Alaçatı+ mayıs sayısı

Page 1

SAYI 2 / MAYIS 2014 / ÜCRETSİZ

ALAÇATI’DA KARMA SERGİ EGE AYDAN ALAÇATI RESİMLERİNİ ANLATTI

UÇURTMA FESTİVALİ SİZİ BEKLİYOR

BAHAR ALIŞVERİŞİ İÇİN ÖNERİLER

PAZARIN EN ZENGİN TEZGAHI


1878’den beri

Soğuk Lezzetlerin Sırrı, Komili Sızma Zeytinyağı

2


İÇİNDEKİLER

EDİTÖRDEN

Ot Festivali’nin ardından...

6

Ege Aydan Amerika’da sergilediği Alaçatı resimlerini anlattı

A

EGE 45

Geçmişle gelecek bu otelde buluşuyor: Mercan Köşk

14

18 Dünyaca ünlü

uçurtmacı Gadis Widiyati Riyadi’den işin püf noktaları

EGE 45

laçatı+ ekibi olarak geçen ay Ot Festivali’ndeydik. Standımızı ziyaret eden tüm misafirlerimize dergimizle beraber roka tohumları hediye ettik. Dergimize büyük ilgi gösteren, festivalde bizi yalnız bırakmayan tüm okurlarımıza teşekkür ederiz. Harika bir festival deneyimi yaşadık. Alaçatı+’ın Ot Festivali’nden yakaladığı enstantaneleri elinizde tuttuğunuz bu mayıs sayımızın sayfalarına da taşıdık. Alaçatı ve Alaçatılı yerel üreticiler için önemi tartışmasız olan Ot Festivali bambaşka bir tecrübe. Bu sene katılım fırsatını kaçıranların seneye bu lezzetli deneyimi yaşamak için şimdiden ajandalarına not düşmelerini tavsiye ederiz. Ayrıca bizi tüm zarafetiyle ağırlayan ve her konuda yardım ve desteğini bizden esirgemeyen Ot Festivali koordinatörü Tülin Onaner hanımefendiye tekrar tekrar teşekkür ediyoruz. Alaçatı’da festival ruhu bu ay da devam ediyor. Biz de bu ruhu sayfalarımıza taşıdık elbette. Mayıs sayımızda 17-19 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Uçurtma Festivali’ne dair kapsamlı bir dosya bulacaksınız. Alaçatı izlenimlerini resmettiği tuvallerini Amerika’da görücüye çıkartan sanatçı Ege Aydan ile bir söyleşi, Kırmızı Ardıç Kuşu galerinin genç sanatçılarla birlikte düzenlediği karma sergi, Karina Restoran’ın lezzetli mönüsüne bir yolculuk, Hacımemiş mahallesinde yer alan antikacı Kuş Kafesi’nin birbirinden orijinal ürünleri ve çok daha fazlası yine bu sayımızda. Keyifli bir okuma diliyoruz. * Kapaktaki eser, sanatçı Zeynep Yılmaz’ın ‘Bensiz’ adlı çalışmasıdır.

EGE 45

Ücretli transfer hizmeti Bar

Alaçatı evinize dekorasyon önerileri

20

Ütüleme Çamaşırhane Sigara içilmeyen alan

22 Karina

Alaçatı’nın en sevilen lezzetleri

Kahvaltı WI-FI

EGE 45

Evcil hayvan kabülü

AYLIK SEYAHAT DERGİSİ SAYI 2 / MAYIS 2014 İMTİYAZ SAHİBİ Casa Blanca Yayıncılık adına Tuba Parlak

REKLAM REZERVASYON Tuba Parlak tuba@casablancayayincilik.com

SORUMLU Yazı İşlerİ Müdürü Tuba Parlak tuba@casablancayayincilik.com

BASIM Dünya Yayıncılık A.Ş. 100. Yıl Mah. Hüseyin Karaarslan Cad. Bağcılar/İstanbul Tel: (212) 440 24 24

YAYIN KOORDİNATÖRÜ Z. Deniz Metin deniz@casablancayayincilik.com

Katkıda Bulunanlar İlker Metin, Barış Selamioğlu, Esra Parlak

İLETİŞİM Altıntepe İstasyon Yolu No:3 Maltepe/İstanbul Tel: (533) 686 69 07 / (505) 374 13 39 * Alaçatı+, bir Casa Blanca Yayıncılık yayınıdır. * Bu yayında yer alan yazı ve fotoğrafların tüm hakları kredi sahiplerine veya Alaçatı+’a aittir. İzinsiz alıntı yapılamaz. * Tüm yazı ve görsellerden imza sahibi sorumludur. İlanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

26 Bosphorus

Cup 2014’e hazırlık

Gariban Ali’nin zengin tezgahı

24

EGE 45

TASARIM Sinem Fırtına

DAĞITIM Dünya Süper Dağıtım A.Ş. 100. Yıl Mah. Hüseyin Karaarslan Cad. Bağcılar/İstanbul Telefon: (212) 440 24 24

EGE 45

3


GÜNCEL

MAYISTA

NELER OLUYOR

KAÇ SA A

TTE GİD Özel ara İLİR? cınızla b ulunduğ Alaçatı’y unuz şeh a gelece ir kseniz b kilometr azı nokta den e u la z u rdan İstanbu nluğu şu l’dan y şekilde: a Ankara klaşık 9 sa ’d Çanakk an yaklaşık 9.5 at - 630 km ale’den saat - 66 km Kon 0 km ya’dan yaklaşık 6.5 saa t - 415 yaklaşık 10 saat Eskişeh - 640 km ir’den yaklaşık 7.5 saat - 490 km

OR’S L I A S RGA ALA NDİ önüsü E L İ YEN yenilenen muyla

on ğı orasy n aşa ı Başta eni iç dek kapıların a t . ’ a s ve y ı g lar ay 16 M Sailor ’s A ın! r y açıyo laka uğra 9 t u 9 9 9 M ) 253 6 3 5 (

RES ÇALIŞT İM AY KATILI INA N Alaçatı

Port Kapari O ’un seçkin otell arasında tel, 23-30 May erinden ıs b liği yapıy ir resim çalıştay tarihleri ına ev sa or. 1. U h luslara Kapari rası Ala ipÇalışta ç atı y ı is detayları nı www.k imli etkinliğin apariote adresind l.c en veya (232) 71 om 24 num 6 06 aralı te öğreneb lefondan ilirsiniz.

4

KENDİ BONCUĞUNUZU YAPIN

Camgeran’ın sahiplerinden Hıdır Göktaş’la füzyon tekniği yardımıyla cam boncuk, tabak ya da takılar yapabilirsiniz. (537) 981 96 33


GÜNCEL

RÜZGAR HIZI DÜŞTÜ

AR LIKL R K A SIC SELİYO klığı YÜK a hava sıca ında

Bu ay rüzgar hızının ortalama 9 knot olması bekleniyor. Esiş yönü, kuzeybatı.

s ayınd e ara Mayıs 27 derec lacak. io a 22 il kli güneşl yi bir süre atil için i Ön t man! za

A CUN NU R U C ZO L SE OR E T n O AÇIYi gözdelerindesezon

s’ta yen ı’nın 24 Mayı syon ve t a ç a Al tel, erva ine r. Rez adres una O Curc ını yapıyo fepi.com 1 50 açılış www.ka 2) 716 6 (23 için bilgi bilir veya telefonu lı a a k r a b numa bilirsiniz. a y a ar

5


RÖPORTAJ

Burası bİr sanat eserİ gİbİ gelİşİyor

Daha çok oyuncu kimliğiyle öne çıkan Ege Aydan (56), aynı zamanda şimdiye kadar 30 civarında sergi açmış bir ressam. Son olarak geçen ay Amerika’daki Houston Wade Wilson Art Gallery’de sergilediği Alaçatı resimlerini ve sevdasını konuştuk.

