Back-Up E-Magazine Mart 2014

Page 1

>back-up<

Mart 2014-Sayı 2

e-magazIne

etkinlikler teknoloji seyahat danışmanlar sinema kitap


.. >etkinlik>Gosteri


THE BLUES BROTHERS

5, 6, 7, 8 Mart 21.00; 8, 9 Mart 15.00 TİM Show Center, Maslak İstanbul Blues Brothers ya da Türkiye’de bilinen diğer ismiyle ‘Cazcı Kardeşler’ şanına yakışır İngiliz işi bir prodüksiyonla TİM Show Blues Brothers’ın West End versiyonu olan ‘Blues Brothers Approved’ olay yaratmaya devam ediyor. Dan Akroyd ve 1982’de kaybettiğimiz John Belushi’nin eşi Judith Belushi’nin telif izni ve gözetimiyle sahnelenen şov; ABD, Brezilya, İngiltere, Almanya, Avusturya, Slovenya, Danimarka, İsveç, Norveç, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un ardından İstanbul’da da seyircisiyle buluşmaya hazır. Anarşist müzisyen kardeşler Jake ve Elwood Blues, John Belushi ve Dan Aykroyd’un yetmişlerde Saturday Night Live’da sergiledikleri müzikal skeçten doğan; ‘Briefcase Full of Blues’ albümü ve çıktıkları ABD turnesini 1980’de çekilen unutulmaz sinema filmi ‘The Blues Brothers’ takip etti. Aralarında Ray Charles ve Aretha Franklin’in de yer aldığı birçok soul ve blues sanatçısı, filmi sinema tarihinin unutulmazları arasına yazdırdı. Belushi’nin 1982’deki ölümünün ardından grup, misafir sanatçılar ve

orkestra elemanlarıyla çalışmaya devam etti. 2000’de ise yine gişe rekorları kıracak devam filmi Blues Brothers 2000 çekildi. Daha sonraları Blues Brothers meşalesini ‘The House of Blues’ aldı. Günümüze kadar popülerliğini hiç kaybetmeyen gösterinin orijinal formatı farklı gruplar tarafından pek çok kez sahnelendi. Blues Brothers’ın bu yeni West End versiyonunda, Birmingham’lı İngiliz yapımcı, yönetmen ve vokalist Brad Henshaw ukala Jake Blues’u, Daniel Fletcher ise uysal Elwood Blues’u canlandırıyor. İkili; güneş gözlükleri, beyaz çorapları, siyah takım elbiseleri ve ‘Rat Pack’ şapkalarıyla, ‘bluesman’ ve ‘punk gangster’ tiplemelerinin ilginç karışımını Chicago manzaralı dekorlu sahnede enerjisi bitip tükenmeyen bir şovla sergiliyor.


>etkinlik>SERGi


GÜMÜŞ GEZEGEN 22 Mart’a kadar Salı-Cumartesi 11.00-19.00 arasında açık. Sanatorium, Asmalımescit, İstanbul Çağdaş fotoğraf sanatının cesur ve disiplinlere sığmayan tarzıyla tanınan ismi Orhan Cem Çetin, yeni sergisi ‘Gümüş Gezegen’le Sanatorium’da. Sanatçının kişisel, özgün ve gizemli dünyasına dönüşünü müjdeleyen bir seri ‘Gümüş Gezegen’. 1993’te “Renk’Arnasyon” adlı serisinde Türkiye’de ilk defa bilgisayarda dönüştürülmüş fotoğraf tekniğini kullanan; çok sayıda kişisel ve karma serginin yanı sıra 2013’te İstanbul Modern’de Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde gerçekleşen kalıcı koleksiyon sergisi ‘Geçmiş ve Gelecek’e dahil edilen Çetin’in retrospektif niteliğindeki son kişisel sergisi Marcus Graf’ın küratörlüğünde Plato Sanat’ta gerçekleşmişti. Son işlerinde yalın, doğrudan, saf bir fotoğraf tekniğine ulaşmış görünen Orhan Cem Çetin, yeni serisi ‘Gümüş Gezegen’de adeta bir döngüyü tamamlayarak bir dönüş yapıyor ve ilk dönem işlerini hatırlatan, çok daha kişisel, daha özgün, yer yer de daha kasvetli bir dünyaya ulaşıyor. Kimya, mercek, elektrik, fırça, boya, su, gün ışığı, yapay ışık, yapay zeka, irade ve tesadüfler arasında defalarca gidip gelen uzun ve külfetli süreç, unutulmaz zamanların zihinsel temsilleri ve hayali andaçları halinde kağıda dökülüyor. Ortaya çıkan dil ve bu dille anlatılan hikâyeler, Çetin’in bugüne dek başvurduğu tüm görsel dokunuşların harmanına dönüşüyor ve hepsinden tatlar taşıyor.


>etkinlik>festival

12. ULUSLARARASI GEZİCİ FİLMMOR KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ 15-23 Mart İstanbul Modern, Karaköy, İstanbul


Bu yıl 12. yaşına giren Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali, İstanbul Modern Sinema’nın ev sahipliğiyle yine çarpıcı bir sinema deneyimine gebe. Bu sene tema olarak kadın emeğine odaklanan festival, dünyadan ve Türkiye’den kadınların son yılda yaptıkları uzun metrajlara, belgesellere ve kısa filmlere yer veriyor. Filmmor’un bu yılki İstanbul Modern programında, ‘Bedenimiz Bizimdir’, ‘Kadınların Sineması’, ‘Kendine Ait Bir Cüzdan’ adlı tema bölümleri yer alıyor. Sinema yapmak için çok bedel ödemiş

Türk sinemasının değerli yönetmeni Bilge Olgaç ise ölümünün yirminci yılı dolayısıyla bir anma günüyle festival kapsamında anılacak. 20 Mart Perşembe günü Olgaç’ın ‘İpekçe’, ‘Açlık’ ve ‘Kaşık Düşmanı’ filmlerinin gösteriminin ardından ‘20. Yılında Bilge Olgaç’ başlıklı bir söyleşi de gerçekleşecek.


>etkinlik>FESTiVAL

SAVAŞ 25 Mart 20.30 ENKA İbrahim Betil Oditoryumu, İstinye İstanbul 26. ENKA Kültür Sanat Buluşmaları kapısını geçtiğimiz ay tiyatro sezonuyla açtı. Lars Noren’in yazdığı ‘Savaş’; çağlar boyu insanlığın bertaraf edemediği savaş olgusuna bir aile hikâyesi üzerinden bakıyor. 25 Mart’a kadar devam eden oyunlar aracılığıyla savaş, adalet, aşk, ilişkiler ve sistemin ezdiği ruhların çelişkileri gibi temalar altında sezonun öne çıkan oyunlarını ENKA sahnesinden takibe almak mümkün. Tiyatro Adam’dan çağdaş bir epik tiyatro performansı ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’, sinemadan tiyatro diline çevrilen ‘Rain Man’, Pürtelaş Tiyatro’dan savaşın yıkıma uğrattığı bir ailenin hikâyesini anlatan ‘Savaş’, orta yaşlı bir çiftin evliliğindeki çöküntüleri irdeleyen ‘Kim Korkar Hain Kurttan’, Oyun Atölyesi’nden sezonun çok konuşulan oyunu ‘Nehir’ ve daha pek çok oyun için bu ay adres belli. Gelelim bu sıkı programdan bizim Back-Up

okurları için seçtiğimize. Lars Noren’in yazdığı, Serdar Biliş’in yönettiği ve Tilbe Saran, Erkan Avcı, Sermet Yeşil, Damla Sönmez, Ecem Uzun’un rol aldığı ‘Savaş’; çağlar boyu insanlığın bertaraf edemediği savaş olgusuna bir aile hikâyesi üzerinden bakıyor. Savaşta ailesinden ayrılmak zorunda kalan bir babanın, yıllar sonra kör bir adam olarak evine döndüğünde şahit olduğu travmalar üzerine konuşabilmesi kolay mı? Eve ulaştığında geçmişin huzurunu bulabilir mi? Hele yıkımın getirdiği çaresizlik aile fertlerini dönüştürmüşken… İsveçli oyun yazarı Lars Noren’in Bosna trajedisinden hemen sonra savaşın yıprattığı ruhları şiirsel bir yalınlıkla kaleme aldığı metnini, Pürtelâş Tiyatro etkileyici bir dille sahneye taşımayı başarıyor.



>etkinlik>KONSER


GÜNEŞ ÜLKE ANADOLU 27 Şubat-30 Nisan CerModern, Sıhhiye, Ankara Piyanist Tuluyhan Uğurlu, uzun bir aradan sonra özel bir proje kapsamında Ankaralı sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçının ‘Güneş Ülke Anadolu’ isimli eserini seslendireceği konser, müzikle eş zamanlı olarak Anadolu’nun 10 bin yıllık hikâyesini anlatan özel bir görsel sunumla paralel gidiyor. Tuluyhan’ın çıkış noktasını Anadolu medeniyetlerinden alan eseri eşliğinde Çatalhöyük’ün ara sokaklarında başlayan gezinti Hititler’in başkenti Hattuşa’da sürüyor. Anadolu liderlerinin atası Hektor; Frigya, Lidya, Urartu gibi Anadolu kültürünün köşe taşları; Nemrut zirvesinde Doğu ve Batı’nın tanrılarını bir araya getirerek Doğu ve Batı kardeşliğini yaşatmak isteyen Commagene kralı Anthiachos; Batı Anadolu’nun Bergama ve İyonları; antik çağın ışık saçan şehir devletleri; İlyada ve Odise’nin babası büyük ozan Homeros; matematikçi Thales ve Pisagor; tıp biliminin atası Hipokrat; tarihçi Herodot, Platon, Diyojen; tarihte ilk demokratik birliğini kuran Likyalılar; Anadolu’nun teknolojik uygarlığı Romalılar; tüm görkemiyle Bizans; eski topraklara yepyeni bir kültürle sahip olan Selçuklular; altı asırlık güç Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hikâyesi… Bu eserini Osmanlı’nın son yıllarında ülkemize arkeoloji bilincini kazandıran ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni kuran Osman Hamdi Bey’e ithaf eden Tuluyhan Uğurlu’dan hafızanızda yer edecek güçte zengin bir iş.


