlı geliştiği için gelecek konusunda bir beklentimiz yok, ne olacağını bilemiyoruz ve korkuyoruz, korktuğumuz için de geçmişe sahip çıkıyoruz, ona sarıl ıyoruz gibi bir durum olabilir.
SEMA SiMAV 1 56
KENDi ARKiTERA:NI KENDiN YARAT - 2006
Yıldız Uçak Adana'da doğdu ve ilk öğretimini burada tamamladı. liseyi ailesinin işleri nedeniyle Bağdat'ta uluslararası bir okulda okudu. Annesiyle birlikte Türkiye'de moda tasarımı üzerine çalışmalarda bulundu. Halen hem Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü son sınıfa hem de özel tasarım çalışmalarına devam etmektedir.
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 57
HABER
1 İmparator'u n Sığınağı Artık
� ------�
Yasak Olmayacak Amerikalı koruma uzmanı John
Plan lar, çalışınaların 2020'de
Stubbs, zari f kal igrafi çizgileri
imparatorluk yerleşiminin 600.
hakkediimiş toz! u pano duvarın
yıldönümü kutlamalarına yetiştirilmesi
önünde durduğunda el lanıbası n ı
üzerine.
yaknıış Yasak Şehir'in içindeki b i r karanl ı k nıerdiven boşluğunda ağır
Bu yenileme 2008 Olimpiyatları
ağır yukarı çıkıyordu.
öncesinde Pekin'in seçkin koruma çalışınalarının bir parçası. Ağırlıklı
Rutubetli, küf kokan havanın ortasında
olarak ziyaret edilen Yasak Şehir ve
öylece dururken, "Bunu düne kadar,
Cennet Tapınağı, çevresindeki komşu
veya iki gün öncesine kadar
bir kaç eski konut yerleşimi yeni
görmemiştim bile!" diye bağırdı
yapı !aşmaya yer açmak amacıyla
Stubbs, neredeyse nıutlulukla.
yıkıl ırken, mi lyon dolarlık projelerle
Kaligrafi, tahttan çekildikten sonra
restore ed il iyor. Bu komşu
yaşamak üzere Yasak Şehir içinde özel
yerleşimlerden biri olan Qianmen'in
bir şehir inşa ettiren 1 8 inci yüzyıl
Yasak Şehir'den uzaklığı bir
Qing Hanedanı imparatoru Qianlong
kilometreden daha az.
tarafından yazılmış bir ş iirdi. Geçen hafta bir kaç gün için Stubbs ve
Yasak Şehir'in gri duvarları arasında
World Monunıents Fund ( Dünya
yürütülen işlerin kapsamı,
Anıtlar Vak fı)'dan nıeslekdaşları
imparatorluk yerleşiminin resmi adı
yasaklı Qianlong Bahçe bölümünde
olan Saray Müzesi'nin müdür
hızlı bir araştırma yapmışlar ve bu
yard ımcısı Jin Hongkui'nin ofisinde
tecrübenin kendilerini biraz sarhoş
sergilennıekte.
ettiğini itiraf etmişlerd i . Kar anıacı gütnıeyen, New York'ta kurulmuş özel
Jin Hongkui, geçen Cuma, Hall of
bir koruma grubu olan vakıf, 20 1 6'ya
Supreme Harmony de dahil olmak
kadar tamamlanacak bir proje olan
üzere, bu gün inşaat iskeleleri i le
Qianlong bölümünün rönovasyonunun
çevrili olan kompleksin farklı
yönetimine henüz gelmiş.
rönovasyon aşamalarını kırmızı bir ışık
Grubun başkan yardımcısı Henry Tzu
kalemi kul lanarak vurgulamıştı.
Ng Çarşamba günü yapılan gayri resmi
Mr. J in, 2002'de samimiyetle
bir tur esnasında "bizim için onu
başlatılmış rönovasyon programının
böyle, restore edilmiş olacağı 1 O yıl
hedefinin büyük binaları 2008
sonrasından önce görnıek müthişti,"
Olimpiyatları'ndan önce, kalanların
dedi.
tümünü ise 2020'ye kadar bitirmek
Son bir kaç yıl içinde Pekin'i ziyaret
olduğunu ve çalı şmalarda 2.000
eden herkes b i l i r ki, Çin
zanaatkar ve inşaat işçisinin çalıştığını
imparatorları'nın kadim evi, Yasak
belirtti.
Şehir'in tamamı restore ediliyor.
YILDIZ UÇAK 1 58
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
Mr. Jin, tüm dünyanın gözlerinin
iınparator burayı terk ettikten sonra
üzerinde olduğunu ve hata yapma
geriye kalanlar bunlar" diye belirtti.
seçeneklerinin olmadığını söylemen i n
Qing Hanedan'ının beşinci imparatoru
bir abartı olmadığını söylüyor.
Qianlong 1 73 5'den, tahttan çekildiği
Rönovasyon çalışmalarını yapan
1 796'ya kadar hükmetti ve 3 y ı l
zanaatkarlar ve işçiler Çin li, ancak
sonraki ölümüne kadar taht gerisindeki
yabancı retarasyon uzmanları bel l i
kişilik olarak ülkeyi yönetnıeğe devanı
projelerde tavsiyelerde bulunuyorlar.
etti.
Hall of Suprenıe Hannony'de yürütülen çal ışmalarda İtalyan
Qianlong Bahçesi, yaklaşık olarak
hükümetine bağ l ı koruma uzmanlarına
Yasak Şehir'in toplam arazisinin yüzde
danı şı lıyor.
biri olan 1 ,7 dönümlük bir alanı kaplıyor, ancak Mr. Stubbs konıpleksin
Dünya Anıtlar Vakfı'yla yapılan
Avrupa etkilerinin de gözlendiği Çin
anlaşma, Yasak Şehir ve Amerikalı bir
sanat ve zanaatkarlığının en zarif ve
koruma grubunu bir araya getiren ilk
narin örnekleriyle inşa edildiğini
önemli işbirliği. Vakfı n Qianlong'un
bel i rtiyor.
emek l i l i k konutunun restorasyonu için 3,3 milyon Dolar ayırdığı 2003 y ı l ı nda
Bir binada, M r, Stubbs "ınoongate" (ay
ortaklık başladı .
kapısı) denilen bambular ve yeşim taşlarıyla süslenmiş içerisinde erdem li
Geçen M art ayında t ü m 24 binanın ve
bir devlet görevlisinin resmedi ldiği
Qianlong Bahçesi'nin muhteşem dış
dairesel bir açıklık olan duvarı i şaret
avlularının restorasyonu için 5
etti. Diğer bir odada yeşim taşıyla
milyonu Çin tarafından olmak üzere
bezenmiş 1 6 ahşap paravandan oluşan
1 5 m ilyon Dolar' l ı k bir anlaşma
bir yığın ın üzerindeki koruyucu örtüyü
duyurulmuştu.
kaldırdı.