6


RÖPORTAJ

Denİz Metİn / deniz@alacatiplus.com

O

yunculuğunuzun yanı sıra resim sergileri de açıyorsunuz. Nasıl girdi hayatınıza resim? Kimler ya da hangi eserler etkilemişti sizi? Bu gerçekten cevaplaması zor bir soru zira kendimi bildim bileli çizerim. Yaşım ilerledikçe resme yaklaşımım daha profesyonel boyutlara ulaştı. Küçükken çizdiklerim ailemin ressam yakınları tarafından çok beğenilirdi, bunu çok iyi hatırlıyorum. Daha sonraları ortaokul ve lise yıllarımda her derste resim çizerdim ve daha iyi ders dinlediğimi söylerdim. Öğretmenlerim de buna izin verirlerdi. Konservatuvara girince resme yaklaşımım da çok değişti. Artık yağlı boya yapıyordum. Ayrıca inanılmaz bir kütüphaneye sahip olmuştum. İzlenimci ressamlar ve onların hayatlarına duyduğum ilgi beni iyice resmin içine çekti. 1977’de mezun olduğumda oyuncu donanımımı ressam olarak da geliştirmiştim. 1982’de ilk resim sergimi açarak profesyonel hayata giriş yaptım. Ve şimdiye kadar sanırım 30 civarında sergi açtınız. Nasıl tanımlıyorsunuz yaptığınız eserleri? Özellikle üzerinde durduğunuz konular var mı? Yıllar içinde yaşam tarzımdan kaynaklanan değişimler oldu ve suluboyaya yöneldim. Mesleğim gereği ülkenin her yerine seyahat etmem sonucunda suluboya giderek yaşam şeklimi oluşturmaya başladı. Bu arada 300’e yakın yağlıboya eserim vardı. Ama kendimi suluboyada daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Işığın ve renk perspektifinin peşinde koşan bir ressamım. Konu ne olursa olsun sadece ışığın doku üzerindeki etkisini resmederim. Fazla insan kullanmak istemem. İnsan resmin içinde hemen başrol olur. Bu yüzden gerekmedikçe kullanmıyorum.

Şimdi geriye dönüp baktığınızda resim anlayışınızda ya da tekniğinizde değişimler gözlemliyor musunuz? Hayır. Bu tercihi suluboyaya geçene kadar yaptım zaten. Artık teknik olarak suluboyadaki gelişimime bakıyorum ve dünyayla kendimi kıyaslayıp neler yapmam gerektiğini araştırıyorum. Geçen ay Amerika’da Houston Wade Wilson Art Gallery’de ‘Uzak Sular’ adında harika bir sergi açtınız. 80 suluboya resminiz sergilendi. Alaçatı’yla ilgili eserlerden

bahsedebilir misiniz? Sergideki Alaçatı resimlerini, 2009’da Kırmızı Ardıç Kuşu’nda açtığım sergiden kalan eserlerden seçtim. Bunların arasına bu yaz yaptıklarım da eklendi. Hepsini Alaçatı’daki ışığın benim için uygun olan yerlerinde resmettim. Alaçatı’yı resmederken neler ilham veriyor size? Tabii ki dar sokakları ve onların süslenişinde ortaya çıkan görsellik hep ön plandadır. Özellikle güneş ve gölgenin bu sokaklar üzerindeki etkisi yadsınamaz. Bu sadece ressam olarak beni değil buraya

7


RÖPORTAJ

gelen her sanatçıyı etkilemiştir. Fotoğrafçı, heykeltıraş ya da sinemacı olsun, Alaçatı her zaman iyi bir malzemedir onlar için.

mevsim buna çok uygundur? Sözkonusu fotoğrafçı ya da ressamlarsa Alaçatı’nın sabah ve akşam üzeri ışığı muhteşemdir. Öğle ve ikindi saatlerinde evler güneş ışığını emer ve ortaya derinliği olmayan bir doku çıkar. Demek ki öğle sıcağı, yazın kaçınılacak bir zamandır. Bir de kışın hava kapalıyken aniden açan güneşi yakalayabildiğinizde Alaçatı’nın bembeyaz evleri tek tek güneş açar.

Alaçatı’da pek çok büyük şehre kıyasla çok fazla sanat galerisi var. Peki, sanat piyasası nasıl sizce? Alaçatı bence bu kadar süsün yanında gerçek kişiliğini henüz tam bulmuş değil. Bir çocukluk evresi geçiriyor. Sanat galerisinin bir sezon içinde ayakta kalabilmesi çok güç. Zaten özenilmiş bir kaç tane galerinin de Biraz da sanatın dışına çıkarsak, sonraları kapandığını gördüm. Alaçatı Ankara doğumlusunuz ama herkes kendini daha çok nasıl ifade ederek ayakta sizi İzmirli sanıyor. Neden böyle? durmalı, sorusunu iyi Sanırım ben henüz 15 düşünmek lazım. günlükken Çeşme’ye “Alaçatı’yı resmederken dar Alaçatı daha çok gelmemizle alakalı bu pahalılığı, sosyetik bir durum. Günümüze sokakları ve onların süslenişinde yer oluşu, denizden kadar her yaz Çeşme’ye ortaya çıkan görsellikten uzaklığı, butik geldik ve annemin ilham alıyorum. Özellikle güneş ve İzmir konservatuvarında otellerin çokluğuyla öne çıkıyor. Sanat öğretmen olmasıyla da gölgenin bu sokaklar üzerindeki galerilerinin bu bir yanımız hep İzmirli etkisi yadsınamaz.” kısa dönemde tatile oldu. gelmiş insanlara hizmet edeceğini Alaçatı’yla nasıl sanmıyorum. Onların hedef kitlesi, Çeşme tanıştınız? O dönemini nasıl tarif yarımadasında evi olan insanlar. Ayrıca edersiniz? İzmir’de yarışacakları galeriler var. İyi bir O yıllarda Alaçatı bize uzak gelirdi. Son program yapıp kısa sürede haftalık açılışlarla derece mistik bir köydü. Dar sokakları ve ilginç etkili olabileceklerini düşünüyorum. mimarisiyle beni hep büyülerdi. İki tarafı çam ağaçlarıyla kaplı büyük bir yoldan gidilirdi. Ve Alaçatı’ya resim yapmak için gidecek orada herkes annemle babamı tanır, herkes sanatçılara önerileriniz neler? Mesela dostumuz olurdu. Bu da beni çok etkilerdi. günün hangi saatleri ya da hangi Kendi halinde, muhteşem bir yerdi.

8

O dönemden bu yana yaşanan gelişimi nasıl görüyorsunuz? Orijinalitesinin ekonomiye yenilmesi ve gelişen yaz tatili sektörü anlayışıyla seneler içinde hem Alaçatı hem Çeşme şekil değiştirdi. Köylüler tarlalarını sattı, her yer site ve yazlık ev doldu. Coğrafyanın kaldıramayacağı kadar çok bina yapılıyor bu yarımadaya. Yine de Alaçatı’nın bir sanat eseri gibi gelişimi hoşuma gidiyor. İnsan kendisini bir tablonun içinde buluyor. Sezon kısa olduğundan her şey bir hayli pahalı da olsa, Alaçatı vazgeçilmezler arasında. Şimdilerde gittiğinizde vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz? Alaçatı’ya daha çok kahvaltı için giderim ve belki de bir gece yürüyüşü için. Bir de misafir ağırlarım orada. Yazlıktaki süslü bahçem gibidir Alaçatı. Şişarka’da yemek yemeyi, Sailor’s kafede kahvaltı etmeyi ve tabii ki Kumrucu Hüseyin’de kumru yemeyi çok seviyorum.


RÖPORTAJ

9


DÜKKAN

KUŞ KAFESİ SAHİBİ Muzna Abdülhamit ÜRÜN KATEGORİSİ Retro-vintage FİYATLAR Koltuklar 450-1.200, Ermeni aynası 7.000, tablolar 150-300, tabureler 200, avizeler 75-3.000 TL, kuruşlar 90-120 TL. AÇIK OLDUĞU TARİHLER 12 ay İLETİŞİM (232) 716 6411 www.kuskafesi.com.tr Hacı Memiş Mahallesi 2012 Sokak No:11, Alaçatı

10

DENİZ METİN / deniz@alacatiplus.com

A

laçatı’nın yeni ve gelişen yüzü Hacı Memiş Mahallesi’nde yürürken 2012 Sokak’ta, sol tarafta harika kuş kafesleri çarpacak gözünüze. İçine kuş koymaya bile kıyamayacağınız bu güzel kafeslerin ardındaki tarihi yeşil kapıdan girdiğinizdeyse daha da büyüleneceksiniz. Çünkü burası, içinde ihtişamlı avizelerden aynalara, koltuktan abajura kadar pek çok eski objeyi bulabileceğiniz 150 metrekarelik büyük bir derya. Adı, Kuş Kafesi. Sahibiyse, büyükşehirlerde yaşayan pek çok kişinin hayalini gerçekleştirmiş diyebileceğimiz Muzna Abdülhamit (48). Aslında yüksek kimya mühendisi Muzna Abdülhamit. Hacettepe Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul’daki şirketlerde üst düzey yöneticilik yaptı yıllarca. Beş yıl önce sörf tutkusu vesilesiyle planladı ilk Alaçatı gezisini. Ama köpeği Dilayla olmadan gitmek istemediğinden onu kabul edecek otel aramaya başladı.

