fot on Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
2016-2017 sayısı 3
Mangala
B l M N MUM IŞIĞI
foton KÜNYE IEEE BAUN Öğrenci Topluluğu Adına Sahibi Mirac Elif Tunçok Yönetim Kurulu Başkanı
Genel Yayın Editörü Mustafa Gündoğar
Grafik Tasarım Mustafa Gündoğar
Yazarlar Abdulkadir Bekdemir Abdulkadir Yıldırım Ahmet Şafak Ayşenur Şahin Coşkun Kozakbaş Dilek Bayhan Enes Çelik Erkam Ünal Fulya Karadeniz Halit Arda Can Halit Arda Can Merve Bayır Mert Yılmaz Mirac Elif Tunçok Ömer Lütfi Dinçer Sevgi Dırmıkçı Yasin Arslan
5 27
21-22 23-24
Cam Tavan
Başlangıç
25-26 27-28
Sagan”
1 Editörün Yazısı 2 Başkanın Yazısı 3 Elif Gizem Akkaya Projesi 4 Üreten Nesil Gelişen Toplum 5-6 Kadın Mühendis 7-8 Adalet Yılmaz” 9-10 Amatör Ruh ile Profesyonelleşen Ruhlar
11-12
Özdemir”
15-18 19-20
29-31
Arduino ile Yeni Bir
Programlama Dilleri Tarihçesi Bilimin Mum Işığı “Carl
Güneş Gerçekten
Büyük mü 32 İos Programlama
33-35 Nükleer Enerji 36 E-Spor 37-38 2.IEEE Turkey Power & Energy Kampı
39 Kadın İş Derse’17 40-42 Avengers : Infinity War
Röportaj “Prof.Dr.Kerim Fotoğrafçılık Endüstri 4.0
FOTON
Editörden
Sayı 3 | Giriş
Merhaba Sevgili Okuyucularımız, Büyük bir sevinç ve heyecanla dergimizin üçüncü sayısını sunuyoruz. Bu sayıyı da öncekiler gibi dolgun bir içerikle hazırlamaya çalıştık. Sizleri uzun bir süre beklettiğimizi biliyoruz. Fakat bu süre zarfında elimizden geldiğince İstek ve özveriyle çalışarak sizlerin de önerileri doğrultusunda zevkle okuyabileceğiniz, konuları seçerek, yazmak için kolları sıvadık. Eğer bir hatamız olduysa sizlerin hoş görüsüne sığınır, bizlerden bu zorlu süreç boyunca desteklerini esirgemeyen Yönetim Kurulumuza teşekkürü bir borç bilirim. Henüz yeni olduğumuz yayın hayatımızda her zaman bir adım daha ötesini hedefleyerek ilerlemekteyiz. Bu sayımızda yayın hayatımızda bir ilki gerçekleştirip ilk kez bir röportaj yaparak sizlere aktarabilme fırsatı bulduk. Balıkesir Üniversitesi Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Kerim Özdemir ile yaptığımız röportajda sizlerin de merak ettiği soruları sormaya özen gösterdik. Umarız sizlerin kafalarında ki soru işaretlerini giderebilmişizdir. Ayrıca bu sayımızda kapak konumuzu bilimin saygıdeğer isimlerinden Carl Sagan’ı seçtik ve bilime ve bizlere kattıklarını anlattık. Kapak konumuz, bilim olmasına rağmen, teknolojiden film yorumuna kadar çeşitli konular içermektedir. Siz değerli okuyucularımızın en azından bir yazımızı beğenerek okuyacağını umuyoruz. Son olarak büyük bir özveri ile çalışan ve içtenlikle yazılarını hazırlayan bütün FOTON Dergisi yazarlarına teşekkür ederim.Özellikle de bizi kırmayıp o eşsiz fotoğraflarını dergimizde yayınlama fırsatı veren Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğrencisi Ömer Lütfi Dinçer’e teşekkürlerimi sunar,fotoğrafçılık hayatında başarılarının devamını dilerim. Umarım siz değerli okuyucularımız, bizim hazırlarken aldığımız o mutluluğu sizler de okurken hissedersiniz. Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere. Mustafa Gündoğar Yayın ve Tasarım Komitesi Başkanı
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 1
Başkanın Yazısı
Sayı 3 | Giriş
BA
Sevgili okurlar, Öncelikle IEEE BAUN Öğrenci Kolumuzun 3. sayısında topluluk başkanı olarak bu yazıyı yazmaktan gurur duyduğumu ve topluluğun 4. senesini burada çalışarak geçirmekten mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Hepimizin hayatında bizi etkileyen olaylar ve kişiler vardır. Tercihlerimiz vardır, vazgeçtiklerimiz vardır. Pişman olduğumuz şeyler vardır, özlem duyduğumuz şeyler… Ama bunların hepsi bize bir şeyler katar. Büyürüz, olgunlaşırız.
UN
St
Ailemiz bizi geleceğe hazırlar, büyütür ve eğitir. Bizi sever, bizi her şeyden korurlar, hasta olmamızı dahi istemezler. Oysa bizler sorumluluk almadan, insanlarla tanışmadan, bazen yanılmadan nasıl öğrenebiliriz ki bir şeyleri? IEEE BAUN Öğrenci Kolu benim ikinci ailem oldu. Balıkesir’de aradığım her şeyi bulduğum. Beni geleceğe hazırlayan, eğiten ve büyüten … Hatta öyle insanlarla tanıştım ki bu aile sayesinde gözleri ışıl ışıl parlayan ve her aşeyin üstesinden gelebileceğimizi hissettiren. Üstelik sadece Balıkesir’de de değiller. Tüm Türkiye’de… Kendimizi her an ve her konuda büyüten IEEE BAUN Öğrenci Kolu ailemizde biz de dahil olmak isteyen herkese yer verdik, onlar da bizimle büyüsün istedik. Bir sene boyunca bunun için çalıştık. Hatta ilk uluslar arası ödülümüzü bile aldık. Ben biliyorum ki yarın bu sayı on olacak, daha sonra ise yirmi. Uluslarası bu platformda üniversitemizi temsil ediyor ve bu kadar güzel ekip arkadaşlarıyla harika işler başarıyoruz. Her sene üstüne bir şeyler eklediğimiz bu aile gittikçe büyür ve gelişirken sizlere yaptığımız etkinliklerden kısaca bahsetmek istiyorum. Balıkesir Altıeylül Belediyesi ve Altıeylül İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile ortak ‘’Üreten Nesil, Gelişen Toplum’’ projesine imza attık. Geleceğin altın bilezikleri, mühendis aday adayları ortaokullu öğrencilerimize robotik anlamda eğitim temellerini atıp robotik merkez kurulmasına öncülük ettik. IEEE Türkiye’nin davet edildiği IEEE 2. Türkiye Power and Energy Society Kampı’na ev sahipliği yapıp 15 üniversiteyi 3 gün ağırlamaktan onur duyduk. Sadece üniversitemizi temsil etmekle kalmadık ve enerjinin başkenti olmak yolunda hızla ilerleyen şehrimiz Balıkesir’i de Türkiye’deki arkadaşlarımızla tanıştırdık. Bir çok sosyal sorumluluk projesi ve çeşitli eğitimler gerçekleştirdik. Globalde ilk kez ödül başvurularında bulunduk ve uluslar arası raporlamamızı tamamladık. Kulübümüze bir çok metaryel kazandırma fırsatını yakaladığımız bu dönemde heyecanlı ve hevesli çalışmaktan da vazgeçmedik. Şu an topluluğumuzda 620 üye ve 106 aktif üye bulunuyor. Bu ailenin bu günlere gelmesinde emeği geçen başta Yönetim Kurulum, İdari Kurulum, Danışman Hocalarım, mentörüm ve bizlerden desteğini esirgemeyen herkese teşekkürü borç bilirim.
ud
en
tB
ra
nc
h
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton
2
Elif Gizem Akkaya Projesi
Sayı 3 | Sosyal
Elif Gizem Akkaya IEEE Türk Hava Kurumu Üniversitesi Öğrenci Kolunun İdari Kurul üyesiydi. 13 Mart 2016 tarihinde yaşanan terör saldırısı sonucunda hayatını kaybetmiştir. Biz topluluk olarak Sosyal Sorumluluk Projeleri de gerçekleştirmekteyiz. Bu projeye hem kaybettiğimiz kardeşimizi layıkıyla anmak hem de lise çağında ki öğrencileri mühendisliğe heveslendirmek amacıyla başlanıldı. Elif Gizem ise üniversite hayatı boyunca sosyal sorumluluk projelerine önem veren bir arkadaşımızdı. Böyle anlamlı bir projede onu anmak ve adını yaşatmak sebebi ile projenin ismi Elif Gizem Akkaya Bilim ve Teknoloji Proje Sergisi olarak verildi. Elif Gizem Akkaya Projesi temel olarak lise öğrencilerine mühendisliği tanıtmayı ve mühendisliğe teşvik etmeyi hedeflemektedir. Proje kapsamında üniversitelerin IEEE Öğrenci Kolları ve liselerde eğitimler verildi. Eğitimlerin sonunda çıkan projelerle de anma etkinliği ve sergisi gerçekleştirildi. Biz Balıkesir Üniversitesi IEEE Öğrenci Kolu olarak Elif Gizem Akkaya Projesini Fatma Emin Kutvar Anadolu Lisesi ile gerçekleştirdik. Bu proje bağlamında liseye 7 haftalık mühendislik eğitimi verildi ve eğitim sonunda liseli arkadaşlarla beraber maket akıllı ev projesi gerçekleştirildi. Bu proje kapsamında 28 Nisan Cuma günü Ankara Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nde gerçekleşen proje sergisine katılım gösterildi.
Ahmet Şafak Robotics and Automation Society Başkan Yardımcısı Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 3
Üreten Nesil Gelişen Toplum
Sayı 3 | Sosyal
Balıkesir Altıeylül Belediyesi, Altıeylül İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Balıkesir Üniversitesi ortaklığıyla hayata geçecek, üniversitemiz adına topluluğumuzun eğitim içeriğinin hazırlanması ve 1.5 yıl sürecek projenin tamamında eğitimi üslenecek olduğu “Üreten Nesil , Gelişen Toplum” Projesinin protokolü imzalandı. Protokol Töreni Altıeylül Belediyesi Başkanlık makamında gerçekleşti. Danışman Hocamız Yrd. Doç. Dr Sabri Bicakcı’nın da katıldığı imza töreninde Altıeylül Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerim Özdemir ve Altıeylül İlçe Milli Eğitim Müdürü İbrahim Çelik projenin protokolünü imzaladılar. Altıeylül İlçemizde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüze bağlı tüm ortaokullarda eğitim gören 11-14 yaş arası kız-erkek öğrencilerin teknolojik bilgi ve becerilerini arttırmaya katkı sağlamak, mühendislik eğitimine yönlendirmek amacıyla rehberlik yapmak, teknolojinin tüketim boyutundan ziyade üretici olarak farkındalığını artırmak, öğrencilerin kodlama, 3D Tasarım ve modelleme ile robotik faaliyetlerinde onlara rehberlik etmek amacıyla hazırlanmış projede 28 ortaokulda 8352 ortaokul öğrencisinin faydalanacağı proje için 2 laboratuvar kurulacak olup proje bir buçuk yıl sürecektir. Proje kapsamında ilk olarak Cumhuriyet Ortaokulunda Balıkesir Üniversitesi IEEE BAUN Öğrenci Kolu ve Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri tarafından Mühendislik dallarının tanıtımı gerçekleştirildi. Öğrenciler tarafından 3D yazıcı ile hazırlanan ürünler ve RAS teknik ekibimiz tarafından hazırlanan robotik materyaller büyük ilgi gördü.
Ahmet Şafak
Robotics and Automation Society Başkan Yardımcısı Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 4
Kadın Mühendis Olmak
B e n K im im ? Merhaba, ismim Dilek Bayhan, 27 yaşındayım, İstanbul Üniversitesi İnşaat Mühendisliği 2009 yılı mezunuyum. 7 yıldır aralıksız olarak inşaat sektöründe çalışmaktayım. Okuldan mezun olur olmaz gelen teklif üzerine Azerbaycan’a gittim ve profesyonel yaşantıma başladım. İlk zamanlar benim için çok zordu, düşünsenize yabancı bir ülkede iş tecrübeniz yok, bir de inşaat gibi bir sektörde bayansınız.. 2,5 sene sonra projem bitince Türkiye’ye döndüm, dünyanın en uzun 4. asma köprüsü ünvanına sahip olan Orhangazi köprüsünde çalışma şansı elde ettim. Yaklaşık 2 sene kadar Türkiye’de çalıştım, projem bitince bağlı olduğum firma beni Katar’da ortaklığa bağlı olarak almış olduğu, Katar’ın 3. en uzun metro projesine transfer etti ve yaklaşık 2,5 yıldır Katar’da çalışmaktayım. K a d ın m ü h e n d is o lm a n ın a v a n ta j v e d e z a v a n t a j l a rı Öncelikle mühendislik mesleğinin tanımı ile başlamak isterim; mühendislik mesleği insanlara her koşul ve şart altında hizmet etmeyi amaçlar, dolayısıyla aslında amaç insanlığa hizmettir, kimi zaman bir masa başında proje çiziminde, kimi zaman da şantiyede kendinizi köprünün hesaplarını kontrol ederken bulabiliyorsunuz. Maalesef bayan mühendis kavramı toplumumuz icerisinde çok alışılmış olmadığı için, birçok yerde halen anlaşılmaz bakışlara maruz kalabilirsiniz ama mühendislikte kadın oranının artmasıyla birlikte bu tabunun yavaş yavaş yıkılmaya başladığını düşünmekteyim.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Sayı 3 | Makale
Benim gibi özellikle erkek sayısının yüksek olduğu sektörlerde çalışıyorsanız, kadından mühendis mi olur önyargıları yüzünden maalesef erkek meslektaşlarımıza göre daha fazla enerji harcayıp, daha çok yorulmaktayız, ta ki kendimizi tanıtıp kanıtlayana kadar.. Kendinizi kanıtladıktan ve çalışma ortamına adapte olduktan sonar, kadın mühendislerle çalışmanın avantajlarını herkes görüyor ve çevreniz tarafından takdir görmeye başlıyorsunuz. Bu da çalışma azminizi artırıyor ve şevkinizi yükseltip, verimliliğinizi de artiriyor. Ben şuna inanıyorum: Bir kadın gerçekten istiyorsa üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey olamaz. Y u r td ış ın d a ç a lış m a n ın a v a n ta j v e d e z a v a n ta jla r i Ben profesyonel yaşantımın 5 yılını yurtdışında geçirdim. Yurtdışında çalışmanın avantajları olduğu kadar dezavantajları da var. Okuldan mezun olur olmaz tabiri caizse kendimi yaban ellerde buldum. İlk zamanlar benim için çok zordu, düşünsenize yabancı bir ülkede iş tecrübeniz yok, bir de inşaat gibi bir sektörde bayansınız.. 2,5 sene sonra projem bitince Türkiye’ye döndüm, 2 sene sonra kendimi Katar’da buldum. Çoğu zaman üzüldüm ama yılmadım, dedim ki bunların hepsi bir tecrübe, teoriden pratiğe geçtim, hayatı öğreniyorum. Evet, gerçekten şimdi geriye baktığımda iyi ki o zor zamanları geçirmişim, şimdi o zor zamanlarımda tecrube ettiklerimi, öğrendiklerimi kullanıyorum. Doğrusu yurtdışında çalışmak bana birçok şey kattı, bunlardan örnek vermek gerekirse, birçok farklı kültürde insanla çalışma fırsatı buluyorsunuz ve birçok farklı insan tanıyorsunuz.. Tabiri caizse zamanla insan sarrafı olunuyor, insan yönetimi konusunda çok şey öğreniyorsunuz, en önemli konulardan birisi de yabancı dilinizi geliştirmeniz..