Geçen haftaki ziyareti, Amerikalı lar'a,
Qianlong Bahçesi söz konusu
son imparator Puyi'nin 1 924 y ı lında
edildiğinde, "Biliyorduk güzel
Yasak Şehir'den çıkarılmasıyla birli kte
olduğunu, ancak bu kadar ihtişamlı bir
halka kapatılan binaları inceleme ve
güzel liği olduğunu bilıniyorduk," diye
her iki tarafın korumac ıianna da
belirtt i .
rönovasyonu tartışma imkanı verd i . Grup bu çalışına i ç i n , kumaşlar, ahşap G r i b i r Çarşamba sabahı, özel odalar
ve lake konusunda son koruma
bir kaç konuğa gösterilirken onarıma
tekniklerini aktarmak üzere Amerikalı
muhtaç görüntüden kimse rahatsız
koruma uzmanlarını getiriyor.
görünmüyordu. Y ı llarca odalar
Çinli zanaatkarlar, rönovasyonun bir
depolama amaç l ı kullanılınıştı ve
parçası olan büyük ipek duvar
Mr.Stubbs küratörlerde hala anahtarlar
resimlerini arkadan destekleyecek
bulunmasından mutluydu.
koruma kağıdı yapımı da dahil pek çok
Mr. Ng "Görülen o ki 1 924 y ı lında son
M r. Ng, biraz da şakayla karışık 20 1 6
kon uda eği t i 1 i yor.
YILDIZ UÇAK KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 59
y ı l ındaki aç ı l ı ş resepsiyonuna bu alandaki hangi binanın evsahipliği yapacağına karar verdiğini de açıkladı: Hall of Wishes Fulfılled. Çarşamba turunda, kısa bir süre için bir konukla birl i kte ayrılarak, içinde toz kaplı bir taht ve önünde duran bir yazı masasından başka hiçbir şey olmayan, üçüncü kattaki bir odaya ç ı ktı lar.
Mr. Ng, odanın Qianlong'un şahsi sığınağı olduğunu söyledi, balkona çı karak Yasak Şehrin sarı çatılarına ve yüksek gri duvarına baktı ve "Burası i nıparatorun duvarların ardındaki dış dünyayı görebildiği bir kaç noktadan biri," diye devam etti. Odayı ve balkonu ancak bir gün öncesinde keşfedişini "Nihayet yukarı, daha yukarı ve yukarı ve yukarı çıktık," şeklinde tarif etti ve "Farkına vardık ki, biz burayı birilerine göstermeliydik," diyerek bitirdi. Kaynak: New York Times
YILDIZ UÇAK 1 60
KENDi ARKiTERA'Ni KENDiN YARAT - 2006
Akaretler, Vakıflar ve Yeni Devlet Politikaları Üzerine Bir Söyleşi
SÖYLEŞi
Mimar Levent Abay'la çalışmalm; Vakıflar ve Türkiye'de bir Restorasyon şantiyesinin yaşadığt sorunlar ve Eski Eser Restorasyonu ile ilgili Devlet politikalannda gözlenen değişim üzerine bir söyleşi . . .
Ytldtz Uçak: Levent bey, sanıyorum siz projenin en eskilerinden birisiniz değil mi? "6 Yıllık geçmişi var, " demişti Zeynep hanım. Levent Abay: Evet, en eski lerden biriyi m.
YU: Projede bekleme süreci neden oluştu acaba, mimari sorunlarla mı, vakiflarla Int yaşadtntz sorunlarınızı ve zamandaki bölünmeler, gecikmeler bunlara bağlı Int gelişti?
gibi konulardan dolayı duraksamalar ve bürokratik engeller oluşmuş. Daha sonraki dönemlerde ise, burası aynı zamanda Vak ı flar'm personelinin Jojmanları olarak kullanılmış.
LA: Burası 1 987 y ı l ı nda Vakıflar
Vak ı flar'ın personeline yeni Jojrnan
Genel Müdürlüğü'nün o dönem 49
çıkmadığı i ç i n 1 987'de anlaşma
yıllığına Net Holding'e Yap-İşlet
yapılmasına rağmen Vakıflar
Devret modeliyle kiraladığı bir yer.
personelinin bize en son teslim ettiği
Birinci derece tarihi eserlerden kurulu,
binalar 2002'dedir.
eski adıyla Akaretler Vak ı f S ı raevleri olarak da bilinen Akaretler S ı raevleri.
O süreye kadar boşalmayan yerler.
Surayla ilgili asıl tıkanma noktası, 49
vardı, tabi ki bunlar devletimizin
y ı l l ı k Yap-İşlet-Devret model inin i l k
imkanlarıyla i lgili bu nedenle biz de
uygulanan projelerinden birisi
onlarla i lg i l i yaptırırnda bulunmadık.
olmasından dolayı oluştu. Bu sistemle
Çünkü içeride yaşayan insanlar
ilgili bir takım çözümlenmemiş,
devletin memurları, memura da yeni
netleşmemiş konular biraz deneme
bir lojman verilmediği zaman o kişiyi
yanılma yöntemiyle biz ve bizim gibi
sokağa atamıyorsunuz. Bundan dolayı
bir kaç proje için sıkıntı oluşturmuş.
2002'ye kadar yayılan bir boşaltılma
Ödemeler nasıl olacak, kiralamalar
ve tahliye dönemi vardır. Ana neden
nasıl olacak, geri dönüşler nasıl olacak
bu açıkcası.
YILDIZ UÇAK KENDi ARKiTEiv�NI KENDiN YARAT - 2006
1 61
Diğer bir önemli neden birinci dereceden tarihi eser olması. B i l indiği
bir zamtın mı oluyor, Türkiye şartları için düşüniildiiğiinde
?
üzere tarihi eserlerle ilgili Anıtlar Yüksek Kurulu var, Kültür ve Tabiat
LA: Şöyle . . . Haklı demeyelim.
