Boru Dergisi Kasım'12

Page 1








Yıl: 5 Sayı: 80 Kasım 2012

Editör

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com SORUMLU MÜDÜR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR AHMET FARUK KOYUNCU faruk.koyuncu@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr CONSEPT TASARIM SAMİ AKTAŞ sami.aktas@img.com.tr REKLAM MÜDÜRÜ SEDAT KARADAYI sedat.karadayi@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr HABER SERVİSİ ÖMER ŞEN omer.sen@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER AHMET ASLANTÜRK ahmet.aslanturk@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE HATİCE ERDÖNMEZ hatice.erdonmez@img.com.tr CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 34530 Yenibosna / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.borudergisi.com.tr e-mail: info@borudergisi.com Boru Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Boru Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Süreli bir yayın olan Boru Dergisi ayda bir yayınlanır.

Risksiz bir altyapı Son yıllarda sadece içme suyu taşıyan sistemler inşa edilmektedir. Tüm mühendislik yapılarında olduğu gibi, kanalizasyon şebekesi en iyi şekilde projelendirilse bile inşaatın kalifiye elemanlarla yapılmaması, kalitesiz malzeme ve teçhizat kullanımı ve inşaat kontrol mekanizmalarının iyi işletilmemesi, sistemin iyi çalışmaması sonucunu doğurmaktadır. Diğer taraftan en iyi şekilde inşa edilmiş yapılarda bile periyodik bakım ve onarımlar yapılmadığı takdirde birtakım sorunlarla karşılaşılması kaçınılmazdır. Zemin altında kalan ve inşa edildikten sonra onarımları zor olan içme suyu, atık su ve yağmur suyu kanalları gibi altyapı tesislerinin periyodik bakımlarının yapılması çok daha önem kazanmaktadır. Altyapılarda dikkat edilmesi gereken ve hassas olan noktalardan biri de malumlarınız üzere kullanılan malzemelerin meydana gelebilecek doğal afetlere karşı dayanımlı olması. Doğal afetlerde yeterli ve güçlü bir altyapıya sahip olunmaması, daha büyük felaketlere de yol açabilir. Bu bakımdan sağlıklı altyapı için risksiz bir altyapı şart. Mevcut durum içinde yerleşim yerlerindeki altyapı sistemlerinin sağlıklı şartlarda sürdürülebilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan özellikle doğal afet durumunda içme suyu ihtiyaçlarının karşılanması, pis suların çevreye ve insanlara zarar vermemesi için altyapı tesislerinin çalışır durumda olması gerekir. Bu doğrultuda deprem gibi afet durumunda içme suyu ve kanalizasyon boru hatlarının hasarı çok irdelenmemektedir. Geldiğimiz noktada ülkemizde meydana gelen her depremde sonrasında altyapı tesisleri ve boru hatları ciddi hasara maruz kalmaktadır. Buradan hareketle altyapı boru hatlarının projelendirilmesinde depremde oluşabilecek hasar durumunu da dikkate alınmalıdır. Her geçen gün sektördeki ilerlemesini daha geniş kesimlere yaymaya devam eden dergimiz Boru ve Teknolojileri, sektör fuarlarında boy göstermeye devam ediyor. Farklı bir bakış açısı ile sektörde büyük bir ivme ile yoluna devam eden dergimiz sektörün sesini geniş kitlelere ulaştırmaya devam ediyor. Bir sonraki sayıda görüşmek dileği ile. Saygılarımızla, Ahmet Faruk Koyuncu


İçindekiler

SUBOR CTP Boruları yeni bir sulama hattına hayat veriyor

12

Sektörde Boru 2013 Rüzgarı esmeye devam ediyor

16

Wavin quickstream sifonik yağmur suyu sistemi

18

Türkiye’nin ham çelik üretimi

26

Gedik Kaynak dünya markası olma yolunda

Türkiye’nin çehresi Pakpen ürünleriyle değişecek

50

Boru hatları hidroliği

50

Kentsel dönüşüm sektöre ivme kazandıracak

60

Doğa harikası bir yer: Abant

AKTİF..................................... 43

İHALECİLER......................... 77

PLAST EURASİA.................. 57

ARMA MAT.......................... 59

İHLAS PAZARLAMA ......... 73

PLASTSU ............................... 4 -5

AYPAR BORU ...................... 40 -41

MARMARA TEKNİK ......... 45

PROMETAL .......................... 13

BARLO ................................... 25

MAVSAN ............................... 31

SENKRON ............................. 11

DAMLA ................................. 49

MESSE ESSEN ...................... 53

SUBOR ................................... 9

ESEN ...................................... 29

METAL STEEL...................... 65

TURAN .................................. 35

FABEX .................................... 63

NAVLUN ............................... 71

TÜRKİYE GAZETESİ.......... 69

HAS BORU ............................ 37

PAKPLAST............................. 3

YÜCEL ................................... 1

REKLAM INDEKS

8

32


SUBOR CTP Boruları yeni bir sulama hattına hayat veriyor SUBOR, Kasım ayı içerisinde imzaladığı Şanlıurfa Bozova Pompaj Sulaması Projesi, 3. kısım inşaatı kapsamında CTP boru ve bağlantı parçaları temini gerçekleştirecektir

8

KASIM 2012

Proje dahilinde üretilecek CTP borular, DN 600-2100 mm arasında değişen çaplarda, PN 4-10 bar basınç sınıflarında ve SN 2500 N/m² rijitliğinde, toplam 32 kilometre’dir. Farklı çaplarda üretilecek olan CTP borular, hafifliği sayesinde pürüzsüz iç yüzeyi ve hidrolik özellikleri zarar görmeden iç içe sevk edilerek, nakliyeden ciddi tasarruf sağlanacaktır. Projenin hayata geçmesiyle bölgedeki arazilerin su ihtiyacı minimuma indirilerek, kurak araziler yeşile kavuşacak ve bölge halkının istihdamına katkı sağlanacaktır.



SUBOR AİLESİ OLARAK KITALARARASINI 10 BİNLERLE BERABER YÜRÜDÜK

SUBOR ailesi olarak çalışanlarımızdan oluşan 150 kişilik bir ekiple yer aldığımız 34. Avrasya Maratonu halk koşusunda ve ardından düzenlenen organizasyonla hatırlanmaya değer bir gün yaşadık. Avrasya Maratonu, 1973 yılında ilk kez gündeme gelen Asya’dan Avrupa’ya maraton fikrinden doğmuş ve ilki toplam 74 yerli-yabancı atletin katılımı ile gerçekleşmiştir. Düzenlenen organizasyon kapsamında, Boğaziçi Köprüsü trafiğe kapatılmış ve 1 Nisan 1979 günü tarihte ilk kez iki kıta arasında bir yarış gerçekleşmiştir. Bu yıl da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin organizatörlüğünde 34. sü düzenlenen etkinlik, SUBOR çalışanlarından 150 kişilik bir grubun da aralarında bulunduğu 7’den 70’e yaklaşık 120 bin kişinin katılımıyla gerçekleşmiştir. Böylesi görkemli bir spor organizasyonunda bulunmak ve kıtalararasını yürüyerek geçmek, SUBOR ailesi olarak birarada olmanın keyfiyle unutulmayacak bir etkinlik olarak hafızalarda kalmıştır. Halk koşusunun ardından SUBOR ekibi ve aileleri boğazda kendilerini bekleyen bir tekne ile yemek yiyerek günü tamamlamışlardır.

10

KASIM 2012



Sektörde Boru 2013 Rüzgarı esmeye devam ediyor 8. Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı, yalnızca ticaret platformu olmanın ötesine geçerek, yerli ve uluslararası birçok üreticiyle, ceo’ları, üst düzey yöneticileri ve firma sahiplerini buluşturmayı başaran bir organizasyona ev sahipliği yapacak

Dünya Boru Endüstrisi, İstanbul Fuar Merkezi’nde 28 – 30 Mart 2013 tarihleri arasında, yeniden bir araya geliyor Kosgeb tarafından desteklenen, “Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı”, yurtdışı temsilciliklerin ve alım heyetlerinin katılacağı, ikili görüşmelerin gerçekleşeceği bir organizasyona hazırlanıyor 12

KASIM 2012



ITA Dünya Borucular Birliği sponsorluğunda gerçekleşecek fuar, geçtiğimiz yıllarda yerli ve yabancı ziyaretçi bakımından büyük ilgi gördü ve iş çevreleri tarafından da ilgiyle izlendi. Özellikle inşaat ve yapı malzemeleri sektöründe daralan pazarlar ve son dönemde ekonomide kaydedilen uluslararası gelişmeler dikkate alındığında, Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı, tüm sektör temsilcilerine yeni pazarlar oluşturuyor. Kalitesiyle, ürün çeşidiyle, markalarıyla dünyanın dört bir ucunda başarıdan başarıya koşan boru sektörü, sekizinci defa kendi spesifik fuarında buluşuyor. Yurt dışından katılım gösteren firmaları ve dünyanın dört bir yanından teşrif eden yabancı ziyaretçileri

14

KASIM 2012

ile geçtiğimiz senelerde başarısını kanıtlayan Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı, sekizinci senesinde de, yenilikleri ve gelişmeleri sektörle paylaşmaya, sektörün ihtiyaç duyduğu bilgi platformunu oluşturmaya ve ticareti canlandırmaya hazırlanıyor. 2005’den bu yana verimli yıllar geçiren Türk boru sektörü, özellikle 2006 yılında yaptığı katılımlar ile son yılların iş hacmi yüksek sektörlerinden birisi olarak değerlendiriliyor. Yurtiçi pazarda doğalgaz yatırımları ve özellikle konut hareketliliğinden son derece olumlu etkilenen sektör, yurtdışı pazarlarda da boy gösteriyor.


TÜRKİYE EN ÇOK BORU ÜRETİMİ YAPAN İKİNCİ ÜLKE

Yapılan araştırmalar sonucunda; Avrupa’da; İtalya’dan sonra en çok boru üretimi yapan ikinci ülkenin Türkiye olduğu görülüyor. Türkiye’de ki üretimin, Avrupa Birliği’ne 2005 yılından sonra katılan 12 ülkenin üretiminden daha fazla olduğunu ve dolayısıyla borunun, Türkiye için çok önemli bir ürün olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu durumda, Türkiye, Avrupa Birliği için çok önemli bir üretim merkezi olduğunu kanıtlamıştır. Globalleşen ve rekabetin arttığı günümüz iş dünyasında Türkiye, sürekli vizyonunu yükselterek gelişmiş, ihracat yapan ve uluslararası arenada rakipleriyle başa çıkabilme uğraşında olan ülkelerin başında gelmektedir. Sektörde yaşanan gelişmeler tüm sektörleri olduğu gibi boru sektörünü de etkilemektedir. Türk boru sektörü olarak bilinmekte ve ürün kalitesi ve hizmet anlayışı ile bu konudaki başarısını gözler önüne sermektedir. SEKTÖRÜN İLK VE TEK FUARI

Türkiye’nin en çok çelik boru ihracatı yaptığı ülkeler Cezayir, Irak, Ürdün, İngiltere, ABD, Romanya, Mısır, Suriye, İtalya ve Almanya olmuştur. Sektörün Türkiye’deki ilk ve tek fuarı olan Boru ve Ek Parçaları Fuarı, 2013 yılında tekrar boru sektörünü bir araya getirip, ticareti ve ekonomiyi daha verimli hale getirmeyi hedefliyor. Fuarın yıllardır profesyonel ziyaretçi odaklı çalışmaları ve giderek büyüyen başarısı, önümüzdeki yıllar için büyük ümitler veriyor. Ülkemizde her gün bir yenisi hayata geçirilen doğalgaz projeleri, altyapı çalışmaları, yeni konut inşaatları ve ihracattaki başarılı yükseliş Boru 2013’de bir kez daha gözler önüne serilecek. Türkiye’de yeni bölgelerin doğalgaz kullanımına geçmesi, artan ihracat potansiyeli ve birikmiş konut ihtiyacı sektörü hareketlendiren konuların başında geliyor. Gerek ürün portföyü gerekse ürün kalitesi bakımından başarılı bir grafik çizen Türk Boru Sektörü, 2013 yılına yaklaştığımız şu günlerde doyasıya rekabet yaşıyor. 8. ULUSLARARASI BORU VE EK PARÇALARI FUARI

8. Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı, ihlas fuarcılık tarafından düzenlenmekte olup, otomotiv ve beyaz eşya sektöründe hizmet veren firmaları da bünyesinde bulundurmaktadır. Sanayi işletmelerinde her geçen gün daha da artan otomasyon ve modernleşme isteklerine paralel olarak basınçlı hava talebi de artmaktadır. Her makine ve cihaz kendisi için gerekli olan havayı bir boru şebekesi ile kompresörden r hedef büyütmekte sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da önemli başarılara yönünü çevirmektedir. Ürün çeşitliliği ve uygulamaları ile geniş yelpazeye sahip olan boru sektörü, tüketim rakamlarını artırmaya çalışmakta ve bu anlamda büyük bir potansiyele sahip bulunmaktadır. 28– 30 Mart 2013 tarihleri arasında, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan 8. Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı, İhlas Fuarcılık tarafından sektörün öncü kurumlarının katılımlarıyla gerçekleştirilmeye devam ediyor. FUAR, YURT DIŞI BAĞLANTILARINI GÜÇLENDİREREK SÜRDÜRÜYOR

İtalya, Almanya, Fransa, Rusya, Ukrayna, Hindistan, Kanada, Bulgaristan, İngiltere Çek Cumhuriyeti, Romanya, Birleşik KASIM 2012

15


Arap Emirlikleri, Kore, Tayvan, Avusturya, Polonya, Yunanistan, Mısır, S. Arabistan, Çin, Sırbistan ve Amerika gibi ülkelerden pek çok firmanın katılımcı olarak iştirak ettiği fuar, ülkemizde halen ilk ve tek olma özelliğini koruyor. Geçtiğimiz senelerde, yüzlerce yabancı ziyaretçinin gezdiği fuar, yurt dışı bağlantılarını, güçlendirerek sürdürüyor.

luşunun yanı sıra inşaat ve taahhüt şirketleri, petokimya sanayi kuruluşları, beyaz eşya üreticileri, çelik eşya üreticileri, otomotiv sanayi kuruluşları, mobilya üreticileri, gemi sanayi kuruluşları, sondaj şirketleri, gaz dağıtım şirketleri, su ve kanalizasyon idareleri, devlet su işleri, belediyeler, üniversitelerin inşaat, metalurji, malzeme, makine mühendislikleri ve çevre bölümü akademisyenlerinin de fuarı ziyaret etmesi bekleniyor.

BULUŞMA PLATFORMU: İSTANBUL

16

Kıtaları birleştiren coğrafyası ve asırlara tanıklık eden tarihi konumu ile İstanbul dünya üzerindeki en özel şehirlerden biri. Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren İstanbul, Ortadoğu ve Avrupa’ya yakınlığı, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri ile sürdürdüğü sıcak ilişkiler ile ticareti de verimli hale dönüştürmeyi başarıyor. İstanbul, jeopolitik konumu sayesinde, 8. Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı’nın başarısına başarı katacak. 2011 yılına kadar yılda bir kez düzenlenen fuar, diğer uluslararası fuarlar ile uluslararası katılımcı ve ziyaretçilerin talepleri dikkate alınarak, 2011 yılından itibaren iki yılda bir kez düzenlenecek. Sekizincisi 28-30 Mart 2013 tarihleri arasında düzenlenecek olan fuarda, fuarın etkinliğini ve verimliliğini artırmak üzere yeni düzenlemeler de yapılıyor. Fuara eklenen 2 yeni bölüm, boru hattı teknolojisi ile demir ve çelik (yassı ürünler). Metal boru, profil, ek parça, yassı ürünler, makina ve ekipmanları alanlarını birarada sunan, boru fuarını, yurt içi ve yurt dışından çok sayıda profesyonelin ziyaret etmesi bekleniyor.