Foton 5
Özellikle Türk eğitim sistemimizin getirilerinden biri olan özgüven eksikliğini aşıyorsunuz, özgüveniniz artıyor, görüyorsunuz ki herkes sizin gibi, bakış açınız değişiyor, dünya görüşünüz farklılaşıyor, teknik ve tecrübeniz zaten gelişiyor ama sizlerin bir mühendis olarak, mühendisliğinizin yanında insan ilişkilerini de çok iyi yönetmeniz gerekiyor ve yurtdışında bunu fazlasıyla geliştiriyorsunuz. Dezavantaj olarak benim zorlandığım tek nokta aile özlemi ve sevdiklerimin özel anlarında yanlarında olamamam. Y e n i m e z u n a r k a d a ş la r ım a ta v s iy e le r Artık okul bitti, hayat sizin elinizde, ipleri elinize alıp hayatınıza yön vermenin zamanı, kendinizi yönetecek ve yetiştireceksiniz, tamamen yeni bir başlangıçta, cok yeni bir sayfadasınız. Okuldan mezun olduktan sonra sudan çıkmış balık gibi, birbirini kovalayan bir sürü fikir ve düşünce içinde kayboluyorsunuz. -Yüksek lisans mi yapsam, iş bulup ekonomik özgürlüğüme kavuşup para mı kazansam, yoksa ikisini birden mi yapsam?- Bir sürü fikriniz oluyor, birçok yere başvurular yapıyor, çoğu zaman da yeni mezun olduğunuz için olumsuz geri dönüşler alıyorsunuz. Bazen içinizden diplomanızı yırtıp, neden okudum ki diye geçiriyorsunuz.. Bu benim ve birçok gencin mezun olduktan sonra yaşadığı bir süreç, hiç merak etmeyin hepsi çok normal.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Haydi iş buldunuz diyelim. Gerçek dünyaya hoşgeldiniz, önünüzde yeni bir sayfa açık artık. Evet başlangıçlar hiç kolay olmuyor, belki sizi ezecekler, belki de hakarete, haksızlığa uğrayacaksınız, çok ucuza çalıştıracaklar, ama unutmayın bunların hepsi birer tecrübe ve başınıza gelen her olayın bir sebebi vardır ve bunların hepsi de sizi bir sonraki adıma daha sağlam götürmek için gerçekleşir. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılıp pes etmeyin, eğer pes ederseniz işte orada kaybedersiniz. Her zaman bu attığım adım benim başarım olacak diyerek her gelen zorluğu sevgiyle kabul edip sabredin . Son olarak söyleyeceklerim ve önerilerim şunlar: Gençler, sizler bizim geleceğimizsiniz, unutmayın hayatta hiçbir şey imkansız değildir, korkmayın, deneyin, araştırın, öğrenin, eğer sizin için doğru olduğuna inanıyorsanız risk alin, sabredin, sabırla ve azimle çalışın, başarı sizin olacaktır, bunu size garanti ederim ve her zaman hayatın akışında kalın. Sevgilerimle
Dilek Bayhan İnşaat Mühendisi
Foton 6
Sözümü tuttum paşam
Sayı 3 | Edebiyat
Türkiye’nin ilk kadın hakimi ADALET YILMAZ’IN öyküsü : Atatürk’ün mirasına sahip çıkan ve kendisine verdiği sözü tutan gerçek bir kahraman, “Adalet Anne” Türkiye’nin 88 yaşında yaşama veda eden ilk kadın hâkimlerinden Adalet Yılmaz’ın öyküsü, popüler kültürün karmaşası içinde kendi tarihine yabancılaşan bizlere çok güzel bir örnek , Adalet anne Ankara’da tek başına yaşıyordu.Her sabah uyanıp bir kaç lokma bir şey atıştırıp fiskosun üzerinde duran eşinin ve çocuklarının fotoğrafını öper güne başlardı. Adalet anne subay eşini 1952’de Kore Savaşı’nda kaybetmişti.Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan oğlunu ise 1978’de Ermeniler öldürdü, geriye sadece kızı kalmıştı. Talihsizlik yakasını bırakmadı Adalet annenin Öğretmen olan kızını da tüm ailesiyle birlikte 1999’daki Kocaeli depreminde yitirdi.Kendi kendisine kalmıştı Adalet anne. Yaşlıydı merdivenleri birinin yardımı olmadan inip çıkmak bile onu zorlar hale gelmişti. Mühim değildi yavaş yavaş iniyordu merdivenleri taki sabırsız taksici kornaya basıp sokağı ayaklandırana kadar “Patlama be adam ” dedi Adalet anne ilerledi bindi taksiye. “Tüm bir gün beni taşırmısın , sana 500 lira veririm ” diye sordu taksici Osman da “Mal sahibi benden her gün 500 lira istiyor.”dedi. Sonunda 650 liraya anlaştılar. İlk durak Anıtkabir’di .Geldiklerinde Adalet anne Osman’a baktı “Evladım burada yardıma ihtiyacım var benimle gel . ” dedi . Birlikte ilerlerken Osman “Bizi buraya alırlar mı teyze ?” diye bir soru yöneltti kuşkulu gözlerle . Gözlerini bile kaldırmakta zorlanan Adalet anne birden irkildi “Ne demek almamak? Sen daha önce hiç gelmedin mi buraya ? ” diye sordu “Hayır ” dedi Osman sinirli bir şekilde başını indirdi ve mozaleye çıkan mermer merdivenlere kadar hiç konuşmadılar . “Nasıl çıkacaksın teyze? ” dedi Osman “Her ay nasıl çıkıyorsam öyle”yanıtını aldı . Mozalenin önüne geldiklerinde Adalet anne çantasını açtı ve tek bir karanfil çıkarıp mozaleye bıraktı ve “Sözümü tuttum ” dedi.Osman merak içindeydi fakat Anıtkabir’i sadece bayramlarda açık sanması hem onu hemde Adalet anneyi üzmüştü arabaya bindiklerinde bir anlık sessizliğin ardından Osman “Nereye gidiyoruz teyze ? ” dedi “Bankaya”dedi Adalet anne . Osman artık dayanamadı ve sordu “Teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim?” “Sor bakalım evladım” “Anıtkabir’de Atatürk’e bir söz verdiğinizi söylemiştiniz. O söz nedir?” “Ben lisedeyken bizim okulumuza gelmişti Atatürk. Beni de ona çiçek vermek için seçmişlerdi. Çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. Bende “Adalet” dedim. Bunun üzerine “Ne güzel ismin varmış” dedi. “Okulu bitirince ne olacaksın” dedi bana. Hemşire dedim. Oda “Güzel meslek ama bence sen Hakim ol ismine çok yakışır” dedi. Ben kadından hakim olmaz ki dedim. Kaşlarını çattı, “Sen istedikten sonra olur. Senden söz istiyorum hakim olacaksın” dedi .” “Sen ne dedin peki?” “Mustafa Kemal emretmiş ne denir? Söz verdim.” “Peki olabildin mi Adalet Teyze?” “Evet ben Cumhuriyetin ilk kadın hakimlerindenim.” “Vay be. Sende ne hikaye varmış Adalet Teyze” “Herkesin bir hikayesi vardır evladım. Herkesin hikayesi de kendine göre değerlidir. Eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha anlayışlı davranabilirsin.” Bankaya gelmişlerdi Adalet anne içeri girdi Osman ise kim bilir neler görmüş neler yaşamıştır diye düşüncelere daldı. Adalet anne geldiğinde Osman “Hakim teyze nereye gidiyoruz ?” dedi Adalet anne şaşırdı uzun zamandır kimse ona böyle seslenmemişti .Tüm parasını o gün içinde bankadan çekip, Seyranbağları’nda bir kız yetiştirme yurdu ile bir huzurevine bağışlayan Adalet Anne’nin son durağı Cebeci Asri Mezarlığı oldu. “Geldik Teyze” “Tamam evladım. Al işte paran artık gidebilirsin.” “Hakim teyze buradan nasıl döneceksin? Ben seni bekleyeyim eve bırakayım.” “Yok beni alacaklar buradan” “Hakim Teyze bu para fazla. Kusura bakma ben sana yalan söyledim. Taksinin sahibi benden 350 lira bekliyor. Affet beni. 350 ‘yi ona veririm. Gerisi kalsın. Bende para istemem. Bugün senden aldığım hayat dersinin parasal karşılığı yok zaten.” Mezarlığın önünde durduklarında biri kız biri erkek iki çocuğu olan şoför Osman’a şöyle seslenir: “Benim oğlumun da ismi Kemal’di… Çocuklarına bir şeyler al benim için. Onları okut. Ama yalansız, dolansız, çok çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut. Atatürk’ün bana yaptığı gibi içlerindeki gücü fark etmelerini sağla. Bir de vatanını, milletini sevmelerini öğütle onlara.” Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 7
Osman Adalet Hanım’ın ellerine sarılıp öptü. Ona iyi evlatlar yetiştireceğine söz verdi. Adalet Hanım mezarlığın kapısından ağır ağır içeri girerken; Osman yaşlı gözlerle onu izliyordu. Hayatının en büyük dersini , hayatı boyunca yaşadığı zorluklara yenilmemiş kendisi küçücük yüreği bir çınar kadar heybetli bu kadından almıştı.Osman düşünceler içinde durağa döndü. Adalet Hâkim’in cesedi ertesi gün Cebeci Asri Mezarlığı’nda eşinin ve oğlunun mezarları üzerinde bulundu.Durakta sırasını bekleyen şoför Osman ise, bunu bir gazetenin üçüncü sayfa haberlerinden öğrendi.Osman bir anda sarsıldı. Gözyaşlarına engel olamadı. Taksici arkadaşları hiçbir şey anlamadılar. Bir daha da hiç anlatmadı Osman bu yaşadıklarını. Herkesin tek bildiği Osman’ın bardaktan boşanırcasına yağan Ankara yağmuru altında ‘Gökler bile sana ağlıyor’ diyerek ağladığı...
“Senden Söz İstiyorum Hakim Olacaksın”... Sözümü Tuttum PAŞAM !
