Aฤ ustos 2015
Sarah Chang Snoop Dogg Goran Bregoviรง
Değerli Müşterimiz, Yapı Kredi Platinum Bankacılık Ailesi olarak her zaman hayatınıza değer katacak, size özel çözüm ve hizmetler sunmak için çalışıyoruz. Ocak ayı itibarıyla başlattığımız danışmanlık hizmetlerinden sonra, dergimiz Platinumag ile karşınızdayız. Tüm hizmetlerimizde olduğu gibi Platinumag ile de ayrıcalıklı dünyanızı renklendirmeyi ve size standartların dışında özel bir yaşam sunmayı hedefliyoruz. Aylık olarak hazırlanan ve her ay düzenli olarak e-posta adresinize gönderilen Platinumag’in, şehir hayatından eğlenceye, tatilden yemeğe ve spordan sağlıklı beslenmeye kadar hayatın hemen hemen her noktasına dokunan çok yönlü içeriğiyle sizin için vazgeçilmez bir rehber olacağını umuyoruz.
Dergimizi keyifle okumanız dileğiyle... Yapı Kredi Platinum Bankacılık
>ETKİNLİK>SERGİ
CLONES PROJECT 28 Ağustos’a kadar, Zorlu PSM Galeri Mekânı, İstanbulGalerisi, Erdal İnci’nin beş yılda hazırladığı eserlerden oluşan sergi, sanatçının Berlin ve İstanbul’da ürettiği video serisini Zorlu PSM Galeri Mekânı’na taşıyor.
İnternet âleminin eğlence kaynağı olarak tanıdığımız GIF’leri özgün bir şekilde dönüştürerek onlardan birer sanat eseri yaratmayı başaran Erdal İnci’nin ilk kişisel sergisi “Clones Project” güncel sanata bakış açınızı değiştirebilecek türden bir sergi. Erdal İnci’nin beş yılda hazırladığı eserlerden oluşan sergi, sanatçının Berlin ve İstanbul’da ürettiği video serisini Zorlu PSM Galeri Mekânı’na taşıyor. Erdal İnci, Berlin’in sokaklarından ya da Tünel Meydanı’ndan çekip çıkardığı manzaraları tekrar eden görüntülerle sunduğu “Clones Project” ile zaman algısını mercek altına alıyor.
>etkinlik>konser
ENRIQUE IGLESIAS 19 Ağustos 19.00, KüçükÇiftlik Park, İstanbul
Müziğin asi romantiği Enrique Iglesias,“Sex&Love” turnesi kapsamında İstanbul’a uğruyor. Romantik Latin vokallerin ülkemizde ne kadar çok sevildiği malum. Bir dönem dünyanın en önemli pop yıldızlarından olan Enrique Iglesias, tenisçi Anna Kournikova’yla olan ilişkisi ve babası Julio Iglesias’ın efsanevi müzik mirası sayesinde her daim gündemde kalmayı başarmış bir isim. Albümleri tüm dünyada milyonlarca satan, kariyeri boyunca 400’e yakın ödül alan Enrique’nin güçlü sesini de küçümsememek lazım elbette. “Sex & Love” turnesi kapsamında İstanbul’a uğrayacak olan müziğin asi romantiği, “Rhythm Divine”, “Bailamos”, “Hero”, “Tonight”, “I like It”, “Dirty Dancer”, “I’m a Freak” gibi hit’lerinden hangilerini seslendirecek hep beraber göreceğiz.
>ETKİNLİK>KONSER
GORAN BREGOVIÇ
22 Ağustos 21.15, Çeşme Açıkhava Tiyatrosu, İzmir Onu pek çoğumuz Emir Kusturica’nın “Underground/Yeraltı” (1995) ve “Arizona Dream/Arizona Rüyası” (1992) gibi filmlerine yaptığı unutulmaz müziklerle sevdik. İnsanın yerinde durmasını imkânsız kılan Balkan havalarının yaratıcısı o. Ülkemizi en çok ziyaret eden maestrolardan biri olan Goran Bregoviç, artık bir yaz klasiği haline gelmiş açık hava konserlerinden birine daha imza atıyor. Besteleri Sezen Aksu, Oya-Bora ve Candan Erçetin gibi isimler tarafından Türkçe sözlerle seslendirilmiş olan Goran Bregoviç’in geniş repertuarı, Çeşme’ye akın eden tatilcilerin hepsinin kanını kaynatmaya yeter, ona hiç şüphe yok.
>ETKİNLİK>FESTİVAL
ZEYTİNLİ ROCK FESTİVALİ 20-23 Ağustos, Zeytinli Dalyan Sahili, Balıkesir Yazın Türkiye’nin sayısız şehrinden rock tutkunu gençleri Zeytinli Dalyan Sahili’ne toplayan Zeytin Rock Fesivali, bir klasiğe dönüşme yolunda koşar adım ilerliyor. Festival bu sene de “bugüne kadar bir festivalde bir araya gelmiş en iyi yerli kadro!” sloganıyla yine iddiasını kanıtlıyor. Hakikaten de yerli rock sahnesine damgasını vurmuş neredeyse herkesi bu sahnede art arda izlemek mümkün. Duman, Teoman, Şebnem Ferah, Hayko Cepkin, Pentagram, Feridun Düzağaç, Pinhani, Ceylan Ertem gibi isimler 90’ların sonu ve 2000’lerde rock müziğimizde iz bırakmış birkaç kuşağın temsilcileri. Bulutsuz Özlemi ve Kurtalan Ekspres gibi efsanelerle daha da eskilere gitmek de mümkün. Bunlar yetmezse, müzik piyasasına güçlü bir şekilde merhaba diyen Yüzyüzeyken Konuşuruz, Nilipek, Eskiz, Son Feci Bisiklet, Adamlar, Burcu Tatlıses, Kes, Gizem Berk gibi parlak gençleri ağırlayacak Keşif Sahnesi’ne davet ediyorlar sizi. Böylesi bir kadroyu kaçırmak hiçbir rock hayranına yakışmaz!
>ETKİNLİK>KONSER
YENİ TÜRKÜ
15 Ağustos 21.00 , Altınoluk Amfitiyatro Folklorik melodilerle pop türünü harmanlayan Yeni Türkü, yerli müzik sahnemizde istikrarlı çizgisiyle birkaç neslin birden gönlünü çalmış nadir gruplardan.
Şarkıları hep bir ağızdan söylenirken içlenilen, dünyaya dair umudunuzu artıran bir ihtiyar delikanlılar topluluğu Yeni Türkü. 2012 yılında piyasaya çıkan son Yeni Türkü albümü “Şimdi ve Sonra”dan parçalar ve klişe tabirle “asla eskimeyen” Yeni Türkü klasiklerini dinlemek için tatilciler yollarını mutlaka Altınoluk’a düşürmeli. Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Serdar Barçın ve Furkan Bilgi’ye açık havada daha önce eşlik etmediyseniz bu fırsat kaçmaz.
>ETKİNLİK>FESTİVAL
TURGUTREİS KLASİK MÜZİK FESTİVALİ 15-19 Ağustos, Çeşitli mekânlar Bu yıl 11. kez düzenlenen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin açılış konseri, dünyanın en saygın orkestralarından Kraliyet Filarmoni Orkestrası ile büyük Rus piyano geleneğinden gelen virtüöz Denis Matsuev’i Bodrum’da buluşturacak. Ünlü keman virtüözü Sarah Chang ve tüm zamanların en iyi 50 vokalisti arasında gösterilen Buika festivalin en heyecan verici konuklarının başında geliyor. Bu yıl ilk defa D -Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’ne ev sahipliği yapacak Bodrum Kalesi’nde, Theo Angelepoulos’un filmleri için unutulmaz bestelere imza atan Yunan müzisyen Eleni Karaindrou, Ender Sakpınar şefliğinde İstanbul Sinfonietta ile sahne alacak. Festival, bir edebiyat -müzik buluşması ile son bulacak. Geçtiğimiz yıl İstanbul Müzik Festivali’nde prömiyeri gerçekleşen “Sait Faik” adlı eseriyle Fazıl Say seyirci karşısına çıkacak. Bir marinada düzenlenen ilk ve tek klasik müzik festivali olma özelliğini taşıyan etkinliğin özel gün batımı ve gün doğumu konserleri ücretsiz olarak gerçekleşecek.