>etkinlik>konser


STEVE VAI

29 Mart 21.00 Jolly Joker Ankara, Kavaklıdere, Ankara Virtüöz, gitarist, besteci, teknik deha, kusursuz bir prodüktör: Özetle Steve Vai. Hayranları kendisini Ankara’da yakalama fırsatına sahip.

Henüz 12 yaşındayken Joe Satriani’den gitar dersleri alan Vai, 18 yaşında profesyonel kariyerine yine efsanevi bir isim olan Frank Zappa ile çalarak başlamış. 30 yıllık kariyerinin sonunda 15 milyondan fazla albüm satışı, üç Grammy ödülü ve daha pek çok ödülün sahibi oldu. Paul McCartney, Neil Young, Herbie Hancock, Steely Dan ve Bob Clearmountain gibi isimlerin de sahibi

olduğu ‘TEC Foundation’un prestijli ödülü Les Paul’ü de kucaklayan nefes kesen yeteneğini canlı izleme fırsatını özellikle rock türüne yakın duranlar kaçırmamalı. Rock desek de kendisi tek bir tür altına sokmakta zorlanılan, kategorize edilmesi yanlış olacak bir isim. 2012 çıkışlı 16. solo albümü ‘The Story Of Light’la da övgü alan sanatçı diskografisine 60 albüm sığdırmayı başarmış…


>etkinlik>KONSER

YENİ TÜRKÜ 21 Mart 22.00/Jolly Joker Ankara, Kavaklıdere, Ankara 29 Mart 22.00/Jolly Joker Antalya, Muratpaşa, Antalya


Birçok hit şarkıya imza atan Yeni Türkü, son albüm şarkılarını da barındıran repertuvarıyla bu ay Ankara ve Antalya’da sevenleriyle buluşuyor. Topluluğun yeni albümü ‘Şimdi ve Sonra’, adını albümde bir şarkı olarak yer alan Yılmaz Erdoğan’ın Ankara şiirinin dizelerinden alıyor. 10 yeni Yeni Türkü şarkısı içeren albümün çıkış parçası

‘Böyle Gitmez’, Cengiz Onural ve Derya Köroğlu imzalı. Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Serdar Barçın ve Furkan Bilgi hem yepyeni şarkılar hem de klasik Yeni Türkü repertuvarıyla sahnede olacak.


>etkinlik>festival


21. İZMİR AVRUPA CAZ FESTİVALİ 3-20 Mart Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, Güzelyalı, İzmir Bu yıl 21.’si düzenlenen İzmir Avrupa Caz Festivali, 3-10 Mart 2014 tarihleri arasında Avrupa caz sahnesinden birçok sanatçı ve grubu İzmir’de ağırlayacak. Avrupa ve Türkiye’nin alanlarında fark yaratan sanatçılarını bir araya getirerek bu kültürü geniş kitlelere yaymayı amaçlayan festival; İtalya, Fransa, Avusturya, Almanya, Hollanda, Polonya’dan gelen caz sanatçılarını İzmirli müzikseverlerle buluşturuyor. Festival kapsamında İzmir’e gelen isimler arasında Furio Di Castri Quartet, Sal Ulrich Drechsler&Stefano Battaglia, Kalima, Benjamin Herman Trio, Dainius Pulauskas Group, Ondrej Krajnak, Gregory Privat, Uli Kempendorff Quartet, Timuçin Şahin Quartet, Janusz Prusinowski Trio feat. Adam Strug, Per Maciej Obara

International Quintet var. Kuşağının hem genç hem de deneyimli isimlerini şehre taşıyan festival ekibi, güçlü bir seçkiyle cazseverleri sıkı bir müzik dönemine hazırlıyor; kaçırmayın!


>Teknoloji

GÜVENLİ SÜRÜŞ: ÇEVRİMİÇİ OLMAK KATKI MI, BELA MI?


Araba en kanıksanmış teknolojilerden biri, araç kullanmak ise bunun bir uzantısı. Bu anlamda diğer dijital teknolojilerin de entegre olduğu bir sürüş dünyası; pratik çözümlere, kaybolmamaya, yeni keşiflere gebe olsa da şu sıralar ciddi tartışmalara da gebe. Çevrimiçi olmak artık hayatın ayrılmaz bir parçası. Spotfy’dan favori yol parçalarını listelemek, bu arada yoğun trafikten bir anı ya da çarpıcı bir billboard’ı Instagram hesabından paylaşmak, sıkı takipçisi olduğunuz habercinin 140 vuruşluk o süper yorumunu Retweet’lemek, map uygulamalarıyla entegre aplikasyonlardan yol üstünde leziz seçenekler sunan restoranlara göz atmak... Evet, tüm bunlar bize zamandan kazandırıyor, ölü zamanları dolduruyor ve daha pek çok saymakla bitmeyen fayda sağlasa da tartışmalar tıpkı Türkiye gibi sosyal medya ve aplikasyon alanlarına epey düşkün bir kültür olan ABD’de buradakinden çok alevli ve sistematik. Bu yazıyı okurken ABD’nin çok daha iyi organize edilmiş bir otoban ve kent iç ulaşım ağı olduğunu ve yolüstü sürpriz sayısının Türkiye ile kıyas kabul etmeyeceğini de akılda tutmak lazım.

teknolojileri, sürüş alışkanlıklarını ölçen cihazlar da hayatımıza girdi. Hatta en son ABD’nin en iyi edebiyatçılarından biri olan Jack Kerauac’ın meşhur romanı Yolda’nın e-kitap versiyonuna da Google harita koordinatları eklendi.

Özellikle sürüş hatalarını monitör eden uygulamalar ve acil müdahale teknolojileri otomobil güvenliği konusunda devrim niteliğinde yenilikler sunuyor. Son araştırmalar tüketici güvenliğine dair kaygıların, otomobil sektöründe çok daha fazla sayıda teknolojik ilerlemeye hız vereceğini gösteriyor. Bu buluşların kaynaklık edeceği ‘bağlantılı olma hali’nin ise yardımdan ziyade dikkat dağınıklığına neden olacağı görüşü hâkim. Günümüzde Batılı ülkelerdeki sürücülerin otomobil güvenliği ve yola odaklanma konularında bilinçli olduğu açıkça görülüyor. Pazar araştırma şirketi Harris Interactive ve Akıllı telefon kullanımıyla beraber harita National Highway Transportation Safety özellikleri, bu haritalarla koordine yol Administration’ın elindeki veriler sürüşte hizmeti sunan rehberler, acil müdahale dikkat dağınıklığının düştüğü yönünde.


Teknoloji Danışmanlığı Hizmeti Pazar hariç her gün 09.00–22.00 saatleri arasında verilir. Telefonda hizmet süresi her seferde 20 dk. ile sınırlıdır.


Harris Poll AutoTECHCAST’in 18 yaş ve üstü 13,718 ABD’li sürücüyle web üzerinden gerçekleştirdiği ankete göre artık çok daha az sayıda kişi sürüş halindeyken arama yapıyor ya da mesaj yazıyor. Bu durumun altında toplum üzerinde oluşan bilinçlilik, yeni çıkarılan yasalar ve yeni teknolojiler üzerine oluşan takdir kilit rol oynuyor. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen uzmanlar daha fazla gelişme için hâlâ zamana ihtiyaç olduğunu, bu arada sürücü koltuğuna geçecek çevrimiçi teknolojiyle beraber büyüyen yeni nesillerin bilinçliliği üzerine çalışmaların sürekliliği üzerinde hemfikir. Harris çalışması, sürücülerin yola odaklanmaları konusunda farkındalığı olduğunu ancak yardım almaları gerektiğinde de artan sayıda insanın yüzünü teknolojilere döndüğünü gösteriyor. Yine bu araştırmaya göre tüketiciler arasında uyarlanabilir farlar, kör nokta uyarısı, önden çarpmalara dair acil uyarı sistemi gibi güvenlik bazlı özelliklere artan bir ilgi var. Yanıtlayanların yüzde 47’si bir sonraki otomobillerinde backup kamera sistemi olmasını istediklerini belirtmiş. Tüm bu sonuçlar, tüketicilerin bağlantıda olma talebini ortaya koyarken otomobil endüstrisinin geleceğine dair bir algı da sunuyor. Uzmanlar bunların tümünün değerlendirilmesi gerektiğini düşünürken bir yandan da bazen çok fazla özelliğin ‘çok fazla’ olması durumuna eleştiri getiriyorlar. Öyle ki Federal Hükümet geçen yıl konu hakkında kaygılarını dillendirirken otomobil firmalarına da seslenerek araçlara yeni teknolojiler ekleme konusunda gönüllü bir sınır koymalarını tavsiye etti. NHTSA’nın da altını çizdiği gibi sürücüler seyir durumuna odaklanarak teknolojinin büyüsüyle aralarına mesafe koymalılar.


