Bilim ve Teknoloji
sayÄą 6|21
4 Sıradışı Bir Defter: Outliers Notebook 7 Dijital Dönüşüm ve İnovasyonda Kariyer 10 Kadın “İŞ” Derse’19 12 Turkcell CEO'su ile Röportaj: Murat Erkan 16 Bir Devire Tanıklık: Atatürk’ün Makam Otomobilleri 18 Yerli İşletim Sistemi: Pardus 20 17.IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi 24 Türkiye'nin Vizyonu: Akınsoft 26 Öğrenci Bir Gezginin Gözünden: Okurken 5 Adımda Yurt Dışına Çıkma Rehberi 28 Philedelphia Deneyi (Gökkuşağı Projesi) 30 Her Girişimcinin Mutlaka İzlemesi Gereken 10 Film 32 iyzico Hakkında Tüm Merak Edilenler 34 Fenerbahçe Basketbol Takımını Kuruluşundan Euroleague’e Taşıyan Başarı Hikayesi 36 “Ben Robot Değilim” Testlerini Çözerek Milyonlarca Kitabın Dijitalleştirilmesine Katkı Sunduğunuzu Biliyor Muydunuz? 38 Geleceğinle Bir Gün 40 Video Oyun Nasıl Yapılır?
Genel Yayın Yönetmeninden;
Merhaba Sevgili Okurlarımız, Öncelikle Foton’un dördüncü ve beşinci sayısının ardından altıncı sayısının da giriş yazısını yazmaktan dolayı oldukça mutlu ve gururlu olduğumu söylemek istiyorum. Foton ekibi olarak yoğun ve özverili bir çalışmanın ardından, altıncı sayının yayınlanmasından dolayı oldukça mutlu ve heyecanlıyız. Foton, IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğu Yayın ve Tasarım Komitesi tarafından hazırlanan, bu güne kadar yayımlanmış altı sayımız bulunan, beş yıllık bilim ve teknoloji dergisidir. Topluluğumuzu tanıtmak amacıyla yayımlamaya bağladığımız Foton, öğrencilerin yazılarından oluşan bir dergi haline gelip, alanında uzman kişilerin ve iş dünyasının önde gelenleri tarafından yazılan yazıları içeren bir dergi haline gelmiştir. Yılda bir kez yayımlanan dergimiz, altıncı sayı itibari ile yılda iki yeni sayısıyla sizlerle birlikte olacaktır. Foton’un beşinci sayı itibariyle, IEEE dışındaki okur kitlesi tarafından gösterilen ilgi hızlıca artmaya başlamıştır. Bu ilgi karışışında hissettiğimiz sorumluluk nedeniyle daha iyi, daha zengin içerikte bir dergi hazırlamayı istedik. Dergi içeriğindeki konu çeşitliliği sağlayarak geniş bir yelpaze oluşturup, farklı ilgi alanı olan okurlarahitap edip kitlemizi geliştirmeyi istedik. Bu sayının içeriğinde; Turkcell CEO’su Sn. Murat Erkan ile röportaj, dijital inovasyon, yapay zeka, video oyunu süreçleri, robotik, yazılım, girişimcilik gibi konulara yer verdik. Bunların yanı sıra; spor, otomobil, filmler ve gezi yazısı gibi konulara da yer verdik. Bu konulardaki yazılarıyla dergimizde yer alan alanında uzman yazarlarımıza çok teşekkür ederiz. Üçüncü ve son kez Genel Yayın Yönetmeni olarak görev aldığım Foton’ da, İmtiyaz Sahibi olarak derginin tüm sürecinde bize destek olan IEEE BAUN Yönetim Kurulu Başkanımız Merve Bayır’a, Yazı İşleri Sorumlusu olarak yazarlar ile iletişimi sağlayan Buse Çağla Mermer’e, İçerik Sorumlusu olarak bize ulaşan yazıların düzenlemesini ve incelemesini sağlayıp tasarıma hazır hale getiren Elif Ece Altundal’a, Grafik- Tasarım sürecinde yazıları tasarıma geçiren Gizem Uzunlar’a bu sayının hazırlanmasındaki verdikleri tüm emekler için çok teşekkür ederim. Foton’ un bundan sonraki sayılarında, önceki sayıların üstüne koyarak ilerleyen, daha büyük kitlelere ulaşan, faydalı ve eğlenceli içeriklerin yer aldığı çok daha başarılı sayılara imzalar atacağına eminim. Foton ekibinin dolu dolu, başarılı ve keyifli bir dönem geçirmelerini dilerim. Bizi güncel olarak instagram hesabımızdan (@ieeebaunfoton) takip edip, eski sayılarımızı issuu. com hesabımızdan okuyabilirsiniz. Saygılarımla, Artun Taha SU IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğu Yayın ve Tasarım Komitesi Başkanı Foton Genel Yayın Yönetmeni
Yönetim Kurulu Başkanından;
Değerli Yazarlarımız ve Kıymetli Okurlar, Bizler için bir hayal iken ekibimizle birlikte Foton’un beşinci sayısında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız ve azmimiz sonucu hayata geçirme şansını yakaladığımız ‘Sektör Liderlerinden Bilim ve Teknoloji‘konseptiyle dergimiz bambaşka bir boyut kazandı. Yenilenen içeriğiyle gelişen dergimiz sevgili okurlarımızdan tam not alarak yeni sayıyı hazırlamamızda bizlere motivasyon kaynağı oldu. Sizler için daha iyisini yapma isteğiyle çalışmalarını yürüttüğümüz dergimizin 6. sayısında da alanlarında uzman birbirinden değerli yazarlarımızın yazılarını siz kıymetli okurlarımızla buluşturmaktan gurur ve onur duyuyoruz! Benim Foton serüvenim Foton’ un 3.sayısında yer alan yazım, gerçekleştirilen röportaj ve arka planda dönemin editörü ile birlikte yapmış olduğumuz çalışmalarla başlamıştı. İlk yazımı yazdığımda topluluğumuzda IEEE BAUN’ de Computer Society teknik ekip üyesiydim, sonrasında Computer Society Başkan Yardımcısı, ardından Yönetim Kurulu Genel Sekreteri son olarak da Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttüm. Dergimizin gün geçtikçe gelişmesi için elimizden geleni yaptık. Genel Yayın Yönetmenimiz ile gerçekleştirdiğimiz toplantıda“Neden bu dergide bilim ve teknoloji liderlerinin yazıları yer almasın ?” diyerek hayalimden bahsettim. Ardından Genel Yayın Yönetmenimiz “Yapabiliriz, neden olmasın ?” diyerek ilk adımı atmamızı sağladı. İlk olarak var olan yayın ve tasarım ekibimizi genişleterek çalışmaları hızlandırdık. Hedefimiz yüksek, motivasyonumuz ise daha da yüksekti bir amacımız ve aynı amaçta birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız vardı. Foton’ un 5. sayısında hayalimizi gerçekleştirmenin haklı gururunu sizden gelen güzel yorumlarla yaşadık. Bu hayale ortak olarak önce foton#4 ve foton#5 şimdi ise foton#6‘nın hayata geçmesini sağlayan dergilerimizin baş mimarları başta Genel Yayın Yönetmenimiz Artun Taha Su olmak üzere nezdinde Foton ekibine, dergimizin kıymetli yazarlarına, desteklerinden dolayı yönetim ve idari kuruluma en içten dileklerimle teşekkür ediyorum. Topluluğumuzda her anını dolu dolu geçirdiğim 3 yılın ardından IEEE Öğrenci Topluluğu’nun bir üniversite öğrencisinin karşılaşabileceği en büyük şans olduğuna inanıyorum. Burada kazanılan sadece bir network ağı değil tecrübe ve biriktirilen güzel anılar oluyor. Ekibimle birlikte son görevlerimizi yaptığımız ve hazırlıkları bir yıl süren, IEEE ‘nin en büyük etkinliği, 17.IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi’yle birlikte dönemimizin son etkinliğini de gerçekleştirdik. 2018 Ağustos ayında Sakarya’ da gerçekleşen 16.IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi’nde 37 öğrenci kolunun katıldığı seçimde 33 öğrenci kolunun oyuyla 17.IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi ev sahibi olarak seçildik. Hazırlık sürecinde binlerce mail attık, onlarca sponsorluk görüşmesi gerçekleştirdik aldığımız tüm olumsuz cevaplara, ekonomik krize karşın pes etmedik, topluluk içi etkinliklerimizi arttırarak devam ettirdik aynı zamanda kongre sürecini de bir an olsun bırakmadık.
23 Ağustos tarihine geldiğimizde ise 47 kişilik muazzam bir ekiple; sponsorlarımızı, akademisyenleri, 48 farklı üniversiteyi temsil eden 300 öğrenci arkadaşımızı 4 gece 5 gün boyunca Burhaniye Uygulamalı Bilimler Oteli’nde misafir ettik. Etkinliğimiz boyunca, alanında öncü konuklarımızı katılımcılarımızla buluştururken, teknik çalıştaylar, bitirme tezi proje sergisi, poster sunumları, Genç Profesyoneller Paneli, Türkiye Öğrenci Temsilcileri Seçimleri, eş zamanlı oturumlar gerçekleştirdik. Arkadaşlarımızı eğlendirmek ve tanıştırmak amacıyla akşamları gala, fasıl, canlı müzik gibi etkinliklerle katılımcılarımızı bir araya getirdik. IEEE ailesini evimizde ağırlama arzumuzun son halkası, IEEE ‘nin en büyük etkinliği olan 17.IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi’ni gerçekleştirmekten onur ve gurur duyduk. Katılımcılarımızdan aldığımız geri dönüşler bizleri dünyanın en mutlu ekibi yaparken evimize 300 farklı insanla tanışmanın ve misafir etmenin mutluluğuyla döndük. Etkinliğimizin hayal aşamasından son anına kadar bizlere olan desteğini hiç esirgemeyen IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğu’nun Akademik Danışmanlığını yürüten Dr. Öğr. Üyesi Sayın Sabri BİCAKCI ve bu süreci birlikte yürüttüğümüz Etkinlik Eş Koordinatörleri Hilal GÜNEŞ & Artun Taha SU başta olmak üzere 47 kişilik etkinlik koordinasyon ekibime canı gönülden teşekkür ederim. IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğuna girdiğim günden itibaren topluluğumuz bana her zaman fayda sağladı; tecrübe, network, en çok da insan kazandırdı topluluğumuz da ki resmi görevimi şuan bu yazıyı yazarak noktalarken, biliyorum ki burada kazandıklarım hayatımın her anında karşıma çıkacak ve IEEE bizi her zaman buluşturacak. Bu bir veda yazısı değil ancak yine de bir serüvenin sonuna gelirken bu yolda karşıma çıkan herkesi çok sevdiğimi ve her birinin bende yerinin farklı olduğunu söyleyerek sözlerime son vermek istiyorum. Bu süreçte her zaman yanımda olan başta danışman hocam olmak üzere mentörlerime ekibime ve bizi biz yapan güzel üyelerimize teşekkür ederim. IEEE ile kalalım… Sürçü lisan ettiysek affola, keyifli okumalar dilerim. Merve Bayır IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı
Röportaj
Sıradışı Bir Defter:Outliers Notebook Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz?
mikrodalgada silinip tekrar kullanılabilme özelliği.
Merve Çebi, Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümü mezunuyum. Kariyerime Trendyol’da Data analisti olarak başladım. Daha sonra AdColony isimli bir firmada IT Product Manager olarak görev aldım. 3 sene kadar önce 2 ortağımla birlikte kurumsal hayatı bırakıp bir maceraya atılmak istedik. O gün bugündür kendi hayallerimizin peşinden koşuyoruz. :)
Outliers uygulaması ile tüm defterinizi dijitalleştirip mobil cihazınıza aktarıp, notlarınızı saklayıp, paylaşabiliyorsunuz.
Ben yaklaşık 1 senedir Prag’da yaşıyorum ve Outliers Notebook’un Avrupa ve uluslararası pazara açılması için çalışıyorum. Outliers Notebook nedir? Outliers Notebook ilk bakışta her sayfasında kare kod olan güzel tasarımlı, kaliteli bir defter. Ürünü ilgi çekici kılan Outliers Android ve iOS uygulamaları ve herkese ‘İnanamıyorum!’ dedirten kısım 20| 4 sayı 6
Mobil uygulamanın ne gibi özellikleri var ve ne gibi özellikler eklenecek? Teknik olarak, uygulama bir görüntü işleme uygulaması. QR code scanner, edge detection, image enhancement gibi teknolojiler kullanıyoruz. Uygulama şu anda aslında geliştirmek istediğimiz versiyonun basit bir yansıması gibi. O nedenle biz de kolları sıvadık, uygulamaya Outliers Cloud, OCR, sosyal network ve el yazısı tanıma özelliklerini eklemek için çalışıyoruz. 3-4 ay sonra testleri bitirmiş ve uygulamayı canlıya almış olacağızımızı umuyorum. Mikrodalga fırın veya saç ku-
rutma makinesi ile defterin sıfırlanmasından bahsedebilir misiniz? Mürekkep ısı ile tamamen transparanlaşıp kayboluyor. Yeterli
Röportaj
ısıya ulaştığında silinememe diye bir durum fizik kanunları gereği imkânsız. Fiziksel kullanımdan kaynaklı, yırtacak kadar çok bastırarak yazılmadığı sürece defter silinip tekrar tekrar kullanılabilir. Ürünlerin üretim kısmı nasıl gerçekleşiyor? Biz üretici değiliz fakat Türkiye’nin en büyük ve en iyi üreticileriyle çalışıyoruz. Defter kalitesi ile ilgili (çok nadir olan üretim hataları dışında) hiç şikayet almadık. Operasyon nasıl ilerliyor? Amerika’da bir şirketimiz var, operasyon kısımları İstanbul’da. An itibariyle Avrupa ve Amerika’ya ve hatta tüm ülkelere ürünlerimizi gönderiyoruz. Almanya’da bir ekibimiz var, ben de Çek Cumhuriyeti’nden Outliers Notebook için çalışıyorum. Ürünlerinizde ne gibi yenilikler bizleri bekliyor olacak, sayfa şablonları güncellenecek mi?
Üretimde teknik olarak bazı limitasyonlarımız vardı. Sayfa tipi, dil seçeneği arttıkça bir çözüm bulduk, çok daha esnek olacağız sonraki süreçte. Bu sene 4 dil ve 3 sayfa tipinde üretim planladık. Yeni uygulamalarımız yolda, baya iddialı bir özellikle yeniden bir Kickstarter projesi yapmayı hedefliyoruz. Ürünleriniz ile doğaya ne kadar katlı sağladınız? Hesaplamalarımıza göre; 200,000’i aşkın Outliers Notebook’un tekrar kullanıldığını, 680 ağacın kurtarıldığını ve 720 ton karbon emisyonunun önlendiğini tahmin ediyoruz. Kesin olarak bilemeyiz tabii ki ama ürünümüzün tekrar kullanılabilir olmasının mutlaka ve mutlaka çevreye katkısı var. Kalemler bittiğinde de yeni kalem yerine kullanıcıları refil almaya yönlendiriyoruz. Dünya’nın kaynaklarını dikkatli kullanmamız gerekiyor, biz de buna bir nebze olsun katkıda bulunduğumuz için
mutluyuz. Outliers ekibi nasıl bir araya gelerek bu fikri ortaya çıkarttı ve ismi nasıl belirlendi? Ürünümüzün ismi Malcolm Gladwell’in Outliers isimli kitabından esinlenildi. Outliers kelime anlamı olarak çizginin dışındaki demek, biz de çizgi dışı bir ürün yaratmak istedik, şirketin ismini de Outliers koyduk. İsim babası Malcolm Gladwell ve ondan esinlenen ortağım Eray Altunbozar aslında. Yurtdışında nasıl bir süreç işliyor? Ortaklarım Eray ve Volkan üniversite yıllarında Amerika’da yaşadıkları için Amerika pazarındaki potansiyelin ve kitlesel fonlama projelerinin farkındalardı. Dünya’nın en büyük kitlesel fonlama platformu olan Kickstarter’da bir proje başlatarak, prototip ürünümüzü satışa sunduk, projemiz fonlandı ve bize Outliers Notebook’a deyimi yerindeyse ‘kickstart’ vermiş oldu. Amerika’daki sayı 6|21 5
Röportaj
Dünya’ya açmak istiyoruz. Outliers Uygulamasını defterden ayrı olarak konumlandırıp, Dünya’nın en büyük productivity uygulamaları ile yarışır seviyelere gelmesini istiyoruz ve belki de en önemlisi, müşterilerimizi hep memnun etmek istiyoruz. Ancak onların memnuniyeti, desteği ve güveni sayesinde bugün Outliers Notebook’tan söz edilebilir. Ayrıca ben kendi adıma, Türkiye’de ekonomik kriz ortamında yatırım veya destek almayan bir şirketin Türkiye’deki diğer girişimciler için bir motivasyon kaynağı olmasını isterim. IEEE hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Kickstarter projesinden sonra, Türkiye’deki o zamanlar Turkcell’in desteği ile yeni kurulan en büyük kitlesel fonlama platformu Arıkovanı ile irtibata geçtik. Bizi büyük bir destek ile kucakladılar. Haziran 2016’da projemiz başladı ve proje bitiş tarihinde o zamana kadar Arıkovanı ve muhtemelen Türkiye’deki tüm kitlesel fonlama projelerinin içinde de en çok satış yapan proje oldu. Şu zamana kadar hiç yatırım almamış ve ilk senesinden itibaren kar elde eden bir şirket olarak; Outliers Notebook’un bu günlere gelmesinde kitlesel fonlama, Arıkovanı ekibi ve bize ürünümüz prototip aşamasındayken bile güvenip destek olan müşterilerimizin önemi çok çok büyük. İlk senelerde 10% gibi bir ihracat oranımız vardı, özellikle 2019 sonunda bu oran epey artmış olacak. Almanya’da ve Çek Cumhu20| 6 sayı 6
riyeti’nde operasyonlarımız sürüyor. İngiltere, Hollanda, İtalya ve İsveç bizim için güzel pazarlar. Girişimcilik sürecinden bahseder misiniz? Özellikle Türkiye’de zor. Diğer girişimcileri asla demotive etmek istemem ama eğer yatırıma ihtiyaçları varsa kesinlikle yurtdışına yönelsinler. Outliers Notebook Berlin’de kurulmuş bir şirket olsaydı 3. Yatırımımızı almış olurduk ve 10 kat ciro elde ederdik ve ürünümüzü çok daha geliştirecek fırsatımız olurdu diye tahmin ediyorum. Fakat zorlu şartlar altında bile, ürününe güvenen, çalışan ve mücadeleyi bırakmayan şirketlerin gayet güzel sonuçlar aldığını görüyoruz. Şirketiniz yakın ve uzun vadede hedefleri ve vizyonu nedir? Çok klişe olacak ama Outliers’ı
Parlak ve genç zihinlerin oluşturduğu böyle toplulukların Türkiye’de aktif olarak faaliyet göstermesi çok umut verici. IEEE gibi bir oluşumun içerisinde yer alan öğrencilerin geleceğin bilim adamı, girişimci, başarılı yöneticiler olma ihtimali genelle kıyaslandığında çok çok yüksek. Ayrıca bilime meraklı biri olarak derginizin adını çok beğendim. Fotonlar gibi ülkemize bilgi ve bilimi taşımanız dileklerimle.