>ETKİNLİK
GELECEK AYLARDA NELER VAR? Skrillex 11 Eylül, KüçükÇiftlik Park, İstanbul
Marianne Faithfull 13 Ekim, CRR Konser Salonu, İstanbul
Mamma Mia! 29 Eylül, Zorlu PSM, İstanbul
Diana Krall 27 Ekim, Zorlu PSM, İstanbul
>SİNEMA
Son Şans Senarist: Kurt Sutter Yönetmen: Antoine Fuqua Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Rachel McAdams, Oona Laurence Gösterim tarihi: 7 Ağustos
Bu yazın en çok merak edilen filmlerinden “Southpaw”, Scorsese’nin efsane boks filmi “Raging Bull”daki (1980) gibi alengirli işlerin peşinde değil, daha çok “Rocky” kulvarında: Dibe vurmuşken son nefesiyle bir aparkat çıkarmaya çalışan, hayata tutunmak için yumruklarını konuşturan adamın trajedisi. Kariyeri zirveye doğru emin adımlarla ilerlerken bir anda tepetaklak olan genç boksör rolü için Jake Gyllenhaal’un vücudunu nasıl bir dönüşüme soktuğu elbette ki filmin yarattığı merak unsurunun bir parçası. Sıfırdan kariyerini yeniden kurmak zorunda olan boksörümüz Billy Hope’u bilgece yönlendiren antrenör rolünde Forest Whitaker’ın harikalar yarattığında herkes hemfikir. 2000’lerin “Rocky”si olmaya aday film gişeyi de sallayacak gibi gözüküyor, es geçmeyin.
Fantastik Dörtlü Senarist: Simon Kinberg, Jeremy Slater, Josh Trank Yönetmen: Josh Trank Oyuncular: Miles Teller, Kate Mara, Michael B. Jordan, Jamie Bell Gösterim tarihi: 7 Ağustos
Hollywood’un en köklü stüdyolarından 20th Century Fox’un Marvel’in uzun soluklu çizgi romanlarından “Fantastic Four”a güveni tam belli ki. Çizgi roman fanatikleri için birer tanrı konumundaki Stan Lee ve Jack Kirby imzalı “Fantastic Four”un evrenine taze bir solukla dalıyoruz. Bay Fantastik, Görünmez Kadın, Alev Adam ve Taş Adam’ın nasıl olup da süper kahraman haline geldiklerini bilmeyenler için öykünün en başına dönüyoruz. Her biri çevresiyle uyumsuz dört genç kahramanımız, tekinsiz bir paralel evrene ışınlanıp farklı beden formlarına bürünüyorlar. Onlara sıra dışı güçler kazandıran bu uzay operasyonu, hiç uyandırılmaması gereken bir düşmanı uyandırıyor aynı zamanda. Dört kafadar, bu yeni güçlerini kontrol altına alıp, dünyanın kaderini değiştirecek bir serüvene atılmak durumunda kalıyorlar. Ancak bunun için önce kendilerini tanımaları ve birbirlerine güvenmeyi öğrenmeleri gerekecek elbette.
Hayallerimdeki Kadın Senarist: Paul Logan Yönetmen: David Gordon Green Oyuncular: Al Pacino, Holly Hunter, Harmony Korine Gösterim tarihi: 21 Ağustos
Kült komedi filmi “Pineapple Express”le (2008) hayatımıza giren David Gordon Green, Amerikan bağımsız sinemasının yeni gözdelerinden biri haline geldi. 2013’te çektiği “Prince Avalance”ın ona Berlinale’de En İyi Yönetmen ödülünü kazandırmasının da bunda azımsanmayacak bir etkisi var. Arada Nicholas Cage’li “Joe”yla (2013) da adından söz ettiren Green, yeni filmi “Manglehorn”da yine en iyi bildiği işi yapıyor: Ufak duyarlılıklar peşinde koşan, üslup açısından deneysel sulara açılmaya yeltenmeyen mütevazı bir Amerikan bağımsızı. Aşağı yukarı tahmin edilebilecek, sıradan bir öykü, ama işin sırrı David Gordon Green’in yakaladığı ayrıntılarda ve Al Pacino, Holly Hunter gibi usta oyuncuların yakaladığı inceliklerde. Amerikan sinemasının uyumsuz çocuğu Harmony Korine’in de yan rollerden birinde yer aldığı ‘Manglehorn’, geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan için yarışma onuruna erişmiş ama eli boş dönmüştü.
Kod Adı: U.N.C.L.E. Senarist: Guy Ritchie, Lionel Wigram Yönetmen: Guy Ritchie Oyuncular: Henry Cavill, Alicia Vikander, Armie Hammer Gösterim tarihi: 28 Ağustos
Guy Ritchie’nin yönetmen koltuğunda oturduğu casusluk filmi 1960’lı yıllarda Soğuk Savaş döneminde geçiyor. Uzun süredir aralarındaki düşmanlık nedeniyle çeşitli olaylarda karşı karşıya çarpışmış olan CIA ajanı Solo ile KGB Kuryakin, uluslararası bir suç örgütünü çökertmek için işbirliği yapmak zorunda kalırlar. Bu zorlu davada ellerindeki tek ipucu ise Alman bir bilimadamının kızına ulaştıkları takdirde ilerleyecek olmalarıdır. Dünyanın büyük bir felaketten kurtulması, zamanla yarışmak zorunda oldukları bu göreve bağlıdır. 1960’lı yılların popüler dizisinden uyarlanan filmin başrollerini Henry Cavill ile Armie Hammer paylaşıyor.
Aşk ve Merhamet Senarist: Oren Moverman, Michael A. Lerner Yönetmen: Bill Pohlad Oyuncular: John Cusack, Paul Dano, Elizabeth Banks Gösterim tarihi: 28 Ağustos
Sörfçüleri, güneşli sahilleri konu edinen aheste ve naif şarkıları rock tarihine kazandıran Kaliforniya sound’unu bildiniz mi? “Love&Mercy” işte bu sound’un baş mimarı The Beach Boys’un esas adamı Brian Wilson’ın hayat öyküsü. Wilson’ın gençliğini canlandırmak için kusursuz bir seçim olan Paul Dano’yu, Amerikan müzik tarihinin efsane albümlerinden “Pet Sounds”u yaratırken izlemek, rock tarihinden bir kesite tanıklık etmek demek. “Love & Mercy” için yer yer “Boogie Nights/Ateşli Geceler”i (1997) hatırlatan bir Los Angeles filmi demek mümkün. The Beach Boys’un dâhi çocuğu Brian Wilson’ın hayatına dalınca Amerikan rock tarihinde sörf dalgalarının üstünde yolculuğa çıkıyoruz adeta.
>DANIŞMANLAR>EĞLENCE
Büyükada
YAZIN İSTANBUL... Platinum Bankacılık Eğlence Danışmanı Richie Martı sesleri, mis gibi çiçekler, çim kokuları, atlar, faytonlar yani Prens Adaları... Havalar bu kadar güzel giderken İstanbul’un dışına çıkmadan tatil havasına girmeye ve adalara gitmeye ne dersiniz? Benim için gerçekten de paha biçilemez bir değere sahip olan, kelimelerin yetersiz kaldığı, cennetten bir köşe dediğim ve hiçbir zaman uzak kalamadığım yer Büyükada!!!