Taş Otel’in her ne kadar o dönemde pet kabul etmese de, ‘Buyrun, lütfen köpeğinizle birlikte gelin’ demesi, onun Alaçatı sevdalısı olmasının en temel sebeplerinden biri. Ertesi yıl yine tatil için ev kiraladığında karar verdi, Alaçatı’dan bir ev satın almaya. Sonrasında da İstanbul’daki kimya üzerine olan şirketini Alaçatı’dan da idare edebileceğini görünce, temelli yerleşti. Ama boş durmayıp, şirketi dışında da bir şeylerle uğraşmalıydı. Bunun için küçüklüğünden beri en çok sevdiği hobisini profesyonelleştirmeye karar verdi ve Kuş Kafesi’ni açtı: “Dekorasyon yapmayı hep severdim. İstanbul’dayken de arkadaşlarımın evlerini dekore ederdim. Eski mobilyaları alıp ya tamamen dışını değiştiriyoruz ya da bazen olduğu gibi koruyarak satıyoruz. Örneğin bir süzgeci lambaya çevirebiliyoruz. Eski ürünleri yeni modern bir hale getirdiğimiz gibi, bazı yeni objelere de eski görünümü veriyoruz. Dolayısıyla buradaki hiçbir şeyden bir tane daha bulmanız mümkün olmuyor.” Muzna Abdülhamit, bu eski objeleri


İLKER METİN

DÜKKAN

Bu, bir zamanlar eski ve kahverengi bir koltuktu.

“Kuş Kafesi’ni açarken hem ‘kafe’ hem de ‘kuş kafesi’ anlamında isim seçtim. Çünkü içinde küçük bir kafe de olabilir diye düşünmüştüm. Ama ne yazık ki hâlâ bunun için zaman bulamıyoruz.”

geçen yıllarda Türkiye ve Avrupa’yı gezerek buluyordu. Ama artık bir marka haline geldiğinden, satıcılar ilk önce o seçsin diye buldukları eşyaları kapısına kadar kamyonla getiriyorlar. O da, aralarından en temiz, hatasız ve kaliteli olanlarını alıyor. Ayrıca internet üzerinden yurtdışı mezatlarına katılıyor. Tüm bu ürünleri, 300 metrekarelik deposunda hem ham hem de bitmiş ürün olarak muhafaza ediyor. Mağazaysa 150 metrekare büyüklüğünde. Buranın kiraladığında çatısı bile olmadığını, içinden beş kamyon çöp çıkartarak restorasyon yaptıklarını söylüyor Muzna Abdülhamit. Şimdiyse içinde küçüklü büyüklü, her zevke ve bütçeye uygun yüzlerce obje sergileniyor, satışa sunuluyor. Ve içerik yaklaşık her iki ayda bir değişiyor. Sebebiyse her obje tek olduğundan bir bölümdeki bazı objeler satıldığında yerine yenisini koyma şansı olmaması. Dolayısıyla dekorasyonu yeniden yapmaları gerekiyor. Muzna Abdülhamit’e bu kadar ürün

arasından özellikle sevdikleriniz var mı, diye sorduğumuzdaysa önce seçmekte zorlanıyor: “Değişik tasarımlı ya da iskeletli her türlü objeyi seviyorum. Mesela karate yapan adamları İtalya’da bir vitrinde görüp bayılmıştım. Hiç tarzım olmamasına rağmen aldım ve abajur haline getirdim. Ermeni aynamız çok eski. Hatay’da bir köyden çıkmış. En az üç jenerasyon diyorlar. Hiçbir şeyini modifiye etmedik. Aynayı daha kamyonda görür görmez, istedikleri yüksek fiyata rağmen aldım. Büyülü bir aynaydı benim için. Bu tür objeler satılmasa da mağazanın dekoruymuş gibi düşünüyorum. Mesela bunun gibi dev bir bronz avize vardı. Satılmaz sanıyordum ama alındı. Üzülmedim değil... Şimdi ona benzer bir tane daha gelecek. Her şey satılık ama yine de bazılarıyla farklı bir bağım oluyor tabii.” Muzna Abdülhamit, Kuş Kafesi’nde Yasemen Seven ve Yüksel Şensoy’la birlikte çalışıyor. Son dönemde en yoğun uğraştıkları konu ev, otel ve restoran dekorasyonu. Neredeyse işlerinin yüzde 80’ini bu oluşturuyor. Alaçatı’daysa son iki senede 50’den fazla alanı dekore etmişler.

Bu resimler Kuş Kafesi’nin taş bebek koleksiyonundaki bebeklerin yüzleri. Özellikle koridor dekorasyonunda çok iyi duruyor.

11


Genç İşİ dİnamİk BİR SERGİ Geçen yıl Alaçatı Genç Sanat Günleri’nde izleyicilerden en çok oyu alan dört sanatçının eserleri 16-26 Mayıs tarihleri arasında Kırmızı Ardıç Kuşu’nda sergileniyor.

12


DENİZ METİN / deniz@alacatiplus.com

İ

ki yıl önce ‘19 Mayıs Genç Sanat Günleri’ adıyla başlatılan etkinlikler bu yıl ‘Alaçatı Genç Sanat Günleri’ olarak devam ediyor. Alaçatı Sanat Dostları tarafından beldenin sanat yaşamına katkı sağlamak amacıyla Alaçatı’da yerleşmiş yerel sanatçılar ve sanatseverlerin desteğiyle çıkıldı yola. Projenin yürütülmesinde en büyük destekçiler akademisyen ve lif sanatçısı Prof. Suhandan Özay Demirkan, Kırmızı Ardıç Kuşu Sanat Galerileri sahibi ressam Sayra İnce Muran ve Arts&Crafts Atölyesi sahibi seramikçi Serap Yurdaer Erboy oldu. Amaç, güncel sanatı geniş kitlelerle buluşturmak, yeni trendleri ve çağdaş ruhu yansıtabilen genç potansiyelleri güncel sanat platformuna taşımaktı. Öyle de oldu. İlk sene Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden 200’den fazla başvuru geldi. Bunlardan 100 tanesi sergilendi. Geçen yıl başvuru sayısı 500’e çıktı.

Fotoğraf, resim, seramik, heykel, tekstil ya da lif sanatı alanlarından başvuranlardan 150 eser sergilendi. Hepsi, Kırmızı Ardıç Kuşu Galerileri önderliğinde Alaçatı Galeri, Değirmenaltı Galeri, Keyfekeder, Atölye Su, Kapari, Suhandan Özay Galeri gibi dokuz mekanda sergilendi. Sadece Alaçatı değil, yakın çevredeki büyük şehirlerin de ilgisini çekti bu sanat olayı. Etkinliğin bir ayağı olarak bu ay farklı bir karma sergi açılıyor Kırmızı Ardıç Kuşu’nda. Geçen yılki Alaçatı Genç Sanat Günleri’nde izleyiciden en çok oyu alan sanatçıların eserleri sergileniyor. Peki, bu oylama nasıl yapıldı... Her galeriye oy pusulaları yerleştirildi. Her esere numara verildi. Ziyaretçiler en beğendikleri eserin numarasını kartlara yazıp kutulara attılar. Sonucunda belirlenen dört sanatçının eserleriniyse şimdi Kırmızı Ardıç Kuşu’nda görmek mümkün. Bu sanat olayı, gençlere bir şans daha vermenin yanı sıra, geçen yıl en çok beğenilen sanatçıların gelişimini de görmeyi sağlıyor.

Zeynep Yılmaz

Güneş Topalöz

ZITLIKLARIN PEŞİNDE

KENDİSİYLE UĞRAŞIYOR Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu Güneş Topalöz (23), İzmir’de yaşıyor. Pek çok karma sergiye katılan sanatçı eserleriyle ilgili şunları söylüyor: “Resimlerimde kendisiyle cebelleşen bir ben vardır. Anlatmak istediğim şey ne olduğu değil, var olduğudur. Var olanlar ve var olduğunu göremediğim benlerim... Ulaşamadığım benlikler, içeriden rahatsız eden, huzursuz ruhlar...”

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Seramik ve Cam Tasarımı Bölümü mezunu Zeynep Yılmaz (33), aslen Gölcük doğumlu ama çalışmalarını İzmir’de sürdürüyor. Eserleriyle ilgili, “Çalışmalar canlı ile cansızın, yaşam ile ölümün, birlikte ile tek başınanın, bütün ile eksiğin zıtlıklarından kurtulup gerçek ile düşün birbirine karıştığı, zamanı ve mekanı belli olmayan bir yerdeler. Ne pahasına olursa olsun umudunu asla yitirmeyen, azalsa bile toprağın atan kalbinde büyüyerek hacim bulan insanın düşlerini somutlaştırmak isterler” diyor.