Güncel
Dijital Dönüşüm ve İnovasyonda Kariyer Teknoloji dünyası belirli aralıklarla belirli konuların trend olduğu, yatırım ve araştırmaların bu trend olan konulara aktığı dönemlerden oluşur. İçinde bulunduğumuz dönemin kurumlar için en trend konu başlıklarından ikisi de dijital dönüşüm ve inovasyon. Gerek Türkiye gerekse yurtdışındaki çoğu kurumda bundan 10 yıl önce sözü neredeyse geçmeyen bu konular için artık birer departman mevcut. Bizzat kendimden örnek vermem gerekirse; üniversiteden mezun olduğum 2011 yılında hiç mi hiç gündemde olmayan bu konular üzerine çalışıyorum. :) Bu yazıda da siz öğrencilik hayatı devam eden öğrencilere, bu iki trend ve beraberinde getirdiği yeni kariyer kurallarından bahsetmeye çalışacağım. Nedir bu Dijital Dönüşüm ve İnovasyon Dedikleri
Öncelikle tanımlarla başlayalım, merak etmeyin sıkıcı olmayacağım. Dijital dönüşümü; kurumların mevcut iş yapış şekillerinde çalışanlarının, iş ortaklarının ve müşterilerinin yaşadıkları deneyimi daha dijital yapma çabası olarak tanımlayabiliriz. Örnek olarak dijital dönüşüm süreci başlamamış bir şirketin, çalışanlarının yaptıkları bayi ziyaretlerini her iş günü sonunda bir e-posta ile yöneticilerine göndermeyi şart koştuğunu düşünelim. Bugün hepimizin anlık mesajlaşma uygulamaları sayesinde dünyanın bir ucundaki arkadaşımızla görüntülü konuşabildiğimizi veya eskiden banka şubesine giderek ve -en iyi ihtimalle- yarım saat bekleyerek yapabildiğimiz ihtiyaç kredisi başvurusunu bugün saniyeler içinde cep telefonlarımızdan yapabildiğimizi sanırım söylemeye gerek yok, aynı şekilde bu örnekleri çoğaltmaya da. Dolayısıyla dış dünyanın dinamiklerinden direkt olarak etkilenen
şirketler de kendi iş yapış şekillerinde gündelik hayatımızda yaşadığımız deneyimlerle yarışıyorlar. Yukarıdaki örneğe geri dönecek olursak; dijital dönüşüm yolculuğu başlayan bu şirketimiz, rekabette ayakta kalabilmek adına artık çalışanlarına bayi ziyaretlerini anlık olarak raporlayabileceği bir mobil uygulama sunmak zorunda. Benzer örneği çalışanlarımız için olduğu gibi iş ortaklarımız ve müşterilerimizin yaşağıdığı deneyimler için de verebiliriz. Dijital dönüşüm mobil uygulama, yapay zeka ve blockchain gibi teknolojiler demek değil, bu teknolojileri kullanarak sunduğunuz deneyim demektir. Ve unutmayın ki şirketler dijital dönüşüm yolculuklarında yalnızca aynı sektördeki rakipleriyle değil, gündelik hayatımızda yaşadığımız deneyimlerle ve gelişen teknolojiyle beraber farklı sektörlerle (ve teknoloji devleriyle) yarışıyor. Dijital sayı 6|21 7
Güncel
Dönüşüm ekiplerinde çalışanlar ise kısaca şirketlerin yaşadıkları ve yaşattıkları tüm bu deneyimleri masaya döküp süreçleri optimize etmeye ve deneyimi iyileştirmeye kafa yoruyor. Gelelim inovasyona... Dijital dönüşüm ne kadar bugünle ilgiliyse inovasyon da bir o kadar yarınla ilgili. İnovasyon profesyonelleri şirketlerin kendilerini tehdit edebilecek inovasyonları önceden sezip o alanda çalışması, yeni nesil internet girişimleriyle iş birliklerine gidip onların müşterisi olması, onlarla beraber ürün geliştirmesi veya onlara yatırım yapması hatta satın alması, kendi içinde bu gibi girişimler çıkartması, yeni iş modelleri getirerek iş modelinde inovasyon yapması gibi konulardan sorumlular. Şirketlerin yarınına tehdit oluşturabilecek inovasyonlara örnek vermek gerekirse, bugün bir banka diğer bankalarla yarıştığı gibi; Amazon ve Google gibi teknoloji devlerinin bugüne
kadar bankaların sunduğu finansal enstrümanları kendi müşterilerine sunmaya başlamasıyla da yarışmak durumunda. Henüz ülkemizde bir örneğini görmemiş olsak da örneğin Google artık Avrupa Birliği sınırları içinde bankacılık lisansı sahibi. Finansal Teknoloji anlamına gelen ‘fintech’ terimini daha önce duymuşsunuzdur, teknoloji devlerinin finans dünyasına adım atma çabaları da ‘techfin’ başlığı altında ele alınıyor. İşte bunların hepsi inovasyon başlığı altında değerlendiriliyor. Peki inovasyonun en kısa tanımı nedir?... İnovasyon için benim en beğendiğim tanım: “Para eden yenilik”. “Tüm bunlar sen mezun olurken yok muydu?” Şimdi tüm bunların üzerine şöyle düşünebilirsiniz: peki kurumlar dijital dönüşüm ve inovasyon departmanları olmadan önce bunla-
rı yapmıyorlar mıydı? Tabii ki de yapıyorlardı, trend kavramı zaten tam olarak burada devreye giriyor. Kurumların önemli bir bölümünün halihazırda en azından bir bölümünü yapıyor olduğu bu faaliyetlerin artık bir adı ve standardı var. Diğer yandan şu da bir gerçek ki, teknolojinin gelişim ve hayatımıza etki etme hızı günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar yüksekDolayısıyla dijital dönüşüm de inovasyon da bir zamanlar ‘yapsan iyi olur’ seviyesindeydi, bugün ise çoğu sektörde neredeyse bir ‘zorunluluk’. Sizleri başka yerlerde de bulabileceğiniz teknoloji penetrasyon eğrileri veya internette ürettiğimiz verinin her yıl ne kadar arttığı gibi bilgilerle sıkmak istemiyorum. Tahmin ediyorum ki teknolojinin gelişim hızı konusunda hepiniz benimle aynı fikirdesiniz. Yeni dünyada kariyer Peki gelelim bugün üniversite sıralarında oturan öğrencilerin bu iki trend ve ‘yeni dünyada’ kariyer yapmaya nasıl bakması gerektiğine. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor, kurumların dijital dönüşümü ve inovasyonu yapabilmesi için iş yapış yani proje geliştirme şeklini de değiştirmeleri gerekiyor. Artık bundan on yıl önce olduğu gibi müşteri geri bildirimini almadan aylar süren geliştirmeler ve farklı disiplinlerin (yazılım, tasarım, pazarlama, operasyon, finans gibi) birbirinden uzak çalışması söz konusu bile değil. Bu yeni düzende başarılı olabilmek için multidisipliner olmak ilk ve en önemli şart. Çünkü bugünün dünyasında bir yazılım geliştiricinin ürün ve pazarlamayla ilgili de görüş bildirmesi, bu ekipler-
20| 8 sayı 6
Güncel
arkadaşlarıyla empati yapabilmesi gerekiyor. Bu yeteneğinizi geliştirmek için de özgüven sahibi olmanız ve kendinizi ifade edebileceğiniz ortamları şirket içinde ve dışında (topluluklar, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri gibi) yaratmanız gerekiyor. Umuyorum fikir verebilmişimdir, bana erman@ermantaylan.com adresinden ulaşabilirsiniz. Ülke olarak hep birlikte dünya seviyesinde teknoloji geliştirebildiğimiz günlere!
le bizzat beraber çalıştığı için bu ekipleri en azından anlayabilmesi gerekiyor. Günümüzde sülolar ve dikey organizasyon yapılandırmalarından olabildiğince uzaklaşmaya çalışan kurumlarda başarılı olabilmenin bir diğer şartı ise her zaman sorgulayıcı ve yenilikçi olmak. Öyle ki sabah masanıza oturduğunuz her bir gün yaptığınız işleri nasıl daha efektif yapabileceğinizi ve bunun yanında sorumluluğunuza direkt olarak girsin veya girmesin yeni neler yapabileceğinizi düşünmeniz gerekiyor. Çünkü söz konusu dönüşümden önce herkesin kendi görev alanında bulunan işleri eksiksiz bir şekilde yapmasını bekleyen kurumlar, yeni dünyada çalışanlarından çok daha fazlasını bekliyor. Bunu yapabilmek için de sürekli dünyayı takip etmek, okumak, öğrenmek ve tabii ki başarısızlıktan korkmamak gerekiyor. Bu noktada son dönemin çok konuşulan konularından biri olan teknoloji girişimlerinin, artık kurumların dışında (hatta kurumlarda çalışmaya bir alternatif gibi de düşünülebilir) yapılabildiği gibi
kurumların bu girişimleri kendi içinden çıkartmaya çalıştığını da söylemek gerekiyor. Arkasına kurumun gücünü de alarak yeni bir iş fikrini önce ayrı bir proje sonra da ayrı bir şirket haline getiren kurum içi girişimciler, bugün ülkemizde yavaş yavaş örneklerini görmeye başladığımız gibi kurdukları bu girişimi ayrı bir şirket haline getirmeye de başladılar. Yani eskiden iş tanımları içine sıkışan çalışanlar, artık çalıştıkları kurumun desteğiyle birer girişimci oluyor.
Erman Taylan Koçfinans İnovasyon ve Dijital Dönüşüm Yöneticisi
Kariyer noktasında vurgulamak istediğim üçüncü başlık ise iletişim ve empati yeteneği. Bugün bilim insanı olup laboratuvarlarda çalışmadığınız sürece unutmayın ki ‘rocket science’ yapmayacaksınız, yani Elon Musk’ın şirketi SpaceX gibi uzaya roket fırlatmayacaksınız. Dolayısıyla yaptığınız işin en önemli parçasından biri de ne yaptığınız veya düşündüğünüz kadar bunu çalışma arkadaşlarınıza ve yöneticilerinize anlatabilmeniz. Yazılım geliştiricilerden pazarlamacılara kadar herkesin etkili sunum yapabilmesi, kendini doğru ifade edebilmesi ve çalışma sayı 6|21 9
Bizden
Kadın “İŞ” Derse’19 Merhaba Sevgili Foton Okurları; Sizlere bu yazıda IEEE BAUN WIE olarak dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz etkinliğimiz Kadın “İŞ” Derse’19’un hazırlık sürecinden ve etkinlik günümüzden bahsedeceğiz. Sizleri biraz da olsa tüm süreçte, koşuşturmalarımıza, üzüntülerimize ve sevinçlerimize ortak etmek istiyoruz. Hazırsanız Kadın İş Derse 19’a kısa bir yolculuk yapalım. Kadın “İŞ” Derse IEEE BAUN olarak geleneksel hale getirdiğimiz üniversitemiz tarafından adını duyurmuş topluluğumuzun göz bebeği olan ilk salon etkinliğimizdi. Bu süreç bizim için birbirimizin eş koordinatör olduğumuzu öğrenmemizle başlamıştı. Bu yıl dördüncüsünü düzenleyecektik ve her yıl üstüne konarak daha iyisini yapmak istiyorduk. Araştırmalarımıza erkenden başlamıştık, bir anda kendimizi etkinlik için konuşmacı ararken bulduk. Hatta bir süre konuştuğumuz tek konu KİD’ti. (“Daha iyi ne yapabiliriz? Şu konuşmacıyı da çağıralım belki 20| 10 sayı 6
olumlu döner? Etkinlikte böyle bir şey mi yapsak ilgi çeker?”) Tabi bu süreç bizi asosyalliğe iten ve sadece etkinlik düşünen insanlar yapmadı. Yönetim Kurulumuz ile gerçekleştirdiğimiz son KİD toplatımızda pastamızla gitmiştik tek bir dileğimiz vardı .(Etkinliğin çok güzel geçmesi) Çevremizdekiler bize fikirleriyle geliyordu etkinlik sürecinde sadece ikimiz yoktuk bizden desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen kocaman bir ailemiz vardı. Büyük bir yükün altındaysanız yanınızdakilerin ufacık bir desteği onların da elini o yükün altına koyduğunu gösteriyor. Bir fikir, bir konuşmacı ismi, bir firma ismi her şey böyle başlıyor aslında bu süreçte. Biz de böyle başladık etkinliğe uyan isimler ve dinleyende iz bırakacak kişiler düşündük kendimizce bir liste çıkardık. Etkinliği anlatan konuşmacılara ve sponsorlarımıza topluluğumuzu ve amacımızı anlatan bir sponsorluk dosyası hazırladık. Başlangıç için hazırlığımız ve bolca umudumuz vardı. İlk attığımız mailleri hatırlıyoruz
şimdide, olumsuz da olsa dönüş beklemiştik.(öyle umutluyduk) Bu süreç bir şekilde ilerledi sabah erkenden kalkıp mail atmak bizim rutinimiz olmuştu. Bir konuşmacı bulmak düşünüldüğü kadar kolay değil gerçekten. Evet, konuşmacı bulmak kolay ama bizim gözümüz biraz yükseklerdeydi. Sabah erken kalkmak, mailimize dönüş gelecek mi diye beklemek zor ama ilk olumlu cevabını almak bunların hepsine bedel gerçekten bir şeyleri başarmış olmanın ilerleme katetmenin verdiği inanç insanın kendine olan güvenini arttıran bir mutluluk. Etkinlik planlamaları güzel gidiyordu ama gerçekleşmesi içinde belli bir bütçeye ihtiyacımız vardı konuşmacı arayışımızın yanında bir de etkinliğimiz için sponsor bulmaya çalışıyorduk ilk olumlu dönüşümüzü aldığımızda uzun süre sevinçten birbirimize sarıldığımızı hatırlıyoruz. Bir süre süreç mail atmak ve plan yapmakla geçti. Etkinlik yaklaştıkça tasarım süreci girdi işin içine kılı kırk yardığımız sürekli bir fikir ortaya çıkan çok fazla deği-
Bizden
şimin olduğu bir süreç. Etkinliğin bel kemiklerinden biri tasarım demek bu etkinliğe katılacakların ilgisini ilk çekecek nokta demek. Bizimse saatlerce bilgisayar ekranına bakıp “Oldu mu sence?”, “Bir de şöyle mi denesek?” dediğimiz nokta. Artık etkinliğe aylar kalmıştı ve biz her gün etkinlik için bir aradaydık. Sürekli bir yapılacaklar listemizi güncelliyorduk hiçbir noktayı atlamak istemiyorduk. Hatta her gece birbirimizin notlarını karşılaştırıp, aynı zamanda da okul için koşturuyorduk. Veee koordinasyon ekibi formunu açtığımız gün, artık işlerin daha da ciddiye bindiği gündü. Artık adımlarımızı daha da kalabalık atıyorduk. Daha çok sorumluluğumuz ama bir o kadar da desteğimiz vardı. Etkinlik günü yaklaşıyordu koşuşturmalarımız ve heyecanımız gitgide artıyordu. Hazırladığımız tasarımlar artık basılıyordu afişe baktıkça bakasımız geliyordu.Her tasarımımız istediğimiz gibi baskıdan çıkmadı tabii roll-upımız yanlış basılmıştı onu ilk açtığımızda karşılaştığımız manzarayla yıkılmıştık.Okula bin bir emekle aldığımız brandamızı astığımızda artık biz hazırız dedik. Tabi arka plan da hala ufak tefek koşuşturmacalarımız vardı. O gün gelip çattı aylarca emek harcadığımız bir şeyleri daha iyi yapmak için uykusuz kaldığımız. Bazen saatlerce süren telefon görüşmeleri yaptığımız 1 yıllık emeğimizin sonuçlanacağı gün. “Ön Yargıları Beraber Yıkmaya Hazır mısınız?” sloganıyla gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde çok değerli konuşmacılarımız, EnerjiSA Rüzgar ve Enerji Santralleri müdürü Sn. Nihat ARI, Profesyonel İnsan Kaynakları yöneticisi ve yazar Sn. Banu ÇAKAR, TEDx Konuşmacısı ve 2015-2016 Türkiye Ralli Co-Pilot Şampiyonu Sn. Sevilay GENÇ, İnovasyon Danışmanı Sn.
Raci Cihan Şener, Vestel Müşteri Hizmetleri Planlama ve Tedarik Yöneticisi Sn. Cansu Yıldız Yarımoğlu, Şişecam Fırın Harman Şefi Sn. Ayşe YAVUZ’a bizlere aktardığı değerli bilgiler ve tecrübeleri için çok teşekkür ederiz. Etkinlik günü bizim için hayal ettiğimizden çok farklı geçti. Zaman zaman bazı şeyler istediğimiz gibi gitmedi ama yine de hem kendimizi hem de bu zamana kadar bu etkinlik için hatta topluluğumuz için emek veren, çabalayan insanlar için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Zorlu ama bize çok şey katan bir süreç oldu. Dönüp baktığımızda başımıza gelen talihsizleri değil güldüğümüz, mutluluktan şaşkına döndüğümüz ve başardık dediğimiz anları hatırlıyoruz.
teklerini esirgemeyen danışman hocamıza, üniversite yönetimimize, yönetim ve idari kurulumuza, mentörlerimize ve sponsorlarımıza çok teşekkür ederiz. Son olarak biz iki eş koordinatör biz sürecin başından beri birbirimize destek olmaya, sizlere bu etkinliği en güzel şekilde sunmaya çalıştık umarım başarabilmişizdir. Hepinize her şey için tekrardan teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla, Hilal Güneş - Gizem Uzunlar “Kadın “İŞ” Derse 19” Eş Koordinatörleri
Bazı süreçler zor ve sancılı geçer kabullenmek istemesekte hepimizin bir desteğe “Yaparsınız, biz yanınızdayız.” diyen sözlere ihtiyacı vardır. Bizi bu süreçte yalnız bırakmayan hep yanımızda olan kocaman bir ailemiz vardı. Çok değerli koordinasyon ekibimiz sizlere ne kadar teşekkür etsek az etkinlik günü bizim elimizden siz tuttunuz ve o gün Kadın “İŞ” Derse tam anlamıyla gerçek oldu. Etkinliğin çıkmasında bizden dessayı 6|21 11
Röportaj
Turkcell CEO'su İle Röportaj: Murat Erkan 1) Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz? Üniversiteden mezun olduktan sonra, kariyeriniz nasıl bu noktaya ulaştı?
sorumlu genel müdür yardımcısı oldum. 2019 yılının mart ayından itibaren Turkcell’in genel müdürü olarak görevimi yürütüyorum.
gibi düşünüyorum. Bu sayede hedeflere ulaşırken beraberinde gelen başarıyla da doğru yolda olduğumu anlayabiliyorum.
Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Telekomünikasyon Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum.2010 yılında da Harvard Business School’da Stratejik Pazarlama Programı’nı tamamladım. Toshiba’da başladığım iş hayatıma, Biltam Mühendislik’te uygulama mühendisi görevinde devam ettim. Ardından Cisco Türkiye çatısı altında sistem mühendisi olarak işe başladım, teknoloji, satış, iş geliştirme ve kanal yönetiminden sorumlu genel müdür yardımcısı olarak görev yaptım. Sıfıra yakın ciroyla işe başlayan bu firmada 10 yıl çalıştım. 2006 yılında Aneltech’de telekom, mobil, ICT, savunma sanayi ve endüstriyel ürünler sektörlerine yönelik çözümlerin iş birim yöneticiliğini üstlendim. 2008’de Turkcell ailesine katıldım. Superonline Genel Müdürü olarak girdiğim Turkcell’de, 2015 yılında satıştan
2) Hedeflerinize ulaşmak için nelere dikkat edersiniz ve motivasyonunuz nedir?
3) CEO olarak pek çok sorumluluklarınız var. Bunların yönetimi ve takibi nasıl ilerliyor, bir gününüz nasıl geçiyor?
20| 12 sayı 6
Turkcell’in genel müdürü olana kadar kariyer sürecimde takip ettiğim etik çalışma disiplinimi sürdürüyorum. Bununla birlikte kendime belirlediğim “Yaşamak İçin Üretmek” vizyonunu kariyerimin ve hayatımın bütün alanlarında yaşatıyorum. Üretmek ayakta kalmak demektir. Bu hedefi korumak hem benim için hem de bugün tüm ekibim için ilk sırada. Geleceğin teknolojilerini üretirken ülkemizi bu alanda lider konumuna getirebilmek için de mutlu olmak şart. Turkcell gibi odağında insan olan bir firmada mutlu çalışmak en çok önem verdiğimiz husus. Böylece çalışmalarımızın tamamında maksimum verimi elde edebiliyoruz. Çok çalışmayı, mutlu çalışmayı ve üretmeyi birbirine bağlı bir sistem
Tüm sorumlulukları yerine getirerek başarılı olmak için tek başına çok çalışmak tabii ki yeterli olmayacaktır. Çünkü başarı ancak ve ancak ekip çalışmasıyla elde edilebilir. Bu yüzden burada öncelikle benimle birlikte gece gündüz çalışan ve yönetim sürecinde bana destek olan tüm ekip arkadaşlarıma, Turkcell’e kattıkları için teşekkür etmek isterim. İnovasyon ve başarıya odaklı çalışan bir ekip olarak insanların kalbini kazanabilmek için her yeni güne büyük bir motivasyon ile başlıyoruz. Tabii ki burada güne erken başlamanın önemli olduğunu vurgulamakta yarar var.
Röportaj
4)En çok gurur duyduğunuz çalışmanız hangisidir? Turkcell’in içinden Genel Müdürlük görevine gelen ilk kişi olarak bu yıl şirketimde 12’nci senemi doldurdum. Superonline’da çalışmaya başladığımda şirket oldukça küçük, hatta start-up seviyesindeydi. Bugün ise Superonline çok önemli işler başarmış dev bir şirkete dönüşmüş durumda. Çeyrek asırlık Turkcell’in gelişim ve dönüşüm süreçlerinin çok büyük bir kısmında bizzat yer aldım ve çalışma fırsatı buldum. Yıllar içinde çok sayıda yeni proje ve strateji geliştirildi, hepsine tanıklık etmek, gelişimine katkıda bulunmak ve öncelikle ülkemize, sonra da dünyaya faydalı işlere şahit olmak büyük mutluluk. Bu muazzam ailenin parçası olmak benim için daima gurur kaynağıdır. 5) Ülkemizde 5G teknolojisine geçiş için çalışmalar devam ediyor. Bu geçiş günlük hayatımızda ne gibi değişikliklere sebep olur, ülkemizde bunu destekleyen bir alt yapı mevcut mu?
mizin diğer operatörleriyle beraber yapma konusunu sürekli dile getiriyoruz. Bu şekilde hareket edersek, 5G için olmazsa olmaz fiber altyapının tamamlanması konusunda hem hızlı hem de ekonomik bir çözüme ulaşabileceğiz. 6) Bir telekomünikasyon şirketinden çok, teknoloji şirketi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Turkcell’in teknolojik çalışmalarından ve ürünlerinden bahsetmek ister misiniz? Turkcell artık sadece bir telekomünikasyon şirketi değil, bir dijital operatör ve hatta Türkiye’nin en büyük teknoloji şirketi olarak anılıyor. Bugüne kadar, ülkemizin dijital dönüşümünde hayati roller üstlendik ve tüm çalışmalarımızla da katma değer yaratmaya devam ediyoruz. Değişen teknoloji ve ortaya çıkan uygulamalar nedeniyle telekom sektörü ses ve SMS’lerle sınırlı olmaktan çıktı. Artık bu hizmetlerden çok daha fazlası “ihtiyaç” haline geldi. Dönüşen
dünyada dijital servis üreterek ve geliştirerek kendi yerimizi oluşturduk. Kendi dijital dönüşümümüzü son derece hızlı gerçekleştirerek dünyaya öncülük ettik. 1200 kişiden oluşan, alanında uzman mühendislerimizle çok sayıda dijital servis ve uygulama geliştirdik. Bugün bunları 38 ülkeye ihraç ediyoruz. Servis sunmanın, hizmet vermenin, tecrübelerimizi paylaşmamızın yanı sıra, başka ülkelerin operatörlerini sıfırdan kurarak teslim ediyoruz. Günümüzün en önemli değerlerinden olan “veri”yi de hangi ülkeye aitse orada tutmak için çalışıyoruz. Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalması için çalışıyoruz ve bu amaçla kurduğumuz veri merkezlerine yaklaşık 2 milyar TL yatırım yaptık. Turkcell olarak kurumlara da çözümler üretiyoruz. Yeni iştirakimiz Dijital İş Servisleri’yle KOBİ’lerden dev şirketlere kadar kurumların dijitalleşmesi için çözümler sunuyoruz. Dijitalleşmenin finansal ayağındaki dönüşümde ise Paycell ve Financell markalarımızla hizmet
Turkcell, 4.5G için kurduğu şebekeyle aslında 5G teknolojisine yıllar önce hazırlandı. ‘Turkcell 5G’ye hazır’ diyoruz, çünkü mevcut şebekemizde yazılım güncellemeleriyle 5G servisini sunabileceğimiz gibi yeni tahsis edilecek spektrumları da kullanarak yepyeni servisleri hayata geçirebilecek durumdayız. Dünyada ilk kez, 4.5G için kullandığımız frekanslar üzerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de örnek canlı sahalarda 5G sinyali verdik. Bu noktada 5G’nin Türkiye’de tamamen hayata geçirilebilmesi için fiber altyapının önemini vurgulamam gerekir. Ülkemizde 20 milyon hanenin sadece 5 milyonuna fiber ulaşıyor. Mevcut fiber altyapıyı paylaşarak bundan sonraki yatırımları ülkesayı 6|21 13
Röportaj
veriyoruz. Turkcell mühendislerinin geliştirdiği, Türkiye’nin yerli milli arama motoru Yaani’ye bir de e-mail hizmeti ekledik. Ayrıca yıl sonunda tecrübe edebileceğiniz Yaani Sesli Asistan için çalışmalarımız son hız devam etmekte. Kısacası aklınıza gelen hemen her alanda dünyadaki teknolojik gelişmeleri takip ederek hem ürün hem de servis geliştiriyor ya da üretiyoruz. 7) Turkcell olarak her fırsatta “Türkiye’nin verisi, Türkiye’ de kalsın!” vurgusunda bulunuyorsunuz. Bu konudaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Veri güvenliği tüm dünyada gündemde olan bir konu çünkü dijital ekonominin ve yeni nesil teknolojilerin ana kaynağı veri. Biz Türkiye’nin Turkcell’i olarak ülkemizin verisinin ülkemizde kalması ve ülkemizde değere dönüştürülmesi için çok ciddi yatırımlar yapıyor ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kendi ürettiğimiz veriyi kendi topraklarımızda tutmak, güvenliğimizi korumak adına Turkcell olarak bugüne kadar yaklaşık 2 milyar TL yatırım yaptık. Yatırımlarımız sayesinde yurtiçinde sakladığımız veri oranını ikiye katladık. Türki-
20| 14 sayı 6
ye’nin en büyük veri işletmecisi olarak dünya standartlarında İstanbul ve İzmir’de iki veri merkezi açtık ve çok yakın zamanda Ankara’da ve ardından da Çorlu’da veri merkezlerimizi hizmete açacağız. Turkcell Türkiye’nin geleceğine ve dijital ekonomisine katkısını son sürat devam ettirecek. 8) Turkcell’ in günlük hayatımıza etkisi olacak yeni projeleri var mı? Müşteri odaklı vizyonumuzla, 25 yıldır müşterilerimizin günlük hayatlarının her anına değer katmak için çalışıyoruz. Müşterilerimizle kurduğumuz gönül bağını uzun seneler boyunca sunduğumuz kaliteli iletişimle birleştirdik. Son yıllarda ise bir telekomünikasyon şirketi olmanın ötesine geçerek dünyanın ilk dijital operatörü olduk. Sunduğumuz iletişim servislerinin ötesinde, ürettiğimiz ve geliştirdiğimiz dijital servislerle, Turkcell ailesinin bir parçası olan veya olmayan herkesin hayatına kalite, kolaylık ve eğlence getiriyoruz. Üstelik bunu sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde yaptığımız işbirlikleriyle tüm operatör müşterilerine dijital servislerimizi sunarak 38 ülkede gerçekleştiri-
yoruz. Dev AR-GE kadromuz 7/24 yeni projeler üretme ve geliştirme üzerinde çalışıyor. Turkcell mühendislerinin uzun süredir üzerinde çalıştığı, büyük ses getirecek projemiz olan Yaani Sesli Asistan günlük hayatımızı, rutinlerimizi değiştirecek. Mühendislerimizin son dokunuşlarını ve iyileştirmelerini yaptığı yerli ve milli yapay zekâ Yaani Sesli Asistan bu yılın sonuna doğru kullanıcılarla buluşacak. Yaani arama motorumuzun üst versiyonu olarak hizmet verecek akıllı asistan Türkçe konuşacak ve komutlara yanıt vererek hayatımızı kolaylaştıracak. Günlük hayatımızın her anında bize eşlik edecek sesli asistanımız Türkiye’nin datasının Türkiye’de kalması açısından da ayrı bir öneme sahip olduğunun da altını çizmek isterim. 9) Bizimle paylaşmak istediğiniz bir tecrübeniz var mı? Sizlere Turkcell ailesiyle geçirdiğim uzun senelerin başlangıç hikâyesinden bahsetmek isterim. Bu anlatacaklarım, insanın karşısına çıkan tüm fırsatları aslında kendi oluşturduğuna dair bir örnek. Aneltech’de çalıştığım dönemde Turkcell sabit operatör şirketini geliştirmek istiyordu. O zamanın Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv’e sabit operatörün nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir ürün sunumu yaptım. Verdiğim önerileri dinleyen Süreyya Bey bir hafta sonra beni arayarak “Madem bu işi çok iyi biliyorsun, ürünü satmak yerine gel yap” demişti. Bu sayede Turkcell’e Superonline Genel Müdürü olarak geçiş yaptım. İnsanlar iş ve kariyer anlamında şanslarını kendileri
Röportaj
önemli. Öngörülü ve vizyoner olmak sizlere avantaj sağlayacaktır. 11) IEEE hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
belirliyor. Şans bir kapıyı aralıyor ve siz tecrübelerinizle o kapıdan geçebiliyorsunuz. İşinizi severek, kendinizi her an geliştirerek yaptığınız her çalışma, günün sonunda size kazanılmış değerler olarak geri dönüyor. 10) Üniversite öğrencilerine kariyer hedeflerini gerçekleştirmeleri için ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz? Az önce kendi hayatımdan verdiğim örneği aklınızda tutmanızı tavsiye ederim. Kendi uzmanlaştığım alanda, fikir sahibi olmak ve vizyonumu her an geniş tutabilmek için çok çalıştım. Danışmanlık vermek, önerilerde bulunmak, yani kısacası tecrübeleri paylaşmak size mutlaka olumlu olarak geri dönecektir. Önce başarılı olmuş, kendinize rol model olarak görebileceğiniz kişilerin tecrübelerinden faydalanın. Hatalı seçimlerini ya da başarılı adımlarını dinleyerek bu yolculukları anlamaya çalışın. Ardından kendi kariyer hedefleriniz için ilk adımları atmaya başladığınızda bu tecrübelerin sizin yolunuzda nasıl uyarlanabileceğini düşünün. Seçtiğiniz ve yaptığınız işi “sevmek için” çalışın. Yani “çalışmak için sevin” ve “sevmek için” çalışın. Böylece kendinizi geliştirmek için ayırdığınız her
saniye hem kariyerinizdeki basamaklarda yükselmenizi sağlayacak, hem de attığınız her adımda kendinize güvenmenize sebep olacak. Bu hedeflerinize giden, zaman zaman çetrefilli olabilecek yolları daha emin adımlarla aşabilmenize yardımcı olacaktır. Vaktinizin büyük bir bölümünü geleceğinizi şekillendirecek iş için harcamaya hazır ve istekli olun. Harcadığınız emek ve zamana pozitif bir açıdan bakabildiğiniz zaman, köşe başlarında sizi bekleyen fırsatları fark edebileceksiniz. Bu fırsatlar için de teknik anlamda hazır olursanız önünüzde hiçbir şey duramaz. Bilgi birikiminiz, iş tecrübelerinizin haricinde işinize yarayacak belki de en önemli özellik ise güler yüzünüz ve olumlu tavrınız olacaktır. İşyerinde ve iş arkadaşlarınızla geçireceğiniz uzun saatler, günler ve hatta yıllar göz önüne alındığında, kurduğunuz güzel ilişkilerin hayat kalitenizi ne kadar yükselteceğini anlayabilirsiniz. Geleceğin teknolojiyle sürekli değiştiği ve şekillendiği bir çağda olduğumuzu da asla aklınızdan çıkarmayın. Geleceğin fırsatlarını bazı noktalarda kendiniz oluşturacaksınız. Gelişen teknolojiyle ihtiyaç haline gelecek, şu an henüz bilemediğimiz yeni iş kolları oluşacak. Bunları önceden görmeye çalışmak yani geleceği okumak son derece
Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) ilgili mühendislik alanlarındaki gelişmelere yön veren dünya çapındaki en etkin topluluk olarak öne çıkıyor. Bu organizasyon aynı zamanda elektrik, elektronik, bilgisayar ve otomasyon mühendislikleri bölümündeki öğrencilerin kendi gelişimlerini sağlayabilmeleri için en önemli organizasyonlardan biri. Temel amacı teknolojiyi geliştirmeye yönelik teşviklerde bulunmak ve teknoloji sayesinde dünya çapında toplulukların ilerleyebilmesini sağlamak olan bu organizasyonla öğrencilik yıllarında tanışıyor olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu sayede hem sektörümüzdeki gelişmeleri yakından takip edebilme fırsatı yakalarken hem de organizasyonun sağladığı mentörlük ve burslar gibi eğitim desteklerinden de yararlanabilme fırsatı yakalayabilirsiniz. Gerek yurtiçi gerekse yurt dışından binlerce üye ile tanışarak tecrübe edinebileceğiniz gibi düzenlenen etkinliklere de katılarak çevrenizi genişletebilirsiniz. Bu nedenle siz öğrencilere tavsiyem üniversitelerdeki IEEE öğrenci kolları aracılığıyla bu topluluğu yakından tanıyarak çalışmalarını izlemek olacaktır.
sayı 6|21 15
Hobi
Bir Devire Tanıklık: Atatürk’ün Makam Otomobilleri Otomobiller pek çok insan için bir yerden diğer bir yere götürme aracı olarak görülse de aslında zamanın gizli tanığıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’e hizmet eden makam otomobillerini ise önemli bir kilometre taşı olarak görebiliriz. Atatürk’ün makam araçları: Cadillac, Lincoln, Mercedes… Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında Atatürk herhangi bir makam aracı talebinde bulunmamıştır. Meclis’in isteğiyle 9Temmuz 1925 tarihinde Mercedes-Benz’in Sindelfingen fabrikasına sipariş edilen ilk araç, Nisan 1926’da bizzat Atatürk’ün imzasıyla teslim alınmış. Mercedes’in ülkemizde ilk bürosunu açması da bu siparişe dayanıyor. Alman marka siparişten kısa süre sonra, 5 Ağustos 1925 tarihinde Horen Serkizyan vekaletinde marka tescilini gerçekleştiriyor. 20| 16 sayı 6
Siyah-petrol yeşili renkleri taşıyan dört silindirli otomobil 100 beygir güç üretiyordu. Ön koltuğu deri ve siyah renkte olan araç, arkasında ise oldukça rahat kumaş koltuğa sahipmiş. Atatürk’ün ilk makam otomobili yaklaşık 10 yıl boyunca yabancı devlet büyükleri başta olmak üzere ağırlıklı olarak mi-
safir seyahatlerinde kullanılmış. Envanterden çıkarıldıktan sonraki akıbeti ise bilinmiyor. Siyah Mercedes’in yerini ise yine siyah renkli bir Lincoln almış. 1934 model Lincoln K-B, markanın cabrio gövde tipine sahip tek otomobili olarak dikkat çekiyor. Toplam iki adet bulunan zırhlı
Hobi
araçlar 6.3 litrelik güçlü bir V12 motora sahip. 150 beygir güç üreten iki Lincoln K-B, Atatürk’ün sağlığında törenlerde halkı selamlama araçları olarak kullanılmış. Atatürk’ün aramızdan ayrılmasının ardından uzun yıllar resmi tören aracı olarak kullanılan Lincoln’ler 1958 yılında Anıtkabir’e devrediliyor. 1934 model Lincoln K model otomobillerden biri 2015 yılında, diğeri de 2018 yılının Temmuzayındarestorasyon çalışmasının ardından törenle teslim edildi. İki otomobil Anıtkabir’in içinde bulunan müzedeziyaret edilebilir durumda. Atatürk zamanında kullanılan son makam aracı ise bir Cadillac olmuş. Kurucusu olduğu İş Bankasıtarafından Atatürk’e hediye edilen 1936 model Cadillac 80, Ulu Önder’e özel olarak üretilmiş. 6.0 litrehacmindeki V12 motor, otomobili 150 beygirlik bir güce ulaştırıyor. Ayrıca o dönem pek az araçta kullanılan 3ileri senkromeçli manuel şanzıman da yine bu araçta görülüyor. Genellikle Atatürk’ün Dolmabahçe’deki son günlerinde kullanılan bu otomobil, 1959 yılına kadar Bakanlıklar tarafından korunmuş. Anıtkabir’de müze kurulmasıyla Atatürk’ün ebedi istirahatgâhına konulan araç ilk haliyle 23 Nisan Kulesi’nde sergileniyor. Bu arada Cadillac’ın da tıpkı kardeşleri gibi önümüzdeki yıl kapsamlı bakıma
alınmasının planlandığını belirtelim. Cumhurbaşkanlığı envanterinde bir motosiklet!