Yada Beach Club Büyükada’da ne yapılmalı? Neresi “IN”? Faytonla, küçük veya büyük ada turu yapın derim. İskelede arabacıların olduğu yerden tur alabilir veya ada bisikletçilerinden bisiklet kiralayıp adanın altını üstüne getirebilirsiniz. Gelelim son zamanlarda açılan yeni YADA BEACH’e Büyükada Eskibağ Plajı eski ‘Yamyam Hasan’ın yeri dersem adalılar hatırlar. Bu yaz bu mekan yepyeni bir görünüme kavuştu ve ‘Yada Beach Club’ oldu. Modern ve şık... Haziran’da açılan Yada Beach Club, misafirlerini adanın en temiz ve bakir koylarından birine, nezih ve keyif dolu bir eğlence mekanına davet ediyor. Hem İstanbul’un çok yakınında, hem de keşmekeşten uzakta olmak, leziz yemekler tatmak, iyi servis ve kaliteli eğlence ile keyifli bir gün geçirmek isteyenler için
Yada Beach Club
birebir... Sabahın erken saatlerinde başlayan huzurlu gün, akşam Marmara’nın üzerine batan güneş eşliğindeki partiler, sirtaki ve unplugged jazz konserleri gibi etkinliklerle geceye uzanıyor. Mekan, plaj keyfine hayvan dostlarını da dahil etmek isteyenler için, köpek de kabul ediyor. Kıyıdan özel teknelerle ve Büyükada’nın büyük tur yolundan ulaşılabilen Yada Beach, yazın tadını bu sezon İstanbul’da çıkarmak isteyenler için kaçınılmaz. Ege koylarının yalın ve şık çizgisini Büyükada’ya taşıyan Yada Beach Club’a kıyıdan özel teknelerle ulaşılıyor. Ayrıca büyük tur yolunda faytonla ilerlerken veya yürüyüş yaparken misafirleri Yada Beach Club tabelası karşılıyor. Yada Beach Club’da çoğunlukla organik malzemelerin kullanıldığı enfes yemekler hazırlayan restoranlar bulunuyor. Yada Sushi şeflerinin uzman ellerinden çıkma sushiler, meze konseptini yeniden yorumlayan Meze de Bistro, Akdeniz mutfağının
Halki Restoran tanınmış lezzetleri ve dünya mutfağının eşsiz örneklerini sunan Mest Restaurant, denize karşı içkinizi yudumlayabileceğiniz Sunset Bar ile kahvelerin en iyileri ve ev yapımı dondurmalar Yada Beach Club misafirlerini bekliyor. Yada Beach Club misafirleri, koya İstanbul kıyılarından özel teknelerle ulaşabiliyor. Büyükada, Kartal ve Bostancı Şehir Hatları iskeleleri ile komşu adalar Burgaz ve Heybeli’den Yada Beach’in tekneleri kalkıyor. Dileyenler kendi teknesi ile de gelerek demirleyebiliyor ve hem koydaki harika restoranlarda yemeğini yiyip, hem de eğlenceli etkinliklere dahil olabiliyor. Ve arkasından gelen Heybeliada, Burgaz, Kınalıada Heybeliada benim çocukluğumda Atatürk’ün meşhur Savarona’sının yanaşıp dinlenmeye çekildiği ya da ada olarak kalmıştır. İskeleye yanaşırken “denizcilerin
Antigoni Restaurant okulu” gözünüze mutlaka çarpacak. Adanın ilerisinde bulunan Ruhban Okulu’nu ziyaret ettikten sonra salaş ama çok keyifli Halki Restoran’da meze ve balık keyfi yapabilirsiniz. Burgazada, sahildeki çok lezzetli dondurmacısı ve yüzme kulüpleriyle, balıkçılarından sahil boyu uzanan tekne ve sandallarıyla hep çok renkli ve sevimli bulduğum bir ada olmuştur. Hemen karşısındaki kaşık görünümlü Kaşık Adası’yla da benim için çok özeldir. Burgazada’nın en güzel mekanları arasında yer alan klasik Rum meyhanesi tarzında, hem lezzetli hem de uygun fiyatlı Antigoni Restaurant ile sahilden uzak ama deniz manzarası ve lezzetli yemekleri ile sizde ayrı bir tat bırakacak
Kalpazankaya Restoran Kalpazankaya Restoranı benim tavsiyelerim arasında, mutlaka gidin! Kınalıada, adalar arasındaki en küçük ada... Bu adanın tüm yolları aynı yere çıkar derler. Aynı zamanda İstanbul’a en yakın adadır. Kınalıada çok kayalık olduğundan ağaçsız ada olarak da bilinir. Adada güzel bir tur yaptıktan sonra kahvaltınızı Bahar Pastanesi’nde çıkan sıcak poğaçalarla yapmanızı tavsiye ederim. İstanbul’un hemen yanı başındaki Prens Adaları’nın en butik olanı ise Sedef Adası... Burada Club Ada Sedef size doğal güzellikleri ve büyüleyici atmosferiyle eğlence, lezzet ve beach keyfini bir arada sunuyor. Restaurant olarak Akdeniz mutfağının hafif dokunuşlarla farklılaştırıldığı yemekleriyle sizleri bekliyor. Özel güneşlenme alanındaki şezlonglarda yudumlayabileceğiniz özel barından çıkan
Club Ada Sedef
inanılmaz kokteylleri ile bayağı eğlenceli bir ambiyans sizi bekliyor. Yaz sıcaklarında iş stresinden kaçmak isteyenlere mükemmel bir alternatif diyebilirim... Kilyos’a ise yepyeni bir soluk geldi: Babylon Kilyos İstanbul’un kozmopolit havasından uzaklaşmak isteyenleri doğa ile başbaşa bırakmak adına yaratılmış nefis bir mekan... Müzik, yemek ve doğanın birleştiği yeni bir eğlence ve dinlenme merkezini Babylon grubu hayata geçirmiş. Geniş plajı, dingin koyu, sunduğu hizmetleri ve gün boyu sürecek renkli etkinlikleriyle sizleri bekliyor. İstanbulluların yazını çok daha eğlenceli hale getirecek Babylon Kilyos, misafirlerine keyifli bir dinlenme rotası çiziyor... Sadece yazları değil, 12 ay boyunca kahvaltıdan akşam yemeğine farklı menülerle
Babylon Kilyos
hizmet verecek; deniz ürünleri konseptli restoranı ve sahile yerleştirilecek “food truck”ları ile şehre yeni bir yeme-içme mekanı da sunuyorlar. Babylon deyince konser ve festivallerden uzak durmak olmaz! Babylon Kilyos, yeni festival alanıyla İstanbul’un deniz ve doğa ile birleşen konser merkezlerinden biri haline geliyor. Açılışını 23 Mayıs’ta Soundgarden ile yapan dünyaca ünlü sanatçıları sahnesinde ağırlayan Babylon Kilyos’ta deniz, kum, güneş ve yeşilin harmonisinde gün boyu süren eğlenceli aktivitelerle rengarenk bir festival yaşandı. Doğanın tüm huzuru ve keyfini sunan Babylon Kilyos, bisiklet ve trekking parkuru, organik tarla gibi olanaklarıyla her yaştan misafire alternatif deneyimler yaşatırken sosyal hayata yepyeni bir tanım getirmiş oldu.
Babylon Kilyos
AKTİVİTELER Plaj voleybolu, tavla, langırt, matkot, tabu. HİZMETLER Köpek Oyun Alanı, Çocuk Kulübü, Şarj Noktası, Silent Beach, Free Wi-Fi, Revir, Ücretsiz Otopark, Emanet Dolabı, Cankurtaran, Güzel Müzik/Radyo Babylon, Engelli Dostu Mekan. İyi gezmeler ve eğlenceler! 444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Eğlence Danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz.
>DANIŞMANLAR>STİL&ALIŞVERİŞ
ALIN! ATIN! SAKLAYIN!