Varlıkları'nı Koruma Kurulu var.
Olmaması lazını ama maalesef gerekli
Gündemi çok yoğun haklı olarak.
bir süre. Bizden kaynaklı çok bir şey
istanbul'da bir çok tarihi eser var
olmadı. Bizden kaynaklı olanlar ise
birinci derece tarihi eser olan ve bir o
1 996'dan sonradır. 1 996'da biz artık
kadar sayıda proje. Bu projeler bel l i
kısmen boşaltılmış olan binalarda
bir sırayla, belli b i r zamanla gündeme
rölöve çal ı şmalanna başladık. Rölöve
geliyor ancak . . Hemen
çalışmaları ve resitütüsyon projeleri
çözümlenemiyor bunlar. Bu işlemler
başladı. 1 997 yılına kadar bir y ı l l ı k
de ciddi bir zaman aldı, yani en az 5-
zaman zarfında bu projelendirme
5,5 yıllık bir zaman projelerin onayı ile
işlemleri tamamlandı . Onaylanmaları,
geçti. Daha sonrasında tabi olarak
kuruldan geçirilmeleri, belediyelerin
Beşiktaş i Içe Belediyesi'nde ve
onay vermesi gibi işlemlerle 1 997 y ı l ı
Büyükşehir Belediyesi'ndeki onaylar,
buranın fiili olarak başlama tarihidir.
bu süreleri üst üste, alt alta topladığın ız zaman bu kayıp zamanlar
1 997 y ı l ı nda vaziyet planında A, B, C,
yaklaşık bir 9 y ı l l ı k zamanı
D, E, F ve G bloklardan oluşan
o 1 uşturuyor.
projenin biz A bloğundan başladık. A
YU: Yani aslında bu tür bir projenin Türkiye 'de yiiriitiilebilmesi için belki de haklt
tarafındadır. A blokta yaklaşık 1 2 .000
bloklar toplam 28 binadır ve yolun sol m' kapalı alan, 1 . 500- 1 .800 m2 c i varında da açık alan var. A blok bizim ofis binaları olarak tasarladığımız ve 1 998 Ağustos ayında dönemin Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel tarafından hizmete açılan bloklar. Daha sonraki dönemlerde ise B, C, D bloklarının inşaatına geçildi. 1 998-99 gibi onların projeleri çizildi, ruhsatları temin edildi ve 1 999 Mart'ında inşa i faliyetler başladı. B, C, D bloklarda Ocak 200 1 'e kadar kaba inşaat yapı ldı. Fakat hepimizin bilgisi dahilinde olan 2000200 1 'deki ekonomik kriz nedeniyle inşai faliyetlerinin durnıa noktasına gelme durumundan biz de etkilendik ve buradaki inşa i faliyetlerimizi azaltnıa noktasına gittik. Tamamen durmadı k ama azalttık. Bunun sonucu olarak otopark binanıız olan G bloğun
YI
1 62
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
200 1 yıl ında Ocak ayı gibi yapımına
LA: Evet burası için özell ikle
start verdik. Nedenimiz şuydu: eğer
kurulmuş bir fırına. Akarellerle i lgili
biz o otopark binasını bitirmeseyd ik, A
yapılmış tüm faliyetler, tüm
blok, B ve C, D, E, F bloklarıyla ilgili
muhatabiyet Akarnet AŞ üzerindendir.
olarak belediyeyle otopark
Yani Akarnet AŞ'nin hisselerinin
sorunumuzu çözemiyorduk. Buraya
kimde olduğu açıkcası çok da önemli
yoğun bir trafi k yükü getiriyorduk ve
değildir, sonuçta şirketin kurumsal
bunun karş ı l ığında bir çözüm üretmek
kimliği önemlidir. E n çok karıştırılan
durumundaydık. Bu konu günümüzde
husus olduğu için bunu açıklamak
çok sayıda alışveriş merkezinde olsun,
istedim. A karnet AŞ 1 987 y ı l ı ndan
diğer planlamalarda olsun çok fazla
2006 y ı l ına kadar fal iyete devam
dikkate alınmıyor ya da bizim kadar
ediyor ancak hisseler ya Net
hassasiyet gösterilmiyor. Aslında daha
Holding'de ya da başka kuruluşlarda
karlı bir yatırım olmasına rağmen B,
olabiliyor-deği ş iyor zaman içerisinde
C, D bloklardaki i nşaata devam etmek
ama sonuçta kurumsal k i m l i k devam
yerine otoparkı bitirmeyi tercih eni k.
ettiği için projenin devam l ı l ığında bu
Böylece, 2002 Şubat ayında A, B, C,
bir sorun yaratmıyor. Eğer böyle bir
D, E, F bloklardaki tüm trafik yükünü
fırına olmayıp, her gelen ayrı bir fırma
kaldıracak bir otopark kompleksi
kurmaya kalksaydı geçişler arasında
hizmete aç ıldı. Şu an hem Beşiktaş
mutlaka bir kopukluk olacaktı ve bu da
semtine hem de mevcut projemize
fazladan bir zaman kaybı olurdu. 2003
hizmet veriyor. B, C, D bloklarında ise
Temmuz'a kadar Net Holding buranı n
ekonomik kriz atiatılmaya
faliyetlerini sürdürdü, 2003
başlandıktan sonra k ı smen inşai
Temmuz'undan sonra Garanti Bankası
fal iyetlere başladık, fakat yeterl i bir
AŞ hizmetinde iştiraki olarak yer aldı.
faaliyet deği ldi. En son olarak 2005
Garanti Bankası döneminde de bazı
Kasım ayından sonra H ayat Turizm
inşai fal i yetler yapıldı, m i mari projeler
AŞ'nin burayı devralmasıyla yeni bir
çizildi. 2005 Kasım' a kadar bu süreç
inşai faliyet başladı. Yeni bir projeyle,
devam etti. 2005 Kasını'ında da Hayat
yeni bir konseptle çalı şmalara
Turizm AŞ Vak ı flar'ın ve Danıştay'ın
günümüzde de devam edil iyor.
onayıyla devraldı.
YU: Hayat AŞ' den önceki dönem Net Holding'e mi bağlıydt?
YU: Burada mı Serdar Bilgili devreye giriyor, 2005 yı/mda .. ?
