Back-Up E-Magazine Mart 2015

Page 1

>back-up<

Mart 2015

e-magazIne

etkinlikler teknoloji seyahat danışmanlar sinema kitap


>etkinlik>konser

PATRICIA BARBER 15 Mart 19.00, Babylon, İstanbul Çağdaş cazın yakıcı isimlerinden Patricia Barber, sezonun en güçlü performanslarından birini vermek üzere şehrin ödüllü müzik mekânlarından Babylon’da.

Türün en özgün kadın vokalleri arasında gösterilen Barber, eleştirmenlerce “21. yüzyılın söz yazarlığı tanımını değiştiren isim” olarak anılıyor. Caz literatürüne girerek klasikleşen eserleriyle güçlü besteci kimliği de ortaya koyan Barber, piyano ve vokal stiliyle de sahnenin sıyrılan isimlerinden. 2013’te yayımladığı ‘Smash’ albümü, caz dergilerinde yılın en iyi albümü seçilen Patricia Barber’i türün tutkunlarının kaçırmak istemeyeceğine şüphe yok; ruhlara seslenen bir geceye hazır olun.


KeyfePara ile

bu etkinliฤ i

%25 nakit geri รถdeme ile

izleyin.


>etkinlik>sinema

PERŞEMBE SİNEMASI

5, 12, 19 Mart 19.00, SALT Beyoğlu, Açık Sinema, İstanbul SALT, geçtiğimiz sonbaharda başladığı Perşembe Sineması programına devam ederken bu ay temasını kent odaklı bir film seçkisine adıyor. Geniş bir coğrafya ve zaman aralığından seçilen farklı üsluplardaki filmlere kısaca bakıyoruz.


Shìjiè/Dünya Xiatao, Pekin banliyösünde yer alan ve dünyanın en meşhur anıtlarını bir arada görme imkânı sunan Dünya Park’ta rüya gibi bir hayat sürmektedir. Genç ve güzel dansçı ve arkadaşları, her yanından zenginlik fışkıran bu tematik parkta; Tac Mahal, Eyfel Kulesi, San Marco Meydanı, Big Ben ve piramitlerin kopyalarının arasında her gün sahne alırlar. Peki, tüm bu eğlence ve sihir, tematik parkın küçük evrenini değişimlere karşı korumak için yeterli midir? The Pruitt-Igoe Myth/Pruitt-goe Miti ‘The Pruitt-Igoe Myth’, Amerika’da sosyal konutlar ile bulundukları şehir merkezlerinin gözden düşüşünü, proje

sakinlerinin dokunaklı anlatımları eşliğinde sosyal, ekonomik ve yasal açılardan inceleyen bir film. Salaam Bombay!/Selam Bombay! Bombay’ın fuhuş mahallesinde geçen bu cesaret hikâyesi, sokak çocukları, uyuşturucu satıcıları, kadın satıcıları ve fahişelerin gündelik hayatına odaklanıyor. Helsinki, ikuisesti/Helsinki, Sonsuza Dek Finlandiyalı yönetmen ve akademisyen Peter von Bagh’ın, ülkesinden diğer yönetmenlerin filmlerinde yer alan Helsinki tasvirlerini montajlayarak kurguladığı ‘Helsinki, ikuisesti’, şehrin yanı sıra Fin kültürünün geniş kapsamlı anlatıldığı bir deneme niteliğinde.


>etkinlik>bale

KeyfePara ile

bu etkinliฤ i

%25 nakit geri รถdeme ile

izleyin.


COPPELIA 27, 28 Mart 21.00, 29 Mart 15.00, Türker İnanoğlu Show Center Rus bale geleneğinin seçkin topluluklarından Moskova Devlet Akademik Klasik Bale Tiyatrosu, ölümsüz eser ‘Coppelia’ ile TİM Show Center’da… Balenin dehalarından Natalia Kasatkina ve Vladimir Vasilyov öncülüğünde kurulan Moskova Devlet Akademik Klasik Bale Tiyatrosu, bugün dünyada ‘Yıldızlar Topluluğu’ olarak anılmakta. 1950’lerde Bolşoy Balesi’nin parlak yıldızları Kasatkina ve Vasilyov’un 1977’de kurduğu Büyük Moskova Klasik Bale, geleneksel ve modern öğeleri kaynaştıran tarzıyla ‘Moskova Devlet Akademik Klasik Bale Tiyatrosu’ unvanına layık görülür. Rusya’nın önde gelen üç bale topluluğundan biri olan bale grubu; klasik baleye getirdiği yenilikler, olağandışı bale formları, farklı dans teknikleri ve zengin repertuarlarıyla dünyada en çok tanınanlardan biri.

Topluluk; İstanbullu bale takipçileriyle Fransız besteci Leo Delibes’in müzikleriyle sergilenen ‘Coppelia’ koreografisiyle buluşacak. Oyuncakçı Coppellius’un gerçek ölçülerde yaptığı, kurulunca dans eden oyuncak bebeğinin adı olan ‘Coppelia’, zamanla kasabadaki erkeklerin ilgisini çeker; hatta onun oyuncak olduğundan habersiz pek çok erkek Coppelia’nın etrafında dolanır. Hem masalın devamını öğrenmek hem de güçlü bir bale yorumu izlemek için rotanızı Maslak TİM’e çevirin.


>etkinlik>sergi

ZAMANCI 5 Nisan’a kadar, Arter, İstanbul Ali Kazma’nın, 2005’den bugüne ürettiklerinden bir seçki olan ‘Zamancı’ sergisini izlemek için adres İstiklal Caddesi üzerindeki Arter. Sergi alanının çarpıcı yerleştirmesinden Ali Kazma’nın sıradışı bakışına, çoğunluğu Türkiye’de ilk kez gösterilen 22 videoyu bir araya getiren sergi; sanatçının ‘Engellemeler’ ve ‘Rezistans’ serilerinden işlerinin yanı sıra başka videolarını da sunuyor. Kazma’nın bugüne kadarki en kapsamlı kişisel sergisi olan ‘Zamancı’nın küratörlüğünü Arter Sergiler Direktörü Emre Baykal yapmış. Hemen galeri girişinde izleyiciyi karşılayan ‘Saat Ustası’ adlı video, sanatçının 2005’de üretmeye başladığı ‘Engellemeler’ serisinin ilk işlerinden. Sanatçı şimdilik 18 parçadan oluşan bu seride düzenle kaos, yaşamla ölüm

arasındaki gergin dengeyi ele alıyor. ‘Zamancı’, Kazma’nın 55. Venedik Bienali Türkiye pavyonu için kurgulayıp ürettiği ‘Rezistans’ serisinden işlere de kapsamlı bir biçimde yer veriyor. Sanatçı, ‘Rezistans’ta, bedeni hem kendi kısıtlarından kurtarıp özgürleştiren, hem de sınırlayıp kontrol altına alan müdahale ve stratejilere odaklanıyor. Birbirini tamamlayan ‘Engellemeler’ ve ‘Rezistans’ serilerinden seçilen işlerin yanı sıra başka işlerine de yer verilen ‘Zamancı’, böylelikle insanın zamanın içinde ve zamana karşı var olma uğraşı, bedenin zamanı, çalışan beden, zamanın mekânsallaştırılması, mekânın zamansallığı, üretim ve zaman üzerine düşünceleri de kapsıyor.



.. >etkinlik>gosteri

KeyfePara ile

bu etkinliฤ i

%25 nakit geri รถdeme ile

izleyin.


KULTUR SHOCK 5 Mart 21.00 / Nublu İstanbul, İstanbul 6 Mart 21.00 / Eski Yeni, Ankara Balkan müziği, punk ve rock unsurlarını başarıyla harmanlayan Kultur Shock, uzun bir aradan sonra yeni albümlerini takiben çıktıkları ‘IX’ turnesi kapsamında yeniden Türkiye’de. Seattle’dan yola çıkan çokkültürlü bir topluluk Kultur Shock. Vokalistleri Gino, Amerikan müzik camiasına Joan Baez tarafından takdim edilmiş bir isim. Stüdyo albümlerindeyse Nirvana’nın prodüktörü Jack Endino var. Gogol Bordello ile birlikte Balkan müziğinin günümüzdeki en önemli temsilcileri arasında sayılan grup, albümlerindeki enerjiyi sahneye de ziyadesiyle

taşıyor. Süper dinamik sahne şovlarıyla New York Times gibi itibarlı yayın organınca en iyi canlı performans gruplarından biri olarak sıklıkla not edilmekte. Efsanevi Dead Kennedys vokalisti Jello Biafra’nın “Punk Rock’ın olması gereken hali” diye tanımladığı bu referansı güçlü grup, dans dolu enerjik bir gece için tüm ayın en iyisi!