Platinum Bankacılık Stil ve Alışveriş Danışmanı Tülin Kermen Sezon ucuzluk! Galeyana gelip herşeyi alıyor insan ama bu doğru mu? Evet ihtiyacınız olan ya da kullanacağınız şeyi ucuza almak akıllıcadır ama kullanmayacağınız birşey bedava bile olsa size kalabalık yani zararı olur. İşte bu nedenden dolayı sizlere özel bir akılllı alışveriş rehberi hazırladım. Alın Birkenstock terlik her zaman klasiktir. Metalik renkleri ve topukluları bu sezon çıktı; bir iki sezon daha modası daimdir. Marin temalı hiçbir şeyi atmayın ve hatta almaya devam edin asla modası geçmeyecek bir tema. İnce kumaştan klasik peştamalleri atın, havlu peştemalleri tutun. Sallantılı küpe sezona damgasını vuran parçalardan; bir kulakta birden çok delik ve değişik sallantılı küpe takmak pek IN! Jean ceket eski tahtına oturdu denebilir. Trençkot klasiktir; şu anda yaz sezonunda bile satılıyor, IN bir klasik denebilir. ‘Egzantrik’ derili takılar son trend! Ne kadar bol takılırsa o kadar iyi hem! Yarısı kesik gibi duran güneş gözlüklerinden alın önümüzdeki sezonun en hit parçalarından biri çünkü…
Atın Aynalı gözlükler son sezonunu tamamladı artık. Yazılı tişört… Atın atın, hatta yer bezi yapın. Bu sene lipgloss yeniden ortaya çıktı ama seneye şansı yok. Püsküllü kimonaları atın, beyaz fistoları atın o kadar pazara düştü ki bir süre kimse görmek istemeyecektir. Cupcake desenli her şeyi atın! Çabuk ‘IN’ olan ve parlayan herşey çok çabuk ‘OUT’ olur unutmayın. Dolgu topuk terlik, ayakkabı ve espadril o kadar OUT ki nasıl anlatsam bilemiyorum. Oje devri bitti ojesiz olmak moda artık. Push up sütyen mayo o kadar ‘OUT’ ki atın, kimseler bulamasın. Mayokinini atma, yak! Saç bantlarını küçük bir kıza ver artık ancak ilkokul çocukları kullanabilir çünkü. Parmak arası terlikleri de atın çok tüketildi… Saklayın Kalem etek sadece iş hayatında değil günlük hayatta da moda olmaya devam edecek. Anahtar parçalardan ilerisi için yatırım yapabilirsiniz. Sabo moda olmaya devam edecek. Al, al, al, sakla, sakla, sakla. Pareo modası trendi bitti, ama evde örtü plajda havlu saça bant veya fular olarak değerlendirilebilir parçalardan. Gümüş çatal bıçak takımı klasik yemek takımları (örneğin Wedgwood marka) mutlaka saklayın. Önümüzdeki sezon moda olacak çünkü… Hasır çantaları ve şapkaları saklayın. Her 5-8 senede bir gelir modaları nasıl olsa. Bu sene pick yapan çiniler seneye de devam edecek atmayın, saklanabilir. Vücuda oturan küçük blazer ceketleri saklayın, yakında yeniden doğacaklar. Tankini ilerde geri gelecek trendlerden atma satma yakma sakla. 444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Stil ve Alışveriş Danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz.
DANIŞMANLAR>SAĞLIKLI BESLENME
YAZA ÖZEL 7 BESLENME ÖNERİSİ
Platinum Bankacılık Sağlıklı Beslenme Danışmanı Cansu Tektunalı • Bu aylarda terleme sebebiyle su ve mineral kaybı çok olur. Susamadan su içmeyi öğrenmemiz gerek. Susayınca vücut zaten fazla miktarda su kaybetmiştir. Ağır işlerde çalışanlar, sporcular, diyet yapanlar, herhangi bir sağlık probleminiz yoksa , günde 1-2 şişe maden suyu içmek mineral ve sıvı takviyesi olacaktır. • Vücut; ağır, kızartılmış, yağlı, şekerli, unlu gıdaları sindirmekte zorlanır. Ayrıca bu gıdalar yenildikten sonra halsizlik, üşengeçlik, ağırlık hissedersiniz. Bunu önlemek için, sebze-meyve ağırlıklı, rafine olmayan gıdaları tercih edin. • Sıcakta gıdalar daha çabuk bozulur. Dışarıda yemek yerken dikkatli olun. Karışık soslu, mayonezli, kremalı yiyeceklerden uzak durun. • Kahvaltıda kaliteli gıdalarla beslenirseniz, gün boyu kendinizi enerjik hissedersiniz. Yulaf ezmesini, sıcak süte karıştırın. İçerisine 1 muz ve 2 ceviz rendesi ilave edin. İşte pratik ve sağlıklı sabah kahvaltınız hazır. • Tatlı ihtiyacınızı çeşitli taze meyvelerden kullanın. Çilek, kayısı, şeftali, kiraz, karpuz gibi yaz meyveleri, içerdikleri kansere karşı koruyucu maddelerle, bağışıklık sistemini de güçlendirirler. Örneğin; 1 top vanilyalı dondurmanın üzerine 6-7 adet dilimlenmiş çilekle keyifli ve besleyici bir ara öğün yapabilirsiniz. • Meyve suyu yerine meyveyi yiyin. Yeme esnasında ısırma, çiğneme, koklama güdüleri de aktif olduğundan, daha çok tatmin olursunuz. • Alkol, vücuttan su kaybını artırır. Vücuda yabancı bir madde olduğu için, atılması için, vücuttan sağlıklı maddelerin de kaybına sebep olur. Birşey içecekseniz de, meyve kokteyllerini, sade sodayla seyreltip içebilirsiniz.
444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Sağlıklı Beslenme Danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz.
>DANIŞMANLAR>SPOR&FITNESS
KAÇ GÜN SPOR YAPMALIYIM? Platinum Bankacılık Spor ve Fitness Danışmanı Serhat Sıdal Her şeyden önce egzersizi hayatımızın bazı zamanlarında başlayıp istediğimiz zaman bıraktığımız bir hobi olmaktan çıkarmalıyız. Hiç kimse sabah uyandığında ‘Bugün yemek yesem mi?’, ‘Bugün su içsem mi?’ diye düşünmez; çünkü bu ihtiyaçları karşılamazsak ölürüz, bunları düşünmeden ve yargılamadan yaparız. İnsanoğlu, bugün sahip olduğu hayat tarzına göre egzersizi de bu temel ihtiyaçları arasına katmak zorundadır. Günümüzdeki hastalıkların % 70’i hareketsizliğe bağlı oluşan hastalıklardır; bunlar başlıca, kalp hastalıkları, dolaşım sistemi hastalıkları, diyabet, obezite ve aşırı kilo gibi temelinin hareketsizliğe bağlı olduğu hastalıklardır. Hareketsizlik kötü beslenmeyle birleştiğinde özellikle gelişmiş ülkelerin en büyük problemlerinden biri haline gelmiştir. Bu durum göz önüne alındığında egzersizin ve sporun bir yaşam tarzı haline gelmesinin bir gereksinim olduğu görülmektedir. Haftada minimum 3 gün maksimum 6 gün mutlaka ve mutlaka düzenli egzersiz yapılmalıdır. Eğer haftanın 6 günü yapılabiliyorsa çok daha faydalı olur. Bölgelere ayrılmış antrenman şekliyle birlikte çalışmanın süresi ve yükü azalır, fiziksel gelişim çok daha hızlı ve etkili gözlenmeye başlar. Burada en önemli husus 3, 4, 5 ve 6 gün yapılan sporun şiddetinin ne kadar, ne zaman ve ne için yapılacağının doğru programlanmasıdır. Bunu doğru planlayabilecek kişi işinde uzman bir spor eğitmenidir. Spor yapmak kadar dinlenmenin de çok önemli olduğu unutulmamalıdır. En azından haftada 1 gün bedenimiz dinlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki vücut dinlenirken kendini tamir eder, gelişir, güçlenir, çalışmak kadar dinlenmenin önemi göz ardı edilmemelidir.