Mustafa Kula

GİYİLEBİLİR SANAT Lisans ve lisansüstü eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü Moda Aksesuar Tasarım Programı’nda tamamladı Mustafa Kula (42). Halen aynı okulda araştırma görevlisi olarak çalışan Kula eserlerinde giyilebilir sanat konularına yoğunlaşıyor. Genellikle Uzak Doğu tekniği olan ‘shibori’ ile bütünleşen duvar çalışmalarında ise çok renkli birimlerin bütünü oluştururken derinlik etkisi göze çarpıyor. Meltem Ok

HER DETAYINDA HAYAT VAR Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarımı Bölümü mezunu Meltem Ok (34), çalışmalarında daha çok giysi detaylarına odaklandığını söylüyor: “Kumaşların katlanıp, kıvrılıp elde ince ince dikilip birleştirilmesiyle oluşturulan hareketli, ritmik, üç boyutlu formlar ve dokular onları hayata geçiriyor. Her bir detay hayatın kendisi oluyor. Bazen karışık, bazen tekdüze, bazen neşeli, bazen hüzünlü ama her zaman ritmik, dinamik, renkli ve hareketli...” 13


OTEL

AÇIK OLDUĞU TARİHLER 1 Nisan-1 Kasım

MERKEZE YAKINLIĞI 8 dakika

MAYIS FİYATLARI Kahvaltı dahil iki kişilik oda fiyatı 250-300 TL. arasında.

İLETİŞİM (232) 716 07 44 www.mercankoskalacati.com Hacı Memiş Mah. Şehitlik Altı No: 9 Alaçatı

14

Mercan Köşk Alaçatı Tuba Parlak / tuba@alacatiplus.com

M

ercan Köşk Alaçatı’nın iddialı olduğunu daha içeri girmeden, binanın dışına bakınca anlayabilirsiniz. Çünkü Alaçatı’nın tüm mavi renklerine inat, adıyla özdeşleşmiş bir şekilde mercan renkleri tercih edilmiş bu otelin dekorasyonunda. Kırmızı-turuncu karışımı renkteki panjurları ve kapısı, içeri girerken farklı ve huzurlu bir Alaçatı deneyimi yaşayacağınızın habercisi. Adımınızı attığınızda karşılaştığınız ilk gülen yüz ise otelin yöneticisi İlkay Özdilek’e ait. Farklı şirketlerde 30 yıllık turizm deneyimi kazanmış olan Özdilek, Mercan Köşk Alaçatı açıldığından beri,

yani beş yıldır, burayı evi gibi yönetiyor, müşterileri de evinin misafiri gibi ağırlıyor. Bizi karşılayan ikinci güler yüzlü kişiyse otelin sahibi Nilüfer Çavuşoğlu. Otelin her köşesinde onun izini görmek mümkün: tabaklar, çiçekler, antikalar, dolaplar, örtüler, tablolar, fincanlar, yumurtalıklar, aynalar ve hatta lavabolarda bile. Geçmişle gelecek birarada Aslında ev hanımı olan Nilüfer Çavuşoğlu, 40 yıldır ailesiyle birlikte yaz tatillerini Çeşme’de geçirdiği süreçte tanık oldu Alaçatı’nın gelişimine. Kasabanın otantik yapısı ve bozulmayan mimarisi onu o kadar heyecanlandırdı ki, buraya yerleşti. Zamanla açılan yeni


OTEL

ve şirin mekân ve otelleri görünce, ‘Neden bu işi biz de yapmayalım’ diyerek, Mercan Köşk Alaçatı için kolları sıvadı: “Köşkümüzü geleneksel tarza uygun bir şekilde inşaa ettirdik. Geniş bahçemiz ve yüzme havuzumuzla birlikte çiçeklerimiz, buranın cennet gibi olmasını sağladı. Ardından köşkümüzün her odasının döşemesini bizzat kendim tasarladım. Aile yadigarı antika eşyalar ve modern objelerle birlikte hazırladığımız odalarda, misafirlerimizi hem geçmişe götürüyor hem de günümüzün tüm teknolojik imkanlarını kullanmalarını sağlıyoruz.” Her odada farklı bir tasarım Mercan Köşk Alaçatı’da misafirleri ağırlamak için 11 oda mevcut. Hepsinin en önemli özelliği, yazın en sıcak günlerinde bile taş yapısı sayesinde serin bir ortam sunması. Mavi, lila, gri, yeşil, kırmızı ve bal rengi gibi farklı tonlarda boyanmış bu odaların dekorasyonları da aynı şekilde değişiyor. Ortalama 16 metrekare olan odaların içindeki antika eşyalar, tablolar, yastıklar, aynalar ya da lavabolar bile Nilüfer Çavuşoğlu’nun eseri. Hobisi olan porselen boyama yeteneğini otelin tabaklarından banyo lavabolarına kadar pek çok objesinde kullanmış. Mercan Köşk Alaçatı’yı iç mimar kullanmadan tamamen kendi zevk ve deneyimlerini kullanarak tasarlamış. Havuz başında güneşi batırın Mercan Köşk Alaçatı, misafirlerini yemek konusunda da diğer otellerden farklı bir şekilde ağırlıyor. Sabah kahvaltılarında 10-12 çeşit reçel ve zeytin sunumunu günün böreğiyle taçlandırıyor. Beş çaylarında ikram ettikleri pasta ve böreklerinin ünü de Alaçatı’yı çoktan aşmış. Eğer misafirlerden talep olursa öğle ve akşam yemekleri için taze deniz balıkları ve ot mezelerinden oluşan harika

Mercan Köşk Alaçatı’nın geniş bahçesi ve yüzme havuzuyla birlikte rengarenk çiçekleri, buranın cennet gibi olmasını sağlıyor. Alaçatı merkeze çok yakın olmasına rağmen, dış dünyadan koparan taş duvarları arasında huzuru yakalıyorsunuz. bir mönü de sunabiliyorlar. Alaçatı merkezine sekiz dakikalık yürüyüş mesafesinde konumlanan Mercan Köşk Alaçatı, gürültü ve karmaşadan uzakta, kuş seslerinin hakim olduğu bir ortam sunuyor misafirlerine. Özellikle akşamüstü havuz başında güneşin batışını izlerken bir kadeh içki yudumlamanın keyfiyse bambaşka.

Mercan Köşk Alaçatı’nın sahibi Nilüfer Çavuşoğlu (65), otelin açık olmadığı dönemlerde memleketi Ankara’da yaşıyor. Sezondaysa otelin tüm ihtiyaçları ve misafirleriyle bizzat ilgileniyor.

15


DOSYA

Yüzlerce uçurtma gökyüzünü renklendİrecek 16


DOSYA

İlgİnç tarİh notları 1827: George Pocock uçurtma ile at arabasını çekti. 1893: ‘The Eddy Diamond and the Hargraves Box’ uçurtmaları meteorolojik araştırmalarda kullanılmaya başlandı. 1899: The Wright Kardeşler ilk uçan makina (uçak) teorilerini ispatlamak için uçurtma kullandılar. 1901: Guglielmo Marconi, Kuzey Amerika ile Avrupa arasındaki ilk tarihi radyo bağlantısını yapmak için antenini uçurtma ile kaldırdı. 1902: Fransız ordusu, askeri gözlemler yapmak için uçurtma kullandı. 1906: San Francisco depreminin verdiği hasarın fotoğrafları uçurtmaya bağlanan bir fotoğraf makinasından çekildi. 1907: Dr. Alexander Graham Bell, ilk insan taşıyan uçurtmayı yaptı. 1919: Bir Alman, uçurtma trenini 31,955 feet (9.74 km) yüksekliğine çıkardı. 1939-1945: Uçurtmalar 2. Dünya Savaşı’nda gözlem amaçlı kullanıldı.

TUBA PARLAK / tuba@alacatiplus.com

G

orbon Sports Management tarafından, Sedirli Ev Oteli ve Türkiye’de uçurtma hobisinin gelişimine destek sağlayan Martı Uçurtma Kulübü ve Çeşme Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen ‘Fly Me Kite Fest’, üçüncü kez Alaçatı’yı renklendirecek. Bu yıl ‘deniz’ temasıyla gerçekleştirilecek festivalde hem Türkiye hem de yurtdışından pek çok önemli uçurtmacı ağırlanacak. Her boyda, her desende uçurtmaların gökyüzünü süsleyeceği festivalde ayrıca özel gösteriler ve atölye çalışmaları da düzenlenecek. Gün boyu yapılacak müzik yayını ve canlı performanslarla eğlenirken, Alaçatılı kadınların hazırlayacağı lezzetli yiyecekleri de tadabileceksiniz. İlk kez uçurtma kültürünü geliştirmeyi