>etkinlik>konser


NON PARİS 8 Mart’a kadar ücretsiz izlenebilir, CerModern, Ankara Fotoğraf sanatçısı, öğretim görevlisi ve eleştirmen Laleper Aytek, Paris’i bambaşka yerlerden yakaladığı işleriyle CerModern’de. Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nde fotoğraf üzerine dersler veren ve 2000’den bu yana fotoğraf yazılarında, öznellik kapsamında görme biçimleri ve fotoğraf tarihi üzerine yoğunlaşan Aytek; bu alanda yayınlanmış çalışmaları ve fotoğraf albümleri harici 14 kişisel, 22 grup sergisine katılmış üretken bir isim. Yaklaşık iki yıl süren ‘Non Paris’ projesi, “Hiç sevmiyorum” diyerek ikinci kez gittiği şehre dair tüm algılarının alt üst olduğu bir Paris çıkarması. Şehrin farklı katmanlarıyla buluşmak isteyenler kaçırmasın.


>etkinlik>festival

22. İZMİR AVRUPA CAZ FESTİVALİ 5-21 Mart, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, İzmir Kısa adı İKSEV olan İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın düzenlediği festival, Avrupa cazına odaklanırken güçlü isimleri şehre taşıyor.


KeyfePara ile

bu etkinliği

%25 nakit geri ödeme ile

izleyin.

Dünyaca ünlü piyano ikilisi Ufuk – Bahar Dördüncü’nün, Erik Truffaz Quartet ile gerçekleştireceği ‘Jazz Meets ClassicTaksim’ projesiyle sıkı bir başlangıç yapacak olan festival süresince İzmirli cazseverler; İtalya’dan Paolo Di Sabatino Trio, Lüksemburg’dan Khalife Schumacher Tristano, Avusturya’dan Mario Rom‘s Interzone, Slovakya’dan Hanka Gregusova & Ondrej Krajnak Duo ve Romanya’dan Maria Raducanu Quartet’in de aralarında bulunduğu

Avrupa cazının önemli isimlerini dinleme fırsatı bulacak. Bu arada caz fotoğrafları alanında mesleğin duayenlerinden Aykut Uslutekin, festival süresince işleriyle Contemporary Art Gallery’de. 13. Caz Afişi Yarışması sergisi, Açık Caz Atölyesi Konseri, festivalin geleneksel Caz Semineri, Jazzine Fanzin Üretim Atölyesi, Edit Cafe’deki Rendezvous: Moda, Tasarım ve Caz etkinliği ile Panda Müzik’teki Cazlı Öğle Kahvesi halka açık etkinlikler arasında.


>etkinlik>konser

MOR VE テ傍ESトー 13 Mart 22.00, Jolly Joker Bursa 20 Mart 22.00, Jolly Joker Ankara 27 Mart 22.00, Jolly Joker Antalya


Türkiye’nin önde gelen rock gruplarından Mor ve Ötesi, 7. stüdyo albümlerinin ardından Mart ayı boyunca üç şehre uğruyor. 1996 çıkışlı ‘Şehir’ ve 1999’da raflara düşen ‘Bırak Zaman Aksın’ albümleriyle rock sahnesinde fark yaratacak bir grup olacağını gösteren Mor ve Ötesi, 4. albümü ‘Dünya Yalan Söylüyor’la 2004’de çeyrek milyonluk satış yakalayarak ‘Bir Derdim

Var’, ‘Cambaz’ gibi hitleriyle kitlesini daha da genişletti. 2005’te plak şirketi Rakun’u kurarak tüm eser haklarını kendi himayesine alan grup, bugüne kadar 6 stüdyo albümü yaptı.

KeyfePara ile

bu etkinliği

%25 nakit geri ödeme ile

izleyin.


>etkinlik Jessica Lang Dance Company 9 Nisan, İş Sanat Kültür Merkezi, İstanbul Kurusıkı 18 Nisan’a kadar, İstanbul, Bursa, Sakarya, Eskişehir

Chill-Out Festival 23 Mayıs, Life Park, İstanbul Itzhak Perlman 28 Mayıs, Zorlu Center-Performans Sanatları Merkezi, İstanbul

Goran Bregovic 6-8 Mayıs, Ankara, İstanbul, İzmir

GELECEK AYLARDA NELER VAR?


KeyfePara ile MyBilet ve Biletix’ten yaptığınız etkinlik harcamalarının

%25’i hesabınıza geri yatsın! Nasıl mı? Ayrıntılı bilgi için tıklayın.


>Teknoloji

‘HASHTAG’ GERÇEĞİ

Bir doğa felaketi, ünlü bir isme dair sansasyonel bir haber, sokak olayları ya da global bir konuşma haline gelen politik bir durum: Hashtag. ‘Hashtag’, bir kelime ya da kelime topluluğunun, önüne italik kare işareti getirilerek belli bir etiket formu almasıdır. # sembolünün kelime veya kelime grubunun önüne eklenerek oluşturulmasıyla ortaya çıkan bu bağlantılar, anlık bilgileri kategorize etmeye ve kitlelere ulaştırmaya yardımcı olur. Bu bağlantılar dijital ortamda arama yapmayı kolaylaştırmaktan bir duvar yazısının vermek istediği mesaja farklı alanlara yayılarak kitleleri etrafında toplar. ‘Hashtag’ler için ‘kılavuz bilgi’, ‘bilgilendirme etiketi’ ya da kısaca ‘etiket’ denilmekte. Çıkışı İtalik kare işareti (yani #) ya da Batı’daki tanımıyla sayı işareti diye adlandırılan

‘hashtag’, ilk olarak sıklıkla özel bir anlamın altını çizmek üzere bilişim teknolojisi alanında kullanıldı. 1970’de yazılım alanında kullanılan ‘hashtag’, 1978’de Brian Kernighan ve Dennis Ritchie’nin C programlama dilinde özel birtakım anahtar kelimeleri C ön işlemcisinde yönlendirmeleriyle kullanım açısından yaygınlık kazandı. Bu işaretin icat edilmesinden çok önce ise bu sayı işareti ‘hash symbol’ ismiyle bazı ülkelerde hali hazırda kullanımdaydı. Sonraları internet çağının başlangıcıydı ve dijital alanda sohbet ortamının öncülerinden IRC’de bazı grupları ve başlıkları etiketlemek için de # önümüze çıktı. Böylece tüm IRC ağı içinde kanallar ve başlıklar, önlerine gelen bu sembolle kategorize edilerek kolayca ulaşım sağlanabiliyordu.




‘Hashtag’ sembolünün, sosyal medya ortamında kullanıcıların inisiyatifine geçmesiyse ilk kez ABD’li yazılımcı Chris Messina’nın IRC’den esinlenmesi ve başlıkları etiketlemesiyle hayat buldu. Twitter’da post edilen ilk ‘hashtag’ Messina’nın “How do you feel about using # (pound) for groups. As in #barcamp [msg]?” postuyla 23 Ağustos 2007’de #barcamp olarak tarihe geçti. Yükselişi Uluslararası arenada ‘hashtag’ler 2009 ve 2010 yıllarında İran’daki seçim protestoları sırasında bir yazma pratiği halini aldı; İngilizce ve Farsça ‘hashtag’ler etrafında ülke içinden ve dışından pek çok kullanıcı Twitter’ı aktif olarak ortak başlıklar, tartışmalar, çağrılar etrafında kullanmaya başladı. Terminolojik olarak ‘hash tag’ ifadesinin kendini göstermesiyse Stowe Boyd’un “Hash Tags = Twitter Groupings” başlıklı blog yazısıyla 26 Ağustos 2007’de oldu. Tarihler 2 Temmuz 2009’u gösterdiğinde bu alanda en büyük adımlardan biri bizzat Twitter tarafından atıldı ve şirket atılan tweet’lerdeki tüm ‘hashtag’leri birbirine bağlayarak ‘hashtag’ler arasında arama yapma özelliğini devreye sokuldu. Twitter, kullanıcılarını 2010’da ‘Trending Topic’ yani ‘Öne Çıkan Başlıklar’ sekmesiyle tanıştırarak ‘hashtag’leri ana sayfaya taşıdı; bundan sonrası # sembolünün hem kullanıcılar hem de diğer sosyal medya ağları arasında virüs gibi yayılmasıydı. Twitter özel algoritmasıyla ‘spam’ yani istenmeyen ve genellikle reklam amaçlı kullanılan etiketlerin de önünü alarak öne çıkan ‘hashtag’lerin doğal akışının kesintiye uğramamasını da sağladı. Son durum Bir doğa felaketi, ünlü bir isme dair sansasyonel bir haber, sokak


olayları ya da global bir konuşma haline gelen politik bir durum. Dünya çapında ya da lokalde haber ve olay niteliğinde bilgi sahibi olmak amacıyla ilk başvuru kaynağı haline gelen Twitter’ın bu durumu özellikle #occupywallstreet başlığıyla başka bir tartışmaya da yol açmıştı. New York City’deki hararetli işgal günlerinde bölgeye akın eden muhabirler, ajanslarından önce kendi Twitter hesaplarından bilgi geçince günümüz medyasının konumu ciddi bir tartışma konusu olmuştu. Herhangi bir ana akım medyanın Son Haberler başlığından çok daha etkin bir hal alan Twitter, böylece haber istasyonları için de ilk kaynaklardan biri haline geldi. Twitter’dan Instagram’a Kullanım hali neredeyse internetin çıkışı kadar eski, rüştünü ispatlamasıysa Twitter’la olan; aslen gözümüze ilk kez telefon tuşları üzerinde ilişen bir sembol

#. Şimdi Facebook, Google+, Instagram, DeviantArt, Flickr, FriendFeed, Kickstarter, SoundCloud, Vine, Tumblr gibi nice ağın kullanımında. Geniş kullanım alanıyla ‘hashtag’ kelimesinin Haziran 2014’de Oxford English Dictionary’ye girdiğini de belirtmeden geçmeyelim. Twitter harici en kendini bulduğu kullanım yeriyse Instagram. Hatta karakter sınırlaması 140 gibi düşük olmadığı için Instagram’da bir fotoğrafa dair tüm durum ve çağrışımlar onlarca etiketle paylaşılabiliyor. Özetle bir şey araştırmak, bir haberin peşine düşmek, iş hayatında farklı sesleri duymak, hatta kendi ‘hashtag’lerinizle ses getirmek üzere etiketleme gerçeğini dışlamamanız; etkin ve doğru kullanımlarla paylaşımlarınızı kitlelere duyurmanız ve etkileşimde bulunmanız mümkün.