ZENGİN KATILIMCI PORTFÖYÜ

HAM ÇELİK ÜRETİMİNDE ARTIŞ

İHLAS FUARCILIK HAKKINDA

Ham çelik üretimi yüzde 9.2 artan Türkiye’de, bu yıl çelik üretimi, 24.1 milyon ton seviyelerine ulaşmıştır. Yılın ilk çeyreğinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde inşaat demiri satışlarının canlı olduğu, bu dönemde Türkiye’den yüksek tonajda inşaat demiri ithal edilmiş olmasının da bunun göstergesi olduğu biliniyor. Sektör firmalarının yoğun ilgi göstermesi beklenen fuarda, en büyük 1000 sanayi kuru-

İhlas Fuarcılık, ilk organizasyonunu 1988 yılında Tekstil Makineleri Fuarı ile gerçekleştirdi. Düzenlediği ihtisas fuarlarıyla, fuarcılık sektörüne, ismini sağlam şekilde yazdıran şirketimiz, 8. Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı ile 98. fuarına imza atmış olacak.

KASIM 2012

8. Uluslararası Boru ve Ek Parçaları Fuarı, her türlü boru ve ek parçaları üreticileri ile zengin bir ziyaretçi profilini buluşturacak. Türk boru sektörünün spesifik fuarının katılımcı ürün profili ise şu şekilde olacak: Boru ve Ek Parçalar başlığı altında, demir ve alaşım borular, paslanmaz çelik, demir dışı metal ve alaşım, kompozit, beton, iletim, yapı, hassas borular ve ek parçaları. Boru üretim makinaları başlığı altında, döküm, haddeleme, kaynak, ısıl işlem, boru işleme ekipmanları başlığı altında, şekil verme, kesme, delme, galvanizleme, kaplama, taşlama, parlatma, genişletme, çapak alma, işleme teknolojisi araçları, test, ölçme ve kontrol teknolojileri, tesis mühendisliği ve inşaatları, çelik servis merkezleri, lojistik, güvenlik teknolojisi, çevre koruma, restorasyon, yazılımlar, danışmanlık ve hizmetler, sivil toplum kuruluşları ve yayınlardan oluşmaktadır. Ayrıca, boru hattı teknolojisi, profil ve makinaları, sıcak ve soğuk haddelenmiş yassı ürünler ve kaplama işlemine tabi tutulmuş yassı ürünler.


Kütahya Zafer Havalimanı’nın çatısında Wavin quickstream sifonik yağmur suyu tahliye sistemi kullanıldı

Dünya’nın lider plastik boru üreticisi Wavin yenilikçi, proje çözümü sağlayan ürünlerini her geçen gün artan çeşitliliği ile pazara tanıtmaya devam ediyor

WavinPilsa 1971 yılından beri devam ettirdiği üretim, satış ve pazarlama aktivitelerinin yanı sıra portföyüne eklediği yeni ürünlerle, proje bazında özel çözümler de sunmakta. Dünya’nın lider plastik boru üreticisi Wavin yenilikçi, proje çözümü sağlayan ürünlerini her geçen gün artan çeşitliliği ile pazara tanıtmaya devam etmektedir. Wavin kalitesi ile Türkiye pazarına sunulanQuickStreamSifonik Yağmur Suyu Tahliye Sistemikısa sürede oldukça ilgi görmüştür. Konvansiyonel yağmur suyu drenaj sistemine göre önemli avantajlar sağlayan Sifonik Sistem, Türkiye’de artan inşaat hızı ile birlikte birçok projede tercih edilmektedir. Özellikle geniş çatılı alışveriş merkezi, fabrika, havalimanı, okul, hastane gibi ticari uygulamalarda yaygın olarak kullanılan sifonik sistem Wavin kalitesi ile birlikte proje bazında anahtar teslim çözümler sağlamaktadır. 2012 yılında Türkiye pazarına giriş yapan Quick Stream Sifonik Yağmur Suyu Tahliye Sisteminin ilk uygulaması olan Kütahya Zafer Havalimanı çatı uygulaması Ağustos ayında tamamlamış ve sistem test edilerek çalışır şekilde ana yüklenici firma İÇTAŞ’ a teslim edilmiştir. Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet edecek Zafer Havalimanı’nın sifonik sistem uygulaması Wavin tarafından onaylı ekipler ile gerçekleştirilirken projelendirme Wavin’in kendi bünyesinde yapılmıştır. Toplam alanı 12.850 m2 olan bina çatısına hem birincil tahliye sistemi hem de acil durum yağmur toplama sistemi kurulan bu uygulamada; 28 adet ısıtıcılı metal süzgeç ve 22 adet metal acil durum süzgeci ve süzgeçlere monte edilmişsıfırın altında 20 derecede bile etkili elektrikli ısıtıcılar kullanılmıştır. Boru hatları PE80-PN4 polietilen boru ile döşenmiştir. Bütün bağlantılar elektrofüzyon kaynağı ile yapılmıştır. WAVİN QUİCK STREAM SİFONİK SİSTEMİN AVANTAJLARI

Daha az iniş borusuna ihtiyaç duymasından dolayı; toplamda daha az miktarda boru kullanımı gerektirmektedir. Daha küçük çaptaki borular ile yağmur suyu çatıdan deşarj edilebilmektedir. Dolayısı ile daha az izolasyon ihtiyacı bulunmaktadır. Daha az iniş olduğu için; kullanılan küçük bağlantı rögarlarının sayısında azalma sağlamaktadır. Böylece temel kotunda daha az yatay kazı ile ana yağmur hattına bağlanabilmektedir. Çatıdan ana rögar bağlantısına kadar yatay hatlarda eğim ihtiyacı yoktur. Bu nedenle uygulama kolaylığı sağlar. Hızlı montaj edilir. Yüksek su taşıma hızı sayesinde kendi kendisini temizler. Bakım maliyeti minimumdur

17

KASIM 2012


Türkiye’nin Ham Çelik Üretimi Kaliteli üretimi sayesinde, dünyanın kalite beklentisi yüksek ülkelerine, yüksek miktarlarda ihracat yapan demir çelik sektörümüz, esnek bir ihracat stratejisi izlemeye devam ediyor

1980 yılında, 2.4 milyon ton olan Türkiye’nin ham çelik üretimi, 1990 yılında 9.3 milyon ton ve 2000 yılında 14.3 milyon ton seviyelerinde gerçekleşmiştir. 2009 yılındaki global finans krizi nedeniyle, dünya çelik sektöründeki daralmaya paralel olarak üretim, 2008 yılına göre, %5.6 oranında azalışla, 25.3 milyon ton seviyesine gerilemiştir. 25.3 milyon tonluk üretimi ve % 2.1 oranındaki üretim payı ile ülkemiz, 2009 yılındaki 1.2 milyar tonluk dünya ham çelik üretimi sıralamasında 10., AB ülkeleri arasında ise 2. sırada yer almıştır. Krizin et-

18

KASIM 2012

kilerinin yoğun olarak hissedildiği 2009 yılında, ham çelik üretimi % 5.6 oranında gerilemiş olmasına rağmen, Türkiye, dünyanın en büyük 15 çelik üreticisi ülke arasında, Çin ve Hindistan’ın arkasından en iyi performansı gösteren 3. ülke olmayı başarmıştır. 2010 yılında, 2009 yılına göre %15.2 oranında artışla, 29.1 milyon tona ulaşan ham çelik üretimi böylece, son 10 yıllık dönemde, %103 oranında artış göstermiştir. 2011 yılında ise, 2010 yılına göre, %17 oranında artışla, 34.1 milyon ton seviyelerinde gerçekleşmiştir.


Global krizin etkilerinin giderek azalmasının ve yurt içinde çelik kullanan sektörlerdeki iyileşmenin de etkileriyle, 2011 yılında, %17 oranında üretim artışı yakalayan ülkemiz, dünya’nın büyük çelik üreticileri arasında, üretimini en fazla arttıran ülke olmuştur. Türk demir çelik sektörü, kriz öncesi olan 2007 yılındaki, 25.8 milyon tonluk üretim seviyesine kıyasla da, üretimini % 32.2 oranında arttırmıştır. Bu yönüyle Türkiye, Çin, Hindistan ve Güney Kore’nin ardından, kriz öncesi üretim seviyesinin üzerine çıkan dördüncü ülke olurken, İspanya, Fransa, Ukrayna, ABD, Japonya, Almanya, İtalya ve Rusya gibi büyük üreticilerin üretimlerinin, 2011 yılında da kriz öncesi seviyesine ulaşamadıkları gözlenmiştir. TÜRKİYE’NİN ÜRÜNLERE GÖRE HAM ÇELİK ÜRETİMİ

Uzun ve yassı çelik ürünleri kapasitesindeki uzundan yana olan

dengesizliğin giderilmesi ve yassı mamûl ihtiyacının ithalat yerine, yurt içinden temin edilebilmesi amacıyla, yassı mamûl üretimine yönelik olarak artan yatırımlar sonucunda, yassının yarı mamûlü olan slab üretiminin toplam ham çelik üretimi içerisindeki payı, son yıllarda artış göstermiştir. 2011 yılında, kütük üretimi % 11.8 oranında artış ile 24.4 milyon ton seviyesine ulaşırken, yassı mamûle yönelik olarak kurulan yeni tesislerin üretime başlaması sayesinde, 2010 yılında % 53 oranında artan slab üretimi, 2011 yılında da % 33 oranında artışla 9.7 milyon tona yükselerek, hızlı büyüme eğilimini sürdürmüştür. Böylece, 2000 yılında toplam çelik üretimi içerisinde % 83.3 oranında kütük, % 16.7 oranında slab şeklindeki dağılım, 2011 yılında, %71.5 oranında kütük, %28.5 oranında slab şeklinde, slab lehine değişim göstermiştir.

KASIM 2012

19


2011 yılında, % 74.1’e yükselirken, 2000 yılında % 36.5 olan BOF’ların üretim içindeki payı, 2011 yılında %25.9’a gerilemiştir. TÜRKİYE’NİN NİHAİ MAMÛL ÜRETİM VE TÜKETİMİ

Nihai Mamûl Üretimi 2000-2011 yılları arasındaki dönemde Türkiye’nin nihai mamûl üretimi, % 124 oranında artışla, 14.27 milyon tondan, 31.9 milyon tona ulaşmıştır. Uzun ürünler % 106 oranında artışla, 11.12 milyon tondan, 22.87 milyon tona, yassı ürünler ise % 189 oranında artışla, 3.15 milyon tondan, 9.1 milyon tona yükselmiştir.

Son yıllarda slab üretim kapasitesindeki artışa rağmen, yassı ürün ithalat baskısının artması ve ihraç piyasalarının zayıf konumu sebebiyle, slab üretim miktarındaki artış kapasite artışının gerisinde kalmıştır. Böylece, 2011 yılındaki 34.1 milyon tonluk üretimin, % 29’una tekâbül eden 9.7 milyon tonluk bölümü, slab olarak üretilmiştir.

TÜRKİYE’NİN YÖNTEMLERE GÖRE HAM ÇELİK ÜRETİMİ

2011 yılında, Türkiye’nin toplam nihai mamûl üretimi, % 21.5 oranında artışla, 2010 yılındaki 26.3 milyon tondan, 31.94 milyon tona yükselmiştir. Böylece, Türkiye’nin nihai çelik ürünleri üretimindeki artış oranı, yarı ürün ihracatında gözlenen % 34 oranındaki düşüş sayesinde, % 17 seviyesinde gerçekleşen ham çelik üretimindeki artışın üzerine çıkmıştır. Yeni kapasitelerin de katkısıyla, en yüksek üretim artışı, % 36.9 oranında artışla, 6.63 milyon tondan, 9.08 milyon tona ulaşan yassı ürünlerde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, uzun ürün üretimi ise, % 16.3 oranında artışla, 19.67 milyon tondan, 22.87 milyon tona ulaşmıştır. 2011 yılında, 31.94 milyon tonluk toplam nihai çelik ürünleri üretiminin % 71.6 oranındaki kısmı uzun ürünlerden, % 28.4 oranındaki kısmı yassı ürünlerden oluşmuştur. 2011 yılında elde edilen, toplam 5.64 milyon tonluk üretim artışının, % 57 oranındaki kısmı uzun ürünlerde, % 43 oranındaki kısmı yassı ürünlerde görülmüştür.

Yeni tesis yatırımlarının elektrik ocaklı (EO) tesis ağırlıklı gelişmesi nedeniyle, 2011 yılında üretimde yaşanan toplam 4.96 milyon tonluk artışın, % 88’i EO’lu tesislerde gerçekleşmiştir. Elektrik ocaklı tesislerin üretimleri %20.9 oranında artışla, 25.28 milyon tona yükselirken, BOF yöntemiyle üretim yapan tesislerin üretimleri %7.2 oranında artışla, 8.83 milyon ton seviyesine ulaşmıştır.

NİHAİ MAMÛL TÜKETİMİ

EO: EAO ve İO üretimini kapsamaktadır. 2011 yılında, EO’lardaki üretim % 74.1 oranında, BOF’lardaki üretim ise % 25.9 oranında paya sahip olmuştur. 2000-2011 yılları arasındaki dönemde, EO’lardaki üretim artışı % 178, BOF’lardaki üretim artışı % 69, toplam üretim artışı ise, %138 oranında gerçekleşmiştir. Böylece, 2000 yılında, % 63.5 olan EO’ların çelik üretimindeki payı, 20

KASIM 2012

2000-2011 yılları arasındaki dönemde, Türkiye’nin nihai mamûl tüketimi, % 106 oranında artışla, 13.1 milyon tondan, 26.93 milyon tona yükselmiştir. Aynı dönemde, uzun ürünlerin tüketimi % 102 oranında artışla, 6.8 milyon tondan, 13.72 milyon tona, yassı ürünlerin tüketimi, % 110 oranında artışla, 6.3 milyon tondan, 13.21 milyon tona yükselmiştir.


açısından %14 oranında artışla, 10.5 milyon tona, değer açısından ise, % 38 oranında artışla, 7.36 milyar dolara yükselmiştir. Böylece, 2010 yılına kıyasla, Türkiye’nin toplam çelik ihracatı içerisinde, yarı ürünlerin payı % 21’den, % 13’e gerilerken, yassı ürünlerin payı % 9’dan, % 12’ye, uzun ürünlerin payı, % 52’den % 57’ye yükselmiştir. 2011 yılında, Türkiye’nin toplam çelik ürünleri tüketimi, 2010 yılına göre, % 14.1 oranında artışla, 23.6 milyon tondan, 26.93 milyon tona, genellikle inşaat sektörü tarafından tüketilen uzun ürünlerde, toplam tüketim % 17.7 oranında artışla, 11.66 milyon tondan, 13.72 milyon tona yükselirken, daha çok otomotiv, beyaz eşya ve makine sektörleri tarafından tüketilmekte olan yassı ürünlerdeki tüketim artışı ise, % 10.6 seviyesinde kalarak, 11.94 milyon tondan, 13.2 milyon tona ulaşmıştır. 2011 yılında, Türkiye’nin toplam 26.93 milyon tonluk çelik ürünleri tüketiminin, % 51 oranındaki kısmı uzun ürünlerden, % 49 oranındaki kısmı ise yassı ürünlerden oluşmuştur. Diğer taraftan, son yıllarda yassı ürün üretiminde yaşanan hızlı yükseliş sayesinde, 2005 yılında % 40 seviyesinde bulunan Türkiye’nin yassı ürün üretiminin tüketimini karşılama oranı, 2011 yılı itibariyle, % 69 seviyesine yükselirken, 2005 yılında % 174 seviyesinde bulunan, uzun ürün üretiminin tüketimini karşılama oranı, 2008 yılında tüketimdeki daralmadan dolayı, % 215 ile zirvesine ulaştıktan sonra, 2011 yılı itibariyle % 167 seviyesine gerilemiştir.

2010 ve 2011 yıllarında devreye giren yeni kapasiteler sayesinde, Türkiye’nin 2013 yılından itibaren, yassı ve yapısal çelik ürünlerinde de net ihracatçı konumuna gelmesi ve çelik sektörünün, gerek ithal ikâmesinde, gerekse ihracatta sağlanacak artışla, Türkiye’nin dış ticaret açığının kapatılmasına olan katkısının, önemli ölçüde arttırılması hedeflenmektedir.