444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Spor&Fitness Danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz.
>DANIŞMANLAR>PSiKOLOJiK REHBER
ÇOCUKLARA CİNSELLİĞİ ANLATMAK Platinum Bankacılık Psikolojik Rehberi Çağlar Karaman
Çocuklar gelişimlerinin bir parçası olarak karşı cins ve cinsellik ile alakalı konuları merak ediyor ve bu konu ile ilgili konuşmak isteyeceklerdir. Çocuklar bu tip sorularla geldiğinde geçiştirmeden yaşına uygun bir dille kendisine açıklamalar
yapılmalıdır. Günümüz teknolojik şartları altında da çocuk aileden alamadığı cevapları internet ortamında arayacak ve çok uygun görmeyeceğiniz bilgilere ulaşabilecektir. Bu sebeple sorularını yanıtsız bırakmamaya çalışmak daha faydalı olacaktır. Her yaşın kendine has özellikleri vardır. Çocuklar genellikle 3 yaşından itibaren cinsellikle alakalı konularda soru sormaya başlarlar. Vücut yapılarını ve farklılıklarını anlayabilmek adına bu dönemde oyunları daha temasa dayalı olmaya başlar. Doktorculuk, anne ya da babacılık gibi oyunları tercih edip bu bahaneyle sizlerin vücutlarını incelemeye çalışırlar. Cinsiyetlerinin farkına varırlar, kendilerini kız ya da erkek olarak tanımlarlar. Oyunlarında, kıyafetlerinde, hobilerinde de ayrımcılık yapmaya başlarlar, bu kız oyuncağı, bu erkek kıyafeti gibi katı çizgiler çizmeye başlarlar. Yetişkin bedeni ile aradaki farkı gözlemleyip bunun ile alakalı sorular sorarlar. Bu dönemde özellikle odasında yalnız kaldığı vakitlerde kıyafetlerini çıkartıp çıplak olmaktan hoşlanırlar. Utanç duygusunu da bu dönemde kavramaya başlarlar. Mahremiyet duygusu geliştirip toplum içerisinde yapılacak ve yapılmayacak davranışları kavramaya çalışırlar. Kız çocuklar babaya, erkek çocuklar anneye yakınlaşırlar. Bebeğin nasıl dünyaya geldiğini sorgularlar, üreme hakkında sorular sorarlar. Kendi vücudunu tanımaya başlar, cinsel bölgelerine dokunarak haz aldığı noktaları keşfeder. Bu dönemde çocukların bu tip davranışlarını baskılamamak gerekmektedir. Çocuğun kendisini ve çevresini tanımasına müsade etmeli, özellikle kendisine
dokunduğu vakitlerde sert bir tepki ile durdurulmamalıdır. Bu tarz bir tepki ileriki yaşlarında bastırılmışlıkla birlikte farklı sorunlara yol açabilir. Sorularını yanıtlarken kaçamak cevaplardansa olabildiğince açıklayıcı olunmalıdır. Doğadan, hayvanlardan örnekler vererek yaşına uygun açıklamalar sunulmalıdır. Sizin vücudunuzu tanımaya yönelik hareketlerine müsade edilmelidir. Aslında amacının oyun oynamak olmadığını size dokunmak olduğunu farketseniz dahi bunu yüzüne vurmamalı, anlamazdan gelmeli ve oyunu sürdürmelisiniz. 5 yaşından itibaren çocuklar cinsellikle alakalı düşüncelerini daha da pekiştirirler ve daha çok merak etmeye başlarlar. Soruları artık daha net ve sizi daha zorlayacak hale gelir. Mahremiyet duygusu iyice gelişir, sizin yanınızda dahi giyinmekten, banyo yapmaktan çekinebilirler. Cinsellikle alakalı espriler yapıp bu tip sözcükleri sıklıkla kullanmaya başlarlar. 3-5 yaş döneminin aksine bu dönemde erkek çocuklar babaya, kız çocuklar anneye daha fazla yakınlaşırlar. Kendine dokunma bu dönemde artış gösterir. Bu dokunuşların fiziksel olarak kendisine zarar vermemesi için doğru ve yanlış dokunuşu bu yaşlarda öğretmelisiniz. Bu dönemde özellikle yaşıtlarının vücutlarını incelemeye başlarlar. Arkadaş ortamlarında, daha önce sizinle oynadıkları doktorculuk oyunlarını yaşıtları ile oynamaya başlayacaklardır. Bu meraklarını giderebilmek adına yaşına uygun kitaplar ile insan anatomisi açıklanabilir. Kadın ve erkek vücudunun farkları üzerine soruları olacaktır, özellikle erkek
çocuklar neden memeleri olmadığını, kız çocukları neden penisleri olmadığını sorgulayacaktır. Bu anatomik farklılıklar çocuklara makul bir dille anlatılmalıdır. Bebeğin, anne ve babanın tohumlarının birleşmesi ile annenin karnındaki özel bir yuvada geliştiği anlatılabilir. Çocuğunuzla cinselliği erken yaşlarda konuşmaya başlamak hem ergenlik öncesi dönemi daha rahat geçirmenizi sağlayacak hem de merak ettiklerini güvenilir bir kaynaktan öğreniyor olmasını sağlayacaktır. Çocuğa cinsel bölgelerinin özel olduğu bu yaşta muhakkak anlatılmalıdır. Arkadaşlarının ya da ailesinden bile olsa hiç kimsenin bu özel bölgelerine dokunmaması gerektiği bilgisi verilmelidir. Özellikle kendisinden büyük arkadaşları ile oyun oynuyorlarsa odasının kapısını açık bırakması sağlanmalı, kendisini rahatsız etmeden ya da şüphelendirmeden aralarda kontrol edilmelidir. Çocuğunuzun sorduğu soruya cevap vermek için acele etmeyin, eğer bilmediğiniz ya da emin olmak istediğiniz bir konu ise kendisine bu konuyu birlikte araştırabileceklerini söyleyebilirsiniz ve bir kitaptan birlikte okuyabilirsiniz. 8-9 yaşından itibaren çocuklar ön ergenlik dönemine geçerler. Bu dönemde daha ciddi anlamda kendisine cinsel eğitim verilmelidir. Kız çocuklara adet kanamaları hakkında bilgi, erkek çocuklara ereksiyon, düş azması konularında açıklayıcı bilgiler verilmeli, çocuğun bu durumlara hazır olmaları sağlanmalıdır. Özellikle kız çocuklar için adet kanaması eğer bu konuda hiç bir bilgileri yoksa çok travmatik bir sürece dönüşebiliyor. Bu durumdan çok büyük bir utanç duyabiliyor ya da yaşadığı kanamadan öleceğini düşünebiliyor. Mastürbasyonun suç olmadığı ancak fazlasının ne gibi zararlar doğuracağı anlatılmalıdır.
Ergenlik döneminde yaşayacakları fiziksel ve duygusal değişikliklerden bahsedilmelidir. Cinsel ilişkinin ne demek olduğu, yetişkin bir erkek ile kadının cinsel yaşantısı hakkında bilgi verilmeli, kendi değerleriniz çok baskı kurmadan anlatılmalıdır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verilmelidir. Bu dönemde hiç bir soruyu cevapsız bırakmamanız gerekmektedir. Eğer yanıtları sizden alamazsa çok daha sağlıksız yollarla bu bilgilere ulaşacaktır. 444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Psikolojik Rehberlik hizmetimizden faydalanabilirsiniz.