>sinema

Sınırsızlar Kulübü Dallas Buyers Senarist: Craig Borten, Melisa Wallack Yönetmen: Jean-Marc Vallée Oyuncular: Matthew McConaughey, Jennifer Garner, Jared Leto Süre: 117’ Gösterim tarihi: 14 Mart 2014

Eleştirmen ve izleyicilerden çok iyi geri dönüş alan bir yapım ‘Dallas Buyers’. Montrealli yönetmen Jean-Marc Vallée, Dallas gibi ABD’nin en tutucu yerlerinden birinde elektrikçi olarak çalışan AIDS hastası Ron Woodroof üzerinden iz bırakan bir sağlık mücadelesini hikâye ediyor. Uyuşturucu bağımlısı ve HIV taşıyıcısı Ron Woodroof’un hayatından esinlenen biyografik bir iş ‘Dallas Buyers’. 1986 yılında AIDS nedeniyle 30 günlük ömür biçilen Ron Woodroof, teşhis sonrası FDA kurumundan yasal onaylı olarak kullanabileceği tek ilaç olan AZT’yi almaya başlar. Bu günden itibaren hızla ölümün eşiğine doğru sürüklendiğini fark eder. Çareyi ABD’de yasal olmayan ama dünyanın dört bir yanında bulunan doğal ilaçlara başvurmakta bulur. Kendisiyle ilgilenen doktorlardan biri olan arkadaşı Eve Saks’ın da yardımıyla Ron farkında olmadan çevresindeki hastalar arasında bir satış ağı kurar. ‘Dallas Buyers Club’ olarak bilinen bu oluşum FDA’nın tedavisi yerine alternatif tıbbı tercih edenlerin çaresi olur ve dahası hastalar üzerinde onaylı AZT’den daha çok işe yarar; fakat durum çok geçmeden fark edilir ve ilaç firmaları ve FDA, Ron’a karşı büyük bir savaş açar. Film 30 günlük ömrü kaldı dendikten sonra kendi doğal yöntemleriyle 2191 gün daha yaşamayı başaran Ron Woodroof’un bir yandan kişisel, öte yandan gayet toplumsal mücadelesine odaklanıyor.


Yves Saint Laurent Senarist: Laurence Benaïm (roman), Jacques Fieschi, Marie-Pierre Huster, Jalil Lespert Yönetmen: Jalil Lespert Oyuncular: Pierre Niney, Guillaume Gallienne, Charlotte Le Bon, Nikolai Kinski Süre: 106’ Gösterim tarihi: 28 Mart2014 Sene 1957, yer Paris. Henüz 21 yaşında olan üstün yetenekli tasarımcı Yves Saint Laurent’in moda dünyasını alt üst etme hikâyesine, gerçek bir dönem filmi atmosferi içinde girin. Moda gurusu Christian Dior’un sağ kolu olan Yves Saint Laurent, Dior’ın aniden hayatını kaybetmesiyle işlerin başına geçer. İlk tasarımını hazırladıktan sonra ünü hızla yayılmaya başlar. Artık moda dünyasının yükselen yıldızıdır. Bir moda şovu sırasında Pierre Bergé ile karşılaştığındaysa hayatını tamamen değiştirecek bir ilişkiye adım atmış olur. Birbirlerine aşık olan ikili, iş hayatında da birlikte hareket etmeye başlarlar. Üç yıl sonra kendi markası Yves Saint Laurent’i yaratmış olur. Ne var ki Yves Saint Laurent’in yaratıcılığı, hem özel hayatını hem de iş yaşamını etkiler hale gelir.


Non-Stop Senarist: John W. Richardson, Christopher Roach, Ryan Engle Yönetmen: Jaume Collet-Serra Oyuncular: Liam Neeson, Julianne Moore, Anson Mount, Michelle Dockery, Scoot McNairy Süre: 141’ Gösterim tarihi: 21 Mart 2014 Aksiyon filmlerine performansı ve duruşuyla yakışan bir isimdir Liam Neeson. Kendisi bu ay iyi bir örnekle türün sevenlerine adrenalin yüklü bir seyir vadediyor. Heyecan, gerilim ve zeka yüklü bu filmle yerden 12 bin metre yükseklikte iki yüz kişinin hayatını kurtarmak için zamanla yarışma hissine kapılmak mümkün. Sürprizli bir senaryosu var Non-Stop’ın. Film, her 20 dakikada bir uçaktaki birisini öldürmekle tehdit eden esrarengiz bir suçluyu yakalamaya çalışan hava polisi Bill Marks’ın aksiyonları etrafında dönüyor. Film adeta uçakta geçen bir Agatha Christie hikâyesi. Kimin suçlu kimin masum olduğu belli değil; özetle bu uçakta herkes şüpheli. Bill Marks ise iki yüz kişinin hayatını kurtarmak için savaşırken kendini hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı büyük bir oyunun içinde buluyor. ‘The Matrix’ ve ‘Sherlock Holmes’un yapımcılarının 60 milyon dolar bütçeyle finanse ettiği filmin yönetmen koltuğunda, Liam Neeson’la daha önce ‘Kimliksiz’de de beraber çalışatığı Jaume Collet-Serra var. ‘Magnolia’, ‘The Big Lebowski’ ve ‘Blindness’ gibi filmlerden tanıdığımız Julianne Moore, ‘Argo’ ile yükselişe geçen Scoot McNairy ve ‘12 Years A Slave’ ile bu senenin Oscar adayı olan Lupita Nyong; diğer parlayan isimler.


Soğuk Senarist: Uğur Yücel Yönetmen: Uğur Yücel Oyuncular: Cenk Medet Alibeyoğlu, Ahmet Rıfat Sungar, Şebnem Bozoklu Süre: 105’ Gösterim tarihi: 21 Mart 2014 Uğur Yücel, harika bir görsel dil ve hikâye anlatımıyla izleyiciyi Kars’ın kış iklimi içinde kalan insanlarına götürüyor. Kış mevsimi yaklaştığında karla kaplanan ve dış dünyayla iletişimini kaybeden bir Kars kasabasında geçen hikâyede, bir demiryolu çalışanı olan Balabey’in yaşamından bir kesite tanık oluyoruz. Evli olan ve vaktinin çoğunu çalışarak geçiren Balabey’in arkadaşlarıyla pavyona gittiği bir gece, hayatını beklenmedik bir şekilde değiştirecektir. Zamanında Rusya’dan Kars’a gelen ve bu pavyonda çalışan üç kız kardeşle karşılaşan Balabey, geceyi küçükleri Irina ile geçirecektir. Balabey, bu gece boyunca Irina ile arasına kesin bir mesafe koyacak olsa da duygusal olarak Irina’nın etkisinden kurtulamayacaktır. Çekimleri Kars’ta gerçekleştirilen ve karlı dağların, dondurucu hava koşullarının başrolde olduğu filmin yönetmenliği ve senaryosu Uğur Yücel’e ait. Filmin oyuncu kadrosunda ise Cenk Alibeyoğlu, A. Rıfat Şungar, Şebnem Bozoklu ve Ezgi Mola gibi yerli oyuncuların yanı sıra Valeria Skorohodova, Yulia Vaniukova ve Yulia Erenler gibi yabancı isimler de var.


İtiraf Nymphomaniac: Vol1 Senarist: Lars von Trier Yönetmen: Lars von Trier Oyuncular: Charlotte Gainsbourg, Stellan Skarsgård, Stacy Martin, Uma Thurman, Dafoe Willem Dafoe Süre: 118’ Gösterim tarihi: 21 Mart 2014 Lars von Trier bir kez daha gündeme oturan bir filmle vizyonda. İki filmlik seri halinde vizyona girecek filmin ilkinin tarihi belli olsa da biz bu satırları yazarken diğerinin ne zaman izlenebileceği henüz net değildi. İlgilenenler ve ilk bölümü sevenler ikinci film için takipte kalsın deriz. Danimarkalı yönetmen Lars von Trier’ın ‘Dalgaları Aşmak’ ya da ‘Dogville’ gibi sarsıcı deneyimler sunan ve çok konuşulan filmlerini ‘Antichrist’ ve ‘Melankoli’ gibi yine tartışma yaratan işler sürdürdü. Yönetmen aykırı filmler serisine ‘Nymphomaniac’ ile devam ediyor. Nemfomanyak bir kadın olan Joe’yu merkeze alan film, başkarakterinin doğumundan başlayarak 50 yaşına kadar olan hayat hikâyesine, cinsel hayatına odaklanarak bakıyor. Soğuk bir kış gecesi yakışıklı bekâr Seligman, yolda dövülmüş halde birini bulur. Bu kişi Joe’dan başkası değildir. Onu evine getirip yaralarını sarar. Joe, bir yandan bu adamın evinde dinlenirken öte yandan hikâyesini anlatmaya başlar. Carl Theodor Dreyer’dan 60 yıl sonra Danimarka sinemasının en çok ismi tekrarlanan yönetmeni Lars von Trier yine merak uyandırmayı başarıyor.


Space Pirate Captain Harlock Senarist: Leiji Matsumoto, Harutoshi Fukui, Kiyoto Takeuchi. Yönetmen: Shinji Aramaki Oyuncular: Shun Oguri, Haruma Miura, Yu Aoi, Arata Furuta, Ayano Fukuda Süre: 115’ Gösterim tarihi: 21 Mart 2014 Yıl: 2977 Kainat devasa bir galaksiler arası savaşa ev sahipliği yapıyor. Ataları Dünya’dan sürülmüş olan milyonlarca insan ise halen daha evi olarak gördükleri bu gezegene geri dönme arzusunu taşımaktadır. Dünya tüm gezegenler arasında en değerli olandır, çünkü sunduğu kaynaklar diğer gezegenlerden kat kat fazladır. Ancak tek sorun tüm galaksideki insan ırkını yöneten Gaia koalisyonunun kontrolü altında olmasıdır. Sürülen ve aşağılanan Kaptan Harlock, Arcadia gemisindeki ekibiyle birlikte dünyaya geri dönüp kendilerine ait olanı almaya karar verirler. İnsanlığın tek umudu olan bu ekip Gaia’nın sırlarını keşfedip gücüne son vermeye çalışacaktır. Leiji Matsumoto’nun mangasından beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmenliğini Shinji Aramaki üstleniyor.