Her yaştan yüzlerce ziyaretçinin uçurtmasıyla gökyüzünü renklendirdiği ‘Fly Me Kite Fest – Alaçatı Uçurtma Festivali’nin üçüncüsü 17-19 Mayıs tarihleri arasında Azmak Mevkii’nde. Uçurtmaları şimdiden hazırlayın! hedefleyen, bin 200’den fazla üyesi bulunan Martı Uçurtma Kulübü’nün girişimiyle 2012’de başlatıldı Fly Me Kite Fest. Bunda en önemli sebep tabii ki Alaçatı’nın vazgeçilmez rüzgarı oldu. Martı Uçurtma Kulübü’nden Halit Cebeci ilk gün neler yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Tarih 15 Nisan 2012. Günlerden Pazar. En büyük zorluk hava şartları oldu. Cumartesi günü yağan yağmur, moralleri bozmuştu. Ama iyi düşünce ve azim sayesinde, pazar günü festivalimizi gerçekleştirmeyi başardık. Kuvvetli

rüzgar bütün uçurtmaların açılmasına izin vermemişti. Hava kötü diye uzak bölgelerden gelmeseler de, Alaçatı ve civarından gelenlerle renkli bir gün yaşandı. Tüm şartlara rağmen yaklaşık bin kişi katılmıştı ilk festivale.” Geçen yıl Gorbon Sports Management’ın desteğiyle festival daha da profesyonel bir kimlik kazandı. Yurtdışından uçurtmacılar davet edildi. Kullanılan alan genişletildi. Basında daha çok yer alınca festival, İstanbul’dan da ilgi görmeye başladı. ORG Sport’un kurucusu Orhan Gorbon, bu festivale yatırım yaparken Alaçatı’yı daha da renklendirmek istediklerini söylüyor: “Öncelikle ben de bir Alaçatı sakiniyim, Hacı Memiş Mahallesinde bir evim var. Ayrıca Alaçatı’nın son yıllardaki gelişimini hayranlıkla takip ediyoruz. Bu tip bir festival Alaçatı’nın imajına çok yakışıyor. Uçurtma dünyası renkler ve hayaller demek, biz de Alaçatı’ya renk katmak istedik. Dünyada 500 bin kişinin katıldığı uçurtma festivalleri var, biz de bu yolda ilerliyoruz. Zaman içinde bu festivali büyüteceğiz. Daha geniş bir alana yayılmayı düşünüyoruz. Her sene farklı bir tema sunacağız. Deniz üzerinde de projelerimiz olacak. Ayrıca modern sanatla uçurtmayı birleştireceğiz. Ama tabii her şey zaman içinde olacak.” Festivale her türlü uçurtmayla katılmak serbest. Eğer hali hazırda bir uçurtmanız yoksa, festival alanından da tedarik etmeniz mümkün. Aynı zamanda basit uçurtma yapımı için atölye çalışmaları da düzenleniyor. İlk kez uçurtma uçuracaklar içinse Martı Uçurtma Kulübü’nden Halit Cebeci’nin bazı önerileri var: “Uçururken, uçurtmanızın düşmesi halinde etraftaki insanlara zarar vermeyecek mesafede olmaya çalışın. Eğer yaptığınız uçurtma büyükse, uçururken ip elinizi kesebilir. Böyle durumlarda eldiven kullanın.” Klasik yöntemlerden sıkılan ya da uçurtmayla ilgili daha absürd fikirlere ihtiyacı olanlar içinse bakın neler anlatıyor: “Uçurtmanızla havadan fotoğraf çekebilirsiniz. Bunun için uçurtmanızın ipine takacağınız bir fotoğraf makinesi her şeyi çözecek. Önemli olan fotoğraf makinesinin ayarlandığında belli aralıklarla otomatik olarak fotoğraf çekebilme özelliğine sahip olması. Kimileri uçurtmayla balık da yakalıyor. Uçurtmanızın ipine takacağınız bir halkadan misinanızı geçirerek olta iğnenizi çok uzaklara uzatabilir ve balık yakalayabilirsiniz. Uçurtmanızın ipini yeterince salarsanız balık iğneye takıldığında uçurtmanız suya girmez. Bir de uçurtmasını ışıklandırarak geceleri uçuranlar var. Uçurtmanıza veya ipine bağlayacağınız bir kaç küçük pilli ampül veya LED’lerle gökyüzünde dikkat çekici görüntüler elde edebilirsiniz. Küçük ampul veya LED alırken mümkün olduğunca hafif olanlardan almayı tercih edin. Bir diğer yöntemse fosforlu (reflektörlü) bantlar ile uçurtmanın üzerine bir şekil oluşturmak ve uçurtma havadayken üzerine kuvvetli bir el feneri ile ışık tutmaktır. Uçurtmanızı koyu renkte (mavi, siyah) yapmanız reflektörlü kısmın daha net görünmesini sağlar.”

17


DOSYA

Engellere rağmen uçurtmaya adanmış bİr ömür

Ç

inli profesyonel uçurtma uçurucusu Gadis Widiyati Riyadi, üniversitede muhasebe eğitimi almış olsa da, kendini uçurtmalara adamış biri. Her ne kadar ailesi uçurtmanın erkek çocuklara göre bir oyuncak olduğunu söylese de 10 yaşından beri tüm imkanlarını uçurtma için kullanıyor. Şimdilerde Singapur’da yaşayan Riyadi, özellikle Asya/ Hindu/Budist desenlerinde tasarladığı uçurtmalarla tanınıyor. Atölye çalışmaları ve üniversitelerde verdiği eğitimlerin yanı sıra uçurtmayı çocukların gelişimine katkı sağlayan eğitimlerde de kullanıyor. “Uçurtma benim dünyayı gezme pasaportum” diyen Riyadi, şimdiye kadar Çin, Vietnam, Kore, İspanya, Fransa, Güney Afrika, Japonya, İtalya ve Almanya gibi pek çok ülkede onlarca festivale katıldı. Şimdiyse 17-19 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek ‘Fly Me Alaçatı Kite Fest’ kapsamında ilk kez Türkiye’ye geliyor. Gadis Widiyati Riyadi’yle uçurtma uçurmaya nasıl başladığını ve bu işin püf noktalarını konuştuk.

İlk uçurtma uçurduğunuz günü hatırlıyor musunuz? Nasıldı? 10 yaşındaydım, ağabeyimle birlikte uçurmuştuk. Bu ilk uçurtmam elmas şeklindeydi. Endonezya’dan gelmiş bir dövüşçü uçurtmasıydı. Yaklaşık 45x45cm. ebatlarındaydı. Renkli dama desenlerini hâlâ hatırlıyorum. Çok hoşuma gitmişti. Sonrasında her okul çıkışı uçurtma

18

uçurmak istedim. Şimdiyse bunun üzerinden tam 40 yıl geçti. Peki, kendiniz ilk ne zaman uçurtma yaptınız? Bu nasıl bir uçurtmaydı? Yine 10 yaşındaydım. Babam uçurtma uçurtmama ve almama izin vermemişti. O gün kendi kendime mağazada gördüğüm bir uçurtmayı kopyalayarak yapmaya çalıştım. Uçurtma edinebilmek için bir uçurtma avcısı da oldum denebilir. Onlarca ülkede festivale katılıyorsunuz. Sizi heyecanlandıran uçurtma ya da festivaller oldu mu? Evet, çok sayıda festivale katıldım. Her biri farklı deneyimler yaşattı ve farklı duygular yarattı. Bunlardan önce ergenlik dönemimde Endonezya’da Jakarta’daydık. ‘Koang – Koang’ adı verilen, Jakarta’nın geleneksel büyük uçurtmasını yapmak istemiştim. Uçurtmanın adı, iki parçanın ortasında, üzerine takılan şekilli parçanın çıkarttığı sesten geliyor. Uçurmaktan büyük zevk almıştım çünkü boyutları yaklaşık 120x120cm büyüklüğündeydi. Bundan sonra en etkileyicisiyse Fransa’daki ‘Berck Sur Mer’deki festivaliydi.

rüzgar durumunu öğreniyorum, seyahat öncesi hazırlıkları yaparken organizatöre sorduğum ilk sorular bunlar. Bu beni nasıl bir uçurtma seçip götürmem konusunda yönlendiriyor. Aynı zamanda festivalde yapacağım uçurtma atölyesi için de malzemelerimi hazırlıyorum. Bize uçurtma yapmanın püf noktalarını anlatabilir misiniz? Bir uçurtma yapmak için temel noktalar uçurtmanın şekli, buna göre ölçüleri ve kuyruğudur. İnsanların uçurtma tasarlarken yaptıkları en büyük yanlışlar nelerdir? Bence yapılan en temel hata ölçülerle ilgili oluyor. Bu çok önemli, zira ölçüler doğru olmadığında simetri de bozuluyor ve uçurtma iyi uçmayabiliyor.

Türkiye, Alaçatı’daki festivalle ilgili neler düşünüyorsunuz? Şimdiye kadar Türkiye’ye hiç gelmedim. Davet edilmek beni çok heyecanlandırdı. Her şeyin çok etkileyici olacağına inanıyorum. Çünkü Alaçatı’da rüzgar çok iyi ve Türkiye’de tanıdığım, bildiğim insanlar bu konuda son derece iyiler.