LA: Hukuki süreci özetleyeyiın size
LA: Şimdi şöyle . . . Aslında Serdar
biraz: 1 987 i le 2003 Temmuz
Bilgili diye düşünmemek lazım, Hayat
arasındaki dönem Net Holding
Turizm AŞ diye bakmak lazım. Çünkü
bünyesinde Akarnet AŞ dönemidir.
burada şahısların olaya bir hakimiyeti
Vak ıflada işlemler açısından muhatap
yok. Şirketlerin hakimiyeti var. Niye
olan fırma Akarnet AŞ dir.
derseniz, Serdar bey tabi k i bizim yönetim kurulu başkanımız, yani bu
YU: Burası için özellikle kurulmuş bir firma. . .
işin en başındaki insan, fakat buradaki asıl kurumsal kimlik Hayat Turizmdir.
YILDIZ UÇAK KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 63
Yani Vak ıflar'ın muhatap aldığı,
buran ın tamamen h i zmete açılması.
projenin lansmanında ön planda olması
Genel fonksiyonlardan bahsedersek,
gereken H ayat Turizm ve Hayat
burası bir W Otel, içerisinde yaklaşık
Turizm'e bağlı olan Akaretler Turizm
I 30 oda lı bir butik otel konsept i, farklı
Yatırımları AŞ firmasıdır.
metrekarelerde yaklaşık 84 daireden oluşan "residence" konsepti, 30'a yakın
Y U : Bir küçük soru. Serdar B i lgil i'yle
mağaza ve daha önce hizmete açmış
ilgili kısmı araştırırken İnternet'ten
olduğumuz A bloğundaki ofislerimiz
öğrendim. Özellikle üzerinde
mevcut.
durulnıuş bir konu, sanki Serdar B i lgili veya benzeri, parası ve bu konuda yatırım yapma isteği olan bir
YU: Bu mağazalar yalnızca oteliere mi hizmet edecek ?
şahıs çı kmasaydı buradaki fal i yetlerde bir durağanl ı k yaşanınaya
LA: Değil, tamamen otelden bağımsız
devanı edi lecek gibi bir intiba
ama 2-3 mağazamızın otelden de
edindim.
girişleri olacak, d i ğer mağazalarımız otelden bağımsız. Direkt olarak
LA: Evet, tabii, bu kesinlikle bu
caddedeki yaya aksına hizmet edecek.
doğru. Serdar bey, özellikle turizm yatırımları konusunda son 5 yıldır, kriz dönemlerinde dahi yatırımiarına önem vermiş bir şirketin başındaki kişidir. Hayat Turizm AŞ bu dönemin içinde Radisson SAS Oteli yapmıştır.
YU: Siz böylece buradaki yaşam tarzını destekiemiş ve belki de biraz da başka bir yöne doğru gelişimini teşvik etmiş olacaksınız . . . Burada bir değişiklik mi bekleme/iyiz?
Özellikle herkesin çekindiği dönemlerde turizm yatırımiarına
LA: Kesinlikle, bu değişmeyen bir
ivme kazandırmıştır. Serdar Bey'in
hedeftir Akaretler Turizm Yatırım ları
yönetim kurulu başkanı olması
AŞ için. Bu hedeften 6 y ı ldır projenin
otomatikınan ayrı bir motivasyon
başında olan bir mimar olarak ben
şirketler ve kamuoyu açısından. Serdar
ınutluyunı, çünkü bu insanı gerçekten
bey ya da Hayat Turizm buraları
ınotive ediyor. Bütün gruplar, Net
alınasaydı şu anda bir duraksaına, atıl
Holding olsun, Garanti Bankası AŞ,
kalma durumu devam edecekti. Bu bir
Hayat Turizm AŞ olsun, herkesin bu
gerçek ...
konudaki ilk hedefi buraya 'yeni bir hayat tarzı' aşılayabilınek, yılların
YU: Sizin sözünüzü böldiim. 2005 yılında kalmıştık . . . LA: 2005 y ı l ının Kasım ayından
getirdiği atıllığı. . .
YU: Yani uzun süredir kayıp olan bu "üçgeni" geri kazandırmak...
itibaren de Hayat Turizm A.Ş.'nin iştiraki olarak A karetler Turizm
LA: Evet, çünkü burada sadece
Yatırımları AŞ çalışmalara devam etti.
yatırııncınıza ya da ınal sahibinize
Hedeflenen, 2007 sonu itibariyle
karşı sonıınluluğunuz yok, kente karşı
1 64
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
YILDIZ UÇAK
da sorumluluğunuz var . Burası
ise devamlı olacak. Yani gece birlere,
sonuçta Avrupa'nın en büyük ikinci
ikilere kadar açık dükkaniardan oluşan
restorasyon şantiyesidir. Toplanıda
bir arter oluşacak burada.
60.000 m2• Bugüne değin en büyük
YU: Artık yeni bir buluşma adresleri zinciri oluşuyor denebilir . . .
restorasyon şantiyeleri normalde Polanya'da kurulmuştur. Bu da i k inci Dünya Savaşı sırasında yıkılan Varşova ve diğer şehirlerde şehir
LA: Herşeyden evvel hede f Nişantaşı
ölçeğinde gerçekleşen restorasyonlar
Teşvikiye arasındaki aksiara sıkışmış
esnasında olmuştur. Burası ise semt
olan bel l i bir kültürel tabakanın biraz
ölçeğinde bir restorasyondur. Bundan
daha Dolmabahçe'yle, denizle
dolayı tabi olarak kente karşı bazı
buluşması. . . Bizim burada baştan beri
sorumluluklarımız var.
hedeflediğimiz konu özellikle Teşvikiye-N işantaşı aksının bir
Birinci dereceden tarihi eser
Daimabahçe saraylar bölgesiyle,
olmasından dolayı yaklaşık 1 30 y ı l ı
Çırağanla, denizle buluşmasını
aşkın b i r yaşı var v e bu birikim de b u
sağlamak. Bu buluşum içerisinde ise
kentin kültür bilincini oluşturuyor.
Süleyman Seba Caddesi çok önemli
Ancak buraya sahip çı kıldığı sürece bu
bir oluşum. Zaten buranın en önemli
kent kendini gerçekten bir seviyeye
özelliklerinden birisi, mimar Sarkis
çekebi i ir. En önemlisi, 20 1 O yıl ında
Balyan'ın en çok göze batan farklı lığı,
istanbul'un Avrupa'nın kültür başkenti
topoğrafyayla müthiş uyumlu binalar
olmasından dolayı bir Kültür
topluluğu oluşturmuş olması.