Başka Sinema Mart Filmleri İlk bahsetmek istediğimiz film 7 Mart’ta gösterime girecek olan ve Altın Portakal’dan Berlinale’ye gittiği tüm festivallerden güçlü yorumlarla dönen ‘Mavi Dalga’. Zeynep Dadak ve Merve Kayan’ın yönettiği film, ergenlik ile yetişkinlik arasındaki o geçiş döneminde hayata dair tüm sorunlar ve monotonlukları deşiyor. Üniversite tercihleri, Balıkesir kıyılarının ve hayatının değişken yüzü, iç kıpırdatan flörtler, platonik aşklar, genç kadınların arkadaşlık ve aile arasında gidip gelen evreni; Deniz’in dünyası üzerinden veriliyor. 14 Mart’ta izlenebilecek olan ‘Köksüz’ün yönetmeni ise Deniz Akçay. Ahu Türkpençe, Lale Başar, Sekvan Serinkaya gibi isimlerin rol aldığı film, beklenmedik bir kayıpla sarsılan bir aileye bakıyor. Bu kaybın ardından nasıl baş edeceklerini bilemedikleri yeni durumla karşı karşıya kalmaları, aile içindeki erk mücadelesi ve yetersizlik, kaçışlar, iletişimsizlik, suçluluk, öfke ve bunalım girdabı içinde aidiyet hissi ve bu hissin yoksunluğunun insanları sürüklediği uçlar üzerine bir film. Yine 14 Mart’ta izlenebilecek bir diğer film de ‘The Wind Rises’ ya da Türkçe ismiyle ‘Rüzgâr Yükseliyor’. Usta yönetmen Hayao Miyazaki’nin kendi mangasından adapte ettiği ve son filmi olduğunu açıkladığı bu merak uyandıran yapım, Japonya tarihinden izdüşümlerle yüklü. Kahramanımız Jiro uçmayı ve güzel uçaklar tasarlamayı hayal eder. Küçüklükten beri miyop olduğu için pilotluk yapması mümkün olmayan Jiro, 1927 yılında Japonya’nın önde gelen havacılık şirketlerinden birinde kendine iş bulur. Dehası kısa bir sürede fark edilir ve Jiro dünyanın sayılı uçak tasarımcılarından biri olur. Film, Jiro’nun yaşamını ve onu etkileyen 1923 Büyük Kanto Depremi’ni, Büyük Buhran’ı, verem salgınını ve Japonya’nın II. Dünya Savaşı’na girişini konu ediniyor. Nakoho ile tanışıp ona aşık olan Jiro, Honjo ile de dostluğunu ilerletip pekiştirir. Olağanüstü icatlara imza atarak geleceğin havacılık dünyasını şekillendirir. 21 Mart’ta vizyona girecek olan ‘Mavi Ring’ ise Türkiye Almanya ortak yapım bir iş. Ömer Leventoğlu’nun yönettiği filmde Ezgi Çelik, Kemal Ulusoy, Nazmi Kırık, Şerif Şahinler gibi isimler rol alıyor. Kentli, orta sınıf, mazbut bir aile ortamında yetişmiş olan Doktor Pınar, Eskişehir Devlet Hastanesi’nde uzman doktor olarak çalışır.


Doktor Pınar, bir gece yarısı çalıştığı hastanenin başhekimliğinin resmi görevlendirmesi ile kendisini askeri bir cipin içerisinde kent hapishanesine giderken bulur. Ancak Pınar’ın o gece ve takip eden gün boyunca yaşadığı olaylar, onun hayat ve toplumla kurulu bütün ilişkilerini baştan aşağı değiştirmesine yol açacaktır. 28 Mart vizyon tarihli ‘A Thousand Times Good Night’, Türkçe ismiyle ‘Binlerce Kez İyi Geceler’, Erik Poppe imzalı bir yapım. Juliette Binoche, Nikolaj Coster-Waldau, Lauryn Canny’nin oynadığı film dünyanın sayılı savaş fotoğrafçılarından Rebecca çevresinde ilerliyor. Kabil’de bir kadın intihar bombacının fotoğraflarını çekmek üzere görevlendirildiği sırada olayın içine fazlasıyla giren ciddi biçimde yaralanan Rebecca’nın evine ise bir başka bomba düşer. Kocası ve kızları, onun çalışarak kendisini öldürmesi düşüncesine daha fazla dayanamazlar ve ona bir ültimatom verirler: Ya işini ya da ailesini seçecektir. Yine 28 Mart’tan itibaren izlenebilecek olan ‘Michael Kohlhaas’, vizyon adıyla ‘Adalet İçin’, 2013 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışmıştı. Arnaud des Pallières’ın rejisiyle Mads Mikkelsen, David Kross, Denis Lavant, Bruno Ganz’ın rol aldığı film; Heinrich von Kleist’in edebiyat klasiğinden uyarlanmış. 16. yüzyılda geçen hikâyede Michael Kohlhaas ailesine bağlı, varlıklı, onuruyla yaşayan bir at taciridir. Bir gün yoluna çıkan bir baron adaletsiz bir şekilde atlarına el koyar. Kohlhaas kendisine tazminat ödenmesi için yaptığı başvuru sonuçsuz kalınca, açıktan açığa meydan okumaya başlar. Yönetime isyan eden halkın da katılımıyla bir ordu kurar ve tüm ülkeyi ateşe atmak uğruna hakkını arama mücadelesine girişir. Adaleti yalnızca kendi için değil, ülke için de sağlaması gerektiğini anlayınca ailesini de büyük bir tehlikeye atmış olacaktır.


>back-up danIsmanlarI>stil ve alIsveris . . .

YENİ SEZONDAN HABERLER Back-Up Stil ve Alışveriş Danışmanı Tülin Kermen Puantiye ve çizgilide sert duruşumuz hava durumuna aldırmadan kışın dahi devam ediyor… Yani bu desende ne varsa modaydı. Bu tarzın yazın daha huzurlu atmıyoruz, satmıyoruz, dolabın tepelerine tercih edileceği kesin. kaldırmıyoruz. Fırça darbeleri, modern resim veya Tek omuz düşürmek sezonun “cool” hareketi. resim paleti tadında kumaşlara sıkça Karl yapmış biz mi uymayacağız? rastlayacağız. Bumper ceketler iki senedir revaçta… Bu sezon vitrinler çiçek açmayacak Bu sezon biraz daha seviye atladı ve ipek çok şükür! Artık biyoloji dersi tadında, olanları moda. bir çiçeğin anatomisi kıvamında çiçek desenlerine alışacağız. Süveter modası ilkbaharda da devam edecek ama omuza eski okullu tarzı gibi 3D kumaşlar sezonun çarpıcı bağlanarak… parçalarından. Teknolojinin modayla buluşması da denebilir. Eşarp modası… Hem de her yere giderken boyna, kola, çantaya ve bandana gibi Yaz sezonuna imzayı atacak pantolonlar, kafaya. kuşkusuz geniş ve kısa paça olanlar. Denim elbise hatta denim gömlekle sık sık karşılaşacağız. Mavi denim özellikle tercih edilen renklerden... Ama bitim yerlerinde dikiş bulunmayanları! Spagetti inceliğinde askılı elbiseler

Tam pepluma alışmış, hazmetmiş ve hatta sıkılmışken yeni tip peplum modası gözüktü ufukta. Bol peplum bluzlara sıkça rastlayacağayız bu sezon. Uzun etek modası, yaz-kış demeden


doludizgin gidiyor. Ama yazın balon şeklinde uzun etekler “in” olacak. Kısa çorap modası önümüzdeki sezon da var… Özellikle taşlı olanları! Xray iç gösteren kumaşlar, önümüzdeki sezonun da transparan geçeceğini müjdeliyor. Çanta ve ayakkabıda en son trend, püskül. Folklorik, etnik kıyafetler revaçta olacak. Geçen sezon “Grinin 50 Tonu” modaydı, bu sezon yeşilin her tonu moda. En sık olarak deride gördüğümüz lazer kesim artık diğer kumaşlara da uygulanıyor. Her sezonun damgası gibi olan puantiye ve çizgi bu sezon da var, gelecek sezon da olacak… Severlerine müjde, sevmeyenlere alışması tavsiyesiyle! Stil ve Alışveriş Danışmanlığı Hizmeti hafta içi her gün mesai saatleri içerisinde 09.30–18.30 arası verilir.


>back-up danIsmanlarI>Beslenme .

OFİSTE SAĞLIKLI BESLENMEK HİÇ DE ZOR DEĞİL! Back-Up Beslenme Danışmanı Cansu Tektunalı Ülkemiz nüfusunun önemli bir kısmı, kapalı ofis ortamında veya masa başı çalıştığından, birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Öncelikle gün ışığına ve temiz havaya hasret kalmak,

kişide fark etmeden stres yaratan baş etkenlerdendir. Buna ek olarak uzun çalışma saatleri, bitmek bilmeyen toplantılar, yeterli besleyicilikte gıdaların olmayışı, iş stresini iyice arttırıp kişiyi


yorgun, halsiz ve isteksiz yapıyor. Enerji eksikliğinden yakınan çoğu bireyin tek hayali, eve gidip istediği yiyeceklerden yiyerek keyif almaya çalışmak.

seçeneklerinin olduğu yerlere gidin. Sabah kahvaltısını asla atlamayın. Poğaça ve meyve suyundan oluşan bir kahvaltı, besleyici değildir. Az yağlı peynir veya yumurta, mevsim sebzeleri, çavdar, tam buğday ekmeğinden oluşan proteinli bir kahvaltı yapın. Evde hazırlayamıyorsanız en azından tostunuz, yağsız ve kepekli olsun.

Peki, bu ofis sendromunu nasıl yenebiliriz? Bir ortam ne kadar aydınlıksa, o kadar dinç hissederiz, uykumuz gelmez. Bunun için çalıştığınız ortamın aydınlık ve temiz olmasını sağlayın. Bol oksijen hızlı bir metabolizmaya sahip olmamızı sağlar. “Hayır” demeyi öğrenin. Ofiste birçok çalışanın masasında abur cuburlar İş yoğunluğuna dalıp, su içmeyi unutmamak mevcuttur. Siz aç olmadığınızda yememe için cam sürahiniz, her zaman masanızın prensibini edinip, ikramlara kibarca hayır üzerinde dolu olsun. demelisiniz. Sütlü kahve içiyorum diye düşünüp, İşlenmemiş ve paket olmayan gıdaları glikoz şurubu katkılı hazır kahvelerden tercih edin. Yemek aralarında atıştırmak almayın; kendiniz light sütle hazırlayın. için; taze ve kuru meyveler, tuzsuz kuruyemişler, süt ve ayran bulundurun. Genelde yaşanılan bir sıkıntı da öğle yemeklerinin çok yağlı olması Sağlıklı beslenmek isteyen birkaç ve doyurucu olmamasıdır. Bunun arkadaş bulursanız, motivasyonunuz için yiyeceklerinizi evde hazırlayıp daha iyi olacaktır. getirebilirsiniz. Sağlıklı günler… Öğlenleri dışarıda yiyorsanız, et ve salata Beslenme Danışmanlığı Hizmeti hafta içi her gün mesai saatleri içerisinde 09.30–18.30 arası verilir. Telefonda hizmet süresi her seferde 15 dk. ile sınırlıdır.