>DANIŞMANLAR>LEZZET
YEMEK YAPMANIN 5 TARAFI Platinum Bankacılık Lezzet Danışmanı Şef Ceyda Baza 1) Kontrol Bağımlılarına Terapi. Ben kontrol etmeyi ve işlerin kontrolüm dahilinde ilerlemesini seven bir insanım. Ama tabii ki hayat öyle değil ve öyle yaşanmıyor. Ancak yemeğin bir başlangıcı ve bir bitişi var. Müziğinizi koyup yemek yapmaya başlayıp, malzemelerle bir olduğunuzda ortaya çıkan şey size sadece güzel sürprizler yaratabiliyor. Bütün gün yoğun bir şekilde çalışıp bunun maddi ve manevi karşılığını beklerken geçen hayatta yemek yapmak insana tam anlamı ile bir terapi oluyor.
2) Sabırsızlığa merhem, hemen ödül almayı sevenlere akide şekeri: Çocuk istediğinize karar verip aksiyona geçtiğinizde sonuç almak minimum 9 ay 10 gün, üniversiteye başladığınızda mezun olmanız en az 4 yıl, cuma trafiğinde eve gitmeye çalışmak saatler alırken, lezzetli bir yemek yapmak 5 dakikadan 5 saate kadar değişen bir skala ile sizi sonuca ulaştırıyor. Ödülü de sonuçla birlikte paketli gelmiş oluyor. Nefis mi nefis bir yemek, evde yemeğin baştan çıkarıcı kokusu... 3) Sıkılmak imkansız. Her gün aynı yemeği yapma zorunluluğunuz yoksa sıkılmak mümkün değil. Bir gün pilava takılmak, ertesi gün ete, ertesi gün sebzeye takılıp onun dünyasını anlamaya çalışmak sıkılmayı imkansızlaştırıyor. Hele bir malzemeyi tam anladım derken size yeni sürprizler yaptı mı mutluluğunuza diyecek yok! 4) Övgü alabilmenin en yaygın yöntemi. Bir büyük şirketin araştımasında Türkiye’de ev kadınlarının en çok övgü aldıkları ve kendilerini övdükleri alanın yaptıkları yemekler olduğu yazıyor. Övgü almayı hepimiz severiz. Bana da “Ah ben sizin mısır ekmeğinizi yaptım; o kadar güzel ki...” diyen biri olunca o kadar iyi geliyor ki... 5)Devamlı açım, devamlı acıkıyorum! Yemek yemek çok temel bir güdü. Bu sebepten istediğiniz kadar tok olun, çok lezzetli bir şey yapmışsanız canınız çekiyor. Daha fenası yemek yediniz, elinize güzel bir yemek kitabı aldınız diyelim; onu gören gözünüzden beyninize, oradan da vücudunuza giden uyarılarla acıkıyorsunuz… Yemek hayal etmek için tarifleri düşünmek ise hepsinden fena oluyor, duvarları tırmalayacak kadar nevriniz dönebiliyor. Eh her gülün dikeni vardır. Benim için mutfak böyle iken sizin için de neden böyle olmasın! Bu Ağustos ayında kendi mutfak kurallarınız ve listeniz olsun... Ve bu listeyi hazırlarken de lezzetli bir içecek ve tatlı ile işe başlamaya ne dersiniz . Keyifli, bol bol yemek yapmalı ve paylaşmalı bir ay dileği ile…
Taze İncir ve Cevizli Sütlaç 150 gr. pirinç 1 litre süt 5 adet damla sakızı 1,5 bardak toz şeker 10 adet (minik kavak inciri) taze incir 10 adet taze ceviz 1 litre kaynayan suya, 150 gr pirinci atıp, pirinçler suda kendini çekinceye kadar haşlayın. Pirinçler sularını çekip, hafif lapalaşmaya başladığı anda 1 litre sütü tencereye ilave edin. 5 tane damla sakızı ve 1,5 bardak toz şekeri de ekleyip yaklaşık yarım saat kısık ateşte kaynatın. Bu aşamadan sonra sütlacınız olmuş ve servise hazır demektir. Ancak incirli ve taze cevizli sütlaç için asıl tarif yeni başlıyor. Servis yapacağınız fırın kabı ya da fırına koymak istemiyorsanız sunum kaplarınızı alın ve her birinin içine dilediğiniz kadar şekeri bol, minik kavak incirlerini 4’e bölerek kaplara yerleştirin, üzerlerine taze cevizleri de ekleyin (taze ceviz bulamazsanız normal ceviz de kullanabilirsiniz). Sütlaç karışımınızı sunum kaplarınıza dökün. Eğer cam servis kasesi kullanırsanız, oluşan görsel ziyafetten iştahınız açılabilir. Fırın sütlaç sevenlerdenseniz 200 dereceye ısıtılmış fırının üst ızgarasında yaklaşık 5 dakika daha pişirmeniz yeterli olacaktır. Çilekli Pelte 1 kg çilek 5-6 bardak su 1 su bardağı toz şeker 3-4 yemek kaşığı mısır nişastası 1 paket yulaflı bisküvi 1 avuç fındık – kırık 1 tatlı kaşığı tereyağı
Çilekleri bir tencereye alıp üzerine şekeri ekleyin. Ardından suyu ekleyip karıştırın ve tencereye ekleyip kaynatın. Çok az suda nişastayı açın ve kaynayan sıvıya ekleyin. Kıvam alınca ateşten alın ve kaselere bölüştürün. Bisküvileri kırın, fındıkları yağsız tavada kavurun. Tavaya tereyağını ekleyin, yağ eriyince ateşten alıp kırdığınız bisküvileri içine ekleyip karıştırın. Çilek pelte soğuyunca bisküvili karışımı üstüne serpiştirin. Soğuk servis edin. Enerji Veren Yaz İksiri 1 kg şeftali Yarım kilo kayısı 3 adet mango Şeftali ve kayısı soyup, çekirdeklerini çıkarın. Mangoyu soyun ve dilimleyin. Tüm malzemeyi blender’da ezerek karıştırın. Buzdolabında soğuduktan sonra nane yaprağı ile süsleyerek servis edin. 444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Lezzet Danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz.
>DANIŞMANLAR>SEYAHAT
İRLANDA
Kuzeybatı Avrupa’da bulunan ülke, Büyük Britanya Adası’nın batısındaki İrlanda Adası’nın yaklaşık altıda beşini kaplamaktadır. Kuzey doğusunda, Birleşik Krallık’a bağlı olan Kuzey İrlanda ile komşu olan İrlanda’nın batısı Atlas Okyanusu, doğusu
İrlanda Denizi, güneydoğusu St George’s Kanalı, güneyi ise Kelt Denizi ile çevrilidir. İrlanda Gaelcesi ve İngilizce olmak üzere iki resmî dili vardır. İngilizce daha fazla konuşulmaktadır. İrlanda dilinin resmi adı Galeik’dir. Yapmadan & Görmeden dönmeyin… Dublin canlı kültürünün yanı sıra sahip olduğu tarihi alanlar ve yapılar, fotoğrafik köyleri, harikulade sahil şeridi, görkemli kaleleri ve değerli kültür merkezleriyle yüzbinlerce turisti cezbeden kentlerden biridir.
Başkent, adeta eski bir uygarlığın gülümseyen yüzlerinden biridir. Christchurch Katedrali, Dublin’in en eski ve en önemli yapısıdır. 1030 yılında inşa edilen kilise; özgün el yazmalarına, tarihi eserlere ve gümüş eşyalara ev sahipliği yapar. Drimnagh Kalesi, feodal dönemden kalma mükemmel bir yapıdır. Akan bir su hendeğiyle çevrili tek İrlanda kalesidir. Ardgillan Kalesi, Balbriggan ve Skerries arasındaki sahil bölümünde parklar arasına yerleşmiş muhteşem bir mimaridir. Buradaki Dublin parklarına dair manzaralar, insanı afallatan bir güzelliğe sahiptir. Dublin Kalesi, Aras an Uachtarain (Başbakan’ın ikametgahı) ve Whitefriar Caddesi Kilisesi, kentin diğer tarihi mimarilerindendir.