TÜRKİYE’NİN DEMİR ÇELİK İHRACATI

Uluslararası piyasalarda keskin talep daralmalarına neden olan global finans krizi nedeniyle, 2009 yılında, çelik sektörünün ihracatı, demir çelikten eşya ve boru ürünleri de dahil olmak üzere, 2008 yılına göre yalnızca %6.1 oranında düşüş göstererek, 18.7 milyon tona gerilemiştir. 2010 yılında da, 2009 yılına göre, miktar bazında % 5.9 oranında azalışla, 17.6 milyon ton, değer bazında, % 10.9 oranında artışla, 13.3 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşen ihracatımız, 2011 yılında, 2010 yılına göre, miktar bazında, % 5.3 oranında artışla, 18.54 milyon ton, değer bazında ise, % 25.2 oranında artışla, 16.63 milyar dolara yükselmiştir. 2011 yılında, yarı ürün ihracatı, 2010 yılına göre, % 34.3 oranında düşüşle, 3.73 milyon tondan, 2.45 milyon tona gerilerken, en dikkat çekici ihracat artışı, Ülkemizin artan kapasitesi ve üretimine paralel olarak, yassı ürünlerde gözlenmiştir. Yassı ürün ihracatı miktar açısından, %51 oranında artışla, 2.3 milyon tona, değer açısından ise, % 65 oranında artışla, 1.94 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye’nin en fazla ihraç ettiği ürün grubu olan uzun ürünlerde, ihracat, miktar

2009 yılında, % 151, 2010 yılında % 133 seviyesinde gerçekleşen ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2011 yılında % 141 seviyesine yükselmiştir.

KASIM 2012

21


Son yıllarda başlattığı yassı çelik ürünlerine yönelik yatırım atağı sonrasında, ihracat hedefini büyüten ve 2011 yılında, otomotiv sektöründen sonra Türkiye’nin en fazla ihracat yapan ikinci sektörü konumuna ulaşan demir çelik sektörü, Türkiye’nin toplam ihracatında, % 12.7 oranında paya sahip olmuştur. Üretim kapasitesindeki artış eğiliminin devam ettiği hususu da dikkate alındığında, dünya piyasalarında talebin iyileşmesine paralel olarak, 2012 yılından itibaren, ihracatın yıllık %7-8 oranında artışla, 2015 yılına kadar 25 milyon ton seviyesine ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Bölgelere Göre Demir Çelik İhracatı

Global ekonomik kriz sonrasında, ihraç pazarlarındaki talep daralması nedeniyle, Türkiye’nin çelik ihracatında geleneksel pazarlardan, komşu ülkeler ile alternatif pazarlara yönelme eğilimi gözlenmiştir. En fazla ihracat yaptığımız Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde görülen sosyal problemlerde, henüz tam bir iyileşme gerçekleşmediğinden, bu bölgelere yönelik ihracatımız azalmaya devam etmiş, AB bölgesine ise başta yassı ürünler olmak üzere, demir çelik ürünleri ihracatımızda, %40 civarında ciddi artış yaşanmıştır. Ancak, Avrupa Birliği’nde devam eden borç krizinin yarattığı talep düşüşünün, 2012 yılında bölgeye yönelik çelik ürünleri ihracatımız üzerinde sınırlandırıcı bir etki yapacağı değerlendirilmektedir. 2011 yılında, demir çelik ürün ihracatında, bölgeler itibariyle en keskin düşüşler, Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerin yer aldığı Orta Doğu/Körfez ve Kuzey Afrika’da gözlenmiştir. Kuzey Afrika’ya yönelik demir çelik ihracatımız, 2010 yılına göre, % 30.8 oranında azalışla, 2.64 milyon tondan, 1.83 milyon tona, Orta Doğu/Körfez bölgesine yönelik çelik ihracatımız ise, % 12.7 oranında düşüşle, 8.1 milyon tondan, 7.1 milyon ton seviyesine gerilemiştir. AB bölgesine yönelik ihracatımız, özellikle yılın ilk yarısındaki performansımız ve bu bölgeye yönelik yassı ürün ihracatımızdaki yükselişin de etkisiyle, 2010 yılına göre % 39.5 oranında artışla, 3.68 milyon tona ulaşmış, böylece AB bölgesi 2 yıl aradan sonra, en fazla ihracat yaptığımız bölgeler arasında, yeniden ikinci sıraya yükselmiştir. Buna rağmen, AB’ye yönelik ihracatımız, 2009 ve 2010 yıllarındaki kayıplarımızı telafi edememiştir. 2011 yılında AB bölgesine yönelik ihracatımız, 2008 yılına göre % 16, 2007 yılına göre ise % 42 oranlarında daha az gerçekleşmiştir.

22

KASIM 2012

Kaliteli üretimi sayesinde, dünyanın kalite beklentisi yüksek ülkelerine, yüksek miktarlarda ihracat yapan demir çelik sektörümüz, esnek bir ihracat stratejisi izlemektedir. Sektör, ihracatını talebin daraldığı bölgelerden, hızla, talebin canlı olduğu bölgelere yöneltebilmekte ve bu yönüyle oldukça da başarı sağlamaktadır. En büyük ihraç pazarlarımız, Orta Doğu/Körfez, Kuzey Afrika ve Avrupa Birliği olmasına rağmen, talep-fiyat-maliyet koşulları çerçevesinde, son yıllarda Uzak Doğu ve Güney Amerika bölgelerine de ağırlık verilmeye başlanmıştır. Çelik sektörünün, ihraç piyasalarında sürdürülebilir bir büyüme performansı yakalayabilmesini ve uzun ürünler üzerindeki ihracat baskısının azaltılabilmesini teminen, ürün çeşitlendirmesine gidilmektedir. Son yıllarda artan yassı, vasıflı ve yapısal çelik ürünlerine yönelik yeni kapasite yatırımları, bu yönde atılmış önemli bir adım niteliğindedir. Paslanmaz çelik yatırımlarının da önümüzdeki yıllarda devreye girmesi sayesinde, sektörün başarılı bir şekilde uygulamakta olduğu ürün ve piyasa çeşitlendirme stratejisi çerçevesinde, ihracat performansının artması ve ithalatın azalması beklenmektedir. Böylece sektörün, Türkiye’nin ödemeler dengesi açığının kapatılmasına olan katkısının, önemli ölçüde artacağı değerlendirilmektedir. TÜRKİYE’NİN DEMİR ÇELİK İTHALATI

2011 yılında, demir çelikten eşya ve boru ürünleri de dahil olmak üzere, demir-çelik ithalatımız, 2010 yılına göre, miktar yönünden %3.3 oranında azalışla, 11.05 milyon tondan, 10.68 milyon tona gerilemiştir. Ancak, 2010 yılına kıyasla fiyat seviyelerinin yükselmiş olması nedeniyle, değer yönünden, % 18.5 oranında artışla, 9.97 milyar dolardan, 11.82 milyar dolar seviyelerine yükselmiştir.


Türkiye’nin yassı mamûl üretiminin, % 37 oranında artışla, 6.63 milyon tondan, 9.08 milyon tona ulaşmasının da etkisiyle, ithalatta en büyük düşüş, aynı zamanda Türkiye’nin en fazla ithalatını yaptığı çelik ürünleri grubu olan yassı ürünlerde görülmüştür. 2011 yılında Türkiye’nin yassı ürün ithalatı miktar açısından % 5.9 oranında (401.000 ton) düşüşle, 6.83 milyon tondan, 6.43 milyon tona gerilerken, değer açısından % 11.8 oranında artışla, 5.69 milyar dolardan, 6.36 milyar dolara yükselmiştir. Türkiye’nin, en fazla ihracatını yaptığı ürün grubunun uzun ürün grubu olmasına ve bu açıdan dünyanın en büyük uzun ürün ihracatçıları arasında yer almasına rağmen, uzun ürün ithalatı sürpriz bir şekilde, % 13.2 oranında artışla, 1.2 milyon tondan, 1.36 milyon tona ulaşmıştır. Diğer taraftan, güçlü bir boru ihracatçısı olan Türkiye’nin, 2011 yılındaki boru ürünleri ithalatının, % 21 civarında artışla, 366 bin tona ulaşmış olması da, dikkat çekici bir durumdur. Yassı ürün üretimine başlayan tesislerde, tam kapasite çalışma şekline henüz geçilmediği dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda, söz konusu ithalat düşüşünün daha yüksek oranlarda gerçekleşmesi beklenmektedir. Kapasitemizin yurtiçi ihtiyacı karşılayabilecek düzeye gelmiş olmasına rağmen, yassı ürün ithalatında henüz önemli bir düşüş sağlanamamış olması, kısmen Dahilde İşleme Rejimi (DİR) uygulamalarının, üretici kuruluşlara sağladığı avantajların, amacı dışında kullanabilmesini mümkün kılan esneklikten, kısmen de yurtiçindeki çelik üreticilerinin, yurtdışındaki bağlantılarını bir anda kopartarak, yerli üreticilere yönelememelerinden kaynaklanmıştır. Artan ithalat baskısı, yassı ürünlerde kurulu kapasitenin önemli bir kısmının kullanılamaması sonucunu doğurmaktadır. 2011 yılında yassı ürün ithalatımız, 2010 yılına göre % 5.9 oranında azalışla, 6.83 milyon tondan, 6.43 milyon tona gerilemiştir.

BÖLGELERE GÖRE DEMİR ÇELİK İTHALATI

2011 yılında ithalatta, miktar yönünden en büyük pay % 42 oranı ve 4.49 milyon ton ile AB ülkelerine, % 39.3 oranı ve 4.2 milyon ton ile BDT ülkelerine aittir. Türkiye’nin toplam ithalatının % 81.3’ünü oluşturan bu iki bölgeden, ağırlıklı olarak yassı mamûl ithal edilmiştir. Diğer taraftan, Uzak Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinden yaptığımız ithalatın da, yıllar itibariyle, artış eğiliminde olduğu gözlenmektedir. 2006 yılında, toplam ithalatımız içerisinde % 4.27 paya sahip olan Uzak Doğu bölgesinin payı, 2011 yılında % 12.1 seviyesine yükselmiştir. Benzer şekilde, 2006 yılında, ithalatımız içerisindeki % 0.4 seviyesinde bulunan Kuzey Afrika’nın payı, 2011 yılında % 1.6’ya çıkmıştır. AB ve BDT’den olduğu gibi, Uzak Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinden de ağırlıklı olarak yassı çelik ürünleri ithal edilmektedir. ÇELİK TİCARET DENGESİ

2011 yılında, toplam çelik ihracatının ithalatı karşılama oranı, % 133’ten, % 141’e, Türkiye’nin net çelik ihracatı miktar bazında 6.55 milyon tondan, 7.86 milyon tona, net ihracat değeri ise, 3.31 milyar dolardan 4.81 milyar dolara yükselmiştir. 2011 yılında, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki çelik ürünleri ticaret açığı, 2010 yılındaki seviyesine kıyasla %11.4 oranında azalarak, 2.62 milyar dolara gerilerken, BDT bölgesi ile dış ticaret açığı, %10.2 oranında artışla, 2.87 milyar dolara ulaşmıştır. Demir çelik sektörü, yalnızca Türkiye’nin büyümesinin gerektirdiği çelik ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda ihracatını da istikrarlı bir şekilde arttırmaya devam etmektedir. Bu açıdan, 2011 yılında tüketilen 27 milyon ton çeliği ve 2012 yılında tüketilmesi beklenen 29 milyon ton çeliği karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda 20 milyon ton çeliği ihraç edebilecek konuma gelmesi, çelik sektörünün ulaştığı noktayı ortaya koymaktadır. Bu yönüyle, çelik sektörü 23 milyar dolar civarında ithal ikâmesi sağlamanın yanında, 17 milyar dolar civarında ihracat yapan yapısı ile, 40 milyar dolar civarında değer oluşturarak, Türkiye’nin ödemeler dengesi açığının kapatılmasına önemli katkı sağlamaktadır. TÜRKİYE’NİN HURDA İTHALATI

2010 yılında dünya genelinde 117.68 milyon ton hurda ithalatı gerçekleştirilmiş, bunun % 16.3’e tekabül eden 19.19 milyon tonunu, 1. sırada yer alan Türkiye ithal etmiştir. İkinci sıradaki ABD % 9 oranı ile 10.5 milyon tonunu, üçüncü sıradaki Çin ise, % 5 oranı ile 5.87 milyon tonunu ithal etmiştir. 2011 yılında, AB bölgesinden yapılan hurda ithalatı % 6.4 oranında düşüşle, 9.9 milyon ton seviyesine gerilemiş olmasına rağmen, Türk çelik sektörü, toplam 21.46 milyon tonluk hurda ithalatının, %46 oranındaki önemli bir kısmını AB ülkelerinden gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin toplam hurda ithalatında % 27.1 oranında paya sahip olan ABD’den yapılan ithalat ise, % 36.4 oranında artışla, 5.82 milyon tona ulaşmıştır. ABD’nin ardından Türkiye’nin hurda ithalatında üçüncü sırada yer alan Rusya’dan yapılan ithalat, % 51.2 oranında artışla, 2.33 milyon tona ulaşırken, Rusya’nın toplam ithalatımız içerisindeki payı da % 10.9 seviyesine yükselmiştir. 2004 yılında, Türkiye’nin hurda ithalâtında % 10 oranında paya sahip olan Ukrayna’dan yapılan ithalât ise, %27.7 oranında artışla, 692 bin tona yükselmesine rağmen, toplam hurda ithalâtımız içerisindeki payı %3.2 seviyesinde kalmıştır. 90’lı yıllarda Rusya ve Ukrayna’nın hurda arzından büyük oranda yararlanan Türkiye, bu ülkelerin hurda ihracatlarına getirdikleri kısıtlamalar sonucu, hurda ithalatında, AB ve ABD’ye KASIM 2012

23


YERLİ HURDA TEDARİĞİ

2011 yılında, ham çelik üretiminde sağlanan 5 milyon ton civarındaki artış, hurda tüketiminin de, 2010 yılındaki 25.26 milyon ton seviyesinden, % 22’ye tekabül eden 5.5 milyon ton civarında artışla, 30.79 milyon ton seviyesine yükselmesine sebep olmuştur. 2011 yılında, Türkiye’nin toplam ham çelik üretimindeki artış %17 oranında, diğer taraftan, temel girdi olarak hurda tüketen EO’lu tesislerin ham çelik üretimi % 20.9 oranında artış gösterirken, hurda ithalatındaki artış, %11.8 seviyesinde kalmıştır. Bu durum, 2011 yılında çelik sektörünün yerli hurda kullanımını arttırmış olmasından kaynaklanmıştır. Türkiye’nin toplam hurda tüketiminin %22, hurda ithalâtının ise, % 11.8 oranında arttığı 2011 yılında, çelik sektörünün yerli hurda kullanımı, 2010 yılına göre, % 54 oranında artışla, 6.06 milyon tondan, 9.33 milyon tona yükselmiştir. 2010 yılına kıyasla, Türkiye’nin hurda tüketimindeki 5.5 milyon tonluk artışın % 59 oranındaki kısmı yurtiçinden karşılanarak, toplam tüketim içerisinde, yerli hurdanın kullanım oranı, % 24’ten % 30’a ulaşmıştır. Böylece, 2011 yılında Türkiye, 30.79 milyon tonluk hurda tüketiminin, 21.5 milyon tonluk kısmını ithalat yolu ile 9.3 milyon tonluk kısmını ise, iç piyasadan karşılamıştır. 2010 yılında toplam hurda tüketiminin %76 oranındaki kısmını ithalat yolu ile karşılayan Türkiye, 2011 yılında, ihtiyacının %71 oranındaki kısmını ithal etmiştir. 2011 yılında, yurtiçinden tedarik edilen hurda miktarının hızlı bir şekilde arttırılabilmesinde, Ekonomi Bakanlığımız öncülüğünde yürütülmekte olan “Yerli Girdi Tedarik Stratejisi” çalışmalarının, önemli bir katkısının olduğu değerlendirilmektedir.