>back-up danIsmanlarI>spor ve fItness .

YAĞ-KAS KEMİK ÖLÇÜMÜ

Back-Up Spor ve Fitness Danışmanı Serhat Sıdal

Yağ-kas-kemik ölçümünün esas ismi vücut kitle endeksi olmakla birlikte söyleniş kolaylığından dolayı YKK ölçümü olarak kullanılmaktadır. Ölçüm sonuçlarında yağ, kas, kemik oranlarıyla birlikte vücutta bulunan su miktarı da belirlenmektedir. Spor ve beslenme biliminin gelişmesiyle artık sadece kiloya bakılmasının çok da anlamlı bir değer taşımadığı anlaşıldığından beri vücut kitle endeksinin detaylarla öğrenilmesi ve buna göre beslenme ve antrenman programlarının hazırlanması, günümüz sağlıklı yaşam dünyasının vazgeçilmezi olmuştur. YKK ölçümü yapılmadan önce sadece boy ve kilonun çeşitli göstergelerle bize yön verdiği dönemlerde anlayış ve değerlendirme son derece kıt ve yanıltıcıydı. Eski değerlere göre örneğin 37 yaşında, 1. 85 boyunda, 90 kilo ağırlığında olan bir kişi fazla kilolu olarak değerlendirilirken, şu an aynı kilo ve boya sahip birini çok fit bir şekilde görebiliyoruz. Bu da günümüzde standardize edilmemiş kişiye özel değerlerin ve kilo kontrolümüzün vücut

kitle endeksi temel alınarak yapılması gerektiğinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. YKK ölçümü yapmanın birçok metodu ve tekniğini bulunmaktadır (elektronik aletler, kaliper ve metre, su tankları vs.). Her bir ölçüm biriminin kendine göre çıkan sonuç ve değerleri farklı olabilir. Bu da günümüzde sağlık merkezlerinde ve spor merkezlerinde birçok kişinin kafasını karıştırmaktadır. Fakat aslında hemen hepsi doğrudur; değerleri farklı olduğu için karışıklığa neden olur ancak kişi iki kilo yağ verdiğinde kaliper veya elektronik olsun her iki farklı ölçü birimi de ikişer kilo yağ azaldığını gösterecektir. Her ölçümde sağlıklı değerler elde etmek için ölçümün günün aynı saatinde, aynı tokluk oranı ve aynı miktarda sıvı alımıyla


yapılmasına özen gösterilmesidir. Ölçümlerin çok sık aralıklarla yapılması farklı değerlere ulaşacağından ve vücudun bu kadar kısa sürede değişim göstermeyeceğinden dolayı tavsiye edilmez. Ölçümler özel durumlar dışında 6–8 haftada bir uygulanan beslenme ve antrenman programının hedefe ulaşmak yolundaki etkisini kontrol etmek amaçlı tekrarlanmalıdır. Daha kısa süreli ölçümlerin pek bir faydası ve amacı yoktur; kısa süreli yapılan ölçümlerde mucize sonuçlar beklemek de hayalcilik olur. Eğer fazla kilolarımızdan şikâyetimiz var ve normal bir tartıya çıktığımızda kilo kaybettiğimizi görüyorsak hemen sevinmemeliyiz, kaybettiğimizin ne olduğunu bilmek çok önemlidir. YKK ölçümlerinin bizim için en önemli amacı kas ve yağ miktarlarının ve oranlarının belirlenebiliyor olmasıdır. Kas kaybetmenin istenmeyen bir durum olduğunu daha önceki konularda anlatmıştık, kas oranında azalma varsa bu sorunun çözüm yollarına başvurulmalıdır. Spor ve Fitness Danışmanlığı Hizmeti hafta içi her gün mesai saatleri içerisinde 09.30–18.30 arası verilir. Telefonda hizmet süresi her seferde en fazla 15 dk. ile sınırlıdır.


>back-up danIsmanlarI>Psikolojik rehberlik .

BENLİK KAVRAMININ GELİŞİMİNDE AİLENİN YERİ Back-Up Psikolojik Rehberlik Danışmanı Çağlar Kahraman


Benlik kavramı ve benlik saygısı, benlik psikolojisi ve sosyal psikoloji literatüründe önemli yere sahip olan kavramlardan biridir. Yetiştirilme biçimi, sosyoekonomik düzey, anne-baba tutumları, fiziksel sağlık, okul başarısı ve arkadaşlık ilişkileri başta olmak üzere bireylerin benlik saygısı düzeylerini etkileyen ve bundan etkilenen pek çok faktörden söz etmek mümkündür. Benlik, tüm insanların gelişimsel süreçleri içinde ebeveynleri ve diğer insanlarla etkileşim ve deneyimlerinin bir sonucu olarak geliştirdiği örgütlenmiş bir düşünce, duygu ve davranış ağıdır. Benlik saygısı; çocuğun kendi değer, yetenek ve başarılarına bağlı olarak kendisi hakkında oluşturduğu doğal duygular sonucu ortaya çıkar. Çocuğun benlik imajı ilk olarak aile içinde gelişir. Çocuklar, ebeveynlerinin kendilerine ilişkin duygularından ve algılamalarından büyük ölçüde etkilenirler. Benlik saygısının gelişimi, anne veya anne yerine geçen kişinin çocuğa gösterdiği ilgi ve uygun yansımalı ilişkiye bağlıdır. Çocuklar, ebeveynlerinin kendilerine ilişkin duygularından ve algılamalarından büyük ölçüde etkilenirler. Başkalarının saygısı ve olumlu duygusal etkileşimi kişide kendini sevmeyi geliştirir. Bu sayede duygusal kendilik ve egemenlik oluşur.

Bireyin gelişiminde önemli etkiye sahip en önemli değişken anne-babaların çocuklarına ilişkintutumlarıdır.Çocukdünyayageldiğianda ilk etkileşimde bulunduğu kişiler aile bireyleri ve özellikle anne-babasıdır. Bu etkileşim çocuğun tüm yaşamı boyunca devam eder. Çocuğun kişilik yapısının oluşmasında anne-baba etkisinin önemli bir yeri ve değeri vardır. Uyumlu ve özgür bir ailede, tutarlı ve sağlıklı ilişkiler içinde yetişen çocuk, özerk bir birey olarak yetişkin yaşamına ulaşabilir. Özerklik gereksinimi kişinin eylemlerinin kontrol edildiği ya da o eylemlerde bulunmaya zorlandığını hissetmesi yerine, eylemlerinde, kendi adına karar verebildiğini duyumsamasıyla ilgilidir. Aile, sağlıklı gelişim üzerinde en önemli etkiyi gösteren sosyal çevredir. Bu sürecin en önemli adımını ise anne-baba desteği ve katkısı ile aile içerisinde değerlerin ve inançların içselleştirilmesi oluşturmaktadır. Ergenlik süresince, anne-babanın çocukları ile kurdukları olumlu ilişkilerin; ergenlerin, iyi oluş düzeyleri, benlik saygısı, uyum becerileri ve özerk-benlik gelişimleri, sosyal beceri ve çevresine uyum sağlama düzeyleri üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte birçok araştırma bulgusu anne-baba iletişiminin ve katılımının yüksek düzeyde yaşandığı aile ortamlarında yetişen çocukların olumlu davranışlar sergiledikleri ve kişilik


gelişiminde avantajlı koymaktadır.

olduklarını

ortaya davranışlar da çoğunlukla gelenek ve daha üst otoritelerce saptanmış kurallara uygun davranışlardır. Anne-baba, kendisini Günümüzde benlik saygısını etkileyen birçok toplumsal otoritenin temsilcisi olarak görür. faktör araştırılmaktadır. Yüksek düzeyde Mutlak itaat bekler. Çocuğun davranışları katı benlik saygısı aile ile olumlu iletişim, kişinin standartlarla değerlendirilir, hata ve yanlış kendi hayatı üzerinde kontrole sahip olduğu yapma hakkı tanınmaz. Baskı ve katı disiplin duygusu, orta derecede risk alma isteği çocuğun kendini kabul ettirmesini zorlaştırır, ve etkili bir kişi olduğunu hissetmesi gibi uyumsuzluk görülür. Çocuk evde annefaktörlerle ilişkilidir. En alt düzeyde benlik babasında gördüğü olumsuz tutumları, diğer saygısı ise çoğunlukla ebeveyn baskısı gibi yetişkinlerle ve yaşıtları ile olan iletişiminde faktörlerle ilişkilidir. Ebeveyn tutumu; anne, de uygular. Bu tip ailelerde yetişen gençlerle baba ve çocuk arasındaki etkileşimin türüne yapılan araştırmalarda, karar verme ve denir. Çocuğa karşı takınılan anne-baba düşüncelerini ifade etmede güçlük yaşandığı tutumlarını etkileyen birçok faktör vardır, bu ve öfke düzeyinin yüksek olduğu bulunmuştur. faktörler arasında; anne babanın beklentileri, (Yavuzer, 2005) toplumun değer yargıları, anne ve baba olmaya hazır olma, anne ve babanın kendi çocukluk Açıklayıcı/otoriter anne-babalar, çocukları deneyimleri, anne ve baba arasındaki ilişki, kısıtlayıcı yasaklayıcı olmaksızın denetlerken, çocukların sayısı vb. sayılabilir. Farklı ebeveyn aynı zamanda onları bir birey olarak tutumlarını ayırt etmeye yönelik çalışmalar kabul eder, onlara sevgi ve ilgi gösterir. arasında Baumrind (1966) tarafından ileri Ebeveyn ile çocuk arasında sözel iletişim sürülen ve “otoriter”, “açıklayıcı/otoriter” ve kanalları açıktır. Bu tutum içinde yetişen “izin verici” olarak adlandırılan üç stil geniş çocuklarda genellikle sosyal yeterlilik, beceri, kabul görmüştür. yardımseverlik, bağımsızlık, düşüncelerini serbestçe söyleyebilen, arkadaş canlısı, diğer Otoriter tutum sergileyen ebeveyn tutumunda insanların gereksinimlerine duyarlı, kendine anne-babanın kabul ve ilgisi düşük iken ve diğer insanlara saygılı, özgüven ve sosyal çocuk üzerindeki kontrol çok yüksektir. sorumluluk görülmektedir. (Sprinthall ve Otoriter anne-baba sevgisini, çocuk onların Collins’ten aktaran Tunç ve Tezer 2012) istediği gibi davrandıkça, şartlı gösterir. Açıklayıcı/otoriter çocuk yetiştirme stilinin Sevgiyi bir pekiştireç olarak kullanır. İstenen çocuklarda“sağlıklı”ve“normal”davranışlarla