KeyfePara ile MyBilet ve Biletix’ten yaptığınız sinema bileti harcamalarının

%25’i hesabınıza geri yatsın! Nasıl mı? Ayrıntılı bilgi için tıklayın.


>sinema

Boynuzlar Senarist: Keith Bunin, Joe Hill (roman) Yönetmen: Alexandre Aja Oyuncular: Daniel Radcliffe, Juno Temple, Max Minghella Gösterim tarihi: 6 Mart

Fantastik korku sularında yüzen film, ünlü yazar Stephen King´in oğlu Joe Hill’in kaleme aldığı aynı adlı romandan uyarlanmış. Filmin konusuna geçmeden küçük bir dedikoduyla başlayalım. Filmin başrolü için ilk düşünülen isim Shia LaBeouf olmuş; ancak aktörün rolü reddetmesiyle yıllarca Harry Potter olarak izlediğimiz Daniel Radcliffe başrolü kapmış; eleştirmenlere göre bu durum gayet isabetli. Filmin sinopsisiyse kısa ana vurucu: Ig Perrish, sevgilisinin gizemli ölümü sonrası bir sabah uyanır ve kendinde garip bir değişim hisseder; artık şakaklarından fırlamış boynuzları vardır.


Bir Varmış, Bir Yokmuş Senarist: İlksen Başarır, Mert Fırat Yönetmen: İlksen Başarır Oyuncular: Mert Fırat, Melisa Sözen, Hare Sürel, Mustafa Uzunyılmaz Gösterim tarihi: 6 Mart

Duyduğu bir şarkının peşine düşen Nehir ile şarkıyı yapan Ozan’ın tüm zorluklara rağmen bitirmeyi başaramadıkları aşklarının dokunaklı hikâyesi, son zamanların en iddialı yerli aşk filmlerinden birine gebe. Bir şarkıyı beğenirsiniz çünkü onu yazan bir şekilde size dokunmuştur. Nehir’in peşine düştüğü şarkıdaysa sonu olmayan bir yol Ozan’a çıkmakta. Biri kararlı, diğeri gelgitlerle dolu iki karakterin arasına sıkışan ilişkileri ekseninde rock müzisyeni Ozan ile anaokulu öğretmeni Nehir’in yaşadıklarına dalmak mümkün.


Sindirella Senarist: Chris Weitz Yönetmen: Kenneth Branagh Oyuncular: Lily James, Hayley Atwell, Helena Bonham Carter, Cate Blanchett Gösterim tarihi: 13 Mart

Perde önü ve arkasında yeteneğini konuşturan bir isim Kenneth Branagh; 1697 yılında Charles Perrault’ın kaleme aldığı Sindirella hikâyesiyle bu sefer yönetmen koltuğunda. Sindirella’nın hikâyesini bilmeyen yoktur tahminimiz. Annesinin acılı ölümü, tüccar babasının ikinci evliliği, babasının ani ölümü sonucu kıskanç ve gaddar bir ailenin ocağına düşmüş olması. Sonunda üstü başı pislik içinde bir hizmetçiye dönüşen ve Külkedisi olarak anılan Ella’nın öyküsü... Bu bildik öyküyü bir kez de Kenneth Branagh vizöründen izlemeye değer diyorsanız kaçırmayın; keza güçlü bir oyuncu kadrosu da sizi bekliyor.


Kuralsız Senarist: Brian Duffield, Akiva Goldsman, Mark Bomback, Veronica Roth (roman) Yönetmen: Robert Schwentke Oyuncular: Shailene Woodley, Ansel Elgort, Theo James Gösterim tarihi: 20 Mart

Üç boyutta aksiyon ve bilim kurgu sevenleri macera dozu yüksek bir yapım bekliyor. Distopik ve fütüristik bir hikâyesi var ‘Kuralsız’ın. Devam filmi niteliğindeki yapımın önceki filminde toplum beş katmana ayrışmış; tüm yaşantının hiyerarşik bir yapı üzerine inşa edildiğini izlemiştik. Bu hiyerarşik yapılanmaya karşı çıkan Tris, hem çevresindeki insanları hem de işleyen düzeni değiştirecek güce sahip olduğunu keşfetmişti. Devam filminde Tris’in tercihinin sonuçlarının yanı sıra çözülmeye başlayan düzenin dünyayı ne hale getirdiğine tanık olacağız.


The Gunman Senarist: Don MacPherson, Pete Travis, JeanPatrick Manchette (roman) Yönetmen: Pierre Morel Oyuncular: Idris Elba, Sean Penn, Javier Bardem Gösterim tarihi: 20 Mart

Sıkı bir kadro, güçlü bir anlatım, akıcı bir dil yakalayan sıkı bir suç ve aksiyon filmi. ABD, Fransa, İspanya, İngiltere ortak yapımı Pierre Morel imzalı The Gunman’ın konusuna odaklanıyoruz. Bir zamanlar emrinde çalıştığı örgütün ihanetine uğrayan eski ajan Jim Terrier, karanlık geçmişini ardında bırakıp yeni bir hayata başlamanın arifesindedir. Sevgilisi Anne’le evlenip standart bir hayat kurmayı planlarken eski iş arkadaşları ve patronları tarafından takip edildiğini fark eder. Eski dostlarından kurulu güçlü örgütün tek hedefi haline gelen Terrier, hayatta kalmaya çalışırken can tehlikesi olan tek kişinin kendisi olmadığını anlar. Artık sadece kendisini değil, tek varlığı Anne’i de korumak zorundadır. Bu noktada ismini temizlemek için Londra’dan Barselona’ya Avrupa boyunca adrenalin seviyesi yüksek bir yolculuk başlayacaktır.


Başka Sinema 6 Mart’ta vizyona girecek olan ‘Return to Ithaca / Havana’ya Dönüş’, Altın Palmiyeli sinemacı Laurent Cantet yönetmenliğinde bir iş. Film, Kübalı edebiyatçı Leonardo Padura’nın romanından uyarlanmış. ‘Çekmeköy Underground’, lüks semtlere dönüşen gecekondu mahallelerindeki gençlerin öyküsünü anlatıyor. !f İstanbul’da yakalayamayıp üzülenlere de müjdeli bir haberimiz var. ‘The Tale of Princess Kaguya / Prenses Kaguya Masalı’ 13 Mart’ta Başka Sinema üzerinden vizyona giriyor. Biyografik bir yapım olan ‘Pasolini’ Pasolini’nin son günlerini anlatıyor. İtalyan sanat ve siyaset çevrelerinin tanınmış ve aynı zamanda en tartışılan isimlerinden biri olan Pier Paolo Pasolini; 1975 Kasım’ında, korku ve tutkunun hüküm sürdüğü bir İtalya’da vahşice öldürüldüğünden bu yana ölümündeki gizem ortadan hiç kalkmadı. 27 Mart’ta vizyona girecek olan ‘Geronimo’ Fransa’nın güneyini mesken tutuyor. Genç bir sosyal eğitimci olan Geronimo, St. Pierre mahallesinde gençler arasındaki gerilimi yatıştırmaya çalışır. Aydın Sayman’ın yönettiği ‘İçimdeki İnsan’ aynı hafta izlenebilecek bir diğer yapım. Gazeteci-yazar Nuri, yıllar sonra doğup büyüdüğü taşra kentine gelir. Babadan kalan bahçesini satıp İstanbul’a geri dönmeyi planlar. Kentte eski arkadaşı Sabri’yle karşılaşır.


>back-up danIsmanlarI>stil ve alIsveris . . .