Atatürk dönemi Cumhurbaşkanlığı envanterinde bir de motosiklet bulunuyor. Pek az kişinin bildiği bu detay, esasında Atatürk’ün bu husustaki bir isteğine dayanıyor. Otomobillerle yaptığı seyahatlerde halk ile yeterince iç içe olamadığını beyan eden Mustafa Kemal Atatürk, bu açıdan rahat bir araç istiyor. Bu istek doğrultusunda 1934 yılında 3 yaşında bir motosiklet satın alınıyor ve bir süre halk içerisinde bu motosiklet kullanılıyor.
Peki Atatürk envanterdeki bu araçların hangisini daha çok beğeniyordu? Bu konuda atamızın yıllarca şoförlüğünü yapan Remzi Öztuş’un beyanı bir hayli ilginç. Atatürk’ün otomobiller konusunda bilgisinin kısıtlı olduğunu söyleyen Öztuş, “Hükümet Amerika’da özel bir Lincoln yaptırırken aynı dönem İş Bankası da Cadillac ısmarlamıştı. Bir gün beni çağırdı ve “İki arabamız var, iki kurum da ekseriyetle kendi arabalarının kullanılmasını talep ediyor. Şimdi hangisine bineceğiz?“ diye sordu. Ben de kendisine Cadillac’ı önerdim ve o günden vefatına kadar Cadillac’a bindik.” diyor. Bu yazımızda bir devre tanıklık eden otomobilleri beraber hatırlamaya çalıştık. Bu vesile ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan bedenen ayrılışının 80. yılında saygı ve hürmetle anıyoruz. Sinan Koç Otopark.com İmtiyaz Sahibi
sayı 6|21 17
Bilim ve Teknoloji
Adını Anadolu Parsından alan Pardus İşletim Sistemi projesine 2003 yılında başlamış olup bugün TÜBİTAK-ULAKBİM bünyesinde geliştirilmesine devam edilmektedir. Yazılım alanında dışa bağımlılığı asgari düzeye indirmek için kamu kurum ve kuruluşları ile KOBİ’lerde kullanımı yaygınlaşan Pardus’un bünyesinde kurumsal ihtiyaçları karşılayan açık kaynak kodlu birçok alt proje bulunmakta ve geliştirilmektedir.
Peki neden Pardus kullanmalıyız?
Bunlar; Bütünleşik siber güvenlik sistemi Ahtapot,
GNU/Linux, Linux çekirdeği ve çeşitli GNU araçları üzerine kurulmuş işletim sistemlerinin genel adıdır. Linux çekirdeği ve GNU araçları açık kaynak kodlu, özgür ve ücretsizdir.
Merkezi Yönetim Sistemi Lider Ahenk, Kimlik Yönetim Sistemi Engerek ve Milli Eğitim Bakanlığı eğitim kurumlarındaki etkileşimli tahtalarda kullanılmak üzere özel olarak tasarlanan ve geliştirilen “Etkileşimli Tahta Arayüz Projesi -Pardus-ETAP” tır.
A- Özgürlük... Pardus tamamen özgür olan GNU/ Linux Kernel ve Debian Paket Sistemi kullanır.
Kaynak kodları Genel Kamu Lisansı çerçevesinde özgürce dağıtılabilir, değiştirilebilir ve kullanılabilir . (Bu sistemler hakkında detay bilgiye kernel.org / gnu.org / debian.
org adreslerinden erişebilir siniz. ) Peki nedir bu özgürlükler? Özgürlük 0: Herhangi bir amaç için bir yazılımı kullanma özgürlüğü. Özgür yazılımlar dünya üzerindeki gönüllü topluluklarca geliştirilir ve tüm insanlığın kullanımına sunulur. Dolayısıyla bir ülke ya da kurum bir takım dayatmalar ile başka bir ülke ya da kuruma yazılım ambargosu uygulayamaz. Ancak sahipli ve kapalı kaynak kodlu yazılımlarda bu mümkündür ve günümüze kadar benzer örnekleri oldukça fazla yaşanmış ve bugün Huawei firmasının başına gelenler ortadadır ve ülke olarak bizim de başımıza gelmeyeceğini garanti edemeyiz. Özgürlük 1: Programın nasıl çalıştığını öğrenmek ve onu değiştirme özgürlüğü. Bilgisayarları kullananlar bizler değil içerisinde yüklü olan yazılımlardır. Kaynak kodlarını göremediğiniz yazılımlar bilgiyi tekelleştirmelerinin yanında sizi kendisine bağlı kalmaya zorlayarak yüksek maliyetli destek paketleri sunabileceği gibi ücretini ödeyip satın aldığınız bu yazılım-
20| 18 sayı 6
Bilim ve Teknoloji
lar kodlarını göremediğiniz sürece asla size ait olamazlar. Hatta %100 oranında yerli üretimini yaptığınız otomobil, uçak gibi ürünler kapalı kaynak kod içerdikleri sürece asla size ait olmazlar ve yazılımın sahibine hizmet ederler. Dolayısıyla açık kod güvenliğimiz için de çok önemlidir. Özgürlük 2: Kopyaları dağıtma özgürlüğü. Özgür yazılımları dağıtmanızda bir engel yoktur. Bizler herhangi bir lisans bedeli ödemeden Pardus ve üzerindeki uygulamaları kullanabiliriz. Özgürlük 3: Tüm toplumun yarar sağlayabileceği şekilde programı geliştirme ve geliştirdiklerinizi (ve genel olarak değiştirilmiş sürümlerini) yayınlama özgürlüğü. Bugün biz Pardus İşletim Sistemini bu maddenin sağladığı özgürlük ile geliştirip yaygınlaştırabiliyoruz.
tasarrufu gibi alanlarda avantaj sağlar. D- Kararlılık... GNU/Linux çekirdeğini kullanan dağıtımlar (Distro) kararlıdır ve çökmezler. Bilgisayarınız ilk açtığınız günkü performansı ile çalışmaya devam eder. E- Hız... Pardus çok düşük sistem gereksinimlerine ihtiyaç duyar ve bu sistemlerde de diğer sistemlere nazaran daha hızlı çalışır.
rak kullanılmaktadır. H- Destek Pardus ekosistemindeki çözüm ortaklarından destek alabileceğiniz gibi Pardus portal sayfasından her türlü talebinizi iletebilir 444 5 773 çağrı merkezi numarasından destek ekibimize ulaşabilirsiniz. Teşekkürler... Şenol Aldıbaş Pardus Eğitim Birimi
F- Uygulamalar... Pardus ile birlikte ofis, medya, İnternet gibi bir çok araç sisteminize kurulu olarak gelir ve ihtiyacınız olan uygulamaları zaman kaybetmeden ücretsiz olarak uygulama deposundan indirebilirsiniz. Pardus için geliştirdiğimiz Pardus Mağaza ayrıca kolaylık sağlar.
B- Güvenlik... Pardus diğer GNU/Linux çekirdeğini kullanan dağıtımlar gibi kapalı kaynak sistemlere göre daha güvenlidir ve virüslere geçit vermez. C- Maliyet... Daha düşük konfigürasyonlarda çalışır ve sizi sürekli donanım yenileme derdinden kurtarır. Lisans maliyeti ödemediğiniz gibi güvenlik donanım ve yazılımları, enerji
G- Özelleştirilebilir... Pardus İşletim sistemini iş, arzu ya da bilgisayarınızın fiziksel öze lliklerine göre özelleştirebilirsiniz. GNU/Linux sistemler XFCE, GNOME, KDE, Deepin gibi kullanıcı dostu birçok grafik arayüzleri kullanımınıza sunar. Aşağıda okullarımızdaki etkileşimli tahtalar için özelleştirilmiş Pardus&ETAP sürümünün ekran görüntüsünü görmektesiniz. Pardus&ETAP 20.000’in üzerindeki etkileşimli tahtada aktif olasayı 6|21 19
Bizden
IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi, IEEE Türkiye’nin düzenlediği en büyük etkinliktir. Uluslararası olup yılda bir kez düzenlenmektedir. Düzenlenen kongrelerde bir sonraki kongrenin ev sahipliği için üniversiteler adaylık sunum yapmakta ve sonucunda seçim yapılmaktadır. Beş gün süren etkinlikte IEEE Türkiye Şubesi öğrenci temsilcileri seçimi, eğitimler, seminerler, proje yarışması sergisi, poster sunumu, çalıştaylar, paneller, ödül töreni ve konferanslar gerçekleşmektedir. Gün sonlarında ise katılımcılar arası sosyal bir ortam hazırlanmaktadır. Kongreye üniversitelere verilen kontenjan dahilinde sadece IEEE üyeleri katılım sağlayabilmektedir. Etkinliğe Türkiye’ de 104 farklı üniversitede bulunan IEEE Öğrenci Toplulukları, IEEE’nin Genç Profesyoneller yapısı, alanında uzman akademisyenler, sektörün önde gelen firmalarının temsilcileri, IEEE’nin iletişim ağı ile yurt dışından davet edilen iş insanları, öğrenciler ve akademisyenler katılım sağlamaktadır. 20| 20 sayı 6
Temmuz 2018’ de IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi’nin 17.’sine ev sahipliği yapabilmek için aday olmaya karar verdik ve adaylık mektubumuzu büyük bir heyecanla ilettik. 13-17 Ağustos 2018 tarihlerinden Sakarya Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen kongrede adaylık sunumumuzu gerçekleştirdik. Etkinliğin son günü gerçekleşen seçim sonucu 17. IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi’ ne ev sahipliği yapmaya büyük bir fark ile hak kazandık. Önümüzdeki bir yıllık etkinlik hazırlık sürecini verimli geçirebilmek adına pek çok adımı hızlıca tamamlamayı hedefledik. Araştırmalarımız sonucu Balıkesir’ de etkinlik sırasında konaklama için en uygun otelin üniversitemizin bünyesindeki Burhaniye Uygulamalı Bilimler Oteli (BUBYO Uygulama Oteli) olduğunu karar verdik. Balıkesir’ in ilçesi olan Burhaniye’ de bulunan otel için üniversite ve otel yönetimi ile görüşmeler gerçekleştirdik. Bu görüşme sonucu etkinliğin 23-27 Ağustos 2019 tarihlerinde 300 konaklamalı ka-
tılımcı ile gerçekleşeceği netleşti. Etkinlik sırasında gerçekleşecek oturumları ise otele 16 km uzaklıkta olan Edremit Şükrü Tunar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirmek istiyorduk. Resmi süreçlerin ve etkinlik tanıtım dosyamızın tamamlanmasının ardından Balıkesir yerelindeki dernekleri, odaları, devlet kurumlarını ve özel şirketleri ziyarete ederek etkinliğimizi anlattık ve Balıkesir’ e gelecek 300’ ü aşkın katılımcıyı ağırlamak için desteklerine ihtiyacımız olduğunu belirttik. Balıkesir dışındaki ulusal kurumlar ile ise e-posta veya telefon aracılığıyla iletişime geçip randevu talep ettik. Randevunun netleşmesinin ardından şehir dışındaki kurumları ziyaret edip etkinliği tekrar anlattık. Etkinlik hakkında topluluk içi e-postalarımız hariç kurumlara toplam 2000’ i aşkın e-posta gönderdik. Gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde ortak bazı görüşler vardı; Balıkesir’de böyle büyük bir etkinliğin gerçekleşmesinden çok memnun olduklarını; yaz aylarında bilim,
Bizden
teknoloji, mühendislik içerikli bir etkinlik için için zaman ayırıp mesafe kat eden tüm katılımcıları ve organizasyon ekibini tebrik ettiklerini dile getirdiler. Gerçekleşen tüm görüşme sonucu 38 adet kurum etkinliğimizi desteklemişti. Platin Sponsorluğunu Edremit Belediyesi ve uniKuni, Altın Sponsorluğunu Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Üniversitesi ve BUBYO Uygulama Oteli’nin üstlendiği etkinliğimizin gümüş, bronz, destek ve ürün sponsoru olmak üzere toplam 6 farklı sponsorluk kategorisi bulunmaktadır. Tüm bu sponsorluk süreci devam ederken daha iyi bir etkinlik hazırlamak için yapabileceklerimizi de düşünüyorduk. Bu düşüncelerimizin sonucunda etkinlik sırasında teknik çalıştaylar gerçekleştirerek katılımcıların teknik kazanımlarını arttırmayı hedefledik. Bunlar için etkinlikte ayırabileceğimiz sürede gerçekleşecek aynı zamanda verimli çalıştaylar hakkında Ar-Ge çalışmaları sürdürdük. Bunların sonucunda eş zamanlı gerçekleşecek yapay zeka, nabız ölçer sensör yapımı, solar araç yapımı, arduino yapımı konulu dört çalıştaya karar verdik. Etkinlikte tecrübe aktarımını arttırabilmek için sponsorlarımızın yanı sıra akademisyenleri ve alanında uzman isimleri bir oturumda ağırlamak istiyorduk. Bunun için oluşturduğumuz iletişim listesi yardımıyla konuklarımız ile iletişime geçip etkinliğe davet ettik. Görüşmemiz sonucu bizleri kırmayıp yurt için ve yurt dışından konuklarımız etkinliğe katılım sağlayıp bize tecrübe aktarımı sağladılar.
IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğu içerisinden 47 kişilik bir koordinasyon ekibi kurduk. Etkinlik öncesi ve etkinlik sırasında yapacaklarımızı konuşmak için sene içerisinde sık sık toplandık. Ekip içerisinde yaptığımız görevlendirme sonucunda etkinlik gününü planlamıştık. Katılımcıların kayıt yaptırıp bilgi alacakları, otele giriş sağlayacakları, fuaye alanından, teknik odadan sorumlu pek çok lokasyon ekibi oluşturduk. Hazırlıklar devam ederken bir yandan da üniversitelere verdiğimiz kontenjan doğrultusunda etkinliğin kayıtlarını açmış bulunduk. Etkinliğin 300 kontenjanı bulunmasına rağmen 300’ ü aşan
talep vardı. Arz-talep dengesinin bu şekilde olması bizi çok mutlu etmişti. Kayıtların kapanmasının ardından 48 farklı üniversiteden 300’ ü aşkın katılımcı kongreye kaydını tamamlamıştı. Katılımcı üniversiteler ile ilgilenmesi için koordinasyon ekibindekiler görevliydi. Görevli arkadaşlarımız katılımcılar ile iletişim sağlayıp Balıkesir’ e ulaşım, etkinlik hakkındaki gibi konularda sorularını cevaplayarak katılımcılar ile ilgileniyordu. Sonunda aylardır beklediğimiz 23 Ağustos günü gelip çatmıştı. Kongre çok büyüktü, ihtiyaçla-
rı çok fazlaydı ve biz hiçbir şeyi gözden kaçırmak istemiyorduk. Konuklarımıza otele geldiklerinde onları karşılayan bir notun yer aldığı “Hoşgeldiniz Kartları” bastırıp misafirlerimizin odalarına hazırladığımız ikramlar ile birlikte yerleştirdik. Aynı zamanda bu kartları etkinlik sonunda bir sürpriz ile tamamlayacaktık. Artık hazırdık ve misafirlerimizin gelmesini dört gözle bekliyorduk. Burhaniye Terminali’ nden BUBYO Uygulama Oteli’ ne ilk gelen servis ile katılımcılarımı artık karşılamaya başlamıştık. Bir yandan katılımcıların kayıtlarını yapıp, otel girişlerine yardımcı oluyor, bir yanda da etkinlik logolarının yer aldığı tanıtım ürünlerini içeren hediye çantasını ve yaka kartlarını katılımcılara veriyorduk. Katılımcıların tanışmalarını sağlayıp, samimiyet yakalamaları için hazırladığımız oyunları otelin havuz başında 48 farklı üniversiteden 300 katılımcıya ITKK Tanışma Oyunları’ nı oynatarak katılımcılar arası network ortamı oluşturduk. Etkinliğimizin oturumları Edremit Şükrü Tunar Kültür Merkezi’nde otele 16 km uzakta gerçekleşecekti. Katılımcılardan önce koordinasyon ekibinin büyük çoğunluğu kültür merkezine gitti ve salonu, fuayeyi hazırlayıp, tanıtım ürünlerini yerleştirerek açılış konuşmalarına hazır hale getirdi. Katılımcılarımızın otelden kültür merkezine geldi ve açılış konuşmalarıile etkinliğimiz başlamış bulundu. Ufak tefek aksilikler yaşıyorduk ama yüzümüzden gülümsememizi eksik etmeyip bunu dışarıya belli etmiyorduk. Açılış konuşmalarının ardından gümüş sponsorumuz olan TESİD’ sayı 6|21
Bizden
yoneller Başkanı Ayhan Epik’in oturumunun ardından salonda birden tüm ışıklar kapandı ve IEEE BAUN Vals Ekibi olarak sahnede yerimizi aldık. Daha öncede bir vals gösterimiz olmuştu ama hiçbirimiz o günkü kadar heyecanlanmamıştık. Sahneden indiğimizde katılımcılarımızın hazırladığımı süprizi çok beğendiğine dair geri dönüşler aldık. IEEE’nin iş hayatındaki üyelerinin bulunduğu Young Professionals ekibinin bize tecrübelerini aktarıp, kendilerini tanıttıkları eğlenceli oturumları ile günü tamamlamıştık. in kendilerini tanıttıkları oturumu ilgiyle karşılandı. Ardından dünyanın önde gelen ilk 100 bilim insanından biri olan Prof. Dr. Derviş Karaboğa’ nın yapay zeka hakkındaki sunumu gerçekleşti. Hemen sonrasında ise IEEE Türkiye Şubesi Öğrenci Aktiviteleri Komitesi Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Göktürk Poyrazoğlu’nun IEEE hakkındaki oturumu yer aldı. Kongre boyunca ilk gün hariç ortalama olarak program başlama saatini 10.00, bitişini ise 18.00 olarak planlamıştık yoğun bir programımız vardı. Etkinlik tarihlerinde Edremit çok sıcaktı ve katılımcılarımız oturum aralarında diğer okullardaki IEEE üyeleriyle tanışırken, herkesi mutlu edeceğini düşünerek Golf Dondurma aracılığıyla dondurma ikramımız beş gün boyunca herkesin yüzünü güldürdü. Dondurma dışında fuaye alanında anlaştığımız pek çok marka aracılığıyla katılımcılarımıza çiğ köfte, lokum, höşmerim, kahve, çikolata gibi ikramlarda bulunduk. İlk günün akşamında otelde “Gala Yemeği” organize ettik. Etkinlik öncesi “En şık kıyafetlerinizle gala yemeğine bekliyoruz.” notunu her fırsatta düştüğümüz yemekte, herkes çok şıktı. Günlerin yorgunluğunu ya da ilk günün stresini 20| 22 sayı 6
atmak mı desek bilmiyoruz ama gala yemeğinde eğlenmeyen yoktur diye düşünüyoruz. İkinci gün ilk güne nazaran daha sakindik ve daha uyumluyduk. İkinci gün programımızda bu yılkı IEEE Türkiye Öğrenci Temsilcileri’ nin sunumları yoğunlukta olmakla birlikte platin sponsorumuz uniKuni’nin hikayesini anlatan oturumu vardı. Aynı zamanda uniKuni fuaye alanımızda stand açıp, hem markalarını tanıtıyor hem de hediyeleri ile ilgi çekiyordu. O gün IEEE BAUN Yönetim Kurulu ve İdari Kurulu olarak sürpriz bir oturumuz vardı. Koordinasyon ekibimiz de dahil olmak üzere kimse bu sürprizi bilmiyordu. IEEE Türkiye Genç Profes-
Üçüncü gün ise gümüş sponsorumuz Bulut Makine Yönetim Kurulu Başkanı A. Sabit Bulut’ un tecrübelerini bizimle paylaştığı oturum ile başlamıştı. IEEETürkiye Öğrenci Temsilcisi adaylarının gerçekleştirdiği sunumlarla devam etti. Hemen sonra ise Amerika’ da bir biyoloji şirketinin kurucusu olan ve IEEE EMBS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Colin Brenan’ın çalışmalarından bahsettiği oturum gerçekleşti. Ardından IEEE Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Öğr. ÜyesiTunçerBaykaş’ın IEEE MGA & R8 SAC üyesi ve HAC Değerlendirme Komitesi Başkanı Simay Akar’ın SIGHT oturumu gerçekleşti. TİDER Kurucu Başkanı H.Serhan Süzer'in oturumunun
Bizden
ardından IEEE Entrepreneurship panelinde IoT Türkiye kurucusu Can Güleren ve EkoRE CEO’su H. Serhan Süzer, Simay Akar moderatörlüğünde tecrübelerini bizlerle paylaştı. IEEE Türkiye Şubesi tarafından her yıl düzenlenen Lisans Bitirme Proje Yarışma’nın fuaye alanında katılımcılara projelerini sergilediği 14 finalist yarışmacı için beklenen an gelmişti. Akademisyenler tarafından gerçekleştirilen değerlendirmeler sonucunda ilk üç proje açıklanmıştı. Kazanan proje ekiplerini tebrik ederiz. Bugünün akşamında ise fasıl eşliğinde gerçekleşen eğlenceli bir akşam yemeği vardı. Burhaniye Yat Limanı’nda deniz manzaralı bir mekanda şarkılı türkülü çok eğlendiğimiz bir akşam geçirdik. Yurt dışından gelen misafirimiz Dr. Colin Brenan’ da bizimleydi ve bu ortamda onu mutlu görmek bizi daha da sevindirmişti. 26 Ağustos 2019 Pazartesi günü IEEE Türkiye yapısının yeni dönem planlaması yapılacak IEEE Türkiye Öğrenci Temsilcileri seçilecekti yapılan adaylık sunumlarının ardından pazartesi günü katılımcı üniversitelerin başkanlarının oylarıyla yeni dönem temsilcilerimiz seçilmişti. 2019-2020 döneminde IEEE Türkiye Şubesi Öğrenci Temsilcisi olarak görev
alacak olan Süheyl Arslan nezdinde tüm ekibe başarılar dileriz. IEEE’nin dünya genelindeki en büyük teknik organizasyon olduğu düşüncesiyle, eş zamanlı olarak kişilerin ilgi alanlarına göre seçebileceği çalıştaylar hazırladık. Arduino yapımı, nabız ölçer yapımı, solar araç yapımı çalıştaylarımız vardı. Burada katılımcılarımıza hem teknik bir kazanım elde etmelerini sağlayıp, hem de çalıştayda çıkan ürünü kongreden bir anı olarak onlara hediye ettik. Bu çalıştaylarımızın yanında NATO ve IBM gibi kurumlarda çalışmış elektrik elektronik mühendisi Eray Altılı’nın tecrübelerini paylaştığı “Bulut ve Yapay Zeka” konulu bir çalıştayımız daha vardı. Çalıştayda tecrübelerini bizimle paylaşan Eray Altılı’nın diğer projelerini dinlediğimiz oturumu ile son günümüz başlamıştı. IEEE’nin birimlerini tanıtan oturumlar ve yıllık planlamaların konuşulduğu eş zamanlı oturumlar ile günü tamamlamıştık. Kapanış kısmında tüm katılımcılar içinhazırlanan katılım belgelerini son gün üniversitelere teşekkür edip takdim ettik. Bunlarla birlikte ilk gün katılımcılara verilen hoşgeldiniz kartlarında “Kongre Hatırası” yazılı boş bir alan bırakmıştık. Bu boş alanı da etkinlikte tüm katılımcılarla bir-
likte çekildiğimiz toplu fotoğraf baskısıyla doldurduk. Sponsorlarımızın ve etkinliğin tanıtım ürünlerinin yer aldığı hediye çantaları ile hatıra fotoğrafı çekilip etkinliği tamamlamış bulunduk. Etkinliğimizin bitmesinin ardından katılımcıları güzel anılarla mutlu bir şekilde Balıkesir’de ağırlamanın haklı gururunu yaşıyorduk. Ulusal ve yerel basında etkinlik oldukça ilgi görüyor, her geçen gün farklı yerlerde paylaşılıyordu. Bu durum bizi oldukça gururlandırıp, mutlu etti. Bizden destekleriniz hiçbir zaman esirgemeyen her zaman yanımızda olan danışman hocamız Sayın Dr. Öğr. Üyesi Sabri Bicakcı’ya, 20182019 Dönemi IEEE BAUN Yönetim Kurulu Başkanımız Merve Bayır’a ve bu etkinliğin bir elden çıkmasını sağlayan 47 kişilik koordinasyon ekibine çok teşekkür ederiz. Saygılarımızla, Hilal Güneş - Artun Taha Su Etkinlik Eş Koordinatörleri
sayı 6|23 21
Güncel
Türkiye'nin Vizyonu: Akınsoft AKINSOFT uzun yıllardır faaliyet gösterdiği bilişim alanından edindiği deneyim ile 2009 yılında robotik Ar-Ge faaliyetlerine başladı. Kurulduğu ilk gün hedeflerini belirlemiş, 2015 yılında dünyanın ilk insansı robot fabrikası AKINROBOTICS’in temellerini atmıştır. Bugün geldiğimiz noktada teknolojiye sahip olan milletler, büyük bir hızla gelişim gösterirken, teknolojide söz sahibi olamayanlar ise gelişmiş ülkelere bağımlı hale geliyor. Dolayısıyla ülkelerin rekabet güçlerinin tek anahtarı teknolojidir ki bir ülkenin dünya ekonomisinden pay alabilmesindeki en belirleyici faktör; bilim ve teknoloji alanında sahip olduğu üstünlük ve Ar-Ge’ye yapmış olduğu yatırımlardır. Tam da bu noktada teknolojik bağımsızlık olmadan, tam bağımsızlığın olamayacağı unutulmamalıdır. Sanayi Devrimi öncesi insan yaşamı; karın doyurucu bir takım şeylerin toprağa ekilip biçilmesinden ibaretti. Bu ilkel insan; topraktan elde ettiği tahılı kendi ekip biçiyor, kendi depoluyor, kendi pişiriyor 20| 24 sayı 6
endüstri kavramı ona yabancıydı. 1. dereceden zaruri ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Medeniyetin ilerlemesi ile çok farklı kavramlar ortaya çıkmaya başladı. Endüstriyel sıçramanın akabinde yeni iş kollarının doğuşu gecikmedi. 1789 Fransız İhtilali ile birlikte yeni toplum düzeni oluşmaya başladı, endüstriyel alandaki gelişmeler ile birlikte boyut değiştirdi.
üretebilen servolarımızı kendi bünyemizde geliştiriyoruz. Bunlara Türkiye’nin ilk yerli servoları diyebiliriz. Üzerinde yaklaşık 10 yıllık bir Ar-Ge sürecimiz oldu ve akabinde yazılımlarımız ile elektronik devre sistemlerimizi geliştirdik. Laboratuvarlarımızda geliştirdiğimiz ürünler ile projelerimizin hayata geçirilmesi daha kolaylaştı.
Ülkeler için yerli ve milli üretimin önemi her geçen gün daha da anlam kazandı. Bir ulusun kaderi ürettikleri ve üretemedikleri ile şekillenmekte. Bizlerin bunu görmesi 24 yıl önceye dayanmakta. O yıllarda aldığımız kararlar ile rotamızdan sapmadan projelerimize disipline olmuş bir şekilde çok çalışıyor ve üretiyoruz. Robotik teknolojiler alanında insansı robotlarımız AKINCI serimiz, Mini Ada, Ada Gh6’ların paralelinde tarım robotu AS-PNRC, arazi robotu arama kurtarmada rol alacak 4 ayaklı ARAT ve robot kol çalışmalarımız devam etmekte.
Firma olarak bünyemizde 160’a yakın personelle çalışmaktayız. Özellikle bu proje içerisinde 60’ın üzerinde mühendis düzeyinde nitelikli personel çalışmakta.
Biz kompanetlerimizi kendimiz üretiyoruz. Akıllı servolar dediğimiz, boşluksuz yüksek tork
Bu sürece gelmeden önce “Amerika’yı yeniden mi keşfedeceksiniz?” “Ya ne uğraşıyorsunuz bunların hazırları var.” gibi laflara kulak asmadık. %100 yerli Türk robotu olacak dedik. Her parçasına ayrı ayrı emek verdik. Fabrikamızı çok küçük parçacıklarla kurduk. Küçük bir laboratuvarda kendimiz öğrenerek, büyüyerek ve katlanarak basamakları tek tek çıktık. Bu basamakların en önemlilerinden biri olan ve AROS (AKINROBOTICS OPERATING SYSTEM) ismini verdiğimiz Yerli
Güncel
Robot İşletim Sistemimizi oluşturduk. İnsansı robotik sistem mimarisinde temel yapı taşını elektromekanik motorlar oluşturmakta. Bu sistem; motor, redüksiyon, enkoder, motor sürücü ihtiyacı gibi bazı sorunları da beraberinde getirmekteydi. İlk başlattığımız Ar-Ge sürecinde bu sistemler birbirinden bağımsız olarak geliştirilerek sistem dinamikleri belirlendi. Bu ürünlerin dışarıdan temini bazı kısıtlar getirmiş ve maliyetleri çok yukarılara taşımıştı. Dolayısıyla da bu ürünlerin, yerli kaynaklarla bu ülke topraklarında üretilme ihtiyacı doğmuştu. Yaptığımız çalışmalar sonucunda geometrik olarak tüm robotik sistemlere entegre edilebilecek akıllı aktüatörlerin Ar-Ge sürecini tamamladık. Bu aktüatörler için gerekli üst sistem olan gömülü yazılım sistemleri de tamamlanarak insansı robotik mimarimizin temel yapı taşları bitirildi ve yapılması istenen tüm emirleri yerine getirecek hale geldi. Bu noktada robotun tüm sensörlerinden gelen kompleks verilerin bütün kombinasyonlarını işleyen, yapay zeka sayesinde önceden edinilmiş dataları kullanan ve alınan kararların işlenmesi ile robotun aktüatörlerinde emirler oluşturan bir insansı robotik işletim sistemi ihtiyacı doğmuştur. Geliştirilen bu platformun adı AROS’dur ve içerisinde çeşitli birimlere sahiptir. ARGUI, ARDESIGNER, ARCORE, ARCONTROL, ARINTERFACE, ROBOLIZA’dır. Robotlarla yaşamaya hızlı bir şekilde adapte olmalıyız. Bu teknolojinin varlığını inkar etmek bizlerin yaşam şartlarını zorlaştıracaktır. Teknoloji insanlık tarihinde her zaman vardı ve insanlığa her zaman refah getirdi. Artık makineler yorum yapıyor, toplanan verileri bir araya geti-
rerek ortak bir veri sentezlemesi oluşturuyor ve bunları öğrenerek insandan çok daha hızlı bir şekilde öngörüde bulunabiliyor. Peki bu bize neyi gösteriyor? Artık yapay zekaların toplumsal yönetim alanında yer almasını. Şehrinizin belediye başkanı yapay zeka olmalı.Çünkü gelecek geliyor bunu engellemeniz mümkün değil. Zaten insanlık çok değil 200 yıl sonra yok olmuş olacak. Birçok defa ifade ettiğim gibi, 2015 yılında ‘Son Çağ’ başladı. Artık biz evrimleşiyoruz. Yani bugünkü canlı kavramı, biyolojik kavram değişecek. Dolayısıyla yeni bir kavramla tanışıyoruz: Transhümanizm. İnsanlık Android’leşiyor mu deriz buna ya da farklı bir şey mi bilmiyorum. Benim söylediğim, canlı tanımının değiştiğidir. Esasında yavaş yavaş mekanikleşmiş, android’leşmiş, biyolojik enerji dediğimiz farklı bir enerji türüyle çalışan insan kavramı ortaya çıkmaya başladı. Bazı bilim insanları ölümsüzlüğe kadar gidebilecek bilimsel
araştırmalar üzerinde yoğunlaştı. Buna ölümsüzlük değil de insanın değişimi veya evrimleşmesi diyebiliriz. AKINSOFT olarak biz 2023 vizyonumuzu gerçekleştirmek üzere çıktığımız bu yüksek teknoloji yolunda; kendi öz sermayemizle AKINSOFT Uzay Teknolojileri AR-GE Üssü tarafından hayata geçireceğimiz çalışmalarla başka bir dünyanın keşfi için yola çıkacağımız günü sabırsızlıkla bekliyoruz. Ve Cumhuriyetimizin 100. yılını taçlandırmak adına AKINSOFT Yüksek Teknoloji Üniversitesini kuracağımızı gururla buradan bir kez daha duyurmak isterim. Dr. Özgür Akın AKINSOFT ve AKINROBOTICS Yönetim Kurulu Başkanı
sayı 6|25 21
Hobi
“Nasılsın Buse?”den sonra arkasına eklenen “Nasıl geziyorsun ya?” sorusu üzerine yola çıktım ve yazmaya karar verdim. Aslında her şey okul ile başladı. Üniversiteyi kazandığımda aklımda tek bir soru vardı: ‘’Önümdeki 5 seneyi en aktif nasıl kullanabilirim?’’ Bu soru tek başına ‘’Üniversitede nasıl kendinizi geliştirirsiniz?’’ sorusuna benzer olabilir. Fakat benim amacım bu gelişimin yanına katabildiğim kadar eğlenceli deneyim katıp bunu tüm hayatıma yaymaktı: Kazanmam gereken yetkinlikler ve yaparken mutlu olduğum şeyleri bir araya getirirsem bu iş çözülecek gibiydi.
İngilizce ve yurt dışı ikilisi. İşte geliştirilmesi gereken alan ve düşünmesi bile heyecan verici olan bir deneyim. Tavsiyeler ve araştırmalar sonucu yurt dışı çalışma kamplarına gitmeye karar verdim. Bunlar kar amacı gütmeyen kuruluşlardı ve gönüllü olarak çalışabiliyordunuz. İlk gittiğim çalışma kampı Hollanda’da yardıma muhtaç insanlar içindi. Bu kamp sayesinde ilk yurt dışı deneyimim, iki genç kamp liderim ve 7 farklı ülkeden arkadaşım oldu. İkinci ve üçüncü deneyimim Amerika’da doğa için çalışan bir kamptı. Bu sefer 20 den fazla arkadaşım, iki aylık Amerika deneyimim ve 9 farklı eyalet görme fırsatım oldu.
1) Okurken Nasıl Yurt Dışına Gidilir?
2) Bütçe Sorunsalı: Tüm Bunlara Nasıl Para Bulunur? Okurken aynı zamanda çalışmaya başladım. Gönüllü olunan kuruluş size kalacak yer ve yemek imkanı sunuyor. Fakat uçak bileti ve diğer masraflar size ait.Ben de çalışarak bu masraflarımı karşılamaya başladım. Çalışmaya organizasyonlarda görev alarak başladım. Hem çalış-
20| 26 sayı 6
manın sorumluluklarını almaya başladım hem de yurt dışı için para biriktirdim. Para biriktirmek benim gibi biri için başta çok zordu.Bu gerçekten ayrı bir yazı gerektiriyor ama hep şunu düşündüm.Bunu almak ve bilgisayarın başında gitmek istediğim yerin fotoğraflarına bakmak mı yoksa gidip oranın keyfini çıkartmak mı? 3) Euro Dolar Olmuş Kaç! Uçak Bileti Pahalı Değil mi?