ilişkili olduğunu belirtmektedirler. Bu konuda yapılan araştırmalar, genel olarak, anne babalarını açıklayıcı/otoriter olarak algılayan çocukların, diğer stillere kıyasla, psikososyal yeterlik ve olgunluk ölçümlerinde en yüksek; psikolojik ve davranışsal bozukluklarda en düşük puanları aldıklarını göstermektedir. İzin verici/şımartan anne-babalar, çocuklarıyla çok ilgili, yani tepki verici olan ama onlardan çok az talep eden ve onları çok az kontrol eden anne-babalardır. İzin verici/ihmalkâr anne babalarisenetalepedicinedetepkivericidirler. Bu stile sahip anne-babalar çocuklarını bir birey olarak kabul etme, onlara sevgi ve ilgi gösterme ve bir birey olarak olgunlaşmaları yönünde bir çaba göstermezler. Bütün bu çalışmaların ortaya koyduğu ortak bulgunun, çocuklarında özerklik ve psikolojik olgunluğu teşvik eden, iki yönlü iletişimi sürdüren, kontrolü şefkat ve kabul ile birleştirebilen, yani açıklayıcı/otoriter çocuk yetiştirme stillerine sahip anne-babaların çocuklarında bütüncül bir olumlu benlik imajı ve daha yüksek bir kendilik değeri ve benlik saygısı geliştirmeyi destekler nitelikte olduğu söylenebilir. (Tunç, 2012) Sonuç olarak bütün bu bulguların ışığında, otoriter stilin kabul ve ilgiden yoksun oluşunun çocuğun benlik saygısını olumsuz yönde etkilediği söylenebilir. Açıklayıcı/otoriter stil ile

benlik saygısı arasındaki olumlu ilişkinin varlığı netleşirken, diğer stillerin benlik saygısıyla ilişkilerini irdelemeye yönelik çalışmalara gereksinim duyulduğu görülmektedir. Psikolojik Rehberlik Hizmeti hafta içi her gün mesai saatleri içerisinde 10.00–17.30 arasında verilir.


>back-up danIsmanlarI>LEZZET .

VAZGEÇEMEDİĞİMİZ KURABİYELER Back-Up Lezzet Danışmanı Şef Ceyda Baza

“Kurabiyeler, hayatın en temel zevklerinden biridir.” Bu sözcük, gevrek kurabiyelerden içi yumuşacık bezelere, hafif madlenlerden tereyağlı veya çikolata parçalı kurabiyelere ve brownie keklere kadar tatlı lezzetleri barından geniş bir aileyi temsil eder. Kurabiye Pişirmenin Altın Kuralları Tepsi: Pişirme tepsisi olarak koyu renkli olanlar yerine ısısın eşit derecede dağılmasını sağlayan parlak, açık renkli (gümüş rengi) tepsileri kullanın. Bu tür tepsiler kurabiyelerinizin altının yanmadan kahverengileşmesini sağlar. Kurabiyelerin tepsilere yapışmasını önlemek için içlerine yağlı kâğıt serebilirsiniz.

olur. Hamuru hazırlamaya başlamadan 1-2 saat evvel yumurtaları buzdolabından dışarı çıkarın. Unu kullanmadan önce elemek gerekir. Çikolata parçaları gibi sert malzemeleri, her zaman hamura en son olarak eklemek gerekir. Bu malzemeleri ekledikten sonra elde veya mikser ile düşük hızda karıştırın.

Hamuru soğutma: Kurabiye hamurunu pişirmeden önce buzdolabında 30-60 Yöntem: Şeker ile birlikte çırpmak için dakika soğutmak, pişerken dağılmalarını her zaman oda sıcaklığında yumuşamış ve çok ince olmalarını önler. tereyağı kulanın. Elde veya bir mikser ile hafif ve köpüklü kıvama gelene dek çırpın. Pişirme: Aynı sürede pişmeleri için Kullanacağınız yumurtaların da oda kurabiyelerin her birini aynı boyda sıcaklığında olması gerekir çünkü soğuk hazırlayın. Tepsi üzerine yerleştirirken yumurta hamurun kesilmesine neden kurabiyeler arasında boşluk bırakın.


Her bir kurabiye arasında yaklaşık 5 cm olması yeterlidir. Birçok fırında iki tepsiyi aynı anda pişirmek mümkündür ancak pişirme süresinin yarısında tepsilerin yerlerini değiştirin ve hatta arkada kalan bölümleri öne getirin. Böylece tüm kurabiyeler eşit oranda pişeceklerdir. Kurabiye hamurunu sıcak tepsiye yerleştirmeyin; bu hamurun yayılmasına ve kurabiyelerin farklı ölçülerde pişmelerine sebep olur. Eğer yumuşak ve sakız kıvamlı kurabiyeleri seviyorsanız, tarifte belirtilen pişirme süresinden 2-3 dakika daha az pişirin. Fırından çıkardıktan sonra kurabiyeleri tepsilerin içinde 2-3 dakika soğumaya bırakın. Metal bir spatula ile kurabiyeleri tel ızgara üzerine alın ve soğumaları için bekletin.

Lezzet Danışmanlığı Hizmeti hafta içi her gün mesai saatleri içerisinde 10.00–17.30 arasında verilir.


Limonlu, Üzümlü Ve Yulaflı Kurabiye Malzemeler 225 g un 1 tatlı kaşığı kabartma tozu 1/8 çay kaşığı tuz 125 g yumuşatılmış tereyağı 100 g toz şeker 1 adet limonun ince rendelenmiş kabuğu 1 adet iri yumurta 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi 180 g kuru siyah üzüm (çekirdekleri çıkarılmış)

Fırınınızın 190 dereceye getirip ısıtın. Bir fırın tepsisini yağlayın. Un, kabartma tozu ve tuzu geniş bir kabın içinde karıştırın. Tereyağı, şeker ve limon kabuğu rendesini krema kıvamına gelinceye kadar yüksek hızda mikser ile çırpın. Yumurtayı da ilave edip hafifçe karıştırın; kuru malzemeyi, yulaf ve üzümü de ekleyerek hamurunuzu hazırlayın. Hazırladığınız hamurdan 1 yemek kaşığı büyüklüğünde parçalar alarak bu parçaları 8 cm ara ile tepsilere dökün. Kurabiyelerin kenarları altın rengini alana dek yaklaşık 10-15 dk. pişirin. Tel ızgara üzerine alarak tamamen soğumaları için bekletin.


Kirazlı Koko Malzemeler 125 g toz badem 125 g pudra şekeri 2 adet iri yumurta akı 1/8 çay kaşığı tuz 12 adet doğranmış kiraz şekerlenmesi İki kurabiye tepsisinin içine pirinç unu serpin. Geniş bir kabın içinde bademleri, pudra şekerini, yumurta aklarını ve tuzu pürüzsüz bir kıvama gelene dek karıştırın. Bir krema sıkma torbasının ucuna 1 cm’lik yıldız şekli uç takın. Hamuru torbaya doldurun, yuvarlak

küçük şekilde 2.5 cm aralıklarla tepsilere sıkın. Her bir kurabiyenin üzerine bir parça kiraz şekerlemesi yerleştirin. Kurabiyeleri buzdolabında 30 dk. bekletin. Fırınınızı 250 derecede ısıtın. Kenarları esmerleşene dek yaklaşık 5 dk. pişirin. Tel ızgara üzerine alarak soğumaları için bekletin.