YENİ SEZON TRENDLERİ

Back-Up Stil ve Alışveriş Danışmanı Tülin Kermen Evet yeni sezon yeni trendler bizim için yeni ciciler demek oluyor. Neler moda? Neler almalıyız? Ne giymeliyiz? Bu soruların cevaplarını az sonra okuyacağınız satırlarda bulabilirsiniz. “Amaç insanları değiştirmek değil, kim olduklarını kıyafetlerle anlatma fırsatını vermektir.” Dries Van Noten “Stil karmaşık şeyler söyleyemenin basit yoludur.” Jean Cocteau • Çocukluk günlerimizde, çalışma masalarımızı süsleyen renkli ekose kumaşlar, podyumları etkisi altına alıyor. Pembeden maviye, yeşilden mora aklınıza gelecek tüm renkler piknik örtüsü formundan çıkarak farklı tasarımlarda hayat buluyor. • Tasarımcılar her sezon farklı bir döneme odaklanıyor. Bu sezonunun kazananı ise 70’ler. Ancak körü körüne bir uyarlama beklemeyin. Retro formalar, farklı renk kombinasyonlarıyla bir araya gelerek modernleşiyor. “Flare Jean” pantolonlar ise en çok konuşulan ayrıntılardan. • File moda, ama Balenciaga filesi. Hafif

baklava şekli filelerden... Uzun elbiseler, uzun kollu bluzlar... Unutmayın file giymek ve modaya uygun görünmek istiyorsanız, giydikleriniz ne kadar kapalı olursa o kadar makbul. • Hayvan desenleri bu yaz da dikkatleri üzerine çekiyor. Özellikle pek de alışık olmadıklarımız... Raflarda çeşitli desenlerde ve renklerde bukalemun, akrep, deniz atı, yengeç ve deniz anası görürseniz pek şaşırmayın. • Spor dünyasının lüks modayla ilişkisi güçlenerek devam ediyor. Sırayla spor markaları ünlü bir tasarımcıyla iş birliğine girerken; Alexander Wang ve Tory Burch gibi markalar ise minimalist spor tasarımlara koleksiyonlarında yer veriyor. • Renkli süet bu yaz sezonunun en çok tercih edilecek kumaşı. Giyilmesi zor


Gucci 2015 İlkbahar Yaz Koleksiyonu

farkındayım ama kesinlikle çok moda! Özellikle pastel mor, canlı mavi gibi renklerdekiler... • Jean modası klasikliğini koruyor ve iddalı nostaljik yorumlarla karşımıza çıkıyor: Uzun Jean etek ve Jean elbise gibi. Stella Mccartney bunu en iyi yorumlayanlardan... • Orta topuk, iş dünasının koridorlarını çınlatmaya devam edecek hanımlar. Modaya uyduğunuzu göstermek istiyorsanız hazır modayken bir, hatta iki çift orta topuklu pabuç edinin derim. • Sezon modasının tatlı rakipleri boyundan bağlı 19. Yüzyıl İngiliz hanımlarının kullandığı koton gömlekler ile uzun “ya habibi” gömlekler. Onlar rakip olsun benim gardrobumda ikisi için de yer var. • Bu sezon, yaz botları ve çizmeleri sandaletlere karşı. Evet benim oyum botlar çizmelerden yana, süet olanları daha revaçta benden söylemesi!


)

>back-up danIsmanlarI>saglIklI Beslenme .

ÇOCUĞUM KİLOLU, NE YAPMALIYIM? Back-Up Sağlıklı Beslenme Danışmanı Cansu Tektunalı


Beslenme alışkanlıkları küçük yaşlarda oluşmaya başlar. Siz nasıl beslenirseniz, evde hangi yemekleri pişirir, buzdolabında hangi gıdaları bulundurursanız, çocuğunuz da sizin gibi beslenir. Bu yüzden fazla kilosu olan çocuklar kesinlikle suçlanmamalı; sorumluluğun büyük kısmı aileye düşüyor. • Yapacağınız ilk şey, çocuğunuzu doktora götürüp, tüm kan tahlillerini yaptırmanız. Herhangi bir vitamin, mineral, protein eksikliği var mı? Şeker düzeyi normal mi? Metabolizması yavaş mı? Tetkik edilmeli. • Bir beslenme uzmanına danışmanız gerekli ve önemli. Çocuğun alışkanlıklarını değiştirme sürecinde ona destek olacak, beslenmeyi kısıtlamadan eğlenceli hale getirecek, çocuğun beyin ve beden gelişimine gerekli önemi verecek bir uzmanla olmalı. • Kahvaltıyı atlamaması için pratik ve cazip alternatifler sunulmalı. (Meyveli krep, kuru meyveli müsli, peynirli omlet gibi... Nutella, poğaça-börek değil!) • Çok acıkmayı önlemek için yanında sağlıklı atıştırmalıklar konulabilir. (Fıstık ezmeli muz dilimleri, ayran ve tost, süt ve yulaflı yağsız kurabiye vb.) • Okulda yemek yemeyen çocukların kantinden yiyecek alırken bilinçli olması gerekir. Çoğu çocuk, arkadaşlarım

alay eder korkusuyla evden yiyecek getirmek istemiyor. Kantinde alacağı tostun yağsız hazırlatılması, kepekli ekmekten yapılması, yanına kolameyve suyu yerine ayran-süt tüketmesi sağlanmalı. • Hamburger, döner gibi gıdaların etinin güvenilirliğinden emin olunması da önemli. Besin zehirlenmelerine sıklıkla rastlanıyor. Okul kantinlerindeki sağlıklı besin çeşitliliğinin artırılması için veliler ısrarcı olmalı. • Çocuklar spora yönlendirilmeli. Çocukların hem boy uzaması, dik durması, kendine güven kazanması hem de enerji harcaması ve kilo kaybı için bireysel veya takım sporları çok etkilidir. Çocuk böylece aklını yedikleriyle değil, hareketiyle, arkadaşlarıyla, hobileriyle de meşgul edecektir. • Diyet yaptırılmadan, düzgün beslenme alışkanlıkları kazandırılmalı. Bu çocuğunuza hayat boyu yapacağınız en iyi yardımdır.


>back-up danIsmanlarI>SPOR ve fıtness .

POSTÜR NEDİR?

Back-Up Spor ve Fitness Danışmanı Serhat Sıdal “Postür kemik, eklem, kas, tendon bağlantılarının yerçekimi karşısında hareketli ya da durağan iken doğası gereği beden ve ruhunu basit şekilde tutabilmesidir.“ Bu ay sizlerle basit ama son derece önemli bir konu hakkında bilgilerimi paylaşacağım. Esasında her şeyin başı bu noktadan başlamakta. Çünkü eğer doğru bir postürünüz yoksa; yaptığınız egzersizin, sporun ve de sağlıklı beslenmenin sonuçları istediğiniz gibi olmayacaktır. Bu konuda bu kadar net ve kesin konuşabilirim.

Doğru bir postür de durmuyorsak işe önce doğru postür de durarak başlamalıyız. Dururken bile kalça çalıştırabileceğimizi unutmadan vücudumuzu ayaktayken kemiklerimize değil kaslarımıza taşımayı öğrenmeliyiz. Bunun en basit uygulanış sekliyle ayakta dururken omuzlarımızı geri alalım, göğsümüzü ileri doğru çıkartıp karın kaslarımızı kullandığınızı hissedelim. Belden aşağıda dizleri


kilitlemeden dizlerin hafif bükük olduğu bir pozisyona alalım. Kalça kaslarınızın bedeninizi taşımak için hemen devreye girdiğini göreceksiniz. Unutmayın ki dizlerinizi kilitlediğinizde kullanılması gereken birçok kas devre dışı kalacaktır. Doğru duruşu yakaladığımızda bacak, kalça ve karın kaslarımız bedeni ayakta durabilmesi için hemen devreye gireceklerdir. Sırf bu duruşu edinmekle bile kaslarımız çalışmaya başlayacağından daha fazla kalori ve yağlarımızı da belli oranda yakmamıza yardımcı olacaktır. Doğru postüre sahip biri dik durur, yanlış postüre sahip biri ise kambur durur ve dik duran biri kambur duran birine göre daha uzun ve sağlıklı gözükür. Doğru ve düzenli yapılan egzersizler ile kuvvetlenen kaslar, kemik ve eklemleri destekleyeceğinden, yaradılışımızda kodlanan fiziksel özelliğimizi olabileceği en iyi şekle sokar. İyi bir postürün herkesi ilgilendiren en önemli özelliklerinden biri, kişi vücudunu kemiklerinin üzerinden kaslara taşıtmayı öğrendiğinden günlük harcayacağı kalori miktarı artar, fazla kilo ve yağlardan diğer kişilere göre daha kısa sürede kurtulur.

Sürekli aynı hareket yapan ya da duruşta bulunan kişilerde postur bozuklukları gelişmektedir. Mesela çantanızı hep aynı yerde taşımak bilgisayarınızı aynı şekilde kullanmak bir ayağınıza yüklenerek durmak dizleri kitlemek postür bozukluklarındandır. Psikolojik etkileri ise karşımızdaki kişiye beden dilimizle verdiğimiz mesaj ile ortaya çıkıyor mesela omuzlar önde baş önde ve aşağıda üst sırt kambur ise öz güven eksikliğine işaret eder. Bedene verdiği zarar ise oldukça fazla. En başta alt ve üst bedenimizin en kırılgan yeri olan alt belimizde sorunlar çıkıyor, bilinen fıtık ya da boyunda bir düzleşme varsa hapşırma sırasında bu ağrılı hastalıkla karşılaşabiliyoruz. Özellikle oturarak çalışanların sandalye, klavye, mouse, masa ve pc ekranı ile uyumlanabilmek için girilen postür diz, dirsek, bel, boyun ve omuzun postur bozukluğu ile kronik ağrılı eklem kas sinir sorunları çıkartabiliyor. Düzenli egzersiz yaparken yanlış duruş ise özellikle zayıf olan bölgemizi daha da zayıf haline getirerek güçlü olan bölgeyi daha da güçlendiriyor. Doğal olarak da zayıf olan yerlerde kemiklerin bir birine yaklaşması ile sorunlar çıkabiliyor.