Başkenti'ne yakışacak restorasyonu
Topoğrafyaya bu kadar uyabilen
başarıyla bitiri imiş bir kompleks
binalar topluluğu Türkiye'de çok fazla
olacak.
yok.
YU: Saraylar çevresini tamamtıyorsunuz arlik yavaş yavaş . . .
YU: Hatta böylesine devamlılığt olan ve biiyük ölçekli tek örnek galiba . . .
L A : Buradaki e n önemli notlardan
LA: B i r kaç tane daha var, ama bu
birisi bu restorasyon çalışmalarının
kadar büyük değil. Şöyle bir şey
daha içe dönük çalışmalar olmasıdır,
düşünebilirsiniz; Gökkafes önümüzde
dışarıdan sadece siluet görürsünüz.
Swiss Otel önümüzde, oralarda yapılan
Üçüncü boyutu algılanıakta
kent siluetini hiçe sayarak yapılan
zorlanırsınız. Bizim buradaki
çalışmalardır. Burada ise, tarihi eser
hedefimiz ise hem üçüncü boyutuyla,
olmasından dolayı fazladan bir siluel
hem siluetiyle, hem de özel likle kente
katmıyorsunuz belki ama en azından
verilecek olan katkılarla burada bir
siluete vermiş olduğunuz
hayat oluşturmak. Şöyle düşünebil i r
fonksiyonlarla bu silueti
sin iz; saat 1 9'dan, 20'deıı sonra bu
canlandırıyorsunuz. Çünkü
caddelerden yaya olarak geçmeniz için
bil iyorsunuz, iki türlü restorasyon
hiç bir nedeniniz yoktur. Bundan sonra
anlayışı var, müzeci anlayış ve bir de
YILDIZ UÇAK KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 65
fonksiyon vererek, onu gerçekten günümüz koşullarına adapte ederek.
de Ortaköy'e ilave olarak bir sosyo-kültürel odak oluşacak . . .
Buradaki çalışma fonksiyonlandırarak günümüz koşullarına adapte ed ilmiş
LA: Burada çok dikkat ettiğimiz bir
halidir.
konu var, burada bir Atatürk evimiz var. Proje kapsam ımız içerisinde
Yoksa biz burayı müze olarak
Atatürk Evini'de müze olarak Kültür
korumaya kalksaydık açıkcası bir çok
Bakanlığı'na devrederek hizmete
yerin başına gelenler burada başımıza
açacağız . Atatürk'ün annesinin ve
gelecekti . Buradaki o geceleri ve
kızkardeşinin 1 ,5 yıl yaşadığı bir evin
gündüzleri olabilecek hareketliliği
de restorasyonunu yapıyoruz, böyle de
kazandıramayacaktık.
bir müze konseptimiz var. İ laveten burası Osmanlı Saray ressamı Fausto
Benim kişisel olarak en büyük
Zonaro'nun atölyesinin bulunduğu yer. .
endişem İstanbul içerisinde Eminönü Karaköy bölgelerinde olduğu gibi inan ı l maz zengin tarihi eserlerin
YU: Kendisine atfen bir miize mi düşünüyorsunuz ?
sadece günlük trafik akışına kurban edilmemesi. Çünkü saat altıdan sonra
LA: Orayla ilgili müze tarzında birşey
Karaköy-Eminönü aksından hiçbir
yapamayacağız ama özell i kle
şekilde yaralanmıyorsunuz. İ nanılmaz
otelimizdeki bir çok salonumuza
güzel tarihi eserler var; M i mar
Fausto Zonaro'nun eserlerinin
Kemalettin'iıı, Sarkis Balyan'ın, m i mar
imitasyon larını yaratarak kullanacağız.
Vedat Tek'in Sirkeci Postanesi zaten
Ayrıca en üst katında dinlenme ve
başlıbaşına bir şahaser. Şimdi, saat 1 8
sergi salonu oluşturacağız ve
itibariyle bütün kentin il işkisi kesilmiş
Zonaro'nun eserlerine atıfta
oluyor bu eserlerden. İ ş hayatı
bulunacağız . . . Zaten genel itbari ile
içerisinde koşuşturan insanların onu ne
burası komple bir açı k sergi alanı.
kadar gördükleri de şüpheli. Ama burası farki ı olacak, saat 1 8'den sonra burada bir hayat olacak. Burada ki hayatın devam etmesi zaten en önemli hedef.
YU: Söyleşiierin yapıldığı, küçük seminerierin verildiği, film gösterimlerinin de yapılması gibi işlevleri de de üstleniyor olacak mı ? ..
YU: Vapur iskelesinin burada olması, Dolmabahçe Sarayı 'mn burada olması, hatta belki Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuarı 'nm burada olması buradaki kültürel hareketliliği bek/enenin de ötesine taşıyacaktır gibi düşünmeye başladım ben . . . Belki de burada semt özelinde minik festivaller dalı i olacak, belki
LA: Bu projede şöyle bir şey var, apart
otel olarak kullanı lacak konsept yerlerimiz var, yani bu apartlarla özellikle günlük olarak dediğiniz gibi küçük semi nerler, söyleşiler yapılabilecek çok güzel yerlerimiz var. Ayrıca bizim büyük bir avantajımız var, bir çok kişinin dışardan geçerken farkında olmadığı arka bahçelerimiz
YILDIZ UÇAK 1 66
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
var, kiracı lara herbiri 60-80m' arasında
klasik bir zincir otelle anlaşma
değişen inanılmaz bir peyzaj
yapılınadı yani buranın değerlerine
sunuyoruz. Özellikle oralarda bu tür
saygı duyabilecek ve bu kültürü
kültürel aktivitelerin yapılması hem
alabilecek bir otel zinciriyle anlaşmak
kente karşı, hem de burada bizim
yoluna gidildi . . . Bundan dolayı çeşitli
işletmemiz açısından güzel olur. . .
zorlamaların olacağını zannetmiyoruın.
YU: Bu anlattıklarınızia siz 5 yıldız/ı bir otel anlayışından uzaksımz anlamı çıktyor, değil mi? Yani burada yüzme havuzu ve benzeri şeyler görmeyeceğiz . . .
YU: Biiyükşehir Belediyesi'nin size desteğini görüyoruz. .. Tam olarak nedir dahil olduğu konular, ya da nasıl yardımcı oldular? LA: Yardımda bulundular, çok büyük
LA: Kesinlikle, biz yıldız olarak
katkıları var. .. Hem Büyükşehir
n itelendirmek istemiyoruz . . . Buranın
Belediyesi'nin, hem de ilçe
yüzme havuzları vb. olmayacak.