Hollanda’dan geldiğimde tek istediğim şey Avrupa’ya bir daha gitmekti. Sürekli araştırmaya nasıl giderim diye düşünmeye başladım.İşte seyahat tutkusu kanıma böyle karıştı. Sürekli olarak hava yolu kampan-
Hobi
yalarını takip ettim ve bir gece yakaladım. İşte en başta verdiğim çalışma kararı böyle işe yaradı ve biriktirdiğim parayla o an o kampanyadan 3 ve 6 ay sonrasına biletleri aldım. Ve anladım ki; Sen elinden geleni yaptıktan sonra gereken tek şey karşına çıkan fırsatı değerlendirmek oluyor.Fırsat yakalama ve hemen alma işi Macaristan, Prag, Barcelona ile başlarken Avrupa’da 15 şehri aştı. 4) Bileti Aldıktan Sonra Ne Olacak?
5) Yalnız Gitmek mi Grupla Gitmek mi? Neden Yalnız Gidiyorum? Cevap: Kimseyi beklemiyorum Evet bu cevap başta biraz korkunç gelebilir ama tek bildiğim: “Eğer istediğim şeyleri gerçekleştirmek için yanımda birinin olmasını bekleseydim hiç birini yapamazdım.” Her sene kaç grup hadi yurt dışına çıkalım dedikten sonra organize olamayıp dağılıyor ?Etrafında bir sürü değişken olduğu sürece plan hep suya düşüyor ki bakmayın ben kendi ikizler burcu değişkenliğimle bile zor başa çıkıyorum.. Demek istediğim şu, gideceğin, kalacağın yere tek başına karar vermek gittiğinde yerel veya senin gibi gezgin arkadaşlar bulmak gerçekten mükemmel bir şey. Bonus: Öğrenebilecekleriniz
Kalan süre içinde seyahatin konaklama, gezilecek yerler planını yapmaya başlıyorum.Konaklama için başlarda ilk defa gidiyorum alışayım mantığı ile tek kalmayı tercih etsem de sonra tek başıma bir otelde kalmanın gerçekten sıkıcı ve maliyetli. Anladım ki gezip yorgun argın döndüğümde bile ihtiyacım olan yine farklı ülkeden insanlar tanıyıp onlarla vakit geçirmekti.
Her şehrin bir rengi, yapısı, tarihi farklı. Eğer gerçekten orada olursanız bu görmekten ve fotoğraf çekmekten öteye geçiyor. İnsanları, müzeleri, sokakları hatta marketleri bile gözlemliyorum. Bir süre sonra bizden nasıl farklılar neden farklılar bunu görebiliyorum. Yolda birçok insan tanıyorum. Hikayelerini dinliyorum. Arkadaş oluyorum.
Sen kendini geziyor sanıyorsun ama bir bakmışsın karşındaki adam bir senedir yolda... Seyahatlerimde ufak veya büyük çok kez sorunla karşılaştım (çantam çalındı, uçak kaçırdım, neredeyse sokakta da kaldım). Ve hepsinin üstesinden en hızlı nasıl gelinir sorusunun cevabını buldum.
İyi mi kötü mü bilmiyorum ama hep daha fazlasını görmek bilmek deneyimlemek istiyorum. Bu da ilk sorunun üstüne ‘’Ee yeni plan var mı ?’’ sorusunu akıllara getiriyor. -Evet, var :) Buse Hızarcı busenin.net Kurucusu
Bu karardan sonra 2-4 kişilik odalarda gezginlerin kaldığı yerlerde kalmaya başladım. Yemek konusuna gelirsek her gittiğim yerde en az bir kere güzel birrestorana oraya özel yemeklerden yemeye çalıştım. Sadece yemeği yemek değil oralı gibi hissetmek insanları gözlemlemek çok önemli oluyor bu noktada. Bütçeyi zorlayan zamanlarda fast-food tercih ettim ki sokak yemekleri bile o kadar lezzetli ki çoğu zaman hayat kurtarıyor. sayı 6|21 27
Bizden
Philedelphia Deneyi (Gökkuşağı Projesi) 23 Ekim 1943 tarihinde yapıldığı iddia edilen, resmi ve bilimsel adı Gökkuşağı Projesi olan bu deneyin yapılma amacı ABD’nin kendi donanma gemilerinin düşman gemileri tarafından radarlarda tespit edilemez hale getirerek savaş sırasında üstün duruma geçmek istemesidir. Başkanlığını Nikola Tesla’nın yaptığı bir grup bilim adamı bu amaç uğruna çalışmaya başladılar. Yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın sonunda proje deneme aşamasına geldi ve deneyde Amerikan donanmasında görevli küçük bir destroyer olan Eldridge adlı geminin kullanılmasına karar verildi. O sabah Philedelphia Limanı’nda sıradan bir donanma destroyeri Eldridge’e hiç de öyle sıradan olmayan kargolar yükleniyor. Tonlarca elektronik malzeme ve 75 KVA’lık iki devasa jeneratör,4 manyetik kule ve sadece yapanların ne olduğunu bildiği bir sürü cihaz. USSEldridge adeta yüzen bir trafo merkezi haline gelmişti ve tabi mürettabat da içerisinde bulunuyordu. 23Ekim 1943’te saatler 09.00’ı gös20| 28 sayı 6
terdiğinde elektromanyetik alan jeneratörleri aktifleştirildi ve Eldridge’in etrafını yeşil bir sis kaplamaya başladı. Kısa bir süre sonra artık gemiyi sislerin ardından görmek imkansızdı. Gemi kuvvetli bir elektromanyetik alanla çevrelenmişti bu alıcılar tarafından kolaylıkla gözlemlenebiliyordu. Havadaki duman çekildiğinde ise deneyin istenenden daha çok başarılı olduğu anlaşıldı. Eldrige’in radarlara gözükmemesi isteniyordu fakat ne gemi ne de mürettebat insan gözleri tarafından da görülemiyordu! Amerikan hükümeti ve deniz kuvvetleri böyle bir deneyin ya da projenin varlığını asla kabul etmemiştir. Kamuoyuna hiçbir zaman açıklanmamıştır. Ancak diğer taraftan da görgü tanıklarının ifadeleri aksini iddia etmektedir. Philadelphia deneyi hakkında bilinenlerin çoğu bu tanıkların ifadelerinden sağlanmıştır. Şimdi baştan başlayacak olursak; 1933 yılında Roosevelt ABD’nin başkanı olmuş ve hemen ardından eski dostu ve dünyanın sayılı bi-
lim adamlarından Nikola Tesla’yı Washington’a davet ederek ondan devlet adına bazı projeleri yürütüp yürütemeyeceğini sormuştur. Olumlu cevap alınmıştır. Başkan ona Gökkuşağı Projesi şeklinde bilinen projeden söz etmiş ve Tesla bu proje üzerinde çalışmaya başlamıştır. 1936’ya gelindiğinde Tesla önemli gelişmeler kaydetmiş hatta insansız bir gemiyi gözden kaybedip sonra da geri getirmeyi başarmıştır. Ancak yetkililerin deneyin insanlı olarak yapılmasında ısrar etmişlerdir fakat Tesla bu deneyin insanlara zarar vermesinin mümkün olacağını savunmuştur. Bu konuda fikir ayrılığına düşülünce Tesla projeden ayrılmıştır. Bu noktadan sonra projeyi Dr. John vonNeumann devralmıştır. Amerikan hükumeti için çalışan bilim adamları arasında Nazi Almanya’sından kaçıp ABD’ye sığınan Albert Einstein da vardı. Einstein’ın “Birleşik Alan Teorisi”ninPhiladelphia deneyini
Bizden
başarıya götüren en büyük etken olduğu varsayılmaktadır. Einstein bu teorisini 1925-27 tarihleri arasında Prusya’da yayımlanan bir bilim dergisine göndermiş ancak tamamlayamadığını düşünerek geri çekmişti. Einstein’ın bu teorisini ileriki yıllarda tamamladığı, ancak bunun savaş sırası ve sonrası hükümetlerce gizlenmiş olduğu varsayılmaktadır.
İlk Deney UUS Eldrige, Philadelphia Deniz üssü açıklarındaki deney mahaline gelmişti. İçerisi elektromanyetik alan oluşturucu donanımla donatılmıştı. Tesla’nın ısrarla belirttiğinin aksine deney sırasında gemide mürettebat da bulunduruluyordu. Bu deneye ticari bir gemi olan Andrew Furuseth’in mürettebatı da tanıklık etti. (Andrew Furuseth’in orada olması çok büyük bir şanstır çünkü deney hakkında bilinenlerin çoğu Andrew Furuseth’de görev yapmış Carlos Allende’nin anlattıklarından oluşmuştur. Allende, 50’li yıllarda UFO araştırmacısı Morris Jessup’a yazdığı mektuplarda yaşadıklarını anlatmış ve bu deneyin gerçekleştiğinden ilk bahseden Jessup olmuştur. Jessup ilginç bir şekilde 1959’da arabasının içinde ölü bulunmuştur. Otopsi raporuna göre egzoz gazıyla intihar etmiştir, Carlos Allende ise bir daha ortaya çıkmamıştır.) 22 Temmuz 1943’te şalterler kaldırıldı ve dumandan dolayı gemi gözden kayboldu. Ondan sonra olanlar daha da ilginçtir. 15 dakika sonra şalterlerin indirilmesi emredildi. Yeşil duman yeniden
belirdi ve duman çekilirken Eldridge yavaş yavaş yeniden materyalize oldu. Ancak bir şeylerin ters gittiği hemen anlaşılmıştı. Gemiye iletilen telsiz mesajlarına yanıt gelmiyordu. Gemiye çıkıldığında mürettebatın hiç de iyi durumda olmadığı görüldü. Bir bölüm mürettebat yaşadıkları korku dolu dakikalarda gemiden aşağı atladı (Gemiden o anda atlayanların hiç birinin cesedi bulunamadı). Sağ kalanların çoğu akıllarını kaçırmıştı. 5 asker geminin metal gövdesi ile kaynaşmıştı! İkisinin elleri çelik gövdenin içine geçmişti. Ellerini keserek adamları kurtardılar ve yerine protez eller taktılar. Normal durumda olan mürettebatın ileriki zamanda olağan üstü şeylerle karşılaştıkları rapor edilmiştir. Bulundukları yerde birden yok olup başka bir yerde görünebiliyorlardı. Duvarların içinden geçebiliyorlardı. Birçoğu bu duvarların arasına sıkışarak can verdi. Birden bire taş kesilip bir başkası onlara dokunana kadar öyle kalanlar vardı (Boyutlar arasında sıkışıyorlardı). Bunun yanında doğaüstü güçlere sahip olanlarda vardı. Sağ kalan adamlar asla tam anlamıyla düzelemediler. Akıl sağlıklarını kaybettikleri gerekçesiyle de ordudan uzaklaştırıldılar. Donanma bu personeli topyekûn emekliye sevk ederek gemiye yeni personel atadı. Bilim adamlarına da sadece radar görünmezliği istediklerini, optik görünmezliğe gerek olmadığını bildirdi.
İkinci Deney
saniye süresince işler yolunda gider gibiydi ki ansızın gözleri kör edebilecek kadar güçlü mavi bir ışık patlaması meydana geldi ve gemi gözlerden tümüyle kayboldu. Eldridge, inanılması güç bir şekilde bir kaç saniye sonra, 600 kilometre ötede, Norfolk açıklarında yeniden maddeleşti. Norfolk’ta bir kaç dakika boyunca görülür durumda kaldıktan sonra tekrar görünmez oldu ve saniyeler içinde Philadelphia Deniz Üssü açıklarında yeniden belirdi. Elektronik kamuflajı gerçekleştirmeye çalışan bilim adamları koca bir gemiyi, mürettebatı ile birlikte ışınlamış ve sonra da geri getirmişlerdi. ABD hükümeti Philadelphia deneyinin yapıldığını ya da projenin yürütüldüğünü hiç bir zaman kabul etmemiştir. Donanmaya, Eldridge’in sözü edilen tarihlerde Philadelphia’da bile olmadığını iddia etmiştir. Deneyin yapıldığı günlere yakın bir tarihte Bermuda Şeytan Üçgeninde eğitim amaçlı olarak bulunduğu açıklanmıştır. Philadelphia deneyi, reddedilen iddialarla beraber tarihin en büyük sırlarından biri olarak kalmıştır. Merve Birlik Balıkesir Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölümü Öğrencisi
28 Ekim 1943’te yine Eldridge üzerinde ikinci deney gerçekleştirildi. Saatler 17:15’i gösteriyordu ve elektromanyetik jeneratörler yeniden çalıştırıldı. Gemi bir kez daha hemen hemen tamamen görünmez oldu. Sadece gövdesinin ana hatları seçilebiliyordu. Bir kaç sayı 6|29 21
Hobi
Her Girişimcinin Mutlaka İzlemesi Gereken 10 Film 1- The Internship (Genç Çıraklar)
Alex Gibney’in yönettiği bu biyografik belgesel de denilebilecek film Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un ilhamla dolu hayatını anlatan filmlerden. Bu alanda birçok yapım olmasına rağmen Steve Jobs’un özel hayatına odaklanan ve aile yaşantısını da öne çıkaran film eleştirel yapısıyla diğerinden ayrılmakta. 6.8/10 gibi bir IMDB puanına sahip olan film keyifli bir kurguya sahip.
4- Purpose (Amaç)
3- The Intern (Stajyer)
Dijital devrim ile birlikte işleri altüst olan iki pazarlamacının bu devrime ayak uydurma çabasını ve başladıkları Google stajı içerisinde yaşadıkları zorlukları eğlenceli bir biçimde ele alan listemizin 2. filmi yine bir staj tecrübesinden oluşuyor. Silikon Vadisi ve orada bulunan teknoloji dahilerinin hayatına dair ipuçları içeren film Google tutkunlarının izlemesi gerekenlerin başında geliyor. Bu eğlenceli filmin IMDB puanı ise 6.3/10. 2- Steve Jobs: The Man in the Machine (Makinadaki Adam)
20| 30 sayı 6
2002 yılında çekilen ve kafalarında bir iş fikri olan arkadaşların bu iş fikrini işe dönüştürme yolunda başlarından geçen hikayeyi anlatan film girişimci adaylarının izlemesi gereken filmlerden biri olarak öne çıkıyor. 5.7/10 gibi bir IMDB puanına sahip olan filmin başrollerinde Hal Holbrook ve Paul Reıser yer alıyor. 5- Middle Men (Arabulucu) Başrollerinde Anne Hathaway ve Robert De Niro’nun yer aldığı film emekliliğinden sonra sıkılan bir adamın bir giyim start up’ında stajyer olarak işe başlamasını ve alışık olmadığı bir ortamda çalışkanlığı ve iş ahlakı sayesinde gözde bir konuma gelmesini içeriyor. Çalışma hayatına dair önemli ipuçları ve tavsiyeler de içeren filmin IMDB puanı ise 7.2/10.