>back-up danIsmanlarI>PSiKOLOJiK REHBER .

DÜRTÜSEL KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ NEDİR?

Back-Up Psikolojik Rehberi Çağlar Karaman Dürtüsellik, temel anlamda kişinin davranışlarına limit koymasında problem yaşamasıdır. Dürtüsellik plan ve program yapabilme, hoşuna giden bir durumda iken o durumu sonlandırmakta zorluk çekme, istekleri erteleyememe gibi durumlarla kendini göstermektedir. Dürtüsel olan kişiler isteklerinin gerçekleşmesi konusunda ısrarcı ve sabırsız olurlar. Çoğu zaman sonunu düşünmeden hareket ederek risk alıyor olurlar. Canları o an bir şey yapmak istiyorsa bunun ne derece mantıklı olduğunu çok düşünmezler, sadece yapmaktan keyif aldıkları şeyi devam ettirmek isterler. Karnı doyduğu halde yemek yemeye devam etmek, alkol tüketimi konusunda kendisine limit koyamamak, yapması gereken çok önemli işleri olsa dahi teknolojik cihazlardan bir türlü kopamamak ve bu sebeple tüm işlerini son saniyeye

bırakmak, sıralarda ya da trafik ışıklarında beklemeye tahammül edememek, bir konu anlatılırken dinleyemeyip karşı tarafın sürekli sözünü kesmek, soruların tamamını okumadan cevap vermeye çalışmak dürtüsel kişilerin sıklıkla karşılaştığı sorunlardan birkaçıdır. Dışarıdan dikkat eksikliği ya da konsantrasyon bozukluğu sorunu yaşadığı düşünülen bu bireylerin asıl sorunu dürtülerine engel olamamaktır. Dürtüsellik durumuna öğrenme güçlüğü, davranış bozukluğu, karşıt gelme bozukluğu gibi başka psikiyatrik sorunlar eşlik edebilir. Dürtüsellik beyindeki kimyasalların eksikliği sonucu ortaya çıkabileceği gibi, aile ve çevresel faktörlerin de sebep olduğu


düşünülmektedir. Çocukluk döneminde limitlerin net olarak tanımlanamaması, duygu ve davranışları kontrol altına alma ve becerilerinde eksiklik gelecek yaşantıda da devam eden dürtüsellik sorunlarına yol açabilmektedir. Aile içi geçimsizlikler, parçalanmış aileler, duygusal yoksunluğun oluştuğu ortamlar dürtüselliğin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Buna ek olarak genetik mirasın da etkili olduğu düşünülmektedir.

Dürtüsellik erkeklerde, kadınlara oranlara 3 kat daha fazla görülmektedir. Dürtüsellik tedavisinde, ilaç ve psikoterapi desteği kullanılmaktadır. Altında yatan sebeplerin keşfedilmesi ile birlikte bu düşünce yapısının değiştirilmesi, çeşitli egzersizlerle kontrol becerilerinin geliştirilmesi, gerek duyulduğu durumlarda da ilaç takviyesi ile dürtüsellik kontrol altına alınabilmektedir.


>back-up danIsmanlarI>LEZZET .

TAHILLI&BAKLİYATLI SALATALAR

Back-Up Lezzet Danışmanı Şef Ceyda Baza Mart ayı geldiğinde diyetler başlar. Bizim evde de herkes için birazcık yemesine dikkat etme zamanıdır. Hazır nefs terbiyesi söz konusu iken, sadece diyet yapma zamanı değil günün her saati, sanki ibadetin bir parçası gibi, yemek yemeye dikkat etme zamanıdır. Dolayısıyla sağlıklı beslenmek sadece 4 ay için değil her gün uygulamamız gereken bir yaşam biçimidir. İşte hal böyle iken kışın yiyip, içtiklerimize dikkat ederek kilo almamak hatta biraz vermek de mümkün. Bu fikri göz önünde tutarak hem kışın hem de yazın yenebilecek tahıllı-bakliyatlı salata tarifleri hazırladım. Tat ve tatminkarlığı ön planda, bütün gün sizi tok tutabilecek türden olsun istedim. Üç tane tarifim var: Börülceli salata; çok basit ve alışık olduğumuz tatlar içeriyor. Ancak nedense bakliyat olarak börülceyi mutfaklarımızda kullanmak ilk seferde

aklımıza gelmiyor. İşte ben de bu hissi değiştirmek için bir adım atmak istedim. İkinci salata, sıcak sıcak yendiğinde insanın aklını başından alan şehriyesi, hellimi ile biraz daha heyecanlı bir tarif. Bu güzelliklerle nohut ve tahin birleşince zaten bir ana yemek kadar doyurucu oluyor. Bir bağ rokayı yemek de çok daha keyifli oluyor. Üçüncü salata ise ton balıklı patates salatası. Ancak biraz damak tadınızı dünya lezzetlerine açmışsanız ve tuzluyu tuzlu, tatlıyı sadece tatlı olarak yerim diyenlerden değilseniz, basitliği ile insanı deli eden bir tarif olduğuna siz de kanaat getireceksiniz. Acıktığımda ve kendime ödül vermek istediğimde, hazırladığım bir salata bu aslında... Biraz Uzak Doğu füzyon mutfağına göz kırpıyor. Kendinize uygun bulduğunuz bir tarifin, sevdiklerinizle ekmeğinizi paylaştığınız bol muhabbetli sofralarınızda sizlere eşlik etmesi dileğiyle.


Börülceli Akdeniz Salatası 150 gr kuru börülce 1 adet orta boy domates 2 adet yeşil biber 4 adet çengel koy salatalık 100 gr rendelenmiş beyaz peynir 5 yaprak taze nane 2 çorba kaşığı zeytinyağı 2 çorba kaşığı elma sirkesi 1,5 çay kaşığı tuz Kuru börülceyi suda haşlayın. Renginin açık renk olması ile ilgili bir takıntınız var ise bir kez suyunu değiştirebilirsiniz ya da haşlandığında suyunu süzüp hemen musluğun altında, soğuk suya tutabilirsiniz. Börülceler haşlanırken, orta boy küp küp doğradığınız domatesi, halka halka doğradınız köy biberini

ve küp küp doğradığınız Çengelköy salatalığını bir kaba koyun. Haşladığınız börülceleri de salataya ekleyin. Salatanın sosu için, ayrı bir kapta ya da küçük bir kavanozda zeytinyağı, elma sirkesi ve tuzu karıştırıp, salatanızın üzerine dökün ve iyice karıştırın. Burada lezzetin anahtarı, ılık olan börülcelerin diğer malzemeler ve sosu hareketlendirip tatların biraz daha dışarı kolay çıkmasını sağlayacak, ayrıca kendi içine de sosu güzelce çekmiş olacak. Son olarak beyaz peyniri elinizle parçalayıp, nanenin de yapraklarıyla beraber eklediniz mi hem doyurucu hem çok kolay mutlu bir Akdeniz salatası emrinize amade. Arzu ederseniz yeşil soğan ve biraz nar ekşisi de çok yakışacaktır.


Nohutlu Tel Şehriyeli Kraliçe Salata 1 avuç tel şehriye 2 çorba kaşığı zeytinyağı 150 gr haşlanmış nohut 1 çay kaşığı toz kırmızı biber karabiber kimyon tuz 4 dilim hellim Tel şehriyeyi, tavada, zeytinyağında renk alana kadar, yaklaşık 1,5 dakika kavurun. Ben bu şekilde kavrulmuş, fazlası ile çıtır halini çok seviyorum ancak size fazla sert gelirse biraz su ile açabilirsiniz. Ardından tavaya nohudu ve kırmızı toz biberi, yarımşar çay kaşığı karabiber, kimyon ve tuzu ekleyip 1,5 dakika daha kavurmaya devam edin. Nohutu ben haşlanmış olarak

konserve alıyorum. Lezzeti çok güzel ve hiçbir katkısı yok. Bu sayede nohutlu, fasulyeli yemekleri gündelik hayatıma daha fazla sokabiliyorum, sizin de aklınızda olsun. Hellimi, tercihen izli döküm bir tavada, yoksa tost makinesinde iki tarafı renk alana kadar kızartın. Arzu etiğiniz çizgilerin oluşması için devamlı altını çevirip bakmamanız hellimi oynatmamanız gerekir aklınızda olsun. Salatanın sosu için; 1 çorba kaşığı tahin, 2 çorba kaşığı yoğurt, 2 çorba kaşığı limon suyu ve yarım çay kaşığı tuzu bir kapta karıştırın. Tahin, limon ve yoğurdun suyunu görünce önce toparlanacak sonra tekrar kendini bırakacaktır. Yıkanmış 1 bağ rokayı bu sosla iyice karıştırıp servis kabına alın. Rokanın üzerine hala ılık olan


tel şehriyeli, nohutlu karışımı dökün. Son dokunuş olarak, 2 çorba kaşığı sultaniye kuru üzümü salatanın üzerine serpin ve kızarttığınız hellimleri de salataya ekleyin. Yerken hem gözünüzün hem midenizin doyacağı salatanız hazır. Ton Balıklı Kızarmış Patates Salatası 165 gram çeşni 185 gram süzülmüş ton balığı 600 gram küçük patates (ortadan ikiye kesilmiş) 2 adet çekirdeği alınmış 2 cm lik geniş şeritler halinde kesilmiş kırmızıbiber 1 yemek kaşığı zeytinyağı 100 gram baby (bebek) roka 1 adet limonun kabuğu (şeritlere bölünmüş) 1 çorba kaşığı kuru üzüm 1 çorba kaşığı parçalanmış ceviz