)

>back-up danIsmanlarI>eglence . Back-Up Eğlence Danışmanı Richie Varon

Duble Meze (Beyoğlu)

Tarihi Pera’da, Palazzo Donizetti Hotel’in muhteşem manzaralı terasında yerini alan Duble Meze Bar; özgün, huzurlu ve keyifli atmosferini, Emre Çapa ve Arto Ankaralıyan’ın modernleştirdiği meze yorumlarıyla birleştirerek unutulmaz bir lezzet deneyimi vaat ediyor. Duble mutfağından çıkan menüde, Türk mutfağının geleneksel tatları mekâna özel dokunuşlarla hayat bularak ilginç olduğu kadar cezbedici lezzetler sunuluyor. Ortadoğu, Anadolu ve Balkan mutfağından esinlenilen meze tabaklarında yerini alan lezzetler, her daim sezona ve tazeliğe göre sizleri beklemekte. Duble (***)


Zuma (Ortaköy)

Londra ve Hong Kong’da kendisini kanıtlamış olan ZUMA, zarif ve sofistike yemek anlayışını İstanbul’da da yaşatıyor. Geleneksel Izakaya tarzına modern ve zarif bir bakış açısı getiren ZUMA, gerçek Japon lezzetlerinden yola çıkarak kendi tarzını geliştirmiştir. Çok iyi suşi kokteyller sizleri bekliyor. Zuma (****)

Frankie (Nişantaşı)

Nişantaşı Sofa Hotel’in roof’unda bulunan Frankie’de romantik bir ambiyans yakalayabilirsiniz. Dünya mutfağından oluşan menüsüyle sizleri bekliyor. Ayrıca hafta içinde canlı müzik ile kulakların pasını siliyor… Frankie (****)

Gaspar (Karaköy)

Münferit’in ikinci şubesi; aslında yeni restoranı demek daha doğru… Avrupa’da gibi hissettiren bir havaya sahip. Bana göre bir bistroyu andırıyor. Gaspar (****)

Ulus 29 (Ulus)

Ulus 29’da bir taşla iki kuş vurabilirsiniz… Restoranında dünya mutfağından seçenekler sunmaktalar. İsterseniz geceyi Ulus 29’da sonlandırabilir isterseniz de yemek sonunda kulüp bölümüne geçip dans edebilirsiniz. Ulus 29 (****)

Sunset (Ulus)

Sunset müthiş suşileri ve dünya mutfağından lezzetlerle sizleri beklemekte... Sunset (****)

FerahFeza (Karaköy)

Son zamanlarda kulağımıza gelen yerler arasında... Yüksek tavanı ve ferah ortamını görünce zaten adıyla ne kadar uyumlu bir mekânda olduğunuzu anlıyorsunuz. Mimarlar Odası binasının en üst katında yer alan FerahFeza iki terasa sahip. Bir


taraftan Galata Kulesi’ni diğer taraftan da tarihi yarımadayı gördüğünüz mekânın iç dekorasyonu ise farklı bir güzellikte. Mekânın restoran ve bar kısmı son derece şık ve ferah. Bar kısmında ise yemek sonrası uzunca vakit geçirilebilir. FerahFeza (****)

Morini (Zorlu Center)

Menüsünde her türlü damak zevkine hitap edecek yemekler bulunan, aynı zamanda ambiyansı ve yemekleri ile çok keyifli bir mekân… Keyifli bir akşam geçirmek isterseniz burayı tercih edebilirsiniz. Morini (****)

Flamingo (Ceylan Otel)

Ceylan Otel’in içindeki mekân, çok gözde restoranlar arasında... Dünya mutfağından lezzetleri tattıktan sonra barına geçip güzel vakit geçirebilirsiniz. Flamingo (*****)

Parle (Zorlu Center)

Masa ve Borsa restoranlarıyla tanıdığımız Umut Özkanca’nın Zorlu’daki müthiş Fransız restoranı, güzel yemekleri ve ambiyansıyla sizleri bekliyor. Akdeniz ve Fransız mutfağı ağırlıklı… İngiliz bir mimar tarafından yaratılmış ferah ve keyifli bir mekâna sahip. Parle (****)

Zelda Zonk (Karaköy)

Karaköy Gradiva Hotel’in teras katında, Boğaz ve Haliç’e bakan muhteşem bir manzaraya sahip… İsmini efsanevi aktris Marilyn Monroe’den alıyor. Medyanın ilgisini çekmemek için Zelda Zonk takma adını kullanan Monroe, bu sayede popüler kültüre yeni bir isim kazandırmış. Bana göre mekânın ismi etkileyici olmuş… Ayrıca otelin en alt katında İlhan Erşahin’in Jazz Club’ı Nublu hizmet vermekte… Özellikle deniz ürünleri ile dikkat çeken mutfağı, özgün tatları, konumuna göre oldukça uygun fiyatlı… Dünya mutfağı da diyebileceğimiz bir menüye sahip. Tadına doyulmaz şaşırtıcı manzarası ve sabahın erken saatlerine kadar devam eden DJ


performansları ile Zelda Zonk kesinlikle adından söz ettirmekte. Şehrin yeni keyfi mutlaka denenmeli… Zelda Zonk (***) İyi eğlenceler… * 5-30 TL ** 30-50 TL *** 50-100 TL **** 100-150 TL ***** 150-200 TL Eğlence Danışmanınızdan haftanın her günü 10.00–23.00 saatleri arasında telefonla hizmet alabilirsiniz.


>back-up TRAVEL

BALİ

Eşine az rastlanır kumsalları, tapınakları ve daha birçok özelliği ile Bali... Bali Adası yeryüzünün cennetlerinden biridir. Eğer Doğu’yu keşfetmeye karar verdiyseniz kesinlikle Bali’den başlamalısınız. Bali Adası, büyüleyici doğal yapısı ve kültürel zenginlikleri ile görenleri hayrete düşürüyor. Bali, Endonezya’ya bağlı olan adalardan bir tanesidir. Doğal yapısı ve kültürel esintiler ile kendisine hayran bırakan Bali, Batı kültürünü yaşamış olanlar için bambaşka bir deneyim

olacaktır. Muhteşem konaklama merkezleri, büyük ve zengin otel seçenekleri ile muhteşem bir tatil keyfini Uzakdoğu insanının misafirperverliği ile sunuyor. Bali turları ile rengârenk bir dünya… Bali’ye ayak bastığınız anda karşınıza çıkacak olan doğal güzelliklere hayran kalacaksınız. Mavi ile yeşilin muhteşem buluşmasını, rengârenk çiçekleri ve dünyanın dört bir yanından gelen turistleri


görmeniz mümkündür. Bali Adası her sene binlerce turiste ev sahipliği yapıyor olsa da doğal ve kültürel güzelliklerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Eğer seyahatlerinizde sürekli Batı’yı tercih ediyorsanız, Bali Adası gezisi sizlere Doğu’nun mistik yapısının kapılarını aralayacak. Bali, deniz ile iç içe lüks otelleri, zengin alışveriş ve gezi olanakları sayesinde adada oldukça güzel günler geçirmenizi sağlıyor.

ve tasarım, insana ayrı bir zevk ve huzur veriyor. Bali Adası otellerinde, odalarından tutunda mutfağına kadar sizleri şaşırtacak inceliklere ve detaylara yer veriliyor. Günün büyük kısmını denizin, kumun ve güneşin tadını çıkararak geçirmenin yanı sıra dünyanın en güzel masajlarına adını veren ‘Bali masajları’nı yerinde deneyebilirsiniz. Ayrıca Bali mutfağının değişik tatlarını keşfederken Bali’ye özel olan ve “Tanrı’nın armağanı” diye nitelendirdikleri Nasi Goreng yani Bali otelleri, şaşırtıcı atmosferi ile sizi kızarmış pirinç anlamına gelen yemeği büyüleyecek… yemeden dönmeyiniz. Bali’nin bu ulusal Bali otellerindeki iç dekorasyon yemeğinin yanı sıra diğer yemekleri de


görünüş olarak Türk mutfağına çok benziyor, ama sadece görünüş olarak; bunun dışında kullandıkları özel baharatlar, malzemeler ve pişirme teknikleri oldukça farklıdır. Bali balayı ve gezi aktiviteleri… Bali, balayı için dünyanın birçok bölgesinden çifte ev sahipliği yapıyor. Balayı seçeneği olarak tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden biri rengârenk kültürel dünyası… Bali bu zamana kadar kültürel, tarihi yapısından ve dini inançlarından ödün vermemiştir. Bali’nin

her sokağında ve caddesinde tapınaklara, heykellere ve tarihi yapılara rastlamak mümkündür. İnce ve zarif motiflerle süslenmiş rengârenk tapınaklar ve tanrıları simgeleyen mitolojik heykeller sizi bambaşka bir dünyaya yolcu ediyor. Bali Adası’nda geçirilen muhteşem ve bambaşka bir tatilin ardından kendinizi adeta buraya ait hissederek geri dönmek istemeyeceksiniz. Bali; balayı, tatil, gezi, turlar, spor, tarih, yemek ve egzotizm gibi aktiviteleri yaşayabileceğiniz çok güzel bir Uzakdoğu adasıdır.


Bali’ye olan hayranlığınız, yolunuzu tekrar tekrar Uzakdoğu’ya düşürecek...

%10 İND ve suit o

İRİM

dada

6 GÜN K AL 5 GÜN Ö DE!

Anantara Seminyak Resort And Spa’da konaklama kişi başı 159 avrodan itibaren. Balayı çiftlerine özel 30 dk. masaj, odaya romantik çiçek set-up’ı, otele girişte taze meyve ikramı, romantik jakuzi kullanımı, odada şarap ikramı…

Detaylı bilgi ve rezervasyon için Hizmet Hattı’nızı arayın.


>back-up TRAVEL

SRI LANKA

Rüyalar ülkesi Sri Lanka... Sri Lanka, Hindistan’ın güneyindeki Hint Okyanusu’nda bulunan damla şeklindeki bir adadır. İşte büyülü dünyasıyla Sri Lanka! Palmiye ağaçlarıyla bezeli kilometrelerce uzunluktaki sahillerinin yanı sıra kutsal şehirleri, sarayları ve koloni dönemine ait kayalıklara kurulmuş kaleleriyle 3.000 yıllık tarihin canlı kanıtıdır. Ekvatorun sadece 3 derece kuzeyinde bulunan ve bu sebeple havanın sürekli sıcak olduğu