Merve Bayır Computer Society Başkan Yardımcısı
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton
8
Amatör Ruh ile Profesyonelleşen Gelecekler: Öğrenci Toplulukları
Sayı 3 | Sosyal
Merhaba Sevgili Okurlar, Hazırlık sınıfında tanıştığım öğrenci topluluklarından IEEE ile 4 koca yılı geride bıraktım. Bu süreçte Aktif Üyelik, IEEE Türkiye Kardeş Kollar Temsilciliği, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Mentörlük görevlerini üstlendim ve bir çok deneyim kazandım. Bu deneyimlerim çerçevesinde sizlere Öğrenci Topluluklarına genel bir bakışla üniversite yıllarımıza katkılarından bahsedeceğim: Amat ö r Ru h i l e Pr o fesyo n el l eşen Gel ecekl er : Öğr en ci To p l u l u kl ar ı Üniversiteler, sadece mesleğe hazırlayan eğitim kurumları değil, insanların sosyal açıdan gelişim sağladığı, bilgi ve birikimlerini arttırdığı yerlerdir. İş hayatına atılmadan önce iş bölümü, sorumluluk taşıma, görev alma bilinci ile küçük çaptaki çalışma ortamlarında geleceğe hazırlandıkları kurumlardır. Üniversite okumak; insanın sorumluluklarının artması anlamı da taşımaktadır. Kalacak yer, yurt, pansiyon odası ya da ev gibi özel yaşam alanlarının ayarlanması, ulaşım sorunları, yemek yapma gibi pek çok konuda sorumluluk alan öğrenciler bir yandan da okul ve dersler ile ilgilenmekte; yani pek çok alanda koşturmaktadırlar. Hal böyle olunca stres altına girebilmeleri de mümkündür. Stres; insanların hayatına çabuk girer ve kolaylıkla çıkmayabilir. Stres atmak için, günlük yoğunlukların dışında bir takım aktivitelerle uğraşmak gerekir. Bu her şey olabilir; tv izlemek, müzik dinlemek, balık tutmak, araba sürmek, fotoğraf çekmek, bilgisayar oyunları oynamak gibi.. Her insanın stres atma yöntemi farklıdır. Üniversite öğrencileri de çok stresli bir hayat geçirmekte ve kendilerine yeni uğraşlar bularak bir nebze rahatlamak isterler. Gezerek, eğlenerek bu her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü işin içine biraz da maddi boyut girer. Ama maddi olmayan ya da tahmin edildiğinden çok daha ucuza olacak şekilde bu aktiviteleri, hatta yepyeni şeyleri öğrenmek, vakit geçirmek, stres atmak da mümkündür. Öğrenci Toplulukları tam bu noktada devreye girer ve hayatımızı sosyalleştirirken bizleri okuldan sonraki iş hayatımıza büyük tecrübelerle hazırlar. Bizler gibi, hayatını sosyalleştirmek, büyük bir heves ve enerji ile bir şeyler ortaya koymak isteyen insanların buluşma noktası olan öğrenci topluluklarında ekip arkadaşlarınızla hayaller kurup bunları gerçeğe dönüştürerek büyük organizasyonların tasarlayıcısı ve gerçekleştiricileri yani baş aktörleri de sizler olacaksınız. Ün i ver si t ed e t o p l u l u kl ar ın a ü ye o l man ın ve b u ku l ü p l er d e akt i f r o l al man ın g el ecekt e i ş h ayat ın a fayd al ar ın ı şu şeki l d e sır ayal ab i l i r i z: 1) DENEYİM Gerçekleştirdiğin ve katıldığın etkinlikler iş hayatını deneyimleme fırsatı verir. Bazı olağan ve olağan olmayan durumları daha olgunlukla karşılama ve bu durumlara daha sakin ve hızlı reaksiyon verebilmeni sağlar.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 9
2)SORUML UL UK Kulüpte alacağın sorumluluklar iş hayatında seni daha öz güvenli yapar. Kendini ve neler yapabileceğini burada büyük riskler almadan yaşayarak görmek büyük bir şanstır. 3)MOTİVASYON Unutulmaz arkadaşlıklar hayat motivasyonunu artırır. Başarının ve alın terinin verdiği haz seni daha fazlasını yapmaya teşvik edecektir. 4)EĞL ENCE Dersler dışında eğlenmeyi ve dinlenmeyi de iyi bilmek gerek. 5)NETWORKING Yeni insanlarla tanışırsın çevren gelişir. İyi bir çevre iş yaşamında sana önemli imkanlar yaratır. 6)SOSYAL L İK Sosyal insan, yani çevresi geniş, her kesimden farklı insanları tanıyan biri olmak size önem kazandırır. 7)L İDERL İK Sorumluluk aldıkça deneyim kazanarak kendini geliştirdikçe liderlik vasıfların gelişir. 8)GÖNÜL L ÜL ÜK Gönüllü faaliyetlere katıldığında yaşadığın toplumun ve çevrenin gelişmesine katkıda bulunabilirsin. Bu seni daha iyi ve sağlam bir birey yapar. 9)İŞ BUL MA Kulüp aktiviteleri ile şirketlerle yakın temasta olabilirsin. Kendini gösterme fırsatı sunar, daha kolay iş ve staj bulabilirsin. 10)TAKIM ÇAL IŞMASI Büyük bir kulübün parçası olarak birlikte büyük işler çıkartmanın keyfini yaşarken takım çalışmasına alışırsın. Etkinlikler birlikte hareket edebilme becerilerini geliştirir. Üniversite dönemi, kişinin kendini geliştirmesi, sürekli öğrenme dilimi olduğu için bulunmaz bir fırsattır ve iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde hem mesleki hem de sosyal açıdan donanımlı mezun olunabilir. Bu sebeplerden ötürü düzenli bir ders programı dışında tüm sosyal aktiviteler ile öğrenci toplulukları ve faaliyetleri yakından takip edilmeli ve üniversite yıllarındaki amatör bakışla öğrencilikten sonraki hayatımızı profesyonelleştirmeliyiz
Abdulkadir Bekdemir IEEE BAUN Öğrenci Topluluğu Mentörü Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 10
Prof.Dr.Kerim Özdemir ile Röportaj
Bi r kaç cü ml eyl e ken d i n i zi t an ıt ır mısın ız? 1953 yılında Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde doğdum. İlkokulu Balıkesir’de, orta dereceli eğitimini Ankara’da tamamladım.1976 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldum. İktisat doktoramı 1989’da İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladım. 1998’de Sakarya Üniversitesinde çalıştığım yıllarda İktisat Politikası alanında doçent unvanını ve 2004 yılında Balıkesir Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesinde Uluslararası İktisat alanında Profesör unvanını aldım. Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanmadan önce Kırgızistan- Türkiye Manas Üniversitesinde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığında görev yaptım. Akademik hayatım boyunca, akademik çalışmalarının yanı sıra; farklı üniversitelerde bölüm başkanlığı, müdürlük ve dekanlık görevleri yaptım. Evliyim ve üç çocuk babasıyım. An kar a Ün i ver si t esi Ul u sl ar ar ası İkt i sat mezu n u su n u z. Bu b ö l ü mü seçmen i zd e n el er et ki l i o l d u ? İktisat-Maliye Bölümü mezunuyum. Bu alana yakından ilgili olmam etkili oldu. Yakın zaman d a Tü r ki ye-Kır g ızi st an Man as Ün i ver si t esi ’ n d e g ö r ev al mışsın ız, si zi n i çi n n asıl b i r d en eyi md i , si ze n e g i b i zo r l u kl ar yaşat t ı ve n el er kat t ı? Uluslararası bir deneyim olarak önemli katkıları oldu. Gerek akademisyen gerekse yönetici olarak yer aldığım Kırgızistan’da çalışma arkadaşlarımızla güzel çalışmalar gerçekleştirdik, güzel dostluklar edindik. Bununla birlikte memleketimizden uzak olmanın verdiği özlem gibi sıkıntıları da kardeş bir kültür ve ülkede olmanın verdiği rahatlık ile atlattık diyebilirim.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Sayı 3 | Röportaj
Uzu n b i r sü r e mü h en d i sl i k fakü l t el er i n d e g ö r ev al mışsın ız, o zaman d an g ü n ü mü ze n el er d eği şt i ve si zce g el ecekt e b i zi n el er b ekl i yo r ? Daha çok üretim hattında varlığı hissedilen mühendisler artık üretim öncesi ve sonrası tüm aşamalarda yer alma durumuna geldiler. Gelecekte de süregelen teknolojik gelişmeler ile uluslararası şirketlerin dünyanın her noktasında faaliyet gösteriyor hale gelmesi global dünyaya entegre mühendisler olma zorunluluğunu beraberinde getirecektir diye düşünüyorum. Yi n e t ecr ü b el er i n i zd en yar ar l an ar ak si zce mü h en d i sl er n asıl b i r d o n an ıma sah i p o l mal ıd ır ? Her şeyden önce mühendisler alanlarında dünyadaki gelişmeleri yakından ve eş zamanlı olarak takip etmeli. Çünkü pek çok alanda olduğu gibi mühendislik alanında da değişmeyen tek şey değişimin kendisi. Ayrıca eğitim gördükleri alanların yanı sıra ilgi duydukları en az bir alanda daha bilgi sahibi olurlarsa, bu artı bir avantaj olarak mesleklerine ve kariyerlerine yansıyacaktır. Ul u sl ar ar ası İkt i sat mezu n u o l ar ak; si zce mü h en d i sl er e eko n o mi ve i kt i sat d er sl er i g ö st er i l mel i mi d i r ? Günümüzde mühendisler, yalnızca üretim alanında değil, üretim öncesi ve sonrası, tedarik, satış, pazarlama, kalite kontrol ve denetim gibi pek çok noktada görev alıyorlar. Bu yüzden ekonomi ve iktisat derslerinin gösterilmesinde öğrencilerimiz için faydalar görüyorum.
Foton 11
Peki fakü l t ed eki l ab o r at u ar ı ö ğr en ci l er i n ken d i n i g el i şt i r mesi ve d er sl er i n d ah a ver i ml i g eçmesi i çi n yet er l i sayıd a ve d o n an ımd a o l d u ğu n u d ü şü n ü yo r mu su n u z? Bu ko n u d a h er h an g i b i r çal ışman ız var mı? Mühendislik eğitimi, teorik eğitimle uygulamanın en üst düzeyde eşgüdümle yürütülmesi gereken bir altyapıya ihtiyaç duymaktadır. Bu doğrultuda fiziki imkanların geliştirilmesi başlıca sorumluluklarımızdan. İnşaatı tamamlanan Mühendislik Fakültesi ek binası hizmete girdiğinde öğrencilerimiz yeni laboratuvar ve uygulama alanlarına da kavuşacaklar. Si zce ö ğr en ci l er ver i l en eği t i m h ar i ci n d e ken d i l er i n i i ş h ayat ın a h azır l ayab i l mek i çi n n e g i b i faal i yet l er e kat ıl mal ıd ır ? Üniversiteler öğrencileri mesleki hayatlarına hazırladıkları gibi, sundukları diğer olanaklarla da öğrencilerin kişisel gelişimlerine katkı sağlamaktadır. Öğrencilerimiz kendileri için gerçek hayatın bir prototipi olarak görülebilecek üniversite yaşamını sosyal, kültürel, sportif ve sanatsal etkinliklere de iştirak ederek geçirmelidirler. Ayrıca kendi eğitim gördükleri alanları da dikkate alarak bulundukları şehirlerin ekonomik yapısı ve iş potansiyelini de farklı ve dikkatli bir bakış açısıyla yakından takip etmelidirler. Bu onlara geleceğe dair önemli bir vizyon kazandıracaktır. Ayrıca Benim iş ve eğitim hayatımda iki hareket noktam olmuştur. İlki “Allah emekleri zayi etmez” ikincisi “Yavaş yavaş acele et” bu iki hareket noktasını kendime ilke edinerek hep belli hedefler koydum ve planlı davranmaya çalıştım. Öğrencilerimize de her fırsatta bu doğrultuda hareket etmelerini tavsiye ediyorum. Üni versi temi zde bul unan SKS’ ye bağl ı topl ul ukl arın çal ışmal arını ne sıkl ıkl a taki p edi yorsunuz? Topluluklarımız, öğrencilerimizin sosyalleşmesi, farklı alanlarda bilgi ve becerilerinin artırılması ve üniversite yaşamlarını derslerinin yanı sıra çeşitli hobi ve uğraşlarla geçirebilmesi için çok güzel bir fırsat veriyor. Ben de öğrencilerimizi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız bünyesindeki topluluklarda aktif görev almaya teşvik ettiğim gibi; topluluklarımızın kültürel, sportif ve sanatsal etkinliklerini programım çerçevesinde sıklıkla takip etmeye çalışıyorum. Mü h en d i sl i k fakü l t el er i n d e faal i yet g ö st er mekt e o l an IEEE (Ul u sl ar ar ası El ekt r i k El ekt r o n i k Mü h en d i sl i k To p l u l u ğu ) h akkın d a d ü şü n cel er i n i z n el er d i r ? IEEE Topluluğumuz, uluslararası kimliği ve organizasyon yapısı ile güncel gelişmeleri yakından takip eden ve düzenlediği ya da katıldığı etkinliklerle üniversitemizi başarıyla temsil eden bir öğrenci topluluğumuz. Üniversitemizin destekleriyle gerçekleştirdiği etkinliklerin yanı sıra teknik gezilerle de
öğrencilerin mesleki kapasitelerine olumlu katkıda bulunan topluluğumuzun kendi faaliyet alanındaki çalışmalarını takdir ettiğim gibi, sosyal sorumluluk ve toplumsal duyarlılık adına geliştirdiği ve yürüttüğü çalışmaları da beğeniyle takip ediyorum. Bi r akad emi syen o l ar ak ü l kemi zd e b i l i me ver i l en d eğer h akkın d a n e d ü şü n ü yo r su n u z? Si zce ü l kemi zd e b i l i m n asıl i l er l eyeb i l i r ? Akademisyenlik dünyanın her yerinde en saygın meslekler arasında her zaman başı çekmektedir. Türkiye’de de son 15 yıllık dönemdeki bilimsel kapasite artışı, ülkemizde bilime verilen değer açısından olumlu göstergeleri içerisinde barındırmaktadır. Üniversitelerin sayısal artışı ile birlikte, yasal düzenlemeler ve teşvikler gibi gelişmeleri de faydalı buluyorum. Bundan sonra bizlere ve bizden sonra gelen genç bilim insanlarına düşen görev niceliksel büyümeyi, ulusal beklentiler doğrultusunda niteliksel büyüme ile bütünleştirmektir. Mesl eği n i z h ayal i n i zd eki mesl ek mi yd i ? Bu mesl eği yap masayd ın ız, n e yap mak i st er d i n i z? Akademisyenlik, yapmak istediğim meslekti. Ben Mülkiye’yi bitirdikten sonra iş hayatına Sanayi Teşvik Uygulamaları Genel Müdürlüğünde yatırım uzmanı olarak başladım. İtibarım, maaşım iyi idi ama buna rağmen arzuladığım meslek akademisyen olmaktı. Peki so n o l ar ak; -Ün i ver si t emi z kamp ü sü n d e ö ğr en ci l er i mi z i çi n so syal akt i vi t e al an l ar ın ı yet er l i b u l u yo r mu su n u z, b u ko n u h akkın d a i l er i ye d ö n ü k çal ışmal ar ın ız var mı? -Ve, ö ğr en ci l er si ze d i l ek ve şi kayet l er i n i n er ed en ve n asıl i l et eb i l i r ? Kampüsümüz sosyal aktiviteler için öğrencilerimize birçok üniversiteye göre daha güzel imkanlar vermekte ancak bu durum imkanları geliştirmek için engel değil. Biz her geçen gün öğrencilerimiz için daha zengin olanakları içinde barındıran bir üniversite olmak adına gelişme kaydediyoruz. Bunu öğrencilerimiz de fark edebileceklerdir. Şu an için sosyal aktivite alana olarak en büyük eksiklerimizden olan Kültür Merkezi için de önemli adımlar atılmış durumdadır. Kütüphane ile birlikte yapımı planlanan Kültür Merkezi tamamlandığında önemli bir boşluğu dolduracaktır. Öğrencilerimiz için dilek ve şikayetlerini iletebilmeleri için en kolay ulaşım yolu; internet sitemizde yer alan E-Öneri sistemimiz ve kişisel mail adreslerimizdir. Buralardan gelen tüm mesajları bizzat kendim de takip ediyor ve ilgili birimler ile paylaşılması gereken konuları paylaşıyorum. Onun yanı sıra programım çerçevesinde mümkün mertebe şahsen öğrencilerimizi, topluluklarımızı ve öğrenci temsilcilerimiz ile görüşmeler gerçekleştiriyorum. Bu yolla da bana ulaşabilirler.