5 adet minik doğranmış kuru incir Ton Balıklı Kızarmış Patatesli Salata tarifine başlamadan önce fırını 200 dereceye kadar ısıtın. Fırın tepsisine pişirme kâğıdını yerleştirdikten sonra hazırladığınız patatesleri yerleştirin ve patateslerin üzerine zeytinyağı serpin. 20 dakika fırında kızarttıktan sonra kırmızıbiberleri de tepsiye koyun ve patatesler sararana kadar 20 dakika daha fırında kızartın. Çeşniyi ısıtın ve kızarmış patates ve biberi, ton balığı, roka ve limon kabuğunun yarısını büyük bir kaba koyduktan sonra kabı yavaşça çalkalayın ve karıştırın. Kalan limon kabukları ile süsleyin ve kuru meyveleride salatanın üstüne ilave ettikten sonra servis edin.


)

>back-up danIsmanlarI>eglence .

Les Ottomans&The Bar

ESKİMEYEN MEKANLAR Back-Up Eğlence Danışmanı Richie Varon

Les Ottomans&TheBar Nişantaşı’ndaki yılların eskimeyen Park Şamdan’ın içinde hizmet veren The Bar, kış boyunca Les Ottomans’ın sahiline taşındı. İster Boğaz bölümünde oturup Park Şamdan’ın lezzetlerini tadın; isterseniz de barda enfes kokteyllerin tadına bakın. Benden söylemesi…


Balıkçı Sabahattin Balıkçı Sabahattin Sabahattin’e bir kez gidenler asla vazgeçememiştir… Dört katlı ahşap bir köşkün içindeki ve dışındaki bölümlerle hizmet veren restoranın; midyeli içli pilavını, enfes mezelerini, balık çorbasını ve mevsim balıklarını mutlaka tadın! Özellikle köşkün ön patika yolunda bulunan masalarda, havalar da iyice serinlemeden, keyifli bir ziyafet yaşayabilirsiniz.


Ortaköy Banyan Ortaköy Banyan Banyan, adını yemek yaratma aşkından alıyor! Aynı zamanda egzotik yemek yapma sanatı anlamına da geliyor. Banyan için; dünya lezzetlerinin Asya mutfağından Thai kültürü ile harmanlanmış hâli denebilir. Diğer bir adıyla ‘fusion mutfağı’! Bu çok özel lezzetleri, kaptan köşkü hissi veren üç tarafı açık terasında tadabilirsiniz. Boğaz köprüsü ve hemen yanı başındaki Ortaköy Camisi ile müzikli ve romantik ambiyansın keyfini çıkaracağınız nadir yerlerden…


Set Balık Set Balık 1986’dan beri Kireçburnu’nda hizmet veren Set Balık’ı duymayan ya da bilmeyen yoktur. Tam bir aile işletmesidir. Babadan oğula geçmiş ve kalitesinden hiç ödün vermeyerek, ucuz fiyat politikasıyla da akıllara kazınmıştır. Set Balık, yıllardır değişmeyen güler yüzlü ekibi, taptaze balıkları ve başka hiçbir yerde tadına bakamayacağınız farklı mezeleri ile sadık müşteri kitlesini her gün artırarak hizmetine devam eden bir restoran. Fener şişini denemenizi tavsiye ederim…


Lacivert Restoran Lacivert Restaurant Boğazın en romantik manzarasına eşlik eden, alabildiğine lacivert denizin renginden esinlenmiş bir isim. Günbatımında… Gün ortasında… Özel zamanlarda Lacivert... Lacivert Restaurant, tarihi bir boğaz yalısında, yaz aylarında olağanüstü bir rıhtımda, kış aylarında ise manzarayı içine alan yeni tasarımıyla camekânlı sıcacık salonlarında, 1999 yılından bu yana hizmet veriyor. Bugün Lacivert Restaurant ile bütünleşen Anadolu Hisarı’ndaki bu tarihi ikiz yalı, pek çoğumuzun aşina olduğu bir mekân. Geçmiş yıllarda, Yeşilçam’ın siyah-beyaz ya da renkli çok sayıda filmine ev sahipliği yapmış bir mekân.


Koço Koço Çeşitli balık ve meze lezzetlerini, yıllardır değişmeyen kalitesiyle müşterilerine sunan Koço, İstanbul’un en tanınmış balık mekânlarından. Yazları terasında Marmara manzarasını bir kadeh rakıyla birlikte izlemek çok zevkli. Koço’ya gitmeyi düşünüyorsanız 45 yıldır değişmeyen şefleri Muharrem Usta’nın hazırladığı tereyağında karides, sıcak ciğer ve muska böreğinden yemeden ayrılmamanızı tavsiye ederim.


>back-up TRAVEL

İZLANDA

Ada ülkesi İzlanda, el değmemiş doğasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Buharlar çıkan dağları, büyük şelaleleri, atların dolaştığı geniş ovaları her yıl çok sayıda turist çekiyor. Viking mirasının hâlâ canlı olduğu İzlanda farklı deneyimler sunuyor.

ve Britanya Adaları’nın arasında yer alan bir ada ve Avrupa ülkesidir. Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde volkanik bir ada üzerinde kurulmuş olan İzlanda, bir ana ada ve çevresindeki birçok küçük adadan meydana gelmiştir. En yakın komşusu Grönland’a 350 km, Norveç’e 1.050 km İzlanda, Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde ve İskoçya’ya 800 km uzaklıktadır. Grönland’ın güneydoğusu ile Norveç


İzlanda’yı ziyaret için yakın zamana kadar sadece yaz mevsimi tercih ediliyordu ama artık kış mevsiminde de turizm çok aktif. Sıcaklık yazın en fazla 17 dereceye ulaşıyor, kışın ise eksi 10’lara kadar düşebiliyor. Ama hangi mevsimde giderseniz gidin, yanınıza mutlaka polar, mont, bere, eldiven almayı unutmayın. Yazın günbatımı 23:00’e kadar uzayabiliyor, kışın ise güneşin sadece 5 saat görüldüğü dönemler var. Turizm İzlanda’da önemli bir sektör ve bu nedenle ülkedeki tüm düzenlemeler

turistlerin işini kolaylaştırıcı nitelikte. Neredeyse herkes İngilizce konuşabildiği için iletişim sorunu olmuyor. İzlanda için Schengen vizesi gerekiyor. Kısa süreli helikopter turu, balina gözlem turu ve “Monstertruck”larla siyah çöl geçişini özellikle tavsiye ederiz. Balina gözlem turları, deniz kıyısındaki her şehirde bulunuyor ama Husavik’te balina görme şansı yüzde 98 olduğu için turistler daha çok burayı tercih ediyor. Midilliden biraz büyük boyuttaki İzlanda atları ile yapılan turlar da ilgi görüyor.


Yapmadan&Görmeden dönmeyin… Reykjavik’e yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Mavi Lagün, en soğuk havada bile yüzebileceğiniz sıcak su havuzlarıyla turistlerin gözdesi. Kişi başı 65 Euro ödeyerek bornoz, havlu ve bir içecekten oluşan paketi satın alıp tüm gününüzü bu termal havuzda geçirebilirsiniz. Tesis içindeki kafede ya da Lava isimli restoranda yemek de yiyebilirsiniz. Ülkenin 900’lü senelerde İskoç rahipler ve Vikinglerle

başlayan tarihini görsel olarak öğrenmek için Perlan isimli binanın içindeki Saga Müzesi’nde yarım saatlik bir gezi yeterli olacaktır. Kaynaçları ile ünlü Geysir mutlaka görülmesi gereken bir bölge. Her ne kadar 60 metre yukarıya sıcak hava püskürten ana gayzer artık günde 1-2 defadan fazla püskürtme yapmıyorsa da, yanındaki ikinci büyük gayzer halen 4 dakikada bir 20 metre yukarıya su püskürtüyor. Bu doğa harikasını


seyretmek müthiş bir keyif. İzlanda tam bir çavlanlar diyarı. Avrupa’nın en güçlü şelalesi olan Dettifoss, buzullardan gelen kahverengi sularının muazzam ivmesiyle baş döndürücü ve hipnotize edici bir özellik taşıyor. Daha yeşil, daha berrak ve bu nedenle de daha “romantik” olan Gulfoss ve Godafoss da mutlaka ziyaret edilmesi gereken doğa harikaları arasında. Arkasına geçilebilen tek çavlan olan Seljalandsfoss da oldukça