Uçurtma uçurulurken nelere dikkat edilmesi gerekir? Olmazsa olmaz kurallar nelerdir? Öncelikle uçurtma bir oyuncak değil, böyle görmemek gerek. Fakat çok sayıda insan için çok cazip bir ilgi nesnesi kesinlikle. Uçururken özellikle alanla ilgili dikkatli olmak gerekiyor. Özellikle de uçurtmamız büyük bir uçurtma ise. İnsanlar ve uçurtmalar etrafınızdayken dikkatli ve özenli olmalısınız, diğer uçurtmalara veya kişilere dikkat etmelisiniz. Aksi takdirde karışıklıklar, hatta yaralanmalar olabilir. Uçurtma, kontrollü olarak uçurulmalıdır.

Bir festivale katılmadan önce ne gibi ön hazırlıklar yapıyorsunuz? Öncelikle alanın konumunu ve

Her alan uçurtma uçurmaya müsait midir? Nasıl koşullar gerekir? Her alan maalesef uçurtma uçurmaya uygun olmuyor. Ağaçlıklı alanlardan ayrı, büyük yerlere ihtiyaç duyuluyor. Tepeler ve özellikle rüzgarlı alanlar ideal. Tabii ki oraya ulaşım imkanı çok mühim, özellikle festivaller için...


19


DEKORASYON

EVİNİZE

YENİ BİR

DOKUNUŞ

Bahar aylarının sonuna gelirken yazlık evlerde hareketlenmeler başladı. Alaçatı’nın özellikle de Hacımemiş mahallesi civarında son derece orijinal ürünler bulabileceğiniz pek çok yerel dükkan mevcut. Yolu bu yakınlarda Alaçatı’ya düşeceklere evlerini yaza hazırlamadan önce bu dükkanları ziyaret etmeyi tavsiye ediyoruz. Siz de Alaçatı’daki evinizin veya yazlık evinizin dekorasyonunda bir yenileme düşünüyorsanız yahut Alaçatı’da kendinize henüz bir ev aldıysanız mutlaka bu listedeki ürünlere bir göz atın.

Eskİ

olan kış açık lan z a y a o ’d Alaçatı ağazalardan eşi m v r e u ks e end ualla A için farklı M i y i’ k Es ziliniz horozlu r. Kapı işletiyo tif oluşturan a rn TL. bir alte ın fiyatı 380 8 36 çan ) 513 0 2 3 5 ( Tel:

an Kartpostal amurd rin le ülya Ç

eH elek Sadec sarladığı m er a t nda h Mert’in ı bu dükka amlayacak ak satıldığ türünü tam n bulm enk n ü r o ü y s e a t dekor e büyüklük istediğiniz r v irenkte Yine de sizin hazırlayabil . n n ü rü L. mümk sende de ü ğı 20-45 T lı a r a ve de 4 Fiyat 21 9 yorlar. (532) 294 Tel:

Madame Coco besi

şu ’da da Alaçatı adame Coco den nM buluna ında devam e r ekli ala mağaz sayesinde çiç -40 indirim yat aralığı 4 in fi o. ürünler w.madamecoc w TL. w com

20


İLKER METİN

DEKORASYON

cam

de em mkün. Camgeran ka h

ü anti rının ak m Hem er bulm tabakla da. l r ın ürün ra duva TL aras com e ti. Bavy 90-120 nalaca 3 3 ı a t fiya amger 81 96 c 9 . ) www l: (537 Te

Antİkacı Hasan ın Alaçatı

a da ağazan mirli m men arkasınd r İz n le s e A ii’nin h zellikle tabakla ri Cam ar. Ö istlerin Pazarye şubesi v ilgi gören, tur yor. ir b k ü küç çok n olu ama en adığı gramafo u b fl şahane a a n kalm i fotoğr sürekliğ ’lerin başında fız Burhan’ın Ha 1900 zerinde 500 TL. ü n u n gramafo ı var. Fiyatı 6. .com san plağ tikaciha www.an ) 425 67 95 2 Tel: (23

Mudo Concept

kici

Popdikkat çee her

d kn ın e an biri , çocu i n ’ ı t n a e eğ nd Alaç azaları endind labilec imizi t k u mağ yonun eyler b k dikka acağı ş s o a ç r a i r s y jene ndan b op. En n anım Flyer P i u luğ satan k kişin Radio TL. ço ler 00 ldu. ürün se pek iklet o fiyatı 9 nelik. is n e en çek ırmızı b isikleti ık 60 s 9 b ş k a a k kl 09 0 mar disi ya 2) 512 Ken el: (53 T

Pek ço k mağa ürün alterna za zinc tifi sun çeken ir 125 T inde dikka an timizi L’ye sa mumlu tılan ko İzmir A ldu. Mudo dekoratif ürü lsan veya w cak mağaz nlerine asında ww.mu do n ulaşab .com.tr ’den ilirsiniz .

21


RESTORAN

Karİna Alaçatı Restaurant KURULUŞ Nisan 2009

MÖNÜDEN ÖNE ÇIKANLAR Kalamar ızgara, soya soslu ahtapot, sütlü balık, ekşili balık, kalamar karpaçyo, deniz mahsüllü makarna

FİYATLAR Mezeler: 8-15 TL. Ara sıcaklar: 20-30 TL.

DIŞ MEKAN 20 kişilik bahçeyle birlikte 100 kişilik.

MERKEZE YAKINLIĞI Merkezde

AÇIK OLDUĞU TARİHLER 12 ay

İLETİŞİM (232) 716 91 55 www.karinaalacati.com.tr Yenimecidiye Mah. 3002 Sok. No:6 Alaçatı

22

TUBA PARLAK / tuba@alacatiplus.com

M

ezelerinden tatlılarına kadar mutfağından çıkan her tabakta aynı kaliteyi yakalamayı başaran restoran Karina Alaçatı, beş yıl önce bir hayalin gerçekleştirilmesiyle açıldı. Henüz 34 yaşındaki İzmirli genç sahibi Arda Anar’ın çocukluğundan beri tek bir hayali vardı, bir restoran ya da kafe açıp onu en iyi şekilde yönetmek. Sırf bu yüzden üniversite eğitimini işletme

üzerine yaptı. Birkaç yıl farklı şirketlerde çalışarak deneyim kazandıktan sonra Nisan 2009’da kapılarını açtığı Karina Alaçatı’yla hayallerini gerçekleştirmiş oldu. Çocukluğundan beri ailesinin Çeşme’deki yazlığına gidip gelmesi, henüz Alaçatı, ‘Alaçatı’ olmamışken bu kasabayı çok sevmesi, ilk mekânını burada açmasına vesile oldu. Şimdi hem işi burada olduğundan hem de kış aylarında Alaçatı’yı çok sevdiğinden sürekli burada yaşıyor. Tüm enerjisini, Karina Alaçatı’nın çok daha iyi yerlere gelmesi için harcıyor. İkinci bir mekân açmamasının sebebiyse misafirlerini çok daha iyi ağırlama ve kaliteyi bozmama isteği. Doğal deniz ürünleri ve Ege mezeleri Bir balık restoranının ana hatlarına çok dokunulmaması gerektiğinin bilinciyle yoluna devam eden Arda Anar, beş yıldır mönüde büyük değişiklikler yapmamış. Sadece ufak dokunuşlar yapıyor, bazı


RESTORAN

Karina Alaçatı, 100 yıldan fazla bir süre ayakta kalmayı başarmış bir binanın içinde. Rumlardan kalma, eski bir ev. Taş duvarlarına yansıyan mum ışıkları, harika bir yemek ortamı oluşmasını sağlıyor. mevsimlerde favori yemeklerin dışında farklı tatlar sunuyor. Mönünün ana temasınıysa tabii ki doğal deniz mahsülleri ve Ege mezeleri oluşturuyor. Kalamar ızgara, soya soslu ahtapot, sütlü balık, ekşili balık, kalamar karpaçyo ve deniz mahsüllü makarna en çok tercih ve tavsiye edilenler arasında. Sütlü balık, adından da anlaşılacağı gibi sütlü bir özel sosla servis ediliyor. Lahos ya da levrek balığı fileto halinde kılçıksız bir şekilde haşlandıktan sonra işleme alınıyor. Yine daha çok levrek ve lahos balığı kullanılarak hazırlanan ve güveçte sunulan ekşili balık da adını içindeki limon tadından alıyor. “Sadece makarnamız için gelen misafirlerimiz var” diyor Arda Anar ve kendi favorisinin soyalı ahtapot olduğunu söylüyor. Balıkları da her zaman kendilerinin tedarik ettiğini özellikle vurguluyor. Mönüdeki fiyatlarsa pahalılığıyla nam salmış Alaçatı için el yakan cinsten değil. Bir kişi ortalama 100 TL ödeyerek masadan kalkabiliyor. Mezeler 8-15, ara sıcaklar 20-30, tatlılar 5-15 TL arasında değişiyor. Balık seçeneklerinin fiyatlarıysa tabii ki günlük olarak kilo fiyatına göre değişiyor. Ortalama olarak 30 TL civarında oluyor. Taş duvarlar 100 yaşından fazla Karina Alaçatı’nın misafirlerini etkileyen sadece bu leziz mönüsü değil, içinde