2010 yılında, 19.19 milyon tonluk hurda ithalâtına 7.1 milyar dolar bedel ödeyen Türk çelik üreticileri, 2011 yılında 21.46 milyon tonluk hurda ithalâtı için, yurtdışına 9.77 milyar dolar döviz aktarmıştır. 2010 yılına kıyasla, hurda ithalatının miktar açısından % 11.8 oranında artış göstermesine karşılık, değer açısından artışın % 37 seviyesinde gerçekleşmesi, ortalama hurda fiyatlarının 2010 yılındaki 371 $/ton seviyesinden, 2011 yılında 455 $/ton seviyesine yükselmesinden kaynaklanmıştır. Diğer taraftan, yerli hurda tedariğinin % 54 oranında yükselmiş olması sayesinde, demir çelik sektörü, 4.24 milyar dolar değerinde hurdayı, iç piyasasından karşılayarak, döviz tasarrufu sağlamıştır. Türkiye’de kurulmakta olan yeni kapasitelerin, elektrik ocaklı üretim teknolojisi kullandığı hususu dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda da hurda tüketiminin hızla artmaya devam edeceği tahmin edilmektedir.

Türk demir çelik sektörü, kriz öncesi olan 2007 yılındaki, 25.8 milyon tonluk üretim seviyesine kıyasla da, üretimini % 32.2 oranında arttırmıştır. Bu yönüyle Türkiye, Çin, Hindistan ve Güney Kore’nin ardından, kriz öncesi üretim seviyesinin üzerine çıkan dördüncü ülke olurken, İspanya, Fransa, Ukrayna, ABD, Japonya, Almanya, İtalya ve Rusya gibi büyük üreticilerin üretimlerinin, 2011 yılında da kriz öncesi seviyesine ulaşamadıkları gözlenmiştir.

2011 yılında, kütük üretimi % 11.8 oranında artış ile 24.4 milyon ton seviyesine ulaşırken, yassı mamûle yönelik olarak kurulan yeni tesislerin üretime başlaması sayesinde, 2010 yılında % 53 oranında artan slab üretimi, 2011 yılında da % 33 oranında artışla 9.7 milyon tona yükselerek, hızlı büyüme eğilimini sürdürmüştür.

24

KASIM 2012



Gedik Kaynak dünya

markası olma yolunda Gedik Kaynak A.Ş, % 100 yerli sermaye yapısıyla Türkiye’nin kaynak sektöründe öncü firması olarak ilerlemesini devam ettiriyor

Gedik Kaynak AŞ Genel Müdürü Edib Saraçoğlu

26

KASIM 2012


Gedik Kaynak, tüm faaliyet alanlarında gerek iç gerekse dış pazarda her yıl bir önceki yılın üzerinde bir performans göstererek faaliyetlerini devam ettiriyor. Dünya markası olma yılında hızlı ve emin adımlarla ilerlediklerini belirten Gedik Kaynak AŞ Genel Müdürü Edib Saraçoğlu; “Mevcut Pendik’teki tesislerimiz aynen kalmak koşuluyla, Hendek’te yapacağımız ek teknolojik yatırımlarla şu anda fiilen ithal edip kendi markamızla sattığımız birçok ürünün Hendek’te üretilmesini sağlayacağız ve ihracata odaklanacağız.” Bu yatırımla birlikte 2013 yılında kutlayacağımız 50. yılımızda Gedik Kaynak AŞ olarak dünya pazarlarındaki yerlerini daha da sağlamlaştıracaklarını söyleyen Gedik Kaynak AŞ Genel Müdürü Edib Saraçoğlu’ndan faaliyetleri hakkında bilgi aldık. EN ÇOK ÜLKEYE İHRACAT YAPAN ORTA ÖLÇEKLİ FİRMA

1963 yılında kurulan Gedik Kaynak A.Ş, %100 yerli sermaye yapısıyla Türkiye’nin kaynak sektöründe öncü firması olduğunu söyleyen Gedik Kaynak AŞ Genel Müdürü Edib Saraçoğlu, 80’e yakın ülkeye yaptığımız ihracatımızla ve sahip olduğumuz yılda 90.000 ton kaynak sarf malzemesi üretim kapasitemizle bir dünya markası olma yolunda hızla ilerlemekte olduklarını söyledi. Saraçoğlu; “İMMİB’in 2011’deki performansımız neticesinde “En Çok Ülkeye İhracat Yapan Orta Ölçekli Firma” kategorisinde bizi layık gördüğü “İhracatın Yıldızı” Ödülü de bunun bir göstergesidir. Firmamızda 600’ün üzerinde çalışan istihdam ediyor, üretimimizi Pendik Şeyhli’de bulunan 75 dönümlük alana kurulu tesislerimizde gerçekleştiriyoruz. GeKa markası altında 90.000 ton/ yıl kapasite ile kaynak sarf malzemesi (kaynak elektrotları, gazaltı kaynak telleri, tozaltı kaynak telleri, özlü teller, tozaltı kaynak tozları ve bakır esaslı kaynak telleri), GeKaMac markası altında ise kaynak makineleri (konvansiyonel, inverter tip) üretiyoruz. Ayrıca GeKa Robot olarak uzman mühendis ve yazılımcı kadromuzla, kaynaklı robotik çözümlerin yanında istifleme taşıma konularında da müşterilerimize destek veriyoruz. Tüm faaliyet alanlarımızda gerek iç gerekse dış pazarda her yıl bir önceki yılın üzerinde bir performans göstererek faaliyetlerimizi sürdürüyor, dünya markası olma yılında hızlı ve emin adımlarla ilerliyoruz.” “İHRACAT’A AĞIRLIK VERECEĞİZ”

Yatırım konusunda da önemli işler yaptıklarını belirten Gedik Kaynak AŞ Genel Müdürü Edib Saraçoğlu; “Sakarya İli Hendek 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde 150.000 metrekarelik arazide Gedik Kaynak’ın ek üretim tesislerinin altyapı inşasına 2011 yılı itibariyle başladık. Şu anda tesisle ilgili çalışmalarımız hızlı bir şekilde ilerliyor. Mevcut Pendik’teki tesislerimiz aynen kalmak koşuluyla, Hendek’te yapacağımız ek teknolojik yatırımlarla şu anda fiilen ithal edip kendi markamızla sattığımız birçok ürünün Hendek’te üretilmesini sağlayacağız ve ihracata odaklanacağız. Bu yatırımla birlikte 2013 yılında kutlayacağımız 50. yılımızda Gedik Kaynak AŞ olarak dünya pazarlarındaki yerimizi daha da sağlamlaştıracağımıza inanıyoruz.

Gedik Kaynak olarak iç pazara ve ihracata aynı ağırlıkta önem ve destek veriyoruz. Yeni yatırımlarımız da zaten bu hedefimizin destekçisi görünümündedir. Kapasite artışımızla birlikte ciddi oranda büyüme, dolayısıyla ciro artışı söz konusu olacak. En önemlisi ise tüm bu yapılanmalarımızı kökten destekleyecek mevcut Ar-Ge birimimizi reorganizasyonla daha da etkin duruma getiriyoruz.” “UZAKDOĞU MENŞEİLİ MALZEMELERİ KULLANMIYORUZ”

Yatırımlar devam ederken bir yandan da yeniliklerin devam ettiğini de söyleyen Gedik Kaynak AŞ Genel Müdürü Edib Saraçoğlu; “Kurucumuz Halil Kaya Gedik’in bize aşılamış olduğu misyon doğrultusunda, Ar-Ge faaliyetlerini çok önemsiyor ve kaynak sektöründe Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu ürünleri ülkemizde üretmek konusunda hassasiyet gösteriyoruz. Bu kapsamda kendi Ar-Ge’mizle geliştirdiğimiz ve farklı sektörlerden müşterilerimizin talepleri doğrultusunda çeşitlendirdiğimiz özlü tellerin yanı sıra, Türkiye’de ilk ve tek olarak bizim üretimini yaptığımız boru, gemi inşa gibi pek çok sektörde yaygın bir şekilde kullanılan tozaltı kaynak tozları ülke ekonomisine son dönemde yaptığımız önemli katkılardan bazılarıdır. 1986’dan bu yana Türkiye’de çok ciddi boyutta altyapısını oluşturduğumuz ve teknik anlamda servis ağını kurduğumuz kaynak makinelerinde ise mevcut konvansiyonel makinelerin yanında teknolojik anlamda inverter teknolojisi ile eşleşen, kaynak elektrotları, gazaltı ve özlü tellerle kullanıma uygun endüstriyel kaynak makinelerinin de Ar-Ge çalışmalarımız neticesinde üretimine başlamış bulunmaktayız. Firma prensibimiz gereği kaliteye verdiğimiz önem nedeniyle tüm komponenentlerde Avrupa menşeili olanları tercih ediyor, ucuz Uzakdoğu menşeili malzemeleri kullanmıyoruz. Ayrıca alacağımız yurtdışı teknik desteklerle ve kendi Ar-Ge’mizle birlikte diğer nitelikli teknolojik kaynak makineleri üretimine de özellikle 2013 yılı itibarıyla başlayacağımızı belirtmek isterim.Yine son dönemde gerçekleştirdiğimiz önemli projelerden birisi ise TÜLOMSAŞ’ın ürettiği yerli vagonların bojilerinin imalatı için GeKa Robot tarafından gerçekleştirilen projeydi. Eskişehir’de boji imalatı için robotların kullanıldığı 3 ana istasyondan oluşan bir otomasyon sistemi kurduk. Kaynak otomasyonu alanında ziraat, otomotiv, telekomünikasyon gibi pek çok farklı sektörlerden firmalara hizmet veriyoruz.” İHRACAT PERFORMANSI

2012’nin özellikle yakın coğrafya için sıkıntılı bir yıl olduğunu söyleyen Saraçoğlu; “Arap Baharı’nın getirdiği siyasi ve ekonomik belirsizlik bizim de bu bölgedeki satışlarımız üzerinde bir ölçüde olumsuz etki yapıyor. Ancak Gedik Kaynak olarak hemen hemen tüm dünyayı kapsayan bir yurtdışı satış ağımız var. ABD’den tutun Endozenya’yı, Meksika’yı, Afrika ülkelerini, Türki Cumhuriyetlerini ve tabiî ki Avrupa pazarını kapsayan bu satış ağında herhangi bir bölgede yaşadığımız pazar kaybını başka pazarlara ağırlık vererek kompanse edebiliyoruz. Bundan dolayıdır ki ihracat rakamlarımızda her sene bir önceki seneye göre düşüş değil, aksine artış

KASIM 2012

27


gözlemliyoruz. Tabi ki yurtdışındaki önemli fuarları etkin bir şekilde takip etmemizin, sürekli yeni pazarlara açılmamızın da ihracatımızı sürekli artırma konusundaki başarımızda büyük etkisi var. GeKa ve GeKaMac markalarına yurtdışında uzun süredir yatırım yapıyoruz ve bu çalışmamızın meyvelerini topluyoruz.”

EĞİTİM VE SERTİFİKASYON ÇALIŞMALARI

Gedik Kaynak olarak Türkiye kaynak sektöründe özel bir konuma sahip durumda olduğumuzu söyleyen Saraçoğlu; “ Zira biz kaynağa bütünsel çözümler getiren bir firmayız. Sadece kaynak malzemesi üretmekle kalmıyoruz, kaynak muayenesi, eğitim vs. gibi ilintili konularda da ciddi çalışmalar yapıyoruz. Gedik Eğitim Vakfı (GEV) olarak 2009’dan bu yana sayısı 400’e yaklaşan Uluslararası Kaynak Mühendisi (IWE) yetiştirdik. Ayrıca geçtiğimiz Haziran ayında Uluslararası Kaynak Muayene Personeli (IWIP) eğitimlerine de başladık. Bunlar bizim Gedik Kaynak olarak ülkemizin insan kay-

28

KASIM 2012

nağına ve dolayısıyla sanayisine yaptığımız yatırımlardır. GEV bünyesinde yapılandırdığımız Gedik Test Merkezi’nde ise tahribatlı ve tahribatsız muayene (NDT) endüstriyel hizmetlerimizin yanı sıra, NDT uzmanları yetiştiriyor, işletmelerde çalışan kaynakçı ve NDT personelini TÜRKAK’tan akredite bir kurum olarak sertifikalandırıyoruz. Mevcut tahribatlı ve tahribatsız muayene laboratuarlarımızın yanı sıra saha hizmeti de veriyoruz. Diğer taraftan 2010’da Gedik Üniversitesi’ni kurduk. Bir Vakıf üniversitesi olarak ülke sanayisindeki yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamak Gedik Üniversitesi’nin arkasında yatan en büyük motivasyondur. Gedik Meslek Yüksekokulu bünyesinde açtığımız Kaynak Teknolojileri programının yanı sıra Türkiye’de bir ilk olan Tahribatsız Muayene programı bu alanda çok büyük bir açığı kapatacak mezunlar veriyor. Diğer taraftan Gedik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde de Makine, Metalürji & Malzeme Mühendisliği ve Mekatronik gibi bölümler açtık. Gedik Kaynak olarak ülkemizin önde gelen üniversiteleri ile pek çok TÜBİTAK destekli Ar-Ge ça-



YURTİÇİ PAZARDAKİ DURUM VE GELECEK PROJEKSİYONLARI

2012 yılı bize göre hem iç piyasada hem dış pazarda mevcut projelerin ve üretim yapan firmaların ciddi taahhütleri nedeniyle olumlu bir yıl olarak geçtiğini söyleyen Saraçoğlu; “ Türkiye’de her geçen gün enerji, konstrüksiyon, ulaşım gibi sektörlerde çok büyük ve önemli projeler ortaya çıkıyor. Kaynak bu tür projelerin olmazsa olmaz bir girdisi olduğu için sektörümüzün geleceği ile ilgili olumlu bir beklenti içerisindeyiz. Bu sektörlerde yeni teknolojiler ortaya çıktıkça, kaynak sektörü olarak bu teknolojilere uygun çözümler üretmek gibi bir durum da söz konusu oluyor. Gedik Kaynak olarak ileri teknoloji kaynak ürünlerini üretiyor, henüz portföyümüzde olmayan ancak yakın gelecekte ihtiyaç duyulacağına inandığımız ürünlere yönelik Ar-Ge çalışmalarını da proaktif bir şekilde yürütüyoruz. Tüm dünyada kaynakla ilgili bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiğimiz için sanayide kalite ve verimliliğini artıracak yeni kaynak çözümleri konusunda müşterilerimizi bilgilendiriyor, aynı zamanda danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Gedik Kaynak olarak gerek kaynak ürünlerimizle, gerek muayene, sertifikasyon, belgelendirme gibi hizmetlerimizle bu gibi projelerin içerisinde bütünsel çözüm sunan tek firma olarak müşterilerimize önemli bir avantaj sunuyoruz. Diğer taraftan tüm sanayi sektörlerinde otomasyona hızlı bir kayış var. O nedenle robotik kaynak konusundaki çalışmalarımıza hız verdik. Sadece büyük işletmelerin değil, küçük ve orta ölçekli firmaların da bu teknoloji ile tanışarak kalite ve verimliliklerini artırmalarına katkı sağlamak istiyoruz.” lışmaları yürütüyoruz. Gedik Üniversitesi ile de bu doğrultuda yakın işbirliği içerisinde çalışmalarımızı yürütüyoruz.” YURTDIŞI PAZARLARLA REKABET

Kapasite olarak Gedik Kaynak dünyanın en yüksek hacimli kaynak sarf malzemesi üretimi yapan firmaları arasında yer aldığını belirten Saraçoğlu; “Türkiye olarak lojistik açıdan şanslı bir konumdayız. Kaliteli ürünü en kısa sürede almak isteyen Avrupa pazarı için cazip bir ülkeyiz. 2009’da Hollanda’da kurduğumuz Gedik Europe ile sevkiyat süresini daha da kısalttık. Bunun yanı sıra Afrika ülkeleri gibi altyapısını yeni yeni oluşturmaya başlayan ülke pazarları var. Zaman zaman az gelişmiş bu ülkelerden gelen temsilciler tarafından ziyaret edildiğimiz dahi oluyor. Gelin bizim ülkemizde üretim yapın, altyapı projelerimizde sizin ürünlerinizi kullanalım şeklinde yaklaşıyorlar bize. Bize ve ürünlerimize güveniyorlar ve bizimle iş yapmak istiyorlar. Son dönemde Türkiye’nin ekonomik büyümede gösterdiği başarı, dikkatlerin bizim gibi yerli firmaların üzerine çekilmesini de sağlıyor. 50 yılın verdiği bir tecrübe ile tüm ürünlerimizde ciddi anlamda ürün çeşitliliğine sahibiz. Bir bütün olarak hizmet verdiğimiz için yurtdışında potansiyel kullanıcılar, projeciler ve distribütörler tarafından tercih ediliyoruz.”