Sri Lanka, nem ve tropikal iklime kendini teslim etmiştir. Güneşli günleri ve muson mevsimleriyle tabiatın her anına tanıklık edebileceğiniz bir yerdir. Muhteşem bir toplumun kalıntılarının incelenip gezilebileceği Anuradhapura, Polonnaruwa, Sigiriya, Dambulla ve Panduwasnuwara antik şehirleri, tarihin tozlu sayfalarına yapılacak birer seyahat niteliğindedir. 2004 yılında meydana gelen tsunaminin etkilerinden hızla kurtulan ve gittikçe daha da güzel bir yer haline


gelen Sri Lanka, turizm sektöründe her 4.000 adet palmiye yaprağına işlenen gün daha ilerilere gitmektedir. antik yazıtlar bulunmaktadır. Sri Lanka’nın en çok turist çeken bölgeleri: Sri Lanka’da bulunan pek çok bölge UNESCO’nun kültürel miras listesindedir. İşte her yıl binlerce insanın görmek için can attığı yerler ve hikâyeleri... Sigiriya Sigiriya, Sri Lanka’da başkentten 161 km uzaklıkta bulunan önemli bir Budizm merkezidir. Antik kraliyet kalesinin kalıntılarının bulunduğu bu yer M.Ö. 477 yıllarına dayanır ve sert bir kayalık üzerinde inşa edilmiştir. Bu kayalıklar vadiden 180 metre yükseklikte bulunmaktadır. Kral Kaspaya’nın kardeşinin saldırılarından korunmak için inşa ettirdiği bu kaleden şehre tek giriş aslan ağzı şeklindeki kayalıktır. Sigiriya da adını buradan alır. “Sinha” “aslan”, “giriya” ise “çene, boğaz” anlamındadır. Sigiriya özellikle 5. yüzyıla ait kaya resimleri ve simetrik su bahçeleriyle bilinir. Ulusal Müze 1877 yılında kurulan Sri Lanka’nın en eski müzesi adanın kültürel mirasını ziyaretçilerin beğenisine sunmaktadır. Müzede bulunan ilginç eserler arasında

Pettah Başkent Colombo’nun pazar bölgesi olan Pettah, alışveriş tutkunlarının ayrılamadığı bir yerdir. Yerel el işlerinden markalı kıyafetlere kadar pek çok ürünün satıldığı bu pazar, bir zamanlar halkın yaşadığı yerler arasındadır. Hayvanat Bahçeleri Colombo’da bulunan hayvanat bahçeleri pek çok cinste memeli, kuş ve sürüngen türüne ev sahipliği yapmaktadır. Hayvanat bahçesinde, içerisinde 500’den fazla deniz canlısının bulunduğu büyük bir akvaryum da gezilebilmektedir. Anuradhapura Antik şehrin kalıntıları başkentin 205 km uzaklıkta, balta girmemiş bir ormanın içerisinde bulunmaktadır. Şatoların, kalelerin ve manastırların bu sayede gözlerden uzak kaldığı şehir 3. yüzyıldan beri orada yükselmektedir. Pinnawela Fil Yuvası Başkentten 85 km uzaklıkta bulunan Kegalle tepelerinde 60 kadar fil serbestçe dolaşmaktadır. Sri Lanka hükümetinin 1975 yılında kurduğu bu bölgede üreme


programı da bulunmaktadır. Ziyaretçiler yılında ele geçirilmiştir. burada bebek fillerin beslenmesinde görev alabilmektedir. Wewurukannala Tapınağı Tüm Budist tapınakları antik değildir. Trincomalee Aralarında yeni yapılmış olanları da Antik Trincomalee Limanı, Sri Lanka’nın mevcuttur. İşte bu tapınak renkli ve kuzeydoğu kıyısında bulunur. Yüzyıllarca cıvıl cıvıl doğasıyla göze hitap eden ve süren akınların ve işgallerin en büyük Buddha’nın hayatını resmeden yüzlerce nedenlerinden biri olarak gösterilen bu resme sahiptir. liman, Danimarkalılar tarafından 1617


Marco Polo’ya göre dünyanın en güzel adası, ismi pırıl pırıl parıldayan anlamına gelen Sri Lanka...

SRI LANKA TURU Mart boyunca her gün hareketli 7 gece, 8 gün Sri Lanka turu kişi başı 1109 avrodan itibaren… Detaylı bilgi ve rezervasyon için Hizmet Hattı’nızı arayın.


>Kitap

Son Yarış İshak Reyna İletişim Yayınları

Sporun ruhuna inen yazıları sevenler için son dönem bu alanda ortaya konulan en güçlü derleme eserlerden biri ‘Son Yarış’. Kitap, sporun farklı yönlerini edebiyatla harmanlayan hikâyeleri bir araya getiriyor. Yerli ve yabancı edebiyatın önemli isimlerini spor teması etrafında buluşturan bu derleme, sporun edebiyatla nasıl bir flört halinde olduğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda sporun farklı kültürlerdeki anlamını görmemize de yardımcı oluyor. ‘Son Yarış’ta, kâh son maçına çıkan bir boksörün çaresizliğine, kâh centilmenliği yüzünden spor kariyerine devam edemeyen bir futbolcunun hazin öyküsüne, kâh tesadüfen yolu bir futbol maçına düşen kahramanın şahit olduğu beklenmedik seyirci profillerine tanık olacaksınız. Rainer Maria Rilke, Jack London, Robert Musil, Ernest Hemingway, Carson McCullers, Slawomir Mrozek, Eduardo Galeano, Orhan Kemal, Haldun Taner, Aziz Nesin, Memet Fuat, Orhan Duru, Şiir Erkök Yılmaz, Müge İplikçi, Yekta Kopan, Toprak Işık ve Umut Sarıkaya’nın öyküleriyle...


Başkasının Mezarı Ian Rankin

Yapı Kredi Yayınları Polisiye takipçilerini heyecanlandırmaya gebe yeni bir kitapla, İskoç polisiye edebiyatının en başarılı yazarı Ian Rankin ismi yeniden raflarda! On yılı aşkın bir süre içinde birer birer ortadan kaybolan beş genç kız. Kızını bulma umudunu asla yitirmemiş bir anne. Bürokratik engeller, ihmaller, yanlış kararlar ve hatalar… Faili meçhul davalar biriminin araştırma ekibinde yer alan emekli dedektif John Rebus, çözümsüz kalan kayıp vakalarından birini işlenen yeni cinayetle ilişkilendirince yalanlar, sırlar, tesadüfler ve müthiş sahnelerle dolu bir macera başlıyor. Katettiği kilometrelerce yol, uykusuz kaldığı geceler, her şeyini ortaya koyarak kendini adadığı dava artık Rebus’ın yaşama sebebidir. Gerçeğe ulaşmak ile yasalara uymak arasındaki ince çizgi ise esas sınavı. İskoç polisiye edebiyatının başarılı kalemi Ian Rankin’in yarattığı efsanevi karakter John Rebus, dünya edebiyatında zeki, tecrübeli ve vicdanlı polis imajını en iyi yansıtan karakterlerden biri. The Times’ın “Rebus, harikulade bir incelikle çizilmiş bir karakter.” dediği roman Guardian’da “Gergin, zorlayıcı ve müthiş doyurucu bir okuma deneyimi.” yorumunu alırken Sunday Times’da “Mükemmel bir incelikle kaleme alınmış bir polisiye!” sözleriyle duyuruldu. İyi polisiye adına bulduğu her şeyi silip süpürüp yeni tatlar bulamayanlar; özellikle markajına almalı.


Gelişin Bilmecesi V. S. Naipaul

Can Yayınları

Sürrealist ressam Giorgio de Chirico’nun ‘Gelişin Bilmecesi’ adlı dizi tablosundan esinlenen kitap, İmparatorluk sonrası dönemde Karayipler’den İngiltere’ye gelen genç bir Hintlinin öyküsünü anlatıyor. Naipaul’un en önemli otobiyografik eserlerinden biri olarak, bir diyardan bambaşka bir diyara gitmenin, bir ruh halinden başka bir ruh haline geçmenin hikâyesi üzerinden, en geniş anlamda ‘yolculuk’ teması işleniyor; ancak yazar, yaratıcılık ve gözlemle birleştirdiği bambaşka bir ağ da örüyor romanda. İngiliz dünyasının, sömürgeciliğin sona ermesiyle başlayan küçülme ve eski görkemini yitirme sürecini yazar, bir malikânenin geçirdiği değişim aşamalarıyla simgeliyor. Bir komşunun ölümü, malikânenin bahçıvanının işten çıkarılması gibi gündelik hayatın içindeki sıradan anlarda bile bir derinlik ve dokunaklılık bulan Naipaul, ayrıntılardan geniş manzaralara uzanarak ‘ilerleme’ fikrinin engellenemez yükselişiyle yitip giden eski dünyayı ve İngiliz coğrafyasında yavaşça meydana gelen kalıcı değişimleri gözler önüne seriyor.


>back-up’ladIklarImIz Üyemiz, Isparta’daki bir otelde bulunan yakınına 300 YTL para ve 6 adet 1,5 litrelik su göndermemizi istedi.

Üyemiz, İstanbul Avrupa Yakası’ndaki tiyatro kurslarının bilgilerini öğrenmek istedi.

Üyemizin kaybettiği cüzdanı bulan bir mağaza yetkilisi bizi arayarak cüzdanın içindeki Back-Up kartını gördüğünü ve üyemizi bilgilendirmemizi talep etti.

Üyemiz, Turkcell Kuruçeşme Arena’da bir organizasyon düzenlemek istediğini bu konuda mekânla nasıl iletişime geçebileceğini öğrenmek istedi.


>back-up’lInIn ajandasI 2 Mart

Kış bitiyor! Form tutmak için Spor ve Fitness Danışmanı’nı ara…

Back-Up market alışverişini yapsın ve eve teslimatını gerçekleştirsin .

6 Mart

10 Mart

Eşime ve anneme Dünya Kadınlar Günü için çiçek göndereceğim! Back-Up organize etsin .

13 Mart

Yaz tatili için erken rezervasyon yapmalı! BackUp Travel’dan alternatifleri öğren .

20 Mart

Stil ve Alışveriş Danışmanı’ndan yeni sezonun trendlerini öğren .

Kış bitmeden kayağa git! Back-Up’tan yurt dışı kayak otelleri için bilgi al …

15 Mart

Uykusuzluk problemim devam ediyorsa Psikolojik Danışmanı aramalıyım!

29 Mart

Kuzenim ziyarete gelecek . BackUp, kuzenimi havaalanından alsın ve evime ulaştırsın!

5 Mart

Kardeşimin doğum günü! Q Team balon ve çiçekleri kardeşime ulaştırsın …

12 Mart

Pasaport işleriyle Back-Up ilgilensin .

17 Mart

MART 2014

1 Mart

Back-Up 18 Mart Çanakkale Zaferi için düzenleyeceğim semineri organize etsin .


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.