bulundukları atmosfer de onları büyülüyor. Çünkü mekân, 100 yıldan fazla bir süre ayakta kalmayı başarmış bir binanın içinde. Rumlardan kalma, eski bir ev. Taş duvarlarına yansıyan mum ışıkları, harika bir yemek ortamı oluşmasını sağlıyor. Tam da bu yüzden Arda Anar, özel dekorasyon ürünleri kullanmamayı tercih etmiş. Misafirlerinin bu taş duvarların doğallığını yaşamasını istemiş. Arka tarafta 20 kişilik küçük bahçesinin yanı sıra mekânın önünde, sokakta 80 kişi ağırlanabiliyor. İç mekânı da dahil edersek Karina Alaçatı toplam 130 kişilik kapasiteye sahip. Bu 130 kişinin mekândan memnuniyetle ayrılmasını sağlayansa Arda Anar’ın oluşturduğu 15 kişilik genç ekip. Kaliteyi yakalayabilmek için genellikle üniversite öğrencilerini tercih ettiğini söylüyor.

İzmirli Arda Anar (34), üniversite eğitimini işletme üzerine aldı. Farklı şirketlerde kazandığı deneyimlerini son beş yıldır Karina Alaçatı’nın sahibi olarak en iyi şekilde müşterilerine sunuyor.

23


İLKER METİN

PAZAR

Garİban Alİ’nİn zengİn tezgahı DENİZ METİN / deniz@alacatiplus.com

FİYATLAR Deniz börülcesini toptan alırsanız 1, perakende olursa 2 TL. Doğal otlar iki demet 5 TL. 3 tane alırsanız 1 tane hediye veriyor. (Doğal otlar: karabaş otu, adaçayı, kekik, zahter kekik, altın otu, gelincik, sütleğen.) İLETİŞİM (544) 644 32 09

24

A

laçatı’nın cumartesi günleri kurulan pazarı meşhur. Ama bir de ünü Alaçatı’yı aşmış tezgahlar var bu pazarda. Bunlardan biri de 3000 Sokak’tan aşağıya doğru yürürken sol tarafta görülen, ürün çeşitliliğinden başı sonu belli olmayan Gariban Ali’nin tezgahı. Kuru otlarla birlikte yaklaşık 600 çeşit ürün sunuyor pazar meraklılarına. Tabii bunu yapabilmek için de günde 20 saat, neredeyse hiç uyumadan çalışıyor. Ona ‘gariban’ lakabını takmalarının sebeplerinden biri de bu. Sekiz kardeşten en küçüğü olmasına rağmen, 7 yaşından beri pazarcılık yapıyor Gariban Ali (50). Okumak istemediğinden değil, liseyi bitirmiş. O, çalışmayı ve insanlara bir şeyler sunmayı seviyor. Okuldan çıkar çıkmaz el arabasını alıp pazarda ot satarmış. “Dinlenince kaşıntı tutuyor. Mecburen oturmak zorunda kalınca bile hemen kendime yapacak bir şey buluyorum” diyor. Asıl işi deniz börülcesi ve kaya koruğu üzerine. Yıl boyu sürekli milli parkları

dolaşıp ürün kovalıyor. Bu yüzden de tezgahta bunlardan bolca ve sürekli görmenin mümkün olduğunu söylüyor: “Kaya koruğu, denize dik bakan yamaçlarda, dalganın vurduğu yerlerde büyüyen aromalı bir bitki. Salataya konulup önünüze getirilirse ne yediğinizi bir türlü çözemez, merak edersiniz. Adana, Mersin civarında sabah kahvaltısında bile yerler.” Gariban Ali’nin tezgahındaki maydanoz, dereotu, roka ya da marul gibi ürünler Alaçatı’daki tarlasından geliyor. Kalan yüzde 80’lik ürün çeşidiniyse topluyor. Mesela gelincik ya da sütleğen... İkisinin de görüntüsünün çok hoş olmadığını, ilgi çekmediğini ama kavrulduklarında harika


İLKER METİN

PAZAR

tatlar ortaya çıktığını özellikle vurguluyor ve tavsiye ediyor. Bu tür fazla bulunmayan otlar için ünlüler, oteller ve tabii ki gurmeler tezgahına uğramadan geçmiyor. En çok, özellikle bu aylarda bulamadıkları egzotik otları alabilmek için Gariban Ali’nin tezgahını tercih ediyorlar: gelincik, yarpuz (yabani nane), karışık ot (gelincik, sütleğen, arapsaçı, radika, acı radika gibi 7-8 çeşit ot karışık), sarmaşık türleri, kuşkonmaz türleri, adabeyi... Bunları sayarken Gariban Ali’nin kabak çiçeği ve Girit kabağının da çok meşhur olduğunu söylemeden geçmeyelim. Gariban Ali’nin tezgahı diğerlerine nazaran o kadar kalabalık oluyor ki, ister istemez bunun sırrını soruyoruz. Bakın nasıl yanıtlıyor: “Müşteri ürüne bakmadan önce tezgah sahibine güvenir. Öncelikle tezgah çok temiz olmalı. Kendim tip olarak pasaklı görünsem de tezgahım her zaman temizdir.

Dürüstlük de çok önemli. 1 TL’lik malı 5 TL’ye satarsanız bu iş olmaz. Bir tane otu fazla versem ne olur ki... Ali Bey’in ağabeyi Recep Subaşı Önemli olan müşteri ve eşi Safiye Subaşı, ona memnun ayrılsın. yoğun günlerde yardım ediyor. Bir de çoğu müşteri ot çeşitlerini çok iyi tanımadığından ya cinsini sorar ya da nasıl yapıldığını. Satıcıların çoğu da anlatmaya üşenir. Ama ben, karşımda o günün 500. müşterisi bile dursa sanki ilk müşterimmiş gibi tüm detayları anlatırım. Yorulsam da işim bu. Günde 50 kişiye şevketibostan yemeğinin tarifini verdiğim oluyor.”

Bu otları mutlaka tüketin Osaka portakalı: Sedef ve egzama için birebir. Temmuz ve ağustos aylarında bulunuyor tezgahımda. Sürülerek kullanılıyor. Karabaş otu:Sigara içene iyi geliyor. Sıcak suya atıp günde iki bardak içmek lazım.

Oğul otu: Tansiyonu düşürür. Sıcak suya koyup demledikten sonra için. Altın otu: Tazesini eve koyduğunuzda baloncukları her patladığında ortamdaki kokuyu alır. Kurumuş hali, böbrek taşına iyi gelir.

Bir kere de bizim için anlatın, özellikle gelinciği söyleyin diyoruz, hemen başlıyor: “Gelinciğin kavurması güzel olur. Soğanı kavurup üzerine ilave etmek yeterli. Arzuya göre domates eklenebilir, yumurta kırılabilir. Bununla çok güzel gözleme de olur. Arapsaçı da aynı şekilde uygulanabilir. Deniz börülcesi severseniz, 10 dakika haşlayın. Soğuk suyun içine sıyırın. Çıkarınca zeytinyağı, limon ve sarımsak eklerseniz harika olur. Burada soğuk su çok önemli. Eğer soğuk suya sıyırmazsanız, rengi koyu kahverengi olur. Görüntüsü hoş olmaz.”

25


YATÇILIK

’un katkılarıyla

Bosphorus Cup 2014’e gerİ sayım başladı İstanbul Boğazı’nı bir şölene dönüştüren A Bosphorus Cup, 5 Haziran’da

sya ve Avrupa kıtaları arasında muazzam bir manzara sunan İstanbul Boğazı, bu yıl 12. kez yeniden güzel bir etkinliğe ev sahipliği yapacak: Bosphorus Cup. Bölgenin en büyük yat yarışı olma hedefinin yanı sıra, İstanbul halkına yelken sporunu sevdirme gibi bir amacı da olan Bosphorus Cup, ORG Sports Marketing firmasının kurulmasını takiben, firmanın kurucusu Orhan Gorbon’un hayali ve ilk projesi olarak ortaya çıkmıştı. İlk yıllarda sadece 20 teknenin katıldığı yarışta şimdilerde 100’e yakın katılımca yer alıyor. Türk yelken dünyasının en heyecanlı ve en çekişmeli yelken yarışları arasında yer alan Bosphorus Cup’ın düzenlenme amacıyla ilgili Orhan Gorbon, “Amacımız, bölgenin en büyük yat yarışı olma hedefinin yanı sıra, İstanbul halkına yelken sporunu sevdirmek ve İstanbul Boğazı’nın güzelliklerini dünyaya tanıtmak” diyor. 5 Haziran Perşembe günü antrenman yarışlarıyla başlayacak olan Bosphorus Cup 2014, 6 Haziran’da Caddebostan’daki yarışlarla devam edecek. 7 Haziran Cumartesi günüyse Boğaz Yarışı izlenebilecek. Son gün, yani 8 Haziran’da yine Caddebostan

başlıyor. 100’e yakın tekne ve mürettebatı, 7 kilo 100 gram ağırlığındaki büyük kupa için yarışacak.

yarışları yapılacak. Bosphorus Cup’ın yarışların dışında en çok dikkat çeken yanı, tabii ki verilen kupa. 2004 yılında Can Yalman’ın ORG Sports Marketing için özel olarak tasarladığı bu kupanın pek çok özelliği mevcut.