Merve Bayır Computer Society Başkan Yardımcısı Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 12
Sayı 3 | Fotoğraf
Yine İzmir’d e foto ğraf ç ekerken tanışt ığım g üzel i nsanlardan b iri. Yanlış hatırl amıyor sam 70 yaşlarında. Bana fotoğraf çekmenin yaşı o lmadığ ını gö steren insanl ardan birisi . Tanı ştığım ız gün ün ert esi günü İzmir F otoğraf topl uluğun un bir etkinl iği varmış. Oraya davet ettiler. Böylel ikle Tarihi Asansö r’e il k defa gitti m. Bu samimi kareyi de t am orada yakaladım . Gerçekten kayda değer bi r an.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 13
@omerlu tfidinc er #omerlu tfidinc er
Amatör m a t ö r
e r a k l ı
İnsanlar ın önem verdiği birsürü anısı va rdır. O an yaşan ılan duy guları o lduğu gi bi kayde tmek imkansız olsa da mutlulu ğun, hüz nün, ked erin yüzümüze yansıya n, yaşan an duygu ları birazda ols a hatırlam amızı sa ğlar fot oğraflar. Her fo toğraf, içinde anıları gizler. Ne amaçl a çekili rse çeki lsin. Be n de şimdi si zlere çe ktiğim f otoğrafl arı serg ileyeceğ im. ( M a nisa / Spi l da ğı)
Son za manlarda çektiğim f otoğraflar arasında e n çok beğendikle rimden bir isi bu fotoğra f. Teknik ola rak bu fot oğrafın e xif bilgis i şöyledi r.
r a ş t r m a c ı
a k ı n t ı l ı
ğ r e n c i
Sayı 3 | Fotoğrafçılık
e n k l i
Ex i f N e d i r ? Dijital makineyl e çekilm iş olan fotoğraf sadece g örüntü ( imaj) do syasında n ibaret değildir. Fotoğrafın han gi makin e, hangi lensle, ne zaman , hangi diyafra m ve estanten e hızıyl a çekild iği gibi daha on larca değeri b ünyesind e barınd ıran bir dosyayı da bu görün tü dosya sının iç inde bar ındırır. Bu dosyaya “exchang eable im age file ” değiştir ilebilir resim f ormatı EXIF denilmek tedir. E XIF çeki len foto ğrafı okumamız ı sağlar ken aynı zamanda bize çekime i lişkin i puçları ve detay ları da verebili r.
F durağı : f/8 Poz Süresi : 1/400 s n. ISO Hızı : ISO-100 Odak Uzakl ığı : 75 m m
Ankara’d an İzmit’e yolculuk esnasınd a Bolu’d a verdiğ imiz mol ada çekt iğim bir foto ğraf. Bo lunun mi s gibi h avasını soluyork en çekti ğim ve ç ok sevdi ğim diğe r bir fotoğraf. Teknik ola rak bu fot oğrafın e xif bilgis i şöyledi r. F durağı : f/8 Poz Süresi : 1/500 s n. ISO Hızı : ISO-100 Odak Uzakl ığı : 180 mm
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 15
Geçen se ne Baün Sifot (B alıkesir Üniversi tesi Sin ema ve Fotoğrafç ılık Topluluğ u) taraf ından dü zenlenen İzmir gezisind en dönüş te 10 dk ihtiyaç molası verdiğim iz sırad a çektiğ im, ve g ünün en güzel fo toğrafla rından b iri. Exif bilgi si şöyledi r. F durağı : f/3.5 Poz Süresi : 0.6 sn. ISO Hızı : ISO-100 Odak Uzakl ığı : 18 m m
Enstantene (Poz Sür esi) Nedir? Fransızc a’da (in stantané ) bir an lık, ansızın” anlamın a gelmek tedir. Fotoğraf çılıkta karşılığ ı ise di yaframda n geçen ış ınların ne kadar süreyle sensörd e kalacağı nı kontr ol eden sisteme enstanta ne denil mektedir. Yani f otoğraf çekmek i çin düğm eye (dek lanşöre) bastığım ızda ışı ğa duyar lı alanı n ışığı aldığı s üredir. Güneşli bir hava da genel olarak 1 /1000 sn . değerl erinle f otoğraf çekilebi lirken b ulutlu h avada bu değer 1/50 - 1 /60 ‘lara kadar yavaşlayabilir. Bu da çekim yaparke n elimiz in titre mesinin fotoğraf ın kalit esini bo zmasına sebep olabilir.
Enstante neye örn ek olara k göster ebilirim . 1/50 sn. poz sür esinden daha uzu n pozlamal arda fot oğraf ma kinasını bir yer e sabitley ip pozla mayı öyl e yapmak daha uygundur. bu seb eple uzu n pozlam alar içi n tripod k ullanıyo ruz. Exif bilgi si şöyledi r. F durağı : f/7.1 Poz Süresi : 2.5 sn. ISO Hızı : ISO-200 Odak Uzakl ığı : 18 m m
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 16
İzmir
ISO Nedir? ISO, dig ital mak inalarım ızda bul unan sensörle rin, ışı ğa olan duyarlıl ık derec esi olarak a dlandırı lır. ISO bize yetersi z ışık o rtamları nda diya fram ve estanten eyi dest ekleyere k fotoğraf çekeb ilme olanağı sağlar. Analog m akina dö nemlerin de her bir ISO değe ri için yanınızd a farklı bir fil m taşımanı z gereki rdi. Dig ital mak inelerde ise makinamı zın üzer inden ço k kolay bir şeki lde istediği miz ISO değerini ayarlayabilmekt eyiz. ISO her ne kadar yetersi z ışık o rtamları nda bize fot oğraf çe kme olan ağı vers ede ISO değeri yükseldi kçe foto ğraflard a noise (gürültü ) de artmakta dır. Bu nedenle ISO değe rini yet erli ışık ort amlarınd a en düş ük seviy ede kullanma lıyız.
İzmir / Derekahv e ‘de çe ktiğim b ir uzun pozlama. Exif b ilgisi şöy ledir. F durağ ı : f/22 Poz S üresi : 1. 6 sn. ISO Hızı : ISO -200 O dak Uzakl ığı : 50 m m
Balıkesir / Akçay
Exif b ilgisi şöy ledir. F durağı : f/3.5 Poz Süresi : 1/400 sn . ISO Hızı : ISO -400 O dak Uzakl ığı : 18 m m
Exif b ilgisi şöy ledir. F durağı : f/5.6 Poz Süresi : 1/800 sn . ISO Hızı : ISO -100 Odak U zaklığı : 300 mm
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 17
Iso, Diyafram, Enstantene Arasındaki İlişki Nedir? Exif bilgi si şöyledi r. F durağı : f/14 Poz Süresi : 4 sn. ISO Hızı : ISO-100 Odak Uzakl ığı : 18 m m
Örneğin bir foto ğraf çek tik ve değerler imiz, IS O 100, H ız 1/125 , diyafram f 5.6 o larak öl çülmüş o lsun. Yani, Pozlama = ISO 1 00 x Hız 1/125 x diyafram f 5.6 o lur Şimdi, I SO değer ini 200' e çıkara lım . Fotoğraf makines inin ışı ğa duyar lılığını da iki katı na çıkar mış olur uz. Diya fram 5.6 olarak a ynı kals ın,yukar ıdaki sa yı denklemi nde oldu ğu gibi, aynı po zlamayı elde ede bilmek i çin, ISO 200 e ç ıktığınd a iki kat daha faz la ışık makineye gelir. Bunu den gelemek için, hı zı iki k atına çıkarırı z. Böyle ce 200 I SO değer i ile, i ki kat arta n ışık m iktarı, diyafram ın açık kalma sü resini 1 /125 sn den , 1/ 250 sn y e yani iki kat dah a az zam ana düşürdüğ ümüzde d engelenm iş oluru z. Pozlama= ISO 20 0 x Hız 1/250 x diyafram f 5.6 Neden bu değerle ri değiş tirmeye ihtiyacı mız olsu n ki ?. Örneğin 1/125 sn ile hara ket hali ndeki bi r insanı her zam an net olarak çekem eyebilir iz,ancak burada ISO yu 1 00 den 2 00'e art tırmak b ize 1/250 sn lik hız ile çek im yapma mıza olanak s ağladığı için,po zlama de ğeri değişmed en ,görü ntüyü ne t olarak yakalama mızı sağ lar .Bun un gibi sayısız örnek ve rilebili r.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Exif bilgi si şöyledi r. F durağı : f/6.3 Poz Süresi : 1/4000 sn. ISO Hızı : ISO-400 Odak Uzakl ığı : 200 mm
Exif bilgi si şöyledi r. F durağı : f/22 Poz Süresi : 15 sn. ISO Hızı : ISO-100 Odak Uzakl ığı : 18 m m
Ömer Lütfi Dinçer Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğrencisi
Foton 18
Sayı 3 | Teknoloji
Teknolojik ilerleme gösteren ülkelerin akıllı telefonlar, akıllı evler vb. gibi akıllı yapıları devasalaştırma –Akıllı Fabrikalar- çalışmaları için üçüncü sanayi devriminin bir üst modeli varsayılan ve ciddi verimlerin amaçlandığı günümüz sanayi devriminin isminidir Endüstri 4.0 . Kimilerini endişelendirip kimilerine “ Aa bak sonunda düşüncelerimiz hayat buluyor” dedikleri; endişelerin tüme yakın oranın ‘işsizlik’ kavramında toplanması, acemi Polyannaların uzay çağını yakalayacağız düşünceleri, fikir sahiplerini oran bakımından açık ara fark da olsa ikiye ayırıyordu.
Sanayi devrimlerinin ilk üçünde ne yapılamadı ki bir de dördüncüsünü getirdiler? Endüstri 1.0 da yeni geçilen mekanik üretim tesisleme buhar makinesinin icadıyla ortaya çıkıverdi (18. yy). Buhar makinesinin yaygınlaşmasıyla dış ülkeler ile aralarına teknolojik bir fark sokmak isteyenler Endüstri 2.0 ile elektrik ve iş bölümüyle üretimlerine devam ettiler,yeni yeni ,zamanla müthiş piyasalar yapan buluşları ortaya çıkardılar: Telefon, telgraf vb. bunun yanında bir de Taylorizm denilen bir çeşit bilimsel yönetim şeklinin sözünü dinlemeye başladılar.Taylorizm işçileri hakları savunularak çalıştırmayı ve işçi için en uygun ergonomiyi yaratarak işbaşı yapılımını destekliyordu. Bunun akabinde yakın geçmişimizin sanayi devrimi olan Endüstri 3.0 üretim süreçlerinin otomasyonunu destekliyordu devrimin içeriğinde mikro bilgisayarlar ve potansiyel dünya teknoloji devi “APPLE” yer alıyordu. Giderek gelişen, çoğu zaman yetişemediğimiz bu hızlı ve bir o kadar canlı tutulan devrimlerde bir adım daha ilerleme kaydedilmeliydi. Nasıl yapılmalıydı,neyin geliştirilmesi gerekirdi?Daha nasıl ileriye gidilmeliydi? Cevap basit. Endüstri 4.0 ile! Ne yapılmalıydı? Akıllı fabrikalar. Bu akıllı fabrikaların temel düşüncesi neydi? İşçi kesimini robotlar oluşturacak!