Hobi
İnternetin ilk yıllarında kurdukları web siteleri ile oldukça büyük paralar kazanan internet girişimcilerinin bu hayat ile başa çıkma hikayelerini anlatan film internet girişimcileri için izlenmesi gereken bir hikayeye sahip. 6.5/10 gibi bir IMDB puanına sahip olan film yaşanmış bir hikayeden esinleniyor. 6- Social Network (Sosyal Ağ)
Harvard’da bir yurt odasında başlayan Facebook’un kuruluş hikayesini anlatan belgesel niteliğindeki film aynı zamanda Mark Zuckerberg ve Facebook’un ilk zamanlarına harika bir projeksiyon niteliğinde ve 7.8/10 gibi bir IMDB puanına sahip. 7- Something Ventured (Yatırım Alanlar)
Yatırımcıları ve onların yatırım yaptığı işleri anlatan film yatırım alan işlerin özellikleri ve karakterlerinin yanı sıra yatırımcıların dünyasına bir bakış sunması nedeniyle izlenmesi gerekenlerin başında geliyor. 6.9/10 gibi bir IMDB puanına sahip olan film 2011 yılında vizyona girdi. 8- The Wolf of Wall Street (Para Avcısı)
Ekonomi ve Finans konularına ilgi duyanların yanısıra oldukça geniş bir izleyici kitlesini kendine çekmeyi başarmış film listenin en bilinen yapımlarından. Hırs ve açgözlülüğün de hayatta insana getirip, götürecekleri ile ilgili oldukça iyi bir eleştiri olan filmin IMDB puanı 8.3/10. 9- JOBS
Steve Jobs ve Apple’ın hikayesine dair büyük beklentilerle vizyona giren film lansman gösterimlerinde dahi olağanüstü ilgi çekmişti. Başrolünde Ashton Kutcher’in yer aldığı film Apple ve Jobs’un kuruluş aşamasındaki hikayesini ve yolculuğunu merak edenler için ilgi çekici filmlerin başında geliyor ve 6.0/10 gibi bir IMDB puanına sahip. 10- Pirates of Silicon Valley (Silikon Vadisinin Korsanları)
Steve Jobs ve Bill Gates’in gençlik yıllarına ilişkin bilgileri içeren ve Apple, Microsoft gibi devasa şirketlerinin kuruluş hikayelerine ilişkin bilgiler de veren film alanında yapılmış en beğenilen işlerden. “İyi sanatçılar kopyalar, harika sanatçılar çalar.” gibi bir Steve Jobs sözünü slogan olarak kullanan film 7.3/10 gibi bir IMDB puanına sahip. Betül Özcan toptalent.co İşveren Markası Uzmanı
sayı 6|21 31
Güncel
iyzico Hakkında Tüm Merak Edilenler iyzico’da nasıl bir yapıya sahip olduğumuzu tam anlamıyla ifade edebilmem için, sanırım kuruluş hikayemizden bahsetmem gerekiyor. Çünkü Barbaros ve ben; neyi, nerede ve nasıl yapmamız gerektiğine yolun en başında karar vermiştik. iyzico’dan önce, Almanya’da kendime ait bir yazılım şirketim vardı ve ortak bir iş sayesinde Barbaros’la tanıştık. İkimiz de Almanya’da iyi bir işe sahiptik ve hayatımızda her şey yolundaydı. Ancak bir süre sonra, Türkiye’de nasıl bir iş yapabileceğimizi konuşmaya başladık ve her şeye sıfırdan başlamaya karar verdik. Barbaros’un ve benim kariyerlerimiz boyunca edindiğimiz, birbirimizi tamamlayan tecrübelerimizi bir araya getirdiğimizde, nasıl bir iş yapmamız gerektiğini yavaş yavaş netleştirmeye başlamıştık. Türkiye’ye geldiğimizde herhangi bir mağazaya girdiğimiz zaman, kasanın yanında en az 6-7 tane POS cihazı görüyorduk ve buna bir anlam veremiyorduk. Her ban20| 32 sayı 6
kanın ve kart ailesinin kendine ait bir POS cihazı vardı. Bunun dijital ortamda nasıl olduğunu merak ettik ve orada da benzer bir durum olduğunu gördük. Dijital dünyada bir sanal POS almak, işletmeler için oldukça zorlayıcı bir süreçti. Bu sebeple Türkiye’de 2.5 milyonun üzerinde KOBİ olmasına rağmen dijital dünyada satış yapan işletme sayısı oldukça düşüktü. Biz de buradan yola çıkarak, tüm banka çözümlerini tek bir platformda topladık ve KOBİ’lerin tamamen dijital ortamda başvurabileceği ve kolaylıkla entegre olabileceği bir yapı oluşturmaya karar verdik. Ne yapmak istediğimizi artık biliyorduk. Ancak işin uygulama aşamasına geçtiğimizde fazlasıyla zorlayıcı bir süreçle karşılaştık. Barbaros ve ben 1 yıl boyunca Almanya-Türkiye arasında gidip gelirken, bankaları iş modelimize ikna etmeye çalışıyorduk. İlk sanal POS’umuzu almamız yaklaşık 10 ay sürmüştü. Böylelikle başlayan hikayemizde, her yıl %100’ün üzerinde bir büyüme oranı yakaladık. iyzico, bugün aralarında Amazon,
Zara, H&M, Adidas ve Nike gibi birçok dünya çapında markanın da bulunduğu 32,000’den fazla üye iş yerine ve 500,000’den fazla son kullanıcıya hizmet sunan, yıllık 6 milyar TL’lik işlem hacmine sahip bir şirket haline geldi. Peki bunu nasıl başardık? Yazının başında da belirttiğim gibi, nasıl bir yönetim modeliyle ilerlememiz gerektiğini yolun en başında belirlemiştik. Bugün şirketler genellikle dikey yönetim modeli dediğimiz; üst yönetimin daha stratejik kararlarla ilgilendiği ve alt kademedeki çalışanların günlük işlere odaklandığı bir yönetim anlayışına sahip. iyzico’da ise durum tam tersi. Slikon Vadisi orjinli “circle” modeli, tamamen yatay bir hiyerarşik düzende ve şirketteki herkesin sorumluluk aldığı bir yapıda çalışmamızı sağlıyor. İşin fikir aşamasından son kullanıcıya ulaşmasına kadar tüm süreç, circle tarafından yürütülüyor. Örneğin tüketicilere sunduğumuz bir hizmet olan iyzico Korumalı
Güncel
Alışveriş’in tüm süreçleri circle tarafından yönetiliyor. Circle içerisinde ürünün ortaya çıkması için yazılım mühendisleri, iyi bir arayüzle hizmet sunması için UX uzmanları, iletişim çalışmalarının daha etkili bir şekilde ilerlemesi için pazarlama uzmanları bulunuyor. Bu sayede circle yapısı içinde herkes sorumluluk alarak işin başarıya ulaşması noktasında katkıda bulunabiliyor. Yani circle’lar, kendi içlerinde adeta bağımsız birer startup gibi işliyor ve biz de yönetim ekibi olarak circle’larla belirli aralıklarla bir araya gelerek desteğe ihtiyaç duydukları noktalarda onlara tavsiyelerde bulunuyoruz. Yönetim anlayışımızda en çok önem verdiğimiz bir diğer unsur ise şeffaflık. Zaman zaman yönetim kadrosu şirket hakkındaki bilgilere rahatlıkla erişebiliyorken, diğer çalışanların bilgileri kısıtlı olabiliyor. Biz bu durumu aşabilmek için tüm şirketin bir araya geldiği aylık toplantılar düzenliyoruz ve geçtiğimiz ayın tüm finansal rakamlarını, önümüzdeki ayın hedeflerini ve şirketle ilgili tüm gelişmeleri birlikte değerlendiriyoruz. Deyim yerindeyse yönetim ekibi olarak şirkete hesap veriyoruz. Bunun haricinde de yönetim ekibi olarak her zaman iletişime
açık bir tavır sergiliyoruz. Örneğin iyzico’nun ilk gününden itibaren yönetim ekibi olarak kendimize ait ayrı bir odamız olmadı. Biz de açık ofis yapısında tüm iyzico ekibiyle bir arada çalışıyoruz. iyzico’da “freedomunderresponsibility” kavramına inanıyoruz. Yani işler yolunda olduğu sürece kimin işe kaçta gelip kaçta çıktığıyla ilgilenmiyoruz. Örneğin circle’lar zaman zaman ofis dışından çalışabiliyor veya yüksek lisansa devam eden kişiler mesai saatlerini ders programına göre ayarlayabiliyor. Geçtiğimiz yıl taşındığımız yeni ofisimiz iyziPark’ın da iyzico kültürüne önemli bir katkısı oldu-
ğunu düşünüyorum. Ofisimizde 4000 metrekarelik bir bahçeye, spor salonuna, dinlenme odalarına ve basketbol sahasına sahibiz. Kısacası iyziPark’ta, herkesin iyzico’da çalışmak istemesini sağlayabilecek bir ofis ortamı yaratmaya çalıştık. 3 kişilik bir ekiple kurduğumuz iyzico, kısa bir süre içerisinde 154 kişilik bir ekip haline geldi. Önümüzdeki dönemde iyzico ekibi olarak sahip olduğumuz yönetim anlayışını ve kültürümüzü daha da geliştirerek hedeflerimize emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz. Tahsin Isın Co-founder-CTO of iyzico
sayı 6|33 21
Güncel
Fenerbahçe Basketbol Takımını Kuruluşundan Euroleague’e Taşıyan Başarı Hikayesi “Basketbol oyunu, yaşamın en büyük öğretmenlerinden biridir. İlk önce ve en önemlisi kendine inanmayı öğretir. Başarılı olmak için fiziksel ve zihinsel dayanıklılık geliştirmelisiniz çünkü yol boyunca birçok hayal kırıklığı ve aksilikler yaşanacak. Basketbolun bir takım oyunu olduğunu çabucak öğreniyorsun. Fedakâr olmalısınız ve takıma en çok yardımcı olabileceğiniz rolü kabul etmelisin. Basketbol, size yüksek standartlar koymanın ve en iyi çabanızdan başka hiçbir şeyi kabul etmemenin önemini öğretir.” -Tom Crean (Amerika Kolej Basketbol Koçu) Basketbol aslında birçok spor gibi sadece kazanmak ya da kaybetmek ile ilgili değildir. Başarılar, ardında kocaman bir hikâye ile birlikte, zorlukları aşan birtakım kahramanlarla elde edilir. Kırılma noktalarında en önemli kararları veren cesur kahramanlarla… Faaliyetlerine 1913 yılında başlayan Fenerbahçe Basketbol Takımı, Balkan ve 2.Dünya savaşları nedeni ile defalarca kez kapanıp tekrar kurulmaya ça20| 34 sayı 6
lışılmıştı.O dönemlerde ülkenin de içinde bulunduğu durum nedeni ile kapalı bir salonu dahi olmadan çalışmalarını sürdürüyordu.İlk galibiyetini 1926 yılında dönemin en güçlüsü sayılan İstanbul Musevilerinin takımı Makkabi’yi 32-4 yenerek elde etti. Ancak salon sıkıntısından dolayı takım tekrar kapatılmak zorunda kaldı.
rek ilk İstanbul şampiyonluğunu kazandı.Bu şampiyonluk sonrası Fenerbahçe, bir altın çağa adım atmıştı. 1000 kişilik İTÜ stadından 5000 kişilik Spor ve Sergi Sarayına taşınan takım, 54-55, 55-56 ve 56-57 sezonlarında şampiyonluğa ulaştı.Ufak bir sessizlik döneminin ardından 62-63, 63-64, 64-65 ve 65-66 sezonlarında tekrar zirveye oturdu.
1944-1945 sezonunda Profesyonel 2. Lig’de tekrar boy göstermeye başlayan takım, bir yıl sonra birinci lige yükseldi.Sarı-lacivertli takım 1940’ların sonlarında Türk limanlarını ziyaret eden ABD savaş gemilerinin mürettabatının oluşturduğu takımlarla diğer Türk basketbol takımları gibi maçlar yaparken yabancılarla ilk temaslarını da gerçekleştirmiş oluyordu. O dönemlerde İkinci Dünya Savaşı’ndan zaferle çıkan ABD’nin Türkiye’yi de kapsayan Marshall Planı, ABD-Türkiye ilişkileri Fenerbahçe basketbol takımına da dolaylı olarak etki etti.Takvimler 27 Mart 1954’ü gösterdiğinde 1945 yılından itibaren şampiyonluğu elinde tutan “Yenilmez Armada” lakaplı Galatasaray’ı 71-61 yene-
Türkiye Basketbol Ligi’nin oynanamaya başladığı 1966-67 sezonundan itibaren de gücünü koruyan sarı-lacivertli takım aynı sezon ilk kez düzenlenen Türkiye Kupası’nı müzesine götürürken 1967-68 sezonunda ilk kez düzenlenen Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda Türkiye’yi temsil etti. 1972-1982 yılları arasında ekonomik sıkıntılar nedeni ile amatör branşlara yatırım yapılamamasından dolayı Sarı-Lacivetliler duraklama dönemine girdi. 1981 yılında başkan olan Ali Şen’in başarılı kaynak yaratma hamlesi sonucunda amatör şubeler da yeniden canlandı!
Güncel
Dönemin Efe Aydan, Ali Limoncu, Fatih Özal ve Calvin Roberts gibi en önemli basketbolcularını transfer etmesi ile yıllardır suskun Fenerbahçe seyircisi de 1982-83 sezonunda salonlara dönerken, Fenerbahçe normal sezonu 14 maçta yenilgisiz lider kapattı ve 197879’dan beri uygulanan play-offlara ilk kez kalmayı başardı. Başarılar milenyuma kadar devam etti. 2000li yılların başlaması ile birlikte ezeli rakipleri ile ligi boykot etme noktasına kadar gelen maddi sıkıntılar yaşandı. Avrupa’da sürekli olarak başarı için ter döken Fenerbahçe yüzüncü yılı 2007’de, Başkan Aziz Yıldırım’ın girişimi sayesinde Ülker ile geniş bir sponsorluk ve birleşme anlaşması yaptı.Bu anlaşma ile Fenerbahçe artık sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da başarıyı kovalayan bir takım haline geldi. EuroLeague haklarını da devralan Fenerbahçe, bu kupada da 200809, 2010-11, 2011-12 ve 2012-13 sezonlarında son 16’ya kaldı, 200708 sezonunda ise tarihinde ilk kez çeyrek final oynayarak Montepaschi Siena’ya elendi. 2013 yılına dek Avrupa’nın önemli birçok koçu ile anlaşmasına rağmen Avrupa’da başarı elde edemeyen Fenerbahçe, tarihi bir an ile Avrupa’nın en iyisi olarak kabul edilen Željko Obradović’i takımın başına getirdi. Obradovic, geldiği ilk sene Türkiye Basketbol Ligi’nde şampiyonluğu ulaşsa dahi Top 16 ya kadar ilerleyebildi. Başarı için kurulmuş takımı bozmadan, önemli takviyelerle eksikleri kapatarak 2. senesinde kaçınılmaz sonun ilk adımı atılmıştı. Bir Türk takımı, tarihinde ilk defa Euroleague Dörtlü Finallerinde boy gösteriyordu. Hakem hatalarıyla dolu maçların ardından yarı finalde Real Madrid’e 96-87 yenilen Sarı-Lacivert
ekip 3.lük maçında CSKA’ya 8680 yenilerek ülkeye 4. olarak döndü. Sonraki yıl hedef belliydi ve bu sefer Avrupa Fenerbahçe’nin ne kadar ciddi olduğunun farkındaydı. Fenerbahçe, Euroleague şampiyonluğu için bütün kozlarını oynayarak harika bir sezon geçirdi. Dörtlü Finallere kalan takım, bu sefer yarı finalde Laboral Kutxka’yı geçen takım finale yükselen ilk Türk takımı olmuştu. Tarihi bir geri dönüşe imza atılan finalde, Fenerbahçe 20 fark geriye düştüğü maçta son 4 dakikada geri dönmeyi bilmiş ve maçı uzatmalara taşımayı başarmıştı. Ancak nefesi yetmedi ve maçın uzatma periyodunda CSKA’ya yenilerek 2. oldu. Aynı yıl Fenerbahçe Türkiye’de hem lig hem kupa şampiyonluğu yaşadı. Adım adım yaklaşılan Avrupa Şampiyonluğu artık Sarı-Lacivertli camiada kalıcı bir bilinç ve inanç oluşturmuştu. Bu kez Türkiye’de yapılacak olan Dörtlü Finaller için Fenerbahçe fazlasıyla hazırdı.Normal sezonda sakatlıklarla boğuşmasına rağmen son 16 ya kalmayı başaran ekip Panatinaikos’u fırtına gibi estiği 3 maç sonunda 3-0 ile geçerek tekrar Dörtlü Finallerdeydi.
ründü İstanbul’da. Yıllardır adım adım kurulan hayaller son noktasına gelmişti. Fenerbahçe Euroleague’in zirvesindeki takımlardan biri olduğunu zaten kabul ettirmiş, kupa için taraftarları ile yek vücut olmuştu. Yarı finalde Real Madrid’i 84-75 geçen Fenerbahçe, finalde Olimpiakos’u 80-64lük skorla devirerek Avrupa Şampiyonluğu’na ulaştı.Şampiyonluğun ardından en değerli 2 oyuncusunu (Bogdan Bogdanovic, Ekpe Udoh) NBA’e uğurlayan Fenerbahçe’de koç Obradovic, takım kurgusunu elindeki oyunculara göre tekrar düzenledi. Obradovic’in tükenmek bilmeyen başarı isteği ve #NeverEnough (Asla Yetmez) sloganı ile geçirdiğimiz sezonda Fenerbahçe bu yıl tekrar Dörtlü Finallere çıkarak yarı finalde geçtiğimiz Cuma günü Zalgiris Kaunas’ı 76-67 yenerek adını finale yazdırdı. Bizlere başarının; istek, azim ve çalışma ile engel tanımadığını gösteren Fenerbahçe’ye teşekkür ediyoruz. Rafet Alp Toprak CEOtudent Editörü
Bu kez Dörtlü Finaller baştan sona bir bayram havasına büsayı 6|35 21
Bilim ve Teknoloji
“Ben Robot Değilim” Testlerini Çözerek Milyonlarca Kitabın Dijitalleştirilmesine Katkı Sunduğunuzu Biliyor Muydunuz? Google bizi yıllardır robot olmakla itham ediyor. Biz de insan olduğumuzu ispatlamak için Google önümüze ne test çıkartırsa cevaplamaya çalışıyoruz. Yıllardır girdiğimiz her sitede karşılaştığımız “I’m not robot (Ben robot değilim)” doğrulamalarından bahsediyorum. Bot (yani verilen görevi otomatik yerine getiren programlar) ile insanları ayırt etmeyi sağlayan bu teyit sistemi reCAPTCHA olarak adlandırılıyor. reCAPTCHA, 2009 yılından bu yana Google tarafından internet sitelerinin spam içeriklerden korunması için kullanılan bir yöntem. Bunun yanında, reCAPTCHA’nın pek bilinmeyen bir kullanım amacı daha var: Kitapların dijitalleşmesine katkı sunmak Google 2002 yılında,
yeryüzündeki tüm kitapları dijitalleştirme gibi çılgın bir projeye girişti. 2002 ile 2011 yılları arasında 25 milyondan fazla kitap taranarak arşivlendi. Daha sonra, İmaj formatındaki milyarlarca kitap sayfasından metin kısmını ayrıştırabilecek özel yazılımlar kullanıldı. Fakat bir sorun vardı: Tasarlanan yazılımlar her kelimeyi algılayamıyordu. Tam bu noktada, Google dâhiyane bir fikirle reCAPTCHA’yı kullanarak insanlara bilgisayarların tanımlamakta zorluk yaşadığı kelimeleri yazdırmayı akıl etti. Kayıtlara göre, internet kullanıcıları günde 100 milyon reCAPTCHA testi çözerek toplamda milyarlarca kelime tanımladı. Google 2015 yılında projeyi tamamlaya-
20| 36 sayı 6
rak Google Books’u hizmete açtı ama sonra bir takım telif sorunlarından ötürü içeriğini kısıtlamak zorunda kaldı. Projenin bitmesinin ardından, Google farklı reCAPTCHA testleri geliştirmeye başladı. 2015 yılında başlayan yeni uygulamada, Google kullanıcılardan “I’m not robot” ifadesinin yanında yer alan ufak bir kutucuğa tıklamalarını istedi. Burada, Google’ın amacı sizin ifadeyi anlayıp anlamadığını belirlemek değildi aslında. Siz farenizi kutucuğa hareket ettirdiğiniz o ilk birkaç milisaniye
Bilim ve Teknoloji
içinde toplanan verilerden (evet fare hareketleriniz de Google tarafından kaydediliyor) yola çıkarak farenin bir insan eli mi yoksa otomatik bir algoritma tarafından mı hareket ettirildiğini anlamaktı. Günümüzde, Google “kutu işaretleme” uygulamasının yerine bot-insan ayrımı yapmak için kullanıcılardan fotoğraflardaki değişik nesneleri tanımlamalarını ve sınıflandırmalarını istiyor. Bunun
da arkasında, tıpkı kelime çözme testlerinde olduğu gibi daha büyük bir amaç var aslında: Biz fotoğraflı reCAPTCHA testlerini her çözdüğümüzde, Google’ın yapay zekasını değişik nesneleri tanıma ve fotoğraf analizi yapmak için eğitmiş oluyoruz. Hatta Google artık işi biraz abartarak kullanıcılara matematik problemleri bile çözdürmeye başladı Google mühendislerinin sözelci kullanıcılara bir tuzağı olarak da yorumlanabilir bu yöntem şüphesiz, Google bir arama motorundan fazlası. Google, bir kullanıcı olarak sizin aramalarınız üzerinden ne düşündüğünüzü tespit edip bunu pazarlama ve reklam faaliyetlerinde kullanılmak üzere şirketlere satıyor.