etkileyici. Jökursarlon Buzul Gölü buzul parçalarını görmek için mükemmel bir fırsat. Namaskard kaynayan gri çamur havuzlarının bulunduğu, topraktan, dağlardan buharların tüttüğü, kesif kükürt kokusuyla kaplı çok farklı bir yer. Ne zaman gidilir ? Haziran, Temmuz, Ağustos ayları seyahat için en uygun dönemlerdir. Özellikle 1718 günlük güneşin batmadığı dönem


olan haziran ayında İzlanda’ya gitmek, değişik bir deneyim olacaktır. Ne yenir, Ne içilir? İzlandalıların milli içeceği “Brennivin”dir. Brennivin alkol oranı yüksek ve sert bir içkidir. En popüler yemeği kurutulmuş köpek balığı eti olan “Hakarl”dır. Köpek balığı eti önce toprak altında çürütülür, ardından açık havada kurutularak yapılmaktadır. Her ada ülkesinde olduğu gibi İzlanda’da da deniz ürünleri oldukça yaygın. Özellikle morina balığı her mönüde karşınıza çıkıyor. At eti ve kutup martısı (puffin) etinden yapılma yemekler de bulabilirsiniz. İzlandalıların atası Vikinglerin geleneksel yemeklerini özel restoranlarda tadabilirsiniz. Hayvancılık İzlanda’da çok önemli bir başka sektör. Yemeklerin büyük bir kısmında koyun eti kullanılıyor Pratik Bilgiler İzlanda haziran ayındaki 17-18 günlük batmayan güneş periyodu, benzersiz doğası ve fiyortları ile ülkeyi ziyaret edenleri büyülemektedir. İzlanda, jeolojik olarak Amerika ve Avrupa kıtalarının Atlantik Okyanusu altında sürtünmesi sonucu oluşmuştur. İzlanda’nın büyük

bir bölümü volkanik olup adadaki yanardağlar hâlâ faaldir. Yanardağ sayısı 200 civarındadır. En önemlisi 1.490 metre yüksekliğindeki Heklâ’dır. İzlanda’nın kıyıları güneyde düz, diğer bölgelerde girintili çıkıntılıdır. Adanın bazı bölümleri geçmişte yanardağ püskürmeleri ile oluşmuş lav ovalarıyla kaplıdır. Bu ovalarda “jökül” denilen buz kubbelerine rastlanır. Bunların en büyüğü 8 bin 500’yi bulan Avrupa’nın en geniş buzulu olan “Vatnapöhull”dur. Adada çok sayıda ırmak bulunmaktadır. En önemli ırmağı 210 km uzunluğundaki Tjorsa’dır. İzlanda’da çok sayıda krater gölü vardır. En önemlisi olan Thingvallavat Gölü 120 km2 olup, 116 metre derinliktedir. Adanın yanardağlarından sonra en önemli özelliği gayzerlerdir. Bu sıcak su kaynakları ısınma ve elektrik enerjisi elde etmede kullanılır. İzlanda, bugün etkin durumda olan 30 kadar volkana ve zengin termal kaynaklarına sahiptir.


BUZ ve ATEŞ’İN DİYARI: İZLANDA 8 gece, 9 gün kişi başı

1999 avrodan itibaren…

Detaylı bilgi ve rezervasyon için Hizmet Hattı’nızı arayın.


>back-up TRAVEL

SRI LANKA

Sizi bu kez çok yönlü bir aydınlanma turuna davet ediyoruz. Kolombo’dan ‘start’ alacak bu yolculuğumuz Kandy’den Galle’ye, Habarana’dan Sigiriya’ya, çay tarlalarından safariye uzanacak. Okyanus, dağlar, yemyeşil tropik ormanlar, antik kentler, pırıl pırıl plajlar, vahşi hayvan koruma alanları,

renk ve müzik cümbüşü festivaller ve bambaşka kültürler… Karşımıza çıkacak her şey doğa ve insan arasındaki o özel dengenin en kusursuz işaretleri olacak… Hazırsanız başlıyoruz! Sri Lanka’nın eşsiz güzelliğini betimlemek zor; kendine özel renkleri, muhteşem


zenginlikte manzaraları var. Marco Polo’ya göre dünyanın en güzel yeri. Bilim adamı ve bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke göre evrene daha yakın olmak için bu dünyada Sri Lanka’dan daha iyi bir alternatif yok. Arap tüccarları 1000 yıldan fazla bir zaman önce Sri Lanka’dan bahsederken “dünya üzerindeki cennet”i

bulduklarını söylemişler, hatta Lanka’ya “Serendib” demişler.

Sri

Seylan çayının yetiştiği yemyeşil doğa harikası tarlalar gezilebilir. Ayrıca ülkede 2 bin civarında fil yaşamaktadır. Fil ile gezi yapılabilir. Bentota, tropik bir cennettir. Hint okyanusunda yemyeşil


zamanda ülkenin tek metropolü. Ama bildiğimiz büyük, karmaşık, kalabalık metropoller gibi değil; daha sakin. Bir tarafta bisikletler, tuk tuk adını verdikleri üç tekerlekli çekçekler, başıboş dolaşan büyükbaş hayvanlar diğer tarafta ise gökdelenler… Kolombo’da yapılabilecek en güzel şey alışveriş. Kolombo’da pek çok güzel restoran, mağaza, pazar ve Kolombo Başkent Kolombo’da bol miktarda butik bulunuyor. İpek kumaşlar, kültürel Budist tapınağı vardır. Kolombo aynı maskeler ve hediyelikler, yöresel ev ağaçları ile muhteşem plajları vardır. Bu noktada olan lüks otellerde konaklama yapılabilir.   Ayrıca burada safariye çıkılır. Cam tekneler ile okyanus altı güzellikleri seyredilebilir.


eşyaları satın alabilirsiniz. Özelikle Pettah Çarşısı görülmesi gereken bir yer. Şehir, doğal potansiyeliyle de keyifli zaman geçirmenizi sağlıyor. Viharamahadevi Parkı huzur dolu bir doğa alanı. Şehirdeki keşmekeş ve koşturmacadan kurtulmanın en güzel yolu bu parka uğramak. Tropik bitkilerle donanmış bu doğa parçası; maun ve okaliptüs ağaçlarıyla dolu. Ötücü kuşlar ve gün boyu uyuklayan yarasalar dikkat

çekecek kadar çok. Ve şehirdeki bir diğer kaçış noktası da Ducth Hospital. Burası, restoran ve kafeleriyle şehrin gözde mekânlarından eski Hollanda hastanesinde hizmet veriyor. Kandy Kandy deniz seviyesinden 600 metre yukarıda. Geçmişi 1800’lü yılların başına dayanan yapay gölün etrafını saran tepelere kurulmuş bir şehir. Bu göl


aynı zamanda şehrin huzur ve dinginlik yuvası. Kandy, Sri Lanka’da geçmişi ve günümüzü bir arada yorumlamak için doğru bir şehir. Kentin ortasındaki ada ve eski şehir diye bilinen bölge, şehirde mutlaka keşfedilmesi gereken yerler. Kandy’de bulunan Spice Garden ise bin bir çeşit çiçeğin ve ağacın bulunduğu ve her bitkinin farklı bir tedavi için kullanıldığı büyüleyici bir yer. Burada daha sağlıklı bir cilt, migren ağrıları, gözaltı morarmaları, stres ve benzeri sorunlar için çeşit çeşit baharat ve bitki satılıyor.

Sigiriya Adanın en önemli arkeolojik sit alanlarından biri Sigiriya. Uçsuz bucaksız bir yeşilliğin ortasında bulunan bu kaya kale, ülkenin en çok ziyaretçi çeken noktalarından. Koyu yeşil bir ormanla çevrelenen kızıl kaya, muhteşem bir görüntü veriyor. Tuğla ve taş merdivenlerle süren oldukça zahmetli bir tırmanışla ulaşılan zirvede, 5. yüzyıldan kalma bir saray ve bahçeler var. Galle Face Green Hint Okyanusu kenarındaki 12 kilometrelik sahil şeridi Galle Face Green (Yeşil Yüz) Kolombo’ya huzur veriyor. Surlar


ziyaret edin. Nuwara Eliya’da çay fabrikasına gidin ve çeşit çeşit çay alın. Hazır gelmişken şehirdeki eski çay fabrikasında konaklayın. Ama dikkat; burası düşük sıcaklıkta ve yağmurlu bir şehir. Dönüş için Kolombo’ya gitmeden önce sahil şeridini gezin, okyanusta tekne Habarana Habarana, dünyanın en güzel filleriyle safarisi yapın. Teknenin orta alanındaki cam selamlıyor ziyaretçilerini. Burada zeminden okyanustaki canlıları rahatça tecrübe edeceğiniz bir fil safari, ömür izleyebilirsiniz. boyu unutulmayacak bir anı olacak. Kelani Nehiri’nde safari yaparak Sri Lanka’ya ait 34 adayı gezin. Her adanın Sri Lanka’ya Gelmişken... Antik kentleriyle ünlü Pollonoruva’yı farklı bir özelliği var. içindeki eski şehir, balıkçı barınakları ve pazarı ile dikkat çeken bu bölgedeki Fort Jumma Camii ve kıyıdaki eski kale görülmeli. Şehrin hemen yakınındaki plajlar özellikle turistlerin ilgisini çekiyor.