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 19
Düşünce çağın ilerisinde olunca insanın aklına gelen sorular da havaileşiyordu:İnsanlar nerelerde çalışacaklardı,robotlar kendi aralarında sendika kuracaklar mıydı ya da sendikayı boşverip insanlara savaş mı açacaklardı, insanoğlu kendi programladığı robot tarafından yok mu edilecekti ama bu da 2,5-3 milyon yıllık bir soy için trajikomik bir son olmaz mıydı? Her problemin ve kafa karıştıran soruların bilimsel cevapları var elbette. Yaşamın tamamına yakınının internet çağına geçilmesi amaçlandığı bu devrimde öncelikle siber güvenlik çalışmaları hız kazanmalıydı böylelikle robotları kumandalarına mahkum bırakıp savaş planlarını birkaç sonraki devrime erteleyebilirdik ve bu yönde adım atıyoruz Endüstri 4.0 sayesinde. Endüstri 4.0’ın çalışmaları yaşamı sanala geçirme, otonom robot teknolojileri, hücresel taşıma sistemi vb. yanı sıra Auto ID Center projesi için çalışmaları yürüten Auto ID Lab -otomatik tanımlama ve tedarik zincirindeki nesnelerin izlenimi alanında dünyanın önce gelen 7 laboratuvarından biri- ile birlikte yürütülmektedir. Mantığının çoğu kez simülasyona bağlı olduğu bu devrim, akıllı fabrika ortamlarına bazı prensipler sunuyor. Bunlar: Akıllı robotik fabrikalar ile insanlarla karşılıklı çalışabilirlik Önceliğin fabrikalara verildiği daha sonra günlük yaşama giren sanallaştırma (herkesin her şeyin bir simülasyonu olacak fikri...) dayanağı. Fabrikaların kendi kendilerine veri alıp analiz etmesi,fabrika içi bağlantı gibi sorunların aşılabileceğiözerk bir yönetim ve tabi ki değişikliklere esnek adaptasyon sağlanımı. Düşünce çağın ilerisinde olunca insanın aklına gelen sorular da havaileşiyordu:İnsanlar nerelerde çalışacaklardı,robotlar kendi aralarında sendika kuracaklar mıydı ya da sendikayı boşverip insanlara savaş mı açacaklardı, insanoğlu kendi programladığı robot tarafından yok mu edilecekti ama bu da 2,5-3 milyon yıllık bir soy için trajikomik bir son olmaz mıydı? Her problemin ve kafa karıştıran soruların bilimsel cevapları var elbette. Yaşamın tamamına yakınının internet çağına geçilmesi amaçlandığı bu devrimde öncelikle siber güvenlik çalışmaları hız kazanmalıydı böylelikle robotları kumandalarına mahkum bırakıp savaş planlarını birkaç sonraki devrime erteleyebilirdik ve bu yönde adım atıyoruz Endüstri 4.0 sayesinde. Endüstri 4.0 devrimi fikrini ve faaliyetlerin temelini, üretim piyasasının doğu ülkelerine kaydığını gören ve bu konuda tedirgin olan başta Almanya olmak üzere batı ülkeleri atmıştır.Batı’nın böyle bir çıkışta bulunması bazılarına bu durumu politik bir strateji olarak düşündürtse de(yaşlı Almanların gençleşemedikleri için yeni devrimler mi doğuruyorlardı ya da dünyanın geri kalanın nezle olması için hapşıranın kendisinin mi olmasını istiyordu?)bazılarının aklına sadece teknolojik milliyetçilik kavramını getiriyordu. Dünyanın gelişen teknolojisine pek de ayak uyduramayan ülkemizde yapılması gereken ise zamanın daha verimli kullanılması ve hızlı olunmasıdır. Örnek verecek olursak dünya dönem boyunca günü gününe çalışan Türkiye ise final sınavına son gece çalışan öğrenciyi temsil etmektedir. Tek gecemiz var, zaman kısıtlı ve biz ortalamanın üzerine çıkmalıyız. Yabancı dilde bir kavramla açıklayacak olursak: JUST IN TIME EVERYTHING! Sevgi Dırmıkçı Endüstri 5.0’da görüşmek dileğiyle. Endüstri Mühendisliği Öğrencisi Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 20
Görünmez Engel Cam Tavan Sendromu
Sayı 3 | Teknoloji
“Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.” der David J. Schwartz. Peki siz , size uygulanan görünmez engelin, sunulan imkansızlığın farkında mısınız? Zaman içerisinde karakterinize empoze edilen çaresizlik duygusunun sizi neye dönüştürdüğünü görmek için adım atmak ister misiniz? Merak etmeyin… Sizin üzerinizde herhangi bir uygulama yapılmadan bilim adamları tarafından gerçekleştirilmiş küçük ama konuyu aydınlatacak güçte olan pireler üzerinde yapılan deney gerçeği ortaya çıkarmıştır. Öğrenilmiş çaresizlikle ilgili psikologlar bir pire deneyi yaparlar. Pirenin ne kadar zıpladığını ölçerler ve 50 cm zıpladığını görürler. Pireyi yüksekliği 30 cm olan cam kavanoza koyarlar. Kavanozun ağzını kapatırlar. Kavanozun altından ısıtırlar. Pire ısındıkça zıplar ve zıpladıkça kapağa çarpar. Bir süre sonra pire kapağa çarpmamak için 29 cm sıçrar, düşer. Ama kapağa çarpmaz. Pire bunu alışkanlık haline getirdikten sonra kavanozun kapağını açarlar. Pire hala 29 cm sıçrıyor. Halbuki eskiden 50 cm sıçrardı. Pire bu deneyle 29 cm’ den fazla sıçrayamayacağını öğrenir. Baskılarla dolu bir çalışma ortamı, fikirlerinizi aktarımda bulunamadığınız iş arkadaşları, üst düzey yöneticiler ve mutsuz bir kadın mühendis… İş dünyasında yönetici pozisyonunda çalışanların, belirli bir aşamadan sonra sektörlerinde yükselmelerini engelleyen faktörlerin toplamına “Cam Tavan” ya da “Cam Tavan Sendromu” adı veriliyor. Kadın yöneticiler için daha çok telaffuz edilsede erkek yöneticilerinde Cam Tavanı bulunmaktadır. Cam Tavan adından da anlaşılacağı gibi görünmez bir engeli tanımlıyor. Bir yönetici , belirli bir noktaya kadar yükseliyor, ama önemli bir terfi beklediği anda bilinmez nedenlerden dolayı arzu ettiği terfiyi alamıyor. Uzmanlar Cam Tavan’ı yaratan çok önemli bir faktöre işaret ediyorlar. Bu kişinin kendi kendine yarattığı engeller. Bunlar, aile hayatlarının zarar görmesinden duyulan endişe, nasıl olsa yükselmem mümkün değil diyerek sonuna kadar gidememe ve bu yaklaşımın getirdiği özgüven eksikliği şeklinde tanımlanabilir. Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 21
Hepimizin bir cam tavanı var. Cam tavanımız, yükseklere tırmanmaya çalışırken karşılaştığımız engeller, acı tecrübeler ve başarısızlıklardan öğrendiğimiz, bize neyi yapamayacağımızı gösteren tavan limitlerimizdir. Bu tavan limitlerini öğrenirken ne kadar acı çekmişsek, o limitlere o kadar sadık kalırız. Hayatta gelebileceğinizi sandığınız en yüksek yer sizin cam tavanınızdır. Sizin iç üst limitinizdir. Günümüzde pek çok insanın da gerek kendine güvenmeyerek, gerekse yapabileceklerine inanmayarak içinde bulunduğu bu durum cam tavan sendromu ya da başka bir deyişle öğrenilmiş çaresizlik olarak adlandırılmıştır. Bir bireyin ulaşabileceğine inandığı en yüksek mertebe o bireyin cam tavanıdır. Cam tavan sendromunun başlıca sebepleri şöyle sıralanabilir; • Anne babaların çocuklarına doğdukları andan beri ne yapıp ne yapamayacağını sözel ve davranışsal olarak aşılaması • Okullarda sınıf ortamında meydana getirilen fazla rekabet (öğrencilerin kendisinden başarılı arkadaşlarını görüp onlar gibi olmadığı/olamayacağı düşüncesi) • Çalışan kişilerin yaptıkları işler dolayısıyla takdir görmemesi • Uzun süre oyunca terfi alamama • Stres düzeyinin çok fazla olması • Bireyin ruhsal durumu (kararsızlık, atalet vb. ) • Öz güven eksikliği Cam tavan ifadesiyle söylenmek istenen asıl şey engellerin görünmezliği yani sadece kişinin kafasında oluşudur. Bireylerin kendine koydukları engeller aslında gerçekte var olmayan, mükemmeliyetçilikten, özgüven probleminden, daha önceki başarısızlıklarını hazmedememiş olmasından kaynaklanan sanal engellerdir. Kişi gelebileceği en yüksek noktaya geldiğine inanır ya da daha fazla yükselmesi için sarf etmesi gereken enerjiye sahip olmadığını kurgularsa farkında bile olmadan kendisini atalete sürüklemiş olur. Bir süre sonra gerçekten enerjisi kalmaz, stres oranı yükselir, zamanla hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelir. Öğrenilmiş Çaresizlik En Çok Kadınlarda Mevcut Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu sendrom en çok çalışan kadınlarda görülüyor. Kadınların yöneticilik pozisyonuna yükselmek konusundaki kaygıları (ailesine vakit ayıramama gibi) ile birlikte erkek liderlerin egoist yaklaşımları, üstlerinin- patronlarının olumsuz tutumları, amirlerinin bazı sorumlulukları yerine getirebilecekleri halde bayan çalışanlara vermeyişi kadınlarda cam tavan sendromunun yani görülmez engellerin oluşmasına sebep olmaktadır. Peki ne yapmalıyız? Öncelikle kişi kendisinin farkında olup durumu gerçekçi bir gözle değerlendirmelidir. • Engel olarak gördüğüm durumlar gerçekten bir engel teşkil ediyor mu? • Daha iyisini elde etmek gerçekten zor mu yoksa ben bunun için çalışmak istemiyor muyum? gibi sorular sorularak doğru bir şekilde yanıtlamaya çalışılmalıdır. Özgüven eksikliği varsa bunun giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Lider konumundaki kişiler cinsiyet ayrımı yapmamalı, elemanlarıyla sık sık onları desteklediğini belirtir nitelikle konuşmalı ve tenkit edecekse bunu karşısındakinin rencide olmayacağı bir biçimde yapmalıdır. Bireyler bu sınırların gerçekte var olmadıklarını bildikleri takdirde kendilerini kolaylıkla geliştirebilir ve bu sendromu yenebilirler. Eğer yine de problemler aşılamıyorsa kesinlikle bir uzman yardımı alınmalıdır. Artık sıra sizde… Sektördeki bu algıyı ortadan kaldırmak ve kendi cam tavanınızı kırmak için bulmanız gereken doğru yol : SİZSİNİZ !
Fulya Karadeniz
IEEE BAUN SB WOMEN IN ENGINEERING BAŞKANI
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 22
Arduino ile Yeni Bir Başlangıç
Sayı 3 | Teknoloji
Hepimizin bu hayatta hem eğlenip hem de öğreneceği bir şeyler vardır. Edebiyatçılar şiir üzerine yoğunlaşır. Düşüncelerini sayfalara döker. Mühendisler ise mantığıyla hareket edip aklındaki bilgileri en verimli biçimde makinelere, ürünlere, sistemlere ve teknolojik aletlere dönüştürür. Peki, nasıl mı? Öncelikle sizi sıkmadan azıcık bilgi ile konuya giriş yapmak isterim. Genel olarak elektroniğe ilgi duyan mühendis adayları ilk olarak işe arduinoyu tercih ederek başlar. Böylece hem bilgi sahibi olur hem de hayal gücünü geliştirirler. Nedir bu arduino? Arduino açık kaynak kodlu denetleyici bir karttır. Teknik anlamda mikro kontrolcü de diyebiliriz. Nasıl ki insanların bilgi merkezi beyinleri ise bazı teknolojik aletlerin bilgi merkezi ise arduinodur. Bu kart ile robotik ve elektronik her şeyi kolayca gerçekleştirebilirsiniz. Birçok çeşidi olan arduino sadece bir araçtır. Arduino ile çalışmalarınıza başlamadan önce bazı temel bilgileri bilmeniz gerekmektedir. Öncelikle programa dillerinde bilgi sahibi olmalısınız. Bu bilgiler doğrultusunda arduinoyu kolayca öğrenebilirsiniz. Bildiğiniz bu temel bilgiler size fayda sağlayacaktır. Temel bilgilerin yanında elektronik bilgilerde bilmelisiniz. Çünkü elektronik bilgisi olmadan projelerinizi arduino ile gerçekleştiremezsiniz. Sadece yazıya dökmüş olursunuz. Adım adım basit uygulamalardan başlayarak yavaş yavaş bilgiyi kavrayarak arduinonun mantığını öğrenebilirsiniz. Çünkü sıfır bilgi sizi bir yerlere taşımaz. Arduino ’ya bağlayacağınız bileşenler ile en güzel projeler yapabilirsiniz. Unutmamalısınız ki en basit anlamda led yakmanız bile size mutluluk verecektir.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 23
Mühendis kişi aklındaki birçok bilgiyi bu sayede kodlayarak projelendirir ve işleme döker. Eminim sizlerde çevrenizde basit bir robot görmüşsünüz. Çoğunuzun içinden ‘ keşke benimde olsa’ dediklerinizi duyar gibiyim. Siz de bir robot sahibi olabilirsiniz. Gözünüz korkmasın işlem basit. Tek yapmanız gereken şey, Arduino ile kolaylıkla kod yazıp yazdığınız kodlar ile yapmak istediklerinizi, kısaca hayallerinizi süsleyen her şeyi dışarıya aktarabilmek bazı işlevler sayesinde çevresiyle etkileşim kuran robotlar dahi yapabilmektir. Örnek vermek gerekirse labirent tarzında bir bölgenin farklı köşelerine yerleştiren mumları fark edip onları söndüren bir robot, çizgiye odaklı çizgi izleyen veya rakiplerini pistin dışına atan mini bir sumo. Neden olmasın. Böyle birçok örneği sayabiliriz. Bu tarz robotlarda size en çok hayal gücünüz yardımcı olacaktır. Sadece düşünün, tasarlayın en son kodlara dökün.
Yasin Arslan Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğrencisi
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 24
Programlama Tarihçesi
Sayı 3 | Teknoloji
FORTRAN (Formula Translating) 1957 Kullanılan en eski programlama dillerinden biridir.IBM tarafından sayısal ve bilimsel hesaplamalar için yapılmıştır.
Algol 58 (Algoritmic Language) 1958 Evrensel bir programlama dili yaratmak için yapılmıştır.Amaç matematiksel ve bilimsel sorunları algoritma tanımlayarak çözmektir.
LISP(List Processing) 1958 John McCarty tarafından geliştirilmiştir.Çoğunlukla yapak zeka uygulamalarında kullanılır.
C 1969
Small Talk 1969 Tüm programların sınıflardan oluşturulduğu ilk nesne tabanlı programlama dilidir.
Günümüzde neredeyse tüm işletim sistemlerinin (Microsoft,Linux,Unix OS) yapımında kullanılmış programlama dilidir.
Pascal 1970 Bilgisayar programlamayı tüm insanlara kolay öğretmek amacıyla geliştirilmiştir ve hala kullanılmakta olan programlama dilidir.
Simula 1964 Norveç Bilgi İşlem Merkezi tarafından geliştirilmiştir.İlk nesne yönelimli programlama dilidir.Simülasyon yapmak için tasarlanmıştır.
COBOL (Common Business Oriented Language) 1959 Üniversiteler,hükümetler ve ticari kuruluşlar tarafından yapılmıştır.Ticaret alanı ve iş yerlerinin yönetimiyle ilgili konularda tüm dünyada ve günümüzde hala kullanılan bir dildir.
Ada 1979 Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından geliştirilmiştir.Ordudaki çeşitli donanımları çalıştırmak için kullanılan bir dildir.
Objective-C 1984
C++ 1983 Günümüzde yazılım.uygulama endüstrisinde ve aygıt sürücülerinde yaygın olarak kullanılan programlama dilidir.
C’nin üzerine yazılmış nesne yönelimli programlama dilidir.Günümüzde OpenStep standartı üzerine kurulu Mac OS X ve GNUstep işletim sistemlerinde kullanılmaktadır.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 25
Perl 1987 Larry Wall tarafından geliştirilmiştir.Metin işleme ve görüntü tanıma söz konusu olduğunda kullanılabilecek en güçlü ve pratik programlama dilidir.
Python 1991 Guido Van Rossum tarafından yazılmıştır.Diğer dillere kıyasla daha kolay öğrenilir ve Unix,Linux,Mac,Windows,Symbi an gibi platformlarda çalışmaya entegre programlama dilidir.