Kupanın alt bölümündeki cam kadranla, üst bölümündeki gümüş kısım arasında uzanan iki cam blok, çeşitli kimyasallar karıştırılarak silis kumundan üretilmiş. Cam sütunlar, İstanbul Riva’da bulunan Cam Ocağı Vakfı tesislerinde, 1500 derecede erimiş malzemenin pipo yardımıyla el ile şekillendirilerek, kalıp kullanılmadan üretilmesiyle meydana çıkarılmış. Kupa’nın en önemli bölümünü teşkil elden gümüş parçalar ise Kapalıçarşı’da, Süren Gümüşçülük denetiminde üretilmiş. Kapalıçarşı’nın en köklü gümüş atölyelerinin Ermeni ustaları, 925 ayar Etibank gümüşü kullanarak, 12 ay süren titiz bir çalışmanın sonunda istenilen şekli ortaya çıkarmış. Sonuç olaraksa ortaya 7 kilo 100 gram ağırlığında, 58 cm. yüksekliğinde, 43 cm. genişliğinde bir kupa çıkmış. Anlayacağınız kazanılacak itibar dışında bu kupa için de yarışmaya değer. Etkinlik bu yıl bizim de yatvirini.com olarak medya sponsorları arasında yer aldığımız, Uludağ Premium, Corum, Nespresso, Nikon, Gill, Garmin, Mobotix, Martı Marina, Armaggan ve ISG tarafından destekleniyor. Etkinliğin ana medya partnerliğini ise NTV Spor üstleniyor. (www.bosphoruscup.org)

KISA KISA... Bebek’e gidiyoruz Uluslararası arenada birçok prestijli yelken yarışının ve yat kulübünün destekçisi olan ve aynı zamanda BMW Sailing Cup International yelken yarışlarını gerçekleştiren BMW, İstanbul’da düzenlenen BMW Bosphorus Sailing Fest ile geçen sene olduğu gibi bu sene de, tüm yelken tutkunlarını bir araya getiriyor. Önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Bebek Türkan Sabancı Parkı’nda gün boyu süren etkinlikleriyle konuklarına neşeli bir gün vaat ediyor. Minik konuklar gerçek yelkenlileri karada görüp, yelkenli sınıfları hakkında bilgi alacaklar ve gün boyunca t-shirt boyama, ebru, çini ve seramik atölyeleri gibi keyifli etkinliklerle eğlenceli bir gün geçirecekler. Büyüklerse Cam Ocağı’nın atölyeleriyle camdan şaheserler üretebilecek, ayrıca ebru ve grafiti atölyelerine de katılabilecekler. 45. yılını kutladı Aya henüz ayak basılmamıştı. Bundan tam 45 yıl önce, hiç durmadan tek başına yelkenliyle dünya turu atmak, uzaya çıkmak

26

kadar büyük bir maceraydı. Aslında hâlâ da öyle. Şimdiye kadar atmosferin dışına çıkan insanlardan daha azı tek başına, durmadan yelkenliyle dünya turu atabildi. Sir Robin Knox-Johnston, dünyada bunu ilk yapan insan olarak başarısının 45. yılını kutladı. 22 Nisan 1969’da Robin Knox-Johnston 32 foot yelkenlisi ‘Suhaili’ ile Times Golden Globe yarışını tamamlayarak tek başına yelkenliyle durmadan dünya turu atan ilk insan olma ünvanını kazandı. Knox-Johnston bu inanılmaz başarıya imza attığında günümüzde teknelerde standart hale gelmiş modern teknolojilerin hiç birisi yoktu. Hatta 30 bin deniz millik, 312 gün süren yolculuğunun büyük bir kısmında telsizi de bozulmuştu. Britanya’nın bu başarılı denizcisi, gelecek sonbaharda Route du Rhum’a katılarak bir kez daha tek başına Atlantik’i geçmiş olacak. İngiltere’de üç defa ‘yılın yatçısı’ ödülünü alan ve 1994 ile 2007 yıllarında ISAF Yılın Yelkencisi ödüllerine layık görülen Sir Robin Knox-Johnston, bir çok uzun rotalı yarış

başarısına da imza attı. Velux5Oceans solo dünya turu yarışında da 2006-2007 yılında dördüncü oldu. VI ve VII Ayak’a hazır olun Türkiye’nin en uzun soluklu kış trofesi The Marmara BAYK Kış Trofesi 5. Ayak yarışları bildiğiniz gibi 12-13 Nisan’da yapılmıştı. Bu ay ise 3-4 Mayıs’ta VI. Ayak, 24-25 Mayıs’ta VII. Ayak gerçekleştirilecek. Kaçırmayın! Boat İzmir başlıyor Sektörün önde gelen firmalarının boy göstereceği Boat İzmir, bu yıl 7-11 Mayıs tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda gerçekleştirilecek. Yurtiçi tanıtımlarının yanı sıra fuara Amerika, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Danimarka, İngiltere, İzlanda, KKTC, Norveç, Romanya, Yeni Zelanda ve Yunanistan gibi pek çok ülkeden yaklaşık 200 firma ve tekneleri boy gösterecek. Fuarda yat, tekne ve yelkenlilerin yanı sıra tekne, deniz aksesuvarları ve yapım malzemeleri de incelenebilecek.


YATÇILIK

ÖNE ÇIKAN LAR

Carver C37 Coupe Uzunluk (platform ile): 10,82 m. En: 3,96 m. Boş ağırlık: 8,165 kg. Yakıt deposu: 946 lt. Temiz su deposu: 340 lt. Atık su tankı: 132 lt. Yatak sayısı: 6 İç dizayn ahşap: Amerikan kiraz Yükleme yüksekliği: 4,27 m.

X-Yachts X6 Uzunluk: 20,12 mt En: 5,40 mt Boş ağırlık: 30 ton Yakıt deposu: 1.200 lt Temiz su deposu: 1.000 lt Kamara sayısı: 3 Ana Yelken: 128 m2 Genova: 91.4 m2 Spinnaker: 280 m2

27


FESTİVAL

Bİr festİval böyle geçtİ Bu yıl 10-13 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 5. Alaçatı Ot Festivali’nin yine binlerce ziyaretçisi oldu. 200’den fazla stantta yöresel lezzetler, ot çeşitleri, yerel ürünler Alaçatı Sanat ve Kültür Derneği’nin çatısı altında meraklısıyla buluştu. İşte Alaçatı+ dergisi olarak açtığımız stant ve çevresinden en çarpıcı kareler...

28


FESTİVAL

29


DERGİMİZİ BULABİLECEĞİNİZ ADRESLER KAFE Pİ MSA BIGCHEFS VENİ VİDİ GÖZ LUCCA CITYBEAUTY PILATES PLUS KİRPİ CAFE PLANET LIFE STYLE CLUB SUSAM CAFE DELICATESSEN SMYRNA CAFE CADDE DENTAMED POP-UP CAFE KAKTÜS BAHÇECİK KUAFÖR BEJ KARAKÖY KARABATAK DENTİSTANBUL EBİL SAÇ TASARIM JOURNEY PLUSDENT MUHİT OPS CAFE DÜNYA GÖZ DEM KARAKÖY HÜNKAR LOKANTASI BEBEK KAHVE URBAN HEALTH PİLATES SIR WINSTON COCHINE MANGERIE HAPPILY EVER AFTER LA BOOM FLORIPA TEŞVİKİYE CAFE TRIBECA ALL SPORTS CAFE HARVARD CAFE BACKYARD LA MANCHA DERİN DESIGN SHOWROOM COFFEEWAY THE WINSTON BRASSERIE CUP OF JOY KÖŞE KAHVE DR. AYŞEGÜL SALTAT POLİKLİNİĞİ ORTA KAHVE MISS PİZZA MUMS CAFE TÜKKAN BANDO KARAKÖY WHITE MILL


31


ASIDE

Pentagon Design 2014

www.derindesign.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.