Belediyesi'nin bize çok büyük
Burası butik otel konseptine çok uygun
destekleri oldu, gerçekten onlara
bir yer, çünkü burada normal yıldızi ı
teşekkürü borç biliyorum. Çünkü
otellerde bulacağınız şeyleri
burada özellikle yıllardır atıl kalan bir
bulaınazsınız, burada bulduklarınızı da
yapının canlanınası için tek başına özel
orada bulamazsınız . . . Biz açıkcası
sektöre iş düşnıüyor. Dediğim gibi
herhangi bir yerle ınukayese edilmek
burası bir semt, biz bir semti restore
de istemiyoruz etmek de istemiyoruz,
ediyoruz, bir seınti restore ettiğiniz
böyle bir kaygı m ız da yok
zaman klasik anlamda, sadece özel sektörün yapabileceği yatırımalarla
YU: Hiç kimse çıkıp da "bir şeyler daha ekieye/im de biraz daha şuna benzesin " gibi müdahalelerde bulımıadı diye anlıyorum... bazen Türkiye'de bu tiir turistik projelerde bazı aşırılıklar dayatılabiliyor.. LA: Şöyle bir şey var bu konuda
profesyonel gruplarla çalışıyoruz, bu konudaki yabancı partnerlerimiz , yurtdışında inanılmaz tecrübeleri olan deneyimleri olan dünyanın bir çok yerinde bu konuda çok farkl ı konseptlerde otel işletmeciliği yapan, otel üreti m i yapan firmalar, bundan dolayı zaten i l k seçim esnasında o özelli klere Hayat turizm A.Ş. yönetim kurulu çok dikkat ettiler . Burada
YILDIZ UÇAK KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
1 67
bunu yapmanız imkansız ...
araç parkediyordu. Bunlarla ve
Ne gibi derseniz? Burada özellikle
ve i lçe Belediyelerinin almış olduğu
cephemizin bu şekilde, dış cephe
kararlar var... Bunlar projenin
silüetinin yansıtıldığı fılmle kaplaması,
yürümesi için ivme sağladı. O yüzden
gece buranın ışı! ışı! tutulması. ..
onlara çok şey borç luyuz.
kaldırımlarla ilgili olarak Büyükşehir
Bunlar inanılmaz yatırım rakamlarıdır. istanbul içerisinde böyle bir maliyetin altına girebilecek fırma sayısı çok
YU: Migros da sizin bünyenizde mi?
azdır. . .
LA: Evet otopark binamız orası..
YU: Bunlarla ilgili olarak sponsorlarınız var mı? Tanıt11n girişimlerini siz mi karşılıyorsun uz?
YU: Kira/anıyor sanırım, doğru mu.. ?
LA: Şu aşamada açıkcası
olması şansı yok, mal sahibi Vakıflar
LA: Burada kimsenin mal sahibi spansorumuz yok, hiçbir şekilde
Bölge Müdürlüğü, biz vakıflardan 49
sponsorla yola çıkmadı k. Spansorumuz
yıllığına kiraladık, Migros da bizim alt
diyebileceğimiz Büyükşehir ve i lçe
kiracımız, keza karşımızda olan
Belediyeleri, çünkü burada en büyük
kiracılarınıızda . .
desteği bize onlar verdiler . Bunlar neler derseniz: buradaki kaldırımların kapanınası, ki bunlar normalde ciddi izinler isteyen konulardır. Sağolsunlar bu konuda çok olumlu yaklaşınıda bulundular, kaldırımları genişletti ler, yayaların yürümesi için yolları yaptılar. Ayrıca
YU: Vakıflar 'la diyaloglarınız nasıl bu aralar? Aradan geçen 9-10 yıl içerisinde Vakıflar size daha kolay yaklaşıyor mu? Sizden istenen nedir? Ne kadar destek görüyorsunuz? Değişiklik yapabileceğiz konular neler olabilecek?
Büyükşehir Belediyesi, gece bel li saatlerden sonra çalışabilınemiz için
LA: Zaten biliyorsunuz Kültür ve
çalışma izni verdi. Bu gerçekten
Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu'nda
önemli bir katkıdır böyle şehir
bunlar açıkca belirtilmiştir. Bunlarla
merkezinde olan çalışmalar için . . .
ilgili yorum yapma şansınız yoktur,
Yani burayı klasik b i r inşai faliyeıle bir
yapabileceğiniz müdahaleler orada
tutmadı lar. . . Buranın gerçekten şehre
yazılıdır, bunlar hem Vakıflar'ın hem
olan sorumluluğunun b i l incinde olarak
Anıtlar'ın hem bizim söylemimizle
kolaylıklar gösterdiler, çal ı şına
değişecek konular değildir. Kanunlarda
saatlerimizde esneklikler sağladılar.
sabit olan konulardır. Bizim birinci
Özellikle yol güzergah ında yaptıkları
derecede yapabileceğimiz müdahaleler
düzenlemelerle ki, daha önce
fonksiyon ve günümüz çağına uygun
hatırlarsınız Şair Nedim Caddesi
malzemelerle değişim.Taktir edersiniz
otopark olarak kullanı lıyordu. Bir çok
ki, 1 3 1 yıl önceki ıstma sistemini,
1 68
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
YILDIZ UÇAK
elektrik tesisatı ve havalandırma
olmuş gerçekten, orayı yapan grubun
tertibatın ı kullanmamız düşünülemez.
da ellerine sağlık. Yani Vakı flar' ı n
Ama genel konsept olarak özgün
yaklaşımı eskisi g i b i değil, yapıcı ve
dokudaki herşeyi kullanmamız i l k
özellikle bu konuda kiracıların önünü
etapta bizim felsefemiz. Buradaki e n
açacak yaklaşımlar getiriyor. Çok fazla
önemli müdahalelerden bir tanesi can
vakıf eserleri, cami ler, medreseler var,
güvenliğiyle ilgili, bu herşeyi n önünde
b i liyorsunuz. Bunlarla ilgili özel
geliyor. Eğer statik anlamda can
sektöre bir takım avantaj lar sağladı lar.
güvenliğiniz yoksa bir takım özgün
Bana göre restorasyon konusunda
dokuya müdahale etmek zorundayız.