1991 Microsoft tarafından,Basic programlama dili üzerinde geliştirilmiş nesne tabanlı görsel programlama dilidir.Çok amaçlı ve aynı zamanda kolay bir şekilde program geliştirmeyi sağlayan programlama dilidir.
Java 1991
James Gosling tarafından geliştirilmiş açık kodlu,nesneye yönelik çok işlevli adım adım işletilen bir programlama dilidir.Güvenli bir yazılım geliştirme ve işletim ortamı sunduğundan hemen her yerde kullanılmaya başlanmıştır.Günümüzde kurumsal alanda ve mobil cihazlarda sıkça kullanılmaktadır.
JavaSicript 1995
Ruby 1993
Yukihiro Matsumoto tarafından geliştirilmiştir.Tamamiyle nesne yönelimli bir dildir.Hemen hemen bütün işletim sistemlerinde çalıştırılabilir.
Brendan Eich tarafından geliştirilmiştir ve yaygın olarak Web tarayıcılarında kullanılmakta olan programlama dilidir.
PHP (Personal Home Page)
C#
İnternet için üretilmiş çok geniş kullanımlı programlama dilidir.Kullanımı kolaydır ve açık kaynaklıdır.
2000 Microsoftun geliştirmiş olduğu yeni nesil programlama dilidir.%100 nesne yönelimlidir.C# ile konsol,Windows,ASP.NET uygulamaları geliştirilebilir
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Visual Basic
2000
Ayşenur Şahin Bilgisayar Mühendisliği Öğrencisi
Foton 26
Bilimin Mum Işığı
Sayı 3 | Bilim
9 Kasım 1934 yılında New York’da dünyaya gelen Sagan, öğrenimini Chicago Üniversitesinde gördü.Nasa Üstün Kamu Hizmet Madalyası,Pulitzer Ödülü,Abd Ulusal Bilimler Akademisi Kamu Refahı Madalyası ve daha nice ödüllere layık görülmüştür. Astronomi,astroloji,kozmoloji,astrobiyoloji,uzay bilimi ve gezegen bilimi dallarıyla ilgilenen Sagan günümüzde halen devam etmekte olan birçok projede öncülük etmiştir.Carl Sagan bilimsel çalışmalarının yanı sıra bu çalışmaları toplumun anlayabileceği yalınlıkta topluma aktarmaya önem göstermiş bir bilimadamıdır.Sagan’ın Kozmos,Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı,Cennetin Ejderleri,Mesaj,Milyonlarca ve Milyarlarca başta olmak üzere birçok kitabı bulunmaktadır.Bu kitaplarda dünyamızın geçmişini,olası geleceğini,diğer gezegenleri tanımak adına yapılan çalışmaları,yaşamımıza iz bırakmış bilim adamlarını, fizik,matematik gibi birçok konuyu yalın ve sürükleyici şekilde anlatmayı başaran Sagan,kitaplarını okutmayı da azımsanmayacak ölçüde başarmıştır.Sagan kitaplarının dışında 1980’li yıllarda yazarlığını ve sunuculuğunu yaptığı ‘’COSMOS’’ isimli belgesel dizisiyle de büyük bir izleyici kitlesine ulaşmış ve evrenin gerçeklerini anlatmayı amaçlamıştır.Sagan gerçek dünyanın işleyişini bilicek kadar her insanın bilime hakim olması gerektiğine inanırdı ve hayatının çoğu bölümünü,bunun için elinden geleni yaparak geçirmiştir. Toplumu bilinçlendirmek adına yaptığı bunca çabanın yanında ‘’Dünya Dışı Akıllı Varlık Araştırması’nın’’ (SETI) ilerlemesinde büyük katkları olmuştur.Aynı zamanda Sagan uzay araştırmaları adına büyük önem taşıyan pioneer 10,pioneer 11, voyager 1 , voyager 2, gibi uzay araçlarının görevlerinde öncülük yapmıştır.Özellikle Voyager1 e değinicek olursak;
Voyager1,Nasa tarafından 5 eylül 1977’de fırlatılmış ve günümüzde hala daha dünya ile haberleşmeye devam eden uzay sondasıdır.Dünya ile olan haberleşmesinin 2020 yılında kadar devam etmesi beklenen Voyager1’in ilk olarak görevi Jüpiter ve Satürn gezegenleri başta olmak üzere onların ortak aylarını ve halkalarını incelemekti.Bu görevleri başarıyla yerine getiren Voyager1 yenilenmş olan göreviyle çoktan güneş sistemimizin dışına çıkmış bulunmaktadır.Voyager1’in üzerinde altın kaplama bir plaka bulunmaktadır.Bu plakada güneş sisteminin bulunduğu yer ve Dünya üzerindeki bütün dillerden oluşan bir selamlama ses kaydı eklenmiştir.Bu içeriklerin belirlenmesini Carl Sagan’ın oluşturduğu bir komite belirlemiştir.Ayrıca bu diskte ses kayıtlarının dışında fotoğraflar ve müzikler de bulunmaktadır.Voyager 1 yeryüzünden en uzakta bulunan insan yapımı nesnedir.Voyager1 güneş sistemimizi terk etmeden hemen önce kendi etrafında dönerek bulunduğu yerden dünyamızın fotoğrafını çekti ve bu fotoğraf Dünyanın en uzaktan(6.4 milyar km) çekilen fotoğrafı olmuştur.Son olarak o fotoğraf ve Carl Sagan’ın bu fotoğraf hakkındaki yorumu;
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 27
“Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız, orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. İşte o nokta burası; evimiz... O nokta biziz. Sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarınız, adını duyduklarınız, gelmiş geçmiş tüm insanlar hayatlarını o noktanın üzerinde geçirdiler. Türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir “yıldız”, her bir “yüce önder”, her aziz ve her günâhkar işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde.Dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. Bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün... Şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. Bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün... Anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar yoğun! Bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. Gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. İçinde yaşadığımız bilinmezlik ve bütün bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur.Dünya... Şu ana kadar, yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen. En azından yakın gelecekte, türümüzün göçebileceği başka hiçbir yer yok. Evet, ziyaret ediyoruz. Ama henüz yerleşemiyoruz. Beğensek de beğenmesek de, Dünya şu an için yaşadığımız yegâne yer.Gökbiliminin alçakgönüllü ve kişiliği geliştiren bir uğraşı olduğu söyleniyor. Bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük Dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur. Bu görüntü, bildiğimiz tek evimiz olan bu soluk mavi noktayı daha içten paylaşmamız ve koruyup şefkat göstermemiz gerektiği konusundaki sorumluluğumuzun altını çiziyor.”
Halit Arda Can Makine Mühendisliği Öğrencisi Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 28
Güneş
Sayı 3 | Bilim
Gerçekten Büyük Mü ?
Gelişen teknolojiyle birlikte dünyamız ve uzay hakkında daha fazla bilgiye sahibiz. Yine de hâlâ Dünya’da keşfedilmeyen yerler var. Peki sizce Dünya,Güneş Sistemimizde büyüklük açısından kaçıncı sırada? Sekiz gezegen olduğunu varsayarsak 4. sırada sanırım.Gezegenimiz pek büyük gibi görünmüyor. Bu gün ki sahip olduğumuz bilgilere göre Güneşimiz hacim olarak Dünyamızın 1.3 milyon katı olduğu söyleniyor. Hayal gücümüzü zorlayan bir büyüklük… Bu devasa büyüklükte olan Güneşimiz sizce gerçekten büyük mü? İsterseniz bir bakalım…
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 29
Sirius, Büyük Köpek Takımyıldızında yer alan bir çift yıldız.Bu çiftyıldız Türkçede Akyıldız ismiyle bilinir.Dünyadan çıplak gözle bakıldığında gökyüzündeki en parlak yıldızdır.Kütle olarak Güneşin yaklaşık 2 katıdır ve aydınlatma gücü Güneşten 25 kat daha fazladır. Pollux, İkizler takımyıldızı içinde yer alan bir yıldızdır.Çapı Güneşimizin yaklaşık olarak 4 katıdır Arcturus, Çoban takımyıldızı’nın alfa yıldızı olup, Sirius ve Canopus’tan sonra göğün üçüncü parlak yıldızıdır. Çapı Güneş’imizin 20 katı ve hacimce Güneşin 16000 katıdır. Aldebaran, Boğa takımyıldızında bulunan bir kırmızı dev yıldızdır. Çapı Güneşimizin yaklaşık olarak 45 katıdır. Rigel, Büyük Avcı takımyıldıznda yer alan bir yıldızdır. Çapı Güneşimizin yaklaşık olarak 80 katıdır. Antares, Akrep Takımyıldızı’nda yer alan ikili yıldızdır. Samanyolu’nda yer alan parlak yıldızların en kırmızı renkli olanlarından Antares, eskiden Mars’la karıştırılmıştır. Kırmızı dev yıldız Antares, gökyüzünün en parlak 15. Yıldızıdır. Güneş’ten 700 kat daha büyüktür. Betelgeuse, Avcı Takımyıldızı’nda yer alan kırmızı dev yıldızdır.Samanyolu’nda yer alan Betelgeuse, mavi dev Rigel’den sonra Avcı Takımyıldızı’nın en parlak ikinci yıldızıdır. Betelgeuse, gökyüzünün en parlak iki kırmızı devinden biridir. Öteki Antares’tir. Ayrıca, görülebilecek en büyük yıldızlardan da biridir; öyle ki, Betelgeuse büyüklüğünde bir yıldıza kolay rastlanmaz. Betelgeuse, gökyüzünün en parlak 10. Yıldızıdır. Güneş’ten 920 kat daha büyüktür. Tabanca Yıldızı, Samanyolu Gökadası’nın bilinen aydınlatma gücü en yüksek yıldızlarından bir mavi üstündevdir. Galaksi merkezi’nde bulunan Beşiz Kümesi içindeki pek çok büyük kütleli genç yıldızdan birisidir. Boyutu yaklaşık 4 ışık yılı (40 trilyon km) dır. VY Canis M ajoris, veya kısa adıyla VY CMa, Büyük Köpek Takımyıldızı’nın içinde bulunan ve evrendeki bilinen en büyük yıldızlardan birisi olmasıyla beraber bir kızıl üstün dev yıldızdır. Çapı Güneşimizin 1420 katından daha fazladır.Hacim olarak Güneş’ten 2.9 milyar daha büyüktür. VY Canis Majoris’in içini doldurmak için 7.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000 (7 Desilyon)’dan fazla Dünya gerekir.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 30
NM L Cygni veya V1489 Cygni, Kuğu takım yıldızı bölgesinde bulunan bir kırm ızı üstündev ve bilinen en büyük yıldızlardan birisidir. Çapı Güneşim izin yaklaşık olarak 1642 katıdır. UY Scuti, Kalkan takım yıldızı bölgesinde bulunan parlak kırm ızı üstdev bir yıldızdır. Bilinen en büyük yıldızdır. Çapı Güneşim izin yaklaşık olarak 1708 katıdır. Yaklaşık yarıçapıyla 5 m ilyar Güneşi içine sığdırabilirsiniz. Güneşin içine de 1 m ilyon Dünya sığdırabilirsiniz. Büyüklüğünü hayal etm eyi size bırakıyorum …
Şimdi tekrar soruyorum : “ Sizce Güneş Gerçekten BÜYÜK Mü ? ”
Erkam Ünal Bilgisayar Mühendisliği Öğrencisi
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 31
iOS Programlama
Sayı 3 | Teknoloji
Gerek sade ve şık olmasıyla, gerek kullanım kolaylığı ile son yılların en popüler telefonlarından biri olan iPhone artık bir tutku haline geldi. Hal böyle olunca mobil programcılık daha da ilgi çekici olmaya başladı. Neredeyse hepimizin bir telefonu var ve gün içerisinde onlarca uygulama kullanıyoruz. Kendinize 10 dakika verin ve herhangi bir uygulamayı açıp yazılımcı gözüyle inceleyin. Bir butona bastığımızda nasıl tepki veriyor? Ekranı kaydırdığımızda neler değişiyor? Tüm bunlar için yüzlerce satır kod yazıldığını düşünün. Bizim hayatımızı kolaylaştırmak için, bize hız katmak için binlerce satır kod yazılıyor. Binlerce satır kod yazmak... Korkutucu mu geldi? Herkes programlama yapabilir! Ancak unutmayın bu makale bir programlama dersi olmayacak. Bu yüzden tedirgin olmanıza gerek yok. Sadece kısaca giriş yapacağız. Aslında en önemli kısım da burası. Bazen bir şeyler yapmak isteriz ancak nasıl yapılacağını bilmediğimiz için hep erteleriz. Çünkü nereden başlayacağımızı bilmeyiz. Sadece ufak bir başlangıç bizi çok ilerilere götürecekken araştırmak bile zor gelir. Bu makaleyi hazırlama sebebim tam olarak bu! iOS uygulama yapma hakkında hiçbir fikriniz yoksa size ilk aşamayı atlatacak olan bölüm tam olarak burası. Öncelikle nelere ihtiyacımız var? 1 adet MAC işletim sistemine sahip bir bilgisayar. Evet doğru okudunuz. Windows bilgisayarda iOS uygulama yapamayız. Bilgisayarımızı temin ettik. Sırada AppStore’dan ücretsiz olarak dağıtılan XCode uygulamasını indirmek. Uygulamamızı XCode programında yazacağız. Peki uygulamamızı hangi programlama dilinde yazacağız? İki seçeneğimiz var Objective-C ve Swift. Her ikisiyle de uygulama yapmak mümkün. Hatta birbirine benziyor. Siz hangisini seçmelisiniz? Swift ilk defa 2014 yılında Apple tarafından tanıtılmış yeni bir dildir. Yeni olması kullanım kolaylığını da beraberinde getiriyor. Bu sebeple Swift ile bir başlangıç yapmanız yerinde olacaktır. Ancak Objective-C dilini de bilmeniz size her zaman büyük avantaj sağlar. Son olarak en büyük ihtiyaç: sabır! Objective-C ve Swift nereden öğrenilir? Apple’ın hazırlamış olduğu da dahil o kadar çok kaynak var ki emin olun aradığınız her noktayı bulabilirsiniz. Kitaplar, videolar, makaleler… Yeni başlayanlar için ilk yapılması gereken şey; Hello World uygulamasının yapımıyla ilgili video izlemek. Bu sayede tümdengelim yaparak basit bir uygulamanın nasıl yapıldığını görebilirsiniz. Sağlıcakla kalın. Coşkun Kozakbaş Elektrik ve Elektronik Mühendisi
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 32
Nükleer Enerji
Sayı 3 | Enerji
Dünyamız fosil rezervlerini aşırı kullanımı sonucu oluşan çevre hasarı ve fosil rezervlerinin gün geçtikçe azalması sonucu yüksek fiyatlara ulaşan enerji üretim maliyetleri nedeniyle yeni enerji kaynakları arayışına girmiştir.Bu arayış sonucunda yenilenebilir enerji kaynakları önem ve değer kazanmıştır.Fakat yenilenebilir enerji kaynaklarının daha yoğun enerji kaynaklarıyla desteklenmesi gerekmektedir.Bu bağlamda yoğun enerji kaynağı olan nükleer enerji karsımıza çıkmaktadır. Nü kl eer En er j i Ned i r ? Ağır radyoaktif (uranyum gibi) atomların bir nötronun çarpması ile daha küçük atomlara bölünmesi (fisyon) veya hafif radyoaktif atomların birleşerek daha ağır atomlar oluşturması (füzyon) sonucu çok büyük bir miktarda enerji açığa çıkar.Bu enerjiye nükleer enerji denir. Nü kl eer San t r al l er Nasıl Çal ışır ? Nükleer reaktörlerle fisyon veya füzyon reaksiyonlarıyla elde edilen enerji ısıya dönüştürüldükten sonra bu enerji ile su kaynatılıp buhar elde edilir.Sonra bu buhar,termik santrallerde olduğu gibi yüksek basınç altında bir türbine gönderilir ve türbin dönerken kendisine bağlı bir elektrik jeneratörünü de döndürünce, elektrik enerjisi üretilir.