Liffey Nehri’nin her iki yakasını birbirine bağlayan Ha’penny Köprüsü, yayalara ayrılmış en eski köprüsüdür. 1816 yılında inşa edilmiştir. Dublin’de çok sayıda güzel parkın varlığına rastlarsınız. Blessington Caddesi’nde yer alan Dublin’s Secret Garden, kent yabani hayatının en güzel bölümüdür. Özel mülkiyet olan Fernhill Bahçeleri; park alanları, ormanlık alanlar ve su bahçeleri bulunduran muhteşem bir bölgedir. Glasnevin’de bulunan Ulusal Botanik Bahçeleri, 1795 yılında kurulmuştur. Bu çarpıcı bölge; taş bahçeler, büyük havuz, öğrenci bahçesi ve dekoratif bitkiler barındırır.
Dublin Hayvanat Bahçesi, ailelerin uğradığı en güzel yerdir. Zürafalar, zebralar, gergedanlar, su aygırları, şempanzeler ve daha birçok tür hayvana ev sahipliği yapar. Ne zaman gidilir? İrlanda ılıman bir deniz iklimine sahiptir. Temmuz ayında elde edilen sıcaklıklar güneyde 16° ile kuzeyde 14° arasında değişir. Kışlar nispeten sıcak geçer ve sıcaklık Ocak ayında 4° ile 7° arasında değişir. Ülkeye hâkim olan Atlas Okyanusu’ndan gelen
nemli rüzgârlar ülkenin yıl boyunca yağış almasına neden olur. Yağışlar nedeniyle ülke oldukça ıslaktır. Çoğu günler sis tabakasıyla kaplıdır. Mayıs-Temmuz ayları arası en kalabalık zamanlardır. Hava sıcaklıklarının yüksek, günlerin çok uzun olması ve pek çok festivalin düzenlenmesi turistlerin yaz aylarını tercih etmesinin başlıca nedenleridir. İlkbahar (Şubat-Nisan) ve Sonbahar (Ağustos-Ekim) ayları havaların oldukça güzel olduğu ve yaz aylarına göre daha
rahat edebileceğiniz alternatif seyahat zamanlarıdır. Sıcaklığın çok nadir olarak sıfır derecenin altına düştüğü kış ayları (Aralık-Şubat), İrlandalıların geleneksel yaşam tarzını görmek için en güzel zamanlardır. Bu mevsimde hava akşam 5’te kararır. Pek çok turizm merkezi kapalıdır. Ancak yağmurlu bir günde gidebileceğiniz açık bir bar mutlaka bulursunuz. Ne yenir, ne içilir? Dublin, İrlanda’nın başkenti ve en büyük kenti olmanın yanı sıra ülkenin mutfak başkenti olma özelliğine sahiptir. Kentte, uluslararası mutfaktan lezzetlerin sunulduğu çok sayıda restoran bulunur. Çağdaş yerel mutfaktan en güzel örnekleri ve dünya mutfağından en gözde lezzetleri, bu restoranlarda bulabilirsiniz. Temple Bar ve Trinity bölgeleri, uluslararası ve yerel lezzetleri tadabileceğiniz en iyi yerlerdendir. Fransa, İtalya gibi mutfakların temsil edildiği bu restoranlar, kentin en gözde yerleri arasında yer alır. Saint Stephen’s Green bölgesi, zarif bir şekilde servis edilen modern İrlanda lezzetlerini bulacağınız mekanlarla doludur. Burada bulunan şarap barları, oldukça kaliteli ve çeşitli bir şarap menüsüne sahiptir. Dublin’in sahil bölgeleri, dışarıda yemek yemek için mükemmel yerlerdendir. Deniz havası eşliğinde muhteşem bir balık yemeğinin tadına varmanın keyfini unutamayacaksınız. Pratik Bilgiler Avrupa’nın kuzeybatısında yer alan İrlanda, çok sayıda ada ile çevrili olan ve İrlanda Denizi ile Britanya’dan ayrılan büyük bir adadır. Adanın en büyük kenti olan Dublin, İrlanda Cumhuriyeti’nin başkentidir. Avrupa’nın nüfusu en hızlı büyüyen kentlerinden birisidir. İrlanda’nın idari, ekonomi ve kültür başkentidir. Dublin, dünyaca ünlü edebiyatçıları ve edebiyatı ile tanınan bir kenttir. Ünlü müzisyenler çıkarmış olan bu kent, Avrupa’nın eğlence partileri başkentidir.
UNUTULMAZ İRLANDA TURU
7 Gece, 8 Gün Kişi Başı 749 avrodan itibaren… 20 Ekim 2015’e kadar her Salı hareketli...
Detaylı bilgi ve rezervasyon için 444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Seyahat Danışmanınızla görüşebilirsiniz.
>DANIŞMANLAR>SEYAHAT
PORTEKİZ Avrupa’nın güneybatısında, İber Yarımadası üzerinde yer alan Portekiz, kuzeyden ve doğudan İspanya ile, güneyden ve batıdan da Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Avrupa Kıtası’nın en batıdaki ülkesidir. Atlas Okyanusu’nun kuzey yarımküredeki bölümünde bulunan Azorlar ve Madeira Takımadaları özerk yönetimleriyle birlikte, Portekiz’in bir parçasıdır.
Lizbon Ülkenin batısında yer alan Lizbon, Portekiz’in başkentidir. Avrupa’nın batı sınırında Atlantik Okyanusu sahili üzerinde yükselen başkent, Tagus Nehri’nin Atlantik Okyanusu’na döküldüğü yerde bulunur. Büyük Lizbon bölgesi, İber Yarımadası’nın önemli finans ve ekonomi merkezlerinden biridir. Ülkenin en kalabalık kenti olan Lizbon, Portekiz’in en zengin kentidir. Ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH)’nın önemli bir bölümünü karşılayan kent, Portekiz’de faaliyet gösteren uluslararası şirketlerin çoğunun genel merkezine ev sahipliği yapmaktadır.