Yala’da gerçek safari yapılır. Arazi araçlarına binerek milli parklara doğru 5 saatlik bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu maceranın 3 seviyesi var, size tavsiyemiz, ilk ve basit seviyeyi yapmanız, çünkü diğer seviyelerde, arabanın içine yılan düşmesinden tutun; bufalolar arasında yürümeye, o da yetmezmiş gibi vahşi fillerin size atak yapmasına maruz kalma durumunuz var. Tabii adrenalini sevenler için 3. seviye şahane! Ne zaman gidilir? Yıl boyunca çok ciddi anlamda sıcaklık değişimi görülmemektedir. Yıllık ortalama sıcaklık 28-31 derece seviyelerindedir. Gece ve gündüz arasında hava sıcaklığı 4-7 derece farketmektedir. Ülkeyi ziyaret etmek için yağış olmayan Temmuz, Ağustos, Ekim aylarını tercih edebilirsiniz. Ancak bu yağışlar yaşamın akışını etkileyecek boyutta değildir. Bu nedenle yılın her zamanı da gidebileceğiniz bir destinasyondur. Ne yenir ne içilir? Sri Lanka mutfağı büyük ölçüde Hint, Çin ve Malay mutfağından etkilenmiştir. Büyük şehirlerde KFC gibi fast-food zincirlerini de görebilirsiniz. Mutfaklarında baharat oldukça fazla kullanılmaktadır. Tropik

iklime sahip olduğunda çok çeşitli ve lezzetli meyveleri yer yerde bulabilirsiniz. Srilankalılar arasında dışarıda yemek yeme alışkanlığı çok yaygın değildir. Restoranlardan ziyade daha çok evde geleneksel yemeklerini yerler. Pirinç ve köri, her Sri Lankalı evde ana yemeği oluşmaktadır. “Wattalapam” Malay kökenli zengin bir tatlı çeşididir Kahverengi şeker, hindistan cevizi sütü, kaju fıstığı, yumurta, tarçın ve karanfil de dahil olmak üzere çeşitli baharatlar ile yapılır. Çikolatalı puding gibi tadı vardır. “Pittu” taze pirinç unu , hafif kavrulmuş ve rendelenmiş taze hindistan cevizi ile bambu üzerinde buharda pişirilmiş bir yiyecek. Yumuşak ve ufalanan dokuya sahiptir. Taze hindistan cevizi sütü ve köri veya acı biber ile yenmesi tavsiye edilir. Hint Okyanusu’nun İncisi olarak adlandırılan ülke, 1972 yılına kadar Seylan olarak bilinirdi. Sanskritçe’de “Sri” saygıdeğer, “Lanka” topraklar anlamına gelmektedir. Sri Lanka, saygıdeğer, kutsal topraklar anlamına gelmektedir. Ülkede zaman zaman çok büyük çapta olmayan kasırga ve hortumlar da meydana gelmektedir. Sri Lanka zengin coğrafyasıyla doğa turlarının en önemli duraklarından biridir.


SRI LANKA LUXURY 7 gece, 8 gün kişi başı 1660 avrodan itibaren… Detaylı bilgi ve rezervasyon için Hizmet Hattı’nızı arayın.


>Kitap

İşte Bunlar Hep Sanat Simon Amstrong Domingo Yayınevi Mona Lisa’nın kaşları neden yok? Bir pisuvar nasıl sanat eserine dönüşür? Monet gibi resim yapmanın sırları neler?

Gerçeküstücülerin neden sınırlarımızı bu kadar zorladığını, özetle sanatı böylesine ‘afili’ yapan gizemleri çözmek isteyen tüm yaratıcı zihinlere, Domingo Yayınevi’nin takdim ettiği ‘İşte Bunlar Hep Sanat’, 8 dile çevrilen ve yayımlandığı ülkelerde büyük ilgi gören ‘İşte Bunlar Hep…’ serisinin ilk kitabı. Bu arada serinin bu ay raflara düşen diğer kitabı ‘İşte Bunlar Hep Bilim’i de dans eden kibritlere, patates delen pipetlere, bükülebilen ışıklara, sıcak buzlara ilgi duyan dimağlar es geçmesin!


Dönsün Koca Dünya Colum McCann Yapı Kredi Yayınları New York Times’ın “Son yılların en heyecan verici ve en derin romanlarından biri.”; The Observer’ın “Colum McCann’ı günümüz yazarları arasında en ön sıraya koyan, harika bir roman.” sözleriyle övdüğü ‘Dönsün Koca Dünya’; gezegene New York semalarından bakan derinlikli bir iş. 1974, Ağustos ayı, sıcak bir New York sabahı. Manhattan sokaklarında toplanan insanlar nefeslerini tutmuş, İkiz Kuleler’in tepesinde gerçekleşmekte olan korsan bir cambazlık gösterisini seyrediyorlar. Bu olaya şahit olan sıradan insanların iç içe geçen kişisel öyküleri, ‘Dönsün Koca Dünya’nın asıl konusu: Bronx’ta yaşayan genç ve radikal bir İrlandalı rahip, çocuklarını Vietnam savaşında kaybetmiş anneler, ölümlü bir araba kazasına karışan uyuşturucu bağımlısı genç bir kadın sanatçı, düşkünler, terk edilmişler ve toplumsal güvenlik ağının çatlaklarından sızan hayatlar... Colum McCann, 70’ler New York’unun kaosunda ayrı hayatlar sürdüren insanların birbirine dokunan öyküleri üzerinden kent yaşamını acısı ve güzelliğiyle içtenlikle anlatırken, dünyaya ve insanlığa dair dokunaklı ve cesur bir panorama sunuyor.


Yetersiz Bakiye Karin Karakaşlı Can Yayınları ‘Yetersiz Bakiye’, kimlikleri sınırlayan çizgilerin, farklı açılardan bakıldığında bazen ne kadar zavallıca görünebildiğini fark ettiren bir eser. Bugüne kadar yazdıklarıyla gerek insanlar gerekse ülkeler ve toplumlar arasına çekilen sınırların en netameli bölgelerinde cesurca gezinen Karin Karakaşlı, ‘Yetersiz Bakiye’de 2002 ile 2014 yılları arasında yazdığı on iki öyküyü bir araya getiriyor. Aşk ve erk mücadelelerinden kitlesel cinayetlere, ruhsuzlaştırılan kentlerden yok edilen toplumsal değerlere geniş bir güzergâhta yol alırken kendi elleriyle, bile isteye küçülttüğü dünyasına sıkışan insanlığın dramını anlatıyor. Akademide Mütercim Tercümanlık ve Karşılaştırmalı Edebiyat alanlarında dirsek çürüten Karin Karakaşlı; öykü dalında Varlık dergisinin Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü kazandı. Agos Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olan ve kapanana kadar Radikal 2’de düzenli olarak yazan Karakaşlı; öyküden denemeye, şiirden romana farklı edebi alanlarda kalem oynatırken inceleme alanında da ortak bir çalışmaya imza attı. Okumayan kalmasın deriz!


>back-up’ladIklarImIz Üyemiz, bir bukalemun yakaladığını ileterek ne ile besleyebileceğini sordu.

Bir AVM’de kolunu kıran üyemiz aracını kullanması için özel şoför talep etti.

Üyemiz, Chicago’da olduğunu ileterek, belirttiği parfümleri alabileceği konakladığı otele yakın olan mağaza bilgisi istedi.

Üyemiz, iş görüşmesine giderken pantolonuna kahve döktüğünü ileterek acil olarak pantolon temin edilerek İzmir Torbalı’da kendisine ulaştırmamızı istedi.


>back-up’lInIn ajandasI 2 Mart

Kış bitiyor! Form tutmak için Spor ve Fitness Danışmanı’nı ara…

Back-Up market alışverişini yapsın ve eve teslimatını gerçekleştirsin .

6 Mart

10 Mart

Eşime ve anneme Dünya Kadınlar Günü için çiçek göndereceğim! Back-Up organize etsin .

13 Mart

Yaz tatili için erken rezervasyon yapmalı! BackUp Travel’dan alternatifleri öğren .

20 Mart

Stil ve Alışveriş Danışmanı’ndan yeni sezonun trendlerini öğren .

Kış bitmeden kayağa git! Back-Up’tan yurt dışı kayak otelleri için bilgi al …

15 Mart

Uykusuzluk problemim devam ediyorsa Psikolojik Danışmanı aramalıyım!

29 Mart

Kuzenim ziyarete gelecek . BackUp, kuzenimi havaalanından alsın ve evime ulaştırsın!

5 Mart

Kardeşimin doğum günü! Q Team balon ve çiçekleri kardeşime ulaştırsın …

12 Mart

Pasaport işleriyle Back-Up ilgilensin .

17 Mart

MART 2015

1 Mart

Back-Up 18 Mart Çanakkale Zaferi için düzenleyeceğim semineri organize etsin .


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.