Kültür Bakanlığı'nca yapılan en büyük
Koruma adına, özgün dokuda hiç bir
hamle birinci derece tarihi eserlerden
sağlamlaştırınaya gitmezsiniz ama 2
artık harç alınmayacak olmasıdır. Bu
yıl sonra o bina yıkıl ır. Bu da açıkcası
bütün sektörün eski esere bakış açısını
amaç değildir. Amaç yaşatmaktır. Yeni
değiştirmiştir. . .
kuşaklara bunu taşıyabilmek için bir takım gerekli statik müdahaleler vardır. Nedir onlar? Taşıyıcı duvarlara takviye
YU: Bu harem alınması nastl bir yük getiriyordu?
yapılması, merdivenlerde 1 3 1 y ı l ı n getidiği aşınmalardan dolayı
LA: Bütün yatırımları engell iyor. İnşai
konstrüksiyonda bazı tadilatlara
faliyet yaptığınız zaman maliyetinizin
gidilmesi, çatı konstrüksiyonunda 1 30
% 1 - 1 ,5 lik kısmı bu harçlardır.
yıllık, görevini yitimıiş alışabm
Harçlar % 1 - 1 ,5 luk bir oranla
yenilenmesi. Bunların değişimi
maliyete avantaj sağlar. Ayrıca bir çok
mutlaka olmak zorunda, aksi takdirde
yatırımcı açısı ndan bu harçların
sizin can güvenliğiniz kalmaz yapın ın
olmamamsı caziptir, çünkü normal bir
içinde, temel bakış açımız bizim bu.
betonarıne bina yaparsanız bu
Çok elzem olmadığı sürece bir
harçların ız çok yüksek rakamlar
müdalıale yapmayı düşünmüyoruz.
tutarlar. Ama tarihi eser yaptığınız zaman bununla ilgili devletin sağladığı çok büyük faydalar var. Birincisi,
YU: Bir desteğin olacağına güveniyorsunuz galiba...
harçlardan muaf tutulmak, ikincisi ise
LA: Vakıflar'ın da bize çok büyük
çıkarmış olduğu bir kredi yasası. Çok
Toplu Konut İdaresi'nin 2005 yılında desteği var, son 5 yıl içerisinde genel
düşük faizli krediyle eski eser yapan
yapısı itibariyle bir hamle başlattı.
yatırımcılara geri ödemesi 20 yıll ık
istanbul da bir çok vakıf eseriyle i lgili
olan krediler verilmekte. Bunlar
ihaleler açı ldı. 20-25 yı ldır
dediğim gibi sektörün önünü açan
dokunulmayan, çivi çakılamayan vakıf
unsurlar ve A karetler Sıraevleri de
eserleri yeniden gün yüzüne ç ı kmaya
bunların kapsaını i ç inde olan tarihi
başladı. Bun lardan bir tanesi 4. Vakıf
eserler. İşte, bu açıdan bakarsanız, hem
Han dır. Turizm amaçlı olarak otel
belediyeler, hem Bakanl ık, hem
olacak ve bildiğim kadarıyla bu yaz
Vakıflar bu konuda gerçekten yapıcı
içerisinde hizmete açılacak.
şeyler yapıyor. Gayet tabi ki yeterli
Geçenlerde gezdim, çok da güzel
olmayan bir çok şey var. Yeterl i
YILDIZ UÇAK KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT • 2006
1 69
olabilmesi için de bu konuda yapılanların da takdir edilmesi lazım, takdir olmadan yeterli olmaz bu tip şeyler. .
YU: Şu ana kadar takdir gördiiğiinüzii diişiiniiyor musunuz? Nasıl tepkiler geliyor çevreden? Yukarıdan da gelen bir baskı var.
YU: Çok sık şevkiniz kmlabilir, ondan size bu soruyu yöne/tim. Çiinkii yeni bir yapı değil, sıfırdan başlanmıyor ve pek çok problemi oluyor. .. LA: O konu çok sıkıntılı, haklısınız,
ancak yaptığınız işin karş ı l ığında aldığınız haz da diğerlerine göre çok daha fazla, bu kompanse ediyor
LA: Kesinlikle baskı var. İstanbul'un
esasında. Belki konvansiyonel bir
Kültür Başkenti olmasından
inşaatta çok daha az sorun
kaynaklanan. Bu çok olumlu bence.
yaşıyorsunuz ama aldığın ı z haz daha
H atalar, bir takım gözardı edilen
az. Şu an yaptığımız işten daha büyük
noktalar mutlaka vardır, ama niyet çok
bir haz alıyoruz, kültürel bir mirası
önemli, doğru bir niyetle gidiliyor,
koruyoruz. Şöyle düşünün betonanne
bundan Akaretler de payını alıyor
bir bina bundan eli i yıl sonra sizden
mutlaka . .
sonraki kuşağa ulaştığı zaman bir yere kadar bir yorum yapacak. Ama 1 30
YU: Yani zaman zaman size hatırlatmalar var mı? Biraz abartacağım ancak mesela "Levent Bey, çok iyi bir çalışma yiiriitiiyorsunuz, bundan memnuniyet duyuyoruz " gibi ...
y ı l l ı k bu bina kütlesi için 50 yıl sonra "biz 1 30 y ı l l ı k binaları ayağa kaldırdık, 1 80 yıl geçmiş üzerinden ama binalar sapasağlanı duruyor," demek aslında burada çalışan tüm ekibin en büyük keyfi olur -bu yalnızca benim şahsıında olan bir şey
LA: Anladım. Hem benim açımdan,
değil tüm ekip arkadaşları mın duyduğu
hem de Akaretler açısından zor olur
bir haz- çünkü herkes bu konunun
ama bu konuda özellikle Kültür
içinde, bir grup çalışması bu. 50 y ı l
Bakan lığı'nın bizle ilgili gerçekten
sonra yaşarsak hepimiz bunları görınüş
olumlu teşvikleri var. Özellikle Atatürk
oluruz. Bu çok önemli, ama sizin
Müzesi konusundaki çabam ızı takdir
sorunuzdan anladığını kadarıyla
ediyorlar. Atilla ( Koç) Bey, geldiği
genelde böyle bir şey var, olumlu
zaman burayı yönetim kurulu
intiba var bütün kurumlarda.