Geçtiğimiz yıl, Google’ın sadece reklam gelirlerinden elde ettiği miktar 113 Milyar dolar. Fakat daha önemlisi, Google sizin internetteki davranışlarınız üzerinden nasıl düşündüğünüzü (bir nevi beyninizin çalışma biçimini) anlamaya çalışarak bunu yapay zeka sistemlerini geliştirmek için kullanıyor. Belki, yakın gelecekte Google’ın geliştirdiği yapay zeka sistemlerinin satışından/kiralanmasından elde ettiği gelir reklam gelirlerinden çok daha yüksek olacak. Tüm bunların ardından, aranızda hala Google’ın ücretsiz olduğunu düşünen var mı? Dr. Sertaç Doğanay Teknoloji İletişimcisi Akademisyen
sayı 6|21 37
Bizden
Geleceğinle Bir Gün Hayali 'Geleceğinle Bir Gün' Nereden Geldi? IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğu olarak 6. yaşımızı sayısız etkinlik, güzide ev sahiplikleriyle bitirmenin her yıl daha fazla gelişerek ilerlemenin verdiği gururla kutluyor ilerlemeye her daim devam etmeyi amaçlıyoruz. Her geçen yıl büyüyen topluluğumuz arkasında sadece yapılan etkinlikleri değil bu etkinlikleri düzenleyen birçok IEEE gönüllüsünü de biriktiriyor. Peki bir IEEE‘liliye ne oluyor diye sorsam… Üniversiteyi kazanıp yolu Balıkesir Üniversitesi’ne düşen bir öğrencinin birinci sınıfta IEEE’ye girdiğini farz edelim. Üniversite hayatı boyunca IEEE ailesinde birçok görev alarak birçok etkinliğin düzenlenme aşamasından son anına kadar tecrübe edinerek ve bir aile kazanarak mezun oluyor.Ya sonra … Her IEEE BAUN mezunu, IEEE ‘de geçen günlerini çok özlüyor öğrenciliğinin her anını kapsayan IEEE BAUN ailesi ile güzel anılarıyla buluşmak istiyor. Her yeni dönem ekip üyeleri de kariyer hayatlarında başarı merdivenlerini tırmanan güzide mezunlarımızı IEEE BAUN’un geçmişini, geçmişinde iz bırakanları tanımak ve tecrübelerini dinlemek istiyor. İşte tam olarak buradan geldi, 'Geleceğinle Bir Gün' bakıldığında bugün burada olan20| 38 sayı 6
lar için böyleyken, çok kıymetli konuklarımız için de 'Geçmişinle Bir Gün' oluyor.Bu güzide etkinlik topluluğumuz için geçmiş ve gelecek nesiller arasında ki köprü görevini kuracağına inandığım, topluluk kültürümüzün her döneme aktarılma vazifesini görecek olup, geçmişimizi de unutturmayarak geleceğe sağlam adımlar atmamamızı sağlayacaktır. Bu amaçlar doğrultusunda 'Gelecek bir kaygı değil, geleceğine ışık tut !' sloganıyla etkinliğimizin ilkini bu yıl düzenledik.
'Geleceğinle Bir Gün' Nereye Gitmeli? Geleceğinle Bir Gün etkinliği IEEE BAUN Mezunlar Derneği’nin ilk adımı olarak görülmeli her yıl üzerine eklemeler yapılarak geliştirilmelidir. Topluluğumuzun bu güzide etkinliği için hayalim, öyle bir noktaya gelelim ki network ağımız bu etkinlikle genişlesin, birbirimizi hiç kaybetmeyelim, mezunlarımızın referanslarıyla yeni nesiller iş bulsun, mezunlarımızın çalıştıkları firmalar etkinlik sponsorumuz olsunlar. Hayal demişken, ev sahipliğini yaptığımız 17.IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresi’nde bu hayalimizi gerçekleştirmeye başladık bile, Geleceğinle Bir Gün etkinliğimize katılarak bizleri şereflendiren ROBMECH Kurucu-
su Sayın Gürcan GÜR, 17.IEEE Türkiye Öğrenci ve Genç Profesyoneller Kongresin’de teknik workshoplarımızın ürün sponsorluğunu üstlenerek bizleri onurlandırdı. Hayalleri gerçekleştirmek bizlerin ellerinde, geçmişimizin ellerini bırakmadığımız sürece.İlkini düzenlediğimiz etkinliğimize katılarak bizleri onurlandırançok kıymetli mezunlarımıza,panelmoderatörlüğünüüstlendiği için Sayın İlker Elibol’a, etkinliğimizde bizleri yalnız bırakmadıkları için hocalarımıza, geleceğimiz olan çok kıymetli üyelerimize teşekkürler. Etkinliğimizde de en büyük destekçimiz olan akademik danışmanımız Dr. Öğr. Üyesi Sayın Sabri Bicakcı hocamıza sonsuz teşekkürler. Etkinlik koordinatörlüğünü yapan, her aşamada birlikte çalıştığımız sayın Onur Söler nezninde tüm ekibime teşekkür ediyorum. Böylesine güzel bir etkinliğe birlikte hayat verdiğimiz için çok mutluyum. Sözlerime Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şu sözleriyle son vermek istiyorum; Geçmişini Bilmeyen Geleceğine Yön Veremez. Herkese ‘Geleceğinle Bir Gün’ diliyorum. Merve Bayır IEEE BAUN Yönetim Kurulu Başkanı
Geleceğinle Bir Gün Etkinliği Etkinliği ilk defa yapacağımızdan dolayı sadece etkinliğimizin amacı belliydi. Etkinliğin ismi, etkinliği yapacağımız format, nerede olacağı, kimleri ağırlayacağımız belli değildi.Etkinliğimizin amacı Balıkesir Üniversitesi öğrencileri ile Balıkesir Üniversitesi mezunlarını buluşturup mezunların tecrübelerinden en iyi şekilde faydalanabilmek, öğrencilerin mezun olduktan sonra çalışabileceği alanlar hakkında bilgi edinmelerini sağlamaktı. İlk olarak etkinliğimizin ismini ve formatını bulmak için işe koyulduk. Birçok isim üzerinde duruldu ama birçoğu önceden başka etkinliklerin ismiyle benzerdi. Etkinliğimizin ismini bulmaya çalışırken, Yönetim Kurulu Başkanı’ mız Merve Bayır etkinlik adı “Geleceğinle Bir Gün” olabilir diye bir fikir ortaya koydu. Bu isim etkinliğimizi yansıtan çok güzel bir isimdi ve hepimiz etkinliğimizin isminin ‘Geleceğinle Bir Gün’ olmasında hemfikir olduk. Etkinlik formatı sunum olarak mı ilerlese, sadece soru cevap mı olsa, söyleşi mi olsa diye konuşuyorduk. Etkinliğimizin panel şeklinde bir moderatör tarafından yönetildiği bir formatta olursa etkinliğin daha samimi, güzel ve bilgi alışverişinin bol olacağını düşündük. Sonrasında etkinliğimizin tarihi belli oldu. Bu süreçle eş zamanlı olarak Balıkesir Üniversitesi’ nden mezun olmuş kişileri araştırıp mail yolu ile iletişime geçmeye başladık. Bir süre sonra
mail attığımız kişilerden olumlu veya olumsuz dönüşler aldık. Birçoğu etkinliğe katılmak istediğini ama zamanlarının uymadığını söyledi. Çok güzel bir cevapla ilk olumlu mailimizi değerli konuğumuz Gökay Bey’den aldık. Bizleri çok mutlu eden bu mailden kısa bir alıntıya yer vermek istiyoruz. Sevgili Meslektaşım, Öncelikle ilgi ve alakanız için çok teşekkür ederim, beni onure ettiniz. "IEEE Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Topluluğu Tanıtım Dosyası"nı heyecan ve gururla inceledim. Benzer yollardan geçmiş biri olarak, IEEE öğrenci kolunun başarıya ulaşarak aktif olarak çalıştığını görmek ayrıca mutlu etti beni. Tebrik ederim öncelikle. Balıkesir Üniversitesi, sadece 4 yılımı geçirdiğim herhangi bir şehirde bulunan ve öğretim gördüğüm bir yapı değil aynı zamanda kişilik, kariyer ve aile anlamında yapı taşlarımı oluşturan bir merkezdir benim hayatımda. Haliyle yeri apayrıdır.Bu hususta, önemli bir mani olmadıkça 20 Nisan 2019 Cumartesi günü düzenleyeceğiniz "Mezunlar Buluşması" etkinliğinize elbette katılacağım. Aldığımız bu dönüş etkinlik sürecinde daha hevesli bir şekilde ilerlemememize vesile oldu.Panelimizde Balıkesir Üniversitesi’
Bizden
nden mezun 4 kişiyi ağırlamayı hedefliyorduk. Mailleşmelerimizin sonucunda değerli konuşmacılarımız ve değerli moderatörümüz belli oldu. Etkinliğimiz sayın İlker Elibolmoderatörlüğünde,Bosh Türkiye Elektronik ve Yazılım Mühendisi Coşkun Kozakbaş,TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası Proje Sorumlusu Çağrı Şen,Robmech Yazılım ve Otomasyon Mühendisi Gürcan Gür, TÜPRAG Metal Madencilik Elektrik İşleri YöneticisiGökay Kutlu Koçak etkinliğimize katılım sağladı. Panelimiz iki oturum olarak 20 Nisan 2019 Cumartesi 12.00 ‘da gerçekleşti.İlk otumun konu başlığı mezunların öğrencilik hayatları, ikinci oturumun konu başlığı ise mezunların iş hayatlarıydı. Bu konu başlıkları üzerinden sorular ile panelimiz gerçekleşti.En başında sonuna kadar Geleceğinle Bir Gün etkinliğimizin süreçlerini sizlere aktarmaya çalıştık. Etkinlik hakkında çok güzel dönüşler almak bizleri çok mutlu etti.Başta değerli panel konuşmacılarımıza ve moderatörümüze, üniversite yönetimimize, kıymetli hocalarımıza ve tüm IEEE BAUN ailesine teşekkür ederim. Onur Söler ‘Geleceğinle Bir Gün’ Etkinlik Koordinatörü
sayı 6|39 21
Bilim ve Teknoloji
Video Oyun Nasıl Yapılır? Ön Hazırlık Aşaması Her oyun bir hikâye veya konsept ile başlar. Genellikle bu hikâyeler oyun tasarımcılarından gelir ancak giderek yaygınlaşan bir yöntem olarak popüler filmler ya da diğer eğlence kaynaklarından uyarlamalar da yapılmaktadır. Eğer bir devam oyunu yapılacaksa elbette hikaye ilk oyuna bağlanacaktır. Diğer yandan dünyada karşımıza çıkan herhangi bir olay veya bir uğraş da bir simülasyon olarak oyuna dönüşebilir. Temel oyun konseptine karar verildikten sonra, yazarlar ve sanatçılar bundan sonraki süreçte birlikte çalışır. Bir film şeridi oluşturmak için, kabataslak çizimlerden yararlanılır. Bir anlamda oyunun neye benzeyeceği ve ana iskeleti görselleştirilir. Oyunun sahnelerini betimlemek için sırayla düzenlenmiş teknik talimatlardan oluşan bir taslak hazırlanır. Hikâye için oluşturulan bu temsili görsel, projenin hayata geçirilme aşamasında; yazarlar, sanatçılar ve tasarımcılar 20| 40 sayı 6
için referans olur. Tek bir hikâye üzerinden ilerleyen oyunlar olduğu gibi, seçimlerle farklı sonuçlara yönelen oyunlar için bu taslak daha detaylı ve karmaşık bir hal almaktadır.
Oyun Tasarım DokümanıOTD (Game Design Document - GDD) Fikir şekillendikten sonra gelen ilk adım oyun tasarım dokümanının hazırlanmasıdır. Oyun tasarım dokümanı (GDD), oyunun her yönünü tasarımsal olarak açıklayan
Bilim ve Teknoloji
bir bilgi dağarcığıdır. Menülerin kullanıcı girdisine nasıl tepki vereceğini, ana karakterin arkasındaki hikâyeyi, oyuncunun oyunu oynarken sahip olması gerekenleri, kısaca tüm fikirleri açıklar. Teoride, elinde GDD bulunan bir geliştirici, tasarımcının yardımına ihtiyaç duymadan oyunu yapabilmelidir. Bu nedenle tüm projenin mimarisinin (bütün detaylarıyla) ortaya konması önemlidir. GDD birçok önemli amaca hizmet eder. Genel konsepti diğer insanlara açıklamada yardımcı olur, bu sayede geliştirme ekibinin üzerinde çalıştıkları projenin her noktasına hâkim olmasına ve fikir paylaşmalarına olanak sağlar. Karakter Tasarımları Taslak hazır olduğu için tasarımcılar karakterleri oluşturmaya başlarlar. Önemli karakterler için kabataslak hazırlanmış tasarımlar, mükemmel olana kadar çizilerek geliştirilir. Bu aşamada hassas çalışmak önemlidir, çünkü daha sonra değişiklik yapmanın ekip için maliyeti daha fazla olacaktır. Karakter tasarımları tamamlandıktan sonra çizimler, kontrol edi-
lebilir karakterlere dönüştürülür. Bunun için modelleme ve animasyon teknikleri uygulanır. Karakterlerin modellerini tanımlamak ve bunları hareketlendirmek için kontrol noktalarını belirleyen dijital bir iskelet oluşturulur önce. Bu dış iskelet ne kadar ayrıntılı olursa, karakterin hareketi o kadar gerçekçi olacaktır. Daha sonra renk ve doku katmanları eklenerek canlandırılır. Bu noktada, karakterleri dijital bir kukla olarak tanımlayabiliriz. Oyun türüne ve istenilen hareketlere bağlı olarak, oyun programcıları bu karakterlere hayat verecek çeşitli animasyon teknikleri kul-
lanırlar. Örneğin gelişmiş oyunlarda, hareket yakalama sistemi adı verilen, özel bir sensör takımı giydirilmiş gerçek aktörlerin hareketleri kameralar kullanılarak yakalanır ve kaydedilir. Bu hareketler daha sonra gerçekçi karakter animasyonları üretmek için iskelet üzerinde haritalanır. Oyun Dünyası Üretilen oyunun dünyasının en önemli yönlerinden biri çevredir. Parlak yüzeylerdeki yansımalar ve çeşitli bulut desenleri gibi ince dokunuşlar genellikle oyuncular tarafından fark edilmeyebilir, ancak bu gibi ögeler çok daha cezbedici bir ortam oluşturmaya yardımcı olur. Bilgisayarlarımızın gücü arttıkça, oyun geliştiricileri daha gerçekçi ve karmaşık ortamlar yaratma konusunda cesaretlenmektedir. Sadece birkaç yıl önce hayal edilemeyen ayrıntı seviyeleri günümüzde sıradan olarak görülmeye başlandı. Gelecekte bizi bekleyen oyun dünyalarını hayal etmekse gerçekten zor. Oyun Motoru Oyunun içinde yer alacak parçalar oyun tasarım dokümanında tasayı 6|21 41
Bilim ve Teknoloji
Bir oyuncu için anlaşılması kolay görünen unsurların, bir tasarımcı için yaratılma aşaması kolay değildir. Doğru tasarlanan bir oyunda üretilen içerik dışarıdan bakıldığında kolayca anlaşılabilecek kadar basit olmalıdır. Oyun Kodu
nımlandıktan sonra oyununun en kritik bölümünü oluşturacak oyun motorunun devreye girme zamanı gelir. Oyun motorunun; fizik hesaplamalarının yapılması, grafik unsurların çizilmesi, seslerin oynatılması, komut dosyalarının çalıştırılması ve yapay zekânın yönetmesi gibi görevleri ve sistemin en temelini oluşturur. Oyunlar kılıçlardan, ejderhalardan ve uzay gemilerinden yapılmış gibi görünse de temelde karmaşık bir matematik ve fizik içermektedirler. Tüm bu karmaşık matematik ve fizik dengesi, bir tek geliştiricinin üstesinden gelmesi için oldukça zor olduğundan, birçok geliştirici hazır bir oyun motorunu alıp kullanmayı tercih etmektedir. Bu tasarımcılar için önemli miktarda zaman ve para tasarrufu imkanı sağlamaktadır. Bu seçim aynı zamanda, oyun motorunu vakit harcamak yerine oyunun içeriğine daha çok odaklanmaya imkân verir. Hazır bir oyun motorunu kullanmak, geliştiriciyi gereksiz adımlardan kurtarır. Buna karşın bazı stüdyolar kendi motorlarını üretmeyi tercih ederler. Bu çok maliyetli olsa da iki büyük avantaj sağlar. Birincisi, 20| 42 sayı 6
teknik özelliklerine tam olarak uyduğundan emin olmak için oyunlarındaki teknolojiyi tasarlayıp kontrol edebilme olanağıdır. İkincisi oyun motorunun, stüdyonun bir ürünü olarak başka şirketlere satılabilme şansıdır. İçerik ve Sanat Oyun motoruna ek olarak, oyunların içerik ve sanat öğeleri bakımından zengin bileşenleri vardır. İdeal olan, bir oyunun bileşenleri (dokular, 3D modeller, animasyonlar, haritalar, karakterler, müzik ve sanat öğeleri) geliştiricilerin kolayca değişiklik yapmalarını sağlayacak şekilde oyun motorundan ayrı üretilmesidir. Projenin ihtiyaçları değiştikçe bu bileşenler de değişebilir. Oyun içeriğini, haritalarını, hikâyelerini ve diğer yönlerini üretirken, hem çekici hem de sezgisel bileşenler oluşturabilmek için büyük bir dikkat ve özen göstermek gerekir. Oyuncunun etkileşime girdiği her şey, oynanabilirliği arttırmak için sezgisel ve ulaşılabilir olmalıdır. Ama diğer yandan bu sanal dünyanın inandırıcı ve eğlenceli olmasını istiyorsak içerik karmaşık ve dolu dolu olmalıdır.
Oyun kodu, kullanıcı tarafından görülmeyen ancak tüm oyun öğelerinin birlikte çalışmasını sağlayan en önemli parçadır. Kod, oyunun her yönünü kontrol eden bilgisayar dili komutları dizisidir. Günümüzde oyunların çoğu, C++, C#, Java, Python gibi programlama dilleri kullanılarak yapılmaktadır. Örneğin C++ kullanılarak yazılmış bir 3D oyun motoru, hemen hemen her zaman kullanıcının ekranda gördüğü çokgenler, gölgeler ve dokular için gerekli olan inanılmaz karmaşık bileşenleri üretmek için kullanılır. Kodun bir diğer önemli yönü yapay zekâ bileşenidir. Bu, oyunun mantığıdır ve oyun dünyasının fiziğini kurar, nesneler arasındaki etkileşimi ve çarpışmaları tespit eder ve hareketlerini kontrol eder.
Post Prodüksiyon Oyun tamamlandıktan sonra post prodüksiyon aşamasına girilir. Bu aşama kapsamlı test, gözden geçirme, pazarlama ve son olarak dağıtımı içerir. Ali Erkin Taleworlds Genel Müdürü