30

KASIM 2012

“UZAKDOĞU ÜRÜNLERİ SIKINTI VERİYOR”

Sektör içinde sıkıntılarında olduğunu söyleyen Saraçoğlu; “ İthal ürünler, özellikle de Uzakdoğu menşeili olanlar sektörün en önemli sorunlarından biri. Bildiğiniz gibi cari açık ülkemizin en önemli sorunlarından biri. Biz ihracata verdiğimiz önemle bu konuda üzerimize düşeni yapan bir firmayız. Ulusal projeler başta olmak üzere şartnamelerde yerli ürünlere yer verilmesi bizi memnun eder” dedi.



Türkiye’nin çehresi Pakpen ürünleriyle değişecek Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza: “Pakpen Türkiye’nin 33 ilinde eşzamanlı olarak başlayan ‘Kentsel Dönüşüm’ sürecinde de başrolde olacağını ve Türkiye’nin çehresi nin Pakpen’le değişeceğini” söyledi Yapı sektöründe pencereden bahçe aksesuarına, dış cepheden kapıya, borudan yalıtım ürünlerine kadar bir bina için A’dan Z’ye gerekli tüm malzemeleri birlikte üreten sektörünün öncü firması Pakpen, 2013 hedeflerini açıkladı. Temelleri 1970 yılında Tuza ailesi tarafından kurulan Paksu A.Ş’ye dayanan ve 30 bin metrekarelik alanda üretime başlayan Pakpen Şirketler Grubu, bugün 300 bin metrekarenin üzerine yayılan entegre tesisleriyle Konya Organize Sanayi Bölgesi’nin en büyük sanayi kuruluşu oldu. Pakpen bugün de üretim kapasitesi 32

KASIM 2012

ve ürün yelpazesiyle kentsel dönüşüm sürecinin de en önemli aktörlerinden olacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Kentsel Dönüşüm’ sürecinde özellikle yalıtım konusunda ön plana çıkmaya hazırlanan Pakpen Şirketler Grubu, bu nedenle 2 yıl içinde yalıtım üretim kapasitesini % 100 artırıyor. Yalıtımın ülke ekonomisi için önemine değinen Mehmet Tuza, Konya Sanayi Bölgesi’nde endüstri ve meslek lisesi yaptırarak Konya’nın kalkınmasına destek olmayı amaçladıklarını, yalıtım üretim kapasitelerini artırarak ve ka-


yıllık 250 bin ton plastik, 500 bin metreküp yalıtım malzemesi üretim kapasitesi ve 600’ü aşkın uzman çalışanıyla sektöründe ilk 5 büyük üretici arasında yer alan 11 yıl içinde cirosunu 30 kat artırdı. 2012 yıl ciro hedefini 420 milyon TL olan Pakpen Şirkler Grubu, 2013 yılında ise % 30 daha büyümeyi hedefliyor. PAKPEN markasıyla PVC Kapı-Pencere Panjur ve Kepenk Sistemleri, PAK SIDING markasıyla Vinil Dış Cephe Kaplama Sistemleri, PAK COUNTRY markasıyla Çit, Korkuluk, Kameriye ve Pergola Sistemleri, PAK FORM markasıyla Taş Görünümlü Formlanmış PVC Plakalar, PAKPANEL markasıyla PVC/XPS Sandviç Panel, PAKDOOR markasıyla Dekoratif Dış Kapı ve Kompozit Kapı Sistemleri, PAKBOARD markasıyla XPS ve EPS Isı Yalıtım Levhaları ve PAKPLAST markasıyla altyapı ve bina içi tesisat boru sistemlerinin üretimini gerçekleştiren Pakpen Şirketler Grubu, ürünlerinin dağıtım ve satışını İstanbul, Ankara, İzmir, Konya ve Antalya bölge müdürlükleri ile Türkiye geneline yayılmış bini aşkın bayisi aracılığıyla gerçekleştiriyor. İLK ULUSLAR ARASI MARKA

Sektörünün oyun kurucuları arasında olan Pakpen’in ISO 9001:2008 ve ISO 14001:2004 Yönetim Sistemi belgeleri bulunuyor. TS, TSEC, GOST, DVGW, RAL, INSTA ürün belgelerine sahip Pakpen’in ürettiği tüm ürünler AB normlarında olup, CE işaretine sahip. TS EN ISO 17025 standartlarına göre belgelendirilen ve Türkiye’nin tek uluslararası geçerliliğe sahip kuruluşu Türk Akreditasyon Kurumu’ndan (TÜRKAK) akredite sertifikası alan modern bir laboratuarı olan Pakpen Şirketler Grubu, tüm ürünlerinin testlerini bu laboratuarda gerçekleştiriyor. Konya’nın ilk uluslararası markası olan Pakpen Şirketler Grubu, Pakpen Dış TicaWret aracılığıyla başta Avrupa ve komşu ülkeler olmak üzere 50’ye yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Pakpen Şirketler Grubu, önümüzdeki dönem Ortadoğu, Avrupa, Afrika, Rusya ve Türki Cumhuriyetlerde pazar payını arttırmayı ve global bir marka olmayı hedefliyor. İSO’nun Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında, 2011 verilerine göre 226’ıcnı sırada yer alan Pakpen Şirketler Grubu, 2015 yılına kadar her yıl yaklaşık yüzde 35 oranında büyümeyi hedefliyor. “EN GEÇ 2015’E KADAR HALKA AÇILACAĞIZ”

muoyunun bu konuda bilinçlenmesini sağlayarak ise Türkiye’nin ekonomisine katkıda bulunmayı hedeflediklerini söyledi. 11 YILDA 30 KAT BÜYÜME

Yapı sektöründe pencereden bahçe aksesuarına, dış cepheden kapıya, borudan yalıtım ürünlerine kadar bir bina için A’dan Z’ye gerekli tüm malzemeleri birlikte üreten tek firma olan ve Konya’da kurularak Türkiye’ye açılan Pakpen Şirketler Grubu bünyesinde, Pakpen A.Ş., Pakpen Dış Ticaret A.Ş. ve Paksu A.Ş. şirketleri bulunuyor. Bugün

Pakpen Şirketler Grubu Başkanı Mehmet Tuza Pakpen Şirketleri’nin en geç 2015 yılına kadar halka açılacağını söylüyor. Halka arz meselesini çok önemsediklerini vurgulayan Mehmet Tuza, “Halka arz konusu bizim şu anda en çok önem verdiğimiz ve üzerinde durduğumuz bir konu. Bu süreci toplanacak finansmandan ziyade kurumsallaşma adına çok önemsiyoruz. Zaten 3 yıldır finansmanımız, mali yapımız ve denetimlerimiz halka açılmış gibi sürüyor” diyor. Halka açılma planlarının olabileceğini belirten Tuza, bu planın şu an için büyüme hedeflerine ulaşma ve kurumsallaşma için bir araç olabileceğini söyledi. 2023 HEDEFİ ISO 500 LİSTESİNDE İLK 100’DE OLMAK

Pakpen Şirketler Grubu’nun 2023 yılı hedefleri arasında ise Türkiye’de birkaç değişik bölgede yalıtım malzemeleri konusunda üretim tesisleri kurmak; Konya’daki tesislerde altyapı boru ürünleri yatırımlarına devam ederek, bu alandaki büyümeyi sürdürmek, yurtdışında pencere profili konusunda pazar potansiyeli olan ülkelerde yeni yatırımlara girişmek; konut-işyeri gibi bazı inşaat projeleri geliştirmek KASIM 2012

33


Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza

ve şehir otelleri konseptiyle turizm ve otel işletmeciliği girişimlerini başlatmak; yenilenebilir enerji üretimi konusunda uygun projeler geliştirmek bulunuyor. Böylece faaliyet gösterdiği yapı sektöründe bir yandan bulunduğu konumu geliştirirken diğer yandan farklı alanlarda yatırım yaparak, ülke ekonomisine ve istihdama katkı sağlamayı hedefliyor. Konya’nın en büyük 3’üncü sanayi kuruluşu olan Pakpen Şirketler Grubu ayrıca 2011 yılı sonuçlarına göre 226’ıncı sırada yer aldığı ISO 500 listesinde daha yukarılara yükselmeyi ve 2023 yılında ilk 100 içerisinde yer almayı da hedefliyor.

tarafından Konya Sanayi Bölgesi’nde yaptırılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan Mehmet Tuza Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin resmi açılışı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı törenle gerçekleştirildi. Açılış töreninde konuşan Bakan Davutoğlu ‘Ülkemizin geleceği için normal liselerle teknik ve meslek liseleri arasında bir denge olmalı. Milli eğitim politikamız çerçevesinde aradaki adaletsizliği gidereceğiz. Özellikle istihdamın dengeli olması için üniversitelerde bir denge yaratacağız. Mehmet Tuza Endüstri ve Teknik Meslek Lisesi de bu yolda önemli bir adım oldu’ dedi.

MEHMET TUZA ENDÜSTRİ VE TEKNİK MESLEK LİSESİ TÖ-

SANAYİ VE EĞİTİMİN GÜÇ BİRLİĞİ

RENLE AÇILDI

Konya’nın en büyük sanayi kuruluşlarından Pakpen Şirketler Grubu

34

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu

KASIM 2012

Konya’da kurularak bugün dünyaya açılan Pakpen Şirketler Grubu, ülkemizin en önemli ihtiyacı olan kalifiye eleman açığını kapatmak amacıyla; Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ni yaptırarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışladı. 1970 yılından beri yapı sektöründe pencereden bahçe aksesuarına, dış cepheden kapıya, borudan yalıtım ürünlerine kadar bina için gereken birçok malzemeyi birlikte üreten tek firma olan Pakpen’in Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza tarafından yaptırılan ve 30 bin metrekare alanda 800 öğrenci kapasiteli okul, 2012-2013 öğrenim yılında 125 öğrenci ile eğitim vermeye başladı. Okulda, Sanayi Bölgesi’nde bulunan firmaların iş alanlarına uygun eğitim



alacak olan öğrenciler, stajlarını da bu firmalarda yapacak ve mezun olduklarında % 100 iş garantisine sahip olacaklar. Sanayi ve eğitimin güç birliği yaptığı okul bir ‘Konya Projesi’ haline gelerek, diğer şehirlere de örnek olmayı amaçlıyor. Törende konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “ Her açılış güzeldir ama okul açılışı, yüzleri gülen öğrencilerle ve bir hayrın başlangıcı olduğu için daha da güzeldir. Bu açılışta 3 ayrı mutluluğu birden yaşıyorum. Birincisi; okul açılışı ile eğitime destek verilirken gençlerimizin geleceği dolayısıyla ülkemizin geleceği için aydınlık bir kapı açılıyor. Hükümetimizin politikasıyla liseler arasındaki katsayı eşitsizliği ortadan kaldırıldı. Buradaki gençlerimiz için üniversite artık bir hayal değil. Bu okul da bunun en önemli destekçisi. Üniversite girişlerinde teknik ve meslek liselerinden mezun olan öğrenciler de normal liselerden mezun olanlarla eşit haklara sahip olacak. İkincisi; Konya ekonomisi sürekli iyileşiyor. Konya Organize Sanayi Bölgesi dışında Konya Enerji Bölgesi’ni yakın bir zamanda kurduk. Bu çalışmalarla Konya’mız, ülkemizin sanayisinde lokomotif şehri haline gelecek. Bunun olabilmesi için ara eleman ihtiyacının karşılanarak alt yapının güçlendirilmesi gerekiyor. Pakpen hali hazırda Konya sanayisinin kalkınmasında çok önemli bir kurumudur. Şimdi bu okulla farklı bir platformda da Konya sanayine destek olduğu için teşekkür ederiz. Sevincimin bir üçüncü sebebi de kurumlar arasında işbirliği yapılmasıdır. Ülkemizin gelişmesi için belediyelerin, sanayi odalarının, 36

KASIM 2012

ticaret odalarının, borsa ve birliklerin birlikte çalışarak bir sinerji oluşturması gerekmekte. Burada bu sinerji var’ dedi. Bakan Davutoğlu öğrencilere de seslenerek’ Değerli öğrenciler, gözlerinizdeki ışık yüzünüzdeki gülümseme bizi memnun ediyor. Böyle hayırsever iş adamları oldukça sizlerin geleceği her zaman parlak olacak. Bu gençlerin geleceğe ümitle bakmaları, karamsarlığa düşmemeleri için bu okulların açılmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim’ dedi. MESLEK EĞİTİMİNDE ÖRNEK PROJE

Türkiye sanayisinin en önemli problemlerinden ara eleman açığını kapatmak amacıyla kurulan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Konya sanayiinin de kalesi olacak. Açılışta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ardından söz alan Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Başkanı Mehmet Tuza’ Pakpen Şirketler Grubu’nu kurarken kendimize büyük hedefler koyduk. Bu hedeflere ulaşmak için çok çalıştık ve hep inandık. Beni meslek sahibi yapan sanat okulunda eğitim almış olmamın da her zaman büyük katkısını gördüm. Umarım bu okul da birçok gencin kendi büyük hedeflerine ulaşması için aracı olur. Konya’da bulunan fabrikaların eğitimli elemana ihtiyacı var. Köylerde, ilçelerde yaşayan maddi durumu yetersiz olan çocuklarımızınsa eğitime ihtiyacı var. Bu okul ile çocuklarımızın umudu olmak istedik. Toplumun ekonomik ve kültürel açıdan gelişmesinin temel ve en önemli koşulu eğitimdir. Pakpen Şirketler Grubu olarak Türkiye’de eğitim standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmaktan gurur duyuyoruz’ dedi.