başkanımızla ziyaret etti ler, kendilerine yapılan çalışmalarla ilgili
Olumsuz intiba derseniz; aç ıkcası
bilgi de veri ldi. O konuda yakından
benim açımdan olumsuz olan çevre
takibi var, ama dediğim gibi bizler
sakinleri nin bu konudaki yaklaşımları.
sadece taktir için değil, mesleki etik
Çevre sakinlerinin konuya biraz daha
için de yapmak zorundayız zaten, diğer
duyarl ı, biraz daha özveri li olmaları
yandan topluma olan duyarlılığımızı
lazım. Çünkü kolay değil bu kadar
belirtmek için bunlar zaten bizim asli
yıldır duran bir yerin bir anda harekete
görevlerimiz..
geçtikten sonra herşeyi n böyle pırıl
1 70
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
YILDIZ UÇAK
pırıl olmasını beklemek. Yani bu konuda birazcık biz onlardan sabır bekliyoruz, özveri bekliyoruz. 2007
zamadır aynı şekilde görüyordum ve şimdi siz 2007 sonunda tamamlanacağını söyliiyorsunuz...
sonunda bittiği zaman gerçekten buradaki tüm çevre sakinlarinin iftihar edecekleri gurur duyacaklan bir semtleri ve sokakları olacak, binaları geçtim sokak ve semtleri olacak.
YU: Ben öyle tahmin ediyorum ki burada semt bazında arsa ve binalarda da bir değer artışı yaşanacak, şimdiki sıkıntılarının karşılığını başka bir şekilde ama karlı olarak görecekler...
Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ediyorum, ayrıca söylemek istediğiniz bir şey var mı? Herhangi bir konuda, benim atla11ıış olduğum? LA: Doğrusu diyebileceklerim bunlar açıkcası , bizler açısından .
YU: Sizi mutlu bir proje müdiirii olarak görüyorum her şeye rağmen...
LA: Tabii çevre sakinlerinin haklı olduğu şikayetleri de var, gürültü
LA: Mutluluk çok görecel i bir şey,
oluyor, toz oluyor, bir iskele parçan ız
ama haz aldığımız bir yer, bir şantiye
yola düşebiliyor, kontrol altında
gerçekten ... Dediğim gibi benden önce
tutamadığınız şeyler olabil iyor.
tüm ekibe katkısı çok önemli, yönetim
Bunlarla ilgili şi kayette
kurulunun burada aldığı kararlar çok
bulunabil iyorlar, sorunlarını dile
önemli, buradaki işler o kararlar
getiriyorlar, ama restorasyon herkesin
doğrultusunda devam ediyor. . Yani
elbirliğiyle yapabileceği bir iş, tek
burada bir mi marın, bir proje
başına bir firmanın, özel sektördeki
müdürünün yatırımla i lgili kararları tek
kuruluşun altından kalkabileceği bir
başına alması düşünülemez. Alınan
şey değil. Herkes üzerine düşeni
kararlar doğrultusunda işin
yaparsa 2007 sonunda bunun herkesin
yönlendirmesini de biz yapıyoruz . . .
iftihar edeceği bir yer olacak.
YU: Çok özel bir semtte oturuyor olacaklar, kapı komşuları çok özel bir mekan olacak ve sanırım çok da gururlanacak/ar ... LA: Ümidimiz o açıkcası, inşallah
YU: Ben sizin sözlerinizden burada gerçekten özel bir aile oluşmuş fikrine kapıldım.. Sanki bu kez Türkiye 'de bir şeyler değiştirilirken herkes "beraberce yapalım " diye bir kaygı ve heves içinde? Biz değişlik mi ?
öyle ol ur.
LA: Doğru, yani o konuda haklısınız.
YU: Doğrusu bu hareketliliği görünce çok mutlu oldum, kentsel olarak çok önemli bir katkı ve nihayet bitiyor olması da biraz mucizevi geldi bana, çok uzun
Çünkü dediğim gibi bir konuda kenetlenmezseniz, zaten i l k ç ı kabilecek zorlukta dağılırsınız, bir şekilde ekip dağılmaya başlar. Herkes birbirine destek olursa bu iş biter,
YILDIZ UÇAK KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT · 2006
1 71
çünkü sizin de en başından beri
yaptı, Yeşim Demir, ama konseptin
bahsettiğiniz konu çok önemli, yani
sahibi Serdar Bey'dir, biz de aynı
y ı llardan beri durağan olan bir yerin
şekilde devam eniriyoruz ...
bitirileceğine inanamıyor insan diyorsunuz. işte buna inanabiirnek için kenetlenmek lazım, inanmak çünkü başarmanın yarısı. . . inanırsanız ancak başarırsınız.
YU: Ancak ilginç bir durımı var benim açundan, tamamen benden kaynaklanıyor da olabilir. Ben ilk kez artik burada bir şeylerin bitirileceğine o renkli film perdeyi gördüğümde inandım. Neden inandtm bilmiyorum, bunun etkisini ayrıca değer/endinnem gerekebilir, ancak o film perdeyi gördüğüm gün aniden "burada birileri kararlı bir tutımı belirlemiş ve bu proje artık tamamlanıyor " diye düşündüm. Bu lı iç de Türkiye de sık rasladığımız bir şey değil, yani iskelelerimiz çok değişiktir bizim inşaat yaparken ama burda çok temiz bir yüz var... çiçekler, sakin bir cephe... "Bizfarklı bir anlayışla çalışıyoruz burada " der gibi bir imaj var. Çok gecikmiş bir imaj ve ben kim yarattı bunu merak ediyorum.
YU: Bu güzel solıbeti üzülerek bitirmek durumundayım, sizlere çok teşekkür ediyorum, İnşallalı burayı dilediğiniz gibi coşkulu bir açılışta hizmete açarsınız. LA: Çok teşekkürler. ..
LA: Şöyle söyleyeyim, onun herşeyiyle fikir babası Serdar Bey'dir. Serdar B i lgili özel olarak i lgilendi, açıkcası onda bizim bir katkımız olmadı. ..
YU: Ama tüm projenin imajıyla ilgili çok önemli bir önizlenim verdi.. LA: O gerçekten çevreye farklı lığı belirtti, tasarıını da Demir Tasarım
YILDIZ UÇAK 1 72
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 73
1 74
KENDi ARKiTERA'NI KENDiN YARAT - 2006
KENDi ARKiTERANI KENDiN YARAT - 2006
1 75
1 76
KENDi ARKiTERA:NI KENDiN YARAT - 2006
�
A R K T E R A �A����