Dü n ya ve Nü kl eer Gelişmiş ülkeler nükleer enerjiden vazgeçiyor kanısının aksine gün geçtikçe nükleer enerjiye olan ilgi artıyor.Ocak 2017 itibariyle 31 ülkede 449 nükleer reaktör işletmede,16 ülkede 60 nükleer reaktör inşa halindedir.2011 de Japonya’da Fukuşima’da yaşanan patlama sonrası ülkeler nükleer enerjiden biraz uzaklaşmış olsa da gün geçtikçe artan enerji ihtiyacı karşılamak için tekrardan yönelim başlamıştır.
Şekil-1:Ülkelerin Kurulu Nükleer Santrel Kapasiteleri
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Şekil-2:Ülkelerin İnşa Halindeki Nükleer Kapasiteleri
Foton 33
Tü r ki ye’ d e Nü kl eer En er j i Dünyada 1954’ten beri kullanılan bu enerji kaynağı ülkemizde ilk 1970 de gündeme gelse de 2010 yılına kadar etkili bir adım atılamamıştır.Ülkemiz uranyum rezervi olarak çok zengin olmasa da 9,129 ton görünür uranyum rezervi bulunmaktadır.Ancak 1 kilogram uranyumdan elde ettiğimiz enerjiyi 1.300.000 kilogram kömürden elde ettiğimizi unutmamak gerekir. Akku yu Nü kl eer San t r al i 2010 yılında Rusya Federasyonu Hükümeti ile imzalanan anlaşmalar sonucu Akkuyu Nükleer Santralinin ilk adımları atıldı.1. ünitesi 2022 de tamamı 2025 de devreye girmesi planlanan 4800 MW kapasiteye sahip santral yıllık ortalama 35 milyar kilowattsaat elektrik üretecek. Bu da 2025 de enerji ihtiyacımızın %8.06’sını karşılayacak.Mersin Akkuyu da yapılacak olan santralin 60 yıl işletilmesi planlanılmaktadır.20.000.000.000 $ mal olması beklenen proje günümüzde dünyanın en güvenilir ve emniyetli projesi olarak kabul edilmiştir.9 şiddetinde ki depreme bile dayanacak kapasitededir.Türkiye’de şimdiye kadar yaşanmış en büyük depremin 7.8 şiddetinde olduğu ve nükleer santralin yapıldığı bölgede ise tarihinde en büyük depremin 6.4 şiddetinde olduğu göz önünde bulundurulursa depremin bizim için bir tehlike arz etmediği anlaşılır.Nükleer güç santrali sadece elektrik üretim tesisleri olarak değerlendirmemek gerekir.Yaklaşık 550.000 parçadan oluşan nükleer santral projesi, diğer sektörlerde de sağlayacağı dinamizm ile ve istihdam imkanıyla birlikte ülkemiz sanayisine, bilim ve teknoloji kuruluşlarımıza kazandıracağı bilgi ve tecrübenin azımsanamayacak kadar önemli olacağı açıktır.Santralin kurulum aşamasında 10.000 işletmede 350.000 kişi istihdam edecek.
Yen i l en eb i l i r En er j i Kayn akl ar ı mı? Nü kl eer en er j i mi ? Yenilenebilir enerji kaynakları nükleer enerji kaynağına göre çevreye zarar verme riskinin daha az olmasına rağmen verim oranlarının az olması ve kurulum maliyetlerinin çok yüksek olması nedeniyle nükleer enerjinin yerini tutamamaktadır. Rüzgar tribünleri yıl içerisinde %16-35, güneş panoları %15-16 nükleer santraller ise%80-90 kapasite ile enerji üretiyor.1000 MW lık nükleer tesisin kurulması için 3 km2 alana ihtiyaç duyulur. 1000 MW lık nükleer santralle aynı elektriği üretebilmesi için 1900-28000 MW lık bir rüzgar santral kurulması gerekir.Bunun için de 418-679 km2 alan gerekir. Aynı şekilde 1000 MW lık bir nükleer santral ile aynı elektriği üretebilmesi için 3.300-5.400 MW lık güneş santrali kurulması gerekir. Bunun için de 72.120 km2 alan gerekir. Aynı kapasitelere sahip santrallerin kurulması için nükleer santralde 20 milyar $ , rüzgar santrali için 55 milyar $, güneş santrali için 76 milyar $ gerekir. Bu karşılaştırmaları incelediğimiz de nükleer enerjinin daha iyi sonuçlar sunduğunu görebiliriz. Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 34
Nü kl eer En er j i n i n Fayd al ar ı ve Zar ar l ar ı Nükleer santrallerin patlama veya sızıntı olmadığı sürece çevreye hiçbir zararı yoktur. Radyoaktif atıkların saklanması ve muhafazası gün geçtikçe sorun teşkil etmemektedir. Kullanılan uranyum çubuklarının tekrar zenginleştirilip kullanılması üzerine yapılan çalışmalar sonuç vermeye başlamıştır .Günümüz de Rusya,ABD gibi nükleer enerji de gelişmiş ülkeler uranyumu tekrar zenginleştirmektedir. Fakat şuan zenginleştirme maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle aktif olarak kullanılan bir yöntem değildir. Fosil yakıtlar gibi karbondioksit gazı salınımı olmadığı için küresel ısınmayı azaltıcı etkisi vardır. Yenilenebilir enerji kaynakları gibi hava koşullarından etkilenmezler ve sürekli enerji üretimi sağlanır. Gelişen teknolojinin neticesin patlama veya bir sızıntı olma riski çok az olsa da bir ihtimal her zaman bulunmaktadır. 26 Nisan 1986 da Çernobil de yaşana kazanın nedenleri gerekli emniyet tedbirlerinin alınmamış olması , bölümler arası habersiz bir şekilde reaktörün sıcaklığı ile oynamaları sistemin koordinasyonun kurulamaması,teknikerlerin birbirinden edilmesi reaktörde en az 27 kontrol çubuğunun bulunması tehlike alarmlarını vermesine rağmen tatbikata devam gerektiğine dair kesin kuralın olmasına rağmen kontrol çubuklarının altıya kadar düşürülmesi neticesin de reaktörün ısısı anormal seviyeye yükselmiş ve patlama gerçekleşmiştir.Patlama da ilk anda santral çevresinde ki 56 kişi hayatını kaybetmiştir.Ancak etkisi bununla sınırlı kalmamıştır.Türkiye’nin de dahil olduğu yakın coğrafya da neden olduğu radyasyondan dolayı binlerce insan kanserden hayatını kaybetmiştir. Ülkelerin enerji ihtiyacının karşılanması ve bunu çevreye zarar vermeden en verimli şekilde üretilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kriterlere en uygun enerji, bugün için nükleer santrallerden elde edilir.Fakat nükleer enerji iki tarafı keskin kılıç gibidir. Nükleer enerji eğer; vicdanlı,insaflı,bütün varlıklara sevgi dolu ve ehil ellerde olursa,hiçbir tehlike söz konusu değildir.Ama aksi olursa bütün insanlar ve canlılar için korkunç bir tehlike oluşturabilir.Bu yüzden nükleer enerjiye bu perspektiften bakmak son derece önemlidir.
Abdulkadir Yıldırım Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Öğrencisi
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 35
TÜRKİYE’DE e - SPOR
Teknoloji son 15 yılda önceki yıllara oranla çok hızlı ve sürekli bir değişimin içerisinde. Bu değişim etkisini; sağlık, bilim, kültür, basın – yayın ve spor gibi birçok alanda hissettirmekte. Teknolojinin bu gelişimi hayatımıza yeni kavramların girmesini sağlamıştır. Bunlardan biri de e – Spor. e – Spor kavram dijital ortamlarda oynanan oyunların teknolojinin gelişimiyle önem kazanması ile hayatımıza girmiştir. Dijital ortamlarda oynanan bu oyunlar atari salonları ile başlayarak aşağı yukarı 25 yıldır varlığını sürdürmekle beraber yaklaşık 10 yıldır profesyonel platformlarda kendine yer edinmiştir. e – Sporun bu kadar hızlı bir şekilde gelişmesi şüphesiz aranızda yüzlerce binlerce kilometre bulunan oyuncularla yada diğer adıyla rakiplerinizle, diğer sporlara göre çok daha düşük maliyetle ve mesafe kat etmeden karşılaşıp rekabet edebilmenizden dolayıdır. Burada işin teknolojik kısmı devreye giriyor: İki binli yılların başından itibaren etkisini gösteren internet kafeler ve yerel ağlar ( LAN ) e – Sporun gelişiminde çok önemli bir rol oynamıştır. Günümüzde e – Sporla uğraşmak isteyen birçok kişinin merak ettiği konulardan birisi de nasıl donanımlara sahip olmaları gerektiğidir. Eğer amatör bir şekilde e – Sporla ilgilenecekseniz çok maliyetli donanım araçlarından kaçınabilirsiniz çünkü oyun içerisinde ki bazı farklılıkları sadece profesyonel oyuncular ayırt edebilmektedir. Bu ayırt edici
Sayı 3 | Teknoloji
özelliklerin birisi de birim zamanda ekrana gelen görüntü sayısıdır(fps) . Oyuncular oyun içerisinde ki akışın kesintisiz ve canlı olmasına çok dikkat ederler çünkü aksi takdirde bu durum oyunda aksaklıklara sebep olacaktır dolayısıyla da oyuncunun oyuna odaklanmasını engelleyecektir. Bu özelliğin yanı sıra oyuncular; kulaklık, fare, klavye gibi diğer donanım araçlarına önem verirler. “Dijitalsporlar.com” adresinin yaptığı bir habere göre öncelikle dünya pazarında kendine bir yer edinen e – Spor son 5 yıldaki gelişimiyle bir endüstri haline gelmiştir ve 1 milyar dolarlık bir güce sahip olmuştur. e-Spor çeşitli oyunların kendi içlerinde oluşturduğu farklı seviyeli ligler ile oyuncuların ve takımların kendi seviyelerinde ki liglerde bulunmasını sağlamıştır. Dünya çapında düzenlenen e- Spor karşılaşmaları da bulunmaktadır. Peki ülkemiz bu sektörde ne kadar başarılı ? Türkiye Counter Strike GO milli takımı, geçtiğimiz aylarda düzenlenen bir turnuvada finalde Arjantin’i mağlup ederek 2016 Dünya Şampiyonu oldu. Bunun yanı sıra Beşiktaş JK 2016 yılında dünyada e – Spor sektörüne atılan ilk profesyonel spor kulübü olmuştur.