Kentsel dönüşüm sektöre ivme kazandıracak

Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri (DEÇÜD) Dr. Veysel Yayan

Kentsel dönüşüm çalışmalarına hız kazandırılması, önümüzdeki dönemde iç piyasada inşaat demiri tüketimini olumlu yönde etkileyeceği ve % 78 civarında seyreden sektörün kapasite kullanım oranlarının, orta vadede kademeli bir şekilde artmasına katkıda bulunacağı değerlendiriliyor

38

KASIM 2012

Eylül ayında, Türkiye’nin ham çelik üretiminin, Ağustos ayındaki seviyesine kıyasla, % 0.3; geçen yılın aynı ayına kıyasla ise, % 1.9 oranında artışla, 3.05 milyon ton seviyesinde gerçekleşmiştir. Ocak-Eylül döneminde, Türkiye’nin çelik üretimi, yılın ilk yarısında elde edilen yüksek performans sayesinde, % 8.4 civarında artışla, 27.15 milyon ton seviyesine ulaşmıştır. Baz etkisinin hafiflemesi nedeniyle, Ocak-Ağustos döneminde % 9.2 seviyesinde bulunan üretim artışı, % 8.4 seviyesine gerilemiştir. Yılın ilk 8 aylık döneminde, ağırlıklı bir şekilde inşaat sektörü tarafından tüketilmekte olan uzun ürün üretimi % 13.7 oranında artarken, olumsuz fiyat koşulları nedeniyle, artan kapasiteye rağmen, yassı ürün üretimi % 1.3 oranında gerilemiştir. Yassı ürünlerde kapasite kullanım oranı, % 57 seviyelerinde kalmıştır. Tüketim tarafında ise, uzun ürün tüketimi % 8.8 oranında artışla, 9.67 milyon tona ulaşırken, yassı ürün tüketimi % 6.7 oranında artışla, 8.94 milyon tona yükselmiştir. 5 Ekim 2012 tarihi itiba-


ri ile başlatılan kentsel dönüşüm çalışmalarına hız kazandırılmasının, önümüzdeki dönemde iç piyasada inşaat demiri tüketimini olumlu yönde etkileyeceği ve % 78 civarında seyreden sektörün kapasite kullanım oranlarının, orta vadede kademeli bir şekilde artmasına katkıda bulunacağı değerlendirilmektedir. Fiyatların geçen yılın aynı dönemlerine kıyasla önemli ölçüde gerilemiş olması sayesinde, ihracat miktarları artarken, ihracat değerlerindeki artışın sınırlı seviyede kaldığı ve bazı durumlarda gerilediği gözlenmektedir. Ağustos ayında, toplam demir çelik ürünleri ihracatı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla, baz etkisinin de katkısıyla, miktar açısından % 32.9 oranında artışla, 1.78 milyon tona; değer açısından ise, % 10.8 oranında artışla, 1.45 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır. Ağustos ayında, % 20.6 oranında gerileyen yassı ürünler, ihracatında düşüş gözlenen tek ürün grubu olmuştur. Ağustos ayında, toplam demir çelik ürünleri ithalatı ise, miktar açısından % 9.8 oranında artışla, 973.000 tona yükselirken; değer açısından, % 11.4 oranında düşüşle, 890 milyon dolara gerilemiştir. Ocak-Ağustos döneminde, çelik ürünleri ihracatı % 5 oranında artışla, 11.53 milyar dolara yükselirken, ithalatın % 7 oranında düşüşle, 7.34 milyar dolara gerilemesi sayesinde, ihracatın ithalatı karşılama oranı, geçen yılın aynı dönemindeki % 139 seviyesinden % 157’ye yükselmiştir. Buna rağmen, AB’nin içerisinde bulunduğu borç krizinin, bölgenin talebini hızla zayıflatması, AB’ye yönelik toplam demir çelik ürünleri ihracatının, geçen yılın aynı dönemine kıyasla % 37 oranında düşüşle, 2.03 milyar dolara gerilemesine yol açmıştır. AB’den yapılan toplam demir çelik ürünleri ithalatı ise, bölgenin tüketimindeki düşüşün AB üreticilerini ihraç pazarlarına yönlendirmesi nedeniyle, 3.58 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu durum, AB’den yapılan net demir çelik ürünleri ithalatının, 3 mislinin üzerinde artışla, 486 milyon dolardan, 1.55 milyar dolara çıkmasına neden olmuştur. Geçici İMMİB verilerine göre, Eylül ayında Türkiye’nin toplam demir çelik ürünleri ihracatı, miktar açısından % 11.9 oranında artışla, 1.64 milyon tona ulaşırken, değer açısından, % 2.7 oranında düşüşle, 1.34 milyar dolara gerilemiştir. Söz konusu ihracat ile, demir çelik ürünleri Türkiye’nin toplam ihracatının % 11.7 oranındaki bölümünü oluşturmaktadır. Global talepteki durgunluk ve piyasaların geleceğine ilişkin belirsizlikler nedeniyle, Eylül ayında 90 $/ton seviyesine kadar gerileyen demir cevheri fiyatlarının, yeniden 110 $/ton seviyesinin üzerine çıkmasının, ağırlıklı bir şekilde demir cevheri ile üretim yapan Çinli çelik üreticilerinin maliyetlerini yükselterek, bölgemiz pazarlarındaki etkinliğini sınırlandıracağı ve bu durumun, üretim ve ihracatımızın artmasına olumlu etkide bulunacağı tahmin edilmektedir. Ancak 1 Ekim 2012 tarihi itibariyle, sanayi tüketicileri için elektrik enerjisi fiyatlarına yapılan % 4.03 ve doğalgaz fiyatlarına yapılan % 9.8 oranındaki zammın, azalan talep nedeniyle rekabetin keskinleştiği ihraç pazarlarda, Türk çelik sektörünün rekabet gücünü ve üretimini sınırlayıcı bir etki oluşturabileceği değerlendirilmektedir. Türk çelik sektörünün ihraç pazarlarda rekabet gücünü sürdürebilmesini teminen, konut ile sanayi arasındaki elektrik enerjisi fiyatları AB ülkelerindeki seviyelere gelene kadar, sanayiye yönelik enerji fiyatlarına zam yapılmamasına ve hafta sonlarında gece tarifesi uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye’nin yassı çelik tüketiminin % 6.7 oranında artış göstermiş olmasına rağmen, üretimin % 1.3 oranında gerilemiş olması ve kurulu kapasitenin yalnızca % 57 oranındaki kısmının kullanılabilmesi, iç piyasada ithal ürünlerin ağırlığının artmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Önümüzdeki aylarda, piyasaların görünümüne ilişkin belirsizliklerin ortadan kalkmasının, talep ve fiyatların kademeli bir şekilde iyileşmesine katkıda bulunarak, çelik sektörünün üretim ve ihracatında artış imkânı sağlayacağı ve sektörün yıl sonu itibariyle, 37 milyon ton civarında ham çelik üretimi, 35 milyon ton civarında nihai çelik ürünleri üretimi ve 17.5 milyar dolar civarında çelik ihracatı gerçekleştireceği tahmin edilmektedir. KASIM 2012

39




Doğalgaz Malzemesi Yedek Parçası

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 20 Kasım 2012 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Ankara / Keçiören Kurum Adı: Ankara Ted.Blg.Bşk.lığı (4 No.lu İhale Kom.Bşk.lığı) İhale Türü: Doğrudan Temin İhale Kayıt No: istihbarat Şartname Bedeli: Bedelsiz Bulunduğu Bölümler: Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri - Hurda, Hırdavat, Bakım onarım aletleri, Araç lastiği ve Yedek parça ihaleleri - Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri

Çelik Boru Satın Alınacak

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 13 Aralık 2012 Perşembe İhalenin Yapılacağı İl: Bursa / Osmangazi Kurum Adı: Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (buski) İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2012/148189 Şartname Bedeli: 200 TL Bulunduğu Bölümler: Demir,Tel örgü, Çelik malzeme alımı, Metal, Ahşap, Plastik Doğrama ihaleleri - Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri

42

KASIM 2012

İçmesuyu Tesisi İhtiyacı Pe Boru Satın Alınacak

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 26 Kasım 2012 Pazartesi İhalenin Yapılacağı İl: Ankara / Altındağ Kurum Adı: İller Bankası Anonim Şirketi Tedarik Uygulama Dairesi Başkanlığı İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2012/154718 Şartname Bedeli: 100 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri

Koruge Boru ve Bağlantı Parçaları Satın Alınacak

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 29 Kasım 2012 Perşembe İhalenin Yapılacağı İl: Edirne Kurum Adı: Edirne Özel İdaresi Su Ve Kanal Hizmetleri Müdürlüğü İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2012/164708 Şartname Bedeli: 300 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri

Bu ilanlar www.ihaleciler.com adresinden Özgür Bilişim Ltd. Şti izni ile yayınlanmaktadır.



Boru ve Dirsek Satın Alınacak

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 27 Kasım 2012 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Kahramanmaraş / Afşin Kurum Adı: Elektrik Üretim A.ş. Afşin-elbistan A Termik Santralı İşletme Müdürlüğünden İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: Resmi Gazete Şartname Bedeli: İlan metninde Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri

Dn500 Boru, Dirsek, Tee ve Dn800’den Dn500’e Redüksiyon

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 4 Aralık 2012 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Kahramanmaraş / Elbistan Kurum Adı: Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü(Eüaş) Afşin-Elbistan A Termik Santralı İşl.Müd. İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: istihbarat Şartname Bedeli: İlan Metninde Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Hurda, Hırdavat, Bakım onarım aletleri, Araç lastiği ve Yedek parça ihaleleri

Çelik Çekme Boru Temini İşi

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 11 Aralık 2012 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Muğla / Yatağan Kurum Adı: Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü(Eüaş) Yatağan Termik Santrali İşletme Müdürlüğü İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: istihbarat Şartname Bedeli: İlan Metninde Bulunduğu Bölümler: Demir,Tel örgü, Çelik malzeme alımı, Metal, Ahşap, Plastik Doğrama ihaleleri - Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri

44

KASIM 2012

İçmesuyu Tesisi İhtiyacı Pe Boru Satın Alınacak

İHALE BİLGİLERİ İhale Tarihi: 26 Kasım 2012 Pazartesi İhalenin Yapılacağı İl: Ankara / Altındağ İşin Yapılacağı İl: Sivas Dosya Görülecek İl(ler): Ankara Kurum Adı: İller Bankası Anonim Şirketi Tedarik Uygulama Dairesi Başkanlığı İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2012/154718 Şartname Bedeli: 100 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri

Bu ilanlar www.ihaleciler.com adresinden Özgür Bilişim Ltd. Şti izni ile yayınlanmaktadır.



46

KASIM 2012


KASIM 2012

47


48

KASIM 2012



Bölüm -3 Boru Hatları Hidroliği - 2

Fittingslerdeki Akış Miktarının Hesaplanması - Eşdeğer uzunluk yöntemi

Deneyler dönüşler; vanalar ve fittigslerdeki su sütunu kayıplarının akı hızı ve boru çapı ile olan ilişkisinin, bir ölçüde düz borulardaki ilişkiye benzediğini götermiştir. Sonuç olarak sürtünme su sütunu kaybının bir fitting’teki kayıpla aynı olduğu teorik bir düz boru uzunluğu hesaplanabilir. Bu eşdeğer uzunluk yöntemi bazı otoritelerce kabul edilmiştir. (1,2) Toplam eşdeğer uzunluğu hesaplayarak (borular artı dönüşler, fittingler, vanalar, vs.) bir boru hattındaki toplam su sütunu kaybı kolaylıkla belirlenebilir. Bir boru hattındaki

50

KASIM 2012

su akışının enerji kaybı için Darcy-Weisbach tarafından geliştirilen klasik formül şu şekildedir.

Bu formülde HL, uzunluğu L, iç çapı D olan bir boru hattında ortalama hızı V olan su akışında sürtünmeden dolayı meydana gelen su sütunu (enerji) kaybını göstermektedir. Sürtünme faktörü boru iç yüzeyi durumunun, boru çapının, akış hızının ve


KASIM 2012

51


52

KASIM 2012



sıvı viscositesinin bir fonksiyormdur. Moody (3) ve diger araştirmacilar tarafindan f ‘nin degerleri geliştirilmiştir. f ve L/D’ nin bilindigi durumda, Darcy-Weisbach for-mülü aşagidaki şekilde ifade edilir: 2 HL = K ( V ) 2g

( 3 -11)

Bu eşitlikte K direnç katsayisidir. şekil 3-4 ‘de K ‘nin degerleri deneysel verilere dayanarak verilmektedir. Fittinglerdeki ve vanalardaki su sutunu kaybı HL ve eşdeğer boru uzunluklarını şekil 3-4’i kullanarak bulma konusundaki örnekler aşa ğıdadır:

Hazen-Williams formülünü kullanarak bu duruma karşılık gelen eşdeger boru uzunlugu (6 inc boru, C = 100, Hj = 0.97 ft icm) 35,3 ft olarak bulunur.

54

KASIM 2012



3.3 EK0NOMİK BORU ÇAPI

Hidrolik formüller, çapları ve iç yüzey koşullan farklı olan borularda akiş miktarı ile su sutunu kaybı arasındaki ilişkiyi gosterirler. Eldeki su sutunu kaybı (basinç) miktarının sınırı olduğu durumlarda, genel proje uygulaması eldeki su sutununu kullanarak gerekli olan akiş miktarını sağlayan en küçük boru çapını seçmektir. Bu sayede yapım maliyeti en az miktarda tutulmuş olur. Su sutununun (basıncın) pompaj ile saglandığı durumlarda ise maliyetin bir kısmı, sürtünmeyi yenmek icin gerekli olan su sutununu temin eden enerji içindir. Boru çapı arttıkça enerji maliyeti ve sürtünme kayıpları azalır, ancak borunun yapım maliyeti yükselir. Kullanılması gereken boru Çapi, genellikle toplam maliyeti (yapım işletme ve bakım masraflarını) en az miktarda tutacak olan boru çapı olmalıdır. Enerji masrafları en onemli maliyet unsuru olabilir. Ancak gelecekteki enerji masrafları hakkında bir tahminde bulunurken, bu masrafları butün diğer masraf karşılaştırmalarının yapıldığı günümüzdeki değerine getirmeye dikkat edilmelidir. Su Kemerleri

Büyük su kemerlerinin ekonomik etüdü, ayni sistem icinde genellikle acik kanallar, borular ve tiineller gibi degişik su ta§ima yontemlerinin birlikte kullanilmasi istendiginden oldukca zor olabilir. Hinds (4,5) Colorado nehri su kemeri projesi için yapılan bu tür calışmamaları grafik bir yöntemle góstermiştir. Hinds tarafindan geliştirilen ekonomik eğimleri bulma yöntemi daha önceleri Los Angeles’teki Owens nehri su kemerinin (6) ve New Yorktaki Catskill su kemerinin (7) projelendirilmelerinde kullanılmıştır. Cebri Borular

(Jeligin maliyetinin agirliginin bir fonksiyonu olarak ifade edildigi cebri boru-larda, ileride yapilacak olan detayli calişmalara bir temel teşkil etmek üzere takribi bir ekonomik boru çapının belirlenmesinde aşagidaki formül kullanılabilir. (8-9)

(3-12) nolu formülü kullanan eski bir kurala göre: “Bir yılda sürtünme ile kaybolan enerjinin değerinin bir boru hattının yıllık maliyetinin 0.4üne eşit olması, boru hattının en ekonomik biçimde calıştıgını gösterir.” (9) Düşük basınç altındaki cebri borularda, en az et kalınlığı miktarı t’yi pratik bir şekilde bulmak icin, aşagidaki formül kullanılabilir. (9)

Bu formüller, bir boru hattının yıllık maliyeti ile sürtünmeyi yenmek icin gerekli olan yillik enerjinin değeri arasindaki ilişkiyi belirlediklerinden, daha detayli bir çalışmaya geçmeden önce, bir pompaj hattınin ekonomik çapının bulunmasını kolaylaştirabilirler. 3.4 DAĞITIM SİSTEMLERİ

56

KASIM 2012

Dağıtım sistemlerindeki borulann ekonomik ölçülerini belirleme yöntemleri yayınlanmıştır.(10) 3.5 HAVA SIKIŞMASI VE TAHLİYESİ

Akan su içinde sıkışan hava boru hatlarının tepe noktalarında veya bu noktaların yakınında hava kabarcıklarının oluşmasına neden olur. Bu kabarcıklar, alınmadıklan takdirde su akışını engellerler. Borunun hava yapması, boru içindeki su sutununun ikiye ayrılmasına neden olur, bu da havanın tahliye edilmesini gerekli kilar. Olası hava sıkışmalan ve tahliyesi dikkate alınmalı ve gerekli olduğu durumlarda önlemler alınmalıdır. Su sutununun ikiye ayrılmasının havayı hapsetmesi ve akan su ile birlikte uzaklaştırması konusu araştırılmaktadır. Su sutununun ikiye ayrılmasının özellikleri ile havanın uzaklaştırılma oranı arasındaki ilişkiyi gösteren sayısal bilgiler yayınlanmıştır. (11) Havanın hava tahliye vanalan ile alınması konusu Bolöm 9’da incelenmiştir. 3.6 İYİ UYGULAMA.

Su işlerinde calışan mühendisler hidrolik sürtünme formüllerinden en iyi bildiklerini ve en cok tecrübe kazandıklarını kullanmalıdır. En yaygın olarak kullanılan geleneksel formüllerden üç tanesi bu bolümde incelenmiştir. Her hangi bir durumda hesaplanan sonuçlar farklı formülleri kullanarak kontrol edilebilir. Bununla birlikte hidrolik mühendisleri diger formullerinde günden güne artan kullanımı goze almalı, bunlara alişmalı ve bu formülleri kullanarak kontrol hesapları yapılmalıdır. Formüllerde kullanılan katsayları seçerken ihtiyatlı davranılmalıdır. Akis testlerinin sonuçları genellikle sıvı akışının mantığı kavramıyla birlikte deger-lendirildiklerinde daha yararlı olurlar. Bu da, göreceli yüzey sürtünmesine, su sıcaklığına ve Reynolds sayılanna daha fazla önem verilmesini ve deney sonuçlarının akış miktarını belir-lemesinde sıvı mekaniği yaklaşımının kullanılması gerekli kılmaktadır.