Art Nouveau (dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı bir sanat akımı) binalar, çini kaplı cepheleriyle insanı cezbeden (azulejos) mimari yapılar ve mozaiklerle dekore edilmiş caddelerinin yanı sıra Lizbon, bir doğa ve okyanus kentidir. Birçok abideyi bağrında saklayan tarihi semtler ve 50’yi aşkın müzenin hayat bulduğu Lizbon, nehre bakan yamaçların arasından kıvrılarak ilerleyen dar caddeleriyle insanı hayrette bırakan mükemmel bir görüntüye sahiptir. Alfama, Castelo ve Mouraria (birbirlerine sınırları var), Bairro Alto (kent merkezinin bir bölümü, gece hayatının merkezi), Bica (Ascendor da Bica kablolu treni ile
bilinir), Chiado (modaya uygun alışveriş dünyası), Baixa (kentin kalbi) ve Belém (Tagus Nehri boyunca, tarihi abideler alanı) Lizbon’un tarihi semtleri olarak ön plana çıkar. Belém’de bulunan Jerónimos Manastırı, beyaz taşlardan yapılmış olup kentin en önemli ve popüler tarihi yapılarından biridir. Manastır, üç önemli Portekiz edebiyatçısı (Luís Vaz de Camões, Alexandre Herculano and Fernando Pessoa) ve gemici Vasco da Gama’nın mezarını barındırır. 16. yüzyılda Tagus Nehri’nin deniz ile buluşan bölümünü savunmak için inşa edilmiş olan Belém Kulesi, kentin en önemli tarihi eserlerindendir. Tagus Nehri kıyılarında yer alan Belém Sarayı, kentte bulunan tarihi değeri büyük
ihtişamlı saraylardan biridir. Sarayı çevreleyen bahçeler ve mobilyalar, mücevherler ve tablolar bulunduran görkemli odalar insanı büyüler niteliktedir. Kentte çok sayıda çağdaş ve tarihi müze bulunmaktadır. Casa-Museu da Fundação Medeiros de Almeida, Avrupai çalışmalardan oluşan zengin bir koleksiyona sahiptir. Bu kültürel mabedde dini sanatlar, züccaciye, resim dokumalı duvar örtüleri, saatler, gümüş eşyalar, Çin eşyaları, mücevherler, mobilya ve tablolar bulunur. Lizbon kenti, sahip olduğu Elevador da Glória, Elevador da Bica ve Elevador da Lavra füniküler sistemleri ünlü bir şehirdir. Bu kablolu raylı sistemlerden biriyle gezintiye çıkmadan kentten ayrılmamalısınız. Porto Ortaçağ Avrupası için uçsuz bucaksız gözüken Atlantik Okyanus’u yolculukları, belli başlı birkaç limanda başlar, bilinmeze doğru uzayıp giderdi. Cesur ve bir o kadar da maceraperest Portekiz denizcilerinin liman diye çağırdıkları “Porto”, yazgısını adeta
kendi adına kazımıştı. Geçip giden 500 yıl sonunda bugün bir endüstri kenti olarak da beliren Porto, Lizbon’un gösterişinden uzakta ama oldukça çalışkan ve gelişmiş kent kimliği ile öne çıkıyor. Üstelik Ortaçağ’a uzanan bu geçmişin imgeleri, Porto sokaklarında dolaşırken ansızın karşınıza dikiliveriyor. Palacio da Bolsa ya da borsa binası, Ortaçağ Katedrali ve bir kule ilk göze çarpan mimari çekim noktalarını oluşturuyor. Turistlerin kesinlikle gezdikleri bir başka yer ise Douro Irmağı’nın öte yanı. Vila Nova de Gaia adıyla bilinen bu bölgedeki şarap mahzenleri özellikle ilgi çekiyor. Şehrin tarihsel kesimi Barredo adıyla anılıyor ve UNESCO miras alanları arasında sayılarak korunuyor. Hemen hepsi renkli çiçeklerle bezeli ferforje balkonlar dikkat çekiyor. Portekiz’e özgü seramik işçiliği Azulejo, tarihi kentin dokusunu oluşturan bir diğer önemli öge. Dolambaçlı sokaklarında yürürken karşınıza çıkabilecek, küçük dükkanlarda el
emeğiyle çalışan küçük esnaflar bir Ortaçağ romanından fırlamış tipleri andırıyor. Zamanın değiştirmeyi başaramadığı şeylerden biri de Porto’nun bu büyülü atmosferi olsa gerek. Kiliselerin iç ve dış cephelerinde, saraylarda, evlerde ve hatta tren ve metro istasyonlarının dekorasyonunda Azulejo kullanılıyor. Sadece görsel açıdan değil, ayrıca evlerin ısı kaybının önlenmesi için de kullanılan güzel bir teknik Azulejo. Porto kent merkezinin biraz dışında ama Atlantik kıyısında kalan Matosinhos görülesi yerlerden bir diğeri. Amarante yine Porto kentinin komşuluğunda görebileceğiniz renkli kasabalardan biri, 69 km kadar uzağında yer alıyor. Gösterişli yaşam alanı Foz do Douro, restoranları ve kulüpleri ile özellikle geceleri oldukça hareketleniyor. Ne yenir, ne içilir? Her tada ve zevke uygun restoranlar bulabileceğiniz bir yerdesiniz. Portekiz mutfağı ucuz, kaliteli ve lezzetlidir. Sardinhas assadas (mangalda pişirilmiş sardalye balığı) ve pastéis de bacalhau (balık kekleri), kentin en popüler yemeklerindendir. Portekiz, kaliteli şarabıyla ünlü bir ülkedir. Şarap, Lizbon mutfak kültürünün en önemli parçasıdır. Portolular dilimize işkembeci olarak çevirebileceğimiz ‘tripeiros’ sözcüğü ile tanımlanıyor. Anlatıldığına göre denizcilere, askerlere ve tüccarlara etin değerli yerlerini verdikten sonra kalan işkembeyi yemek Portoluların payına düşmüş. 15.yüzyıldan kalma bu tanım bugün zengin menü seçenekleri sayesinde tarih olmuş gözüküyor. Atlantik kıyısında olmanın verdiği avantajla deniz ürünlerinin her türü en taze biçimde sağlanabiliyor. Hemen her restoranda servis edilen “francesinha” yöresel lezzet olarak tadılabilir.
PORTO’DAN LİZBON’A PORTEKİZ TURU 6 Gece, 7 Gün Kişi Başı 639 avrodan itibaren… 2015 yılı içerisinde her Cumartesi hareketli Detaylı bilgi ve rezervasyon için 444 0 446 numaralı telefonu arayarak Platinum Bankacılık Seyahat Danışmanınızla görüşebilirsiniz.
>KİTAP
Aylak Zevkler Kitabı Kolektif Maya Kitap Yazın ne okuyalım diye sorup duranlara üç kelimelik bir cevabı yapıştırabilirsiniz artık: “Aylak Zevkler Kitabı” modern şehir hayatının hızına karşı aylak bir yaşamın erdemlerini savunan The Idler dergisinin yaratıcı ekibinin imzasını taşıyor.
Çayın demlenmesini beklemek, yaprak yakalamak, şehirde sallana sallana gezinmek gibi olabildiğince basit, herkesin yapabileceği ama gündelik yaşamın kaosunda unuttuğu ya da yaparken zevk almayı ihmal ettiği ‘aylak zevkler’i listeliyor kitap. Bisiklet sürmek, banyo yapmak gibi çok sıradan maddeleri anlatırken bile, bu eylemlere bakışımızı değiştirmeyi başarıyor bu nüktedan başucu rehberi. Ekin sapı emmek ya da sebzelere kibrit batırıp uzaylı yapmak gibi yaratıcı aylaklıklar ise bize yeni zevk kapıları açıyor. “Aylak zevkler son derece doğa dostudur,” diyor aylaklığa övgü düzen Tom Hodgkinson. “Doğa bize bedava bu kadar çok şey sunuyorken” pahalı tüketim ürünlerine yönelmemizin saçmalığını yüzümüze vuruyor. Ve kitabın amacını şöyle özetliyor: “İçimizde yatan doğa sevgisinin, şehvetin ve şamatanın tadını çıkarmamıza yardımcı olabilir.”
İkircikli Biricik İlhami Algör İletişim Yayıncılık Kitap adlarının tılsımlı havasıyla rafların başında sizi cezbeden yazarlardan İlhami Algör. Çiğdem Vitrinel onun kısacık ama akılda kalan romanı “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku”yu sinema âlemine tanıtınca, onun kitap raflarının başında birikenler de günden güne çoğalır oldu. Olay örgüsüyle pek arası olmayan ama üslubuyla hemen kalabalığın arasından sıyrılıp “ben buradayım” diyen bir edebiyatı var Algör’ün. Tophaneli bir külhanbeyiyle İstanbullu bir beyefendi arasında gidip gelen, şarkılara, Yeşilçam filmlerine, şiirlere yaptığı sayısız göndermeyle kendine ait bir dil devşiren biri o. Kendi sözleriyle: “Efendim, ben esasen bir işgüzar, beyhude işlerin piri’yim. Durduk yerde bir merak’a kapılır peşinden giderim.” Şehirde avare avare dolanır ama cebinden parası da eksik olmaz Algör’ün yazar-çizer baş kahramanının. Etrafındaki hikâyeleri de içindeki boşluğu da pürdikkat dinler. Şehre sinen hikâyelerle iç sesi arasında bir denge bulma arayışındadır. Algör’ün romanları da bu denge arayışını anlatır durur. Onu terk edip duran kadınlar sanki biraz hayalidir. Olayların bir yere bağlanmasını bekliyorsanız havanızı alırsınız. Onun özgün dilinin peşinde satırlara.