Mert Yılmaz Bilgisayar Mühendisliği Öğrencisi
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 36
IEEE TÜRKİYE 2. POWER & ENERGY SOCIETY KAMPI
Sayı 3 | Etkinlikler
İlki Kıbrıs’ ta düzenlenen etkinliğe ekip olarak katılım sağlamış ve bu etkinlikten çok etkilenmiştik. Globalde kurulumumuzu tamamladıktan sonra PES kampını hazırlamak için aday olduk. Yapılan seçim sonucunda kampı düzenlemeye hak kazandık. Aylarca süren hazırlıklardan sonra 15 farklı üniversiteden 150’ ye yakın katılım ile harika bir etkinlik gerçekleştirdiğimizi düşünmekteyiz. Etkinliğimiz 3 gün 2 gece olarak planlanmış ve 28-29-30 Nisan 2017 tarihlerinde Balıkesir Üniversitesi Burhaniye Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu (BUBYO) içerisinde yer alan Uygulama Oteli’nde gerçekleşmiştir. Etkinliğimizin amacı Türkiye’de faal bir şekilde çalışan PES kollarını bir araya getirerek teknik anlamda gelişimlerini desteklemek, tecrübe aktarımları ile sorunlara çözüm aramak, bir sonraki yıl için yeni planlar ve projeler üretmek ve kollarımızın daha iyi ve daha sağlıklı iletişim kurabilmeleri adına kaynaşmalarını sağlamaktır. Etkinliğimiz misafirlerimizin otele yerleşmesinden sonra ITKK (IEEE Türkiye Kardeş Kollar Projesi ) oyunları ile başlamıştır. Bu oyunlarımız misafirlerimizin daha hızlı kaynaşmasını ve etkinliğin neşe ve kahkahalarla başlamasını sağlamıştır. Etkinliğin ilk oturumunda Vestas Rüzgar Enerjisi Sistemleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nden Operasyon Müdürü Şahin Arıöz rüzgar enerjisinin tarihçesiyle başladığı sunumuna rüzgar türbinlerinde fren ve pitch mekanizmalarını anlatarak devam etti. Cuma günü kolların sıra ile sahneye çıkarak yıl içerisindeki çalışmalarını anlattıkları, yaşadıkları sorunları dile getirdikleri ve bu sorunlara çözüm arandığı tecrübe aktarımları ile sona erdi. Cumartesi kahvaltıdan sonra sunumlarını yapamayan kollarımız tecrübe aktarımı için sahnede yerlerini almışlardır. PES kolu bulunmayan kollardan gelen temsilcilerimizde sahneye çıkarak PES’ i nasıl kurabilecekleri ve PES için nasıl üye çekebilecekleri üzerine diğer kollar ile sohbet etmişlerdir. Daha sonra PES Türkiye Temsilcimiz Özge Cesur global olmanın faydaları ve global olmak için izlenmesi gereken yollardan bahsetmiştir. Etkinliğin ikinci günü ilk konuşmacımız Northel Elektromekanik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Cem Yalçın ve Satış & Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Tolga Yavuz rüzgar enerji santralleri hakkında katılımcılara bilgiler verdi. Yalçın, rüzgar enerji santrali tasarımı, üretimi ve lisanssız elektrik üretimi konularında sunumunu yaptı. İkinci oturumda ise Türk Standardları Enstitüsü’nden Dr. Aysel Engin ve Levent Özal TSE’yi tanıttıktan sonra Türkiye’de rüzgar enerjisi üzerine belirlenmiş olan standartları anlattılar. Etkinliğin son oturumunda ise NLSS Mühendislik ve Ar-Ge’den Barış Erdem rüzgar türbinlerinin çizimi ve simülizasyonu üzerine bir sunum gerçekleştirdi.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 37
Oturumlarımız sona erdikten sonra misafirlerimizi üçerli gruplara bölerek solar powerbank workshop’ u yapımına başlandı. Misafirlerimiz bu workshop ile kendi okullarında gerçekleştirebilecekleri bir projeyi de öğrenmiş oldular. Etkinliğin üçüncü gününde Demirer Holding’e bağlı olan Alize Enerji Havran/Çataltepe Rüzgar Enerji Santrali’ne teknik gezi düzenlendi. Yapılan teknik gezi ile katılımcılar RES sahasını yakından görme fırsatı yakaladı. Firma yetkilisi Elektrik Elektronik Mühendisi Ömer Ergin Rüzgar Enerji Santrali’nin işleyişini anlattıktan sonra, katılımcıların sorularını yanıtladı. Bu etkinlik ile 15 farklı üniversiteden harika insanlarla tanışma imkanı yakalarken aynı zamanda teknik anlamda kendimizi geliştirme fırsatı bulduğumuzu düşünmekteyiz. Misafirlerimizin mutlu ve memnun bir şekilde ayrıldıklarını görmek bizim alabileceğimiz en güzel ödüldü.
Hüseyin Eren Uygun Power and Energy Society Başkanı
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 38
Kadın İş Derse’17
Sayı 3 | Etkinlikler
IEEE BAUN WIE olarak ikincisini düzenlemiş olduğumuz Kadın “İŞ” Derse’17 etkinliğimiz okuldaki tek salon etkinliğimizdi ve en güzelini yapmamız gerekiyordu. Biz de bunun için çalışmalara başlamıştık. Çok heyecanlı ve bir o kadar da tedirgin olarak çıktığımız yolda tabi ki aksilikler yaşadık. Bir sene önce düzenlediğimiz etkinliğimizde edindiğimiz tecrübeler sayesinde bu sene hataları daha az bir etkinlik çıkarmaya çalıştık Üniversite arkadaşlarımız için düzenlenen bu etkinlikteki başlıca amacımız onlara ilham vermekti. Mezun olduklarında neler yapabileceklerini uzmanlarından dinleyip kadınların isteseler neleri değiştirebileceklerini farkına varmaları da bir diğer amacımızdı. Bize yardımcı olan erkek arkadaşlarımız her zaman vardı ve desteklerini hiçbir zaman esirgemediler. Feminist bir algı yaratmak hiçbir zaman istemedik. Bu yüzden konuşmacılarımızdan bir kaçı ve etkinlik esnasında görev alan birçok arkadaşlarımız erkekti. Etkinliğimizin konsepti “Cam Tavan Sendromu” üzerineydi. Baskılarla dolu bir çalışma ortamı, üst düzey yöneticiler ve mutsuz bir kadın mühendis. Cam Tavan Sendromunu en iyi şekilde anlatan konuşmacılarımız kendi hayatlarından da örnekler vererek bizlere ışık tutmuşlardır. Biz etkinlik hazırlıkları aşamasında ekip arkadaşlarımızla beraber kız çocuklarının mühendis olmak neden hayalleri arasında yer olmadığına dair bir de video çektik. 8 Mart 2017 tarihinde fakültemizde Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladık. 9 Mart tarihinde etkinliğimizde de Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlandı. IEEE BAUN WIE ailesi olarak böyle bir etkinlik düzenlediğimiz için çok mutluyuz. Ayrıca bizden maddi manevi desteklerini esirgemeyen yönetimimiz, hocalarımız, ekip arkadaşlarımıza ve sponsorlarımıza çok teşekkür ederiz.
Hazal Dilan Erkaya IEEE BAUN SB WOMEN IN ENGINEERING BAŞKAN YARDIMCISI
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 39
Avengers : Infinity War
Sayı 3 | Film
***Dikkat! Bu yazı Marvel Cinematic Universe (MCU) hakkında ağır SPOİLER içerir.***
Marvel filmleri şu ana kadar birbirinden ayrı konular işliyor olsa da aslında hepsini birbirine bağlayan bir konu var; Sonsuzluk Taşları. Bütün Marvel dünyasını bir araya getirecek olan ve iki bölümden oluşacak Infinity War filmleri de tam olarak bu konuyu ele alacak. Avengers’ın ilk filminden beri koltuğunda oturan Thanos bu taşları toplayıp eldivenine takıp büyük güce hakim olmaya çalışacak. Nedir bu sonsuzluk taşları? Evrenin başlangıcında kozmik varlıklar tarafından yaratılan ve evrenin çeşitli yerlerine yayılmış her birisinin inanılmaz güçleri olan ve bir araya geldiklerinde adeta yenilmez yapan kozmik taşlardır. Gelin hep beraber bu taşları tek tek inceleyelim. -Zihin taşı (Mind Stone): İlk olarak Avengers filminde Loki’nin asası (Scepter) ile karşımıza çıkıyor. Bu taş zihni genişletme ve başka zihinleri kontrol edebilme gücüne sahiptir. Son olarak da Avengers: Age of Ultron filminde Vision’ın alnında kaldı, yani şu an için güvende. -Güç Taşı (Power Stone): Guardians of the Galaxy filminde sürekli olarak gördüğümüz kürenin (Orb) içindeki taş güç taşıydı. Bu taş gezegenleri yok edecek kadar büyük bir güce sahiptir. Son olarak da yine aynı filmde Nova gezegeninde bir kasada tutuluyor. -Gerçeklik Taşı (Reality Stone): Thor: The Dark World filminde Aether olarak karşımıza çıkan gerçeklik taşının gücü ise gerçekliği değiştirebilmek. Yani bu taşa sahip olan kişi fizik kurallarına aykırı bile olsa gerçekliği istediği gibi bükebiliyor. Son olarak Thor: The Dark World filminde Koleksiyoncu (Collector)’ya verilmişti ancak Guardian of the Galaxy filminde koleksiyoncu saldırıya uğradığı için şu an nerde olduğunu bilmiyoruz.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
-Zaman Taşı (Time Stone): Marvel evreninin son çıkan filmlerinden olan (ve benim en beğendiğim) Doctor Strange filminde bir kolyenin (Necklace) içinde ile karşımıza çıktı. Gücü ise zamanı manipüle edebilmek. Yani geçmişi ve geleceği kontrol edebildiği gibi zamanıda yolculuk yapma, canlıları hızla yaşlandırma veya gençleştirme ve hatta bütün bir gezegeni zaman döngüsüne hapsetme (Dormammu I’ve come to bargain) gücüne sahip. Bu taşımız da Doctor Strange ile güvende. En azından şimdilik. -Uzay Taşı (Space Stone): Birçok Marvel filminde Tesseract olarak karşımıza çıkan taş uzayı bükebilme gücüne sahip. Yani bu taşa sahip olan birisi istediği anda uzayın istediği bir yerinde hatta hiçbir yerinde olmaya karar verebilir. Son olarak Thor bu taşı alıp Asgard’a götürmüştü ancak en son Loki tahtı ele geçirdiği için bu taşın akıbeti de belli değil. -Ruh Taşı (Soul Stone): Bu taş henüz ortaya çıkmadı. Infinity War gelene kadar çıkacak Marvel filmlerinde bu konunun işleneceği düşünülüyor. Bu konuda en çok rağbet gören görüş ise bu taşa Asgard muhafızı Heimdall’ın sahip olduğu. Heimdall bulunduğu yerden bütün evreni görebiliyor, daha doğrusu yaşayan her ‘ruhu’ hissediyor. Ve filmlerde göğsünde kahverengi bir taş olduğu görülüyor. Bu taşın gücü de dediğim gibi ruhları hissetme ve onlarla oynayabilme olarak açıklanabilir. Burada MCU hakkında ufak bir Trivia var. Şu ana kadar karşılaştığımız nesnelerin baş harflerine bir bakalım isterseniz
Foton 40
T esseract H _______? A ether N ecklace O rb S cepter Ayrı ayrı efsanevi güçlere sahip olan bu taşların Thanos’un eldiveninde toplandığında nasıl bir güce ulaşacağını daha iyi anladık sanırım. Peki böyle devasa bir güce nasıl karşı koyabiliriz? Tabi ki tanıdığımız herkesi toplayarak.
K im le r b u sa va şta o la ca k? Şu ana kadar gördüğümüz Marvel karakterlerinin büyük bir kısmı Infinity War’da Thanos’a karşı savaşmak için toplanacak. Marvel Stüdyoları bu filmlerde 68 karakter olacağını açıklamıştı. Gelin olası karakterleri hep beraber inceleyelim. Listeye klasik Avengers ile başlayalım: Iron Man, Captain America, Thor, Hulk, Hawkeye, Black Widow. Devamında yeni Avengers ekleyebiliriz: Vision, Scarlet Witch, Falcon, Winter Soldier, War Machine, Ant Man, The Wasp, Black Panter, Spider Man. Yeni tanıştığımız ve daha tanışacağımız kesin karakterlerden de: Doctor Strange ve Captain Marvel. Son zamanlarda kesinleşen habere göre Guardian of the Galaxy ekibi de bu filmlere dahil olacaklarmış, yani: Star Lord, Gamora, Drax, Groot, Rocket Racoon, Yandu, Nebula. Burada eklemek istediğim olası kötülerimiz de var: Thanos (elbette), Loki, Baran Zemo, hatta Red Skull bile gelebilir. Çünkü Captain America: The First Avenger filminde tam olarak öldü diyemeyiz. Sadece uzayda bir yere ışınlanmış olabilir. Burada bildiğimiz diğer şey de Marvel dizilerindeki karakterlerin de dahil olacağı: Daredevil, Jessica Jones, Luke Cage, Iron Fist, Punisher, Electra. Ve tabi ki Agents of Shield ekibi: Agent Calson, Daisy, May, Fitzs and Simmons ve Mac ve belki birkaç Inhumans.
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Buraya kadar 44 kişi falan olduk bile. Şimdi pek süper olmasalar da hikayelerde önemli yer tutan kişilere başlayalım: Nick Fury, Maria Hill, Agent 13, Pepper Pots, Happy Hogan, Jane Foster, General Thunderbolt Ross, Eric Salvig, Ciwil War’daki Martin Freeman’ın karakteri, Sif, Heimdall, Odin, Volstagg, Koleksiyoncu, Birkaç Nova Corp insanı, Hank Pym, Ant Man’deki 3 eleman, belki Marvel dizilerindeki karakterler: Stik, Kingpin, Foggy, Carren falan falan… Buraya gelene kadar 70’e yakın karakter saydığımı biliyorum. Ama bu saatten sonra geri dönmeyeceğim. Doctor Strange’de gördüğümüz birkaç karakter ile devam ediyorum: Christine Palmer, Mordo, The Ancient One (Belki geri döner), Wong. Guardians of the Galaxy Vol.2’de tanışacağımız birkaç karakteri de eklemek istiyorum: Ego: The Living Planet, Sylvester Stallone (kimi oynayacak henüz bilmiyoruz) Burdan yeni gelecek filmlere geçelim: Thor: Ragarok, Spiderman Homecoming, Black Panter
Foton 41
Tabi ki en önemlisi de ölmüş olan karakterler. Sonuçta Marvel bu ne yapacağı belli olmaz. En efsanesini de en sona sakladım. Tabi ki STAN LEE! Burada saydığım bütün karakterleri görmeyeceğiz elbette, hatta büyük ihtimalle film 10-15 karakter etrafında dönecek ama ben iki üç saniye de olsa karakterlerin görünmesini isterim. Sonuç olarak bütün sinema evrenini birleştiriyor adamlar ve bu bence gayet heyecan verici bir olay. Üzülerek eklemem gereken şey ise bu filmler ile birkaç karaktere veda edecek olmamız. Büyük çapta ölümler bekliyoruz, zira pek çok aktörün kontratı Infinity War ile bitiyor. Birkaç endişemden bahsedip yazımı bitirmek istiyorum. Sürekli tekrarladığım şey Infinity Stone’ların güçleri. Acaba Thanos gerçekten hepsini toplamayı başarabilecek mi? Topladığını düşünürsek ona kim nasıl karşı koyacak? Toplayamazsa biz ne izleyeceğiz? Ben Marvel stüdyolarına kesinlikle güveniyorum harika bir iş olacağına da eminim ancak ufak da bir korkum yok değil. Sanırım bekleyip görmekten başka çaremiz yok. Son olarak da filmlerin çıkış tarihini vereyim: Part 1- 4 Mayıs 2018, Part 2- 3 Mayıs 2019 Geek Kalın!
Enes Çelik Computer Society Başkanı
Güçlüyüz,çünkü sen varsın !
Foton 42