58

KASIM 2012



Doğa harikası bir yer: Abant Abant denince her ne kadar akla kış turizmi gelse de, aslında burası her mevsim farklı güzelliklerin bir arada yaşandığı bir yer. Yaprakların, yeşilden yavaş yavaş sarıya, ya da sarıdan yeşile dönüşü ve bahar aylarının güzelliklerini hiç çekinmeden umarsızca size sunar Abant

Öncelikle size Abant Gölü ve özelliklerinden bahsedelim. Çevresi 6.5 km, alanı ise 1.28 kilometrekare olan Abant Gölünün en derin yeri ise sadece 18 metre derinlikte. Gölün etrafı köknar, çam ve kayın ağaçlarıyla dolu bir ormanın içinde olması Abant Gölü’ne eşsiz bir zerafet katmakta. Ayrıca Abant Gölü, Bolu’nun 34 km. güneybatısında yer almaktadır. Gölün çevresinde yaklaşık 7. Km’ lik yolu faytonla ya da bisikletle gezebilirsiniz. Kışın ise kızaklarla da gezilebilinir.Kış haricinde göl içinde su bisikleti ya da sandal ile de gezilebilinir. Abantta yamaç paraşütü de yapabilirsiniz. Dağ bisikleti ile gezmek isteyenler için de muhteşem manzarasıyla uygun bir yöredir. Trekking yapmak için oldukça doğru bir seçimdir Abant. Trekking turuyla Abant’a gelen pek çok tur şirketi vardır. Kısaca, sizi şehrin yorgunluğu ve gürültüsü ağır geliyorsa, Abant’a gelip çok güzel bir tatil yapabilirsiniz. Sessizliği bozan kuş seslerinin arasında, gölün vereceği huzur atmosferi sizde unutamayacağınız izler bırakacaktır. MEVSİMİNE GÖRE MEKÂN BULMAK MÜMKÜN

Abant Gölü milli parkı ve çevresi, dört mevsim ayrı güzellikler sun-

60

KASIM 2012

maktadır. Göl çevresi gezileri için mevsimine göre at, bisiklet, fayton ya da kızak gezisine katılabilirsiniz. Abant’taki balık restoranlarında, nefis manzaraya karşı oturup, taze tutulmuş balık yemek güzel bir seçim olacaktır. Vakti ve imkanı olanlar için, Abant çevresindeki köyleri gezmelerini de öneriyoruz. Betonlaşmanın yasaklandığı bu köylerde, köy kahvelerini ziyaret edebilirsiniz. Çomlu köyü, Ömerci Köyü ve yaylası size gezmenizi tavsiye edebileceğimiz yerlerden bir kaçı. SORUNSUZ BİR ULAŞIM

Bolu’nun 34 km güneyinde, toprak kaymaları sonucunda oluşmuş, 1.28 kilometrekarelik bir alanda yer alan Abant gölünün çevresine kurulmuş olan bir yer. Genel anlamda düşünüldüğünde 3 otel ve bir göl haricinde bir şey yokmuş gibi görünse de, yaşamadan anlamak imkansız. Abant’a ulaşmak için öncelikle Bolu’ya gitmeniz gerekiyor. Ankara veya İstanbul’dan, her iki şehirden de Abant’a gidiş için en kısa yol Tem otoyoludur. Ankara’dan ortalama 1,5 saatte, İstanbul’ dan ise 3 saatte ulaşabilirsiniz. Tem otoyolunun bittiği bir Abant sapağı vardır, burada bulunan dik bir tepeyi tırmandığınızda yaklaşık yarım saat sonra Abant’tasınız. Her mevsimin


renklerini üzerinde çok güzel bir elbise gibi taşımasını bilen Abant’ta, yaz aylarında, gölün etrafında bir hamakta ya da çimenlerin üzerinde yapılan bir öğle uykusu. Kış aylarında ise, beyaz bir görüntü eşliğinde buz tutmuş bir göl manzarası. Ama en güzel mevsimi bahar aylarıdır. Yaprakların, yeşilden yavaş yavaş sarıya, ya da sarıdan yeşile dönüşü ve bahar aylarının güzelliklerini hiç çekinmeden umarsızca size sunar Abant. ÇOCUKLUK ÖZLEMLERİ

Çocukken kar yağdığında neler yapılırdı. Bir tahta parçası alıp bulduğunuz en dik yokuşa çıkar ve aşağıya doğru korkusuzca, sevinç çığlıkları atıp kaymanın keyfini yaşamayan yoktur. Abant’ın büyülü taraflarından biri de bu. Çocukluğunuzda kaydığınız tahta parçalarının biraz modernize edilmiş, bir direksiyonla gidiş yönünüzü ayarlayabilme şansı verilmiş bir kızakla Abant’ın çorak kalmış tepelerinden aşağıya kayarken şaşırmayın. HER YANI AYRI BİR GÜZEL

lunan nilüfer çiçekleri sonrasında yavaş yavaş acıkmaya başlar insan. Burada mangal devreye girecektir. Arabanızın arkasında getirdiğimiz mangal kurulup, yakılacak ve üstüne konan etler yavaştan pişmeye bırakılacak. Bu arada eğer acil olarak yola çıkılmış ve mangal alınmamışsa, mangal kiralama durumu söz konusu. Bu konuda da içiniz ferah olsun. Eğer havanın soğuk olması sizi hasta olacağım diye tedirgin ediyorsa, o zaman hemen yanı başınızda gölün etrafında bulunan restoranları tercih edebilirsiniz. Her şey tamam sıra geldi yenenlerin eritilmesine. Ormanın etrafında ağaçlarda gezip duran sincaplar ve at nalları sesi eşliğinde göl manzaralı geziye başlamanız gerekmektedir. Her konuda Abant ve Bolu çevresi korunmaya alındığından içiniz bu konuda da rahat olsun. He ayrıca bu korunaklı bir yerde olmanın hazınımı desem, yoksa çevre köylerde kurulan pazarlardan alınan yiyeceklerin tadını mı saysam. Balın lezzeti, meyvenin hormonsuzu, peynirin her çeşidi ve birde koca bir tabak süzme yoğurdunu köy ekmeğini bandırarak yemenin keyfi eklenince o zaman herhalde bir şey demeye gerek kalmıyor.

Temiz hava, yeşil bir doğa, karşınızda göl manzarası gölün içinde buKASIM 2012

61


Pazarola

Dil ve Gönül

Prof. Dr. İsmail Kaya, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Anabilim Dalı Başkanıdır. Kendisine ismailkaya@gmail.com adresinden ulaşılabilir. Başka yazıları için, http://pazarola.blogspot.com, http://pazarlamabitanedir. blogspot.com ve http://pazarlamazekasi.b logspot.com blogları ziyaret edilebilir.

62

KASIM 2012

Fertler, gruplar ve toplumlar olarak dilimize hâkim olamıyor ve birbirimizle pek anlaşamıyoruz. Dillerimiz fırın küreği gibi. Lâkin, “dil yâresi”ndeki mecâzla, bir türlü gönüllere giremiyoruz. Bazen de, dil ve söylemler, fillerin eğitiminde olduğu gibi, müşteriler olarak ve toplum olarak sahip olduğumuz büyük gücü kullanmaktan, maksadımıza ulaşmaktan bizleri mahrum edebiliyor. Yavru filleri kısa bir zincirle ayağından kazığa bağlarlarmış. Adım adım zinciri uzatır, daha geniş bir alanda dolaşmasına izin verirlermiş. Zamanla, koca fil duruma alışır, bebeklikten kalan bir hisle, zincir yerine bir ip, demir kazık yerine bir çıtayla bile zaptedilir hale gelirmiş. Popüler kültür ve medya da bir aşamadan sonra pek çok alanda “filin ipi” gibi çalışıyor, hepimizi kuşatıyor. Hedeftekilerin pek azı, şayet nasibi de varsa, akılları ve gönülleriyle ipleri koparmayı başarabiliyorlar. Uzmanlık alanımız, bizi müşterinin diliyle yakından ilgilenmeye, onu anlamaya, onu derinden araştırmaya zorluyor. Pazarlamada başarı (isterseniz iletişimde deyiniz) kendisinin veya firmasının dilini değil, müşterisinin dilini öne çıkaranlara daha çok yakışıyor. Genellikle, müşterinin dili firmanın dilinden daha zengin, daha geniş, daha sevecen, daha çekici ve daha renkli oluyor. Firmalar, kurumlar, istisnalar hariç, kendi dillerinin farkına bile varamıyor. Lafın nereye dokunduğunu kestiremiyorlar. Nerede kaldı ki, kendi dillerini geri çekip veya ayarlayıp, müşterinin dilini anlamaya, o dilden konuşmaya başlasınlar. Aslında bunu gerçekleştirmek çok da zor değil. “Kişi dilinin altında gizlidir.” sözü işi özetliyor. Müşteri zaten diyeceğini nasılsa, yeri ve zamanı geldiğinde bir şekilde diyor. Yeter ki, bir dinleyen bulunsun. Bizler, ne tür bir kurumun veya kuruluşun parçası olursak olalım, dilimize, tarzımıza ve söylemlerimize özen göstermeliyiz. Sevdiriyor muyuz, yoksa nefret mi saçıyoruz? Davet mi ediyor, yoksa geleni kovup, kaçırıyor muyuz? Sözlü sözsüz, yazılı görüntülü, açık kapalı, genel özel, bütün iletişimlerimizi gözden geçirelim; yanlış olanları çizelim, silip, atalım. Yerine maksada uygun olanları koyalım. Hoş, dili ve söylemi tutturabilsek bile, bazen maksadı ve hedefi tutturamayabiliyoruz ya, neyse... “Doğruyu söylemek için dil, anlamak için gönül gerek.”



Denge

Şemsiyemiz damlatmıyor!

64

KASIM 2012

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, notumuzu yükseltti. Daha doğrusu, piyasaların verdiği notu tescil etti. Not artışının gerekçelerini özetlemek gerekirse.. - 2011’in hızlı büyüme ve yüksek cari açığının ardından gerçekleştirilen yumuşak iniş, finansal riskleri geriletiyor. -Kamu borçlanmasına ilişkin göstergeler, olumlu seyrediyor. -Mali sistem, kamu borçlanmasının ağırlığı altında ezilmiyor. -Bankacılık sektörü, taşıdığı “finansal riskler” açısından sağlıklı durumda. Netice itibariyle.. -Türkiye ekonomisi, şoklara karşı direnç kazanmış vaziyette, yoluna devam ediyor. *** Hemen belirtelim ki, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada küresel şoklara direnebilmek, fevkalade sevindirici bir gelişme. İsterseniz, şöyle bir hatırlayalım. Kuvvetli bir şok patladığında, geçmişte neler oluyordu? Neler olmuyordu ki.. Mesela.. -Görüş mesafesi daralıyor, beklentiler kötüleşiyordu. -Finansal piyasalarda vade kısalıyor, risk algılaması değişiyor, dövizde ve faizde sert dalgalanmalar göz kırpıyordu. -Cari açığın finansmanına ilişkin kuşkular artıyor, açığın finansman kalitesi bozuluyordu. -Şokların ikincil etkileri kök saldığında, büyüme tökezliyor, işsizlik artıyor, enflasyon yükseliyordu. *** Şurası kesin. İç ve dış kaynaklı şoklardan kurtuluş yok. Şoklarla birlikte yaşamak zorundayız. -Peki, böyle bir süreçte önemli olan nedir? Önemli olan, şokların ikincil etkilerini ve trend oluşturmasını önlemek ve kuyruğu dik tutabilmektir. Bu kapsamda, başta Merkez Bankası özerkliği olmak üzere, dalgalı kur rejimini ve diğer para politikası enstrümanlarını, küresel şokları göğüslemeye yarayan kritik amortisörler olarak niteleyebiliriz. Şokları emerek sarsıntıyı hafifleten amortisörlerin yanı sıra, bankacılık sektörünün içindeki müzmin mayınların temizlenmiş olması, ekonomi yönetiminin işini kolaylaştırıyor. *** Aslında, ülke olarak, şemsiyemizi test ediyoruz. En kötü şemsiye bile, güneşli havada damlatmazmış. Şemsiyenin iyisi, yağmurda ve fırtınada belli olurmuş. Bizimki mi? -Bizimki, yağmurda ve fırtınada damlatmıyor, kredibilitemiz artıyor, kıymetini bilelim.



Year: 5 Issue: 80 November 2012

Editor

GROUP CHAIRMAN H. FERRUH IŞIK PUBLISHER MEHMET SÖZTUTAN on behalf of ILETISIM MAGAZIN GAZ. SAN ve TIC. A.Ş. ASSISTANT GENERAL MANAGER AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasdergigrubu.com RESPONSIBLE EDITOR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDITOR AHMET FARUK KOYUNCU faruk.koyuncu@img.com.tr ART DIRECTOR İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr GRAPHIC DESIGNER SAMİ AKTAŞ sami.aktas.com.tr ADVERTISEMENT MANAGER SEDAT KARADAYI sedat.karadayi@img.com.tr INT. RELATIONS AHMET ASLANTÜRK ahmet.aslanturk@ihlasfuar.com INSTITUTIONAL COMMUNICATION MANAGER EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr CHIEF ACCOUNTANT MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr SUBSCRIPTION AND CIRCULATION MANAGER HATİCE ERDÖNMEZ hatice.erdonmez@img.com.tr PRINTED BY İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 34530 Yenibosna / İSTANBUL +212 454 30 00 HEAD OFFICE 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.borudergisi.com e-mail: info@boru.com.tr Articles and news may be reproduced by stating Boru Magazine as the source. Boru is published monthly. Advertisement responsibilities published in our magazine pertain to advertisers.

A risk-free infrastructure In recent years, it has been built the systems which only carry drinking water. Like all other engineering structures; although the sewage system is designed in the best way; if the construction is not constructed by qualified personnel, if it is used poor quality construction materials and equipment and the control mechanisms are not applied properly, then the result would be a system which does not work well. On the other hand, if their periodic maintenances and repairs are not performed, even the best built buildings inevitably face some problems. The periodic maintenances of infrastructure facilities such drinking water, waste water and rain water drainage channels, become more important; because they remain under the ground and it is difficult to repair them after the building constructed. One of the sensitive and important points that should be considered in building infrastructures is, of course, the resistance against natural disasters of the materials used in construction. Lack of sufficient and strong infrastructure may cause greater disasters when a natural disaster occurs. In this regard, having a risk-free infrastructure is essential for a healthy infrastructure. The infrastructure systems in residential areas should maintain a healthy condition in the current situation. In this regard, in the event of natural disasters, the infrastructure facilities must be provided in working conditions especially in order to meet the needs of drinking water and to prevent the damages of waste water to environment and to people. However, the damages which may happen in drinking water and sewage pipelines in the event of disasters such as earthquakes are not examined properly. The infrastructure facilities and pipelines of our country are exposed to severe damages after every earthquake. Hence, the damages may happen because of earthquakes at the infrastructure pipelines should be considered when they are projected. Our magazine, the Pipe and Technologies, which continues its development at the industry and each day reaches to a wider audience; continues to participate to industrial exhibitions. The magazine which continues to move forward with a different perspective and a great momentum in the sector: has been continuing to make it heard the voice of the sector to a wider audience. Wishing to meet you at the next issue of the magazine.. Best Regards, Ahmet Faruk Koyuncu


Pipe 2013 wind keeps on blowing in the sector 8th International Pipe and Fittings Fair, passing beyond being only a trade platform, will hold an organization succeeding to gather a lot of national and international manufacturers, their CEOs, senior executives and company owners. Being supported by KOSGEB, “International Pipe and Fittings Fair� is getting ready for an organization that foreign representatives and purchasing committees will participate in and bilateral meetings will take place. ITA World Tube Association will be the sponsor of the fair. The fair attracted great attention in recent years in terms of domestic and foreign visitors, and viewed with interest by the business community. Considering the shrinking markets particularly in the construction and building materials industry and recently recorded international developments, the International Pipe and Fittings Fair opens new markets for the representatives of all the sectors. The pipe sector, achieving great successes all over the world with its quality, product types and brands, is gathering at its specific fair for the eighth time. Having proven its success in the past few years with its visitors from all around the world, the International Pipe and Fittings Fair, in its eighth year too, is ready to share the new developments with the sector and form the information platform the sector needed and foster the trade. Turkish pipe sector, that has been undergoing productive years since 2005, especially with its participations in 2006, is considered as one of the sectors with high business volume of recent years. Invest-

World Pipe Industry is gathering together again between 28 and 30 March 2013 at Istanbul Expo Center

KASIM 2012

67


ments in natural gas and in particular the flows of the housing affected the sector in a positive way. The sector also shows up in foreign markets as well. The research results show that in terms of amount of production, after Italy, Turkey is the second country in Europe. It can easily be told that since Turkey’s total production amount of pipe is more than the total production amount of 12 countries that joined the EU after 2005, pipe is a very important product for Turkey. Thus, Turkey has proven to be a very important production center for the EU. Turkey comes first among the countries that developed by widening its vision, exporting and are in struggle of coping with its rivals in today’s globalized and competitive world of business. Developments in the sector affects pipe sector as well. Product quality and service concept shows Turkish pipe sector’s success and quality. Turkey mostly exports pipe to Algeria, Iraq, Jordan, England, USA, Romania, Egypt, Syria, Italy and Germany. Being the first and the only fair of the sector, Pipe and Fittings Fair’s aim is to gather the pipe sector and therefore streamline trade and economy. Fair’s professional visitor focused studies and gradually widening success give hope for the coming years. Natural gas projects that are realized each passing day, infrastructure works, new buildings and the success in export in out country will once again be shown in Pipe 2013. Natural gas usage in new regions of Turkey, increasing potential in export and need for new houses are ranked among the first subjects that heat up the sector. Turkish Pipe Sector demonstrates success in terms of both product portfolio and product quality. As 2013 is approaching there is a great deal of competition in the sector. İhlas Fuarcılık organizes the 8th Pipe and Fittings Fair and embodies the companies that serve in automotive and white goods sectors. Each passing day along with the increasing need for automation and modernization, the demand for compressed air is increasing as well. Every machine and device obtains the air they need via a pipe network from compressor. In pneumatic systems, pipe network has a very high importance in delivering the compressed air. The pipe has a very important place in automotive sector as well as in white goods. Starting from manufac-

68

KASIM 2012



turers, buyers, CEOS and engineers; all people working in the sector will gather together in “Pipe Fair 2013” again, as in previous years. Each passing year, raising the bar a little more, fair is growing via strengthening its foreign connections. Companies in the sector aim to succeed not only in Turkey market but in foreign markets as well. Pipe sector has a wide range of products and applications. Having such diversity in products and applications, the sector is aiming to increase consumption and it possesses the potential. 8th International Pipe and Fittings Fair will be organized between 28 and 30 March 2013 by İhlas Fuarcılık with the participation of the leader companies of the sector. STRENGTHENİNG İTS FOREİGN CONNECTİONS

The fair is still the first and the only one in our country. Companies from Italy, Germany, France, Russia, Ukraine, India, Canada, Bulgaria, England, Czech Republic, Romania, United Arab Emirates, Korea, Taiwan, Austria, Poland, Greece, Egypt, Saudi Arabia, China, Serbia and USA will participate in the fair. In the past years, hundreds of visitors participated in the fair, and now the fair keeps on strengthening its foreign connections. MEETİNG PLACE: İSTANBUL

İstanbul is one of the most exclusive cities in the world. It is a place with a geography that witnessed the history and that the Europe and Asia continents meet. Being close to Middle East and Europe, having warm relations between Russia and Turkic Republics, Istanbul succeeds in efficient trading. Istanbul will add success to 8th International Pipe and Fittings Fair’s success thanks to its geopolitical location. In order to answer the demands from other international fairs, international participants and visitors, starting from the year 2011, the annual International Pipe and Fittings Fair will be held biyearly. New arrangements are being made for the fair in order to increase the productivity and efficiency. Two new sections were added to the fair; pipeline technology and iron and steel (flat products). Numerous

70

KASIM 2012

professionals from Turkey and abroad are expected to participate in the fair that offers metal pipes, profiles, fittings, flat products, machinery and equipments together. INCREASE İN CRUDE STEEL OUTPUT

In Turkey, this year crude steel output reached 24.1 million tons increasing 9.2 per cent. In the first quarter of the year, it is known that there was a rise in the sales of rebar in the USA, this shows that high tonnage of rebar was imported from Turkey in the same period. Companies in the sector are expected to show a deep interest in the fair. Along with the 1000 largest industrial enterprises; construction and contracting companies, petrochemical industry associations, white goods manufacturers, manufacturers of steel products, automotive industry associations, furniture manufacturers, shipbuilding industry associations, drilling companies, gas distribution companies, water and sewerage utilities, public water works, municipalities, academics of civil, metallurgy, materials, mechanical engineering and environmental department of the universities are expected to visit the fair. RİCH PARTİCİPANT PORTFOLİO

8th International Pipe and Fittings Fair will bring manufacturers of any kind of pipes and fittings and a rich portfolio of visitors together. Here is how specific fair of Turkish pipe sector participant product portfolio is planned to be: Iron and alloy pipes, stainless steel, non-ferrous metal and alloy, composite, concrete, transport, construction, precision tubes and fittings will be under Pipe and Fittings title. Casting, rolling, welding and heat treatment will be under pipe production machines title, forming, cutting, drilling, galvanizing, plating, grinding, polishing, expansion, deburring will be under pipe processing equipments title. In addition, pipeline technology, profile and machines, hot and cold rolled flat products and flat products that have been coated.



Hydrostatic Pipe Testers While the principles behind hydrostatic testing remain consistent, each installation has its own unique requirements, therefore Fives Bronx strives to be innovative and evolutionary with its technology and to remain a leader in the industry. Fives Bronx also continues to offer the enhanced efficiency, superior technology and safety that have been associated with the name FİVES BRONX

Flexibility. While the principles behind hydrostatic testing remain consistent, each installation has its own unique requirements. We have the capability of designing and producing state-of-the-art systems with the flexibility to accommodate a host of variables, including: * O.D. Variations - Can test pipe and tube with an O.D. from less than 25 mm (1 inch) to over 610 mm (24 inches). With quick-change tooling, can accommodate over a 4:1 variation in O.D. on a single machine. * End Condition - Can accommodate plain end square cuts, API line pipe ends, threaded ends, mill sawed ends or pierced ends. * Pipe Lengths - Can design a system to accommodate any length variation, as well as properly test random lengths. * Throughput Requirements - Single-head, low-pressure testers for off-line use to multi-head (two, three or four head), high-speed machines for in-line mill applications. * Operating Method - Can operate in various modes — fully automatic, automatic with manual pipe position override, semi-automatic and manual. * Pressure - Can test with stable pressure of 35 bars (500 psi) to over 1750 bars (25,000 psi). DESİGN EXCELLENCE

Sealing. Bronx/Taylor-Wilson has designed and produced an array of sealing devices, to accommodate a wide variety of applications based on end conditions, O.D. variations and pressure requirements. Our sealing devices include: * Traditional U-cup seal with special anti-extrusion hardened ring. * End sealing for low pressure. * I.D. sealing for critical high-stressed pipes. Collapsing seal with traveling insert, which allows a pipe range to be tested by a common seal - for testing unfinished product, or in front of a coupling. DESİGN EXCELLENCE - PRESSURE CONTROL

Frequently, the test pressure procedure is affected by fluctuating pressures, thereby compromising the testing process. By using specially designed intensifiers, either oil-to-water or water-to-water, combined with the latest microprocessor-controlled hydraulic servo equipment or electronic air-over-water regulation system, we can achieve greater stability in the test pressure systems. Additionally, the test hold time can be easily varied on our testers to suit the specific standard to which the pipe is being tested — all with continuous and accurate pressure control throughout the test hold period. 72

KASIM 2012

ACHİEVİNG RESULTS

Based on our experience and technical knowledge, Fives Bronx hydrostatic pipe testing equipment delivers compelling solutions to the market by: ENHANCED EFFİCİENCY

* Fully automatic testing of a complete API range (1, 2 or 3) of pipe lengths, without resetting the machine. * An automatic measuring system built into the alignment station to prevent pipes outside of the length tolerance from entering the test bed, while simultaneously testing and discharging previous pipes. * All pipe length, grade and pressure settings are accomplished at the operator control station, without physical adjustments required. * Testing mechanisms are designed with drop-in components to rapidly change pipe size or test cups. * Automatic electronic end length tracking device ensures the quickest cycle time between pipe length variations. * Alarm diagnostics and maintenance screens for fast and accurate trouble-shooting. Superior Technology * Self-contained water filtration system to control the test water for trouble-free operation. Internal crane mechanism improves servicing of the system. * Fast and accurate test pressure-built times through the deployment of our specially designed intensifying systems. * Data capture by the precise measurement of each pipe can be transmitted through the PLC control and network to other areas of the finish floor, including drifting station, marking system or bundler. SAFETY

* Fully enclosed test hood provides protection for personnel and adjacent equipment. * Bulletproof windows in the control station for operator safety. * Optional features such as video cameras for remote operations of the hydrostatic tester for further operator safety.



Intra Trans offers new perspectives for manufacturing Schuler’s innovative transfer system represents significant advance in production efficiency and flexibility Larger parts on the same press: this is the benefit offered by an innovative transfer system to be unveiled by press manufacturer Schuler at the EuroBLECH fair in Hanover, Germany, from October 23 to 27, 2012. Called the Intra Trans, it conveys parts along the x-axis – i.e. the feed direction – by means of movable carriages, whose servo drives are integrated into the transfer rails. The parts are handled by grippers mounted on the carriages. The distance between stations is generally dictated by the space requirements of the largest forming stage. “As each carriage can be moved individually, this even allows varying distances between stations,” explains Rolf Cisar, Head of Transfer Systems at Schuler Automation in Hessdorf. “This means that the number of stations can be increased or even a smaller press can be used.” The new transfer also means material can be fed from both sides, thus enabling for example the central joining of parts: “It opens up the possibility for completely new manufacturing processes,” says Rolf Cisar. Thanks to the innovative drive solution, the transfer rails no longer work through the press window – as in conventional solutions – but between the press uprights in the feed direction. This means that the full width of the window is available for material feeding and is no longer restricted by the transfer rails. A major benefit of the Intra Trans’ compact design is that larger parts can be produced on the same press – a key argument when purchasing or modernizing a press line. “Due to its space-saving design and the often restricted die space of existing press lines, the Intra Trans is ideally suited for retrofits,” adds Sales Manager Sven Vosse. “Schuler can provide customers with advice and active support in such matters.” FACİLİTATİNG CHANGE TO TRANSFER TECHNOLOGY

“We are currently observing a trend away from progressive die and

74

KASIM 2012

toward transfer technology,” reports Rolf Cisar. In contrast to conventional transfer systems, progressive die technology offers the possibility to use the complete width of the press window for material feeding. The downside is that it involves more scrap as parts are transported from station to station by the coil material itself. This means that additional material has to be subsequently removed from the finished part as scrap. In view of rising metal prices and the growing use of expensive high-strength steels, efficient coil processing is becoming increasingly important. In the past, however, changing from progressive die to transfer technology generally meant that users could only produce much smaller parts – as the rails of conventional transfers work through the press side window – or that production had to be moved to a new, larger press which offered enough space for the transfer but at the same time incurred hi gher purchase and manufacturing costs. “The compact design of the new Intra Trans now makes changing to transfer technology much easier,” explains Rolf Cisar. For the operator, the die can be accessed just as easily as with conventional transfer solutions. During die changes, the transfer rails are placed as usual on brackets and moved out of the press together with the die on a moving bolster or die change plate. “Despite its compact design, the performance of the Intra Trans is at least as high as that of our other modular transfer solutions,” stresses Rolf Cisar. As with the other models, the new transfer solution features an active vibration dampening (AVD) system which guarantees exact and controlled part transport. Tried and trusted transfer drive housings for tri-axis transfers are used for moving the transfer rails along the y and z axes – i.e. for the opening and closing or lifting and lowering movements. The housings are floor-mounted on the inner side of the press uprights, for example, and also allow asynchronous opening and closing of the transfer rails, i.e. at different times.



Pines Ships Huge Pipe Bending Machıne To Indian Power Generation Equıpment Maker

Pines Technology, a Westlake, OH manufacturer of pipe bending machinery, has almost completed its contract to supply 10 heavy duty pipe bending machines to Bharat Heavy Electricals Ltd. (BHEL). BHEL is an integrated power generation equipment supplier and one of the largest engineering and manufacturing companies in India

76

KASIM 2012

The benders are being installed at BHEL’s High Pressure and Seamless Tube Plants in Tamilnadu and Ranipet in the southeastern part of India. They will bend pipes ranging from 75 to 250mm in diameter. The CNC 250 is the largest of these benders both in capacity (pipes up to 250mm) and in sheer weight, coming in at over 97-tons! In order to maximize production, the bender was ordered with a pipe loading system that can handle pipe bundles weighing 20-tons and up to 8-meters in length. Shorter pipes can be loaded in the front of the carriage. Longer pipes load from the rear. To prevent wall thinning when pipes are bent, the CNC 250 bender is equipped with a 55,000-lbf. Pressure Die Assist (PDA) Booster. This is a critical requirement for high pressure, energy-related pipe bending applications. Pines has done extensive research on the variables that cause wall thinning and this

experience has been incorporated into its booster systems. Tool design, boost pressure, speed and boost sequence are all controlled to produce optimum bending results. Pines Technology originally developed the PDA Booster for the US Navy and it is now fitted to a variety of Pines machines. Controlling the bending operations is a Pines TS 2000 Touch Screen PC-based CNC Control. The control features a user-friendly interface, high resolution graphics, on-screen diagnostics, help screens, owners manual with machine blue prints, and links to Pines Service, Sales and Tooling Departments. The control can network with other benders, CMMs and BHEL master computers. Ian Williamson, Pines CEO said, “We’re looking forward to our continued partnership with BHEL as they develop power generation equipment and solutions for the fast growing Indian economy.



SMS Meer to supply tube welding plant with finishing line

Arvedi Metalfer Do Brasil in Salto, Brazil, has placed an order with SMS Meer for the supply of an RD 140 HF tube welding machine including fi nishing line. This is already the second major order Arvedi has awarded SMS Meer within a short space of time

78

KASIM 2012

Just two years ago Arvedi brought a tube line supplied by SMS Meer into service at its plant in Cremona, Italy. “Following our positive experience with the first plant, we decided to have the second tube welding line designed and manufactured by SMS Meer too,” said Mario Caldonazzo, CEO of Arvedi Tubi Acciaio. “SMS Meer’s concept is impressive in terms of tube quality, fl exibility and productivity,” he added. In future, Arvedi will supply its Brazilian customers with tubes of the highest quality for special applications. Mr Caldonazzo added: “SMS Meer’s modern technology creates the ideal preconditions for this.” SMS Meer is also to supply the fi nishing line, thereby offering an integrated solution from just a single source. The new tube welding line is designed for a capacity of 150,000 tons of tubes per year. The size range covers tube diameters from 33.4 to 139.7mm with wall thicknesses from 1.5 to 8mm. Tube lengths range between 5 and 12.6m. The plant can reach a maximum production speed of 130m per minute. With its

new plant, Arvedi Metalfer Do Brasil will be able to produce highquality,thick-walled tubes with round,square and rectangular cross-sections. At the same time they meet the stringent requirements of standards such as EN 10219, API 5L, EN 10208, API 5CT, ASTM A513 and EN 10305. “Thanks to the innovative quickchange systems, the productivity of the plant is on average more than 30 per cent higher than with conventional plants,” said Michael Cottin, head of product area tube and pipe welding plants at SMS Meer. “What’s more, Arvedi can also adapt fl exibly to changes in market requirements for welded tubes. Orders for increasingly small lot sizes with a variety of dimensions require plant solutions with short changeover times and minimal downtimes.” Changeovers to new tube dimensions can be performed in just one-and-ahalf to two hours, thanks to the inline and offl ine quick-changing systems developed by SMS Meer. The plant is scheduled to go into operation






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.